Professional Documents
Culture Documents
it's raining so i'll take the umbrella. yağmur yağıyor bu yüzden şemsiyeyi alacağım.
https://skeebdo.com/?invite=mmu00k8z2s5pjkimgv9llsn
“So that” İngilizcede amaç belirtmek için kullanılan bir bağlaçtır. “So that” bağlacı
Türkçeye genellikle “olsun diye” veya “-mek için” şeklinde çevirilir. “So that” amaç
veya sebep belirten cümlenin önüne getirilir.
Can you move that chair over to the corner so that I can sweep the floor? (Yeri
süpürebilmem için şu sandalyeyi kenara çekebilir misin?)
You should study hard so that you can pass the examination. (Sınavı geçebilmen
için çok fazla ders çalışman gerekir.)
We have left early so that we can catch the first train. (İlk treni yakalayalım diye
erken çıktık.)
I will go to England so that I can learn English. (İngilizceyi öğreneyim diye İngiltere’ye
gideceğim.)
Kathy got a part-time job so that she could study at college. (Kathy, üniversiteye
girebilmek için yarı zamanlı bir işe başladı.)
Let’s go to the theater early so that we can get good seats. (İyi yer kapmak için
tiyatro salonuna erken gidelim.)
Come nearer so that I can see your face. (Yüzünü görebilmem için biraz daha yakına
gel.)
So that, “olsun diye” anlamını verirken, in case “olursa diye” anlamını verir.
Diğer bir ifadeyle, in case birşeyin olma ihtimaline karşı nasıl önlem
alacağımızı ifade ederken kullandığımız bir yapıdır.
Aşağıdaki örnek cümlelerle bu iki konu arasındaki farkı daha iyi kavramanız
amaçlanmaktadır.
Aşağıdaki iki örnekte “in case” kullanılmıştır. Her iki cümlede de bir ihtimale
karşılık alınacak önlemlerden bahsedilmektedir.
Aşağıdaki örnekte ise “so that” kullanılmıştır. Her bir örnekte birşeyi
gerçekleştirmek amacıyla yapılan ya da yapılacak eylemlerden
bahsedilmektedir.
Study your lessons hard so that you pass the exams. (Sınavı geçmek için derslerine
sıkı çalış.)
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere “so that” veya “in case” getiriniz.
Cevap Anahtarı: