Professional Documents
Culture Documents
V
Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı
yayınıdır
ÖzgünAdı
Ihe Remaking of Istanbul
Portrait of an Ottoman City
in the Nineteenth Century
© Zeynep Çelik, 1 986
· Kapak Resmi
20. yüzyıl başlarında Galatasaray (Kartpostal)
Yayıma Hazırlayan
Ayşen Anadal
Kitap Tasarımı
Haluk Tunçay
Baskı
Numune Matbaacılık
( 02 1 2) 629 02 02
Genel Dağıtım
( 02 1 2) 249 5 1 l O
DEGiŞEN iSTANBUL
PERRY VE ALİ'YE
İ ÇİNDEKİLER
4. ULAŞIM/ 68
DENİZ ULAŞIMI/ 68
HALİÇ KÖPRÜLERİ / 72
ATLI TRAMVAYLAR / 74
METRO / 79
DEMİRYOLU / 82 .
5. BÜYÜK PROJELER/ 84
BİR BÜTÜN OLARAKDÜŞÜNÜLEN KENT: VON MOLTKE PLANI / 84
BİR METROPOL ALANIN TANIMLANMASI:ARNODİN'İN ÇEVREYOLU / 86
BEAUX-ARTS PLANCILIG I: BOUVARD'IN BULVARLARI / 89
7. SONSÖZ/ 125
KAYNAKÇAl 1 32
DİZİN 11 35
HMUTAVEFOTOG�AR
Tarih Vakfı Arşivi (TETTV), Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu (SK), Cengiz Kahraman Arşivi (CK) ve Ertan
Uca (EU) çekimleri hariç fotoğraf ve haritalar yazarın arşivindendir. ileriki sayfalarda sütunların yanında
görülecek numaralar, fotoğraf ve harita numaralarına tekabül eder.
Cadde-i Kebir, 19. yy. sonu (Sertaç 38. 1863 yangımndan sonra Beşiktaş'ta yapılan
Kayserilioğlu Koleksiyonu) s. viü. düzenleme (Başbakanlık Arşivi).
İstanbul ve civarı, l900'ler (harita) s. 3. 39. Yeni Paı1galn mahallesi (harita).
l. İstanbul panoraması, 1880 (TETTV). 40. Taksim Parkı plaıu (İstanbul Üniversitesi
2. İstanbul haritası, 1840. BR. . Davies (Kongre Kütüphaı1esi).
Kütüphanesi). 41. Galata surlarmda bir kapı (H.G. Dwight,
3. Havadan İstanbul, 1920 (Jean Ebersolt, Mission Constantinople, Settings and Traits, New York,
archeologique de Constantinople, Paris 1921). 1926).
4. Galata Surları (harita). 42. Galata'nın yeni genişletilnuş sokaklaı·ı (harita).
5. Galata Kulesi (CK). 43. Karaköy-Tophane yolu (TETTV).
6. Yüksek Kaldırım (TETTV). 44. Eminönü rıhnnu (CK).
7. Antik kent (harita). 45. Karaköy-Tophane rıhnmı (CK).
8. Bizans kentinin 14 idari bölgesi (harita). 46. Haliç'te rıhtım (Kongre Kütüphanesi).
9. At Meydaıu (CK). 47. İstanbul'un düzenleıuruş mal1alleleri (11aı·ita).
10. Teodosios Surları (Suha Umur Arşivi). 48. İstanbul'da çarpık, düzenlerunemiş bir sokak
ll. Marmara Surları (CK). (TETTV).
12. Bozdoğan Kemeri (TETTV). 49. İstanbul'da düzenleruniş bir sokak.
13. Ayasofya, iç mekan (CK). 50. Limancia kayıklar, 1836 civarı. Bartlett'in
14. Fatih Sultan Mehmed tarafindaı1 oluşturulan gravürü (CK).
İstanbul'un nahiyeleri (harita). 51. Galata vapuru (Şirket-i Hayriye, Annuaire de la
15. Vavassore'nin İstanbul plaıu (Alman Milli societe, İstanbul, 1914).
Müzesi, Nürnberg). 52. Salllibent (Şirket-i Hayriye, Annuaire de la soci
16. Fatih Camii (CK). ete, İstanbul, 1914).
17. Süleyınaıuye Külliyesi (CK). 53. Unkapaıu ile Azapkapı arasındaki ilk köprü,
18. Şehzade Can1ii (CK). Bartlett'in gravürü (CK).
19. NuruosmaıUye Canili (TETTV). 54. Galata Köprüsü önerisi (Başbakaıllık Arşivi).
20. İstanbul'un daireleri, 1857 (harita). 55. Rüstem Bey'in tek raylı tramvay önerisi, 1868
21. D'Aronco'nun 1893 İstanbul Sergisi için (Başbakanlık Arşivi).
çizdiği İngiliz Pavyonu (M. Nicoletti, 56. Pera'dan görünüm (CK).
Architettura Liberty in Italia.Roma, 1978). 57. Tramvay ve Tünel hatları (harita).
22. İstanbul haritası, 1871 (Topkapı Sarayı Müzesi 58. Boğaz'ın altından geçecek bir metro önerisinin
Kütüphanesi). İstanbul ucu (İstanbul Üniversitesi
23. İstanbul haritası (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi).
Kütüphanesi). 59. Boğaz'ın altındaı1 geçecek bir metro önerisilun
24. Altmcı Daire-i Belediye Saı·ayı (EU). Üsküdar ucu (İstanbul Üıuversitesi Kütüphanesi).
25. Aksaray Plaıu, 1850 civarı (Kongre 60. H. Von Moltke'nin 1839 İstanbul Haritası.
Kütüphanesi). 61. Arnodin'in Sarayburnu-Üsküdar Köprüsü
26. Aksaray Pl�, 1870 civarı (E.H. Ayverdi, 19. önerisi (Başbakaı1lık Arşivi).
Yüzyılda Istanbul Haritası, İstanbul, 1968). 62. Arnodin'in çevreyolu önerisi (harita).
27. 1865 Hocapaşa yangınmm yayıldığı alan (harita). 63. Arnodin'in Kandilli-Ruınelihisarı Köprüsü
28. Hocapaşa yangl!1l11dan sonra düzenlenen önerisi (Başbakanlık Arşivi).
sokaklar (tfarita). 64. Bouvard'ın Hippodrom Projesi (İstanbul
29. Divanyolu (CK). Üniversitesi Kütüphanesi).
30. Atmeydaıu'mn Ayasofya'dan görünüşü ( Image 65. Bouvard'ın Hippodrom Projesi'ı1in kent dokusu
d'empire, Osmanlı Bankası Yayım). üzerine uyarlannuş şekli (Ayverdi, 19. Yüzyılda
31. Ayasofya Meydaıu (CK). İstanbul).
32. 1870 Pera yangımmn kapsadığı alan (harita). 66. Sultanal1met Can1ii (İstanbul Üıuversitesi
33. Pera nazım plaıu, 1870 (Başbakanlık Arşivi). Kütüphanesi).
34. Ayvansaray plaru, 1850 civarı (Kongre 67. Beyazıt Meydaıu (TETTV).
Kütüphanesi). 68. Bouvard'ın Beyazıt Meydaıu Projesi, güneye
35. Ayvansaray Plaıu, 1870 civarı (Ayverdi, 19. bakış (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi).
Yüzyılda İstanbul) . 69. Bouvard'ın Beyazıt Meydaıu Projesi, kuzeye
36. Samatya Plaıu, 1850 civarı (Kongre bakış (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi).
Kütüphanesi). 70. Bouvard'ın Beyazıt Meydaıu Projesi'nin kent
37. Samatya Plaıu, 1870 civarı (Ayverdi, 19. dokusu üzerine uyarlaıumş şekli (Ayverdi, 19.
yüzyılda İstanbul). Yüzyılda İstanbul).
vi
71. Bouvard'ın Galata Köprüsü önerisi (İstanbul 95. Eminönü'nde iş haıu (EU).
Üniversitesi Kütüphanesi). 96. Asar-ı Atika Müzesi.
72. Bouvard'ın Yeni Cami Meydanı Projesi (İstan 97. II. Malunud Türbesi (CK).
bul Üniversitesi Kütüphanesi). 98. Ortaköy Camii (TETTV).
73. Bouvard'ın Yeni Cami Meydanı Projesi'nin kent 99. Dolmabahçe Camii (TETTV).
dokusu üzerine uyarlaıunış şekli (Ayverdi, 19. 100. Kırım Kilisesi (Bünyad Dinç, TETTV).
Yüzyılda İstanbul ...). 101. Sveti Stefan Bulgar Kilisesi (TETTV).
74. Galata Köprüsü (Hichens, The Middle East). 102. Hamidiye Camii (TETTV).
75. Bouvard'ın Hippodrom, Beyazıt Meydanı ve 103. Pertevniyal Valide Camii (CK).
Yeni Cami Meydaıu önerilerinin birbirleriyle 104. Aya Triada Kilisesi (EU).
ilişkisi (harita). 105. Sirkeci Garı (TETTV).
76. Karaköy Meydanı (TETTV). 106. At Meydaıu'nda Alman Çeşmesi'nin Açılış
77. Karaköy'de iş haıu (EU). Töreni (Wiener-Müller, Bildlexicon).
78. Osmanlı Bankası (İstanbul Üniversitesi 107. Düyun-u Umumi binası (CK).
Kütüphanesi). 108. Şeyh Zafir Türbesi (EU).
79. Kaınondo Merdivenleri (EU). 109. Sirkeci Garı'nın girişi (EU).
80. Karaköy-Tophane sahili (TETTV). ll O. Casa Botter (EU).
81. Tophane Rıhtınu (TETTV). lll. Flora Han (EU).
82. Dolmabahçe Saı·ayı (CK). ll2. Ordı·e echafrinc (Montani Efendi ve Boğos
83. Dolmabahçe Saat Kulesi (EU). Efendi Şaşıyaıı, Uml-i Mimari-i Osmani).
84.Rus Sefareti (CK). ll3. Ordre brechiforme (Montani Efendi ve Boğos
85. Fransız Sarayı (Jeaıı Michel Casa, İstanbut>da Efendi Şaşıyan, Usul-i Mimari-i Osmani).
bir Fransız Sarayı, YPK Yayınları). 114. Ordre crystallise (Montani Efendi ve Boğos
86. Beyoğlu'nda apartmanlar (EU). Efendi Şaşıyan, Usul-i Mimari-i Osmani).
87. Avrupa Pasajı (EU). llS . Sanayi-i Nefise Mektebi, 1909 yılı sonu
88. Pera Palas (TETTV). öğrenci çalışmaları birincisi (Şehbal).
89. Cite de Pera (EU). ll6. Sanayi-i Nefise Mektebi, 1909 yılı sonu
90. Pera'da apartmanlar (EU). öğrenci çalışmaları ikincisi ( Şehbal).
91. Akaretler (Yıldız Albümleri). 1 17. Galata Köprüsü, İstanbul'a bakış (Yıldız
92. Taksim Kışiası (İstanbul Üniversitesi Albümleri).
Kütüphaııesi). 118. Galata Köprüsü, Galata'ya bakış (Yıldız
93. Yeniköy'de yalı (Gürol Sözen, Bin Çefit İstan Albümleri).
bul ve Boğazifi Yalı/arı, 1989, Ak Yayınları). 119. H. Prost'wı 1937 İstanbul plaıu (Archives
94. Darülfiinun (CK). d'Architecture Moderne, n. 23, 1982 ).
vii
19. YÜZYILDA OSMANLI BAŞKENTI
GİR İŞ
tir. Başka bir deyişle imparatorluğu yabancı sermayeye açan Osmanlı- İn
veren Jön Türk devrimine kadar uzanan tarihsel çerçeveyi esas alacaktır.
19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında, Batı dünyasında yer almayan birçok
nümüze dek süren bir evrimin tohumlarını atan Batılılaşma sürecinin te
ilgisini yeterinc� çekmedi. Tarihi kent merkezleri üzerine Batı'da var olan
ı
zengin bilimsel literatürle karşılaştırıldı ye çalıştılar. Çağdaş çehreye sahip bir baş
ğında (ilk akla gelen Roma oluyor), Bi kent imparatorluğun carılanışını sirngele
zaı1S/Osmanlı başkentini konu alan an yecekti. Ancak Avrupa devletleri gittikçe
cak bir avuç çalışma sayabiliriz. İmpara zenginleşirken, Osmanlı eko no m isi bu
tor I. İustinianos döneminin (527-565) dönemde iflas noktasındaydı; bu olgu, in
sonuna kadarki Bizans kentiyle, Osmanlı şaat faaliyetlerinin çok kısıtlı olmasında
mimarisinin 15. ve 16 . yüzyıllara denk yansıyordu. Osmanlı siyasi elirinin İstan
düşen klasik çağı görece daha büyük bir bul'u Avrupa kentlerinin düzeyine çıkar
ilgi toplarken, ortaçağ sonları ile 18. ve ma iddialan aneale kent dokusuna bölük
19. yüzyıllar gibi kentin tarihindeki este pörçük bir "nizaın" verilmesini getirebil
tik açıdan daha az fırtınalı dönemler bü di. Dolayısıyla kent, Türk-İslam kimliği
yük ö lçüde göz ardı edildi . Oysa 19. nin bütünselliğini yitirirken çoğunlukla
yüzyıl özellikle önemlidir, çünkü kentin Avrupalıların oturduğu mahallelerde bile
tarihinde yeni bir çağın başlangıcıdır. birörnek bir Batılı çehre kazanaınadı.
Devlet güdümünde gerçekleştirilen Bu bağlamda, Osmarılı başkenti aynı
siyasal ve toplumsal dönüşümlere koşut dönemde benzer bir planlan1a ve imar fa
olarak, 1830 sonrasında İstanbul Türk-İs aliyeti yoğurıluğu yaşayan sömürge kent
lam mirasından bilinçli bir kopuş yaşamış lerinden de farklı ydı. G üney d o ğ u As
tır. Bu değişim, bilimsel düzeyde epeyce ya'dan kuzeybatı Afrika'ya kadar uzanan
ilgi toplayan, 15. yüzyılda Bizans Kons sömürgeleşmiş kent merkezlerinde Avru
tantinopo lis'inin Osmanlı İstanbul'una palılar yerli halktan ayrı yaşamak istedikleri
dönüşümü kadar çarpıcıdır. Osmanlı fet için çağdaş B atı kent tasarımı ilkelerine
hinin ardından bu Bizans kentinin "İs uygun baştan başa yeni mahalleler inşa et
lamlaştırılması," yeni kent politikalarının, mişlerdi. B una karşılık İstanbul'un kent
yeni bir yönetim biçiminin, yeni kurum yapısındaki değişim azar azar gelişti ve so
ve örgütlerin yanı sıra yeni bina tiplerinin nunda yamalı, eklektik bir düzen oluştu .
oluşturulması dem ekti. 1 9 . yüzyıldaki Son yıllarda, İngiliz taril1çi Eric Hobs
çağdaştaşma çabaları ile İslam hukukuna bawm ve meslektaşları geçen iki yüzyılın
dayalı geleneksel kent politikaları yeni ka belirgin özelliğinin yoğun bir "gelenek
lıplara döküldü, kent yönetimi, kurumları icadı" olduğuna işaret ediyorlar.l Bu "res
ve örgütlerinin yerine Avrupa'daki örnek mileştirıne ve törenselleştirme" sürecine,
leri uyariayan yenileri geçirildi ve çağdaş hızlı toplumsal dönüşümün eski gelenek
ve Batılı yaşam tarzının gereklerine uygun lerdeki toplumsal kalıpları zayıftattığı an
bir dizi yeni bina tarzı geliştirildi. larda daha sık rastlanmaktaydı. 2 Örneğin
19. yüzyılın İstanbul'u, karşılaştırmalı yeni gelenekler yaı·atılınası, siyasi gayelerle
kentler tarihinde ilginç bir yere sahiptir. kununlar oluşturmak ve burıları meşrulaş
19. yüzyılın ikinci yarısı, Avrupa başkent tırmakta işe yarıyordu. 3 Yeni devletlerin
lerinin gelişme dönemidir. B u dönem, Pa kurulmasına eşlik eden bütün süslü' ayrın
ris'in İmparator III. Napoleon ve Vali Bu tılar, yani başkentler, bayraklar, ulusal
gene Haussmann yönetiminde yeniden in marşlar, askeri üniformalar, hepsi "icat
şasına (1853 -1872), Viyana'nın 1860'lar edilmiş gelenekler"di ve kent tasarımıyla
da Ringstrasse çevresindeki gelişimine ve
Roma'nın Allessandro Viviani'nin 1882 l The Invention of Tradition, New York, 1983, yay.
tarihli planı uyarınca yeniden düzenlen haz. E. Hobsbawm veT. Ranger.
2
M AR M AR A D EN İ Z İ
o 500 1000
C-,...r=)
mimariye kadar yansıyordu. Avrupa'da ale göreceğiz. Bunlardan birincisi, kent plan
İstanbul
gorilerle süslenmiş simgesel kamu binaları laması sonuılarına ilişicin kanun ve yönet ve civan,
ile yeni kamusal törenierin yapıldığı yeni meliklerdir. İkincisi, yerıi çıkan kanun ve yaklaşık
mekfuılar ( Viyana'daki Ringstrasse ve Ha yönetme likterin zorlamasıyla işleyen bir 1900.
ussmann'ın bulvarları ) 19 . yüzyılın ikinci yollar ağı, anıtsal meydarılar, düzgün so
yarısında pıtrak gibi çoğaldı. kak cepheleri ve tekdüze bir kent dokusu
Osmanlı İmparatorluğu'na gelince, yaratılmasını amaçlayan kent tasarımı ilke
bu kitapta incelenen zaman diliminin özel leridir. Üçüncüsü mimari alandadır; yeni
liği, çağdaşlaşma arayışının getirdiği hızlı bina tipleri, Avrupa'da son yıllarda "yara
dönüşümlere sahne olmasıdır; bu dönü tılan" yeni mimari üsluplarla birlikte geli
şümlerin amacı da siyasidir. Yeni "icat edi yord u . Göz ö nünde tutmamız gereken
len geleneklerin" Avrupa'dan ithali, "mo önem li bir nokta daha var: İstanbLıl'da iz
dern" davranışlara model oluşturmuştur.4 leyeceğimiz dönüşümler, B atı dünyasında
Kent görünümünü konu alan bu incele
4 T. Ranger bu konuyu sömürgeleşmiş Afrika top
m e nin sınırları içinde B atı dünyasından
luluklarında incelemiş ve çalışmalarım yukarıda
başlıca üç "icat edilmiş gelenek" alındığını
adı geçen eserde yayınlamıştır (s. 211-262).
3
da henüz otunulmaya çalışılan yeni "icat çiliğinin ana amacını "toplumların değişim
lar"dı. Yeni burjuvazinin normları, tören ve yapılanması"nın açıklanması diye tanım
sel ayrıntıları ve başlıca mekanı, yani Ha lamasına katılıyorum. Bununla birlikte, araş
ussmann'ın Paris'i, Osmanlı başkenti ka tırma konum inşa edilenle sllllrlı kalacaktır.
dar başka birçok Avrupa kenti için de mo Bu inceleme, İstanbul'un bir antik
del oluşturmuştu. Yunan kolonisi olarak yaptığı mütevazı
Benim kent tarihine yaklaşımım bir başlangıçtan 1838'e kadarki kentsel görü
mimarlık tarihçisinin yaklaşırnıdır; dolayı nümünü gözden geçirerek başlıyor, böy
sıyla genelde kentsel toplumların tarihini lece okuyucunun daha sonraki gelişmeleri
inceleyen sosyal tarihçininkinden farklıdır. anlamasına yarayacak bir arka plan sağlanı
Hobsbawm, bir sosyal tarihçi olarak, kent yor. İkinci bölümde, Avrupa modellerinin
sel tarihin katkısının toplumların değişimi çağdaşlaşma araçları olarak benimsenmesi
ve yapılarınlll özgül yönlerini ortaya koy nin gerisindeki sosyoekonomik sorunlar
masında olduğunu öne sürer.s Ona göre, ve nedenleri yer alıyor. Üçüncü bölümde,
kent dokusunun analizi sosyal tarihçinin Batı kent tasarımı modellerinin etkileri
birincil görevi değildir. tartışılıyor; bu etkiler, yangınlarla yok olan
Öte yandan, bir mimarlık tarihçisi olan birçok semtin yeniden planlanması, ana
John Summerson, kent tarihini "kentin bir arterierin düzenlelllllesi ve rıhtımlarm ye
insan eseri olarak tarilıi" ya da "kent doku nilenmesinde yansıyor ve hepsi de iyi işle
larının tarilıi" olarak tanımlamıştı. Bu, sa yen bir iletişim ağı yaratılmasını amaçlı
dece mimariye odaklaşmak anlamına gel yordu. Kentin ayrı coğrafi bölgeleriyle da
miyor (burada zımni olarak düşünülen ğınık semtleri arasında yine iyi bir iletişim
anıtsal mimaridir), bütün yapıtaşmayı kav sağlanmasını hedefleyen kent ıılaşınıı, dör
ramak gerekiyordu: "Asıl konu, her zaman düncü bölümde inceleniyor.
kentin elle tutulur özü, maddesi" yani Osmanlı başkentinde 1838 ile 1908
"mermerin, harç ve tuğlanın, çelik ve beto arasında uygulanan farklı kent planlaması
nun, asfalt ve molozun, tren ve tramvay biçimleri o iddialı İstanbul'u çağdaşlaştırma
raylarının oluşturduğu fiziksel kütle"dir. hedefinin gerisinde kalmıştır. Bu hedefın
Bu doku ise "toplumsal, psikolojik ve eko kapsamı, kente yepyeni bir kent imajı ver
nomik güçlerin bir bileşkesinin ürünüdür." meyi hedefleyen geniş üç kent tasarımı pro
Kent tarilıçisi, "asıl konu"nun yani insanın jesinde ifadesini bulur. Gerçekleştirilerne
eliyle yarattığı kentin temelinde yatan ne miş bu projeler beşinci bölümün ana konu
denleri ve dürtilleri anlamak için toplum sudur. Altıncı bölüm, mimarlık alanına ege
sal, ekonomik ve siyasal konuları sürekli ir men olan üslup çoğulculuğunu inceliyor ve
delemelidir. Ama başlıca ilgi odağımızı üslup konusunda bazı teorik tartışmalara
toplumsal, ekonomik ve siyasal alanlar değiniyor. Son olarak da yedinci bölüm,
oluşturmamalıdır.6 20. yüzyılın başında başkentin genel görü
Bu kitapla "kent dokularının tarihi"ne nümünü çiziyor ve kitapta tartışılan konula
katkıda bulunmayı ümit ediyorum. Kent rın İstanbul'un kent dokusunda daha sonra
dokusunu toplumsal, ekonomik ve siyasal ortaya çıkan gelişmelerle ilintisini kuruyor.
etmenlerin ürünü olarak görüyor, çözümle
melerinıde bu alanlara sürekli gönderme ya
5 E. Hobsbawm, "From Societal History to the
pıyorum. Osmanlı toplıınıundaki köklü de History of the Society", Historical Stı1dies Today
ğişikliklerle belirlenen geçiş ııiteliğindeki bir (New York, 1972), yay. haz. F. Gilbert ve S. R .
Graubard, s. 14-16.
zaman dilimini seçtim ve bu değişiklikler
6 S.J. Surnmerson "Urban Forıns", The Historian
ışığında kent dokusundaki metamorfozu in
and the City (Cambridge, Mass., 1963), yay. haz.
celedim. Böylece, Hobsbawm'ın kent tarih- O. Handlin ve J. Burchard, s. 165-166.
ı
İSTANBUL'UN MİMARİSİNE
GENE L BİR BAKIŞ
19. yüzyılın ilk yıllarında modern dö muna getiren büyük çarşılar Divanyolu ile
nem henüz Osmanh başkentinde iz bırak liman arasında yer ahyordu.2
mamıştı. Kent, Batı dünyasındaki kent ta Değişik etılik gruplara ve dinlere men
sarımı ve mimarideki gelişmelerden etki sup insanların yan yana çahştıkları bu tica
lenmemişti; Türk-İslam kenti karakterini ret bölgesinin dışında, İstanbul'un mahal
sürdürüyordu. 1838'de İstanbul, coğrafi leleri milletiere göre ayrılımştı. En büyük
olarak birbirlerinden denizle ayrılan üç ana grubu oluşturaı1 Müslümaıliar yarımada
yerleşmeden oluşmaktaydı: İstanbul, Gala nın merkezinde yaşarlardı, Ermeniler,
ta ve Üsküdar.l Haliç'in Boğazia birleştiği Rumlar ve Yahudiler ise daha çok sallliler
noktada denizden bakıldığı zaman batıda de yerleşmişlerdi. Marmara sahillerinde
kalan İstanbul, en geniş alaıu kaplayaı1 ve genellikle Rum ve Ermeni mahalleleri
ona kubbelerle minarderin belirlediği ünlü varken, Haliç Rum ve Yahudi mahallele
silüetini kazandıran çok sayıda aıutlarla be riyle çevrelenmişti. Kentin nüfusu kara
zenmiş ana kentti. İstanbul'un kuzeyinde, surlarına doğru seyrekleşmekteydi ve ken
Haliç'in karşı yakasında bulunan Galata, tin en geniş boş aı·azisi Teodosios Surla
çok daha küçük bir alaru kaplamakta ve rı'na bitişik olan bölgede bulumnaktaydı.
surları içinde daha yoğun bir nüfusu barın Buralarda, kent surlanılin dışındaki top
dırmaktaydı. Boğaz'ın doğu yakasındaki rak kullanıım kalıbıru tekrarlayan meyva
Üsküdar, aynı nüfus yoğunluğuna sahip bahçeleri ve bostanlar başlardı. Bunların
değildi ama burada bulunan çok sayıda dışında sur içindeki boş alaıliar az ve bir
anıt yerleşmenin önemini gösteriyordu. birinden uzaktı. Kent merkezindeki en
Haliç'in girişinde yer alan liman, ken
önemli meydan, at oyunlarında ve mesire
disi hemen hemen hiç yiyecek üretıneyen
olarak kullanılan At Meydanı'ydı (Hip
bu "gırtlak kentin" (ville ventre) ekono
podrom). Bunun dışında kentin herkesin
mik yaşaımnda belki de en önemli yeri iş
yaradanahileceği başlıca açık alanları ca
gal etınekteydi. İstanbul yarımadasının en
milerle, külliyelerin avlularıydı. Böylece
yoğun yerleşme alaıu, başhca aıutların bu
bu alaıliar dini ve di.inyevi işlevleri birleş
lunduğu ve sokakların sık bir ağ oluştur
tirmekteydiler.
duğu doğu bölgesiydi. Burada, Ayasofya
1830'lar İstaı1bul'unun kısa ve kalaba-
ve Beyazıt meydaıliarı arasında kentin asır
larca ana eksenini oluşturmuş olan Divaı1-
l Bu çalışma Üsküdar ve Boğazın Asya yakasındaki
yolu'nun izlerini bulmak mümkündür. Bu yerleşmeleri kapsamayacaknr.
bölgeyi başkentin ticaret merkezi duru- 2 İnalctk, EP, s. 227.
l ) İstanbul'un lık sokakları, daralıp genişleyen, yön de İkinci tepenin en yüksek noktasını 18.
l880'de Galata ğiştiren ve sık sık çıkmaz sokağa dönüşen yüzyılın barok Nuruosmaniye Camii taç
Kulesi'nden karmaşık bir ağ oluşturmaktaydı. Divan landınr. Haliç'e bakan kuzey yamaçlarda
panoraması.
Topkapı Sarayı yolu en geniş yerinde 6 metreyken, ortala ise ticaret merkezinin çok sayıda harıları
yarımadanuı ma genişliği ancak 3,80 metreyi buluyor vardır. Eminönü sahilinde Valide Cami
ucundadır du. 3 Süleymaniye Külliyesi'nin kuzeyinde i'nin (Yeni Cami) etkileyici kütlesi limana
Soldan sağa ufuk
şeyhülislamın makamına giden diğer bir hakimdir.
hattında şu anıtlar
seçilebilınektedir: ana yolun genişliği ise sadece 6 metre ile Kapalıçarşı birinci ve ikinci tepeler ara
Ayasofya, Sultan 7,60 metre arasında değişiyordu. Belli sında köprü oluşturur. Üçüncü tepenin
Ahmet Camii, başlı arterierin bu denli dar olduğuna ba üzerinde Mimar Sinan 'ın şaheseri, başlı
Nuruosmaniye
Can1ü, Bayezid kılırsa, daha önemsiz sokaklar 2 ya da başına bir kent tasarım projesi olan Si.Uey
Camü, Beyazıt 2,30 metreden daha geniş olan1azdı.4 maniye Kililiyesi (1557) yükselir. Bayezid
yanguı kulesi, Etkileyici boyutları ve düzenli planlarıy Külliyesi ( 1505) Süleymaniye Camii'nin
Harbiye Nezareti,
la anıtlar, bu düzensiz ve yoğun sokak güneyindedir. Fatih Sultan Mehmed'in
SiUeymaniye
Külliyesi, Şehzade ağıyla tam bir tezat içindeydi. Topkapı Sa kentin alınışından sonra yaptırdığı ilk sara
Camii, Fatil1 rayı, külliyeler, Kapalıçarşı gibi bazı komp yın yeri Süleymaniye ve Bayezid külliyeleri 3
Külliyesi, Sultan
leksler günümüzde olduğu gibi, o zaman arasındadır. 1830'larda bahçesinde bazı
Selim Camii,
Galata Köprüsü ve da kent dokusu içinde çok belirgindi. mülki ve askeri devlet daireleri vardı. Şeh
Eminönü Topkapı Sarayı yarımadanın burnunda, zade Ki.Uliyesi (1548) batıda dördüncü te
meydanmda Yeni peye doğrudur.
İstanbul'un yedi tepesinden birincisinin
Cami. Unkapanı
üzerinde geniş bir bal1çe içerisindedir. Sa İstanbul'un dördüncü tepesine Fatih
Köprüsü sağdadır.
rayın batısında İstanbul ve Haliç'in, kuze Külliyesi (1470) egemendir. Bu külliyenin
�
� de Boğaziçi ve Galata'nın, doğusunda
odak noktasını oluşturan Fatil1 Camii'nde
Usküdar'ın ve güneyinde de Marmara de 1766 depreminden sonra 1771' de köklü
nizinin insanı çok etkileyen manzaraları değişiklikler yapılımştır. Ki.Uliyede bir tab
görünür. Bir dizi avlu çevresinde kurul hane, bir kervansaray ve bir darüşşifanın
muş olan saray, yan yana yapılmış, değişik
3 Düz ve geniş Bizans Mese'sinin düzensiz ve dar
boyutlarda, kubbeli kare ve dikdörtgen
Divanyolu'na dönüşmesi, Sauvaget'nin incelediği
planlı birimlerden oluşur; silnetini renk Şam ve Halep'teki gelişmeleri çağrıştırınaktaclır.
lendiren uzun bacalar, bu yapılar bütünü Sauvagct ( 1 934, s. 454; 1 94 1 , s. 74, 1 04 ) bu
kentlerde antik çağın geometrik caddelerinin Müs
ne dikeylik kazandırır. Aynı tepenin üze
lüman yönetimi zamanmda düzensiz suq'lara (çar
rinde, Topkapı Sarayı'nın hemen güneyin şı bölgeleri) dönüştüğüne işaret etmiştir.
de Bizans mimarisinin şaheseri Ayasof)ra, 4 Ergin ( 1 9 1 4- 1 922, I, s. 1 067-68 ). Ergin bu nok
daha güneyinde de 17 . yüzyıl Osmanlı tayı vurgularken İstanbul sokaklarında karşılıklı ev
lerde yaşayan kadınların pencereden pencereye
mimarisinin şaheseri, Sultan I . Ahmet'in
öteberi, hatta bebek alıp verdiklerini anlatan anek
zarif kililiyesi yer almaktadır. dotları aktarmaktadır.
6
yanı sıra, geniş bir dış avlu vardır. B u av İstanbul'un mal1alleleri dini merkezle
luya sekiz kapıdan girilir, kuzeyinôe ve rin ( c ami, kilise, havra gibi) etrafinda or
güneyinde ise sekiz büyük, sekiz küçük ganik olarak gelişmiş yerleşmelerdi. An
medrese bulunmaktadır. cak, sosyal ve kültürel değerler mahallele
B e şi nci tepeye Kanuni Sultan Si.iley rin fiziksel yapılarını da belirlerdi . Yerleş
m an'ın babası için l5 22'de yaptırdığı Sul melerde gelir veya sosyopolitik statüye gö
tan I. Selim Kililiyesi hllimdir. Altıncı ve re ayı rım gözetilmediği için değişik tip
yedinci tepelere kimlik veren aıutsal yapı konutlar çoğu kez yan yana buhmabilirdi .
lar yoksa da, nüfusu daha seyrek bu böl İstisnası bekar odalarıydı; bunlar mal1alle
gelere dağılmış çok sayıda küçük cami ve lerin dışında tutulurdu. Kadınların ( ve do
kilise vardır. layısıyla ailenin) malrremiyeti mahalle do
19. yüzyılda, anıtların arasındaki do kusunun oluşmasında diğer öne m li et
kuyu konut mimarisi oluşturuyordu. B u mendi. Yoğw1 bir kent ortamında tek tek
dokud aki konutlar ise başlıca beş belirgin haı1ele ri birbirinden azami derecede tecrit
tipe ayrılmıştı: odalar, mahalle evleri, da etıne arayışı, çıkmaz sokaklar etrafinda ko
ha büyük bal1çeli evler, konaklar ve yalı nut gruplaşmalarına yol açmış, böylece bu
lar.5 Odalar ayrı ayrı veya bir avlu etrafin sokaklar yarı kamusal geçit niteliğine bü
da sıra sıra yapılmış olurlardı . B unlar ge rürımüşlerdi. 6
nellikle vakıf m alı olup, İstanbul'a çalış l838'de açıkça görülen düzensiz so
m aya gelen bekar e rkeklere ki ralanırdı kak yapı laşması Bizans döneminde de var
.
( bu nedeılie bu tür konutlar bekir odala dı. Özel mi.Ukiyet hakkını kamu mi Ukiye
rı olarak da bilirıir) . Mahalle evleri genel tinden üstün tutaı1 İslami kurallar, başka
likle bir avlusu veya sokaktan duvarla tec larının hakkına tecavüz etınedikçe umumi
rit edilmiş bir bahçesi olan, bir veya iki alaıliara taşılmasım hoş gördü ve böylelik
katlı yapılardı . B üyük bahçeli evlerin ise le bu sokaklan korudu. B u taşmaların so
çoğuı liukla iç ve dış avluları, harem ve se nucu İstanbul'un sokak yapısı, pitoresk
lamlıkları olurdu. Müştemilat olarak ci bir hareketlilik kazandı; evlerin canlı renk
hannümalar, gusülhane, alur, haınaın, fi lere boyanınası mahalleleri daha da şen
rın, ayrıca bir de çiçek bahçesi bulunur lendiriyordu.
du. Devlet erkaı1111111 veya zengin tüccar Galata'nın kentsel görünüşü İstanbul
ların konakları sayısız. müştemi latıyla bu yarı m adasından çok farldıydı . 15. yüzyıl
bal1çeli evlerin dal1a büyük ölçeklileriydi .
surlarıyla kuşatılmış olaı1 Galata, kalabalık
Sultaıliarın ve ricalin köşk ve yalıları ken
bir nüfusu barınd ı rıyordu. 2800 me tre 4
tin surları dışında, Boğaziçi'nde veya Üs
küdar'da yapılır, bakımlı bahçeler ve ko İnalcık, age
5 , 2 36.
s.
minde daha küçük başka kuleler de mev Frenkler ve Yahudilerden (ki bunlar rıhtı
cuttu.7 mm doğusunda kent surlarının dışında ya
Haliç sahillerinde, Galata'nın kuzeyinde şarlardı) oluşan kozmopolit bir nüfusa sa
ve Boğaz'a doğru birkaç dağınık yerleşme hipti. Pera birkaç Osmanlı Hıristiyan azın
vardı. Bunlar Galata Surları'nın dışına taşan lıkla karışmış bir Avrupa mahallesiydi, oy
ta Kulesi'nin dışında göze çarpan binalar ti olmuştu. Yüzyıllar boyunca kent Doğu
9
leriyle donattılar. imar işleri, kent yöneti
mi ve kamu hizmetleri, egemen sosyopoli
tik yapılanmalara ve dini inançlara boyun
eğerek karmaşık ve ince örüntülere dö
nüştü.
Tarihçi Gilbert Dagron, Constanti
nus'un kenti hakkındaki Naissance dıune
Capitale (Bir Başkentin Doğuşu) a dlı
anıtsal eserine başlarken okuyucunun yerıi.
bir başkentin kurulmasıyla ilgili zorlukları
anlamasına yardım edecek üç unsur üze
rinde durur: Birincisi, kentin çok pahalıya
mal oluşu, ikincisi, olağanüstü büyük öl
çekte bir kent projesi gerektirmesi v e
üçüncüsü, imparatorluğun merkezi ve
Helen uygarlığıyla Roma uygarlığı arasın
da ayrıcalıklı bir buluşma yeri olarak tasar
4) Galata Surları. lanması.1 0 Bu unsurlar başkentin uzun ta
5) 1900 civarında rihine damgalarını vuran temalardır. I.
Galata Kulesi. Constantinus'w1 başlangıçta harcadığı ka
dar büyük paraları, onu izleyen Bizans im
paratorları (özellikle I. İustinianos) ve Os
manlı sultanları da harcadılar. Konstanti
nopolis/İstanbul'da gerçekleştirilen şehir
inşa faaliyetleri her iki imparatorluğun sı
turları içindeki diğer kent merkezlerinde
yapılanları fersah fersah aştı. Konstantino
polis Bizans devletinin siyasi merkeziydi
ve sonra Osmanlı hükümranlığı altında bir
başka güçlü imparatorluğun başkenti ol
du. Erken dönemlerde Helerıler ve Roma
lıların buluşma noktası olan kent, o za
mandan beri de farklı kültürlerin çatışma
ve birlikte yaşarnalarına sahne olmuştur.
İstanbul'un uzun tarihinde, eski kenti
19 . yüzyıl başkentine ve oradan da modern
metropele bağlayan unsurlar nelerdi? En
belirleyici imar ve büyüme devirleri hangi
leriydi? Kentin imajını ne belirliyordu? Bu
Ortodoks Hıristiyan ve Müslüman Os kent imajı yüzyıllar boyunca nasıl değişti?
manlı hükümdarlarının tarihsel mirasını Kentin fiziksel yapısı, değişen sosyal, siyasi
özümsedi ve yansıttı. "Yeni Roma"dan ve kültürel koşullara nasıl ayak uydurdu?
(Nova Roma) "İslam'ın mukaddes şehri" Hıristiyanlığın paganlığa, İslam'ın da Hı
ne dönüşürken yaşadığı metamorfaz kent ristiyanlığa galebe çalması kent için ne gibi
formunda eşi benzeri görülmemiş olu sonuçlar doğurdu? Osmanlı İmparatorlu-
şumlar yarattı. Her iki imparatorluğun mi
marları kenti seçkin anıtsal mimari örnek- 1 0 Dagron ( 1974), s. 34.
ıo
6) Galata'yı
l l Ergin'in Mecelle'si dışında İstanbul'un tarihi geliş
Grande Rue de
nıesini konu alan sadece üç bilimsel eser vardır:
Pera'ya bağlayan
İnalcık'ın Encyclopaedia of Islam'daki "İstanbul"
Yüksek Kaldırım.
maddesi, Eyice'nin İslam Ansiklopedisı'nde'ıa "İs
Arkada Galata
tanbul-Tarihi Eserier" maddesi ve Kuban'ın Mi
Kulesi görülüyor.
mar/ılı dergisinin 5. cilelinde ( 1970) yayuruanmış
19. yy sonu.
olan "İstanbul'un Tarihi Yapısı". Bu makalelerde
tartışılan konular her ne kadar biraz farklı iseler de
birbirlerini tamanllarlar ve İstanbul'un tarihi geli
şimi hakkında oldukça 'ti1u'htasar '<'e ansiklopedik
bilgiler içerirler. İ nalcık, yerleşn�e düzeılleri, de
mografik yapılanma, kent yönetimi ve sosyoeko
nonuk kununların kent tasarımma etkileri üzerin
de durmaktadır. Eyice, bir sanat tarihçisi yöntemi
ni izleyerek kronolojik olarak bina tiplerini incele
mektedir. Kuban ise kent formu üzerinde durmak
taclır. Kuban'm çalışması kentin bir Grek kolonisi
olarak kuruluşundan 1 900'lere kadar gelişmesini
izler. 1 982'de Brüksel'dela Archives d)architectttre
moderne, Andre Barey tarafindan 1 45 3 ile 1 980
arasında İstanbul'un tarihini konu alan bir özel sa
yı düzeılleıniştir. Yukarıda sözü eelilen üç makale
den çok dal1a iyi resiınlendirilıniş olmasına karşm,
metin özensiz hazırlanmıştır ve birçok maddi ha
tayı içermektedir.
İstanbul'un tarillinin belirli dönemleri hakkında
ğu'nun genişlemesi ve sonra giderek iktisa çok az ayrıntılı çalışma varclır. Dagron'un Nair
di ve siyasal gücünü yitirmesi başkenti nasıl sance d)une capitalc ve R. Jaıun'in Coııstarıtinople
byzantine ( Paris, 1 964) adlı eserleri Bizans dönc
etkiledi? Bütün bunlar İstan bul'un renkli
nu üzerine başlıca çalışmalarclır. Dagron, I . Cons
tarihini gözden geçirirken incelenmesi ge tantinus'un şehri üzerinde odaklaşmakta, Janin
reken önemli konulardan bazıları olarak ise antik çağlardan II. Teodosios döneminin so
karşınuza çıkmaktadır . 1 1 nuna kadar olan zaman dilimini incelemektedir.
R. Krauthcimer'in Three Christian Capitals ( Bcr
kelcy ve Los Angeles, 1983) adlı eseri içinde yer
Antik Şehir
alan "Constantinople" bölümü, gene I. Constan
İstanbul'un Eminönü semtinde tinus döneminde kentin kuruluşuyla ilgilidir. R.
Mantran'u1 Jstanbıtl dans la deuxieme moitie dtt
1950'lerde yürütülen ön kazılarda, İstan XVIIC sicele ( Paris, 1 962) adlı eseri ise kuşkusuz
bul yanmadasındaki ilk yerleşmelerin, İÖ bu güne kadar Osmaıllı başkenti üzerine yazılmış
3. bin yılda veya 2. bin yılın başlarında ku en kapsamlı çalışmadır. Mantran, her ne kadar
kent formuyla ilgili konulan ele alımşsa da, başlıca
rulduğu tespit edilmiştir. l 2 Ne yazık ki bu
ilgi alanı iktisadi yaşamclır. Evliya Çelebi ve Erem
araştırmalar sürdürülememiş ve ille yerleş ya Çelebi Kömürcüyan'ın sayesinde, 1 7 . yüzyıl
meler hakkındaki bilgi leri miz çok eksik gene en iyi belgelenen dönemlerden biridir. Evli
ya Çelebi, Seyahatname'sinde bazı temel bilgileri
kalmıştır. Ancak, ilk Megara kolonisinin,
vermekte, daha da önemlisi,· gündelik yaşanu canlı
balıkçı ve taeiderden oluşan ilk toplulu biçimde tasvi r etmektedir. Eremya Çelebi ' i n
ğun, yarımadaıun batı ucunda, İÖ 7. yüz H . D . Andreasyan tarafından titizlikle Ermeni
yı l ı n ortalarında yerleştikleri bilin mekte ce'den Türkçe'ye çevrilmiş ve clipnotlanclırılmış
olan İstanbul Tarihi adlı eseri kentin değişik böl
dir. Bunların dışında Halkedon'da ( Kadı
gelerini tarif etı11ektedir.
köy) ve Galata'da iki Megara kolonisi da
1 8 . yüzyıl için, İnciciyan'ın XVIII. Asırda İstatı
ha vard ı . İlk hükü mdarlarından birinin bul adlı eseri yegane ayrıntılı monografidir. Gene
onuruna Bizantion adı verilen bu kentin Andreasyan tarafından çevrilnuş ve dipnotlar ilave
edilmiş olan bu çalışma, kentin başlıca arutları,
surları yedi tepeden birincisinin etek!erin
kent luzmetleri ve mahallelerini anlatır.
de nisbeten küçük bir alanı kaplamaktay
1 2 Antik İstanbul ile ilgili bu bölümü yazarken Janin, .
dı. Ticaretle iştigal eden bu topluluk için Constantinople byzantine) s. 9-20'den yararlanclım.
ll
Hippodrom'un inşaasına başlandı, ancak
1
1 devasa istinat d uvarlarını gerektiren b u
1
1 i nşaat Septimius Severus'un zamanında
ı' '-' - ..... .... ' / tamamlanamadı. Ayrıca, yarımadanın gü
//
§i neybatı bölümünde Zeuksippos Hamam
�1 �/ ."V
ları yapıldı .
V) 1 Alıı·opol
v.ı ı .�
t:f l
1 Bizans Kenti
�ı
�
1
� ı 1 330 yılında I. Constantinus Roma İm
� ı
V) \
N 1
>-< ı
paratorluğu'nun başkentini Roma'dan Bi
V) ı � 11 r - - - - - - - - .,
ı
zantion'a taşıdığı zaman, eski başkente sır
;:ı ı
...... ::
ı ::::::::::.::_-_-_..ı ı A ora 1 tını çevirerek yeni bir devlet yaratmıştı.l 3
'8 l ı•cııa/ılı ''olı.ı \ L _ - - - - - --;:!.
:E 1 Seııenıs>ı.m \ ı g ı
-·- - -
Paganlığa hala çok bağlı olan Roma aris
�
- ı - ·, - //
tokrasİsi n i n m u h a l e feti o l mayı n c a , B i
-;, ?
ı
ı /
zans'ta bir Hıristiyan imparatorluğu kur
ı //
\ / mak dalıa kolaydı. Her ne kadar Constan
/
\
....... _ _ __ ,..,. tinus yeni başkentine "İkinci Roma" adım
verdiyse ve daha sonraki b azı kaynaldar
kenti "Yeni Roma" olarak tanırnlamışlarsa
12
insanı başkente çekeceği tahmin ediliyor
du. Soylu aileleri kente çekmek için Cons
tantinus büyük mal iicanel e r yaptı rdı ve
devlet mülkünden bazı gelirleri Konstan
tinopolis'e gelecek yeni nüfusa vakfetti.
Bu çabalar sonucu, 380 yılına gelindiğin
de kentin nüfusu düzenli artmış, Septimi
us Severus zamanındaki 2 0 .000-30 .000
kişilik nüfus, 1 00.000 ile 1 50.000 arasın
da bir sayıya ulaşmıştı.
B undan sonraki yüzyıllarda, Marmara
sahillerinde ve Constantinus Surları dahi
linde yeni limanlar yapıldı. Gene de en
konınaldı liman, Haliç'in girişindeki Bos
porion'du. Haliç salllllerinde bir dizi ticari
rıhtım gelişti; bu gelişim Osmanlı döne
rmnde daha da artacaktı. M armara sal1ille
rindeki surlar da Constantinus tarafindan M A R MA R A
başlatılmış, ancak büyük bir deprem sonra o
13
9) 1900 civarında
At Meydanı'nın
güneye doğru
görüntüsü.
Ö n planda Dikili
taş, arkada
Örme sütun
görilimektedir.
Yılanlı
Sütun'un kalan
kısmı iki anıtın
arasında ancak
seçilebilmektedir.
nus Fonunu'nda Senato binası, biraz daha gane Constantinus dönemi anıtı, Cons
doğuda muhtemelen valinin makaıru olan tantinus Forwn u'ndaki, günümüzde Çem
Praetoriwn ve Mese'nin başlangıcında Ro berlitaş diye bilinen bu sütundur. Sütu
ma'daki Altın Milion'u hatırlatan ve dört nun ilk şekli Roma'dan getirtilen sekiz
payanda üstünde yükselen kubbeli Milion, somaki ( porfır) çemberin defne çelengi
4. yüzyıl Konstantinopolis'inin başlıca anıt biçiminde halkalarla birbirlerine bağlan
ları olmuştu. Septimius Severus'un Tetras m asından oluş uyordu . Bu b l oklar 5 ,70
toon'u, adı Augustus'Lın Forumu anlamına metre yüksekliğinde dört geniş basamak
gelen Augusteion'a çevrilerek genişletilmiş üstündeki yine 5,70 metre yüksekliğinde
ve süslenmişti. Ayrıca, Constantinus daha bir tabana oturuyordu . Konstantinopo
önceki hükümdarların imar projelerini de lis'in adak töreninde, bu sütlmtın üstüne
tamamlaınıştı. Kentin kuruluş kutlarnalarına Atin a ' dan getirtilen bir b r o n z Apo l l o
yetişti rilen Hippodrom 330 yılında açıldı. heykeli konmuş, ancak kısa bir süre sonra
9 Aslı nda yeni surların inşası ve H ippod bu heykel Constantinus'un büstü ile de
rom'un tamamlanışı Constantin us'un imar ğiştirilrnişti .
program ının başlıca hedefleri haline gelmiş-
Büyük Saray'ı oluşnıracak ilk yapılar da
ri. Çünkü Roma geleneğine göre bir arena,
I
Constantinus tarafından Hippodrom çev
bir imparatorluk konutumın ayrılmaz par
r e s i n d e i n ş a e t t i ri l m i ş t i r . C o n s t a n t i
çası olmakla kalmayıp, imparatorun tebaa nus'dan sonraki imparatorlar tarafından
sıyl a bul uştuğu mekandı . genişletilip güzelleştirilen saray, İustinia
nus'u n diktiği üç sütundan biri , annesi oturduğu alanın tümüne yayıl mıştı. B i
İ mparatoriçe Helena'nın onuru na Au- zans saray kompleksi, doğuda b ugünkü
gusteion' a, diğer ikisi de kendi onuruna Topkapı Sarayı 'nın duvarlarından b atıda
A u g u steion ' da ve Constantin u s Foru Çatladıkapı'ya kadar uzanıyordu. Bu de
m u 'n a dikilmişti . Günümüze ulaşan ye- vasa alanda, çeşitli dönem lerde, çeşitli
14
I O) 1900 yılında
Teodosios
Surları.
tarzlarda yapılmış çok sayıda biİıa vardı. de, kubbeli ek elemanlardan oluşan ve haç
Bunlardan sadece Halke ve Dafne Cons biçiminde plana oturan bir yapıya dönüş
tantinus dönemine aitti. Halke, sarayın gi türi.Umüştü.
rişini oluşturmuş, anıtsal bronz kapısının Konstantinopolis'in yerleşim dokusu üç
iki yanına bina grupları dizilmişti. Adını ana tip evden oluşmaktaydı: domi, taber
Roma'dan getirtilen bir heykelden alan nae ve insulae. Roma'dalci benzerleri gibi
Dafne'ye ise Hallee'den geçen bir yolla, domi, varlıklı ve soylu ailelerin oturduğu,
bir dizi yapı, teras, revak ve belki de bah geniş, iki katlı, sütunlu merkezi salonları
çelerden geçerek ulaşılıyordu. olan konaklardı. Tabernae sıradan halkın
Hıristiyanlığın hamisi olan Constanti yaşadığı, genellikle yol kavşaklarında veya
nus, büyük kiliseler inşa ettirdi. Bunlardan ana caddelerde yer alan ve çoğu kez alt
ilk Ayasofya Kilisesi ve Havariyyun Kilisesi katlarında dükkan bulunan mütevazı yapı
oldukça kısa ömürlü olmakla beraber, bu lardı. Insulae ise, yükseklikleri 30 metreyi
lundukları yerler daha sonra Bizans ve Os aşmamak üzere inşa edilmiş çol katlı, yok
manlı kentinin başlıca anıtsal odakları ol sul evleriydi.
muştu. Bazı kaynaklara göre 326'da inşa Constantinus'tan sonra da kent geliş
edilen ve geçitli bir bazilika olan ilk Aya meye devam etti. 4. yüzyılın başlarında,
sofya, saraya koridorlar ve merdivenlerle Constantinus Surlan'mn dışındaki banli
bağlanıyordu. Defalarca talırip olup resto yölerde, birçok konak ve orta sınıf konutu
re edilen bu yapı bugünkü şeklini İustinia belirdi. Bu yapılaşma faaliyeti II. Teodosi
nos döneminde almıştı. İçinde Constanti os döneminde (408-450) yeni surların ya
nus'un mezarı olan ilk Havariyyun Kilisesi pılmasına yol açtı. 7. yüzyılda Haliç 'te
ise 15. yüzyılda Fatih Külliyesi'nin otura Blahernai Kilisesi'ni sur içine almak üzere
cağı arsada yapılmış, İustinianos dönemin- yapılan küçük ekleme dışında, bu surlar
ıs
l l ) Yaklaşık 1900
yılında Marmara
Surları.
