You are on page 1of 166

$

fl1

TARİH-İ AL-İ SELÇUK


(ANONİM SELÇUKİ’ÜME)

Tercüme ve Notlar:
Halil İbrahim GÖK
Fahrettin COŞGUNER
TARİH-İ L-İ SELÇUK (ANONİM SELÇUKFÜME)
Tercüme ve Notlar:
Halil İbrahim GÖK
Fahrettin COŞGUNER

lSBN 978-605-4733-32-3

Sertifika No
16895
Düzenleme
A.Suna SUBAŞI • ozgsunjhotmail.com

Kapak Tasarımı
Fazıl Karabaş

Yayın Yönetmeni
Muhammed Erbay
A. Erkan Koca t e posta: aerkankoeagmail.com

Baskı
2014— Ankara
Tarcan Matbaacılık
Atıf Yayınları 7: Tarih (Osmanlı ve Öncesi)

© Atıf Yayınları
Birleşik Kilabevi 8t Dağıtım yayın grubuna bağlı olarak faaliyet
göstermektedir. Bu kitabın bütün hakları Muhammed Ebay’a aittir.
Tanıtım için kısa alıntılar dışındaki her türlü çoğaltma
yasal sorumluluk doğurur.

GENEL DAĞITIM

Ankara Birleşik Dağıtım


Tuna Caddesi 3118-19 Kızılay-ANKARA
Tel: 03121318960/Faks: 03124321965
İÇİNDEKiLER

• Kısaltmalar .6
• Sunuş 7
• Eser Hakkında 8
• Selçuknöme nin Ortaya Çıkışı 8
• Eçerin İçeriği 8
• Se!çııkndme nin Önemi 9
• Yapı/atı Tercünwk 10
• Yazın, Özellik/eıi Il
• Metnin Tercümesi: Taıih-i M-i Selçuk 17
• Selçukluların, Allah Rahmet Etsin, Devletinin Başlangıcı Asi ve
Nesillerinin Beyanı 17
• Selçukluların Ortaya Çıkış Tarihi, Hal ve Durumları 18
• Sultan Adudu’d-devle Ebü Şücü’ Alp Arslan b. Düvüd’un Saltanatı 2!
• Sultan Celülü’d-devlc ve’d-din Ebu’l-Feth Melikşüh b. [Alp Arslan]
• Muhammed [b. Ddvüd]’un Saltanatı 22
• Ebu’l-Ksım Abdullah el-Mukted? b. Zahfretü’d-din’in Halifeliği 23
• Adudu’d-devle Muinü’d-dünya ve’d-din Melikü’l-Arab ve’l-Acem Burhanu
• Emiri’l-mümin?n Lakaplı Sultan Mahmud b. Melikşah 24
• Ebu’l-Abbas Ahmed b. el-Mustazhir b. el-Mukıedi’nin Halifeliği 25
• Sultan Ebu’l-Muzaffer Berkyüruk b. MelikşühNn Saltanatı 26
• Süleymanşah b. Kutalmış 28
• Sultan Mahmud b. Muhammed Kasimu Emfri’l-müminin’in Saltanatı 29
• Ebu’l-Fazl el-Müsterşid b. el-Mustazhir’in Halifeliği 29
• Sultan Mu’izzü’d-dünyü Ebu’l-llüris Sencer
b Mclikşüh Bürhünu Emiri’l- mümin?n’in Saltanatı 29
• Gıyüscddin Ebu’l-Feth Düvüd b. Mahmud b. Muhammed’in Saltanatı 30
• Sultan Rükneddin Ebü Tülib Tuğrul b. Muhammed
Kas?mu Emin’!- müminin’in Saltanatı 31
• Sultan Gıyüseddin Ebu’J-Feth Mesud
b. Muhammed Yeminu Emfri’l- müminin’in Saltanatı 31
• Ebü Cafer Muhammed er-Rüşid b. el-Müsterşid’in Halifeliği 32
• Ebü AbdulLah el-Muktefi b. el-Mustazhir’in Halifeliği 32
• Atabek İldeniz Olayı .33
• Sultan Muhammed ve Oğlu Harezmşüh’ın Sallanat Olayı 33
• Celüleddin Hürezmşüh 33
• İsri1 b. Selçük Oğullarından Gelen Rüm Sultanlarının Hahsi 35
• Süleymanşüh 35
• Kılıç Arslan 36
• Mesud 36
• Kılıç Arslan b. Mesud’un Padişahlığı 550(1155) Yılı 37
• Sultan Gıyflseddin Keybüsrev b. Kılıç Arslan’ın Tahta Geçişi 38
• Sultan İzzeddin Keyküvus b. Kcyhüsrev’in Saltanatı 40
• Sultan Alüaddin’in Saltanatı ve Konya Şehrinin İmar Edilmesi 41
• Gıyüseddin Keyhüsrev b. Alaaddin Kcykubüdın Tahta Geçişi 43
• Sultan İzzeddin Keyküvus’un Tahta Geçişi 44
• Rüm Vilüyeti Vezirliğinin Celüleddin Karatayi’ye Geçmesi 45
• Büycü’nun Tekrar Rüm’a Gelmesi ve Sultanla Savaşması 46
• Rükneddin Kılıç Arslan’ın Saltanatı 46
• Sühib Fahreddin Hüce AlVnin Bahsi 17
• Sultan Gıyüseddin [Keyhüsrev] b. Rükneddin Kılıç Arslan’ın Tahta Geçişi 47
• Karamanoğullannın Konya’yı lşğali 49
• Sultan İzzeddin Keyküvus b. Keyhüsrev b. Keykubüd’ın Oğullarının Gelişi 51
• Mengü Timur’un Şüm’a Yürümesi 52
• Moğol Saltanatının Arğun b. Abaga b. Hulügü’ya Geçmesi 53
• Sultan Mesud’un Arğun flün’ın Yanından Konya’ya Gelmesi 55
• Sühib Fahreddin Ali’nin Ölümü 56
• Rüm Vilayeti Sülıipliğinin Fahreddin Kazvini’ye Gıçmesi 57
• Sühib Kazvini’nin Konya’dan Gidişi 59
• Hüce Nüsıreddin b. Yavlak Arslan 59
• Hüce Nüsıreddin Kırşehir’de 60
• Keyğütü’nun Kurban Bayramında Bulunması 60
• Keyğütü’nun Yeniden Kenya’ya Gelişi 61
• Hüce Nüsıreddin’in Adetleri 62
• Vüli Bahüeddin’in Sultan’ın Kardeşi Melik Tarafından Öldürülmesi Hadisesi 63
• Karaman Türklerinin Ansızın Bcyşehr’i Aldıkları Haberinin Gelişi 63
• Halil Bahadır’ın Ansızın Büyük Bir Orduyla Konya’ya Yürümesi 64
• [Keyğütü’nun} Büyük Bir Kızgınlık ve Öfkeyle Rftm’a Gelmesi 65
• 11 Şaban 691 Yılı Pazar Günü 66
• Rüm vilayetinde Yollann Kesilmesi 67
• Hikaye 67
• Şam Türklcri 67
• Konya’da Ah! Emir Ahmed Adında Bir Şahıs 67
• Ah! Ahmed Şüh’ın Kardeşinin Ölümü 68
• Sultan’ın Kardeşi Melik’in Yakalanması Olayı 68
• Büydü’nun Öldürülmesi 68
• Muhtelif Olaylar 69
• Notlar 71
• Kaynaklar 139
• Dizin 145
KISALTMALAR

a.g.e. Adı geçen eser


amU’. Aynı mücilif
aşğ. Aşağıda
bkz. Bakınız
Çev. : Çeviren
DİA Diyanet Vakfı İs1m Ansiklopedisi
h. Hicri
hak. Hakkında
lA islam Ansiklopedisi
Kış. Karşılaştırınız
Neşr, Neşreden
ö. Ölüm tarihi
s. Sayfa
Terc. Tercüme eden
TTK Türk Tarih Kummu
t.y. Tarih yok / tarihsiz
vd. ve diğerleri
Yay. Yayınları yayınevi
yuk. : Yukarıda
7

SUNUŞ -_______________

Türkiye’de tarih ve tarihçiliğe yönelik ilginin yaygınlaşması, tarihle alakalı bi


limsel ve popüler yayınların sayısında bir artışa yol açmaktadır. Türk düşünce dünya
sında tarihsel ilginin Türk tarihinin çeşitli evrelerine yönelik bir yoğunluk kazandığı
nı söylemek mümkündür. Bu ilgi doğal olarak Ortaçağ Selçuklu devrini de içine al
maktadır. Nitekim Selçuklu dönemine ait bilimsel çalışmaların ve çeşitli eserlerin,
öteki dönemlere paralel olarak sayı ve konu bakımından zenginleştiğini görmekteyiz.
Bu çerçevede, tarihçiliğimizin ana meselelerinden birisini kaynak neşd oluştur
maktadır. Buna ilişkin olarak tarihçilerimiz ve mütercim filologlarımız tarafindan
önemli ölçüde kaynak neşriyatı yapılmış ve yapılmaktadır. Kaynakların tercüme
edilmesi de bir o kadar önemli bir husustur. Ortaçağ Türk tarihine ait kaynaklar söz
konusu edildiğinde benzer şeyler söylemek mümkündür. Bununla birlikte hatırı sayı
lır miktarda kaynağın hem orijinal dillerinde, hem de tercüme edilerek yayımlanmayı
beklediğini hatırlatmak gerekir.
Ortaçağ Türk tarihinin önemli kaynaklarından biri olan Selçııkndıııe de esasen bu
ilginin bir yansıması olarak ilk defa 1952 yılında F. Nafiz Uzluk tarafından Fars
ça’dan Türkçeye tercüme edilmiş ve neşredilmişti. Ancak bu tercüme eserin içerdiği
eksiklikler ve basımındaki noksanlıklar eserin gözden geçirilerek yeni bir Türkçe
çevirisini ve yeniden neşredilmesini zaruri hale getirmiştir. Bu suretle tarihçiler ara
sında mücllifi bilinmediği için A,ıonim Selçuknd,ne künyesiyle tanınan ancak esas adı
Tarih-t Al-i Selçuk olan bu eserin yeni bir Türkçe nüshası ortaya konmuş oldu. Ese
rin, Türkiye Sclçukluları tarihinin en önemli kaynaklarından birisi olduğuna ilişkin
değerlendirmeler hakkında aşağıda malumat bulunmaktadır.
Tarih-t ,il-i Selçuk’ un bu yeni Türkçe versiyonu, orijinal Farsça yazma nüsha ile
edisyon-kritiği yapılmış yeni bir nüshadan yararlanılarak hazırlanmıştır. Her eserde
olduğu gibi bu çalışmada da hatalar bulunabilir. İşaret edilmesi halinde bunların gide
rilmesine çalıştlacaktır. Bu vesile ile eserin basımını üstlenen Birleşik Yayınevi çalı
şanlanna teşekkür ederiz.
Ankara 2014
H. İbrahim GÖK - Fahrettin COŞGUNER
8

Eser Hakkında
Farsça kaleme alınan ve müellifinin bilinmemesi nedeniyle Anonim olarak tanı
nan eserin tek yazma nashası Paris’teki Fransız Milli Kütüphanesi (Bibliothque
National)’nde bulunmaktadır. Eser aslında bir “Selçuknürne” başlığı taşımamasına
rağmen, Selçuklu tarihi yazma geleneğine uyan diğer müelliflerinki gibi bir “Selçuk
nöme” olarak kabul edilmektedir. Nitekim eserin yazma nüshasındaki adı, Tarih-i tü
1 Selçuk’tur. Bunun yanı sıra Tarih-i Ji-ı Selçuk Pddişdhdn-ı iki Rahmefihi li-Rabhihi
el-Ğafür alt başlığını da taşır. Kütüphane kaydına bakıldığında eserin bu adı, ufak
değişikliklerle karşımıza çıkar. Muhtemelen eseri inceleyen müsteşklerin marifetiy
le sonradan bir kapak hazırlanmış ve bu kapak üzerine Tarih-! ‘4l-i Selçuk Der
‘X- rtC’
Analulı başlıgı eklenmıştır.
Selçuk,ıdıne ‘ni,: Ortaya Çıkışı
Selçukndrne’ nin bilim ülemine intikali öyle anlaşılıyor ki 19. yüzyılda, Fransız
müsteşrik Charles Schefer eliyle olmuştur. Knpakta yer alan kütüphane kaydını havi
mühürde eserin Sehefer tarafından Fransız Milli Kütüphanesi’ne bağışlandığı belge
lenmektedir.
Peki, Tarih-i Ai-ı Selçük (Selçııkndme), Schefer’in eline nasıl geçmiştir? Bu so
runun cevabını, eseri ilk kez Türkçeye tercüme eden F. N. Uzluk’un satırlarında bu
luyoruz. Uzluk, Ahmed Tevhid’e dayandırdığı satırlarında, Selçııkndrne’nin, ilk defa
Ch. Schefer’e, Sultan Abdülmecid tarafından verildiğini söylüyor. Osmanlı Sultanı
Abdülmecid (1839-1861), Kırım Harbi sıralarında İstanbul’daki Fransız Elçiliğinde
Tereüman olarak çalışmakta olan Ch. Schefer’i (ö. 1898) kütüphanesinde huzuruna
kabul ederek ona iltifatta bulunmuş ve bu eseri ona hediye etmiştir. Bu suretle Sel
çukndıne’ye sahip olan Schefer, daha sonra onu Paris Milli Kütüphane’sine bağışla
mıştır.
Eserin İçeriği
Tarih-! 41-1 Selçuk veya Anonim Selçukııdme, Selçukluların tarih sahnesine çıkı
şından, Türkiye Selçuklularının yıkılışına, hatta 765 (1363) yılına kadar gelen tarihi
olayları anlatan bir eserdir. Selçuklu hanedanının tarihini anlattığı için, yukarıda be
lirtildiği üzere Selçuknöme olarak adlandırılır. Eserin en önemli özelliği, Türkiye
Selçuklulan ve Beylikler devri için en değerli ve orjinal kaynaklardan biri oluşudur.
Yerli ve yabancı Selçuklu tarihçileri onun bu hususiyetine işaret etmektedirler. Eser,
Selçuklu devletinin tarih sahnesine çıkışıyla başlar. Daha sonra sırası ile Selçuklu
sultanlarının dönemlerini teker teker ele alır. Abbasi Halifelerinden ve Harezmşüh
lardan bahseder. Eserin verdiği en son bilgi, hakkında açık bir kayıt bulunmamasına
rağmen hanedanın son üyesi olduğu tahmin edilen Alaaddin b. Süleymanşah b. Melik
Rükneddin’le ilgilidir. Bu bilgi mezkür şahsın vefatı senesiyle alakalı olup, bu kayda
göre Sultan Alüaddin b. Süleymanşüh Türkiye Selçukluları ailesinin muhtemelen son
ferdi olarak 6 Muhanem 765 Pazar (15 Ekim 1363) günü vefat etmiştir. Eser, bu
9

zatın vefat haberinden sonra sona eren Bu kayıHan hareketle, eserin 15 Ekim
l363’ten sonraki bir tarihte yazılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak, eserin
sonuna eklenen bu ve diğer bilgilerden hareketle, eserin ana metninin önceden yazıl
mış olduğu da akla gelmektedir. Yukarıda adı geçen şahsın vefatı gibi, son kısma
eklenen kısa kayıtlar, bu şekilde düşünmeye yol açmaktadır. Müellifin bazı açıklama
ları da bunu destekler vaziyettedir.
Nitekim Seiçukndmc müellifi bu eseri kaleme alış sebebini eserin başında açık
lamaktadır. Buna göre eser, “Geçmiş Rüm Selçuklu püdişahlannın tarihini içermekte
olup, Sultan Alüaddin b. Süleymanşüh’ın mütalaa etmesi için” yazılmıştır. Eser ya
zılmaya başlandığında, kendisine ithaf edildiği Selçuklu hanedanı üyesi hayatta olma
lıdır. Ancak öyle anlaşılıyor ki, tamamlanmadan vefat etmiştir. Bu kişi, adı geçen,
Sultan Alüaddin b. Süleyrnanşüh olmalıdır. Nitekim müellif. bu yüzden eserin sonuna
onun ölüm tarihini koyma lüzumunu hissetmiştir.
Selçuknü ute ‘ni,, Önemi
Anonim Selçukndnıe. Selçuklu tarihçisi merhum Osman Turan’ın sıklıkla müra
caat ettiği bir kaynaktır. Öyleki o, Anonim Selçukndnw’nin kronolojik yerlerinin
isabetli olduğu görüşünün yanı sıra, verdiği sayısal kayıtların, şahıs ve yer adlan ile
çeşitli olaylann diğer kaynaklarda bulunmayan sebep ve netieeleri bakımından özel
bir yere sahip olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye Selçuklularının Moğol istilası dö
nemindeki karmaşık tarihinin yanı sıra, özellikle Karamanoğullan ve diğer Batı Ana
dolu Beylıkleri hakkındaki malumatının son derece önemli olduğuna dikkati çekmek
tedir. Bu bakımdan eser, bilhassa Türkiye Selçukluları için son derece önemli bir
kauıaktır. İbn Bibi ve diğer Türkiye Selçuklu tarihi kaynaklarının çoğunluğunun
kronolojiyı ve larihleri atladıği yerde, Selçzıkndrne müellifınin birçok kez üstelik tu
tarlı bir şekilde kronolojik kayıt vermesi eserin önemli özelliklerindendir.
Yapılan karşılaştırmalarda, Anonim Selçukndnre’nin kayıtlarının, Sadreddin el
Hüseyni’nin Ahbdni ‘d-devleti s-Selçukhye, İmüdeddin İsfehan?’nin Zübdetü ‘n-nusra;
İbnü’l-Es?r’in el-Kd,nilfi’ı-ıarih; Aksarayi’nin Müçd,nereıü’l-Ahbdr; İbn Bibi’nin el
Evd,nirü i-Akiiı’ve adlı eserlerinin metinleriyle benzerlik taşıdığı tespit edilmiştir. Bu
benzerlik, dönemin inşd ve kiıd bel geleneğinden kaynaklanabileceği gibi, müellifin bu
eserlerden yararlanmış olma ihtimalini de odaya koyuyor. Bununla birlikte, Anonim
Selçuk,ıdıne’de hiçbir kaynak isminin geçmemesi. mücllifın hangi kaynaklardan yarar
landığını anlamak için dikkatli bir karşılaştırma yapmayı zaruri hale getirmektedir.
Selçukncbne müellifınin zaman zaman hadiselerin tarihini kanştırması, anakronik
bilgi vermesi veya Selçuklu tarihi açısından önemli olan bir olaydan hiç bahsetmeme
si, onun eksiklikleri olarak görünse de, eserin kıymeıini düşürmez. Tercüme esnasın

Yazma nüshadaid okuma güçlüğü nedeniyle, nüşir mmfından Edisyon metinde farklı bir isim kayde
dilmiştir. Su, Alüaddin’in kardeşi Selçuk şeklinde gösteriliyor. Bu konudaki tanışma için metnin so
nuna bakılabilir.
10

da bu gibi durumlar tespit edilerek, diğer kaynaklarla mukayese edilmek suretiyle


gerekli notlarda gösterilmiştir. Dolayıstyla şunu söylemek mümkündür ki noksan
tarallarına karşın, kuşkusuz Anoninı Selçukndme olmadan Türkiye Selçuklularının
tarihi eksik kalır.
Yapılan Tercümeler
Anonün Se/çııkndnıc ilk defa Türkçe’ye Feridun Nafiz Uzluk (6.1974) tarafından
çevrilmiş ve bu çeviri 1952 yılında yayımlanmıştır.2 Uzluk, bu tercümeyi yaparken.
Paris’teki yazma nüshadan yararlanmıştır. Uzluk’un bu tercümesi başarılı bir çalışma
olup, Selçuklular konusundaki pek çok araştırmada kaynak olarak kullanılmıştır.
Ancak, edisyon-kdtiği yapılmadan yazma nüshadan yapılan bu tercümede yer yer
yanlış isim ve kelinıe okumalan; tarihlerin yanlış tespiti; atlanılan cümleler vb. hata
ların yanı sıra, metnin dizgi ve baskısında göze çaman eksiklikler, eserin noksanlarını
oluşturmaktadır.
Bunların yanı sıra Uzluk’un bir takım kayıtlardan sonra kendi şahsi yorumlarını
ana metin içinde vermesi, metnin yer yer karmaşık hale gelmesine yol açmakta ve
anlam bütünlüğüne halel getirmektedir. Eserin adı ve tercümeye konan isim konu
sunda da Uzluk’un tercihi dikkat çekicidir. Uzluk, çevidye A,ıonirn Selçuknötuc veya
Tarih-t ALI Selçuk isimleri dışında. Selçuklu tarihi hakkında yaptığı bir dizi çevirinin
bir bölümü olarak ..J>ıado/u Selçuk/ii/arı DeneN Tarihi ili başlığını koymuştur.
Bununla birlikte Uzluk, önemli bir hususa önceden işaret etmiştir. 0, çevirisinin
önsözünde, muhtemel eksiklikleri kabul ederek, Se/çukndrne’de yazılan vakaların
diğer Tarih eserlerindekilerle karşılaştırmasını ve senelerin kontrolünü yapmadığını,
bunu kendisinden sonraki araştırmacılara bıraktığını söylemektedir. Dolayısıyla bu
tercüme yapılırken, bu kaygılar giderilmeye çalışılmış, vakaların diğer kaynak ve
araştırmalarla karşılaştırması, tarihlerin tam olarak Miladi karşılıklarının tespiti, olay,
şahıs, yer adı gibi isimlerin sağlıklı olarak aydınlanlması yoluna gidilmiştir.
Uzluk’un yaptığı mühim işlerden birisi de yazma nüshanın bir örneğini bu çevi
riye eklemiş olmasıdır. Fransa’dan binbir zorlukla temin ettiği bu yazma nüshayı
yayımlaması. Uzluk’un Türk rnrihçiliğine yaptığı en önemli katkılardan biridir. Bu
bakımdan F. N. Uzluk’u şükranla annıak boynumuzun borcudur.
kanlı araştırmacı Nüdire Cclüli’nin Anonim Selçukndme’nin edisyon—kriliğini
yayımlaması3 ile büyük çapta yazma nüshanın yol açtığı okuma güçlüklerinin ortadan
kalktığını söyleyebiliriz. Bu bakımdan eserin, bu edisyon-kritik metni göz önünde
tutularak yeniden Türkçe’ye tercümesi faydalı olacaktı. Tercümede edisyon-kritik
metin esas alınmakla beraber, yazma nüshadan da faydalanıldı. Öyle ki, edisyon

F. Nafız Uzluk, Anadolu Selçuk/ulan Devleti Tarihi 111, Histoire Des Seldjoukides D 4sie Minevre,
par mı Anonyme, Aııkara 1952, (Tcrcünıcde (kluk ÇevirLü şeklindc gcçecektır>.
Türü-e Al-e Saljuq Dar Juatoh. Cumpiled hy Unknown Auihor, Edited by Nüdere lalaH, Tehmn
ı 999, [Terümede. EdLçvon Aletin şeklinde geçecek].
Il

kritik metinde nüşirin nadir de olsa ihmal ettiği noktalar olduğu görüldü. Bu çerçeve
de, yazma nüshada normal meme göre iri ve koyu yazıyla başlık şeklinde düzenlenen
ve naşirin sıklıkla atladığı ibareler, tercümede başlık olarak düzenlendi.
Selçukııdrne müelliflnin başlık olarak verdiği metinler, aslında bir paragrafın ilk
cümlesi veya metin ortasında bir isim veya bir ibare olarak karşımıza çıkmaktadır.
Müellif, başlık olarak düşündüğü cümleleri norma! metin puntosuna göre daha iri
harflerle ve koyu olarak yazmıştır. Edisyon-kritik metinde bu ibareler birçok yerde
normal nıetin olarak dizilmiş olup, başlık şeklinde gösterilmemiştir. Uzluk’un çeviri
sinde de bu başlıklardan kimisi yer almaz.
Bu edisyon-kritik metin ile E. N. Uzluk tarafından yapılan ilk Türkçe tereümede
Tarih-t Ji-ı Selçuk Der Andıüli ismi yer almaktadır. Nitekim bu isim edisyon-kritik
nüshmıın da başlığıdır.
Yuzıın Özellikleri
Farsça metnin yazım özellikleri hakkında şu hususlar dikkati çekmektedir:
Eser K. VIlI / M. XIV. yüzyılda kaleme alınmıştır ve bu dönemin mensür eserle
rinin özelliği olan akıcı, veeiz ve sade bir üslup taşımaktadır. Mevlevi çevresine men
sup olanların yazım tarzına benzerliğinden dolayı bu çevrede yetişen birisinin kale
minden çıktığı sanılmaktadır.4 Nitekim Farsça cümle kuruluşlarında yapılan özne
yüklem uyumu gibi, bazı hatalardan dolayı müellifin Anadolu’da yetiştiği ve ana
dilinin Farsça olmadığı tahmiıı edilmektedir. F. N. Uzluk, eserin dil ve anlatım üslubu
yönünden Konya ve Akşehir çevreleriyle bağlantılı olabileceğıni düşünmektedir.
Ayrıca, eserin üslübunun üstünde durulmayacak kadar basit olduğunu, müellifln
Türkçe düşünüp, Farsça yazdığını da söyler.5
Eserde edebi sanatlardan uzak, son derece sade ve anlaşılır bir üslup kulla
nılmıştır. Öyle ki, yazar sanki karşısındaki okuyucuyla konuşuyor gibidir. Giriş kıs
mındaki iltifat ve dua tabirleri ile tarihlerin yazıyla yazılması dışında Arapçanın etkisi
çok fazla görülmemektedir. Cümleleri oldukça kısadır ve gereksiz ve fazla denilebi
lecek kelime bulunmaz. Aksine eksik kelime ve takılar vardır. Örneğin: (i}) (gön
derdi) fıilini nesnesiz olarak kullanmaktadır.6 Burada gönderilenin elçi olduğunu
cümlenin siı’dk ve sibökından çıkarmak gerekir. Bazen de filleri eksik bırakmış ve bu
filler, eseri yayına hazırlayan Nüdire Celül? tarafından takdir edilmiştir.7 Aynı şekil
de ismin hallerinden olan (1) ve 3 ) gibi takılar da çoğu yerde ihmal edilmiş,
bunlar, edisyon-kritik metne nüşir tarafından konulmuştur.S

Edisjon Metin, 3 ı.
U:lz,k Çevirisi, (Başıantı Bölümü), JX.
6
Edi na,, AklIn, 47, 77, 85, 87.
Edis;mı Aletin, 75, 86, 89, 9ı.
Edisyon Metin, 77, 95, 97, 104.
12

Yazar eserinde. Mevlüna’nın oğlu Sultan Vcled’in Fahreddin KazvinY’ye


karşı söylediği ve beddua içeren bir rubdisini aktrn-mıştır.9 Bu da müellifın Mevlevi
çevreyle ünsiyetine delil teşkil eder. Ancak, bu rubüi Nafız Uzluk’un da tespitlyleW
Sultan Veled’in.serlcri arasında yer almamaktadır.

Yazma nüshanın son sayfasında yer alan Sa’di-i Ş?rzi’ye ait şiir ve şiirden
sonraki üç satır, kalem ucu değişikliği ve hattının farklılığı sebebiyle sonradan meme
başkası tarafından eklenmiş olma ihtimalini akla getirmektedir.
Selçuknöme mücllifinin, tarih verme konusunda hassasiyetinin olduğu görülmek-
».
tedir. Ancak bu tarihler diğer kaynaklarla karşılaştınldığında zaman zaman tenakuz-
1am da rastlanılır. Eserde verilen tarihler, birçok kez diğer kaynaklardakilerle uyuşur.
Ancak uyuşmadığı da olur. Ayrıca birçok kez, bir olayın hicri tarihinin günü, mi
ladiye çevrildiğinde haftanın başka bir gününe tekabül eder. Bu gibi durumlarda fark
lı günler notlarla gösterilmiş, hicri tarihler miladiye çevrilmiş olmakla beraber hafta
nın günü konusunda eserdekine bağlı kalınmıştır.
Tercümede bütün ibareler ve kavramlar sadeleştirilmemiştir. Tarih terminolojisi
ne sadık kalınarak metinde geçen bazı tabirlerin orijinal ifade biçimleri korunmuştur.
Yer adlanndan mesela Rün, tabirinin Anadolu’yu kastettiği açıktır. Rüm kelimesi
başta olmak üzere pekçok tabir aynen komndu, Ancak ilk geçtiği yerlerde yanlarına
bugünkü karşılıklan yazıldı. Anlaşılması zor olan isimlerin ise anlaşılabilecek şekille
d kondu. Mesela metinde “İmed” kelimesi geçmektedir. Bununla “Amid”, yani Di
yarbakır şehri kastedilmektedir. Bu belirtilmekle beraber, şehrin tarihi ismi olan ve
dönemin diğer kaynaklarında yaygın olarak geçen Amid tercih edildi. Metinde köşeli
parantezler de mütercimler tarafindan eklenmiştir.

q
Edisyon AleUt:, 1 ı 8.
‘°
Lhluk Çeı’irLvi, 53.
13

t
fr; -s

:1

d»,. C tj
>‘-,.
WtÇ, fjc ; ı

Yazma Nüshaya Sonradan Hazırlanmış Kapak


14
A

t.
t...

t t .7

t)

1••


4. • il

‘t
1 t!

SUPPL.
PERS.
• .

. 1153 • 1

• t’ .

\
r•


• TL•
• .j:-’ •-:.,ç _-‘

Yazma Nüsha Orjinal Kapak


15

Yazma Nüsha İlk Sayfa


16

I.• 3.I.

rt. ı%

-
-i

<•1

t-’
4-» O4<u£
Yazma Nüsha Son Sayfa
17

METNİN TERCÜMESİ

TARİH-i iL-İ SELÇUK


Bismillıilıirrah,ndn irrah Fm rab bi temmim bi ‘l—havr.
Bütün ilemlcrin mülkünün sahibi, pödişühlar püdişühı ve tüm canlıları nzıklan—
dinin ceLil sahibi Melike [Allah] sınırsız hamd olsun. Onun ebedi saltanatı ve
püdişühlığının öncesinin haber verilecek ne bir başlangıcı, ne de tarih konulacak bir
sonu vardır. İnsanların en hayırlısı, son peygamber (Hdtemü ‘n-Nehin’Fn) ve din yol
larının kılavuzu (hüdfl Muhammed Mustafa (s.aj’ya, onun Ehl-i Beyt’ine ve ailesine
kıyamet gününe kadar yüz binlerce övgü ve sonsuz senülar olsun.
Allah sana iki dünya saadeti versin ki: Bu kitap geçmiş Rüm [Anadolu] Selçuk
lularının ve püdişühlarının tarihini içcrmekte olup, tağmichıhumullahu hi-ğufrdnihi ve
eskenelııınıfl/L’rddvi cendnihi2, Selçuklular sülülesinin (sühile es-Selçukivvin) zaman
ve zemin içerisindeki sultanlarının bakiyycsi cevön-bahı, hüsreı-kd,,,rd,,, şöh ve
şehzdde-i cihdn3 Sultan Alğaddin b. Selçuk Süleymanşüh b. Selçuk Melik Rükneddin
b. es-Sultan Gıyüseddin Keyhüsrev b. es-Sultan Alüaddin Keykubüd b. es-Sultan
Şehid Gıyüseddin Keyhüsrev b. es-Sultan İzzeddin Kılıcarslan b. es-Sultan Gıyüsed
din Mesüd b. es-Sultan Alüaddin Kılıcarslan b. es-Sultan Rükncddin Süleymanşüh b.
Güzi Kara Arslan b. Kutalmış b. İsrüfil b. Selçuk b. Lokmün’ın3 mütülaa etmesi için
dir, rahünehumullahu ecmain ve etüle haköhu ve iLi düveli merütihi öhdilti ve de—
recöti ecdddihi irıekühu5.

Selçulduların, Allah Rahmet Etsin, Devletinin Başlangıcı MI


ve Nesillerinin Beyanı
Şöyle rivüyet edilmiştir: Selçukluların ve geçmiş Rüm [Anadolu] Sultanlarının
tağmiduhzınzıdlahzı bi-ğufrdnihi6 yüce atası Lokmün7 (Ji) adındaki bir adamdır.
Öyle ki, bu şahıs bilgili, yer edinmiş, dindar, misafirperver, bilginleri seven, takvalı,
güzel iş yapan, daima ülimlerle ve din büyükleriyle sohbet eden bir kişidir. Onun
evliliği şu sebeple olmuştur: Bir gün bir büyük zattan şu hadisi duymuştur: “Kdlc’
Nebi Alevhisselanı en—nikühu sünnetifr—nıen rağabe an sünneti fe—levse ıninnr’. Yani
nikühtan yüz çeviren ve kadın almayan kimse benden değildir. Yani benim ümme
timden değildir. Lokmün o günden sonra Müslümanlardan süliha bir kızı kendine
nikühladı. 0 zamanda şöyle bir adet vardı. Çeyizle birlikte Yedi Mushaf verilirdi.
Zifaf gecesi Lokmün eşiyle (helöl) birlikte olmak istediği zaman yedi Mushal’ın
rahleyle birlikte zifaf odasında (zifdfhdne) bulunduğunu gördü. Kendi eşine: “Burada
Mushaf var. Başka bir eve (hdne-i diger,.) gidelim” dedi. Başka kimseler, “Mushaf t
başka yere (cdv-ı diget9 gütürelim” dediler. Lokmün: “Doğru olan bizim başka eve
gitınemizdir. Bu Mııshaf bu evi süslemiştir” dedi. Bu şekilde oldu. Lokmün, Kelüm-ı
18

Mec?d’e [Kur’ün-ı Kerim] hürmet gösterip onu yüceitti. 0 gece başka bir eve gidip
zifaf yaptı. Gece rüyasında Muhammed Mustafa’yı (s.a.) gördü. Resül Aleybisselüm
ona: “iletilen kküm yd Lokmdn!9 Sen Keldm-ı Mecid’e hürmet gösterdiğin için dün
yada ve ahirette sen ve çocukların aziz olasa;,:!” diye buyurdu. Peygamberin etrafin
daki kimseler de “4rnin!” dediler.
Lokmğn’ın menkibelerinden bir diğeri de şudur: Ümmetin ülimlerinden şunu
işitmişti: “Niy;’eıü ‘t-mü ‘mm hayran ini;; amelihf”° hükmünce bir kimse hc/d/iyle
birlikte olduğu zaman, Allahü Teülü’dan sülih, dindür, güzel ahlaklı, ehlisünnet ve
cemaatimizden bir çocuk vermesini niyaz etmesi gerekir ki, onun hayatı Peygamberin
şeriatına uygun olsun; şehvet maksadıyla birlikte olmasın. Bu yüzden onun soyundan
gelen çocukların hepsi Müslüman, dindür, raivveıini gözeten ve adil kimseler olmuş
lardır. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun!
Nası/ Lçtersen Hile/d da öyle Lçter.
Yezdön ınuttakilerin’ ınıtradını ı’erh.

Selçukluların Ortaya Çıkış Tarihi, Hal vc Durumları


Şöyle anlatılır: Selçuk b. Lokmn büyük bir aileye sahipti. Onların yurtlan
(makdın-ı 4ün) Buhara’daydı. Serverleri, Müsü Yabğü’ b. Selçuk idi. Dört erkek
kardeşten’3 yirmi dört kardeş çocuğu dünyaya geldi. Onların en ilerı gelenleri (milli
teşern-i işdn), Mikil b. Selçuk’un çocukları olan Düvüd adındaki Ebü Süleyman
Çağrı Bey ile Ebü Tdhib Tuğrul Bey; İsrüfll b. Selçuk’un oğlu olan Ebu’l-Fevüris
Kutalmış; Yüsuf b. Selçuk’un oğlu İbrahim İnal; Yünus b. Selçuk’un oğlu Ezisğan
idi.’3 Büyükleri Müs’3 Yabğü idi. Diğerleri onun hükmü altında idiler.’5
Sultan Mahmud [Sebüktegin]’6 419 (1028) senesinde Hızır Han17 Yusuf b. Buğ
ra Han ve Hürün b. İlek’in yardımıyla Ceyhün’u aştığında onların bölgesinden (men
zllgdh) geçti. Güç ve kuvvetleri Sultan Mahmud’u etkiledi. İleri gelenlerini yanında
götürdü. Geri döndüğünde Yabğü’yu tutukladı ve topluluklarını Horasan vilüyetine
dağıttı. Sultan’ın adamları da onlara zulmetmeye başladılar. Çağrı Bey ve Tuğrul Bey
adamlar (kesdn) göndererek istekte bulundular. Sultan onları affetti (dergo:eşfl.”>
Onlar da tekrar Ceyhün’u geçerek kendi yurtlarına geldiler.
Sultan Mesud [ibn Mahmud],2° sultan olduğu zaman, Tuğrul Bey ve Çağrı Bey
Horasan’da sullanın huzuruna çıktılar. Ondan Yabğü’yu istediler. Sultan Mesud ver
medi.2’ Ümitsizliğe düşünce her taraftan tahribata girişerek düşmanlığa başIadılar?
[Selçuklular] 429 (1038) senesinde ordu toplayıp Nişübür şehri üzerine yürüdüler.
Nişübür şehrini aldılar. Şehri yağmalamak istedileNe de Halife’den korktular. Üstelik
Tuğrul Bey dedi ki: “Ramazan ayındavız. Bayramda;: sonra ıvğmalavahm!”23. 0 gece
Ebü Bekr-i Sıddik’ı rüyasında gördü. Şöyle diyordu: ‘Ramazan ayına hürmet gösterdiğin
için ilüdd-yı Teıi/d senin çocuklarını4 Kıvdmet e kadar aziz kılacak!”.
19

Yağmadan vazgeçmeleri için Ddru ‘I-Hildfe(ten [Bağdad]25 Halife Hazretlerinin


yanından Ebü Bekr Vüsıti26 geldi. Ebü Bekr Vdsıti’ye rüşvet (,j) verip geri gön
derdiler. 0 da Halife’nin yanına gitti. Onlar hakkında uygun sözler söyledi. Hali
fe’nin gönlünü onlara karşı yumuşattı. Bayram geçince Çağrı Bey yağma yapmak
istedi. Tuğrul Bey, “Halifi kızar. üstelik adunca yakışmaz” diyerek izin vermedi.28
Çağrı Bey. “Üç yüz bin dirhen, versin/er!”> dedi. Tuğrul Bey [de bu parayı] kendi
ınölından verdi.30 Fakirleri (dervişün) yağınadan kurtardı.”
Mesud’un yanından büyük bir ordu geldi. [Selçuklular bu orduyu] hezimete uğ
rattılar. Mesud tekrar asker gönderdi, onları bozguna uğmitı. Onlar da Züvul Dağları
na (Jjlj ji4Ş)12 sığındılar. Yeniden (oparlandılar ve Nişübür’u aldılar. Nişübür’u
tekrar geldi ve büyük bir katliam yaparak onları dağıılı. [Selçuklular] yeniden topar
lanıp karşılık verdilerse de bir türlü ınuzafkr olamadılar.
Sonunda 430 (1039) yılında tekrar ordu topladılar. Sultan, işreı yüzünden haber
siz idi. Kendisine haber verildiği zaman bunu küçümsedi. [Selçuklular,] Sultanı Merv
yakınlarında bozguna uğrattılar. Selçuklu hanedanının durumu kuvveılendi. Bölge
(ik/bn) onların hükmü altına girdi. Ülkeyi (1k/bu) aralarında bölüştüler: Ceyhün kıyı
sından Nişabüra kadar, Ebü Süleyman Düvüd Çağrı Bey b. Mikail b. Selçuk’a veril
di; Ileğı. Pöşeng” ve Sistün. Ebü Ali Hasan b. Yabğü’ya verildi; Kühistün ve
Gürgün’4, İbrahim İnal b. Yusufa verildi.
Tuğrul Bey, Rey şehrine yürüyerek orayı aldı. Ebu’l-Hasan Ali b. Küme
(4.a’S)’nin35 sarayına gitti. Sarayda bir hazine buldu ve çok miktarda indi ele geçirdi.
Fahrııddevle [Rahim]TM b. Fahruddevle’nin37 sarayında da başka bir hazine buldu. Bu
hazinede atlar, eyerler, baştanbaşa süslü silahlar. altınlarla süslenmiş çeşitli hayvan
heykelleri ve maliyecilerin ömürleri boyunca saymakla bitiremeyecekleri paralar
(indi) vardı.
Bu fetihleri yaptıktan sonra [Selçuklular] danışma (kenkde) [meşveret maksadıy
la] için bir yerde toplandılar Bu büyük bir fetih ve yüce bir devlettir. Halife tarafın
dan bir tehlike olarak görülmemelidir. Küim [Biemrillah19’a bir mektup yazdılar:
“Biz kış/ların, kendi önıiir/erbıi yıl ı’e avlaruıı seferde, Kübe vi ziıarettc ve fkirlere
vaıüını etmekle geçiren 1-tahIL’ ailesine bağlı bir tophduğuz (gölü/ii). Bizinı Yabğü
Arslan4° G±i adında, <luu/dr ve güzel alılaklı bir büyüğümüz vardı. Yenıinüddevie
Sultan Mahnıııd onu suçsuz olarak tutuk/adı. (*ııuı zamandan beri zindandadır. Çük
rica etmemize rağmen verınecli.Sııçsıuz vere bizden on dön kişiı’i idam etti. Öyle ki,
Horasan in ileri gelen/eri (avün) bize acıdı/au. Biz de karşılık verdik. Gazneliler/e
karşılaştığıınızda Büri—i Ted/ü. Hazret—i Mııtahhar ‘in fllaflfeJ Devletinin uğunıvla
cvüınıı) bizi nıııza/JL’r kddı. Zira Horasan ileri ge/enleri (aı’dn) de siydsetin zulmün—
<icin...31. Eğer i-lah/L’ ‘nin yüksek ,nüsaadevi (re :v—i dil) olursa, İs/dışı dini vefakirlere
(dervişün) yardım için canıınızıfL’da ederiz”.
20

Bu mektubu Ebü İshak Fukkürız ile gönderdiler. Mektub Halife’ye ulaşınca o da Ebü
Muhammed Hibetullah Mc’müni’yi33 bir mektupla göndererek [Tuğrul Be/e]: “Mektubu
aldığmda Bağdad ü gek’cekvin. Züv süt-et ıe sit-etin gönilerek sana saltanat ve emöret
nenşünı verikceL” dedi. Tuğrul Bey Kühistn vilüyelinin alınmasından, 447 (1055) se
nesine kadar Halife hazredednin ululuğunu (velüvet) umursamamıştı.
Hibetullah, Tuğrul Bey’le birlikte idi. Oradan Emirü’l-mü’minin Hazretlcrinin
yanına gitti. Tuğrul Bey. Halife’ye büyük hürmet gösterdi. Bahtı yaver, süreti hoş.
sözü güzel ve bağışta eşsiz idi.44 Halife, Tuğrul Bey’e saltanat ahidnümesi verdi.
Rüknü d—devk Ehü Tülih Tuğnd Ser Yem mu Emin 7—mü minin lakabını taktı. Cihanı
kendisine takdir etti. Bağdad minherlerinde Tuğrul Bey’in adı [na hutbe]4D okundu.
Daha önce Melik Rahim Ebü Nasr b. Külencür b. Sultan ed-devle’nin adı [hzubede]
okunuyordu.
[Tuğrul Bey] Ebü Nasr b. Külencür’ı tutukladı. Rey yakınlanndaki Taberek Ka
lcsi’nc36 hapsetti. Amcasının oğlu Ebu’l-Fevüris Kutalmış’ı4’ Şdm’a gönderdi. Zira
bundan önce Bağdad Türklerinden (Türküıı-ı Bağddd olan Hüris Arslan Besüsiıi 447
(1055) yılında Halife Hazretlerine gelmiş; Halife de ona ikramda bulunmuştu. 1-lalife
ona Ebu’l-Muzaffer lakabını takmış, Bağdad Türklerini onun emri altına vermişti.
Besasın tedbir xe vıasuı guzel olan bır adamdı Basra %ıla4etı onun hukmu altın
daydı. Bagdad emırı olan Mclık Rahım [Ebu] Nasr b. Kalencar ıle Besasırı ve Bag
dad Reisü r-rüesüsı Ebu’l-Küsım Mesleme arasında düşmanlık oluşmuştu. Bu neden
le Bağdad’dan çıkıp gitti. Besüsid Vüsıı’a geldiğinde, Halife’nin veziri Ebul-Küsım
Mesleme, Besüsiri’nin vezid Ebu’l-tlasan Tersü’yı tutukladı. İşkenceyle pek çok
malını aldı ve öldürülmesini emretti. Ebu’l-Hasan Tersü kaçarak Besüsfri’nin yanına
gitti. Elbirliği yaparak Kutalmış ile savaşmak üzere Ş’üm’a yöneldiler ve Sincür’da
Kutalmış’ı bozguna uğrattılar. Oradan Musul’a yöneldiler. Tuğrul Bey. Erdem ve
Yayla Tekin (J )‘i3> Musul’a nwflk yapmıştı.5°
Besüsid onları Musul Kalesi’nde kuşattı. Dön ay sonra onlan kaleden çıkarmaya
muvaffak oldu ve kalcyi tahrip etti. Besüsiri’nin Kutalmış’ı yendiği ve Musul’u ku
şattığı haberi Sultan Tuğrul Be/e gelince Bağdad’tan çıkıp Musul’a yöneldi. Ancak
Nusaybin’e gelince İbrahim İnal (Jul) kaçıp, Hemedün’a gitti. Sultan da peşine düş
tü. Bağdad’tan uzaklaştı. Besüsiri de Bağdad’ı boş buldu ve Bağdad’a girerek şehri
aldı. Cuma günü, Kureyş b. Bedrün [ve] Zaimü’l-mülk Ebu’l-Hasan b. Abdurrahim
de onunla birlikte idiler ve hutheyi Mısırlılar [Fütımiler] adına okudular. Avam onun
etrafında toplandı. Halife onları tehdit etti. Onlar da Halife’nin üzerine yürüdüler.
Kureyş b. Bedrün, Halife’nin kolyesini (tavA-)5’ tutup aldı. [Halife’yi] Ane’ye götü
rüp, Ane hükimi (sdhib-i Mııe) Ebu’l-Hüris Muhüriş b. Mahalli’ye teslim etti.
Bağdad’da Reisu -rüesdya işkence ettiler, sonunda da astılar. Kureyş b.
Bedrün’ı tekrar yollayarak Halife’yı istediler. [Bu talep] Muhüriş b. Mahalli’ye adil
gelmedi. Halifeyi [onlara iade etmeyerek Bedrb. Mühelhil’in yanına gönderdi52.
21

Öte yandan ibrahim İnal’ın Sultan’ın önünden kaçtığını duyan Besüs?ri bir elçi
göndererek onunla anlaştı ve onunla ittifak yaptı. Sultan’ın yanında az sayıda askeri
vardı. Bu yüzden endişelenerek kaçtı ve Rey’e geldi. Birkaç gün sonra Çağn Bey’in
oğullan Alp Arslan, Kavurd ve Yakuti gelerek İbrahim İnal’ı Heftd Pöln’da53 boz
guna uğrattılar. Yakalayıp öldürdüler.
Tuğrul Bey tekrar Bağdad’a geldi. Vezir Ebü Nasr Kündüri’yi bir tahtırevan ve
otağ ile (sc’rdperde) Halife’ye gönderdi. Halife’yi tahtırevana oturtarak büyük bir
ihtişamla Bağdad’a getirdiler. Sultan onu şahlara layık (şehrevdn)51 bir şekilde karşı
ladı ve yedi kez yeri öptü. “mala karşı savaşla rneşğuldüm” diyerek özürler diledi.
Halife 25 Zilkade (2 Ocak 1060)’de Bağdad’a geldi.55 Sultan, yaya olarak Halife’nin
dizginini tutW.
Diğer yandan Besüsir! kaçarak Küfe’ye gitti. 0 vilüyetin valisi olan Dübeys
Mezyed b. Münzir ile işbirliği yaparak asker topladılar. (Sultan,) karısının oğlu olan
Nüşirevün b. l{ürezmşüh’ı’6, [Hüeib] Erdem, Humürtekin Tuğrüyi ve Savtekin Ser
heng’le birlikte 10 bin süvari eşliğinde gönderdi. Bunlar birbirleriyle karşılaştılar.
Savaş sırasında Basüs?ri’nin atını okla vurdular. Ca,ıddr57 Düvüd kılıçla yüzünü yara
ladı. Divüdür Gümüştekin de başını kesti. Besüsiri’nin başını ve Dübeys’in mallann
dan ganimel olarak aldıkları her şeyi Bağdad’a getirdiler. Besüsiri’nin başını Bağ
dad’da astılar.58
455 (1063) yılında Sultan, Halife’den Seyyide’yi istedi. halife bunu hoş karşıla
dı, zira Flalife Sultan’ı çok seviyordu. Ebü Nasr Kündüri haberi Sultana ulaştırdı.
Sultan çok sevindi. Bağdad’da düğün (arüsi) yaptılar. Sultan kızı gördüğünde yeri
öptü. Kız örtüsünü (nikdb) açtı, olağanüstü bir güzellikte idi. Sultan dört ay sonra
Rey’e doğru yola çıktı. Aynı o yıl içerisinde, 455 (1063) senesinde dünyadan göçüp
gitti. Kardeşinin oğlu Alp Arslan b. Çağrı Bey b. Miküil [‘e saltanatı verdi].59

Sultan Adudu’d-devle Ebü Şüca’ Alp Arslan b. Dvüd’un Saltanatı


Saltanat Alp Arslan’a geçince amcasının oğlu Kutalmış, Girdküh’ta6° bunu duy
du ve püdişühlığa tamah etti. Türk askerleri (/eşkc’r-i Türk) onunla ittifak ettiler ve
Rey üzerine yürüdüler. Karşı karşıya geldiklerinde Kutalmış’ın ordusu yenildi. Ku
talmış kaçmak istediyse de atından düşerek ÖIdÜ.6ı
Alp Arslan Rey’e geldi. Oradan Hemedün’a gitti ve İsfehün’a yöneldi. Alp Ars
lan zamanında insanlar sulh içinde idiler. Tuğrul Bey lrak, Horasan, Şüm ve Azer
baycmı’a kadar olan bölgeyi ona vermişti. Tuğrul Bey zammıında ona Horasan Emin
derlerdi.
456 (1064) yılında Ermeniyye’ye yürüdü. Dört ay içinde 7 şehir ve 20 sağlam
kaleyi İslüm topraklarına kattı. Oradan dönerek Tebriz’e geldi. Adalet (ddc dağıttı.62
Oradan Rey’e geldi.
22

459 (1066) senesinde Gürcistan vilayetine girdi. Burayı baştanbaşa yağmaladı.


Çok adam öldürdü.
462 (1069) yılında yine Diyar-ı Ermen’e yürüdü. Erciş ve Menazkirt (Malaz
girfl’i İslüm ülkesine kattı.
463 (1071) senesinde Diyür-ı Bekr’e girdi. Çok sayıda yerleri fethetti. Diyür-ı
Bekr’de iken Rüm Meliki Ermünüs’un islam ülkelerine yürümek istediğini haber
verdiler.63 Sultan Şftrn’da bulunuyordu. Hiç durmadan 12 bin kişiyle (merci) Ahlat ve
Menüzkirt arasına ulaştı. Ermdnüs ise 200 bin kişiyle birlikteydi. 20 Zilkade 463
Cuma günü (19 Ağustos 1071) öğle namazı vaktinden diğer namaz vaktine kadar
küfjdr dayanamadı. Onları yerle bir etti. Ermünüs’u esir aldı.65 Birkaç gün sonra
banka bağlayarak serbest bıraktıM> Sultan oradan Merüğa’ya geldi.
46467 (1072) senesinde Müverüünnehr’e yöneldi. Ceyhün’u geçti ve orada ko
nakladı. Bu sırada Tirmiz Kalesi kıııvdflini<>8 huzuruna getirdiler. Adı Yusuf Hürezmi69
idi. Sultan ona bir ok attı. Ok isabet etmedi. Öyle ki, Sultan Alp Arslan o güne kadar
hiçbir oku hatalı atmamıştı.7° Sultan, elini tekrar oka götürürken Yusuf koşup Sultan’ı
bir darbeyle yaraladı.?ı 0 yarayla 465 yılı 30 Rebiülevvel (14 Aralık 1072)’de vefat
etti.72 Memleket, oğlu Sultan Melikşüh b. Alp Arslan’a geçti.

Sultan Celalü’d-dcvle ve’d-din Ebu’I-Fetlı Mclikşlı b. IAlp ArslanI73


Mulıammed Ib. DıvüdI’uıı Saltanatı
Alp Arslan bu dünyadan göçtüğünde sekiz oğlu vardı: ilyas, Tekiş, Yüzi74, Bars,
Arslan Oğul. Toğünşüh, Tutuş ve Melikşüh75. Melikşüh bunların arasında ilim ve
tedbir bakımından üstün idi. Çünkü onu Hasan b. Ali b. İshük-ı Tüsi yetiştirmişti. Alp
Arslan’ın ölümünü üç gün gizlediler. Emirler, Melikşüh’ın tahta geçirilmesinde an
laştılar. Ancak kardeşleri bunu asla affetmediler.76
Nitekim Büyük Melik (mehk-i ho:orgı’dr) olan Ebu’l-Hüris Kavurd Bey
Kirman’da idi ve üstelik hepsinden de büyüktü. Onun da gönlünde saltanata ıneyil
vardı. Alp Arslan’ın ölüp Melikşüh’ın tahta geçtiğini duyunca canı sıkıldı. 0 günler
de Ummün’da bulunuyordu. Bir gemiye binip denizi aştı. Kere77 (Kerec) şehrine
varınca vezir ve Melikşüh’a tehdit mektubu gönderdi. Emirlerin hepsi Kavurd tarafı
na meylettiler. Çünkü o güngörmüş, güçlü, akıllı ve cömert bir püdişühtı. Melikşdh
ise çocuktu. Bu yüzden herkes Kavurd tarafına geçmek istiyordu. Melikşüh’ın adam
ları buna engel olmak için büyük çaba harcıyorlardı.78
Şererüddevle Ebü Müslim Kureyş ve Bahüuddevle Mansür b. Dübeys, Kürt ve
Artuk askerleriyle kahramanlıklar yaptılar. Melikşüh’ın dizginini tuttular. Savaş kı
zıştığında bir adamın başının yarısı kılıçla yaralandı. 0 can korkusuyla her tarafa kılıç
savumyordu. Teketek (tekdıek) Kavurd’la karşı karşıya kaldı. Kavurd “8(1v/e yaralı
bir adamın karşısında dunnak büyük tehükedir!” diyerek dizginini çekti. Onu görün-
23

ce bozguna uğradılar. Ertesi gün Kavurd’u yakalayarak Mclikşah’ın huzuruna getirdi


ler. 0 da öldümwlcrini emretti. Kardeşleri bu emre uydular.
467 (1075) yılında 1-lalife Kaim dünyadan güçtü.79 Halifelik, kardeşinin oğlu
Muktedi’yc geçti.

Ebu’l-Küsım Abdullah el-Muktedi b. Zahiretü’d-din’in Halifeliği


el-Muktedi b. Zahfretü’d-din Muhammed b. el-Küim’in hi14fit süresi 19 yıl 7 ay
20 gündü.8° el-Küim, onu veliahd tayin etmişti.8’ 0 yılın Şaban (Nisan 1075) ayında
insanlar ona hiat ettiler.82
Muktedi’nin halifeliği devrinde Melikşüh’ın adalet ve 4yösei’iyle, Nizftmülmülk
Ebü Ali Hasan-ı Tüsi’nin de rey ve 1cc/biri sayesinde cihandaki Müslüman ve küfirler
hiçbir melikin zanıanında olmadığı kadar rahatlık içinde oldular.
Recep ayında Tirmiz ve Çağüniyün83 üzerine yürüdü ve o diyarları aldı. Re
biülühir ayında Horasan’a döndü.
468 (1076)’da Enan’a yürüdü. Eran, Şirvan, Derbend ve Tiflis bölgelerini itaat
altına aldı.
471 (1079) yılında BeIh ve Velvülic’a83 gitti.
Kardeşi ona muhalefet etmekte idi. Aralarında barış yapıldı. Melikşüh İsfehün’a
dönünce, kardeşi Tekiş isyan etti.
475 yılı Cemaziyülevvel’inde (Ekim 1082) Ceyhün’u geçti. Müveraünnehr üze
rine yürüdü, Semerkand’a geldi. Çünkü Semerkand hanı Ahmed Han b. tiızır Hün,
Türkün Hatun’un erkek kardeşinin oğlu olup çok zalim biriydi. Halk ondan azap
çekiyordu. Melikşülı, Ahmed Hün’ı yakasından tuttu, Efrdsıydh ıahıından indirdi.
Melikşüh onu sırtında ğdşh’e [eyer örtüsü] ile rikdbı [üzengi] hizasında koşturarak
tahtgdhı eşiğine kadar getirdi. Vilüyetini elinden alıp kendisini tutsak etti. Vel
vülic’e85 gelince Türkün Hatun’un şefaatiyle, öğüt ve nasihatler vererek izzet ve ik
ramla kendi vilüyetine geri gönderdi.8’
478 (1085) yılında Tekiş’i yakalayıp her iki gözüne mil çekti. Bir kaleye87 hap
sedip geri döndü.
479 (l086)’nın Cemaziyülahir’inde Şam’a yürüdü. Önce Haleb’e girdi ve orayı
aldı. Oradan Antakya’ya geldi ve orayı da İslüm topraklarına kattı. Ardından Şüm’a
gitti.
Rümlar galip gelerek Anmkya’yı Müslümanların ellerinden geri aldılar. Haber
Sultan’a ulaşınca geri döndü ve 480 (1087) yılında Antakya’yı yeniden ele geçirdi.
Oradan büyük bir orduyla Kostantiniyye kapısına dayandı. Rümlar korkuya kapıldılar
ve eni/in dilediler. Bir milyon eski altını hor/le olarak vermeyi kabul ettiler. Ayrıca o
24

diy’arda 50 tane minber kurmaya da razı oldular. Oradan dönerek tekrar Rey’e geldi.
Yeniden Mğverüünnehr’e yöneldi.
481 (1088) yılında Ceyhün’u geçti. Vezir Nizamülmülk gemicilerin maaşlarını
arttırdı. Onlar gemileri Özkent ve Kaşğar’a çektiler. 0 hudud bölgesini aldı. Ondan
Türkistan’a yürüdü. Türkistan sultanı olan Yakub b. Yağa Tegin8, Sultan’ın hizmeti
ne koştu ve emün diledi.
483 (1091) yılında Türkistan’dan döndüğü zaman onu da beraberinde getirdi. 6-
fehfin’a geldiğinde büyük bir saygı içinde Yakub’un kendi vilayetine dönmesine izin
verdi. Yeryüzünde hükmü altına ginneyen kimse kalmadı. Bunların hepsi Sultan’ın
hikdch, vezirin rey ve tedbfri, Sultan’ın da onun nasihatledni dinlemesiyle gerçekleşti.
Bunun üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra fesatçılar veziri kötülediler. Sultan’ın
kalbi yavaş yavaş Nizamülmülk’ten soğudu. Onun makamına göz dikerek ileri geri
konuştular. Bağdad yolunda iken bir kişiyi onun üzerine saldılar.89 0 da ansızın vezi
re saldırarak yaralayıp öldürdü. 15 Ramazan 485 Cuma (19 Ekim 1092)°°.
Söylendiğine göre, Sultanın gönlü fesatçıların sözlerinden dolayı Nizümülmülk’e
karşı soğuyunca, bir gün vezire: “Dhiti elinden almam: ister misin?” diye haber gön
dermiş. 0 da: “Eğer sen benim elimden devüıı9’ alırvan seti/ii de başından töcını
alırlar. Senin töcının varlığı, bu deı’dıın varlığına bağlıdır” diye cevap göndermişti.92
Öyle de oldu. Diviıle ıdcın arası yirmi günden fazla değildir.
Bu hadise vuku bulunca, Ramazan’ın 16’sında (20 Ekim 1092) Bağdad’a geldi93
ve 6 Şevvül (9 Kasım 1092)’de de vefat etti. Ardından Türkan Hütun, Mahmüd b.
Melikşüh’a hiat edilmesini cmretmesi için Muktedi’ye 100 bin d/mit gönderdi.

Adudu’d-devle Muinü’d-dünya ve’d-din Melikü’l-Arab ve’l-Acem Burhnu


Emiri’l-müminin Lakaplı Sultan Malımud b. Mclikşüh
1-lenüz beş yaşındayken, Şevvül’in 20’sinde (23 Kasım 1092) Cuma95 günü Bağ
dad’ın ıninherlerinde onun adına hııthe okundu. Melikşah’ın diğer oğulları9’ uzakta
idiler.97 Ostelik [Sultan Mahmud’un] annesi Türkan Hatun, Mü.vtev/Y» Buğrü Hftn b.
İbrahim b. İlek’in kızı idi. 0 sırada Bağdad’da bulunan emirler de onun adamlanydı
lar.99 Türkan Hatun, emirlerin hepsine hediyeler verdi. Tücülmülk Ebu’l-Ganüyim
Merzuban b. Hüsrev Firüz, dahi ve heybetli bir adamdı ve onun işlerinin de müdehhi
riydi.’°° Türkan Hatun hazineyi açarak askerlere bağışta (hahşdviş) bulundu.
Şevvül’in 26’sında (29 Kasım 1092) Salııoı günü Bağdad’dan çıktı. İsfehün’a yönel
di. Zilhicce ayında (Ocak 1093) İsfehün’a ulaştılar. Melikşüh’ın oğlu Berkyüruk ora
da idi.
Nizümü’l-mülk’an ölüm haberi kölelerine ulaştığında, henüz matem ve yasta
iken onun öldürülmesini Vezir Tücü’l-mülk’ten bildiler. Melikşüh’ın büyük oğlu olan
Berkyamk’la ayaklanank isfehan’dan çıktılar. Rey’e yöneldiler. Türkan Hütun bunu
25

duyunca askerlere 3 milyon dinür dağıttı. Berkyüruk’un peşine düştü. Vumgerd’de’°2


karşılaştılar. [Türkün Hümn’un OğlU olan°3 Mahmüd’un askerleri ondan korktular.
Mahmüd’dan yüz çevirerek Berkyaruk’un yanına gittiler ve emdız dilediler. Türkan
Hünin ile, onunla birlikte olan emirler Bursik (Porsuk). Kumüc’°4 ve Ünür’°5 hezime
le uğrayarak, Zilhiccc 485 (Ocak 1093)’te sfehün yolunu (uttulari°6
Öte yandan Türkan Hütun, Melikşah’ın amcasının oğlu Kutbüddevle Ismail b.
yakütiyiıo7 “Seniii karın O/ütağlıfl” diye kandınp isfehan’a çağırdı. İsfehün’da Mc
Iikşah’tan sonra onun adına hıııbe okundu. Bu sebeple Berkydnık’la savaşa kalkıştı.
50 bin süvariyle 6 Şaban (486/1 Eylül 1093)’da karşı karşıya geldiler. Berkyanık
onun ordusunu dağıttıi°8 Yenilgiden sonra has adanılanyla (hatıs) Berkyaruk’un
huzuruna vardı. Hile ile emön istedi. Ona tuzak kurmuştu. Hoy’a geldikleri zaman
Berkyflmk onun hilesini anladı. Bir gece yarısı köleleri (gu/drndn) Yelbürdıo9 (::).
o Kutbüddevle ismail’i öldürdüler. Onun muhalif oldu
Aksungur ve Buzan (ü1i9)
ğunu Berkyaruk’a bildirdiler. 0 da onlara illifat etti.
Berkyaruk. 486 senesi Zilkade ayının 6’sında (28 Kasım 1093) Bağdad’a geldi.
Halife Mukledi. 15 Muharrem (4 Şubat 1094)’de ansızm vefat etti. Bunun üzeri
ne oğlunaı Hat ettiler.

Ehu’l-Abhas Ahmed k. el-Nlustazlıir b. el-Muktedrnin Halifeliği


Ebu’l-Abbas Ahmed 24 yıl 3 ay 14 gün halifelik yaptı. Muharrem ayının l8’inde
Pazartesi günü (7 Şubat 1094) ona Hal ettiler. Mustazhir, Berkyaruk’a hi/’al ve san-
tak (/ivd) verdi.
Berkyüruk 15 Reblülevvel (4 Nisan l094)’de Musul’a yürüdü. Kör edilerek
ıı’
Tekrıt Kalesı ne göndenimış bulunan Melıkşah ın kardeşı Tekış’ın kaleden çıkarı
— -. - . .—. . . -

larak öldürülmesini emretti.


Melikşawın lötekil kardeşi Tutuş”3 (j) Dımaşk’taydı. [Berkyamlç] Aksungur
ve Buzan’ı bir orduyla onu gözctlcmeleri için gönderdi. Kendisi de Bağdad’a yöneldi.
Aksungur’la Buzan “Tutuş’un çıkma niyeti var” diye haber gönderdiler. Komutanları
(sipdlısdiürün) bunu hafife aldılar.’ Zira Berkyaruk henüz çocuk idi.
Tutuş derhal ordu topladı ve Kühistün’a yöneldi. Aksungur ve Buzan ona karşı
koydular. Tutuş, her ikisini de yakaladı ve öldürdü.”5 Oradan Azerbaycan’a geldi.
Saltanatı ele geçirmek için Kühistan ve Horasan’ı zapt etmek istiyordu.
Nusaybin’de bulunan Berkyamk ise Bağdad yakınlarına geldi. Endişelenerek
Nusaybin’e geri döndü. Tutuş bunu duyunca Bağdad’a geldi. Eınirler onu
Cuma günü Bağdad’b Tutuş adına hutbe okundu.”7
Berkyaruk Kühisün’a hareket elli. Kirman’a geldiğinde askerler ondan yüz çevi
rerek dağıldılar. 0 da yalnız kaldı ve çaresizlik içinde İsfehn’a yöneldi. Kardeşi
Mahmud, İsfehan’da bulunuyordu. Mahmud’un adamları onu yakaladılar. Onu öl
26

dürrnek istiyorlardı. Aynı gece Mahnıud difteriye (honük) yakalandı ve çiçek çıkardı.
Herkes onun tedavisiyle meşgul olduğundan. Berkyümk’u öldürmeyi ihmal ettiler.
Birkaç gün sonra Mahmud vefat etti. Mahmud’un ölümünden sonra Berkyaruk da
çiçek çıkardı. Ancak o iyileşti. Bu yüzden 10 Şevval 487 (23 Ekim 1094)’de onu
la/ila geçirdiler.

Sultan Ebu’l-Muzaffer Bcrkyüruk b. Melikşh’ın Saltanatı


Asker Berkyüruk tarafını tuttu. 488 Safer ayı (Şubat 095) içinde Rey’e yöneldi.
Tutuş da Bağdad’tan Rey’e gclmiştL Her iki ordu karşı karşıya geldi. BerLyruk onu
yakaladı ve “Artık sailcınala kasl elmeveceğinevemin el!” dedi. Ancak bu çare olma
dı. Bcrkyümk, Candör Kücüri (j’ jj)’ye Tutuş’un boynunun vurulmasını
emretti. Cesedini atların ayakları altına attılar. Salı günü kaldırarak [Rcy’deki] Sultan
Tuğrul’un türbesine götürdüler. Başını Bağdad’a getirdiler.
Berkyüruk zamanında saltanat vezirliği Müeyyidülmülk Ebü Bekr b. Abdullah
b. Nizümülmülk’ün elinde idi. Kardeşi Fahrülmülk Ebu’l-Muzaffer b. Nizümülmülk
Tutuş öldürüldüğü sırada Rey’de bulunuyordu.1 [MccdülmülkJ9 Ebu’l-FazI Sa’d
b. Muhammed b. Müsü ez-Züvulistüni ,nüslevfl idi. Sultanın annesi Zübeyde Hütun
onun kızını eğitiyordu.
Mecdülmülk, fazilet ve yeterlilik bakımından Müeyyidülmülk’ü beğenmiyor.
onun azledilmesini istiyordu. Bunun üzerine Fahrülmülk’ü vezirlik talebinde bulun
ması için kışkıntılar. llütun’un arzusu da bu yöndeydi. Vezirlik Fahrülmülk’e geçti.
Müevyidülmülk azl edildi. İşten el çektirildiği gün kalkıp Gence’ye gitti. Mu
hammedL1 b. Melikşüh onda bulunuyordu. Onu saltanat talebinde bulunması için
kşkınıı. Onu alıp Kühistün’a getirdi ve Ahur Bey (S4L1), AbencürT (3Jı)ı:ı ve
İnanç Yabğü (ji I)ı22 ile birlikte ona hiat ettiler. Hütun ve Mecdülmülk’ün
Alamüt halkına meylettiği ve müllıidlere uyduğu haberini yaydılar. 1 lalk bundan
etkilendi. Büyük bir ordu toplandı. Sultanın işi kötüye gitti. Asker isyan etti ve Sultan
Muhammed’e yöneldi. Sultan yalnız kaldı. Zeneün’da iken yanında 12 kişi bulunu
yordu. Hüzistün’a geldi. Oradan Bağdad’a geçti. Askerler onun hazinesini yağmaladı
lar. Mecdülmülk’ü öldürdüler. Saltanat, Sultan Muhammed’e geçti. Ahur Bey büyük
bir orduyla ona katıldı. Rey tarafına gittiler.
Öte yandan Berkyümk Bağdad’a ulaştı. Seyrüddevle Sadaka b. Mezyed kalaba
lık bir orduyla ona katıldı. Cemaziyülühir ayında savaşa tutuştular.ı2 Sultan Mu
hammed bozguna uğradı. Müeyyidülrnülk’ü yakalayıp getirdiler. Sultan km tutmğun
dan, kendi eliyle Müeyyidülmülk’ün boynunu vurdu)23
Sultan Sencer b. Melikşüh, 494 (1100) yılından sonra Horasan’dan hareket ede
rek Rey’e gelip, Sultan Muhammed’e katıldı. Sultan Berkyümk bunu duydu ve Bağ
dad’a hareket etti. Orada hastalandı. Sultan Muhammed’in Bağdad’a gelmekte oldu
ğunu haber verdiler. Berkyünık e hastalığına rağmen Medüyin’e hareket etti, oradan
27

Vüsıt’a geçti. Scneer ve Sultan Muhammed, 26 Zilhicce [494] (22 Ekim I10l)’de
Bağdad’a geldiler. 5 Muharrem Çarşamba günü [51 (30 Ekim 1 l0l)(l alik) Mus
tazhir, sarayını süsledi. Onlara izin verdi. Halife, saltanatı (Takrir-i Saltanaı)’5 Sul
(an Muhammed’e verdi.’26
Sultan Sencer Horasan’a geri döndü. Muhammed Bağdad’tan çıktı. Nehrevğn’a
varınca, Sultan Berkyaruk’un hastalığının iyileştiğini ve büyük bir orduyla gelmekte
olduğunu haber verdiler. Muhammed oradan Hemedüna gitti. Sultan Berkydruk onun
peşine düştü. Üç gün savaştılar.’27 Sonunda vezirler araya girdiler ve barış yaptılar.’28
Rebiülevvel ayının 4’ünde [495] (27 Aralık 1101) Cuma günü Sultan Muham
med Rey’e yöneldi. Rey’e ulaşınca oradan Kazvin’e geçti. Onunla birlikte olan
emirlerden Aytekin Mh-Rüy (sn U jJ)’ un gözüne mil çekti; Rismün Bekiı29
(,5 Jt.)’nin de boynunu vurdu. Çünkü barış bunların yüzünden olmuştu. Tekrar
Rey’e geldi. Yeniden adına huthe okunmasını emretti.
Berkyamk bunu duyunca büyük bir ordu topladı. Rey dışında savaşa giriştiler.ı30
Muhammed bozguna uğradı. İsfehün’a yöneldi. Berkyüruk da peşinden gitti ve İs
fehün’ı 49ö yılı Cemüziyülevvel ayından Zilhicee ayının sonuna’32 kadar (Şubat
Eylül 1102) kuşatma altında tuttu. Sultan bir tünelden (nakah)’33 kaçarak Azerbay
can’a gitti. Berkyüruk peşine düştü. Hoy kapısında savaşa tutuştular.’34
Muhammed bir kez daha hezimeie uğradı. 496 yılı’35 Reblülevvel ayında ikisi
arasında barış yapıldı. Şüm. Musul ve Seyfliddevle’nin memleketi Sultan Mulıam
med’dc; sahanatın Bcrkyümk’ta kalmasına karar verdiler.’36
Berkyüruk, 498 (1104)1: yılında Irak’a yürümek istedi.ı3x Vurugerd’e
hastalandı. Kendi oğlu olan henüz beş yaşındaki Melikşüh’ı ı’e/iahd ilün etti. Onu.
Emir Ayaz ve İnanç Yabğü’ya teslim ettikten sonra dünyadan güçtü.’39 Emir Ayaz ve
Yüküt, tabutunu (scındfik) Vunıgerd’den İsfehün’a getirdiler.
Daha sonra Ayaz, Melikşfth’ı alarak Bağdad’a hareket etti. Nehrevün’a ulaştı
ğında, Emir Ayaz’ın çok büyük ve techizatlı bir orduyla Sultan Melikşüh’ı Halifenin
huzuruna getirdiği haberi Bağdad’a ulaştırıldı. llalilb. onları karşılamak için Vezir
Ebu’l-Kasım Ali b. Cehiz’i’3<’ Nehrevün’a’4’ gönderdi. Melikşüh, Halife hazretlcrinin
elini öpünce, saltanat ınenşüru yazılmasını. CelüIüddevle’ /akahının verilmesini ve
Bağdad’da adına huthe okunmasını emretti. Öte yandan. Berkyünık’un vefat haberi
Sultan Muhammed’e ulaşınca Bağdad’a yürüdü.
Bağdad’ın doğu yakasında Katia Camii Q.aM —\÷)‘nde Melikşüh adına hutbe
okundu. Eınir Ayaz, hazırlıklı olarak onunla savaştı. Sonunda barış yaptılar. Sultan
Muhammed Düru ‘l-Mııhlike’ye’42 indi. Adam göndererek Ayaz’ı çağırttı ve boynunu
vurdu. Cesedini nehre’33 attı. Başını şehirlerde dolaştırdılar.’ Sultan Muhammed’in
saltanatı önünde hiçbir engel kalmadı. Melikşüh’ı getirmelerini emretti. Her iki gözü-
28

ne de mil çekti. Dünya şerden kurtuldu, yollar güvenli hale geldi ve dünya onun ada
letiyle aydınlandı. Onun heybeli dünyayı kuşaflı.
500(1107) yılında Şahdiz Kalesi’45 (jöL)’ni aldı.’46 Bu kaleyi Büyük Melikşah
yaptırmıştı. Bdtıni halkının lideri olan Ahmed b. Abdülmelik b. Attş, on iki seneden
beri o kalede bulunuyor, o vilayet halkı onun elinden azap çekiyordu. Sultan Mu
hammed b. Melikşüh. Ahmed b. Abdülmelik b. Attüş’ın [kellesini3’47 kopardı. derisi
ni yüzdü ve içini saman doldurdu. Oğlunu da astı. Her ikisinin başlarını 501 (1107-
1108) yılında Bağdad’a gönderdi.’38
Sevlüddevle Sadaka b. Mezyed 501 (1107-1108) yılında büyük bir ordu topladı.
N11149 ve Zerfdmiy’5° arasında dünyanın askeri onun yanında bir araya geldi.’5’ Fa
kat Sultan da sayısız askerle birlikteydi.
Sadaka b. Mezyed’in ordusu çok sayıda tam teehizatlı Arap ve Kürdlerden olu
şuyordu. Ordusunun sağ kanadında (meymene) Dübeysıs2 ile ordu komutanı (Emir-i
C’cış) Sa’d b. Humeyd vardı. Sol tarafta Halce” ordusuyla: Aksungur Porsuki’54,
Vasıt ordusuyla ve oğlu Bedran”5, Sürhüb b. Keyhüsrev’56, Ahmed Bey’5. Mevdüd
b. Altun Tekin ve Özkapıı’58 safları oluşturdular.
Türkler siperlerden çıktılar ve bir seferde 28 bin ok attılar. Eğer Arap ve Kürdler
de aynı anda hamle yapsalardı, dünya bir anda harap olurdu. Fakat arada ırmak oldu
ğundan geçemediler. Takdiri ilahi olarak (kazd-ı’ı dsnıc2nfl Seyrüddevle suyun kenarı
na geldi ve şöyle bağırdı: “Ey kavim! Kiminle savaştığımzı biliyor musınnız? Ben
Arap ve Acem şahlarmın şühı Sadaka b, Mezved ‘ini!” Birden göğsüne bir ok saplandı
ve sırtından çıktı.iS<? Vasıt Türklerinden bir köle’” koşup başını kesti. Ordusu darma
dağın oldu, Başını 13 Receb 501 (27 Şubat 1 lOSYde’<” Cuma günü Bağdad’a getirdi
ler.”

