You are on page 1of 12

lliKIIJlElilll iZiil!m: t:EI\IIUl 6iiRSUl1r'A A~l\I!

AiiAI\I
t[J]it©l': 1Jo~. fG!'. l-Ull1ya t8lav~·alrto:Nr

©Copyright 2016, Bu baskmm biitiin ha!dan AI<TiF DO§ ONCE YAYINCIUI< Ltd. §ti.'e aittir.
'AKTiF D0§0NCE YAYINCILJI<' Bir Nobel Akademik Yaymcrhk Markasrdrr. Sertifil{a No.: 20779

BOii.imlerin yasal sorumlulu§u yazarlanna aittir.

Aktif Di.i§Once Yaymlan : 24


ISBN : 978-605-83278-3-Z
© 1. Bask1, Arallk 2016

Genel Yaym Y5netmeni: Hila I Argun


EditOr: Dog. Or. Fulya Bayraktar
Sayfa Tasanm: Tarkan Kara
l<apak Tasanm: Mehtap YOrUmez
Bask1 ve Gilt: 6Z-GEM Matbaacrhk Ltd. Sti. Sertifika ~Jo.: 19478
Tel: 0 312 341 62 36 ANJ<ft.RA

!\Ol~PHANE Birr.Gj iCARJ~


Bayraktar, Fulya.
l~ikmetira ~2imle [(e:Jan 'Giirsoy'a Arma!Jaru/ Fulya Bayraktar
7. Bas1m, X + 1054 s., 165x240 mm
Kaynakfa var, dizin yak.
ISBN 978-605-83278-3-2
1. {(enan Gilrsov 2. Felsefe 3. Hikmet 4. fa¢da§ Fefsefe 5. Tilrkiye'de Felsefe

Get'lei liJa@1tnm: ATl.B.S MA.[Ji1Efll1~i{ i3Jfl..S~fu'l VAV1N fl2A•9l1mVJ T~C. l7D. ~TL
Sipari~: -siparis@nobelyayin.com-
Telefon: +90 312 278 50 77- Faks: 0 312 278 21 65
e-sat1~: www.nobelkitap.com - esatis@nobelldtap.com
Bilgi: www.atlasldtap.com - info@atlaskitap.com
~ "' ~

AHUL\K~ADAB
AYIRiMI VE
AHLAK FElSEFESiN!N ~MKANi 0ZERiNE

Pro£ Dr. Alparslan Ac;:1kgen<;:*

Felsefe tarihinin hen1en her dOnen""linde insanlan me§gul eden konulann ba-
~mda §iiphesiz ki insan davram§lan gelir. insanlar aras1 ill§ldlerde de ashnda deger-
Iendirilen ve insarllar haldunda karar vern1e.mize yol as:,an· bu deger1endirrne1erdir.
Denebilir ki insan davram§lanm ve dolayJsiyl2. insanlan degerlendirme nelicesinde
ul.a~llan sonw; mutlak ve herkesin kabul edecegi bir lastas arayipchr. !Vlihenk ta$1
gibi elimizde bir lastas olabilseycli hangi davram~m dogru hangi davranl§m yanll§
veya claha degerli vs. oldugLmu rahathlda mtaya koyabilirdik I§te insan davram§bn
iyin bu rflihenk ta§l aray1~lan ahlak felsefesinin dog:n.1as1na yol ac;~m1~tlr. Fakat ahl8.k
felsefesini bir ara~trrma dah olarak bir bilim kabul edebilir miyiz?Diger bir deyi§le
bir ahlakfelsefesi m.i.irnkiin :miidVx? Bu sm:u.yu sorrnam1z1n nedeni ahlalzfelsefesinde
bugiine kadar filozoflann hepsinln hem fildr oldugn bir lustasm ortaya ~IkmcmoaSl­
dJr. Bir baluma Gazali'nin metafizige, yani teolojiye yonelttigi ele$tiride oldugc1 g.ihi
filozoflar hala herkesin kabullanabilecegi bir ahlak felsefesi pe§inde ko~mal.andn·. 1
Bu hususta umumiyetle di.1~iincilen alda daya.h bir ahlak felsefesi. geli§tiril.irse her-
kesin kabullenecegi bir ahlak sistemi ortaya konabilecegidir. I-H\lbuld Kant'm ahlak
felsefesinin belld de en alulc1 ahlakfelsefesi olclug1mu soyleyebilmemize ragmenhal8.
tek ge~erli ahlak sistemi olaral< biiiiin insanJ!lz tasafmdan kabnl edilmemi§tk Deger,·li
&oshm~ Ke;mam GiiFsoy'um almlak t!l!ii§iimcesi lle e>la;m yal{]Jllll ilgisilllli ve Inn Jlmmn
iize~ine 'l'"h~mal;mnm Ml& &,warn eHigilllli lb>iR!l!igim it;;illll 1\>~1 m;ableyJi kellllt!l!ile-
I'i;me ellll i~tellll t!l!Jileldle<·imle 0li'mag;a;m "t!l!iy<u.,m. 2

Medeniyetler ittifalu Enstitilsii, Fatih Sultan Mehmet ValafUniversitesi1 istanbul


Ebu Hamid el-Gazali. Tehajut el-Feltisife, tahkik ve yayma hazn'iayan Maurice Bouyges (Beyrut: el-Matba'at
al-Katulildye1 1927), 39-40.
2 Kenan Giirsoy'un makaleleri dt~mda ahlak konusundaki eserleri h;in bk. Etik ve Tasav111if- Felsifi DiyalogiM
(Ankara: AktifDii~iince Y.1.ymlan1 2015)i aynca Bir Felseje Gelenegimiz Var nu? (istanbul: Etkile~im Yaym-
lan, 2006).

519
Onun i~in farkh balu;; a~1larmdan balulchgmda ahlak, her balu;; a~Jsmda degi- gundan islam diinyagorii;;iinde ahlak felsefesi olamaz. ~ayet Mi\sliiman bir fi!ozof
;;ik degerlenclirilebilir. Bunu ;;oyle ifade etmelc mii.mkiindiir. insanm biitiin fiilleri tarafmdan ahlak felsefesi iizerine yazrlrni§ bir ldtap bulunursa biz rahathkla onun
son tahlilde ins an davram§lannm temel zemini dedigimiz temel bir zihni birlige da- yabancr kokenli oldugunu soyleyebiliriz; aynen Miskeveyh'in Tehzlb'iil-Ahlalc veya
yandmlabilir. Bizim balu§ a~Jffi!Zl belirleyen bu temel zemin zihinde dogdugundan Farabi'nin Tahsllu's-Sa'ade adh eserinde ve bunun gibi diger Me;;;;ai Okuluna men-
onu "diinyagorii§ii" kavram1 ile ifade etmek miirnkiincliir. Her insamn ve clenebilir sup filozoflarm ahlak felsefelerinde oldngu gibi. Aym §ey hukuk ve hukuk felsefe-
!d her topluma haldm olan bir cliinyagorii§ii olduguna gore bu onlarm balu;; a~Jla­ si is:in de ge<;erlidir. Bnnun zaruri bir sonucu olarak frluh kelirnesi dini, hukuku ve
nm belirleyecektir. Her balu§ a~JSmclan ise diinya farld1 alg,Janrnaktad!r; elbette bu ahlala oyle bir tarzda is:erir ld bunlardan birini digerinden ayn dii§iinmek miirnkiin
farkh alg1ya ahlak da dahilclir. Buna gore biitiin insan fiillerinin, §U ya cla bu ;;ekilcle degildir. DolaylS!yla islam diinyagorii;;ii a~ISmdan bu ii~ felsefenin de yerini flluh
bir cliinyagorii;;iine dayancl!gl sonucunu 9karabiliriz. Al1lakta aida clayah lustasm ahnaktad1r.
miirnkiin olmacligmi ve bu yiizclen bir ahlak felsefesinin imkanmm rahath!da sorgu-
0 halde ah!ak anlayr;;mm nq'et ettigi temel cliinyagorii;;ii oldug;tma gore islam
lanabilecegini a9ldamaya s:ah§arak i§e ba;;layahm. Ancak ;;unu belirtelim ld, alGI da
diinyagori\;;iine bagh olan ahlakm dine dayand1gmr rahathkla soyleyebiliriz. Bunu
olmadan ahlald davram§m rniirnkiin olmacligmi da kabul etmemiz gerekmektedir.
apldayan ilim de f1luh olduguna gore, diyebiliriz ld, islam ahlak anlayr;;1 ii~ boyutta
Bu dururnda alul ve ah!aki davram;; arasmda dengeli bir yap1 olu§turmamiz nas1l
insana sorumlnluk yiiklemektedir:
rniirnkiin olacagm1 sorrnam1z yerinde olacakt!r.
1. Ferdi boyutta, insanm ken dine kar;;r gorevleri;
insan zihni daha dogdug;t1 andan itibaren bilgi edinmeye ba;;lar ve boylelilde
2. Toplnm boyutunda (ictimai), insanm, ~evreye, aile ve toplumuna kar;;1 so-
zihin kendisi i~in bir s:ers:eve olu;;turur. i;;te "diinyagorii;;ii" dedigirniz §ey bu qerl'e-
rumlululdan ve gorevleri;
vedir. Daha ilk bilgi par~aogm1 ald1gmda zihin bu s:ers:eve is=inde faaliyet gosterme-
ye ba§lar. Boylelilde diinya gorii;;ii zihnin i<;inde i;;ledigi bir 'revre' haline gelir ve bu 3. Ferdi ve ictimai boyuta anlam bah;;eden yaratrC!ya kar;;1 gorev ve sorumlu-
s:evre olmadan zihnin faaliyet gostermesi imkansJZdn·. insan zihni boyle bir zilmi lnklan.
~ers:eve olmaksrzm i;;lerneyecegine gore,. diinyagorii§ii olmadan iradi fiillerin vulm Bu iis: boyut bir birini tamarnlayan ahlaki unsurlard1r. Yani bir Miisliiman
bulamayacag1 ve onsuz ahlaki degerlendirrnelerin de imkansdrg1 ortadadxr. Bunu bunlardan birini ihmal ederse ahlak kurallan tamamen ihial edilmi;; olur. Bunlar-
ortaya koyabilmek is:in islam diinyagorii;;ilnii ornek bir dururn incelernesi olarak dan ilk ildsine bilindigi gibi f!luhta "hukulc-u ibadillah'; iis:iinciisiine de "hulcukul-
e§le ahp konuyn Aristoteles ve Kant ahlak felsefeleri as:1smdan da kar;;Jla§tnmah ola- lah" clenmektedir. ifadelerde kullamlan "hulculc" kavram1 bir hakki dile getirrnekte
rak ele almaya s:ah;;acagrz. olup yerine getirilmemelerinin bir hakihla.li oldugunu ifade etmektedir. Bngiin biz
bunlan toplum ahlab ve kozmik ahlak diye adlandrrabiliriz. Zira ferdi ve ictimai
ahlak i~in kurallar din olarak ortaya konmu;;tur ve s:ok a~rkt!r; yalan soylememe,
haram olan ;;eyleri yemerne, zina, katil, iftira, s:evreyi tahrip etmek, hayvanlara
islam diinyagorii§i\ndeld deger an!ayr;;1, clini, ahlald ve hukuld uygulamalarda
zarar vermek vs. gibi giinahlardan kas=mmakt!r. Ancak maalesef hulculcullah ola-
bi1tiinliik i~ermektedir. Yani bunlar biri birinden kopanhp aynlamaz bir btitiiniin
rak ifade ettigimiz ferdi ve ictimai boynta anlam bah;;eden yaratJCJya kar§I gorev
par<;alandrr. 0 biitiin de bizim "din" olarak bildigirniz ger~eldiktir. Bn yiizden islam
ve sorumlnlnklanm!ZJ tam olarak iclrak ederniyoruz. Mesela Kur'an'da deniyor ld:
diinyagorii;;iinde hukuk anlayi§I, islam a!em tasavvurunun da bir par<;as1drr; tabU
"andolsun ld; Ademoglunu saygm yaptrk (lcerremna). Onlan karada ve denizde
olarak ah!aki bir i<;erige sahip olan hnknk ahlalu da bn bi\tiiniin aynlmaz bir parya·
la§!dilc Ve onlan helal ;;eylerden nzrklandrrdrk. Ve onlan yaratt!ldanm1zm ~ogun­
s1 olarak telakki edecektir. Bu itibarla, hukuk, din ve ah!ak bir yapmm asH i:iyderi,
dan iistiin luld!k." ( 17 /isra, 70) Bu ayette insanm diger birs=ok mah!Cdcata iistiin
miitemmim ciizleridir. Hukuk, Alllak ve dinin bu §eldldeld kavramsalla~tmlmasr bu
yaratlid1gr soyleniyorsa bunu ilahi irade gerektiriyor demektir. Bu dururnda huku-
il<;ii arasmda kesin bir aymma hi<;bir surette neden olmamJ§llr. Omm i<;indir ki, is-
kullah insana saygryr gerektirir: dikkat edelim "insana" diyoruz; Kur'an "Miislii-
lam mecleniyetinde bir din olarak islam'dan bagJmsJz bir ahlak felsefesi geli§l:iren
mana" demiyor. Yani her insana saygr duymahyrz, sadece insan oldugu i<;in ~iinkii
hi<;bir dii;;iiniir ohnallli§lir. Haldkati hal de ahlak, dinin miitemmim bi.r unsuru oldu-
bu; hukukullahtlr.

