You are on page 1of 22

ÇİFT SIFIRI TUSLAYIN!

Bir Ray Bradbury öyküsü.


ÇİFT SIFIRI TUŞLAYIN!

Bir Ray Bradbury öyküsü.

Yalnız geçirdiğimiz zaman, yürürken, bisiklet sürer-


ken geçirdiğimiz zaman bir yazar için en önemli zaman-
lardır. Daktilodan kaçmak yaratıcı sürecin bir parçası-
dır. Bilinçaltında düşünmeye zaman ayırmanız gerekir.
Gerçek düşünme bilinçaltı düzeyinde hep gerçekleşir.
Hiçbir zaman işe, şu hikâyeyi yazayım diye, bilinçli ola-
rak başlamadım. Fikir içimde, derinlerde oluşup zamanı
gelince dışarı çıkmalı. Genelde bağdaştırmalarla baş-
lar.

Elektrik. Deniz. Yaşam denizde başladı.


Bu mucize tekrar olabilir mi? Hayat başka bir or-
tamda tutunabilir mi? Elektromekanik bir ortamda?
Tom yalnız yaşayan bekâr bir adamdır... Bir sabah
evinden çıkmak için hazırlanmaktadır... tam kravatını
bağlarken telefon çalar... kravatını bağlamaya ara verir
ve telefonu yanıtlamak için almacı eline alır:
-Alo.
-A..L..O
-Alo?
-A..L..O
-Kimsiniz?
-K..İ..M..S..İ..N..İ..Z
-Kimsiniz?!
-K..İ..M..S..İ..N..İ..Z
-Charlie, sen misin? Hadi ama.
-H..A..D..İ A..M..A
-Kimsiniz?
-K..İ..M..S..İ..N..İ..Z
-Hangi numaradan arıyorsunuz?
-H..A..N..G..İ N..U..M..A-
-Alo?
-A..L..O
-Ne istiyorsunuz?
-N..E İ..S..T..İ..Y..O..R..S..U..N..U..Z
-Bana kim olduğunuzu söyleyecek misiniz?
-B..A..N..A K..İ-
Tom sinirlenip telefonun kesme düğmesine basarak
konuşmayı sonlandırır... biraz düşünüp operatörü ara-
maya karar verir.
— Operatör, buyrun.
— Merhaba operatör, biri beni arayıp rahatsız edi-
yor... delinin biri olmalı. Bu konuda kimi...
— Servis temsilcinizi aramalısınız bayım.
— Servis temsilcimi mi?
— 118
— Tamam, teşekkürler.
Tom operatörle olan konuşmasını sonlandırır ve
daha 118 servisini arayamadan telefon yine çalar.
Elinde olmadan telefonu yanıtlar.
— Alo? ALO?!
— AA.LOOO!

Telefonu hemen kapatır... ...bir mucizeyle karşı kar-


şıya olup olmadığını, anlamaya çalışıyor.
Telefondaki gizemli ses, Tom'u sürekli arar durur,
her seferinde daha az garip... daha doğal, değişken, ge-
lişen... her seferinde izlenemez, açıklanamaz. Sanki sa-
dece kendi duyuyormuş gibi.

Sonunda şüphelerle dolu Tom sırrını bir arkadaşına


açar.
— Alo.
— Ralph! Ralph seni akşam beraber yemek yiyebilir
miyiz diye sormak için aradım. Seninle konuşmak iste-
diğim çok önemli bir konu var. Bu bana gelen telefonla-
rın birisinden geldiğini düşünmüyorum. Bir insandan
gelmiyorlar. Telefon sisteminin kendinden geliyorlar.

Tom birden bocaladı. Eğer telefon sisteminde ger-


çekten de zeki bir varlık varsa, şimdi de dinliyor olma-
lıydı. Dediklerini duymuş ve şüphelerinden haberdar ol-
muştu.
— Ralph kapatmalıyım.

Tom'un arkadaşları birden aşağılayıcı aramalara


maruz kalmaya başladılar.
Tom'un sesini taklit eden biri ya da bir şeyden iğ-
renç aramalar.
Tom çaresizce telefon şirketine döndü ki onlar da
hâlen hiçbir aramanın izini sürememişti.
Aslında Tom'a sabırla anlatıldığı üzere bu aramala-
rın gerçekleşmesine olanak yoktu.