Süleymanflh b. Kutalmışı63
[Sultan Muhammed,}1M kendi amcasının oğlu Süleymanşüh b. Kutalmış b. İsrail
b. Selçuk’u, Seymddevle Sadaka b. Mezyed’in mü/kil olan Şam’a gönderdi.’65 Sü
leymanşh, ordu komutanlarının (eınirdn) çokluğundan dolayı Şüm’da duramadı ve
Rüm’a yöneldi. Mübarek bir zamanda girerek Rürn’u aldı. Çocuklan Rüm’a yerleşti
ler. Onun hiküyesinin nasıl biteceği kendi bahsinde anlatılacaktır.
Diğer tarafıan Sultan Muhammed b. Melikşüh b. Alp Arslan b. Çağrı Bey b.
Mikail b. Selçuk Hornsan’a gitti ve Sultan Sencer’e katıldı. Alamüt Kalesi’nin ve
,nü/hidlere ait diğer kalelerin kuşatılmasıyla meşgul oldu. Tam iki yıl boyunca
emirler Atahek Nüştekin’ Şirgir, Karaca-i Bars. İlakfeşt (Ci4ı)’6’, Buzan ve Gün
doğdu, orada saray/ur ve köşk/er”8 yaptırarak, Sultan’ın vefatına kadar kaleled mu-
hasara altında tuttular. Kuşatmadan vazgeçerek Sultan’ın yanına gittiler. Sultan, ken
di oğlu Mahmud’u 22 Zilhieee 511 (16 Nisan Il 18)’de velialıd yapmıştı. Sultan
Mahınud onun yerine oturdu.
29

Sultan Mahmud b. Muhammed Kasimu Emiri’l-müminin’in Saltanatı


Sultan Mahmud la/ila geçtiğinde İsfehn’da bulunan cmtrler itaat kemerini belle
rine bağladılar. Saferı6) ayında İsfehün’dan Hemcdan’a gelerek, hükümet işleriyle
meşgul oldu. Kardeşi Tuğrul, Alabek Nüştegin Şirgir’in yanında idi. Gündoğdu, Ata
l’ck’i tutup Sultan’ın huzumna getirdi. 0 da Tuğrul’un atabekliğini Gündoğdu’ya
verdi. Halife’ye gitmek istediği sırada. Halifenin 16 Rcbiülahir 512 (6 Ağustos
ili 8)’de vefat haberi geldi. Vefat eden Mustazhir’in yerine oğlu Müsterşid hÜ4JL’ıe
geçti. Sultan buna çok üzüldü.

Ebu’l-Fazl el-Müsterşid b, eI-Mustazhir’in Halifeliği


Ebu’l-Fazl el-Müsterşid b. el-Mustazhir’in hilfetiıbo Il yıl, 9 ay sürdü.
Dindürlar (dinddrdn) hep birlikte ona biat ettiler.
Sultan, o sırada Sercihan Kalesiılı (d÷>a)’nden çıkarttığı Melik Tuğrul’u Gün
doğdu’ya verdi. Ona tekrar haber göndererek Tuğml’u istedi: “On,, hatıcı gönder!”.
Gündoğdu onu göndermedi. Sultan’a isyan etti. Sultan, Zencdn kapısına inmişti. Sul
tan’dan birkaç deih elçi gittiyse de o iltifat etmedi.ı12 Sultan atlı askerlerle (leşkcr-i
ceride)’73 ansızın onlann üzerine saldırdı. Ancak onlar Azerbaycan’a kaçtılar, oradan
da Err3n’a gittiler.
Sulıan, Irak ordusuyla Azerbaycana yöneldi. Oradan Rcye hareket eni. Ali b.
Ömer Sürbe (%.Myiı73 Horasan askerlerinin dummunu anlamak için büyük bir or
duyla Gürgün’a gönderdi. Horasan askerlerini sükünet içerisinde görünce, geri döndü.
Bir çayırlığa (mergzdrfl indi.
513 (1119) yılında Sultan Sencer’in Horasan’dan hareket ederek Irak’a gelmekte
olduğunu haber verdiler.
6 CemziyülevveI 513 (15 Ağustos 1119) Çarşambaı75 günü Süve yakrnlannda
iki sultan arasında savaş yapıldı. Mahmud bozguna uğradı. Askerleri dağıldı.
Emirlerden birkaç kişi de öldürüldü. Sultan Mahmud, İsfehün tarafına kaçtı. Sultan
Sencer de zafer ve başarıyla Hemedün’a geldi.

Sultan Mu4izzü’d-dünyü Ebu’I-Hüris Sencer k Melikşüh


Bürhnu Emiri’l-müminin’in Saltanatı
6 Cemüziyelevvel 513 (15 Ağustos 1119) Çarşamba günü cilıan püdişühı oldu.
Sultan Mahmud’a adam göndererek gönlünü çeldi ve barış yaptı. Onu Irak’a ve/iahd
tayin etti. Kendisi Horasan’a gitti. Irak’a bağlı olan Rey, Dümgün, Taberistün ve
Gürgün’ı Florasan’a bağladı. Oralara kendi nöihlcrini atadı.
Rebiülühir 514 (Temmuz 1 120)’de, Sultan Mahmud’un kardeşi Melik Mesud
büyük bir orduyla Şüm’dan çıktı. Ordu komutanı Aıabek Ünebe (j1) idi. Hemcdün’a
geldi. Sultan Mahmud’la savaşa tutuştu. Başlangıçta Mahmud’un ordusu korkaklık
30

gosterdı.17(, Sonunda Mesud u yendıler. Onu. \ezır Ebu Ismail Hasan b. Muham
-.

.
, . -

med’77 ile birlikte yakalayarak Mahmud’un yanına getirdiler. Vezirin boynunu vurdu
lar. Üç gün sonra Atahek Ünebe. Sultan Mahmud’un hizmetine geldi. Sultan ona
cnıdıı verdi. Ordu komutanhğını (sipdhsdkiri) da ona verdi. Ramazan ayından sonra
Gürcistan gazsına giderken yolda onun öldürülmesini (sh-üset) buyurdu.
Zilkade 513 (Şubat 1 120)’de Sultan Sencer Horasan’dan hareket ederek duru
munu incelemek üzere Irak’a geldi. Sultan Mahmud da beraberinde idi. İki sultan
birkaç gün beraber kaldılar. Sultan Sencer Ilorasan’a döndü.
16 Şevval 515 (28 Aralık 1121) Perşembe’78 günü Sultan Mahmud dünyadan
göçtü. Kendi oğlu Sultan Düvüd’u iki yıl önce kendine veliahd tayin etmişti. Elalife
Müsterşid’in zamanında, Davüd, onun yerine tahta geçti.

Gıyseddin Ehu’l-Feth Dvüd k \lahmud b. Muhammed’in Saltanatı


Sultan Divüd. Ahmedili’nin himayesinde idi .Müdehhiri Kıvümeddin Ebul
Kisım Nüsır b. Ali Dergczini’79 idi. Bu ünınıi fakat dühi bir adamdı. Emfrler ve bü
yükler söz verip yemin ettiler. Atabek, onun çocuk olmasından dolayı bundan çekin
mişti. Düvüd hepsini razı etti, dünyada karışıklık çıkmasma izin vermedi.
Birkaç gün sonra .1ıahek’i Azerbaycan tarafına gönderdi. Endr-i Ahur Kızıl (Ji)
orada idi. Söz birliği ederek Rey üzeriııe yürüdüler. Bunlar, sultan çocuk olduğu için
diledikleri gibi hareket etmek istiyorlardı. Seneer’e gizlice mektuplar gönderdiler:
“Sultan hazretleri hareket bııyıırsalar; biz ,nLskinler onların zulmünden çaresiz kal
dık. Dünya harap olut’or!”. Bu tarzda (şı’ı’c’) büyüklerden birbiri ardına elçiler gitti.
Nihayet Sultan Florasan’dan hareket ederek Rey’e geldi. Oradan Kazvin’e geçti.
Kazvin’den de Hemedün’a gitti.
Sultan Mesud. Bd:ck’ır Urunkuş (.tJj\ ile FarsaNO gitti. Sultan Mesud’un
kardeşi Melik Selçuk da oradaydı. Karaca-i Süki’nin himayesinde onunla el birliği
etti ve isyan için (her ı;ııılıükfL’ı) anlaştılar. Ordu toplayıp onun üzerine yürümeye
niyetlendiler. Sultan Seneer bunlara karşı çıktı. Dinever yakınlarında karşılaştılar.
Sultan, Melik Tuğrul’u kendi ordusunuıı komutanı (mukaddenı) yapmıştı. Ordular
birbirine saldırınca Mesud’un ordusu bozguna uğradı ve dağıldı. Karaca-i Süki tutsak
edildi. Sultan boynunun vurulmasını enıretıi.
21 Rebıulahır 526 (Il Mart 1 13_) Perşembe gunu Sultan Sencer İrak.
Kühisün, Azerbaycan ve Rüm sınırına kadar Şam’ın idaresini Sultan Tuğrul’a bırak
tı. Kendisi tekrar Horasan’a döndü.
Recep 526 (Mayıs 1 132)’de dünya saltanatı Sultan Tuğrul’a kaldı.
3!

Sultan Rükneddin Ebü TMib Tuğrul b. Muhammed Kasimu


Emfri’l-müminin’in Saltanatı
Miü/ehbiri Kıvamüddin Ebu’l-Küsım [Dergez?nfl idi. Büyüklerin tamamı itaat
ettiler. Orduyu Hemedan dışına indirip hükümet işleriyle (ıerıfb-i vi/diet) meşgul
oldu.
Ramazan [526] (Temmuz 1132) ayında Aksungur Ahmedihi (fi *aa2
Azerbaycan tarafından Hemedan’a doğru ilerledi. Kendi amcasıyla karşı karşıya ge
len Sultan Ddvüd yenilerek Azerbaycan’a gitti. Sultan Tuğrul da peşine düştü.
527 yılı Muharem (Kasım 1132) ayına kadar orada kaldı. Muharrcm’de geri dö
nerek İsfehün’a geldi. Kışı orada geçırdi. Llkbaharda Hemedan’a geldi.
Aynı yılın Recep ayında [527] <Mayıs 1133) Sultan Mesud ve Sultan Düvüd bir
leşerek Musul’dan Azerbaycan’a geldiler. Ordularının komutanı (mukaddem) Aksun
gur Ahmedil?’83 idi.
Sultan Tuğrul bunu öğrenince onların yolunu gözlemeleri için Kamsungur (j_ıi’)’u
büyük bir ordu ve emirlerle birlikte gönderdi. Mesud ve D5vüd gece baskını yaparak
onları hezimete uğraııılar. Daha onların haberi Sultan Tuğml’a gelmemişken Mesud,
Düvüd’u gördü. Birlikte Tuğml’un üzerine hücum ettiler ve askerini dağıttılar.
527 (1133) yılında Tuğrul, 1 lüzistün yolunu tuttu. Bunlar da peşine, düştüler.
Tuğrul Hüzistün’dan kaçarak Fars’a gitti, bunlar da peşinden gittileri Tuğrul
Kirmün’a kaçtı. Bunlar da peşinden gittiler. Tuğrul Rey’e giderek asker topladı. Sa
vaşa tutuştular. Tuğrul yine yenildi ve ortadan kayboldu. Saltanat. Mesud’a kaldı.
Azerbaycan’a kadar gitti, oradan Rey’e geldi.
Sultan Seneer’in harekete geçeceği haberi geldi. Askerler korkudan Mesud’u
orada yalnız bırakarak dağıldılar. Yanında sadece hs adamlarına mensup (hds
vegnaıı) bir gunıp kaldı, Tuğrul geri geldi ve memleketi aldı. Hemedün kapısına indi.
İrak askerleri onun tarafına geçtiler. Dünyaya adalet ve shüwı yaydı. 8 ay sonra Mu
harem ayının 2’sindc Çarşamba günü dünyadan göçtüi5

Sultan Cıyscddin Ebu’l-Fcth Mesud b. Muhaııııııcd Yeminu


Emiri’l-nıünıinin’in Saltanatı
Tuğrul ölünce pfldişühlık Sultan Mesud’a kaldı. 529’un Safer ayında (Kasım-
Aralık 1134) Hemed(ın’a geldi. Ona isyan eden kimse kalmadı. Halife Müsterşid,
Bağdad’dan Kühistan tarafına yöneldiği zaman, Bdzddr Urunkuş Sultan’dan yüz
çevirdi ve Hahife’nin yanına gitti. hlahiFe’yi hatırlarına getirmeyenlerden ülkeyi alma
si için Halife’yi kışkırttı. Hemedün yakınlarında karşı karşıya geldiler. Savaş esnasın
da bu işe sebep olan Unınkuş, llalife’ye ihanet etti ve ondan yüz çevirdi. Hahifenin
adamları da bozguna uğrayıp dağıldılar, Halife kaçmaya yöneldi. Ancak Halife’yi
yakalayıp mallarını yağmaladılar.
32

10 529 (24 Haziran 1135) Pazartesi günü Sultan göç ederek


Merüğa’ya gitti. Birkaç gün orada kaldı,
Dinsizlerden (ınü/hül) bir gurup bir gece Halife’nin otağına (hörgöh) girerek onu
şehit ettiler. Şimdi mezarı Merğadadır. Oğlunu Bağdad’da vcliahd yapmıştı. 16
ı7
Zılkade [529] (28 Agustos 1135) Perşembe.

Ebü Cafer Nluhanımed cr-Rşid b. eI-Nlüstcrşid’in HaIifcIiği


Halifeliği 2 sene sürdü. Müsterşid hadisesinden sonra bir müddet Bağdad’da
kaldı. Ondan sonra endişelenerek Bağdad’dan çıktt ve Azerbaycan’a gitmeğe niyet
lendi.
530(1136) yılında Muktefl’yi huhfe yapıp ta/na oturttular.

Ebü Abdullah el-Muktei b. el-Nlustuzlflr’in Halifeliği


Ebü Abdullah el-Muktefi b. eI-Musıazhirin Halifeliği”8 14 yıl sürdü.
Sultan Dvüd, Abdurrahman Toğayürck”> (sj$£h) ve Mengü Bars (jj.jSi.)
ile Farsı9o tarafına gitti. llüzisıün hükimi Buzebe (kjy)’ onları alarak büyük bir
orduyla Bağdad’a geldi. Sultan Mesud’a karşı Hemedan’da yaptıkları savaşta yenildi
ler. Mengü Bars esir düştü. Sultan onun boynunun vurulmasını emretti. Sonra Abdur
rahman ve Buzebe yeniden ıoparlanarak Mesutfu ycndilcr. Önce Aksungur bozguna
uğradı. Onu müteakip Sultan dizginini çevirip kaçtı.
Suhan’ın emirlerinden Gence sahibi Orhun (JS.}) Karasungur’un OlUıYz. Emir
1 Ahur Sungur. Dübeys’in oğlu Sadaka, ,Jıahek Anberı93 (,>c Jı) gibi 24 emir esir
düştüler. Bu emirleri Buzebe’nin huzuruna getirdiler. Buzebe, hepsinin boynunun
vurulmasını emreni. 531194 yılı Şaban ayı sonu (Mayıs 1137).
Ramazan ayının ortasında Halife Rüşid Azerbaycan hududunda onlarla birleşti.
Şevvfll’de (Temmuz 1137) Buzebe, Farsı95 askeriyle birlikte Rüşid’in himayesine
sığındı.
Sultan Dfivüd, Abdurrahman Toğayürck ve Hürezmşüh ile Rey tarafına yöneldi.
Rey’e geldiklerinde Mesud.danı96 korktuklanndan. dannadağın oldular. Her birisi bir
tarafa kaçıştı.
Halife Rüşid 532 (1138) yılında İsfchün’a doğru yola çıktı. Bir köye geldiğinde,
,nülhid bir seyisı9l tarafından ÖIdÜNİIdÜ.ı9%
Buzebe, Sultan Mahmud’un oğullarının yanına gitti. Onlar asker toplamaları
için ktşkırttı. Onlar da Sultan’ın karşısına çıktılar. Ancak Hemedün kapısında ordular
yenildi. Buzebe esir düştü. Sultan>9 boynunun vurulmasını emretti. Mahmud’un
oğulları da Sercihan Kalesi’’ne gittiler. Birkaç gün sonra Tatar Melik° (s..L jt)
büyük bir orduyla giderek, Sultan Mahmud’un oğullannı Sultan’la savaşa soktu. Oda
33

yenildi ve öldürüldü.201 Sultan Mahmud’un oğullan kaçtılar. Urmiye201 (—n1)’ye


gelerek kaleye sığındılar. Dünya kargaşa içine düştü. Herkes başına buyruk oldu.
Haber Sultan Sencer’e ulaştı. Recep ayında Irak’a geldi.
544(1149) yılında Dülab-ı Rey23
(LsJ4’e indi. Sultan Mesud onunla bir
leşd. Her iki Sultan iki ay beraber kaldılar. Ülke sükünete kavuştu. Sencer, tekrar
Homsan’a gitti.205 Bu onun son mübarek seferi oldu.
5520<> (1157) yılında dünyadan göçtü207. Ömrü 72 yıl, saltanatı 62 yıl, 5 ay, 5 gün
sürdü. 20 yıl Horavan su/tanı, 42 yıl yedi iklimin padişahı lpcidişdlı-i hefi-iklim) oldu.

Atabek İldeniz Olayı2118


Atahek İldcni2°” meselesi ise şudur: 0, sultanın kölesiydi.21° Sultan Tuğnıl’un
annesinilı ona verdi’2 ve onu atahek yaptı.° Sultan Sencer dünyadan göçtüğü za
nıan, vefüdarlığından dolayı oğlu Tuğml’u ona teslim etti.2t4 Sultan Tuğrul, lrak ve
Azerbaycan atabekliğini ona verdi.215
Sultan Tuğrul ölüncet6 Irak ve Azerbaycan atabekliği ona kaldı. Fars ve İrak ül
kesinin pddişhlığı. oğuldan oğula geçerek bu zamana kadar onun sülalesinde kaldı.

Sultan Muhammed ve Oğlu Hürezmşh’ın Saltanat Olayı


Tekiş2ı7, Hürezm ve Müveröünnehr’in padişahı idi. Tekiş ölünce oğlu Muham
med padişah oldu. Hiçbir püdişühm sahip olmadığı bir orduya sahipti. İşittiğime göre
onun ordusunun sayısı (,nikc/ür-ı sipcih) 613 bin savaşçıyı (merd-i cengi’) geçiyordu.
Ordusu sefere çıktığı zaman 30 tane han çetrr ıle hareket ederdı. Bu 30 çetrden 12
ıanesi Semerkand Hünı2ı9, Hitay22° (tL? ve Çin Hanı gibi büyük hanlara aitti.
Bunlar sağ ve solda bulunur; kendisinin çetri ortada yer alırdı.
Yüce Allah’ın (İzed Tedid) takdidyle, onun ordusu Doğu Türklerini (Türkdn-ı
Şark) çok incitmiş, onların pek çoğunu zindana atmıştı.222
Cengiz ilan çare kalmayınca ordu topladı ve onunla savaşa girişti. Muhammed
onu hafife ald323. Bozguna uğradı. Hazret-i Mevt’e224 (ölüm) yöneldi (nj’ nihdil).
225
Cengiz ilan da peşınden gıttı. Sultan Muhammed denıze duşerek boguldu. 226—

Bu olay 615 (1218-1219) yılında Perşembe günü gerçekleşti.227

Celaleddin Hürezmşüh228
Ondan sonra oğlu Celüleddin Hdrezmşah ordu topladı. Cengiz Hanı yendi ve
çok sayıda askerini öldürdü. Cengiz Hün’ın komutanlarından 140 kişiyi esir edip
boyunlarını vurdu. Cengiz Han’ın yüreğine bir korku düştü. llardc vermeyi kabul
ederek itaat etti. Her yıl aralarında savaşlar oldu. Sonunda barıştılar.
Daha sonra askerini alarak Gürcistan vilayetine girdi.229 Gürcistan Sultanı İvani,
kendi ordusunu toplayarak savaşa girişti. Savaşta Gürcüler yenildiler. Sultan, “Kafir
34

lere hiç acurnw,ıır diye emretti. Hiçbir zaman eşi görülmemiş bir katliam oldu. İva
ııi’ııiıı ııakf/’leri, (‘0 biw kişinin öldürüldüğünü, şimdiye kadar Müslümanlara böyle
bir fethin nasip olmadığını haber verdiler. Bunun üzerine İvani emirlerini araya soktu
ve baıış yapıılar. Kızı Tamarayı23i sultana vermek için sözleştiler.232
Kardeşi Gıyüseddin: “0 bana gerekir!” dedi. Emirler “Bu cdebe uvmaz!” dedi
ler. Bunun üzerine Gıyüseddin kalkıp, annesini eş olarak almış olan Kirmün’daki
Barak ( Sy) Hdeibin yanına gitti.233 Barak 1-Ideih ona ilgi gösterdi. Kirmün
askerleri Sultan Gıyaseddin’i görünce ona meylettiler. Barak ildeih bundan endişe
lendi. Bir gün Sultan’ı34 sarayına çağırdı. Kölelerine onu öldürmeicrini ernrctti. An
nesi kendini onun üzerine attı. Onu da öldürdüler.235
Haber Sultan Celüleddin’e ulaşınca çok öftelendi ve asker topladı. Öyle hızlı ha
reket ediyordu ki her me,ızilde bin kişi geride kalıyordu. Barak Hdcih kaçarak Cengiz
Hğn’ın yanına gitti ve ona “50 bin adam bit tarafa yöneldi. Bin tanesi ulaştı, gerisi
yoldadır. 0 şii anda çok yalmzdır!” dedi.
Cengiz Han’ın gönlünde km vardı. Çünkü Belh’teki birinci savaşta, Oktay adın
daki en büyük oğlu öldürülmüştü.236 İkinci savaşta Ortay ve üçüncü savaşta Mengü
Molutay olmak üzere iki oğlu daha öldürülmüştü. Aralarında geçen 24 savaşta
Hürezmşüh galip gelmişti.
Barak Hdcib gittiğinde Celaleddin’in askerinin az olduğunu haber verdi. Cengiz
Hün, Cürmihn’ı büyük bir orduyla gönderdi. Barak Höcih de Celüleddin’e karşı
harekete geçti. Belh yakınlarında savaşa tutuştular. Celaleddin çok yalnız kaldı237 ve
yenildi. Azerbaycan’a geldi. Cürmihün o iklimi aldı.
Hürezrnş3h oTdu toplayarak karşısına çıktı. Cürmihün’ı yendi ve onu esir aldı.
Emirlerin aracı olması üzerine [Cürmihün] ona harde vermeği ve Barak’ı kendisine
teslim etmeği kabul etti. Barak Hdcib, kaçarak Hitiy’a gitti. Hürezmşüh onu gönder
mesi için elçi yolladı.
Barak’ın kardeşi, Barak’ı kurtarmak için Celaleddin’i ‘başka bir yerle meşgul
edeyim’ diye bir hile düşündü: “Cihan şdhı Aldaddin Kej*uböd senin saltanatına göz
13%
dıkınışıır! dedı:
Hürezmş-h bundan kurtulmak istedi.239 Elçi göndererek Sultan Alaaddin’den
harde istedi ve Rüm diyürında adına hutbe okutup, sikke bastırması gerektiğini söyle
di. Bundan dolayı aralarında düşmanlık çıktı.23°
Celaleddin, Alöaddin’e karşı 400 bin asker topladı. Haber Sultan Alüaddin’e ula
şınca şöyle cevap verdi: “Şöm ve Divdr-ı Bekr>i kılıç zoruyla aldık Eğer ğtivorsan
senin de savaşman gerek!
Şdm’a haber gönderdi. Şüm sultanlan olan Melik Adil’in oğulları232, Sultan
Alaaddin’in hizmetine girdiler. Sultan Alaaddin, “Allah in yardımı gereklidir, askerin
çokluğu ne işe yarar!” dedi. 300 kişi seçti. 626 (l228l229)143 yıLında Hğrezm ordu-
35

suna saldırarak bozguna uğrattı.244 Celaleddin kaçarak Hoy’a gitti.245 Üç ay orada


kaldı. Oradan Enan’a gitti; oradan da Beylekan’a geçti.
Cürmihan246, yeminini unutarak Celalcddin’in üzerine asker sevk etti. On gün
savaştılar. Moğollar, hileyle kaçtılar. Hürezmşdh onların çadırlarını ve ganimetlerini
yağmaladı. Bir hile yapmış olabileceklerini hiç aklına getirmedi. Moğollar ansızın bir
gece baskını yaparak Celüleddin’in askerlerini dağıttılar. Celüleddin Hflrezmşah,
Diyür-ı Bekr’c yönelerek247 ortadan kayboldu. Fakat Moğollar, onun tuzak kurmasın
dan korktukları için huzursuz oldular.
Günün birinde, Celüleddin’in, Merağa yakınlarındaki Rüyindez248 Kalesi’ nde
bulunduğunu haber verdiler. Orayı kuşatıp aldılarsa da onu orada bulamadılar. Aynı
şekilde, Dizbür3t Kalesi’nde olduğunu söylediler. Onu da kuşatıp aldılar ve bulama
dılar. Ondm sonra ondan emin oldular.
Diğer yandan Celüleddin’e gelince: 0, yenilince askerlerinden aynlamk tek başına
Kürdistiin’da bir köye gitmişti. Anna ve elbisesine lamah ederek onu öldürdüler.25°
Bu haber, Sultan Alaaddin’e ulaşınca, Melik Gazi’ ye, o köyün kadın ve erkekle
rini tamamen katletmesini ve onlardan kimse kalmayınca da köyü ateşe vermesini
bildirdi 25 ı
Miküil b. Selçuk’un oğullarından olan Selçukluların neslinden Sultan Seneer
müstesna, onun gibi adaletli bir padişah gelmedi. Allah en iyisini bilir.
4
Israıl b. Selçuk Oğullarından Gelen Rüm Sultanlarının Bahsi
Sultan Melikşah b. Alp Arslan tahta oturduğu zaman. Mustazhir’in halifelik dö
nemi idi. Şam hükimi Seyfüddevle Sadaka b Mezyed, 19 Recep 471 (25 Ocak 1079)
Cuma günü, Vüsıt ile Bağdad arasında Sultan eliyle öldürüldü.

Süleymanşüh2.
Sultan Alp Arslan, Şm’ı amcasının oğlu Süleymanşah b. Kutalmış’a vermişti.
Şm ve Diyür-ı Bekr onun hükmü altına girdi. Şam ernirlcri birleşerek onu öldürmek
istediler. Süleymanşah bunu haber alınca onlarla savaştı, Savaşta 5 bin253 kişi öldü.
1S4
Bu haber Alp Arslan a ulaşınca Şam a gırdr ve onlardan bırçogunu oldurdu. isyan
- , -

etmeyeceğine yemin edenleri serbest bıraktı. Şamlılar gizlice yeniden başıbozukluğa


başladılar.
Süleymanşah ordunun kalabalığı ve Şüm em?rlerinin ittifakı yüzünden kendini
güvende hissedemedi. Rüm ga:cisına çıktı. Talih ona yardım etti ve devlet yüzüne
güldü. Homsan Türkmenleri yüzlerini ona çevirdiler.
İlk önce AntakyaŞgeldi. Fethedemeden geçip Rüm’a girdi. İlk olarak Kon
ya’yı Mürtavakusta’dan255; Gevale256 Kalesi’ni Rümnüs Mğkri’den aldı.257
36

Bu şekilde kısa sürede civardaki birçok muhkem kaleyi alarak İsMm topraklarına
kanı.
Rüm [Bizans} kraliarının (pödişöhan-, Rüm) hazinelerini kılıç gücüyle aldı.
KUirlerin kalbine korku saldı. KonyadanZSH Iznik şehrine kadar olan yerleri yiğitli
‘60,..
gıyle aldı. 259 Onun karşısında hıçbır ordu duramadı: Kuffar şehırlerının haracını
. ... -
—. .

Konya’ya getirdiler. Rüm üsileri onun otağı önünde toprağa yüz sürdüler.
Rüm’u emri altına alınca, Antakya gccdsına çıktı. Küfirler geçitleri kapattılar.
Süleymanşüh atları ters nallamalarını emretti. Küfırler casus gönderdiler. Ordunun
yerinde, askerlerin Antakya bölgesinden uzaklaştığını gösteren izlerden başka bir
emare göremediler. Buna sevinerek onun korkup geri döndüğünü haber verdiler.
Sülcymanşüh ordusunu Fırat’tan gemisiz olarak geçirtti ve hiç kimseyi zayi etmedi.
Küfırler, onun geçitlerden geçerek Antakya önlerine geldiğini görünce hayrete düşüp
“Gökle,, inmiş olmalı!” dediler. Çaresizlik içinde şehri ona teslim eniler.M
Oradan, Hürim262 ve Hama’yı aldı. Haleb kapısına varınca Şürn emirleri bağlılık
lannı bildirdiler ve emün dilediler.
516(1122) yılında hastalandı ve lialeb’te vefat etti.263
Konyadan ayrılmaya niyet ettiğinde oğlu Kılıç Arslan’ı veliahd yapmıştı.

Kılıç Arslan2M
Kılıç Arslan büyük püdişüh oldu. Bütün Rüm emirleri ona itaat ettiler. ilk başta
Abilistan’ı [Elbisıanj265 aldi. Malatya’yı fethetti.>6 Tifl?s’i aldı.267 Fırat’Iançerek
Şüm’a yürüdü. Sumeysüt’ı268 aldı. Diyür-ı Bekr’e geldi, Meyyrarikin269 ve Mardin’i
aldı. Orayı tekrar buranın hamisi olan Emir İnaI’a27° verdi.27ı
Kılıç Arslan’ın sesi Rüm’dan çıkıp dünyaya yayıldı. iIemhı ikllnderini fethetti.
Musul’a yöneldi. Emirler savaştan bitkin düştüklerinden, onun ölmesi için dua edi
yorlardı. Sultan, tesadüfen bir gün ayda at sürerken, takdir-i ilühi ile büyük bir nehre
(db-, şaı)272 düştü.273 Emirler, sağdan soldan koşuşturarak feıyat ettiler. Kurtarmaya
güçleri yettiği halde, böyle adaletli bir güziye gaddarlık yaptılar.2’1 527(1133) yılında
Kılıç Arslan’ın tabutunu Meyyüfürikin (Silvan)’e getirdiler.275

Mesud 276
Anlatıldığına göre onun [Kılıç Arslan] iki oğlu vardı.277 Birisi Melik Mesud, diğeri
Melik Amb’tı. Melik Mesud Konya’daydı.2” Melik Arab ise babasıyla birlikteydi.
Melik Arab salwnata tamah etti. Kardeşler birbiriyle üç kez savaştılar. Sonunda
banş yaptılar. Melik Mesud, birkaç kaleyi Melik Arab’a verdi. Bir süre sonra emirler
fesat çıkardılar. Melik Arab ayaklandı. Rüı;ı Meliki’nden asker aldı279. 0 anda Melik
Arab öldü ve saltanat Mesud’a kaldı.zıÜ
37

Sekiz yıl sonra Rüm Su/faizi Ermünül’ baş kaldırdı (Inırüc kcrd. Konya şehrini
harap etti. Bir Cuma günü Konya’vı kılıçtan geçirdi. Müslümanlardan 7 bin kişi şehit
oldu. 282
Sultan Kayseriye [Kaysed]’de bulunuyordu. Atını sürdü ve kimse anIamadan23
gizlice Konya’ya girdi. Küfirlerin üzerine saldırdı. “Szı/ıa,z vetiştir diye bağırdılar.
Kıtül sabaha kadar sürdü. Ordu sabahleyin Kayseri yolundan yetişti. 20 bin esir aldı
ve hepsinin boynunu vurdu. Küfirlerin peşine düşerek denize kadar kovaladı. Büyük
katliam yaptı.
Rümlardan 7 kale aldı ve içindekileri öldürdü. Ermeni vilüyetinden [Çukurova]
Rümların yardımına asker gelmiş olmalı ki. Sultan geri dönerek Ermeni vilüyetine
girdi. Aldığı her şehirde kıtal yaptı. Keysün, Ra’bün2, Behisni, Antab, Mar’üş ve
Merzübfin’ı286 aldı; oradan Telbeşir’e87 yürüdü.
Kflfir emirler85 kefenlerine bürünerek geldiler. Sultan’dan Telbeşir’i istediler. 0
bölgede 77 Müslüman ,ninbcri kurdu. Halife Hazretlerinin hll’aflerle süsleyip gön
derdiği Ha! ih ‘i tayin etti.289
Sultanın, birisi kendini beğenmiş, ikincisi eveimen ve üçüncüsü de meşhur olup
padişühlığı kendisine verdiği ve babasının adını da koyduğu üç oğlu vardı.290 Allah
en iyisini bilir.

Kılıç Arslan29’ b. Mcsud’un Püdişühlığı 550(1155) Yılı


Saltanatının başlangıcında Aksaray’ı imar etti. Ken’ansaraylar ve çarşılar yaptır
dı. Melik Zünnün22, Kayseri’de zulme başlamış ve haddi aşmıştı. Vaktini şarap içe
rek geçiriyordu. Sultan, üzerine asker sevk etti ve 560(1 164-1165) yılında Kayseri
ye’yi Melik Zünnün’dan aldı,29> 0 bölgedeki bütün kaleleri ele geçirdi. Danişmend
vilüyetinin emirleri kaat altına girdiler. Kendi emirlerinden bu vilüyete yöneticiler
ıavin etti.294
572 (1176) yılında. Rzun Mc/iki Enıınül’un islüm ülkesine yürüdüğünü haber
verdiler. Askerlerinin bir günlük mesafede ordugülı kurduğu, her mcnzi/e hendek
kazmış olan 70 bin piyade okçusunun bulunduğu, on millik yolu mukavemet görme
deıı Konya’ya geldiği haberi Kayseri’de bulunan sultana ulaştı.
Sultan. 1700 süvari seçti. Gecenin başlangıcında davullar çalarak küTan saldır
dı. Sabah olduğunda küfirler bozguna uğramışlardı. Sultan, külTür ordusunun önünü
kapattı. Çaresiz kalan Ermünül, şefaat için Migül’i295 Sultan’m huzuruna gönderdi.
Ondan emdn diledi. 100 bin kırmızı dindr, 300 bin gümüş dir/wnr, atlar, çuha vesai
reyı haröc olarak vermeyi kabul ederek memleketine gitti.D9<
Sultan, 573 (1178) yılında bir Salı günü Malatya’ya yöneldi. Zülkarneyn’in297
oğlu babasıyla anlaşarnıyordu.298 Daha şehre girmeden Malatya’yı Sultan’a teslim
ettiler. Sultan Matatya’ya girdi.2’>9
38

Diyar-ı Bekr’de Artuklular onun adına hutbe okutfular. Amid30° [Diyarbakır]


hakimi İbn Nisün el öpmeye geldi. Erzenirrüm ve Erzincün hükimi itaat etti. Kısaca
her tarafa (etrdf-ı diem) hakim oldu.
Kendi saltanatından 39 yıl sonra oğlu Melik Kutbeddin’i vehahd seçerek3<”
Konya’ya gönderdi. Kutbeddin, 17 Ramazan 585 (29 Ekim 1189) Pazar günü Kon
ya’ya gelerek tahta oturdu.302
Yedi ay sonra Frenk ordusu [Haçlılar] gelerek Konya’yı kuşattı.303 Orada saray
lar ve bahçeler303 yaptı. Bu haber Sultan Kılıç Arslan’a ulaştı. Gelip bir tepeden bak
tı. Onların çokluğundan korkuya kapıldı. Yaptıkları tahribatm büyüklüğünü görünce
Müslümanlar için yüreği sızladı. 7 Muharrem 586 (14 Şubat 1190) tarihinde30’ bin
atlıyla306 gece baskını yaptı. Düşman askerlerini sabaha kadar katlettiler. Sabahleyin
Sultan Kılıç Arslan’ın ordusu yetişti. Salevat getirerek Frenklere saldırdılar. Sultan, o
bin kişi ile Frenk Meliki’nin merkezine hücum etti ve bir saat içinde tammar ettiler.
Frenk Mc/iki kaçtı. Haddi hesaba sığmayacak kadar adam öldürdüler. Esirlerin dışın
da 40 bin kişinin öldürüldüğü söylenir. Sultan, Frenk Mehki Mehlüş’un307 başını iki
yerinden yaraladı. Cihan yeniden imar oldu. Frenklerin malıyla zengin oldular.30
İki yıl sonra İbn Avüriz, Ereğli’de Sultan’ı zehirledi.309 Tabutunu 20 Şaban 586
(22 Eylül 1190) Pazartesi günü Konya’ya getirdiler.Jıo Kılıç Arslan, 39 yıl, 7 ay, 10
gün padişahlık yaptı.

Sultan Gıyseddin Keyhüsrev31’ b. Kılıç Arslan’ın Tahta Geçişi


Ramazan ayının başında Perşembe günü [Kılıç Arslan’ın] oğlu Gıyüseddin’i tah
ta geçirdiler. Sultan Rükneddin [Sülcymanşüh] bunu duyunca asker topladı. Büyük
bir orduyla Konya önlerine geldi ve Konya’yı kuşatma altına aldı.
[Gıyüseddin Keyhüsrev,] İbn Avüdz’i babasının kanını dökWğü için diğer dört
emirle birlikte el ve ayaklarını keserek ateşe attı.3ı?
Bu işe karışan diğer emirler korkup kaçarak Sultan Rükneddin’in yanına gittiler.
Sultan Gıyüseddin yalnız kaldı. Emirler: “0 kendisi babasına kasteuL Biz de korku
da!? ona uyduk!” dediler. Sonunda İbn Avüriz’i dört emirle birlikte tutukladığına
pişman oldu.
Rükneddin ölkelendi ve şöyle dedi: “Bu aşağılık dünya için, babasına kastede
nin katli vaciptir!”. Kayseriye’den Akşehir’e gelerek aldı. Oradan Şevvül ayında
Bayram günü Konya’ya geldi. Gıyöseddin’i bozguna uğrattı. Gıyüseddin Konya’ya
kapandı. Rükneddin Süleymanşüh Konya’yı kuşattı. 7 Zilkade (6 Anlık 1190) Salı
günü kuşatma sıkışmea Gıyüseddin gece yarısı Konya’dan çıkıp kaçtı ve İstanbulma3ı3
gitti.314
39

Tekfcır Kalüyünhıs ona hürmet gösterdi. Çünkü Gıyaseddin, Tekfür }Ulüyün’ın


karısının kız kardeşinin Teyzesi Despina önüne birçok hazine döktü. Yola
çıkması için ona çok sayıda asker verdi.3ı7
Ansızın. Sultan Rükncddin’in 7 Zilkade 6OO (7 Temmuz 1204) Çarşamba gü
nü vefat ettiği haberi geldi. Gıyaseddin, gönlünün muradına uygun olarak Konya’ya
girdi ve 601 (1205) yılında tahta geçti.3ı9
İki yıl sonra asker toplayarak Antalya’yı fethetti.32° On iki pare kaleyi küflUrdan
aldı.
Kalüyn’ın kardeşi Erminüs şöyle dedi: “Rünılar nerede. Müslünıaıılar nerede?
Sen ona ü: verdin. Böyle olunca da ı’Udıetk’rimi:in çağının aldı ve Müslüman yap
ıt.” Erminüs, daha sonra emirlerle bir çare düşündü. Kardeşi Tekfür Külüyan’ı yaka
layıp bağladı. Rüm ordusunu kendisine çekip İstanbullu aldı. İslam topraklarına yö
neldi. Haber Sultan’a ulaşınca: “Kdfir ordusu İsldm ,nemlekeıine girdiğine göre, bi
zim karşı kovma,şıız gerekir!” dedi. Savaş başladığında, bir hamlede 17 bin küfır ki
lıçtan geçirildi. Savaş esnasında Sultan, Erminüs’u göbeğine kadar ikiye böldü. Lazik
ve Hünüs şehirlerini aldı.32ı Rünılar Külüyün’ı hapisten çıkararak tahta geçirdiler.
3,,
Sultan Konya’ya döndü. Artukluların Amasya’da ayaklandıkları haberı geldı.
--

Niksür üzerine asker sevk etti. Melik Ismail’in oğlu Muhammed’le karşılaştı ve onu
yendi. Gıyüseddin adına hutbe okundu. Erzenirrüm ve Erzincan’ı itaat altına aldı.323
Konya’ya geri döndü.
Diğer yandan, Rüm ordusu yenilip Erminüs öldürülünce, Rümların patriği
(llall/i’—i Rüıniydıı) olan Bütriyüriş’in yanına geldiler: ‘‘Bm ün bu olanları;; ,nüsebbihi,
Tekfir Külüvün ‘dır” diye şikayet ettiler. Bütriyüriş, Külüyün’a elçi göndererek: “Eğer
j%fjjsjjj,napılarla saı’aşmazsan, Sana lanet ede;- ve salıancıtından indirfrhn dedi.“

Külüyün: “Be,: şahsen Gıydseddin le savaşamam. Çünkü onunla anlaşma yapımı.


Ama isterçeıı asker vere yin;” dedi. Hiçbir devirde eşi görülmemiş asker topladılar.
K?rlükü,324 Rüm Frenklerinden 400 emirle Müslümanlar üzerine yürüdü. Sultan
onun karşısına çıktı. Emirler ordunun kalabalığını görünce: “Sıdian merkezde kalsın!
Biz canınıızı /j?da edet-iz!” dediler. Sultan: ‘‘Öldürürsem gözi, ölürvem şehit ohıntın!”
dedi. İki gün iki gece savaş yapıldı.
Akçiye-i Ayasi325, Sultan’ın ardından 200 köleyle Kirlükü’nın merkezini vurdu.
Çok gayret gösterdiler. Sultan, K?rlükü’yı yere attı, zırhıyla birlikte321’ kafasını kes
ti.327 Rumlar geri döndüler. Büyük bir mukatele oldu. Müslümanlar bir yandan ok
yağdırıyor, bir yandan ateş atıyorlardı. Yakup Kabakulak adındaki Kayser’ subaşLı
4000 adamla yetişip hücum etti. Rümlan tekrar bozguna uğrattı. Bir günlük yol kadar
Rftmlann peşinden gitti.
[Savaştan sonra] bir araya geldikleri zaman Sultan’ı göremediler. Köle ve
emirlerin hepsi gelip etrafı aradılarsa da onu bulamadılar. Çok sayıda ölünün yer
40

aldığı savaş meydanım da aradılar. Orada çizmeleri ayağında olan yerde yatan birini
gördüler.329 Çizmesini çıkarttılar. Ayak parmağı altı tane idi. Sultanın şehit olduğunu
gördüler.”° Bu olay 23 Zilhicce 607 (7 Haziran 1211 )33ı Cuma günü oldu. 14 Muhar
rem 608’de (28 Haziran 1211) cenazesini Konya’ya getirdiler.332 Çaşnigfr Seyfed
din333, onun oğlunu ta/ila geçirdi.

Sultan İzzeddin Keyküvus”4 b. Keyhüsrcv’in Saltanatı


Konya’da 6 Safet 608 (20 Temmuz 1211) tarihinde ta/ila geçti.335 Bütün em?rler
ona itaatledni arz ettiler. Melik İbrahim’TM’, Antalya’ya girdi. Melik Alüaddin Sivas’ta
idi.337 Sultan, Ernir-i Ddd Kıvümeddin’i göndererek, Alüaddin Keykubüd’ı Sivas
yakınlarında33X yakalattı ve Hayük”9 Kalesi’ne hapsetti.’4°
Kendisi de ordu toplayarak Antalya üzerine yürüdü. Emir ve zabitlerden Çoğu
Sultan’a karşı ok atamadılar. Merdivenler kurarak şehri aldılar.34ı
Melık Ibrahim Kıbns adasına kaçtı:34 Sultan tehdit mektubu göndererek onu is
-

tedi. 0 gemilere asker bindirerek Sultan’ın üzerine gönderdi. [Sultanın askerleri] bu


Frenkleri öldürdüler. Büyük miktarda ganimet ele geçirdiler. Melik İbrahim de o
Frenk askerleri ile birlikte idi. 30 kölesiyle birlikte bir dağa sığındı. Sonunda onu
yakaladılar. Sultan onun gönlünü aldı ve 3 vilüyetini ona verdi.
Sultan, bundan sonra ordusunu toplayarak Kayseriye’ye geldi. Rüm Mc/iki
Kirlükü’nın oğlu Kirüleks’in’4’ babasının intikamını almak için büyük bir orduyla
Sinob tarafından !slm beldesine yürüdüğünü haber verdiler.’44
Sultan, ordusunu Sinob tarafina sevk etti. KüflUrın karşısına çıktı. Başta davuleu
davul çaldı. Sabaha kadar savaş yapıldı. Şafak vakti İslam ordusu yetişti. Hep birlikte
dizginleri mahmuzladılar.
Behrdm Tranblusi’45 1000 adamla deniz kenarına giderek gemileri ateşe verdi.
Daha önce hiç olmadığı kadar adam öldürdüler. Kflflrleri dağıttılar. Kirüleks’i 30
Frenk emiriyle birlikte esir aldılar.’46 Rümların hepsini diri diri yüzerek derilerini
saman doldurdular ve bunları bütün Rüm diyünnda gezdirdiler.’4’ Bu fetih 17 Şevval
612(8 Şubat 1216) tarihinde oldu.34i
Sultan Haleb’e elçi göndererek haröc istedi. Halebliler, Sultan’ın elçisine haka
ret ettiler. Sultan Haleb üzerine yürüdü. Haleb kapısında karşılaştılar. Sultan, Halebli
lerin ordusunu dağıttı ve Haleb’i kuşattı.
Şam emirleri çöl Araplarının askerleri ile bir gece baskını yaptılar. Bütün asker
ler Sultan’ı kendi başına bırakıp kaçtılar. Sabah olduğunda Sultan kendi ordusundan
eser göremedi. Yanında sadece kölesi olan süvarileri kalmıştı. Düşman ordusunu
yararak dağa doğru çekildi. Beş gün sonra Abilistan’a (Elbistan) geldi. Emirler, ya
nında toplanınea, hepsini bir eve kapatarak ateşe verdi.’39 0 evin yerinde mescit yap
tılar. 0 mescide hala Mescid-i Sühtegdn (Yanıklar Meseidi) derler.’50
41

Sultan, asker toplayarak Haleb’e yöneldi. Sultan’ın bu shseıi her tarafta yankı
yapmıştı. İçlerine korku düşen Şömlılar direnemediler ve şehri teslim ettiler. Sultan o
vil3yeti kendisine bağladı. Gönül muradıyla Konya’ya gitti.
615 (1218) yılında Konya’da hastalandı.35ı Em!rleri çağınp şöyle dedi: “Her ne
kadar Melik İbrahim hüyüLe de, Akkıc/din Kevkiiböd şevket sahibk/ir”.352 Aynı yıl
27 Recep Pazartesi günü (19 Ekim 1218 Cuma) dünyadan göçtü.353

Sultan Alğaddin’in Saltanatı ve Konya Şehrinin İmar Edilmesi354


Emir Sindneddin. derhal Sivas’a gitti.
10 Şaban Cunıa günü (1 Kasım 12 1 8 Perşembe) Emir-i D6d Kıvömeddin,
Al3addin Kevkubüd’ı Sivas’ta tahta geçirdi.355
Emir Sinftneddin Sungu(u ordunun szıhaşısı yaptı. Kıv1mcddin büyük hizmetler
yapmıştı. Onu yine emir-i dddlığa gelirdi.
19 Zilhicce 615 Salı günü (8 Mart 1219 Cuma) tarihinde Konya’da ta/ila otur

Çdşnigfr357Seyfeddin ve Zeyneddin Beşare büyük emirlerdendiler. Sultanı hiç


dikkate almadılar. Ona karşı fırsat kolluyorlardı. Sultan da bahane arıyordu.358 Onlara
dedi ki: “Beninı için bir şehir inıdr ediniz!”. Onlar da çaresizce boyun eğdiler. 140
emir, 140 burcun yapımını üzerlerine aldılar. 618 (1221-1222) yılında Konya şehri
tamamlandı.359 Malları bu iş için hareandığından. gönüllerinde Sultan’a karşı km
beslediler.
Sultan ordu topladı ve sahilleri fethetti. Sahilde bulunan 7 kaleyi31 aldı.
KentlüM1ı Kalesi’ni Kin’ard’dan aldı.362 Emirlere. bir şehir inşa edilmesini buyur
du.363 Konya’daki hisar burçiannın sayısı kadar burç yaptılar. Köşk ve konaklardan
oluşan tariü mümkün olmayan bir takım yapılar inşa ettiler. Ernirlerin geri kalan
malları da buraya harcandı.” Yapımı tamanılanınca bu şehre kendi adını koydurdu.
Ona “Alaiyye” ismini verdi.365
l3ahar zamanında yaylak-a gelince, Sivas’ı da imar etme hevesine düştü.366
Emirler acziyet içine düştüler. 24 emir, Sultanı öldürmek için kendi aralannda anlaştı.
İçlerinden birisi bunu Sultan’a haber verdi.3’7 Sultan da bunların hepsini Kayseri
ye’de katletti.368 Bu olay 4 Cemftziyülevvel 620’ (5 Haziran 1223) Pazartesi gecesi
oldu. Geri kalan emirleri de azletti.37° Onların emirliklerini kendi kölelerine verdi.37ı
Rüm’da emniyet ve refah sağlandı. Fakirlere zulmeden ve zahmet çektiren hiç kimse
kalmadı.
Üç yıl sonra, Sultana LiHyün’un” kale emirinden şikayet ettiler.373 Sultan ordu
sevk edip Lifiyün’un kalesini feihetti ve o vilüyeti emri altına aldı.3’3 Orayı Esvahçı
başı (sivdbfl Aksungur’a verdi.3’5 Kışı o vilüyette geçirdi.376
42

Baharda, ilk önce askerlerini Kühta377 ve Çemişkezek378 taraflarına sürdü. Bura


ları aldı ve has kölesi Candör Avpe’ye339 verdi. Oradan Gereg’e38° gitti ve fethetti.
Butun vilayeti alarak Çavlı Dayak a 38i verdi. Oradan askenni alarak Amıd e 382 gırdı.
- . . ,

Amid vilüyetini. Hühü’yu3 ve diğer kaleleri aldı.


Oradan ordusunu Gürcistan’a sevk etti. Gürcistan Meliki Arğü’yu yendi. Dört
adet şehirlerini aldi.3”
Daha önce hiküyesini anlattığımız Celüleddin Harezmşah. büyük bir orduyla
geldi. Bozguna uğradı. Celüleddin Harezmşah’ın oğullan bir yıl sonra ordu toplayıp
savaşa giriştiler. Sultan onları da yendi.
Sultan, Sivas’a, oradan da Konya’ya geldi. Celaleddin’in oğulları yeniden büyük
bir ordu topladılar. Ermeni vilüyetinde, Ahlat’ta ve Erzeninürn’da yağma ve katliam
lar yaptılar. Haber Sultan’a ulaşınca bir ordu sevk ederek onları yendi. Bırçok tutsak
aldı. Emirler, onların serbest biraktlması için aracılık (şeknil) yaptilar.
Sultan. Harbin (Harpul) ve Pülü ile birlikte başka 16 kaleyi daha aldı. 0, bu
sınfırları Lala Seyfcddin Sungur’a verdi.
Şüm emirleri, birleşerek ordu topladılar ve Rüm ülkesine saldırdılar. Sultan 10
bin kişiyle Şümlilara karşı koydu. Çok cesur ve seçkin 170 kişi vardı. Sultan,
Sermüriye3t5 yakınlarında bunlarla savaşa tutuştu. Anlatılması imkünsız bir kırdı oldu.
Şüm emirleri kaçmaya başladılar. Sultan’ın askerleri iki günlük mesafeye kadar peş
lerinden gittiler. Onlardan 1040 emin yakaladılar. Onlara: “Siz dedelerimiz zamanın
dan beri bize ihanet ediyorsunuz!” diyerek hepsinin öldürülmesini (siı’dseı) emretti.
Onlar emön dilediler.
Bütün köle ve ernirlere ilad verdi. Seghdnlara işaret ederek: “Şdm ‘in ve Mısır in
lıardcı sizin maaşınız (cdnıegi) olsun!” dedi.
Moğollar asker topladi. Sultan, Erzenirrüm kapısında bunlarla karşılaştı.
Huldgü’nun oğulları Malutay ve Mengü Timur’un derilerini yüzüp içini samanla
doldurdu. Bülü3’ vilüyetine gönderdi.387 Asla kimsenin görmediği kadar Moğol öl
dürdü. Yirmi bin kere Moğollara saldırdi; onları bozguna uğrattı. Moğolların gönlüne
büyük bir korku saldi. Daha sonra onlara elçi göndererck haıdc istedi. Moğollardan
çok miktarda hediye geldiyse de Sultan bunu beğenmedi’8.
Tebriz vilüyetine yürümek için hazırlandı ve asker topladı3. Tatarlar arasında
“Sultan, Bdld ‘ya hüc’unı edecek!” diye kargaşa çıktı.
Ancak Şevvül ayının dördünde Pazartesi günü3>° (10 Mayıs 1239 Salı) Kayseri
ye’de [oğlu] Gıyüseddin. kötü ıabiatlı emirlere danışarak Sultan’ı zehirledi. Cenaze
sini, 8 Şevval 636 günü (14 Mayıs 1239 Cumartesi) Cuma3Qi namazından sonra
Konya’daki Sultaıılar Türbesi’ne (Türbe-i Salütin) getirdiler.392
43

Gıyseddin Keyhüsrev393 5. Alaaddin Kevkubüd’ın Tahta Geçişi


Sultan Alüaddin’e ihanet etti. Askerlerin çokluğuna güvenerek zevk ve eğlencey
Le meşgul oldu.393 Haber Moğollara ulaşınca hepsi çok sevindiler. Çünkü güçlü olan,
zavallı hale gelmişti.395 Bycü ve Cürmhün’a396; “Demir Sultan gitti! Bundan sonra
levlet ve zaman sizdetı yanadır. Gidip Rfnn divarmı alın,:!” diyerek kışkırttılar.
Moğollar, Erzenirrüm’a saldırdı. Lülü Seyfeddin Sungur adam gönderip yardım
istedi. Sultan şarab başındaydı; “Moğollara ne askeri gerekir!” dedi ve oyuncak gibi
[az sayıda asker gönderdi. Moğollar şehri alarak büyük bir katliam ve yağma yaptı
lar. Lülü Sungur’un başını şehrin kadısının başıyla birlikle Hulgü’ya gönderdiler.
639 (I24l-l242).
Moğollar o yıl Erzenirrüm’da kaldılar. Sultan Gıyseddin’den korkuyorlardı.
Ondan bir hareket gelmediğini görünce baharda gelip Erzinc1n’ı da aldılar. Yağma ve
katliam yaptılar. Müslümanların kadınlarını rüsvıi, çocuklarını esir ettiler.3<>K Emirler,
Sultan Gıyüseddin’e tavsiyede bulunmalarına rağmen o bunlan kabul etmedi. Moğol
lara ehemmiyet vermedi; “En az sayıda kölelerimi göııdersenı Moğolları sürerler!”
dedi.
Üçüncü yıl Moğollar Rüm’a saldırdı. Haber Sultan’a ulaşınca 100 bin adam top-
399 4(X)
ladı. Sıpahsalar olan Gurcuoglu (peser-ı Gurcfl
. . — - — .

MuzaHereddın oglu Nızamed


,
.. . —

din40 ile Sühib Anascı402 Moğollara karşı gittiler.303 Moğollar karşısında Sultanın
sancağını (ü/cin) Atahek Arslan Doğmuş tutuyordu.
Bycü, Cürmihn’a; “Rı2nı ordusunmı gücü yoktu,. Bu, saf ohışuırnıalanndan
belli!” dedi. Ordunun harekctiııin başlangıcında, Celaleddın Karatayi’nin kardeşi
Kemaleddin öldürüldü. Moğollar hep bir ağızdan köpek gibi havlayarak ok yağdırdı
lar. Öyle bir savaş oldu ki dağ, taş, dere ve ova cesetlerle doldu. Emirlerden birçoğu
bu savaşta öldürüldü. [Atabek Arslan Doğmuş, Sultan’ın sancağını attı. Bu olay 8
Safer 64l° (28 Temmuz 1243 Salı) Çarşamba günü Kösedağ’da olmuştur.405
Gıyaseddin Konya’ya geldi.40 Ancak burada duramadı ve kaçıp Antalya’ya gitti.
Onun Sahib Mühezzebüddin101 adında akıllı bir veziri4üH vardı. Ordudan ayrılarak
Bftycü’nun yanına gitti.409 Ona; “Rünı ‘un çok büyük bir ordıLvıı var. Sı.dta,ı Aldaddin
[Keykubdd in zehirleıilnıesıj sebebiyle ııcfreı ettiklerinden, ondan [GıydseddinJ j’üz
çevirdiler. Bunu bizzat Gıtdseddin dc bilir. Eğer hirleşirlerse. Rünı ordusuna hiçbir
ordu karşı kovwnaz!” dedi. Onlar bu sözden endişelenerek barış yapmaya razı oldu
lar. Bundan sonra Rüm bölgesinde asayiş sağlandı.41°
Bu Mühezzebüddin’in iki oğlu vardı; Birisi İzzeddin, diğeri Muineddin.4tı Bu iki
oğul birlikte Rüm bölgesine geldiğinde. Gıyüseddin kaçmış ve Istanbul’a gitmek
amacıyla Menderüs Irmağının [Menderes kenarına kadar varmıştı.4t2 Ancak banş
yapıldığı haberini alınca geri döndü ve Konya’ya geldi.413
44

Birkaç gün sonra Akşchir’c gittiler. Sflhib Mühezzebüddin hastalandı. Konya’ya


doğru yola çıktılar. Ab-ı Genn [llgın]’e varınca Mühezzebüddin öldü.114 Sultan bir
hafta onun yasını tuttu.415 Ondan sonra Konya’ya geldi.
[Sultan.] Sühib Şemseddin sfehüni’yi BalQlıb ve Berke Han’ın yanına gönder
mişti.31’ Sahib tsfehüni’nin geldiğini haber alınca, ona vezirlik beratını (Takrir-i
Vezdret) 2önderdi.4 Sultan bütün ihtişamıyla Konya’a girdi. Bir müddet Konya’da
devlet ve saltanat işleriyle meşgul oldular. Ondan sonra Sultan’ın gönlüne, Ermeniy
ye ve Tarsus tarafına asker sevk etmek fikri düştü.319
Yedi ay boyunca o vilayette katI ve tahribat yaptı. Tarsus’u kuşattı.4° Bu savaşta
Sultan’ı hava çarptı.42ı Bundan dolayı hastalandı ve Konya’ya döndü. 643 yılı Recep
ayının ortasında (6 Aralık 1245) vefat etti.412 Diğerleriyle birlikte Sultanlar Türbe
si’ne defnedildi.

Sultan İzzcddin Keylühus’un4 Tahta Geçişi


Konya’da tahta oturdu. Emniyet ve rahatlık ortaya çıktı. 0 dönemde, Rüm’da
korku ve telaş yokıu. Kardeşleri Rükneddin Kılıç Arslan ve Alüaddin Keykubüd,
onun devletinin gölgesinde ve Sühib Şemseddin İsfehüni’nin görüşleriyle yavaş yavaş
konumlarını geliştirdiler. Emirler kuvvet elde ettiler. Sultan onların şcvketinden ev
hama kapıldı. Onlar Sultan’ı ele geçirmek istediler. Sultan’ın hüs adamı (haşem) azdı.
Bundan dolayı sıkıntıya düştü. La/d ile meşveret edip, rindleri (rindön) silahlandıra
rak sarayın hücrelerine sakladı. Kendisine hasta süsü verdi. Has Oğuz424 (),t
ve Esedüddın Ruzbeh 45 Sultan’ı gönııeye geldıler. Rindler, hücrelerden çıkarak Has
,

Oğuz ve Esedüddin Rüzbeh ile beraber daha başka 12 emb-i öldürdüler. Onlara ve
diğer günahsız kimselere ait evleri yağmaladılar. Sonunda Sultan, bundan pişman
oldu. Çünkü suçsuz oldukları anlaşıldı. Onlar için yas tuttu ve onları kötü gösterenleri
öldürttü. Bunların mallarını rnülklerini Hüs Oğuz ve Rüzbeh’in oğullarına verdi. Bir
müddet daha şevketle padişahlık yaptı.
Sultan, kardeşi Rükncddin’i Mengü Hün’ın yanına gönderdi.426
Tekrar Sivas’a geldiğinde iüne,t2dan bir grup, Sahib Şemseddin İsfehüni’yi kötü
gösıerdiler. Uç Türkleri (Eırdk-i tie), onun makamına tamah ederek hareket edip
tahribat yapıyorlardı. Sultan, kendi kölelerini onlan defetmek için gündermişıL Sahib
Şemseddin’e: “Önceki vezir/erin ddeil 0/dağlı üzere Diı’dn ‘a gel!” dedi.427 Shib, bu
söze incindi. Üç gün Divün’a gitmedi. Sultan. Divan halkından (ehl-i Divün) olan
Cclüleddin Karatayi, Necmeddin Tüsi ve Sultan Gıyüseddin’in hddimi Hace Mus
onu çağırmak üzere günderdL Shib Şemseddin, Sultan’ın sarayının kapısına
geldiği zaman geri dönmeye niyetlendiyse de bırakmadılar. Onu sarayın içine soktu
lar. Ayaklarını bağladılar. 27 Zilkade’de (13 Man 1249) Bahüeddin Künia’nın evine
götürdüler. Orada öldürüldih 8 Zilhicce 646 (24 Man l249Yda onun vezirliği de sona
ermiş oldu.429
45

Rüm Vilüveti Vezirliğinin Celüleddin Karatavi’ye Geçmesi


Bu haber Sultan Rükneddin’e gitti. Cam çok sıkıldı. Sivas’tan asker toplayarak
Aksaray’a indi. Karatayi. Sultan İzzeddin’i büyük emirleri ve orduyu alıp Sultan
Alüaddin Kcnansarayı’na33° geldi. İki ordu birbirine hücum ettiği zaman Rükneddin
yenildi. Sultan İzzeddin’in scrteşkeri olan Şemseddin Yüvlüş, Sultan Rükncddin’in
önünü kesti. Atının geminden tutarak Sultm İzzcddinin yanına götürdü.4’ Ordu
dağıldı. Bu olay 1 Reblülevvel 647 (14 Haziran 1249) tarıhinde oldu.43
Sultan İzzeddin, emirled çağırdı. Suçlarını bağışlayarak her birine bir mansıh
verdi. Rünı Awhckilği’ni de Celüleddin Karatayi’ye verdi. Kar-alavi. her üç kardeşe
Peygamber’iıı /ıadiinden nasihat ve Kur’ün w4irinden öğüt vererek aralarında barış
sağladı. Aralarında birbirini ineitecek bir harekette bulunmadılar.433
Celüleddin Karatayi, 612 (1215-12l6)’den 652 (1254) yılına kadar Selçuklulara
hizmette bulundu. Hiçbir zaman imdm ve şevhlerin sohbetlerinden geri dunnadı. 0,
Rüm şcı’hlerine ve dljmlerine hizmette bulunur, Arap ve Aeem’de hiç kimseye 100
Jinürdan334 az maaş vermezdi. Emir ve sultanlardan hiç kimseye Ddru ‘I-Hlld/L’ı’e
[Bağdad] hayır yapmak nasip olmamıştı. Bağdad’daki Şeyh Şihübeddin Sühre
verdi’nin türbesini o yaptırdı. Emirlikte Peygamber sahübelerinin özelliğine sahipti.
Kısaca onun sayesinde üç kardeş süt ve bal gibi birbirleriyle kaynaşmışlardı.
Sultan. 649 (1251-1252) yılında Celüleddin Karatayi ve Kadı İzzeddin’i Bağ
dad’a 1 lalife’ye elçi olarak gönderdi. Sultan ve kardeşleri için cevap mektubu, hil’at
ve hediyelerle birlikte geri döndü. lIaIife’nin elçisini izzet ve ikramla geri gönderdi.
Karatayi. 28 Ramazan’da (Il Kasım 1254) hastalanarak vefat etti. Tabutunu Kayse
riye’den Konya’ya getirdiler. 652 (l254).
437
Vezırlıgı Kadı Izzeddın e verdi. 336 Vezırlık. Baba Şemseddın ın hakkı ıdı.
. ,. . .

Sultan onu Bütü’nun yanına göndermişti. Sultan Sivas’ta bulunuyordu. Karatayi’ nin
vefat haberini duyunca. Konya’ya geldi ve yerleşti. Kendi kölelerini öne çıkararak
büyük emirlikleri onlara verdi. Emirler bundan dolayı infıale kapılıp dağıldılar. Sam-
439
sanıuddın , Sınaneddın Rumı nın oglu Nusret ve Emir-t Hac Taceddın gıbı kım
seler gizlice bir adam göndererek Sultan Rükneddin’i Kayseriye’ye getirdiler. Rüm’u
almağa niyetlendiler.
Konya’dan Kayseriye’de bulunan Rükneddin üzerine asker gönderdi440. Orada43ı
karşılaşıp savaşa tutuştular. Rükneddin’in ordusunu yendiler. Rükneddin’e bağlı olan
Samsam, Nusret ve Tüceddin gibi emirlerin hepsi öldürüldü. Rükneddin yüalandı ve
Hurğulu442 Kalesi’ne gönderilerek hapsedildi.433 Samsamüddin’in geri kalan bazı
emirled Bü1ü344 vilüyetine gittiler. Büyeü’yu asker toplayıp ikince kez tekrar Rüm
vilüyetine saldınnası için teşvik ettiler.
46

Büycü’nun Tekrar Rüm’a Gelmesi ve Sultanla Savaşması


Haber Sultan’a ulaşınca emirlerini ve askerlerini topladı. Konya’dan çıktı. Sultan
Alaaddin Kervansarayı’na gitti. Moğollar gelince onlarla karşılaştılar. Savaş esnasın
da emirler hep birden yüz çevirdiler. Sultan bunu görünce çaresizlik içinde kaçmak
zorunda kaldı.335 Moğollar eşi benzeri görülmemiş katliam yaptı. Sultanın veziri Kadı
İzzeddin, 14 emir ve her biri büyük emir olan sultanın 36 gııümı birlikte şehit oldu
lar. Sultan 24 Ramazan 654 (15 Ekim 1256) Cumartesi günü kaçtı.”6 İki gün sonra
da Konya’dan çıkarak, Leşkeri [Laskaris] vilüyetine447 gitti.348
Büycü, Konya yakınlarına geldi ve şehri harap etmek için yemin etti. Nizüm439,
değeri dört araba yükü kırmızı altına denk olan dört katır yükü meblağ ile Konya’yı
Büycü’dan satın aldı350. Büycü’a, Konya kalesinin burçlannı (küngüre) yıkma sözü
veıilerek43ı, geri dönmesi sağlandı. Büycü. Büh3 vilüyetine gitti.
Hdzin (Hazineci) Nizümcddin45, Akıbek Arslan Doğmuş453 ve Pervdne453 Hur
şid4” gibi emirler. toplanarak Burğulu’ya gittiler. Sultan Rükneddin’i Konya’ya geti
rerek46 16 Safer 654” (15 Mart 1256) Pazartesi günü tahta oturttular.
Diğer taraftan, Büycü’nun Rüm’dan çıktığını duyan Sultan izzeddin, Leşkeri
vilüyetinden geri döndü458 ve 14 Rebiülühir15> 655 (1 Mayıs 1257) Pazartesi günü
Konya’ya geldi. Sultan Rükneddin yanına aldığı emirlerle Kayseriye’ye gitmişti.
Pm’ane Muıneddın 4<0 de orada bulunuyordu. Rukneddın ı alarak Hulagu ya gıttı. 361
- . . .. .,. . -, . .

Sultan lzzeddin bunu işitince o da Hulügü’ya gitti. 657 (1259) yılında yargılandılar
(yargu kerdend). Sonunda işleri barışla sonuçlandı. Rio?, müikünü ikiye böldüler.
Konya, İzzeddin’in; Kayseriye, Rükneddın’in payitahıı (ıahtgdh) oldu.462
Bir müddet iyi bir şekilde geçindiler. Sonra emirler, lzzeddin’i, Pen’dne
Muineddin’i öldürmesi için kışkırttılar. 0 bunu duyunca kaçtı ve Balü’ya gitti. Du
rumu [Hulügü] Hün’a arz edince, onun emriyle463, Alicük Tatarı1M (J2 3÷k-) bü
yük bir orduyla Rüm’a getirdi. Kayseriye’den Sultan Rükneddin’i alarak Konya ve
Rüm’a yöneldi.65 Haber Sultan İzzeddin’e ulaşınca kaçtı. Leşkeri466 vilüyetine git
ti.46 Oradan bir gemiye binerek Kıfcük’a geçti468 ve ölünceye kadar, Allah’ın rahmeti
üzerine olsun, orada kaldı.469
Sultan Rükneddin Konya’yı alarak tahta geçti41° ve orada karar kıldı, 14 Rama
zan 659 Cuma (12 Ağustos 1261). Birkaç gün kaldıktan sonra Konya’dan çıktı. Sul
mn İueddin’in emirlerinden bir kısmını öldürdü471, bir kısmını da kendisine bağladı.
Konya’ya geri dönerek kendi muradınca tahıla kaldı.

Rükneddin Kılıç Arslan’ın372 Saltanatı173


Sultan’ın Konya’daki saltanatı engelsiz ve rakipsiz (bi müddet) oldu, Emir
Muineddin, kendileri yüzünden memleketin sıkıntı içinde olduğu Türk cemaati Ka
47

raman oğullarını görüş ve 1cc/biriyle itaat altına aldı. Her birine bir nansıb vererek
onları meşgul etti. Böylece hiç şerit kalmadı.474
Pen’dne zamanında öyle [bir devir] oldu ki, kurt ile kuzu birlikte su içiyor, bir
likte otluyordu. Perı’dne, ülimlerle sohbet ederdi. Halk emniyet içerisinde bulunuyor
du. Moğollar onun parmağındaki bir yüzük gibiydi.475
Cünik476 hükimi Sinob şehrini almıştı.477 Pcn’dne, orduyu Sinob tarafina sevk et
ti. Bir haftada burayı fethetti.478 Cünik vilüyetinde bulunan 12 kaleyi alarak yıktı.
Çünkü orası Müslümanların yerleşebileceği bir yer değildi479. Pen’üne, Cünik hüki
mini hardca bağladı.18°
Sultan Rükneddin kendi tahtında asude bir şekilde oturuyordu. Sonunda garez
sahipleri sultana: “Sen zalınıet çekivorsun, o seniii ndrnına malını vivor!” dediler.
Öyle ki onların işi ı’argnya gitti ve muhakeme edildi.’

Sühib Falıreddin Hüce Ali’nin Bahsi


Sühib Fahreddin Hüce Ali, Selçukluların hizmetinde bulunan birisiydi. Yaklaşık
50 yıl çeşitli hizmetlerde bulunmuştu. Son olarak Sultan lzzeddin’in ndibi oldu. Baba
Şemseddin. Bütü’nun nezdinden geldiğinde. Rüm bölgesi lzzeddin ve Rükneddin
arasında ikiye bölüştürülmüştü. 0 iki tarafın da vezirliğini yapıyordu. Baba Şemsed
din ölünce. Sultan İzzeddin’in vezirliği Sühib Falırcddin’e geçli.482 0. defalarca elçi
olarak Mengü 1-ha ve Bütü Hün’ın huzuruna gitti ve Moğollar arasında büyük bir
ıtıbar kazandı. Sevılıp sayılan ogullan 4K) vardı. Sultan lzzeddın gıdınce Rukneddın ın
,..

vezirliği de ona kaldı.


Muineddin ile Sultan Rükneddin arasında düşmanlık ortaya çıktığında Sühib
Fahreddin, Konya’da, Sultan Rükneddin’in yanında bulunuyordu. Sühib Fahreddin,
Sultan Rükneddin’i alarak Aksaray’a götürdü.4ı4 Sultan, orada ı’argnlanma sırasında
22 Cem’üziyülühir 664 (31 Mart 1266) Çarşamba günü şehit Cdld.4ıs Aynı ayın 26.
günü (4 Nisan 1266) naaşını Konya’ya getirdiler.

Sultan Gıyüseddin3 IKcyhüsrevl b. Rükneddin Kılıç Arslan’ın


Tahta Geçişi
Gıyüseddin tahta geçtiğinde4S), 6M yılı Recep ayının (Nisan 1266) başından 665
yılı (1267) başlarına kadar4, Rüm [vilüyeti] bir yıl boyunca asayiş içinde kaldı.
675 yılı Safer ayının 1 5’inden (29 Temmuz 1276) sonra şerklerin ve rnijfricflerin
çeşitli fıtne ve kötülükleri odaya çıktı. Özellikle Konya şehrinde, ileri gelenlerin
(bozorgön) evlerinin yıkılması, büyüklerin ve emirlerin öldürülmesi olayları haddi
aşmıştı.
675 (1276) yılı başında Hatireddin4K9 oğullan olayı oldu. Rüm vilüyetinde karı
şıklıklar çıktı. Hatiroğlu Şerefeddin390, Arslan Doğmuş oğlu Sinüneddin ve Tüceddin
48

G1v491, Rüm ve Moğol ordusuyla Akça’da (i4” kalarak ülkeyi Şamhlardan koni
yorlardı.
Sullan Gıyaseddin, [Seyfeddin] Tonintüyi. .1uıbek Mecdeddin, Sühib-i Eırdk, Şe
refeddin Hatir’in kardeşi Ziyüeddin39, 4liLvıcıJ7’’ Celüleddin [Mahmud] ve Nured
din Caca’nın oğulları gibi diğer geriye kalan emiricrle Kayseriye’de idi.
Hatiroğlu Şerefeddin, Arslan Doğmuş oğlu Sinüneddin ve Tüceddin Giv, orduya
(leşker) gece baskını yapmak için anlaştılar. Sinüneddin ve Tüceddin yine Moğollam
haber verdiler. Askerler gece vakti Kayseriye’ye girdiler. Şerefeddin, bunu bildiğin
den, Kayseriye’ye geldi ve şehrin dışına (hhün-i şehr) indi, Kardeşi Ziyüeddin onun
yanına gitti. Rey vc tedbir sahibi bir adamdı. Pervdııe bile ondan çekinirdi. Sultan ve
emirlerin toplandıklan bir yerde sırrını ortaya döken hirisinin
cezası nedir?” diye sordu. Hepsi birden: “Katli ıvciptir!” dediler. Bunun üzerine
Ziyüeddin, Sinün ve Tüceddin Giv’in her ikisini de öldürdü.4’
Ziyüeddin, Sultan’ı, ıltahek Mecdeddin’i, Toruntüy’ı, Nureddin Caca’nın oğulla
rını, MüsınjF C’elüleddin’i ve Çaşnigir Türkeri’nin oğlunu [Rürnerij4” alarak Niğ
de’ye (a) gitti.4 Orada görüş alış verişinde (kcnkdc)49 bulundu. Ziyüeddin hep
sini temsil etmek üzere. emirlerin her birinden bir mektup ve her guruptan bir kişi
alarak Şam’da bulunan Melik Zühir”° [Baybars]ın yanına gitti.50’
Bundan önce Peniıw Muineddın. Sühib Fahreddin ve MEb Emineddin. Moğol
1am gitmişlerdi.502 Bu durumu öğrenince. Moğolları alıp Niğde’ye yürüdüler. Şere
feddin Hatir, Niğde Kalesi’ ne503 gilli. Niğde Kalesi’nin kutvd!i, Şerefeddin’in
gıddmıydı.504 Şerefeddin’i yakalayıp Moğollara verdi.505 Sultan. Pen’üne ve Sühib
Fahreddin ile Gedük’”” (S,S) kasabasına giderek ŞerefeddinN yargıladılar’° ve şehit
ettiler.5 Bu olay 15 Safer 675 (29 Tenınıuz 1276) tarihinde oldu.
[Şerefeddin’inj kardeşi [Ziyüeddin.] Melik Zühir’e. ordunun Rüm’a yürümesini
emretmesini söyledi. 0 da öyle yaptı. Melik Zühir, Abilistan [Elbistan]’a varınea
Moğollar da oraya geldiler. Burada karşılaştılar. Moğollar bozguna uğradı.’°9 Moğol
‘S(O
lardan o kadar adam oldu k,, ancak yuzde bırı kurtulabıldı Muıneddın Pervane
-. . ‘ -

kendi ordusuyla Kayseriye’ye geldi.5’’


Ziyüeddin, Melik Zflhir’e: “Bi: Aioğolları vendik ya, bundan sonra Pen’dııe ‘nin,
Moğolları gizlice üzerimize ç’öndeı’nıesindeıı c’mi,ı oüımaı’ız!” dedi. Daha sonra
Ziyüeddin ile Melik Zühir, Moğol cesetlerinin arasında dolaşırken yaralı bir Moğol
askeri, Ziyüeddin’in kendisine yaklaşması üzerine can havliyle doğrularak yayına bir
ok yerleştirip attı. Ok Ziyüeddin’in gözüne saplandı ve büyük yara açtı.5’2
Ziyüeddin, Melik Zühir’e: “Benim işini bitti. Senin hizmetinde bulunarak Moğol
ların ayağını Rüın ‘dan çekınek Lçthordurn. Kader bunun aksini takdir etti!” dedi ve
canını teslim etti.5’3 Melik Zühir ağladı ve “Rüm/ökirleri (dervişdn-ı Rüm,) hakkında
49

niyet ettiğini şey gerçek old,ıfl’ dedi. Bu olay 10 Zilkade 675 (15 Nisan 1277) mri
hinde Cuma günü oldu.sıs
Diğer yandan Pen’dne, Kayscriye’ye varınca üç gün orada kaldı.sıb Melik
Zülıir’in emirlerinden Aybeki Şy3l >I) denilen birisi vardı. Pervdne’nin
huzuruna gelerek dedi ki: “Seninle dostluk kıırmaıa geldim. Ömür boru seni,: hi:me
tinde olmak istiyorum”. Emir Pen’dne ona inandı. Halbu ki o kumazhkla gelmişti.
Pendnenin ve Rüın cmirlerinin Melik Zühir’e gönderdikleri mektupları yanında idi.
Birkaç gün sonra kaçarak Tokat’a gitti.5t8 Sultanı Tokat’ta bıraktı. Kendisi519 Aba
ga51° (1)’nın huzuruna çıktı. Mektupları ona gösterdi.
Diğer taraftan Melik Zahir, Celüleddin Karatayi HamnaS2ı indi.522 Oradan Pazar
günü [hareket ederek] Kayseriye dışına geldi.523 Ayın 17(22 Nisan 1277)’sinde Cu
ma günü namaz için Kayseriye’ye girdi.524 Önce Sultan’ın samyına giderek ta/ila
oturdu.525 Cuma namazını şehirde kıldı.526 Namazdan sonra şehirden çıktı.521
Eniirlerinden Büşkır Sungur’a528 (jia )1): “Bizim niı’etimiz Rfan bölgesinde
kalmak!,. Fakat iki şey buna engel oldu: Birisi ve tedhiri,ıe güvendiğinziz Zivded—
din ‘in üldürül,,ıesi: diğeri de Cuma ı,an,azında başııııı secdeve kovunca, ‘Rü,,ı da,,
çık! Rüm seti/t: yerin değildir!’ diye ku/oğlum bir sesin gebnesidfr’ dedi. Melik Zühir,
sonra da Şüm’a gitti.529
Diğer taraftan Pendne Muineddin, Abaga’nın huzuruna çıkııında. Aybeki Şey
hi bütün olup biteni anlatmıştı. Abaga, Rüma hareket etti. Pervdne’yi ve Aybeki
Şeyhi’ni alarak doğruca Elbistan’daki Moğol ölülednin bulunduğu ovaya götürdü.53°
.Abaga durumu görünce hayret etti ve dedi ki: “Rdı;: askerlerinden niçin bir tane bile
öhnenıiş? Tamamen Moğollar kaıledilmiş!’ Pen’dne cevap vermek isterken melün
Avbeki Şeyhi mektupları ortaya döktü.53 Abaga’nın Pen’dne’ye büyük bir sevgisi
vardı. Birden düşmanlığa dönüştü. Pen’üne’yi öldürmeye niyetlendi.
Sühib [Fahreddin Ali): “Kendini indi ile kurtar!” dedi. Pervüne de: “Ben bu ha
ı’attan bikini:!’’ dedi.53
Abaga, onu, öldürülen Moğol askerlerinin yakınlarına teslim etti. Sonradan piş
man olduysa da, onu orada toplanmış olan kadın ve erkeklerin ellerinden kurtarama
dtlar. Emır Pen’ane yı oldurduler. Allah rahmet eylesın! Bu olay 676 535 (1277)
-
.

yılında oldu.