520 521
Yine ~u Ornegi verebiliriz: Kur'an yiizlerce ayette inananlann 'Ailah'n1 ayetlerini islam ahlak anlayi§mm makul olmad!gmJ. ve baZ! ilkelerinin alul ile <;Jkanlamaya-
inkar etn1emelerini ve kormnalanDJ. e_mretrr1ektedir. I-iaHa Allah':m ayetlerini koru- cagm1 ifade etmiyoruz. Bu sebeple Islam ahliHa aldi olmalda birlikte sadece a!alda
mayanlar i~in ac1 bir cezamn gelecegi bi1dirih11ektedir: "i§te brt (Kur'an) bir hida- rnevcut kaynaldardan <;1kanlamaz. l§te islam miitefelddrlerinin alal temel!i bir ahlak
yettir. Rablerinin ayetlerini inkar eden!ere ise elem dolu <;ok kohi bir azap vard!l':' felsefesi geli§tirm~ye <;ah§mamalannm nedeni budur.
(45/Casiye, 11) Ancak bu ayetler nelerdir? Acaba dogru anhyor muyuz? Elbette lei
Umumiyet!e felsefi ahlak anlayr§l degerleri olu§tnrmaya, insan hayatmm aman
sadece Kur'an ayetleri degildir:
sorusuyla ba§lar. Bu soru islam diinyagorii§iini.\n alem tasavvuru iizerine kurulm.u§-
Ey insanlar! ~iiphe yok ld, biz sizi bir erkek ve bir di~iden yaratt!lz ve birbirinizi tur, bu itibarla o ahla!d bir sorun sayrlmaz. Bu soruya !slam diinyagorii§iindeld ce-
tammamz i<;in sizi boylara ve kabilelere ayrrdrk. Allah katmda en degerli olarn- vap ise §Udur:
mz, O'na kar§l gelmekten en 1=ok sakmammzdrr. ~iiphesiz Allah haldayla bilen-
dir; hakkryla haberdar olandrr. (49 /Hucurat, 13) Gen;ek ~u ld, biz insam kah§lk bir nutfeden (sperm ve yumurta) yarattrk; onu
imtihan edelim diye, kendisini i§itir ve goriir laldrk. ~i\phesiz biz ona (dogru)
GOlclerin ve yerin yarahlmasr, dillerinizin ve renklerinizin farkh olmas1 da
yolu g6sterdik, ister §ilkredici olsun ister nankOr. D.ogrusu biz, kllrrler iyin zi~­
Allah'm i\yetlerindendir. :;iiiphesiz bunda bilenler is:in elbette ibretler vardrr. cirler, demir halkalar ve alevli bir ate§ haZirladrk. Iyiler ise, kafur katrlmr~ brr
(30/Rum, 22)
kadehten (cennet §arabr) is:erler. (Bu) Allah'm has kullarmm is:tikleri ve alat-
hk<;a alattrldan bir pmardrr. 0 kullar, §iddeti her yere yayrlmr§ olan bir gilnden
islam dii§iince geleneginde tekvini ayetler olarak bilinen "kozmik" alem,
korkarak verdikleri sOzii yerine getirirler. Onlar kendi canlan s:ekmesine ragmen
yani kainat Allanm ayetidir. Miisltiman hukukullaha riayet etmek iqin ahlaken bn yemegi yoksula, yetime ve esire yedirirler. (Ayetin "ala hubbihi" krsmma, "kendi
alemdeld yaratrh§ gayesine uymak zomndadJr. Aksi halde islam' m ahla!G gorevleri canlan ~ekmesine ragmen" yerine '~lah sevgisiyle" manas1 da verilebilir.) Biz
tamamlanmamr§ olacaktu·. Biz qogn zaman haramlan i§lememekle ve ibadetlerimizi sizi Allah nzasr is:in doyuruyoruz; sizden ne bir karjrhk ne de bir le§ekkiir beldi-
yapmakla zannediyoruz ld dini vecibelerimizi yerine getirdik ve bitti. Halbuki lm- yoruz. (76/insan,2,9)
kukullah gorevlerimizi de aym titizlikle yerine getirip Allah'm kevni ayetlerini ve 0 ki, hanginizin daha giizel davranacagm1 smamak is:in 61-iimU ve hayah yarat-
O'nun yarabh§ gayesini korumak i<;in yeryiiztinii "1slah edici" olrnahyrz. Yani kevni mr~trr. 0 mutlak galiptir, s:ok bagr§layrcrdrr. ( 67 /Miilk, 2)
di.izeni korumahyrz; aksi hal de ahla!an <;ok i:inemli bir boyutunu ihmal etmi§ o!uruz.
Hayatm gayesi islam degerler sisteminde ameli salih olarak ortaya konursa, ha-
Diger bir deyi§le dini vecibemizin onemli bir ktsm1 yerine getirilmemi§tir. 0 halde
yatm gayesinin Allah nzasma eri§mek olarak tezahiir edecegi apktrr. Bu nedenle,
hukukullah namaz, oruq, zekat vs. gibi sadece ibadetlerden ibaret degildir. Hulm-
mntlnluk (saadet) islam ahlalunda bir sorun olarak ortaya <;rlunaz, <;iinh\ mutluluk
kullahm en onemli yoni.\ Allanm yarallh§ gayesine gore ya§amaktrr. Bunlann sadece
bir lasmma Kur'an'dan ahntrlar yaparak i§aret etmeye <;ah§tllz. Bu anlayl§tan hare- (saadet) bir ama' degil, aksiue belli bir ahla!G amacr ger,ekle§tirmenin sonucunda
ortaya <;rkar. i§te bu nedenledir ld Kur'an'da mutluluk kavramr bulunmaz. Aksine
ket eclilirse ahli\k islam balu§ aqrsmdan §6yle tammlanabilir: vahiyle tafsilatr veri! en
biz Kur'an'da insan hayatmm gayesine ula§maktan dogan itminan, mutmain ve nza
ilahi nizamm zihni melekeler vasrtas1yla vicdanda tezahtir ederek insanda olu§tm··
dugu sorumluluk haline ahlak denir. gibi si\klmet kavramlanm buluruz. Bu durumda eger hayatm gayesi mutluluk de-
iii! de aksine miikemmel insan olabilmek i<;in ameli salih i§lemeye <;ah§mak ise biz
~imdi bu anlayr§ dildcat edilirse tamamen vahiyle gonderilen bir ahlak niza-
0

