You are on page 1of 279

Defterler 3

Mart 1951 - Aralık 1959

js^ zJ 2. BASIM
itha k i
Albert Camus

Fransız düşünür, romancı, deneme ve oyun yazan. 1 9 1 3 yılında


Cezayir’de dogdu. Babası işçiydi, annesinin okuma yazması yoktu. Öğ-
retmeninin yardımıyla bir burs kazanarak 1 9 2 3 ’te lise egitimine başla-
yabildi. 1 9 3 0 ’da vereme yakalandı. Cezayir Üniversitesi’nin felsefe bö-
lümüne yazıldı. 1 9 3 6 ’da yüksek ögrenim diploması aldı. llk romanı La
Mort Heureııse (Mutlu Ölüm), ancak ölümünden sonra yayımlanabildi.
1 9 3 7 ’de L ’Envers et L’Endroit (Tersi ve Yüzü) adlı denemeleri, 1 9 4 2 ’de
L'Etranger (Yabancı) adlı romanı yayımlandı.
1 9 5 7 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. 1 9 6 0 yılında bir oto-
mobil kazasında yaşamını yitirdi
Düşünsel gelişimini iki dönemde gerçekleştiren Camus “saçma”
kavramı üzerinde durdugu birinci dönemde intihar, “başkaldırfyı iş-
ledigi ikinci dönemde ise cinayet olgusunu ele alır. Iki dönemin ortak
yanını oluşturan mutlak son ölüm ise “saçma”yı ortaya çıkaran temel
olgudur.
Albert Camus
D eftaier (3. Cilt)
Özgün Adı: Camets -3- Mars 1951-D£cembre 1959

İthaki Yayınlan - 208


Edebiyat - 1 8 0
ISBN 975-8607-56-1

2. Baskı Arabk, 2008, Istanbul

© Türkçe Çeviri: Ümit Moran Altan, 2003


© lthaki, İstanbul, 2003
© Editions Gallimard 1962 pour le Tome III

Yaymanm yazıh izni olmaksızın herhangi bir ahntı yapıiamaz.


Bu eserin tüm hakları Onk Ajans Ltd. Şti. aıacıhgLyla saun alınnuşür.

Redaksiyon: Osman Senemoğhı


Düzelti: Savaş Kıhç
Grafik Tasanm ve Uygulama: lthaki
Sayfa Düzeni Ve Baskıya Hazırhk: Yeşim Ercan Aydrn
Kapak, iç Baskı: İdil Matbaacılık
Emintaş Kazım Dinçol Sanayi Sitesi No: 81 / 19
Topkapı-lstanbul Tel: (0212) 674 66 78

Ithaki™ Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin yan kuruluşudur.
Mühürdar Cad. llter Ertüzün Sok. 4/6 34710 Kadıköy istanbul
Tel: (0216) 330 93 08 - 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34
ithaki@ithaki.com.tr - www.ithaki.com.tr - www.ilknokta.com
Defterler-3
Mart 1951-Aralık 1959

Albert Camus

Çevlren:

Ümit Moran Altan


YAYINCILARIN NOTU

D efterler’in bu ü çü n cü cildi, Albert C am u s’n ü n 1 9 5 1 ’in M aıt


ayından ölü m ü n e dek tu ttu g u , VII., VIII. ve IX . defteri kapsıyor.
M art 1 9 5 1 ’d en T em m u z 1 9 5 4 ’e k ad ar sü ren VII. d efter, yazar
h ayattayk en daktilo ed ilm iş ve b ir b ölü m ü kendisi tarafm d an
düzeltilm işti. K uşkusuz bu n ed en le, VII. defterin daktilo edilm iş
n ü sh asın d a, m ü svette b u lu n m ay an b ö lü m ler sap tan d ı. Buna
karşılık, m ü svettedeki bazı sayfaların, daktilo edilm iş n ü sh ad an ,
y azar tarafından çıkarıldıgına kuşku yok tu r.
D aha sonraki D efterleı ’d e, ok u n am am ış olan b irço k sö z cü g ü ,
h er defasında, bir n o tla işaret ettik. Ö te y an d an , anlaşılabilir n e-
denlerle, b irk aç özel ism i ve b irk aç baş harfı degiştirdik.
Yaşamöykiisel bilgiler

1951 Başkaldırarı Insan yayınlanır. Aşırı sol basınla polemikler.


Sartre’la kopuş.
1952 Frankocu lspanya’yı kabul eden UNESCO’dan istifa.
1954 Yaz yayınlamr. Cezayir Savaşı başlar.
1956 Cezayir'e yolculuk. Dfışıiş.
1957 17 Ekim: Nobel Edebiyat Ödülü.
1960 4 Ocflfc: Ölüm.
7. Defter
Mart 1951-Temmuz 1954
________________ Delterler (Mart 1 9 5 1 / Aıalık 19b 9)________________

“Y üce olanı k avrayan ın , on u yaşatm ası da g e re k ir.” N ietzsc-

he.

T. ve Y’ye ö n söz.'
san atı, yıllan n ek siltem edigi, gıtgide özel kılchgı şiddetli

b ir tutkuyla sevm eye b aşlad ım ... Bu hastalık, b aşk a k ö stek ler ek-
liyord u , en acım asızları d a, zaten b ende olan lardı. A m a so n u ç
olarak hastalık, bu yü rek ö zg ü ıiü g ü n ü , beni h e r zam an b u ru k -
luk ve h ın çtan k o ru m u ş olan , insana özgü çık arlar karşısındaki
b u hafif m esafeyi k olaylaştırdı. P aris’te y aşam aya başlad ıgım dan
b eri, bu ay n calıg ın (çü n k ü b u, ayrıcalık lard an b irid ir), eşsiz bir
ayrıcalık o ld u gu n u b iliyoru m . Bu ayn calıgın tadını sın ırsızca çı-
k ard ım . Y azar olarak, h ayran lık içind e y aşam aya b aşlad ım , bir
an lam d a b u , yeryü zü cen n eıin d e yaşam ak d em ek tir. ln san ola-
rak , tu tk u larım h içb ir zam an ‘karşı’ olm adı. T u tk u larım h er za-
m an b en d en d aha iyi ya da daha büyük olana y ö n eld i.”

X X . yüzyılın tuhafhğı: Birbirlerinden son d erece farklı olan


d ü şü n ü rler, m u tlak egilim i ile m an tık egilim ini k arıştırıyorlar.
P arain ve A ragon.

11 H aziran 1 9 5 1 . Regine Ju n ie r’nin'' b ana, intiharını bildiren


m ek tu b u .

1) Tersi v p V ü s r ıi ( L ’E n v e r s e t l ' e n d r o i / ) . C a ı m ı s i i l i i i . 1 9 i 7 c le , C e z a y i r d e . C Ü ı a r l u i Y a v ı u e -

v i u d c y a ) a u la u n ıış ilk k it a b ıd ır . Y a za r. k n a h ıu v v u ıd e n b a s ııu ıu ıu 1 9 3 8 y ılın d a . G a lli-

ıııa r d Y a y ın e v i (a r a fıu d a n y a p ı h n a s u ı ı k a b u l ı r ır

2 ) t 'a ıııu s ile y a z ış a n A n ıe r ik a lı h a ııın ı. Iu iiI m i la s a n s ın ı g e r ç e k t c n u y g u la d ı


Albcrt C am us
1 2 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Y aratıcı. K itaplan on u zen gin leştiıd i. Am a o kitaplarını sev-


m ez ve büyük yapıtını yazm aya k arar veıir. Y alnızca büyük ya-
pıtını yazar ve d u rm ak sızın onu d üzeltir. Ve aile o cag ın a, yavaş
yavaş sıkıntı ard ın d an yoksulluk yerleşir. H er şey yok olu r am a
o , k ork u n ç bir m u tluluk içinde yaşar. Ç o cu k la r hastalanır. Bir
daire kiralam ak , tek bir o d ad a yaşam ak gerekir. O , yazar. K aıı-
sın ın sinirleri zayıflar. Yıllar g eçer, am a o tam b ir terk ediş için -
d e, d evam ed er. Ç o cu k lar k açar. Karısının h astah an ede öld ü gü
g ü n , so n noktayı k o yar ve ona m u tsu zlu g u n u ilan ed en bu so n
n ok tad an o yaln ızca” “N ihayet” sö zü n ü d uyar.

R om an . “Ö lü m ü pek ro m an lara yakışır gibi olm adı. Iki kişi


için ö n g ö rü lm ü ş bir h ü crey e o n iki kişi yerleştirilm işti. H avasız-
lıktan b oguldu ve baygınlık geçird i. Ö tekiler on a sırtlan n ı d ö -
n ü p , p en cereye d oğ ru uzandıkları sırad a, yapış yapış d u v arm

k arşısında ö ld ü .”

N .R .F .' Işlevi yazarlar yaratm ak olan tu h af o rta m , oysa insan


o rad a, yazm a ve yaratm a sevincini yitiriyor.

O kadındaki m u tluluk her şeyi b u y u ru y o rd u , ö ld ü rm eyi bi-


le.
*

D ogallık sahip olunan bir erd em degil: K azanılan bir erd em -

dir.

H N o u v clle Rcvvıe F r a n ç a ıs c N O L1tia y a y ın la u m a y a b a şla ııa u aylık c d e b iy a i ve e lcşıiri


tlcrgisi. (ç ıı.)
Defterler (Mart 1951 /A ralık 1 9 5 9 )

Yegledigim on sö zcü k so ru su n a yanıt: “D ünya, a cı, to p rak


an n e, in san lar, çö l, o n u r, yok sullu k, yaz, d e n iz .”

Sonsuz ses: D em eter, N au sicaa, E u rid ik e, P asip h ae, P en elo -


pe, H elena, P ersep h on e.

Ey aydınlık! B u, Y un an trajedilerinde ö lü m e ya da k o rk u n ç
bir yazgıya ftrlatılanların çıglıgıdır.

1 9 5 0 ’n in insanı: Zina yap ar ve gazete o k u rd u .

H ep , k abarm ış bir denizde: Eşsiz bir m u tluluğu n b ağrın d a


teh d id e u gram ış old u g u m izlenim ine kapıldım .

G. ya da n u m aracı: Yalnız bu dün yaya ait o lm ay an şeye ina-


n arak , gerçegin içind eym iş gibi yap ıyor O yun o y n u y o r, h em de
açık ça. E g er oynadtğı oy u n a inanılm azsa, iki kez n u m ara yap ı-

y o r. Ve yine: O n u n b ir yanı gerçek len ten e, arzu lara, g ü ce ön em


veriyor.

G ü cü n belirtisi, olana razı olm ak mı? H ayır, kölelik b u n u n


içind e yer alır. A m a, olm u ş olan a ıazı olm ak. Simdiki zam an d a,
savaşım .
________________ Dcfterler (M an 1951 /A ra lık 1 9 5 9 )
15

k ad ar gü zel geldi.”

“U y g u n zam an d a kendi güçlerini k u llan aıak ayrılıgı seçen ler,


te k b ir varlık olarak k alııia r..” H ölderlin. E m p e d o k le s’in ölü m ü .
a.g. “A m a sen , b errak b ir gü n için d o ğ d u n .”
a.g. “O n u n karşısınd a, ölü m ü n sevinçli bir änın ın aracıhğıy-
la, kutsal b ir g ü n d e, k utsal, peçesini a ttı.”

V icto r Serge’e göre b u n lar, daha fazla insaniyet isteyenlerin


h epsinin ü stü n d ek i Ç ekistlere fırsat v e ıe n Rus K om ü n ist P a ıti-
si’n d ek i, A m iral K oltch ak ’ın kötü lü klerid ir.

1 9 2 0 . Ö lü m cezasının kaldırılm ası. K ararın resm en ilanından


bir ö n cek i g ece, Ç ekistler tu tu k lu ları k atled iyorlar. C ezanın d ü -
zeltilm esi d e , b irk aç ay alıyor. G orki: “Ö ld ü rm ey e ve k an d ö k -
m eye ne zam an so n vereceg iz?”

V icto r Serge. “S .S .C .B ’de yapılm tş olanların h ep sin d en daha


iyisi, b ir Sovyet d em ok rasisi tarafından yapılab ilird i.”

T. ve Y’y e 1 önsöz. — Eniştem — “O n u n zam an ın d a o lu n d u -


gu gibi V oltaire’ciydi, genel olarak insanlar ve özel olarak b u rju -
va m ü şterileri için en katı k ü çü m sem elerin i açık ça ifade ederdi.
Yergi ve aforozd a, gö z kam aştırıcıydı. Kişilik sahibiydi ve onun
dostlugu beni z o r birı yaptt. !jimdi o old ü , on u d ü şü n d ü ğ ü m za-

1 ) T e ısı ve Yüzü (L 'E n v cıs el IV ndıon) E ın sit'. r'.iim u s'n u n ıp y z e lcrin d e n b iım ııı k o ca sı
o la ıı. O z a y ı r k eıu iııd e M iclıelet so k a g ıııd a k ı k a sa p (.m sıa v e A caıılı d ıır
____________________________Albert Cam us____________________________

m an Paris’te sık ıh y o ru m .”

X X . yü zyıl sosyalizm i savaşla nasıl yayılıyor: 1 4 savaşı 17


devrim ini ateşliyor. Ç in ’de, iç savaşa eklenen d üşm anla savaş
M ao Tse T o u n g ’u çık arıy o r — 1 9 3 9 , Leh U k ray n a’yı ve Beyaz
R usya’yı, B ah ık Ü lkelerini ve B esarab y a’yı S ovyetleştiriyor.
1 9 4 1 - 4 5 savaşı, Rusya’yı Elbe ü stü n e g ö tü rü y o r. Ja p o n la ra karşı
savaş, R usya’ya, Sahalin, Kuril A daları, K uzey K o re’yi kazand ırı-
yor. Sonra Finland iya ve G üney Kore ekleniyor.

R om an k ah ram an ı. R avanel.' A n zekä. T erö rizm m u h aseb e-


si. D ünyevi sıkıntı. M ilitanlık. Polis. Savcı. D aha ö n cek i, savcı
öyküsüjıe bakılacak.

llkelerini b ü yü k şeyler için k ullan m ak gerekir. K ü çü k şeyler


için , bagışlam a yeterlidir.

A ykın ve gerçek çi g ö rü şler, kesin bir çö z ü m e baglam a ve kü-


çü m sem e olanagı verir. Ö tekıler, an lam ak zo ru n d a kahrlar. Bi-
rincilerin, en telektüeller üzerindeki saygınhgı b u n d an ileri gelir.

G ü n ü m ü zd e, gerçek ödül u m u d u olm aksızın çalışıyoruz.


O n lar, kendi kişisel sonsuziukları için yigitçe çalışıyorlar.

1) R avatı/1!: P o liırk ııik o k u iu n d a n . D im ıiş b o y u ııc a G ro ııp e s F r a n c s ’ıu şefi. G e s u p o (a-


rafıııcian ı-uiu k lam yor, k a çıy o r M l ’ R’Ierııı i>olgo şefı o lu y o r . ve H en ri F re n a y a g ö rc
“K o m ü n işi P a ru ’n in gizli uyesı ' Savcı o y k ıısu ' ıçu ı. n e /fn 'lı'r /I, sy. 2 2 0 .
Albeıt Cam us
14

GeıçekLik bir erd em degil, b ir tu tk u d u r. Bu n ed en le, h içb ır


zam an m eıh am etli degildir.

M ...’nin k on u şm a tikleri: Ve her şey — Hepi to p u — O ka-


d ar ço k ve daha ço k ... — B iliyorsunuz, degil m i, b iliy o rsu n u z...
— Bunu ilginç bulm ad ım — O kız h erk esten k u şk u lan ıyor, am a
b u rahatsız edici. — Laf! In an m ak için on u g ö rm e k gerek ir —
Bu eşsiz b ir şey — O kız am eliyat ed ild igind e... — Dağılm ış ye-
m ek takım t (b o zu lm u ş tak ım ) — Bu söylem enin h ikayesidir, ö y -
leyse b ak , b u n u sana öd etirim — A n ım sa, biliyorsu n, o kız fiya-
kalıydı — Y ok şöyleym iş — Ö yleyse... — K u m azlık yap ıyorsu n
(k azak giym ed en çık an k ocasın a).

a.g. Bir asker A u gu sta’ya, savaş sırasındaki analığına m in n e-


tini, şu sözlerle an latıyor “M adam Pellerin, b en im için bir an n e-
den d aha b eter o ld u n u z .” A ugusta, N an tes b o n b ard ım an m ı an -
latıyor. S okäklarda şaşkınlık içind e, bir kız arkadaşıyla b ir k apı-
nın altm a sıgınıyor. “Ü stü m d e bir tilki k ü rk ü ve yen i b ir takım
vardı. B om b ard ım an b ittiginde, k o m b in ezo n la k alm ıştım .” Kız
arkadaşı yıkıntıların arasm d a kaybolm u ştu . “O n u saçların d an
çek tim . Y alnızca b ir parm agı k alm ıştı...” “Ve bu sü re b o y u n ca
k ocam h arik a aşklar yaşıyoVdu, yıkıntılardan çık ıp çıkm adıgım
u m u ru n d a bile d egildi... Bir ön cekı gün, kim ligim i çık arttırm ış-
tım. Ö zel bilgileri boş bıraktım , ertesi g ü n , yü zü m d e öfkeli bir
ifade v ard ı.”

B u c h e n w a l d ’ın k apk aı a z i n d a n ı n d a elli g u n ve elli g e c e geçi-

ıe n bir Baptist. “ö k t ı g ı m z a m a n , t o p l a m a k a m p ı b a n a ö z g ü r l ü k
________________ D cltcrlcr (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________

N e ileri sü rü lü rse sü rü lsü n , yüzyıl bir aristokrasi arayışında-


dır. A m a o b unun için, kendisine açık ça tahsis edilm iş hedeften:
R ah ath k tan , vazgeçm esi gerektigini g ö rm ü y o r. A ristokrasi ancak
özveriyle olu r. A ristok rat, ön celik le alm ad an v e re n , yü kü m lülük
sahibi kişidir. A ncien Regim e' / ya da M onarşi?/, b un u u n u ttu gu

için öldü.

W il d e / Sanatı her şeyin ü stü n e y erleştirm ek istedi. A m a sa-


natın b üyü k lü gü kendini her şeyin üstü n de tu tm az. T ersin e, her
şeyle k arışır. W ild e, son u n d a b un u acı sayesinde anladı. A m a

b u, b u çag ın su çlu lu k d u y g u su d u r, y ü rek m u tluluga layık o ld u -


gu zam an , m u tlu lu gu n içinde b u lu n an b ir gerçeği sezinler gibi
o lm ak için , bu çaga h ep acı ve kölelik gerekir. Kölelik çagı.

a.g . Y aşam ak için ve bir de y aratm ak için , ayrı y eien ek y o k -


tu r. Aynı yeten ek ikisine de yeter. A m a, havai bir yaşam sü rd ü -
ren yeten egin , an cak yapay b ir yapıt ü ıeteb ileceğ in d en em in
olunabilinir.

R om an . C. ve çiçekli elbisesi. A kşam çayırları. Egim li ışık.

Z am an ın yadsındıgı yapıtlardan yola çık tım . Yavaş yavaş za-


m an ın k aynagım — ve t'lgunlugu yakaladınr. Yapıtın kendisi
u zun bir olgu n laşm a olacak.

1 ) X V . y ü z y ıld a n 1 7 8 9 t le v n m ıııe d e k I r a n s a t l a k i d ü z e n e v t r i l c n a d . (ç n )
2 ) A Itf B a lla d e d e lo g eö le dt' R c ıid in g 'R etfd in g Z ın d a ııı B t ılla d ın ti (F a la iz c . 1 9 5 2 ) C a m ııs
1 9 5 4 't e E n c o u n tt'i la ra lm d a n y c m d e n b a sıla ıı. i . ’A ı/isrc cn />m nn 'llt f p is ic k i S a n tflç ı' lıa s-
lık lı b ir ö n s ö z y azd ı
Albeıt Cam us
18

O n lar, yalnızca zekänın ve fethedici gü çlerin in y a ra n n a , g ü -


zelligi ve dogayt red d etm ek istediler. Fau st, H elen a’sız E u p h o ri-
on olm ak istedi. D oğaüstü ç o c u k , b içim siz bir ca n a v a rd a n , ka-
vanozdaki bir h o m on g o lo sd an başka bir şey degildir. E u p h o ri-
o n ’un d ogm ası için, ne H elen a’sız F a u st, ne F a u st’suz H elena,'

Ö fkelend iren ölü m . Insanların tarihi, on lartn b u gerçegi keş-


fettikleri süylencelerin tarihidir. Iki yüzyıldan b eri, geleneksel
söylen celerin kayboluşu tarihi sarstı, çü n k ü ö lü m u m u tsu z bir
häl aldı. O y sa, so n u n d a u m u tsu z ö lü m ü n kabülü yok sa, insana
özgü gerçeklik yok tu r. Bu, denge ile özd eşleşen h e r varlıgın bir
gerilim içind e, k örü k ö rü n e boyun egm ed en , sınırı k ab u l etm e-
si d em ektir.

&

Roman. Güzel bir gün. “Sahil yolu b o y u n ca , kadtn yüksek


topukları ü stü n de salınıyord u. O d ad an ayrılm ad an ö n ce , ayna-
da, kend in e bir daha bakm ıştı. Bu yünlü esn ek p an talo n , tabii
ki, b edenine sım sıkı o tu ru y o rd u . Ve k a lçalan m n om u zların d an
d aha geniş old u gu açık ça görü lü y o rd u . N e v ar, g erçek kadınlar
b öyled ir. G ögüsleri de iri. Am a bu bir b ozgun degil, so n u ç ola-
rak gögüslerin iıi olm ası da ço k kadtnsı. Kadtntn y ü rü dü ğü yo-
lu n aşag ıstn d a, plajda voleybol oynayan bu b eden lerin , erk ek mi
kadın mı o ld u gu n u an lam ak için on lan in celem ek gerek.
“D enizin karşısında siyah k ü çü k bir gölge y ü rü y o rd u . Eşar-
bın ve gözlügün arasınd a, eskıden kaşlan n old u gu bölgeye çizil-
m iş iki çızgi ve güneşin parlakhgında boş yere kırışm aya çahşan
1 ) Dtife,ns<' d c l'Honınn' ıvvoİH’ ‘Boşlh/lclnon insLvn'ın S n v n n m o sr ıçin n o t. Bkz. G o e tlıe . F a-
ust 11.
Defterler (M aıt 1951 /A ıa lık 1 9 5 9 )
19

beyaz ve yaglı alın boşlu gun d an başka bir şey g ö rü n m ü y o rd u ."

Kadın avcısı ü stüne k üçü k bir sahne.


H ayır, su d an başka bir şey içm em — Yiyiniz — Ben az ye-
rim . Sağlıga yararlı oldugu için ara sııa içerim .
Aşk, arzu ya ne katar? Ç ok değerlı bir şey, dostluk.
T av lam ıyoru m , b oyu n egiyoru m .
N ed en kadınlar? E rk ek ler to p lu lu g u n a k atlan am ıy o ru m .
P o h p o h lu y o r ya da yargılıyorlar. Ne ona ne de otekine k atlan a-
biliyorum .

G ece yarısı, h içb ir şey y o k , şövalye gelm ed i. K adın avctsı h ü -


zünlü. G idiyor. “G eliniz” diyor A nna. “Y ok, aynı gü n h em haklı
h em m u tlu o lu n a m a z ...” (d ü şü n cesin d en cay ıy o r). “Am a yine de
haklıysanız, geriye yaln ızca m u tlu lu k kalıyor — Ü stelik geriye,
T a n n ’yı an dıgınız düşlerinize inanm ayı asla terk e tm ed en , h içb ir
zam an in an m ad ıgm ız aşk da k alıyor.” A dam kadına bakıyor.
“Ö yleyse aşk b u m u d u r, içim d e yükseldigini hissettigim b u şey
m idir? — K u şk usu z, aşk b u d u r. A m a, bu kırılgan bitkinin çev -
resindeki h er şeyi u su lca uzaklaştırınız. Usul usul, usul ü sul, so-
n u n d a m u tluluga yer açın ız.”

R om an . B ...’nin sırlarından biri, bu kadının, hastalıgı da ölü-


m ü de asla kabul etm em esi, yüklenm em esi ya da yaln ızca u nu t-
m asıdır. Derin dalgınlıgı b un d an ileıı gelir. Bu k adın, yalnızca
otekiler gibi yaşam ak , yaşamayı süıxlürm ek için bıraz ald ırm az-
lık ve m asu m iyet gerek iım ış gibi yap m ak için, kendi kendtfri tü-
ketir. Am a benliginin d erin len n d e asla u n u tm az. tiü n a h için ye-
terli m asu m iyete de sahip değildir. Bu kadın için y aşam , yalnız-
Alben C'.amus
20

ca hastalık ve blüm olan zam an d an başka bir şey degildir. Z am a-


nı kabul etm ez. O , ö n ce d e n yitiıilm iş bir savaştan destek alır.
Boyun egdiginde, b ogu lm u ş bir kadın yu zü yle, su lar b oyu n ca
d u ru r. O , bu d ün yad an degildir, çü n k ü bu dünyayı tü m varlı-
gıyla red d ed er. H er şey b u n d an ileri gelir.

D o rd o g n e .1 B urada to p rak p em b e, çakıl taşlan ten ren gi, arı


şarkılarla taçlanm ış sab ah lar kırm ızıdır. Ç içek b ir gü n d e ö lü r ve
yan lam asına vu ran gü neşin altın da h em en y en id en d o g a r. G ece,
uyuk layan sazan balıgı kirli ırm aga in er, k ö p rü d ek i k andillerde,
ellere kıpır kıpır kuş tüyleri su n an ve yeri, o ra d a fışkıracak g eçi-
ci bir yaşam ın kanatları ve b alm u m u ile k aplayan, günübirlik
m eşaleler yan ar. B u rad a ölen , ö lm ü ş olam az. Sıgınak, sadık to p -
rak , yo lcu n u n d ö n ü p gelecegi yer, izi ve bellegi m uhafaza eden
ev, ve in san d a, insanla birlikte ölm eyen , d a m a rla n n d a yeniden

dogan yerd ir burası.

Y aln ızca yü regin yıprandıgı d o g ru — öyleyse, b ed en yanıltır.

Ilkelerini m utluluk lartn a yegleyenler. O n lar, m utlulukları


için ö n ced en kararlaştırdıkları koşulların d ışında m u tlu olm ayı
red d ed erler. bger, beklenm edik bir b içim d e, m u tlu o lu rlarsa, o
zam an şaşkına d ö n erler — m u tsu zlu k larınd an yoksun kalm ış
m u tsu zlar.

lffet üstüne bır trajedi

I I T t-m ıım z I Q 5 T d c . a rab ay la y olcıılıık


Defterler (Mart 1951 / Aıalık 1 9 5 9 )

Rom an. V. (ve o kadın bir an d a benim gerçeğim i a k ta n y o r-


d u ): Sahip old u gu m şeyd en başka h içb ir şey istem iy o ru m . Be-
n im m u tsu zlu gu m , ve ce z a m , sahip o ld u gum şeyin tadını çık a-
ram am am d ır.

'a .g . Ergen lik te ve hatta uzun sü re so n ra, aşkta on u ilgilendi-


ren şey, aşkın bilinm ezligi, yani tam m ayd ı. Serü venler, bun a d a-
yan ıyord u . A m a serü ven asla tam am en d o lam b açsız degildir,
h ep kısacık bir başlan gıç vardır. Bu b aşlan gıç, tan ım aya sıklıkla
y etiy ord u , tan ıyacak pek az şey old u gu z a m a n , k ad ın m o n a faz-
ladan b ir şey v erem eyeceg i kesin o ld u g u n d a, ilişkiyi kabu l ed i-
yord u .
Aşkı ve tam m ayı birbirine k an ştıran lar, d o g ru ya d a yanlış,
kendi k en d in e yettigine in an m a k o n u su n d a, yeterli kibre sahip
olan lardır. Ö tekiler sınırlarını bilir, on ların aşkı, h er şeyi istedi-
gi için eşsizd ir ve tan ım aktansa aşkı yaşam ayı yegler.

Roman. A .W ., savaştıktan so n ra Paris’e gelen g en ç A m erik a-

lı (o ra d a n , m u tlu ve rah atına d ü şk ü n b ir ö ğ ren ci olarak savrul-


m u ştu ). O , A m erik a’yı lanetleyerek ve yaşlı A vrup a’n ın yü zü n d e
hälä ok u n an büyü k lü gü n ve bilgeligin yansım asını tutkuyla izle-
yerek , P aris’te yaşadı. B ohem bir yaşam sü rd ü . Am erikalı y ü zler-
d eki terbiyeyi yitirdi. T em iz degıl — güzlerinin etıafın d a m or
halkalar var. H asta, ve pis bir otelde ö lü yor. Ve hälä on u sev-
m ekten v azgeçm eyen A m erik a’ya, B o sto n ’daki H arvard U n iver-
sitesi’nin çim en lerin e, so p alaıd an çıkan seslere ve ırm ag m çev -
resinde b iten ak şam laıdak i çıglıklaıa d oğru haykırıyor.
Albcrt Cam us
22

Roman. Birinci b ölü m : Fu tb ol m açı. Ikinci bölü m : Boga gü-


reşi.

H oşlugu n sü rü p gittigi kım i akşam lar. Bu, bazı ak şam ların ,


b izden son ra yeryü zü ne d ön ecegin i bılerek ölm eye yard ım cı
’ oluyor.

Ek sik siz v ererek , tü m ru h u y la, gerçek ten seven bir k adın,


öylesine b üyü r ki, on u n la karşılaştırıldıgında, bir erk ek , an cak
sıradan , sefil ve yü rek siz bir häl alır.

Romarı. K aranlık bir o d ad a, b u rn u n u rad y o n u n ışıklı kadra-

n ına d ayam ış, b ir ço cu k m ü zik dinliyor.

Roman. lki k ah ram an : A lm an d ost — M arcel H.

S açm a, d ün yad a ya da bizde degil, am a dünya ile b izim d e-


neyim im iz arasındaki bu çelışki içind eyse, ö lçü de ne gerçegin
ne de istegin için d ed ir, a m a ... Ö lçü b ir d evin im d ir, saçm a çab a-
nın yer degiştirm esidir

Konies Tolstoy'un G ünlüğü.'


Sy. 4 5 T ’nin çalışm a yön tem i üslüne.

1) Ik i >ilı l’lo n . I 9 İ0 - I 9 Ü
________________ D d lerler (Mart 1951 /A ıa lık 1 9 5 9 )________________

T .: “Yazm ak ne k ad ar da sık ıcı.”


K on tes, 9 Ekim 1 8 6 2 ( 2 3 Hylül’de ev len m iştir.): “T ensel iliş-
kilerin tü m ü tiksinti v erici” ve Aralık ayında, gerçek kadınsı çıg-
lık: “O n u öld ü reb ilsem ve tam am en ona benzeyen başka b ir var-
lık yaratabilsem , b u n u zevkle y a p a rd ım .”
N isan 6 3 . “O n a göre, aşkın bedensel yanının b ü y ü k bir volü
var, oysa bana göre h içb ir rolü y o k .”
6 3 . “O ldu gu m insan d an ne k aldı?” d iyor T.
Eylü l 6 7 . “E zilen zavallı b ir sü rü n g en d en b aşka b ir şey degi-
lim , bir işe y aram ıy o ru m , k im se beni sev m iy o r, b u la n tıla n m var,
iki dişim d ü ştü , nefesim k ö tü k o k u y o r, h am iley im ... v s."
7 8 . T o lsto y ’u n m asad a ok u d u g u ögreniliyor.
8 7 . Ailesini terk etm e fikrini degişıirm edigi için k adına b agı-
n y o r.
9 0 . K adın, k ocasım n kilit altında tu ttugu g ü nlügü n ü gizlice
o k u yor.
A ralık 9 0 . Erk ek yazıyor: “A şk yok tu r. Başka b ir varlıga bag-
layan şeh vetin ve bir yaşam arkadaşına sahip olm anın akılcı ge-
reksinim i v a rd ır.”
9 1 . K adına, “h izm etlilerle çevrili olm ak b en im için b ir azap ”
diyor.
9 1 . K on tes, k on tu n pasaklılıgına ve kötü k okm asına alışam a-
dıgını an latıyor. a.g. sy. 2 8 3 (9 7 ) .
9 2 . K on tes L .T ’nin y alm zca bedensel aşk sayesinde neşeli ol-
d u gu n u açıklıyor.
K ontese gö re, herkes ona acıy o r ve on u “bir k u rb an ” olarak
d egerlen d iıiyor.
T e l i f h a k k ı ü s t ü n e k avgalar sy. 8 1 ve 9 7 , 1 3 1 - 1 3 7 , 2 1 6 , .145.

Sy. 8 8 . Ikili aşk ü s t ü n e itiral'.

“Y a ş a m d a yanlış y o la sap an kişiler, zayıf ve aptal insanlar.


Albert C am us
2 4 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

kendilerini Leon N icolaievitch ’in b roşü rlerin in ü stü n e a tıy o rla r.”
“O, karanhklann karşısında, bu cam baz çubuklarına tıım anı-
y o r.”
9 7 . T olstoy evi terk ed iyor ve an cak sabah geliyor.

9 7 . T olstoy h er sabah tenis oyn uyor.


7 0 yaşında, k arda, 3 5 verste' at b in dik ten so n ra, b u n u hay-
ranlıkla n ot ed en k on tese, ihtirasını kanıtlıyor.

Stalin’e ark ad aşlaıı tarafından takılan ad ( 1 7 ’de): Gri leke.

M u tlu lu gu n d o ru g u n d a — ve g ece, benim le tanışm aya geldi.

Kim se b en im k ad ar, u y u m u , terk edişi, kesin dengeyi arzu


etm ed i, am a on lara hep en dik yolların, k arm aşan ın , kavgalan n
arasın d an ulaşm am gerekti.

“Ö lü n ce, yeterin ce ö lm em ek ten ve to p rak ta havasız kalm ak -


tan ü rk ü y o ru m kesinlikle, diyor. A m a, k endim i ikna etm ey e ça -
lışıyorum . H avasız k alm ak tan ü rk ü y o rsa m , b u , havasız kalarak
ölm ekten k ork tu gu m anlam ına gelir. lkisind en biri o lacak , ya
havasızlıktan ölm eyecegim ve havasız kaldıgım için içim d e bir
sıkıntı h issetm ed en , havasız kalm aya devam ed ecegim . Ya da
ölecegim ve o zam an niye içim de bir sıkıntı h issed eyim ?”

Roman. Jean n e P. ve ıstem dışı hareketi.


a.g. D ogu ’daki askeri m ezarhklar. 3 5 yaşında ogul, babasının
1) E sk i lıir R u s u z u n lu k birııuı ( H 'b 7 m r ır e ). (ç ı ı )
________________ Defterlev (Mart 1 9 51 / Aralık 1 9 5 9 )________________

m ezan n a gidiyor ve babasın ın 3 0 yaşında o ld ü g ü n ü fark ed iyor.


Ogul ağabeye dönüştü.'
A raplar b urada yere serilm işti. Ve hepsi u n u tu ld u .

Roman. B erard y olu n d a, o to m o b ild e, k u ru lan d üşler.

V. Ö tekilerd en d ah a büyü k ve d ah a d o g ru in san lan n o ld u g u -


n u g erçek ten kabul ettim . V e o n lar, d ü n y ad a, yaşam ayı d o g ru -
layan , g ö rü n m ez ve g ö rü n ü r b ir top lu lu k o lu ştu ru y o rlar.

M. S açm a bir yaşam ın so n u n d a sa çm a bir ö lü m . Y aln tzca y ü -


ce yü rek lerin ölü m ü adil degildir.
Ispanyol m ü lteciler. D o m e n e ch (iç savaş — 3 9 diretıiş sava-
şı, B u ch en w ald — işsiz) G arcia (A .B. ona 1 4 0 0 0 0 F ran k lık bir
b o rç yü kletiyor. “A h sen , sen benim gibisin, h içb ir z a m a n zen -
gin olam ayacak sın ”) G onzales (sım flar var — am a k adınlar o r-
tak çalışm a yap am az — p atro n u n b ü tü n inceliklerini red d ed iy o r
— A dam katı m u am ele g ö rm ek istiyor) B ertom eu : K o ro d a (ve
so n ra sard alyalan b ü ro d a kızartıyor).

Jam es (Les A m b assad eu rs). “M utlu olm ak için b aşkalarım n


yaşam ın d an alm am ız gereken şeylere ragm en m utlu olm adtgt-
m ızı d ü şü n d ü gü m zam an k end im den nefret e d iy o ru m .”

1) C a ıııu s. 1 9 4 7 y ılm d a , S aiıu -B rıcıu - ıe\ ilk kc'z b a b a sııım m e z a rım g ö rd iı. 3 4 y a şm d a y -
dı. l.ucU 'iı C a m u s . M arııe s a v a ş m d a u lıim cü l bir y ara a ld ıg m d a h e tıü z 2 9 y a ş m d a bile d e -
gildi.
Albert C'.amus
26

M auriac. ln an ctn ın g ü cü n ü n hayranlık u y and ıran kanıtı: Yü-


ce gönüllülüge u g ram ad an m erh am ete ulaşıyor. B ana d urm ak sı-
zın, Isa’n m iç sıkıntısını yansıtm aya hakkt yok. Bana, k urtartct-
m ın çilesini b an k acılan n gazetesinin baş sayfasında, haftad a iki
kez sergilem e yetkim o ld u ğun a asla in an m ad ıgım için, bu sıkın-
tıya on d an d aha fazta saygı d u y u y o ru m gibi geliyor. K endine öf-
ke yazarı d iyor. G erçekten de öyle. Am a o n u n öfkesinde, haçı
b ir fırlatm a silahı gibi k ulanm anın altedilem ez eğilim i var. Aslın-
d a, birinci sm ıf b ir gazeteci ve ikinci sınıf b ir yazar. G iro n d e’un

D ostoyevsk i’si.

Roman. “Bu an ları, gözlerini kapatıp; sisler içinde ansızın kı-


yıya yan aşan ve gövd ed en o m u rg ay a d ek ça rp a n ve çarp m an ın
şiddetiyle gü v erted en m izan a diregine ve b in lerce ipe ve gem i-
nin dışındaki to n ozlara d ek , içindeki h e r şey çınlayan ve agır
agır yan yattıgı an a dek uzun b ir sü re titreyen yelkenli b ir gem i-
nin çarp m ad an h az duym ası gibi, d ü şü n ü y o rd u . A rdınd an , b a-
tış geliy o rd u .”

Roman. O n u şaşırtan şey evinde son d erece az eşya olm asıy-


dı. Gerekli sö zcü g ü , h içb ir zam an d aha iyi an latılam azdı. A nne-
si b ir o d ad a yaşadtğı zam an , h içb ir iz b ırak m azd ı, b azen , bir
m endil kalırdı.

“A rzu lu yo rd u m , en büyük acılan çağ ırıy o rd u m , artık acılan n


içerdigi m utlulugu bulduğum kesindi. (m u tlu lu gu tad acak yeti-
ye sahip old u gum . )."
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
27

V erm eye b aşlam ak , her şey verilse bile, kendini yeteıi k adar
verm em ey e m ah k u m etm ektir. Ve her şey asla verilm ez —

Bir in san a o n u rsu z oldugu asla söylen m em eli. Fıylemler, to p -


lu luklar, u ygarlık lar on u rsu z olabilir. Birey degil. Ç ü n k ü insan
o n u rsu zlu k bilincine sahip degilse, asla sahip olm adıgı b ir o n u -
ru yitirem ez. Ve eger bu bilince sah ip se, bu bilincin ortaya çık ar-
dıgı k o rk u n ç yanık, b alm u m u n u n üstündeki kızgın ü tü gibidir.
V arlık erir, dayanılm az bir acım n ateşiyle y en id en can lan ırk en ,
çatlar. B u, tam anlam ıyla kafa tu tan ve acısının fazlalıgıyla k en -
dini gö steren , o n u ru n ateşidir. Bu, gerçek ten aşagılık b ir eylem e
ikna edilm iş o ld u gu m a in andıgım bir yanlış an lam an ın deva-
m ın d a, en azın d an , yaşam ı, tam olarak änı, h issed işim dir. E y lem
g erçek leşm em işti, am a o bir san ıyed e, o n u ru k ın lm ış olan tü m
in san lan an lad ım .

A ralık 5 1 .
Sabırla, yavaş yavaş gelecek bir felaketi bekliyoru m .

R adyodaki açık lam alarım — D inlerken, kendim i öfkelendiri-


ci b u lu y oru m . T ü m çab am a rag m en , Paris beni böyle yaptı.
C om bat’nın k apanışından beri, konu şab ilecegim , savu n ab ilece-
gim , sergileyebilecegim , fırsat çık tıgın da açık lam a yapabilecegim
h içb ir şey olm aksızın, sürekli olarak ço k fazla yalnızım . B aşka-
larının sıcaklığı, en azından, o n la n n yü cegönü llü güsterisiyle
nöbeti d evralm aksızın. S onu ç olarak, buz gibiyim ve k üçü m se-
Alberı C am us
28

m eyi g eıçe k te n ak tarm ak için ço k (azla k ü çü m sey ici, din lerk en


de öfkelendiren, tam anlam ıyla buz gibi bir ü slu p ed in dim . Bir
an gerçek bir güven hissetseyd im , gülebilirdim ve h e r şey yolu-
na girerdi.

Bayagılık ü stüne olu ştu rd u g u m d ü şü n cey i, yaralanm rş gu -


ru rların ın gösteıisin i su nd u k ları an dan itib aren , kültü rlerin e ve
ayrıcalıklarına baglı, M au riac gibi, b irk aç b ü y ü k b urju vaya b o rç-
lu y u m . O n lar, yapabilecekleri d üzeyd e yaralam ayı d eniyor ve
aynı zam an d a d a, gerçek te yaşadıkları yerin esas yüksekligini
keşfediyorlar. O zam an , alçak gön üllü gün erd em i, içlerin d e, ilk
kez galip geliyor. G erçekten de k ü çü cü k zavallılar, a m a k ötü lü k -
te.

In san lara, k am u oyun a h içb ir za m a n b oyu n eg m ed im . Az da


olsa, yine böyle olab ilecek m iyim ? Am a so n çab ayt h arcıy o ru m .
Bu b ak ım d an , özgü rlü g ü m ü n tam old u gun a in an ıy o ru m . Ö z-
g ü r, öyleyse iyi dilekli.

G ünler b o y u n ca, k en d im d en , en k o rk u n ç d ü şü n cey i olu ştu r-


d um .

V elasquez’in yaşam ı. V elasquez’e y o ru m .


Ö lçü. O n lar ölçüyü tutarsızlıga çö zü m olarak d eg eıien d iıi-
yor. Ö lçü , tutarsızlıgın d ogru lan m asın d an ve tutarsızlıgı k o ru -
yu p , yaşatm anın k ah ram an ca kararından başka bir şey olam az.
Detterler (Mart 1951 / Aratık 1 9 5 9 )

S .S .C .B .’n in ato m b o m b asın a kaışı en iyi k o ru m ası, halklan


m ah k u m ed erek kendini geliştiren, uluslararası ahlaktır. U lusla-
rarası ah lak tek zaytflıgını, resm i g örü şü için d e yadsıdıgı ahlaki
b ir yargıya b aşvurarak gideriyor.

Ikiyüzlü adaletsizlik savaşlan d o g u ru y o r. Aşırı adalet savaşla-


n h ızlan d ın yo r.

M ark sizm , jak o b en ve burjuva top lu lu g u , aynı H ırıstiyanlıgın


H elenizm i kınadıgı gibi kınıyor: E n telek tü alizm ve Biçim cilik.

Piyes. A dam savaştan d ö n ü y o r. Y alnızca şairan e k o n u şm ası-


n ın dışında degişen b ir şey yok.

E m erso n . H er d u v ar bir kapıdır.

Ö zellikle yazı ile k im seye sataşılm ayacak . Eleştiri ve polem ik

zam an ı son a erd i — Y aratım .

Eleştiri ve p olem ik tam amen yok ed ilecek — B undan böyle,


tek ve degişm ez kesinlik.
O n lan n hepsini anla. O nların yalnızca b irkaçını sev ve hay-
ranlık duy.

En k ötü alm yazısı, keyiisizliktır. Bunu d eneyim le bilıyorum


Albert Cam us
30

Parlak ve zor yıllardan so n ra, keyifsizlik benim g e ıçe k egilim im


oldu. Keyilsizliği terk ettim , zaten bu k onu d a yeterli bilgim var,
artık t'n d an k urtu ld u m .

5-5

O v erb eck , N ietzsch e’nin çılgınlıgının n u m ara oldugu ızleni-


m ine sahipti. Izlenim , b ende h eıh angi bir çılgtnlıgı u yan d ırm ış-
tır h ep . Belki aşk da böyledir. Yarısı için , b ir n u m ara.

“Sınır”, herkesin gerçegi olm alıdır. H erkese ait old u g u m öl-


çü d e , g e ıçe k benim olan şeydir. Am a yalnız bana ait old u gu n d a.
G erçek söylen em ez.

G uillou x, C h am son h akk ın d a: “O n u n için , ötek i, sö zü kesil-


m esi m ü m k ü n olan kişiden başka bir şey d eg ild ir.”

D ünya ü stü n d e, m ilyon larca harika m ak in ed en yayılan, h ü -


zünlü m üzik ler seli.

•1;

Ju d as, dolaylı da olsa, lsa içın lanıklık ettigin d en, genel ola-
rak , ihanet ve nelreıi o lu ştu rd u . S onu ç: X X . yüzyıl. Sevgisizlik-
ten , kam p lar

T o l s t o y ’a g ö re g azetecılik: Hntelektüel b ir k a r m a ş a . “Içinde

s u ç l u l a n n b ı ı l u n ma d t g ı " bir r o m a n y a z m a k isti y ordu . Ö l ü m d ö -


ş e g in d e k i 'l'urgenyev'in T o t s l o y ’a yazdıgı m e k t u p : “Ç a g d a ş ın ı z
Defterler (Mart 1 9 5 1 / A r a h k 1 9 5 9 )
31

old u gum ıçin m u tlu o ld u m ."

R om an (y a d a piyes) — K ahram anlav: Ellan — F u r. bk. H e-


liosang.

E u p h o rio n söyleni. Ç agdaş Titancılıgın ve ilkçag güzelliginin


ço cu g u . G oethe o n u ö ld ü ıü y o r. A m a o , yaşay ab ilir.1

D ün, işgalden ve P aris’teki harika Kuı tuluş gü nlerin d en beri


h iç gö rm ed ig im P. V ianey’le2 karşılaştım . Ve bir an da, u çsu z b u -
caksız bir ö zlem , aglam a, yoldaşlar.

Man o f A ra n :' O b alık çılan n zorlu yaşam ı. Ve insan, onlara


acım ak tan ço k , h ay ran olu p , saygı d u yu yor. lnsanı güçsüzleşti-
ren , yok sullu k ya da aralıksız çalışm a degil. Fab rikan ın tiksindi-
rici köleligi ve banliyölerdeki yaşam .

Sabahın ikisi. Yıllardan heıi g ö rd ü g ü m , iki gözde rü ya, bu


rü yalardan b iri, h ep faıklı b içim lerd e yapılan infaz. Bu gece, sıç-
rayarak u y a m n ca , p ek ço k ayrıntıyı n o t ed ebiliyorum .
ld am a gid iyo ru m . Scotto la v in a (ç o k sevdigim , am a pek sey-
rek gö rd ü g ü m , C ezayir kentindeki d o stu m ) bana eşlik ediyor.
Kulagım a (g ru p halindeki y ü ı u y ü ş htzlandı): “Kartm dün yine
b ana X. ve X .’ten söz etti.” Ben: “Ad söylem e, saktn ad sö y lem e.”

1) Bkz. ııoı. sy. 1 8 .


2) P h ilip p e V iaııey . d ire n iş ç i. M om eııu-iM <lt lib rra ıio ıı ndliuüal (VI I. N ) i -lu s a l O z g ıir
lük H arek eti'n in y o n e lic ile rıııd c n lıin
}) Roben Flalıertyiıin filıııi (lü)4i
Albert Cam us
32

O , u su lca, bir hastayla k o n u şu r gibi, “Ah! Ö zu r d ilerim .” G rup-


taki biri (varlık lan beni biraz rahatsız eden gard iyan lar var, ve A.
sırası geldikçe m ev cu t ve m e v cu t degil) b ana niye diye so ru y o r
ve b en , k osk oca bir m erdiven in altına gelince, bir tü r h uzu rla,
cü m leyi kendi kend im e yineleyerek: “C ins isim lerin oıtasın da
d u rm ak istiy oru m ” d iyoru m . Ç o cu k la n m ; san ırım , h ep çe v re m -
de insanlarla, hep hızlı, ve ellerim baglı u rm an d ıg ım m erdivenin
tepesindeler. (Itilecek olm a d ü şü n cesi, h atta itilme d üşü n cesi —
hepim iz ön e egik y ü rü y o ru z .) Je a n bir köşeye yön eliyor ve onu
gö rü n ce (am a bu duygu tüm benligim de degil, daha ziyade bir
b aşlan gıç, h o şn u t ve sıkıntılı b ir keşif gibi); “O şim di b aşlayacak ”
O n lan öp ü yor ve ilk k ez, ag h y o ru m . O n lar b ana, h er zam an ol-
d ugu gibi hoşçakal diyorlar, b an a öyle geliyor. M erdivenden ay-
n lıy oru z ve tek başım a, A. ve Vera ile çıktıgım bir tü r tren istas-
y on u n a geçiyoru z: Vera, belli bir sü red ir b ana eşlik ed iyor — rü -

ya sü resi içind e on u tan ım ıy o rd u m , am a u y an tn ca o n u , S.’yi d ü -


şü n d ü gü m gibi d ü şü n ü y o n ım . Vera çevrem d ek i h erk es gibi, bel-
li b elirsizce O rta A vrupa kıyafetlerini an d ıran köylü kıyafetleri
giym işti. G örü n tü m o d e ın , istasyonlar, d epolar, hafif rü zgarh bir
gece. Istasyondan çık ın ca, h ep kararlı, ve yan ım d a gardiyan ol-
m aksızın, dayanılm az bır häle gelm iş, fışkıran bir iç sıkıntıstyla,

infaz yerine d ogru yöneliyorum . Am a V era’n ın istasyond a gizli-


ce aldıgı (k im d en ?) eski m od el bir tab an ca taşıdıgm ı anlıyorum .
Bundan em in olu r olm az, bir sevinç çıghgı atıy o ru m : “Ah! Vera
b iliyordum . . (alt-an lam : Bunun için ne gerekiyorsa h er şeyi ya-
pacagını b iliyord um ). Seni ço k sev iy o ru m .” T aban cayı alıyorum
ve koşu başhyor. Çalışan bir insan top lu lu gu na yaklaşıyoruz. Ba-
n a, hälä beklem ek isıiyorm u şu m , hälä yaşam ak istiyorm uşum >
gibi, biraz duraksıyoru m gibi geliyor. A m a, ötekiler beni biraz
geçtıler. T ab an ca çok uzun, şakagım a yerleştiım eyi b ecerem iyo-
D d tcrler (Mart 1951 /A ra lık 1 9 5 9 )
33

rum . A.'ya da hiç kim seye de h oşçakalın dem edigim i d ü şü n erek ,


tetige hızla b asıyoru m . Kalam da k tn k u n ç bir patlam a. Ve, çah -
şan ad am lar tarafından söylenm iş (san ırım şef tarafından) b ir tür
itiraz cü m lesi d u y u y o ru m . Bu rü yan ın bittigi anı u n u ttu m .

T o p lu m dışına itilm işlerin serü ven lerin i dile getiren ro m an .


G azeteci — Afrika’dan tü m evrene.

Aşk piyesi.

Sizin ahlakınız b enim ahlakım degildir. V icdam nız d a, benim


v icd an ım degildir.

V. “B ugün ölü m e karşı bir ça re b ulunsa, o çareyi kabul etm e-


yebilirdim . A n cak b en de oraya gitm ek z o ru n d a kalırsam , acı-
m ın (b ab asın m ve annesinın ö lü m ü ), m u tlu lu ğ u m u n (aşk ı) bir
anlam ı o la ca k .”

4;

E m erso n . “Bu ögretiyi sav u n an (insan ın bir ru h u v a rd ır) kişi


bile, kalem ini çirkefe ve karanlıga bulayıp yazdıgını an lam ayan ,
b iık aç ön em siz alçak tarafından gece yapılan ihbar karşısında,
k açabilir.”

a.g. “Belirsiz bir şeyi izlem enin dışında b izc kalan, bir insana
özgü yolu ve anlatım ı, yalan ve öfkeyi ö n leyerek ed in m em izd ir.”
Alhcrt Cam us
34

a.g. “Bir insan k u ru n tu larla büyü k olam az. B üyüklük, güzel


bir gün gibi, T a n n ’n ın keyfine göre gelir.”

Romcın. lşgal sırasında, St. E tien n e-D u n ieres tren i, bir kış ak-
şam ı. Iki k om p artım an A lm an o rd u su n a ayn ld ıgı için, tren tık-
lım tıklım dolu. Firm in y d uragın dan biraz ö n c e , b ir A lm an aske-
ri, tuvalete gittigi sırada sü n g ü sü n ü n çalındıgını fark ediyor. Ö f-
keyle bagırıp çagırıyor. T ren d en in m eye ve evlerine gitm eye h a-
zırlanan iki işçi yaka p aça yakalanıyor, tren yen id en h arek et ed e-
n e k ad ar k o rid ord a tu tu lu y o r. Açık bir m asu m iyetle, hafifçe iti-
raz ediyorlar. Sonraki d u rak ta, askerler on ları in d iriyor. Buz gi-
bi sisin içind e, en k ötü ye b oyu n egm iş, uzaklaştıkları görü lü y o r.
T anık d a in iyo r, m u tsu z. O nları izleyem iyor. O nları nasıl
k u rtaracagın ı b ilem iyor. G eceyi, b eklem e o d astn d a onları d ü şü -
n erek geçiriyor. B un u n bir d ah a olm am ası için d evam etm ek ten
b aşk a y ap acak h içb ir şey yok . A m a on lar, b u g ü n d en yarına d ö -
vü lecek ler, ve belki de ölecek ler.

T h oreau . “Bir insan kendi olarak k ald tk ça, h er şey, y ö n etim -


ler, to p lu m , h atta gü neş, ay ve yıldızlar, o n u n la aynı düşünceyi
p aylaşır.”
a.g. E m erson . “Bir insanm dehasm a itaati, en ü stü n im an d ır."

N ietzsch e, Lou' olayı k o n u su n d a, kız kardeşine: “H ayır, kin

1) L o u A ııd reas-S afo m e Kız k ard e$iyle b a n ş rtk ıa n s o n ra , N ie iz s c h e 'y e 1 8 8 3 ‘ıe g o n d e ri-
len ıııek tu p 1 6 8 2 K a sm u n m s o n u ııd a , M alvid a v o u M e y se ııb u g ’a. “K ız k a rd e ş im , L ou yu
n e p a h a s ın a o lu rs a o ls u n y o k edilın esi g e re k e n zehirli hir s ü rü n g e n o la ra k g ö rü y o r ve
b ım a u y g u n d a v ra n ıy o r
Defterler (Mart 1951 /A ra lık 1 9 5 9 )

ve nefret için yaratılm ad ım ... Şim diye dek k im sed en n efıet et-
m ed im . Bu n edenle kendim i k ü çü k d ü şm ü ş h isse d iy o ru m .”
O na g ö re , “kesip ayırdıktan so n ra Y un an uygarlıgının k ö rd ü -
gü m ü n ü yen id en klm b aglayacak ” diyen lerin, “A le x a n d ra ’ya
karşı” gerekliligi.

Söyledigim şeyi, h erkesin iyiligi için söyled im ve b en im bu


yan ım , h er gü ne d ö n ü k tü r. A m a b en im başka bir yan ım açık lan -
m ak için yaratılm am ış bir sır biliyor — ve bu sırla ölm ek gere-
k ecek.

“L ab iren t gibi k arm aşık bir ad am asla gerçegi degil, h ep ve


yaln ızca A rian e’ı a ra r.”

Iena kliniginde, N ietzsch e, u zu n bir sü re b o y u n ca, aklı b a-


şın d a olarak O v erb eck ile — y a p ı t l a r ı d ış m d a h er şeyd en k o -
n u şu yor.

D eha b ir esenlik, ü stü n bir b içem , bir keyiftir — a m a b ü yü k


acın ın d o ru g u n d a.

Y aratım . K adın v erd ik çe, ah yor — Z enginleşm e u gru n a k en-


dini h arcam a.

T ek ö lü m sü z, h er şeyin ölu m sü z old u gun a in an and ır ( E .1).


1) t iııu T s o n .
Albert t/.amus
36

E m erson 'a g ö re, A m erikalılar yalnızca olaganustü m ak in a u z-


m an lan d ır, çü n k ü yorgu n lu k ve acıd an k ork arlar: T em b eld irler.

Büyük ya da k üçü k her y azar, dehan ın h e r zam an kendi çağ -


daşları tarafından çalm an b ir ıslık o ld u gu n u söylem ek ya da yaz-
m ak gereksinim ini d uyar. Pek tabii ki, bu d o g ru d egildir, bu ba-
zen ve sıklıkla rastlanttsaldır. A m a, yazarlard aki bu gereksinim

aydınlatıcıdır.

E m erson 1 8 4 8 . “M ak ın alaşm an m gelişim i, işçi dışında h er-


kese h izm et etsin diye, bu gelişim e takılıp kaldrk. lşçi, b u n d an
ö lü m cü l bir yara ald ı.”

a.g . “Y araltıgt en yü k sek d ereced ek i etkiye g ö re, yargılandıgı-


m ve nitelendigini g ö rm ek , h e r insanın h ak k ıd ır.”

llkçagctlar ve K lasikler, dogayı dişileştiriyorlardı. D ogaya, gi-


riyorlard ı. Bu çagın ressam lan , doğayı erkeksileştiriyor. D oğa,
gözü m ü zü çık aracak k adar g ö zıım ü ze giriyor.

“Sanatta psikoloji o ln raz.” "Sizde eksik olan b u .” “Belki, am a


yaratım ın yasası bud u r: Sahip olım anla y aratm ak tır. Yarattıktan
so n ra, b ende neyin old u gu n u degil, ne yarattıgım ı yargılarsınız ’ >
Defterler (M aıt 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
37

B ugünün dün yasın d a insan olarak kalm ak için , yaln ızca ek -


siksiz b ir enerji ve tü k en m eyen bir yogu n laşm a degil, ay rıca bi-
raz da şan s gerekiyor.

Roman. “Bizim aram ızd a, aşk artık şu an d a so ru n olam az.


H içbir zam an da so ru n olm am ıştı. Senin aşk ın d an so n ra , varlı-
gım ın d erin lerin de, yıllar b o y u n ca hayktrd ım — A m a so n ra, sev-
gi gösterm enden so n ra, haykırm ayı kestim . N e b irin d en ne de
ö b ü rü n d en bir şey elde e ttim .”

Piyes. D. H autain, k ü çü m seyici, u m u tsu z, kesin.

G. rom an ın ı yazark en karısım n çıkardıgı b ir kavga y ü zü n d en


yazm ayı bırak ıyor. Ç alışm ak için P aris’e geliyor, a m a d evam et-
m eyi b aşaram ıyor. A slında, bir n eden b u lm ak ve o tertem iz h ın -
cın ı k o ru m ak için , ip in u cu n u yak alam ak istemiyor.

O nları kendi elleriyle ö ld ü rd ü : “Kolları SLvayıp bizzat işe gi-


rişm ek gerek ir”, d iyord u .

Bana, h ayran olm a olanagını veren b irk aç insana, yaşam ım -


da hissettigim en ileri d üzeyd ek i, m in n et b o rcu n u h issediyo-
ru m .

Cinsel o zgü rlü k , bizc en azın d an, şim di ıliet ve iradenin üs-
Albert C am us
38

tü n lü gü n ü n m ü m k ü n o ld u ğu n u gösterd i. T ü m d en ey im ler, tu ­
tuk ya da ö zg ü r, ateşli ya d a h ayalp erest k adınlar, zin cirin d en
b oşanm ış ya da sak m ım lı, m uzaffer ya da arzu d an yok sun b en,
y o lcu lu k tam am lan d ı. Artık n e gizem ne de baskı var. D ü şü n ce­

n in özgürleşm esi n ered eyse ta m a m , egem en lik n ered eyse h er za­


m an m ü m k ü n .

T a sa rı. Ara v erm ed en sü rd ü rü len sö zlü k (M akaleler için ).

Caprices (K ap riçy o lar) yazılacak (G o y a ’n ın yaptığı gibi).

İçim in d erin lerin d e, Ispanyol yalnızlığı. O in san , bu y aln ız­


lıktan yaln ızca “an lar” için çık ıy o r, ard ın d an kend i adasına çek i­
liyor. Yıllar ilerlediğinde ( 1 9 3 9 ’dan itib aren ) birleşm eyi d en e­

d im , d ö n em in tü m evrelerini b ir d ah a o lu ştu rd u m . A m a saldın


adım ıyla, haykırışların k anatlarınd a, sav aşlan n ve d evrim lerin
kam çısı altında. Bugün, so n u n a vard ım — ve yalnızlığım gölge­
ler ve yaln ızca benim olan yapıtlarla d olu p taşıyor.

İguape. Araba v ap u ru n u n ön ü n d e b ir ad am . K en t, kalabalık.


A d am , kaya çök ü yorlar. Z iyaretçi kayayı alıyor, kiliseyi geçiyor
ve ırm ağa d oğru yü rü yor. Kayayı uzun bir kayığa k oy u y o r ve ır­
m ak ta, yitip gittiği bakir o rm an a d oğru gidiyor.

Ö lüm üm bile tartışm a k onu su olacak . O ysa, b u gü n en d erin ­


den arzu ettiğim şey, sevdiğim in san lan n h u zu ru n u b o zm ay a­
cak , sessiz bir ölü m d ü r.
Delıerler (M an 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
39

Bir ak şam , dalgın dalgın h oş bir kitabı k a n ştın rk e n , bir an


bile d u rak sam ad an : “T u tk u lu ru h la n n ço g u n d a old u gu gibi, ya-
şam d ak i inan cın ın tükendigi an gelm işti’’ cü m lesin i o k u d u m .
Bir saniye so n ra, cü m le içim d e bir k ez d ah a yan k ılan ıyord u ve
gözyaşlarına b o g u lm u ştu m .

Bir y an ım , bu d ön em i sınırsızca aşagıladı. Yüzyılı etkileyen


çö k ü şü n aşınlıgı karşısında, sıkhkla eksikligini hissettigim o n u -
ru n hazzın ı ve cesareti, en b erb at k u su rlan m ın içind e b ile, h iç-
b ir zam an y itirem ed im . Ö teki yan ım d a, gü çsü zlü g ü ve ortak
kavgayı ü stlen m ek istedi.

Basın üstüne tiyatro oyunu.


— E n ufak ayrıntılan yla b elirtm ek m i? Söz d ag arcıg ım zd a

b u n u n gibi bir söz d ah a b u lu rsam , sizi kapı d ışan ed erim .


(T iy atro eleştirm en in e) bu y azarın b u rad a d ostu y o k . Ö yley-
se, d ü şü n celerin söz k on u su edildiğini söyleyerek lek eleyecek si-
niz. B ugü n ü n F ra n sa ’sında, zek ice basit b ir k uşku, birini b atır-
m aya yeter. A m a, h er fırsatta b izim dün yan ın en zeki h alkı ol-

d u g u m u zu yazacak sın ız Halk yaln ızca, b u d alaca cü m lelerin


içind ek i zekäya kabul gösterir.
Son. Ertesi g ü n , h er şeyi açık layacak yazıyı yazar.
H alkın bellegi y o k tu r — O n u n bellegi biziz.
O k u y u cu ile sahne.
G azetelerin gözd en geçirilm esi: O , lsa’yı karnı to k la n n gaze-
tesinde birinci sayfa gösterisi olarak yerleştııiyor. K am p lan n ile-
rici d o stu vs.
O n u n e v i n d e 3. s a h n e C d ec ilik le ilgili.
Alben C am us
4 0 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Idealisı yazı işleıi sek reterin e


— G azeteniz anlaşılm ıyor.
— O k u n u y or.
— Bir gazete ok u n m ak igin yapılır, am a u zaktan. O n u , m et-

rodaki k o m şu n u n elindeki gazeted en ok uyab ilm ek gerekir.


— G azeteyi k om şu sun d an ok uyan on u satın alm az.
— Satın alm az, am a on dan sö z ed er.

2 8 Şubat 19 5 2 . Brezilya’yı keşif, V illa-L obos’u — o n u n la, b ü -


yü klük m ü zige geri d ö n ü y o r. Başyapıt — bu k ad ar büyük an cak
F alla’yı görebilirim .

Eger b u akşam ölm ek zo ru n d a olsayd ım , h iç tanım adtgım ,


am a yine de bu akşam k endim i kötü h issetm em e yol aça n , koı -
k u n ç bir duyguyla ö lü rd ü m . Insanlara ç o k fazla yard ım ettigim
ve yard ım etm ekte old u gum duygusu — oysa kim se b enim yar-
d ım ım a g elm iyor... K endim le g u ru r d u y m u y o ru m .

M edea — llkçag tiy atıo toplulugu tarafından. Bu dili, so n u n -


d a vatanına kavuşan biri gibi, aglam ad an d in leyem iyoru m . Bu
sözler benim sözleıim , d u ygu lar b en im d u ygu larım , bu inanç
benim .
'‘Kenli olm ayan insan ne kadar da m u tsu z .” “E y, kentsiz kal-
m am am içın yardım cı o lu n u z ” diyor k o ro . Ben, kenıi olm ayan
biıiyim .

N e m e s ıs. kulııın ve b e d e n in s a rlıo ş lu g u bir ç ılg ın h k değıl


________________ Defterler (Klan 1951 / Aralık 1 9 5 9 )________________

am a bir rahatlık ve bir u yu şu k lu k tu r. G erçek çılgınlık, bilip tü ­


k enm eyen bilinçliligin d o ru ğ u n d a yanar.

Basın, d evrim ci old u ğu için, d o g ıu değildir. Y alnızca doğru


old u ğu için , devrim cidir.

Ibsen (E m p ereu r et G alileen) Kejder o g G alilaeer’. 1 O lym p e


ve C alvaire’den so n ra, III. İm paratorlu k .

B. I.’a karşı p olem ik ler:2 Bu, unbücekleri yığınının ayak lan ­


m asıdır. L ittre’de ok u y o ru m , “U nhöcekleri” 1) karanlık e n telek ­
tüellerin d ostu . 2 ) K ınkanatlılar tü rü n d en , bir cinsi, larvayk en ,
u n u n için d e yaşar. H am am b ö ceği de denir. Eğlen celi. .

Lanetli şairlerim izin iki yasası vard ır: Felak et ve entrika.

B izler, kendim ize rağm en h ep sevilm eyi istediğim iz için,


açık ça yüklenebildiğim iz tek aşk, T anrı aşkıdır.

Bk. R om ain Roland. T o lsto y ’un yaşam ı. Sy. 6 9 . R om an d a


“yaşam ”.
a.g. “Bir kadını sevm ek ve iyi olan bir şey y ap m ak z o rd u r.”

L) Ib s e n 'in . fc'nıpm JMi rf u u lılıv n adlı y a p ılı: B ir y a n d a ira d e v c a h la k ı, ö te y a n d a a ş k ve


ö z g ü rlü ğ ü n a s ıl b a g d a ş n m ıa iı. s o ru s u n u s o ra r.
2 ) 13. 1.: B askflM ın m İnsan (f/o n ıın e ıvvn l/ej
Älben Cam us
42 ------------------------------------------

bakhos rah ib eieri.' P entheu s: “Ö lçü sü zlü g ü n ü zü istem iyo-


rum . Kendi ölçü sü zlü g ü m d e ölm ek is tiy o ru m ,” d em ek zo ru n -
daydı.

O n lar b aşkaldırıdır, k o rk u su zlu k tu r, yü kselen köleligin k ar-


şısına dikilen yıkılm az d uvard ır. Bu rolü kim seye b ırak m ayacak -
lar — ve kim başka türlü b aşkaldırm aya kalkışırsa aforoz edile-
cek .
Ö yleyse, bun ları yap an lar nasıldır? Biri, b u zam an ların tanı-
m ış o ld u gu , özveriyle ve y ü zlerce insanın em egiyle yaratılm ış en
d ü rü st gazeteyi görm eyi b ekliyor, bekliyor d iy o ru m , çü n k ü bu
gazete, bagım sız insanlar bu k u ru m u terk ettikleri an d an itiba-
ren , hizm etlerini o tü c ca ra kiralam ak için, k aran lık işler çeviren
bir p ara b abasım n eline g e ç ıy o r/ Ö teki, b u sırada bile eski d os-
tu n u b ana karşı sav u n u y o r ve 'alkışlıyor, b an a o yaşlı şaiıe ço k
fazla in an m am ak gerektigini yazıyor ve, ansızın ü rk ü p , m ek tu -
b u n u ve k ü çü k ihanetini h erk ese açık lam am am için yalvaran ye-
ni bir m ek tu p yazıyor. Bir başkası, bana yine b ir işini h alletm em
için ricaya geliyor, işi h alloluyor ve, evine d ö n ü n ce , bana söven

b ir m akale yazıyor ve b u n u n etkisini y u m u şatm ak için bir tane


de bana yazacak G üvenim i kötüye kullanan bir yayınevini uzun
zam an d ır tem sil ettigi için yanlış yargılanm aktan korkan başka
biri de, b an a yü z yüze düşü n cesin i açıklam ak istiyor, katıksız bır
gönül yüceligiyle on u n la işveı enini birbirine karıştırm ayı ı edde-
den bir m ek tu p alıyor, ve, bir an bile yitirm ed en , benim cın sim -
den ahlakçıların son u n d a bir gü n kendilerini polisin kaı şısında
b u lacak lan n a ü züldü ğü n ü söyleyen bir d en em e çiziktiıiyor
1) B ıraz ilerid r. I.a B tu d u ın te (B a k h o s ra lu h c si) adı v e rile ce k p iy e s u s a r ıs ı. c'dtııus. bu
k cz d a lıa . Nfiissanu* dc lci /raged ıe (Trcijeclınin Oüguşu) y a p ıtın d a Les Bcırılhmit's JT u m p itL
(E u rip id e s'in B a k h o s ıa l\ib ı’l e ı i ) ’n\ y o ru ın la y a n N icızscTıe ilc b irle şiy o r.
2 ) ( .o n ı M ’ya a m ş ıın n a
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
43

B un lar, bizim d övü şçü lerim iz, yalnızca en trik a için çık tık la-
n , lanetin k onforlu çad ırm ı terk ed en lanetlilerim iz. B u n lar, öz-
g ü rlü gü m ü zü güven altına alacak , ilan e d e ce k , yükselen fırtına-
d a b ayragı sıkıca tu tacak olanlar. Haydi b ak alım , o n lar görevli

polisin ilk tokadıyla diz çö k ecek ler!

B.l. ' üstüne mektuptan parça.


Biz, p ek azız. A m a d o g ru , etkili o lm ak tan ön d e gelir. Etkili
olm aya kafa y o rm ad an ö n ce d o g ru y u tan ım lam ak gerek. “Kilise-
m iz” b irin ci em ir olarak: “Yalan söyleyecek sin ? d erse, m ilyon lar-
ca kişi olm am ız neye yarayacak . Bu, y aln ızca etkili olm anın h iç-
b ir b içim d e, anlam ı olm adıgını açık lar. B u n u n ikinci bir anlam ı
da v ar. D og ru n u n yık ılm ad an ayak ta k alm ası, d o g ru n u n kend i-
sinden d ah a az ö n em arz ed en b ir so ru n degildir. Bu, a rd ın d a n
gelen b ir so ru n d u r. H ep si b u . H älä b u so ru n u h alletm ek gerekir
m i... H ıristiyanlar on iki kişi ile başladılar — m arksistler iki ki-
şi ile.