..
.
.
;j
�
20. yüzyılın ortalarına kadar kentin batı tasını o luştu ruyordu. İ l eride yap ı l acak
sınırını belirledi. olan Galata Köprüsü ' n ü n yerindeki bu
lO Üç paralel surdan oluşan ve kulelerle zincir, limaıu düşman donanmaianna ka
takviye edilerek bir hendekle kuşatılan Te patıyordu.
odosios Surları, Constantin us Surları'nın Teodosios Surları'yla sırurlanan B izaı1s
bir kilometre kadar batısında inşa edilerek, kenti, 5. yüzyıldan sonra fazla genişleme
kentin beşinci, altincı ve yedinci tepelerini diyse de arutlar, ticari binalar ve konutlada
sur içine alıyordu. Bunlara ek olarak, Teo doldu. Fakat Constaı1tinus Surları'yla Te
dosios, yeni kara surlarıyla birleşrnek üze- odosius Surlan arasındaki arazi, kentin di
l l re Marmara salıilindeki surları da uzattı. ğer kısımlarına oranla terill a bir bölge ola
Haliç boy unca uzanan sur ise a ncak 9. rak kaldı. Bunw1 istisnası, Blahernai Sarayı
yüzyılda yapıldı. ve Kilisesi ile bu kompleksin en güney
Haliç'i n öte yakasındaki Gala ta, salıili ucunda yer alaı1 Teld'ur Sarayı ' run bulun
izleyen dar bir şeritten ibaretti. O zaman d u ğ u XIV. b ö l ge o l d u . I. A n as t a s i o s
ki adı Sykae olan bu bölgenin, salıile para ( 49 1 - 5 1 8 ) döneminde yapılan bu saray,
lel uzanan revaklı bir caddesi vardı ki bu tapınağı ziyarete gelen iınparator ailesiniı 1
da 13. yüzyılda kurulan Ceneviz yerleş kullanıını için tasarlaı1mıştı. Saray birkaç
mesinin ana arteri oldu. B0ylece 5. yüzyıl k e r e g e n i ş l e t i l e r e k , n i h a y e t H ip p o d
da Galata bir Roma kentinde bulunması rom 'daki sarayın terk edilmesiı1den sonra
gereken bütün belli başlı mimari u nsurlara l l . yüzyıldan itibaren imparatorun ika
sahipti: Bir kilise, tiyatro, hamamlar ve li metgahı oldu. Tekfu r S arayı mevkiini n
man. 6. yüzyılın sonlarında, II. Tiberios çevresindeki yerleşim yoğunluğunun n e
( 578-582) rıhtımda Galatou denen kuleyi deni, imparator sarayının varlığı olsa ge
inşa ettirdi. B u kule İstanbul tarafındaki rektir. Bizans döneminiı1 kent yerleşim bi
diğer bir kuleye uzanarak Haliç'i kapata çimi, yani Tekfur S arayı ile H aliç arasında
cak olan muazzam zincirin bağlama nok- ki yoğun yerleşim bölgesinin dışında sur
16
boylarının tenhalığı, Osmanlı döneıllinde
de devam etmiştir.
5. yüzyıla gelindiğinde, Mese boyunca
1
başkentte Augustei o n ve Constantinus
Foru m u dışında başlıca üç forum oluş
muştu: Tauri Forumu, Bovis Fonımu ve
Arkadios Forumu. Augusteion'dan başla
yarak, Constantinus Forumu'na uzanan
Mese, I. Theodosius ( B üyük) ( 379- 3 9 5 )
döneminde inşa edilen ve Theodosius Fo
rumu olarak da bilinen Tauri Forumu'na
u laşmaktaydı. B i zans meydanl arı nın en
genişi olan Tauri Forumu, bugüne kalan
tek açık alandır ve Beyazıt meydanına te
kabül eder. Tauri Forumu'nun batısında manda yarı mad a n ın dört bir yanına su
1 2 ) 1 9 1 0 yılı
Mese iki kola ayrılıyordu. Bunlardan biri ulaştırmak için bir yeraltı su şebekesi ku
civarında
güneybatıya doğru u zanır, Bovis F oru nı ldu. Gene 5. yüzyılda kentin birçok ye İstanbul'un
mu'ndan ( bugünkü Aksaray) ve Arkadios rinde kurak yaz aylannda kullanılmak üze havadan görünüşü.
İnıparator Valens'in
Forumu'ndan geçerek Altın Kapı'ya ula re , yeraltı ve yerüstü samı çiarı yapıldı.
su.kemerleri
şı rdı. İ ki n c i kol ise Adri anopolis Kapı Açılc hava sarıuçları Bizans topografyasın ( Bozdoğan Kemeri)
sı 'nda ( Edi rnekapı) son bulurdu. da büyük dikdörtgen hendekler olarak gö Şehzade Canili ile
rülmekteydi ve geç B izans döne minde, Fatili Külliyesi
Bu geniş ve düzenli ana caddelere kar
arasında
şılık B izans'ın arka sokakları, yani vici'ler, bunlara ihtiyaç kalınayınca sebze bal1çele görülüyor.
bir5 . yüzyıl kaynağı olan Notitia Urbis rine dönüştürüldi.Uer. Bw1ların en büyük
Constantinopolitanae'ye göre "d ar, ka leri , Aetios S arnıcı ( 42 1 ), As par S arnıcı
ranlık ve çarpık" sokaklardı. l 6 Ayrıca, ay (45 9 ) ve Mokios Sarnıcı 'ydı ( 500); tümü
nen O s m a n l ı d ö n e m i nde o l d u ğu g i b i , Constantinus Surları ile Teodosios Surları
yangınlar sık sık bütün bir mal1alleyi yok arasındaydı. 1 8
edebiliyordu. I I . Teodosios dönemine gelindiğinde
5. yüzyı lın ikinci yarısı nda Konstanti Konstanti nopolis'in yedi tepesinin dördü
nopolis'in nüfusu 2 0 0 . 000 ile 300 .000 anıtlada bezenmişti . B irinci tepede Au
arasındaydı. Constantinus Surları tarafın gusteion, Hippodrom ve ilk Ayasofya Ki
dan sınırianan iç şehirde yapılaşma o denli lisesi bulunuyordu. İkinci tepede, ortası
yağundu ki 450 yılında çıkarılan bir imar sütunlu Konstan tin Forumu, üçüncü te
yasağıyla binaların on kattan daha yüksek pede Theodosius F oru mu ve dördüncü
olmaları yasaklanmıştı . Muhtemelen bu tepede H avariyyun Kilisesi yükseliyordu.
yoğun yerleşmenin tarihi, ilk nüfus patla Her ne kadar bu yapılar ve arsaları gele
masının yaşandığı Constantinus dönemine cekte kentin odak noktaları olmaya devam
kadar uzanmaktadır _ 1 7 edeceklerse de, 15. yüzyılda onların yerle-
5. yüzyıla gelindiğinde, kentin gelişme
si artan n üfusun su i htiyacını gündeme 16 Janin ( 1 964), s. 44-45.
getirdi. Daha 368 yılında kentin merkezi 17 Bkz. De Beylic ( 1 902 ), s. 30 ve Dagron ( 1 974),
s. 528.
ne su taş ı m a k ü ze re İ ın p arator Val ens
18 Bugün Aetios Samıcı'nın yerinde bir spor alanı
12 ( 364-378) bir sukemeri yaptırmıştı. Halen bulunmaktadır. Aspar Sanııcı'nın yerinde küçük
mevcut olan ve Bozdoğan Kemeri olarak bir köyü andıran bir yerleşme varken, 1985'te açık
pazar alanı olmak üzere istimlak edilmiştir. M aki
bilinen bu yapı, üçüncü ve dördüncü te
os Sarnıcı uzun süre bostan olarak kullaru lmış,
pelerin arasındaki vadide uzanır. Aynı za- günümüzde tabanına beton dökülmüştür.
sim 3 1 ) . Dört sütun üzerinde yükselen,
1 3 ) Ayasofya,
batısında ve doğusunda yarım kubbelerle
desteklenen devasa bir kubbe ile örtülmüş
iç mekan.
18
ristos Manastır Kilisesi ( 1 2 . ya da 1 3 . yüz gruplarını oluşturmaktaydılar. 673 - 6 79
yıl, şimdi Fethiye Camii), Panayia Muhli yıll arı ndaki Arap m u h asarasın dan beri
otissa Kil i sesi ( 1 3 . yüzyıl , M oğall arın kentte var olan Müslümanlar, yarımadanın
Meryemi Kilisesi olarak da bilinir) ve Ayi doğusundaki mahallelerine 8 . , 1 2 . ve 1 3 .
os Andreas Manastırı Kilisesi ( 6 . yüzyıl, yüzyıllarda üç cami yapmışlardı . Yahudile
şimdiki Koca Mustafa Paşa Camii), dikey rin kent sınırları içinde yaşamaları yasak
hatların önem kazandığı bu dönemin baş lanmış, Galata'da bir mahalleye yerleşme
lıca eserleriydi . Bu binalar fetihten sonra ye mecbur tutulmuşlardı. Ancak, Eminö
camiye çevrilmişler ve bir ölçüde tadilat nü'nde bugünkü Yeni Cami'nin bultmdu
geçirmişlerse de bugüne kadar gelmişler ğu bölgede, deniz surları dışında yaşayan
dir. Yarımadanın muhtelif yerlerine serpiş Yahudiler de vardı . Yahudilere uygulanan
tirilmiş bu yapılar, Bizans ve Osmanlı ma ayırım politikası imparatorluğun sonuna
hallelerinin nüvesini oluşturmuşlardır. kadar sürmedi ve 1 3 . yüzyılın ikinci yarı
Bizans'uı mimari üslubundaki gelişme sında, Marmara sahilinde, Vlanga'da ( bu
ler konut mimarisine de yansıdı. 6. yüzyıl gün Langa) yerleşmelerine izin verildi.
dan itibaren Bizans konut mimarisi Ro Her ne kadar Yalmdiler Galata'nın en
ma'daki protatiplerden farklı bir gelişim eski sakinleri olmuşlarsa da, I . Manuel
çizgisi izledi. l O . yüzyıla gelindiğinde, ti Komnenos döneminde ( 1 1 4 3- 1 1 80 ) Ce
pik bir Bizans evi iki veya üç katlıydı ve nevizWere de Haliç'in İstanbul kıyısındaki
üst katlar her zaman zemin kat alanının kalanilerine ek olarak, Galata'da yerleşme
dışına taşardı. Bu taşmalar Osmanlı döne imtiyazı tanındı . Bunun sonucunda, Bi
minde de çok görülecek olan eurobalı zans İmparatorluğu'nun son yüzyılların
pencere biçimine dönüştü . Evin merkezi,
diğer odaların etrafinda toplandığı büyük
bir salondu. 2 1 Bu plan Roma tarzındaydı;
� da, Galata bir Ceneviz kolonisi olarale ge
lişti. 1 30 3 yılında koloninin sınırları belir
lendi, ancak sur inşa etme izni verilmedi.
aynı zamanda Türk evinin de kullanım il Cenevizliler kolonilerinin sırurlarını belir
kelerini hazırlıyordu. lemek üzere önce derin bir hendek kaz
l l . yüzyıldan itibaren Akdeniz ve Ka mışlar, ancak ertesi yıl çıkan yeni inşaat
radeniz ticaretinde artan rolleriyle orantılı kurallarında binalardaki yükseklik hadleri
olarale yabancı cemaatler de büyüdü. 22 l O . kaldırılınca, bu hendek boyunca yer yer
yüzyıldan başlayarak yabancılar, kentte bazı kalevari yüksek yapılar inşa etınişler
belirli bölgelerde bazı imtiyazlar edinıne di . 1 3 1 6 yılında Galata surlarının ilk bölü
ye başladılar. İtalyan kolonileri en önemli mü inşa. edilecek ve l 349'da surlarm ku
leriydi. Örneğin Amalfililer 944 yılında ilk zey bölümü ve Galata Kulesi tamamlana
imtiyazı elde edip şimdiki Eminönü'ne te caktı. Daha sonra, 1 387 ve 1 397 yılların
kabül eden bölgeye yerleştiler. 992 yılında da, kolani kuzeybatı yönünde genişledik
Venedilclilere Amalfililerin hemen batısın çe, yeni edinilen bölgeler sur içine alındı,
da bir bölge tahsis edildi. Pisalılar ve Ce son olarak da tepenin Boğaz'a inen doğu
nevizWer 1 2 . yüzyılda biraz daha batıda ya macı surlarla kuşatıldı. 23
kalan bir bölgeye yerleştiler. Diğer yaban Görüldüğü gibi, Bizans etıllk temelde
cı cemaatler, 1 2 . yüzyılda Venedik mal1al
ayrılmış mal1allelerde birçok dil konuşulan
lesinin civarına yerleşen Almanlar, aynı
bölgede yerle'şen Marsilya ve Narbon
.ne'dan bazı tüccarlar ve kendilerine arazi 2 1 De Beylle ( 1902 ), s. 1 99-200 ; De Beylic ( 1903),
19
rak İstaı1bul veya İstanbol kullanımı yay
gındı. 24
Fatih'in başlıca ilk iki işi, Osmarılı ken
tinin de batı sınıruu belirleyecek olaı1 Te
odosios Surları'nın onarımı ve kentin tek
rar iskanı oldu. 1 5 . yüzyı lın b aşlarında
Konstantinopolis'in nüfusu sadece 50 .000
kadardı ki, bu sayı fetihten önce kentten
kaçış sonucu daha da düşmüştü. 25 Fatih,
belirli bir süre içinde dönen her kaçağın
evine tekrar yerleşip dininin gereklerini
yerine getirmesine izin verdi. Dal1ası, sa
vaş esirlerinin beşte biriyle ailelerini Haliç
boyunca iskan ederek onlara ev verdi ve
belirli bir süre vergi muafiyeti tanıdı. Son
olarak, esir düşerek köle olanlara da fidye
leriıli ödemeleri koşuluyla kentte yerleşme
izıli verdi, konut ve geçici vergi muafiyeti
tanıdı ; fid yelerini onarım faaliyetlerinde
bir kentti . Kentin bu yapısı dikkate alının çalışarak ödemeye teşvik etti . Ancak en
ca, Osmanlıların değişik etnik unsurl ara
14) Fatih tarafından
oluşturulan İstanbul kestirme iskan yolu imparatorluğun çeşitli
nahiyeleri. göre dağılan mahallelcrinin, sadece İslami yerleriı1den Müslüman, Hıristiyan ve Ya-
geleneğin gereği değil, onlardan önceki 11lidileri mecburi iskanla İstanbul'a getirt
Bizans yerleşme politikalarının da devarnı mek oldu. İstanbul'un ticari hayatını can
olduğtulu düşünmek gerekir.
landırmak amacıyla bazı taıu nmış taeider
de yeıli başkente göçmeye teşvik edildi
ler. 26 Yöntemleri farklı olsa da F atih'in
15 . Yüzyıl
30 Mayıs 1453'te, Fatih Sultan Meh başkenti iskan çabaları, kentin kurucusu I .
met Konstantinopolis'e merasi mle girip Constantinus 'un politikalarını çağrıştır
kenti payitaht ilan etti ve imparatorluğu maktadır.
nun idari, iktisadi ve dini merkezi yapmak Bu dönemin nüfus sayımı bilgileri ke
amacıyla yeni bir imar faaliyeti dönemi sin sonuçlara varmaınıza yeterli olmamak
başlattı . Bu rada, kente Osmanlı dönemin la birlikte 1 4 78 ile 1489 arasındaki on bir
de genel likle İstanbul denmesi kon usuna yılda Hıristiyan ve Yahudi hanelerindeki
değinmekte yarar vardır. Ken tin adının artış, yeniden iskan politikasın ı n başarılı
Konstantinopolis'den İstanbu l'a dönüş olduğunu göstermektedir. 1 4 78 yılında
mesi Osmanlı hükümdarlarının bilinçli bir 5 1 62 olan Hıristiyan hane sayısı 1 489'a
kararının sonucu değildir. Daha önce de geli ndiğinde 5 462 'ye, aynı zaman dili
belirtildiği gibi, 20. yüzyıla kadar resmi minde Yahudi hane sayısı ise l 647 'den
evraklarda İstanbul adıyla birlikte Kons 249 1 'e ulaşmıştır. 2 7
tantiniye de kul lanılıyordu. " İstanbul" Fetihten sorıra İstanbul'un yeniden in-
ad ı , kentin Bizanslı sakinleri tarafından
1 O. yüzyıldan beri kullaıulagelen ve Grek-
24 İnalcık; EP, 4, s . 224.
çe'de "kentte" anlamındaki "eis tin po
25 Schncider ( 1 962 ) , s. 1 -39; Barkan ve Ayverdi
20
şasında temel hedef, Müslüman cemaatle külliyeterin çevresinde oluştu . Nahiyelerin
rm İslamın gereklerine göre yaşayabileceği alt birimi olan mahalleler ise, vakıfl arca
15) G.Vavassore'nin
İstanbul Panoraması
bir şehir yaratmaktı. Müslüman mahallele desteklenen daha küçük camilerin, yatırla (yaklaşık 1 520).
ri külliyeler çevresinde gelişti. Kentin fizil<i n n veya tekkelerin çevresi n d e ge l i şti .
yapısım da İslamın içtimai kurallarına göre 1 5 4 6 - 1 5 9 6 arasındaki elli yılda İstan
düzenlemek amacıyla, emlak salıipleri ta bul'dili vakıf sayısının l . 594'ten 3 . 1 80'e
şınmaz mülklerini ve topraklarını belirl i çıkışı, başkentin ne kadar büyük bir hızla
koşullarda kullamlmak üzere vakıflara dev bir İslam kentine dönüştürilidüğünü gös
rettiler. B u vakıflara mülk devreden emlak termektedir. 29
sal1ipleri, bunların ancak İslam'ın gerekle Bizans kentiılİn sokak dokusımdili be
rine göre hayırlı işlerde kullanılabileceği lirleyici dönüşüm Fatih devrinde başlamış
koşulunu getiriyorlardı. 28 İlk valcıf, bizzat olmalıdır. Yukanda B i zans sokaklannın
Fatil1 S ultan Mehmed tarafından kumlan düzensiz ve yoğun bir dokuda olduğunu
ve kente girdiği gün camiye dönüştürülen belirtmişti k . Ancak B i zans döneminde
Ayasofya'ya aitti.
I . Constantinus'un kenti bölgelere böl 28 Gibb ve Bowen ( 1957), s. 1 64. Vakıfların amaç
21
O smanl ı mührünü vuran sembolik bir
adımdı: İmparator Constantinus'un kilise
16) Fatih
22
neden 1 5 3 5 yılında 80,000 haneye çıkımş köşklerin bahçeleri dahi yapılaşmaya açıl
tı . Bu hızlı artış nüfusun İstanbul yarım dı . 35
1 7 ) Süleymaniye
lelerin oluşmasına yol açtı. Her ne kadar İs Türk mimari w1surlarıyla, dal1a 6 . yüzyıl
Arkada Haliç ve
23
sonra Fatih Külliyesi'nin inşası ile başlayan
ı sürecin, yani İstanbul 'tın kent formuna bir
İslam ve Osmanlı tanımı getirme sürecinin
nil1ai noktasıdır. Külliyeler kentin düzensiz
dokusunu, geometrik ve bir eksen doğrul
tusundaki planlarıyla kırarlar. Kendi içle
rinde bütünselliği olan ve merkezi bir yapı
çevresinde düzenlenen bu kom pleksleri,
dış çevreye bağlayan ana arterler yoktur.
Bu nedenle külliyeterin Osmanlı kentlerin
deki içe dönük yaşam biçimini anıtsal öl
çekte yansıtuklarını söyleyebiliriz.
.
Üçüncü tepeyi taçlandıran SiUeymani- 1 7
ye Külliyesi, Eski Saray arazisinin bir kıs
m ı n a yapılmıştır. Cam iden başka, be ş
medı·ese, bir darüşşifa, bir up mektebi, bir
imaret, bir kervansaray, muhtelif türbeler,
dükkanlar ve çeşmelerden oluşan Süley
maniye Külliyesi devasa bir dini ve top
lumsal sitedir. Görsel olarak külliyeye aza
merli kütlesiyle cami egemendir. Bu yapı-
18) Şehzade yısıyla, 1 6 . yüzyıl İstanbul'unun mimari da Sinan, Ayasofya'nın mekansal ve yapısal
Camü. anıtsallığı, büyük ölçüde Sinan ve hamisi özelliklerinin yorumunu yapmaktadır. Mi
Kanuni'yi, onw1 hasekileri, kızları, oğulla maride en mükemmel iç mekclnlardan biri
rı , vezirlerini ve varisi I I . Selim'i çağrıştırır. olduğu kabul edilen, İustinianos dönemi
Sinan'ın eserlerinde mekan ve binalar nin bu ulu kilisesi, fetihten beri Osmanlı
birbirlerini tamamlar ve birbirlerine ihti m imariarına meydan okuyordu . S i n a n ,
şam katarlar. Onun yapılannın silnetleri Ayasofya'nın tonoz sistemini Süleym ani
konumlarıyla bütünleşirken, aynı zamanda ye'de taklit euniştir. Cami iki yarım kub
da o mekana hareket ve yükseklik kazan beyle desteklenen bir merkezi kubbeyle
dımlar. Cami, dini ve fiziki odak olarak, · örtülmüştür; ancak Ayasofya'da görülen ,
diğer bağlı yapılara egemendir. Caminin kilise iç mekanının uzunlamasına bazilikal
.
merkezi konumu, büyük bir kubbe, bu yapısı, SiUeymaniye'de mekfuun merkezili-
kubbeden aşağıya bir çağlayan gibi inen ği ile tezat teşkil eder. Bu , merkezi nefin
küçük kubbe ve yarım kubbelerle vurgu yaniara doğru açılmasıyla gerçekleştiril
lanmıştır. Kubbenin alunda, alugen ve se miştir. Böylelikle Sinan, Süleymaniye'de
kizgenlerle oynayan Sinan, yapının her tümüyle algılanabilen bir iç mekan yarat
unsurunun teld i ğini ve berraklığını ince mış, Ayasofya'nın "ulviliği" yerine rasyo
ince işleyen büyük bütünleşmiş bir alan nelliği geçirmiştir. 38
yaratnuştır. Sinan'ın hacim ve mekan araş Süleymaniye IGUliyesi, Osmanlı İmpa
tırmalarının alunda yapısal berraklığın ras ratorluğu'nun altın çağının nihai ifadesi
yonel bir ifadesi yatar. Doğan Kuban'ın olarak görü l ü r . Aynı d ö n e m d e , İ s t a n
sözleriyle, Sinan'ın başlıca tasarım ilkesi, bul'un Osmanlı uygarlığının merkezi ol
"kubbeyi ölçü birimi olarak kullanırken duğu düşüncesi de yerleşmiştir. İ mpara-
taşıyıcı gövdeyi kitlesel sürekliliğin ifadesi
olarak vaz e unekti". 37 37 Kuban ( 1 982), s . 70-7 1 .
Sinan'ın külli yeleri , fe tihten hemen 38 age, s. 66.
24
torluğun zenginl iği büyük yatırıml arı 19) Nuruosmaniye
mümkün kılmış, böylelilde geniş çaplı in Camii. 19. yy
şaat faaliyetine girişilıniştir. Bu faaliyetin SOll ll.
17. ve 1 8 . Yüzyıllar
ı 7 . ve ı 8 . yüzyıllarda İstanbul, ı s . ve
ı 6 . yüzyıllardaki gelişme çizgisini izlemiş
ri . Ancak, imparatorluğun iktisadi gücün
deki azalma nedeniyle, imar faaliyetleri öl
çek olarak dalıa önceki dönemlerle karşı derirken diplomatik görevine ek olarak
laştırılamaz. Gene de, kentin nüfusu art Mehmet Çelebi'ye, "kaleleri, fabrikalan ve
maya devam etti. ı 7. yüzyılda İstanbul ve Fransız medeniyetinin mahsullerini ziyaret
kazalarında 700.000 ile 800.000 arasında edip Osmanlı mülkünde yararı olabilecek
b i r n ü fu s yaşıyordu. 3 9 B u , neredeyse şeyleri tesbit etmesi" tembilı edilmişti . 42
XIV. Louis'nin Paris'inden döndükten
ı S3 S 'teki nüfusun iki katıydı. 40 Yalıuz İs
sonra, gördüklerini seyalıatnamesinde ak
tanbul tarafinın nüfusu artmakla kalmadı ,
.. taran Mehmet Çelebi, sadece askeri ve
Usküdar, Kasımpaşa ve Tophane de hatırı
teknik konuları değil, saı·ayları, bahçeleri,
sayılır bir büyüme yaşadı .
operaları ve tiyatroları büyük bir hayran
ı 7 . yüzyıl, başkente iki aıut kazandırdı:
lıkla anlatmıştır. 43 Elçinin Fransız sarayı
At Meydaıu'ıun batısında eski Bizans sara
yının arazisinde Sultanahmet Külliyesi hakkındaki masaisı anlatımlardan etkile
nen saray çevreleri Avrupa tarzında saray
( ı 6 ı 6 ) ve Eminönü'de, sahilde Yeni Cami
ve bahçelerin inşasına giriştiler. Birçok ya
( ı S97- ı 663 ) . ı 7. yüzyılın ilcinci yarısında,
bancı sanatçı ve mimar İstanbul'a davet
eski Mese, yani Divanyolu boyunca daha
küçük camiler ve medreseler yapıldı. An edildi. Bu dönemde yapılan muhteşem sa
cak, ı 7. yüzyılda inşa edilen dini bina sayı raylar, ı 73 0'ların ayaklanmalannda tü
sı, ı s . ve 1 6 . yüzyıllardaki sayılar la karşı müyle yok oldu. Ancak, İstanbul'a getir
laştırılamaz. 4 1 dikleri mimari dil yaşadı, Osmanlı baroku
1 8 . yüzyılda İ stanbul , kayda değer
aıutsal yapı inşaatına salme olmarnışsa da, 39 Mantran ( 1962), s. 47.
Avrupa mimarisindeki modaların benim 40 8 0 .000 hanenin nüfusunun yaklaşık 400 . 000 ol-
duğı.ı hesaplannuştır.
s e n m e s i n e d o ğru i l k ad ı m l a r a t ı l d ı . 41 Kuban ( 1 970), s. 3 5 .
l 720'de Osmanlı Devleti Paris'e ilk elçisi 4 2 Berk�s ( � 964), s . 3 3'te verildiği şekliyle.
olarak Yirmisekiz Mehmet Çelebi'yi gön- 43 Yırmısekiz Mehmet Çelebi ( 1 970 ), s. 55-68.
25
dediğimiz kavisli cepheler, uzun kavisli sa "Pera Bağları" ( vignes de Pera) olarak bili
çaldar ve girift yüzey süslemeleri ortaya nirdi. 1 7 . yüzyılda başta İngiliz, Fransız,
çıktı. 44 Venedikli, Rollandalı ve Cenovalı sefirler
Osmanlı barokunun en çarpıcı örnek- olmak üzere Avrupalı zenginler, ayrıca
1 9 leri arasında ikinci tepedeki Nuruosmani Osmanl ı tebaası Hıristiyanlar, Pera' da
ye Camii'ni ( 1 775) ve Aksaray civarındaki bahçeler içinde geniş konaklar inşa ettiler.
Laleli Camii'ni ( 1 763) sayabiliriz. Meh Ticari bir merkez olan Galata'nın tersine
med Çelebi'nin uzun uzun anlattığı Fran Pera bir üst sınıf ikametgah bölgesi olarak
sız balıçekrindeki şelaleler ve su oyunları gelişti. 46 Ancak bu gelişmelerin yanı sıra,
nın yankıları 1 8 . yüzyıl Osmanlı çeşmele 1 8 . yüzyılda Pera'ya bitişik Aya Dimitri
rine yansımıştı . Bu tarihe kadar İstan adlı Rum köyünün ( Tatavla ) ve Tak
bul'un anıtları, yalın dikdörtgen hatları ve sim'deki Ermeni malıailelerinin gelişmesi,
sade yüzeyleriyle biliniyordu. Şimdi Fran bu zengin sınıf bölgesini iktisadi açıdan
sa'dan ilham alan kavisli duvarlar sokak daha heterojen hale getirdi.47
cephelerine yeni bir pitoresk hava kat 1 8 . ve 1 9 . yüzyıllar boyunca Pera fiziki
maktaydı. bakımdan bir Avrupa mahallesi olarak ge
Her ne kadar İstanbul yarımadası erken lişti. Üç başlıca Katolik kilisesi olan Sarrta
17. yi:izyıldan 1 840'lara kadar durağan bir Maria Draperis, Saint Antoine ve Sainte
süreç yaşadıysa da, bu dönem Galata için Trinite bu dönemde inşa edildiler. Avru
bir büyüme zamanı oldu. İstanbul'un fet palı koloni ayrıca bu dönemde kendi ka
hinden kısa bir süre sonra Fatih , Gala mu hizmetlerini yürütmeye başladı. Örne
ta'nın yönetimini de Osmanlı denetimine ğin Taksim'de biri Ermenilere , diğeri
almıştı. Osmanlı yönetimi altında kozmo Fransızlara ait iki hastahane kuruldu . 48
polit bir liman şehri olarak gelişen Galata, Ancak Pera'daki gerçek inşaat patlaması
yapı dokusu açısından İstanbul'dan olduk 1 838'den sonra yaşandı.
ça farklıydı . Haritalara bakılırsa ve 1 7 . yüz
yıl Osmanlı gezgini Evliya Çelebi'nin an
44 İstanbul'da 1 8 . yüzyıl mimarisinin bir tahlili için
lattığına göre, Galata Surları içinde balıçe bkz. Kuban ( 1 954); Are! ( 1975 ) .
ler yoktu ve binaların çoğu k3.girdi. 45 45 Evliya Efendi ( 1 937), s. 52.
Galata Surları haricindeki görüntü ise 46 Mantran ( 1962), s. 77 - 78 .
oldukça farklıydı. 1 8 . yüzyıla kadar bağlar 47 İnciciyan ( 1 956), s. 94.
ve meyva bahçeleriyle kaplı olan Pera, 48 age, s. 1 56 , not 4.
26
2
1 9 . YÜ Z YI L DA
O SMANLI İMP ARAT O R LUG U
1 838 ile 1 908 yılları arasında Osmanlı muzaffer müttefikler tarafindan dağıtılına
İmparatorluğu eski düzenini çağdaşlaştır sma kadar iktidarda kaldılar.
mak için yoğun bir toplumsal ve iktisadi Jön Türkler, devletin ve toplumun radi-
çaba harcadı. 1 8 38 Ticaret Anlaşması ile kal reformlara tabi tutulması gerektiğine
1 908 'de Jön Türk Devrimi'ne kadarki dö inanan reformcular ve devriıncilerdi. Bir
nemi kapsayan bu zaman diliminde impa paradokstur ama, Balkan Savaşl an ve I .
ratorluk genelinde yaşanan değişimler, İs Dünya Savaşı sırasında imparatorluğu da
tanbul'da girişilen kentsel büyüme model etkileyen dış siyasi durum, Jön Türklerin
leri ve planlama çalışmalarına da yansıdı. çabalanlll baltalaınış ve dal1a sıkı bir devlet
Biri iktisadi, diğeri siyasi bu iki olay, impa denetimi, baskı rejimi, istibdat ve sonuçta
ratorluğun tarihinde iki dönilin noktasıdır. hezimete giden yolu açmıştı. Öte yandan,
1 8 3 8 Ticaret Andaşm ası 'yla İngiliz parlamenter sistemi kurma ve radikal sosyal
tüccarına yerli tüccarlarla ayru haklar tanı reformlar yapma girişimleri başarısız ve
narak, imparatorluğun her yerinde ınal sa eksik de olsa 1923'te saltanatın kaldırılma
tın alma hakkı İngilizlere de verilmişti. l sının yolunu açmıştı . 2 Jön Türklerin en
Ayru yıl içinde diğer Avrupa ülkeleriyle de önemli katkıları, özellikle İstanbul'da, ba
benzeri anlaşmalar yapılmıştı. Bu gelişme yındırlık alanında oldu. Yeni rejimin dene
lerin sonucunda imparatorluk bir açık pa timinde başkentte yeni ve etkin bir beledi- 20
zar haline geliyor ve on yıllık bir zaman ye örgütlenmesi gerçekleşti, kapsamlı bir
dilimi içinde ticaret dengesi on beşe bir kent inşaat projesi uygulandı. Bu süreç
orarunda Avrupalıların lehine değişiyordu . içinde polis, itfaiye, ulaşım hizmetleri gibi
i l gi l en d i ğ i m i z dönemi noktalayan birçok alan yeniden düzenlendi . Bemard
1 908 Jön Türk Devrimi ise, bir açıdan ba Lewis'in belirttiği gibi : "Jön Türkler Os
kıldığında, Osmanlı İmparatorluğu'nun manlı Devletine anayasal bir rejimi getir
sonunun habercisi ve 1 9 2 3 'te Türkiye meyi başaramamış olabilirler. Ama İstan
Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolu bul'a kanalizasyonu getirdiler" . 3
aydınlatan olaydı . Ancak bir başka açıdan 1 838 ile 1 908 arasındaki yetıniş yılda
Jön Türk D evrim i, I I . Abdülhamid'in beş padişah saltanat sürmüştü : I I . Mah
otoleratile idaresini meşruti bir hükümetle mud ( 1 80 8 - 1 8 3 9 ) , Abdülmecid ( 1 839-
değiştirerek imparatorluğu kurtarınayı
amaçlayan bir teşebbüs olarak da nitelene l Issawi ( 1 966), s. 39.
bilir. Jön Türkler, 1 9 1 8 'de imparatorlu 2 Lewis ( 196 1 ), s. 226-22 8 .
ğt.m I . Dünya Savaşı'nda mağlubiyetine ve 3 age, s. 22 8 .
27
1 86 1 ) , Abdiüaziz ( 1 861-1 876), V. Mu engel olacak eski kurumların bertaraf edil
rat ( 1 8 7 6 ) ve I I . Abdülhamid ( 1 8 7 6 - mesi gereğiydi. 5
1909 ) . I I . Mahmud Batı'yı örnek alarak Batı'nın üstünlüğünün kabullenilrP· -''
askerlik, eğitim ve mülki idare alanlarında nin tarihi 1 8 . yüzyıla, bir dizi askeri y( n ıl
bir dizi reform başlattı. Abdülmecid ve gi sonucu Osmanlı yönetici sınıfının \vru
Abdülaziz gerçek anlamda onu izleyerek, pa'yı, imparatorluğu canlandırmak için bir
Batılılaşmanın savunucuları oldular. Re kaynalc olarak görmek zorunda kalmasına
form hareketini Avrupa modeli bir resmi kadar uzanır. Ancak, 1 839'a kadar Batılı
politika haline getiren Tanzimat Fermaıu laşma, teknoloji, bilim ve eğitim alaıılarıy
ise 1 8 39'da, Abdülmecid zamanında im la sınırlı kalnuş ve neredeyse tümüyle dev
zalandı. Bu fermanla imparatorluğun tari letin askeri gücünü geliştirmek amacını
hinde ilk defa, padişahla tebaası arasındaki gütınüştü. Tanzimat Fermanı'yla birlikte,
ilişki tanımlanıyor ve yasalara bağlaıuyor Batının fikri yapısı da itlıal edilmiş ve bu
du. Eşitlik, özgürlük ve insan hakları kav durum toplumda daha radikal değişiklik
ramlan Osmanlı siyasi söylemine böylelik lere yol açnuştı.
le girmişti . Ancak, Fransız Devrimi'nin Geleneksel Osmanlı sisteminde kamu
sloganlarından ale! acele ve yüzeysel bir sağlığı, eğitim, sosyal güvenlik gibi sosyal
biçimde devşirilen bu terimler kitlelere in prograrnların yürütülmesi bir merkezden
miyor, bunun yerine imparatorlukta yer idare edilmeyerek, muhtelif özerk cemaat
leşmeye başlayaıı çok uluslu burjuvazinin lere, yaııi milletlere, toncalara ve tarikatle
taleplerine cevap veriyordu. Tanzimat re bırakılımştı. Tanzimat dönemindeki re
Fermanı böylelikle 1 838 anlaşması tarafin form yanlıları , kanunların toplanmasıru,
dan olanaklı kılınaıı Batı iktisadi denetimi sistemleşmeyi ve merkezi denetimi günde
için gerekli kurumları hazırlıyordu. me getirerek bu sisteme son verdiler. 6 Ör
Batılılaşma yönündeki eğilim, 1 8 39'da neğin inşaat ilke ve kuralları aracılığıyla
belirlenen hat boyunca, I I . Abdülhamid Batı anlamında kent yönetimini ve kent
döneminin ileri yıllarına kadar sürdü . Ab dokusunun fiziksel ıslahını kolaylaştıran
dülhaınid, her ne kadar Tanzimat anla hukuk reformu, . Tanzimat'ın daha geniş
mında reformcuysa da kendisinden önceki merkezileştirıne programlarının bir ürü
padişahların ve devlet adamlarııun beniın nüdür. :ranzimat Fermam'nı izleyen dö
semiş oldukları liberal ve anayasal fikirlerin nemde Istanbul, Avrupa tarzı belediyecili
karşısındaydı . U zun saltanat döneminin ğİn ve 1 9 . yüzyıl Batı tarzı kent planlama
özelliği bir yandaı1 otokratik bir idare bi sı ilkelerinin deneyden geçirildiği bir are
çimi ve İslami ideallere dönüş, öte yaııdan naya dönüşmüştü.
Batılı anlamda reform ve dönüşümlere ta 1 8 38 ile 1 908 arasındaki gelişmele r,
nık olunmasıydı . 4 salt Taıızimat dönemi reformlarının üstya
Her ne kadar Abdülhamid dönemi nde pısına bağlı değildi, ulusal ekonomik du
belirli bir ölçüde zayıfladıysa da, Tanzi rum da hayati bir rol oynamıştı . Bu aşa
mat ideolojisi bu çalışmanın kapsadığı 70 mada, Batı etleisinin boyutlarını daha iyi
yıl boyunca gücünü sürdürmüştü. Bu ide anlaınak için, Osmanlı ekonomisine ve en
olojiyi klasik Osman l ı gelene ğinden ayı düstriyel gelişme düzeyine kısaca göz at
ran iki aııa kavram vardı. Birincisi, Batının makta yaraı· vardır.
üstünlü ğünün kabul edilişi ve Batı ku 1 9 . yüzyılın ilk yarısında Osmarılı ima-
rumlarının ve yöntemlerinin ithalinin Os
manlı topl umunun soru nlarına çözüm 4 age, s. 1 78 .
getireceği inancıydı . İkincisi ise bu yeni 5 Polk ve Chambers ( 1 9 68 ) içinde Shaw, s. 32.
kurumların ve yöntemlerin yerleşmesine 6 age, s. 32-33.
28
lat sanayü çok ciddi bir rekabetle karşılaş tığı mallar üzerinden %5 vergi ödemekte
20) İstanbul'wı
mıştı . Bu rekabetin kökeni, 1 8 . yi.'ızyılın dir, oysa bir Türk tüccan imparatorluk cia daireleri, 1857.
ortalarında Fransa'da ithal pamukin ipliğe llilinde bir vilayetten eliğerine mal nakle Haritada
konan gümrük vergisine ve İngiltere'de derken dalli % 1 2 oranında vergi ödemek Emirgan (8),
Büyükdere (9) ile
iplik eğirme makinasının gelişmesine ka zonındadır" . 8 Beykoz ( l O ) ve
dar uzanır. Bu iki gelişmenin sonucu ola Gerçekten de bu ticaret anlaşmalarına Beylerbeyi ( l l )
rak Osmanlı İmparatorluğu başlıca ihracat göre, i mparatorluk toprakları dahilinde gösterilmemiştir.
kalemini mamul kumaştan ham pamuğa Kadıköy ( 1 3 )
dolaşan yerli mallar vergilendiriliyor, an
Üsküdar'ın
kaydırmaya mecbur olmuştu.? Ancak, Os cak yabancı mallardan sadece Osmanlı güneydoğusun
manlı topraklarına Avrupa'nın makina ya İ mparatorluğu'na giriş veya çıkış yaptık dadır. l 4. daire
pımı mallarının girmesine yol açan 1 838 ları noktalarda vergi alınıyordu.9 Sonraki Adalar'dı.
Ticaret Anlaşması'nın etkisi çok daha bü on yılda ulaşım şebekesindeki ( özellikle
yük oldu. O günlerin Avusturya konsolo
su dununu şöyle anlatıyordu: " 1 838 An 7 Issawi ( 1966) içinde Ubicini, s. 46.
laşması . . . Osmanlı sanayüne düşmandır . . . 8 age içinde Sarç, s. 4 1 .
Bugün bir Belçikalı tüccar Türkiye'de sat- 9 Polk ve Clıambers ( 1968) içinde Clıevallier, s. 2 1 8.
29
demiryollarında) gelişmeler Avrupa mal yordu: "Taslak ressamları, kaldırıcılar,
larının imparatorluk topraklarının her kö filtreciler, kalıpçılar, dökümcüler, kazan
şesine nüfuz etmesini kolaylaştırarak yerli cılar, . . . buhar makinisrleri, körükçüler,
sanayiyi daha da güç durumda bıraktı. çubuk-demir yapımcıları, gemi yapımcıla
Bu soruntın bilincine vanlmasıyla bir rı". ı 6
likte, modern Osmanlı sanayiini kurmaya Böylelikle Osmanlı sanayü Batı'nın uz
yönelik iddialı projeler gündeme getirildi manlık ve teknolojisine tümüyle bağımlı
ve 1 840'ların başında devletin yönettiği hale geldi . Bir Belçilealı işçinin o zaman
bir dizi imalathane kuruldu . İstanbul'un larda dile getirdiği gibi:
hemen batısındaki salllide, Teodosios Sur Ara sıra en iyi kalite kumaş üretmeseyelik garip
ları dışında, bir sanayi bölgesi ortaya çıktı. olurdu, zira Fransa ve İngiltere'nin en iyi makinala
Zeytinburnu'nda demir boru, çelik ray, rı elimizdeyeli, en iyi yün Trieste üzerinden Sakson
ya ve eliğer yün ülkelerinden ithal edilmekteyeli ve
pulluk, top, kılıç, bıçak ve benzeri madeni biz Fransız ve Belçikalılar bunu işlemekteydik. B u
eşya üreten bir dökümhane kuruldu. Bu kurnaşa Türk kumaşı demek yanlış olurdu, zira bu
bölgenin yakınlarında dokuma ve pamuk kumaş sadece Avrupa makineleriyle, Avrupa malze
lu çorap imalatı yapılıyordu . 200 metre mesinden, Avrupalı işgücüyle, Türkiye'de yapılan
bir kumaştıP
uzunluğunda, iki katlı barakalardan olu
şan işçi konurları da bu sanayi sitesirıin bir Sanayi üzerindeki Avrupa etkisi, Os
parçasıydı . l O. manlı bükümerleri tarafindan uygulamaya
Bakırköy'de küçük buharlı gemil erin konulan tanıtım projelerinde de kendini
yapıldığı bir tersane, bir dokuma fabrikası, gösterdi . 1 9 . yüzyılın modalarından biri
bir dökümhane ve bir buharlı m ak ina de sanayi fuarlanydı . 1 863'te At Meyda
atölyesi kuruldu) ı Daha batıya doğru , nı'nda "tarz-ı cedid" üzere, "muazzam"
Küçükçe kmece'de kurulan bir baruthane bir bina inşa edildi ve uluslararası bir sergi
istenen sanayileşme imajını destekliyo rdu . açıldı . l 8 Yerli malların yanı sıra Avru
Bir gözlemcinin alaycı bir ifadeyle belirtti pa'dan ithal edilen birçok makinaıun beş
ği gibi: " [arzulanan J bir Türk Manchester ay boyunca sergilendiği binayı, Avrupalılar
ve Leeds'i , bir Türk Birmingham ve Shef dahil çok sayıda ziyaretçi gezd i . B i n a
field'i idi" . 12 1 865 'te yıktırıldı. ı9
İstanbul'un banliyölerine, B oğaz'ın Otuz yıl sonra, 1 893 'te I I . Abdülha
köylerine ve imparatorluğun muhtelif kö mid döneminde, Levant Herald gazetesi
şelerine dağılmış başka sanayi kuruluşları nin tabiriyle, "memleketin refah ve saade
da vardı. 1 9 . yüzyılın son yirmi yılında gı tini arttırmak üzere" ikinci bir sanayi ser
da (özellikle şeker), cam, porselen, çini, gisi düzenlendi . 20 "Dersaadet Ziraat ve
metal ürünler, kağıt, kimyevi maddeler ve Sanayi Sergi-i Umumisi" için, Şişli havalı-
kauçuk dallarında sanayi kuruluşları ortaya
çıktı. l 4 Bu devlet işletmelerinin yaıu sıra 10 Clark ( ı 975), s. 67.
bazı Avrupalı özel şirkerlere de imtiyazlar l l age, s. 67.
verildi. ı 5 Bunların faaliyetini kolaylaştır ı2 MacFarlane ( ı 850), ı , s. 5 8 .
mak amacıyla şirkerler, ithal makinalardan ı 3 Ökçün ( ı 972), s. ı 39-46.
alınan gümrük rüsumu gibi bazı vergiler l 4 Sarç ( ı940 ), s. 437-38 .
den muaf tutuldular. ı 5 Ergin ( ı9 1 4 -22), ı , s. 748-49.
Tüm makinaların yanı sıra, ustabaşılar, ı6 Clark, age, s. 69-70.
ı7 MacFarlane, age, 2, s. 620-62 1 .
zanaatkarlar ve kalifiye işçiler de Avru
ı 8 Ergin, age, ı , s . 738-740.
pa'dan getirildi. İşçiler İngiliz, Belçikalı, ı9 Başbakanlık Arşivi ( bundan sonra B BA) İrade, Da
Fransız, İtalyan, Avusturyalı olabiliyor, hiliye, no. 37 ı41 .
uzmanlıkları da çok çeşitli alanları kapsı- 20 The Levant Herald, 6 Mart ı 89 3 .
30
2 1 ) Dersaadet
Ziraat ve Sanayi
Sergi-i Umwnisi
( 1 893) için
Raiınondo
D'Aronco'nun
çizdiği İngiltere
pavyonu.
sinde 1 42,000 metrekarelik bir alan seçil- nayiine giderek daha fazla nüfuz etınesine
21 di. 2 1 Sergiye baş mimar olarak Raimondo yaradı.
D 'Aronco atandı. Bazı binaların modern Osmanlı sanayiinin bu d urumu dış
tarzda, bazılarının da " milli üslupta" ta borç sorwmnu büsbütün ağırlaştırdı . Os
sarlanması öngörülmüştü. 22 Ancak sergi m a n l ı d ı ş borçlarındaki bü y ü k artı ş ,
hiçbir zaman gerçekleşmedi. 1 854'te, yani Kırıın Savaşı sırasında, Os
Osmanlı sanayiinin ürünleri Colom manlı'nın İngiltere ve Fransa'mn mütte:fi
bus'un Amerika'yı keşfinin 400. yılı şerefi ki olarak büyük miktarlarda dış borç al
ne 1 89 3 'te Chicago'da düzenlenen Ko masının mümkün olmasıyla başlamıştı. Bu
lomb Dünya Puan'nda sergilendiği gibi borçlanma savaş harcamalan ve bütçe
Avrupa'nın başlıca fuarlarına ve sergilerine açıklarını kapatınak için kullamldı. 24 Bu
de katıldı . Ancak yurtdışına gönderil en tarihten sonra Avrupa ülkelerinden borç
mallar göstermelikti. İmparatorluğun Batı almak sıkça başvurulan bir yöntem ol
teknolojisine ve uzmanlığına tam bağımlı du . 25 1 8 8 1 yılında imparatorluğun artık
lığı, Batı dünyasındaki hızlı teknolojik ge borçlarını ödeyebilecek durumda alınadı
lişmelerle rekabet edebilecek güçte ger ğı kabul edildi ve D üyun-u Umum iye
çekten milli bir sanayiin doğuşunu engel İdaresi kuruldu. Osmanlı Devleti'ne borç
lemişti . Sonuçta Osmanlı devleti giderek veren devletlerin temsilcileri tarafından
Batı mailarına daha bağımlı bir hale gel
di. 23 Dahası, 1 838 'den sonra Avrupa ül 21 Dürtur (Ankara 1939), cilt 6, s. 143 5 ; The Levant
keleriyle imzalanan ticaret anlaşmaları ge Herald, 4 Eylül 1 893 .
reğince, ulusal nitelikte bir sanayiyi teşvik 22 The Levant Herald, l 2 Mart 1 893 ve 4 Eyl ül
1 893.
edecek veya koruyacak hiçbir önlem alına
23 Clark, age, s. 75 .
madı . Bu koşullarda, hükümetin teşvik
24 Issawi, age içinde Suvla, s. 95.
uygulamaları, ulusal bir sanayinin altyapı
25 Borçlaruna miktarının kronolojik bir dökümü için
sını oluşturacak yerde Batının Osmanlı sa- bkz. Suvla, age, s . 1 00 1 0 1 , 1 04- 1 06.
-
31
• 1 .)�
- � T;
32
ye ulaşarak, kırk yılda ikiye katlanm aıun da den biri, güneydoğu Avrupa ve Rusya'ıun
23) İstanbul
ö t esi nde bir artış göstermiş t i . 28 Ancak güneyindeki kargaşadan kaçan Müslüman
Haritası,
18 85 'e gelindiğinde nüfus artışı istikrar ka halkın Osmaıılı devletine akııuydı. 3 l Btu1- l900'ler.
z a n mış gözüküyordu; 1 9 0 6 sayımı nda, daı1 başka, kente gelen yabaı1Cı gayrimüs
1 8 8 6 ile 1 906 arasındaki yirm i yıllık dö limlerin sayısında önenili artışlar olmuştu.
nemde, kent nüfu.stuıu sadece 1 3 .049 kişi 1 840 ile 1 900 yılları arasında İstanbul'a
arttığı gözlendi. 29 Bu durum diğer Avrupa yerleşen 1 00.00 gayrimüslim, çoğunlukla
b aşkentlerinde görülen demografik gelişme kapitülasyoıılar ve Avrupalı tüccar ve yatı
le rle uygmıluk gösteriyordu , ancak İs tan rııncılara taıunan diğer haldardaı1 yararlaıl
başlıca kentleri, İngiltere'de olduğu gibi, sa 1 8 8 5 sayımında İ stan b u l ' d a yaşayan
nayi devriminin getirdiği bir hızla büyümüş Osmaıılı tebaasının milletiere göre dağılı-
33
mı şöyleydi: Müslüman %44,06, Ortodoks zı Türklerin Altıncı Daire'nin çağdaş bele
Rum % 1 7,48, Ermeni % 1 7 , 1 2 , Yahudi diye hizmetlerinden yararlanmak istemele
%5,08, Katolik % 1 , 1 7, Bulgar %0,50, La ridir. İkincisi ise 1 8 56'da sarayın Topka
tin %0, 1 2 ve Protestan %0,09 . Nüfusun pı'dan Dalınabahçe'ye taşınması ü zerine
geri kalan %14,74'ünü ise yabancılar oluş birçok yüksek devlet memurunun padişahı
tumyordu. 33 Yabancı nüfusun yüksek çık izlemeye kendilerini mecbur hissetmeleri
ınasının nedeni, kısmen Osmanlı vatandaşı dir. Bu süreç Yıldız Sarayı'nın inşasından
gayrimüslimlerin yabancı devlet tebasına sonra da devam etmiş, yüksek gelirli Müs
geçerek sefarederin komması altına gir l-üman kesim sarayların etrafında mahalle
meye çalışmalarıdır. B u gmbun ekonomik ler oluşturmuştur. Nüfus artışı ve dağılı
faaliyetleri ve dünya görüşleri Avmpalılara mının etkileri kentin fiziki büyümesinde
yakın olduğu için, İstanbul'un gelişmesi ne de kendiıli göstermiştir .
katkıları, artan Batılılaşma eğilimini güç
FiZİKİ BÜYÜME
lendirici yönde olmuştur.
Altıncı Daire-i Belediye'yi oluştu ran B.R. Davies'in 1 840'da çizdiği bir hari
Pera, Galata ve Tophane mahalle lerinin taya göre, Osmanlı başkentinde nüfus ge
nüfus dağılıını ise şöyleydi: %47 yabancı, nellikle İstanbul yarımadası ve Galata 'da
%32 Osmanlı gayrimüslim ve sadece %2 1 yoğunlaşmıştı . 35 İstanbul yarımadasını
Müslüman. Beşiktaş ve Boğaz'da Rumeli oluşturan üçgenin sınırı batıda Teodosios
hisarı'na kadar bazı köyleri kapsayan Dör Surları'yla belirleıliyar ve yoğun bir nüfusu
düncü Daire-i Belediye barındırdığı ya barındıyordu. Seyrek boş alanlarda ise ba
bancı nüfus açısından ikinci geliyor ve zıları eskiden Bizans sarnıçları olan bostan
%43 oramndaki Müslüman nüfusu na kar lar vardı . Yarımadanın batısında, sudara
şılık yabancılar bu bölge nüfusunun ancak bitişik mahallelerdeki yol yapısından anla
% 1 0'unu oluşturuyorlardı. Haliç' in kuzey şıldığına göre, kentin bu bölgelerindeki
yakasındaki bu iki bölgenin tersine, İstan nüfus diğer bölgelere göre seyrekti.
bul yanm�dasının yabancı nüfus u sadece Sur dışında, Haliç'te, Eyüp en büyük
% 1 , 5 civarın daydı . B i ri n c i , İ k i n c i ve Müslüm an yerleşmesi olarak görü nüyor
Üçüncü Dairelerden oluşan tüm yarıma du. Yine sur dışında ki ikinci Müslüman
dada Müslüm anlar, toplam nüfusun yakla yerleşm esi hemen Yedikul e'nin batısında
şık %55'ini oluşturuyorlardı . 34 Marmara sahilindeydi. Eyüp ve Yediku
Bu sayılar İstanbul'da 1 9 . yüzyılın ikin le'den başka sur dışındaki hatırı sayılır yer
ci yarısında belirli bir yerleşim m odeli nin leşmeler Bakırköy ( Makriköy ) ve Yeşil
ortaya çıktığı nı göstermektedir. Yabanc ılar köy'den (Ayastefanos) ibaretti .
eski Ceneviz mahalle si G a lat a ile y eni Haliç'in kuzey kesin1inde, hala kısmen
uzantılarında, Müslümanlar ise gene llikle 1 5 . yüzyıl surları içinde yaşayan, bir za
İstanbul'da yaşıyorlardı. Oysa, 1 9 . yüzyı manların Ceneviz kenti Galata, sokak
lın ikinci yarısında hatırı sayılır bir Müslü örüntüsünün işaret ettiği gibi, en yoğun
man cemaati Haliç'in kuzeyine taşınmaya yerleşmeydi. Eski surlar Galata'nın batı ve
başladı. Her ne kadar gelir dağılı mına gö kuzey sınırlarını belirliyordu, ancak kuzey
re mahalle nüfuslarına ilişkin verilere sahip doğuda Boğaz salıili boyunca, Tophane
değilsek de, Haliç'in kuzeyine yerleşente ve Fındıklı mahalleleri ortaya çıkmıştı. B u
rin Batılılaşrmş üst sımf Müslümanlardan
oluştuğunu söylemek yanlış olmaz. Bu 33 Shaw, age, s. 266-267.
nun birbiriyle bağlantılı iki nedeni vardır. 3 4 Bu oranlar Shaw'un ( age) "The Population of
İstanbul" başlıklı makalesinin 268. sayfasındaki
Birincisi, Avrupa değerlerine ve yaşam bi tablolardan hesaplanmıştır.
çimine açılınış, onlara alışmaya çalışan ba- 35 Davies ( 1 840).
34
mahalleler, sur içi bölgeye kıyasla çok da yakasındakiyle aynıydı. Köyler, boş alan
ha seyrek bir nüfus yapısına sahiptiler. Ga larla birbirinden ayrılıyor, sahil boyunca
lata Surları içindeki nüfus yoğunluğu öyle yalılar sıralaıuyordu .
yüksekti ki, yerleşim deniz surları haricin 1 9 . yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüz
deki dar şeride taşınakla kalmayıp, bazı yılın ilk on yılında başkentin fiziksel sınır- 22
noktalarda denizin doldurulmasıyla elde larında çarpıcı bir genişleme görüldü . 40
edilen alanlar yapılaşmaya açılmıştı. 36 Haliç'in ku zey yakasındaki büyüme üç
Galata'nın kuzeyindeki tepe üzerinde yönde gerçekleşti : Taks i m ' d e n ( Petit
kurulu Pera'nın nüfusu, kentin ana arteri Champs ) Şişli'ye doğru; Tophaı1e'den sa-
olan Grande Rue de Pera'da ( Cadde-i Ke hili izleyerek Dalınabahçe'ye doğru ve
bir) yoğunlaşmıştı . Grande Rue de Pe Dalınabahçe'den Beşiktaş'ın sırtlarııu aşa-
ra'nın kuzey-kuzey batısında kalan yamaç rak Teşvikiye ve Nişantaşı'na doğru . Bu
taki Tepebaşı ile dal1a da kuzeydeki Tatav gelişmenin belki de en çaı·pıcı yaıu, İstaı1-
la, Pera'nın dış mahalleleriydi ve burada bul yakasının Teodosios Surları'nın dışına 23
g enel l i ld e gayri müslimler o turuyordu . taşınamış oluşudur.
G ayrimüslim mezarlıklarının e n genişleri İstaı1bul'un 5. yüzyıl surlarının dışına
Tepebaşı'ndaki Grande Champs de Morts taşınamasını elbette ki savunma gerekleri
ve Taksim'de Petit Chaınps de Morts'du; ne göre açıklayamayız, zira 1 9 . yüzyılda
bu iki mezarlık mahalleler arasında geniş savaş tekı1olojisirıin vaı·dığı nokta bu sur
"
açık alanlar oluşturuyorlardı. ları tümüyle anlamsız kılmıştı . Bu geliş
Haliç'in kuzey sahilindeki başlıca köy menin nedenlerini daha çok Galata'nın
ler Kasımpaşa, Hasköy ve Sütlüce'ydi . Ka gelişmesindeki etmenlerin, İstanbul 'un
sımpaşa ve Sütlüce Müslüman köyleriy aleyhine tezahür ctınesinde araınak gere
ken, Hasköy kalabalık bir Yalmdi nüfusu kir. Galata fetihten beri başkentin gayri
barındırıyordu. 37 müsliın merkeziydi . İınpaı·atorluk Avrupa
Davies'in haı·itasında, Boğaz kıyıJarııun devletleriıun iktisadi hegemonyasına bo
gelecekteki gelişmesinin ipuçları seçilebil yun eğdikçe , Galata doğal olarak Batılı
mektedir. Beşiktaş salıillerindeki saraylar, tüccarlara ev saltipliği yapan ve onların ih
hanedartın bu bölgeye yerleşme eğiliminin tiyaçlarına cevap verecek şekilde gelişen ilk
göstergesidir. Beşiktaş bu tarihte, Türkler, bölge olurken, İstanbul geleneksel ve bas
Rwnlar, Yahudiler ve Ermeniler'den olu kın İslanu karakteriıli korudu.
şan karışık bir nüfusa sahip büyükçe bir Galata'da 1 840 haritasında görü len
köydü ve Boğaz'ın Avrupa salulinde, artar boş araziler, 1 870'lere gelindiğinde dol
da dizilen köylerin birincisiydi. Bu köyle muştu ve 20. yüzyılm başlarında yapılaş-
rin arasında uzanan sahil boyın1ca, devle
tin Müslümaı1 "yönetici burjuvazisine" ait
36 İnciciyan ( 1 956), s. 82.
yalılar sıralaıuyordu. 38
37 age, s. 78-79.
H aliç'in girişine bakan Üsküda r ise , 38 Mantran ( 1 962), s. 1 03.
Boğaz'ın Anadolu salıilindeki en büyük 39 İnciciyan, age, s. 1 08, 1 1 2.
yerleşmeydi. İstaı1bul tarafı veya Galata gi 40 Davies'in haritası geç 19. yüzyıl ve erken 20. yüz
bi dar bir alaı1a sıkışmamış olan bu scmtte ytl harita.larıyla karşılaştırılırsa başkentin büyümesi
Müslüman, Ermeni, Rum ve Yahudiler açıkça görülecektir. Bu amaçla biz iki hariraya
gönderme yapacağız: (a) İstanbul Haritası, Mü
geniş bir alaı1da birlikte yaşarlardı. Üskü hendishane-i Berr-i Hümayun ( 1 87 1 ), Topkapı
dar'ın güneyindeki Kadıköy (eski Halke Sarayı Kütüphanesi, no.YB3858 ( bkz. resim 2 1 );
don) Müslümaı1 ve Rum nüfusun yaşadığı ve ( b ) Abdülhamid döneminden tarihsiz, ancak
1900 civarında yapıldığı tabınin ectilen harita, İs
görece büyük bir başka köydi.i. 39 Boğaz'ın
tanbııl Ü niversitesi Kütüphanesi, no. 92677 (bkz.
Asya yakasındaki yerleşim modeli Avrupa resim 22).
35
mış alan kuzey ve kuzeybatıya doğru ge ni, etrıik ve mesleki cernaatlere bırakılmıştı.
nişlemişti. Diğer önemli gelişme ise Tak Başkent ve sakinlerinin genel anlarnda sa
sim'den Harbiye'ye doğruydu . Taksim adet ve refahından sorumlu olaı1 sadraza
Harbiye şeridi, I I . Abdülharnid dönernin ının yönetiminde hiyerarşik bir idari yapı
de yoğun bir inşaat faaliyetine sahne oldu. vardı. Ancak emiakla ilgili konular dahil,
Böylece 20. yüzyılın ilk on yılında, Harbi yargı işlerinin yanı sıra kent yönetiminde
ye-Şişli hattı bir ana arter haline geldi . Ya de gerçek yetki kadılara bırakılmıştı. Dola
ni 1 840 haritasında etrafinda herhangi bir yısıyla, binaların yüksekliğini ve sokakların
yoğunluk görülmeyen bir kır yolu olarale genişliğini belirlemek gibi birçok belediye
gösterilen Taksim -Şişli yolu, yetmiş yıl görevi kadıların denetimindeydi.
içinde yoğun nüfuslu bir yerleşim bölgesi Başkent dört kadılığa ayrılrnıştı: İstan
ne dönüştü . Gelişmenin ikinci vektörü bul, Üsküdar, Galata ve Eyüp. Her kadılık
Boğaz'a doğruydu. Fındıklı ile Delma sadrazarndaı1 sorıra en yetkili kişi olan şey
bahçe arasındaki boş kıyı şeridi l 900'lerde hülislarna bağlıydı. Kadılıklar ise serntlere
yerini kesintisiz yapılaşmanın görüldüğü ve mahallelere bölü nmüşlerdi. Modern
bir bölgeye bırakrnıştı. Üçüncü gelişme terminolojiye çevirecek olursak, "kadı aynı
ise Dolınabal1çe ve Beşiktaş çevrelerindey zamanda vali, hakim ve belediye reisiy
di. Dalınabahçe Sarayı'nın l 8 5 6'da inşa di. " 4 1 Her ne kadar kadının esas görevi
sından sonra, saray çevresinde hızla ma bugünkü aıuarnda ceza ve medeni hukuk
halleler gelişti . Beşiktaş'ın yeşilliklerle kap alanlarındaki davalara bakmak ise de, so
lı ve Boğaz'a nazır çarpıcı rnanzaraya sa rumluluklar ı çarşı-pazar denetleme, fiyat
hip çıplak sırtları, yeni sakinler için iınpa tespiti, toncaları düzenleme, kentin terniz
ratorluğun iktidar merkezine yakın uygun lik ve asayişini sağlama ve inşaat faaliyetle
bir yerleşim alanıydı. B u bölgede ilk kez rini denetlerneye kadaı· uzarnyordu. Kadı
l 870 'lerde kaydedilen yapılaşrna , doruk lar genelde kadılıktarının tamarıundan so
noktalarına, 20. yüzyılın başlarında Teşvi rumlu olmakla birlikte yetkileri ' semtler-
'
kiye ve Nişantaşı semtleri niliai biçimlerin i de kadı naibine , mahallelerde ise imarnlara
kazandığında ulaştı. Bu ikametgah bölgesi devredilrnişti.42
l 865'te Taksiın-Şişli arterin e Harbiye'd e Tanzimat öncesi Osman lı kentinde en
bağlandı . küçük yönetim birimi mahalleydi. Mahalle
sakinle ri başlıca toplan ma mekan ı olan
KENT YÖNETİMİNDE REF ORM
camide ya da rnal1alle kahvesinde buluşur ,
Osmanlı başkentinin demografik ve fi yerel konulaı·da kamuoyunu oluştururl ar
ziksel büyümesi, idari sorun lara yeni bir dı. Kadıyı temsil eden imanun önderliğin
yaklaşım ı gere kli kıldı ve Tanzi mat Fer de mahalle halkı, sokak temizliği ve gü
maıu' nın BatıW aşma doğrultusundaki re venlik gibi temel yerel hizmetleri örgüt
form ları kent yönetimini kapsayacak bi lerdi _43 Gayrimüslim mahallelerde ise ce
çimde genişletildi . Yeni Avrupalı nüfus da rnaatin dini !iderleri, ticaret bölgelerinde
kentin vereceği hizmetlerin doğası kadar lonca reisieri irnanlların yerini alırdi.
modelin i de belirlemede önemli bir rol Diğer bir deyişle, klasik Osmanlı siste
oynad ı.
minde, modern belediye örgütlenmelerinin
İslam dini ve onun siyaset anlayışına tersine temel belediye hizmetleri bölge sa-
dayaı1an klasi k Osman lı kent yönetim bi
çimi, müın in bireyi ve cemaati esas alırken
41 Ergin ( 1 9 14-22), l , s. 1327; Rosenthal ( 1 980), s. 30.
hükmi şahıs ları tanımarn ıştı. Bu nedenle
42 Rosenthal, age, s. 30-31; Ortayb ( 1974), s. 1 08-
belediye hizmetleri harfiyen tanımlanm ış 1 09.
yönetim birimleri ne değil, nihai olarak di- 43 Ortaylı, age, s. 95 -96 .
36
kinlerinin kendileri tarafindan yerine getiri meclisin kendi iç yapısı ndan kaynaklan
lir, ancak kent yönetimi tarafindan denetle ma ktayd ı . Kent sakinleri nden ve lonca
nirdi . Ayrıca belediye tüzük ve yönetmelik mensuplarından oluşan bir meclisin, işlek
leri tamamen yasalaşmaıruştı ve çoğu kez bir uluslararası liman kentirıin sorunlarına
fermanlar adli hükümler adet ve gelenek çözüm bulmaya elverişli biril<imi ve im
' '
ler gibi yazılı ya da yazılı olmayan çok çe kanları olınayabiliyordu . Dahası kent, ba
şitli kaynaklara dayaıunaktaydı. 44 ğımsız bir bütçeden yoksundu. Yeııi kent
Tanzimat Fermanı'ıun ilanından sonra, yönetinıiııin yegane geliri, atlar ve araba
merkezi hükümetin görevleri hayatııı bü lardan alınan . bir vergiydi ve bütçesinin
tün alanlarını kapsayacal< kadar genişletil geri kalanı merkezi hükümet tarafından
di. Tanzimat felsefesine göre reform, ka karşılanmaktaydı.49
nun, sistemleşme ve denetim demekti . So Mayıs l 8 5 5 'te hükümet, daha köldü
nuç olarak adem-i merkeziyetçi Osmanlı bir programı uygulamak üzere, İncizam -ı
bürokrasisinin yerine merkezileşmiş kamu Şehlr Komisyonu'nu kurdu . Bu konıisyo
görevlileri hiyerarşisine dayalı bir yapı ge nun kuruluş beyannamesinde Avrupa baş
tirildi. 45 B undan sonraki kısa dönemde, kentlerinin mükemmel bir biçimde inşa
Avrupa örneklerini esas alan yeni kanunlar edildiği belirtilirken İstanbul'un güzelleş
çıkarıldı ve idari yetl<iler kadılardan alınıp tirilmeye ( tezyin ), temizleımıeye ( tanzif),
bir dizi yeni Avrupai nezaretlere verildi . yollarının genişletilmesine ( tevessü ) , so
Kenttel<i inşaat faaliyetlerinin denetimin kaklarının aydınlatılmasına ( tenvir-i esvik)
den sorumlu E buiye-i Hassa Müdüriyeti ve inşaat usullerinin iyileştirilmesine ( ıs
de Nafia Nezareti'ne bağlandı. 46 lah - ı usul-i ebııiye ) fevkalade ihtiyacı ol
Kırım S avaşı'dan sonra l 8 5 5 'te, kent duğu vurgulanıyordu . 50 Resmi raporlara
yönetiminin yeniden düzenlenmesinde göre, bu işler yürütülürken belirli kuralla
önemli bir adım daha atıldı . B u tarihte ra uyulursa netice alınabilecekti . Bu kural
Fransız modelinin, yani "prefecture de la ların başarılı olduğu Avrupa'da ispat edii
ville"in doğrudan bir çevirisi olan şehre diğine göre komisyon ancak Avrupa usul
maneti makamı yaratıldı . Bu kararın alın lerine aşina olanlardan oluşturulmalıyd ı :
masında bir etken de savaştan sonra kent " Be lediye komisyonunun oluşmasında,
te sayıları giderek artan Fransız, İngiliz ve kentte uzun yıllar yaşamış ve yabancıların
İtalyanların hükümetten düzenli kent hiz usullerine aşina Osmanlı ve ecnebi ailele
metleri talep etıneleri idi. Şehremanetinin rin bilgilerinden yararlanılmasına karar ve
başlıca sorumluluklarını temel ihtiyaçların rilmiştir. " s ı
( genellikle gıda maddelerinin) karşılanma Komisyon'ını başlıca katkısı, yol şebe
sı, vergilerin salııunası ve toplanması, yol kesiıli ve şebekeyle ilgili hayati önemdel<i
yapımı ve tamiri, kentin temizliği ve tezyi lıizmetleri düzenleyen bir dizi kural üret
ni, loncaların ve çarşıların denetimi oluş mek oldu . Komisyonun ilk önerileri ara-
turuyordu. 47 Şehremiııi (prefet de la ville)
şehlr meclisinin yardımlarıyla bu görevleri 44
yürütüyordu. Şehremini ve meclisin "İs
Ortaylı, age, s. lll.
45 Polk ve Chambers ( ı968) içinde Shaw, s. 33.
tanbul'da oturan her sınıf teba-i Osmani 46 Rosenthal, age, s. 34-3 5.
den ve esnafın m uteber ve mutemedin 47 "Şehre ınaneti N i zaınnaıne Layihası" ( ı 8 5 4 ) ,
den" on iki üyesi irade-i seniyye ile atana madde 2; Ergin ( ı9ı 4-22), ı , s. ı 374.
48 "Şehreınaneti Nizaınnaıne Layilıası" ( ı 854) mad-
caklardı. 48
de 3, 4; Ergin ( ı 9 ı 4-22).
Ancak, kentte çok istenen kent refor 49 Rose nthal , age, s. 3 7 .
m unu gerçekleştirmekte şehir meclisi ba 50 Ergin , age, ı , s. ı 377- ı 379 .
şarısız oldu. Bu başarısızlığın ana nedeni sı age, ı , s. 1 378.
37
vim-i Vekayi' de yayınlanan 1 8 5 7 tarihli
rapor bu noktaya temas eder:
Her şeye yukarıda sözü edilen diğer bölgelerde
[ Galata'nın dışındaki on üç bölgede] başlamak mu
galata olacağından, ayrıca Altmcı Daire'de birçok
değerli emlak ve bina bulunduğundan ve ayrıca bu
bölgede ikamet edenler bu gibi d ü zenlemeleri baş
ka memleketlerde görmüş olup, kıymetini bildikle
rinden, ısiahat programı önce Aluncı Daire'de uy
gulanacakur. 56
de, sokakların düzenlenmesi, döşenmesi, 55 Ergin, ( 19 14-22 1 ), 1, s. 1 41 4- 1 41 5 '· BBA' İrade '
38
maktaydılar. Bunun somut nedenleri açık de dağıtılmasından çok Avrupalılara su
tı : Altıncı Daire'de tasarlanan projeler hü nulmasıydı . 6 1
kümetin maddi imkanları nı aşıyordu �e Yine de Altıncı Daire daha sonraki tüm
yabancılardan borç alma olanağı göz ardı kent p lanlama ve tasarı miarına model
edilemezdi. 58 oluşturdu. l 868 'de hükümet, 1 8 5 6 planı
Altıncı Daire-i B elediye'nin sorumlu nı yeniden yürürlüğe koyarak belediye yö
Itıkları çarşı-pazar denetlemek, yol yapımı netiminin tüm kenti kapsaması kararını al
ve onarımı konusunda karar almak, sokak dı . Dersaadet İdare-i Belediye Nizamna
ların aydınlatılması, su ve kanalizasyon şe mesi çıkarılarak başkent yine on dört böl
bekeleri yapımı gibi konuları kapsıyor ve geye ayrıldı . Amaç inşaat faaliyetlerinin sı
eski İntizam-ı Şehir Komisyonu'mın işlev- ' kı sıkıya denetimi, yolların ve nhtımların
leriyle örtüşüyordu . 59 Altıncı D aire'nin düzenlenmesi, su ve kanalizasyon şebeke
giriştiği ilk iş bölgede kadastro çalışması sinin yapımı suretiyle " u mumen şehrin
yapmak oldu; Osmanlı başkentinde ilk kez tezyinat ve tanzifatı"ydı. 62 Ancak bu karar
böyle bir çalışma gerçekleşiyordu . Da uygulanmadı ve Altıncı Daire 1 877'ye ka
ire'nin bir diğer önemli çalışması da ana dar bağımsız belediye olarak çalıştıktan
arterierin genişletilmesi ve sokakların dü sonra, o tarihte yürürlüğe giren Dersa
zenlenmesiydi . Havagazı aydınlatması, su adet Belediye Kanunu 'yla kentin yirmi be
ve kanalizasyon sistemi, düzeltilen sokak lediyeye bölünmesinden sonra ayrıcalıklı
şebekesine mümkün olduğunca uygulanı konumunu yitirdi.
yordu. 1 8 70 Pera yangınından sonra kigir 1 8 68 nizamnamesi ile kentin on dört
bina zorunlu hale getirildi. Taksim ve Te bölgesinin şehremanetinin merkezi dene
pebaşı 'nda iki park düzenlendi ve buralar timi altında toplanması öngöri.Umüştü. 63
daki gayriınüslim mezarlıklan kentin dışı Ancak, kent reformunu tüm kent satluna
na, Şişli'ye taşındı . Yeni yönetim ayrıca, yaymak kolay değildi. Tasarlanan on dört
iki hastahanenin ve belediye sarayının ya belediye bölgesinden, Galata'nın dışında
pı mını üstlendi . 60 Eskiden hastahaneler sadece ikisi kurulabildi . Bunlardan biri
İslami hayırseverlik geleneği uyarınca va Adalar'dan oluşan On Dördüncü Daire,
kıtlar tarafından kurulur ve işletilirdi . B u d i ğeri i s e B oğaz' daki Tarabya Daire
nedenle b u belediye projesi, giderek gele si'ydi. 64 Aslına bakılırsa, bu iki bölge de
neksel kuru mların Avrupai kurumlarla de kentte yaşayan Avrupalıların sayfıye me
ğiştirilmesi sürecinin başlangıcı olarak gö kanl arı olmaları iti bariy l e , Altı n c ı Da
rülebilir. B u anlayışa uygun olarak, neo ire'nin uzantıları sayılabilirdi . B elediye
klasik tarzda inşa edilen "Hôtel de Ville" bölgelerini ufaltarak sayılanıu yirmiye çı
24 yani B elediye Sarayı, Altıncı Daire ' n i n· karan 1 877 Kanwm ise gerçekçi olınaktan
simgesi haline geldi. epeyce u zaktı . B u kararın tek mantıklı
Yeni belediye reformlarından en çok açıklaması Paris'in yirmi " daire"sini ( ar-
yararlananlar Altıncı Daire'deki üst gelir
grupları oldu. Sokakların aydınlatılması ve 58 Ortaylı, age, s. 1 29. Yabancı etkisi o denli yaygın
temizlenmesi, çöp toplan1a gibi hizmetler dı ki Altıncı Daire'nin yönetiminde Fransızca,
Pera'nın ana sokaklarında yaşayanlara ya
( Ergi n, age, l , s. 1 322, dipnot I ).
Türkçeyle birlikte resmi dil olarak kabııl edilmişti.
39
rondissements) taklit etmek olmalıdır. 6 5 dayanmayan, henüz yeni, fakat iyi tamm
Bir yıl sonra bu sayı daha makul ölçülere lanmamış olan yetkilerinin ne olduğunu
indirilerek, daire sayısı onla sınırlandı . tam olarak bilmeyen kurumların, yüzyıl
1 877 nizamnamesiyle belediyelerin gelir lardır yüz yüze ilişkilere dayalı olarak gö
kaynakları arttırılarak, nizaıni belediye ver rev yapan yerel kadı naiplerinin yerlerine
gisi ve özel bağışiara ilaveten inşaat kont kolayca geçmesi beklenemezdi. Bu neden
ratları, gıda, ticaret beratları ve ruhsatlar le etkileri dağııuk ve eksik kaldı. Avrupai
dan alınan vergiler de belediye gelirlerinin belediye kavramları kent teşkilatma 1ön
arasına katıldı . 66 Türk döneminde dalıa fazla nüfuz etti ve
Bundan sonraki otuz yıl boyunca Av buradan Cumhuriyet dönemine taşındı .
rupai belediye kavramları Osmanlı düzeni Ancak, her ne kadar dağınık ve eksik kal
ne nüfuz etmeye devam etti . 1 8 7 8 ile mış olsa da 1 8 38 ile 1 908 arasındaki kent
1 908 arasında kent bürokrasisinde de çağ reformu her şeye rağmen İstanbul'un çelı
claşiaşmaya doğru adımlar atıldı. Örneğin, resinde çarpıcı değişiklikler meydana ge
1 9 . yüzyılın ortalannda kurulmuş olan iki tirdi ve gelecekteki gelişmeleri derinden
özel şirket, Terkos Şirketi ve İstanbul Gaz etkiledi.
İdaresi, belediye örgütlenmesine katıldı. 67
Yeni kurumlar kent yönetimine radikal 6 5 Ergin ( 1 929), s. 64.
çözümler getirme çabalarında tümüyle ba 66 Ortaylı, age, s. 1 5 6- 1 59.
şarılı değildiler. Yüz yüze insan ilişkilerine 67 age, s . 1 6 1 .
40
3
K ENT DO I<USUNUN
DÜ Z ENLENM ESi
41
yüzyılların içine kapanınışlığıru ve geçm iş çağların
Von Moltke ilk iş olarak, kentin plaıunı çı
kendine ö zg ü ruhunu aşıp Avrup a m edeniyetini
kararak, bir yenileme projesi hazırladı . 2 kendi içine davet ettiği andan itibaren, b u eski ka
Mustafa Reşid Paşa gibi, von Moltke de nunların artık yeterli olamayacağı aşikardır. Toplu
geniş ve düz ana arterler yaratilmasında ma yeni zenginliklerin, liikslerin, B atı m edeniyeti
nin beraberinde getirdiği bütün yeni suçların ve çe
"kavaid-i hendese"nin önemini vurgulu
kişmelerin girdiği andan itibaren yeni bir h ukuki
yordu. Kentin sokaklarını genişliklerine gö düzene gitmek kaçınılmaz olmuştur.4
re üç kategoriye ayıran Alman mühendis,
yedi ana arter tasarlarnıştı. 3 Sokakların ka Kent planlaması ve inşaat faaliyetlerini
tegorilere ayrılması, kısa zamanda Tanzi düzenleyen ilk nizamnaıne 1 848'de hazır
mat sonrası nizamnamelerinin ana temala laııdı. 1 848 ile 1882 yılları arasında başlı
rmdan biri haline geldi. Von Moltke, Reşid ca altı nizarnname çıkarıldı: 1 848 Ebniye
Paşa'nın görüşlerini tekrar ederek yangına Nizamnamesi, 1 8 5 8 Sokaklara dair Ni
dayanıklı kclgir yapılar öneriyor, böylelikle zanıname, 1 863 Turuk ve Ebniye Nizam
"menfaat-i umumiye"nin korunmasını ön namesi, 1 875 İstaııbul ve Belde-i Selasede
görüyordu. Böylece "resimsiz" [ biçimsiz] Yapılacak Ebuiyenin Suret-i İnşaiyesine
ahşap evlerin yerine "şan-ı seniyye"ye yara dair Nizamname, 1 877 Dersaadet Beledi
şan kagir binalar yükselecekti ! ye Kanunu ve 1 882 Ebniye Kanunu. 5 Bu
Her ne kadar von Moltke'nin projeleri kaııuıı ve nizarnnameler, benzer konulara
uygulanmadıysa da bu projeler ve Reşid eğiliyordu.
Paşa'nın görüşleri, yeni inşaat nizamna Genel iletişimi geliştirmek ve sokak şe
melerinirı temelini oluşturdu . H ukuk re bekelerine kent çapında düzen getirmek
formu Taı1zimat'ın modernleşme günde üzere sokaklar genişliğe göre sınıflandırıl
minde yer almaktaydı ve 1 840'lardan iti dı . 1 848 Ebniye Nizamnamesi'ne göre
baren İslam hukukuna dayanan geleneksel sokaklar üçe ayrılıyordu: Genişlikleri 7,60
Osmanlı sisteminin yerini Avrupa' dan metreden az olmayan "büyük caddeler",
esinlenen kaımn ve nizamnameler almaya 6 metreden az olmayan "adi caddeler" ve
başladı. 4,50 metreyi geçmeyen "sair sokakl ar" . 6
İslam hukuku nda yegane geçerli kanun 1 863'te iki yeni kategori yaratıldı. Bu kez
Allah'ın emri olan şeriattı. Din ve kaııun en geniş caddeler 1 1 ,50 metreye çıkarılır
arasında ayırım yapılmadığı için, İslam ken beşinci sınıfı oluşturan "sair sokak-
devletinin yasama yetkisi yoktu. Osmarılı
lar, Bizans'tan bazı kavramları alıp kendi 2 Von Moltke'niıı projesiniıı ayrıntıları için bkz. Be
kanunlarını getirmişler, böylece İslam ge şinci Bölüm.
lenekleri Osmaıılıların elinde benzersiz bir 3 Ergin ( ı 9 1 4-22), ı , s. 1 340- 1 343; Ergin ( 1938),
sisteme dönüşmüştü . Hukuk ve adalet iş s. 28-32.
4 Ubicini ( 1 856/1973), s. 1 62 . Avrupa medeniye
lerini kadılar yürütüyordu. Ne var ki , ka
tinin "beraberinde getirdiklerini" kabul etme he
nunlar derlenmediğinden mahkemelerde vesi, 1 8 49'da yeni bir ceza kanunu ve 1 84 ı 'de
sık sık adet ve gelenekler gibi yazılı olma yeni bir ticaret kanwıunun uygulamaya konması
yan kaynaklara başvurmak zorunda kalı nı getirdi. İki uygulamanm da Fransız kanunlarm
42
lar"ın genişlikleri 4,50 metre bırakıldı ? yaşananlada uygunluk içindedir. 1 5 1 8 6 3
1 88 2 yılında çıkanlan Ebniye Kanunu ise, nizamnamesine göre, sokak genişletilmesi
beşli sınıflandırmayı ve büyük caddeler için istimlak gerektiğinde, sokağın iki ya
için konulan 1 1 ,50 metre sınırını korudu, nından da eşit oranlarda ev yıkılması öngö
ancak "sair sokaklar"ın alt sının 4,50 met rülüyor, mal sahiplerine temyiz hakkı ta
reden 7,60 metreye çıkarıldı . 8 Tüm ni nınmıyor, hatta mülklerinin çalışmalann
zamnameler çıkmaz sokakların ortadan gerektirdiği parçasını bağışlamaları bekleni
kaldırılması gerektiğini vurguluyordu . yordu. l 6 Yeniden düzenlenen mal1allelerde
Sadece ulaşım kolaylığını ön plana alan
1 848 ve 1 863 nizamnameleri, sokakların 7 Tmuk ve Ebniye Nizamnamesi ( 1 863) madde 1 ,
Ergin, age, 2 , s . 86.
yoğunluk ve ışık açısından niteliğine fazla
8 "İstanbul ve Belde-i Selase'de Yapılacak Ebui
eğilmedi . Böylelikle yapı irtifa hadleri salt ye'nin Surct-i İnşaiyesine dair Nizamnamc",
yapı malzemelerine göre belirleniyor, tuğ ( 1 8 75) Diistıır, cilt 3, s. 1 044- 1 045 içinde madde
33.
la ve taş binalar ahşap yapılardan daha
9 1 848'dc ahşap binaların azami yüksekliği 1 6,70
yüksek oluyordu . 9 Bu sorw1 1 882 Ebniye metre ve kagir binaların azami yüksekliği 22,80
Kanunu'nda tekrar ele alınarak, bina yük metre olarak belirl endi . ( Ebniyc Nizaınnamcsi
seklikleri sokak genişliğine orantılı olarak [ 1 848] madde 1 0). Oysa 1 863'te nüfus yoğunlu
ğunu önleyici bir önlem olarak bu yükseklikler
belirlendi. ı o 1 0,60 metre ve 1 5 ,20 metreye düşürüldü. (Turuk
Sokakların sınıflandırılması çalışmala ve Ebn.iye Niza!l1l1aınesi [ 1 863] madde 20, s. 92).
Altıncı Daire'nin fen işleri dairesi, 1 863 irtifa kısıt
rıyla birlikte tüm yeni yapılaşmaların ön
laınalaruu Pera için fazla katı bulmuş ve Pera gibi
ceden belirlenmiş planlara uygun olmasını rantm çok yüksek olduğu bir bölgede irtifa hadle
öngören yeni kurallar getirildi. l l Örneğin, rilun birkaç metre yükseltilebileceğim savmınıuşttı.
Nafia komisyonu bunu onayladı ve sadece Altıncı
herhangi bir özel şalus veya şirket boş bir Daire'de geçerli olmak üzere irtit:-ı hadlerini kagir
alanda yeni bir inşaata başlayacağı zaman, binalarda 1 8 ,20 metre, ahşap binalarda 1 2 ,20
hükümetin onayına sunacağı proje "men mwe olarak belirledi. (BBA İrade, Meclis-i Vala,
no. 22533).
faat-ı umumiye" açısından değerlendirile
10 1882 düzenlemesiıle göre 1 1 ,50 metre genişliğin
cekti . l 2 Yangınlarda tahribata uğrayan deki en geniş caddclcrdeki kagir binaların azami
mahalleler de bir plan uyarınca yeniden yüksekliği tekrar 22,80 ınetreyc, ahşapların 1 5 ,20
ınetreye; en az 7,60 metre geruşliğiııdeki dar sokak
düzerılenecekti . 1 882 Ebniye Kanunu'na
larda en yüksek kagir binaların 18,20 ınetrcye ,ah
göre, üstündeki binalardan en az onu yok şaplarm 12,20 mctreye ulaşabileceği karara bağlan
olan herhangi bir alan "tarla" kabul edile dı.(Ebruye Kanunu [ 1 882] Dii-stıır [ İstanbu1 1 882],
cek, yeniden planlanacak ve parsellenecek 4 s. 1 044- 1 045 içinde madde 33.)
ll Tmuk ve Ebuiye Nizanmamesi ( 1 863) madde 5,
ti . l 3 B una "usul-i cedide" dendi. 1 8 63 s. 87.
Turuk v e Ebniye Nizanınarnesi tüm yapı 12 Tmuk ve Ebruye Nizanmaınesi ( 1 863) madde 9 ,
laşmaların kare (murabba) veya dikdört s. 88-89 .
gen ( müstatil) bloklar halinde gerçekleş 13 Ebruyc Kanmm ( 1 882) madde 22, s. 1 042 .
14 Turuk ve Ebuiye Nizamnamesi ( 1 863), madde
mesini öngörmüştü . l 4 Mustafa Reşid Pa
12, s. 89.
şa'nın kent planlamasında görmek istediği 15 Örneğin Fransız kanunları mülkiyet haklannda
geometri böylelikle yeniden canlandırıldı, "umumi menfaatler şalus mcnfaatlerinden üstün
tutu l malıdır" esasına dayanıyordu ( Benevolo
kanunlara geçirildi . Kent dokusunda dü
[ 1971 ], s. 102).
zene verilen yeni önem 1 860'lardan son 16 Turuk ve Ebniye Nizamnanıcsi ( 1 863), madde 3,
raki çağdaşlaşma arayışlarına damgası nı s. 86. B u kanunda da, baymdırlık işlerine yasal çer
vurdu. çeve oluşttıran 1 84 1 Fransız İstimJak Kanununun
izleri görül mektedir. ( B enevolo, age, s . 1 04 ) .
Genelde "menfaat-ı umumiye" gerek Fransa'da bu gelişmeler diğer Avrupa ülkeleriııde
çesine bağlanan yeni istimlak kurallarının ki benzer gelişmelerden önce gelir. Örneğin İtal
ya'da kanıu yararma istirn!ak kanunu, 1 865'te iş
yeniden belirlenmesi amacıyla önerilen de lcrliğe konmuştu. (Sutcliffe [ 1 977 ] içinde Calabi,
ğişiklikler, l 840'lardan sonra Avrupa'da s. 56-5 7 ).
43
bina sahiplerine eski mülklerinin değerine da, önemli yatırunların yapıldığı bölgeler
tekabül eden yeni hisseler verilecekti . l 7 di. Taı1ziınat sonrası nizaınnamelerin ön
Ancak 1 882 kanunu istimlak edilebilecek gördüğü nihai amaç, düz ve geniş cadde
alanın yangın öncesi arsanın azami dörtte lerin belirlediği kare ve dikdörtgen adalar
birini aşamayacağı kısıtlamasun getirdi. l 8 da, taş veya tuğla yapılardan oluşan bir
Yangın tehlikesini en aza indirmek üze kent kurmaktı .
re yapı teknikleri ayrıntılı biçimde nizam YANGIN SONRASI PLANLAMA
narnelere girecekti . 1 848 'de belirlenen
"ebniye beyannamesi"nde kagir yapı tek İstanbul'w1 ahşap konut dokusu kentin
niklerinin avantajlan tanımlanıyor, Hgir tarihi boyru1ca tehlike oluşturmuştur. Nü
yapılar "tam kagir" veya "nirn Icagir" (yan fus ve inşaat yoğunluğu arttıkça yangın
kagir) olarak sıruflandırılıyordu. Kagir in tehlikesinin artışını da beraberinde getiri
şaat, genelde alt katlarda taş istinat duvar yordu. Osmanlı hükümranlığının ilk 1 80
ları, üst katlarda ise tuğla duvarları olan in yılında, saray tarihçilerinin eserlerinde
şaat olarak tarumlanıyordu. Tam kagir ile kentte yangından söz edilmeınektedi r. 23
yarı kagir binalar ise kirişler ve çatıda kul Oysa 1 6 3 3 Cibali yangını geniş ölçüde
larulan malzerneye göre birbirinden ayrılı tahribata yol açaı1 bir dizi yangının birincisi
yordu. Tam kagir binalarda kiriş ve çatılar olacaktı. 1 663 ile 1 8 39 arasında ' İstanbul
da demir ve bakır kullaıulmalıydı, ( bir gö ve Galata'da 1 09 büyük yangın görüldü.
rüşe göre eğer bakır kullan ı l ı rsa bina Bu sayı 1 8 53 ile 1 906 arasında 229'a çıktı;
2,000 yıl yaşardı), oysa yarı kagir binalarda 1 9 . yüzyılda kent sürekli yangın tehlikesiy
bu kısmın al1şap olması yeterliydi. Her du le yaşar hale gelmişti. 24 İstanbul salcinleri
rumda kagir bir binanın ömrü ikiyüz yıl, nin bu afet karşısındaki aczini ve ızdırabıru
yani ahşap binanın ömrünün iki katı ka 1 9 . yüzyılın İ talyan gezginlerinden Ed
dardı. l 9 1 864'te hükümetin bir kararı uya mondo De Amicis şöyle anlatır:
rınca başkentteki bütün binaların taş veya
tuğladan yapılması şart koşulurken maddi ı7 Tunık ve Ebniye Nizamnamesi ( ı 863), madde
12, s. 89.
imkanları kagir inşaata yetmeyenierin ah
ı8 Ebıli.ye Kanunu ( ı 882), madde 22, s. ı 042. Bu
şap bina yapmalarına izin veriliyordu. An maddeler İtalya'da 1 865'te çıkanlan kent planla
cak, ahşap kullaıuldığı takdirde, yangınla ınası kanunu ve Prusya'da ı 875'te uygulamaya
rın yayılınasını önlemek üzere ahşap bina konulan kent reformu kanununu çağnştırınakta
lar arasına duvar çekilmesi gerekiyordu. 20 dır. (Adshead [ ı923], s. ı 8 1 - 1 9 1 , ı 9 5 ) . Ancak
Almanya'da ı902'de uygulanmaya başlanan yeni
1 875 nizam namesine göre başkent ana
den parsellenıne kanununa (Lex Adicis) kadar Av
ve tali bölgel er olarak ikiye ayrıldı . Ana rupa'da yeniden parsellemenin esaslan tanı olarak
bölgelerde ahşap inşaat tümüyle yasakla yerine oturmaıruştı. 1902'de çıkan Germen kanu
nırken, tali bölgelerde kagir yan gı n duvarı nuna göre yeniden parselleme çalışınaları yapıldı
ğında, yeni parseller, eskiden bulunduklan ko
yapmak şartıyla bazen izin veriliyordu . 2 1
ntıında olacak, sokağı dik açıyla kesecek ve eski
Buradaki mantık, kentin daha yoğun ve parsele eşit boyutlarda olacaklard ı . (Williams
prestiji yüksek bölgelerinde kagir inşaatı [ 1 922] , s. l l 0- l l 1 ).
şart koşarak yangın tehlikesini azaltm aktı . ı9 Ergin ( ı9ı4-22), ı , s. l l 05-l l ı 2.
Ana bölgeler, İstanbul yarımadasının Un 20 ]oıırnal de Constantinople, 23 Eylül ı 864.
kapanı -Aksaray eksenine kadar doğu kıs 2ı İstanbul ve Belde-i Selasede yapılacak Ebniyenin
Suret-i İnşaasma dair Nizanuıame ( ı 875), madde
mı, Şişli, Pera'da Cadde-i Kebir bölgesi ve
6, s. 5 ı 9 .
Azapkapı'dan Ortaköy' c kadar uzanan kıyı
22 "Dersaadet Belediye Kanunu" ( ı 877), Diistıf-r,
şeridi olarak belirle ndi. 22 Göreceği miz cilt 4 , s. 530.
üzere başkentin bu bölgeleri, 19. yüzyılın 23 Ergin, age, ı, s. ı258.
ikinci yarısında ve 20. yüzyılın ilk on yılın- 24 age, ı , s. 1 259- 1 309 ve ı 3 ı 7- ı 332.
44
İstanbul sakinleri için "yangın" kelimesi "her 1 856 Aksaray Yangıru:
türlü bela"yı i fade eder. "Yangın var! " feryadı ise
Birinci Izgara Plaru
tüyleri diken diken edici, korkwıç, meşuın, duyanı
yeise gark eden bir feryaddır ki bütün şehir iliklerin Altı yüz elliden fazla binanın yanmasıyla
de h isseder ve insanlar Allahın gazabının haberini
sonuçlanan 1 856 Aksaray yangını, İstan- 25
alınışeasma sokaklara akarlar.25
bul'un kent dokusunun yeniden şekillen
1 840'lardan önce yangınların gerektir mesinde önemli bir dönemeç noktası ol
diği yeniden inşa faaliyetleri önceden var muştu. 27 Bu yangından sonra İstanbul'w1
olan düzen uyarınca gerçekleşirdi . Tahriba tarihinde ilk kez, yangın yerinin sistematik
ta uğrayan bölgeler daha önce nasılsa öyle bir haritası çıkartıldı ve alternatif bir kent
y apılmaya çalışılırdı . 26 1 840 'tan sonra tasarımı projesi hazırlanarak uygulamaya 26
' komıldu. 28 Mustafa Reşid Paşa'nın kentin
yangınları önlemek üzere köklü çözüm
arayışları, çağdaşlaşma şevkiyle birleşerek, çağdaşlaşmasında Avrupalı uzmanlar istih
kent tasarımında yeni bir anlayışa yol açtı. �am etme politikasına uyan hükün1et, bir
Her yangın yeri kente verilecek resıni bi !talyan mühendisi olan Luigi Storari 'yi
çimlerin denendiği bir sahne haline geldi. bölgenin yeniden imarı ile görevlendirdi. 29
Yeni planlanan semtler her zaman aynı Bu konuda çıkan irade-i seniyye, plan
özelliklere sahip değildiler. Yangının bü da aranan vasıfları sıralıyor ve yeni düzene
yüklüğüne, yanan yerin topoğrafyasına ve göre (heyet-i cedide) geniş ve düz cadde
kentteki konumuna göre değişiklik gös ler yapınunı öngörüyordu . 30 iradeye uy
terirlerdi. Yanan bölge büyük ve prestiji gun olarak Storari, mahallenin organik so
yüksek bir semtteyse, yeniden inşası başlı kak şebekesini yeniden düzenledi . Aksa
başına bir yenileşme projesi haline getirili ray'ın yangın öncesi dokusımcia açıkça gö
yor, çoğu kez çevresindeki yanmamış böl rülen bir kavşak, Haliç'te Unkapaıu'ndan,
geleri de kapsıyordu. Bölgede anıt veya Marmara .kıyısında Yenikapı'ya uzanan ku
zey-güney ekseniyle, doğu-batı eksenini
ticari rıl1tım gibi bir odak noktası olduğu
zaman bu, yeni planlanan mahalleden es oluşturaı1 ve Divanyolu'mm uzaı1tısı olan
Aksaray Caddesi'nin kesiştiği noktayla ça
kisine oranla daha geniş bir ana sokak ge
kışıyordu. 3 1 Stoı·ari bu iki ana arterin öne
çirilmesine vesile oluyordu. Daha müte
mini vurgulaınak için onları genişletip dü
vazı ve anıtsal yapıları olmayan yanmış
zeltti ve kavşağı belirleyen köşeleri yuvar
mahallelerin ızgara planına sokulması da
ladı. Bu tarz bir uygulama İstanbul'a yeni
ha kolaydı. Son olarak, yangın yeri. küçük
bir kavraın g� tiriyordu. Her ne kadar bu
bir alan ise, yeniden yapılanması sadece
yeni kavşak Batı anlamında bir umumi
birkaç düz ve genişçe sokak yapılması de
mekti.
25 D e Amicis ( 1 896) 2, s. 98.
Böylelikle, büyük yangınlar kent doku
26 Bu bölümde temel harita olarak kullamlan ve 19.
sundaki değişiklikleri belirleyen başlıca et yüzyılın ort�larında yapılmış olan haritaya göre,
ken haline geldiler. 1 856 Aksaray yangını _ bır sokak yapısı yoktur. Bu nedenle so
geometrik
ve 1 865 Hocapaşa yangını İstanbul yarın1- kak düzenlemelerinin 1 850 sonrasına ait bir olgu
olduğu göıiişü.ndeyiz.
adasının yeniden şekillenmesinde özellikle
27 BBA, İrade, Dahiliye, no. 20937'de yanan bina
önemli olmuştu. Haliç'in kuzey yakasın �ayısı 6?� olarak vcrilmektcclir. Mecelle'deki sayı
da, 1 870 Pera yangııu aynı oranda köklü ıs� 748 dır; ]oı�mal de Corı>tantinople ise yanan
bına sayısının 1 ,000 olduğunu, bir 0 kadar da
değişikliklere neden olmadı, ama uygula
diikkan yandığuu öne sümıekteclir.
maya konulmayan yangın sonrası planları,
28 Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, no. E9433_
arzul anan p rototİp kent imaj ın ı açıkça 29 BBA, İ rade, Dahiliye no. 23 1 50.
göste rmesi bakımından başkentin tasarım 30 ]owrnal de Conrrarıtinople, 3 Ocak 1 856.
�::!rihinde önemli bir aşama oldu. 31 Bu kavşak Bovis Porwnu'nun bulunduğu yerdi.
45
rari bu kavşak motifini yol boyunca üç kez
kullandı. Tüm diğer sokaklar caddeye göre
hizaya getirilmişse de sonuç mükemmel bir
ızgara (grid) olmamış, birbirlerini dik açıy
la kesen birörnek bloldar oluşturulamamış
tı. Her ne kadar Storari'nin sokaklarına di
ğer sokaklardan tecavüzler önlenmiş ve
yangın öncesi Aksaray'ının çıkmaz sokakla
rı yok edilmişse de, yeni adalar eskileriyle
hemen hemen aynı boydaydı ; ikametgah
alanı ölçeği fazla değişmemişti. Ancak, çık
maz sokakların yok edilişiyle birlikte, bir
çok ada inzivada yaşamaktan kurtulmuştu.
Von Moltke'nin önerilerinin yankıları,
Storari'nin sokakları genişlilderine göre sı
nıflandırmasında görülmektedir . St o ra
ri 'nin ana arteri olan Aksaray Caddesi
9,50 metre, diğer sokaklar 7,60 metre ve
6 metre genişliğindeydi. 33
Yeni mal1alle, Avmpa planlama ilkeleri
nin güçlü bir ifadesi olarak görülüyor ve o
günlerde Paris'te yürütülen yapılaşmayla
karşılaştırılıyordu. 34 Hatta, daha sonraları
kent planlamasında Batılılaşma eğilimine
muhalif çevreler, Aksaray projesini, yerel
mirası göz ardı eden sürecin başlangıcı ol
makla suçlayacaklardı . Örneğin 20. yüzyı
lın başında bir mimar, Mazhar Bey, Aksa
ray'da Paris'in geniş ve düz arterlerinden
esinlenilmesini "riyakar ve milliyetsiz Tan
zimat ruhu"na bağlayacaktı . 35 Ancak,
Mazhar Bey herhangi bir alternatif öner
memekteydi ; zaten eleştirileri, giderek
yerleşen bu kent tasarımı anlayışını değiş
tirmek için gecikmişti.
1865 Hocapaşa Yangını ve ITK
1 8 Eylül l 865'te İstanbul, tariliinin en
46
büyük yangınını gördü . Eminönü'nün
batısında H ocapaşa semtinde başlayan
yangın, kısa zamanda doğudan esen rüz
garın etkisiyle birkaç yöne yayıldı . Güney
de Marmara Denizi, kuzeyde Haliç, Ba
tı'da B ayezid Külliyesi, ve doğuda Aya
sofya ve Sultanahmet Camü aksı içindeki
27 çok geniş bir alan otuz iki saat içinde yer
le bir oldu. 36
Hocapaşa yangınının boyutları ( "harik
i kebir" [ büyük yangm] olarak da bilinir)
hükümeti asırlardan beri süregelen bu afe
te bir çözüm bulmaya zorladı. Bu çözüm
devrim yapacak bir alternatif değil, Musta
fa Reşid Paşa'nın l 836'da koyduğu temel
çerçevenin ısrarla uygulanmasından iba
retti. Meclis-i Ahk:am-ı Adiiye'nin hazırla
dığı bir lahiyada sorun, daha l 8 30'larda
tanımlanan iki konu çevresinde özetleni
yordu: yapı malzemeleri ve sokak dokusu
nun durumu. Birinci öneri eski bir temayı
tekrar vurguluyordu, yani ahşap malzeme
yerleri demekti. Öte yandan, yeni uygula 27) Hocapaşa
nin kolaylıkla alev aldığı ve bu nedeılie ka
malarm gayrimenkul değerlerinde yarata yangınının
girin tercih edilmesi gerektiği . İkinci ola
cağı artışın, arsa kaybından doğacak zararı yayıldığı alan.
rak, sokaklar alevlerin yayılmasını kolaylaş
karşılayacağı umuluyordu. "Tarla kuralı"
tırıyordu. Sokaklar, "inişli çıkışlı, dar, çar
uygulamalarınlll dağuracağı ihtilaflara çö
pık dehlizler" olarak tanınlianıyor, bu du
züm bulmak üzere yeni bir komisyon ku
rumun itfaiye araçlarının girmesini, sokak
ruldu. l3u komisyona Islal1at-ı Tmuk Ko
sakinlerinin kurtarılmasını zorlaştırdığı
misyonu [Yolların Islahatı Komisyonu ]
vurgulanıyordu . Sokak dokusu polis deı�e
( ITK) adı verildi ve bu yeni kmuluş 1 869
timini de imkansız hale getiriyordu : " Is
yılma kadar verinili ve şevkle çalışarak ge
tanbul'da polis hizmeti sağlamak, büyük
. niş çaplı bir, kent planlaması ve inşaa tı
bir ormanı denetlem eye b enzıyor. " 37 .. .. ..
programını yuruttu. 39
Bu sorwliara çifte çözüm önerilm ek
ITK'n i n yetki ve so ru m l u l u klar ı n ı
teydi: sokaklarm düzenlenmesi (yani ge
açıklayan nizarnname Takvim-i Veka
nişletilmesi ve düzleştirilmesi) ve ahşaptan
yi'de ve İstanbul'un yabancı dillerde çı
kagire geçilmesi . Ayrıca sokaklarm geniş
kan gazetelerinde yayınlandı . 40 B u ni -
letilmesiyle yapı malzemelerinin nakliyesi
nin kolaylaşacağı ve bu nedeılle inşaat ma 3 6 Ergin, age, 1 , s. 1 3 1 3 .
liyetlerinin düşeceği belirtiliyordu. 38 3 7 B BA İ rade, Meclis-i Vala n o . 24667. B ıı resmi
Bu aşamada daha sonra 1 8 8 2 kanu açıklama Mumford'un III. Napoleon dönemi Pa
ris'i hakkında söylediklerini hatırlatınaktadı r.
nunda yer alacak olan " tarla" kuralına
Mumford'w1 görüşüne göre Haussmann'ın geniş
benzer bir uygulama gündeme getiriliyor caddeleri, Ortaçağ'dan kalma Paris sokaklarında
ve on veya daha fazla hanenin yandığı du askeri denetimi kolaylaştırmak için tasarlanmıştı.
·
47
Nuruosmaniye Caddesi olarak belirlendi. Z�
Ana caddelerk ayıu zamanda inşa edilecek
üçüncü bir sokak ağında ise, konum ve
önemine göre , 1 1 ,5 0 metre, 9 metre ,
7,60 metre ve 6 metre genişliğinde sokak-
lar oluşturulacaku. 44
ITK'nin tamamladığı projelerin boyut
ları 1 6 . yüzyıldan beri imparatorluk tari
hinde görülmemiş çaptaydı ve hükümete
komisyonun çalışmaları hakkında düzenli
bilgi veriliyordu . 4 5 B u aşamada 1 8 66,
1 868 ve 1 869 yıllarında düzenlenmiş üç
rapordan Hocapaşa'nın yeniden inşasını
izleyeceğiz.
1 866 Raporu: Bir yıldan kısa bir za
manda ITK toplam uzunluğu 3 .420 met
reyi bulan bir sokak ağını tamamlamıştı.
Bu sokaklar, ilk nizamnamede öngörülen
üç tip sınıflandırmaya göre yapıldı. Ancak,
bu sınıflandırma yııkarıda da sözü edilen
1 863 Turuk ve Ebniye Nizamnamesi'ne
zaınname, komisyonu Hocapaşa'dan Di
28) Hocapaşa uygun olarak yeniden düzenlendi. İlk sını
yangınından vanyolu, Kumkapı ve Beyazıt'a kadar ya
sonra fı oluşturan "büyük caddeler" 1 9 metre
nan bölge lerde ve düzenlem eye gerek
düzenlenen
görülen diğer ( yanmamış ) bölgelerde �e 1 5 ,20 metrelik iki alt gruba ayrılıyordu.
ana caddeler. Ikincisi ise "orta caddeler" suufi.ydı ve o
yetkili kılıyordu . 4 1 Böylelikle her ne ka
da 1 1 ,50 metre ve 7,60 metre olmak ü ze
dar yangınd a tahrip olmuş bölgeye ön
re iki alt birime bölünüyordu. En son ola-
celik tanınsa da, I T K bütün kentteki
çağdaş planlama çalışmalarından sorum
luydu. 41 I slahat-i Tumk Komisyonu Vezai� Mebyun Ta
.
limatnaıne, madde ı , Ergin, age, ı , s. 995.
Genel politikaları oluşturan dokuz kişi 42 Komisyon azaların listesi için bkz, Ergin, age , l, s.
lik heye t teknokratlardan değil, yüksek 933 .
rütbeli hükü met memurları ndan seçilmiş 43 Islahat-ı Tmuk Komisyonu, madde 2 Ergin, age,
ti . 42 Kom isyo nun çizdiği yol uyarınca ı , s. 995 içinde.
44 lslal1at-ı Turuk Komisyonu, madde 3 , s. 995 . '
"ebniye memurları" unvanını taşıyan hü
45 Komisyonun ilk fonları saray ve hükümet bütçe-
kümet mühendisleri, Hocapaşa'daki yeni lerinden karşılandı . İkinci derecede bir kaynak
sokakları üç sınıfa ayıran bir nazım plan akışı, sahipsiz veya yeni planlamadan sonra arta
düzenlediler.43 Ana arter olan Divanyolu kalan parsellerin satışından sağlandı ( Ergin ,
[ 1938], s. 42) . Birçok durumda bu kaynaklara ek
1 9 metre genişliğinde olacaktı. ikincil ar ldi .
�larak hükümet sübvansiyonu gündeme ge
terlerin 1 2,20 metre genişliğinde olmaları Orneğin, San1atya ve Balat'ta yangından yeni çık
öngörülüyordu. Bunlar, Sirkeci iskelesini ıruş mahalleterin acilen yeniden yapılması söz ko
nusu olup, masraflarda beklenmedik bir m aliyet
Babıclli'ye bağlayan Aziziye Caddesi, Babı
artışı göri.üünce hükümetin ı 8 67'de bu açığı ka
ili'den Divanyolu'na uzanan Mahmudiye p a t m as ı i s te n d i ( B BA, İ rade, D a h i l iy e , n o .
Caddesi, kuzey-güney eksenini oluşturan 4 ı 2 ı 6 ) . Bir ana arter veya hükümet binası söz
konusu olduğunda hükümet bütçesi devreye so
ve Divanyo l u ' n u Kadırga'ya bağlayan
kuldu. Ö rneğin, Babılli'nin duvarlarının yeniden
Kumkapı Caddesi ile Nuruosmaniye Ca yapılınası hükümetçe karşıJandı ( B BA, İrade, Da
mii'ni Mahmudiye Caddesi'ne bağlayan hiliye, no. 4ı216).
48
rak da 6 metre genişliğinde "yan sokak yen bu raporda ITK, gelecekteki projeleri
lar" geliyordu. 46 ni açıklıyordu. 1 866 raporunda yer alan
Topoğrafya ve mevcut binalar da plan en acil sonuılar çözüLnüştü. Komisyonun
lamayı e tkilemişti . Engebeli arazide yer başarısı 1 868 raporlll1da çok dal1a büyük
alan Sirkeci ve Cağaloğlu bölgelerinde ölçekli planlama projelerine girişilmesine
birçok amt eser, cami ve kagir bina vardı . yol açtı ve adeta bütün kent ITK'nin faali
Yeni sokalc düzeni, tarihi binaları korur yet alanına dönüşürken komisyonun so
ken aynı zamanda arazinin engebelerine mmlulukları düzenli bir ulaşım ağı kurul
de uymak zorunda kaldı . Örneğin arazi ınası amacının ötesine geçti . ITK başlıca
koşullarının dayattığı iki büyük kıvrım anıtların etı·afiru açarak ön plana çıkınaları-
Aziziye Caddesi'ne dahil edildi . Aziziye 111 sağladı. Önerilerden bir diğeri ise Aya
Caddesi'nin batısındalci Hamidiye Cadde sofya Camii ve Süleymaniye Külliyesi 'ne
si ve onunla kesişen diğer iki cadde, yan bitişik ahşap evlerin yıkılarak bu aıutların
gından kurtulan Mustafa Ağa Medresesi temaşasına engel olan tmsurların ortadan
ve iki küçük camiyi yıkımdan kurtaracak kaldırılması yönündeydi. 5 ı B u fikir o yıl
şekilde tasarlandı. larda Avrupa'da geçerli olan kentsel koru
Yol yapuruna paralel olarale altyapı inşa ınacılık kavranundan, özellikle de Hauss
atı da sürdürüldü. Mahmudiye, Nuruos ınaıın'daı1 ödünç alınmıştı. Haussmaım'a
m an iye ve Kumkapı caddelerinin altına göre, anıtlar diğer yapılardan soyutlandık
toplam 2 .660 metrelik kanalizasyon boru larında i htişam kazanı rlardı . 52 Hauss
su döşendi. 47 maıın'ın kuralları en katı şekilleriyle uygu
Komisyon ayrıca bölge sakinlerinin ev lanınamakla birlikte, Divanyolu'nun ge
lerini ve dükkWarııu tuğladan yapmaları nişletilınesi sırasında olduğu gibi, ITK ta
na yardımcı oldu. Daha önceki devirlerde rilii değeri olaı1 yapıların korunınasım he
sürekli yasaklanmasına rağmen ahşap inşa defledi . 53
atta diretilınesinin nedeni ekonomikti, zi Divanyolu'nun öngörülen genişliği 1 9
ra tuğla ve çiınentoya uygulanan vergiler metre ol duğundan, iki tarafında geniş
bu malzemeleri geniş kitlenin ulaşamaya- . çaplı yıkım çalışmaları gerekmekteydi. An
cağı kadar pahalı kılıyord u. B u sorunu cak İstaı1bul'un bu en eski ana arteri bo-
çözmek üzere, ITK tuğla ve çimento üre
ten bir fabrika kurdu ve evlerini yeniden 46 Ergin, age, ı, s. ı oo ı .
inşa etınek üzere tuğla ve çimento satın 47 age, ı , s . ı002.
alanlardan vergi alınmadı. ITK'nin fabri 48 age, ı , s. ı 002.
kasın dan almdığı takdirde, 1 00 tuğla, 1 35 49 BBA, İrade, Meclis-i Vala, no. 24866.
kuruşa, yani normal piyasadan 1 1 5 kuruş 50 Ergin, age, ı, s. ı002.
daha ucuza geliyordu. Çimentonun fiyatı 5ı age, ı, s. ı 006.
ise kantar başına 9 kuruştan 5 , 5 kuruşa 52 Haussınaıın ( ı 893), 3, s. 2 8 - 29 .
dü şürüldü . 48 Ö zel fabrikaların ürettiği 53 ITK'nin tarilli eserlerin konınması konusunda bir
duyarlılığı olmuşsa da bunu sistemli bir biçimde
tuğla ve çimentodan alın an vergiler de
yaptığı söylenemez. Amt korumasının sistematik
kaldırıldı. 49 Ulaşım maliyetlerini düşür bir düzene oturması elli yıl sonra gcrçckleşecekti.
mek üzere stratejik noktalardili yolların � 9 ı 7'de Müze-i H ümayun Müdürü Halit Bey'e,
yapı111111 a öncelik tanmdı . ITK'nin görü Istanbul 'tm ve imparatorluğtm sııurlan içindeki ta
rilıi eserlerin ve "pitoresk" mekfuılarm konınınası
şüne göre Sirkeci iskelesinin Aziziye Cad na yönelik bir komisyon kurması görevi verildi.
desi yoluyla Babıa.Ji'ye bağlanması, inşaat Başkentten başlayarak, mühendisler ve nıirnarlar
m alzemelerinin nakliyesini kolaylaştıra dan oluşan bu kanıisyan amt eserlerin bir envante
rini çıkaracak, onların korunma ve bakımına çalışa
caktı. 5 °
caktı. Amaç eğitici olduğu kadar nıristikti ( " Sa
1 86 8 Raporu: Bir önceki raporu izle- ıtve-garder... " [ ı 9 ı 7 ], s. 8 0- 8 ı ).
49
tantirrus Sütunu'nun tarihsel önemi üze
29) l900'lerde
Divanyolu. rinde fazla durmadıysa da, B atılı bilim
Yolun sağında adamlarının kentin Bizans geçmişi konu
kesilmiş sımdaki duyarlılıkları bu kararın alınışında
kubbesiyle
Çemberlitaş
komisyonu etkilemiş olmalıdır. 55 Anıtın
Hamarnı, çevresini açmak için sadece evler değil ba
.
Konstantinos zı dükkanlar, bir h anın ve Çemberlıtaş
Sütunu
(Çeınberlitaş)
Hamarnı'nın ( 1 5 8 3 ) bir kısım da yıkılmış
ve Atik Ali tı. 56 Çemberlitaş Hamarnı'nı n kesilmiş
Paşa Camii kubbesi ITK'nin Divanyolu'ndaki faaliye
görülüyor.
tinin işareti olarak günümüze kadar gel
miştir. Komisyonun önerisi on adet üç
katlı yeni ticaret merkezi kurulması yolun
daydı . Bu yeni dükkanlar "yakışıklı " ve
"nümayişli" bir çevre yaratacaklardı . 57
Çemberlitaş'ın karşısında yer alan Atik
Ali Paşa Külli yesi, 1 5 . yüzyıl klasik dönem
öncesi Osmanlı mimarisinin nadir örnek
lerindendir. İlk şekliyle külliye, cami, ima
yunca yer alan anıdarın çokluğu, bu çalış
ret, tekke ve medreseden oluşuyordu. Ca
maları zorlaştırclı ve ağır ilerlemesine ne
mi ve medrese anıtsal unsurlardı. Divan
den oldu.
yolu'na taşmaması için medresenin bir bö
Bir zamanlar elips şeklindeki Constan
lümü kesildi ve ayrıca kapısı geriye çekil
tinus Fonunu'nun merkez noktasını oluş
di. 58
turan Constantinus Sütunu (Çemberlitaş)
1 659'da inşa edilen ve medrese, kü
Hocapaşa yangınına kadar yoğun bir yapı
tüphane ve türbeden oluşan Köprülü Kül
laşmanın arasında gözden kaybolmaktay-
. ·ı· liyesi'nin türbesi Divanyolu'na taştığından
clı. Bu anıtın acıldı halini I ngı ız seyyah
söküldü ve genişletilen Divanyolu'na pa
Julia Pardoe, 1 839'da yazdığı seyahatna
ralel olarak bugünkü yerine yerleştirildi. 59
mesinde şöyle anlatır:
B öy l e l i k l e c a d d e n i n ö b ü r t a r a fı n d a
..
. . . arutın guze ili gı tamaıncı1 yok olm uştu r, zira
v .
1 840'ta inşa edilen I I . Mahmu t Türbe -
hemen birişi ğinde mi.itemadiyen çıkan yaııgınlarda si'ni tamamlıyordu.
.
enıne boyun a çatlanuştır ve etrafı na d jkkatle sarı J -
. .
mış çemberl er sayesınde ayak ta d u rab ilm ektedı r.
. 54 Pardoe ( ı 839), s. 1 18 .
Sütunun kaidesi on metre enillde olup, ınşası esna �
sında içine Kutsal Haç'taıl parçalar kon m uştur .kj 55 B u konularda 1 9 . yüzyılın başlarında çıkan eserler
bu sebeple mukad des bir ziyaretglli haline gelrruş- arasında J. Von Hammer'in Constantinopels und der
. .. ·
Bosporus ( Peşte, ı 822) ve C . Andreossy'nin Cons
tır. Ü nünden geçen her atlı atmd aıı merek d u.a' et-
V
meden geç mez. Ama Müslümarılaı·, sütıınun sag tMıtinople et le Bosphore de Trace ( Paris, ı 828) adlı
laın taş örgüsünün altu1da yataıl emaııetlerin yarat eserlerini saymak gerekir. ı 870'1erde yayımlanan
bazı eserlerin hazırlığı ı 860'1ı yıllarda başlanuş ol
·� tığı mukaddesiyatı fark etınezler, bu sebeple sütu
::E malıdır. Btmların arasında en bilinenleri şımlardır:
:z: nun her cihetiıu süfli ve çirm evlerle doldurmuş
u.ı P.A Detluer, Der Bosporus ımd Constantinopel (Vi
...J larmr. Bu eşsiz abideyi asar-ı atika tiryakjjeri aııcak
:z:
u.ı yana, ı 873); W. Salzenberg, Altchristhichte Bau
N bir cepheden layıkıyla temaşa edebilirler. 54
•::> denkmaler von Constantinopel (Berlin, ı877); F.W.
c
:z: Unger, Q;teller der Byzantinischen ICunstgeschichte
::ı 1 865'te Hocapaşa yangınında çoğu ya
:z: (Viyaı1a, ı 878).
::ı
"'
::ı
nan bu "süfli" ve "çirkin" evlerin geri ka- 56 Ergin, age, ı, s. ı 007.
:.<
c 29 lanı da yıkılarak sütunun çevresinde üçgen 57 age, ı , s. ı 008.
ı:ı
so
At Meydanı'nın kuzey sının, bir diğer tın vereceği türdendi . Paşa, gelenekçi mu
30) Ayasofya'mn
1 5 . yüzyıl yapısı olan Piruzağa Camii 'ne haliflerine, bu yapılan hayırlı işlerin kesin kubbesinden At
sonradan eklenen bazı binalar tarafından likle ölülerin ruhwm şad edeceği cevabını Meydaru'nın
30 kapatılmıştı . Bu binalar yıkılarak, Divan verdi. 62 Sadrazarnın onayıyla, Atik Ali Pa göri.iııiişü,
l900'1er. Sağda
yolu ile ( bu tarilıte artık iftiharla "cadde-i şa ve Sinan Paşa hazİrelerinin bir kısmı Divanyolu'nun
cesim" tabir ediliyordu) At Meydanı'nın Divanyolu'na dallll edildi. başlangıcı ve
daha bariz bir noktada kesişmesisağlan 1 869 Raporu: İstanbul şehremini ve Firuzağa Camii,
ön planda yeni
clı. 60 Ayru zamanda Piruzağa Camii de or ITK' nin belki de en etkili ismi Server ekilmiş ağaçlarıyla
taya çıkarıldı. Efendi bu üçüncü raporu bizzat yazmış Ayasofya Meydam
Çok tartışma yaratan bir uygulanıa da tı. 6 3 Şehremini, o zamana kadar ITK'nin göri.üi.iyor.
yol açmak uğruna hazirelerin tahrip edil tamamladığı projeleri anlatınış ve gelecek
mesi oldu. Hazireler, cami ve ki.illiyelerin te yapılması öngörl.Uen işleri haritada işa
bir parçası olduklarından kentin her yerine ret ederek sıralamıştı. 64 Bir kez dalıa "tan
dağılmışlardı ve çoğu malıailelerin ortasın zimat-ı belediye" , komisyon tarafından
dayclı. Kent dokusumın düzenlenmesi ka
rarı beraberinde kaçınılmaz bir ikilemi ge 60 Ergin, age, 1 : 1 009.
sı
İstanbul tarafında ise, düzensiz bir yapı
blokunun yıkımı ile Divanyolu B eyazıt
Meydanı'na bağlanmış ve böylelikle Di
vanyolu'nun genişletilmesi projesi tamam
lanmıştı. Düzenlenmiş şekliyle Divanyolu
yaya kaldırımları olan bir araba yoluydu;
Server Efendi'nin mutlu ifadesiyle, "aynen
Avrupa şehirlerinde yapılan usul ü zere"
düzenlenmişti . 67 D ivanyolu'nun doğu
ucunda Ayasofya'ya bitişik binalar yıkılıyor
ve önünde bir meydan oluşturuluyordu. 31
Server Efendi'nin en az önem verdiği
konu ise yol yüzeylerinin tamiriydi. Her
ne kadar yanınış mahallelerde yolların içler
belirlenen genişletme ve güzelleştirme il acısı halinden söz etse de tam olarak han
3 1 ) Ayasofya
Meydanı, 1 9 1 0 keleri ile uyum içinde olmalı ve aynı he gi bölgeleri kastettiği aniaşılamamaktadır.
civarı. defleri gözetmeliydi. 1 869 Raporu'nun genel havasından anla
Bu raporla daha önceki raporların ara şılan, ITK'nin başlıca hedefinin Avrupa
sındaki başlıca fark, Hocapaşa yangııunın üslup ve beğenisine göre kente amtsal bir
sözünün dahi edilmeyişidir. RapQrun ken hava vermek olduğuydu. Yangından zarar
dine koyduğu ana hedef, "İstanbul'un gü gören malıalldere hizmet götürmek ise
zelliklerine güzellik katmak"tı. Haliç'in ikincil bir amaçtı. ITK, Hocapaşa Mahal
kuzey yakasında yapılması gereke rılerle ra lesi'nin yerıiden inşası yerine, artık yüksek
poruna başlayan Server Efendi için, Hoca prestijli semtlerde Avıupai arterierin yapı
paşa yangını ve bölgesi artık geride kal mını hedefliyordu. Yaklaşık bu tarillierde ,
mıştı . 1 869'da, komisyon dağıldı. 68 Buna rağ
men, 1 86 5 ile 1 869 arasındaki dört yıl 1 9 .
Dolmabahçe ve Çırağan sarayları böl .
yüzyılda Istanbul'un şahit olduğu e n yo
gesinde yol şebekesi daha önceden ıslah
ğun kent planlaması dönemiydi. ITK Ha
edilmişti . Ancalc, padişah Dolmabahçe'ye
liç'in iki yakasında başlıca arterleri oluştur
taşııunca Tophane yamaçlarındaki yolların
muş, en önemli amtların çevresini açmış
düzenlenmesi aciliyet kazandı . Ayrıca,
ve geniş çaplı altyapı çalışmalarnn tamam
Server Efendi Dolmabahçe Camii'nden
lal11lş tı. 69 Islahat-ı Turuk Konıisyonu' nun
Kabataş'a kadar salıili izleyen 1 5,20 metre
hizmetlerinin izleri bugünün İstanbul'un-
genişliğinde bir yol yapı1111 nı önerdi. Bu
düzenleme ile rıhtl1111 kullanan kayıkçılar
65 BBA, İrade, Dahiliye no. 4 ı 2 ı 6.
Çırağan Sarayı yakııunda yeni bir mekana 66 Ergin'e göre bu Boğazkesen Caddesi'dir (age, ı ,
taşınacak ve böylece "nefı.s ve cüsam bir s . ı o ı4).
bahçe" yaratılacaktı . 65 Server Efendi'nin 67 BBA, İ rade, Dahiliye no. 4 ı 2 ı 6. Server Efe n
eti'nin kafa yapısı b u tanımda açıkça görülmekte
Haliç'in kuzey yakasım ilgilendiren son
dir. Server Efendi St.Petersbu.rg ve Paris Sefaretle
projesi ise Tophane'den Avusturya Sefare rinde ı 854 ilc ı 859 yıllan arasında görev yapmış
ri'ne giden yolların genişletilmesiyle ilgi ve bu kentlerin kabuk değiştirmesini yerinde izlc
mişti ( Rosentl1al [ ı980], s. ı46).
liydi. Server Efendi'ye göre, sahilden Pe
68 Ergin, age, ı, s. ı o ı 3 .
ra'ya uzanan bu güzerglli, İstanbul'a ge
69 İ stanbul'un ayıu ölçekte bir kent planlamasııu gör
lecek yabancı bir ziyaretçinin ilk izienim mesi için ı950'leri beldemesi gerekecektir. Ancak
leriıli oluşturacağından özellikle öne mliy bu dönemde yapılanlar dal1a kapsamlı bir bütçe sa
yesinde gerçekleştirilmesine karşın, tarihi dokuya
di. Batılı gözlere hoş görünmek, böylelik ve kent topoğrafyasma çok dal1a boyrat ve acıma
le bir tasarım kriteri oluyordu. 66 sız bir anlayışla yaklaşılmışnr.
52
3 2 ) 1 870 Pera
yangınının
yayıldığı alan
(alttaki harita).
da dahi görülmekte ve tarihçi Osman Nu 1 870 Pera Yangını ve Nazım Plan
ri Ergin'in tartışmalı saptaması olan "Ho Haziran l 870'te, Pera'da "harik-i ke
capaşa Yangıru İstanbul'a felaketten ziya bir"de üç binden fazla bina yandı. Taksim
de saadet getirmiştir" ifadesini bir anlam civarındaki . Feridiye Sokağı'ında bir evde
da doğrulamaktadır. 70 çıkan yangın, güçlü rüzgarın etkisiyle batı-
ya doğru yayılarak, Tarlabaşı, Taksim ,
Cadde-i Kebir ve Galatasaray semtlerini 32
tahrip etti. 7 l
Metin yarattığı sormılara çözüm btılma-
ya çabalayan hükümet, mühendis ve ınİ
marlardan oluşan bir komisyon kurarak, bu
semtin yerıiden inşası için en verimli yön
temleri saptamaya girişti . 72 Komisyonun
ilk ürünü çok iddialı ve mali açıdan gerçek-
çi olmayan bir "yeni şehir" ( nouvelle ville)
projesi olmuştur. 73 Tasarlanan proj ede
yangın yerlerinde caddeler, geniş meydan
lar, tiyatrolar ve oteller gibi modern yapılar
öngörülüyordu . Uygulanunın gerektirece
ği devasa yatırımları göze alamayan hükü
·�
met, projede değişiklikler talep etti . Ko
misyon tarafından hazırlanan ikinci projede 3 3
�
,p
A
anıtlar ve meydanların pek çoğundan vaz-
�
vı
70 Ergin, age, 1 , s. 1 3 1 0 . �
o
71 age, l , s. 1 3 1 4. A
f-<
72 Rosenthal, age, s. 1 8 6 . z
73 Bu planı Başbakanlık Arşivi'nde bulamaclım. �
53
34) 1 8 50
Ayvansaray
Planı.
35) 1 870
Ayvansaray
Planı.
54
36) 1 850
Samatya
Plaıu.
37) 1 870
Samatya
Plaıu.
55
nan planlama çalışmaları, yangından etki
lenmemiş ana arterierin ve sahil şeridinin
.ı.:
38) Beşiktaş'ta "'1.
,
80 age, l , s. 1 322.
çok daha düz ve geniş yapılmış, ancak 81 BBA, İrade, Medis-i Vala, no. 22333.
parsellerin ölçü ve biçimleri değişmemişti . 82
vo n
Yaya kaldırımları ilk defa l 8 39'da He1 � uth p,y-
. nı ) .
.
... .ı..
.
semtti . İzdihamı önlemek ve polis deneti ...
. .
.
. . .. . ·�
mirıi kolaylaştırmak için Altıncı Daire'ye . ·. '
ması düşünüldü. 86 Osmanlı başkentinde 85 BBA, İrade, Meclis-i Vala, no. 2 1 687.
86 Bu tasarının ilk izlerini 1 8 5 3'te mezarlık ların
t ü r ü n ü n i l k ö rn e ğ i o l a n Taksim
kent dışına taşınmas ı tawşma sında görüyor uz
Bahçesi'rıin tamamlanması beş yıl sürdü. (bkz. Irade, Hariciye, no. 4665 ) .
Pera sakinlerinin bu çok reklamı yapılan 87 BBA, İrade, Dahiliye, no. 40886, 4229 1 .
tenezzüh sal1asının biririlmesi için Altıncı 88 Le Moniteur Oriental, 17 Temmuz 1 899.
40 Daire idaresine yaptıkları baskı sonucu 89 De Amicis ( 1 896), ı , s. 97.
Galata'nın yoğw1 dokusu içinde ulaşırnı
kolaylaştırmak amacıyla, 1 863'ten itibaren
Galata Surları ( Kule hariç) yıkıldı ve kaza
nılan alanlar o dönemin Avrupa kentlerin-
de benzerleri görüldüğü gibi geniş cadde-
ler oluşturmak veya var olanlan genişlet
mek için ktıllanıldı. Birinci bölümde de gö
rüldüğü gibi Galata'nın bir Ceneviz mahal-
lesi olara!< bağımsızlığı, 14. yüzyılda Azap
kapı-Şişhane-Galata Kulesi-Tophane hattı-
nı izleyen surların yapılmasıyla vurgulan
nuştı . 93 Oysa 1 840'lardan sonra Galata'nın
büyümesi ve Pera'nın gelişınesi nedeniyle, 4 1
surların varlığı bu iki işlek semt arasındaki
ulaşımı büyük ölçüde zorlaştırıyordu.
1 863 tarihli bir iradede surların yarar
sız ve engelleyici konumu üzerinde duru-
1-lıyor, yıkılınaları emrediliyor ve yıkım sı
rasında elde edilen malzemenin ve arsala
rın mezat yoluyla satılarak belediyeye hatı
rı sayılır bir gelir getireceği savunuluyor
du . Ayrıca, surların yıkımından kazanıla
cak arazi, yolları genişletmekte ve çok ih
tiyaç duyulan yeni binaların yapımında
kullarıılacaktı. 94 Yıkım kararı Pera halkı ta
rafindan onaylandı. journal de Constanti
nople'a göre ( 1 864) surlar yıkılınca Galata
"modern bir görünüşe" (physionomie mo
derne) kavuşacaktı.95
Surların yıkımı l 865'te tamamlandıktan
4 1 ) Galata parkta her öğleden sonra müzik çalı�, İs sonra Altıncı Daire bir dizi yeni yol öngör- 42
surlarında bir tanb ul'a turneye gelen Fransı z ve !talyan dü. 96 Batıda, Galata Yenikapı Caddesi ve
kapı. topluluklan operetler oynarlardı.
Parktaki bu atmosferi polis gayet al1lak 90 La Turquie, 1 3 Mayıs 1 890 ve 7 Ocak 1 87 5 .
dışı bulmuş olm alı ki, Müslü man kadınla 91 Ergin ( 1927), s. 40.
58
Şişhane Sokak, kuzeyde B üyük Hendek
97 Joı$rnal de Coııstantirıople, l O Mayıs 1 865 ve 2 1
Sokak ve doğuda Boğazkesen Caddesi sur Mayıs 1 865. İstanbul'un batı sınırını belirleyen
hattı üzerine yapıldı. Şubat 1 865'te Mum Teodosios Surları'ıun yıkılınası birkaç defu önerii
diyse de gerçekleşmedi. 19. yüzyıla gelindiğinde
hane Caddesi civarındaki surlar yıkıldı ve surlar harabe halindeydi. Yüzyıllar boyunca gerçek
Journal de Constantinople'un tabiriyle, leşen bölük börçük tamirat çalışmalan artık hiçbir
Galata'nın "en pis sokağı", "en güzelle pratik değeri kalınamış surları korumaya yetmiyor
. du. 5. yüzyılın surları, modern çağın muhasara
rinden birine" dönüştüriUdü; fahişeler sü tekniklerine karşı koyamazdı. 1 84 1 tarihli irade, bu
rüldü, eski püskü ahşap evler yerlerini tuğ konudaki genel belirsizliğin iyi bir örneği olarak,
smların bir kısmının tanıi.re muhtaç olduğunu be
la evlere bıraktı. Journal de Constantinople lirtmekte, ancak konunun araştırılmasını eınret
M umcular Sokağı'ndaki minarderin "pi mekten öteye girmemektedir. (BBA, İ rade, Dahili
toresk bir h ava"sı olduğunu anlatırken ye, no. 2 1 80 ) . Daha radikal bir çözüm öneren
Sadrazam Mithat Paşa, 1 872'de smlarm yıkılması
manzaradaki Şark unsurlarına dikkat çeki nı önerdi. Çağdaşlaşma merakı bilinen Sultan Ab
59
Bir kez daha, sarayları birbirine bağla
yan Boğaz - Dolmabahçe - O rtaköy h attı
üzerinde dumldu. 101 Bu dönemde, II . Ab
.
diUhamid'in başlıca saltanat merkezi olan
Yıldız Sarayı önem kazannuştı. Dolayısıyla
yol tamiratı ve düzenleme çalışmaları Yıldız
Sarayı ve Ortaköy bölgesine kaydırıldı ) 02
Aynı dönemde Ortaköy Deresi kurutuldu
ve üzerinden yol geçirildi J 03
Yapılan işler bu projelerle sııurlı kaldı;
Abdülhamid'in saltanat dönenli hayal gü
cü açısından zengi n , ama uygul am ada
yoksuldu. (Beşinci bölümde göreceğimiz
gibi en iddialı ve ütopik başkent tasarımı
projeleri bu dönemde üretilmişti . ) Kentin
güzelleştirilmesi ve düzenleme çalışınaları
.
Abdi Uhanıid'in uzun saltanat döneminde
ihmale uğramıştı. Kenti güzelleştirıneye
yönelik birkaç cılız teşebbüsten biri 1 878
ile 1 888 arasında şehremini olan Mazhar
Paşa'nın Beşiktaş'ta ve Divanyolu'ndaki
başlıca yolların ağaçlandırılmasını eınret
mesidir. 1 888 ile 1 904 arasında şehremilli
olan Rıdvan .Paşa döneminde ise yol ya
pım çalışmalan bazı merkezi güzergahla
rın döşenmesinden ibaret kalınıştı . l04
60
yüz yüze gelinir. Başlıca yollar ya denizi nınlarda suyla yayalar arasında parmaklık 44) l900'lerde
izle rler ya denize inerler; ayrıca H aliç'.in yoktur. Eminönü
iki yakasındaki tepelerden muhteşem deniz insanla denizin bu ilişkisi İstanbul 'un Ruhtımı. Arka
planda Yeni
ma nz ara lar ı görünü r. 1 9 . yüzyıl plancılanna bir hedef daha ver
Cami, sağda ise
Deni z İstanbul sakinlerine güzel man mişti. Sahil şeridinin temizlenmesi ve dü Galata Köprüsü
z a r a l a r s u n m akla kalmayıp, elverişli ve zenlenmesinin üç ana nedeııi vardı. Birin görülmektedir.
zevkli ulaşım imkanları da yaratır. Ayrıca cisi, artan deniz trafiği ve ticareti düzenli
deniz başlı başına bir mesiredir, kent sa rıhtımlara ihtiyaç doğurmuştu . Yabancı
kin l e ri işe geliş gidişlerinde bir vapurun deniz nakliye şirketleri sık sık sefaretleri
güvertesinde, hem temiz hava almak hem aracılığıyla belediyeye nhtımları yeniden
güzel manzara seyretmek imkanı bulurlar. yapması için baskı yapıyorlardı. İkinci ola
Aynı zamanda deniz bir pazar yeridir, de rak, kamu sağlığına zarar veren koşullar
niz mahsullerinden zerzavata ve giyim ku . ortadan kaldınlmalıydı . Üçüncüsü, kentin
şama dek birçok mal kayıklardan salllideki imajının düzeltilmesi gerekiyordu. Sahil
m üşteriye satılır. Deniz kenarındaki kaldı- şeridi , dü zen tutkunu Osmanlı elitinin
61
Tophane salıilindeki kahveler ve metruk
bir bahçe istimlak edilerek geruş bir sahil
boyu yaratıldı. Bu yeru rıhtım meydaruna
inşaat yasağı getirilirken, gerekçe olarak
çevredeki deniz trafiğiilin geruş, açık alan
lara ihtiyaç duyduğu belirtiliyordu. 1 09
l 8 5 5 'te yabancı sefaretlerden gelen
baskılar üzerine iskdelerin ve lımanın ye
nilenmesi için çalışma kararı alındı. Lima
nın bir haritası çıkarıldı ve deniz seyrüse
feriru düzenleyen bir kararname hazırlan
dı . Amaç harp gernileri ve ticari genllierin
yaıu sıra şelur hatları vapurlaı·ına kolaylık
sağlamaktı. l l O l 8 5 l 'den sorıra düzenli şe
gözünde, çok düzensiz, çok pisti, bir
45) 1900'lerde mr hatları vapur seferleriniıı yapılmasının
Tophane ile utanç kaynağıydı.
sahil şeridillin düzenlenmesine büyük kat
Karaköy Burada söz konusu olan salul şeridi, İs
arasındaki kısı olmuştu. Bu tarillierde Boğaz köyleri
rıhtımın tanbul tarafmda Sirkeci'den Balat'a kadar, ne yeni iskeleler yapılmaya başlandı . Be
yeniden Galata tarafinda ise Azapkapı'dan Topha şiktaş ve Dalınabahçe semtlerinde yol ya
düzenlenmiş ne'ye kadar uzanan ve içine limanı da alan pıım projelerine paralel olarale yürütülen
görünüşü.
bölgeydi. Bu bölge eski ahşap rıhtımlar, çalışmalarda, Daimabahçe Sarayı' nın ta
dükkfuılar, hanlar ve depolarla işgal edil mamlanmasından sonra Dalınabahçe ve
mişti. l 0 5 Gümrük daireleri Tophane ve Beşiktaş'ın rilitımları düzenlendi. Beşiktaş
Sirkeci'deydi . l 840'lardan sonra gelişen rıhtımı 1 8 5 7 ' de tamamen yenilenirken
dış ticaret ve artan nüfus, deruz trafiğinin Dalınabahçe rıhtımı l 864'te yapıldı. l l l
olağanüstü fazlalaşmasına yol açmıştı. Eski İstanbul yakasında ise Sirkeci'den Emi
44 nhtımlar, giderek artan hacimdeki tic� ri nönü'ne, G�ata Köprüsü'nün güney aya
malın nakline ya da kent sakinlerilUn Is ğına kadar olan bölge, birkaç defa tamir
tanbul Galata Üsküdar ve Boğaz'ın köy- görmüştü . Örneğin, Eminönü rıhtım ı
' '
leri arasındaki gündelik gidiş geliş trafiği- l 848'de geniş kapsamlı yenilerneye tabi
ne cevap veremez hale gelmişti. l 06 tutulurken , Sirkeci'deki Yalıköşkü mevki
Sallli şeridillin düzenlenmesi çalışmala inden, Eminön ü ' ne kadar olan kesim
rııun eşgüdümlü biçimde yürütülmesi için l 8 58'de büyük ölçüde yemden düzenlen-
ilk tasarı l 879'da ortaya atıldı. Bu tarih
ten önce tamire muhtaç olan iskeleler
10 5 Manu·an ( 1962), s. 93-94.
gündeme geldikçe padişah emirnameleriy 1 06 Deniz araçlarının sayısındaki artış için bkz. Dör
le tamir edilirlerdi. Doğal olarak en kala düı1cü Bölüm.
balık noktalar en çok ilgi görürdü. Örne 1 07 BBA, İrade, Medi-i Vala, no. 2849, 4276; Dal1i
ğin, sakinleriıle göre tam bir harabeye dö liye, no. 9676, l 040 l .
nen Karaköy nhtımı l 848'de tamir edil 1 08 1 8 56'daki kapsamlı inşaat çalışmaları için bkz
BBA, İrade, Dahiliye, no. 23807; ayrıca 1 86 0
mişti . Karaköy'de Gümrük İdaresi'llin ilı B BA, İ rade, Meclis-i Vala, no. 1 9 27 1 ; 1 86 1 ,
tiyaçlarıru karşılamak üzere l 849'da ilave B BA, İrade Meclis-i Vala, no. 20480; 1 87 2 ,
bir rıhtım yapıldı , l 07 Bu tarihten itibaren BBA, İrade, DaiUliye, no. 4 5 1 8 8 .
gümrük rıhtımı düzenli bakım gördü. 1 08 109 BBA, Cevdet, Belediye, n o . 3789; İ rade, DaiUli
ye, no. 7404.
Bazı durumlarda nhtım yapımı parça 1 10 BBA, İ rade, Meclis-i Vala, no. 1 4236.
parça inşaat olmaktan çıkıp bir kent tasarı l l l BBA, İ rade, Dahiliye, no. 2 5 1 48, 35 3 1 1 ; Cev
mına dönüşmüştü . Örneğin, l 846'da det, Belediye, no. 1 775.
62
46) 1 900
yılında Haliç
köprüleri
arasındaki
sahil şerid.i.
di. B u şeridin yeniden yapılmasıyla yetinil Bir başka Fransız, Marius Michel'e
meyip, gümrük idaresi için büyük, taş bi ( Osmanlı vesikalarında Mişel Paşa olarak
na lar yapıldı. 1 1 2 geçer), l 879'da salili şeridinin yenilenme
l 863'te belediye özel mülkiyetteki rıh si karşılığında bu rıhtımlardan geçen nav
tımları kapsayan bir nizarnname çıkardı . lwıdan alınan vergiden belli bir yüzde ala
B u nizamnameye göre deniz kenarında cağı 75 yıllık bir imtiyaz verildi. 1 1 5 Her ne
arazisi olup, rıhtım yapmak isteyenler Na kadar Galata'nın yumuşak toprağı inşaat
fıa Nezareti'nden izin alacaklardı. Bu tür çalışmalarını bir hayli yavaştattıysa da,
inşaata ancak "umumi menfaate" zarar ve Mişel Paşa'ya l 890'da bir ikinci imtiyaz
r i l m e di ği duruml arda izin veri le cekti . verildi . Bu sefer hükümet, Mişel Paşa'yı
Kentin bayındırlığına özel katkıları teşvik on sekiz ayda bir şirket oluştlU·arak, çalış
amacıyla, özel mülkiyerlerindeki rıhtıınla malarını 1904 yılından önce tamamlaması
rın bir kısmııu kamuya açanlara vergi mu için teşvik ediyordu. Mişel Paşa'yla yapılan
afiyeti tanınacalctı. l 1 3 B u girişim, sal1il şe anlaşma İstanbııl tarafında Sirkeci ile Un
ridinin kamu kullanımı amacıyla düzen kapanı arasını, Galata tarafında ise Topha
lenmesind e ilk adımdı. ne ile Azapkapı arasındaki şeridi kapsıyor
du . Buna karşılık şirkete seksen beş sene
Tünel inşaatını gerçekleştiren Fransız
müddetle bu bölgedeki iskdelerin ve de
mühendis Eugene Henri Gavand, l 8 76'da
Marmara boyunca salıili deldurarak rıh poların inşaat ve ktillanım imtiyazı verili
yordu. Şirketin sorumluluklarına, sahil bo-
tırnlara 2 .200.000 metrekare alan kazan
dırmayı önerdi. Buna ilaveten, batıda Ye
1 12 BBA, İrade, Dahiliye, no. 1 0 1 97· Meclis-i Vala
dikııle'den doğuda Topkapı Sarayı Bahçe no. 1 69 1 0, 1 7477; ]oımıal de Co�ıstantinople 2 B
si'ne kadar uzanan 2 . 760 metrelik bir rıh Ekim 1 864.
tım yapm ayı teklif etti . Bu iddialı, fakat 1 1 3 "Boğaziçinde ve İdaresi Doğrudan Doğruya Dcr
saadet'te Murcbbar Olan Sevahilde Müccddcdcn
gerçekleşmeyen proje, dal1a da abartılı bir
Yapılacak Rı htımlar Hakkında Nizanıname" '
projenin, İstanbul ve Galata'ya geniş çaplı Diistı�r, cilt 2, maddeler 1 ,4,9, s. 537-538.
metroyu getirmeyi tasarlayan genel planın 1 1 4 Erinç ( 1 968), s. 7, 50.
bir bölümüydü) 1 4 1 1 5 Bilge ( 1 949), s. ı .
63
47) İstanbul
yarımadasında
yeniden
düzenlenmiş
""
mahalleler.
M A R MA R A D ENiZi
yunca raylı ulaşımı tesis etmek de katıldı. camiasında Mişel Paşa'nın şirketinin çalış
Burada Traınvay Şirketi'yle birlikte tram maları çok sıcak karşılandı. Bir gazetenin
vay ve omnibüs işletilecekti . 1 1 6 dediği gibi :
Bu anlaşmayla birlikte imar ve kent ta Rıhtımların yapılması Galata ve İstanbul'da,
sarımı konusu nda yeni kararların alınması [ Haliç'in] iki yakasında büyük güzergahların açıl
gerekti . Yeni rıhtımlarla meskun alanlar ması demek olacak, bLmLm da halk sağlığı açısmdan
büyük faydalan görülecektir. Scyrüsefer kolaylaşa
arasında 20 metrelik bir şerit olac aktı . Bu
cak, ticaret luzlanacak, kaçakçılığa m ani olunacak . . .
şerit ise üçe bölünecekti: 3 metrelik yaya gayrimenkul kıymetleri artacaktır . ııo
kaldırı rnı, 9 metrelik araba yolu ve rıhtıma
bitişik 8 metrelik bir yükleme alanı . l 1 7 Bu Mişel Paşa'nın şirketi inşaatlara 1 892'
proje kamu yararı na yapıldığından, şirketle
mülk sal1ipleri arasında çıkacak ihtilaflarcia 1 16 "Dcrsaadet Rıhtıınları İ mtiyazına dair Mukavclcna-
istimtak kanunu uygulan acaktı . l 1 8 B una ınc" maddeler 1 ,2, Ergin, ( 19 1 4), 3, s. 595 - 596.
1 17 "Dcrsaadet Rıhtınılan", madde 3, age, 3, s. 596-597.
karşılık şirket yeni yapılan yollar, rıl1tımlar
1 18 "Dersaadet Rıhtımlan", madde 6, age, 3, s. 598- 599 .
ve iskdelerin bakımını üstlenecekti. 1 19
1 1 9 "Dersaadet Rıhtıınları" madde l l , age, 3, s .
Ticaret gelirleri ve toprak rantlarının 606 -607.
artmasını bekleyen İstanbul'un Avrupalı 1 20 La Tı�rquie, 1 3 Kasım 1890.
64
de başlad1. Galata tarafina öncelik tanmdı 48) İstanbul
ve 1 89 5 sonunda buradaki çalışmalar ta yarımadasında
mamlandı . Tophane ile Karaköy arasında çarpık bir
sokak.
7 5 8 metre uzunl uğunda bir n h tım ve
4 5 gümrükler için birkaç yeni bina inşa eclil
di. l 2 l Yolun gümrük binalannın önünde
ki kısmı 280 metre u zunluğunda ve 1 9
metre genişliğindeydi . Rıhtımın önündeki
kısmı ise 8 metre genişliğindeydi ve güm
rük binalarııun arkasında geniş bir beton
alan buhuunaktaydı. 122
İstanbul tarafmdaki rıhtırnın yapuru da
ha uzun sürdü . İ nşaat 1 894'te başladı,
1 9 00 yılında bitti . Sirkeci'den Eminö
nü'nde Galata Köprüsü'nün ayağına kadar
370 metı·eWc bir rıhtım yapıldı. l 2 3
1 890 imtiyazına göre Mişel Paşa'nın
şirketi H aliç'in iki köprüsünün arasında iki
yakada da rıhtıınlar yapacaktı . Bu bölge
de, toprağın yumuşaklığı, h a fif sanayi
atölyelerinin ve muhtelif gıda maddesi is
kelelerinin yoğunluğu nedeniyle büyük
zorluklarla karşılaşıldı. Şirket bu denli zor
riyle şirketin arasında bir ilıtilaf çıktı; mü
bir işe girişıneye istekli olmadığından,
hendislere göre "ldgir" tanımın a sadece
1 897'de hükümet Haliç'teki iki köprünün
tuğla veya taş binalar giriyordu . Mişel
arasının nhtımlarla bağlanması projesini
Paşa'nm şirketi ise, Amerika ve Avrupa'da
erteledi . l 24 Daha sonraki tarihlerde bu
1 880'lerden beri başarıyla kullanılan beto
46 rıhtımları düzenlemeye yönelik birkaç cılız
narme malzemede diretti. İki yıllık bir tar
girişim görüldü. Örneğin, 1 902 'de tapu
tışmadan soma, 1 907'de taraflar betonar
kadastro idaresinden ve Şehremaneti'nden
me malzemenin kullanılmasında anlaştılar.
dört kişilik bir heyet, Haliç salıillerinde iki
İnşaat üç yıl sürdü ve nihayet 1 9 1 0'da bit
köprü arasında bir teftiş çalışması yapmak,
ti. Galata'da, yalın neoklasik üsluptaki çok
izinsiz yapıları ve rılıtımları yılcmakla gö
katlı yeni iş hanları ve ambarlar 7000 met
revlendirilınişti . Birkaç ay soma, Ticaret ve .
rekarelik bir alanı kaplıyordu. Istanbul ta
Nafia Nezareti'nin baş mühendisi Monsi
rafinda ise bu alan 1 3 .436 metı·elcareyi bul
eur Leclerq'in ve mimar Vallaury'nin de
uyordu . Ancak, Galata tarafinda yapılan bi
dalıil olduğu bir başka konıisyon, tasarla
naların maliyeti İstanbu l tarafındakilerin iki
nan işin maliyetini çıkaracak, ancak daha
katı olmuştu . Galata'd a inşaat masrafı
ileri adımlar atılmayacaktı . 1 2 5
Mişel Paşa'ya 1 890'da verilen imtiyaz
1 2 1 Büge, age, s. 9.
uyarınca şirket, Haliç'in iki yakasında güm
1 22 The Levaııt Hcrald, 3 1 Aralık 1 894.
rük binaları, depolar, ambarlar ve yönetim 1 23 Bilge, age, s. l O; Le Monitcur Oriental, 1 6 Şubat
binaları yapacaktı. Ancak, hükümet mü 1 900.
hendisleri bu plarıları ve yapı tekniklerini 124 Bilge, age, s. 1 3.
onaylayacaldardı . Bütün binalar kagir ve 1 25 Le Moniteıtı· Oriental, 2 5 Ağustos 1 902 ve 29
Ekiın 1902.
"heyet-i mükemmeliye" içinde inşa edile 126 " Dersaadet Rıhtımları" madde 22, Ergin age, 3,
cekti) 26 Bu konuda hükümet mühendisle- s. 70 1 .
65
de sürekli karşılaşılan "ıslal1at", "tanzimat",
"tanzifat" "tevessü", "heyet-i muntazama"
gibi terimler Hausmarın'ın Paris'teki uygu
lamalarını, yani "düzenleme" ( regularizati
on) kavramını karşılıyordu. 128
Araştırma konumuz olan yetmiş yıllık
zaman diliminde henüz gelişme aşamasın-
da olan Galata yakasına nazaran, yangınla-
rın daha sık ve nüfusun daha kalabalık ol
duğu İstanbul yakasında düzenleme çalış
ınaları kent dokusunda daha radikal deği- 47
şimiere neden oldu. İstanbul tarafinda bazı
labirentvari mal1alleler daha düzenli bir ya- 48
pıya kavuşmakla birlikte, dal1a önce de be
lirtildiği üzere , bu mahallelerin ölçekleri
1 . 242 . 797 Frank iken İstanbul tarafında çok değişınedi ve kentin diğer bölgeleriyle
620 . 000 Frank' tı . l 27
49) İstanbul
yarımadasında bağlantılan pek kurulmadı . D üzenli ada
Görüldüğü gibi, Tanzimat sonrası İs cıklar oluşturuldu, fakat mahalle sakinleri
düzenlenmiş
tanbul'unda kent planlaması, önce zaman nin yaşam biçimlerinde önemli değişiklikle-
bir sokak ve
olarak da yeni gelişmekte olan gözde ma İskan biçimi, ölçeği, hatta yapı teknikle
halldere ulaşım sağlama zorunluluğu tara ri değişmeden kaldı . Örneğin, kagir inşa
fından belirlenmişti. Yangınların yerle bir atın l 8 30'lardan itibaren teşvik edilmesi ve
ettiği alanlar, ihtilaflı yıkımiara yol açma l 882'de yasalaşmasına karşın , sakinlerinin
dan istimtak işlemlerini kolaylaştırıyordu. maddi durumları kagir inşaatı kaldırama
Yeni projelere egemen olan zihniyet, yan "değersiz" veya kenar mahalleler bu
düzensiz sokak örüntüsüne düzen getir yükümlülükten muaf tutuldular. 1 29 Ancak,
mekti. Burada pratik bir mantık gündeme Ebniye Kanunu'nun bu maddesi daha ge
geliyordu : Yangın öncesi dokuda çok zor niş bir uygulama buldu; 1 89 8 tarihli bir
olan yangın önleme ve polis denetimi , padişal1 emirnamesinde görüldüğü üzere,
bağlantıları iyi yapılmış bir sokak dokusm1- Yıldız Sarayı civarındaki Kılıç Ali Paşa Ma
da çok daha kolay olacaktı. Ayrıca, geniş, hallesi gibi kentin "şerefli" veya ((değer
yeni sokaklarda altyapı çalışmaları çok da li" 1 30 semtlerinde de ahşap inşaata izin ve-
ha kolay ve ekonomik olarak yürütülecek
ri. Ama hepsi bununla sınırlı kalmıyo rdu.
1 27 Bilge, age, s. 34-36.
1 28 Choay ( 1 969 ), s. 1 5- 1 9 .
· Batılılaşmış Osmanlılar artık Avrupa'yı ta
nınuşlardı. Avrupa başkentleri nin yeniden
1 29 "Ebniye Kanunu" ( 1 882), maddeler 7 9 v e 80,
Düstıtr, cilt 4, s. 1 05 1 . Bu uygulama neredeyse
yaratılmasın ı takdirle izlemişler, kendi baş her yangından sonra ahşap ev yapuruna izin veril
kentlerirıiı1 de Avrupa başkentlerine ben
mesi taleplerine yol açtı. Örneğin yanan Samatya
66
rildi_ l 3 1 Böylelikle birçok ev eski yöntem sokak dokusunını ferahlatılınası ve özel
lere göre yapıldı . Gene de, evlerin yeni ve likle çıkmaz sokakların ortadan kalkmasıy
düz sokakların iki yanına mınıtazam biçim- la birlikte, bu sokaklar görece içlerine ka
49 de dizilmderi ve yola taşmaların engellen palı konumlarını yitirdiler ve birer "gü
mesiyle ilerleme sağlanmış oluyordu. zergah" oldular.
İstanbul'daki durum Paris'te Hauss İstanbul'un ticaret ve idare merkezin
mann 'ın düzenlemeleriyle karşılaştırıldı deki ulaşım ağında gözle görülür bir iler
ğında, İstanbul' daki çalışmaların neden leme kaydedildi. Eıninönü rıhtımınm tica
miliaile sakinlerinin yaşamını değiştirme ret bölgesi üzerinden Beyazıt ve Divanyo
diği konusunda fikir edinebiliriz. Birincisi, lu'na bağlantıları sağlandı . Ayrıca, Beya
Paris'te H aussmann'ın bulvarları kentin zıt'dan Marmara sahiline çıkış sağl andı,
Ortaçağ'dan kalma dokusınm boydan boya genişletilmiş Divanyolu'na yeııi bir anıtsal
geçerek kent genelinde kesintisiz bir ula kişilik kazandırıldı. Constantinus Sütunu
şım ağı yaratıyordu. Oysa, İstanbul'da dü ( Çemberlitaş ) çevresinin açılması, Hip
zenlemenin sınırlarını yangınlar belirliyor podram (At Meydanı ) girişinin vurgulan
ve tek tek yeniden planlanmış malıailelerin ması ve yeni açılan Ayasofya M eydam 'yla,
aralarındal<i bağlantı göz ardı ediliyordu . bu güzergah, Bizans'ın Mese'sinin sahip
Bu nedeıue bu milialleler malrremiyetleri olduğu şaıuı konuma bir ölçüde yeııiden
ni büyük ölçüde korudular. İkincisi, Ha kavuştu.
ussmanıı'ın bulvarları üzerinde sıralanan Galata'run sokak ağındaki değişim, gö
yeni konutlar kentin 1 8 50'ler öncesi yo rece dalıa önemsiz kaldı. Bu semt birkaç
ğun, organik dokusundan tam bir kopuşu geniş ve düz ana güzergah kazandıysa da,
simgeliyordu. Bina yükseklikleri caddellin bunların dağılıını düzensiz olduğundan,
genişliğine göre belirlemnişti. Aynı plana genelde bir ilerleme kaydedilmedi . İlginç
göre düzeıuenmişlerdi ve aynı mimari dili tir, her ne kadar düz güzergahlarla delinip,
paylaşıyorlardı . l 32 Gördüğümüz gibi, İs yer yer ızgaralarla kesilen -bu iki tekııik de
tanbul'un iskan düzeni Paris'te görülen Avrupa'dan itlıaldir- İstanbul tarafi olduy
türden bir tek tipleşmeyi yaşamarnıştı . sa da, gene de Galata en Avrupai semt ola
Ayrıca, bina sahiplerinin düzenlenen rak kaldı . Sokak düzeni ve dokusundaki
m iliailelerde kendi evlerini yaptıkları İs değişiklikler İstanbul'un kent imajııu çok
tanbul'dan farklı olarak, Paris'te yeni ya fazla etkilemedi . İstanbul yarımadasındaki
pıların inşaatını özel mütealliıit ler yüklen yaşam biçinlİ büyük ölçüde eskiye sadık ka
nıişti . Dolayısıyla, Paris'te düzenleme ça lırken, Galata tarafi sakinleri Avrupa kent
lışmalarından önce bu mahallelerde yaşa leriılİn yaşam biçinueriııi taklit etmeye çalış
yan alt gelir grubınıdan insanlar bu böl tılar. Dolayısıyla, modern yaşanun simgeleri
gelerden dışlanırken, Haussmann'ın bul olan iş haıuarı, baııkalar, tiyatrolar, oteller,
varları boyunca yapılan binalardili geniş büyük mağazalar ve çok katlı apaı·tman1ar,
apartman dairelerine Paris'in yeııi burju Galata'da çok sayıda bulıni.ı:naktaydı. Kub
vazisi yerleşiyordu. İstanbul'da düzenle beleri ve minareleri ile sivil nlİmariyi gölge
nen miliailelerin asli özellikleri değişme leyen İstanbul'un anıtlarına karşılık, bu bi
diğinden, kimse yerinden oynamadı. Ge nalar eski Ceneviz mahallesiııe çarpıcı bir
ne de, İstanbul'un fiziksel çevresinde ya farklılık ve kesinlikle bir 19. yüzyıl Avrupa
şanan değişinller miliaile sakinlerinin ma sı çehresi veriyordu.
halleleriyle olan ilişkisini bir ölçüde etkile
nıişti. B ınmn en çarpıcı yansıması malıal
1 3 1 BBA, İrade, Şehremancti, no.3, Zilhiccc 1 3 1 5/
lelerde ulaşım imkanlarının artmasında 1 898.
görüldü. Yeni düzenlenen mahallelerde 1 32 Pinkney ( 1 958), s. 9 1 -99.
67
4
ULAŞIM
1 9 . yüzyıl kentlerine çağdaş ulaşım sis vadede devlet bütçesinden gelir kaybına
temlerinin girişi önemli bir katalizör etkisi yol açmıştı .
yaratmıştı . Geniş, yerıi arterterin açılması,
DENİZ ULAŞIMI
kentlerin mahalleleri arasında luzlı ve ko
lay ulaşımı mümkün kılmıştı . Daha iyi ula İstanbul, Galata, Üsküdar ve Boğaz
şım imlca.nları fiziki gelişmeye mekan açar köyleri yüzyıllar boyunca yoğun bir nüfus
ken aynı zamanda bu gelişmeyi teşvik et barındırmıştır. Örneğin l 477'de sur dışı
mişti. İstanbul nüfusunun 1 8 5 .000 ile 1 9 5 .000
İstan bul'un coğrafi konumu, bilinen arasında olduğu tahmin ediliyordu . 1 6 .
karayolu ulaşım sistemlerine ek olarak, yü zyı la gelindiğinde bu nüfus yaklaşık
buharlı gemiler yoluyla yaygın derıiz yolu 400.000'e varmıştı. İki yaka arasında, özel
ıılaşımııu mümkün kılıyordu . 1 9 . yüzyılda likle de İstanbul'daki hükümet merkezine
kentin ıılaşım ağı birbiriyle bağlantılı dört deniz yoluyla gidip gelme ihtiyacı ulaşım
ana unsurdan ol uşmaktaydı: Deniz taşı sisteminin erkenden gelişmesine yol açtı .
macı lığı, atlı tramvaylar, kısa bir metro Düzenli vapur seferlerirıin 1 8 5 1 'de başla
hat tı ve trenler. masına kadar kent sahilleri arasındaki ııla
i mpa ratorluk bu sistemlerin yapımına şım kayık ve ınavnalar]a sağlarurdı. Merkez
girişrnek için gerekli teknik donanım ve Eminönü'nden kayıklar üç ana istikaınette
sermayeden yoksundu. B u nedenle h ükü lıizmet verirlerdi: Galata tarafına; Haliç'in
met özel yatırımcılara imtiyaz tanıyarak, köyleri arasında ve Boğaz'ın iki yakasındaki
belli bir süre için kurdukları sistemin işlet köylere. Kayık trafiğinin en yoğm1 olduğu 50
me tekelirıi verdi. Hükümet kar garantisi hat, Galata-Eminönü arasıydı. l
veriyor, oluşacak herhangi bir açığı bütçe Her yolcu kayığı belli bir iskeleye bağ
den karşılamayı taahhüt ediyor, yatırımcı lıydı ve o iskeleye yolcu ve yük taşırdı .
lara istimlak gibi sorunlarda yardımcı olu Başka noktalardan yolcu ve yük alınınası
yordu . Bu projelerde özel girişimcinin bü günuük idaresinin iznine bağlıydı. l?u se
yük avantajları vardı. Batı'daki bir özel gi ferler kent idarecileri tarafindan düzenle
rişimcinin aldığı risk, Osmarılı hükümeti nen bir çeşit ucuz dolmuş seferleriydi . Ta
nin kar garantileri ve idari kolaylıkları ne şıdığı ortalama yolcu sayısına göre yolcu
deniyle ortadan kalkıyord u. Ancak, imti kayıkları tek, dört veya altı çifte kürekli
yaz yoluna gitınek, her ne kadar kısa vade olabiliyordu. Ayrıca, genellikle Boğaz'da
de hükümetin sermaye darboğazına çö
züm getiriyor gibi görünmüşse de, uzw1 ı Orhonlu (1966), s. 109-110.
68
sahilhaneleri olan hükümet erkamna mah
sus, çok sayıda kayık vardı. Kayığm boyu
ve kürek sayısı sahibinin sosyal statüsünün
göstergesiydi . Sadrazam , şeyhülislam ve
diğer yüksek rütbeli bürokratların on çifte
kayıkları olabiliyordu. 1 8 . ve 1 9 . yüzyıllar
da yabancı elçilerin iki çifte kayıkları, gide
rek b u ülkelerin Osmanlı m ü lk:ündeki
mevcudiyetleri arttığı oranda, yerlerini on
çifte kayıklara bırakımştı . 2 Deniz ulaşıım
..
nın b aşlıca avantajı süratiydi . Orneğin,
B üyükdere ile Eminönü arası kayıkla bir
buçuk saat çekerken, aym yol at sırtmda
ancak dört saatte alımyordu. 3
1 9 . yüzyılın ortalarına gelindiğinde İs
İlk Osmarılı vapm şirketi olan Şirket-i
tanbul'un deniz trafiği hissedilir derecede 50) İstanbul
Hayriye, bu layiliamu düzenlemnesinden Limanı, 1 836
artmıştı . Kamu taşımacılığında kullamlan
birkaç ay sonra, 1 85 1 'de kunıldu. Bütün (Bartlett'in
kayık sayısı 1 680'de 1 .400 iken, 1 802'de gravürii).
Osmanlı vatandaşları şirketin hisselerini
3 .996'ya, 1 844'e gelindiğinde ise yaklaşık
satın alabilirdi. Makinistlerin dışında tüm
1 9 . 00 0 'e varmıştı . 4 Bu artış deniz ulaşı
personele Osmanlı vatandaşı olma şartı
rmuda daha verimli çözümler arayışına yol
getiriliyordu. Şirketin ilk hissedarlan Os
açtı. İlk kez 1 8 50 yılında, iki yabancıımı
marılı yönetici elitiydi. Bu kişiler padişalun
Boğaz' da işletmeye başladığı bir buharlı
kendisi, valide sultan, Sadrazam Mustafa
vapur devreye girdi . Bir yıl sonra bu vapu
run hangi koşullarda hizmet vereceğine a � Reşid Paşa, Harbiye Nazırı Mehmed Ali
Paşa, banker Kamondo ve Bursa, Aydın,
ir bir irade yaymlandı. Vapm her sabah Is
Silistı·e valileriydi. İlk imtiyaz süresi yirmi
tinye'den hareketle İstanbul'a inecek, al<
beş yıl olmakla birlil<te, şirketin imtiyazı,
şamüstü de İstinye'ye dönüp orada gecele-
1 873'te on yıl ve 1884'te otuz yıl uzatıl
yecekti.s
. dı. 7 Şirket-i Hayriye'nin kmtıluşmıdan he
1 8 5 1 'de düzenlenen bir hükümet layı
men sonra, şirketin altı vapurunun işlediği
basında, deniz ulaşımmı geliştiren bir şir
Boğazın iki yakası, yani Üsküdar ve Emi
ketin kurulması savumıluyor ve dmumun
nönü arasında yabancı vapurların sefer
muhasebesi yapılıyordu. Layihada tek va
yapmaları yasaldandı. 8 Şirket-i Hayriye'nin
purun çok sayıda yolcunun ilıtiyacııu kar
60 beygir gücünde bulıar malcinelerine sa
şılamadığı belirtiliyordu. Birçok yolcu ya
hip bu altı vapuru alışaptı ve Boğaz köyle
pılan tek dönüş seferini kaçırdıklarında
rinin adlarllll taşıyorlardı . 9
eve kayıkla dönmek zorunda kalıyordu.
Daha çok sayıda vapm daha esnek bir tari
2 Orhonlu, age, s. 1 1 1 - 1 29.
feye i mkan tanıyacak, bu da hizmetten 3 age, s. 128.
faydalanacakların sayısım arttıracaktı . Ay:ı 4 age, s . 1 26.
5 BBA, İrade, Dahil iye, no. 1 4062 ; Şirket -i Hay
c a , B oğaz'ın İstanbul'a elverişli bir bag
riye ( 1 9 14), s. 23.
Iantısı olsa, Boğaz köyleri sayfiye olmak 6 "Şirket-i Hayriye'nin Beday et ve Suret- i Tesisi
tan ç ı k a c a k , b ü tü n yıl oturulabilecek Hakk ındak i Mazb ata Suret i" Şirke t-i Hayri ye
semtler haline gelecekti . Dolayısıyla, şe ( 1 9 1 4), s. 5 -6; Ergin ( 1 9 1 4), 1 : 1 4- 1 5 .
7 Şirke t-i Hayriye, age, s. 5 - 1 2 .
hirde ve sayfiyede iki ev tutmak gereksiz 8 B BA, İ rade, Mecli s-i Vala, no. 8 1 42 ; İrade,
hale gelecek, bu da önemli tasarrufları Dal1ili ye, no. 1 6493; İ rade, Hariciye, no. 4465.
mümkün kılacaktı. 6 9 Şirke t-i Hayriye, age, s. 9.
69
Boğaz köylerine yapılan seferler Ü sküdar
Eminönü hattından daha seyrek olmakla
birlikte, yaz aylarında hissedilir derecede
artan trafiğe cevap vermek için daha sık
laştırıldı. l2
1 888 Nizamnamesinde artık oturmuş
gözüken Üsküdar-Beşiktaş ile Harem-Ka
bataş hatlarııun mevcudiyeti, bize kentin
Avrupa ile Asya yakaları arasındaki ulaşı
mın da hızla geliştiğini göstermektedir.
Çoğunluğu talepte görülen oynarnalara
göre düzenlenen diğer seferler ise, Emi
nönü-Haliç köyleri, Eminönü-Yeşilköy ve
Eminönü-Adalar arasında yapılmaktaydı.
Haliç'in köylerine işleyen hat, hem bölge
deki atölye ve fabrikalara hem de kalabalık
mahallelere ulaşıını sağlıyordu. Yeşilköy ve
Adalar'a işleyen vapurlar ise buralarda say
fiye evleri olan üst sınıf gayrimüslimlere
hizmet veriyordu. Düzenli seferlere ilave
ten, cuma, pazar, bayram günleri, rama
zan geceleri ve paskalyalarda ek seferler
konulurdu. Ayrıca Üsküdar-Kabataş, Üs
küdar-Sirkeci ve B üyükdere-Rünkar İske
lesi arasında araba ve hayvan taşıyan feri
bot seferleri vardı. l 3
Şirket-i H ayriye'nin 1 8 5 2 , 1 8 7 1 ve
5 1 ) Şirket-i Her ne kadar düzenli deniz taşımacılı
Hayriye'nin ilk 1 888 'de birbirini izleyen üç nizamnamesi
ğı yazları Boğaz'da oturan yüksek b ürok
vapurlarından bize şirket, şirketin faaliyetleri ve 1 9 . yüz
Galata. ratlar veya Avrupalılara yönelik olarak
yılın ikinci yarısında İstanbul'da deniz ula
başladıysa da, 1 880 tarifderinden de an
52) Şirket-i şımının gelişimi hakkında değerli bilgiler
Hayriye'nin ilk vermektedir. 1 8 52 Nizamnamesi'nden altı laşılacağı üzere, bu seferler kısa zamanda
araba
vapurwı da sadece Boğaz'a işlediğini öğ herkesin yararlandığı bir kitle taşımacılığı
vapurlarından
reniyoruz. lO Bu vapurlara ilaveten Şirket-i ağına dönüştü . Deniz taşımacılığının ka-
Sahilbent.
Hayriye'ye araba ve hayvan taşıyabilecek
vapur yap ma görevi verilmişti. iradeye gö 10 "Şirket-i H ayriye ile Vapur Mültezimleri Bey
ninde Akid Olw1an Kontrato Sureti", maddeler
re şirket, ken di iskeleler ini " m asif ah
2, 4, 1 8 , Şirket-i Hayriye, age, s. 1 39, 1 42 .
şap"tan yapıp baktmlarım üstlenecekti . 1 1 l
l BBA, İ rade, Meclis-i Vala, no. 74 1 9 .
1 9 1 9 'a kadar yürürlükte kalan 1 8 8 8 1 2 Boğaz-Eminönü hattındaki yaz tarifesine göre
sabahları her kırk beş dakikada bir, ikindileri ise
Nizamnamesi yedi hattan söz etmektedir.
saatte bir sefer yapılıyordu . Kış tarifelerinde se
Bu nizanınamede belirtilen tarifdere göre, ferler her doksan dakikada bire di.işüri.i lüyord u .
en çok kullamlan Üsküdar- Eminönü hat Yaz aylarımn yoğun akşam saatlerinde Boğaziçi
tında her yirmi dakika veya yarım saatte Eminönü hattında kırk beş dakikada bir sefer
bir sefer yapılacaktı . Bu ulaşım ağt11t11 ku yapılırken, gün boytınca saatte bir sefer yapıl
maktaydı.
rulma� ıyla o zamana kadar kopuk kalnuş
1 3 " Hükümet-i Seniye ile Şirket-i Hayriye Beynin
olan Usküdar başkente bağlamyordu. Ye de Akid ve Teati Olunan Mukavelename", mad
ni vapur seferleri, birçok Üsküdar sakini deler 40, 4 1 , 42 ve 43, Şirket-i Hayriye, age, s.
nin İstanbul'a işe gitmesini mümkün kıldı . 1 56- 1 57.
70
m u h izmeti niteliği, çocuklar, askerler ve olup, muhteşem bir kompartı mandır. Salon 1 5
metre uzmıluğunda ve altı metı·e cııiJıdcdir. Ahşap
öğrencilere uygulanan indirimlerle güç
aksaım nıeşe ve cevizden, minderler mavi kadife
lendiri liyordu . Polis, j andarma ve şehre dendir, ayrıca pencerelerde sarı perdeler vardır. Du
m aneti personeline bedava pasolar veril varlar ve tavanlar beyaz, mavi ve altın rengindedir ki
m işti . 1 4 tamamı nefis bir etki yaı·atınaktadır. Haıuınların sa
D en i z yokuluğunu mümkün olduğu lonu ana salonun bir uzantısıdır ve aynı lüks anlayı
şıyla döşeıuniştir. ı 9
kadar zevkli kılmak amacıyla yolcuların ra
hatı, 1 888 Nizamnamesi'nde dikkatle gö İstanbul yaşamının her zaman renkli bir
zetilmişti . Her bölümde seyahat edecek unsuru olan deniz ulaşımı, 1 9 . yüzyılın
azami yolcu sayısının saptanması, her iki ikinci yarısında iyiden iyiye yayıldı ve başlı
mevkide de ( her gemide iki mevki vardı) ca kamu hizmeti haline geldi. 1 85 1 'de altı
yolculara rahat koltuklar sağlanması, soba vapurla hayata başlayan Şirket-i Hayriye,
larla ısıtma, akşam seferlerinde, bulutlu ve vapur sayısını 1 864'te on altıya, 1 872'de
karanlık günlerde gaz lambalarıyla ışıklan otuz dörde ve 1 909'a gelindiğinde otuz al
dırma, sefer sonunda yolcular i ndikten tıya çıkardı.20 İstanbul'da hizmet veren di
sonra dönüş yapmadan vapurun havalan ğer ulaşım sistemlerinden farklı olarale de
dırılması, tuvalerlerin temizlenmesine özel niz ulaşıım bir Osmanlı şirketi tarafından
itina gösteri l mesi, bu konfor anlayışının yönetiliyordu. Şirket-i Hayriye, Osmanlı
başlıca göstergeleriydi . l 5 Şirket-i Hayri İmparatorluğu 'nun ilk ulaşım girişimiydi
ye'nin çoğu hatlarındaki seyahatin uzun ve başarılı olmuştu . Ancak bu dönemde
süresi göz önüne alındığında bu konfor başlatılan bütün başlıca projelerde olduğu
ö n e m l iyd i . Sosyal ve dini değerlere de gibi, Batı teknolojisine bağımlılık bu rada
dikkat edilmekteydi . Şirket, vapurlarda ve da geçerliydi: Vapurlar İngiltere'de yapılı
bekleme odalarında kadın ve erkeklere ay yor ve bakımJan için İngiliz mühendisleri
rı rnekatılar temin etınek, ilitilatı önlemek istihdam ediliyordu .
ve böylelikle "usul-i edebiyeye riayet"ten Venedik ve Stockl1olm gibi kanallar ve-
sorumluydu . 1 6
Uygun bir ortamın yaratılması d a şirke 1 4 "Hükümet-i Seniyye", maddeler 37, 5 1 ve 54,
tin başlıca amaçlarından biriydi . Bu amaca s. 1 47- 1 48 ve 1 59. Üst sınıflaı· ve Avrupalılar,
kendilerini bu vapur hizmetlerinin gerçek salıibi
hizmeten kompartımanlarda "çirkin mo olarak gördüklerİJıden, "kaba alıali" ile ayıu ke
bilya" kullanılm ayacak, mürettebat "bir feye koıunaktan pek de hoşnut değildiler. The
temiz kıyafet-i mahsusa" giyecek, 1 7 küçük Le11ant Herald'da 25 Eylül 1 899'da yayımlanan
paketler için masa ve raflar bulw1acak, da bir mektup bu hissiyatı dile getirmektedir:
"Şirketin yönetimi her zaınan müşterilerine ra
ha büyük paketler, koyuıılar ve köpekler
hatsızlık yaratma sanatının ustası olmuştur, ama
ambara koyulacak, kalwe ve diğer meşru lıiçbir zaman bu cunıaı·tesi sahalundaki kadar
bat üniformalı garsonlar tarafindan satıla başarılı olmamıştı. Boğaz'ın Asya yakasından
cak, ayrıca vapurlara dilenci sokulmaya erken kalkaıı vapurları terilis edilmiş askerler ve
onların eşyalaı·ıyla daldurarak normal yolcuları
caktı. l 8
na ayakta d uracak yer bile bırakm amışlar dı . . .
D o ğru "imaj "ı n veril mesi endişesiyle Şirketi bir öğlede n sonrası zarfmd a birkaç yüz
zaman zaman abartıya kaçılabiliyor ve o müşterisine bu kadar büyük ralıatsızlık yarattığı
için tebrik ederiz. "
orand a da abartılı masraflar yapılıyordu.
1 5 " Hükü met- i Seniyye", madd eler 2 3 , 2 5 , 26,
Ö rneğin 1 894'te Adalar hattı için satın 28, 29, s . 1 54- 1 5 5 .
alınan gemi çok lüks ve ihtişanılı döşen 1 6 "Şirket-i Hayriye ile Vapm MüJt eziml eri" mad-
mişti. Gene de verilen hizmet Levant He de 20, s. 1 4 3 .
1 7 "Şirk et-i Hayriye", madd e 7 , s . 1
rald'ın muhabirini memnw1 etınişti: 40.
18 " Hükü met-i Seniyye" nıad. 27, 30, 35, s.
1 55 .
Yeni vapurlar en yüksek standartiara göre yapıl 1 9 The Le11a nt Hcrald, 6 Ağustos 1 894.
mıştır. . . B üy ü k salon makina dairesinin üstünde 20 Şirket-i Hayriye, age, s . 7, 1 6.
71
53) Unkaparu
ile Azapkapı
aı·asında ilk
Haliç Köprüsü,
1 836
( Bartlett'in
gravürii).
72
5 4 ) Yeni Galata
Köprüsü önerisi
( 1902).
d i . 23 H aliç'te ilk köprünün bu noktada şap köprüyü daha kalıcı demir bir yapıyla
yapıl m asına başlıca neden Azapkapı ' da değiştirmek için bir teklif getirdi . Bu tasar
bulunan Tersane-i Amire idi . Öte yandan, lanan köprü 460 metre uzunluğunda ve 1 8
l 8 30'larda Pera ve Beşiktaş ile Karaköy ve metre genişliğinde olacaktı. Her iki tarafin
Eminönü arasında bu türden bir bağlantı da 1 ,5 metrelik yaya yol u bırakılacak ve
yı gerekli kılacak bir gelişme yaşanmamış böylelikle ortada 1 3 metre genişliğinde bir
u, Karaköy de ancak l 8 38'den sonra yo araba yolu kalacaktı . Yapıyı on dört demir
ğun bir ticaret merkezi olacaktı . duba taşıyacaktı. Dernir iskeletin 80 cm ka
Galata'nın l 8 3 8 'den sonra hızla geli lınlıkta olması öngörülüyordu . İngiliz şir
şen ve nüfusu artan bir ticaret merkezi ha keti ayrıca köprünün her iki ucw1da geniş
line gelmesi, Karaköy ile Eminönü arasın rıhtımlar yapmayı teklif ediyordu. 26
da hızlı ve kolay bir ulaşım yolunu gerekli Hükümet bu projeyi onayladı, ancak
kıldı. İlk Galata Köprüsü'nü 1 845 'te Sul ilk planlar tadilata uğradı . l 87 1 'de proje
tamamlanmak üzereyken İngiliz şirketi
tan I I . Mahmud'un annesi Bezmi Alem
padişaha bir rapor sunarak yeni yapının
Valide Sultan yaptırdı. 5 00 metrelik bu
U nkapam ile Azapkapı arasında eski köp
ahşap yapı kente on sekiz yıl hizmet etti24
rünün yerine taşııunasım teklif etti. Bu gi
ve 1 86 3 'te daha geniş ve sağlam bir ahşap
rişimin nedeni tamarniyle ekonomikti, zira
köprüyle değiştirildi . Aynı yıl At Meyda
Eminönü ve Karaköy'de rıl1tıın çalışmaları
nı'nda, İmparator I I I . Napoleon dahil bir
beldenenden pahalıya mal oluyordu . Ra
çok yabancı devlet erkanının davet edildi
pora göre söz konusu mevkide bir köprü
ği (sadece İ mparatoriçe Eugenie gelebil
ye zaten büyük ihtiyaç vardı . İngiliz şirke
rnişti ) bir uluslararası serginin gerçekleş
ti, daha düzenli ve geniş ikinci bir köprü
m esi herhalde rastlantı değildi. Seçkin rni
nün Karaköy ile Eminönü arasında yapıl
safulere saygın bir görüntü swllTia kaygısı
masım önerdi . Hükümet bu teklifi benim
eski köprünün yenisiyle değiştirilmesinde
sedi ve l 872'de bütün yapı taşındı ve eski
rol oynamış olabilir. Köprünün bakım
Unkapanı Köprüsü'yle değiştirildi. 27
m asraflarımn bir kısmını karşılamak üzere
Galata Köprüsü 'nün tadilata uğra mış
yayalardan ve arabalardan harç alınmıştı .
Yangın tehlikesi ciddiye alınarak köprü 23 Eyice, İ A , 5 :2, s. 1 2 1 5/1 5 7 .
nün üzerinde sigara içilmesi yasaklanmış, 24 age.
köprü geceleri trafiğe kapatılmıştı . 25 25 İlter ( 1 973), s. 70-71 .
26 !
BBA, rade Meclis-i Mahsus, no. 1 5 4 0.
1 863 köprüsü İstanbul'a on iki yıl hiz 27 BBA, Irade, Meclis-i Mahsus, n o . 1 74 3; Dahili
met verdi. l 869'da bir İngiliz firması ah- ye, no. 4 5 3 8 9.
73
haliyle inşası 1 8 75'te başladı ve 1 878'de sü 'n ün yenilenm esini içeren ve J oseph
tamamlandı. Yeni demir yapı 480 metre Antoine Bouvard'ın imzasını taşıyan diğer
uzunluğunda ve 14 metre genişliğindeydi . bir proje ise daha kapsanili bir güzelleştir
Ayrıca 2 , 1 5 metrelik kaldırımlar ve 9,70 me tasarısııun parçasıydı. Doğum yeri ge
metrelik araba yolu olacaktı . Yirmi dört ne Paris olan projede bu kez tümüyle Av
dubaıun taşıdığı köprü, deniz trafiğinin iş rupai bir imaj veriliyordu. 32
lemesini sağlamak üzere ortasından açıla 1 902 yıluun sonbaharınd a bir Alman
cak biçimde tasarlannuştı. Köprünün her firması tarafından üçüncü bir proje taslağı
iki ucuna doğru dükkarılar, lokantalar ve hazırlandı. 33 Her ne kadar kontrat 1 906
kahvehaneler yer alacaktı. 2 8 Eminönü'ne yılında imzalandıysa da inşaat II. Abdül
yakın kısmında Haliç'e bakan bir deniz hamid devrinde başlayamadı. 1 909 yılında
hamanu dahi bulunuyordu . 29 Meşrutiyet hükümeti aynı Alınan firmasıy
1 9 l 2'de yenisi yapılana kadar bu köprü la 1 992'ye kadar İstanbul'a hizmet veren
İstanbul'u Galata'ya bağladı; yeni köprü köprünün yapınu için aıllaştı. 34
ise 1 992 'de şimdiki köprü yapılana kadar Çok kısa bir süre için Haliç'in üzerinde
İstanbul'a hizmet verdi ( bkz. resim 1 1 7, bir üçüncü köprü belirdi. 1 863'te Ayvan
1 1 8 ) . 20. yüzyıl başında Avrupalı girişim saray ile Piripaşa arasında yapılan bu köp
ciler Sultan Abdülhamid'e birkaç proje rü sadece on gün yaşadı, geçimlerini iki
sw1duysa da bwuar gerçekleşmedi . yaka arasında yolcu taşıyarak sağlayan ka
1 902'de Galata Köprüsü'nün yerine yıkçı esnafı tarafından yıkıldı . 3 5 Mimari
ikame edilecek köprüye ilişkin üç proje açıdan özelliği olmayaı1 bu köprü İstanbul
öneriidi aı1cak hiçbiri uygulaı1madı. Şubat ve Galata'yı birbirine bağlayarak geniş bir
1 902'de Paris'ten gönderilen bir projede metropol oluşturma amacının ifadesi ol
54 ayrıntılı bir demir iskelet ve bir dizi eklek ması bakunından öneniliydi.
tik mimari unsur dikkati çekınekteydi . 30 ATLI TRAMVAYLAR
Bu köprü projesi üç bölümden oluşuyor,
her bölüm bir çift minareyle noktalaıuyor Şirket-i Hayriye'nin vapurları ulaşım ı
du. Minareler birbirlerine balkorılarla bağ hatırı sayılıı· ölçüde rahatlatınıştı . Ancak ka
laıuyor, bu balkoıuar da yapııun demir ke rada İstanbul yarımadasının iç tarafları ve
mer aksamıyla gösterişli bir biçimde bü Marmara sahilleri hala oldukça ücra kalnuş
tünleşerek görkemli bir kapı izlenimini ya lardı . Ayrıca, Galata sırtlarından Ş işli'ye
ratıyordu . Karaköy ve Eminönü taraflarına doğru gelişen yeni mahallelere doğru kara
yakın olan uçlarda ilk katlarda dükkanlar ulaşırnma şiddetle ihtiyaç duyuluyordu.
yer alıyordu. Dükkaniarın bulund uğu kat 1 8 60'lar boyw1ea bir tramvay sistemi
lar, iki ıner div enle deniz seviyesind eki kurup işletınek isteyen girişimcilerden hü-
platfo rma bağia nıyor, bu platfor m aynı
zamanda rilitım ve piyasa güzergahı işlevi 28 İ lter, age, s. 74.
görüyordu. Dükkaniarın mimarisi ve mer 29 B BA, İrade, Şehremaneti, no. 16, Safer 1 3 1 0.
30 BBA, kataloglanmaınış belge. Mühendisin im-
diverılerin yapısı genel görüntüye bir Ve zası okw1amamıştır.
nedik havası veriyo rdu. Abdü lh ami d'in, 3 1 Said Paşa ( 1 9 10), l, s. 2 12 .
pratik veya estetik kaygılarla değil, yapııun 3 2 Bkz. Beşinci bölüm . Galata Köprüsü'nün uygu
lam11ayaı1 yenileme projeleri arasında Raimon
dükkaıuarında ınevzilenebilecek isyancıla
do D'Aronco'nun bir eskizine de değinmek ge
rın her iki cepheden de askerlere ateş ede rekir. D'Aronco'nun çerçevelenmiş çizimi Dol
bileceklerini düşünerek güven lik açısı ndan mabahçe Sarayı'nın açık olmayan bölü m ü nde
bir duvarı süslemektedir.
sakınca lı bulması yüzünden proje yaşama
33 Le Moniteur Oriental, 2 Ekim 1902.
geçmedi. 3 1 34 Ergin ( 1 9 14), 2 :8 59-863.
N i s a n 1 9 0 2 tari h l i , Galata Köprü- 35 Eyice, age, s. 1 2 1 5/ 1 57.
74
kümete bir dizi teklif geldi . 3 6 Örneğin, .ıU ,.,u/7 · ./�� .u-n..- ·Je�d· ttb(·t,, /... j,. </
• •
l 8 ? 3'te Mr. Huchiadson isminde bir şah ./.AM{;.. ,;: "'"·��.. /"-' lı......./ ,./ �.:..... ,....<:�
.
'* .1..
75
Bey'in projesi tek raylı bir sisterndi ve mu
cidine göre iki raylı klasik sistemden daha
ekonoınikti. 42 Nihayet 1 869'da Krepano
Efendi'ye kırk yıllık bir imtiyaz tanınarak
İ s t a n b u l Tramvay Ş i rketi k u ru l d u . 4 3
1 869, 1 88 1 ve 1 907 yıllarında çıkan ni
zamnameler, sistemin gelişmesi ve kulla
nışlılığı haklcında bize temel bilgiler ver
mektedir.
1 869 nizaınnamesi dört hat öngörü
yordu: Birincisi Unkapanı Köprüsü'nün
Azapkapı ayağından harekede Tophane ve
Beşiktaş üzerinden Ortaköy'e bağlanacak
tl; il<incisi Eminönü'nden harekede B abı
76
ile kenar mahalleleri bağlayacak omnibüs nin tramvay hattı yapımıımı bı zım büyük
işletme yetkisi veriliyordu. 4 5 ölçüde bel irlediği aşikard ı r . İsta nbul
E minönü-Eyüp ve Tatavla hatlan hiç Tramvay Şirketi, yolları asgari 1 1 ,50 met
bir zaman yapılmadı . 1 907 yılında hazırla reye kadar genişletınekle (ki bu 1 864 ta
nan kontratta imtiyaz yetmiş beş sene da rihli nizarnname taslağında önerilen geniş
ha uzatılıyar ve bu bağlantıya değinilirken liktir), ayrıca yollan döşeme ve hasar gö
ek olarak üç hat daha öneriliyordu. Galata ren su, kanalizasyon, gaz borularııu tamir
tarafında Cadde-i Kebir'in güney ucuna le mükellefti. Tüm inşaatlarda o dönemin
raylı sistem kurularalc, Galatasaray ve Tü Fransa'sında uygulanan standartlar ve
ne! Meydanı Karaköy hattına bağlanacak; yöntemler uygulanacaktı . İnşaat sırasında
Karaköy-Boğaz hattı ise Ortaköy'den Ar şirket ile emlak sahipleri arasında doğabi
navutköy'e kadar uzatılacaktı. İstanbul ta lecek ihtilaflarda Şehremaneti ve Nafıa
rafİnda ise Unkapanı Köprüsü'nün ayağı Nezareti arabuluculuk edecekti. 51 Aksa
nın Fatih'le, özellikle Fatih Külliyesi'yle ray, Eminönü gibi yoğtın nüfuslu eski ma
bağlantısını kurmak gerekiyordu. Her ne hallelerde, inşaatın yavaş ve parça parça
kadar ayrıntılı biçimde açıklanmanuşsa da ilerlemesine karşın, Haliç'in kuzey yaka
Fatih ile Edirnekapı arasında son bir bağ sındaki Taksim -Şişli, Karaköy-Boğaz ar
lantıdan söz edilmekteydi.46 Bu hatlar bir terlerinde olduğu gibi geniş, yeni sokak
ölçüde yarımadanın iç taraflarıyla da bağ larda, tı·amvay rayları luzla döşenebilmiş
lanacaktı. Cılız bir çaba olarak kalmışsa da ti. 5 2 Ancalc, Galata tarafinın Cadde-i Ke
bu, H aliç'i Marmara sahillerine bağlama bir, Tepebaşı Caddesi, Voyvoda Caddesi
konusundaki ilk ve tek girişim oldu. gibi tramvay hattııun döşenmesi için ge
Çağdaşlaşma çabalarında yine Galata nişletıne çalışması ge!"ektiren yerleşmelerin
yakasına öncelik verilmişti. Her ne kadar yoğun olduğu bölgelerine öncelik tanınır
İstanbul tarafi için kapsamlı bir ulaşım ağı ken, İstanbul tarafının Fatih, Unkapanı
öneriidiyse de, ancak kısmen gerçekleşti gibi aynı derecede yoğw1 bölgeleri göz ar-
.
rildi. 1 896 tarihli bir haritada, İstanbul ta dı edilrni.ştı. 5 3
rafinda sadece üç kısa hat göriHmektedir: Ücretler, tarifeler, yolcuların ralıatı gibi
E minönü -Aksaray, Aksaray-Yedikule ve konu l ar 1 8 64 nizamnamesinin ilkeleri
Aksaray-Top kapı . O tarihte Haliç hattı doğrultusunda tasarlanmıştı ve Şirket-i
henüz inşa edilmernişti.47 Ancak, 1 869 ve Hayriye nizamnamesiyle paralelliider gös
1 8 8 1 nizamnamelerinde Galata tarafi için teriyordu . Örneğin, altı yaşın altındaki ço-
öngörülmüş olan, Azapkapı-Boğaz ve Ka-
56 raköy-Cadde-i Kebir-Şişli hatları hizmete "Dersaadet'te İ nşa Oltmacak Tramvay Hatları
45
girmişti ( bkz. s. viii'deki fotoğraf) . na dair Şartname", ( 1 88 1 ), maddeler l, 1 6, Er
1 8 8 5 ' te İ st a n b u l tarafı n ı n n ü fu s u gin, age, 3 : 1 67, 1 94.
3 8 9 . 5 4 5 iken, Altıncı Daire'nin nüfusu 46 "Dersaadet Tramvay Şirketi Müddet-i İ mtiyazi
yesinin Temdidi ve Bazı Hatt-ı Cedide İ nşası
2 37.293'tü.48 Yani tranway hatlarının da Hakkındaki Mttkcvalename" ( 1907), madde 1 ,
ğılımında nüfus yoğunluğu dikkate alınma Ergin, age (içinde ), 3 : 1 72- 1 73 .
nuştı . Kentin büyümesinin yönelimi ve seç 47 BBA, Harita, n o . 323.
48 Shaw ( 1979), s . 268.
kin nüfusa hizmet götürme isteği bir kez
49 BBA, İ rade, Dahiliye. no. 44205.
daha yatırımlarda belirleyici olmuştu. Tem 50 Ergin, age, 1 , s. 1 0 1 5 .
muz 1 872'de Azapkapı-Beşiktaş hattının 51 "Dersaadet Tramvay Şirketi" , 4 . ve 6 . madde
ilk tamamlanan hat oluşu bu tutuma iyi bir ler, s. 1 46; "Dersaadet'de İ nşa Olunacak Tram
vay" madde 5, s. 1 68.
örnektir.49 Oysa Eminönü-Aksaray hattı
52 BBA, İ rade, Meclis-i Mahsus, n o . 1 592.
aynı yılın Kasım ayında hizmete girmişti. 5 0 53 "Dersaadet'de İ nşa Olunacak Tranıvay", mad
Mevcut yolların durumu ve genişliği- de 5, s. 1 68-69.
77
tıla katıla gülersiniz, sanki hiç o zamana kadar tram
vay görmemişsinizdir. Tramvayın gözden kaybolu
şuyla Avrupa'nın hayat tarzı ve harekediliği de geçip
gider ve kendinizi gene Asya'da bulursunuz.56
78
ra'da swmlan hizmetlerden çok farklıydı . ca yolcuları büyük bir yorgunluktan kur
1 9-20. yüzyıl yazarı Hüseyin Rahmi, Ak taracaktı. 62
saray ile Topkapı arasında işleyen vagonla Gavand Paris, Londra ve İstanbul ara
rın halini şöyle anlatır: sında mekik dakuyarak üç sene süren ve
Tramvay Şirketi arabalarının en köhnelerini bu hayli yoğun geçen müzakerelerden sonra
hatta işietmekte olduğundan sokağın tozu çamuru şirketini kurdu. 63 l 872'de kurulan şirketin
hadd-i aslisindeki soluk yeşil boyaya galebe etmiş ve adı "The Metropolitan Railway of Cons
dört ligar hayvan koşulmuş buhuıan arabayı bekle
tantinople, from Galata to Pera" idi. Çalış
mek üzere buldLık. Hal-i hayatlarında mükemmel
bir iskelet dersi göstermeye yarayabilecek kadar za malar aynı yıl başladıysa da mülk sahiple
yıf ve derıninde olan bu hayvanlar cerr edecekleri riyle çıkan ihtilaflar nedeniyle inşaat, özel
dt'iş-i talıammüllerindeki o sıkletin vücutlarına vere likle kazı faaliyetleri, ağır ilerlemekteydi.
ceği renc-i can-fersayı düşüııüyorlarmış gibi başları
Tramvay imtiyazında olduğu gibi, mülk sa
nı sabfume birer vaz' ile önlerine eğmiştiJer.S9
hiplerinin satmamakta direnmeleri halinde,
Bu tasvir ondan önceki iki alıntıyla aynı hükümet istimlak kanununu işletıneye söz
on yıllık zaman dilimine ait, ama çizdiği vermişti. 64 Ancak, Gavand ile mülk sahip
tablo çok daha karamsar ve Paris veya Vi leri arasmdaki sorunlarda hükümet oldukça
yana tramvaylarını hiç andırmıyor. Düşük ihtiyatlı ve oyalayıcı bir tutum takındı . 6 5
gelir düzeyindeki insanların yaşadığı ma Bu nedenle inşaat yavaş ilerledi ve bul1arla
hallelere götürülen çağdaş kent hizmetle çalışan İstanbul Tüneli ancak üç yıl sonra,
rinde farklı koşullar gözleınlenebilmektey Ocak l 875'te hizmete girebildi.
di. Aksaray-Topkapı hattının vagonları, Sistem 5 5 4 . 8 0 metre uzunluğunda,
kentin daha "iyi" semtlerine işleyen va 6,70 metre genişliğinde ve 4,90 metre
gonlardan kullanışlılık, hatta gÖrünüm iti yüksekliğinde bir tünel, her iki ucunda bi
bariyle farklıydılar. 6 0 rer istasyon ve makine dairelerinden olu
şuyordu. Galata ile Pera uçları arasında
M ETRO
79
,, mlUcemmel sofralarda şampanya ve diğer leziz şa
1 . .1 1,
raplann refalcat ettiği öğlen yemeğine ( dejeuner a la
foı�rchette) oturdular. Tatlıdan sonra, Genel Müdür
Mr. Albert, "Zat-ı Şahaneleri Sultan Abd ülaziz
Han Hazretleri'nin" sağlığına kadeh kaldırdı. Mr.
Albert, Sultan'ın uçsuz bucalcsız imparatorluğunda
saltanatııun bidayetinden beri bu geniş topraldarın
saadet ve refahıru düşünerek, nıemleketlerin zen
ginJik kaynağı olan yol ve denili yol inşaasına büyük
önem verdiğini söyledi. Bu zihniyetin eseri olarale
Zat-ı Şal1aneleri, antik Bizans'm salUllerin i kavuştu
ran tünel inşaatı imtiyazına müsaade buyurmuştu.
Bıına ilaveten ümid ediürdi ki Tünel, Dersaadet'te
birbiriyle iç içe yaşayaı1 Şark ve Garp u nsurlarını
"kaynaştırıcı bir tesir yaratacalctı. Mr. Albert'in nut
kunu büyük bir tczal1ürat takib etti. Banda "Türk
Milli Marşı"nı terennüm ederken , k u mpanyanın
temsilcisi Baı·on Foelckershamb, Zat-ı Şahane'nin
en eski mi:ittcfiki "İngiltere Kraliçesi'nin afiyetine"
kadehini kaldırdı. Temsilcisi olduğu şirket İ ngilizdi
ve İngiliz müteşebbislerinin bu topraklaı·da nafia-ı
umumiyeye faideli olacalc bir işe giriştikleri için bu
seçkin daveili zümresi bugün bir araya gelmişti. Mı
zıka "Tanrı Kraliçcyi Korusun " marşın ı çalmaya
başladı. Baron Foclckershamb bir defa daha kalka
rak, "Dersaadct'te temsil edilen bütün hükümranl�
rm sağlığına" kadehirıi kaldırdı. Hepsi de ınedenı
yet ve teralcki uğrunda müşterek bir gayret göster
ınişierdi ve bu mühim günde büti.in hazır bul wıa�1
.
mümtaz şal1ıslar anU11e ınenfaati halckındalci hıslerı
ni i fade etmişlerd i . Böylesi teşebbüslerin Dersa
adet'te yaşayan bütün milletler efı· adına hayırlı ola
cağına inancı tan1dı .6?
Saat birden biraz sonra davetWer, Pera İstasyo 66 Oberling, age, s. 237. .
5 o berlt ng,
numın iki yanında kurulan ve Pera'nın meşhur şe 67 The Levant Herald, 1 8 Ocak 1 87 ·
kerlemecileri, Vallauri'lerin bizzat servis yaptığı age, içinde zikredildiği şekliyle.
80
. . .
sehpalar istasyonları Avrupa standartlarına
daha bir yaklaştırnuştı. Gazete, ayru amaca
yönelik olarak, "Pera istasyonunda hoş bir
büfe " açılmasım öneriyordu. 68
1 9 0 0 y ı l ı n a g e l i n diğinde , yeni b i r
kontrat, Metropolitan Railway o f Cons �Mo
�
�
tantinople şirketini, hali hazırdaki istasyon
binatarım yılcarak, yerlerine hükümet mü
�JJJ k-':Ob t .,.
henilislerinin onayını alacak plan ve cep
helere göre inşa edilecek, yeni kagir yapı �_g)A_;.,tJı�vı)� ,.
�'���
lar yapması yönünde teşvik ediyordu. Bu
öneriler uyannca Pera istasyonu 900 met T
re kareye oturacak, dört katlı, içinde dük
karuar barındıran, "muntazam" dış görü
nürnlü bir bina olacaktı. Galata istasyonu
ise 700 metre kareye oturan, üç katlı, so
kak d üzeyinde düklcanlar olan, aynı şekil
de "murıtazam" bir bina olacaktı.69
1 9 04'te Metropolitan Railway'in imti
yazı, ilk imtiyazın bitiş tarihinden itibaren
geçerli olarak, yetmiş beş yıl uzatıldı . 70
B öylelikle şirket, 1 923 'te Cumhuriyetin
ilaıundan sonra tüm kamu taşımacılığı sis
temlerinin millileştirilmesine kadaı· Galata
ile Pera arasında ulaşınu sağladı. 7 1
İstanbul Tüneli'nin başarısı birkaç baş
ka tünel projesinin ortaya atılmasına yol
açtı. Her ne kadar bu projeler gerçekleş
memişse de, İstanbul'un plancılarııun 1 9 .
yüzyıl sonu ve 2 0 . yüzyıl başındaki tasa hane, Fındıklı, Dolmabalıçe, Beşiktaş ve 59) Strom,
rırnlarına ışık tutmaları bakımından kayda Ortaköy'de istasyonlar olacaktı. Her ne Linelman ve
değerdirler. kadar Gavand Boğaz salıilinde bir uzat- Hilliker metro
projesinin
İ stanbul Tüneli'nin azimli girişimeisi
Üsküdar ucu.
G avand, 1 8 76 'da Osmanlı hükümetine 68 La Turquie, 6 Şubat 1 8 75 ve 1 6 - 1 7 Mayıs
1 875.
yeni bir proje sundu. Bu proje , İstan
69 "Tünel İmtiyazırun Elli Sene Müddetle Temdi
bul'u kuzeyden güneye kateden ve büyük dine Dair Mukavelename", maddeler 5, 7. Er
bir kısnu yeraltında olacak bir demiryolu gin, age, 3, s. 280-8 1 .
p roj esiydi . M armara sahilinde Kumka 70 "Tünel Ş i rketi İ mtiyazının Yetmişbeş s cne
.
Müddetle Temdidi Hakkmdaki Ferman-ı Ali,"
pı'dan başlayacak olan demiryolu, yarı Ergin, age, 3, s. 283 içinde.
m ad ayı yeraltından katederek, İstanbul 7l İstanbul Tüneli yeraltı ulaşımının ilk örnekle
termin alinin inşa edileceği Eminönü'nde rind,en biridir. İlk yeraltı taşıtı daha l 862'de
kurulan Londra mctı·osuydu. l 863'te kurulan
yerüstüne çıkacaktı . Araçlar Haliç'i geç
Lyon fı.miki.ilerini l 8l3'te B udapcştc, Viyana
mek için yerıi Galata Köprüsü'nü kullana ve San Fransisco'da Clay Street metrosu izledi.
cak, ancak G alata 'ya geçer geçmez gene Mühendis Gavand kendi ifadesine göre, Lyon
yeraltına i neceklerdi . Ö ngörülen plana fı.mikilleriııi örnek al!11lştı. Ancak, tümüyle ye
raltında olan İstanbul Tüneli, Londra'dan sonra
göre, sistem Karaköy'den Ortaköy'e ka dünyanın ikinci metı·osudur ( Oberling, age, s.
dar salille paralel gidecek, Karaköy, Top- 220, not 72 ) .