bunun nasrl yaprlabilecegini sorabiliriz. Benzer §eldlde, Aristoteles de bir bilim ola-
rnlm, yani dini var saymaktadrr. Bu ii~ boyutlu ahlak anlay1~1 alal ile <;rkanlamaz.
rak ahlalan konusunun insanm iyiligini ke§fetmek oldugunu sayler, <;iinkii ona gore
Kurallan ala! i!e olu§turulamaz. <;:i.lnkii bu durumda ala] izafi olmayr gerektirecektir;
insam mutluluga gotiiren bu iyidir. Ancak o bu 'iyi'yi alalla ke§fetmeye <;ah§rnl§trr.
bir Aristoteles ahlala, Kant ahlala, ibn Sina ahlala, Hume, Spinoza vs. ahli\.ldanmn
Muhakkak ld alai AUah tarafmdan ahla!u faziletleri ke§fedecek §eldlde yaratrlmr§hr,
farld!hldan ortadan kallanayacaktrr. Omm i~in felsefi ahlak anlay'§' tarnamen alui-
bu Kur'an'da §iiyle ifade edilmi§tir: "Biz ona iyi yolu da gosterdik" (bu nedenle iyi
CJhga dayanmaktadrr. c;:unkti ahlak felsefesi, biitiin ahlald degerleri miinhasH:an in-
olup olmamakta hiirdiir) (76/insan, 2-9). Bu neclenle islam diinyagori\~i.\ne gore
san aldmda mevcut kaynaldardan <;rkarmaya ~ah§rnl~llr. Bu anlamda islam ah!illa
ins an tabiatr dogru ve yanh§l dogasr itibari ile algrlayacak bir §eldlde te~hiz edilmi§-
aida dayah degildir. Vahyi kaynaldardan dogdugu i'in vahye dayahchr. Ancak burada
tir. Bumm yanmda insana dogru ve yanh§ vahiy araCihgryla gosterilmi§tir. "Muhak-

522 523
kak ld Kur'an kalp sahibi olan i~iten ve ~ahit olanlara bir rehberdir:' (50/Kaf 37) Bu yunca kendini gostermesi gereldr. 5 Buradan hareketle Aristoteles, boyle. bir hayat1
durumda '~iikredip etmemek ona kalmi§tJr: (76/i:nsan 9); bu ifade ahlald fillercle ba§anh bir hayat ola.rak degerlendirir. Bu nedenledir ld insanlara faziletlermden otu-
tercih hiirriyeti oldugunu gosterir ki, ahlak felsefesinin en temel sorunu da budur. rii §iikranlanmlZI arz ederken ba§anlan iqin onlan tebrik ederiz, bu ba§annm en ilki
iyilik oldugu anlamma gelir!
It ARiSTOTElES liE KANT FElSEFESiNDE AHlAK Aristoteles devamla ba§anh bir ya§amm bir dereceye kadar mutlulugu gerek-
Oncelikle Aristoteles ahlalu bir bilim olarak degerlendirmektedir. Aslmda, tircligini belirtmektedir; aksi hal de bir ldmse eger qirldnse, a§ag1 bir mertebede dog-
insanm iyiligini ke~fetmek ahlakm konusudur. Ancak Aristoteles'e gore bu bilimin mu§sa, faldr bir aileye mensupsa ve bunun gibi durumlarda mutlu olamaz. Fakat
sorunlan matematik problemlerdeki kesinlilde cevaplanamaz. 3 Bu, ahlak ilkelerinin eger bir kimse mutlu olmazsa ne olur? Aristoteles'e gore insan, dii§iinen bir h~yvan
izafi (goreceli) oldugu anlamma gelmemelidir. c;:unkii bu durum incelemeye konu oldugundan iqimizde miimkiin olan en yiiksek ya§ama biqimini hedefler; yuksek
olan §eyin, yani insan fiillerinin mahiyetinden kaynaklamr. insan fiilleri matema- ya§ama biqimi ise bizdeki en yiiksek unsurdur. Mezkur yiiksek unsur mukaddestlr
tik kesinlikle belirlenemez. Bu nedenle ornegin hayatm amac1 nedir diye bir soru ve bunu Aristoteles psikolojisinde "alai" olarak tarumlamaktad1r. Bu nedenle haya-
sordugumuzda insanlar mutluluk oldugunu soyleyecekler; ama mutlulugun ne ol- tm en yiiksek gayesi aldm i§levi olan fikrl hayata adanmi§ oland1r. insan, bu yoniinii
duguna ili§kin farld1 tammlar yapacaldard1r. Hal boyleyken insanm gerqek mutlulu- oylesine i§lemelidir ld haldki kuvve-i natJka onun benliginde beslensin. Bu §eldlde
gunun ne olcluguna ili~kin karar vermemize yardimci olacak olqiitti bulmanuz icap insan, Tanny1 bilecek ve nefsin alai di§l diirtiilerinin en az etkisinde kalacaktlr.'
etmektedir. insan bunu nasi! ba§arabilir? Aristoteles'e gore; insan erdemli fiilleri i§leyerek
Aristoteles'in ahlald gorecelige inanmad1g1 a~ikard1r. Ara~hrmalanm!Zm gos- bunu ba§arabilir. Ancak bu filler iyi miza~ doguran fillerdir. Fakat ild qe§it miza~ var-
terdigi iizere Aristoteles'e gore mutlak anlamda dogru olan ahlak degerlerini akh- d1r: Aida ait olanlar; bunlara "filzrl faziletler" denir; bu faziletler insana haldkatin ne
m!Zla ke§fedebiliriz. islam ahlah da goreceli degilclir; ancak islam miitefekldrlerinin oldugunu bildirir. Diger mizaq ise duygulara aittir. Aristoteles'in "ahlald faziletler"
ekserisine gore her ne kadar mutlak ahlald deger mantiki yani makul ( akla uygun) olarak adlandirdlgJ bu mizaqlar bizim dogru §ekilde davranmanuZI saglar.' Filzrl fazi-
olsalar da alalia ke§fedilemezler. Bu itibarla bu degerlerin mutlakligi onlarm man tiki letler bilgi, iz'an (comprehension) ve hilanettir. Her bir fihi faziletin tabii bir faaliyeti
olduklanndan otiirii degil; aksine mutlak Vacibiil Viicud birvarhgm vahyine dayan- varchr. Bilginin faaliyeti tabiatm temel ilkelerinden q1kanmda bulunmay1 i~erir. Bu
digmdandrr. anlamda bilgi herhangi bir qe§it bilgi degildir. Alcsine o bilimsel bilgidir. Anlama faa-
liyeti ise tabiatm temel ilkelerini tammaktu. Bu haldkatin alg!lanmasmda son derece
Aristoteles'e gore ahl:\lun amac1 mutluluktur. Mutluluk evvel emirde insamn
onemlidir. Aldm faaliyeti ise bilimsel bilgi ve anlamaya ait olan faaliyetlerin birlikte-
bir fiili yani insan davram§l olarak anla§!lmahdu·. Bu fiil (faaliyet) a§agl diizeydeld
ligi olan tefeklciirdiir. Bu nedenle hilanet birlqik bir fikri fazilettir, yani her iiq fikrl
ruhlarm i§i olamaz; yani bitkisel ve hayvansal nefse ail bir davram§ degildir. Sadece
fazileti iqinde bulundurur. Bu ii~ fazilet teorik aida aittir ve bu yamyla onlar, degi§-
alalh olan bir varhk mutlulugu arar ve talep eder. Bn da insand1r. Bu nedenle iireme,
mesi miimkiin olmayan kainatla ilgili gerqelderle alakahd1r. Ancak bizim aldinuzm
biiyiime ve duyum gibi faaliyetleri clii§iik diizeyde olan bitki ve hayvan ruhlan da
bir §ey iiretmeye yonelik olan pratik yonii de vard1r. Pratik alai bizim bir §eye vii-
yapabilirler. Demek ld mutluluk aklm bir faaliyetidir. Aldm faaliyeti ise, ya fikrldir;
cut vermemize imldn verir; mesela bir hastay1 tedavi, bir sanat eseri ortaya koyma,
ya da ahlakldir. Bu faaliyetlerin her ikisi de ahlakl anlamda fazilettir. Bu itibarla mut-
ayaldcab1 vs. §eyler yapma gibi. 9 Pratik aklm bilgisine sanat denir ve "am ell hilunet''
luluk, alai ve fazilet arasmda hayati bir bag mevcuttur. Sonuq itibanyla Aristoteles,
(practical wisdom) diye acllandmlabilir. Amell hilanet, dogru pratik dii§iinmedir. 10
mutlulugu, "fazilette uygun bir §ekilde hareket etmek" diye tammlamaktad!r.' Eger
mutluh!lc buysa, mutlulugun bu §ekilde, sadece belli zamanlarda degil hayatJm bo-
S EN l!OO a 4-l!Olo 20.
6 D. S. Hutchinson, Tlte Cambridge Companion to Aristotle (Cambridge: 1he University Press} 199S)J 202-3.
7 A.e. 203.
3 Nicomachean Ethics (a§agtdaki dipnotlarda NE olarak lasalttlmt~hr), 1094 b 11-27 ve Eudemian Ethics (a§a- 8 A.e. 206.
gtdaki dipnotlarda BE olarak ktsalttlacakhr) 1 11 6. 9 A.e. 206.
4 NE 1096 o I 1-!097 o 14; BE 12!7b 1-1218 b 24. 10 NE l!40 a 24- ll43 a 24.

524 525
Bir insamn hem akli, hem de ala! di~I yoniiniin oldugunu soyleyebiliriz. Mutlu sarho~luk ve delilik gibi di~sal miicbir gii<;lerin ohnamas11ll ~eldinde anlar. Boylelilde o
hayata aldi yoniiniin, ala! dJ~! yoniinii kontrol altma almadik~a ula~Ilmasl zorduri in- bu faraziyeyi taldp eden metafizik sorulan sormal<sizm insamn tabiat! itibari ile hiir ol-
sanm ala! di§I yonii duyguland!r. Yani lazgmhk, korku, a~k, a~hk, dii§manhk, nefret, dugunu ileri siirer. Buradan anla~1hyor ld Aristoteles'in ahlak anlayi§I tamarnen a!nlci-
kin ve benzeri hasletlerdir. Ahh\ki faziletler duygularm dogru yonde kullamlmala- hga dayanmal<tadir. <;:iinldi belirli bir hareketi yapmarmza neden olan §ey rasyonellige
nndan ibarettir. Aristoteles bunun belli durumlarda dogru duygusal tepldyi gaster- dayamr. Bu itibarla, iyi ~eyler mahiyetleri geregi iyidir. Onlar alalci bir me§rnla§tlrma
me oldugunu belirtmektedir. Bu dogru duygusal tepld yine ala! tarafmdan belirle- nedeniyle iyi hale gehnezlefj aksine onlann bizatihi kendileri iyi oldugundan bizim
nir.u Ancak hislerle ala! tamamen farkl1 alanlara ait olduklanndan ~ogu durumda fillerirnizi alalci bir ~ekilde me~rula~tJrabiliyoruz. Alai iizerine kurulu bir ahlak felse-
al:lm ,lt,ygnlan denetimi altma almas1 miimkiin olmaz. Bu yiizden, duygular arzu ve fesi rasyonel diye adlandmhrsa, bu durumda Aristoteles ahlala rasyoneldir. <;:iinl<ii o
istekb; nzun siire terbiye edilerek denetim altma ahnmah ve zaman i<;inde ahlakl ahlald ilkeleri miinhas1ran insan aldmda mevcut kaynaldardan <;Ikarmaya <;ah~rm~tJr.
faziletler bizim ah§kanhgimiza donmelidir. Bu durumda ahlak egitiminde aldm i§- Bu anlamda islam ahlala akla dayah degildir. Vahyi kaynaldardan dogdugu i<;in vahye
levi nedir? Aristoteles'e gore bizim aklimiz faziletlerle reziletleri tamamlayarak iki dayahdir. Tabii ld akhn kullan1rm araciitgiyla. Bu sebeple islam alili\la akli olmalda bir-
u<; arasmda orta hali belirler. Bu nedenle, ahlald fazilet her iki a~m ucun vasat1, yani likte o sadece alalda mevcut kaynaldardan <;tkanlamaz. i§te islam miitefelddrlerinin
uyun bir ~eldlde belirlenebilen bir orta noktas1 olmahdir. Meselai cesaret, korkunun ala! temelli bir alili\k felsefesi geli~tirmeye <;ah~mamalarmm nedeni budur.
iki a§m ucu olan tehevviir ve korkald1gm ortasmda bir fazilettir." A~ag1daki tablo Kant'a gelince ahlak ona gore "olmast gerekenin bilgisidir". Diger bilimlerdekl
bl!.nu gOstermektedir. bilgi, "olanm" bilgisidir. "Oian" zaten mevcut durumdur, "olmast gerek" ise mevcut
degildir, bizim yerine getirmemiz gereken bir gorevdir. Buna gore ahlak felsefesinin
Korkakhk <~-~~ CESARET - - 9 > ITehevvlir (hi9 bir ~eyden korkmama) ana gayesi, ahlakl bir hiikiim verdigirnizde bu hiilauiin dayandtgt temel ilkenin kay-

_J ~
Vasat t
nagmi pratik alalda bulmaya <;ah§makttr. Ancak burada nazad ala! ile gitmedigimiz
i~in aksine ameli (pratik) akl1 kullandtgtmtz i<;in hedef nokta bilgi degil ahlak ku-
ralma dayanan se<;enektir, yani ciiz'i ihtiyaddir (choice). Buna gore, sentetik a priori
Aristoteles ahlald iki u~ arasmda olan orta noktamn ahlald faziletten aym de- ahlald bir hiikmii miimkiin !alan ahlakl bir hiiklimdeld once! unsurun (a priori ele-
recede uzak oldugunu kast etmedigini soyler. <;:iinl<ii duruma gore bir u<; fazilete ment) kaynagmi bulmaya <;ah§mahyiZ. Boyle bir ahlak <;abas1 disiplin olarak "ahlak
daha yalan olabilir. Bu itibarla saglam pratik alai her bir durumda dogrn vasatm ne metafizigi"dir. Boyle bir ~aha i<;inde olmayan mesela Spinoza ve Aristoteles ahlaldan
oldugunu muhalteme edebilir. Sonu<; olarak alilald a<;Idan yanh~ olmak i10in birqok Kant'a gore ahlakfelsefesi degil uygulamah ah!aktir. Kant'm ahlak metafizigi ise a~m
yo! varken dogru olabilmek i<;in yalmz bir yo! bulunmalttadtr. Birs:ok fazilet ( erdem) soyut ve tamamen alalc!dtr, yani oldugn gibi saf pratik akla dayamr. Onun i~in Kant,
bulunmakla birlikte bunlar arasmda ozellikle dordii <;ok onemlidir: Aristoteles on- Aristoteles'te oldugu gibi mutlulugui yani hayatm gayesi olabilecek ameli bir hedefi,
Ian "temel ahlakl faziletler" diye adlandmr ve bunlar ise dort tanedir: 1- Cesaret, ahlalan amaCI olarak tannnlamaz. Buna gore ahlalan amaCI mutluluk degildir ancak
2- Adalet, 3-itidal4-Hikmet. Bun dan ba~ka Aristoteles'e gore filed faziletler pratik ve ahlald davram§m sonucn olarak mutluluk gelebilir. 13
ahlakl olanlara nazaran daha iistiindiir. Bu nedenle, daha once de ifade ettigimiz gibi 0 halde Kant'a gore biz davram§larda mutlak hayn yani iyiyi hedeflemeliyiz
teorik tefekhir insan mutlulugunun il'inde bulundugu en yiiksek fazilettir. <;:iinkii <;iinki\ ahlald davram~lar her zaman iyi olarak tavsif edilirler. Bnna ek olarak iyiyi
alai en yiiksek melekedir. hedeflerken onu her hangi bir ~ekilde tavsif etmemeliyiz. Bunu iyi davram§lan go rev
i'u:istoteles'e gore, bir fiil altm vas at ilkesine gore i§lense de o iradi bir terci!IIe ya- anlayi~I ile yapi!anlar ve go rev ugruna yapi!anlar olarak aytrt edebiliriz. Ornek: bir
pilinam!§Sa ahlakl bir fazilet degildir. Bu nedenle, ahlald bir eylemin on ~art! ozgiirliilc- baklzal, sadece ilke olarak mii~terilerine abartth fiyatlar soylemiyor olabiliri ancak
tiir. Ancak Aristoteles ozgtirliilderi bir fiili i§leyen bir ki~inin iizerinde korku, cehalet, diger bir baldzal bunu ahlald diiriistliige sigdirmadtgt i<;in yapm1yor olabilir. Bu ikin-

11 NE 1102 a26-1103 a 10; BE 1219 b 26·1220 b 20. 13 Bknz. Immanuel Kant, Pratik Aklm Elqtirisi, t;evirenler lonna Km;:uradi 1 Dlker GOkberk ve Fiisun Al{ath
12 NE 1106 a 26-b 7. (Ankara: Hacettepe Oniversitesi Yaymlan1 1980). Bundan sonraki notlarda PratikAktl olaraklasalttlacaktir.

526 527
...... ·- ..... -.. ' ~·~~·~~"'"' "'"'""" "-'-"'"""'

ci davram§ tavsif edilmemi§ alan iyilige ornektir ve asrl ahlaki alan da bndur. Kant"a
hali'' olarak tammlami§tlk. ~iiphesiz ki boyle bir nizam ic;erisinde emirler olacaktv:
gore davram§lar gorev ugruna yaprhrsa ahh\ki hir degere sahip o!ur. 0 halde gorevin
ld buna Islam dii§iincesinde "evamir-i ilahiye" yani Allah'm emirleri denmektedir.
ne oldugunu tammlamamJZ gereldr ki meyil, arzu ve istek gibi duygularla kan§tr-
Ancak Kant emir ile miibrem arasmda bir fade oldugunu soylemektedir: "Nesnel
nlmasm: "gorev, kanuna saygrdan dolayr yaprlan zorunlu davram§trr:"' 4 Tammdan
bir ilkenin zihinde kavranmas1 bir iradeyi harekete ge~mek i~in zorunlu yap1yor ise
anla§rlacagr iizere bu, mutlak anlamda kanundur. Kanun ise burada kesin anlamda
buna emir denir. Bu emrin ifadesine de miibrem denir:' 16 Buna gore miibrem zor-
kiillidir. Ancak tabiat kanunlanm bunlardan ayrrt etmeliyiz. c;:unkii tabiat kanun-
la!'~' birilke alar~~ ahlaki bir ilkenin formiile edilmi§ dilsel §eklidir. Kant'a gore
lanna uyma ah§kanhk sailuyla §Uursuzca olabilir. Ancak insan kanunlara saygrdan
butun ~.~bremler -meli, -mah" (ought) ile ifade edilirler. Mesela "yalan si:iyleme-
dolayr uymahdrr. Burada acaba kanuna uymada irade var mr ve nasrl olabilir sorusu
mehyrm 1fadesmde oldugu gibi.
giindeme gelmektedir. c;:iinkii dikkat edilirse Kant gorevin tammmda "zorunlu dav-
ram( ifadesini kullandr. Buradaki zorunlu ifadesi sanld bir irade yolann§ gibi veya Bu kadar alai y1iriitmeden sonra Kant daha da derinle§erek iic; tiirlii miibremin
oldugunu ileri siirmektedir.
insana se~enek brralanryormn§ gibi ciiz'i ihtiyarisinin elinden almdrgr §eldinde anla-
§Ilabilir. Kant bunu kast etmemektedir. c;:unlcii buradald zorunluluk dr§tan gelen bir 1. Bizi arzu edilen amaca gotiiren miibremler. Bunlara "§arth miibremler"
baslu degildir. Niteldm Kant'a gore ild tiirlii ira de vardrr: (hypothetical imperatives) clenir. Mesela bir dili ogrenmek istiyorsan bunu
l. Kutsal ira de; bu Allah'm iradesidir ve kendi zatmda iyidir. Zira bir gorev ifa ba§armak i~in gereldi alan gayreti gostermelisin.
edilirken kar§rsma engeller ~rkabilecegi i~in Allah'm iradesi gorev saikiyle 2. Egilimler, arzular ve fltri ama~lann dogurdugu miibremler. Mesela f1tra-
tecelli etmez ~iinlcl\ Allah'a kar§I bir engel soz konusu degildir; tlmrz geregi mutlu olmayr arztdanz ve bunun i~in gerekeni yapanz. Buna
2. Ciiz'i irade; bu da diger biitiin alul sahibi varhklann iradesidir. Zira bunun "olumlu miibremler" ( assertoric imperatives) denir.
iyi irade olabilmesi i~in go rev duygusu ile yani go rev ugruna hareket etmesi 3. Belli bir amaca yonelik olmayan, aksine kendi zatmda iyi oldugu i~in
gerekir. davram§lan emreden miibremler "mutlak miibremlerdir" (categorical
Yine belirtmemiz gereldr ld, kanun, umumi manada ilke oldugu i~in tabiat ka- imprerative ). 17 Diger bir deyi§le bunlar §artsrz miibremlerdir.
nunlanndan farklr oldugu gibi aynca diisturlardan (maxims) da farkhd1r. Birincisi, Bunlardan sadece mutlak miibremler ahlakidir. Diger ildsi ise ahlak a~rsmdan
yani ilke, temel ve umum i~in ge~erli alan (oznel) ahlak kanunudur; ildncisi yani ilgisizdir. Bu dudumda mutlak miibremin ahl:l.k kanunu olarak ifade edilmesi gere-
diistur ise, ld§iye ait (6znel) alan ihtiyari bir ilkedir. Build tiir ilke de davram§lann lm. Kant bunun i~in §U ahli\k kanununu onermektedir:
iyi iradeye yonlendirilmesi i~in kullamlabilir. 0 halde bir davram§m ahlaki deger
Oyle davran ld davram§mm diisturu iraden vasitaSiy!a kulli bir tabiat kanunu
kazanabilmesi i~in oznel ilkenin, yani diisturun, oznel ilke ile ortii§mesi gereldr. olsun.
i§te mutlak manada ahlak kanunu alan bu oznel ilkedir. Burada islam ahh\k anlayi$1
(So act as if the maxim of your action were to become through your will a uni-
a~1smdan sorgulanmasr gereken ise, oznel ilkeye mutlaluyet veren nedir sorusudur. versallaw of nature.) 18
Alai dersek bu mutlaluyeti kabul etmeyen alullar da vard1r. Ancak Kant clevam ede-
rek der ld, oznel ilkeler her zaman kendilerini "emirler" zinciri olarak takdim ederler Diisturun kiilli bir tabiat kanunu olmas1 davram§m zorunlu olarak kanuna uy-
ld buna "miibrem (ka~mdmaz)" (imperative), yani mutlaka itaat edilmesi gereken rnasmr saglayacaktlr; ~iinkii hi~bir davram§ tabiat kanununu ~igneyemez. Ancakld§i
(emir) denir." 0 hal de ahlak kanunu zorunlu olarak bizim i~in miibremclir. Hatlr- bunu kencli iradesi ile ger~ekle§tirecegi i~in iradeye ahl:l.k kanunu zorlay!Cl bir un-
lanacagr iizere yukanda islam ahlalum "vahiyle tafsilatl verilen ilahi nizamm zihni sur olarak goriilmez; Islam dii§iincesinden bir kavramla ifade edecek olursak ahlak
melekeler vasrtas1yla vicdanda tezahiir ederek insanda oln§turdugu sorumluluk kanununun irade iizerinde icbar edici etldsi yoktur. Zorunluluk sadece ahl:l.k kanu-
nunun ld§inin iradesi iizerinde kanun olarak etldsi yapmasr ile olu§nr. Onun i~in
14 Immanuel Kant. Grou11dwork for the lvietaphysics oJMorals1 ingilizceye s:eviren Allen W VVood (New Haven
16 A.e.1 30.
and London: Yale University Press1 2002) 1 16. Bundan sonraki notlarda Groundworkolarak lusalttlaca.kttr.
17 A.e./31-33.
lS Groundwork1 16.
18 A.e.1 38.

528
529
irade bu durumda muhtard1r; yani se~me hiirriyetine sahiptir. Bu durumda mutlak Kur'an kavramlan, itmi'nan (3/Al 'Imran, 126; 13/Ra'd, 28; 16/Nahl, I06; 89/
miibrem saclece hiir irade ya da islami ifadesiyle cuz'i ihtiyari varsa miimkundur. Fecr, 27), yalcin (2/Bakara, 4; 15/Hicr, 99; 74/Muddessir, 4-7; 6/En'am, 75; 51/
Ancak cuz'i ihtiyarinin nazari ispat1 olamaz. Sadece varsaym1 olarak onu mlimkun Zariyat,20),fe1ah (2/Bakara, S; 3/Al 'Imrfm, 130; 7/A:raf, 8; 23/Mu'minun, 1;
lulmaktadir. 0 halde mutlak miibremin imlcamm ispat edemeyiz fakat burada yap- 76/lila, 1; vs.) ve nza (3/Al 'Imran, 15; 5/Maicle; 119; 48/Fetih, 18; 60/Mum-
maya .;ah§tlgJmiz gibi onu miimkiln !ulan §art! ortaya koyabiliriz. tehine, l; 98/Beyyine, 8; vs.) gibi kavramlardn. Bu mutluluk yo!una insan, ciiz'i
Kant ahlalunda erdem ve mutluluk mutlak miibremin sonucu olarak algllan- ihtiyarisi ile seqerek girmektedir. Burada a!-Attas, "ihtiyar"m "hapr'' kokiinden
maktadJr. Buna gore bu kavramlann incelenmesi uygulamah ahlalun konusudur, geldigine i§aret ederek, as!l insan hi.irriyetinin "iyiligi ses:mek" oldugunu vurgu-
ahhl k felsefesinin de gil. Zira ahlak kanunu bize iyiyi te§vik etmeyi ve boylece er- !amaktadir. Iyiyi ses:meyen bir insamn ise hi.ir olmay1p nefsinin esiri oldugtmu
derrJerin elde edilmesini emreder. Bu da islam ahh\kmda emr-i bi'l-ma'ruf olarak bi- savunmaktadu·. Bi.ihin bu tahliller bizi, Kur'ani a<;Idan ahlalun amacmm mutlu-
linmektedir. Buna gore nazari ahlaki ahlak felsefesi veya Kant a<;lsmdan ahlil.k meta- luk olmad1g1 sonucuna gotiirmektedir. 0 halde ilgili ayetlerin s:ok dikkatli tahlili,
fizig;i plarak gorlirsek uygulamah ahlala da "edeb" olarak tammlayabiliriz. Bu husus bize gers:ekten Kur'ani ahlalan amacm1 verecektir. Zikredilen ayetler .;ers:evesinde
Islam di.i§iincesinde daha as:Iktlr. Kant'm sonucunu gordi.ik: mutlak miibrem sadece denebilir ki, Kur'ani ahlalun amaci, tahldki iman ile yaldne ula§mak ve itmi'na 111
ci.iz' i ihtiyari varsa mi.imki.indiir. Ancak ciiz'i ihtiyarinin nazari ispat1 olamaz. Sadece elde etmektir. <;:unki.i Kur'an'm belirttigine gore "kalpler sadece Allah'1 anmak!a
varsaym1 olarak onu mi.imkiin kilmaktadir. 0 hal de mutlak miibremin imkamm is- mutmain olurlar" (13/Ra'd, 28). Bunlan elde etmeyi ba§aran bir ldmse rtza ma-
pat edemeyiz fakat burada yapmaya qah§l!gimiz gibi onu miimkiin kilan §art! ortaya kamma ula§Ir ve felaha erer. Diger bir deyi§le nzay1 netice veren itmi'nan seki.iler
koyabiliriz. Bu zaten islam ahlak anlayi§ll11 bir derece gostermektedir. Fakat Kant'm ahlaks:llann "mutluluk" diye ifade ettilderi durumun <;ok iistiinde olan bir ya§antJ
mutlak miibrem dedigi ahlak kanununu Islam'da dogrudan dinden almmaktad1r. ha!idir. Build yalda§Jm arasmdald fark olea dar ~oktur ld, burada bunlardan sadece
Kant gibi binbir gii<;liikle ispata kalla§Ilsa dahi mi.imkiin olmayan bir projeye giri§im birka<; tanesine i§aret etmemiz yeterli olacakt1r.
yoktur. Fakat vahiyden gelen ahlak kanunu dogrudan uygulamaya konunca edeb - Yakln elde edildigi is:in itmi'nanda §ek ve §iiphe yoktur;
(<;ogulu adab) eserleri ortaya <;Ikinaktadir. Bu yiizden islam medeniyetinde ahlak
- ~iiphe aslmda bir karras1zhk Mli olarak her tlirlii huzursuzlugun ba§Idn·.
felsefesine clair eserleryaz!lmam!§llr ancak adabu'l-fukaha, adabu'l-etibba, adabu'l-
Yalcinde ise huzur vardu; tereddiit yoktur;
'ilm ve siyasetname gibi ahlakin llpi hukuk, ogretim ve yonetim gibi alanlardald
uygulamasma yonelik eserler verilmi§lir. Bunu biraz as:abilmek i<;in tekrar islam'm - Tereddiitlin olmad1g1 bilgi marifet olarak ifade edilmi§tir. Umumi manada
ahlalu din a<;Ismdan ortaya koydugunu gostermeye s:ah§acag1z. buna iljan denmektedir. Allah'a ula§mamn bilgisi olarak ifade edilen "ma-
rifetullah" her ti.irlli irfamn ba§Id!r. Bu imani bilgi ahlak1 ya§an!J ile yap1lan
tefekki.ir neticesinde has1l olur;
m. FELSIEFT AHlAK VIE ADAB (EDEB) ANlAYi~i
- itmi'nanm insana verdigi bir huzur vard~r. <;:i.inkii bu haldeld bir ldmsenin
Felsefi ahlak anlayi§lannda gori.ildiigi.1 gibi bir §eldlde mutluluk sorunu gi.in-
§tmrunda Allah' m nzas1 belirmi§tir. Bun dan dolay1 ruh ve vicdamnda his-
deme gelmektedir. Bu kavram1 kendi hareket nokta-i nazarmdan ayrmt!h olarak
settigi bir rahat ve huzur mevcuttur;
tahlil eden al-Attas "mutluluk" kavramm1 derinlemesine tahlil etmi§tir. Al-Attas,
Bu ya§antJ hal!eri neticesincle insauda sab~r, tevekkiil, ihl2.s ve §iikur gibi bir-
konuyu sunarken "islam'm 'mutluluk' anlap§I dememi§, "islam'da mutlulugun an-
talam faziletler tezahiir eder. Bunlar topluma o insan i1zerinden takva olarak
lamt ve ya§antls( ifadesini kullanmi§tlr. 19 Bunun nedeni Kur'an'm asia "mutluluk"
yansu·.
(sa'aclah) kavramm1 kullanmaml§ olmastdJr. 20 Bunun aksine mutlulugu ifade eden
Bu halet-i ruhiyeyi elde eden bir insan arllk mutluluk arayJ§ma girmez. Ancak
19 Syed Muhammad Naquib Al-Attas1 Prolegomena to Metaphysics of Islam (Kuala Lumpur: ISTAC1 1998) 1 91. burada as:IklanmasJ gereken bir soru i!e kaqJia§maktayiz: Diinyevi ihtiya~lanm 1 z 1
20 Kur'an'da mutluluk kOktinden gelen "s.'a.d." kelimesinin kullamldtgl sadece iki ayet vardtq bu her iki ayet
de Hud suresinde gel}:mektedir: "(K1yamet giinii) geldiginde Allah'm izni olmadan kimse konupmaz. On-
elcle ederken is:imizde hissettigimiz mutluluk degil midir? Elbetl:e ld, Mi1sliimamn
brdan kimi bedbahthr1 kimi de mutlu (sa'fd)." ( 105. ayet); "Mutlu edilenler (su'id11) ise ti.ikenrnez bir liituf da bu dtinyada mutln olma hakla varc1Jr. Ancak bu ger~ek mutluluk degil sadece
dan cennettedirler. Rabbinin ba§ka bir §CY dilemesi haris:, gOkler ve yer durdub;a onlar da orada ebedl
kalacaklardrr." (108. ayet)
ge~ici "seviny" hallericlir. Bu diinyada be§er olarak biz de sevinmeye ihtiyas: cluya-

