You are on page 1of 5

Genel Dilbilim Final Çalışması-Işıl Merve GÜRSOY

tümceyle sınırlı kalınması: ​Dil ötesi ögeler işin içine girdiği için nesnellik ortadan kalkıyor.

söylem=​ metin+üretim koşulları


metin=​ söylem-üretim koşulları
üretim koşulları: ​İletişim durumunun diğer ögeleri

Jakobson’a göre iletişim şeması (sınıflandırma): ​gönderen-alıcı-ileti-bağlam-oluk

* etken ve edilgenler​ öğretilirken daha gerçek iletişim durumunda karşımıza çıkma olasılığı
yüksek örnekler verilmelidir.

betimleyici: ​egemen, başat edimin kullanılması

açıklama, betimleme, bilgilendirme, uslamlama (fikir yürütme)= ​anlıksal


etkinlikler,sınıflandırma türleri

anlamın iki boyutu: ​dil düzlemi (karşılık)-gerçekleşmişlik düzlemi (söylem) ​(Benveniste)


Bunlardan bazıları iki düzlemde de bulunabilir ancak bazıları yalnızca söylem düzleminde
anlaşılabilir.

gücüllük: ​dil düzleminde


gerçekleşmişlik: ​söylem düzleminde

gücül gösterilen: ​Anlambirimin dil düzleminde betimlenmesini sağlayan anlamsal özelliklerdir.


Bunlar dil düzleminde (tek dilli-tanım sözcükleri) var olurlar.
gerçekleşmiş gösterilen: ​Gücüllerin kullanılmasıyla gerçekleşmişliğe kavuşmasıyla var olur.
Bağlam ve diğer sözcükler bu gücül gösterilenin ne kadarının gerçekleşmiş olduğunu gösterir.

bürün: ​vurgu, tını, titrem Ses zincirindeki değişiklikleri kesit üstü düzlemde algılayabiliriz.

uslu insanlar: ​Aklı başında anlamında değil, itaat eden insan anlamında gerçekleşmiş oluyor.
Bağlam ve diğer ögeler hangisinin gerçekleşmiş olduğunu gösterir.
Örneğin “operasyon” denildiğinde ameliyat mı, askeri operasyon mu kastediliyor sorusunun
cevabını bağlam verir.

gösterge: ​Gösteren ile gösterilen arasındaki bağ ​(Hjelmslev)


bağımlılık-bağımsal: ​Her şey birbirine hiyerarşik olarak bağlıdır. Tümce dediğimiz yapıda
bağıntılar vardır. Biz bunları görmeyiz, söz zincirini görürüz. ​(Tesniere)

çizgisel düzen: ​Söz zinciri, ögeleri yanyana görürüz. “Yarınki toplantıyı haber verdiler.”
yapısal düzen: ​Çok boyutlu ve gizlidir. Bunu görebilmek için ‘stemma (oluşum ağacı)’dan
faydalanırız.

stemma (oluşum ağacı): ​Sözdizimsel yapılardaki yatay ve dikey ilişkileri görselleştirmeye


yarar. Bu gösterimde, yüklem hiyerarşik yapının en üstteki elemanıdır ve öznenin de dahil
olduğu diğer elemanları yönetir. Yüklemin dayattığı temel kurucular o yüklemin değerliğini
oluşturur.

* Yarınki(1) - toplantıyı(2) - haber(3) - verdiler(4) - (5. de bunların arasındaki görünmez


bağdır.)

dolu sözcük: ​Ad anlığımızda canlanan sözcükler. Ad, eylem, sıfat, belirteç... (anlambirimcikler
kafamızda canlanıyor.) Örneğin ‘at’.
boş sözcük: ​Ad anlığımızda canlanmayan sözcükler. Ekler, ilgeç… (kullanıldığı anda işlevleri
olduğu için) Örneğin ‘...bunların da...’.

Eylemlerin eyleyenleri= ​Zorunlu ögeler, seçimlik ögeler


zorunlu ögeler: ​Eylemin gerçekleşmesi için zorunlu=eyleyen
seçimlik ögeler: ​Eylemin dile getirdiği oluş ya da sürecin gerçekleştiği koşullar=tümleyen (olsa
da olur olmasa da olur)

* 3 tür eyleyen vardır. 1 eylem en fazla 3 eyleyeni yönetir.