81
madan bahsetse de fazla ayrıntı verme ucup.a da birer odak noktası koymaya ni
mişti. Demiryolunun Kumkapı' dan Be yet edildiğini gösterir. Hükümet bu pro
şiktaş'a kadar tahmini uzunluğu 4 . 300 jeyi tümüyle hayal ürünü olarale değerlen
metreydi. 72 dirmişti. 76
Burada Gavand'ın başlıca katkısı Mar Kuşkusuz, bu projelerin ardındalci amaç
mara ile Haliç sahilleri arasında doğrudan para kazanmaktı. Teknolojik alanda geri
en kısa mesafede bağlantı kurma önerisi kalmış imparatorluk "teraklci" ve "medeni
dir. Tasarıda, Galata tarafında önerilen yet" pazarlayan Batılı yatırımcılara eşsiz kar
hatlar işiernekte olan tramvayların güzer imkarıları sağlıyordu. Ancak Osmanlı hü
glliıru izleyecek, ancak yeraltında bir en kümeti, belki de bu geniş kapsamlı ve kar
gelle karşılaşmadan luzlı ve trafıksiz işle maşık projelerin gerçekleşebilirliğine inan
menin avantajiarım kullanacaklardı. madığından, çoğunu geri çevirdi. Her ne
Ancak Gavand'ın önerisi bu kadarla kadar uygulanmamışlarsa da bu projelerin
kalıruyordu; Marmara sahilini setlerle ge çoğunun amacı, kentin dağınık parçalarının
rıişletıne projesinin yanı sıra, Boğaz'ı bir arasında ulaşımı kolaylaştırarak, İstanbul,
ihtimalle Sarayburnu ve Ü sküdar arasında Galata, Üsküdar ile Boğaz'ın Asya ve Av
geçecek bir diğer yeraltı treni öneriyordu. rupa yakalarındaki köylerinden oluşan bir
Bu sayede Avrupa'dan gelen trenler doğ büyük İstanbul yaratınaktı.
rudan Asya yakasında yollarına devam
DEMİRYOLU
edebileceklerdi . 73 "Yeni Şehir Proj esi"
adı yakıştırılan bu iddialı projenin ayrıntı İstanbul'u Sofya'ya (Alexandropolis'e
larına girilmemişti. Ancak Gavand'ın kıta uzanan kol dahil olmale üzere ) bağlayan
lar arası metro projesi şimdiye kadar hiç ille demiryolu 1 874 yılında hizmete girdi.
biri gerçekleşmeyen birçok projenin il Demiryoiunun izleyeceği güzergah. İstan
han1 kaynağı oldu . bul'da tartışmalı bir konu olmuştu. Belçi
1 8 38 ile 1 908 arasında ilci metro pro kalı barıker Baron Hirsh'in sahibi olduğu
jesi daha gündeme geldi. 1 890'da Emi şirketin p roj eleri uyarınc a , d e m i ry o l u
n ö n ü ' n ü Kapalıçarşı'ya bağlayan, yani Marmara salıili boyunca ilerleyerek Top
Gavand'ın projesinin bir kısmını kapsa kapı Sarayı'nın bahçesinden geçecekti .
yan bir proje , imtiyaz isteğiyle birlikte Projeler saray görevlileri arasında hararetli
Nafia Nezareti'ne sunuldu, ancak redde tartışmalara yol açtı, ancak Sultan Abdül
dildi. 74 mecid yeni teknoloj iden tam desteğini
1 902'de üç Amerikalı mühendis, Fre esirgemeyerek, "sırtından dahi geçse" de
derik E. Strom, Frank T . Lindman ve miryolunun İstanbul'a ulaşması gerektiği
John A. Hilliker, Gavand'ın projesinin bir ni savundu. Sarayın l 8 56'da Dolmabah
başka bölümünü tekrarlayarak, Saraybur çe 'ye taşınması doğal olarak bu kararın
nu ile Salacak arasında işieyecek bir metro alınmasında önemli rol oynarnıştı. Demir
p rojesi sundular . B u tasarın ı n başlıca yolu Marmara sahilinin mahalleleri nden
58 amacı Avrupa ile Asya arasında kesintisiz geçtikçe, barıliyölerle kent merkezini bağ
demiryolu bağlantısı kurmaktı. 7 5 Denizin layan treılier kısa sürede çalışmaya başladı.
59 dibine on altı payandayla raptedilecek bir l 8 75'te altı istasyon vardı : Sirkeci, Kum
tüp geçidirı içinden, ikisi yolcuya biri de kapı, Yedikule, Bakırköy, Yeşilköy ve Kü-
eşyalara mahsus, üç vagorılu bir tren işle
yecekti . Ancak, proje ayrıntılandırılma 72 Erinç ( 1 968 ), s. 48.
mış, istasyonların kesin yerleri bile tam 73 age, s. s ı .
74 La Turquie, 1 3 Kasun 1 890.
olarak saptanmarnıştı. Asya yakası için dü
75 İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, no. 9329 5 .
şünülen anıtsal bir gar, tüp geçidin her iki . 76 İlter ( 1973), s . 24.
82
çükçekmece . 77 1 896 tarihli bir haritada nekleri çağrıştıran bir çerçeveye modern
Samatya ve Yenikapı'da iki ilave istasyon teknolojiyi oturtuyordu ( bkz. resim 1 06,
görülmektedir. Böylelikle, Teodosios Sur 1 07 ) .
ları'nın dışında kalan iki uzak banliyö, Ba H aydarpaşa- İ zmit hattı 1 8 7 3 'te ta
kırköy ve Yeşilköy de kent merkezine bağ mamlandıysa da Haydarpaşa Garı 1 909 yı
lanmış oluyordu. lına kadar yapılmadı . Helmuth Cuno ve
1 88 8 'de İstanbul-Viyana hattı tamam Otto Ritter isminde iki Alman tarafindan
landığında Avmpalı bir gözlemci bu olayı tasarlanan gar binası, heybetli bir neokla
oldukça karışık duygulada değerlendir silc üsluba sahipti. Avmpa yakasındaki gar,
miştir: Avrupa'dan gelen yolcuları bir Şark havası
İstanbul ile Viyana arasındaki demiryolunun
içinde karşılarken, Asya yakasındaki gar
bitmesi . . . şehrin yabancı ziluıiyet ve teşebbüsler ta Asya'dan gelen yolculara Avmpai yüzünü
rafindan fethi olarak kabul edilebilir. [ Bu gelişme] gösteriyor, böylece, Osmanlı başkentinin
İstanbtıl'un Batı dünyası tarafından ilhakıdır. Gü "Doğu'yla Batı'nın kesiştiği nokta olduğu
nahlanyla, sevaplarıyla yeni fikirler, yeni modalar
romantizmi" vurgulanmış oluyordu.
hüküın sürecektir ve kusmları ve hoşluklarıyla eski
Şark şehri geçnıişin bir hillyası olarak kalacaktır ,78 1800'lü yılların sonlarına gelindiğinde
artık İstanbul'da mul1telif kamu vasıtaları
Aslında 1 8 8 8 ' e gelindiğinde, kentin nın kolayca ulaşılabilen noktalarda kesişti
"yabancı zihniyet ve teşebbüs tarafından ğini ve aktarmaların zahmetsizce yapıldı
fethi" zaten tamamlanmıştı. İhmale uğra ğını görürü z . Vapurlar Galata Köprü
mış olan İ stanbul tarafında hala, "Şark sü'nün İstanbul tarafindan hareket ediyor,
şehrinin kusurları ve hoşluklarını" tatınak Eminönü, değişik tılaşım biçimlerini "har
mümkündü, aneale Haliç'in öte tarafında, manlayan" bir bölge olarak tren, vapur ve
Avrupa yaşam biçimini kabul eden bir tramvayın birleştiği noktayı oluşturuyor
kent imajı yaratılmıştı. Ayrıca, Haliç'in iki du. Karaköy de benzer bir işlevi yerine ge
tarafında da Avrupalı girişimciler iktisadi tiriyordu: Tramvayın ana istasyonu ve Tü
hayatın neredeyse tümünü denetimlerinde nel'irı alt istasyonu buradaydı. Bugün bu
tutuyorlardı . Avrupa'nın kalbine doğru iki nokta kentin ulaşım odakları olmayı
dan bağlantı, iletişimi artıraralc, zaten var sürdürüyorlar.
olan Batılılaşma eğilimine sembolik bir iv 1 9 . yüzyılın orta ve sonlarında oluştu
me de kazandırmıştı. rulan ulaşım ağları, 20. yüzyıl sistemleri
Avrupa'nın büyük kentlerinde görü nin çerçevesini oluşturdular. İstanbul'un
len, eski kent merkezi çevresinde bir dizi başlıca ulaşım araçları olan vapurlar, tren
tren garının oluşması eğiliminin tersine, ler ve tünel yüz yıl öncesinde olduğu gibi
İstanbul'da, biri Avmpa diğeri Asya yaka bugün de hizmet vermeye devam ediyor
sında sadece iki istasyon kuruldu. Sirkeci lar. Ancak, atlı tranwayların yerini otobüs
ı
Garı, diğer ulaşım ağlarının kesiştiği bir ler aldı. 2 0 . yüzyılın en büyük değişimi
noktada bulmmyor, tramvay ve vapur ula yüzyılın ilk on yılından soma giderek geli
şımına hızlı bağlantı sağlıyordu . Sirkeci şen otomobil oldu. Otomobil Osmanlı'ya
Gan'nın mimari üslubu, 1 9 . yüzyıl İstan dal1a erken, Abdülhamid döneminde tak
bul'unun kent imajında artık iyice yerle dim edilmiş, Grande Rue'de bir düleleanda
şen, B atı'yla yerli değerlerin arasındaki sergilenen bir otomobil aylar boyunca bü
ilcileınİ simgeliyordu. Alman mimar Jach tün başkent halkının meraklı bakışlarının
mund tarafından tasarımlanan ve 1 887'de hedefi olmuştu. 79
inşaatı tamamlanan gar binası, beaux-arts
77 La Turquie, l l Mart 1 875.
tasarım ilkelerini yeni tür bir "İslam" üs 78 Van Millingen ( 1 906), s . 205 .
lubuyla birleştiriyor, böylece yerel gele- 79 Duhani ( 1947), s. 39.
83
5
BÜ YÜI< P RO J E LER
84
sahilini izleyecekti. Son olarak beşinci yol,
Eminönü'nde Yeni Cami önünden başla
yarak, Haliç'e paralel gidecek ve kentin en
önemli Müslüman ibadet merkezi olan
Eyüp'te son bulacaktı.
Von Moltke'nin projesi kentin eski Bi
zans yollarını izlemekteydi. Gerçekten de
Konstantinopolis'te forumları birbirine
b ağlayan ana cadde, yani Mese, Forum
Tauri'de ( B eyazıt Meydanı ) ve Forum
Bovis'de (Aksaray) ikiye ayrılarak Teodo
sios Surları'ndaki kapılara ulaşıyordu. Ay
rıca, Von Moltke İstanbul yarımadası sa
hilinin iki yakasında, Haliç ve Marmara'da
sahile paralel iki büyük yol önermiş, ancak
H aliç ile Marmara kıyıları arasında doğu
ve batı arterlerini birleştirecek bağlantıları
öngörmemişti. Moltke'nin amacı sadece
başlıca mahalle ve kapılara tılaşımı sağla
maktı.
Von Moltke'nin planında ana arterierin
öngörülen genişliği 1 5 ,20 metredir. Yol
ların her iki yamndan üçer metrelik kaldı
rım payı düşüldükten sonra taşıt trafiğine
kalan kısım 9,20 metre genişliğindeydi . Sokak planında düzenlilik bu plaıun ge 60) Von
Tüm diğer yolların, bulundukları mevki tirdiği önemli kavramlardan biriydi. Sokak Moltke'nin
hattı, binaların sınırlarım kesin olarak belir Planı
ve kent ulaşırnındaki önemleri dikkate alı ( 1 839).
narak, 1 1 ,5 0 , 9 veya 9 ,20 metre eninde leyecek, sokağa taşmalara izin verilmeye
olmaları öngörülüyor, çıkmaz sokaklar tü cekti. Yeni güzergahlann tayininde engel
müyle ortadan kaldırılıyordu. Yolların iki oluşturabilecek çeşme veya diğer kamu bi
tarafının ağaçlandınlması, cami ve diğer naları uygun yerlere taşınacaktı. Ancak, ca
önemli amtların önleri gibi "uygun" me milere dokunulamazdı; yollar camilerin ko
kanlarda meydanlar açılması p landa yer rw1masına yönelik olarak düzenleniyordu.
alıyordu. Von Moltke'nin tasarımları günümüz
Haliç'in iki yakasındaki sahil temizlenip de bile kent plancılarını uğraştırmaya de
yeniden düzenlenecekti . B u bakımdan vam eden kentin fiziksel sorunlarımn bir
özellikle önemsenen iki şerit, İstanbul ta kısıruna çözümler bulmaya ypnelikti. Baş
rafinda Sirkeci ile U nkapam Köprüsü arası lıca sorwliar şöyle sıralanabilirdi: Eski ken
( b u tarihte Haliç'i geçen yegane köprü tin yoğun yerleşim dokusu içinden doğru
Unkapam Köprüsü'ydü); Galata tarafmda dan ve kolay u laşınu sağlamak; sokaldarın
ise Tophane ile U nkapanı Köprüsü'nün ve nhtıml arın düze nlenmesi; meydanlar
kuzey ucu arasıydı. Von Moltke'nin pro oluşturul ması; yapı malzemesinin ahşap
jesine göre ahşap nhtımların yerine 1 5,20 tan kagire dönüştürül mesi . Von Moltke
metre genişliğinde taş nhtımlar yapılacak İstanbul'un kent örüntüsünün giderek
tı . Diğer ana arterler gibi, bunların da iki ağırlaşan sorunlarına pratik çözünlier öne
tarafında ağaçlandırılmış üçer metre geniş riyordu. Ancak, Moltke'nin planında imaj
liğinde kaldırımlar bulunacaktı. sorunu da önenili bir yer tutuyordu : İs-
85
6 1 ) Arnodin'in
Sarayburnu
Üsküdar
Köprüsü Projesi
( 1 900).
Sarayburnu ucu.
62) Arnodin'in
Çevre Yolu
Projesi (altta).
:�.7'��_ ;��� � �� :
· ·
, . . , .
. .
. · ·
::
·
. :
.· ·
· . .
� ··. · ·.:' .': · : .' : ... · · ..
.
86
63 Arnedin'in
Kandilli
Runıelihisarı
Köprüsü önerisi
( 1 900).
87
..
şindeki nispeten işlevsel görünüşlü, çelik Bu silllil i hava Arnedin'in yaratmak is
64) Bouvard'ın
At Meydam demir karışımı köprüden farklı olarak, pa tediği etkinin ta kendisiydi. Mimarın baş
Projesi ( 1902). dişalun adım taşıyacak olan Hamidiye Köp lıca kaygısı İslami mimari geleneğine sa
rüsü'nün çok daha romantik çağrışımları dık kalı nmasıydı. Arıcak, belki de mimarın
vardı. Bu köprünün taşıyıcı ayakları, köprü İslam min1arisini tek tip ve farklılaşmarnış
geçidi düzeyinde camilere dönüşüyordu. bir bütün olarak görmesinden dolayı köp
63 Her camide merkezi bir kubbe ve dört mi rü.de kullarulan motifler yerel değildi . Her
nare vardı. Projeyle biriliete sunulan betirn ne kadar projedeki betimlemede köprü
lemeye göre, köprünün mimarisi "Selçuk ayaklarına oturtulan camiierin Arnodin
lu " üslubu ve diğer İslami üsluplardan tarafindan 1 6 . ve 1 7. yüzyıl kuzeybatı M
esinlenmişti: "Kubbeler İslam halifelerinin rika mimarisi olarak tamınianan "Selçuk
saraylarını hatırlatmaktadır ve Müslümanla lu" ü.slubuyla yapılacağı ve sü.slemelerin
rın halifesi olan Osmanlı sultarıırun dini ve "Arabi" tarzda olacağı söyleniyorsa da,
siyasi iktidarını simgeler ve yüceltirler. Arap projede yer alan çizimdeki camiler Kalu
üslubunda, renkli tuğlalar, çiniler ve parlak re ' deki geç devir Memlllk türbe nurnarisi
metallerle bezenmişlerdir. 1 6 . ve 17. yüzyıl kopyasıdır. Köprü camilerindeki dörder
kuzeybatı Mrika mimarisinin bütün güzel nunarenin konum u, bazı Osmarılı camile
liğini gözler önüne sererler" . Hamidiye rinde görülen ( örneğin Edirne Selimiye
Köprüsü özellikle geceleri dal1a da efswuu Camii) simetti anlayışına uygun olsa da,
bir havaya bürünecekti: "Binlerce elektı·ik m imari üslup yine geç devir Memluktu .
lambası köprüyü. ulvi bir ışıkla kapladığı za Arnedin'in başlıca esin kaynağı, Napole
man, Arap üslubu ndaki süslemele r bütün on Bonapart'ın Mısır seferi sırasında der
zerafetleriyle muhteşem biçimde ortaya çı lettiği, MemlUk mimarisine ait zengin çi
kacak ve köprü bir bakanın bir daha gözü zin1lerin yer aldığı Description de zıEgypte
nü ayıramayacağı, şehrin manzarasım tez
yin eden baştan sona bir güzellik olarak 4 BBA, Yıldız, Kısım 35, Evrak 2370, Zarf 43, Kutu
görü necektir" . 4 1 1 0.
88
6 5 ) Bouvard'ın At
Meydaru için
önerdiği projenin
kent dokusuııa
oturtulmuş şekli.
( Paris, 1 82 0 - 1 82 6 ) adlı dev çalışma ol bu seçkin mimarının, sahip olduğu bilgi,
m al ıdır. yetenek ve incelikten dolayı İstanbul'un
Her ne kadar Arnodin'in tasarımının çağdışı kalmış kent imajını yenileyecek kişi
mimari açıdan zaafları ortadaysa da, İstan olduğwıa yürekten inanılıyordu.
bul için ilk kez öneriliyordu. 5 Belki de fi Joseph Antoine Bouvard ( 1 840- 1 920),
kirlerinin yeniliğinden, ama daha büyük 1 9 00 yılında J e a n C h a r l e s Ado l p h e
bir ihtimalle ekonomik nedenlerle, Arno Alphanci'ın yerine genel müfettiş olarak
din'in projelerine çok olumlu bakılmadı. atandı. Aynı zamanda, 1 900 Paris Dünya
Bu konuda herhangi bir irade çıkmadı ve Sergisi minıari bölümünün başına getiril
projenin uygulanması için herhangi biı- gi di. 8 Bouvard'ın ünü büyük ölçüde dünya
rişimde bulwıulmadı . 6 sergilerincieki çalışmalarından kaynaklam
yordu. Dikkatleri ilk kez 1 878 Paris Dün-
BEAUX-ARTS PLANCILI GI :
BOUVARD'IN BULVARLAlU 5 Arnodin projelerine benzer çevre yolu projeleri
çok daha geç tarihlerde, 20. yüzyılm ortalarında
2 0 . yüzyılın başında, Amerika'da Güzel gerçekleşti, ancak üzerinde durulan ulaşım aracı
Ş e h i r ( City Beautiful) akımı Amerikan daima otomobil oldu.
kentlerine yeni bir düzen ve birliktelik ge 6 Mutluçağ ( 1 968 ), s. 34.
tirmeye çalıştığı sıralarda, İstanbul için de 7 Bu böliimdeki konulardan bir kısım aşağıdaki ya
yında ele alınmıştır: "Bouvard's Boulevards: Bc
benzer bir proje hazırlandı. Projede imzası
aux-Arts Planning in Istanbul", Joımı.al of the So
olan şalııs , Paris Belediyesi mimari bölümü ciety for A t·chitectıeral Historians, 43.4 (Aralık
genel m ü fettişi, beaux-arts eğitimli, Jo 1 984) s. 341 -355.
seph An to ine Bouvard idi . 7 1 9 . yüzyılın 8 Osmanlı devletinin ilk Paris Sefiri, Mehmed Çelc
bi Efendj, 1 727 tarihli seyahatnamesinde Paris'i
başın dan beri Paris, Osmanlı elirinin gö
göklere çıkarmışta·. Bu seyahatname Osmanlııun
zünde B atı kültürü ve estetiğinin doruğu Batılılaşması taı·ihindc en etkili refcraı1slaı·dan biri
olarak görülüyordu. B u nedenle Paris'in haline gelmiştir.
66) 1 900 yılında
Sultanahmet
Camii'nin
Ayasofya'dan
görünüşü.
Camiye bitişik
bir mahalle,
sağında Dikilitaş
ve Örme Sütun
görülüyor.
ya Sergisi sırasında, makina sergilemek tir. Büyükelçinin oldukça sık vuku bu lan
için kurduğu Paris Şehri Pavyonu'yla çek saray ziyaretlerinden birinde padişah ona
mişti . İkinci şaheseri, 1 889 Paris Sergi bir kağıt parçası göstermiş ve şunları söyle
si'nde inşa ettiği, bütün Champs de Mars mişti :
boyunca uzanan ve Seine nehrine doğru Bu kağıdı görüyor musun, işte bu beni dünden
iki kanadı ve büyük kubbesi bulunan, de beri rahatsız ediyor, Avrupalı bir seyyahın İ stan
vasa Sanayi Sarayı ( Palais des Industries bul'a dair bir gazete ilc ncşrcttiği uzun bir makale
Diverses) idi. Çağdaşlarından birinin anla nin tercümesi, beyanauıun bazıları yanlış ve haksız.
Lakin bir takuru (Allah için cliyelim) doğru. Mesela
tımına göre, "Kubbenin güzel siluetine ve
Eminönü Meydam ve Karaköy Meydam ve Galata
zarif çizgilerine sonsuz övgüler düzülmüş Köprüsü gibi seyyahların en evvel gözlerine çarpan
tü" . 9 Bouvard'ın bu binasının görkemli yerlerin ve Avrupa'da N ice ve İtalya sahilleri gibi l e
boyutları ve genel planı ile kubbelere olan tafetiyle meşhur yerlerden daha güzel bir hale ko
nulabilmesi mümkün olan Sarayburnu'ndan Yedi
saplantısı, İstanbul için sunacağı projede
kule'ye kadar saluldeki mahalleterin ve memleket
de sık sık görülecektir. Paris sergilerinde dahilindeki sokaklarm teınizlenmeyip, tamir eclil-
uygulanan mekan planlanması ilkeleri de
Bouvard'ın İstanbul için hazırladığı proje 9 Cuers ( 1 900- 1 90 1 ), s. 242-244, 29 1 , 298-304;
leri epeyce etkilemişti. Hautccoeur, ( 1 957), 7:386, 394-9 5 . BOLıvard'ın
Bouvard'ın ünü 1901 yılında Fransa'nın eliğer önemli binaları arasında Bomse de Travail ( İş
Borsası ), Caserne de Louvicrs'i, (Louviers Kışlası)
en yüksek şeref payesi olan Legion d'Hon- .
ve Cana! de Saint-Martin'c yakın belediye arıtma
neur nişanııu almasıyla doruğuna ulaştı. l O fırınlarını saymak mümkündür. Ayrıca Bouvard
Tam bu sırada Osmanlı hükümeti İstanbul kentte zaman zaman gerçekleştirilen temaşa ağır
için bir proje hazırlamasını Bouvard'a teklif lıklı projelere de sık sık katılıyordu. İki önemli
günde Paris Belecliyesi önünde masal cliyannı andı
etti . II. Abdülhaınid'in Paris elçisi olan Sa
ran düzenlemeler yapmıştı: biri Amiral Avvelean'ın
lih Münir Paşa, bu seçimin bizzat müdahili l 893'de Paris'i ziyaretinde, diğeri ise l 896'da Rus
olmuş ve daha sonra sultaıun bu konudaki Çar ve Çariçe'sinin Paris'i ziyaı·etlerinde.
hissiyat, amaç ve mantığııu kayda geçinniş- lO Cuers, age, s. 3 1 2 .
90
67) 1900 yılında
Harbiye
Nezareti'ne
doğru Beyazıt
Meydanı'run
görünüşü.
ıneyip, tanzim ve imar edilmemesinden dolayı bizi kinlarında beaux-arts ilkelerini kent doku
ş i d detli surette muahaza ediyor, mes'uJ tutuyor, bu
suna uygul ayarak, düzenl ilik, simetri ,
d oğru sözlere karşı ne d iye biliri z? Ya kabahatlan
anıtların meydana çıkarılması ve temaşa
y ü kl e nip s u smalı ve herkesin tarizine baş eğmeli ve
yahut payitahtımızı layiki üzere temizlemeli, süsle alanlarının açılması gibi uygulamalara git
mel i , marnu r bir hale koymalıyız. Bu işi ancak sen ti. Bouvard'ın İstanbul'da yerıiden planla
kusursu z gö rebilirsin. Çünkü çok vakittenberi Av ma alaıu olarak seçtiği dört bölgellin (At
rupa ' d a yaşıyorsw1, A� r�ıpa'ıun � ek ç.ok. tara.flarııu Meydanı, Beyazıt Meydaıu, Galata Köp
dolaştın, süslü şelurlerı zıyaret ettın, suslu şeylerden
ve müh endislikten anlarsın , sana geniş salahiyet ve
rüsü ve Yerıi Cami Meydaıu) çizimieri ha
n ü fu z vereyim, git Fransa'da bu işlerden anlayışlı ve len mevcuttur. l 3
cid de n ehliyetli adamJan toplayıp buraya getir, be İstanbul'un modernizasyonu projesi
nim n e za retin1 ve senin riyasetin altmda senin inti esnasında Bouvard, kent tasaı-ıınııun bazı
hap ve arz e deceğin memurlardan mürekkep bir ko
misyo n yapa lm1 ve işe başlayalım . 1 1
l l Ergin ( 19 3 8 ), s. 45 -47 .
Bu nu n ü zeri ne Salih Münir Paşa Bou 1 2 age, s. 47 .
vard'l a irtibat kurarak İstanbul için bir na 1 3 İstanbul Ü niversitesi Kütüphanesi'nde aşağıdaki
z ı m p lan geli şti �mesini istedi. Paris'teki beş çizim bull111abilmiştir: "Nouveau Poııt de Ga
y ükü ml ü l ükle ri Istanbul'a gelmesini im lata" (Yeni Galata Köprüsü), no. 905 9 1 ; "Place de
l'Hippodrom" (At Meydanı), no. 90 5 92 ; "Place
kansı z kıldıysa da, Bouvard bu teklifi geri
de Sultan Bayezid" (Beyazıt Meydanı), no. 90 59 3 ,
çev i r me di ve bir avan proje h azırlam ak 90 5 94; "Place de la Sultane Valide" (Valide Sultan
ü zere İ sta nb ul'un büyük boy fotoğrafları Meydaıu), no. 905 9 5 . Ancak bl1!1lara ek olarak en
nı sip ariş etti . Her ne kadar Bouvard Os azmdaı1 iki çizim dalıa olması gerekmektedir. "Ye
91
68) Bouvard'ın
temel illeelerini göz ardı etti: Birincisi, bel çekmişti. 1 856'da Yılanlı Sütun ve Dilcili
Beyazıt Meydanı li başlı bir nazım plan olmadığı için, çi taş'ın temellerinde kazılar yapan İngiliz
Projesi ( 1902). zimleri izlenimci eskizlerden öteye geçe arkeologları , At Meydam'nın orijinal sevi
Güneye bakış.
Bayezid Camü
memiş ve yeniden düzenlenecek melcanlar yesini tesbit ettiler. l 5 B undan sonra At
solda, Devlet arasında bağlantılar belirlenmeınişti . İkin Meydanı'ndaki büyük alanı düzenleme
Kütii.phancsi ile ci olarak, kentin karmaşık topoğrafyası ta yönünde birkaç çaba görüldü, aneale pek
Sanayi ve Ziraat
mamen göz ardı edilmişti ki bu olağanüs başarılı olunamadı. 28 Ekim 1 890'da La
Müzesi sağdad.ır.
Üstteki kuleli tü bir ihmald ir. Zira Bizans ve Osman lı Turquie gazetesi, At Meydanı'nda b i r
bina Belediye plancılarının on beş asır boyunca anıtların u m u m i park tesis etmek v e p arkın i ki
Sarayı'd.ır. konu mlandınlmasında topoğra fyayı hep uctmda görkemli birer köşk yapınale pro
gözetmişlerdi. Üçünc üsü, kentin kendin e jesinden bahsetti, ancak proje h içbir za
özgü yaşam dokusu hiçbir şekilde dikkate man gerçekleşmedi. l 899'da Alman im
alııunan1ıştı. Bu konuda Bouvard' ın bakış paratoru II. Kaiser Wilhelm kente bir çeş
açısı onu istihdam edenlerinki ile benzer me (Alman Çeşınesi) bağışladı, bu çeşme
dir: İstanbul'un yerli insanlan nı n sosyal ve meydamn kuzey ucuna yerleştirildi ve çev
kü ltürel değerleri önemli değildir. Önemli resi döşendi ( bkz. resim 1 06 ) . 1 6
olan, modern, temiz ve süslü bir kentin Bouvard'ın projesine göre At Meydam
yaratılmasıdır. orijinal seviyesine indirilecekti. Tabanın- 64
dan, simetrik inşa edilecek birkaç merdi- 65
Hippodrom (At Meydanı)
Osmanlı dönemi boyunca B i zans'ın 1 4 203 yılmda İmparator Septimius Severus tarafm
dan başlatılmış, 4 . yüzyılda I. Constantinus tara
Hippodrom'u (At Meydaıu ), törensel bir fından biçimi değiştirilmiştir.
mekan olarak kullanılmadıysa da hep açık 1 5 Buiki anıt da İstanbul'a 4 . yüzyılda getirilmiştir
bir alan olarak kalmıştı . l 4 İstanbul'da 1 9 . Kazı raporu için bkz. BBA, İrade, Dallliiye, no.
yüzyılın ilcinci yarısında yaygınlaşan eski 334 29.
çağ merakı sırasında At Meydanı çok ilgi 16 BBA, İrade, Şehremaneti, no, l, MLıl1arrem 1 3 1 7 .
92
•• 1
'" ,� 1"1
venle cadde seviyesine ulaşılacaktı . Mey Meydanın iki tarafında yükseltilmiş bir 69) Bouvard'ın
darun Divanyolu'na kavuşan kuzey ucun kaldırım boyunca ekilecek ağaçlar meyda Beyazıt Meydaıu
da, bir merdivenin iki tarafında yer alacak na zarif bir sınır çiziyordu . projesi ( 190 2).
Kuzeyde Harbiye
iki sütun arasından, meydana anıtsal bir At Meydam çevresindeki imar edilmiş
Nezareti'ne
giriş düşünülmüştü. Bu arada Kaiser Wil alanın düzenlenmesi çok daha karınaşık doğru görünüm.
helm'in çeşmesi göz ardı ediliyordu . bir meseleydi, zira burada 1 6 1 6 tariliinde
At Meydaru'nda bir park yapılması ko inşa edilmiş Su.ltanalıınet Ki.Uliyesi yer alı
nusundaki 1 890 tariiili teklif, Bmıvard'ın yordu ve hiçbir şekilde değiştirileınezdi.
tasarımında tekrar gündeme geliyordu. Gene de Bouvard büyük bir vmdumduy
Budama ile biçim verilmiş bir peysaja sa mazlılda Sultanalırnet Külliyesi'nin med
hip, köşe noktalarında ağaçlar bu .lwıan bu resesinin yıkılmasım, kuzeyde kalan balı
simetrik Fransız bahçesi çeşmelerle ta çesinin ve bahçe duvarının yok edilmesi
mamlanacaktı . Dikilitaş, Yılanlı Sütun ve ni, böylelilde At Meydaru'nın uzwı cep
Örme Sütwı'un sıralandığı spina simetı·iyi hesini dik açıyla kesen hattın vurgulan
sağlıyor ve meydana h afifçe Paris, hatta masun sağlamayı önerdi. Caminin avlu
Concoı·de Meydanı h avası veriyord u . sunda tipik bir küçük Fransız bahçesi ya-
93
-
94
olarak belirlenmiş şahsiyetini bir yana bı dustriel et Agricole) ve Devlet Kütüphane 7 1 ) Bouvard'ın
rakıp sıfırdan başlamayı amaçlayan Bo u si (Bibliotheque Imperiale ), sırasıyla mo Yeni Galata
vard, kente yüzyıllarca salıip olmadığı bir dernleşme ve terakkinin, eğitim ve kültü Köprüsü
u nsur kazandırmayı amaçlıyordu: Gerçek Projesi ( 1902).
rün simgeleri olacaktı. Bunlar Paris'te Jac
bir şelıir merkezi. ques Gabriel'in Concorde Meydanı'ndaki
B eyazıt Meydanı ' nı n giri şinde, B i ikiz biı1alar1111 ( Garde-Meubles) çağrıştırı
zans'ın Tau ri Forumu'nun bulunduğu yordu. Dahası, sokak seviyesindeki revaklı
aları 1 8 67'de kısmen düzenlenerek, Har galerileriyle Rue de Rivoli etkisi yaratıl
biye Nezareti'ııin önünde anıtsal bir açık mak istennıişti.
alan yaratmak istenmişti. Meydanın kuzey Meydanın doğu kısnu bir sorun oluş
sınırını 1 9 . yüzyılın başlarında yapılmış turuyordu. Bayezid Camii Bouvard 'ın
olan Harbiye Nezareti'nin yeni İslamcı projesinin ekseııine oturmuyor, bütünsel
67 üslupta kapısı ve yan taraflarındaki iki köşk liğiııi bozuyordu. Bouvard camiılli1 güney
oluşturuyordu. Meydanın doğu ve batı sı batıya bakarı kapısını diagonal bir cadde
nırları ise 1 5 . yüzyıl yapısı oları Sultan Ba nin yönlendiı·ici odak noktası olarak kul
yezid Carııii ve Medresesi tarafı n dan yak lanmış, caminin gövdesini bol yeşillikle
laşık olarak tayin ediliyordu. olabildiğince gizlemişti.
Bouvard var oları meydanın boyutlar1111 Meydanın güneydoğu ve güneybatı
şişirerek büyük bir dikdörtgen yaratmayı köşelerinde adı olmayan iki benzer bina
ve Harbiye Nezareti'nin bulunduğu eksen vardı . Bunlar civardaki Bouvard binaları
68 üzerine bir belediye sarayı binası ( Hotel nın üslubunw1 ana tmsıırlar1111 paylaşıyor
de Ville ) oturtınayı tasarladı . Yeni mey lardı: Sokak seviyesinde revaklı mekanlar,
dan, kuzey-güney ve doğu-batı eksenle- ana cepheleri betimleyen iki katlı sütunlar,
69 riyle merkez noktalarında bir örnek fiski Mansard çatılar ve köşeleri vurgulayan
yeleri bulunan, dört kareye bölünecekti . kubbeler.
Bu projenin ana unsunı olan Belediye Sa B ouvard 'ın topoğrafyaya ve mevcut
rayı, devasa, kare merkez kulesiyle Baye kent dokusuna karşı keyfi tutumu, iddialı
zid Camii'nin narin minareleriııi gölgede projesini hayal olarak kalmaya mahk{un
bırakacaktı . etti. Beyazıt bölgesi, çizimierde gösterildi
Meydanın batısındaki Sultan Bayezid ği gibi düz değildir. En yüksek noktası
Medresesi yıkılacak, yerine avlulu ve kub Harbiye Nezareti olan arazi, doğal bir
beli ikiz binalar iı1şa edilecekti. Bu iki bi eğimle, güneyde Marmara Denizi, kuzey
na, Sanayi ve Ziraat Müzesi (Musee In- de Haliç'e doğru inmektedir. Aslında çok
95
daha küçük olan Beyazıt Meydanı dahi, gözlerini tümüyle kapamıştı. Önerdiği ar
72) Bouvard'ın
Eminönü'nde güney ve kuzey noktaları arasında hatırı terlerin yönlenişleri l 867'de yeniden dü
Yeni Cami sayı lır bir eğime sahiptir. Arazinin eğimi zenlenen sokak dokusunun ekseninden
Meydaru tam tarnma otuz derece farklıydı.
Projesi ( 1902).
hesaba katıldığı takdirde Bouvard'ın pro
jesinin tutarlılığı bozulurdu .
Galata Köprüsü ve
Kentin mevcut dokusuna oturtuldu-
Yeni Cami Meydanı
70 ğunda Bouvard'ın projesini n uygulan ma
sının imkansızlığı daha da açıklıkla ortaya Yeni Galata Köprüsü projesinde Bo u
çıkmaktadır. Projenin boyutlarının ve ele vard, 1 900 Paris Dünya Sergisi için yapı
senlerinin dayattığı şekliyle caminin batı laı1 III. Alexandre Köprüsü'nden esinlen
kanadı ve avlusu kısmen yok edilece k, Sul mişti. III . Alexandre Köprüsü Seine nehri
tan Bayezici'in türbesi ise tümüyle yıkıla üzerinden geçen metal bir yapıyd ı . B u
caktı. Ayrıca Kapalıçarşı'nın kuzeydoğu ve köprünün ayaklarındaki ve gövdesi üstün
güney doğu köşel eri, yerler ini iki büyü k deki ağır süslemeler, metalden şamdan ve
yapıya terk edece klerdi . Kapal ıçarş ı'nın çelenkler, serginin genel havasına çok uy
geri kala ıurun düzenlenınesi Bouvaı·d için gundu. Bu havaya uygun diğer iki bina ise
bile iddialı bir iş olurdu. Bouvard 'ın baş denetleyici mimar olarak
Bo uvard'ın cadde leri ve bulvarları öl çalıştığı Grand Palais ile Petit Palais idi .
çeklerin deki hatalarındaı1 daha da öte so Galata Köprüsü'nü yenileme projesin-
runlar yaratıyordu . B ayezid Camii 'nin de Bouvard, Paris'teki köprüde denediği
önünd en verevleme sine geçen cadde nin kemeri dört defa yindemiş ve köprünün 7 l
nereye uzandı ğı bilinmemektedir, zira çi iki ucuna d a yarım kemerler eklemiştir.
zirnler yeniden tasarırolanan bölgenin öte Boyu hariç, düşündüğü köprü her şeyiyle
sine geçme mektedir. Tasarım ianan mey Alexandre Köprüsü'nü andırıyordu . Köp
danın güney ucundan geçen ana bulvarın rünün her iki ucunda yer alacak ayakların
konumu yan lıştı, çünkü At Meydanı ile biçimi yine aynı olacak, ancak tepelerine
Ayasofya'ya çıkan Divanyolu'nu kesiyor hilaller yerleştirilmiş ufak kubbeler oturtu
du. Aslında, burada Bouvard kendi proje larak Şark havası verilecekti. Şamdanlar ve
lerine ters düşerek, At Meydanı'nı Beya demir çelenkler Paı·is köprüsünden aynen
zıt'a bağlamarnıştı. Öyle görünüyor ki gü kopyaydılar. Hatta köprü lambalarının bi
neye , Marmara 'ya doğru uzanan sokak çimi ve yerleşimi dahi III. Alexandre Köp
dokusu söz konusu olduğunda Bouvard rüsü'nü hatırlatıyordu.
96
B ouvard 'ın İstanbul için düşündüğü
Galata Köprüsü projesi görkemli bir ya
pıydı . Eski köprünün mimari açıdan fazla
iddialı olmayan tasarımına karşın, Bou
vard'ın projesi herhangi bir Batılı seyyalıın
veya Batılılaşmış bir Osmanlı elirinin ko
laylıkla modern mimarinin en seçkin örne
ği olarale görebileceği bir yapı öneriyordu .
Bouvard mükemmel çizim tekniğini, tasa
rımına abartılı bir haşmet havası vermeye
hasretti . Çizimindeki Haliç gerçek Ha
liç'ten dalıa geniş, köprüsü de bu nedeılle
daha uzun görünüyordu. Sahildeki gezinti
yollan yapının anıtsal boyutlarını vurgu
larken, aynı zamanda Seine nehri kıyılarını
çağnştırıyordu .
Nasıl ki , Napoleon Bonaparte'ın anıt
mezarı olan Hotel des Invalides, III. Ale
xandre Köp rüsü'nün odak n oktası ise, olarak köprüye bakmıyorlardı . Batıda ka 73) Bouvard'm
Bouvard müstakbel köprünün güney ucun- lan cami avlusu da simetriyi bozuyordu. Yeni Cami
B ouvard, köprünün iki taşıyıcı ayağını Meydanı
72 daki Yeni Cami'yi ( 1 603) aynı amaçla kul- projesinin kent
73 lanmayı tasarlıyordu. Köprünün güney ucu _köprünün uçlarına koyarak bu kusuru gi
dokuswıa
Bizans zamanmdan beri canlı bir nhtım dermeye çalıştı. oturtulmuş şekli.
olınuştu ve yoğun bir deniz tı·afiğine sahip Haliç'in iki yakasım bağlayan köprü
ti. Bouvard sahilleri açmayı ve Yeni Cami' kentin en işlek noktalarmdan biriydi. Bou
nin önünde geniş bir meydan yaratmayı vard'm önerdiği projeden birkaç yıl önce
önerdi. Bu meydanın srmrları, camiyi çer De Amicis, köprünün üzerindeki manza
çeveleyen iki çeyrek daireden oluşacaktı . rayı şöyle tasvir ediyordu:
Proje bu iki yapısıyla Mimar Davioud'nwı Bmada durarak bir çeyrek saat zaıfinda bütün
.
1 878 Paris Dünya Fuarı için yaptığı Tro İstaııbul'un öni ini.izden geçtiğini görebilirsiniz . . . .
A11ali büyük bir renk dalgası halinde geçip gider
cadero Sarayı'nı andırmaktaydı. İki bina
ve her grup değişik milliyetleri yansıtır. Kılıkiarda
nın Haliç'e bakan üç bölünılü ve kubbeli en abarulı tezatları hayal ediniz, her tip ve sosyal
uç cepheleri, revaklı kavisleri olacaktı . An sınıfı, ama gene de en mütl1iş rüyalarınız bile ger
cak, İstanbul' daki ölçek daha küçüktü , çeğin yanında silik kalacaktır; on dakika zarfında,
ikiz binalar Paris'teki uygulamanın aksine birkaç adım içinde, şimdiye değin tahayyi.U dahi
edcmeyeceğiniz bir ırk ve kıyafet çeşnisi ilc karşıla
bağımsız binalard ı ve kubbeleri İstan şırsınız ı9
.
97
74) 1 9 1 3 yılı
civarında Galata
Köprüsünden
Galata'ya bakış.
gene, bir Katelik papazı, çiçekle rle süslen düzenli, şık Paris atmosferiyle müthiş bir 74
miş bir arabada morlara ve yeşille re bü tezat oluştururdu.
rün müş hanımlar, bir Pera hastahan esin Bouvard ' ı n avan proj esi aslında bir
den bir rahibe, maymun taşıyan Mrikalı biçim egzersiziydi. Herhangi bir ön çalış
bir köle ve son olarak falcı kılığı nda bir manın ürünü değildi, hatta bazı binaların
meddah. 20 Konuyu özetlerken De Amic is tam olarak ne işlev göreceği dahi çizimler
şu ifadeye yer verir: "Her an değişen ve de belirsiz bırakılmıştı. Mahalli kültür ve
gözün izlemekte güçlü k çektiği bir m oza yerleşik hayat biçimleri tamamİyle göz ar
ikle karşı karşıyası nız, sihirli bir dürbünün dı edilmişti . Devasa, boş ve çıplak açık
içinde bir görülüp bir kaybolan bir ırk, kı alanların ortaya çıkınası ihtimali, görünüşe
yafet ve din bileşimi" . 2 l Bouvard'ın köp göre beaux-arts meydanlarını kentin labi
rentvari dokusuna otu�tan Bouvard'ı hiç
rüsünün bu eski çevrede rahat eden bu
rahatsız etmemişti. Kentin mimari mirası
renkli güruha yeterli olabileceği şüpheliy
di . Yukarıda tasvir edilen keşm ekeş her 20 age, 1 , s. 46 -47.
halde B ouvard'ın çizimlerinde görülen 21 age, 1 , s. 48.
98
"soyutla ve koru" mantığına göre ele alın
mış, anıtları birbirlerine bağlayan kent do
kusuna hiç önem verilmemişti. Oysa, anıt
l arın kent dokusuyla irtibatlandırılması,
Camillo Sitte'nin ilk baskısı 1 8 89'da yapı
lan The Art of Building (Yapı Sanatı) ve
Charles Bulls'un 1 893'te yayımlanan Es
thetique des Villes ( Kent Estetiği) adlı eser
lerinden sonra Avrupa'da belli ölçülerde
kabul görmüştü . Bouvard'ın projesinde
topoğrafYa ve mevcut arterler hesaba ka
tılmadığından proje bir ütopyadan öteye
gidemezdi. Son olarak, kendi başlarına ye
niden tasarırolanan bölgelerin de birbirle
riyle i rtibatı sağlanmamıştı . Çizimierde
75 göz kamaştıran Parisvari bulvarlar hiçbir
yere ulaşnuyordu .
B u denli soyut kalmasına karşın, Bou
vard'ın avan projesi Osmanlı yüksek bü
rokrasisi tarafindan alkışiandı ve gerçekleş daha radikal ve cüretkardırlar. 1 9 . ve er 75) Bouvard'ın At
mesi için ödenek ayrılmasına dair irade-i ken 2 0 . yüzyılların plancılarının başl ıca Meydaru, Beyazıt
seniyye çıktı. 22 Ancak, bu dönemdeki bir amacı, başkentin fiziksel olarak birbirin Meydaru, ve Yeni
Cami Meydaıu
çok büyük proje gibi bu proje de terk e den koptık bölümlerini, ulaşım ve köprü
projelerinin
dilmek zorundaydı . İmparatorluğun kıt projeleriyle birbirine bağlayarak, bir bü birbirleriyle
.
kaynakları Bouvard'ın cömertçe çıkardığı yük İstanbul gerçekleştirmekti . Istanbul ilişkisini gösteren
metropol alanının sınırlarını belirleyen kroki.
masrafları karşılayamazdı.
Arnodin projesi son tahlilde bu hedefi
Padişah ve maiyetinin Bouvard'ın pro
gözetiyordu.
jelerindeki İstanbul'u beğenmelerinde şa
İyi işleyen bir ulaşım ağı, düzenli sokak
şılacak bir yön yoktu. Zira Bouvard'ın çi
örüntüsü, iyi bir iletişim sistemi gibi kent
zimlerinde , harap ve düzensiz Şarklı İs
planlamasının tekıllk yönleri ise diğer ha
tanbul gitmiş, yerine Paris'in sükunet için
yati ko � ulardı. Gerek Von Moltke'nin,
de, kendine güvenli havasına sahip bir İs
gerek Arnedin'in projeleri, kent tasarımı
tanbul gelmişti. Bu irnajın Batılılaşmış Os
nın bu boyutlarına eğilmişlerdi . Ancak
manlı elirine ve kentte yaşayan ya da kenti
Bouvard, tasarımlarını yaptığı bölgelerin
ziyaret eden Avrupalılara hitap etmesi çok
bağlantılarını kurmak konusunda teknik
doğaldı. Ancak yukarıdan dayatılan ve de
ayrıntılara önem vermemişti . Gene de
ğişik kültürel değerlere dayanan bu proje
Bouvard'ın projelerinde görülen elektrikli
nin, yüzyıllardır kendi ihtiyaçları doğrul
tramvayların gidip geldiği geniş caddeler
tusunda belirlenmiş doğal çevrelerinde ya
özenli bir kent işleyişine duyulan tartışıl
şayan yerli halk tarafindan kabul görmesi
maz ihtiyacın göstergesidirler.
pek mümkün değildi. Son olarak, yukar ı daki bölü mlerde
Von Moltke, Arnodin ve Bouvard'ın gördüğüm üz gibi , düzenli ve yeni bir
projeleri, 1 83 8 ile 1 9 0 8 arasında Osman kent imajı n a kavuşma k , 1 8 3 8 ile 1 908
lı başkentindeki başlıca kent planlaması arasında İstanbul'da gerçekleşen bayındır
t e m a l a r ı n ı ö z e d e mektedirler. Ancak, lık faaliyetlerinin başlıca konularıdır. Bu-
üçüncü ve dördüncü bölümlerde ele aldı
ğımız küçük ölçekli uygulamaların tersine 22 Ergin ( 1938), s . 48.
99
rada tartıştığımız üç proje kent tasarıının ci olan Arnodin, belki biraz daha roman
da bu e ğ i l i ıne ı ş ı k tutmaktad ı r . Von tik bir O ryantalist olduğu için, kentin
Moltke 'nin ve Bouvard'ın projelerinde · zengin tarihi mirasına katlcıda bulunmak
önerilen imaj , anıtlara çıkan üç şeritli, ge amacıyla ·yeni İslamcı Hamidiye Köprüsü
niş, düz, ağaçlandırılınış caddeleri, büyük projesini önermişti. Eğer yapılmış olsaydı
meydanları ve düzenlenmiş rıhtıınlarıyla b u köprü İ s ta n b u l , G al ata ve Ü s k ü
bir Avrupa kentiydi. Öte yandan elbette dar'dan Boğaz köylerine dek kentin ima
Von Moltlce ve Bouvard kadar imaj bilin- jına egemen olacaktı.
1 00
6
101
köprünün kendisi kadar genişti. Modern
ticaret hayaunın ihtiyaçlarını karşılamak
üzere kullanılan yolların birçoğu, bir Or
taçağ kentinin sokaklarını andırıyordu. D e
Amicis, 1 9 . yüzyılın sonlarında Kara
köy'ün ukış ukış sokaklarını şöyle anlatır:
Sokakları Londra'ıun kenar mahalleleri gibi da
racık, eğribüğrü, karanlık ve mtubetlidir. Bu sokak
larda koşturan, irişen bir yayalar gümhu gün bo
yunca gidip gelirken, bu kalabalık zaman zaman,
arabalar, hamallar, eşekler veya omnibüslere yer aç
mak için sağa sola hareket ederler. İstanbul'un tica
ret hayatının neredeyse tümü bu sokaklardan akıp
gider.3
1 02
raklı bir karakter kazanclı. Galata'daki ticari
binaların birçok özelliğini her ne kadar bü
yütülmüş ölçeklerde de olsa barınclıran bu
yapı, Moniteur Oriental gazetesi tarafindan
"güzel ve sağlam" olarak takdir edilmişti?
Osmanlı Bankası'nın karşısında, Roma'daki
79 İspanyol Merdivenleri'nin minik bir kopya�
sı varclı. İki sokağı birleştirmesi bakınundan
pek önemi olmayan bu merdivenler, Avru
pa'dan bir imaj daha çağrıştıran, kentsel bir
bezemeydi.
1 9 . yüzyılın ikinci yarısında Karaköy ile
Tophane arasındaki rıhtım düzenlendi .
Rıhtım boyunca sıralanan yerıi gümrük bi
naları ve ambarlar yayvan taş yapılarclı. Bu
büyük ve işlevsel binalar, Avrupa'daki sa
nayi kentlerindeki benzerlerini habrlatan,
80 yalın neoklasik üslupta yapılmışlarclı.
Üçüncü bölümde de görüldüğü gibi,
1 8 64 yılında Tophane rıl1tımı büyük ölçü
saat ktılelerinin inşasını eınretti.8 Bunlar 78) A . Vallaury'ııiıı
de yeniden düzenlen mişti . Journal de
dan biri Tophane Meydanı'nda yapıldı. yaptığı Osmanlı
Constantinople'da bahsi geçtiği gibi bura
"Kent sanab" ve Bablılaşmaıun, gelişme Batıkası binası,
da "Avrupa tarzında tezyin edilmiş" bir l 900'ler.
nin simgesi olarak göriilen bu kuleler za
meydan yaratılmıştı . 1 88 8 'de Sultan I I .
man kavramıyla dinin ayrışmasını da ifude 79) Osmanlı
8 1 Abdülhamid başkentin muhtelif yerlerinde Batıkası karşısmda
ediyordu. 9
Kamoııdo
Boğaz'da, Dalınabahçe ile Beşiktaş merdiveııleri (sol
arasındaki sahil şeridine paralel uzanan altta).
bölgede, 1 9 . yüzyılın ikinci yarısında bir
dizi padişah sarayı yapıldL Bu sürecin ilk
aşaması, 1 7 . yüzyılda Dolmabal1çe'de bir
yazlık bahçe tanzimi ve I I I . Ahmet' in
( 1 703- 1 730) Beşiktaş'ta geniş bir bahçe
içinde bir saray inşa ettinnesi ile başlamış
tı. lO Ancak en köklü değişim, Dalınabah
çe Sarayı'nın 1 8 56'da tamamlanışın dan
sonra imparatorluk ikametgalumn Topka
pı'dan Dolmabahçe'ye nakledilmesiyle ya
şandı . Dolmabahçe Sarayı , Avrupa tarzı
mimarinin saltanat katında artık açıkça
tercih edildiğinin en somut ifadesiydi .