530 531
nz. Ancak bunlar gelip ge~ici durumlard1r; hakiki mutluluk ise daimi alan sevin~ ve en §erefliniz en faziletli olammzd1r" ( 49 IHncurat, 13) demektedir. Tabilld, boyle
bahtiyarhkt!r. Bunu biraz daha ayrmtJh olarak ay!klayabilmek i~in islam'm ahlaka bir durumda ahlald bir davram§ ld1iden mutlaka 101kar, demek istemiyoruz. Ki§i ken-
balu§ a~JSJm ortaya koymamJZ gerekmektedir. Boylece ahla!d Jst1lahm dayand1g1 di nefis arzu!anna da maglup o!up yardnn etmeyebilir. Zira bizde aynca bencillik
kavramsal temel daha belirginlqecektir ve alulcJ tern elden hareket eden felsefi ahlak ve tembellik gibi arzu ve egilimler de vardn·. Bunlar yarclnn etmemize engel olabilir.
ile aralanndaki fark daha a~1k bir §ekilde goriilecektir. Demek ld, ahlald davram§ def'i olarak ~1karsa ~ok yiiksek bir fazi!et iirnegi olur. Dii-
Diger taraftanhemAristoteles, hem Kant, hem de islam ahlalu ahlaki degerlerin §tinerek 101karsa nefisle yapllan bir miicadelenin neticesi olabilir. Tam tersi clurum-
mutlak olduguna hiilaneder; yani, ahlak kurallan zaman ve mekana gore degi§mez- larda ise arhk ortama gore tiirlii tiirlii gayri ahla!d davra111§lar ortaya yil<ahilir. <;:i.inkii
ler. Ancak bu normlara mutlald1k ozelligi kazanduan §ey nedir? Kant ve Aristoteles'e insan davram§larmm hepsi neticede davram§larm temel zemini dedigimiz temel bir
gore alald1r. <;:iinkii aklm ilkesi de mutlaktJr. Fakat Miishiman miitefelddrlere gore, zihni birlige dayanmaktacln. Metafizik bir iizellige sah:ip olarak bu teme! zem:in, zi-
aldm ilkeleri degi§memekle birlikte insanlar olarak bizim onlan kullanma bi~imimiz hinde dogdugundan onu 'diinyagiirii§ii' tabiri :ile kavramsalla§tlrml§ bulunuyoruz.
onlara degi§en bir ozellik kazandu·maktadJr. Boylelilde biz, farkl1 toplumlarda baz1 Bn uedenle tiim insan fiillerinin, $ll ya da bu §ek:ilde bir diinyagiirii1iine dayandrg1
ahlak ilkelerinin farkl1 §eldllerde ortaya kondugunu gormekteyiz; ~iinkii onlar insan sonucunu pkarabiliriz.
aldt tarafmdan ortaya konmu§tur. Ancak eger bu ahlak ilkeleri vahiy temelinde or- Bnna gore §ayet islam diinyagiirii§ii i~indeld alem tasavvurundan da Islam
taya pkm!§larsa, vahiy ins an dan bagJmSJZ oldugundan o tek referans noktas1 olarak ahla!< anlayJ§l 1'1luyorsa, denebilir ld, islam ahlalu ;\!em tasavvurnndan kaynaldanan
kalacak ve sonuyta boyle bir kaynaktan ~J!<anlan ahlak diisturlan ve kurallan mutlak fi!drler ve anlayJ§lar iizerine kurulmu§tur. islam diinyagiirii§iiniin a! em tasavvurun-
olacak!Jr. Farld1 kiiltiirel arka plana sahip olmakla birlikte her Miisliiman iilkesinde daki temel fikirler, uygulamay1 haril' tutarsak ii~e indirilebilir; Tevhid, Niibiivvet,
temel ahlald kural ve ahlak yasalannm aym olmasmm nedeni budur. Bu, islam' m Ha§ir. Bu §eldlde ahlald bilin~lenme kendini Allah'a kar§l sorumlu tutar. Eger Allah
dogu§undan beri ge~en siirede islam diinyagorii§ii i~inde hep boyle olmu§tur. Once fihi bir Miisliimanm zihninde tam manas1yla yerle§mezse islam! ahlak mefhumlan
manl!ken bunun temelini gosterip soma islam diinyagorii§iine uygulamas1m yap- bu kimsenin hayatmda yeterince belirleyici olmayacaktu·. 21 Onun i~in Kur'an'da vah-
maya 10ah§ahm. yedildigi gibi Allah fihi islam! ahlak hayat1 i10in yeterince vuzuha kavu§turulmahd!r.
Bir10ok davram§Jmlz gibi ahlald davram§lanm1z da tamamen zihni bir temele Bu nedenle, biitiin temel ahlillc kurallan, her §eyi yaratan ve koruyan bir Allah' tan
dayamr. Ancak bu zihni dii§iinme de aida dayanan metafizik bir temel iizerine lm- geyerlili!derini ahrlar (21Bakara 29; 61En'am, 101; 7 I Arafat, 185; 161Nahl, 48; 251
ruludur. i§te bu metafizik temel bizim, diinyagorii§lerindeld yap!lardan biri olarak Furkan, 2).
tannnladJgJmJz a! em, bilgi, ins an ve deger yaplSI dedigimiz zihinsel ve kavramsal bil- 0 his;biqeyi bo§una yaratmadr. (3/Ali imram, 191; 67/Miilk, 3-4)
gi biitiinhilderidir. Bu nedenle ahlilld bir fiil, zihinde §eldllenen temel bir zeminden
insan ba§rbo§ brraluldrgmJmr zanneder (amas;sJZ). 0 bir damla su degil miydi?
dogrudan ya da dolayh olarak ~1kar. Bu durumu §U ornekle a~1ldayabiliriz; s!lunt•da Daha sonra o bir kan prht1sma dondii derkenAllah onu yarattr ve ana §ekil verdi.
olan birine yard1m etmeye 10ah§an bir ins am dii§iinelim. Bu yard1m etme fiili yardnn Allah onlan erkek ve di§i olmak iizere iki cinse aprd1. Onlan bu §eldlde yaratan
etmeye 10ah§an ld§iden ya belli bir aldi planlamanm sonucu basil olur ya da kendili- Allah oliileri diriltmeye kadir degilmidir? ( 7 5/lZlyamet, 31-40)
! gin den def'i olarak ortaya ~1kar; yani hi I' bir akli plana dayanmadan, dii§iiniilmeden
aniden ger,elde§ir. ilk durumda zihinsel bir dii§iinme vard!f; ancak bu dii§iinceler Aynca, 0 rahimdir (61En'am 12; 7 I Araf, 156), §ayet biz bir hatadan nedamet
edersek 0 bagJ§!ayJcJdJr. (21Bakara, 173) Allah'm bagr§layJcJhgl Kur'an'da yiiz kez
de aslmda ld§inin zihninde onceden olu§an bir fikri birikimin iiriiniidiir Ki§inin
telu-ar!anmaktadn· ve biiylelilde onun bagJ§layrCJhgma vurgu yaprlmaktadu. <;:iinkii
zihninde diinyagiirii§iiniin deger yap1smda, "ba§kalanna yard1m etmek iyidir, bir
bir ldmsenin ahlald hayatmda Allah'm bu sJfatJ o!duk10a iinemlidir. Biz hayatnmzda
insan iyi arne! i§lerse faziletli olur" gibi anlay!§lar varsa bunlar adeta otomatik olarak
siirekli hata yapabiliriz. Bir ahlak felsefesi nasd bir mekanizmaya sahip olmah ki bizi
devreye girer. Aynca ld1inin ge~mi1ine bagh olarak bu ahlald ilkeleri peki§tiren dinl
faziletlere geri gotiirebilsin? Hal!rlanacagr iizere Aristoteles'de ah§kanhk kavrarm
di.i$iinceler de bulunabilir. Meselil, "Allah herkesin ahlaken faziletli olmasnu ister"
anlayJ§l Miisliimanlann zihninde deger olarak yer almaktadn·. <;:iinkii Kur'an: "sizin
21 Eknz. 6/En'i'tmJ 91; 22/ Hac, 74; 39/ZumetJ 67.

