Professional Documents
Culture Documents
Anonim Selçukname PDF
Anonim Selçukname PDF
fl1
Tercüme ve Notlar:
Halil İbrahim GÖK
Fahrettin COŞGUNER
TARİH-İ L-İ SELÇUK (ANONİM SELÇUKFÜME)
Tercüme ve Notlar:
Halil İbrahim GÖK
Fahrettin COŞGUNER
lSBN 978-605-4733-32-3
Sertifika No
16895
Düzenleme
A.Suna SUBAŞI • ozgsunjhotmail.com
Kapak Tasarımı
Fazıl Karabaş
Yayın Yönetmeni
Muhammed Erbay
A. Erkan Koca t e posta: aerkankoeagmail.com
—
Baskı
2014— Ankara
Tarcan Matbaacılık
Atıf Yayınları 7: Tarih (Osmanlı ve Öncesi)
© Atıf Yayınları
Birleşik Kilabevi 8t Dağıtım yayın grubuna bağlı olarak faaliyet
göstermektedir. Bu kitabın bütün hakları Muhammed Ebay’a aittir.
Tanıtım için kısa alıntılar dışındaki her türlü çoğaltma
yasal sorumluluk doğurur.
GENEL DAĞITIM
• Kısaltmalar .6
• Sunuş 7
• Eser Hakkında 8
• Selçuknöme nin Ortaya Çıkışı 8
• Eçerin İçeriği 8
• Se!çııkndme nin Önemi 9
• Yapı/atı Tercünwk 10
• Yazın, Özellik/eıi Il
• Metnin Tercümesi: Taıih-i M-i Selçuk 17
• Selçukluların, Allah Rahmet Etsin, Devletinin Başlangıcı Asi ve
Nesillerinin Beyanı 17
• Selçukluların Ortaya Çıkış Tarihi, Hal ve Durumları 18
• Sultan Adudu’d-devle Ebü Şücü’ Alp Arslan b. Düvüd’un Saltanatı 2!
• Sultan Celülü’d-devlc ve’d-din Ebu’l-Feth Melikşüh b. [Alp Arslan]
• Muhammed [b. Ddvüd]’un Saltanatı 22
• Ebu’l-Ksım Abdullah el-Mukted? b. Zahfretü’d-din’in Halifeliği 23
• Adudu’d-devle Muinü’d-dünya ve’d-din Melikü’l-Arab ve’l-Acem Burhanu
• Emiri’l-mümin?n Lakaplı Sultan Mahmud b. Melikşah 24
• Ebu’l-Abbas Ahmed b. el-Mustazhir b. el-Mukıedi’nin Halifeliği 25
• Sultan Ebu’l-Muzaffer Berkyüruk b. MelikşühNn Saltanatı 26
• Süleymanşah b. Kutalmış 28
• Sultan Mahmud b. Muhammed Kasimu Emfri’l-müminin’in Saltanatı 29
• Ebu’l-Fazl el-Müsterşid b. el-Mustazhir’in Halifeliği 29
• Sultan Mu’izzü’d-dünyü Ebu’l-llüris Sencer
b Mclikşüh Bürhünu Emiri’l- mümin?n’in Saltanatı 29
• Gıyüscddin Ebu’l-Feth Düvüd b. Mahmud b. Muhammed’in Saltanatı 30
• Sultan Rükneddin Ebü Tülib Tuğrul b. Muhammed
Kas?mu Emin’!- müminin’in Saltanatı 31
• Sultan Gıyüseddin Ebu’J-Feth Mesud
b. Muhammed Yeminu Emfri’l- müminin’in Saltanatı 31
• Ebü Cafer Muhammed er-Rüşid b. el-Müsterşid’in Halifeliği 32
• Ebü AbdulLah el-Muktefi b. el-Mustazhir’in Halifeliği 32
• Atabek İldeniz Olayı .33
• Sultan Muhammed ve Oğlu Harezmşüh’ın Sallanat Olayı 33
• Celüleddin Hürezmşüh 33
• İsri1 b. Selçük Oğullarından Gelen Rüm Sultanlarının Hahsi 35
• Süleymanşüh 35
• Kılıç Arslan 36
• Mesud 36
• Kılıç Arslan b. Mesud’un Padişahlığı 550(1155) Yılı 37
• Sultan Gıyflseddin Keybüsrev b. Kılıç Arslan’ın Tahta Geçişi 38
• Sultan İzzeddin Keyküvus b. Kcyhüsrev’in Saltanatı 40
• Sultan Alüaddin’in Saltanatı ve Konya Şehrinin İmar Edilmesi 41
• Gıyüseddin Keyhüsrev b. Alaaddin Kcykubüdın Tahta Geçişi 43
• Sultan İzzeddin Keyküvus’un Tahta Geçişi 44
• Rüm Vilüyeti Vezirliğinin Celüleddin Karatayi’ye Geçmesi 45
• Büycü’nun Tekrar Rüm’a Gelmesi ve Sultanla Savaşması 46
• Rükneddin Kılıç Arslan’ın Saltanatı 46
• Sühib Fahreddin Hüce AlVnin Bahsi 17
• Sultan Gıyüseddin [Keyhüsrev] b. Rükneddin Kılıç Arslan’ın Tahta Geçişi 47
• Karamanoğullannın Konya’yı lşğali 49
• Sultan İzzeddin Keyküvus b. Keyhüsrev b. Keykubüd’ın Oğullarının Gelişi 51
• Mengü Timur’un Şüm’a Yürümesi 52
• Moğol Saltanatının Arğun b. Abaga b. Hulügü’ya Geçmesi 53
• Sultan Mesud’un Arğun flün’ın Yanından Konya’ya Gelmesi 55
• Sühib Fahreddin Ali’nin Ölümü 56
• Rüm Vilayeti Sülıipliğinin Fahreddin Kazvini’ye Gıçmesi 57
• Sühib Kazvini’nin Konya’dan Gidişi 59
• Hüce Nüsıreddin b. Yavlak Arslan 59
• Hüce Nüsıreddin Kırşehir’de 60
• Keyğütü’nun Kurban Bayramında Bulunması 60
• Keyğütü’nun Yeniden Kenya’ya Gelişi 61
• Hüce Nüsıreddin’in Adetleri 62
• Vüli Bahüeddin’in Sultan’ın Kardeşi Melik Tarafından Öldürülmesi Hadisesi 63
• Karaman Türklerinin Ansızın Bcyşehr’i Aldıkları Haberinin Gelişi 63
• Halil Bahadır’ın Ansızın Büyük Bir Orduyla Konya’ya Yürümesi 64
• [Keyğütü’nun} Büyük Bir Kızgınlık ve Öfkeyle Rftm’a Gelmesi 65
• 11 Şaban 691 Yılı Pazar Günü 66
• Rüm vilayetinde Yollann Kesilmesi 67
• Hikaye 67
• Şam Türklcri 67
• Konya’da Ah! Emir Ahmed Adında Bir Şahıs 67
• Ah! Ahmed Şüh’ın Kardeşinin Ölümü 68
• Sultan’ın Kardeşi Melik’in Yakalanması Olayı 68
• Büydü’nun Öldürülmesi 68
• Muhtelif Olaylar 69
• Notlar 71
• Kaynaklar 139
• Dizin 145
KISALTMALAR
SUNUŞ -_______________
Eser Hakkında
Farsça kaleme alınan ve müellifinin bilinmemesi nedeniyle Anonim olarak tanı
nan eserin tek yazma nashası Paris’teki Fransız Milli Kütüphanesi (Bibliothque
National)’nde bulunmaktadır. Eser aslında bir “Selçuknürne” başlığı taşımamasına
rağmen, Selçuklu tarihi yazma geleneğine uyan diğer müelliflerinki gibi bir “Selçuk
nöme” olarak kabul edilmektedir. Nitekim eserin yazma nüshasındaki adı, Tarih-i tü
1 Selçuk’tur. Bunun yanı sıra Tarih-i Ji-ı Selçuk Pddişdhdn-ı iki Rahmefihi li-Rabhihi
el-Ğafür alt başlığını da taşır. Kütüphane kaydına bakıldığında eserin bu adı, ufak
değişikliklerle karşımıza çıkar. Muhtemelen eseri inceleyen müsteşklerin marifetiy
le sonradan bir kapak hazırlanmış ve bu kapak üzerine Tarih-! ‘4l-i Selçuk Der
‘X- rtC’
Analulı başlıgı eklenmıştır.
Selçuk,ıdıne ‘ni,: Ortaya Çıkışı
Selçukndrne’ nin bilim ülemine intikali öyle anlaşılıyor ki 19. yüzyılda, Fransız
müsteşrik Charles Schefer eliyle olmuştur. Knpakta yer alan kütüphane kaydını havi
mühürde eserin Sehefer tarafından Fransız Milli Kütüphanesi’ne bağışlandığı belge
lenmektedir.
Peki, Tarih-i Ai-ı Selçük (Selçııkndme), Schefer’in eline nasıl geçmiştir? Bu so
runun cevabını, eseri ilk kez Türkçeye tercüme eden F. N. Uzluk’un satırlarında bu
luyoruz. Uzluk, Ahmed Tevhid’e dayandırdığı satırlarında, Selçııkndrne’nin, ilk defa
Ch. Schefer’e, Sultan Abdülmecid tarafından verildiğini söylüyor. Osmanlı Sultanı
Abdülmecid (1839-1861), Kırım Harbi sıralarında İstanbul’daki Fransız Elçiliğinde
Tereüman olarak çalışmakta olan Ch. Schefer’i (ö. 1898) kütüphanesinde huzuruna
kabul ederek ona iltifatta bulunmuş ve bu eseri ona hediye etmiştir. Bu suretle Sel
çukndıne’ye sahip olan Schefer, daha sonra onu Paris Milli Kütüphane’sine bağışla
mıştır.
Eserin İçeriği
Tarih-! 41-1 Selçuk veya Anonim Selçukııdme, Selçukluların tarih sahnesine çıkı
şından, Türkiye Selçuklularının yıkılışına, hatta 765 (1363) yılına kadar gelen tarihi
olayları anlatan bir eserdir. Selçuklu hanedanının tarihini anlattığı için, yukarıda be
lirtildiği üzere Selçuknöme olarak adlandırılır. Eserin en önemli özelliği, Türkiye
Selçuklulan ve Beylikler devri için en değerli ve orjinal kaynaklardan biri oluşudur.
Yerli ve yabancı Selçuklu tarihçileri onun bu hususiyetine işaret etmektedirler. Eser,
Selçuklu devletinin tarih sahnesine çıkışıyla başlar. Daha sonra sırası ile Selçuklu
sultanlarının dönemlerini teker teker ele alır. Abbasi Halifelerinden ve Harezmşüh
lardan bahseder. Eserin verdiği en son bilgi, hakkında açık bir kayıt bulunmamasına
rağmen hanedanın son üyesi olduğu tahmin edilen Alaaddin b. Süleymanşah b. Melik
Rükneddin’le ilgilidir. Bu bilgi mezkür şahsın vefatı senesiyle alakalı olup, bu kayda
göre Sultan Alüaddin b. Süleymanşüh Türkiye Selçukluları ailesinin muhtemelen son
ferdi olarak 6 Muhanem 765 Pazar (15 Ekim 1363) günü vefat etmiştir. Eser, bu
9
zatın vefat haberinden sonra sona eren Bu kayıHan hareketle, eserin 15 Ekim
l363’ten sonraki bir tarihte yazılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak, eserin
sonuna eklenen bu ve diğer bilgilerden hareketle, eserin ana metninin önceden yazıl
mış olduğu da akla gelmektedir. Yukarıda adı geçen şahsın vefatı gibi, son kısma
eklenen kısa kayıtlar, bu şekilde düşünmeye yol açmaktadır. Müellifin bazı açıklama
ları da bunu destekler vaziyettedir.
Nitekim Seiçukndmc müellifi bu eseri kaleme alış sebebini eserin başında açık
lamaktadır. Buna göre eser, “Geçmiş Rüm Selçuklu püdişahlannın tarihini içermekte
olup, Sultan Alüaddin b. Süleymanşüh’ın mütalaa etmesi için” yazılmıştır. Eser ya
zılmaya başlandığında, kendisine ithaf edildiği Selçuklu hanedanı üyesi hayatta olma
lıdır. Ancak öyle anlaşılıyor ki, tamamlanmadan vefat etmiştir. Bu kişi, adı geçen,
Sultan Alüaddin b. Süleyrnanşüh olmalıdır. Nitekim müellif. bu yüzden eserin sonuna
onun ölüm tarihini koyma lüzumunu hissetmiştir.
Selçuknü ute ‘ni,, Önemi
Anonim Selçukndnıe. Selçuklu tarihçisi merhum Osman Turan’ın sıklıkla müra
caat ettiği bir kaynaktır. Öyleki o, Anonim Selçukndnw’nin kronolojik yerlerinin
isabetli olduğu görüşünün yanı sıra, verdiği sayısal kayıtların, şahıs ve yer adlan ile
çeşitli olaylann diğer kaynaklarda bulunmayan sebep ve netieeleri bakımından özel
bir yere sahip olduğunu vurgulamaktadır. Türkiye Selçuklularının Moğol istilası dö
nemindeki karmaşık tarihinin yanı sıra, özellikle Karamanoğullan ve diğer Batı Ana
dolu Beylıkleri hakkındaki malumatının son derece önemli olduğuna dikkati çekmek
tedir. Bu bakımdan eser, bilhassa Türkiye Selçukluları için son derece önemli bir
kauıaktır. İbn Bibi ve diğer Türkiye Selçuklu tarihi kaynaklarının çoğunluğunun
kronolojiyı ve larihleri atladıği yerde, Selçzıkndrne müellifınin birçok kez üstelik tu
tarlı bir şekilde kronolojik kayıt vermesi eserin önemli özelliklerindendir.
Yapılan karşılaştırmalarda, Anonim Selçukndnre’nin kayıtlarının, Sadreddin el
Hüseyni’nin Ahbdni ‘d-devleti s-Selçukhye, İmüdeddin İsfehan?’nin Zübdetü ‘n-nusra;
İbnü’l-Es?r’in el-Kd,nilfi’ı-ıarih; Aksarayi’nin Müçd,nereıü’l-Ahbdr; İbn Bibi’nin el
Evd,nirü i-Akiiı’ve adlı eserlerinin metinleriyle benzerlik taşıdığı tespit edilmiştir. Bu
benzerlik, dönemin inşd ve kiıd bel geleneğinden kaynaklanabileceği gibi, müellifin bu
eserlerden yararlanmış olma ihtimalini de odaya koyuyor. Bununla birlikte, Anonim
Selçuk,ıdıne’de hiçbir kaynak isminin geçmemesi. mücllifın hangi kaynaklardan yarar
landığını anlamak için dikkatli bir karşılaştırma yapmayı zaruri hale getirmektedir.
Selçukncbne müellifınin zaman zaman hadiselerin tarihini kanştırması, anakronik
bilgi vermesi veya Selçuklu tarihi açısından önemli olan bir olaydan hiç bahsetmeme
si, onun eksiklikleri olarak görünse de, eserin kıymeıini düşürmez. Tercüme esnasın
Yazma nüshadaid okuma güçlüğü nedeniyle, nüşir mmfından Edisyon metinde farklı bir isim kayde
dilmiştir. Su, Alüaddin’in kardeşi Selçuk şeklinde gösteriliyor. Bu konudaki tanışma için metnin so
nuna bakılabilir.
10
F. Nafız Uzluk, Anadolu Selçuk/ulan Devleti Tarihi 111, Histoire Des Seldjoukides D 4sie Minevre,
par mı Anonyme, Aııkara 1952, (Tcrcünıcde (kluk ÇevirLü şeklindc gcçecektır>.
Türü-e Al-e Saljuq Dar Juatoh. Cumpiled hy Unknown Auihor, Edited by Nüdere lalaH, Tehmn
ı 999, [Terümede. EdLçvon Aletin şeklinde geçecek].
Il
kritik metinde nüşirin nadir de olsa ihmal ettiği noktalar olduğu görüldü. Bu çerçeve
de, yazma nüshada normal meme göre iri ve koyu yazıyla başlık şeklinde düzenlenen
ve naşirin sıklıkla atladığı ibareler, tercümede başlık olarak düzenlendi.
Selçukııdrne müelliflnin başlık olarak verdiği metinler, aslında bir paragrafın ilk
cümlesi veya metin ortasında bir isim veya bir ibare olarak karşımıza çıkmaktadır.
Müellif, başlık olarak düşündüğü cümleleri norma! metin puntosuna göre daha iri
harflerle ve koyu olarak yazmıştır. Edisyon-kritik metinde bu ibareler birçok yerde
normal nıetin olarak dizilmiş olup, başlık şeklinde gösterilmemiştir. Uzluk’un çeviri
sinde de bu başlıklardan kimisi yer almaz.
Bu edisyon-kritik metin ile E. N. Uzluk tarafından yapılan ilk Türkçe tereümede
Tarih-t Ji-ı Selçuk Der Andıüli ismi yer almaktadır. Nitekim bu isim edisyon-kritik
nüshmıın da başlığıdır.
Yuzıın Özellikleri
Farsça metnin yazım özellikleri hakkında şu hususlar dikkati çekmektedir:
Eser K. VIlI / M. XIV. yüzyılda kaleme alınmıştır ve bu dönemin mensür eserle
rinin özelliği olan akıcı, veeiz ve sade bir üslup taşımaktadır. Mevlevi çevresine men
sup olanların yazım tarzına benzerliğinden dolayı bu çevrede yetişen birisinin kale
minden çıktığı sanılmaktadır.4 Nitekim Farsça cümle kuruluşlarında yapılan özne
yüklem uyumu gibi, bazı hatalardan dolayı müellifin Anadolu’da yetiştiği ve ana
dilinin Farsça olmadığı tahmiıı edilmektedir. F. N. Uzluk, eserin dil ve anlatım üslubu
yönünden Konya ve Akşehir çevreleriyle bağlantılı olabileceğıni düşünmektedir.
Ayrıca, eserin üslübunun üstünde durulmayacak kadar basit olduğunu, müellifln
Türkçe düşünüp, Farsça yazdığını da söyler.5
Eserde edebi sanatlardan uzak, son derece sade ve anlaşılır bir üslup kulla
nılmıştır. Öyle ki, yazar sanki karşısındaki okuyucuyla konuşuyor gibidir. Giriş kıs
mındaki iltifat ve dua tabirleri ile tarihlerin yazıyla yazılması dışında Arapçanın etkisi
çok fazla görülmemektedir. Cümleleri oldukça kısadır ve gereksiz ve fazla denilebi
lecek kelime bulunmaz. Aksine eksik kelime ve takılar vardır. Örneğin: (i}) (gön
derdi) fıilini nesnesiz olarak kullanmaktadır.6 Burada gönderilenin elçi olduğunu
cümlenin siı’dk ve sibökından çıkarmak gerekir. Bazen de filleri eksik bırakmış ve bu
filler, eseri yayına hazırlayan Nüdire Celül? tarafından takdir edilmiştir.7 Aynı şekil
de ismin hallerinden olan (1) ve 3 ) gibi takılar da çoğu yerde ihmal edilmiş,
bunlar, edisyon-kritik metne nüşir tarafından konulmuştur.S
Edisjon Metin, 3 ı.
U:lz,k Çevirisi, (Başıantı Bölümü), JX.
6
Edi na,, AklIn, 47, 77, 85, 87.
Edis;mı Aletin, 75, 86, 89, 9ı.
Edisyon Metin, 77, 95, 97, 104.
12
q
Edisyon AleUt:, 1 ı 8.
‘°
Lhluk Çeı’irLvi, 53.
13
t
fr; -s
:1
d»,. C tj
>‘-,.
WtÇ, fjc ; ı
t.
t...
t t .7
t)
1••
•
4. • il
‘t
1 t!
SUPPL.
PERS.
• .
. 1153 • 1
• t’ .
\
r•
•
•
• TL•
• .j:-’ •-:.,ç _-‘
I.• 3.I.
rt. ı%
-
-i
<•1
t-’
4-» O4<u£
Yazma Nüsha Son Sayfa
17
METNİN TERCÜMESİ
Mec?d’e [Kur’ün-ı Kerim] hürmet gösterip onu yüceitti. 0 gece başka bir eve gidip
zifaf yaptı. Gece rüyasında Muhammed Mustafa’yı (s.a.) gördü. Resül Aleybisselüm
ona: “iletilen kküm yd Lokmdn!9 Sen Keldm-ı Mecid’e hürmet gösterdiğin için dün
yada ve ahirette sen ve çocukların aziz olasa;,:!” diye buyurdu. Peygamberin etrafin
daki kimseler de “4rnin!” dediler.
Lokmğn’ın menkibelerinden bir diğeri de şudur: Ümmetin ülimlerinden şunu
işitmişti: “Niy;’eıü ‘t-mü ‘mm hayran ini;; amelihf”° hükmünce bir kimse hc/d/iyle
birlikte olduğu zaman, Allahü Teülü’dan sülih, dindür, güzel ahlaklı, ehlisünnet ve
cemaatimizden bir çocuk vermesini niyaz etmesi gerekir ki, onun hayatı Peygamberin
şeriatına uygun olsun; şehvet maksadıyla birlikte olmasın. Bu yüzden onun soyundan
gelen çocukların hepsi Müslüman, dindür, raivveıini gözeten ve adil kimseler olmuş
lardır. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun!
Nası/ Lçtersen Hile/d da öyle Lçter.
Yezdön ınuttakilerin’ ınıtradını ı’erh.
Bu mektubu Ebü İshak Fukkürız ile gönderdiler. Mektub Halife’ye ulaşınca o da Ebü
Muhammed Hibetullah Mc’müni’yi33 bir mektupla göndererek [Tuğrul Be/e]: “Mektubu
aldığmda Bağdad ü gek’cekvin. Züv süt-et ıe sit-etin gönilerek sana saltanat ve emöret
nenşünı verikceL” dedi. Tuğrul Bey Kühistn vilüyelinin alınmasından, 447 (1055) se
nesine kadar Halife hazredednin ululuğunu (velüvet) umursamamıştı.
Hibetullah, Tuğrul Bey’le birlikte idi. Oradan Emirü’l-mü’minin Hazretlcrinin
yanına gitti. Tuğrul Bey. Halife’ye büyük hürmet gösterdi. Bahtı yaver, süreti hoş.
sözü güzel ve bağışta eşsiz idi.44 Halife, Tuğrul Bey’e saltanat ahidnümesi verdi.
Rüknü d—devk Ehü Tülih Tuğnd Ser Yem mu Emin 7—mü minin lakabını taktı. Cihanı
kendisine takdir etti. Bağdad minherlerinde Tuğrul Bey’in adı [na hutbe]4D okundu.
Daha önce Melik Rahim Ebü Nasr b. Külencür b. Sultan ed-devle’nin adı [hzubede]
okunuyordu.
[Tuğrul Bey] Ebü Nasr b. Külencür’ı tutukladı. Rey yakınlanndaki Taberek Ka
lcsi’nc36 hapsetti. Amcasının oğlu Ebu’l-Fevüris Kutalmış’ı4’ Şdm’a gönderdi. Zira
bundan önce Bağdad Türklerinden (Türküıı-ı Bağddd olan Hüris Arslan Besüsiıi 447
(1055) yılında Halife Hazretlerine gelmiş; Halife de ona ikramda bulunmuştu. 1-lalife
ona Ebu’l-Muzaffer lakabını takmış, Bağdad Türklerini onun emri altına vermişti.
Besasın tedbir xe vıasuı guzel olan bır adamdı Basra %ıla4etı onun hukmu altın
daydı. Bagdad emırı olan Mclık Rahım [Ebu] Nasr b. Kalencar ıle Besasırı ve Bag
dad Reisü r-rüesüsı Ebu’l-Küsım Mesleme arasında düşmanlık oluşmuştu. Bu neden
le Bağdad’dan çıkıp gitti. Besüsid Vüsıı’a geldiğinde, Halife’nin veziri Ebul-Küsım
Mesleme, Besüsiri’nin vezid Ebu’l-tlasan Tersü’yı tutukladı. İşkenceyle pek çok
malını aldı ve öldürülmesini emretti. Ebu’l-Hasan Tersü kaçarak Besüsfri’nin yanına
gitti. Elbirliği yaparak Kutalmış ile savaşmak üzere Ş’üm’a yöneldiler ve Sincür’da
Kutalmış’ı bozguna uğrattılar. Oradan Musul’a yöneldiler. Tuğrul Bey. Erdem ve
Yayla Tekin (J )‘i3> Musul’a nwflk yapmıştı.5°
Besüsid onları Musul Kalesi’nde kuşattı. Dön ay sonra onlan kaleden çıkarmaya
muvaffak oldu ve kalcyi tahrip etti. Besüsiri’nin Kutalmış’ı yendiği ve Musul’u ku
şattığı haberi Sultan Tuğrul Be/e gelince Bağdad’tan çıkıp Musul’a yöneldi. Ancak
Nusaybin’e gelince İbrahim İnal (Jul) kaçıp, Hemedün’a gitti. Sultan da peşine düş
tü. Bağdad’tan uzaklaştı. Besüsiri de Bağdad’ı boş buldu ve Bağdad’a girerek şehri
aldı. Cuma günü, Kureyş b. Bedrün [ve] Zaimü’l-mülk Ebu’l-Hasan b. Abdurrahim
de onunla birlikte idiler ve hutheyi Mısırlılar [Fütımiler] adına okudular. Avam onun
etrafında toplandı. Halife onları tehdit etti. Onlar da Halife’nin üzerine yürüdüler.
Kureyş b. Bedrün, Halife’nin kolyesini (tavA-)5’ tutup aldı. [Halife’yi] Ane’ye götü
rüp, Ane hükimi (sdhib-i Mııe) Ebu’l-Hüris Muhüriş b. Mahalli’ye teslim etti.
Bağdad’da Reisu -rüesdya işkence ettiler, sonunda da astılar. Kureyş b.
Bedrün’ı tekrar yollayarak Halife’yı istediler. [Bu talep] Muhüriş b. Mahalli’ye adil
gelmedi. Halifeyi [onlara iade etmeyerek Bedrb. Mühelhil’in yanına gönderdi52.
21
Öte yandan ibrahim İnal’ın Sultan’ın önünden kaçtığını duyan Besüs?ri bir elçi
göndererek onunla anlaştı ve onunla ittifak yaptı. Sultan’ın yanında az sayıda askeri
vardı. Bu yüzden endişelenerek kaçtı ve Rey’e geldi. Birkaç gün sonra Çağn Bey’in
oğullan Alp Arslan, Kavurd ve Yakuti gelerek İbrahim İnal’ı Heftd Pöln’da53 boz
guna uğrattılar. Yakalayıp öldürdüler.
Tuğrul Bey tekrar Bağdad’a geldi. Vezir Ebü Nasr Kündüri’yi bir tahtırevan ve
otağ ile (sc’rdperde) Halife’ye gönderdi. Halife’yi tahtırevana oturtarak büyük bir
ihtişamla Bağdad’a getirdiler. Sultan onu şahlara layık (şehrevdn)51 bir şekilde karşı
ladı ve yedi kez yeri öptü. “mala karşı savaşla rneşğuldüm” diyerek özürler diledi.
Halife 25 Zilkade (2 Ocak 1060)’de Bağdad’a geldi.55 Sultan, yaya olarak Halife’nin
dizginini tutW.
Diğer yandan Besüsir! kaçarak Küfe’ye gitti. 0 vilüyetin valisi olan Dübeys
Mezyed b. Münzir ile işbirliği yaparak asker topladılar. (Sultan,) karısının oğlu olan
Nüşirevün b. l{ürezmşüh’ı’6, [Hüeib] Erdem, Humürtekin Tuğrüyi ve Savtekin Ser
heng’le birlikte 10 bin süvari eşliğinde gönderdi. Bunlar birbirleriyle karşılaştılar.
Savaş sırasında Basüs?ri’nin atını okla vurdular. Ca,ıddr57 Düvüd kılıçla yüzünü yara
ladı. Divüdür Gümüştekin de başını kesti. Besüsiri’nin başını ve Dübeys’in mallann
dan ganimel olarak aldıkları her şeyi Bağdad’a getirdiler. Besüsiri’nin başını Bağ
dad’da astılar.58
455 (1063) yılında Sultan, Halife’den Seyyide’yi istedi. halife bunu hoş karşıla
dı, zira Flalife Sultan’ı çok seviyordu. Ebü Nasr Kündüri haberi Sultana ulaştırdı.
Sultan çok sevindi. Bağdad’da düğün (arüsi) yaptılar. Sultan kızı gördüğünde yeri
öptü. Kız örtüsünü (nikdb) açtı, olağanüstü bir güzellikte idi. Sultan dört ay sonra
Rey’e doğru yola çıktı. Aynı o yıl içerisinde, 455 (1063) senesinde dünyadan göçüp
gitti. Kardeşinin oğlu Alp Arslan b. Çağrı Bey b. Miküil [‘e saltanatı verdi].59
diy’arda 50 tane minber kurmaya da razı oldular. Oradan dönerek tekrar Rey’e geldi.
Yeniden Mğverüünnehr’e yöneldi.
481 (1088) yılında Ceyhün’u geçti. Vezir Nizamülmülk gemicilerin maaşlarını
arttırdı. Onlar gemileri Özkent ve Kaşğar’a çektiler. 0 hudud bölgesini aldı. Ondan
Türkistan’a yürüdü. Türkistan sultanı olan Yakub b. Yağa Tegin8, Sultan’ın hizmeti
ne koştu ve emün diledi.
483 (1091) yılında Türkistan’dan döndüğü zaman onu da beraberinde getirdi. 6-
fehfin’a geldiğinde büyük bir saygı içinde Yakub’un kendi vilayetine dönmesine izin
verdi. Yeryüzünde hükmü altına ginneyen kimse kalmadı. Bunların hepsi Sultan’ın
hikdch, vezirin rey ve tedbfri, Sultan’ın da onun nasihatledni dinlemesiyle gerçekleşti.
Bunun üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra fesatçılar veziri kötülediler. Sultan’ın
kalbi yavaş yavaş Nizamülmülk’ten soğudu. Onun makamına göz dikerek ileri geri
konuştular. Bağdad yolunda iken bir kişiyi onun üzerine saldılar.89 0 da ansızın vezi
re saldırarak yaralayıp öldürdü. 15 Ramazan 485 Cuma (19 Ekim 1092)°°.
Söylendiğine göre, Sultanın gönlü fesatçıların sözlerinden dolayı Nizümülmülk’e
karşı soğuyunca, bir gün vezire: “Dhiti elinden almam: ister misin?” diye haber gön
dermiş. 0 da: “Eğer sen benim elimden devüıı9’ alırvan seti/ii de başından töcını
alırlar. Senin töcının varlığı, bu deı’dıın varlığına bağlıdır” diye cevap göndermişti.92
Öyle de oldu. Diviıle ıdcın arası yirmi günden fazla değildir.
Bu hadise vuku bulunca, Ramazan’ın 16’sında (20 Ekim 1092) Bağdad’a geldi93
ve 6 Şevvül (9 Kasım 1092)’de de vefat etti. Ardından Türkan Hütun, Mahmüd b.
Melikşüh’a hiat edilmesini cmretmesi için Muktedi’ye 100 bin d/mit gönderdi.
dürrnek istiyorlardı. Aynı gece Mahnıud difteriye (honük) yakalandı ve çiçek çıkardı.
Herkes onun tedavisiyle meşgul olduğundan. Berkyümk’u öldürmeyi ihmal ettiler.
Birkaç gün sonra Mahmud vefat etti. Mahmud’un ölümünden sonra Berkyaruk da
çiçek çıkardı. Ancak o iyileşti. Bu yüzden 10 Şevval 487 (23 Ekim 1094)’de onu
la/ila geçirdiler.
Vüsıt’a geçti. Scneer ve Sultan Muhammed, 26 Zilhicce [494] (22 Ekim I10l)’de
Bağdad’a geldiler. 5 Muharrem Çarşamba günü [51 (30 Ekim 1 l0l)(l alik) Mus
tazhir, sarayını süsledi. Onlara izin verdi. Halife, saltanatı (Takrir-i Saltanaı)’5 Sul
(an Muhammed’e verdi.’26
Sultan Sencer Horasan’a geri döndü. Muhammed Bağdad’tan çıktı. Nehrevğn’a
varınca, Sultan Berkyaruk’un hastalığının iyileştiğini ve büyük bir orduyla gelmekte
olduğunu haber verdiler. Muhammed oradan Hemedüna gitti. Sultan Berkydruk onun
peşine düştü. Üç gün savaştılar.’27 Sonunda vezirler araya girdiler ve barış yaptılar.’28
Rebiülevvel ayının 4’ünde [495] (27 Aralık 1101) Cuma günü Sultan Muham
med Rey’e yöneldi. Rey’e ulaşınca oradan Kazvin’e geçti. Onunla birlikte olan
emirlerden Aytekin Mh-Rüy (sn U jJ)’ un gözüne mil çekti; Rismün Bekiı29
(,5 Jt.)’nin de boynunu vurdu. Çünkü barış bunların yüzünden olmuştu. Tekrar
Rey’e geldi. Yeniden adına huthe okunmasını emretti.
Berkyamk bunu duyunca büyük bir ordu topladı. Rey dışında savaşa giriştiler.ı30
Muhammed bozguna uğradı. İsfehün’a yöneldi. Berkyüruk da peşinden gitti ve İs
fehün’ı 49ö yılı Cemüziyülevvel ayından Zilhicee ayının sonuna’32 kadar (Şubat
Eylül 1102) kuşatma altında tuttu. Sultan bir tünelden (nakah)’33 kaçarak Azerbay
can’a gitti. Berkyüruk peşine düştü. Hoy kapısında savaşa tutuştular.’34
Muhammed bir kez daha hezimeie uğradı. 496 yılı’35 Reblülevvel ayında ikisi
arasında barış yapıldı. Şüm. Musul ve Seyfliddevle’nin memleketi Sultan Mulıam
med’dc; sahanatın Bcrkyümk’ta kalmasına karar verdiler.’36
Berkyüruk, 498 (1104)1: yılında Irak’a yürümek istedi.ı3x Vurugerd’e
hastalandı. Kendi oğlu olan henüz beş yaşındaki Melikşüh’ı ı’e/iahd ilün etti. Onu.
Emir Ayaz ve İnanç Yabğü’ya teslim ettikten sonra dünyadan güçtü.’39 Emir Ayaz ve
Yüküt, tabutunu (scındfik) Vunıgerd’den İsfehün’a getirdiler.
Daha sonra Ayaz, Melikşfth’ı alarak Bağdad’a hareket etti. Nehrevün’a ulaştı
ğında, Emir Ayaz’ın çok büyük ve techizatlı bir orduyla Sultan Melikşüh’ı Halifenin
huzuruna getirdiği haberi Bağdad’a ulaştırıldı. llalilb. onları karşılamak için Vezir
Ebu’l-Kasım Ali b. Cehiz’i’3<’ Nehrevün’a’4’ gönderdi. Melikşüh, Halife hazretlcrinin
elini öpünce, saltanat ınenşüru yazılmasını. CelüIüddevle’ /akahının verilmesini ve
Bağdad’da adına huthe okunmasını emretti. Öte yandan. Berkyünık’un vefat haberi
Sultan Muhammed’e ulaşınca Bağdad’a yürüdü.
Bağdad’ın doğu yakasında Katia Camii Q.aM —\÷)‘nde Melikşüh adına hutbe
okundu. Eınir Ayaz, hazırlıklı olarak onunla savaştı. Sonunda barış yaptılar. Sultan
Muhammed Düru ‘l-Mııhlike’ye’42 indi. Adam göndererek Ayaz’ı çağırttı ve boynunu
vurdu. Cesedini nehre’33 attı. Başını şehirlerde dolaştırdılar.’ Sultan Muhammed’in
saltanatı önünde hiçbir engel kalmadı. Melikşüh’ı getirmelerini emretti. Her iki gözü-
28
ne de mil çekti. Dünya şerden kurtuldu, yollar güvenli hale geldi ve dünya onun ada
letiyle aydınlandı. Onun heybeli dünyayı kuşaflı.
500(1107) yılında Şahdiz Kalesi’45 (jöL)’ni aldı.’46 Bu kaleyi Büyük Melikşah
yaptırmıştı. Bdtıni halkının lideri olan Ahmed b. Abdülmelik b. Attş, on iki seneden
beri o kalede bulunuyor, o vilayet halkı onun elinden azap çekiyordu. Sultan Mu
hammed b. Melikşüh. Ahmed b. Abdülmelik b. Attüş’ın [kellesini3’47 kopardı. derisi
ni yüzdü ve içini saman doldurdu. Oğlunu da astı. Her ikisinin başlarını 501 (1107-
1108) yılında Bağdad’a gönderdi.’38
Sevlüddevle Sadaka b. Mezyed 501 (1107-1108) yılında büyük bir ordu topladı.
N11149 ve Zerfdmiy’5° arasında dünyanın askeri onun yanında bir araya geldi.’5’ Fa
kat Sultan da sayısız askerle birlikteydi.
Sadaka b. Mezyed’in ordusu çok sayıda tam teehizatlı Arap ve Kürdlerden olu
şuyordu. Ordusunun sağ kanadında (meymene) Dübeysıs2 ile ordu komutanı (Emir-i
C’cış) Sa’d b. Humeyd vardı. Sol tarafta Halce” ordusuyla: Aksungur Porsuki’54,
Vasıt ordusuyla ve oğlu Bedran”5, Sürhüb b. Keyhüsrev’56, Ahmed Bey’5. Mevdüd
b. Altun Tekin ve Özkapıı’58 safları oluşturdular.
Türkler siperlerden çıktılar ve bir seferde 28 bin ok attılar. Eğer Arap ve Kürdler
de aynı anda hamle yapsalardı, dünya bir anda harap olurdu. Fakat arada ırmak oldu
ğundan geçemediler. Takdiri ilahi olarak (kazd-ı’ı dsnıc2nfl Seyrüddevle suyun kenarı
na geldi ve şöyle bağırdı: “Ey kavim! Kiminle savaştığımzı biliyor musınnız? Ben
Arap ve Acem şahlarmın şühı Sadaka b, Mezved ‘ini!” Birden göğsüne bir ok saplandı
ve sırtından çıktı.iS<? Vasıt Türklerinden bir köle’” koşup başını kesti. Ordusu darma
dağın oldu, Başını 13 Receb 501 (27 Şubat 1 lOSYde’<” Cuma günü Bağdad’a getirdi
ler.”
Süleymanflh b. Kutalmışı63
[Sultan Muhammed,}1M kendi amcasının oğlu Süleymanşüh b. Kutalmış b. İsrail
b. Selçuk’u, Seymddevle Sadaka b. Mezyed’in mü/kil olan Şam’a gönderdi.’65 Sü
leymanşh, ordu komutanlarının (eınirdn) çokluğundan dolayı Şüm’da duramadı ve
Rüm’a yöneldi. Mübarek bir zamanda girerek Rürn’u aldı. Çocuklan Rüm’a yerleşti
ler. Onun hiküyesinin nasıl biteceği kendi bahsinde anlatılacaktır.
Diğer tarafıan Sultan Muhammed b. Melikşüh b. Alp Arslan b. Çağrı Bey b.