Dalınabahçe Sarayı'nın mimarı, birkaç
nesilden beri saraya hizmet eden ünlü Er-
1 03
Sarayın klasik cephesi Fransız arnpir
tarzının birçok özelliğini yansıtmaktadır :
pencereleri çevreleyen burma sütunların
yanında sıra sıra zarif dor ve iyon tarzı sü
tımlar kullanılır; leemederin etrafında kıv
rılan ve iç içe geçen çiçek ve bitki motifle
ri, cephe süslemelerini oluştıırur. Standart
Fransız prototipierini örnek alan sayısız
kabartma motif küçük balkonları süsler.
Payitahtta hiçbir bina Dalınabahçe ' n i n
klasik süslemelerine yaldaşamarnıştır.
Karabet Balyan, sarayla aynı zamanda
yapılan, sarayın güney kapısııun karşısmda
ki Dalınabalıçe Camii'ni de tasarımlaımş-
tı . Caminin Fransız aınpir tarzı ayrıntıları
1 04
m abahçe ve Çırağan saraylarının kinden
farklıdır. Yıldız Sarayı'nın binaları, Topka
p ı S arayı'nın köşlderini andıran müstakil
binalardır. Geniş bal1çelerin derinliklerin
de doğayla uyum içinde serpiştirilmiş bu
binaların görünüide şehirle hiçbir bağlan
tısı yoktu. Hatta uzaktan bile görülmü
yorlardı . Padişahın Yıldız'daki varlığı yal
n ızca Yıldız Sarayı'nın görkemli anıtsal gi
rişinden ve yüksek duvarlarından hissedi
l e biliyordu.
Tophane sırtlarında, Pera'da ve Cadde-i
Keb i r civarında, Osmanlı İ mparatorlu
ğu'na Tanzimat reformlarıyla ithal edilmiş
değer yargıları, modalar ve sosyal kalıpla
d e rd i . De A m i c i s , grand Ru e ya da 82) Dolmabahçe
rın tam bir manzarasllll görmek mümkün
Cadde-i Kebir'i şu sözlerle tasvir etmişti: Sarayı l 900'lü
dü. Pera'da hayat İstanbul tarafındakin yıllarda. Solda
. . . parlak ve neşeli [ Grand Rue) Avrupalı cenıa
den çok farklıydı ve bu farklılık mimariye Dolmabahçe
atin "Batı Yakası"nı oluşturur. Bu semtte hayatın Camü.
yansıyordu. Cadde-i Kebir'e atfen sık sık tatlı ve nezih tarafı n ı yansıtan İngiliz ve Fransız
kull anılan "Şarkın Champs Elysees'si" ya otelleri, seçkin kafcler, pm! pınl aydınlatılmış dük 83) Dolmabahçe
kıştırmasına rağmen, Paris'teki ünlü cad kanlar, tiyatrolar, kulüpler, yabancı konsoloslnklar, Saat Kulesi (sol
bi.i yükelçilik konutlan, caddenin iki tarafında sırala altta).
cleye pek az benzeyen bu cadde, yine de
ıurlar. l4
Avrupa'dan esinlenmiş bir ana arterdi .
Caddenin iki tarafİndaki düldcanlar, resto Pera'daki binalarda en çok neoklasik
ranlar ve kafeler piyasaya çıkanları cezbe- üslup görülürdiL Semtin neoldasik şahsi
yetinin belirlenmesinde, birbirleriyle aıut
sallıldarı bakımından yarışan yabancı sefa
rederin büyük payı vardı. Geniş bahçelerin
içindeki din ve eğitim kununlan ile kendi
içlerinde birer dünya olan bu sefaretler,
Pera'nın topoğrafYasına egemen olmuşlar-
dı. Bunların başlıca örnekleri, İsviçreli mi
mar Fossari Biraderler tarafindan 1 8 39'da
tasarırolanan neoklasik Rus Sefareti, l 5 84
1 838'de yeniden yapılan arnpir üsluptaki
Fransız Sefareri, l 6 1 845 yılında Sir Char- 85
les Barry'ninl 7 orijinal neorönesans üslup
taki çizimlerine göre yapılan, ancak bir di
ğer İngiliz mimar W.J Smith tarafından
tadil edilen İngiliz Sefareri, gene Fossari
1 05
84) Fossari
Biraderler'in
eseri: Rus
Sefareti.
Biraderler tarafından 1 8 5 5'te küçük bir kez bu dükkanda görüldü. Harem-i Hü
Fransız şatosu tarzında inşa edilen Hol ınayun ise başka bir salon de mode tarafın
landa Sefareti'd ir. dan giydiriliyordu : Paquin d'Istanbul. Bir
Pera'daki binaların büyük çoğunluğ u, çok giyim kuşam dükkclıu içinde, La Mai
yani kiliseler, oteller, büyük mağazala r, son de Modes Françaises, La Maison de
restoranlar, kafeler, tiyatrolar vb, sefaretle- Modes et de Fournitures pour Dames, Sa
86 rin belirlediği mimari üsluplara uyınuşlar lon de Mode ve Madaıne Trophe'un şap
dı. Ayrıca bu sefaretlerin varlığı , Babnın kacı dükkclıu en üııliUeriydi. l 8
yaşam tarzının Osmanlı payitahtına girme Büyük mağazaların adları dahi iddiala
si deınekti . Cadde - i Kebir boyun ca yer rını ve hangi iUkenin mailarım sattıklarını
alan dükkinlarda Avrup a'nın her yerinden gösteriyordu : Maison Baker, Paris-Lond
gelen lüks tüket im malla rı satılırdı . Bu res, Ben-Marche ve Bazaar Allemand. Ör
ınallar sadece Avrupalılar tarafindan değil, neğin Bon Marche, ev eşyası, deri mamül
saray çevresi başta olmak üzere , Osmanlı leri , kırtasiye , av malzemesi, kozmetik,
üst sınıflarınca da büyük bir hevesle sabn mücevherat, bronz sanat objeleri, oyun
al uuyordu . cak, optik malzeme ve gözlük, fotoğraf
Cadde-i Kebir'd e giyim eşyası satan malzemeleri, ilaç, eldiven, çorap, kadın iç
dükkanlar ağır basmaktaydı . Caddenin çaınaşırı, şemsiye, giyim ( "moda" ) eşyası,
?ii ney ucuna doğru Hayden isminde bir porselen, kristal, şarap ve likör ticaretinde
I ngiliz, memleketinden ithal ettiği kumaş uzmanlık kazanınışb. Bazaar Allemand ise
ları sabyordu; Madaıne Milleville'in Gran her fiyata mal satrrıakla tanınıyordu, ancak
de Mai-son de Couture'ü ise kentin sesye özellikle "sarkaçlı" ve "guguklu" duvar
te hanımlarını giydiriyordu. Madame de saatleriyle üıılüydü. l9
Milleville'in dükkclııına oldukça yakın bir Bu güzergah üzerinde iki pasaj yer al-
yerdeki Madaıne Vapillon'un butiği ise
Paris'ten getirtilen kadın aksesuarlarında 1 8 Duhani ( 1 947 ), s. 43-99.
uzmanlaşmışb. Paris imaiab eldivenler ilk 1 9 age, s. 56-62.
1 06
87 maktaydı, Passage d'Europe (Avrupa Pa
sajı) ve Passage Grespin ( Krepen Pasajı ) .
B u pasajlar, metal yapılan, cam çatıları,
neoklasik dış ve iç cephe süslemeleriyle,
Avrupa'daki benzerlerinin birer minyatü
rüydüler. Passage d'Europe'ta çeşitli dük
kanlar varken, Passage Grespin'de sadece
ayakkab ıcılar bulunurdu. 2 0
Pera'daki kafeler, kafe şantanlar, şanso
niyeler, gece kulüpleri ve restoranlar Batılı
yaşan1 tarzının bir başka yönünü, dışarıda
eğlenme veya yemek yeme alışkanlığını
yansıtmaya çalışıyord u . Adlarından Pe
ra'nın neye öykündüğü anlaşılmaktadır:
La Maison le Bon Gout, Brasserie Suisse,
85) Fransız
Brasserie Strasbourg, Brasserie Viennoise, Sefareti.
Brasserie de Londres, Cafe- Restaurant de
86) Pera'da
Paris, Cafe- Chantant Parisiana, Concor bina.
dia, Trocadero . 2 ı
ı 8 38 'den sonra uluslararası ticaretin
artmasıyla gelip geçici Avrupalı nüfusun
sayısı tırmanmıştı. Bu gelişme Pera'da bir
çok Avrupa tarzı otelin açılmasına yol açtı.
Çoğu kez kentin Avrupalı sakinlerinin
uzun dönemli ikametgahı haline gelen bu
oteller Avrupa standartlarına uymak zo
runda kaldılar. Örneğin, Hôtel des Am
bassadeurs, her türlü ihtiyaca cevap veren
konforu, muhteşem dairelerinin şıklığı ve
"le plusgrand luxe" yemek salonu sayesin
de, l 8 5 5 'te Journal de Constantinople'un
iltifatına mazhar olmuştu. 22
ı 8 6 5 tari h l i bir i rade - i seniyye i l e ,
Compagnie de l ' H o te l I mperial Otto
man'm temsilcisi J ames Missirie'ye, ya
bancı seyyah ve konukların istifahatini te
min edecek düzeyde oteller yapma ve iş rında otelierin uzun bir listesini görmek
letme imtiyazı verildi . Bu otelierin yapıla mümkündür. Gene, otelierin adlarından
bileceği semtler Pera, Büyükdere, Üskü ne tarz birer işletme olmayı hedefledikleri
dar ve B üyükada'yla sınırlı tutuld u . 2 3 ni seçebiliyoruz: Hôtel de Paris, Grand
Mtıl1temelen yabancıların Pera'da kalmayı Hôtel Kroecker, Pera Palace, Hôtel Con
tercih etmelerinden dolayı İstanbul tarafı tinental, Hôtcl S t . Pe tersbourg, Grand
bu semtlere dalili edilmemişti .
İrade otel işletıneciliğine tekel getirme 20 age, s. 30.
diğinden, otel işletmek isteyen birçok özel 2 1 age, s . 29, 4 5-83.
girişimci ruhsat almak üzere müracaat etti. 22 Joıtrnal de Constantinople, 25 Ocak 1 855.
ı 905 yılmda hazırlanan sigorta haritala- 23 BBA İ rade, Meclis-i V ala, n o . 23 721 .
1 07
masa düzenine göre yüz kişinin yemek yi
yebileceği" bir restoraıu vardı. 2 5
ı 9 . yüzyılın ikinci yarısından itibaren
kentte Avrupa tarzında çok katlı apartman
lar da görtUmeye başlandı. Bu döneme ka
dar, Haliç'in kuzey yakasının geleneksel
yapı malzemesi ahşap olmuştu. ı 9 . yüzyıl
da, yaı1gın önleme talimatnameleri uyarın
ca, zamaı1 içinde ahşaptan kagir ve taş yapı
laşmaya dönüldü. Aynı zamanda Pera'da,
Avrupa tarzı çok katlı apartman inşaatı luz
l a n d ı . Jo urnal de Constantinople' ü n
ı 864'te belirttiği gibi, Pera'da ahşap evler
neredeyse tümüyle yok olarak yerlerini
"sağlam taş binalara" bıraktı. Dal1ası, geç
mişteki uygulamaların tersine, yapılar artık
umumi güzergahların üzerine taşınıyor,
yolun iki tarafina düzenli biçimde dizilerele
Avrupa kentlerinde olduğu gibi sokaklara
muntazam bir görüntü veriyorlardı. 26
Yine de ı 864 ile 1 875 arasında yapılan
apartmanlar Avmpa staı1dartlarından çok
uzaktılar. 2 7 ı 875'e gelindiğinde, "kulla
nışlı planlı ve ağır başlı cepheli", "rahat"
daireler oldukça azdı . 2 8 Havalandırma,
ışıklaı1dırma ve ısıtma gibi konular üzerin
de fazla düşünülmemişti. Ancak kısa bir
süre sonra, La Turquie gazetesi Avrupa'da
görülen pratik iç mekan dağılımını ve ar
Hôtel de Londres, Hôtel de Lyon, Hôtel tistik dış cepheleri yaratabilecek yeteneğe
87) Passage
d'Europe, Modern, Hôtel Royal ve Hôtel Bristol . sahip küçük bir mimar grubunun kente
detay Bütün bu otelierin cephelerinde neoklasik geldiğini müjdeliyordu:
88) Pera Palas. üslup ta detaylar egemendi.
Bir süredir şehrinüzde Paris'ten gelen zevk sahi
Ünlü Pera Palas, Compagnie Internati- bi mimar beylere rastlanmaktadır. Bu beyler, Ecole
88 onale des Wagons-lits et des Grands Ex des beau:x-arts'dan aldıkları sağlam eğitim sayesin-
1 08
de, sanatlarının bütün inceliklerine vakıftırlar ve bir
santiınetrekare yer kaybına mahal vermeden, her
odaya hakkını vererek, bina cephelerinde olması ge
reken sadelik, ihtişam ve neşe ilc bezenmiş si.isleme
leri de yaratma kabiliyetine sahiptirler.29
1 09
90) Pera'da
küçük esnaf, zanaatkar ve düşük rütbeli
apartmanlar. memurlardı. Sıra evlerin inşa edildikleri
9 1 ) Beşiktaş'ta yerler bize kimler için yapıldıklarım gös
Akaretler. termektedir. Bir istisna dışında bütün sıra
evler İstanbul tarafinın, Pera'nın ve Üskü
dar'ın mütevazı mahalleleri veya arka so
kaklarındaydılar. 33 Tek istisna, Beşiktaş'ta
Akaretler projesiydi . B eşiktaş'ın iki ana 9 1
caddesinin boyunca dizilen bu görece bü
yük evler mimari tarz bakımından da iddi
alıydılar. Aslına bakılırsa Akaretler kentin
tasarımına biçim verınede kullaıulmış tek
sıra ev projesidir. Dalınabahçe Sarayı'nın
yakın olması kuşkusuz bu projenin görece
aıutsal boyutlarında önemli rol oynamıştı.
Batı etkisiyle ve vakıf arazisinde yapıl
mış olan sıra evlerin düzenli ve protatip
planları vardı. 34 Cepheleri yalın, simetrik,
klasik motiflerle donatılmıştı. Her ne ka
dar kentin geleneksel konut mimarisiyle
tezat teşkil ediyariarsa da, gene de euro
balı pencereler gibi yerel öğeler tasarıma
evinde oturmuyordu. Nüfusun %5'i cami dahil edilmişti. Böylelikle Akaretler B atılı
ve tekkelerde yaşıyordu, %8'i zaten yerle
ve geleneksel unsurların bir karışımı olarale
şik ikameti olmayan muhacirlerdi, % 1 ,5'u İstanbul 'un kent imaj ma eşi görülmemiş
medreselerde yaşayan softalar, % 1 4'ü dülc bir katkıda bulunmuştu.
kanlarında yaşayan esnaf, %2'si ise hanlar 1 9 . yüzyılın ortalarında, Müslüman üst
da kalan zanaatkar ve tüccari ardı. 32
sııufların yaşadığı konaklar da evrim geçir
1 9 . yüzyılın son çeyreğinde ve 20. yüz di. Geleneksel iç planların üzerinde B atılı
yılın başlarında, kentte o zamana kadar
applique cephelerin kullaıurnı ilginçti. Yeni
görülmeyen bir uygulamaya gidildi ve dar yapılan kagir konaklarda, dönemin Avrupa
gelidilere yönelik sıra evler yapılmaya baş üsluplarından, özellilde klasisizmden alınan
landı. Hedeflenen kitle, küçük tüccarlar, mimari özellikler yaygın olarak kullaıulma
ya başlandı. Ancak, iç mekanlarda, merkezi
bir sofaya açılan odalar gibi geleneksel
Türk evi ilkelerine sadık kalınmıştı. Yeni
konaklar Haliç'in iki yakasında inşa edil
di. 3 5 İstanbul tarafinda bu yeni taı·z konak
lar, mevcut dokuyla kaynaştılar, Haliç'in
kuzey yakasında ise yerıi açılaı1 düz ve ge
niş sokaklarda yeni bir kent profili çizdiler.
ı ıo
Bu yeni düzenin en güzel örneklerinden
biri, ı 9 . yüzyılın sorılannda gelişen Nişan
taşı semtidir. Birbirlerini dik açıyla kesen
düz ve geniş sokakların iki yanında yükse
len birkaç katlı konaklar parsellerin merke
zinde yer alıyor ve neoklasik cepheleri çoğu
kez sokağın sınırını belirliyordu . Nişanta
şı'nda geniş bahçeler içinde yer alan konak
lar, birbirine bitişik apartmarıların belirledi
ği çok daha yoğun Pera sokak dokusundan
farklı bir görünüm arzediyordu.
Kentin ahşap konut mimarisi de gide
rek klasik unsurları kLıllanmaya başlamıştı .
Mahalli ustalar tarafindan serbestçe değiş
tirilerek geleneksel biçimlere uydunılan
bu motifler hala. konut mimarisinde döne
m in modasını sergilerler. Her ne kadar
klasik motifler Boğaz köylerinde daha re
vaçtaysa da, İstanbul tarafinda da göri.Uü 9 2) 1 900 yılı
civarında
yor, en mütevazı evierden en şatafatlısına Taksim Kışlası.
93 kadar birçok evin girişini, pencerelerini,
9 3) Yeniköy'de
kornişlerini süslüyordu. yalı.
Pera'nın batısında Taksim ve Maçka'nın
sırtlarında yeni yerleşime açılan bölgelerde
de neoklasik üslup yaygınlaşıruştı. Bu yeni
imajı Osmanlı ordusunun Batı düzenine
göre yeniden yapılanmasının simgesi haline
gelen büyük kışlalar getirmişti. Taksim'de
ki iki kışla ve Sarkis Balyan tarafindan çizi
l e n G ü m ü ş s u y u ve M a ç k a k ı ş l a l arı
ı 860'larda Abdiliaziz devrinde inşa edildi.
Yıldız Sarayı civarındakiler ise Abdülhanlid
devrinde yapıldı. 36 Boğaz'ın çıplalc tepele
rine kurulan bu devasa binalar, ı 9. yüzyıl
da başkentin imajında her yerden görülen
birer nirengi noktası oldtılar. Dikdörtgen
biçimindeki bu yapıların geniş iç avluları
vardı ve genelde ayıu iç düzene saluptiler.
Düzenli ve simetrik dış cepheleri, askeri
92 ziluuyete yakışır haşin ve sade neoklasik bir nönü i l e S irkeci arasında ı 8 5 0 'ler ve
üslup sergiliyordu. ı 870'lerde yapılan gümrük binaları ve de
Her ne kadar Haliç'in kuzey yakasında polar, Karaköy-Tophane şeridindeki mu
ki kadar yaygın olmasa da, neoklasik üslup adilleriyle aynı üslupta yapılmıştı. 37 İstan-
İstanbul tarafında da görülmeye başlandı.
B urada n eoklasik yapılar Galata Köprü 36 age, 5 :2: 1 214/ 1 243.
sü'nün güney ucunda toplaıuyordu. Köp 37 BBA, İrade, Meclis-i Vala, no. l l058; Meclis-i
rünün Eminönü ayağında ve salillde Emi- Hususi, no.2008.
lll
den biri l 84 3 ' te yapılan B abıali binası
dır. 39 Bu anıtsal taş bina, iç içe geçen cia
irelerden oluşmaktaydı . İç mimarisi, bir
çok yabancı sefaretlıane binasına imzaları
nı atmış olan Fossati B i raderler'e aitti .
l 878'de çıkan yangının binaların çoğunu
yok etmesine rağmen, Sadaret Binası, ar
şivler ve barok saçaklı anıtsal giriş kapısı
kurtulmuştur.
Batı tarzı eğitim reformlarının bir par
çası olarak, l 84 6 ' d a Ayasofya i l e S ul
tanahmet Caınii arasında Darülfünun b i - 94
nası yapıldı.40 Bir neoklasik üslup uygula
ması olan Dari:Ufünwı binasının mimarları
gene Fossari Biraderlerdi. Doğu cephesine
neogrek bir portiko egemen olan dikdört
gen biçimindeki üç katlı binanın masif
kütlesi İstanbul'un silnetine yabancıydı.
�
bul Liman İdaresi gibi az sayıda devlet da
§
3 94) Fossatiler'in 38 BBA, İrade Dahiliye no. 48863.
yaptığı Dar ü lfünun iresi köprünün İstanbul yakasındaydı. 38
39 Eyice, age 5 :2, s. 12 14/118- 1 1 9 .
:ı
'..;)
binasının denizden Bu büyük, çok katlı binalar Karaköy'deki
40 age, 5 :2 , s. 1 2 1 4/ 1 1 8- 1 1 9 . Hastahane (BBA
8. gör ü nüşü, ( 1 900) .
iş hanlannın izdüşümü idi.
2
irade Hariciye no.578 1 ), Maliye Nezareti ( BBA
:s
""
95) Eminönü 'nde Neoklasik üslup resıni mimariye de uy İrade Dalıiliye no. 3770 5 ) gibi birçok işievde
::;: bir iş hanı (altta).
gun görüldü. Bunun en erken örneklerin- kullanılan bina 1936'da yandı.
1 12
İlhanuru Batı'dan alan bir diğer bina,
mevcut ahşap bir yapının yerine daha iddi
alı bir plan uyarınca 1 866'da Beyazıt'ta
yapılan Harbiye Nezareti binasıydı.4 1 Be
aux-arts tarzındaki bu binaıuıı en çaı·pıcı
özelliği, İstanbul'da ilk kez görülen, üstü
canıla örtülü, merkezi bir avlunun etrafin
da yapılmış oluşuydu.
Batılı kültür kalıplarının resmi mimari
de uygulanmasına bir diğer ön�mli örnek,
1 8 9 1 ' d e Antoi n e Val l a u ry tarafından
Topkapı S arayı ' n ı n b a h ç e s i n e yapılan
Asar-ı Atika Müze-i Hümayunu'dur.42 Bir
müze binası yapma fikri 1 869 tarihli ve
uAvrupa'daki emsalleri üzere" bir umüze
96) A. Vallaury,
hane" binasııun yapılmasını emreden ira Müze, 1900'ler.
de-i seniyyeye kadaı· u zanmaktadır.43 Val
97) K. Balyan,
laury'nin müzesi altı bölümden oluşuyor II. Malunut
du: Birincisi eski Yunan, Roma ve B izans Türbesi,l900'ler.
devirlerinin eserlerine; ikinci bölünı Asur,
Mısıı-, Finike, Hitit, Mrika ve (Arap dün
yası hariç) Asya uygarlıklarına; üçüncü bö
lüm İslam uygarlığına; dördüncü bölüm
aııtik paralara; beşinci bölüm doğa tarihi
örneklerine ayrılnuştı. Altıncı bölüm ise il
mi ve tarihi kitaplarıyla başlı başına bir kü sik üslubwı en ateşli taraftarı, Daimabalıçe
tüphaneydi. 44 M üzenin bu biçimde bö Sarayı'na ve 1 840'ta Divanyolu'ndaki I I .
lümlenmesi 1 9 . yüzyılın başından beri Av Malunut Türbesi'ne imzasını ataıı Karabet
rupa'da uygulanan müze düzenlemelerini B alyan'dır. Sekizgen bir yapı o l an I I .
96 yansıtıyordu. Vallaury'nin neoklasik müze Mahmud Türbesi, ızgaralı pencereleri ve 97
binası evrensel olarak kabul gören müze yol ile hazire arasma perde çeken duvarı ile
mimarisine uygundu ve içinde sergilenen klasik Osmanlı türbe mimarisinin genel
zengin antik kolleksiyonlarla da uyum özelliklerini taşır. Ancak bu bina Osmaıılı
içindeydi.45 rnimaı·isine çok yabancı unsurlaı-ı da barm
B u binalar İstanbul'un çok katmanlı dırmaktadır. En başta Osmaıılı türbelerine
tarilisel dokusuna yeni bir boyut getirmiş göre büyüktür ve cephelerinde çeşitli Av
lerdi . Arıcak yarımadanın batı kısmında rupa formları yer almaktadır. Bunların ara
yoğunlaşmaları modern bir 1 9 . yüzyıl sında çiçek kabartmalarıyla süslü iyon tarzı
kenti görünrusünün nispeten dar bir alan sütun başları olan pilastrlar, kilittaş süsle
la sınırlı kalması demekti . Her ne kadar mel i , kemerli pencerele r, çiçek dekorlu
neoklasik üslupta başka binalar, özellikle
41 Journal de Constantinople, 20 Nisan 1 864.
büyük konaklaı· görülmekteyse de, mevcut
42 Eyice, age, 5 :2, s. 1 2 1 4/123.
dokunun içinde dağınık ve az sayıda ol
43 BBA İrade, Dahiliye, no. 4 1 35 5 .
dukl arından kentin genel görünü münü
44 "Müze-i Hüınayun Nizarnname-i Dahiliyesi",
fazla etkilememişlerdi. madde 2 , Düstur, 4. cilt, s. 344.
Neoklasik üslup geleneksel binalara öz
4 5 Bina, özgün üslubuna sadık kalınarak 1 899·
gürce tatbik edilmişti. İstanbul'da neokla- 1903 arasında ve 1908'de genişletildi
113
98) K. Balyan,
Ortaköy Camü,
19. yy sonu.
99) K. Balyan.
Dolmabahçe
Camü, l 900'ler.
frizler ve Fransız arnpir tarzında demir ona "Osmanlı ampiri" demişlerdir. "Os
pencere kafeslcri göze çarpar. marılı ampiri" tarzında kılıç, bayrak öbek
Karabet Balyan aynı yaklaşımı 1 8 64'te leri, müzik alederi gibi motifler vardır, ama
98 yaptığı Ortaköy Camii'nde de sergiler. Bu Fransız arnpir tarzında görülen hayvan ve
camide Osmanlı camisinin geleneksel me ya insan figürlerine rasdanmaz. 46
kanları ve unsurlarını kullanmalda birlikte Neogotik üslup
birçok neoklasik unsuru da binaya katmış-
99 tır. Dalınabahçe Camii'nde de aynı özellik Kraliçe Victoria devrinin neogotik üslu-
leri görmek mümkünd ür. I I . Mahmud bu İ stanbu l ' a G . E . S treet tarafı ndan
Türbesi, Ortaköy Camii ve Dalınabahçe 1869'da Kırın1 Kilisesi'nin inşasıyla girdi. 47 ı oo
Camii, Fransız arnpir üslubtmW1 bir varyas G. E. Street'in Londra'da yaptığı adiiye bi
yonudur. Mimari tarihçileri bu melez üslu nalarından esinlenen bu büyük ve görkemli
bu Fransız arnpir tarzından ayırmak için kilise revaç bulmadı . B u kilisenin dışında
(bazı neoromanesk ayrıntılarına rağmen)
neogotik üslupta yapılan yegane bina, Blli-
gar Kilisesi Fener Rum Patrikl1anesi'nden
bağımsızlığını ilan ettikten sonra, 1 8 71 'de
yapılan Stefan Sveti Bulgar Kilisesi'dir. Fe- 1 0 1
ner'de Haliç kıyısında, Rum Patrild1anesi'ne
çok yakın bir arsacia yükselen bu kilise, Viya
na'da dökıne demirden prefabrik olarak ya
pılmış, parçalar halirıde Tw1a nehrinden in
dirilerek İstanblli'da monte edilınişti. 48
46 Ciner ( 1982 ), s. 1 8 .
47 Muthesius ( 1 972 ), s. 99.
48 Smnner-Boyd, age, s. 338.
114
Neogotik üslubun İslami biçimler ve
klasik Osmanlı görünümüyle birleştirile
rek uygulandığı iki cami vardır ki, bu yapı
larda bu bileşimin çarpıcı olduğu oranda
estetik olduğu söylenemez. l 8 73'te Aksa-
1 0 3 ray ' da yapılan Pertevniyal Valide Sultan
Camü bunlardan biridir. N eogotik yakla
şım binanın genel olarak vurgulanan di
keyliğinde ve bazı pencere detaylarında
görülebiJir.49 İkinci örnek ise 1 886'da Ni
koğos Balyan tarafindan Yıldız Sarayı'nın
1 02 yarıında inşa edilen Hamidiye Camii'dir.
B unda da yapının yatay oranları kullanıla
rak dikeylik vurgulanmıştır. Pencelerde
sivri kemerler çok daha cesurca ku llanıl rift oyma işçiJiğiyle Ayasofya'ya gönderme
1 00) G. E
mıştır. Pencere detayları Pertevniyal Valide yapan Alman Çeşmesi 'ydi (resim l 06) . So.-eet, Kırım
Sultan Camü'ne oranla daha açık bir gotik Kilisesi (sol
üsluba sahiptir. 5 0 Yeni İslamcı Üslup altta).
Bu bağlamda iki 1 9 . yüzyıl neobizans Yeni İslamcı üslu p, hilafetin merkezi 1 0 1 ) Haliç'tc
yapısıru hatırlamak gerekir. Bunlardan biri Stefan Sveti
olan İstanbul'a , tarihin bir cilvesiyle Avru
Bulgar Kilisesi.
1 8 8 2 ' de tamamlanan Taks i m ' deki Aya palı mimarlarca getirilmişti . Bu "egzotik"
1 04 Triada Kilisesi'dir. B u kilise yüksek lcubbe üslu ba ilgi Batı' da 1 9 . yüzyılda yayılan sö
si ve hıleleriylc, Taksim'den Cadde-i Ke mürgecilikle koşut olarak gelişmişti. 5 1 Ba
bir'e doğru bir odak noktası oluşturuyor tılı mimarlar için İslam mimarisinin değe
du; üslubu mecazi olarak uygundu . İkinci ri ' tamam en Batı üslubu nda yaptıkl arı
neobizans yapısı, At Meydanı'nda 1 899'da kendi binalarında kullanabilecekleri süsle-
yapılan ve özellikle sütun başlanndalci gi- me unsurlarında yatıyordu. Bu bakımdan
Osmanlı başkenti yeni İslanu üsluba özel
likle uygun bir mekan oluşturuyordu.
Yeni İslan1İ tarzın en çarpıcı örnekleri
llS
durağına uygun bir simge bulmak ve kla
sik Osmanlı İstanbul'unun kent i m aj ı n a
uyum sağlamak. Binarun oryantalist özel
liklerinin açıkça ortaya koyduğu gibi, bi
rinci hedefe ulaşıldığı söylenebilir. Ancak,
İslamın muhtelif coğrafyaları ve tarihsel
dönemleri arasındaki üslup farklarından
bihaber olması J achmund'u ikinci amacı
nın uzağına düşürmüştür. Sonuçta Jaclı
mund, kentin yüzyıl sonu mimari çoğul
culuğuna katkıda bulunurken, yabancı gö
rünüşlü binalara bir tane daha eklenmişti .
Antoine Vallaury'nin l 899'da bitirdiği
Dü)'l.ın- u Umumiye binası da benzer bir 1 07
üsluptadır. Sirkeci Garı'nın arkasındaki te
pede h akim bir mevkiye o t u ran b i n a ,
1 02) N . Balyan, beaux-arts ekolüyle yerel mimariden alın-
Hamidiye
ma motiflerin birleşirnidir. Geniş saçaklı ça-
Camü, 19. yy
sonu. tılar, cumbalar ve pencere detayları Türk
konut mimarisinden alınmadır. Malzeme
103) Pertevniyal
Valide Sultan kullaıumı, aıutsal kapılar ve pencere düzeni
Cami, Aksaray. ise aıutsal Osmanlı mimarisinin temalarııu
tekrarlar. Vallaury yeni bir Osmanlı-İslam
üslu bu kullaıuyordu . Kaderin bir cilvesidir
ki, bu yeni Osmanlı üslubunun tohumları
bir Fransız tarafindan, Osmarılı İmparator-
luğu üzerinde Batının mutlak ekonomik
kontrolünü simgeleyen binada atılmıştı .
Mimaride yeni İslami üslubun benim
senişi, çoğu zamaıı I I . Abdülhamid'in İs
lamcı ideolojisine bağlaıur. Ancak bu tezi
destekleyecek hiçbir veri bulunmamakta
dır. 52 Tam tersine, Abdülhamid'in Bou
vard'ın büyük projelerine olan ilgisi, onun
eğilimlerinin hangi yönde olduğunu gös
termektedir. 1 9 . yüzyılın sonlarında İstan
bul'da yabancı mimarlar tarafindan uygu
lanan yeni İslami akım, Avrupa'da hakim
arasında, tasarımını l 8 89'da Alm an m i - olan eklektik sanat anlayışının sadece do
düzenlilik, simetri, bir eksen üzerinde sı köklü bir etkisi oldu ve mimari tarihçileri
ralanma ve açıklık gibi klasik ideallere sa nin " Birinci Milli Mimari Hareketi" d e
dık kalınakla birlikte, yapının cephelerine dikleri aleıma dönüştü. Bu hareketin ön
1 09 Memhlk ve Kuzey Mrika kökenli bir Şark cüleri, Jachmund'un öğrencisi olan Kema-
1 16
l e ttin B ey ve beaux-arts eğiti m l i Vedat
B ey'dir. Genç Cumhuriyetin milliyetçiliği
vurgulamasıyla bu iki mimarın l 920'ler ve
l 9 30'larda birçok binaya imzalarını attık
larını görürüz. 53
Art Nouveau
İstanbul'da art nouveatmtın başlangıcı,
"Stile Floreale"nin önemli bir uygulama
cısının, İtalyan ınimar Raimondo D 'Aron
co'nun eseri sayılır. D 'Aronco, başkente
ilk kez I I . Abdülhamid tarafından 1 89 3
Ziraat v e Sarıayİ Sergi-i Umumisi'nin pro
jesini hazırlamak üzere davet edildi. Bun
d an sonra 1 896 ile 1 908 arasında saray
ha az iddialıdır. D'Aronco bütün bunlara
104) Taksim Aya
m i m arı olarak görevlendirildi . 54 Ancak, kavisli saçaklar, üçgen kabartmalar, çiçek Triada Kilisesi,
D 'Aronco'nun mimari faaliyetleri saray süslemeleri ve pencerelerde demir işçiliği meydandan
yapılarıyla kısıtlı kalmadı, Boğaz ve Mar görünüş (altta
ni eklemiştir.
mara sahillerinde köşkler ve yalılar, Pe solda).
Pera'da ise D'Aronco'nun en beğeniten
ra'da apartmanların tasarımını yaptı. binal arı ndan biri, Botter ailesine ait bir
105) Jaclınuınd,
D 'Aronco'nun inşa ettiği birçok bina Sirkeci Garı,
apartınan binası olan Casa Botter'dir. 1 907' 1889 yılmda
nın arasında, l 903'te Beşiktaş'ta yaptığı,
de tamamlanan bu binanın geleneksel ol açılış ( üstte).
türbe, kütüphane ve sebilden oluşan kü
mayan cephesi arıa caddeye yeni bir canhlık
ı os çük Şeyh Zafır Külliyesi'nin art nouveau getirmişti. Bu cephe, madalyonlar, soyut
tarihinde özel bir yeri vardır. D ' Aran
çiçek ve bitki motifleri ve iki taş insan ba� ı
co'nun bu uygulaması art nouveau üstu
ile süslenen dört devasa pilastrla diklemesı
bunun özellikleriyle Batılı alınayan biçim
ne kesiliyordu. Pilastrlar dördüncü kat hi
ve işlevleri başarıyla birleştirir. Killiiyenin
zasında, girift konuş süslemeleriyle birleşi 1 1 0
bölümlerinin planı daha önceki Osmanlı
yor, çiçek motifleri giriş kapısının üstünde
örneklerini model alır, biçimleri ve birbir
ve binanın minik kulelerinde de tekrarlanı
leriyle ilişkileri de tekrarlanır. Türbe kub
yordu. Balkanlardaki demir parmaklıklar�a
beli, kare plan üzerine oturarı siınetı·ik bir
art nouveau üslubunun vazgeçilmez özelli
yapıdır. Türbeye bitişik kütüphane ise da
ği olan yılankavi hatlar kullanılmıştı.
ha küçük ölçekli ve mimari bakundarı da-
Osmanlı başkentinde art nouveau en
çok sevilen üslup haline geldi. Cadd � - i
Kebir'in 1 9 . yüzyıl sonunda yapılan bır
çok binasında, art nouveaunun başlıca
özelliklerini görmek m ümkündür. Bunlar
genelde parmaklıklarda , pencere detayla
rında ve gül motiflerinin egemen olduğu
çiçekli frizlerde karşımıza çıkmaktadır. Bu
1 17
1 06) At
Meydanı'nda
Alman (Kaiser II.
Wilhelm)
Çeşmesi'nin açılış
töreni.
107) Vallaury,
Diiyun-n
Umwniye Binası
(sağ iistte ).
108) D'Aronco,
Şeyh Zafir
Tiirbesi. Sokak
Cephesi (sol altta).
109) Sirkeci
Garı'nın girişi.
l l8
hilhanede ve Tarabya'da İtalyan Sefareti' l l O) R. D'Aronco,
nin yazlığında, bu üslubu izlemek müm Botter Hanı.
kündür. Bunlardaki ve kentteki birçok di l l l ) Eminönü'nde
ğer binadaki art nouveau unsurlar giderek Flora Han.
B o ğa z'daki daha ınütevazı yapılarda da
yansıına bulmuştur. Sanat tarihçisi Godfrey
Goodwin'in sözleriyle: "Art nouveau Bo
ğaz'a bir bahçıvan gibi girdi. Birbiri ardına
birçok bina, caınlı ön kapıları koruyan fer
forje papatya ve sarınaşıklarıyla bu ınodayı
yansıtmaktadır. " 55 Mimarinin bu yeni dili
geleneksel konut mimarisiyle uyum içinde
gibi görünüyordu. Art nouveaunun bu ba
şarısının nedeni belki de İslami sanatın so
yutlama diline üslup yakınlığıdır.
1 19
r
. ,
1
�' ,\\/ .
_:...: --··--·-·-·----
1 1 2) Ordre manlı yapılan için ucube ve donuk olma ciddi ve ağır bir üslup olduğundan sivil
cchafrinc. yan hiçbir tasarım üretememek"le suçlanı mimari için uygun değildi . " Crystallise"
Montani Efendi
yorlardı.57 Eğer Osmanlı mimarisi Avrupa ise hafif, hareketli ve nezih bir üslup oldu
ve Boğos Şaşıyan
üsluplarııu taklit etıneyi sürdürürse yakında ğundan, sivil binaların iç mekanları için
Efendi. Usul-i
Mimari-i Osmatıi kendi yok oluşwm hazırlayacaktı. kullanılabilirdi. 59
( 1 873). Ancak, bu teze göre S ultan Abdüla Çalışmanın başlıca iddiası Osmanlı üs
1 1 3 ) Ordre ziz'in saltanatında ( Usul-i Mimari-i Os luplarıyla geçmişte nice güzel binalar yara
brcchiforme. man i'nin yazılmasını emreden bizzat sul
'
tıldığı ve bugün de kullanılmaları gerekti
1 14) Ordre tandı), Osmanlı mimarisinin " Rönesansı" ğiydi. Zira bunlar "kabaca klasik diye bili
crystallisc. olabilecek bir "milli sanat"ın ortaya çıkışı nen üsluplardan çok dal1a ince" bir anlayı
gibi bazı olumlu gelişmeler yaşanıyordu. şın üıiinüydüler. Osmanlı mimarisindeki
Ne gariptir ki, neogotik unsurlarıyla Aksa ilkelerin bir doktrin haline getirilmesiyle,
ray Valide Cami ve neoklasik cepheleriyle genel olarak sanata katkıda bulunulduğu
Çırağan S arayı, bu "ecole neo-tu rque" ün na inanılıyordu. 60 Çalışmanın başlıca ama
öncüleri olarak görülüyordu . 5 8 cı, Osmanlı mimarisine Batı mimari üslup
"Doc uınents teclıniques" başlıkl ı bö larının geniş yelpazesi içinde yer açmak ve
lümde Osmanlı mimarisinin ana hatları "neo Türk" üslubw1 belirli kurallar çerçe
açıklanmaya çalışılıyordu. Eserde, l . yüz vesinde çağdaş binalarda uygulanmasını
yılda yaşamış olan Romalı mimar Vitruvi cesaretlendirmekti. 6 1
-
"'"
us'un modeli kullamlarak, Osmanlı mima
�
0..
risi, eski Yunandaki dor, iyon ve korint üs 57
58
age, s. 7.
age, s. 7.
;:J
....ı 1 1 2 luplarına tekablU eden " ordre echafrine",
V)
;:,
, 59 age, s. 1 5 .
0:: 113 " ordre brechiforme" ve " ordre crystallise"
·;ı 60 age, s . 1 7.
1 1 4 olarak bölüml ere ayrılıyordu. Bu bölün
� 61 Bu ilkeleri uygulamaya geçirme yolunda ilk te
�
::ı
mderin her biri ayrıntılı biçim de anlatılı şebbüs 1 873 Viyana Sergisi'ndeki Osmanlı pav
....ı
D
u
yor, her bölü mün sonund a Vitruvi us'tan yonudur. Basiret gazetesinde çıkan iki makaleye
....ı
;:J bazı deyişler ekle niyordu . Böyle l i k l e , göre, bu pavyon tipik bir Türk evini örnek al
�
o mış ve Türk sanatkarları tarafından yapılmıştı.
u- " ord re echafrine" ' galerilerin a l t katları, ( Basiret, 14 Ramazan 1 289/ 1 872 ve 23 Ce
·� dükkanlar ve büyük bir sadelik gerektiren maziyülevvel 1289/1872. ( Cezar, [ 1 97 1 ] s.
·� binalar için öneriliyordu. "Brechiforme" 49 1 -492'de zikredildiği şekliyle).
1 20
Başbakanlık Arşivi'nde II. Abdülhamid eleştiriyordu. Fuarda kullarulacak üslubun,
döneminin tarihsiz bir vesikası, "Milli Sa "Osmanlı", "Arap" veya "Mağrıbi", yani
n ayi- i Nefise'nin İ nkişafı ve imkanların İslami olması isteniyordu. Ancak, oldukça
Tedarikine dair İmzasız Umumi Layiha" yoğun pazarlıklardan sonra (vesilca bu pa
başlığını taşımaktadır. Bu raporda da Os zarlıktaki tarafların adını zikretmemekte
manlı mimarisinin son durumu değerlen dir) bazı binaların İslami, bazı binaların
dirilmektedir. 62 Bu vesikaya göre, Osman ise Batı üslubunda yapılması kararlaştırıldı.
lı mimarisi Rum ve Ermenilerin eline geç Avrupa'da yayırolanmış kitaplardan, Rö
tiğinden beri bir kriz içindeydi . 1 603'te nesans uygun üslup olarak seçildi . 1 893
Eminönü'nde yapılan Valide Sultan Camii fuarında benimsenecek mimari üslup üze
( Yeni Cami), özgün Osmanlı mimarisinin rine yürütülen tartışmalar, Osmanlı ıniına
son örneği olarak görülüyord u . Usul-i risindeki tartışına konularını oldukça te
Mimari-i Osmani gi b i , bu raporda da orik düzeyde kalan dalıa öneelci tartışma
Namosmaniye ve Laleli camileri, "rokay lardan dalıa iyi yansıtınaktadır. Diğerlerin
tabir olunan Fransız tarz-ı mimarisi" kul den farklı olarak bu tartışınanın sonucu
lanıldığı için kötü örnek olarak gösterili uygulanacaktı . Ancak burada, " Roma" ,
yord u . Ancak, Usul-i Mimari-i Osma "Grek" ve "gotik" üslnpların doğurduğu
ni' den farklı olarak, Abdülaziz zamanında bir üslup diye tanımlanan "Rönesans" üs
yapılan binalar övülmek şöyle dursun, ör lubwıdan ne anlaşıldığı çok da belli değil
neğin Aksaray Valide Camii, ne Türk, ne di. Bu çalışınayı gerçekleştirecek mimar ba
Arap, ne de gotik olan melez bir üsluba şuun seçimi ise karışıldığı büsbütün arttır
yol açan "çirkin" bir yapı olarak tammla dı : Görevin verildiği R.aimondo D'Aron
nıyordu. co'nun yapıtları ne yeni İslamcı ne de Rö
Rapor ayrıca "alafranga" tarzda inşa nesans üslubundaydı .
edilen konut mimarisini de eleştiriyordu. B u konu daki son tartışmayı ise 2 0 .
iddiasına göre bu yapıların ahşap ve kagir yüzyılın başında, ünlü sanat tarihçisi Celal
örnekleri, Avrupa'yı görmüş olanların da Esat başlatınıştı. Celal Esat'ın amacı Os
tasdik edeceği gibi, gerçek "alafranga" de manlı mimarisinin mirasını ele geçirmek
ğildiler. Raporda bu binalar çirkin, mahal ve çağdaş uygulamalarda canlandırmaktı.
li iklim ve ihtiyaçlara uymayan yapılar ola Celal Esat, işe yabancı sanat tarihçilerinin
rak niteleniyordu. paylaştığı İran, Arap ve Osmanlı sanatı
O sm a n l ı m i m a r i s i n deki ç öküşe i s e arasında ayırım yapınama hatasııun üzeri
Müslüman mimarların yerini alan çoğmı ne gitmekle başladı. 64 Osmanlı sanatı ve
luğu gayrimüslim kalfaların sebep olduğu diğer gelenekler arasındaki farkları vurgu
belirtiliyordu. İstanbul'da sistematik mi lamak üzere, önce yabancı sanat ve mima
mari eğitim verecek bir mimari mektebi rilerle Osmanlı sanatı arasındaki fark ve
nin kuru lmasıyla, bu sorun sekiz on yıl benzerlikleri konu alan bir dizi makale ka
içinde çözümlenebilirdi. Ancak rapor im leme aldı. 6 5 Sonra Osmanlı sanat ve mi-
paratorluk genelinde uygulanacalc bir mi
mari üslup önermiyordu. 62 BBA, Yıldız, Kısım 14, Evrak 2022, Zarf 126,
1 89 3 Ziraat ve Sanayi Sergisi'nde kul Kutu l O .
lanılacak üslup meselesini ele alan bir vesi 6 3 BBA Yıldız Kısun 3 1 , Evrak 1 933, Zarf45, Ku
ka, B atılı ve İslami üsluplar arasındaki tar tu 82.
121
l l5 ) Sanayi-i
Netise Mektebi
öğrenci çalışması,
bir türbe projesi,
1909 yıl sonu
yarışması
birincilik ödülü.
marisini anlamaya yardımcı olacak ve do lıydı. Bütün öneriler mahalli mimarinin ıs
layısıyla çağdaş uygulamalarda daha başa lahında hemfıkirdi ve B atı modellerinin
rılı olunmasını mümkün kılacak bir yön uygulanmasına karşıydılar. Ancak, B atı
tem önerdi . "Osmarılı Mimarisi" başlıklı tarzı akademik ve bilimsel yöntemlerin
bir makalede 1 9 . yüzyıl Fransız mimari kullanılması Osmanlı m imarisinin şanlı
otoritelerinden Eugene Emmanuel Viol geçmişinin yerıiden doğuşunu sağlayacağı
let-le- Duc'ün bazı görüşlerini özetiedi ve için şiddetle savunuluyordu. Türk mimar
onun geliştirdiği fıkirlerin evrenselliğini larının yetiştirilmesinde ise eğitim en kri
savlınarak bunları Osmarılı mimarisine uy tik mesele olarak görülüyordu .
gtılamaya çalıştı. 66 Celal Esat'ın görüşleri Sonuçta hemen bir düzelme olmadı.
ne göre, Osmarılı mimarisinin temel ku Gene de Tanzimat'ın genel eğitim refor
rallarını anlamanın tek yolu belli başlı munun ürünü olarak 1 88 l 'de İstanbul'da
eserlerin hassas ölçümlerini alıp, bunların Batı tarzı Sanayi- i Nefıse Mekteb-i Alisi
son derece sadık çizimlerini yapınaktan kuruldu. İki sene sonra, bir mimari prog
geçiyordu. Osmanlı mimarisinin "kaide-i ramını da i ç e r e n , H e ndes e - i M ü lkiye
esasiye"si ancak bu çizimierin bilimsel Mektebi açıldı. Mimari eğitimi böylelikle
etütlerinden sonra ortaya çıkarılabilirdi. yeni bir önem kazanıyor, geleneksel yetiş
Çağdaş mimarlar, mimari bilimini araştınp tirme yöntemlerinden keskin bir farklılaş
anlamadıkları için, Osmanlı eserlerinden maya giriyordu.
gelişigüzel devşirilen unsurların kolajını Tanzimat reformlarına kadar, mimari
yapmakla yetiniyorlardı. Celal Esat'a göre eğitimi, saraya ait binaların yapım ve ona
bu tam bir "taklit" idi ve kurallar bilimsel rımı ile diğer resmi yapı işlerini yürüten
olarak keşfolunana kadar öyle kalmaya Hassa Mimarları Teşkilatı'nın himayesin
mallicumdu. de yürütülüyordu. Aynı zamanda teşkilat,
Mimari üzerine yapılan bütün bu tar usta-çırak ilişkilerine dayalı bir eğitim ku
tışmaların bazı ortak paydaları vardı . Ha rumuydu. B u kurum, Tanzimat reformla-
reket noktaları hep aynıydı: Osmarılı mi
marisi bir çöküş içindeydi ve kurtanlma- 66 Celal Esat ( 1907 ) .
122
1 16 ) Sanayi-i
Nefise Mektebi
öğrenci çalışması,
bir türbe projesi,
1909 yıl sonu
yarışması ikincilik
ödülü.
rından sonra işlevlerinin değişik nezaretler Karabet Ehraçiyaıı'a verildiğini, ikinciliğin ise bir sa
ray plaıu ve elcvasyonu için Totos Toramaııyaıı'a git
tarafindan paylaşımı, özellikle de Umur-u
tiğini görüyoruz. Ayrıca mansiyon alan çalışınalar
Nafi.a ve Ticaret nezaretlerinin ortaya çıkı arasında, Boğos Haberyaıı, Süleyman, Levon Ekscr
şından sonra dağıldı . 67 B un u n sonucu ciyaıı ve Mehmet Alaeddiıı isimleri göze çarpmakta·
olarak, Sanayi-i Netise Mektebi'nin kuru dır. Ayrıca yaklaşık kırk kadaı· münari çalışması vaı·dır
luşuna kadar kırk yıl boyunca mimari eği ki bwılarm hepsinde büyük yetenek ve liyakat görül
mektedir. Bu çalışmalarda görülen düzenlilik ve tek
timi verilemedi.
nik ayrıntılardaki titizlik, buııların birer plaıı kopyası
H endese-i Mülkiye Mektebi'nde mi olmad1ğı aksine öğrencilerin hocalaı·ı taı·afindan vazi
mari ile mühendislik arasında ayırım yapıl fe olaı·ak verilen bina taı·zına müsait şekil, mÜ..'Yas ve
tefrişat direktifleriııi gösterdiği a1ılaşılınca escrlerin
mamış, ancak Sanayi-i Netise Mektebi'nde
kıymeti daha iyi anlaşılır. Bwılann arasmda tiyatro,
m imari kendi başına bir alan olmuştur. saray, vs. vs. birçok plan vardır ki hepsi harikuladc
Sanayi-i Netise Mektebi üç ana bölümden bir marifct ve ccvhcr tcşlıiı· etmcktedir.69
oluşmaktaydı : Resim, heykel ve mimari.
