You are on page 1of 3

2 DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA TÜRKİYE′NİN İZLEDİĞİ DIŞ

POLİTİKA
Türkiye devletler arası gerginliğin iyiden iyiye arttığı 1930’lu yıllarda
toprak bütünlüğünü güvence altına almaya dönük bazı girişimlerde
bulunmuş, bu amaçla bazı antlaşmalar yaparak, siyasi ittifaklara girmiştir.
1934′te oluşturulan Balkan Antantı ve 1937 tarihinden kurulan Sadabad
Paktı bu ittifaklara örnek olarak gösterilebilir. 12 Mayıs 1939′da
İngiltere′yle, 23 Haziran′da Fransa′yla "Barış Cephesi′ içinde yer alındığını
açıklayan ortak bildiriler yayınlandı. Sovyetler Birliği ile de benzer bir
anlaşma için çaba harcanmasına karşın Sovyet yönetiminin 23 Ağustos′ta
Almanya′yla saldırmazlık anlaşması imzalaması ile bu çaba sonuçsuz kaldı.

Türkiye, İngiltere ve Fransa′yla Yakınlaşmaya Çalışıyor...


Bu gelişmeler üzerine 19 Ekim 1939′da Ankara′da Türkiye-İngiltere-
Fransa İttifak Antlaşması imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya göre,
♦ Türkiye bir Avrupa devletinin saldırısına uğrarsa İngiltere ve Fransa
yardımda bulunacaktı.
♦ Avrupa′da çıkacak bir savaş Akdeniz′e yayılırsa Türkiye de İngiltere
ve Fransa′ya yardımda bulunacaktı.
Haziran 1940′ta İtalya′nın da katılması savaşı Akdeniz′e yayan bir
gelişme olmuş, bu durum Türkiye′nin üstlendiği yükümlülükleri gündeme
getirmiştir. Fakat Fransa′nın kısa sürede teslim olması, İngiltere′nin de
ısrarcı olmaması Türkiye′yi savaşa girmekten alıkoymuştur.
Ayrıca 28 Ekim 1940′da İtalya′nın Yunanistan′a saldırması da Türk-
İngiliz-Fransız Antlaşması′na göre Türkiye′nin savaşa katılmasını gündeme
getirmiştir. İngiltere Türkiye′nin "mümkün olan en kısa zamanda" savaşa
katılmasını istemiştir.
İngiltere, Almanların Bulgaristan′a yerleşmesinin, bütün Orta Doğu′ya,
özellikle İran ve Irak petrolleri ile Süveyş′e giden yolu Almanya′ya
açmasından etmiş, Türkiye′yi savaşa katmaya çalışmıştır.

Almanya′nın "Savaşa Katıl" Baskıları


Almanya, Nisan 1941 ′de Mihver grubuna yakın olan Irak yönetimine
yardım ulaştırabilmek için Türkiye′den asker ve malzeme geçirmek istedi.
Irak′ın Almanya′ya yakın olması, Almanlara Orta Doğu petrollerini ele
geçirmek imkanı sağlayacaktı. Türkiye bu isteği kabul etmedi. Alman
yönetimi, Türk Hükümetini ikna etmek için, Batı Trakya ile Ege adalarından
toprak teklif etti ise de sonuç alamadı.
Bu gelişme karşısında güney kanadını güvence altına almak isteyen
Alman yönetimi Türkiye′ye bir saldırmazlık anlaşması önermiş, teklif Türkiye
hükümeti tarafından kabul edilmiştir. 18 Haziran 1941′de imzalanan bu
anlaşma Türkiye′nin savaşın dışı kalma politikasının önemli dönüm
noktalarındandır.
10 Ağustos 1941′de Sovyetler Birliği ve İngiltere tarafından Türkiye′ye
ortak bir nota verildi. İki ülke Türkiye′nin toprak bütünlüğüne saygılı
olduklarını bildiriyor, buna karşılık Türkiye′den 1936 Montrö Sözleşmesi
gereğince İstanbul ve Çanakkale boğazlarını savaş gemilerine kapalı
tutmasını istiyordu.
ABD′nin savaşa katılmasından sonra Almanya′nın Türkiye′ye yönelik
savaşa gir baskısı arttı. Almanlar, Sovyetlerin Boğazlara yönelik planlarını
ileri sürerek, Boğazların savunması bakımından önemli Ege′deki bazı Yunan
adalarını Türkiye′ye teklif etti. Sonuç alamayan Almanya, 1942 sonunda
Türkiye′yi savaşa sokma çabalarından vazgeçti.
Adana Görüşmesi ve Müttefiklerin Türkiye′yi Savaşa İkna Çabaları
Savaş sürerken müttefikler arasında düzenlenen konferansların
neredeyse tamamında Türkiye′nin savaşa katılmasının gündeme getirildiği
görülür.