532 533
• "''""' '·~~-' '.!""'" •~• """"''' ~"-'"'"""'"' "111\I.<IJJ V<.VIJJI"'

geli§tirilmi§ ve insanlarm faziletli davram§lan ah§kanhk ha!ine gelmeye zorlanarak


men onlann aydmhgm1 giderir ve onlan karanhklar i~inde bn·alur; ( arl!k his:bir
ld§inin otomatik olaralc dogrn ahlald tavn-lar sergileyecegi dii.§i:iniilmii§ti.i.r. Ancak §eyi) gOrmezler. Onlar sagu·larJ di1sizler ve kOderclir. Bu sebeple onlar geri dOne-
kendimize sorahm; bu ti:ir bir gii~te dogru ahlald tavn· i~in ne ~e§it bir rnii§evvik mezler. Yahut (onlarm durumu)J gOl<ten saganak halinde bo§an<m, i<_;:inde yo gun
vard1r? Aristoteles herkesin istedigi 'mutluluktur' der. Diger taraftan, eger biz dogru karanhldar, giiriiltii ve yilduimlar bulunan yagmur( a tutulmu§ kimselerin duru-
ahlaki tav1r i:izerine dii§iinecelc olmsak bir~ok durumda ahlald tavnn bizi mutsuz mu) gibidir. 0 miinaflklar y!ldmmlardan gelecek oliim korkusuyla parmaklanm
kulaklanna tikarlar. Halbuki Allah, kafirleri <;epeo;evre kt1§atm!§l!r. ( 0 esnada)
edecegini gorebilidz. Ciimert olmak, yarchm sever o!mak, feragat giistermek, ozel-
§iffi§ek sanki gOzlerini <_;:Ikaracalani§ gibi ~akar, onlar iyin etrafi aydwJahnca ora-
lilde de ~ok ihtiyaCJmz oldugu bir durumda i:izveride bulunmak gibi ahlaki davra-
da birazc1k yiiriirler, karanhk iizerlerine o;okiince de olduklan yercle kahrlar. Al-
m§lar kolay degildir. Peygamberimiz buyurdu !d, "bir ins an ihlash olmad!lc~a ger~ek lah dileseycli elbette oulann kulaklanm sagn; gozlerini kor ederdi. Allah §i1phesiz
n1i.i'1nin olan1az"j ya.ni insan kendisi h;in istedigini ba~kas1 i~in isternedJk<;:e gen;ek heqeye kadirclir. (2/Bakara 6-20)
mii'min olamaz.1sh\m'da i:izellikle i:inerule vurgulanan ahli\ld faziletin rahathlda uy-
gulamp uygulanmad1gm! deneyip gorelim. '(Sana kar§l ~1kanlar) hi~ yeryiiziinde dola§mad1lar 1m? Zira dola§salardJ elbet-
te di1§iinecelc kalpleri ve i§itecek kulaklan olurdu. Arna gen;ek §U ld, gozler ki:iJ ol.-
Bu nedenle, lshlm ahlalu din filui ile yaldnen baglantJh oldugundan Kur'an'da
maz; la!dn gogi.isler i~indeld kalpler kor olur. (22/Hac, 46)
belirtildigi iizere ahlak sahip!eri Allah fikri (marifetullah) i!e baghd1r. ~u ayetlerden
bu sonu~ ~!lcanlabilir: Boylece, Allah bagl§laylCI oldugu gibi o aym zamanda yanh§ yapanlan da ce-
zalandmndn·. Yoksa bi.itiin insanhg1 rend de eclici ve mahlukatl tahkir edici diizeyde
Rabbinin ad1 ile oku, 0 insam bir lean plhtJsmdan yaratt1. Oku! Rabbin en fazla onemli su~lar i§leyip te olen ve boylece hi~ bir ceza gi:irmeclen ortadan kaybolan
ikram sahibidir. 0 kalemle ogretti, insanlara bihnediklerini 0 ogretti ne yazlk
ldmselerin cezas1z lcalmas1 nas1l miimkiin olur? Boylelilde Kur'an ha§ri (hesap gi:i-
ki insanlar isyanCidn·. <;iinkii onlar bencikHr. Mnhakkak ld dOni.i§ onacl!r. (96/
niinii) hat1rlat1r ve onu ahlaki alan i~ine so lear.
Alak, 1-8)
Gen;ek §U lei, kafir olanlan (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar io;in Onlardan oncekiler (peygamberleri) yalanlad!lar da farluna varmadtklan bir
birdirj iman etmezler. AJ.lah onlann kalplerini ve kulaklanm mi.ihiirlemi~tir. On-_ yerden onlara azap o;att1. ( 39 /Ziime1; 25)
lann gOzlerine de bir c;e§it perde getiriln1i§tir ve onlar is:in (diinya ve ahirette) Bunlar gi1nahlan yiiziinclen suda boguldular, ardmdan da ate§e sokuldular ve o
biiyiik bir azap vard1r. insanlardan baz1lan cla vard1r ki, inanmadildan halde, zaman Allah'a lear§! yard!mcJ!ar cia bulamad!lar. Nuh: Rabbim! Dedi, yeryiiziin-
J\llah'a ve ahiret giiniine inand1k' derler. Onlar (kendi alollannca) giiya Allah'! de ki\firlerden hi<; ldmseyi bualana!" (71/Nuh, 25-26; vs.)
ve mliminlerl aldatirlar. HB.lbuld onlar ancak kendilerini aldat!rlar ve bunun far-
lunda degillerdir. Onlann kalplerinde bir hastahk vardir. Allah'ta onlann hasta- De ld: Bizim i§ledigimiz suytan siz sorumlu degilsinizj biz de sizin istediginizden
hguu o;ogaltm!§tlr. Soylemekte olduklan yalanlar sebebiyle de orJar i<;in elim bir sorulacak degiliz. De ld: Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak1 sonra aramiz-
azap vardu·. Onlara: Yeryiizi.lnde fesat c;Ilcarmaym, denildigi zaman, 'Biz ancak da hale ile hi.Hanedecektir. 0, en adil hiikiim veren, (her §eyi) halduyla bilendir.
(34/Sebe, 25-26)
1slah edicileriz' derler. $unu bilin ld, onlar bozguncularm ta kendileridir, lakin
anlamazlar. Onlara: insanlann iman ettigi gibi siz de iman edin, denildigi va- Biz, luyamet gllnii io;in adalet terazileri kuranz. ArtJkkimseye, hio;bir §ekilde hak-
ldt, 'Biz hi!_; sefihlerin (alulsiZ ve ahmak ki§ilerin) iman ettikleri gibi iman eder s!Zlllc edilmez. (Yap!lan i§) bir hardal tanesi dahi olsa, onu (adalet terazisine)
miyiz!' derler. Biliniz ki, sefihler ancalc kendileridir. Fakat bunu bilmezler (veya getiririz. Hesap goren olarak biz (herkese) yeteriz. (21/Enbiya, 47)
bilmezlikten gelirler ). (Bu miinaf1klar) miiminlerle kar§lla§tlldan vakit '(Biz de)
iman ettik' derler. (Kendilerini saptlran) §eytanlan ile ba§ baja kald!ldannda ise: Bu nedenle Islam ahlak sistemi Kur'an'm Allah anlayl§l ve oliimden sonraki
Biz sizinle beraberiz, biz on1arla (miiminJerle) saclece alay ediyoruz, derler. Ger- hesap giinii fikrine dayah bir ahlaki hayat geli§tiren din ilzerine milessistir. Muhak-
'rekte, Allah onlarla istihza ( a1ay) eder de azgmhklannda onlara fn·sat verir, bu kak ld islami manadaki boyle bir ahlak sistem a§ag1dald ayetin belirttigi lizere aym
yi1zden onlar bir miiddet ba§tbo§ dolajlrlar. I§te onlat; hidayete karphk dalaleli zamanda mutlulugu netice verir.
satm alanlard1r. Ancak onlann bu ticareti kazanc;h olmami§ ve kendileri de dog-
ru yola girememi§lerdir. Onlann (mi.inaf1klann) durumuJ (karanhk gecede) bir Allah'a inananlar ve Allah'm zilu-inde kalbi mutmain olanla!; §iiphesiz ]d kalpler
ate! yakan kimse misalidir. 0 ate§ yamp da etrafm1 aydmlatt1gl anda Allah, he- ancak onun zikri ile tatmin olurlar. ( 13/Ra'd, 28)