* Anlamsal açıdan etkin bir işlev üstlenmeden gerçekleşmesi= 0 eyleyenli

Örneğin; “es regnet” = çekirdek (aralarında bağlılaşım çizgisi yoktur)

* Yabancı dilde çizgisel düzen farklıdır. ‘Yağmur yağıyor’ ve ‘Es regnet’ örneğinde ise yapısal
düzen farklı.

-> ​I-miss-you = E1-Eylem-E2 = İngilizce


---> çizgisel düzen
-> ​Tu-me-manques = E1-E3-Eylem = Fransızca
* Eyleyenlerin türleri değişiyorsa; yapısal düzen farklı.
* Çizgisel düzeni yapısal düzene dönüştürebilmenin yolu anlamaktan, ögeler arasındaki bağı
anlayabilmekten geçer.

Kesitsel düzen
Bir metnin kesitsel düzeni içinde ​kesit türleri​ vardır (kağıt üstünde).
-betimleme: ​sıfat, ilgi tümceleri yoğun, özelliklerin sıralanması
-anlatı: ​zaman çizgisi içinde
-kanıtlama: ​eğitişimsel, ikna edici, kabul edici
-açıklama: ​açıklamaya olanak verir, didaktik
-söyleşi: ​karşılıklı

Edimsel düzen
Bir metnin edimsel düzenini çizgisel olarak göremeyiz.
-uslamlama: ​metni okuyunca çıkardığımız fikir (yargıya varma)
-sözcelem: ​yazar ve metin arasındaki ilişki (bireysel, öznel…)
-gönderge: ​yazarın hakkında söz ettiği şey

* Bağdaşıklık kesitsel düzlemde görülür.

dil yetisi: ​İnsanlara özgü, insanlar arasında iletişim sağlayan yetidir.


dil: ​Dil yetisinin toplumsal yönü, dil göstergelerinden oluşan dizgedir. Gündelik yaşamın
getirdiği değişiklikler dili değiştirebilir ancak dili değiştirmeye bir kişinin gücü yetmez.
söz: ​Dil yetisinin bireysel yönü, kişinin bireysel kullanımı, kişinin eğitimi boyunca dili kullanarak
koyduğu üründür. Kişinin istekleri ve eğitim durumu doğrultusunda değişiklik gösterir.
dizge: ​Dizimsel ve dizisel bağıntılar bütünüdür.
dizisel bağıntı: ​Aynı anda bir arada bulunmazlar fakat birbirlerinin yerini alabilirler. Dikey
eksende var olurlar. (Menüde: şekerpare,revani…)
dikey eksen: ​Değiştirim ekseni
dizimsel bağıntı: ​Birçok ögenin bir araya geldiği anlamlı bütün. Yatay eksende var olurlar.
(Menüde: çorba, köfte, pilav, fasulye, şekerpare…)
yatay eksen: ​Birleştirme ekseni
gösterge: ​Kendisi dışında herhangi bir şey gösterene gösterge denir. İki türlü gösterge vardır.
doğal gösterge: ​bulut,yağmur… (Bulut yağmurun göstergesidir.)
yapay gösterge: ​güvercin, barış… (Toplumsal uzlaşı sonucu ve nedenlidir.)
dil göstergesinin nedensizliği: ​Gösterenle gösterilen çağrışımsal açıdan birbirine sıkı sıkıya
bağlıysa da bunlar arasında doğal ya da mantıksal bir ilişki yoktur. Bu ilişki buyrultusal ve
rastlantısal niteliklidir, simgesel kökenli değildir. (Örneğin; ‘ev’ yerine başka bir gösterge de
kullanılabilirdi çünkü “ev” gösterileniyle /ev/ göstereni arasında zorunlu, doğal, nedenli bağ
yoktur)