Mikail b. Selçuk Hornsan’a gitti ve Sultan Sencer’e katıldı. Alamüt Kalesi’nin ve
,nü/hidlere ait diğer kalelerin kuşatılmasıyla meşgul oldu. Tam iki yıl boyunca
emirler Atahek Nüştekin’ Şirgir, Karaca-i Bars. İlakfeşt (Ci4ı)’6’, Buzan ve Gün
doğdu, orada saray/ur ve köşk/er”8 yaptırarak, Sultan’ın vefatına kadar kaleled mu-
hasara altında tuttular. Kuşatmadan vazgeçerek Sultan’ın yanına gittiler. Sultan, ken
di oğlu Mahmud’u 22 Zilhieee 511 (16 Nisan Il 18)’de velialıd yapmıştı. Sultan
Mahınud onun yerine oturdu.
29
gosterdı.17(, Sonunda Mesud u yendıler. Onu. \ezır Ebu Ismail Hasan b. Muham
-.
.
, . -
med’77 ile birlikte yakalayarak Mahmud’un yanına getirdiler. Vezirin boynunu vurdu
lar. Üç gün sonra Atahek Ünebe. Sultan Mahmud’un hizmetine geldi. Sultan ona
cnıdıı verdi. Ordu komutanhğını (sipdhsdkiri) da ona verdi. Ramazan ayından sonra
Gürcistan gazsına giderken yolda onun öldürülmesini (sh-üset) buyurdu.
Zilkade 513 (Şubat 1 120)’de Sultan Sencer Horasan’dan hareket ederek duru
munu incelemek üzere Irak’a geldi. Sultan Mahmud da beraberinde idi. İki sultan
birkaç gün beraber kaldılar. Sultan Sencer Ilorasan’a döndü.
16 Şevval 515 (28 Aralık 1121) Perşembe’78 günü Sultan Mahmud dünyadan
göçtü. Kendi oğlu Sultan Düvüd’u iki yıl önce kendine veliahd tayin etmişti. Elalife
Müsterşid’in zamanında, Davüd, onun yerine tahta geçti.
Celaleddin Hürezmşüh228
Ondan sonra oğlu Celüleddin Hdrezmşah ordu topladı. Cengiz Hanı yendi ve
çok sayıda askerini öldürdü. Cengiz Hün’ın komutanlarından 140 kişiyi esir edip
boyunlarını vurdu. Cengiz Han’ın yüreğine bir korku düştü. llardc vermeyi kabul
ederek itaat etti. Her yıl aralarında savaşlar oldu. Sonunda barıştılar.
Daha sonra askerini alarak Gürcistan vilayetine girdi.229 Gürcistan Sultanı İvani,
kendi ordusunu toplayarak savaşa girişti. Savaşta Gürcüler yenildiler. Sultan, “Kafir
34
lere hiç acurnw,ıır diye emretti. Hiçbir zaman eşi görülmemiş bir katliam oldu. İva
ııi’ııiıı ııakf/’leri, (‘0 biw kişinin öldürüldüğünü, şimdiye kadar Müslümanlara böyle
bir fethin nasip olmadığını haber verdiler. Bunun üzerine İvani emirlerini araya soktu
ve baıış yapıılar. Kızı Tamarayı23i sultana vermek için sözleştiler.232
Kardeşi Gıyüseddin: “0 bana gerekir!” dedi. Emirler “Bu cdebe uvmaz!” dedi
ler. Bunun üzerine Gıyüseddin kalkıp, annesini eş olarak almış olan Kirmün’daki
Barak ( Sy) Hdeibin yanına gitti.233 Barak 1-Ideih ona ilgi gösterdi. Kirmün
askerleri Sultan Gıyaseddin’i görünce ona meylettiler. Barak ildeih bundan endişe
lendi. Bir gün Sultan’ı34 sarayına çağırdı. Kölelerine onu öldürmeicrini ernrctti. An
nesi kendini onun üzerine attı. Onu da öldürdüler.235
Haber Sultan Celüleddin’e ulaşınca çok öftelendi ve asker topladı. Öyle hızlı ha
reket ediyordu ki her me,ızilde bin kişi geride kalıyordu. Barak Hdcih kaçarak Cengiz
Hğn’ın yanına gitti ve ona “50 bin adam bit tarafa yöneldi. Bin tanesi ulaştı, gerisi
yoldadır. 0 şii anda çok yalmzdır!” dedi.
Cengiz Han’ın gönlünde km vardı. Çünkü Belh’teki birinci savaşta, Oktay adın
daki en büyük oğlu öldürülmüştü.236 İkinci savaşta Ortay ve üçüncü savaşta Mengü
Molutay olmak üzere iki oğlu daha öldürülmüştü. Aralarında geçen 24 savaşta
Hürezmşüh galip gelmişti.
Barak Hdcib gittiğinde Celaleddin’in askerinin az olduğunu haber verdi. Cengiz
Hün, Cürmihn’ı büyük bir orduyla gönderdi. Barak Höcih de Celüleddin’e karşı
harekete geçti. Belh yakınlarında savaşa tutuştular. Celaleddin çok yalnız kaldı237 ve
yenildi. Azerbaycan’a geldi. Cürmihün o iklimi aldı.
Hürezrnş3h oTdu toplayarak karşısına çıktı. Cürmihün’ı yendi ve onu esir aldı.
Emirlerin aracı olması üzerine [Cürmihün] ona harde vermeği ve Barak’ı kendisine
teslim etmeği kabul etti. Barak Hdcib, kaçarak Hitiy’a gitti. Hürezmşüh onu gönder
mesi için elçi yolladı.
Barak’ın kardeşi, Barak’ı kurtarmak için Celaleddin’i ‘başka bir yerle meşgul
edeyim’ diye bir hile düşündü: “Cihan şdhı Aldaddin Kej*uböd senin saltanatına göz
13%
dıkınışıır! dedı:
Hürezmş-h bundan kurtulmak istedi.239 Elçi göndererek Sultan Alaaddin’den
harde istedi ve Rüm diyürında adına hutbe okutup, sikke bastırması gerektiğini söyle
di. Bundan dolayı aralarında düşmanlık çıktı.23°
Celaleddin, Alöaddin’e karşı 400 bin asker topladı. Haber Sultan Alüaddin’e ula
şınca şöyle cevap verdi: “Şöm ve Divdr-ı Bekr>i kılıç zoruyla aldık Eğer ğtivorsan
senin de savaşman gerek!
Şdm’a haber gönderdi. Şüm sultanlan olan Melik Adil’in oğulları232, Sultan
Alaaddin’in hizmetine girdiler. Sultan Alaaddin, “Allah in yardımı gereklidir, askerin
çokluğu ne işe yarar!” dedi. 300 kişi seçti. 626 (l228l229)143 yıLında Hğrezm ordu-
35
Süleymanşüh2.
Sultan Alp Arslan, Şm’ı amcasının oğlu Süleymanşah b. Kutalmış’a vermişti.
Şm ve Diyür-ı Bekr onun hükmü altına girdi. Şam ernirlcri birleşerek onu öldürmek
istediler. Süleymanşah bunu haber alınca onlarla savaştı, Savaşta 5 bin253 kişi öldü.
1S4
Bu haber Alp Arslan a ulaşınca Şam a gırdr ve onlardan bırçogunu oldurdu. isyan
- , -
Bu şekilde kısa sürede civardaki birçok muhkem kaleyi alarak İsMm topraklarına
kanı.
Rüm [Bizans} kraliarının (pödişöhan-, Rüm) hazinelerini kılıç gücüyle aldı.
KUirlerin kalbine korku saldı. KonyadanZSH Iznik şehrine kadar olan yerleri yiğitli
‘60,..
gıyle aldı. 259 Onun karşısında hıçbır ordu duramadı: Kuffar şehırlerının haracını
. ... -
—. .
Konya’ya getirdiler. Rüm üsileri onun otağı önünde toprağa yüz sürdüler.
Rüm’u emri altına alınca, Antakya gccdsına çıktı. Küfirler geçitleri kapattılar.
Süleymanşüh atları ters nallamalarını emretti. Küfırler casus gönderdiler. Ordunun
yerinde, askerlerin Antakya bölgesinden uzaklaştığını gösteren izlerden başka bir
emare göremediler. Buna sevinerek onun korkup geri döndüğünü haber verdiler.
Sülcymanşüh ordusunu Fırat’tan gemisiz olarak geçirtti ve hiç kimseyi zayi etmedi.
Küfırler, onun geçitlerden geçerek Antakya önlerine geldiğini görünce hayrete düşüp
“Gökle,, inmiş olmalı!” dediler. Çaresizlik içinde şehri ona teslim eniler.M
Oradan, Hürim262 ve Hama’yı aldı. Haleb kapısına varınca Şürn emirleri bağlılık
lannı bildirdiler ve emün dilediler.
516(1122) yılında hastalandı ve lialeb’te vefat etti.263
Konyadan ayrılmaya niyet ettiğinde oğlu Kılıç Arslan’ı veliahd yapmıştı.
Kılıç Arslan2M
Kılıç Arslan büyük püdişüh oldu. Bütün Rüm emirleri ona itaat ettiler. ilk başta
Abilistan’ı [Elbisıanj265 aldi. Malatya’yı fethetti.>6 Tifl?s’i aldı.267 Fırat’Iançerek
Şüm’a yürüdü. Sumeysüt’ı268 aldı. Diyür-ı Bekr’e geldi, Meyyrarikin269 ve Mardin’i
aldı. Orayı tekrar buranın hamisi olan Emir İnaI’a27° verdi.27ı
Kılıç Arslan’ın sesi Rüm’dan çıkıp dünyaya yayıldı. iIemhı ikllnderini fethetti.
Musul’a yöneldi. Emirler savaştan bitkin düştüklerinden, onun ölmesi için dua edi
yorlardı. Sultan, tesadüfen bir gün ayda at sürerken, takdir-i ilühi ile büyük bir nehre
(db-, şaı)272 düştü.273 Emirler, sağdan soldan koşuşturarak feıyat ettiler. Kurtarmaya
güçleri yettiği halde, böyle adaletli bir güziye gaddarlık yaptılar.2’1 527(1133) yılında
Kılıç Arslan’ın tabutunu Meyyüfürikin (Silvan)’e getirdiler.275
Mesud 276
Anlatıldığına göre onun [Kılıç Arslan] iki oğlu vardı.277 Birisi Melik Mesud, diğeri
Melik Amb’tı. Melik Mesud Konya’daydı.2” Melik Arab ise babasıyla birlikteydi.
Melik Arab salwnata tamah etti. Kardeşler birbiriyle üç kez savaştılar. Sonunda
banş yaptılar. Melik Mesud, birkaç kaleyi Melik Arab’a verdi. Bir süre sonra emirler
fesat çıkardılar. Melik Arab ayaklandı. Rüı;ı Meliki’nden asker aldı279. 0 anda Melik
Arab öldü ve saltanat Mesud’a kaldı.zıÜ
37
Sekiz yıl sonra Rüm Su/faizi Ermünül’ baş kaldırdı (Inırüc kcrd. Konya şehrini
harap etti. Bir Cuma günü Konya’vı kılıçtan geçirdi. Müslümanlardan 7 bin kişi şehit
oldu. 282
Sultan Kayseriye [Kaysed]’de bulunuyordu. Atını sürdü ve kimse anIamadan23
gizlice Konya’ya girdi. Küfirlerin üzerine saldırdı. “Szı/ıa,z vetiştir diye bağırdılar.
Kıtül sabaha kadar sürdü. Ordu sabahleyin Kayseri yolundan yetişti. 20 bin esir aldı
ve hepsinin boynunu vurdu. Küfirlerin peşine düşerek denize kadar kovaladı. Büyük
katliam yaptı.
Rümlardan 7 kale aldı ve içindekileri öldürdü. Ermeni vilüyetinden [Çukurova]
Rümların yardımına asker gelmiş olmalı ki. Sultan geri dönerek Ermeni vilüyetine
girdi. Aldığı her şehirde kıtal yaptı. Keysün, Ra’bün2, Behisni, Antab, Mar’üş ve
Merzübfin’ı286 aldı; oradan Telbeşir’e87 yürüdü.
Kflfir emirler85 kefenlerine bürünerek geldiler. Sultan’dan Telbeşir’i istediler. 0
bölgede 77 Müslüman ,ninbcri kurdu. Halife Hazretlerinin hll’aflerle süsleyip gön
derdiği Ha! ih ‘i tayin etti.289
Sultanın, birisi kendini beğenmiş, ikincisi eveimen ve üçüncüsü de meşhur olup
padişühlığı kendisine verdiği ve babasının adını da koyduğu üç oğlu vardı.290 Allah
en iyisini bilir.
Niksür üzerine asker sevk etti. Melik Ismail’in oğlu Muhammed’le karşılaştı ve onu
yendi. Gıyüseddin adına hutbe okundu. Erzenirrüm ve Erzincan’ı itaat altına aldı.323
Konya’ya geri döndü.
Diğer yandan, Rüm ordusu yenilip Erminüs öldürülünce, Rümların patriği
(llall/i’—i Rüıniydıı) olan Bütriyüriş’in yanına geldiler: ‘‘Bm ün bu olanları;; ,nüsebbihi,
Tekfir Külüvün ‘dır” diye şikayet ettiler. Bütriyüriş, Külüyün’a elçi göndererek: “Eğer
j%fjjsjjj,napılarla saı’aşmazsan, Sana lanet ede;- ve salıancıtından indirfrhn dedi.“
aldığı savaş meydanım da aradılar. Orada çizmeleri ayağında olan yerde yatan birini
gördüler.329 Çizmesini çıkarttılar. Ayak parmağı altı tane idi. Sultanın şehit olduğunu
gördüler.”° Bu olay 23 Zilhicce 607 (7 Haziran 1211 )33ı Cuma günü oldu. 14 Muhar
rem 608’de (28 Haziran 1211) cenazesini Konya’ya getirdiler.332 Çaşnigfr Seyfed
din333, onun oğlunu ta/ila geçirdi.
Sultan, asker toplayarak Haleb’e yöneldi. Sultan’ın bu shseıi her tarafta yankı
yapmıştı. İçlerine korku düşen Şömlılar direnemediler ve şehri teslim ettiler. Sultan o
vil3yeti kendisine bağladı. Gönül muradıyla Konya’ya gitti.
615 (1218) yılında Konya’da hastalandı.35ı Em!rleri çağınp şöyle dedi: “Her ne
kadar Melik İbrahim hüyüLe de, Akkıc/din Kevkiiböd şevket sahibk/ir”.352 Aynı yıl
27 Recep Pazartesi günü (19 Ekim 1218 Cuma) dünyadan göçtü.353
din40 ile Sühib Anascı402 Moğollara karşı gittiler.303 Moğollar karşısında Sultanın
sancağını (ü/cin) Atahek Arslan Doğmuş tutuyordu.
Bycü, Cürmihn’a; “Rı2nı ordusunmı gücü yoktu,. Bu, saf ohışuırnıalanndan
belli!” dedi. Ordunun harekctiııin başlangıcında, Celaleddın Karatayi’nin kardeşi
Kemaleddin öldürüldü. Moğollar hep bir ağızdan köpek gibi havlayarak ok yağdırdı
lar. Öyle bir savaş oldu ki dağ, taş, dere ve ova cesetlerle doldu. Emirlerden birçoğu
bu savaşta öldürüldü. [Atabek Arslan Doğmuş, Sultan’ın sancağını attı. Bu olay 8
Safer 64l° (28 Temmuz 1243 Salı) Çarşamba günü Kösedağ’da olmuştur.405
Gıyaseddin Konya’ya geldi.40 Ancak burada duramadı ve kaçıp Antalya’ya gitti.
Onun Sahib Mühezzebüddin101 adında akıllı bir veziri4üH vardı. Ordudan ayrılarak
Bftycü’nun yanına gitti.409 Ona; “Rünı ‘un çok büyük bir ordıLvıı var. Sı.dta,ı Aldaddin
[Keykubdd in zehirleıilnıesıj sebebiyle ııcfreı ettiklerinden, ondan [GıydseddinJ j’üz
çevirdiler. Bunu bizzat Gıtdseddin dc bilir. Eğer hirleşirlerse. Rünı ordusuna hiçbir
ordu karşı kovwnaz!” dedi. Onlar bu sözden endişelenerek barış yapmaya razı oldu
lar. Bundan sonra Rüm bölgesinde asayiş sağlandı.41°
Bu Mühezzebüddin’in iki oğlu vardı; Birisi İzzeddin, diğeri Muineddin.4tı Bu iki
oğul birlikte Rüm bölgesine geldiğinde. Gıyüseddin kaçmış ve Istanbul’a gitmek
amacıyla Menderüs Irmağının [Menderes kenarına kadar varmıştı.4t2 Ancak banş
yapıldığı haberini alınca geri döndü ve Konya’ya geldi.413
44
Oğuz ve Esedüddin Rüzbeh ile beraber daha başka 12 emb-i öldürdüler. Onlara ve
diğer günahsız kimselere ait evleri yağmaladılar. Sonunda Sultan, bundan pişman
oldu. Çünkü suçsuz oldukları anlaşıldı. Onlar için yas tuttu ve onları kötü gösterenleri
öldürttü. Bunların mallarını rnülklerini Hüs Oğuz ve Rüzbeh’in oğullarına verdi. Bir
müddet daha şevketle padişahlık yaptı.
Sultan, kardeşi Rükncddin’i Mengü Hün’ın yanına gönderdi.426
Tekrar Sivas’a geldiğinde iüne,t2dan bir grup, Sahib Şemseddin İsfehüni’yi kötü
gösıerdiler. Uç Türkleri (Eırdk-i tie), onun makamına tamah ederek hareket edip
tahribat yapıyorlardı. Sultan, kendi kölelerini onlan defetmek için gündermişıL Sahib
Şemseddin’e: “Önceki vezir/erin ddeil 0/dağlı üzere Diı’dn ‘a gel!” dedi.427 Shib, bu
söze incindi. Üç gün Divün’a gitmedi. Sultan. Divan halkından (ehl-i Divün) olan
Cclüleddin Karatayi, Necmeddin Tüsi ve Sultan Gıyüseddin’in hddimi Hace Mus
onu çağırmak üzere günderdL Shib Şemseddin, Sultan’ın sarayının kapısına
geldiği zaman geri dönmeye niyetlendiyse de bırakmadılar. Onu sarayın içine soktu
lar. Ayaklarını bağladılar. 27 Zilkade’de (13 Man 1249) Bahüeddin Künia’nın evine
götürdüler. Orada öldürüldih 8 Zilhicce 646 (24 Man l249Yda onun vezirliği de sona
ermiş oldu.429
45
Sultan onu Bütü’nun yanına göndermişti. Sultan Sivas’ta bulunuyordu. Karatayi’ nin
vefat haberini duyunca. Konya’ya geldi ve yerleşti. Kendi kölelerini öne çıkararak
büyük emirlikleri onlara verdi. Emirler bundan dolayı infıale kapılıp dağıldılar. Sam-
439
sanıuddın , Sınaneddın Rumı nın oglu Nusret ve Emir-t Hac Taceddın gıbı kım
seler gizlice bir adam göndererek Sultan Rükneddin’i Kayseriye’ye getirdiler. Rüm’u
almağa niyetlendiler.
Konya’dan Kayseriye’de bulunan Rükneddin üzerine asker gönderdi440. Orada43ı
karşılaşıp savaşa tutuştular. Rükneddin’in ordusunu yendiler. Rükneddin’e bağlı olan
Samsam, Nusret ve Tüceddin gibi emirlerin hepsi öldürüldü. Rükneddin yüalandı ve
Hurğulu442 Kalesi’ne gönderilerek hapsedildi.433 Samsamüddin’in geri kalan bazı
emirled Bü1ü344 vilüyetine gittiler. Büyeü’yu asker toplayıp ikince kez tekrar Rüm
vilüyetine saldınnası için teşvik ettiler.
46
Sultan lzzeddin bunu işitince o da Hulügü’ya gitti. 657 (1259) yılında yargılandılar
(yargu kerdend). Sonunda işleri barışla sonuçlandı. Rio?, müikünü ikiye böldüler.
Konya, İzzeddin’in; Kayseriye, Rükneddın’in payitahıı (ıahtgdh) oldu.462
Bir müddet iyi bir şekilde geçindiler. Sonra emirler, lzzeddin’i, Pen’dne
Muineddin’i öldürmesi için kışkırttılar. 0 bunu duyunca kaçtı ve Balü’ya gitti. Du
rumu [Hulügü] Hün’a arz edince, onun emriyle463, Alicük Tatarı1M (J2 3÷k-) bü
yük bir orduyla Rüm’a getirdi. Kayseriye’den Sultan Rükneddin’i alarak Konya ve
Rüm’a yöneldi.65 Haber Sultan İzzeddin’e ulaşınca kaçtı. Leşkeri466 vilüyetine git
ti.46 Oradan bir gemiye binerek Kıfcük’a geçti468 ve ölünceye kadar, Allah’ın rahmeti
üzerine olsun, orada kaldı.469
Sultan Rükneddin Konya’yı alarak tahta geçti41° ve orada karar kıldı, 14 Rama
zan 659 Cuma (12 Ağustos 1261). Birkaç gün kaldıktan sonra Konya’dan çıktı. Sul
mn İueddin’in emirlerinden bir kısmını öldürdü471, bir kısmını da kendisine bağladı.
Konya’ya geri dönerek kendi muradınca tahıla kaldı.
raman oğullarını görüş ve 1cc/biriyle itaat altına aldı. Her birine bir nansıb vererek
onları meşgul etti. Böylece hiç şerit kalmadı.474
Pen’dne zamanında öyle [bir devir] oldu ki, kurt ile kuzu birlikte su içiyor, bir
likte otluyordu. Perı’dne, ülimlerle sohbet ederdi. Halk emniyet içerisinde bulunuyor
du. Moğollar onun parmağındaki bir yüzük gibiydi.475
Cünik476 hükimi Sinob şehrini almıştı.477 Pcn’dne, orduyu Sinob tarafina sevk et
ti. Bir haftada burayı fethetti.478 Cünik vilüyetinde bulunan 12 kaleyi alarak yıktı.
Çünkü orası Müslümanların yerleşebileceği bir yer değildi479. Pen’üne, Cünik hüki
mini hardca bağladı.18°
Sultan Rükneddin kendi tahtında asude bir şekilde oturuyordu. Sonunda garez
sahipleri sultana: “Sen zalınıet çekivorsun, o seniii ndrnına malını vivor!” dediler.
Öyle ki onların işi ı’argnya gitti ve muhakeme edildi.’
G1v491, Rüm ve Moğol ordusuyla Akça’da (i4” kalarak ülkeyi Şamhlardan koni
yorlardı.
Sullan Gıyaseddin, [Seyfeddin] Tonintüyi. .1uıbek Mecdeddin, Sühib-i Eırdk, Şe
refeddin Hatir’in kardeşi Ziyüeddin39, 4liLvıcıJ7’’ Celüleddin [Mahmud] ve Nured
din Caca’nın oğulları gibi diğer geriye kalan emiricrle Kayseriye’de idi.
Hatiroğlu Şerefeddin, Arslan Doğmuş oğlu Sinüneddin ve Tüceddin Giv, orduya
(leşker) gece baskını yapmak için anlaştılar. Sinüneddin ve Tüceddin yine Moğollam
haber verdiler. Askerler gece vakti Kayseriye’ye girdiler. Şerefeddin, bunu bildiğin
den, Kayseriye’ye geldi ve şehrin dışına (hhün-i şehr) indi, Kardeşi Ziyüeddin onun
yanına gitti. Rey vc tedbir sahibi bir adamdı. Pervdııe bile ondan çekinirdi. Sultan ve
emirlerin toplandıklan bir yerde sırrını ortaya döken hirisinin
cezası nedir?” diye sordu. Hepsi birden: “Katli ıvciptir!” dediler. Bunun üzerine
Ziyüeddin, Sinün ve Tüceddin Giv’in her ikisini de öldürdü.4’
Ziyüeddin, Sultan’ı, ıltahek Mecdeddin’i, Toruntüy’ı, Nureddin Caca’nın oğulla
rını, MüsınjF C’elüleddin’i ve Çaşnigir Türkeri’nin oğlunu [Rürnerij4” alarak Niğ
de’ye (a) gitti.4 Orada görüş alış verişinde (kcnkdc)49 bulundu. Ziyüeddin hep
sini temsil etmek üzere. emirlerin her birinden bir mektup ve her guruptan bir kişi
alarak Şam’da bulunan Melik Zühir”° [Baybars]ın yanına gitti.50’
Bundan önce Peniıw Muineddın. Sühib Fahreddin ve MEb Emineddin. Moğol
1am gitmişlerdi.502 Bu durumu öğrenince. Moğolları alıp Niğde’ye yürüdüler. Şere
feddin Hatir, Niğde Kalesi’ ne503 gilli. Niğde Kalesi’nin kutvd!i, Şerefeddin’in
gıddmıydı.504 Şerefeddin’i yakalayıp Moğollara verdi.505 Sultan. Pen’üne ve Sühib
Fahreddin ile Gedük’”” (S,S) kasabasına giderek ŞerefeddinN yargıladılar’° ve şehit
ettiler.5 Bu olay 15 Safer 675 (29 Tenınıuz 1276) tarihinde oldu.
[Şerefeddin’inj kardeşi [Ziyüeddin.] Melik Zühir’e. ordunun Rüm’a yürümesini
emretmesini söyledi. 0 da öyle yaptı. Melik Zühir, Abilistan [Elbistan]’a varınea
Moğollar da oraya geldiler. Burada karşılaştılar. Moğollar bozguna uğradı.’°9 Moğol
‘S(O
lardan o kadar adam oldu k,, ancak yuzde bırı kurtulabıldı Muıneddın Pervane
-. . ‘ -
niyet ettiğini şey gerçek old,ıfl’ dedi. Bu olay 10 Zilkade 675 (15 Nisan 1277) mri
hinde Cuma günü oldu.sıs
Diğer yandan Pen’dne, Kayscriye’ye varınca üç gün orada kaldı.sıb Melik
Zülıir’in emirlerinden Aybeki Şy3l >I) denilen birisi vardı. Pervdne’nin
huzuruna gelerek dedi ki: “Seninle dostluk kıırmaıa geldim. Ömür boru seni,: hi:me
tinde olmak istiyorum”. Emir Pen’dne ona inandı. Halbu ki o kumazhkla gelmişti.
Pendnenin ve Rüın cmirlerinin Melik Zühir’e gönderdikleri mektupları yanında idi.
Birkaç gün sonra kaçarak Tokat’a gitti.5t8 Sultanı Tokat’ta bıraktı. Kendisi519 Aba
ga51° (1)’nın huzuruna çıktı. Mektupları ona gösterdi.
Diğer taraftan Melik Zahir, Celüleddin Karatayi HamnaS2ı indi.522 Oradan Pazar
günü [hareket ederek] Kayseriye dışına geldi.523 Ayın 17(22 Nisan 1277)’sinde Cu
ma günü namaz için Kayseriye’ye girdi.524 Önce Sultan’ın samyına giderek ta/ila
oturdu.525 Cuma namazını şehirde kıldı.526 Namazdan sonra şehirden çıktı.521
Eniirlerinden Büşkır Sungur’a528 (jia )1): “Bizim niı’etimiz Rfan bölgesinde
kalmak!,. Fakat iki şey buna engel oldu: Birisi ve tedhiri,ıe güvendiğinziz Zivded—
din ‘in üldürül,,ıesi: diğeri de Cuma ı,an,azında başııııı secdeve kovunca, ‘Rü,,ı da,,
çık! Rüm seti/t: yerin değildir!’ diye ku/oğlum bir sesin gebnesidfr’ dedi. Melik Zühir,
sonra da Şüm’a gitti.529
Diğer taraftan Pendne Muineddin, Abaga’nın huzuruna çıkııında. Aybeki Şey
hi bütün olup biteni anlatmıştı. Abaga, Rüma hareket etti. Pervdne’yi ve Aybeki
Şeyhi’ni alarak doğruca Elbistan’daki Moğol ölülednin bulunduğu ovaya götürdü.53°
.Abaga durumu görünce hayret etti ve dedi ki: “Rdı;: askerlerinden niçin bir tane bile
öhnenıiş? Tamamen Moğollar kaıledilmiş!’ Pen’dne cevap vermek isterken melün
Avbeki Şeyhi mektupları ortaya döktü.53 Abaga’nın Pen’dne’ye büyük bir sevgisi
vardı. Birden düşmanlığa dönüştü. Pen’üne’yi öldürmeye niyetlendi.
Sühib [Fahreddin Ali): “Kendini indi ile kurtar!” dedi. Pervüne de: “Ben bu ha
ı’attan bikini:!’’ dedi.53
Abaga, onu, öldürülen Moğol askerlerinin yakınlarına teslim etti. Sonradan piş
man olduysa da, onu orada toplanmış olan kadın ve erkeklerin ellerinden kurtarama
dtlar. Emır Pen’ane yı oldurduler. Allah rahmet eylesın! Bu olay 676 535 (1277)
-
.
yılında oldu.
Derken bu şahsı buldular ve onu bahane ederek askerlerle Konya üzerine yürüdü
ler.539
Karaman (J.afl), Eşref (_ijI) ve Menteşe (Ut.) Türklerinden 10 bin kişiye ya
kın bir ordu Konya yakınlarına indi.540
Sultan Gıvüseddin’in NtflbiS4 Melik-i Sewihil,542 Emirü ?-Egddi.ye543 Fahreddin.
.
de de naralar attılar. “Sultan ve Sdhib geldi!” diye gürültü (gulgule) çıkardılar. Türk
ler şehri bırakıp kaçtı. Sonra bir casus gönderip bunun bir hile olduğunu, üstelik de
Sultan’ın Kayseriye’de ve Pen’dne hadisesinin tesiriyle çaresizlik içinde bulunduğu
nu öğrendiler. Türkler, üçüncü kez Konya üzerine yürüyerek şehri kuşattılar. Hiçbir
şekilde zafer elde edemediler. Bahçeleri harap etmeğe, ağaçları kesmeye ve evleri
yakmaya başladılar.569 Bu kuşatma 19 Cemaziyülevvel 677’de57° oldu.
Bu haber Sultan’a ulaştı ve Konya’ya doğru hareket etti. Türkler bunu duyunca
kaçmaya başladılar ve dağlara çıktılar. Sultan, peşlerinden asker gönderdi. Karama
noğlu Muhammed Bey, Sultan’ın geldiğini görünce dört yana gözcüler koydu. Sultan
dağın yamacına geldiğinde, ona gece vakti saldıracaktı. Ancak Sultan, dağ yamacında
gizlice onların yollarını tutmalarını emretti. Türklerden tarifsiz sayıda adam öldürdü
ler. Sadece onda biri, oda yaralı olarak kurtuldu.
Muhammed Hey dağa kaçtı. Sultan peşine düştü. Kurbağa 1 lisan (LsJ n)
denilen yerde.SN kardeşleri Tönü (j3W) ve Zekeriya ile birlikte her üçünü de öldürdü
ler:’
“0 şahıs” aradan sıyrıldı. Etraflaki Türkler ve Araplar tekrar toplandılar ve tah
rıbata uiriştilcr’3. Sultan asker sevk etti. Burğulu5’4 [Uluborlu]’da bunu yakaladı
lar.75 Ordusunu bozguna uğratıp çok sayıda adam öldürdüler. Derisini diri diri yüzüp
ıçini saman ve Konya’ya gönderdiler.577 Bu olay 17 Muhanem 67$
(30 Mayıs 1279 Salı)’da Cuma günü oldu.5’8 Konya halkı bu olaya çok sevindi. Çok
tahribat yaptığı için onun adını Cimri5’9 (jj) koydular.
Bu olaydan sonra Eınfrü ?-Egddişe Falıreddin hastalandı. 20 Safer 678 (2 Tem
muz 1279)’de vefat etti. Konya’nın son re£si idi.58° Ondan sonra hiç kimse o makama
layık olmadığından onun yerine geçmedi. Dünya bakımsız (muartel) kaldı. Rezil
kimseler (erüzde) baş kaldırdılar. Artık Konya’da hiç düzen kalmadı.
idi. Pazar günü602 tahta oıurdu.’°3 Büyükler (bo:orgd’ı) ve emirler yer öptüler. Sul
53
tan’ın verdiği ilk görev (mansıh), Hace Nüsıreddin’e verdiği Ltifd görevidir. Bundan
sonra herkese lark olduğu makamı verdi. Herkes ona itaat gösterdi.
Diğer taraftan Sultan Gıyüseddin, Ahmed [Hün]’in yanından ayrılarak Rüm’a yönel
diği vakit Enenirrüma6<M geldiğinde vefat etti.605 682 Zilkade sonu (Şubat 1284)606.
Aynı hafta içinde Sultan Ahmed’in de ölüm607 haberi hemen ardından geldi.
öldürüldü. Onların başlarını 26 Muhanem 687 (2 Mart 1288)’de Pazartesi günü Kon
ya şehrine gönderdi.63>
Sühib Fahreddin’in, Bedreddin Ömer Sakü adında, bir sak6sı’4° (saka’vfl vardı.
0, Sahib’in yanında öyle bir makama ulaştı ki Ab-i Germ şehrini vilüyeti ile birlikte
ona verdi. Ab-i Germ’in subaşısı oldu.Mt Uzun yıllar Ab-ı Germ küdısı olan başka bir
şahıs daha vardı. Onun, Kadıcük (jjş denilen bir oğlu vardı. Balabün oğlu
(İhn-i Balabön), onun kölesiydi (gıdünı). Türkler şehre el atınea, Balabün da aynı
şekilde el attı. Ab-ı Germ şehrini ele geçirdi. Balabün vefat edince yerine oğlu geçti.
Sultan, Ab-i Germ şehrini Bedreddin Ömer Sakü’ya verince, Balabün’ın oğlu, ona bir
tuzak kurdu. Bir gün onu bahçede yalnız yakaladı. Onu ve yakınlarının hepsini öldür
dü.
Diğer yandan Konya şehrinde, Türklerin Sultan’ın elini öpmek için gelmekte ol
duklan haberi yayıldı. Sultanın yakınları, bu konuda iki gruba ayrıldı. Bir grup,
“Pddişdiım dışarı çıkması uygun değildir!” derken, diğer grup, “Uygundur!” dediler.
Sultan’ın emriyle şehrin dışına çadır kuruldu. Emir-i Düd, emirlerle birlikte, elbisele
rinin altına silahlarını kuşandılar. Sultan, endişesiz bir şekilde, çadırdaki ıahrına otur
du. Karaman ve Eşref oğulları, el öpmek için Sultan’ın huzuruna geldiklerinde, söz
verip, özürler dilediler ve geri döndüler. Fitne ve kargaşa sükünet buldu.64
Sultan şehre döndü. Daha sonra Moğolların yanına gitmeye karar verdi. Emir-i
Ddd Konya’da kaldı. Sultan Aksaray’a varınea, Sühib Fahreddin’in hddüni İzzeddin
Hüs Balabün’a, Eınir-i Ddd’ı yakalaması için gizlice mektup gönderdi. Hüs Balabün,
Çarşamba günü EmFr-i Ddd’ı yakaladı. Başını keserek kale kapısına astı.
Birkaç gün sonra Germiyün Türkleri ve Bedreddin Murad barış görüşmesi için
Konya’ya geldiler. Hüs Balabün dışarı çıkarak onlan güzel bir şekilde karşıladı ve
gönül hoşluğu içerisinde geri gönderdi. Böylece kargaşa yatıştı. Bu iltifat (nevdziş),
29 Cemüziyülöhir 687 (31 Temmuz 1288) Cumartesi günü oldu.
Rüm bölgesinde kimse öylesini gönnemişli. bu afet bütün Rüm bölgesini dolaştı.
İnsanlar türlü türlü felaketler geçirdiler. [Fahreddin Kazvin?] Konya’ya geldiğinde
halk perişan haldeydi. Allah’ın lütfuyla, Sultan da oradaydı. Bütün delikanlılar Sul
tan’la ıneşveret ederek silah kuşandılar. Ateş ve sılah oyunu (ıw/ihdz! ve sllöhsürfl
gösterisi yaptılar. Sultan bütün Ahikre ve gençlere ikramda bulundu. Hepsinin gönlü
hoş oldu.
Sühib Kazvini, Sultan ve şehir halkının kendisini yarım günlük yolda karşılaya
cağını umuyordu. Ancak öyle olmayınca ineindi. Sultan’ın elini öptüyse de, yanına
otumudı!’<’0 Sultan’a, “Rüm bölgesine ge/diğinıden beri, şu kadar zaman geçti, bizi
ı’abuz bıraktın!” diye konuşmaya başladı. Sultan da şöyle dedi: “Bizi mazur gör.
.4 yak takımı ve şerli kimseler aı’uklwınıa çıkardı/ur!’’. Sonra kalkıp şehre girdi.
Ertesi gün Sultan onu yemeğe çağırarak. sofm kurdurdu. Yedi. içti; hiçbir şey
söylemedi. Kalkıp kendi evine gitti. Bundan dolayı Konya halkının gönlüne bir korku
düştü. Konya’nın büyükleri (huzorgdn-ı Koıııu) onu ziyarete gittiler. Yanlarında
[hediye olarak] birkaç elbise, mum, şeker ve kuzu götürdüler, Ancak o bunları kabul
etmedi. Onlara, “Sizin sadık bir frbu (ruhe!) olnıanı: icap eder. Yoka bu şehre fiah
rip etmek içinJ yüz kişi yeter!” diyerek gözdağı verdi. Filcümle, onun, bir takım kötü
uygulamalar (hid’at) başlatarak zulmedeceğinden endişe ediyorlardı.
Birden. Karamanoğlu’nun Sultan’ın huzuruna çıkmak için (ılest-hfıs) Lürende ta
rafından geldiği haberi verildi. Sultan şehrin dışındaki Pınarbaşı mevkiinde çadır
kurulmasını emretti. Sühib Fahreddin de ister istemez Sultan’la birlikte gitti. Kara
manoğlu kardeşleriyle66’ birlikte Sultanın elini öptüğü zaman, Sühib Kazvini, bunla
rın askerlerinin ne kadar çok olduğunu gördü. Sühih’in, onları görmesinde yararlar
vardı. Karaman oğulları, 5 Cemüziyülevvcl (16 Mayıs 1290) Perşembe günü geri
döndüler. Sultan şehre girdi.
Sühib Kazvini yeni icatlar çıkardı: “Tuzu böı’/e satmaymız; ‘koı’ıındaıı şöyle
[ı’ergıj alınız” gibi çeşitli hükümler koyuyordu. Halkı ayakiandırarak. şehri kanştırıp,
insanlann nefretini kazandı!’
Şehrin önde gelenlerinden Ah! Ahmed Şüh. şehrin kethudMarı ve gençlerinden
oluşan bir toplulukla Sülıib Kazvini’ye gitti. Kendi dumnılarını ve onun getirmiş
olduğu bidaılan arz ettiler. Sühib Kazvini, yüzünü Ah! Ahmed Şülı’a dönerek şöyle
dedi: “Bu kalahalığı beninı başıma sen topladın!” Ah! Ahmed de, “Bıınlar fakir. zayıf
ve başlarına çok ağır yük konmuş kimse/erdir. Hal/erini arz etmeye geldiler!” dedi.
Ah! Ahmed Şüh’ın Fahreddin Kazvin’nin yanına gitmesi Tevhe Avının663 başında
(gıırre) Pazar günü idi. Kazvrni, Ah! Ahmed Şüh’a ağır sözler söyledi. Kalkıp Sul
tan’ın yanına gitmek üzere hiddetle atına bindi. Şehir ahalisi hep birden bağırıştılar.
Öyle ki, müddleriyle gelmekte olan Sultan Veled’e rastladılar. 0, mübarek ellerini
açarak şöyle dedi:
59
Rubai:
Sen Konya ‘ya verdiğin zahmet/eri gider.
Kontv :ı’ı küçük hir şehir sarna!