A. M aquet’y e mektup.
Bana, san atçı ve insan olarak, aynı ad ım la ilerliyorum gibi ge-
liyor. Ve b u ön ced en d ü şü n ü lm ü ş bir şey degil. Bu, yeten egim e,
alçak gön üllü lü k içind e d uyd u gu m bir g ü v en ... Sonraki kitapla-
n m , zam an soru n salın d an v azg eçm ey ecek ler. Am a kitaplarım ın,
zam an so ru n salın a b oyun egm ek ten ziyade, on a b o y u n eg d irm e-
lerini isterd im . Bir başka deyişle, aynı içerikle, daha özgü r bir
yaratım d ü şlü yo ru m . .. Cierçek bir san atçı olu p olm adıgım ı o za-
m an an layacagım .

1) B a ş k a ld u a n In sa n
Alberi Cam us
44
*

M elville’e göre, GQney d enizlerinin bahkları olan , y a p ışk a n -


b a lık la rı, k ötü yü zü yorlar. Bu n ed en le, o n la n n tek şansı, büyük

bir balıgın sırtına yap ışarak ilerlem ek oluyor-. B ir köpekbalıgının


m idesine dek bir tür tüp u zatıyorlar, besinlerini orad an çek iy o r-
lar ve vahşi b alıklann g ü cü ve avla yaşayarak ü rü y o rlar.

Belli bir soyd an olan insanlar, kim in keyfini k açırm ayacagım


bilir. O , ön celik le, olabildigi k ad ar y ü ceg ö n ü llü ve d ü rü st dav-
ran an — ve haya d u ygu su n a sahip oldugu için kendisine y aıar
saglayacak hiçbir şeyi k ullan m ayan kişidir.

Bakhos rahibesi. Iki D ionisos: 1 ) Y er T anrısı. Kara T an rı, E ı-


kek T anrı. Iacch o s, kişileştirilerek sim geleştirilm iş çıg lık .1
2) Ç öküşteki Asyalı: Şarap ve şeh vet, gevezelik. Pentheu s,
on u red d ediyor.
Eleusis’e katiller alın m ıyord u (N e ro n cesaret ed em iy o r) ya da
on lar “d o gru yold a degiller”.

Gizemli ayinin ikinci gü n ü : “Ayin top lu lu gu na yeni katılan-


lar, d en ize.”''
G ehennem e g eçm ek için, D ionisos bizzat k ü rek çek m ek zo -
runda.
Eleusis’e 3 T an n : la cch o s, D em eter (d en iz), T rip to le m c .1

A n la m : Ölüııı acı verici d egildir. D ün yev i y a ş a m , bir ö l ü m -

1) D iu n ısos ve la e e lu * A >m T a ı ı n y ı b e lirlcy e n ıkı ad l a c c h o s . ayıu zaıım ıula B ak lm s


a y n ıle rııu lr aiılaıı şıcltlccli sev in c çıg lıg ıd ır.
2 ) O g k k y a n k ı la iK İ ıg M i t l a 16 D o rd ro n ıio n A>'iıı (o p lu lu g u n a yeııi k a tıla n la r t k i M z t 1 .
denizclf aru ıeı bır b an v o y a p n ı a k iyın. Iu r bıri P lıalcre k o y u ııa k o ş u y o rd u .
3) la e e h o s . I V m e i f r w duuu r r k c k k a rtk ş ı Z c u s u ıı o g lu d u r. T r ıp io le m c . D r ı ıı ı tr r . Ha
d e s laral'm dan k ayınlaıı k u ı C.'ore'yı aradıgı z a m a ıı o u a yarclım ed e ıı ç o b a u d ır . la n n ç a la
rafm d aıı. laru n la u g raşaııU n b ılg ilc n d itm rk lyııı d u ııy a n m d o rı bir y an ıııa goıulenlm ı.siı
________________ Dcfıerlcr (Mart 1US I / Aralık 1 9 5 9 )________________

d ü r, ölüm özgü rleşm ed ir.


L u c’deki iz: Ö lüleıi göm m eyi ölülere b ııak ve sen T an rı’m n
kralhgını ilan etm eye git.
I. D ionisös P en th eu s’ü bir b ü tü n haline g e tire ce k :' “Işte senin
T an rın , n eşelen , am a yalnız, ru h u n ve b ed en in sefihligini asla
terk etm eyecegin i gösteren kişi b an a tap m aya layık o lu r, h er za-
m an sah te T an rı’d an daha ileri gidiycırum . Bilgelik, şim di sana
açılıyor.
— Ah! O n u tan ım ak için y an ıy o ru m .

— Işte o: Şim di çılgınlıga h ak k a z a n d ın ...”


P erd e kapan an a k ad ar, P en th eu s ve B akh os rahibesi arahksız
h ayk ın rlar.
Ya da y in e... “H erkesin u yum asın ı b ekle. D inle. H er şey su s-
tu. Bu, şim di çılgınlıga hak k azandın d em ek tir. Y alnız senin için.
Y alnızhk içind e. Ve çılgınhk y alm zca seni ö ld ü rsü n !”
II. D ion isos’u n girişi, ark asın d a in an çsız hevesli h avastna b ü -
rü n m ü ş (Silene?) I. D ionisos, “Zevk alm alı, zevk alm alı!”
B aşlangıç: Ihtiyarlar B akhos rahibelerine k oşuyor.
Bir filozof (O ö ld ü rü r m ü ? N asıl öld ü rü r? Iyi ö ld ü rü r m ü , vs.
Ö ylesine iyi öld ü ren o ve öylesine kuvvetli d ü şü n ce yü rü ten

b e n ... Biz h arik alar yaratacagız. O n a d ü şü n m e biçim im i verece-


gim ve o benim için ö ld ü re ce k .)
Bir şair
Bir rah ip . Bunlarla ne y apacaksm rahip?
Bir tü ccar.
N ihilistler.
B akhos rahibesi: O raya gitm ek istiyor. P entheu s on a karşı çı-
k ıyor. “Kentin k oru nm ası gerek . Kent aşka k u rb an ed ilm em eli.”
I. D ionisos ve P entheus: Sen b u n ca erd em i ilan ed ecek biri
1) P e n th e u s . o z dun esı ta ra lm ıla n yo ııe tıle n B a k lıo s ra h ih e le ri td raftııd an el v r a y a k la rm -
daıı aıla ra b a g la n a ra k p a rc a la ııu u ş iır
Albert C am us
46

m isin. — B ende erd em yok . — Kadını ele g eçirm ek için' ca n at-


m adın mı. — Evet. — O n lara sah ip o lm ad m m ı. — E vet — Kız-
gın degil m isin? (O n a v u ru r.)
P en th ee’nin k öllan ve bacakları atlara b ag lam p kopartılm ış.
II. D ionisos ve B akhos rahibeleri kurban ayini yapıyorlar.
1. D ionisos ansızın çık ageliyor ve on ları su stu ru y o r.
II — Çılgınlıgın haykırışlarını k im susturabilir?
1 — Çılgınlıgı bilen ve o n a b o y u n eğdiren kişi.
a.g. B enim gibi biri, b ir tu tsak , keşke y aln ızca b u n u n ne d e-
m ek old u gu h ak k m d a bir fikre sah ip olsaydın. T an rılarm yü zü -
ne çarp a ca k k adar öfk eli... d o stu m u n karısm ı zo rla elde ed ecek
kadar arzu d o lu y u m ... A m a, kendi ö z a rz u su n u n esenligi için
n öbeti d evralıp , b aşkasının arzu ettigini isteyerek , birbirinin pe-
şin d en k oşan bu k ö p ek lerd en tiksiniyoru m . Ben, erd em li ha!
(k ah k ah a a ta r) gerçegi söylem ek gerekirse erd em li olm ayı ister-
d im , am a kanım tu tu şu y o r ve tü m gü çlere sah ip olan zek äm , her
şeyi k av n y o r.

Kırk yaşında, in san b ir yan ın ın y o k olm asın a razı olu yor.


A m a en azın d an, gök yü zü , k ullam lm ayan b u aşkı dim d ik ayaga
kaldırıyor ve şu sırad a, hiç g ü ç b ulam ad ıgım b ir yapıtı ışıldatı-
y o r .1

... H erkes ve her şey, beni yok etm ek için, d urm ak sızm pay-
larını isteyerek, h içb ir zam an , am a h içb ir zam an , b ana el uzaı-
m ad an , yard ım ım a gelm ed en , böyle old u gum için ve b öyle ka-
layım diye beni severek , ü stü m e geliyor. O n lara dagıtm ak zo -
ru n d a old u gum , onları yaşatacak sınırsız enerjim e saygı d u yu -
1) 7 Kdsıııı I V ö J 'ı c C a ı ı ı u s . kırk yaşıııd a
Defterler (M an 1951 / Aralık 1 9 5 9 )

yorlar. Am a ben tü m g ü cü m ü , tü k eten y aratm a tu tk u su n a h a r­


cad ım ve geriye kalan için , elim d e h içb ir şey yok , insanlara
m u h taç d u ru m d ayım .

Roman. “Artık sevecek g ü cü y o k tu . Benliğindeki tek diri g ü ç,


kadının çektirdiği acının g ü cü y d ü , aşkın verdiği, yok su n lu k ya
da eksiklikti. Kadın on a, yaln ızca acı vereb iliyord u. Sevince g e ­
lince, sev in ç ö lm ü ştü .”
a.g. “Kadının bütün ü yle baş eğm ez bir tavır içind e old u ğun a
inanılabilirdi ve alevlerle taçlan m ış bu varlığın tıpkı başkaldırı
gibi yandığı d oğru yd u . A m a kadın, daha ziyade k ab u llen m ey d i.”
Bugün ölm eyi kabu llen eceğim (o tu z yaşın d a), çü n k ü yeteri k a­
dar sevin ç yaşad ım . Ve yen id en d ü n yaya gelm em gerek seyd i,
ç o k fazla olan m u tsu zlu k lara ra ğ m e n , aynı yaşam ı iste rd im .”

U m u tsu zlu k yü zü n d en h azza karşı d u rd u k la n n ı söyleyen le­


re in an m ıyoru m . G erçek m u tsu zlu k , an cak acıya ve tepkisizliğe
sü rü kler.

Ah! iyi, siz d e ötek iler gibi rezilsiniz!

H içbir şey verm eyen in , h içb ir şeyi olm az. En büyü k m u tsu z ­
lu k , sevilm em iş olm ak değil, sevm em ek tir.

Ö lü m ü tam am iyle red d eden biri ile ölü m ü tam am iyle k ab u l­


lenen biri arasınd a b ölü nm üş.
Albcrl C am us
48

Ç o k fazla akyuvar, yeterli olm ayan sayıda alyu var, h em de


ikisi birbirlerıni yiyor, Fran sa kan kanseri o lm u ş d u ru m d a. Ar-
tık ne bir savaşı y ön etecek ne de bir devrim y ap acak häli var. Re-
foım lar yapabilir. Am a b u , o n a b aşka bir şey vaat etm ek için
söylen m iş bir yalan. Ö ncelikle, kanını sağlıgına k av u ştu ım ak ge-
rek.

B içem . K alıplar k o n u su n d a sak ım m h olm alı. K ahplar bazen


yıldırım gibidir: Ç arp a r, am a ayd ın latm az.

Boghari-D jelfa' — K ü çü k kum ul. Aşırı ve k urak yoksulluk


— krallara yaraşır yoksulluk. G öçeb elerin k ara çad ırları. Kuru
ve sert topragın ü stü n d e — h içb ir şeye sah ip olm ayan ve h içb ir
zam an h içb ir şeye sahip o lm ay acak , on lara b en zey en — b en .
L agh ou at ve çak m ak taşıyla b u ru şm u ş y ap rak larla kaplı kaya-
lık tepenin karşısında — u çsu z bucak stz alan — batı kızarıp,
p em b eleşip , sararırk en , g ece, ufkun derinlerindeki kara bir dal-

ga gibi geliyor.
G ecen in yo ru lm ak bilm ez köpekleri.
V ahadaki, ça m u rd a n evlerin ü stü n d e, altın sarısı m eyveler
ışıldıyor. Sessizlik ve yalnızlık. A rdından, bir m eyd an a v an h y o r.
O tuz iki dişini gö sterip gü lerek , k üçü k d ervişler gibi d ön en ne-

şeli ç o c u k sü rü sü .
Belki d e, bu kaçışın tıpkısını b uldu gu m çö ld en söz etm enin

1 ) 1 9 5 2 'n iıı A ralık a y ıııd a. .Albert C a m u s . a ra b a y la te k b a ş m a , G ü ııey C e z a y ir to p ra k la -


rm ı ziyaret e tn K rallara y a ra ş ır' y o k sn lln k l.'E x il el Ir R oyaume (Siiı^un ve K ınllıld ta
karşılaşılaıı bir k a v ra m d ır I j g b o u a t , l.a ftm m t a d u llt ıt (A ldalıın lırrdınl'm d e k o rııım
esıııled i. S o n rak ı ııo ıla ı. Singiııı ve K ıa llılt k iıab ıııd ak i o y k ü le rin tüııı lıa z ırlık sallıasnn
i ç r r r ı ı ııotlard ıı
________________ Delterler (M art I 9 o I / Aralık 19*59)________________

zam anı geldi — Ufkun d erin lerin d e... O rad a, m asallara özgu
h ay v an lan n belirdigini de görm eyi ve o rad a, ço k sad e, m asalla-
ra özgü b ir sessizlik bulm ayı b ekliyoru m ve bu b ü y ü ...

M alrau x’nun jap o n y a’ya giden M adam V .R .’si: “O ray a, o ıa -


dan geri d ön m ek için g id e ce k .’’ A m a, hepim iz biraz b öyle degil
m iyiz.

B üyü m ek için sertleşm ek gerektigine in an an 1 9 5 0 ’n in en te-


lektüelinin saflıgı.

Y azın g ü n d ö n ü m ü . Yılın en uzun g ü n ü n d e g eçecek öyk ü.

C ezayir k entin d e, villalar m ah allesin de, yüksek d u v arlan n


ü stü n d ek i çiçek ler. K endim i sü rg ü n d e hissettigim başka bir
dünya.

K ap ıcın ın ölü m ü . Kaıısı h asta, büyük bir yatakta yatıyor. T ek


göz o d ad a, karısının yan ın d a, katlanan k ü çü k bir yatagın ü stü n -
d e, m ek tu p laıı alırken gü nd e iki kez göıxiügüm ölü yatıyor.
“H oşçak al sevgilim , can ik o m b e n im ,” d iy o r kadın, Ne de

u zu n ! O , u zu n b o ylu yd u ... T abu t “m e y d a n d a n ” geçti, ayaktayız.


C en aze alayını yalnızca k o m şu lar izliyor “O n u nla ü ç gün ö n ce
naneli gazoz içtigim söylenebilir m i?” “Tam da onun gaz b o ru -
sunu degiştirtnıesıni istiy o ıd u m .”
M e z a rlık ta d ö ı t kişiyiz. M e z a r kazıcısı. h e r b iri m i z e , b iıa z
Albert Cam us
5 0 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

son ra, kayıtsız yakışıklınm ü stü n e fırlatacagım ız bir karanfil ve-


riyor.

B uch en w afd ’d e, zavallı bir Fran sız, girişte m em u rla ozel ola-
rak k on u şm ak istiyor, on u kabul ed en m e m u r da tutsak: “Benim
d u ru m u m özel, ben m a su m u m .”

Paris'te, k o rk u n ç sıcagın gü nü b irlik öyk üsü .

R om an — A dam top lam a kam p ın a gön derilm iş. K ad m ve ç o -


cu k lar d a k am p a gön deriliyor. O rad a ölü yorlar. K am p tan çık an ,
ço k zeki ve sevecen ad am , kendini o n la n n katillerinin izini sü r-
m eye vak fed iyor... O n u b ir o d aya itiyor. O n a: B unu orad a ög-
ren d im — O n u ru n u n k ınldıgı y e rd e , ö ld ü rü lm ez insan. B u, d a-
ha tem iz. Işte telefon. Arayın. Z am an m tz v ar, diyor.

Dörıüş ve G erçek üstüne piyes.


I. Sahne — K ansı ve on u n k adın arkadaşı ad am ı bekliyor.
II. Sahne — A dam geliyor ve k an sın a k adın arkadaşının
ön ü n d e b u kadının m etresi o ld u gu n u açıklıyor.

Brezilya öyküsü ' Bir karaak bab a htrıld adı, gagasını açtı, u ç-
m ak için, belirgin b ir b içim d e h aztrlık lan m yap tı, tozlanm ış ka-
natlarını iki kez çırp tı, çatın ın köşesinin ü stü n d e iki san tim etıe ,
yükseldi ve n eıed eyse h em en u yku ya d alm ak için çatıya indi.

1) Ln p ic n v f/ııı pıiiissc (/jııvııvı'iı itış) için ııoılar


Deltgrler (M art 1 9 5 1 / AraUk 1 9 5 9 )
51
*

Y ıldızlar b irer b irer denize d ü şü y o rd u , gök yü zü so n tşıkları-


nı d am la dam la akıtıyord u.

S on u n d a, taşı en sefil k ulübeye taşıyor. Y erliler, o n a y e r a ç-


m ak için tek söz etm ed en sıktşıyorlar. Sesizligin içind e, yalnızca
trm agın ugultusu d uyu lu yor. — B urada biz so n u n cu la rız , s o -
n u n cu lar arasındaki son yerdeyiz.

— A v ru p a... K öpekler.
— Ben de, ben de bir k öpegim . K okladım ve zina yaptım .
— F a rk yok.
— K ü çü k bir fark. U tan d ım .
— A h! Siz zenginsiniz!
— H ayır, ço k degil. Am a ç o k d a yoksul degilim , h ep zengin
gibi yaşad ım .
— B u n d an mı u tan ıyorsu n uz.
— B un d an . Ve k oklayıp, zina yap ıp yalan söylem ekten.
— lyi. Y ap acak bir şey yok.
— Y ok.
a.g . — E n gellen em ez. E n gellen em ez. Ve so n ra h içb ir şeyin
y apılam adıgı bir an gelir.

Y ü k sek Yaylalar Ö yk ü sü .' A dam gelir ve cinayetini açıklar.


“Işte. Bu Djelfa yolu d ur. Bir arab a b u lu rsu n . Arabayı d u rd u -
ru rsu n . Djelfa’d a, jan d arm a karakolu ve tren b ulunur. Bu dar
yol, tam tersin e, Yuksek Yaylalar’t aşıyor. Bir gün y ü rü y ü n ce ilk
1) L'Höte (Konuk)
Albert C am us
52-----------------------------------------------------------------------

otlakları ve göçebeleri g örü rsü n . O n lar seni agırlar. Yoksul ve se-


fildirler, am a k onu ga h er şeylerini verirler.
U yan d ıgın d an beri susan ad am yalnızca:
— B un lar krallar mı? dedi.
— E vet, d edi, P ierre. O nlar k rallar.”

Dilsizlerin öyküsü.

B aşansız bir grevd en so n ra, işçiler fabrikaya (fıçıcılık) d ö n ü -


yorlar. S usk u n lar. Işlikte geçen gün.
Ö gleden so n ra, p atro n a hafıf bir in m e iniyor. Ustabaşı b unu
b ir işçiye sö ylü yor. Bu işçi an latm ıyor. Ç alışm ad an az so n ra , kol-
ları m asan ın ü stü n d e, aglıyor. “Bu d a, bu d a .”

Z orlu b ir k oşu içind e geçen öy k ü n ü n b ü tü n ü .


Pasifik ü stü n d e. K ü çü k dilsiz kız. A d am a h am ile o ld u gun u
söylem eyi b ecerem ed i. A dam kızı k ucaklaytp k o şu y o r. Kız ölü -

yor.

Başlıgı: Sürgün öyküleri' olacak öyk üler.


1 ) L agh ou t. A ldatan kadın.
2 ) Iguape — insan sıcaklıgı, kara h o ro zu n d ostluğu.
3 ) Y ük sek yaylalar ve m ah k u m .
4 ) M asraflarm ı kısan sanatçı (başlık: Jo n a s ).
S on ra, artık resim y ap m ıy o r. F.lleri dizlerinin ü stü n d e bekli-
yor. Şim di m u tlu yu m .
5 ) E n telek tü el ve gardiyan.

1) Bu yed ı ö y k ü d e n b eşi Sürgıin ve KrullıİJ m yer a lıy o r: Aldnlnn k a d ın, Bıivüven taş (lg u -
a p e ), Kmıııli (Y ıık sek y aylalar ve m a h k u m k Jtn u ıs. D ö n m e (K a rışık bir kafa). h ıııelek tü el v r
g aıcliyan . ve delilik ü s tü n c yazılaıı ö y k ü lertleıı v a z g rç ild i. K iıa p D ils iz lr r 'lc laıııaııılandı.
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
53

6 ) Karışık bir kafa — b arb arlar, kendılerini u y g arlaştırm ak


için gelen ilerici m isyon erin , kulaklarını ve dılini kesiyor ve m is-
yon eri köle yap ıyorlar. M isyoner, b ir son rak i m isyon eri bekliyor

ve o n u kinle öld ü rü yor.


7 ) Delilik ü stü n e öykü.

K an şık b ir k afa.1 “Ey y alan cılar, ey yalancılar! B en , on u tan ı-


y o ru m . K örlere çelm e tak ard ı, d ilen cilere pis fakir d erd i. O n u

bir d u vara m ıhladılar, ey yalan cı ve yer sarsıhyor. Ö ld ü rü lm ü ş


o lan , d ü rü st b irid ir.” A hlak k urtarılm ıştı. İşte o, kafası d u v ard a.
O n u m ıh lad ık lan n d a, kafastnın ark asın d a bir çivi v ard ı ve o çi-
vi, şim di b enim k in d e old u gu gibi, kafasına girdi. N e b u lam aç!
N e b u lam aç! Ve so n ra ta m am lam ak için o n u n dili kesildi. B u n -

:dan so n ra, “N ed en b en i b ırak tın ?” dem işti. S ü rd ü rm ü y o rlard ı,


yok , o n u sofraya k o y m u y o rlard ı, itiraflara g eçiliyor...
K in, kini keşfettim . Kin b an a, n ane şekeriyle b u z k esm iş ag-
zı, hafıfçe y an an m ideyi d ü şü n d ü rd ü . K ötü olm ak gerek , k ö tü
o lm ak gerek. Ben k öleyim , bu tam am . A m a k ötü o lu rsa m , artık
köle o lm am . O n ların iyiliginin ü stü n e tü k ü rü rü m .

... T am am . U çsu z b ucak sız, çö ld e , p atlam a çın lıyor. O b u r-


n u n u n ü stü n e, taşlara d ü ştü , kafası tan ın m az h ald e, kıvrılıp k al-
m ış. K ollar iki yan a açık , kollar iki yana açık , h ay k ırd ım m ı.
Am a ay m an d a, gri ve k ara kuş sü rü leri, degişm ez bir m avilik te-
ki g ök yü zü n e yükseldi. U zakta ç o k uzakta bir çakal rü zgarı içi-
ne çek iy o r ve ö lü m ü n y ö n ü n d e hafif bir tınsla sarsılıyor.
Ö lü rk en çarm ıh a gerilm iş. B abam ız d a...
Y alan söylen m işse, ö tek i, affedilecek bir şeyler o ld u ğ u n u b il-
m edigi için, elbette h içb ir zam an affedılm ez. Ö yleyse, ö lm ed en

1) Döıınıt'.
Albert Cam us
54

ö n ce , en azın d an b ir kez dogru>Tj söylem ek — ya da h içb ir z a-


m an affedilm eyecek olm ayı kabuf etm ek gerekir. A m a yine d e,
hangi ö lü , yalan lan ve su çla n n a kapan m ış olarak ölen bu ölü d en

daha yalnızdır.

A vrupa-K arşıtlıgı. Şili’d e, Pasifık kıyısında. 1 5 yaşındaki kü-


çü k b ir kız, erkegi gözleriyle h e r y erd e izliyor. K ız, bir tü r kulü-
b ede yalnız. E rk ek , on u so rg u y a çek iy o r. Kız yanıt v erm iy o r,
am a b akıyor. Kız dilsiz. D enizin k arşısm da, o n la n n sessiz aşk la-
n.

Roman. “O n u n terk edişlerine b ak arak , u zu n sü re, arzu d a bir


su ç ortaklıgım ız old u g u n a in an dım . Ve b an a, o kadının , ve k a-
d ın lan n ço g u n lu g u n u n , aşka özgü su ç o rtaklıgın dan başka bir
su ç ortaklıgına asla sahip o lm ad ık lan n ı an lam am için , ç o k fazla
yıl g erek ti.”

K um sallardaki denizi h ep sevd im . Ve so n ra gençligim in ıssız


k u m salların d a, çalışm alarım h ızla ço g ald ı. A rtık y aln ızca, kıyıla-
rın varhgm ın kuşku u yand ırdıgı, o k y an u slan n çevresin i seviyo-
ru m . A m a b ir gü n, yen id en , Brezilya k u m sallan n d a, b en im için
en b ü yü k sevin cin yaln ızca, dalgaların ıslıklanyla d o lu , çınlayan

bir ışıkla k arşılaşılan, ayak b asılm am ış b ir k u m u n ü zerin d e yü -


rü m ek o ld u gu n u an lad ım .

R om an. Işgalde, bir A lm an askerini n eşe içinde izleyerek yü-


rüyen bir köpek görd ü g ü n d e hissettigi kızgınlıktan, son d erece
________________ Defıerler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________

m illiyetçi bir hale geldigini fark ediyor.

G. Aşırı kibarlıgın altm d aki alınganhgını k estirm ek z o r. Bu-


nu an lam ak için zam an gerek iyor. Ve b ü tü n bu zam an b o y u n ca ,
on u in citm e tehlikesi var.

R om an . Varlıklar a rasm d a , ah enk lerin farklılıgı ve aynı varlı-


gın içindeki ah enk lerin de farklılıgı. D. başlanm ış bir tavlam an ın
içinde vak it ö ld ü rü y or. S onra an sızın telefon ed iy o r, 1 5 0 0 k m .
yol y ap ıyor, kadtnı ak şam yem eg e g ö tü rü y o r ve g ece o n u n la ya-
tıyor.

B u n d an b öyle, gerçek ten y alm zım , am a k end i h atam .

D uygular, onları h issetm ed en ö n ce yaşan m ak isteniyor. D u y-


guların var old u gu n u biliyoruz. G elenek ve çag d aşlarım ız, bize
duygu lar hakk ın d a ardı arkası kesilm eyen rap o rlar h azırlıyorlar,
üstelik de yanlış rap orlar. Am a d uygu lar vekaleten yaşan ıyor. Ve
d u y gu lar, hissed ilm eden yıpranıyor.

R om an . “O , kadına yaptığı ço k büyü k haksızlık y ü zü n d en ,


k adının aşk d ışın d a d ik katin d en k açar gibi g ö rü n en k ü çü k n e-
denlerin h er birini arayıp b u lu y o rd u . Ve b u lu n ca, bunları k adı-
nın başına k akıyord u, bunu su çlu lu k d uygu su n u hafifletebil-
m ek için degil, am a kadını da kendisi ile o rtak d u ru m a sü rü k le-
m ek ve on u kendi yan ın da, a m a bu kez ıssız bir d ü n y ad a, aşk -
I _ Albert
_ Cam
_ us
. ,

t a n y o k s u n y a ş a t m a k iç in y a p ı y o r d u . ”

Beni lüm çö k ü şlerd en k u rtaran şeyi, d ah a iyısi olm adıgın-


d an, in an m ak tan asla v azgeçm ed igim , ‘yıldızım ’’ olarak ad lan dı-
racagım . Aıııa b u g ü n , artık on a in an m ıyorun ı.

S achs ( D erriere cinq b a rrea u x ).' “Katoliklik olm aksızın iyi ya-
şanabilir: Isa’yı d ü şü n m ed en yaşay am am ."
M o n tesq u ieu ’den a k ta n y o r: “Insanlar tam anlam ıyla erdem li
olsalardı, h iç dostları o lm a z d ı.”
B alzac’tan ak tarıyor: “D eha h erk ese b e n z e r, am a k im se ona

b en zem ez.”
“Y aln ızca sevilenlere ih an et ed ilir.”
“H ak edilen ö lü m e , sahip o lu n u r.”
“E n b ü yü k sıkıntıyı y aratan lar, zararı d o k u n an lar degil, k en-
dine gönüllü yargıç sü sü v eren , olayın tan ık larıd ır.”

T rajed i, yalnız olm ak d em ek degil, yalnız olunabilir d em ek -


tir. Bazen, insanların evreniyle bir araya gelm em ek için , d ün ya-
ya h er şeyi verebilirim . A m a, bu evıen in bir parçasıyım ve en
büyü k cesaret, evreni ve o n u n la birlikte trajediyi kabul etm ek -
tıv.

M oliere’in D o n ju a n ’m a b ir sah n e yazılacak.

11 i ı a l l i m a r t l . 1 9 1 2
Delterler (M aıt 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )

Piyes. Kin duyam ayan bir ad am .

Insanlar yaşam ayı yavaş yavaş ög ren iy o rlar. Ve yaşam benim


için öylesine dogal old u gu h ald e, eylem lerim ya da d u şü n ce le -
rim , b aşkalarının ya da k en d im in acısı ya da h uzu rsu zlu gu n a
eklendigi ana d ek , yaşam ayı yavaş yavaş u n u tm u ştu m , bu d ü n -
yanın d ayam lm az ağırlıgıyla, artık olabildiğince zevk alm aya

başladım .

D ü şünceleri k em iren , kentlerd e top lan m ış köpek kabileleıi.

•*

Vaucluse. A kşam ışıgı in celip, b ir likör gibi altın rengine bü-


rü n ü y o r ve zam an zam a n yü regi y aralay an , bu acı veren billur-
ları yavaş yavaş eritm ey e geliyor.

Çift. lsteği, a n ca k istek sım rlar. K adın ö lm em ek ten başka


h içb ir şey istem iy ord u , am a b en y aşam a d oğru h ay k ın y o rd u m .

T opalltyor gibıydi, şapkasını genellikle egik takıyordu.

M ayakovski’nin M ystere Bouffe (Kutsal Güldüriı) piyesi h ak -


kında Rus eleştirm en R asou m n ik : “G elecekte, taı ihsel sosyalizm
ile tarihsel H tristıyanizm k arşılaşacak lar.”

Ghar'ın önerdigi kalıp soz: Ö zg ü rlü k , Fşitsizlik, K ardeşlik.'


Albert Cam us
58-----------------------------------------------------------------------
*

M addesel d u ru m d ak i gelişim ler, insan dogasını, gerekli ol-


d ugu n d an d aha fazla ve d aha b ü yü k b ir ü lçü d e, yetkinleştiriyor.
A m a, bu ölçü n ü n ö tesin d e, zenginlikle, insan dogasına zarar ve-
riyor. S ın ın n ü stü n d e, ahlakın gerçek dengesi d uruyor.

M o dem Z am anlar.' O n lar, gü nah ı kabul ed iyor ve affı red d e-

diyorlar. K urbana susu zlu k.

C eh en n em , ölü m ü de içeren cen nettir.

C eh en n em , y aşan acak y er o lan , b u rad ad ır. Yalnız, y aşam m


dışında kalan lar o n d an k urtu lu r.

Bizim için kim tanıklık ed ecek ? Y ap ıtlan m ız. H eyhat! O za-


m an , kim ? H iç k im se, yü regin kendini tü m ü yle bir başkasına
adadıgı bu veriş am n ı g ö ren xio stlarım tzd an başka h iç k im se. Y a-
ni, bizi seven ler. A m a aşk , sessizliktir: H er insan bilinm ez olarak
ölür.

5 2 Çylülü. M.Z. ile polem ik.2 “Arts" “C arrefour" “Rivarol”ün


saldınlan. Paris bir cangıldır, ve oradaki yırtıcı hayvanlar berbattır.
1) J e a ı ı P au l S a rtr e ’u ı d e rg is i s ö z k o ııu s u
2 ) T e m p s M o d e m e s (M o d e ın Z a m a n la r) ile , L ’H o m m e re vo lle (B a ş k a ld ıra n In s a n ) lıa k k ın d a
y a p ıla n p o le ın ik d o r u k n o k t a s ın a . C a ıııu s ’n ü n M o d e n ı Z a m a n la ı 'ııı y t m d ic is in e m e k tu b ıı.
S a rır c v e J e a n s o n ’u n y a n ıtla r ıy la , 1 9 5 2 y ılın ın A g u s ıo s a y ıııd a ııla s ıı 1 2 - 1 8 E y lu l 1 9 5 2
la rilıli A n s 'd a , J a c q u c s P e u c lu ila u r d ’u n : “A n d re B r e ıo ıı’d a n s o n r a . S a rır c b a ş k a ld ın y o r
C a ıııu s , k ıış a g ın ın D ı ı h a ın r l'io l a b i l i r ıııi? ” b a ş lık lı ya z ısı var. t a n e f a ı ı ı s a g m R iv a n o l aşı-
rı sag ııı lıa fta lık d e rg isiy d i
Defterler (M aıt 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )

Yeni zen gin lerin son rad an g ö rm e kafası ve adaletin erdem li


geçinenleri. S artre, insan ve d ü şü n ce , kötü niyetli.

En iyi d o st. Bir sah n e. X ., Z .’lerin evin d e. G eç kalm ış olan


X .’in en iyi d ostu Y .’den sö z ediliyor. O n u n , X . tarafından geliş-
tirilm iş erd em lerin d en . Z .’ler, Y .’nin , X . h akk ın d ak i bazı üstü
kapalı sözlerini dile getiriyorlar. A ynı erd em ler, X . tarafından ya-
vaş yavaş k u su r olarak gösteriliyor. Z .’ler, Y .’nin X . hakkındaki
u ygun b ir yargısını söylü yorlar. X . d ü m en i aksi y ö n e kırm aya
b aşlıyor. Y. geliyor. X . on u k u cak lam ak için ü s tü n e ^ u lıy o r. Y .:
“Ah! D ostlar arasınd a b u lu n m ak ne kadar g ü z e l,” diybr.

D o u k h ob o rs’la r .1 H ıristiyanlık içseldir. O ö lü r ve içim izd e di-


rilir. H er H ıristiyam n iki adı vard ır. Biri b ed en sel, öteki T an-
n ’n m on a dinsel d o ğ u şu n d a, yap ıtların a göre verdigi addır. So-
n u n cu adı, y eryü zü n d e h iç k im se b ilm ez; o son suzlu kta biline-

cek tir.
Ö lüm k ard eşim iz degildir, kard eşim iz değiştirilm iştir

D ou kh ob ors. R u sçad a, tinsel yolla savaşanlar.

C inayet, m ü lkiyettir.

1) X V III y u z i'ild a R u sy a 'd a , b a t m ııı Q u a k c r o r n e g i ( S o c ie ıe d e s A m is ad lı dııı.v l lıa r c k r


tiıı ü y fsi/t, ıı / ) ıııa s o n ve p r o te s ta ıı e tk is iy le k u r u lıııu ş n ıe z h e p
A lb en C a m us
60

U y g u la m a lı ahlak.

Asla m ah k em elere b aşvurulm ayacak .


Para verilecek, ya da para kaybedilecek. Para asla ço ğ altılm a­
yacak , ne p aran ın ard ın d an k o şu lacak , ne de para sahibi olm ak
islenecek.
Başlık: U ygulam alı ahlak kitapçığı — ya da (k ışk ırtm ak için)
gündelik aristokrasi.

M .Z . polem iği.' — A lçaklıklar. O n u n tek ö zrü , k o rk u n ç d ö ­


n em in içindedir. O nların benliğindeki bir şeyler, so n u ç olarak,
köleliğe can atıyor. O n lar, köleliğe, d ü şü n celerle d o lu , b irk aç
soylu yold an gitm eyi d üşlediler. A m a, köleliğe d o ğ ru giden,
k rallara yaraşır bir yol y o k tu r. A ld atm aca, h ak aret, kardeşini ih­
bar vard ır. O n d an so n ra , o tu z dinarlık h a v a /

O ran i n ılık suyu. A frika’n ın ışığı: Yüreği yakan d o y m ak bil­


m eyen tu tu şm a. Ç ok gen çtim .

B azen, o şenlik geceleri g eç vakitlerde, içki, d ans, h erkesin


yü z ü stü b ırak m ası, h ızla, m u tlu bir bezginliğe sü rü k lerd i, y o r­
gu nluğu n sınırında b an a, en azın d an bir an , n ihayet varlıkların
gizini çö zm ü şü m ve bir gü n b u n u dile getirecekm işim gibi gelir­
di. A m a yorgu n lu k yitip g id in ce, yorgu n lu k ile birlikte, giz de
yitip giderdi.

D aha ön celeri B ru n etieıe de, Sartre gibi d urum tiyatrosu n a


U M o d e m Z a m a n la r.

2) İh a m ı b e d e li: Isa'yı R o m a lıla ra t e s lim e ttiğ i iç in Y a lıu d a n ın ald ığ ı o m ; d in a r (c n.Y


Dcltcrler (Mart 1 9 5 1 / Aıalık 1 9 5 9 )

karşı karak ter tiyatrosu n u sav u n u y o rd u . C o p e a u , so ru n u bir


cü m led e top arlıyor: “D u ru m , k arak terlerin d egeriyle eş d egerd e-
d ir.”
a.g. C o p eau “m esleki ustalık” ü stü n e, “iyi yap ılm ış" piyes ü s-
tüne. “R eçete” ile “m esleki ustaltgı” birbirine k arıştırm am ak ge-
rek. Bk. C om eille'in. Discours sur Le Poeme D ram atique (D ram a-
tik Şiir ü stü n e S öylev)’i.

T ü m to p lu m , ve özel olarak d a ed ebiyat, üyelerini, aşırı er-


d em lerin den ö tü rü u tan dırm ayı am açlıyor.

K om ed ya dell’arte’deki “uzaktaki aşk”. C leves P ren sesi, ro-


m antik.

R om an . “Bu, gü n ler b o y u n ca nefret ettigi, kadın degildi. Ka-


d ın da nefret u y an d ıracak h içb ir şey y o k tu , sevilebilecek h er şey
vardt n eredeyse. N efret ettigi, kadtndaki kendisi — ve kendi ye-

tersizligi, zavallılıgı, varlıgm a u ygu n d üşen sev m e zayıflıgı, layık


old u gun u bildigi d u ru m d a yaşam ası ve kadınla k e n d isiy d i...”

Para sıkıntısından ve can sıkıntısından m u zd arıp takım .

“B irçok yeri severek yolu n u şaşırm a, zihindeki adaletsizlik


k adar k o rk u n çtu r.” Pascal.
Albert Cam us
6 2 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

a.g. “Aşk ve m an tık , aynı şey d en başka bir şey degildiv.”

L ok an tacı h an ım , b ık tıran dilenci k adına, istakoz yiyenleri


göstererek : “K endinizi bu beylerle hantm ların yerine k o y u n .”1

R om an . A nne hasta. A d am , kendini bu g ü çsü z kadıntn g ög-


süne attı ve on u n b ag n n d a agladı. Yıllardan beri, k im sen in bag-
n n d a , kendini böyle b ırak m am tş — kim senin him ayesini iste-
m em işti. Birkaç kişi, kendilerini ona böylesine b ırakm ıştı. Am a
on a gelin ce, h içb ir zam an terk edilm işlige b oyu n egm eyi b e ce ıe -
m em işti. Ve b u n eden le, g ü çsü zlü g ü ve m u tsu zlu g u seçiy o rd u .

Piyes: Lespirıasse Elisa.2


I. P erde: 1) Elisa ve d ’A lem bert (k ad tn ad am a G o n zalve’a olan
aşk ın d an sö z ed iyor).
2 ) Elisa ve G uibert (y ıld ın m aşkı).
3 ) G uibert, Elisa’ya aşkım ilan ed iyor (so g u k b ir ü slupla).
4 ) G on zalve’ın d ön ü şü bildiriliyor.
5 ) G onzalve ve Elisa.
II. Perde: 1) D ’A lem bert ve G onzalve.
2 ) Elisa ve G onzalve (m e k tu p alıyor, gitm ek zo ru n d a — ve-

da sah nesi).
3 ) D’A lem bert ve Elisa.
4 ) G uibert ve Elisa. Elisa, G u ib ert’i ele geçiren aşka boyun
egiyor: “Sizde d uygu d an eser yok m u? — G erçekten o adam ı
1) O ü ıılü k n la y la r d a ıı a lım ıu ş b ir d u z in e n o t a ra s m d a . 1 5 E k in ı l d 5 5 'le . tV n ıe ııfı d e r '
g ıs ıııd e y a y ııtlaıtd ı
21 Bu p iy e s ta s la g ıııd a . Ju lie d e L e s p in a ss e ıtı y a şa ııu g o r u ltiy o r Bır e r k e k M o ra . d 'A le ııı-
lıe rt k u lis te . o lu n ıs u z a s ık lıe y k e li o la r a k k a ln u ş k e ıt. Essnı g e n e ıa l de tactiq u e (T a lıtılı lıalt-
lııııd a g en e l ıle n e n ıe lıtin y azarı G u ib e r t'in a ş k ın d a ıı o le ıı k a d ıu ın . a ş k u ıd a n o lu y o r
________________ Defterler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 ) ________________

d ü şü n ü y or m u su n u z?" Elisa d ö n ü y o r, on u n kend in e d o ğ ru k oş­


tuğunu hissediyor ve on u n ü stü n e d ü şü yor.

III. Perde. Acı veren aşk — G on zalve’ın ölü m ü . Elisa, G u-


ibert’in k ollarında, d ’A lem bert m ek tu p la giriyor: “O ö ld ü .” Elisa
o k u yo r ve h aykırıyor: “B ana ne söylediğini biliyor m u su n u z? Aş­
k ım d an e m in olarak ölm ekten m u tlu o ld u ğ u n u .”
G u ib ert-Elisa sah nesi: “Ah! Şim di, seni sev iy o ru m ,” d er Elisa.
IV. Perde. Yanlış anlaşılan aşk. Elisa, Guibeı t’in de on u G on-

zalve gibi sevm esini ister. Beni sev m iy o rsu n u z, Guibeı t’in evlili­

ği
V. Perde. D’A lem bert ve G uibert. Elisa h asta. O nu g ö rm ek ya­
sak. B ozulm u ş. E rk ek , Elisa’ya d uyd u ğu aşkı itiraf ediyor. D ’A .:
“Ç ok geç geldiniz. Sevm e yeteneği o lm ayanlar böyle d avran ır.
O nların tu tk u su n d ak i aşırılık, tu tk u yu k u llan m ad an sevm eye
d ayanır, çü n k ü o an da tutku g erek sizd ir.”
Son sah n e: Elisa’n ın ö lü m ü . “O da sevilm iş olm ayı hak e tm i­
yor m u yd u?
- E v et, d er Elisa. A m a se n , ay n en sevilm iş o ld u ğ u n gibi sevil­
m eyi h ak ed iyord u n.
- Sevildim m i? G erçekten sevildim m i?”
G uibert girer. “G on zalve!” d e r Elisa.
Ya da yine o beni affetm eden öleceğim .
K im , G uibert mi?
H ayır. G uibert b ana, affedilecek bir şeyler b u lu n an bu aşkı

g österdi. A m a öteki b ilm iyord u , h içb ir zam an bilm edi. O , beni


nasıl affedecek?

Annem gözlerini bana çevird iğind e, gözlerim e yaşlar d o lm a ­


dan ona b ak am ıyoru m .
Albert Cam us
64
*

R: Bir aşıgı olm uş (nişanlısı) bir kadınla evleniyor. Kadın ona


b un u d ü rü stçe itiraf ed iyor. O , kadını sevdigini ve b u n u n b n em -
li olm adıgını sbylüyor. G eçm işe yönelik kıskançlık. Sorgu sual
geceleri. Evliligin ertesi g ü n ü , eski nişanhnın o tu rd u g u kente
gitm ek ve on u n “yü zü n e bir d am ga v u rm a k ” (traş b ıçak lan d ü -
rü lm üş, çam aşırın içine sok u lm u ş) için y o lcu lu k biletlerini alı-
yor. Seneler böyle geçiyor. 0 , k adına h ak aret m ek tu p ları yazıyor
(M ad am A .’n ın evindeki M adam X .). Sonra, kadını bir hanım ar-
k adaşından kendisiyle yatm asın ı istem eye zorluyor. “In cin d im ,”
d iyor, ard m d an kadını aynı şeyi kızk ard eşin d en istem eye zo rlu -
yor, v s., (k ad ın a X.'i tam dıgı, ço cu k lu g u n u n geçtiği ülkeye git-
m ek yasak ) v s., vs. K adın d elirm en in sın ın n a gelene dek.

C ezayir özlem i ü stüne şiir.

Yagm urlu olm aktan ziyade nem li olan, bu ilk sabah, M arsil-
ya’ya, üstündeki kanşık kalabalıkla, b urada başka bir dünyanın
başladıgım d ü şü n d üren Paris’e özgü bir kaldırım su nm uştu .
A m a, ansızm C aneb iere’in üstündeki çiçek pazarı. Ç içek tezgah-
ları, sularla incilenm iş, kaygan, parlak, Aralık ayının çiçekleriyle
yıkılıyor. Y aban laleleri, sapsarı kır çiçekleri, nergısler, glayöller...

D enizde. Ayın alttndaki deniz, denizin sessiz enginlikleri.


Evet, h u zu r içinde ölm e hakkınt b u rad a h issed iyoru m , burada:
“G ü çsü zd ü m , yine de yapabildigim i yap ıım ." diyebihıim .
________________ Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________

T lpasa. N o ü ara bak.

L ag h o u t’d an G ard h aia’ya. D aialar? ve on ların hayaleti an dı-


ran gizem li agaçları. K arm ak an şık şebkalar? G ü n dü z y ak an ve
gece d o n d u ran taşlar krallıgı — ve b u , bilinçle ülçülüp biçilm iş
olaganüstü g ö rü n tü , altındaki, p arlayan k um larla tam am lanıyor.
Taş k arm aşası altın da birbirine k an şm ış ölü lerin yattıgı L agh o-
u at m ezarlıgı da k atm an lı taşlarla kaplı. Ç ölde ara sıra rastlan an
sü rü lm ü ş o verim siz top rak lard a b ile, a m a ç yalnızca yapıya u y-
gun belli bir taş b ulm ak tır. Bu ülke sü rü ld ü gü n d e, taş ü rü n ü
to p lam ak için sü rü lü r. T o p ra k o kadar d egerlid ir ki, çu k u rlard a
biriken b irk aç yon ga kazınır ve to p rak , küfelerde, ölm ek ü zere
olan birine yed irilecek şaraplı ek m ek gibi taşınır. Su. T o p rak
iliklerine dek ren d elen m iştir, k atm an h taştan oluşm uş iskeletine
dek. G ardhaia ve kendileri de kızıl su rlarla k aph , kızıl tepelerle
çevrili kutsal kentler.

Y oksullugun egittigi insanlara su y a ya da kuru otlara giden


gizemli yolları gösteren , öteki yıgın lardan ço k az bir farkı olan ,
ü st ü ste yıgılm ış çö ld ek i bu taşlar gibi.

G ü n ey’deki kuraklık — ve bu kıtlık d em ek tir — seksen bin


k oyun ölü yor. T ü m nüfus, k ök b ulabilm ek için topragı eşeliyor.
G üneş altındaki B uchenw ald.

V iyana’d a, ak gü vercin ler d arag açlarım n üstüne tü n uyorlar.


Alherı Ciamus
6 6 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

l ıansa'cla lıer m e s l e k t c ) a h a n c ı işçilerin o ı a n ı ö n g ö r ü k l ü . Bu

o ı a n . m aclen le rtle e n d e r i n e i n d i k ç e a rtıy o r. Sıgınılan itlke, a m a

o ı a d a ö n c e li k l e t u t s a k l a r isten iyo r.

A .B ., ü r a n ’ın çö k m ü ş L u ciler’i.

U n u im am ak gerek — L agh ouat’da, tu h af g ü ç ve dayanıkhlık


hissi. Ö lüm le u yu m , dolayısıyla dayam k h.

M od eın kötülüklerin korkuyla açık lan m ası. A tom , Sovyet


m ah k em eleri, vs. En telektüel solu n ihaneti.

Actuelles' — Y an sı Y ahudi olan 1 0 F ran sız d o k to r, M oskova


h ü k ü m etin in açık lam ası dışında h içb ir bilgi alm aksızın, 9 / 1 0 ’u
Yahudi olan Sovyet m eslektaşların ın tu tu k lan m asın a alkış tu tan
bir bildiriyi im zahyor. Bilimsel d ü şü n ce baskın çıkıyor. Kısa bir
sü ıe so n ra, aynı h ü k ü m e t, hälä hapiste olan b u d oktorların su ç-
su zlu gun u ilan ed iyor.

Cöl ve kum saati.

A ctu elles. MilletvekiIIeri içki ü reticile rin e sagladık ları m ily a r-


ları. k o n u t y a p ı m ı n a ve rm e y i red d ettile r. Bir laşla ıki kıış: Alkol

ü re ıım iy le birlikte g e c e k o n t l u l a r d a arttı. Allı y u z j a k o b e n , öz-

g u r l ü g ü n d ev leri, içkili lo k a n t a l a rın k a rş ıs ı n d a dıze gcldi.


I ■ ‘. nı.-'i/ı d r y a y ıııla ııd ı
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
67
*

H ü m an izm a. Insanlığı, genel an lam d a sevm iyorum . K endim i


ön celik le insanlıkla d ayanışm a için d e h issed iyoru m , bu da sev-
m ek an lam ına gelm iyor. A y n ca , yaşayan ya da ölm üş, ço k b ü -
yü k hayranlıkla ötekilerin h ep sin d en k o ru y u p , kayırarak hep
kıskandıgım ya da kaygı d u y m am a n ed en olan , u m u lm ad ıgı hal-
de birinciler arasına girm iş, ya da ön görerh ed igim bir gü n, birin-
ciler arasına girecek , b irk a ç kişiyi seviyoru m .

T h e ä tre -F ra n ça is’nin ' yöneticisi, F a b re ’ın çılgınlığı.'1 O , yal-


nızca aynaların dünyasının g erçek old u gun a in am y o rd u . Geriye
k alan, yanstm aydı.

B enjam in C on stan t — M ah rem G ü n lü k .1 “H er şeye aynı ilgi-


sizlikle b ak an birine, yaşam ın so m u t betim lem elerin in kesinligi
çek ici g elir.”
G o eth e’n in Faust'u h akk ın d a. agır yargı, sy. 5 9 .
”... yaşam a, m u tluluga ve özgü rlü ge büyü k d eger verm eyi
ço k iyi bilen b ü tü n h alk lar (E sk iça g halkları gib i), aynı zam an -
d a, yaşam ı k ü çü m sem ey i ve y aşam d an vazgeçm eyi bilm ek ge-
rektigini hissettiler. Bize intihart ög ü tley en ler, kesinlikle, görü ş-
leriyle yaşam ı k ü çü m sen ecek , sah te b ir şey olarak yan sııan , tu t-
saklıgın ve alçaklıgın yandaşlarıdır. . .”
“Kendisi için h issettiginden d ah a fazlasını başkalan için his-
seden bir tek kendim i tan ıy o ru m , çü n k ü m erh am et ardım a d üş-
m ü ş ...”

1 ) 1 6 8 0 yılm d a k u ru ln ıu ş o la ıı. F ra ııs ız Iilu s a l T iy a ıro s u ( ç .n .)


2 ) Fuıili' 'l ab rı'. 1 8 6 0 1 9 5 3 .
3 ) 1 9 3 2 'd c yeııi y a y u ıla u a n ck sik siz ta m b asıııı. G a llin ıa rd Y a y ın cv i ta ra im d a ıı \a p ık lı
____________________________Albeı t Cam us____________________________

Bk. sy. 8 1 . “Katı old u gu sanılan in sa n la r...”


“Edebiyat ve ü n , görü şleri açık lam aya ve sav u n m ay a zorlaya-
rak , yaşam ı allak bullak e d iy o r.”
“S im on d e ile gezinti. O , kendisine ve herkese az ilgi g ö ster-
digim için beni kınadı. K im senin anlam adıgı şe y ... dogal bir du-
ru m d a olm adıgım , B io n d etta ile ilişkilerim in yaşam ım ı ö zg ü rce
d üzen lem em e yönelik h e r d u y g u y u yok e ttig i...”

Bk. 1 3 3 - 1 3 4 .
“T u tk u , sanıldıgt k adar ilginç degil, çü n k ü , h u z u r içinde ya-
şam ak için, n ered eyse dünyayı y ö n etm ek için çekilen acı k adar
acı çek m ek g erek ir.”
“Y aşam ım su gibi akıp g id iy o r.”
“Ve bu yaşam ın kısalıgm a so n d erece karştt bir d uygu hisset-
m em e n eden olu y o r, n e o lu rsa o lsu n , saglam b ir çö z ü m elde et-
m ek için gerek en ön em i g ö ste re m iy o ru m .”

Sy. 2 0 1 . Fran sız ed ebiyatçılarıyla tartışm an ın gereksizligi ü s-


tü n e: “Bir so ru n u tartışm ak için h er noktayı açık layarak başla-
m ak gerekir. Y oksa, insan yaln ızca söylem edigi şeyi kın ayan in-
sanlarla karşılaşıyor ve b o şu b oşu n a y o ru lu y o r... Y azm ak am a
kavga e tm em ek g erek .”
“D insizlikıe, kaba ve beni tiksindiren pis bir şeyler v a r.”
“Bir insan g österiş yap m ak sıztn c ö m e rt o ld u g u n d a, on u n c ö -
m ertligiyle zenginleşenler bile, yaln ızca görevini yaptıgım d ü şü -
n ü y o r.”
Bk. sy. 2 2 6 . Insan k ü çü m sem esin i ne kadar gizlerse gizlesin,
k ü çü m sem e her zam an tah m in edilir ve affedilm ez.
2 4 3 — M adam T alm a ’n m ölü m ü . >
— ... Duyarlı old u gu n u söyleyen b ütün bu in san lan , m u t-
suzlıık, ölü m , kara gün dostları olm aya layık b u lm u y o ru m .
Delierler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
--------------------------------------------------------------------------------69

... tn san hoşlan m ad ıgı bir d u ru m a , kendine ragm en k atlan -


dıgı zam an , en k ü çü k sıkıntı artışı öfke yaratıyor'.
Bk. 3 4 8 . M utsuzlugum h içb ir şeyi sev m em em d en ileri geli-
yor ve bu da, en basit şeyleri zorlaştırıyor.
R u h um yalnız yaşıyor. Y aln ızca, m in n et ve m erh am etin ol-
m am asını seviyoru m . K ötülük y ap m ay alım , am a, yü regim in de-
rinlerinde kim seyle yaşayam ad ıgım ı u n u tm ayalım .

Kilise, b u gü n halk ın davasının yan ın da old u gu zam an , m er-


h am etten degil, g ü çten vazgeçtigi izlenim ini yaratıyor.

R om an . Kadın aşka ve sevgiye in an m ıy o rd u , aşıgı aşk ın dile


getirilm esinde kendini g ü lü n ç hissed iyord u .

C ad a vez que co n sid e ro


Q ue m e tan go de m o rir
T ien d o la cap a en el suelo
Y n o m e h arto de d o rm ir.'

A lbigeois2 ü stü n e piyes.

Bana: “Y aşam ım ızın ak şam ın d a, aşk h akk ın d a yargılan aca-


gız” diye yazılıyor. O h älde, m ah k u m iyet kesin.

1 ) Is p a n y o lr a C o p la O lııifU z o r u ııd a o ld u g u m u / H rr c lu ş ü n d u g u n ıd f / P f l f r i n ı ı u i y f r e
s fr iy o r u ıu / \ 'f u y u ın a y a d o y m u y o r u m
2 ) F ra n s a ıu n g u ıify b a ıısıııd a ro ğ ra fi bir b ö lg e . B aşlıca k fiııi o laıı A llıi'd r v r A lb ig c o ıs d a .
A lb ililrr larık atın ııı p ek c o k m ü rid i v ard ı. ( ç .n .)
Albert Cam us
70
*

K adın, edepli en tariler giyiyordu , oysa b edeni y am y o rd u .

Z o ch tch e n k o ’ya' göre, sosyalizm asfaltta m en ek şeler bittigin-


de g erçek leşecek .

K ültür olarak 4 0 0 0 yıldır yaşayan b ir tek Y ah u d iler var.

T olstoy: “Y aşam ve ölüm ü stü n e ”yi yazıyor. Ö lü m ü n olm ad ı-


gım ileri sü rü y o r ve b u n a k arar veriyor. B ö y lece, d en em esi “Y a-
şam ü stü n e” adını alıyor. T atian a T o lsto y ’u n 2 g ü n lü ğ ü n e b ak , sy.
1 3 1 : Id am edilen ü ç gönüllü ask erin öyk üsü .

T o sto y , evinize b ir dilenci yaklaştıgında hissedilen ilk d u ygu -


n u n , h oş olm ayan bir d uygu old u g u n u kabul ed er.
Siegfried’in bir gösterisini k üfürler sav u rarak terk ed iyor.
“G erçek m u tlu lu gu n n ered e o ld u gun u bilm eksizin dünyayı
d egiştirm eye çalışan ” cahil ve kibirli d ev rim cilerd en n efret ed i-

y o rd u .

1 5 Şubat 1 9 5 3 .
Sevgili P .B .’

1 ) Z o c h t c h e n k o ( 1 8 9 5 - 1 9 6 2 ) , S ıa liıı ta ra fm d a n z u lm e d ile n S o v y e t d ü z y a z ı v e m iz a h y a - '


zarı.
2 ) T o ls t o y ’u n k ız ın ın g ü ıılü g ü , 1 9 5 3 ıe , P lo n Y a y n ıe v i’n d e y a y ın la n d ı.
3 ) G a z e te c i P ie rre B e rg e r’ye m e k t u p m ü s v e tte s i. B u m e k ı u p , 4 O c a k 1 9 6 2 ’d e , h a fta lık
D e m o c ra tie d e rg isi ta ra fm d a ıı y a y ın la n d ı.
Defterler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
71

S özlerim e ilkin c u m a g ü n ü n d en size b o rçlu old u g u m özü rle


b aşlıyorum . H ollan da h akkında bir k onleran s sö z k onu su degil-
di, am a son an d a, o m ü ltecilerin yararın a k itap im zalam ak için
ç ag n ld ım . llk kez yaptıgım bu iş b ana ıe d d ed em ey eceg im bir
şey gibi g ö rü n d ü ve b u aksilikten ö tü rü b eni affedeceginize
in an d ım . A m a so ru n bu degil, so ru n sizin z o r olarak ad lan d ırd ı-
ğınız b u ilişkilerde. Bu n o k tad a, söyleyecegim şey m eram ım ı b a-
sitçe anlatabilir: B enim y aşam ım ın k ü çü k b ir b ö lü m ü n ü ve zo -
runluluklarını b ilseyd in iz, b ir satırlık b ir m ek tu p bile y azm azd ı-
nız. A m a b u n u b ilem ezsin iz ve b u n u size ne açık layab ilirim , ne
de açık lam ak zo ru n d ay ım . Sizin niteliginizde olm ayan başka ki-
şilerle birlikte şik ayetçi o ld u g u n u z “kibirli yalnızlık”, eger varsa,
h er şeyin ö tesin d e, b en im için b ir lü tu f o lu rd u . A m a bu cen n et
b an a, haksız yere m aledildi. G erçek , işim i yaptıgım h e r an , sık-
lıkla da b ir şey elde etm ed en , zam an la ve insanlarla yarıştıgım -
dır. B u n d an şikayetçi değilim . Y aşam ım o n u b içim len dird igim
gibi, yaşam ım m d agım k h gım n ve hızının b irinci so ru m lu su be-
nim . A m a sizin m e k tu b u n u z gibi b ir m ek tu p ald ıgım da, işte o
zam an , şikayet etm e ya d a en azın d an , nasıl b öylesine rahatlıkla
bunaltıldıgım ı so rm a istegi d u y u y o ru m . H er şeye yetişm ek için ,
bana b u g ü n ü ç y aşam ve b irk aç yü rek gerekli. A m a, sıklıkla o r-
talam a bir nitelige sah ip o ld u gu n u d ü şü n d ü g ü m , yargılanabile-
cek tek b ir yaşam ım var. D o stlan m la özellikle ev g örü şm elerin -
de karşılaşm ak istedigim h alde, buna zam an b u lam ıy o ru m (bir
k ard eş gibi sevdigim C h a r’a ayda kaç kez g ö rü ştü g ü m ü zü so ru -

n u z). D ergiler için yazacak zam an ım yok, ne Ja sp e rs, ne T un u s


ü stü n e yazab iliyoru m , hatta S artre’ın bir g ö rü şü n ü çü rü tm e k
için bile y azam ıyoru m . Hasta olup evde kalm aya bile zam an ım
olm adıgına, isterseniz inanabtlirsiniz. Hasta o lu p evde kaldıgım -
da, yaşam tm alt üst olu y o r ve kaçırdıklarım ı haftalar b o y u n ca
Albert Cam us
72

yakalayabilm eye çalışıyoru m . Aırıa en ön em iısi, evde vakit geçi-


recek , k ıtap lan m ı y azacak zam am m ın h iç o lm am ası, yazm ak
için d ö rt yılımı verd iğim şey, özgü r o ld u ğum zam an , bir ya da
iki yılım ı alm tştı. Z aten b irk aç yıldan beri, yapıtım beni özgür
b ırak m ad ı, beni köleleştirdi. Ve eger o n un ard tn a d ü şm ü şsem ,
bu on u n karşısında elim in k o lu m u n baglı o lm asın d an ve yap ıtı-
mı her şeye, özgü rlü ge, bilgelige ya da gerçek ü ıetk en lige ve h at-
ta, evet h atta d osd u g a bile yeglem em den ileri geliyor. G erçek -
ten , işlerim i d üzen lem eye, zam an ı k ullanarak gü çlerim i ve “var-
h gım ı” iki k atına çık arm ay a, yaşam ım ı d üzen e so k m ay a, artan
bir verim saglam aya çah şty o ru m . U m arım , bir gü n h er şeye ye-
terim . Şu an d a, y etem iy o ru m , h er m ek tu p , ü ç a y n m ek tu b u , her
insan o n kişiyi, h er kitap yüz m ek tu p ve yazışm ayı getiriy o r, ya-
şam sü rd ü k çe, sevdiklerim ve b ana gereksinim i o lan lar için ça -
lışm ak gerek. Yaşam s ü rü y o r ve b en , bazı sab ahlar, gü rü ltü d en
b u n alm ış, sü rd ü rü lm esi gereken bitip tü k en m eyen yap ıtın kar-
şısında cesaretim i yitirm iş, gazeted e belirerek sizi de h ırpalayan
d ü n y an ın b u çılgınlıgından h asta, so n u n d a y etem ey ecegim d en
ve herkesi hayal kınklıgtna u g ratacag ım d an em in , o tu ru p , akşa-
m ın gelm esind en başka bir şey istem iyoru m . Bunu istiy o ru m ve
b azen bu istege b oyu n eg iy o ru m .
B ., b un u anlayabiliyor m u su n u z? Elb ette, size saygı d u yu l-
m asını ve sizinle k onu şu lm asm ı h ak ed iyorsu n uz. E lb ette, d o st-
larınız da sandıgınız k adar k uralcı olm ayan benim d ostlarım ka-
dar degerli. G örü şü m ü n herh angi biri için g erçek ten ön em li ol-
dugu gibi yersiz şeyler d ü şü n sem bile (bu bir tavır degild ir), si-
zin de aynt görüşü paylaştıgınız bir gerçek: Bu görüş ahşverişi-
nın etkin bir d ostluga d ö n ü ştü rü lm esı için, g e ıçe k te n birlikte
vakit g eçirm em iz, uzun bir g ö rü şm e yapntam ız geıek ird i. N ite-
likli b irço k insanla k arşılaştım , bu betıinı yaşam ım daki şanstır
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
73

A m a bu k adar ço k d osta sahip olm ak olanaksız ve-beni k arşım -


dakilerde hayal kırtklıgı yaratm ay a m ah k u m ed en m u tsu zlu g u m
b u d u r, b un u biliyoru m . B un u n başkaları için çek ilm ez bir şey
old u gun u an lıyoru m , benim için de çek ilm ez bir şey. A m a bu
böyle ve beni böyle sevem iy o rsam z, beni şu g ö rd ü g ü n ü z , süyle-
diginiz k adar kibirli olm ayan yalnızlıga terk etm en iz dogaldır.
Ne olursa o lsu n , b u ru k lu g u n u za, b u ru k lu ga kapılm aksızın
yanıt verd im . Sizin gibi kişilerden gelen, sizinki gibi m ek tu p lar,
yalnızca beni ü zm ek le k alm ayıp, b u k en tten ve sü rd ü rd ü g ü m
bu y aşam d an da k açm am ı g erek tirecek b ü tü n n eden leri ço g altı-
y o r. Şu an d a, d ü n yad a en ço k istedigim şey b u rad an k açm ak , el-
b ette bu m ü m k ü n degil. Ö yleyse, bu tu h af yaşam i sü rd ü rm e k ve
sizin bedel olarak ileri sü rd ü g ü n ü z şeyi, b ana biraz fazla g ö rü n -
se de h esaba katıp, bu yaşam ı sü rd ü rm e k için ö d e m e k z o ru n d a -
yım .
H er ne olu rsa o lsu n , sizi hayal kırıklıgına u grattıgım için b e-
ni affediniz ve içtenligim e inanınız.

Tiyatro üstüne.
T iy atron u n “yasaları". E ylem . Y aşam . B üyük yap ıtlardaki ey-
lem ve yaşam . T iyatro kişilerdir, son sınırına gö tü rü lm ü ş k aıak -
terleıd ir. D u ıu m , karakterlerle eşd egerd e olm alıdır. D ü şün ce,
sahneye koym a ve y o ru m hataları, bu gerçegi b ilm em ek ten ileri

gelir. Biçem ve tiyatro kuralı arasındaki baglantılar. Büyük tiyat-


roya d ogru .

Rom an. Kendini cesu r san an b ir k orkak. Bir vesilc tersini


fark eim esine yetiyor — ve yaşam degiştirm esi gerekiyor.
7 4
Albert Cam us =---------------------------------------------------------------

a.g. Ahlaki d ü rtü ye karşı savaşm aya karar veriyor. C.üçlü iç-
gü d ü lerin d en gönüllü olarak v azgeçiyor.

N em esis.' Aşkın ö ld ü rd ü g ü de o lu r, heııı de kendinden başka


h içb ır geıek çe olm aksızın. Birini sevm en in başkalarını ö ld ü r-
m ek oldugu bir sınır bile vard ır. Bir bakım a aşk, kişisel ve m u t-
lak su çlu lu k olm ad an olm az. A m a, bu su çlu lu k yalnızdır. Aklın
tam klıgından yok su n , agır b ir yü ktür. lnsan seviyorsa, yalm zca
k arar verm esi ve g erçek aşkın p ek ço k so n u cu n a yapayalnız kar-
şıhk verm esi gerekir. Bu serü ven dolu yalnızhgı, insan isıeksiz
bir kalbe ve ahlaka yegler. Insan k end in d en k ork ar ve kendisi
için k ork ar. D u ru m u n u red d ed erek , kendini esiıgem ek ister.
Başlıca kaygısı, su çlu lu g u n u n agtrhgm ı biraz d in d irecek bir ge-
rek çe aram ak tır. M adem ki su çlu olm ak gerek iyor, en azından,
yalnız kalm asın. Militan.

A şkta, olanla yetinm eli.

*■

R om an. Enerji tem ası.

Pasiphae, iffetli oldugu için , bogayı istiyor Boga, yinelenen


ve Ozenle çahşılan bu hareket dizisini, bu çıghkları. bu soluk so-
luga şehveti, im kanstz bir birleşm eyi tam am lam ak için yıllar bo-
yu n ca aıd ın a düşülen zevkleı i degil, şim şek gıbı çak an , Oz zev-
ki ıcm sil ediyor. Boga, bir ta n n gibi hızlı ve yakıcı. — l’asiphat\
(girdigin de): Ey salhk!
S a c ın a v r b a ş k a ld ın d ö n e ıu in d e n so ııra C a ın u s . ö lc ü laııncaM > k u s u ılrıiıı laneti
\ c i n r s i s scA'lenm e ad a n ın ıs bır d o n r n ıd r n soz e d n o r d u
Deftcrler (M an 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )

Şehitler, u n u t u l m u ş ya da k u lla n ılm ış o lm a y ı s e ç m e k z o r u n -

da.

S ık ıy ö n e tim ’e ek len ecek . ln tih ar Bakanlıgı. “Bu yal olanaksız.


Liste d old u . G elecek yıl için b ir kagıt d o ld u ru n u z."

D urm aksızın, tek başına ilerlem eye k arar v eren , karşı k o n u -


lam az, k örü k ö rü n e izlenm esi g erek en ve ansızın, ilkin şehvet
çılgınlığı, so n ra tu tk u yıllan m n ard ın d an , red d ed en ve su san —
alışkanlık içind e gelişen, yenilige can atan , an cak , on u tam ola-
rak d o yu rm aya razı olu n an an da bağım sızlıgından v azgeçen , tu-
haf, yab an cı, yalnız cinsellik. Bir p arça titizlik gösteren hangi in -
san , bu zorbalıga içtenlikle b o y u n egebilir? lffet, ey özgü rlü k !

O n u r p am u k ipligine baglıdır. K orunabilm esi genellikle şans


eseridir.

M eslegim ve yeten egim hakk ın d a d uyd u gu m k ork u . Sadık


olm ak, u çu ru m d u r, sad akatsiz o lm ak , hiçliktir.

C ü retk ar bir kravat.

R o m a n . I l a s t a a n n e , a m e liy a t o d a s ı n a g i t m e d e n ö n c e , ta k nıa

dişlerini çık ard ıg ı z a m a n , iki oğ ul ark aların ı d ö n d ü l e r . G>nlar,


Albert Cam us
7 6 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

an n eleıin in , tak m a diş kullandıgtnı itiraf etm ek ten h er zam an

utandıgını hiliyorlardı.

Y aşam ım a, bu yaratım çab asın d an başka bir g erek çe b ulam a-


dım . G eııye kalanın nered eyse h epsini, b oşa h arcad ım . Ve eger
bu yaratım çabası beni kanıtlam azsa, yaşam ım bagışlanm ayı hak

etm eyecek.

tnsan kendısine, b ed en — güzellik — sayesinde katlanıyor.


Ama b eden yaşlam yor. Güzellik b o zuldu gu n da, ortada yalnız ruh
hälleri kalıyor — ve on lar, h içb ir aracı olm aksızın, çatışıyorlar.

Kaskatı acı çek en in san lar v ar ve bir de esn ek çe acı çek en in-
san lar: C am b azlar, acm ın gedikli u stalan .

Iki yaygın yanlış: V aroluş m u ru h un ö n ü n d e gider, ru h m u


varolu şu n ö n ü n d ed ir? Ikisi de ilerler ve aynı adım la yltkselirler.

G reen ’in m ek tu b u. B ana, içim d eki insana hayran o lu n du gu


söylen d igin d e, h er d efasm d a, yaşam ım b o y u n ca yalan söyledi-
gim d uygu su n a kapılıyorum .

Nemesis hakkında. Paris, 9 T em m u z 5.3.


Sayın bayıhı, n a zik m e k t u b u n u z a yaniL v e r m e k için b ek le-

ditn. A m a , b u s o n h aftalar b e n i m içın ru z g a r gibi geçıi. t A ’sa, ya-


Defıerler (M arı 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
77

kınlıgınız ve bu yakınhgınızı bana açık lam a tarzınız karşısında


d uygu lan m an ın ötesinde bir şeyler hissettim . $iirlerinizin puslu
ışıltısm ı, bu ışıltım n “lim an ve g ü n eş” yanını sevm iştim . Ve üs-
telik, sizin olu ru n u zu alm aktan da m u tlu y u m .
Aşktaki ö lçü sü zlü k azizlere ö zg ü d ü r, g e rçe k te n istenen tek
şeydir. T o p lu m lar, n efrette ürettik leri ölçü sü zlü g ü n dışında bir
ölçü sü zlü gü asla ü retem ed iler. Bu n ed en le, on lara u zlaşm az bir
ö lçü salık verm ek gerek. Ö lçü sü zlü k , çılgınlık, u çu ru m , bun lar
bazıları için , belli ed ilm em esi, ya da olsa olsa, yalnızca zihinde
yaratılm ası g erek en , gizler ve tehlikelerdir.
Işte bu neden le şiir so n su z besin d ir. G izlerin gözetim ini on a
em an et etm ek gerek ir. H erk ese ait olan bir dilde yazan bize ge-

lince, iki bilgelik old u ğ u n u bilm ek ve b azen , en yüksek d ü zey -


deki b ilgeliklerden birini b ilm ezd en geliyorm u ş gibi y ap m ak zo -
ru n dayız. lyi dileklerim i ve içten selam lan m ı kabul ediniz.

