You are on page 1of 41

I.

Uluslararası Avrupalı Türkler ve İkidillilik


Çalışmaları Kongresi

First International Congress on Bilingualism
Studies and European Turks

28 Ekim/October 2018, Paris

ÖZET KİTAPÇIĞI

ABSTRACTS BOOK
DÜZENLEME KURULU / ORGANIZING COMMITTEE
Prof. Dr. İsmail GÜLEÇ İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Doç. Dr. Bekir İNCE İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Prof. Dr. Cemal YILDIZ Berlin Eğitim Müşavirliği
Prof. Dr. Belma HAZNEDAR Boğaziçi Üniversitesi

BİLİM KURULU / SCIENTIFIC COMMITTEE


Prof. Dr. Mehmet Ali AKINCI Rouen Üniversitesi/FRANSA
Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR Münih Eğitim Müşavirliği/ALMANYA
Prof. Dr. Murat DEMİRKAN Paris Eğitim Müşavirliği Paris/FRANSA
Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN Türk Dil Kurumu/TÜRKİYE
Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL Başkent Üniversitesi/TÜRKİYE
Prof. Dr. Nazım İBRAHİM Metodiy Üniversitesi/MAKEDONYA
Prof. Dr. Mirjana TEODOSIJEVIĆ Belgrad Üniversitesi/SIRBİSTAN
Prof. Dr. Firdevs KARAHAN Sakarya Üniversitesi/TÜRKİYE
Prof. Dr. Marie Françoise Picardie Üniversitesi/FRANSA
MELMOUX MONTAUBIN
Prof. Dr. Suat UNGAN KTÜ/TÜRKİYE
Prof. Dr. Cemal YILDIZ Berlin Eğitim Müşavirliği/ALMANYA
Prof. Dr. Mehmet CANBULAT Akdeniz Üniversitesi/TÜRKİYE
Doç. Dr. Alpaslan OKUR Sakarya Üniversitesi/TÜRKİYE
Doç. Dr. Nezir TEMUR Gazi Üniversitesi/TÜRKİYE
Doç. Dr. Sofia DELIJORGJI Tiran Üniversitesi/ARNAVUTLUK
Doç. Dr. Adriatik DERJAJ Tiran Üniversitesi/ARNAVUTLUK
Doç. Dr. Alban FOÇI Tiran Üniversitesi/ARNAVUTLUK
Doç. Dr. Monika HASANI Durres Üniversitesi/ARNAVUTLUK
Doç. Dr. Mustafa KURT Gazi Üniversitesi/TÜRKİYE
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Y. YILMAZ İstanbul Üniversitesi/TÜRKİYE

1
İÇİNDEKİLER / CONTENTS

İKİ DİLLİ ÖĞRENCİLERE TÜRKÇE ÖĞRETİMLERİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ, Rasim
Özyürek

THE FUTURE OF TEACHING TURKISH TO TURKISH ORIGINS IN FRANCE: NEW MODELS AND APPROACHES,
Osman Coşkun, Mehmet Bilgiç

TÜRK ÇOCUKLAR İÇİN YAZILMIŞ FRANSIZCA MANZUM BİR SÖZLÜK: MİFTÂH-I LİSÂN, İsmail Güleç, Güler
Doğan Averbek

LANGUAGE TRANSMISSION AMONG MULTILINGUAL CHINESE IMMIGRANT FAMILIES IN THE


NETHERLANDS, Yeshan Qian

USE OF INTERNET FORUMS BY MULTILINGUAL FAMILIES: DEMOGRAPHICS AND THEMES, Eva Juarros-
Daussà, Yeshan Qian

LANGUAGE DOMAIN OF EDUCATION: A MULTILINGUAL CONTEXT OF A LESSER ACKNOWLEDGED LANGUAGE


OF NORTHERN PAKISTAN, Uzma Anjum

TÜRKİYE’DEKİ SIĞINMACI ÖĞRENCİLERİN ALDIKLARI EĞİTİMİN İKİ DİLLİ EĞİTİM MODELLERİ AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ: İSTANBUL ÖRNEĞİ, Osman Özdemir, Ahmet Saçkesen

TÜRKİYE’DE İKİ DİLLİ EĞİTİM ALAN SURİYELİ ÖĞRENCİLERİN KÜLTÜREL ENTEGRASYONU VE KONUNUN
KÜLTÜREL DİPLOMASI AÇISINDAN ÖNEMİ, Ahmet Saçkesen, Osman Özdemir

APPLYING CRITICAL DISCOURSE ANALYSIS IN THE TRANSLATION OF CONTEMPORARY MAGHREBI


LITERATURE, Hassan Ou-Hssata

ON THE ISSUE OF ARTISTIC BILINGUALISM IN THE AZERBAIJAN LITERATURE, Ramida Mirzafarova

BILINGUALISM AND MATTER OF SYMBOL IN MODERN WORLD LITERATURE, Sevinj Aliyeva

CHINGIZ HUSEYNOV ABOUT ARTISTIC BILINGUALISM, Suad Afandiyeva

THE PROBLEM OF BILINGUAL EDUCATION FOR TURKISH PEOPLE LIVING IN WORLD, Fatma Huseynova

2
FAMILLES TURCOPHONES ET ÉCOLE FRANÇAISE, DES ÉLÉMENTS DE RÉPONSE POUR RENFORCER L'ALLIANCE
ÉDUCATIVE, Déborah Caira

ENGLISH FOR NON-ENGLISH SPEAKING CHILDREN AND VIETNAMESE FOR NON-VIETNAMESE SPEAKING
CHILDREN, Vinh To

KAMPLARDA YAŞAYAN İKİ DİLLİ SURİYELİLERİN ENTEGRASYONUNDA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNİN ETKİSİNİN


İNCELENMESİ, Yakup Alan

SURİYELİ GÖÇMENLERİN TÜRKÇE ÖĞRENME SÜREÇLERİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIN ANALİZİ: BİR META-
SENTEZ ÇALIŞMASI, Nurşat Biçer

KİLİS’TE İKİ DİLLİLİĞİN İŞ YERİ İSİMLERİNE YANSIMASI VE BUNA İLİŞKİN GÖRÜŞLER, Bekir Sıttık Kılıç

İKİ DİLLİLERİN EĞİTİM MODELLERİ: TUNUS TÜRKİYE MAARİF OKULU ÖRNEĞİ, Fatma Zeynep Emin Avcı,
Sezer Avcı

İKİ DİLLİLERİN EĞİTİMİNDE YENİ YÖNELİMLER: CAMBRİDGE SİSTEMİ ÖRNEĞİ, Murat Yiğit, Sezer Avcı

TUNUS EĞİTİM SİSTEMİNDE İKİ DİLLİLERİN YAŞADIĞI SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ, Murat Yiğit,
Sezer Avcı

İKİ DİLLİ EĞİTİMİN META-ANALİTİK VE TEMATİK ANALİZİ İLE PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, Veli
Batdı

THE POTENTIAL IMPACT OF SOCIAL SEGREGATION ON LANGUAGE USE -HOW DESCENDANTS OF TURKISH
IMMIGRANTS IN SWEDEN USE ENGLISH, Berrak Pinar Uluer

İKİ DİLLİ BİREYLERE AİT DİL VE İLETİŞİM ÖGELERİNİN DİL PSİKOLOJİSİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ,
Ezgi İnal

ASİMİLASYON VE ENTEGRASYON KAVRAMLARI ÜZERİNE, Gamze Özdemir

ACQUISITION DE LA PROSODIE EN L2: L’ACCENTUATION EN FRANÇAIS L2 PAR DES LOCUTEURS ADULTES DE


TURC L1, Aline Marchand, Mehmet-Ali Akinci, David Le Gac

HOLLANDA’DA YAŞAYAN OKUL ÖNCESİ ÇAĞINDAKİ GÖÇMEN TÜRK ÇOCUKLARINA TÜRKÇE OYUN
GRUPLARININ OLUŞTURULMASI YOLUYLA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ, Oya Uyar Yılmaz, Semra Karakurt Abass

3
LES DÉFIS DES ENFANTS BILINGUES FRANCO-TURCS À L’ÉCOLE : REGARDS CROISÉS DES DIFFÉRENTS
ACTEURS DE L’ÉDUCATION (ENSEIGNANTS, ÉLÈVES, PARENTS), Busra Hamurcu Suverdem

DİNLEME STRATEJİSİ ÖĞRETİMİNİN YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENENLERİN DİNLEDİĞİNİ ANLAMA
BECERİLERİNE ETKİSİ, Hatice Altunkaya, Ömer Uyan

PISA ANKET SONUÇLARINA GÖRE FRANKO TURK ÖĞRENCİLERİN ANLAMA VE YAZMA SEVİYELERİNİN TEK
DİLLİ AKRANLARIYLA MUKAYESESİ, Emine Çakal

LA DIVERSITÉ LINGUISTIQUE À L’ÉCOLE: LE CAS DES ENFANTS BILINGUES FRANCO-TURCS, Betül Ertek

ÇOKDİLLİ ÖĞRETİM ORTAMLARINDA ÇOKLU EDİNÇ TEMELLİ YAKLAŞIM VE TÜRKÇE DERSLERİ -ALMANYA
ÖRNEĞİ-, Işıl Uluçam-Wegmann

SCORM DESTEKLİ ÇİFT DİLLİ ÖĞRENME MATERYALİ: SAİT FAİK ABASIYANIK’IN “LÜZUMSUZ ADAM (UN
HOMME INUTILE)” ESERİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA, Murat Demirkan, Naci Serhat Başkan

İKİ DİLLİLERE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE DİJİTAL EĞİTİM MATERYALLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ, Céline Aydın

AVRUPADA ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK: FRANSA ÖRNEĞİ, Fatma Çakır