Karamanoğullarının Konya’yı İşğali536


Konya lıavalisinde karışıklıklar meydana geldi. Aniden bir şahıs, “Ben İzzeddin
Keı’kdı’us ‘un oğlu53’ Melik Mesınlum” diye ortaya çıktı538. Türklere (Türkü,:). Melik
Zühir [Baybars) ve Hatiroğullarından mektuplar gelmişti. Türkler baş kaldırdılar.
Pervüne hadisesini ve Ziyeddin’in öldürüldüğü haberini duyunca hepsi sakinleşti.
50

Derken bu şahsı buldular ve onu bahane ederek askerlerle Konya üzerine yürüdü
ler.539
Karaman (J.afl), Eşref (_ijI) ve Menteşe (Ut.) Türklerinden 10 bin kişiye ya
kın bir ordu Konya yakınlarına indi.540
Sultan Gıvüseddin’in NtflbiS4 Melik-i Sewihil,542 Emirü ?-Egddi.ye543 Fahreddin.
.

Konya Reisi>t .1/iller (Ahiyün) ve ileri gelenler (muteherdn) MEb Emineddin


[Miküilj’in54’ huzuruna giderek: “Kmıav ‘la’46 beraber gidelim, savaşa/un!” dediler.
Ndib Emineddin: “Niçin onlarla benılıcr gidelim?” diyerek iltifat etmedi ve onları
547 548 549
aşagıladı. Turkler kale kapısını ateşe vererek şehn aldılar ve yagmaladılar. Bu

— . .

olay 8 Zilhiece 677 (22 Nisan 1279) Perşembe günü oldu.55°


Ndib [Emineddin], Kayscriye’ye gitmek üzere kaçtı. Yolda onu yakaladılar. Mc
lik-i Sevdhll Bahüeddin ile birlikte her ikisinin başını kestiler ve Konya kale kapısına
astılar.55ı
“0 şahıs”552 tahta oturdu.553 Adına huthe okudular.554 Karaman’ın en büyük Oğ
lunu kendisine ı•ezir yaptı.5” Türklerden her birine bir tnansıh (makam) verdi.55t’
Birkaç gün Konya’da kaldılar.557
Aniden, Sühib [Fahreddin]’in oğullarının Akşehir’den asker toplayarak Kon
ya’ya doğru yola çıktıkları haberi geldi.558 Türkler Akşehir’e doğru yöneldiler.
Sühib’in oğullan559 da Akşehir’den çıkmışlardı ki karşı karşıya geldiler.560 Shib’in
oğullarının ordusu yenildi. Sühib’in iki oğlu da Öldürüldü.Sb Bu olay 23 Zilhiece 677
(7 Mayıs 1279) Cuma günü oldu.562
Bundan sonra Türkler. Sultan’ın dayısı Yunus Hoca563 (llüee Yunus)’nın peşine
düştüler. Onu da yakalayıp5” öldürdüler.5”5 677 (1279).
Sühib Fahreddin bunu işitince, Sultan Gıyüseddin’e haber gönderdi. [Sultan,]
Moğol ordusuyla birlikte Türklerin üzerine yürüdü.566 Karaman’ın büyük oğlu Mu
hammed Bey (LS. Sultan’ın ve Sühib’in geldiğini haber alınca, “o şahsı” alarak
kendi vilüyetine götürdü.567
Sultan ve Sühib. 79 Muharrem (1 Haziran 1279) Çarşamba günü Konya’ya gel
diler. Birkaç gün kaldılar. Pen’dne Muineddin’in vargıt zamanı idi. Onlar da bu kar
şıklıklar yüzünden orada kalamadılar. Kaysedye’ye gittiler.
Oğullar (pesercin) [Karaman oğulları] Sultan ve Sühib’in çıktığını duyunca, as
ker toplayarak Konya önlerine geldiler. Emin, ‘l-Egddişe Fahreddin, AM/er ve ileri
gelenler (ho:urgcin) hepsi birleşerek kapılan kapattılar. Bir tarafta Ahi Hamid, diğer
tarafta Mu Ahmed Şüh vardı. Emin? ‘l-Egddişe Fahreddin, kale kapısı üzerine inancı
nık ve arröde gibi savaş aletlerini hazırlattı.5”8 Türkler dört bir yandan saldırdılar.
Büyük bir kuşatnıa oldu. Her iki taraftan çok insan (ha/d vık) öldü. Bu kuşatma 678
yılı Safer ayında Perşembe günü (Haziran 1279) oldu. Şehir çok daraldı. Hileyle
birkaç kişiyi Kaymaz Geçidine (geı*e-i Kavmds) göndererek ateş yaktırdılar. Şehir-
5’

de de naralar attılar. “Sultan ve Sdhib geldi!” diye gürültü (gulgule) çıkardılar. Türk
ler şehri bırakıp kaçtı. Sonra bir casus gönderip bunun bir hile olduğunu, üstelik de
Sultan’ın Kayseriye’de ve Pen’dne hadisesinin tesiriyle çaresizlik içinde bulunduğu
nu öğrendiler. Türkler, üçüncü kez Konya üzerine yürüyerek şehri kuşattılar. Hiçbir
şekilde zafer elde edemediler. Bahçeleri harap etmeğe, ağaçları kesmeye ve evleri
yakmaya başladılar.569 Bu kuşatma 19 Cemaziyülevvel 677’de57° oldu.
Bu haber Sultan’a ulaştı ve Konya’ya doğru hareket etti. Türkler bunu duyunca
kaçmaya başladılar ve dağlara çıktılar. Sultan, peşlerinden asker gönderdi. Karama
noğlu Muhammed Bey, Sultan’ın geldiğini görünce dört yana gözcüler koydu. Sultan
dağın yamacına geldiğinde, ona gece vakti saldıracaktı. Ancak Sultan, dağ yamacında
gizlice onların yollarını tutmalarını emretti. Türklerden tarifsiz sayıda adam öldürdü
ler. Sadece onda biri, oda yaralı olarak kurtuldu.
Muhammed Hey dağa kaçtı. Sultan peşine düştü. Kurbağa 1 lisan (LsJ n)
denilen yerde.SN kardeşleri Tönü (j3W) ve Zekeriya ile birlikte her üçünü de öldürdü
ler:’
“0 şahıs” aradan sıyrıldı. Etraflaki Türkler ve Araplar tekrar toplandılar ve tah
rıbata uiriştilcr’3. Sultan asker sevk etti. Burğulu5’4 [Uluborlu]’da bunu yakaladı
lar.75 Ordusunu bozguna uğratıp çok sayıda adam öldürdüler. Derisini diri diri yüzüp
ıçini saman ve Konya’ya gönderdiler.577 Bu olay 17 Muhanem 67$
(30 Mayıs 1279 Salı)’da Cuma günü oldu.5’8 Konya halkı bu olaya çok sevindi. Çok
tahribat yaptığı için onun adını Cimri5’9 (jj) koydular.
Bu olaydan sonra Eınfrü ?-Egddişe Falıreddin hastalandı. 20 Safer 678 (2 Tem
muz 1279)’de vefat etti. Konya’nın son re£si idi.58° Ondan sonra hiç kimse o makama
layık olmadığından onun yerine geçmedi. Dünya bakımsız (muartel) kaldı. Rezil
kimseler (erüzde) baş kaldırdılar. Artık Konya’da hiç düzen kalmadı.

Sultan İzzeddin Keykvus h. Keyhüsrev b. Kcykubd’ın Oğullarının Gelişi


Kıpçak bölgesinden ilk gelen kişi, İzzcddin’in oğlu Melik Siyüvüş idi.58’ Melik
Siyavüş Sinob’a çıktı. Sinob’a geldiği haberi Sultan Gıyaseddin’e ulaşınca, adam
gönderip onu yakalattı ve 678 (1 279-80)’de Burğulu kalesine hapsetti.
İki ay sonra Sultan Mesud, Sinob’a geldi582 ve doğruea Moğollara gitti.583 0 st
nda Moğol hükümdarı, 1 lulagü’nun oğlu ve Abaga’nın kardeşi olan Ahmed 1 lün
idi.’ Ahmed Hftn Müslüman’dı ve Müslümanları severdi. Sultan Mesud’a ihifat etti.
Kendi emü-i ahııninu ona verdi ve onu Rüm’a gönderdi.585
Sultan Gıyüseddin [Keyhüsrev] dahi Ahmed H5n’ın yanına gitti. Ahmed Han,
Rüın’u Sultan Gtyüseddin’e verdi. Kamereddin vilayeti olan sahilleri de Sultan Mc
sud’a verdi.586 Ernir-i .1hur’u Sultan Gıyüseddin’e gönderdi. Kendisi birkaç gün
Konya’da kaldı. 679 (1280-1281 )‘de Larende [Karaman)’ye geldi.587
Mengü Timur’un Şam’a Yürümesi
Bu sırada Mengü TimurunSSS iki kardeşiyle birlikte Şüm’a yürüdüğü şayiası ya
yıldı. Haber Şam’a ulaştı. Melik MuzaIkrSXY asker topladı. Humus yakınlarında karşı
laştılar.59” Moğollar bozguna uğradılar. Anlaİılamayacak kadar çok sayıda adam 51-
dürüldü.59ı
Yine, 679 (1280-1281) yılında, aniden Sultan Mesud’un kardeşi5t>2 Sultan
Alaaddin’in denizi geçıiği ve Karaman vilayetine yöneldiği haberi geldi. Türk toplu
luğu (ccrna’aI-i ctrdk) kendisini alarak Larende’ye götürdü. 679 (1280-l281)’da adı
na hutbe
Diğer taraftan İzzeddin [b.]594 Muineddin Pervdne, Sühib Fahreddin’in kızının
oğlu ve Saadeddin Çelebi bir orduyla Niğde’de bulunuyorlardı.595
Türkler (Tüı*ü,ı). Melik Al5addin’i alarak onlara karşı yürüdüler. İzzeddin
ve Saadeddin Çelebi bunu duyunca kuvvetlerini birleştirdiler ve Türkleri mağlup
ettiler. Sultan Alaaddin, Tekfür vilüyetine [Çukurova Ermenileri] gitti ve onun
hiküyesi de bitti.596
Diğer taraftan, Rükneddin Kılıç Arslan’ın oğlu Gıyüseddin, Konya’dan Erze
nin-üm tarafına gitmişti. Türkler tekrar toparlandılar. Karamanoğlu ile Eşrefoğlu,
Konya ve Akşehir çevresini yağmaladılar.597 Tarif edilemeyecek kadar tahribat yaptı
lar. Türklerin Konya bölgesini harap ettiği haberi Sultan Gıyüseddin’e ulaşınca, bunu
Moğollara bildirdi. Onlardan asker aldı. Kendisi de ordunun başına geçti. Sabah er
kenden Konya’ya öyle bir girdiler ki, halk “Bi, ordu da nereden çıktı?” diye hayret
etti. Moğollar. Türklerden sayısız adam öldürdüler. 0 günden sonra Konya vilüyeti
öylece harap kaldı.
Bu Moğol ordusunun komutanı (nıııkaddeı,ı-i kşker) Ahmed Hün’ın kardeşi olan
Kongunay (.,-bfi) idi. Bu olaydan sonra Türklerin peşine düştü ve Karaman vilüye
tine girerek Ermenük ve Müt kaleleri ile diğer kaleler üzerine yürüdü. Tarifi imkansız
katliam ve tahribat yaptı. Karaman vilüyetini kuşatma altına aldı. Alımed Hün’dan
haber gelmesi üzerine, Türkleri kuşatmaktan yaz geçti ve Kayseriye’ye gitti.598
Diğer yandan, Sultan Mesud, Alımed Hün’ın nezdine gitti. Bir buçuk seneye ya
kın orada kaldı. Kendi işini yoluna koydu.
Kongurtay, Sultan Gıyüseddin’i alarak Hün’ın yanına gitti. Erzenirrüm’a vardık
larında, Gıyüseddin orada kaldı.599 Kongunay’ın kendisi Hün’a gitti. Hün’ın nezdine
geldiğinde onu orada öldürdüler.<’°°
Sühib Fahreddin. Rünı’a gelerek Konya’ya girdi. İzzeddin Keyküvusun oğlu
Sultan Mesud da, Sultan Ahmed’in [Ahmed Han] yanından geldi. Konya’da saltanat
ıahtına oturdu. Sühib Fahreddin. Kayseriye’ye kadar çıkarak onu karşıladı. Sultan,
601 ,
Konya ya vardıgında Ruzbe ilanı na ındı. Bu Sultan Mesud un Konya ya ılk gelışı
- . ‘ . . ,

idi. Pazar günü602 tahta oıurdu.’°3 Büyükler (bo:orgd’ı) ve emirler yer öptüler. Sul
53

tan’ın verdiği ilk görev (mansıh), Hace Nüsıreddin’e verdiği Ltifd görevidir. Bundan
sonra herkese lark olduğu makamı verdi. Herkes ona itaat gösterdi.
Diğer taraftan Sultan Gıyüseddin, Ahmed [Hün]’in yanından ayrılarak Rüm’a yönel
diği vakit Enenirrüma6<M geldiğinde vefat etti.605 682 Zilkade sonu (Şubat 1284)606.
Aynı hafta içinde Sultan Ahmed’in de ölüm607 haberi hemen ardından geldi.

Moğol Saltanatının Arğun b. Abaga b. Hulgü’ya Geçmesi


Sultan Gıyseddin Moğollar arasında idi. Kendi işini, [bir çözüme kavuşturmak]
—...—,60’)
ıstıyordu ki ,[Mogol vezırı olan] Sahıh-,
— . .

Dıı’aıı a kotu gosterdıler. Mal [para]


. —

vermesi ve adamlarının çabaları hiçbir şekilde fayda etmedi. Sonunda öldürüldü.611>


Sultan Gıyüseddin’in annesi [iki küçük çocuğu öne sürerek] dedi ki: “Bit iki sul
ta,,, Gıvdseddi,ı in çocuklarıdır ve birbirlerinin kardeşidir”.61 ı Bu yüzden Rüm’u
ikiye böldüler.6ı2 Moğollar elçi gönderdiler. Bu iki çocuğu birlikte Bahfleddin Vuru
kürdT’ye teslim ettiler. Bahaeddin Vurukürdifikıh ülimiydi ve Sühib Şemseddin is
fthüni’nin bağlılarındandı. Eskiden beri Selçuklu hanedanının hizmetinde bulunuyor
du. Sultan’ın annesi, Arğun’un yanından Kayseriye’de bulunan Sultan Mesud’un
yanına geldiği zaman o iki çocuğu da getirdiler. Bahaeddin Vurukürdi ile Sühib Fah
reddin, bu çocukların Moğol elçisiyle birlikte getirilmeleri konusunda bir hayli tartış
tılar. Oradan Müsıevfl Hüce Nfisıreddin ve EnıFr-i Dcid Nizümeddin ile birlikte Kon
ya’ya geldiler. Büyük bir merasimle, bu iki çocuğu 7 Ramazan 683613 (17 Kasım
1 2%4)te Konya’da ta/ila oturttular. Bunlar yaklaşık 20 gün Konya’da kaldılar.
Sonra Sultan Gıyüseddin’in annesi, Sultan Rükneddin’in rikühdüıı olan Şücü’
Eynesi’yi, Karamanoğlu Günün (Gönen) Bey ve Eşrefoğlu Süleyman Bey’in yanına
gönderdi. 1-ler ikisine enzirlik belgesi (lakrir-i enıdret) verdi. Karaman oğlunu hegler
hegi (J.t,3S.), Eşrefoğlu’nu da ndib yaptı.6>4
Sühib Fahreddin, Türklerin bu şekilde toplandığını görünce, sultanın annesinin
yanına giderek durumu arz etti. Sühib Fahreddin’in evinde toplanarak, şehrin korun
ması hususunda anlaştılar. Fakat sonradan birbirlerine muhaleFet ederek ikiye ayrıldı
lar. Sultanın annesinin köleleri, hizmetçileri ve gençlerden (eevdndn) bir topluluk,
Sühib Fahreddin’in evine saldırıya geçtiler. Ancak daha sonra Abi Ahmed6>5, AM
Ahmed Şah ve şehir kddısı araya girdiler.616 Kavga yatıştırıldı.
Ansızın, Türklerin geldiği haberini getirdiler. Konya halkı tepeden tımağa silah
landı. Karaııumoğlu ve Eşrefoğlu bütün Türklerle Konya’ya girdiler. Sultanın annesi
de, bütün Türkler de ayaklandılar. Sultan Gıyüseddin’e nisbet edilen bu iki çocuğu
büyük bir ihtişamla tahta oturttular.617 Bu cühiv, 8 Rebiülevvel 684 (14 Mayıs
1 285)’te Salı günü oldu.6>
Sultan Mesud’un Arğun’a gittiğini haber verdiler. Sultan’ın annesi de Arğun’un
yanına gitmek üzere yola çıktı. Üç gün Konya dışındaki Rüzbe Hanı’nda bekledi. Her
54

gün şehrin etrafını dolaşıp geri dönüyorlardı619. Bahieddin Vunıkürdi’yi çocuklardan


biriyle tekrar Konya’ya gönderdi. Kendisi yola çıktı. Rebiü]ahir ayı başında (gurre)
Cuma günü (6 Haziran 1285) Kayseriye’ye girdi. Bahaeddin Vurukürdi Konya’da
hak ve adaletle davranmaya başladı<’°. Bahüeddin aniden hastalandı ve 22 Rebiülühir
(27 Haziran 1285)’de vefat etti. Geri kalan ernirler Sultan’ın yanında toplandılar.
Aniden, 23 Cemüziyülhir 684 (26 Ağustos 1285) Pazartesi günü Sahib Fahred
din’in hödimi Hs Balabün, Sultan Mesud’un adamlanndan oluşan bir gurnpla Kon
ya’ya geldi ve şehri aldı. Sultanın annesiyle irtibatı olanlar kaçtılar. Küçük Sultan’ı
yerinde bıraktılar. Çocuğu, Aksaray’da bulunan Sultan Mesud’un annesine götürdü
ler. Sultan Mesud’un annesi, Sultan Mesud’un geldiği haberini işitince Konya’ya
geldi ve yerleşti.
Diğer yandan Sultan Gıyüseddin’in annesi Arğuıfun yanına gittiği vakit vurgu
lama yaptılar. 0 iki çocuğun sahte olduğuna hükmettiler, [orada bulunan] küçük ço
cuğun öldürülmesini buyurdular. Sultan Gıyfıseddin’in annesine. Saferihisar<’ (Siv
rihisar) verildi. Rüm mü/kü Sultan Mesud’a kaldı.
4 Recep 684 (5 Eylül 1285) Çarşaınba günü Sultan, Emir-t Död Nizameddin’i
Hün’ın fernianlarıyla Konya’ya gönderdi .Arğun’un nezdinde sahte olduğuna karar
verilen o iki çocuktan birini orada öldürmüşlerdi. Sultan Mesud’un annesinin yanında
olan diğer çocuğu Emir-t Ddd’ın emriyle 684 Şaban ayının başında (gurre) (2 Ekim
1285) Salı günü6 bir eşeğe bindirip, şehirde dolaştırdıktan sonra tekrar Sultan Mc
sud’un annesine ıeslim ettiler. Emir-t DLid, Sivas’da bulunan Sultan Mesud’un gön
derdiği Ferman üzerine, çocuğu Sultan Mesud’un annesinden aldı. Şevvül ayında
Bayram günü (1285 yılı Kasım sonu). Konya kale kapısındaki bure üzerinde onu
boğazından asa. Üç gün sonra aşağı indirdi. Başını keserek bütün Türkler arasında
dolaştırdı lar.623
Bundan sonra Sultan, Sivas’tan [Arğun] l-Iün’a doğru yöneldi. Emir-t Bey/erbeg,
Ndib ve623 Pervd;w ile Alnsıeıfi gibi cmirlerle birlikte bir müddet orada kaldı.6’
Öte taraftan Müşrif26 Fahreddin ve Emir-t D Konya’da öyle zulüm yapıyor
lardı ki bunların haddi ve lıesabı yoktu. Bu zulmün ardından birbiri peşi sıra ilçi yön
(elçiler) geldi. Bu emirlerden, tarif edilemeyecek miktarda indi istediler.
7 Muharrem 685 (5 Mart 1286) Pazartesi günü MüşıifFalıreddin, Eşrefoğlu’nun;
Emir-t Dad da Karamanoğlu’nun yanına kaçtı. Onların evlerini yağmaladılar.627 Zu
lüm, utanç olarak onlara döndü.
Diğer yandan Sahib Fahreddin, Moğolların yanında kaldığı müddet sırasında,
onlara sayısız miktarda indi verdi. 50 yıl boyunca hayır olarak yaptığı şeyler burnun
dan geldi. Ondan sonra ne kendisi sükünet buldu, ne de insanlar rahat yüzü gördü.
Allah’tan ölmeyi arzu etti. Zira ne zulüm yapabiliyordu, ne de kendisinin Moğollara
verecek mdiı vardı.
55

Sultan Mesud’un Arğun Hn’ın Yanından Konya’ya Gelmesi628


Sultan Mesud, Hn’ın yanından Konya’ya yöneldi. Bu, Sultan’ın Konya’ya ikin
ci kez gelişiydi. Arğun’un katında yalanı odaya çıkan küçük çocukları9 Konya kale
burcunda (hdn2) asmışlardı. Sultan. 7 Reblülühir 685 (2 Haziran 1286) Salı günü
Konya’ya yerleşti!30 Karaman Türkleri sakinleştiler.63’
Aniden Germiyan Türkleri, orğorüm62 (ıı*.i) vilüyetine saldırarak, büyük
bir tahribat yaptılar. Sultan, Moğol ve Müslüman askerlerini toplayıp onlann üzerine
yürüdü. Ordu komutanı (ınukaddeın-i k’şkcr) Nebşi oğlu Bültü idi. Türklerden bir
kısmını diğerlerini ele geçirmek için bağludılar. Diğerleri ele geçmeyince. bağladıkla
rını katlettiler.
Il Cemüziyülevvel (5 Temmuz 1286) Perşembe günü Sühih Fahreddin, Kon
ya’ya geldi. Oradan Öorğorüm’a el öpmeye gitti. Sühib Falıreddin geldiğinde. Sul
tan’ın askerleri Germiyünlıların nerede olduklarını bilmiyorlardı. Bazısını kendisinin
yakaladığı o tutsak emfrlerden bir kısmı ile Gemıiyünlılara haber gönderildi. Ger
miyünhlar. iki taraftan Sultan’ın ordusuna saldırdılar. Sullan’ın ordusu yenildi. Bağlı
vaziyetteki Germiyün Türklerinden 10 emir kurtanldı. Fakat halkın birçoğu Sultan’ın
askerleri tarafından öldürüldü. Bu olay 17 Ramazan 685 (6 Kasım 1286) Çarşamba
günü oldu.
Sultan, ordu ıopladı. Genniyünlılar kaçıp gizlendiler. Sultan, Germiyün vilüye
tinde büyük yağma yaptı, çok nıd? toplayıp Kayseriye’ye gitti ve orada kaldı.
Öte yandan, Sultan gidince Germiyünlılar tekrar asker topladılar. Karahisar’daki
Sühib Fahrcddin’in kızının oğlu’3 bunu duyunca, o da kendi askerleriyle Gennivün
ordusuna saldırdı. Germiyün askcri hazırlıklıydı.634 Bozğüş Bahadır jkj),
Sühib Fahreddin’in tonınunu öldürdü, askerlerini de mağlup etti, 686 (1287).
Bu haber Sflhib Fahreddin’e ulaşınca. Sultan’la birlikle Moğol ve Müslüman as
kerlerini alarak Germiyünlara karşı yürüdü. Bozğüş ve Germiyün askerleri kaçtılar.
Sultanın askerleri, su!35 ve Gerniiyün ı’lldveünde çok fazla tahribat yapıp tekrar Ka
rahisar’a geldiler. Sultan Konya’ya döndü. 7 Şevvül 686 (15 Kasım 1287). Çok fazla
masraf yapıldı, halk perişan oldu. Sultan daha sonra Kayseriye’ye hareket etti.636
Röm halkına kapılar kapandı (dcrhL’swgfl. Rüm halkının işleri zorlaştı.
Karamanoğlu, Tarsus bölgesine giderek tahribat yaptı.637
Tekltr. ndihini pek çok malla Hün’a gönderdi. Sühib Fahreddin ve Sultan da
Hün’ın yaıundaydılar. Keyğütü (jU.S)’nun emriyle Sultan ve Sühib, Moğol ve Müs
lüman askerlerini alarak Karanıan vilüyetine doğru harekete geçtiler. Karamanoğlu,
sarp yerlere kaçtığından. yakalayamadılar. 9 Zilhicce 686 (15 Ocak 1288) Perşembe
günü onun vilayeti olan Lürende şehrini tahrip ettiler.638
Ondaı sonra Eşrefoğlu, Öorğorüm’dan Ab-i Germ’e hücum etti. Balabün oğlu
(jmser-i Balabdn) orada idi. 1 lileyle onun ordusunu yendi. Halktan pek çok insan
56

öldürüldü. Onların başlarını 26 Muhanem 687 (2 Mart 1288)’de Pazartesi günü Kon
ya şehrine gönderdi.63>
Sühib Fahreddin’in, Bedreddin Ömer Sakü adında, bir sak6sı’4° (saka’vfl vardı.
0, Sahib’in yanında öyle bir makama ulaştı ki Ab-i Germ şehrini vilüyeti ile birlikte
ona verdi. Ab-i Germ’in subaşısı oldu.Mt Uzun yıllar Ab-ı Germ küdısı olan başka bir
şahıs daha vardı. Onun, Kadıcük (jjş denilen bir oğlu vardı. Balabün oğlu
(İhn-i Balabön), onun kölesiydi (gıdünı). Türkler şehre el atınea, Balabün da aynı
şekilde el attı. Ab-ı Germ şehrini ele geçirdi. Balabün vefat edince yerine oğlu geçti.
Sultan, Ab-i Germ şehrini Bedreddin Ömer Sakü’ya verince, Balabün’ın oğlu, ona bir
tuzak kurdu. Bir gün onu bahçede yalnız yakaladı. Onu ve yakınlarının hepsini öldür
dü.
Diğer yandan Konya şehrinde, Türklerin Sultan’ın elini öpmek için gelmekte ol
duklan haberi yayıldı. Sultanın yakınları, bu konuda iki gruba ayrıldı. Bir grup,
“Pddişdiım dışarı çıkması uygun değildir!” derken, diğer grup, “Uygundur!” dediler.
Sultan’ın emriyle şehrin dışına çadır kuruldu. Emir-i Düd, emirlerle birlikte, elbisele
rinin altına silahlarını kuşandılar. Sultan, endişesiz bir şekilde, çadırdaki ıahrına otur
du. Karaman ve Eşref oğulları, el öpmek için Sultan’ın huzuruna geldiklerinde, söz
verip, özürler dilediler ve geri döndüler. Fitne ve kargaşa sükünet buldu.64
Sultan şehre döndü. Daha sonra Moğolların yanına gitmeye karar verdi. Emir-i
Ddd Konya’da kaldı. Sultan Aksaray’a varınea, Sühib Fahreddin’in hddüni İzzeddin
Hüs Balabün’a, Eınir-i Ddd’ı yakalaması için gizlice mektup gönderdi. Hüs Balabün,
Çarşamba günü EmFr-i Ddd’ı yakaladı. Başını keserek kale kapısına astı.
Birkaç gün sonra Germiyün Türkleri ve Bedreddin Murad barış görüşmesi için
Konya’ya geldiler. Hüs Balabün dışarı çıkarak onlan güzel bir şekilde karşıladı ve
gönül hoşluğu içerisinde geri gönderdi. Böylece kargaşa yatıştı. Bu iltifat (nevdziş),
29 Cemüziyülöhir 687 (31 Temmuz 1288) Cumartesi günü oldu.

Sühib Fahreddin Ali’nin Ölümü633


Sühib Fahreddin, bundan sonra Moğolların elinde çaresiz kaldı. Fazla düşünmek-
ten ve kederden ishıile yakalandı.644 Çünkü ondan çok fazla möl isteniyordu. 0 ise
fakirlere (dervişön) daha fazla zıılm edemiyordu. Öyle ki bir günde elli kez meclisten
ayrılıyorduTM5. Yaşı da ilerlemişti. Tabih tedavi etmekten üeiz kaldı. 5 Şevvül 687 (2
Kasım 1288) PazartesiMb günü ruhunu Allahu Teülü’nın rahmetine teslim etti. Aynı
ayın 20’sinde (17 Kasım 1288) Perşembe günü cenazesini Konya’ya getirdiler. Akşe
hir’de vefat etmişti.TM7
Sühib’in tabutunun gelişinden dört gün sonra, Emir-i ih Uğurme oğlu ( .>—
şehrin şıhnesi tarafından öldürüldü.
57

Rüm Vihiyeti Shibliğinin Fahreddin Kazvini’yc Gcçmesi


Söhib’in ölüm haberi Arğun’a ulaşınca. Fahreddin Kazvin?, Rüm vilayeti sdhih
l/ğini üzerine aldı. Sultan, Fahreddin Kazvini’nin Rüm bölgesine Arğun tarafından
vezir olarak tayin edildiğini duyunca, emirlere karşılamalarını emretti.M9 Fahred
din’in varlığını okuyuııca, Rüm’u scnetle (kıböle) aldığını gördüler. insanların kalple
rinde korku ve endişe uyandı. Sahib Fahreddin Kazvini gelince, kötülük sahipleri<’5°
(şcrirün) baş kaldırdılar. insan gücünün ötesinde bir kargaşa odaya çıktı.65t
Türk askerleri (/esker-i crrdk) uc tarafından harekete geçtiler. Bev/crhcvi
Azizcddin’, asker toplayıp onlarla beraber üzerlerine yürüdü. Ldzik’de [Ladik, De
nizli] Günler (jU) denilen bir köyde giriştikleri savaşta, Germiyün ordusu bozguna
uğradı. Alişir’in oğlunun kızının oğlu Bedreddin Murad öldürüldü.653 Ordunun büyük
bir kısmı katledildi. Diğer yandan. Sahib’in askcr]eri. Ömer Saka’yı öldüren Balaban
oğlunu [da] yakalayıp. vücudunu ikiye böldüler. Başlarını Konya’da dolaştırdılar. Bu
savaş 14 Cemaziyülevvel (5 Haziran 1289) Pazar günü oldu. Aynı ayın 26’sında (17
Haziran 1289), başlarını Konya kalesinin kapısına astılar. Lazik şelıri Sühib’in kızının
en küçük çocuğuna kaldı. 688 (l289)!’
flev/erbcı’i Azizeddin, Keyğütü’ya gitti. Geri kalan Türkleri de yanında götürdü.
(Jernıiyünlılar saldırıya geçerek vilüyeti harap ettiler655. Muhakkak ki Allah, faz/ıyla
istediğine yardım eder. Bazen onlar bazen de Sultan’ın askerleri galip geliyorlardı.
belli bir süre böyle geçti. Sonunda Sultan, muhalifleri ortadan kaldırdı. Böylece kar
gaşalık az buçuk yatıştı.
Sultan, kardeşi Melik Siyavüş’u Sinob’ıan getirerek Eşrefoğlu’nun kızını ona is
tedi. Melik Siyüvüşu da beraber yolladı. Sultan’ın kendisi de Virnşehir”5” yakınları
na gitti. EşreFoğlu, Sultan varmadan önce, daha çabuk davranarak. Meiik’i yakalayıp
Virünşehir’de hapsetti.657 688 (1289). Bıından dolayı Konya’da karışıklık çıktı. Ayak
takımı (nuucl) baş kaldırarak evlere girip. insanlara eziyet ettiler. Onların korkusun
dan hiç kimse, bağ ve bahçesine bile gidemiyordu.65M Delikanlılar (ceı’dndn). tesadü
ren şehrin dışındaki bir evde toplanmışlardı. Şehrin şıhncsi ve Sultan’ın cmirleri evin
etral’ını kuşattılar. 0 gençler teslim olmayarak evi ateşe verdiler. Ev sahibi dışarı
fırladı. içeride kalan gençler, Müslümanların emaneti olan ev sahibinin beşikteki
bebeğini. karısını ve çocuğunu hep birlikte yaktılar. 1 Rebiülevvel 689(14 Mart 1290
Çarşamba).
Diğer taraftan Kammanoğlu, elçi göndererek Sultan’ın kardeşinin hapscdilmesi
nin doğru olmadığını, bundan dolayı fitne çıkacağını bildirdi. Eşrefoğlu da Melik
Siy5vüş’u hapisten çıkanp hürmet göstererek Konya’ya gönderdi.
Bu günlerde Erzincan şehrinde zelzele oldu. Deprem sırasında şehrin çoğı yıkıl
dı. Yine aynı günlerde Amasya şehrini sel bastı. Şehrin büyük bir kısmı harap oldu.
Aynı gün Niksür’da gök gürledi ve şimşek çaktı. Şehrin yansını tahrip etti.°’3 0 sıra
da Söhib Fahreddin [Kazvinfl Konya’da idi. Öyle bir dolu yağdı ki, o zamana kadar
5S

Rüm bölgesinde kimse öylesini gönnemişli. bu afet bütün Rüm bölgesini dolaştı.
İnsanlar türlü türlü felaketler geçirdiler. [Fahreddin Kazvin?] Konya’ya geldiğinde
halk perişan haldeydi. Allah’ın lütfuyla, Sultan da oradaydı. Bütün delikanlılar Sul
tan’la ıneşveret ederek silah kuşandılar. Ateş ve sılah oyunu (ıw/ihdz! ve sllöhsürfl
gösterisi yaptılar. Sultan bütün Ahikre ve gençlere ikramda bulundu. Hepsinin gönlü
hoş oldu.
Sühib Kazvini, Sultan ve şehir halkının kendisini yarım günlük yolda karşılaya
cağını umuyordu. Ancak öyle olmayınca ineindi. Sultan’ın elini öptüyse de, yanına
otumudı!’<’0 Sultan’a, “Rüm bölgesine ge/diğinıden beri, şu kadar zaman geçti, bizi
ı’abuz bıraktın!” diye konuşmaya başladı. Sultan da şöyle dedi: “Bizi mazur gör.
.4 yak takımı ve şerli kimseler aı’uklwınıa çıkardı/ur!’’. Sonra kalkıp şehre girdi.
Ertesi gün Sultan onu yemeğe çağırarak. sofm kurdurdu. Yedi. içti; hiçbir şey
söylemedi. Kalkıp kendi evine gitti. Bundan dolayı Konya halkının gönlüne bir korku
düştü. Konya’nın büyükleri (huzorgdn-ı Koıııu) onu ziyarete gittiler. Yanlarında
[hediye olarak] birkaç elbise, mum, şeker ve kuzu götürdüler, Ancak o bunları kabul
etmedi. Onlara, “Sizin sadık bir frbu (ruhe!) olnıanı: icap eder. Yoka bu şehre fiah
rip etmek içinJ yüz kişi yeter!” diyerek gözdağı verdi. Filcümle, onun, bir takım kötü
uygulamalar (hid’at) başlatarak zulmedeceğinden endişe ediyorlardı.
Birden. Karamanoğlu’nun Sultan’ın huzuruna çıkmak için (ılest-hfıs) Lürende ta
rafından geldiği haberi verildi. Sultan şehrin dışındaki Pınarbaşı mevkiinde çadır
kurulmasını emretti. Sühib Fahreddin de ister istemez Sultan’la birlikte gitti. Kara
manoğlu kardeşleriyle66’ birlikte Sultanın elini öptüğü zaman, Sühib Kazvini, bunla
rın askerlerinin ne kadar çok olduğunu gördü. Sühih’in, onları görmesinde yararlar
vardı. Karaman oğulları, 5 Cemüziyülevvcl (16 Mayıs 1290) Perşembe günü geri
döndüler. Sultan şehre girdi.
Sühib Kazvini yeni icatlar çıkardı: “Tuzu böı’/e satmaymız; ‘koı’ıındaıı şöyle
[ı’ergıj alınız” gibi çeşitli hükümler koyuyordu. Halkı ayakiandırarak. şehri kanştırıp,
insanlann nefretini kazandı!’
Şehrin önde gelenlerinden Ah! Ahmed Şüh. şehrin kethudMarı ve gençlerinden
oluşan bir toplulukla Sülıib Kazvini’ye gitti. Kendi dumnılarını ve onun getirmiş
olduğu bidaılan arz ettiler. Sühib Kazvini, yüzünü Ah! Ahmed Şülı’a dönerek şöyle
dedi: “Bu kalahalığı beninı başıma sen topladın!” Ah! Ahmed de, “Bıınlar fakir. zayıf
ve başlarına çok ağır yük konmuş kimse/erdir. Hal/erini arz etmeye geldiler!” dedi.
Ah! Ahmed Şüh’ın Fahreddin Kazvin’nin yanına gitmesi Tevhe Avının663 başında
(gıırre) Pazar günü idi. Kazvrni, Ah! Ahmed Şüh’a ağır sözler söyledi. Kalkıp Sul
tan’ın yanına gitmek üzere hiddetle atına bindi. Şehir ahalisi hep birden bağırıştılar.
Öyle ki, müddleriyle gelmekte olan Sultan Veled’e rastladılar. 0, mübarek ellerini
açarak şöyle dedi:
59

Rubai:
Sen Konya ‘ya verdiğin zahmet/eri gider.
Kontv :ı’ı küçük hir şehir sarna!
Çünkü buradan ada/etli davranan ?aırtııldu,
Zıdmeck’n ise domuz gibi geberdi.

[Sihib Fahreddin Kazvni] bir miktar gidince atından baş aşağı düşüp alnı yarıl
dı. Neredeyse cehennemi boyluyordu. Devkthdııc665 kapısına varınca, Allah’ın lütuf
ve inayetiyle birbiri peşi sıra elçiler gelerek, “Arğun ‘dan Kevğdtü ve Samdğer
(P—) ‘a elçi gehniş. Seniii Rı2m vilüvetinin hesabını venneni istiyorlar!’’ dediler,
Devlethne kapısından içeri girmesine izin vermediler. Onu alıp Sivas’a götürdü
ler.M16 Oradan da FIan’ın huzuruna çıkardılar.
0 zaman Şemseddin Konevi’nin. Hün’a büyük yakınlığı vardı. Han’ın huzurun
da ayağa kalkarak onun Rüm bölgesinde yaptığı kötü adetleri başından sonuna kadar
anlatlı. 1 lün. onun Tebriz meydanında boynunun vurulmasını emretli.661 Cesedini
köpekler yiyineeye kadar orada bıraktılar.66ı Çünkü Sultan Veled, o beyti söylediğin
de ona şöyle demiş: “Köpekler gibi vaşıyorsun, sonunda köpekler seni yiı’ecek!” diye
buyurmuştu.
Sühıb Fahreddin [Kazvini], Konya’da toplam 24 gün kaldı. Fakat bu, Konya
denfşlerine (fakir fukara) korku, işkence ve eziyet bakımından 24 bin yıldan daha
uzun geldi.

Sihib Kazvini’nin Konva’dan Gidişi671’


Sihib Kazvini Konya’dan ayrıldıktan sonra, Çker oğlu Mecdeddin67’ adında bir
adam vardı ki, Samğer’in ııdibi olarak Konya’ya gelmişti. Arğun Hün’ın, Rüm
vilüyetini Sultan’a ve Samüğer’e verdiği haberini getirdiler. Sühib Kazvin?’nin gidip
yerine Samüğer’in gelmesi Rüm halkında büyük sevinç oluşturdu. Ndib Mecdeddin,
Konya’ya gelince 20 Cemüziyülühir 689 (30 Haziran 1290) Cuma günü Arğun’dan
gelen femıanlan okudular.
Bu Saınüğcr Moğol asıllı bir adamdı. Hulügü döneminde büyük bir itibara sahip
ti. 11cr ne kadar Moğol olsa da, Allah’ıan korkan bir kişiydi. Allahu Teülü onu o de
receye ulaştırdı ki, insanlar onun gelişiyle mutlu oldular. Sühib Kazvini’nin zulmün
den dağılan halk, tekrar bir anya geldi.

Hüce Nüsıreddin b. Yavlak Arslan672


Daha önce söylediğimiz gibi, Rüm büyüklerinden (hozorgdn-ı Rüm) Sultan’a el
öpmeğe (desı-hüs) gelen ilk kişi, iyi huylu. dindür Hüce Nüsıreddin b. Yavlak Arslan
idi. Sultan onu ise%fü ,nansıbıyla görevlendirdi.61’ Rüm vilüyeti onun sayesinde ühüd
60

oldu. Hüce Nüsırcddin’in tedbiri ve Samğer’in daveti yle zulümden dağılan fakir
fukara (deMşün) kendi yurtlarında toplandılar.
Samflger’in nöibi, Konya’ya geldiğinde Sultan, Rüzbe Hanı’nda bulunuyordu.
Akşehir’e giderek Gentiyünlıları sakinleştirdi. Tekrar Konya’ya geldi.
Sultan Mesud’un karısı Urbeni Ha1un675, Arğun’un yanından Rüm emirleri ve
büyük elçilerle birlikte Konya şehrine geldi. Bu ayın [CemüziyülhirJ 26’sı (6 Tem
muz 1290) Pazartesi günü Sultan Mesud la/ila oturdu. Hün’ın yarhğlarını okudular ve
ınansıhl arı değiştirdiler.
Rüm vilüyeti bir süre asude kaldıktan sonra, bazı iddiacılar Samüğer’i Arğun’a
şiküyet ettiler. Arğun, kardeşi Keyğütü’ya varhğ yollayarak, “SamJğer ‘1 vakalrn’ıp
bize gönder. Röm ‘ii nn,hafızcı et. Bölgenin mcnnm olması için ada/el/e davran!’’ dedi.
Keyğütü, Turbal şehrine gitti. Samüğer da oradaydı. “Niçin ge!diıı?” diye sordu.
Keyğütü da, “Seni tutup Arğun ‘a gölünnek için!” dedi. Samüğer, “4//alı ‘a hamdol—
vun! Kendi enınhtnnde çahşnm. Bölge nıaınur, fakir/er de şükreder oldular. Bölge
nin harap o/nıanuivııu Lvtivoı:van. sen de Höce Nösıreddin ‘i elinden kaçırma!” dedi.
Hüce Nüsıreddin o sırada Kırşehirde idi. 2 Şevvül 689 (8 Ekim 1290) Pazar günü
Samüğer’i Arğun’un huzuruna gönderdi.

Hüce Nüsıreddin Kırşchirde<l6


Keygütü, 1-lüce Nüsıreddin’i Kırşehir’den yanına [Turhal’a] çağırdı. Ona iltifat
etti. Oradan Aksaray’a geldi.677 Adam göndererek67 Sultan’ı Konya’dan çağırdı.
Birkaç gün Aksaray’da birlikte kaldılar. Daha sonra ikisi birlikte Konya’ya gittiler.
Sultan, Keyğütü’dan önce gelerek şehri tören için süsledi. Keyğütü, 25 Zilkade 689’
(29 Kasım 1290) Pazar günü büyük bir ihtişamla şehre girdi. Dev/ethöne kapısına
indi. Ahali “Acaba ne olacak?” diye tedirginlik içindeydi.
Fakat Hüce Nüsıreddin. zengin ve fakirin rahat edebileceği şekilde davrandı.
Hiçbir haksızlık olmadı. Ne zaman Moğollardan birisi küçük bir zulüm yapsa. Hüce,
Keyğ’dtü’ya haber veriyor, o da onları cezalandırıyordu (shvsel).68° Müslüman ve
küfir bütün halk onun adaleti sayesinde rahat etti.

Kcyğütü’nun Kurban Bayramında Buluııması68’

Keyğütü, Kurban Bayramı günü askerleri ve Müslümanlarla birlikte yüksek bir


yerde durdu. Bayram namazını adap ve erkünıyla kılmak için Halih’i getirdiler. [Na
maz bitinceye kadar] Yerinden hiç kımıldamadı. Hatib’i şehre götürdükten sonra
oynamaya başladı. Keyğütü, Müslümanlara hürmeti gözetti. Bütün bunlar,
Hace Nüsıreddin sayesinde oldu.
Knraman’ın en küçük oğlu, pek çok hediyelerle geldi. Keygütü ona büyük sevgi
gösterdi ve geri yolladı.
61

28 Zilhicee (1 Ocak 1291) Pazar günü, Hüce Nüsıreddin Müslümanlardan oluşan


bir toplulukla (ee,ndat) Devlethöne sarayında oturmuş idi. Keygtü sarayın bir köşe
sinden Hace’nin yanına girdi ve ayakta dikilerek şöyle dedi: “Set, şimdive kadar Müs
ıevfl Nüsıreddin 1dm. Bundan sonra benim ndibimsin! Öyle yapnıalısın ki, kurt ile
kicu birlikte sit içme/der. R’ ve tedbirinle ı’i/dyeti übdd etmeiLyin. Kimse kimseye
ziilmetınemeli. Bıtiidan .vonra endrk’r sana selam duracaklar!”.<’
Keyğütü, 26 Zilhicce (2 Ocak 1291) Paznrıesi günü Akşehir’e gilti. Sultan Mc
sud’u da birlikte götürdü.681 1-lüce Nflsıreddin’i Konya’da bıraktı. Akşehir’e vannca,
Muharrem 690 (Ocak 1291)’da Sultan’ı sahil tarafına gönderdi.
Diğer yandan Hüce Nüsıreddin, Konya’da adalet ve hakkaniyetle meşgul oldu.
Herhangi bir kimse Hüce’nin sözünden çıkıp birisine zulüm edecek olursa. onu ceza
landırmaları ve halkın rahat etmesi için Keyğütü iki emirini Hüec’nin yanında bırak
tı.685 1 lüce Nüsıreddin, Müslüman ve küfırden hiç kimsenin kendisinden incinmeme
sini dert edinniişti. Gece gündüz, stiliiz ve flıkihlerie sohbet ediyordu. Onun güzel
huyiarından birisi şuydu ki, bütün şehir halkı onunla konuşmak istese bundan usan
mazdı. Onları dinler, anlar ve güzelce cevaplandırırdı. Kayseriye kuruldu kurulalı
böyle bir adam çıkmamıştı.
Salıib [Fahreddin] Kazvini, şehri, bahçeleri, su kaynaklarını, mülkleri ve zenğat
karların isimlerini yazmak istiyordu. 1 laik ondan korkmuştu. Hakk Teülü, Sühib Kaz
vini’yi herhangi bir şekilde zararı insanlara ulaşmadan aldı. S’3hib Kazvini’nin Şem
seddin Tebrizi denilen bir nöihi vardı. Aksaray’a gelince, hamamda karın ağnsına
tutuldu ve cehennemi boyladı. Kazvin£’yi Tebdz’de domuzlar gibi öldürdüler!ü Canı
cehenneme!

Keyğütü’nun Yeniden Konya’ya GelişiTM7


Keyğaıü. Konya’ya dönünce mülklerin ve şehrin tamamının kayıt altına alınma
sını emretti. İnsanlar bu kayıt işinin Sühib Kazvini tarafından değil de, Hüce Nüsıred
din tarafından yapılmasına sevindiler. Hce, şehrin bütün ileri gelenlerini (aydn) top
ladı. Bilirkişiierden (chl-i hıbre) sordu, hepsine danıştı (meşvercı). Gönüllerinin iste
diği şekilde oldu. Onda birinden (ez deh yeM) fazlasını [vergi olarak] yazmadı. Bütün
şehir halkı ona teşekkür ettiler.
Keyğ’dtü, Ab-i Germ [Ilgın] tarafına yöneldi. Çiftçilerden birisi Ab-i Germ
vikiyetinde buğday ekiyor ve tohum saçıyordu. l1emen atını sürdü ve o çiftçinin ya
nına gitti. Atından inerek, tohumu çiftçinin eteğinden kendi eteğine aldı. Yere saçar
ken Türkçe olarak, “Yükü hiş akçee, ikü bEş akçeı’e!” diyordu. Yani, “Bir eşekı’ükü
buğday beş akçedir!”. Bütün bunlar Hace Nüsıreddin’in ı•cv ve ıedhiriyle oldu.
62

Hüce Nüsırcddin’in ıidctlcri6


lice’nin bir üdeti de Diı’dn toplantısından sonm/bkihler meclisinc gitmesiydi.
Bir müddet onların sohbetlcrini dinler ve her birine derecesine göre ihsanda bulunup
iltifat ederdi.
23 Muharrem 690 (26 Ocak 1291) Cuma günü namazdan sonra Jükahü ecındafi
Cuma meseidinde sohbete başladılar. Sohbellerinin konusu, “Felevid fazhı ‘/dhi akı’
küın ve rahmetuhu le—küntüm in/ne ?_hJvirin(ı9 ch’etinin tcfriri hakkındaydı. Her biri
bir şeyler söyledi. Hüce Nüsıreddin onlara övgüde bulundu ve şöyle dedi: “t’allahi
hcr biriniz zamanın ölimisiniz. Okuduklarınızı ve öğrendik/erinizi söylediniz. Fakat
bu Avet ‘re bize bildirilen şudur: Hakk Ted/d, Resühıllalı AlcvhLvseldın hakkında şöyle
buvııınıışuır: “Veıııd erse/nüke illd rahnıeıen h ‘l—dlemin”’90. Eğer Resülün peı’gam—
herliği le hereketi o/ma.’avdı. ‘‘Le—künnd mine ‘1—hdsirin’4’°’. Bu iTici ‘teki rahmet
sözünden ınakval. Resül .1 kylıisseld,n ‘hr. Eğer Aitısiahı ‘nın [as.] hürmeti ohnasa;dı
azaha düşerdiıüz. ‘Feleı’/d fazlıı iidhi alcıküın’<’’, .4//alı ‘in hıüıeli ve ,vhnıeti olma—
saydı, yani pn’gaınher ge/nıesevdi Hüsrana ıığrardık’’.
‘‘

Diğer bir Avcı ‘re Ve mü köne ‘ilöhu fl—vıı ‘azzihehüm ve enıe/ihiın’693: Eğer sen

halkın arasında olnuısaıüın, yani ey Muhanımed [as.], seni,ı mübarek ı’arhğuıın


bereketi bu insanhıruı arasında bulıımnıısavdı, günah/arından doları önceki ümmet—
694 695 4Y6
len gark nıes/ı ı’e hasj ıle hc/ak etflgıın gibi atı/arı da be/ak ederdun.
. . — . .

Hace, bu konuda 74 tane delil getirdi. Öyle ki büyüklerin (bozorgdn) ve


ıılenıdnın hepsi bunları çok beğendiler. Hüce, eğer bu şekilde halkın arasında olma
saydı, dünya Moğol zalimlerinin eliyle fesada uğrardı.
Keyğütü’ya verdiği öğütlerden birisi de şudur: Keyğdtü bir gün kış/aka gidiyor
du. Yolda ava çıktı. Ne kadar çaba gösıerdiyse de bir av yakalayamadı. Aydan dö
nünce üzüldü ve “Acaba ne günah işkdik de bize av müyesser olmadı’?” dedi. Ansızın
dereden atında 12 tavşan ve iki tilki asılı olan bir Moğol çıkageldi. Keyğütü hayretle
şöyle dedi: “Avni bize görümunevip, bu Moğol ‘a yüz gösıernıesi nasıl ahır? İyi bir
ac/ammış ki, ıl//ahu Ted/d onun işini ıası getirmiş!” 0 Moğol’a da şöyle dedi: “Sen
iyi bir adanunışsın ki, av sana ınüvesser ohmııış. Sana bağışta buhınnıamnız içimı bizden
bir şey iste!” Moğol, “Padişahnı sağlığını dderinı!” dedi. Kcyğütü, “Mutlaka bir Şey
Lçteme/isinr dedi. Moğol şöyle dedi: “Önceden olduğu gibi Moğo//arın vıırnıasını,
vemesini, almasını ve ne isterse ı’apınastnı isliı’orımı!” Keğütü şöyle cevap verdi:
“Beıı senin h’i bi,’ adam o/dıığunu zannemıiştim. İnsanların rahtıt edebilecek/eri bir
Şey Ls’ıeıııeııi bek/erdinı. Bu sayede bize de güzel bir ndın hüsıl olsun! Set, bizim ada/e
limizi ve/e vennek ı’e düniada ııdnıımızı kötüye (‘ıkaımak istivo,wun!’’ Sonra da onu
ikiye ayırmalarını emretti.
Hüce’nin bereketiyle Keyğdtü, Pen’üne zamanına nisbet edilecek derecede adalet
yaptı.’9 0 günden sonra 3 Rebiülevvcl 690(6 Mart 1291) Çarşamba günü Arğun’un
ölüm haberini getirdiler. Kcyğütü kışhıkta<S idi. Hüce MüsteıJi, bunu duyunca Kon
63

ya’dan Keyğatü’ya gitti. Sdhil/erden(N Keyğatü’yu alarak Konya’ya geldi.700 Şehri


Vcifl Bahüeddin’e teslim ettiler. Kendisi70’ de Kevğütö’yu aldı ve 16 Cemaziyülevvel
[6901(17 Mayıs 1291) Perşembe günü Balö vilüyetine hareket etti.70

Vüli Bahüeddin’in Sultanın Kardeşi Mdlik Taraündan Öldürülmesi Iladisesi


Bu hikaye şöyle oldu: Keyğütü giderken, Rüm şehirlerinin her hirisini bir kişiye
verdi. Fahreddin Mesud’u Rüm bölgesine scihib tayin etti. Sultan Mesud, Kayseri
ye’de yerleşmişti. Türkler dön bir yanda ayaklandılar. 11cr tarafta tahribata başladılar.
Ayak takımı bunu fırsat bildi. Rüm bölgesinin durumu karıştı. Özellikle de Konya
şehri.
, 7(fl
,
Gençler Sultan ın kardeşi olan N4elık ın

yanında toplandılar. Ona kotu telkın
. . .

lerde bulundular. 0 da onlara yüz verdi. Sonra da şehri öyle karıştırdılar ki, kıyamct
koptu zannedildi.

Karaman Türklerinin Ansızın Bcyşehr’i Aldıkları Haherinin Gelişi’03


Birdenbire. Karaman Türklerinin Beyşehr’i aldıkları ve Eşrefoğlu’nu öldürdük
leri haberi geldi. Bu haberden dolayı ayak takımı daha da azıttı. Vali Bahüeddin.
Sulıunın kardeşi Melik’e ne kadar nasihatte bulunduysa da bir işe yaramadı. Kötü
niyetliler, ‘‘Bir gün Bahdedditı sana kast edecek. Ofirsaı bnbnadan sen elini çabuk
atı! Böı’/ece halk da onun ai’citzLvinlpt elinde,, kurtuhır. Çünkü vınuz zulmünden Kon—
ı ‘ü ‘ışın camii bi/t? ana gelmiştir. “er gün suçwu: insanları öhlürüı ‘or 11cr gece t/attı—
hüda gezip AhZçlü,,ıanlınııı bacasıııı dinlivo,!” dediler.
Ondan çok ineinmiş olan İzzeddin Hüs Balabün, Melik’e elçi göndererek şöyle
dedi: ‘‘Ben şehriit subaşısı olayını; seti de Sultan ‘in kardeşi Melik oL Esedüdditı,
emir; Ce,ndleddhı de ndib olsun!” Cemüleddin, insanların iyiliğini isteyen rey ve
tedbir sahibi birisiydi.705 Keyğütü’dan önce de hdkimdi. Böyle insanlar Konya’da
olur.
Bahüeddin, karışıklığa yol açacak küstahlıklar yaptı. “Seti bizim şehzadenıizsin.
Seti ne huvıınırsvn doğru bi/bt!” diyerek, Melik’in gönlüne km soktular. Melik,
baba-kardeş gibi öğüt vermek için adam gönderip Bahüeddin’i çağırdıysa da o büyük
gurura kapıldı.
Aniden. Karaman Türklerinin Keyğütü’nun gidişini fırsat bilerek tekrar ayaklan
dıklan haberi geldi. Hökim Cemüleddin. “Bahdeddin Kıuhıca yüzünden frsaı ıkı
cak!” dedi. Sultaıı’ın kardeşi Melik de şöyle dedi: “0 do,nuz yavrusu, ben çağırdığını
halde gehneı’ecek kadar büı’üdü!”. 2 Cemüziyülühir (3 Mayıs 1291) Cuma günü evini
bastı. Şıhne, Bahüeddin’i ve evinde bulunan herkesi parça parça etti.
Bu olay Kanmanoğlunun Beyşehr’de Eşrefoğlu’nu yakalamaya kast ettiği aynı
gün olmuştur. Karamanoğlu’nun. Eşrefoğlunu sarayında yakalaması üzerine, Subaşı
Şerefeddin, onun oğlunun elinden tutarak, “Babasını yakaladı/arsa da, işte oğlu anını
64

yerine bizim ernirimizdir!” diye bağırdı. Kılıçlar çekildi. Karamanoğullarından hesaba


gelmeyecek kadar adam öldürdüler.
Orada böyle öldürmeler olurken, Konya’da da bunların avanelerinden tarif edi
lemeyecek kadar çok sayıda insan katledildi. Bu şekilde kargaşa dünyayı sardı. Kim
senin Türklerin ve ayak takımının korkusundan Konya’nın kale kapısından çıkmaya
eesareti kalmadı. Bu karışıklık Recebin 29’una (28 Temmuz 1291) kadar sürdü.
Sultan Mesud’a haber gönderdikleri halde bir cevap gelmiyordu. Çünkü Şümlılar
da harekete geçmiş, Kayscriye’nin çevresini tedirgin ediyorlardı. 0 vilüyet de karış
mıştı.

Halil Bahadır’ın Ansızın Büyük Bir Orduyla Konva’va Yürümcsi7<’6


Aniden, Halil Bahadır’m büyük bir orduyla Konya’ya doğru geldiği haberini
verdiler. Ortalık karıştı. .Jlıder ve büyükler, Hükim CenüleddınNn huzumnda toplan
dılar. İzzeddin Hüs Balaban: “Ordııvla karşısına çıkalım!” dedi, Büyükler, “Doğru
OlUP? .ŞC liii savııırnıanıcdır. Zira Sıdran, Türklerle neşguL Bize yardım et/etek tki—
rumda değil!” dediler. Kale kapılarını tahkim edip. surları onardılar.
Halil Babadır, Türklerle hücuma geçti. Büyük yağma yapıp, şehri kuşatma altına
aldı. Şaban ayının 2’sinde (31 Tcmmuı 1291) gençler, kapıyı açıp Türklere saldırdı
lar. Önce onlar Türkleri püskürttüler. Sonra Türkler şehirlileri araya aldılar ve Konya
sen’erlerinden pek çoğunu öldürdüler. Geri kalanları şehir kapısına kadar sürdüler.
Onlara karşı kapıları kapattılar.707 [Bunun üzerine Türkleri Şehir kapısını ateşe verdi
ler. Şehri aldılar. Türklerin hepsi kale içine girdiler. Üç gün boyunca şehri yağmaladı
lar. 7ııs
0 sırada ansızın Sultan’ın Moğol ordusuyla geldiği ve Keyğürü’nun Arğun’un
yerine geçtiği haberi ulaştı.709 Konya ordusu harekete geçerek kale içinden, “40 tane
Moğol elçisi geldi!” diye naralar attılar. Bu yüzden Türkler, orada kalamayarak şehri
bırakıp kaçtılar. Kısa süreliğine, Sulwn’ın hattııo sayesinde İline yatıştı. Türkler
yerlerinden kımıldayamadılar.
Bir müddet sonra Bülaı [Moğol] ordusundan bir eser gözükmeyince. Türkler
yeniden harekete geçerek Konya çevresini yağmaladılar. Tarifsiz eziyet verdiler.
Konya halkı meşveret (kenküc) edip haber göndererek Lüzik şehrinden Sühib
Fahreddin [Ali]’in kızının oğlunu (duhtccdde-isühih) çağırdılar. Oda ne askerleriyle
(kker-i üc) Konya’ya geldi. Üç gün sonra Türkler yeniden saldırdılar. Sğhib’in ıoru
nu712, kendi ordusu ve Konyanın askerleriyle onlara karşı koydu. Birçoğunu öldür
düler. Davarlarını geri aldılar. Sühib’in toninu, birkaç gün Konya’da kaldı.ı3
Kayseriye’den Sultan’ın kardeşi geldi. Konyada bir araya geldiler. Türkler yine
Öorğorüm vilayetine saldırdılar. Sühib’in torunu, İzzeddin Has Balab3n ve Sultan’ın
kardeşi Melik, Konya’dan çıkarak onları püskürttüler. Obrucuk7ı4 mevkiinde
65

“Ermatüsün Kalesi”715 yakınlarında hayvanlarını aldılar. Türklerden birçoğunu öl


dürdüler.
Konva’ya döndükten birkaç gün sonra orduyu Karaman vilüyetine doğru sürdü
ler. Miii, Cemüleddin. “Yerinizde kalın, bir /Hakeı olrnavınl” dediyse de kabul etme
diler. Lürende şehrinin çevresini yağmaladılar. Bu sırada Türkler arkalarından yeli.şti.
İki taraftan pek çok kişi öldürüldü. İzzeddin Hüs Balabdn’ı da öldürdüler. Türklerin
tarafından da Seyfeddin Türkeri öldürüldü. Bundan dolayı Türkler öftclendiler. Bü
yük bir ordu toplayarak şehre zahrneı vermekteydiler. Sultana haber verdiler. Sultan
da Keyğütü nezdine Karamanlılardan bahseden jL’tydd,ıdııw gönderdi. Keyğütü. çok
öfkelendi. Kalabalık bir ordu aldı.

Ikeygatu nuni Buyuk Bır Kızgınlık ve Ofkeyle Rum a Gelmesi.716


.. —

[KeyğütüJ Büyük bir kalabalık, ülke ve sinirle Rürn’a hareket etti. Kayseriye’ye
geldiğinde Sultan onu karşıladı. Zilkade ayının başında (Ekini 1291 sonu),
Keyğütü’nun çok sayıda askerle Rüm’a geldiği haberi Konya’ya ulaştı. Konya’da
şenlikler yapıldı.717
Keyğütü, orduyu iki kısma ayırdı. Bir kısmını Akşehir’e gönderdi. Diğerini de
kendisi alarak Karaman vilüyetine yürüdü. Herakliye [Ereğli] vilüyetini yağmaladı.
Köyleri harap edip ateşe verdi. Hiç kimseye emön vermedi. İnsanlann gönlüne korku
düştü. 19 Zilkade (13 Kasım 1291) Salı günü, oradan dönerek Lürende şehrini ele
geçirdi. Hiç kimseye emütı verilmemesini emretti. 0 güne kadar görülmemiş katliam
yaptılar. Şehri tamamen ateşe verdiler. Müslüman çocuklarını esir, kadınlarını rfisvd
ettiler. Tekin Timur (j 5)’u orduyla dağa gönderdi. Karamanoğulları, sarp yerle
re kaçarak saklandılar. [Moğol askerleri,] dağda buldukları herkesi öldürdüler. ııs
Oradan dönerek Eşref [oğlu] vilüyetine yöneldiler. Zilhiece ayının l6’sında (10
Aralık 1291) Eşref vilüyetini yağmaladılar. Bazılannı öldürdüler, bazılarını esir etti
ler. Hiç kimseye merhame göstermediler. Moğollar, esirleri, yüzlerine ateş tutarak
büyük bir işkeneeyle öldürdüler. Karaman ve Eşref vilüyetlerinden kadın ve çocuk
lardan oluşan 7000 kişiyi esir aldılar.7 Hiç şefkat göstermediler. Keygütü, her sefe
rinde “Asla acımavın. öldüıün!’’ diyordu.
Oradan Lüzik şehrine doğru döndüler. Halk korkudan kapıyı kapattı. Keyğütü
buna sinirlenerek. Moğolların hep birden ok atmalannı emretti. Kimseye göz açtır
madan şehri aldılar. Kılıçları çekip üç gün üç gece katliam ve yağma yaptılar.720 Bu
yaka, 29 Zillıicee (23 Aralık 1291) Cumartesi günü oldu.
Ardından Menteşü (t2Za) vilüyetine saldırdılar. İnsanları öldürdüler, şehri yağ
malayıp tahrip ettiler. Oradan geri döndüler. Muharrem 691 (Anlık 1291-Ocak
1292)’de esirleri katar kaıar Konya’ya genrdiler. Öyle bir zulüm başladı ki hiçbir
zaman böylesi görülmemişti. Moğollar, Müslümanlara sataşarak ,nülklerini öyle tah
rip ettiler ki anlatılamaz.
66

[Keyğaıü.) 13 Safer (4 Şubat l292de Kayseriye’ye yöneldi. Konya şehri dışın


da 18 gün kalmıştı ki, bu 18 yıldan daha uzun geldi. Her gün akşama kadar zulmedi
yorlardı.72 [laik canından bezmiş idi. 0 18 günde iki defa Karaman vilöyetine saldır
dılar. Katliam ve yağma yaptılar. Kelütü, oradan Kayseriye’yc gitti. Yaklaşık 6 ay
boyunca, Konya kapısından Lüzik şehrine kadar öyle bir kargaşa çıkmıştı ki kuş bile
uçmuyordu.723
Türkler Keygütü’nun gittiğini duyunca tekrar harekete geçtiler. Her taraftan sal
dırıp, tahribata giriştiler. Yeniden karışıklık çıktı.

11 Şaban 691 Yılı Pazar Günü7


691 yılı Şaban ayının ll’i (28 Temmuz 1292)725 Pazar günü Karaman Türkleri
yeniden saldınya geçtiler. Konya etraFındaki aşiretleri vurdular. İnek, koyun neleri
varsa alıp götürdüler. Beş gün sonra tekrar saldırdılar. Esir alıp, inek ve koyunları
çaldılar. Büyük yağma yaptılar.726 Konya askerleri peşledne düştü. Bazılarını öldür
düler, bir kısmını da kaçmaya mecbur bıraktılar. İnek ve sürülerini geri aldılar.
Karamanoğlu’nun akrabalarından iki kişi öldürülmüştü. Onların intıkamını al
mak için Halil Bahadır, Konya’ya yürümek üzere kalabalık bir orduyla Kırkpınar’a727
indi.2 Melik, gençlerin savaşa hazır olmalannı emretti.
Kurban Bayramı günü gelip çattı. Şehir ahalisi, Türkler yüzünden korku için
deydi. Sultan Mesud’un kardeşi Melik, bütün sen’erledn silahlanmasını emretti. Bü
yük bir merasimle Haıib’i ,nc;’dana9 götürdüler. Tam bir gönül rahatlığıyla Bayram
namazını kıldılar.
Birkaç gün sonra, Eşrefoğlu’nun adamları Gevüle Kalesi’ni gece yarısı işgal etti
ler.73° İnsanlann gönlüne kargaşa korkusu düştü. Bu olay 692 yılında, Zilhieee ayının
15’inde (16 Kasım 1293) oldu.
Pivddeler bahçeleri yağmalamaya, evleri yakmaya başladılar. Orası kırk gün Eş
refoğullarının elinde kaldı. Konya ahalisi sıkıntı içerisindeydi. Cemüleddin, Sultanın
kardeşi ve Konya serverdnı, ittifakla [Eşrefoğluna] bir mektup gönderdiler: “Bit ;‘ap
uğın, büı’ük bir iştir. Geı’dle Kalesi hüıük bir lokmadır ve Rüm nıenılekelinin ana/ila—
rıdır. Moğol nesli kesilmemiştir. Özellikle ıahıta da Keyğdıü gibi bir hün var. Kendi
fakir/erinin karnna gitme!”. Gelip gitmeler sırasında kaleyi sahiplerine teslim ettiler.
Gevüle Kalcsi’nin fethi, 29 Muharem 692 (9 Ocak 1293)ldedir.?3ı
Frenkler denizden gelerek Alüiye’yi aldılar. Karamanoğulları şehri Frenklerin el
lerinden geri aldılar.32
Yine bu yıl içinde Şam Sultanı733, Kal ‘anı r-Rüm’u7’ aldı735, büyük kıta! yaptı.736
67

Rüm Vilüyetinde Yollann Kesilmesi737


Rüm vilflyetinde yollar kesildi, iline ve karışıklık ortaya çıktı. Her gece Müslü
manların evlerine giriliyor, halka işkence ediliyordu. Ansızın, ilahi bir indı’eıle Kon
ya Hökimi Cemaleddin, Kcyğatü Hün’ın huzurundan geldi. Nizümiye medresesinde,
avcInın huzurunda Keyğatü’nun ıvrhğlannı okudular. Kavga yatıştı. Birkaç gün sonra
Keyğatü’nun ndibi Taşıcmür’un (j-b), Müsıevfi ve Sultan Mes’ud’la birlikte gel
dikleri haberi yayıldı.
73
Hıkaye
Hikaye şöyledir: Sultanın kardeşi Melik739, Sultan’a kızarak isyan etmiş ve Bur
ğulu [Uluborlu] kalesine gelmişti. Kastamüniyyc emirleriyle de konuşmuş ve vilaye
tin etrafindaki ahaliye zahmet vermeye başlamıştı. Bu emirler, UcIkün Cemüleddin,
lvIfistev/i ve Taştemür, Keygütü’nun huzurundan Sultan Mesud’un yanına geldikle
rinde, Sultan, “Bizden yüz çevirdi, lüzuınsuz işler yapıyor” diye Melik’ten şiküyet etti.
Taştemür, her nasılsa Moğol idi, ancak çok düzenbaz (fettan) birisiydi. Dedi ki:
“Onu benden başka hiç kimse o kaleden dışarı çıkaramaz! Ancak Sultan Hazretleri
de birlikte olmak!” Cemaleddin’i Konya’ya gönderdiler. Kendileri de Burğulu Kale
si’ne gittiler. Müsteı’fl. kaleye girerek tattı sözler söyledi. Cüzi bir miktar para] ba
ğışta (iııdm) bulundu ve Melik’i dışan çıkardılar. Melik’le Sultan kueaklaşarak Kay
seriye’ye gittiler.
Taştemür, Rüm’u kıhdlc [tapu] ile alarak Konya’ya hareket etti. Şehre gelir gel
mez kıyametler kopardı, ateş yağdırdı ve karışıklıklar çıkardı. Horasanlıları ahaliye
musallat etti. Halkın mallarını müsüdere ve kobcür’4° ile alarak işkence ve eziyet etti.
Konya halkı Sultan’afrıyadndme yolladılar. Konya’ya gelen Sultan ve Musıeıjı,
onu alarak Engüü’ye [Ankami gittiler. Konya Ihkirleri kurtuldu ve şükretti.

Şam Türkleri71ı
Ansızın, Şam Türkleri (Etrdk-i Şdm) çıkarak Sivas’a yürüdüler. Şehirdeki birkaç
zülim, hainlik yaparak Malatya kapısını teslim ettiler. Şam Türkleri şehri alarak yağ
malamaya giriştiler. Şehir halkı Moğollarla elbirliği ederek Türklerin çoğunu öldür
duler. Bır kısmı kaçtı. 742 Tevhe Ayının 5 ı, 693 743 yılı Perşembe gunu.
,.

Konya’da Abi Emir Ahmed Adında Bir Şahıs’33


Konya’da Ahi Emir Ahmed adında bir şahıs vardı, Hasta olmuştu. Alı! Ahmed
Şah’ın bu şahısta on iki bin adet sultan!735 alacağı vardı Ah! Ahmed Şah, onun hasta
lığını duyunca, şehrin büyüklerini top’ayarak şöyle dedi: “Kalkın. gidelim. Ona sağlık
dilevelim ve onu bu hastalıktan kuriarakm!”
68

lnsanlar bu sözlere şaşırdılar. :3/ıL kapıdan girince A/ı! Emir Ahmed onu gördü
ve daha çok hastalandı. “Ne diyecek?” diye endişeye kapıldı. Ah! Ahmed Şüh, onun
başucuna oturdu. Yüzünü şehrin büyüklerine ve gençlerine dönerek, “v oğul/tır e
kardeş/er! Sizler şahk/ o/ııııuz. Beiz otı iki bin aded fsultan! linıJ borcu buna bağış/a
dını!” dedi. Bütün halk dua edip mutlu oldular. Hasta da o anda hastalığından şifa
buldu. Çocukları ve ev halkı sevinip dua ettiler.
Beyit:
Kerem serverkrin hııyudıır, demiştim.
Hata ettim, peı’gaınher/erin ahlakıdır.
Bütün Konya ahalisi dua ettiler. Şüphesiz bu da onun iyi bir ncim ile hatırlanma
sına sebep oldu.

Ahi Ahmed Şiih’ın Kardeşinin Ölümü


Ah! Ahmed Şüh’m kardeşinin ölümü, 15 Muhanem 694 (5 Araltk 1294) Çar
şamba’dır. 40 gün boyunca, 15 bine yakın kişinin başları açık kaldı. Kimse dükkünını
açmadı. Kimse için böyle bir ındtem yapılmadı.7”’

Sultanın Kardeşi Mclik’in Yakalanması Olayı747


Sulıanın kardeşi Melik’in yakalanması olayı şöyle olmuştur: Önceden de deği
nildiği gibi, onun serkeşliği artmış, adam öldürmesi ve halka eziyet çeklirmesi had
safhaya ulaşmıştı. Sultan o kadar nasihat ettiyse de, kabul etmedi. Keyğütü Hün’a
şikfiyet ettiler. 0 da onu araştırması içiıı Bültü’ya işaret etti. Kayseriyc’ye geldikleri
zaman Sultan’a, “Seniıı kardeşin o kadar edcpsiz/ikler vapfl’Or ki. şikövet/er Hc2ıı ‘in
dergöhına kadar ii/aştı!” diye eleştiride bulundu. Sultan, “Onun elinden ben de çare
siz kah/un!” dedi. Konya’ya ordu gönderdiler. Melik, ordunun geldiğini duyunca
kaçtı. Demürlü Hisar74 kalesine sığındı. Askerler, kalenin önüne gelince, Sultan’ın
çdşnig!ri Seyfeddin Sungur, kaleye çıktı ve Melik’in yanına giderek dedi ki: “Dünya-
vi kargaşava soknıandaki mas/ahaı ııedir? Su/taıı sa/taııatta olduğu sürece korkma!’’
Tatlı sözlerle onu kaleden indirdi. Onu derhal demire bağladılar. Bültü onu görünce
illilht etti. Çünkü yakışıklı bir gençti. Kızını ona verdi.
Birkaç gün sonra Keyğütü’nun üldürüldüüü ve Büydü (,4.)’nun onun yerine
geçtiği haberini getirdiler. Bu, 694 yılı. Cemüziyülühir ayında (Mayıs 1295) idi. Dün
ya birbirine girdi. Herkes kendi başına buymk oldu. Düzen kalmadı.
Büydü’nun Öldürülmesi71”
6 ay sonra Büydü’nun75° da öldürüldüğü, GğZüfl7sı (Jfr.)’ın onun yerine geçtiği
haberi geldi.752 Bu da 694 yılı. Zihkade (Eylül-Ekim 1295) ayında idi.
69

Nebşioğlu Bültü, bunu duyunca 695 yılı Zilkade ayında (Ağustos-Eylül 1296)
Konya’ya geldi. Togücar ve 8n/crhegi onunla savaştılarsa da, Bültü ikisini de
öldürdü.751 Zilhicce 695 (Eylül-Ekim 1296).

Muhtelif Olaylar755
Kurğün’ın756 elçisinin gelmesi, Konya’da adaletsizlikler yapması ve Ah! Ahmed
Şüh’ın onu şehirden koyması.757 12 Safer696 (10 Aralık 1296).
Bültünun. Samüğer’in oğlu Arab tarafından öldürülmesi.758 695 (l295-12yılı.
Rüm’da çeşitli olaylar çıklı.
ŞartI hsd kir eliyle Ah! Ahmed Şüh’ın [öldürülmesi] olayı.759 17 Şevvül 697 (28
Temmuz 1298) Salı günü.
Sultan Alüaddin’in Konya’ya gelmesi. 2 Muharrem 698 (10 Ekim 1298) Cuma
günü.
Sultan Alüaddin76° Ferümurz’un7’’ Konya tahtına oturması.762 5 Muharrem 698
)7
(13 Ekim 1298 Pazar günü.
Sultan Aldaddin Ferümurz’un fenndıu, Konya şehir aydnının da ittifakıyla
Şardbsükir’ın, Ah! Cürük tarafından öldürülmesi.7’4 6 Muharrem 698 (14 Ekim 1298)
Pazartesi günü.
Cuma günü Sülemiş’in Şüm’a gitmesi.765 13 Şaban 698 (16 Mayıs 1299).
Karamanoğlu Günün Bey’in ölümü. 28 Recep 699 (19 Nisan 1300) Çarşamba
gecesi766.
Püşü Müsü Bey’in, Lürende şehrini imüretmesi.767 711(1311-112) yılı.
Çöpün [Çoban] Bey’in Rüm bölgesine gelmesi ve Konya’yı kuşatması.768 715
(1315—13 16) yılı.
Temürtüş Bey’in769 Konya’yı alırıası77° ve Müsa Bey ile Dündar Bey’i tutukla
ması.771 723 (1323) yılı.
Ternürtüş’ın Beyşehr’i alması ve Süleymanşüh’ın esareti.772 Il Zilkade 726 (9
Ekim 1326) Perşembe günü.
Alaşehir’de. Çöpün Bey ve Dımeşk Ildce’nin haberinin gelmesi.773
Temürtüş’ın, Bültü’nun oğulları Sulıanşüh ve Melikşdh’ı yakalaması.774
Moğol tabur emirleninden (he:dre) diğer 12 tanesinin Temürtiş tarafından öldü
rülmesi ve kendisinin de Kayseriye tarafına gitmesi.
İresnü Bey [Eretna] ve Sungur Ağa’nın Karaman vilüyetine kaçmaları. 1 Zilhicce
727 (18 Ekim 1327).
Temürtdş’ın Şüm’a kaçması.775 1 Zillıicce 727 (18 Ekim 1327).
70

Hamidoğlu İshak Bey’in Mısır Sultanı’nın yanından gelmesi ve kendi vilayetini


alması.776 728 Zilkade sonlan (Ekim başları 1328).
Gevüle Kalesi’nin Paşa Müsa Bey tarafından alınması.777 10 Reblülahir 729 (Il
Şubat 1329).
Karaman oğullannın (Evldd-ı Karaman) Bcyşehr’i almalan.778 729 (1328-1329).
Ebü Said Han’ın vcfatı779 ve Bağdad ItMun’un78° öldürülmesi. 736 (1335-1336).
remürtüş nümın ortaya çıkması ve Muhammed l1ün’ın7 TemürUiş’ın oğulları
tarafından öldürülmesi. 739 (1338-1 339).
Şeyh Hasan’ın782 Temürtüş783 ndmı öldürmesi783 ve Süleyman Han’ın talim geç
mesi’85. 740 (1339-1340).
Dımaşk’ın yakılması786 ve Sultan Melik cn-Nüsır’ın787, Dekir wmkla
ması. 740 (1339-1 340).
islam Sultanı Melik en-Nüsır’ın vefatı. 741 (l340-l341). Ömrü 61 yıl; saltanatı
52 yıldır. Sultan Melik en-Nüsır’ın saltanatı boyunca, Şam’da bir karıncaya bile zu
kim yapılmamıştır. Dünyadan göçtüğüııde, iyi adı da birlikte götürdü. Dünyada iyilik
için çalışan ve kendisinden iyi bir ,ıdm kalan kimseye ne mutlu!

Şiir:
Çok ünlüyü yer altına dejhettller.
Ondan ı’en’ü:ünde bir nişan kalmadı.
O ihtiyar cesedi toprak altına tes/ini ettiler.
Toprak onu öyle yedi ki kemiği hile kalmadı.
Nüşirevdn ‘in kitt/ii adı haıırla yaşar,
Gerçi çok :arnaıı geçse ı’e Nüşfret’dn ka/masa da.
Ey/ilan! Bir hayır ı’ap ve ömrü ganinwt biL
Daha önce ses gelen Jilandan bir şey kabnadı.789

Merhüm, mağfür, said, şehid, Selçük sölüle-i muazzam790 [ından] Sultan Alaad
din b. Süleymanşah b. Melik Rükneddin b. Sultan Gıyaseddin Kcyhüsrev b. Sultan
Alüaddin Keykubüd’ın vefatı?9ı. 765 yılı, Muhanem ayının 6’sı (15 Ekim 1363 Pa
zar) Pazar günü792.
71

NOTLAR
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Rabbim hayırLı bitirmek nasip etsin!”
Eserde, bazı yerlerde bu tür Arapça dua cümlecikleri yer almaktadır. Bunların ter
cümeleri dipnotlarda gösterilmiştir
“Allah onları himaye etsin ve firdevs cennetlerine koysun!”
Bu ibaredekı şdh ve şch:ddc abirleri, kitabın iki şahsa takdim edildiği şeklinde bir
sonuca yol açmakta ise de, metinde bir kişinin adı zikredilmektedir. Esasen bu du
rum, Uzluk’un. (Çeviri, IX, 22) Akşehir’de medfun ve Sultan Alaaddin b. Süley
manşüh’ın kardeşi ve dolayısıyla hanedanın en son vefat eden üyesi olduğunu id
dia ettiği Mahnıud b. Sülevmanşülfı akla getirmektedir. Ancak müellif, kitabı
mütalaa etmesi için sadece Alaaddin b. Süleymanşüh’ın adını verir. Dolayısıyla.
buradaki ibare, edebi hitabeti ktıvetlendirmek için konmuş olmalıdır.
Kara Arslan. Çağrı Bey’in oğlu ve Kirmün Selçuklularının kurucusu olan Kavurd
Bey’in sıfatıdır. Burada hatalı olarak zikredilmiş olmalıdır, Bkz. 1. Kafesoğlu,
“Kavurd”, lA, 456. Öte yandan, Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu olan Sü
leymanşahın soy listesi şu şekildedir: Süleymanşüh b. Kutalmış b. Arslan Yabğu
b. Selçuk. Bunun için bkz. 1. Kafesoğlu, “Selçuklular”, lA. 400: M.. Altay Köy
men, Büyük Selçuklu İmparaıorhığıı Tarihi, Cilt1’, Kunıhtş Deıri, Ekler kısmı.
“Allah hepsine rahmet etsin, soyunu devam ettirsin ve makamını atalarının ve
dedelerinin devletleri derecesine çıkarsın!”
“Allalı onları himaye etsin!’’
Lokman isminde Selçuklu soyuna mensup bir şahsiyetin yaşayıp yaşamadığı tar
tışmalı görünüyor. Lokman adına bazı Selçuklu kaynaklarında tesadüf edilir. Bu
konudaki ilk bilgi. tespitlerimize göre Xll. yüzyıl mücllifi Zahireddin Nişabüri (ü.
yak. 582/1 186)’dedir. Onun Selçuknöme adlı eserinde Selçuk’un Lo oğlu olduğu
yazılıdır. Nişabürrnin metni şöyledir: “Lokman oğlu Selçuk, Gögcü Hace [Sel
çukndrne’nin nüşiri. bu ismin Türkler arasında kutsal kabul edilen yeşil renge men
subiyeti ifade ettiğini belirtiyor] oğlu Tokşurmış’ın soyundandı ki onun büyük ça
dırı (hargdh-z ıröş) Kıyk (Kuyuk) [metinde bu şekildedir, matbaa hatası olabilir]
uruğundan Türklere hükümdarlık yapardı.” Bkz. Selçukncıııe, Neşr. Muhammed
Ramazani, Tahran 1332. l0:Rüvendi’de dc Lokman, Selçuk’un babası olarak gös
terilir, (Rcihatü’s-südür ve Avetü v.sün2r, Çev. A. Ateş, Ankara 1957. 1, 86); Bar
Hebraeus’ta, Tukak. Ahül-Farac Tarihi, Cilt:l, Çev, Ö. R. Doğrul, Ankara 1987,
292: Reşideddin de, Selçuk b. Lokman ismıni kaydeder (Cdnıi’al-Tavdrih, Yay. A.
Ateş. Ankara 1999, 2. Baskı, 11/5, 5). Ancak Reş?deddin’in bu bigileri
Nişabüri’dcn aldığı anlaşılıyor. Bu mücllifledn, Selçuklu tarihi için Nişabüri’yi
kullandıklarına, Nişabüd’nin de Tarih-i Bcvhaki’yi kullandığına dair bir değerlen
dirme için bkz. AfTan Selçuk, “Saljuqid Period and Pcrsian Historiography”, Isla
mic Culture, Vol. LI, Part:3 (Haydarabüd 1977), 171-185, Türkçe terc. “Selçuklu
Dönemi Iran Tarih Yazıcılığı”, Çev. H. İbrahim Gök, NÜSHA, Şarkiyat Araştır
malan Dergisi, Sayı:22, (2006 Yaz), ISI vd.; el-Muhammed b. en-Nizam el
Hüseyni el-Yezdi, el-Ur±aflel-HiköyeıLç-Selçukivı’e (Kahire 1326) s.17’de Sel-
72

çuk b. Lokmön şeklinde. Bununla birlikte çoğu kaynaklarda Selçuk’un babası Du


kak veya Yakak olarak zikredilir. Meselü. Sadreddin el-Hüseyni, Yakak ismini
zikreder, Ahhörü ‘d-deı’letb-Selçukh’ı’e, Ankara 1943. 1; Ibnü’l-Esir’de Selçuk b.
Dukak şeklindedir (el-Kümil ii ‘t-tarih. Islöm Tarihi, Çev. A. Ozavdın, Istanbul
1985, lX, 361): lbnü’l-Adim’in. Alp Arslan bahsinde verdiği soy listesi dikkat çe
kicidir: Alp Arslan b. Çağrı Bey b. Selçuk b. Tukak b. Selçuk. lbnü’ 1-Adim, Sel
çuk’un ileri nesebini de şu şekilde sıralar: Selçuk b. Düvüd b. Eyyub b. Dukak b.
ilyas b. Behram b. Yusuf b. Aziz. Görüldüğü gibi bu uzun listede de Lokman is
mine tesadüf olunmaz. (Bhvgra/ikrle Selçnkhılar Tarihi, Ihııü’l—A dini, Buğvetü ‘t—
ıalehJF Tarih Ha/eh, Çev. Ali Sevim, Ankara 1989, 10); Yazıcızüde Ali, Selçukb.
Lokman Dakük ismini verir. Hkz. Tevdrih-i Al-i Selçak. Haz. Abdullah Bakır, Is
tanbul 2009, 38; Müneccimbaşı’nın anlatısında da, Dukak ve Selçuk’tan söz edilir,
Cdmiu d-düı’el, Selçuk/atar Tarihi, Yay. Ali Ongül, Izmir 2000, 1, 1-2; Ahmed b.
Mahmud’un Selçuknönıe’sinde de (liaz. E. Merçil, Istanbul 1977,1) Dokak adi ge
çer. Osman Turan, bu durumu, Rüvendi ve ona dayanan muahhar kaynakların is
tinsah hatası ve Dukak ismini anlayamamalarına bağlar. Bkz. Selçuk/atar Tarihi ve
Türk Lüö,,, Medeniveti, İstanbul 2008, 55; Ibrahim Kafcsoğlu’nun görüşü de bu
yöndedir. Bkz. “Selçuklular”, lA, X, 353.
ı Uzluk, Mevlana’nın bir gazelinde, ‘Heft mücelled resid’= ‘Yedi ciid geldi’ dediği
ni, bundan da Kur’ün-ı Kerim’in anlaşılması gerektiğini, Kur’ün’a “Hefi Mücel
led” (=7 ciid, 7 kitap) denildiğini belinmektedir (Uzhık Çevirisi, 2).
“Sizi ıebrik ederim ey Lokmün!”
ıo “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.”
ıı Mullaki: Günah ve haram şeylerden uzak duran kimse.
Bu kelime edisyon metinde Yabğu
(.,), yazma nüshada ise Beyğü (,i ) şeklinde
geçmektedir. Uzluk, kelimeyi ‘Bigu’ şeklinde okumuştur.
Müellif, 4 erkek kardeş olduğunu söylemekle birlikte, metinde 5 isim saymaktadır.

Metinde İbrahim İnal’ın, Yusuf b. Selçuk’un oğlu olduğu belinildikten sonra
“Ezisğaa’ez yesğan” ( ) ibaresi yer alıyor ve onu ‘pcser-i Yunus b. Selçuk’ adı
Lakip ediyor. Bu ibarenin nasıl okunacaına Uzluk karar verememiş ve okuyamadı
ğını belinmiş6r. Edisyon metnin nüşiri de kelimeyle ilgıli herhangi bir açıklama
yapmamıştır. Bu isim, metinde, Ezisğan (ökjt) şeklinde yazıldığına göre. Erbasğan
olabilir. 0. Turan. “Alp Arslan zamanında Bizans’a kaçan el-Basan / Er Basğan”dan
söz etmekte ve açıkça onun babasının Yunus olduğunu belınmektedir. Ancak Turan,
bu kaydını görünüşe göre Anonim Selçııkııdnıe ve Rüvendi’ye dayandırmaktadır
(Selçvkhdar Tarihi, 87). Bununla birlikte, bu ismin kaynaklarda çok bozuk yazıldı
ğını kabul ile bunun hüviveunin muamma olduğunu ifade etmektedir. B. Selçuk/a
tar Tarihi, 171. Öte yandan, Sıbt Ibnü’l-Cevzi’nin kaydında bu isim “Edsığıltrisğı”
(J) şeklinde geçınektedir ve Sıbt’ın verdiği bilgiye göre Alp Arslan’ın kızkarde
şi Gevher Hütun’un kocasıdır. Bk2. Ali Sevim, “Sıbı /hnü ‘l-Ceıtf Miritü’:-zanıön
Fi Tarihi ‘1—Ayda (Kajıp Uvü,ıüŞ—Teı’drih ‘ten Naklen Seluklularta ilgili Bölümler
Belgeler, XlV/l8, (1989—1992), 135; a.mlf, “Sıht 1/mü i-Ceı’:i !hnü ‘l—Cevzi’nbı
Mir ‘ötü ‘z-:an,ön Fi Tarihi ‘l-Avön Adlı E.verindeki SL’lçukhılarla ilgili Bilgiler IL
Sultan Alp Arslan Dönemi”, Belgeler, X1X123, (199%), 11;
73

15
Zahireddin Nişübüri. Selçuk’un 5 oğlu olduğunu söylüyor. Bunlar: İsrail. Miküil.
Müsü Yabğu. Yusuf ve Yunus’tur. Bkz. Selçuknöme, 10; Sadreddin el-Hüseyni ise
Selçuk’un üç oğlu olduğunu belirtiyor: Miküil, Müsü. lsrüil veya Arslan. Bkz.
Ahhd ili W-dn’leıis-Selçukıne, 2; el_Urdra’da, (s.17) 4 oğul: Bar l-lcbracus’ta, 4
oğul, Abü ?-Farac Tarihi, 1, 293; Kafesoğlu 4. Turan 5 oğlu olduğunu ileri sür
mektedir. Krş. Kafesoğlu, “Selçuklular”, lA, 357 ve Turan, Selçuklu/ur Tarihi, 60,
86.
6
Pararnez. Edisyon-kritiğin nüşi6 (bundan böyle nüşir olarak anılacak) tarafından
eklenmiştir. yaznıa nüslıada yoktur.
ıı Uzluk’un metninde ayrı bir şahıs gibi aktarılmıştır (Uzluk Çevirisi, 3).
IH
Arslan (İsrail) Yabgü. Bazı kaynaklar Arslan, bazısı İsrüil, bazısı da hem Arslan
hem de İsrail adını kullanınaktadır. Meselü, Nişüpüri, Selçuknünıc, 1 l-l2’de jsrüll;
Rüvendi, Rdhatü’s-südür, 1, 89’da Isrüil; Sadreddin el-Hüseyni, Ahbdr, 3’de Ars
lan Yubğu; Bundüri, Zühdef ü n-nusra ve Nuhbeı ü 1—usra, İrak ve Horasan Selçuk—
bi/an Tarihi, çev. K. Bursian, Ankara 1999,2. Baskı, 3’te Miküil; Ibnü’l-Esir, el
Kdnül, IX, 363’te Arslan; Reşideddin, Cdrniu’i-ILvdrih, 1115, 9’da lsrüil; Ahmed b.
Mahmud, Se/çuk-Ndnie, s.8’de lsrüil ve Arslan Yabğu; Müneccimbaşı, C’ömi’u ‘d
düvel, 1. 4’te Miküil. Ayrıca bkz. Turan, Sel çukli dar Tarihi, 92; Kafesoğlu, “Sel
çuklular”, lA, X, 358; Köymen, Selçuk/ii Devri Türk Tarihi, Ankara 1989, 31;
amU. Büyük Selçuklu bnparatorluğıı Tarihi Cilt:ı’ Kuruluş Devri, Ankara 86—87.
Sadreddin eI-Hüseyni’de, Selçuklulara afv ve merbamet edilmediği helirtilir,
Ahhdr, 3; Bundüri’de de Gazne sultanının Selçuklulara şefkat veya merhamet gös
termediği. taleplerine kulak asmadığı kaydedilir, bkz. Zühdelü n-mısra,3-4.
21)
Parantez, nüşir tarafından eklenmiştir.
21
İbnü’l-Esir, Sultan Mesud’un, Selçukluların talebini kabul ettiğini ve Arslan b.
Selçuk’u hapisten çıkarıp Belbıc huzuruna getiflerek onun aracılığıyla Tuğrul ve
Çağrı Beylere fenalıktan el çekmeleri yönünde elçi günderttiğini kaydetmektedir.
BkL el-Künzil. IX, 365.
22
Selçukluların ümitsizliğe düşüp tahribam başlarnasındu kaynaklarda Ganıe devlet
adamlarının Selçuklulara ait malları yağmalatmasmın etkisi vurgulanmaktadır.
Mesela bkz. Sadreddin el-Hüseyni, Ahhdr, 3; Bundüri, Zübdetü n-nusra, 4.
23
Nişüpüri’de “Bayram günüdür, Müslümanlara ineitmek yakışmaz” şeklinde, bkz.
Selçukncime, 18; Bunddri’de, ‘haram aylarında bulunulduğu. bu ayın hürmet ve
ismetinin çiğncnmemesi gerektiği, yağma ile maksadın elde edilemeeceği ancak
şühretin lekeleneceği ve çirkin namın yayılacağı, bayranıdan sonra ise istediklerini
yapabilecekleri’ şeklinde bir söz akıarılmaktadır, Zül,def ü ‘n-nusra. 4
24
Metinde, “senin çocukların” anlamında, “ferzendünet” geçiyor. Öte yandan kay
nakların bildirdiğine göre Tuğrul Beyin çocuğu olmamıştır.
25
Parantez edisyon ınetnin nüşiri tarafından eklenmiştir.
26
Bundari’de Ebü Bekr et-Tüsi şeklinde, Zühdetü n-nusıv, 4.
27
Bundüri’de 1-lalife elçisine 13 kat hUat giydirildıği kaydedilir, Zühdetü’u-nusra, 4.
2S
Köymen, Kuruluş Devri, 271.
74

29
Çağrı Bey’in talep ettiği bu miktar diğer kaynaklarda yer almaz. Aynca, Çağrı
Bey’in sözü, Uzluk’un tercümesinde de aktarılmamıştır.
°
Niş5püri’de, Çağrı Bey’e 40 bin dinür verilerek razı edildiği kayıtlıdır, Selçuk
nöme, 18; Bundri’de aynı rakam zikredilir, fakat bu meblağın büyük kısmının şe
hir ahalisi tarafindan ödendiği belirtilir, Zühdetü ‘n-nusra, 5; Reş!deddin’de de
Çağrı Bey’e 40 bin dinar verilerek razı edildiği kaydedilir, cöıniu t-tevdrih, 21;
Bar Hebraeus da Niş5bür’un yağma edilmek istenmesiyle ilgili anekdotu aktarır.
Ancak o, halktan 500 bin zıce alındığını kaydeder, krş. AM ‘l-Farac Tarihi, 1,296.
R3vendi’de.
Tuğrul Bey’in Nişabür’da münadler dolaştırarak kimseyi incitmeye
ceklerini bildirdiği kayıtlıdır. Rdhafü’s-südfir, 1, 95.
32
Uzluk tarafından da “Zavul dağları” şeklinde okunmuştur (Liz/ak Çevirisi, s.4).
Kelime hatalı yazılmış olabilir. Bilindiği kadarıyla bazı tarihlerde, Selçuklu Türk
menlerin sıkışlıklan zamanlarda “Balhan Dağlarına” sığındıkları kaydedilir. Bkz.
Turan, Selç’ııkhıkn Tarihi, 92-93; Köymen, Kuruluş Devri, 86, 93. Tarihi coğrafya
eserlerinde, bu kimde bir yer adı geçmemekle beraber, buna benzer isimler vardır.
Meselft, Zaver (j}j); Zve (bJtj) veya Zübulistün (Ii). Bunlar hakkındaki ma
lumat özetle şu şekildedir: Yüküt el-Hamavi’yc göre Zaver, Soğd’da İştihan’ın
köylerinden biri; Zave: Nişübür civarında; Zabulistan: Gazne çivarında bölge adı
dır. Bu sonuncu, Farsça dil özellikleri yüzünden, lranlılann tarihi şahsiyeti Rüstem
b. Destün’ın babası olan Zül’dan türetilmiş bir yer adıdır. Bkz. Mu camii ‘1-Büldön,
Beyrut 1976, 111. 325, 128; V. Minorsky, Hıu/üdü ‘İ—Alenı Afine ‘l-Aleşrik İle 1—
Atagrih. Türkçe terc. A. Duman-M. Man, lsıanbul 2008, 76. Ravendi’nin nakilleri
arasında yer verdiği bir şiirde, Zabul adı geçmektedir. Bkz. Rdhrnü’s-südür, 1, 28.
Bu ismin yanında zikredilen diğer isimlerle birlikle buranın Hindistan bölgesinde
olduğu anlaşılıyor. Buradaki Zabul’un, diğer coğrafya eserlerinde geçen Zabu
listan olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bkz. Ş. Sümi, Kdnu’ısu ?-A kim. Istanbul
1306, (Tıpkıbasım Ankara 1996), IV, 2404-2405. Bunların yanı sıra Nizamü’l
mülk’ün Shüçeı-Ndnw adlı eserinde Zavulistan Meliki’nden bahsedilmektedir. Bu
esere göre Gazneli hükümdarı Sultan Mahmud’un babası Sebük-Tekin, bu Zavu
listan Melik’inin kızı ile evlenmiş ve bu evlilikten Sultan Mahmud doğmuştur.
Eseri neşreden M. Altay Köymen, Zavulistan’ın Zabulistan ile aynı yer olduğunu
ve buranın ‘Sistan’ın kuzeyinde, Hclmund ve Kandehar nehirlerinin yukarı mecra
sındaki dağlık bölge” olduğunıı kaydeder. Bkz. Nizamü’l-rnülk. Sivdset-Ndme,
Kaz. M. Altay Köymen. TTK Vay., Ankara 2013,2. Baskı, 83, 369, Farsça metin,
125.
“ Püşeng (Büşenc): Herat nühiyesinde, Elerüt’a on fL’rvah (60 km) mesafede ağaçlık
bir vadide güzel. müstahkem ve küçük bir belde. Bkz. Abdüllatif el-Bağdadi,
Merdsidü’I-huki, Neşr: Ali M. el-Becüvi. Bağdad 195.1,230.
Taberistün
ile Homsan arasında, Arablann Cürcün dediği meşhur şehir. Hkz. el
Bağdadi, Merdçid, 111, 1159.
Uzluk’un
çevirisinde “Küm oğlu Ebül Hasan Ali” şeklindedir (Liz/ak Çevirisi, 4).
36
Naşir tarafından eklenmiştir.
31
Uzluk’un çevirisinde “Fahrüddevle Rüstem” şeklindedir (Uzluk Çevirisi, 4).
75

38
Parantez naşirin notu: (Bi-ma’nü meşveret) şeklindedir.
Parantez nşirin notudur.
°
Metinde Yabğü Arskin Ğazt şeklindedir. Yazma nüshada Yabğü ve Bğü/Beyğ
şeklinde okunacak biçimdedir. Uzluk. Bigu Arslan Gazi şeklinde okumuştur.
Naşir, bu cümlenin eksik kaldığına hükmetmiştir. Tahminen “zarar görmüştü”
şeklinde bir fil er almalıdır. Bununla birlikle Uzluk, burayı “Onlar da (ayan)
Geznevilerin halinden rahatsız olmuşlardı” şeklinde tamamlamıştır (U:hık Çeviri
si, 5).
42
Uzluk, elçinin adını Kafat olarak kaydetmiştir (U:hık Çevirisi, 5). Bununla birlik
te yazma nüslıada da bu kelime, Kafal şeklinde okunacak biçimdedir. Ancak diğer
kaynaklar, elçinin adını düzgün bir şekilde vermektedirler: FukkdL Edisyon metin-
dede düzeltilerek verilmiştir. Krş., Rüvendi, Rdhatü’s-südür, 1,102; Bundan, Züb
delil ‘n—ıuısra (İrak ve Bot-asan Selçuklu/an). 5; Nişüpüri, Se/çııkndme, 18; el—
Yezdi, e!-Ur±a, 37; Reşideddin, Cdmiut-teı’cirih, 11/5, 19.
Bundüri’de. Ebü Muhammed Hibetullah b. Muhammed b. el-Hasan ibn el
Me’mün şeklinde. bkz. Zühdelü n-nusra, 7; Reşideddin. Qdmi ‘t, ‘l-levörih, 11/5, 20.

Burada Tuğrul Bey’in sıfatlanndan övgüyle bahsedilmektedir ve son cümle şu


şekildedir “...der ‘atü bi-nazir bM” Uzluk, bu cümleyi. “Haliflye pek çok hediye
getirmişlerdi” şeklinde çevirmiştir (Uzhık Çevirisi, 5).
Nüşirin notudur.
46
Taberek: Farsça tepe anlamına gelmektedir. Hamdullah Müstevfi’ye göre bu kale-
nin bulunduğu dağda gümüş madeni vardır. (Nüşirin notu, aynı yer, dipnot 8). Ay
rıca, ‘Taberek: Reyy şehrinde bir dağın tepesinde bir kaledir. Horasan yolcusunun
sağına; Büyük Rey dağının soluna düşer. Rey harabesiyle bitişiktir. Burayı Sultan
Tuğrul (İrak Selçuklu sultanı Il. Tuğrul) tahrip etmiştir.” Hkz. el-Bağdüdi, Merösi
t/ii/-Un/ü’, Il, 878.
Uzluk, “Kutlamış” şeklinde okumuştur (Liz/tık Çevirisi. 5).

Nüşirin notudur.
Bu isim, Bundüri tercümesinde “Batekin” şeklinde kayıtlıdır. Bkz. Zübdetü’u
nusra (İrak ve ilorasan Selç’ukİulan), 12.
°
Uzluk, Tuğrul Bey’in Erdem ve Yayla Tekin’İe birlikte Musul’da saltanat kurdu
ğunu belirtiyor (Liz/ttk Çevirisi, 6). Oysa olayların gelişmesinden Tuğrul Bey’in
önceden Erdem ve Yayla Tekin’i Musul’a gönderdiği anlaşılıyor.
Kelime, yazma nüshada tanr olarak okunabileeek şekildedir. Edisyon metinde
‘tavk’ olarak düzeltilmiştir. Uzluk, Kureyş b. Bedran’ın Halife tarafları olduğunu
söyleyerek onu Ane’ye götürdüğünü belirtmektedir (Liz/tık Çevirisi, 6).
Uzluk, Muhariş’in Halife’yi teslim ettiğini söylüyor. Sonra da çelişkili biçimde,
Bedr b. Muhellel’in (7) yanına yolladığını kaydediyor (Uzhık Çevirisi, 6).
76

Heftüd Pülün: Yüküt el-Hamavi’ye göre “Heflüd Bevlün” şeklinde olup, ReyNn
köylerindendir. Yüküt, burada Tuğrul Bey’in anne bir kardeşi olan Ibrahim lnal’ı
yayının kirişiyle boğarak öldürdüğünü kaydetmektedir. Bkz. Mucernül-Büldön,
V, 408; el-Bağdad!, Merdsidü7-hnhŞ 111, 1462.
Uzluk, Sultan’ın Halife’yi Nehrevan’da karşıladığını yazıyor (Uiluk Çevirisi, 6).
Ilgili cümle, edisyon metinde ve yazma nüshada “...bü şelırevün istikbül kerd”
şeklinde okunabilmektedir. Uzluk’un, bu kelimeyi Nehrevün şeklinde okuduğu an
laşılıyor. Bununla beraber, başka bir kaynakta, Bundüri’de, Sultan’ın lialife’yi
Nehrcvan’da karşıladığı da kavdedilmiştir. Bkz. Zühdeıü ‘n-mısra (İrak ve Hora-
san Selçııkluları), 16..
Nişüpüri’dc. Halife’nin Ane’den Bağdad’a 25 Zilhicce 451 (1 Şubat 1060) tarihin
de getirildiği kayıtlıdır. Bkz. Selçuknöme. 20. Aynı tarih Rüvendi’de de mevcuttur.
Bkz. Rihaıü>s-südür, 1, 108. keş?deddin ise ilginç biçimde her iki tarihi de ver
mektedir. Bkz. ühniıı’ı-ıevdrih, 11/5,24 ve 25,
56
Uzluk, bu kelımeyi Horzenşah şeklinde okumuşlur (U:hık Çevirisi, 6).

Uzluk, ‘candür’ kelimesiyle ‘jandarma’ arasında bir ilgi olduğunu düşünmektedir
(Udıık ÇevirLvi, 7, dipnot:8). Bir ses benzeşmesi nedeniyle böyle bir ilgi varmış
gibi görünnıckle beraber, iki kelime arasında herhangi bir bağın olmadığı açıktır.
Jandarma kelimesi, Fransızca ‘gens d’arme” (= silahlı adamlar) icriminden türe
miş olup, esasen milis kuvvetlerini ifade etmektedir. Candar ise, Farsça cfin ve dür
sözcüklerinden ıüretilmiş bir isim olup, sultanın can güvenliğini sağlayan görevli
anlamındadır.
Uzluk, bu hadiseden hemen sonra yer alan tarihi, hadisenin cereyan ettiği tarih
şeklinde düşünmüş ve ilgili parağraün sonuna bu tarihi eklemiştir (Ur/tık Çevirisi.
7’). Ancak bilindiği üzere Sultan’ın. Seyvide ile olan evliliği bu hadiseden sonmdır
ve zikredilen ıarihıe gerçekleşmiştir.
Nüşirin noıudur.
‘°
Uzluk, Girdküh’u, Kühta şeklinde okumuştur (Ur/tık ÇevirLvi, 7).
61
M. Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparıııor/ıığıı Tarihi, CUuIIİ, Alp Arvlan ve
Zamanı, TTK Yay., Ankara 1 992,45-46.
<e Uzluk burada geçen (düd) kelimesini, yer adı olarak okumuştur (U:hık Çevirisi, 7).
Kelimenin, Farsça adalet ve vermek anlamına geldiği bilinmektedir.
63
Romanos’un ordusuyla doğtıya yürüdüıü haberi geldiğinde, Sultan Alp Arslan
Haleb’in güneyinde bulunuyordu. Burada yanlışlıkla onun Diyarbakır’da iken bu
haberi aldığı kaydı, bir sonraki eümle’de. Şam’da bulunduğuna işaret edilerek te
nakuzu göstermektedir.
M
Uzluk, Romanos’un ordusunu 20 bin kişi olarak vermiştir ((kluk Çevirisi, 8).
Köymen, Alp .1ıslaıı ve Zamanı, 34.
Köymen, Alp Aıslan ve Zamanı. 38.
77

67
Kaynağımız. Alp Arslanın 464 yıl, içinde Müveraünnehre yöneldiği ve Ceyhün’u
geçtiği şeklinde bir iflıdede bulunuyorsa da, diğer kaynakların anlatımıyla bunun
465 yılı içerisinde cereyan ettiği bilinmektedir.
<
Kutvl: Kale komutanı. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osı,ıanlı Dei/eti Teşkilatına
Mu/hal, Ankara 1988, 5!
Rüvendi’de, Yusuf Berzemi şeklinde, Rühatüs-südür, 1, 118; Nişüpüri’de Yusuf
Berzemı, Selçııknünw, 28; el-Yezdi’de, Yusuf Berzemi, el-Uı±a, 51; Reşided
din’de de aynı, bkz. Cü ini ‘ii ‘t-ıevü rdı, 1115, 41.
iıı Köymen. Alp Arslan ve Zaına,u, 269.

Uzluk, Sultan Alp Arslan’ın ölümü bahsinde, yanlış anlamaya yol açacak ifadeler
kullanmıştır. Meselü, ustıf yayını hazırlayıncaya kadar cümlesi; yine Yusuf
el-llarezmi’nin, “Sultanı bir okla vurdu” gibi ifadeler (L]rh,k Çevirisi. 8) kaynağın
meınine ve tarihi nerçeğe de aykırıdır. Metinde, Yusuf’un bir yay hazırladığı veya
okla sultanı vurduğuna ilişkin bir ibare yoktur. Zaten diğer kaynaklar da bunu teyit
ederler. Uzluk. bu ibareyi anlatımı güçlendirmek maksadıyla cklenıiş olmalıdır.
72
Sadreddin el-Hüseyni, ayın kaçıncı günü olduğunu belirtmemekle beraber, Sul
tan’ın “Rebiülevvel ayının sonunda Cunıanesi günü” öldüğünü yazıyor. Bkz.
Ahhürü d-devleti -Selçukhve. 38. Bu eserin, Muhammed Ikbal tarafından neşre
dilen Arapça nüslıasında ilgili yerde “selh” kelimesi geçnıektedir ki bu ayın son
günü demektir. Bkz. Ah/’üıü ‘d—devlet, —Selç’ııkıııe. Taslıilı ve neşr: Muhammed
lkhül. Lahür 1933, 54. Ancak diğer kaynaklar larklı bir tarih vermektedirler. Alp
Arslan’ın yaralandığı tarih, Bundürinin unlatımına göre 6 Rebiülevvel 465’tir.
[iki Zül,deıü ‘n—nusra (İrak ı’c Horasan Selçuklu/arı), 44. Sadreddin el—
liüseyni’ye göre Rebiülcvvel’in sonunda Cumartesi günü ölnıüştür. Ahhürü ‘d
det’leıLv-Se/çııkh’ve, 38; lhnü’l-Esir’e göre Sultan, 6 Rebiülevvel 465 (20 Kasım
1072) tarihinde yaralanmış; 10 Rebiülevvel (24 Kasım 1072)’de ölmüştür. Bkz. el
Kümiifi t-tarih, (Lvldm Tarihi), X, 79; İbn Hallikan’m kaydına göre de Sultanın
ölümü 10 Rebiülevvel 465 (24 Kasım 1072)’tir. Bu müeilif, Sadreddin el
llüseyni’nin kaydını da verir. Alp Arslan bahsi için bkz. H. Ibrahim Gök, “Ibn
Hallikün’da Selçuklu Biyogralileri-ll”, Selçuk U. Fen Edehiyaı Fakültesi Edebiyat
Dergisi (2006), XVI, 53-54.
,

Parantezler nüşirin notudur.


Yazma
nüshada ve edisyon metinde bu isim Yuzi (i.) şeklinde okunmakla bir
likte, diğer kavnakiarda meselü ,1/j/j<;şj ldL’lL’tiv v-Selçükh’it’de <s.36) “Böri”
şeklindedir.

Bundri şu isimleri sayar: Melikşüh; Tekiş; Ayaz; Tutuş; Arslan; Arğun ve Börı
bars. Bkz. Zühdetü ‘n—nusra (hak ı’e Horasan Selçuklu/arı). 48. Aynı isimler Sad—
reddin el-Hüseyni dede geçer. Bk. Ahhürü ‘d-devleti v-Se/çukin’e, 3%.
16
Uzluk. burada, kardeşlerin Melikşah’ın tahta geçmesine bir şey söylemediklerini
belirtiyor (Uzluk Çevirisi, 8). Oysa metinde memmınıyetsizliği ifade eden “ne
bahşidend” (bağışlamadılar, affetmediler) kelimesi geçmektedir.
78

“ Kerec: Farsça’dır, halkı Kerelı (o$) der. Hemedün ile lsfahan arasında bir şelıirdir.
Hemedan’a daha yakındır. BIc. Yaküt el-Hamavi. Mu ‘cenıd 1-Büldün, IV.446. Bu yer
ismi Uzluk’ta yanlış olarak Şehr-i Kuh şeklinde okunmuşmr(Uz/uk Çevirisi, 8).
Çaışmanın Kerec civarında yapıldığına dair, bkz. İbrahim Kafesoğlu, Su/faiz
Me/ikyah Devrinde Büyük Selçuk/ii hnparaıorhığzı. Istanbul 1953, 22.
Halife el-Küim’in vefat tarihi, 13 Şaban 467 (3 Nisan 1075) olarak verilmektedir.
Bkz. Bundüri. Zühdef ü n-rn’sra (İrak ve Horasan Selçuk/ulan). 51: Ibnü’ 1-Esir. el
Kdmi/ <‘klan, Tarihi), X, 94.
80
İbnWl-Esir’e göre 19 yıl. 7 ay ve yirmi sekiz gündür. Bkz. el-Kdmi/ (Is/üm Tarihi).
X, 196.
ıı İbnül-Esir, el-Küim’in. Arslan Besüsiri hadisesi sırasında 4 yaşında olan Muk
tedi’yi sakladığını, hadıseden sonra, erginlik yaşına geldiğinde de ve/iahd ilün etti
ğini kaydetmektedir. Bkz. c/-Kdmi/ (Iski>,, Tarihi), 96.
82
Uzluk. burada Muktedi’nin Şaban ayında veliahd yapıldığını ve halkın da bial
ettiğini belirtmektedir (Lk/uk Çevirisi, 9). Bu doğru olmayıp, Şaban ayında el
Küim ölmüş ve bunun üzerine halk da Muktedi’ye biat etmiştir. Yoksa onun veli
ahtliği, yukarıda belirtildiği gibi daha önce olmuştu.
°
Uzluk, bu adı okuyamamıştır (U:hık Çevirisi, 9). “Çağüniyün: Burası
Sağüniyün’dır. Maverüünnehr’de Bilüd-ı Heyütıla’dan bir ülkedir. Sağünıyün bah
sinde geçer”. Bkz. Yüküt. Mu cemü ?-Bülddn, Il, 144.
84
Yazma nüshada bu isim Uzluk’un (Uzluk Çevirisi, 9) yaptığı gibi “Velh” şeklinde
okunabilirse de, edisyon metinde buranın Velvülic olduğu tespit edilmiştir. Vel
vülic: Bedahşün’a bağlı bir yerleşim yeri olup BeIh ve Toharistan’ın arka taralla
rındadır. Bkz. Yakut, Mu cemil ?-Bü/ddn, V, 384.
Yine bu kelime, yazma nüshada Velh şeklinde okunabilmektedir. Ancak Uzluk
bunu Belh olarak okumayı tercilı etmiştir (Uzluk Çeı’irisi, 9). Edisyon metinde
Velvülic olarak kayıtlıdır.
Krş. Kaksoğlu, Su/taiz Me/ikşah Devri, 121.
A. Sevim-E. Merçil’e göre bu kale, Dümgün’daki Rmzküh Kalesi’dir. Bkz. Sel
çuklu Devlet/eri Tarihi, Ankara 1995, 115. Ancak aşağıdaki metinde. Tekrit Kalesi
olduğu anlaşılıyor. Bkz. Berkyüruk bahsi. Kafesoğlu, bu konuda, “Sultan onu Tir
miz Kalesi’nden cebren indirdi ve gözlerine mil çektirerek hapse attırdı” demekle
yetinmektedir. Bkz. Sultan Me/ikyah Devri, 59.
88
Bu isim yazma nüshada Yağanikin şeklinde okunacak biçimdedir. Edisyon metnin
nüşiri kelimeyi Yağa Tegin olarak kaydetmiştir. Benzer bir isim Ahbdrü ‘d
devleti’s-Selç’ukivve tercümesinde (s.50) Yakub b. Buğa Tekin (‘?) (i ti>) şeklinde
tam olarak okunamayacak bir biçimde yazılmıştır. Bununla birlikte aynı eserin
Arapça nüshasında (ül ii,1) şeklinde yazılmış ancak nüşir, haşiyede bu ismin ( U3
»S) Bulka Tekin olması lazım geldiğini belirtmiştir. Bkz. Ah/idi-ü ‘d-dev/eıLs
Selçukhe. Mulıammed Ikbül neşri, 72; Kafesoğlu’nda, Yüküb Tekin şeklinde,
bkz. Su/icin M likşah Deı’ri, 122; Uzluk. bu ismi Yağan Tekin şeklinde okumuştur
(LJzhık Çevirisi, 10).
79


Uzluk, bu ibareyi, vezirin öldürülmesi için Melikşüh’ın Bağdad yolunda bir adamı
pusuya koyduğu şeklinde tercüme etmiştir (Uzhık ÇevirLvi, 10). Bu hem metin hem
de tarihi gerçeğe uygun olmayan bir ifadedir.
°
Metinde Cuma günü olarak kayıtlı olan bu tarih, Milüdi olarak Salı gününe denk
gelmektedir. Uzluk, bu tarihin Milüdi karşılığı olarak 21 Ekim 1092’yi gösterir
(Uzluk Çevirisi, 10).
Melikşah’ın konuşma metninde divit (C9); Nizümülmülk’ün konuşma metninde
clevdt (ı,i) şeklinde kayıtlıdır.
92
Krş. Bundflr?, Zübdetü ‘n-nusra (İrak ve Horasan Selçuklu/arı), 63.
Sultanın 24 Ramazan’da Bağdad’a geldiğine ilişkin bir kayıt için bkz. Bundüri,
Zübdetü ‘iz-mısra (İrak ve Horasan Selçıık/ııları), 83.
°‘
Bundüri’de Sultan’ın vefat tarihi 16 Şevvül’dir. Bkz. Zübdetü’ıı-nıısra (İrak ve
Horasan Selçuklu/arı), 69.
Gün olarak, melinde Cuma günü verilmekle beraber, 20 Şevvül 485, Milüdi 23
Kasım 1092 Salı gününe tekabül etmektedir.
96
Melikşüh’ın 4 oğlu vardır: Herkyüruk; Muhammed; Sencer ve Mahmud. Bkz.
Sadreddin el-Hüseyni, Ahbdrü ‘d-dev/eti s-Se/çukivı’e, 51; Zübdetü ‘n-nusra (İrak
ve 1-lorasan Selçukhıları), 83. Berkyüruk’un annesi Zübeyde Hütun, bir Selçuklu
prensesi olup, Çağrı Bey’in oğlu Yüküti’nin kızı idi. Yani, babası Melikşüh, amca
sının kızıyla da evliydi. Öte yandan Reşideddin, Melikşüh’ın 9 oğlu olduğunu söy
lüyor. Ancak 8 tanesinin ismini vermektedir. Bunlar: 1-Berkyüruk, Zübeyde
Hütun’dan; 2-Mahmud, Türkün Hütun’dan; 3-Ahmed, Türkün Flütun’dan; 4-
Muhammed, Beşüli adında bir cüriyeden; 5-Sencer, Muhammed’in annesinden; 6-
Melik Tuğrul; 7-Melik Düvüd, Türkan Hütun’dan; 8-Emir Humürin. Reşideddin,
Melikşüh’ın ayrıca biri Türkün Hütun’dan diğeri de Muammed ve Sencer’in anne
leH olan cadyeden doğma iki çocuğu daha olduğunu ancak bunların küçük yaşta
öldüklerini ve Rey’de defnedildiklerini kaydetmektedir. Bkz. Cdıniu ‘t-tevdriı,
11/5, 53-54.
Bu cümlede ‘ez hazret’ ibaresi geçmektedir. Bununla, hilafet merkezinin mi yoksa
saltanat merkezinin mi kastedildiği tam olarak anlaşılamamaktadır. Uzluk, ibareyi
“merkezden uzak” şeklinde çevirmiştir (Uzluk Çevirisi, 10).
Nüşir, burada geçen müsıevfl kelimesinin fazladan eklenmiş olabileceğini ileri
sürmektedir.
Uzluk, bu sırada Bağdad’da bulunan emirlerin, Buğrü Hün’ın adamları olduğu
şeklinde bir ifade kullanıyor (Uzhık Çevirisi, Il). Bu ifade, Selçuklu komutanları
nın Buğrü Han için hizmet ettikleri anlamına gelir ki bunun doğru olmasına imkan
yoktur. Bağdad’daki Selçuklu komutanlarının, eşi Melikşüh dolayısıyla Türkan
Hütun’un hizmetinde oldukları izahtan varestedir.
Müdebbir: Müşavir.
ıoı 26 Şevvül 485, Milüdi olarak 29 Kasım 1092 Pazartesi gününe denk gelmektedir.
80

02
Uzluk, bu kelimeyi “Vurukürd” olarak okumuştur ((Jdıık Çevirisi, il). Kelime, yazma
nüshada da () şeklinde harekeli olarak kayıtlıdır. Vurugerd veya Berücird olarak
da biliniyor. Berücird hak. bkz. Yüküt, Mu cemil 1-Bil/dön, 1,404-405.
1113
Mütercimin notu.
11)3
Kumüc, Melikşüh, Mahmud ve Berkyüruk zamanlarında emir-i höcihlik yapmıştır
(Nüşirin notu). Ayrıca bkz. Rüvendi, Röhatü’s-südür, 1, 136; Reşideddin,
C’önıi u 1—fevörih, 11/5, 54.
105
Uzluk, yazma nüshada (,11) şeklinde kayıtlı olan bu ismi “Anu” olarak okumuşsa
da emin olamamıştır (Uzluk Çeviri.vi, Il). Edisyon metnin nüşiri, Unür şeklinde
düzeltmiştir. Ünür ya da Üner, Mahmüd’un ataheki idi. (Nüşirin notu). Krş. Sad
reddin el-Hüseyni’de Üner (jM) şeklinde, Ahhörü’d-dev/eıi’s-Se/çukivve, 53; Ib
nü’l—Esfr, el—Kümil <‘Lv/öı;ı Tarihi), X, 192.
06
Uzluk, burada 18 Zilhicce demekıedir (Uzluk Çevirisi, Il). Oysa yazma nüshanın
ınetninde, Zilhicce ayı kayıtlı olmakla beraber, l8. gün olduğuna dair bir ibare
yoktur. Edisyon metinde de aynı şekildedir.
ı07 Kutbü’d-devle Ismail b. Yüküti, aynı zamanda Berkyüruk’un dayısı da oluyordu.
Zira annesi Zübeyde Hütun, Yüküti’nin kızı ve dolayısıyla İsmail’in de kardeşi idi.
bkz. Nişüpüri, Se/çuknönw, 36; Reşideddin, Cönıi’u ‘t-ıevöriı, 11/5, 49.
08
Krş. Rüvendi, l?öhaıü ç—südür, 1, 138; Reşideddin, (‘dini ‘ii ‘t—fevdrih, 11/5, 57.
09
Yazma nüshada sadece baştaki () harflnin harekesi konmuş olup fetha iledir.
ııo Yazma nüshada (Jni) şeklindedir. Uzluk da Buran olarak okumuştur. Ancak
edisyon metinde diğer kaynaklarda geçtiği gibi, Buzan/Bozan (j1jj) biçiminde
düzeltilmiştir. Meselü bkz. Bundüri, Zühdetü ‘n—nıısıv (İrak ve Horasan Selçuk/ula—
rı), 85; İbnü’l—Esir, e/—Kömi/ (Is/dı,, Tarihi). X, 192.
el-Mustazhir Billah, bkz. Sadreddin el-Hüseyni, Ahhdrü ‘d-dev/efi’s-Sc’lçukh’ve, 52.
Melikşüh tarafından 478 (1085) yılında gözlerine mil çekilmişti. Bkz. yuk. Melik
şüh bahsi.
113
Reşideddin’de bu isim, Tutış () şeklinde okunacak biçimde harekelendirilmiştir.
Bkz. (‘dini ı.ı ‘f—fevdrih, 11/5, 58.
114
Uzluk. burada çeviri hatası yapmıştır. İlgili metnin Uzluk tarafından yapılan çevi
risinde “Bu gönderdiği adamlar, Tutuş’un çıkmak ükrinde olduğunu ve sipehsala
nn onun kaçnıasını kolaylaştıracağını haber gönderdiler” denmektedir (Uzluk Çe
virisi, 12). Farsça metin bu anlama gelecek bir ibare içermez. Üstelik bu ifade
mantık bakımından da tutarsız bir cümledir. Metnin doğrusu yukarıdaki gibidir.
‘5
Krş. Sevim, Sur4e ve Filistin Selçuklu/an Tarihi, 148-150.
ıı6 Bu cümle, yazma nüshadaki metinle karşılaştırıldığında iki rarklı anlama gelebile
cek şekildedir. Metin, yazma nüshada şu şekildedir: U i Jjl). Bu cümlenin
çevirisi şu şekilde yapılabilir: “Onun komutanlarını yakaladı”. Ancak edisyon
metnin nüşiri, Farsça metnin filmi çoğul haline getirerek (ıfl) biçimine sok
muştur. Bu durumda cümlenin çevirisi şu anlama gelebilmektedır: “Komutanlar
81

onu tuttular (onun safına geçtiler)”. Uzluk da bu karışıklık dolayısıyla cümicyi bi


rinci anlamıyla ıercüme etmiştir(tbhık Çevirisi, 12).
Diğer kaynaklar. Tutuş’un Bağdad’a geldığinı doğrulamazlar. Ancak bazı kaynak
lar, Tutuş’un Halife el-Mustazhir Hillah’a adam göndererek kendi adına hutbe
okutulmasını istediğini kaydederler. İbn(F l-Cevzi’ye göre bu talep 486 yılında ol
muştur. Bkz. el-Muntazam fi Tarihi’l-Müh)k ve i-(hnem. Haydarbüd-Dekken
1359. IX, 77; lbnü’l-Es!r’e göre 487 (1094) yılı içinde olmuştur. Bkz. eI-Kdmi!
(Lvhiı,ı Tarihi). X, 200; lbnü’ 1-Adim. 487 yılı içerisinde, süre belirtmeksizin Tutuş
adına diğer lslm beldeleriyle birlikıe Bağdad’da da hutbe okutulduğunu kaydeder.
Bkz. Zühdetü ‘1-Ha/eh Haleh mi,? Tarihi HakI’, Neşr. Sümi ed-Dehhıı, 1-111, Dı
maşk 1951, Il. 118; Reşideddin ise, Tutuş adına Bağdad’da dört ay boyunca huthe
okutuldtığunu kaydetmektedir. Bkz. Cdıniu ‘t-wvdrıh, 11/5, 58; Sevim, Surh’e ve
Filistin Selçuklu/arı Tarihi, 152.
1 8
Uzluk bu cüınleyi eksik olarak ıcreüme etmiştir (Uzhık Çevirisi, 12).
Mctinde yoktur. Mütercim tarafından eklenmiştir.
Sultan Mehmed Tapar.
nı Edisyon mcıinde Abencri şeklinde okunabilecek bu ismin yazma nüshada okuma
zorluğu bulunmaktadır. Bu bakımdan, kelime Uzluk ıaraöndan da okunamamıştır,
Yazma nüshada, Uzluk’un okuduğu biçimde, Biğü şeklindedir.
23
Cemiziyülülıir 494 (5 Nisan 1101). Bu savaş, iki kardeş arasında cereyan eden
beş savaştan ikineisidir. Dört kez Berkviruk. bir kez de Muhammed galip gelmiş
tir. Bkz. Ravendi, Rdhatü’s-siidür. 1, 144-145; lbnü’ 1-Esir, el-Kömil (Lçkinı Tarihi),
X. 251; Reşideddin. üiıni ii ‘t—teıcirilı 11/5. 66.
24
Müeyyıdö’l-mülk’ün idamı hak. bkz. Bundüri. Zühdetü ‘n—,ıusra (İrak ve ilorasan
Selçuklu/arı). 89; lbnü’l—Esir. el—Kamil (hdöı,ı Tarihi). X, 251; Ravendi, Rülıatü s—
südür, 1, 141—145; Nişapöri. Selçukmime. 38; Reşideddin, Cömi ‘ü ‘t-ıevürih, 11/5,
65.
ı25
Yazma nüshada ‘la’ziz” şeklindedir (Nüşirin notu).
ı26
İbnü’l—Esir. el-Kömil (LEıın Tarihi), X, 255.
ı27
Bu, iki kardeş arasındaki üçüncü savaştır. (Safer 495/Aralık 1101). İbnü’l Esir’e
göre bu karşılaşma, Nihdvend yakınlarında. Rödraver’de gerçekleşmiştir. Bkz. el
Kümil İslcinı Tarihi), X, 271.
ı28
Ciddi bir çaşışmanın yapılmadığı bu karşılaşmanın sona ermesinde, Berkydruk
tanfindan veziri eI-Eazz ve Emir Ayaz rol oynamışlardır. Bkz. İbnü’I-Esir, el
Kümil cJvlcinı Tarihi), X, 271.
ı29
Yazma nüshada Rismül ( Jj) şeklindedir. Uzluk da Risnül beyi olarak
okumuştur. İhnü’l-Esir’de bu komutanın adı Emir Besmel (J—i) olarak geçmekte
dir. Büyük komutanlardandır. Bkz. cl-Kcimil ([ldın Tarihi), X. 272 ve ayrıca bkz.
el-KümiL (Tomberg neşri), X, 332.
l3ıı
Bu dördüncü savaştır.
82

°‘
Uzluk buradaki tarihi 498 olarak veriyor. Bunu da hatalı olarak Milüdi 1103 mri
hiyle eşleştiriyor (Lızluk ÇL’viri.ü, 14).
(32
tbnü’l-Esir’e göre, 10 Zilhieee (25 Eylül l l02)’ye kadar sürmüştür. Bkz. el-Kümil
(Lvldrn Tarihi), X, 273.
133
Edisyon metinde nakah (£) olarak yazılmasına karşın, yazma nüshada lağım ()
şeklinde okunacak biçiındedir.
°
Bu beşinci savaştır.

Yazma ve edisyon metinde 496 yılı Rebiülevvel ayında anlaşma yapıldığı kaydcdi
liyorsa da Selçuknüme müellifi burada hata yapmıştır. Anlaşmanın bu tarihte ya
pılmış olması mümkün değildir. Zira biraz yukarıda, aynı yıl içinde Zilhicce sonu
na kadar İsfehün kuşatmasından balısctmektcdir. Kuşatma, Zilhicce sonuna kadar
sürdürülmekle birlikte, Hoy savaşı. Cemüziyülevvel 496’da gerçekleşmiş (19 Mart
1103) ve anlaşma da doğal olarak 497 Rebiülevvel ayında (Ocak 1104) yapılmış
olmalıdır. Bkz. lbnü’l-Esir. el-Ecimil (Islüııı Tarihi), X, 300; A. Ozaydın. “Berkya
ağ”, DIA. V. 515. Uzluk. tercümede. anlaşmanın 497 yılı içerisinde yapıldığını
kaydetmiştir (Whık Çevirisi, 14).
(36
Sadreddin el-l-lüseynL Ahbdnid-devk’tiv-Selçukiı’ıe. 54. Bazı araştırmalara göre
bu şartlar, 3. savaşın sonunda kararlaştınlmıştır ve anlaşma 4 Rebiülühir 495 (26
Ocak 1102) tarihini taşımaktadır. Bkz. Ozaydın, “Berkyaruk”, DIA, V, 515. Ancak
ibniYl-Esir’in kaydı, bu anlaşmanın 497 Rebiülcvvel (Ocak 1101) ayında apıldıı
nı ortaya koymaktadır. Bkz. t’l-Kümil (Lvlüm Tarihi), X, 300-301.
‘37
Uzluk, 1105 yılı olarak göstermiş6r (Liz/tık Çevirisi, 14). Berkyüruk, 1104 yılında
öldüğüne göre, Uzluk’un verdiği bu tarih doğru değildir.
ı3N Sıbt’a göre Berkyüruk’un İslbhün’dan ayalışı Muharrem 498 (EyLül 1 l04)’dedir.
Bkz. Mir ütü ‘z-zamdn fi Tarihi ?-Ayün, Haydarübad-Dekken 1380/1951, VllI/l,
13.
Berkyüruk’un ölümü, 2 Rebiülühir 498 (22 Arahk 1104) tarilıindedir. Öldüğünde
25 yaşında idi. Bkz. İbnü’l-Esir, el-Kümil (İsidın Tarihi), X, 308; Bundüri, Zühde
tü ‘n—nusra (İrak ve Horasan Selçuklulan), 91; Reşideddin, Cümi u ‘t—tevürih, 11/5,
66; Özaydın, “Berkyaruk”, DIA. V, 516.
°
Yazma ve edisyon metinde Cehiz (5e) şeklindedir. Diğer kaynaklarda Cüheyr
() olarak geçer. Meselü, Ibnü’l-Cevzi. cl-Muntıcaın, lX. 141; lbnü’l-Esir, el
Kümilfit-tarih, (Tomberg neşri, tıpkıbasım), Beyrut 1399/1979, X. 382. Uzluk,
bu ismi eksik kaydeimiştir.
‘‘
İbnü’l-Esir’e göre, Deyülü ()‘dan itibaren karşılıyor. Bkz. el-Kümil (Tombcrg
neşri). X. 382.
ı42
Edisyon metinde (Sl3 jl) şeklindedir. Yazma nüshada kelime çok açık olarak
okunamıyor. Uzluk, Dar-u Muhleke şeklinde okumuştur. Kanaatimizce, Düru’l
Memleke (sı.ıı 3.2) olması gerekir.

Uzluk’un çevirisinde “Şat nehri” denmektedir ((klıık Çevirki, 14). Sat kelimesi
nehrin özel ismi gibi ıereüme edilmiştir. Oysa şat, nehir demektir.
83

Emir Ayaz’ın
ölüm tarihi. 13 Cemüziyülevvel 496 (1-2 Mart 1 105)’lir. Bkz. İb
nü’l—Esir, e/-Kd,ni/ 1sldı,ı Tarihi), X, 313.
Kale-i Saltanati adıyla
da bilinmektedir. İsfehün yakınlarında yüksek bir dağın
lepesindedir. (Le Strange’dan naklen, nüşirin notu). Yaküt el-Hamavi’ye göre
Şhhdiz’in manası, Hükümdar kalesi (Kal’atü’l-Melik) demektir. Bkz. MLcemü?
Bil/dön. 111, 316.
146
Bundüri. Zühdetü ‘n—nnsra (İrak ‘e H,n-asan Se%ukhdarı), 93; Sadreddin el—
Hüseyni: “Bu kale. ahalinin gözünde bir diken ve boğazında bir kemik gibi idi”
der. Bkz. Ahhdrö ‘d-deı’klı -Se/çukh’ve. 55.
147
Yazma nüshada yoktur, edisyon metne n’3şir tarafından eklenmiştir.
4K
Edisyon meıinde, Bütıni liderlerinin başlarının Bağdad’a gönderilmesi hadisesinin
501 yılı içerisinde gerçekleştiği gibi bir cümle oluşturulmuştur. Hülbuki Selçuk
>iöine müellifi. yeni bir konuya geçerken önce o yılı belirtmekte ve “Ender sene-i
ile cümleye başlamaktadır. Edisyon metnin nüşirinin bu noktayı göz ardı ettiği
sanılmaktadır. Dolayısıyla 501 ytlı. Seyfüddcvle Sadaka ile ilgili olayların anlatıl
dığı yıldır.
3)
Burada geçen Nil. Mısır’daki Nil nehri değildir. Irak’ta bulunduğu anlaşılmaktadır.
Coğrafya eserlerinde Nil hakkında şunlar kayıdıdır: “Nil, aslında elbise boyamada
kullanılır. Nıl adı birkaç yerde vardır. Bunlardan biri, Küfe sevüdında, Hille yakın
Iarındadır. Mezyedoğul ları tarafından inşa edilmiştir. Fıraı’ın kollarından biri haliç
oluşturarak bundan geçer ki bunu Haccüe b. Yüsufkazmıştır. Burası Küsün bölge
sine de destek olur. Suyunun fazlalığı Dicle’ye dökülür. Yine bir başka Nil: Rakka
ırmağının kollarından biridir. Bunu er-Reşid kazdırmıştır. Bunun karşı yakasında
Deyr Zeki ırmağı olan el-Belih bulunur”. Bkz. Yüküt, Mu ‘cemil ‘l-Bükkln, V, 334;
Akvüsidü ‘(-ünlü’. 111, 1413. Yine, burada geçen Küsüıı da Irak’ın kuzeyinde.
Nunıflniye ile Vüsıt arasında kalan bir bölgenin (küre) adıdır. Büyük Zab, bu böl
genin nehri olup bu yöredeki tarlaları sular. Bkz. Akrösülü 1-fili/ü’ ,lll, 1133.
151ı
Edisyon ıneıinde. Zervümiyü (ljj) şeklinde yazılmıştır. Nüşir, neresi olduğunu
çıkaramamıştır. Uzluk da aynı şekilde “Zervamiye” olarak okumuş. yazmış ama
neresi olduğunu anlayamamıştır (Uzhık Çevirisi, 14). Yazma nüshada, kelime buna
benzemekle birlikte, edisyon metin nüşırının ve Uzluk’un vüv olarak okuduğu
hariÇ elif ile bitişik olarak yazılmıştır. Bu durumda noktası konmamış fil harfi ola
rak okunabilir. Böyle okunursa, Zermmiyü (ttjj) şeklıni alır ki, bu durumda ke
lime bir yerin adı olarak karşımıza çıkar. Coğrafya eserlerinde Zerfümıye (<Ufl)
diye geçen bu yer hakkında şunlar kayıtlıdtr: “Buraya Zürfüniye de denir. Küsün
dolaylarında büyük bir köydür. Burası, Vüsıt ile Bağdad arasında yer alan Yukarı
Zab nühiyelerındendir. Bu, Erbil ile Musul arasındaki Zab değildir. Burası, Die
le’nin batı kıyısında yer alır. Yukar Zab ağzında bulunan birkaç eser dışında hara
be halindedir’. Bkz., Yüküt, Muccınül-Bü!dön, 111. 137; Bağdüdi, Merüsidül
111,/ü, Il, 662.
ısı Sadreddin el-Hüseyni’ye göre, Sadaka b. Mezyed’in ordusu 20 bin kişiden oluşu
yordu. Savaş, lille yakınlarındaki bataklık bir mevkide gerçekleşmişti. Bkz.
Ahhdrü’d-dcı’kti’s-Se/çukhTc, 55-56; İbnü’l-Esir’e göre 20 bin süvad. 30 bin pi
yade vardır, bkz. el-Kömil (İslüm Tarihi). X, 354.
84

152
Sadaka’nın oğludur.
153
Bir Arap kabilesidir.
Büyük Selçuklu komutanlarındandır. Bağdad şıhnesi ve Musul valisi olmuştur.
Vasıt, Sultan Muhammed tarafından ona ikıd edilmiştir. Bkz. lbnü’l-Esir, el-Kdrnil
(İs/öm Tarihi), X. 356. Farsça metindekı cümle dizilişi, Porsuki’nin Sadaka’nın
ordusunda yer aldığı gibi bir anlamın çıkmasına yol açıyorsa da Porsuki, Selçuklu
ordusu sat]arındadır. Müellif burada iki ordunun komutanlarını karışık bir şekilde
vermiştir.
ISI
Sadaka’nın diğer oğludur.
Süve hkimi iken. Sultan Muhammedle arası bozulunca kaçıp Sadaka’ya sığın
mıştır. lbnü’l—Esir. ci-Könzil (Is/üm Tarihi). X. 354.

Edison metinde (J t) şeklinde dizilmiştir. Uzluk tarafından Ahmet Bey ola
rak okunınuştur (Uzizık Çevirisi, 14>. Ancak. lbnü’ 1-Esir bu ismi Ahmedil (J’)
olarak kaydetmiştir. d-Kdmi/ (Tomberg neşri), X, 3447. Ayrıca, lbnü’l-Adim’iıı
eserinde de Ahmedil b. lbrahim’den söz edilmektedir. Bu zat, Merüğa hökimi olup
Sultan Muhammed b. Melikşah tarafından 505 (1111) yılında Haçlılarla savaşmak
üzere Suriye’ye gönderilmiş, 510(1116) Haziran’ında Bağdad’a dönmüştür. Dola
yısıyla, yukarıda geçen Ahmed Bey, bu Ahmedil olmalıdır. Bkz. Buğı’etü ‘t-ta/eh
(Bhog,v/iIer/e Se/çuklular Tarihi), 101. Yine, !bnü’l_Esir de bu kaydı doğrular.
Bkz. el-Kömil (kilim Tarihi), X. 388. Ayrıca lbnü’ 1-Esir, ölümü münasehetiyle
onun künyesiııi şu şekilde verir Ahınedil b. Vehsüdün er-Ravvdi el-Kürdi. Bkz.
age. X. 410. Yazma nüshada hem Ahmed BikBey hem de Ahmedil şeklinde
okunmaya müsaittir.
Yazma nüshada ve Uzluk’un çevirisinde Rüzkıbtı (Jj) şeklınde geçen isim,
cdisyon metinde (Sil) olarak yazılıdır.
59
İbnü’l-Esir’e göre ok sırtından girmiştir. Bkz, el-Kdmil (Is/dm Tarihi). X. 359.
Bozuş adında çolak bir köle olup PorsukVnin askerlerindendi. Bkz. İbnü’l-Esir,
ci—Kümil (Iskb>ı Tarihi), X, 359.
16ı İbnü’l-Esir, savaşın 19 Receb 501 (4 Mart 1 l08)’dc başladığını kaydetmektedir.
Bkz. e/-Kcimil (Iski,,, Tarihi), X, 358. Ote yandan, Uzluk, bu tarihi 28 Mart olarak
belirlemiştir.
62
Rüvendi’ye göre, başı, Horasan’a, Scncer’e gönderilmiştir. Röhazü s-südür, 1, 150.
163
Yazma nüshada başlık şeklindedir. Edisyon metinde başlık olarak düzenlenmemiştir.
63
Metinde, bir sultan adı geçmemekle beraber, yukarıda tahkiye edilen olaylardan
bunun Muhammed Tapar olduğu anlaşılıyor. Ancak, yine metinde geçen, Süley
manşüh için kullanılan “kendi amcaoğlu” tabiri doğru değildir. Zira Süleymaaşah,
akraba olmakla birlikte Muhemmed Tapar’ın amcasının oğlu değildir. Oyle anlaşı
lıyor ki. bu paragraf. müellif taraftndan muhtemelen biraz aşağıda vermeği planla
dığı bilginin bir kısmı olarak karLştırılmış ve öne alınarak buraya yazmıştır.
65
Müellif, aşağıda Süleymanşüh’: Şama gönderenin Alp Arslan olduğunu kaydet
mektedir. Bkz. aşğ. Sülevmanşüh bahsi. Burada verilen bilgi, tarih yönünden de
doğru değildir. Zira Süleymanşah 1186 yılında Tuıuş’la giriştiği mücadelede haya
85

tim kaybetmiştir. Gerçi, müellife göre Süleymanşh, 1122 yılında vefat etmiş gö
rünmektedir. Aşğ. Aynı yerler.
6o
Yazma ve edisyon metinde Nöştekin (ü,) şeklindedir. Uzluk. bunu Anuştekin
olarak okumuştur. Yazma nüshada Nüştekin ile Şirgir isimleri arasında vüv bağlacı
vardır. Bu durum bu isimleri iki ayrı emire ait gibi göstermiştir. Bundan dolayı
Uzluk tarafından da bu isimler iki ayrı şahıs olarak zikredilmiştir. Edisyon metinde
bu vüv kaldırılarak tek isme dönüştürülmüşıür. Nitekim Bundüri’de. Enüştekin
Şirgir şeklindedir. Bkz. Zühdetü ‘n—mısra (İrak ve Horasan Sdçukhı/arı). 114. lb
nü’l—Esirde de aynı şekildedir. Bkz. e/-Kamil UsM,;; Tarihi), X, 419.

Yazma nüshada İlükfeşt (CiiSDy) şeklindedir. Uzluk, bu ismi İlakkoşut olarak
okumuştur. Cemüleddin llakfeşt b. Kaymaz el-Harami Sultan Muhammed b.
Mahmud h. Melikşüh’ın Emir-i Höcih’idir (Nüşirin notu). Bu isim, Zühdeıü n
mısra mütercimi Kıvümeddin Burslan tarafından llfakşet (bkz. Bundüri, Zühde
tü ‘n-nusra (İrak ve floresan Se%ıık/u/an), 208) şeklinde: Rdhaüi’s-sudür müter—
cimi Ahıned Ateş tarafından da llkuğaı şeklinde okunmuştur. Ateş’in yaklaşımına
göre li-kufşat kelimesi <il-kuvşat<il-kuşat ile alakalı görünmektedir. Bkz.
Rüvendi, Röhatü s-südür, 11, 248 ve dipnot: 3.
6%
Metinde bu şekilde, sarüvhö ve küşkhö şeklindedir. Bunların, bugün anladığımız
manada saraylar ve köşklerin olmaması icap eder. Askeri bir maksat ile inşü edilen
yapılar olmalıdır. Zira bunlar. Alamüt ve diğer Bütıni kalelerinin kuşaıılmusı için
apılınışıır. Bu açıdan “gözetleme kuleleri”, “karakollar” kastedilmiş olmalıdır.
Benzer ıbareler, müellif tarafından 111. Haçlı seferi sırasında Frenklerin Konya ci
vanna geldikleri sırada da kullanılmaktadır. Frenkler, Konya’da kaldıkları birkaç
gün içinde, aynı şekilde saraı’/ar ve hdğ/ar yapmışlardır. Onda da yine, bildiğimiz
manadaki sı,-aıhırın yerine, askerin barınabileceği geçici mekünların. karakol ve
ya belki barakaların yapılmış olması lazım gelir. Zira o kısa sürede, zaten terket
mek üzere olduklan bir yerde sarar ve köşk yaptırmaları anlamsız görünmektedir.
69
512 yılının Safer ayı olmalıdır (Mayıs-Haziran 1118>.
‘°
Bu cümle, hem yazma nüshada hem de edisyon metinde başlık şeklinde düzen
lenmiştir. Ancak bu başlık altında halifelikle alakalı olarak sadece bir cünıle ve
rilmiş olup o da hilüfet süresiııi aktarmaktadır. Sonra yeniden Selçuklu sullanının
serencamına devam edilmiştir.

Yüküt el-Hamavi, bu kaleyi görmüştür: “Deylem dağları istikanıetinde müstahkem
bir kaledir. Kazvin, Zencün ve Ebher’e hükimdir. En sağlam ve müstahkem kale
lerden biridir”. Bkz. Mu cemü ‘/-Bü/dön, 111, 207. Sultniye’ye 5 fL’ıwah mesafede
dir. Hamdullah Müstevfl de bu kaleyi görenler arasındadır. Ancak onun zamanında
kale harabe lıalindedir. Zira Moğol döneminde harab olmuştur (Le Strange’den
naklen, nüşirin notu).
72
Uzluk. Sultan katından giden elçilere iltifat etmeyenin Tuğrul olduğunu ileri sür
mektedir (Uzkık Çevirisi. 16). Oysa diğer kaynaklarda da bu olay anlatıldığından,
bunun Gündoğdu olduğu açıktır. Meselü krş. Zühdeıö’n-mısra (İrak le Hora.ça,ı
Se/çuklu/an), 120: lbnü’l-Es?r, e/-KĞınil (İs/cin; Tarihi), X, 434435.
‘‘7
Uzluk, bu ifadeyi ücretli asker olarak çevirmiştir (Liz/ak Çeı’irisi, 16).
86

Sultan Muhamnwd’in Ernir-i Hdei/”idir. Bundari’de Sürme şeklinde kayıtlıdır.


Bkz. Zühdeıü’n-mısra (İrak ve Horasan Selçuk/ulan), 115. Nüşir, Sultan Mah
mud’un Emir-i Hdcih’i olduğunu söylüyor. Oysa Bundüri, onun Sultan Mulıam
med tarafından emfr-i hdcibliğe tayin edildiğini kaydetmektedir.

Milüdi olarak Cuma gününe denk gelmektedir.
176
Uzluk, bu cümleyı yanlış olarak, Mahmud’un ordusunun başlangıçta büyük şecaat
gösterdiği şeklinde tercüme etmiştir ((hInk Çevirisi. 16). Cümlede geçen beddeli
(h) kelimesi, sözlükte ‘korkaklık’ manasındadır.
‘“
Uzluk. bu ismi de Mahmud olarak okumuştur (Uz/uk Çevirisi, 16). Yazmada bu
isim Muhammed şeklinde geçmektedir.

Milüdi olarak Çarşamba gününe gelmektedir.
179
Dergezini. lrak Selçuklu sultanlanndan Mahmud. Tuğrul Ve Mcsud’un vezirliğini
yapmış, kudretli bir emir olup, zulmü yüzünden 527 (1133) yılında Sultan Tuğrul
tarafından asılarak idam edilmiştir (Nüşirin nota). İmüdeddin İsfehüni, Emir Der
gezini hakkında olumsuz şeyler söylemektedir. Dergezin hakkında verdiği bilgi
Yüküt el-liamavi tarafından aynen aktarılnııştır. İsfehüni’nin satırları şu şekildedir:
“Bu Enesübüzi (s3LJl) (Emir Dergezini) hakkında bir parça heyanatta bulunaca
ğım. Enesübüz (Ll) a/em iklhninde bir çiftlik olup, Dergezin’e yakındır. Bu
adam kendisini Dergezin’e nispet etti. Zira Dergezin, mezkür vilüyetin en büyük
köyüdür. Ahalisinin büyük bir kısını ebu ibahat ve e/ili dala/eııır. Bunların eksen
si, Müzdek ve Babek el-Hürrerni mezhebinde olup ahali beyninde. şenleri şayidir.
Dergezini ‘nin babası, bunlardan bir çiftçi idi. oğlunu İsfehün’a getirdi. Bunu yazı
ya, cürete ve kılıç çalmaya (yahut yüzsüzlüğe ) alıştırdı. Daim mutasarnflarla ihti
lat ederdi. Tecrübesiz. cahil ve kindar idi. Fenalıkta bir tane olup, intikamcı idi.
Kim ona iyilik etli ise onu öldürmüştür. Herhangi bir dağda barındı ise, onu tezel
züle uğntmıştır. Bunu ilk evvel istihdam eden kimse, Kemalülmülk es-Sümeyremi
ile amcam el-Aziz olmuştur. Bunların her ikisini, en acı felakellere uğratmış ve
iyiliklerine fenalıkla mukabele etmiştir.” Bkz. Zübdetü’n-mtvra (İrak ve Horasan
Selçuklu/an), 120-121, 136-137, vezirin idam, için de 157-158. Krş. Yüküt,
Mu’cemüi-Bükkin, Il, 451-452. Sadreddin el-Hüseyni,Ahhdrü’d-dev/eti’s
Selçukiyve, 72-73. İbnü’l-Esir’e göre, Emir Dergezini 526 (Il 32)’de, Sultan Sen
cer tarafından Tuğml’a vezir olarak tayin edilmiş, ancak Şevvül 527 (Ağustos
1 l33)’te Tuğrul tarafından öldürülmüştür. Bkz. e/-Kımil (Ls’lüm Tarihi), X, 534,
541.
MI
Metinde (üj5) şeklindedir.
Miladi olarak Cuma günüdür.
IRZ
Yukanda geçti. Uzluk, bu ismi Ahmed Veli şeklinde okumuştur (Uzhık Çeı’irisi, 17).

Edisyon metinde ve yazma nüshada iki isim arasına vüv bağlaeı konmuştur. .Aneak
bu isim yukarıda geçtiği yerde tek bir isim olarak kaydedilmiştir.
1M
Bu cümle Uzluk’un çevirisinde yer alınamaktadır.
ıı Bu ifadeden, Tuğrul’un ölümünün 528 yılı Muhanem (2 Kasım 1133 Perşem
be)’inde gerçekleştiği sonucu çıkıyor. Sadreddin el-Hüseyni de bu tarihi teyit eı
87

mektedir. Bkz. Ahhcfrü’d-devkıis-Se/çukiı’t’e, 73. Bundii’de de aynı tarih vardır.


Bkz. Zühdetü ‘n-nusra (İrak ve Horasan Selçuk/idari), 159; ibnü’ l-Esfr’e göre Mu
hanem 529, bkz. el-Kdrni/ (111dm Tarihi), X1, 28; Rüvendi’ye göre 529 yılındadır.
Bkz. Rdharüç-südfır, l, 20l. Bir araştırmaya göre SulLan Tuğrul’un ölüm tarihi, 3
Muhanem 529 (24 Ekim 1134 Çarşamba) olarak verilmektedir. Bkz. Hüseyin
Kayhan, İrak Selçuk/idari, Konya 2001, 137.
ııö
Uzluk, bunu Muharrem olarak kaydetmiştir (U:/uk Çeıirisi, 18).
ııı
Müellifln, cümlenin sonunda verdiği bu tarih, Halife Müsterşid’in ölüm tarihi
olmalıdır. Ancak diğer kaynaklarda lialifenin 17 Zilkade 529 (29 Ağustos
l l35)’da Perşembe günü öldürüldüğü kaydedilmektedir. Bkz. Kayhan, İrak Sel
çuk/ulan 15 1
ııı Bu cümle, daha önce de benzer şekilde geçtiği üzere, metinde başlık şeklinde dü
zenlenmiştir.4ncak bu başlık altında halifelikle alakalı sadece hilafet süresi akta
nlmaktadır. Sonra yeniden Selçukluların hikyesine devam edilmiştir.
ı89 Yazma nüshada (LSJdi.b) şeklindedir.
196
Metinde Pars şeklindedir.
Sadreddin el-Hüseyni’de, Boz-aba (ljş) şeklindedir. Bkz. A?ıhdn?’d-devletis
Selçukin’e, 77. Bununla birlikle mezkür eserin müıercimi biraz aşağıda Bozebe de
demektedir.
92
Karasungur’un oğlunun adı, Sadreddin el-Hüseyni’de Muhammed olarak geçer,
bkz. Ahhd ni d-devleti ‘s-Se/çukivve. 77.
Sadreddin el-Hüseyni’de, Anter şeklinde, bkz. AhhcWi ‘d-devleıi’s-Selçukin’e, 77.
91
Uzluk çevirisinde belidilmemişlir.
ıgs
Metinde Pars (jJ) şeklindedir.
Uzluk. bunda yanlış bir şekilde Mesud yerine Raşid yazmıştır (Uzhık Çevirisi, 19).
°‘
Edisyon metinde suturbüni (j.); yazma nüshada şuturbün! (j) şeklinde
okunabilecek durumdadır. Uzluk tarafından şuturbüni olarak okunduğundan. deve
ci diye tercüme edilmiştir.
Krş. lbnü’I-Enük’a göre bir grup mü/hid suikast düzenlemiştir. Bkz. Tarih
MenVfdrikin ve Anüd, Çev. Ahmet Savran. Erzurum 1992, 59; Sadreddin el
Hüseyni ise, Rüşid’in, İsfehün sokaklarında atına binmiş vaziyette ve yanında bir
takım askerler olduğu halde gezerken kendisine gelen bir heyet tarafından şehit
edildiğini kaydeder. Bkz. Ahhdrü d-der/eti -Selçııkiı’ve, 76; İhnü’ 1-Esir, farklı bir
rivüyet akünr, bkz. el-Köniil (!s/cim Tarihi), Xl,
Sultan Mesud b. Muhammed Tapar.
200
Sultan Mesud b. Muhammed Tapar’m büyük hdcihi idi. Bkz. Sadreddin el
Hüseyni, Ahhdrü d-dei/eti v-Se/ç’ukivı’e, 78.
Sadreddin el-Hüseyni’yc göre 543 yılında, bkz. Ahbdrü d-dev/eti ‘s-Selçukivve, 83.
202
Uzluk’ta Urumya şeklindedir (Uz/uk Çeı’iri.i, 19).
88

203
Merdsidü’l-İıtılü’da (11, 541) Dülüb hakkında şu kayıı vardır: “Dülüb: Birçok
yerde vardır. Bunlardan biri Dülübu Mübürck’tir. Bu Bağdad’ın doğusundadır. Yi
ne, Dülüb: Reyin köylerindendir. Dülüb el-l-lüzin: Men’ vadisi üzerindedir. Yine
Dülüb: Ahvflz’a dört fersah mesafede bir köydür.”
204
DüI (J,): Cüh (4.), yani yer denıektir. Dülüb’ın kapısı (denüze-i dülüb) bugün
hala mevcuttur (nşirin notu). Rey’in su kuyulannın bulunduğu yer.
205
Uzluk, burada Horasana giden sultanın. Mesud olduğunu ileri sürüyor (Uzhıfr
ÇevirLvi, 19).
Edisyon metinde 552 yılı yazıyor. Yazma nüshada, nüşirin de tespitine göre. 564
tarihi yazılıdır, Ancak, (sıttin altnıış) kelimesinin altında (isnü ve hamsin) de ya
zılmıştır ki, nüşir bu son tarihi doğru olarak kabul etmektedir. Uzluk ise, metinde
olmayan bir tarihi vermiştir: 544!l 149-50 (Uduk Çevirisi, 19)
207
Sencer’in ölüın tarihi 14 Rebiülcvvel 552 (26 Nisan 1 l57Ydir. Bkz. M. Altay
Köymen, Büyük Selçuklu in qrnmtnrluğıı Tarihi. Ikinci İmparatorluk Devri, Cilt: V,
TTK Yay.. Ankara 1991,465.
208
Bu başlık, edisyon metinde yer almaz. Ancak yazma nüshada bu ibare başlık şek
linde düzenlenmiştir. Nüşirin bu başlığı göz ardı ettiği anlaşılıyor. Anonim Selçuk
nöme (Tarfh-i Al—i Selçuk ) mücllıfınin. İldeniz meselesinden bahseden bu saurla
nnın düzeltilmesine ihtiyaç vardır Zira bilinen tarihi olaylara göre burada verılen
bilgiler çelişkili görünmektedır. Oncelikle ilgili Farsça metnin transkripsiyonu şu
şekildedir: “Ammü hadis-i Atübek Ildeniz ün büd ki ğulüm-ı sultan büd. Müder-i
sultan Tuğrul bü ü düd ve ü rü atübeg kerd. Çün sultan Sencer ez dünya be-reft ez
sebeb-i vemdür? pesereş Tuğrul rü be-ü sipord. Sultan Tuğrul atübegi-i lMk ve
Azerbaycan tü be-ü düd, Sultan Tuğrul gozeşt. Alübegi-i lrük ve Azerbaycfln bü ü
mukaner şod. Ez ferzend be-ferzend be-vilüyet-i Fürs ve Irük püdişühi kerdend tü
in vakt.” Bu ibare, aşağıdaki notlarda cümleler halinde diğer kaytaklardakilerle
karşılaştırıl makıadır.
0
[Şemseddin] İldeniz. aslında Sultan Mahmud b. Muhammed Tapar’ın veziri
Kemüleddin Ebü Talib es-Sümeyremi’nin mernlükudur. Onun 516 (1121-1122) yı
lında Bağdad’da Batıriller tarafından öldürülmesini müteakip, önce Sultan Mah
mud’a ardından Sultan Mesud’a intikal etmiş; nihayet bu sultan tarafından Azerbay
can valiliğine getirilmiştir. Sultan Mesud, onu kendi kardeşi Tuğrul’un (ö.l 134) dul
kansı Mümine Hatun ile de evlendirmiştir. Bkz. Mirza Bala, “Il-Deniz”, lA, 5/Il,
962; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara 2011,200. Arslanşüh, ba
bası Tuğml’un ölümünden sonra amcası Sultan Mesud zamanında Tekrit Kalesı’nde
tutuluyordu. Mesud’un ölümünden sonra çıkan taht karışıklıkları sırasında Selçuklu
komutanlarından Mesud Bilali, 1154 yılında Arslanşüh’ı serbest bırakmıştır. Ars
lanşüh da bazı Selçuklu komutanları tarafından üvey babası olan Ildeniz’in yanına
götürülmüştür. Hürezmşüh tarafından öldürülen Sultan Tuğrul ise bu Arslanşüh’ın
oğludur. Bkz. lbnü’l-Esir, el-Kdmil (Islöm Tarihi), Xl, 168-169; Sadreddin el
Hüseyni Ahbdn ‘d-devleti s-Selçukiı’ye, 93-94; Bundan, Zühdctü n-nusra (İrak ve
Horasan Sel çuklulan), 215, 217; Kayhan, İrak Selçukluları, 214.
‘ıo Burada kastedılen sultan, Mesud b. Muhammed Tapar olmalıdır. Zıra lbnu 1-Esır
. .

şöyle diyor: “lldeniz, Arslanşüh (b. Tuğrul b. Muhammed)’ın anesiyle evliydi...


89

İldeniz. Sultan Mesud’un ,nem/üklerinden biriydi. Mesud onu ilk zamanlarında sa


tın almıştı. Hükümdar olunca Errön ile Azerbaycan’ın bir kısmını ona iktö eımişti.”
Bkz. lbnü’I-Esir, eI—Kdmil (İsldm Tarihi), Xl, 221.
2!!
Burada müder (ana) kelimesi geçmektedir. Cümlede geçen Sultan Tuğrul adı esas
alınırsa, bunun dul karısı İldeniz’e verilmiştir; müder (ana) kelimesi esas alınırsa,
bu kez Arslanşüh’ın anası denmeliydi. Nitekim İbnü’l-Esir (Xl, 221), Sadreddin el
Hüseyni (s.94) Arslanşüh’ın anasının Şemseddin İldcniz’in kansı olduğunu kay
detmektedirler.
2ı2
Uzluk çevirisinde “Sulıan Tuğrul. anasını ona vermiş ve onu Atabek yapmıştı”
denmcktedir (Uzluk Çevirisi, 19). İlgili cümle (Müder-i sultan Tuğrul be-ü düd)
şeklindedir. Burada gizli özne vardır. Bunun tercümesi, “sultan Tuğrul’un anasını
ona verdi” şeklinde olmalıdır Bu cümlede mil, Sultan Tuğrul’un dışındaki bir kim
sedir ki, onun da diğer kaynakların yardımıyla Sultan Mesud olduğu ortaya çıkı
yor. Ustelik Tuğrul olduğu kabul edilse bile, İrak Selçukluları tarihinde iki Tuğ
rul’un hükümdarlığı söz konusudur. 1. Tuğrul 1134 yılında: bunun torunu olan Il.
Tuğrul da 1194 yılında ölmüştür. 11cr ikisinin de lldeniz’le analarını evlendirme
durumu mümkün görünmüyor.
Kaynaklar. Arslanşüh’ın 556 (1 161)’de lrak Selçuklu Sultanı olduğu zaman Şem
seddin lldeniz’ı’ “Atahek-i azam” (En büyük atabek) payesiyle atahek tayin ettiği
ni kaydeımektedirler. Bu durumda lldeniz’in arahekliği, Arslanşüh’ın saltanatıyla
birlikte başlamış oluyor. Bkz. Ahhöı’ü ‘d—deı’k’tı’’s—Selçukiıı’e, 103: Bundüri. Zül’de—
ili ‘n—flusrcı (İrak ve Horasan Selçuklu/an). 261’. Bala. “İl—Deniz”, 962; Kayhan.
İrak Selçuklu/arı, 235; Merçil, ,4iüslüman-Türk Devlet/eri Tarihi, 200.
Bu cümleden. sanki Sultan Sencer’in Tuğrul adında bir oğlu olduğu ve bunun
lldeniz’e teslim edildiği gibi bır anlam çıkıyor. Oysa bilindiği kadarıyla Sencer’in
bu isimde bir çocuğu yoktur.
21$
Bu cümlede de tutarsızlık vardır. Nitekim İldeniz’e ataheı’/ik payesini veren, Sul
tan Arslanşüh’tır.
2(6
Bunda geçen Sultan Tuğrul, İrak hükümdarı 1. Tuğrul ise, bunun ölümü 1134
yılında olduğundan henüz atabeylik teessüs etmiş değildir: 11. Tuğrul ise ki bunun
ölümü de 1194 yılında olduğuna göre. bu tarihte zaten lldeniz’in kendisi de hayatta
değildir. Dolayısıyla, burada geçen Tuğrul adı, müellif tarafından hatalı olarak ve
rilmiş görünüyor. Bu ismin Sultan Mesud veya Arslanşüh b. Tuğrul olması icap
ederdi.
2ı7
1172-1200 yılları arasında hüküm sürmüşıür. Bkz. Aydın Taneri, “Hürizmşahlar”,
UlA. XVJ, 229
2(8
Çetr: Selçuklu sultanlannın hükimivet alametlerinden olup, sultan sefere çıkacağı
zaman başı üzerinde taşınan şemsiyedir. Bkz. Sevim-Merçil, Selçuklu Devletleri
Tarihi, 502.
2ı9
Semerkand’da bu sırada Karahanlılardan Sultan Osman adında bir hükümdar hü
küm sürmektedir. Sultan Muhammed, 1212 yılında Osman’ı öldürerek burayı ele
geçirecek ve Batı Karahanlıları tarih sahnesinden silecektir. 1. Karesoğlu, Harezın
90

şah/ar Devleti Tarihi. (485-617/1092-1229), Ankara 1956, 188-189; Taned,


“liürizmşahlar”, 229.
220
İslam kaynaklarında Kara Hitaylar olarak geçen topluluk. Kaydedildiğine göre
Hitaylar (Kitay/Kara Hitay) Kore’ye yakın bir yerde Çin sınırında oturmakta iken
X. yy başlarında Çin’i fethetınişler ve Çin tarihinde Leau/Liau adıyla bir Hanedan
kurmuşlardır. Xll. yy’da Çin’den kovulmuşlar, Türkistdn’a gelerek 1 122’de Bala
sagun’u almışlar ve burada bir hükimiyet kurmuşlardır. 1 l4l’de yapılan Katvan
savaşında Sultan Sencer’e karşı Karluklarla birleşerek Selçukluları yenilgiye uğ
ratmışlardır. Kara Hitaylann, güçlü bir Moğol ulusu olduğunu söyleyen Famk
Sümer, bunlara Kara Hitay denmesinin. Çin’den kovulmuş olmalarından kaynak
landığını ileri sürer. Bkz. Oıclar (Türkrne,ı/er Tarih/eri-Boy Teşkilatı
Destan/arı, Istanbul 1999, 28, 138; Carl Brockelmann ise Kara lliıaylann Türkle
rin akrabası olduklarını ileri sürerek, Rusların hala Çinlilere Hıtay dediklerini ak
tarmaktadır. Dkz, ls/dm Ulus/arı ve Devlet/eri Tarihi, Çev. N. Çağatay. Ankara
2002, 199. [lürezınşühlar bunlarla çok defa mücadele etmiştir. Bu mücadeleler için
bkz. Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihangüşa, Çev. M. Öztürk, Ankara
1999, 305 vd. Hürezmşühlar başlangıçta bunların hükimiyetini tanımış ise de so
nunda Sultan Muhammed onları itaat altına almayı başarmıştır. Bkz. Kafesoğlu,
Hare:nışah/ar Dev/eti Tarihi, 193; Taneri, “Hürizmşahlar”, 229. Uzluk, bu keli
meyi “Hatay” olarak okumuştur.
Yazma nüslıada ü (J) ile ( jU=i) şeklinde yazılmıştır. Edisyon metinde Hatüy
olarak okunacak biçimde harekelidir. Kelime, diğer kaynaklarda liitay olarak
okunmaktadır.
Uzluk çevirisinde bu cümlenin son kısmı eksikıir.
223
Bu cümle, Uzluk’un çevirisinde yoktur.
224
Bunda geçen kelime ÇCr .kja) şeklindedir. Bu kelime Hadramut/Hadmmevt
olarak da okunabilirse de, 1 ladramut’un burada geçmesi münasip değildir. Zira
Arap yarımadasının güneydoğusunda yer alan (Bkz. Abdüllatif el-Bağdadi,
Merdsidü ‘1-ütılü’, 1, 409) Hadramevt’in Hürezm bölgesiyle bir alakası bulunmu
yor. Bu kelimenin kullanılmasından maksat, edisyon metin nüşirinin belirttiği gibi,
yer adı yerine, “hrret-i mevt” şeklinde okunacak biçimde mecazi olarak
“ölüm”ün kastedilmiş olmasıdır. Ote yandan kelime yazma nüshada (r j)
şeklinde, edisyon metinde (ür y) biçiminde verilmiştir.
225
Burade Farsça “oftüd” kelimesi geçmektedir. Bu ‘düştü’ anlamına geliyor. Uzluk,
bu ibareyi “Sultan Muhammed, sıkışarak denize aııldı, boğuldu” şeklinde tercüme
etmiştir.
- - -
Kaynaklar, Harezmşah Alaaddin Muhammed ın Mogollardan kaçmak ıçin sıgındı
.‘ . . —

ğı Hazar (Abeskun) denizindeki bir adada elem ve hastalıktan öldüğünü kaydet


mektedirler, Meselü bkz. İbnü’l-Esir, e/-Kdmfl (is/drn Tarihi,>. XIl. 329; Cüveyni.
Tarih-i Cihangüşa, 325-326; Bar Hebraeus, Abü 1-Farac Tarihi, 11, 514; Ne
sevi’den naklen 1. Kafesoğlu, Harezmşahlar Dev/eti Tarihi, 283; Taneri, “Hürizm
şahlar”, DİA, XVI, 230.
9!

227
Sultan Alaaddin Muhammed’in ölümü Şevviil 617 (Aralık 1220) tarihinde gerçek
leşmiştir. Bkz. Kafesoğlu, Harc:rnşahlar Devkü Tarihi, 283; Köprülü, “Hhrizm
şahlar’, lA. 5/!, 275.
22H
Edisyon metinde başlık şeklinde değildir. Ancak yazma nüshada Celüleddin
llürezmşüh’la başlayan cümle diğerlerinde olduğu gibi başlık şeklinde düzenlen
miştir.
229
Celüledin 1 lürezmşüh’ın birden fazla Gürcistan seferi vardır. Bunlar için bkz. Cü
veyni, Tarih-i Cihangüşd, 354-365.
2W
Celüleddin’in, 60 bin kişilik Gürcü ordusuyla savaşı hakkında NesevT’de de bir
kayıt var ise de bu mücilif, Gürcü kralının adından bahsetmez. Bkz. Necip Asım,
Ceidlünin Harezem şah, Istanbul 1934, 70-71.
231
Nesevi’nin bir kaydında, Celüleddin’in Belıram Kalesi’ni feıhetdği sırada İva
ni’nin kızından bahsedilir. Ancak burada kızın adı TemessahaiThamtha (t*4)
olarak kaydedilmektedir. Üstelik kızın 1 hürezmşüh’a verildiğine dair bir ifade yer
almaz. Bununla birlikte barışın yapılabilmesi için Gürcülerin para teklif ettikleri ve
Sultanın da bunu kabul ettiği belinilir. Bkz. N. Asım, C’/aIüuiıı Harezenışah, 113;
Muhamnıed b. Ahmed en—Nesevi. STı-et es—Sultan Celdkddin MeııgübinT, Neşr.
Hafız Ahmed Hamdi. Mısır 1953.293.
232
lvani’nin kızı konusunda Cüvcyninin bir kaydı dikkat çeker. Gerçi. İvani’nin
birden fazla kızı olabilir, ancak Cüveyni, (‘elüleddin hiürezmşüh’ın AhlaI’ı zaptet
tiği zaınan burada Melik Eşref in nikahlı karısı olduğunu söylediği lvanı’nin bir
kızından bahsetmektedir. Kayıt şöyledir: “...(Sultan Celüleddin Harezmşüh)
lvan’ın kızı olan Melik Eşrel’in nikühlı hanımıyla geceyi birlikte geçirdi. Böylece
Melik’in ihanetinden dolayı kalbinde doğmuş olan kini yatıştırnıış oldu .Ancak
aynı kaynak, biraz ileride, Yassıçemen savaşından sonra Celüleddin mağlup vazi
yelte Ahlat’a dönünce “... Melik Eşref in nikahlı olan eşinin namusunu korudu ve
onu iyilikle geri yolladı ifadesini kullanmaktadır. Bkz. Tarih-i Cihangüşd, 366-
367, 370. Son cünıleyle ilgili olarak eserin mütercimi. Reşideddin’in kaydına göre
bu Hütunun Melik Eşref in kızı olduğunu belirtmektedir. Benzer bir hikayeyi de
Nesev? aktarıyor. Buna göre Azerbaycan Atabeki Özbek’in karısı olan Tuğrul b.
Arslan’ın kızı, kocasından ayrılıp Tebriz’e gelerek Celüleddin’lc evlenmek isledı
ğini bildirmiş; Celüleddin. nikühın şeran caiz olup olmadığını sordurmuş; kadın.
şahitler ve kadılar huzurunda kocasından boş olduğunu ispat etmiş ve evlilik ger
çekleşmiştir. Haber Özbck’e ulaştığında karısının Celüleddin ile evliliğini kendi rı
zasıyla mı yoksa zorlamı olduğunu sorup, kadının kendi rızasoyla evlendiğini öğ
renince hasta yatağına düşmüş ve çok geçmeden de ölmüştür. Bkz. N. Asım, C’ela
kilim Harezemşah, 73-74.
233
Krş. Cüveyni, Tarih-i Cihangüşö, 358. Nesev?’nin kaydına göre, Celüleddin
Hürezmşüh, Moğollarla işbirliğine girişen Barak Hücib’in tedip edilmesi için kar
deşi Gıyüseddin’i bir birlikle onun üzerine bizzat göndermiştir. Bkz. Necip Asım,
Celalihiin 1-farezemşah. 76-77. Ayrıca bkı. aşağı.
234
Edisyon ve yazma nüshada Barak Hüeib’in “sultan’ı saraya çağırdığı yazıhıdır.
Uzluk’un tercümesinde, ‘sultan kölelerini saraya çağırdığı’ ileri sürülmüştür (Liz
Izık Çeı’irisi, 20).
92 -

235
Nesevi’nin kaydına göre GıyseddinNn ayrılışı, ağabeyi Celüleddin’in çok sevdiği
bir nedimini öldürmesi vüzündendir. Kirmün’a sığındığında da Nesevi’nin satırla
rından Barak llkıb’in Gıvaseddin’in annesini zorla kendisine nik3hladığı sonucu
çıkıyor. Sonunda, bu müellif de Barak Hücib’in kendisini zehirlemekle suçladığı
hem Gıyüseddin’i hem de annesini öldürdüğünü ve bunu bir mektupla Celüled
din’e bildirdiğini kaydediyor. Bkz. en-Nesevt Siret es-Sultan Celdk’ddin Mengü
hitiT, 243-244; Necip Asım, Celah’itıiu Harezemşah, 88-89;
236
Cengiz’in en büyük oğlu Oktay (Ögedey) değil, Cuci’dir. Bkz. Henry Hoyle
Howorth, 1-üstün’ of the Mongolsft-aın the 9t1ı to the i9ılı centun’, London 1876,
s. 55. Ayrıca diğer oğlu Ögedey de yukanda zikri geçen savaşta ölmüş değildir;
Cengiz Han’ın ölümünden sonra Hanlık talıtına oturmuştur, bkz. Iloworth. I-üston’
of the Mongols, s. 116.
237
Celflleddin’in Moğol askerleri ortasında yalnız başına kaldığı savaşın bir tasviıi
için bkz. Cüveyni. Tarih-t Cihangüşü. 36l.
23<)
Görünüşe göre, Celüleddin llüreznışüIıı. Selçuklular aleyhine kışkırtanlardan biri
de Erzurum Meliki Rükneddin Cihansih’tır. Bkz. lbn Bibi. el-Eıdminll-AIdh’ıe
fil—Umüri i-Ahüı’ıe <‘Selçuk Ncune), 1-Il, Çev. M. Oztürk, Ankara 1996, 1, 387,
394; N. Asım. Celalütün Harezenışah, 117.
239
Bu eümlede (llürezmşüh ez scrkendend/serkendened fırisıüd ez sultan Alüu’d-din
harüc hüst) ibaresi vardır. Serkendened, metinde bir yer ismi gibi de görünmekte
dir. Şayet (ez serkenden), fil olarak alınırsa kazımak, koparmak, kurtulmak vs an
lamlam gelmektedir. Uzluk çeviride cümleyi genel anlamıyla çevirmiş olmakla
birlikte, ez serkendend ibaresinin karşılığını beliıtmemiştir.
24<)
Celüleddin liürezmşüh ile Alüaddin Keykuhüd arasında sonuçta savaşa neden olan
gelişmeler, ilkinin Alılat’ı kuşatmasıyla başlamıştır. Bununla ilgili olarak kaynak
larda detaylı bilgi vardır. İki hüküındarın ilişkilerinin bu aşamada nasıl seyrettiği
ve ne şekilde sonuçlandığına ilişkin güzel bir tasvir için bkz. lbn Bibi. el
Evöniirü ‘l-:lhüı’ı’e. 1,374 vd.
24t
İbn Bibi’nin akıardığı kayıtlarda Sultan Alüaddin Keykubüd’ın cevabı bu kadar
sen değildir. Selçuklu Sultanı liürezmşüh’a gönderdiği mektupta son derece nazik.
dosüne ve diplomatik bir üslup kullanarak, onu Ahlat kuşatmasından vazgeçirme
ye çalışmış. Gürcü toprakları üzerine yürümeğe teşvik etmiş hatta Moğollar ile
dostça geçinmesı yönünde tavsiyelerde bulunmuştur. Ancak, bu dostane telkinlerle
yetinmeyen sultan, şayet kuşatmadan vazgeçilmezse. savaşa girmekten çekinme
yeceğini de belınmıştir. Hkz. el-Evümirü ?-Alüivve, 382-384.
242
İbn Bibi’ye göre Selçuklu ordusunu katılan Eyyubi ailesinin mensupları şunlardır:
Melik Eşref; Melik Cevad; Melik Güzi; Melik Aziz ve Melik Muğis. Bkz. Selçuk
nöme, (Yinanç neşri), 122; a.mlf, el-Evdmirü 7-Alüiı’ve, 388,’ lbnü’ 1-Esir, el-Kdrnil
(Lilöm Tarihi), Xll, 453 vd.; Müneceimbaşı, cchnhı’d-düı’el, 11, 71; Süleyman Öz
bek, Türkiı’e Selçuk!ıdarı-Evyuhi tüşkileri, (Ankara U., Basılmamış Doktora Tezi),
Ankara 1995, 163.
243
Yassıçimen Savaşı. 28 Ramazan 627 (10 Ağustos 1230) tarihinde yapılmıştır. Bkz.
lbnü’l-Esr, el-Kdnıil (Lldrn Tarihi), XII, 453; lbn Bibi, el-Evdrnirü’l-Alöivve, 1.
93

406. Nesevi’nin kaydına göre Cclülcddin Hürezmşüh’ın mağlubiyeti, 628 Şevvül


ayı ortasıdır (17 Ağustos 1231). Bkz. N. Asım. Ce/a/eıüui’ı Harezemşah, 158.
244
N. Asım, Ce/ahiuin HarLcenışah. 131—132.
245
Krş. İbnü’l-Esir, el-Kdmi/ (L’/dm Tarihi), XlI. 454; Bar Hebraeus. Ah!, 1-Ferec
Tarihi, Il. 529 Cüveyni. Tarih-i Cihangüşa. 370.
Cormagon veya Curmagun Noyan. Bkz. ibn Bibi. el—Evüniirü /Ahüıa. 1. 420
Cüveyni. Tarih-i Cihangüşı. 37!.
21
İbnü’l—Esir. e/—K miii (Isidın Tarihi). Xll. 4<i 1; CüveynT, Tari/ı—i C7hangüşa. 373.
245
Rü3ndez: Tebriz yakınlarında bir kale. Bkz. el-BağdadL Merdsidü 1-lui/d, Il. 643.
Uzluk. bu kulenin adını Ruyin olarak kaydetmiştir (Uz/uk Çevirisi, 21).
219
Yükü’ el-IlamavL Dizbür’ın, Nişüpur dışında. Herüt yolu üzerinde bir köy olduğu
nu kaydediyor. Bkz. Ahı cem!, 1-Bü/cki,ı. 454: 111; el-Bağdadi. Merüsidü 1-hız/d’,
111, 525.
250
Bar [Iebraeus, .4/,ü ?-Fıuııt Tarihi. Il, 529; Cüveyni de benzer rıvüyetleri aktarmakta
ise de bunların dedıkodudan öteye geçmediğini belinmektedir. MüelIıI gerçekte sul
tanın nasıl öldüğünün bılinınediğini. ancak bu konuda pek çok dedikodunun dolaştı
ğını kaydetmektedir. Bu rivüyetler ıçn bkz iııih-i Cihangüşa. 376-377.
İbn Bibinin satırları bu ifadeyi doğrular niteliktedir. Nitekim Alüaddin Keykubüd.
Diyarhakır’ı feılıetmek isteyince ordusunu Diyarbakır’a göndermiştir. Bu ordu
içinde Yassıçemen savaşından sonra Selçuklu saflarına geçen Hürezm ordusundan
birlikler de yer alıyordu. Kaynak. “...Kır 1-lün ve diğer Hürezm emirlerı mcrhum
Sultan Celüleddin’in ülkelerine sığındıkları sırada makamına ve mevkiine uygun
ilgi ve saygıyı gösıermeyen. onun bela, felaket ve ölüm toprağına düşmesine sebep
olan Melik Nemazi, Bedreddin Lulu ve Mardin sahibi Melik Mansur’a duydukları
km yüzünden onlann ülkelerine saldırarak, Sincür kapısına kadar bütün o bölgeyi
yakıp yıktılar. yağma ve ıalan eıtiler...” demektedir. Bkz. c/-Evdmini 1-A/dh’ve. 1,
447-
252
Bu başlık, mütercimler ıaraflndan konuya uygun olması açısından konulmuş olup,
yazma nüshada ve edisyon nıcünde yer almaz. Zira müellif. htındaıı sonra Türkiye
Selçuklu sulrnnlarının döneıııiııi teker teker ele almaktadır. Metindc, bu bölümde
Süleymanşüh’ın adına dair ilk hükümdar olduğu halde bir başlık bulunmaması ne
deniyle böyle bir balık uygun görülmüştür.
Uzluk, bu savaşta ölenlerin sayısını 5 kişi olarak kaydetmiştir (Uzhık Çevirisi, 22).
254
Uzluk, Alp Arslan’ın Şüm’a girdiğini belirtmez.
255
Yazma nüshada lıarekelendirilıniştir (U,kP).
‘56
- Yazma nushada (411jS) şeklındedır.
-- -

257
Krş. 0. Turan, Selçuklu/er Zaına,nnda Türk/ve, İstanbul 1996, 54. 3
25S
Uzluk, buraya Kegonya (Şibinkarahisar) diyor (Liz/ek Çevirisi, 23). Yazma nüsha-
da Konya, genellikle (i) ile yazılmıştır. Ancak, bir yerde (d) ile yazılmıştır. Muh
temelen bu farklılıktan dolayı Uzluk (d) ile yazılan yerin Kegonya olduğunu dü
şünmüştür. Edisyon metınde ise () ile yazılmıştır.
94

259
Krş. İbnü’l-Azimi, Azimi Tarihi, Türkçe tere. A. Sevim, Ankara 1988, 21.
--
2(0
Krş. Turan, Selçukhı/ar Zamanında Türkiye, 54.
261
Azimi’ye göre Süleymanşüh, Anıakya’yı Ramazan 477 (Ocak 1085) tarihinde
almıştır. Bkz. Azimi Tarihi, 24; Ihnü’l-Kalnisf’ye göre şehrin alınışı 10 Şaban 477
(12 Aralık 1084)’dedir. Bkz. Zevi Tarih Dınıaşk, (Neşr: H. F. Amedroz, Leyden
Brill 1907 Tıpkıbasımı), Kahire (t.y.), 117; A. Sevim, “İbnü’l-Kalünisi’nin Zeylü
Tarih-i Dımaşk Adlı Eserinde Selçuklularla Ilgili Bilgileri. (H.436-500=1044/45-
1106/07)”, Belgeler, XXIX/33, 13; lbnü’l-Adim, kesin bir tarih veriyor: 12 Rama
zan 477 (12 Ocak 1085), bkz. Zübdeıü’/-Hakh, Il, 88; A. Sevim, “İbnü’l-Adim’in
Zübdetü’l-Haleb Mm Tarihi Haleb Adlı Eserindeki şelçuklularla İlgili Bilgiler”,
Belgeler, XXI, 25. (2001), 23; lbnü’l-Esir, e/—Kdınil (Isldı;ı Tarihi), X, 128.
262
Yazma nüshada bu kelime, 1 lüzim şeklinde okunabileeek biçimdedir. Uzluk da
bundan dolayı Bazem demiştir ( Uz/uk Çevirisi, 24).
263
Kaynağın Süleymanşah’ın veihııyla ilgili olarak verdiği bu bilgi hem tarih hem de
şekil yönünden diğer kaynaklarla uyLışmamaktadır. Bir kere kaynakta verilen ölüm
tarihi yanlıştır. Olüm şekli ise, iki farklı rivüyete dayandırılmaktadır. Bu iki rivüyet
de Süleymanşüh’ın hayatını kaybetmekle noktalanan ameazadesi Tutuş’la olan sa
vaşı münasebetiyledir. Bunlardan ilkine göre Süleymanşüh savaş sırasında adamla
rının kendisini terketmesi üzerine intihar etmiştir. Diğer rivüyete göre de Tutuş ta
rafından öldürülmüştür. Aksarayi’ye göre intihar etmiştir. Bkz. Müsümereıü 7-
AhbcŞr, Tere. M. Öztürk, Ankara 2000, 15; Anna Komnena’nın kayıtları da intihar
ettiği yönündedir, bkz. Akxiad, Türkçe tere. Bilge Umar, İstanbul 1996, 195;
Azimi’ye göre, Tutuş tarafından Safer 479 (Haziran 1086)’de öldürülmüştür. Bkz.
Azimi Tarihi, 25; Urfalı Mateos da Tutuş’un askerleri tarafından öldürüldüğünü
kaydeder. bkz. Ur/iz/t Mateos Vekavhıamesi, (952-1134) ve Papaz Grigor’un Zevli
(1136-1162), Türkçe çev. Hrant D. Andreasyan, Notlar: E. Dulaurer, M. H. Yi
nanç, Ankara 1987, 169; Ihnü’l-Kalünisi, Zevl Tarih Dımaşk, 119; Sevim, “İbnü’l
Kalünisi’nin Zeylü Tarih-i Dımaşk Adı Eserinde Selçuklularla İlgili Bilgiler”, 14;
lbnü’l-Adim, çarpışmalar sırasında öldürülmüş olduğunu belirtiyorsa da ölümü
hakkında ihtilaf bulunduğunu kaydediyor ve intihar rivüyetini de aktarıyor. Bkz.
Zühdetü7-Hak’h, Il, 97; Sevim, “İbnü’I-Adim’in Zübdetü’l-Haleb Mm Tarihi Ha
Ieb Adlı Eserindeki Selçuklularla Ilgili Bilgiler”, 26; Yine İbnü’l-Esir de iki ri
vüyeti de aktarmaktadır. Bkz. e/-Kdmil «vhinı Tarihi), X, 135; Osman Turan, her
iki rivüyeti de veriyor. Bkz. Selçuklular Zamanında Türkiye, 75; a.mlf. “Süley
man-şah 1”, lA, Xl, 216; Ali Sevim. Sur/ve ve Filistin Selçuklu/arı Tarihi, Ankara
1989, 123.
264
Başlık edisyon metinde yoktur. Yazına nüshada başlık şeklindedir 1. Kılıç Arslan
(1092-1107).
265
Uzluk, buraya Abilistan demiştir (Uz/uk Çevirisi, 24). Kelime, yazma nüshada
(Ji .jIl) şeklinde; edisyon metinde (d1t1) şeklinde kayıtlıdır. 0. Tumn’a göre,
Elbistan’ı 1103 tarihinde almıştır. Bkz. Selçııkhı/ar Zamanında Türkiye, 106.
266
Malatya’yı Eylül 1 l05’de Dünişmendlilerden almıştır. Bkz. Turan, SeIçuk/ular
Zamanında Türkiye, 107.
95

267
Bilindiği kadarıyla Kılıç Arslan’ın Tiflis üzerine bir seferi olmamıştır.
268
Uzluk, burayı Simsat şeklinde okumuştur (Uzluk Çevirisi, 24).
269
lbnü’l-Eznk’a göre, Meyyfürikin’i 17 Cemflziyülevvel 498 (4 Şubat 1 105)’de
almıştır. Bkz. Tarihü’l-Fanki, Neşr: Bedevi AbdüllatifAvad, Beyrut 1974, 272.
270
İbnü’I-Esfr’e göre Amid’in de hakimi olan bu beyin adı Emir İbrahim b. Yınal et
Türkmani’dir. Kılıç Arslan’ın ölümüyle neticelenecek olan Habur savaşında sulta
nı ilk terkeden beylerdendir. Bkz. el-Kdmil UsIdın Tarihi), X, 343, 344; Turan,
Selçuklu/ur Zamanında Türk/le, 109.
nı Yazma nüshada, ‘verdi’ kelimesi yoktur; ancak edisyon metnin naşiri buradaki ek
sikliği farkederek kendi metnine ‘verdirn’ anlamına gelen ‘düd’ kelimesini ilüve etmiş
tir. Uzluk, bu noksanlık nedeniyle cümleyi biraz farklı bir anlamda çevirmiştir.
272
Metinde ‘Ab-i Şat’ olarak geçiyor. Sat: Farsça’da büyük nehir anlamına gelmekte
dir. Uzluk, Şat suyuna düştü diyor (Uzhık Çevirisi, 24). Ote yandan, Dicle ırmağı
na Şat denildiğine dair bkz. Şeınseddin Sümi, Kdmüsu ‘/-l ‘1dm, IV, 2859. Habur
ırmağı olması icap eder. Aşağıda buna temas edilmiştir.
273
Kılıç Arslan’ın nehre düşüşü, av sırasında olmayıp, Habur nehri kenarında yapılan
çarpışma sırasındadır. Bazı kaynaklar bunun bir ‘düşüş’ olmayıp, sultanın tutsak
olmamak için muhtemelen nehrin karşisına geçmek maksadıyla atını bilinçli olarak
nehre sürmesi şeklinde olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bkz. timi Tarihi, 34; lbnü’l
Esir, el—Kdmil (İs/ünı Tarihi), X, 345; Bar I-Iebraeus, Abd ‘1—Panic Tarihi, Il. 346—
347; Ibnü’I-Ezrük, Tarihül-Farıki, 273; lbnü’l-Kalünisi’ye göre Habur nehrine
düşmüştür. Bu müellif Arapça, sakate= düştü kelimesini kullanır. Bkz. Zevi Tarih
Dınıaşk. 157; 0. Turan, zırlıların ağırlığı yüzünden sultanın ve atinın boğulduğunu
yazar, bkz. Se/çııkhı/ar Zamanında Türkiye, 109; a.mlf. “Kılıç Arslan 1”, lA, VI,
686; Sevim, Suriye ve Filistin Selçuklu/arı, 206. Urfalı Mateos, sultanın muhare
bede öldüğünü belirtmekle yetinir. Bkz. Urfalı Mateos Vekdvhıdmesi, 231.
274
Aksarayi, sultan, kendi emirlerinin Habur’da hoğduğunu ileri sürmektedir. Bkz.
Müsdı,ıeretüi-Ahbdr, 22; Sıbt lbnü’ l-Cevzi, Mir’dtü’z-zamdn, Vlll/l, 17-18.
275
Buradaki tarih doğru görünmüyor. Sultanın ölümünün 19 Şevvül 500 (14 Haziran
1107) tarihinde olduğu kaydedilmektedir. Bununla birlikte, 538 (1143-44) tarihine
kadar Meyyüfflrikin’de kalan Kılıç Arslan’ın cenazesi, Sultan Mesud tarafından
Konya’ya naklcdilmek istenmiş, tabut Diyarbakır’a geldiğinde Bizans istilası teh
likesi nedeniyle yeniden Meyyüfflrikin’e götürülmüş ve burada bulunan türbesine
defnedilmiştir. Bu türbenin “Kubbetü’s-sulıan” olarak bilindiğini lbnü’l-Ezrük
kaydediyor. Bkz. Tarihü ‘/-Fdrıki, 273. Bu mücllife göre sultanın ölümü 499’dadır;
Turan, Selçuk/ular Zauıaıııııda Türkiye, 109; A,ıoniın Se/çukndme müellifi bu son
gelişmeyi göz önüne almış olsa bile bunun da tarihinde hata yapmış görünüyor.
276
Başlık yazma nüshada ve edisyon metinde yoktur. Mütereimler tarafından eklen
miştir. 1. Mesud (1116-1155).
277
1. Kılıç Arslan’ın 4 oğlu olduğu kaydedilmektedir: Şahin-şüh (Melik-şüh olarak da
geçiyor); Mesud; Arap ve Tuğrul Arslan. Bkz. Turan, Selçuklu/ur Zamanında Tür
kiye, Il 1; Urfalı Mateos’ta da adları belirtilmemekle beraber dört evladı olduğu
kaydedilmiştir. Bkz. Urfalı Mateos Vekövinümesi, 231.
96

278
Aksarayi’nin kaydı da, Mesud’un babası tarafından veliahd tayin edilerek Kon
ya’da bırakıldığını göstermektedir. Bkz. Müsümeretü’I-Ahhdr, 22.
279
Metinde, Farsça ‘sited’ kelimesi geçmektedir. Bu, aldı anlamına gelir. Uzluk, bunu
‘istedi’ olarak çevirmiştir ( Uzhık Çevirisi, 24).
280
Kılıç Arslan’ın oğulları arasındaki mücadele burada kaydedildiği gibi sadece Me
sud ile Arap arasında olmuş değildir. Kardeşlerden Şahin-şüh (Melikşüh) diğer
kardeşlerini hapse atarak saf dışı bırakmış ve bu suretle 1110-1116 yılları arasında
sultan olarak hüküm sürmüştür. Bu karmaşık olaylar hakkında detaylı bilgi için
bkz. Turan, Selçuk/it/ur Zamanında Türkiye, 158-160. Imparatordan askeri yardım
meselesine gelince: Kaynaklarda, Selçuklu sultanları arasında Bizans imparato
rundan yardım alma durumu birden lhzla tekerrür etmiş gibi görünüyor. Bunlardan
biri, Melik Arab’tan da önce, mezkör Şahinşüh tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu
gelişme, kardeşi Mesud’un, bazı Selçuklu ümerüsı ve kayınpederi olan Düniş
mendhi Emir Güzi’nin himayesiyle, saltanat iddiası ile ortaya çıkması münasebe
tiyledir. Anna Komnena’nın kaydına bakılacak olursa, Şahinşüh, imparator Alek
sios Komnenos ile bir barış antlaşması imzalamış, bu sırada imparatorun para yar
dımını kabul etmiş ancak askeri yardım teklifini reddetmiştir. Bu konular için bkz.
Alesiad, 498-499. Öte yandan, Mesud, tahta geçtikten sonra, kardeşi Melik Arab’a
Kastamonu ve Ankara havalisini vermiş görünüyor. 0. Turan’a göre, Malatya’nın
Dünişmendlilere geçmesine kızan Melik Arab, 1126 yılında isyan etmiştir. Bu is
yan sırasında Sultan Mesud, lmparaıor loannes Komnenos’tan yardım istemek
üzere Istanbul’a gitmiştir. Melik Arab’ın kuvvetleriyle, Selçuklu-Dünişmendli
kuvvetleri birkaç kez karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Melik Arab, bu çarpışmalar-
da zor duruma düştüğünde Çukurova’daki Ermenilerden de yardım almıştır. 1127-
1131 yılları arasında süren mücadelede nihai yenilgiye uğratılınca bu kez de impa
ratordan yardım talebinde bulunmak üzere Istanbul’a gitmiştir. Melik Arab’ın bu
aşamadan sonra tarih sahnesinden çekildiği görülüyor. Görüldüğü gibi, Bizans 1m-
paratorluğu’ ndan ve Çukıırova’daki Ermenilerden askeri yardım talebinde bulun
mak, Selçuklu şehzadelerinin sıkıştıkları anda başvurdukları bir çözüm idi. Bu ge
lişmeler hak. bkz. Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye, 168-169.
Bizans Imparatoru Manuel Komnenos (1143-1 180)’tur. Yazma nüshada, Kirmünül
(J,Uft) şeklinde kayıtlıdır. Edisyon metinde yukarıdaki biçimde yazılmıştır. Uz
luk ise Kir Manol şeklinde kaydetmiştir. Urfalı Mateos’ta Gir Manil ve Kyr Ma
nuel şeklinde, bkz. Urfalı Maıeo.v Vekdı’inümesi, 296.
282
1146 yılında meydana gelen bu olayın ayrıntıları için bkz. Niketas Khoniates,
His!ona, Çev. F. Işıltan, Ankara 1995, 36; Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye,
181.
283
Burası yazma nüshada biraz silik olduğu için, okuma zorluğu var. Uzluk. bu oku
namayan yeri” 17 kişiyle” şeklinde okumuştur. Edisyon metinde ise, “kimse anla
madan” S ti4) şeklinde bir ibare olarak düzenlenmiştir.
284
Krş. Turan, Se/<ukhdar Zamanında Türkiye, 181.
285
Ruban şeklinde harekelendirilen bu yer yukarıdaki biçimde meşhurdur. Bugünkü
Araban. Bkz. Merdsid, Il, 621.
97

2%
Uzluk. burada “merzban ra ez n-c be-telbeşir kasd kerd” şeklinde yer alan ibare
yi, “hudut beyini de esir olarak aldı” şeklinde çevirmiştir (Uluk Çevirisi, 25).
Tell Başir olarak da geçen bu yerleşim yeri, bugünkü Oğuzeli olup Gaziantep’e
bağlıdır.
288
Metinde, “emiran-ı küfür” şeklinde geçiyor. Uzluk, bu ibareyi Ermeni emirleri
şeklinde yommlamıştır (Uzhık Çevirisi, 25).
289
Krş. Aksarayi. Aiüsd,nererü/-Ahhdr. 22; Turan, Seiçuklular Zrnuaııında Türkiye.
188.
290
Mesud’un oğullarının adı: Şahinşah, DolaL1Devlet ve Kılıç Arslan’tır. Bkz. Turan,
Selçukhdar Za,nanuıda Türkiye, 192.
290
11. Kılıç Arslan (1155—1192).
292
Aksarayi, bunu Danişmendli Yağıbasan’ın torunu (nebire) olarak gösterirken (bkz.
Müsdmereıü ‘I-Ahhdr. 23); İbnü’ 1-Esir, yeğeni olarak kaydediyor.
293
Bar Ijebracus. Ahı i-Farac Tarihi, 11, 418. İbnü’l-Esir, Il. Kılıç Arslan’ın Daniş
mendlilerin elindeki Kayseri üzerine yürümesini oldukça ilginç bir gerekçeye da
yandırır: Kılıç Arslan, Melik Saltuk b. Ali b. Ebu’l-Kasım’ın kızıyla nikühlanmış
ve düğün için gelin alayı Konya’ya doğru yola çıkmıştı. Kafile yolda Zünnün tara
ündan saldınya uğramış; Yağıbasan, gelini yeğeni Zünnün ile evlendirmek istedi
ğinden ona dinini değiştinmiş; bu suretle Selçuklu Sultanı ile nikühlı olan kızın
nikühı düşürülerek Zünnün ile evlendinlmiştır. Bu hareket üzerine Kılıç Arslan
Dünişmendliler üzerine yürümüştür. Bkz. el-KömU Uslöm Tarihi), XJ, 259-260;
Turan, Selçuküdar Zcunanuıda Türkiye. 201
231
il. Kılıç Arslan’ın Danişmendlilerlc ilişkileri konusunda Aksarayi’nin şu kaydını
aktarmakta yarar var: Kılıç Arslan, Kayseri üzerine yürüyünce, Zünnün kaçarak
Niksar’a gitmiş ve damadı olan Suriye hükümdarı Melik Nureddin Mahmud b.
Zengi’den yardım istemişti. 0 da Falıreddin Abdülmesih komutasında üç bin kişi
lik bir birliği Danişmendlilere yardım etmek üzere Sivas’a gönderdi. Nureddin
Mahmud’un ölümüne kadar bu birlik orada kaldı. Nureddin Mahmud ölünce Fah
reddin Abdülmesih Suriye’ye döndü. Kılıç Arslan da Danişmendli toprakları üze
rine yürüyerek kendi mülküne kattı. Kaysen’yı aldığında da Melik Zünnün
Niksür’a gitti ve orada öldü. Bkz. A’Iüsdınerciü ‘I-Ahhcir, 23; Turan, Selçııkhdar
Zrnnanında Türkiye, 204.
95
Uzluk’un Mıchal dedığı bu ısım yazma ve cdısyon metınde, “J÷a şeklındedır
. , . . . . . .

(£Eluk Çevirisi, 25).


296
Bu, Eylül 1176 yılında cereyan eden Miryakefalon savaşı olup, Niketas Khoniates
bu savaşı canlı tasvirlerle anlatr. Yalnız bu kaynak, Bizans ordusunun uğradığı pe
rişanlığı büyük bir edebi kabiliyetle canlı bir şekilde tasvir etmesine karşın, imza
lanan antlaşmanın maddelerini sıralamaktan sarfınazar eder. Sadece Imparator ta
rafından daha önce yaptırılmış olan Dorilaion (Eskişehir) ve Sublaion (çeviride
böyle geçiyor, Dcnizli’nin Çivril ilçesi yakınlarındaki Gümüşsu olduğu iddiasına
karşın farklı okumalar için bkz. Bilge Umar, Türkh’ede ‘deki Tarihsel Adlar, Istan
bul 1993, 723-724) kalelerinin antlaşma şartları uyarınca yıktırılmasından söz eder
98

ve diğer maddelerden bahsetmez. Bkz. Historia, 124 vd.; Bar Hebraeus, Abü ‘1-
Farac Tarihi, Il, 422; Turan, Selçukl alay Zamanında Türkiye, 207-209.
297
Zülkarneyn. Danişmendli Gümüştekin Ahmed Güzi’nin, Sultan Mesud’un kayın
pederi olan oğlu Emir Gazi’nin Malatya hkimi olan oğlu Aynüddevle’nin oğlu-
dur. Babasının ölümü üzerine 1 52 yılında Malatya’ya hakim olmuştur. Bkz. Tu
ran, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 189; E. Merçil, Miçlüınaıı-Tü,* Devletleri
Tarihi, TTK Yay., Ankara 2011, 123.
298
Görünüşe göre Zülkarneyn’in iki oğlu vardı: Feridun ve Muhammed. Muhammed,
babası tarafından veliahd gösterilip tahta geçmiş olmasına rağmen, Feridun onu
tahttan atmış ve Malatya’ya hükim olmuştu. Feridun. 11. Kılıç Arslana karşı Nu
reddin Mahmud’un himayesine girerken. Muhammed de Il. Kılıç Arslan ile ittifak
yapmıştı. Nureddin Mahmud’un ölümünden sonra Muhammed, 1 175’te Malat
ya’ya gelerek Feridun’u öldürmüş ve yerine geçmişti. 1178 yılında, Il. Kılıç Ars
lan’ın Malatya üzerine yürümesi üzerine şehri ona terketmiştir. Bkz. Turan, Sel
çukhdar Zamanında Türkiye. 203, 205. 2 Il.
299
Turan, Selçuklular Zamanında Tü,*he, 211.
Yazma nüshada ve edisyon meıinde “İmed” şeklinde yazılmıştır.
301
Bazı kaynaklara göre veliahd, Gıyaseddin Keyhüsrev idi. Bkz. İbn Bibi, el
Evdmirü’l-Alüivve, 1, 36; a. mlf., Selçııknüme (Muhtasar), Çev. M. Nuri Gencos
man- F, N. Uzluk, Ankara 1941, 22; Aksarayi. Müsümeretü 7-Ahbdr, 23.
302
Il. Kılıç Arslan’ın Il oğlu vardı ve ülkeyi bunlar arasında bölüştürmüştü (msh bkz.
tbn Bibi. el-E vdmiıii i-Alüin’e 1. 41). Bunlar arasında Sivas hakimi ve yaşça en
büyük olan Melik Kutbeddin (Melikşah). babası hayatta iken, yaşlılığı sırasında
1189 yılında Kenya’ya gelerek ona tahakküm etmiş ve sultan adına hareket ettiğini
bildirerek, kendisini vehahd ilün ettirmişlir. Babasını yanına alarak Kayseri’deki
kardeşi Nureddin Sulıanşah üzerine yürüyen Kutbeddin, babasının, bir yolunu bu
larak kaçıp en küçük oğlu Gıyaseddin Keylıüsrev’in yanına gitmesi üzerine Ken
ya’ya dönerek tahta oturmuş ve adına hat be okutarak kendisini sultan ilan ettirmiş
tir. Oıe yandan Kılıç Arslan, himaye gördüğü küçük oğlu Borgulu (Uluborlu) Mc
liki Gıyaseddin Keyhüsrev’i veliahd ilan etmiş ve onun yardımıyla Konya’yı Kut
beddin’den almıştır. Sultan, oğluyla birlikle Kutbeddin’in kapandığı Aksaray’ı ku
şatırken vefat etmiş (1192 Ağustos sonları); cenazesi Konya’ya getirilmiş ve
Gıyaseddin Keyhüsrcv de ta/ila oturmuştu. Bkz. lbnü’l-Esir, el-Kdmil (lsldııı Twi
hfl, XIl, 82-83; bar Hebraeus,Ahül-Farac Tarihi, 463; Müneccimbaşı, Cümi ad
düvel (Selçuk/alay Tarihi), 11, 26 vd.: Turan, Selçukhılar Zamanında Türkiye. 226-
228; Sevim-Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, 446. Öte yandan, Müsdıneretü ‘1-
Ahbdr’ın M. Nuri Gencosman ve F. N. Uzluk tarafından yapılan tercümesinde Kı
lıç Arslan’ın 15 oğlu olduğu (Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, Müsdmereıü ‘1-
Ahbdr, Türçe tere. Selçuki Devletleri Tarihi, Ankara 1943, 126) kaydedilirken;
Mürsel Oztürk tarafından yapılan tercümcde Il oğlu olduğu belinilmektedir. HLz.
s.22. Osman Turan’ın neşrettiği metninde de “yüzdeh peser” = Il oğul ibaresi var
dır. Bkz. Aksaraylı Mehmed OğlU Kerimüddin Mahmud, MiLvdnmrewi-Ahbdr,
Mogollar Zamanında Türkiye Selçukhıları Tarihi, Neşr. 0. Turan, TTK Yay., An
kara 1944,29
99

303
Metinde, Haçlıların Konya’yı aldıkları şeklinde bir anlam yoktur. (Leşker-i Frenk
imed. Künye rü der miyan girifi =ortaya almak, kuşatmak). Bununla birlikte Uz
luk, Frenklerin Konya’yı aldığını söylüyor. Bununla birlikte tarihi realite de Haçlı
lann şehre girdiği yünündedir.
Metinde, sardyhd ve böğhd şeklindedir. Araştırmalarda, Haçlı ordusunun Konya
önlerinde 5-6 gün kaldığı tespit edilmektedir. Rkz. Runciman, Haçlı Seferleri Ta
rihi, Türçe terc. F. Işıltan, TTK Vay. Ankara 2008, 111, 13; Turan, Selçııklıılar Za
ınanında Türkiye, 224. Bu kısa sürede, bugün anladığımız manada “saraylar ve
bahçeler” yapmaları makul görünmüyor. Bunun yerine, bu meskenlerin, askerin
konaklaması için yapılmış barınaklar olması daha makul görünüyor. Nitekim Ana
nin? Selçnkııüme mücllifı, daha önce de yukarıda, Muhammed Tapar’ın, Bütınilerle
mücadelesi çerçevesinde Alamüt ve diğer Bütıni kalelerinin ele geçirilmesi sıra
sında yaptığı hazırlıklar arasında sardıiar ve Wışklcr yaptırdığını kaydetmişti. Bu
nun için bkz. yuk. Muhammed Tapar bahsi.
305
111. Haçlı seferi sırasında 2erçekleşen bu kısmi Konya işgali, Haziran 1 l90’da
cereyan etmiştir.
306
Metinde “merd-i ceride” şeklinde geçen ifade, Uzluk tarafından, “ciritli” şeklinde
tercüme edilmiştir. Aynı kelimeyi daha önce ücretli asker olarak çevirmişti.
301
Yazma nüshada Helüş (uj1) olarak okunacak biçimde görünen isim, edisyon
metinde Mehlüş (1) şeklindedir. Uzluk da Fleloş olarak okumuştur. ili. Haçlı
seferi sırasında Konya’yı işğal eden ordunun komutanı Alman Imparatoru Frederik
Barbarossa’dır. Haçlı ordusunda Alman lmparatoru’nun oğullarından biri de bulu
nuyordu. Bkz. Steven Runciman, Haçlı Sefrrleri Tarihi, Il!, 13.
SeIçnkndnw müellili, öyle görünüyor ki, ili, llaçlı seferiyle gelen Alman ordusu
nun işğaline uğrayan Konya’daki bu çarpışmayı, Manuel Komnenos’un 1144 yı
lındaki işğal girişimi ile karıştırmıştır. Bar Hebraeus, Kılıç Arslan’ın savunma sa
vaşı vermesine karşın Haçlılann Konya’yı aldıkları sırada Konya kalesine kapan
dığını, Alınan kralına hediyeler vererek onunla barış yaptığını ve geçmesine müsa
ade ettiğini kaydeder. Bkz. Ahül-Farac Tarihi, Il. 454; Bir tespite göre, Alman
imparatoru, Türk ülkesinden serbestçe geçmek, geçiş tamamlanıncaya kadar Sel
çuklu ileri geleni 25 kişiyi rehin olarak tutmak şartıyla barış yapmıştır. Bkz. Turan,
Selçukhdar Zamanında Türkiye, 223-224; Merçil, Amslüınan-Türk Devkücri Ta
rihi, 129-130.
309
Krş. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 228.
3W
Bu yanlış bir tarihlendirmedir. Nitekim Haçlıların Konya kuşatması 1190 olduğu
na göre, yazarın, iki yıl sonra gerçekleştiğini söylediği vefat tarihinin 20 Şaban
586 (22 Eylül 1190> olması mümkün değildir. Oysa Sultanın vefat tarihi 15 Şaban
588 (26 Ağustos 1 192)’dir. Bkz. Ibnü’l-Esfr, el-Kömil (Islüm Tarihi). Xll, 82; Bar
Hebracus, Abü ‘l-Farac Tarihi, Il, 462463: Müneccimbaşı, Cdmi ‘u ‘d-düvel Sel
çuklulw Tarihi), 11,26; OTuran, “Kılıç Arslan Il”, lA. yI. 699.
jıı
Gıyüsedden Keybüsrev (1204-121 1).
100

312
Uzluk’un çevirisinde, Sultan Rükneddin’in Konya’ya yürüme nedeni babasının
kanını döken lbn Avünzdan öç almak istemesi olarak gösterilmektedir. .Ancak
Uzluk, bunun doğru olmadığını farketmiş ve bir notla belirtmiştir.
313
Metinde (J,43aı ) şeklinde geçmektedir. Yazıcızade Ali, Gıyüseddin Keyhüs
rev’ın Istanbul’a gitmek üzere Konya’dan ayrıldığında Akşehir’e geldiğini, bu d
varda Ladik adlı bir köyde köylülerin saldınsına uğradığını ve bu yüzden Larende
(Karaman)’ye yöneldiğini: bundan dolayı kendisini bu hallere düşüren ağabeyi
Rükneddin Süleymanşüh’a sitem dolu bir mektup gönderdiğini kaydeder. Bkz.
Tevdrfh-i Al-i Selçuk, 180-181.
Bazı kaynaklar. Gıyüseddin Keylıüsrev’in, ağabeyi Rükneddin Süleymanşüh ile
yaptığı antlaşma neticesinde Konya’vı terkettiğini yazarlar. Gıyüseddin Keybüs
rev’in Konya’dan aynldıkıan sonra uzun bir sürgün yolculuğuna çıktığını kaynak
lar haber veriyor. Nitekim Gıyüseddin Keylıüsrev Konya’dan ayrılınca, Karanıan
üzerinden Çukurova’ya gitmiş, burada Ermenilerin misaliri olmuştur. Ardından
Elbistan, Malatya, Haleb, Amid (Diyarbakır). Abla Canit (Samsun) ve buradan
deniz yoluyla Istanbul’a geçmiştir. Istanbul’da ileri gelenlerden birinin kızıyla ev
lenen Gıyüseddin Keybüsrev. 1204 yılına kadar burada kalmış; İsrnnbul’un IV.
Haçlı seferi sırasında istilaya uğramasıyla buradan ayrılarak kayınpederinin hükımi
olduğu bir kaleye sığınmışlır. Aksarayi, Gıyüseddin’in Elbistan’da oturması şartıy
! kardeşler arasında barış yapıldığını belirtiyor. Bkz. Müsdmeretü ‘l-Ahbdr, 24;
lbnü’l-Esir, el-Küniil (Lslduı Tarihi), Xll, 169: Bar Hebraeus, Ahü ‘l-Fa,’ac Tarihi.
11, 474; Yazıcızüde Ali. Teı’örih-i Al-i Selçuk, 184 vd.; Müneceimbaşı. C’dmi’ııd
düvel (Se/çuklular Tarihi), Il, 29, 34;
3i5
Metinde (dült) şeklindedir. 0. Turan, Kaloyan’ın, Dünişmendna’me destanında da
adı geçen bir Bizans komutanı olduğunu belirtiyor. Bkz. Selçııkhdar Zamanında
Türki ve, 131, Yine. Kaloyan’ın, Bulgar devletinin Istanbul’a rehine olarak gönder
diği kaydedilen ve sonradan Bulgar kralı olacak olan dönemin bir Bulgar prensi
olduğuna dair bkz. Georg Ostrogorsky, Bizatıs Dev/eti Taı’ihi, Türkçe tere. E Işıl
tan, Ankara 1991, 380-381; Geoffroi De Villehardougn —Henri De Valenciennes,
IV. Haçlı Setini Kronik/eri, Çev. Ali Bcrktay, Türkiye Iş Bankası Yay., Istanbul
2006. 59 vd.: Tuncer Baykara. 1. Gavseddirı Kevhusrev (1164-1211), TTK Yay.
Ankara 1997,7.
316
Bu durumda, Gıyüseddin’in babası Il. Kılıç Arslan, bir Rum prensesi ile evlenmiş
olmalıdır. Oysa 0. Turan, Gıyüseddin Keyhüsrev’in annesinin bir Rum prensesi
olduğuna kuşku ile bakmaktadır. Bununla birlikte 0. Turan, Niketas Khoniates’in
sultanın annesinin sadece bir Hristiyan olduğunu kaydettiğini belirtir. Bkz. Sc%ıık
lular Zamanında Türkiye, 237. Oysa Sultan Il. Kılıç Arslan, 1162 yılında sıan
bui’a gitmiş ve Imparator Manuel’in misafıri olarak orada 80 gün kalmıştır. Impa
rator, burada Sultan’ı alicenap bir şekilde ağırlamıştır. Bkz. Turan, a.g.e., 201. Ay
rıca bkz. Bar I-Iebraeus, Abü ‘l-Farac Tarihi, 11, 399. Bu kaynağın Türkçe tercüme
sinde Sultan’ın 8 gün kaldığı kaydedilmektedir. Buna mukabil Niketas K]ıoniates,
Sultan’ın Istanbul’da uzun müddet kaldığını söylüyor. Bkz. His/ona, 81; Urfalı
Mayeos Vekdviııüı;ıesi, 334; Kinnamos, Hisıoria, 149. Il. Kılıç Arslan’ın 1162 yı
lındaki İstanbul ziyareti sırasında bir Bizans prensesi veya Bizanslı Hristiyan bir
kadınla evlenmiş olması ihtimal dahilindedir. Bununla ilgili olarak bkz. Emine
‘ol

Uyumaz, “Türkiye Selçuklu Sultanları, Melikled ve Melikelerinin Evlilikleri”, 1.


Uluslar arası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi, Bildiriler-Il, Konya 2001,
402; Baykara, T Gwaseddin Kevhusrev, 7.
Gıyflseddin Keyhüsrev’in Istanbul’da imparator tarafından güzel bir şekilde karşı
lanmasının yanı sıra, Bizans ileri gelenlerinden birinin kızıyla da evlendirildiğine
dair, bkz. H. F. Turgal, ?ııtüneceimhaşı ‘ya Göre Anadolu Selçukileri, Istanbul 1935.
25; Uyumaz, “Türkiye Selçuklu Sultanları, Melikleri ve Melikelerinin Evlilikleri”,
405.
g
Ibnü’l-Estr’de 6 Zilkade 600 (6 Temmuz 1204) olarak kayıtlıdır. Bkz. el-Kömil
üs/din Tarihi), XII. 166.
Bar Hebraeus,Abüi-Farac Tarihi, 11, 486: Müneccimbaşı, Cdrni’ud-düvel (Sel
çııkhdar Tarihi), 11, 36;
°
ibnirl-Es!r’e görv Antalya’nın fethi 3 Şaban 603 (5 Mart 1207) tarihindedir.
Bkz.el-Kdınil «/dın Tarihi), Xll, 209; Bar Hebracus, Abfı ‘l-Farac Tarihi, Il, 488;
Müneceimbaşı, Cdmi ‘ii ‘d-düvel (Selçukhdar Tarihi), 11, 37-38; Turan, Selçukhılar
Zamanında Türkiye, 284; Baykara, T Gıı’aseddin Keyhuçrev, 38.
321
Krş. Aksarayi, Mıüdnıercıü ‘l-Ahbdr, 25. Baykara, Sultan Gıyüseddin Keyhüs
rev’in Antalya üzerine yürüdüğü sırada, Antalya’nın fethinden önce Honas ve La
dik’i aldığını savunmaktadır. Rkz. T Gıvaseddin Keyhusrev, 35.
322
Anukluların Amasya’da ayaklandıklan iddiasıyla ilgili bir bilgi dönemin diğer
kaynaklarında yer almaz. Bu kayıt, muhtemelen müellifin farklı olaylan karıştır
masından kaynaklanmıştır. Zira, Artuklulann başta Mardin olmak üzere Hısn-ı
Keyfü.llaut gibi Güneydoğu Anadolu şehirlerinde hüküm sürdükleri bilinmek
tedir. Ustelik Gıyüseddin Keyhüsrev, ortanca oğlu Alüaddin Kcykubüd’ı Tokat’a
melik olarak tayin etmişti. 0 Tokat’ta iken Niksar’da böyle bir ayaklanmanın vuku
bulması mümkün görünmüyor.
323
Erzurum’da kardeşi Muğisüddin Tuğrulşüh hüküm sürüyordu ve ağabeyine itaat
etmişti. Erzincan’da Mentücekoğullarının hkimiyeti vardı ve Il. Kılıç Arslan za
manından beri Selçuklulara tabi idiler. Bkz. Turan, Selçukhılar Zamanında Türki
ye, 277.
324
Diğer kaynaklarda Tcodorus Laskaris’tir. Bkz. İbn Bibi, el-Eı’cimirü i-Aldiyj’e, 1,
l22 vd.
325
Meıinde Lrt —) şeklındedir. Uzluk, bu ismi Akçe: Akçapa; Akçcbe’i Ayası
şeklinde okumuştur. Ayrıca bkz. Baykara, t. Gıyd.veddin Keyhüsreı’, 41.
326
Kelime edisyon metinde (ü-1 j) şeklindedir. Hareke, yazma nüshada bu şekil
dedir, Farsça’da zırh, silah anlamına gelen gebr (j) kelimesiyle ilgisi olabilir.
Mütercimler olarak bu şekilde yommiadık. Anonim Selçukndrne’yi incelemiş olan
0. Turan, bu ismi Beg-Bars şeklinde, bir şahıs ismi gibi okumuş, hatta bu ismin
başka kaynaklarda yer almadığını ifade etmiştir. Uzluk, bu kelimeyi tamamen at
lamıştır.
327
Başta İbn Bibi olmak üzere diğer kaynaklara göre Sultan, Rüm hükümdarını öl
dürmez. Meselfi bkz., el-Eı’dnıirü ‘l-Aldh’ı’e, 1, 130.
102

Uzluk bu ismi Hızır olarak okumuştur (Ikluk Çevirisi, 28). 0. Turan ise Kayseri
subaşısı demekte olup. bunun emrinde 1000 adam olduğunu söylüyor ki bu rakam
metinle çelişkilidir. Zira Farsça metinde. “bü çehür hezür merd”, yani “dön bin
adamla” ibaresi yer almaktadır. Üstelik Turan, Kayseri suhaşısının adını Kara-
kulak şeklinde okumuştur. Oysa metinde bu isim açıkça “Kabakulak” şeklinde
okunabilmektedir. Krş. Selçuklular Zamanında Türkiye, 289.
329
Bazı kaynaklara göre Sultan şehid edildiğinde, üzerindeki elbiseleri ve silahları
soyulmuştur. Yazıcıoğlu Ali, Teıürih-i Al-i Selçuk, 246; Müneccimbaşı, Cdmi u ‘d
düvel (Sel çııkhdar Tarihi). Il, 40. Anonim Selçukname müellifinin, “çizmeleri aya
ğında” ibaresi de Sultan’ın cenazesi üzerinde saltanat elbisesinin bulunmadığını
gösterir. Ayrıca Yazıcıoğlu’ndan naklen, Baykara, 1. Gııüveddin KeıhiLv,tv. 43.
Ostrogorsky, Bizans Dev/eti Tarihi, 397.

0. Turan, bu tarihi Milüdi olarak 5 Haziran 1211 ‘e tekabül ettirmektedir.
332
Edisyon metinde bu tarih, Çaşnigir Seyfeddin’in Sultan’ın oğlunu tahta oturttuğu
tarih olarak anlaşılıyorsa da bunun cenazcnin Konya’ya getiriliş tarihi olması ge
rekir. Nitekim 0. Turan’ın kaydına göre, lzzeddin Kcyküvtıs tahta geçince, baba
sının Laskaris tarafından geçici olarak Müslüman mezarlığına defnettirdiği cena
zesıni bu tarihte Konya’ya getınerek Alüaddin Camii bitişiğindeki künbedhüneye
naklettirmiştir. Bkz. Selçukhdar Zamanında Türkiye, 290; Baykara, L Gıvdseddhı
Keıhüsret’, 43-44. Ayrıca bu tarih Uzluk tarafından tercümeye yansıtılmamışıır.
“‘
Çaşnigir Seyfeddin Ayaba, Alaşchir savaşında tutsak düşmüş, daha sonra Laskaris
tarafından serbest bırakılmış, sultanın cenazesini de alarak Konya’ya dönmüştür.
lbn Bibi, el-E vdmirü 7-Alöiyye, 1, 131—132.
1. İzzeddin Keyküvus (1211-1218).
Bar Flebraeus, AM ‘l-Farac Tarihi, Il. 491.
336
Gıyüseddin Keyhüsrev’in üç oğlundan biri. Mavrozomes’in kızından olduğuna
ilişkin olarak bkz. Baykara, L Gııüçeddin KL1İÜSFCV, 47. Buna mukabil, Melik Ib
rahim’in Maraş beylerinden olduğu iddiası için bkz. Turan, Sciçuk/u/arzarnaıımda
Türkiye, 311, (Dipnot:lOO); Salim Koca, Sultan 1. Izzeddin Keykdı’ns (1211-1220),
Ankara 1997, 36-37.

İbn Bibi’ye göre Tokat’ta idi. bkz. el-E vümirü 7-Aldivı’e, 1, 134.
Tarih-i AH Selçuk (Selçuknünte) müellifinin Alüaddin Keykubfld’ın Sivas yakın
larında yakalatıldığı iddiası, Osman Turan’ın bir tespitinden hareketle, Arap kay
naklanndan yararlanmış olmakla izah edilebilir. 0. Turan, Arap kaynaklannın Iz
zeddin Keyküvus’la kardeşi Alüaddin Keykubüd arasındaki saltanat mücadelesini
kanştırdıklannı tespit etmiştir. Buna göre bu mücadelenin bir ayağı Ankara’da de
ğil, Sivas’da gerçekleşmiştir. Üstelik aynı kaynaklar, saltanat mücadelesini tzzed
din Keyküvus ile Muğisüddin Tuğmlşüh arasında olmuş gibi gösterirler. Bkz. Sel
çuklular Zamanında Türkiye, 296. Dolayısıyla, Selçukndıne müelliflnin Alüaddin
Keykubüd’ın Sivas’ta ele geçirildiği iddiası, öyle görünüyor ki bu Arap kaynakla
rından yararlanmış olmasıyla izah edilebilir.
Metinde (Sb) şeklindedir.
l03

°
İbn Bibi’ye göre. Alaaddin Keykubüd Ankara’da Seyfeddin Ayaba’ya teslim ol
muş ve Malatya civarındaki Mınşar kalesine hapsediimiştir. Bkz. el-Eıcjmiıü 1-
Aldiııe. 1. 160; Aksamyi. A!üsdı,wretü i-Ahhdr. 25; Turan. Selçukhılar Zamanında
Türkiye. 301, 326; Emine Uyumaz. Sultan 1. Aldeddin Kevkuhad Devri Türkiye
Selçuklu Devleti Siyasi Tarihi (1220-1237), Ankara 2003, 17.
Antalya İzzeddin Keykvus tarafından 1216 yılında yeniden fethedilmiştir. Bkz.
Koca, Sit/ta,; 1. Izzeddin Kevkdvus, 37.
342
İbn Bibi, İzzeddin Keyk’3vus tarafından Antalya’nın yeniden fethi sırasında bu
Melik Ibrahim meselesinden bahsetmez.
Trabzon Rum İmparatoru Aleksios.
‘“
Krş. İbn Bibi, e/—Evdmirü ‘1—Aldivve, 1, 169.
Krş. İbn Bihi, el-Eıüuıirü ‘l-A/diı’ıe, 1, 170: Turan, Se/çukhdar Zamanında Türki-
ve, 304; Koca, Sultan L Izzeddin Keı’kchus, 31-32.
316
Bar l-lebrucus, Kir Aleks’in öldürüldüğünü kaydetmektedır. Bkz.,Abü ‘l-Farac
Tarihi. Il, 497: Koca, Sultan L !::eddin Kevkövus. 31.
Buna mukabil İbn Bibi’nin kayıtlarında böyle acımasız tavsifler olmadığı gibi,
Sinoh fethedildikten sonra tutsak Trabzon İmparatoru ile bir barış antlaşması ya
pıldığı kaydı yer alır. Bkz. el-Eı’rinürü 7-Aldiyve, 1, 174; Koca, Suhan L Izzet/din
Kc9dÜiı’ıL, 33-34.
34X
Bazı kayıtlara göre Sinob 1 Kasım 1214 tarihinde feth edilmiştir. Bkz. Koca, S,<l
taşı 1. Izzet/din Keykdvus, 33; Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye, 304.
Krş. İbn Bibi, el—Evönzirü ‘l—Aldivı’e, 1, 215; İbnü’l—Esir, el—Kömil (Lvldtıı Tarihi),
Xll, 308; Bar Hebracus, Abü’l-Farac Tarihi, Il, Sol.
°
Krş. Turan. Selçuklular Zamanında Türkiye, 318; Özbek, Türkiye Selçuklıdarı
Evı’uhi llişkileri, 131; Koca, Sıdtan 1. Izzeddin Kej’kdvus, 59.
İzzeddin Keyküvus’un türbesi Sivas’ta, kendisi tarafından yaptırılan Dürü’ş
şiffl’dadır. Bkz. Turan. 5e4uklulur Zamanında Türkh’e, 319; Koca. Sit/tarz 1. İz
zeddin Kevkövus, 100. lbnü’ l-Esir’e göre Sultan Malatya’da vereme yakalanmıştır.
Bkz., el—Kaışü/ (Islöm Tarihi), XI 1, 312.
352
Bar Hebraeus’un nakli de bu kaydı doğrular niteliktedir. Bkz. Ahü ?-Farac Tarihi,
Il. 505.

Bar Hebraeus, İzzeddin Keykivus’un ölümünü 1219 yılı olayları içinde verir.
Bkz., Ahü 1-Farac Tarihi, Il, 504. Buna mukabil, Sultan’ın 1220 yılında öldüğü
iddiası için bkz. Turan, Se/çuklular Zamanında Türkiye. 319; Koca, Sultan 1. İz
zeddin Ke;’küvııs, 100.
M
Başlık, Farsça metinde biraz aşağıda yer alan “Onlar da çaresizce boyun eğdiler”
cümlesinden sonra gelmektedir. Ancak, tercümede, konuya daha uygun olduğunu
düşündüğümüz için buraya naklettik.
İbn Bibi’nin kaydına göre AWaddin Keykubd’ı Sivas’ta tahta oturtun emirler,
E,nir-i Meclis Mübarizeddin Behramşah ile Emirü’l-Ümcrti Seyfeddin Ayaba’dır.
104

Bkz. el-Evdmirü ‘l-Aldiyve, 1, 226-227; Turan, Selçukhdar Zamanında Türkiye,


327-328.
356
İbn Bibi, Alaaddin Keykubad’ın tahta geçiş tarihini vermez. Bkz. el-Evümirü 7-
Alöino, 1, 238. Uyumaz’a göre Alüaddin Keykubad. Ocak-Şubat 1220 tarihinde
Konya’da tahta oturmuşmr. Bkz. Sultan 1. Akkdclin Kuvkubad Devri, 21.
“‘
Seyfeddin Ayaba. Gıyüseddin Keyhüsrev. 1. İzzeddin Keykavus ve 1. Alaaddin
Keykübad devirlerinde nüfiiz sahibi olmuş ümerüdandır. lbn Bibi, bu emin
çaşnigfr ve melikü ‘l-ümerd olarak anar. Bkz. el-E vü,niı-ü i-Aldiyye, 1, 222 ve muh
telif yerler.
35B
Krş. Uyumaz, Sultan!. Aldeddin Kevkuhad Devri, 25.