Çünkü buradan ada/etli davranan ?aırtııldu,
Zıdmeck’n ise domuz gibi geberdi.
[Sihib Fahreddin Kazvni] bir miktar gidince atından baş aşağı düşüp alnı yarıl
dı. Neredeyse cehennemi boyluyordu. Devkthdııc665 kapısına varınca, Allah’ın lütuf
ve inayetiyle birbiri peşi sıra elçiler gelerek, “Arğun ‘dan Kevğdtü ve Samdğer
(P—) ‘a elçi gehniş. Seniii Rı2m vilüvetinin hesabını venneni istiyorlar!’’ dediler,
Devlethne kapısından içeri girmesine izin vermediler. Onu alıp Sivas’a götürdü
ler.M16 Oradan da FIan’ın huzuruna çıkardılar.
0 zaman Şemseddin Konevi’nin. Hün’a büyük yakınlığı vardı. Han’ın huzurun
da ayağa kalkarak onun Rüm bölgesinde yaptığı kötü adetleri başından sonuna kadar
anlatlı. 1 lün. onun Tebriz meydanında boynunun vurulmasını emretli.661 Cesedini
köpekler yiyineeye kadar orada bıraktılar.66ı Çünkü Sultan Veled, o beyti söylediğin
de ona şöyle demiş: “Köpekler gibi vaşıyorsun, sonunda köpekler seni yiı’ecek!” diye
buyurmuştu.
Sühıb Fahreddin [Kazvini], Konya’da toplam 24 gün kaldı. Fakat bu, Konya
denfşlerine (fakir fukara) korku, işkence ve eziyet bakımından 24 bin yıldan daha
uzun geldi.
oldu. Hüce Nüsırcddin’in tedbiri ve Samğer’in daveti yle zulümden dağılan fakir
fukara (deMşün) kendi yurtlarında toplandılar.
Samflger’in nöibi, Konya’ya geldiğinde Sultan, Rüzbe Hanı’nda bulunuyordu.
Akşehir’e giderek Gentiyünlıları sakinleştirdi. Tekrar Konya’ya geldi.
Sultan Mesud’un karısı Urbeni Ha1un675, Arğun’un yanından Rüm emirleri ve
büyük elçilerle birlikte Konya şehrine geldi. Bu ayın [CemüziyülhirJ 26’sı (6 Tem
muz 1290) Pazartesi günü Sultan Mesud la/ila oturdu. Hün’ın yarhğlarını okudular ve
ınansıhl arı değiştirdiler.
Rüm vilüyeti bir süre asude kaldıktan sonra, bazı iddiacılar Samüğer’i Arğun’a
şiküyet ettiler. Arğun, kardeşi Keyğütü’ya varhğ yollayarak, “SamJğer ‘1 vakalrn’ıp
bize gönder. Röm ‘ii nn,hafızcı et. Bölgenin mcnnm olması için ada/el/e davran!’’ dedi.
Keyğütü, Turbal şehrine gitti. Samüğer da oradaydı. “Niçin ge!diıı?” diye sordu.
Keyğütü da, “Seni tutup Arğun ‘a gölünnek için!” dedi. Samüğer, “4//alı ‘a hamdol—
vun! Kendi enınhtnnde çahşnm. Bölge nıaınur, fakir/er de şükreder oldular. Bölge
nin harap o/nıanuivııu Lvtivoı:van. sen de Höce Nösıreddin ‘i elinden kaçırma!” dedi.
Hüce Nüsıreddin o sırada Kırşehirde idi. 2 Şevvül 689 (8 Ekim 1290) Pazar günü
Samüğer’i Arğun’un huzuruna gönderdi.
Diğer bir Avcı ‘re Ve mü köne ‘ilöhu fl—vıı ‘azzihehüm ve enıe/ihiın’693: Eğer sen
‘
lerde bulundular. 0 da onlara yüz verdi. Sonra da şehri öyle karıştırdılar ki, kıyamct
koptu zannedildi.
[KeyğütüJ Büyük bir kalabalık, ülke ve sinirle Rürn’a hareket etti. Kayseriye’ye
geldiğinde Sultan onu karşıladı. Zilkade ayının başında (Ekini 1291 sonu),
Keyğütü’nun çok sayıda askerle Rüm’a geldiği haberi Konya’ya ulaştı. Konya’da
şenlikler yapıldı.717
Keyğütü, orduyu iki kısma ayırdı. Bir kısmını Akşehir’e gönderdi. Diğerini de
kendisi alarak Karaman vilüyetine yürüdü. Herakliye [Ereğli] vilüyetini yağmaladı.
Köyleri harap edip ateşe verdi. Hiç kimseye emön vermedi. İnsanlann gönlüne korku
düştü. 19 Zilkade (13 Kasım 1291) Salı günü, oradan dönerek Lürende şehrini ele
geçirdi. Hiç kimseye emütı verilmemesini emretti. 0 güne kadar görülmemiş katliam
yaptılar. Şehri tamamen ateşe verdiler. Müslüman çocuklarını esir, kadınlarını rfisvd
ettiler. Tekin Timur (j 5)’u orduyla dağa gönderdi. Karamanoğulları, sarp yerle
re kaçarak saklandılar. [Moğol askerleri,] dağda buldukları herkesi öldürdüler. ııs
Oradan dönerek Eşref [oğlu] vilüyetine yöneldiler. Zilhiece ayının l6’sında (10
Aralık 1291) Eşref vilüyetini yağmaladılar. Bazılannı öldürdüler, bazılarını esir etti
ler. Hiç kimseye merhame göstermediler. Moğollar, esirleri, yüzlerine ateş tutarak
büyük bir işkeneeyle öldürdüler. Karaman ve Eşref vilüyetlerinden kadın ve çocuk
lardan oluşan 7000 kişiyi esir aldılar.7 Hiç şefkat göstermediler. Keygütü, her sefe
rinde “Asla acımavın. öldüıün!’’ diyordu.
Oradan Lüzik şehrine doğru döndüler. Halk korkudan kapıyı kapattı. Keyğütü
buna sinirlenerek. Moğolların hep birden ok atmalannı emretti. Kimseye göz açtır
madan şehri aldılar. Kılıçları çekip üç gün üç gece katliam ve yağma yaptılar.720 Bu
yaka, 29 Zillıicee (23 Aralık 1291) Cumartesi günü oldu.
Ardından Menteşü (t2Za) vilüyetine saldırdılar. İnsanları öldürdüler, şehri yağ
malayıp tahrip ettiler. Oradan geri döndüler. Muharrem 691 (Anlık 1291-Ocak
1292)’de esirleri katar kaıar Konya’ya genrdiler. Öyle bir zulüm başladı ki hiçbir
zaman böylesi görülmemişti. Moğollar, Müslümanlara sataşarak ,nülklerini öyle tah
rip ettiler ki anlatılamaz.
66
Şam Türkleri71ı
Ansızın, Şam Türkleri (Etrdk-i Şdm) çıkarak Sivas’a yürüdüler. Şehirdeki birkaç
zülim, hainlik yaparak Malatya kapısını teslim ettiler. Şam Türkleri şehri alarak yağ
malamaya giriştiler. Şehir halkı Moğollarla elbirliği ederek Türklerin çoğunu öldür
duler. Bır kısmı kaçtı. 742 Tevhe Ayının 5 ı, 693 743 yılı Perşembe gunu.
,.
lnsanlar bu sözlere şaşırdılar. :3/ıL kapıdan girince A/ı! Emir Ahmed onu gördü
ve daha çok hastalandı. “Ne diyecek?” diye endişeye kapıldı. Ah! Ahmed Şüh, onun
başucuna oturdu. Yüzünü şehrin büyüklerine ve gençlerine dönerek, “v oğul/tır e
kardeş/er! Sizler şahk/ o/ııııuz. Beiz otı iki bin aded fsultan! linıJ borcu buna bağış/a
dını!” dedi. Bütün halk dua edip mutlu oldular. Hasta da o anda hastalığından şifa
buldu. Çocukları ve ev halkı sevinip dua ettiler.
Beyit:
Kerem serverkrin hııyudıır, demiştim.
Hata ettim, peı’gaınher/erin ahlakıdır.
Bütün Konya ahalisi dua ettiler. Şüphesiz bu da onun iyi bir ncim ile hatırlanma
sına sebep oldu.
Nebşioğlu Bültü, bunu duyunca 695 yılı Zilkade ayında (Ağustos-Eylül 1296)
Konya’ya geldi. Togücar ve 8n/crhegi onunla savaştılarsa da, Bültü ikisini de
öldürdü.751 Zilhicce 695 (Eylül-Ekim 1296).
Muhtelif Olaylar755
Kurğün’ın756 elçisinin gelmesi, Konya’da adaletsizlikler yapması ve Ah! Ahmed
Şüh’ın onu şehirden koyması.757 12 Safer696 (10 Aralık 1296).
Bültünun. Samüğer’in oğlu Arab tarafından öldürülmesi.758 695 (l295-12yılı.
Rüm’da çeşitli olaylar çıklı.
ŞartI hsd kir eliyle Ah! Ahmed Şüh’ın [öldürülmesi] olayı.759 17 Şevvül 697 (28
Temmuz 1298) Salı günü.
Sultan Alüaddin’in Konya’ya gelmesi. 2 Muharrem 698 (10 Ekim 1298) Cuma
günü.
Sultan Alüaddin76° Ferümurz’un7’’ Konya tahtına oturması.762 5 Muharrem 698
)7
(13 Ekim 1298 Pazar günü.
Sultan Aldaddin Ferümurz’un fenndıu, Konya şehir aydnının da ittifakıyla
Şardbsükir’ın, Ah! Cürük tarafından öldürülmesi.7’4 6 Muharrem 698 (14 Ekim 1298)
Pazartesi günü.
Cuma günü Sülemiş’in Şüm’a gitmesi.765 13 Şaban 698 (16 Mayıs 1299).
Karamanoğlu Günün Bey’in ölümü. 28 Recep 699 (19 Nisan 1300) Çarşamba
gecesi766.
Püşü Müsü Bey’in, Lürende şehrini imüretmesi.767 711(1311-112) yılı.
Çöpün [Çoban] Bey’in Rüm bölgesine gelmesi ve Konya’yı kuşatması.768 715
(1315—13 16) yılı.
Temürtüş Bey’in769 Konya’yı alırıası77° ve Müsa Bey ile Dündar Bey’i tutukla
ması.771 723 (1323) yılı.
Ternürtüş’ın Beyşehr’i alması ve Süleymanşüh’ın esareti.772 Il Zilkade 726 (9
Ekim 1326) Perşembe günü.
Alaşehir’de. Çöpün Bey ve Dımeşk Ildce’nin haberinin gelmesi.773
Temürtüş’ın, Bültü’nun oğulları Sulıanşüh ve Melikşdh’ı yakalaması.774
Moğol tabur emirleninden (he:dre) diğer 12 tanesinin Temürtiş tarafından öldü
rülmesi ve kendisinin de Kayseriye tarafına gitmesi.
İresnü Bey [Eretna] ve Sungur Ağa’nın Karaman vilüyetine kaçmaları. 1 Zilhicce
727 (18 Ekim 1327).
Temürtdş’ın Şüm’a kaçması.775 1 Zillıicce 727 (18 Ekim 1327).
70
Şiir:
Çok ünlüyü yer altına dejhettller.
Ondan ı’en’ü:ünde bir nişan kalmadı.
O ihtiyar cesedi toprak altına tes/ini ettiler.
Toprak onu öyle yedi ki kemiği hile kalmadı.
Nüşirevdn ‘in kitt/ii adı haıırla yaşar,
Gerçi çok :arnaıı geçse ı’e Nüşfret’dn ka/masa da.
Ey/ilan! Bir hayır ı’ap ve ömrü ganinwt biL
Daha önce ses gelen Jilandan bir şey kabnadı.789
Merhüm, mağfür, said, şehid, Selçük sölüle-i muazzam790 [ından] Sultan Alaad
din b. Süleymanşah b. Melik Rükneddin b. Sultan Gıyaseddin Kcyhüsrev b. Sultan
Alüaddin Keykubüd’ın vefatı?9ı. 765 yılı, Muhanem ayının 6’sı (15 Ekim 1363 Pa
zar) Pazar günü792.
71
NOTLAR
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Rabbim hayırLı bitirmek nasip etsin!”
Eserde, bazı yerlerde bu tür Arapça dua cümlecikleri yer almaktadır. Bunların ter
cümeleri dipnotlarda gösterilmiştir
“Allah onları himaye etsin ve firdevs cennetlerine koysun!”
Bu ibaredekı şdh ve şch:ddc abirleri, kitabın iki şahsa takdim edildiği şeklinde bir
sonuca yol açmakta ise de, metinde bir kişinin adı zikredilmektedir. Esasen bu du
rum, Uzluk’un. (Çeviri, IX, 22) Akşehir’de medfun ve Sultan Alaaddin b. Süley
manşüh’ın kardeşi ve dolayısıyla hanedanın en son vefat eden üyesi olduğunu id
dia ettiği Mahnıud b. Sülevmanşülfı akla getirmektedir. Ancak müellif, kitabı
mütalaa etmesi için sadece Alaaddin b. Süleymanşüh’ın adını verir. Dolayısıyla.
buradaki ibare, edebi hitabeti ktıvetlendirmek için konmuş olmalıdır.
Kara Arslan. Çağrı Bey’in oğlu ve Kirmün Selçuklularının kurucusu olan Kavurd
Bey’in sıfatıdır. Burada hatalı olarak zikredilmiş olmalıdır, Bkz. 1. Kafesoğlu,
“Kavurd”, lA, 456. Öte yandan, Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu olan Sü
leymanşahın soy listesi şu şekildedir: Süleymanşüh b. Kutalmış b. Arslan Yabğu
b. Selçuk. Bunun için bkz. 1. Kafesoğlu, “Selçuklular”, lA. 400: M.. Altay Köy
men, Büyük Selçuklu İmparaıorhığıı Tarihi, Cilt1’, Kunıhtş Deıri, Ekler kısmı.
“Allah hepsine rahmet etsin, soyunu devam ettirsin ve makamını atalarının ve
dedelerinin devletleri derecesine çıkarsın!”
“Allalı onları himaye etsin!’’
Lokman isminde Selçuklu soyuna mensup bir şahsiyetin yaşayıp yaşamadığı tar
tışmalı görünüyor. Lokman adına bazı Selçuklu kaynaklarında tesadüf edilir. Bu
konudaki ilk bilgi. tespitlerimize göre Xll. yüzyıl mücllifi Zahireddin Nişabüri (ü.
yak. 582/1 186)’dedir. Onun Selçuknöme adlı eserinde Selçuk’un Lo oğlu olduğu
yazılıdır. Nişabürrnin metni şöyledir: “Lokman oğlu Selçuk, Gögcü Hace [Sel
çukndrne’nin nüşiri. bu ismin Türkler arasında kutsal kabul edilen yeşil renge men
subiyeti ifade ettiğini belirtiyor] oğlu Tokşurmış’ın soyundandı ki onun büyük ça
dırı (hargdh-z ıröş) Kıyk (Kuyuk) [metinde bu şekildedir, matbaa hatası olabilir]
uruğundan Türklere hükümdarlık yapardı.” Bkz. Selçukncıııe, Neşr. Muhammed
Ramazani, Tahran 1332. l0:Rüvendi’de dc Lokman, Selçuk’un babası olarak gös
terilir, (Rcihatü’s-südür ve Avetü v.sün2r, Çev. A. Ateş, Ankara 1957. 1, 86); Bar
Hebraeus’ta, Tukak. Ahül-Farac Tarihi, Cilt:l, Çev, Ö. R. Doğrul, Ankara 1987,
292: Reşideddin de, Selçuk b. Lokman ismıni kaydeder (Cdnıi’al-Tavdrih, Yay. A.
Ateş. Ankara 1999, 2. Baskı, 11/5, 5). Ancak Reş?deddin’in bu bigileri
Nişabüri’dcn aldığı anlaşılıyor. Bu mücllifledn, Selçuklu tarihi için Nişabüri’yi
kullandıklarına, Nişabüd’nin de Tarih-i Bcvhaki’yi kullandığına dair bir değerlen
dirme için bkz. AfTan Selçuk, “Saljuqid Period and Pcrsian Historiography”, Isla
mic Culture, Vol. LI, Part:3 (Haydarabüd 1977), 171-185, Türkçe terc. “Selçuklu
Dönemi Iran Tarih Yazıcılığı”, Çev. H. İbrahim Gök, NÜSHA, Şarkiyat Araştır
malan Dergisi, Sayı:22, (2006 Yaz), ISI vd.; el-Muhammed b. en-Nizam el
Hüseyni el-Yezdi, el-Ur±aflel-HiköyeıLç-Selçukivı’e (Kahire 1326) s.17’de Sel-
72
15
Zahireddin Nişübüri. Selçuk’un 5 oğlu olduğunu söylüyor. Bunlar: İsrail. Miküil.
Müsü Yabğu. Yusuf ve Yunus’tur. Bkz. Selçuknöme, 10; Sadreddin el-Hüseyni ise
Selçuk’un üç oğlu olduğunu belirtiyor: Miküil, Müsü. lsrüil veya Arslan. Bkz.
Ahhd ili W-dn’leıis-Selçukıne, 2; el_Urdra’da, (s.17) 4 oğul: Bar l-lcbracus’ta, 4
oğul, Abü ?-Farac Tarihi, 1, 293; Kafesoğlu 4. Turan 5 oğlu olduğunu ileri sür
mektedir. Krş. Kafesoğlu, “Selçuklular”, lA, 357 ve Turan, Selçuklu/ur Tarihi, 60,
86.
6
Pararnez. Edisyon-kritiğin nüşi6 (bundan böyle nüşir olarak anılacak) tarafından
eklenmiştir. yaznıa nüslıada yoktur.
ıı Uzluk’un metninde ayrı bir şahıs gibi aktarılmıştır (Uzluk Çevirisi, 3).
IH
Arslan (İsrail) Yabgü. Bazı kaynaklar Arslan, bazısı İsrüil, bazısı da hem Arslan
hem de İsrail adını kullanınaktadır. Meselü, Nişüpüri, Selçuknünıc, 1 l-l2’de jsrüll;
Rüvendi, Rdhatü’s-südür, 1, 89’da Isrüil; Sadreddin el-Hüseyni, Ahbdr, 3’de Ars
lan Yubğu; Bundüri, Zühdef ü n-nusra ve Nuhbeı ü 1—usra, İrak ve Horasan Selçuk—
bi/an Tarihi, çev. K. Bursian, Ankara 1999,2. Baskı, 3’te Miküil; Ibnü’l-Esir, el
Kdnül, IX, 363’te Arslan; Reşideddin, Cdrniu’i-ILvdrih, 1115, 9’da lsrüil; Ahmed b.
Mahmud, Se/çuk-Ndnie, s.8’de lsrüil ve Arslan Yabğu; Müneccimbaşı, C’ömi’u ‘d
düvel, 1. 4’te Miküil. Ayrıca bkz. Turan, Sel çukli dar Tarihi, 92; Kafesoğlu, “Sel
çuklular”, lA, X, 358; Köymen, Selçuk/ii Devri Türk Tarihi, Ankara 1989, 31;
amU. Büyük Selçuklu bnparatorluğıı Tarihi Cilt:ı’ Kuruluş Devri, Ankara 86—87.
Sadreddin eI-Hüseyni’de, Selçuklulara afv ve merbamet edilmediği helirtilir,
Ahhdr, 3; Bundüri’de de Gazne sultanının Selçuklulara şefkat veya merhamet gös
termediği. taleplerine kulak asmadığı kaydedilir, bkz. Zühdelü n-mısra,3-4.
21)
Parantez, nüşir tarafından eklenmiştir.
21
İbnü’l-Esir, Sultan Mesud’un, Selçukluların talebini kabul ettiğini ve Arslan b.
Selçuk’u hapisten çıkarıp Belbıc huzuruna getiflerek onun aracılığıyla Tuğrul ve
Çağrı Beylere fenalıktan el çekmeleri yönünde elçi günderttiğini kaydetmektedir.
BkL el-Künzil. IX, 365.
22
Selçukluların ümitsizliğe düşüp tahribam başlarnasındu kaynaklarda Ganıe devlet
adamlarının Selçuklulara ait malları yağmalatmasmın etkisi vurgulanmaktadır.
Mesela bkz. Sadreddin el-Hüseyni, Ahhdr, 3; Bundüri, Zübdetü n-nusra, 4.
23
Nişüpüri’de “Bayram günüdür, Müslümanlara ineitmek yakışmaz” şeklinde, bkz.
Selçukncime, 18; Bunddri’de, ‘haram aylarında bulunulduğu. bu ayın hürmet ve
ismetinin çiğncnmemesi gerektiği, yağma ile maksadın elde edilemeeceği ancak
şühretin lekeleneceği ve çirkin namın yayılacağı, bayranıdan sonra ise istediklerini
yapabilecekleri’ şeklinde bir söz akıarılmaktadır, Zül,def ü ‘n-nusra. 4
24
Metinde, “senin çocukların” anlamında, “ferzendünet” geçiyor. Öte yandan kay
nakların bildirdiğine göre Tuğrul Beyin çocuğu olmamıştır.
25
Parantez edisyon ınetnin nüşiri tarafından eklenmiştir.
26
Bundari’de Ebü Bekr et-Tüsi şeklinde, Zühdetü n-nusıv, 4.
27
Bundüri’de 1-lalife elçisine 13 kat hUat giydirildıği kaydedilir, Zühdetü’u-nusra, 4.
2S
Köymen, Kuruluş Devri, 271.
74
29
Çağrı Bey’in talep ettiği bu miktar diğer kaynaklarda yer almaz. Aynca, Çağrı
Bey’in sözü, Uzluk’un tercümesinde de aktarılmamıştır.
°
Niş5püri’de, Çağrı Bey’e 40 bin dinür verilerek razı edildiği kayıtlıdır, Selçuk
nöme, 18; Bundri’de aynı rakam zikredilir, fakat bu meblağın büyük kısmının şe
hir ahalisi tarafindan ödendiği belirtilir, Zühdetü ‘n-nusra, 5; Reş!deddin’de de
Çağrı Bey’e 40 bin dinar verilerek razı edildiği kaydedilir, cöıniu t-tevdrih, 21;
Bar Hebraeus da Niş5bür’un yağma edilmek istenmesiyle ilgili anekdotu aktarır.
Ancak o, halktan 500 bin zıce alındığını kaydeder, krş. AM ‘l-Farac Tarihi, 1,296.
R3vendi’de.
Tuğrul Bey’in Nişabür’da münadler dolaştırarak kimseyi incitmeye
ceklerini bildirdiği kayıtlıdır. Rdhafü’s-südfir, 1, 95.
32
Uzluk tarafından da “Zavul dağları” şeklinde okunmuştur (Liz/ak Çevirisi, s.4).
Kelime hatalı yazılmış olabilir. Bilindiği kadarıyla bazı tarihlerde, Selçuklu Türk
menlerin sıkışlıklan zamanlarda “Balhan Dağlarına” sığındıkları kaydedilir. Bkz.
Turan, Selç’ııkhıkn Tarihi, 92-93; Köymen, Kuruluş Devri, 86, 93. Tarihi coğrafya
eserlerinde, bu kimde bir yer adı geçmemekle beraber, buna benzer isimler vardır.
Meselft, Zaver (j}j); Zve (bJtj) veya Zübulistün (Ii). Bunlar hakkındaki ma
lumat özetle şu şekildedir: Yüküt el-Hamavi’yc göre Zaver, Soğd’da İştihan’ın
köylerinden biri; Zave: Nişübür civarında; Zabulistan: Gazne çivarında bölge adı
dır. Bu sonuncu, Farsça dil özellikleri yüzünden, lranlılann tarihi şahsiyeti Rüstem
b. Destün’ın babası olan Zül’dan türetilmiş bir yer adıdır. Bkz. Mu camii ‘1-Büldön,
Beyrut 1976, 111. 325, 128; V. Minorsky, Hıu/üdü ‘İ—Alenı Afine ‘l-Aleşrik İle 1—
Atagrih. Türkçe terc. A. Duman-M. Man, lsıanbul 2008, 76. Ravendi’nin nakilleri
arasında yer verdiği bir şiirde, Zabul adı geçmektedir. Bkz. Rdhrnü’s-südür, 1, 28.
Bu ismin yanında zikredilen diğer isimlerle birlikle buranın Hindistan bölgesinde
olduğu anlaşılıyor. Buradaki Zabul’un, diğer coğrafya eserlerinde geçen Zabu
listan olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bkz. Ş. Sümi, Kdnu’ısu ?-A kim. Istanbul
1306, (Tıpkıbasım Ankara 1996), IV, 2404-2405. Bunların yanı sıra Nizamü’l
mülk’ün Shüçeı-Ndnw adlı eserinde Zavulistan Meliki’nden bahsedilmektedir. Bu
esere göre Gazneli hükümdarı Sultan Mahmud’un babası Sebük-Tekin, bu Zavu
listan Melik’inin kızı ile evlenmiş ve bu evlilikten Sultan Mahmud doğmuştur.
Eseri neşreden M. Altay Köymen, Zavulistan’ın Zabulistan ile aynı yer olduğunu
ve buranın ‘Sistan’ın kuzeyinde, Hclmund ve Kandehar nehirlerinin yukarı mecra
sındaki dağlık bölge” olduğunıı kaydeder. Bkz. Nizamü’l-rnülk. Sivdset-Ndme,
Kaz. M. Altay Köymen. TTK Vay., Ankara 2013,2. Baskı, 83, 369, Farsça metin,
125.
“ Püşeng (Büşenc): Herat nühiyesinde, Elerüt’a on fL’rvah (60 km) mesafede ağaçlık
bir vadide güzel. müstahkem ve küçük bir belde. Bkz. Abdüllatif el-Bağdadi,
Merdsidü’I-huki, Neşr: Ali M. el-Becüvi. Bağdad 195.1,230.
Taberistün
ile Homsan arasında, Arablann Cürcün dediği meşhur şehir. Hkz. el
Bağdadi, Merdçid, 111, 1159.
Uzluk’un
çevirisinde “Küm oğlu Ebül Hasan Ali” şeklindedir (Liz/ak Çevirisi, 4).
36
Naşir tarafından eklenmiştir.
31
Uzluk’un çevirisinde “Fahrüddevle Rüstem” şeklindedir (Uzluk Çevirisi, 4).
75
38
Parantez naşirin notu: (Bi-ma’nü meşveret) şeklindedir.
Parantez nşirin notudur.
°
Metinde Yabğü Arskin Ğazt şeklindedir. Yazma nüshada Yabğü ve Bğü/Beyğ
şeklinde okunacak biçimdedir. Uzluk. Bigu Arslan Gazi şeklinde okumuştur.
Naşir, bu cümlenin eksik kaldığına hükmetmiştir. Tahminen “zarar görmüştü”
şeklinde bir fil er almalıdır. Bununla birlikle Uzluk, burayı “Onlar da (ayan)
Geznevilerin halinden rahatsız olmuşlardı” şeklinde tamamlamıştır (U:hık Çeviri
si, 5).
42
Uzluk, elçinin adını Kafat olarak kaydetmiştir (U:hık Çevirisi, 5). Bununla birlik
te yazma nüslıada da bu kelime, Kafal şeklinde okunacak biçimdedir. Ancak diğer
kaynaklar, elçinin adını düzgün bir şekilde vermektedirler: FukkdL Edisyon metin-
dede düzeltilerek verilmiştir. Krş., Rüvendi, Rdhatü’s-südür, 1,102; Bundan, Züb
delil ‘n—ıuısra (İrak ve Bot-asan Selçuklu/an). 5; Nişüpüri, Se/çııkndme, 18; el—
Yezdi, e!-Ur±a, 37; Reşideddin, Cdmiut-teı’cirih, 11/5, 19.
Bundüri’de. Ebü Muhammed Hibetullah b. Muhammed b. el-Hasan ibn el
Me’mün şeklinde. bkz. Zühdelü n-nusra, 7; Reşideddin. Qdmi ‘t, ‘l-levörih, 11/5, 20.
‘
Heftüd Pülün: Yüküt el-Hamavi’ye göre “Heflüd Bevlün” şeklinde olup, ReyNn
köylerindendir. Yüküt, burada Tuğrul Bey’in anne bir kardeşi olan Ibrahim lnal’ı
yayının kirişiyle boğarak öldürdüğünü kaydetmektedir. Bkz. Mucernül-Büldön,
V, 408; el-Bağdad!, Merdsidü7-hnhŞ 111, 1462.
Uzluk, Sultan’ın Halife’yi Nehrevan’da karşıladığını yazıyor (Uiluk Çevirisi, 6).
Ilgili cümle, edisyon metinde ve yazma nüshada “...bü şelırevün istikbül kerd”
şeklinde okunabilmektedir. Uzluk’un, bu kelimeyi Nehrevün şeklinde okuduğu an
laşılıyor. Bununla beraber, başka bir kaynakta, Bundüri’de, Sultan’ın lialife’yi
Nehrcvan’da karşıladığı da kavdedilmiştir. Bkz. Zühdeıü ‘n-mısra (İrak ve Hora-
san Selçııkluları), 16..
Nişüpüri’dc. Halife’nin Ane’den Bağdad’a 25 Zilhicce 451 (1 Şubat 1060) tarihin
de getirildiği kayıtlıdır. Bkz. Selçuknöme. 20. Aynı tarih Rüvendi’de de mevcuttur.
Bkz. Rihaıü>s-südür, 1, 108. keş?deddin ise ilginç biçimde her iki tarihi de ver
mektedir. Bkz. ühniıı’ı-ıevdrih, 11/5,24 ve 25,
56
Uzluk, bu kelımeyi Horzenşah şeklinde okumuşlur (U:hık Çevirisi, 6).
“
Uzluk, ‘candür’ kelimesiyle ‘jandarma’ arasında bir ilgi olduğunu düşünmektedir
(Udıık ÇevirLvi, 7, dipnot:8). Bir ses benzeşmesi nedeniyle böyle bir ilgi varmış
gibi görünnıckle beraber, iki kelime arasında herhangi bir bağın olmadığı açıktır.
Jandarma kelimesi, Fransızca ‘gens d’arme” (= silahlı adamlar) icriminden türe
miş olup, esasen milis kuvvetlerini ifade etmektedir. Candar ise, Farsça cfin ve dür
sözcüklerinden ıüretilmiş bir isim olup, sultanın can güvenliğini sağlayan görevli
anlamındadır.
Uzluk, bu hadiseden hemen sonra yer alan tarihi, hadisenin cereyan ettiği tarih
şeklinde düşünmüş ve ilgili parağraün sonuna bu tarihi eklemiştir (Ur/tık Çevirisi.
7’). Ancak bilindiği üzere Sultan’ın. Seyvide ile olan evliliği bu hadiseden sonmdır
ve zikredilen ıarihıe gerçekleşmiştir.
Nüşirin noıudur.
‘°
Uzluk, Girdküh’u, Kühta şeklinde okumuştur (Ur/tık ÇevirLvi, 7).
61
M. Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparıııor/ıığıı Tarihi, CUuIIİ, Alp Arvlan ve
Zamanı, TTK Yay., Ankara 1 992,45-46.
<e Uzluk burada geçen (düd) kelimesini, yer adı olarak okumuştur (U:hık Çevirisi, 7).
Kelimenin, Farsça adalet ve vermek anlamına geldiği bilinmektedir.
63
Romanos’un ordusuyla doğtıya yürüdüıü haberi geldiğinde, Sultan Alp Arslan
Haleb’in güneyinde bulunuyordu. Burada yanlışlıkla onun Diyarbakır’da iken bu
haberi aldığı kaydı, bir sonraki eümle’de. Şam’da bulunduğuna işaret edilerek te
nakuzu göstermektedir.
M
Uzluk, Romanos’un ordusunu 20 bin kişi olarak vermiştir ((kluk Çevirisi, 8).
Köymen, Alp .1ıslaıı ve Zamanı, 34.
Köymen, Alp Aıslan ve Zamanı. 38.
77
67
Kaynağımız. Alp Arslanın 464 yıl, içinde Müveraünnehre yöneldiği ve Ceyhün’u
geçtiği şeklinde bir iflıdede bulunuyorsa da, diğer kaynakların anlatımıyla bunun
465 yılı içerisinde cereyan ettiği bilinmektedir.
<
Kutvl: Kale komutanı. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osı,ıanlı Dei/eti Teşkilatına
Mu/hal, Ankara 1988, 5!
Rüvendi’de, Yusuf Berzemi şeklinde, Rühatüs-südür, 1, 118; Nişüpüri’de Yusuf
Berzemı, Selçııknünw, 28; el-Yezdi’de, Yusuf Berzemi, el-Uı±a, 51; Reşided
din’de de aynı, bkz. Cü ini ‘ii ‘t-ıevü rdı, 1115, 41.
iıı Köymen. Alp Arslan ve Zaına,u, 269.
‘
Uzluk, Sultan Alp Arslan’ın ölümü bahsinde, yanlış anlamaya yol açacak ifadeler
kullanmıştır. Meselü, ustıf yayını hazırlayıncaya kadar cümlesi; yine Yusuf
el-llarezmi’nin, “Sultanı bir okla vurdu” gibi ifadeler (L]rh,k Çevirisi. 8) kaynağın
meınine ve tarihi nerçeğe de aykırıdır. Metinde, Yusuf’un bir yay hazırladığı veya
okla sultanı vurduğuna ilişkin bir ibare yoktur. Zaten diğer kaynaklar da bunu teyit
ederler. Uzluk. bu ibareyi anlatımı güçlendirmek maksadıyla cklenıiş olmalıdır.
72
Sadreddin el-Hüseyni, ayın kaçıncı günü olduğunu belirtmemekle beraber, Sul
tan’ın “Rebiülevvel ayının sonunda Cunıanesi günü” öldüğünü yazıyor. Bkz.
Ahhürü d-devleti -Selçukhve. 38. Bu eserin, Muhammed Ikbal tarafından neşre
dilen Arapça nüslıasında ilgili yerde “selh” kelimesi geçnıektedir ki bu ayın son
günü demektir. Bkz. Ah/’üıü ‘d—devlet, —Selç’ııkıııe. Taslıilı ve neşr: Muhammed
lkhül. Lahür 1933, 54. Ancak diğer kaynaklar larklı bir tarih vermektedirler. Alp
Arslan’ın yaralandığı tarih, Bundürinin unlatımına göre 6 Rebiülevvel 465’tir.
[iki Zül,deıü ‘n—nusra (İrak ı’c Horasan Selçuklu/arı), 44. Sadreddin el—
liüseyni’ye göre Rebiülcvvel’in sonunda Cumartesi günü ölnıüştür. Ahhürü ‘d
det’leıLv-Se/çııkh’ve, 38; lhnü’l-Esir’e göre Sultan, 6 Rebiülevvel 465 (20 Kasım
1072) tarihinde yaralanmış; 10 Rebiülevvel (24 Kasım 1072)’de ölmüştür. Bkz. el
Kümiifi t-tarih, (Lvldm Tarihi), X, 79; İbn Hallikan’m kaydına göre de Sultanın
ölümü 10 Rebiülevvel 465 (24 Kasım 1072)’tir. Bu müeilif, Sadreddin el
llüseyni’nin kaydını da verir. Alp Arslan bahsi için bkz. H. Ibrahim Gök, “Ibn
Hallikün’da Selçuklu Biyogralileri-ll”, Selçuk U. Fen Edehiyaı Fakültesi Edebiyat
Dergisi (2006), XVI, 53-54.
,
“ Kerec: Farsça’dır, halkı Kerelı (o$) der. Hemedün ile lsfahan arasında bir şelıirdir.
Hemedan’a daha yakındır. BIc. Yaküt el-Hamavi. Mu ‘cenıd 1-Büldün, IV.446. Bu yer
ismi Uzluk’ta yanlış olarak Şehr-i Kuh şeklinde okunmuşmr(Uz/uk Çevirisi, 8).
Çaışmanın Kerec civarında yapıldığına dair, bkz. İbrahim Kafesoğlu, Su/faiz
Me/ikyah Devrinde Büyük Selçuk/ii hnparaıorhığzı. Istanbul 1953, 22.
Halife el-Küim’in vefat tarihi, 13 Şaban 467 (3 Nisan 1075) olarak verilmektedir.
Bkz. Bundüri. Zühdef ü n-rn’sra (İrak ve Horasan Selçuk/ulan). 51: Ibnü’ 1-Esir. el
Kdmi/ <‘klan, Tarihi), X, 94.
80
İbnWl-Esir’e göre 19 yıl. 7 ay ve yirmi sekiz gündür. Bkz. el-Kdmi/ (Is/üm Tarihi).
X, 196.
ıı İbnül-Esir, el-Küim’in. Arslan Besüsiri hadisesi sırasında 4 yaşında olan Muk
tedi’yi sakladığını, hadıseden sonra, erginlik yaşına geldiğinde de ve/iahd ilün etti
ğini kaydetmektedir. Bkz. c/-Kdmi/ (Iski>,, Tarihi), 96.
82
Uzluk. burada Muktedi’nin Şaban ayında veliahd yapıldığını ve halkın da bial
ettiğini belirtmektedir (Lk/uk Çevirisi, 9). Bu doğru olmayıp, Şaban ayında el
Küim ölmüş ve bunun üzerine halk da Muktedi’ye biat etmiştir. Yoksa onun veli
ahtliği, yukarıda belirtildiği gibi daha önce olmuştu.
°
Uzluk, bu adı okuyamamıştır (U:hık Çevirisi, 9). “Çağüniyün: Burası
Sağüniyün’dır. Maverüünnehr’de Bilüd-ı Heyütıla’dan bir ülkedir. Sağünıyün bah
sinde geçer”. Bkz. Yüküt. Mu cemü ?-Bülddn, Il, 144.
84
Yazma nüshada bu isim Uzluk’un (Uzluk Çevirisi, 9) yaptığı gibi “Velh” şeklinde
okunabilirse de, edisyon metinde buranın Velvülic olduğu tespit edilmiştir. Vel
vülic: Bedahşün’a bağlı bir yerleşim yeri olup BeIh ve Toharistan’ın arka taralla
rındadır. Bkz. Yakut, Mu cemil ?-Bü/ddn, V, 384.
Yine bu kelime, yazma nüshada Velh şeklinde okunabilmektedir. Ancak Uzluk
bunu Belh olarak okumayı tercilı etmiştir (Uzluk Çeı’irisi, 9). Edisyon metinde
Velvülic olarak kayıtlıdır.
Krş. Kaksoğlu, Su/taiz Me/ikşah Devri, 121.
A. Sevim-E. Merçil’e göre bu kale, Dümgün’daki Rmzküh Kalesi’dir. Bkz. Sel
çuklu Devlet/eri Tarihi, Ankara 1995, 115. Ancak aşağıdaki metinde. Tekrit Kalesi
olduğu anlaşılıyor. Bkz. Berkyüruk bahsi. Kafesoğlu, bu konuda, “Sultan onu Tir
miz Kalesi’nden cebren indirdi ve gözlerine mil çektirerek hapse attırdı” demekle
yetinmektedir. Bkz. Sultan Me/ikyah Devri, 59.
88
Bu isim yazma nüshada Yağanikin şeklinde okunacak biçimdedir. Edisyon metnin
nüşiri kelimeyi Yağa Tegin olarak kaydetmiştir. Benzer bir isim Ahbdrü ‘d
devleti’s-Selç’ukivve tercümesinde (s.50) Yakub b. Buğa Tekin (‘?) (i ti>) şeklinde
tam olarak okunamayacak bir biçimde yazılmıştır. Bununla birlikte aynı eserin
Arapça nüshasında (ül ii,1) şeklinde yazılmış ancak nüşir, haşiyede bu ismin ( U3
»S) Bulka Tekin olması lazım geldiğini belirtmiştir. Bkz. Ah/idi-ü ‘d-dev/eıLs
Selçukhe. Mulıammed Ikbül neşri, 72; Kafesoğlu’nda, Yüküb Tekin şeklinde,
bkz. Su/icin M likşah Deı’ri, 122; Uzluk. bu ismi Yağan Tekin şeklinde okumuştur
(LJzhık Çevirisi, 10).