(K en d im i zorlasam bile b ecerem ed ig im ) yalanı hep red d et-


m işsem , b u , yalnızlıgı h iç kabul ed em eyişim d end ir. A m a şim di,
yalm zhgı d a kabul etm ek gerek iyor.

Sevilen b irinin u zu n sü ren bir h astalıktan so n ra ölm esi gibi.


Z aten, b ek lem ek ten b aşk a bir şey yap m ad ık , sanki sürekli ola-
rak , uzun bir sü re d övü ld ü k ve b o z g u n ansızın geldi.

Bazı in san lara g ö re, basit bir so k ak kavgasında d övüşm ek


için , ateş h attın a çık m ak tan daha Fazla cesaret gerekli. F:n zoru ,
bir in san a el kald ırm ak ve özellikle de başka bir insanın fiziki
düşm anlıgını h issetm ek.
Albcrt C'amus
78

V. “Benim için anlam ifade ed en il<i d eger: Şefkat ve m u ılu-

lu k .”

Bir k arab orsacı ya da gözü d oym az b ir iş ad am ın a kutsal affı


in d irm ek — işte b ü yü k başarı. Bir su çlu ya in d iım ek , kolay.

Van G ogh, M illet’ye, T o lsto y ’a, Sully P ru d h o m m e ’a hayrandı.

T olstoy, gen çk en , S t-P etersb u rg ’a “m u tlu lu k aram aya gidi-


y o r”. S on u ç: K u m ar, çin g en eler, b o rçlar, vs. “Bir b udala gibi ya-
şıy o ru m .” (T olstoy T o lsto y ’u an latıyor, m ek tu p lar — 1 8 7 9 .)
T olstoy’un erk ek kardeşi: “O n d a, büyü k bir y azar olm ak için
gerekli olan k usu rlar ek sik ti.” (T u rg en y ev ’e gö re).
a.g. M ektuplar. 3 M ayıs 5 9 : “Kime iyilik y ap tyoru m ? Kim i se-
viyoru m ? Kim seyi. Benligim de ne gözyaşı ne k ed er v ar, am a so -
guk b ir p işm an lık ...”
a.g. 17 Ekim 6 0 , erk ek k ardeşinin ölü m ü n d en so n ra: “O tuz
iki yıllık d eneyim le, d u n tm u m u z u n aslında pek kötü olduğunu
ö g ren d im ... lnsan, gelişim inin en üsı düzeyine gelince, ap açık
bir b içim d e, h er şeyin yalnızca yalan, saçm alık o ld u gu n u fark
ed iyor, am a yine de, dünyadaki h er şey k o rk u n ç old u gu için
gerçegi daha çok se v iy o r...”
a g. 6 1 . T olstoy, kendisine özürlerini bildiren T urgenyev’ı
düelloya davel ediyor.
a g. 6 2 . T olstoy ’un evinde aram a: Bir albay, on u n m ahrem
gunlııgünü okuyoı . T ., Im p arato rlu k erk än ın a yakm kontes Ale-
________________ Dclterler (Mart J9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________

x a n d ra T olstoy'a yazıyor: “Benim için ve d o stu n u z için m u tlu bir


şey old u , orad a d egildim , çü n k ü on u ö ld ü reb ilird im ," O n u ya-
tıştırm ak için A lexand ra’nın yazdıgt yanıt: “M eıh am et ediniz.
Aslında h içb ir şey, haksız yere k ötü m u am ele g ö rm ü ş ve su çsu z -
lugunu şiddetle hisseden bir insandan d aha acım asız o la m a z .”
6 2 . Sophie Bers ile tanışm a: “Sevilebilecegine asla in anm adı-
gım k ad ar seviy oru m . E ger bu böyle d evam ed erse kendim i öl-
d ü re ce ğ im ...”
6 5 . “K arım t sevdiginiz için m u tlu y u m . E lb ette ben on u ro -
m an ım d an d aha az seviy o ru m , bildiginiz gibi, ne de olsa o be-
nim k arım .”
Bk. sy. 2 8 5 . Savaş ve B a n ş ‘ta A n d re B o lk h o n sk y ’nin d oguşu .
6 5 . Sevm edigi T u rgen y ev ’in bir öyk üsü h akk ın d a: “Kişisel ve
öznel yan an cak yaşam ve tutkuyla doluysa iyidir, oysa b u ıad a
ö znellik, yaşam ı d u y u m sam ad an acıyla d o lu ” (R ilke’ye, Kaf-
ka’ya, vs. u ygulanabilir).
6 5 . Siyasaya karşı — sürekli — ve in atçı ilgisizliği. “P olon ya-
lılaıa kim in zulm ettigini u m u rsa m ıy o ru m .”
5 0 yaşında hälä gazeteleri o k u m am ak gerektigini ileıi sü rü -
yor. (sy. 4 0 5 ) .
“Yaz b o y u n ca... gitgide ölü m ü d ü şlü yo ru m ve hep taze bir
arzu y la.”
6 9 . S h o p en h au er’i hayranltkla keşfediyor.
7 0 . U yu yam ıyor.
7 1 . Bir d ostu n ölü m u O na ü zü lm ü y o r, “d aha ziyade onu
kıskanıyor".
7 2 . S ırak h ov’a. “G azetecilerin sapkın çalışm asına yüz çeviri-
niz."
Bk. ı 2 0 . Puşkin’in tloruk noktada olduğu grafikte. T olstoy
kenclıni clüşiışe yerleşıiriyor.
Albert Catnus
80 :-----------------------------------------------------------------------------------

7 2 . “Sıkıntı, ziyaretim e ço k en d er geliyor, am a ben on u ne-


şeyle k arşılıyorum . Sıktntı hep büyü k bir entelektüel enerjinin
gelişinin m ü jd ecisid ir.”
7 3 . Bir d osta: “M osk ova’da oturm ayınız. lki tehlike var: Ga-
zetecilik ve so h b et.”
Bk. sy. 3 6 6 . Ç öl ve ilkel yaşam h akkında
7 6 . Y aşam ını o n a saygı d u y m ad an tam am lam ak , acı vericidir.
7 7 . “D in o lm ad an y aşan am az, oysa biz in an am ıy o ru z.”
7 8 . T an rı’ya, h er g ü n on a “çalışırken h u z u r” versin diye dua
ed iyor. H eyhat!
Bk. sy. 3 9 6 . Ilerlem eye karşı.

O n la n n yegledigi şey, onları m elank olik ve içli kılan , o n la n


duygu sallaştıran şey, n efrettir. Ö yleyse, h er yapıtın içerdigi nef-
ret ve sevgi m iktarı ölçü lecek — v e o zam an , d ö n em in ü z ü n tü -
sü h issed ilecek .

L op e d e V eğa, beş ya da altı kez dul kaldı. B ugün, insanlar


daha az ö lü yo r. B un u n so n u cu n d a , insan kendisinde bir aşk ye-
nilem e g ü cü b ü lu n d ırm ak tan sa tam tersine *bunu sö n d ü rm eli,
yerine b aşka bir g ü cü , so n su z u yu m g ü cü n ü koym alıdır.

G örev kaygısının azalm ası, hakların giderek azalm ası d em ek -


tir. Y aln ızca hakları k o n u su n d a titiz d avran anın görev g ü cü var-
dır.

N ih iliz m . Zavallı t e m b e l eşitlik yan lıları, k a v g a c ıla r. H e r şeyi


Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )1 81

red d etm ek için , her şeyi d ü şü n e n le r, hiçbir şey h isselm ed en ve


kendilerini b aşkalarına teslim e d e ıe k — parti ya da şef — için
koku alanlar.

O nların tü m çabası, insanın cesaretin i kırm ak. Ö rnegin ede-


biyatta, onların en degişm ez u graşı, y azan yazm ak tan alıkoym ak.
Bk. D.M . Bir yayınevinde görülebildigi biçim iyle yazar nefreti.

E rd e m , tiksinti verici d egildir. A m a, erd em ü stü n e söylevler


tiksinti v ericid ir. D ünyadakı h içb ir agız bu söylevleri d illendir-
m em elid ir, hele benim k i, b u söylevleri ötekiler k ad ar bile agzı-
na alm am alıd ır. A m a yine d e, biri, benim n am u slu lu g u m h ak -
k ın da k on u şm aya k alk ışın ca, h er defasında (R oy ’u n açtk la m a sı)1
benligim in derin lerin dek i biri titrem ed en ed em iyor.

Başlık: Sanatın nefreti.

Sanatçı ve d ön em i. T o lsto y ’u n san atçı hakk ın d a yazdıgı h ari-


ka sayfa o k u n acak (N e y ap m ak zoru n d ay ız? 3 7 8 - 9 ve R R 2 sy.
1 1 3 ) ... “sa n a tçı... ru h u n a yerleştirdigi şeyi d ü şü n m em ek ten ve

açık lam am ak tan m u tlu olan kişidir, a m a b un u yap m ad an d u ra-


m a z ...”
Bunun karşısında: “G ü n ü m ü zü n to p lu m u n u n duyguları ü ç
şeye in dirgenm iş: Kibir, şeh vet, ve yaşam bıkkınlıgı.”
D uydugu vicdan azabı hakk ın d a ço k güzel m ek tu p lar (R.R.
Sy. 189- 190).
n j ı ı l c s Roy.
21 Roıııaiıı R ollaııd.
Albert C'.amus
82

Don G iovanni. T ü m san aılan n dorugtı. İnsan Don Cıiovan-


ni yi din leyin ce, b ittiğinde, dünya ve varlıklar tu ıu yapnıış olur.

Y ogun . Bilenm iş — T ek-bir şey istiyoru m , istegim in ölçü sü z


old u gun u bilerek, b u n u alçak gön üllü kle istiy o ıu m : lstegim dik-

kaıle ok u n m ak .

jjt

Ç o cu k kalbine aşırı güven verildiginde, on u n yetişkin yaşan-


tısı insanlardan bu güveni istem ekle g eçecek — oysa insanlar,
tehlike ve özgü rlü k n ed en i o lm aktan başka b ir şey değildir.

R om an . K ıskançlık. “Hayal g ü cü m ü n yitip giım em esi için


ç o k dikkat ed iy o rd u m . D izginlerini elim de tu tu y o rd u m .”
“A ldatan kişi, aldattıgı erkegin ya da k adının karşısınd a su ç-

lu d u ru m u n d a. A m a, yargı yok. Ya da daha d o g ru su yarg t, kat-


lanılm az b ir b içim d e, so n su za dek su çlu k a lm a k .”

Fau st. E n d y m io n '. K ralın ölü m ü . Ayin — P a n d o ra ' ve altın

çağın son u .

F e rr e ro '. “N ihayet, uzun yıllardan so n ra, yaşam ag acın d an ,


bır kez çiçek a ça n , o n ad ir, o tadına d oyulm az m eyve k o p aııla-
P } :riust v c F jıd y n ıio a . s o n s u z g e n ç lik n ıiıin iıı ı n ıg c lm d ır .
2) l.'E t c en Aigct (N o ccsJ C e z c ıy ir k tn tin d e Ynu (OügııııJ'dc dt-: "Içi iıısan lıgm k o ıü lü k lc rı\ -
lr kaj'iıayaıı P a n d o r a n ın k u tu s u n d a n . Y u ııa n lıla r u n ıu d ıı lü n ı k o tü lü k lc rın r n k o rk ıın -
c u y m u ş gibi. b u iü n k ö tü lü k le rd e n so ııra ç ık a rm la r r u m lr s i o k u n a b ılir
(ju g lie lıııo F c r r c r o ( 1 8 7 1 - 1 9 4 3 ) , Lcs D i T i .v R rvolu/ıcn /i'rtiıcnisrs [ 7 8 0 - 1 7 9 6 (Iki I raıı-
sı_ IV v rin u I 7 8 0 . 1 7 9 6 ) ( [ .a B a c o n n ic rc . İ 9 > l ı
________________ Delteı ler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )________________

cak : V icdan azabına k ap tlm ad an d u yu lan h u z u r.”

F ra n sa ’d a, yeten ek , hep k a rşıt olarak ortaya çıkıyor.

C o lo m b ’d an b eri, u zam ve niceligi k apsayan yatay u ygarlık ,


niteligi kapsayan d ü şey uygarlıgın yerini ah yor. C o lo m b A kde-
niz uygarlıgını ö ld ü rü yor.

F e rre ro . M akina d ün yasın ın çelişkisi: Yapım hızıyla, b ollu k


y aratıyo r, am a gelişm ek için kıthğa gerek sin im i var.

Ö n celikle, dogal.

F e rre ro . Bizim ki gibi, h ep n esnelerin niceligini artırıp , n iteli-


gini azaltm aya yön elen bir uygarlık, k o rk u n ç ve ilkel bir sefahat
älem iyle so n a erer. Bu, d o g ru d u r. Bizim ilerici insan larım ızın sö -
zü n ü ettigi, tarih in so n u , sefahat älem in d en başka bir şey degil-
dir.

Hegel. Ö lçü , nitelik ve niceligin bileşim idir.

G elenek yok sa, san atçı kendi kuralını yaı attıgı yanılsam asına
kapılır. T ann laşır.
84 Albert Cam us
---------------------------------------------

A n taios, b ugü n k ü F a s’ın Atlas O k y an u s’u kıytsındaki Spartel

b u rn u n u n etegine göm ü lü r.

F e rre ro . H erkül k aptlan n dak i Atlas O k yan u su , d a r görüşlü


insani d ü şü n ceye akan ve o rad a geçici bir biçim alan so n su z g ü -

zelliktir.

F errero . S anatçıya haykıran so n su z ses: “Sanat yapıtları yarat,


am a estetik yap m a; yeni d o g ru la n keşfet, am a bilgi k u ram ı y ap -
m a; eylem yap , am a tarihin yanılıp yanılm adıgıyla ilgilen m e.”
a.g. “Ö grettigin ilkelere in an , a m a öd ü n v erm e. A m a ilke g eçer-
siz o lu rsa, kabul et. O , yaln ızca b ir an evrensel gerçek lik olm uş
o lacak .”
Bk. sy. 3 5 4 : T o p lu m ’u n g ü cü n ü n sın ırlan vard ır. T op lu m bu
g ü cü n sım rlan n ı, b ir n o k tad a yogu n laşan tek s o n u ç, d estanın
disiplini, trajedi ve Y u n an h eykeli, Platon ve A risto’n u n ahlak ve
estetigi, R om a H u k u k u , O rta Ç a g Italyan sanatı ve genel olarak
R om a san atı, Galilee, P ascal, R acine, M oliere ile elde e tti...
S onra A m erik a’n m keşfi, F ran sız D evrim i, m ak in a, üretim

Çaği-
A m a so n u ç olarak b u, yerk ü re ü stü n d e dolaşan ve yaşayan
u çsu z b u cak sız ve aç biilaç kalabahgı beslem ek için gerekliydi

(in san soyu n u n XIII. yüzyıldan itibaren aru ş göstergesi in celen e-


ce k ). Belki b u n u , kısırlıkla ödeyebilirız.
Bu b üyü k D evrim ’i y ap m a yürekliligini ve dehasını gösteren
F ran sa aynı zam an d a da, kaygı d uyd u gu için , üretim çılgınlıgı-
na en az b oyu n egen ülkedir.

*
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
85

F e rrero . “S ın ırlan d ııan irade eylem i, er g eç p atlay acak ."

Bazı in san larla, g erçek ilişkiler k u ru y o ru z. Ö tek ilerle, sah te


ilişkiler. Bunların ille de kısa süreli olm ası gerek m iyor.

R om an. “Senin y an ın d a y ap acak h içb ir şeyim yok. Seni yete-


rin ce sevm ed im ve san a so n açık lam alarım ı y ap ab ilm em için sen
de beni y eterin ce sevm ed in . T ek b aşım a ü stesin d en g elm em ve
yalnız ölm em gerek . Yıllar b o y u n ca benim h atalarım la u g raşm a-
m an ı, b en i old u gu m gibi kabul etm eni b ek led im . Sen b u n u y ap -
m adın. Ben d e h a talan m d a n v azg eçm ed im , su çlu d u ru m d a kal-
dım ve b u gü n bu hatalarla yalnız k alarak , k endim i d ü zeltm ek
zo ru n d ayım . Beni b ırak.
Sonra d a, san a yap tıgım k ö tü lü k ten ö tü rü b en i affet. Ve eger
*
yap abilirsen, b eni tü m kalbinle affet. E n ç o k b u n a gereksinim
d u y u y o ru m , yrllar b o y u n ca yaşam am a engel olan b u n u n eksik-
Iigiydi. E g er kalbin b ana d uy d u g u n aşkı an ım sam azsa, y aşam d a
b ulam ad ıgım esenligi ölü m d e b u lab ilirim .”

T ocqu eville (D e la dem ocratie en A m erique) (A m erik a’da d e-


m ok rasi ü stü n e): “Z am an ım ızın egem en leri, insanlarla y alm zca

büyük şeyler y ap m ak istiyorlar denilebilir. O nların, büyü k in-


sanlar y aratm ak için biraz daha d ü şü n m eleıin i isterd im .”
“R usya, d ün yad ak i zorbahgın tem el taşıdır (C orrespondance)
(M e k tu p la r).'”
N a p o l e o n , d e v r i m i n piçini d o g r u r u r : Z o rb a lık . T . ’ye g ö r e ,

z o r b a lıg ın d o g a l freni, a ris to k ra s id ir .


I ) a /.-v ıs d e T o c q u tv ille ile PıV nv-Pdiı/ R o y e r - C o lla ıd 'm mı'/ilıı|i/mı A l c v ı s ./. lo , q u e v ille ile
J e a n / ı:,q tıe s A m p e r e ’in m eklııpları (G a lliıııa rd . 1 0 5 1 1
Albert Cam us
86

"K öleligin tad ın d an , bir tü r erd em çeşnisi yaratır gıbi g ö rü -


n en ” bu d ü şü n ü rler. Bu, S artre’a ve ilericilere ço k uygun.
“Buradakilerin ö zg ü r kalm ak için neyi eksik? Neyi? Varlık
gösterm e h azzı.”

a.g. T ocqu eville. Eski Rejim ve Fran sız D evrim i. Cilt 1.


Genel görü ş: D evrim in aracını krallık yarattı: Aristokrası ve
taşradaki özgürlükleri yıkarak kurulan m erkeziyetçilik.
“S oylular sm ıfının, y asalan n egem enligi altında ezilm esi yeri-
ne, yıkılm ası ve k ö k ü n ü n k u ru tu lm asın d an her zam an pişm an -
lık d u y m ak g erek ecek tir. Böyle d av ran arak , özgürlüge asla iyi-

leşm ey ecek b ir yara açıld ı.”


“Ö zgü r olm ayan d em o k ratik to p lu m lar; özel n iteliklere, iyi
aile b ab aların a, n am u slu tü cca rla ra , saygıdeger to p rak sahipleri-
ne sah ip b u rju va kesim inin yarattıgı agırlıgın g ü cü yle, zengin,
gelişm iş, h o ş, h atta göz k am aştırıcı olab ilirler... am a b en zer to p -
lum lardaki ön em li yu rttaşlar ve özellikle de halk kitlesi h akk ın -
da b öyle b ir şey söylem eye ce sa re t ettigim asla g ö rü lm ey ecek tir,
ve, bu top lu m lard a eşitlik ve zorbalık birbiriyle ilişki içind e ol-
d u k ça, gönül ve fikir birligi düzeyinin d üşm eye asla son v erm e-
yecegini söylem ekten de ü rk m ü y o ru m .”
a.g. Ilericilerim iz için. “Biz, T a n n ’ya saygısızlık yap arak , siya-
sal g ü cü n en k ü çü k görevlilerinin karşısında kölelikten k urtu la-
cagınt san an insanlar g ö rd ü k , ve o n lar, D evrim ögretilerinin en
ö zg ü r, en soylu, en g u ıu r verici olanlarını terk ettik çe, inancını
yitirm iş, devrim in ru h u n a sadık kalarak, birbirlerini p o h p o h lu -
y o rlard ı.”
a.g. “Ö zgü rlü k seviliyorm u ş gibi g ö rü n ü y o rd u ; yaln ızca efen-
did en nefret edildiği an laşılıy o r.”
________________ Dclterier (M art 1Q51 / Aralık 1 9 5 9 )________________

Bk. sy. 2 3 3 . T o p rak m ülkiyeıinin son çö z ü m le m e d e D evlere


ait oldugu g örü şü n ü içeren , m o d ern sosyalizm in ana l’ikri, lcr-
m an lan n d a XIV. Louis tarafın d an dile getırilm işti
Bk. sy. 2 4 4 . 8 9 ’d a F ran sızlar, ö zgü rlü k içinde eşit olarak ya-
şayabileceklerine inandıkları için, kendileriyle pek ö v ü n ü y o rlar.
A rdınd an ...

Bk. sy. 2 4 3 , F ran sa’n ın p ortresi.


Paris soylu larım n D efterk r'i ve a y n ca , o n lar Bastille’in ytkıl-
m asını istiyorlar.

C h o p in (d o ğ u m u 1 8 1 0 ) . M ü kem m el ak tör. ln an ct nedeniyle


O p era’yı kabul etm iyor. T allb erg’i, bir n o k tü rn ü h er zam an y ap -
tıgı gibi b ozarak çaldtgt için k u tlu yor. “Peki, bu k im in ?” Dähi ve
c ö m e rt. A m a, ed itörleriyle ilişkilerinde acım asız.V ald em o sa’da,
sislerin içind e yolu n u şaşıran m artılar, m anastırın tünr cam ları-
na çarp ıp d u ıu yo rlar.

9jc

T olsıo y, ölm ek ü zerey k en , havaya yaztyordu .

M o n th erlan t’a göre, b ü tü n gerçek yaratıcılar, d ostsu z bir ya-


şam düşler.

Akh dengesi b ozu k su çlu ların tedavi edildigi B ro ad m o o r has-


tah an esin d e, boş bir aspirin kuıusu nedeniyle kanlt kavgalar.

I iyainv g örü şü (yine B ro a d m o o r’d a); Kötü, sah n ey c gtrdığı


Alberı Cam us
88

zam an , bir p an k artta: “Y u h alayın .” K ah ram an giıdiği zam an :


“A lkışlayın.”

“Aynı egilim in, aynı niteliklerin ve aynı m izacın h oş u y u -


m uyla birbirine baglanm ış ü ç kişinin birligi, Çinlilerin bakış a çı-
sına göre, yeryü zü nd ek i so n su z m u tlu lu gu n d o ru ğ u n u o lu ştu -
ru r.. .” Abel R em usat.

a.g. “A d alan n b ü tü n lü g ü ” Iki k adın gerek. Ç ü n k ü ad am ın ü ç,


kadının d ö rt ru h u var. Bu ü çg e n , b u k aren in ü zerin d e d engesiz
d u ru y o r. A m a iki karenin ü stü n d e, bitm iş ve saglam bir piram it
olu ştu ru r.

Bitip tü k en m ey en y azın başladtgı El K an tara’d a, kış b itiyor.


K ara ve p em b e dag. F ro m e n tin böyle söylü yor.
Yine F ro m en tin : K ü çü k d ü şü n en ler, san atta ayn ntıyı yegler.
“G ü n ü n s o n ışıgına d ek , Sahra ışık için d e yaşar. G ece b u ray a
b ir y o k oluş gibi gelir."
D au m as’m n “B üyü k ç ö l”ü o k u n acak .

Y azılan h er şey y aşan am az. A m a, in san b u n u yap m ayı d e n e -


yebilir.

Kaliayev, kışa özgü aşk d em ek tir. V icto ria, gü neşe özg ü aşk -
tır.'

1 ) K a lia y e v . L'H om m e R iv o lle (B a şk a ld ııon lnsan)'da ö v ü le ıı v c Ju sles (D o ğ ıv la r)’ıa b a ş


k a h r a ıu a m o la u , 1 9 0 5 ’in R üs d e v r ın ıc is i. V ic to r ia , L V tn l de Sıege (.Sıhıvıiııerin O ’iü k a h r a -
ıu a ııı.
Defterler (Mart 1 9 51 / Aralık 1 9 5 9 )
89

Aziz Jean . “T a n n ’yı sevdigini söyleyip, kardeşini sevm eyen


kişi, bir yalan cıd ır; zira, gö rd ü g ü kardeşini sev m iy o rsa, g ö rm e-
digi T an rı’yı sevdigini nasıl söyleyebilir?’’ Bu g ö rü ş, “Ben T a n rı’yı
sevm iy orsam , b u n u n n ed en i, insanları sev m em em d ir, gerçek ten
de onları niye sevm ek gerek ?” diyen kafası karışıkla ilişkilendi-
rilecek. a.g. Jean . "G elm esey d im , ve on lara bir şeyler sö y lem e-
seyd im , h içb ir gü n ah lan o lm ay acak tı; am a şim di, h içb ir özü rle-

ri y o k .”

B aşkalann ı d ü şü n m e ü lk ü sü , arzu gibi, bir egilim dir.

T o lsto y : “Y aln ızca, yaşam sarh o şu y k en yaşan abilir.” ltiraf


(7 9 ) .
Aynı d ö n em d e: “B en yaşam d elisiyim ... B u, yaz d em ek tir, ta-
d ına d oyu lm az y a z ...”

Guilloux. S ain t-B rieu c’teki işgalin b aşlan gıcın d a, k en t sogu k


v e yagm u rlu , m agazalar b o m b o ş. Sabah, in cecik y ag m u rd a ve ıs-
sız so k ak lard a y ü rü y o r. Boş m ey d an d an , yagm u rla parlayan bir
yag m u rlu k giym iş, b ir A lm an g eçiy o r. Basık gö k y ü zü n ü n altın-
d a, b u sab ah saatinin k o rk u n ç h ü zn ü n d e, tan rıtan ım az o ld u gu -
nu açık lam tş G. kiliseye giriyor ve d u a ed iyor (san ırım M eryem ’e
y ak arıyor). Ve çık ıyor. Bu vazgeçiş ya da korkaklık anını (n e di-
yecegini b ilm iyor) yazm ayı h e r d eneyişinde, o b unu yap am ad ı
ya da b u n a cesaret ed em ed i.

Roger M artin du G ard ve an nesin in ölüm u A nnesinden kan-


Albcrt C am us-
90

ser olduğu gizleniyor. Ilaçların etiketleri degiştirilivor, vs. Am a

an nesin in ö lü m ü n d en so n ra, kendisine kallanam ayacagtnı sö y -


ledigi b u k ork u n ç can çek işm en in anısı, M. du G .’nın peşini b ı-
rak m ıyor. T ek u m u t, kendini öld ü rm ek olabilirdi. A m a, b un u
y ap acak cesareti b ulabilecek mi? D eniyor, bir tab an cayla b irço k
“d en em e” yapıyor, am a son anda (tetige b asark en ), cesareti ol-
m adıgını hissediyor. O zam an iç sıkıntısı artıyor, belli bir “bi-
ç im ” buiana d ek, kendini köşeye sıkışm ış h issediyor. Bir taksiye
bin iyor, tabancayı kafasına daytyor. “Ü çü n cü sokak lam basına
geldigim de, tetige b asa ca g ım .” Ü çü n cü sokak lam bast ve b uldu -
gu b u b içim le, tetige basacagını hissediyor. O a n d an itib aıen , u ç -
suz b u cak sız özgü rlü k duygusu.

Yine de b an a, canı h içb ir şey istem edigi için , yaşam ak bile is-
tem edigi için acı çektigini söyledi (m ek tu b u n a b ak ). Bu, G ide’in
sö z ettigi isteksizlik. N ice ’te ansızın bir u m u t. Bir lo k an tan ın k a-
p ısındaki “B ouillab aisse'” yazısını g ö rü y o r ve bouillabesse yem ek
istiyor. Bu, aylardan beri hissettigi ilk istek. lçeri giriyor, neşeyle

yiyor. O n d an b eri, h içb ir şeyi yok. Bana, b eklem e salo n u n d an


y azıy o r.
T anıdıgım insanların en insancılı, yani şefkate en fazla layık
olanı.

Stendhal. “Ben n edir? Bu k onuda h içb ir şey b ilm iyoru m . Bir


gün bu y eryü zü n d e gözlerim i a çtım , kendim i b ed en im e, bir ka-
ıak teıe, bir yazgıya baglanm tş b u ld u m . Bunları boş yere degiş-
tirm ek isteyeıek oyalan acak ve bu sıı ada yaşam ayı u n u tacak m ı-
yım ? A ldatm aca! Sahip old u g u m özelliklerin kusurlarına btnaın
egiyoru m . O n yıl, iyi niyetle b ütün sovlulara verip veriştirdikten

I ) A k d c m z b a lık la n y la y a p ıla tı. s a fr a tıla ta tia ın .lııılıııı> . l\Hİıarailı b a lık v a h n is ı u n )


________________ Defterler (Mart 1951 /A ra lık 1 9 5 9 )
91

so n ra, ari'stokratik egilim im e b oyu n e g iy o ıu m .”

C o m m ed ia d ell’a rte ’deki Filozoflar doğaçlam ası. 1

“M o d ern ” bir başlık: Sanatın nefreti.

D ogal olarak, yazılacak. D oğal o larak , yayın lan acak ve dogal


o larak , b ü tü n bun ların bedeli ö d en ecek .

Ü retici için tü cca r neyse, yaratıcı için eleştiri o d u r. T icaret ça -


gında ü retici ile h alk arasındaki y o ru m cu la rın , aracıların b o g u -
cu artışı böyle o rtaya çık ar. Ö yleyse b u , g ü n ü m ü zd e yaratıcılar-
dan yo k su n old u gu m u z an lam ın a gelm ez, b u , ço k lezzetli ve ya-
kalan am ayan balıgı, yü zd ü g ü b ulanık su lard a bogan ç o k fazla
y o ru m cu var an lam ın a gelir.

R o m an . W eisb erg ’in n otların a b a k / Sorgu sırasında Ç ekistler


o n u n b aşın a, gam alı h açlarla sü slen m iş altın yaldızlı kağıttan bir
taç, gögsü n e b üyü k b ir gam alı h a ç takıyörlar, so n ıa on u d ö v ü -

yörlar.
a.g . Kendi bakış açısını an latan , anarşist yaşlı terzi. Yargıç
on u aşagıh yor: “Y u rttaş yargıç, b an a h akaret ed iy o rsu n u z, artık
so ru laıın ıza yanıt v erm e y e ce g im .” Sorgulam a rekoru: otuz bir
giin ve otuz bir gece. T ım arh an e!

1) h lm u fla ı' doğtiflaınası: 1 9 4 6 'd a k ı k ıs a liy a ır o ıı i f l ı ı i


2) A lc x W e is s b e r g . t.'.Areııse ( S u c lıı) . ( r a s q u e l l e )
Albert Cam us
92
*

R om an. I. Bölüm . Babayı aram a ya da tan m m ayan baba. Y o k -


sulluk bitm em iş. “X . taşradaki bir m ezarlık ta, b abasım n , kend i-
sinin o sırada old u ğu yaştan daha g en ç bir yaşta ö ld ü g ü n ü ... b u -
ıaya k onu ld u gu gü nü n ü stü n den 3 5 yıl geçen bu ad am ın , bu
m ezara girdiğinde kendisinin şu anki yaşın d an 2 ya| b ü yü k ol-

du gu n u k eşfettiğin d e... Bu baba hakk ın d a h içb ir şey bilm edigi-


nin farkına vardı ve yitirm iş old u ğu b u babayı b ulm aya karar
v e rd i...1”
Bir taşın m a sırasın da d o g u m .
2. B ölü m . Ç o cu k lu k (ya da b irin ci b ölü m le karışm ış olacak )

Ben kim im ?
3 . B ölü m . Bir insanın egitim i. B eden lerden k urtu lm ayı b e ce -
rem iyor. Ah! Ilk eylem lerin m asu m iyeti! Am a yıllar g e çe r, in san -
lar birbiriyle yak m laşır ve tensel h e r eylem kıskıvrak b ag lar, d e-
gerd en d ü şü rü r, gitgide egem enligi altına alır.
Y argılan m ak istem ez (d o g ru su n u sö y lem ek gerek irse kendisi
p ek az yarg ılar), am a y argılanm adan y aşan am az.
Iki k ah ram an :
1) A ldırm az: Aile o rtam ın d an m a h ru m yetişm iş. Babasız. A n-
ne yalnız. O , başının çaresin e b akıyor. N azik olsa da biraz m ag -
ru r. H ep tek b aşına. Boks ve futbol m açların a gid iyor. Y alm zca

sayı k aydedilen a n lan seviyor. Gerisini u n u tu y o r. Aynı zam an d a


d a, b aşk aların d an , k endisinde b u lu n m ay an şefkati istiyor. Kolay
yalan söylü yor, am a g erçeg e g eçerk en zo ılan ıy o r. Biraz ü rk ü n tü
verici. Aşırıya varacak k ad ar gizem li, çü n k ü yaşam ınm önem li
b ölüm lerini u n u tu y o r, çü n k ü ço k az şey on u ilgilendiriyor —
K usurlarıyla da san atçı.
2 ) Ö teki, duyarlı ve cö m e rt.

I) B k z sy 18
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------9 3

O n lar, so n d a an n en in yan ın da b u lu şu y o r (ikisı de aynı kişi-

d ir).

Ah baba! Sahip olm adığım bu babayı çılgınlar gibi aram ıştım


ve so n u n d a, h ep an n em e ve o n u n sessizligine sahip o ld u gu m u

keşfedebildim .
M o zart’ın G m in ö r Q u in te tte ’inin beş v u ru şu.

A şk ve Paris. C ezayir. “Sevm eyi b ilm iy o rd u k .”


a.g . Yoksul ço cu k lu k . Aşksız yaşam (a m a tatsız değil). A nne
b ir sevgi kaynagı degil. Bu n ed en le, d ün yad a e n u zu n sü ren şey,
sevgiyi ögren m ek .

lki kişi, yaln ızca, b akışarak yakınlaşıyorlar (diyelim ki kasi-


yer ve m ü şteri). Fırsat d o ğ d u g u n d a, ikisi de fırsattan yararlan ı-
y o r. E rk ek ne d iyor? “Z am an ın v a r m t?" Kadın ne d iyor, nasıl ya-
ntt veriyor?
“Bir yere gittim d e rim .”

G elişm e, eşit gerilim li iki k u w e t arasındaki en yüksek d en -

ged ir. Sınırları g ö z ön ü n d e b u lu n d u ru r ve onların y ü ce bir iyili-


ge h izm et etm esini saglar Yani gelişm e, smırsızlıgı varsayan di-
key bir d o gru ltu d a degildir.

Piyes. O n u b ekliyorlar. K am p tan geliyor. Aşk konusundaki


gerçegi sö ylü yo r (çü n k ü o yanılm ıştı: çü n k ü şınıdi insan olm a-
Alberı C'amus
94

m n ne d em ek old u gu n u biliyor.)
Philinte’in ve Philinte'in karısı Ci.’nin ön ü n d e kaı ısLyla kavga.
“Diyelim ki, Ci... ile yatttm . Ü stelik, sen d en ve Philinte’ten de
em in degilim .” — Philinte: “H ayır. G. yenip yu tu lacak bir şey ol-
m ad ığın d an degil. Am a b en gerçegi se v m iy o ıu m , gerçegi istisnai
olarak dile getiriy oru m . Ci’yi ve seni g ö rd ü g ü m z a m a n .... —
“N asıl” — “E vet, b un u biliyord um . Bu an d an itibaren, karınla
benim aram d a h içb ir şey m ü m k ü n o lm ayacak. Ç ün k ü so n u n d a
d ans ed er gibi yer d egiştirilecek, peh! Sen de b en im gibi d ü şü -
n ü yorsu n , degil m i? Yarın akşam bize yem ege gelir m isiniz? G.
size m ayon ezli av etini yap acak. Bu yem ek te k im se eline su d ö -
k em ez.” Sahnenin son u .
Ya senin şefkatin? — Benim şefkatim ne d em ek oluyor? O da
her şey gibi zam an zam an o rtaya çık ar — Ya geri kalan zam an -
da? — Tabii ki yalan sö y lü y o rd u m — Yalam nı yeglerim — El-
bette, sen u yum ayı h ep sevdin — Sen bir can avarsın ! — Y a sen ,
m elegim ?
a.g. D iyelim ki oğlu m bir aptal — Yok ya, d iyor oğul — G ö-
rü yorsu n . Karşı çık ıyorsu n . Bu ap talca bir tepki. Zeki bir insan
bazı yerlerd e aptal sayılm a olasıhgım , dahası aptal olabilecegini
kabul ed er. Ö yleyse oglu m bir aptal (oglu n a b ak ıy o r). Am a yine
de tam anlam ıyla degil. D aha ziyade ap talm ış gibi yap ıyor. O
k urnaz ve aptallıgın b aşarıya götü rd ü ğ ü n ü b iliyor, insan ailede

pişer.
a.g. O gul sosyalleşiyor. “T oplum sal yaşam özel yaşam la ke-
siştigin d e... — A nnen zeki biri mi olacak ? H ayır, a m a ... Arttk
başka bir kadın istenm ez mi? — Kesinlikle — N ed en , seninki
m ü k em m el mi olacak? — Hayır. . — Ne d em ek istedigini anlı-
yoru m . K üçük özel sorunlarım halletm ek için başkalarm ın to p -
lum sal g ü cün d en yararlan m ak istiyorsun. B un d an vazgeç og-
Defterler (Marı 1951 / Araltk 1 9 5 9 )
--------------------------------------------------------------------------------------------- 1------------- 9 5

lum . Başkalannın zavallılıgı, onların özelidir. K ork m a, o n lar bu


k ü çü k işi h allederler. Sen b un u n la ilgilenm e. Ah! sen bununla
ilgilenm e.
a.g . Am a o D om iniqu e’e äşık o lu yor. Ve yeniden yalan söylü -
yor.

Ö zü r dileyen en telek tü el.


“lncil en kötü şeyi yaptı. E v et, lncil o k u y o rd u m , öncelikle
elim in alttnda başka b ir şey olm adığı için, so n ra da lsa ıle benim
aram d a, benım ile b ir polis arasınd ak in d en d aha fazla o rtak
n okta old u gu n u fark ettigim için. Ve bugün dün yan ın d ö rtte
ü çü p olislerden ya da polis h ay ran laıın d an o lu şm u ştu r.”

Y aşam ın ın eksiksiz old u gun a inanan biri, peşin olarak veri-


len b irço k şeyi red d ed er. S onra, aynı n edenle, reddettigi şeyleri
u n u tu r. A m a b u n lar, yaşam ların ın eksiksiz o ld u gun a in an m ayan
kişiler tarafından su n u lm u ştu r ve bu n eden le, bu kişiler u n u t-
m azlar. R ed d eden kişi, k endini d ü şm an lar arasınd a b u lu r ve
şaşkına döne-r. Bu d u ru m d a , n ered eyse b ütün san atçılar h ırpä-
landıklarını d ü şü n ü rler. A m a h ayır, onlartn reddedişine karşılık
verilir ve on lar aşırıya varan zenginlikleri nedeniyle cezalan d ırı-
lır. Adaletsizlik yok tu r.

llk adam.
Taslak?
1) Bir baba arayışı.
2 ) k-öcukluk.
3 ) M utluluk yılları ( 1 9 3 8 ’de hasta). (,'.alışma sanki en fazla
Albert C am us
96
m u tlu lu k v eren şey. B ittiginde, g ü çlü bir ö zgü rlü k duygu su .
4 ) Savaş ve direniş (D ö n ü şü m lü olarak Bir H akeim ve yeral-
tı gazetesi).
5 ) K adınlar.
6 ) A nne.
A ldırm az. K u su rsu z b ir ad am . Kıvrak zek ä, zevk lere alışkın
ve b ecerikli b eden . S abırsızca sevilm eyi red d ed iy o r, n e oldugu
tam olarak bilinen b ir duygu yla sevilm eyi de red d ed iy o r. G ayn
m eşru d u ru m lard a h o ş ve iyi. E rd em k o n u su n d a k ural tan ım az
ve m ü th iş.
K endini öld ü rm eye karar verdigi için h er şeyi yap abilir. Siya-
n ü r. O lagan ü stü b ir ce sa re t g erek tiren direnişe giriyor. A m a kul-
lan m ası gerek en g ü n , siyanürü kullanm ıyor.

llk adam .
B ir b a b a arayışı.
H astah an e. A nne (v e b eled iyen in , sah anlık ta p atates soyan ,
o k u m a yazm ası olm ayan iki k adına g ön derdigi o kagıt ve bele-
diye b aşk an ın m y ard ım cısın ı içeri alm alan ve o n a o k u m ası için
kagtdı v erm eleri), b asın , C h e ra g a s,1 vs. B abanın b iraz belirm eye
başladıgını görü y or. A rd m d an her şey siliniyor. G erçek te, h içb ir

şey y ok .
Bu dünya ü s tü n d e , 50, 70 y ıld ır, h ep b ö y le y -
d i......................................................................................................................... '

4 0 ’ta M aillol, A lm an lard an k a çm ak için C o llio u re’a sıgınan


R om anyalı Y ahu d i ressam V .B ıle karşılaşıyor. O n a so k ak ta rast-

1 ) C e z a y ir ’in S a h e l b ö lg e s in d e k i b ir b c ld e .
2 ) C ü ın le n in d c v a ıu ı o k u n a n ııy o r .
Defterler (M art 1 9 5 1 / Arahk' 1 9 5 9 )
97

lıyor, bir ressam o ld u g u n u h issed iy o r, desenlerin i g ö sterm esi


için d avet ed iyor. Ertesi gü n V .B ., M .’ye g id iyor, ço k iyi karşıla-
nıyor, d u ru m u n u an latıy o r. M. yan ıt olarak “Bu ev sizin d ir”, di-
y o r. Bir fincan kahve getirtiyor. V .B .’y e gü lü m seyerek resim d o s-
yasınt açıy o r ve so n u n d a , tam an lam ıyla g e rçe k ü stü cü ilk d ese-
ne b akıyor. Bir agaç b içim in d e b iten b ir kadın. M aillol g ü rlü y o r:
“H ayır, h ayır, b u degil, b u m ü m k ü n degil. D efolun !”

N ietzsch e. “H epsi b en d en sö z e d iy o r... A m a hiçbiri b en i dü-


şünm üyor."

Le Pilori. “O n u k ın am ak gerek . O çirk in , o n u rlu y m u ş gibi g ö -


rü n m e tarzın d an ö tü rü ve o n u rlu olm adıgı için on u k ın am ak ge-
re k .” B irinci tekil şah ısta. Sevem iyor. Kendini z o rlu y o r, vs.

Sessizce geçiştirilen ya d a k açın ılm az olarak d eg erlen d irilen ,


işbirlikçi so lu n onayladıgı şeye, şöyle bir bakalım :
1 ) B in lerce Y unanlı ço cu g u n top lam a k am p ın a g ö n d erilm esi.
2 ) R us k öylü sınıfının so m u t olarak ortad an kald ırılm ası.
3 ) T o p lam a k am p larınd ak ı m ilyonlar.
4 ) Siyasal am açlı insan k açırm alar.

5 ) D em ir perd e g erisind e, n ered eyse gü nlük hale gelen siy a-


sal infazlar.
6 ) Y ahu d i düşm anlıgı.
7 ) Budalalık.
8 ) Z ulüm .

Liste d evam a açık . Am a bu k ad an bana yetiyor.


Albeıt Cam us
98
*

T o lsto y’un gü n lü gü . Ü ç iblis: 1) kum ar (savaşm ak m ü m k ü n )


2) şehvet (savaşm ak ço k z o r) 3 ) Kendini begenm işlik (h ep sin in
en k ötü sü).
Teyzesine yazdıgı bir m ek tu p ta, “Din olm akstzın insanın ne

iyi ne de m u tlu olacagını sa n m ıy o ru m ... Am a b en inançlı degi-


lim ,” diyor.
a.g. “G eıçek k o rk u n çtu r."

Ek im 5 3 . Agzını bile a ça m a d a n , partinin ya d a ed ebiyat d ü n -


yasının bir u şagtnın h ak aretlerin e m aru z kalm ayı gerek tiren so y -
lu ugraş! Y ozlaşm ış diye n itelen en eski d ö n e m le rd e , en azından,
gü lü n ç d u ru m a d üşm eksizin kışk ırtm a ve ö ld ü rm e hakkı vardı.
Bud alaca bir şey old u gu d o g ru , am a bu kolayca h ak aret etm eyi
zo rlaştın y o rd u .

Din sayesinde h akaretleri h e r zam an affeden in san lar v ard ır,


am a on lar h ak aretleıi h içb ir zam an u n u tm azlar. Bana gelince,
hakareti affedecek nitelikte degilim , am a hakareti h e p u n u tu -
ru m . '

H em D ostoyevski h em de T o lsto y taraftndan yaratılan lar, b ir-


birlerini kolaylıkla, gayet iyi an lar, on lar: H em kendileri hem de
başkaları için her zam an tehlikeli karakıerlerdir.

Ekim 5 3 . A cıuelles ll’nin yayını. D öküm bitti — yoru m ve


p olem ik de. B undan böyle, yaratım .
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
99

Büyük tarihsel b u n alım lan n ertesin d e, in san k endini ipin


u cu n u kaçırdıgı b ir gecen in sab ah m d a old u gu gibi h o şn u tsu z ve
h asta hissediyor. A m a, tarihsel ak şam d an kalm alar için aspirin
yok.

Dile getirilm eyen ve, açık ve tem iz h av ad a, sizi h er şeyin üs-


tüne yü kselten bu d ü şü n celer.

L o u ’dan ay n ld ık tan so n ra kesin b ir yalnızhga g ö m ü ld ü g ü


söylen en N ietzsch e, g ece, C enova körfezine h ak im d aglard a d o -
laşıyor v e o ra d a , alevleri seyrettigi b ü yü k b ir ateş y ak ıy o rd u . Sık
sık b u y an gın lan d ü şü n d ü m , b u yangınların parıltısı tü m zih in -
sel y aşam ım ın ark a plan ın d a d an s edip d u rd u . H atta, bu çagd a
karşılaştıgım bazı d ü şü n celere ve bazı in san lara karşı adaletsiz
davran dıgım old u ysa d a, b u , onları istem ed en de olsa’ bu yan -
gın lan n karşısına k o y m am d an ve o n la n n h e m e n kül olm asın dan
kaynak lan m ak tad ır.

Melville, H aw th o rn e’a yazdıgı bir m ek tu p ta M oby D ick ’ten


sö z ed iyor: “lşte kitab ın gizli epigrafı: E go n o n baptiso te in n o -
m in e ...’’
a.g. “Bu kitabı yazark en tüm kitabın ve her b ö lü m ü n ü n d a-
yandıgı alegorik b ir yapı k u ıd u g u m u n b ilin cin d ey d im .”
a.g. M .B .’yi bitird ik ten ve H a w th o m e ’un hayranlık dolu
m ek tu b u n u ok u d u k tan so n /a . “T u h af bir dıiyıım ve so ru m su z -
luk h issed iy oru m ; taşkın d avran tşlara istek d u y m u y o ru m .”

\
Albert Cam us
1 0 0 -----------------------------------------------------------------

Ve ard ın d an “Sizi tanıdıktan so n ra, bu dünyayı daha az bir


b uruk lu k d uyarak terk ed ecegim i h issed iy o ru m .”
Bk. Ö yk ü tem ası “L ’h e u re u x e c h e c ” (M ullu terslik ):' B u ters-
lik için T an rı’ya övgüler düzülm esi.

N ietzsch e. Din ad am ları, san atçılar arasında ilk sıraya yerleş-


tirilebilir.

N ietzsch e. Aurore ( T a n K ızıllığO - “Äsla örtb as e tm e , senin


d ü şü n celerin e karşı düşün ü leb ilecek leri asla kulak arkası etm e.
B unu yap acag ın a d air cid d i bir yem in et. B u, d ü şü n cen e b o rçlu
old u gu n ilk d ü rü stlü k ey lem id ir.”
Par-delä ( lyi ve Kötünürı Ö tesinde)...: “Belli bir nitelige sahipse
insanın yaşam ın d a d u rm ad an y in elen en tipik bir olay v a rd ır.”
S oru n : O layı b ulm ak ve adınt k oym ak ttr.
G eneologie (T ören in S o y k ü tü g ü )...: “H içbir zam an yeni b ir
cen n et k u ram ayan b iri, b un u g erçek leştirm ek için gerekli olan
gü cü yaln ızca kendi cehennem inin derinlerinde b u lu r.”

Kim i insanların “çoksesliligi”.

N ietzsch e (H um ain trop hum ain) (Insanca, pek insanca): “Kısa


bir sü re so n ra h asta o lm u ştu m , h astad an da b eter, biz m o d e m -
leri coşk u lara sü rü k leyen h er şeyin n ed en old u gu sürekli d üş kı-

rıklıgıyla y o rg u n d u m ...”
... “B urada acı ve y o k su n lu k çek en bir insan k o n u şu y o r, am a
1) V lelville, L 'H eu reu v Lclıec (M ııılu T e rs lik ); Corun’co /’d a k i. bu Hııdsun ırm a ğ ı öyleıisü ve
ö/elii ovfeuler (G a llıın a rd . IQ '34)
Defterler (Mart 1951 /A ra lık 1 9 5 9 )

sanki acı ve yok su n lu k çek m iy o rm u ş gibi bir anlattm ı v a r.”


... “Bundan b öyle yalnızım , seçim im , b ana karşı olan ve bana
acı çek tiren her şeyd en yana ve kendim e k a rşı.”
T ek ve büyü k am a ç: G erçegi anlam a.
Bengi d önü ş: O lanı y ü celtm ek ve geıi gelm esi ıçin tap arcası-
na sevm ek . (M etafızik o lm ad an , g erçek te yaln ızca bu k alıyor.)
L o u ’ya pusula ( 1 8 8 2 ) : “Y ataktayım . Şiddetli kriz. Yaşam ı hiç
se v m iy o ru m .”

Bir aristok rasin in gerekliligi. B ugün: Z ekän ın aıistok rasisi ve


çalışm an ın aristokrasisi olarak yalnızca iki aristok rasi d ü şü n ü le-
bilir. A n cak zek ä, tek başına bir aristokrasi d egildir. Ç alışm a da,
aristokrasi degildir (iki d u ru m d a da ö m e k le r o rtad ad ır). Aris-
tok rasi, ön celik le bazı h a k la n n tadını çık a rm a k degil, ö n celik le,
y aln ızca h ak lan m eşru kılan, bazı görevlerin k ab u lü d ü r. Aris-
tokrasi, hem kendini g ö sterm ek , hem de kendini silm ektir. Ze-
kä k end in d en k u rtu lm ak için (görevin tan ım ı) ay n calık lara yö-
n elem ez. Bu ayn calık ların kim isi zekänın bir p arçasıd ır, kim isi
zekänın karşıtıdır. A m a gö rev , kendini gö sterm ey i ya da kendi-
ni silm eyi degil, sö ylen en e h izm et etm eyi gerek tirir. Ö yleyse ze-
kä yaln ızca, kendi sm ırları içind e, görevi olan çalışm aya yönel-

m elidir. Ö te y an d an çalışm a, ya kendisi ya da karşıtı olan (b ak


y u k arıd a) bilinçsiz ya da bilinçli (zek än ın genel aşagılanm ası)
bir ap tallaştırm aya yön elem ez. Ö yleyse, yaln ızca zekäya dogru
yol alabilir. S o n u ç olarak b u gü n , an cak bu iki aıistok rasi birb ir-
lerini kabul edip, b ir gü n insana ilişkin tek bir ü stü n im geyi ger-
çek leştirm ek için birbirlerine d o g ru yü rü m eye b aşlarlarsa, çah ş-
m an ın aı istokrasisi ile zek äm n arisıokıasisi m ü m k ü n olu r
Albert Cam us
1 0 2 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yaşam ının bir b ö lü m ü n ü gizlem e zoru n lu lu gu ona erdem li


bir hava veriyordu .

*
%

A ristokrasinin tek kaynağı h alk tır. H alk ile aristokrasi arasın-


da h içb ir şey yok tu r. Bir h iç olan b urju vazi, 1 5 0 yıldan b eri,
dün yaya b ir biçim verm eye çalışm ak ta, am a yaln ızca bir b oşluk
ve eski kökleri nedeniyle yaşayabilen bir kaos elde etm ek ted ir.

W alp ole. “S agduyusu d ehaya v a n y o rd u .”

K u su rlan n d an yararlan m alı, erd em lerin d en sak m m ah .

B ru p b a ch e r:1 “H iç kim se, dogal olarak ü rettigin d en fazla in-


sanseverlik d e, ahlak d a y aratm am alıd ır.” O , m ilitan fılozofun
görevin in , tü m sım flan n tüm ö zgü rlü k etk en lerini teşvik etm ek
old u gu n u d ü şü n ü yo rd u .

W . W h itm an . “Ö zgü rlü k , başını ah p bir yerlere gittiginde,


çek ip giden ilk şey özgü rlü k degildir. Ö zg ü rlü k , öteki h er şeyin
gitm esini b ekler, kendisi so n u n cu giden o lu r.”

Van G ogh, h alktan C hristin e ad ında bir k adm la yaşadı, d o -


ğu m evin e gittiginde kadını terk etti. G auguin gece u yand ığınd a,
Van Ciogh’un ü stü n e egilip, on a sabit bakışlarla baktıgını görd ü .
S aint-R em y b akım evin d e G. k on tu : “M etresim , m e tre sim !” diye
11 F r i u R r u p b a d ı r r . Sorınlisnır rr lib e rte (S o sy a liz ın v e O z g ü r lü k t. (l.a B a c o ııııic rr . 1 9 5 4 )
________________ Defterler (M art 1 9 5 1 / Arahk 1 9 5 9 )________________
103

diye, bir tah ta paıçasıyla göğsüne v u ru y o rd u .

S alacro u , tıyatro yapıtım n VI. cildine ek len m iş n o tla n n d a , şu


öyküyü an latıyor: “ 1 0 yaşm a b asan k ü çü k b ir kız: ‘Bü yü d ü ğü m
zam an , en acım asız p artiye k a y d o la ca g ım ,’ d iyor. N edeni so ru -

lu n ca, şöyle açık lıyor: ‘Benim p artim iktidara gelirse h içb ir şey-
den k ork m am , eger öteki p arti ik tid aıa gelirse de, ço k fazla
ü zü lm em , çü n k ü bu parti b ana sıkıntı v erecek kadar acım asız
o lm a z .’” Bu k ü çü k ktz öy k ü sü n e p ek fazla in an m ıy o ru m . A m a,
bu m antıgı ço k iyi tan ıyorum . Itiraf ed ilm em iş bir akıl y ü rü tm e -
d ir b u , am a 1 9 5 4 ’ü n Fran sız entelektüelleri arasında etkilidir.

D ostoyevsk i’n in b abası, kendisini selam layan köylüleri d e se-


lam lam ayan köylüleri de k ırb açlatıyord u . O na gö re, köylüler, iki
d u ru m d a da, cesu r o ld u k lan n ı gösteriyorlardı. Ç ok eziyet ettigi
k ansı ö ld ü g ü n d e, g ece sarh o ş o lu p , sesini sırasıyla kadın ve er-
kek sesine çev irerek , on un la k o n u şu y o r. Ö ldü rü lü yor. Başı pa-
ra m p a rça , cinsel organ ı iki taş arasınd a ezilm iş. B abasından nef-
ret ed en D. iki ay so n ra , bir ce n a z e töreni g ö rü y o r, h ın ltılar çı-
k ararak , yere d ü şü y or.

a.g. S p en ch n io v (P etrachevsk i yanlısı' — “Alaycı, ö zgü rlü k -


çü , g ü ç yanlısı”) ve “h er biri, h er şey ve h erk es için su çlu d u r.”
Stavrogu in e sö zcü ğ ü n ü n kökeni: Stauros: H aç.

1 ) P e t r a r iif v s k i, ypni f ik irle riıı la rttş ıld ıg ı b ir e n t e le k ıu r l fik ir k lu b ü n ım y b n e ıie is ıd ir .


D o s ıo y e v s k i v e k a r d e ş i M ic lıe l. 1 8 4 7 ’d e n i t ib a r e n o n u ııla s ık s ık g o r iısu r B u fık ır k lü -
bUnUıı iç in d e . N ic o la s S p e r iın io v d a h a k ö k t e ııc i b ir a k ıın y a ra tır O . S tra v g u iııe 'e o rn e k
o ia tıla rd a ti b irıc lır. 2 2 N is a n 1 8 4 9 'u 2 3 N is a n ’a b a g la y a ıı g e e e . D o s ıo y e v sk ı ve P e ır a c -
Iıe v sk i (ik ir k lu b u n u n o tu z u ç u y e s i y a k a la n ır .
Albcrt Cam us
104

Rus’un sınırlayan b içim nefreti. O n lar d evrim i so n u n a dek


zorladılar. Berdiaeff, b ir yerlerd e h iç Rönesans geçirm edikleıin i
yazıyor. H ep, kaygı. a.g . B erd iaeffe g ö re, şövalyeligin olm am ası,
Rus ahlak k ü ltü rü n d e, yıkıcı so n u çlara yol açtı.

C arlyle, N ietzsch e, D ostoyevski d evrim ci mi? O ysa on lar,


devrim karşıtı olarak ad lan d ın ltyor.

E cin n iler’in uyarlam ası.


Bk. Berdiaeff. “C h a to v , V erkh oven sk y, K irilov, o n lar, Strav-
ro g u in e’in dagılm ış kişiliginin p arçalaıı k adar ço k tu r, o n lar, d a-
gılarak kendini tü k eten bu olaganüstü kişiligin yayılım landır.
S travrogu in e b ilm ecesi, S trav ro g u in e’in gizi, E cin n ile r’in tek te-

m asıd ır.”
D ostoyevsk i’n in savı: Bireyi su ça g ö tü re n yollarla top lu m u
d evrim e gö tü ren yollar aynıdtr.
V erkh oven sk y: “D evrim in en önem li g ü cü , kendine ait bir
görü şe sahip olm aktan d u y u lan u ta n ç tır.”
Bk. G u ard in i,' b ö lü m sy. 4 0 - 4 1 ve 2 0 2 .

Ö lü rk en k itap ların dan ayrıldıgına ü zülen bir papaz? Ö yley-


se, so n su z yaşam a d u yu lan şiddetli istek, kitaplaıın hoş yold aş-
lıgından pek ü stün degil.

I ) R o m a ıu ı G u a r d iııi. L ' l ' n i v t r s r e lig it u x d e D o H o ie v sk i (P u s tc ıy c v s lı'ıım d itıs e ) c v r e n i ’).


U.p S cu il. 1 9 4 7 ) .
D clleıier (Mari 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
105

8 Mayıs. Dien Bien P hu ’n u n d üşü şü . 4 0 ’ta oldugu gibi, u tan ç


ve öfke karışım ı d uygu.
Katliam akşam ı, bilanço ço k açık. Sagcı politikacılar bu za-
vallıları sav u n u lm ayacak bir d u ru m a sok tu ve aynı an da d a, sol-
cu lar onları sırtlan n d an vu rd u.

Jo h n s o n ’a göre (B osw ell)' k usu rsuz kibarlık, h erh angi bir


m eslekten h içb ir iz taşım am aya, ayrıca, h e r türlü davranış ve d u -
ru m d a da, genel b ir rahatlıga sahip olm aya bağlıdır.
a.g. Y eniden evlen m ek : “U m u d u n d eneyim karşısındaki zafe-

rid ir.”
a.g. J . ’n in bir d ostu : “Kendi d ö n e m im d e , filozof olm ayı d en e-
d im , am a n ed en b ilm em , hep neşe taraftn d an d u rd u ru ld u m .”
a.g. “Belli b ir zam an d a bir araya geldigim izde, k ardeşim in
ç o k eglenceli old u g u n u görecek sin iz.
— B ekleyecegim , b ayım , d er J . ”

S okrates, darıs etm eyi ileri bir yaşta ö g ren d i.

Jo h n so n : “Eglen irk en h içb ir in san ikiyüzlü d egild ir.”

Ö lm ed en ö n c e , “tu h af bir d ü şü n ce ” ü retiyor: M ezarım ızda


m ek tu p alm ıyoru z.

D o n ju c ın F a u st2

1) Uaklı olm ak
2 ) fliçb ir şeye izin yok
I ) Jarıu-s Husuvfl. W d c S am ıu l lolm son ( S a ın u e l J o l ı n s o ı ı ' u ı ı Yaşa ıuı ). u MİIİmarcl. [ Q 34).
2 ' Ouıı |uaıı ' c Fau st ıu iıi ni ıı b ir ka l ı r am a n c la b irl e şı iğ i p iy e s tasarısı
____________________________Albcrt Cam us____________________________

3) O nu ö ld ü ren F ra n çe sk o keşişlerinin o y u n u n a b o y u n egi-


y o r .1
A ix-en Proven ce? R om an tizm ?
S ganarelle, Filozoflar D ogaçlam ası’nın Bay Fliçlik’i olacaktı.
“G elm eyecek ”, sö zü n ü o sö y lü y o r (D on Ju a n ’ı kusuı ları k on u -
su n d a sorgu layan D on a A nna’m n babasını azarlıyor. D ogaçla-

m aya b ak)
D on Ju a n , an laşm a yap m ayan bir F a u st’tu r — (geliştirilecek)
III. P erd e, tutsaklarla Brezilya’da. IV. P erd e, V. P e rd e ’de yal-
nız yaşayan bir ad am olu yor. H erkesin içinde ycılnız.
D. J. Şeytan olm aksızın şeytan la an laşm a yap tyor. Diinya üs-

tüne bahse girm ek, şeh vet ve zevk, şeytanla an laşm a yap m ak tır.
Adalet üstüne bahse girm ek d e, an laşm ak tır.

M assign on ’un isteği ü zerin e, M o k h n in e’deki id am m ah k u m -


lan n ın ' affını istem ek için cu m h u rb aşk an ın a y azty o ru m . Birkaç
gü n so n ra yanıtı gazetelerde b u lu y o ru m : Ü ç m ah k u m kurşun a
dizildi. lnfazdan on beş g ü n sonra, C um h u rb aşk an h ğı sekreteri
b an a, C u m h u rb aşk an m ın m ek tu b u m u “dikkate ald ıgım ” ve
yü ksek yargı o rgan ın a ilettigini b ildiriyor. D algın b ürokrasi.

O n bir m ilyon ü cretlid en iki m ilyonu sendikalı. 1 9 4 7 ’d e, ye-


di m ilyon sendikalı vardı.

Piyes. M utlu bir ad am . A m a kim se on a k atlanam ıyor.

H B a k ın ız . D e f t e r l e ı l'. ‘D o n J u a n iç in . L a r o u s s e a b a k . r r a ı ıç o s k o k c ş iş le r i o n u ö ld iir ü r
v c Ş ö v a Jy e (a ra fıııd a n o ld u r u J n ıu ş g ib i g o s c e r irJe r."
2 ) 1 9 5 4 ’ce, ü ç T u n u s lu . u ç p o lis n ıe n ıu r u ııu ö ld ü r d u k le r ı iç iıı o lu u ı c e z a s ın a n ıa h k u m
c d ilm iş c i. ( d iııu s u u n C u m h u r b a ş k a n ı C 'o iy ’y e y a z d ığ ı m r k ıu p 1 1 \ ı s a n 1 9 ^ 4 la r ilılid ir
________________ Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________
107
*

K aplum baga su da kuş o lu yor. Sıcak denizlerin büyü k k ap -


lum bagası, güzel b ir alb atros gibi ılık suların bagrında sü zülü -
yor.

A tonal m ü zik , sesler için , m o d e rn insanın co şk u lu sesi için


yapılm ış m üzik.

M .’ye m ek tu p . “Batıyı lan etlem eyiniz. Bana gelin ce, ben Batı-
yı en g örk em li d ö n em in d e lan etledim . A m a b u gü n , hatalarının
ve ço k u zu n sü ren zaferinin agırlıgı altında ezilirken, belini b ü k -
m e y eceg im ... T arih in tan n la n n a akıl ve gön ül kurban ed en D o-
gululara im ren m eyin iz. T arih in tanrısı y o k tu r ve gönülle ışılda-
m tş akıl, b in lerce b içim altında, b u d ün yad a h içb ir zam an esen-
len m em iş tek ta n n d ır.”

Ç eh ov: “Bir y azar için ön em li olan , ün d egil... bun a katlanm a


sa b n d ır.” “Çile çe k m e k ve u m u d u n u k o ru m ak g e re k .”

Eleştirm enler O kulu: T iy atro n u n “y a sa la n ”.


— B ayım , eğer iyi an lad ıysam , ne A iskhylos’u n , ne Shakes-
p e are’ın, ne C a ld e ro n ’u n , ne C o rn eille’in, ne de hiçbir tiyatıo da-
hisinin ihlal etm ek ten kendilerini alıkoym adıkları yasalara tiıiz
bir b içim d e u ym am gerekiyor.

— Bu yasaları ihlal etm e yetkisinin yalnızca Shakespeare,


Aiskhylos ve ötekilerde b ulun d u gun u söylem ek daha dogru
olu rd u .
Albcrt Cam us
108

— O halde ögü tlerinize u y aıak , bu b ü y ü k y arau cılard an ne


biri ne de öteki gibi o lam ayacagım .
— ()lacag ın ızı m ı ileri sü rü yorsu nu z?
— H ayır, olacagım ı degil. Am a olm aya çalışacagım ı. Yoksa,
niye yazayım ? B aşaram ayacagım neredeyse kesin. Am a böyle bir
şeye girişm ek, yaşam ım a sizin şim diden y o k ettiğiniz bir tat ka-
tacak . Ü stelik S hak esp eare, Shakespeare olm ak isteyen bin k en -
dini b egenm iş deli ve u m u tsu zd an dogdu . F e y d e a u ’ya gelin ce,
yalnızca F eyd eau ’dan çıktı (o n a gü lerim , am a bir tiy atro sey ret-
m iyorsam pek g ü lm em , b un u özen le n ot ed in iz).

Piyes. Kral L ear b u g ü n , sosyalistler tarafından d ü şü rü lm ü ş


bir soylu d ur.
a.g. A rtık dün yayı değil, kendisini su çlay an bir C aligula.

M arcel H erran d ’ın ö lü m ü .1

Erd em li insanlar genellikle öd lek y u rttaşlar o lu yorlar. G erçek


cesaretin k ökenindeki bir dengesizlik.

V aro lu şçu lan m ıza g ö re, h er insan, b u lun d u gu d u ru m u n so -


ru m lu su d u r. B u, o n ların saldırgan ihtiyarlar evrenindeki m u tlak
m erham etsizligi açıklıyor. A m a yine de, top lu m sal adaletsizlige
karşı savaştıklarını ileri sü rü y o rlar. D em ek ki, b u lu n d u k lan d u -
ru m d an soru m lu tu tu lm ay acak insanlar var, yok sullu gu yok su-
!un su çu degil. O zam an ? sak at, çirk in , u tan gaç. Ve so n u n d a , ye-
l ) 1 9 S 3 ı e yö n eıicilig iııi y ap tığ ı A ııg e rs H estivalin iıı a çılışıııd a n sek iz gu ıı ö ııe e öleıı
M areel H e rra n d 'ı aıııu a. A lb crt C a m u s . o ııu n g ö re v in i d cv ra lıııışıt
________________ Defteıler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________
109

n id en , m erh am et m i gerek?

Perikles gen ç b ir ad am tn m ezarın ın ö n ü n d e: “Yıl ilkbaharını


y itird i.”

Benden b ir “y ö n etici” (yan i iyi b ir yön etim uyguladıgını ka-


nıtlayan b iri) gibi sö z edildiginde bir yan ım , tabii ki, b ud ala bir
kibirle şişiniyor. A m a b aşka bir y an tm , b ü tü n b u yıllar b o y u n ca ,
u ta n çtan ölm ek ten v azgeçm ed i.

M .H '. Ö lm ek ü zere olan ların k o rk u n ç kederli häli — ve can


çek işen lerin yan ın dak ilerin in atçı ve çaresiz häli. H areketli bir
yaşam ı vark en , b ird en b ire b u yatak ta kapan a kısılmış gibi, tek
b aşın a...

Içtenlige kapılıp gitm enin bagışlanam az bir gevşem eyle eşd e-


gerd e old u gu an lar vard ır.

llk adam : Je ssica ’n ın d ö n em leri: Şehvetli k ü çü k kız. H içb ir


şeye baglı o lm am ay a vu rgu n g e n ç äşık kız. G erçekten äşık kız.
Başlangıç d ö n em in d ek i anlaşılm azlıktan farklı so n a eriş.
“O nu en ç o k sevdigim zam an , benligim in derin lerin dek i bi-
ri, yaptıgı, g örd ü gü ve başm a gelen şey )ü z u n d e n o kızdan nef-
ret ed iyord u . Ö zellikle de başına gelen şey yü zü n d en n efret ed i-
yord u . O n d an , beni sabaha k adar b eklem eyip , öldügü için n el-

I ) M a r o 'l I It rraııcl.
Albevt Cam us
110
ret ed iyu rd um . Ve o n d a n , bu g ü lü n ç kibirle alay ed en , benligim -
de bulunan bir başkasının c'münde nefret ed iy o rd u m ."

Jonas. E v bunalım ı. A rdınd an tablolar yıgılıyor ve ev bunalı-

m ının yerini alıyor. Bu d u ru m d a , çö z ü m yüksek bir seki.


A rttk h içb ir şey yapmadıgz zam an — “O nların od alard a k oş-
tu gu nu d u y u y o rd u ... y aşam , insanların g ü rü ltü sü , ne k ad ar da
güzeldi. K ü çü k kız gü lü y o rd u . O nları ne ç o k seviyord u ! O nları
ne ço k seviyordu!

Piyes. Yalanct
1 ) Yalan söylü yor. lki k adın arastnda.
2 ) D ogru söylüyor.
3 ) F elak et k arşısın d a, y en id en yalan söylü yor. (K ad ın yalanı

anladıgı p usulayı y ırtıy o r.)

Yalntzlıgın olanaksızlıgı ü stü n e bir piyes. O nlar h er zam an


orada.'

R om an . D ostluklar (yeni başlayacak oglu m a).

ln san ın en zo r katlandıgı şey, yargılanm aktır. A nneye ya da


k örü k örü n e äşık bir kıza baglan m an ın n edeni b u d u r, ap talların
aşktntn nedeni de b u d u r.

1) Jo n a s 'm tr m a s m a yak ııı bır te m a . 1 9 5 3 te . C a ıııu s. z u p p c le r . d o s ıla t ve ilgi d u y a ıı lu-


vesliler ta ra lm d a ıı calışn ıası e ııg e lle ııe n bir ressaıııı a ııla ıa ıı. /.« I V J ' a ı l i s l e (S a n a l< ı vd-
ş a n ııj adlı bıı ın im o d raııı y azd ı.
Defterler (M arı 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
1

T erm o n ü k leer b o m b a: G enelleştirilm iş ö lü m , en so n u n d a ,


bu açı içindeki insanlık d u ru m u y la birbirini tam am lıyor. Ö yley-
se, kendi k en d im ize b ir çek i d ü zen v e rm em iz yeterli o lacak . So-
ru n ların ilk ve en eski olantyla yen id en k arşılaştyoruz. Sonsuza
varıp , yeniden sıfırdan b aşh yoru z. S oru n u n 2 . y olcu lu gu : E v ren -
sel felaketin yaratıcısı T an rt degil, in san lard ır. S o n u n d a, insanlar
T an rı’ya eşit bir d u ru m a geldiler, am a o n u n acım asızlıgına eşit
bir d u ru m a. O h äld e, eski çaglard ak i b aşkaldıııya y en ıd en b aş-
lam am ız g erek , am a bu kez insanlıga b aşkaldırarak. Israrla, in-
san ların g ü cü n ü yad sıy acak yeni bir Lucifer isteniyor.

T uh af. “Pis Y ah u d i” d iyor b üyü k olam . Ve k ü çü k o n a v u ru -


yor. O na vurm ası g erek iy o rd u . A m a, v u rm ak istem iyord u , V ur-
d ugu b u kafad an nefret e tm iy o rd u ... Aslında öteki d e istem iy o r-
du. O ç o k sevim li k ü çü k ç o cu g a Yahudi d em ek , ona v u rm a k is-
tem iyord u . A m a karşılık v erm ek ve v u rm ak g erek iyord u .