Krş. Turan, Selçukhdar Zamanında Türki ve, 332-333.
°
Alaaddin Keykub3d çok sayıda kaleyi fethetmiştir. Ancak Akdeniz sahillerinde
olduğu söylenen bu 7 kale şunlar olmalıdır: Alanya; Alara (el-Evdmirü’l-Aldiyye,
1, 268-269); Magfa; Aydos; Andusanc; Silifke: Anamur (a.g.e., 354). Ote yandan
İbn Bibi, sahil bölgesinde 40 kadar kalenin fethedildiğini kaydeder. Bkz. El
Evümirü ?Aldiıvc, 1. 354. Magfa kalesi, bugünkü Mut ilçesi yakınlarında bulunan
Mavga kalesiyle isim yönünden benzerlik gösteniyorsa da bu sonuncu, sahilden
hayli içeride sam dağlar arasında bulunduğundan aynı kale olmalan mümkün gü
rünmemektedir. Magfa’nın uygun bir konumlandırma ile Manavgaı olması büyük
ihtimal dahilindedir. Bunun için bkz. H Ibrahim Gök. “Alaaddin Keykubad’ın Iç-Il
(Kilikya)’deki Ermeniler Üzerine Düzenlediği Sefer ve Mavga Kalesi”, Mersin
Sempozyumu 19-22 Kasım 2008, Ed. Yüksel Ozdemir, Mersin 2009, 2037-2052.
361
Alanya. İbn Bibi’de “Kalonoros” şeklinde geçer, bkz. el-Evönzini 7-Aku/5’e, 1,255.
Şehir ayrıca, “Candelore” adıyla da bilinmektedir. Bkz. Seton Lloyd-D. Storm Ri
ce, Alanı’a (Aldiyva), Türkçe çev. N. Sinemoğlu, TTK Yay., Ankara 1989, 2-3;
Turan, Selçukhılar Zamanında Türkiye, 335.
352
Kış. İbn BiN, el—Eı’dmini 7-Aldivve, 1. 266.
363
Kış. İbn Bibi, el-Eı’dmirü 7-Aldhye, 1,267.
Kış. Uyumaz, Sultan 1. Aldeddin KevkuhadDeı’ri, 27.

İbn Bibi, şehre sultanın isminin verilmesi hususunu şu cümleyle belirtmektedir:
ondan sonra o yerin adı, adımız ve lakabımızla şeref kazansınL” Bkz. el
Evdınirü 1-Aldivve, 1, 267; Turan, Selçuklu/er Zamanında Türkiye. 336; Uyumaz,
Sultan 1. l ldcddin Kevkuhad Devri, 24.
366
İbn Bibi, Sivas surlannın yapımını, Sultan’ın emriyle, Sivas emirlerinin üstlendi
ğini kaydeder. Bkz. el-E vdmirü i-Aldü:ı’e, 1, 273.
Suikast teşebbüsünü Sultan’a bildiren kişi, emirlerden Hokkabazoğlu Seyfed
din’dir. Ona da bu durumu bir köle haber vermiştir. Bkz. lbn Bibi, el-Evdmirü’l
Aldiyı’e, 1, 284; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 340; Uyumaz, Sultan 1.
Aldeddin Kevkuhad Devri, 27.
36ı
Bu hadisede Emirü’l-Ümera Çaşnigir Seyfeddin Ayaba idam edilmiş (el
Evdmirü’l-Aldh’ye, 1,287): Zeyneddin Beşüre zindanda ölüme terkedilmiş (a.g.e.,
288); Mübörizeddin Behramşöh, ZamanLı kalesine gönderilmiş (a.g.e.. 288);
105

Bahfleddin Kutluca da Tokat’a sürgün edilmiştir (a.g.e., 289). Bu beylerin köleleri


de zindana atılmış ve malları da müsadere edilmiştir (a.g.e., 286); Turan, Selçuk/ii-
lar Zamanında Türkiye, 341 Uyumaz, Sultan 1. Aldeddin KevkuhadDevri, 29.
369
0. Turan, bu Hicri tarihi, Miladi 6 1-laziran 1223 tarihi olarak belirlemiştir. Bkz.
Selçukhdar Zamanında Türkive, 34 1-342.
370
Azledilip sürgüne gönderilenler arasında Kemaleddin Kümyür, KAfi-yi Tercüman
oğlu Zahireddin Mansür ve Mfth-i Horasanoğlu Şemseddin adlı emirler de vardır.
Bkz. lbn Bibi, el-Evömirü 7-Aldivye, 1, 289; Turan, Selçuklular Zamanında Türki
ye, 341. Bu emirlerden Kemaleddin Kamyar, lbn Bibi’nin kaydına göre, Ahlat Ey
yubi Meliki Eşrerin tavassutuyla afTedilip memlekete dönmesine müsaade edilmiş
ve bir süre sonra da Sultan tarafından bağışlanmış ve Sivas’a bağlı Zara beldesi
kendisine ikıd edilmiştir. Bkz. e/-Evümirü’l-Aldiyı’e, 1,289-290.
“‘
Sultanın yeni görev taksimi için bkz. el-E vömirü ?-Aldiı’ve, 1,289.
37’ ,
- Çukurova da hukum suren Ermeni Kralı ll.Leon (1187-1219) olmalıdır.
şikayet meselesi hakkında İbn Bibi’ye dayanan (el-Evdrnirü’l-Ald4ye, 1, 316 vd.)
0. Turan, bir tüccarın Leon’un ülkesinden geçerken soyulduğunu ve durumu Sul
tan’a şiküyet ettiğini belirtmektedir. Bkz. SelçukhdarZamanmda Tü,*iı’e, 342.
Çukurova seferinin ayrıntıları hak. bkz. İbn Bibi, el-Evchnin7’l-Aldijye, 1,349-353;
Gök, “Alaaddin Keykubad’ın Iç-Il (Kilikya)’deki Ermeniler Uzerine Düzenlediği
Sefer ve Mavga Kalesi”, 2037-2052.

0. Turan’a göre bu yöre fethedilince Kamereddin Lülü’ya verilmiştir. Bkz., Sel
çuklular Zamanında Türkiye, 345.
376
Bu satırlardan, Çukurova’daki Ermenilerin hükim bulunduğu toprakların fethini
anlıyoruz. Bununla birlikte, Alaaddin Keykubüd’ın Çukurova seferinin 1225 yılın
da yapıldığı kabul edilecek olursa (bkz. Turan, Selçııkhdar Zanıanında Türkiye,
347; Mehmet Ersan, Selçuklular Zamaııında Anadolu ‘da Ermeniler, Ankara 2007,
181; Uyumaz, Sultan L Aldeddin Kcykubad Devri, 34), bu durumda Il. Leon’un
ölmüş bulunması gerekir. Tek kızı Elizabet, Antakya Haçlı prinkepsi Bohe
mund’un oğlu Filip ile evlendirilmiş; Filip, Çukurova’daki Ermeni ileri gelenleri
tarafından hapsedilmiş; Bohemund da Konya Selçuklu sultanlığı ile Ermeniler üze
rine yürümek üzere ittifak yapmıştır. Kaymağımızın, birçok yerde olduğu gibi bu
konuda da tatminkür bilgi vermemesi, durumu vuzuha kavuşturmaya imkan ver
mez.

Kahta’nın fethi için bkz. lbn Bibi, el-Evümirü ‘l-Aldiyye, 1, 292 vd.
378
Çemişkezek’in fethi için bkz. İbn Bibi. el-E vdmirü’l-A ldiyye, 1, 299 vd.
‘“
Bu isim, yazma nüshada p (LJ) harfi ile (4.i) şeklinde kayıtlıdır. Edisyon metinde
de böyledir. Uzluk, bu ismi “Aybe” şeklinde okumayı tercih etmiştir.
380
Yazmada (Sfi); edisyon metinde (SJ) şeklindedir. Gerger olabilir. Zira burası
Kahta yakınlanndadır.
38
Yazmada (3ı edisyon metinde (üı,ı 3%) şeklindedir.
382
Yazmada ve edisyon metinde İmed (ı) şeklindedir. Edisyon metnin nüşirinin de
notuyla lmed’den kasıt Amid yani Diyarbakır’dır.
106

Yazmada ve edisyon metinde <,) şeklindedir. Hani olabilir, zira burası da Di


yarbakır yakınlarındadır. Bununla birlikte, İbn Bibi’de geçen ve Gürcü sınırları
içinde olduğu anlaşılan Hah adlı bir yerden bahsedilmektedir. Bkz. c/-Evüınirü 1-
A/dh’ye 1, 422.
384
Alüaddin Keykubd zamanında Selçuklu ordusunun Gürcistan seferine çıkmasının
nedeni, Abhaz Melikesi Rosudan’ın, Moğolları Anadolu’yu istilüya teşvik etmesi
dir. Bu sefer, 1232 yılında cereyan etmiştir. Bkz. lbn Bibi, el-Evömirü ‘I-Aldivve, 1,
423; İbn Bibi, Selçukncirne, Neşr: M. H. Yinanç, Haz. R. Yinanç-Ö. Özkan, İstan
bul 2010, 133; Müneceimbaşı, Cümi ii ‘d-düı’el, Il, 72; Turan, Selçuklu/ur Zama
ııında Türki ve, 375-376; Uyumaz. Sultan!. Aldeddin Keı*uhad Devri, 68.
385
Metinde (jU) şeklindedir.
386
Bülü: Uzluk’a göre, İran’ın Azerbaycan memleketi (Liz/tık Çevirisi, 31). Tebriz
havalisi olmalıdır.
Hulügü’nun çocuklarıyla yapıldığı söylenen savaş gerçek dışı görünüyor.
Uzluk, bu metinde Sulmn’ın, Moğollardan gelen armağanı beğendiği şeklinde bir
tercüme yapmıştır. Bu bir sonraki cümleyle tezada düşer. Oysa edisyon ve yazma
metinde “beğenmediği” ( ifadesi yer alır.
389
Metinde “hazırlanma” (,,iüljS) anlamındaki kelime, Uzluk tarafından bir şahıs adı
olarak okunmuştur (Uz/uk Çevirisi, 31).
390
Kaynağın, Pazartesi (Doşenbe) olarak belirttiği bu tarih, Miladi olarak Salı gününe
denk gelmektedir. Uzluk, 4 Mayıs 1239 olarak çevirmiştir.
391
8 Şevvül 639 tarihi Miladi olarak Cumartesi gününe denk gelmektedir.
39’
- Krş. lbn Bıbı, e/-Eı’amıru /-A/anye, 1, 455-457; Yazıcızade Alı, Tevarıh-ı 4/-,
. . . . . — .

Selçuk, 615; Müneccimbaşı, Cdmi’u ‘d-düve/, Il, 79; Nejat Kaymaz, Anadolu Sel
çuk/u Suhatılarnıdan IL Gh’dsü’d-din Keyhüsı-ev ve Devri, Ankara 2009, 36.
11. Gıyüseddin Keyhüsrev (1239-1245).
Krş. Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye, 429.
Uzluk, burada, “Moğolların güçsüz düştükleri” şeklinde bir tercüme yapmıştır
(Uzluk Çevirisi, 31). Buradaki ifade meeüzi anlamda yer alır. 0 da Uzluk’un çevi
risindeki manaya gelmez.
396
İbn Bibi’de Cormagon Noyan olanık geçer. Bkz. 1,451.
İbn Bibi’ye göre, şehrin subaşısı bu sırada Sinüneddin Yüküt olup, o da esir alına
rak Hulügü’nun değil Büycü’nun huzuruna götürülmüş ve oğluyla birlikte idam
edilmiştir. Bkz., el-Evdınirü’l-Aldıj’ve, 11, 62-64; Yazıeızüde Ali, Teı’drih-i Al-i
Selçuk, 665-668; Bar flebraeus, AbıŞ’l-Farac Tarihi, Il, 541; Müneccimbaşı,
Cdmi ‘ii d-dü ve!, Il, 87-88; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 430; Kaymaz,
IL Givdsü’d-din, 88-89.
398
Yazıcızüde Mi, Tevdrih-i ıil-i Selçuk, 667.
Krş. Turan, Selçukhılar Zamanında Türkiye, 433, dipnot:49.
107

400
Aksaray?’ye göre ordunun sipehdarı Pervne İli’nin kardeşidir. Bkz. Müsdmere
tü /-Ahbdr, 35; Turan’da Gürcüoğlu Zahirüddevle şeklinde, bkz. Selçukhdar Za
,nanında Türkiı’c’, 434.
41)ı
İbn Bibi’de, Muzaftereddin Veşablaş oğlu Nizümeddin Suhrab şeklinde geçer.
l3kz. El-Eı’dmirü’l-AMiyye, Il, 67; Aksamyi’de Muzaffereddin Mahmud oğlu şek
linde, bkz. Müsimeıetü’/-Ahbd,; 35; Turan’ın kaydına göre bu emir. Suhan’ın Ms
komuıanlarından olup Nizümeddin Suhrüb adıyla anılmakladır. Bkz. Selçuklular
Zamanında Türkhe. 434; Kaymaz’da, Muzaflbrü’d-din Mahmud oğlu Nizmüd
din Sührab şeklinde, bkz. 11. Ghdsü ‘d-din, 92.
4112
Yazmada (. L) şeklinde okunabilen bu kelime, edisyon metinde de bu şe
kildedir. Ancak edisyon metnin naşirine göre bu, Türkçe bir kelime olup (Uı)’dır
yani “Atacı”. Uzluk da esasen bu ismi “Sahip Macı” şeklinde okumuştur.
3(13
Krş. Yazıcızde Ali, Tevörih-i .41-1 Selçuk, 675-676.
Turan’ın kaydına göre Kösedağ savaşı 14 Muharem 64! ‘de sona ermiştir. Turaıı’a
göre, bu tarih Miladi olarak 3 Temmuz 1243 Cuma gününe denk gelmektedir. Bkz.
Selçuk/ii/au Zmncnıuıda Türki ve, 437. Oysa bu tarihlendirmede hata vardır. Mezkür
tarih Miladi olarak 4 Temmuz 23 Cumartesi gününe isabet etmektedir. Öte yandan
Kaymaz’a göre ise, 11-13 Muharem 641’de vuku bulmuştur. Bkz. IL Givösüd
duı, 95.
lbn Bibi, olay hakkında !eferuatlı bilgi verirse de tarih vermez. Bkz. e/-Eı’dnıirü 7-
.‘lhüvı’e, 11, 70; lbnü’ 1-1M, Törihı, Muhşasari’d-Düvel, Türkçe çev. Şerafeddin
Yaitkaya, TTK Yay., Ankara 201 1, 19; Müneccimbaşı, L’dmi’u ‘d-düı’el. 11, 88;
Bertold Spuler, hvn Muğu/ları, Çev. C. Köprülü. TtK Yay., Ankara 2011,53.
401, -
lbn Bıbı, e/—Evamu-u l—Alaıvı’e, Il, 72: Aksaray,. Musrnneretu 1—Ah/mu, 35.
- . .. .. -
- ..

Aksamyi’de Mühezzibeddin Ali şeklinde, bkz. A-füsdıneretü 7-Ahhdı-. 35; Turan,


Selçuk/ii/ur Zamanında Türki ve, 434.
Bavpars Tarihi’nde, Mühezzebüddin Ali’ in Sultan 1. Abaddin Keykubfld zama
nında Selçuklu Devleti’nin hizmetine girdiği ve ilk defa bu sultan tararından vezir
tayin edildiği kaydedilir. Mühezzebüddin, İvIüswıji Muineddin taraündan çocukla
rına hoca olarak tayin edilmek suretiyle Selçuklu devleti ile tanışmış görünmekte
dir. Bunun için bkz. a.g.e., 94.
40’>
İbn Bibi’nin anlatısına göre, esasen Mühezzebüddin’den önce Sivas kadısı Nec
meddin Kırşehri flüycü’ya sulh için gitmiştir. Bkz. el-Evcinıirü i-Aldiyye, Il, 72-73.
4(0
İbn Bibi ve diğer kaynaklar, vezirin Büycü’nun yanına Amasya kadıstyla birlikte
gittiğini söylerler. İbn Bibi, Amasya kadısının adını Fahreddin olarak verir. Bkz.
e/-Evdmirü 7-Aldivı’e, Il, 76-78; Krş. Yazıcızde Ali, Tevürih-i 41-1 Se/çuk, 685-
687; Turan, Se/çuk/ıdar Zamanında Türkiye, 445; Kavmaz, IL Giyösü d-din, 102.
Türkiye Selçuklu tarihinde önemli rol oynayacak olan Pen’d,ıe Muineddin Süley
man. Bunun hak. bkz. Nejat Kayma2, Pen’dne Mu ‘mü ‘d-din Süleyman, Al).
DTCF Yay., Ankara 1970,28 vd.
4L
Kavmaz, IL Givdsü’d-din. 97.
4(3
Krş. Turan, Selçuklu/ur Zwnunında Türkiye, 442.
los

414
Mühczzebüddin, 642 (1244-1245) yılında vefat etmiştir. Bkz. Brn’pars Tarihi, 94;
Yazıcızade Ali, TevdriIı-i Al-t Selçuk, 692; Kaymaz, IL Givdsü’d-din, 103.
Krş. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 451.
416
Yazma nüshada (ji) şeklinde; cdisyon metinde (şl) şeklindedir.
417
Saltanat Nüibi Şemseddin İsfehant’nin Bütü Hün ile yaptığı görüşme ve anlaşma
hak. bkz. lbn Bibi, cl-Evdminİ ‘l-AMh’ve, Il, 83-84; Yazıcızüde Ali, Tevdrih-i Al-t
Selçuk, 693-695; Turan, Sdçııkhılar Zamanında Türk/ve, 451; Kaymaz, IL
G/ydsü ‘d-din, 104.
418
bn Bibi’ye göre. Sultan, Mühezzebüddin’in vefatı üzerine, vezirlik görevini Kon
ya Akşehir’e bağlı Kara Öyük’le bulunduğu sırada kendisine ulaşan Şemseddin İs
fehüni’ye takdim etmiştir. Kış. Turan, Selçııkhdar Zamanında Türk/tc, 451.
419
İbn Bibi, e/-Eıvmirüi-Aldivvc’, Il, 85: Turan, İbn Şeddüd’a islinaden, Sultan
Gıyüseddin’in Ermeni seferine çıkmasını Bütü H5n’la yaptığı anlaşmaya bağlıyor
ve Hün’ın müsaadesiyle olduğunu ileri sürüyor. Bkz. Selçukhdar Zamanında Tür
kh’c. 45 1.
4::ı
İbn Bibi, el—Eıdıniı-ik ?_Alüiııe. Il, 86.
421
İbn Bibi’nin satırlanndan çıkan sonuca göre esasen Sultan Tarsus seferine katıl
mamıştır. Krş. el-Evdnıiı-ü i-Alüiıı’e, 11, 86.
Krş. Turan, Selçuklıılar Zaınaıunda Türkiye, 454; Kaymaz, Il. Giyösü ‘d-din. 107.
11. İzzeddin Keyküvus.
424
İbn Bibi’de, Mdlikü ‘l-Ümerö Şemseddin Hasoğuz olarak geçer. Bu müellifln kay
dına göre Hasoğuz. Rum asıllı bir gııkinı olup, sanat ve ahlak bakımından üstün bir
kişiliğe sahiptir. Bkz. el—Eı’üıniıti /—Ahüı’ıc, Il, 89, 93.
425
İbn Bibi’de, Emir-t Cdnıcdör ve Atabek olarak geçer, bkz. el-Evömirü ‘1-AM/ne,
11, 88-89. Konya’da Rüzbe adıyla anılan ken’ansarayın banisidir.
426
Krş. Bar Hebraeus, Abtı ?-Farac Tarihi, 1!, 546-547; İbnü’l-İbri, Tdrihıı Muhtasa
ri ‘d-Düvcl, 21.
421
Tum’ın da işaret ettiği gibi burada, Divün’a gösterişli bir şekilde gelip gitmekte
olan vezirin, gözden düşmesi üzerine, önceki vezirlerin adetine uygun biçimde sa
dece has köleleriyle gelmesi vurgulanmaktadır. Krş., Selçukhdar Zamanında Tür
k/ve, 466. Şemseddin İsfehüni’nin. Divün’a, tantanalı bir şekilde gelmesine mani
olunmak arzusu yatmaktadır.
Yazmada ve edisyon metinde (ts alja) şeklindedir. Uzluk kelimeyi Hoca Müs
lim şeklinde okumuştur.
429
İbn Bibi, vezirin ölümüyle ilgili tarih vermez. Bkz. el-E vdmirü ?-Alöin’e, 11,1 17-
120; krş. Turan, Selçukhılar Zcı,nanında Türkiye, 466.
430
Günümüzde Aksaray’a bağlı Sullanbanı ilçesinde aynı adla anılan ve Selçuklu
sultanlarının ilk yaptırdığı kervansaray olduğuna dair bkz. Turan, “Selçuklu Ker
vansarayları”, Selç’uklular ve İslcimh’eI, istanbul 2005, 110-111.
109


Ibn Bibi’ye göre Rükneddin’in atının yulanndan tutup onu İzzeddin Keykavus’un
yanına götüren, Emir-t Ahu, Fahreddin Arslan Doğmuş’tur. Bkz. d-Euciınfrü’/
AM/mc, Il, 124; lbn BibL Sc/çııknünıe, (Neşr: M. H, Yinanç). 199. Yazıcızüde Ali
de bu rivayeti tekrartar. Bkz., Tcvdrih-i Al-! Selçuk, 726.
432
Bu savaşın aynntıları için bkz. İbn hibi, el-Evümirü i-A/divvc’, Il, 123-124; Turan,
Selçuklular Zamanında Türkiye, 4 67-469.
Kamtay’ın otoritesi altında üç kardeşin 1249-1254 yılları arasında ortaklaşa salta
nat sürdüğü anlaşılmaktadır. Krş. Turan, Selçııklıdar Zamanında Türkiye, 473;
Bar Hebraeus, Abü ‘l-Farac Tarihi, Il, 550.
134
Yazma ve edisyon metinde düıür’dır. Uzluk dirhem yazmıştır ( Uzlıık Çevirisi, 34).
Turan, Selçuk/ula, Zamanında Türk/ve. 472.
436
Krş. İbn Bibi, eI-Evdnün17-A/üh’ve, Il, 133.
Bu kişi, İba Bibi’de “Sarı Baba adıyla tanınan Tuğracı Sadr-ı muazrnın Melikü’
Künah Şemseddin Mahmud” adıyla anılmaktadır. Bkz. el-Eıümi,’üi-Aldin’c. Il,
127; Aksarayi de onu Tuğracı Baba Şemseddin diye anar. Moğol Rinı’na giderek
ı’arlığ almış ve vezöret rütbesiyle Kastamonu vilayetine salıip olmuştur. Bkz.
Aiu.çanıe,v tü ‘l—Alıhtir, 47.
İbn Bibi’de Emfr-i Arız Samsamüddin Kaymaz olarak geçer. Kayseri subaşısıdır.
Bkz. e/-Evanıiru ‘1-AM/ne, 11, 129; Turan. Selçııklıdar Zamanında Türkiye. 474.
°
İbn Bibi’de. “Develi sı,buıs, Sinaneddin Kaymaz oğlu Nusrelüddin” şeklinde.
bkz. el-Evdmirüi-AMivve, 11, 138: Turan’a göre Nusretüddın Kayma Develü su
haşısı idi. Bkz. Turan, ScIç’ukhdar Zauıanuıc/a Türkiye, 474.
Farsçası şu şekildedir: 4j4 J2 fi ı ısI üj JSL).
“ İbn Bibi’ye göre bu çarpışma Aksaray’a bir menzil mesafedeki Aifladdin Kervan
sarayı (Sultanbanı) civarında yapılmıştır. Bkz. el-Evömirü 7-AlJivı’e, Il, 140.
442
Yazma ve edisyonda (3!fl4) şeklindedir. Bar Hebraeus’ta, “Davalu Kalesi” (De
veli 7) şeklindedir. Bkz. AM 1-Farac Tarihi, Il. Aslında lbn Bibi’nin kaydına göre,
Rükneddin çarpışmada nıağlup olunca Sis’e gitmek üzere Develi’yc yönelmiş, an
cak Türkmenler tarafından alıkonularak Fahreddin Arslan Doğmuş’a teslim edil
miş ve Kaysed’ye getirilerek Sultan İzzeddin’in huzuruna çıkarılmıştır. lzzeddin
kardeşini affederek onu Amasya’ya göndermiş ancak o burada rahatsızlanınca
Uluborlu’ya gitmesine müsaade edilmiştir. bkz. el-Evümirü i-Alüivır, Il, 141-142.
‘‘°
bnü’l-İbr£’de Devalva kalesidir. Bkz.. Türihu Afnhtasari ‘d-Düvel, 27; Turan,
Sclçııkhılar Zanıanında Türkiye, 475
Metinde “vilflyet-i bülü” şeklindedir. Bala kelimesi, Farsça’da “yukan. yukarıda”
anlamındadır. Uzluk tarafından hem bu manada, hem de “Iran Azerbaycan’ı” ma
nasında kullanılmıştır. Bkz. Uzluk çevirisi, 34 ve 35.

İbnü’I-İbd’de savaşın yapıldığı yer, “Konya ile Aksaray arasında Sultan ilanı
denilen yerde” dir. Bkz., Törihu Ahıhtasari’dDu /,27.
446
İbn Bibi, savaşın 23 Ramazan 654 (13 Ekim 1256) tarihinde olduğunu kaydediyor,
bkz. cI-Evömirü ?-Aldh’ve, Il, 148.
Ilo

Theodoros Laskaris’ten mülhcm olarak İznik İmparatorluğu. Gelişmelerden, bu ad


ile Bizans yani Istanbul kastedildiği anlaşılıyor. Yazıcızüde Ali, Leşkeri vilüyetinin
Aydın olduğunu kaydediyor. Bkz., Tevdrih-i Al-i Selçuk, 907.
‘“
İbn Bibi, Sultan’ın önce Antalya’ya (bkz. a.g.e., 148), daha sonra Ladik yani De
nizli tarafına (bkz. a.g.e., 149) en sonunda da Laskaris’in memleketine gittiğini
söylüyor. bkz. a.g.e., 150; Turan’a göre Antalya ve Alüiye’ye sığınmıştır. Bkz.,
Selçukhdar Zamanında Türkiı’e, 80.
Hazineci Nizümeddin, aşağıda geçmektedir.
Krş. Turan, Selçuklu/at Zanıaıunda Türkiye, 481.
451
İbn Bibi’ye göre Baycü, şehrin dışındaki kale duvarını yıktırmıştır. Bkz el
Evömirü i-Aldivye, Il, ISI; Turan, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 481.
452
İbn Bibi’de, Üsıdclüdddr Nizameddin Ali b. İlalmış şeklinde geçer. Bkz. el
Evdnıirü i-Aldivye, 11, 148.
İbn Bibi’de, Emir-i Ahıır Fahreddin Arslan Doğmuş şeklinde geçer. Bkz. el
Eı’dıııirü’l-Ala’iyye, 11, 148.
Pervüne: Türkiye Selçuklularında Divün üyelerinden olup, adıyla anılan ayrı bir
divanın da başı olarak, “mülk, ikuı ve sair arazi işleri ile uğraşan, bunlarla ilgili ta
yin, tevcih, tahrir vs. muameleleH yapan, menşur ve beratları hazırlayan ve defter
tutan” görevlidir. Bkz. Kaymaz, Pervdne Mu hill ‘d-din, 65, not:47.
İbn Bibi’de Nüib Emir Nizüıneddin 1-lurşid olarak geçer. Sultan Rükneddin’in
Büycü’ya ziyafet verdiği bir sırada Moğol komutanlarından Hoca Noyan’ı armutla
zehirlemek suçundan çarmıha gerilmek suretiyle idam edilmiştir. Bkz el
Evömirü ‘l—Aldiyve, Il, 150; Turan, Selçuklu/au Zamanında Türkiı’e, 485. Muhteme
len, onun idamıyla boşalan pervünelik makamına Sultan Rükneddin Kılıç Arslan,
Muineddin’i getirmiştir.
456
Krş. İbn Bibi, el—E vümirü ‘l—AhUvı’e, Il, 149; Turan, Selçukhdar Zamanında Türki
ye, 483.
Yazma ve edisyon metinde, Rükneddin’in tahta oturtulma tarihi 654 yılı Safer ayı
içinde gösterilmektedir. Oysa İzzeddin, Ramazan 654 içinde Konya’yı terketmişti.
Bu durumda, bu tarih anakronik olarak kalmaktadır. Uzluk, bu durumu tespit etmiş
ve Rükneddin’in tahta oturtulma tarilıini 655 yılı olarak düzeltmiştir. Buna göre 16
Safer 655=5 Mart 1257. Fakat Uzluk, 6 Mart olarak belirlemiştir. Aynı şekilde
Osman Turan da 655 yılını esas almıştır. Ancak bu tarihçi de mezkür tarihi 4 Mart
olarak tespit etmiştir. Bkz. Turan, Selç.’uklular Zaınanmda Türkiye, 483.
Krş. İbn Bibi, el—Evdınirü l-Alüh’ve, Il, 151—152.
Yazmada ve edisyon metinde Reblülühir ayı geçer. Uzluk, çeviride yanlışlıkla
Reblülevvel ayını yazmış, dolayısıyla bu tarihin Miladi karşılığını da 3 Nisan 1257
olarak yanlış hesaplamıştır. 0. Turan da, 3 Mayıs olarak belirlemiştir. Oysa doğru
su yukarıdaki gibidir. Krş. Turan, Se/çuklular Zamanında Türkiye, 485.
‘°
Muineddin, ilk defa emir-t hdciblik göreviyle 1249 yılından itibaren, Sultan İzzed
din’in hizmetine girmiş görünmektedir. Bkz. Kaymaz, Pervöne Mulnü’d-din, 59.
ili

Pcrvdneliğe ise ilk defa Sultan Rükneddin Kılıç Arslan’ın hizmetinde başlamıştır
(1256). Bkz. a.g.c., 65 vd.
461
Edisyon metinde “şenid= işitti” fiili yazılmıştır. Oysa yazma nüshada “si
ted=almak” fiili geçiyor. Yazma nüshada geçen bu fil, metne daha uygundur.
462
İbn Bibi, bu bölüşmenin Aksaray’da Alıncak Noyan marifetiyle olduğunu ve ken
disinin de anlaşma metnini kaleme aldığını kaydediyor. Buna göre, Kızılırmak, iki
kardeş arasında hudud olmuş, nehrin batısı Izzeddin’e; doğusu da Rükneddin’e bı
rakılmıştır. Iki kardeş daha sonra Hulügü’nun huzuruna çıkmış o da bu anlaşmayı
onaylamıştır. Bkz. el-Evdmirü ‘l-Alcflvye, Il, 155-156; Aksarayi’ye göre; Kayseri
hududundan Antalya sahiline kadar olan yerleri İzzeddin alacak ve Konya’yı payi
taht yapacak; Sivas’tan Sinob ve Samsun sahiline kadar olan Dünişmendiye
vilüyeti Rükneddin’e kalacak ve Tokat payitahtı olacaktır. Bkz. Müsdıneretü ‘1-
Ahbdr, 46; Bar Hebraeus, Abı2 ‘l-Farcw Tarihi, Il, 573; İbnü’I-İbri, Tdrllnı Mu/na
sarf ‘d-Düvcl, 39; Müneccimbaşı, Cdmi ii ‘d-düvel, 11, 102-103; Turan, Sc’lçuklular
Zamanında Türk-hc, 490; Kaymaz, PCrVdJm Mu fnü ‘d-din, 75; Spuler, Iran Moğol
ları, 64.
163
Kaymaz, Pen’dnc Mu mü ‘d-din, 84.
İbn Bibi’de Alıncak Noyan şeklinde, bkz. cl-Evdnıirü’l-Aldh’ve, Il, 152; aynı isim
Aksarayi’de de var. Bkz. Müsdıncrcıü ‘/-ıl hbdr, 51.
Kış. İbn Bibi, cl—Evüınirü’l-Aldh’ı’c, Il, 159.
366
Leşker? vilüyeti: Iznik Bizans İmparatorluğu. 0 sırada yIlI. Michael Paleologos
İmparator idi. Na. Kaymaz, Pervdne Muinü’d-din, 85, 108, dipnot:33; Spuler,
Iran Moğdllaı-ı, 64.
İbn Bibi, İzzeddin’in, açıkça Istanbul’a Vasilyus’un yanına gittiğini söylüyor. Bkz.
eI-Evdınirii’l-Aldiyvc, 11, 160; Aksarayi, Müsdnıeretü ‘l-Ahbdr, 53; Yazıcızüde Ali,
Tevdrih-i Al-i Selçuk, 771; Turan, Selçuklular Zamanında Türkıj’e, 497.
46K
İbn Bibi’nin anlatısında, eserin müterciminin de işaret ettiği üzere, biraz değişik
bir hiküye vardır. Buna göre Izzeddin Istanbul’da suikast planları yaptığı iddiasıyla
iki oğlu ve annesi ile birlikte Bizans imparatoru tarafından bir kaleye hapsedilmiş,
adamları da bertarar edilmiştir. Öte yandan Hulügü’nun kardeşi Berke, Karadeniz
kuzeyinden gelerek donan Tuna nehri üzerinden geçmek suretiyle. lzzeddin’i ha
pisten kurtarmış onu Kırım’a götürerek Suğdak ile Sulhad’ı ilad etmiştir. Annesi
intihar etmiş, oğulları ve kız kardeşi Istanbul’da tutsak olarak kalmıştır. Bkz. el
Evdmirü’l-Aldh’ve, 11161-162; Aksarayi’ye göre: Berke, Sultan lzzeddin’in halası
olan nikahlı eşinin teşvikiyle ve deniz yolundan gelerek Kutlug Melik adında bir
komutanı vasıtasıyla İzzeddin’i ve tüm yakınlannı kurtarmıştır. Kendisine ikamet
ve geçim yeri olarak Kırım’da bir yer verilmiştir. Bkz. Müsdmcrcıüi-Ahbdr, 57;
Yazıcızüde Ali’nin kaydına göre, lzzeddin Keyküvus, Berke tarafından Istanbul
üzerine yürümek ve İmparator Fasilyus ile sulh yapmak suretiyle kurtarılıyor. Iki
oğlu, Gıyüseddin Mesud ile Rükneddin Geyümers, Sultan’ın annesiyle birlikte sul
be uygun olarak daha sonra salıveriliyor ve gemiyle Kırım’a getiriliyorlar.
Tevdrih-iAl-i Selçuk, 773-774.0. Turan, Il. Izzeddin Keyküvus’ın Kınm’a geçtiği
sırada yanında 5 oğlu bulunduğunu kaydediyor. Bu çocuklar şunlardır: 1-
l12

Gıyseddin Mesud: 2-Rükneddin Kılıç Arslan; 3-Rükneddin Gcyümers; 4-


Alaaddin Siyavuş ve 5- Feramurz. Bkz. Selçuklu/ur Zamanında Türkiye, 580.
469
Buvpars Tarihi’ne göre, İzzeddin, Sudak’ta, 672 (1273-1274) yılında ölüyor. İz
zeddin’in doğum tarihi 636 (1238-1239)’dır. Bu esere göre, Berke, Istanbul’a 20
bin kişilik bir ordu gönderiyor ve bizans imparatoru Eşkeri Balfos (Michael Palco
logos)’tan lzzeddin ve adamlarını kendisine teslim etmesini istiyor. Kaynak. Iz
zeddin’in 660 (1261-1262) yılında Istanbul’dan kurtarıldığını kaydediyor. 1cddin
öldüğünde 3 erkek evladı vardı: Birısi. kendisi öldükten sonra Altınordu tahtına
geçen Mengü Timur’a hizmet eden Melik Mesud’tur. Diğerleri, Istanbul’da Impa
mtor’un nezaretinde kalmış olup Islüm dininden habersiz olarak Rüm okullarında
okumuşlardır. Bkz. Bavpars Tarihi. Türkçe çev. M. Şerefüddin Yaltkaya, Ikinci
Cild, Ankara 2000. 32-33; Müneccimbaşı. Cdıni’u d-düvel, 11, 105-107; Turan, Is
tanbul’da Il. İzzeddin Keyküvus’un bir oğlu kaldığını, bunun Hıristiyan olarak ye
tiştirildiğini ve Melik Konstantin adının verildiğini Pachymeres’ten naklen ileri sü
rer. Bkz. Selçııkhdar Zamanında Tüı*ivc. 580-581; Spuler, Iran Aloğolları, 65.
470
Aksarayi, Alüsdnwreıü ‘/-Ah/’ıir, 53; Kaymaz, Perı’üııe Allı mü ‘d-düz. 86.
47ı Aksarayi, bu emirlerden birkaçının adını veriyor Spehddr Mehmed Bey, İlyas
Bey ve Salur Bey. Bkz. Alüsünıc,rıü?-,hbdr, 5; lbn Bibi, bu emirlerin Alıncak
Noyan’a gönderildiğini ve onun tarafından haksız bir şekilde öldürüldüğünü kay
dediyor. Bkz. el—Eıchnirü TALÜıve. il. 164: Kaymaz, Pen’dne Muüıü’d-düı, 95.
472
fil. Rükneddin Kılıç Arslan (1261-1266). 0. Turan. IV. Kılıç Arslan diyor ve 1262
yılında tahta geçtiğini iddia ediyor. Bkz. Turan. Selçuklu/ur Zaınannuda Türkiye,
513.

Esasen, paragrafın ilk cümlesi başlık şeklındedir. Ancak konuya uygun olması ıçın
bu haşlığı ıercih ettik.
Kaymaz, Penv ne Mu üzü d-din, 101.
Kaymaz, Pervdııe Mu ini, d—din, 129.
76
Selçuklular zamanında Trabzon havalisine Canik dendiğine dair bkz. Turan. Se/
çnkhdar Zanımundu Türk/ir, 513.
m Sinob, 1259 yılından itibaren Trabzon Rumlarının işgalinde idi. Bkz. Kaymaz,
Peıı’d,ıe Akı flıü d-din. 111; Krş. Turan. Selçukkılar Zamanında TüıJdıe, 527.
İbn Bibi, Sinoh taraflarının fethinin iki yıl sürdüğünü kaydediyor. Bkz. el
Evdmirü ‘l-Alciğve, Il, 165; Aksanyi, Müsünıcretü ?-Ahhdr, 63-64.
N
Krş. Kayma2. Pen’dne Alı, ütü d—din, 1! 3.
4ııa Turan, Selçuklular Zamanında Türki3e, 528-529.
ıı Bu son üç cümle Uzluk’un çevirisinde yer almamakrndır (krş. Uzluk Çevirisi, 36).
Krş. İbn Bibi, el-E vdmirü ‘l-Aldiıye, 11, 156; Aksarayi, Müsdıneretü’l-Ahhdr, 47.
Tüceddin l-lüseyin ve Nusretüddin 1 lasan. Bunlar, Uç Vildveti Emirliğine getirilmiş
ve kendilerine Kütahya, Sandıklı ve Gorgorum (Beyşehir) ve Akşehir verilmiştir.
Bkz. Aksarayi, Müsdı,ıereıü ‘l-Ahbdr, 56.
°
Aksarayi, Müsdmeretü i-Ahheir, 65.
113

485
Sultan Rükneddin’in Aksaray’da Pervane Muineddin, Hatiroğullan ve Moğol
subayları tarafindan öldürülüşünün canlı bir tasviri için Na. İbn Bibi, el
Evdmirül-Ahuivve, 1!, 165-169; Aksaray?, Sultan Rükneddin’in zehirletilerek öldü
rüldüğünü kaydediyor. Bkz. Müsümeretü ?-Ahhür, 65; Bar flebrneus, Sultan Rük
ncddin’in (muhtemelen yay kirişi ile) boğularak öldürüldüğünü kaydeder. Abü ‘1-
Farac Tarihi, Il, 587; Turan, Selçnkhdar Zamanında Türkiye, 531; Kaymaz,
PL’nVflC Aizı mü ‘d-din, 1 21-122; Spuler, Iran Moğollan, 65.

ili. Gıyüseddin Keyhüsrev (1261-1284).


487
Aksaray?, Müsü,neretü ‘l-Ahhür, 66. Bar Hebraeus’a göre, Gıyüseddin tahta geçti
ğinde 4 yaşındadır. Bkz. Ahül-Farac Tarihi, Il. 587; 0. Turan, onun 10 yaşlarında
tahta geçtiğini iddia ediyor. Bunun için bkz. Selçuklular Zamanında Türkiye. 532.
Esasen. metinde geçen “665 yılı başları” ibaresinden Muharrem 665’i anlamak
gerekirse ki bu tarih Ekim 1266 dolaylarına denk gelmektedir, bu durumda kayna
ğın belirttiği gibi, asayiş bir yıl sürmemiş olmaktadır.
Yazma nüsha ve edisyon metinde “Hafireddin” şeklinde geçer. Uzluk tercümesin
den Hatir şeklinde zikredilmiştir.
490
Beı’krheyidir. Niğde kendisine iktü olarak verilmiştir. Bkz. Aksaray?, Müsömere
tü‘l-Ahbdr, 67, 75.
39ı
Dünişmend ili serleşkeridir (sahaşı). Bkz. Aksaray?, Müsmeretü ‘l-AhMr, 78;
Turan, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 539.
492
Akça: Şemseddin Sam?, buranın Sivas vilüyetinde Karahisar-ı Şarki sancağının
Koyulhisar kazasına tabi ve kazanın doğusunda bulunan bir n’ahiyc olduğunu söy
lüyor. Bkz. Kdnııisü’l-Alünı, 1, 257. Ancak, öbür yandan Elbistan yakınlarındaki
Akçaderbcnd kastedilmiş olabilir. Akçaderbend hak. bkz. Umar, Tarihsel Adlm;
36.
Hatiroğlu Ziyüeddin, Aksarayi’ye göre pervöne ndibi ve hdcihtir. Bkz. Müsümere
tü i-Ahhör, 75.
ili. Gıyüseddin KeyhüsrevNn salıanatının başlangıcında nıüstmjllik. Meededdin
Muammed b. el-Hüseyin’e verilmiş; Celüleddin Mahmud ise müşrif (işrüfiı
ınenıcilik) olmuştur. Ancak sonradan ondan nıü.>rWik mansıbı alınarak ,nüstevflhik
makamı verilmiş: Zahireddin Mütevvec ise ,nüşrif (nözır-ı ınL’mülik) olmuştur.
Bkz. Aksaray?, Müsümeretü ?-Ahhür, 67, 71.
Yazma nüshada, sultan kelimesi geçmez. Ancak edisyon metnin naşiri meme “sul
tan” kelimesini eklemiştir.
49<’
Krş. İbn Bıbi, el-Evömirü i-Alüivye, Il, 181; Bavparv Tarihi, 77; Kaymaz, Pen’üne
Mu ‘mü ‘d-din. 149-150.
“>‘
İbn Bibi’den naklen. el-Evünıin? ?-Aldhye, 11. 180.
398
Krş. lbn Bıbı, el-Eı’amını 1-Atama, 11, 181.
. . --.., -.

‘>‘
Kenküc= Türkçe ve Moğoleada, danışma ve müşavere anlamına gelmektedir.
114

Saı
Memlük Sultanı Melikü’z-Zühir Rükneddin Baybars Fındıkdarii Bundukdür!’
Bındıkdr! (1260-1277). Baybars hak. bkz. M. Fuad Köprülü, “Baybars 1”, lA, Il.
357-363.
501
Aksaray!’yc göre Ziy’3eddin’i Melik Zahir’e gönderen kişi, kardeşi Şerefeddin
Hatirnğlu’dur. Bkz. Müsdrnerctiı’’l-Ahhör. 78;. Iba Bibi. eI-Eh’dmirü 7-AIckıre. Il,
181; Ilatiroğlu Ziyüeddin’in birkaç kez Baybars’ın yanına gittiğine dair bkz. Baı’
pars Tarihi, 76, 78; Turan, Selç’uklular Zaınanuıda Türkiye. 539; Kaymaz, Pen’üne
Aiıı’inü ‘d din, ISI.
502
Pen’dne Mu!neddin, Vezir Falıreddin Ali ve bunların yanı sıra Ndib Em!neddin’in
bu sırada Moğol Hünı’nın yanına 2itmelerinin sebebi, bir evlilik münasebetiyledir.
Kaynakların bildirdiğine göre, Sultan Rükneddin Kılıç Arslan’ın Selçuk Hütun is
mindeki kızı Moğol hükümdan Abaga Hün’la evlendirilmek üzere bu Selçuklu
devlet adamlarının nezaretiyle Hfın’ın yanına götürülmüştür. Bkz. Ibn Bibi, el
Eı’dmirü ‘l—Aldivve, 11, 183; Aksaray!, Müsöşucretü ‘l—Ahhür, 77; Bar Hebraeus,
Ah,? ‘l-Farac Tarihi, Il, 597-598.
Bazı kaynaklara göre Lulua (Ulukışla) Kalesi. Hkz. Aksaray!, Müsdnwrcıü 7-
Ahhcir, 82; Baı’pan’ Tarihi, 79.
<‘
Aksaray!. kıııvdlin adını Sübıku’d-d!n olarak veriyor. Bkz. Müsdmeı’cıü ‘l-Ahbdr,
82; Kaymaz, Pcn’dne Mu ‘mü ‘d-din, 153.
505
Aksaray!, Iğüüi,ıicreıü ‘l—Ahhdş’, 83; Kaynıaz, Pcn’d,w Altı ‘iştE ‘d—dhı, 154.
50ö
N. Kaymaz’a göre. Kayseri-Sivas yolu üzerindedir. Sivas ya da Malatya’dan Kay
seri’ye gelirken burada konaklanılır. XIV. yüzyılın ilk yarısında Hamdullalı Kaz
vini’ye göre sert iklimli, 16 bin diınir geliri olan küçük bir kasabadır. Bkz. Pcrı’ü,w
Mı, ini? ‘d-din, 156. Gedük: Şarkışla yöresinde nhiye. Bkz. Tahir Sezen, Osmanlı
Yer Adları. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yay.. Ankara 2006.
190; 0. Turan. Gedük’ün Karahisar-ı Yavaş olarak bilindiğini kaydediyor. Bkz.
a.ge., 541, Buna göre, Karahisar-ı Yavaşın, Niğde’den Akdeniz istikametine gi
derken ilk meşcil olduğuna ilişkin görüş için bkz. Koray Özcan, “Anadolu’da Sel
çuklu Dönemi Yerleşme Tipolojilerı Il: Karahisarlar”, Milli Folklor, Sayı:77,
(2008), 93.
Aksaray!, Şerefeddin’in Delüee (Dclice’) kış/akta ı’argıılandığını söylüyor. Bkz.
Müsdşne,’cıı’ı’i-Ahhcir, 83,
İbn Bibi, eI—Eı’dmiş’ü ‘l—Aldivye, Il, 185, 203; Baı’parv Tarihi, 81; Bar l’lebraeus,
Abü ‘l—Fiirac Tarihi, Il, 598; Turan, Selçıık/ular Zamanında Türkiye, 541—542;
Kaymaz. Pen’inc Mu ‘hıü ‘d-dişi, 155.
çoç .

flm’paıs Tarihi, 8-86: Bar Hebraeus, ,1ı5ıı 1-Farac Tarih,. Il, 98-D99; lbnu 1-Ibrı.
-.
. -

Tcjrihu Ajuh tasarı ‘d—Düı’el, 50; Müneeciınbaşı, Cdmı’’u ‘d—düt’el, Il, 116; Spuler,
kan Mogolları, 85.
Uzluk, bu son ibarenin tercümesini farklı yapmış ve “0 kadar adam öldürdüler ki
anlatılamai’ şeklinde çevirmiştir (Uzhık Çevirisi. 37). Ote yandan lbn Bibi, Elbis
tan Savaşı’nı manzum olarak anlatmıştır. Bkz. el-Eı’dmirü’l-Aldiı’ı’e, Il. 166-196;
Kaymaz, Pen’dne Mıı iııü ‘d-diız, 160-161.
115

‘‘
Aksarayi. MüscinıereıüV-.4hhdr. 88; Baı’hars Tarihi, (s. 86’da) Pen’ne’nin £2
Zilhiccc 675 (17 Mayıs 1277) Pazar günü Kayseri’ye girdiğini kaydediyorsa da bu
doğru görünmüyor.
Kaymaz, Pervüne Mu ütü ‘tl-din, 161.
Krş. Bm’paıw Tarihi, 86.
514
Uzluk bu tarihi Miladi 23.4.1277 olarak göstermiştir (Liz/tık Çevirisi, 38).
515
1277 yılında Memlük ordusuyla Moğol ordusunun karşılaştığı ve Moğolların hc
zimele uğradığı Elbistan Savaşı. Savaş hak. bkz. Aksamyi. Müsümereıü ?-Ahhür,
87-88; 1. Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beı’Iikleri ve .4kkovımlu, Karakovunla De”
letleri, Ankara 2011, 4; Turan, Se4ııkhdar Zamanında Türkiye, 545-546.
516
Uzluk. bu cümlenin çevirisini farklı yapmıştır: “Pen’ane Kayscriye’ye gelinceye
kadar 3 yerde konakladı” (Liz/sık Çevirisi, 38). Farsça rnetindc. böyle bir mana çı
karılmasına imkün veren bir ibare olmadığı gibi, yazma nüshada açıkça
Pervüne’nin Kayseri’ye ulaşııkıan sonra 3 gün kaldığı ifadesi okunabilmektedir.
Ayrıca bkz. Kaymaz, Pen’üne Mu ‘ütü ‘tl—düz, 163.
Bazı kaynaklara göre, Baybars’la arası açıldığından Moğol Hün’ına sığınan
Memlük komutanlarından İzzeddin Aybek’tir. Bkz. Selçukhılar Zamanında Türki
ye, 550; Kaymaz, Pervöne Mis ütü ‘d-din, 176. Bavpaıw Tarihi, Emir lzzeddin Ay
bek cş-Şcyhi’nin, bir sebepten dolayı Baybars’ın kendisini dövmüş olması nede
niyle Tatarların tarafına sıvıştığını kaydeder. Bkz, s.88. A. Yaşar Ocak’a göre Ay
beki Şeyhi, Aybek Baba adıyla Amasyada oturan ve Babai çevrelerine mensup,
ıanınan bir şahsiyettir. Ocak, Ilüseyin Ilüsameddin’in Amasra Tarihi adı esedne
dayandırdığı satırlarında, Aybeki Şeyhi veya Aybek Baba’nın, vezir Pervane Mui
nüddin Süleyınan tarafından açılan Mevlevi tekkesiyle rekabet zorunda kaldığı için
Selçuklu vezirine km beslediğini ve Moğollarla işbirliği yaptığını savunmaktadır.
Ocak. aynı esere dayanarak Aybeki Şeyhi’nin şeriata aykın fikirleri ve yaşantısı
yüzünden ulema rahatsız olduğu için 1271 yılında Mısır’a gittiğini ancak burada
da şeriata aykırı düşünceleri nedeniyle Memlük Sultanı Baybars’ın huzurunda sor
guya çekildiğini ve suçlu bulunarak dayak ve Mısır’dan ihraç cezasına çarptırıldı
ğını kaydediyor. Bkz. A. Yaşar Ocak. Osmanlı inıparaıorhığunda Mmjinal
Süfihik: Kak,ıderilerXlV-Xk7I. Yüzyıllar), TTK Yay., Ankara 1999, 63-64.
HM
flm’pai:v Tarihi, 87; Bar 1 Ichraeus, Ahü ‘l—Farac Tarihi, Il, 599: Kaymaz, Pen’dne
Mu ‘mu (1—t/nı, 163.
sı’
Tarihi kaynaklar. bu aşamada Sultan Gıyüseddin ve Penüne Muineddin’in Tokat’a
gittıklerini, sonra da Pervüne’nin Moğol Hünı’nın huzuruna çıktığını kaydederler.
Ancak, bu cümlede. Aybcki Şeyhinin Tokat’a gittiği; daha sonra da Moğol
Hflnı’nın huzuruna çıktığı ve nıektupları ona gösterdiği şeklinde bir mana çıkmak
tadır. Esasen, her iki durum da ıadhi realiıcye uygundur. Yani, hem Pen’üne, Sul
tanı Tokaı’tn bırakarak Hün’ın huzuruna çıkmış; hem de Aybcki Şeyhi, Hün’ın hu
zuruna çıkmıştır.
520
Moğol hükümdarı Abaga Hün (1265-1282).
Sn
Kayseri-Malatya yolu üzerinde, Bünyan’a bağlı Elbaşı Bucağı Karadayı Köyü’nde
yer alan, Kayseri’ye 45 km. mesafedeki Karatay Hanı hak. bkz., Turan, Selçuk-/ii-
116

lar Zcuna,ıında Türkiye, 547; Turan, ‘Selçuklu Devri Vakfiyelcri ili: Celğlcddin
Karatay. Vakıfları ve Vakflycleri”, Belleten. XLV, (1948). 17-170
522
Baypars Tarihi’nde (s.87), Baybars’ın Il Zilkade Cumartesi günü Kayseri yönüne
hareket ettiği kayıtlıdır.
523
Baypars Tarihi’nde (s.87), Baybars’ın 15 Zilkade Çarşamba günü Kayseri yakı
nında bir köyde konakladığı kaydediliyor. Bunu teyiden, Selçuknaıııe’dc Bay
bars’ın 17 Zilkade’de Kayseri’ye girdiği belirtiliyor. Ebü’I-Feree lbnü’l-lbri’ye gö
re, Baybars, Kayseri yakınındaki “Keykubd-Keykubd” (Kubdiye) denilen yere
inmiştir. Bkz. Töri/nı Atnlnasari’d—DÜVL’/. 50.
524
Bavpar Tarihi, 87; Uzunçarşılı, Aizadolsı Bevtikk’ri, 5.
525
Aksarayi, Atüsdınereıü ‘l-Ahhür. 88; Baıpa:v Tarihi. 87; Bar Hebraeus. AM ‘1-
Farac Tarihi, Il, 599; Turan, Seİçııklıdar Zamanında Türkh’e, 547; Kaymaz,
Peışdne Mu’inü d-din, 164. Uzluk, çevirisinde bu cümleyi “Evvela, gizlice Sulta
nin sarayına girerek tahtına oturdu” şeklinde tercüme etmiştir. Cümle yanlış ol
mamakla birlikıe. Farsça metinde, “gizlice” anlamına gelecek bir ibare bulunma
maktadır. Zira hadiselerin akışı sırasında Baybars’ın, Kayseri’de Selçuklu tahtına
“gizlice” oturması ne derecede anbmlı ve mümkün olabilirdi?
526
Baybars’ın imkan ve fırsatı olduğu halde Kayseri’yi yağmalatmadığını muhtelif
kaynaklar zikrederler. Meselü, Baıpars Tarihi (s.87) Sultan’ın, Kayseri ahalisine
eman verdiğini, çarşı ve pazarlarda Memlük parasıyla alışveriş yaptırdrüını bildi
ren bir mektup kaleme aldığını kaydeder. Yine, Bar Hebraeus, Baybars’ın Kayse
ri’ye girdikten sonra, şehrin yağmalanmasını yasakladığını ve askerin ihtiyacı olan
her şeyi bedeli mukabilinde satın alması hususunda buyruğu olduğunu ve Sultan’ın
şu sözünü aktarıyor: “Ben bu ınemleketi harap etmek için gelmedim. Sultan’ı Ta
tarImın esarcıinden kurtarmak için geldim!”. Bkz. AM ‘l-Farac Tarihi, 11, 599;
Benzer satırlar için bkz. tbnü’l-ibd. Tdrihıı Mııhtasari ‘d-davet, 50.
527
Bavpaıw Tarihi (s.88’de), Baybars’ın Pazartesi günü Kaysed’den ayrıldığını kay
deımektedir. Ote yandan Bar flebmeus, Baybarsın Kayseri dışında Keykubüd[ıye]
adını taşıyan yerde 15 gün kaldığını iddia ediyor. Bkz. AbüV-Farac Tarihi, 11, 599.
Bazı kaynakların. Baybars’ın Kayseri’de 15 gün kaldığı iddiasında bulunmalan,
muhtemelen Baybars’ın Pervüne ile görüşüp onu Kayseri’ye çağırması ve maka
mına geçmesini istemesi üzerine Pervüne’nin 15 gün süre istemesi etkili olmuştur.
Bunun için bkz. Bavpars Tarihi, 88.
Yazma nüshada, Başkır lafzından sonra, biraz güçlük olmakla birlikte “Sungur”
(j) şeklinde okunabilecek bir kelime yer almaktadır. Ancak edisyon metnin
nşiri bu kelimeyi atlamış görünmektedir Bununla birlikte Uzluk. isabetli bir şe
kilde bunu okumuştur: Başkır Sungur. Öte yandan. Bavpars Tarihi’nde (s.88),
Sunkur al-Aşkar adı geçmektedir.
529
Aksarayi’ye göre Sultan Baybars, Kayseri’de 10 gün kalmıştır. Bkz. MÜSÜFHL’ı-e
tü ‘l-Ahbdr, 88.
530
Aksaray!, A’füsünwretü ‘l-Ahbfr, 89.
117

53!
İbn Bibi’ye göre mektupları Abaga’nın elçileri getirmiştir. Bkz. el-Evömirü ‘1-
Aldivve, Il, 198; Baypars Tarllıi’nde Aybck’in Abaga’nın yanında olduğu ve ona
Elbistan Savaşı ve Memlük ordusu hakkında bilgi verdiği belirtiliyor, bkz. s.91.
532
Krş. Turan, Selçukhdar Zanıcnunıla Türkiye, 553.
Bu satırlardan, Pervüne’nin linç edildiği şeklinde bir mana çıkıyor. Ancak, diğer
kaynaklarda onun kılıç ile idam edildiği kayıtlıdır. Bkz. Turan, Selçukhdar Zarna
nında Türkiye, 553.
Bazı kaynaklara göre Pervüne’nin idamı, Van Gölü civarında Aladağ mıntıkasında
gerçekleşmiştir. Bkz. lbn Bibi, el-Evöınirü’l-Aldiyye, 11, 198-199; Aksaray?,
Müvdıncrclüi-Ahhdr, 90; Yazıcız1de Ali, Tcvdrih-i 41-1 Selçuk, 820-821; Bar
Hebraeus, Ah,? 1-Farac Tarihi, Il, 600; lbnü’l-lbri, Türihu Muhıasari d-dü ve!, 51;
\lüneccimbaşı. Cdnıi’u ‘d-düı’e!, Il, 117; Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye.
552-553: Kaymaz, Pendne Akı mü d-din, 179; Spuler, İran Aloğol/arı, 85.
Aksaray?. Pendne’nin idam tarihini manzum olarak 1 Reblülevvel 676(2 Ağustos
12773 vermektedir. Rica. Afihcinwretü i-AhMr, 90; Baı’pars Tarihfne göre
Pen’c2ne’nin katli 10 Muharrem 676’den sonradır. Rica. s.93; Turan, Selçukhı/ar
Za,ncmında Türkiye, 553; Kaymaz, Prn’dne Mu Fnü’d-din, 179.
536
Metinde böyle bir başlık yoktur. Ancak konuya uygun düşmesi açısından müter
cimler tarafından konmuştur.
Aksanylı Mehmed oğlu Kerimüddin. Müsdmereıü7-Ahhdr (Farsça metin, Turan
neşri). 123. Bu eserin Mürsel Oztürk mrafindan yapılan Türkçe tercümesinde, yan
ış okuma neticesinde Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğlu olduğu kaydedilmiştır. Bkz.
Alüsdnıerefü/-Ahhdr (Türkçe tercj, 96.
Yazma nüshada bu cümle başlık şeklinde düzenlenmiştir. Edisyon metinde başlık
değildir.
Uzunçarşılı, Anadolu Bey/ik! eri, 5.

Kış. Turan, Selçukhılar Zanıanında Türki e, 560; Kaymaz, Pen’dne Altı ütü d-düz,
169.
Nciih (veya nüibü’s-saltanat; niyabet-i saltanat): Sultanın yokluğunda devlet işleri
ne bakan görevli. Niybet alameti olarak kendilerine altın kılıç verilir. Çoğu zaman
ümeradan seçilir. Sonradan, Moğol isıilasından sonra Konya’da suhanın ndibinden
başka bir de Moğolların ndihl eri bulunurdu. Bkz. Uzunçarşılı, Medhal, 93-94. Yu
karıdaki cümlede, biri Sultan Gıyseddin’in ndihi, diğeri Ndih Emineddin olmak
üzere iki tane ndih geçmektedir. Bu, Uzunçarşılı’nın ifadesine uygundur. Nitekim
Benold Spuler, Emineddin Mikdil’i Moğolların nfiibi olarak göstemıektedir. Bkz.
Iran Alo ğol/an. 386.
542
Me/ik-i Sevühil (veya Eınü’üs-Seı’ühi/): Sahil vilüyetlerinin vali ve kumandanı.
Bkz. Uzunçarşılı. Medhal, 120.
Emin? i-Egdd4e (üiS’t JıAi): İğdiş komutanı, İğdiş başı. İğdiş, kısırlaştınlmış
insan veya hayvan demektir. Ancak karışık soydan gelen kişilere de yani melezlere
de igdiş denmektedir. Hakkı Uzunçarşılı, bu konuda derlediği kayıtlarında çeşitli
.

alıntılarla konuya açıklık getirmiştir. Buna göre, meseb Vassaf Lügflti’nde, ana-
118

babadan birinin Türk. diğerinin gavn Türk olduğu ebeveynlerin çocuklarına igdiş
denilmektedir. Yine. İbn Mühenna Lügau’nde el-mevlüd kelimesi igdiş olarak ter
cüme edilmiştir. El-Mevlöd ise Ahteri sözlüğünde, Arap içinde doğup büyüyen,
fakat Arapdan olmayan insandır. Yine, Johns’un Iran sözlüğünde igdiş, karışmış
soydan gelen olarak açıklanmaktadır. Bkz. Uzunçarşılı, Medlıal, 105-106; Turan,
Selçııklıılar Zamanında Türkiye, 566, dipnot:15. Ote yandan igdişin hükümet nez
dinde halkı temsil eden kişiye dendiğine dair bkz. Sevim-Merçil, Selçuklu Devlet
kri Tarihi, 517. Baykara, iğc/iş başının Div3n’da şehirdeki esnafın temsilcisi ola
rak bulunduğunu kaydediyor. Iğd4’ başı Divün’da şehir halkının en önemli temsil
cisidir. “Zenaat ehli ve zayıfların da korkusuz yaşamasını sağlanmasını” ister. Bkz.
Selçuklıılar Dei’rinde Konya, 75.
Reis: Öyle anlaşılıyor ki odaçağ Müslüman devletlerde şehirlerin yönetim, asayiş.
heledi hizmetler ve umumi güvenliğine katılan ve çeşitli halk LAbagaları ile esnaf
ve cemaat gruplarının hükümet nezdinde temsilcisi olan görevlidir. Bunun için
bkz. 11. İbrahim Gök, MıısulAıaheghği: Zengiler (Musul Kolu:1146-1233), (Anka
ra Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 2002, 573-
574.
Nitekim Aksarayi, Emineddin’in Salıaııaı Ndihi olduğunu kaydediyor. Bkz.
Müsdnıeretü ‘l—Ahl,dr. 48, 56. 67, 71.
546
Yazma nüshada ve edisyon metinde (SU)) şeklindedir. Uzluk bu kelimeyi “Kon
gunay” olarak okumuştur. Aksamyi, Baybarsın Elbistan civarına yürüdüü sıra
larda, Pervüne Muineddin ve Sühib Fahreddin’in, “cihan fatihi bir padişah olan
Şehzade Kongurtay”ın huzuruna çıktıklarını kaydetmektedir. Hkz. Müsö,nereıü 7-
AMuk, 80. lhn Bibi tercümesinde de “Cihan şehzadesi (Konguday)”nden bahse
dilmektedir. Bkz el-Evdmfrül-Ahih’ve, Il, 212; Bar Hebraeus, Kongunay’ın, Aba
ga Hn’ın küçük kardeşi olduğunu kaydetmektedir. Bkz. AM 1-Farav Tarihi, Il.
598; Kavmaz. Pervdne Mu hill ‘d-dhı, 174. Ancak aşağıda Kongunay’dan bahse
dilmektedir ve bu isim (.,1n)i) şeklinde yazılmıştır.
Ibn Bibi’ye göre At Pazarı ve Çaşnigir kapıları. bkz. el-Evörnirü i-Aldinc, Il, 205;
Yazıcızüde Ali, Tevdriı-i Al-t Selçuk, 828; Baypars Tarihi’ne göre Fahrnni ve At
Pazarı kapıları, bkz. s.90; Kaymaz, Pcnvne Ahıhıü’d-din, 172. Ahmed Eflaki’ye
göre Konya’nın 12 kapısı var imiş. Bunlardan Çaşnigir Kapısı, Mevlünü Türbesi
yakınlarında hatta tam karşısında imiş. Bu müellifın ifadelerinden, At Pazarı Kapı
sı’nın da yine Mevlünü Türbesi civarında olduğu anlaşılıyor. Bunun için bkz. F.
Sarre, Koutn Köşkü. Türkçe çev. Ş. Uzluk, TTK Yay., Ankara 1989, 98-102; Ay
nca, Çaşnigir Kapısı için, Ahmed Eflüki, Mc, jökı bu ?-ArWn, Neşr:Tahsin Yazıcı,
TTK ‘ay., Ankara 1980, Il, 780; Ahmed Etlüki, Arificrin Menkıbekri, Çev. Tah
sin Yazıcı, Kabalcı Yay., lsıabul 2006. 579. At Pazarı Kapısı için bkz. Eflüki,
Mc,ıdkıbu ‘l-Ari/hı 1,273; Eflüki, Arj/lcrin Menkıhokri, 250.
Kaynakların, Çaşnigir ve At Pazarı adını verdiği bu kaptiar hakkında şunları söy
leyebiliriz: Bu konuda araştırma yapan 1. 1-1. Konyalı’nın, Korna Tarihi adlı ese
rindeki tespitine göre, bu iki kapı, Konya dış surları üzerinde bulunan 12 kapı ara
sında yer almaktadır. Bunlar At Pazarı Kapısı ve Et-taş (Çaşnigir) Kapısı adını ta
şır. (s.109). Çaşaigir Kapısına, zamanla Eııaş Kapısı da denmiştir. Konyalı. bu
kapıyı surun kuzeyine konumlandırıyor. Yıkılan Gureba Hastanesinin kısmen bu
119

kapının yerine yapıldığını söylüyor (s.109). Çaşnigir Kapısı, iddiaya göre 1.


Aifladdin Keykubüd’ın emirlerinden Çaşnigir tarafından yaptırılmıştır (s.109).
Çaşnigir Kapısının inşasından 28 yıl sonra, 646 yılı Cemüziyülühir (Eylül/Ekim
1248)’de Kemaleddin Oğul Bey’in Hor i/yas (Aya Bakan) Zaviyesi için yaptırdığı
vak/ivede bu kapının iki ismi de geçmektedir. Mealen: “Hızır İlyas zdviyc’sine
Konya içinde.... Ertöş (J) diye bilinen Çc’şnfgfr derbi dahilinde (s.109)
Konyalı, vakfivede adı geçen Çaşnigfr’in, 1. Alaaddin Keykubad’ın !dldsı Bedred
din Gühertaş olduğunu tahmin ediyor. Bu emir, aynı zamanda kale dizdörı ve sa
ra;-, hds üstadı idi. (s.109). Ertaş ismi, bazı kaynaklarda (ç.j) şeklinde geçer.
Bu, bazı müelliflerin bu ismi “Idris” / “Mevlana Idris Kapısı” diye okumalarına
yol açmış. (s.110).
Konyalı’nın aktardığı üzere, Ch. Texier’in kayıtlarına göre, bu kapıda yer alan
burcun kuzeyinde bir insan heykeli vardı. Konyalı, Türklerin bu heykele, elinde
kalkana benzer bir şey tutan bir erkeğe benzettikleri için “Asker Taş”, “Erkek
Taş” anlamında “Er Taş” dediklerini belirtiyor (s.110). Bu heykelin üstünde bir
kitabe, süsler ve en yukarıda taş melek kabartmaları yer alır. Ikinci burç üzerinde
kilabe yeri ve aslan heykelleri bulunur. Ayrıca sur üzerinde süvari kabartmaları
vardır. Karamanoğlu Mehmed Bey ve rindleri bu kapıyı yakmıştır (s.111).
Çaşnigir Kapısı, kuzeyde olup girişi kemerli ve üstünde bir köşk vardı. Asıl kapı
nın üstünde kanatlarını açmış bir kuş kabartması yer alıyordu. Ch. Texier, bunun
Selçuk sultanlarının alameti olan Doğan kuşu olduğunu söyler (s.110). [Ancak bu
rada, Texier’in, doğan kuşunun bulunduğunu söylediği büyük kapı, lçkale’den
bahsederken aktardığı bir nottur. Konyalı, bu notu, kendisi dış kale kapılarından
biri saydığı Çaşnigir Kapısı hakkında bilgi verirken aktarıyor. Dolayısıyla bir karı
şıklığa yol açıyor. Şu halde, Çaşnigir Kapısı, dış surların bir kapısıdır. Doğan res
mi ise Çaşııigir Kapısında yer almayıp, İçkale’nin büyük kapısı üzerinde yer al
maktadır. (Krş. Küçük Asya, L’oğraji’ası, Tarihi ve Arkeolojisi, Çev. Ali Suat, La
tin Harilerine Aktaran: Y. Kazım Kopraman, Sadeleştiren: Müsa Yıldız, 1-111, An-
kanı 2002 111, 313). Texier, eserinde bu Doğan gravürünü aktarmıştır.
Kale kapısı önünde Sultan 1-larmanı denen yer vardır ve burada Sultan Cem Bah
çesi bulunur (s.111). Bu kapıya Bdb-ı Sultan / Su/tazı Kapısı de denmiştir (s.111).
Baykara’ya göre buradaki mahallenin adı bozularak Babasultan mahallesine dö
nüşmüştür. Bkz. Se/çukhılar Devrinde Konya, 39. Ayrıca Baykara, Çaşnigfr Kapı
sı denen yerin At Pazarı Kapısı olabileceğini söylüyor. Çaşııigir Kapısı Mevlana
Türbesi’nin kaşısında idi.
At Paran Kapısına gelince: Yine Konyalı’nın tespitine göre surun doğu kapıların
dandır. Bu kapıya Pazar Kapısı da deniyor. Melek tasvirli kapının, Pazar Kapısı,
yani At Pazarı Kapısı olduğunu söylüyor. 1. Alaaddin Keykubüd’ın adına yapılan
dört kapıdan biri olduğunu kaydediyor. Kapının kemerli olduğunu, sağ ve solunda
taçlı melek kabartması bulunduğunu aktarıyor. Soldaki melek kabartması üzerinde
aslan heykeli mevcuttur. Girişin sağ duvarında zincirle asılmış biri büyük diğeri
küçük iki kül/e (kulle) varmış. Bunlar gürz ve hamlede rekor kıran iki Türk pehli
yanına aitmiş. Bu tür figürler başka kalelerde de bulunmakta imiş (s.112). Evliya
Çelebi’nin kayıtlannda da At Pazarı Kapısı’ndan bahsedilmektedir: “At Pazarı
Kapısı üzerinde zincirlerle asılmış bir kum at kafasına gem vurup ibret olmak için
120

asakoymuşlardır. Binici olan bu memleket ahalisine nasihat için konmuştur. Yani


avrat ve ata itimat etmeyip at kuru kafa olsa baştndan gemi eksek etmeyesin”.
Konyah, Konya Tarihi, 112.
Uzunçarşılı, kapılardan birinin adtnı Çömlekçiler Kapısı olarak verir. Bkz. Anado
lig Beylikleri, 5.
°
Baypars Tarihi’ne göre (s.90) 9 Zilhicce’dedir. 0. Turan da, bu hadisenin tarihini
9 Zilhicce 675 olarak veriyor. Miladi karşılığını da 15 Mayıs 1277 olarak gösteri
yor. Halbuki mezkür tarihin Miladi karşılığı 14 Mayıs 1277’dir. Krş. Selçukhdar
Zamanında Türkiye. 561: Kaymaz da, 7 Zilhicce 675 tarihini, yani Miladi 12 Ma
yıs 1277 olarak verir. Bkz. Penüne .ifuinü d-din, 172.
55’
İbn Bibi’ye göre Nüib Emineddin. Tokat’a gitmek üzere kaçmış, ancak Kaymaz
Kervansarayı’nda yakalanmışur. Bkz. e/-Evüminii-.4ldivye, Il, 206; Yazıcızüde
Ali nüshasında Emineddin Miküil’in yakalandığı yer, Kıman Kenansaravı” ola
rak gösterilmiştir. Bunun, Kaymaz isminin, okuma veya imI hatasından kaynak
landığı anlaşılıyor. Bkz. Tevdrih-i A/-i Selçuk, 829; Baypars Tarihi, 90; Turan,
Sel çuklıı/ar Zamanında Türkiye, 561; Uzunçarşılı, Anadohı Bet’/ikk,-i, 5; Kaymaz
Kervansarayı’nın Konya-Aksaray yolu üzerinde olduğuna dair bkz. Kaymaz,
Pen’dne Mu mü d-düz, 173.
552
Metinde böyle geçiyor: An şahs (ja_ J). İbn Bibi, başkasının ağzından bu şah
sın, Sultan İzzeddin’in oğlu Gıyüseddin Siyavuş olarak tanıtıldığını kaydediyor.
Bkz. el-Evdmirü ‘/-Alüivı’e, Il, 204; But pars Tarihi’ne göre (s.90) Alüaddin Key
hüsrev’dir. 0. Turan’a göre Gıyüseddin veya Alaaddin Siyavuş’ıur. Bkz. Selçukhı
lar Zamanında Türkiye, 561 vd.; Uzunçarşılı, Anadolıı Beı/iklcri, 5: Cimri adına
basılan sikkclerde Alüü’d-din Siyavuş: Alaü’d-din Keyhüsrev adlan zikredilmek
tedir. Bunun için bkz. Kaymaz, PenJııe Ah< mü d-din, 171; Selçıık/uların Nadir
Paralarından Ban/an ve Cimri >ziıı Sikkeleri, Neşr: Yapı Kredi Bankası A.Ş., Is
tanbul 1972, l2vd.
Krş. İbn Bibi, el-Evörninii-.4löiın’e, Il. 205. Bu müellif, Cimrinin Selçuklu mhtı
na olurduğu tarih olarak 10 Zilhicce 675 (15 Mayıs 1277)’i gösteriyor. Bkz. el
Evdmirü?A1dhe, Il. 210; Baypaıs Tarihi, 90; Kaymaz, 14 Zilhıcce 675 (19 Ma
yıs 1277 tarihini veriyor. Bkz. Penüne Mu ‘ütü d-din, 173.
İbn Bibi, c/-Eı’ümirü ?-A/ühşe, 11, 210; Aksarayi. Müsdıneretü l-Ahbdr, 97; Kay
maz, Pervüne Muinü ‘d-din, 173.
Kaymaz, Pervüne Mu mü ‘d-din, 173.
$56
İbn Bibi, bu makamlar için çıkarılan fermanlar sırasında meşhur “Bu günden sonra
hiç kimse Divan’da, dergfthta, bargühta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka
dil konuşmayacak” ibaresini içeren fermanı da aktarmaktadır. Bkz. el-Eı’ümirü ‘1-
AM/ne. 1!. 209; Yazıcızüde Ali, Terörü;-! Al-? Se/çuk. 832; Turan, Selç’ııkhdar
Zamanında Türkiye, 562-563; Uzunçarşılı, Anadolu Büyük/eri, 6; Kaymaz,
Pen’öne Mu ini! ‘d-din, 173.