4
İKİ DİLLİ ÖĞRENCİLERE TÜRKÇE ÖĞRETİMLERİNDE
KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Rasim Özyürek
Türkiye Üniversitelerine değişim programları ile gelen yabancı uyruklu
üniversite öğrencileri Türkiye Türkçesi öğrenimlerinde gerek yazılı
anlatımlarında, gerekse sözlü anlatımlarında yazım ve anlatım bozuklukları
yaptıkları gözlemlenmiştir. Amacımız değişim programı ile
üniversitelerimize gelen yabancı uyruklu bu öğrenciler için bir durum tespiti
yaparak sorunları ortaya koymak, tartışmak çözüm önerilerinde
bulunmaktır. Bu çalışma hem yabancı uyruklu öğrencilere hem de Türkiye
Türkçesi okutacak öğretim elemanlarına ışık tutacaktır. Değişim
programlarıyla üniversitelerimize gelen yabancı uyruklu öğrenciler özellikle
sözlü ve yazılı anlatımlarında sözcüklerin seçiminde, anlamla çelişen
sözcükleri bir cümlede kullanmalarında, ses bakımından birbirlerine
benzeyen sözcükleri yanlış kullandıkları, sözcükleri kurdukları kendi
cümlelerinde yanlış yerlerde kullandıkları, gereksiz sözcük kullanarak
duruluk ilkesinden uzakta kaldıkları gerek yazılı gerekse sözlü anlatımın
bozulduğunu, anlamca yakın sözcüklerin seçiminde, tümleçlerde,
tamlamalarda yanlışlıklar yaptıklarını, eş anlamlı kelimeleri bir arada, ekleri
yanlış kullandıkları, bileşik cümlelerde yüklemler arasında uyumsuzluklar
yaptıkları, ünlü ve ünsüz harflerin yazımında ve sözlü anlatımda birçok
problemlerle karşı karşıya kaldıkları tarafımızdan gözlemlenmiştir. Bu
sorunlar öğrenciden, öğretmenden, ortamdan, Türkçe öğretim
programlarından ve Türkçe öğreniyoruz kitaplarından kaynaklandığını
görüyoruz. Bu sorunlara geçerliliği ve güvenirliği test edilmiş çözüm
önerileri getirilmelidir. Yaptığımız bu çalışmaya üniversitemize değişim
programı ile gelen yüz elli yabancı uyruklu lisans öğrencisi katılmıştır. Bu
çalışma betimleyici bir çalışmadır. Örnekleme Hacettepe, Gazi ve Ankara
Üniversitelerinde Türkiye Türkçesi dersi alan yüzelli yabancı uyruklu
değişim programı öğrencisi, öğrencilere Türkçe dersi veren 15 öğretim
görevlisi de anketimize katılmıştır. Örneklemin yüzde yetmişi erkek, yüzde
otuzu kız öğrencilerden oluşmuştur. Her iki grubun yaş ortalaması yirmi iki
olduğu saptanmıştır. Örneklemin yüzde yüzü üniversite lisans öğrencisidir
Öğrencilerin karşılaştıkları yukarıda belirttiğimiz sorunlar doğrultusunda
hazırlanan anket uygulamalarının sonuçları bire bir görüşmelerle
desteklenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Dil öğretimi, öğrenme, eğitim, lisans öğrencisi

5
THE FUTURE OF TEACHING TURKISH TO TURKISH ORIGINS
IN FRANCE
NEW MODELS AND APPROACHES
Osman Coşkun, Mehmet Bilgiç
The Future of Teaching Turkish to Turkish Origins in France: New Models
and Approaches Turkish language teaching in France is done in various
forms. One of the most common forms of them, ELCO (Enseignements de
Langues et de Cultures des communautés d’Origine) arranged in state school
across France referring to the agreement signed between Turkey and France
in 1978, are encountered as Native Language and Culture Studies courses.
In France, Turkish courses are taught in the ELCO framework as Native
Language and Culture studies, as well as in the Turcology departments of
various universities, and in some high schools and colleges as 2nd or 3rd
foreign language. Considering the current situation, Turkish language
education in France may not reveal tangible data about the future of ELCO
courses, which appeal to the whole Turkish society. Political approaches,
adjustment problems and security concerns are important factors to shape
the native language courses. There are two main problems in Native Turkish
teaching. First, the French Ministry of National Education, the French High
Commission for Integration, some trade unions and associations perceive
ELCO courses as barriers to integration of migrants (Auger, 2007; URL1),
contradiction to secularism (Bertucci, 2007), and even courses of Islamic
teachings. The second problem is the thought of the French Ministry of
Education that the contents of the native language courses are out of the
knowledge of their own and that they are far from supervised. For this
reason, France has decided to change ELCO courses to EILE (International
Foreign Language Education) courses from the year 2017. Thus, French
National Education is considering to control the contents of these courses
and to facilitate their supervision. In this study, the positive and negative
aspects of the EILE program will be examined. Also ELCO courses, in case
of agreements with Turkey even if the current situation continues
unchanged, these courses have not gone on efficiently for a long time. Many
researches have been done on the errors in the implementation and articles
and reports have been published. When these problems are taken into
account, the truth, that there is a need for a more efficient and
institutionalized Turkish education proper to the domestic laws of French, is
revealed. From this point of view, the models and approaches to Turkish
language teaching that can be applied in France will be emphasized.
Keywords: Teaching Turkish, Turkish origins, approaches, bilingual
policies

6
TÜRK ÇOCUKLAR İÇİN YAZILMIŞ FRANSIZCA MANZUM
BİR SÖZLÜK
MİFTÂH-I LİSÂN
İsmail Güleç, Güler Doğan Averbek
Anadili Türkçe olan çocuklara Fransızca öğretmek maksadıyla Yûsuf
Hâlis Efendi tarafından 1266/1849-1850’de kaleme alınan ve bu
dillerdeki yegâne örnek olan Miftâh-ı Lisân adlı manzum sözlük, bazı
yenilikleri de beraberinde getirmiştir. Manzum sözlük geleneğinde
Osmanlı coğrafyasında önceleri elsine-i selâse denilen Türk, Arap ve
Fars dillerinden ikisinin veya üçünün kullanıldığı sözlükler yazılmış,
daha sonra ise muhtelif ihtiyaçlar sebebiyle Osmanlı tebasının konuştuğu
dillerde ikidilli manzum sözlükler kaleme alınmıştır. Miftâh-ı Lisân ile
ilk defa bu daire dışında bir örnek verilmiştir. Bir diğer yenilik ise daha
önce kaleme alınan manzum sözlüklerde karşılaşılmayan alfabe
sorununu gidermeye dönüktür. Fransızcanın Latin harfleriyle yazılması
sebebiyle bu eserde, kelimelerin telaffuzları Arap harfleriyle gösterilmiş
ayrıca altlarına Latin harfleriyle Fransızca imlâları yazılmıştır. Bu
çalışmada manzum sözlüklerin tarihçesinden ve işlevinden kısaca
bahsedildikten sonra Türkçe-Fransızca manzum sözlükle ilgili bilgiler
verilecek ve buna benzer örnekler olup olmadığı dile getirilecektir.
Çalışmada ayrıca bu sözlüğün mukaddime ve hatime kısımları ve
bunların mensur söylenişleri ile sözlük kısmından bir kıtaya yer
verilecektir. Matbu metinden bazı sayfaların da yer alacağı çalışmanın
sonuç kısmında ayrıca Miftâh-ı Lisân’ın yazılış amacına ulaşıp
ulaşmadığı sorgulanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sözlük bilimi, manzum sözlük, Fransızcanın
yabancı dil olarak öğretimi, Eski Türk Edebiyatı

7
LANGUAGE TRANSMISSION AMONG MULTILINGUAL
CHINESE IMMIGRANT FAMILIES IN THE NETHERLANDS
Yeshan Qian
Maintaining the heritage language is of vital significance for immigrant
families and it requires transmission strategies and family language
policies. I present a study of language transmission among multilingual
Chinese immigrant families in Groningen, the Netherlands. Previous
research has shown that families’ and individuals’ motivations for
maintaining their heritage languages goes beyond necessity and
opportunities, as they are often closely related to integrative values and
imagination. Relatively little is known about European contexts. Against
this backdrop, I set to figure out the factors influencing linguistic
attitudes and language choices among Chinese immigrant families in
Groningen, the Netherlands. Data comes from semi-structured
interviews with ten Chinese immigrant families recruited from Stichting
Chinese School Groningen, combined with a brief questionnaire for
quantitative analysis. Results indicate that especially parents who
themselves have high proficiency in Mandarin, have the highest success
in transmitting their language to their children. Personal values,
integrative values (both regarding the immediate and the extended
community), and instrumental values all have a role in determining
Chinese immigrant parents’ choices. Remarkably, with general positive
attitudes towards multilingualism in Dutch society, Chinese immigrant
families also hold positive attitudes towards their maintenance of the
heritage language. Nevertheless, they experience negative feedback from
the immediate community, including lack of support for Mandarin from
specific local schools or institutions. Parents manifest their wish that
teachers in Dutch schools would attach importance to heritage languages,
since at present they only lay emphasis on children’s learning of Dutch.
Keywords: Language transmission, Chinese immigrant families, the
Netherlands

8
USE OF INTERNET FORUMS BY MULTILINGUAL FAMILIES
DEMOGRAPHICS AND THEMES
Eva Juarros-Daussà, Yeshan Qian
Raising children in a multilingual family environment is a complex and
demanding task whose success requires a high degree of collaboration
and persistent dedication. Seeking support, many parents join a virtual
community, resulting in an increasing number of (multilingual) parental
blogs and forums promoting multilingualism and discussing multilingual
parenting styles. For researchers, these platforms constitute a rich well
of information about the ideologies, practices and concerns brought
about by the very agents of multilingual upbringing themselves, and they
help shape a research agenda that aims at effectively helping those most
affected by its findings. Previous literature has mostly focused on
parenting blogs. We present instead an innovative study of semi-public
group forums designed so that members post relatively short comments
or questions concerning their experiences, with the goal to elicit advice
and feedback. Our focus is on characterizing user’s demographic and
linguistic background, and on identifying the most frequent themes in
parents’ posts. Over 500 messages from 7 forums were collected during
four months. Results indicate the most frequent user is a mother of a
father/mother bilingual or trilingual family, posing a question about a
first born in the early preschool years (0-3 years old). The most frequent
inquiries refer to transmission strategy in the 4-6 age group, coinciding
with the start of school. This topic is the least frequent in the 0-3 age
group, where the most frequent topic is language mixing, closely
followed by resources and school, then language preference by child,
then speech delay. Questions about language mixing, school and
resources diminish with age of the child. Besides, language mixing is
disproportionally present for trilingual children (also higher for children
with 4-5 languages). The aim of the study is to present a foundational
cornerstone for the development of further studies that exploit this
important new source of data, and are interested in closing the gap
between research and practice.
Keywords: Internet forums, multilingual families, demographics and
themes

9
LANGUAGE DOMAIN OF EDUCATION: A MULTILINGUAL
CONTEXT OF A LESSER ACKNOWLEDGED LANGUAGE OF
NORTHERN PAKISTAN
Uzma Anjum
The present ethnographic research investigated language shift and
maintenance in constantly fluctuating patterns of language preferences
of Tarawara community based in village Dana of Khyber Pukhtun Kha,
Pakistan. The data sources included participation of speakers of an
endangered language an endangered and undocumented language,
Mankiyali. This language has survived in an isolated hilltop village,
Danna, a village of union council Bandi Shungli, 46 kilometres from
Manshera, KPK (Khyber Pukhtun Kha), Pakistan. Mankiyali is still
spoken by 411 multilingual speakers of Mankiyal community. This
speech community is multilingual in Urdu, Hindko and Mankiyali. The
participant observations, interviews and focus group discussions
involved almost six months stay of the researcher in the village. Data
showed only three men in their sixties have been to primary school. On
the other hand, majority of men in fifties attended primary school. Most
of the men in forties, thirties, and twenties, and teens have been to high
school. Within these categories, some male inhabitants were college and
university graduates. On the other hand, all the female population over
twenty was illiterate. Most of the younger female inhabitants in teens
attended primary school. Only three female individuals around 18-16
passed middle school certificate. The language used of Mankiyali
seemed to have been in a compromising position in the domain of
education as against Urdu and Hindko. Data revealed Urdu and Hindko
having emerged as a major language as a medium of instruction as used
as a language of wider communication.
Keywords: Multilingual context, language shift and maintenance