Peri m asalları.

P an-lsa.

Esıetik. C oşk u d an yola çıkıldıgı olu r ve çıglık fışkırır. Başka


zanvanlarda, so n u n d a bizi y ö n len d iren ve co şk u y u gerçek ten
can lan d ıran , cü m leleıin ve sözcü k lerin uzun kıvrım ıyla, bellek-
te hälä canhlıgını k oruyan co şk u y la karşılaşınca yola çık ılır, bu
biı; çıglık gibi d cgildir, am a geniş, büyük bir dalga gib id ir...
Albcrt Cam us
1 1 2 -----------------------------------------------------------------------------------------

a.g. Eger “B urnu bir balkabagı gibi” d ersem , hiçbir anlam ı


yok tu r, “bir şeftali gibi” d ersem anlam lı olu r. Sanat, böyle h esap -
lı bir ab artm adır.

C hars ile Jard in des Plan tes’daki dişi aslanın aşkı. C h ars on u n
başını p arm ak lık lan m n arasınd an tu tu y o r. Dişi aslan yere yatı-
yor. Kısa b acak lan n ı açıy o r...

M ilyonlarca insan, dünyadaki b ütün y o llard an b izden ö n ce


geçti ve on ların izleri ap açık g ö rü lü y o r. A m a h e r şeyden yaşlı
olan d en izd e, sessizligim iz, h e r zam an ilk.

Kim se sevilm eyi h ak etm ez — kim se bu sım rsız bagışa layık


degildir. O h äld e, b u bagışı kabul ed en kişi adaletsizligi keşfe-
der.

T u tk u lan m d an v azg eçm em işsem , d ün yad a neye m ü d ah ale


edip, b ir şeyleri degiştirebilirim . A m a tu tk u lan m d an vazgeçtim

ve bu n ed en le de b ir san atçıy ım , y aln ızca bir san atçı.

O ld u m olası içim d e b iri, b ü tü n g ü cü yle, h iç kim se o lm am a-


ya çalışıyor.

Bu u zu n d ü şü n cen in sın tn n d a, u zaklarda, eksiksiz b ir evet,


yanıp tu tu şu yor.
Defterler (M arı 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
1

Ç ok fazla çab a h arcad ık tan so n ra , uzlaşm azı u zlaşıırdıgım a


in an aıak , sın ırlan belirledigim an d a, sınırlar h avaya u çu y o rd u
ve suskun m u tsu zlu gu n içine d ü şü y o ıd u m .
8. Defter
Agustos 1954-Temmuz 1958
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
1

1 5 .8 .1 9 5 4 .
M ah ler’in so p ran o lar ve o rk estra için sol m ajö r 4. senfonisı.
M ahler kim i zam an W a g n e r’i sevd iriyor, M ahler karşı bir tarzd a,
W a g n e r’in ne d ereced e, kendi sisinin efendisi o ld u gun u g ö steri-

yor. M ahler b u n u yapm adıgı zam an lar, b ü y ü k tü r.

1 6 .8 .1 9 5 4 .
X . b an a: “S onsu z yaşam fikrini n ed en kabul etm iyoru z? Ç ü n -
kü so n u ç olarak bu fikir bilinçten yo k su n so n su z bir m u tlu lu k -
tu r — ve var olm ak istiyoruz, yani v ar old u g u m u zu bilm ek isti-
yo ru z. A m a o zam an bize tam anlam ıyla bilinç su n an d ünyayı,
yani k ötü lü gü ve acıyı niye red d ed iy o ru z (aslında bu, m o d e rn
ateizm in çelişkisid ir). B en , acıyı h ep b ir tü r sevinçle, var olm a
sevinciyle k abu l e ttim ,” d iyor. B en o n a , d eh an ın b u n o k tad a ol-
d u gu n u söy lü y oru m . D eha? E v et, yaşam ın dehası, tanıdıgım in-
sanlar arasın d a, on u yalnız bu kadın dogal b ir gu ru rla taşıyor.

1 7 . B erl.1
E n telek tü eller için hayır d em ek , evet d em ek ten d aha kolay.
D reyfus’ten yan a olan D o k to r R eclus y aşam ın ın so n u n d a, ciltler-

ce yap ıtına b ak ark en , h içb ir şey ü retm ed igi iki yıl o ld u gun u fark
ediyor. Ah! evet, D reyfus: Bu iki yılı olayın d osyalarım incelem e-
y e vakfetm işti. B ugü n , bir tek m akale ok u yu p taraf tu tu lu yor.
Boşa gid en ögled en son ra.

18.
Işin iç in d e n ç ık a m a y a c a g ım . In tih ar. A m a ö lm u ş biri n e b e k -

I) E ı n n ı a ı ı u f l Berl ( 1 8 9 2 - 1 9 7 6 ) . C a m u s n u ı ı dos rıı o l ı ııu ş tu


Albert Cam us
118

ler ki? Sarm aşıgın eski b ir m ezar taşını çatlattıgı Anet m ezaıiıgı.
Y ıllardır, on u n aşkına kapan m ış yaşadım . O n u sevm ek ten
vazgeçm ed igim e, en azın d an, berb at bir şey olan kaygısını d uy-
d u ğ u m a gö re, b u g ü n z o r olanı yapıp k açm am gerek.

19.
K o rk u n ç sabah. Ö gled en so n ra C ezann e sergisi: llk m aıazi ve
çılgın resim ler (özellikle de cinsel sap lan tı). Bu tü r bir çılgınlık,
C ezan n e’ınki gibi k o rk u n ç b ir disiplin gerek tiriyord u . Yalnız çıl-
gınlar klasik kabul edilir, çü n k ü on lar ya b u d u r ya da h iç. C . ti-
tizliği dagınıklıgının ö lçü sü n d e zorladı ve n atü rm o rtlarla m an -
zaralard a bir m im ari, bir g eo m etri bulabildigi için o n ları'resm et-
m eyi seçti. Sona d o g ru , b ed en lere ve yüzlere geri d ö n ü y o r ve ye-
n id en b ir çılgınlıga, o n u disiplin altına alan çılgınlıga k avuşu yor.
B urada küb izm düzenli (d u y u ru lu y o r).1
M ektuplar.

20.
M ektuplar. Ö lü bir gün.

25.
Ö lü bir gü n. N .A . (D erain , yarı felç in dikten ve arab a ça rp -
tıktan so n ra delirir. O b ir klinikte krizler g eçirirk en , karısı ve es-
ki m etresi, m ü h ü r altına aldırdıkları tabloların ü stü n e yattılar.)
C eh en n em in k a p ıs ı/ Biraz A m erikanvari Ja p o n filmi. A m a,
bu san atın yan ın da bizim kinin vahşiligi.

11 A çık ç a o k u ııa m a d ı
2 ) U ı P o rte de l'E n fe r (C e lıe m ıe m iıı K a p ıiı) Q ig p k u -M o n ). I O j - f t c C a ııııe s F e s tiv a lin d e
B u yu k Ö d ü lü kazaııaıı K iııu g a sa 'ıu ıı film i.
Defterler (Mart 1 9 5 ] /A ra lık 1 9 5 9 )
1

22.
İle-de F ra n ce ’ın h ü zü n lü ve agırbaşh dogası.

2 3 -2 4 .
Ö lü gü nler. Berl ile ögle yem eği.

25.
Sabah dışında çalışm a. M usee de l’H o m m e .1 M üzeden agzım
kem ik tozlarıyla, iskeletler ve m u m yalara ait bu kem ik tozuyla
dolu çık ıyorum . P erulu m u m y a: T arihin ( ........ ) 2 Bu kadın kim di?
Eylem ve y a z ı: H aklı o ld u kların d an p ek em in degiller, am a
bu em in olm am a hali onların v icd an m ı rahatsız ediyor O za-
m an , vicd an larım rah atlatm ak için yazacak lar. Bunu yap m ak

için yeni kanıtlar arayacak lar, b u lacak lar ve b iraz daha fazla d ü -
şü n ce ileri sü recek ler. O nların karşısınd ak iler de aynı şeyi y ap a-
cak . Bu d u ru m d a , ileri sü rü len d ü şü n ce le r sertleşecek . Yinele-
n en d ü şü n celer ço g ald ık ça , eylem ler o rtaya çık acak Kısa bir sü -
re içinde eylem leri kışk ırtacaklar. B öylece galip partinin zafer

gü n ü n d e su çlandıgı b irço k k o n u olacak . Y enikler, vicdani rah at-


sızlık lan nd an k açm alan y ü zü n d en g erçek su çlu lu k duygu su n u
tan ıyacak lar ve b u n u istem edikleri hälde su çlu lu gun so ru m lu lu -
gunu ü stlen ecek ler. S ıralan geldiginde, başka bir gü n, galipler
yenik d u ru m a d ü şecek ler ve b u n u istem edikleri hälde so ru m lu -
lugunu taştyacaklar. T arih , m asu m lar tarafından işlenen kesinti-
siz bir su çtu r.

1) 1 9 3 8 yıltntla P aris’te P alais d e C lıailloı d a k u ru lu ıu ş , e in o g ra fi ve aııiu>polo|iye a d a n -


m ış u ıu z r. ( y .n .)
2^ O k u n a u ıa y a ıı b tr s o z c ü k
Albert Cam us
120

7 Eyliil.
Ç o cu k ların d ön ü şü . C ath erin e u yuyam ıyor, çü n k ü (gögsü
agrıd ıgınd an ) ölm ekten kork uyor. Bu k ü çü k varhklara daha
şim d id en eziyet ed en b u iç sıkıntısı rezaletin son perdesi degil
mi?

8 Eylül.
N .A . b an a telefon ed iyor: D erain az ö n ce öldü. Yarı felçli, de-
li, tablolarını m ü h ü rleten karısının zu lm ü n e u gram ış. N.A.
u m u tsu z. Y ap acak bir şey yok. Kaba sabalıgım sevdigim zavallı
D erain. K endi yarattıgı yaşam ı için dipdiri.

9.
X . (ve ailesi) için aşk , acıyla, iç sıkınttsıyla k arışıyor. Sevm ek
acı çek m ek tir, ya da acı çek m ek içindir. B enim için sev m ek , bel-
li bir sevin çli m asu m iy et d u ru m u n d a n h içb ir zam an a y n d ü şm e -
di. O n larla karşılaşır karşılaşm az bir su çlu lu k d u ygu su n a kaptl-
dım ve artık g erçek ten sev em ez oldum .

20 .
Beni ü rk ü ten ölm ek degil, ö lü m d e yaşam aktır.
Yok olu ş, ço k yaşam ış birini ü rk ü tecek bir şeye sah ip degil-
dir.
S uçlu lu k yaratm ak ya da cezalan d ırm ak için T a n n gerekli
degildir. Bunun için, in san lar yeter. T anıı an cak m asu m iyet ya-
ralabilirdi.
Del'terler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
121
*

21 .
Y aşam ında ad aletin egem enligini saglayam am tş biıi adalet
k o n u su n d a nasıl konuşabilir?
KatiL, gece ailesini balta d arbeleriyle öld ü rn ıek içın çırılçıp lak

soyu n d u .
M .: “G izem lisin, iyi, am a (iyiligin içinde b u lu n an ıticiligi gi-
d erm ek için) tu tk u lu , b azen d e ad aletsizsin .”

*■

5 Ekim.'
K anallan n ın ü stü n d e, dikilm iş ışıklı y ap ılan y la, gecen in için-
de R o tterd am d ekoru.

La Haye.
Bu kalabalık, sessizce birbirine yan aşm ış k ü çü k b ir ev ve su
m ek an ın d a bir araya gelm işti ve tü m kente h iç aralıksız yag m u r
yagıyord u , çirk in , asık suratlı k ü çü k ço cu k la r, yavaşça geçen
arab alan n gidiş gelişini yön len diriyorlard ı ve hälä yagm u r yagar-
k en Kraliyet m üzesin in cep hesin dek i zengin süslem eleri yıka-

m ak için güzel ( ) l ve ( .. . ) ' ü ç tekerlekli bisikletinin ü stü n -


de (...)'' bir k em an cım n eşlik ettigi bir piyanist C h o p in ’in H üz-
n ü ’nü çalıyo rd u ve saygın bir dilenci tü m varlıklarını yitirm iş sö-
m ü rgecilerin nostaljilerini süsleyen, vitrinlere k on u lm u ş am a
H ollanda havasında g ö rü n m e d e n dolaşan b u ru şu k yüzlü F.ndo-
nezya tan rılan nın rızası için verilm iş sadakaları top lu yord u . Ey
1 ) E k im ] 9 S 4 t c C a ın u s H o lla u d a 'y ı z iy a re t e d iy o r H o lla n d a 'n m d e k o rn h ı Clınfr (D it-
ştiş) te y e ıııd rıı o rıa y a e ık a c a k 2 0 ve 2 1 Eylul tarilıli. su ç lu lıık ve a d a lrı (ıstiıııc alm aıı
ıro ıla r. bu k iıa b ın h a b c rc is id ir
2 ) O k ım a n ıa y a n u ç s o z c u k
3 ) O k u ııa m a y a n b ir s o z c ü k
4 ) O k u n a m a y a n bir s ö z c u k
A lberı C am u s
1 2 2 ----------------------------------------------------------------------------------------------------

Jav a, y ağ m u r yağarken oğulları b u rad a kahve servisi yapan


u zaklardaki ada ve nem li h avada, tü k en m ez kaymağın pek yakı­
nındaki g en ç kızın harika anısı sü zü lü yo r, verem linin ışığı ve
gözleri son su zlu k ülkesine g ön ü lsü z bakan R em b ran t’ın yaşlı

kardeşinin sessizliği.

6 Ekim.
G ü n lerd ir y ağ m u r yağıyor ve so ğ u k rü zgar ( ............).' Yepyeni
ve tertem iz R o tterd am , h ep nem li A m sterd am o rad ay d ı; ve b u ­
rası, balık p azarındaki canlı yılan balık lan , çirkin vitrinlerdeki
harik a m ü cev h erler, yerd e h er tarafa yap ışm ış ölü yapraklarla
aynı ren k tek i, yaşlı altın denizlerinde u zu n süre d olaşm ış isli
ringa b alık lan arasınd a, iç k arartıcı k uğular gibi yü ksek gidonlu
bisikletlerin ü stü n e tü n eyip , so ğ u k V igver’n in çevresin d e d ö n ü ­
len La H aye. E y C ip an g o , orası ve burası ( Y H ollan da, ölm e
sab rın ın öğren ild iği' tatlı H ollanda.

C iddi k on u şm a. C id diyet, kabul edilen yalan ve g erçek g ü ç­


sü zlü k tü r. G eriye kalan h er şey, dingin içtenliktir.

Don Ju a n
K adın: Beni sevm ediğinizi h ep b iliyord um .
A m a sizi seviyord u m .
Benim le k on u şu yo rd u n u z ve kimi zam an başım ın ü stü n d en
1) O k u n a m a y a n d ö r t s ö z c ü k .
2 ) O k u n a m a y a n b ir s ö z c ü k .
3 ) T a m e m in o lu n a m a y a n o k u ’nıa.
4 ) D o n J u a n te m a s ı. 1 9 3 7 'd e , T h e â tre d u T ra v a il ( k m c k T ıy a tro s u l'n d a P u ş k iııin D on
Ju a n 'm ı sa h n e y e k o y u p o y n ad ığ ı C e z a y ir k e n tin d e n itib a re n , 1 9 4 0 'l a n ıı D e /le rle ı in d e sık
sık g ö r ü le n n o tla ra k a d a r. C a ıııu s'y ü y a k ın d a n ilg ilen d ird i. D alıa ö n c e . VH. D efler sy
I 0 5 't e . D o n Juan v e karısı m itle rin i h a rm a n la y a ra k bir Don İ f a n ı ta sa rla d ığ ı g ö rü ld ü
Defterler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
123

b akıyord un u z.
Erkek: Ç apkınlık y ap m ıy o ru m , y erim e yerleşiyoru m .

2 6 Efeim.
T epkinin karşıtı d evrim degil, yaratım d ır. D ünya d u rm ak sı-
zın tepki halinde, o halde d ü n ya aralıksız devrim tehlikesiyle
karşı karşıya. Eger b ir ilerlem e varsa, bu ilerlem eyi belirleyen
şey, h er tü rd en y aratıcın m , d evrim gerekli o lm ad an aralıksız
olarak tepki ve tepkisizlik d üşü n celerin i alt eden b içim ler b u l-
m alan d ır. Bu yaratıcılar olm adıgı z am an , d evrim k açın ılm azd ır.

K oestler’e göre, Eski T ü rk h u k u k u ( ......... )' tarafından işlen-


m iş b ir su çu , hafifletici n e d e n olarak degerlen d iriyordu .

H an ım eli, h am m elin in k o k u su , benim için C ezayir kentiyle


b ü tü n leşir. Bizi b ekleyen g en ç kızların b u lu n d u gu yu karıd akı
b ah çelere d o g ru yü k selen so k ak lard a hanım eli k oku su dalgala-
nırdı. A sm alar, gen çlik ...

Sabah açan beyaz gü ld e, su ve b iber kokusu var.

Ju lia /
Son p erde: J. Ç irk in b ir kadınım .
d ’Al, evet.

1) O k u n a ıııa y a ıı iki stfzcü k .


2 ) lıılıc d c L e sp iııa ss c ü s ıü ııc p iy c s la sa rısı B u iki rc p lık . Ju lic ilc d A lcın lıcn a ra s ın d a k i
k o n u şıııad ır. B kz. VII D c tıc r . sy 6 2
Albevt Cam us
124
*

B endeki ve insanlardaki h er şey, beni aşagıya dogru çek iyor.

•jjt

1 K asım .
Sık sık tan rıtan ım az o ld u gu m u o k u y o r, tan rıtan ım azlıgım -
dan söz edildigini d u y u y o ru m . O ysa bu sözler bana h içb ir şey
söylem iyor, benim için h içb ir anlam ifade etm iy o r. T a n rı’ya
in an m ıy oru m , am a tan rıtan ım az degilim .

Y aratıcı olarak, ö lü m ü n kendisine yaşam v erd im . Ö lm ed en


ö n ce yaptıgım şey bu.

Pavese: “Biz enayiyiz. H ü k ü m etin bize bıraktıgı bir p a rça cık


özgü rlü gü kadınların y u tm asın a izin v e riy o ru z .”

R em b ran t: 3 6 yaşına, 1 6 4 2 ’ye k ad ar şan şö h re t. Bu tarih ten


itib aren , yalnızlıga ve yok sullu ga yü rü yü ş. E n d er bir d en eyim ,

sırad an olan degeri b ilinm em iş san atçı d en ey im in d en ço k daha


anlam lı. Bu tü r b ir d eneyim h akk ın d a h en ü z h içb ir şey söylen -
m edi.

B .C .. “D oga, bu zihinsel g ü cü insana, bu g ü cü n tadını kend i-


si çLkarsın diye degil, kendini aşan b ir kullanım için em an et ed i-
y o r.”
a .g .: “C erçek bir yaratıcı, zevkin yasasına b ed en en b oyu n eg-
m iştir.”
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
125
*

Spengler, Rusya’m n ru h u n u n llk çag uygarlıgına karşı bir b aş-


kaldırı old u gun u söylü yor. D ogru sayılır. BerdiaefPe de bak:
Rusya asla R ön esan s’tan g eçm ed i.

H eb erto t' ü stü n e m etin : M agarantn ortasın d a, b eyaz bir bali-


nadır. D işlerinin arasın d an sü zer ve yalnızca lezzetli y azarlard an
oluşan b ir p lan k to n u n kendisine u laşm asına izin verir.

Gerçekçilik. H erkes g erçek çid ir. Kim se g erçek çi değild ir. So-
n u ç olarak önem li olan estetik degil, içsel tu tu m d u r.

T otaliter ülk elerin ed eb iyatı, öteki ed ebiyatlardan k op arıld ı-


gı, yönetildigi için ölm ez. G erçegin tü m ü n e açık o lm ay an h er sa-
n atçı, peşinen sak atlan m ış dem ek tir.

7 K asım 1 9 5 4 .
Yaş 4 1 .

Bakhos Rahibeleri.1
Sicilya’da. Şim di. P alerm o bölgesindeki küçük kasaba. H er
şey on a göre d üzen len ecek .
G elecekteki b ü yü k yapıtlar. H er ne olu rsa olsun bun lardan

1) K n ıd i ad ın ı laşıy an liy a tro d a , 1 9 4 5 't f (.'a lig u la v e 1 9 4 9 ’d a Dognıiıiı p ıy c s lc ri s a lın c lc -


ııcn riy a tro y ö n cıicis i
2 ) K u r ip ıd c s in piyesi (I O . 4 0 6 ) . C a ın u s . bir u y a rla m a yapıııayı d u ş u n u y o r gıbi. (d a h a
ilcriy e b a k m ız ).
Albert Cam us
126

bir şeyler kalıyor. Ö rnegin : Don Ju a n , Fau st, h er biri b unların


arasında sayılabilir.'

B aşkaldıran Insan düzeltilecek sy. 2 2 5 , 6 . satır (keşişler yeri-


ne işçiler) ve sy. 2 2 9 , 1. satır.

D u perray’ın m ek tu b u :2 “D evrim ci sen dik acılar kendilerini


esas işlerine verm eyi: O rtak ilkelerde b irb irlerin d en a y n lm a ge-
rekçelerini aram ayı sü rd ü rü y o rla r.”

Ö ykü başlıgı: Z am anım ızın bir ahlakçısı.

2 4 Kasım. Saat 10.


Bu sab ah T o rin o ’ya v a rd ım .1 B irk aç gü n d en b eri, Italya’ya
yen id en k avuşm a d ü şü n cesin in sevinci. Uk geliş tarih im olan ,
1 9 3 8 ’d en b eri, Italya’yı g ö rm em iştim . Savaş, d iren iş, C o m b a t ve
b ütün bu yıllardaki tiksinti u y an d ıran cid d iyet. Y o lcu lu k lar,

am a kalbin su stu gu ögretici y olcu lu k lar. Banä, gençligim ve ye-


ni g ü çler ve yitm iş ışık, Italya’d a beni b ekliyor gibi geliyor. Bir
yıldan b eri, b eni h ü cre h ü cre yok ed en bu evren d en (çe v re m -
d en ) k açacak , kendim i belki d e kesin olarak k u rtaracak ttm . G er-
çek ten d ü n , tren kalktıgı zam an sevin cim bu k ad ar b üyü k degil-
di. Ö n celikle yo rg u n d u m ve a y n c a , G renier ile b u lu ştu gu m d a
h er şeye boşverip konu şm am ızı arzu e d iy o rd u m , am a bu o lm a -

1 ) B kz. D efıer V'II. sy. 1 0 5 v e D efter V III. sy. 1 2 2 .


2 ) Je a n D u p p e r r a y , 3 0 ’lu y ılla rd a Siıııon W e il’i ta n ıy a ıı m iliıa n seııd ik acı ve y a z a r H a-
ıengs /iifs nn sa n g (K a n d a k ız a rm ış rin g a b a lık la rü n ın y azarı (G a lliıııa rd 1 9 5 4 )
3 ) A lljerı C a ıııu s Italy an K iiltü r D ern eg i ııiıı d avetlisi o la ra k lıa ly a ya g iııi. T o ru ıo . C e ııo -
va ve R oıııa d a k o ııu ;m a la r yapıı
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
127

dı, X. de h oşnu tlu k içind e yola çık m am a y ard ım cı olm adı. Am a


yine de g ece, kısa u yk u larm arasınd a, hälä u z ak laıd a olan bir
m u tluluk yaklaşıyordu.
Bu sabah saat 7 ’de, Italya’da olm an ın keyfi. K en d im e geliyo-
ru m , sto ru açıy o ru m : Karlı ve puslu bir m an zara. T ü m Kuzey
Italya’d a kar yağıyor. K o m p artm an ım d a tek b aşım a, çılgınlar gi-
bi gü lm eye başladım . H ava sogu k degil A m a, gaı da beni b ekle-
y en , ç o k güzel b ir kadın olan I.A ., so g u k tan ö ld ü gü n ü söylü yor.
T ered d ü tlü h oş F ran sızcasıy la, sak in , sevim li ve nazik tavırlarıy-
la (b an a an nem i h attrlatıyor) m inik bir kar çiçegi gibi so g u k tan
k ızarm ış, b ana biraz Italya su n u y o r. Ö n ce trend ek i Italyanlar,
d ah a so n ra oteldek iler, yü regim i ısıttılar. H er zam an sevd igim ve
b an a F ran sızlan n sü rü p gid en keyifsizligi içindeki sü rg ü n lü ğ ü -
m ü hissettiren halk.
O teldeki o d am d an , aralıksız k ar yagan T o rin o ’yu g ö rü y o ru m .
Düş kırıklıgım a hälä gü lü y o ru m . Am a cesaretim e k avu şu yoru m .

T orin o karlı ve puslu. M ısır galerisinde, k u m d an çıkartılm ış


sargısız m u m yalar so gu k tan iki b ü k lü m . T aş d ö şen m iş, geniş

cad d eleri seviyoru m . D uvarlar k ad ar geniş alan lardan da o lu ş-


m u ş kent. N ietzsch e’nin çah ştıgı, so n ra delilige gö m ü ld ü g ü 6 via
C arlö A lberto’d aki evi gö rm ey e gid iy o ru m . O v erb eck ’in geliş öy-
k üsü n ü h içb ir zam an aglam ad an o k u y am ad ım , O v e rb e ck ’in de-
li N ietzsch e’nin kendini kaybettigi o d ay a girişi, ard ın d an da Ni-
e tz sch e ’nin aglayarak kendini O v e rb e ck ’in kollarına atışı. Bu
evin ön ü n d e, h er zam an hayran lık tan ço k şefkatle sevdigim Ni-
e tzsch e’yi d ü şü n m eye çalışıy o ru m , am a nafile. O n u nla, basık
gök yüzü n e rag m en , sevdigi ve n eden sevdigini ço k iyi anladıgım
kentte karşılaşm am d aha iyi.
Alberl Cam us
128

Ö ykü. Bir top lam a kam pındaki tutsaklar, a ıa la n n d a en çok


acı çek m iş kişiyi Papa seçiy o rlar, öıeki P ap a’yı, V atikan’da zen-

ginlik içind e yaşayan R om alı’yı yadsıyorlar. A ıalarındaki en genç


kişilerden biri olm asına ragm en , kendi Papalarına Peder diyor-
lar, o ogullarını k o ru m ak için ölene d ek, o n u n için olü yorlar (ya
da o ölm eyi red d ed iyo r ve k o ru yacak başka insanlar oldugu için
kendini sak ın ıyor, b aşlangıç b ö y le).'

2 5 K asım .
Külrengi ve sisli bir gün. T o rin o ’d a d o laşıy o ru m . T açlı k u ru -
kafalar tep esin d e. K en tte, engin perspektifin o rtasın d a, tu n çtan
atlar sisin içine atılıyor. D eliren N ietzsch e’nin, sahibi tarafından
d övülen b ir atı d u rd u ru p , attn y ü zü n ü çılgın ca ö p tü g ü , h arek et
halinde bile olsalar d o n u p kalm ış atlar kenti T o rin o . Villa C am e-
ran a’da ak şam yem egi.

2 6 K asım .
T orin o ’n u n tepelerinde uzun gezinti. G ökyüzünü, ansızın b e-
liren ve siste kaybolan karlı Alp daglan çevreliyor. H ava serin,
nem li, son bah ar kokuyor. Aşagıda kent, sisle kaplı. H er şeyin uza-
gında, yorgu n ve tuhaf bir b içim de m u tluyu m . A kşam , konferans.

2 7 Kasım .
Sabah, l.A . ile C en o v a ’ya h arek et; bu kadar g en ç biıind e gö-
rü n ce şaşkınhk u yan d ıran , bir tü r d ü şü n ü lü p taşınılm ış vazge-

11 L a C lııılı’ (D ü ş ıış ) ıe . C la n ıe ııre . L iby a d a u ıısa k o k lu g u ıııı. tıılsa k lık v o ld a ş la n u r a lııı-


daıı P ap a seçild ig in i aıılaıır.
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
129

çişle, açık , gönlü zengin ve iyı niyetli, tuhal' sevim li varlık. 0 ,


“gü lm ek ve pişm an o lm a k ” istiyor. Din k on u su n d a, “karşılıksız
aşk a” in an ıyor. Kesinlikle an n em e b enzer ço k yanı var, kederle
annem i d ü şü n ü y o ru m . Y üregim d e hep bu inantlm az ölüm v ar...

P iem on te ve Ligurya’d a, y ag m u r ve sis. K ar tarlalarının o rta-


sındaki Ligurya kıyısını çevreleyen d ag lan aşıyoruz. D oıt tünel
ve denize d og ru inen tep elerde hızını artıran yagm u rla, kar kay-
b olu yor. K onferans, v a n şta n iki saat so n ra. Akşam yem egi D oria
Sarayı’n d a. Gözleri ve yü regi d ip diri, k u p k u ru yaşlı m arkiz. Çı-
k m ca, n ih ayet y en id en k av u şu lm u ş, g ü r sularla ytkanm ış b ir C e-
n o v a’da y ü rü y o ru m . Siyah ve beyaz m e rm e rle r p arlıyor, ışıklar
so k ak lard a sırad an , b ü y ü k d am arlar açıyor.

VI. yü zyıld an 1 8 0 0 yılına, A vrup a nüfusu asla 1 8 0 m ilyonu

g eçem ed i.
1 8 0 0 ’d en 1 9 1 4 ’e, 1 8 0 m ilyon dan 4 6 0 m ilyon a yükseldi.

O rteg a y G asset.1 Y azm ak için — kim e seslendigini bilm ek is-


tiyor —
T op lu m la ortaklıgı b irb irin den ayırıyor.
Ö zgü rlü k ve ço g u lcu lu k , A v ru p a’nın iki belirleyici üzelligıdir.
F ilozof ve felsefe h o ca sı, b ak sy. 2 6 — gerçek aristokrasi, tu t-
ku hakkında.

H u m b o ld t/ Insanın zenginleşip, yetkinleşm esi için, bir du-


rum çeşitliligi gerekir. Bu çeşitliliği s ü rd ü rm c, gerçek liberaliz-
min tem el çabasıdır.
I ' J o s e O rte g a y G a ss rı ( 1 8 8 1 1 9 5 i ) . Isp aııyol filozof.
H W illıe lm v o n H ıım b o lt ( 1 7 8 7 . 1 8 3 5 ) . filolog v c A lm aıı s ıy a s c u ı
Albert Cam us
130

B ugünün Rusya’sı, kendi aykın biçim i içind e, bireyselligin


zaferini seyrediyor.

O rtega y Gasset. T arih , felçliler ve saralılar aıasın d ak i bitm e-


yen kavgadır.

H er top lu m aristok rasi tem eline dayanır, ç ü n k ü g erçek aris-


tok rasi, kendine karşı b u y u ru cu bir tavır için d ed ir ve bu b uyu -
ru cu tavır olm azsa h er top lu m ölür.

O rtega y Gasset. Y aratıcı yaşam ço k saglıklı, ç o k soylu , bilin-

ci h arek ete geçiren , sürekli uyaranları olan b ir rejim g erek tirir,


yaratıcı yaşam en erjik bir yaşam d ır.

D ar v ico lard a gölgeler kaynaşıyor. H o şn u t ve y o rg u n u m .

2 8 K asım .
C en o v a’d a u zu n gezinti. H atırladıgım kente tıpatıp b enze-
yen, büyüleyici k e n t.1 Y aşam dolu k ü çü k sok ak ların d ar korsesi
için d en fışkıran harika yapılar. B urada, güzellik h er yerd e k en -
dini gösteriy or, gü nd elik yaşam d a ışıldıyor. Bir sok agın köşesin-
d e, bir şark ıci, gü n lü k rezaletler ü stü n e d o g açlam a y ap ıyor. Şar-
kılı gazete.
K üçük San M atteo M anastırı. Rüzgar, m u şm u la agacın ın ge-

1 ) C a ıııu s, Eylu ) 1 9 3 7 'd e C eııo v a 'y ı ziyareı erm işti


Defterler (Mart 19*51 / Aralık 1 9 5 9 )
1 31

niş yap rak larını şiddetli bir y ag m u rla kaplıyor. Kısa m u tluluk
anı. Şim di, yaşam d egiştirm ek gerek.
A k şam : Y agm u r altında, M ilano’ya h arek et. Y agm u r altında
v an ş. S ten dh al’in b u rad a sevdigi şey ölü p gitm iş.

2 9 K asım .
C en e — Vinci g erçek ten d e Italyan çö k ü şü n ü n b aşında yer
alır. San A m brogio M an astın . K onferans. A k şam , k onferan s so n -
rasm dak i zü pp e budalalıklar nedeniyle öfke için d e, R om a treni-
ne b in iy o ru m . Bu soytan lıklara b ir yarım saat daha k atlan acak
g ü cü m yok . U yk u su z gece.

30.
Sabah n ih ayet, R om a kırlarında, g ü çsü z , am a kararlı güneş.

A p talca, am a gözlerim yaşarıyor. R om a. Yine o , içindeki insan-


lar gibi zen gin ve aptal otellerd en biri. Y arın başka otele g e çe ce -
gim . N ., o n u n la V en ü s’ün d o g u şu n u seyred iyorum . Villa Borg-
hese ve P in cio b o y u n ca gezinti: H er şey g ö k yüzü n e seyrek kıllı
bir fırçayla resm edilm iş. U y u y o ru m . Son konferans. Sonu n d a
ö z g ü rü m . N ., Silone' ve C arlo Levi2 ile ak şam yem egi. Yarın gü -
zel olacak .

1 -3 Aralık.

F loran sa gibi, yolcu yu taşıyan, on u attıgı her adım da g ü çlen -

1) Ig n azio S ilo n e ( 1 9 0 0 - 1 9 7 8 ) , Italyaıı r o m a n c ı ve sosyalist n ıiliıaıı. C a m u s 1 9 59 d a . A l-


g eı - R e p u b lic a m d e , o n u ıı Le P a ia el le vin (E k m e k vc Ş a ra p ) adlı r o m a tım d a n s o z eıti Si-
lotıe ile ilk k e z 1 9 4 8 y ılın d a tan ıştt. 1 9 5 3 ’teıı 1 9 5 7 'e k a d a t. C a ııın s ve S ilo n c ozgü rliik -
(,'ü d ü ş ü n c e y an lısı T e m o irıs (T a n ık la r) d e rg is in d e o rta k la ş a ça lışııla r.
1 ) O arlo Levi ( 1 9 0 2 - 1 9 7 6 ) . C h ıis l s'est a ır e le ä E b o li (ls a b u k o y c u g ra ııta d ı) adlı kitab ııı
y a z arı. Italy an ressatıt v e y a z a r.
Albert Cam us
132

d iıen ve seyrini hafifleştiren, k ü çü k T osk an a ya da lspanyol


kentleri vard ır. Başka k entler, New Y o rk gibi, h em en y o lcu n u n
om u zların d a agırlıgını hissettirir ve on u ezer, o k en tlerd e yavaş
yavaş d ogru lm ayı ve b akm ayt ö g ren m ek gerekir.
R om a da ağırlıgını hissettıriyor, am a duyarlı ve hafif bir yü k-
le, R om a çeşm elerd en , b ah çelerd en ve k u b b eleıd en bir b eden
gibi gön ülde taşınıyor, insan o n u n agtrlıgı altın da, biraz tıknefes,
am a tu h af bir b içim d e m u tlu solu k alıp veriyor. Bu k ent k ü çü k
saytltr, am a açık alanlardaki p ersp ektif b azen bir sokagı d ö n ü n -

ce p atlıyor, bu duyarlı am a d a r alan yolcu yla birlikte solu k alı-


y o r ve on u n la birlikte yaşıyor.
Villa B orgh ese’deki bu k ü çü k p ansiyon için o teld en ay n ld ım .
B ahçeye d o g ru taşan b ir terasım v ar ve b u rad an g ö rü len m an za-
ra h er defasında b eni h ey ecan lan d ırıy o r. D u varlarm arasın d a, sis

için d e u yan m alard an , ışıksız bir k entte geçen b u n ca yıldan so n -


ra, aralıksız olarak P orta P in cian a’d an T rin id ä dei M o n ti’ye u za-
n an ve ark asın d a R o m a ’n ın kubbeleri ile kargaşası b u lu n a n , bu
agaç ve g ök yü zü hattıyla b eslen iyoru m .
H er sab ah, hälä u yk u m ah m u rlu g u içind e b u terasa çık tıg ım -
d a, kuşların şakım ası b en i şaşırtıyor, beni u y k u n u n d erin lerin -
d en çık arıyo r ve bir çeşit gizem li bir neşe darb esiyle, o noktayı
özgü rleştirm ek için belirli bir yere d o k u n u y o r. Iki g ü n d ü r hava
güzel ve Aralık ayının güzel ışıgı, k arşım d a serviler ve d a lla n y u -
karı k ıvn k ç a m ag açlan resm ed iy o r.
B urada, P aris’te yaşadıgım aptal ve k ara yıllara ü zü lü y o ru m .

G ön lü n b ir m an tıgı vard ır, a m a artık bu m antıgı istem iy o ru m ,


çü n k ü kim seye y aram ad ı ve b eni kendini k aybetm en in eşigine
getirdi.
Ö n cek i g ü n , C am p id o g lio ’nun altında b ulun an iddialı sü tiın -
lan n o çılgın p azarın d a degil, forum un tam an lam ıyla yıkık b ö -
Defterler (M art 1951 /A ra lık 1 9 5 9 )
133

lüm ü n de (C o lo sse u m ’u n y ak ın ın d a), ard ın d an , h içb ir şeyin ses-


sizligi, h u zu ru , h er zam an doğan ve h er zam an m ü k em m el olan
dünyayı bozam ad ıgı o harika Palatin tep esin d e, kendim i b ulm a-
ya başlad ım . G eçm işin b ü y ü k im geleri, d oga bu im geleri kabul

etm eyi ve im gelerin içind e u yuyan rahatsız ed ici sesi d in d irm e-


yi bildigi zam an , b u gü n e, ard ın d an gelecege daha iyi hizm et
ed ecek duyguları ve güçleri bir araya g etiım ey e yarar. Via Ap-
p ia’da bu hissediliyor, oysa akşam üstü oraya geldigim de, d ola-
şırken, yü regim öylesine d olu ydu ki, yaşam ın b eni terk ed ebile-
cegini h issed iyord u m . A m a, yaşam ın sü receg in i, b end e ileriye
d o gru giden bir gü ç old u g u n u ve bu m olan ın yine bu ilerleyişe
h izm et ed ecegin i b iliyord um . (B ir yıldtr çalışm ad ım , bir yıldır
çalışam ad ıgım o n k on u b u rad a d u ru y o rd u , o n ların olagan ü stü
k o n u lar o ld u g u n u .b u konu ları ele alam ayacagım ı biliyoru m . Bu
gü n lerd e b ir yıl old u ve b en d e lirm e d im .) O m an asu rd a, T o rq u -
ato T asso’n u n öld ü gü o od ada yaşanabilir.
R om a m ey d an lan . Piazza N avon a. S ant’Ignazio ve ötekiler.
H epsi sartdır. Ç eşm elerin bezekli h av u zcu k ları, düzen siz fışkı-
ran su ve taşlar neden iyle p em b em sid ir. H er şey görü ld ü gü za-
m an , ya d a yaln ızca görü leb ilen g ö rü ld ü g ü n d e, öğrenm eye çalış-

m ad an d olaşm ak tam b ir m u tlu lu k tu r.


D ün g ece, San P ietro in M o n to rio ’nun ö n ü n d e, R om a, ışıkla-
rının altın da, b u lu n d u g u m u z o sessizlik y am acın tn etegin d e, de-
vinim i ve gü rü ltü sü yitip giden bir lim an gibiydi.

Anıtsal güzelligin h er zam an bir kölelik gerektirdigini bil-


m ek, tu h af ve katlanılm az bir g erçek tir, yine de anıtsal güzellik,
güzelliktir ve insan güzelligi ve köleligi istem eden ed em ez; kö-
lelik, kabul ed ilem eyen k ü çü k bir şey karşısında duraklam az.
Albert Cam us
134

A cab a bu n edenle m i, bir m an zaran ın güzelligini her şeyin ü s-


tü n d e tu lu y o ru m , bir m an zaran ın güzelliginin karşılıgı hiçbir
adaletsizlik yap ılm adan öd enir ve gö n lü m orad a ö zg ü rd ü r.

3 A ralık.
Villa B orgh ese’de h arik a sab ah. ln ce cik ça m ignelerini tek tek
ayırarak , o n la n n arasın d an ak an C ezayır sab ahların ın ışıgı. Ve
B orgh ese Galerisi, sapsarı bir ışık içind e, ço k g erçek ü stü cü
D ap h n e’de old u gu gibi iyilik baskın çık ın ca (san at anlayışı ola-
rak , g erçek ü stü cü lü k ön celik le b arok a bir karşı-saldırı o lm u ştu )
ç o k güzel ve şaşırtıcı, Ju g e m e n t (Y argı) tarafından o rtaya çık a n -
lan, iç b u rk an VĞrıtĞ (G e rçe k )’te oldugu gibi iyilik k ay b o ld u g u n -
da ço k çirkin olan B ern in i’ler beni her şeyd en u zaklaştırıyor.
Ressam da, çok etkileyici (P o rtreler).
C o rreggio’n u n D an ae’si ve özellikle de T itien ’in 9 0 yaşın d a,
gözle görü len bir gen çlik le resm ettigi, bir aşk tacı tak m ış V e-
n ü s’ü.
St Louis des F ra n ça is’dekiler gibi olm ay an , su sk u n ışıgın y o -
gu n lu gu n u n ve şiddetinin kesinlikle harika bir k o n trast yarattı-

gı, ögleden son rayı resm ed en C aravaggio’lar. Rem bran d t’tan örı-
ce. Ö zellikle, V ocation de St M atthieu (Aziz M ath ieu ’nün g ö n -
lündeki T anrı çagrısı): H arika. C ., gen çlik ve olgunluk tem asın -
daki cesarete dikkatim i çek ti. M oravia, bana d aha ö n ce C aravag-
gio ’n un nasıl biri old u gu n u anlatm ışıı: Birçok kez su ç işlem iş,
soyu ld ugu bir gem i ile T o sk an a’dan k açm ış, so n ra bir kum sala
atılm ış, orad a çıldırarak ö lm ü ş ( 1 5 7 3 - 1 6 1 0 ) . M oravia b an a, pi-
yes haline getirm ek istediği C e n ci’lerin g erçek öyk ü sü n ü de an-
latm ıştı. B eatrice, St Lou is des lT an çaıs su nagım n altına g ö m ü l-
m ü ştü . R om a’da ayak lan m a, Fransız Devrım i. Sankiiloüar'dan
Defterler (M art 1 9 51 / Aralık 1 9 5 9 )
135

(b a k lın g p la k la r) bir F ran sız ressam ı 5t Louis des F ıa n ç a is ’nin


y ağm alan m asına katılıyor. M ezarlar açılıyor. B eatrice’in iskeleti
orad a d u ru yo r, kafatası k o p u p beden in ortasın a d ü şm ü ş. Res-
sam k alatasım alıyor ve kafatasıyla top gibi o yn ayarak çıkıyor.
Beatı ice (.lenci’n in k o rk u n ç ö yk ü sü n e ilişkin so n im ge bu.
A kşam ü stü , G ian icolo ’ya d ö n ü y o ru m . San P ietro di M o n to -
rio. Evet, R om a’da tercih ettigim yer bu tepedir. D u m an lar ka-
dar u ç u c u , h er yön e d ö n en , birbiriyle kesişen, ayrılan , so n ra,
g ök yü zü n e k avu şm ad an ö n ce hafifçe degip g eçtik leıi ça m la n n
ü stü n d en atlam ak için top lan an sıgırcık sü rü lerinin sev ecen gö-
gü nd ek i tepe. Aşagı indigim izde N . ile ag açlard a, Viale del
R e’n in çın arlan n d a, y o rg u n k uşlar g ö rü y o ru z, sayılam ayacak ka-
dar ço k , y ap rak tan ç o k kuşla kaplı her agaç, cıvıldıyor. Akşam
olu rk en , bu kalabalık m ahalleyi kaplayan kulakları sagır edici
cıvıltı, tram vayın gıcırtıların a k an şıy o r ve b ü tü n kafalar teb es-
süm ed erek , bu m u azzam y ap rak ve kuştü yü kalabalıgına d ogru
kalkıyor.

P an siyon d a benim le ilgilenen h oş ve soylu bir yüzü olan , ço k


sade ve ço k kibirli, iri yarı e sm er Rom alı. Ö ykü. Ressam la aşk.

Ve tü m soyluluk on d an yana.

R om a ü stü n e BARO K bir m etin yazılacak.

4 A ralık.
Sabah. Barberini Sarayı. C aravaggio’nun N arsissos’u ve öze-
likle d e, P. della F ıa n ce sk a ’ya m al edilm iş, am a Signorelli’nin in-
celigine d ah a fazla u yd u g u n u d ü şü n d ü gü m bu M eıyem Ana Ne
o lu rsa olsu n harika.
Albert C am us
136
M oravia ve N . ile, T ıv o li’de ögle yernegi ve Vılia d ’H ad ri-
e n ’de u z u n b ir ö g led en so n ra , k u su rsu z m e k a n . B u lu tsu z ve
y u v arlak g ö k y ü z ü n ü n h e r b ö lü m ü n d e n villadaki g ö rk e m li ser-

v ilerin ve u lu ça m la rın ü stü n e eşit b ir b içim d e d ö k ü le n ışıkla,

g e rçe k te n o lag an ü stü g ü n . Sıvaları p etek li arı k o v a n la rım an -


d ıran yık ık d u v arlar da b ü y ü k y arık ların a eşit b ir b içim d e
ak an bu ışıgı alıy o r ve d u v arların ç im e n to k o v a n la rm d a n b ir
ışık balı yayılıyo r. B u ra d a , R o m a ’n m ışıgınm ö tek i k en tlerin
ışıg m d an , ö m e g in d ah a d ü z e n siz ce y ay ılan , F lo ra n s a ’m n g ü -

m ü şi, tinsel ışıgın d an farklı o ld u g u n u d ah a iyi g ö rü y o ru m . R o -

m a ışıgı, F lo ra n s a ışıgım n tersin e y u v arlak , p a rla k v e u ysäl. Be-


d en leri, m u tlu ten lerin g ö n e n cin i, b aşarıyla g e çe n y a şa m la rı
d ü şü n d ü rü y o r. U zak la r d ah a da h o ş. H a ra b e le r a ra sm d a k u ş
sesleri. Bu eşsiz güzellik k a rşısm d a , h e r şeyin sö y len d ig in e d a-

ir tu h a f ve m u tlu d u y g u .
Akşam yem egi, P io v en e.1 O tu z görü şm e yap tık tan so n ra , b u -
radaki esas d u ru m hakk ın d a b ir fikir sahibi o lm aya b aşlıyorum .
D ü şü n celer degil, k om p lo lar var. Liberaller ço k az, yok sullu k,
yok sullu ktan y ararlan m a ve yavaş yavaş belli bir tepkisizlik.

Ktrk yaşın d a, insan cant yan ın ca b agırm ıyor artık , bu acıyt


biliyor ve yapılm ası gereken neyse o n un için savaşıyor. O za-
ın an , hiçbir şeyi u nu tm aksızın , kendini yaratm aya verebiliyor.

Son Y argı’da, sunagın sagındaki, göge yükseliş h arek etin d e,


bu büyüleyici hafiflik d uygu su n u verm ek için M ich elan gelo’nun
resm ettigi b eden lerin k u w e tli kaslarla agırlaşlırılm ası g eıek iy o r-
du. Agırlaştığı oran d a hafifliyor. Sanatın d ugıim ü b u d u r.

1) G u iılo H iovvnr ( 1 9 0 7 - 1 9 7 4 ) . yazar.


Defterler (M art 19M /A ra h k 1 9 5 9 ) 137

Borgia dairesinde, P in tu ıic ch io ’n un eşsiz anlatım ı bir k ah ıa-


m anlık ortaya k oyuyor.

Raphael odalarını b oyasın diye, II. Ju liu s’un Piero della F ra n -


cesk a (ve b aşkalarının) fresklerini yıktırdıgını d ü şü n ü n ce insa-
nın yüregi d aralıyor; Aziz P ierre’in olaganüstü Ö z g ü rlü g ü ’n ün
bedeli nasıl öd enm iş?

C aıav ag g io ’n un Isa’n ın ça rm ıh ta n indirilm esi. Ç a rm ıh gö-


rü n m ü y o r; kesinlikle ç o k b ü y ü k bir ressam .

6 A ralık.
K ülrengi bir gü n . A teşim var. O d ad ayım . A kşam M oravia ile
g ö rü şm e.

Roman.
llkA d am , gizini keşfetm ek için güzergahını yen id en o lu ştu ru -
y or; O ilk ad am degil. H er insan ilk ad am d ır, kim se ilk ad am d e-
gildir. Bu n ed en le, an nesin in ayaklarına kapanıyor.

7 A ralık.
N icola ve F ıa n ce sk o ile h areket. R om a kırları. F ., y an ım ızd a-
ki so m u t m evcu d iyetin i ve insancıllıgını terk etm ed en , öylesine
uzak ve öylesine yakışıklı. C irceo ' köyü. N ap oli’ye varış. P ozzu-
oli'de, P adovani’nin ikizi bir lok an tad a ögle yem egi. Ateşim i
yü kselıen , N apoli’deki sel gibi yagm u r. A kşam , gı'ıkyüzü açılı-
vor.
/
1) S a b a ııd ia g ö liin iin g ü n r y iııd e k ı. c .ir r e o t r p e s i. H onıc rn s. W r g iliu s . S tr a b o ıı v e P lıııi-
ııs la r a liııd a ıı C ir c e o ad ası a d ıy la a ııılım ş ıır .T e p e n in e te g m d ı kı k o y u n ad ı d a t u r c e o 'd u r .
Albert Cam us
138
*

Aralıfe.
Yüksek b ir ateşle uyanclım. D ün akşam bu notları b itirem e-
dim . A m a yine de, Santa L ucia sok agm ın arkasındaki “B arrios”
larda u zu n bir gezinti. B un lar, zengin cad d elerin arkasındaki ge-
cek o n d u lar. Kapı açık , içerde ü ç ço cu k g ö rü y o ru z, bazıları b a-
b ayla aynr yatak ta yatıy o r, kendilerini gösterm ek ten h içb ir bi-
çim d e rahatsızlık d u y m u y o rlar. Yeterli çam aşır olm adıgı için,
h er gün çam aşır yıkanm ası gerekse de, bu eski püskü çam aşır-
lar N ap oli’ye b itm ez tü k en m ez bir şenlik havası veriyor. O nlar,
yok sullu gun bayrak ları. Bu ak şam , N .F . S onra, deri ve hayvan
pisligi k okan ru tubetli b ir faytonla yol alıyoruz. In san lan n ya-
kınlıgı ço k h oş. N. bizi C ap u an a kapısındaki bir m ahalleye g ö -
tü rü y o r. T ep eye d ogru çık an b ü yü k b ir sok ak. B ütün b alkonla-
ra abajurlu lam balar k o n m u ş. Ve bu lam balar bu yoksulluga ola-
gan ü stü b ir şenlik havası katıyor. Kilisenin ö n ü n d e, alelade bir
ayin alayı var. Sabah k urulan p azard an artakalm ış lahana artık-
larım n yogu n b alçıgm d a d u ran sıkışık kalabalıgm ü stü n de bay-
raklar sallanıyor. K estanefişekleri patlıyor. B ü tü n azizlerin geri-
sinde, M eryem A na fişeklerle k end im g österiyor. Bir deli, bir
p en cered en , sabit bakışlarla, aynı m ak inalaşm ış h arek etle, birbi-
ri ardına ateşledigi düzinelerle fişegi kalabalıga fırlatıyor ve fi-
şekler patlayana dek ço cu k la r o n lan n çev resin d e Siyu dansı ya-
p ıyorlar. Y oksulların m a n a stın . Y üce bir g ö rü n tü sü var. B u, yok-
sullugun H scurial’i...'

1) Ispanya'd a H scoria) k a salw su ıd a. D .P lıiJip p r'in A z iz l .a u m n n ı o n u ru n a inşa rııird ig i


iu an asrır k '.n .)
Delterler (Mart 1 9 “51 / Aralık 1 9 5 9 )
139

8 A ralık.
D üşm eyen bir ateşle b ü tü n gün yatak tayım . S o n u ç olarak,
P a estu m ’a g id em eyecegim . Iyileşir iyıleşm ez R o m a’ya d ö n m eli,
so n ra P aris’e, işte bu k ad ar. Y u n an tapınaklarıyla benim ara m d a
b ir şeyler var. Ve h ep so n an d a, bir şeyler on lara d o g ru gitm em i
en g elliy o r.1
A ldıgım b u d arb en in an laşılm ayacak bir yanı yok. Bu y o ru cu
yıl, b eni çö k ertti. Y eniden gü ce k avuşm ak ve çalışm ak için geri
d ö n m e u m u d u n a k apılm ak , tam am en duygusal bir şey o lu rd u .

D aha iyisini y ap acag ım , tad ın a d o y am ay acağ ım bir ışıga d ogru


k o şm ak tan sa, saglıgım ı ve iradem i yeniden k azan acagım b ir yıl
g eçirecegim . Am a b u n u n için , k end im i beni y o ra n h e r şeyd en
biraz u zak laştırm am gerek iyor. Buradakı bu d ü şü n celer, yatak
ve ateş ve çevresin d ek i N ap oli’yle sınırlanm ış bir y o lcu n u n d ü -
şü n celeri. A m a b u n lar d o g ru d ü şü n celer. N eyse ki, y atag ım d an
denizi gö rü y o ru m .
Bir rad yo p rogram ı için Aziz M atthieu ’n ü n Çilesini can lan d ı-
ra n ve o n u güzel k ad m lar ve alaycı m eleklerle çevrili b ir aziz ya-
p an , F .’nin pek cah il ressam ark ad aşı.

9 A ra h k .
U yan d ıgım d a ateşim yok. A m a yorgu n ve bitkınim . Yine de
gitm eye k arar veriy oru m (tuısaklık, v s., gibi k ötü bir d u ıu m d a n ,
her zam an yaptıgım gibi, bir enerji yak alıyorum ). Güzel bir gü-

neşle h arek et ed iyoru z. Sorrente (ve C 'occu m ela’nın h arik a bah-


çe si), ögle yem egi yedigim iz Amalfi biraz fazla gö sten şli, ard ın -
dan , y o ıg u n F .’nin nöbetini d evralm ak için arabayı kullanıyo-
rum ve bir sanayi bıilgesinden, ard ın d an Aral'ı an ım satan (uzıın

II 1 0 3 0 yrtzıiHİa. C a ın u s Y u ııa n is ıa ııa blr y o lcu lıık u s a r la ı aıııa sa v a s c ık a r Y ııııanıs-


la ıı a ilk y o lfiılııg u m ı y a p a b ilm fs ı iç iıı. 1 0 5 3 N isaıııııı Iv k lrm ı-sı g t 'r r k e ır k .
Albert Cam us
140

kam ışlar, yap rak sız ve cılız agaçlar) tu h af b ir b ölged en geçtik ten
so n ra, gü n eş b atark en P aestu m ’a varıyoruz. B urada, y ü rek su su -
yor.
(D ah a s o n ra .) Akşam ü stü , buraya varış an m ı y en id en y ak a-
lam aya çah şıyo ru m . H arabelerin yakınındaki k ü çü k bir otelin ,
yüksek tavarilı, b em b eyaz duvarlı, yıpranm ış am a tertem iz, ü ç
yataklı eski o d asın d a agırlanıyoru z. Peşim e bir köpek takılıyor.
G üneş b atın ca, p arm ak h k lar kilitlendiginden, harab elere girm ek
için su rlara tırm am y o ru z. Işık yakınım ızdaki hälä m avi d eniz-
den geliyor, am a denizin karşısındaki tep eler şim d id en k arar-
m ış. P oseid on tapınagının ön ü n e geldigim izde, h en ü z yatm ış
k argalar ço k b ü yü k bir kanat ve çıglık gü rü ltü sü yle ayak lan ıyor-
lar, so n ra tap ın agm çev resin d e u çu y o rlar, d ö rt tarafa ü şü şü y o r-
lar ve b izim gözlerim izin ö n ü n d e b eliren, ç o k güzel, taştan ya-
pılm ış, am a can lı ve u n ü tu lm az bir varlıgı selam layacak m ış gibi
yen id en u çu y o rlar. A kşam vak ti, k arg alan n kara u çu şu , seyrek
kuş cıvıltılan , deniz ve tep eler arasındaki b o şlu k , b ü tü n bun lar
beni, y o rgu n lu gu m u n ve co şk u m u n içind e g ö zyaşlarınm eşigıne
getiriyor. S on ra, h er şeyin su stu gu bitip tü k en m ey en bu k en d in -

d en geçiş häli.
A k şam , sessizlik, L o u rm a rin ’in kuşlarım a m m satan kargalar,
ve dişi kedi, gozyaşlarım , m üzik.
Sabah, T ip asa’da harabeleri çiy kaplam ış. E n eski şeyin ü s-
tü n d e, dün yan ın en taze seıinligi. Benim im am m ve bana göre
sanatla yaşam ın an a ilkesi b uıada.

10 Aralık.
Dün ak şam , sazlar, su rlar ve kum salın yakınındaki m an d alar
arasında gezinti. Denizin yavaş yavaş çogalan engin ve b ogu k se-
Defterler (Mart 1 9 51 / Aıalık 1 9 5 9 )
141

si. K um sal, gece ışıklı ve k ülrengi gök yü zü n ü n altındaki ılık su.


D önüşte biraz y ağm u r yağıyor ve ark am ızda kalan denizin sesi
hafifliyor. M andalar yavaşça k ıpırdıyorlar ve so n ra, gece gibi kı-
pırtısız, başlarını egiyorlar. Dinginlik.
P en cerem d en g ecen in içindeki tap ınaklara b aktık tan son ra
u y u y o ru m . Kaba ve çıp lak d uvarlan n ı o k ad ar ço k sevdigim
o d a, b u z gibi. G ece b o y u ü şü d ü m . O d am ın p en cerelerin i açıy o -
ru m , h arab elerin ü stü n e y a g m u r yagıyor. Bir saat so n ra , çıktıgı-
m ız sırad a, gö k m avi, ışık taze ve harika.

A lnn san sı gözen ekli, p em b e sü nger taşından yapılm ış iri sü-


tu n lu bu tapınagın, h ava gibi hafif agırlıgı, b itm ez tü k en m ez
m evcu d iyeti karşısm da b itm eyen hayranlık. K argaların arasına
başka k uşlar k anştı, am a k argalar tapm agı her y an d an , k ara bir
k anat yelkeniyle ve b ogu k çıglıklarla kaplıyor. T apınagın çev re-
sindeki k ü çü k gü neb ak an çiçek lerin in taze k oku su .
Sesler: Bir su şırıltısı, k ö pek lerin h avlam ası, uzakta b ir vespa
sesi.
Y üregi sıkıştıran h arap olm uş şeylerin yarattıgı h ü zü n degil,
so n su z gençligi içind e so n su za dek sü recek olan şeye duyulan
u m u tsu z aşk, gelecege duyu lan aşk.

Yine tepeler ve d en iz arasınd ak i h arab elerd eyim . Insanın


k endini tam am en teslim edişini tattıgım T ip asa’dan beri ilk kez
karşılaştıgım bu yerlerd en k o p m am ço k zor

1 0 A ralık .
D evam . Am a yine de yola çık ıyoru z ve birkaç saat son ra
P o m p ei’deyiz. Tabii ki ilgimi çek ti, am a hiç etkilem edi. Rom alı-
lar kimi zam an in ce, am a asla u ygar degil. Avukatlar ve askerle-
rin n için Yunanlılarla k anştırıldığını T an n bilir. Rom alılar, Yu-
Albcrt Cam us
142

nan anlayışım g erçek ten yerle bır ed enlerın başında geliyor.


M ağlup Y u n an istan, m aalesef onları yen em ed i. Ç ü n k ü R om alı-
lar Eski Y u n an ’dan büyü k san atın tem alarını ve biçim lerini aldı-
lar. Yunan saflıgtyla görk em in in bize aracısız ulaşm ası için , ya-
pılm am ası d aha iyi olacak d o n u k taklitlerden başka bir şey ya-
pam ad ılar. P aestu m ’daki H era tapınagının y an ın d a, R om a ve
Italya’ya yayılm ış tü m ilkçag uygarlıgı p a ıa m p a rça olu yor ve
on u n la birlikte, sah te bir büyü k lü k kom edisi de yok olu yor.
Kalbim sezgisel olarak , (h ay ran h k d u y d u g u m , am a sevm edigim
Vergilius da d ahil) asla tek bir L atin şiiıi için ça rp m a d ı, am a her
zam an , Y u n an istan ’dan gelen trajik ya da lirik bir d ö rtlü ğ ü n pı-
nltısıyla sıkıştı.
P om p ei diye adlan dırılan bu degerli B u ch en w ald ’d an d ö n er-
ken, k ülün tadı da yorgu n lu k da gitgide ço g a h y o r. Arabayı F . ile
d ön ü şü m lü olarak k ullantyoruz ve saat 2 1 ’de yorgu n arg m Ro-
m a ’ya v a n y o ru m .

11 Arahfe.
B ütün gü n yatak tay d ım , ya da n ered eyse b ü tü n gün. H içbir
şeyd en tat alm am am a n ed en olan ateş sü rü y o r. Ne olu rsa olsun
yeniden saghgım a k avuşm ahyım . G ü cü m e g erek sin im d u y u y o -
rum . Yaşam ın benim için kolaylaşm asını istem iy o ru m , z o r olsa
da yaşam la b oy ölçü şeb ilm ek istiyorum . G idecegim yere v arm ak
istiyorsam , b un u başarm ah yım . Sah yola çık acagım .

12 A ralık.
Elim e bir gazete geçiyor U n u tm u ş o ld u g u m Paris kom edisi.
G o n co u rt gü ld ü rü sü . Bu kez, A ux M andarins (M a n d a n n le r).1
1) S u u o n de H f a u v o ir 'ın r o m a u ı.
Deftcrler (Marı 1L)5L / Arahk 1 9 5 9 )
----------------------------------------------------------------------------------------------------------- İ 4 3

O yle g o rü n ü y o r ki, bu kiıabın kahram anı b enim . /Vslında yazar,


gerçek bir d u ru m d an yola çıkm ış (cliıeniş h arek etin d en k aynak-
lanan bir gazeten in yön eticısi), o n u n dışında her şey, d ü şü n ce -
ler, d uygu lar ve eylem ler u yd u rm a. Daha da iyisi: S artre’ın yaşa-
m ındaki kuşkulu eylem ler cö m e rtç e benim sırıım a yüklenm iş.
Bu bir y an a, bir pislik. A m a kasıtlı yap ılm am ış, bir tür solu k aLıp
v eıirm iş gibi yapılan b ir şey.
D u ru m u m iyi. G ün külrengi. lyice yıkanm ış kubbelerin ha-
fifçe parladıgı R o m a’ya y ag m u r yağıyor. F .G .’n in evinde akşam
yem egi. A kşam , yalnızım , ateşim düştü.

13 A ralık.
Yine C aravaggio. Santa M aria del Popolo. Yine yok uşlu, uzun
so k ak lan yla R om a’n ın h ü zn ü . Bu neden le m ey d an lar b u kadar
g ü zel, insanı özgü rleştiriyorlar, b aro k eski R o m a’ya baskın çıkı-
yor. T ek o rtak y an lan b aston y u tm u ş gibi d u rm a k olan , taşta d o -
n u p kalm ış Rom alı çiftlerde old u gu gibi. A kşam ın alacak aran lı-
gı sarayların arasın d an sızıyor ve binaların kibirlı cep hesin i yok
ed iyor. Akşam M. b ana B ran cati’d en ' ve o n un ölü m ü n d en söz
ed iyor. Yalnız ak şam yem egi.

-if

14 A rahk . H areket.
V aro lu şçu lu k . S u çlad ık ların d a, bunu b aşkaların ın belini

b ük m ek için y ap tık lan n d an em in olunabilir. D ürüst y arg ıçlar.2


Lu ca ile, can çek işen Isa’nın u m u tsu z çıglıgını yok ed en ger-
çek ihanet başlıyor.
Bazı ıo llerin o y u n cu d an yalnızca büyük ustalık ıstedigini ve
1) V iıalian o B ra n ca li ( 1 9 0 7 - 1 9 5 4 ) , Sıcilyalı ro ıııa n cı
2 ) D ü rü sı y a rg ıç la r: L a C h u le (D üjiiyl'ün o d a k nok ıasıııı o lü sıııra ı ak k avraıııııı ilk kıılla-
ııılışı
Albert Cam us
144

o y u n cu n u n bu ro llerd e, m esleginı, yetenegıni sınayabileceginı


söyledigim M. adlı ak tris bana b unun kendisini ilgilendirm edi-
gini, yaln ızca k endini verebilecegi, yaşayabilecegi ve başka bir
yaşam yaşadıgını h issedecegi k ahram an ları oynam ayı sevdigini
söylü yor. Ve so n u ca baglıyor: “O ynam ayı sev iy o ru m , çü n k ü h a-
yalp erestim .”

Ahlak. In san arzu etm edigini alm am alı (z o r ).1


H ep d ah a iyi olm ayı u m u t ettim . Her zam an b u n u n için ge-
rekeni yap m ayı k ararlaştırd ım . Yapıp yap m ad ıgım ayrı bir k o n u .
B enim için evlilik ç o k in ce b ir şehvet serü ven i degil m iydi?
Böyleydi.
Ben ışıldarsam , kadtn solu yor. O , an cak b en im solu şu m u n
ü stü n e ab an arak yaşayabiliyor. Yani biz, psikolojinin iki zıt k u t-
b uyu z.
Karanlık işler çev iren ad am ın karşıtı: H ın ç d u y m ay an ad am -
d ır. A m a, felaket ikisinde de aynı felakettir.
Bu d ü n ya, kesilm iş b ir so lu can gibi kafası k oparıldıgından
kıvranıp d u ru y o r. Soylularını arıyor.

La M artin iere, k ü rek m ah k u m ların ı C ay en n e’e g ö tü ren beyaz


gem i — yeni bir yü k lem e y ap m ak için C ezayir k entine yanaşı-
yo rd u (seller g ötü ren y agm u rlu bir günde yaptıgım rö p o rta j2 —

traş edilm iş k ürek m ah k um larıyla dolu m avna — içerde, iki ka-


fes, vs. — Aynı y o lcu lu g u b en de yaptım , am a konforlu bir ka-
m arad a) — Bir öykü?
11 B k 2 . Lcı C h u te (D üşüş); ‘ ... iu sa n k c n d iu i b ir guıı a rz u c ııu e d e n aldıgı b ir d u r u m d a b u -
lu r."
2) A /gn -R cp u b /ittfin , 1 A ralık 1 9 3 8 . B aşlık: lu san lıgııı d c f ie r d c n sildiği b u a d a n ıla r". Alt
başlık ; “S iırg ü n e m a h k u m e d ilm iş *>/ kişi. d ııcek i gu u . z in d a u a a tılu ıa k ü z c r c C e z a y ir
k en tin i te rk e t t i l e r " B kz. D e fte rle r /, 13 A ralık ’. 8
Defterler (M an 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
145

llk Adam. Hırs on u gü ld ü rü y o rd u . Sahip olm ak istem iyord u ,


ele gegirm ek istem iyord u , var olm ak istiyordu. Tek saplantısı

buydu.
Özel yaşam ın bir yıgın insana sergilendigi, açıklandıgı an lar-
da, özel yaşam genel yaşam o lu r, artık özel yaşam k oru nam az.
Aşksız k atlanılm ayan kentlerin ve gü nlerin bu (b o ş) yaşam ı.
O n yıldan beri b eni d ün yad a en ç o k ilgilendiren şey bu ya-
şam .

-'k

llk Adam . “Başkaları istedigi için ya da yalnızca başkaları b e n -


zer d u ru m lard a böyle davrandıgı için , gerçek ten istem ed en yap -
tıgı şeyleri d ü şü n ü y o rd u , oysa so n u n d a b ü tü n bun ların biriki-
m iyle, g erçek ten y aşam ak istedikleri h ald e, yaşam ayı ö g ren em e-
den ölen tü m insanlarla paylaştıgı b ir yaşam yaratm ıştı."

llk Adam . En erji tem ası: “E g em en o lacağ ım , a m a .e l altından


anlaşm a y ap m ad an . Gizli an laşm a, ikiyüzlülük, aşagıltk g ü ç iste-
ği, b ü tü n b u n lar fazla kolay. Am a ben, elde etm ek ya da sahip
olm ak için bir şey y ap m ad an , egem en olacag ım ."
Insanın tek yasası. var olm ak ve kendini aşm ak tır.

Jonas. Deli kapıcı kadın (oglu ö lm ü ş); “Ah! hay Jo n a s, siz an-

larsınız siz !” ve h em en ard ın d an: “Bay Jo n a s ’ı görm eye gitm eyin,


o karısını ve ço cu k larım d o v ü y o r.”

Ilk Adam . D ostluk tem ası


Albert Cam us
146 ------------------------------------------------------------------------------------

Büyük bir kültü re sahip o lm ad an b üyü k y ap ıtlaıa d alan M.


T em b ellik ten bile olsa vasatlarla zam an yitirm ek istem iyor ve iç-
gü d ü yle b ü yü k olanı ayırt edebiliyor.

Ilk Adam . Iç sıkıntısı tem ası (b k . C on n aissan ce de l’h o m m e.


‘ln san D ogasm ı K avrayış’), A dler sy. 1 5 6 ). Kişilikleıi h arekete
g eçiren şey: Psikolojik açıd an b ak ın ca, g ü ç istegidir.

Don Faust (ya da doktor Tenorio): “V erdigim şey karşılıgında


h içb ir zam an bir şey istem ed im , yaptıgım şeyd en h iç sö z e tm e -
d im , asla yeterli d ü zeyd e verem ed igim için kend im e ç o k az d e-
ger verd im ve ön celik le, h içb ir z a m a n v erm em iş old u g u m şeyi
d ü şü n d ü m . A m a b u g ü n , yaptıgım azıcık şeye g erek sin im d u y u -
y o ru m , b u rad ak i in san lara gerek sin im d u y u y o ru m . E lim i u zat-
m ayı, yard ım etm eyi asla red d etm ed igim bu in san ların, saygın-
hgım ı k o ru m ak için k on u şm aların a ve lehim e tanıklık etm eleri-
ne g erek sin im d u y u y o ru m . Hepsi susuyor. O zam an , ben k o n u -

şacagtm . Şu k işi...” (b aşk ald ıran m etin ).

Ilk Adam . Sim one ile. S im o n e’u bir yıl b o y u n ca elde ed em i-


yor. A rdınd an kaçış geliyor. Kadın aglıyor ve b u , h er şeyi başla-
tıyor.
H er şey, benim bir burjuva hem de m u tlu bir burjuva o lm a-
m ın d o ğ u ştan gelen im kansızlıgından kaynaklanıyor. Y aşam ım -
daki en k ü çü k istikrar belirtisi beni dehşete d ü şü rü y o r.
S ahtekarlar karşısındaki en büyü k ü stü n lü gü m ü nokıalayan
şey ölü m d en k o rk m am am d ır. Ö lü m , dehşet ve tiksinti u yand ı-
rıyor. A m a, ölm ekten k o rk m u y o ru m .
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
147
Sol entelek tü ellerin ih an eti. O n laıın asıl a m a cı, S .S .C .B ’nin
d evrim ci ılkesinin b o zu k lu k lan m yavaş yavaş d ü zelteıek k oru -
m ak olsayd ı, Rus h ü k ü m etin in ü n ced en bagışlanacagını bildigi
totaliter yö n tem lerin d en vazgeçm esi ıçin bir g erek çe o lu rd u bu.
Rus yü netim inin b u n u yapabilecegini ya da yap m ak istedigini
kabul ed erek , yalntz B atı’daki solcu ların açık m uhalefeti, bu h ü -
k üm eti d ü şü n m ey e sevk edebilir. Am a aslında, entelektüelleri-
m izin ih an eti, b u d alalık tan d ah a başka bir şeyle açıklanabilir.
H az karşısında d u yu lan zayıflık, acı k arşısında duyu lan zayıf-
lıktan n ed en d aha u ta n ç verici olsun. Bu zayıflık, kimi zam an
so n d erece büyü k tah rip ler yaratrr.