79
‘
Uzluk, bu ibareyi, vezirin öldürülmesi için Melikşüh’ın Bağdad yolunda bir adamı
pusuya koyduğu şeklinde tercüme etmiştir (Uzhık ÇevirLvi, 10). Bu hem metin hem
de tarihi gerçeğe uygun olmayan bir ifadedir.
°
Metinde Cuma günü olarak kayıtlı olan bu tarih, Milüdi olarak Salı gününe denk
gelmektedir. Uzluk, bu tarihin Milüdi karşılığı olarak 21 Ekim 1092’yi gösterir
(Uzluk Çevirisi, 10).
Melikşah’ın konuşma metninde divit (C9); Nizümülmülk’ün konuşma metninde
clevdt (ı,i) şeklinde kayıtlıdır.
92
Krş. Bundflr?, Zübdetü ‘n-nusra (İrak ve Horasan Selçuklu/arı), 63.
Sultanın 24 Ramazan’da Bağdad’a geldiğine ilişkin bir kayıt için bkz. Bundüri,
Zübdetü ‘iz-mısra (İrak ve Horasan Selçıık/ııları), 83.
°‘
Bundüri’de Sultan’ın vefat tarihi 16 Şevvül’dir. Bkz. Zübdetü’ıı-nıısra (İrak ve
Horasan Selçuklu/arı), 69.
Gün olarak, melinde Cuma günü verilmekle beraber, 20 Şevvül 485, Milüdi 23
Kasım 1092 Salı gününe tekabül etmektedir.
96
Melikşüh’ın 4 oğlu vardır: Herkyüruk; Muhammed; Sencer ve Mahmud. Bkz.
Sadreddin el-Hüseyni, Ahbdrü ‘d-dev/eti s-Se/çukivı’e, 51; Zübdetü ‘n-nusra (İrak
ve 1-lorasan Selçukhıları), 83. Berkyüruk’un annesi Zübeyde Hütun, bir Selçuklu
prensesi olup, Çağrı Bey’in oğlu Yüküti’nin kızı idi. Yani, babası Melikşüh, amca
sının kızıyla da evliydi. Öte yandan Reşideddin, Melikşüh’ın 9 oğlu olduğunu söy
lüyor. Ancak 8 tanesinin ismini vermektedir. Bunlar: 1-Berkyüruk, Zübeyde
Hütun’dan; 2-Mahmud, Türkün Hütun’dan; 3-Ahmed, Türkün Flütun’dan; 4-
Muhammed, Beşüli adında bir cüriyeden; 5-Sencer, Muhammed’in annesinden; 6-
Melik Tuğrul; 7-Melik Düvüd, Türkan Hütun’dan; 8-Emir Humürin. Reşideddin,
Melikşüh’ın ayrıca biri Türkün Hütun’dan diğeri de Muammed ve Sencer’in anne
leH olan cadyeden doğma iki çocuğu daha olduğunu ancak bunların küçük yaşta
öldüklerini ve Rey’de defnedildiklerini kaydetmektedir. Bkz. Cdıniu ‘t-tevdriı,
11/5, 53-54.
Bu cümlede ‘ez hazret’ ibaresi geçmektedir. Bununla, hilafet merkezinin mi yoksa
saltanat merkezinin mi kastedildiği tam olarak anlaşılamamaktadır. Uzluk, ibareyi
“merkezden uzak” şeklinde çevirmiştir (Uzluk Çevirisi, 10).
Nüşir, burada geçen müsıevfl kelimesinin fazladan eklenmiş olabileceğini ileri
sürmektedir.
Uzluk, bu sırada Bağdad’da bulunan emirlerin, Buğrü Hün’ın adamları olduğu
şeklinde bir ifade kullanıyor (Uzhık Çevirisi, Il). Bu ifade, Selçuklu komutanları
nın Buğrü Han için hizmet ettikleri anlamına gelir ki bunun doğru olmasına imkan
yoktur. Bağdad’daki Selçuklu komutanlarının, eşi Melikşüh dolayısıyla Türkan
Hütun’un hizmetinde oldukları izahtan varestedir.
Müdebbir: Müşavir.
ıoı 26 Şevvül 485, Milüdi olarak 29 Kasım 1092 Pazartesi gününe denk gelmektedir.
80
02
Uzluk, bu kelimeyi “Vurukürd” olarak okumuştur ((Jdıık Çevirisi, il). Kelime, yazma
nüshada da () şeklinde harekeli olarak kayıtlıdır. Vurugerd veya Berücird olarak
da biliniyor. Berücird hak. bkz. Yüküt, Mu cemil 1-Bil/dön, 1,404-405.
1113
Mütercimin notu.
11)3
Kumüc, Melikşüh, Mahmud ve Berkyüruk zamanlarında emir-i höcihlik yapmıştır
(Nüşirin notu). Ayrıca bkz. Rüvendi, Röhatü’s-südür, 1, 136; Reşideddin,
C’önıi u 1—fevörih, 11/5, 54.
105
Uzluk, yazma nüshada (,11) şeklinde kayıtlı olan bu ismi “Anu” olarak okumuşsa
da emin olamamıştır (Uzluk Çeviri.vi, Il). Edisyon metnin nüşiri, Unür şeklinde
düzeltmiştir. Ünür ya da Üner, Mahmüd’un ataheki idi. (Nüşirin notu). Krş. Sad
reddin el-Hüseyni’de Üner (jM) şeklinde, Ahhörü’d-dev/eıi’s-Se/çukivve, 53; Ib
nü’l—Esfr, el—Kümil <‘Lv/öı;ı Tarihi), X, 192.
06
Uzluk, burada 18 Zilhicce demekıedir (Uzluk Çevirisi, Il). Oysa yazma nüshanın
ınetninde, Zilhicce ayı kayıtlı olmakla beraber, l8. gün olduğuna dair bir ibare
yoktur. Edisyon metinde de aynı şekildedir.
ı07 Kutbü’d-devle Ismail b. Yüküti, aynı zamanda Berkyüruk’un dayısı da oluyordu.
Zira annesi Zübeyde Hütun, Yüküti’nin kızı ve dolayısıyla İsmail’in de kardeşi idi.
bkz. Nişüpüri, Se/çuknönw, 36; Reşideddin, Cönıi’u ‘t-ıevöriı, 11/5, 49.
08
Krş. Rüvendi, l?öhaıü ç—südür, 1, 138; Reşideddin, (‘dini ‘ii ‘t—fevdrih, 11/5, 57.
09
Yazma nüshada sadece baştaki () harflnin harekesi konmuş olup fetha iledir.
ııo Yazma nüshada (Jni) şeklindedir. Uzluk da Buran olarak okumuştur. Ancak
edisyon metinde diğer kaynaklarda geçtiği gibi, Buzan/Bozan (j1jj) biçiminde
düzeltilmiştir. Meselü bkz. Bundüri, Zühdetü ‘n—nıısıv (İrak ve Horasan Selçuk/ula—
rı), 85; İbnü’l—Esir, e/—Kömi/ (Is/dı,, Tarihi). X, 192.
el-Mustazhir Billah, bkz. Sadreddin el-Hüseyni, Ahhdrü ‘d-dev/efi’s-Sc’lçukh’ve, 52.
Melikşüh tarafından 478 (1085) yılında gözlerine mil çekilmişti. Bkz. yuk. Melik
şüh bahsi.
113
Reşideddin’de bu isim, Tutış () şeklinde okunacak biçimde harekelendirilmiştir.
Bkz. (‘dini ı.ı ‘f—fevdrih, 11/5, 58.
114
Uzluk. burada çeviri hatası yapmıştır. İlgili metnin Uzluk tarafından yapılan çevi
risinde “Bu gönderdiği adamlar, Tutuş’un çıkmak ükrinde olduğunu ve sipehsala
nn onun kaçnıasını kolaylaştıracağını haber gönderdiler” denmektedir (Uzluk Çe
virisi, 12). Farsça metin bu anlama gelecek bir ibare içermez. Üstelik bu ifade
mantık bakımından da tutarsız bir cümledir. Metnin doğrusu yukarıdaki gibidir.
‘5
Krş. Sevim, Sur4e ve Filistin Selçuklu/an Tarihi, 148-150.
ıı6 Bu cümle, yazma nüshadaki metinle karşılaştırıldığında iki rarklı anlama gelebile
cek şekildedir. Metin, yazma nüshada şu şekildedir: U i Jjl). Bu cümlenin
çevirisi şu şekilde yapılabilir: “Onun komutanlarını yakaladı”. Ancak edisyon
metnin nüşiri, Farsça metnin filmi çoğul haline getirerek (ıfl) biçimine sok
muştur. Bu durumda cümlenin çevirisi şu anlama gelebilmektedır: “Komutanlar
81
°‘
Uzluk buradaki tarihi 498 olarak veriyor. Bunu da hatalı olarak Milüdi 1103 mri
hiyle eşleştiriyor (Lızluk ÇL’viri.ü, 14).
(32
tbnü’l-Esir’e göre, 10 Zilhieee (25 Eylül l l02)’ye kadar sürmüştür. Bkz. el-Kümil
(Lvldrn Tarihi), X, 273.
133
Edisyon metinde nakah (£) olarak yazılmasına karşın, yazma nüshada lağım ()
şeklinde okunacak biçiındedir.
°
Bu beşinci savaştır.
‘
Yazma ve edisyon metinde 496 yılı Rebiülevvel ayında anlaşma yapıldığı kaydcdi
liyorsa da Selçuknüme müellifi burada hata yapmıştır. Anlaşmanın bu tarihte ya
pılmış olması mümkün değildir. Zira biraz yukarıda, aynı yıl içinde Zilhicce sonu
na kadar İsfehün kuşatmasından balısctmektcdir. Kuşatma, Zilhicce sonuna kadar
sürdürülmekle birlikte, Hoy savaşı. Cemüziyülevvel 496’da gerçekleşmiş (19 Mart
1103) ve anlaşma da doğal olarak 497 Rebiülevvel ayında (Ocak 1104) yapılmış
olmalıdır. Bkz. lbnü’l-Esir. el-Ecimil (Islüııı Tarihi), X, 300; A. Ozaydın. “Berkya
ağ”, DIA. V. 515. Uzluk. tercümede. anlaşmanın 497 yılı içerisinde yapıldığını
kaydetmiştir (Whık Çevirisi, 14).
(36
Sadreddin el-l-lüseynL Ahbdnid-devk’tiv-Selçukiı’ıe. 54. Bazı araştırmalara göre
bu şartlar, 3. savaşın sonunda kararlaştınlmıştır ve anlaşma 4 Rebiülühir 495 (26
Ocak 1102) tarihini taşımaktadır. Bkz. Ozaydın, “Berkyaruk”, DIA, V, 515. Ancak
ibniYl-Esir’in kaydı, bu anlaşmanın 497 Rebiülcvvel (Ocak 1101) ayında apıldıı
nı ortaya koymaktadır. Bkz. t’l-Kümil (Lvlüm Tarihi), X, 300-301.
‘37
Uzluk, 1105 yılı olarak göstermiş6r (Liz/tık Çevirisi, 14). Berkyüruk, 1104 yılında
öldüğüne göre, Uzluk’un verdiği bu tarih doğru değildir.
ı3N Sıbt’a göre Berkyüruk’un İslbhün’dan ayalışı Muharrem 498 (EyLül 1 l04)’dedir.
Bkz. Mir ütü ‘z-zamdn fi Tarihi ?-Ayün, Haydarübad-Dekken 1380/1951, VllI/l,
13.
Berkyüruk’un ölümü, 2 Rebiülühir 498 (22 Arahk 1104) tarilıindedir. Öldüğünde
25 yaşında idi. Bkz. İbnü’l-Esir, el-Kümil (İsidın Tarihi), X, 308; Bundüri, Zühde
tü ‘n—nusra (İrak ve Horasan Selçuklulan), 91; Reşideddin, Cümi u ‘t—tevürih, 11/5,
66; Özaydın, “Berkyaruk”, DIA. V, 516.
°
Yazma ve edisyon metinde Cehiz (5e) şeklindedir. Diğer kaynaklarda Cüheyr
() olarak geçer. Meselü, Ibnü’l-Cevzi. cl-Muntıcaın, lX. 141; lbnü’l-Esir, el
Kümilfit-tarih, (Tomberg neşri, tıpkıbasım), Beyrut 1399/1979, X. 382. Uzluk,
bu ismi eksik kaydeimiştir.
‘‘
İbnü’l-Esir’e göre, Deyülü ()‘dan itibaren karşılıyor. Bkz. el-Kümil (Tombcrg
neşri). X. 382.
ı42
Edisyon metinde (Sl3 jl) şeklindedir. Yazma nüshada kelime çok açık olarak
okunamıyor. Uzluk, Dar-u Muhleke şeklinde okumuştur. Kanaatimizce, Düru’l
Memleke (sı.ıı 3.2) olması gerekir.
‘
Uzluk’un çevirisinde “Şat nehri” denmektedir ((klıık Çevirki, 14). Sat kelimesi
nehrin özel ismi gibi ıereüme edilmiştir. Oysa şat, nehir demektir.
83
Emir Ayaz’ın
ölüm tarihi. 13 Cemüziyülevvel 496 (1-2 Mart 1 105)’lir. Bkz. İb
nü’l—Esir, e/-Kd,ni/ 1sldı,ı Tarihi), X, 313.
Kale-i Saltanati adıyla
da bilinmektedir. İsfehün yakınlarında yüksek bir dağın
lepesindedir. (Le Strange’dan naklen, nüşirin notu). Yaküt el-Hamavi’ye göre
Şhhdiz’in manası, Hükümdar kalesi (Kal’atü’l-Melik) demektir. Bkz. MLcemü?
Bil/dön. 111, 316.
146
Bundüri. Zühdetü ‘n—nnsra (İrak ‘e H,n-asan Se%ukhdarı), 93; Sadreddin el—
Hüseyni: “Bu kale. ahalinin gözünde bir diken ve boğazında bir kemik gibi idi”
der. Bkz. Ahhdrö ‘d-deı’klı -Se/çukh’ve. 55.
147
Yazma nüshada yoktur, edisyon metne n’3şir tarafından eklenmiştir.
4K
Edisyon meıinde, Bütıni liderlerinin başlarının Bağdad’a gönderilmesi hadisesinin
501 yılı içerisinde gerçekleştiği gibi bir cümle oluşturulmuştur. Hülbuki Selçuk
>iöine müellifi. yeni bir konuya geçerken önce o yılı belirtmekte ve “Ender sene-i
ile cümleye başlamaktadır. Edisyon metnin nüşirinin bu noktayı göz ardı ettiği
sanılmaktadır. Dolayısıyla 501 ytlı. Seyfüddcvle Sadaka ile ilgili olayların anlatıl
dığı yıldır.
3)
Burada geçen Nil. Mısır’daki Nil nehri değildir. Irak’ta bulunduğu anlaşılmaktadır.
Coğrafya eserlerinde Nil hakkında şunlar kayıdıdır: “Nil, aslında elbise boyamada
kullanılır. Nıl adı birkaç yerde vardır. Bunlardan biri, Küfe sevüdında, Hille yakın
Iarındadır. Mezyedoğul ları tarafından inşa edilmiştir. Fıraı’ın kollarından biri haliç
oluşturarak bundan geçer ki bunu Haccüe b. Yüsufkazmıştır. Burası Küsün bölge
sine de destek olur. Suyunun fazlalığı Dicle’ye dökülür. Yine bir başka Nil: Rakka
ırmağının kollarından biridir. Bunu er-Reşid kazdırmıştır. Bunun karşı yakasında
Deyr Zeki ırmağı olan el-Belih bulunur”. Bkz. Yüküt, Mu ‘cemil ‘l-Bükkln, V, 334;
Akvüsidü ‘(-ünlü’. 111, 1413. Yine, burada geçen Küsüıı da Irak’ın kuzeyinde.
Nunıflniye ile Vüsıt arasında kalan bir bölgenin (küre) adıdır. Büyük Zab, bu böl
genin nehri olup bu yöredeki tarlaları sular. Bkz. Akrösülü 1-fili/ü’ ,lll, 1133.
151ı
Edisyon ıneıinde. Zervümiyü (ljj) şeklinde yazılmıştır. Nüşir, neresi olduğunu
çıkaramamıştır. Uzluk da aynı şekilde “Zervamiye” olarak okumuş. yazmış ama
neresi olduğunu anlayamamıştır (Uzhık Çevirisi, 14). Yazma nüshada, kelime buna
benzemekle birlikte, edisyon metin nüşırının ve Uzluk’un vüv olarak okuduğu
hariÇ elif ile bitişik olarak yazılmıştır. Bu durumda noktası konmamış fil harfi ola
rak okunabilir. Böyle okunursa, Zermmiyü (ttjj) şeklıni alır ki, bu durumda ke
lime bir yerin adı olarak karşımıza çıkar. Coğrafya eserlerinde Zerfümıye (<Ufl)
diye geçen bu yer hakkında şunlar kayıtlıdtr: “Buraya Zürfüniye de denir. Küsün
dolaylarında büyük bir köydür. Burası, Vüsıt ile Bağdad arasında yer alan Yukarı
Zab nühiyelerındendir. Bu, Erbil ile Musul arasındaki Zab değildir. Burası, Die
le’nin batı kıyısında yer alır. Yukar Zab ağzında bulunan birkaç eser dışında hara
be halindedir’. Bkz., Yüküt, Muccınül-Bü!dön, 111. 137; Bağdüdi, Merüsidül
111,/ü, Il, 662.
ısı Sadreddin el-Hüseyni’ye göre, Sadaka b. Mezyed’in ordusu 20 bin kişiden oluşu
yordu. Savaş, lille yakınlarındaki bataklık bir mevkide gerçekleşmişti. Bkz.
Ahhdrü’d-dcı’kti’s-Se/çukhTc, 55-56; İbnü’l-Esir’e göre 20 bin süvad. 30 bin pi
yade vardır, bkz. el-Kömil (İslüm Tarihi). X, 354.
84
152
Sadaka’nın oğludur.
153
Bir Arap kabilesidir.
Büyük Selçuklu komutanlarındandır. Bağdad şıhnesi ve Musul valisi olmuştur.
Vasıt, Sultan Muhammed tarafından ona ikıd edilmiştir. Bkz. lbnü’l-Esir, el-Kdrnil
(İs/öm Tarihi), X. 356. Farsça metindekı cümle dizilişi, Porsuki’nin Sadaka’nın
ordusunda yer aldığı gibi bir anlamın çıkmasına yol açıyorsa da Porsuki, Selçuklu
ordusu sat]arındadır. Müellif burada iki ordunun komutanlarını karışık bir şekilde
vermiştir.
ISI
Sadaka’nın diğer oğludur.
Süve hkimi iken. Sultan Muhammedle arası bozulunca kaçıp Sadaka’ya sığın
mıştır. lbnü’l—Esir. ci-Könzil (Is/üm Tarihi). X. 354.
“
Edison metinde (J t) şeklinde dizilmiştir. Uzluk tarafından Ahmet Bey ola
rak okunınuştur (Uzizık Çevirisi, 14>. Ancak. lbnü’ 1-Esir bu ismi Ahmedil (J’)
olarak kaydetmiştir. d-Kdmi/ (Tomberg neşri), X, 3447. Ayrıca, lbnü’l-Adim’iıı
eserinde de Ahmedil b. lbrahim’den söz edilmektedir. Bu zat, Merüğa hökimi olup
Sultan Muhammed b. Melikşah tarafından 505 (1111) yılında Haçlılarla savaşmak
üzere Suriye’ye gönderilmiş, 510(1116) Haziran’ında Bağdad’a dönmüştür. Dola
yısıyla, yukarıda geçen Ahmed Bey, bu Ahmedil olmalıdır. Bkz. Buğı’etü ‘t-ta/eh
(Bhog,v/iIer/e Se/çuklular Tarihi), 101. Yine, !bnü’l_Esir de bu kaydı doğrular.
Bkz. el-Kömil (kilim Tarihi), X. 388. Ayrıca lbnü’ 1-Esir, ölümü münasehetiyle
onun künyesiııi şu şekilde verir Ahınedil b. Vehsüdün er-Ravvdi el-Kürdi. Bkz.
age. X. 410. Yazma nüshada hem Ahmed BikBey hem de Ahmedil şeklinde
okunmaya müsaittir.
Yazma nüshada ve Uzluk’un çevirisinde Rüzkıbtı (Jj) şeklınde geçen isim,
cdisyon metinde (Sil) olarak yazılıdır.
59
İbnü’l-Esir’e göre ok sırtından girmiştir. Bkz, el-Kdmil (Is/dm Tarihi). X. 359.
Bozuş adında çolak bir köle olup PorsukVnin askerlerindendi. Bkz. İbnü’l-Esir,
ci—Kümil (Iskb>ı Tarihi), X, 359.
16ı İbnü’l-Esir, savaşın 19 Receb 501 (4 Mart 1 l08)’dc başladığını kaydetmektedir.
Bkz. e/-Kcimil (Iski,,, Tarihi), X, 358. Ote yandan, Uzluk, bu tarihi 28 Mart olarak
belirlemiştir.
62
Rüvendi’ye göre, başı, Horasan’a, Scncer’e gönderilmiştir. Röhazü s-südür, 1, 150.
163
Yazma nüshada başlık şeklindedir. Edisyon metinde başlık olarak düzenlenmemiştir.
63
Metinde, bir sultan adı geçmemekle beraber, yukarıda tahkiye edilen olaylardan
bunun Muhammed Tapar olduğu anlaşılıyor. Ancak, yine metinde geçen, Süley
manşüh için kullanılan “kendi amcaoğlu” tabiri doğru değildir. Zira Süleymaaşah,
akraba olmakla birlikte Muhemmed Tapar’ın amcasının oğlu değildir. Oyle anlaşı
lıyor ki. bu paragraf. müellif taraftndan muhtemelen biraz aşağıda vermeği planla
dığı bilginin bir kısmı olarak karLştırılmış ve öne alınarak buraya yazmıştır.
65
Müellif, aşağıda Süleymanşüh’: Şama gönderenin Alp Arslan olduğunu kaydet
mektedir. Bkz. aşğ. Sülevmanşüh bahsi. Burada verilen bilgi, tarih yönünden de
doğru değildir. Zira Süleymanşah 1186 yılında Tuıuş’la giriştiği mücadelede haya
85
tim kaybetmiştir. Gerçi, müellife göre Süleymanşh, 1122 yılında vefat etmiş gö
rünmektedir. Aşğ. Aynı yerler.
6o
Yazma ve edisyon metinde Nöştekin (ü,) şeklindedir. Uzluk. bunu Anuştekin
olarak okumuştur. Yazma nüshada Nüştekin ile Şirgir isimleri arasında vüv bağlacı
vardır. Bu durum bu isimleri iki ayrı emire ait gibi göstermiştir. Bundan dolayı
Uzluk tarafından da bu isimler iki ayrı şahıs olarak zikredilmiştir. Edisyon metinde
bu vüv kaldırılarak tek isme dönüştürülmüşıür. Nitekim Bundüri’de. Enüştekin
Şirgir şeklindedir. Bkz. Zühdetü ‘n—mısra (İrak ve Horasan Sdçukhı/arı). 114. lb
nü’l—Esirde de aynı şekildedir. Bkz. e/-Kamil UsM,;; Tarihi), X, 419.
‘
Yazma nüshada İlükfeşt (CiiSDy) şeklindedir. Uzluk, bu ismi İlakkoşut olarak
okumuştur. Cemüleddin llakfeşt b. Kaymaz el-Harami Sultan Muhammed b.
Mahmud h. Melikşüh’ın Emir-i Höcih’idir (Nüşirin notu). Bu isim, Zühdeıü n
mısra mütercimi Kıvümeddin Burslan tarafından llfakşet (bkz. Bundüri, Zühde
tü ‘n-nusra (İrak ve floresan Se%ıık/u/an), 208) şeklinde: Rdhaüi’s-sudür müter—
cimi Ahıned Ateş tarafından da llkuğaı şeklinde okunmuştur. Ateş’in yaklaşımına
göre li-kufşat kelimesi <il-kuvşat<il-kuşat ile alakalı görünmektedir. Bkz.
Rüvendi, Röhatü s-südür, 11, 248 ve dipnot: 3.
6%
Metinde bu şekilde, sarüvhö ve küşkhö şeklindedir. Bunların, bugün anladığımız
manada saraylar ve köşklerin olmaması icap eder. Askeri bir maksat ile inşü edilen
yapılar olmalıdır. Zira bunlar. Alamüt ve diğer Bütıni kalelerinin kuşaıılmusı için
apılınışıır. Bu açıdan “gözetleme kuleleri”, “karakollar” kastedilmiş olmalıdır.
Benzer ıbareler, müellif tarafından 111. Haçlı seferi sırasında Frenklerin Konya ci
vanna geldikleri sırada da kullanılmaktadır. Frenkler, Konya’da kaldıkları birkaç
gün içinde, aynı şekilde saraı’/ar ve hdğ/ar yapmışlardır. Onda da yine, bildiğimiz
manadaki sı,-aıhırın yerine, askerin barınabileceği geçici mekünların. karakol ve
ya belki barakaların yapılmış olması lazım gelir. Zira o kısa sürede, zaten terket
mek üzere olduklan bir yerde sarar ve köşk yaptırmaları anlamsız görünmektedir.
69
512 yılının Safer ayı olmalıdır (Mayıs-Haziran 1118>.
‘°
Bu cümle, hem yazma nüshada hem de edisyon metinde başlık şeklinde düzen
lenmiştir. Ancak bu başlık altında halifelikle alakalı olarak sadece bir cünıle ve
rilmiş olup o da hilüfet süresiııi aktarmaktadır. Sonra yeniden Selçuklu sullanının
serencamına devam edilmiştir.
‘
Yüküt el-Hamavi, bu kaleyi görmüştür: “Deylem dağları istikanıetinde müstahkem
bir kaledir. Kazvin, Zencün ve Ebher’e hükimdir. En sağlam ve müstahkem kale
lerden biridir”. Bkz. Mu cemü ‘/-Bü/dön, 111, 207. Sultniye’ye 5 fL’ıwah mesafede
dir. Hamdullah Müstevfl de bu kaleyi görenler arasındadır. Ancak onun zamanında
kale harabe lıalindedir. Zira Moğol döneminde harab olmuştur (Le Strange’den
naklen, nüşirin notu).
72
Uzluk. Sultan katından giden elçilere iltifat etmeyenin Tuğrul olduğunu ileri sür
mektedir (Uzkık Çevirisi. 16). Oysa diğer kaynaklarda da bu olay anlatıldığından,
bunun Gündoğdu olduğu açıktır. Meselü krş. Zühdeıö’n-mısra (İrak le Hora.ça,ı
Se/çuklu/an), 120: lbnü’l-Es?r, e/-KĞınil (İs/cin; Tarihi), X, 434435.
‘‘7
Uzluk, bu ifadeyi ücretli asker olarak çevirmiştir (Liz/ak Çeı’irisi, 16).
86
203
Merdsidü’l-İıtılü’da (11, 541) Dülüb hakkında şu kayıı vardır: “Dülüb: Birçok
yerde vardır. Bunlardan biri Dülübu Mübürck’tir. Bu Bağdad’ın doğusundadır. Yi
ne, Dülüb: Reyin köylerindendir. Dülüb el-l-lüzin: Men’ vadisi üzerindedir. Yine
Dülüb: Ahvflz’a dört fersah mesafede bir köydür.”
204
DüI (J,): Cüh (4.), yani yer denıektir. Dülüb’ın kapısı (denüze-i dülüb) bugün
hala mevcuttur (nşirin notu). Rey’in su kuyulannın bulunduğu yer.
205
Uzluk, burada Horasana giden sultanın. Mesud olduğunu ileri sürüyor (Uzhıfr
ÇevirLvi, 19).
Edisyon metinde 552 yılı yazıyor. Yazma nüshada, nüşirin de tespitine göre. 564
tarihi yazılıdır, Ancak, (sıttin altnıış) kelimesinin altında (isnü ve hamsin) de ya
zılmıştır ki, nüşir bu son tarihi doğru olarak kabul etmektedir. Uzluk ise, metinde
olmayan bir tarihi vermiştir: 544!l 149-50 (Uduk Çevirisi, 19)
207
Sencer’in ölüın tarihi 14 Rebiülcvvel 552 (26 Nisan 1 l57Ydir. Bkz. M. Altay
Köymen, Büyük Selçuklu in qrnmtnrluğıı Tarihi. Ikinci İmparatorluk Devri, Cilt: V,
TTK Yay.. Ankara 1991,465.
208
Bu başlık, edisyon metinde yer almaz. Ancak yazma nüshada bu ibare başlık şek
linde düzenlenmiştir. Nüşirin bu başlığı göz ardı ettiği anlaşılıyor. Anonim Selçuk
nöme (Tarfh-i Al—i Selçuk ) mücllıfınin. İldeniz meselesinden bahseden bu saurla
nnın düzeltilmesine ihtiyaç vardır Zira bilinen tarihi olaylara göre burada verılen
bilgiler çelişkili görünmektedır. Oncelikle ilgili Farsça metnin transkripsiyonu şu
şekildedir: “Ammü hadis-i Atübek Ildeniz ün büd ki ğulüm-ı sultan büd. Müder-i
sultan Tuğrul bü ü düd ve ü rü atübeg kerd. Çün sultan Sencer ez dünya be-reft ez
sebeb-i vemdür? pesereş Tuğrul rü be-ü sipord. Sultan Tuğrul atübegi-i lMk ve
Azerbaycan tü be-ü düd, Sultan Tuğrul gozeşt. Alübegi-i lrük ve Azerbaycfln bü ü
mukaner şod. Ez ferzend be-ferzend be-vilüyet-i Fürs ve Irük püdişühi kerdend tü
in vakt.” Bu ibare, aşağıdaki notlarda cümleler halinde diğer kaytaklardakilerle
karşılaştırıl makıadır.
0
[Şemseddin] İldeniz. aslında Sultan Mahmud b. Muhammed Tapar’ın veziri
Kemüleddin Ebü Talib es-Sümeyremi’nin mernlükudur. Onun 516 (1121-1122) yı
lında Bağdad’da Batıriller tarafından öldürülmesini müteakip, önce Sultan Mah
mud’a ardından Sultan Mesud’a intikal etmiş; nihayet bu sultan tarafından Azerbay
can valiliğine getirilmiştir. Sultan Mesud, onu kendi kardeşi Tuğrul’un (ö.l 134) dul
kansı Mümine Hatun ile de evlendirmiştir. Bkz. Mirza Bala, “Il-Deniz”, lA, 5/Il,
962; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara 2011,200. Arslanşüh, ba
bası Tuğml’un ölümünden sonra amcası Sultan Mesud zamanında Tekrit Kalesı’nde
tutuluyordu. Mesud’un ölümünden sonra çıkan taht karışıklıkları sırasında Selçuklu
komutanlarından Mesud Bilali, 1154 yılında Arslanşüh’ı serbest bırakmıştır. Ars
lanşüh da bazı Selçuklu komutanları tarafından üvey babası olan Ildeniz’in yanına
götürülmüştür. Hürezmşüh tarafından öldürülen Sultan Tuğrul ise bu Arslanşüh’ın
oğludur. Bkz. lbnü’l-Esir, el-Kdmil (Islöm Tarihi), Xl, 168-169; Sadreddin el
Hüseyni Ahbdn ‘d-devleti s-Selçukiı’ye, 93-94; Bundan, Zühdctü n-nusra (İrak ve
Horasan Sel çuklulan), 215, 217; Kayhan, İrak Selçukluları, 214.
‘ıo Burada kastedılen sultan, Mesud b. Muhammed Tapar olmalıdır. Zıra lbnu 1-Esır
. .
227
Sultan Alaaddin Muhammed’in ölümü Şevviil 617 (Aralık 1220) tarihinde gerçek
leşmiştir. Bkz. Kafesoğlu, Harc:rnşahlar Devkü Tarihi, 283; Köprülü, “Hhrizm
şahlar’, lA. 5/!, 275.
22H
Edisyon metinde başlık şeklinde değildir. Ancak yazma nüshada Celüleddin
llürezmşüh’la başlayan cümle diğerlerinde olduğu gibi başlık şeklinde düzenlen
miştir.
229
Celüledin 1 lürezmşüh’ın birden fazla Gürcistan seferi vardır. Bunlar için bkz. Cü
veyni, Tarih-i Cihangüşd, 354-365.
2W
Celüleddin’in, 60 bin kişilik Gürcü ordusuyla savaşı hakkında NesevT’de de bir
kayıt var ise de bu mücilif, Gürcü kralının adından bahsetmez. Bkz. Necip Asım,
Ceidlünin Harezem şah, Istanbul 1934, 70-71.
231
Nesevi’nin bir kaydında, Celüleddin’in Belıram Kalesi’ni feıhetdği sırada İva
ni’nin kızından bahsedilir. Ancak burada kızın adı TemessahaiThamtha (t*4)
olarak kaydedilmektedir. Üstelik kızın 1 hürezmşüh’a verildiğine dair bir ifade yer
almaz. Bununla birlikte barışın yapılabilmesi için Gürcülerin para teklif ettikleri ve
Sultanın da bunu kabul ettiği belinilir. Bkz. N. Asım, C’/aIüuiıı Harezenışah, 113;
Muhamnıed b. Ahmed en—Nesevi. STı-et es—Sultan Celdkddin MeııgübinT, Neşr.
Hafız Ahmed Hamdi. Mısır 1953.293.
232
lvani’nin kızı konusunda Cüvcyninin bir kaydı dikkat çeker. Gerçi. İvani’nin
birden fazla kızı olabilir, ancak Cüveyni, (‘elüleddin hiürezmşüh’ın AhlaI’ı zaptet
tiği zaınan burada Melik Eşref in nikahlı karısı olduğunu söylediği lvanı’nin bir
kızından bahsetmektedir. Kayıt şöyledir: “...(Sultan Celüleddin Harezmşüh)
lvan’ın kızı olan Melik Eşrel’in nikühlı hanımıyla geceyi birlikte geçirdi. Böylece
Melik’in ihanetinden dolayı kalbinde doğmuş olan kini yatıştırnıış oldu .Ancak
aynı kaynak, biraz ileride, Yassıçemen savaşından sonra Celüleddin mağlup vazi
yelte Ahlat’a dönünce “... Melik Eşref in nikahlı olan eşinin namusunu korudu ve
onu iyilikle geri yolladı ifadesini kullanmaktadır. Bkz. Tarih-i Cihangüşd, 366-
367, 370. Son cünıleyle ilgili olarak eserin mütercimi. Reşideddin’in kaydına göre
bu Hütunun Melik Eşref in kızı olduğunu belirtmektedir. Benzer bir hikayeyi de
Nesev? aktarıyor. Buna göre Azerbaycan Atabeki Özbek’in karısı olan Tuğrul b.
Arslan’ın kızı, kocasından ayrılıp Tebriz’e gelerek Celüleddin’lc evlenmek isledı
ğini bildirmiş; Celüleddin. nikühın şeran caiz olup olmadığını sordurmuş; kadın.
şahitler ve kadılar huzurunda kocasından boş olduğunu ispat etmiş ve evlilik ger
çekleşmiştir. Haber Özbck’e ulaştığında karısının Celüleddin ile evliliğini kendi rı
zasıyla mı yoksa zorlamı olduğunu sorup, kadının kendi rızasoyla evlendiğini öğ
renince hasta yatağına düşmüş ve çok geçmeden de ölmüştür. Bkz. N. Asım, C’ela
kilim Harezemşah, 73-74.
233
Krş. Cüveyni, Tarih-i Cihangüşö, 358. Nesev?’nin kaydına göre, Celüleddin
Hürezmşüh, Moğollarla işbirliğine girişen Barak Hücib’in tedip edilmesi için kar
deşi Gıyüseddin’i bir birlikle onun üzerine bizzat göndermiştir. Bkz. Necip Asım,
Celalihiin 1-farezemşah. 76-77. Ayrıca bkı. aşağı.
234
Edisyon ve yazma nüshada Barak Hüeib’in “sultan’ı saraya çağırdığı yazıhıdır.
Uzluk’un tercümesinde, ‘sultan kölelerini saraya çağırdığı’ ileri sürülmüştür (Liz
Izık Çeı’irisi, 20).
92 -
235
Nesevi’nin kaydına göre GıyseddinNn ayrılışı, ağabeyi Celüleddin’in çok sevdiği
bir nedimini öldürmesi vüzündendir. Kirmün’a sığındığında da Nesevi’nin satırla
rından Barak llkıb’in Gıvaseddin’in annesini zorla kendisine nik3hladığı sonucu
çıkıyor. Sonunda, bu müellif de Barak Hücib’in kendisini zehirlemekle suçladığı
hem Gıyüseddin’i hem de annesini öldürdüğünü ve bunu bir mektupla Celüled
din’e bildirdiğini kaydediyor. Bkz. en-Nesevt Siret es-Sultan Celdk’ddin Mengü
hitiT, 243-244; Necip Asım, Celah’itıiu Harezemşah, 88-89;
236
Cengiz’in en büyük oğlu Oktay (Ögedey) değil, Cuci’dir. Bkz. Henry Hoyle
Howorth, 1-üstün’ of the Mongolsft-aın the 9t1ı to the i9ılı centun’, London 1876,
s. 55. Ayrıca diğer oğlu Ögedey de yukanda zikri geçen savaşta ölmüş değildir;
Cengiz Han’ın ölümünden sonra Hanlık talıtına oturmuştur, bkz. Iloworth. I-üston’
of the Mongols, s. 116.
237
Celflleddin’in Moğol askerleri ortasında yalnız başına kaldığı savaşın bir tasviıi
için bkz. Cüveyni. Tarih-t Cihangüşü. 36l.
23<)
Görünüşe göre, Celüleddin llüreznışüIıı. Selçuklular aleyhine kışkırtanlardan biri
de Erzurum Meliki Rükneddin Cihansih’tır. Bkz. lbn Bibi. el-Eıdminll-AIdh’ıe
fil—Umüri i-Ahüı’ıe <‘Selçuk Ncune), 1-Il, Çev. M. Oztürk, Ankara 1996, 1, 387,
394; N. Asım. Celalütün Harezenışah, 117.
239
Bu eümlede (llürezmşüh ez scrkendend/serkendened fırisıüd ez sultan Alüu’d-din
harüc hüst) ibaresi vardır. Serkendened, metinde bir yer ismi gibi de görünmekte
dir. Şayet (ez serkenden), fil olarak alınırsa kazımak, koparmak, kurtulmak vs an
lamlam gelmektedir. Uzluk çeviride cümleyi genel anlamıyla çevirmiş olmakla
birlikte, ez serkendend ibaresinin karşılığını beliıtmemiştir.
24<)
Celüleddin liürezmşüh ile Alüaddin Keykuhüd arasında sonuçta savaşa neden olan
gelişmeler, ilkinin Alılat’ı kuşatmasıyla başlamıştır. Bununla ilgili olarak kaynak
larda detaylı bilgi vardır. İki hüküındarın ilişkilerinin bu aşamada nasıl seyrettiği
ve ne şekilde sonuçlandığına ilişkin güzel bir tasvir için bkz. lbn Bibi. el
Evöniirü ‘l-:lhüı’ı’e. 1,374 vd.