10
TÜRKİYE’DEKİ SIĞINMACI ÖĞRENCİLERİN ALDIKLARI
EĞİTİMİN İKİ DİLLİ EĞİTİM MODELLERİ AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ
İSTANBUL ÖRNEĞİ
Osman Özdemir, Ahmet Saçkesen
Günümüzde yakın coğrafyamızda yaşanan birtakım politik hadiseler
neticesinde milyonlarca sığınmacı ülkemize sığınmıştır. Yaşanan bu
durum birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Yaşanan sorunların
başında da iki dillilik durumunu yaşayan sığınmacı çocukların eğitimleri
gelmektedir. Çünkü iki dilli çocukların eğitimi, ülke içerisinde azınlık
statüsünde yaşayan bu toplulukların toplumla daha iyi bir ilişki içinde
olması, kalıcı olacaklarsa entegrasyonunun sağlanması için elzemdir. Bu
bakış açısıyla hazırlanan çalışmanın amacı Türkiye’de eğitim alan
sığınmacı çocukların aldıkları eğitimin iki dilli eğitim sistemleri
açısından değerlendirilmesidir. Ülkemizde yapılan uygulamaların, alan
yazında zayıf formlu ve güçlü formlu olarak tasnif edilen bu eğitim
modellerinden hangisiyle benzerlik gösterdiğinin ortaya koyulması
alanda yaşanan sorunların tespiti ve giderilmesi için çağdaş bir perspektif
sunacaktır. Milli Eğitim Bakanlığından alınan resmi verilerden
yararlanılarak oluşturulan bu çalışma, üç temel aşamada
gerçekleştirilmiştir. İlk olarak iki dilli eğitim modelleri tanıtılarak güçlü
ve zayıf formlu iki dilli eğitim modellerinin özellikleri belirtilmiştir.
Daha sonra İstanbul genelinde eğitim alan sığınmacı öğrencilerle ilgili
sayısal bilgi verilerek bu çocukların yaş gruplarında ne kadar öğrencinin
eğitim alabildiği, ilçelere ve kurumlara göre dağılımının ne şekilde
olduğu gibi başlıklar altında yorumlanmıştır. Ardından bu öğrencilerin
aldıkları derslerinin dağılımı, derslerini hangi dillerde aldıkları ve
bunlarının dağılımının ne şekilde gerçekleştirildiği üzerinde
durulmuştur. Belirtilen tüm verilerin incelenmesi, ülkemizde geçici
koruma altındaki sığınmacı (GKAS) statüsündeki çocuklara verilen
eğitimin durumu ve hangi modele benzediği üzerine yorum yapabilme
olanağı sağlamıştır. Sonuç olarak iki dilli eğitim modellerinin tasnifinden
yola çıkarak, İstanbul özelinde yapılan uygulamalar incelenerek verilen
eğitim hakkında yorumlar yapılmıştır. Çalışmanın sonunda, başarısı alan
yazındaki birçok çalışma ile kanıtlanan iki dilli eğitim modellerinin
ülkemizde nasıl uygulanabileceğine yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: İkidillilik, ikidilli eğitim modelleri, sığınmacıların
eğitimi, Türkiye’deki sığınmacı öğrenciler

11
TÜRKİYE’DE İKİ DİLLİ EĞİTİM ALAN SURİYELİ
ÖĞRENCİLERİN KÜLTÜREL ENTEGRASYONU VE
KONUNUN KÜLTÜREL DİPLOMASI AÇISINDAN ÖNEMİ
Ahmet Saçkesen, Osman Özdemir
Günümüzde yakın coğrafyada yaşanan birtakım politik hadiseler
neticesinde milyonlarca mülteci ülkemize sığınmıştır. Yaşanan bu durum
birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Yaşanan sorunların başında
da iki dillilik durumunu yaşayan mülteci çocukların eğitimleri
gelmektedir. Çünkü iki dilli çocukların eğitimi ülke içerisinde azınlık
statüsünde yaşayan bu toplulukların toplumla daha iyi bir ilişki içinde
olması, kalıcı olacaklarsa entegrasyonunun sağlanması için elzemdir. Bu
kültürel entegrasyonun gerçekleştirilmesiyle hedef kitle üzerinde
sağlanması amaçlanan etkiler, sosyal, siyasal ve kültürel açıdan ele
alınmak zorundadır. Bu yönde oluşturulacak en önemli çabaların başında
kültürel diplomasi gelmektedir. Çalışmamızda genel olarak kültürel
diplomasi kavramı ele alındıktan sonra Türkiye’nin iç ve dış
politikasında kültürel diplomasinin etki alanı ve bu alandaki çalışmalar
genel olarak tanıtılacaktır. İki dilli eğitim alan Suriyeli öğrencilerin
kültürel entegrasyonu ve bu bağlamda oluşan Türkiye algısı ve kültürel
diplomasi sayesinde oluşan iletişim ve kazanımlar bu konudan hareketle
ele alınıp açıklanacaktır. Bu bakış açısıyla hazırlanan çalışmanın amacı,
Türkiye’de iki dilli eğitim alan Suriyeli öğrencilerin kültürel
entegrasyonunun kısa, orta ve uzun vadede etkilerinin neler olduğunu
anlatıp konunun kültürel diplomasi açısından önemini vurgulamaktır.
Buradan hareketle çalışmamızda; Türkiye’de bu amaç doğrultusunda iki
dilli eğitim alan Suriyeli öğrencilere verilen dil ve kültür eğitimi, kültürel
diplomasi çabaları ve stratejileri üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak
Türkiye’nin yumuşak gücünün ve kültürel diplomasinin bir sonucu
olarak iki dilli Suriyeli öğrencilerin kültürel entegrasyonunu sağlayan dil
ve kültür faaliyetleri hakkında yorumlar yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: İkidilli eğitim, kültürel diplomasi, kültürel
entegrasyon, Suriyeli öğrenciler

12
APPLYING CRITICAL DISCOURSE ANALYSIS IN THE
TRANSLATION OF CONTEMPORARY MAGHREBI
LITERATURE
Hassan Ou-Hssata
Within the frames of Descriptive Translation Studies (DTS) and Critical
Discourse Analysis (CDA), this research paper examines the several
factors that exert influence upon translating texts both as a process and a
product. More precisely, it investigates the notion of ideology with
particular use of critical discourse analysis. The purpose is to see the
degree to which the translator’s socio-cultural and ideological
backgrounds have impacts on translations. It also aims to shed light on
the potential relationship between language (as a discourse) and ideology
in translated texts. This work is a mixed research method study whose
corpus is a combination of several different literary Maghribi fiction
texts along with their translated counterparts. Through a two-level
analysis (the macro-level and the micro-level), data analysis
methodology aims to find out the dissimilarity between the proportions
of the information obtained from the target texts (TTs) and their
equivalent at the source text (STs). While the macro-level analysis tries
to answer questions related to when, how, where and what the text is, the
micro-level analysis contains the qualitative stage where detailed
description, contrastive and comparative analysis of both lexical and
grammatical items is conducted to find out about the ideological
problems involved in translation. As the paper is still in progress,
findings are to be reported later.
Keywords: Critical discourse analysis, ideology, translation

13
ON THE ISSUE OF ARTISTIC BILINGUALISM IN THE
AZERBAIJAN LITERATURE
Ramida Mirzafarova
The article is devoted to one of the topical themes in the contemporary
literary process - artistic bilingualism, as well as, to the issues related to
the problem of literary and artistic bilingualism. The cultural and
linguistic interaction of the two peoples (Russian and Azerbaijani)
contributed to the emergence of many works in Azerbaijani literature.
Author's ability to switch from one language to another, the ability to
artistically express thoughts in more than one language in written works
are discussed in this article. In Azerbaijan literature there are a lot of
writers who create their works in Russian, but despite of it they do not
lose their national color.
Keywords: Bilingualism, interference, Russian language, Azerbaijan
language, literary translation

14
BILINGUALISM AND MATTER OF SYMBOL IN MODERN
WORLD LITERATURE
Sevinj Aliyeva
In modern times, the life of young people plays a major role in the future
of patriotism, with different events, impressions, and, most importantly,
the process of personal development, as the practice of today’s day, with
its cultural-national identity and language factor. Thus, by means of
language, a great deal of information can be introduced to human
consciousness, which should lead to the formation of a healthy
personality. Bilingualism is a complex psycholinguistic phenomenon,
predicates the ability to speak with two languages, and is related to the
world’s language, language consciousness, language identity, language
skills, as well as the national culture of the people – carriers of that
language. In criticism aspect of literature studies, artistic bilingualism
has been presented as a special artistic method, and should lead to the
solution of specific problems facing the writer-bilingualists. The legacy,
national consciousness, and history of bilingual literature, through the
use of more symbolic characters in Turkic and Russian literature, is an
indication of the great importance in modern times.
Keywords: Bilingualism, artistic dualism, symbol, modern literature

15
CHINGIZ HUSEYNOV ABOUT ARTISTIC BILINGUALISM
Suad Afandiyeva
The phenomenon of bilingualism has become the subject of various
fields of science - linguistics, psychology, sociology and so on. In
modern literary studies criticism, the problem of artistic bilingualism is
one of the actual issues. As literary creativity, artistic bilingualism has
an ancient and rich history, for example, the mutual influence and
development of medieval Spanish literature with Arabic literature. The
problem of artistic bilingualism had been spread in the national literature
of the post-Soviet countries. This was primarily related to the language
situation in the territory of the former USSR. The artistic bilingualism
problem has also been reflected in the work of well-known Azerbaijani
and Russian writer Chingiz Huseynov in the XX-XXI century. The writer
talked about artistic bilingualism in his article "On the question of non-
Russians'," and about how this problem was manifested, attracted in his
creativity.
Keywords: Artistic bilingualism, literature, linguistics

16
THE PROBLEM OF BILINGUAL EDUCATION FOR TURKISH
PEOPLE
LIVING IN WORLD
Fatma Huseynova
The aim of the study is to reveal the problems that Turkish people who
live in world face in learning their native language and evaluate the
problem in the context of bilingualism. In line with this consideration,
the focused points are the definition of bilingualism, the types of
bilingualism, the effects of bilingualism on people, the education models
for bilinguals and bilingual education system in world.
Keywords: Bilingualism, Turkish origin people in world