Uzunçarşılı, Kanmanoğullarının Konya’da 37 gün kaldıklannı söylüyor. Bkz.
Anadohı Bey//k/eri, 6.
Kaymaz, Pen’dne Mu ‘ini? d-din, 173.
121

Tüceddin Hüseyin ve Nusretüddin Hasan. Bkz. İbn Bibi, el-E vdmfrü ‘l-Aldivye, 11,
210-211; Turan, Selçukhdar Za,nanında Türkiye, 5M.
560
İbn Bibi’ye göre savaş, Akşehir’in Altuntaş Köyü’nde gerçekleşmiştir. Bkz. el
Evdnıirü’l-Alöh’ve, 11, 210; Yazıcızade Ali, Tevdrih-i 41-1 Selçuk, 835; Mtuntaş
köyü civarında, bugün Sivrihisar’a bağlı nühiye merkezi olan Kozağacı yakınla
rındaki Değirmen çayında karşılaştıklarına dair bkz. Kaymaz, Pen’dne Mu ‘mü ‘d-
düz, 173.
561
Aksaray!, Müsdmereıü ‘l-Ahbdr, 95; Baypars Tarihi, 90-91; Müneccimbaşı,
Cdmi’u ‘d-düvel, Il, 120; Uzunçarşılı, Anadolu Bevlikleri, 6.
562
Uzluk, bu hadisenin tarihi hakkında bir düzeltme yapmıştır. Buna göre, Kon
ya’daki Sühib Ata Türbesinde Sühib’in iki oğlunun ölüm tarihi olarak 21 Zilhiece
675 (26 Mayıs 1277 Çarşamba) tarihi kaydedilmiştir. Bu bakımdan bu hadisenin
677 yılı değil de, 675 yılı içinde gerçekleşmiş olması gerekir. Bkz. Ur/tık Çevirisi,
39, haşiye kısmı. Ote yandan, tarih verme konusunda pek istekli olmayan lbn Bi
bi’nin. Cimri’nin tahta oturduğu 10 Zilhicce 675 tarihini sarihı biçimde vermesi,
Akşahir’deki savaşın da yine bu 675 yılı içinde olduğunun bir delilidir. Ayrıca
bkz. Kaymaz. Pen’dne Mu ütü ‘d-din, 174.
563
Bazı kaynaklar Hüce Yunus’un Pervüne’nin dayısı ve o sıralarda Emin? ‘s-Sevdhil
olduğunu iddia ediyorlar. İbn I3ibi bunu açıkça yazmasa da Aksaray! bu kaydı
açıkça belirtiyor. Baıpaıs Tarihi’nde (s.91) de bu açıkça kaydedilmiştir. Uzluk da
bu görüşü aktarıyor. 0. Turan bu şahsı Sftdeddin Hoca Yunus olarak anıyor ve
onun Südeddin Ebübekir Müstevfi’nin oğlu olan Hoca Yunus olarak bilindiğini ve
Antalya’da sahil beyi olduğunu söylüyor. Bkz. Selçuklular Zamanında Türkiye,
565. İbn Bibi’de Emir Sadeddin Hoca Yunus şeklinde, bkz. el-Eı’dnıirü ‘l-A/a’iı’ı’e,
11,211; Kaymaz, Pen’dne Mu ütü ‘d-din, 158, 174.
İbn Bibi’ye göre Sivrihisar’da yakalanıyor. Bkz. el-Evömirü 7-Aldivve, 11,211.
565
Aksaray!, Müsdıneretü’l-Ahbdr, 95.
566
Bu Moğol ordusunun başında şehzade Kongunay’ın olduğuna dair bkz. Kaymaz,
Pervüne Mu ütü ‘d—düz, 1 74.
567
Bavpars Tarihi’ne göre (s.91) Karamanoğulları Konya’da 37 gün kalmıştır.
56R
Krş. Turan, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 566.
569
Krş. tbn Bibi, eI-Eı’dmin? ‘/-Aldivve, Il, 213; Turan, Selçukhdar Zamanında Türki
ye, 567.
570
Bu tarihin, bir önceki Konya kuşatmasının tarihiyle karşılaştırıldığında anakronik
olarak verilmiş olduğu görülmektedir. Bir önceki kuşatma Safer 678 olduğuna gö
re üçüncü kuşatmanın 677’te olması söz konusu olamaz. Muhtemelen kütib 19
Cemüziyülevvel 678 tarihini kastetmiş olmalıdır. Bu da Milad! olarak 27 Eylül
1279 tarihine tekabül etmektedir.
ibn Bibi’nin aıılatımından savaşın Mut ovasında gerçekleştiği anlaşılıyor. Bkz. el
Eı’dmirü’l-Aldiyye, Il, 215; Şikiir!’nin kaydına göre savaş Sülün Köyü yakınlarında
başlamış, Mehmed Bey de Mut yöresinde Kızıldağ civarında şehit edilmiştir. Bkz.
122

Şikfiri, Km’amanminw. Haz. Metin Sözen-Necdet Sakaoğlu, İstanbul 2005, 132-


133.
572
Müneccimbaşı, üiıniu’d-düvel, Il, 120; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye,
568; Uzunçarşılı, Anadolu Bevlikkri, 7.
Uzluk, burada geçen ( Liafl) = gerdiş kelimesini Kürd olarak okumuştur (U:hık
Çevirisi, 40).
Yazıcızüde Ali, Burğulu Kalesi’ne önceleri Zilyifre denildiğini kaydeder. Bkz.
Tevdrih-i Al-i Selçuk, 910. Çeşitli kaynakların, Borğlu (frj,); Mesülik ül
ebsdr’ın Borlu (jljs) şeklinde kaydettiği yer Osmanlt devrinde ve bugün Uluborlu
adını taşıyan yerdir. Buna ilişkin bkz. Turan, “Mübarizeddin Er-Tokuş ve Vakflye
si, 423, not: 27.
İbn Bibi’nin anlatımına göre Cimri, Pınarbaşı mevkiinde yakalanmıştır. Bkz. el
Evünıirü’l-Alciiı’ve, Il, 236-239; Aksaray?’ye göre çarpışma Karahisar-ı Devle ci
varında olmuştur. Bkz. Müsünzeretül-Alıhdir, 102; Turan, Selçukhdar Zaınamnda
Türkiye, 569.
576
Aksaray?, Müsüınereıü’!-Ahhdı’, 103; Müneccimbaşı, Cümiıı’d-düvel, Il, 121.

İbn Bibi ve Aksaray?, bütün Rüm şehirlerinde dolaştırıldığını kaydederler. Bkz. el
Evdmirü7-Aldiı’ı’e, Il, 238 ve Müsünıeretü’l—,1hhür, 103; Yazıcızüde Ali, Tevürih-i
Al-i Selçuk, 846.
578
Cimri’nin yakalanış tarihi İbn Bibi’de 17 Muharrem 676 (21 Haziran 1277) olarak
verilmiştir. Bkz. el-Evdmini?-Aldivı’e, Il, 237, dipnot: 401. Oysa 0. Turan, Ano
nim Sel çukndme’nin verdiği tarihin daha doğru olduğunu kaydeder. Krş., Selçuklu-
lar Zanıanuıda Türkiye, 570.

Cimri’nin, eski Türkçe ve Farsça’da eşkıya, serseri, dilenci ve sefil manalarına
geldiği; bu adın Selçuklular tarafından tahkir maksadı ile kullanıldığına dair bkz.
Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 571, dipnot:27.
580
Krş. Turan, Selçııkhdar Zanıcuımda Türkiye, 566, dipnot: 15.
ssı Krş. Turan, Selçuklıdar Zamanında Türkiye, 571. İbn Hibi, Mesud’dan önce Si
nob’a gelen kişinin lzzeddin Keyküvus’un ortanca oğlu Rükneddin Geyümers ol
duğunu kaydetmektedir. Rükneddin Geyümers, Kastamonu Kalesi’nde gözetim al
tında tutulmuştur. Hkz. el -Evdınin’i ‘l-Aldiyı’e, Il, 248.
582
Turan, Selç’uklular Zamanında Türkiye, 582.
583
İbn Bibi’ye göre, Gıyüseddin Mesud, Kastamonu hükimi Emir MuzatTereddin
Yavlak Arslan ile birlikte, önce Moğol komutanı Sarnagar Noyan’ın yanına gitmiş,
ardından llhün’ın huzuruna çıkmıştır. Bkz. el-Evdınirü1-AkUın’e, Il, 248-249; Ya
zıcızüde Ali, Tevürilı-i Al-i Selçuk, %53-854; 0. Turan da Abaga Hün olduğunu be
1 irtiyor. Selçwklular Zamanında Türkiye, 582-583.
584
Aksaray?, Gıyüseddin Mesud’un, Sinob’a çıktığı zaman yanına gittiği Moğol hü
kümdarının Abaga (ö.20 Zilhicce 680/3 Nisan 1282) olduğunu söylüyor. Bkz.
Müsömeretü ‘!-Ahhdr, 105. Aksarayi’nin kaydı doğru görünüyor, Zira Abaga’nın
ölüm tarihi bellidir. Abaga, 1282 Nisan’ında öldüğüne göre, Anonim Selçuk
ndme’nin, Mesud için, biraz aşağıda “679 yılı (1280-1281) içinde Konya ve
123

Lürende’ye geldi” dediği tarihte Moğol hükümdarı Abaga’dır. Dolayısıyla Anonim


Se/çııknü,ne müelliönin burada hata yapıığı görülüyor. Öyle anlaşılıyor ki, Mc
sud’un Ahmed Han’ın yanına gidişi, biraz sonraki bir tarihtedir.
Uzluk. bu son eümlcnin tercümesini: “Kendisine emir Ahurluk vererek Anado
lu’ya gönderdi••’ şeklinde yapmıştır ((hInk Çeıirisi. 41). Metinden böyle bir anlam
çıkmamakladır. Zira bu anlama gelseydi, metinde “emflret-i ahur” demesi gerekir
di. Halbu ki ilgili cümlede “em!r-i ahur-ı hod bü ü düd’ ibaresi vardır ki bunun da
tercümesi yukandaki gibidir.
586
İbn Bibi, İlhün’ın, Gıyüseddin Mesud’a verdiği yerler olarak şu yöreleri sayar:
Amid (Diyarbakır); Harput; Malatya ve Sivas bölgesi. Bkz. el-Eı’öuürü i-Alüiıve,
Il, 249; Yazıcızüde Ali ise bunlarailaveten, Çemişgezek ve Dcfreki (Divriği) isim
lerini de zikreder. Bkz. Teı’drih-i ALi Selçuk, 854; Aksarayi, Müsünıcrelü ?-Ahhür,
108: Turan, sadece taksim edildiğini kaydediyor. Bkz. Selçuk/ular Zamanuıda
Türk/tc, 583.
Aksanyi de Mesud’un tahta geçişiyle ilgili olarak aynı tarihi vermektedir. Rkz.
Alüsdnwreıüi-Ahhjr, lOS. Ancak bu tarihte Moğo! hükümdan Abaga
(8.1 282)’dır.
sıg
Moğol şchzadesi Mengü Timur 8.15 Muharrcm 68! (25 Nisan 1282). Bkz. Aksa
rayi. Alüsünıe,rıü i—Ahbür, 106: Bar Hebraeus. Mengü Timur’un ölüıııünü 16 Mu
harrem olarak kaydediyor. Ahü ?-Farac Tarihi, Il, 609.
°
Bu ismi, edisyon metinde Melik Zafer (ji. S—) olarak geçer. Ancak yazma nüsha-
da Melik MuzaFfer (}.a S) olarak kayıtlıdır. Uzluk da bu ismi Muzaffer olarak
kabul etmiştir. Yazma nüslıayı göz önünde tutarak bizde Muzaffer olarak yazdık,
590
Savaş, 14 Receb 680 (29 Ekim 1281) tarıhınde yapılmıştır. Bkz. Turan, Selçuklu-
laı. Zamanında Türki ve, 575.
Aksarayi de 681 (1282) yılında gerçekleşen bu savaşa dair notu aktarmaktadır.
Yalnız, 1 lumus civarında Mengü Timur’u karşılayan kişiyi Melik Eli! adıyla anar
ki bu kişi Memluk Sultanı Kalavun’dur. Bkz. Mü.sdmeretü’I-.1hhdı, 105.
‘°
Uzluk, bu kişinin Sultan MesuWun biraderzadesi, yani yeğeni olduğunu söylüynr
(Uhık Çevirisi. 41). Metni yanlış okumakıan ötürü hata yapmıştır. Zira metinde
biraderzüde anlamına gelecek bir ibare yoktur: “...nügüh haber ümed ki suluın
Alüaddin birüder-i sultan Mesud ez deryü gozar kerd”.
Krş. Turan, Sclçııklular Za,,ıanında Türk/ve, 57 1
Uzluk, “Muineddin Pen’üne’nin oğlu zzeddin” şeklinde anlaşılacak biçimde “İz
zeddin (bin) Muineddin” olarak vermiştir (Uzluk Çevirisi, 41). Yazma ve edisyon
metinde, arada ‘bin’ (oğlu) kelimesi yoktur. Ancak, bu tarihlerde Pervüne Muined
din hayatta olmadığına göre, Uzluk’un yaklaşımı doğru olarak kabul edilebilir. 0.
Turan, İr2eddin Muhammed olarak ismini verdiği bu şahsın Muineddin
Penünı”nin yeğeni olduğunu düşünmektedir. Bkz. Selçııkhıkır Zcunwnnda Türki-
Ve, 584, 586.

Bu eümlede. yazma nüshada yer alan ibare tam olarak okunamamaktadır. Edisyon
metnin nüşiri. burada bir ibarenin eksik olduğunu söylüyor.
124

596
Krş. Turan, Selçııklıılar Zamanında Türkiye, 571. Turan, Anonim Selçuknönw
müellifinin Cimri badisesinde, şahısları ve vakaları birbirine karıştırdığı iddiasın
dadır. Buna göre, müellif aslında aynı kişi olan Alaaddin ve Siyavuş’u iki ayrı şa
his olarak göstermiştir. Karamanoğlu Mehmed Bey zamanında odaya çıkan Cim
ri’nin, Alaaddin olarak daha sonra 679 (1280-1281) yılında yeniden bu kez Kara
manoğlu Gönen Bey zamanında bir daha arzı endam etmesi, bu karışıklığın gös
tergesi olarak değerlendirilir. Ayrıca, 0. Turan, Anonim Selçukndme’nin satırları-
nı aktarıp onu tartışırken, cümlenin sonunda “Tekfür vilüyetine gittikten sonra
kayboldu” dediğini belirtmektedir. Oysa Farsça metinde kaybolma anlamına gelen
bir ifade geçmez. Bkz. a.g.e., 584. Farsça metin şu şekildedir: ‘Sultan Alaaddin
be-vilüyet-i ıekltır reft. Hadis-i ü temüııı şod.”
Turan, Se/çıddular Zamanında Türkiye, 584.
Turan, Se/çıık/nlar Zamanında Türkiye, 584.
Turan, Se/çııklıdar Zwnanında Türkiye, 583.
600
l-lulügü’nun küçük oğlu olan Kongurtay, ağabeyi Ahmed Teküder Han tarafindan
kendisine suikast düzenleyeceği gerekçesiyle öldürülmüştür. Daha sonra Ahmed
Teküder de Abaga’nın oğlu Arğun’un tahtı ele geçirmesinden sonra zindana atıl
mış ve Kongurtay’ın oğulları taraından öldürülmüştür. Bkz. Bkz. Bar Hehraeus,
Ahü 1—Farac Tarihi, Il, 613, 616; İbnü’l—İbri, Törihu Mııhıasari’d-düvel, 59.
601
Bu cümle Uzluk tercüıııesinde yoktur.
602
0. Turan, Sultan Veled’den naklen, Sultan Mesud’un 25 Rebiülevvel 680 (14
Temmuz l28I Pazartesi) Pazar günü Konya’ya geldiğini aktarmaktadır. Gerçi bu
tarihçimiz, Hicri tarihin Miladi karşılığını 16 Ağustos olarak vermiştir ancak bura
da Hicri tarilıın günü, Anonim Seiçuknünw müellifınin verdiği Pazar günü ile ör
tüşmektedir. Dolayısıyla, Sultan Mesud’un Konya’ya ilk gelişi bu tarih olmalıdır.
Bkz. Selçukhdar Zamanında Türkiye, 586.
603
Turan, Selçııkhdar Zamanında Türkiye, 583.
604
Müneccimbaşı’ya göre, Erzincan’da ölüyor, bkz., Cdıniıı’d-düvel, Il, 124; Bar
Hebraeus’a göre Gıyüseddin Keybüsrev Erzincan’da ümerü tarafından zelıirletil
miştir. Bkz. Ahü ‘l-Farac Tarihi, Il, 617.
‘°
Uzluk, Sultan Gıyüseddin’in, “Ahmed Han’ın yanından Rüm’a dönmek istemedi
ği” şeklinde bir çeviri yapmıştır (Uz/uk Çevirisi, 44). Oysa edisyon ve yazma me
tinlerde bu anlama gelecek bir ifade yoktur. 0. Turan, 111. Gıyüseddin Keybüs
rev’in Erzincan veya Erzurum’da, Arğun Hün’ın talimatıyla yay kirişiyle boğul
mak suretiyle öldürüldüğünü kaydeder. Bkz. Se/çnkhılar Zamanında Türkiye, 583-
584; Spuler, Iran Moğo//an, 95.
606
Yazma nüshada tarih kısmı, ana metnin kenarına yazılmıştır. Edisyon metnin nüşi
ri bu tarihi parantez içerisinde göstermiştir. Uzluk, bu tarihi “emirler yer öptüler”
cümlesini müteakip vermiştir.
607
1282-1284 yılları arasında hüküm sürmüş olan Moğol-llhünlı hükümdan Ahmed
Teküder Hün’ın ölümü 4 Cemüziyülülıir 683 (18 Ağustos 1284) olarak verilmiştir.
Bk. Bar Hebraeus, Ahü ‘l-Farac Tarihi, 11, 616; Spuler, Iran Moğol/arı, 92.
125

608
Buradaki metin Farsça olarak “...Mi hüst kür-ı hod rü, sühib-i divün rü bed
nemödend şeklindedir. Farsça cümle, burada anlamlı bir çcviriye izin verme
mektedir. Edisyon metnin nüşiri, burada bir ibarcnin düştüğü kanaatindedir. Eksik
kısım, tercümede köşeli parantezle tamamlanmaya çalışılmıştır. Uzluk’un çeviri
sinde de, “Gıyüscddin’in vazifesini kötüye kullandığını Sühib-i Divüna söylediler”
şeklinde bir ifade kullanılmıştır (Uzhık Çevirisi, 44).
609
Moğolların veziri Ata Melik Şemseddin Muhammed. Meşhur tarihçi ve Tarih-i
Cihangüşü adlı eserin yazarı Ata Melik Cüveyni’nin kardeşidir.
610
Selçuknünw müellifı, yukarıda Erzurum’da vefat ettiğini söylediği Gıydseddin’in,
burada öldürülmüş olduğunu kaydediyor. Dolayısıyla, bu konuda diğer kaynakla
rın görüşüne katılmış oluyor.
Buradan, Gıyüseddin’in iki oğlu olduğu, Gıyüseddin’in annesinin de bu çocukları
alarak Moğol Iıükürndarına götürüp bunların saltanat haklarını temine çalıştığı an
laş ı lınaktadı r.
602
Uzluk, buradaki metnin karışık olduğu gerekçesiyle tam anlaşılamadığım belirt
miştir (Uzhık Çevirisi, 44). Edisyon metin bu karışıklığı gidermiş olup tercümesi
yukarıdaki gibidir.
603
Yazma nüshada tarih kısmı, ana metnin kenarına not düşülmüş şekilde yazılmıştır.
Misyon metinde tarih, parantez içinde verilmiştir. Uzluk, bu tarihi 17 Ramazan
683 olarak okumuştur. Ustelik Hicri tarihin Miladi karşılığı olarak verdiği
18.12.1284 tarihi de doğru değildir (Liz/ak Çevirisi, 44). 17 Ramazan 683, Miladi
olarak 27 Kasım 1284’e tekabül eder.
614
Uzunçarşılı, Anadolu Bevlikkri, 7, 58; Turan, Selçuklu/at Zwnanında Türkiye,
589.
Edisyon metinde bu isim, Abi Hamid şeklinde yazılmıştır. Yazmada Ahmed şek
lindedir. Uzluk da Ahmed olarak okumuştur.
616
Turan, Se/çukhı/ar Zamanında Türki ve, 589.
611
Uzunçarşılı, Anadolu Bey/ikieri, 7.
606
Turan, Seiçukhdar Zamanında Türkiye, 589. Turan, 8 Rebiülevvel 6%4’ü, Miladi
15 Mayıs 1285 olarak gösterir.
619
Edisyon metinde, burada, “Semirün şehri” geçmektedir. Nüşir, bu şehri tavsif et
mek için Hamdullah Müstevfi. Lestrange gibi kaynaklara müracaat etmektedir.
Ancak öyle anlaşılıyor ki, edisyon metnin nüşiri, yazma nüshada geçen “seyran”
(dolaşmak) kelimesini, biraz da kütibin düzgün yazmaması münasebetiyle,
‘Semirün şehri’ olarak okumuştur. Konya yakınlarında böyle bir yerin varlığı kuş
kuludur. Ote yandan, Semirün (ya da Şemirün), Iran’da Cibül bölgesinde bir kale-
nin adıdır. Bkz. Mc’rüsidü ‘1-itti/ü’, 11, 740.
°
Burada, Uzluk’un yanlış bir çeviri yaptığı anlaşılmaktadır. Metinde, Bahüeddin
Vurukürdrnin. çocuklardan biriyle birlikte Konya’ya gönderildiği kaydedilmiş
ken. Uzluk. çocuğu Konya’ya Bahüeddin’in gönderdiğini, sonra da Bahüeddin’in
Kayseriye’ye gittiğini belirtmektedir (Liz/ak Çevirisi, 45). Bir sonraki cümlede ise,
126

bir ünlem işareli koyarak burada bir karışıklık olduğunu ima etmekte, daha aşağıda
ise, Kayseri’ye gidenin Valide sultan olduğunu tahmin etmektedir.
621
Edisyon metinde bu isim muhtemelen okuma güçlüğünden mütevellid yanlış ola
rak “Suğar be-Hisar” şeklinde yazılmıştır. Uzluk, bunun Sivrihisar olduğunu iddia
ediyor (U.ilnk Çevirisi. 45). Turan da Sivrihisar demektedir. Bkz. Selçuklu/ur Za
ıırnunda Tiirkhe. 589.
Uzluk, bu tarihin gününü Pazar olarak yazmıştır (W/uk Çevirisi, 46). Metinde
“Seşenbe” olarak geçmektedir.
623
Turan, iki çocuğun da Arğun Hün nezdinde öldürüldüğünü kaydediyor. Bkz. Sel
çukhdar Zaiııaıuu/a Türk/ve. 589.
621
Edisyon metinde, ndih ile pencincmin tek kişi olduğu şeklinde bir ibare yazılmıştır.
Oysa yazmada bu iki kelime arasıııda vüv bağlaeı vardır. Uzluk da isabetli bir gö
rüşle. bunların ayrı ayrı kişiler olduğunu belirlemiştir.
625
Turan. Selçuklu/ta Zanıanında Türkiıe. 589.
626
MüşrE Selçuklularda D/yün-, /yrüfın sahibidir. Bu Divün ve makam, devletin
mali ve idari işlerini denetler. Alüşrif şehir ve kasabalarda bu görevi ndibleri aracı
lığı ile yerine getirir. Bkz. Uzunçarşılı. Mcdhal. 44, 97-98.
627
Turan, Selçuk/ahır Zamanında Türk/ve. 589.
626
Edisyon metinde böyle bir başlığa yer verilmemiştir. Yazma nüshada ise, başlık
olacak şekilde iri ve koyu harflerle yazılmıştır. Bu münasebetle, Uzluk’un da yap
tığı gibi bu cümleyi başlık olarak düzeııledik.
629
Çocuklardan biri Konya kalesinde, diğeri Arğun Hün’ın yanında öldürülmüştü.
Bkz. yuk. Uzluk. bir çocuğun asıldığından bahseder (Uzhık Çevirisi. 46).
630
Uzluk, burada geçen tarihi çocuğun asılma tarihi olarak kabul etmiştir (Uduk Çe
virisi, 47). Bu tarih. Sultan Mesudun Konyaya geliş ve tahta oturuş tarıhidir. Esa
sen Uzluk. hemen sonra burada bir tutarsızlık olduğunu belirtiyor. Ustelık o. cOrn
lede peserün’ yani ‘çocuklar’ geçmesine rağmen. lek bir çocuğun asıldığını kay
dediyor.
631
Turan’a göre Sultan Mesud’un Konyaya gelişi, 1286 Nisan başındadır. Bkz. Sel
çuklu/ar Zanıaııında Türk/ve, 589.
632
Uzunçarşılı, Gargorum olarak zikrettiği bu yerin, Eşrefoğullan Beyliği’ nin ilk
merkezi olduğunu ve eski tapu kayıtlannda Seydişehir köyleri arasında gösterildi
ğini kaydetmektedir. Bkz. ılııac/o/u Beı’/ik/eri, 58. Umar ise, Beyşehir civarında,
ilkçağdan kalma yerleşim yeri ve [şrefoğullarının ilk merkezi olduğunu söylüyor.
Bkz. Türk/ve t/eki Tarihsel .-ld/a,, 291. Turan’ın bu lıusustaki açıklaması son dere
ce mühimdir. Ehemmiyetine binaen Turan’ın Gorgorum hakkında verdiği maluma
tı olduğu gibi aktarıyoru: “Aksarayi Il. lzzeddin Keyküvus’un Konya’dan Antal
ya’ya giderken, yolda bir müddet Gorgorum’daki Kuhüd-ab3d’da kaldığını söylü
yor (s.65). Aynı kaynak, Gorgoruın’un Sanduklu ve Akşehir’den sonra geldiğini
(s.74) ve Eşref oğullarının ülkesi olduğunu (s.311) gösteriyor ki Eşref oğullannın
Beyşehir’de hüküm sürdüğü, buradaki kitabeleri (Halil Edhem, Anadolu ‘da Islami
kitahe/er, TOEM XXXVII, s.136), Eflaki’nin kayıtları (d. Huan, Les Sainıs t/es
127

devaic/ws toıırneurs. p. 372, 389) ve Anonim Selçukname’nin Eşref oğullarının


Gorgorum’dan Akşehir’e hücumlan gibi haberler ıle anlaşılacağı üzere. Gorgo
nım’un burası veya bu civarda olduğu meydana çıkar. 700 tarihli Hondi Hütun
vakflyesinde de Gorgorum’a bağlı bir köyün vakfedildiği yazılıdır (Vakıflar arşivi,
defter 696, s.151). Alüiye tahrir defterinde Manavgat’da Ulu Gorgoruın ve Kiçi
Gorgorum adıyla ayrıca iki köy de mevcut idi (Tapu ve Kadastro arşivi, defter
172, varak 97 ve ili b), Bugün Bcyşehir ile Seydişehir arasındaki şose üzerinde
Beyşehir’o 10 kilometre mesafede bulunan Armın köyü halk arasında Gorgonım
adıyla anılmaktadır ki bütün bu kayıtlar Gorgorum’un burası olduğunu gösteriyor.
Altun-aba vakfıyesınde Konya’dan Gorgorum’a giden büyük bir yola ait bir kayıt
vardır (Belleten. XLLI, metin 245). l-lerhalde Il. Keyhusrev’in Babailer hareketinin
büyüyen bir tehlike haline gelmesi üzeriııe, kaçıp sığındığı Cezire-i Kuhüd-abM
Aksarayi’niıı Gorgorum dediği Heyşehir gölünde bulunan bir adadır ve belki de
lbn Batuta’nın su ile çevrilmiş ve zapıı imkünsız olarak vasıflandırdıüı Gölhi—
sar’dır (Mehmel Şerif tercümesi. 1, s.3 16).” Bkz. Turan. “Selçuk Devri Vakfıyeleri
Il. MübaHzeddin Er-Tokuş ve Vaköyesi”. Belleıen (1947), Cilt: Xl, Sayı:43. 421,
not:22.
633
Uzunçarşılı’ya göre, bu şahsın adi Şemseddin Mehmed olup. Fahreddin Alı’nin
kızının oğlu değil de oğlu Nusrctüddiıı Hasan’ın oğlu olarak gösterilmektedir.
Bkz..Aııac/ohı Beılik/eri, 150.
674
Buradaki cümle (Leşker-i Germiyün büdend) şeklindedir. Büden filmin hazır
olma anlamı da vardır. Uzluk, görünüşe göre bu cümleye kendince eklerne yaparak
“Germiyanlıların askeri sayıca üstün idi” şeklinde çevirmiştir.
635
Uzluk. Türkçe bir kelime olan bu “uc” kelimesini okuyamamış. onun yerine “üç
gün” demiştir (Uzhık Çevirisi, 4S). Yazmada ve edisyonda “ı’llciveı-i üc” şeklinde
geçer.
636
Turan. Selçuk/ıı/ar Zıınıanııu/u Türkiye. 590.
637
Turan. Selçukhdar Zaınanuıda Tüı-kive. 590; Uzunçarşılı’ya göre Tarsus seferi,
Güııeri Bey zamanında olmuştur. Bkz., Anadolu Bcvlikkri, 7.
Turan, Selçuk/ii/ur Zu,naııım/a Tütk/ıv. 590; Uzunçarşılı. Anadolu Bevlikkri, 7.
639
Turan, Se/çukhı/ar Zanıamnda Tütk/ve. 590.
Saka (ı.): Kırba ile sırtında veya hayvan yardımıyla su taşıyan kimse. 1. Parlatır,
Osmanlı Tüı*çesi Sö:lüğü. Ankara 2009, 1447. Uzluk, bu sakivi sözünü anlama
dığını. bunun bir isim mi yoksa ünvün mı olduğunu ayırt edemediğini söylüyor
(UJuk Çevirisi. 48).
Selçuklu/ur Zcuncnıında Türk/tc, 590.
641
Turan. Selçuklu/ur Zunzanında Türk/ve. 590; Uzunçarşılı, Anadolu Bey/iLleri, 8.
643
Edisyon metinde başlık olarak konmamışlır. Ancak yazma nüshada, başlık şeklin
de yazılmıştır.
142
Krş. Turan. Se/çuk/ıdıır Zamantınkı Türkiı’e, 592.
128

645
Uzluk “ayakyoluna gidiyor” diyor (Ur/tık Çevirisi, 49). Metinde “pencah meclis
mT-reft” ibaresi geçiyor. Bununla Sahip Fahreddin Ali’nin ishal hastalığına yaka
landığı ima edilmektcdir.
646
Aksarayi, Fabreddin Ali’nin 25 Şevvül 687 (22 Kasım 1288) Pazar günü Akşe
hir’deki Nadir köyünde öldüğünü söylüyor. Skı sliLvüııwreıü’/-Ahbdr. 119. Uzluk
da 25 ŞevviI tarihini kabul ediyor (L’dıık Çevirisi. 49).
647
Müneccimhaşı. Cdmi’u d-düve/, Il. 127; Turan. Selçuk/ii/er Zamanında Türkhe.
591. Mezarı. kendi sağlığında yaptırdığı medresededir.
Edisyon metinde başlık olarak düzenlenmeniiştir. Ancak yazma nüshada cümle
başlık şeklindedir. Ayrıca, yazma nüshada bu başlık bir sonraki cümleyi müteakip
yer alır. Konuya uygun düşmesi açısından tercümede buraya konulmuştur.
649
Aksarayi, Kazvini’nin 687 yılında (1288) Anadolu’ya intikal ettiğini ve Zilkade
(Kasım 1288) ayında Eaumm’a ulaştığını kaydeder. Bkz. Atusaınereiui-Ahbar.
118; Turan. Selçuk/ula’’ Zcuna,mıda Tüı’kh’c, 592.
650
Uzluk, yazmada “şeüran” olarak geçen kelimeyi, okuma hatası yaparak “şehirler”
şeklinde tercüme etmiştir (Uilıık Çevirivi, 50).
Mı Aksarayi’nin kayıtları, Fahreddin Kazvini’nin Rüm sühibliğini üstlenmesini Sühib
Fahreddin Ali’nin ölümünden önceye tarihlendiriyor. Nitekim bu kaynağa göre
Sahib Fahreddin Ali de Kazvini’ye direnmeyi planlamıştır. Bkz. AfiLçcimereıü ‘1-
Ahbdr, 118.
652
Metinde bu şekilde geçmektedir: (z >) Azizeddin. Uzluk, İeddin okumuştur.
653
Uzunçarşılı, .1nıdo/u Beılikkri, 40. 55.
654
Turan, Se/çukhı/ar Zamanında Türkiye, 595.
655
Edisyon meıinde Germiyün isminden sonra pamnlez içinde Farsça “rfi” eki ilave edil
miştir. Bu durum cümlenin anlamını değişıimwkıedir. Yazma nüshada böyle bir ek
yoknır. Germiyanlılann saldımrası ve vilayeti tahrip etmesi gerçeğe uygundur.
656
Meıinde, Viranşehir geçiyor. Uzluk, Virünşehirin geçmesini şüphe ile karşılıyor.
Bilinen Virünşehir’in Fırat kıyısında olduğunu söylüyor. Uzluk, Eşrefoğullannın
merkezi olarak Süleymanşehir’den bahsediyor ki bu Sülcymanşehir. Eşrefoğulları
Beyliği’nin merkezi olan beyşchir’in eski adıdır. Adını, kurucusu Süleyman
Bey’den almıştır. Bkz. Uzunçarşılı, Anadolu Bevlikleri, 58. Ote yandan Şemseddin
Sami, Anadolu’da Vtrnşehir adıyla bilinen birçok küçük kasaba olduğunu kayde
diyor. Bu kasabaların barındırdıkları eski eserler (muhtemelen harabeler) münase
betiyle bu adı aldıklarını belirtiyor. Bkz. Kömiisu ‘l-A ‘1dm, Vi, 4710-4711.
657
Uzunçarşılı’nın kaydına göre, Sultan Mesud, Eşrefoğlu’nun yardımıyla kardeşini
yakalamış ve Viranşelıir kalesinde hapsetmiş; ancak Karamanoğlu’nun tehdidi
üzerine onu serbest bırakmak zorunda kalmıştır. Uzunçarşılı’da Sultan Mesud’un
kardeşinin adı Rükncddin Kılıç Arslan olarak kayıtlıdır. Bkz. Uzunçarşılı, Anadolu
Beı’likleri, 59. Uzunçarştlı, burada geçen V!rflnşehir’in neresi veya nerede bulun
duğuna dair bir açıklama yapmaz. Ayrıca bkz. Ahmet Çaycı, EşreJöğhı Bevliği
Dönemi Mimari Eser/eri, Ankara 2008, 9.
Turan, Se/çuk/ularZamamnda Türkiye, 595.
129

650
Turan, Se!çııklıdar Zamanında Türki ve. 595.
‘°°
Uzluk, metinde “ne-nişest oturmadı” olarak geçen iradeyi. “oturdu” şeklinde
tercüme etmiştir (Uzluk Çevirisi. 51).
661
Uzluk, (Uz/uk Çevirisi, 52’de) Karamanoğlu’nun tek bir kardeşiyle geldiğini yaz
mıştır. Metinde çoğul olarak “kardeşleri” ibaresi vardır,
662
Benzer satırlar Aksaray!’de de vardır. Bkz. Müsdmeretü’/-Ahhdr, 120,
(>63
Büı’ük tövhe ayı: Cemüziyülevvel; Küçük Tövbe Ayı: Cemüziyülühir. Uzluk, bura
da geçen ıöthe ayını Cemaziyülühir ayı olarak kabul etmiştir. Olayların kronolojik
sıralamasından hareketle, Uzluk’un tespit ettiği Cemüziyülühir ayının doğru olması
gerekir. Bu da Miladi olarak Il Haziran l290’a tekabül eder.
664
Uzluk, bu şiirin, Sultan Veled’in, İhüdd,ıdme, /nühcjndıııe, Rehdhncbuc, Divön,
Macirif ve Akıtsür adlı eserlerinde bulunmadığını kaydetmektedir. Bkz. Uz/uk Çe
virüvi, 53.
665
Devlethüne: Merkezi hükümet dairesi olup, resmi devlet işlerinin görüldüğü yer
dir. Saraydan ayrıdır. Alüaddin tepesinde saray yakınında olduğu tahmin edilmek
tedir. Divünların toplandığı yer olması bakımından buraya Divün da denilmektedir.
lbn Bıbi’den (s.692) naklen, İçkalede sarayın yanında yer alıyor ve orada suitanın
ayn bir yeri bulunuyordu. Bkz. Baykan, Sel çiiklular Devrinde Konya, 77. 1. 11.
Konyalı. Evliya Çelebi’den naklen. Devlethüne’yi 1173 yılında Il. Kılıç Arslan’ın
yaptırdığını, ancak bir depremde yıkılınca Alüaddin Keykübad tarafından tamir et
tirildiğini söylüyor. Bkz. Konya Tarihi, 24.
666
Turan, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 594, not:70.
667
Fahreddin Kazv!ni’nin idam tarihi 25 Şaban 690 (26 Ağustos 1291)’dır. Bkz. Ak
saray!, Müsciuıereıü’l-Ahhdr, 130, dipnot:264; Turan, Se/çııkhdar Zamanında Tür
kive, 594.
6613
Krş. Aksarayi. Müscimereıül-Ahbcir, 129.
Aksaray!, Fahreddin Kazvini’nin Anadolu’da Moğol valisi olarak 2 yıl civannda
kaldığını ve 690 (1291) yılı başlarına kadar hüküm sürdüğünü söylüyor. Bkz.
Alli.çciınerc’ıü ‘l-Ahhdr, 124. Buradan. Fahreddin Kazv!ni’nin, Anadolu valiliğinin.
toplamda 2 yıl sürdüğü. ancak Konya şehrindeki ikametinin 24 gün olduğu ortaya
çıkıyor.
<‘°
Misyon metinde başlık olarak gösıerilmemiştir. Yazma nüshada başlık şeklindedir.
67ı
, ıs3’—) İsim bu şekildedir. Farsça, çüker kelimesi, hizmetçi demektir.
672
Misyon meıindc başlık olarak düzenlenmemiştir. Yazma nüshada paragrafın ilk
cümlesi başlık şeklindedir. Ancak metin Hüce Nüsıreddin’den bahsettiği için bu
başlığı koyduk.
673
Turan, Selçuk/u/ar Zamanında Türkiye, 603.
674
Uzluk, buranın şimdiki Oruzlu Hanı olduğunu söylüyor (Uzlıık Çevirisi, 54). Ruz
be isminin Orozlu’ya dönüşümü ve han hakkında detaylı bilgi için bkz. 1. Hakkı
Konyalı, Konı’a Tarihi, Konya 2007, 679 vd.
130

675
Edisyon metinde Urbeni Hütun (J,7 J) şeklindeki bu isim, yazma nüshada
Urbey Hütun (ü, 3) şeklinde okunacak biçimdedir. Uzluk tarafından “Urbay”
olarak okumuştur.
<‘°
Edisyon metinde başlık şeklinde değildir. Yazma nüshada ise esasen paragrafln ilk
cümlesi başlık şeklinde düzenlenmiştir.
<‘“
Uzluk, burada, Keyğütü’nun Hoca Nasıreddin’i Aksaray’a yolladığını söylüyor.
Oysa metinden anlaşıldığı üzere Aksaray’a gelen Keyğütü’nun kendisidir.
(78
Esasen metinde, burada geçen cümlede, Keyğütü’nun Sultanı çağırmak için Kon
ya’ya Hüce NüsırcddinN mi yoksa başka birini mi gönderdiğı açık değildir.
Uzlukta bu tarih Miladi olarakü3.0l.1291 şeklindedir(UzlııkÇeviüsi, 55).
6%O
Turan, Selçıık/ııhır Zrnna,ınıda Türkiye. 603.
Mil
Edisyon metinde başlık değildir. Yazma nüshada başlık şeklindedir.
682
Top ve sopayla oynanan bir oyun olup güı’ ii çevgdn olarak bilinir.
683
Turan, Se/çıık/ıılar Zanıanmda Türkiye, 603.
<‘81
Turan. Selçuk/ii/ur Zwnamnda Türkiye, 603.
685
Turan, Selçnklıılcır Za,naııınc/a Türkiye, 603.
686
Falıreddin Kazvini’nin. idamından sonra defnedilmediği ve vahşi hayvanlara par
çalatlırıldığı iddiası hak. bkz. Aksaravi. Müvd,ıwref ü .1kM,. 129.
687
Edisyon metinde başlık olarak düzenlenmemiştir.
688
Buradaki paragraün ilk cümlesi Yazma nüshada başlık puntosu ile düzenlenmiştir.
Edisyon metinde başlık değildir. Tercümede bu şekilde bir başlık uygun görülmüş
ıür.
<.89
Kur’ün-ı Kerim. Bakara Süresi, 64. Ayet. Meali: “Ü:cri,ıizde Allah ‘in (‘üzücü tc
rahnıeti olnıasaıdı iz/er hüsranu ıığraıvııkırdun oIıırdıı,ııc”.
69ü
Kur’ün-ı Kerim, Enbiyü Süresi. 107. Ayet. Meali: “Bi: seni ancak ü/enı/ere rahmet
olarak gönıkrilik”. Uzluk, bu Ayet meınini ak-ıarmadığı gibi, ıercümesini de yap
mamıştır.
mı Yukarıda geçen Ayet’e gönderme yapıyor. Meali: “Bizler hüsraııda kalirdık”.
692
Yukarıdaki Ayet’e gönderme yapıyor. Meali: “Al/alı ‘m ihsanı üzerinizde olnıasuıüı’.
693
Kur’ün—ı Kerim, EnihI Süresi .33. Ayet. Meali: “Seti içlerinde iken, Al/alı au/ara
azap cinıc:”.
ark (jj): Boğulma.

Nlesh (—: Havvana dönüştürme.
696
l{asf (‘—«i): Yere batırma.
697
Uzluk, bu eümleyi tercüme etmemiştir. Ayrıca bkz. Turan, Selçııklular Zamanında
Türki ve, 604.
mı Alanya-Antalya kış/ak olarak kullanılmaktadır.
131

699
SevdilılI adıyla kastedilen bölge, yukarıda kış/ak olarak da geçen Alanya-Antalya
sahil havalisidir.
700
Turan, Sclçııkhdar Zamanında TÜTk/Ve, 604.
Aksarayi. Sultan Mesudun Nöih Mücireddin ve diğer devlet büyükleri ile birlikte
Kcyğtüya Aladağ ı’aılaLına kadar eşlik ettiklerini kaydediyor. Bkz. Müsömere
tü 1—il hhdr. 135.
‘D:
Keyğtü. Aksanıyi’yc göre Aludağ ı’aıqakında İlhftnlı ıahıına oturmuştur. Bkz.
Müsdı,ıcreğü ‘1-4/dür, 136. Saltanatı 690-694/1291-1295 yılları arasındadır.
703
Aksarayi, bunun Rükneddin Kılıç Arslan olduğunu kaydediyor. Bkz. Müsüınere
tü’/-Ah/uir, 137. Ancak, .-Iııaııinı Sekçukndıne müellili yukarıda Sultan’ın kardeşi
olarak Siyavuş’tan bahsetmişti.
Misyon metinde başlık olarak düzenlenmemiştir. Uzluk çevirisinde de başlık
değildir. Yazma nüshada kalın puntolarla başlık şeklinde düzenlcnnıiştir.
‘<>
Uzluk. bu cümlenin sonuna, “... bu doğru değıldir dedi.” şeklinde bir ilave yapıyor
(L:/uk (‘cvlrl.sI. 59). Ancak Farsça metinde bu zait kısım bulunmamaktadır. llve
kısım Uzluk’un pek çok kez yaptığı gibi, kendi yorumu olabilir. Ancak metni kar
maşık hale getirmektedir.
“<‘
Edisyon melinde ve Uzluk çevirisinde başlık olarak düzenlenmeıniştir. Yazma
nüshada başlık şeklindedir.
7117
Turan, Selçuklu/at Zanıa,ıuıda Türkiye, 604.
708
Uzunçarşılı, bu olaylar sırasında Karamanlıların Konyalıların hayvanlarını aldıkla
rını belinmektedir. Anoninı Selçuknöıne’de bu kayıt yoktur. Ancak biraz aşağıda,
“hayvanlarını geri aldılar” iradesi, bu olayın doğnıluğunu göstermektedir. Bkz.
Anadolıı Be;’likleri, 8.
709
Turan. Selçuklu/at Zamaıııııda Türkiye, 602.
,ı,> Burada hart (b) kelimesi geçmektedir. Bundan, her ne kadar rerıııan anlamı çıka
nlsa da, edisyon metnin nüşiri, bu kelimenin ııü:ül manasında olduğunu savun
maktadır. Yani, sultanın Konya’ya inmesi kastediliyor. Uzluk bunu ‘t’erman’ şek
linde çevırmiştir.
nı Burada ez Bl’ tabiri ueçmektedir. Uzluk, bu ihareyi “İmn’daki Moğollardan...
şeklinde tercüme etmiştir.
Uzluk. “nevü-yı Sflhib” ibaresini “Sahib’in oğlu” şeklinde tercüme etmiştir. Nevü:
Torun demektir.
713
Turan, Selçuk/olar Zamanında Türkiye, 604-605.
Obruk olsa gerektir. Yazmada, Obrücak biçiminde harekelenmıştir. Uzluk, Obur
cuk şeklinde yazmıştır.
Ka)e-i Ermüıüsün <,bu} k).
Yazma nüshada başlık şcklindedir. Edisyon nıetinde ve Uzluk çevirisinde başlık
olarak düzenlenmemiştir.
NI
Turan, Selçuklu/at Zamanında Türkiye, 605.
132

Turan, Selçukhılar Zamanında Türkiye. 605.


719
Turan, Selçııkhılar Zamanında Türkiye. 605.
720
Turan, Selçııkhılar Zaınamnda Türkiye. 605.
721
Me6ndc. gün olmamakla birlikte. Uzluk, Miladi olarak günü belirtmiştir. Buna
göre metinde zikredilen tarih. 24.12.l291’dir. Bkz. UilukÇeıirisi. 62; Turan. Sel
çukhdar Zamanında Türkhe, 605.
722
Metinde ‘rüz kerden’ geçmektedir. Bu kelimenin, ‘zür kerden’ olması gerekir.
Uzluk da buna uygun bir çeviri yapmıştır.
723
Turan, Selç’ııklu/ar Zanrnnında Türkh’e, 605.
724
Edisyon metinde ve Uzluk çevirisinde başlık olarak düzenlenmemiştir. Yazma
nüshada başlık halindedir.
725
Uzluk’a göre 13.7.1292’dir (Uzluk Çevirisi, 63).
726
Bu son iki cümle. Uzluk tarafından çevrilmemiştir.
727
Edisyon ve yazma nüshada (j ij) şeklindedir. Edisyon metin p harfıyle düzel
tilmiştir. Kelime, yazma nüshada “Kırkpınür” okunacak şekilde harekelenmiştir.
728
Turan, Se/çukiıı/ar Zamanında Türkiye, 606.
72’)
Uzluk. “Mıısalla Meydanı” diyor (Uzhık Çevirisi, 63). Yazma nüshada “Musalla”
kelimesi geçmemektcdir. T. Baykan’ya göre Meydan, Dchhağların bulunduğu bir
mahalle adı olarak geçmektedir. Buradaki kapıya Meydan Kapısı denmekledir. Yi
ne, Meydan civarındaki mahalleye de Meydani denirmiş. Meydan’da, eğlenceler
düzenlenmekte, spor idmanları yapılmaktadır. Mesela ok atışı ve at koşturma id
manları burada oluyor. Bkz. Tuncer Baykara, Türkiye Selçuklu/arı Devrinde Kon
ya, Ankara 1985. 49, 67-68, 112.
Turan, Selç.ukhılar Zamanında Türkiye, 606,
731
AksamyL GevMc Kalesi’ni kunarnıak üzere Moğol komutanlanndan Ayacı. Bay
Timur ve Sanıngar oğlu Arab’ın Konya’ya geldiklerini söylüyor. Bkz. Müsümere
tü’l-Ahbür, 185.
732
Turan’ın ıespiıine göre, Alftiye o sırada Kıbrıs’taki Haçlılar tarafından kuşatılmış
tır. Kıbrıs Kralı Henri, 15 gemi sevk ederek Alüiye’nin bir burcunu almaya muvaf
fak olmuş ancak Karaman Türkleri tarafından püskürtülmüştür. Ona göre bu hadi
seyi sadece iki kaynak, Anonim Selçuknüme ve adını vermediği bir Haçlı kaynağı
aktardığı için meçhul kalmıştır. Bkz. Selçuklu/ar Zamanında Türkiye, 606-607.
B
Memlük Sultanı.
Kal’atu’r-Röm: Urfa civarında, l-lalfeti yakınlarında Fırat nehri batısında bir kaya
lık üzerine inşa edilen Ronıalılardan kalma bir kalcdir. Ş. Sami buranın eski adının
Zcugma olduğunu söylüyor. Roma ve Bizans dönemlerinde çok önemli idi. Bkz.
Kümüsu ‘1—4 ‘1dm. 111, 2372; Abdullatif el-Bağdadi, Merüsidü’Hudü 111. 1118.
Spuler. İran Moğo//arı, 100.
736
Turan. Selçuklu/ur Zanıanmda Türkiye, 606.
133

Yazma nüshada başlıktır. Edisvon ve Uzluk çevirisinde başlık değildir.


73b
Yazma nüshada başhktır. Edisyon ve Uzluk çevirisinde başlık değildir.

Turan. “Sultanın kardeşi Melik”in. İzzeddin Kılıç Arslan’ın Kınm’dan Sinob’a
geçen oğullarından Rükneddın Geyümers olduğunu iddia eder. Selçnkhılar Zama
nında Türkiye, 609.
Keçi koyun (Ağnam) vergisi. Senede iki taksitte toplanır ve yüz hayvanda bir
-

hayvan alınır. Bkz. Uzunçarşıh. Medhal. 217.


74’
Yazma nüshada başlıktır. Edisyon ve Uzluk çevirisinde başlık değildir.

Turan, Selçuklıdar Zamanında Türk/ve, 606.
Edisyon mclinde bu tarih. 696 olarak okunmuştur. Yazma nüshada ise, okuma
güçlüğü olmakla birlikte bu şekilde okunması mümkün görünmemektedir. Nitekim
Uzluk. ıereddütsüz olarak 693 şeklinde okumuştur. Olayların anlatıldığı kronoloji
de bu görüşü teyit etmektedir. Tevbe Ayı. yukarıda Cemüziyülflhir olarak verilmiş
ti. Buna göre mezkür tarih Miladi olarak 3 Mayıs 1294 gününe tekabül eder.
Edisyon metinde başlık değildir.
Sulıani’nin altın para (dimir) olduğu anlaşılıyor. Osmanlı tarihçilerinee, bu tahir
Arab ülkelerinde Osmanlı sultanlan adına basılan altınlar için kullanılan bir tahir
olup, bay.ılarının iddiasına göre, Rumeli ve Anadolu’da kullanılmamaktadır. Bkz.
M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih DcıinıIeı? ve Terimleri Süzlüğü. 1-111, MEB Yay.,
Istanbul 1983. 111, 276. Ancak görüldüğü gibi Selçuk Anadolusu’nda sultani lafzı
nın kullanıldığı yukarıdaki saurlardan inıac edilebilmektedir.

Turan. Selçuk/ıılar Zamaııında Türkiye, 619.

Edisyon merinde başlık olarak düzenlenmemiştir.
Edisyon metnin nftşiri, Aksarayf’ye atfen, bunun Karahisar-ı Demürlü olduğunu
belirtiyor. Nitekim Müsöı;ıercıü ‘l-Ahhür’da, Karahisar-ı Demürlü adı geçmektedir.
Krş. i1üsdnıereıül-4hhar, 154; a.mJ i. Müsdmereıü ?-Ahl’ür (Farsça nüsha, 0. Tu
ran neşri), 192.0. Turan, Farsça neşrettiği Müsömeretü i-Ahhdr’da, bu Kamhisar-ı
Demürlü kalesine açıklık getiriyor. Buna göre. Kamhisar-ı Demürlü. Kayseri ya
kınlarında, Kayseri’ye 3 ,m’rhale mesafededir. Kış. Selçukhdar Zamanıııda Türki
ye, 617, not:l7.
Edisyon metinde başlık değildir.
sıı
1295 yılında Keyğütü’nun yerine geçtiyse de aynı yıl öldürülmüştür.
‘sı Güzn Ilün: 1295-1304 yılları arasında hüküm sünnüştür.
Turan, Selçuklıılar Zıınıam,ıda Türkiye, 616.

ALsarayiye göre Bevlerbevi Azizeddin’dir. Rkz. Müsdnreretü’l-Ahhcfr, 154.
“3
Aksaray!, Bültü ile Togüear’ın mücadelesini edebi bir dille anlatıyor. Bunun için
bkz. jliüscimereıül-.4hhür, 154-157. Ayrıca. bkz. Müneceimbaşı. Cdıniu ‘d-dil yel,
11, 132; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye. 617.
134

Yazma nüshada ya da edisyon metinde böyle bir başlık yoktur. Ancak, bundan
sonraki satırlar çeşitli olayları ve tarihleri aktardığından, tercümeye böyle bir baş
lığın konulması uygun bulunmuştur.
756
Edisyon metinde (J)) okunacak biçimdedir. Yazma nüshada (dVjji/Jt})
şekillerinde de okunabilmektedir. Uzluk, Gazan Han diye okumuştur. Oysa mücl lif
yukarıda, Gazan ismini yazmış olup bu açıkça okunabilmektedir. Bununla birlikte,
Uzluk’un yaptığı gibi okumaya müsait bir yazım olmasa da bu tarihlerde Gazan
Hün’ın (1295-1304) hükimiyeti söz konusudur.

Turan. Selçuklu/ur Zaınaınnda Türk/ve. 619.
Aksarayi, Bültü’nün ölümünü de uzun uzadıya edcbi bir üslupla anlatmakıadır.
Bültö’nün ölümünde Sis Tekfüru rol oynamıştır. Tckför, kendisine sığınan
B’3ltü’ya yalan söyleyerek onu adamlarıyla birlikte tlhünlılara teslim etmiştir.
Böltü, Tebriz’de idam edilmiştir. Bkı MiLçünıereıü?-AhMr, 164-165; Müneceim
başı, Onu ü J-düı’eJ, Il. 132: Turan. Selçuklular Zamanında Türki ve, 638.
Turan, Selçukhdar Zamanında Tüı-khe, 619.
‘)
Müneceimbaşı, bu sultanın adını şöyle verir: Sultan Alaaddin Keykubtl b.
Fer3murz b. Kcyküvus b. Keybüsrev b. Keykubüd b. Keyhüsrev b. Kılıç Arslan b.
Mesud h. Kılıç Arslan b. Süleyman b. Kutalmış b. Israil b. Selçuk. Bkı. Omi ii ‘d
düvel, 11, 134. Yine, Müneecimbaşı, Sultan Alüaddin Keykuhid’ın babası
Fermurzun. babası Keyküvus’la birlikte İsıanhul’da Vasılyus tarafıııdan hapse
atıldığı sırada öldüğünü kaydediyor. Feramurz’un oğlu Alüaddin Kcykubüd da İs
tanbul’da kalmış ve daha sonra imparator Vasilyus tarafından serbest bırakılarak.
Hftn’a günderilmiştir. Bkz. aynı yer.
7M
Uzluk, Sultan Alüaddin bin Ferümerz demektedir (Uzluk Çevirisi, 67). Oysa ne
yazma nüshada nede edisyon meıinde Al3addin ile Ferümurz adı arasında bin (oğ
lu) şeklinde bir ibare bulunmamaktadır.
762
Aksarayi, Sultan N4esudun llernedan’da İlhnlar tarafından alıkonduğunu ve
yerine kardeşinin oğlu Alüaddin Keykubad b. Fermurz b. Keyküvus’un yarhğ ile
sultan tayin edildiğini kaydediyor. Bkz. Müsdmercıü’l-Ahhdr, 189.
Metinde, bu tarih Pazar günü olarak verilmiştir. Bu tarihin günü Pazartesi olmalı
dır. 111. Alüaddin Keykuhüd’ın ıahıa oturduğu 1298 yılına kadar Selçuklu tahtı 2
yıl boş kalmıştır. Zira Sultan Mesud 1296 yılında Hcmedün’a götürülmüş ve bura
da tutulmuş, onun yerine de Alfuıddin sulıan tayin edilmiştir. Bkz. Turan, Se/çıkh
lar Zamanında Türkiıe, 618.
Turan, Selçukhılar Zaınanında Türkiye, 619.
765
Aksarayi, !vh’Lçüııwretü’l—Ahbdr, 19%; Müneccimbaşı, Cdnıi’u ‘d—düı’el, Il, 135;
Turan. Selçuk/olar Zamcınındu Türk/ve, 625; Sülemiş. 27 Nisan 1299’da Erzincan
Akşehır’indc Moğol komutanı Kutluğ Şh’la yaptığı savaşta yenilerek idam edil
mişti. Bkz. Spuler. Iran MoğoUan, Ilo.
766
Uzunçarşılı, Güneri Bey’in ölümünü 1300 Mart olarak veriyor. Anadolu Belikleıi,
8. Oysa Sel çukndme, yukanda görüldüğü üzere günüyle birlikte 19 Nisan 1300 ta
rihini kaydediyor.
135

767
Uzunçarşılı, Müsü Bey’in Lirende’de bir medrese ile imdret yaptırdığını kaydeder.
bkz. Anadolu Bevİik/eri, 9.
76S
Turan, Sc’lçııkhdar Zamanında Türkiye, 639; Uzunçarşılı, Anadolu Bevlik/eri, 9;
Spuler. Iran Moğohları, 128.
769
Ebü Said Babadır Hün zamanında Anadolu umumi valisidir. 10 yı1 boyunca hü
küm sürmüştür. Turan, Se/çuk/u/ar Za,namnda Türkiye, 642.
Turan, Selçukhı/ar Zamanında Türkiye, 646.
nı Uzunçarşılı, Aııadolıı Bevllkleri, 63.
772
Turan, Selçuk/olar Zamanında Tüı*ive, 646. Temürtaş, Süleyman Bey’i Beyşehir
gölüııe atmak suretiyle öldürmüştür. Bkz. aynı yer.

Turan, Selçuk/olar Zaınanmda Türkiye, 648.
m Uzluk, Ahnwd Tevhid’e dayanarak (Maarif Vk. Mecmuası, 1929, s.132), Sivrihi
sar’da, Melikşüh b. Bültü adına, Muharrem 728 (Kasım/Aralık 1327) tarihli bir bir
kitühe bulunduğunu, bu kiıüheye göre Bültü’nün küçük oğlu Sultanşüh’ın genç
yaşda zulm ile (Timürtaş taraündan) öldürüldüğü ve onun ruhu çin bu binanın
yaptırıldığı kaydını aktarmaktadır. Hkz. Uzhık Çevirisi, 69.

Teınfirtaş, 1328 yılında Memlük Sultanı tarafından idam edilmiştir. Turan, Selçuk
hilar Zamwuııda Türkiye, 649; Spuler, Iran Moğo//arı, 141.
776
Turan, Selçııklıı/ar Zaınanuıda Türkiye, 650; Uzunçarşılı, İshak Bey’ in Mısır’dan
tl. 728 yılında gelerek Beyliğin başına geçtiğini söylüyorsa da, bu tarihi Miladi
olarak 1325 yılı olarak veriyor. Bkz. Anadohı Bevlikleri, 64. Oysa doğrusu yukarı
daki gibidir.
Turan, Se/çuklıı/ar Zaınanında Türkiye, 650.
778
Turan. Selçuklıı/ar Zamanında Tüı*he, 650.
Uzunçarşılı, Anado/ıı Beı’/ikkri, 156. 1316-1335 yılları arasında İlbünlı hükümda
rıdır. B. Spuler, Ebü Said 1 lün’ın, karısı Bağdad Hütun tarafından zehirletilerek öl
dürüldüğünü kaydediyor. Görünüşe göre, Ebü Said Hün, yeğeni Dilşad Hütun’a
nıeyletnıiş. kadın ondan haıııile kalmış ve neticede Said Hün, karısı tarafından öl
dürülmüştür. Bkz., Iran Moğol/arı, 143-144.
°
Bağdad Hütun, Emir Çoban’ın kızı olup Ebü Said Balıadır Han onu kendisine eş
olarak istemişti. Halbuki kadın, o sırada başka bir Moğol komutanının oğlu olan
Emir Hasan b. Hüseyin b. Akhoğa ile evli idi. Emir Çoban buna rıza göstermedi.
Bkz. Spuler, kan Moğo//arı, 138. Ancak Emir Çoban 1327 yılında idam edilince,
Ebü Said Hün, Emir hasan’ı sıkıştırarak Bağdad l-lütun’u bnşamaya zorladı. iddet
müddetinin sonunda da onunla evlendi. Bkz. a.g.e., 142. Bir süre sonra Emir Ha
san, Bağdad Hütun’la münasebeti devam ettirdiği gerekçesiyle cezalandınlarak bir
kaleye hapsedildiyse de, masum olduğu anlaşılınca sonradan Anadolu’ya emir ola
rak gönderildi. A.g.e., 143. Spuler, Bağdad Hütun’un ilk kocasının adını şeyh Ha
san Büzürk olarak da anar. Bkz. a.g.e., 389.
136


Spuler, İran Moğollurı, 147. Turan. Illünlı hükümdarı Oleaylu Sultan Muhammed
Hün’ın 1304-1316 yılları arasında hüküm sürdüğünü kaydediyor. Bkz. Selçu/du/ar
Zı,,,<ı,uııda Türki ve, 635.
782
Küçük Hasan’ın, Timürtaş’ın oğlu olduğuna dair bkz. Spuler, İran Moğolları, 147.
Bağdad Hütun, görünüşe göre boğularak idam edilmiştir. Bkz. a.g.e., 412. Uzun
çarşılı, iki Şeyh Hasan’dan balısetmektedir. Birisi, Büyük Şeyh Hasan olup
Celüyirilerdendir ve Ebü Said Babadır Hün tarafından Anadolu’ya völi olarak gön
derilmiş ve Eretnü Bey’in hümıliğini de üstlenmiştir. Küçük Şeyh Hasan ise, Mı
sır’da öldürülen Çobanocnillarından Temürtaş (Demirtaş)’ın oğludur. Bunlar, 1337
yılında Aladağ civarında birbiriyle savaşmış, Büyük Şeyh Hasan mağlup olmuştur.
Küçük Şeyh Hasan, Eretnü Bey ile l343’te karşılaşmış, bu karşılaşmada Küçük
Şeyh Hasan bozguna uğramıştır. Bu tarihleri Uzunçarşılı vermektedir. Son olarak
Uzunçarşılı’nın verdiği bilgiye göre Küçük Şeyh Hasan katledilmiş ve yerine kar
deşi Eşref geçmiştir. Bunların Ercınü Beyliği ile hükimiyet mücadeleleri için bkz.
Anadolu Bevlikleri. 155-156;
Uzluk, “Şeyh Hasan bin Timürtaş” şeklinde, anya “bin” (oğlu) kelimesini ekleye
rek yazmıştır ((klıık Çevirisi, 68).
Burada zikredilen şayet Küçük Hasan ise, bunun ölüm tarihi 27 Receb 744 (15
Aralık 1343) olarak kayıtlıdır. Olümü ile ilgili olarak da Spuler şu kaydı aktarır:
Görünüşe göre Hasan’ın Izzet Malek adındaki karısı. Yakubşüh adındaki emir ile
gayrımeşru ilişkide olduğu gerekçesiyle bu emir hapsedilmiş, bundan üç gün sonra
da kadın, Hasan’ı öldürmüştür. Ancak kendisi ve yardımcıları. Hasan’ın ölümün
den sonra idam edilmişlerdir. Bkz. Spuler. İran Moğolları, ISI.
1339 Temmuz başları, bkz. Spuler, İ,vı Moğolları, 149.
786
740 (1339-1340) yılında, Dımaşk’ta büyük bir yangın çıktığı diğer kaynaklar tara
fından da teyit edilmektedir. Meselü, İbn Kesir, bu yangın hakkında önemli malu
mat verir. Özet olarak hadise şudur: Rivüyete göre, Dımaşk’ta Hristiyan olduğu
söylenen bazı kimseler Sükunieül çarşısını kundaklamışlar ve çıkan yangında çarşı
yakınında bulunan Emevi Camii’nin bir minaresi de yanmıştır. Yangın söndürül
dükten birkaç gün sonya yine Emevi Camiı•’nin batısındaki pasajda yangın çıkmış,
civarda hulunan evler, meskenler ve hatta medreseler bu yangında zarar görmüş
tür. İbn Kesir, yangını çıkaranların hedeflerinin Emevi Camiini yakmak olduğunu
ıddia ediyor. Alınan önlemler sayesinde cami yanmaktan kurıarılmıştır. Yanan mı
narenin yerine daha sonra yenisi yapılmıştır. Yangını çıkardığı anlaşılan 60 kadar
Hristiyan tutuklanmış ve çeşitli cezalara çarptınlmıştır. Bkz. eİ-Bidciıe ve ‘ii
Nihöve, Büı’ük Isltırn Tarihi. Çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yay.. İstanbul 1995.
XIV, 297-298.
787
Melikü’n-Nüsır Muhammed b. Kalavun. Memlük sultanı: Üç defa tahta geçmiştir.
Son olarak 1310-1341 arasında hüküm sürmüştür.
Meflnde (S. j> şeklindedir. Bazı kaynaklarda. Memlük Sultanı Melik en-Nasır
Muhammed b. Kalavun’un, 740 (133-1340) tarihinde tutukladığı kişinin. Memlük
sultanının itaatinden çıkan Dımaşk nüibi Emir Tenkiz (jSZ) olduğunu söylerler.
Meselü bkz. lbn Kesir, el-Bidöye, XIV, 298: Ibn Taürıhirdi, en-Nücümü-zcihirefi
Mülük-i Mısr ve ?-KcihirL’, Neşr: M. Hüseyin Şemseddin, Beyrut 1992, IX, 114.
137

Sadi’nin GüllsIdn’ında geçen bu şiir için bkz. Küllivdı-, Sadi, Neşr: Muhammed
Ali Furügi, Kitabfurüşi-yi İlmi Yay.,3. Baskı, (t.y.), ili. Bab, 81.
°
Edisyon metinde burada açık bir şekilde ‘birüder-i muazzam’ (büyük kardeşi) lafzı
yer almaktadır. Ancak yazma nüshadaki ibare, bu şekilde açık biçimde birüder’
okumaya müsaiı değildir. Belki de sulrnn veya sülale’ olarak okumaya daha mü
saittir. Uzluk da yazma nüshadaki kelimeyi “sülale” olarak okumuştur, Bu bölüm
Farsça Se/çuknüuze’nin son ibaresi olup edisyon metindeki versiyonu şu şekildedir:

UİL r1-’ ii?1 %+.L --- ri” -k


JU. » jiLU. 3WL dlŞ St.

L üÇ jj

Bu ibarenin yazma versiyonu Tercümemizin baş tarafında. Yazma Nüshanın son


sayfası olarak verilmiştir. Karşılaştırma için oraya bakılabilir. Şayet edisynn met
nin nüşirinin buradaki yaklaşımı dikkate alınacak olursa, burada geçen isim dolayı
sıyla, “Sultan Alüaddin’in büyük kardeşi Selçuk” isminde bir şahıs ortaya çıkmak
tadır ki kaynaklarda böyle bir isme rastlanmamıştır.

ili. Alaaddin Keykubüd, 701 (1301-1302) yılında tahttan indirilerek isfehanda
yaşamağa mecbur edilmiştir. Onun yerine Mesud 1302 yılında tekrar sultan olarak
tahta geçirilmiştir. Bkz. AksarayL Aiüsdrnereıü ?-Ahhdr, 236, 238; Müncccimbaşı,
701 (Eylül l301)’den itibaren yeniden Konya’da Selçuklu tahtına oturan Sultan
Mesud’un 704 (1304-1305) yılında öldüğünü ve bu suretle Anadolu’daki Selçuklu
Devleti’nın sona erdiğini kaydediyor. Bkz. Cdmiu’d-düvel, 11, 140-141; Turan,
Selçuklular Zamanında Türkiı’e, 634.
Türkiye Selçuklu sultanlarının sonuncusunun kim olduğu tartışmalıdır. 0. Turan,
Niğdeli Kadı Ahmed’in, Sultan Mesud’un 1308 tarihinde öldüğü kaydını göz
önünde tutmakla birlikle. Konya takvimine göre, 1310 yılında 111. Gıyüseddin
Keyhüsrev’in oğlu V. Kılıç Arslan’ın tahta çıktığı iddiasını da aktarıyor-.Ancak
nihai aşamada N1akrizinin Sultan Mesud’un 1318 yılında öldüğü iddiasına daya
nan kaydını esas alıyor ve Türkiye Selçuklu Devleti’nin bu tarihten itibaren tarihe
intikal ettiğini savunuyor. Ancak burada, özellikle llhanlı valisi Temünaşın 1318
yılında Selçuklu hanedan üyelerini dağıtması üzerine şehzadelerin uç bölgelerine
dağıldıkları gerçeğini de hatırlatıyor. Bu çerçevede. Tarih-i 41-1 Selçuk Sclçıık
,ıdme,j mücllifınin 1363 yılında öldüğünü söylediği Alüaddin b. Süleymanşüh,
ölümüne dek bir mülteci olarak yaşamış olabilir. MüelliHn. eserin başında ve so
nunda andığı şahıs aynı kişi olmalıdır. Bu büyük ihtimalle adı geçen Alaaddin
Ferdmurz b. Süleymanşah’tır. Krş. Turan, Seiçuklular Zaınanmda Türk-hc, 641-
645. Öte yandan. Selçuknüme müellifi, AFaaddin Ferümurz’un babası olarak gös
terdiği Süleymanşüh b. Rükneddin Kılıç Arslan’dan metin içerisinde hiç bahset
memiştir.
138

IQI
Müneccimbaşı. Selçuklu hanedanınm sonu hakkında şu gözlemi yapmaktadır:
“Anadolu Selçukluları hakkında telif edilen Türkçe bir Taı’ih’de şöyle demektedir:
Timürtaş b. Emir Çoban, Sultan Ebü Said Hn tarafından 718 (1318) yılında Ana
dolu valiliğine tayin edildiğinde Selçuklulardan geride kalanları araştırdı. Çocukla
rını dahi bırakmaksızın bunların hepsini öldürdü. Bunların bazıları dağlara ve sarp
yerlere kaçıp Karamanlılara sığındılar. Karamanlılar saltanatı elde etmek ümidiyle
bunların kızlarıyla evlendiler Ancak daha sonra erkeklerine gadredip onları tama
men ortadan kaldırdılar” Bkz. Cümi’u’d-düvel, 11, 141-142. Müneccimbaşı’nın, bu
satırları Yazıcızüde Ali’nin TeıVrih-i Al-i Selçuk adlı eserinden aldığı anlaşılıyor.
Nitekim Tevörih-i Al-i Sclç’ıık’ta (Abdullah Bakır Neşri, İstanbul 2009, s.907-908)
Temürtaş’tan bahsedilirken şu satırlara yer verilmiştir:
‘‘Gözü,; ilön ‘in ve/ıtınclan sonra Çoban Bey, oğlu Tenu’frtöş Bey’i ve
Hoca Sadeddin Müsteıji ‘vi Rünı memöliki zabıı,ıa ve yağdan kalır it—
flıeğe göııderdi(er. Gelüp Rian da Konya ‘da ve Akşehh’ ‘de Selçuk as
lı,ıdan bulduğu oğlanlan boğdunıp helaL’ etti. Korna ‘da bir gün içinde
yirmi dokuz neJL’r av yüzlü tıfıl oğlancıklan şehit ettiler. .1kşehir ve Si
ımıre ‘de ve Sivas da oğlan/ann bazısı kın’ıulup gizlendile

Eserin naşiri, bu satırlara ek olarak şu cümlenin de bazı nüshalarda yer aldığını


kaydediyor:
Bazısı sahillere Karamanoğullannın tııtchığu vdöı’etlere vardılar.
Karanıaııoğlanlan a,ılardan kız aldılar ki aslı karişa sahwuu davd.
139

KAYNAKLAR

Abdüllatif el-Bağdadi. Merüsidü ‘t-lui/d. Neşr: Ali Muhammed el-Becüvi, 1-111. Bağ
dad 1956.
AfTan Selçuk, “Saljuqid Pedod and Persian Historiography”, Islamic
Culture, yol. LI, Part:3, (Haydarftbüd 1977), 171-185, Türkçe terc. H. İbrahim Gök,
“Selçuklu Dönemi Iran Tarih Yazıcılığı”, NÜSHA, Şarkiyat Araştırma
ları Dergisi, Sayı:22, (2006 Yaz).
Ahmed b. Mahmud, Selçukndme, Haz. E. Merçil, İstanbul 1977.
Ahmed Eflüki, A’kndkıbu’l-Jqfln. Neşr: Tahsin Yazıcı. TTK Yay., 1-Il, Ankara 1980.
Ahmed Eflüki, Arif/erin Menkıbe/eri, Çev. Tahsin Yazıcı. Kabalcı Yay., İstabul 2006.
Aksaraylı Mehmed oğlu Kedmüddin Mahmud, Müsdıneretü/-Ahbdr,Mogollar ii
nıanında Türkive Selçuk/ii/arı Tarihi, Neşr. 0. Turan. TTK Yay., Anka
ra 1944.
Aksarayi, Kerimüddin Mahmud, Müsdnıereıü ‘l-Ahhür. Tere. M. Öztürk, Ankara
— 2000.
Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, Müsdıneretüi-Ahbdr, Türçe tere. Çev. M. Nuri
Gencosman-F. N. Uzluk, Selçuki Devlet/eri Tarihi, Ankara 1943.
Anna Komnena, Alaviad, Türkçe terc. Bilge Umar, İstanbul 1996,
Bala, Mirza. “İl-Deniz”, İA. 5/Il, 961-964.
Bar Hebraeus, Gregory Abü’l-Farac, AM ‘/-Farae Tarihi. Çev. Ö. Rıza Doğrul. An
kara 1987.
Bavpars Tarihi. Türkçe çev. M.. Şcrerüddin Yaltkaya, İkinci Cild, Ankara 2000.

Baykara, Tuncer, T Gıı’aseddin Keyhusrev (/164-121/>. TTK Yay Ankara 1997.


Baykara, Tuncer, Türkiye Selçuklu/atı Devrinde Konya. Ankara 1985,
Brockclmann, Carl, k/din Ulus/arı ir Devlet/eri Tarihi, Çev. N. Çağatay, Ankara
2002.
Bundan, Zühdegü ‘ıı-nrnra ve Nuhbeıüi-usra, İrak ve Horasan Selçuklu/an Tarihi,
Çev. K. Bursian, Ankara 1999,
Cüveyni, Alaaddin Ata Melik, Tarih-i Cihangüşa, Çev. M. Öztürk, Ankara 1999.
Çaycı. Ahmet, EşreJöğlu Beı’/iği Dönemi Mimari Eser/eri, Ankara 2008.
140

Ersan. Mehmet. Selçuklu/at Zanıanında ılızadohı da Ermeniler, Ankara 2007.


Geoffroi De Villehardougn Henri Dc Valencicnnes. IV. Haçlı Se/L’ri Kronik/eri.
Çev. Ali Berktay, Türkiye iş Bankası Yay., Istanbul 2008.
Gök, H. İbrahim, “İbn HalIikn’da Selçuklu Biyografileri-Il”, Selçuk Ü. Fen Edebi
yat Fakültesi Edebiyat Dergisi (2006), XVI, 49-58.
,

Gök. K İbrahim, “Alaaddin Kevkubad’ın İç-İl (Kıiikya)’deki Ermeniler Üzerine Dü


zenlediği Serer ve Mavga Kalesi•’, Mersin Senıpozyumu 19-22 Kasım
2008. Ed. Yüksel Özdemir. Mersin 2009, 2037-2052.
Gök, K. İbrahim, Musul Atabegliği: Zengiler (Musul Kolu:l 146-1233), (Ankara Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Rasılmamış Doktora Tezi), Ankara 2002.
Gregory Abu’I-Farac (Bar Hebraeus), AM 1-Farac Tarihi, [‘ilt:l-Il, Çcv. Ö. IL Doğ
mi, Ankara 1987.
Howorth, Henry Boyle. Hision’ of the AIo>ıgofv from the 9th to the J9th Cemun’,
London 1876.
İbn Bibi, e/-Eı’dmirü ‘l—A/ciivve Ji’/-Umüri7—Aldivye (Selçuk Name), t—Il, Çev. M.
Oztürk. Ankara 1996.
İbn Bibi. Se/çııkıuhne, Ncşr. M. 1 lalil Yinanç, Haz. R. Yinanç-Ö. Özkan, İstanbul
2010.
İbn Bibi, Selçukııdnıe (Muhtasar), Çev. M. Nuri Gencosman- F. N. Uzluk. Ankara
‘94].
İbn Kesir, el-Bidöve ve ‘n-Nihdve, Bü;ük Lçldın Tarihi, Çev. Mehmet Keskin, Çağrı
Yay., l-XV, İstanbul 1995.
Jbn Tağrıberdi, en-Nücünıü-:dhire/i Müh’ık-i Mısr ve7-Kühire. Neşr: M. Hüseyin
Şemseddin, l-XVI, Beyrut 1992.
İbnü’l-Adim. BııÇvetü t-ta/eh fi Tarih Ha/eb Bhografilerle Selçuk/tıkır Tarihi, Çev.
Ali Sevim. Ankara 1989.
İbnü’l-Adim, Zühderü ‘l-Ha/eb miii Tarihi Haleb, Neşr. Sümi ed-Dehhan, 1-111, Dı
maşk 1951.
İbnü’l-Azimt. A:imi Tarihi, Türkçe terc. A. Sevim. Ankara 1988.
İbnü’l-Cevzi, e/-Ahıııucanıfi Tarihi ‘l-Alü/fik ve ‘l-Ümem. Haydarübüd-Dekken 1359.
İbnü’l-EsTr, e/-Kdmdflt-tarih, isidm Tarihi, Çev. A. Özaydın. İstanbul 1985.
İbnü’l-Esir, el-Kciınilfi’t-tarih, (Tomberg neşri, tıpkıbasim), Beyrut 1399/1979.
İbnü’l-Ezrük, Tarihü’l-Farıki, Neşr: l3edeve Abdüllatif Ayad, Beyrut 1974.
141

İbnü’l-Eznik. Tarih Mcıvüfdrikin ve ,imid, Çev. Ahmet Savran. Atatürk Ü. Yay,


Erzurum 1992.
İbııü’I-İbrj. Ebü’l-Fcrcc, Törihu Muhtasari ‘d-Düvel, Türkçe çev. Şerafeddin Yaltka
ya, TTK Yay., Ankara 2011
hbnü’I-Kalünisi. Zeyi Tarihi Dunaşk. (Neşr: H. F. Amcdroz, Leyden-BrilI 1907 Tıp
kıbasımı) Kahire (t.y.).

