You are on page 1of 4

11.03.2019 İÇE DÖNÜKLÜK: LİMON TADINDA SOSYALLİK Yazar Fatih Birinci Şu an durup neler algıladığınıza dikkat edin.

at edin. Hayır, sadece ekr…

9+ 43
İÇE DÖNÜKLÜK: LİMON TADINDA SOSYALLİK Yazar Fatih Birinci Şu an durup nel…

Gecenin Gürültüsü
20 Ocak, 07:46 ·

İÇE DÖNÜKLÜK: LİMON TADINDA SOSYALLİK


Yazar Fatih Birinci
Şu an durup neler algıladığınıza dikkat edin. Hayır, sadece ekranınızdaki bu yazı değil. Daha çok dikkat edin.
Farkındalığınızı artırın. Şu an bulunduğunuz yerin ısısı nasıl? Hava nemli mi yoksa kuru mu? Giysilerinizin
bedeninize temasına odaklanın. Duyduğunuz sesler? Örneğin uzaktan gelen araba sesleri ya da kuş sesleri?
Hiç koku alıyor musunuz? Aç mısınız?
Beynimiz her saniye milyonlarca bilgiyi alıp işler. Derimizin her santimetrekaresinde acıyı, ağrıyı, ısıyı, basıncı,
konumu algılayan milyonlarca sinir hücresi vardır ve bu bilgileri tüm bedenimizden anbean alıp işler. Oysa tüm
bu uyaranların çok az bir kısmı bilincimize ulaşır. Beynin bu “filtreleme” işleviyle ilgili olarak incelenen önemli bir
bölge RAS’tır (Reticular Activating System – Retiküler Harekete Geçirme Sistemi).
RAS beyin kökünde (brainstem) yer alır. Bize ulaşan bilgilerden gerekli ve gereksiz olanın ayırt edilmesinde işlev
görür, böylelikle sadece bizim için önemli olan şeylerin işlenmesini sağlar. Örneğin, kalabalık ve gürültülü bir
ortamda sadece yanınızdaki insanı dinleyebilmeniz ya da yüzlerce kişilik bir kalabalıkta aradığınız insanı
görebilmeniz gibi. RAS, sizin neye odaklandığınıza göre bir filtre oluşturur ve dış dünyadan gelen uyaranları
buna göre gözardı eder ya da bilincinize alır. Yani RAS nelerin bilincimize ulaşıp nelerin ulaşmayacağını belirler.
[ RAS: RETİKÜLER HAREKETE GEÇİRME SİSTEMİ ]
RAS bizim için gereksiz, önem taşımayan bilgileri filtreleyerek, önemli olanlar için beynin ilgili diğer kısımlarını
aktive eder. RAS’ın bunun dışında başka çok önemli işlevleri de vardır. Örneğin, uyku-uyanıklık geçişini ayarlar.
Tahmin edebileceğiniz gibi uyku sırasında uyaranların daha fazla bir kısmını filtreler. Normalde canınıza okuyan
diş ağrısının ya da tuvalete gitme ihtiyacınızın uykudayken farkında olmayabilirsiniz. RAS’ın bu şekilde yüksek
derecede filtreleme yaptığı durumlarda daha bilinçsiz halimizde oluruz, filtrelemeyi az yaptığında ise daha bilinçli
ve farkında olduğumuz söylenebilir.
İnsanlar arasında RAS’ın yapısı ve işlevi bakımından farklılıklar vardır. Bu farklılıklar ve yol açtığı sonuçlar bilim
insanları tarafından incelenmiş ve ilginç sonuçlara ulaşılmıştır.
Petrie ve arkadaşları 1960 yılında yaptıkları çalışmada, içe dönük insanların ağrıya ve acıya daha çok tepki
verdiğini gördüler. Ağrı toleransları daha düşüktü, yani ağrıya karşı daha az filtreleme oluştuğu için ağrıyı daha
fazla hissediyorlardı. Benzer şekilde deneklerin boş ve sessiz bir odaya konduğu durumda da içe dönükler