24t
İbn Bibi’nin akıardığı kayıtlarda Sultan Alüaddin Keykubüd’ın cevabı bu kadar
sen değildir. Selçuklu Sultanı liürezmşüh’a gönderdiği mektupta son derece nazik.
dosüne ve diplomatik bir üslup kullanarak, onu Ahlat kuşatmasından vazgeçirme
ye çalışmış. Gürcü toprakları üzerine yürümeğe teşvik etmiş hatta Moğollar ile
dostça geçinmesı yönünde tavsiyelerde bulunmuştur. Ancak, bu dostane telkinlerle
yetinmeyen sultan, şayet kuşatmadan vazgeçilmezse. savaşa girmekten çekinme
yeceğini de belınmıştir. Hkz. el-Evümirü ?-Alüivve, 382-384.
242
İbn Bibi’ye göre Selçuklu ordusunu katılan Eyyubi ailesinin mensupları şunlardır:
Melik Eşref; Melik Cevad; Melik Güzi; Melik Aziz ve Melik Muğis. Bkz. Selçuk
nöme, (Yinanç neşri), 122; a.mlf, el-Evdmirü 7-Alüiı’ve, 388,’ lbnü’ 1-Esir, el-Kdrnil
(Lilöm Tarihi), Xll, 453 vd.; Müneceimbaşı, cchnhı’d-düı’el, 11, 71; Süleyman Öz
bek, Türkiı’e Selçuk!ıdarı-Evyuhi tüşkileri, (Ankara U., Basılmamış Doktora Tezi),
Ankara 1995, 163.
243
Yassıçimen Savaşı. 28 Ramazan 627 (10 Ağustos 1230) tarihinde yapılmıştır. Bkz.
lbnü’l-Esr, el-Kdnıil (Lldrn Tarihi), XII, 453; lbn Bibi, el-Evdrnirü’l-Alöivve, 1.
93
257
Krş. 0. Turan, Selçuklu/er Zaına,nnda Türk/ve, İstanbul 1996, 54. 3
25S
Uzluk, buraya Kegonya (Şibinkarahisar) diyor (Liz/ek Çevirisi, 23). Yazma nüsha-
da Konya, genellikle (i) ile yazılmıştır. Ancak, bir yerde (d) ile yazılmıştır. Muh
temelen bu farklılıktan dolayı Uzluk (d) ile yazılan yerin Kegonya olduğunu dü
şünmüştür. Edisyon metınde ise () ile yazılmıştır.
94
259
Krş. İbnü’l-Azimi, Azimi Tarihi, Türkçe tere. A. Sevim, Ankara 1988, 21.
--
2(0
Krş. Turan, Selçukhı/ar Zamanında Türkiye, 54.
261
Azimi’ye göre Süleymanşüh, Anıakya’yı Ramazan 477 (Ocak 1085) tarihinde
almıştır. Bkz. Azimi Tarihi, 24; Ihnü’l-Kalnisf’ye göre şehrin alınışı 10 Şaban 477
(12 Aralık 1084)’dedir. Bkz. Zevi Tarih Dınıaşk, (Neşr: H. F. Amedroz, Leyden
Brill 1907 Tıpkıbasımı), Kahire (t.y.), 117; A. Sevim, “İbnü’l-Kalünisi’nin Zeylü
Tarih-i Dımaşk Adlı Eserinde Selçuklularla Ilgili Bilgileri. (H.436-500=1044/45-
1106/07)”, Belgeler, XXIX/33, 13; lbnü’l-Adim, kesin bir tarih veriyor: 12 Rama
zan 477 (12 Ocak 1085), bkz. Zübdeıü’/-Hakh, Il, 88; A. Sevim, “İbnü’l-Adim’in
Zübdetü’l-Haleb Mm Tarihi Haleb Adlı Eserindeki şelçuklularla İlgili Bilgiler”,
Belgeler, XXI, 25. (2001), 23; lbnü’l-Esir, e/—Kdınil (Isldı;ı Tarihi), X, 128.
262
Yazma nüshada bu kelime, 1 lüzim şeklinde okunabileeek biçimdedir. Uzluk da
bundan dolayı Bazem demiştir ( Uz/uk Çevirisi, 24).
263
Kaynağın Süleymanşah’ın veihııyla ilgili olarak verdiği bu bilgi hem tarih hem de
şekil yönünden diğer kaynaklarla uyLışmamaktadır. Bir kere kaynakta verilen ölüm
tarihi yanlıştır. Olüm şekli ise, iki farklı rivüyete dayandırılmaktadır. Bu iki rivüyet
de Süleymanşüh’ın hayatını kaybetmekle noktalanan ameazadesi Tutuş’la olan sa
vaşı münasebetiyledir. Bunlardan ilkine göre Süleymanşüh savaş sırasında adamla
rının kendisini terketmesi üzerine intihar etmiştir. Diğer rivüyete göre de Tutuş ta
rafından öldürülmüştür. Aksarayi’ye göre intihar etmiştir. Bkz. Müsümereıü 7-
AhbcŞr, Tere. M. Öztürk, Ankara 2000, 15; Anna Komnena’nın kayıtları da intihar
ettiği yönündedir, bkz. Akxiad, Türkçe tere. Bilge Umar, İstanbul 1996, 195;
Azimi’ye göre, Tutuş tarafından Safer 479 (Haziran 1086)’de öldürülmüştür. Bkz.
Azimi Tarihi, 25; Urfalı Mateos da Tutuş’un askerleri tarafından öldürüldüğünü
kaydeder. bkz. Ur/iz/t Mateos Vekavhıamesi, (952-1134) ve Papaz Grigor’un Zevli
(1136-1162), Türkçe çev. Hrant D. Andreasyan, Notlar: E. Dulaurer, M. H. Yi
nanç, Ankara 1987, 169; Ihnü’l-Kalünisi, Zevl Tarih Dımaşk, 119; Sevim, “İbnü’l
Kalünisi’nin Zeylü Tarih-i Dımaşk Adı Eserinde Selçuklularla İlgili Bilgiler”, 14;
lbnü’l-Adim, çarpışmalar sırasında öldürülmüş olduğunu belirtiyorsa da ölümü
hakkında ihtilaf bulunduğunu kaydediyor ve intihar rivüyetini de aktarıyor. Bkz.
Zühdetü7-Hak’h, Il, 97; Sevim, “İbnü’I-Adim’in Zübdetü’l-Haleb Mm Tarihi Ha
Ieb Adlı Eserindeki Selçuklularla Ilgili Bilgiler”, 26; Yine İbnü’l-Esir de iki ri
vüyeti de aktarmaktadır. Bkz. e/-Kdmil «vhinı Tarihi), X, 135; Osman Turan, her
iki rivüyeti de veriyor. Bkz. Selçuklular Zamanında Türkiye, 75; a.mlf. “Süley
man-şah 1”, lA, Xl, 216; Ali Sevim. Sur/ve ve Filistin Selçuklu/arı Tarihi, Ankara
1989, 123.
264
Başlık edisyon metinde yoktur. Yazına nüshada başlık şeklindedir 1. Kılıç Arslan
(1092-1107).
265
Uzluk, buraya Abilistan demiştir (Uz/uk Çevirisi, 24). Kelime, yazma nüshada
(Ji .jIl) şeklinde; edisyon metinde (d1t1) şeklinde kayıtlıdır. 0. Tumn’a göre,
Elbistan’ı 1103 tarihinde almıştır. Bkz. Selçııkhı/ar Zamanında Türkiye, 106.
266
Malatya’yı Eylül 1 l05’de Dünişmendlilerden almıştır. Bkz. Turan, SeIçuk/ular
Zamanında Türkiye, 107.
95
267
Bilindiği kadarıyla Kılıç Arslan’ın Tiflis üzerine bir seferi olmamıştır.
268
Uzluk, burayı Simsat şeklinde okumuştur (Uzluk Çevirisi, 24).
269
lbnü’l-Eznk’a göre, Meyyfürikin’i 17 Cemflziyülevvel 498 (4 Şubat 1 105)’de
almıştır. Bkz. Tarihü’l-Fanki, Neşr: Bedevi AbdüllatifAvad, Beyrut 1974, 272.
270
İbnü’I-Esfr’e göre Amid’in de hakimi olan bu beyin adı Emir İbrahim b. Yınal et
Türkmani’dir. Kılıç Arslan’ın ölümüyle neticelenecek olan Habur savaşında sulta
nı ilk terkeden beylerdendir. Bkz. el-Kdmil UsIdın Tarihi), X, 343, 344; Turan,
Selçuklu/ur Zamanında Türk/le, 109.
nı Yazma nüshada, ‘verdi’ kelimesi yoktur; ancak edisyon metnin naşiri buradaki ek
sikliği farkederek kendi metnine ‘verdirn’ anlamına gelen ‘düd’ kelimesini ilüve etmiş
tir. Uzluk, bu noksanlık nedeniyle cümleyi biraz farklı bir anlamda çevirmiştir.
272
Metinde ‘Ab-i Şat’ olarak geçiyor. Sat: Farsça’da büyük nehir anlamına gelmekte
dir. Uzluk, Şat suyuna düştü diyor (Uzhık Çevirisi, 24). Ote yandan, Dicle ırmağı
na Şat denildiğine dair bkz. Şeınseddin Sümi, Kdmüsu ‘/-l ‘1dm, IV, 2859. Habur
ırmağı olması icap eder. Aşağıda buna temas edilmiştir.
273
Kılıç Arslan’ın nehre düşüşü, av sırasında olmayıp, Habur nehri kenarında yapılan
çarpışma sırasındadır. Bazı kaynaklar bunun bir ‘düşüş’ olmayıp, sultanın tutsak
olmamak için muhtemelen nehrin karşisına geçmek maksadıyla atını bilinçli olarak
nehre sürmesi şeklinde olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bkz. timi Tarihi, 34; lbnü’l
Esir, el—Kdmil (İs/ünı Tarihi), X, 345; Bar I-Iebraeus, Abd ‘1—Panic Tarihi, Il. 346—
347; Ibnü’I-Ezrük, Tarihül-Farıki, 273; lbnü’l-Kalünisi’ye göre Habur nehrine
düşmüştür. Bu müellif Arapça, sakate= düştü kelimesini kullanır. Bkz. Zevi Tarih
Dınıaşk. 157; 0. Turan, zırlıların ağırlığı yüzünden sultanın ve atinın boğulduğunu
yazar, bkz. Se/çııkhı/ar Zamanında Türkiye, 109; a.mlf. “Kılıç Arslan 1”, lA, VI,
686; Sevim, Suriye ve Filistin Selçuklu/arı, 206. Urfalı Mateos, sultanın muhare
bede öldüğünü belirtmekle yetinir. Bkz. Urfalı Mateos Vekdvhıdmesi, 231.
274
Aksarayi, sultan, kendi emirlerinin Habur’da hoğduğunu ileri sürmektedir. Bkz.
Müsdı,ıeretüi-Ahbdr, 22; Sıbt lbnü’ l-Cevzi, Mir’dtü’z-zamdn, Vlll/l, 17-18.
275
Buradaki tarih doğru görünmüyor. Sultanın ölümünün 19 Şevvül 500 (14 Haziran
1107) tarihinde olduğu kaydedilmektedir. Bununla birlikte, 538 (1143-44) tarihine
kadar Meyyüfflrikin’de kalan Kılıç Arslan’ın cenazesi, Sultan Mesud tarafından
Konya’ya naklcdilmek istenmiş, tabut Diyarbakır’a geldiğinde Bizans istilası teh
likesi nedeniyle yeniden Meyyüfflrikin’e götürülmüş ve burada bulunan türbesine
defnedilmiştir. Bu türbenin “Kubbetü’s-sulıan” olarak bilindiğini lbnü’l-Ezrük
kaydediyor. Bkz. Tarihü ‘/-Fdrıki, 273. Bu mücllife göre sultanın ölümü 499’dadır;
Turan, Selçuk/ular Zauıaıııııda Türkiye, 109; A,ıoniın Se/çukndme müellifi bu son
gelişmeyi göz önüne almış olsa bile bunun da tarihinde hata yapmış görünüyor.
276
Başlık yazma nüshada ve edisyon metinde yoktur. Mütereimler tarafından eklen
miştir. 1. Mesud (1116-1155).
277
1. Kılıç Arslan’ın 4 oğlu olduğu kaydedilmektedir: Şahin-şüh (Melik-şüh olarak da
geçiyor); Mesud; Arap ve Tuğrul Arslan. Bkz. Turan, Selçuklu/ur Zamanında Tür
kiye, Il 1; Urfalı Mateos’ta da adları belirtilmemekle beraber dört evladı olduğu
kaydedilmiştir. Bkz. Urfalı Mateos Vekövinümesi, 231.
96
278
Aksarayi’nin kaydı da, Mesud’un babası tarafından veliahd tayin edilerek Kon
ya’da bırakıldığını göstermektedir. Bkz. Müsümeretü’I-Ahhdr, 22.
279
Metinde, Farsça ‘sited’ kelimesi geçmektedir. Bu, aldı anlamına gelir. Uzluk, bunu
‘istedi’ olarak çevirmiştir ( Uzhık Çevirisi, 24).
280
Kılıç Arslan’ın oğulları arasındaki mücadele burada kaydedildiği gibi sadece Me
sud ile Arap arasında olmuş değildir. Kardeşlerden Şahin-şüh (Melikşüh) diğer
kardeşlerini hapse atarak saf dışı bırakmış ve bu suretle 1110-1116 yılları arasında
sultan olarak hüküm sürmüştür. Bu karmaşık olaylar hakkında detaylı bilgi için
bkz. Turan, Selçuk/it/ur Zamanında Türkiye, 158-160. Imparatordan askeri yardım
meselesine gelince: Kaynaklarda, Selçuklu sultanları arasında Bizans imparato
rundan yardım alma durumu birden lhzla tekerrür etmiş gibi görünüyor. Bunlardan
biri, Melik Arab’tan da önce, mezkör Şahinşüh tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu
gelişme, kardeşi Mesud’un, bazı Selçuklu ümerüsı ve kayınpederi olan Düniş
mendhi Emir Güzi’nin himayesiyle, saltanat iddiası ile ortaya çıkması münasebe
tiyledir. Anna Komnena’nın kaydına bakılacak olursa, Şahinşüh, imparator Alek
sios Komnenos ile bir barış antlaşması imzalamış, bu sırada imparatorun para yar
dımını kabul etmiş ancak askeri yardım teklifini reddetmiştir. Bu konular için bkz.
Alesiad, 498-499. Öte yandan, Mesud, tahta geçtikten sonra, kardeşi Melik Arab’a
Kastamonu ve Ankara havalisini vermiş görünüyor. 0. Turan’a göre, Malatya’nın
Dünişmendlilere geçmesine kızan Melik Arab, 1126 yılında isyan etmiştir. Bu is
yan sırasında Sultan Mesud, lmparaıor loannes Komnenos’tan yardım istemek
üzere Istanbul’a gitmiştir. Melik Arab’ın kuvvetleriyle, Selçuklu-Dünişmendli
kuvvetleri birkaç kez karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Melik Arab, bu çarpışmalar-
da zor duruma düştüğünde Çukurova’daki Ermenilerden de yardım almıştır. 1127-
1131 yılları arasında süren mücadelede nihai yenilgiye uğratılınca bu kez de impa
ratordan yardım talebinde bulunmak üzere Istanbul’a gitmiştir. Melik Arab’ın bu
aşamadan sonra tarih sahnesinden çekildiği görülüyor. Görüldüğü gibi, Bizans 1m-
paratorluğu’ ndan ve Çukıırova’daki Ermenilerden askeri yardım talebinde bulun
mak, Selçuklu şehzadelerinin sıkıştıkları anda başvurdukları bir çözüm idi. Bu ge
lişmeler hak. bkz. Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye, 168-169.
Bizans Imparatoru Manuel Komnenos (1143-1 180)’tur. Yazma nüshada, Kirmünül
(J,Uft) şeklinde kayıtlıdır. Edisyon metinde yukarıdaki biçimde yazılmıştır. Uz
luk ise Kir Manol şeklinde kaydetmiştir. Urfalı Mateos’ta Gir Manil ve Kyr Ma
nuel şeklinde, bkz. Urfalı Maıeo.v Vekdı’inümesi, 296.
282
1146 yılında meydana gelen bu olayın ayrıntıları için bkz. Niketas Khoniates,
His!ona, Çev. F. Işıltan, Ankara 1995, 36; Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye,
181.
283
Burası yazma nüshada biraz silik olduğu için, okuma zorluğu var. Uzluk. bu oku
namayan yeri” 17 kişiyle” şeklinde okumuştur. Edisyon metinde ise, “kimse anla
madan” S ti4) şeklinde bir ibare olarak düzenlenmiştir.
284
Krş. Turan, Se/<ukhdar Zamanında Türkiye, 181.
285
Ruban şeklinde harekelendirilen bu yer yukarıdaki biçimde meşhurdur. Bugünkü
Araban. Bkz. Merdsid, Il, 621.
97
2%
Uzluk. burada “merzban ra ez n-c be-telbeşir kasd kerd” şeklinde yer alan ibare
yi, “hudut beyini de esir olarak aldı” şeklinde çevirmiştir (Uluk Çevirisi, 25).
Tell Başir olarak da geçen bu yerleşim yeri, bugünkü Oğuzeli olup Gaziantep’e
bağlıdır.
288
Metinde, “emiran-ı küfür” şeklinde geçiyor. Uzluk, bu ibareyi Ermeni emirleri
şeklinde yommlamıştır (Uzhık Çevirisi, 25).
289
Krş. Aksarayi. Aiüsd,nererü/-Ahhdr. 22; Turan, Seiçuklular Zrnuaııında Türkiye.
188.
290
Mesud’un oğullarının adı: Şahinşah, DolaL1Devlet ve Kılıç Arslan’tır. Bkz. Turan,
Selçukhdar Za,nanuıda Türkiye, 192.
290
11. Kılıç Arslan (1155—1192).
292
Aksarayi, bunu Danişmendli Yağıbasan’ın torunu (nebire) olarak gösterirken (bkz.
Müsdmereıü ‘I-Ahhdr. 23); İbnü’ 1-Esir, yeğeni olarak kaydediyor.
293
Bar Ijebracus. Ahı i-Farac Tarihi, 11, 418. İbnü’l-Esir, Il. Kılıç Arslan’ın Daniş
mendlilerin elindeki Kayseri üzerine yürümesini oldukça ilginç bir gerekçeye da
yandırır: Kılıç Arslan, Melik Saltuk b. Ali b. Ebu’l-Kasım’ın kızıyla nikühlanmış
ve düğün için gelin alayı Konya’ya doğru yola çıkmıştı. Kafile yolda Zünnün tara
ündan saldınya uğramış; Yağıbasan, gelini yeğeni Zünnün ile evlendirmek istedi
ğinden ona dinini değiştinmiş; bu suretle Selçuklu Sultanı ile nikühlı olan kızın
nikühı düşürülerek Zünnün ile evlendinlmiştır. Bu hareket üzerine Kılıç Arslan
Dünişmendliler üzerine yürümüştür. Bkz. el-KömU Uslöm Tarihi), XJ, 259-260;
Turan, Selçuküdar Zcunanuıda Türkiye. 201
231
il. Kılıç Arslan’ın Danişmendlilerlc ilişkileri konusunda Aksarayi’nin şu kaydını
aktarmakta yarar var: Kılıç Arslan, Kayseri üzerine yürüyünce, Zünnün kaçarak
Niksar’a gitmiş ve damadı olan Suriye hükümdarı Melik Nureddin Mahmud b.
Zengi’den yardım istemişti. 0 da Falıreddin Abdülmesih komutasında üç bin kişi
lik bir birliği Danişmendlilere yardım etmek üzere Sivas’a gönderdi. Nureddin
Mahmud’un ölümüne kadar bu birlik orada kaldı. Nureddin Mahmud ölünce Fah
reddin Abdülmesih Suriye’ye döndü. Kılıç Arslan da Danişmendli toprakları üze
rine yürüyerek kendi mülküne kattı. Kaysen’yı aldığında da Melik Zünnün
Niksür’a gitti ve orada öldü. Bkz. A’Iüsdınerciü ‘I-Ahhcir, 23; Turan, Selçııkhdar
Zrnnanında Türkiye, 204.
95
Uzluk’un Mıchal dedığı bu ısım yazma ve cdısyon metınde, “J÷a şeklındedır
. , . . . . . .
ve diğer maddelerden bahsetmez. Bkz. Historia, 124 vd.; Bar Hebraeus, Abü ‘1-
Farac Tarihi, Il, 422; Turan, Selçukl alay Zamanında Türkiye, 207-209.
297
Zülkarneyn. Danişmendli Gümüştekin Ahmed Güzi’nin, Sultan Mesud’un kayın
pederi olan oğlu Emir Gazi’nin Malatya hkimi olan oğlu Aynüddevle’nin oğlu-
dur. Babasının ölümü üzerine 1 52 yılında Malatya’ya hakim olmuştur. Bkz. Tu
ran, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 189; E. Merçil, Miçlüınaıı-Tü,* Devletleri
Tarihi, TTK Yay., Ankara 2011, 123.
298
Görünüşe göre Zülkarneyn’in iki oğlu vardı: Feridun ve Muhammed. Muhammed,
babası tarafından veliahd gösterilip tahta geçmiş olmasına rağmen, Feridun onu
tahttan atmış ve Malatya’ya hükim olmuştu. Feridun. 11. Kılıç Arslana karşı Nu
reddin Mahmud’un himayesine girerken. Muhammed de Il. Kılıç Arslan ile ittifak
yapmıştı. Nureddin Mahmud’un ölümünden sonra Muhammed, 1 175’te Malat
ya’ya gelerek Feridun’u öldürmüş ve yerine geçmişti. 1178 yılında, Il. Kılıç Ars
lan’ın Malatya üzerine yürümesi üzerine şehri ona terketmiştir. Bkz. Turan, Sel
çukhdar Zamanında Türkiye. 203, 205. 2 Il.
299
Turan, Selçuklular Zamanında Tü,*he, 211.
Yazma nüshada ve edisyon meıinde “İmed” şeklinde yazılmıştır.
301
Bazı kaynaklara göre veliahd, Gıyaseddin Keyhüsrev idi. Bkz. İbn Bibi, el
Evdmirü’l-Alüivve, 1, 36; a. mlf., Selçııknüme (Muhtasar), Çev. M. Nuri Gencos
man- F, N. Uzluk, Ankara 1941, 22; Aksarayi. Müsümeretü 7-Ahbdr, 23.
302
Il. Kılıç Arslan’ın Il oğlu vardı ve ülkeyi bunlar arasında bölüştürmüştü (msh bkz.
tbn Bibi. el-E vdmiıii i-Alüin’e 1. 41). Bunlar arasında Sivas hakimi ve yaşça en
büyük olan Melik Kutbeddin (Melikşah). babası hayatta iken, yaşlılığı sırasında
1189 yılında Kenya’ya gelerek ona tahakküm etmiş ve sultan adına hareket ettiğini
bildirerek, kendisini vehahd ilün ettirmişlir. Babasını yanına alarak Kayseri’deki
kardeşi Nureddin Sulıanşah üzerine yürüyen Kutbeddin, babasının, bir yolunu bu
larak kaçıp en küçük oğlu Gıyaseddin Keylıüsrev’in yanına gitmesi üzerine Ken
ya’ya dönerek tahta oturmuş ve adına hat be okutarak kendisini sultan ilan ettirmiş
tir. Oıe yandan Kılıç Arslan, himaye gördüğü küçük oğlu Borgulu (Uluborlu) Mc
liki Gıyaseddin Keyhüsrev’i veliahd ilan etmiş ve onun yardımıyla Konya’yı Kut
beddin’den almıştır. Sultan, oğluyla birlikle Kutbeddin’in kapandığı Aksaray’ı ku
şatırken vefat etmiş (1192 Ağustos sonları); cenazesi Konya’ya getirilmiş ve
Gıyaseddin Keyhüsrcv de ta/ila oturmuştu. Bkz. lbnü’l-Esir, el-Kdmil (lsldııı Twi
hfl, XIl, 82-83; bar Hebraeus,Ahül-Farac Tarihi, 463; Müneccimbaşı, Cümi ad
düvel (Selçuk/alay Tarihi), 11, 26 vd.: Turan, Selçukhılar Zamanında Türkiye. 226-
228; Sevim-Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, 446. Öte yandan, Müsdıneretü ‘1-
Ahbdr’ın M. Nuri Gencosman ve F. N. Uzluk tarafından yapılan tercümesinde Kı
lıç Arslan’ın 15 oğlu olduğu (Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, Müsdmereıü ‘1-
Ahbdr, Türçe tere. Selçuki Devletleri Tarihi, Ankara 1943, 126) kaydedilirken;
Mürsel Oztürk tarafından yapılan tercümcde Il oğlu olduğu belinilmektedir. HLz.
s.22. Osman Turan’ın neşrettiği metninde de “yüzdeh peser” = Il oğul ibaresi var
dır. Bkz. Aksaraylı Mehmed OğlU Kerimüddin Mahmud, MiLvdnmrewi-Ahbdr,
Mogollar Zamanında Türkiye Selçukhıları Tarihi, Neşr. 0. Turan, TTK Yay., An
kara 1944,29
99
303
Metinde, Haçlıların Konya’yı aldıkları şeklinde bir anlam yoktur. (Leşker-i Frenk
imed. Künye rü der miyan girifi =ortaya almak, kuşatmak). Bununla birlikte Uz
luk, Frenklerin Konya’yı aldığını söylüyor. Bununla birlikte tarihi realite de Haçlı
lann şehre girdiği yünündedir.
Metinde, sardyhd ve böğhd şeklindedir. Araştırmalarda, Haçlı ordusunun Konya
önlerinde 5-6 gün kaldığı tespit edilmektedir. Rkz. Runciman, Haçlı Seferleri Ta
rihi, Türçe terc. F. Işıltan, TTK Vay. Ankara 2008, 111, 13; Turan, Selçııklıılar Za
ınanında Türkiye, 224. Bu kısa sürede, bugün anladığımız manada “saraylar ve
bahçeler” yapmaları makul görünmüyor. Bunun yerine, bu meskenlerin, askerin
konaklaması için yapılmış barınaklar olması daha makul görünüyor. Nitekim Ana
nin? Selçnkııüme mücllifı, daha önce de yukarıda, Muhammed Tapar’ın, Bütınilerle
mücadelesi çerçevesinde Alamüt ve diğer Bütıni kalelerinin ele geçirilmesi sıra
sında yaptığı hazırlıklar arasında sardıiar ve Wışklcr yaptırdığını kaydetmişti. Bu
nun için bkz. yuk. Muhammed Tapar bahsi.
305
111. Haçlı seferi sırasında 2erçekleşen bu kısmi Konya işgali, Haziran 1 l90’da
cereyan etmiştir.
306
Metinde “merd-i ceride” şeklinde geçen ifade, Uzluk tarafından, “ciritli” şeklinde
tercüme edilmiştir. Aynı kelimeyi daha önce ücretli asker olarak çevirmişti.
301
Yazma nüshada Helüş (uj1) olarak okunacak biçimde görünen isim, edisyon
metinde Mehlüş (1) şeklindedir. Uzluk da Fleloş olarak okumuştur. ili. Haçlı
seferi sırasında Konya’yı işğal eden ordunun komutanı Alman Imparatoru Frederik
Barbarossa’dır. Haçlı ordusunda Alman lmparatoru’nun oğullarından biri de bulu
nuyordu. Bkz. Steven Runciman, Haçlı Sefrrleri Tarihi, Il!, 13.
SeIçnkndnw müellili, öyle görünüyor ki, ili, llaçlı seferiyle gelen Alman ordusu
nun işğaline uğrayan Konya’daki bu çarpışmayı, Manuel Komnenos’un 1144 yı
lındaki işğal girişimi ile karıştırmıştır. Bar Hebraeus, Kılıç Arslan’ın savunma sa
vaşı vermesine karşın Haçlılann Konya’yı aldıkları sırada Konya kalesine kapan
dığını, Alınan kralına hediyeler vererek onunla barış yaptığını ve geçmesine müsa
ade ettiğini kaydeder. Bkz. Ahül-Farac Tarihi, Il. 454; Bir tespite göre, Alman
imparatoru, Türk ülkesinden serbestçe geçmek, geçiş tamamlanıncaya kadar Sel
çuklu ileri geleni 25 kişiyi rehin olarak tutmak şartıyla barış yapmıştır. Bkz. Turan,
Selçukhdar Zamanında Türkiye, 223-224; Merçil, Amslüınan-Türk Devkücri Ta
rihi, 129-130.
309
Krş. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 228.
3W
Bu yanlış bir tarihlendirmedir. Nitekim Haçlıların Konya kuşatması 1190 olduğu
na göre, yazarın, iki yıl sonra gerçekleştiğini söylediği vefat tarihinin 20 Şaban
586 (22 Eylül 1190> olması mümkün değildir. Oysa Sultanın vefat tarihi 15 Şaban
588 (26 Ağustos 1 192)’dir. Bkz. Ibnü’l-Esfr, el-Kömil (Islüm Tarihi). Xll, 82; Bar
Hebracus, Abü ‘l-Farac Tarihi, Il, 462463: Müneccimbaşı, Cdmi ‘u ‘d-düvel Sel
çuklulw Tarihi), 11,26; OTuran, “Kılıç Arslan Il”, lA. yI. 699.
jıı
Gıyüsedden Keybüsrev (1204-121 1).
100
312
Uzluk’un çevirisinde, Sultan Rükneddin’in Konya’ya yürüme nedeni babasının
kanını döken lbn Avünzdan öç almak istemesi olarak gösterilmektedir. .Ancak
Uzluk, bunun doğru olmadığını farketmiş ve bir notla belirtmiştir.
313
Metinde (J,43aı ) şeklinde geçmektedir. Yazıcızade Ali, Gıyüseddin Keyhüs
rev’ın Istanbul’a gitmek üzere Konya’dan ayrıldığında Akşehir’e geldiğini, bu d
varda Ladik adlı bir köyde köylülerin saldınsına uğradığını ve bu yüzden Larende
(Karaman)’ye yöneldiğini: bundan dolayı kendisini bu hallere düşüren ağabeyi
Rükneddin Süleymanşüh’a sitem dolu bir mektup gönderdiğini kaydeder. Bkz.
Tevdrfh-i Al-i Selçuk, 180-181.
Bazı kaynaklar. Gıyüseddin Keylıüsrev’in, ağabeyi Rükneddin Süleymanşüh ile
yaptığı antlaşma neticesinde Konya’vı terkettiğini yazarlar. Gıyüseddin Keybüs
rev’in Konya’dan aynldıkıan sonra uzun bir sürgün yolculuğuna çıktığını kaynak
lar haber veriyor. Nitekim Gıyüseddin Keylıüsrev Konya’dan ayrılınca, Karanıan
üzerinden Çukurova’ya gitmiş, burada Ermenilerin misaliri olmuştur. Ardından
Elbistan, Malatya, Haleb, Amid (Diyarbakır). Abla Canit (Samsun) ve buradan
deniz yoluyla Istanbul’a geçmiştir. Istanbul’da ileri gelenlerden birinin kızıyla ev
lenen Gıyüseddin Keybüsrev. 1204 yılına kadar burada kalmış; İsrnnbul’un IV.
Haçlı seferi sırasında istilaya uğramasıyla buradan ayrılarak kayınpederinin hükımi
olduğu bir kaleye sığınmışlır. Aksarayi, Gıyüseddin’in Elbistan’da oturması şartıy
! kardeşler arasında barış yapıldığını belirtiyor. Bkz. Müsdmeretü ‘l-Ahbdr, 24;
lbnü’l-Esir, el-Küniil (Lslduı Tarihi), Xll, 169: Bar Hebraeus, Ahü ‘l-Fa,’ac Tarihi.
11, 474; Yazıcızüde Ali. Teı’örih-i Al-i Selçuk, 184 vd.; Müneceimbaşı. C’dmi’ııd
düvel (Se/çuklular Tarihi), Il, 29, 34;
3i5
Metinde (dült) şeklindedir. 0. Turan, Kaloyan’ın, Dünişmendna’me destanında da
adı geçen bir Bizans komutanı olduğunu belirtiyor. Bkz. Selçııkhdar Zamanında
Türki ve, 131, Yine. Kaloyan’ın, Bulgar devletinin Istanbul’a rehine olarak gönder
diği kaydedilen ve sonradan Bulgar kralı olacak olan dönemin bir Bulgar prensi
olduğuna dair bkz. Georg Ostrogorsky, Bizatıs Dev/eti Taı’ihi, Türkçe tere. E Işıl
tan, Ankara 1991, 380-381; Geoffroi De Villehardougn —Henri De Valenciennes,
IV. Haçlı Setini Kronik/eri, Çev. Ali Bcrktay, Türkiye Iş Bankası Yay., Istanbul
2006. 59 vd.: Tuncer Baykara. 1. Gavseddirı Kevhusrev (1164-1211), TTK Yay.
Ankara 1997,7.
316
Bu durumda, Gıyüseddin’in babası Il. Kılıç Arslan, bir Rum prensesi ile evlenmiş
olmalıdır. Oysa 0. Turan, Gıyüseddin Keyhüsrev’in annesinin bir Rum prensesi
olduğuna kuşku ile bakmaktadır. Bununla birlikte 0. Turan, Niketas Khoniates’in
sultanın annesinin sadece bir Hristiyan olduğunu kaydettiğini belirtir. Bkz. Sc%ıık
lular Zamanında Türkiye, 237. Oysa Sultan Il. Kılıç Arslan, 1162 yılında sıan
bui’a gitmiş ve Imparator Manuel’in misafıri olarak orada 80 gün kalmıştır. Impa
rator, burada Sultan’ı alicenap bir şekilde ağırlamıştır. Bkz. Turan, a.g.e., 201. Ay
rıca bkz. Bar I-Iebraeus, Abü ‘l-Farac Tarihi, 11, 399. Bu kaynağın Türkçe tercüme
sinde Sultan’ın 8 gün kaldığı kaydedilmektedir. Buna mukabil Niketas K]ıoniates,
Sultan’ın Istanbul’da uzun müddet kaldığını söylüyor. Bkz. His/ona, 81; Urfalı
Mayeos Vekdviııüı;ıesi, 334; Kinnamos, Hisıoria, 149. Il. Kılıç Arslan’ın 1162 yı
lındaki İstanbul ziyareti sırasında bir Bizans prensesi veya Bizanslı Hristiyan bir
kadınla evlenmiş olması ihtimal dahilindedir. Bununla ilgili olarak bkz. Emine
‘ol
Uzluk bu ismi Hızır olarak okumuştur (Ikluk Çevirisi, 28). 0. Turan ise Kayseri
subaşısı demekte olup. bunun emrinde 1000 adam olduğunu söylüyor ki bu rakam
metinle çelişkilidir. Zira Farsça metinde. “bü çehür hezür merd”, yani “dön bin
adamla” ibaresi yer almaktadır. Üstelik Turan, Kayseri suhaşısının adını Kara-
kulak şeklinde okumuştur. Oysa metinde bu isim açıkça “Kabakulak” şeklinde
okunabilmektedir. Krş. Selçuklular Zamanında Türkiye, 289.
329
Bazı kaynaklara göre Sultan şehid edildiğinde, üzerindeki elbiseleri ve silahları
soyulmuştur. Yazıcıoğlu Ali, Teıürih-i Al-i Selçuk, 246; Müneccimbaşı, Cdmi u ‘d
düvel (Sel çııkhdar Tarihi). Il, 40. Anonim Selçukname müellifinin, “çizmeleri aya
ğında” ibaresi de Sultan’ın cenazesi üzerinde saltanat elbisesinin bulunmadığını
gösterir. Ayrıca Yazıcıoğlu’ndan naklen, Baykara, 1. Gııüveddin KeıhiLv,tv. 43.
Ostrogorsky, Bizans Dev/eti Tarihi, 397.
‘
0. Turan, bu tarihi Milüdi olarak 5 Haziran 1211 ‘e tekabül ettirmektedir.
332
Edisyon metinde bu tarih, Çaşnigir Seyfeddin’in Sultan’ın oğlunu tahta oturttuğu
tarih olarak anlaşılıyorsa da bunun cenazcnin Konya’ya getiriliş tarihi olması ge
rekir. Nitekim 0. Turan’ın kaydına göre, lzzeddin Kcyküvtıs tahta geçince, baba
sının Laskaris tarafından geçici olarak Müslüman mezarlığına defnettirdiği cena
zesıni bu tarihte Konya’ya getınerek Alüaddin Camii bitişiğindeki künbedhüneye
naklettirmiştir. Bkz. Selçukhdar Zamanında Türkiye, 290; Baykara, L Gıvdseddhı
Keıhüsret’, 43-44. Ayrıca bu tarih Uzluk tarafından tercümeye yansıtılmamışıır.
“‘
Çaşnigir Seyfeddin Ayaba, Alaşchir savaşında tutsak düşmüş, daha sonra Laskaris
tarafından serbest bırakılmış, sultanın cenazesini de alarak Konya’ya dönmüştür.
lbn Bibi, el-E vdmirü 7-Alöiyye, 1, 131—132.
1. İzzeddin Keyküvus (1211-1218).
Bar Flebraeus, AM ‘l-Farac Tarihi, Il. 491.
336
Gıyüseddin Keyhüsrev’in üç oğlundan biri. Mavrozomes’in kızından olduğuna
ilişkin olarak bkz. Baykara, L Gııüçeddin KL1İÜSFCV, 47. Buna mukabil, Melik Ib
rahim’in Maraş beylerinden olduğu iddiası için bkz. Turan, Sciçuk/u/arzarnaıımda
Türkiye, 311, (Dipnot:lOO); Salim Koca, Sultan 1. Izzeddin Keykdı’ns (1211-1220),
Ankara 1997, 36-37.
“
İbn Bibi’ye göre Tokat’ta idi. bkz. el-E vümirü 7-Aldivı’e, 1, 134.
Tarih-i AH Selçuk (Selçuknünte) müellifinin Alüaddin Keykubfld’ın Sivas yakın
larında yakalatıldığı iddiası, Osman Turan’ın bir tespitinden hareketle, Arap kay
naklanndan yararlanmış olmakla izah edilebilir. 0. Turan, Arap kaynaklannın Iz
zeddin Keyküvus’la kardeşi Alüaddin Keykubüd arasındaki saltanat mücadelesini
kanştırdıklannı tespit etmiştir. Buna göre bu mücadelenin bir ayağı Ankara’da de
ğil, Sivas’da gerçekleşmiştir. Üstelik aynı kaynaklar, saltanat mücadelesini tzzed
din Keyküvus ile Muğisüddin Tuğmlşüh arasında olmuş gibi gösterirler. Bkz. Sel
çuklular Zamanında Türkiye, 296. Dolayısıyla, Selçukndıne müelliflnin Alüaddin
Keykubüd’ın Sivas’ta ele geçirildiği iddiası, öyle görünüyor ki bu Arap kaynakla
rından yararlanmış olmasıyla izah edilebilir.
Metinde (Sb) şeklindedir.
l03
°
İbn Bibi’ye göre. Alaaddin Keykubüd Ankara’da Seyfeddin Ayaba’ya teslim ol
muş ve Malatya civarındaki Mınşar kalesine hapsediimiştir. Bkz. el-Eıcjmiıü 1-
Aldiııe. 1. 160; Aksamyi. A!üsdı,wretü i-Ahhdr. 25; Turan. Selçukhılar Zamanında
Türkiye. 301, 326; Emine Uyumaz. Sultan 1. Aldeddin Kevkuhad Devri Türkiye
Selçuklu Devleti Siyasi Tarihi (1220-1237), Ankara 2003, 17.
Antalya İzzeddin Keykvus tarafından 1216 yılında yeniden fethedilmiştir. Bkz.
Koca, Sit/ta,; 1. Izzeddin Kevkdvus, 37.
342
İbn Bibi, İzzeddin Keyk’3vus tarafından Antalya’nın yeniden fethi sırasında bu
Melik Ibrahim meselesinden bahsetmez.
Trabzon Rum İmparatoru Aleksios.
‘“
Krş. İbn Bibi, e/—Evdmirü ‘1—Aldivve, 1, 169.
Krş. İbn Bihi, el-Eıüuıirü ‘l-A/diı’ıe, 1, 170: Turan, Se/çukhdar Zamanında Türki-
ve, 304; Koca, Sultan L Izzeddin Keı’kchus, 31-32.
316
Bar l-lebrucus, Kir Aleks’in öldürüldüğünü kaydetmektedır. Bkz.,Abü ‘l-Farac
Tarihi. Il, 497: Koca, Sultan L !::eddin Kevkövus. 31.
Buna mukabil İbn Bibi’nin kayıtlarında böyle acımasız tavsifler olmadığı gibi,
Sinoh fethedildikten sonra tutsak Trabzon İmparatoru ile bir barış antlaşması ya
pıldığı kaydı yer alır. Bkz. el-Eı’rinürü 7-Aldiyve, 1, 174; Koca, Suhan L Izzet/din
Kc9dÜiı’ıL, 33-34.
34X
Bazı kayıtlara göre Sinob 1 Kasım 1214 tarihinde feth edilmiştir. Bkz. Koca, S,<l
taşı 1. Izzet/din Keykdvus, 33; Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye, 304.
Krş. İbn Bibi, el—Evönzirü ‘l—Aldivı’e, 1, 215; İbnü’l—Esir, el—Kömil (Lvldtıı Tarihi),
Xll, 308; Bar Hebracus, Abü’l-Farac Tarihi, Il, Sol.
°
Krş. Turan. Selçuklular Zamanında Türkiye, 318; Özbek, Türkiye Selçuklıdarı
Evı’uhi llişkileri, 131; Koca, Sıdtan 1. Izzeddin Kej’kdvus, 59.
İzzeddin Keyküvus’un türbesi Sivas’ta, kendisi tarafından yaptırılan Dürü’ş
şiffl’dadır. Bkz. Turan. 5e4uklulur Zamanında Türkh’e, 319; Koca. Sit/tarz 1. İz
zeddin Kevkövus, 100. lbnü’ l-Esir’e göre Sultan Malatya’da vereme yakalanmıştır.
Bkz., el—Kaışü/ (Islöm Tarihi), XI 1, 312.
352
Bar Hebraeus’un nakli de bu kaydı doğrular niteliktedir. Bkz. Ahü ?-Farac Tarihi,
Il. 505.
‘
Bar Hebraeus, İzzeddin Keykivus’un ölümünü 1219 yılı olayları içinde verir.
Bkz., Ahü 1-Farac Tarihi, Il, 504. Buna mukabil, Sultan’ın 1220 yılında öldüğü
iddiası için bkz. Turan, Se/çuklular Zamanında Türkiye. 319; Koca, Sultan 1. İz
zeddin Ke;’küvııs, 100.
M
Başlık, Farsça metinde biraz aşağıda yer alan “Onlar da çaresizce boyun eğdiler”
cümlesinden sonra gelmektedir. Ancak, tercümede, konuya daha uygun olduğunu
düşündüğümüz için buraya naklettik.
İbn Bibi’nin kaydına göre AWaddin Keykubd’ı Sivas’ta tahta oturtun emirler,
E,nir-i Meclis Mübarizeddin Behramşah ile Emirü’l-Ümcrti Seyfeddin Ayaba’dır.
104
Selçuk, 615; Müneccimbaşı, Cdmi’u ‘d-düve/, Il, 79; Nejat Kaymaz, Anadolu Sel
çuk/u Suhatılarnıdan IL Gh’dsü’d-din Keyhüsı-ev ve Devri, Ankara 2009, 36.
11. Gıyüseddin Keyhüsrev (1239-1245).
Krş. Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye, 429.
Uzluk, burada, “Moğolların güçsüz düştükleri” şeklinde bir tercüme yapmıştır
(Uzluk Çevirisi, 31). Buradaki ifade meeüzi anlamda yer alır. 0 da Uzluk’un çevi
risindeki manaya gelmez.
396
İbn Bibi’de Cormagon Noyan olanık geçer. Bkz. 1,451.
İbn Bibi’ye göre, şehrin subaşısı bu sırada Sinüneddin Yüküt olup, o da esir alına
rak Hulügü’nun değil Büycü’nun huzuruna götürülmüş ve oğluyla birlikte idam
edilmiştir. Bkz., el-Evdınirü’l-Aldıj’ve, 11, 62-64; Yazıeızüde Ali, Teı’drih-i Al-i
Selçuk, 665-668; Bar flebraeus, AbıŞ’l-Farac Tarihi, Il, 541; Müneccimbaşı,
Cdmi ‘ii d-dü ve!, Il, 87-88; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 430; Kaymaz,
IL Givdsü’d-din, 88-89.
398
Yazıcızüde Mi, Tevdrih-i ıil-i Selçuk, 667.
Krş. Turan, Selçukhılar Zamanında Türkiye, 433, dipnot:49.
107
400
Aksaray?’ye göre ordunun sipehdarı Pervne İli’nin kardeşidir. Bkz. Müsdmere
tü /-Ahbdr, 35; Turan’da Gürcüoğlu Zahirüddevle şeklinde, bkz. Selçukhdar Za
,nanında Türkiı’c’, 434.
41)ı
İbn Bibi’de, Muzaftereddin Veşablaş oğlu Nizümeddin Suhrab şeklinde geçer.
l3kz. El-Eı’dmirü’l-AMiyye, Il, 67; Aksamyi’de Muzaffereddin Mahmud oğlu şek
linde, bkz. Müsimeıetü’/-Ahbd,; 35; Turan’ın kaydına göre bu emir. Suhan’ın Ms
komuıanlarından olup Nizümeddin Suhrüb adıyla anılmakladır. Bkz. Selçuklular
Zamanında Türkhe. 434; Kaymaz’da, Muzaflbrü’d-din Mahmud oğlu Nizmüd
din Sührab şeklinde, bkz. 11. Ghdsü ‘d-din, 92.
4112
Yazmada (. L) şeklinde okunabilen bu kelime, edisyon metinde de bu şe
kildedir. Ancak edisyon metnin naşirine göre bu, Türkçe bir kelime olup (Uı)’dır
yani “Atacı”. Uzluk da esasen bu ismi “Sahip Macı” şeklinde okumuştur.
3(13
Krş. Yazıcızde Ali, Tevörih-i .41-1 Selçuk, 675-676.
Turan’ın kaydına göre Kösedağ savaşı 14 Muharem 64! ‘de sona ermiştir. Turaıı’a
göre, bu tarih Miladi olarak 3 Temmuz 1243 Cuma gününe denk gelmektedir. Bkz.
Selçuk/ii/au Zmncnıuıda Türki ve, 437. Oysa bu tarihlendirmede hata vardır. Mezkür
tarih Miladi olarak 4 Temmuz 23 Cumartesi gününe isabet etmektedir. Öte yandan
Kaymaz’a göre ise, 11-13 Muharem 641’de vuku bulmuştur. Bkz. IL Givösüd
duı, 95.
lbn Bibi, olay hakkında !eferuatlı bilgi verirse de tarih vermez. Bkz. e/-Eı’dnıirü 7-
.‘lhüvı’e, 11, 70; lbnü’ 1-1M, Törihı, Muhşasari’d-Düvel, Türkçe çev. Şerafeddin
Yaitkaya, TTK Yay., Ankara 201 1, 19; Müneccimbaşı, L’dmi’u ‘d-düı’el. 11, 88;
Bertold Spuler, hvn Muğu/ları, Çev. C. Köprülü. TtK Yay., Ankara 2011,53.
401, -
lbn Bıbı, e/—Evamu-u l—Alaıvı’e, Il, 72: Aksaray,. Musrnneretu 1—Ah/mu, 35.
- . .. .. -
- ..
414
Mühczzebüddin, 642 (1244-1245) yılında vefat etmiştir. Bkz. Brn’pars Tarihi, 94;
Yazıcızade Ali, TevdriIı-i Al-t Selçuk, 692; Kaymaz, IL Givdsü’d-din, 103.
Krş. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 451.
416
Yazma nüshada (ji) şeklinde; cdisyon metinde (şl) şeklindedir.
417
Saltanat Nüibi Şemseddin İsfehant’nin Bütü Hün ile yaptığı görüşme ve anlaşma
hak. bkz. lbn Bibi, cl-Evdminİ ‘l-AMh’ve, Il, 83-84; Yazıcızüde Ali, Tevdrih-i Al-t
Selçuk, 693-695; Turan, Sdçııkhılar Zamanında Türk/ve, 451; Kaymaz, IL
G/ydsü ‘d-din, 104.
418
bn Bibi’ye göre. Sultan, Mühezzebüddin’in vefatı üzerine, vezirlik görevini Kon
ya Akşehir’e bağlı Kara Öyük’le bulunduğu sırada kendisine ulaşan Şemseddin İs
fehüni’ye takdim etmiştir. Kış. Turan, Selçııkhdar Zamanında Türk/tc, 451.
419
İbn Bibi, e/-Eıvmirüi-Aldivvc’, Il, 85: Turan, İbn Şeddüd’a islinaden, Sultan
Gıyüseddin’in Ermeni seferine çıkmasını Bütü H5n’la yaptığı anlaşmaya bağlıyor
ve Hün’ın müsaadesiyle olduğunu ileri sürüyor. Bkz. Selçukhdar Zamanında Tür
kh’c. 45 1.
4::ı
İbn Bibi, el—Eıdıniı-ik ?_Alüiııe. Il, 86.
421
İbn Bibi’nin satırlanndan çıkan sonuca göre esasen Sultan Tarsus seferine katıl
mamıştır. Krş. el-Evdnıiı-ü i-Alüiıı’e, 11, 86.
Krş. Turan, Selçuklıılar Zaınaıunda Türkiye, 454; Kaymaz, Il. Giyösü ‘d-din. 107.
11. İzzeddin Keyküvus.
424
İbn Bibi’de, Mdlikü ‘l-Ümerö Şemseddin Hasoğuz olarak geçer. Bu müellifln kay
dına göre Hasoğuz. Rum asıllı bir gııkinı olup, sanat ve ahlak bakımından üstün bir
kişiliğe sahiptir. Bkz. el—Eı’üıniıti /—Ahüı’ıc, Il, 89, 93.
425
İbn Bibi’de, Emir-t Cdnıcdör ve Atabek olarak geçer, bkz. el-Evömirü ‘1-AM/ne,
11, 88-89. Konya’da Rüzbe adıyla anılan ken’ansarayın banisidir.
426
Krş. Bar Hebraeus, Abtı ?-Farac Tarihi, 1!, 546-547; İbnü’l-İbri, Tdrihıı Muhtasa
ri ‘d-Düvcl, 21.
421
Tum’ın da işaret ettiği gibi burada, Divün’a gösterişli bir şekilde gelip gitmekte
olan vezirin, gözden düşmesi üzerine, önceki vezirlerin adetine uygun biçimde sa
dece has köleleriyle gelmesi vurgulanmaktadır. Krş., Selçukhdar Zamanında Tür
k/ve, 466. Şemseddin İsfehüni’nin. Divün’a, tantanalı bir şekilde gelmesine mani
olunmak arzusu yatmaktadır.
Yazmada ve edisyon metinde (ts alja) şeklindedir. Uzluk kelimeyi Hoca Müs
lim şeklinde okumuştur.
429
İbn Bibi, vezirin ölümüyle ilgili tarih vermez. Bkz. el-E vdmirü ?-Alöin’e, 11,1 17-
120; krş. Turan, Selçukhılar Zcı,nanında Türkiye, 466.
430
Günümüzde Aksaray’a bağlı Sullanbanı ilçesinde aynı adla anılan ve Selçuklu
sultanlarının ilk yaptırdığı kervansaray olduğuna dair bkz. Turan, “Selçuklu Ker
vansarayları”, Selç’uklular ve İslcimh’eI, istanbul 2005, 110-111.
109
‘
Ibn Bibi’ye göre Rükneddin’in atının yulanndan tutup onu İzzeddin Keykavus’un
yanına götüren, Emir-t Ahu, Fahreddin Arslan Doğmuş’tur. Bkz. d-Euciınfrü’/
AM/mc, Il, 124; lbn BibL Sc/çııknünıe, (Neşr: M. H, Yinanç). 199. Yazıcızüde Ali
de bu rivayeti tekrartar. Bkz., Tcvdrih-i Al-! Selçuk, 726.
432
Bu savaşın aynntıları için bkz. İbn hibi, el-Evümirü i-A/divvc’, Il, 123-124; Turan,
Selçuklular Zamanında Türkiye, 4 67-469.
Kamtay’ın otoritesi altında üç kardeşin 1249-1254 yılları arasında ortaklaşa salta
nat sürdüğü anlaşılmaktadır. Krş. Turan, Selçııklıdar Zamanında Türkiye, 473;
Bar Hebraeus, Abü ‘l-Farac Tarihi, Il, 550.
134
Yazma ve edisyon metinde düıür’dır. Uzluk dirhem yazmıştır ( Uzlıık Çevirisi, 34).
Turan, Selçuk/ula, Zamanında Türk/ve. 472.
436
Krş. İbn Bibi, eI-Evdnün17-A/üh’ve, Il, 133.
Bu kişi, İba Bibi’de “Sarı Baba adıyla tanınan Tuğracı Sadr-ı muazrnın Melikü’
Künah Şemseddin Mahmud” adıyla anılmaktadır. Bkz. el-Eıümi,’üi-Aldin’c. Il,
127; Aksarayi de onu Tuğracı Baba Şemseddin diye anar. Moğol Rinı’na giderek
ı’arlığ almış ve vezöret rütbesiyle Kastamonu vilayetine salıip olmuştur. Bkz.
Aiu.çanıe,v tü ‘l—Alıhtir, 47.
İbn Bibi’de Emfr-i Arız Samsamüddin Kaymaz olarak geçer. Kayseri subaşısıdır.
Bkz. e/-Evanıiru ‘1-AM/ne, 11, 129; Turan. Selçııklıdar Zamanında Türkiye. 474.
°
İbn Bibi’de. “Develi sı,buıs, Sinaneddin Kaymaz oğlu Nusrelüddin” şeklinde.
bkz. el-Evdmirüi-AMivve, 11, 138: Turan’a göre Nusretüddın Kayma Develü su
haşısı idi. Bkz. Turan, ScIç’ukhdar Zauıanuıc/a Türkiye, 474.
Farsçası şu şekildedir: 4j4 J2 fi ı ısI üj JSL).
“ İbn Bibi’ye göre bu çarpışma Aksaray’a bir menzil mesafedeki Aifladdin Kervan
sarayı (Sultanbanı) civarında yapılmıştır. Bkz. el-Evömirü 7-AlJivı’e, Il, 140.
442
Yazma ve edisyonda (3!fl4) şeklindedir. Bar Hebraeus’ta, “Davalu Kalesi” (De
veli 7) şeklindedir. Bkz. AM 1-Farac Tarihi, Il. Aslında lbn Bibi’nin kaydına göre,
Rükneddin çarpışmada nıağlup olunca Sis’e gitmek üzere Develi’yc yönelmiş, an
cak Türkmenler tarafından alıkonularak Fahreddin Arslan Doğmuş’a teslim edil
miş ve Kaysed’ye getirilerek Sultan İzzeddin’in huzuruna çıkarılmıştır. lzzeddin
kardeşini affederek onu Amasya’ya göndermiş ancak o burada rahatsızlanınca
Uluborlu’ya gitmesine müsaade edilmiştir. bkz. el-Evümirü i-Alüivır, Il, 141-142.
‘‘°
bnü’l-İbr£’de Devalva kalesidir. Bkz.. Türihu Afnhtasari ‘d-Düvel, 27; Turan,
Sclçııkhılar Zanıanında Türkiye, 475
Metinde “vilflyet-i bülü” şeklindedir. Bala kelimesi, Farsça’da “yukan. yukarıda”
anlamındadır. Uzluk tarafından hem bu manada, hem de “Iran Azerbaycan’ı” ma
nasında kullanılmıştır. Bkz. Uzluk çevirisi, 34 ve 35.
‘
İbnü’I-İbd’de savaşın yapıldığı yer, “Konya ile Aksaray arasında Sultan ilanı
denilen yerde” dir. Bkz., Törihu Ahıhtasari’dDu /,27.
446
İbn Bibi, savaşın 23 Ramazan 654 (13 Ekim 1256) tarihinde olduğunu kaydediyor,
bkz. cI-Evömirü ?-Aldh’ve, Il, 148.
Ilo
Pcrvdneliğe ise ilk defa Sultan Rükneddin Kılıç Arslan’ın hizmetinde başlamıştır
(1256). Bkz. a.g.c., 65 vd.
461
Edisyon metinde “şenid= işitti” fiili yazılmıştır. Oysa yazma nüshada “si
ted=almak” fiili geçiyor. Yazma nüshada geçen bu fil, metne daha uygundur.
462
İbn Bibi, bu bölüşmenin Aksaray’da Alıncak Noyan marifetiyle olduğunu ve ken
disinin de anlaşma metnini kaleme aldığını kaydediyor. Buna göre, Kızılırmak, iki
kardeş arasında hudud olmuş, nehrin batısı Izzeddin’e; doğusu da Rükneddin’e bı
rakılmıştır. Iki kardeş daha sonra Hulügü’nun huzuruna çıkmış o da bu anlaşmayı
onaylamıştır. Bkz. el-Evdmirü ‘l-Alcflvye, Il, 155-156; Aksarayi’ye göre; Kayseri
hududundan Antalya sahiline kadar olan yerleri İzzeddin alacak ve Konya’yı payi
taht yapacak; Sivas’tan Sinob ve Samsun sahiline kadar olan Dünişmendiye
vilüyeti Rükneddin’e kalacak ve Tokat payitahtı olacaktır. Bkz. Müsdıneretü ‘1-
Ahbdr, 46; Bar Hebraeus, Abı2 ‘l-Farcw Tarihi, Il, 573; İbnü’I-İbri, Tdrllnı Mu/na
sarf ‘d-Düvcl, 39; Müneccimbaşı, Cdmi ii ‘d-düvel, 11, 102-103; Turan, Sc’lçuklular
Zamanında Türk-hc, 490; Kaymaz, PCrVdJm Mu fnü ‘d-din, 75; Spuler, Iran Moğol
ları, 64.
163
Kaymaz, Pen’dnc Mu mü ‘d-din, 84.
İbn Bibi’de Alıncak Noyan şeklinde, bkz. cl-Evdnıirü’l-Aldh’ve, Il, 152; aynı isim
Aksarayi’de de var. Bkz. Müsdıncrcıü ‘/-ıl hbdr, 51.
Kış. İbn Bibi, cl—Evüınirü’l-Aldh’ı’c, Il, 159.
366
Leşker? vilüyeti: Iznik Bizans İmparatorluğu. 0 sırada yIlI. Michael Paleologos
İmparator idi. Na. Kaymaz, Pervdne Muinü’d-din, 85, 108, dipnot:33; Spuler,
Iran Moğdllaı-ı, 64.
İbn Bibi, İzzeddin’in, açıkça Istanbul’a Vasilyus’un yanına gittiğini söylüyor. Bkz.
eI-Evdınirii’l-Aldiyvc, 11, 160; Aksarayi, Müsdnıeretü ‘l-Ahbdr, 53; Yazıcızüde Ali,
Tevdrih-i Al-i Selçuk, 771; Turan, Selçuklular Zamanında Türkıj’e, 497.
46K
İbn Bibi’nin anlatısında, eserin müterciminin de işaret ettiği üzere, biraz değişik
bir hiküye vardır. Buna göre Izzeddin Istanbul’da suikast planları yaptığı iddiasıyla
iki oğlu ve annesi ile birlikte Bizans imparatoru tarafından bir kaleye hapsedilmiş,
adamları da bertarar edilmiştir. Öte yandan Hulügü’nun kardeşi Berke, Karadeniz
kuzeyinden gelerek donan Tuna nehri üzerinden geçmek suretiyle. lzzeddin’i ha
pisten kurtarmış onu Kırım’a götürerek Suğdak ile Sulhad’ı ilad etmiştir. Annesi
intihar etmiş, oğulları ve kız kardeşi Istanbul’da tutsak olarak kalmıştır. Bkz. el
Evdmirü’l-Aldh’ve, 11161-162; Aksarayi’ye göre: Berke, Sultan lzzeddin’in halası
olan nikahlı eşinin teşvikiyle ve deniz yolundan gelerek Kutlug Melik adında bir
komutanı vasıtasıyla İzzeddin’i ve tüm yakınlannı kurtarmıştır. Kendisine ikamet
ve geçim yeri olarak Kırım’da bir yer verilmiştir. Bkz. Müsdmcrcıüi-Ahbdr, 57;
Yazıcızüde Ali’nin kaydına göre, lzzeddin Keyküvus, Berke tarafından Istanbul
üzerine yürümek ve İmparator Fasilyus ile sulh yapmak suretiyle kurtarılıyor. Iki
oğlu, Gıyüseddin Mesud ile Rükneddin Geyümers, Sultan’ın annesiyle birlikte sul
be uygun olarak daha sonra salıveriliyor ve gemiyle Kırım’a getiriliyorlar.
Tevdrih-iAl-i Selçuk, 773-774.0. Turan, Il. Izzeddin Keyküvus’ın Kınm’a geçtiği
sırada yanında 5 oğlu bulunduğunu kaydediyor. Bu çocuklar şunlardır: 1-
l12
485
Sultan Rükneddin’in Aksaray’da Pervane Muineddin, Hatiroğullan ve Moğol
subayları tarafindan öldürülüşünün canlı bir tasviri için Na. İbn Bibi, el
Evdmirül-Ahuivve, 1!, 165-169; Aksaray?, Sultan Rükneddin’in zehirletilerek öldü
rüldüğünü kaydediyor. Bkz. Müsümeretü ?-Ahhür, 65; Bar flebrneus, Sultan Rük
ncddin’in (muhtemelen yay kirişi ile) boğularak öldürüldüğünü kaydeder. Abü ‘1-
Farac Tarihi, Il, 587; Turan, Selçnkhdar Zamanında Türkiye, 531; Kaymaz,
PL’nVflC Aizı mü ‘d-din, 1 21-122; Spuler, Iran Moğollan, 65.
‘>‘
Kenküc= Türkçe ve Moğoleada, danışma ve müşavere anlamına gelmektedir.
114
Saı
Memlük Sultanı Melikü’z-Zühir Rükneddin Baybars Fındıkdarii Bundukdür!’
Bındıkdr! (1260-1277). Baybars hak. bkz. M. Fuad Köprülü, “Baybars 1”, lA, Il.
357-363.
501
Aksaray!’yc göre Ziy’3eddin’i Melik Zahir’e gönderen kişi, kardeşi Şerefeddin
Hatirnğlu’dur. Bkz. Müsdrnerctiı’’l-Ahhör. 78;. Iba Bibi. eI-Eh’dmirü 7-AIckıre. Il,
181; Ilatiroğlu Ziyüeddin’in birkaç kez Baybars’ın yanına gittiğine dair bkz. Baı’
pars Tarihi, 76, 78; Turan, Selç’uklular Zaınanuıda Türkiye. 539; Kaymaz, Pen’üne
Aiıı’inü ‘d din, ISI.
502
Pen’dne Mu!neddin, Vezir Falıreddin Ali ve bunların yanı sıra Ndib Em!neddin’in
bu sırada Moğol Hünı’nın yanına 2itmelerinin sebebi, bir evlilik münasebetiyledir.
Kaynakların bildirdiğine göre, Sultan Rükneddin Kılıç Arslan’ın Selçuk Hütun is
mindeki kızı Moğol hükümdan Abaga Hün’la evlendirilmek üzere bu Selçuklu
devlet adamlarının nezaretiyle Hfın’ın yanına götürülmüştür. Bkz. Ibn Bibi, el
Eı’dmirü ‘l—Aldivve, 11, 183; Aksaray!, Müsöşucretü ‘l—Ahhür, 77; Bar Hebraeus,
Ah,? ‘l-Farac Tarihi, Il, 597-598.
Bazı kaynaklara göre Lulua (Ulukışla) Kalesi. Hkz. Aksaray!, Müsdnwrcıü 7-
Ahhcir, 82; Baı’pan’ Tarihi, 79.
<‘
Aksaray!. kıııvdlin adını Sübıku’d-d!n olarak veriyor. Bkz. Müsdmeı’cıü ‘l-Ahbdr,
82; Kaymaz, Pcn’dne Mu ‘mü ‘d-din, 153.
505
Aksaray!, Iğüüi,ıicreıü ‘l—Ahhdş’, 83; Kaynıaz, Pcn’d,w Altı ‘iştE ‘d—dhı, 154.
50ö
N. Kaymaz’a göre. Kayseri-Sivas yolu üzerindedir. Sivas ya da Malatya’dan Kay
seri’ye gelirken burada konaklanılır. XIV. yüzyılın ilk yarısında Hamdullalı Kaz
vini’ye göre sert iklimli, 16 bin diınir geliri olan küçük bir kasabadır. Bkz. Pcrı’ü,w
Mı, ini? ‘d-din, 156. Gedük: Şarkışla yöresinde nhiye. Bkz. Tahir Sezen, Osmanlı
Yer Adları. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yay.. Ankara 2006.
190; 0. Turan. Gedük’ün Karahisar-ı Yavaş olarak bilindiğini kaydediyor. Bkz.
a.ge., 541, Buna göre, Karahisar-ı Yavaşın, Niğde’den Akdeniz istikametine gi
derken ilk meşcil olduğuna ilişkin görüş için bkz. Koray Özcan, “Anadolu’da Sel
çuklu Dönemi Yerleşme Tipolojilerı Il: Karahisarlar”, Milli Folklor, Sayı:77,
(2008), 93.
Aksaray!, Şerefeddin’in Delüee (Dclice’) kış/akta ı’argıılandığını söylüyor. Bkz.
Müsdşne,’cıı’ı’i-Ahhcir, 83,
İbn Bibi, eI—Eı’dmiş’ü ‘l—Aldivye, Il, 185, 203; Baı’parv Tarihi, 81; Bar l’lebraeus,
Abü ‘l—Fiirac Tarihi, Il, 598; Turan, Selçıık/ular Zamanında Türkiye, 541—542;
Kaymaz. Pen’inc Mu ‘hıü ‘d-dişi, 155.
çoç .
flm’paıs Tarihi, 8-86: Bar Hebraeus, ,1ı5ıı 1-Farac Tarih,. Il, 98-D99; lbnu 1-Ibrı.
-.
. -
Tcjrihu Ajuh tasarı ‘d—Düı’el, 50; Müneeciınbaşı, Cdmı’’u ‘d—düt’el, Il, 116; Spuler,
kan Mogolları, 85.
Uzluk, bu son ibarenin tercümesini farklı yapmış ve “0 kadar adam öldürdüler ki
anlatılamai’ şeklinde çevirmiştir (Uzhık Çevirisi. 37). Ote yandan lbn Bibi, Elbis
tan Savaşı’nı manzum olarak anlatmıştır. Bkz. el-Eı’dmirü’l-Aldiı’ı’e, Il. 166-196;
Kaymaz, Pen’dne Mıı iııü ‘d-diız, 160-161.
115
‘‘
Aksarayi. MüscinıereıüV-.4hhdr. 88; Baı’hars Tarihi, (s. 86’da) Pen’ne’nin £2
Zilhiccc 675 (17 Mayıs 1277) Pazar günü Kayseri’ye girdiğini kaydediyorsa da bu
doğru görünmüyor.
Kaymaz, Pervüne Mu ütü ‘tl-din, 161.
Krş. Bm’paıw Tarihi, 86.
514
Uzluk bu tarihi Miladi 23.4.1277 olarak göstermiştir (Liz/tık Çevirisi, 38).
515
1277 yılında Memlük ordusuyla Moğol ordusunun karşılaştığı ve Moğolların hc
zimele uğradığı Elbistan Savaşı. Savaş hak. bkz. Aksamyi. Müsümereıü ?-Ahhür,
87-88; 1. Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beı’Iikleri ve .4kkovımlu, Karakovunla De”
letleri, Ankara 2011, 4; Turan, Se4ııkhdar Zamanında Türkiye, 545-546.
516
Uzluk. bu cümlenin çevirisini farklı yapmıştır: “Pen’ane Kayscriye’ye gelinceye
kadar 3 yerde konakladı” (Liz/sık Çevirisi, 38). Farsça rnetindc. böyle bir mana çı
karılmasına imkün veren bir ibare olmadığı gibi, yazma nüshada açıkça
Pervüne’nin Kayseri’ye ulaşııkıan sonra 3 gün kaldığı ifadesi okunabilmektedir.
Ayrıca bkz. Kaymaz, Pen’üne Mu ‘ütü ‘tl—düz, 163.
Bazı kaynaklara göre, Baybars’la arası açıldığından Moğol Hün’ına sığınan
Memlük komutanlarından İzzeddin Aybek’tir. Bkz. Selçukhılar Zamanında Türki
ye, 550; Kaymaz, Pervöne Mis ütü ‘d-din, 176. Bavpaıw Tarihi, Emir lzzeddin Ay
bek cş-Şcyhi’nin, bir sebepten dolayı Baybars’ın kendisini dövmüş olması nede
niyle Tatarların tarafına sıvıştığını kaydeder. Bkz, s.88. A. Yaşar Ocak’a göre Ay
beki Şeyhi, Aybek Baba adıyla Amasyada oturan ve Babai çevrelerine mensup,
ıanınan bir şahsiyettir. Ocak, Ilüseyin Ilüsameddin’in Amasra Tarihi adı esedne
dayandırdığı satırlarında, Aybeki Şeyhi veya Aybek Baba’nın, vezir Pervane Mui
nüddin Süleyınan tarafından açılan Mevlevi tekkesiyle rekabet zorunda kaldığı için
Selçuklu vezirine km beslediğini ve Moğollarla işbirliği yaptığını savunmaktadır.
Ocak. aynı esere dayanarak Aybeki Şeyhi’nin şeriata aykın fikirleri ve yaşantısı
yüzünden ulema rahatsız olduğu için 1271 yılında Mısır’a gittiğini ancak burada
da şeriata aykırı düşünceleri nedeniyle Memlük Sultanı Baybars’ın huzurunda sor
guya çekildiğini ve suçlu bulunarak dayak ve Mısır’dan ihraç cezasına çarptırıldı
ğını kaydediyor. Bkz. A. Yaşar Ocak. Osmanlı inıparaıorhığunda Mmjinal
Süfihik: Kak,ıderilerXlV-Xk7I. Yüzyıllar), TTK Yay., Ankara 1999, 63-64.
HM
flm’pai:v Tarihi, 87; Bar 1 Ichraeus, Ahü ‘l—Farac Tarihi, Il, 599: Kaymaz, Pen’dne
Mu ‘mu (1—t/nı, 163.
sı’
Tarihi kaynaklar. bu aşamada Sultan Gıyüseddin ve Penüne Muineddin’in Tokat’a
gittıklerini, sonra da Pervüne’nin Moğol Hünı’nın huzuruna çıktığını kaydederler.
Ancak, bu cümlede. Aybcki Şeyhinin Tokat’a gittiği; daha sonra da Moğol
Hflnı’nın huzuruna çıktığı ve nıektupları ona gösterdiği şeklinde bir mana çıkmak
tadır. Esasen, her iki durum da ıadhi realiıcye uygundur. Yani, hem Pen’üne, Sul
tanı Tokaı’tn bırakarak Hün’ın huzuruna çıkmış; hem de Aybcki Şeyhi, Hün’ın hu
zuruna çıkmıştır.
520
Moğol hükümdarı Abaga Hün (1265-1282).
Sn
Kayseri-Malatya yolu üzerinde, Bünyan’a bağlı Elbaşı Bucağı Karadayı Köyü’nde
yer alan, Kayseri’ye 45 km. mesafedeki Karatay Hanı hak. bkz., Turan, Selçuk-/ii-
116
lar Zcuna,ıında Türkiye, 547; Turan, ‘Selçuklu Devri Vakfiyelcri ili: Celğlcddin
Karatay. Vakıfları ve Vakflycleri”, Belleten. XLV, (1948). 17-170
522
Baypars Tarihi’nde (s.87), Baybars’ın Il Zilkade Cumartesi günü Kayseri yönüne
hareket ettiği kayıtlıdır.
523
Baypars Tarihi’nde (s.87), Baybars’ın 15 Zilkade Çarşamba günü Kayseri yakı
nında bir köyde konakladığı kaydediliyor. Bunu teyiden, Selçuknaıııe’dc Bay
bars’ın 17 Zilkade’de Kayseri’ye girdiği belirtiliyor. Ebü’I-Feree lbnü’l-lbri’ye gö
re, Baybars, Kayseri yakınındaki “Keykubd-Keykubd” (Kubdiye) denilen yere
inmiştir. Bkz. Töri/nı Atnlnasari’d—DÜVL’/. 50.
524
Bavpar Tarihi, 87; Uzunçarşılı, Aizadolsı Bevtikk’ri, 5.
525
Aksarayi, Atüsdınereıü ‘l-Ahhür. 88; Baıpa:v Tarihi. 87; Bar Hebraeus. AM ‘1-
Farac Tarihi, Il, 599; Turan, Seİçııklıdar Zamanında Türkh’e, 547; Kaymaz,
Peışdne Mu’inü d-din, 164. Uzluk, çevirisinde bu cümleyi “Evvela, gizlice Sulta
nin sarayına girerek tahtına oturdu” şeklinde tercüme etmiştir. Cümle yanlış ol
mamakla birlikıe. Farsça metinde, “gizlice” anlamına gelecek bir ibare bulunma
maktadır. Zira hadiselerin akışı sırasında Baybars’ın, Kayseri’de Selçuklu tahtına
“gizlice” oturması ne derecede anbmlı ve mümkün olabilirdi?
526
Baybars’ın imkan ve fırsatı olduğu halde Kayseri’yi yağmalatmadığını muhtelif
kaynaklar zikrederler. Meselü, Baıpars Tarihi (s.87) Sultan’ın, Kayseri ahalisine
eman verdiğini, çarşı ve pazarlarda Memlük parasıyla alışveriş yaptırdrüını bildi
ren bir mektup kaleme aldığını kaydeder. Yine, Bar Hebraeus, Baybars’ın Kayse
ri’ye girdikten sonra, şehrin yağmalanmasını yasakladığını ve askerin ihtiyacı olan
her şeyi bedeli mukabilinde satın alması hususunda buyruğu olduğunu ve Sultan’ın
şu sözünü aktarıyor: “Ben bu ınemleketi harap etmek için gelmedim. Sultan’ı Ta
tarImın esarcıinden kurtarmak için geldim!”. Bkz. AM ‘l-Farac Tarihi, 11, 599;
Benzer satırlar için bkz. tbnü’l-ibd. Tdrihıı Mııhtasari ‘d-davet, 50.
527
Bavpaıw Tarihi (s.88’de), Baybars’ın Pazartesi günü Kaysed’den ayrıldığını kay
deımektedir. Ote yandan Bar flebmeus, Baybarsın Kayseri dışında Keykubüd[ıye]
adını taşıyan yerde 15 gün kaldığını iddia ediyor. Bkz. AbüV-Farac Tarihi, 11, 599.
Bazı kaynakların. Baybars’ın Kayseri’de 15 gün kaldığı iddiasında bulunmalan,
muhtemelen Baybars’ın Pervüne ile görüşüp onu Kayseri’ye çağırması ve maka
mına geçmesini istemesi üzerine Pervüne’nin 15 gün süre istemesi etkili olmuştur.
Bunun için bkz. Bavpars Tarihi, 88.
Yazma nüshada, Başkır lafzından sonra, biraz güçlük olmakla birlikte “Sungur”
(j) şeklinde okunabilecek bir kelime yer almaktadır. Ancak edisyon metnin
nşiri bu kelimeyi atlamış görünmektedir Bununla birlikte Uzluk. isabetli bir şe
kilde bunu okumuştur: Başkır Sungur. Öte yandan. Bavpars Tarihi’nde (s.88),
Sunkur al-Aşkar adı geçmektedir.
529
Aksarayi’ye göre Sultan Baybars, Kayseri’de 10 gün kalmıştır. Bkz. MÜSÜFHL’ı-e
tü ‘l-Ahbdr, 88.
530
Aksaray!, A’füsünwretü ‘l-Ahbfr, 89.
117
53!
İbn Bibi’ye göre mektupları Abaga’nın elçileri getirmiştir. Bkz. el-Evömirü ‘1-
Aldivve, Il, 198; Baypars Tarllıi’nde Aybck’in Abaga’nın yanında olduğu ve ona
Elbistan Savaşı ve Memlük ordusu hakkında bilgi verdiği belirtiliyor, bkz. s.91.
532
Krş. Turan, Selçukhdar Zanıcnunıla Türkiye, 553.
Bu satırlardan, Pervüne’nin linç edildiği şeklinde bir mana çıkıyor. Ancak, diğer
kaynaklarda onun kılıç ile idam edildiği kayıtlıdır. Bkz. Turan, Selçukhdar Zarna
nında Türkiye, 553.
Bazı kaynaklara göre Pervüne’nin idamı, Van Gölü civarında Aladağ mıntıkasında
gerçekleşmiştir. Bkz. lbn Bibi, el-Evöınirü’l-Aldiyye, 11, 198-199; Aksaray?,
Müvdıncrclüi-Ahhdr, 90; Yazıcız1de Ali, Tcvdrih-i 41-1 Selçuk, 820-821; Bar
Hebraeus, Ah,? 1-Farac Tarihi, Il, 600; lbnü’l-lbri, Türihu Muhıasari d-dü ve!, 51;
\lüneccimbaşı. Cdnıi’u ‘d-düı’e!, Il, 117; Turan, Selçuklu/ur Zamanında Türkiye.
552-553: Kaymaz, Pendne Akı mü d-din, 179; Spuler, İran Aloğol/arı, 85.
Aksaray?. Pendne’nin idam tarihini manzum olarak 1 Reblülevvel 676(2 Ağustos
12773 vermektedir. Rica. Afihcinwretü i-AhMr, 90; Baı’pars Tarihfne göre
Pen’c2ne’nin katli 10 Muharrem 676’den sonradır. Rica. s.93; Turan, Selçukhı/ar
Za,ncmında Türkiye, 553; Kaymaz, Prn’dne Mu Fnü’d-din, 179.
536
Metinde böyle bir başlık yoktur. Ancak konuya uygun düşmesi açısından müter
cimler tarafından konmuştur.
Aksanylı Mehmed oğlu Kerimüddin. Müsdmereıü7-Ahhdr (Farsça metin, Turan
neşri). 123. Bu eserin Mürsel Oztürk mrafindan yapılan Türkçe tercümesinde, yan
ış okuma neticesinde Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğlu olduğu kaydedilmiştır. Bkz.
Alüsdnıerefü/-Ahhdr (Türkçe tercj, 96.
Yazma nüshada bu cümle başlık şeklinde düzenlenmiştir. Edisyon metinde başlık
değildir.
Uzunçarşılı, Anadolu Bey/ik! eri, 5.
s°
Kış. Turan, Selçukhılar Zanıanında Türki e, 560; Kaymaz, Pen’dne Altı ütü d-düz,
169.