Don Faust. 1. tab lo y a da F a u st’u n h e r şeyi an lam ayı ve her

şeye sahip olm ayı istedigi giriş. uO zam an san a, çekiciligi su na-
ca g ım ,” d er şeytan. Ve F a u st, D on Ju a n ’a d ü n ü şü r.
Son tablo. Ö d em ek gerek. “H ay d i.” H ayır, d er şey tan , nefsi-
n e k apılm am ak g erek , aksi tak d iıd e insan basit bir b içim d e ölür.
“Ö yleyse, basit b ir b içim d e ö le lim .” (B u rad a insanlar korosu
k ahram an ı araların a kabul e d e r — G eç gitm ek hiç g itm em ek ten
iyidir).

R usya’nın ve k om ü n istlerin adalıhk kom pleksi (bk. Adler:


Insan D ogasım K avrayış, sy. 1 5 4 ) .'

N .R .F .’de: Karşılıkh k o n u şm alar (so ru lar, yanıtlar) ya da Ac-


tuelles ü stü n e hayali m e k tu p /
1 ) A lfred A d ler. M e n sch e n h e n n tn is. L e ip z ig 1 9 2 7 C o n rıa is s a n re d e riıo m ıııe (ln s a n D o-
g a sm ı K av ray ış). P ay o ı. 1 9 4 9 .
2 ) H ayali ıııe k ıu b u ıı y azm sal işlenişi C a ıııu s la ra fın d a n b irço k k e z k u llaıııld ı. 1 9 3 9 'd a .
A l g o -RepııW icaiıı’d e Biı g e n ( Ingilize F ra lısız ulusıınıııı d iış ıin m c b i( in ıı h a k lu n d a m eh tu p
A ynı d o n f n ıd e . D c f le ıle ı I ' d e , B iı u m u tsu z n ıııe h tu p \'e o z e llik le d e . yeraltı b a sım içiıı lıa-
z ırU m m ş ve 1 9 4 'i tc k iia p o la ra k b a s ıla n . Bir Alnuııı dosln nn liMıplnı
Albert Cam us
148
*

R om an . “O ak şam işler y oiu n da gitm iyord u — K onserde,


senfoninin bittigini san arak ü çü n cü b ö lü m d en so n ra alkışlam ış-

tı. A m a, keskin ve ayıplayan şışşşt sesleri ona d ö rt bölüm oid u -


gu n u ögretm işti. Ve yanındakilerin bakışı, son gü nlerd eki h ay-
ranlıgın ve bu ani k ü çü m sem en in agırlığı yine yakasını b ııak m a-
m ıştı.”
Fran sız üslubundaki öyk ü lerd en biri (J°n a s ).
Seine n eh rin d e su la n n yükselm esi. G ecen in içind e, nehrin,
şım diye k ad ar h iç d u y u lm am ış gürü ltü sü .

D on Ju a n . A hlakçı tan rıtan ım az im ana k avuşu yor. B undan


böyle h er şey serb est, çü n k ü in san lan n affedem eyecegi şeyi biri-
si affedebilir. Y aşayan im anla taçlan d ın lm ış cö m e rt b ir serb est-
lik.
Y aratım ın hazzı son d erece şiddetli bir d u y g u d u r, y aratm a
hazzını d u y am ay an lar, on lara tam am en ortaklaşa bir yaratım
saglayan k o m ü n izm i seçiyorlar.

T iyatro. T im on — E cin n iler — Ju lie — D ogaçlam a — Basın


— B akh os Rahibeleri.
D an te, Şeytan ile T a n n arasındaki kavgada tarafsız m elekle-
rin varlığını kabul ed iyor. O n ları, ceh en n em in in dehlizine so k u -

yor. 111 3 7 .'

] ) “... bıı asağılık ıııelek ler k o ro s u T a n r ı y a ııe b aş k ald ırır ııe d e sa d a k a t g ö s ie r ir . yalııız-
c a k eııd ilerin i d ıış u n ü rle r. G ö k le r, g ü z e llik le rin i yiıirıııeıııek ıcin oııları k o v a r v r c e lıe n -
n eın iıı d erin lik leri d e . laııetliler b u ııd a n b irk a ç zaler e ld c e ııııcsin d iy e , o n la rı kabu l et-
ın e z .' (M eıiıı F ra ıtsız ca y a A le x a tıd re M assaloıı la ra fıııd a n e c v rilın iş tir.)
Defterler (M art 1 9 5 1 / Arahk 1 9 5 9 )
149

17 Şubat.
C ezayır kentine varış. Kıyı b o y u n ca alçalan u çaktan b ak m ca
k en t, deniz kıyısına serpilm iş b ir av u ç parlak taş gibi. O tel St
G eorges’u n bahçesi. E y , b eni eski zam an lardak i gibi sad akatle
k arşılayan, n ihayet geri d ö n d ü g ü m m isafirperver gece.

18 Şubat.
Sabahleyin C ezayir k en tin in güzelligi. St G eorges’un b a h çe -
sindeki yasem inler. Y asem inleri so lu m ak içim i sevinçle, g en çlik -
le d o ld u ru y o r. Serin, havası te rte m iz kente iniş. U zakta ışıldayan
deniz. M utluluk.

H asta F ra n ço is’n ın ölü m ü . Dil k an seri, klinikten evine yolla-

n ıyor. Fak irh an esin d e yalnız ca n çek işiy o r, on u k o m şu lan n d an


ayıran kalın ve kirli d u vara v u ra ra k , bu d uvara kan k u su y o r.

19.
Evim d e bir k oltuk bile yok . B irkaç tane iskem le. Hep b öyley-
di. H içbir zam an terk ed ilm edi, h içb ir zam an konforlu olm adı.
B elco u rt’daki esnafı ziyaret. 3 tanesi ölm üş. M asson’lar. M art-
h e. A lexand rine. Ju liette. Zinzin (k e p çe kulak, bedenini b içim -
den b içim e sok an cam b az , A lcazar sin em asınd a şarkı sö y lü y o r).

&•

Uk Adam .
B ab am , hangi ytlda d ogdu ?
B ilm iyoru m . O n d an d ört yaş b üyü k tü m .
Ya sen , hangi yılda d ogdu n ?
B ilm iyoru m . F vlen m e cü z d a n m a bak.
Albert Cam us
150

T am am , ailesl onu terk etti. K aç yaşında? — B ilm iyoru m . Ah!


G ençti. Kız kardeşi on u terk etti. Kız kardeşi kaç yaşındaydı?
B ilm iyoru m . — Ya erk ek kardeşleri? O , en k ü çü k tü - ^ y o k ikin-
ciydi. — O zam an , agabeyleri ona b ak am ay acak k adar gen çtiler.
— E v et, öyle olm alı. — O h ald e, başka b ir şey yap am azlardt.
O n alu y aşın d a, kız k ardeşinin k o casın m ailesinin yam n d a
tarım işçisi yam agı. O nu ço k fazla çalıştın y o rlar.
“A rtık o n lan g örm ek istem iyord u . C anına y etm işti.”
a.g. A rap davası için savaşıyor. Fran sız karşıtı bir ayak lan m a-
d a, kansıyla yak alan ıyor. T ecav ü ze u ğram asını en gellem ek için
k ansını öld ü rü y o r, am a kendi h ay atta k alıyor. Y argılan ıyor ve
m ah k u m ediliyor.
Ya da yin e: 2 0 yıl o n lar için savaştım ve özgü rlü ge k avuştuk -
ları gü n an n em i öld ü rd ü ler.
a.g. St G erm ain -d e s-P re s’d e, X .’in in tih a n . M ep h isto ’n u n 1
d ostu . M arinella. Sarhoşluk. X .’i aşağılayan Je a n -P ie rre : “H er
şeyd e b aşanlısın . Send en tik sin iy o ru m .”

20 .
T ip asa. Y agm u r ve güneş. Suyla k an ştın lm ış ap sen t. H ep
yepyeni aynı coşk u .
St E tien n e ya da R o u b aix’de degil de, T ipasa tep elerin de d ü n -
yaya gelm iş olm ak ne büyü k şans. Bana verilen şansı an lam alı ve

on u m in n etle karşılam alı.

21.
Işıl ışıl gün. U zaktaki deniz ve gökyüzü birbirine karışarak
ışüdıyor. Bahçe ve yasem inleıin kokusıı h er sabahki gibi, b ugü n
11 C e z a y ir asıllı bir b raıısız la ra h n d a n işlerilen Sı (.ic n n a in -d e s -P r e s 'd e k i k lü p .
________________ Defterler (M art 1 9 5 1 / Arahk 1 9 5 9 )________________

kuşlar pek sevinçli.

2 2 Şubat.
Sisli.

2 3 Şubat.
Y atag ım ı istila ed en gü neşle u y an ıy o ru m . Bitip tü k en m ey en
m avi ve altın sarısı b ir ışıkla d o lu p taşan billur bir k adeh gibi bir
gün.

2 4 Şubat.
OrİĞartsville.1 Sabah, b ir sik lam en in n arin ta ç y a p ra k la n gibi
kesik kesik daglar. O rleansville’d e b arak alar ve inşaat çalışm ala-
n : F a r W e s t. G en ç m im arlar g ru b u , yorgu n lu ga yenik d ü şm ü -
y o r, çü n k ü bu kenti gelecek te g ö rü y o rlar.

2 5 Şubat.

R .U .A / Y aşadıgım b u yalın d o stlu g u n m u tlu lu gu .

2 6 Şubat.
Yaşlı kraliçe arı yeni kraliçeleri d o g u rd u g u n d a, g e n ç kraliçe-

ler o n u ya ö ld ü rü r ya da k ovarlar. O d a kovanın yan ın da açlık-


tan ölü r.

1 ) 9 E y lü l 1 9 5 4 ’te, bir d e p re ııı O rlfa n s v ille ı y e rle b ir etıııişiı. C a m u s 'ııu ıı esk i d o s tu , şe-
h ircilik m ım a r ı J e a n d e M a iso n se u l, y e n id e n y a p ıla n m a ça lışm a sıııı g ö ru ıe s i içiıı C a -
ıu u s ’ş'ü O rte a n s v ille e g e ıird i. A lb ert C a m u s T iy a tr o s u ad ı v e rile ıı b ir tiy a tro b in a sı y ap ıl-
ıuıştı.
2 ) C a m u s ’n ü n g e n ç lig in d e k alecilik yap tıg t R a c in g lin iv e r s ita ir e d .M ger k u lü b ü
Albert C am us
152

Aşkm bu g ü lü n ç gosteıisi ve o n un tıksinti u yand ıran istekle-


ri, gü çsüzler ve bayagılar b u n lar sayesin d e, yaşam ak ve kendini
gösterm ek için yardım laşıyorlar.

2 6 Niscırı.
Paris’ten h arek et. Ü zg ü n ü m , X . içim deki tü m sev m cı y o k et-
ti. Alp dagları. Ve denizin ü stü n d e yav aşça, tek er tek er bizim le
tanışan adalaı :, Korsika, Elbe açık ların dak i S ard un ya ve C alabria.
A lacakaranlıkta n ered eyse g ö rü n m e z o lm u ş Sefalonya ve Ithaki.
A rdınd an , Y unanistan kıyılan, am a g ece, P elo p o n ez’in k u w e tli
eli, kard elen lerle kaplı, u zak tan uzaga karlı d o ru klarla ışıldayan,
k aıan lık ve gizem li b ir kara h aline geliyor. G ök yü zün d e hälä

p arlayan birk aç yıldız ve bir hilal. Atina.

2 7.
U y an ın ca, rü zg ar, b ulutlar ve gü neş. Biraz ahşveriş. Ö laga-
n üstü bir canlılıkla g ö n lü m ü fethed en ve ç o k sevdigim 2 1 yaşın-
daki sevim li çevirm en im (size otelin yak ın ın da old u g u m u söyle-
m iştim , am a bu d oğ ru degildi, g ecik m em ek için d u rm ad an k oş-
tu m , b u n u n için solu k solu gayım ).
A k rop ol. R üzgar tü m b u lu tlan dagıttı ve g ök yü zü n d en b em -
b eyaz ve çiğ bir ışık d ö k ü ld ü . Sabahleyin, yıllardır b u rad ay m ı-
şım gibi tu h af bir d u y g u , sanki ev im d ey im , dil farklılıgı bile ra-
hatsız etm iy o r. A k rop o l’e çık ark en , h içb ir h eyecan a k apılm adan
“k o m şu y a” gid iyo rm u şu m gibi h issettigim d e, b u tu h af d uygu ar-
tıyor.
Yukarısı başka bir d ü n y a. R üzgarın iliklerine kaclar tem izle-
digi tap ın ak ların ve yerdeki ta şla n n üstüAe sabah on bir ışığı d o -
Defterler (M a r tJ 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
153

lu dolu d ü şü yor, çarp ıy o r, b in lerce beyaz ve ateşli kılıca b o lü n ü -


yor. Işık gözleri yak ıyor, g ö zler y aşarıyor, acı veren bir hızla be-
dene giriyor, bedeni m ah v ed iy o r, tam am en bedensel b ir tü r te-
cavüzle bedeni yarıyor, aynı zam an d a da b eden i tem izliyor.
Alışkanlıgın yardım ıyla g ö zler yavaş yavaş açılıy o r ve m ek a-
n ın çılgm güzelligi (ev et, b eni b u ıa d a ça rp a n bu k lasisizm in ola-
ganüstü küstahlıgı), ışıgın tem izliginden g e çm iş, arı bir varlıga
kabul ediliyor.
Biri tek başına bir taşın ü stü n d e biten, d ah a ö n ce h iç g ö rm e -
digim k adar koyu kırm ızı g elin cikler, ( ...) le r ,1 eb eg ü m eçleri ve
h arika m an zaralarla sın ırlan m ış, denize k ad ar u zan an alan. Ve
E rek h ten io n ’u n ü stü n d ek i, ikin ci karyatidin 2 y ü zü , ü çü n cü n ü n
b ü k ü lm ü ş b acagı...
B urada insan, o zam an m ü k em m ellige erişilm iş old u gu ve o
z am an d an beri d ü n yan ın çö k ü şe geçtigi fikrine karşı savu n m aya
geçiyor. A m a bu d ü şü n ce so n u n d a yüregi p arçalıyor. Bu d ü şü n -
ceye karşı yen id en ve sürekli olarak kendini sav u n m ak gerek.
Biz yaşam ak istiyoruz ve bu d ü şü n cey e in an m ak , ölm ek an lam ı-
n a geliyor.
Ö gleden so n ra, m o r renkli H ym ettos. Pentele.
1 9 ’da. K onferans. Eski m ahalledeki bir tav ern ad a ak şam ye-
m egi.

28.

Sabah. M arguerite Liberaki il e .1 D aphni. A m a kesinlikle Bi-


z a n s... Yer büyüleyici. Ç ok hayal g ü cü gerek tiren Eleusis. A m a,
Eleu sis’ten önceki ve sonraki kırlar ço k güzel. T ap ın ak ta, an a su -

1 ) O k u ı u m a y a a l.ıiı s o ıı uk.
2 ) A ıııik Ç a g m ıın arlıg ıııd a y ap ılard a sü lu u ycriııt' k u llam laıı gıysili k adııı fig ü rü (y .ıı.)
3 ) Yu ııaulı k ad u ı roıııaıu ı ve liy a ıro yazarı
Albert Cam us
154

naga b aglan an iki yol var ve ikinci yol yab an cılan n bakışların-
d an gizlen m ek için başka bir yön e gidiyor.
Eleu sis hakk ın d a bildiklerim in b ü y ü k ö n em i. G eliştirilecek.
M ü zede harika p arçalar var.
B üyükelçilikte ögle yem egi. T iem p o p erd id o .'
Ö gled eh so n ra. A gora. T h eseio n , A reop agos; A gora’nın kü-
çü k m ü zesin d e, H erakleion, A then a, H erakles heykelleri. Ü stü -
nü kaplayan çiçek açm ış h anım ellerin in altın da H erakles b o g u m
b o g u m ve kaskatı. Sonra M usalar T ep esi’ne çık ıy o ru m . U fuk ta
yü k selm em iş gü neş, h enü z on u b ulutsu z gö k y ü zü n d e tam ola-
rak resm ed en kızıllıgına k avu şm am ış. G ü çsü z, zayıf, biçim in i yi-
tirm iş. K o p u k çem b erin d en akışkan bir bal dagılıp, tü m gök yü-
zü ne yayılıyor, tepeleri ve A k ro p o l’ü altın rengine b u lu y o r ve
denize u zan an , ufkun d ö rt bir y an ın a saçılm ış kenti, tü m p arça-
lan n a d ek, pek h o ş ve eşsiz bir p ın ltıyla kaplıyor.
T artışm alı k onferansım için tam z a m a m n d a k en te in iyoru m .
Iki saat so n ra k onferan stan y o rg u n çık ıy o ru m ve b ir sü rü so ru -
yu yan ıtlıyoru m . Pire’de M arguerite Liberaki ile ak şam yem egi.
Ani yaşam belirtileri ve gü lm eleriyle, k aranlık, tu h af biri.

29.
Sabah. U lusal M üze. D ü nyan ın tü m güzelligini için d e taşt-
yor. K aryatid lerin beni etk ileyeceklerini b iliy o rd u m , am a h ey-
kellerin beride yarattıgı hayranlık hälä sü rü y o r. Savaş sırasında
kıyım ve istıladan k o ru m ak için bazı heykellerin k o nu ld u gu
m ah zen leri gezm em e izin verildi. T arih in onları attıgı m ah zen -
de, üstlerini kaplayan toz ve sam an ın altında hälä g ü lü m sü y o r-
lar ve yirm i beş yüzyılın ötesind en gelen bu g ü lü m sem e, hälä in-
sanın içini ısıtıyor, bilgi veriyor ve yok su n lu k h issettiriyor. M e-
1 ) K a y ı p z a ı ıı a n . ( y l m . )
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
155

zar taşları d a var ve yine b u bastırılm ış acı. Siyah beyaz b ir Y u-


nan vazosu n u n ü stü n d e, tesellisiz ölü, artık güneşi ve denizi
gö rm em ey e k atlan am ıyor. Bu m ü k em m ellik le biraz sarh o ş ve
m u tsu z, d ışan çık ıy o ru m .
S onra, S u n ion ’a gitm ek için h arek et ed iy o ru m . G ün o rtasın ın
ışıgı hälä b iraz p uslu , ara 'ara g ö rü n m ey en sislerle yü klü, a m a kı-
sıtlanm ış olsa d a b u m an zarad ak i genişlik ve enginlige h ay ran
kalıyorum . S u n ion ’a yak laştıkça, ışık dirilip, g en çleşiyor. A rd m -
d an b u ru n d a, tapınagın etegin d e, yaln ızca rü zgarla karşılaşıyo-
ru z. T ap ın ak b en i h eyecan lan d ırm ıy o r. Bu b em b ey az m e rm e r-
d e, sahte m e rm e r havası var. A m a, kum lu k ve kayalık y am açlar
b o y u n ca k ö p ü k len en denizle, ark a, sag ve sol tarafında b u lu n an
ad alar filosuna b ir k ıç gü vertesi gibi h ak im olan bu y er an latıla-
m az b ir yer. Şiddetli rü zg ar, sü tu n ların arasınd a öyle g ü çlü esi-
y o r ki, insan kıpır k ıp ır b ir o rm an d a o ld u gun u sanabilir. R üzgar
m avi havayı k a n ştın y o r, açık d enizdeki havayı em iy o r, k ü ç ü k ve
taze çiçek lerle kaplı tep ed en yayılan kokularla h a rm an lıy o r ve
çe v rem izd e, hava ve ışıktan d o k u n m u ş m avi çarşaflan d u rm a k -
sızın şid d etle çırp ıyor. R ü zgard an k o ru n m ak için tapınagın dibi-
ne o tu ru y o ru m , o an d a ışık, b ir tü r kıpırtısız fışkırm ayla d ah a
a n bir häl alıyor. U zak ta adalar beliriyor. Tek bir kuş bile yok.
D eniz ufka dek hafifçe k ö pü k len iyor. K usursuz an.
M ak ron issos’u n' karşısındaki şu ad a d ışm d a her şey k u su r-
su z, am a bana hakk ın d a k o rk u n ç öyk ü ler anlatılan b u gü n b o şal-
tılm ış bu ad a, b ir to p lam a kam pıydı
Ö gle yem egin d e aşagıdaki k ü çü k k um sald a, k ü çü k lim a n d a -
ki b üyü k balıkçı kayıklarının karşısında, balık ve peynir y iy o -
ruz. A kşam ü stü yaklaşırken, renkler koyulaşıyor, ad alar d o n u p
kalıyor, gök yüzü yatışıyor. Bu, kusu rsuz ışık, kendini k o y v erm e,
1 ) ,\lb o rt C a m u s 'ııü u arşiv leriııd ek ı sıyasal d o s y a la rd a M a k ro n ts s o s h a k k m d a ö n e m li sa-
y ıd a W g e v a rd ır.
Albert Cam us
156

Her şey ^olunda d em e zam anı. Am a konfevansım nedeniyle yola


k oyulm ak gerek. Bu yerlerden üzüntüyle k o p u y o ru m , am a ta-
m am en gitm iyoru m .
Yola çık m ad an ö n ce , yeniden b urna g elin ce, M akronissos gö-
rü n ü yo r. D önüş yolu b o y u n ca, b urada g ö rd ü g ü m en güzel ışık,
zeytinliklerin, yem yeşil yapraklı in cır agaçlarının , seyrek servile-
rin ve ok aliptüs agaçlarının ü stüne vu ru y o r.
K onferans. Akşam yem egin d e, top lam a kam p ı h akk ın d a bil-
gi ed in iy oru m . Sayılar birbirini tu tar gibi. T o p lam a k am p ın a ge-
tirilenlerin sayısı, 8 0 0 ya da 9 0 0 kişiyle sım rlan d ın lm ış. B u n u n -
la ilgilenm em gerek.

30.
U lusal M üze. Y eniden uzun in ce karyatidi g ö rm ey e gid iyo-
ru m . Y in elen en H ek ab e. Biri dışın d a, b u Y u n an lı g en ç kızlar za-
rafet ve üslu p tan yok su n . Kifisia’da ögle yem egi, y u m u şak bir
ışık altın dak i b ah çed e b ülbüller şakıyor.
Ö gled en son ra. Ç alışm a, so n ra M usalar T epesi. Bu kez, gü -
n e ş b a tm a k üzere. M im arların u yu m lu ölçü leri degil, b u ru n la n ,
engin b ir körfeze serpilm iş adaları ve açılm ış geniş bir deniz ka-
bugu gibi d u ran g ök y ü zü n ü k ullandıklan A k ıo p o lu n şaşkına
çeviren cü reti karşısında, yen id en neşe u y an d ıran bir tü r sevinç.
O n ların inşa ettikleri P arth en o n degil, baş d ö n d ü rü cü p ersp ek-
tifler içindeki u zam ın kendisi. Ciüverteyi an dıran k ayadan g ö rü -
nen adalar filosunun ve ( ...... )' sessiz deniz y o lcu lu g u n u n ü stü -
n e, ansızın akşam ın dinginliği çö k ü y o r.

A raya honulmuş mektup


1) O k u n a n ıa y a ıı bir s o z ru k
Defterler (Mart 1951 / Aıalık 1 9 5 9 )
157

Sevgili X.
!ju sıradaki sessizligim yalnızca beni ilgilendiıen bir şey. Bu
sessizlik size açık layam ayacagım özel yaşam ım a ilişkin b irço k
k onuya baglı. Z aten , an latsam da u m d u g u n u z şeyi sö y lem ey ece-
gim i, kim seyi m em n u n etm eyecegim i bilerek sevin ç d u y acak sı-
nız. Sizi ilgilendiren d u ru m u n geriye kalan kısm ı, görevlen d iril-
m iş avu katların işi (ü stelik on ların ço k etkili olm adıklarını kabul

e d iy o ru m ). A m a m ek tu b u n u z beni size u zu n sü red ir söylem ek


istedigim bir şey söylem eye itiyor. X X . yüzyılı ikiye bölen b üyü k
çatışm a için d e, sizin zaten seçim yap m ış o ld u g u n u zu b iliyoru m .
Ö rn egin , D ogu A lm anya u zu n sü re silahlandı ve belli bir sa-
yıdaki eski nazi gen erali, Batı’d a old u gu gibi D o g u ’da d a h a re k e -
te geçti. S .S .C .B b irço k kez A lm an ya’ya ulusal o rd u g ü cü n e sa -
h ip olm a h ak k ı tanıdı. Bu k o n u d a h içb ir şey sö y lem iy o rsu n u z.
D em ek ki, S .S .C .B ’n in k o n tro lü n d e old u gu tak d ird e bu silahlan-
m ayı kabul ed iyor, Batı çerçevesin d eyse red d ed iy o rsu n u z. Ve
h er k on u d a tu tu m u n u z böyle. H atta (kendinizi sorgu layın ız),
F ra n sa ’n ın Kızıl O rd u ’n u n k orum ası altında bir halk d em o k rasi-
sine d ön ü şm esin i kabul edebileceksiniz, (ve b enim , k om ü nistle-
ri iç p o litik an m “A tlantik Paktı y an lılaşm asm a” karşı sav u n d u -
g u m u an ım saym ız). Bu soru n ları b ana söylediğiniz ya d a yazd ı-
ğınızda, h e r defasında, ü stü kapalı d ü şü n cen iz açık ça g ö rü lü -
y o rd u , öfkeniz yaln ızca R o sen b erg ö rn egin d eki kıyım lar karşı-
sında içtend i, oysa, A lm an ya’daki işçi ayak lan m asım n k om ü nist
bir rejim kaygısıyla b asu n lm ast sö z k o n u su olu r olm az, b u d ü -
şü n cen iz sizde kuşkularla dolu bir tü r sessizlik yaratm ıştı' (bu
so n n ok ta ön em lidir ve b ana sol en telektüellerin tu tu m u k o n u -
su n d a acı am a kesin bir sınav.gibi g ö rü n ü y o r).

I) l lD 3 u \ D o g u -B e rliıı’d e ayak lü iıau ışcıler. Iıa re k cılcrin i b a s u ra n S o v y rı ta ıık la rın ı g ö -


ru r le r k e n . c a s u s lu k la su ç la ıııp ınalrkııııı ed ileıı karı k o c a R o se ııb e rg le r. .Aınerika B irleşık
O e v irıleri'ııd e iııfaz ed ild i.
Albert Cam us
158

Ö yleyse, bana göre siz seçim inızi yaptınız. Ve seçim yaptıgı-


nıza gö re, K om ünist P arti’ye girm eniz dogaldır. B un d an ö tü rü
sizi kınayacak degilim . Ö lüm cül bir h ata yap tık ların a in an m am a
rag m en m ilitan k om ü n istlerd en nefret e tm iy o ru m . A m a, bizi ya-
pay laik papaz tartışm alarıyla yiyip b itiren , m ilitan işçilerin sır-
tınd an v icd an lan n ı rah atlatan , aydın olm ayıp da aydın g eçin en -
lerd en nefret ed iy o ru m , h em de fazlasıyla.
O h ald e, b ir kez olsu n y ap m ak istediginizi yap ın , kendi k en -
dinizle h esaplaşın. N e olacagına so n ra b akın. Sürekli o larak , bil-
diginiz iki şeyi k arşılaştın yorsu n u z ve birini, yaşadıgım ız to p lu -
m u yargılıyor, ö b ü rü n ü g ö rm ezd en geliyorsun u z. K om ü n ist
P arti, halk dem ok rasilerin i tanım anıza y ard ım cı o lm ayacak . B u-
n u n için ç o k beklersiniz. A m a, p ek fazla bir şey bilm ediginiz k o -
m ü n izm i tanım anıza y ard ım cı olacak . K o m ü n izm d e h u z u r, ya-
şam disiplini b u lu rsan ız, ne älä. T ersi o lu rsa, e n azın d an so ru -
n u n aslını an layarak kazançlı çık arsım z.
Inandıgım şeyi, h e r türlü hatayı en gellem ek için size yineli-
y o ru m . A lm an silahlanm ası iki d u ru m d a da m a h k u m ed ilm eli-
dir, ya da aksi tak d ird e h er şey ald atm aca olur. F ra n c o ’n u n y a r-
d ım ını ya da G üney A m erik a’nın “m eyva” politikasını, ya da sö -
m ürgeciligi affedilm ez bulm ayı sü rd ü rü y o rsa m , R u sya’n ın y ar-
dtm larıyla ve on u n Fran sız K om ünist Partisi’ne k oşulsu z d este-
giyle, Fran sa ü stü n e yapıştırılan m eyva politikasını kabul et-
m em . Genel olarak, d ik tatö rce sosyalizm diye ad lan dırd ıgım gi-
rişim lere ve y ö n tem lere, tam am iyle karşıyım .
Z aten, bun lar sizin bildiginiz şeyler. Y aln ızca, kitap larım si-
zin için, söylediginizden daha az bir anlam ifade ed iyor. Bana
d u yd u g u n u z sem p ati d aha gerçek ti. Am a bu dine giren kişi,
d osüarını ve annesini sevse de. onları terk ed er. Ç ün k ü K om ü-
nist Partisi gibi bir orto d o k s anlayışı seçtiginiz andan itibaren,
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
159

sizi kiliseye in tisap etm ediginize in an d ıram am . Kuşku d u y m a-


yın, tam tersin e, bir entelek tü el için , k o m ü n ist egilim in dinsel
egilim le aynı tü rd en o ld u g u n a g ö n ü ld en inanın. D u ru m u an la-
yın ca d ü rü stçe vazgeçm e k oşuluyla, b u n d a u tan ılacak h içb ir şey
yok. Bana gelin ce, u zak tan da olsa, size karşı d o stlu ğ u m u k o ru -
y o ru m . Bu tasan n ızı gerçek leştirirseniz, sizd en yaln ızca, nesnel
olarak dendigi gibi k ork u n ç bir faşist old u g u m u d u y d u g u n u zd a,
b u n u yad sım anızı degil, çü n k ü bu m ü m k ü n o lm ay acak tır, am a
yalnızca böyle olm adıgım ı d ü şü n m ey e çalışm an ızı istiyoru m .
G ön ü ld en iyi şan slar, d o stlu g u m u n sad akatin e inanın.

“Ç ılgın Jo h n n y ’n in ” yerind e halk dansları gecesi. Bu danslart


ilginç b u lm aya çalışıyoru m , am a d an sçılar özellikle de kadın
d ansçılar ç o k çirk in .

1 M ayıs.
Argolis’e h arek et için erk en kalkış. K o ıin th o s körfezi kıyısı.
D ans ed en, tem iz hava sa ça n , neşe içinde bir ıştk, körfezi ve
açık lardak i ad a la n istila ed iyor. Bir ara yaltyarın k en arm d a d u ı-
d uk , denizin tü m enginligi, ışığı ve havayı tadını çık ara çık ara
yu du m ladıgım ız bir k adeh gibi, tek bir kavis halinde su n u lm u ş,
karşım ızd a d u ru y o r.
Bir saatlik yol b o y u n ca , tam anlam ıyla ışıktan sa rh o şu m , ka-
fam pırıltı ve sessiz çıghklarla d o lu , kalbin korku dolu k ü çü k
m agarasın d a, tan tm anın yarattıgı, ç o k büyük b ir sev in ç, tü k en-
m eyen bir gü lü ş var, b u n d an son ra h e rş e y olabilir ve h er şey ka-
bul edilir. M ykonos ve A rgos’a iniş. M yk onos’daki kale, kral m e-
zarlan n ın ü stü n d e esen rüzgarın eıkisiyle tiireyen sık d em ed er
Alben Cam us
160

halindeki gelinciklerle kaplı. (Y u n an istan ’ın dolaştıgım h er yeıi,


şu sırada gelincikler ve b inlerce çiçek le d o lu .) Kalenin tepesin-
d en , A rgos’a ve denize dek u zan an ova. A g am em n o n ’u n kralhgı
on k ilom etred en fazla degil, am a yine de bu krallıgın boyutları
o k ad ar b ü yü k ki, güneşin altında h içb ir zam an bu k ad ar b ü yü k
bir krallık olm adı. B urada k o rk u n ç bir häl alan ışık a h ın d a, iri
taşlarla çevrelen m iş iki yü ksek kaya arasındaki harab eye d ö n ü ş-
m ü ş M yk on os, b u gü n , bu u n u tu lm az top ragın vahşi kraliçesi-

dir.
Argos harab eleri, fazla ilgimi çek m iy o r. M eslegine tutkuyla
baglı, yaşam d olu , V au clu se’lü gen ç ark eo lo g G eorges R o u x, be-
ni ço k ilgilendirdi. O na biraz im ren iy o ru m ve kendim i bu son
yıllarda yitirdigim zam an ve derin g ü çsü zlü g ü m nedeniyle acı
acı eleştiriyorum . Ö gle yem egini A zine’de y iyoru z ve y em ek ten
ö n ce kum sald ak i sayd am ve sogu k su da denize g iriyoru m .
Ö gleden so n ra, 1 M ayıs bayram ı dola)asıyla E p id a u ro s’da n e-
şeli Y unanlıların düzenledigi bir açtk hava eglencesi v ar. A m a,
zeytin, okaliptüs, ( ....) ,' akasya agaçlarının yam açların a yayılan
yogu n ve ıhk ışık içind ek i tiyatron u n tep esin d e, tü m gü rü ltü ler
bir tü r geniş ve h oş bir uzakh k tan yan kılan ıyor. Bu uzakh k tan ,
öteki gü rü ltü lerin d o ru g u n d a yalnız koyun sürü lerinin hafif çın -
gırak sesleri d uyu lu yor. Buradaki an da yine k u su rsuz.
A kşam . N aupli’de denizin karşısında, Y unanlılann güneşin
kralhgı diye adlandırdıkları bu akşam vakti, gök yüzü n d e lal ren-
ginin, daglarda ve koylarda da m orla ve m avinin yerleştiği saattir.

2 M ayıs.
Sabah, k ork u n ç bir güneş ah ın da S p arta’ya h areket. H er biri

1) O ku ııam ay an bir s ö z a ık
________________ Defterler (Mai't 1951 / Aralık 1 9 5 9 )________________

bir zeytin agaçları krallıgı ve gu ru rlu servilerd en olu şm u ş geniş


vad iler, ço ra k d ag lar, u zaklarda bir k asaba, Y u n an istan b u rad a
ıssız. B urada y aln ızca p em b e , yeşil ve kırm ızıya b o y an m ış k o y u n
sü rü leri dolaşıyor. E v ro ta s vadisinde, karlt T aiy eto s’un altındaki
S p arta, y o g u n k okusu bizi hiç terk etm ey en p ortak al agacı tarla-
lan n d a uzanıyor. Yıkık M istra’nın ü stü n de u çan k u m ru lar. Bıkıp
u sanm az b ir gü n eş altın da titreşen, b irb irlerin d en u zak, b o d u r
zeytin ag açlan y la kaplı geniş Lakonia ovasına açılan d u v arlan
kireçle b o y an m ış h uzu rlu m anastır.
D ön üşte, N au p li’ye iniş, A rgolis körfezi, ad alar ve uzaktaki
daglar. A rgos’ta , kazı y ap an g en ç ark eologlarla m o la. O rleansvil-
le’i yen id en yap ılan d tran ve orad a top lu lu k h alinde yaşayan k ü -
çü k m im arlar g ru b u karşısında hissettigim d uy g u n u n aynısı.
Sevsem d e, b aşk a in san larla birlikte yapılan b ir m eslekte, b ir ça -
lışm ad a asla m u tlu ve h u zu rlu o lam ad ım . Bir m eslegim y o k , yal-
n tzca g ö n ü ld en bir egilim im var. Ve benim çalışm am yaln ız y a -
pılan bir çalışm a. B un u kabul etm eli ve şu a n d a d u ru m b öyle ol-
m asa d a, y aln ızca on a layık olm aya çalışm alıyım . A m a, yap tık la-
rı işten m u tlu lu k d u y an bu in san lan n karştsınd a k endim i m e-
lankolik b ir d u ygu ya k ap ılm ak tan alık oyam ıyoru m .

M yk on os’a geri d ö n ü y o ru z , en yü ksek tepedeki düzlüge v ar-


dığım ız an d a gü neş batıyor. Sanki k end isin den daha yü ksek tey-
m iş gibi d u ran sarp yam açların arasınd a sayd am bir ay yavaş ya-
vaş sü zü lü yor. K arşım ızda kararan ov a, sagım ızdaki hälä aydın-
lık denize d ek, A rgo s’un m avi tepelerınin etegine u zan ıyor. Ç ok
b ü y ü k b ir alan , öyle m u tlak bir sessizlik var ki, b ir taşı yu varla-
yan ayak p işm an h k d u yu yor. U zakta bir tren solu k alıyor, ova-
daki bir eşek b u rad an dııyulan şikayetini h ay k ın y o r, sü rü lerin
Albert Cam us
162

çın gırak ları, bir su sesi gibi b ayırlard an iniyor. Vahşi ve y u m u -


şak bu m an zarad a, h arika ( ......).' Şim di, açılm ış gelinciklerin üs-
tü n d e on lart yere yap ıştıran hafif b ir rü zgar esiyor. D ü nyan ın en
güzel ak şam ı M ykonos aslanlarının ü stü n d e yavaş yavaş batıyor.
D aglar, ufka d ogru yansıyan art ard a dizilm iş o n sıradaga dek,
tek bir m avi bııguya d ö n ü şerek yavaş yavaş k ararıyor. Bu k o ca-
m an son su zlu k p arçasın ı alm ak için bu k ad ar uzaga gelm eye

degdi. B u n d an son ra, gerisi ön em siz.

3 M ayıs.
Sabah çalışm a. Ö gleyin saat birde D elp h oi’ye h arek et. H ep
aynı ışık, am a bu kez p ek önem li olm ayan , taşlı, agaçsız tep eler-
de. Y u n an istan ’ın ön celik le egik ya da d ü z, am a hep y an d an gö-
rü n ü şü yansıtan çizgilerden olu şm u ş bir alan oldugu bissedili-
y or. H er to p rak p arçası gök yü zü n ü çiziyor ve on a kendi b içim i-
ni veriyor, am a sıra gök yüzü n e gelin ce, u yum lu bir b içim d e açı-
lıp k ap an arak kendi alanını olu ştu ran bu girinti çık m tılar olm a-
d an , gök y ü zü n ü n bir anlam ı olm az. Bu neden le b u ra d a k ü çü k
bir m esafe b ü yü k krallıklan ayırır: Yerin y ü z ö lçü m ü , g ö k y ü zü -
n ü n iki katıdır. Bir çeşit haznenin içindeyiz, kısa bir sü red en b e-
ri büyü d ü gü görü len tek bir b ulut patlıyor ve b irk aç dakika için -
de ortalıgı kasıp k avurm aya başltyor. Iri dolu tan eleri, kulakları
sagır ed en bir gürültüyle arabayı k urşun luyor. Beş dakika so n ra,
h aznen in içinden çık ın ca, yeniden açık gökyüzüyle karşılaşıyo-
ruz ve neşe içinde yol ah yoru z.

D elphoi. Bu m anzaranın görkem iyle birlikte en çarp ıcı olan


şey, geniş vadinin dibinde, ( ...... )" clolgun kısrak sagrılarını d eni-

1) C )k u n an ıay aıı bir s ö z cü k


2 ) O k u ıw n ıa y a n bir sü zcıık .
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
163

ze d ogru iten koyu yeşil ırm ak . Bu sag n lar iç içe g eçm iş ve yu -


k ardan bakıldıgında, ufka d o g ru titreyerek gid en bir yol o lu ştu -
ran zeytin ag açların d an başka bir şey degil. D elp h o i’n in ü stü n e
de d üşen felaket fırtına h aıab eleri de ıslatm ış. D aha d ııı çiçek le-
rin ve d aha yeşil otların ortasın d a h arab eler de d ah a canlı g ö rü -
n ü y orlar. B ir k ara k artal y ü ksek te b irk aç dakika sü zü lü yo r ve
k ayboluyor. A rdınd an g ü n yatışıyor ve yü ksek y ah yarlara ak şa-
m ı h ab er v eren bir dinginlik çö k m ey e b aşlıyor. S tad yu m a geli-
y o ru z ve b u rad an m u tlu çık ıyorum .
A kşam . Bir ta v e m a d a , 4 Y unanlı beni n azik çe d ansa davet
ed iyorlar. A m a o n la n n yaptıgı ad ım lar ç o k zo r. Z am an ım olsa,
ö g ren m eyl isterd im . O d a m d a n , deniz k en arm d ak i k ü çü k ışık
gerd an hgına d ek gölgelerle kaplı vadi. Hafıf b ir pusla çevrili ay,
d aglara ve k oyu gölgeliklere in ce bir ışık saçıy o r. U zay k ad ar en -
gin sesssizlik ç o k güzel.

4 M ayıs.
Sabah V olos’a h arek et. Sarp d aglar, so n ra L am ia ovası. Y eni-
d en daglar am a yü kselen gü neşin altın da d aha sev ecen , d ah a ye-
şil ve .m uazzam T esalya ovası. V alahlarm ilkel kulübeleri — en -
gin d üzlük. D ogu u zak ta degil. Volos. Evlerin % 8 0 ’i yıkık ya da
h arap o lm u ş .1 T ü m k en t çad ırların içinde. G ü n eş, ça d ırla n n ve
tozlu kentin ü stü n d e agırhgını h issettiriyor. Ç o k az tuvalet v ar,

ya da hiç yok. K endi k end im e salgının nasıl ö n len ecegin i s o m -


y o ru m . Fran sız lisesi çad ırd a. Ve yıkık kentin kıyısındaki, d ü m -
d ü z ve serin d en iz ço k yakında. Belediye başkanı beni yıkık evin
yanındaki avluda kabul ediyor. Zeki ve zarif biri. Söyledigim ge-
reksiz bir söz ü stü n e bir berb er geliyor ve avluda herkesin o rta-

1 ) A n d re M a u ro is'ııın r o m a n k a h r a m a n ı. Las .Sıl<-n<. s du colon el B ıa m b le (A lb a y B ram b -


le'ııı Sessizlıgib
____________________________Albert Cam us____________________________

sında, sevimli bir tekliisizlik içind e, saçlarım ı kesiyor. Yine k en t-


teyiz. D ışarıda yapılan ayin, çad ır-h astah an e, vs. O tom ob ille La-
rissa’ya d ön ü ş. l^ r is s a ’dan Selanik’e gitm ek için o toray. G ece, ay
altında p arlayan deniz b o y u n ca ilerliyoruz. 2 3 'te van ş.

5 M ayıs.
Çalışm a. T u rn er ve Albay Bram ble' ile (ya da on a ço k b en ze-
yen biriyle) ögle yem egi. Bizans kiliseleri. T avus kuşlu k ü çü k
m an astır. Aya D avid, Aya Yorgi, Aya D im itriyu. O n iki havari
(Aya Sofia ilginç degil). Bizans san atın d an ç o k etk ilenm edim .
O n u kabul etm ek gerek. A m a, V. yü zyıld an X II. yüzyıla u zan an
ve Y u n an uygarlıgı d önem i ile XV. yüzyıl Italyan uygarhgı ara-
sındaki zin ciri o lu ştu rm ay a olanak saglayan b u evrim ilgimi çe k -
ti. Ö m egin on iki havarin in m ozaikleri ve freskleri, bu san atın
ilk y ü zyıllann d aki dinsel yapıdan ve k atıhktan u zak. B un larda
D u ccio ’n u n gelişi hissediliyor. D aha so n ra (a k şa m ), b an a, K on s-
tan tin o p olis’in d ü şü şü n d en so n ra Bizanslı san atçılarm Italya’ya
g ö çtü g ü n ü an latan b ir u zm an a s o m la r s o ru y o m m .
B öylece, D ogu etkisi bu san at anlayışınd an yavaş yavaş siline-
cekti.
A kşam . K onferans. Listede adı b ulunan bir g en ç kızdan etk i-
len d im .2 Ü n iversiten in kokteyli. G ece od am d ak i b alk on d a, lim a-
na, kayıklara, rıhtım hizasındaki denize b akarak, tu zu n ve d eni-

zin güzel k ok u su n u solu yarak d in len iyoru m .

6, 7, 8 Mayıs.
T. ile b ir y alıy arın te p e sin d e , d e n iz in k a rş ısın d a o g le y e m e g i.

1 ' h »'ıV u 'k i d c p r e ın d f y ık ılm ıs


2 ! kıışkııİLi o k u ıu a .
D cttcrlcr (Nlaıı 1951 / Aralık 19:»9)
165

Hoş bir an . S onra, T. bana son b cstclerin ı çalıy o r. Yola çık m a k


gerek. U çak. Altım ızdaki ışıl ışrl denizde Ege A dalan beliriyor.
M erlier ile akşam y e m e g i.1 Gece yarısı D. beni alm ava geliyor ve
Pire'de bizi bekleyen A lgades’in güzel kotrasına gid iyoru z. N eşe-
li ve içten k o ca ad am . P iıe'd en , denizi gerçekdışı stcak bir ışıkla
aydınlatan külrengi bir ay altında çık ıyoruz. T ek n en in altına ç a r-
pan suyu h issetm ek ten ve p ru vantn iki y an m d an ak an hafif k ö -
pügü yen id en görm ek ten m u tlu y u m . A m a bir an d a, tam olarak
d en izd en d o ğ an , tabaka tabaka ilerleyen, yo g u n laşan ve yavaş
yavaş ufku k apayan sisi g ö rü y o ıu z . H ava so g u k ve nem li. Alga-
des tak ım ad alard a asla böyle bir şey görm ed igini ileri sü rü y o r.
lki k ü çü k ad ad an u zaklaşm ak için k otran ın rotasını d egiştirm ek
gerek iyor. Y atm aya in iyo ru m . Sabah altıya dek u y u m ak o lan ak -
sız. Iki saat so n ra u y an ıy o ru m ve gü verteye çık ıy o ru m . H älä sis-
li. A lgades ve tayfası b atm a tehlikesind en ö tü rü sabahlam ışlar.
A m a yavaş yavaş gü n eş y ü kseliyor, kendini g ö steriy o r, solgu n
gü neş sisi deliyor ve so n u n d a sisi dagıtıyor. O n bire d o g ru , ptrıl
p ın l, in ce b ir ışıkta ktpırtısız b ir d enizde yol alıyoru z (rü zg ar ol-
m adıgı için yelkenleri açm ıy o ru z ). H ava öylesine d u ru ki, insa-
na ufuktaki e n k ü çü k bir ses bile d u y u lacak m ış gibi geliyor. G ü-
neş güverteyi ısıtıyor ve sıcaklıgı yavaş yavaş yü kseliyor. Ilk ada
belirdi. Y apm ış o ld u g u m u z yön d egiştirm e n edeniyle, Seriphos
ve S ip h an os’un arasm d an geçiyoru z. U fukta, Siros ve öteki ad a-

lar beliriyor. Ufukta tü m ad alar bir resim netliginde beliriyor.


T ers d ö n m ü ş gem i teknesi gibi ad alan n üstü n de, y am açlara asıl-
m ış k ü çü k köyler deniz kabuklarını, çekilen denizin b uraya bı-
raktıgı b eyazım trak egri b ü g rü çakıl taşlarını andırıyor.
Mavi denizin ü stü n d ek i bir bugday yıgını gibi sarı küçü k
adalar.

I I O c ı a v r M crlie r. F ra n s ız H ııstilü 'sü n ü ıı ım ıdurvı


Albert Cam us
166

Agır agır kırışan ışıltılı b ir denizin ü stü n d ek i b u uzak adala-


n n ortastn d a seyred iy o ru z, uzun u zu n Siros b o y u n ca yol altyo-
ru z, h em en ard ın d an M yk on os beliriyor ve gü n ilerledikçe
M yk on os, Rinia’n ın ark asın d a kaldığı için hälä g ö rü n m ey en D e-
los’a d og ru uzattıgı yılan başıyla, uzakta d aha d a belirginleşiyor.
Renklerin degişm eye başladıgı bir ad alar çem b erin in o rtasın d ay-
k en , güneş b atıyor. Altın sarısı sö n ü y o r, sik lam en ren gi, yeşilim -

si b ir m o r, so n ra ren k ler k ararıy o r ve hälä p arlayan denizin ü s-


tü n dek i ad alar top lu lu gu koyu m aviye d ö n ü şü y o r. O zam an su -
lara tu h af ve en gin b ir dinginlik çö k ü y o r. S o n u n d a m u tlu lu k ,
gözleri y aşartacak k ad a r b ü yü k m u tluluk . K ayb olacagın ı bildi-
gim bu an latılam az sevin ci k u cak lam ak , on a sa n lm a k isterdim .
A m a bu sevin ç g ü n lerd ir gizliden gizliye s ü rü y o r, b u g ü n içte n -
likle y ü reğim e b astırdıgım b u sev in ç, b an a o n u h er istedigim d e
sadakatle yan ım d a olacak m ış gibi geliyor.
M yk on os’a ayak bastıgım ızd a gece old ü . K iliseler d e evler k a-
d ar ço k . H epsi b em b eyaz. R en garen k d ü k k an lara açılan k üçü k
sok ak lard a gezin iyoru z. T a m a m e n karanlık sok ak lard a, h an ım e-
li koku su yla k arşılaşıyoruz. Ay beyaz teraslan n ü stü n d en hafif-
çe parlıyor. T ekn eye d ö n ü y o ru z ve öylesine m u tlu y atıy o ru m ki,
y o rg u n lu g u m u bile h issetm iy o ru m .
Sabah , M yk onos’u n b eyaz evlerinin ü stü n e ilahi bir ışık d ü -
şü y or. D elos’a gitm ek için d em ir alıyoruz. Dibi g ö rü n e n deniz
gü zel, sayd am ve d u ru . D elos’a yak laşırken , ad an ın ilk y am açla-
n n d a k o cam an gelincik salk ım lan nt fark ed iyoru z.

D elos. Tasviri h ayvanlar adasını içeren , aslan lar ve b ogalar


ad ası, am a bu tasvire ( ...... )' yılanları, kuyruk ve kafaları açık ye-
şil, b edenleri koyu renkli iri k ertenkeleleri ve m ozaik lerd ek i yu-

1) O k u ııam ay aıı bir sozru k .


Defterler (.Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
167

nusları da ek lem ek gerek. Aslanların yaptldıgı m e rm e r, aşın m a


nedeniyle ep rim iş ve delik deşik o lm u ş, kaya tu zu n d an yapılm tş
gibi, h ayaleti a n d tn y o r, ilk yagm u ru n onlart eritecegi d u y g u su -
n u u y an d ın y o r. A m a b u aslanlar ve b o g alar ad ast, k ararm ış ve
gevrem iş k u ru k em ik ler gibi olan h arabelerle de kaplı, bu kuru
kem iklerin altın da ansızın olaganüstü ve yeni keşifler (D ingin
D ionysos m o zaik leri).
H em de h arab eler ve çiçek ler adası (gelin cik ler, ça n çiçe k le ri,
şeb boylar, yıldız çiçek leri). M üzedeki sakat tan rılan n adası (k ü -
çü k k u ro s).' Ö gleyin K y n tos’un tep esin e ve körfezlerin çev resi-
ne yü kselen ışık, k ırm tzılar ve b eyazlar; K yklad a d alan çe m b e r
halinde, p ın l pırıl d enizin ü stü n d e, kıpırtısız b ir tü r dans y a p a r
gibi, D elos’u n çev resin d e yavaşça d ö n ü y o r. A daların b öylesin e
dar ve b öylesin e geniş b u d ünyası, b ana d ü n y an ın kalbi gibi g e-
liyor. Ve b u kalb in m erk ezin d e d u ran D elos’tan ve b u lu n d u g u m
b u d o ru k tan , krallıgım ı sım rlayan d ü n y am n k u su rsu z çe m b e ri-
n in dik ve d u ru ışıgı altında b akabiliyorum .
D aha so n ra kaytga d ö n ü n ce , rıhtım d a ço k sad e giyinm iş, ço k
güzel bir Y unanlı yen iyetm e ktz. Kayık rıh tım d an ayrıldıgında,
on a el sallıyoru m , ço k güzel bir gü lü m sem eyle h e m e n yan ıt v e-
riyor. T ek n ed e so y u n u p , sayd am ve yeşil su ya d alıy o ru m . Su
b u z gibi, b irk aç k ulaç attık tan so n ra çık ıy o ru m . M y k o n o s’a d ö -
n ü yoru z. D enizi böyle bir ad ad an ötek in e h er y ö n d en kat e tm e-
nin verdigi so n su z özgü rlü k d uygu su . A m a, y aln ızca ad alar d ü n -
yasının gerçegiyle sıntrlanan ö zg ü ılü g ü n de sın ırlan var. Bu ö z-
g ü rlü k an cak bu d ü n yan ın çem b eri için d e so n su z b ir m u tlu lu k
veriyor. B enim için özgü rlü k bu çem b eri k ırm ak ve S u m atra’ya
d o gru y ö n elm ek o lm ayacak . Yine, bu çıp lak ad ad an o agaçlı
ad aya, kayalardan çiçekli adaya gitm ek olacak.

11 Hski Y u ııa ıı sa n a lın c la A n ıik d o n r m r o z g u . a y a k ıa d u ra ıı gc-nc e r k e k lıe y k e li. (ç ıı .)


Alben Cam us
168

Alışveıiş için M ykonos’tayız. Kentin gecesini yegliyorum . Geç


vakit denize açtlıyoruz. Delos ve K yntos’un, Rinia’nın gerisinde
yavaş yavaş kaybolduğunu gö rü n ce, aşkın yarattığı kedere o ka-
d ar ço k benzeyen tu h af hüzün. llk kez, belki de ölm eden ön ce
bir daha asla görem eyeceğim sevdigim bir topragın kayboluşuna
acı dolu bir duyguyla bakıyoru m . Yüregim sıkıştı. A d alan n ve
denizin üstü n de yine degişken ıen k ler. ( ...... )' hafif b ir rüzgarla
yavaş yavaş çarp an yelkenler. Denizden yavaş yavaş ışıgını yitiren
gökyüzüne yükselen huzu ru yeni tatm ışk en , kayalık bir adacıgın
arkasından ay çıkıverdi. G ökyüzünde yükseldi, su lan aydm lattı.
G ece yan sın a dek, aya b ak ıyoru m , yelkenleri d in liyorum , tekne-
nin y an lan na vu ran su yun devinim ine içim d en eşlik ediyorum .
Denizdeki özgü r yaşam ve bu günlerin m u tlulugu . B u rad a h er
şey u n u tu lu yor ve h er şey yeniden o lu ştu n d u y o r. T açlar ve sü-
tunlarla kaplı ad alar arasında, yo ru lm ak b ilm eyen bir ışıkta, su
üstü n de u çarak geçen bu harika günlerin tadını d am ağım d a, kal-
b im de, ikinci bir esin, ikinci bir doguş olarak sak lıy o ru m ...
Sabah, şiddetli rü zg ar, yelkenler ça rp ıy o r, d enizin dibindeki

çu k u rlar ço g alıy o r, ç o k k u w e tli b ir su ve y elk en gü rü ltü sü yle


P ire’ye d o g ru yola k oyu lu yoru z. Işık y a g m u ru , sab ah denizine
d üşen ve sıçrayan d am lalar. Bu tak ım ad alard an ayrılm an ın ya-
rattığı u m u tsu zlu k , am a bu u m u tsu zlu k bile güzel.

9 M ayıs.
O ly m p o s’a h aıek et. K orintos körfezi yolu. K um sallar ve k ö r-
fezler. X y lo ca stro n ’da denize giriş. Bu kez, ag açların , su ların, se-
rin to p rak tak i m eyvelerin g ü cü . O ly m p o s’tan biraz ö n ce , tepeler
narin servilerle kaplı. Ilk kez hafilçe gıileşen bir ışıgın altm d aki

1) O k u ııa m a y a n ik i s ö z t iik .
Defterlcr (M aıt 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
169
bu yerlerdeki yu m u şaklık ve şefkat. U lu ça m la r ve Zeus ıle H e-
ra tapın ak larının kalıntıları. Kuş sesleri, gü n bittikten az so n ra,
uyuk layan k ü çü k vad id en h uzu r yü kseliyor. C>ece, D elos’u d ü -
şü n ü y o ru m .

1 0 M ayıs.
P en cerem d en gö rd ü ğ ü m Alphee vadisinin üstü n de ilk kez

külrengi b ir sab ah. A m a b u külrengi sab ah tan , taşlaıın , servile-


rin ve yeşil kırların ü stü n e y u m u şak bir ışık yagıyor. D elos’tan
b eri, bu tep elerin , bu yu m u şak gölgen in , hafif kuş sesleriyle bes-
lenen bu sessizligin h u zu ru n d an başka bir şey h issetm iyoru m .
M üze. S ip hn os’tan D elp h oi’ye k adar u zan an fresklerle, b u rad a
klasik heykelin en yü k sek düzeyi b u lu n u y o r. A pollon ya d a D o-
gu alınlıgındaki ü ç in san figürünün, ya d a alçak k ab artm alard a-
ki çeşitli A th en a’ların yan ın d a, P raksiteles’in H e rm e s’i çö k ü şü n
pis k ok u su n u yayan y avan bir b aşarıd ır. Zaten o n u n ark asın d a-
ki, bir savaşçıyı ve G an y m ed es’i k açıran Z eu s’u b etim leyen b ü -
yük boydaki iki h arik a seram ik , olagan ü stü b ir biçim de farklı
bir san atın tan ık larıd ır. llginç arkaik b ıo n z k u ro slar, kartal baş-
lı aslan , k ü çü k h eykeller, d o g ru d an D ogu ’dan geliyor gibi. G e-
zinti. H afif bir y ag m u r yagıyor, vadinin sevecen ve yıkanm ış
renkleri g ö zü ok şu y or. M anzaraların çeşitliligiyle büyü len d im .
Bunlar Y u n an istan ’ın yaratlıgı m anzaı alar, bu m anzaraları b aşa-

rıyla yaratıyor ve on ları k usursuzluga taşıyor.


Köylüler ve on ların nazik içlenligi. Buracla siyasal özgü rlü k
b u lu n m am asın a karşın tavır ve h aıek etleıi ö zg u r köylüler.
Hafif ak şam yagm u ru . Bir yıgın kokulu çiçegi aşarak tepeye
çık ıy oru m . K üçük T h ron ia köyü. Sefil evlcr. Yırtık pııtık giysiler
içinde gü rb ü z çocu k lar.
Albert Cam us
170
*

12 M ayıs.
Serin ve aydınlık sab ah. H arabeleıi çevreleyen ağaçların al-
tındaki gölge ço k degerli. Işık olaganüsttı. D eniz b an yosu ve
X y lo castro n ’da öğle yem eği. D uıu su ço k so g u k degil, am a hava
daha da saydam laştı ve K orintos Köı fezi’nin ö b ü r tarafındaki
b ü tü n daglar etkileyici bir berraklıkla aydınlanıyor. Bu m an zara
içind e, M .’nin görk em li bir gü lü m sem esi var. Ve, böylece az
so n ra varılacak Atina K örfezi’yle tü m yol alınm ış olacak , adalar
b o y u n ca, h er ev ve h e r agaç seçilebiliyor. Beni istila ed en bu
hazları n o t etm eyi artık b ırak ıyoru m . B urada solu k alıp verilen
hava ve sevin cin kendisi gibi ifferli, k anaaıkar, şiddetli haz.

Theseion.
Aydınlık ve duru gö k y ü zü n d e, bir akdiken yapragı gibi bir ay
parçası.
A kşam R .D .’n in evin d eyim . H an ım elleri, g ecen in içinde
uzaktaki k oy, yaşam ın gizem li ta d ı.

13 M ayıs
Y u n an istan ’da yirm i gü n sü ren gezi, yola çık m a d a n ö n ce bu
günleri şim di A tina’dan sey ıed iy o ru m ve bu gü nler bana yaşa-
m ım ın bagrında saklayabilecegiıu bir tek ve u puzun bir ışık kay-
nagı gibi g örü n ü y o r. Beniıu için Y unanisıan, yollar b o y u n ca
u zan m ış, bir ışık denizinin üstünde ve saydam bir g ö k yüzü n ü n
altında durm ak sızın çogalan sakat tan n lar ve kıım ızı çiçeklerle
kaplı, ışıl ışıl uzun bir günden başka bir şey degil. Bu ışığı tu t-
malı, geri gelm eli, arıık günlerin kaıanlıgına teslinı o lm am alı...
Defterler (M art 1951 / Aıalık IQ W )
1

14 M ayıs.
E gin etes’e h arek et. D eniz sakin. G ökyüzü sıcak ve m avi. K ü-
çü k lim an . K ayıklar. A p h aia’m n yükselişi. Boşlukta m avi bir ü ç-
gen olu ştu ran ü ç tapınak: P arth en o n , Sunion, A phaia. S ütunla-
rın göLgesinde, tapınagın taşlarının ü stü n de u y u y o ru m . llık bir
koydak i Aya M arin a’d a u zu n deniz b anyosu . A kşam rıhtım d a
kokuları solu k k esen iri zam b ak lar satılıyor. E gin etes, zam b ak -
lar adası. D ön ü ş. G üneş alçah y o r, bulutlard a k ayb olu yor, altın
sarısı bir yelpazeye, ard ın d an ışıltısı gözleri k ö r ed en büyü k bir
tekerlege d ö n ü şü y or. A kşam kesin olarak terk ed ecegim adalar
y en id en o rtay a çık ıyor. A ptalca aglam a istegi.
A kşam V ariguerez ve gölge tiyatrosu.

s *

1 5 M ayıs.
P azar. B izans m ü zesi. D .’lerle Kifissia, so n ra A tina plajları.
Işıl ışıl güzel b ir rü zg an n altında gezinti. B un lar b en im , haftalar

b oyu n ca bize aynı u zu n sevinci saçan bu ülkeye elveda saatle-


rim .

1 6 M ayıs.

H ü zü n lü yü m , P aris’e harek et.

R om an . G üneş altında göz k am aştıran , m o to ru kapatan par-


lak ob üse b akıyord u. Ve gizemli sevinç yeniden içine işliyor,
için d e bir pınar çılgın ca ak ıyord u . Bıı, yuvarlak, kırm ızı ve be-
yaz, fır d ön en çe m b e r, D elos’un neşesivdi. B aşlayacak saganagın
• Älbert Cam us
1 7 2 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

üstü n den m an evra yap am ad an denize d ik lcm esine inen u çak ta,
yaklaşan ölüm e b enzer yaşam yeniden başlıyordu.

Konuk.' T utsak h apishanenin yolu n u tu tu y o r, am a D aru onu


aldatm ış, on a özgü rlü gü n yolu n u işaıet etm işti.

R om an. G ururlu biri. Acı çek erk en bagırm ıyor. H içbir şeye
b oyu n egm iyor.
lşçilerin yaşam m ı yetişkinliginde keşfeden bir ayn calık lı. Ya-
vaş yavaş bu ayrıcahga yü z çeviriyor. A m a, yüz çevirm esi yetm i-
yor. Böyle d ogm u ş olm asını, işçi olm ası bile d egiştirm iyor. So-
n u n d a, bu am aç u g ıu n a ölm ek gerekiyor.
K usursuz bir insan olm aya çalıştım ve h er şeyi k end im de
top lad ım . Ve ard ın d an ...

llk A d a m . Fran cin e ailesi. W o lfro m m ailesi.


R om ah lar F ıa n sız ca “genie”' sö z cü g ü n d e n yaln ızca bizim o r-
dularım ızd a kullandıgım ız anlam ı benim sed iler.
T arih , kan ve cesaretten olu şm u ştu r. Y apacak bir şey yok.
Köle silaha sarılıp, yaşam ını verd igin d e, efendi o laıak h ü k m et-
m e sııası on a gelir ve o zu lm ed er. A m a, d ün ya taıih in de ilk kez
bir m azlum eline fırsat geçm işk en zulıtm y ap m ad an adaletle
h ü k m ettigin d e, h er şey bitecek ve nihayet h er şey y en id en b aş-
layacak.
Grenier* h akkında çalışm am . Zor. Bu, parlak bir alevin için-
den odunları b irer b iıer çek m ek dem ek . Ve, insan kendini ka-

1) L.'Exıl ı'l lc Koynıımı’ ( S n / ji i ı ı vr K ıa llılı) K.nı noı


2 ) G r ı ı i c : 1) D r lı a . 2 ) Is l ı l ık a m .
5) J c a ı ı t . ı ı ıı ıcr ııiıı Ilcs ( A d a l a r ) adlı k i t a b m ı n ycııı h as ım ı i<;iıı dıısdz. ( G a l l i m a r d . 1 Q 39 ) .
________________ Defterler (Mart 1 9 51 /A ra lık 1 9 5 9 )________________

rarm ış u cu yanık o d u n lar karşısında b uluyor.


Eski Y u n an 'd a, yü k sek bir m em u rlu k elde etm ek isteyen ki-
şiler, en azın d an on yıl ticaret y ap m am ak zoru n dayd ılar.

Ju lia .1 lki aşkını d a yaşayabilecegine inanıyor. A m a G uibert


on a iki aşk yaşam ak istedigini söylediginde, kendisine izin v er-
digi şeyi on a yasaklıyor. A m a Guibert'i yargılayam ıyor. U ta n ç
d u yd u gu hastalıgının kaynagı bu.
Yine yan ın da olabilm ek için ço k fazla şefkat g e re k ... Bu tür
bir özveri, bu özverin in yararlı old u gu inancını varsayar. Bunun
tersini h issed ıyoru m ve benim elim i k olu m u baglayan bu.
H e r g ü n b ü yü k b ir acı ve güneş. O iyileştirir ve h ay ran b ıra-
kır, yaln ız, kızıl T a n r ı/
Ö lçü ve çılgınlık. B aşkalanyla ilişkilerindeki ö lçü ; çab a gös-
term ek , baş egm ek için , kendine karşı çılgın ca d avran m ası. Ve
iki d u ru m d a aynı an d a ikisi de var.
Isa’n ın 3 0 0 m ilyon çagd aşı vardı. 2 m ilyar çağ d aşı olabilirdi.
C eh en n em d e b en d en b aşka h içb ir şey yan m az (C en o valı Azi-
ze C a th e rin e ).’
Az işçi kullan m a n ed ir b ilm eyen tek Fran sız en dü stri dalı kö-
tü lü k tü r.

llk Adam . Ç o k u zu n bir süre barış içinde yaşıyor. Ve so n ra bir


gün yaşam ını tehlikeye atarak savaşm ayı kabul ed iyor. O n u n se-
vinci.

1 ) Ju lie d e L esp iııasse h a k k m d a p iy e s taslagı ıçiıı n o ı. hkz VII D efter. sy. 6 2 ve VIII.
DeTter, s y 12 5.
2 ) L .'E x il el /e R o y au m r (Sıirgün vr K r a ll ık ) ta k i, D ö n n ır içiıı ııoı.
5) e e ııo v a lı A zize C a th e riııe ( 1 4 4 7 - 1 5 1 0 ) . D ıa lo g u r d r l a m r r ı Jıı ıo rp s (R u h ve b e d e ıı d i-
j a lo g u ) ve iıcıitr du p u rg a to irr (A ra f kitap cıgıV ım ı yazarı
Alberi Cam us
174
*

ltalyan ca talento arzu d em ektir.

llk Adam. “U zu n yıllardan so n ra, çeşitli y o rgu n lu klara teslim


olm uş d u ru m d a, ak şam ayrılırken, hafif bir düş kınklıgıyla o
gü n birbirim izi g erçek ten sevm edigim izi hissettigim iz o lu rd u ,
arab am ın d irek siyon u n d a on u n kaybolm asını beklerken kızın
kapısım n ön ü n d e yaptıgı k ü çü k zafer işareti, gö rü n ü şte kaybol-
m uş gibi olan bu gü n ü , inatçı aşkım ızın saglam bagında g ü çlen -
dirir ve bu aşkı h er tü rlü b u ru k lu k tan k u rta n rd ı.”
A.g. Jessica ’n m ayrılıklarda gösterdigi olagan ü stü katılık. A ş-
k m kaybı, hepsin e sahip o ld u g u m u z b ü tü n hakların kaybıdır.

Piyes. Bir ad am b u g ü n kral diye ad la n d ırılıy o r.

E tie n n e .1 Y alm z oldugu z am an , u y an ın ca garip sesler çık ara-


rak söyleniyor.
E ger (b ir yaşam yaşam degerin d eyse) ölü m cezaların ı m a h -
k u m u n kendisi onaylar. (Bk. Billy B ud d ’da, so n u n d a b oyu n
egen M elville.)

6 Kasım 5 6 .
Savaşın yarattıgı to p tan yıkım ın sürekli tehdidi karşısında —
bir gelecek ten yok sun lu k — hangi ahlak anlayışı yalnızca şimdi-
ki zam anda yaşam am ızı m ü m k u n kılabilir? O n u r ve özgü rlü k .

] ) F ıicıın e S im e s, sag ır-d ilsiz dayı.


Defterler (M art 1 9 51 / Aralık 1 9 5 9 )
1

Ben, P ascal’in allak bulak ettigi, am a kendi yolu n a so k am ad ı-


gı kişilerdenim . P ascal, d ü n de bugün d e, h erk esten d ah a b ü -
yü ktür.

Ilk Adam . D ost Saddok.


1) G en ç m ilitan — A rkadaşım — 3 6 krizi.
2 ) D ost — Ö teki o n a ih an et ettigi için m ü slü m an gelenegine
d ö n ü y o r. B abasının istegiyle evlen iyor. T anım adıgı karısım el-
den k açırm ak tan ü rk ü yo r.
3 ) T erörist.
D aha so n ra Avrupalı b ir d o stu n karısı tecavü z ed ilip, ö ld ü rü -
lü yor. Ilk ad am ve b u d ost on ların silahlann ın ü stü n e atılıyorlar,
b ir su ç ortagını yak alıyorlar, o n a işk en ce ed iyorlar ve so n ra s u ç -
lu n u n peşine d ü şü y o r, o n u ö ld ü rü y o rlar. S onra, b u n u n u tan cı.
T a rih , k an d em ektir.
a.g . D irenişten b ölü m ler. Bir R .A .F (K raliyet H ava K u w e tle -
ri) k ah ram an ı olm ayı isterdi. D ü şm an ın acım asızlıgını ve d o g ru -
d an varlıgını hissetm eyi degil, u zaktan öld ü rü lm eyi yeglerdi.
A m a öyle o lm u y o r, o b ü y ü k k entlerin ce h e n n e m gibi g ö k y ü zü n -
de b ü yü k savaşlar hayal e d iy o r, am a m e tro d a n tozlu ve ç a m u r-
lu m eyd an lara, Paris’ten St E tie n n e ’e gidiyor.
a.g . F au b o u rg M o n m artre sahnesi. S .S .’leıin d ip çik d arbeleri
b inanın b ü yü k giriş kapısına yaklaştıgı ve korku içindeki k o m -
şu lar direnişçileri eleştirm eye başladığında, o kendisini g ö rü y o r:
N efretle yüz yüze. A m a nefret niye? Kendini kalıplardan k urta-
n y o r. S .S .’ler ü stü n ü aradıkları z a m a n , biraz u tan arak gidiyor.
Ü stü n d e tehlikeli olabilecek bir kagıt b uluyor.
Al ben C' amus
176

ilk Adam. P ierre, m ilııan , Je a n , hevesli. Pieıve evlı. lkısi de

Jessica ile karşılaşıyorlar. Je a n ve eski m etres olarak Jessica. Ay-


nldıkları d ö n em lerd en b irin d e, Jessica terk ettigi ve yaraladıgı,
karısına acı çek tiren P ierre’le birlikte oluyor. P ierre, m itinglerin
u zagın da, g erçek adaleti böyle ög ren iy o r. T ersine je a n Je ssica ’yı
sevm eyi ö ğren iyor ve bu yolla insanlara yöneliyor. Pierre, kıs-
kançlık neden iyle kend isin den nefret ed en Je a n ’m y am n d a ölü -
yor (savaş, d iren iş). A m a Je a n , ölü m anında tü m kalbiyle on u n
yan ın da olu yor. P ierre, Je ssica ’n m az da olsa sevdigi ad am d ı.
a.g. A şkın keşfı. M .A ’nın b üyü sü .