ikincil nedenlilik: ​Dil göstergesi ilkece nedensiz, açıklanamaz olmakla birlikte, kimi
göstergeler dil içinde yer alan başka ögelerle açıklanabilir. Örneğin, ev nedensizdir; -cil soneki
de aynı özelliği taşır. Buna karşın, ​evcil, söz konusu iki öge aracılığıyla dilin bugünkü evresinde
açıklanabildiğinden ikincil nedenlilik taşıyan bir gösterge sayılır. (Örneğin; göz-gözlük. /göz/
göstereni sorgulanabilir ancak /gözlük/ü sorgulamak mantıksızdır. Aynı şekilde 20’ye neden 20
dediğimiz araştırılabilir ancak 23’ü araştırmak mantıksızdır çünkü 20+3=23 oluştuğu açıktır.)
bağlam: ​Sözcüklerin anlamı yoktur, yalnızca kullanımları vardır. Sözcüklerin anlamı
kullanımdan gelir, bunun zemini de söylemdedir. Kullanılan ögenin diğerleriyle ilişkisi de
bağlamı ortaya koyar.
söylem: ​Dilin konuşan birey tarafından kullanımıdır. Bireylerde farklılık gösterir. Dilden söze
geçiş sürecidir.
sözcelem:​ Dilin kişisel bir kullanım edimiyle söyleme dönüştürülmesidir.
dizim: ​Birden fazla ögenin kullanıldığı alan. Yapısal dönemde ele alınan en büyük birim.
sözdizim: ​Tümce ögelerinin birlikteliği, düzenlenişidir. Nesnesi olan tümcenin kuruluşuna
ilişkin bilgilerden oluşan disiplindir. Tümceyi özne, yüklem diye ayırmak sözdizimsel olgudur.
eşdizim: ​Sözlükbirimsel birleşimlerdir.

Bağımsal sözdizim ögeleri: ​Çizgisel düzen, yapısal düzen, çekirdek, düğüm, aktarma,
bağlama, bağlılaşım
Eylemin birleşim değeri: ​Eyleyen sayısının bir dilden bir dile değişiklik gösterdiğine, dilden
dile tür değiştirerek farklılık gösterdiğine tanık olabiliriz.

gösterim/oluşum ağacı (stemma): ​Çizgisel düzenin ardında yatan yapısal düzendeki


bağıntıları yapay bir biçimde göstermeyi sağlayan gösterim düzenidir.

* ​Dillerin tercihleri (sözlükte bulunmayabilir) dilin biçemini oluşturur. Diller sözcük birleşimini
farklı dilsel malzemelerle yapabilirler, bunlar deyim olmak zorunda değildir. (Örneğin; “kurt gibi
açım” , “arschkalt”) Bunlar dilin biçemini oluşturur.
* Yapı ya da birleşimin çizgisel düzeni etkilemesi her dilde farklıdır. Dilin biçemine ilişkin
sözlükbirimsel bağıntılar da önemlidir.

K. Bühler: ​Bildirişimde üç işlev öne sürmüştür.


-konuşucu: ​coşku işlevi
-dinleyici: ​çağrı işlevi
-iletiye dayalı: ​gönderge işlevi
R. Jakobson: ​K. Bühler’e ek olarak ​ilişki, yazınsal ​ve ​üst dilsel​ olmak üzere üç öge
eklemiştir.

Sözlüksel işlev (Igor Melcuk):​ Tanımlar yeterli değildir, eylem söz konusuysa eyleyensel bilgi
de içermelidir. “Kaç eyleyen var” , “Nasıl değişikliklere yol açıyor” gibi sorulara cevap
vermelidir.

oper:​ “gerçekleştirmek” işlev adı


özür (ad) + dilemek (gerçekleştirmek için oper)
horon (ad) + tepmek (gerçekleştirmek için oper)
rüya (ad) + görmek (gerçekleştirmek için oper)

magnum: ​“yoğunluk” işlev adı


çirkin (sıfat) + ucube (yoğunluk için magnum)
hasta (sıfat) + ölümcül (hasta) (yoğunluk için magnum

* Bu yöntemin dili öğrenmeyi kolaylaştırdığına inanılmıştır. (Çeviri işlevini kolaylaştıran sözlük


tasarımı)

You might also like