534
535
• • . . ... ~ ' ""'"" '"' ' fiiiiiU/11 V4 VIIt i iJ

Fakat burada vurgulanan mutluluk diinyevi m utluluk degildir - Aristoteles'de- mi§tir. Nefis tam anlamtyla ruh (soul) degildir. Aksine bedeni insiyaldarla (i<; diir-
ldnin aksine- Islami manada mutluluk ancak ebedi hayatta miimkiindiir. Ve sabula tii) kontrol edilebilen insanm bir yoniidiir ve o b oylelikle insam desiselere iteri
alakahdu. Kur'an'da bu §oyle ifade edilmi§tir: "insan nefsi gi.i nahlara a<;tkttr, Allah onu rah-
m etiyle korumadrk<;a." ( 12/ Yusuf, 53 ) .
Ey h uzura kaVU§IDU§ insan! Sen O'ndan ho§nut. O da senden ho§nut olarak Rab-
bine don. (Ses;kin) kullanm arasma katJI ve cennete gir! (89/FecrJ 27-30) Bu nedenle1 <;ogu filozof ahlak m uhakemelerini boyle bir tecriibi kaynaktan
uialbuki on.lara ancak dini yalruz O'na has lularak ve Hanifler olarak Allah'a kul- almakta ve ahlaki kanunu teorik olarak saf pratik aldm <;tkardrgt ger<;egiyle kan§-
~ etmeleri namaz lulmalan
luk I
ve zekat vermeleri emrolunmu§tu.22 Sag~~am d'm tmnaktadular. Oysald valua bu degildir. Sonus: olarak, islam ahH\kt, pratlk aklm
de budur. Ehl-i Kitap ve mii§riklerden olan inkarctlar, is;inde eb~di olar~c kal~­ varhgma li.izum gormezj bu itlbarla aklm teorik ve pratik yonii arasmda bir aynm
caklan cehen nem ate§indedirler. i~te halkm en §erlileri onlardu·. Iman edtp sahh
yapma geregi yoktur. Fizik alamnda d uyu mii§ahedeleri ile elde edilen ham mad-
am eller i§leyenlere gelince, halkm en haytrhst da onlardtr. 23 O nlarm Rableri ka-
delere ahlak alarunda ise Kur'an'da fttrat denen vicdanm sagladtgi tecri.'tbi venlere
tmdaki miikafatlan , zemininden trmaldar akan1 is;inde devamh olarak kalacaldan
Adn cennetleridir. Allah kendilerinden ho§nut olmu§, onlarda Allah' tan ho§nut dayanmak zor unlulugu olmalda bidikte fizik ve ahlak alanlardan istinbat (<;Ikanm)
olmu§lardn·. Bu soylenenler hep Rabbinden korkan ( O'na saygt gosterenler) yapan ayru alu ldu·. Bu a<;Idan islam'da edeb1 (Tiirk<;e'de edep olarak telaffuzu daha
is;indir. (98/Beyyine, S-8) kolay oldugu i<;in boyle yazabiliriz) denilen ahlalc egitirni vardJrj aslm da gers:ek an-
lamda egitim budur. Egitim edep olarak ogretimden farkhdrr. Kant'm olarun b ilgisi
Muhakkak ld islam bu man ada m iintesiplerinden miskin bir diinyevi hayat
dedigi husus ogretim i<;in ge<;erlidirj yaptlmast gereken olarak ah.lak alaruna ayn·digi
siirdiirmelerini istemem ektedir. Onun kast ettigi mana her n e k adar gen;:ek saadet husns da edeptir.
ilerild hayatta -eb edi hayat- olmalda birlikte bu kavramm genel.kapsammda he~
Aristoteles ve islam ahlalu arasmdald ilgin<; bir benzerlik en iyi fillerin Ural ve
ahiret h ayat1 hem de di.inya hayat1 bulunmaktadu·.24 Bu itibarla, Isla~ ahlalunda:u
tefritin ortasmdalci vasata ili§lcin gori.i§leridir. Biz Aristoteles'in vasata ili~ktn soy-
en onemli nokta onun vahyi b oyutudur. Bu anlam da aldm kendt b a§m a ahlak
lediklerine deginmi§tik. Kur'an da der ld: "Biz sizi boylece vasat bir i.immPt lulddc
kanununu ortaya koym as1 i<;in yeterli olamayacagmt ileri si.irebiliriz. Kant'm ter-
(ahla1ci1 din i ve davraru§sal) . Ta ld insanlar i.izerine §ahr~ olasmJZ ve Resul de sizlcrin
minolojisini kullan acak olursak ahlak kurallan run muhakem esini iizerine t~mel­
lendirecegi tecr i.'tbi bir zeminin olmas1 gereldr denilebilir. Bu tecriibi temelmsan i.izerine §ahit olsun" ( 2/Bakara1 143). Dlger taraftan Pcygamberlmiz, "her §eyin en
haytrltst vasat olarudtr" buyurmaktadu·. Arrcak belirttigimiz gibi bu vasat aktl tara-
vicdam tarafmdan temin edilmektedir. Bu temel insanm yaplSlna konmu§tur. Ve
fmdan belirlenmez sadece alai ile tarurur. O nlann belidenmesi ise, Allah'm vahyi
insan gayri ahlaki bir fiil i§lediginde kendini su<;lu hissetm.~ktedir. i~t.e bu tecr~b~
araCihgiyla olur ve bu yoni.iyle o Kur'an'da dogru yol "srrat-1 m ustakim" diye tamm-
ahlak hissiyat n ed eniyledir ki, al(ll bir fiilin yanh§hgma hukmedebllu. .Bu ahla~
lanmt§tlr.25Dah a sonra insan aldt onu kendi hayatmda nastl tatbik edecegi konusun-
tecriib e insan tabiatma zaten konmu§tur. Kur'an'da o 'fttrat' kavramtyla tfade edtl-
da serbest bmlulrru§hr.
mektedir. Kur'an 1 insamn bir fiilin ahlalci a<;tdan yanh§hgmi anlayabileceg~ ger~
<;egine her ne zaman i§aret etmi§Se n efis kelimesini kullanmt§tirj nefi~ kehm~st Sonu<; olarak herhangi bir ah lak mutlalc surette bir zemine mi.iessestir. Gordiik
Aristoteles felsefesinde metafizik bir terim olan 'ruh' (soul) kavramqla 1fade edt!- ld Aristoteles ahlalumn tern eli onun psikolojisi, yani ruh doktrinidir. Kan t ahlalunda
ise temel pratik aluldrr. Fakat islam ahlalu tevhid di't§iincesine ve ha§irdelci hesap
giini.i dii§i.incesine dayanmaktadtr. Aristoteles ise ahhUci faziletleri insan aldmdan <;I-
22 Burada dikk~t eclilmesi gereken bir nokta vardu·; her ne kadar da muht~<;: olanlara yardrm e~~ uzat~t~k
insan olarak bize dii§en bir go revise de bu ~yetlerdc bu ins ani go rev clini bu· '.'ectbe olarak ~~z~ Yl1 e~mf~r: karmaya <;:ab alamaktadn·. Buna kar§m islam ahlalo faziletleri aklm yardmuyla vahiy-
Zaten islam ahlakmm en onemli iizelligi de buclur, yani ~hlaki bir go rev aym z~ma n d a dim btr soru u t den <;tkarmaktadrr. Bunun sonucu olarak1 filozoflann ahlalu alulct islam ahlalumn
tur.
23 Kur'an'da stk<;: a tekrar edilen "salih ameller" dey~mi, l.le.m a~ Iaki• h ~~ d e d.tm
' • gorev
.. 1er~llZ
· · e i§aret
'a etmektedir.
kar t ahtaki ise vahye dayandrgm1 ve boylelild e din ile ahlalun ortii§ti.iguni.i soyli.iyoruz. Bu an-
Namaz ktlm~k, oru<;: tutmak ve zekat vermek gtbt dnu vectbelen mtz daht. aslmda btztm Alla~ . bir§kavram lamda ahlalcilikle dinin e§ anlamh kavramlar oldugunu bile soyleyebiliriz. Arrcak uy-
gulamada elbette lei islam ahlalu da akla ba~vurmaktadtr.
iirevlerimizdir. Bu yuzden Kur'a n'm "salihat" kavramnu sadece d m1 degtl aym za.manda a.hlalume elmek-
~larakda algtlamahytz. Bu yiizden stk stk i§aret etme~e c;ab§ttgum z husus bmada btr daha gunde g
tedir yani ish\ml anlamda ahhik ve din iirtii§mektedtr. . .
24 isHi~'da mutluluk kavrammm etraflt tahlili i<;:in bkt1z ai-Attas'm zikredilen esen Prolegomena, 91 · 110 · 2S Bknz. 1/Fatiha, 6; 6/Ali '1m ran, 126; 15/Hicr, 4 1; 19/ Meryem, 3643/Zulduuf; 43, 61.

536 537
Aynca, Aristoteles ahlalu, insan hayatmm gayesini insanm mutlulugu ola-
rak giirdiigiinden iyi ahlald hayat i~in mutlulugu bir saik olarak tammlamaktadrr.
isl:l.mi ahlak ise, hayatm amacmr, insamn ahlald miicadele yoluyla insan tabiatmm
miikemmellik istikametinde gitmesi olarak giiriir. Boyle bir miicadelede en degerli
saik Allah.' m nzasuu tahsil etmektir ld bu ebedi hayatta ebedi bir saadeti netice ve-
recektir. Bir mii'minin teslim ohnak hissiyatmdan ald1gr ruhani lezzet ve bu hayatr
da adeta cennete ~evirmektedir. Boylece, ahlald! m[i'min hem bu diinyada hem de
ahirette mutmain (mutlu) olmaktadrr. Ger~ek mutluluk da budur.
Bu ii~ ah!ak arasmdaki tek benzerlik ise sadece her ii~ ahl:l.lun da ahlald deger-
leri mutlak olarak gormeleridir. Aynca Aristoteles a9smdan ild zrt arasmdaki vasat
mefhumunun ahl:\ld davram~ i~in bir iil~iit olarak ahnmasrdrr. Kant a~1smdan ise
mutlak miibremdeld zorunlulugu farz-1 kifaye olarak yorumlamak miimki.indiir. Arl-
cak bu benzedilderde dahi onemli farldthklar mevcuttur; iim.egin islam'da mutlaldrk
ahlak ilkelerinin vahyi temele dayanmasmdan kaynaklamrken, Aristoteles ve Kant
ahla!cmda bu, alulcr illderden kaynaldanmaktachr. Bundan ba§ka, erdemler islam
ahlalunda vahiy tarafmdan belir!enirken filozoflarda ise yine aldi kaynaldara dayamr.
Bu, felsefi ahlakm temel iizelligidir.

538

You might also like