17
FAMILLES TURCOPHONES ET ÉCOLE FRANÇAISE
DES ÉLÉMENTS DE RÉPONSE POUR RENFORCER
L'ALLIANCE ÉDUCATIVE
Déborah Caira
La scolarisation des élèves issus de l’immigration turque fait l’objet d’une
attention croissante. Ces apprenants sont souvent considérés en grande
difficulté scolaire par les enseignants (Goï, 2005, Thamin, 2015, entre
autres). Les raisons évoquées sont celles d’un trop fort maintien de la langue
d’origine dans les communications familiales (Akinci, 2016). En adoptant
une approche sociolinguistique, nous souhaitons recueillir les
représentations des deux acteurs principaux de la vie de l’élève afin de mieux
les comprendre et de mettre en évidence des axes de travail sur lesquels
s’appuyer pour renforcer l’alliance éducative famille/école. Il s’agit de
trouver les moyens de favoriser la construction d’une bilingualité positive
chez ces apprenants (Hélot, 2007). Comment, à travers une meilleure
connaissance des deux acteurs principaux de la vie de l’élève, à savoir les
enseignants et les familles, peut-on renforcer le lien co-éducatif pour la
réussite de tous ? Des données de type ethnographique, recueillies sur le
terrain d’une école primaire de l'éducation prioritaire en France, dans
laquelle nous avons enseigné en qualité de professeure des écoles pendant
dix ans, mêlées à l’analyse croisée d’entretiens semi-directifs menés avec
des enseignants de ce groupe scolaire et des parents d’élèves franco-turcs
(majoritairement des mères), nous ont permis de mettre en évidence les
incompréhensions mutuelles de ces deux acteurs éducatifs de la vie de
l’élève. Cette appréhension s’est opérée au niveau des représentations, des
uns et des autres, à l’égard de la langue de l’école et de son enseignement.
Nous nous sommes également attachée à recueillir leur vision du rapport
école-famille à travers l’utilisation d’une culture et de codes communs.
L’interprétation des résultats de cette recherche, de type qualitative, nous a
amenée à mettre en évidence : - une non-adéquation des pratiques
enseignantes à l’égard de l’enseignement du français à destination de ce
public cible ; - une attitude de repli significative de ces familles turcophones
; - un écart entre les attentes et la culture de l’école française et celles de ces
parents. Ce sont ces premiers résultats qui nous ont amenée à problématiser
notre travail de thèse autour des pratiques langagières des mères turcophones
en situation d’apprentissage/acquisition de la langue de l’école pour la
réussite des élèves issus de l’immigration.
Keywords: Familles turcophones, école française, difficulté scolaire, co-
éducation, français langue de scolarisation, sociolinguistique

18
ENGLISH FOR NON-ENGLISH SPEAKING CHILDREN AND
VIETNAMESE FOR NON-VIETNAMESE SPEAKING CHILDREN
Vinh To, Karen Swabey, Bao Thai
The benefits of learning a second language have been well documented in
the literature. Research shows that learning a second language contributes to
children’s cognitive development, linguistic and literacy skills, and cultural
awareness. Additionally, second language learning can provide a number of
economic benefits. This paper reports findings of a research project,
conducted by Australian researchers in 2017, which examined perspectives
of parents on languages education in Australian and Vietnamese early
childhood contexts. The key research question was: What are the similarities
and differences between perspectives of parents whose children learn
English as an additional language in a non-English speaking country and
perspectives of parents whose children learn Vietnamese as an additional
language in an English-speaking country? Using a thematic approach, 14
semi-structured interviews with parents (7 parents in Australia and the same
number in Vietnam) were analysed. Common themes found in all the 14
interviews were: language development, global awareness and personal
character development. Other particular themes found in the interviews with
Australian parents whose children learned Vietnamese were: reading
engagement, diversity inclusion and social harmony and tolerance, while the
dominant specific themes in the interviews with Vietnamese parents whose
children learned English were job and higher education opportunities. This
comparative research reinforces the importance and value of second
language education in both developing and developed worlds through
parental voices, and argues that in the globalised world of the 21st century,
bilingualism or multilingualism is an advantage and contributes to children’s
overall learning and development and to personal and social well-being as a
whole. This paper discusses WHY languages education was significant in
both mentioned contexts by unpacking parental perspectives, and as an
implication, it also discusses WHAT can be done and HOW so that
languages education can be further enhanced in both Australian and
Vietnamese early childhood contexts to empower children and the
communities. Although this research is specific to the two selected
countries, it is of interest to an international audience as these contexts well
represent the typical developing and developed nations.
Keywords: Second language learning, early childhood, Vietnamese and
Australian contexts, parental perspectives

19
KAMPLARDA YAŞAYAN İKİ DİLLİ SURİYELİLERİN
ENTEGRASYONUNDA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNİN ETKİSİNİN
İNCELENMESİ
Yakup Alan
İnsanlar ana dillerinin dışında bazen farklı nedenlerle diğer dillerin etkisi
altına girmektedirler. Bu etkinin en önemli sebebi göçtür. Savaş, ticaret,
eğitim veya ekonomi ise bu göç hareketlerinin başlıca nedenleridir. Göç
hareketleriyle yaşanan ve insanların başka dil konuşulan coğrafyalara
gitmesiyle oluşan yabancı dil etkisi nedeniyle insanlar kendi dilleri
dışında bir dili daha edinmek durumunda kalırlar ve bu durum iki dillilik
sürecini ortaya çıkarır. Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle de 2011
yılından günümüze kadar devam eden bir göç hareketi meydana
gelmiştir. Yaşanan bu hareketlilik sonucunda 3,5 milyonu aşkın Suriyeli
Türkiye’de yaşamaya başlamıştır. Türkiye’ye gelen göçmenlerin büyük
kısmı şehir merkezlerinde hayatlarını devam ettirirken bir kısmı da
kurulan Geçici Barınma Merkezlerine (GKM) yerleştirilmişlerdir. 10
ilde kurulan 19 barınma merkezinde yaklaşık olarak 240 bin Suriyeli
yaşamaktadır. Barınma merkezlerinde yaşayan bu insanların
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütülmektedir
ve bu çalışmalardan biri de eğitim faaliyetleridir. Entegrasyon sürecinin
en önemli ayaklarından birini oluşturan eğitim ile öncelikli olarak
yaşanılan toplumun dilini öğrenmek ve o toplumda yaşayan bireylerle
iletişim kurmak amacı güdülmektedir. Kendi kendine yetebilmek,
toplumla uyum içinde olabilmek ve yaşanılan toplumda saygın bir yer
edinebilmek için o topluma entegre olmak şarttır. Tüm bu sebeplerle
barınma merkezlerinde de 428.104 öğrenciye eğitim hizmeti
verilmektedir. Bu eğitim hizmetlerinin bir kısmı yetişkinleri ilgilendiren
ve entegrasyon sürecinin ekonomik boyutunu oluşturan mesleki
eğitimlerden oluşurken diğer bir kısmı genel eğitim sürecinden
oluşmaktadır. Üçüncü kısmı ise Türkçe öğretiminin yapıldığı dil
kurslarıdır. Bu çalışma ile Geçici Barınma Merkezlerinde yaşayan
göçmenlere yönelik entegrasyon sürecinin dil eğitimi boyutu ele
alınacaktır. Araştırmanın sonucunda merkezlerde yürütülen Türkçe
öğretim faaliyetlerinin Suriyelilerin entegrasyonundaki etkisi ortaya
çıkarılmaya çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: İki dillilik, Türkçe öğretimi, Suriyelilerde iki dillilik,
entegrasyon

20
SURİYELİ GÖÇMENLERİN TÜRKÇE ÖĞRENME
SÜREÇLERİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIN ANALİZİ: BİR
META-SENTEZ ÇALIŞMASI
Nurşat Biçer
Türkiye’de yaşayan ve eğitim gören Suriyeliler için Türkçe öğrenme
oldukça önemli bir hâle gelmiştir. Özellikle Türkiye’de eğitim hayatına
dahil olan öğrenciler okul süreçlerinde Türkçeyi hem eğitim dili hem de
ikinci dil olarak kullanmaktadırlar. Bu öğrenciler Arapça eğitim
öğretimin yapıldığı Geçici Eğitim Merkezlerinden Türk öğrencilerin de
eğitim gördüğü normal okullara aktarılma sürecini yaşamaktalar.
Öğrencilerin bu süreçte dille ilgili önemli bir geçiş aşamasında olduğunu
söylemek mümkündür. Bu bağlamda Türkçe deneyimlerinin paylaşıldığı
araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’deki Suriyeli göçmen
öğrencilerin Türkçe öğrenme durumlarını ele alan birçok araştırma,
proje, rapor vs. yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu
çalışmaların elde ettiği verilerin birleştirilerek durumun genel eğiliminin
ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu çalışmada Suriyeli
öğrencilerin Türkçe öğrenme süreçleri üzerine yapılan çalışmaların
meta-sentez yöntemi kullanılarak analiz edilmesi ve bu alandaki genel
eğilimi belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Suriyeli
göçmenlerin Türkçe öğrenme durumlarıyla ilgili çalışmalar belirlenerek
incelenecektir. İlgili çalışmalar belirlenirken Google Scholar, Ulakbim,
Yök Ulusal Tez Merkezi gibi veri tabanları üzerinden taramalar
yapılacaktır. 2011-2018 yılları arasında yayınlanan ve ilgili konuyu ele
alan çalışmalar belirlenecektir. Elde edilen sonuçlara ilişkin uzman
görüşleri alınarak geçerlik ve güvenirliği kontrol edilecektir. Araştırma
sonucunda Suriyeli göçmenlerin dil bağlamındaki ihtiyaçları, sorunları
ve yapılan uygulamalar hakkında veriler elde edilecektir. Çalışmanın
Suriyeli göçmenlerin Türkçeyi öğrenme durumlarıyla ilgili genel eğilimi
ortaya koyması ve yapılacak sonraki çalışmalara yön göstermesi
beklenmektedir.
Anahtar kelimeler: Mülteci, ikidillilik, Türkçe öğretimi, Suriyeli
öğrenciler, entegrasyon

21
KİLİS’TE İKİ DİLLİLİĞİN İŞ YERİ İSİMLERİNE YANSIMASI
VE BUNA İLİŞKİN GÖRÜŞLER
Bekir Sıttık Kılıç
Dünyada yaşanan çeşitli beşeri ve doğal etkiler sonucu insanlar
ülkelerinden başka yerlere göçmek zorunda kalmışlardır. Beşeri
faktörlerin başında da savaşlar gelmektedir. 2011 yılında Suriye’de
yaşanan savaş sonrası Türkiye’de, Haziran 2018’de biyometrik
verileriyle kayıt altına alınan Suriyeli mülteci sayısı toplam 3 milyon 570
bin 352’dir. Suriyelilerin yerli nüfusa oranla en yoğun yaşadığı il %96,26
ile Kilis’tir. Kilis’te kayıtlı Suriyelilerin sayısı, Türk vatandaşlarının
sayısından 5 bin 58 kişi daha azdır. Bu yoğunluk Kilis’teki kültürel,
sosyo-ekonomik, eğitim-öğretim, dil öğrenme ve edinme faaliyetlerini
de etkilemektedir. Bu etkileşim ildeki iş yeri isimlerine de yansımaktadır.
Bu çalışma ile Kilis’te iki dilliliğin iş yeri isimlerine yansımasının tespit
edilmesi amaç edinilmiş olup, çalışma için Kilis’te sistematik rastgele
örneklem yöntemine uygun Suriyeli ve Türk işletmecilere ait iş yeri
isimlerinden veri seti meydana getirilmiştir. Nitel araştırma yöntemiyle
yürütülecek çalışma iki aşamada gerçekleştirilecektir. İlk olarak tespit
edilen iş yeri isimleri, tamamı Türkçe olan iş yeri isimleri, tamamı
Arapça olan iş yeri isimleri ve Türkçe Arapça karışımı iş yeri isimleri
olarak alt başlıklara ayrılacaktır. Analiz sonucunda iş yeri isimlerin hangi
grupta ağır bastığı belirlenecek, iki dilliliğin hangi gruplarda ağır bastığı
ortaya konacaktır. İkinci aşamada her gruptan üçer iş yeri sahibi ile
uzman görüşleri doğrultusunda hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme
formu kullanılarak görüşme yapılacaktır. Görüşme yapmayı kabul eden
iş yeri sahipleriyle randevu alınarak sessiz ve güven ortamına dayalı bir
ortamda yapılan görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilecektir.
Kaydedilen görüşmeler daha sonra transkribe edilerek sözlü görüşmenin
yanı sıra başka hususlar da dikkate alınarak içerik analizine tabi
tutulacaktır. Veriler üzerinde önce kodlama işlemi yapılacak ve temalara
ulaşılacaktır. Çalışmanın güvenirliği için iki puanlayıcı kullanılacak ve
katılımcı görüşlerinden doğrudan alıntılara yer verilecektir. Çalışmadan
Kilis’te iki dilliliğin iş yeri isimlerine yansımasının derinlemesine
incelenmesi ve alan yazına katkı sağlaması beklenmektedir.
Anahtar iki dillilik, iş yeri isimleri, Kilis, görüşme.