Kafesoğlu. İbrahim, “Kavurd”, lA, 456-459.


Kafesoğlu, İbrahinı. “Selçuklular”, lA, X, 353-416.
Kafesoğlu. İbrahinı, Sultan Melikşüh Devrinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu, İstan
bul 1953.
Kafesoğlu. İbrahim. Harc:mşahhır Devleti Tarihi (185-617/1092-1229,), Ankara
1956.

Kavhan. Hüseyin. İrak Selçukhdan, Konya 2001.


Kaymaz. Nejat, Pendne Mu ‘mü -d-dhı Sükı’man, A.Ü. DTCF Yay., Ankara 1970.
Kaymaz. Nejat, Anadolu Selçuklu Suhanlanndaıı 11. Givösü ‘d—dil? Keı’hiLvrev ve Dev
ri, TTK Yay., Ankara 2009.
Koca, Salim, Sultan!. İz:eddin Kevküı’us (1211-1220), Ankara 1997.
Konyalı, İ. 1 lakkı, Konya Tarihi, Konya 2007.

Köprülü, M. Fuad, “H’arizmşhlar”, lA, 5/1, 265-296.

Kprülü, M. Fuad, “Baybars 1”, İA, Il. 357-363.

Köymen. M. Altay. Selçuklu Deı’ri Türk Tarihi, Ankara 1989.

Köymen. M. Altay, Büyük Selçuklu İmparaıorhığu Tarihi Cilt:! Kuruluş Devri. An


kara 2000.
Kövmen. M. Altay. Bi/tük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi. Cllt:IIL Alp Arslan ve
Zwnanı. TTK Yay.. Ankara 1992.
Köymen, M. Altay, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi. Cilt: ‘Ç İkinci İmparatorluk
Devri, TTK Yay., Ankara 1991.
Kur ün-t Kerim, Haz. H. Karaman-A. Özek- 1. K. Dönmez-M. Çağrıcı-S. Gümüş- A.
Turgut. T. Diyanet Vakfı Yay., Istanbul 2007.

Küllivdı-, Sadi, Ncşr: Muhammed Ali Furügi, Kitabfiırüşi-yi İlmi Yay., 3. Baskı.
(t.y.)
142

Lloyd, Seton -D. Storm Rice, Alanva (4ldivı’a), Türkçe çev. N. Sinemoğlu, TTK
Yay.,Ankara 1989.

Merçil. E.. Müslüman- Türk Devlet/eri Tarihi. Ankara 2011.

Minorsky, V., Hııdüdü 7-ıl/en; Mine 7-Meşrik İle 7-Magrih, Türkçe tere. A. Duman
M. Ağarı, İstanbul 2008. el-Muhammed b. en-Nizam el-Hüseyni el
Yezdi. el-Urd:afi el-Hikdveıi’s-SelçııkM’e, Kahire 1 326.
Müneccimbaşı, Ahmed b. Lütfullah, Ctiuıiı< ‘d—cin ve!. Selçuklu/ur Tarihi, 1—Il, Yay. Ali
Öngül, İzmir 2000.

Necip Asım, Ceidlühtin Harezemşah, İstanbul 1934 en-Nesevi, Muhammed b. Ah


med, STreı es-Sultan Celüleddin MengübirıT, Neşr. Hafız Ahmed Hamdi.
Mısır 1953.

Niketas Khoniates, Hiswria, Çev. F. Işıltan. Ankara 1995.

Nizdmü’l-mülk. Shdseı-Ndnıe. Haz. M. Altay Köymen, TTK Yay., Ankara 2013.

Ocak, A. Yaşar, Osman/t İnıparaıurhıQıuıda Maijinal Süfi/ik: Ka/e,ıderiler (XIV—


XVII. Yüzyıllar), TTKYay., Ankaral999.

Ostrogorsky, Georg, Bi:an.v Dev/eti Tarihi, Türkçe tere. F. Işıltan, TTK Yay. Ankara
1991.

Özaydın, Abdülkcrim, “Bcrkyaruk”, DİA, V, 514-516.

Özbek, Süleyman. Türkiye Se/çukhdarı-Emıhi İlişki/eri. (Ankara Ü. Basılmamış


Doktora Tezi). Ankara 1995.

Özcan, Koray, “Anadolu’da Selçuklu Döncmi Yerleşme Tipolojileri Il: Karahisarlar”,


Milli Folklor, Sayı:77, (2008), 89-101.

Parlatır, İsmail, Osmanlı Türkçesi Süzlüğü, Ankara 2009.

Pakalın, M. Zeki, Osmanlı Tarih Dc’vün/eri ve Terim/eri Sözlüğü, 1-111. MEB Yay.,
İstanbul 1983.

Rüvendi, Rdhatü s-südür ve ıiıeıü’s-sürür, Çev. A. Ateş, 1-Il, Ankara 1957.


Reşideddin, Cdmi al-Tavüriı, Yay. A. Ateş. 2. Baskı, 11/5, Ankara 1999.

Runciman, Steven, Haçlı Scji?r/eri Tarihi, Türçe tere. E. Işıltan, 1-111, TTK Yay. An
kara 2008.

Sadreddin ci-Hüseyni, Ahhdrü ‘d-devleti ‘s-Selçukh’ve, Tashih ve neşr: Muhammed


İkbül, Lahör 1933.

Sadreddin el-Hüsevni, .4hbdrü ‘d-dev/eti ‘s-Sclçukh’ı’e. Tere. Necati Lügal, Ankara


1943.
143

San-e, F., Kom’a Köşkü, Türkçe çev. Ş. Uzluk, TTK Yay., Ankara 1989.

Selçuklu/arttı Nadir Paralanndan Bazı/an ve Cimri >1m Sikkeleri, Neşr: Yapı Kredi
Bankası A.Ş., İstanbul 1972.

Sevim, Ali, Suriye ve Filistin Selçukhdarı Tarihi, Ankara 1989.


Sevim, Ali, “Sıbt İlmü ‘l-Ceı’zi’nin Mir ‘dtü -zamdn fr? Tarihi ‘l-A’ydn Adlı Eserindeki
Selçukhdarla İlgili Bilgiler 11. Sultan Alp Aıwla,ı Dönemi”, Belgeler,
XIX/23, (1998), 1-51.

Sevim, Ali, “Sıbt İhnü 7—Ceci Mir ‘ütü z—zamdn El Tarihi ‘i—i yün (Kayıp Uvı2nü ‘t
Tevürih ‘ten Naklen Selçııklularla İlgili Bölümler”, Belgeler, XIV/18,
(1989-1992), 1-260.

Sevim, Ali, “İbnü’l-Adim’in Zübdetü’l-l-laleb Mm Tarihi Haleb Adlı Eserindeki


Selçuklularla ilgili Bilgiler”, Belgeler, XXI/ 25, (2001), 1-84.

Sevim, Ali, “İbnü’l-Kahinisi’nin Zeylü Tarih-i Dımaşk Adlı Eserinde Selçuklularla


Ilgili Bilgiler 1. (FI.436-500 1044/45-1106/07)”, Belgeler, XXIX/33,
(2008), 1-42.

Sevim, A. -E. Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi. Siyaset, Teşkilat ve Kültür, Ankara
1995.

Sezen, Tahir, Osınaıdı Yer Ad/an, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Yay., Ankara 2006.

Sıbt İbnü’l-Cevzi, Miı-’dtü’z-zanıdnji Tarihi’l-A yün, Vl11/l-2, Haydarübad-Dekken


1380/1951.
Spuler, Bertold, İran Moğolları, Çev. C. Köprülü, TTK Yay., Ankara 2011.

Sümer, Faruk, Oğıızlar (Türknıenkr,. Tarihleri-Bm’ Teşkilan-Destanlan, İstanbul


1999.

Şemseddin Sümi, Kümüsu i-ıI 1dm, 1-yI, İstanbul 1306 (Tıpkıbasım Ankara 1996).
Şikari, Karamanudnıe, Haz. Metin Sözen-Necdet Sakaoğlu, Karaman Valiliği-
Karaman Belediyesi Yay., İstanbul 2005.
Taneri, Aydın, “Hdrizmşahlar”, DİA, XVI, 228-231.
Tüıü-e ili-e SaQuq Dar ıfnötoli, Compiled by Unknown Author, Edited by Nüdere
JalüIi, Tehran 1999.

Texier, Charles, Küçük Asya, Coğraftası, Tarihi ve Arkeolojisi, Ç.ev.AIi Suat, Latin
Harficrine Aktaran: Y. Kazım Kopraman, Sadeleştiren: Musa Yıldız, 1-
111, Ankara 2002.

Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk Lvldm Medeııh’eti, İstanbul 2008.


144

Turan, Osman, Selçukhdar Zamanında Türkiye, İstanbul 1996.


Turan, Osman, “Selçuklu Kervansarayları”, Selçuklu/at ve İsldınivel. İstanbul 2005,
105-12 8.

Turan, Osman “Süleyman-Şah 1”, İA, Xl, 201-2 19.

Turan, Osman, “Kılıç Arslan 1”, lA, Vi, 681-688.

Turan. Osman, “Kılıç Arslan Il”. lA, vi, 688-703.


Turan. Osman, “Sclçuk Devri Vakfiyelerı Il. Mübarizeddin Er-Tokuş ve Vakflvesi”.
Belleten (1947), Cilt: Xl, Sayı:43, 415429.

Turan, Osman. “Selçuklu Devri Vakflyeleri 111: Celdleddin Karatay, Vakıfları ve


\‘akliyeleri”, Belleten. XLV, (1948).

Turgal, H. F., Müneeeim/,a.çı va Göre Anadolu Selçıtkileri. İstanbul 1935.


Umar, Bilge, Türki ı’ede ‘deki Tarihsel Ad/ur, İstanbul 1993.

Urfblı Mateos l’ekm’inaınesi <952-1136) ve Papaz Grigor’un Zcv/i (1136-1162,.>,


Türkçe çev. Hrant D. Andreasyan, Notlar: E. Dulaurer, M. H. Yinanç,
Ankara 1987.

Uyumaz. Emine, ‘Türkiye Selçuklu Sultanlan, Melikleri ve Melikelerinin Evlilikle


d”, 1. Uluslar arası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi, Bildiriler
Il, Konya 2001. 397421.

Uyumaz, Emine, Sıı/uz,ı L Alöec/dhı Kevkuhad Devri Tüıkhe Selçuklu Der/eri Sivas!
Tarihi (1220-1237), Ankara 2003.

Uzluk, Feridun Nafız. Anadolu Se/çuklu/arı Dei/eti Tarihi ili, HLtoire Des Se/djou
kides D 1sie Mineure, tiP 7477 ArIO)R?77e. Ankara 1952.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Teıü’ü Teşkilatına Aled/nıh Ankara 1988.

Uzunçarşılı, Ismail 1 lakkı, Aııado/u Beı’/ikleri ve Akkoı’unlu, Karako)’uıı/a Dev/el/eri,


Ankara 2011.

Yaküt el-Hamavi, Mu ‘cemü i-Bülddn. l-V, Beyrut 1976.

Yazıcızdde Ali, Tevdrih-i il4 Selçuk, Ilaz. Abdullah Bakır, İstanbul 2009.

Zahireddin Nişbüd (ü. yak. 582/1186) Selçukndnıe, Neşr. Muhammed Ramazani,


Tahran 1332.
145

D İZİN

-A Ahmedil, 84
A. Ateş, 71 Ahmedfl b. İbrahim, 84
A. Özaydm, 72, 82 Ahmedil b. Vehsüdün er-Ravvüdi el-
A.YaşarOcak, 115 Kürdi, 84
Abaga, 4,49, 51. 53, 114, 115, 117, .Ah nedU!, 30
118, 122, 123, 124 Ahmet Bey, 84
Abagaflün, 114,115,118,122 Ahmet Çaycı, 128
Abbasi Halifeleri, 8 Ahmet Savran, 87
Abdullah Bakır. 72, 138 Ahteri sözlüğü, 118
Abdurrahman Toğayürek. 32 Ahur Bey. 26
Abdüllatif el-Bağdadi. 74, 90 Akça,48, 113
Abcncfl. 26.81 Akçadcrbend. 113
Abeskun, 90 Akçapa, 101
Abhaz Melikesi Rosudan. 106 Akçe, 10!
Ab- Germ. 44. 56 Akçiye-i Ayasi, 39
.ih-ı Şu!. 95 Aksaray. 37, 45, 47, 54, 56, 60, 61, 98.
Abilistan, 36, 40,48,94 108, 109. ili, 113, 120, 130
Acem. 3,24,28,45 Aksaray!, 9, 94, 95, 96, 97, 98, 100,
AfTan Selçuk, 71 101, 103, 107, 109, 11!, 112, 113,
114, 115, 116, 117, 118, 120, 121,
AM, 5. 50, 53, 58, 67, 68, 69. 125
122, 123, 126, 127, 128, 129, 130,
AhiAhmed, 5,50,53,58.67,68,69
13!, 132, 133, 134, 137
AM Ahmed Şah, s. 50, 53, 58. 67, 68.
Aksungur, 25,28,31,32,41
69
Aksungur Ahrncdili, 3 1
AhfCdrük. 69
Aksungur Porsuk!. 28
Ah! Emir Ahmed, 5,67. 68
Akşchir, Il. 38, 44, 50, 52, 56. 60, 61,
Ahikr. 50,64
65, 7!, 100, 108, 112, 121, 126,
Alılat. 22, 42, 91, 92. 100, 105
127, 128, 134, 138, 139
Ahlat Evyubi Meliki Eşref. 105
Alüaddin, 4, 8, 9, 34, 10. 4!. 43. 44,
Alımed Ateş. 85 70, 7!, 90, 92, 93, 10!. 102, 103.
.Ahmed b. Abdülmelik b. Attüş, 28 104. 105, 106, 107. 109. [12, 119,
Ahmed b. Mahmud. 72. 73 120, 123, 124, 129, 134. 137, 139
Ahmed Bey, 28, 84 Alüaddin b. Süleymanşüh, 8, 9, 7!,
Ahmed Eflaki. 118 137, 139
Ahmed Hün, 23. 51, 52, 123. 124 Alüaddin b. Süleymanşüh b, Melik
Alımed Hün b. Hızır Hün, 23 Rükneddin, 8
Ahmed Teküder, 124 Alüaddin Camii, 102
Ahmed Teküder Hün, 124 Alaaddin Feramurz, 137
Ahmed Tevhid, 8, 135 Alaaddin Feramurz b. Süleyrnanşüh,
Ahmed Yeli, 86 137
146

AIaddin Kervansarayı, 109 Anamur, 104


Aldaddin Keykuhüd, 4, 34, 40, 41, 43, Andusanc, 104
44, 70, 92, 93, 101, 102, 103, 104, Ane, 75
105, 106, 107, 119, 134 Ane, 20, 76
AIaddin Keykubad b. Ferümurz b. Ankara, 7, 10, 67, 71, 73, 74, 76, 77,
Keyküvus, 134 78, 88, 90, 92, 94, 96, 98, 99, 100,
AIaddinSiyavuş, 112, 120 102, 103, 104, 105, 106, 107, 112,
Alaaddin tepesi, 129 114, 115, 118, 119, 127, 128, 132
Aladağ, 117, 131, 136 Anna Komnena, 94, 96
Aliye. 66, 110, 127, 132 Anonün Seiçııkndnw. 7, 8, 9, 10, 72,
Aliyye. 41, 92, 104, 105. 107, 120 88, 95, 99, 101, 122, 123, 124. 131,
Alamüt. 26, 28, 85, 99 132
Alamüt Kalesi, 28 Aniab. 37
Alaşehir. 69. 102 Antakya Haçlı prinkepsi Bohemund,
Aleksios Komnenos, 96 105
A lcriad, 94, 96 Antalya, 39, 40, 43, 101, 103, IlO,
AlıncakNoyan, 111, 112 111, 121, 126, 130, 131
Ali b. Ömer Sürbe, 29 Anter, 87
Ali Berktay, 100 Anu, 80
Ali M. cI-Becüvi, 74 Anuştekin, 85
Ali Öngül, 72 Arab, 3,24,36,69,96, 133
Ali Sevim, 72, 94 Arap, 28, 45, 84, 90, 95. 96, 102, 118
Ali Suat. 119 Arapça, 71, 77, 78, 95, 139
Alicük Tatar, 46 Arğun, 4. 53. 54, 55. 57, 59. 60. 62, 64,
77, 124. 126
Alişir, 57
Arğun Han, 4,55,59, 124, 126
Allah, 3, 17, 18, 33, 34, 35. 37, 46, 49,
Arif/erin Me,ıkıbeieri, 11 8
54, 57, 58, 59. 60. 62, 71, 130, 139
Alia/nı Ted/d. 56, 59,62 Arslan Besüsid, 78
Alp Arslan, 3, 21, 22, 28, 35, 72, 76. Arslan Doğmuş, 43, 47. 46. 1 09
77, 84, 93 Arslan Doğmuş oğlu Sinüneddin, 47,
Altınordu, 112 48
Altun-aba vakfiyesi, 127 Arslan Oğul, 22
Altuntaş köyü, 121 ı Arslanşüh, 88, 89
Amasya, 39, 57, 101, 107, 109, 115 Artuk, 22
A nıasva Tarihi, 115 Artuklular, 38
Amid, 100 AskerTaş, 119
Amid, 12, 38, 42. 95, 105, 123 At Pazarı, 118, 119
Anadolu, 10, 11, 12, 17, 101, 105, 106. At Pazarı Kapısı. 118, 119
114, 115, 116, 117, 120, 121. 122, Ata Melik Şemseddin Muhammed, 125
123, 125, 126, 127, 128, 129, 131, Alahek Anber, 32
133, 134, 135, 136, 137. 138 Alahek Arslan Doğmuş, 43,46
.1 ııadohı Selçuk/idari Dei ‘leil Tarihi Arahek İldeniz, 4, 33
111, 10 Atahek Mecdeddin, 48
147

Atabek Ünebe, 29 Bar Hebracus, 71, 73, 74, 90, 93, 95,
Ayacı, 132 97, 98, 99. 100. 101, 102, 103, 106,
AıVn. 82 108, 109. 111, 113, 114, 115, 116,
Ayaz. 27, 77 117, 118, 123, 124
Aybek, 115, 117 Barak Höcih. 34,91,92
Aybek Baba. 115 Bdri-i Ted/d, 19
Aybeki Şeybi. 49. 115 Bars, 22, 32
Aydın Taneri. 89 Basra, 20
Aydos. 104 Başkır. 116
.Jvct, 62, 1 30 Bişkır Sungur. 49
Aynüddevlc. 98 Batekin, 75
Ayekin Müh-Rüy, 27 Batı Anadolu Beylikleri, 9
Azerbaycan, 21, 25, 27, 29, 30, 31, 32, Bdııni, 28, 83, 85,99
33, 34, 88, 89,91, 106, 109 Batü, 44, 45, 47, 108
Azerbaycan Atabeki Özbek, 91 Bütü Hftn, 47, 108
Azimi, 94 • Bay Timur, 132
Azim! Tatili!, 94, 95 • Baybars,48,49, 114,115,116, 118
Azizeddin, 128 Bdycü, 4,43,45,46, 106, 107, IlO
B<aydft, 5, 68
Bavpar Tarihi, 107, 108, 112, 113,
Baba Şeınscddin, 45,47 114, 115, 116, 117, 118, 120. 121
Babai, 115 Bcizddr Uninkuş, 30,31
Babailer hareketi, 127 Bedahşan, 78
Babck el-Hürremi, 86 Bedevi Abdüllatif Ayad, 95
8db—t Sit/ton, 119 Bedr b. Muhellel, 75
Bağdad, 19, 20. 21, 24. 25, 26. 27, 28, Bedr b. Mühelbil, 20
31, 32. 35, 45, 70, 74. 76. 79, 81, Bedrün. 20, 28
83. 84, 88, 135, 136 Bedreddin Gühenaş, 119
Bağdad Hütun. 70. 135. 136 Bedreddin Lulu. 93
Bağdad Türkleri. 20 Bedreddin Murad. 56, 57
Bahaeddin Künia. 44 Bedreddin Ömer Saka, 56
Bahüc’ddin Kut/uca, 63. 105 Beg-Bars. 101
Balüeddin Vurukürdi, 53, 54, 125 Behisni, 37
Bahauddevle Mansür b. Dübeys. 22 Behram Kalesi, 91
Bakara Süresi, 130 Behram Tranblusi, 40
42, 45. 46, 63, 64. 106. 109, 131 Belgeler, 72, 94
Hala vilyeıi. 46. 63 Belh, 23, 34, 73. 78
Balaban oğlu, 55. 56.57 Berke.44, 111, 112
Balasagun, 90 Berke Han, 44
Balhan Dağları, 74 Berkyaruk, 3, 24, 25, 26, 27, 78, 79,
Bühü, 68, 69, 133, 134, 135 80,81,82
Bertold Spuler, 107, 117
148

Benkird, 80 Büyük ıövhe ayı, 129


Besasir, 20, 21 Büyük Zab, 83
Beşül?, 79
Beygü, 72, 75
Bevlcrbeyi, 57, 133 Cdınj ‘al-Tavd rt1,, 71
Beı’lerbeyi Azizeddin, 57, 133 Cdıni iz ‘d-düvc’/, 73, 98, 99, 100, 101,
Beylikler, 8 102. 106, 107, 111, 112, 114, 117,
Bevmt, 74, 82, 95, 136 121, 122, 124, 128, 133, 134, 137,
Beyşehir. 112, 126, 127, 128. 135 138
Beyşehr, 4, 63, 69. 70 canddr, 76
Bındıkdar?. 114 Canddr Aype. 42
BibIiothque National. 8 Candör Kücür?. 26
Bigu Arslan Gazi, 75 Candelore. 104
Biğü, 75,81 Canik, 112
Bilüd-ı Heyatıla, 78 Canik, 47
Bilge Umar, 94, 97 Canit, 100
Birleşik Yayınevi, 2, 7 Carl Brockelmann, 90
Bizans, 36, 72, 95, 96, 97, 100, 101, Ceh?z, 82
102, IlO, ili, 112, 132 Celüleddin Hürezmşflh, 4, 33, 35, 42,
Bizans İmparatoru Eşkeri Balfos, 112 91,92,93
Borgulu. 98 Celaleddin Karatay?, 4, 43, 44, 45,49
Borlu, 122 Cclülcddin Karatayi Hanı. 49
Boz-aba, 87 Celüleddin Mahmud. 113
Bozan, 80 Celülüddevle. 27
Bozğuş, 84 Cc,ıuilcck/in. 63, 66, 67, 85
Bozğüş Babadır, 55 Cemaleddin İlakfeşt. 85
BrilI, 94 Cengiz Hün. 33, 34
Buğr3 Han, 24,79 Ceyhün, 18, 19, 22, 23, 24, 77
Buğrü Hün b. İbrahim b. İlek, 24 Ch.Texier, 119
Bulgar, 100 Charles Sehefer, 8
Bulka Tekin, 78 Cibül bölgesi, 125
Bundüri. 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, Cimri, 51, 120, 121, 122, 124
81, 82, 83, 85, 86, 87,88,89 d. Huan, 126
Bundukd’ar?, 114 Cormagon, 93, l06
Buran, 80 Cormagon Noyan, 106
Burğulu Kalesi, 67, 122 Cuci, 92
Bursik, 25 Cumıagun Noyan, 93
Büşenc. 74 Cürmihün. 34. 35, 43
Buzan, 25, 28, 80 Cüheyr, 82
Buzebe, 32 Cürcün, 74
Bünyan, 115 Cüveyni, 90, 91, 92, 93, 125
Büyük Şeyh Hasan, 136
149

Deı’lethdne, 59. 60, 61, 129


Çağaniyan, 23, 78 Deyalü. 82
Çağrı Bey. 18. l9, 21, 28, 71, 72, 73, Deylcm, 85
74,79, 139 Devr Zek!, 83
Çüker oğlu Mccdeddin, 59 Dımaşk, 25, 70, 81, 94, 95, 136
Çaşnigfr, 40,48, 102, 104, 118, 119 Dımeşk Hac; 69
Çaşnigir Seyfeddin, 40, 102, 104 Dicle. 83, 95
Çaşnigir Türkcri, 48 Dilşad Hütun, 135
Çavlı Davük. 42 dinör, 24, 25. 37, 74, 109, 114, 133
Çemişkezek. 42, 105 Dinever, 30
Çcşnigir dei-bi, 119 dirhem, 19, 37, 109
Ç’etr, 89 Divdn, 41. 62. 108, 1 10, 118, 120, 126,
Çin. 33, 90 129
Çin Ilünı. 33 Dh’dn, 44
Çivril, 97 dilvif, 79
Çoban 3ev, 138 Divitddr Gümüştekin, 21
Çukurova, 37, 52, 96, 100, 105 Divriği, 123
Çüpün Bey, 69 Diyarbakır, 12, 38, 76, 93, 95, 100,
105, 106, 123
-D Diyür-ı Bekr, 22, 34, 35, 36, 38
Dünişmend. 37, 96. 113 Diyür-ı Ermen. 22
Danişmendiye vilüyeti, ili Dizbür, 35. 93
Dünişmendlller, 97 Doğan kuşu, 119
Dar-u Muhleke. 82 Doğu Türkleri. 33
Davalu Kalesi. 109 Dokak. 72
Defreki, 23 Dolnı, 97
Değirıııen çayı, 121 Dorilaion, 97
Dekir Bey, 70 Dukak. 72
Dekken, 82 Dül’ab, 33, 8%
Delicc, 114 DüIüb-ı Rey, 33
Delüce, 114 Dübeys, 21,28,32
Demirtaş. 136 Dübeys Mezyed b. Münzir, 21
Demürlü Hisar. 68 Dündar Bey, 69
Denizli, 57, 97, IlO
—E—
Derbend, 23
Dergezin. 86 E. Dulaurer. 94
Dergezini. 31,86 E. Merçil, 72, 78, 88. 98
Despinü, 39 Ebher, %5
Devalva, 109 Ebü Abdullah el-Muktefi b. el-
Mustazhir. 3, 32
<k’i’öt, 79
Develi subaşısı, 109 Ebü Ali Hasan b. Yabğü, 19
Devlet, 97, 114 Ebü Bekr et-Tüsi, 73
l50

Ebü Bekr Vüsıti, 19 Emineddin Mikail, 117, 120


Ebü Cafer Muhammed er-Rüşid b. el- Emir Ayaz, 27, 81, 83
Müsterşid, 3, 32 Emir Besmel, 81
Ebü İshak Fukküi, 20 Emir Çoban, 135, 138
Ebü Muhammed Hibetullah b. Emir Dergezini, 86
Muhammed, 75 Emir Gazi, 96, 98
Ebü Muhammed Hibetullah Me’müni, Emir Hasan b. Hüseyin b. Akboğa, 135
20 Emir Humarin, 79
Ebü Nasr b. Külencür, 20 Emir İbrahim b. Yınal et-Türkmani. 95
Ebü Nasr Kündüri, 21 Emir Muzaffereddin Yavlak Arslan,
Ebü Said Babadır Hün, 135, 136 122
Ebü Said Han. 70, 135 Emir Sadeddin Hoca Yunus. 121
Ebü Süleyman Düvüd Çağrı Bey b. Emir Sinaneddin, 41
Miküil. 19 EmirTenkiz, 136
Edisyon Mefln, 10, Il, 12 Eınir-tAb Uğurme oğlu, 56
Efrdsivdb, 23 Emir-i Ahur Fahreddin Arslan
Ehl-i Beyt, 17 Doğmuş, 109, 110
ehl—i luhre, 61 Emir-iAhur Kızıl, 30
el-Basan, 72 Emir-iAIuır Sungur, 32
el-Belih, 83 Emir-t zirız Samsamüddin Kaymaz,
el-Bidöve ve ‘n-Nihdve, 136 109
Elbistan, 36, 40, 48, 49, 94, 100, 113, Emir-i Beylerheg, 54
714, 115, 117, 118 Eınfr-i Cdıneddr, 108
Elbistan Savaşı, 114, 115, 117 Emir-t Cevş, 28
eI-Eazz. 81 Emir-i Död Kıvdmeddin, 40.41
el-Evömini ‘l-Alöivve, 9, 92. 93, 98, Emir-iDüdNizümeddin. 53
101. 102, 103, 104. 105, 106. 107, Emir-t Hde Tüceddin, 45
108. 109, IlO, 111, 112, 113, 114. Emir-t Höcih. 85, 86
117, 118, 120, 121, 122, 123 cmir-i hdciblik, 80, 110
Elizabet, 105 Emir-t Meclis Mübarizeddin
el-Kaim, 23, 78 Behramşüh, 103
cl-Kdmilfi ‘t-tarih, 9, 72, 77, 82 Enbiyü Süresi, 130
el-Muhammed b. en-Nizüm el-Hüseyni Enesübüzi, 86
el-Yezdi, 71 Enfal Süresi, 130
el-Muktedi b. Zahiretü’d-din Engüri, 67
Muhammed, 23
en—Nücfnnü ‘z—zdhire, l36
el-Muntazam fi Tarihi ?-Mülük ve ‘1-
Enüştekin Şirgir, 85
ÜŞ,ıeın, 81
Er Basğan, 72
el-Mustazhir Billah, 80, 81
Er Taş. 119
cl-Urciza. 71, 73, 75,77
Erbasğan, 72
el-Yezdi. 75, 77
Erbil, 83
Emevi Camii. 136
Erciş, 22
Emine Uyumaz. 103
151

Erdem, 20,21,75
Ereğli, 38, 65 F. Işıltan, 96, 99, 100
Eretna, 69 F. Nafiz Uzluk, 7, 10
Ereinü Bey, 136 F.Sarre, 118
Erisğı, 72 Fahrani, 118
Erisığı, 72 Fahreddin Abdülmesih, 97
Erkek Taş, 119 Fahreddin Ali, 49, 127, 128
Ermnül, 37 Fahreddin Kazvin?, 4, 12, 57, 58, 128,
Ermftnüs, 22 129, 130
Ermütüsün Kalesi, 65 Fahreddin Mesud, 63
Ermenük, 52 Fahrettin COŞGUNER, 2, 7
Ermeni Kralı ll.Leon, 105 Fahruddevle [Rahim], 19
Emıeniyye, 21 Fahrüddevle Rüstem, 74
Erminüs, 39 Fahrülmülk, 26
Errün, 23, 29, 35, 89 Fars, 30, 3 1, 32, 33
er-Reşid, 83 Farsça, 7,8, 11, 74, 75, 76, 78, 80, 84,
Er/aş, 118, 119 88, 90, 95, 96, 101, 102, 103, 109,
Erzeninüm, 38, 39, 42, 43, 52, 53 115, 116, 117, 122, 124, 125, 128,
Erzincan, 101, 124, 134 129, 131, 133, 137
Erzurum, 87, 92, 101, 124, 125, 128 Faruk Sümer, 90
Esedüclc/in, 44, 63 Fütımiler, 20
Esedüddin Rüzbeh, 44 Ferümurz, 69, 112, 134, 137
Eskişehir, 97 Feridun, 10, 98
es-Sultan Alüaddin Keykubüd, 17 Feridun Naflz Uzluk, 10
es-Sultan Alaaddin Kılıcarslan, 17 Fırat, 36, 83, 128, 132
es-Sultan Gıyüseddin Keylıüsrev, 17 Fırat nehri, 132
es-Sultan Gıyüseddin Mesüd, 17 Filip, 105
es-Sultan İzzeddin Kılıcarslan, 17 Firuzküh Kalesi, 78
es-Sultan Rükneddin Süleymanşüh, 17 Fransız, 8
es-Sultan Şehid Gıyüseddin Fransız Elçiliği, 8
Keyhüsrev, 17 Fransız Milli Kütüphanesi, 8
Eşref, 50, 56, 65, 91, 126, 127, 136 Fransızca, 76
Eşrefoğlu, 52, 53, 54, 55, 57, 63, 66, Frederik Barbarossa, 99
128 Frenk, 38, 40, 99
Eşrefoğlu Süleyman Bey, 53 Frenk Mc/iki Mehlüş, 38
Eşrefoğulları Beyliği, 126, 128 Fukküi, 75
Etrdk-i Şüm, 67
Evliyü Çelebi, 119, 129
Eyyubi, 92 Gargonım, 126
Ezisğan, 18, 72 Güzdn,68, 133, 134, 138
Gazan Han, 134
Güzün Hün, 133, 138
152

Gazi Kara Arslan, 17 Gürcüoğlu Zahirüddevle, 107


Gaziantep, 97 Gürgan, 19,29
Gazne, 73, 74
Gedük.48, 114
Gence, 26,32 ğdşh’c, 23
Geoffroi De Villehardougn, 100 Gorğorüm, 55,64
Gcor2 Osırogorskv. 100
—11—
Gereg,42 -

Gerger, 105 K. F. Amedroz, 94


Germiyün, 55, 56, 57, 127, 128 H. F. Turgal, 101
Germiyün Türkleri, 55, 56 H. İbrahim GÖK, 7
Germiyün vilayeti, 55 Habur, 95
Gevüle Kalesi. 66, 70, 132 Haceğe b. Yüsuf. 83
Gevher Hütun. 72 Hüce Muslilı. 44
Gıyaiseddin. 3, 4, 30, 34. 38, 39, 42. 43, Hüce Müsteıfi, 62
47. 51, 52, 53, 51. 91, 92. 98. 100. Hüce Nüsıreddin. 4, 53, 59, 60. 61, 62,
101, 102, 104, 106, 111, 112, 113, 129, 130
117, 120, 122, 123, 124, 125 Hüce Nüsırcddjn b. Yavlak Arslan, 4,
Gıyüseddin Ebu’l-l’eth Düvüd b. 59
Mahmud, 3,30 Hüce Yunus, 50, 121
Gıyüseddin Keyhüsrev, 4, 38, 43, 98. Ilaçlılar, 38. 132
100, 101, 102, 104, 106, 117, 124 Haciis, 124
Gıyüseddin Mesud. 111. 112, 122, 123 Hadramevt. 90
Gıyüseddin Siyavuş, 120 Hadramut, 90
Gir Manil, 96 Hamce, 28
Girdküh, 21,76 Hafız Ahmed Hamdi, 91
Gorgomm, 112, 126, 127 Hah, 106
Gögcü Hüce, 7 1, 139 Hühü, 42
Gölhisar, 127 Hdkim Cemaleddin, 63, 64,67
Gureba Hastanesi, 118 Hakk Teülü, 61,62
güı’ u çevgdn, 130 Haleb, 23. 36, 40, 41, 72, 76, 81, 94,
Gülisıd,;, 137 100
Gürnüşsu, 97 Halfeti, 132
Gümüştekin Ahmed Gazi, 98 Halife, 18, 19. 20, 2!, 23, 25. 27, 29,
Gündoğdu, 28,29,85 30, 31, 32, 37, 45, 73, 75, 76, 78,
Güneri,53, (27, 134 81,87
Gönen Bey, 127, 134 Halife el-Küim, 78
Güneydoğu Anadolu, 101 Halife Rüşid, 32
Gürcistan, 22. 30, 33, 42, 91, 106 Halil Bahadır, 4,64,66
Gürcistan Meliki Arğü, 42 Halil Edhem, 126
Gürcüler, 33 Hama, 36
Gürcüoğlu. 43. 107 Hanıdullah Kazvini, 114
153

Hamdullah Müstcvfi, 75, 85. 125 Hızır, 1%, 102, 119


Harnidoğlu shak Bey, 70 Hcw İlyas (Aıa Bcıka>ı} Zcnh’Lçi. 119
hani. 106 Hibetullah, 20
(laröc, 33 hi/at, 37,73
Harbirt, 42 hilöftı, 23, 85, 87
Harczm, 33, 34, 90,93 Kule, 83
Hrczınşh. 4, 32. 33, 34, 35. 42, 88, His foirc Des ScldjoukkIcs D ‘Ask
90.91,92 Afitıcure. 10
Hfirezmşühlar. 90 Hisıoria, 96, 98, 100
Hrim, 36 Hitay, 33. 34
Haris Arslan Bess?d. 20 Hitaylar, 90
Harput, 42, 101, 123 Hoca Müslim, 108
Hğs Balabdn. 54, 56 Koca Nasıreddin, 130
Has Oğuz, 44 Hoca Noyan, 110
Hasan b. Ali b. İshük-ı Tüğ. 22 Hoca Sackddi,ı A-(üsıcv/i, 138
HaUy, 90 Hoca Yunus, 121
Halüy, 90 Hokkabazoğlu Scyfeddin, 1 04
I-Ia6b, 37, 60. 66 Honas, 101
Hatireddin, 47, 113 Horasan. 18. 19, 2I, 23. 25, 26. 27, 28.
Hatiroğlu Şerefeddin. 47,48 29, 30, 33, 35. 74. 75, 76, 77, 78,
Elatiroğlu Ziyaeddin. 113, 114 79. 80, 81, 82. 8], 84. 85, 86. 87.
l1atiroğullan. 113 88, 89
Fiaydarabad, 71, 8 1 Hoıvsaıı Emin, 2 1
Hazar, 90 Horasan Türkmcnleri, 35
Elazem. 94 Horzcnşah, 76
Ilazim, 94 Koy, 25, 27. 35, 82
Hccincci, 46. 110 Hmnt D. Andreasyan, 94
I1azjneci Njzameddin, IlO Hulügü, 4, 42, 43, 46, 51, 53, 59. 106,
Flazret-i Mevt, 33 111, 124
Ilefı Mücelled, 72 Humürtekin Tuğrüyi, 21
[lelüd Bcvlün, 76 Humus. 52. 123
[leftad Pülün. 21,76 Hünüs. 39
Hclmund. 74 huthe, 20, 24, 25. 27, 34. 38, 39. 50,
Heloş, 99 52,81,98
Helüş. 99 l-Iüzistün. 26,31,32
1-lernedan. 20. 21. 27, 29, 30. 31, 32. Hüseyin Hüsarneddın, 115
78. 134
Henry Hoylc Howorth, 92
Herakliye, 65 1. İzzeddin Keyküvus, 102, 03, 104
Heğt, 19,74,93 il. İzzeddin Keyküvus, 108, 111, 112,
1-hristiyan, 112 126
Hısn-ı Kcyfü. 101 Il. Kcyhusrcv. 127
154

Il. Kılıç Arslan, 97, 98, 100. 101, 129 İmüdeddin İsfehüni, 9, 86
ili. Alüaddin Keykubüd. 134, 137 i,ndreL 135
ili. Gıyaseddin Keyhüsrcv, 113, 124, lıned. 12,98, lOS
137 İmparator Fasiiyus, 111
121. Rükneddin Kılıç Arslan. 112 kal, 21,36
ligin. 44,61 luşü. 9, 83, 85
İrak, 21, 27, 29, 30, 3!, 33. 73, 75, 76, /nnhdndıııe, 129
77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 85, 86, İoannes Komnenos, 96
87, 88, 89 İran, 71, 106, 107, 109. 11!, 112, 113,
İrak ve Homwn Se/ç-ukhdaiı Tarihi, 73 114, 117, 118. 124. 125, 131, 132,
134, 135, 136
İresnü Bey, 69
Islamic Culture, 71 İsfehün, 21, 23, 24, 25, 27, 29, 31. 32,
IV. Kılıç Arslan, 112 82. 83. 86, 87, 237
İ. H. Konyalı. 118, 129 İshak Bey, 135
1. Hakkı Uzunçarşıli, 77, 115, ili İslüm, 6, 19, 21, 22, 23, 36, 37, 39, 40,
t. Kafesoğlu, 71, 89, 90, 139 70, 72, 77, 78, %0. 81, 82, 83, %4,
1. Parlatir, 127 85, 86, 87, 88, 89, 90, 92, 93. 94,
95, 97, 98. 99. 100, 101, 103. 111.
ilin Avüriz, 38
136
ibn Baruta, 127
Hani Tarihi, 72, 77, 78, 80, 81, 82, 83,
İbn Bibi, 9, 92, 93, 98, 101. 102, 103,
84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 92, 93,
104, 105, 106, 107, 108, 109. IlO,
94, 95. 97. 98. 99. 100. 101, 103.
111, 112, 113. 114. 117, 118. 120,
136
121, 122, 123, 129
IsrülI b. Selçuk, 28, 35
İlin Hallikdn, 77
İstanbul, 8, 38, 39, 43, 72, 74, 78, 90.
İbn Kesir, 1 36
91, 93, 94, 96, 97, 100. 101, 106,
İbn Mühenna LüL’fiti. 118 108, IlO. 111. 112, 120. 122, 133,
İbn Nisün, 38 134, 136, 138
İlin Tanbird?, 136 isıifd ,nansıhı, 59
İbrahim İnal, 18, 19,20,21,72,76 İştihan, 74
İbrahim Kafesoğlu, 72, 7% Ivani, 33.91
İhıickbıcme, 129 İzmir. 72
İçkale. 119 İznik.36, IlO, 1>1
İdris, 119 Iznik İmparatorluğu, IlO
İğdllş, 117 İzzeddin Hüs Balabün, 56, 63, 64, 65
İdiş başı. 117 İzzeddin Keyküvus. 49, 52. 102. 103,
iktd. 42, 84, 89, 105. 111, 113 109. 111, 122
Ilakfeşt, 2% İzzcddin Muhammed. 123
İldeniz, 88. 89 İzzet Malek, 136
İlhünh vftlisi TemüNaş, 137
İlyas. 22. 72, 112, 119 —J —

İlyas Bey, 112 jandarnıa. 76


155

-K- Karamanoğlu Günün, 53, 69


K. Burslan, 73 Karamanoğlu Gönen Bey, 124
Kabakulak. 1 02 Karamanoğlu Mehmed Bey. 119. 124
Kühe. 19 Karamanoğlu Muhammed Bey. 5!
Kadı zzeddin, 45,46 Karamanoğullan, 9,64,65,66, 121
Kadıcük, 56 Karasungur, 3 1. 32, 87
Kafai, 75 Karatay, 109, 115
Kafi-yi Tercüman oğlu ZahTreddin Karatayi, 45
Mansür, 105 Kanaı, 50
Kahire. 71,94 Kastamonu. 96. 109. 122
Kühta, 42, 1 05 Kastamonu Kalesi, 122
Küim [Biemrillah], 19 Kastarnüniyye. 67
Kal otu ‘r—Rı2m, 66, 132 Kı3şğar. 24
KaLatü’I-Melik, 83 Katia Camii. 27
Kale-i Ermülüsfın, 131 Katvan. 90
KaIe-i Saltanati. 83 Kavurd,21,22,71, 139
Kaloııoros, 104 Kayınaz Geçidi, 50
Kaloyan, 100 Kaymaz Ken’ansarayı, 1 20
Küm oğlu Ebül Hasan Ali, 74 Kayseri, 37, 97, 98, 102, 109, 111,
Kamereddin LüIü, lOS 114, 115, 116, 126, 133
Kanwrcddiu viIyeti, 51 Kayseri subaşısı, 102, 109
Kandehar. 74 Kayseriye. 37. 38, 40, 41, 42, 45. 46.
Kara Arslan. 71, 139 48, 49, 50. 51, 52. 53. 54. 55, 61,
Kara Hitay. 90 63.64,65,66,67,68,69,115.125
Kara Öyük, 1 08 Kazyin, 27, 30, 85
Karaca-i Bars, 28 Kegonya, 93
Karaca-i Süki. 30 Kelüm-ı Mecid, 1 8
Karadayı Köyü. 1 1 5 Kemüleddin. 43, 88
Karadeniz, 1 1 1 Kenüleddin Ebü Talib es-Sümeyremi,
Karahisar, 55. 113, 114, 122, 133 88
Kemaleddin Kümyür, 305
Karahisar-ı Demürlü, 133
Kernaleddin Oğul Bey. 119
Karahisar-ı Devle, 122
Kemalülmülk es-Sürneyremi. 86
Karahisar—ı Şarki, 113
Kenkcic. 113
Karahisar-ı Yavaş. 114
Kere. 22
Kara-kulak. 102
Kerec, 22, 78
Karanıan, 4, 50, 51.52,53,55,56, 58.
60, 63, 65. 66, 69, 70, 100, 132 Kereh, 78
Karaman oğulları. 50, 58, 70 Keyğütü, 4, 5, 55, 57, 59, 60, 61, 62,
Karaman Türkleri, 4, 55, 63, 66, 132 63, 64, 65, 66, 67, 68. 130, 131, 133
Keykubüd[iye], 116
Karcuncınııünıe. 3 22
Keykubüd-Keykubüd, 116
Karamanoğlu. 51, 52, 53, 54, 55. 57.
5%, 63. 66, 69, 119. 121, 128, 129 Keysün. 37
156

Kıbrıs, 40, 132 Kostantiniyye, 23


Kıbrıs Kralı Henri, 132 Koyulhisar, 113
Kıfeftk, 46 Kozaacı. 121
Kılıç Arslan, 4. 36. 37, 38, 94, 95. 96. Kösedağ.43. 107
97, 98. 99, 100. 133, 134 Kubad-abad. 126, 127
Kıman Kervansarayı. 120 Kubdiyc. 116
Kır Hftn. 93 Küfc. 21.83
Kırım. 8. 111. 133 Kühistan. 19, 20, 25. 26, 30. 3 1
Kırım Harbi, 8 Kühıa. 76
Kıı*pıncır, 66 Kumüc. 25, 80
Kırkpınar, 132 Kur’an, 18, 45, 72, 130
Kırşehir, 4, 60 Kur’ün-ı Kerim, 18, 72, 130
kış/ak. 130, 131 Kurbağa Hisarı, 5!
Kıvftmcddin Ebu’l-Küsım Nüsır b. Ali Kurban Bayramı. 4, 60, 66
Dergezin?, 30 kürt’, 83
Kıyk. 71 Kureyş b. Bedrn, 20
Kızıldag, 121 Kurğan. 69
Kızılırmak. 111 Küsün, 83
Kinnamos. 100 Kutalmış. 17. 18, 20, 21, 134
Kir Aleks. 103 Kutalmış k srüfıI. 17
Kir Manol, 96 Kutlamış. 75
Kirüleks, 40 Kutlug Melik, ili
K?rlüka, 39 Kutı’d/, 77
Kirman, 22,25,31.34,71,92, 139 Kuyuk, 71
Kirmün Selçukluları, 71, 139 Küçük Hasan, 336
Kirmanül, 96 Küçük Şeyh Hasan, 136
Kin’ard, 41 Küçük Töı’be Avı, 129
kilü/ıtı. 9 Kü/Iiı’Jt-ı Sa d!. 137
Kitay. 90 Kürdisüin, 35
kohcür, 67 Kürdler. 28
Kongurtay,52. 118, 121. 124 Kütahya. 112
Konya. 4.5, 11,35.36,37,38. 39. 40. Kyr Manuel, 96
41, 42, 43, 44. 45. 46, 47, 49, 50,
51, 52, 53. 54. 55, 56, 57, 58, 59,
60, 61, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, Ladik, 57, 100, 101, 110
%5. 87, 93, 95, 96, 97, 98, 99, 100, Lühür. 77
101, 102, 104, 105, 108, 109, Ilo. Lütü, 42,43,44
111, 117, 138, 119, 120, 121, 122,
Lülü Seyfcddin Sungur, 42,43
124, 325, 126, 127, 129, 130. 131,
Lülü Sungur. 43
132. 137, 138
Lirendc. 51, 52. 55. 58, 65. 69. 123,
Konya Hdküni (‘cııv’leddin, 67
135
Koray Özcan. 114
Laskaris. 46. 302, 110
Kore. 90
157
Latin, 119 Martüvakusta, 35
Lazik, 39, 57, 64,65.66 M’dverüünnchr, 22, 23, 24, 33, 77
Le Strange, 83. 85 Mavga. 104, 105
Leau. 90 Mavrozornes, 102
Leslrange. 125 Mecdeddin Muammed b. el-Hüseyin.
Leşkcri,46. 110. 111 113
k’şkcr-i Türk. 2 1 Mecdülmüik. 26
Leşkeri vilayeti, 46, 110. 111 Medayin. 26
Leyden. 94 uzedrest’, 335
Liau, 90 Mehlüş, 99
Liliyün, 41 Mehmed Bey, 12!
Loknın, 17, 18, 72 Mehmet Keskin, 1 36
London. 92 Mehmet Şerif. 127
Lulua. 114 AldIk. 4, 5, 17, 20, 22, 29, 30, 34, 35,
36. 37, 38, 39. 40. 41, 48. 49, 50,
— —
51, 52, 57, 63. 64, 66. 67. 68. 70.
M. Ağarı, 74 74, 79, 90, 91, 92, 93, 95, 96, 97,
M. Altay Köymen, 71, 74, 76, 88, 139 98, 102, 103, 112, 114, 117, 123,
M. Fuad Köprülü, 114 125, 133, 136
M. H. Yinanç, 94, 106, 109 Melik Adil, 34
M. 1 lüseyin Şemseddin. 136 Melik Alüaddin. 40. 52
M Nuri Gencosman, 98 ‘Aelik Arab. 36.96
M. Öztürk. 90,92,94 Melik Aziz, 92
M. Şereruddin Yaitkaya. 112 M el ik Cevad. 92
M. Zeki Pakalın, 133 M eli k Düvüd, 79
Madrif 129 Melik Elfi, 123
Magfa, 104 Melik Eşref, 91,92
Mah-i Horasanoğlu Şemseddin, 105 Melik Güzi, 35, 92
Mahmud. 18. 25, 28, 29, 32, 48, 71, Melik Ibrahim, 40, 41. 102, 103
74, 79, 80. 85, 86, 88, 97, 98. 107, Melik Ismail, 39
109, 139 Melik Koıısıantin. 112
Mahmüd b. Mclikşah, 24 Melik Kutbeddin, 38, 98
Makrizi, 137 Melik Kutbeddin (Melikşüh), 98
Malatya, 36, 37, 67, 94, 96, 98, 100, Melik Mansur, 93
103, 114,115,123 Melik Mesud, 29, 36, 49, 112
Malazgirt, 22 Melik Muğis, 92
Malutay. 42 Melik Muzaffer, 52, 123
Manavgat, 104. 127 Melik Nemazi, 93
Manuel Komnenos, 96, 99 Melik Nureddin Mahmud b. Zengi, 97
Maraş, 37 Mc! i k Rahim Ebü Nasr b. Külcncr, 20
Maraş, 102 Me!ik Rükneddin, 1 7, 70
Mardin, 36, 93, 10! Me!ik Saltuk b. Ali b. Ebu’!-Kasım, 97
158

Melik Selçuk. 30 MeydanI, 132


Melik Siyavüş. 51,57 Mevyüfrikin. 36, 95
Melik Tuğrul, 29. 30,79 Mezyedoğulları. 83
Melik Zafer. 123 Mısır. 42. 70. 83. 91, 115. 135, 136
MeIik Zahir, 48, 49. 114 Mısır Sultanı, 70
Melik Zünnün, 37, 97 Mısırlılar, 20
Mdlik—! Sevdi,!!, 50. 117 Michael Paleologos. 112
Aldık-! Sevdhil Bahüeddin, 50 Michal, 97
Mclikşüh, 3, 22, 23, 24. 25, 26, 27, 28. Migül, 37
29. 69. 77, 79. 80, 85. 96. 135 Miküil b. Selçuk. 18,28,35
Melikşüh b. Bühü. 135 • Milad?, 10, 86, 105, 106, 107, 110,
Memlük. 114,115,116.1 17. 132, 135. 115, 120. 121, 124. 125, 129, 130,
136 132, 133, 135
Memlük Sultanı, 114, i32, 135, 136 • Minşar, 103
Memluk Sultanı Kalavuıı, 123 Miryakefalon, 97
Memlük Sultanı Baybars, 115 Mirza Bala, 88
Menüzkin, 22 Moğol, 4,9,42,48,49,50,51, 52, 53.
Menderes. 43 55. 59, 62. 64. 65, 66, 67, 69, 85,
Menderüs irmağı. 43 90, 91, 92. 109, 110, 113, 114, 115.
Mengü Bars. 32 117, 121, 122, 123, 124, 125. 129,
132, 134. 135
MenL’ü Hün, 44
Moğol Hanı, 109, 114, 115
Mengü Molutay, 34
Moğollar, 35, 42, 43, 46, 47, 48, 49,
Mengi) Timur, 4,42,52, 112, 123
52, 53, 65, 92
Mensür, 1 29
Alı, cemil ‘i-Bü/dön. 74, 76, 78, 80, 83,
Menteşü, 65
85. 86, 93
Menteşe, 50
Muğisüddin Tuğrulşüh. 101, 102
Merağa, 22. 32, 35, 64
Muhammed. 3, 17, 18, 22, 26. 27, 29,
Mersin, 104 30. 31, 33, 39. 50, 51, 62, 70, 71.
Men, 19,88 77, 78, 79, 81, 84, 86, 87, 88, 90,
Merzübün, 37 91,98, 99, 136, 137
Mcsd/!k üI-ehsdr, 122 Muhammed Ali Furügi, 137
Mescid-i Sühtegün, 40 Muhammed b. Ahmed en-Nesev?, 91
Mesud, 3,4. 18, 19, 30, 31, 32, 36, 37, Muhammed Ikbal, 77, 78
5!, 52, 54, 60, 86. 87. 88, 89, 95. Muhammed Mustafa (sa), 17
96,97,122,123,124,128,134, 137 Muhammed Ramazan?. 71
Mesud Bilali, 88 Muhammed Tapar, 84, 87, 88, 99
Metin Sözen, 122 Muhariş, 75
Mevdüd b. Altun Tekin, 28 Muhüriş b. Mahalli, 20
Mevlana, 12,72,118,119 Muineddin, 43, 46, 47, 48, 52, 110,
Mevlevi, 11, 12 123
Meydan, 132 Muineddin Pen’dne, 48, 52, 123
Meydan Kapısı. 132 Muktedi, 3, 23, 24. 25. 78
159

Müsa Bey, 69, 70 Nüdire Celüli, 10, 11


Müsü Bey, 135 Nafız Uzluk, 1 2
Musalla Meydanı, 132 Ndib, 48, 50, 54, 59, 65, 110, 114, 117,
Mushat 17 120, 131
Mustazhir, 3,25,27,29, 35 Ndih Cemüleddin. 65
Musıcv/F. 54 NJih Emineddin, 48, 50, 114, 117, 120
Musul, 20, 25, 27, 3 1, 36, 75, 83, 84. ıVcüh Em?r Nizümeddin [lurşid. IlO
118 Nciih Mecdeddin, 59
Musul Kalesi, 20 Ndih Mücfreddin, 131
Mut, 104, 121 jıcıkah, 27, 82
Müt, 52 Nebi Alevhissclam, 17
Muzafl’ereddin. 43. 107 Nebşi oğlu BüIt£ı, 55
Muzaffercddin M ‘hııd. 107 Ncbşioğlu Bültü, 69
Muzaffereddin Veşablaş. 107 Necdet Sakaoğlu, 122
Mübürizeddin Behramşh. 104 Necip Asım. 91,92
Mudehhir, 79 Necmeddin Kırşehri. 107
Müeyvidülrnülk Ebü Hekr b. Abdullah Necıneddin Tösi, 44
b. Nizfimülmülk. 26 Nehrevan, 76
Mühezzibeddin Ali. 107 Nehrevün, 27, 76
Müncceımbaşı. 72, 73, 92. 98, 99, 100. Nejat Kaymaz. 106, 107
101. 102. 106. 107. 111, 112, 114. Nesevi. 90,91.92.93
117, 121, 122. 124, 128. 133, 134, NescvT, 91
137, 138 Niğde, 48, 52, 113, 114
rnüsckk’re, 67 Niğdeli Kadı Ahmed, 137
Müslümanlar. 38, 39 Nihüvend, 81
Müsterşid. 3. 29, 30, 31, 32. 87 Niketas Khoniates. 96. 97, 100
Müvıer/i. 24, 48. 53, 61, 67. 107 Niksar, 97, 101
Müsıevflcelüleddin, 48 Niksür, 39, 57, 97
Müsteı’flHüce Nüsıreddin. 53 Nil, 83
ıV!ü.sıejF Muineddin, 107 MI. 28
Alüstc’rfı rVdsıreddin. 61 Nişübür, 74
rnüstn fil/k. 113
Nişüpur. 93
Müşavir. 79 niyübet-i saltanat. 117
müşri/. Il 3 Nizam, 46
Müşr/fFahreddin, 54 Nizümeddin, 43, 46, 107
Müzdek. 86 Nizümeddin Suhrab, 107
Nizümülmülk, 23, 24, 26, 79
Nurnüniye, 83
N. Çağatay, 90 Nureddin Caca, 48
N. Sinemoğlu, 104
Nureddin Sultanşüh, 98
N’adere Jaliili, 10
Nusaybin, 20, 25
Nadir köyü, 128
Nusret, 45
160

Nusretüddin Hasan, 112, 121, 127 Pervüne, 46, 47, 48, 49. 50, 51, 54, 62,
Nusretüddin Kaymaz, 109 107, IlO, 111, 112. 113, 114. 115,
Nüşirevün, 21, 70 116, 117, 118, 120, 121, 123
Nüşfrevün b. Hürczmşüh, 21 Pen’cine Mu?neddin, 46, 48, 49, 50,
Nüştekin, 28, 85 114, 115, 118, 123
pen’dne ndibi, 113
-0- pcn’dnelik, IlO
0. Turan. 72, 93. 94, 95, 96. 98, 99. Peygamber. 45
100. bi. 102, lOS, IlO. 111, 112, Pmnarbaşı. 58, 122
113. 114. 120. 121. 122, 123, 124, Porsuk. 25
133. 137 Porsuk?, 84
Obrücak. 131 Püşeng. 19,74
Obrucuk. M
Ohmk. 131 -R
Oburcuk, 131 R. Yinanç, 106
Oğuzeli, 97 Ra’bün, 37
Oktay, 34, 92 Rakka, 83
Olcaytu Sultan Muhammed Hün, 136 Rüvendi, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 80,
Orhan, 32 81,84,85,87
Orozlu, 129 Re/,d/,ndıne, 129
OIİaÇUğ. 7 Rei5, 20, 118
Ortay. 34 Resül Aleyhisselüm, 1 8, 62
Oruzlu Hani, 129 Resühdialı .4 ki 11kW/allı 62
Osman Turan. 9. 72. 94. 98, 102, IlO Reşideddin, 71. 73, 74, 75. 76, 77. 79.
Osmanlm. 8, 77, 114, 115, 122. 127, 80,81,82,91
133 Rey. 19, 20, 21, 24, 26, 27, 29, 30, 31.
32,48.61,75,76,79.88
-0- rey ve tedbir, 49.61,63
0. R. Doğru?, 7? Rismül, 81
Ögedey, 92 Rismün Bek?, 27
Ömer Sakfl, 56, 57 Roma, 132
Özkaptı, 28 Romanos, 76
Özkent, 24 Ruba?, 59
Rüm, 4,5,9, 12, 17, 22, 28, 30, 34, 35,
—P— 36, 37, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45,
Pachymercs, 112 46. 47, 48, 49, 51, 52, 53, 54, 55,
Plü, 42 57, 58, 59, 60, 63, 65. 66, 67, 69,
101, 112. 122, 124, 128. 138
Paris, 8. 10
Rüm [Anadolu] Selçukluban, 17
Pars. 87
Rüm Atahekliği, 45
Püşa Müsa Bey, 69
Rünı Mc/iki. 22, 36, 37,40
Pazar Kapısı, 119
Rüm Ak/iki Ermünül. 37
Rüm Meliki Ermünüs, 22
161

Rüm Mc/iki Kfrlükğ, 40 Salıib Kazvini, 4, 58,59,61


Rüm mü/kil, 46, 54 Sflhıib Mühezzebüddin, 43,44
Rüm Sit/tanı Ermanül, 37 Slıib Şemseddin, 44, 53
Rümğnüs Makri. 35 Sahib Şemseddin İsfeh3ni, 44,53
Rumeli, 133 Sdhih-i Divdn, 53, 125
Rümeri, 48 Sdhih-i Fırök. 48
Rümlar, 23,39 Sahip Atacı, 107
Ruyin, 93 Saka, 127
Rüyindez, 35, 93 Salim Koca, 102
Rüzbe Hani, 52, 53 Salur Bey, 112
Rüzkıblı, 84 Samagar Noyan, 122
Rükneddin Baybars Fındıkdüri, 114 Samagar oğlu Arab, 132
Rükneddin (‘ihanşah. 92 Samöğer, 59. 60, 69
Rükneddin Geyümers. 111. 112, 122, Sami ed-Dehhan, 81
133 Samsamüddin, 45
Rükneddin Kılıç Arslan. 4, 44. 46, 47, Samsun, 100, 111
52. l12. 128. 131 Sandıklı, 112
Rükneddin Süleymanşah, 38, 100 Sanduklu. 126
Rüstem b. Destan. 74 s>iai’—t hüs üstadı, 119
Sarı Baba, 109
Save. 29, 84
Swd b. Humeyd. 28 Savtekin Scrheng. 21
Sa’di-i Şirüzi. 12 Sebük-Tekin, 74
Saadeddin Çelebi. 52 Selçuk b. Dukak, 72
Sadaka, 28, 32, 83. 84 Selçuk b. Lokman, 1 7, 1 8
Sadaka fr Akzıed, 28. 83 Selçuk Naıuc. 92
Sddeddin Ebühekir Müstevil. 121 Selçuklu. 7,8.9, 10, 19, 53. 71, 73. 74.
Sadcddin Hoca Yunus, 121 75, 76, 77, 78, 79, 81. 85, 86, 88.
Sadi. 137 89, 92, 93, 96, 97, 98, 99, 101, 105.
Sadrcddin el-Hüseyni, 9. 72, 73, 77, 79. 106. 107. 108. 114, 115, 116. 118.
80. 82. 83, 86. 87, 88. 89 120. 134, 137, 138, 139
Saferihisar. 54 Selçuklular. 10, 17, 18, 19, 71, 72, 73,
Sağaniyan. 78 74, 84, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98.
Söhih. 4, 43. 44, 47, 48, 49. 50. 52. 53, 99. 100. 101, 102. 103, 104, 105.
54, 55, 56, 57, 58, 59, 61, 64. 118, 106. 107. 108, 109, 110, 111, 112,
121,125,128,131 113. 114, 115, 116, 117, 118. 119,
Sühib Anascı, 43 120, 121, 122, 123, 124. 125, 126,
Sühib Fahreddin, 4, 47, 48, 50, 52, 53. 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133,
54, 55, 56, 57, 58, 59. 64, 118, 128 134, 135, 136, 137, 139
Sahib Fahreddin [Kazv?nij, 57. 59 Se/çukndrne, 3,7,8,9, 10, 11, 12, 71,
73, 74, 75, 76, 77, 80, 81, 82, 83,
Sahib Fahreddin Hace Ali. 4, 47
92, 98, 99, 102, 106, 109, 124, 125,
Sahib Fahreddin Kazvini, 57, 59
134, 137, 139
162

Sc’/çıık-Ncinıc, 73 Steven Runciman, 99


Sc’lçukndrne, (Yinanç ncşri), 92 Sııhcışı, 63
Semerkand, 23, 33, 89 Sublaion, 97
Semerkand Hani, 33 Suğdak, 1 11
Semiran, 125 Sükurrical çarşısı, 136
Sencer, 3, 27, 29, 30, 33, 79, 84, 88, 89 Sulhad, 11!
Sercihan Kalesi, 29, 32 Sultan Abdülmecid, 8
Sennriye. 42 Sultan Adudu’d-devle Ebü Şüca’ Alp
Seton Lloyd. 104 Arslan. 3,21
Sevfeddin Sungur, 68 Sultan Alaaddin. 4,8,9. 17, 34. 35, 41,
Seyfeddin Türkeri, 65 43, 45, 46, 52, 69, 70, 71, 91, 92,
Sevlüddevle. 26. 27, 28. 35, 83 124. 134. 137, 139
Sevliiddevle Sadaka, 26, 28, 35. 83 Sullan Alaaddin b. Selçuk
Seyyide, 21,76 Sülcymanşdh. 17
Sıbt İbnü’I-Cevzi, 72,95 Sultan Alaaddin b. Süleymanşüh, 8, 9.
70,71,139
sikkc’, 34
Sultan Alaaddin bin Ferümerz, 134
Silifke, 104
Sultan Alaaddin Ferümurz, 69
Silvan, 36
Sultan Alaaddin Kervansarayı, 45,46
Simsat, 95
Sultan Alp Arslan, 22, 35, 72, 76, 77
Sinnıre, 138
Sultan Berkyüruk, 26, 27
Sinancddin Kaymaz oğlu Nusretüddin,
Sultan Cem Bahçesi, 119
109
Sinaneddin Rümi, 45 Sultan Davüd. 30,31,32
Sinaneddin Yaküt, 106 Sultan Gıyaseddin, 3,4, 31, 34. 38, 43.
44. 47, 48. 50, 5!, 52, 53. 54, 70,
Sincar, 20,93
101, 108, 115, 117, 124
Sinob, 40, 47, 51, 57. 103, 111, 112,
Sultan Gıyüseddin Kcyhüsrev, 4. 38.
122, 133
70, 101
SipJhscilciı’, 43
Sultan ilanı, 109
sipdhsd(drıÇ 30
Sultan Hannani, 119
Sipchddı’ Mehmed Bey, 112
Sultan İzzcddin, 4, 40, 44. 45, 46, 47,
STicı es-Sn/km Cc’ü/edditı MengühirıT,
51, 109, 110, 111, 120
91,92
Sultan İzzeddin Keykavus, 4, 40, 44,
Sis, 109, 134
5’
Sis Tekfüru, 134
Su/taşı Kapısı, 119
Sisian, 19
Sultan Kılıç Arslan, 38
Sivas, 40, 41, 42, 44, 45, 54, 59, 67,
Sultan Mahmud, 3, 1%, 24, 28, 29, 30,
97, 96. 102, 103, 104. 105, 107,
32, 74, 86, 88
11!, 113. 114, 123, 138
Sultan Mehmed Tapar. 8 1
Sivrihisar. 54, 121, 126. 135
Sultan Melik en-Nasır, 70
sğ’dk ve sibdk, Il
Sultan Melikşah b. Alp Arslan, 22, 35
Siı’dscı-Ndrne, 74
Sultan Mesud, 4, 18, 30, 31, 32, 33. 51,
Soğd, 74
52. 53. 54, 55, 60. 61, 63, 64, 66,
163

67, 73, 87, 88, 89, 95, 96, 98, 123, Şahdiz Kalesi, 28
124, 126, 128, 131, 134, 137 Şöm, 4, 5, 20, 21, 22, 23, 27, 28, 29,
Sultan Muhammed, 4, 26, 27, 28, 33, 30, 34, 35, 36, 40, 42, 48, 49, 52,
84, 85, 86, 89,90 66, 67, 69, 70, 84, 93
Sultan Muhammed b. Melikşdh, 28,84 Şüm Sultanı, 66
Sultan Osman, 89 Şam Türkleri, 5, 67
Sultan Rükneddin, 3, 31, 38, 39, 45, Şardbsöldr, 69
46, 47, 53, 100, IlO, 111, 113, 114 Şehr-i Kuh, 78
Sultan Rükneddin Ebü Tülib Tuğrul b. Şemiran, 125
Muhammed, 3,31 Şemseddin İsfehüni, 108
Sultan Rükneddin Kılıç Arslan, 110, Şemseddin Konevi, 59
111, 114 Şemseddin Mehmed, 127
Sultan Sencer, 26, 27, 28, 29, 30, 31, Şemseddin Sömi, 95, 113, 128
33, 35, 86, 89, 90 Şemseddin Tebrizi, 61
Sultan Tuğrul, 20, 26, 30, 31, 33, 75, Şemseddin Yavtaş, 45
86, 87, 88, 89
Şerelbddin Hatiroğlu, 114
Sultan Veled, 12, 5%, 59, 124, 129
Şererüddevle Ebü Müslim Kureyş, 22
Sultanhanı, 108, 109 Şeyh Hasan, 70, 135, 136
Sultani. 133
Şeyh Hasan Büzürk, 135
Sultanlar Türbesi, 42,44
Şıhne, 63
Sultanşüh, 69, 135 Şibinkarahisar, 93
Sumeysat, 36
Şihöbeddin Sühreverdi, 45
Sungur,41,69. 116
Şikari, 121, 122
Sungur Ağa, 69
Şirgir, 28, 29, 85
Sunkur al-Aşkar, 1 1 6
Şin’ün. 23
Suriye, %0. 81, 84,94,95,97
Şücft’ Eynesi, 53
Sülemiş, 69, 1 34
SüLeyman Bey, 128, 135 — T —

Süleyman Hftn, 70 Taberek Kalesi, 20


Süleyman Özbek, 92 Taberistftn, 29, 74
Süleymanşah, 3, 4, 2%, 35, 36, 38, 69, Tüceddin Giv, 48
71, 84, 93, 94, 137, 139
Tüceddin Hüseyin, 112, 121
Süleymanşftlı b. Kutalmış, 3, 28, 35,
Tğcülmülk Ebu’l-Ganüyiın Merzubün,
71, 139
24
Süleymanşüh b. Rükneddin Kılıç
Tahir Sezen, 114
Arslan, 137
Tahran, 71
Süleymanşehir, 128
Tahsin Yazıeı, 118
Sülün Köyü, 121
Takrir-i Vezöret, 44
Sürhüb b. Keyhüsrev, 28
Tamam, 34
Tünü,51
Tarih Mcn’4fürikin ve Anı id, 87
Ş. Sami, 74
Şahdiz, 28, 83
164

Tarih-i ıil-i Selçuk, 3, 7, 8. 10. Il, 88. Tomniüyi. 48


102, 137 Trabzon Rum imparatoru Aleksios,
Tarih-i ıil-i Selçuk Der Auütuli. 8, Il 103
Tarih—i Cihınıgüşa. 90, 93 Trabzon Rumları, Il 2
Türihu Al ıhtasari ‘d—DÜ ve!, 107, 108, Tuğracı Baba Şenıseddin. 109
109, 111. 114, 116 Tuğracı Sadr-ı muazzam. 109
Türü-e -Tl-e Saljug Dar Anütoli, 10 Tuğrul. 18. 19. 20, 21, 29. 31, 33. 73.
Tarsus, 44. 55, 108. 127 74. 75. 76, 85, 86,88.89,91,95
Taştemür, 67 Tuğrul Arslan, 95
Tatar. 32 Tuğrul b. Arslan. 9!
Tatar Melik, 32 Tuğrul Bey. 18. 19, 20, 2!. 73. 74. 75.
Tebriz,21,42,59,61.91,93. 106, 134 76
Tehran, 10 Tukak. 71
Tekfür Külüyün, 39 Tuna. 111
Tekfürvilüyeti. 52. 124 Tuncer Baykara. 100. 132
Tekin Timur, 65 Turan, 72, 73, 74. 94. 95, 96. 97. 98.
Tekiş, 22, 23, 25, 33, 77 99, 100, 101, 102, 103. 104. 105,
Tekrit Kalesi, 78 106. 107, 108. 109. 110. 111. 112,
Tekrit Kalesi, 25. 86 113, 114, 115, 116, 117, 118, 120.
121. 122, 123. 124, 125. 126, 127,
Telbeşir, 37
128. 129, 130. 131. 132. 133. 134,
Tell Büşir. 97
135, 136. 137
Temessaha, 91
Turbal, 60
Temürtüş, 69, 70
Tutış, 80
Temünüş Bey, 69
Tutuş. 22, 25, 26. 77. 80, 8 1. 84. 94
Temürmş. 135, 136. 138
Türhe—i Salü(iıı. 42
Tenıürtüş Eti. 138
Türk. 6, 7, 10, 21, 46, 52, 57. 72, 73,
Tcodoms Laskaris. 1 01
88.89,98,99, 118. 119
Tevürih-i Al-i Selçuk, 72, 100, 106, Türkan Hütun. 23, 24. 25, 79
107, 108, 109, 110. 111, 117. 118,
Tü,*ön-ı Bağdöd. 20
120. 121, 122, 123, 138
Tü,köu-ı Şark. 33
Tevhe Ayı, 58, 67, 133
Türkçe, 7, 10, Il, 61, 71. 74, 94, 100,
Thamtha. 91
104, 107, 112, 113, 117, 118, 122,
Tiflis, 23, 36,95
127, 138
Timürtaş, 135, 136, 138
Türkistün, 24,90
Tirmiz, 22, 23, 78 Türkiye, 7, 8, 9, 10, 71, 92, 93, 94, 95,
Tintiz Kalesi, 22, 78 96, 97, 98, 99, 100. 101, 102, 103,
Togücar ve Bevlerhegi, 69 104, 105, 106, 107, 10%, 109, 110,
Toğilnşüh, 22 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117,
Toharistan, 78 118, 120, 121, 122, 123, 124, 125,
Tokat, 49, 101, 102, 105.111,115, 120 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132,
Tokşurmış, 7 1 133, 134, 135, 136, 137, 139
Tomberg, 81,82,84
165

Türkiye Selçuklu Devleti, 71, 103, -v


137, 139 V. Kılıç Arslan. 137
Türkiye Selçukluları, 7, 8, 9, 10, 92,
V. Minorsky, 74
98. 103, 110, 132
Vdli Bahaeddin, 4, 63
Türkler, 28, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 56,
Van Gölü, 117
63,64,65,66,71
Vüsıt, 20, 27, 28, 35, 83, 84
Vasilyus. 111, 134
VassafLügüti, 117
Velh, 78
Uç Türkleri, 44
Velv’alie, 23, 78
Uç Vlldveıi Emirliği, 112
Verir, 21, 24, 27, 30, 114
Uluborlu, 51, 67, 98, 109, 122
Vezir Ebü İsmail Hasan b. Muham
Ulukışla. 114
med, 30
Urbay, 130
Vezir Ebü Nasr Kündüri, 21
Urbeni Hdtun, 130
Vezir Fahreddin Ali, 114
Urbey iI’3tun, 130
Vezir Nizftmülmülk, 24
Urfa, 132
yIlI. Michael Paleologos, 111
Urfalı Mateos, 94, 95, 96, 100
Virünşehir, 57, 128
Uıj ili İvkıteos Vekoı’iııanıesi, 94
Vurugerd, 25, 27, 80
Urmiye, 33
Vurukürd, 80
Uzlıık, 8, 10, Il, 12, 71, 72, 73, 74, 75,
76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84,
85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93,
94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101,
102, 105, 106, 107. lOS. 109, 110, Y. Kazım Kopraman. 119
112, 113, 114, 1l5, 116, 118, 121, Yabğü, 1 8. 19, 26, 27, 75
122, 123, 124, 125, 126. 127, l 28, Yağa Tegin, 78
129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, Yağan Tekin, 78
136, l37, 139 Yağanikin, 78
Urhık Çevirisi, 10, Il, 12, 72, 73. 74, Yağıbasan, 97
75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, Yakak, 72
84, 85, 86, 87, %8, 89, 91, 93, 94, Yakub b. Buğa Tekin, 78
95, 96. 97, 102, 106, 109, 112, 114, Yakub k Yağa Tegin, 24
115, 121, 122, 123, 124, 125, 126, Yküb Tekin, 78
127, 128, 129, 130, 131, 132, 134,
Yakubşüh, 136
135, 136
Yakup Kabakulak, 39
Yüküt el-Hamavi, 74, 76, 78, 83, 85,
-U— 86,93
Üner, 80 Yükütt 25, 79, 80
Ünür, 25, 80 Yanıklar Mescidi, 40
Üsıc2düdc/ci,’ Nizümeddin Ali b. İlalmış, ı’argu, 46, 50
IlO varlığ, 60, 109, 134
Yassıçemen. 91,93
166

Yayla Tekin, 20, 75 Ziyeddin. 48. 49. 114


Yazıcızüde AH, 72, 100, 106, 107, 108. Zübeydc Hatun. 26,79,80
109, 110, 111, 117, 118, 120. 121. Zülkarneyn. 37,98
122, 123, 138 Zünnön. 37,97
Yedi MushaL 17 ZLirliiniyc. 83
Yelbürd, 25
>‘enzhzjkk/n’/L’ Su/faiz Riahunıd, 19
Yukarı Zab, 83
Yunus b. Selçuk, 72
Yunus Hoca, 50
Yusufb. Selçuk, 72
Yusuf BerzemT, 77
Yusuf cI-liarezın?, 77
Yusuf Hürczm?, 22
Yuzi. 77
Yüzi. 22
Yüksel Özdemir. 104

Zabul, 74
ZabuIistn. 74
Zahfreddin Mütcvvec, 113
Zahireddin NişübCıri, 71, 73, 139
Zül. 74
Zarnantı. 104
Zavc. 74
Zver, 74
Zavul Dağları, 19
Zavulistan Mcliki, 74
Zekeriya. 51
Zencan, 26, 29, 85
Zerfümiyü, 28, 83
Zerf’ümiyc, 83
Zerwimiya, 83
Zervarniye, 83
Zeugma, 132
Zeyneddin Beşare, 41, 104
Zilyifrc, 122

You might also like