You are on page 1of 81

TEZİN BAŞLIĞI

YÜKSEK LİSANS TEZİ / DOKTORA TEZİ

ÖĞRENCİ ADI VE SOYADI


ORCID ID: 0000-0000-0000-0000

MERSİN ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ


ANABİLİM DALI

DANIŞMAN
DR. ÖĞR. ÜYESİ / DOÇ. DR. / PROF. DR. ADI VE SOYADI
ORCID ID: 0000-0000-0000-0000

İKİNCİ DANIŞMAN
DR. ÖĞR. ÜYESİ / DOÇ. DR. / PROF. DR. ADI VE SOYADI
ORCID ID: 0000-0000-0000-0000
MERSİN
OCAK – 2022

ii
iii
Tez basımında, Yüksek Lisans
Tez basımında, oybirliği veya oy veya Doktora tezi ifadelerinden
çokluğu ifadelerinden biri yazılmalı, biri yazılmalı, diğeri ise
diğeri ise silinmelidir. silinmelidir.
ONAY

…… tarafından …… danışmanlığında hazırlanan “……” başlıklı çalışma aşağıda imzaları bulunan


jüri üyeleri tarafından …/…/…… tarihinde yapılan Tez Savunma Sınavı sonucunda
oybirliği/oyçokluğu ile Yüksek Lisans/Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Görevi Unvanı, Adı ve Soyadı İmza

Başkan ………………...

Üye ………………...

Üye ………………...
Kullanılmayan üye satırları
Üye silinmelidir. ………………...

Üye ………………...

Jüri kararı, Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun aşağıdaki tarih ve sayılı kararıyla
onaylanmıştır.

Tarih :
Sayı :

Prof. Dr. Cahit BİLİM


Enstitü Müdürü

iv
Bu tezde kullanılan özgün bilgiler, şekil, tablo ve fotoğraflardan kaynak göstermeden alıntı yapmak
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine tabidir.

v
ETİK BEYAN

Mersin Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim Yönetmeliğinde belirtilen kurallara uygun olarak


hazırladığım bu tez çalışmasında,
- Tez içindeki bütün bilgi ve belgeleri akademik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi,
- Görsel, işitsel ve yazılı tüm bilgi ve sonuçları bilimsel ahlâk kurallarına uygun olarak
sunduğumu,
- Başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda ilgili eserlere bilimsel normlara uygun
olarak atıfta bulunduğumu,
- Atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak kullandığımı,
- Kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı,
- Bu tezin herhangi bir bölümünü Mersin Üniversitesi veya başka bir üniversitede başka bir tez
çalışması olarak sunmadığımı,
- Tezin tüm telif haklarını Mersin Üniversitesi’ne devrettiğimi
beyan ederim.

ETHICAL DECLARATION

This thesis is prepared in accordance with the rules specified in Mersin University Graduate Education
Regulation and I declare to comply with the following conditions:
- I have obtained all the information and the documents of the thesis in accordance with the
academic rules.
- I presented all the visual, auditory and written information and results in accordance with
scientific ethics.
- I refer in accordance with the norms of scientific works about the case of exploitation of
others' works.
- I used all of the referred works as the references.
- I did not do any tampering in the used data.
- I did not present any part of this thesis as an another thesis at Mersin University or another
university.
- I transfer all copyrights of this thesis to the Mersin University.

…/…/2022

İmza / Signature

Öğrenci Adı ve Soyadı / Student Name and Surname

vi
ÖZET

AYDINLANMA, ORYANTALİZM, ORYANTALİST ÇEVİRİ ÇALIŞMALRI


VE BATI’ YA YANSIMALARI

Oryantalizmi ele alacağ ımız bu çalışmada, Doğ u ile Batı’nın birbirlerinden çok farklı,
birbirlerine karşıt dü nyalar olduğ u ve Batı’nın kendini ü stü n ve tek gö rdü ğ ü bakış açısı ü zerinde
durulmuştur.Temel vurgusu, “Doğ u” kavramının Batı tarafından kurgulanmış bir kavram
olduğ udur. Bu çalışma Batı’nın Doğ u’ya bakış açısını, ö zellikle bu konuda ses getirmiş ü nlü
oryantalistleri ve fikirlerini kapsamaktadır.
Oryantalizmin doğ uş amacı ve bu hedefler doğ rultusunda oryantalistlerin yapmış
oldukları ilmi çalışmaları ve hedefleri, aydınlanmacı bakış açısıyla çalışmalarını sü rdü ren
oryantalistlerin fikirleri hakkında bilgi verilmiştir.
Doğ u bilimi, Şarkiyatçılık, olarak ta bilinen Oryantalizm; Yakın ve Uzak Doğ u toplum ve
kü ltü rleri, dilleri ve halklarının incelendiğ i batı kö kenli ve batı merkezli araştırma alanlarının
bü tü nü olarak tanımlanmıştır. Oryantalizm, Asya ve Kuzey Afrika uygarlıklarına ilişkin,
antropoloji, arkeoloji, sosyoloji, iktisat, tarih, yazı ve kü ltü r çalışmalarına kadar her şeyi kapsar.
Sistematik olarak 13. yü zyılda ortaya çıkan Oryantalizm, 18. yü zyıldan itibaren bu adla anılmaya
başlanmıştır. Tü m doğ uyu kapsayan Oryantalizm, temelde İslam dü nyası ü zerine
kurgulanmıştır. Oryantalizm her zaman ö teki olarak gö rdü kleri doğ uyu kendi değ erlerine
yabancılaştırma çabası olarak karşımıza çıkmaktadır. Edward Sait’in yorumuyla Doğ u, Batı’nın
zorunlu ’ö teki’ sidir. Batı’nın kü ltü rel, sosyal ve ekonomik kaynaklarının bulunduğ u yerdir.
Nereden bakılırsa bakılsın, Doğ u karşıtı olmadan, Batılı zihinde bir Batılı bilincini oluşturacak
ikinci bir zorunlu karşıt imge yoktur. Bu yü zden batılı, ekmeğ e, suya duyduğ u ihtiyaç kadar bir
karşıt Doğ u imgesine muhtaçtır. Bu ihtiyaç Haçlı seferlerinden ö ncede vardı sonrada.
Edward Said, “paradigma kurucu bir eser” olma ö zelliğ i taşıyan oryantalizmde ,
Avrupa’nın Doğ u ile bağ lantılı kü ltü rel, siyasî ve iktisadî çıkarlarından kaynaklanan, kö kü çok
eskilere uzanan bir yazı geleneğ ini inceledi. Kendisinden ö nce de oryantalizm konusunda fikirler
yü rü tmü ş ve Batılı oryantalist dü şü nceye -ö zellikle de metodolojisine- ilişkin belli eleştirilerde

bulunmuş şahsiyetler olmuştu. Ancak hiçbiri Said’in kitabının etkisine ulaşamadı. bulut
Oryantalizmi meydana getiren ilk sebeplerden dini etmenler, ticari amaçlar, kü ltü rel
amaçlar ve ilmi konular ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Oryantalistlerin akademik çalışmaları ve
Batı’ da yarattığ ı etkiler hakkında bilgi verilmiştir. Batılı bilim adamlarının hedefleri
doğ rultusunda yapılan çalışmaları ve yaratmak istedikleri doğ u algısı ü zerinde durulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Kelime1, Anahtar Kelime2, Kelime3, Anahtar Kelime4, Kelime5.

Danışman: Unvanı, Adı ve Soyadı, Mersin Ü niversitesi, …… Anabilim Dalı, Mersin.

vii
viii
ABSTRACT

TITLE OF THESIS

The summary of study should be given in this section. The summary of study should be given
in this section. The summary of study should be given in this section. The summary of study should be
given in this section. The summary of study should be given in this section. The summary of study
should be given in this section. The summary of study should be given in this section. The summary of
study should be given in this section. The summary of study should be given in this section. The
summary of study should be given in this section. The summary of study should be given in this
section. The summary of study should be given in this section. The summary of study should be given
in this section. The summary of study should be given in this section. The summary of study should be
given in this section.
The summary of study should be given in this section. The summary of study should be given
in this section. The summary of study should be given in this section. The summary of study should be
given in this section. The summary of study should be given in this section. The summary of study
should be given in this section. The summary of study should be given in this section. The summary of
study should be given in this section.

Keywords: Keyword1, Basic Keyword2, Keyword3, Basic Keyword4, Keyword5.

Advisor: Title, Name and Surname, Department of ……, Mersin University, Mersin.

ix
TEŞEKKÜR

Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı


yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir.
Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar
bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin
hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu
kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir.
Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı
yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir.
Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar
bu kısımda belirtilmelidir. Tezin hazırlanmasında katkı yapanlar bu kısımda belirtilmelidir.
Bu tez çalışması, …….. tarafından …….. numaralı proje ile desteklenmiştir.
Çalışmalar ....... Etik Kurulunun .../..../20... tarih ve ........ sayılı izni ile gerçekleştirilmiştir.

Sondaki iki satır


kullanılmayacaksa
silinmelidir.

x
İÇİNDEKİLER

Sayfa
İÇ KAPAK i
ONAY ii
ETİK BEYAN iii
ÖZET iv
ABSTRACT v
TEŞEKKÜR vi
İÇİNDEKİLER vii
TABLOLAR DİZİNİ viii
ŞEKİLLER DİZİNİ ix
SİMGELER VE KISALTMALAR x
1. GİRİŞ 1
2. KAYNAK ARAŞTIRMALARI 1
2.1. ORYANTALİZM KAVRAMI 1
2.1.1.oryantalizm kavramının kökeni ve tarihsel boyutu 1
2.1.2. oryantalizmin bilim olarak kabul edilmesi 1
2.1.3.oryantalizmin tarihi dönemleri 1
2.2.oryantalizm ve batı 1
2.2.1. alman oryantalistler ve çeviri çalışmaları 1
2.2.2. fransız oryantalistler ve çeviri çalışmaları 1
2.2.3.1. avrupanın kurucu nesnesi “doğu” 1
2.2.3.2. oryantalizmin düalist kavramları 1
2.2.4. oryantalizm ve islam
2.2.4.1. Goethe
2.2.4.2. sacy
2.2.4.2. kant
2.2.4.3.
2.2.5. oryantalist çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yeniden yazma eserler
6.6. edward said ve oryantalizm
Paradigma değişimi
Genel değerlendirme ve sonuç
3. MATERYAL ve YÖNTEM 1
3.1. İkinci Seviye Başlık 1
3.1.1. Üçüncü Seviye Başlık 1
4. BULGULAR ve TARTIŞMA 1
4.1. İkinci Seviye Başlık 1
4.1.1. Üçüncü Seviye Başlık 1
5. SONUÇLAR ve ÖNERİLER 1
KAYNAKLAR 1
EKLER (Var ise) 1

ÖZGEÇMİŞ 1

xi
TABLOLAR DİZİNİ

Sayfa
Tablo 1.1. Tablo başlığı 2
Tablo 2.1. Tablo başlığı 2
Tablo 2.2. Tablo başlığı 2

xii
ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa
Şekil 1.1. Şekil başlığı 3
Şekil 1.2. Şekil başlığı 3
Şekil 2.1. Şekil başlığı 3

xiii
SİMGELER VE KISALTMALAR

Kısaltma/Simge Tanım
T.C. Türkiye Cumhuriyeti
YÖK Yükseköğretim Kurulu
MEÜ Mersin Üniversitesi
FBE Fen Bilimleri Enstitüsü

xiv
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

1. GİRİŞ

Oryantalizm, genel olarak Doğu bilimidir.


Doğuyla ilgilenmek ve onu her yönüyle
araştırmaktır. Oryantalizm, zaman içinde
Doğu’yu araştırmanın yanında, Batı’yı
tanımlamak için Doğu’ya belli sıfatlar
yükleyerek bu sıfatlar üzerinden de Batı
kimliğini oluşturmuştur1.(oryantalizm üzerine
söylemler.)
İngilizlerin ve Fransızların hem terimin
ortaya çıkışında hem de gelişiminde büyük
etkileri olmuştur. 18. yüzyıldan 20. yüzyıla
kadar Batı’nın bu iki büyük imparatorluğunda,
başta siyasi olmak üzere ekonomik ve kültürel
gelişmeler ve yaşam, bu iki imparatorluğun
emperyalist- sömürgeci aşamaya gelmeleri

1
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

sırasında ve dünya genelinde etkin hale


gelmeleri Batı’nın gelişmesinde belirleyici
rolü üstlenmiştir. Bu belirleyicilik ‘Şark’
‘oryantalizm’ terimleri ve çalışmalarında da
etkili olmuştur2edward said ve şarkiyatçılık
adlı esrini yeniden düşünmek metin çolak
Edward W. Said oryantalizm kavramını
Ortadoğu Filistin ve Batı kültürlerini Doğu
bakış açısıyla en etkili şekilde kavrayıp
etkinliğini ve yetkinliğini kanıtlamıştır.
Said’den ö nce Muhammed al Behiy, Malik
Bin Nebi, Mustafa Sıbai, Maryam Jamelşah, ,
Muhammed Khalifa, MM Ahsan, Anouar
Abdel Malek, Abdullah Laroui, , Yves
Lacoste, Altıbavi, Talal gibi yazarlar Edsad
ve Bryan S.Turner bu konu hakkında
2

2
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

incelemelerde bulunmuşlarfakat hiçbiri


Edward Said kadar bir etki
yaratamamışlardır. Bu yazarlar Edward Said
kadar etkili olmamışlardır.3 Bunun sebebi
neydi? Said’in oryantalizm analizi, Batı’da
büyük yankı uyandırdı ve diğer oryantalizm
yazarları ile karşılaştırılamayacak kadar
önemli kabul edildi. Fakat asıl mühim olan bu
eserin, paradigma oluşturucu bir eser olarak
görülmesiydi. Aynı zamanda Said, herkesin
ortak noktada buluştuğu bir soruna, akademik
bir kimlik kazandırmanın yanında, Batıyı ve
eserlerini çok iyi biliyor olması, Batı’nın
Edward Said’in yarattığı bir olgu olan
oryantalizm; edebiyattan, felsefeye siyasetten,
sanata sınırları hem Batılı hem Doğulu bakış

3
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

açılarını aynı anda yorumlamasında ve analiz


edebilmesinde yatmaktaydı.4
Oryantalizm adlı eser üç kısımdan
oluşmaktadır. Şarkıyatçılığın etkinlik alanı
(çev yaz)şarkıyatçı yapılar ve yeniden
yapılandırmalar ve bugünkü
şarkıyatçılık.şarkıyatçılığın etkinlik alanı adlı
bölümde said oryanatalizmin imgesel
coğrafyada ve temsiller düzleminde nasıl
oryantalize edildiğini ve Doğu ile ilgili
tasarıları gözler önüne serer.
Saide göre oryantalistler temelde bizim ve
onların dünyası olarak ikiye ayırdıkları
dünyayı Batı ve Doğu olarak hayali bir
düzlemde Batının bakış açısıyla yapılandırmış
ve temsillerle bir Doğu algısı yaratmışlardır.