22
İKİ DİLLİLERİN EĞİTİM MODELLERİ
TUNUS TÜRKİYE MAARİF OKULU ÖRNEĞİ
Fatma Zeynep Emin Avcı, Sezer Avcı
İki dillilikle ilgili genel kanı, bireyin iki dili de aynı anda aktif olarak
kullanabilme yetisidir. İki dillilik gerçeğinin çıkış noktasını; bireysel
tercihler, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel vb. nedenlere bağlamak
mümkündür. Bireysel iki dillilik, bireyin kendi tercihiyle ana dili
derecesinde ikinci dile sahip olması ve her iki dili de aktif olarak
kullanmasıdır. Toplumsal iki dillilik ise; oldukça farklı dinamiklere bağlı
olarak gerçekleşmekte, toplumun isteğe bağlı ya da zorunlu nedenlerle
(zorunlu göç, savaş, işgal, afet, salgın hastalıklar vb.) ana dili dışında bir
yada birden çok dilin etkin durumda olmasıdır. Bireysel ya da toplumsal
nedenlerle kazanılmış iki dillilik; çok kültürlülük, kültürler arası
iletişimsel edinç ve kültürel etkileşim gibi kavramlarını da beraberinde
getirmektedir İki dilli, çok kültürlü eğitim gerçeğinin yaşandığı
coğrafyalarda eğitim politikalarının yaşanan gerçekliğe göre
şekillendirilmesi ve bu iki dilli, çok kültürlü ortamlarda sorunları en aza
indirgeyecek uygulamaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu
eğitim politikaları, öğretici ve öğrencilerin iki dillilik ve çok kültürlülüğü
zenginlik olarak görmelerini sağlayacak, ön yargılardan uzak, yüksek
fayda elde etmeyi amaçlayan, yenilikçi (inovatif) eğitim-öğretim
ortamlarına zemin oluşturmalıdır. Bu bağlamda, iki dillilik ve çok
kültürlülük gerçeğinin yaşandığı bir coğrafya olan Tunus’ta eğitim-
öğretim faaliyetlerinin bir paydaşı durumundaki ‘Türkiye Maarif
Okulu’nun uyguladığı ‘Cambridge Sistemi’ incelenmiş, sistemin iki
dilli, çok kültürlü eğitim-öğretim gerçekliğine uygunluğu analiz
edilmeye çalışılmıştır. Çalışma bağlamında betimsel perspektifle
literatür taraması yapılmış; dünyada iki dilli eğitim-öğretimin yapıldığı
coğrafyalardaki sistemler incelenmiş, Tunus’ta faaliyet gösteren
‘Türkiye Maarif Okulu’nda uygulanan ‘Cambridge Sistemi’nin iki
dillilik gerçekliğine uygunluğu tahlil edilmeye çalışılmıştır. Çalışma
sonucunda Türkiye Maarif Okulu’nda eğitim dilleri Arapça ve Fransızca
olan iki dilli öğrencilerin tabi olduğu ‘Cambridge Sistemi’ ile dünyadaki
örnekler arasında karşılaştırmalar yapılmış, iki dillilik gerçeğine uygun
temel ilkeler belirlenmeye çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: İki dillilik, çok kültürlülük, Tunus Türkiye Maarif
Okulu, Cambridge Sistemi

23
İKİ DİLLİLERİN EĞİTİMİNDE YENİ YÖNELİMLER
CAMBRİDGE SİSTEMİ ÖRNEĞİ
Murat Yiğit, Sezer Avcı
İki dillilikle ilgili genel kanı, bireyin iki dili de aynı anda aktif olarak
kullanabilme yetisidir. İki dillilik gerçeğinin çıkış noktasını; bireysel
tercihler, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel vb. nedenlere bağlamak
mümkündür. Bireysel iki dillilik, bireyin kendi tercihiyle ana dili
derecesinde ikinci dile sahip olması ve her iki dili de aktif olarak
kullanmasıdır. Toplumsal iki dillilik ise; oldukça farklı dinamiklere bağlı
olarak gerçekleşmekte, toplumun isteğe bağlı ya da zorunlu nedenlerle
(zorunlu göç, savaş, işgal, afet, bulaşıcı hastalık vb.) ana dili dışında
birkaç dilin etkin durumda olmasıdır. Bireysel ya da toplumsal
nedenlerle kazanılmış iki dillik; çok kültürlülük, kültürler arası
iletişimsel edinç ve kültürel etkileşim gibi kavramlarını da beraberinde
getirmektedir. İki dilli, çok kültürlü eğitim gerçeğinin yaşandığı
coğrafyalarda eğitim politikalarının yaşanan gerçekliğe göre
şekillendirilmesi ve bu iki dilli, çok kültürlü ortamlarda sorunları en aza
indirgeyecek uygulamaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu
eğitim politikaları, öğretici ve öğrencilerin iki dillilik ve çok kültürlülüğü
zenginlik olarak görmelerini sağlayacak, ön yargılardan uzak, yüksek
fayda elde etmeyi amaçlayan, yenilikçi (inovatif) eğitim-öğretim
ortamlarına zemin oluşturmalıdır. Çalışma bağlamında betimsel
perspektifle literatür taraması yapılmış; tarihsel süreçte dünyada iki dilli
eğitim-öğretimin yapıldığı coğrafyalardaki sistemler incelenmiş,
‘Cambridge Sistemi’nin iki dillilik gerçekliğine uygunluğu tahlil
edilmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, ‘Cambridge Sistemi’ ile
dünyadaki diğer iki dilli eğitim sistemleri arasında karşılaştırmalar
yapılmış, iki dillilik gerçekliğine uygun temel ilkeler betimlenmeye
çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: İkidillilik, çok kültürlülük, Cambridge Sistemi

24
TUNUS EĞİTİM SİSTEMİNDE İKİ DİLLİLERİN YAŞADIĞI
SORUNLAR VE
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Murat Yiğit, Sezer Avcı
Küreselleşen dünyada bireysel tercihler, toplumsal ihtiyaçlar ya da
zorunluluklar nedeniyle birden fazla dili kullanma ihtiyacı yadsınamaz
bir gerçeklik haline gelmiştir. İki dilllilik olarak adlandırılan bu
gerçekliğin insan hayatında belirleyici etkilerinin olduğu bilinmektedir.
Genel olarak bakıldığında İki dillilik; bireyin tercihen ya da zorunlu
nedenlerle iki dili de aktif olarak kullanma yetisidir. Bireyi psikolojik ve
sosyolojik yönden etkileyen iki dilllik, bireyin hayatı boyunca ulaşmaya
çalıştığı fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarının da anahtarı
konumundadır. Bireysel, toplumsal ve kültürel iletişimin temel kaynağı
olan iki dillik, toplumsal gelişimin de temel dinamiği durumundadır. Bu
temel dinamiği olumlu yönde geliştirmek, bireysel ve toplumsal refahı
sağlamak için iki dilli eğitim ortamlarındaki sorunların gerçekçi bir
şekilde tespit edilmesi ve bu sorunların giderilmesine yönelik saha
çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Çalışma amacı, Arapça ve
Fransızca eş zamanlı olarak iki dilde eğitim yapan, iki dillilik ve çok
kültürlülük gerçeğinin yaşandığı bir coğrafya olan Tunus’ta iki dilli/çok
kültürlü eğitim-öğretim gerçekliğinde sorunların tespit edilmesi ve bu
sorunların giderilmesine yönelik gerçekçi çözümler sunmaktır.
Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden betimsel araştırma modeliyle
şekillendirilmiş, çalışma için gerekli olan veriler yarı yapılandırılmış
görüşme formu ile elde edilmiştir. Çalışma sonucunda, Arapça ve
Fransızca eş zamanlı olarak iki dilde eğitim yapan, iki dillilik ve çok
kültürlülük gerçeğinin yaşandığı bir coğrafya olan Tunus’ta; ödünçleme
sözcük ve yapıların rastgele kullanıldığı, ‘dinleme-anlama, karşılıklı
konuşma, okuma-anlama, yazılı anlatım becerileri’nin iki dilin sentezi
olarak gerçekleştiği, kültürel etkileşim problemlerinin yaşandığı, iki
dilde de telaffuz sorunlarının var olduğu vb. yargılara ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Tunus eğitim sistemi, ikidillilik, kültürel etkileşim
sorunsalı

25
İKİ DİLLİ EĞİTİMİN META-ANALİTİK VE TEMATİK
ANALİZİ İLE PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Veli Batdı
Dil, kültür ve toplumsal yapıyla çok yakından ilgili olan iki dillilik,
toplumların bir arada yaşaması gereğinden kaynaklanmaktadır. Çeşitli
sebeplerle kendi ülkelerinden ayrı yerlerde yaşayanların ikinci bir dili
öğrenmeleri ve bunu günlük yaşantılarında kullanmaları iki dillilik
olarak nitelendirilebilir. İki dillilik doğal yolla olabildiği gibi
yapay/güdümlü de olabilmektedir. Doğal yolla iki dillilik herhangi bir
kurs/okul ortamında eğitim verilmeden günlük iletişim ve etkileşimler
aracılığıyla dilin edinilmesi iken; güdümlü iki dillilik bir ortamda (kurs,
okul, vb.) verilen dil eğitimi sayesinde dilin kurallı ve hatasız
kullanılmasının öğrenilmesidir. Ayrıca iki dilli eğitimde kullanılan
program modellerinden biri olarak iki dilli geçişli eğitim kapsamında,
ikinci dilde ustalığa geçmek için ana dili geçici olarak kullanmak
benimsemektedir. Diğer yandan program boyunca her iki dilde öğretimin
verildiği iki yönlü iki dilli programlarda, iki dillilik nihai hedef olarak
görüldüğü için her iki dilde iyi olmak amaçlanmaktadır. Bulgu ve Sonuç
Araştırmada, iki dilli eğitimin akademik başarıyı ne düzeyde etkilediğine
ilişkin yapılan meta-analiz sonucunda, REM’e göre etki büyüklüğü
düzeyinin ES=0.46 olduğu ve bu değerin orta aralıkta yer aldığı
görülmüştür. Buna göre iki dilli eğitimin akademik başarıya etkisinin
orta düzeyde ve olumlu yönde olduğu belirtilebilir. Diğer yandan meta-
tematik analizler sonucunda, iki dilli eğitime ilişkin üretici beceriler, alıcı
beceriler, çeviri, iki dilli eğitimin avantajları ve dezavantajları ile genel
özellikleri başlıklı temaların oluştuğu görülmüştür. İki dilli eğitim
programları konusunda ise farklı ülkelere göre farklı eğitim modelleri
kullanıldığı ve her programda amacın ve dil öğretim yönteminin değiştiği
anlaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: İkidilli eğitim, program, meta-analiz, tematik analiz