Dünyaıuı1 birçok yerinde olduğu gibi,
Mektebin ilk kayıtlı öğrenci sayısı yirmi
İstanbul Sanayi-i Netise Mektebi'nde de
iken bu sayı hızla artmış, 1 895 yılına ge
Paris Ecole des beaux-arts yöntemleri ve
lindiğinde 1 98'e ulaşmıştı. Mektebin baş
değerleri benimsenmişti . Beaux- arts'ın
lıca hocası Antoine Vallaury idi_68
kendi içinde meşruiyet kazanma sürecine
M ektebin 1 89 3 sene sonu sergisinin
giren eklektik sanat anlayışı, İstanbLıl'daki
Levant Herald' da yer alan tasviri, eğitimin
bu yeni kurumun da eğitim felsefesine da
B atılı standardara göre yapıldığuu göster
hil edildi .7° Birçok üslubu deneme isteği
mektedir:
67 Turan ( 1 964), s. 1 5 7- 1 79 .
. . .öteki tarafta ünlü mimar M. Vallaury'nin öğ·
rencilerinüı eserleri sergileıunektedir. Bunların tümü 68 Cezar, age, s. 452-466.
çarpıcıdır; toplam yirmi öğrencinin arasında iki 69 The Levant Herald ve Eastern Expı·ess, 24 Tem
Türk, iki Rum ve on altı Ermeni vardır. Eserlerin al muz 1 893.
tındaki Türkçe ctiketlerden, birincilik mükafatının 70 Örneğin, bkz. J . Gaudet'nin E!Cmcnts ct thCoric
bir gümrük binasının planı ve röleve çalışması için de l)architecture ( 1 894).
12
yerel mimari mirasının çalışılmasına elve önerilere cevap verebiliyordu. Mektepteki
rişli bir ortam hazırladı ve bu mirasın gün eğitim programı beaux-arts'ın ilkelerinde
eel projeler kapsamında yeniden değerlen ki açıklığı sistematik biçimde uyguladı.
dirilmesini sağladı . Bu nedenle, Sanayi-i Son olarak da, Osmanlı ınirnarisirıi red et- 1 1 5
Nefise Mektebi'ndeki mimari eğitimi Os meyip, zaten eklektik olan mimari diline 1 1 6
manlı aydırılarının o günlerde getirdikleri renkli bir katkı olarak kabul etti.
1 24
7
SO NSÖ Z
İstan b u l ' u n denizden görünüşü her muhtaç olduğu görülüyordu. Birçok zen-
zaman insana ilham kaynağı olmuştur. gin aile, Haliç'in öteki yakasındaki yeni
Seyyahların notlan hep kentin denizden mahallelere taşınmıştı. Geride bıraktıkları
görünüşünün göz kamaştırıcı ihtişamıyla konaklar ise bölünüp düşük gelirli ailelere
açılır. Edmondo de Arnicis'in "sevgili İs kiralanıyordu. İnşaat faaliyeti Galata tarafi-
tanbul"u hakkındaki ilk izlenimleri biraz na geçmişti ve birkaç iş ham veya kclgir ko-
aşırı duygusal olsa da, 1 9 . yüzyıl sonu İs nak dışında İstanbul tarafında yeni inşaat
tanbul'unun muhteşem kent imajını yan yapılınıyordu . Muhteşem eski kent peyder- 1 1 7
sıt ır: pey çalışan sııuflara terk ediliyordu .
Sağda Galata, önünde bir elirekler ve bayraklar Galata'nın hikayesi ise farklıydı; burası 1 1 8
ormanı; Galata'nın üstünde Pera, gökyüzüne karşı imparatorluğw1 çağdaş ve Batılılaşınış ha
Avrupa sefarethanelerinin muJ1teşem siluetleri; ön
yatının merkeziydi. Galata'ya denizden
de iki yakayı bağlayan ve üzerinde iki zıt hayatın
renk cümbüşünün gidip geldiği köprü; solda, yedi
balcıldığında düzenli çizgileriyle yüksek ve
tepe üzerine serpiştirilıniş, her tepesi kurşw1 kubbe görkemli binaların silueti görülürdü. Ga
li ve altın alemli devasa bir camiyle taçlandmlnuş İs lata'nın genel karakterini o dönemin bir
tanbul . . . Mavi ve güınüşün en ince tonlarının ericli
Osmanlı yazarı şöyle taıumlar: "Binaları-
ği gökyüzü , bütün bunlara muhteşem bir zemin
oluştururken, üzerindeki mor, küçük şamandıralarla
nın birçoğu yeni ve kclgir olduğundan de
gökyakut bir suywı titreyerek yansıttığı beyaz narin nizden görünüşü pek güzeldir, ancak so
minareler, kubbeler, güı1eşte parlamaktadır. Yoğun kakları dar ve eğri büğrü olduğundan içi o
kadar hoş değildir" . 2 Yüzyılın sonunda
yeşillikle r kütlesi sabal1111 ilk ziyalarında adeta dalga
lanıp gerinmektedir . . . Bunun dünyanın en güzel
manzarası olduğunu inkar etmek herhalde en bü
kenti ziyaret eden İngiliz seyyah W. H .
yük kabalık, hatta Tamıya ve nimetlerine karşı en Hutton, Galata ve Pera'mn Avrupalı gö
büyük nankörlük olacaktır. Ve kesindir ki daha gü rünümünü "bir Batı kaplaması" diye nite
zel herhangi bir şey insanoğlunun haz alma kabili
liyor ve Pera'nın "uygarlığın fakir bir uç
yetinin fevkindeclir . ı
karakolu " olduğunu söylüyordu. Hutton,
Ancak, her seyyahın karaya ayak basar 1 9 . yüzyıl İstaı1bul'unun geçirdiği deği
hasmaz keşfettiği bir başka gerçek daha şiklikleri gerçeklerin üzerine çekilmiş ince
vardı ki, o da kentin denizden görünüşü bir perde olarak görüyordu: "Bütün deği
nün yanıltıcı olduğuydu. İstanbul yorgun şikliklere rağmen, İstanbul hala karanlık
ve bakımsızdı. Yangınlarda tahrip olan bir çağlarm bir kentidir. Her an perde düşüp
çok mahalle uzun süre yeniden imar edile N
Q
rniyordu. Uzaktan parıltılı görünen anıtlara ı De Amicis ( ı 896), ı , s. 2 9 - 3 1 . z
o
yakından bakıldığında birçoğwmn tami:re 2 Mehmet Raif ( ı 896), s. 395. "'
125
trajik bir dehşet sahnesi ortaya çıkab ilir. mumu mankenlere hayranlıkla bakmakta ve kadın
1 1 7) l900'lü lar şapkacı dükkfuılarımn önünde ağzı açık durakla
yıllarda Bir yandan da B atı uygarlığı nın grotesk
maktadırlar. Avrupalılar burada başka yerlere naza
İstanbul'un bir taklidi yaşanmaktadır" . 3 ran daha yüksek sesle gülüşüp, sokak ortasında şa
Galata Her ne kadar yazarın "dehşet " kavramı kalaşırlar. Bu arada Türkler, sanki yabancı bir mem
Köprüsü'nden
görünüşü. Batılı olmayan kültürlere önyargılı yaklaşı leketdeymiş gibi, başiarım İstanbul tarafındaki ka
dar dik tutamamaktadırlar.4
Köprünün ının ürünüyse de, söylenenlerde gerçek pa
ucunda Yeni yı vardır. Galata ve Pera'nın biçimsel ka İstanbul ile Galata arasındaki tezat o
Cami
rakteri, bırakın imparatorluğun geri kalan derece çarpıcı bir hale gelmişti ki konuya
görünüyor.
topraklarını, başkentin nüfusunu oluştu birkaç defa I I . Abdülharnid'in dikkati çe
ran çoğunluğun yaşam biçimiyle uyum kilmişti. 1 879'da kendisine sunulan, " Ga
içinde değildi. Ancak, sosyal ve ekonomik lata ve Pera'nın marnuriyerine nazaran İs
modelleriyle ithal edilen Batılı çeh re, çok tanbııl tarafirun harap hali" başlıklı bir ra
küçük bir azınl ığın kucakladığı değe rler o porda şu satırları okuyoruz:
denli yerleşmişti ki İstanbul'u ikili bir ken
Nefsi İstanbul şehriyle Galata ve Beyoğlu'nun
te dönüştürerek imajına güçlü, yeni bir gerek ebniye ve gerek intizam cihetiyle farkı pek zi
parça katmıştı ; Haliç'in bir yakasında İs yade göze çarpacak derecede olup mesela Dersa
tanbu l, diğerinde Galata vardı artık. adet'te kagir olarak küçük ve büyük pek adi surette
yapılmış 300 adet hane mevcut ise Galata ve Beyoğ
Türkler Pera' da yabancı ve mah çup
lu'nda kıymetli ve ekserisi müzeyyen olarak birkaç
gözlemc iydiler. De Amicis'in sözleriyle: bin hane mevcuttur ve Avrupa'ı1111 ikinci ve üçüncü
derecede bulunan şehirlerinde asar-ı medeniyet ola
Burada, Rum, İtalyan , Fransız züppeleri, tüccar
rak görülen şeylerin pek çoğu Beyoğlu'nda görill-
asilzadeleri, muhtelif yabancı delegasyon memu rla
rııu, yabancı baluiye subaylarırıı, elçilik maiyetlerirıi
ve her milletten kuşkulu simaları görmek mümkün 3 Hutton ( 1904), s. 225-28 .
dür. Türk erkekleri, kuaförlerin vitrinierindeki bal- 4 De Amicis, age l , s. 93-94.
126
mekte olup İstanbul'da ise bir küçük memlekette görüş birliği içindeydiler: Düzensiz sokak US) 1900'lü
bile vücudu elzem olan otel denilen misafirhane bile dokusu, bölünmüşlüğü ve köhneliği. Bu yıllarda
bulunmadığından Rumeli ve Anadolu taraflarından Galata'nın
sorunlar yüzünden, Osmanlı'nın Batıcı
maslahata Dersaadet'te vurud eden eşraf ve erkan Eminönü'nden
Beyoğlu'nda kain otellerde oturınağa mecbur ol bürokratlarının nazannda modernliğin ve
görünüşü.
maktadır ve böyle bir asr-ı medeniyette İstanbuJ so gelişmişliğin simgesi haline gelmiş olan
kakları halen zulınette kalıp halkın Çin'de olduğu Batı kentleriyle kesin bir tezat yaşanıyor
gibi fenerieric gezmesi ve Galata ve Beyoğlu'nda
du. Avrupa tarzı reformlar uygulayarak
gazla tenvir olunmuş bulunması ne surette calib-i
nazar-ı dikkat olduğu ınalumdur. imparatorluğu "kurtarmak" ilkesine uy
Galata ve Beyoğlu taraflannda birkaç kere vukıı gun olarak, İstanbul Batı ölçütlerine göre
bulmuş olan başlıca hariklerde ınüteharik olan ha modernleştirilmeliydi. Reformcuların or- ·
neler arsalarında bugünkü gün hiçbir arsa-i haliye tak görüşlerine göre modernleşme, kent
kalmayıp cümlesi kagir olarak inşa kılmınış ve hal dokusuna düzenli bir görünüm kazandır
buki İstanbul'da bundan elli sene evvel ınukaddem
mak, başkentin çeşitli semtleri arasında
vuku bulmuş olan Cibali ve alıiren vuku bulan Ho
capaşa ve Aksaray bariklerinde ınüteharik olan ha iletişimi sağlamak ve kentin görünümünü
neler arsalarından pek çoklan hali bulunduğu ma güzelleştirmekle sağlanabilirdi.
ateessüf görülmektekir.S Bu sorunların çözümleri iç içe girmişti.
Sokak doku s u n u n düzenlen mesi , eğri
İ stanbul'un harap görünüşü hüküm
büğrü, birçok çıkrnazı olan kısa sokakların
darları o denli rahatsız etmişti ki başkenti
yerine, birbirleriyle bağlantılı, düz, açık ve
modern standardara kavuşturmak için bir
aynı genişlikte arterierin yaratılması de
çok girişimde bulunulmuştu. Bu çalışma
mekti . Ayrıca tek tip bir mahalle dokusu
llll1 muhtelif bölümlerinde görüldüğü gi N
•O
bi, Tanzimat sonrası Osmanlı reformcula 5 BBA, Yıldız, Kısım 1 8 , Evrak 94/24, Zarf94, Ku z
o
rı İstanbul'un üç ana sorunu olduğunda tu 4.
vı
127
yaratmak için yeni bina nizamnameleri uy rında var olan dokuya oldulcça sancısız bi
gulamaya konuldu. Düzenleme salıillerin çimde uyum sağlamıştı. Ancak daha radi
harap binalardan arındırılarak geniş rıh kal bir müdalıale, gelenek ve mirasına hala
tımların yapılmasrm da içeriyordu. sıkı sıkı sarılan bir kentte henüz mümkün
Bu çalışmalar başkentin belli başlı odak değildi. Tanzimat reformlarrmn getirdiği
noktalarına ulaşırnın kolaylaşmasırıı sağla sosyal değişim, toplumun geleneksel taba
dı. Modern taşıt sistemlerinin kumlmasıyla kalarına ancak tedricen nüfuz edebiliyor
ulaşım daha da kolaylaştı. Yeni açılan veya du ve İstanbul'un kent dokusundalci yavaş
genişletilen ana arterierin üzerinde işleyen dönüşüm de bu gerçeği yansıttı.
tramvay hatları , İstanbul ve Galata'rıın da 1 838 ile 1 908 arasında yaşanan yeni
ğınık semtlerini birbirlerine bağladı. Ha den tasarım ve yeniden inşa projeleri yö
liç'in üzerinde yapılan iki köprü, iki yaka neticilerin iddialı hedeflerine ulaşamadı
arasında ulaşıını kolaylaştırdı. Kentin coğ belki, gene de kent dokusunda kalıcı deği
rafi olarak birbirinden kopuk bölgelerinin, şiklikler görüldü. En yoğun imar faaliyeti
İstanbul, Galata, Üsküdar ve Boğaz köyle 1 850'lerin sonu ile 1 870'ler arasında, İs
rinin bağlantıları ise Şirket-i Hayriye va tanbul'da ITK'nin ve Galata'da Altıncı
puı·ları sayesinde sağlandı. Yeni geniş rıh Daire'nin denetinlinde gerçekleşti. Bu yıl
tırnlar deniz ulaşımrm kolaylaştırdı. larda başkent, Divanyolu, Karaköy- O rta
Kentin görünümünü güzelleştirmek ise köy caddesi ve Taksim-Şişli bağlantısı gibi
bu çalışmaların nihai adımı olarak gün ana arterler edindi.
dernde yer aldı. Bu konuda en gözde mo Geri kalan sokak dokusunun düzenlen
deller Avrupa başkentleriydi. Tanzimat mesi, yangınlar sonrasında oldu. Bu dü
Meclisi 1 8 39'da bu noktayı açıkça dile ge zenlemeler genellikle yanan bölge ile sı
tiriyordu : " Dünyanın tabiat güzellikleri nırlı kalmış, çoğu kez yeniden inşa edilen
bakımından en güzel şehri olan İstan malıallderin çevreleriyle bağlantıları ilımal
bul'un malıirane bir tezyini yapılırsa, şüp edilmişti. Çevrelerincielci labirentvari do
hesiz Avrupa'nın güzel şehirleri arasında kunwı içinde bu bölgeler sınırları belirsiz,
en güzeli olacaktır. " 6 dik açılı caddekriyle tecrit edilmiş adacık
Osmanlı yönetici elirine göre, güzellik lar halinde idiler. Kent formunu etleileyen
kent tasarımında " düzenlilik" demekti . bir diğer unsur da, yeni nizarnnam eler sa
Kentin imajının yenileşmesi hakkında ha yesinde getirilen kent ışıklandırması ve te
zırlanan hükümet raporlarında kullanılan mizlik gibi modern belediye hizmetleridir.
anahtar kavramlar her zaman "süsleme", Haliç'in ilci yakası, kent reformundan
"düzerılem e" ve "yolların genişletilmesi" eşit olarak yararlanmadı. Galata uluslarara
olmuştur. sı bir ticaret merkezi olarak yeni düzerıle
Avrupa kentlerinin güzelliğine erişme, melerden daha büyük pay aldı ve modern
hatta onları geçme yolunda en önemli bir görünüm edindi. Osmanlı başkentinin
adım, Joseph Antcine Bouvard'ı n, kentin daha geleneksel İstanbul tarafiyla Batı'ya
belli başlı bölgeleri ni Avrupa mimari ve dönük Galata arasındaki ilcili yapısı, Sa
kent tasarımı prototip ierine göre yenile igon'dan Dellii'ye, Kahire'den Rabat'a sö
rneyi öneren projesinde atıldı. Bouvard' ın mürge devrinin kentlerini hatırlatmaktadır.
proj esinin kağıt üzerind e kalması , salt Sömürgecilerin olağan uygulaması genel-'
maddi kaynakların yetersizliğinden değil, likle eslci kentlerin yanı başında Batı norm
aynı zamanda başkentin bu denli köklü Ianna uyan bir kent yaratmak ve eslci kenti
değişimlere henüz hazır olmamasından "yerlilere" bırakın aktı . Birçok sömürge
N
'Ü
V)
z
kaynaklandı. Avrupa'dan ithal edilen kent
o
V) tasarım ilkeleri parça parça uygulandıkla- 6 Ergin ( 1927), s. 29.
128
kentinde, eski ile yeni mahalleler arasında Avrupa başkentlerininki kadar geniş ve
bir "tampon bölge" ( cordon sanitaire) bı uzw1 olmadığı gibi, yollar boyunca sırala
rakılırdı. nan binalar, Avrupa'daki emsalleri gibi
İstanbul bir sömürge kenti değildi. Ge beş-altı katlı ve tek tip değildi. Üçüncü
ne de, Batılı devletlerin Osmanlı İmpara olarale, yapı malzemeleri değişikti: Başken
torluğu üzerinde artan denetimleri, sö tin özellikle İstanbul tarafinda, evlerin ço
mürgelere has bazı kent tasarım uygula ğunluğu ha.Ia ahşaptı.
malarının İstanbul'a da yansımasma yol Bu nedenle Osmarılı başkenti 1 838 ile
açtı . İlk bakışta 1 9 . yüzyıl Osmanlı baş 1 908 arasında benzersiz diyebileceğimiz
kenti hem Batılı hem geleneksel bileşenle bir gelişme çizgisi izledi. Yapılan işlerin ve
re sahipti. Ancak, sömürge kentlerinden uygulanan politikaların niteliği kentin ge
farklı olarak, yerli nüfusun geleneksel ken leceğini büyük ölçüde etkiledi. Önce Jön
te hapsedilmesi söz konusu olamazdı. Ha Türkler, sonra Türkiye Cumhuriyeti ill1arn
liç'in kuzeyinde de birçok Müslüman ma kaynağı olarak Batıya bakınaya devam et
hallesi vardı -bwmn nedeni de Galata'ıun tiler. Saltanatın ilgasından az sonra, İstan
yoktan varedilmiş bir semt değil, mevcut bul Şehrerniıli Emin Bey, Paris'in 1 9 . yüz
olan bir semtin gelişmesi sonucu ortaya yılda yeniden iman haklcında bir kitabın
çıkışıydı . Aynı nedenle Galata'da da sö çevirisini Şehireilik başlığıyla yayımladı. 7
mürge kentlerinde göri.ilen düzenli bir so Emin B ey önsözünde , bütün modern
kak dokusu yoktu. kentlerin öncüsü olan Paris'in, şelurcilik
İlk bakışta İstanbul tarafıyla Galata ara bilimi açısından, Türkiye'nin kentlerinin
sında, Haliç'in fizilci bir engel oluşturdu yeıuden düzenlenmesinde emsal olarak in
ğu izlenimi edinilebilirse de, asla bir cor celenmesinin önemine dikkat çekiyordu .
don sanitaire değildir. 1 9 . yüzyılın köprü Amaç bir kez daha, Türk kentlerini Pa
leri Haliç'in iki yakası arasında hayati bağ ris'in "seviye-i intizarn"ına kavuşturmaktı.
Iantıyı temin ediyor ve İstanbııl'un bir bü Tanzimat sonrası dönemin geleneği
tün olarale gelişmesine katkıda bulunuyor olan Avrupalı uzmanlara başvurma adeti
du . Dahası, kent reformu ve kent yaşamını Cumhuriyet döneminde de sürdürüldü ve
kolaylaştıncı hizmetler İstanbul yakasın Türkiye'nin kentlerini modernleştirmek
dan esirgenıniyordu. Sömürge kentlerinde üzere birçok Avrupalı uzman davet edildi .
görülmedik biçimde, kent hizmetlerinin İstanbul'un gelişmesiıli "nazım planlar"la
en azından geleneksel bölgenin belli başlı denetim altına almak için ilk çaba 1930'
mahallelerine götürilimesine özen gösteri larda görüldü . 8 Bu ilk danışmanlar heyeti
liyordu. Fransız ve Almanlardan oluşuyordu : Alf
Böylelikle 1 9 . yüzyıl Osmanlı başkenti, red Agache, Herman Elgötz, H. Lambert
sömürge kentlerine özgü gelişme kalıbına ve Martiı1 Wagner'iı1 kent planlamasında
uymamakla birlikte, çağdaşı Avrupa kent temel konular olan, büyüme, ıılaşım, tari
lerine de benzeıniyordu. Her şeyden ön hi korumacılık ve bölgelerin oluşturulması
ce, İstanbul'un mimari ınirası sayesinde si gibi alanlardaki önerileri uygulanmadı, an
lueti, B atı başkentlerinde görülmesi müm cak raporları günümüze kadar geldi. Öte
kün olmayan birçok caminin kubbe ve mi yandan, 1 9 36 ile 1 9 5 1 arasında İstan
nareleri tarafından çiziliyordu. ( İstanbul bul'da bulunan Fransız mimar ve plancı
tarafındaki kadar çarpıcı alınarnakla birille
te Galata tarafinda da -özellikle sallll şeri 7 Jouaillan'ın bu kitabııun tercümesi İstanbul'da ya
ymlaıunıştır. Üzerinde yayın tarilli gözükmese de
dinde- birçok cami vardı . ) İkinci olarak Cumhuriyetin ilaıundan sonra, ancak harf devri N
•O
kentin sokak şebekesine ha.Ia tümüyle dü minden önce, yaııi 1 923 ile 1927 arasında yayın z
o
zen getirilememişti. En yeni arterler bile laıunış olınalıdu. "'
1 29
1 19) H. Prost'un
p laru ( 1 937).
M A R M A ll
E 11 o E
R E F E R ENCE -----.
M
...--- PLA N DE
- Parc �t�cul�
Voios tJou..-olles tJxticutoes
Parc pro;slö
P/oces nouve//N exticul•'•• ...
• • • , Zones oe proillciloll
Votus nouvelle.s projtiüs .
Henri Prost h ayati bir rol oynamıştı . ikinci yarısında Türk plancı ve mimarlar
1 19 Prost'un İstanbul için geliştirdiği projenin İstanbul'un planlamasıyla dal1a doğrudan
bazı bölümleri halen yürürlüktedir. Prost' meşgul oldular. 1 9 50' lerden sonra yaşa
un plaıu bu kitapta ele alınan değişik devir nan, kentin o zamana kadar görülmemiş
lerdeki birçok konuyu içermesi açısından oranda büyümesi, kent planlamasının mev
da ilginçtir. Örneğin, İstanbul için önerdi cut sorunlarına yeni bir boyut ekledi.
ği karayolu ağı, von Moltke'nin 1 839 pla Tanzimat'ın ilanından bu yana 1 50 yıl
nını hatırlatmaktadır; Teodosios Surları'na dan fazla bir zaman geçti . Bu uzun süre
p a r a l e l g i d e n arter, 1 9 0 0 y ı l ı n d a b i r zarfinda kentte ulaşım ağı gelişt.i,rildi, yeni
Ringstrasse ( çevreyolu) yapılması için öne yollar ve meydanlar açıldı, çıkmaz sokak
sürülen noktaları hatırlatır. Bir diğer ör lar neredeyse tümüyle ortadan kalktı, İs
nek, Prost'un önerdiği Galata Köprüsü tanbul ve Galata tarafının sahillerinin bü
Beyazıt bağlantısının, Gavand'ın 1 876 yı yük bölümü düzene sokuldu, en ücra ma
lında düşündüğü metro sistemine benzer hallelere çagdaş ulaşım götürüldü ve yapı
liğidir. laşma neredeyse tamamen Hgire ( bugün
Planlamada ikinci dalga 1950'lerde ya beton anlamına geliyor) dönüştürü ld ü .
Beton yapılaşmaıun kalitesizliği nedeniyle
şandı. Bu aşamada görüşlerine başvurulan
uzmanlar, Alman plancı Hans Högg ile İtal yeni binaların bile harap ve tamamlanma
mış bir görünümü vardır. Haliç'in iki ya-
yan plancı Luigi Piccinato'dur.9 Högg'ün
çalışmaları özellikle mekansal kullanım
8 Cumhuriyet devrinde İstanbul için geliştirilen
esasına göre ayrışmanın önemine değinir planlar için bkz. Duranay, Gürsel ve Ural, (1 972),
N
o
ken, Piccinato'nun plaıu daha genel, böl s. 6 5- 109.
z
o 9
"' gesel bir yaklaşım içeriyordu. 20. yüzyılın age, s. 84-93.
1 30
kası arasındaki karşıtlık günümüze kadar nıyor. Son otuz yıldır oluşan yeni yerleş
gelmiştir. İstanbul ve Galata hata değişik meler Haliç'in iki yakasında da 1 9 . yüzyıl
görünümdedirler: İstanbul'un silueti cami kent sınırlarının kilometrelerce ötesine
ve külliyelerin kubbe ve minareleriyle be geçti. Bu gelişme çok çabuk ve çoğu kez
lirlenmeye devam ederken, Galata tarafı organik oldu; sonuç bir kez daha düzensiz
nın B atılı görünümü bazıları yirmi katı yerleşme kalıplanydı.
aşan binaların inşasıyla daha da belirgin 1 9 . yüzyıl kentinin sorunları bugün de
leşmiştir. devam ediyor, ilk plancıların hedefleri de.
Bugünün İstanbul'u devasa bir alana 20. yüzyıl plancıları hala 1 8 36' da Reşid
yayılmıştır. Kent sırurları artık Teodosios Paşa'nın imparatorluğa getirdiği "intizam"
Surları'yla belirlenrniyor, batıya doğru uza- kavramını oturtmaya çalışıyorlar.
N
'0
z
o
V)
131
K AY NAK ÇA
Adshead, S.D. Town Planning and Town Deve Clark, E . C. "The Ottoman Industrial Revolu
lopment. Londı·a, 1923. tion," International Journal of Middle East
Amicis , E. de. Constantinople. 2 cilt, Philadel Studies 5, 1 975, s. 65 -76.
phia, 1 896. Collins, G. R. "The Ciudad Lineal of Madrid,"
Arel, A. Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Journal of the Society ofArchitectural Histori
BatılılaJma Süreci. İstanbul, 1975 . ans, Mayıs 1959, s. 38-53.
Barey, Andre. "İstanbul, 1453- 1 980," Archives Cuers, F . de. ''J.A. Bouvard," The Architectural
d)architecture moderne, 23, 1982. Record, Temmuz 1900- 1 90 1 , s. 290- 3 1 2 .
133
sal Bilgiler Fakültesi Dergisi 1 7, Mart 1 972, Shaw, S., E.K. Shaw. History of the Ottoman Em
s. 1 35-66. pire and Modern Turkey. 2 cilt, Cambridge,
Pardoe, Julia. Beauties of the Bosphorus. Londra, 1977.
1 839. Sözen, M. ve diğerleri. Türk Mimarisinin GeliJi
Pinkney, D. Napoleon III and the Rebuilding of mi ııe Mimar Sinan. İstanbul, 1 9 7 5 .
Paris. Princeton, 1 9 5 8 . Suınner-Boyd, H . , J . Freely. Strolling through Is
Polk, W., R . Chambers ( e d ) . Beginnings of Mo tanbul. İstanbul, 1973.
dernization in the Middle East. Chicago ve Sutcliffe, A. (ed. ) . The Rise of Modern Urban
Londra, 1968. Planning. New York, 1 977.
P rocopius. Buildings. Çev. H. B . D ewing, Şirket-i Hayriye . Chirket-i Hairie, Annuaire de
Londra, 1 9 1 4 . la sociüe. İstanbul, 1 9 1 4 .
Reseau d e tramıvays urbains e t suburbains de Tanzimat. İstanbul, 1 940.
Constantinople, projet presente par la Sociüe T e k e l i , İ . "The S oc i a l Context of t h e
Genera/e d'Entreprises. Paris, 1 9 1 0 . Development o f Architecture in Turkey,"
Rosenthal, S . The Politics of Dependency, Urban Modern Turkish Architecture. R. Holod ve A .
Reform in Istanbul. Westport, Conn., 1980. Evin (ed) içinde, Philadelphia, 1 984.
Sait Paşa. Sait PaJa'nın Hatıratı. 2 cilt, İstan Turan, S. "Osmanlı Teşkilatında Hassa Mimarla
bul, 19 1 0. rı," Ankara Üniversitesi Tarih AraJtırma/arı
Sauveget, J. "Esquisse d'une histoire de la ville Dergisi l , 1964, s. 1 57-97.
de Damas," Revue des etudes islamiques. Ubicini, M. A. Letters on Turkey. ( 1 8 5 6 ) New
1934, s. 425-80. York, 1973.
Schneider, A. B. "XV. Yüzyılda İstanbul Nüfu Van Millingen, A. Byzantine Constantinople.
su," Belleten, 1 962, s. l -39. Londra, 1 899.
Schorske, C. Fin -de-Siecle Vienna. New York, --- Constantinople. Londra, 1906.
198 1 . Weber, E . F. The Growth of Cities in the Nine
Shaw, S . "The Central Legislative Councils in the teenth Century. Ithaca, 1 967.
Nineteenth Century Ottoman Reform Move Williams, F . B . The Law of City Planning and
ment before 1 876," International Journal of Zoning. New York, 1 922 .
Middle East Studies l , 1976, s. 5 1 -84. Yavuz, Y. Mimar Kemalettin ve Birinci Ulusal
--- "The Population of Istanbul in the Ni Mimarlık Dönemi. Ankara, 1 98 1 .
neteenth Century," International Journal of Yirmisekiz Mehmet Çele b i . Fransız Seyahat
Middle East Studies l O , 1 979, s. 265-77. namesi. İstanbul, 1970.
1 34
D İZİN
1 35
Celal Esat 1 2 1 , 1 22 Galata 5 , 8 , 9 , l l , 16, 26, 34, 35, 38, 39, 4 1 , 58,
Cemil Paşa (Topuzlu, şchremini) 58 59, 65, 67, 75, 79, 1 0 1 , 1 03, 1 2 5 , 1 26, 1 2 8 ;
CenevizWer 19 istasyonu 8 1 ; tranway hatları 76
Cihangir 23 Galata Köprüsü 57, 65, 73, 74, 83, 9 1 , 96, 97,
Cite de Pera 1 09 lll
Compagn.ie de !'Hotel Imperial Ottoman 107 Galata Kulesi 8, 9, 19, 58, 1 0 1
Compagn.ie Internat.ionale des Wagons-lits 1 08 Galata Surları 8 , 19, 26, 35, 58
Compagn.ie Internat.ionale du Chemin de Fer de Galatasaray 53
Bosphore 86 Gavand, Eugene Herui 63, 79, 8 1 , 82, 1 30
Constant.inus 9, lO, 12, 1 3, 14, 1 5 , 1 8 , 20, 2 1 , 92 Goodwin, Godfrey l l9
Constant.inus Forumu 1 3, 14, 1 7, 50 Grand Rue de Pera. Bkz. Cadde-i Kebir
Constant.inus Surları 1 2 , 1 3, 1 5 , 16, 1 7 Grande Champs de Morts 35
Cuno, Helmuth 83
Haliç 1 3, 74, 75, 73, l l 8 ; hattı 76; iskfuı 20; köy-
Çemberlitaş 14, 50, 67 leri 35; Rwn ve Yahudi malıaileleri 5
Çemberlitaş Hamanu 50 Halil Bey (şehremini) 59
Çırağan Sarayı 52, 1 04, 120 Hal.it Bey (Müze-i Hi.imayıın Müdürü) 49
Halkedon l l , 3 5
Dagron, Gilbert l O Hamidiye Camii l l 5
D'Aronco, Raimondo 3 1 , 74, l l 7, 1 1 8, 1 2 1 Hanıidiye Köprüsü 88, 1 00
Dari.iJfunun 1 12 Harbiye 35
Davies, B.R. 34, 35 Harbiye Nczaret.i 95, l l 3
Dersaadet Belediye Kanunu 39 Harem 70
Divanyolu 5, 6, 25, 48, 49, 50, 5 1 , 52, 67, 75, Hasköy 35
84, 93, 96 Hassa Minlarları Teşkilatı 1 22
Dolmabalıçe 35, 36, 52, 62 Haşim Paşa (Maarif Nazın) 59
Dolmabalıçe Canıi.i 1 04, l l4 Haussmann, Eugene 2, 3, 4, 49, 59, 66, 67
Dolmabahçe Sarayı 22, 36, 56, 1 03, l l 3 Havariyymı Kilisesi 1 5 , 22
Dördüncü Daire-i Belediye 34 Haydarpaşa Garı 83
Düywı-u Umum.iye 3 1 , 32; binası l l 6 Helena (İmparatoriçe) 1 4
Hendese-i Milikiye Mektebi 1 22, 1 2 3
Ebn.iye-i Hassa Müdi.iriyet.i 37 Hilliker, John A. 82
Ebu Eyyub el-Ensari 22 H.ippodrom. Bkz At Meydaru
Edirnekapı 17, 84 H.irsh, Baron 82
Elgötz, Herman 1 29 Hobsbawm, Eric 2, 4
Embolos 1 2 , 1 3 Hocapaşa. Bkz. yangırılar
Emin Bey (şehremini) 1 29 Hollanda Sefaret.i 1 06
Eminönü 1 9 , 62, 67, 69, 70, 74, 83, l l l , l l 8; ka Högg, Hans 1 30
yıklar 68; köprü çalışmaları 73, 74; Meydaru Huchiadson 75
75; Moltke planı 85; yeraltı türteli 8 1 , 82 Hutton, W. H. 1 2 5
Eremya Çelebi l l
Hüseyin Raluni (Gürpmar) 79
Ergin, O.N 84
Erıneniler: Beşiktaş'ta 35; Galata'da 8; kıyılarda 5,
Isialıat-ı Ttıruk Kom.isyonu (ITK) 46, 47, 48, 49,
55; mimarlık eğitimi 121, 123; Pera'da 26; 50, 5 1 , 52, 5 5 , 1 28
Taksim'de 39; Sanıatya'da 55; Üsküdar'da 35
Eski Saray 22, 24 İbrahim Paşa Sarayı 94
Eugbı.ie (İmparatoriçe) 73 İngiliz Sefaret.i 1 05
Evliya Çelebi 26 İngiltere 7 l
Eyüp 34, 75, 77, 85 İncizam-ı Şehir Komisyonu 37, 39
İslam mimarisi 88
Fatih Külliyesi 6, 22, 24, 77, 84 İstanbul Gaz İdaresi 40
Fener l l 4 · İstanbul Tramvay Şirketi 76, 77, 78
Fuıdıklı 8, 23, 34, 36 İtalyan Sefaret.i l l 9
Firuzağa Camii 5 1 İust.in.ianos 2, l O, 14, 1 5 , 1 8 , 72
Flora Han l l 8
Forum Tauri 17, 85 Jaclunund 8 3 , 1 1 6
Fonını Bovis 8 5 Jön Türkler 40, 1 29; Devrimi l , 27
Fossari Biraderler 94, 1 05, l l 2
Fransız Scfaret.i 1 0 5 Kabataş 52, 70, 1 0 1
Fuad Paşa (sadrazam) 5 1 Kadıköy 3 5
1 36
kadılıklar 36
Mustafa Reşid Paşa 4 1 , 42, 43, 4S, 47, 69, 1 3 1
Kamondo 69; merdivenleri 1 03 Müslü maıılaı· l 9, 3S, 39, 1 1 0; mahallesi 2 1 , 1 29
Karldilli 8 7
Kapalıçarşı 6, 22, 96 Naciye Sultan U S
Kara Ahmed Paşa KüLiiyesi 2S Napoleon Bonaparte 88, 97
Karaköy S9, 73, 74, 7S, 77, 83, 1 0 1 , 1 02, 1 03, Napoleon, III. 2, 73
112 Naum Tiyatrosu 1 09
Karaköy Meydaıu S 7 New York 79
Kasımpaşa 23, 2 S , 39, 8 Nişantaşı 3S, 36, l l l
Kemalettin Bey 1 1 6 nizanmaıneler 42, 43, 44, 48; belediye rıhtımlan
kent yönetimi 1 3, 2 1 , 38, 39 63; Dersaadet İ dare-i Belediye Nizamnaınesi 39
Kılıç Ali Paşa Külliyesi 9 nüfus 8, 22, 23, 2S, 32, 68, 1 1 0; sayum 20, 1 09;
Kılıç Ali llaşa Malıallesi 66 yapısı 32
Kırım Kilisesi 1 1 4 Neorion Limanı 1 2
kışialar l l l Nuruosmaııiye Camii 6 , 26, 1 1 9, 1 2 1
kiliseler ( 6. yüzyıl ) 1 8 Nusretiye Camii 9
Komnenos, I . Manuel l 9
Konstaııtinopolis l , 2, 1 0, 1 2, 1 3, 1 4, ı s , 1 8; aclı Orient Express 1 1 6
20; nüfusu 1 7, 20 Ortaköy 44, 60, 7S, 77, 8 1 , 1 28
konut m imarisi 7, 1 S , 1 1 0, l l l Ortaköy Cmıii 1 14
Köprüli.i Külliyesi SO Osmanlı Bankası 1 02
Krcpano Efendi 76 Osmaııl.ı-İngiliz Ticaret Antiaşması l , 27, 29
Krepen Pasajı 1 07
Kuruçeşme 1 1 8 Pangaltı 39, S6, S7, 1 09
Pardoe, J ulia 50
Laleli Camii 26, 1 1 9, 1 2 1 Paris 2, 2S, 39, 46, 66, 67, 72, 74, 79, 9 1 , 93, 96,
Lambert, H . 1 29 98, 99, 1 0S
Langa 1 9 Paı-is Dünya Sergisi 89, 90, 96
Leclerq, M . 6S Pera 8, 26, 35, S4, 56, 78, l OS, 1 07; apartmm in
Lewis, Bernard 27 şaatı 1 08; istasyonu 8 1 ; nüfus 34; otelleri 1 07;
Lindmm, Frank T. 82 sakinleri 57, 58; sokak dokusu l l l ; bkz. yan
Londra 4 1 , 79, 1 02, 80 gınlar.
Perrevniyal Valide Sultan Camii l l S, 1 20, 1 2 1
Maçka 1 02, l l l Petit Chaıııps de Morts 35
mahalleler 36 Piccinato, Luigi 1 30
Mahmud, I I . 28, 73, 84; Türbesi SO, U 3, 1 1 4 Piripaşa 74
Mazhaı· Bey (mimaı·) 46 Place d'Arınes 54
Mazhar Paşa (şehı-emini) 60 Plaıı d'assurance de Constaııtinople 1 02
Meclis-i Alıkanı-ı Adiiye 47 Prost, Henri 1 30
Megaı-a kolonisi l l
Mehmed Ali Paşa (Haı·biye Nazırı) 69 Ringstrasse 2, 3, S9, 66, 87, 1 30
Mehmed, Fatih SLıltaıı 6, 20, 2 1 , 22 Ritter, Otto 83
Mese 1 2 , 1 3, 1 7, 22, 2S, 67, 84, SS Rıdvan Paşa (şehrenıiııi) 60
Metropolitan Railway of Constmtinople 79, 8 1 Roma 2, 13, 1 4
Mişel Paşa (Marius Michel) 63, 64, 6S RmııeWıisaı-ı 34, 87
Mihrimalı Sultan Külliyesi 2S Rumlar S, 8; Beşiktaş'ta 3S; nıimarlık eğitimi
Milion 1 4 l 2 l , l23; Tak�ın�e 39
Mithat Paşa (Sadrazaın) S9 Rus Sefareti l OS
mimari üsluplaı·: aınpir 1 09, 1 1 4; Arap (Arabi ) 88; Ri.istem Bey ( ımıcit) 7 6
aı·t nouveau 1 1 7; barok 2S, 26; neobizans l l S ;
neogotik 1 1 4; neoklasik 6S, 1 0 1 ; neorönesaııs Saint Antoine 26
l OS ; Osmaıılı aınpiri 1 1 4; Rönesans 1 02, 1 09, Sainte Trinite 26
1 2 1 ; yeni İ slamcı 9S, 1 00, U S Salilı Münir Paşa 90, 9 1
Missirie, James 1 07 Sanıatya S S , 83
Mokios Samıcı 1 7 Sanayi-i Netise Mektebi 1 22- 1 24
Moltke, Hclmuth von 4 1 , 42, 46, 84, SS, 99, 1 00, Santa Maria Draperis 26
1 30 Sarayburnu 87
Montani Efendi 1 1 9 Septimius Severus 1 2, 13, 14, 92
Murat V. 28 Sergios ve Bakhos lGiisesi 1 8
1 37
Server Efendi (şehremini) 5 1 , 52 Theodosius, I . 1 7
Suıruı 6, 23, 24, 24, 25, 49, 62, 65, 1 1 9 Theodosius Forumu 1 7
Sirkeci: ITK'nm düzenlemesi 48, 49; Moltke Plruu Tiberios, II. 1 6
85; rıhtıın yenilenmesi 62, 63, 65 Tophane 8 , 23, 25, 34, 34, 52, 62, 1 0 1 , 1 03, 1 0 5
Sirkeci Garı 83, 1 1 6 Tophruıe Meydaru 1 03
Sitte, Cmıillo 99 Topkapı 75, 84
Smith, W.J. 1 0 5 Topkapı Sarayı 6, 22, 82
Sokollu Melmıed Paşa Külliyesi 2 5 Trakion Kapısı 1 2
sömürge kentleri 2, 1 2 8 , 1 29 Tramvay Şirketi 60, 64
Stefm Sveti Bulgar Kilisesi 1 14 Tünel 79, 80
Stockholm 7 1 , 72
Storari, Luigi 45, 46 Unkapruu 72, 73
Strategion 1 2 Unkapam Köprüsü 73, 77, 76, 85
Stroın, Frederik E . 82 Usul-i Mimari-i Osmani 1 19, 1 20, 1 2 1
Stı·eet, G.E. 1 1 4
Sultan Selim Külliyesi 7, 25 Üsküdar 5 , 7, 2 5 , 35, 69, 87, 128; sakinleri 70
Sultanahmed Camii 94, 1 12; Kiilliyesi 6, 25, 93
Summerson, John 4 Valens 1 7
surlar 59; ; Haliç 1 6; Marmara 1 3 ; Severus Surları valide sultm 69
1 2 ; ayrıca bkz Constantinus, Galata, Teodosios Vallaury, Antoine 32, 65, 1 02, 1 1 3, 1 1 6, 123
SiUeymruı, Kanuni Sultruı 7, 23, 49 Vavassore, Giovrumi 22
Süleymaniye Külliyesi 6, 24 Vedat Bey 1 1 7
Si.itlüce 35 Venedik 7 1
Sykae 1 6 Vuıci, Leonardo da 72
Viollet-le Duc, Eugene Enmıruıuel 122
Şaşıyruı, Boğos l l9 Vitruvius 1 20
şehremaneti 37, 65, 77 Viviani, Allessandro 2
Şehzade Kiilliyesi 6, 25 Viyruıa 79; sergisi l l9, 120; bkz. Ringstrasse
Şeyh Zafu· Külliyesi l l 7 Voyvoda Caddesi 9
Şirket-i Hayriye 69, 7 1 , 74, 75, 77, 128; ııizarnna
mesi 70 Wagner, Martin 1 29
Şişhme Meydruu 59 Wilhelm, Kaiser I I . 92
Şişli 35 , 39, 44, 57, 74, 76
yabancılar 8, 19, 32-35, 1 07
Taksim 26, 35, 39, 53, 54, 57, 102, 1 09 , l l l Yahudiler 5 , 8, 19; Beşiktaş'ta 35; Galata'da 19;
Taksim Bahçesi 57, 78 Üski.tdar'da 35
Tanzilnat 42, 37, 86, 1 05 , 1 22, 1 27; Fermmı 28, yruıgınlar 4 1 , 43, 44, 44, 45, 66, 67; Aksaray 45;
36, 41, 84; Meclisi 128; reformları 1 28; sonrası Beşiktaş 56; Cibali 44; Hocapaşa 45, 46, 48;
kent plmlmıası 66 mahalle düzenlemeleri 55; Pera 45, 39, 53;
tapınaklar 12 soması planlruna 44
Tarabya l l9 Yedikule 34, 63, 84
tarla kuralı 43, 47 Yeni Roma 1 0 , 1 2
Tarlabaşı 53, 54 Yeni Cami 6 , 25, 97, 8 5 , 1 2 1
Tatavla 26, 3 5 , 76 Yeni Cami Meydruu 9 1 , 96
Tekfur Sru·ayı 1 6 Yeşilköy (Ayastefanos) 34, 70, 83
Teodosios 1 5, 16, 1 7 Yıldız Sarayı 34, 60, 66, 1 05 , 1 04, l l l
Teodosios Smları 5 , 1 6, 20, 3 0 , 34, 3 5 , 5 9 , 8 3 , Yirmisekiz Mehmed Çelebi 25, 26, 89
85, 1 30, 1 3 1 Yüksek Kaldırım 9, 79
Tepebaşı 35, 39; bahçesi 58
Terkos Şirketi 40 Zeuksippos Hamamları 1 2
Tersme-i Amire 73 Zeytinbumu 30
Teşvikiye 35, 36 Ziraat ve Smayi Sergi-i Umumisi 30, 1 1 7, 1 2 1
Tetrastoon Forumu 12, 1 3 Zografos, Hristaki Efendi 1 09
138
TARİH VAKFI YURT YAYıNLARI'NDA
İ S TAN B U L
ISTANBUL 1 920
CLARENCE RICHARD JOHNSON ( ed . )
Özgün adıyla Constantinople Today, A Study in Oriental Social Life, ı 920 yılında Amerikalı bilim
adamlarının işgal altındaki İstanbul'da yaptıkları bir "öncü araştırma". İşgal altındaki impara
torluk başkentinde yönetim , cemaatlerin örgütlenişi, sanayi yaşamı, mülteciler, yetimhaneler,
eğlence hayatı, dul kadınlar, yetişkinlerde suç, eğitim . . . Yetmiş iki milletin
birlikte sefaleti ve işgali yaşadığı bir kentin sağlık, güvenlik, istihdam sorunları. Hiç
değişmeyen hapishane koşulları, futbol takımları, Taksim'de kiralık eşekler, yangın yerleri . . .
Zafer Toprak'ın önsözüyle.
(Çev. Sönmez Taner)
XVI + 3 5 8 s. 1 ÖZGÜN FOTOGRAFLAR
ISBN 975 - 3 3 3-022-7
EYÜP DÜN/BUGÜN
TÜLAY ARTAN (ed . )
Tarih Vakfı'nın Kültür Bakanlığı ile birlikte gerçekleştirdiği Eyüp projesi çerçevesinde,
l l - 1 2 Aralık ı 993 'te yapılan Eyüp Sempozyumu'nda sunulan bildirilerden bir kısmını
kapsayan bu kitap, İstanbul içinde ayrı bir önemi olan Eyüp semtinin korunması çalışmalan
için bir arkaplan oluşturmayı amaçlıyor. Halil İnalcık'ın geniş bir tarih perspektifi içeren
giriş yazısıyla . . .
viii + ı 34 s.
ISBN 975 - 3 3 3 - 0 ı 6-2
Eyüp Türk şehirciliğinin özgün ve tipik bir örneğidir. Ayrıca İstanbul şehrinin d e bazı
fonksiyonlarını üzerine almış, tamamlamış, böylece de İstanbul tarihinin çok önemli bir
parçası olmuştur. Bir ziyaretga.htır, mesiredir, eğlence yeridir; Osmanlı sultanları burada
kılıç kuşandıkları için, siyasi fonksiyonu olmuştur, aynı zamanda da mimari, çinicilik ve yazı
sanatları bakımından bir sanat müzesidir. İşte Eyüp gibi önemli bir kazada oturan sıradan
halkın tarihi için başvurulacak en önemli belgeler kadı sicilleridir. Bu kitapta Eyüp'ün
tarihini araştırmak için İstanbul Müftülüğü'nde korunan kadı mahkemeleri sicillerinden,
ikisi kassam defteri olan üçü üzerinde duruluyor. Kitabı okuyanlar bu önemli kasabanın iki
yüzyıl öneekı sakinlerini tanıyacaklar, gündelik hayatın nasıl akıp gittiğini görecekler.
V+ ı 02 S.
ISBN 975 - 3 3 3 -07 1 - 5
iSTANBUL GEZi REHBERi
MURAT BELGE
Bir kentte yaşamak o kenti yaşamak ve tanımak anlamına gelmiyor her zaman. Evi ve işi
İstanbul'da olan kaç kişi İstanbul'u tanıyor ki? Murat Belge kendine has üslubuyla
yazdığı bu kitapta İstanbul'u hem sokak sokak gezdiriyor hem de tanıtıyor. Zaman
zaman anlattığı sevimli hikayelerl'e bir camiyi yapan ve yaptıranlar ya da evin içinde
yaşayanlar gözünüzün önünde canlanıyor. İstanbul Gezi Rehberi, her bölümde yer alan
harita ve krokileriyle İstanbul' u gezmek ve öğrenmek isteyenlerin el kitabı.
Gezmediğiniz zamanlar da keyifle, öğrenerek okuyabilirsiniz.
( 5 . Baskı)
xiv + 367 s. / HARİTA VE PLANLAR
ISBN 975-333-002-2
İstanbul olağanüstü bir hızla değişen bir şehir. Bu hızı izlemek, çözümlernek ve
yorumlamak her disiplinden bilim adamlarını ilgilendiren bir uğraş. Ülkemizin ve
dünyanın önde gelen coğrafyacılarından Prof. Dr. Erol Tümertekin, l 960'lar ve
l 970'lerde yaptığı araştırmalar ve yayımladığı makalelerle İstanbul'u sanayi mekanları,
merkezi iş alanları ve nüfus açısından incelemişti. Bu çalışmalar, İstanbul'un candamarını
oluşturan ekonomik faaliyetlerin bu şehrin geçirdiği dönüşümlerde ne kadar önemli bir
faktör olduğunu gösteriyor .
viii+294 s. HARiTA VE FOTOGRAFLAR
ISBN 975-333-070-7
Osmanlı dönemi, Arap kentlerinin evrimini nasıl etkiledi? Üç, yer yer dört yüzyıl
süren bu egemenlik, sık sık ileri sürüldüğü gibi büyük Arap kentleri için bir çöküş,
kesin bir gerileme dönemi miydi? Osmanlıların "sömürgeci" sultası altında
Arap kentleri yozlaşmış, harap olmuş ve "Türkleştirilrniş" miydi? Fransa'nın en
tanınmış tarihçilerinden Andre Raymond, Arap eyaletlerinin merkezlerinde
Osmanlı egemenliğinin nasıl şekillendiğini incelerken, yukarıdaki sorulara
ışık tutmanın yanı sıra, epeydir sürmekte olan "İslam kenti" tartışmaianna da
katkıda bulunuyor.
( Çev. Ali B erktay)
xviii + 256 s. 3 3 1 PLAN VE ÇİZİM
ISBN 975 - 3 33-030-8
OSMANLI'DA KENTLER VE KENTLILER
SURAIYA FAROQHI
Tanzimat'ın açtığı modernleşme ve reformlar çağının önemli bir yüzü de devletin kent
alanına müdahalesiydi . Bu kitap Balkanlar'dan başlayıp Anadolu ve Irak üzerinden
Mısır'a kadar uzanan coğrafyada yaşanan ve günümüze değin izleri kalan bir değişimi ve
gelişimi, şehircilik, mimarlık, idari yapı, yaşam koşulları, cemaat sorunları, eğitim, halk
sağlığı ve koruyiıcu hekimlik açısından inceliyor. On bir yazar, Osmanlı şehirciliğinin
yanı sıra İstanbul, İskenderiye, Bağdat, Bursa, Ankara, Manaspr ve Van'ı anlatıyor.
(Çev. Ali B erktay)
xii+ l96 s. / FOTOGRAFLAR
ISBN 973 -333-037-5