4
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

bu temsil yönelerek biçimlerinde şarkın geri


kalmışlığının yani medeniyetsizliğinin merkezi
batının ise tam tersine medeniyetin merkezi
olarak yansıtılması dünyayı uygar hale
getirmenin batını görevi olduğunu
vurgularardından doğuya onlara siz kendinizi
medenileştiremezsinizhatta yönetemezsiniz
diyerek bu görevi üzerine alır. Ayna örneğini
yaz Jacques lacan ayna evresi)
Neden oryantalizm özellikle 19.yy ın ikinci yarısından
itibaren dünya ölçeğinde bir soruna dönüştü? Kökleri antik
yunan dünyasına dayanan özünde sömürgeci ve emperyalist
bakış açılarının onayladığı bir temsil düzeni olan
oryanatalizmin 19. Yy. da yoğunlaşması 20.yy da daha da öne
çıkmasının altında yatan önemli nedenler: emperyalizm ve
sömürgecilikle bütünleşen oryantalizmin ideolojisi,
emperyalizm ve sömürgeciliğin yayılmasıdır. Said bu durumu
şöyle açıklar: şarkiyatçılığın sömürge yönetiminin

5
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

rasyonalizasyonu olduğunu söylemek, sömürge


yönetiminin sonradan değil. Önceden şarkiyatçılık tarafından
ne ölçüde meşrulaştığını görmezden gelmektedir. “said bu tür
oryantalizmin modern olduğunu iddia eder. Said batılıların
oryantalizmi uzaktan uygulamdıklarını doğuya gittiklerini ve
doğuyu oryantalist bir bakış açısıyla gözlemleyerek ve
deneyimleyerek kaydettiklerini vurgular.
Temsillerle oryantalizmin ve oryantal nitelikler: •
Doğulular "ırksal gerilikleri kadar uygarlığa da geri döndüler"•
Doğulular 'öteki'dir. • Doğulu ve doğu• Doğululara bağımlı ırk
denilu insanlar, hakim olunması gereken coğrafya ve
halklardır• Doğulular kendileri için neyin iyi olduğunu
bilemezler ve kendilerini yönetemezlerDoğulular aşağı yukarı
her yerde aynıdır (Hintli ve Arap aynıdır, sadece biraz
farklıdırlar çünkü Doğuludurlar ve İngilizler Mısır ve
Hindistan'da hüküm sürerken aynı kuralları izlerler) • Doğulu
zihniyet kesinlikten nefret eder. Doğruluktan geri çekilmeye
kolaylıkla geçebilen bu kesinlik eksikliği, Doğulu zihnin temel
özelliğidir (tersine, Avrupa aklı, kesin kanıtlar talep eder).
Doğulu şehvet düşkünüdür. • Sami halkları da en gelişmiş
biçimlerini erken dönemlerinde yaşamışlar, ancak hiçbir
zaman gerçek olgunluğa erişememişlerdir. (Re

6
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

nan) • Sonuç, Şarkiyatçı-Oryantalist araştırmacıların


Şark'ıdı• Doğulular "kaygı içinde sığınmayı bekleyen...
topraksız, vatansız, adaletsiz, kanunsuz, güvensiz"
(Lamartine) halklardırr. • Şark ile ilgili temel fikirler: Şehvetli,
zorbalığa meyilli, sapık zihniyet, ihmal, geri kalmışlık gibi
özellikleri vardır. (19. yüzyılda Oryantalizmden çıkan temel
fikirler
Oryantalizmin akademik bir alan olduğuna vurgu yapan
said ilk oryantalist çalışmaların akademik bir dil öğrenme
merakıyla ortaya çıktığını ve daha sonra islam bölgelerinden
çin e kadar geniş bir yelpaze ışığında dili de içine alarak
büyüdüğünü vurgular.
Said oryantalizm akademik bir çalışma olduğunu da dile
getirir. 1312 yılında viyana da toplanan kilise konseyinin paris
Oxford bolongo avignon ve salamanca üniversitelerinde “
arapça, yunanca, ibranice ve süryanice kürsülerinin kurulmaya
karar verilmesiyle Hristiyan batıda oryantalizmin başladığı
kabul edilmektedir.

7
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

2. KAYNAK ARAŞTIRMALARI

2.oryantalizm kavramının kökeni ve tarihsel boyutu

Fransızca Orientalisme kelimesinden tü retilen Oryantalizmin,


Tü rk Dil Kurumuna gö re sö zcü k anlamı “Doğ u Bilimi”dir.
Oryantalist kelimesi İngilizce’de ilk defa Oxford ü niversitesinin ilk
arapça profesö rü teolog ve şaarkiyatçısı olan edward pococke
ü zerine 1779 kaleme alınmış olan bir makalede, fransızca’da ise
1799’da magasine encyclopedique’te de gö rü lmü ştü r.1824 te
jounal asiatiquete de louis longles için yayımlanan ö lü m ilanında
oryantalist kelimesine yer verilmiştir. Oryantalizm doğ u
incelemesi anlamıyla 1838 de dictionare de l’ akademie française
girmiştir.tü rkçede şarkıyat, daha sonra da doğ u bilimi, arapçada
iştirak kelimeleriyle karşılanmış oryantalist için mü şterik kelimesi
kullanılmıştır. Oryantalizm; din dil, bilim, dü şü nce, sanat, tarih
gibi alanlarda doğ u dü nyasını inceleyen ve doğ u hakkında değ er
yargıları ü reten batı kaynaklı kurumsal bir faaliyettir.(tü rkiye
diyanet vakfı islam ansiklopedisi). (yü cel bulut)1822 de societe
asiatigue ( asya cemiyeti)ni kuran sylvestre de sacy(1758-
1838)oryantalizmin kurucusu sayılmaktadır.
Oryantalizm kelimesi Orient yani doğ u anlamına gelmektedir.
Doğ u, batı tanımlaması coğ rafik bir terimdir fakat bu çalışmada bu
kelimeler nekansal bir yaklaşımın ö tesinde anlamlar ifade
etmektedir.doğ u ile batı asya ya da avrupa isimlendirmeleri çok

8
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

eskilere dayanmaktadır.ancak bu ismleri kimin koyduğ u ve


sınırlanın ne olduğ u hakkında kesin bir bilgi yoktur.
Bu kelimelerin tarihi geçmişlerine şö yle bir bakacak olursak asya
kelimesinin anlamı asur dilinde doğ u ü lkesi anlamına gelmektedir.
Asya ve avrupa kelimeleri babil şehrinin iki kısmını ifade eden asu
(doğ u) ve ereb( batı) sö zlerinden tü retilmiştir.(h. sadi
selen)tarihte şark ve garb mefhumları belletencilt7 sayı27 1943ı
s.543roma imparatorluğ u zamanında romadü nyanın merkezi iken
doğ u tarafı için oriens batı tarafı için occident tabiri
kullanılmaktaydı.7. yy. dan itibarendoğ unun bü yü k bir kısmının
mü slü maların eleine geçmesiyle birlikte kavramın içeriğ i de
genişlemiş haçlı seferi sırasında islam dü nyası olarak tabir
edilmiştir. Yü cel Bulut oryantalizm dia ankara 2007 cilt 33sayfa
428-437. Hem soyut bir kavram ve genel bir kavram olması hem
de avrupanın 19. Ve 20. Yy. başındaki sö mü rgeciliğ inden dolayı
“oryantalizm “adı artık kullanılmamaktadır.(oryantalizm
biblografya
Doğ u kelimesi alman dilinde Orient osten ve morgen kelimeleri
kullanılarak karşılanır. Almancadan Latinceye geçen
Morgen ve morgenleand terimleri 20. Yy a kadar Orient
kelimesinim eş anlamlısı olarak kullanılmıştır. Bu terimin alman
literatü rü ne kazandırılmasında martin lutherin incil tercü mesi
ö nemli olmuştur. Eski ahitte doğ u terimi gü neşin doğ duğ u yö nleri
tasvir etmek amacıyla kullanılırken ibranice metinde kä dä m
grekçe metinde anatolae kelimeleriyle karşılanmıştır.fransızcada
9
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

uzun zamanboyunca doğ u coğ rafyasını betimlemek için levant


sö zcü ğ ü kullanılmıştır.ancak 19.yy. da Britanya imparatorluğ u
nun kullandığ ı Anglosakson kavramlar levant sö zcü ğ ü nü n yerini
almış bö lge için Yakındoğ u ya da Ortadoğ u kavramları
kullanılmaya başlanmıştır. Bunun nedeni batılılara gö re tam bir
durgunluk ve çö kü ş içinde olan doğ u toplumlarını “levant”
(gü neşin doğ duğ u taraf) olarak adlandırılmayacağ ı gerçeğ idir.eğ er
doğ u gü neşin doğ duğ u taraf olarak adlandırılıyorsa bu durumda
zıttı nın batı olması gerekir ki bu , imparatorlukların gü çlerinin en
yü ksek noktalarına ulaştıkları 19 yy avrupasının çö kü ş korkusunu
mutlak arttıracak bir dü şü ncedir.(corm2001:44)
Doğ u ve batının gü neşin hareketine gö re adlandırılması arapçada
ve tü rkçede de latincede olduğ u gibidir. Ancak arapçada bu
kelimenin farklı anlamları da mevcuttur. Arapça garp kelimesi
karanlık yer yabancı diyar anlamına gelmekte hatta garb
kelimesinden tü reyen garıb kelimesi yabancı yadırganankişi
olarak bir ö teki anlamını taşımaktadır.arapça garb kelimesinden
anlaşıldığ ı gibi doğ u batıyı daima yabancılaştırılmış.(schnabl
1993: 26)oryantalizm ve avrupa mü slü man doğ uya dair
oryantalistik çalışmaların gelişimi Zeynep inan yzıcıoğ lu
Tanımlarla oryantalizm
TANIMLARLA ORYANTLİZM
Oryantalizm: Doğu’ya özgü töre veya usul; Doğu dilleri veya
tarihi bilgisi, Oryantalizm Yakın ve Uzak Doğu toplum ve

10
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kültürleri, dilleri ve halklarının incelendiği batı kökenli ve


batı merkezli araştırma alanlarının tümüne verilen ortak ad.
Oryantalist: Doğu dilleri, edebiyatı ve tarihi uzmanı,
müsteşrik
Oryantalize: Doğululaştırmak Herkesin az çok bildiği, Doğu
hakkında yazan birçok araştırmacının ve ünlü yazarların
sıkça bahsettiği, özellikle üzerinde durduğu ve benim de
hemfikir olduğum bir şey var ki o da Doğu’nun, her zaman
Batı için çözüldükçe yeni sırların ortaya çıktığı büyük bir
gizem kaynağı olmasıdır. Terim, kimi çevrelerce olumsuz bir
yan anlamla 18. ve 19. yüzyıllardaki sanayi kapitalizminin
gelişme döneminin zihniyeti tarafından şekillendirilmiş
Amerikalı ve Avrupalıların Doğu araştırmalarını
tanımlamakta kullanılmıştır. Bu anlamda oryantalizm
Aydınlanma çağı sonrası Batı Avrupalı beyaz adamın Doğu
hakları ve kültürüne yönelik dışarıdan, ötekileştirici,
değilleyici ve önyargı dolu yorumlarına işaret etmektedir. 2.
Kelimenin sözlük anlamı Doğu bilimi’dir. 3. Kökeni ise
güneşin doğuşunu ifade eden Latince “oriens” kelimesine
dayanmaktadır ve coğrafi manada Doğuyu göstermekte
kullanılmıştır. Kelimenin içerdiği ve Doğu’ya yönelik Batılı
önyargısının karşıtı olarak Batı’ya yönelik Doğulu önyargısı
anlamında da Oksidentalizm terimi türetilmiştir.
Şarkiyatçılık, en kesin deyişle, akademik bir çalışma alanıdır.
Hıristiyan Batı’da resmi biçimiyle Şarkiyatçılığın 1312’de
11
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Viyana’da toplanan Kilise Şurasının “Paris, Oxford, Bologna,


Avignon ve Salamanca” üniversitelerinde “Arapça, Yunanca,
İbranice ve Süryanice” kürsülerinin kurulmasını
kararlaştırmasıyla birlikte başladığı kabul edilir.
Oryantalizmin bir disiplin haline gelişi ve kurumsallaşması,
her ne kadar, 18. yüzyılın son çeyreği ve tüm 19. yüzyılda
gerçekleşmişse de, oryantalistlerin ya da daha geniş bir
ifadeyle Batılıların, zorda kaldıkça başvurdukları oryantalist
arşivin tarihi çok daha eskilere gitmektedir. Batılının
zihnindeki Doğu ve Doğulu hakkındaki muhayyilenin
zenginliği, farklılığını ve değişkenliğini görebilmek açısından
önemldir Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doğu
Dilleri Ve Edebiyatlari Ana Bilim Dali Arap Dili Ve Edebiyati
Bilim Dali Yüksek Lisans Tezi Oryantalizm, Oryantalistler Ve
Arap Dili Çalişmalari Hazirlayan Sinem Atalayidir. 1(
oryantalizmin

12
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Edward Said’in 1979 yayımladığı. Şarkiyatçılık çalışması 20.


yüzyılın en önemli metinlerinin başında gelir. Ona bu payeyi
veren Batıda Doğu hakkında özellikle de İslam
coğrafyası,yazılmış metinlere dair yaptığı sarsıcı tespitlerdir.
Şarkiyatçılık, bu metinlerin birçoğumuzun varsaydığı gibi.
Doğuda olup bitenin objektif birer tasfiye olmadıklarını, aksine
Batıdaki ve Batının Doğu üzerindeki iktidarı içinde üretilen ve
bu iktidar biçimlerinin bir  aracı olarak işlev gören metinler
olduğunu açık bir şekilde ortaya koydu.Said'in Şarkiyatçılık
olarak tanımladığı bu olgusuna olduğuna dair tanımlar ve
çıkarımlar yer almaktadır.
Oryantalizm Doğu ile(Avrupalının Batılılarca deneyiminde onu
işgal ettiği özel yer göz önünde tutularak varılmış)  bir
uzlaşmadır.
Oryantalizm kültürel hatta ideolojik açıdan arkasında
müesseseler, kelimeler, ilim tasvirler, öğretiler hatta
müstemleke  bürokrasileri ve müstemleke usulleri. Kavramlar
olan bir muhakeme biçimini ifade ve temsil eder.
Oryantalizm hepsi birbirine dayalı bir çok şey olduğu
oryantalizmin en kolay kabul gören manası akademik
manasınadır ve gerçekten bu isim bir takım ilim kurumlarında
hala işe yaramaktadır.Antropolog sosyolog yahut dilbilimci
olsun.Özel yahut genel bir açıdan Şarkı öğreten yazıya döken
yahut araştıran kimse Şarkiyatçıdır. (Oryantalist) ve yaptığı
şey şarkiyatçılıktır ( oryantalizm). Bugün uzmanların
13
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

oryantalizminden ziyade şark etütleri orental studies) demeyi


tercih ettikleri doğrudur ve bunun sebebi bu terimin hem
belirsiz ve çok genel olması hem de Avrupa sömürgeciliğinin
19. yüzyıl sonu 20. yüzyılın başındaki “İnsana yüksekten bakan
yönetici tavrını” çağrıştırmasıdır. Yine de söz konusu olan
önde gelen yetkili merciye şarkiyatçı (oryantalist) olan
Kitaplar yazılmakta ve kongreler yapılmaktadır. Yani bir
zamanlar canlı olmasa da oryantalizm, Şark ve Şark’a ait olan
şeyler hakkında doktrin ve tezleri sav ile bilim çevrelerinde
haysiyetini sürdürmektedir.Oryantalizm, doğu ile bilimsel
gelenek için oryantalizmin daha geniş bir manası vardır.
Oryantalizm doğu ile çoğu zaman batı arasındaki ontolojik ve
epistemolojik ayrımına dayalı bir düşünüş biçimidir. Yani
aralarında şairler, roman yazarları, düşünürler, siyaset
teorisyenleri. İktisat âlimleri ve imparatorluk yöneticileri olan
geniş bir yazarlar kitlesi Doğu Doğu halkı, teamülleri zihniyeti
kaderi vs konusunda detaylı teoriler ortaya koyarken,
destanlar ve sosyolojik tasvirler yazarken.siyasi raporlar
verirken doğu ile batı arasındaki temel Dante’ yi ve Marx'ı
içine alacaktır.
Oryantalizmin ilmi ve hayali anlamları arasında devamlı bir
alışveriş vardır. 18. yüzyılın sonlarından bu yana da bu ikisi
arasında hatırı sayılır, hayli disiplinli, hatta belki kurallara
bağlanmış bir  alışveriş olmuştur.