26
THE POTENTIAL IMPACT OF SOCIAL SEGREGATION ON
LANGUAGE USE -HOW DESCENDANTS OF TURKISH
IMMIGRANTS IN SWEDEN USE ENGLISH
Berrak Pinar Uluer
Social integration is one of the key elements shaping immigrants’ and
their descendants’ language use pattern in their new community. This
study examines the potential effects of social integration/segregation on
English use of immigrants’ descendants to see whether they show a
similar English use pattern when compared to people with the majority
background. Recent studies have shown that English has become a
second language in Sweden which is used as commonly as Swedish in
some domains of life. To assess the relationship between the social
segregation of immigrant descendants and their English use, a
questionnaire has been conducted with 24 people (14 Turks and 10
Swedes) who participated in the education system only in Sweden and at
least graduated from high school. The results presented some support to
the argument that social segregation impacts language practices of the
descendants of Turkish immigrants who interact with the Swedish people
less in public domains and in their personal relations. Socially segregated
participants found to be using English less frequently than Swedes. This
use is explained by Blommaert’s (2007) sociolinguistic scales theory
which claims that the language practices depend on the values assigned
to the languages in a context together with multiple other factors. The
results showed that the Swedish control group and the descendants of
Turkish immigrants base different scales for their language use and
preferences which could be interpreted as a result of the distinctions in
language exposure in their micro environments when descendants of
Turkish immigrants are segregated from Swedes.
Keywords: Social segregation, English use, migration, integration,
language, scales theory

27
İKİ DİLLİ BİREYLERE AİT DİL VE İLETİŞİM ÖGELERİNİN
DİL PSİKOLOJİSİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
Ezgi İnal
Bugün, bütün dünyada iletişim ve iletişimin en temel araçlarından olan
dil, insanlar arası diyaloğun tamamlayıcısı konumunda kendisine yer
bulmakta ve aynı zamanda da başlı başına bir araştırma alanı
oluşturmaktadır. Bununla beraber dil, kendisi dışındaki tüm disiplinlerin
de odağında yer almaktadır. Dil psikolojisi, dilbilim ile psikolojinin ortak
çalışma alnında yer almakta ve dilin kullanımındaki derin yapıyı bireyi
ve bireyin şartlarını esas alarak, her yönüyle incelemektedir. Bu
bakımdan dil psikolojisi, dilin ses özelliklerinden anlam bileşenlerine,
cümle yapılarından anlam derinliklerine kadar kendisine araştırma alanı
bulabilmektedir. Ayrıca inceleme alanlarından biri de hiç kuşkusuz iki
dilli bireyler ile bu bireylerin dil ve iletişim ögelerini kullanım
biçimleridir. Bu kullanım biçimlerini ve süreçlerini kültürel unsurlarla
harmanlayabilen bireylerde dilin akıcı bir şekilde kullanılabilmesi
durumu, dilbilim açısından olduğu kadar dil psikolojisi bakımından da
ilgi çekici bir konudur. İki dillilik, aynı anda iki farklı dilin birey
tarafından bütün yönleriyle ve dönüşümlü olarak günlük hayatta
kullanılabilmesi özelliğidir. Alan yazında bu kavram, çeşitli şekillerde
açıklanabilmektedir. Her çalışma grubunun kendisine özgü nitelikleri
vardır. Bu bakımından ilgili çalışmaların kendi sınırlılıkları çerçevesinde
yeni tanımlar yapılabilmektedir. Ancak yapılan tüm tanımlar
kapsamında ve temel anlamda iki dillilik; bireyin sürekli kullandığı
dile/dillere karşı yabancılık çekmemesi, aidiyet gibi unsurları ön plana
çıkan bir kavramdır. Bu çalışmada iki dilliliğin bireyde ortaya çıkış
süreçleri ve bu süreçlerin dil psikolojisi açısından birey üzerindeki
avantaj ve dezavantajları ele alınmıştır. Çalışmada ayrıca iletişim
ögelerinin işlevlerine yer verilerek; alan araştırmacılarına ve iki dilli
bireylere eğitim süreçlerinde katkıda bulunan öğretmenlere yol gösterici
bir kaynak oluşturmak amaçlanmıştır. Çalışmada literatür taraması
yapılarak çeşitli test ve uygulamaların sonuçları irdelenmiştir.
Çalışmanın sonucunda iki dilli bireylerin dil ve iletişim özellikleri temel
alınarak önerilerde bulunulmuş, daha sonra yapılacak çalışmalarda
kullanılması uygun görülen yöntem ve yaklaşımlara değinilmiştir.
Anahtar kelimeler: İkidillilik, dil psikolojisi, iletişim, dilbilim

28
ASİMİLASYON VE ENTEGRASYON KAVRAMLARI
ÜZERİNE
Gamze Özdemir
Birçok sebebi olsa da genellikle siyasal ve ekonomik sebeplerle
gerçekleşen göçler, beraberinde ele alınması gereken birtakım konuların
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlardan biri de göçmenlerin
yaşadıkları toplumla ilişkilerinde sık sık dile getirilen asimilasyon ve
entegrasyon konusudur. Asimilasyon, farklı kökenden gelen azınlıkları
veya etnik grupları, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini, baskın
doku ve yapı içinde eriterek yok etme, özümleme ve benzeşme olarak
tanımlanmaktadır. Başka bir ifade ile asimilasyon, kültürlerinin ve
kimliklerinin devamlılığının bir önemi olmayan ve egemen topluma
katılmak isteyen azınlık üyelerinde seçilen bir stratejidir. Entegrasyon ise
bütünleşme, uyum olarak tanımlanabileceği gibi etnik kimliklerini
devam ettirmek isteyen, aynı zamanda da egemen toplum ile bağlarını da
göz önünde bulunduran göçmenlerde kullanılan bir strateji olarak
tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, iki dillilik konusunda sıkça
tartışma konusu olan asimilasyon ve entegrasyon kavramlarının ele
alınıp tartışılması ve sınırlarının belirlenmesidir. Türkiye’nin Avrupa’ya
gönderdiği işçi göçünün sonucunda gündemine gelen bu kavramlar, son
yıllarda Türkiye’ye gerçekleşen göçmen akını ile daha çok tartışılır hale
gelmiştir. Ancak bu iki kavramın sınırlarının çizilmesi ve alt
başlıklarının ayrıntılı bir biçimde açıklanması yapılan uygulamaların
değerlendirilmesi ve ileride yapılacak uygulamaların doğru planlanması
açısından önem arz etmektedir. Bu kavramların alan yazında değinilen
özelliklerinin ayrıntılı olarak açıklandığı bu çalışmanın sonunda
Türkiye’deki sığınmacıların entegrasyonunun nasıl sağlanabileceği
üzerine birtakım önerilerde de bulunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Asimilasyon, entegrasyon, ikidillilik, eğitim

29
ACQUISITION DE LA PROSODIE EN L2: L’ACCENTUATION EN
FRANÇAIS L2 PAR DES LOCUTEURS ADULTES DE TURC L1
Aline Marchand, Mehmet-Ali Akinci, David Le Gac
Cette étude porte sur l’acquisition des accents primaire (« A1 ») et
secondaire (« A2 ») en français langue étrangère (« L2 ») par des locuteurs
adultes de turc L1. Étant donné les convergences et divergences entre les A1
et A2 français et turcs, à quelles différences phonologiques et phonétiques
peut-on s’attendre par rapport au français L1 quand les locuteurs adultes de
L1 turque parlent le français L2 ? Ces similitudes et différences concernent
leur place et leurs paramètres acoustiques. L’A1 français est obligatoire et
essentiellement réalisé par la F0 et la durée ; il est fixe et apparaît en fin de
Groupe Accentuel (« GA »), avec une fonction démarcative. Ex. : (mon
aMI)GA (N.B. : A1 en capitales soulignées) L’A2 français est facultatif et
essentiellement mélodique ; il tend à être placé au début du GA, avec aussi
une fonction démarcative. Ex. : (la MAjeure parTIE)GA (N.B. : A2 en
capitales non soulignées) L’A1 turc est également obligatoire, mais c’est un
accent de mot, et fondamentalement mélodique ; par défaut, il apparaît
toujours en fin de mot, même en cas de suffixation. Il peut être en position
finale de mot, notamment dans les mots dont l’A1 est non final et qui sont
morphologiquement complexes. Cependant, l’A2 français initial pourrait
être interprété comme un A1 non final. Afin de tester ces hypothèses, nous
avons mené une étude expérimentale et une analyse acoustique. Suite à la
constitution d’un corpus de phrases simples (SVO), les locuteurs ont été
enregistrés et leurs productions analysées avec Praat. Les données ont été
interprétées dans le cadre de la phonologie métrique et autosegmentale. Les
résultats montrent que les locuteurs turcs, au niveau phonologique, réalisent
bien l’A1 en fin de GA en français L2, avec F0 et durée, sans transfert négatif
de l’A1 non final du turc L1. Ces résultats vont à l’encontre de l’Hypothèse
de l’Analyse Contrastive et confirment plutôt les prédictions de l’Hypothèse
de la surdité accentuelle et de l’Hypothèse de la Différence de Marque: l’A1
turc étant plus complexe dans sa gestion phonologique que l’A1 français, les
locuteurs ne sont pas « sourds » aux différences de l’A1 français. Au niveau
phonétique, les difficultés prévues se confirment. En revanche, l’A2 français
initial n’est pas interprété comme un A1 non final.
Keywords: Bilinguisme, acquisition d’une L2, phonétique, phonologie,
prosodie, accentuation, turc L1, français L2.