Nciih (veya nüibü’s-saltanat; niyabet-i saltanat): Sultanın yokluğunda devlet işleri
ne bakan görevli. Niybet alameti olarak kendilerine altın kılıç verilir. Çoğu zaman
ümeradan seçilir. Sonradan, Moğol isıilasından sonra Konya’da suhanın ndibinden
başka bir de Moğolların ndihl eri bulunurdu. Bkz. Uzunçarşılı, Medhal, 93-94. Yu
karıdaki cümlede, biri Sultan Gıyseddin’in ndihi, diğeri Ndih Emineddin olmak
üzere iki tane ndih geçmektedir. Bu, Uzunçarşılı’nın ifadesine uygundur. Nitekim
Benold Spuler, Emineddin Mikdil’i Moğolların nfiibi olarak göstemıektedir. Bkz.
Iran Alo ğol/an. 386.
542
Me/ik-i Sevühil (veya Eınü’üs-Seı’ühi/): Sahil vilüyetlerinin vali ve kumandanı.
Bkz. Uzunçarşılı. Medhal, 120.
Emin? i-Egdd4e (üiS’t JıAi): İğdiş komutanı, İğdiş başı. İğdiş, kısırlaştınlmış
insan veya hayvan demektir. Ancak karışık soydan gelen kişilere de yani melezlere
de igdiş denmektedir. Hakkı Uzunçarşılı, bu konuda derlediği kayıtlarında çeşitli
.
alıntılarla konuya açıklık getirmiştir. Buna göre, meseb Vassaf Lügflti’nde, ana-
118
babadan birinin Türk. diğerinin gavn Türk olduğu ebeveynlerin çocuklarına igdiş
denilmektedir. Yine. İbn Mühenna Lügau’nde el-mevlüd kelimesi igdiş olarak ter
cüme edilmiştir. El-Mevlöd ise Ahteri sözlüğünde, Arap içinde doğup büyüyen,
fakat Arapdan olmayan insandır. Yine, Johns’un Iran sözlüğünde igdiş, karışmış
soydan gelen olarak açıklanmaktadır. Bkz. Uzunçarşılı, Medlıal, 105-106; Turan,
Selçııklıılar Zamanında Türkiye, 566, dipnot:15. Ote yandan igdişin hükümet nez
dinde halkı temsil eden kişiye dendiğine dair bkz. Sevim-Merçil, Selçuklu Devlet
kri Tarihi, 517. Baykara, iğc/iş başının Div3n’da şehirdeki esnafın temsilcisi ola
rak bulunduğunu kaydediyor. Iğd4’ başı Divün’da şehir halkının en önemli temsil
cisidir. “Zenaat ehli ve zayıfların da korkusuz yaşamasını sağlanmasını” ister. Bkz.
Selçuklıılar Dei’rinde Konya, 75.
Reis: Öyle anlaşılıyor ki odaçağ Müslüman devletlerde şehirlerin yönetim, asayiş.
heledi hizmetler ve umumi güvenliğine katılan ve çeşitli halk LAbagaları ile esnaf
ve cemaat gruplarının hükümet nezdinde temsilcisi olan görevlidir. Bunun için
bkz. 11. İbrahim Gök, MıısulAıaheghği: Zengiler (Musul Kolu:1146-1233), (Anka
ra Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 2002, 573-
574.
Nitekim Aksarayi, Emineddin’in Salıaııaı Ndihi olduğunu kaydediyor. Bkz.
Müsdnıeretü ‘l—Ahl,dr. 48, 56. 67, 71.
546
Yazma nüshada ve edisyon metinde (SU)) şeklindedir. Uzluk bu kelimeyi “Kon
gunay” olarak okumuştur. Aksamyi, Baybarsın Elbistan civarına yürüdüü sıra
larda, Pervüne Muineddin ve Sühib Fahreddin’in, “cihan fatihi bir padişah olan
Şehzade Kongurtay”ın huzuruna çıktıklarını kaydetmektedir. Hkz. Müsö,nereıü 7-
AMuk, 80. lhn Bibi tercümesinde de “Cihan şehzadesi (Konguday)”nden bahse
dilmektedir. Bkz el-Evdmfrül-Ahih’ve, Il, 212; Bar Hebraeus, Kongunay’ın, Aba
ga Hn’ın küçük kardeşi olduğunu kaydetmektedir. Bkz. AM 1-Farav Tarihi, Il.
598; Kavmaz. Pervdne Mu hill ‘d-dhı, 174. Ancak aşağıda Kongunay’dan bahse
dilmektedir ve bu isim (.,1n)i) şeklinde yazılmıştır.
Ibn Bibi’ye göre At Pazarı ve Çaşnigir kapıları. bkz. el-Evörnirü i-Aldinc, Il, 205;
Yazıcızüde Ali, Tevdriı-i Al-t Selçuk, 828; Baypars Tarihi’ne göre Fahrnni ve At
Pazarı kapıları, bkz. s.90; Kaymaz, Pcnvne Ahıhıü’d-din, 172. Ahmed Eflaki’ye
göre Konya’nın 12 kapısı var imiş. Bunlardan Çaşnigir Kapısı, Mevlünü Türbesi
yakınlarında hatta tam karşısında imiş. Bu müellifın ifadelerinden, At Pazarı Kapı
sı’nın da yine Mevlünü Türbesi civarında olduğu anlaşılıyor. Bunun için bkz. F.
Sarre, Koutn Köşkü. Türkçe çev. Ş. Uzluk, TTK Yay., Ankara 1989, 98-102; Ay
nca, Çaşnigir Kapısı için, Ahmed Eflüki, Mc, jökı bu ?-ArWn, Neşr:Tahsin Yazıcı,
TTK ‘ay., Ankara 1980, Il, 780; Ahmed Etlüki, Arificrin Menkıbekri, Çev. Tah
sin Yazıcı, Kabalcı Yay., lsıabul 2006. 579. At Pazarı Kapısı için bkz. Eflüki,
Mc,ıdkıbu ‘l-Ari/hı 1,273; Eflüki, Arj/lcrin Menkıhokri, 250.
Kaynakların, Çaşnigir ve At Pazarı adını verdiği bu kaptiar hakkında şunları söy
leyebiliriz: Bu konuda araştırma yapan 1. 1-1. Konyalı’nın, Korna Tarihi adlı ese
rindeki tespitine göre, bu iki kapı, Konya dış surları üzerinde bulunan 12 kapı ara
sında yer almaktadır. Bunlar At Pazarı Kapısı ve Et-taş (Çaşnigir) Kapısı adını ta
şır. (s.109). Çaşaigir Kapısına, zamanla Eııaş Kapısı da denmiştir. Konyalı. bu
kapıyı surun kuzeyine konumlandırıyor. Yıkılan Gureba Hastanesinin kısmen bu
119
Tüceddin Hüseyin ve Nusretüddin Hasan. Bkz. İbn Bibi, el-E vdmfrü ‘l-Aldivye, 11,
210-211; Turan, Selçukhdar Za,nanında Türkiye, 5M.
560
İbn Bibi’ye göre savaş, Akşehir’in Altuntaş Köyü’nde gerçekleşmiştir. Bkz. el
Evdnıirü’l-Alöh’ve, 11, 210; Yazıcızade Ali, Tevdrih-i 41-1 Selçuk, 835; Mtuntaş
köyü civarında, bugün Sivrihisar’a bağlı nühiye merkezi olan Kozağacı yakınla
rındaki Değirmen çayında karşılaştıklarına dair bkz. Kaymaz, Pen’dne Mu ‘mü ‘d-
düz, 173.
561
Aksaray!, Müsdmereıü ‘l-Ahbdr, 95; Baypars Tarihi, 90-91; Müneccimbaşı,
Cdmi’u ‘d-düvel, Il, 120; Uzunçarşılı, Anadolu Bevlikleri, 6.
562
Uzluk, bu hadisenin tarihi hakkında bir düzeltme yapmıştır. Buna göre, Kon
ya’daki Sühib Ata Türbesinde Sühib’in iki oğlunun ölüm tarihi olarak 21 Zilhiece
675 (26 Mayıs 1277 Çarşamba) tarihi kaydedilmiştir. Bu bakımdan bu hadisenin
677 yılı değil de, 675 yılı içinde gerçekleşmiş olması gerekir. Bkz. Ur/tık Çevirisi,
39, haşiye kısmı. Ote yandan, tarih verme konusunda pek istekli olmayan lbn Bi
bi’nin. Cimri’nin tahta oturduğu 10 Zilhicce 675 tarihini sarihı biçimde vermesi,
Akşahir’deki savaşın da yine bu 675 yılı içinde olduğunun bir delilidir. Ayrıca
bkz. Kaymaz. Pen’dne Mu ütü ‘d-din, 174.
563
Bazı kaynaklar Hüce Yunus’un Pervüne’nin dayısı ve o sıralarda Emin? ‘s-Sevdhil
olduğunu iddia ediyorlar. İbn I3ibi bunu açıkça yazmasa da Aksaray! bu kaydı
açıkça belirtiyor. Baıpaıs Tarihi’nde (s.91) de bu açıkça kaydedilmiştir. Uzluk da
bu görüşü aktarıyor. 0. Turan bu şahsı Sftdeddin Hoca Yunus olarak anıyor ve
onun Südeddin Ebübekir Müstevfi’nin oğlu olan Hoca Yunus olarak bilindiğini ve
Antalya’da sahil beyi olduğunu söylüyor. Bkz. Selçuklular Zamanında Türkiye,
565. İbn Bibi’de Emir Sadeddin Hoca Yunus şeklinde, bkz. el-Eı’dnıirü ‘l-A/a’iı’ı’e,
11,211; Kaymaz, Pen’dne Mu ütü ‘d-din, 158, 174.
İbn Bibi’ye göre Sivrihisar’da yakalanıyor. Bkz. el-Evömirü 7-Aldivve, 11,211.
565
Aksaray!, Müsdıneretü’l-Ahbdr, 95.
566
Bu Moğol ordusunun başında şehzade Kongunay’ın olduğuna dair bkz. Kaymaz,
Pervüne Mu ütü ‘d—düz, 1 74.
567
Bavpars Tarihi’ne göre (s.91) Karamanoğulları Konya’da 37 gün kalmıştır.
56R
Krş. Turan, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 566.
569
Krş. tbn Bibi, eI-Eı’dmin? ‘/-Aldivve, Il, 213; Turan, Selçukhdar Zamanında Türki
ye, 567.
570
Bu tarihin, bir önceki Konya kuşatmasının tarihiyle karşılaştırıldığında anakronik
olarak verilmiş olduğu görülmektedir. Bir önceki kuşatma Safer 678 olduğuna gö
re üçüncü kuşatmanın 677’te olması söz konusu olamaz. Muhtemelen kütib 19
Cemüziyülevvel 678 tarihini kastetmiş olmalıdır. Bu da Milad! olarak 27 Eylül
1279 tarihine tekabül etmektedir.
ibn Bibi’nin aıılatımından savaşın Mut ovasında gerçekleştiği anlaşılıyor. Bkz. el
Eı’dmirü’l-Aldiyye, Il, 215; Şikiir!’nin kaydına göre savaş Sülün Köyü yakınlarında
başlamış, Mehmed Bey de Mut yöresinde Kızıldağ civarında şehit edilmiştir. Bkz.
122
Bu eümlede. yazma nüshada yer alan ibare tam olarak okunamamaktadır. Edisyon
metnin nüşiri. burada bir ibarenin eksik olduğunu söylüyor.
124
596
Krş. Turan, Selçııklıılar Zamanında Türkiye, 571. Turan, Anonim Selçuknönw
müellifinin Cimri badisesinde, şahısları ve vakaları birbirine karıştırdığı iddiasın
dadır. Buna göre, müellif aslında aynı kişi olan Alaaddin ve Siyavuş’u iki ayrı şa
his olarak göstermiştir. Karamanoğlu Mehmed Bey zamanında odaya çıkan Cim
ri’nin, Alaaddin olarak daha sonra 679 (1280-1281) yılında yeniden bu kez Kara
manoğlu Gönen Bey zamanında bir daha arzı endam etmesi, bu karışıklığın gös
tergesi olarak değerlendirilir. Ayrıca, 0. Turan, Anonim Selçukndme’nin satırları-
nı aktarıp onu tartışırken, cümlenin sonunda “Tekfür vilüyetine gittikten sonra
kayboldu” dediğini belirtmektedir. Oysa Farsça metinde kaybolma anlamına gelen
bir ifade geçmez. Bkz. a.g.e., 584. Farsça metin şu şekildedir: ‘Sultan Alaaddin
be-vilüyet-i ıekltır reft. Hadis-i ü temüııı şod.”
Turan, Se/çıddular Zamanında Türkiye, 584.
Turan, Se/çıık/nlar Zamanında Türkiye, 584.
Turan, Se/çııklıdar Zwnanında Türkiye, 583.
600
l-lulügü’nun küçük oğlu olan Kongurtay, ağabeyi Ahmed Teküder Han tarafindan
kendisine suikast düzenleyeceği gerekçesiyle öldürülmüştür. Daha sonra Ahmed
Teküder de Abaga’nın oğlu Arğun’un tahtı ele geçirmesinden sonra zindana atıl
mış ve Kongurtay’ın oğulları taraından öldürülmüştür. Bkz. Bkz. Bar Hehraeus,
Ahü 1—Farac Tarihi, Il, 613, 616; İbnü’l—İbri, Törihu Mııhıasari’d-düvel, 59.
601
Bu cümle Uzluk tercüıııesinde yoktur.
602
0. Turan, Sultan Veled’den naklen, Sultan Mesud’un 25 Rebiülevvel 680 (14
Temmuz l28I Pazartesi) Pazar günü Konya’ya geldiğini aktarmaktadır. Gerçi bu
tarihçimiz, Hicri tarihin Miladi karşılığını 16 Ağustos olarak vermiştir ancak bura
da Hicri tarilıın günü, Anonim Seiçuknünw müellifınin verdiği Pazar günü ile ör
tüşmektedir. Dolayısıyla, Sultan Mesud’un Konya’ya ilk gelişi bu tarih olmalıdır.
Bkz. Selçukhdar Zamanında Türkiye, 586.
603
Turan, Selçııkhdar Zamanında Türkiye, 583.
604
Müneccimbaşı’ya göre, Erzincan’da ölüyor, bkz., Cdıniıı’d-düvel, Il, 124; Bar
Hebraeus’a göre Gıyüseddin Keybüsrev Erzincan’da ümerü tarafından zelıirletil
miştir. Bkz. Ahü ‘l-Farac Tarihi, Il, 617.
‘°
Uzluk, Sultan Gıyüseddin’in, “Ahmed Han’ın yanından Rüm’a dönmek istemedi
ği” şeklinde bir çeviri yapmıştır (Uz/uk Çevirisi, 44). Oysa edisyon ve yazma me
tinlerde bu anlama gelecek bir ifade yoktur. 0. Turan, 111. Gıyüseddin Keybüs
rev’in Erzincan veya Erzurum’da, Arğun Hün’ın talimatıyla yay kirişiyle boğul
mak suretiyle öldürüldüğünü kaydeder. Bkz. Se/çnkhılar Zamanında Türkiye, 583-
584; Spuler, Iran Moğo//an, 95.
606
Yazma nüshada tarih kısmı, ana metnin kenarına yazılmıştır. Edisyon metnin nüşi
ri bu tarihi parantez içerisinde göstermiştir. Uzluk, bu tarihi “emirler yer öptüler”
cümlesini müteakip vermiştir.
607
1282-1284 yılları arasında hüküm sürmüş olan Moğol-llhünlı hükümdan Ahmed
Teküder Hün’ın ölümü 4 Cemüziyülülıir 683 (18 Ağustos 1284) olarak verilmiştir.
Bk. Bar Hebraeus, Ahü ‘l-Farac Tarihi, 11, 616; Spuler, Iran Moğol/arı, 92.
125
608
Buradaki metin Farsça olarak “...Mi hüst kür-ı hod rü, sühib-i divün rü bed
nemödend şeklindedir. Farsça cümle, burada anlamlı bir çcviriye izin verme
mektedir. Edisyon metnin nüşiri, burada bir ibarcnin düştüğü kanaatindedir. Eksik
kısım, tercümede köşeli parantezle tamamlanmaya çalışılmıştır. Uzluk’un çeviri
sinde de, “Gıyüscddin’in vazifesini kötüye kullandığını Sühib-i Divüna söylediler”
şeklinde bir ifade kullanılmıştır (Uzhık Çevirisi, 44).
609
Moğolların veziri Ata Melik Şemseddin Muhammed. Meşhur tarihçi ve Tarih-i
Cihangüşü adlı eserin yazarı Ata Melik Cüveyni’nin kardeşidir.
610
Selçuknünw müellifı, yukarıda Erzurum’da vefat ettiğini söylediği Gıydseddin’in,
burada öldürülmüş olduğunu kaydediyor. Dolayısıyla, bu konuda diğer kaynakla
rın görüşüne katılmış oluyor.
Buradan, Gıyüseddin’in iki oğlu olduğu, Gıyüseddin’in annesinin de bu çocukları
alarak Moğol Iıükürndarına götürüp bunların saltanat haklarını temine çalıştığı an
laş ı lınaktadı r.
602
Uzluk, buradaki metnin karışık olduğu gerekçesiyle tam anlaşılamadığım belirt
miştir (Uzhık Çevirisi, 44). Edisyon metin bu karışıklığı gidermiş olup tercümesi
yukarıdaki gibidir.
603
Yazma nüshada tarih kısmı, ana metnin kenarına not düşülmüş şekilde yazılmıştır.
Misyon metinde tarih, parantez içinde verilmiştir. Uzluk, bu tarihi 17 Ramazan
683 olarak okumuştur. Ustelik Hicri tarihin Miladi karşılığı olarak verdiği
18.12.1284 tarihi de doğru değildir (Liz/ak Çevirisi, 44). 17 Ramazan 683, Miladi
olarak 27 Kasım 1284’e tekabül eder.
614
Uzunçarşılı, Anadolu Bevlikkri, 7, 58; Turan, Selçuklu/at Zwnanında Türkiye,
589.
Edisyon metinde bu isim, Abi Hamid şeklinde yazılmıştır. Yazmada Ahmed şek
lindedir. Uzluk da Ahmed olarak okumuştur.
616
Turan, Se/çukhı/ar Zamanında Türki ve, 589.
611
Uzunçarşılı, Anadolu Bey/ikieri, 7.
606
Turan, Seiçukhdar Zamanında Türkiye, 589. Turan, 8 Rebiülevvel 6%4’ü, Miladi
15 Mayıs 1285 olarak gösterir.
619
Edisyon metinde, burada, “Semirün şehri” geçmektedir. Nüşir, bu şehri tavsif et
mek için Hamdullah Müstevfi. Lestrange gibi kaynaklara müracaat etmektedir.
Ancak öyle anlaşılıyor ki, edisyon metnin nüşiri, yazma nüshada geçen “seyran”
(dolaşmak) kelimesini, biraz da kütibin düzgün yazmaması münasebetiyle,
‘Semirün şehri’ olarak okumuştur. Konya yakınlarında böyle bir yerin varlığı kuş
kuludur. Ote yandan, Semirün (ya da Şemirün), Iran’da Cibül bölgesinde bir kale-
nin adıdır. Bkz. Mc’rüsidü ‘1-itti/ü’, 11, 740.
°
Burada, Uzluk’un yanlış bir çeviri yaptığı anlaşılmaktadır. Metinde, Bahüeddin
Vurukürdrnin. çocuklardan biriyle birlikte Konya’ya gönderildiği kaydedilmiş
ken. Uzluk. çocuğu Konya’ya Bahüeddin’in gönderdiğini, sonra da Bahüeddin’in
Kayseriye’ye gittiğini belirtmektedir (Liz/ak Çevirisi, 45). Bir sonraki cümlede ise,
126
bir ünlem işareli koyarak burada bir karışıklık olduğunu ima etmekte, daha aşağıda
ise, Kayseri’ye gidenin Valide sultan olduğunu tahmin etmektedir.
621
Edisyon metinde bu isim muhtemelen okuma güçlüğünden mütevellid yanlış ola
rak “Suğar be-Hisar” şeklinde yazılmıştır. Uzluk, bunun Sivrihisar olduğunu iddia
ediyor (U.ilnk Çevirisi. 45). Turan da Sivrihisar demektedir. Bkz. Selçuklu/ur Za
ıırnunda Tiirkhe. 589.
Uzluk, bu tarihin gününü Pazar olarak yazmıştır (W/uk Çevirisi, 46). Metinde
“Seşenbe” olarak geçmektedir.
623
Turan, iki çocuğun da Arğun Hün nezdinde öldürüldüğünü kaydediyor. Bkz. Sel
çukhdar Zaiııaıuu/a Türk/ve. 589.
621
Edisyon metinde, ndih ile pencincmin tek kişi olduğu şeklinde bir ibare yazılmıştır.
Oysa yazmada bu iki kelime arasıııda vüv bağlaeı vardır. Uzluk da isabetli bir gö
rüşle. bunların ayrı ayrı kişiler olduğunu belirlemiştir.
625
Turan. Selçuklu/ta Zanıanında Türkiıe. 589.
626
MüşrE Selçuklularda D/yün-, /yrüfın sahibidir. Bu Divün ve makam, devletin
mali ve idari işlerini denetler. Alüşrif şehir ve kasabalarda bu görevi ndibleri aracı
lığı ile yerine getirir. Bkz. Uzunçarşılı. Mcdhal. 44, 97-98.
627
Turan, Selçuk/ahır Zamanında Türk/ve. 589.
626
Edisyon metinde böyle bir başlığa yer verilmemiştir. Yazma nüshada ise, başlık
olacak şekilde iri ve koyu harflerle yazılmıştır. Bu münasebetle, Uzluk’un da yap
tığı gibi bu cümleyi başlık olarak düzeııledik.
629
Çocuklardan biri Konya kalesinde, diğeri Arğun Hün’ın yanında öldürülmüştü.
Bkz. yuk. Uzluk. bir çocuğun asıldığından bahseder (Uzhık Çevirisi. 46).
630
Uzluk, burada geçen tarihi çocuğun asılma tarihi olarak kabul etmiştir (Uduk Çe
virisi, 47). Bu tarih. Sultan Mesudun Konyaya geliş ve tahta oturuş tarıhidir. Esa
sen Uzluk. hemen sonra burada bir tutarsızlık olduğunu belirtiyor. Ustelık o. cOrn
lede peserün’ yani ‘çocuklar’ geçmesine rağmen. lek bir çocuğun asıldığını kay
dediyor.
631
Turan’a göre Sultan Mesud’un Konyaya gelişi, 1286 Nisan başındadır. Bkz. Sel
çuklu/ar Zanıaııında Türk/ve, 589.
632
Uzunçarşılı, Gargorum olarak zikrettiği bu yerin, Eşrefoğullan Beyliği’ nin ilk
merkezi olduğunu ve eski tapu kayıtlannda Seydişehir köyleri arasında gösterildi
ğini kaydetmektedir. Bkz. ılııac/o/u Beı’/ik/eri, 58. Umar ise, Beyşehir civarında,
ilkçağdan kalma yerleşim yeri ve [şrefoğullarının ilk merkezi olduğunu söylüyor.
Bkz. Türk/ve t/eki Tarihsel .-ld/a,, 291. Turan’ın bu lıusustaki açıklaması son dere
ce mühimdir. Ehemmiyetine binaen Turan’ın Gorgorum hakkında verdiği maluma
tı olduğu gibi aktarıyoru: “Aksarayi Il. lzzeddin Keyküvus’un Konya’dan Antal
ya’ya giderken, yolda bir müddet Gorgorum’daki Kuhüd-ab3d’da kaldığını söylü
yor (s.65). Aynı kaynak, Gorgoruın’un Sanduklu ve Akşehir’den sonra geldiğini
(s.74) ve Eşref oğullarının ülkesi olduğunu (s.311) gösteriyor ki Eşref oğullannın
Beyşehir’de hüküm sürdüğü, buradaki kitabeleri (Halil Edhem, Anadolu ‘da Islami
kitahe/er, TOEM XXXVII, s.136), Eflaki’nin kayıtları (d. Huan, Les Sainıs t/es
127
645
Uzluk “ayakyoluna gidiyor” diyor (Ur/tık Çevirisi, 49). Metinde “pencah meclis
mT-reft” ibaresi geçiyor. Bununla Sahip Fahreddin Ali’nin ishal hastalığına yaka
landığı ima edilmektcdir.
646
Aksarayi, Fabreddin Ali’nin 25 Şevvül 687 (22 Kasım 1288) Pazar günü Akşe
hir’deki Nadir köyünde öldüğünü söylüyor. Skı sliLvüııwreıü’/-Ahbdr. 119. Uzluk
da 25 ŞevviI tarihini kabul ediyor (L’dıık Çevirisi. 49).
647
Müneccimhaşı. Cdmi’u d-düve/, Il. 127; Turan. Selçuk/ii/er Zamanında Türkhe.
591. Mezarı. kendi sağlığında yaptırdığı medresededir.
Edisyon metinde başlık olarak düzenlenmeniiştir. Ancak yazma nüshada cümle
başlık şeklindedir. Ayrıca, yazma nüshada bu başlık bir sonraki cümleyi müteakip
yer alır. Konuya uygun düşmesi açısından tercümede buraya konulmuştur.
649
Aksarayi, Kazvini’nin 687 yılında (1288) Anadolu’ya intikal ettiğini ve Zilkade
(Kasım 1288) ayında Eaumm’a ulaştığını kaydeder. Bkz. Atusaınereiui-Ahbar.
118; Turan. Selçuk/ula’’ Zcuna,mıda Tüı’kh’c, 592.
650
Uzluk, yazmada “şeüran” olarak geçen kelimeyi, okuma hatası yaparak “şehirler”
şeklinde tercüme etmiştir (Uilıık Çevirivi, 50).
Mı Aksarayi’nin kayıtları, Fahreddin Kazvini’nin Rüm sühibliğini üstlenmesini Sühib
Fahreddin Ali’nin ölümünden önceye tarihlendiriyor. Nitekim bu kaynağa göre
Sahib Fahreddin Ali de Kazvini’ye direnmeyi planlamıştır. Bkz. AfiLçcimereıü ‘1-
Ahbdr, 118.
652
Metinde bu şekilde geçmektedir: (z >) Azizeddin. Uzluk, İeddin okumuştur.
653
Uzunçarşılı, .1nıdo/u Beılikkri, 40. 55.
654
Turan, Se/çukhı/ar Zamanında Türkiye, 595.
655
Edisyon meıinde Germiyün isminden sonra pamnlez içinde Farsça “rfi” eki ilave edil
miştir. Bu durum cümlenin anlamını değişıimwkıedir. Yazma nüshada böyle bir ek
yoknır. Germiyanlılann saldımrası ve vilayeti tahrip etmesi gerçeğe uygundur.
656
Meıinde, Viranşehir geçiyor. Uzluk, Virünşehirin geçmesini şüphe ile karşılıyor.
Bilinen Virünşehir’in Fırat kıyısında olduğunu söylüyor. Uzluk, Eşrefoğullannın
merkezi olarak Süleymanşehir’den bahsediyor ki bu Sülcymanşehir. Eşrefoğulları
Beyliği’nin merkezi olan beyşchir’in eski adıdır. Adını, kurucusu Süleyman
Bey’den almıştır. Bkz. Uzunçarşılı, Anadolu Bevlikleri, 58. Ote yandan Şemseddin
Sami, Anadolu’da Vtrnşehir adıyla bilinen birçok küçük kasaba olduğunu kayde
diyor. Bu kasabaların barındırdıkları eski eserler (muhtemelen harabeler) münase
betiyle bu adı aldıklarını belirtiyor. Bkz. Kömiisu ‘l-A ‘1dm, Vi, 4710-4711.
657
Uzunçarşılı’nın kaydına göre, Sultan Mesud, Eşrefoğlu’nun yardımıyla kardeşini
yakalamış ve Viranşelıir kalesinde hapsetmiş; ancak Karamanoğlu’nun tehdidi
üzerine onu serbest bırakmak zorunda kalmıştır. Uzunçarşılı’da Sultan Mesud’un
kardeşinin adı Rükncddin Kılıç Arslan olarak kayıtlıdır. Bkz. Uzunçarşılı, Anadolu
Beı’likleri, 59. Uzunçarştlı, burada geçen V!rflnşehir’in neresi veya nerede bulun
duğuna dair bir açıklama yapmaz. Ayrıca bkz. Ahmet Çaycı, EşreJöğhı Bevliği
Dönemi Mimari Eser/eri, Ankara 2008, 9.
Turan, Se/çuk/ularZamamnda Türkiye, 595.
129
650
Turan, Se!çııklıdar Zamanında Türki ve. 595.
‘°°
Uzluk, metinde “ne-nişest oturmadı” olarak geçen iradeyi. “oturdu” şeklinde
tercüme etmiştir (Uzluk Çevirisi. 51).
661
Uzluk, (Uz/uk Çevirisi, 52’de) Karamanoğlu’nun tek bir kardeşiyle geldiğini yaz
mıştır. Metinde çoğul olarak “kardeşleri” ibaresi vardır,
662
Benzer satırlar Aksaray!’de de vardır. Bkz. Müsdmeretü’/-Ahhdr, 120,
(>63
Büı’ük tövhe ayı: Cemüziyülevvel; Küçük Tövbe Ayı: Cemüziyülühir. Uzluk, bura
da geçen ıöthe ayını Cemaziyülühir ayı olarak kabul etmiştir. Olayların kronolojik
sıralamasından hareketle, Uzluk’un tespit ettiği Cemüziyülühir ayının doğru olması
gerekir. Bu da Miladi olarak Il Haziran l290’a tekabül eder.
664
Uzluk, bu şiirin, Sultan Veled’in, İhüdd,ıdme, /nühcjndıııe, Rehdhncbuc, Divön,
Macirif ve Akıtsür adlı eserlerinde bulunmadığını kaydetmektedir. Bkz. Uz/uk Çe
virüvi, 53.
665
Devlethüne: Merkezi hükümet dairesi olup, resmi devlet işlerinin görüldüğü yer
dir. Saraydan ayrıdır. Alüaddin tepesinde saray yakınında olduğu tahmin edilmek
tedir. Divünların toplandığı yer olması bakımından buraya Divün da denilmektedir.
lbn Bıbi’den (s.692) naklen, İçkalede sarayın yanında yer alıyor ve orada suitanın
ayn bir yeri bulunuyordu. Bkz. Baykan, Sel çiiklular Devrinde Konya, 77. 1. 11.
Konyalı. Evliya Çelebi’den naklen. Devlethüne’yi 1173 yılında Il. Kılıç Arslan’ın
yaptırdığını, ancak bir depremde yıkılınca Alüaddin Keykübad tarafından tamir et
tirildiğini söylüyor. Bkz. Konya Tarihi, 24.
666
Turan, Selçukhdar Zamanında Türkiye, 594, not:70.
667
Fahreddin Kazv!ni’nin idam tarihi 25 Şaban 690 (26 Ağustos 1291)’dır. Bkz. Ak
saray!, Müsciuıereıü’l-Ahhdr, 130, dipnot:264; Turan, Se/çııkhdar Zamanında Tür
kive, 594.
6613
Krş. Aksarayi. Müscimereıül-Ahbcir, 129.
Aksaray!, Fahreddin Kazvini’nin Anadolu’da Moğol valisi olarak 2 yıl civannda
kaldığını ve 690 (1291) yılı başlarına kadar hüküm sürdüğünü söylüyor. Bkz.
Alli.çciınerc’ıü ‘l-Ahhdr, 124. Buradan. Fahreddin Kazv!ni’nin, Anadolu valiliğinin.
toplamda 2 yıl sürdüğü. ancak Konya şehrindeki ikametinin 24 gün olduğu ortaya
çıkıyor.
<‘°
Misyon metinde başlık olarak gösıerilmemiştir. Yazma nüshada başlık şeklindedir.
67ı
, ıs3’—) İsim bu şekildedir. Farsça, çüker kelimesi, hizmetçi demektir.
672
Misyon meıindc başlık olarak düzenlenmemiştir. Yazma nüshada paragrafın ilk
cümlesi başlık şeklindedir. Ancak metin Hüce Nüsıreddin’den bahsettiği için bu
başlığı koyduk.
673
Turan, Selçuk/u/ar Zamanında Türkiye, 603.
674
Uzluk, buranın şimdiki Oruzlu Hanı olduğunu söylüyor (Uzlıık Çevirisi, 54). Ruz
be isminin Orozlu’ya dönüşümü ve han hakkında detaylı bilgi için bkz. 1. Hakkı
Konyalı, Konı’a Tarihi, Konya 2007, 679 vd.
130
675
Edisyon metinde Urbeni Hütun (J,7 J) şeklindeki bu isim, yazma nüshada
Urbey Hütun (ü, 3) şeklinde okunacak biçimdedir. Uzluk tarafından “Urbay”
olarak okumuştur.
<‘°
Edisyon metinde başlık şeklinde değildir. Yazma nüshada ise esasen paragrafln ilk
cümlesi başlık şeklinde düzenlenmiştir.
<‘“
Uzluk, burada, Keyğütü’nun Hoca Nasıreddin’i Aksaray’a yolladığını söylüyor.
Oysa metinden anlaşıldığı üzere Aksaray’a gelen Keyğütü’nun kendisidir.
(78
Esasen metinde, burada geçen cümlede, Keyğütü’nun Sultanı çağırmak için Kon
ya’ya Hüce NüsırcddinN mi yoksa başka birini mi gönderdiğı açık değildir.
Uzlukta bu tarih Miladi olarakü3.0l.1291 şeklindedir(UzlııkÇeviüsi, 55).
6%O
Turan, Selçıık/ııhır Zrnna,ınıda Türkiye. 603.
Mil
Edisyon metinde başlık değildir. Yazma nüshada başlık şeklindedir.
682
Top ve sopayla oynanan bir oyun olup güı’ ii çevgdn olarak bilinir.
683
Turan, Se/çıık/ıılar Zanıanmda Türkiye, 603.
<‘81
Turan. Selçuk/ii/ur Zwnamnda Türkiye, 603.
685
Turan, Selçnklıılcır Za,naııınc/a Türkiye, 603.
686
Falıreddin Kazvini’nin. idamından sonra defnedilmediği ve vahşi hayvanlara par
çalatlırıldığı iddiası hak. bkz. Aksaravi. Müvd,ıwref ü .1kM,. 129.
687
Edisyon metinde başlık olarak düzenlenmemiştir.
688
Buradaki paragraün ilk cümlesi Yazma nüshada başlık puntosu ile düzenlenmiştir.
Edisyon metinde başlık değildir. Tercümede bu şekilde bir başlık uygun görülmüş
ıür.
<.89
Kur’ün-ı Kerim. Bakara Süresi, 64. Ayet. Meali: “Ü:cri,ıizde Allah ‘in (‘üzücü tc
rahnıeti olnıasaıdı iz/er hüsranu ıığraıvııkırdun oIıırdıı,ııc”.
69ü
Kur’ün-ı Kerim, Enbiyü Süresi. 107. Ayet. Meali: “Bi: seni ancak ü/enı/ere rahmet
olarak gönıkrilik”. Uzluk, bu Ayet meınini ak-ıarmadığı gibi, ıercümesini de yap
mamıştır.
mı Yukarıda geçen Ayet’e gönderme yapıyor. Meali: “Bizler hüsraııda kalirdık”.
692
Yukarıdaki Ayet’e gönderme yapıyor. Meali: “Al/alı ‘m ihsanı üzerinizde olnıasuıüı’.
693
Kur’ün—ı Kerim, EnihI Süresi .33. Ayet. Meali: “Seti içlerinde iken, Al/alı au/ara
azap cinıc:”.
ark (jj): Boğulma.
‘
Nlesh (—: Havvana dönüştürme.
696
l{asf (‘—«i): Yere batırma.
697
Uzluk, bu eümleyi tercüme etmemiştir. Ayrıca bkz. Turan, Selçııklular Zamanında
Türki ve, 604.
mı Alanya-Antalya kış/ak olarak kullanılmaktadır.
131
699
SevdilılI adıyla kastedilen bölge, yukarıda kış/ak olarak da geçen Alanya-Antalya
sahil havalisidir.
700
Turan, Sclçııkhdar Zamanında TÜTk/Ve, 604.
Aksarayi. Sultan Mesudun Nöih Mücireddin ve diğer devlet büyükleri ile birlikte
Kcyğtüya Aladağ ı’aılaLına kadar eşlik ettiklerini kaydediyor. Bkz. Müsömere
tü 1—il hhdr. 135.
‘D:
Keyğtü. Aksanıyi’yc göre Aludağ ı’aıqakında İlhftnlı ıahıına oturmuştur. Bkz.
Müsdı,ıcreğü ‘1-4/dür, 136. Saltanatı 690-694/1291-1295 yılları arasındadır.
703
Aksarayi, bunun Rükneddin Kılıç Arslan olduğunu kaydediyor. Bkz. Müsüınere
tü’/-Ah/uir, 137. Ancak, .-Iııaııinı Sekçukndıne müellili yukarıda Sultan’ın kardeşi
olarak Siyavuş’tan bahsetmişti.
Misyon metinde başlık olarak düzenlenmemiştir. Uzluk çevirisinde de başlık
değildir. Yazma nüshada kalın puntolarla başlık şeklinde düzenlcnnıiştir.
‘<>
Uzluk. bu cümlenin sonuna, “... bu doğru değıldir dedi.” şeklinde bir ilave yapıyor
(L:/uk (‘cvlrl.sI. 59). Ancak Farsça metinde bu zait kısım bulunmamaktadır. llve
kısım Uzluk’un pek çok kez yaptığı gibi, kendi yorumu olabilir. Ancak metni kar
maşık hale getirmektedir.
“<‘
Edisyon melinde ve Uzluk çevirisinde başlık olarak düzenlenmeıniştir. Yazma
nüshada başlık şeklindedir.
7117
Turan, Selçuklu/at Zanıa,ıuıda Türkiye, 604.
708
Uzunçarşılı, bu olaylar sırasında Karamanlıların Konyalıların hayvanlarını aldıkla
rını belinmektedir. Anoninı Selçuknöıne’de bu kayıt yoktur. Ancak biraz aşağıda,
“hayvanlarını geri aldılar” iradesi, bu olayın doğnıluğunu göstermektedir. Bkz.
Anadolıı Be;’likleri, 8.
709
Turan. Selçuklu/at Zamaıııııda Türkiye, 602.
,ı,> Burada hart (b) kelimesi geçmektedir. Bundan, her ne kadar rerıııan anlamı çıka
nlsa da, edisyon metnin nüşiri, bu kelimenin ııü:ül manasında olduğunu savun
maktadır. Yani, sultanın Konya’ya inmesi kastediliyor. Uzluk bunu ‘t’erman’ şek
linde çevırmiştir.
nı Burada ez Bl’ tabiri ueçmektedir. Uzluk, bu ihareyi “İmn’daki Moğollardan...
şeklinde tercüme etmiştir.
Uzluk. “nevü-yı Sflhib” ibaresini “Sahib’in oğlu” şeklinde tercüme etmiştir. Nevü:
Torun demektir.
713
Turan, Selçuk/olar Zamanında Türkiye, 604-605.
Obruk olsa gerektir. Yazmada, Obrücak biçiminde harekelenmıştir. Uzluk, Obur
cuk şeklinde yazmıştır.
Ka)e-i Ermüıüsün <,bu} k).
Yazma nüshada başlık şcklindedir. Edisyon nıetinde ve Uzluk çevirisinde başlık
olarak düzenlenmemiştir.