Gerçek olsalar bile aramaların kaynağı mümkün ol-


mayan bir şeydi.
Apartmanından birkaç blok ötedeki 7486 numaralı
telefon direği.

...saatlerce, günlerce, belki bir daha hiç göremeye-


cek diye, dairesine... tekrar baktı. Zavallı, hasta, ahmak
çılgın Tom. ve Tom... gecenin karanlığına doğru yol alır-
ken direkteki küçük gri kutunun... düşmanı olduğuna
emindi.
Tom direğe yaklaşır ve başını kaldırıp yukarıdaki ku-
tuya sabit bir şekilde bakmaya başlar.
Bir süre öyle donmuş gibi hareketsiz kaldıktan sonra
aniden harekete geçer.
Tom kendini direğe tırmanırken bulur... Zil sesiyle
kendine gelir... aşağıdaki telefon kulübesinden gelmek-
tedir ses...
Telefon çalar ve Tom neler döndüğünü anlar. Kutu
korkmuştur, aramaktadır. Damarları olan telefon hat-
ları yardımıyla kendisine yardım edecek birilerini ara-
maktadır.

Tom yukarıya doğru tırmanmayı sürdürür ve gri ku-


tuya erişir... ve onu etkisiz kılmak için rastgele içeri gi-
ren ve çıkan kablolara asılır...
Sokağın baş kısmından giderek yaklaşan polis ara-
bası sireni duyulur... Direğin altına gelen polis arabası-
nın kapıları açılır ve polisler dışarı çıkarlar. Polislerden
biri el fenerini onun üstüne tutmuş aydınlatıyordu... Po-
lis Tom'a seslendi.
— Tamam, hadi in, in oradan. Hey direkteki! Sen!
— İn oradan! O direkten in!
Tom onlara aldırmadan tekrar kutuyu yok etmeye
çabalıyordu.
Tam o anda patlayan ışıkta Tom O'nu gördü.
O olması gereken bir şeyi gördü.

Elektrik. Deniz. Yaşam denizde başladı.


Bu mucize tekrar olabilir mi?
Hayat başka bir ortamda tutunabilir mi?
Elektromekanik bir ortamda?

Ve onun devasa telefon sistemi karmaşıklığında zeki


bir yaşamın kendiliğinden rastgele vücut bulduğunu an-
lamıştı...
Ama ne yazık ki bunlar zavallı Tom'un son düşünce-
leri oldu ve patlayan ışıkla amacına ulaşamadan denge-
sini kaybederek aşağıya beton zemine çakıldı.

Polisler fenerleri yüzüne tutarak onu incelediler


ama artık onda en ufak bir yaşam belirtisi bulamadılar...
Sonraki akşam artık ne Tom'dan ne de deliliğinden
eser kalmıştı.

74826 numaralı direğin civarı yine normale dön-


müştü.
Kablolardaki Tom'un verdiği çok az hasar gideril-
miş... kutu, tamirci gelip nelere sebep olduğunu kimse
göremeden kapatılmıştı.
Uğuldayan kutudan gelen tik, tiktik tik, tik-tik-tik ve
sessizlik, klik... ve bir başka sessizlikten sonra uzaktan
gelen bir ses dedi ki:

— Beyaz Saray, iyi akşamlar.

Son
Ray Bradbury hakkında 1963 yılında yapılmış bir
belgesel... İçerisinde Bradbury'nin Dial Double Zero
(Çift Sıfırı Tuşlayın) adlı kısa öyküsünü de kendi anlatı-
mıyla izliyoruz. Bu pdf dosyayı bu videodan yararlana-
rak oluşturdum. Harika bir belgesel! Çeviren ve yayın-
layanlara teşekkür ederim. Belgeselde canlandırılan öy-
küyü başka yerde aramayın bulamazsınız. Sadece bu
belgesele renk katmak için arada kurgulanmış bir öykü-
dür ve yazılı basında yer almamıştır. Videonun ayarlar
kısmından Türkçe altyazıyı aktive edebilirsiniz.

İzlemek için: https://youtu.be/J2k1u0_LzeI

You might also like