30
HOLLANDA’DA YAŞAYAN OKUL ÖNCESİ ÇAĞINDAKİ
GÖÇMEN TÜRK ÇOCUKLARINA TÜRKÇE OYUN
GRUPLARININ OLUŞTURULMASI YOLUYLA TÜRKÇE
ÖĞRETİMİ
Oya Uyar Yılmaz, Semra Karakurt Abass
2004 yılında Hollanda´daki okullarda Türkçe derslerinin eğitim
müfredatından çıkarılması ile birlikte Türk ailelerinin ve çocuklarının
anadillerini yeterli ölçüde konuşmadıkları gözlemlenmiştir. Türk
çocuklarının planlı ve düzeni bir şekilde resmi bir kurum aracılığıyla Türkçe
derslerini alamamaları zaman içeresinde Hollanda’da yetişen pek çok Türk
çocuğunun Türkçe okudukları bir yazıyı tam anlamayla anlayamamalarına,
duygu ve düşüncelerini yazıya aktarma konusunda çok zorlanmalarına,
konuşmalarını akıcı bir şekilde yürütememelerine kısaca çocukların temel
dil becerilerinde yetersiz kalmalarına neden olmuştur. Yukarıda belirtilen
tüm bu gerekçeler Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın
(YTB) yurtdışındaki vatandaşlar için sunmuş olduğu Okul Öncesi Çift Dilli
Eğitim (Türkçe Oyun Gruplarının Oluşturulması) projesine başvuru
yapmamıza vesile olmuştur. Projenin amacını, içeriğini, uygulama sürecini
ve öğrencilerimize kazandırdıklarını sunma ve bu süreçte verilen çabayı
görünür hale getirme talebimiz bildirimizin amacını oluşturmaktadır. Bu
proje sayesinde kurumumuzdaki 3-6 yaş aralığındaki öğrencilerimizin
Türkçeleri gözlemlenebilir düzeyde gelişme göstermiştir. Alan mezunu ve
anadili Türkçe olan öğretmenleri sayesinde öğrencilerimiz nitelikli bir
eğitim alabilmiş ve günlük hayatlarında ihtiyaç duydukları dil yapıları
çocuklara kazandırılmıştır. Sınıfımız, vücudumuz, ailem, oyuncaklarım,
beslenme çantam, giysilerim, hayvanlar ve ben gibi temalar ışığında
çocukların kelime dağarcığı geliştirilmiştir. Proje boyunca, Türkçemizin
öğrencilerimize daha nitelikli bir şekilde öğretilebilmesi için dil öğretim
metotlarına uygun ders kitapları, çalışma sayfaları, görsel materyaller,
tematik resimli sözlükler, resimli hikaye kitapları, afişler ve flaş kartlar gibi
materyaller kullanılmıştır. Her temadaki dil yapıları çocukların dilsel
becerilerini destekleyecek şekilde düzenlenmiş ve konu tekrarları yapılarak
bu yapılar çocuklara kazandırılmıştır. Öğrencilerimizin gelişimsel
özellikleri dikkate alınarak yaşlarına uygun oyun, şarkı, şiir ve
tekerlemelerle onların dilsel beceriler kazanmaları sağlanmıştır. Planlı,
programlı ve düzenli olarak ana dili eğitiminin kurumlaşmış yapılar içinde
verilebilmesi için ‘Daha Çok Oyun, Daha Çok Türkçe’ gibi projeler
tanıtılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
Anahtar kelimeler: Okul öncesi, ikidilli eğitim, Türkçe, anadil, oyun grubu,
ikidillilik

31
LES DÉFIS DES ENFANTS BILINGUES FRANCO-TURCS À
L’ÉCOLE : REGARDS CROISÉS DES DIFFÉRENTS ACTEURS
DE L’ÉDUCATION (ENSEIGNANTS, ÉLÈVES, PARENTS)
Busra Hamurcu Suverdem
S’il existe dans certains pays, des systèmes éducatifs qui prennent plus
ou moins en charge la diversité des enfants bilingues, en France, les
enfants dont la langue maternelle n’est pas celle de l’école ont toujours
été source d’inquiétude et de questionnements pour l’école au sens large
et leur bilinguisme a été ignoré. D’ailleurs, ces inquiétudes sont souvent
partagées par la plupart des acteurs de l’éducation, y compris les parents
et les élèves eux-mêmes. En effet, d’après Akinci «dans une situation
ordinaire et monolingue, l’école constitue un endroit où l’enfant
approfondit la connaissance de sa langue première. Tandis que, pour les
enfants issus de la communauté turque, cette continuité linguistique n’est
pas assurée à l’école. Le développement des langues se fait ainsi à deux
niveaux, dans deux univers différents». Un enfant issu de famille
immigrée poursuit son bilinguisme en contexte familial alors qu’il entre
dans un environnement monolingue français qui contribue certes au
développement du français mais pas à celui de son bilinguisme. Cette
discontinuité linguistique devient vite source de problème à l’école pour
beaucoup d’enfants issus de familles immigrées. Dans ce travail, notre
objectif est de comprendre les défis de ces enfants bilingues du point de
vue de trois acteurs de l’éducation qui sont les enseignants, les parents et
les élèves. Dans le cadre d’une thèse de doctorat, nous avons réalisé des
entretiens semi-directifs avec 3 enseignantes de maternelle et 12 familles
bilingues franco-turques ainsi que des entretiens autour de la réalisation
d’un portrait linguistique avec 12 enfants bilingues émergents scolarisés
en moyenne section de maternelle à Bischwiller en Alsace, une commune
à forte population turque. La pluralité des discours de notre corpus
permet de croiser différents regards sur la question. L’analyse des
discours de différents acteurs montre dans quelles mesures leurs opinions
se rapprochent ou divergent, en nous faisant aussi découvrir que certains
acteurs peuvent être porteurs ou victimes de préjugés.
Keywords: Bilinguisme franco-turc, immigration turque, école
maternelle

32
DİNLEME STRATEJİSİ ÖĞRETİMİNİN YABANCI DİL
OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENENLERİN DİNLEDİĞİNİ
ANLAMA BECERİLERİNE ETKİSİ
Hatice Altunkaya, Ömer Uyan
Bu çalışmada, dinleme stratejisi öğretimi ile gerçekleştirilen eğitimin
yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin dinlediklerini anlama becerilerine
etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Ön-test, son- test kontrol gruplu
deneysel desende gerçekleştirilen araştırmada İnönü Üniversitesi Türkçe
Öğretim Merkezinde öğrenim gören B2 düzeyi 29 öğrenci yer almıştır.
Araştırma verileri, Tozlu tarafından yabancı dil olarak Türkçe
öğrenenlere yönelik geliştirilen B2 düzeyi dinleme testi aracılığı ile elde
edilmiştir. Çalışma neticesinde Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenenlerin
dinleme becerilerini daha etkili kazanabilmeleri için hem öğrencilere
hem de öğreticilere yönelik öneriler getirilecektir.
Anahtar kelimeler: Dinleme eğitimi, üst bilişsel dinleme stratejisi,
dinlediğini anlama

33
PISA ANKET SONUÇLARINA GÖRE FRANKO TURK
ÖĞRENCİLERİN ANLAMA VE YAZMA SEVİYELERİNİN
TEK DİLLİ AKRANLARIYLA MUKAYESESİ
Emine Çakal
Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Fransa’da da; göçmen kökenli
Türk öğrencilerin gerek ana dillerini edinmede, gerek yaşadıkları ülkenin
okul dilini öğrenmede yaşadığı zorluklar son yıllarda eğitimcilerin
olduğu kadar, politika karar vericilerin de dikkatini çekmektedir. Zira,
PISA gibi uluslararası alanda kabul görmüş anketlerde ülkelerindeki
göçmen çocukların eğitim kalitesini düşürdüğü kanısı yaygındır. PISA
okur yazarlık becerilerini (littéracie) bireyin tüm alanda başarıyı elde
etmesinde temel beceri olarak görür. Zaten çok kapsamlı olan bu okur
yazarlık becerisi, iki ve çok dilli çocukların bu beceriyi maruz kaldığı
diğer dillerde de edinmiş olması beklenmektedir. (bilittéracie ve
plulittéracie). Öyle ki bu beceride tek dilli akranlarının seviyesine
gelememiş olan göçmen kökenli öğrencinin gerek köken olarak ait
olduğu toplumda, gerek yaşadığı toplumda sağlıklı bir yer edinmesi çok
zordur. Bu tezde, 15 yaş grubuna ait olan göçmen kökenli franko-türk
öğrencilerin okuduğunu anlamada (compréhension de l’écrit) ve yazı
üretimlerindeki (production écrit) sorunlarını tek dilli Fransız ve tek dilli
Türk akranlarının sonuçlarıyla karşılaştırarak bir durum tespiti
yapılmaya çalışılmıştır. 2009 PISA döngüsünün okuduğunu anlama
becerileri sorularından oluşan 20 soru, bu 3 farklı gruba uygulanmıştır
[iki dilli göçmen kökenli franko-türk öğrencileri, (testin hem türkçesi
hem fransızcası), Fransız tek dilli öğrenciler (testin fransızcası) ve tek
dilli Türk öğrenciler (testin türkçesi)]. Ayrıca bu göçmen kökenli franko-
turk öğrencilerin Fransa’nın PISA sonuçlarına olan etkileri konusundaki
Fransız uzman görüşlerine; bununla birlikte Fransız eğitim sistemine,
sosyal eşitsizlikler konusunda yöneltilmiş olan eleştirilere yer
verilmiştir.

34
LA DIVERSITÉ LINGUISTIQUE À L’ÉCOLE : LE CAS DES
ENFANTS BILINGUES FRANCO-TURCS
Betül Ertek
En France, il existe une réalité qu’il faut prendre en compte : « La France,
qu’elle le veuille ou non, est devenue profondément multiculturelle ».
Allemann-Ghionda et al., précisent que la population scolaire est « une
donnée incontournable et que l’éducation plurilingue et pluriculturelle de
tous les élèves devient indispensable ». La diversité linguistique et
culturelle constitue un des enjeux majeurs de l’éducation au XXIème
siècle. De plus en plus visible dans la société, les pratiques plurilingues
sont peu reconnues à l’école. Aujourd’hui, toutes les classes sont
multilingues et il n’est pas envisageable d’ignorer cette diversité
linguistique. « […] si l’école s’intéresse aux langues parlées et
transmises dans l’environnement familial, elle permet aux élèves d’une
part de mieux assumer leur héritage linguistique et culturel, de mieux
construire leur identité et d’autre part d’envisager leurs différences
comme des richesses à partager ». Une prise de conscience réelle du
développement du bi-plurilinguisme a lieu depuis plusieurs années.
Comment alors articuler l’enseignement de la langue de l’école, le
développement des langues familiales et l’apprentissage des langues
étrangères ? Comment l’école peut-elle prendre en compte la diversité et
la complexité des diverses situations linguistiques ? Quels sont les
avantages d’une telle prise en compte et les inconvénients ? Pour les
enfants bilingues franco-turcs, d’abord commencer par donner une place
symbolique à la langue turque et faire ressentir aux enfants le besoin, la
nécessité d’utiliser leur langue. Il est indispensable de former les
enseignants à ce sujet pour qu’ils s’abstiennent de porter des jugements
trop hâtifs notamment sur l’interdiction de parler le turc à la maison ainsi
que de minimiser et de combattre les idées reçues qui peuvent être
dangereuses. Il est essentiel de faire de l’école un espace d’échange et
d’ouverture à l’Autre, aux Autres.
Keywords: Diversité linguistique, diversité culturelle, bilinguisme
franco-turcs, école en France