Müttefikler Neden Bu Kadar Israrcı?


Müttefikler, ilk başlarda Türkiye′yi Almanya′nın Orta Doğu′ya inmesinin
önünde bir engel olarak görmüş ve savaşın dışında kalmasını istemiştir.
Ancak 1943 Kazablanka Konferansı′nda Almanya′ya karşı Avrupa′da ikinci
bir cephenin açılması gündeme gelince, bu cephenin Türkiye üzerinden
Balkanlarda açılması düşünüldü.
Bu şekilde İngilizler Türk topraklarından yararlanarak Romanya
petrollerini bombalayacak, Almanya′nın yakıt ikmali engellenebilecekti.
1943 yılında İngiltere′nin savaşı daha çabuk sona erdirmek için
Türkiye′yi savaşa sokma çabalarına hız verdiği görülür. İngiltere Başbakanı
W. Churchill 30 Ocak 1943′te Adana′ya gelerek İsmet İnönü ve Başbakan
ile görüştü. Türkiye′nin en geç 1943 yılı sonunda savaşa katılmasını istedi.

Türkiye bu görüşmelerde,
♦ Almanya′nın yenilmesiyle Sovyet Rusya′nın Avrupa′ya egemen duruma
geçeceğini,
♦ savaşa katılabilmek için Türk ordusunun büyük ölçekli yardımlara
ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Türkiye′nin bu çıkışlarına cevap veremeyen Churchill. Türkiye′yi savaşa
girmeye ikna edemedi.
14 Ağustos′ta Quebec′te, 19 Ekim′de ise Moskova′da bir araya gelen
Müttefik liderler, savaşa girmesi için Türkiye′ye baskıyı artırma kararı aldılar.

Müttefik Baskılarının Dozu Artıyor...


Sovyetler, Tahran Konferansı′nda Türkiye′nin savaşa sokulmasında ısrar
etti. Churchill ve Roosevelt Kahire Konferansı′nda İsmet İnönü′den,
Türkiye′nin Şubat 1944′te savaşa katılmasını istedi. İnönü gerekli silah ve
teçhizat verilmedikçe savaşa girilmeyeceğini ifade etti. Bunun üzerine Mart
1944′te İngiltere ve ABD Türkiye’ye askeri yardımı durdurdu.
Türk Hükümeti, 1944 Mayıs ve Haziran aylarında Sovyetlerle bir
yakınlaşmaya teşebbüs etmek istedi. Ancak Sovyet yönetimi bu yakınlaşma
için Türkiye’nin savaşa katılması şartını ileri sürdü.
Savaşa girmemekte bir süre daha direnen Türk Hükümeti, Müttefiklerin
galibiyetinin kesin bir şekilde ortaya çıkması üzerine Müttefiklerle ilişkilerini
düzeltmek için Ağustos 1944′te Almanya, Ocak 1945′te de Japonya ile
ilişkilerini kesti.

Türkiye Almanya′ya Resmen Savaş İlan Ediyor, Ama Neden?


Şubat 1945′te Yalta Konferansı′nda bir araya gelen Müttefik liderler yeni
kurulacak Birleşmiş Milletlere yalnızca 1 Mart 1945′e kadar Almanya′ya
savaş açmış ülkelerin katılmasıyla ilgili bir karar aldı. Bu karar üzerine
harekete geçen Türk Hükümeti 23 Şubat′ta Almanya′ya resmen savaş ilan
etti. Ancak Almama im yenilgisi kesinleşmiş olduğundan fiilen savaşa dahil
olmadı.
Türk Hükümetinin II. Dünya Savaşı′nda ülkeyi savaşın dışında tutmak
konusundaki başarılı çabalarında, Osmanlı Devleti′nin I. Dünya Savaşı′nda
ve sonrasında yaşadığı gelişmeleri iyi değerlendirmesi etkili olmuştur. ü

You might also like