G iorgion e, m üzisyen lerin ressam ı. K enar çizgisi çek ilm eyen,


u zayan h er şeyi, özellikle erkekleri kadınsılaştıran k onuları ve
akıcı resm i. Şehvet, asla k u ru degildir.
A gu stos’ta V enedik ve gü vercin lerle aynı an d a San M arco
M eydanı’na ü şü şü p , izlenim leri didikleyen ve kendilerine tatil
keyfi ve çirkinlik su n an turist sürüleri.

P arm a. B urada da aynı şey. 2 0 yıl ö n ce sevm iş o ld u g u m bu


k ü çü k m eyd an lar hälä b u rad a, am a bend en uzak.

R om an . Italya’yı ve sanatın keşfini — ve sanatla olan ilişkile-


ri içinde ortaya çık an dini u n u tm am ak gerek.
H er defasında yürekteki bu h u z u r O ysa bu kez, sürekli bir
biçim de u m u tsu z, canlılık ve co şk u d an ıızak. A m a yine de San
Leo' ve yürek, yard ım sever bir sessizlige açılıyor. O rada b üıün
d erılen m d en k urtu lacagım sevgıli Italya. O önüş y o lu n d a, tozlu

11 M a r r l ı r s b ö l g r s i ı ı d r 389 ın e t r e r a k ıın lı M o m e lr lır n kasab ası


Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
1

keçı yollarının eski k oku su . U zu n b oynu zlu beyaz R om agn c


öküzleri gıcırdayan arabaları çek iy o r. Sam an ve güneş kokusu.
San Leo — ve oray a sıgın m a arzu su — Yaşayabilecegim i ve
ölebilecegim i d ü şü n d ü g ü m yerlerin listesini yapm alı. H ep kü-
çü k kentler. T ipasa. C em ile. C abris. La V aldem osa. C ab rieıes
d ’A vignon, v s., vs. San L e o ’ya dönm eli.

U rb in o. Sımsıkı kapalı, so g u k , sessiz, kendi k usu rsu zlu k ları-


na k apan m ış b u k ü çü k k entler. Kasvetli su rların o rtastn d a,
“Isa’m n k ırb açlan m asın a” kayıtstz in san lar, m eleklerin ve della
F ra n ce sk a ’m n kibirli M eryem tab losu n u n karşısında so n su za
dek b ekliyorlar. San S e p o lcro .1 lsa dirildi. Işte, ateşli m ilitan m e -
z ard an çık ıy or. Piero della F ra n ce sk a ’m n başka freskleri. Y aşa-
m ın so n u n d a gelm ek gerek en y er olan San S ep olcro vadisi. H u -
zu rlu gö k yü zü n ü n altın da, u çsu z b u cak sız, din gin , gizini saklı-
yor.
Y en id en k aslara ılıklık ve y u m u şa m a su nan denize k av u şu -

y oru m .
Ste C ro ix ’nin agırlıgı. M ad ona del P a r to /
Y aşam ım ın son u n d a San S ep o lcro vadisine inen yola gelm ek ,
o rad an yavaşça in m ek , vadideki n arin zeytin agaçları ve u z u n
serviler arasın d a y ü rü m ek ve eşyasız b ir oda'smın d ar p e n ce re -
sinden vadiye inen akşam ı seyd edeb ilecegim , kalın duvarları ve
serin odaları olan bir ev b ulm ak isteıd im . Prato park ın a, A rez-
z o ’ya d ö n m ek , bir ak şam , eşi benzeri olm ayan bu toprak üzerin -
de yerleşen geceyi görm ek için, kale üstündeki m uhatız y o lu n -
da yen id en d olaşm ak isterdim . lste rd im ... l ler \e ı d e ve her za-
1) T o sk a ııa 'd a k i Saıı S e p o lc ro . P iero d ella F r a ııc e s k a ıuıı d ogd ıijiiı k. ıuııı
2 ) P iero d ella F r a n c c s k a i ım . Saıı S e p o tc ro y a k ııııııd a k ı. V to ıııc n iıi nu -a ıiıg ın ııı k u ç tik
k ılisesin d c b u lu n a ıı fresk i. D o g u ın y a p a n k a d ıııla rın k o ru y ııc ııs u . \l< ıy cııı Aııa bıı frcsk -
ıc lıam ile o la ra k lasv ır ed ılın ıştir.
Albert Cam us
178

m an d uyd u gu m bu yalm zlık istegini, bu istege eşlik ed en d üşle-

re d alm a hazzıyla bir tü r ölüm bildiren bu istegi h iç an lam ıyo-


ru m .
G ubbio’da della Signorina m ey d am n a yen id en k avuşm ak ve
yag m u r altındaki vadiyi u zu n u zu n seyretm ek . Assisi’yi turistsiz
ve vespasız g ö rm ek ve S. F ra n ce sk o ’nun yüksek m ey d an ın d a yıl-
dızların ahengini d inlem ek. Ç evresin de inşa edilen evlere b ak-
m ad an P eru gia’yı g ö rm ek ve serin bir sab ah, La P o rta del So-
le’deki taşlarm ü stü n d e, tepelerdek i n arin zeytin agaçlarını sey-
ıed eb ilm ek.
A m a özellikle de, sırt çantasıyla yen id en M on te San Savi-
n o ’d an Siena’ya y ü rü m e k , ufka d ek uzanan m a v im tra k sü n g e-
rim si kayalarla kaplı şu tep elerd en gelen k oku su n u d u y d u g u m
o zeytin ve ü zü m tarlası b o y u n ca yol alm ak, gü n eş b atark en , eş-
siz b ir güzellik içindeki C o n stan tin o p o lis gibi m inareleriyle b e-
liren Siena’yı g ö rm ek , o ray a gece, p arasız ve yalnız v a rm a k , bir
çeşm en in yan ın da u y u m ak ve in sanın Y u n an istan ’dan so n ra

yaptıgı en b ü yü k şeyi su n a n bir el gibi avuçiçi b içim in dek i C a m -


p o ’ya çık an ilk kişi olm ak.
E vet, egim li A rezzo m ey d an ım , Siena’da C a m p o ’n u n deniz
k abu gu n u y en id en g ö rm e k ve V eron a’nın sıcak sok akların d a yi-
ne k arp uzların göbegini y em ek isterdim .
Y aşlandıgım zam an b an a, d ün yad ak i h içb ir şeye b en zem ey en

b u Siena yolu n a d ö n m en in su n u lm u ş olm asını ve o ra d a b ir ç u -


k u rd a, sevdigim bu tan ım adıgım Italyanların yaln ızca iyiligiyle
çevrelen m iş olarak ölm ek isierd im .

2 2 A gustos 1 9 5 5 . San F ra n ce sk o di Siena. Sabah 11.


Defterler (M art 1951 / Avalık 195.9)
1

Siena m ıızesin d e, ço k sayıdaki son yargılard an biri (G io v an -


ni di P ao lo ).' Sagda, kilisenin erm iş ilan ettigi kişilerin arasınd a
iki d o st, sevinçlerini dile g etirm ek için kollannı kaldırm ış d u ru -
yorlar. Solda, ceh en n em d e ce z a la n uzatılm ış Sisifos ve P ro m e te -
us.

R om an . A krebin p o rtresi. Y alan dan nefret ed er ve gizem i se-


ver. Yıkıcı u n su r. Ç ü n k ü gerekli yalan sag lam laştın r. Ve gizem in
hazzı kararsızlıga sü rü kler.

R om an . Ç ekirgeler — D ep rem In san lard an uzaktaki çiftlige


sald ın — Philippeville’e sald ın . O kula saldırı — N e m o u rs’da
tayfun.

K ö sn ü l, m uzaffer, zevk ve b aşanyla dolu bir yaşam d an vaz-


g eçiyor, birbirlerinin yü zün d e aşkı keşfeden on beşer yaşındaki
iki ç o cu g u g ö rd ü g ü için iffetli olu yor.

Sıradan olm ak istiy o rd u , dışarı çık ıy o rd u , d ans ed iy o rd u , k o-


n uştu gu şeyler ve zevkleri h erkesinki gibiydi. Am a herkesi ted ir-
gin ed iyord u . Y alnızca g ö rü n ü şü n e b ak arak , sahip olm adıgı ya
da sahip old u gu am a ön plana çık artm ad ıgı d ü şü n ce ve m eşg u -
liyetleri old u gu varsayılıyordu.

I ' O ıo v an n i di P a o lo ( 1 3 9 9 - 1 4 8 2 ) . Sienalı ressaııı. O ııu n S o n V oıjjı'sı l’a la z z io B u o n sig -


ııorı d e P iııa c o ıe ra N a zio ııale d c b u lu n u y o r
Albert C am us
180
*

İlk Adam. C ezayir’den k açm ak zo ru n d a kalan anne yaşam ını,


P ro v en ce’ta, oğlu n u n kendisi için satın aldığı to p rak ta tam am lı-
yor. Am a sü rgü n ü n acısıyla yaşıyor. O n u n son sözü : “Bu iyi.
A m a Araplar y o k .” A nne b u rad a ö lü y o r ve oglu ne d em ek iste-
digini anlıyor.
Başlık: Baba ve A nne?

2 4 Ekim 1955.
Ö lüm tehditleri. llgin ç tepkim .

O n lan n birlikteligi, zam an ötesiydi. Am a yıllar g eçer ve k a-


dın ad am a kendini P aris sab ah lan n ın keskin ışıgında g ö ste rm e -
ye cesaret ed em ez.

. *

C ezayir kenti. 1 8 Ocak.'


Paris’te peşim i bırakm ayan C ezayir’le ilgili bu iç sıkıntısı beni
terk etti. B urada hiç degilse k am u oyu n u n bize karşı oldugu b ir or-
tam da m ü cad ele içindeyiz. Am a so n u ç olarak, ben h u zu ru m u her
zam an m ücadelede buldum . Entelektüel olsa da olm asa da, m es-
lek olarak entelektüel biri, özellikle de, kam usal olaylara yalnız ya-
zarak k anşan biri, bir k ork ak gibi yaşar. Bu yetersizligi söz kala-
balıgıyla telafi ed er. Yalnızca tehlike düşünceyi haklı çık aıır. Ü ste-
lık her şey, o h er şeyden elini etegini çekm iş Eransa’d an, kötülük-
lerin F:ran sa’sından, boguldu gu m o bataklıktan daha iyidir. Evet,
aylardan beri ilk kez m utlu uyandım . Yıldızı yeniden buldum .

1) 2 2 k )cak 1 ^ 5 6 tU , C a ın u s ilc A v ru p a lı lib cra lle r ve m ü s lu ın a ııla r. C e z a y ir k e m in d e bir


m iıiııg s ıra s ın d a . T op /n m sn l b a ı ıs c a g / ıs ı y a p ıy o rla r. B kz. A d t u 'llc s III.
Defterler (M aıt 1 9 5 1 / Aıalık 1 9 5 9 )

T üm yaşam ım b o y u n ca , bana F ra n sa ’nın bıkıp u san m ad an


yaptıgı şeyin arasın d an , b an a göre gerçek olana, lsp a n y a ’nın ka-
m m a bırakm ış old u gu şeye k avuşm aya çalıştım .

2 1 O cak .
Bu ak şam ve y a n n için tehditler.

2 2 O cak .
H ayranlık. D ü n yan ın gizi.

2 7 O cak .
llk Adam . X ., yold aşlar için h e r zam an yapılm ası g erek en şe-
yi y a lrıız K om ü n ist P arti’n in yaptıgını ilan ed iyor. K uşak farkı.
Ö g ren ecek ço k şeyleri var.

H er sanatsal ö g red , san atçın ın kendi sınırlarım haklı çık a r-


m aya giriştigi bir k and ırm ad ır.

Aziz A ugustinus' totaliter d ü n y ad a yaşadı: Rom a lm p a ra to r-


lugu G eç Im p aratorlu k d ö n em i. M arrou:'' “Felaket d ö n em lerin -
de yaşam a san atı” d iyor. H tristiyanlıga karşı yapılan iki direniş
k öylü leıd en ve aristok rasid en gelir. Afrika Kilisesi’ne ait o lm a-

1 ) C a ım ıs. 1 9 İ 6 d a . A ziz A u g u sıiııu s ve P lo ıiııo s u iıırclı-y eıı. Mcici/ı/ıvsiı/ıic’ c lııv ıw ım e cl


nco-/ı/nlı'iıisıııc (H ıristiy aıı ıııetafizigi ve y e n i-P la ıo n c u lu k ) ılc. hir y ü k srk o g rc ıiııı dip lo-
m ası c a lıs m a s ı yap ıu ıştı.
2 ) I lcııri Irc'iıce M arroıı ( 1 9 0 4 - 1 9 7 7 ) . ta n lıç i. gcc l’ski cagı vc O zcllıkle Aziz A ü g istin u s'u
in rclc ıli.
Albert C am us
182 ----------------------------------------------------------------------------------------------

nın gu ru ru . O n a A d eo d atu s’u veren o bilinm eyen kadına 1 4 yıl


sadık kalm ış. O n u Kilise’ye savu ran Aziz P aul’ü n m etni.
“A rtık älem yap m ak yok, sefahat d e yok , artık cinsel ilişki
y o k , fuhuş da yok ; Efendim iz Isa’yı kuşanın ve zevk istegi için -
deki b edeni tatm in e çalışm ay ın .”
Yapıtını dış işgallerin istilasına karşı k oru m ak için h ep sava-

şıyor. O n u n kutsal Güneş’inin im gesi ru h u m u zu aydınlatıyor.


“Soz fazlalığı günahı y a ra tır.”
Iffetli k ork u ve kölece korku. “H er zam an h er şeyd en zevk
alabilirsin, am a benim Y ü zü m ü gö rem ey ecek sin . Seçim ini y a p .”
Kim se h er zam an h er şeyd en zevk alm ak istem ez.
D önem i bir m u tsu zlu k d ön em i olm akla su çlayan lar: “B unla-
rın istedikleri bir dinginlik d ö n e m in d e n ç o k k ö tü h u y lan n ı g ü -
ven ce altın a alm ak tır.”
XVII. yüzyıl, A u g u stin u s’un yüzyılı.

R o m an . V .D .’n in p ortresi. In ce ve narin bir b ed en d e gü çlü


b üyü k eller ve b alerin ayak lan . H er şey h a re k e t, kız d anstaki öl-
çü sü z şiddeti b ü tü n ü y le ortaya çık a n y o r.
A rabasım aldıgı g ü n ü n y ıld ö n ü m ü n ü k u tlu yor. U yan d ıgın d a
yeni aldıgı elbiseyi g ö rm e sevin cin i yaşam ak için on u yatagının

ayak u cu n a koyuyor.
K endini belirsiz sö zcü k lerle ifade ed iyor. Bir şeyler yap acagı
bir yere gitm ek için , b aşk a bir yerd en birini alm ak z o ru n d a. .. vs.
Çifte ya d a ü çlü gizli yaşam (b k . X. “Bir ögle yem egim v a r.”).
“Rezil d ü şü n celerim v a r”, d iyor kız. Ya da on a rezil d ü şü n celer
esin lem eyen biri için: “B u, y a ra m a z ,” diyor.
Uişkisi olan ad am lar. O ad am lar on a başka bir ırktanm ış gibi
geliyor. “Z ulular gibi”, d iyor kız. “Zeki bir adanıın karşısında na-
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )

sıl m erh am et h ıssedilm ez. Başkaları o n un bildigi ve g ö rd ü g ü h er


şeye k atlan ır, çü n k ü ne o n un bildigini bilirler ne g ö rd ü g ü n ü gö-
rü rle r.” “E rk ek ten y aşam lan n ın tü m m u tlu lu g u n u b ekleyen ka-
d ın lar.” “B egenilm eyen kadınlar elde ettikleri tek erkegi cim ri-
likle sakınırlar. Y alm zca begenilen kadınlar cö m e rt o lab ılirler.”
“Ç o k g en ç in san lan sev m iy o ru m , on lar aptal. Bir erk ek hep ka-
d ın dan ü stü n o ld u gu n a in an ıy o r... Bu d uygu yu zeki bir erk ek te

kabul ed eb iliyoru m , gen ç bir ap tald a d eg il.” O n u n k ü çü k arab a-


sı. “O n d an v azg eçem em ; on u b an a verdigi tü m özg ü rlü k için
şefkatle sev iy o ru m .” A rabasına, zarif Louis XV. ay ak kab ılann ı çı-
k arıp , arab a k ullanm ak için giydigi eski ve igren ç p ap u çlar koy-
m u ş. Z aten ayak kab ılann ı h er yerd e çık a n y o r, sin em ad a, lok an -
tad a, vs. D ansçı olm asın a rağ m en güzel ayakları var. “M ahallem -
de yaln ızca yaşlı k adınlar ve k ö tü b eslen m ed en h astalan m ış in-
san lar var, o n u n için b en fark ed iliy o ru m .”
Kalacagı otele, b o yalar ve güzellik m alzem eleriyle d o lu k o ca-
m an çan talarla geliyor, dagınık uzun san saçları ( .............. )' “D ü-
rü st olm ak g erek , ün b ir afro d izy ak tır.”
E g er m ilyard er olsaydı, yan i O n asis’le evlenseydi, içini en
sevdigi parfüm le d o ld u ru p beden in i din len d ireceği, saçlan n ın
rengine yakışan altın ya da p latin b ir küveti olacaktı.
“A rabam ı an n em d en d aha ço k se v iy o ru m .” Yaşadıgı d önem i
seviyor.

G ülm eye d o y m u y o r. H er şeyi ele g eçirm ey e, her şeyi b aşar-


m aya, b ugü n k ü zevklerin hepsini tatm aya istekli. Kayak, deniz,
d ans, sosyete hayatı, reklam am açlı b aşarılar. Bu çılgın arzuları
içinde saf. O ad am yü zü n d en . “Savun m aya g e çtim .” Söyledigı
şeyler: “O kız her şeyı berb at etti” (b ir san şın d an söz ed erk en );
“o kız bir Cizvit sü rü sü n ü d arm ad ag ın e d e r”, “bu n u m aıay la in-

1) O ku ııam ay aıı clorı sözcük.


Alben Cam us
18 4

san an cak köşeye sıkışır ya da bir pislik gibi ipe çekilır, am a yi-

ne de alk ışland ı.” Kestigim için p arm ag ım d a bir sargı vardı: “Be-
ceriksiz m aran g o z havası v eriy o r.”
V .’de sevd igim , on u çek ici bir k adın y ap an şey: Ç ekilm ez
olan çevresiyle b ü tü n leşm esi, yani verebilecegi şeyi kolaylıkla
sezm esidir (geliştirilecek ). V. ve evlilik. Evlenirse sadık olacak.

O zavallı ad am a b un u v erm ek zo ru n d a ...v s.


O tu ıd u ğ u n d a hep g ö rü n en iç açıcı g en ç kız jü p o n ları.
“K o calan n ın kafasım ütü leyen bu evli kadınları an lam ıyo-
ru m . Paraları v a r, ço cu k la n için bir baba var, gü vend eler, yaşlı-
lık günleri g ü vence altın da, ayrıca da sad akat istiyorlar. A bartı-
y o rla r.” Ve yine: “Evlilikte erk ek h er şeyi yitirir, kadın h e r şeyi

k azanır”, v s., vs.

D on F au st ve d o k to r Ju a n . L ep orello. H içlik.
a.g. O y u n cu olu yo r, tiy atro ü stü n e tiyatro.

a.g. F a u st ve kadınların gençligi (b k . D upuis).


a.g. Ä şıktım , on a sad ık tım ve kadın sadık olm asa da on a äşık-
tım .
Lep orello: H içlik.
“Yeni u şagm ız bu m u?
“E vet, o bir filozof. O n u P aris’te satın ald ım .”
a.g. H içlik. Sizde b eni rahatsız ed en b ir ü zü n tü var. Size h iç-
b ir şeyim y ok d iyoru m . Bu heykeli d avet edebilirsiniz, geldiğini
görm eyecek sin iz.
D .F . B u n d an em in m isin? O n u davet et.
Lep orello oraya gider.
D .F . Ha>ar (d u rak sa r). Evet.
Leporello heykelle şakalaşır.
________________ Defıerler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 ) ,
185
D .F. iffetli olm aya k arar verir, iffetli bir kız a ra r ve bulur.
U zu n zam an ö n ce yaşam a biçim im i d eg iştirecek tim . A m a,
d o stlan m ne der kork usu beni h ep alıkoydu.
Başlangıçtaki yaşlı d o k to r ato m bilginidir. D ünyayı havaya
u çurabilir. A m a b un u istem iyor; zevk alm ak ve tan ım ak istiyor.
Son. Fran sisk en ler on u bir m an astıra k ap attı.' O n ların tan rı-
sını inkar ed iyor ve on lara gü n ah çık arıyor. Dünyevi yaratıga

hayranlık.

G erçek yaratıcı, yarın yalnız kalsaydt, h içb ir d ö n em in fikir


sahibi olm adıgı bir yalnızlık derinligi tanıyabilirdi. T üm insanlı-
gın katkısı o lm ad an d og am ay acak bir uygarlıgı tasarlayacak ve
ona h izm et ed ecek tek insan olabilirdi. Bu uygarlıgın son şansı-
na d o gru yol aldıgını bilen so n kişilerden biri olduğu kaygısım
taşıyabilirdi.
F.M . E d ep d ışında, h e r şeye bir yanıtı var.

Ü çü n cü k atm an d an ö n ce: “zam am m tzın bir k ah ram an ı”nın


öyküleri. Y a rg ı ve sürgün'' tem ası.
Ü çü n cü k atm an , aşk: llk A d am , D on Fau st. N em esis söyleni.
Y ö n tem , içtenliktir.

O n u beden in d e h isseden h erk es için, tarihin d üşünülm esi

n N isaıı 1 9 4 0 ’ta , C a ıııu s. L a ro u s se a n s ik lo p e d is m d r D o tı Ju a ıı ın F ra ııç e s k o k eşişleri ta -


ra fın d a u ö ld ü r ü ld ü g ü n ü b u ld u ğ u tıu ııot e d iy o r. (D e fle r le r I, sy. 1 6 3 1
21 C a m u s n ü n sık lık la g eliştird iğ i gibi yap ıt b ü tü ııü ta sa rısın ın taslagı. Saçtııa d o n cm iıı-
d e n so ııra (l.'E lr a n g e r . Le M ythe de S is y p h e , C a lig ııla , I.e M a le n ıe n d ıı) O d h a n ıı. 3 isifo s S ö y
le n ı, C a lig ııla , Y a n lış lıh ) b aşk ald ırı d ö ııe m i (L a P e sle , L ’H onınıe R e v a lıe . l es J ııs le s ) (V elia ,
liaslm ldıran In s a n , D o g r ııla r ). ve yargı ilc sü rg ü ıı ü s tü ııe a p a y rı bit yapıı t a r d ır Htı yapıı
L ı C.lnıte (D iıjn jJ’tü r A rd ın d a n . aşk d o n e ıııi ve y a z a r rçiıı ö lç iın u ıı sım gesi olaıı N eıu esis
d ö n eın ı gelir
Albert Cam us
186

kttlay, görü lm esi zord u r.


M azlu m u n h içb ir g erçek görevi y o k tu r, çü n k ü hakkı yok tu r.
H akkını yaln ızca b aşkald ın yla alır. A m a hakkını elde ed er et-
m ez, görev h em en tepesine biner. Bu d u ru m d a b aşkaldırı, h ak -
kın kaynagı, dolayısıyla görevierin anasıdır. B un lar aristok rasi-
nin tem elleridir. O n u n tarihinin de. G örevini savsaklayan h ak -
kını k ayb ed er ve m azlu m lan n adına k onu şsa da zalim o lu r. Am a
bu görev nedir.

R om an . T op lam a k am p ın d a çın lçıp lak bırakılan tutsak. So-


yu n u rk en b ir kol dügm esi bir köşeye yu varlam r, on u alm aya gi-

der.

Paris. G eç gelen ve ani ilkbahar. T ü m kestane ag a çla n b alm u -


m u rengi çiçek lerle kaplı.

M .: “Ö lecegini ve so n su za dek yitirecegim i bildigim birini n a-


sıl kıskanabilirim . Asıl kısk an çlıgım , tü m g ü cü m le o n u n la ölm e-
yi istem ek olabilirdi."

B üyüyen ta ş .1 H o ro z — A m a fenä degil. D ü şm anını ö ld ü r-


m ek gerek: D ü şm an degil m iydi?
D’A rras: D üşm andı.
H oroz: B urada, d ü şm an lan m ızı ö ld ü rü rü z ve so n ra, Efen d i-
m iz lsa vard ır.

P I/E x il et L e R o y a u n ıe (.Sıirgıirı ve K rn/fık) için n o i.


Deflerler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
----------------------------------------------------------------------------------------------------------- 1 8 7

S olid o r’d a; bir erk ek , B arb ara, konu k ların k arşısında travesti
gösterisini yap ıyor (so k ak kadını o larak ), k o n u k lar: A nnesi, bü-
yü kan n esi ve o sıradaki äşıgınııi oglu olan bir g en ç ad am . Bu y u -
va egleniyor.

T em m u z. P a le rm o .1
Ü ç gü n sü ren k uzey yeli, altın sarısı su yun agırlıgıyla kabar-
m ış gö k yü zü n ü en k ü çü k ilm egine, say d am ve m avi en in ce ta-
bakasına d ek fırçalaytp, tertem iz y ap tı... altın sarısı su y u n da
p atlam ası, pek sevinçli b ir tufan gibi top ragı sarı şarap denizine
bogm ast b ekleniyord u.

12 T em m u z. P alerm o.
K uzey yeli h akk ın d a. Sıcak g ü n ler, kuzey yelinin u yanm ası-
nt b ek liyord u m . O zam an , bir sü rü taşlaşm ış m inik salyan goz ve
k ok u lu otlarla kaplı tepeye g id iy o rd u m . K u zeyd en in iyord u , ya-
kın dagları tem izleyip p arlatıy o r, g ö k y ü zü n ü ilm egine dek fırça-
lıyor, agaçları k arm ak an şık ed iyor ve tem izliyor, kırlara haykırı-
y o r, h ay van lan n ve evlerindeki in san lan n d ışan çık m asm ı en-
gelliyord u, yani h ü k ü m sü rü y o rd u ... Vs. Ve tep ed e, salyangoz
k ab u k lan m ezerek , şiddetli rü zg ar ve gü n eş içinde u zanıyor-
d u m ... şenlik.

A.B. bana Van E y ck ’in gerçek öyk ü sü n ü yazıyor. Htrsızlıktan


kısa bir sü ıe ö n ce , Rahip M eclisi’ne baglı b ir rahip on dan kuş-

1) ü a n ı u s 'l r r 1 9 4 8 v c 1 9 4 9 y a z ın d a , L 'Is le -su r-la -S o rg u e d a , P a le rıııo Ix ılg e sin d e k i bır


e v tlc y aşad ılar. flaşka lır s a d a r d a d a o ra y a g id ip g e ld ile r C a ıııu s, aııııesıııi dayısı E lieııııe
S iıııes'yi, k ard eşi L u cieıı’i v e k a rd rş iııin a ile sıııi. b o ş u b o ş u ııa F ra ııs a o n a ııırııa alıştırıııa-
ya çalışııg ı z a ıııa n C e z a y ir k o k e n li ailesi b u e v d e o ıu r d u .
Albert Cam us
188

kulanm ış. O itiıaf ed iyor. Panoyu çalm ıştı, çü n k ü Mistik Ku-


zu ’n u n ' yan ın da yargıçları görm eye k atlan am ıyord u. Niyeti dik-
kate ah n ın ca, sakladıgı p anoyu ölüm gü n ü n d e o rtaya çtk aracagı
sözü alınarak, su çu b agışlam yor. O gü n geliyor. A şınya varan bir
kutsal yag sü rm e töreni. O k onu şm ak istiyor. A m a sesi çık m t-
yor. A nlaşılm az sözcü k ler h aykırıyor ve ö lü y o r/

Y tllardır, d avram ş b içim im in m erk ezin d e, d ü n y ad an , d ü n ya-


daki sevin çlerd en , zevk lerd en , acılard an ayrılm ayı red d etm eyi
b u lu yo ru m ve bu red d ediş b eni bir san atçı y ap ıyor.

Je a n on a balık tu tm ak için m alzem e alm am ı istiyor. Ç aresiz-


ce so lu can lar arıyor. Sonra so lu can lan b u lu yor. Balıga gidiyor.
Altı tane galyon balıgı yakalıyor ve on ların çırpınışları k arşısın-
da g özy aşlan n a b oğu lu y o r. Artık balık tu tm ak istem iyor.

2 2 T em m u z.
K avaklann ü stü n de u çarı b ir dolu nay. U zak tan b ak ın ca Lu -
b eron , n ered eyse beyaz ve çıp lak . Sazların ü stü n d e h a fifb ir rü z-
gar. A n n em ve b en , aynı iç sıkıntısıyla b u h arik a geceyi seyred i-

yoru z.
A m a an n em gitm ek z o ru n d a ve b en hep artık on u yeniden
g örem em ek ten k ork u y o ru m .

N em esis. T arih e od aklanan d ü şü n celer, zam an ı, on u n etkile-


1) rlü iııaıı ressaııı V an E y c k ’iıı (y a k la jık ] .5 9 0 - 1 4 4 1 ) b ır c o k p a ıu x ta n o lu ş ın u ş s ım a k
la b lo su . ( ç .n .)
2 ) \ a n H y c k in . k ilis c lc r d e m ih r a b ın d a y a n d ıg ı s ıis lıi o y ın a a rk a lık ta b u lu ııa n p a ııo y u
ç a lm a o y k ü s ıı l.u ('lıııft' (D ıış iiş l'ıe k u lla ıııld ı.
Defterler (Mart 195 J /A ra lık 1 9 5 9 )
----------------------------------------------------------------------------------------------------------- 1 8 9

rini, olu ştu rd u gu y ap ılan ve uygarlıkları en fazla k üçü m seyen


d ü şü n celeıd ir. ü n la r için tarih yıkan şeydir.

T em m uz sonu.
D olunaylı ve rüzgarlı g eceler. V au clu se u n büyü k ( ....... )'

Sanki bu ülkede h içb ir parti yurtseverlik çabasını uzun süre


savu n am ıyor. Ö rn egin sag 1 9 4 0 ’ta pes ed iy o r, ard ın d an da on
alu yıl so n ra sol pes ediyor.

Fırtınalı gece. Bu sab ah h ava güzel, ortalık b errak . T ep e,


p em b e g ü n d ü zsefalan m n ö rtü sü n ü n taze ışıgıyla kaplanm ış.
Servi fidan lan n m k o k u su . Artık h içb ir şeyi yadsım a!

B un d an başka bir şey bilm edigim zam an : En iyi olm ak ister-


dim

ijc

A tlantique Sud transatlan tigin d e m üzik. Y alnızca m ü zik d e-


n izin b o y u tu n d a d ır. Ve S h a k e s p e a re ’d e n , M elv ille’d e n ,
( ^’den 2 birk aç b ölü m .

R usya’daki nükteli öykü (hayali o ld u gu n u tahm in ediyo-


ru m ): Stalin K rou p sk aya’ya h er türlü eleştiriyi kesm esini b uyu r-
m u ştu , aksi tak d iıd e Len in ’in bir başka dulun u seçebiliıdi

\ ) O k ıu w n w y a n bir s ö z c ü k .
2) O k u u aıu a y d iı biı s ö z c ü k .
Alberı Cam us
190

R om an -son u . A nnem . O n u n susk un lu gu ne anlatıyor. Hu dil-


siz ve gü lü m seyen ağız neyl h a y k m y o r. Yeniden dirilecegiz.
O nu aşan bu m akineler ve bü»olar d ün yastn d a, h avaalam n -
daki sabrı, dünyadaki yaşlı kadınların b inlerce yıldan beıi d ün -
yanın geçip gidışini beklem esi gibi, tek söz etm ed en beklem esi.
Ve bir eli itinayla taranm ış saçların d a, k ü çü cü k , biraz k am b u r,
u çsu z b u cak sız alanda uğuldayan can avarlara d o ğ ru gidişi...

H içbir şey günlerim izi ve yaptığım ız şeyleri geri getirm eyecek -


se, onları daha k u w etli bir ışıkta b ü yü tm ek zo ru n d a değil mi>nz?

R om an . Etienn e. Aştrı duyarhlık. Tabaklardaki yum uvıa k o-


k usu n u alıyor. K ü çü k-trajed ilerin neden i.

Paris. Güzellik, eksiksiz ad alettir.

Ö zgü rlü k , gelecek u m u d u degildir. O , şu an dır ve insanlarla


ve şu andaki dünyayla u y u m d u r.

D evrim , iyidir. Am a neden ? Y aratılm ak istenen uygarlık h ak -


kında fikir sahibi olm ak g erek ir. M ülkiyetin o rtadan k ald ın lm a-
sı b ir am aç degildir. Bir araçtır.

T olstoy’un babasım n babası, ilk kar yagar yagm az, kirli ça -


m aşırım kızaklarla Rusya’dan H o llan d a’ya yo llu y o rd u , kızaklar
ilkbaharda tem iz çam aşırla geri d ö n u y o rd u .
Oelterlei' (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
191

T olstoy: “T o p lu m u n geçici çık arların ı yansıtan siyasal edebi-

yat ön em lidir ve halkın gelişimi için gerekli olabilir; sonsuzluga


yönelik kavgılara yer veren , tü m insanlıgın paylaştıgı ve halkın
gön lü nd e d eger taşıyan yaratım ları içe ıe n bir başka edebiyat da
vard ır, bu edebiyat, hangi h alk tan , hangi d ö n e m d e n olursa ol-
sun b ütün insanlara hitap ed en bir edebiyattır, bu edebiyat ol-

m adan hiçbir gü çlü ve diri top lu m g elişem em iştir.”

sje

T olstoy A xinia’dan (k öylü kadın) g ayrım eşru bir ço cu k sahi-


bi oldu.
a.g. T u rg en yev uyuklayan T o lsto y ’a Babalar ve O ğu llar’ı o k u -

yor.
a.g. bk. k on tes: “H alkıyla beni tik sin d iriyor” (k o n tes Savaş ve
Barış’ı 7 kez tem ize çek ti).
a.g. T olstoy: “Ç ok sert eleşliriler can ım ı sık ıy o r.”
a.g. “D elilik, b encilliktir.”
a.g. Shak esp eare, “Tiksinti u y an d ıran bir şey, enayi tuzagı-
d ır.”
B ütün Rus yazarlarını kend in e çek en L’H erm itage d ’O p tina,
XIV. yüzyılda, pişm an olm u ş bir eşkiya tarafından k uru lm u ştu .
A lexand ra T olstoy’a bak: B abam , Leon T o lsto y ,1 sy. 3 0 2 ve

b enim için özellikle sy. 4 4 4 .


T olstoy, R u s-Japon savaşı k o n u su n d a: “H ıristiyan olm ayan
bir top lu m la savaşta, H ııistiyan to p lu m lar yenik d ü şm elid ir.”
a.g. gü nlügü n d e: “Bir su çlu ölm ek istiy o r.” Ve ölüm anında:
“A lexan d ra, cesu r ol, h er şey y o lu n d a .”

1) h'raıısızi’aya F.dıııoıı ( 'r a y larah n cla n ç tv iln ıiş v c ö ııs o z y a z ılın ısıır. Aııııoı P m u o ııı.
1 9 :5 0 .
_________________________ Albcrt Cam us____________________________

Rom an (so n ). Kadın savaşılan C eza)'ir’e d ogru yola çıkıyor


(çü n k ü orad a ölm ek istiyor). O gulun beklem e salon u na givme-
sine engel olu n u yor. O gul d u ru p bekliyor. Yirm i meıve uzaklık-
tan, ara sıra k ü çü k işaretler y ap arak , ü ç kalın cam ın o tesınd en
birbirlerine bakıyorlar.

D ünya çö k ü y o r, D ogu alevler için d e, in san lar alevlerin çev re-


sinde acı çek iy o r ve M. A v ru p a’n m bir u cu n d ak i, ıssız bir k u m -
salda, şıddetli bir rü zg ard a, k um ların üstü n dek i b u lu ılan n göl-
gesiyle yarışıyor. M uzaffer yaşam b u d u r.

A gustos 1 9 5 6 .
C. Kaygılı ve yaralı, kimi zam an trajik, h er zam an güzel bu
k ü çü k yüzü seviy oru m ; bu k ü çü k varlıgın, k aram sar am a hoş
bir alevle, saflıgın aleviyle, bir ruhla aydınlanmvş yü zün d e çok
güçlü baglav var. Ve sah ned e karşısındaki oy u n cu y a h akaret et-
m ek için sırtını d ö n d ü g ü n d e, narin om u zlan n d ak i bu k ü çü k
m u tsu zlu k yok oluyor.
Uzun zam an d an beıi ilk kez b ir kadın b en i, aızu ya kapvlma-
dan, bir am aç gü tm ed en , oyun oy n am ad an , hüzün içinde on u o

oldugu için severek gönülden etkiledi.

R o m a n . Jessica ile o n beş yıl a şk y a ş a d ı k ta n s o n r a , bazı Tark-

lavla [essica ile aynı y e te n e k l e re , aynı ateşe s ah ip g e n ç bir d a n s -

çıyla t a m ş ı y o r . Ve Jc a n ’m iç in d e, J. için h iss e m g i aşka b e n z e y e n

l)ir şe yler d o g u y o r . Sanki y e n ı d e n b aşlay a b ile c ek n ıış gibi ( M .H .

gibi. o h içb ır şey s ö y l e m e d e n , J e s s i c a ’yı aynı y e r le rd c s e v m işti).

A m a o yaşlı, kız g e n ç . hälä J e s s ic a ’yr vc o n a t h n tluğu aşkı sevi-


Dcfterler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
193

yor. Susuyor. V azgeçiyor. Yaşam y en id en başlam ıyor. Kızı sev-


digini an lar an lam az ya da sevdigini sandıgını an layın ca, d eh şe-
te kapılıp on a asla el sü rm em ey e k arar veriyor. Sevm eye başla-
n an in sanların, sizi ne hale getirdiklerini fark etm eleri için, sizin
o n lan tan ım ad an ö n cek i halinizi b ilm eleri istenebilir.

A raya konulmuş mektup.


Yaşlıyım ya da yaşlan ıyoru m . Yetişkin-yaşam ım tn yarısını, bir
başkasını, belki de k en d im d en b ir p arçayı k u rb an etm e pahası-
na birini savu n m ak la geçird im . G ö zetm ek için on iki yılımı v er-
digim bu tu tu m d an b irk aç ay ya d a jrirk aç yıllık yaşam için vaz-
g e çem em . K ıram ayacagım birini bu n ed en le, b ü tü n oy u n cak la-
rını tek er tek er kıran y aram az bir ç o c u k gibi kırdım .
H er zam an aşkın, ya da h erh angi bir d u y g u n u n , eninde s o -
n u n d a başladıgı an daki d u ru m u n a benzedigini d ü şü n d ü m . Ve,
sen in k arşın d a h issettigim şey, sah ip o lm ad an duyu lan aşk tır,
yani kalbin b ir arm agan ıd ır. Sahip o lm a b u n a ek len ir, a m a sahip
o lm a şehvet içerm ey en bir b oyu t k azan ır...
Belki de bu d u ru m d a, b ir tü r birleşm eye, yaln ızca bizim bil-
d iğim iz bir evlilige, b ir b aglan m a, b ir an laşm aya kavuşabiliriz.

Benim için zam an yok o lm u ştu ; gü nd e 1 0 saat bu tiyatron u n


b o d ru m u n d a, p rova ışıklartm n kimi zam an zayıf kimi zam an
k u w e tli ışıgı altın da, büyü len m iş gibi, içindeki başka bir ışıkla
aydınlanan bu k ü çü k yü zde, acılı bir g ü n ü , bir insan yüzünde
y aratılabilecek b ütün h eyecanlar k ad ar yaşam an ın actsını da iz-
liyord u m . Burada, in sanın en d erin , yaralı, g örk em li, savaşı bı-
rakm ış häliyle yüz yü zeydim . Dışarı çık tıgım ızd a beklenm edik
AJbert Cam us
İ 9 4 -------------------------------------------------------------------:--------------------------------------

b ir yagm u r ya da hoş bir Eylül gecesi, oldukları gibi, degişm e-


yen bir d ü zen , erk ek leıin ve kadınların kalbindeki huzu rsu zluk
ve acının d ek oru ve beni haftalar boyu yaşatıp, m utlu ed en tek
şey olarak kabul ediliyorlardı.

C , rom an k ahram an ı. T o p lam a k am p ın a gö tü rü len g en ç Ya-


hudi kadın, kam p tak i S .S .’lere h izm et etti ( X .’in kızk ard eşi). Ka-
dın g eri dönüyor. A ktris olu yor: 1 ) Ç ün k ü o n u n alay etm e gü cü
göz alıcı; 2 ) Ç ü n k ü bu on u d ü n y ad an k o p arıy o r; 3 ) Ç ü n k ü o ,
yaşadıgı ve olu ştu rd u g u yaşam a göre asla y eglen m eyecek tü m

y aşam lan yaşıyor. Ve o n u n y ü zü n d e: Belsen ve acım a. Alkışla-


n an şey bu.
Sakarlıgı. Y akıyor, lekeliyor, yitiriyor, vs.
Bu uzun gece çalışm asm d an so n ra , o n lar arab ad a yalnız, P a-
ris ıssız ve b itm ey en y a g m u r, o n la n n ü stü n d e, arab an ın tep esin -
de tıpırdıyor. Y alnızca oto m o b ilin ö n cam ın ın ilerisindeki bir so -
kak lam basınm ışıgıyla aydınlanm ış b u y ü zd e, cam d ak i oluk
olu k su d am lalan n ın gölgesi durm ak sızın ak ıy o rd u . Bu gölgenin
çev ıesin d e, on lar arab ad an b an n a k la n n a sıgınm ışlardı ve on la-
ıın çevresin d e sok ak , sessiz k en t, bir k ıta, alevler içindeki d ü n -
ya vardı ve ad am o y ü zde ak an gölge g ö zy aşlan n a b akm adan

ed em iyord u .

“U ı'ş, gizem li, ıssız tatilim iz.” D u varlan n ü stü n d e agaç dalla-
nnı sallıyordu ve su dam laları yan m d aki k adının yukarıya d ö -
nük yü zün e y ag m u r gibi yagıyord u . T utku lu ve sevecen gözler
gibi paı layan bu dam laları tek er tek er içiyord u.
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )

Pazar 2 Eyltil 1956.


U zun sü ren batış ve on u n su da b o g u lm u ş yü zü. D oguş.

Pazartesi.
Sadık yagm u r.

Sa lı.
A n m u tluluk . Kendisi için istem iyor.

P erşem be 6.
Ö n ü n e g eçilem eyen y o rg u n lu k ve so n u n d a aşk itirafı.
Soluk alabilm ek — an ım sayarak ya da sad akatle sevm ek isti-
y o rd u m . A m a sürekli olarak içim d araltyor. S eni sürekli olarak
şiddetle seviy oru m . O n u n ad am ı yaralayan el öpm eleri. O n u n
h ep ark asın d a b ir şeyler bırak m aya y ön elik sinirlen dirici tavrı.
C .’nin babası — Yahudi d o k to r — Işgalde Paris’te kalıyor.
G ötürüldü gü Birkenau top lam a k am p ın d a ölü yor. Tifüs. Insan
yakılan fırın; “hep altın dişleri old u g u n u d ü şü n ü y o ru m ”. K arı-
sından ayrtlm ış, öfkeli, tu tk u lu , çek ici. C . o n u severdi. O n u n ya-
şam ı on altı yaşında çık artm a sırastn da başlıyor.

G üneşin lüks sayıldıgı, ölm en in pahalıya m al old u gu, agaçla-


rın bile b anka hesabına sahip oldugu Paris. D ünyaya ders ver-
m ek isteyen Paris.

T iyatro, kentin d uvarlarını yıkıyor. Ve kentleri ö rn ek alıp


b erb at tiyatro binaları yapm ak isteyen bu güveler.
Albert Cam us
196

C . çarşafları birbirine b aglayarak, gece 1:1 Biar’daki evinden


k açark en o n d ö rt yaşında.

C .’n in m u tlu lu ğa su sam ış kalbi. B edenine duyduğu kızgınlık.

Trajik aşk ve yaln ızca bu. Trajik m u tluluk . Ve trajik olm aya
so n verd igin d e başka bir şey olu yor ve insan kendini y en id en
trajik arayışm m içine atıyor.

Sanayi uygarlıgı, dogal güzelligi y o k ed erek , dogal güzelligi


yaratılm ış sanayi artıgtyla k aplayarak, yap ay gerek sin im ler y a ra -
tıyor. Sanayi uygarlıgı, yaşayam ayacak ve k atlam lam ay acak y o k -
sullu k tan b aşk a b ir şey yaratm ıyor.

D on Ju a n ’d a gen çleşen Fau st. B u, g en ç bir b ed en d ek i bilge ve


yaşlan m ış d ü şü n ced ir. Patlayıcı karışım .
a.g. D on Ju a n ’ın kendi cen aze tö ren in d e b u lu n d u gu sah ne.
D on F au st ya da Batı şövalyesi.

Tan. Bir fabl. Bilginin D on Ju a n ’ı: H içbir filozof, h içb ir şair


on u keşfedem edi. D on Ju a n keşfettigi şeylere aşk d u y m u y o r,
am a ru h u ve şehveti v ar ve en yü ksek ve en uzak yıldızlara dek
izledigi bilgide — so n u n d a ap sen ı ve k ezzap içm eye razı olan
bir sarh oş gibi, m u tla k a a v e rtc e k şeylerin dışında avlayacagı
h içb ir şey k alm ayıncaya k adar — bilginin çek iciliğin d en ve gi-
zem li yan lan n d an zevk alıyor. Bu nedenle so n u n d a ceh en n em i
Defterler (Mart 1051 / A r a lık l9 5 9 )
197

arzu lu yor. C eh en n em on u cezbeden son bilgi. Belki bu bilgi de


on u bildigi h er şey gibi düş kın kh gın a u g ratacak . O h älde, düş
kırıklıgına m ıh lan m ış, taştan bir k onu ga d ö n ü şm ü ş, son su za
dek d urm ası g erek ecek ve tanıyacagı bilgiyle bir akşam yem egi-
ni arzu lay acak , am a bu yem ek ten hiç pay alam ayacak . Ç ü n k ü
nesnelerin d ü n yasın m tü m ü , bu açlıktan gözü d ö n m ü ş kişiye

verecek bir lok m a b u lam ay acak .

G elişim in entelektüelleri. O n lar, diyalektigin örg ü cü lerid ir.


D üşen h er kellede, olayların parçalad ıgı m an tık ilm eklerini ye-
nid en örerler.

Deli Je a n n e , kırk d ö rt yıl, yaln ızca m an astıra g eçm ek ve k o-


casın ın m ezarm ı sey retm ek için çıktığı, gece ve gü n d ü z b ir lam -
bayla aydınlatılan, p en ceresiz k ü çü k b ir o d ad a kaldı. Belki de
g erçek y aşam b u yd u .

lşad am ı artık yeter d edi ve soytarı oldu. A m a evini ve işleri-


ni terk etm ed en . Yalnızca soytarı gibi giyiniyor.

X .X . U zu n ö p ü şm elerd en so n ra. “Nasıl d a şid d etli!”

C u stin e: “T utku lu bir ruhla, v aro lu şu n tek biçim liligi arasın -


daki çelişki, b en im için yaşam ı çek ilm ez bir häle g e tiriy o r.”

a.g. “B ugü n söz yalm zca hakikat ve hiçlik arasındaki bü' pa-
zarlıktır.
.1) A sıo lp lıe d e C u sıiııe. S o ıtv e m rs e l p o r lr a ils (A n ıla r ve P o rıre le r). P o e lıe r Y a y m la rı.
Albert C am us
198
*

T a n n ’nın Rom alılara arm agan ı olan iki büyü k ad am , L u creti-


u s ve Seneka, in tihar ettiler.

D ü gü n ’d en so n ra, Yaz. Şenlik ( 1 - Fu tb o l; 2 - T ip asa; 3 - R om a


-Y u nan adaları - Kuzey yeli - B eden ler - D ans - Sonsuz sab ah ).

Kızını kaybediyor. Şim di b en yaşlı b ir ad am ım . G enç olm ak


için , b ir gelecek gerek.

lsa’nın yaşam ındaki m a su m la n n katli. Suçlu olarak d o g m ak


için , m asu m olarak ölm ek g e re k .1

D ü şüş’ün yeni baskısı, sy. 7 3 : “m elank olik teslim iyetler”, sy.

1 2 6 erk ek lon cası.

Dr. S chn itzler. B irçok top lam a k am p ı. S o n u n d a, sempatik b u -


lu n d u gu için k u rtu lu y o r. H erk es o n a yard ım ed iyor.

P rofesör X .X .: “ln san lar birbirlerini sevm ek z o ru n d a d ır”, “z o -


r u n d a d tr...” “z o ru n d a d ır...”. O n u n çevresin d ek i gerçek : T an ım -
lan am az b ir k arm aşa.
*

l ) B kz. l-fl C h u le (P ü şıij). 'E b e v c y n lc ri o n la rı cıııin bir y e re g o lu r ü r k c n k a ılc d ilc n Y u -


lıc n iıı o g ıılları. o n ım y ıiz u ııd c n d e g ilse n iy c ö ld ü lc r? "
Defterler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
199

Kimi zam an , bu yü zyıld a çev rem d e yaşayan in san lar için ç o k


büyük bir şefkat h issed iyoru m .

Folies-B ergere’in yan ın dak i kahvede Kanadalı o ro sp u : “Ba-


bam dünyayı gezdi, ben de gezd im , inan b ana, A lm an ya’ya, C e-
zayir’e gittim , ço k act çek tim , açlıktan g eb erd im , şim di iyi d egi-
lim ve an n em on beş g ü n d ü r beni g ö rm ed i, b abam bir m ayınla
h avaya u çtu , erk ek k ard eşim d e, b u işi senin için y ap ıy o ru m ,
çü n k ü sen ark ad aşım sın , on u b ek liyoru m , ailem e p ara yed ird i-
gim yeter artık , tam am yine bu salakla çık acag ım , ah işler kötü
gid iyor, kim seyi tan ım ıy o ru m .”

N .: Ihm lılıktaki g ü ç, ü stü n g ü çtü r.


*

M .: “lsa ırkı — ve ö te k isi,” diyor.

Piyes. Toplum sal baskıyla bitap düşen bir yazar (ya da bilim
adam ı ya da sanatçı ya da oyu ncu)y aşam içinde geride kalıyor. O nun
yanındaki, aşkı yakalamış saygıdeğer bir profesör: lyi içtigini, araba
kullandıgmı, seviştigini, ju d o yaptıgını söyleyerek çocuklaşıyor.

D ünyada, k ü ltü r diye adlan dırılan, ölü m ü n ve baskının g ü -


cüyle koşut olarak ilerleyen büyü k bir ikna g ü cü vaıdır.

Eski A hit’te T anrı h içb ir şey d em iy o r, on u n sözcü lü g ü n ü in-


san lar yapıyorlar. D ünyadaki kutsal şeyi sevm ekten bu n edenle
Albert Cam us
200-------------------------------------------------------------------------------

vazgeçem ed im .

O luştuı ulm uş N. D eneyim lerin ço k lu g u , aşırı özgü r am a di-


siplinle en büyü k insan ve en yü k sek d ö n em e yönelen ü stü n lü k
— sürekli bir ceza gibi aralıksız tehlikeli yaşam — yalnız d ü n -
yanın varlıgı ön ü n d e gizlice egilen kabullenilm iş ve b a ğ ım s ız bir
yalnızlık. Bir söze anlam v ereb ilm ek için k o n u şm ak yerine ey-
lem y ap m ak g erek ir... (Bellegini yitiren kişi için gü nlük, bu y o k -
su nlu kta yararlan abilecegi bir a ra çtır.)

C u stin e: “A rap m im arisi, kadtnsı b ir to p lu m u n san atıd ır (şe-


k ercilerin şekerlerini sardıkları kagıt p arçaları). O (C u stin e ),
V oltaire’in ya da D id ero t’n u n sö zü n ü ak tarıy o r: “Ruslar, o lg u n -
laşm adan ö n ce ç ü rü rle r .”

N ietzsch e 1 0 yaşın d ayken , ark ad aşlan y la, kendisinin yazdıgı


iki ilkçag d ram ım oynadıkları, Sanatlar Tiyatrosu’n u kurar.

H aziran 1 9 5 7 .
A ngers Festivali b itti.1 M utlu yo rg u n lu k . Y aşam , harika ya-
şam , yaşam ın adaletsizligi, m u tlu lu gu , tu tk u su , savaşları, yaşam
yine başlıyor. Yine, h e r şeyi sevm en in ve y aratm an ın gü cü.
*

15 T em m u z.
Paris’ten h arek et. G u eret’de k onak lam a. G u eret, can sıkıcı ai-
U t .a m u s . U a z ir a n 1 9 5 7 'd e k i A ııgers F e sıiv a l’in d e ö n e m li lıir rol o>nıadı L upe d e V e-
g a'ııın , Lr O ıc v a li e r d 'O ln ıc d o (O ln ıe d o Ş o v a ly e si) a d lı ya p ıtm ı u y a rla y ıp . s a lm e y e k o y d u
v r Ciıligu/d'yı d a sah n e le d i. F e s tiv a ld e . |ean M a rc h a t'm ıı s a h n e y e k o y d ııg u öm ne Iw d in e
pt ıs a v c ı liiMiiiıır (.Aşkla ş ak a o h ııa z ) d a y r r a lıy o rd u .
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
201
le ortam ın ın evreni.
*

17 T em m u z.
C o rd e s.1 Sessizlik ve güzellik. C ansrz kentteki bu b üyü k evin

yalnızhgı. Zam anı içim d e d u y u m su y o ru m ve y en id en solu k alıp


v eriyoru m . C o ıd e s’u çev reley en tep elerin eşsiz çem b erin in ü s-
tü n d e sev ecen , h av ad ar, h em b u lu tlu h em aydınlık b ir g ö k y ü zü
var. G ece, bir şeftali gibi k o cam an V enüs, batıdaki tep en in ü s-
tü n d e çılgın b ir hızla b atıyor. T epe çizgisinde bir an d u ru y o r ve
ard ın d an b ir delige giren je to n gibi, ansızın k ayboluyor. H e m e n
ard ın d an yıldızlar hızla ço g alıy o r ve sam an yolu p an ld ıy o r.
*

1 8 T em m uz.
Y agm u r yagıyor. Bu sab ah vahşi A veyron vad isin d eyim . Ç a-
lışm a. Artık h içb ir baga k atlan am ıy o ru m , öyle bir özgü rlü k d e-
lisi old u m ki, tehlikeli olabilecek b ir yalm zlıgı gitgide b ü y ü tü y o -
ru m . D u rm ak sızın F .’yi d ü şü n ü y o ru m , h ü zü n kaynagım .
A kşam .' K en d im d en , çö l gibi ıssız yaradılışım dan ö tü rü b ez-
ginlige kapıldım .
*

2 0 Tem m uz.
G eoıges D idier’in2 ü stlerin den gelen b ir m ek tu p , bana o n u n
Isviçre’de bir o to m o b il kazasında öld ü g ü n ü d u yu rd u .

1 ) E d ıu o ııd C lıa rlo ı ııuıı C e z a y ir'd e k i esk i o ria g ı C la ire T a rg u e b a y re , T a n ı ’d a, C o rd e s d a -


ki bir k o ııa k ıa oıel a ç ım ş tı O ııu ıı C o ıd e s adlı k ita b u ıa (E d o u a r d P riv a t, 1 9 5 4 ) ö n s b z ya-
z aıı C a m u s . A n g ers F csıiv ali n d e n s o n ra d in le m n e k ve ö zellik le d e Je a ıı-P ie rre J o r r is ile
yeııi tiy a ır o lasarıları lıa z ırla m a k içiıı b u o te le geld i.
2 ) C a ın u s iıu ıı. d ın ad aın ı olaıı ç o c u k lu k a rk a d a ş ı. 9 T e m m u z 1 9 5 7 'd e . I s v ıç r e d e . l a
C l ı a u x - d e -l 'o ı ıd s d a hir o ıo ıııo b il k a z a sıııd a o ld ıi. B kz. E k . sy 2 0 1
Albert Cam us
202
*

21 T em m uz.
G ünlerdir yağm u r d u rm u y o r. D erin ve k u p k u ru keder.
*

2 2 Tem m uz.
B ana ailesinden ve on ların “k u d u rg an älem lerin d en ” söz
ed en M i.’nin m ek tu b u . 7 0 0 k ilom etre uzaktaki sevdiğine telefon
ed ip , ne söyleyeceğini b ilem iyor. “T elefonda p erişan ve sev in ç-
liy d im .”
*

2 3 Tem m uz.
G erçek. G erçek!
*

2 4 Tem m uz.
B u güzel ve ıssız k öyde g ö rd ü ğ ü m ü z h er ev yıkık d ö k ü k . Bu
rssız k ralltgın, tekerlekli eski tap an larm paslandığr, ıstrganlarla
k aplanm tş delik deşik o t a m b a rla rm d a , yaşlt ve k o ca m an ö rü m -
cek ler dolaştp d u ru y o r. K en tlere, fabrikalara, to p lu zevklere h ü -
c u m . B u rad a, çev rem izd e, b ir u ygarlık yavaş yavaş ölü yor ve es-

ki evler b u n a tam klık e d iy o r. Bunu M .’ye sö y lü y o ru m , o hanım


b an a bir ölü m degil bir bekleyiş izlenim i edindiğini söylü yor.
Neyi bekleyiş? — M esih’i.

H ep y ag m u r yagıy o r; ışıga, ek m ege d u y d u g u m açlık gibi aç-


lık d u y u y o ru m ve artık k en d im e k atlan am ıy o ru m .
Defterler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
203

2 4 Tem m uz.
R ou ssillon ’dan h arek et. D eniz. L eu cate. 2 5 ak şam ı d ö n ü ş.
*

2 6 Tem m uz.
H arika sab ah lar. E srik k ırlangıçlar.

M eraklı o lm ayan lar: Bildikleri on ları b ilm ed ik lerin d en tik-


sin d irir. (C ).
*

B u d izm , d ine d ö n ü şm ü ş tan ru an ım azlık tır. N ih ilizm d en


başlayarak yen id en d ogu ş. S anırım , tek ö m e k . Ve, nih ilizm le sa-
v aşan bizim için u z u n u z u n d ü şü n ü lm ey e deger.

A cıd an n ed en lerin i kanıtlam ası isten em ez. N eredeyse h içb ir


şeyin acısını d u y m am a tehlikesiyle karşı karşıya kalınabilir.

Cordes. H er akşam Zühre yıldızının batmasını ve yıldızlann sı-


cak gecenin üstündeki yatagmdan kalkmasını görm eye gidiyordum .
*

In tih ar ed en yaşlı lngiliz h anım . A ylardır, g ü n lü g ü n e , aynı


şeyi y azıyord u : “Bugün kim se g elm ed i.”

D ostoyevsk i, D elikanlı’nın so n u n d a (ve ü ç değişik v ersiy o -


n u n d a ) alaylı b ir b içim d e T olstoy'u eieştiriyor.

Cordes. 4 Agustos
Ö lü m d ü şü n celeri.
Albert Cam us
204

6 Ağustos.
C ayla’yı ziyaıet: Ç evresin de d ü n y an ın üldügü yalnız ve ses-
siz y er. D aha so n ra Eu genie de G u erin ’in g ü nlügü n ü o k u y u n ca
d ah a iyi an lıyoru m : “K apam şı C ay la’da y ap acag ım a an t içiyo-
ru m . D ü n y am n h içb ir yeri, b eni evim deki k ad ar m u tlu etm i-
y o r .” Ve so n ra: “N erede olacagım ? Bu agaçlar b üy ü d ü g ü zam an
n ered e olacagız? Başka in san lar b u agaçların gölgesinde gezin e-
cek ve bizim gibi, bu agaçları d ev irecek rü zgarları g ö re ce k le r.”

R u sya’daki yaşlı d in d arlar, sol o m z u m u z d a k ü çü k bir şeytan


ve sag o m zu m u zd a bir m elek taşıdıgım ızı d ü şü n ü y o rlard ı. Bu
d ü şü n ced e, bir tiyatro fikri v ar (D o n F a u st için ?): M elek ve şey-
tan beslendikleri oran d a b ü y ü y o rlar. Genel o larak , b iri y a da
ö b ü rü d ah a b ü y ü k o lu y o r. Benim k a h ra m a m m d ah a k ü çü k ve
aynı boyda iki k ahram an la giriyor. O n lartn arasınd ak i k o n u ş-
m alar, k ah ram an d an iki yaratıga, iki yaratık tan k a h ra m a n a , v s.,
vs.
*

B enim için , en hafif ip ek ipliği, b aşkasın a b ir k u rşu n güllesi-


nin verdigi agırlıktan d ah a d ay am lm azd ır. “(N .). H ey h at, benim
için de.
*

S u ç ve C eza’m n Svidrigailov’u: “K öşelerdeki ö rü m ce k le rle ,


d u m an için d e k ü çü k b ir od a, işte tü m s o n s u z lu k .'”

1) S u ç ve C e z a 'm n D e /le ıle ı'in d e . D o sıo y e v sk i. S v id r ig a ly o v u n ‘g e le c e k te k i y a ş a m a .


Ö R Ü M C E K L E R E . vs iıtan d ıg ın ı" y a z ıy o r. ( " ö r ü m c e k l e r e " sö z iiıü ı D o sto y e v sk i ö zellik le
b e lirtiy o r.)
Defterler (M arı 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )

8A ğu stos 1 9 5 7 . Cordes.
Suç ve C eza’yı o k u d u k tan so n ra ilk kez, yetenegim h akkında
kesin bir kuşku d uyd u m . Ciddi olarak, bu işten vazg eçm e olası,-
lıgını ölçü p tarttım . H er zam an yaratım ın bir d iyalog old u gun a
in an dım . A m a kim le? Saldırm m eleştiri yön tem inin yerine geçti-
gi, ilkesi vasat bir kötülük olan edebiyat top lu lu gu m u zla m ı? Kı-
saca top lu m la mı? Halk bizi o k u m u y o r, burjuva smıfı, yılda, m o -
da olan iki kitabı ve gazeteleri ok uyor. Aslında g ü n ü m ü zü n yara-
tıcısı an cak , yakasım bırakm ayan sınırsız bir yaratım tarafından
yu tu lan yalnız bir peygam ber olabilir. Bu yaratıcı b e n m iyim ? Bu-
na in an dım . Yaratıcı olabilecegim e kesinlikle in an dım . Bugün
b u n d an kuşku d u yu yoru m ve beni m u tluyk en m u tsu z kılan bu
ardı arkası kesilm eyen çab ayı, bu boş çileyi, beni ne o ld u gun u
bilm edigim bir şeye yön elterek gerginleştiren b u çagrıyı red d et-
m en in gü çlü egilim ini h issed iyoru m . T iyatro y ap acag ım , kaygı
d u ym ad an rastgele tiyatro o yu nlan yazacagım , belki ö z g ü r olaca-
ğım . Saygın ya da nam u slu bir sanatla ne işim var? A yrıca, d üşle-
digim bu şeyi yapabilecek m iyim ? Ya yetenegim yoksa d üşlem ek
n eye yarar? K endim i b u n d an da koparm alı ve h içb ir şeyi kabul
etm em eliyim ! B end en d ah a b ü yü k olan başkalan b u n u yaptı.

12 Ağustos.
C .S. “E n berb at acım ayı körükleyen acı degil, liyakatsizliktir.
E n büyük m u tsu zlu k , u tan ç hissetm ektir. H epinizin, y alm zca gü-
zel acılard an , kibar acılardan geçm iş bir haliniz v a r.” Bu d ogru .

E m erso n : “D ehanın gizi, çevresin d e h içb ir k u rm a ca n ın varlı-


gına k atlan am am asıd ır ”
Albert Cam us
206 -----------------------------------------------

13 Ağustos.
C o rd es’d an h areket.
*

H er zam an acıklı olan aton al m ü zik , m üzikal ro m an tizm e


karşı kızgın bir tu tu m içind ed ir. A nlam ifade etm ey en şeyin her
zam an doku n ak lı ve acıklı olm asının nedeni b u d u r. Resim için
de aynı şey geçerli.

D ü şüş’e bir yo ru m gerek , çü n k ü an lam ıyorlar. M o d e m tu tu -


m u n ve gü n ah ın bu tu h af ve yan h ş laik v icd an azabıyla degerlen-
dirilm esini alaya alan bir anlatım b içim i. Bk. C h e ste rto n 1 “X IX .
yy. (X X . yy. d a) çılgın ca H ıristiyan d üşü n celeriyle d o lu d u r.”

L en in h içb ir zam an yıgınlarla u g raşm ad ı. Bk. S p erb er:2 Sol ve


T ru m a n ’ın D ö rd ü n cü M adde P ro g ra m ı.1
a.g. F re u d k end in d e tıbba karşı h içb ir y eten ek , “acı çek en in -
sanlık için h içb ir egilim ” h issetm iyord u .
N em esis. M arksizm le H ıristiyanlıgın d erin su ç ortaklıgı (g e-
liştirilecek). Bu n ed en le, ikisine de karşıyım .
*

K ör k ocayı el yord am ıyla ö ld ü ren k ö r aşıklar.

Sürekli bir T iyatro.


*

1) G ilb ert K eith C h e s te r to ıı ( 1 8 7 4 - 1 9 3 6 ) . iıtgiliz k a to lik y a z a r ve y e rg ic i.


2 ) M aııes S p e rb e r ( 1 9 0 5 - 1 9 8 4 ) , y a z a r, A d le r in ö ğ re n c is i ve M a lra u x ’n u n d o s lu . 2 9 E k im
1 9 4 6 'd a . asg ari b ir siyasal alılak b rlirle ıu e y e ç a lış m a k için , C a m u s , K o e s tle r, S a rtre ve
M a lra u x ile b ir to p la n tıy a k atıld ı. (b k z . D r /ie r lr r I I . )
1) 12 M art 1 9 4 7 'd e B irleşik D e v lr ılr r Başk anı ta ra fın d a ıı o rta y a a tıla n T ıv ın a n D o k lr in i.
Sovyet y ayılım ın ı b aslırm ay ı h r d c lliy o r . K o ııu m iz m te h d id i a llm d a k i u lu sla ra geııiş bir
y ard ıııı p ro g raıııı içereıı M arslıall plaıııyla so ııu ç la n ıy o rd u .
Defterler (Mart 1951 / Aıalık 1 9 5 9 )
----------------------------------------------------------------------------------------------------------- 2 0 7

D inin, tiyatro ad am ları üstü n dek i çek im g ü cü . D üşsel y aşam


ve gerçek yaşam .
In sanların y aşam d an kaçıp sıgınm ak için icat ettikleri bu m e -
k an lan (ışık lan dınlm ış lok an talar, d ansin gler, v s.) sev iy o rd u m .
Bu içim deki yarayla ilgili bir şey.

K arşıtlan n gerekliligi ve yüceltilm esi. Ö lçü , çelişki n o k tası-


d ır. G üneş ve karanlıklar.
*

N ietzsch e o n beş yaşın d ayken , o n a karşı çık a ra k M u ciu s S ca-


evola’m n 1 davran ışım yad sıyan a rk ad aşlan n a tek bir söz bile et-
m ed en , sob ad an kızgın bir k o r alır ve bu koru a rk ad aşlan n a g ö s-
terir. T ü m yaşam ı b o y u n ca b u y aran ın izini taşır.
G enelev hikayesii (H . sy. 4 8 ) . N .’n inkilerden W .’nin kilere
k a d ar b ü tü n m ek tu p ları y o k ettigi için kızılm ası gerek en C osi-
m a. “Trajik bilgi ve Y un an n eşesi." N ietzsch e ve B u rck h a rd t’ın '
so h b et ettikleri Basel k atedralinin terası. “M o d ern keşişlik —
D evletle u y u m içinde yaşam an ın olanaksızlıgı.” a.g. “D ü şü n ce
aristok rasisi, b u g ü n bilim in dizginlerini elinde tu tan D evlet k ar-
şısında özgü rlü k b ü tü n lü ğ ü n ü k azanm ak z o ıu n d a d ır.” — a.g.
Rüya g ö ren ad am , kaplanın ü stüne yatm ış.
K o m ü n sırasın d a, gü nler b o y u n ca o n u g ö zy aşlan n a b o g an ve
yıkıp b itiren L ou vre yangını h akk ın d a: “H içb ir z am an bu k adar
1 ) C a ıııu s b u ııo ıla rı, Daııiel H a R v y 'n in N ie tz s c lıe s iııi (B e rııa rd G ra s s e t, 1 9 4 4 ) o k u rk e u
a lın ıjtır C a iu s M u c iu s C o rd u s S c a e v o la , efsaııeNn b ir R oııtalı k a lıra m a n d ır ( l.Ö . VI. y ü z -
y ıl). H trüsk k ralı P o r s e m ıa ’yı ö ld ü r m e k için gird ig i d ü ş m a ıı k a m p ın d a ele g e ç irilm iş ,
k e n d isiııe y a rd ım cı o la n la rın a d la rım v e r m e m c k içiıı s a g eliııin y a m n a s u ıa razı o la ra k .
s o la k a ııla m m a g e le n , S c a e v o la lak a b ıy la a n ılm ıştır
2 ) N ie tz s c h e , K ö ln ’d e bir otel a r a r k e n . b ir ra n d e v u e v in e d o g ru y ö n e ld i. S a lo n d a , s o y u tı-
ım ış k ız la rm k a rş ıs ın d a , p iy a n o n u n b a şm a o tu r d u vc h e rk c s i s a ra n şa ş k ın lıg m o r ta s m d a .
d o g a ç la m a la r ın d a n b iriu i p atlattı
3 ) J a c o b B u rck h a rd ı ( 1 8 1 8 - 1 8 7 9 ) . Isviçreli la rih ç i, N ic ız s c h e 'n in , Ü n iv e rs ite 'd e n ve Ba-
sel P c d a g o g iu m 'u n d a ıı ın eslek taşı ve d o stıı. N ic tz s ch e 'in g ö z u n d e , b ü y ü k p ro fe s ö r örııe-
giııin so n ıu tla ş m ış b içim iyd i
_________________________ Albert C am us_____________________ ______

b ü yü k acı d u y m ad ım , hepim izin hatası olan, kutsal yerlere ya-


pılan bu b ü yü k saygısizlıgı k ın ıyoru m . Ü stünde ç o k fazla d ü şü -
nülm esi gerek en h a ta .” “Ö yle bir olsu n ki, beni d ü rü st bir pagan
gibi g ö m sü n ler.” D ön er d ö n m e z yü eeltilen, karan hk lar içind ek i
karam sar.
“O n yıl m ed itasy o n ve sessizlik” tasarısı. “M aske”1 fikri. La
G aya S cien za’da N ap o leo n a’a ö v g ü .2 8 7 ’de, M adam V.P. ile yaşa-
n an serü ven , R h od e’a so n m ek tu p , alt üst e d ic i.' Rhode yanıt
v erm iyor. “L isb eth ,1 niye agh yorsu n ? M utlu degil m iyiz?”

Akılcılığa karşı ço k ö n yargım vard ı. A m a m eslek taşlan m ın


t u tk u s u .......................................................................................................................

8 Eylül.
R obert C h atte’nin ö lü m ü .6 Yalnız, Villejuif hastan esin d e.

B aşan kazanıld ıgın d a, p arlam ak , h o şa gitm ek, vs. red d edile-

cek . Biraz yap m acık lık g erek , am a y ap m acık lık h er şeyi y o k ede-
rek biter. Sıkıntıdan p atlam ak (gerektigi k adar u zu n bir sü re ),
so n u ç olarak gevezelik etm ek ten ve b oş boş gezm ek ten d ah a ve-
rim li.
Gerekli olan. Y alm zca h içb ir şey istem ed en sevilen biri d e g il,

1) 'B a n a b ir n ıa s k e d a lıa v e r, ik in c i b ır ı n a s k e !” ( l y i ve K ö ııin iw Ö tr s in d e )


2 ) Le ü a i S a v o ir ( Ş e ıı B ilıııı) . b e ş i ı ı d k iıa p , n o . 3 6 2 .
5) "K ırk u ç yılı g e rid e b ıra k tım . a m a ç o c u k lu g u m d a k i k a d a r y a lm z ım '
4) F lisa b e tlı F ö rs te r -N ie tz s c lıe , N ie tz sclıe 'ııin kız k a rd e şi.
>) O k u ııa m a y a n iki r u m lr .
ö l P ascal Pia'n ın yakııı clo stu . k ita p çı.
Deltcrler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------2 0 9

sevilen ve bize h içb ir şey verm eyen biıi.