35
ÇOKDİLLİ ÖĞRETİM ORTAMLARINDA ÇOKLU EDİNÇ
TEMELLİ YAKLAŞIM VE TÜRKÇE DERSLERİ -ALMANYA
ÖRNEĞİ-
Işıl Uluçam-Wegmann
Çokdilli öğretim ortamlarında çoklu edinç temelli yaklaşım ve Türkçe
dersleri -Almanya örneği- Işıl Uluçam-Wegmann Universität Duisburg-
Essen Alan yazınında son yıllarda dilbilimsel ve öğretimbilimsel açıdan
çokdilliliğe yönelik yaklaşımlara bakıldığında, dinamik, etkileşimsel ve
işlevsel bir çokdillilik anlayışının temel alındığı görülmektedir. Söz konusu
etkileşimsel yaklaşımlara dayalı olarak alan yazınında, anadili edinci, birinci
dil edinci, ikinci dil edinci kavramlarının yanı sıra “çoklu edinç”
[Multikompetenz] kavramından söz edilmektedir. Bu bağlamda temel
yaklaşım, çokdilli ve çokkültürlü bireylerin sahip oldukları farklı dillere
özgü dil repertuvarlarının birbirlerinden tamamen bağımsız işlemedikleri,
birinci ve ikinci dilin bir bütün modülün parçaları olarak sıkı bir bağıntı
içerisinde bulunduğu ve çokdilli ve çokkültürlü bireylerin birinci ve ikinci
dillerini, durum bağlamı ve bildirişim katılımcılarına göre yer yer bir arada
devreye soktukları yönündedir. Bu çalışmada, yukarıda sözü edilen dillerin
etkileşimsel yönünü vurgulayan bir çokdillilik anlayışı temel alınmaktadır.
Sunumda, Almanya’nın Duisburg-Essen Üniversitesi Turkistik, İkinci ve
Yabancı Dil Olarak Almanca, Siyasetbilimi, Tarih, Teknik ve Fizik
Bölümleri’nin katılımıyla başlatılan ve Federal Almanya Eğitim ve
Araştırma Bakanlığı (BMBF) tarafından desteklenen ve temel olarak
öğrencilerin alan derslerinde yazma ve birinci/ikinci dillerindeki yazma
edinçleri ilişkisini ve etkileşimini sorgulayan ‘SchriFT’ (Schreiben im
Fachunterricht der Sekundarstufe I unter Einbeziehung des Türkischen)
projesinin birtakım bulgu ve vargılarından söz edilmesi hedeflenmektedir.
Bu çerçevede sunumda bir yandan, Almanya’daki yeni nesil Türkçe-
Almanca çokdilli gençlerin birinci ve ikinci dillerindeki dil edinimleri ve
edinçleri, bildirişim katılımcıları, bildirişim ortamı ve bildirişim türüne göre
değişen dil kullanım tercihleri gibi unsurlar dikkate alınarak Almanya’daki
kendilerinden önceki Türkiye kökenli nesilden hangi açılardan farklılıklar
sergiledikleri ortaya konacak, öte yandan da projenin denek grubunu
oluşturan 7. ve 8. sınıf Almanca-Türkçe çokdilli ve çokkültürlü öğrencilerin
üretmiş oldukları yazılı metinler üzerinde yapılan çözümlemelerden
örnekler vermek yoluyla yazma becerisi açısından birinci dil-ikinci dil
etkileşimine yönelik bulgu ve vargılar aktarılacaktır.
Anahtar kelimeler: Çokdilli öğretim ortamlarında çoklu edinç temelli
yaklaşım ve Türkçe dersleri çokdillilik, çoklu edinç, yazma edinci, Türkçe
dersi

36
SCORM DESTEKLİ ÇİFT DİLLİ ÖĞRENME MATERYALİ:
SAİT FAİK ABASIYANIK’IN “LÜZUMSUZ ADAM (UN
HOMME INUTILE)” ESERİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA
Murat Demirkan, Naci Serhat Başkan
Eğitim teknolojilerinin yabancı dil sınıflarında daha çok kullanılması ile
öğretim yöntemlerinde bazı değişiklikler meydana gelmiştir. Bu
değişiklikler hibrit modelleri doğurmuştur. Dil sınıflarında kullanılan dil
öğretim materyalleri yavaş yavaş dijital ortama taşınmış ve söz konusu
materyaller ders içerikleri aracılığıyla öğrenci için farklı bir öğrenme
ortamı oluşturulmasına katkı sağlamıştır. Dijital içerik üretiminin
sağladığı kolaylıklardan biri de görselliği, dilin prozodisi, sesi, vb. gibi
özellikleri aynı anda öğrenciye sunabilmesidir. Zira şimdiye kadar
“öğrenci”, “öğreten” ve “bilgiden” oluşan “öğrenme üçgeni” olarak
değerlendirilen yapı değişime uğrayıp kapsamı genişleyerek “öğrenme
karesi”ne dönüşmektedir. Bu da inovatif, özgün dijital materyallerin,
“içerik”, “öğrenci”, “öğreten” ve “teknoloji” bakımından uyumu ve
uygunluğu ile gerçekleşebilmektedir. Buradan hareketle, çalışmamızda
Sait Faik Abasıyanık’ın “Lüzumsuz Adam” eseri seçilmiştir. Bu çift dilli
materyalden seçilecek bir bölüm ile SCORM destekli olarak dijital çift
dilli ders içeriği, çift dilli öğrenciler için hazırlanıp Moodle üzerinden
sunulacaktır. Çift dilli öğrencilere yönelik hazırlanan içeriğin dijital
olması sebebiyle anlık olarak öğrencilere dönüt verme fırsatı sağlanacak,
öğreten de sonuçlara detaylı olarak erişebilecektir. Çalışmamızda cevap
arayacağımız sorular şunlardır: Mevcut içerikler ve metotlar çift dilli
öğrencilerin dil öğretiminde ne derece uygundur? Dijital içerik
oluşturma araçlarıyla hazırlanmış çift dilli eğitim materyalleri çift dilli
öğrenciler bağlamında nasıl ve neler dikkat edilerek geliştirilebilir? Çift
dillilere yönelik SCORM destekli Türkçe-Fransızca çift dilli materyalin
“öğreten”, “öğrenen”, “materyal”, “seviye”, “içerik”, “teknoloji” ve
“ölçme ve değerlendirme” bakımından uygunluğu ve öğrenmedeki rolü
ve önemi nedir? Ayrıca çift dilli dijital materyalin öğrenen, öğreten,
yöntem ve içerik açısından uygunluğu sorgulanacaktır. Çift dilli
öğrencilere yönelik bir alternatifin nasıl oluşturulup kullanılabileceği de
irdelenecektir.
Anahtar kelimeler: SCORM, çift dillilik, dijital materyal geliştirme,
dönüt

37
İKİ DİLLİLERE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE DİJİTAL EĞİTİM
MATERYALLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ
Céline Aydın
There, öğretme işleminin geniş bir kavram haline geldiğini belirtirken,
öğretmek, sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda öğretimi
kolaylaştırmak, düzenlemek, yönetmek, özellikle bilgilerin ortaya
çıkmasını sağlayacak özellikte olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Türkçenin iki dillilere öğretiminde etkili bir eğitim vermek için, tekdüze
ders şeklinden uzaklaşıp öğretmenlerin düzenli olarak eğitim
stratejilerini yenilemeleri, geliştirmeleri gerekmektedir. Guichon’a göre
her geçen gün teknoloji yolu ile dil öğretimi öğretmenlerin izledikleri
eğitim stratejisi açısından değişmekte ve gelişmektedir. Günümüzde
uzun yıllardır klasik ders şekliyle eğitim vermiş öğretmenlerin bilişim
teknolojileriyle uyum sağlamaları ve eğitim stratejilerini yenilemeleri
kimi zaman zor olmaktadır. Sözü edilen kuramlardan yola çıkarak,
Türkçenin iki dillilere öğretiminde bilişim teknolojilerini iyi kullanmak
ders kalitesini artırır mı? sorusunu sorabiliriz. Vermiş olduğumuz
bilgilerden yola çıkarak, iki dillilere Türkçe öğretiminde bilişim
teknolojisinin kullanımı didaktik, pedagojik ve teknik açıdan ne şekilde
olmalıdır? Söz konusu hedef kitleye uygulanan metot ve yöntemler
teknoloji ile desteklendiğinde öğretim stratejisinde ne gibi farklılıklar
ortaya çıkacaktır? Dijital tabanlı öğrenim sürecinde gelişecek olan
etkileşimler ve öğrenim sürecine yansımaları ne şekilde olacaktır?
Soruları akla gelmektedir. Bu bağlamda oluşturulacak olan ders yönetim
sistemi platformlarıyla sınıf içi klasik ders ortamına destek sağlamak,
uzaktan eğitim vermek, dijital ders materyalleri oluşturmak, iş birliğine
dayalı çalışmalar ve projeler gerçekleştirmek, öğrenenin yaptığı
çalışmalar üzerinde hızlı değerlendirme yapabilmek ve öğretimin zaman
ve mekâna bağlı kalmaksızın devamlılığını sağlamaya yönelik projeler
geliştirmeyi ön görmek gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: Teknoloji tabanlı dil öğretimi, İki dillilere dil
öğretim yöntem ve metotları

38
AVRUPADA ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK: FRANSA ÖRNEĞİ
Fatma Çakır
Çokdillilik hakkında geçtiğimiz günlerde Paris Ulusal Meclisinde
gerçekleşen Çokdilliliğin Topluma katkısı ile ilgili aralarında Benjamin
Griveaux, Chantal Manes, Samantha Cazebonne, Jean Baptiste Lemoyne
gibi çeşitli uzman ve siyasetçilerin olumlu görüşlerinden yola çıkarak
Çokkültürlülüğün günlük hayata yansımalarını ele alan bu çalışmada,
asıl amaç göç yoluyla Fransa’ya gelmiş ve buradan dönmeyi
düşünmeyen kuşaktan ziyade, ikinci bir kültür varlığı ve Birliği
sağlamaya çalışan, öte yandan Fransız kültürünü benimsemiş, hakkında
fazla bilgimiz olmayan ikinci ve üçüncü kuşak Türk asıllı Fransız
vatandaşlarından bahsetmek böylece göçmen insanların nasıl bu
Çokkültürlülüğü oluşturdukları gerçeğini ortaya koymaktır. Paris
bölgesinde seçilen 3 çalışma grubuyla yapılan görüşmelerin sonucunda
benzer tespitler elde edildiği gözlenmektedir: Fransa’da “Franko-Türk”
olmak iki dile hakim olmayı ve iki ülkeye aynı derecede sahip çıkmayı
gerektirirken bazı kişiler tarafından «Entegrasyon sorunu» olarak
görülebiliyor. Entegrasyon ve Aidiyet hissiyatları birbirine bağlı olduğu
için tartışma konusu olmuştur.

39

You might also like