14
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Oryantalizm diğer ikisinden ziyade tarihi ve maddi biçimde


tanımlanmıştır.18. yüzyıl sonlarını kabaca belirlemiş, bir
başlangıç noktası olarak kabul edersek, oryantalizm Şark ile
uğraşan toplu müessesedir.Yani Şark hakkında hükümlerde
bulunur. Şark hakkında kanaatleri onayından geçirir, şarkı
tasvir eder, tedris eder, iskan eder, yönetir. Kısacası Doğu'ya
hakim olmak, onu yeniden kurma ve onun amiri olmak
için.Batı'nın bulduğu bir  yoldur.

Oryantalizm; Batı'nın Doğu’ya; ötekine dönük, kuşatıcı ve


tanımlayıcı çabalarının  bütününe gönderme yapar. Bir
kurucu özne olarak oryantal düşünce, kendinden menkul bir
üstünlük psikolojisi içinde konuşur ve söylemleriyle ötekini
olduğundan ayrı bir “metinsel evren” içinde yeniden üretir.
Bu bakımdan oryantal söylem, ne sıradan bir  disiplin ne bir
meydan okuyuş ne de sadece sömürgeciliğin keşif kolu olarak
kullanıldı.Bir  romancının muhayyel dünyasına eşdeğer
biçimde bu söylemde kurucu özne olarak “metinsel bir
evren” oluşturdu.Bir romancı için esas bocalama
kahramanlarına hakim olamadığı,onları dilediği gibi
yönlendiremediği zamanda başlar. Başına buyruk ve metnin
kurucusunun yönlendirmeleri dışında davranan ve konuşan
roman kahramanı, yazarın baskılarından kurtulmuş sayılır. O
artık bir şeydir, ne ise odur veya. Gelenek üzerinden
15
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

tanımlaması yapılan modernizm, batı dışı toplumları


batılılaşmaya matuf bir ideolojik proje olarak tarihsel
işlevini tamamlamak üzeredir. Her ne kadar Anthony
Giddens modernliğin henüz tamamlanmamış olduğunu kabul
etmese de modernite üzerinde tanımlaması yapılan post
oluşumların ise.Günümüz insanına güven vadeden bir çizgide
gitmediği hususunda hatırı sayılır bir müktesebat¹
bulunuyor. Ne var ki ne modernlik öncesi dönemde ne de
günümüzde batının batı dışı toplumlara bakış açısının
değişmesi yönünde bize sabit fikre sürükleyecek çok fazla
gerekçe var. Taa promete efsanesinden bugüne kadar batının
bütün öteki dünyaya bakışı, onu değiştirmek ve dönüştürmek
üzere kurgulanır. Bunun günümüzde değişeceğini sanmak
iyimser bir yaklaşım olur. Batı'nın değişimi olanca varlığıyla
açık olduğu yönündeki iddialarını kabul ettiğimizi
varsayalım. Yine de onun en azından bugüne kadar
değişmeyen bir  yüzünün olduğunu söylemek gerekir. Sezai
Karakoç'un “Masal” ş iirinde geçen bir  mısra batının
sözünü ettiğimiz değişmeyen yüzünün ifadesidir. “Sizin  bir 
tek ama büyük bir gücünüz var:  Karşınızdakini
değiştirmek”.  Aynı fikir Japon düşünür, Okakura Kakuzo
tarafından yazılan “Çay”  kitabında şu şekilde dile getirilir,
“...Maalesef Batı'nın Doğu'yu anlamak konusunda herhangi
bir  çabası gözlenmiyor. Hıristiyan misyoneri buraya
öğrenmeye değil değiştirmeye geliyor. Sahip oldukları birkaç
16
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

parça bilgide geniş edebiyatımız dan yapılan birkaç zayıf


çeviriye ya da geçerken şöyle bir  uğramış, seyyahların pek
de güven uyandırmayan anlatılarına dayanıyor”. İyi
zamanlarında da kötü zamanlarında da Batı’nın bu gücünden
ödün verdiğini söyleyemeyiz.Bu nedenle paragrafın başında
dediğimiz gibi her ne kadar modernite ömrünü tamamlıyor
gibi olsa da postmodernizm her ne kadar güven vaad
etmeyen bir  çizgide seyrediyor gibi görünse de batının
değişmeyen yüzünün devam edeceği yönünde ne Doğu’nun
ne de İslam dünyasının bir kuşkusu olur.(batı ve islam
arasında oryantalizm ismail süphan dağı s.9) )

.

İlim bir milletin bir devrin bir bölgenin sahip olduğu herhangi
bir şey değildir. İnsanlığın oratk malıdır. Aydınlık dönemlerin
yaşandığı tarihi devirlerde ve bu devirlerde ortaya çıkan parlak fikirler
ve medeniyetler bir devirden diğer devre bir milletten diğer millete
aktarılmıştır. Ve bu fikirler aktarılan her millette üstünne birşeyler
katılarak başka milletlere ve devirlere aktarılmıştır. Tarihte önemli bir
yeri olan islam medeniyeti kaybolmaya yüz tutmuş yunan ve doğu

17
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

medeniyetini avrupaya nakletmiş ve bu gün batının her alanda


yadınlanmasını ve gelişmesini sağlamıştır.
Batılıların haçlı seferleri sırasında islamı tanıma fırsatları olmuş
ve karşılarında böylesine üstün bir islam medeniyeti varlığını kabul
etmişlerdir. Bilim ve kültür alanında bu medeniyete ait birtakım
bilgileri kendi ülkelerine taşımışlardır . 9. Ve 10. Yüzyıllarda bazı
uyanışlar meydana gelse de avrupnın o dönemde karışıklık içinde
olmasından dolayı kısa süreli etkide bulunmuştur. Papa 2. Sylvester
(940-1003) döneminde islama karşı artmaya başlayan ilgi katedral
okullarının düzenlenmesi ve onların üniversitelere dönüştürülmesi
sonucunu doğurmuştur. İslam düşüncesini, bilimi kültürü ve
medeniyetini öğrenmek için Endülüs e ve kuzey afrikaya gelen batılı
öğrenciler islam düşüncesinin ortak dili olan arapçayı öğrenmişler ve
eski düşüncenin ve saf islam düşüncelerinin eserlerini kendi
dünyalarının bilim dili olan Latinceye çevirmişlerdir. Bu tercüme
hareketinin yayılması ve üniversitelerin kurulmasıyla Batı dü nyası
uyanmaya başlamış ve gelecek asırlardaki bilim ve kültür
devrimi rönesansı hazırlamaya başlamıştır.o devirlerdeki alimler
yunan dilini ve arapçayı bilmedikleri için ellerindeki bilim
malzemesini kullanamayan batı bu konudaki yetersizliğ ini gö rmü ş
ve mü slü manların bağ datta kurmuş oldukları darü l hikme onların
odak noktası haline gelmiştir.darü l hikme arap dilindeki orijinal
eserleri ve yunan ve doğ u medeniyetine ait eserlerin
tercü melerini yapıp ders olarak vermekteydi.avrupada bu
medeniyeti ve bu eserleri ö ğ renmek için arap dilini ö ğ renme

18
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

gerekliliğ i ortaya çıkmıştır. Batının doğ uyu tanıma tarihini veye


oryantalizmi ( iştirak ) buraya kadar indirebiliriz. Bu hareket
avrupada bir birlik ve beraberlik içinde 1311- 1312 yıllarında
viyana kasilinin karalarına dayandırılıyorsa da , aslında batı
hristiyan dü nyasının islam tehlikesi karşısında varolabilme davası
olarak nitelendirilmektedir.
Temellerini 9. Ve 10. Asırlarda indirdiğ imiz eski oryantalizm
ile modern oryantalizm le avrupanın hristiyan dü nyasını islam
karşısında duyduğ u korkunun bir yansımasıdır. Oryantalizmle
doğ u nun ö zellikle islam dü nyasının avrupa tarafından eritilmesi
veya etkisi ortadan kaldırılarak onun kendileri için bir tehlike
olmaktan çıkarılması hedeflenmiştir.
Oryantalizm çalışmalarının başlaması ve gelişmesinde
mü slü manlarla karşılaşan doğ u hristiyanlarının (mısır – suriye)
kendilerini islama karşı savunma istekleri etkili olmuş bu etki
sonucunda sistematik olmayan oryantalizm çalışmalarının ilk
dö nemi başlamıştır. Yaklaşık olarak m. 650 de başladığ ı
dü şü nü len oryantalizm mü slü man arapların ispanyayı feth
etmeleri (92/711) ile çalışmalar hız kazanmıştır. Bu dö neme
oryantalizm çalışmalarında hristiyan din adamlarının islam ın
hristiyanlığ ın heretik bir mezhebi olduğ unu sü rekli olarak
savunmaları sonucu ortaya çıkan polemik eserler damgasını
vurmuştur. Bu dö nemde oryantalizm çalışmaları hristiyan din
admları tarafından yü rü tü lü yordu.islam ın gü cü nü n ve
mü slü manların sayısının hızla artmasından dolayı bu çalışmaların
19
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

başarılı olduğ unu sö ylemek pek mü mkü n değ ildir. Mü slü manlara
karşı savunmacı bir politika izleyen hristiyanlar teolojik
polemikte ü stü nlü k sağ lamayı amaçlamışlar, islamın akıl ve vahiy
birlikteliğ i ü sü nlü k sağ lamıştır.
Steiner e gö re teslis inancı tek başına hristiyanlığ ın islam
karşısında en ö nemli zayıf halkasını oluşturmaktaydı. Hristiyanlar
bu inancı dah ü st seviyedeki islam inancına karşı mü dafaa
etmekten aciz kalmışlardı.
Mü slü manların endü lü ste gü ç kaybetmeleri 11. Ve 12 yy da
doğ uya karşı ilgnin artmasına sebep olmuştur. 1085 te toledonun
dü şmesi sonucu arapça yazılan eserlerin kurtubadan getirilerek
toledoda kilise gö zetiminde tercü me edilmesi ve 12.yy başlarında
islamiyet ve mü slü manlar hakkında doğ ru bilgiler Avrupa ya
ulaşmaya başlamıştır. 1120 de ingiliz tarihçi wilhem von
molmesbury trf dan yazılan eserde mü slü manların ilk defa
monoteist bir bir inanca sahip olduklarına dair bilgiler
sunulmuştur.mü slü manların kutsal kitabı kur’an ilk defa 1143 te
robert ketton tarafından el yazması şeklinde latinceye tercü me
edilmiştir.batıda kaleme alınmış ilk kelam tarihi eseri
sayılabilecek “ ü ber die mohammada nische sekte (muhammedi
mezhepler hakkında ) adlı çalışma 13.yy sonlarına doğ ru petrus
pascha sius tarafından el yazması şeklinde kaleme alınmıştır.
(taşçı2013.9-11)
Batıda Arapça tercü me faalıyetlerinin hızlanmasının bir
başka nedeni Yunan klasiklerinin Arapça tercü meleri ve İbni
20
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Sina’dır.(rodinson1983:24)Yunanlılar bilim ve ve felsefe alanında


oldukça ilerideydiler. yunan dü şü nü rleri, rasyonel dü şü nce,
empirik yö ntem, bilimsel tasnif, formel mantık, ahlak ve siyaset
dü şü ncesi, tabiat felsefesi, kozmoloji, mitoloji alanlarında ö nemli
bir gelenek başlatmılşardır. Bu dü şü nce mirası hem islam
dü nyasını hem de ortaçağ batı dü nyasında bü yü k ses
getirmiştir.gü nü mü zde bu başarılar yunan mucizesi olarak
adlandırılmıştır.avrupa merkezli tarih anlayışını benimseyen
tarihçilerin yunan mucizesi sadece batı medeniyetinin değ il bü tü n
insalık tarihinin ö nemli bir olayıdır tezine karşıt tez yunan
mucizesi aydınlanma dö nemi avrupa tarihiçiliğ inin bir
kurgusuolduğ unu savunur.bu tarih anlayışına gö re yunan
mucizesi akdeniz havzasına ve eski mısır medeniyetine bü yü k
şeyler borçlu.m.ö vıı. Ve ııı. Yü zyıllar arasında oluşmaya başlayan
yunan kü ltü r ve dü şü ncesi eski iran ve mısır medeniyetleri
karşısında etkisi oldukça kü çü ktü . Pek çok yunana tarihçisi
milattan ö nce vıı ve ııı yü zyıllar arasında pers imparatorluğ unun
gü çve ihtişamından bahseder.
Yunanlıların eski mısırla olan bağ latısına baktığ ımızda ilk
yunan filozofu kabul edilen tales, mısırda din adamlarıyla
matematik ve fizik çalışması dö nemin en çarpıcı olaylarından biri
olarak tarihe geçer.pitagoras ege adalarında dü nyaya gelmiştir ve
yunan dü şü ncesinin kurucularından biridir.pitagoras talesin
tavsiyesi ü zerine mısır a gitmiş matematik ve metafizik
ö ğ renmiştir.geri dö ndü ğ ü zaman batı ve islam dü şü ncelerini
21
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

derinden etkileyen bir dü şü nce okulu kurmuştur.parmanides in


ataları perslerin baskısından kurtulmak için foçalılarla beraber
korsika adasına gö ç etmiş ve elea şehrini kurmuştur. Elela
dü şü nce okulunun oryya çıkmasıyla parmenides mısır bilim ve
metafiziğ i ve yunan kü ltü rü yle bü yü mü ştü r. Mısır bilgelerini
gerçek bilginin sahibi olarak gö ren eflatun atlantis efsanesinin
mısır kö kenli olduğ unu eflatunun mısır a gitiiü ğ ini ve mısır ın
yunan ın ilham kaynağ ı olduğ u rivayet edilmiştir.
Kalın 2021, sayfa30-31

2.1.1. oryantalizm doğuşu ve tarihsel boyutu

Eşitlik sonrasında 1 adet satır


boşluğu bırakılmalıdır.

batının islam dünyasına yönelik imaj çalışmaları ve islam alanında


yaptığı çalışmaların tarihi geçmişi ve arka planı bulunmaktadır. Orta
çağda doğu ve batının ilk karşılaştıkları andan itibaren süregelen
Tablo başlığı öncesinde 1 adet
mücadele nin arakasından birarada olma satır
ve boşluğu
yenibırakılmalıdır.
yaklaşımın
sonucunda düşman olarak nitelendirilen islam ve islam dünyası artık
ortak olarak görülmüş bu bağlamda zamanla nesnel bakış açısı
22
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

gelişmiştir. Bu süreçte oryantalizm karşımıza çıkmıştır.bu süreçte


ideolojik olarak yapılan dil çalışmalrı ve materyal toplama işi arapça
araştırmalar ortaçağ ispanyasında amacını misyonerlik olarak ortaya
koymuştur. Bu araştırmalar 1492 de gırnata (granada)nın düşüşü ve
sadece ispanyolca konuşan morisko(morisco) azınlığının hayatta
kalmasıyala birlikte önemini yitirmiştir. Bunlar sami araştırmalarının
bir parçası olarak sürdürülmüştür. (oryantalizmin doğuşu marife yıl
2sayı3kış 2002 s.171 188)(s171)
gelişim süreci içinde ele aldığında

Tablo 2.1. Tablonun ve tablo başlığının satır aralığı 1 (Tek) olmalıdır.


Sütun 1 Sütun 2 Sütun
Tablo sonrasında 1
adet satır boşluğu
3
bırakılmalıdır. Numune 1 100 250
Numune 2 150 500,4
Numune 3 200 575,3

2.BATININ ARAŞTIRMA NESNESİ


Batılı düşünme sistemi Heidegger le başlar..yunanca
hypokeimenon kavramının latince subjectum a çevrilmesiyle başlayan
özne nesne karşıtlığı üzerine kurulan üzerine bütünsel bakış biçimi
batılı öznenin karşılaştı tüm yabancı unsurları nesnelleştirmesi sonucu
egemenlik kurması ve onu kendi yarattığı algı ile tanıdık ve endişe
yaratmayan bir şeye dönüştürmesi, oana dair tezler üreterek ona
temsili bir kimlik dayandırması sonucunu doğurmuştur. Tarihe

23
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

baktığımızda buna en anlamlı verbileceğimi örnek batının doğuyla


karşılaşması ve doğu üzerinde egemenlik kurma istemiyle ürettiği
oryantalist söylemdir. batının doğu bilgisi hedefi önceden belirlenmiş
anlamında kullanılan metodik bir bilgidir. Batı doğu bilgisinin nesnel
ve bilimsel olduğunu iddia etmiştir. doğuya ait gerçek bilginin değil
batının F akat bu bilgi batının doğu üzerinde egemenlik kurması
amacıyla kendi yarattığı oryantalist söylem bilgisidir. Amacı önceden
belli olan doğuyu ele geçirmek üzere kurulan oryantalist bilgi
doğunun gerçek bilgisinin değil batının imgelediği bir gerçekliğin
bilgisidir(İstanbul üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü batı dilleri
anabilim dalı yüksek lisans tezi michael roes ün leeres viertel adlı
romanında oryantalizm eleştirisi yeşim safiye tükel kılıç )
akademik bir disiplin olarak kabul gören oryantalizm kavramı
edward saidin 1978 de yayınlamış olduğu oryantalizm adlı eserinde
bir paradigma değişimi ile yeni bir kavrama dönüştürmesi ve bu yeni
kavramın kültürel bir alış verişten ziyade siyasi siyasi bi içeriğe sahip
kendine has güçleri olan bir kavrama dönüştürülerek oryantalizm
tartışmalarının seyrini büyük ölçüde etkilemiştir. (edward said
oryantalist söylem analizinin metodolojik temelleri gül eren doktora
tezi felsefe anabilim dalı doç dr. Ali utku 2013 atatürk üniversitesi
sosyal bilimler enstitüsü felsefe anabilim dalı sayfa 3 )
edward said1978 yılında oryantalizm (şarkıyatçılık)adlı
çalışması ile akademik bir disiplin olarak varlığını sürdüren
oryantalizmi siyasi ve ideolojik bir içeriğe sahip kendine has güçleri
olan yeni bir kavrama dönüştürerek oryantalizm tartışmalarının seyrini

24
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

büyük ölçüde etkilemiştir. Said batının doğu üzerinde etkisi ideolojik


sosyal siyasi imgesel ve bilimsel hakimiyet kurma çalışmalarının
Marksist ideolojik gelenekten hareket ederek bilgi- iktidar,
hegemonya öylem metin gibi kavramalarla etkileşime sokar. Ama
Said öteki kavramını ayrı bir yerde tutar.
Büyük ölçüde etkilenmesi ontolojik ve epistemolojik açıdan ele
alınan oryantalizm kavramının bu iki kavram arasında tam bir ilişki
içinde olmasından kaynaklanan bir söylem analizine tabi tutulmasıdır.
Batılı değerlerin siyasi temsil merkezi olarak Avrupa Doğu ile
ilişkilerini bir  ideoloji sayılan oryantalist düşünüş biçiminin
uygulayıcısı olarak yönetir ve denetler.Bu bağlamda Doğulu
toplumların gerek tarihleri gerekse gelenekleri konusundaki
kavramlaştırmalar bu ideolojiye göre yapılır.Bunlar yapılırken öteki
addedilen toplumlar için çizilmiş yol ise modernleşmeye doğrudur.
Çağdaşlaşma ve modernleşme eğilimleri aynı zamanda bu ideolojik
projenin detayları olarak gün yüzüne çıkarlar. Bir kavram
olarak.Ideolojinin kaygan, kararsız ve belirsiz doğası onu salt bir şeye
münhasır kılmaya el vermez. Ne var ki modernleşmenin öteki sahada
cereyan biçimi, bu kavramın argümanlarını neredeyse tümüyle
içerir.Terry Eagleton kavramın argümanlarını yabancılaştırma
meşrulaştırma, dışlama, kanunlaştırma, ötekileştirme vs. olarak
belirler. Nitekim modernleşmenin taşıyıcı kanalı durumunda kabul
edilen salt milliyetçi anlayış esasında ideolojinin argümanları
sayesinde hayat bulur.Bu bağlamda eurocentrizm modernleşme
projesinin Doğulu toplumlarda yer bulması adına öncelikli olarak

25
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ilerici sıfatıyla anılan bir kitlenin oluşmasında ön ayak olur.


Oluşturulan ilerici sınıf karşısına haliyle onun adı da ikame edilir. Bir
tür diyalektik yöntemle karşı karşıya getirilen bu sınıflar, batılı
manada bir  çatışmanın ana unsurları haline gelirler. Oryantalist imge
ve  kavramlarla konuşan geri toplumun bu elit kesimi kendi
toplumunu oryantalist düşüncenin Doğu'yu tanımladığı gibi tanımlar
ve bunlar geri diye vasıflandırdığı topluma oryantalist düşüncenin
biçtiği yolu salık verir. Batı'nın doğu'ya karşı üstlendiği ulaştırıcı
misyonu yerli mekanda bu ilerici kısım üstlenir.Modernleşme
ideolojileri doğrultusunda geliştirilen uygarlaştırıcı söylemler doğal
seyrinde Avrupa merkezci bir yabancılaşmanın yolunu açar. Halka
gösterilen yol, dini ve kültürel değerleri inkara doğrudur ve bu
doğrultuda dünyanın modernleşmesi anlamına da gelebilen
küreselleşme Batı'nın evrensel değerleri temsil ettiğini göstermez.
Onun evrensel bir ideolojik proje olduğunu gösterir. Bu bağlamda
19.yüzyıldan bu yana yüzünü Batıya dönmüş olan Türkiye'nin bu
zamanlardan beri bir aydın krizi yaşadığı hep dile getirilir. Esasında
ölümcül kimliklerin üretildiği Doğulu coğrafyalarda yüzlerini
modernite nin yerel topluluklar arasında oluşturduğu dar, kaba 
adiyetlere çeviren doğu toplumlar ve kime ve neye karşı duracakları
konusunda bir belirsizlik yaşarlar. Diğer taraftan üretilmiş bu problem
modernist kavramlarla tartışılır. Öteki ulusların Avrupa'nın etrafında
biçimlenmesi amacına yönelik olarak uygulama alanı bulan
modernizm bu toplumlarda özentinin dolayımında kendine yer bulur,
özenti çünkü insanı yerinden eden onu dönüştüren psikolojik saiklerin

26
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

çoğunu  bünyesinde taşır. Nitekim Osmanlı modernleşmesi toplumsal


bağlamda çoklukla bu kavramın etrafında oluşan psikolojik saiklere;
politik bağlamda ise daha çok askeri güçlerin zorlayıcılığına
dayanır.Sistemleştirilmiş doğu araştırmalarının.temelindeki amaç,
Doğulu ulusların kendilerine yabancılaştırmaları, onların kendi
özlerinde hareket ederek dirayetli bir duruşa erişmelerini önlemektir.
Nitekim Said: “Oryantalizmi; Batı dışındaki toplumların
öğrenilmesi, yönlendirilmesi ve sonunda da kullanılması için sarf
edilen gayretlerin tümü diye tanımlar.Doğu’yu kullanabilmek için
onu ilkin batılı kavramlarla tanımlamaları gerekmekteydi ve ezilen
toplumların kendilerini batı kavramlarıyla tanımlamaya başladıkları
yerde onların eleştirilmesi ve asimilasyonu dolayısıyla kullanılması
doğal. bir sonuç olarak ortaya çıkacaktı. 

27
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Şekil 2.1. Şekil başlığının satır aralığı 1 (Tek) olmalıdır.


Şekil sonrasında 1
adet satır boşluğu
bırakılmalıdır.

2.2.
Oryantalizmin İdeolojik Olarak Ele Alınması.
Edward said oryantalizm e Doğu Batı arasında ontolojik ve
epistemolojik karşıtlığa dayalı sistematik bir düşünce biçimi olarak
tanımlamaktadır. Söylemlerini şarkiyatçılık isimli kitabında
gerekçelendirmiş ve ardından oryantalizmin kavramı ideolojik bir
içerik kazanmıştır. Oryantalist bir bakış içerisinde beliren öteki algısı
batının sömürge anlayışının gerekçelerinden biri olmuştur.Bunu
oluşturmak için batı çevirinin hem ideolojik hem de kültürel
boyutlarından faydalanmıştır . Edward Said.ötekileştirme işlemi ile
batı'nın kendi hayali doğusunu icat etme gayretini taşıdığını ve
sömürgeci anlayışın meşrulaştırma ihtiyacı güttüğünü iddia

28
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

etmektedir.Said’e göre oryantalizm, doğu batı arasında ontolojik ve


epistemolojik karşıtlığa dayalı bir düşünce biçimi geliştirmekte ve
bunu kavramsallaştırma aktadır. (Said2003:12.) 18.ve 19. yüzyıllarda
doğu ya ilişkin yapılan çalışmaları dile getirmek amacıyla kullanılan
oryantalizm kavramı, Avrupa sömürgeciliğinin çağrıştırmasından
ötürü resmi olarak artık kullanılmamaktadır. Sözlük anlamıyla doğu
bilimi anlamına gelen ve doğuya ilişkin yapılan çalışmaları dile
getirmek amacıyla kullanılan bu kavram latince oriens kelime
kökünden türemiş ve 19. yüzyıl içinde doğu ülkelerinin din, dil, tarih
ve medeniyetini araştıran bir bilim dalına dönüşmüştür.Oryantalizm
batı kökenli ve merkezi akademik araştırma alanlarının tümüne verilen
ortak bir ad olarak pozitif bir içerik taşımakta iken, Said’in kavramı
kültürel liderliğin bir inşa aracı olarak görmesi ve sistematik bir
düşünceye hizmet ettiği savını ortaya atmasıyla hem kavram.hem de
doğu batı ilişkileri sorgulanmaya başlanmıştır.(Said, 1998:12).Said'e
göre batı öteki diye nitelendirdiği doğu ile arasına 1 sınır çizebilmek
için oryantalizmin bir proje olarak kullanmaktadır. Sait oryantalist leri
şöyle tanımlamaktadır, şarkı hakkında yazan ders veren ve şarkı
anlatan herkes şarkiyatçı dır.Sait, 1998, Batı'nın doğu'yu yönetme
isteğine vurgu yapan.Paradigma korucu bu eser, batı'nın doğu
üzerinde siyasi, ideolojik, sanatsal, eğitsel, bilimsel ve sosyolojik.
Kısaca her alanda kendi kültürel hegemonyasını kuran kurmak
amacında olduğunun da altını çizmektedir.Bulut'a göre sahibim bu
eseri ile birlikte doğu'yu konu alan batı kökenli söylemler üzerinde bir
paradigma değişimi gözlemlenmiş ve eser post yapısal incelemeler,

29
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

edebiyat eleştirisi ve feminist kuram gibi alanlarda yöntem belirleyici


rol oynar hale gelmiştir.Batılı oryantalistler ve Doğulu
akademisyenlerin açtıkları tartışmaların odağına oturtulan eser
dolayısıyla bu iki dünyanın karşılaştırılmasına yönelik yürütülen
kültürel çalışmalarda referans olarak alınmıştır.Batı ile doğunun ilk
anlamda ilk temasında sebep olan ve beraberinde bir takım siyasi ve
ekonomik sonuçlar doğuran haçlı seferleri kendi kültürel
hegemonyasının temellerini atma çabasında ki Avrupa için öteki ile
iletişim kurma adına bir fırsat olarak görülmektedir.Said iletişim ve
etkileşimin doğal akışı içerisinde ticaret yanında kültür odaklı bir
alışveriş çevresinin başladığından söz etmekte ve birer kültür
taşıyıcıları olarak kabul edilen dil,maçların takip eden bu alışveriş
sürecinin her evresinde temel köprü ve anahtar görevini gördüklerini
dile getirmektedir. Nitekim bu süreç zarfında ilk aşamada misyonerlik
amaçlı olduğu gözlemlenen.Doğu dillerini öğrenme eyleminin
zamanla filoloji çalışmalarında dönüştü ve daha sonra açılan
üniversitelerle birlikte oryantalist yaklaşım akademik gözlemlenmiştir.
Said bu dönemin tek taraflı bir aktarım ve yaymaya yönelik sömürü
anlayışı olarak resmen etmektedir. Başından sonuna çeviri
eylemlerinin ışığında sürdürdü.Varsayılan bu süreç bir bakıma
çevirinin öneminin etkisinin geçmişten günümüze değişmediğini açık
bir göstergesidir. Genel çerçevede çeviri Nedret Pınar Kuran’ın
tanımıyla bir iletişim biçimi, kültürlerarası bir iletişim aracı ve aynı
zamanda bir kültür ürünü olarak ve betimlenmektedir. Bu anlamda
öteki diye adlandırılan ile arada var olan var olduğu ileri sürülen

30
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

farklılıklarının doğrusunu okunması ve okun(a)masına


yönelik.Zeminin hazırlanması bakımından önemli 1 rol oynadığı
açıktır.
Ötekinin kimliği veya ne olduğu hakkında zihinde beliren, bizden
olmayana ait bir resmin içinde öteki görünüşüyle, kültürüyle,
inancıyla.diniyle ırkıyla, cinsiyetiyle ya da politik görüşü ile farklı
olanı temsil etmektedir. Öncelikle farklılık yabancılık temeline dayalı
öte kelimesinden türemiş öteki sözcüğü Türkçe sözlüklerde iki şeyden
konuşulmakta veya göz önünde tutulmakta olandan geride kalan
olarak tanımlanmaktadır. Türk dil kurumunun ilgili internet sayfasında
yer verilen tanımında öteki’nin daha çok önemsizleştirme ve dışlanma
gibi negatif çağrışımlarına yönlendirme yapılmaktadır. 1.Diğeri
öbürü 2.sf.sözü edilen veya benzer iki nesneden önem ve konum
bakımından uzakta olan 3.sf.öbür diğer 4.sf.mevcut kültürün içinde
dışlanmış olan, aynı şekilde ingilizcede oxford sözlüğü kelimesinin
karşılığını ayrı farklı başka karşı olarak vermektedir. Burano adası,
philosophy, sosyoloji.Date with destiny from different from orta, said
goo oncel. Felsefe bilimin de öteki kavramının kelimelerle sınırlı
anmadı. Ancak felsefenin kendi diyalektiği içinde derinlemesine
tartışıldığı görülmektedir.
Sosyolog ve filozof Zygmunt Bauman ile Emmanuel Levinas’ın
ötekinin tanımı üzerine yaptıkları söylemler çarpıcı nitelikte
bulunmaları sebebiyle bu yaz dahil edilmişlerdir. Bauman’a göre
modernite, pozitif bilim anlayışını kesinlikle ilkesi gereği öteki hiç
tanımadığı halde düşman olarak nitelemek zorunda kalmakta, yok

31
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

saymakta ve yaşam hakkını elinden almaktadır.Levinas’a göre öteki


kavramı ve veya ötekileştirme, iktidar eksenli ve ben merkezli bir
anlayışın ürünüdür. (Avşar,2004:26)Claude , Levi, Strauss gibi
antropologlar öteki kavramını, kültürel değerleri
betimleme,çalışmalarında kullanmışlar ve ben'in kendisini tanıma ve
tanımlama sürecinde öteki ye duyduğu gereksinime ve bu tanıma
süreci sonunda olası bir kültür zenginliğine dikkat çekmişlerdir.
Yirminci yüzyıl felsefesinde kabul gören dünyanın dilin
biçimlendirdiği şekliyle algılanıyor olduğu düşüncesi, özellikle Derida
ve Foucault’ın önderliğinde dünyanın anlatılarla kavrandığını ve
gerçekliğin bu anlatılarda inşa edildiği post yapısalcı görüşe
kaydırılmıştır bu anlayışa göre.gerçek dünya algısının dolayısıyla
öteki hakkındaki düşüncenin doğrudan dinle bağlantılı olduğu
görülmektedir. Dil kurgulayan bir araç olarak oluşturduğu
anlatımlarla yalnızca öteki değil, öteki ile kurulacak ilişki üstüne
düşünme yollarını da kurulacaktır. Bu amaçla ötekinin
kurgulanması.Schnapper’e göre ik yolla olmaktadır. İlkinde kültür
ölçütleri kullanılarak ötekine değer bilmekte ve ikinci yol olan
evrenselcilik ilkesi yolunda ötekini kendi kültürüne, asimile etme
siyasetinin izlerini sürmektedir. Birincisinde ötekinin varlığına
gösterilen tutum aşağılayıcı iken ikincisinde sömürgeci mantığı ağır
basmaktadır.
Tarihsel süreç içerisinde oryantalizmin tanımlayan ifadelerin doğu
dünyasına yönelik akademik çalışmaların tümünü kapsayan bir tasvir
niteliği taşıdığı görülmektedir. Bu ilk olumlu tanım oryantalistlerin ve

32
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

doğu resimlerine konu eden ressamların.Objektif, bilim ve eserler


ürettikleri doğrultusunda bir sav taşımaktadır.Ancak sonradan
misyonerlik faaliyetleri ile ilişkilendirilen oryantalizm bu kez olumsuz
algı üreten yeni bir tanımlamanın içinde değerlendirilmek durumunda
kalmıştır.Edward said bu yeni algının yönlendirdiği düşünce biçiminin
doğu batı arasında ontolojik ve epistemolojik ayırma işaret ettiğini
dinlendiren ve oryantalizm şark ve garp arasında oluşturulmuş bir tür
ayrıma dayalı bir düşünce biçimi olarak tanımlayan bir teorisyen dir.
Kaynaklara göre tarihi kökeni ortaçağa uzanan.oryantalist anlayış
batının doğuyu ötekileştirilmesini ve doğunun öteki olarak
algılanmasına yol açmıştır. Batıda bu felsefe içinde kurgulanan doğu
bilgisinin temelinde sömürge anlayışının yattığına dikkat çekmek
isteyenlerden biri olan edebiyat profesörü Said oryantalizmin kendi
sözleriyle kısaca şöyle tanımlamaktadır:”Oryantalizm, Avrupa'nın
kendi doğu fikridir” Said alanında paradigma değişimine yol açacak
kadar çok ses getiren “Şarkiyatçılık, Batı'nın Şark Anlayışları” isimli
eserini 1978 yılında kaleme almıştır. Yazara göre batı biz ve onlar
ikiliğini üzerinden kendine kültürel rakip gördüğü doğu
ötekileştirmeyi kendisine misyon edinmiştir.Said ayrıca iyi addedilen
her ne varsa batının kendini onunla tanımladığını ve kavramı zıt
yüzünü doğu ile özdeşleştirdiğini etkileyerek devam etmiştir. “Garp
ile Şark arasındaki ilişki bir iktidar egemenlik ilişki, derecesi değişen
karmaşık bir hakimiyet ilişkisidir(Said, 2003:15). Bu anlamda öteki
algısını da batının belirleyiciliği doğu yu tanıma bilme isteğinden çok

33
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

doğaya egemen olmak ve doğu yu yeniden yapılandırmak arzusu ile


ilişkilendirilmiştir.Said’e göre, Batı bu siyasi amaç ekseninde kendini
yüceltme, diğer yandan i ötekisi olmasını istediği doğuyu
değersizleştirme çabası içine girmiştir. Said daha fazlasını ileri sürerek
oryantalizmin doğuya ve özellikle İslam’a karşı olan saldırıları meşru
kılabilmek için batı tarafından.Emperyalizme hizmet eden bir
enstrüman olarak kullanıldığını söylemektedir.

3. MODERNİZM VE ORYANTALİSTLEŞME
Oryantalizm, bir açıdan bakıldığında ‘bilim’,diğer açıdan bakıldığında
ise bir ‘ ideoloji’ dir. Türkiye’de bir ideoloji olarak alımlanmıştır. Bu
alımlamanın zihinsel olarak arka planında yatan proje batılılaşma ve
34
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

modernleşme olsa da , batılılaşma ve bir medeniyet projesi olarak ‘


‘Avrupalı olma’ yı değil, ‘Avrupalı gibi olma’yı dayatan bir projedir.
Shakespeare’ in Hamleti’nin tiyatro sahnesinde söylediği o meşhur
sözü biraz değiştirip asıl mesele olmak mı yoksa gibi olmak mı
meselesiydi. Avrupalı olmak bir medeniyeti bütünüyle kendine mal
etmek Avrupalı gibi olmak ise o medeniyetin bir parçasını kendine
tamamıyla mal etmek medeniyetin kavramlarla inşa edildiğinin
bilincinde olmaktır. Parçalı sahiplenme ise simgelerledir.
Tanzimatçılar, kadınlar için piyano çalmayı erkekler içinse Fransızca
konuşmayı Avrupalı olmak için yeterli sayıyorlardı.
Birer simgeden ibaret olan bu kavramlar ‘Avrupalı olma’yı değil
‘Avrupalı gibi olma’yı işaret ediyorlardı. Oryantalizm tam burada
ortaya çıkmış ve gerçek anlamda Batılılaşma (Avrupalılaşma ,
Modernleşme) sürecinin yerini alarak onu devam ettirmiştir. Hilmi
yavuz
Modern düşünce biçimi eşitlik özgürlük evrensellik gibi insanlığın
ilerlemesi adına gerçekleştiği ümit ettiği beklentileri bir hakimiyet ve
baskı mantığıyla içselleştirir. Richard Bernstein modernite projesini
hakim insanın kendi kendini hakimiyet altına aldığı bir karabasan
durumu olarak değerlendirir. Aydınlanma düşüncesinde doğaya hakim
olam durumu yerini insana hakim olmaya bırakır ve aydınlanma
projesi hakim bir gücü ve iktidarı gerektiri bu durum bilgi iktidar
ilişkisini içine alır.
Edward said aydınlanma projesinin karşısında durur. Söylem
analiziyle ilgili sorunları ve hegemonyacı liberal hümanist bir tasarıda

35
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Merkezi bir öneme sahip batı düşüncesinin inşasıyla ilgili


tanımlamaları sorgulama başlar. Sorgulama esnasında said
“oryantalistlerce ( şairler tarihçiler akademisyenler ) yaratılan doğu
( ı'orient)imajında etnosentrik bir imajın varolduğunu söyler. Said’in
etnosentrizmi batılı düşünce biçimiyle özdeşleşmesi terimin etimolojik
anlamıyla yakından ilgilidir.terim ilk defa william g. Sumner
tarafından folksways de gurur kibir yada bir grubun inaçlarını
ötekikilerden üstün görmesi anlamında kullanılmıştır. kendi etnik
gurbu ve kökeni merkezde olan ve öteki olarak adlandırılan gruba
olumsuz anlamlar yükleyip Sonuçlandıran bir tanımlama dır. Bu
bağlamda said batılı düşünce sisteminden, etnosentrizme saplanmış bir
avrupa kültür ve anlayışından veya özellikle etnosentrizme saplanmış
lığından ötürü asla evrensel ve bütünleyici olmayacak olan batılı
söylemden bahsederken , bütünüyle tahakkümle sonuçlanan batılı
düşünme biçimlerini karşısına alan bir söylem geliştirmektedir. Bu
söylem, batılı düşünme biçimlerinin etnosentrik söylemlerinin
karşısına foucaultcu görüşe bağlı olan aynı zamanda derridacı
yaklaşımla etnosentrik söylemi yapıbazuma uğratan dir düşünceyi
koyar. çünkü saide göre yaratılmaya çaılşılan batı doğu karşıtlığında
betnosentrik söylemde batıya kutsayıcılık doğuya ise öteki tanımı
yapar ve doğuyla kendine ideal olgusu yaratır. Yani batılı söylem de
doğu pasiftir, hor görülür yada yorumun yarattığı kelimelrin içinde
hapsedilerek öteki algısı yaratılır.dahası batılı söylem mutlak metinlr

36
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

üreterek imgesel bir doğu kavramı yaratır.s.18 Boland barthees’ın


yazının sıfır derecesinde belittiği üzere ….. sözcükleri bağlantılar
yönlendirir, bağlantılar her zaman tasarlanmış bir anlama doğru
götürür hemen”gül eren s19 said batı düşüncesinin ayırt edici ve
belirleyic özelliği olarak, onun sürekli bir biçimde karşıtını ürettiği
yönündeki tespitini açığa çıkarır.bu tespite göre batılı düşünme
biçimlerinden hiçbiri kendi karşıtını üretmeksizin var
olamamaktadır.özellikle Sokrates ten bu yana batı düşüncesi ideler -
gölgeler dünyası form madde ruh beden vb. birçok karşıtlığı kendi
içinde üretmiştir ve üretilen karşıtlıklarda en fazla değer hep ilk terime
verilmiştir. S19

3.1. Oryantalist Söylem Metinsel Söylem Edward Said ve


Oryantalist Söylem Analizi. Said in oryantalizm biçimi
metodolojik tercihler
Söylem kavramı yirminci yüzyılda keşfedildi fakat yirmi birinci
yüzyıl söylem yüzyılı oldu. Söylemin keşfinden sonra artık evrensel
gerçeklik yerini gerçekliğe bırakmıştır.gerçeklik söylemle ve söylem
içinde inşa edilen şey olmakla bereber her söylem bir gerçeklik
inşasından ötürü söylemlere karşılık gelen gerçekliklerden sö
etmektedir.s9 edibe sözen edibe sözen egöre
,
Dille ve dilde inşa edilen sosyal gerçeklikler eylem ve
etkileşimlerimizi belirler ve hayatı anlamlı kılar. … her gerçeklik bir
söyleme dayanır. Fakat bütün gerçeklikler bilimsel disiplinlerin ya da

37
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

söylemlerin inşa ettiği gerçeklikler değildir;toplumda elitlerin dışında


söylemler ve bu nedenle bu söylemlerce inşa edilmiş bulunan başaka
gerçeklikler vardır … farklı gerçeklikler, farklı bilgi formlarına denk
gelen farklılaşmış dil pratikleriyle yani söylemlerle yapılanır.birer
eylem ve dil pratiği olan söylemler farklı ideolojilere farklı anlatımlara
ve farklı bayanlara dayanır. Bütün bu dilsel eylemler kökleri geçmişte
ve/ veya şimdide bulunan sözlü/ yazılı iletişim biçimleridir. Bu
farklılıklar ağı olarak söylemler ideoloji kavramını kuşatır; yorum
kavramına teslim olur.yorumun varoluş nedeni söylemlerdir.ve
yorumsuz söylem bir hiçtir….söylemlerin fonksiyonları bilgi güç
iktidar hakimiyet otorite ve kontroldürve bütün bunlar, dilde varlık
kazanır.bilginin dildeki kullanımı , ideolojinin dildeki kullanımı, birer
eylemdirve bunların foksiyonelliği, ancak bir söylem içinde anlamlı
hale gelir. Sözen s8gündelik konuşmalarımızda anlamsız görünen
ifadeler dahi , bir söylemdeanlam ifade eden ve fonksiyonu olan
ögelerdir:bildiğini söylemem, bilmediği konularda geçiştirici
ifadelerde bulunma eylemleri, tek başına anlam ifade etmese desöylem
içinde kesinlikle bir anlama sahiptir.söylemi anlaşılır kılan , ifade ve
beyanların nerde ne zaman ve nasıl ortaya çıktıkları , söylemleri
kuklanan söylem aktörlerinin kimliğidir.sayfa 10 u tekrar oku bilimsel
bilgi ve söylem arasındaki ilişki
Ayrıca gülsüm songül ercan ve pınar danış makalelerine bak sayfa 6vs

38
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Edward said e göre oryantalizm bir söylem olarak incelenmedikçe


aydınlanma sonrasında avrupa kültürünün yaratmış olduğu büyük
anlatılarına bağlı kalarak doğuyu siyasi sosoyolojik askeri ideolojik
bilimsel , imgesel olarak üretebilmesini sağlayan sistemin anlaşılması
güçtür.bu sebepten dolayı said avrupanın gücünün ve kimliğinin
devamı olan doğu karşısında tek yönlü yürüttüğü söylemsel
sınırlamaları göstermeye çalışırken batılı modern düşünce biçiminin
evrensel, aşkın ve merkezi yapısını ifade eden söylem kavramına baş
vurur. gül eren s17
On dokuzuncu yüzyılda ve yirminci yüzyılın başlarında söylem
kavramından önce ilgi olgulara yönelikti.
Yirminci yüzyılı etkisi altına alan söylem terimi kapitalist dünya ve
akademik dünyanın ilgisinde derin bir değişim yaşattı.dil pratikleri
olarak söylemler batı bakış açısıyla ayrıcalıklı olan evrensellik
iddiasına sahip düşünüşlerin artık bir kenara bırakılmasını artık tek bir
gerçeğin mümkün olduğu düşüncesinin de ortadan kaldırmıştır.artık
tek bir evrensel gerçekliklerin hüküm sürmesinin yerini çoklu
gerçekliklerin varlığı almıştır. Başka bir deyişle söylem kavramı ilk
çağdan beri slogan haline gelmiş herş eyintemeli nedir sorusunun
ardındaki temellendirme isteğini ortadan kaldırmıştır.aynı zamanda
söylem kavramı yirminci yüzyılda bilimlerin temel arayıcı yönelimleri
üstü kapalı dar bir tünele girmiştir.( bilimlerde neden ve nasıl
sorularının da sorulması )foucaultun Gerard raulet ile söyleşisinde
fransad ave diğer ülkelerde 1968 de olanları oldukça ilginç ve belirsiz
diye nitelemesi , hatta ilginçliğinin de bu belirsizliğinden

39
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kaynaklandığını söylemesi bilimlerin içine girdiği o dar geidi


örnekleyen anlamlı ifadelerden birisidir. S20( 1968 olaylarını dipnot
olarak yaz)
Ferdinand de saussre un dilin devamlı değişmesi gibi zaman
içerisinde bir sürekliliği olduğunu belirten düşüncesi bu yüzyıldaki
belirsizliği ortadan kaldırmıştır.ferdinand de sassure ün öğrencileri
tarafından yayınlanan ve temel eseri olan genel dil bilim dersleri ile dil
kültür matematik felsefesi ve toplumun analizinde en fazla kullanılan
yaklaşım olan yapısalcılığın (yapısalcılık neden en çok kullanılıyor
bak)başlangıç noktasını oluşturarak bu belirsizliği belirgin hale getirir
(nasıl belirgin hale getirdi araştır) bu anlamda saussure sadece
yirminci yüzyılın değil aynı zamanda avrupalı felsefenin ve beşeri
bilimlerin( beşeri bilimler açıkla)gelişmesinde önemli bir yere
sahiptir.
Saussure ün Çlışmaları merleau- ponty, levi strauss, Henry lefebvre,
Roland barthes, Jacques lacan, michel Foucault gibi düşünürlerin ve
bu düşünürlerin sosyal bilimlerdeki çağdaşlarının düşüncelerini
derinden etkilediği ve zenginleştirdiği bir gerçektir. Yine Edward said,
gayatri c. Spivak, homi bhabha (Kİİ olsuklarını araştır) gibi edebiyat
ve kültür kuramcıları, yapısalcılık sonrası tartışmalrı ve kavramları
ötekileştirilmiş kültürleri anlama ve ifade etme sorunsalına
taşıyarak,antropoloji, tarih, edebiyat gibi söylemsel kuruluşların,
sömürgecilik döneminden başlayarak, dünya, coğrafya, evrim, estetik
gibi temel, evrensel bilgi alanlarını nasıl batı yı merkeze alan biçimde
kurduğu göstermektedir. Sayfa21postmodern/post yapısalcı düşünce

40
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

yapısının değerlendirilebilmesi ve ve potsyapısalcı düşünce sistemiyle


başlayan düşünce yörüngelerinianlayabilmek için öncelikle
gösterebilimsel yöntemlerin anlaşılmasi gerekmektedir.
Saussurecü dilbilim çalışmalarına dayanarak jean Piaget yapısalcılığı
şu şekilde tanımlar:yapısalcılık bir yöntemdir, bir öğreti değildir,
ancak öğretisel sonuçları çok olmuştur. Bir yöntem olduğundan
uygulanabilirliği kısıtlıdır ve verimliliğinden dolayı başka yöntemlerle
birleştirilmiştir.s21 sayfa 22 ve 23 etekrar bak),
Toplumlarda konuşulan diller farklı olsa da her etnik köken farklı
sözcük sistemlerini kullansa da nihayetinde bu sözcüklerin hepsi aynı
şeyleri göstermektedir.saussure bu durumu genel dilbilim derslerinde
nde şöyle ifade eder: bir kavramın ve bir ses imgesinin birliğini bir
gösterge olarak adlandırıyorum, ama bugünkü kulllanımda gennellikle
bu terim yalnızca bir ses imgesini örneğin bir sözcüğü
belirtiyor….burada sözü edilen kavramlar, her biri ötekini çağrıştıran
ve her biri ötekinin karşıtı olan olan üç adla belirtilseydi bu belirsizlik
ortadan kalkacaktı. Gösterge sözcüğünü bütünü göstermek için
kullanmayı, kavram ve ses imgesi sözcüklerini sırasıyal gösterilen ve
gösteren olarak değiştirmeyi öneriyorum.

ses (gösteren)
gösterge

41
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kavram (gösterilen)sayfa 72 ye bak tabloları


incele
sassure tanımında yapısalcılıkta zuhur eden gösteren- gösterilen
ilişkisinin modernist düşüncenin ürünü olarak söz ve yazı ayrımını
derinleştirdiğini belirtir. Yapısalcılık göstergebilim ve dilbilim
arasında işler . gösteren- gösterilen şeklinde tezahür eden ikili
karşıtlıkları bünyesinde barındıran yapısalcılık anlam üreten insana
önem verir. Bu bağlamda yapısalcılık ikil karşıtlık anlayışına uygun
olarak dili, insanlar arasında iletişimisağlayan sembolik sistemler
bütünüs25 şeklinde tanımlayarak yazı karşısında söze öncelik verir.
aslında yapısalcılık modernist düşüncelerin söylemlerini bir kez daha
aksettirir.söze öncelik verir ve kendi karşısında ötekinin konumunu
belirginleştirerek bir karşıtlık yaratır.barthes bu durumu göstergenin
doğasına bağlar.gösterge özü gereği dolaşan bir gerçeklikolduğu
ölçüde, dolaysız bir biçimde ötekini içerir.barthesın göstergenin
doğasından hareketle dilbilim çalışmalarına yönelmesi ve bunun
sonucunda göstergeblimi keşfetmesi tamamen göstergenin özünün
ötekinde bulmasından kaynaklanır.
Yapısalcı antropolog Claude levi Strauss yapısalcıların dünyayı
anlama biçimleriyle ilgilenmemiş insanların dünyayı anlamlandırma
biçimleri üzerine yoğunlaşmıştır. Bu amaç doğrultusunda bilimsel
bilgiyi ve yaban düşünceyi birbirinden ayrı düşünmüştür. Strauss’a
göre bütüncül olan yaban düşünce bilimsel bilgiden ayrılır, ancak
derin gözlemde dahi kaçırılan bir şey vardır:”gösteren’ler daima

42
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

“gösterilen”lere dönüşür, “gösterilen” ler de “gösteren”lere . bundan


dolayı Strauss’a göre söylem kavramı yapıdan yola çıkar, yapı
aracılığıyla bir küme oluşturmaya çalışır ve kendi yapısını kendi
belirleyen üst kodlayıcı bir sisteme dönüşür, “gösterilen”ler de
“göstern”ler de. Bundan dolayı söylem kavramı Strauss’a göre yapı
aracılığıyla yol alır ve bir küme oluşturmaya çalışır ve kendi yapısını
kendi belirleyen üst kodlayıcı bir sisteme dönüşür. Edward said in
oryantalizm tanımlamasını yaz .Strauss söylem analizinde saussure’cü
dilbilim çalışmalarının kendine yarayacak olan kısımlarını kullanır ve
antropoloji bilimini farklılık prensibi dahilindeki ikili karşıtlıklar
düzleminde inceler. Bu durum metni yalnızca bir yapıya değil içinde
barındırdığı ikili karşıtlıklar düzleminde ne zaman ve nerede yazıldığı,
yazıldığı toplumu ne yönde etkilediği tarzındaki koşulları da yapıya
dahil eden sorularla birlikte bir göstergeler sistemine dönüştürür.bu
manada Strauss’un farklı temsiller incelenirken yaslanılabilecek
güvenli bir dış zemin olduğu iması Jacques derrida tarfından eleştirilir.
Oysaki saussure göstergelerin birbirinden farklı olduğunu öne sürerek
Strauss’a göre daha güvenli bir alt yapı oluşturur. Strauss kendi
yapısını kendi belirleyen bir söylem analizinden bahsetse ya da
esrlerinde avrupa merkezciliğini aşan bir bakış sergiliyormuş gibi
görünse de modern batılı söylemin devamı niteliğinde bir özelliğe
sahiptir. Strauss’un hüzünlü dönenceler kitabında doğuyu zavallı
olarak niteleyen sözleri ve çevreleri belliş olmayan bu köyler evlerin
ve sokakların , doğu’nun kanıtı olan karmaşık düzensizliğini sergiler
ifadelerinde batının ötekileştirdiği yerlere ait etnosentrik söylemlere

43
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

mağruz kalır. Bundan dolayı bernea moran’a göre, Saussurecü


göstergeler sisiteminde gösteren baskın bir biçimde gösterilene
egemendir.”gösteren ile gösterilen arasındaki bağıntı
saymacadır(keyfidir)….sözcükler birer gösterge olduklarına göre, dil
bir göstergeler sistemidir ve dış gerçeklikten bağımsız, kendi iç
kurallarına göre işler.s 25

Oryantalist söylemde anahtar, kavram, “keşif” sözcüğüdür. Keşfetme


bilinmeyeni ortaya çıkarmaya dönük bir eylemi işaretler. Batı bir
bilinmeyen olarak nesnel eleştirilen öteki nin 13 üzerindeki örtüyü
kaldırır karşısına aldığı bir şeyi evirip çevirir, onu birtakım parçalarına
ayırır ve sonunda onu bir başka şeye dönüştürerek keşfini tamamlar.
Bu dolayımda Batı keşfettiği üzerinde mutlak denetim sağlar. Bununla
kendini ontolojik bir güvene kavuştur. Çünkü öteki üzerinde sağlamış
olan mutlak denetim onun vasıtasıyla vuku bulacak muhtemel bir
tehdidin yok edilmesi anlamına gelir. Keşfedilen dolaylı olarak
üzerinde ne tür tasarrufun yapılabileceği hususunda hakkında yeterli
bilgi ve kanıya sahip olunan nesneye tekabül eder. Bu doğrultuda o
laboratuvardaki deney malzemesinin talihini paylaşır. Oryantalist
söylem bir öteki olarak karşısında gördüğü kültür ve medeniyetleri
denetlenir kılmanın yolunun onları olduğundan farklı sunmaktan
geçtiğini keşfeder. Ötekileri yığınla ayıplı ve utançlı imgelere
dolayarak sunan oryantalizm böylece bir laboratuvar malzemesi

44
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

karşısında elde etmiş olduğu meşruiyete, diğer kültür ve medeniyetler


karşısında da sahip olur. Artık eğilip bükülen, adam edilen, istenilen
şekle sokulan, öteki üzerinden kendini tamamlandığı bir nesnedir. Bu
bağlamda metin bir varatmadır. Ele aldığını yeniden kurar. Said’in
tespitleri çerçevesinde haçlı seferleri ile başlayan ilk temasın siyasi,
sonraki aşamaların kültürel hedefler taşıdığı açıktır: Napolyon'un 1798
Mısır seferinin ardından oryantalizme, ikinci etapta Doğuya şık ve
özgürlük ulaştırma misyonu yüklenmesi bunun bir delili olarak
gösterilebilir. Bu andan itibaren siyasi ve toplumsal her alanda yeni bir
yapılanma içinde görülen Batı, kendi ölçütlerine uygun bir Doğu inşa
etmeye, Said’in deyimiyle, doğuyu Doğululaştırmaya işte bu
ideolojik yaklaşım içinde başlamıştır. Bu nedenle filolojik ve kültürel
araştırmaların doğunun geriliğinin, batının yüceliğini kanıtlayacak
şekilde tasnif edilmesi sömürünün kalıcılığına yönelik adımlardan biri
olarak kabul edilebilir. Said’in verdiği bir başka oryantalizm tanımı:
Oryantalizm doğu ile sistematik bir şekilde ilgilenen düşünsel veya
bilimsel uğraşları bütün olarak sunmaktadır. Sömürgelerin
genişletilmesine sunulan uygarlaştırıyoruz gibi gerekçelerin toplum,
dil, sanat, edebiyat, tarih, sosyoloji gibi kültürel mecraların üzerinden
sunulması oryantalizmin ne denli bütüncül ve sistematik çalışma
prensiplerine sahip olduğunun ispatı gibidir. Said oryantalizmin oyun
tasarlamanın ve pazarlamanın bir diğer adı olduğuna inanmaktadır.
Said için oryantalizm, sosyal bilimler, ekonomi, sanat tarih ve filoloji
alanlarında üretilen söylemler bütünüdür. Bu nedenle toplumsal,
tarihsel ve kültürel bir varlık olan dil, aynı zamanda düşünsel dışa

45
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

vurumudur. Böylece bir mecrada dil bu tanım bağlamında önemlidir


ve dilin bu sebepten Hegel'in köle- efendi diyalektiğine ortam
hazırlamış olduğuna değinilmesi fayda vardır. Tarihsel diyalektik
gereği insan kendisi hakkındaki düşüncesini kabul ettirebilmek için
hedef olarak seçtiği dünyayı tasarladığı. Kendi düşünce dünyasına
dönüştürme eylemi içerisindedir. Bunun bir uzantısı olarak karşı
tarafa, iki tarafın da hayatta kalacağı bir savaş açılmaktadır.
Kendinden olmayanı olumsuz hale getirme pratiğe dayalı bu savaş
sonucunda kaybeden taraf sadece diyalektik olarak yok edilmekte ve
kurgulu bir öteki oluşumun içerisinde kendi özelliklerini inkâr ederek
kendisine sunulan hayata katlanmak zorunda bırakılmaktadır. Yani
köleleştirilmektedir. Böylece kölenin varoluşun anlamı kazananın,
yani efendinin korumacılığında yücelmekte efendisi nasıl görünüyorsa
köle kendisini o biçimde görmektedir. Bu varoluş sürecinde efendi bir
tezat olarak kendisini gerçekleştirme ve tanıtma fırsatını ancak kölesi
ile kurduğu ilişki sayesinde yakalamış olacak. Efendi köleyi kendi
terimleriyle anlatıp, tanımlayarak kendinden uzaklaştıracaktır .Ve bu
nihayetinde yabancılaştırma, ötekileştirici nesnelerden oluşan yeni bir
düzen kurulmuş olacaktır. Olguların söylem dünyasına hakim
olmasıyla kurulan bu yeni düzende dilin dolayısıyla bir iletişim ve
kültür ürünü olan çevirinin ideolojik boyutunun hayati bir rol oynamış
olacağız yargısına varmak kaçınılmaz gözükmektedir. Çünkü anılar
edebi ve sanatsal eserlerden oluşan Doğu yazının düşünsel temelleri
genel olarak dil araştırmaları üzerine atılmıştır. Üstelik olumsuz Doğu
kurgusu işlenirken olguların söylem ve eylem dünyasına

46
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

aktarılmasının en pratik yolunu ve yönteminin çeviri eylemi olduğu


görülmektedir. En geniş anlamda Batı literatüründen Batının
üstünlüğünü işleyen akademik çalışmaların çevirileri ve batıdaki doğu
imgesinin oluşumuna katkı sağlayan 14 Antoine Galland, Bİnbir Gece
Masalları/Arabian Nights gibi metinlerin Batı dillerine tercümeleri
hayali doğu kurgusunu inşa eden külliyatının önemli parçaları
sayılmaktadır. Bu noktada bilgiye ulaşma arzusunun ürettiği hareket
sayesinde kendini tanımlamak ve bu düzende kendi konumunu
görmek isteyen köle ihtiyaç duyduğu bilgiye yine efendinin bakış
açısıyla kurgulanmış ve kendisinin kendi içi var ettiği hakikat ilişkisi
içinde üretilen bilimsel ve sanat eserlerinin.Dışında erişemeyecek tir.

3.1.1. ötekileştirme

Pek çok disiplinin araştırma alanına dahil olanve birçok bilim


dalının da sorunsalı haline döüşen öteki kavramıben ve biz
kavramalrının merkeze alınarak bir kavramsal çerçeve oluşturulması
neticesinde ilgili çerçevenin dışında değerlendiren birey ve grupları
algılama edinimidir.ilgili algının da genelleme kalıp yargı ve
önyargılar bağlamında oluşturulduğunu da ifade etmek yrinde
olacaktır.yirmi birinci yüzyılın temel poblem alanlarından biri olarak
görülen ötekileştirme konumlandırma adına bir çıkış noktasına da
gereksinim duymaktadır.çıkış noktasına ben ve biz kavramlarını
konumlandıran yapılar, kendilerinden farklı unsurlarıeksik ve belirsiz

47
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

görme muamma olarak algılama, bilmeyene dair sorgulama eğilimi


içerisine girmektedirler. Ait olunan toplumsal unsurları ve kültürel
varlıkları kendilerine referans alan tanımlar, farklı olarak algılananı
öteki kavramı ile temellendirme eğilimi taşımaktadırlar. 5

5
Kütürlerarası iletişim bağlamında ötekileştirme olgusunun
dijital taşıyıcılığına dair netfliks dijital televizyonu üzerinden bir
bakış:13 commandments( 13 emir9) diziş üzerinden
gösterbilimsel analizi
Pus Ulusalrarası toplum araştırmaları dergisi
48
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

4. BULGULAR VE TARTIŞMA

4.1. doğu batı

Doğu ve batı kavramları ünlü bir kavram zıtlığının başında yer


alıyor. Bazen bir gerçeklik olarak bazen de bir yanılsama olarak
karşımıza çıkan Doğu Batı kavramları arasında ilk oyun tarih ile
coğrafya arasınada iki bilimin dile getirdiği farklı gerçekliklede ortaya
Tablo başlığı öncesinde 1 adet
satır boşluğu bırakılmalıdır.
çıkar. Doğu batı terimleri coğrafyada zıt kutupları anlatsa d tarihçilere
göre bu ayrımlar zaman içerisinde yönleri sürekli değişen yapıda
olduklarından bahsederler. Her uygarlık tarih içerisinde kendi doğu ve
batısını yaratmıştır. Mısır, Mezopotamya, Roma , Yunan, Avrupa
uygarlıkları kendi Doğu ve Batı’larının kuran
uygarlıklardır.imparatorlukların yayılma sürecine girmeleriyle birlikte
doğu ve batı’nın sınırları genişlemeye başladı. Siyasi ve güç
dengelerini anlayabilmek açısından dünya ikiye bölündü. Bu ayrım
batının kendisinden gelmiştir. “Ö teki ‘ni kendi aynasından üretme
ihtiyacı bu farklılığı yaratmıştır. Çin in ayna modeli

7. v 8. Yüzyıllarda islamın yükselişi ve müslümanların kuzey


afrika orta asya ve ispanya da hüküm sürmeleriyle avrupalı kavramı
coğrafi bir belirlemeden çok kültürel bir ifadeye dönüşür, müslüman
ve hrıstiyaan ayrımını ifade etmeye başlar. Bernard lewis bu konuda
şöyle bir tespitte bulunmuştur. Lewis avrupa ve islam adlı kitabında
doğu ve batı karşılaştırması yapılırkenavrupa ve islam terimlerinin

49
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kullanılmaı nın çarpıcılığı üzerinde durur; terimlerden biri coğrafi bir


bölgeyi temsil ettiği halde, diğeri dini simgelediği için aslında
karşılaştırılması mümkün olmayan kavramlardır.çevirizm 31Yani batı
somut ve coğrafi bir kavramla ifade edilirken doğu soyut bir kavram
olan islam diniyle özdeşleşmektedirbu açıdan bakıldığında terimlerin
bu şekilde kullanımının tasarlanarak ve belli bir kimlik inşasına
yönelik kullanıldığı düşünülebilir.

Tablo 4.1. Tablonun ve tablo başlığının satır aralığı 1 (Tek) olmalıdır.


Sütun 1 Sütun 2 Sütun
Tablo sonrasında 1
adet satır boşluğu
3
bırakılmalıdır. Numune 1 100 250
Numune 2 150 500,4
Numune 3 200 575,3

4.1.1. doğu batı çeviri


Hristiyanlığın orta çağda ortaya çıktığı dönemde Avrupa karanlık
çağını yaşıyordu. 7. yüzyılda doğuda yeni bir din ortaya çıkmıştı. Bu
döneme kadar Arap Yarımadasında bilim faaliyetleri olmamıştır.
Hindistan İslam uygarlığını etkilemiş ve Hint eserleri Arapçaya
çevrilmiştir. Batı’da mezhep çatışmasından kaçanlar ve akademiden
ayrılanlar aracılığıyla Müslümanlar Antik Yunan bilimi ile tanışmışlar
ve Avrupa’nın o dönmede ilgilenmediği bilimsel bilgiye sahip
olmuşlardır. 8. yüzyılda Müslümanlar dünyanın entelektüel liderleri
olmaya başlamışlardır. Bilimsel yapıtları Yunancadan Arapçaya

50
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

çevirmişlerdir. Bu çeviri etkinliği 9.yüzyılda en üst seviyeye


ulaşmıştır. Müslüman bilim adamları bu kaynakları ciddi biçimde
özümsemişler ve bir eleştiri süzgecinden geçirerek kendilerinden de
bir şeyler katarak özgün çalışmalar yapmışlardır. Hristiyanlık
Romanın resmi dini olarak kabul edildikten somra düşüncede
dinileşme süreci başlamış ve ve bu dinin etkisiyle antik yunan bilim ve
kültürünü ret etmiştir.böylece batıda bilimsel etkinlik önemini
yitirmiştir. Felsefe ve bilim dini otoriteye bağlı olarak yürütülmeye
başlanmıştır. Aristotales,ve platon gibi güçlü düşünürlere bu dönem
karşı durulsa da Aristotales’ in bilim öğretilerinin karşısında
hrıstiyanlar bu tutmlarını kısa sürede değiştirmişlerdir ve aristotales’i
kendi düşünce merkezlerine almışlardır. Böylece Aristotales bir
otorite haline gelmiş ve hatta onun öğretilerine karşı çıkanlar dinsiz
olarak nitelendirilmiştir. Bu tutum sonucunda bilim çalışmalr
baltalanmış ve avrupanın karanlık çağı başlamıştır. Antik yunanda
platonun atinada kurmuş olduğuakademi o dönem bilim meşalesini
taşıyan tek okul olmuştur.hristiyanlar tarafından 529 yılında okul
kapatılmış ve bilim adamları yakılmaya başlanmıştı. Buradan kaçan
bilim adamları doğuya gitmişlerve Sasani imparatoru 1. Hüsrevonları
korumuş ve bu bilim odamları doğuda bilimin gelişmesinde rol
oynamışlardır.batıda yaşanan mezhep çatışmalrından kaçan nesturiler
489 yılında iran ın güneyine yerleşmişler ve burada cindaşapur
okulunu kurmuşlardır. Ve böylece islam tıbbının antik yunan tıbbı ile
temasını başlattılar. Burada kurulan hastane modeli kısa sürede
yaygınlaştı ve gelişti.cundişapur okulu 9 yy. avrupada kurulansalemo

51
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

tıp okulunu da etkilemiştir. İslam tıbbının avrupada etkili olması bu


okul aracılığıyladır. Yunancadan Arapçaya yapılan çecviriler
sayesinde müslüman bilim adamları bilime özgün katkılar
sağlamışlardır.iskenderiyenin müslümanların eline geçmesi
müslümanların toprakları irandan akdenizin güney kıyısına ispanyaya
kadar genişletmişlerdir.bilimsel ve felsefi değerlerin korunduğu bu
yerlerin islam dünyasına dogru kayması 8yy da müslümanların
dünyanın antallaetüel liderleri olmalarını sağlamıştır.
Abbasi döneminde mansur harun reşit ve memun gibi halifelerin
bilime büyük önem vermeleri sonucunda özgür tartışma ortamıları
oluştrumak bilim adamlarınıın isalma topraklarına geçmelrine destek
sağlamışlardır. Harun reşit 786-809 yılları arasında bağdatı bilim ve
kültür merkezi haline getirmek için büyük gayret göstermiş bunun için
çeviri bürosu niteliğinde bilgelik evini kurmuş ve burada çeviriler
yapılmasını sağlamıştır. 813 833 memun zamanında burası bir
akademiye dönüşmüştür.memu o dönmede zengin bilim ve felsefe
yapıtlarıyla dolu olan Sicilya kütüphanaesinde bulunan yapıtları
Sicilya kralından istemek için mektup yazmış ve horosandan bağdat a
develerle kitap taşıtmıştır. Gözlemevi inşa ettirmiş ve astronomları
burada toplamıştır. Memun her bilim dlına ait kollar oluşturmuş ve
çok sayıda sanatçı yazar ve çevirmen filozof ve bilim adamını burada
biraraya getirmiştir. Bilim adamları bilgelik evinde arapça farsça
ibranice süryanice grekçe latince ve sanskritçe gibi konuşulan ve
yazılan farklı dillerin bir potada eritildiği kozmopolitan bir yer haline
getirmişlerdir.bu kurumda antik yunan filozof Aristotales hemen

52
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

hemen bütün eserleri matematikçi Öklid in elementleri astronom


Batlamyus un almagesti biyoloji çalışmalarıyla onu galen in ve ünlü
hekim hipokrates in eserleri bunlar arasında sayılır.
İslam dünyasında bilimsel faaliyetleri etkileyen belli başlı üç
kurumdan söz edilir. Bilgelik evi, gözlem evi ve hastahaneler. Yavuz
unat ortaçağ islam dünyasında bilim ve batıya etkileri

ORYANTALİZMİN 19.YÜZYILDA İSLAM TARİHİNE


KAZANDIRDIĞI ŞAHSİYETLER.
ÖMER HAYYAM, İslam edebiyatının en köklü ve unutulmaz
isimlerinden birisi olarak kabul edilenÖmer Hayyam , 19. Asırda
geraki fitz e kadar ne iranlılar ne osmanlılar ne de Türkler tarafından
biliniyordu. 19. Asırda Gerald Fitz adlı bir İngiliz şairi Oxford’da
Ömer Hayyam ‘ın Farsça şiirlerini bulmuş, onları İngilizce’ye
tercüme etmiştir. Daha sonra ömer hayyam ın rubaileri birçok avrupa
diline çevrilmiştir.hayyam kısa sürede birçok avrupa diline
çevrilmiştir. Londra’ da Ömer H ayyam kulübü kurulmuştur.
Oryantalistlerin hakkında bilgi verdikleri ömer hayyam 19. Asırda
batılıların ortaya çıkardıkları ve Müslümanlara model olarak
sundukları “ Tarih”i bir şahsiyettir. Model sunma bilinçli ve planlı
yapılmış ve bütün dünyaya tanıtılmış ve bugün herkesin bildiği bir

53
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

şahsiyet haline gelmiştir. Hakkında yayımlanan kitaplar, çizilen


resimler, yazılan romanlar, resmi basılan pullar, ismi verilen caddeler,
manzum ve mensur esrler olarak yayımlanın şiirleri ile ömerh hayyam
. onun tarih sahnesine çıkış hikayesini çözebilenler, oryantalizmin
tarih mühesdisliğinin boyutlarını kısmen de olsa tahmin edebilirler.
Hayyam ın tarih sahnesine çıkışı İngiliz şair Edward Fitz Gerald
(1809-1883)Oxford’daki Bodleian Kütüphansinde farsça bir yazmayı
bulmasıyla başlar. Batının bütün dinleri birleştirerek beşerileştirmek
istediği bir dönemde ömer hayyam ı tarih sahnesine dinsizliği
ayyaşlığı yüceltmekte bütün dinleri ve dindarları aşağılamakta yaratıcı
ile alay eden bir şair olarak tanıtmaktadır. Fitz, hayyam ateizm ve
deizmin unutulmuş tarihi bir “kök”ünü keşfettiğini
düşünmüştür.Cemil Meriç,
Batılılar daha önce Zerdüşt’ü ve Avesta’yı da keşfetmiş ve onları
kendi inançlarına uygun bir şekilde yeniden imal edip sunmuşlardı.
Ortaya Batılıların istediği tarzda bir Zerdüşt çıkmıştı. Bu “Avrupalı
Zerdüşt’ü, Doğudaki bazı Batı hayranları hızlıca benimsemişler ve
böylece “bilgiyle” kendi medeniyet ve inançlarından biraz daha
uzaklaşmışlardı. Batı, bilginin insanları değiştirici gücünü fark etmişti.
Doğuda Müslümanların sadece isimlerini bildikleri tarihi şahsiyetlerin,
mesela Mevlana’nın, Fatih’in, Hallac-ı Mansur’un da böyle bir
değişime ihtiyacı vardı. Tarih mühendisliği, toplum mühendisliğinin
önemli bir parçası haline getirilmeliydi. Wellington House’un akıl
almaz faaliyetleri, bu düşüncenin ve projelerin su yüzüne çıkmış veya
su yüzüne çıkarılmasına izin verilmiş küçük bir parçasıdır. Wellington

54
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

House, oryantalizmin hasat toplama dönemidir. Zerdüşt’ün Avrupa’da


ortaya çıkış hikâyesi, Ömer Hayyam hikâyesinin anlaşılmasına katkı
sağlayabilir. 2Cemil Meriç, Bu Ülke, İletişim 1999: 145) Cemil Meriç
şöyle der: “Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği:
Zerdüşt… Batı, kaynaklarını araştırırken karşısında daima Zerdüşt’ü
bulmuştur: hüviyeti çağdan çağa değişen bir masal Zerdüşt’ü. On
sekizinci asır için yeni bir Musa, daha hürriyetçi, daha filozof, daha
geniş düşünceli. Avrupa ‘gerçek Zerdüşt’ü 1771’de tanır. Bu ilk
tercümenin uyandırdığı yankı, hain bir istihzadır önceleri. Genç bir
İngiliz müsteşriki: “Bu kitap ya Avesta’nın kendisidir’ diye yazar. ‘O
zaman bu abesler mecmuasının tercümesine ne lüzum vardı; ya da
mütercim tarafından uydurulmuştur; beyhude bir sahtekârlık.” … “On
dokuzuncu asrın geniş kanatlı tarihçileri İran-ı kadimin bu efsanevi
peygamberini kendi emellerine tercüman yaparlar. Zerdüşt, toprak
reformundan yana ilerici bir köy papazı olur çıkar. Sonra oryantalizmi
olgunluk çağı… Esrarı çözülen Zentce. Avesta yeniden çevrilir Batı
dillerine. Ve Avrupa, bilgisinden şüphe etmeğe başlar, bilgisinden ve
idrakinden… Kısaca Hıristiyan başka türlü anlar Zerdüşt’ü, dinsiz
başka türlü… Osmanlı, ikbal ve ihtişam devrinde Mecus-u menhusa
da, onun sahte peygamberine de iltifat etmez. Mutlak hakikate ulaşan,
batılı neden merak etsin… Servet-i Fünuncuların bütün beldelerde
sevgilileri vardır, çabuk unutulan sevgililer. Zerdüşt de bunlardan
biri.” (Meriç, a.g.e., s. 145-146). Kimi edipler için “Hint de İran-ı
kadim de bir ‘aldatmaca’dan ibaret (Meriç, a.g.e., s. 147).islam
dünyası çeviriler yoluyla geçen bilimlerin başında matematik

55
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

gelmektedir. Arapçaya sanskrit dilinden ve Yunancadan pek çok


matematik eseri çevrilmiştir. İslam matematikçilerin katkı yaptıkları
alanlar geometri cbir v trigonometridir. Özeklikle cebire yapılan
katkılar ve bu katkılarla cebir islam matematikçileri tarafından
bağımsız bir disiplin haline gelmiştir. Bu konuda harezmi, ebu kamil,
kereci, ve ömer hayyam gibi matematikçilerin katkıları çok
büyüktür.rubaileri ile tanınan 11.yyın ünlü bilgini ömer hayyam ünlü
eseri risale el cebir 1851 yılında batıya aktarılmasıyla matematikçi
olarak tanınmaya başlamış 1859 yılında fitzgereld ın rubai
tercümesiyle de edebi yönüyle ünlenmiştir.
Hayyam ın genelde matematiğin özelde geometrinin gelişimi
üzerinda katkısı büyüktür. Çalışmaları üçüncü dereceden denklemlern
çözümünde geometrik yaklaşımı benimseyen Descartes in dönemi ne
kadar asırlar boyunca diğer matematikçiler tarafındn aşılamamıştır.
Ömer hayyam ın matematiğe ilişkin araştırmalrı özellikle sayılar
kuramı, öklitin beşincipostülası ve cebir alanınada yoğunlaşmıştır.
Öklit in elementleri üzerine yapmış aolduğu bir yorum olan öklit in
kitabının problemli potülları üzerine yorum adlı eserinde işlemler
sırasınada irrasyonel sayıların ada rasyonel sayılar gibi
kullanılabileceğini ikl defa kanıtlamıştır. Onun bu kitabı ayrıca öklit
dışı geometri lerin kurulmasına öncülük etmiştir. Bu alanda
geliştirdiği teorem , parabolik, eliptik ve hiperbolik geometrinin ilk
biçimleridir.
Hayyamın katkıda bulunduğu lanalardan en önemlisi cebirdir.
Ömer hayyam üçüncü dereceden denklemleri de kapsayan birçok

56
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

cebirsel denklemi sınıflandırmış ve bunlardan birçoğu için çözümler


teklif etmiştir. Bunlar arasında üçüncü derce denklemlere ilişkin
geometrik çözümler ve diğer birçok denkeleme ilişkin kısmi
geometrik çözümler yer almaktadır. Unat , ömer hayyam 2009.s.66-68
İBNİ SİNA
İBNİ Sina batının , helen felsefe ve sanat birikimiyle buluşmasını
sağlamıştır. Güneş düğudan doğar; ancak batıyı aydınlatır.sözünün
sogulanmasını sağlayan ibni sina 11. Yüzyılın ikinci yarısında
Mezopotamya ve Anadolu aydınlanmasında da katılar sağlamıştır.
İbni sina hem çğının hem de çağların çok ötesinde düşünce ve
yapıtları, eleştirel aklın ve düşüncenin gelişmesi ve bunun sonucunda
düşünümsel Aydınlanmayı ön plana çıkaran bilim insanları ve
düşünürler tarafından övgüye layık görülmüştür.
İbni sina neden dünyada aydınlanma deviniminde birinci sırada ele
alınmıştır.bunun nedenlerinden biri bu büyük düşünürün yaratmı
olduğu ve eserlerinde serimlediği büyük düşünce birikiminin
olmasıdır.ikincisi musatafa kemal Atatürk ün bu düşünürü okuması ve
onu çok değerli görmesi. Üçüncüsü umut ilkesini felsefede
dizgeleştiren yirminci yüzyılın en önde gelen filozoflarından biri olan
Ernst bloch un ‘aritotalesçi sol. İbni sina’ adlı onur bilge kula sayfa38
kitabıyla ibni sinayı ve düşüncelerini ve doğu felsefesini dünyada
güncelleştirmesidirs. 39
İbni sina tam olarak bilinmese de 1020 ile 1026 yılları arasında
tamamladığı sanılan şifa kitabı (kitap el şifa) topdemirin deyişiyle

57
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

doğa felsefesi alanındaki en kapsamlı ve en önemli yapıtıdır.39


dipnota bak
İbni sina bu yapıtında anadolunun batısında yaratılan helen bilim ve
sanat birikimini anadolunu doğusuna yaşadığı kültür ortamına
taşımıştır. bu kültür kendi özgün düşünceleriyle harmanlamış ve
böylece batı başta Aristotales olmak üzere helen bilim ve sanat
birikimiyle ibni sina vesileiyle tanışmıştır. Önemli bir başyapıt olan
Şifa kitabı( kitab el şifa), ilk kez venedikte 1508 de Latinceye, daha
sonra da dünya dillerine çevrilmiştir.39
İbni sinanın 1026 yılında yazdığı kurtuluş kitabı ( kitab el necat)
s.39felsefe konularını ve sorunlarınıiçine alır . latince çevirisi 1593 te
gerçekleştirilen bu eser “mantık”, “doğa felsefesi”, “ilahiyat”,
bölümlerinden oluşmuştur. S40
Ernst bloch un değerlendirmesine göre felsefe ve tıpta aynı yetkinliğe
sahip olan ibni sina ardında bıraktığı eserleriyle özellikle de tıp ile
felsefeyi bütünleştirdiği şifa kitabı ile doğuda ve batıda felsefe ve tıp
alanında öncü olmuştur. İbni sina şifa kitabında bedenin iyileşmesini
ve yönetimini kavrayış ile ilişkilendirmiştir. Bu eser Latinceye tercüme
edilmiş, on sekiz kitaptan oluşan bir ansiklopedidir. İbni sinanın en az
Ortodoks olan “ doğu felsefesi” adlı eseri kayıptır. Tacikçe yazdığı iki
ciltten oluşan “ daniş- name” adlı ansiklopedi 1937/1938’ de tahranda
yayınlanmıştır.
Ernst bloch un nitelemesine göre ibni sina “aynı dönemin diğer islam
düşünürleri gibi dönemin diğer düşünürleri gibi “dünyasal yaşamış ve
doğa bilimsel düşünmüştür.s.26

58
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

59
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Oryantalist zihniyetin taşıyıcısı olarak imge


Türk dil kurumu sözlüğünde zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi
özlenen hayal hülya genel görünüş izlenim imaj duyu organlarının
dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri hayal imaj
duyularla algılanan bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren
nesne ve olaylar imaj(tdk2021) gibi geniş anlamı olan imge sıklıkla
kullanılmasına rağmen tek ve tüm kullanımlarını kapsayıcı bir
tanımlama yapılması zor bir terimdir.film tablo afiş grafit resim
zihinsel görüntülergibi çok farklı nitelikteki düşünce olgu ve nesneler
imge olarak adlandırılabilir.(yücel 2013,s.15).
Algılarımızın duyular yoluyla algılaıımızda bıraktığı iz olan
imge ,bütün olarak algılarımza karşılık gelmese de bu izler ona en
yakın olandır. İmgenin oluşum süreci bellekte kalan izlerin iç ve dış
uyaranlar aracılığıyla harekete geçmesidir.imgenin kaznmış olduğu
forma simge denir. Her form simge durumunda olmaz soyut olarak
kalır.simgeler imge taşıyabilirler fakat imgelerin hepsi simge
taşımayabilir ya da dönüşmeyebilir.im simgede duyusal olarak
algılanabilir olandır.8KÜÇÜKÖNER2005 SS76-77)DİDEROT
sözlüğünde imge insanların resim ve heykellerle yaptıkları yapay
temsillerdir. İmge sözcüğü bir anlamdea kutsal ve kendisi için
bırakılan nesnenin adıdır. (briasson&breton,1766,s.559-560)dan

60
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

akt.yücel, 2013, s.17). imgelem tek boyutlu anlamların dışında çok


anlamlı ve çok yönlü bir anlam taşıyabilir. V e bu anlamlar zamanla
değişebilir.asıl imge ile olan ilişkide sezdirme esinlendirme özelliği
imge üzerinde düşünme alanı açmakta ve böylece imgelerin üzerinde
anlam genişlemesi devam etmektedir.(bayav,2009,s.108).
Mitchele göre imge grafik optik algısal zihinsel ve sözlüimge
olmak üzere beşe ayrılmaktadırgrafik imgeler resim heykel
tasrım ;optik imgeler ayna ve projeksiyonlar; algısal imgelerduyu
bilgilericinsler ve dış görünüşler; zihinsel imgeler ruya anı fikirler
, düşşel fikirlerdir. Sözlü imgeler ise eğretilemeler ve
tasvirlerden oluşmaktadır(mitchel den akt. Bayav,2009,s.109)
Resimden sinemaya fotoğraftan mimariye imgeye dair her
alanda kendini üreten oryantalizm imgenin bellek ve belleğin zihinde
bıraktığı izlerin içve dış etkilerle simgeleşmesi bağlamında kültür ve
zihniyetle kurduğu ilişki bakımından temsil üretimine geniş imkanlar
sunmaktadır.ışıl şimşekedwardsaidin oryantalizm kitap kapaklarının
doğu batı ekseninde eleştirel analizi
Oryantalizmin imgesel olanı simgeleştirme sürecinde doğuda
tecrübe kazanmış olan sanatçıla ile ve bu coğrafyayaı giderek kültürel
anlamda deneyimlemiş sanatçılar arasında ele alaınan konular kadra
bu konuları ele alış biçimlerinde de farklılık görülmektedir.zihinse
imgelem düzeyi doğuyu görmemiş olanlarde bilinç simgeleşirken
çoğunlukla harem hamam gibi iç mekanlarda kadın karakterlerin
cinsel kimlikleri ön plana çıkarılarakeserler şekillendirilmiştir.
Doğuyu deneyimleyenler yani seyyahlar ya da kaşifler denilen bir

61
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

kısım oryantalistleriniç mekanla beraber doğunun yaşantısını dış


mekanlarını sokaklarını da resmetmişlerdir.her iki durumda da ortak
yön batının doğuyu öteki olarak tanımlaması olmuştur.

KAYNAKLAR
Bildiri
Hsu, G. J. (1980). “The correction of oceanographic applications.”
Proc., 17th International Conference of Coastal Engineering, ASCE,
Sydney, Australia, pp.709-724.

Webster, W. C. and Trudell, R. W. (1981). “Statistics of local motions


of a ship.” Proc., Conference on Directional Spectra Applications, .

Dergide yayımlanmış makale


IŞIK, Mesut “Oryantalizm ve Batı’nın Doğu Algısı” Ağrı İslami
İlimler Dergisi (AGİİD), Aralık 2020 (7), s.135-154
Kjellsen, K. O., Detwiller, R. J. and Gjorv, O. E. (1990).
“Backscattered electron imaging of cement pastes hydrated at
different temperatures.” ACI Materials Journals, Vol. 20, No. 2, pp.
308-311.

Morehouse, S. I. and Tung, R. S. (1993). “Statistical evidence for


early extinction of reptiles due to the K/T event.” Journal of
Paleontology, Vol. 17, No. 2, pp. 198-209.

62
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Editörlü kitap
Kılıç, A. M. (2014). Maden Ocaklarında Patlatma Dizaynı (A. Ekicibil
editör). Türkiye Maden Ocakları, 5. Baskı, Seçkin Matbaası, İstanbul,
s.305-312.

Bertrand J., Bertrand P. and Ovarlez J. P. (2010). Mellin Transform


(A. D. Poularikas, Editor). Transforms And Applications Handbook,
3rd edition, CRC press, New York, p.550-587.

Görüşme
Arroyo, G. (2003). A time for Prayer. Michael Schuman ile söyleşi.
Time. 28 Temmuz 2003. Erişim Tarihi 13 Ocak 2004,
http://www.times.com/time/nation/article/0,8599.html

Kitap
Erdoğan, T. Y. (2003). Concrete, METU Press, Ankara, Turkey.

Norris, C. H. and Wibur, J. B. (1960). Structural analysis, McGraw-


Hill, New York, USA.

Tükel, S. (2016). Biokimya. Seçkin Matbaası, Ankara, Türkiye.

Kitapta yayımlanan makale

63
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

Lewellen, W. S. (1977). “Use of invariant modeling.” Handbook of


Turbulence, W. Frost, Ed., Vol. 1, Plenum Press, New York, N.Y., pp.
237-280.

Rapor
Gencel, M. (1998). Mediscape Turkey 2000 (Report No. 2). Ankara:
BAYAUM.

Standart
TS EN 196-1 (2009). Methods of testing cement-Part 1:
Determination of strength, Turkish Standard Institute, Ankara, Turkey.

Tez
Berkay, S. (1999). Turbulent impinging jets, PhD Thesis, University
of Hacettepe, Ankara, Turkey.

Web sitesi
Tillman, H. N. (2003). Evaluating quality on the net. 15 Ocak 2008
tarihinde www.hopetillman/findq.htm adresinden erişildi.

Web Map Tile Service, http://www.cubewerx.com/ technology/wmts/


[Accessed 06 Apr 2016]. YÜCEL BULUT, "ORYANTALİZM", TDV
İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/oryantalizm
(16.09.2022).

64
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

65
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

EKLER (Var ise)

66
AYLİN DOĞUŞ, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2022

ÖZGEÇMİŞ

Adı ve Soyadı :

Doğum Tarihi :

E-mail :

Öğrenim Durumu :
Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl
Lisans
Yüksek
Lisans
Doktora

Görevler :
Görev Görev Yeri Yıl
Unvanı

ESERLER
1.
2.
3.

Tezin toplam sayfa sayısı, tezin ön ve arka


kapakları arasında yer alan Romen rakamları
dahil numaralandırılmış tüm sayfalarının
sayısıdır. 67

Bu şablon örneği için tezin TOPLAM sayfa


adedi 20’dir.

You might also like