R om an . Mi: Kadın aşkta b ir y ü zü cü gibi solu k alıp veriyordu ,


aynı zam an d a da g ü lü m sü y o rd u , so n ra gitgide d aha hızlı yü zü -
y o rd u , agzı açık hälä gü lü m seyerek sıcak ve nem li çakılların üs-
tü n de karaya v u ru y o rd u , sanki m a g a ra la n n ve d erin su la n n g ü -
cü yle, su on u n u n su ru , to p rak da ü zerin d en su la r ak an balık ka-
d ının neşeyle b ogu ld u g u ç o ra k b ir yer o lm u ştu .

En büyük insan, en büyü k zihinsel g ü ç: E n fazla, en y o -


g u n ............................. '

N ietzsch e. Din y ü zü n d e n dinsiz. K endine özg ü — bir Pascal.


Yine de T h o m a s’ya gö re, im an ru h u n cesaretid ir.

a.g. O n u n için Isa: A h lak tan ım az K u rtan cı.

C ustine. “Bir gü n u yu y an dev u y an acak ve şid d et sözü n ege-


m enligine son v erecek . O zam an , aşın ya v aran eşillik, köhne
aristokrasiyi özgü rlü g ü n im dad ın a çag ıracak ; u zu n süre iş yap -

m ayan eller tarafından ço k uzun bir sü re so n ra yeniden ele alı-


n an silah, g ü cü n ü yitirm iş o la ca k .”
a.g . F ran sızlar h ak k ın d a; “Kendilerini u n u ttu ra ca k la n n a k en-
dilerini çirkin bir b içim d e betim liyorlar."

Don E au st. D on Ju a n ’a d ö n ü ştü g ü z am an , D on Juan ın girişi-


ni vu rgu layan sah n e, kulisten gelen g ü çlü bir erkek kahkahasty-

1) O kuııan ıayan iki sözcük.


Alben Cam us
210

la başlar.
N ietzsche. “G eçen yü zyıh n yolu n da b irçok bin lerce ytl daha!
— Ve insanın yapacagı h e r şeyde, y ü ce zekä b elirgin olacak —
a m a, zekänm tü m saygınhgm ı kesinlikle yitirecegi b ir tarzda.
K u şkusuz, zeki olm ak gerekli olacak , am a zekä o k ad ar sıradan
bir şey olacak ki, d aha soylu bir ru h bu gerekliligi bir bayagılık
olarak algılayacak. Bu d u ru m d a , soylu olm ak belki de kafasında
çılgınlıklar olm ası anlam ına g e le ce k .”

Kutsal Kitap taşlar arasınd a d o g d u .

1 Ekim.
C ezayir’e gitm ed en ö n ce , yaptıgı şeyleri b ana an latm ay a ge-
len G .T .’n in ' ziyareti. Bir ay ö n ce C ezayir k entin d eyd i. F .L .N .
(F ro n t de L ib eration N ation ale) (U lu sal K urtuluş C ep h esi)’nin
k uryeleri, yayınladıgı b ro şü r h akkında (C ezay ir kenti 5 7 ) so ru -
lar so rm ak isteyen soru m lu larla bir randevu ö n e rm e k için o n u n -
la ilişki k u rm u şlar. R andevuyu kabul etm iş. R andevu, gizlice
b u lu şm a yerine gidiş. lki kadın tarafın d an arka m ah alledek i bir
evde karştlanm a. A rd ın d an , silahlı iki ad am geliyor. T artıştyor-
lar. G .T. on lara tezini, sürekli yoksullaşm ayı, F ıa n sa ’dan gelen
ek ü cretlerin top lam m ik tarın ı, v s., açıklıyor (o n u n g ö rü şü : Si-
yasal açıd an geçerli, ek o n o m ik açıd an g eçersiz). O sırad a, içle-
rind en şef gibi g örü n en biri: “Bizi katil yerine k o y u y o rsu n u z .” O
zam an G .T .: “Am a sizler katilsiniz” (bu k o n u şm a kıyı yolundaki
C asin o’ya yapılan sald ın d an kısa bir süre so n ıa yap ılıyor). Ö te-
ki k o rk u n ç bir tepki gösteriyor: Gözleri yaşlarla d o lu y o r. S onra:
1) G crm a iııe T illo ıı, A ralık I Q M ıe ıı M arı l d 5 7 y e k a d a r A u rcs ’te y a şa y a ıı k a d ın e tııo lo g .
C a m u s , o ııu n A ig e ıın ad ıyla Iııgilizce y a y ın la n a ıı k ita lm ıın A m e rik a n İraskısı içitı b ir s u -
n u ş y azd ı.
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
211
“Bu b om b aları denizin d ibinde gö rm ek iste rd im .” “Bu sana bag-
lı,” d iyor G .T . Işk en ced en söz ed iy o rlar. G erm ain e, şik ayette bu-
lu n acagım , d iy or (to p lam a k am p ı sistem i hakk ın d ak i k o m isy o n -
da yer ald ı). O n lar bir an laşm aya v an y o rlar: Infazların d u rd u m l-
m asına karşılık sivil terö rizm in d u rd u ru lm ası. Aşagı yukaıı
ö n erm iş old u gu m süre içind e (h e y h a t, ya s o n ra s ı...). Ö teki, çivi
ç a k m a işkenceleri h akk ın d a: “Bunu F ıa n sa y a p tı,” d iyor. “Git
b u n u b ü yü k an n en e an lat,” diyor G .T . “B en o rad ay d ım . B unu
F .L .N yaptı ve sen b u n u b iliy o rsu n .” Şef susm ası için ö tek in e bir
işaret yap ıyor. Kısa sü re so n ra G erm ain e, o n u n Ç ivici Ali o ld u -
g u n u ögren iyor. Ç ık ark en on u k ravatın d an tu tu p , sarsıyor. “Sa-
n a söylediğim şeyi u n u tm a .” Ve o: “U n u tm a m , h a n ım efen d i,” di-
y e yanıtlıyor.
ln fazd an so n ra 2 . g ö rü şm e ve G erm ain e şefin Y äsef Sädi ol-
d u gu n u ög ren iyor. Iki hafta so n ra Yäsef Sädi tu tu k lan ıyor.
B an a, 1 1 - 1 2 yaşlan n d ak i 3 0 Arap ö g ren cin in , A rap ö g retm e-
n in verdigi: “G örü n m ez olsaydınız ne y a p ard ım z?” k o n u su h ak -
k tn da yazd ık lan nı da gösteriyor: H epsi silahları alıp ya Fran sız-
la n ya p araşü tçü k o m an d a la n ya da h ü k ü m et başkan ların ı öld ü -
rü y o rlar. G elecek k on u su n d a u m u tsu zlu ga k apılıyorum .

Yaşam ı ölü m e yegledigi için tutsagın köle olm ası, tarihsel


olarak yanlıştır. B ud ap eşte.

1 7 Ekim.

N obel. T u h af b u n alm a ve m elankoli hissi. 2 0 yaşın d a, yoksul


ve çıp lak , g erçek zaferi tanıdım . A n n e m .1

1) N ob el Ö d ü lü 'ııü k a z a n d ıg m ı o g re ııin c e C .anıus. C e z a y ir k en tiııd e k i a ıın esiııe te le fo n


erti
Albert Cam us
212

19 Ekim.
Başım a gelen bu istem edigim şey nedeniyle kaygılıyım . Ç ok
alçak ça saldınları çö z ü m e k av u ştu rm ak tan yü regim daralıyor.
Ö lüm e m ah k u m edildigi zam an , öteki direnişçi yazarlarla birlik-

te affını istedigim kişilerden biri olan R e b atet,1 infaz m a n g alan -


na k u m an d a etm ek özlem i içinde old u gu m u söylem e cesaretin i
gösteriyor. R ebatet affedilm işti, am a beni affetm iyor. Yine bu ül-
keyi terk etm e istegi. Am a nereye gitm ek için?
Y aratım ın kendisi, san atın k endisi, o n un ayn n tısı, b ü tü n
gü n ler ve k o p u ş... A şagılam ak benim g ü cü m ü aşar. H er ne o lu r-
sa olsu n , b u b ek lenm edik haberin beni içine attıgı b u tü r bir
kaygıyı, an laşılm az k ork u yu y en m em gerek. B un u n için ...
“Beni sevm iyorlar. A caba b u , onları şü kranla an m am ak için
b ir n ed en m i?” N .
Azizler y arattık lan m u cizelerd en k ork arlar. O n lar ne y a ra t-
tıkları m u cizeyi n e de bu m ucizeleri y aratan kendilerini sevebi-

lirler.

A y için d e, k lostrofobi k ork usu yla agırlaşan ü ç tıkan m a krizi.


D engesizlik.

D u rm ak sızın , b aşk alan yla o rtak d egerlerd e b irleşm ek , kendi


d engem i saglam ak için h arcad ıg ım çab a, b ü sb ü tü n b o şu n a d e-
gil. Söyledigim ya da buldu gu m şey, b aşkalarına h izm et edebi-
lir, etm elid ir. A m a, şim di bir tü r delilige teslim o lm u ş bana h iz-
m et etm ez.

] ) fVı jm b ı v s (Y ık ın ıı)'n m yaznı ı. J c suis / w i i d h i 'c U y azaıı işb irlik çi y a z a r.


________________ Defterler (Mart 1951 /'A ralık 1 9 5 9 )________________
213

2 9 A ralık.
Saat 15. Yeni bir p anik atak. X. dengesiz bir d u ru m a gireli,
g ü nü gü n ü n e tam d ö rt y\l o ld u (h a y u , b u g ü n ayın 2 9 ’u , öyleyse
bir gü n ö n cey d i). B irkaç dakika b o y u n ca, tam am en d elirm e his-
si. A rdınd an tükeniş ve titrem eler. Y atıştın cılar. Bunu b ir saat
sonva yazıyorum .
2 9 ’u 3 0 ’a baglayan gece: Bitip tü k en m ey en iç sıkıntısı.

3 0 A ralık.
D aha iyi gitti.

1 Ocak.
lç sıkıntısı arttı.

Ocak-Mart.
B ü yü k krizler y o k old u . Y aln ızca gizli ve ısrarcı iç sıkıntısı.

5 Mart.

De G aulle’le k on u şm a. C ezayir kaybedilirse, C ezay ir’deki C e-


zayir F ran sızlan n ın öfk esin d en, kargaşanın teh likelerinden söz
ed iy o ru m : “Fran sızların öfkesi m i? 6 7 yaşın d ayım ve b ir Fran sı-
zın başka bir Fransızı öld ü rd ü ğ ü n ü hiç g ö rm ed im . Ben h a riç .”
F ra n sa ’yı ötekilerle k arşılaştırınca. 'Yıne d e ,” d iy o r, “F ran -
sa’d an d aha iyi bir şey icat ed ilm ed i.'1

1 9 0 5 devrim cilerinin şarkısı: “K aıdeşler güneşe d o g ru , öz-


Albcrt Cam us
2.14

gürlüge d o g ru .”

S perber. A khileus’un to p u g u ,1 sy. 2 0 2 : “ln tiharın yerine,


k öktenci bir k opu ş ko>Tna d üşü n cesi yeni degildir. Kendi ey-

lem lerini kesinlikle y ad sım a, on lard an tam am en k u rtu lm a iste-


gi, sıkhkla, insanların yaşam a yeniden b aglan m ak için varlıklar-
la h içb ir ilişki k u rm ad a n , kendilerini yaln ızca b eden in m antıgı-
na su n d u k lan düşlerd e bulun u r: N e on lar bu d ü şlerd en bir şey
alır ne de o n lara bir şey verirler. Bu d ü ş, in san ın kend in e besle-
digi sevgiye k ad ar h er şeyi yok ed ebilecek b ir yaln ızh k tan d o -

g a r.”
K ierkegaard, H egel’e k o rk u n ç bir teh d it sa v u ru y o rd u : O n d an
ögü t isteyecek gen ç b ir ad am gö n d erm e tehdidini.
D ostoyevski ço k begenilen , Puşkin Ü zerin e K o n u şm a’sın d an 2
son ra: “M osk ova’da söyledigim şey için , n ered eyse b asın ın tam a-
m ın d a nastl b ir m u am eley e m aru z kaldtgım ı g ö rü y o rsu n u z: San-
ki b irk aç b ankayı d o lan dırıp , so y d u m . U k h an tsev (ü n lü d olan -
d ırıcı), benim k ad ar k ö tü sö z d u y m a d ı.”
a.g . B aşlangıçtaki başarısından so n ra: “... bana kuşk u lu bir
ün m al edildi ve bu ceh en n em in ne zam an a d ek sürecegini bil-

m iy o ru m ”.
“Beni en Jazla m eşguI eden düşünce, düşünce birliğimizin neye
dayandığı, hangi eğilim e sahip olursak olalım, hepim izin birleşebi-
leceği noktaların ne o la c a ğ ı....”
“Y aşam ını h içb ir a m a ç u gru na ziyan etm em ek g e re k ” (gen iş-

letilecek )

1 ) C a lm a n ıı-L c v y , 1 9 5 7
2 ) 8 H aziraıı 1 8 8 0 'd c . R ııs E d e b iy a ım ı S c v c ıılc r O e rn cg i n in lö re ııin d e yap tığ ı k o n u ş m a .
tek sa>n çık aıı Jo u n ıc ıl d ’ıın n r iv c ıin 18 8 0 (B ır Y a z a rın (.u ın lü g ü ] 8 8 0 V d e y a y n ıla n m ış tır.
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------2 1 5

G erçekten söyleyecek bir şeyleıi olan lar, b u n d an asla sö z et-


m ezler.

M arsilya.
Kairouan' ü stü n d en C ezayir. Cift dalga. llki k o p ü rü y o r ve ge-
m iye çarp an dalgaların tep esin d en y ag m u r gibi yagıyor — ve
şiddetli rü zgar dalgayı bir an d a egem enligi altına alıyor, on u bü-
k ü yor, h av alan d ın y or; ve suyu d aha az, in cecik bir b ugu d an te-
li olan ikinci b ir dalga, sis halinde yükseliyor.
K an atlan m n tam ortası / W \ çatı gibi ktrık m artılar.

G ü v erted e, rü zgar altm d aki ask erler, b aşlan atkılarla sarılı,


biçim siz k ap u tlan yla, h alatlan n arasınd a b ü zü şm ü şler. ln sanın
gösteriye so n verip , gerek sin im d ü zeyind e b ü zü lü p kaldıgı bu
an lar. T arih b u d u r.
Ü st g ü v erted e k ıp ırd am ad an d u ru y o ru m , m artılar iniyorlar
ve sabırlı u çu şla n n ı b en im y a m m d a sü rd ü rü y o rlar. Patlak yu -
varlak g özleri, p ek b ecerikli gag alan , sürekli h arek et halindeki
adaleleriyle seb atk ar m artılar. D algalan n degişken çu k u ru n d an
ya da u zu n gem i direginin sallanan çarm ıh ın d an başka k o n acak
h içb ir yerleri olm ayan deniz kuşları.

C o n d o rcet: “R obespierre bir p ap azd ır ve b u n d an başka h iç-


bir şey o lm ay acak tır.”
Pavlov, insan ve hayvan dogasına özgü ilk refleksler arasınd a,
“özgü rlü k refleksi’ ni kaydediyor.

1) C a n ıu s . M ari ve N isan 1 9 5 8 d e C e z a y ir'c d ö n e r. C f z a y ir l ııiversucsi'’n d e ağ ırla n ır ve


1 9 6 2 d e O .A .S (O r g a n is a tio n A rıııee S e c re ıe ) (Silahlı C iz li O rgııO u r a h n d a n ö ld ü rü le -
c c k o ian Ö crb cri y a z a r vc o ğ r c ıtn e n M c v lü d h e r r a u n ıle lanışır
Albcrl Cam us
216

G üç adaletsizlikten ayrılam az. lyi iktidar, adaletsizligin sag-


lam ve sakınım lı yön etim id ir.

tnsan işinden asla söz etm em eli.

O y u n cu .

N ietzsch e. “C anland ırıcı ve o n arıcı gü çler aşırıya v aracak d e-


reced e arttıgın d a, m u tsu zlu k lar da bir gü neş ışıltısı kazanır ve
k end i tesellisini d o g u ru r...”
a .g .: “H er zam an , k ö tü , hoş olm ayan bir şey bekledigim izi
varsayalım , b u d u ru m d a gerilim ve öfke için d e olacağız, baişka
biri için çek ilm ez häle gelecek ve saglıgım ızın b o zu ld u g u n u gö-
recegiz; b u yaratılıştaki insanlar kendi yok oluşlarını h azırlarlar.”
a .g .: “Ö lü m k ork u su , A vrup a’ya özgü h astalık .”
a.g .: “M utluluk, hissetm e ve d ü şü n m en in hıztyla yerleşir;
d ün yan tn geri kalanı yavaş, aşam alı ve ap talca g ö rü n ü r. Bir ışının

u çu şu n u hissedebilen biri m utlulukla d olar, çü n k ü ço k hızlıdır.”


a.g .: “G elecegin in san ım n p ortresi: T uhaf, en erjik, sıcak , yo-
ru lm ak b ilm ez, san atçı, kitap d ü şm a n ı.”
a.g .: “G üçlü b ir b ed en e sahip yü ksek kültü rlü in sanlar, tü m
eg em en lerin ü stü n d e d ir.”

Y aşam k em iıgen leri (B io p h ag es) ü s tü n e :1 M o n th e rla n t’ın


1) B io p h a g e s : M o ııtlıerlaıu 'ııı y a ra ttıg ı b ir s ö z c u k tü r . "Y a şa ın m u z ı k c ın irip y iy e ııle r, y o k
e d e ııle r. b n c e lik le . bizi z a m a n n n ız ın k ırın n la rın ı o n la ra v e rın e k z o r u n d a b ıra k a ıı k a y ıt-
s ız la r d ır ..."
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------2 1 7

D efterler’i, sy. 8 2 : B u rad a her şey k u su rsu z ve ö lçü lü blr b içim -


de dile getirilm iş.

Kendim için : T ek kalan d u y g u lan m ın her bırine yenilebili-


rim . H ep iki duyguyu birbiriyle karşı karşıya getirdim .

T ipasa: G ökyüzü külrengi ve hoş. Hafiften h ırçın denizin darb e-


leri, h arabelerin ortasm d a, nöbeti kuş cıvıltılartndan devrahyor.
Le C h en o u a, ç o k geniş ve u ça n . Ben ölecegim ve burası bolluk
ve güzellik dagıtm aya devam ed ecek. Bu d ü şü n ced e h içb ir b u -
rukluk yok. T ersin e, m in n et ve büyü k bir hayranlık duygusu var.

C ezayir k en tin in d ik ve sert y ag m u ru . H iç kesilm eyen. Bir


kafesin için d e.

C ezayirliler. D ostlugu n ve ailenin derinligi ve sıcaklıgı için -


deki y aşam lan . Beden ve beden in erd em leri m erk ezd e — ve b o -
zulm aya başladıgı an d an itibaren b ed en in derin kederi — yaşa-

nan an d an , tensel çem b e rd e n başka b ir şey bilm eyen ufuksuz


yaşam . Erkeklikleri, ço k yem e ve içm e yeten ek leri, güçleri ve ce -
saretleriyle g u ru r duyu yorlar. G ü çsü zler.

H an çerlen m iş ak gü veıxin .

D ö n ü ş . K a i r o u a n . F trtın a. Ö n ü n e g e ç e m e d i g i m k e n d im i s u y a
Älbert Cam us
218

atm a d ü rtü sü . Y oluna d evam eden gem in in gerisinde k ud u rm u ş


dalgaların içindeki yalnız adam ın yalnızlıgı ve terk edilm işligi.

Bir iyileşm enin evreleri.


lrade u yu tu lacak . “G erekli” sözü ne son.
ln san ileşm ek için ru h siyasadan tam am en uzak tu tu lacak .
K lostrofobisi olan biri — ve k om ed iler yazılacak.
Ö lüm le h esap laşılacak , yani ölü m kabullenilecek.
Kendini gösterm e kabul ed ilecek. Bu iç sık m tısın d an ö lm ey e-
ceg im . E g er ö lü rsem , bitm iş olacak . Ö lm ezsem , son d erece sakı-
nım sız d av ran acagım . B aşk alan n ın yargısını kabul etm ek yeter-
li. A lçakgön ü llü lü k ve kabul etm e, iç sıkıntısının tek tıbbi ilacı.
D ünya paganizm e d o g ru gid iyor, am a hälä pagan degerlerini
red d ed iyo r. P aganizm in degerlerini yen ilem ek, in an cı paganlaş-
tırm ak , Isa’yı Y u n an laştırm ak gerek , o zam an d enge geri gelir.
Acı çek m em in n eden i so ru m lu lu k larım m aşınlığı degil m i?
M adem ki çö ld e ve tem bellik için d eyim , eşige u laşabilm ek,
şu ya da bu şekilde eşigi aşabilm ek için , çoraklıgı sın ın n a dek
g ö tü rm ek gerekli. Delilik ya da kendine egem en olm anın en
yü k sek n oktası.
Y ö n tem : Iç sıkm tısı başladtğı an d an itib aren hızlı solu k alıp
verm e ya d a iİk b elirtilerde yavaş solu k alıp v erm e. Buna h e r tür-
lü eylem ve hareketi de h em en bırakm ayı eklemeli.
Yapılm ası gerek en ikinci şey: Genel gevşem e.
U zu n vadeli: Istek ve arzu yu g eçici olarak askıya alarak, tü m
istek ve arzu yu kapsayan eneıji yükü biriktirilerek ak tan lacak .
T o p lu m la ilgili o larak , top lu m d an h içb ir şey beklem ed igim
kabul ed ilecek . Bu d u ru m d a , katılım ın b ü tü n ü karşılık b ekle-
m eyen bir bagışa d on u şü r Ö vgü de hakaret d e, neyse o olarak
________________ Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )________________

kalır: Yani h içb ir şey olarak. S o n u ç olarak, sü rü halinde yaşaraak


ortad an kalkar.
Soyut adaletin sakız gibi çign en ip d uran ahlakı yok edilecek.
Varlıklartn ve olguların gerçekligine yakın d u ru lacak . O labil-
digince sık kişisel m u tlu lu g a ulaşılacak. G erçek istenen şey ol-
m asa bile, on u k ab u llen m ek ten v azgeçilm eyecek. Ö rnek: G ü cü n
d e, özellikle de g ü cü n , ikna ettigi kabul ed ilecek . D ogru b ütün
acılara deger. Bu çab ayı taçland ıran sevinci yalnız d ogru o lu ştu -
rur.
Y eniden enerji top lan acak — od ak n oktası.
D ü şm an ların gerekli old u gu kabul ed ilecek . O n lar oldukları
gibi sevilecek.
O tom atik olarak yap ılan şeyler en k ü çü g ü n d en en büyü gü n e
d o g ru sistem li b ir b içim d e k m la ca k . T ü tü n , b esin , cinsellik,
duygusal savu n m a tepkileri (ya da sald ın . Ikiside aynı şe y .) ve
y a ra tım m kendisi. O ld u ğu gib i-korunm ası gerek en arzu için d e-
gil, am a arzu n u n d o y u m u için yok su n lu k çek ilecek .

M ü m kün o ld u g u n ca fazla g ü cü , egem en lik k u rm ak için d e-


gil, verm ek için top lam ak gerek.

3 M ayıs.
N eredeyse tam am en to p arlan d ım , gitgide çogalan bir gü ç bi-
le u m u y o ru m . H er zam an bildigim şeyi şim di d aha iyi anlıyo-
ru m : Yaşam ını başıboş bırakan ve yüklendigi b irk aç görevin
ağırlıgı altında ezilen kişi kim seye yard ım cı olam az. K endine ve
yaşam a egem en olan kişi, gerçek bir y ü ce gönüllü olabilir ve ça-
ba h aıcam ad an verebilir. Bu çalışm a ve vernte g ü cü n d en başka
Albert Cam us
220
h içb ir şey b ek lenm eyecek ve istenm eyecek.
C'ıünlük.

1 9 5 8 Nisan sonu. C annes. 1


H er gün d enizdeyim . A glaıdaki şam an d ıralar (için e bir k u r-
şun p aıçası k o n m u ş bir şişe m an tarın ü stü n d e y ü z ü y o r), ak şam ,
d en izd e sü rü ler dolaşıyorm u ş gibi bir çın gırak sesi o lu ştu ru y o r.
G ece lim andaki tek n eler d irek lerin den ve passarella’larından
h aykırıp , inliyor.
Işık — ışık — ve iç sıkıntısı azaltyor, d ah a yok olm ad t, am a

sıcak ta ve gü neşte u yu y o rm u ş gibi sessiz.

3 0 Nisan.
M artin du G ard. N ice. E klem rom atizm ası y ü zü n d en g ü çlü k -
le yü rü y o r. 7 7 yaşın d a. “Ö lü m k arşısında h içb ir şey tu tu n am az,
yapıtım bile. H içbir şey , h içb ir ş e y ...” “Evet, kendini yalnız h is-
setm em ek iyi bir şey” (ve gözleri yaşlarla d o lu y o r). T e m m u z
ayın d a T ertre’d e2 b u lu şm ak için ıan d ev u laşıy o ru z. “E g er yaşar-
s a m .” Yine de h er zam an h e r şeyle ilgilenen b u kalp.

2 9 M ayıs 1 9 5 8 .
Benim ugraşım kitaplarım ı y azm ak , benim insanlarım ve h al-
kım teh d it edildiginde savaşm ak tır. H epsi bu.

] ) M irh fl G alliıııard 'i) e v iııd f k ald ıgı bıı s ü r r içiııd f C a ıııu s. oıııııı A yn ad ıııd a k i Sfkiz
n i f ir f l ik y arış ifk ıifs in i ku llaııd ı.
2 ) M arıiıı d u G a rd ııı R e llfııif’d f k i ( O r ı if ) e v iııin adı l d > V ır C a ıııu s. P lf ia d f d a M artiıı
d u G a rd ııı ı V ııvıes C o m p le le s (B ü u iıı Y a p n la rıl ııa o ııs o j yazd ı.
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
221
Sanaıçı D elphoi’deki tanrı gibidir: “Ne gö zü k ü r ne gizlenir:
A n lam lan dırır."

Ç ehov: “N e liberal n e m u h a fa z a k a n m ... Benim azizlerim in


azizi insan b eden i, saglık, zek ä, yeten ek , esin, aşk ve en m u tlak
ö zgü rlü k tü r. Hangi b içim lerd e dile gelirse gelsin h'er türlü kaba
g ü çten ve yalandan k u rtu lm a:
Büyük bir san atçı olsayd ım , p ro g ram ım bu o lu rd u ” (P le ch tc -

h eiev’e m e k tu p .1 1 8 8 8 ) .

M usil^ Sahip olm adıgı san atın b ü tü n araçlan n ı varsayan b ü -


yü k b ir tasarı. Bu tasan d a n d a, dile getirdigi şeyden ö tü rü degil,
b a şan sızlık lan n d an ö tü rü co şk u u yand ıran yapıt o rtaya çık ıyor.
D ehanın y er y er parladıgı a m a b ü tü n ü n d e san atın ışım adıgı o
b itm ez tü k en m ez yazar m o n o lo g u .
M usil. “H er birim iz, on d ak i h e r şeyin m asu m old u gu ikinci
bir yaratılışa sah ib iz.”
“Sıradan y aşam , olan ak dahilindeki su çlan m ızın hepsin in o r-
talam asıd ır.”

Anne. Sevdiklerimizi yeterince sevseydik ölmelerini engellerdik.

9 Hazirarı 1 95 8.

Y eniden Y u n an istan ’a gidiş.

1) A lexis P lc ch lc lıe iv e ( 1 8 2 5 - 1 8 9 3 ) , D o sto y e v sk i ile ayııı z a m a n d a o lim ıe m a h k u m


2 ) l . ’H o m m e snns q ııa litc (N itclik siz l n s a n )’m n F ra n s ız c a çevirisi 1 9 '5 7 'd e (Le S e u ill'd e
y a y m la n d ı.e d ilip alT rdilfu sair.
Albeıt Cam us
222
10 Haziran.
A kropol. Ilk defaya n azaran daha az bir d uygu lan m a. Yalnız
degildim ve aklım fikrim bana eşlik ed en kişideydi. Ve so n ra b e-
ni rahatsız ed en O . ile karşılaşm a. A k rop ol yalan söylen eb ilecek
b ir yer degil. R od os’a iki saat u çuş. A rkam ızda beliren d enizin
ü stü n d e ad alar, kayalıklar. A nak arad an p ü sk ü rtü lm ü şler. Ro-
d o s’ta, rü zgarın dalga dalga m avi denize d o g ru egdigi kısa b a-
şak lard an olu şm u ş b ugd ay tarlasının ortasın a in iyoruz. Şatafatlı
ve çiçek li ad a. F ran k m im arisinin ortasın d a g ece gezm esi. B ana,
papazlığı b ırak m ad an Kilise’den ayrılm a niyetini açık layan R.P.
B rü ck b erg er’le karşılaşm a. O n a karşı sevgim h ep can lı. M ichel
G. ve Prassin os’larla tek n e.'

11 H aziran.
Sabah erk en tek n ed en tek başım a a y n lıy o ru m ve tek b aşım a
tek n ed en yirm i dakika u zakhktaki R o d o s k um sallarına g id iyo-
ru m . Su d u p d u ru , ılık. G üneş g ü n lü k seyrinin b aşlan gıcın d a,
yak m ad an ısıtıyor. Beni, yirm i yıl ö n ce b irk aç m e tre ilerdeki d e-
nizin sabah u yuşu k lu gu içind ek i su yu n a d alm ak için çad ırd an
u yku lu uykulu çık tıgım M adrague sab ahların a g ö tü re n tad ın a
d oyu lm az a n la r.2 H eyh at, artık y ü zem iy o ru m . Ya da d aha d o g -
ru su o zam an yaptıgım gibi solu k alıp v erem iy o ru m . Buna rag-
m en m u tlu o ld u gu m kum salı istem eye istem eye terk ed iy o ru m .
Saat o n d a, ad antn k uzey b u rn u n u aşm ak ve L in d o s’a v arm ak
için R od os’tan ay n lıy o ru z.

1) M iclıel G allıın ard v e ressaııı M a rio P ra ssiııo s.


2 ) C a ıııu s T e ın ıııu z 1 9 4 l d a , O ra ıı y a k ıııla rm d a k i M a d ra g u e k u m u lla rm d a bir lıafıa
ç a d ırd a y aşad ı B kz. 1 9 5 8 d e y a y m la ııa n l.'E n v c ıs <i /'ı m /ıni/ C re rsi ve V uzü)'ııdeki o ıısö z .
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1959)
223

Saat 1 2 .3 0 . Lindos.
Kapalı sayılabilecek dogal k ü çü k lim an . H arika koy. D u p d u -
ru su lard a bir çıp a k aybed iyoruz. Koy, öncelikle köyun beyaz
evlerinin, so n ra ortasın d a D or sü tu n ları g ö rü n en O rtaçağ su rla -
n yla güçlen dirilm iş A k ro p o l’ü n egem enliginde. Filikayla kıyıya
varıyoruz. D eniz b anyosu . A kşam ü stü A k ro p o l’e çık ıyoruz. K o-
c a m a n bir gök yüzü yle d o lu ç o k geniş bir alana ulaşan geniş ve
dik m erd iven in tep esin d e, lim anın d em ir attığım ız y an m d an
ötek i y am n d ak i Aziz P aulus’un karaya çıktıgı yer olan baş d ö n -
d ü rü cü b ir u çu ru m la d im d ik inen kapalı bir k oya k ad ar h e r y er
g ö rü lü y or. K ırlangıçlar bu alan tn ü stü n d e, ışıktan sa rh o ş, g ö k -
yü zü n d en yere d o g ru d üşey b içim d e d a h p , keskin çıglık lar atıp
yü kselerek d ön ü yö rlar. G ün, s ü tu n la n n , iki k o y u n , ufka d o g ru
ço g alan b u ru n la n n ve k arşım ızd aki en gin denizin ü stü n d e so n
b u lu yor. Bu k ad ar b ü yü k b ir güzellige u laşm a, on u dile getirm e-
deki yetersizlik duygu su . A m a aynı zam an d a, d ü n yan ın k u su r-
su z varhgı karşısında d u yu lan m in n et. K ente d ö n erk en , k ü çü k
eşek ler, gecen in içindeki k ayık lar... G ece, eşeklerin an ırm aları.

12 Haziran.
A ltıda, sevdigim koyu so n bir kez g ö rm ek için gü verteye çı-
k ıy oru m . T ek n ed e k ap tan dışında h erk es u yu yor U çaıı sab ahta
L in d os’u n k o k u su , köpük k ok u su , sıcağın, eşeklerin ve otların ,
h ayvan pisliginin k ok u su ...

8 .3 0 . Rodos.
Y en i d o g m u ş k e le b e k le rle d o lu b ir b o g a z ı g ö rn ıe k için g e z in -

ti. K eleb ek ler o tla r a , a g a ç la ra , m a g a ra la ra g iz fe n m işle r, b iz y ü r ü -


Albert C am u s
224

d ük çe sessiz ve kıpır kıpır b ujutlar h alinde ö n ü m ü ze çıkıyorlar.


Bunaltan sıcak . D önüş. O n beşte T ü rk lim anı M arm aris’e h are-
ket. O n yedide v a n ş. O rtasın d a d em ir attıgım ız koy güzel, am a
iç karartıcı. U zaktaki kasaba yoksul g ö rü n ü y o r. Ve tü m ahalinin
yavaş yavaş iskeleye toplandıgını gö rü y o ru z. T ekn eye T ü rk p o -
lisleri ve g ü m rü k m em u rlart geliyor. Gerekli işlem leri yerine ge-
tirm ek için bitip tü k en m ey en boş k o n u şm alar. S onra, bizi izle-
yen bir yoksul ço cu k kalabaltgıyla çevrelen d igim iz karaya çıkış.
Y oksulluk, sok aklard aki ve evlerdeki bakım sızlık yüregim izi o

k ad ar d araltıyor ki, h iç beklem ed en tekneye d ö n ü y o ru z. A kşam


yem egin d en so n ra m em u rla r yine geliyor. Y eniden bitip tü k en -
m ek b ilm eyen b oş k on u şm alar (h içb ir Batı dili k o n u şm u y o rlar).
P asaportları alıyorlar, vs. P asaportları sabah altıda alacağız. K ap-
tan karşı çık ıy o r... vs. A slında p asap o rtlar ertesi sab ah gerek.

1 3 Haziran.
Saat yedide h arek et. O n birde Simi ad asm d ayız. H ayranlık
u yand ıran Y u n an tem izligi. E n yok sul evler tertem iz k ireçlen -

m iş, süslen m iş, vs. T ü rk lerin bu halkı o k adar u z u n bir sü re ege-


m enligi altına alm ası in an ılm az ve isyan ettirici b ir şey. D eniz
b anyosu . A m a k lostrofobi şid d etlen iyor. Geri kalan h er şey h a-
rika. Saat o n b eşte K os’a gitm ek ü zere yola çık ıyoru z.

Kos. Y aşam ın kolay old u gu k ü çü k lim an. M üzik. Radyo h o -


p arlörlerin d en ço k iyi tantdıgım bir ses tonuyla Kıbrıs olaylan
haykınlıyor. P em b e ışıklann altında akşam yem egi yiyoruz.
Defterler (M art 1 9 5 1 /A ra lık 1 9 5 9 )
225

14 Haziran.
Ada. B errak bir suyla kaplı kum saldaki k ü çü k tap ın ak . D eniz
b an yosu ve P sam erös’ta ögle yem egi. K ü çü k koyda kireçle b o -
yan m ış, beyaz ve m avi beş ev. K ü çü k kızlar elbiseleriyle denize
atlayıp bize d og ru yü zü yorlar.
H er gün k o rk u n ç bir g ü n e ş... sisle ö rtü lü degil, hantal da d e-
gil, p arlak ve açık , tü m ateşini acım asızca fırlatan bir g ü n eş...
Saat on sekizde K alim n o s’a d o ğ ru yol alıyoruz. D eniz, k ü çü k
ve serin dalgalarla k ap lı... T o p arlak kafalı d üzinelerce ç o c u k bi-
ze eşlik ed iyor. K atina. 1 5 H aziran , ertesi gün K atina k ü çü k b o -
gaza kadar k o şu y o r ve u z u n u zu n el sallıyor. Ö gle old u , L ero s’ta
denize giriyoru z. S on ra, n ered eyse b ütün ü yle k oru nak lı bir k o y -
daki P a tm o s’a d ogru yol alıyoru z. A kşam vakti.

16 Haziran.
K atır ve eşekle P atm o s’a ve St. Je a n d e P. m an astırın a tırm a-
n ıyoru z. Y u k an d a iki kıstak v ar. K uzeyin s e n rü z g a n (m eltem )
başladı. Y u n an istan ’daki kuzey rü z g a n da F ra n s a ’daki k uzey
rü zg an y la aynı gösteriyi su n u y o r: G ök yü zü n ü fırçalıyor ve saf,
y a y g n , n ered eyse m ad en i, tertem iz b ir ışık çık artıy o r. Am a ye-
nid en denize açılm am ızı engelliyor, b u rad a yatışm asını b ek le-
m ek zoru n d ayız.

17 Haziran.
G aideros’a u laşm ak için sabah altıda m eltem rüzgarı altında
h arek et. A m a deniz öfkeli. Ü ç saat b o y u n ca gemiyi aşan dalga-
larla sarsıldık, teknedeki h erk es hasta ya d a kend in d en geçm iş
A lbert C am u s
226

d u ru m d a, tekne F o u rn i ad alan n a d o g ru yön degiştirdi. Rüzga-


rın d ah a hafif estigi, a m a yine de estigi, ıssız k ü çü k bir k oya sı-
gındık. G ün b ekleyerek geçti. A kşam a d ogru rü zgar yavaş yavaş
d u ru ld u . A m a yola çtk m ak için ço k geç.

18 Haziran.
Yeniden başlayan rü zg ar g ece şiddetle esiyor. Yola çık m ak tan
vazgeçiyoru z. Sonra h av a degişm edigi için ek m ek , ard ın d an su
b itiyor, saat on sekize d o ğ ru yola çık m ay a karar v eriy o ru z. H er-
kes k aptanın yanında. Y ogu n bir sigara d u m an ı v ar, am a saat
yirm iye d ogru T igan i’n in (esk i S am os) ışıklarını g ö rü y o ru z.
Sert d en izd en so n ra , g ecen in içind ek i d ingin k ü çü k lim anın
rahatlıgı.

1 9 Haziran.
S abah yaln ız b aşım a d enize g irm eye g id iy o ru m . A dayı g ez-
m e k için arab ayla h arek et. D enize in en tep elerin ve d a ğ la n n b a -
y ırlarım sü sleyen sıra sıra g ü r zeytin agaçları ve zayıf serviler sa-
yesin d e ad alarm en g ü zellerin d en b iri. D enize g ird ik ten so n ra ,
g ü n e y kıyısındaki k ü ç ü k b ir k ö y d e ögle yem egi y iy o ru z. M asa
d ışarıd a. Ç evrem izd e g ü zel ç o c u k la rd a n o lu şan k alabalık o y n u -
y o r, so n ra bizi seyretm ey e geliyorlar. K ü çü k k ızlard an b iri, al-
tın sarısı gözlü M atina, b en i g ö n ü ld en etkiliyor. G idecegim iz
zam an arab an m y an ın a geliyor, k ü çü k elini tu tu y o ru m . A k şam a

d o g ru , son d ep rem lerd e k en d iligin d en yıkılan o lag an ü stü k a-


lıntıları harik a b ir d ag ve d en iz m an zarasım n o rta sın d a , d enizin
k arşısınd ak i sazlan n ve yulafların a rasm a fırlam ış ç a rp ıc ı tap ı-
n ak H eraion . Buraya y a k m bir k ahved e bize ıçe ce k b ir şeyler ik-
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
227

ra m ed en şo fö rle n m iz , ra d y o d a çalan şark ı eşliginde keyif için -


d e ve bizi de k eyiflend irerek h ep b e ıa b e r d ans ed iyorlar.
“Parlak d evlet ad am ı ve sefih tiran ” Sam os tiranı P olyk rates.
K üstah, bitip tü k en m ey en , sürekli b aşan lara, şaşkınlık u y an d ı-
ran b ir zenginlige yol a ça n talihinden ü rk ü p , n azara karşı taktı-
gı degerli bir y ü zü gü d en ize atar. A m a, sofrada ik ram edilen bir
balık, yu ttu gu bu yü zügü o n a geri verir. H eraion b itin ce, san at-
la n n b üyü k b ir yer tu ttugu g örk em li bir saray k u rar. O n a bir tu -
zak k uran Atina gen erali C ro ites tarafından ça rm ıh a gerilerek öl-
d ü rü lü r ( 5 2 2 ) .

2 0 H aziran.
Sakız Adası yo lu n d a d en izd e geçen gü n. Sabah p ru v an ın al-
tın d a b ir d enizkızı balıgı. K ayıyor, ilerliyor, şak acı b ir ed ayla iki
yarıa salınıyor, so n ra d erin lere d alıyor. Az so n ra , kıyıya b irk a ç
m il kala, zak k u m ların k o k u su rü zgarla bize u laşıyor. Ö gled en
so n ra k ü çü k bir k oyd a, h ava k ad ar b errak bir su d a d eniz b an -
y o su ve gü n eşlen m e, d in gin güzel bir akşam la C h io s’a varıy o -
ruz.

21 H aziran.
Sakız Adası. T ü rk m ahallesi. Adayı b o y d an boya geçiş. M o-
loz taşm d an ç o k büyü k evler. Kırm ızı to p rak . K o cam an zeytin
agaçları. K ör ed en bir gü neş altın d a, bugdayı k atırların ın nalla-
n yla d öven köylüler. K atliam lar y azı.1 Kayalıkların çık m azın d a
so n a eren ök alip tü s agaçlan y la kaplı dar vadideki cü z za m h asta-

1 ) 1 8 2 2 'd e T ü rk le r tara fıııd a n yap ıla n v e V ic to r H u g o 'y a Les O r ifn ta le s (D o g u lu la r )'d a


L 'E n Ja n t ( Ç o c u k ) şıirm ı v e D e la c ro ix 'y a Y u n a n lı a ile le rin o lü ım i ya d a tu tsa k lıg ı b e k -
led ik leri ü ıılü ta b lo S ce n e s d es nıa ssa c re s de S t io (S c io d ak i k a tlia n ı sa lu ıe le ri)'n i esitıley en
Sakız A dası k atliaıu ıııa a m s tırn ıa
A lberi C am u s
228

nesine varıyoruz. Kahverengi ve koyu yeşil, yıkık d ö k ü k uzun


binalav dizisi. Yükselen ak şam la, kahverengi kaba battaniyeli de-
m ir y atak lan n a terk edilen insanlar. V erandada, 11 kadın ve 3

erk ek cü zzam lı d olaşıyor. Kim iierinin p arm ak ian yok . Kim iieri-
n in k o cam an gözleri b ulanık, s a n , gözbebeksiz, k o k u şm u ş iri
bir su dam lası gibi. Boz renkli bol giysilerinin içind e dogal ne-
şeleri, son su z bir yoksulluk. Bir kadın, başka bir yere g ö tü rü l-
m ek için b u sefil yerd en çık a n lm a la n n d a n y a k m ıy o r... A kşam ,
g ecen in erk en saatlerin d e d anslar ve k ahkahalar.

2 2 H aziran.
M itilini’ye gidiş. K oylar ve kum sallarla kesilm iş geniş oyu k.
Z eytin a g açlan n ered eyse denize d ek iniyor. P. h asta. D o k to r

(P aritis). A yassos’a çıkış. Biraz y ü zü y o ru m . A da b o y u n ca yol alı-


y o ru z. A k şam ü stü, kıpırtısız su y u n üstü n de u ça n y ü zlerce deniz
kırlangıcı tekneye geliyor. Sigris’e v an ş.
(L im an lara güneş b a ta rk e n v a n y o rd u k . Kim i zam an gü n eş li-
m an ı görm em izi en gelliyor, so n ra tep en in ark asın d a k aybolu-
y o rd u , alacak aran lıkta lim an b e liriy o rd u ...)

Sigris. Sigris’e geri d ö n ü ş. İki kapah koy. Ç ıplak tepeler.


D ü m d ü z su , ak şam ışıgı. B u rad a, d ü n y a ve yaşam b itiyor. Ve ye-
n id en başlıyor.
G ece, en kısa geceyi k u tlam ak için yakılan şenlik ateşlerinin

aydınlattıgı k öyü n tek n ed en g ö rü n ü ş ü .’


G ece h arek et. M ichel ve b en gece yarısı nöbeti tu tu y o ru z. Hi-
lal b içim indeki ay batıdan battıktan s o n ra , engin denizdeki g e-
ce. T akım yıldızları ufka d o g ru iniyor. B eklenm edik ad alar,
________________ Delterler (M art 1951 /A ra lık 1 9 5 9 )________________
229

ufuktaki karan lık ta b eliriyor, sab ah , kat kat tep elerd en o lu şm u ş


Skiros.
O n beşte S k o p elos’a h arek et. Ö gleden so n ra Kuzey S porad
a d alan . D enizin ü stü n d e, b ir, iki, b eş, o n , on d ö rt ad a fışkırıyor.
S kop alos ak şam ı ve S kop alos’u n köşeleri kireçle belirginleştiril-
m iş çatılan . Y asem in ler, n a r a g a çla n , h atm i agaçları. D ingin ge-
ce. Sabah S kiathos ve E u b o ia bogazım geçiyoru z.

2 6 Haziran- ,
Khalkis. G ren ier’nin ö n s ö z ü :1 “h e r bilinç ötek in in ö lü m ü n ü
ister”. A m a h ayır. Efendi ve k öle. H o ca ve ö g ren ci. T arih , nefret
ü stü n e old u gu k ad ar h ayran lık ü stü n e de k u ru lm u ştu r.
Bu kitaba gen çlik h älim e b en zey en g en ç o k u rlar dilerim .
M elville’in M ard i’de (M ard i’ye D ogru Y olcu lu k ) dile getirdigi
ad ad an ad ay a sü ren o takip gibi, bu da m u tlak ve kutsal ü stü n e
derin b ir d ü şü n ceyle so n a eriyor.

Khalkis. A k şam , geniş ve sessiz M arath o n k oyu . S ular ansızın


d u ru lu yor. Y alm zca kısa ve sert bir b içim d e kırılan d algalar. Ve,

d äglardaki görk em li gösterinin ve ansızın gizem li bir häl alan


k oyu n ü stü n e ak şam iniyor. G üzellik su lard a uyuyor.

2 7 H aziran.
Sabah erk en d en , agustosböcekleri çevredeki tepelerde ö tm e -
ye başladıgında, kıp ırastz, serin su lard a deniz b anyosu . Sonra
U B kz J e a n G re ııie r'n in t lf s (A d a la r) k ita b ın a ö ıısö z : 'Y a rı-g e rç e k le r a r a s ın d a y e r alaıı.
b iziın e n te le k tü e l to p lu lu g u ın u z u s im g e le y e n , b u la lırik e d ic i. lıer b ilin ç ö te k in in
o lu m tm u ister d ü ş ü tıce s i ç o k sev ilir. H e m e n b irb irim iz i ö ld ü r m e y c a d a n ıu ış e fe tıd ile r ve
k ö le le re d ö ııü ş ü r ü z ..." ‘G re n ie r y ö lc u lu g u tıu , M elville gibi ım ıtla k ve k u ts a l ü stü tıe d e -
ritı bir d u ş ü tıce y le b itiriy ö r." D alıa o n c e k i ıııe tn e b a k ıın z . sy. 1 7 2
Albert Cam us
230

denize açılm a ve on ikide, biraz kapalı bir gökyüzü altında to p -


raktan k ocam an bir istiridye gibi g ö rü n en , yeşil kayalıklı ada Kea.
Am a gece, güney rü zgan esm eye başhyor ve ertesi gün ayın 2 8 ’in-
de K ea’dan çık am ıyoru z. 2 9 H aziran. Kötü bir d enizde sab ah h a-
reket. Sunion. Işık. H ydra. Gece Spetsai. 3 0 H aziran, P o ro s, E gi-
na ve yeniden d ört ytl ön ceki gibi Aya M arina. Bir ışık ve uzam
fırtınasının ortasındaki h arika ada. Buraya yen id en gelmeli.

1 Tem m uz.
A tina. Sıcak ve toz. Aptal otel. Y orgu nluk . 2 T e m m u z , D elp-
hoi. Y eniden olagan ü stü ışık sahanlıgına çıkış. Y am m d ak ileri
b uraya benim le çık m ay a z o rlu y o ru m . K ü çü k stad d a ak şam ın
k oku su . 3 T e m m u z, K o rin to s’a d ö n ü ş. P atras’a k adar. Y alnız,
d eniz b an y o su , s u ... P atras, to z içind ek i b üyü k O ra n , çirkin ve
can lı. 4 T e m m u z, O lim p os. 5 T e m m u z , M ykenai, A rgos. O lim -
p o s’u n ulu ça m la n n d a ag u stosb öcek leri cırıld ıyor. V adilerin ç u -
k u rlan n d a, ad alan n y am açların d a, eşek am rm a la n n ın çınladıgı
Y u n an istan.

P av ese.1 Başkaları yerine h ep kendim izi d ü şü n m em em izin


tek n eden i, kend im izle b a şk alan n d an d aha u zu n süre kalm ak
zo ru n d a o lm am ızd ır. D eha ne k adar da ü retk en d ir. V ar o lm ak ,
ifade etm ek , d u rm ak sızın ifade etm ek tir. Aylaklık, saatleri ya-
vaşlatır am a yılları h ızlan d ın r, çalışm a, saatleri h ızlan d ın r am a
yıllan yavaşlatır. T ü m çap k ın lar duygusal in san lard ır, çü n k ü o n -
lar için erk ek ler ve k adınlar arasındaki ilişkiler g örev degil, bir
co şk u k on u su d u r.
1 ) C e s a re P a v e s e 'ııin . M ich el A rn a u d la ra fıııd a n F ra ııs ız c a y a çevTİleıı M efier du vivre
(Y a ş a ın a U g ra ş ı) ad h ın a h re ın g u ıılu g ü y e n i y a y ın la n m ış u (G a lliıııa rd ). C a ııtu s ta ra tın d a n
alıııan b d liim ler sy. 8 6 , 1 9 3 ve 3 0 3 ’ıe y e r a lıııa k ta d ır
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
231

a.g. “Bir kadın evlendiginde başkastna ait o lu r ve başkasına


ait o ld u gu n d a on a sö y len ecek bir şey y o k tu r.”
a.g . Yetm iş yıl b o y u n ca tarih ten habersiz olan yaşlı M entina.
“D egişm ez ve sab it” bir h ay at yaşadı. Bu Pavese’yi ü rp e rtiy o r. Ya

yaşlı M entina annesi olsaydı?

D ogruyla ve d ogru için yaşan acak . Ö n ce , ne olu n d u g u g e rçe -


ği. lnsanlarla an laşm a için d e o lm ak tan vazgeçm eli. O lanın ger-
çekligi. G erçegi ald atm aya kalk m am alı. Ö zgü n lü ğü n ü ve g ü ç-
sü zlü gü n ü kabul etm eli. B u özgü nlüge göre b u g ü çsü zlü g e ka-
d ar yaşam alı. M erk ezd e, en so n u n d a saygı duyu lan varlıgın so n -
su z gü çleriyle yaratım .

D ön üş. A .M . ile ögle yem egi. O n d a n , M assu ve on u n iki ya


da ü ç işb irlikçisinin... h akk ın a sah ip olm ak için işkence g ö rd ü k -
lerini ö g ren iy o ru m . (F a rk : O n lar b u n u seçm iş. A şagılam a y o k .)
T u h af duygu.

Y u n an istan ’d an döneli on gü n old u . Bedenlerin g ü cü ve n e-


şesi. R u h un ve kalbin u yk u su . D erin d e, sessizligin seyrine dalı-
nan gü çlü ve çıp lak ev, m an astır u yu yor.

Yalan aynı yanılsam a gibi, u y u tu r ya da düşlere salar. D ogru,


can lı, tü k en m ey en tek g ü çtü r. Y alnızca dogruyla ve d o g ru için
yaşayabilseydik: lçim izd e gen ç ve ö lü m sü z bir enerji olu rd u .
D ogrudan yan a olan insan yaşlan m az. Biraz daha g ay rct etse, ül-
m cz de.
Albert Cam us
I------------------------------------------------------------------------------

EK BÖLÜM

A lb ert C am us VIU n u m a ralı d eftere, ek olarak yayınladığım ız


mektup müsvetteleri ve notlar eklemişti.

A m ro u ch e’a mektup.

1 9 Kasım .
Sevgili A m ro u ch e’u m ,1
Z am an — ve saglık — san a yanıt v erm em e engel oldu. Y anı-
tı u zu n u zun yazm am g erek iy o rd u , a m a gü n lü k m e k tu p la n m a
bile zam an ayıram ad ım . B ugü n de g ü n lü k m e k tu p la n m a z a m a-
n ım yetm iy o r. A m a b eni d u ygu lan d ıran ik in ci m e k tu b u n için
sana teşek k ü r etm ekte g ecik m ek istem iy o ru m . A rtık b u k onu
hakk ın d a ne d ü şü n d ü g ü m ü san a d o g ru olarak söylem ek zo ru n -
dayım . Bizi kişisel so ru n lar ayıram az. Y aratılan ve h azırlan m ak -
ta olan so ru n lar karşısında kişisel so ru n la r n edir ki? A m a, C eza-
yir F ra n sızlan h akk ın d a b irço k kez yazdtgın şey için üzülerek
şa şın p kaldım (L e m o n d e ’da ve C o m m u n e ’de y azd ık lan n ).

F .L .N . (U lusal K u rtu lu ş C e p h e si)’n in tu tu m u n u b enim sem e


h akk ın a sah ip sin . Bana g elin ce, b en bu tu tu m u n , şu an için kan
d ö k ü cü ve gelecek için p ek k ö r ve tehlikeli o ld u g u n a in am y o -
ru m . A m a, k endini bu tarafa yerleştirsen d e, y ap m ad ıgın gerek -
li ayrım lan y ap m ak zo ru n d asın . Aklın sesini açık açık d u y u r-
m ak tan vazgeçtim . U m u t olm asa d a, b ir gün b u n u yapabilm eyi
u m u y o ru m . A m a tepkim i san a özel olarak söylem ek z o ru n d a -
yım ve genel olarak C ezayir F ran sızlan ü stü n e ateş açm ayı ya da
ateş açm ayı haklı b ulm ayı b ilm ezd en gelem ezsin, böyle bakılın-
I) B e rb e ri ş a ir ve d e ııe ıııe y a z a rı ( 1 9 0 6 - 1 9 6 2 ) . 1 9 4 6 d a . L ' A ıc h e a d lı d e r g js in d e , L e
M in o la u r e e l l a h a l l e d ' O r a n ( M in o lo r o s v e O r a n M o la sO 'ııı y a y ıııla ıııış tı
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1.959)
233

ca , bu h er zam an yok sul a m a k in d u y m ad an yaşayan , adaletsiz


bir b aşk ald ın ya karıştırılan bertim in san larım a ateş a çm a k d e-
m ek olur. M asum ve dogru olsa da h içb ir dava, beni d ün yad a ta-
nıdıgım en b ü y ü k dava olan an n em d en asla ayıram az.
B u içten an latım d a, g eçm iş kard eşligim izd en bir yankı b u la-
cagın ı b iliyoru m . K ardeşligim iz sana, a y n m cı k ard eş katli y ö -
n ü n d e degil yatıştırm a ve birleştirm e y ö n ü n d e çalışm ayı esinle-
sin, d ogu m ve yazgı kard eşin in y ü regin in derin lerin den gelen
dilek b u d u r.

A lbert C am u s

Bir isimsize mektup.


3 N isan.
B ayım ,
Saglıgım ın b ozu lm ası bu yanıtı g ecik tird i, b u n d an dolayı
ö z ü r d ilerim . Bir yıldan u z u n b ir sü red ir, C ezayir so ru n u k o n u -
su n d a çaresizlik içind e sag k ad ar so ld an d a ayn ld ıgım ı kabul et-
tikten so n ra , bu k on u d a h içb ir to p lu k am p an yaya katılm am aya
k arar verd im . T o p lu im zalar, in san lar arasın d a kuşku y aratan
öte y an d an d a h er şeyi k o p a rta n bu b u lan ık ittifaklar, sınırı faz-
lasıyla aşan çelişkiler yaratıy o r ve b u d u ru m d a , top lu im zaların
hizm et etm eyi istedikleri a m a ç tehlikeye d ü şü y o r. Söz konusu
olan şey bu a m a ç old u gu için , b an a ne k adar baskı yapılırsa ya-
pılsın, gerekli o ld u gu n a inandıgım an d a ve k oşullard a, yalnızca
kişisel olarak h arek et etm ey e k arar verd im .
Sizi ilgilendiren so n ın ların geri k alanınt, bir sü re so n ra ya-
ym lan acak ve yaln ızca beni b aglayacak bir k itapta irdelem ek ni-
yetind eyim . Bu kişisel yanıtı sizin d ü rü stlü g ü n ü ze em an et edi-
____________________________Albert Cam us____________________________

y o r ve en içten d u y g u lan m a in anm anızı d iliyoru m .

Albert C am us.

Guerin’e m tktup.'

9 H aziran 1 9 5 4
Sevgili G u erin,
Parisienn e’deki yazınız b ana u laştın ld ı (b u dergiyi o k u m u y o -
ru m ve A rgus’e ab one d egilim ). H ayır, sizi eleştirm em in nedeni
ne “n an k ö rlü k ” ne d e “kızgınlık”tır. Bu dergide kullanılan n eza-
ketsiz tarzd an h oşlan m ıy o ru m . Bilm ediginiz bir şey h akk ın d a,
yani yaşam ım h akk ın d a k o n u şm an ızd an da h o şlan m ıy o ru m .
E ğ er yaşam ım ı bilseydiniz, b u k on u h ak k ın d a k onu şm azd ın ız.
A m a aslınd a, yayınladıgtm şeyleri sevm ediginizi söylem e ve b u -
nu h içb ir k açam ag a sa p m a d a n y ap m a hakkına sahipsiniz.
Sizi eleştirdigim n o k ta , gö n d eren in izni o lm ad an yayınlan-
m am ası gerek en özel b ir m ek tu b u n gerektirdigi k ullanm a h ak k ı
k on u su n d a ne d en se az g elecek k u su rd u r. B en size g eçm işte, yü -
rek özgü rlü gü için d e gü ven d u yarak yazdıgım m ek tu p la n m ı, on
yıl son ra h erk esin gözü ö n ü n e serilsin diye yazm ad ım . ln san la-
ra kendi sırlan n ızı açm a ve d o stu n u z o lm u ş kişilerden ö zg ü rce
söz etm e h ak k ım z v ar, a m a b u d o stla n sırlan nı açm ay a zo rlam a-
ya hakk m ız yok . Sıkıntı içind ek i b ir d o sta yazılm ış bu sevgi d o -
lu dostlu k cü m lelerin i yayınladığıntz yerd e o k u rk e n , sizin d aha
ö n ced en hissetm eniz g erek en d ayanılm az bir rahatsızlık ve bir
nevi tiksinti hissettim ve beni böyle bir d u ru m d a bıraktıgınız
için sizi b agışlam ıyoru m .

1) D a n ic l G u e r in ( 1 9 0 4 - 1 9 8 8 ) . ö z e llik le a n a rş i k o n u s u n d a k i ıa p la n o la n s o s y o lo g ve
y azar
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
----------------------------------------------------------------------------------------------------------- 2 3 5

Bu d u ru m d a, bu k onu h akkındaki d u y g u m u ögren m en izi is-


tedim .
Sizin
Albert C am u s’nüz

Bir isimsize mektup.


2 0 T em m u z 1 9 5 6
M adam ,
B ana an lattıgtnız şeyd en ö tü rü g e rçe k te n ü zg ü n ü m . Söz k o -
n u su olan şey m ü m k ü n olsa bile, size b u n u n bir yanlış an lam a-
dan k aynaklandıgını b ild iriyoru m .
Bana adını verdiginiz d ok torla belki karşılaşm ışım dır, am a
b u ad b en im için h içb ir şey ifade etm iy o r. D em ek ki benim d o st-
la n m d a n biri degil. Bu, on u ü ç ü n cü b ir kişiyi ilgilendiren b ir sır-
n söyleyeb ilecek k ad ar tanım adıgım ı g ö steriy o r. Bu beni iyi ta-
n ım am ak , ü stelik b u s ım n söylenm iş old u g u n u varsayarak , b e-
nim b u n d an sakınım sız b ir b içim de yararlan dıgım ı d ü şü n m ek
an lam ın a geliyor.
D ü şüş’te işlenen ay n n tıla n n y aln ızca beni kapsadıgını o n u -
ru m ü stü n e o n ay lan m . D o stu n u z, yü ksek yaylalan seven tek ki-
şi degil. Bende orayı sev iy o ru m ve o rad a yaşad ım . Eski bir ve-
rem liyim , beni k lostrofob ik biri haline getiren cigerlerim deki ra-
h atsızlıga k atlan ıyo ru m . Ç evrem d eki h erk es size bu ço k kişisel
rahatsızlık neden iyle, m agaralard an ve tü m kapalı m ek an lard an
k o rk tu g u m u söyleyebilir. Ç ogu kez, m agarabilim cileri d ü şü -
n ü n ce d u y d u gu m ü rp erti, d erin Alp vadilerinde hissettigim ke-
d er nedeniyle alaya alım rım . B öylece, d ostu n u za çarp ıcı gelen
ayn n tılard an h er biri yad sın m az bir açıklıga k avuşuyor. O layın
aslına gelin ce, b u rad a sırlarım ı açık lam ayacagım ı anlayabilirsi-
Albert Cam us
236

niz. §u son gü nlerd e bir d o stu m d a n aldıgım m ek tu p tak i bir


cü m leyi ak tarm am a izin veriniz: “Istisnasız olarak bizlerden h er
birinin y aşam ın d a, yardım ına koşm ad ıgım ız bir g e n ç kız var-

d ır.”
Bu gerçegin ta kendisidir ve d o stu n u z bu g erçege inanm ak
zoru n d ad tr. B ana, o n u n b eni h er zam an saygı ve üzel bir ilgiyle
ok u d u gu n u söy lü yorsu n u z. O zam an , b öyle b ir k onu d a yalan
söyleyem eyecegim i biliyord ur. O n a, k ah ram an ım ın kendisiyle
kesinlikle h içb ir ilgisi olm adıgını o n u ru m ü stü n e sö z vererek yi-
n eliyorum . K im se tarafından ihan ete u g räm äd ı ve eger tah m in
ettigim kişiyse, d ostların a, böyle içte n gü ven d u yu lm ayan her
yaşam ın b itk in d ü şü ren b ir rn utsuzluk old u g u n u an latacak tır.
B ugün d o stu n u zu n sıkıntı d u yd u gu k u şk u n u n b irinci n ed e-
n i, h epim izin sü rd ü rd ü g ü y o ru cu yaşam ve özellikle de m o d e rn

yaşam ın b itm ez tü k en m ez agırlıgına, kişisel b ir çalışm a çabasını


ekleyenlerdir. O n u nasıl an lam am ? Kim i günleri an cak b üyü k
bir çab a h arcay arak b itiriyoru m ve ço g u kez, ayak ta d u rm am ı
sagläyan a n b ir istekle y ü rü y ü p , çah ştıgım hissine k apılıyorum .
A m a b öyle d u ru m lard a , k end in e ve yaratılışına karşı h oşgörü lü
olm ayı kabul etm ek gerek . D aha h ayvani b ir y aşam a, h u zu ra,

yalnızlıga d ö n m ek gerek.
Tanıklıgım la ayd m lan an d o stu n u z u n , rahatlayıp h u zu r bul-
m asını u m u y o ru m . Ü stü n niteliklere sah ip b ir gö n lü istem eden
rahatsız ettigim için böyle teselli b u lacag ım . Şu sırad a, kitapla-
rım d an biriyle kötü b ir şeye n ed en o ld u g u m için kendim i yal-
n ızca ü zgü n h issed iyo ru m , oysa h e r zam an , so n u ç olarak iyi bir
şey y ap m ıyo r, y ard ım cı o lm u y o rsa san atın h içb ir şeye y aräm ad ı-
gını d ü şü n m ü şü m d ü r.
Defıerler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
---------------------------------------------:--------------------------------------------------------------2 3 7

Bay R P .’y e m ektup.1

Bay R.P.
M ek tu b u n u zu büyü k b jr.g ecik m ey le ald ım ve d ö stu in u n ani
ölü m h ab eri b an a h er şey b ittik ten so n ra ulaştı. Y ine d e b en i d ü -
şü n d ü g ü n ü z için , size en d erin d uygu larım la teşek k ü r ed erim .
D idier benim ço cu k lu g u m u n ve g en çligim in p arçasıy d ı, d ah a
so n ra on u din adam ı olarak b u ld u g u m d a , vazgeçem ed igi b u k o -
n u m d a sevm ek ten de rah atsızlık d u y m ad ım . D aha a n ve d ah a
d erin b ir häl alan aynı in an çla ve aynı sadakatle d ö n ü şm ü ş o ld u -
gu o ad am , aynı ço cu k olarak kalm ıştı. Fark lı y aşam larım ız n e-
deniyle ço k m esafeli olan ilişkilerim ize, o , yaln ızca zenginlik k a-
tan kibarlıgı ve zarif sebatı getiriyor ve ço cu k lu g u m u zd ak i d o st-
lugu d aha duyarlı kılıyordu. Bu k ad ar ani gelen, b u b e k len m e-

d ik so n , beni ç o k ü zd ü . B irkaç saatten b eri, d ü n ya g ö z ü m e d a-


h a yok su l görü n ü y o r. O n u n için ö lü m ü n y aln ızca b ir g eçiş o l-
d u ğ u n u n farkındayım , u m u tta n sö z etm esin i bilirdi. A m a b en im
gibiler, on u b u u m u d u p ay laşm ad an seven ler için , acı b ü tü n ü y -
le y aşan ıyor. H aklısınız, o , anı ve ö m e k olarak k alıyor. O n u se -

v en ve o n u n yak ın ın da yaşam a m u tlu lu g u n u tad an , bizim u z u n


d o stlu g u m u zu n bir p arçası olan in sanlart m inn etle a n ıy o m m ,
b u n d an so n ra da sü recek olan sadık h islerim d en kuşk u d u y m a -
yım z.

A .C .

X . h astah an ed e, ( Y b en zer bir gençlik d eneyim i n e d e -


niyle — ve başka şeyler n edeniyle) benim hep bildigim , b e d e n -

1 ) B k z . sy 222
2) O k tın a m a y a n ur sıv>ruk.
____________________________Albert Cam us____________________________
238

lerin d ayanışm ası, ölü m cü l ve acı içindeki ten in m erkezind ek i


b ütü n lü k gibi bazı şeyleri keşfetti. Işte biz b u y u z, başka h içb ir
şey de degiliz. Ç o cu k ta n E in stein ’a k ad ar, tü m b içim lerd ek i en

büyü k insani d eh am ız b u.

H ayır, sevgili D om iniqu e, m u tsu z olm ak aşagılayıcı bir şey


degil. B azen, bedensel acı aşagılayıcı olu r. A m a bu olsa da olm a-
sa d a, bu acı, B e m a rd ’ın m etn in d e beni son d erece h ey ecan lan -
d ıran bir in an çla söz ettigi, yaşam la aynı adı taşıyan bu m u tlu -
luktur.

B unu size söylem eye çek in iy o ru m , am a şim di yap m an ız ge-


rek en şey, h erk es gibi y aşam ak tan başka bir şey degil. B un u hak
ed iyo rsu n u z, çü n k ü siz p ek az kişinin sahip old u gu b ir m u tlu -
luk, bir b ü tü n lü k sü n ü z. B ugü n b u b ü tü n lü k hälä ölm üş degil, o
yaşam la h esaplaşıyor, on u ısteseniz de istem eseniz de o n u ru ad ı-
na size h ü k m ed iy or. A m a g elecek gü nlerd e, bu b oşlu k la, can
a cıtan bu bellekle yalnız y aşam an ız g erek ecek . H ep im iz benligi-
m izde b u gü çsü zlü gü b an n d ırırız — biz d erk en , m u tlu lu g u n
düzeyine ulaşam ayan ları, acı içind e, bellekten g eçen ' b aşka bir
m u tlu lu gu am m sayanları ifade etm ek istiyorum .

C oşkulu ru h lar i ç i n / kimi zam an , çalışm a için zam an d an


k oparılan zam an , en iyi şeydir. M utsuz bir tutku.

1) E m ıtı o lu ııa m a y a u bir s o z c ü k .


2 ) Eıııııt olıın aıııayaıı bir sb zcü k .
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
239

N O T D EFT E R IN D EK I N O TLA R
Gal' ve b en, gösteri sırastnda:
Yine salak ça bir şey m i y ap acaksın
Evet! G elm ek istem ez m isin?
Albert seni d övecegim .

O b enim k ardeşim gibidir, ailem de kard eşim e d o k u n a n kişi


ölür.

Ü n bir m an astırd ır.

X . Başlangıcı an nesin in jim n astik ögretm eniyle yap tı. Jim n a s-


tik ögretm en i, an nesin in istegi üzerin e on a ( 1 5 yaşın d a), bir cin -
sellige giriş dersi verd i. Sonra an ne kızını, b u n u n b ir san at ad a-
m ıyla daha iyi olacagın a ikna e tti...
X . Birlikte tu rn eye çıktıgı erk ek ark ad aşı, ok u d u gu tefrika ro -
m an ın aynı cü m lesin i yineliyor: “H e r saati sanki so n u n cu ve en
güzel saatm iş gibi yaşam ak g e re k ” ve “T am olarak b u ,” diye hay-
k ırıyor. Am a d iy o r X .: Kenti gezm ek için bile od asın d an çık m ı-
y o r ve zam anını Iezzetli yem eklerle yatagı arasınd a geçiriyor.
X ., ezb ere H ıristiyan olanlar gibiyiz diyor. Paganlar, tam am ,
h erk es, am a paganlıgım ızı da dud agım ızın ucuyla ifade ediyo-
ruz, o da öyle ifade ediyor. O n u nla m açtan ö n ce g ü cü n ü yitir-
m em esi gerektigi için, m açtan so n ra da g ü cü kalm adıgı için se-
vişm eyen , aynı n edenlerle gezm eye de gitm eyen — sp o rcu ,
( . . . .y ile birlikteligi. Sabah, adam kahvaltıyı hazırlam ası için kı-

1 ) P ic rrc G a lin d o . C a m u s 'n ü ıı 1 9 5 9 . 1 9 4 1 , 1 9 5 0 ’d eki D e jt e r ie ı d c ad ın ı a n d ıg ı G ra n lı ar-


k ad aşı.
21 O k ım a m a y a n bir s ö z c ıık
Albert C am us
2 4 0 --------------------- ;------------------------------------------------------------------------------------

zı b ö ğ rü n e indirdigi b ir diz darbesiyle u y an d ın y o r. Kız: “Seviş-


m iy o ru m , gezm eye g itm iy o ru m , hizm etçilik yap ıyoru m ve bu 3
yıldır sü rü y o r."

Z indanlardaki m ü rek k eple


tu tsagın zincirlerine
k u rşu n a dizilenlerin y u m u şa cık y ü zün e
y azan m adım

E y özgü rlü k '

B acak lan n p arm aklık


y ü zü n b ir sü rgü
cellatlara kard eş

dikiz deliklerine
y a z a n m adını
E y özgü rlü k

Ö zgü rlü k , ih an ete u g ray an özgü rlü k

Seni sav u n an lar n ered e?


Z in dan d ak i geced e
Y u m u şacık gözlerini kırp tın
, Y azan m adını
K alande ölü yor

Y azm ak k olay
ölm ek k ork u n ç
Y a z a n m , yazarım
1 ) Bu ş iir, ö z g ü rlü k ih an ete u g ra d ığ ı iç iıı, filu ard ’ııı uıılu şiirı L ib e ıle (Ö z g ü rlü k )’e , a la y -
lı b ır ü slu p la verileıı k arşılık ıır. Soıı d iz e d e k i "A cın ın b a ş k e ın le rin e ', E lu a rd a g ö ııd e rm e
y a p ıııa n iyelin i g u d u y o r , ç ü n k u E lu a r d ’ııı g e r ç e k ü s tu c u d o n e m in d e k i bir k ita b ım n adı
( a p ita le de la d o u le u ı (A cın ın B a şk e ıu i)’dir.
Defterler (M art 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
241

lh an et ed en adını
U m u tsu zlu ga u grayan ad ın ın ü stü n e yazarım

Ah! Ne yap tın benim g e n ç K alande’ım a?