NI
Turan, Selçuklu/at Zamanında Türkiye, 605.
132
Yazma nüshada ya da edisyon metinde böyle bir başlık yoktur. Ancak, bundan
sonraki satırlar çeşitli olayları ve tarihleri aktardığından, tercümeye böyle bir baş
lığın konulması uygun bulunmuştur.
756
Edisyon metinde (J)) okunacak biçimdedir. Yazma nüshada (dVjji/Jt})
şekillerinde de okunabilmektedir. Uzluk, Gazan Han diye okumuştur. Oysa mücl lif
yukarıda, Gazan ismini yazmış olup bu açıkça okunabilmektedir. Bununla birlikte,
Uzluk’un yaptığı gibi okumaya müsait bir yazım olmasa da bu tarihlerde Gazan
Hün’ın (1295-1304) hükimiyeti söz konusudur.
“
Turan. Selçuklu/ur Zaınaınnda Türk/ve. 619.
Aksarayi, Bültü’nün ölümünü de uzun uzadıya edcbi bir üslupla anlatmakıadır.
Bültö’nün ölümünde Sis Tekfüru rol oynamıştır. Tckför, kendisine sığınan
B’3ltü’ya yalan söyleyerek onu adamlarıyla birlikte tlhünlılara teslim etmiştir.
Böltü, Tebriz’de idam edilmiştir. Bkı MiLçünıereıü?-AhMr, 164-165; Müneceim
başı, Onu ü J-düı’eJ, Il. 132: Turan. Selçuklular Zamanında Türki ve, 638.
Turan, Selçukhdar Zamanında Tüı-khe, 619.
‘)
Müneceimbaşı, bu sultanın adını şöyle verir: Sultan Alaaddin Keykubtl b.
Fer3murz b. Kcyküvus b. Keybüsrev b. Keykubüd b. Keyhüsrev b. Kılıç Arslan b.
Mesud h. Kılıç Arslan b. Süleyman b. Kutalmış b. Israil b. Selçuk. Bkı. Omi ii ‘d
düvel, 11, 134. Yine, Müneecimbaşı, Sultan Alüaddin Keykuhid’ın babası
Fermurzun. babası Keyküvus’la birlikte İsıanhul’da Vasılyus tarafıııdan hapse
atıldığı sırada öldüğünü kaydediyor. Feramurz’un oğlu Alüaddin Kcykubüd da İs
tanbul’da kalmış ve daha sonra imparator Vasilyus tarafından serbest bırakılarak.
Hftn’a günderilmiştir. Bkz. aynı yer.
7M
Uzluk, Sultan Alüaddin bin Ferümerz demektedir (Uzluk Çevirisi, 67). Oysa ne
yazma nüshada nede edisyon meıinde Al3addin ile Ferümurz adı arasında bin (oğ
lu) şeklinde bir ibare bulunmamaktadır.
762
Aksarayi, Sultan N4esudun llernedan’da İlhnlar tarafından alıkonduğunu ve
yerine kardeşinin oğlu Alüaddin Keykubad b. Fermurz b. Keyküvus’un yarhğ ile
sultan tayin edildiğini kaydediyor. Bkz. Müsdmercıü’l-Ahhdr, 189.
Metinde, bu tarih Pazar günü olarak verilmiştir. Bu tarihin günü Pazartesi olmalı
dır. 111. Alüaddin Keykuhüd’ın ıahıa oturduğu 1298 yılına kadar Selçuklu tahtı 2
yıl boş kalmıştır. Zira Sultan Mesud 1296 yılında Hcmedün’a götürülmüş ve bura
da tutulmuş, onun yerine de Alfuıddin sulıan tayin edilmiştir. Bkz. Turan, Se/çıkh
lar Zamanında Türkiıe, 618.
Turan, Selçukhılar Zaınanında Türkiye, 619.
765
Aksarayi, !vh’Lçüııwretü’l—Ahbdr, 19%; Müneccimbaşı, Cdnıi’u ‘d—düı’el, Il, 135;
Turan. Selçuk/olar Zamcınındu Türk/ve, 625; Sülemiş. 27 Nisan 1299’da Erzincan
Akşehır’indc Moğol komutanı Kutluğ Şh’la yaptığı savaşta yenilerek idam edil
mişti. Bkz. Spuler. Iran MoğoUan, Ilo.
766
Uzunçarşılı, Güneri Bey’in ölümünü 1300 Mart olarak veriyor. Anadolu Belikleıi,
8. Oysa Sel çukndme, yukanda görüldüğü üzere günüyle birlikte 19 Nisan 1300 ta
rihini kaydediyor.
135
767
Uzunçarşılı, Müsü Bey’in Lirende’de bir medrese ile imdret yaptırdığını kaydeder.
bkz. Anadolu Bevİik/eri, 9.
76S
Turan, Sc’lçııkhdar Zamanında Türkiye, 639; Uzunçarşılı, Anadolu Bevlik/eri, 9;
Spuler. Iran Moğohları, 128.
769
Ebü Said Babadır Hün zamanında Anadolu umumi valisidir. 10 yı1 boyunca hü
küm sürmüştür. Turan, Se/çuk/u/ar Za,namnda Türkiye, 642.
Turan, Selçukhı/ar Zamanında Türkiye, 646.
nı Uzunçarşılı, Aııadolıı Bevllkleri, 63.
772
Turan, Selçuk/olar Zamanında Tüı*ive, 646. Temürtaş, Süleyman Bey’i Beyşehir
gölüııe atmak suretiyle öldürmüştür. Bkz. aynı yer.
“
Turan, Selçuk/olar Zaınanmda Türkiye, 648.
m Uzluk, Ahnwd Tevhid’e dayanarak (Maarif Vk. Mecmuası, 1929, s.132), Sivrihi
sar’da, Melikşüh b. Bültü adına, Muharrem 728 (Kasım/Aralık 1327) tarihli bir bir
kitühe bulunduğunu, bu kiıüheye göre Bültü’nün küçük oğlu Sultanşüh’ın genç
yaşda zulm ile (Timürtaş taraündan) öldürüldüğü ve onun ruhu çin bu binanın
yaptırıldığı kaydını aktarmaktadır. Hkz. Uzhık Çevirisi, 69.
“
Teınfirtaş, 1328 yılında Memlük Sultanı tarafından idam edilmiştir. Turan, Selçuk
hilar Zamwuııda Türkiye, 649; Spuler, Iran Moğo//arı, 141.
776
Turan, Selçııklıı/ar Zaınanuıda Türkiye, 650; Uzunçarşılı, İshak Bey’ in Mısır’dan
tl. 728 yılında gelerek Beyliğin başına geçtiğini söylüyorsa da, bu tarihi Miladi
olarak 1325 yılı olarak veriyor. Bkz. Anadohı Bevlikleri, 64. Oysa doğrusu yukarı
daki gibidir.
Turan, Se/çuklıı/ar Zaınanında Türkiye, 650.
778
Turan. Selçuklıı/ar Zamanında Tüı*he, 650.
Uzunçarşılı, Anado/ıı Beı’/ikkri, 156. 1316-1335 yılları arasında İlbünlı hükümda
rıdır. B. Spuler, Ebü Said 1 lün’ın, karısı Bağdad Hütun tarafından zehirletilerek öl
dürüldüğünü kaydediyor. Görünüşe göre, Ebü Said Hün, yeğeni Dilşad Hütun’a
nıeyletnıiş. kadın ondan haıııile kalmış ve neticede Said Hün, karısı tarafından öl
dürülmüştür. Bkz., Iran Moğol/arı, 143-144.
°
Bağdad Hütun, Emir Çoban’ın kızı olup Ebü Said Balıadır Han onu kendisine eş
olarak istemişti. Halbuki kadın, o sırada başka bir Moğol komutanının oğlu olan
Emir Hasan b. Hüseyin b. Akhoğa ile evli idi. Emir Çoban buna rıza göstermedi.
Bkz. Spuler, kan Moğo//arı, 138. Ancak Emir Çoban 1327 yılında idam edilince,
Ebü Said Hün, Emir hasan’ı sıkıştırarak Bağdad l-lütun’u bnşamaya zorladı. iddet
müddetinin sonunda da onunla evlendi. Bkz. a.g.e., 142. Bir süre sonra Emir Ha
san, Bağdad Hütun’la münasebeti devam ettirdiği gerekçesiyle cezalandınlarak bir
kaleye hapsedildiyse de, masum olduğu anlaşılınca sonradan Anadolu’ya emir ola
rak gönderildi. A.g.e., 143. Spuler, Bağdad Hütun’un ilk kocasının adını şeyh Ha
san Büzürk olarak da anar. Bkz. a.g.e., 389.
136
‘
Spuler, İran Moğollurı, 147. Turan. Illünlı hükümdarı Oleaylu Sultan Muhammed
Hün’ın 1304-1316 yılları arasında hüküm sürdüğünü kaydediyor. Bkz. Selçu/du/ar
Zı,,,<ı,uııda Türki ve, 635.
782
Küçük Hasan’ın, Timürtaş’ın oğlu olduğuna dair bkz. Spuler, İran Moğolları, 147.
Bağdad Hütun, görünüşe göre boğularak idam edilmiştir. Bkz. a.g.e., 412. Uzun
çarşılı, iki Şeyh Hasan’dan balısetmektedir. Birisi, Büyük Şeyh Hasan olup
Celüyirilerdendir ve Ebü Said Babadır Hün tarafından Anadolu’ya völi olarak gön
derilmiş ve Eretnü Bey’in hümıliğini de üstlenmiştir. Küçük Şeyh Hasan ise, Mı
sır’da öldürülen Çobanocnillarından Temürtaş (Demirtaş)’ın oğludur. Bunlar, 1337
yılında Aladağ civarında birbiriyle savaşmış, Büyük Şeyh Hasan mağlup olmuştur.
Küçük Şeyh Hasan, Eretnü Bey ile l343’te karşılaşmış, bu karşılaşmada Küçük
Şeyh Hasan bozguna uğramıştır. Bu tarihleri Uzunçarşılı vermektedir. Son olarak
Uzunçarşılı’nın verdiği bilgiye göre Küçük Şeyh Hasan katledilmiş ve yerine kar
deşi Eşref geçmiştir. Bunların Ercınü Beyliği ile hükimiyet mücadeleleri için bkz.
Anadolu Bevlikleri. 155-156;
Uzluk, “Şeyh Hasan bin Timürtaş” şeklinde, anya “bin” (oğlu) kelimesini ekleye
rek yazmıştır ((klıık Çevirisi, 68).
Burada zikredilen şayet Küçük Hasan ise, bunun ölüm tarihi 27 Receb 744 (15
Aralık 1343) olarak kayıtlıdır. Olümü ile ilgili olarak da Spuler şu kaydı aktarır:
Görünüşe göre Hasan’ın Izzet Malek adındaki karısı. Yakubşüh adındaki emir ile
gayrımeşru ilişkide olduğu gerekçesiyle bu emir hapsedilmiş, bundan üç gün sonra
da kadın, Hasan’ı öldürmüştür. Ancak kendisi ve yardımcıları. Hasan’ın ölümün
den sonra idam edilmişlerdir. Bkz. Spuler. İran Moğolları, ISI.
1339 Temmuz başları, bkz. Spuler, İ,vı Moğolları, 149.
786
740 (1339-1340) yılında, Dımaşk’ta büyük bir yangın çıktığı diğer kaynaklar tara
fından da teyit edilmektedir. Meselü, İbn Kesir, bu yangın hakkında önemli malu
mat verir. Özet olarak hadise şudur: Rivüyete göre, Dımaşk’ta Hristiyan olduğu
söylenen bazı kimseler Sükunieül çarşısını kundaklamışlar ve çıkan yangında çarşı
yakınında bulunan Emevi Camii’nin bir minaresi de yanmıştır. Yangın söndürül
dükten birkaç gün sonya yine Emevi Camiı•’nin batısındaki pasajda yangın çıkmış,
civarda hulunan evler, meskenler ve hatta medreseler bu yangında zarar görmüş
tür. İbn Kesir, yangını çıkaranların hedeflerinin Emevi Camiini yakmak olduğunu
ıddia ediyor. Alınan önlemler sayesinde cami yanmaktan kurıarılmıştır. Yanan mı
narenin yerine daha sonra yenisi yapılmıştır. Yangını çıkardığı anlaşılan 60 kadar
Hristiyan tutuklanmış ve çeşitli cezalara çarptınlmıştır. Bkz. eİ-Bidciıe ve ‘ii
Nihöve, Büı’ük Isltırn Tarihi. Çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yay.. İstanbul 1995.
XIV, 297-298.
787
Melikü’n-Nüsır Muhammed b. Kalavun. Memlük sultanı: Üç defa tahta geçmiştir.
Son olarak 1310-1341 arasında hüküm sürmüştür.
Meflnde (S. j> şeklindedir. Bazı kaynaklarda. Memlük Sultanı Melik en-Nasır
Muhammed b. Kalavun’un, 740 (133-1340) tarihinde tutukladığı kişinin. Memlük
sultanının itaatinden çıkan Dımaşk nüibi Emir Tenkiz (jSZ) olduğunu söylerler.
Meselü bkz. lbn Kesir, el-Bidöye, XIV, 298: Ibn Taürıhirdi, en-Nücümü-zcihirefi
Mülük-i Mısr ve ?-KcihirL’, Neşr: M. Hüseyin Şemseddin, Beyrut 1992, IX, 114.
137
Sadi’nin GüllsIdn’ında geçen bu şiir için bkz. Küllivdı-, Sadi, Neşr: Muhammed
Ali Furügi, Kitabfurüşi-yi İlmi Yay.,3. Baskı, (t.y.), ili. Bab, 81.
°
Edisyon metinde burada açık bir şekilde ‘birüder-i muazzam’ (büyük kardeşi) lafzı
yer almaktadır. Ancak yazma nüshadaki ibare, bu şekilde açık biçimde birüder’
okumaya müsaiı değildir. Belki de sulrnn veya sülale’ olarak okumaya daha mü
saittir. Uzluk da yazma nüshadaki kelimeyi “sülale” olarak okumuştur, Bu bölüm
Farsça Se/çuknüuze’nin son ibaresi olup edisyon metindeki versiyonu şu şekildedir:
L üÇ jj
IQI
Müneccimbaşı. Selçuklu hanedanınm sonu hakkında şu gözlemi yapmaktadır:
“Anadolu Selçukluları hakkında telif edilen Türkçe bir Taı’ih’de şöyle demektedir:
Timürtaş b. Emir Çoban, Sultan Ebü Said Hn tarafından 718 (1318) yılında Ana
dolu valiliğine tayin edildiğinde Selçuklulardan geride kalanları araştırdı. Çocukla
rını dahi bırakmaksızın bunların hepsini öldürdü. Bunların bazıları dağlara ve sarp
yerlere kaçıp Karamanlılara sığındılar. Karamanlılar saltanatı elde etmek ümidiyle
bunların kızlarıyla evlendiler Ancak daha sonra erkeklerine gadredip onları tama
men ortadan kaldırdılar” Bkz. Cümi’u’d-düvel, 11, 141-142. Müneccimbaşı’nın, bu
satırları Yazıcızüde Ali’nin TeıVrih-i Al-i Selçuk adlı eserinden aldığı anlaşılıyor.
Nitekim Tevörih-i Al-i Sclç’ıık’ta (Abdullah Bakır Neşri, İstanbul 2009, s.907-908)
Temürtaş’tan bahsedilirken şu satırlara yer verilmiştir:
‘‘Gözü,; ilön ‘in ve/ıtınclan sonra Çoban Bey, oğlu Tenu’frtöş Bey’i ve
Hoca Sadeddin Müsteıji ‘vi Rünı memöliki zabıı,ıa ve yağdan kalır it—
flıeğe göııderdi(er. Gelüp Rian da Konya ‘da ve Akşehh’ ‘de Selçuk as
lı,ıdan bulduğu oğlanlan boğdunıp helaL’ etti. Korna ‘da bir gün içinde
yirmi dokuz neJL’r av yüzlü tıfıl oğlancıklan şehit ettiler. .1kşehir ve Si
ımıre ‘de ve Sivas da oğlan/ann bazısı kın’ıulup gizlendile
KAYNAKLAR
Abdüllatif el-Bağdadi. Merüsidü ‘t-lui/d. Neşr: Ali Muhammed el-Becüvi, 1-111. Bağ
dad 1956.
AfTan Selçuk, “Saljuqid Pedod and Persian Historiography”, Islamic
Culture, yol. LI, Part:3, (Haydarftbüd 1977), 171-185, Türkçe terc. H. İbrahim Gök,
“Selçuklu Dönemi Iran Tarih Yazıcılığı”, NÜSHA, Şarkiyat Araştırma
ları Dergisi, Sayı:22, (2006 Yaz).
Ahmed b. Mahmud, Selçukndme, Haz. E. Merçil, İstanbul 1977.
Ahmed Eflüki, A’kndkıbu’l-Jqfln. Neşr: Tahsin Yazıcı. TTK Yay., 1-Il, Ankara 1980.
Ahmed Eflüki, Arif/erin Menkıbe/eri, Çev. Tahsin Yazıcı. Kabalcı Yay., İstabul 2006.
Aksaraylı Mehmed oğlu Kedmüddin Mahmud, Müsdıneretü/-Ahbdr,Mogollar ii
nıanında Türkive Selçuk/ii/arı Tarihi, Neşr. 0. Turan. TTK Yay., Anka
ra 1944.
Aksarayi, Kerimüddin Mahmud, Müsdnıereıü ‘l-Ahhür. Tere. M. Öztürk, Ankara
— 2000.
Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, Müsdıneretüi-Ahbdr, Türçe tere. Çev. M. Nuri
Gencosman-F. N. Uzluk, Selçuki Devlet/eri Tarihi, Ankara 1943.
Anna Komnena, Alaviad, Türkçe terc. Bilge Umar, İstanbul 1996,
Bala, Mirza. “İl-Deniz”, İA. 5/Il, 961-964.
Bar Hebraeus, Gregory Abü’l-Farac, AM ‘/-Farae Tarihi. Çev. Ö. Rıza Doğrul. An
kara 1987.
Bavpars Tarihi. Türkçe çev. M.. Şcrerüddin Yaltkaya, İkinci Cild, Ankara 2000.
Küllivdı-, Sadi, Ncşr: Muhammed Ali Furügi, Kitabfiırüşi-yi İlmi Yay., 3. Baskı.
(t.y.)
142
Lloyd, Seton -D. Storm Rice, Alanva (4ldivı’a), Türkçe çev. N. Sinemoğlu, TTK
Yay.,Ankara 1989.
Minorsky, V., Hııdüdü 7-ıl/en; Mine 7-Meşrik İle 7-Magrih, Türkçe tere. A. Duman
M. Ağarı, İstanbul 2008. el-Muhammed b. en-Nizam el-Hüseyni el
Yezdi. el-Urd:afi el-Hikdveıi’s-SelçııkM’e, Kahire 1 326.
Müneccimbaşı, Ahmed b. Lütfullah, Ctiuıiı< ‘d—cin ve!. Selçuklu/ur Tarihi, 1—Il, Yay. Ali
Öngül, İzmir 2000.
Ostrogorsky, Georg, Bi:an.v Dev/eti Tarihi, Türkçe tere. F. Işıltan, TTK Yay. Ankara
1991.
Pakalın, M. Zeki, Osmanlı Tarih Dc’vün/eri ve Terim/eri Sözlüğü, 1-111. MEB Yay.,
İstanbul 1983.
Runciman, Steven, Haçlı Scji?r/eri Tarihi, Türçe tere. E. Işıltan, 1-111, TTK Yay. An
kara 2008.
San-e, F., Kom’a Köşkü, Türkçe çev. Ş. Uzluk, TTK Yay., Ankara 1989.
Selçuklu/arttı Nadir Paralanndan Bazı/an ve Cimri >1m Sikkeleri, Neşr: Yapı Kredi
Bankası A.Ş., İstanbul 1972.
Sevim, Ali, “Sıbt İhnü 7—Ceci Mir ‘ütü z—zamdn El Tarihi ‘i—i yün (Kayıp Uvı2nü ‘t
Tevürih ‘ten Naklen Selçııklularla İlgili Bölümler”, Belgeler, XIV/18,
(1989-1992), 1-260.
Sevim, A. -E. Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi. Siyaset, Teşkilat ve Kültür, Ankara
1995.
Sezen, Tahir, Osınaıdı Yer Ad/an, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Yay., Ankara 2006.
Şemseddin Sümi, Kümüsu i-ıI 1dm, 1-yI, İstanbul 1306 (Tıpkıbasım Ankara 1996).
Şikari, Karamanudnıe, Haz. Metin Sözen-Necdet Sakaoğlu, Karaman Valiliği-
Karaman Belediyesi Yay., İstanbul 2005.
Taneri, Aydın, “Hdrizmşahlar”, DİA, XVI, 228-231.
Tüıü-e ili-e SaQuq Dar ıfnötoli, Compiled by Unknown Author, Edited by Nüdere
JalüIi, Tehran 1999.
Texier, Charles, Küçük Asya, Coğraftası, Tarihi ve Arkeolojisi, Ç.ev.AIi Suat, Latin
Harficrine Aktaran: Y. Kazım Kopraman, Sadeleştiren: Musa Yıldız, 1-
111, Ankara 2002.
Uyumaz, Emine, Sıı/uz,ı L Alöec/dhı Kevkuhad Devri Tüıkhe Selçuklu Der/eri Sivas!
Tarihi (1220-1237), Ankara 2003.
Uzluk, Feridun Nafız. Anadolu Se/çuklu/arı Dei/eti Tarihi ili, HLtoire Des Se/djou
kides D 1sie Mineure, tiP 7477 ArIO)R?77e. Ankara 1952.
Yazıcızdde Ali, Tevdrih-i il4 Selçuk, Ilaz. Abdullah Bakır, İstanbul 2009.
D İZİN
-A Ahmedil, 84
A. Ateş, 71 Ahmedfl b. İbrahim, 84
A. Özaydm, 72, 82 Ahmedil b. Vehsüdün er-Ravvüdi el-
A.YaşarOcak, 115 Kürdi, 84
Abaga, 4,49, 51. 53, 114, 115, 117, .Ah nedU!, 30
118, 122, 123, 124 Ahmet Bey, 84
Abagaflün, 114,115,118,122 Ahmet Çaycı, 128
Abbasi Halifeleri, 8 Ahmet Savran, 87
Abdullah Bakır. 72, 138 Ahteri sözlüğü, 118
Abdurrahman Toğayürek. 32 Ahur Bey. 26
Abdüllatif el-Bağdadi. 74, 90 Akça,48, 113
Abcncfl. 26.81 Akçadcrbend. 113
Abeskun, 90 Akçapa, 101
Abhaz Melikesi Rosudan. 106 Akçe, 10!
Ab- Germ. 44. 56 Akçiye-i Ayasi, 39
.ih-ı Şu!. 95 Aksaray. 37, 45, 47, 54, 56, 60, 61, 98.
Abilistan, 36, 40,48,94 108, 109. ili, 113, 120, 130
Acem. 3,24,28,45 Aksaray!, 9, 94, 95, 96, 97, 98, 100,
AfTan Selçuk, 71 101, 103, 107, 109, 11!, 112, 113,
114, 115, 116, 117, 118, 120, 121,
AM, 5. 50, 53, 58, 67, 68, 69. 125
122, 123, 126, 127, 128, 129, 130,
AhiAhmed, 5,50,53,58.67,68,69
13!, 132, 133, 134, 137
AM Ahmed Şah, s. 50, 53, 58. 67, 68.
Aksungur, 25,28,31,32,41
69
Aksungur Ahrncdili, 3 1
AhfCdrük. 69
Aksungur Porsuk!. 28
Ah! Emir Ahmed, 5,67. 68
Akşchir, Il. 38, 44, 50, 52, 56. 60, 61,
Ahikr. 50,64
65, 7!, 100, 108, 112, 121, 126,
Alılat. 22, 42, 91, 92. 100, 105
127, 128, 134, 138, 139
Ahlat Evyubi Meliki Eşref. 105
Alüaddin, 4, 8, 9, 34, 10. 4!. 43. 44,
Alımed Ateş. 85 70, 7!, 90, 92, 93, 10!. 102, 103.
.Ahmed b. Abdülmelik b. Attüş, 28 104. 105, 106, 107. 109. [12, 119,
Ahmed b. Mahmud. 72. 73 120, 123, 124, 129, 134. 137, 139
Ahmed Bey, 28, 84 Alüaddin b. Süleymanşüh, 8, 9, 7!,
Ahmed Eflaki. 118 137, 139
Ahmed Hün, 23. 51, 52, 123. 124 Alüaddin b. Süleymanşüh b, Melik
Alımed Hün b. Hızır Hün, 23 Rükneddin, 8
Ahmed Teküder, 124 Alüaddin Camii, 102
Ahmed Teküder Hün, 124 Alaaddin Feramurz, 137
Ahmed Tevhid, 8, 135 Alaaddin Feramurz b. Süleyrnanşüh,
Ahmed Yeli, 86 137
146
Atabek Ünebe, 29 Bar Hebracus, 71, 73, 74, 90, 93, 95,
Ayacı, 132 97, 98, 99. 100. 101, 102, 103, 106,
AıVn. 82 108, 109. 111, 113, 114, 115, 116,
Ayaz. 27, 77 117, 118, 123, 124
Aybek, 115, 117 Barak Höcih. 34,91,92
Aybek Baba. 115 Bdri-i Ted/d, 19
Aybeki Şeybi. 49. 115 Bars, 22, 32
Aydın Taneri. 89 Basra, 20
Aydos. 104 Başkır. 116
.Jvct, 62, 1 30 Bişkır Sungur. 49
Aynüddevlc. 98 Batekin, 75
Ayekin Müh-Rüy, 27 Batı Anadolu Beylikleri, 9
Azerbaycan, 21, 25, 27, 29, 30, 31, 32, Bdııni, 28, 83, 85,99
33, 34, 88, 89,91, 106, 109 Batü, 44, 45, 47, 108
Azerbaycan Atabeki Özbek, 91 Bütü Hftn, 47, 108
Azimi, 94 • Bay Timur, 132
Azim! Tatili!, 94, 95 • Baybars,48,49, 114,115,116, 118
Azizeddin, 128 Bdycü, 4,43,45,46, 106, 107, IlO
B<aydft, 5, 68
Bavpar Tarihi, 107, 108, 112, 113,
Baba Şeınscddin, 45,47 114, 115, 116, 117, 118, 120. 121
Babai, 115 Bcizddr Uninkuş, 30,31
Babailer hareketi, 127 Bedahşan, 78
Babck el-Hürremi, 86 Bedevi Abdüllatif Ayad, 95
8db—t Sit/ton, 119 Bedr b. Muhellel, 75
Bağdad, 19, 20. 21, 24. 25, 26. 27, 28, Bedr b. Mühelbil, 20
31, 32. 35, 45, 70, 74. 76. 79, 81, Bedrün. 20, 28
83. 84, 88, 135, 136 Bedreddin Gühenaş, 119
Bağdad Hütun. 70. 135. 136 Bedreddin Lulu. 93
Bağdad Türkleri. 20 Bedreddin Murad. 56, 57
Bahaeddin Künia. 44 Bedreddin Ömer Saka, 56
Bahüc’ddin Kut/uca, 63. 105 Beg-Bars. 101
Balüeddin Vurukürdi, 53, 54, 125 Behisni, 37
Bahauddevle Mansür b. Dübeys. 22 Behram Kalesi, 91
Bakara Süresi, 130 Behram Tranblusi, 40
42, 45. 46, 63, 64. 106. 109, 131 Belgeler, 72, 94
Hala vilyeıi. 46. 63 Belh, 23, 34, 73. 78
Balaban oğlu, 55. 56.57 Berke.44, 111, 112
Balasagun, 90 Berke Han, 44
Balhan Dağları, 74 Berkyaruk, 3, 24, 25, 26, 27, 78, 79,
Bühü, 68, 69, 133, 134, 135 80,81,82
Bertold Spuler, 107, 117
148
Erdem, 20,21,75
Ereğli, 38, 65 F. Işıltan, 96, 99, 100
Eretna, 69 F. Nafiz Uzluk, 7, 10
Ereinü Bey, 136 F.Sarre, 118
Erisğı, 72 Fahrani, 118
Erisığı, 72 Fahreddin Abdülmesih, 97
Erkek Taş, 119 Fahreddin Ali, 49, 127, 128
Ermnül, 37 Fahreddin Kazvin?, 4, 12, 57, 58, 128,
Ermftnüs, 22 129, 130
Ermütüsün Kalesi, 65 Fahreddin Mesud, 63
Ermenük, 52 Fahrettin COŞGUNER, 2, 7
Ermeni Kralı ll.Leon, 105 Fahruddevle [Rahim], 19
Emıeniyye, 21 Fahrüddevle Rüstem, 74
Erminüs, 39 Fahrülmülk, 26
Errün, 23, 29, 35, 89 Fars, 30, 3 1, 32, 33
er-Reşid, 83 Farsça, 7,8, 11, 74, 75, 76, 78, 80, 84,
Er/aş, 118, 119 88, 90, 95, 96, 101, 102, 103, 109,
Erzeninüm, 38, 39, 42, 43, 52, 53 115, 116, 117, 122, 124, 125, 128,
Erzincan, 101, 124, 134 129, 131, 133, 137
Erzurum, 87, 92, 101, 124, 125, 128 Faruk Sümer, 90
Esedüclc/in, 44, 63 Fütımiler, 20
Esedüddin Rüzbeh, 44 Ferümurz, 69, 112, 134, 137
Eskişehir, 97 Feridun, 10, 98
es-Sultan Alüaddin Keykubüd, 17 Feridun Naflz Uzluk, 10
es-Sultan Alaaddin Kılıcarslan, 17 Fırat, 36, 83, 128, 132
es-Sultan Gıyüseddin Keylıüsrev, 17 Fırat nehri, 132
es-Sultan Gıyüseddin Mesüd, 17 Filip, 105
es-Sultan İzzeddin Kılıcarslan, 17 Firuzküh Kalesi, 78
es-Sultan Rükneddin Süleymanşüh, 17 Fransız, 8
es-Sultan Şehid Gıyüseddin Fransız Elçiliği, 8
Keyhüsrev, 17 Fransız Milli Kütüphanesi, 8
Eşref, 50, 56, 65, 91, 126, 127, 136 Fransızca, 76
Eşrefoğlu, 52, 53, 54, 55, 57, 63, 66, Frederik Barbarossa, 99
128 Frenk, 38, 40, 99
Eşrefoğlu Süleyman Bey, 53 Frenk Mc/iki Mehlüş, 38
Eşrefoğulları Beyliği, 126, 128 Fukküi, 75
Etrdk-i Şüm, 67
Evliyü Çelebi, 119, 129
Eyyubi, 92 Gargonım, 126
Ezisğan, 18, 72 Güzdn,68, 133, 134, 138
Gazan Han, 134
Güzün Hün, 133, 138
152
Il. Kılıç Arslan, 97, 98, 100. 101, 129 İmüdeddin İsfehüni, 9, 86
ili. Alüaddin Keykubüd. 134, 137 i,ndreL 135
ili. Gıyaseddin Keyhüsrcv, 113, 124, lıned. 12,98, lOS
137 İmparator Fasiiyus, 111
121. Rükneddin Kılıç Arslan. 112 kal, 21,36
ligin. 44,61 luşü. 9, 83, 85
İrak, 21, 27, 29, 30, 3!, 33. 73, 75, 76, /nnhdndıııe, 129
77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 85, 86, İoannes Komnenos, 96
87, 88, 89 İran, 71, 106, 107, 109. 11!, 112, 113,
İrak ve Homwn Se/ç-ukhdaiı Tarihi, 73 114, 117, 118. 124. 125, 131, 132,
134, 135, 136
İresnü Bey, 69
Islamic Culture, 71 İsfehün, 21, 23, 24, 25, 27, 29, 31. 32,
IV. Kılıç Arslan, 112 82. 83. 86, 87, 237
İ. H. Konyalı. 118, 129 İshak Bey, 135
1. Hakkı Uzunçarşıli, 77, 115, ili İslüm, 6, 19, 21, 22, 23, 36, 37, 39, 40,
t. Kafesoğlu, 71, 89, 90, 139 70, 72, 77, 78, %0. 81, 82, 83, %4,
1. Parlatir, 127 85, 86, 87, 88, 89, 90, 92, 93. 94,
95, 97, 98. 99. 100, 101, 103. 111.
ilin Avüriz, 38
136
ibn Baruta, 127
Hani Tarihi, 72, 77, 78, 80, 81, 82, 83,
İbn Bibi, 9, 92, 93, 98, 101. 102, 103,
84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 92, 93,
104, 105, 106, 107, 108, 109. IlO,
94, 95. 97. 98. 99. 100. 101, 103.
111, 112, 113. 114. 117, 118. 120,
136
121, 122, 123, 129
IsrülI b. Selçuk, 28, 35
İlin Hallikdn, 77
İstanbul, 8, 38, 39, 43, 72, 74, 78, 90.
İbn Kesir, 1 36
91, 93, 94, 96, 97, 100. 101, 106,
İbn Mühenna LüL’fiti. 118 108, IlO. 111. 112, 120. 122, 133,
İbn Nisün, 38 134, 136, 138
İlin Tanbird?, 136 isıifd ,nansıhı, 59
İbrahim İnal, 18, 19,20,21,72,76 İştihan, 74
İbrahim Kafesoğlu, 72, 7% Ivani, 33.91
İhıickbıcme, 129 İzmir. 72
İçkale. 119 İznik.36, IlO, 1>1
İdris, 119 Iznik İmparatorluğu, IlO
İğdllş, 117 İzzeddin Hüs Balabün, 56, 63, 64, 65
İdiş başı. 117 İzzeddin Keyküvus. 49, 52. 102. 103,
iktd. 42, 84, 89, 105. 111, 113 109. 111, 122
Ilakfeşt, 2% İzzcddin Muhammed. 123
İldeniz, 88. 89 İzzet Malek, 136
İlhünh vftlisi TemüNaş, 137
İlyas. 22. 72, 112, 119 —J —
Nusretüddin Hasan, 112, 121, 127 Pervüne, 46, 47, 48, 49. 50, 51, 54, 62,
Nusretüddin Kaymaz, 109 107, IlO, 111, 112. 113, 114. 115,
Nüşirevün, 21, 70 116, 117, 118, 120, 121, 123
Nüşfrevün b. Hürczmşüh, 21 Pen’cine Mu?neddin, 46, 48, 49, 50,
Nüştekin, 28, 85 114, 115, 118, 123
pen’dne ndibi, 113
-0- pcn’dnelik, IlO
0. Turan. 72, 93. 94, 95, 96. 98, 99. Peygamber. 45
100. bi. 102, lOS, IlO. 111, 112, Pmnarbaşı. 58, 122
113. 114. 120. 121. 122, 123, 124, Porsuk. 25
133. 137 Porsuk?, 84
Obrücak. 131 Püşeng. 19,74
Obrucuk. M
Ohmk. 131 -R
Oburcuk, 131 R. Yinanç, 106
Oğuzeli, 97 Ra’bün, 37
Oktay, 34, 92 Rakka, 83
Olcaytu Sultan Muhammed Hün, 136 Rüvendi, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 80,
Orhan, 32 81,84,85,87
Orozlu, 129 Re/,d/,ndıne, 129
OIİaÇUğ. 7 Rei5, 20, 118
Ortay. 34 Resül Aleyhisselüm, 1 8, 62
Oruzlu Hani, 129 Resühdialı .4 ki 11kW/allı 62
Osman Turan. 9. 72. 94. 98, 102, IlO Reşideddin, 71. 73, 74, 75. 76, 77. 79.
Osmanlm. 8, 77, 114, 115, 122. 127, 80,81,82,91
133 Rey. 19, 20, 21, 24, 26, 27, 29, 30, 31.
32,48.61,75,76,79.88
-0- rey ve tedbir, 49.61,63
0. R. Doğru?, 7? Rismül, 81
Ögedey, 92 Rismün Bek?, 27
Ömer Sakfl, 56, 57 Roma, 132
Özkaptı, 28 Romanos, 76
Özkent, 24 Ruba?, 59
Rüm, 4,5,9, 12, 17, 22, 28, 30, 34, 35,
—P— 36, 37, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45,
Pachymercs, 112 46. 47, 48, 49, 51, 52, 53, 54, 55,
Plü, 42 57, 58, 59, 60, 63, 65. 66, 67, 69,
101, 112. 122, 124, 128. 138
Paris, 8. 10
Rüm [Anadolu] Selçukluban, 17
Pars. 87
Rüm Atahekliği, 45
Püşa Müsa Bey, 69
Rünı Mc/iki. 22, 36, 37,40
Pazar Kapısı, 119
Rüm Ak/iki Ermünül. 37
Rüm Meliki Ermünüs, 22
161
67, 73, 87, 88, 89, 95, 96, 98, 123, Şahdiz Kalesi, 28
124, 126, 128, 131, 134, 137 Şöm, 4, 5, 20, 21, 22, 23, 27, 28, 29,
Sultan Muhammed, 4, 26, 27, 28, 33, 30, 34, 35, 36, 40, 42, 48, 49, 52,
84, 85, 86, 89,90 66, 67, 69, 70, 84, 93
Sultan Muhammed b. Melikşdh, 28,84 Şüm Sultanı, 66
Sultan Osman, 89 Şam Türkleri, 5, 67
Sultan Rükneddin, 3, 31, 38, 39, 45, Şardbsöldr, 69
46, 47, 53, 100, IlO, 111, 113, 114 Şehr-i Kuh, 78
Sultan Rükneddin Ebü Tülib Tuğrul b. Şemiran, 125
Muhammed, 3,31 Şemseddin İsfehüni, 108
Sultan Rükneddin Kılıç Arslan, 110, Şemseddin Konevi, 59
111, 114 Şemseddin Mehmed, 127
Sultan Sencer, 26, 27, 28, 29, 30, 31, Şemseddin Sömi, 95, 113, 128
33, 35, 86, 89, 90 Şemseddin Tebrizi, 61
Sultan Tuğrul, 20, 26, 30, 31, 33, 75, Şemseddin Yavtaş, 45
86, 87, 88, 89
Şerelbddin Hatiroğlu, 114
Sultan Veled, 12, 5%, 59, 124, 129
Şererüddevle Ebü Müslim Kureyş, 22
Sultanhanı, 108, 109 Şeyh Hasan, 70, 135, 136
Sultani. 133
Şeyh Hasan Büzürk, 135
Sultanlar Türbesi, 42,44
Şıhne, 63
Sultanşüh, 69, 135 Şibinkarahisar, 93
Sumeysat, 36
Şihöbeddin Sühreverdi, 45
Sungur,41,69. 116
Şikari, 121, 122
Sungur Ağa, 69
Şirgir, 28, 29, 85
Sunkur al-Aşkar, 1 1 6
Şin’ün. 23
Suriye, %0. 81, 84,94,95,97
Şücft’ Eynesi, 53
Sülemiş, 69, 1 34
SüLeyman Bey, 128, 135 — T —
Zabul, 74
ZabuIistn. 74
Zahfreddin Mütcvvec, 113
Zahireddin NişübCıri, 71, 73, 139
Zül. 74
Zarnantı. 104
Zavc. 74
Zver, 74
Zavul Dağları, 19
Zavulistan Mcliki, 74
Zekeriya. 51
Zencan, 26, 29, 85
Zerfümiyü, 28, 83
Zerf’ümiyc, 83
Zerwimiya, 83
Zervarniye, 83
Zeugma, 132
Zeyneddin Beşare, 41, 104
Zilyifrc, 122