Ç ıplak ö lü n ü r
K ard eşlerin iz sizi ö ld ü rd ü g ü n d e
Y azarım çın layan adını
O n u rsu z b ir m ü rek k ep le

G elecegi tu tsak etm ek için


G*eçmişi b o zm ak için
Y azan m ad ım
E y özgürlük
A cının başken tlerin e

P ierre S erm en t
9. Defter
Temmuz 1958-Aralık 1959
Defterler (M aıt 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
245

21 T em m u z. B ütün gün tek b aşım a d ü şü n d ü m . A k şam , B.M .


ile yem ek . M .’nin yerine benim içim d e b ü tü n gün rahatsız ed en
b ir b oşlu k. O n a yazıyorum .

2 2 . 24.
H içbir şey. D üşüş u teybim e o k u d u m . M i’n in m ek tu b u ( “a cı-
m asız ve saf g eceler”). D ün ak şam St G erm ain -d es-P res’de d olaş-
tım — ne b ek liyord u m ? Sarhoş bir ressam la k o n u ştu m “N e iş
yap ıy orsu n u z — hapiste degilim — bu o lu m su z — h ayır, o lu m -
lu ” ve k onyaga b u lan m ış beş katı yu m u rtay ı y u ttu . Ç alışacak gü -
cü m y ok , u m u tsu zu m . N e m u tlu ki Jiv a g o ' ve yazarı için h isset-
tigim şefkat v ar. G üney y o lcu lu g u n d an vazgeçtim .

25.
H içb ir şey. D ü şüş’ü n teybe kaydı. E cin n ile r’in rol dagıtım ı.
N .R .F . A .C . ile ak şam yem egi. K ansıyla iktidarsızlık yaşayan , gi-
zini on a açan M. ile aşk lan . “D aha iyi, d iy o r kız — ” yani “— ” E h ,
h älä bir erk ek degil, am a ihtiyar da sayılm az. “Y aşam ların ü stü n -
deki b u k aran lık bölge. T ü m yaşam ların . O n u y o lcu ettik ten
so n ra, St G erm ain -d es-P re s’de d olaşıyorum . A p talca, b ekliyo-
ru m . Ah! çalışm a g ü cü m geri gelseydi, so n u n d a, ışık gelecekti.
Ja m e s D ean gibi giyinm iş k ü çü k serseriler ve kaşık gibi kıvırdık-
lan ellerinin yü zük parm agıyla, d aracık b lu cin lerd e sıkıştıgı
a çık ça görü len cinsel organlarını d üzeltm eleri. H eyhat, yitik ü l-
kem deki çıp lak ve esm er b edenleri d ü şü n ü y o ru m . O n lar saftı.

1) D oris P a s ıc r n a k . D o k ıo r Jiv a g o . G a lliıııa rd , 1 9 5 8 .


Albert Cam us
246

26.
D üşiiş’ün teybe kaydı. İles (A d alar)’ın ö n sö zü n e an cak başla-
d ım .1 T em bel ve aykırı, yaln ızca zevke yönelm iş C . ile akşam ye-
m egi. Am a o, işlerini y ü rü tü y o r. Ikinci d ereced e b ir yazar. Am a
kim seye b en zem iyor. O n d an erk en ayrılıyorum . P ok er o y n am a-
ya gidiyor, p ok er beni b un altıyor. Eve d ö n ü y o ru m . D ö n m ed en
ö n ce , bir A rap ’ın takip ettigi bayagı kaba bir kız, on u itiyor.
Ö n em siz bir şey söylü y o rm u ş gibi, “B en ırk çıy ım ,” diyor.

2 7.
D üşüş u n teyp kaydı bitti. D on G iovanni. G ökyüzü gün b o -
y u n ca külrengi. A kşam , d ü n ya futbol kupası ü stü n e b ir film.
G alibiyetten so n ra aglayan ve yüzlerini objektiften gizlem eye ça -

lışan Brezilyalı gen ç zen ciler. Bu b en i, yine ö n ce d e n old u gu gibi


etkiliyor.

2 8.
B .M . ile akşam yem egi, A .C . bize katılıyor. F ırtın a k entte

agırlıgını hissetiriyor — am a patlam ıyor.

29.
Sabah, C ezayir aklım dan çık m ıyor. Ç ok g eç, ço k g e ç ... Yitik
top ragım , artık işe yaram ayacagım .

.30 T em m uz.
Yalnız geçen gün. D üzensiz bir çalışm a. A kşam , N ab o k o v ’un
l t Je a n ö r e n ı c r . I.es İ/rs (A clalar), 1 9 3 2 . A lherı t a n u ıs'ıu in ö ııso z yazclıgı yen i b a s ım .
19 39
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
247

evln d e, G an d hi’n in ardılı olacak N arayan b ize, H in d istan ’daki


(v in ö b ä )1 kırsal ve tarım sal sosyalist harek eti an latıyor. U zak la-
ra, hayran k alıyoru m ; D ön üşte, A iglon’u n ö n ü n d e n g eçerk en ,
ışıklı tabelada A .M .’nin adını g ö rü y o ru m . lçeri g iriyoru m . On
bir yıl ö n ce, on u n la ço k m u tlu o lm u ştu m . Şim di, Air F ra n c e ’tan
b ir kabin m em u ru y la evlenm iş, o n u n la balıga gid iyor. Ve ak -
şam ları d a şarkı söylü yor.

31 T em m u z■
A .M ., öğled en so n ra y arım saat b eni g ö rm ey e geldi. G ün ışı-
gın d a, on b ir yılın bıraktıgı izleri g ö rü y o ru m . O zam an 2 2 yaşın -
daydı, şim di 3 3 yaşın d a. Birlikte ç o k g ü lü y o ru z.

1 Ağustos.
C h a m b o u rcy ’de B arrau lt’n u n evin d e ögle yem egi. G ök yü zü
so n u gelm eyen b ir fırtınanın kara b u lu tlan y la kaplı. B. b an a ye-
n id en D an tch en k o-S tan islavsk i2 ortakh gın ı ö n eriy o r. Ö gleden
so n ra C olin W ils o n ' — Bir bebek, A v ru p a’m n In giltere’yi fethet-
tigi artık açık ça görü lü y o r. “Şim di in an cı paylaştırm ak g erek ”
( ....) 4 b u n u iyi bilirim . Bu in an ç b en im , beni asla terk etm edi.
A m a, hile yap m am ak için ve zaten h issettigim acı ve o lu m su zlu -
gu paylaştıktan so n ra orıaya d ök m ek için , bu d ö n em in yolu n u
o n u n acılarıyla kat ettim . Şimdi d egişm ek gerek , yazılm ası g ere-
ken bu k itap karşısında içim i d araltan ve beni kıskıvrak bagla-

1 ) B k z . L a ıız a d e l V a s ıo . V tndbä ou le n o u v e a u p e le rin a g e (V iııö b ä ya d a Y e n i lıa c ) , D e n o -


e l, 1 9 5 4 .
2 ) 1 8 9 8 'd e M o s k o v a S a ııa ı T iy a ır o s u n u n k u ru c u la r ı.
3 ) C o liıı W ils o ıı, 1 9 3 1 'd e L e ic e s tc r 'd e d o ğ d u K e n d i k e n d in i y e tiş tir ıııiş b u g e n ç In g iliz
y a z a r. O ıı/sirleı ’ı y a z ın ış . b ir b a ş k a d e y iş le Y a b a n c ı d e n ile b ile c e k b ir a s i, y e ııi b ir k a h r a -
ın a ıı lip i y a r a ln u ş ıı.
4 ) O k ıın a ıııa y a n ik i s ü z c ü k
Albert Cam us
248

yan bu. Belki d e, benim y aşım d ak i insanları tam am en tü k eten


belli bir sık ın tm ın resm id ir, artık asıl inan cım ızı sö y ley em ey ece-

ğiz. Y aln ızca, bizi izleyen g en çlere bir alan h azırlayacagız. Bunu
C .W .’ye söy lü y o ru m , “B aşaram azsam , en azın d an, ilginç bir ta-
nık olacagım . B aşarırsam , b iry a ra tıc ı o la ca g ım .”
A kşam A. E. ve Karin ile y em ek y iyoru m , so n ra K arin ’le
M on m artre’da d olaşıyoruz. G ece, b ah çeler ay ışıgıyla yık an m ış,
am a karanlık. Karin 1 8 yaşın d a. A nne babası boşanm ış. N ed en i-
ni b ilm iyoru m am a Isveç’i terk etm iş, on u sö m ü re n ikinci sm ıf
b ir terzinin yan ın da m an k enlik y ap arak geçim ini saglıyor. G ü n -
de yedi saat çalışm a için o tu z beş frank. Yüzyıhn ikinci y a n sın -
da yaşayan b u kızların cesareti içim i h ep aynı hayranlıkla d o ld u -
ru yor. Biraz erkeksi b ir güzellik, y o k m u ş gibi d u ran am a agır b ir
güzellik. D ön üş. O n u n dogallıgı. A nsızın taze d u d a k la n m uzatı-
y o r ve so n ra, kararlı ve ö lçü lü , gidiyor.

2 Ağustos.
K endim i bu gü nlügü y azm ay a z o rlu y o ru m . A m a isteksizli-

gim cap can lı d u ru y o r. N ed en h içb ir zam an gü nlük tu tm adıgım ı


şim di an lıyoru m : Bana g ö re yaşam gizlidir. Y aşam , b a şk alan n -
dan gizlenm elidir (X .’in can ın ı sık an b u d u r) am a bana göre de
yaşam gizli tu tu lm alıd ır, yaşam ı sözcü k lerle o rtaya serm em eli-
yim . Bana göre yaşam , gizli tu tu ld u g u , dile getirilm edigi zam an
zengindir. Şu sırada gü nlük tu tm ak için kendim i zo rlam am ın
n eden i, bellegim in zayıflıgı karşısında d u y d u g u m korkuı A m a
b u n u sü rd ü reb ileceg im d en em in degilim . Zaten günlük tu tsam
bile, b irçok şeyi n ot etm eyi u n u tu y o ru m . Ve d ü şü n d ü g ü m şey
h akkında h içb ir şey sö y lem iy o ru m . K. hakkında uzun u zu n d ü -
şü n m em gibi.
Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )

Cumartesi 2.

A kşam , M ., gar, p azar ak şam ın a k adar. Y o rg u n ve uzak. Ak-


şam a d ogru can lan ty o r ve bu beni m u tlu ediyor.

4 Pazartesi.
M. ile ögle yem egi. Ö gled en so n ra d o k to r X . O n a g ö re, X .’in
saglıgına özen gösterm e zoru n lu lu gu “sırça fan u sta” yaşam am a
n eden olu yor. R eçetesi: Ö zgü rlü k ve bencillik. H arika reçete, di-
y o ru m . Ve k olayca u ygu lan m ak tan u zak. A kşam K.

5 Salı.
Ö gleden so n ra M. U zu n u zu n soh b et. Yaşam ı kabullenm e
k o n u su n d a, p ek az kişi o n u n k ad ar m esafe k aydetm iştir. 6 . A k-
şam M ichel, A nne ve M . ile çık tım . D ans. 7 . Y en id en M .’den
u zaklaşm a duygu su . T anıdıgım en ateşli varlık, aslında en iffetli
olandır. Brice P arain ’le 1 o n u n evin d e, R us h em şire ve o n u n d o -
kuz yaşındaki k ü çü k kızıyla ak şam yem egi. B.P. tü m inançlı dü-
şü n ü rler gibi, tü m m u tsu z lu k la n , k efaret gerekliligiyle ak lam aya
çalışıyor. O n a, en so n u n d a diyalektigin içindeki en k ötü şeye
ulaşıldıgını sö ylü yoru m . O b u n u b iliyor. D ü şü n ü yor.

8 Cuma.
H em en h em en ö n cek i b ü tü n gü nler gibi yalnız geçen gün.
Ç alışm am ı düzen e k oym aya çah şıy o ru m . lki g ü n d ü r yag m u r ya-
gıyor. X .’in m ek tu b u : “Y ag gibi k ayan am a özensiz so h b etler”

11 B ricc Paraiıı ( 1 8 9 7 - 1 9 7 1 ) , d ü ş ü ııü r ve y a z a r, G a lliıııa rd y a y m la rm ın b aslıca o n a k la -


rm d a ıı b in .
Albert Cam us
250

(telefon d a). Sıcak, özgü r, açık sözlü kadın.

9 Pazar.
H astayım . 1 0 Pazar. 11 Pazartesi. La C orde (lp ). Y atıyorum ve
k o rk u n ç bir baş agn sıyla u ykuya d alıyorum . K ötü geçen gece.
G ü n dü z Mi. M arsilya’d an telefon etm işti; iç sıkıntısı ve k ork u
için d e, k entten kente k oşuyor. O na P aris’e d önm esin i öğ ü tlü y o -
ru m .

1 2 S ah .
Sabah C . beni görm eye geliyor. 1 3 Ç arşam b a. C h ar ile ögle
yem egi. Ç o k gü lü yoru z. Ö ğled en so n ra Iv e m e l.1 A kşam , M .G .,
A nne ve R.G . ile golf k lü bü n d e yem ek . Ç ayırlarda ak şam . 1 4
P erşem b e. Iv em el telefon ed iy o r. G ece elinden b ırak am ad an
E cin n iler u yarlam am ı o k u m u ş. C h ato v rolün ü oyn am ayı kabul
ediyor. R. ile ak şam yem egi. Dış g ö rü n ü m ü 2 0 yıldır h iç degiş-
m ed i. A m a sinir h astalığm dan beri g ü cü yerinde degil. Ö ylesine
yaşadıgı açık ça g örü lü y o r. K. ile k arşılaşıyoru z. D ogallıgı beni
şaşkına çeviriy or (d o g ru d an el işaretiyle ça g ın y o r, siz gid iyorsu -
n u z, n eden b ilinm ez, b ir ran d ev u m v ar, d iy o r) bu kadın d u r-
m aksızın yiyor.

15, 16, 1 7 Ağustos.


2 A gu stos’tan beri sü ren b u d ö n em b o m b o ş. lnsan hayatiyet
ve güç b u lam ad an yazam ıyor. Dile getirilecek şey trajikse, kalp
de saglıkh olm alı. Özellikle de kalp. Jiv a g o ’yu , y azar için bir n e-

I) O aııicl Iv crııel. D iııo B u zza ti'n iıı p iy esin in C a m u s ta ra fıtıd a n ya p tla n ııy a rla m a s ın d a .
I ln i di in trre s sa n t (Ilg in ç b ir o la y )'d a oy ııad ı A ıııa L e s P o sse d e s (F c in n ile ı Vılcki C lıa to v ro -
lt.ıuıı M arc b y ra ıtd oytıad ı.
Delterler (Mart 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )

vi şefkat h issederek b itird im . Bu kitabın X IX . yüzyıl Rus san atı-


nın gelenegini yineledigi d o g ru degil. Bu kitap ço k d ah a a cem i,
zaten art ard a gelen anlık sah nelerle m o d e m b ir yapısı var. Arria
d ah a da iyisini yap ıyor: Kırk yıllık slo g an lan n ve insanlıga hiz-
m et am acı g ü d en acım asızlıgın altında ezilm iş Rus kalbini yen i-
den diriltiyor. Jivago bir aşk kitabı. Ve b öyle bir aşk aynı zam an -
da tü m varlıklara yayılıyor. D o k to r karısım ve L ara’yı ve başka-
lan n ı ve R usya’yı seviyor. Ö lü rse, k a n sm d a n , L a ra ’d an , Rus-
y a ’d an ve geri k alan dan ayrıldıgı için ölecek.

Adsız in san lar yakındır b ana


A gaçlar, ço cu k la r ve top rag ın d an k o p m ay an lar
Ben b ü tü n b u n lar tarafın d an yenildim
Ve b en im tek zaferim b u d u r.

Ve P a ste m a k ’ın cesareti, y aratım ın gerçek kaynagını keşfet-


m esi ve oradaki çö lü n o rtasın d a bu kaynagı usul usul fışkırtm a-
sıdır.
Başka ne Var? 1 6 ’sın m ve 1 5 ’inin akşam ı, M. ile kayıt yaptık.
C h ard ’ın şiirleri. 1 5 ’inin gecesi Seine b o y u n ca u zu n gezinti. P o n t-
N e u fü n altında yab ancı g en çler (K uzeyliler), araların d an iki kişi-
nin çevresin d e top lan m ışlar, b ir tro m p e t ve bir banjo, birbirleri-
ne san lm ış çiftler yerlere u zan m ış dogaçlam ayı dinliyorlar. Biraz
ileride, Pont des A rts’daki b ank lardan birinde u zanm ış bir A rap,
baş u cu n d ak i rad yosu n d an A rap havaları dinliyor. Eski kente gi-
d en k ö p rü , A gustos ayının sıcak ve puslu Paris gögü altında.
Ju lia için. G uibert, soylu ilericidir. M ora, yaşlı dün yan ın sim -
gesidir.
Albert Cam us
252

1 8 Ağustos.
M. ile öğle yem egi. K endine gelm iş. R. ile ak şam yem egi.

D ep resyon d an k u rtu lam am ış.

19.
Beni bir kez d aha ü zen X .’in m ek tu b u .

2 1 - 2 3 , akşam.
Mi. Bu günleri güzellikle, hoşlukla d o ld u ru y o r. Ç ahşm am ı
en gellem eyen , bu u zun sü ren sev in ç b eni on a y ak laştın y o r. Kız
kard eşi 2 2 yaşında k aracig er k an serin d en öld ü . B abası o n a gün
b atım lan n a h ayran hk d u y m asm ı b u y u ru y o r: “Ç ü n k ü sen san at-

çısın .”

2 3 Ağustos
R oger M artin d u G ard ’ın ö lü m ü . Bellem e’e gidişim i ertele-
m iştim ve an sızın .... Şefkatle sevdigim b u ad am , M ayıs ayın d a,
N ice ’te, b an a yalnızlığından, ölü m d en sö z e d erk en g ö zü m ü n
ön ü n e geliyor. Agtr ve iki b ü k lü m olm uş beden in i m asad an kol-
tu ğa sü rü k lü yor. Ve güzel b ak ışı... Insan on u sevebilir, o n a say-
gı duyabilirdi. B üyü k acı.

25.
Brisville' ve (T hdrese) ile ak şam yem egi. B.M . (ve V iv e tte )/
1 ) J e a tı-C la u d c B risville, ro n ıa n c ı ve tıy a tr o y a z a rı. “L a B ib lio th iq u e id e a le " için b ir Canıus
k itab ı y a z d ı, G a lliın a rd . 1 9 5 9 .
2 ) C a m u s n ü ıı C o m lxıl'd a ve gizli y a y ın la n a n C o m b a l'd a h ı y o ld a fi y a z a r Je a ıı B lo c h -M ir -
h el ve k arısı r o m a n c ı V ivette Peret.
________________ Defterler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________
253

Ç ıkışta dolaştık. K ü çü k kilise ve k ent d ışındaki cad d eler. Pa-


ris’in kirli yü zü.

2 6 -2 9 .
G iacom etti örnegi. Ah! ve so n ra M . ve o n u n yaşam ı: “Bizim
gibi u ç d eneyim leri ço k g en çk en y aşayan lar (b u d eneyim ler ün
v e aşkı d a k ap sıy o r), y aşam d an h içb ir şey istem ek sizin , kendili-
gin d en olgunluga u laşır.”

29.
C .’n in d ö n ü şü .

2 Eylü l’d e l’Isle-su r-S o rg u e’da. Bu defter için en iyi kural za-
m an zam an (h aftad a iki k ez?)g eçen sü re içind ek i ön em li olayla-
n ö zetlem ek . 3 0 C u m artesi gü n ü Ja m o is ’yı' g ö rd ü m ve o n u n la
E cin n iler’in M o n tp am asse ’ta h e m e n o y n an am ay acag ın a k arar
verd ik . Katılıgm a ve b u ru k havasına rag m en , cid d i g ö rü n üşlü
san d aletleri, k ü çü k ve bakım lı ay ak lan , u zu n b eden i ve o hü-
zünlü bakışıyla çek ici b ir kadtn. A rdınd an kabul ettigim i söyle-
m ek için B arrau lt’ya telefon ettim . E rk en y attım . G ece uyuyam a-
d ım , 3 ’te d ald ım , b eşte u y an d ım , k u w e tli b ir kahvaltı yapıp,
y ag m u r altın d a yola çık tım . A ra sıra galeta geveleyerek on bir sa-
at arab a kullan d ım , yagm u r da hızını azalttıgı, b en i karşılayan,
u y and ıran ve kalbim i u yaran gü çlü lavan ta k ok u lan n ın yayıldı-
gı N yon s yak ın lan n a k ad ar kesilm edi. Bildigim b u m an zara be-
ni yen id en b esliyor ve m u tlu lu k içind e v arıy o ru m . O tel St M ar-
tin ’in yok sul o d asın d a, kendim i k o ru m a altında ve huzu rlu his-

1) M a rg u e rile J a m o is , M o n tp a rn a s s e T iy a tro s u n u ıı y ü n e ticisi.


Albert Cam us
254

settigim l’Isle.
L’Isle’de Rene C h a rd ’la b u lu şu yoru m . E vin d en ve b ah çesin -
d en atılm asının (o n la n n yerinde şim di ig ıen ç to p lu konu tlar
yü kseliyor) ve otel St M artin’in bu k ü çü k od asın a tıkılm asının
h ü zn ü . C a m p h o u x ’d a, M athieu’lerin evin d e, yaşlanm ış K lytem -
n estre M adam M athieu gözlük takm ış. K ocasına g elin ce, zinde
işletm e şefi, salyalannı bile tu tam ayan d üşk ü n bir ihtiyar haline
gelm iş. Kiralık evle ilgileniyorum , biraz iç k arartıcı a m a yine de
L u b eron m an zarasıyla sevim li. X .’in kesinlikle h o şu n a gitm eye-
cek . Am a evi d ah a k onforlu bir hale getirm eye çalışıy o ru m . 3
Eylü l, L u b ero n ’u n tepeler yolu n da R. ile gezinti. Keskin ışık,
so n su z b oşluk beni b aşka yerlere g ö tü rü y o r. K en d im e u ygu n bir
ev b ulup , so n u n d a b uraya yerleşip, y en id en b u rad a yaşam ak is-
terd im . M i.’yi ve o n u n buradak i yaşam ını da d ü şü n ü y o ru m . A k-
şam yem egin d e M adam M athieu: “K ırlangıçlar bile aptallaştı.
Y u valan için b alçık to p lay acak lan n a, k o ca m a n tarla to p ra k la n n -
d an alıyorlar. O n yıllardan beri ilk k ez, C a m p h o u x ’daki o n ü ç
y u v ad an on ikisi yu m u rtalan y la birlikte p a rça la n d ı,” d iyor.
C h ar. “H iç degilse kuşlartn o n u rla n m k u rtaracag ı u m u lu rd u .”
4 Eylü l, hälä X .’in ço cu k la rla birlikte gelişini b ild irecegi tele-
fonu ya da telgrafı b ek liyoru m . Ailesi P aris’te olacagı için, X .’in
b u rad a an cak d ö rt gü n kalacagını M adam M athieu’d en ög ren i-
y o ru m . O n a ve k end im e d u y d u g u m kızgınlık ve h o şn u tsu zlu k ,
o lm ayan ve olm ayacak şefkat belirtilerini b eklem ek ten v azg eç-
m ed en artıyor.

3 0 Eylül.
V au clu se’ü yen id en gezm ek ve bir ev b ulm ak için geçen bir
ay. L o u rm arin ’deki ev. A ıd ın d an Mi ile b uluşm ak için St Je a n ’a
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
255

gidiş. Y o g u n b agb ozu m u k okusu arasında g e çe n yü zlerce kilo-


m etre. A rdından köpü k k öp ü k engin deniz. Keyif, ak an, çarp an
bu dalgalar gibi. Sabah P aris’e hareket ve ça m o rm an ların d a
p em b e fundalar. O n iki saat daha d irek siyon sallam a, so n ra Pa-
ris.

Sefil entelektüellige v a rm ış yazarı ziyaret (k e n a r m ahalle St


D enis’deki bakım sız ev).

P a s te m a k ."... P u şk in ’in d evam ın d a M ozart’a özg ü en yüksek


ilke, M ozart’a özgü u n su r olarak ad lan dırd ıgım tz, aristok rasiz-
m in b u can lı ve h ey ecan u y and ıran u n su ru .”

J . d e Beer. “Eşini ald atan ölü m le cezalan d ırılm alıdır. G erçek


aşıklar d eger k azan ır.” B u n a d ogru d enilem ez bile. K ötü b ir şey
y ap m ak , ço g u kez, k ork u d an daha g ü çlü d ü r.

1 7 Ekim.
V au clu se’e h arek et. Bu 1 8 günü ö zetlem eliyim , b u n u y ap aca-
gım .

1 8 Ekim.
K uru ve sogu k kuzey rüzgarının estigi gece l’Isle-su r-S o r-
g u e’d a tren d en in iyoru m . Pırıldayan ışık altındaki gü n b o y u n ca,
esaslı ve büyük coşk u n lu k . T ü m g ü cü m ü h issed iyoru m .

19.
T ük en m eyen ışık. Tek bir m obilya bile olm ayan boş evde, şid-
Albert Cam us
256

detli rü zg an n etkisiyle od alara giren k urum uş kırm ızı asm a yap-


rak lan n a bakarak saatlerce ayakta d u ru yoru m . Kuzey rü zg an .

27.
P aris’e d önü ş. G ece, istasy o n lan n ad lan n ı bildiren gü ven ve-
rici sesler. N ation istasyonu.

Y akım lm ayacak. N e b u lu n u lan d u ru m a n e de yapılan şeye


kızılacak. V erilen b u y sa, saygt g ö stererek alınacak.

5 K asım .
Bana k an sın m in tihar etm ek istedigini bildiren ve m ü d ah ale
etm em i isteyen, E .B .’n in k o casm ın m ek tu b u . Insanlara karşı sık-
lıkla ve k olayca soru m lu lu k h isseden b e n , b u d u ru m karşısında
h içb ir soru m lu lu k d u y m u y o ru m .T ersin e, gerçek b ir p usu ya d ü ş-
tü gü m ü hissed iyoru m . Buna rag m en , m ü d ah ale etm ek gerekir.

7 K asım , yaş 4 5 . B u g ü n ü n yalnızlık ve d ü şü n m e gü n ü olm a-


sını ister gibiyim . Elli yaşında ta m a m la n m ış . olm ası gerek en
u zaklaşm aya b u gü n d en itibaren b aşlam ak gerek . O güiı geld i-
gin d e, v ar olacagım .

D em ok rasi ço g u n lu g u n g ü cü degil, azınlıgın k oru n m asıd ır.

2 2 Kasım .
C h ar ve St Jo h n Perse ile ögle yem egi. Les Iles (A dalar). Ö g-
Defterler (Marl 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
257

leden so n ıa , kasvetli b ir o d ad a W a ld o F ran k .'

A ralık.
Ecin n ilerin p ro vaları.2
Benim yaşım da olan ve S travrogin ’i o y n am ak için ço k yaşlı
g ö rü n en C uny.
M. Rolleri degiştiriyoru z, o lu p bitiyor.

L.— E v et, am a k adınlar elim izd en k a ça ca k ve biz ölecegiz.

Mi. O n u n h arik a iştahı.

3 M art.
Agın ilm eklerine takılm ış bir balık gibi çırp ım y o ru m .

11 Mart.
Paul O ettly’n in 6 9 yaşında ö lü m ü .' Ertesi gün yaşlı annesi
( 9 3 yaşın d a) in tih ar ed iyor.

C ath erin e’in hastalıgı. G üneye gidişim i erteliy o ru m . Y üregim


d aralıyor.

1 ) U lk esiııiıı e k o n o ın ik ve lo p lu ııısa l g e rçe k le rin i ird e le y e ıı ve 1 9 2 0 ile 1 9 3 0 yılları a ra-


s ın d a F ra ııs a 'd a b irç o k k itab ı y a y ıııla n a n A ıu erikalı y a z a r C.aıııus, B irleşik D ev letler yol-
r u lu g u g ü n c e s ıııd e . o ııu ıı içiıı: “B u ra d a karşılaşıığıııı az sayıdaki u slü ıı in s a n la rd a n b ıri,"
d e r.
21 L e s P o ssedes (E c in n ile r ), ilk kez 3 0 O c a k 1 9 5 9 d a T lıe a tre A nıo iııe d a s a h n e le n d i.
3) F r a n c iııe C a ın u s 'n ü n tey zesiy le evli o laıı P aul O e ııly /Xllşert C a n ıu sT ıü n e ııişırsiy d i.
O y u n c u v e y o n e tın e n o laıı O e ttly , C a m u s 'n ü n tiy a tro ya p ııla rn ıa ç o g u k e z k a tılm ışlı. Aıı-
n e si, C a m u s n ü n 1 9 4 2 A g u s to su ’n d a ıı 1 9 4 3 K asım Tna k a d a r yaşadıgı C h a ın b o tı-s u r I.ig-
ııo n y a k m la rın d a b ir aile p a ııs iy o n u işle tiy o rd u .
Albcrt C am us
258

2 0 Mart.
A nnem am eliyat olm uş. L .’nin telgrafı bana cu m artesi gecesi
ulaşıyor. Ertesi g ece, u ça k sabah ü çte. 7 ’de C ezayir kentin d eyim .
Bu kentin yayıldıgı alan ü stü n deyk en h ep aynı duygu : Benim
top ragım . O ysa, gökyüzü külrengi, hava hoş am a nem li. C ezayir
kentinin tep elerin dek i klinige yerleşiyoru m .

Beyaz ve çıp lak duvarlı tertem iz o d ad a: H içbir şey yok . Bir


m en d il ve k ü çü k b ir tarak. Ç arşaflan n ü stü n d e: O n u n b o g u m
b o g u m elleri. D ışarda, k örfeze dek inen harik a m an zara. A m a
ışık ve b oşlu k an nem i rahatsız ed iyor. O d an ın k aran lık tu tu lm a-
sını istiyor.

A nn em P au le’le nişan lan an Philippe hakk ın d a şu nları sö y lü -


y o r: “Babası iyi, an nesi iyi, kız kardeşi iyi. O n lar eski in san lar.
O , askerligini yaptı. P au le’ü p etrol bölgesinde g ö rd ü ve (iki işa-
ret p arm agm ı b irleştiriyor). lyi o ld u .”

“Eve d ö n d ü k ten so n ra , d o k to r b ana k u w e t k azan d ıracak


şeyler v erecek . T eşek k ü r ed erim d o k to r b e y ,” d iyor. A n n em h iç-
bir şey yap am ıyor: O k u m a bilm edigi için o k u y am ıy o r, p arm ak -
ları y ü zü n d en dikiş dikip örgü ö re m iy o r, sagır old u g u için m ü -
zik d in leyem iyor. Z am an agır, yavaş a k ıy o ı...

D udakları g ö rü n m ü y o r. B u rn u ne k ad ar sivri, ne k ad ar u zu n
— soylu geniş aln ı, kemikli ve d ü z k em erin ü stü n d ek i sim siyah
parlak gözleri.

Sessizce acı çek iyo r. öoyun eğiyor. Ç evresin de o tu rm u ş ailesi.


________________ Defterler (M an 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )________________

becerik siz, dilsiz, b ekliyor. Birkaç yaş k ü çü k olan kardeşi Jo s e p h


de bekliyor — am a kendi sırasını bekler gibi — b oyun egm iş ve

kederli.

2 3 Mart.
Kötü bir gece. Sabah körfeze ve tepelere yagm ur yagıyor. Sal-
kım çiçekleri: O nlar k oku lan , gizemli ve zengin canlılıklanyla
gençligim i d oldurdular... Hälä, bıkıp usanm ıyorlar. O nlar benim
yaşam ım da... bir yaşam ın yansında benim le sessizlik içinde k o-
nuşm aktan vazgeçm eyen, şim di yanım da acı çeken bu kadın dışın-
daki insanlardan daha canlıydı, yaşam ım da daha fazla yer aldılar.

A n n em b ü tü n m ad en su la n n a V ich y diyor.

T en , zavallı ten , sefıl, p is, d ü şk ü n , aşagılık ten . Kutsal ten.

L eo p o ld ( F ) ‘ N ietzsch e hakkırida: “Sabır ve b aşk ald ın b ir-


ligine yön elten yaşam ı k abu l etm e , yaşam d ak i en b ü y ü k olg u n -
lu gu n zirvesid ir.”

O n a yaşam ı b o y u n ca eşlik ed en , b u g ü n de klinikteki b elge-


lerde yer alan şu tu h af alışkanlık, adının ö n ü n e ek len m iş Dul
sö zcü g ü .
A n n em , — acı ve sab ır dışındaki — h er şeyden h abersiz ya-
şadı ve b u g ü n de b edensel acıları aynı dıngınlikle çek m eyi sü r-
d ü rü y o r...

1) O k u ııa m a y a n bir ad
Albeıt Cam us
260

Ne gazetenin ne rad yon un ne de h içb ir teknik gelişim in etki-

ledigi in san lar. O n lar yüzyıl ö n ce böyleydiler ve top lu m sal k o -


şu llar onları h iç d egiştirm edi.
Sanki k u ru n tu yap ıyoru m . Degil m i? Eh! lyi.
Ş ın n galan n k oku su . Y o n calar, sazlar, serviler, çam lar, p alm i-
yeler, p ortak al agaçları, m u şm u la ağ a çla n ve salkım larla kaplı
tepe.

2 9 Mart.
Paris’e d ö n ü ş.

S oph ok les d ans ed iy o r ve iyi to p o y n u y o rd u .

“D etras d e la cru z esta el d e m o n io .1”

Yaşam ım da, bu yoksulluğun bulunm adığı h e r şey y o k edilecek.


Kendini y erle b ir etm ek gerek.

P astem ak , Scriabine h a k k m d a :2 “H e r b irim iz yaşam ım ızd a


b öyle b ir an yaşadık. H er b irim ize su nu lan esin , b ir in san a su -
n ulan bu arm agan ı vaat etti ve b un u h erk es için , kendi tarzın da
yerine g etird i.”
a.g .: “D ü nyadaki en b üyü k y ap ıtlar, farklı şey lerd en söz ed er-
k en , aslında bize kendi d o g u m larm ı an latırlar.”

1) H a çın a r k a s m d a ş c y ta n v ard ır.


2) P a s ıe rn a k , E s s a i d 'a u lo b io g ıa p h ie (Ö z y a şa ııı d e n c m c s il n d e S c r ia b in e ’e b ir b ö lü m
a y ırd ı
________________ Defterler (M art L95L /A ra lık 1 9 5 9 )________________
261

a .g .: “... gü nler g eçtik çe, inşa edilm iş to p rak tak i b ir kalıntıy-


la, bir can lıym ış gibi b u lu şm ay a gidilebilir.”

N ietzsch e. “Y a şa m ı tarııdığım için h içb ir acı beni yaşam


aleyhine yalancı tanıklık yap m ay a ne sürükleyebildi, ne de sü -
rü k ley eb ilecek tir.”
a.g. “0 şim diden altı yalnızlık tanıdı
A m a deniz bile on a yeterin ce yalnız g ö rü n m e d i...”
“Ü n ü n , kendi öz b enim izin ark asın d a g ö rü n m ed en yine k en -
disine gülebileceği, kendisiyle oyn ayabilecegi” b ir kam uflaj ola-
rak kullanım ı h akkında.
“Y aratab ilm ek ve yab an cı ü lkülerin baskısı altına girm em ek

için , özgü rlü gü n ve tinsel sevin cin fethi.”


T arihsel an lam , ö rtü lü b ir tan rıbilim d en b aşk a b ir şey degil-
dir.
Bir ak şam N apoli gö g ü n ü ansızın karşısında b ulan, k uzey in -
sanı N .: “B unu g ö rm ed en öleb ilird in !”
W a g n e r’in d o stlu gu n u özledigi 2 0 A gustos 1 8 8 0 ’de N ietzsc-
h e ’n in G ast’a yazdıgı m ek tu p “... o n u n k arşısında b irço k b ak ım -
d an haklı olm an ın b ana n e y a ra n o ld u .”
G önlü y ü ce ad am ın kendi T a n rı’sı olm ası dışında d ostlara ge-
reksinim i vard ır.
“U zu n m enzilli bir iradesi” olan insanlar.
N ietzsch e D ostoyevsk i’yi 8 7 ’de E sp rit so u terain (Y eraltın d an
N o tla r)1 ile keşfetti, b u n u Rouge et N oir (Kızıl ve K ara)’yı keşfiy-
le k arşılaştın yor.
1) 'H iç b i r " g azetey i ' o k u m a y a n b eıı o k u m a y azıtıasız ad aııı — b irk a ç h a fıa ö n c e D o sto -
yevsk i diye b ir a d d a ıı h a b e rs iz d im . Bir k ita p çıd a k i ra sıla n ıısa l b ir h a re k e ı. F r a n s ız c a ’ya
yetıi ç e v rilm iş E s p r il S o u le r r a in (Y e ra ltm d a n N o tla r) ’ı g ö z ü m u ıı ö ııü n e serd i (b u n a b e ıı-
z e r b ir rastlaııtı s o ııu c u S c h o p e n h a u e r ’la yirn ıi b ir, S te u d h a l’le o ıu z b e ş y a ş ın d a ta n ış-
l ım !) Kaıı ııu ç e k ti (y a d a b u ııa ııe d e m e liy iııı?). o la g a ııü s lü bir s rv iııç h i s s e t ı i m N i e t z s e -
h c . O v c r b e c k ’e n ıe k tu p , 2 3 Şub at 1 8 8 7
Albert Cam us
262-------------------------------------------------------------------------------

8 8 ’de S triend b erg’in Les M aries (E v liler)’ini k e şfed iy o r.1

1 Nisan.
T am tersine aşk , a m a im kansız. Artık a ra m a m a lı m ı? K arşı-
lam alı. Y aratım d a aşın çalışm a.

N ietzsch e 8 7 ’de ( 4 3 y aşın d a): “Y aşam ım ın tam ortasın dayım :


Bir kapı k ap am y o r, b ir başkası a çılıy o r.”

2 8 Nisan.
L o u rm arin ’e geliş. G ökyüzü külrengi. Lezzetli m eyveler gibi
suyla agırlaşm ış harik a gül b ah çelerin d eyim . Biberiyeler çiçek -
lenm iş. Gezinti ve ak şam , sü sen çiçek lerin in m o ru hälä p arh yor.
D agıldım .

Yıllar b o y u n ca herk esin ahlakına göre yaşam ayı istedim . K en -


dim i herkes gibi yaşam aya, h erkese b en zem eye zo rlad ım . K en d i-
m i ayrı d ü şm ü ş hissettigim zam an b ile, b ü tü n leşm ek için öyle
d avran m ak gerektigini söyledim . A m a b ü tü n b u n la n n so n u n d a
felaket geldi. Şim di kahntılar arasm d a d o laşıy o ru m , kuralsızım ,
tered d ü tler için d eyim , yalnızım ve b u n u k abu llen erek , tek o lu -
şu m a ve k u su rlan m a b o y u n egd im . T ü m yaşam ım ı b ir nevi y a -
lan içinde yaşad ık tan so n ra — bir d o g ru y aratm ak zo ru n d ay ım .

Neyse ki tiyatro bana yard ım cı o lu y o r. C id di bir şeyi alaylı


b ir b içim d e an latm ak yalandan daha iyi: Alaylı anlatım d o g ru y a,

1) M a ıie s (E v lile r). d in k a rş m olıııası ııed eııiy le lıa k k ın d a k o v u ş lıırın a a çıla ıı öyk ii k ilab ı.
________________ Defterler (M art 1951 / Aıalık 1 9 5 9 )
263

sahneledıgi alayd an d ah a yakın.

Mayıs.
Yeniden çalışm aya başlad ım . /Ife Adcım’m birinci b ö lü m ü n d e
ep eyce ilerledim . Bu ü lk eye, on u n yalm zlıgına, o n u n güzelligine
m inn et.

13 M ayıs.
A rles’a y olcu lu k . Bay P e n te cö te ’u n göz k am aştın cı g en çligi,
T o u lo n ’a yolcu lu k .

T elevizyon p ro g ra m ı.1 T epkilere yol açm ad an “k am u o y u


ö n ü n e çık a m ıy o ru m .” H er türlü b oş p olem ikten uzak d u rm a m
gerektigini k end im e h atırlatm alı, b u n u d u rm ad an k en d im e yi-
n elem eliyim . Y üceltilm esi gerek en şeyi yü celtm eliyim . Geri k a-
lan h akk ın d a k on u şm am alıyım . Bu kurala u y m azsam , bu k o şu l-
larda bedel öd em eyi ve cezalandırılm ayı kabul etm em gerek ir.
Bir iyileşm enin evrelerin e b akm alı. B urada b u ld u gu m bu d e g e r-
li tiıreşim i, b u d erin sessizligi k oru m alıyım . Geri kalanı y o k .

Yaklaşık beş yıldır, in an d ıgım , yaşadıgım şeyi bizzat b en eleş-


tiriyoru m . Aynı d üşü n ceyi paylaşanlar h ed ef olduklarını sa n ıy o r
ve b an a ço k g ü cen iyorlar; am a h ayır, ben kend im le savaşıyo-
ru m , k endim i yok ed ecegim ya da yeniden d o g acag ım , hepsi bu.

1) P lria c lf'm “T iy a ıro y azıları v e ö y k ü le r" cild iııd e . sy 1 7 2 i ) d e ver ala n k'N it,in t iv a t ı v ycı-
/ııyoı ıını 'b a s lık İ ı. 1 2 M ayıs 1 9 5 9 tarib iııd e (.ekilcıı C r o s p hm (Y a k ın Ç e k im ) p r o g r a m ın -
daıı s ö z rd iliy o r .
Albert Cam us
2 6 4 ---------------------------------------------------------------------------- -----------------------------

Marsilyalı äşıklar. H arika gokylızünün altın da, şerb et gibi d e -


niz, göz alıcı ve alacalı bulacalı kent, b aşlangıçta y o ru cu , so n u n -
da on ları ardı arkası kesilm eyen bir sarh oşlu ga atan arzuları h ep
yen ilen iyor... Y alnızca k ü çü k koylar, beyaz taşlar ve ışıkla yanan
deniz iffetli.

G renier. M aruni rahiplerinin ıssız evi (U n ete en Liban —


L ü b n an ’da bir y a z ).' “Aynı m ag arad a ço k d aha eski bir çarm ıh a
gerilm e sahnesi — neredeyse silinm iş olarak g ö rü lü y o r, yazık —
bu sah n ed e dizleri hafifçe kıvrılm ış Isa, yöre in san lan n ın giydi-
gi bir şalvar giym iş sanki — ve bu sah neye stran gelo ile yazılm ış
bir yazıt eşlik ed iyor (S tran g elo n e d ir).” Le S tran gelo — başlıgıy-
la — pek an laşılam ayan b ir şey yazılacak.

?•

21 M ayıs.
Kırm ızı m evsim geldi. K irazlar ve gelincikler.

Ögle ü zeri, L o u rm arin vadisinde tra k tö r g ü rü ltü sü ... Sıcagın


agırlıgı altında ezilen Sakız lim am n d aki tek n enin g ü neş alm ayan
k am arasın d a, aynı b u g ü n gibi nesnesiz bir aşkı b eklerk en d u y -
d u g u m m o to r gü rü ltü sü g ib i/

K oşuştukları taşlar k ad ar kuru k ü çü k k ertenkeleleri seviyo-


ru m . O n lar b en im gibi, etten ve kem ikten.

1) F .n ıu la g ts M a v o n ite s, U n e lt fiı t.ilınıı (l.ü b ıu m 'd a Bir Y a z )’ııı b ir b ö lü ıııü d ü r. Je a ıı G re -


ııier b u m etin le 1 9 6 2 ’d e , 1 9 5 0 d c y a y ıııla n a ıı (G a llim a rd ) L tt l r t s d 'E g v p lt (M ısır M e k tu p -
la rı) nı laıııaın lad ı.
2 ) 1 9 5 8 yılıııd a M iclıel G alliıııa rd ın kiraladıfcı lıır ıck ııe y le yap ılaıı Y u ııaııistaıı y o lc u lu -
ğ u ııa aiH şıırına
Defteıler (M an 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
265

Pcıris, { {aziran 59.


Ahlaki bakış açısından vazgeçtim . Ahlak, soyutlam aya ve ad a-
letsizlige yöneltiyor. Bagnazlık ve körlügün anası. Erdem li olan
kafalan kesm eli. A m a, ahlak düzeyine yükselm eden yaşayarak ah -
lak ögretenlere ne dem eli. Kelleler d üşü yor ve o inançsız, kurallar
koyuyor. Ahlak ikiye b öler, lime lime eder. A hlaktan k açm ak,
yargılanm ayı ve artık yargılanm am ayı kabul etm ek, evet dem ek ,
birlik olm ak — ve beklerk en, can çekişirken acı çek m ek gerek.

Jo sk i’nin D anim arkalı kızı.


K ent sıcak tan sarh oş.

6 - 1 3 T em m u z V en ed ik .'
Dev bir sü n g er gibi agır ve d u rg u n sıcaklık lagü n ü eziyor,
Ö zgü rlü k K ö p rü sü ’n ü n yakıntndaki sıgınagı aşıyor ve k en tin ü s-
tü n e yerleşiyor, so k ak lan n ve kanalların çıkışlarını tıkayarak, bi-
tişik evler arasınd ak i alanları d o ld u ıa ra k , kentin ü stü n e çö k ü -
y o rd u . H içbir çıkış kapısı, h içb ir kaçış yok , bir sıcaklık k ap an ın -

da yaşam ak ve on u n içind e d ö n ü p d u rm ak gerek. lg re n ç b ir tu -


rist o rd u su , ansızın işsiz kalm tş ve b u n d an b ü y ü k b ir k o rk u y a
kapılm ış b erb at b ir sirk gru b u gibi, şaşkın, terli, h o y ıa t, g ü lü n ç
giysiler için d e, k u d u rm u şcasın a d ö n ü p d u ıu y o rd u . T ü m k ent
sıcak tan sarh oştu . Sabah, 11 G azzettin o’da sıcak tan deliren V en e-
diklilerin akıl hastan esin e g ö tü rü ld ü g ü n ü o k u y o rd u k . M ecali
k alm ayan k ediler yerlere serilm işti. Bazen içlerin d en biri yakıcı
cad d ed e b irk aç ad ım atm ak için ayaklanıyor, am a gözetleyen sı-
cak ve acım asız güneş on u yere seriyord u . F a reler kanallardaki
k oku şm u ş su yun ü stü n e çık ıyor ve üç saniye so n ra kitle halinde

1) Ü y u ıu ııı s a lıııe d ü z e n in i b iz z a t C a n ıu s 'n ü n y a p ııg ı b ir tu r n e d e Les Possedes (E c in n ih ı)


V e n e d ik te F c ııie e 'd e o y n a ııd ı.
Alberi Cam us
266

y en id en suya d ü şü yorlard ı. Bu yapışkan ve yakıcı sıcak , gitgide


çö k en kenti, görk em li saraylann b ezeklerini, yakıcı cam pi’leri,

tem elleri ve yo su n tu tm u ş p alam ar direklerini yiyip bitirir gibiy-


di, V enedik lagüne biraz daha g ö m ü lü y o rd u .
Bize gelince, yem ek yiyem edigim iz için kahve ve d o n d u r-
m ayla beslenip, uyuyam adığım ız için aı tık günlerin ve gecelerin
ne zam an başlayıp ne zam an bitıigini an lam ad an dolaşıp d u ru -
yo rd u k . G ün bizi sabah L id o plajındaki ılık ve yapışkan su d a ya
da ansızın tu rk u az rengine d önen kirem itlerin ü stü n d ek i g ök yü -
zü küllü p em b eye d ö n ü şü rk en , yitip gitm iş k anallarda bir go n -
d old a d olaşırken yakalıyordu. Kent b o ştu , am a sıcak ne b u saat-
te n e de ak şam lan hafıfliyordu, h ep aynıydı, h ep yakıcı ve n e m -
liydi ve Venedik k uşatılm ıştı, bu k u şatm a sırasın da, b u rad an as-
la çık am ay acak olm an ın u m u tsu zlu g u y la, çıkışı olm ayan , h u z u r
verm eyen b u tu h af zam an ın için d e, kahve ve u y k u su zlu k tan ge-
rilm iş sinirlerle, yaşam d an k o p m u ş, bir kez d aha, yaln ızca bir
k ez d ah a solu k alm ayı d ü şü n ü y o rd u k . Z am anın dışındaki in san -
lar, V enedik’i saat saat, durm ak sızın yiyip b itiren bu d o n m u ş
yangının ortasın d a, d ün yad an bu vahşi ve d u rg u n çılgınlıgın d e-
vam ın d an başka h içb ir şey istem eyen , h içb ir şey arzu etm eyen
in san lar, öyle b ir hale gelm işlerdi ki, biraz ö n ce ren k ler ve g ü -
zellikle p arlayan kentin , bir anda ç ö k ü p , zaten esm eyen rü zg ar-
la sü rü k len em ey ecek b ir kül yıgınına d ön ü şm esi b ek len iyord u .
Güzelligin bu infaz ateşi üstü n de, birb irim ize yap ışm ış, birb iri-
m izd en ayn lam ay arak , yak ıcı, am a bitip tü k en m eyen tu h af bir
sevin çle, bekliyord u k

D .J.’nin g ö zü n e b ir k ahvenin te ıa sın d a , so n ra tiy atro d a, pek


güzel sayılm ayacak D anim arkalı bir kız ilişiyor. O n a yaklaşıyor,
Defterler (M an 1951 / Aralık 1 9 5 9 )
267

yanına o tu ru y o r, b irk aç dakika g eçiyor, so n ra birlikte kalkıyor-


lar. O n u izleyen kızın nasıl uysal bir hava tak ındıgını g ö ıü n ce
içim daralıyor. O an d a b ü tü n kadınlar b öyle uysaldırlar..

J. bana P .’den ham ile kaldıgınt söylüyor; kendisine b un u ona


söylem esini ögü tlü yoru m . Adam gülüyor ve bir saat sonra, J .’nin
önünde X . ile oteline d önü yor. J. onu seven ve susan X . ile kaltyor.

R om an . Aşk ikisinin arasınd a b ir ten ve gön ül tu tk u su gibi


p atlıyor. G ü n lerce, h ey ecan d olu gü nler b o y u n ca , tenlerin de
gön üller gibi duyarlı ve co şk u lu bir b içim d e b ü tü n leşerek birbi-
rine karışm ası. Y elkenlide, h er yerde b ir arad alar ve arzu heye-
ca n gibi d u rm ak sızın y en id en d og u y o r. E rk ek için b u , ö lü m e,
k en d in e, u n u tu şa, kadına ve on u n g ü çsü z yaradılışına karşı bir
savaş, so n u n d a k endini b ırak ıyor, kendini on u n ellerine teslim
ed iyor. Bu k adınd an so n ra h iç kim se o lm ay acak , ad am b u n u bi-
liyor, az da olsa kutsallıgı b uldugu o tek yerde b u n a sö z veriyor.
Y u n an istan ’ın lsa’ya k avuştugu Saint Ju lien le P au v re’da, san ld t-
gı bu varlıgın gerisinde b oşlu k tan başka bir şey olm adıgını g ö re-
rek , bu sözü h er şeye rag m en tu tm aya karar veriyor ve on da eri-
y erek , so n u n d a on a sıgın m ak için on u p arçalarcasın a açarak ,
so n su za d ek o n d a gizlen m ek için, nihayei b u lu n m u ş aşk içinde
o varlıga daha d a sıkı san lıy o r, orad a duygu tar da ışık içinde
p arlıyor, tü k en m ez bir infaz ateşinde ya da sevin çle fışkıran su -
larda an n ty o r — sınırsız b ir m inn etle taçlanıyor. B edenlerin sı-
n ırının kalm adıgı bu an d a, nihayet deı in arm agan ın tüm çıplak-
lıgtnda tek bir varhk d og u y o r.
Albert Cam us
268

13 Ağustos.
Y oksunluk, acı veren hayal kırıklığı. Ama kalbim yaşıyor,
kalbim yaşıyor. Ö yleyse, h er şeyi yalnızca aldırm azlıgın k azan-
dıgı d ogru degildi. M innet, M i’ye duyu lan şiddetli m inn et. E v et,
kıskançlık akla tanıklık ed iyor. K ıskançlık, ötekinin b ir n esneye
ve arzuya indirgendigini, h erkesin ve her şeyin on u bir n esne
olarak kabul ettigini gö rm en in acısıdır. T an ıı kıskanılm az.

A k şam , k ü çü k vad in in , eski d u v a rla n n , m azgalların , sabırlı


evlerin ü stü n e in iyordu . A yaklarım ın altındaki o tların hışırtısı.

Eylül.
Y. P rin tem p s 1 l ’de u y an ıy o r, yatak tan k alk m ıyor, 13 ya da
1 4 ’te ögle yem egin i yatakta y iy o r, so n ra ak şam ü stü n e k adar, ya-
layıp yu ttu gu F ran ce -D im a n ch e , M atch , N oir et B lanc, C in e-
m o n d e , v s., vs. ile yatak ta kalıyor.

M i.’ye yarı şaka, yarı cid d i, d uyguların sevin cin in , h er şeyin


u çu p gitm esiyle son lan an yaşlılıgm en u ç n o k tasın d an sö z ed i-
y o ru m , hıçk ırıklara b o g u lu y o r, “B en aşkı ço k sev iy o ru m !”

Bir ıo m an y azm ad an ö n ce , yıllar b o y u n ca kendi d ü n y am a


k ap an acagım . G ündelik y ogu n laşm a, entelektüel çile ve aşırı bi-
linçlilik denem esi.

Bir halkın su çlu lu k duygusu? (A lm an ya gibi F ran sa — Y ah u -


________________ Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )________________

da — u yu yan lar, v s.).

.*

Sevgili an nen iz nasıllar? 3 ay ö n ce on u yitirm e acısını yaşa-


d ım . A h, bu ay n n tıd an h ab erim yok tu .

G ünde yü z kırk bin ; dakikada d oksan yed i; b ir yılda elli ye-'


di m ilyon ölü.

K endim e ragm en ve o n a rag m en , bu sold an yanayım .

Isa’da b iten ölü m A d e m ’le başlam ıştı.

Y aşam ım dak i en tü k etici çab a, b üyü k tasarılan m a h izm et et-


m esi için yaradılışım ı b o y u n d u ru k altına alm aktı. B unu uzaktan
uzaga, yalm zca u zak tan u zağa başarabildim .

O lgu n yaştaki insanın gençliğini yaln ızca m utlu aşk lar u zata-
bilir. Ö tekiler on u b ir an d a yaşlılıga savu ru r.

D uyarhhgı yitirm eksizin so ru m lu lu k lar d ö n em in e v arm an m


m u tsu zlu g u , bu soru m lu lu k lan n genellikle b aşkalarına kaışı aşı-
rı bir ilgi duym aksızın yerine getirilm esini saglar ve b u n a y ar-
dım cı olur.
Albert C am us
270

M. M athieu' edebıyat hocaiıgın d an em ekli olu yor. Ö lüm e


m ey d a n ok u m ak için klasik h ü m an izm a reçeteleıin d en başka
b ir şey yok tu r.

Taş k entlerde yalnızca rü zgar ve y ag m u r, çayırlarla gök yü zü -


nün anısım can lan d ırır.

B edensel aşk benim için hep karşı k on u lm az bir m asu m iyet


ve sevin ç d uygu su yla birleşm iştir. G özyaşlan için d e sev em em ,
am a co şk u n lu k içind e sevebilirim .

D en iz, T anrısallık.
D ünyanın yaratılışında, y ag m u rlar y ü zy ılla r boyunca kesinti-
siz bir b içim d e yagar.
Y aşam denizde d o g m u ştu r ve yaşam ın ilk h ü cre d e n ilk deniz
varlıgına ulaştıgı eski zam an lar b o y u n ca , hayvansal ve bitkisel
yaşam ın b ulun m ad ıgı an ak ara, b ü y ü k b ulutların hızla geçen
gölgelerin den ve ok yanu s haznesin dek i su ların y a n şın d a n b aşka
h içb ir h arek etin oim adıgı ç o k büyü k bir sessizligin o n a sın d a
y ag m u ru n ve rü zg an n gü rü ltü sü yle d o lu bir taş ülk esin d en b aş-
ka b ir şey degildi.
M ilyarlarca yıl so n ra ilk canlı varlık d en izd en çıktı ve an ak a-
raya ayak b astı. Bir ak reb e b enziyord u. B u, ü ç yü z elli m ilyon yıl
ö n ceyd i.
U çan baiıkiar, yu m u rtaian n ı bu d erin çu k u rlard a giziem ek
için deniz altındaki oyu klard a yuvalanıriar.

1 ) M . M a th ie u . I 9 3 2 ’d e , ü n iv e rs itc ıu ıı b iriıu i sın ıfu ıd a A lbert C a ın u s n ü ıı ed e b iy a t h o -


ca s ı o ln ıu şıu .
Defterler (Mart 1951 / Aralık 1 9 5 9 )

Saıgasses d enizin d e, iki m ilyon ton yosu n.


Büyük kırm ızı deniz anası, ilkin bir y ü ksü k k ad ark en , ilkba-
h ard a bir şem siye k adar genişliyor. U zu n d o k u n açlarım sü rü k -
leyerek ve o n u n la birlikte yer d egiştiren yavru m o rin a balıgı
gruplarını şem siyesi altında k o ru y arak düzenli d evinim lerle yol
alıyor.
G örü n m ez b ir stnırı geçerek kendi yaşam alan ın d an d aha y u -
karıya çık an balık, p atlar ve su y u n yüzeyine d üşer.
D erindeki m ü rek k ep balıkları, yü zeyde yaşayanların tersine
ışıklı b ir m ü rek k ep yayıyorlar. lşıgın içind e sak lam yorlar.
A n ak ara, d enizin ü stü n d ek i ince b ir tab akadan başka b ir şey
degildir. Bir gü n ok yan u s egem en olacak .
O n b in k ilom etre y o lcu lu k tan so n ra bize C ap H o rn ’d an u la-
şan d algalar vard ır. 3 5 8 ’de adaları ve alçak kıyıları su larla k ap -
layan ve tsk en d eriye su rla n n d a b atm ış gem iler b ırak an , d en iz-
d eki d ep rem dalgası D ogu A k deniz’de başladı.

Ben bir y a z a n m . B en degil kalem im d ü şü n ü r, an ım sar ya da


keşfeder.

Insanlarla u zu n bir sü re yaşay am ıy o ru m . Sonsu zlu gu n p a-


y ın d an , bana biraz yalnızlık gerek.

B üyü k L u b ero n ’da k açan evcil bir at yıllardır özgü r ve yalnız


yaşıyor. Ö ykü? B un d an sö z edildigini d u yan bir a d a m atı aram a-
ya gidiyor. A dam da özgü r yaşam ı b enım sıyor.
Albeıi Cam us
272

Nem esis için (Aralık 5 9 , L o u rm arin ’d e).


Y agız at, kır at, bir tek insan eli iki azgına egem en olu yor.
Ö lü m ü n e h ızd a, yarış şen d ir. D ogru yalan söyler, d ü rü stlü k giz-
ler. Işıgın için d e gizlen.
D ünya seni d o ld u ru y o r a m a sen b o şsu n : B ütünlük.
. Sabah k u m sah n d a k ö p ü g ü n hafif sesi, dünyayı zaferin g ü rü l-
tü patırtısı k ad ar d o ld u ru y o r. Ikisi de sessizlikten geliyor.
Red d eden seçilir, ele g eçirm ek için ca n atan yeglenir. N e iste
n e de red d et. V azgeçm ek için kabul e t /
B u zu n alevleri günleri ta çla n d ın r; kıpırtısız yangında u yu.
H em sert, h em yu m u şak y a m a ç, gü n ü n yam acı. A m a tep ed e?
tek b ir dag.
G ece yak ıyor, güneş karanlıklara b o g u y o r. E y h er şeye yeten
to p rak . H er şeyd en k u rtu lm u ş, kend in e köle o lm u ş. B aşkalann a
köle o lm u ş: H içbir şeyd en k u rtu lm am ış. K endi köleligini seç.
H açın ark asın d a, şeytan . Bırak birlikte olsu n lar. Senin boş
su nagın başka yerd ed ir.
H azzın ve denizin su y u tu z lu d u r. D alganın için d e bile.
Sürgün h ü k ü m sürüyor, kral diz çök m ü ş. Ç ölde, yalmzlık biter.
D enizde, d u ru p d in len m ed en , lim an d an ad aya, sıvı u ç u ru m -
larının ü stü n d en , ışık için d e k o şark en , sevin ç, ç o k u zu n b ir ya-
şam k ad ar u zu n sü rer.
Sen m ask e tak ıy orsu n . am a o n lar çıp lak '

Sana verilm iş kısa gü nleri, yarışın dan k o p m a d a n , can lan d ır


ve ışıklandır.
Istirahatin için , m ily o n larca b aşk a gü n eş gelecek .
Sevincin m ezar taşı altın d a, ilk uyku.
Rüzgarla ekilrriiş, rü zgarla biçilm iş, a m a yine de y aratıcı, in-
san b u d u r, yü zyıllann ö tesind en gelerek , tek bir an yaşam aktan
g u ru r d uyar.
D efterler (N-lart 1 9 5 1 / A r a l ı k IÖ 59)
273
*

İn s a n la rın kendini gö sterm e m e ıa k t, bıı g ö ık em li m ek an la-


rı, yalm zca, o rad a k açım lm a z k o n u g u , Ö lüm u, batıl in an çların
yarattıgı k ork u n u n tüm törenselligiyle agırlam ak için k u ru y o r”
(C o n ra d , A ngoisse (lç sık m tısı)).
Azize T rin ite’nin o n u T a n n ’nın teıcih ettigi aziz olarak s e ç -

m esinin T an n k atın d a o n ay lan m am asın a “g ü ce n e n ” A ziz Ign atio


(tinsel gü n lü k ). A m a o “b aşka biriyle yaşam ak tan sa lsa ile ö lm e -
y i'” arzu ed iyor. C eh en n em o n u , o rad a çekilen acılard an ç o k
Tanrı adına dine sövülm esi nedeniyle m u tsu z kılacaktı.
a.g .: O n u b aştan çtk arm ay a çalışan şeytan a: “Y erine g e ç ,” di-
y o r. Başka b ir yerd e: T an rı d eğişm ed en sü rü p gid er, şeytan o l-
d ugu yerd e d u ru r, am a degişir.

D on F a u st için . H iç D o n Ju a n y o k tu r, çü n k ü aşk ö zg ü rd ü r.
Ö tekilerd en d ah a ço k begenilen erk ek ler vard ır. A m a bu ne g ü -
nah n e k ahram an lık tır.
L op e de V ega’m n b ir D on Ju a n ’ı var. La prom esse accom plie
(Y erin e G etirilm iş Söz) (çev rilecek , Z orilla da çe v rile ce k ).,i IV.
F e lip e’n in , M argerita della C ru z ’u n kız kardeşiyle a şk la n ' (ls -
p a n y a’n ın ünlü d avalarına b a k ) / D on Ju a n ve G regorio M ara-

I ) C a n u ıs , a çık laııaıı b e ıız e r in a n ç a çık la m a la n ııı d a h a o ııc e d e b e lirtm iş ti. L ’H o m m e R t -


volte (B oşkaldıınn Iııscın)’d a , lsa sız c e n n e t y e rin e lsa ile c e h e ıın e m i y eğ le y e ce ğ iııi s ö y le -
yeıı M aitre E c k h a n 't a n alıntı y a p a r. L e s P o sse d es ( E c i ı ı n i l e ı f d e S tra v ro g iıı C lıa to v 'a , d o ğ -
r u n ıtn Isa’tım d ışıııd a o ld u ğ u kesiıı o la ra k k a n ııla ııa b ilirse d o g r u ile k a lıııa k ta n sa Isa ilc
k a lm ay ı y eg ley eceg iııi sö y ler.
1 ) J o s # Z o rilla ( 1 8 1 7 - 1 8 9 3 ) , lsp a n y o l ş a ir ve o y u n y azarı Ü ııu ıı Don J ııa n T e n o ıio 's u , b ir
k a d ın ın aşk ıııın s a tm ald ıg ı laııetli ç a p k ın ı aııla ıa n roıııa n rık bir p iy e stir. Bu tiy a tro y a p ı-
tı, yazılış tarih i olaıı 1 8 4 4 't e ıı Ix-rı lsp a n y a d a Iıer yıl 1 K a sım 'd a o y tıa n ır.
3 ) IV. F e lip e , M a d rid 'd e Saıı P la c id o M a n a stın 'ııd a k i g u zel bir ra h ib e y e ä şık o lu r. O n a
k a v u ş m a k için , m a n a s tm n m a h z e n in in altıııa k a d a r geleıı b ir geçil k a z d ırır A m a , r a h ib e
ta ra f m d a n lıa b e rd a r e d ile u baş ra lıib e bir oyu tı d u z c u le r . K ral. sev d ig i kadıııı y a ta g a
u z a n ıııış. g ö z le ri k a p a lı, etrafı m u ıııla rla ç e v re le ıım ış o lu gibi b u ltır. K a ça r. O la y ö r t b a s
e d ilıııey e ça lışılsa d a . E n g iz ısv o ıı h a re k e ıe geçıııiştir vc b u y tik bir s k a n d a l o lu r.
4 ) Y ay ııılay an Payot.
____________________________Albert Cam us____________________________

n o n ’u n ; Don Ju a n ’ında (sy. 1 8 9 ve devam ın a da b ak ).

“P arab o le”d e' (sy. 3 8 8 ) m asu m o ld u gun u söyleyen , ard m d an


m asu m oim adıgını kabul edip b oyun eg en idam m ah k u m u . D a-
ha so n ra, kaygan ilm ek b o y n u n a g eçm işk en , bir dala d o g ru u çan
ve dala k on arak öten bir kuş g ö rü r, o zam an kaygan ilmegi ya-
kalar ve su çsu z old u gu n u haykırır.

Seni b öyle seçiim ve bu se çim , ilke olarak d o g ru ve haklı bul-


d u g u m ay n n tıy a k atlan m ad an b u tehlikeli b u m u a şm am a y ar-
d ım cı olacak.

B ana y ard ım cı olan — d ürüstlü k — , kendim i ve b aşk alan n ı


zo r d a olsa kabu l ediş: Y aratım d ır. A m a b u b un alım ın , b u b ir ne-
vi g ü çsü zlü g ü n içine d ü ştü g ü m d en b eri, b aşk alan n d a b eni h ep
şaşırtan b u rezil sahip o lm a arzu su n u an lıyoru m . K endisini fet-
h ed em ey en in san , bir başkasını fethedebilir. Ve tam d a şu sıra-
d a, b en d e y a ra ttıg n o sahip olm a d u y g u su n a gereksinim d u y u -
y o ru m . lşte- b u n edenle b an a gidişinden ço k yalanın acı verd i.
A m a bu geçecek . K ötü m serlik biraz d ah a sü recek ve sırası gelin-
ce m u tsu zlu k ışıldayacak: Y eniden k en d im o la c a g m .

Bana söyledigin şeyden ö tü rü acı çek iy o ru m ; bu bir g erçek .


Am a benim kederim le kederlen m em elisin . H aksızım , haksız ol-

1 ) G re g o rio M araııo ıı ( 1 8 8 7 - 1 9 6 0 ) . D oıı |uan gibi larilıi k ışılık len b ilim sel o la ra k iııce-
leıııiş lsp aııy o l d o k ıo r ve y aza r
2 ) P a ıa b o le (A P a b le -B iı M a s a l). F r a ııs ız r a ç e s ir is i R. N . R aiıııbaull la ra fın d a ıı y ap ılan
(G a llim a rd . 1 9 5 8 ) . F a u lk n e r iıı ro m a tu . R a ııd o m H o u s e , 1 9 5 4 .
Defıerler (M art 1 9 5 1 / Aralık 1 9 5 9 )
275

d u gu m u b iliyoru m , kalbim i adaletsiz d av ıa n m a k ta n alık oyam t-


y o rsam da o n u d ü rü st kılm ayı bilivim. Sana kalben yap tıgım
adaletsizligi aşm am zo r o lm ayacak. Seni k en d im d en k o p arm ak
için h er şeyi yaptıgım ı biliyoru m . T ü m yaşam ım b o y u n ca , biri
b ana baglan ır b aglan m az, geri çekilm esi için her şeyi yap tım . E l-
bette ki b en d e, yü kü m lülıık altına g irm e, insanları b e ğ e n m e , ni-
celik ten h o şlan m a, b ana özg ü k ötü m serlik k o n u su n d a bir y e te r-
sizlik söz k o n u su . Belki d e söyledigim k adar uçarı da d egilim .
Sevdigim ve sadakatle b aglandıgım ilk varlık, u y u ştu ru cu ve ih a-
net içind e elim d en u çtu . Belki de b irço k şey b u n d an k ay n ak lan -
d ı, g u ru rd an , yen id en acı çek m e k o rk u su n d an , yine de ç o k faz-
la acı çek tim . A m a, bu olayd an itib aren , ben de h erk esten k a ç-
tım ve bir b içim d e herk esin b end en k açm asım istedim . X .’in b i-
le, cesaretin i k ırm ak için ne gerekirse y ap tım . O n u n b en d en
k u rtu lm aya çahştıgını ve kısa bir sü re için kendini b aşka b ir e r-
kege verdigini san m ıyoru m . ( ....) ' d an em in degilim . A m a eger
b u n u yap m ad ıysa, b u n u n n eden i, karşıhgında h içb ir şey istem e-
d en verm ek isteyen bir aşkın cöm ertligi degildir, bu o n u n için -
deki kahram an lıga baglı b ir k arard ır. Senin d e b end en k a çm a n
için gerek en h er şeyi yap tım . G eçen E y lü l’deki o büyü o k ad ar
b ü yü k tü ki o n u b o zm ak istedim . O zam an d a, bir b akım a b e n -
den k açm ış old u n . Kimi zam an bu d ün yad a k o rk u n ç b ir ad alet
vard ır. Ihanetin karşılığı ih an ettir, aşkı m ask elem en in karşılıgı

aşkın k açışıdır. Ve bu özel d u ru m d a , tüm özgürlükleri isteyen


ve yaşayan b en , sıra sana gelince, senin cle bazı ö zg ü rlü k ler ya-
şam an ın d ogru old u gun u biliyor ve kabul ed iy o ru m . H esap tam
bile sayılm az.
H er ne o lu rsa olsu n , kend im e yard ım cı olm am gerek, k en d i-
m e yaln ızca kalbim deki bu buz kesm iş d ürüstlü k le degil, seni

n Otkuııaıııayan hir sözcük.


Albert Cam us
2 7 6 --------------------------^--------------------------------------------------------------------------------

tercih ed işim le, sana d u y d u g u m şefkatle y ard ım cı olacagım .


Kendim i b azen , sevm e yetenegine sahip olm am ak la su çlu y o -
ru m . Belki de bu d o g ru d u r, am a seçm e ve seçtiklerim ne y ap ar-
larsa yap sın lar, onları benligim in en iyi köşesinde sadakatle sak -
lam a yetenegine sahibim .
Albert Camus'nün 1935-1951 tarihleri arasında tuttu u defterler,
yazarın ölümünden kısa bir süre sonra yayımlanmı tı. Defterler'in
bu üçüncü cildinde, öncekilerde oldu u gibi, Yaz, Düşüş, Sürgün ve
Krallık gibi yapıtların do u una tanık oluruz. Başkaldıran İnsan'ın
ba lattı ı tartı malara yazarının gösterdi i tepkileri de görürüz.
Tamamlanamamı birçok projenin notları yine bu ciltte bulunmaktadır.

Yunanistan yolculukları, Cezayir sava ı trajedisi, Nobel ödülü... Camus'nün


ya amına damgasını vuran pek çok önemli olay gene Defterler'in bu
üçüncü cildinde yer alıyor.

ALBERT

You might also like