duyusal yoksunluktan daha az etkileniyordu, dışa dönükler ise daha çabuk sıkılıyor, buna dayanamıyorlardı.
Bu sonuçları ilginç bulan D. W. J. Corcoran, 1964 yılında deneklerin dilleri üzerine biraz limon suyu damlattı.
Daha sonra üretilen salya miktarını deneklerin kişilik testleri sonuçlarıyla karşılaştırdığında tutarlı bir sonuçla
karşılaştı: İçe dönükler, dışa dönüklere göre anlamlı ölçüde daha çok salya üretiyorlardı.
Ne kadar salya üretileceği, uyaranın (limon suyu) RAS tarafından algılanıp başta prefrontal korteks olmak üzere
beynin diğer bölgelerinde uygun aktiviteyi yaratması ve organizmayı, buna uygun tepki vermeye yöneltmesi ile
ilgilidir. Yani uyaran RAS tarafından yüksek derecede filtrelenirse fazla salya üretilmez. Uyaranın az filtrelendiği
durumlarda ise daha fazla salya üretilir. Corcoran’ın deneyinde içe dönükler daha fazla salya üretiyorlardı. Bir
başka deyişle RAS filtrelemesi daha azdı.
Bu yıllardan itibaren benzer kapsamlı araştırmalar tutarlı olarak aynı sonucu vermiştir: İçe dönüklerde filtreleme
daha az oluşur; bir başka deyişle çevrelerinde, bedenlerinde ve zihinlerinde olup bitenin daha fazla
farkındadırlar.
İçe dönüklük - dışa dönüklük skalası, kişilik testlerinde kullanılan ana boyutlardandır. Örneğin günümüzde
yaygın olarak kullanılan Myers Briggs Kişilik Tipi Envanteri’nin ve Beş Faktör Kişilik Envanteri’nin ana
boyutlarından biri içe dönüklük dışa dönüklük ölçeğidir.
“Skala” kelimesi ile vurgulamak istediğimiz durum, belirli bir insanın içe dönüklük - dışa dönüklük boyutunda illa
ki bir uçta yer almadığı, bu iki ucun arasında bir noktada konumlandığıdır.1 İçe dönüklüğün tüm özelliklerini
gösteren birinin otizm kapsamında yer aldığı dışa dönüklüğün tüm özelliklerini gösteren birinin ise sosyopat
olarak nitelendirilebileceği belirtilmiştir (Newman, Oysa insanların ezici bir kısmı her iki niteliğin de özelliklerini

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2243790165859342&id=1636233209948377 1/4
11.03.2019 İÇE DÖNÜKLÜK: LİMON TADINDA SOSYALLİK Yazar Fatih Birinci Şu an durup neler algıladığınıza dikkat edin. Hayır, sadece ekr…

kısmen gösterir. Bu yazıda “içe dönük” ve “dışa dönük” ifadeleri ile kastedilen, bir insanın ağırlıklı olarak bu iki
eğilimden hangisini gösterdiğidir.
Şimdi içe dönüklerle dışa dönükler arasındaki temel farkları inceleyelim.
İçe dönükler, kendi düşünce ve duygularından oluşan dünyalarında daha rahat hissederler. Hayatlarını daha
doyum verici buldukları zamanlar, yalnız başlarına ya da kendilerini çok yakın buldukları bir kişiyle geçirdikleri
anlardır. Tüm gündelik uğraşlarında en fazla zevk aldıkları zamanlar bu yalnızlık süreçleridir. Yeni insanlarla
tanışıp ilişkilerini ilerletmeye çalışmaz, hatta birçok durumda bundan kaçınırlar.
Dışa dönükler ise diğer insanların yanında sosyal etkileşim halindeyken daha rahat hissederler. Sosyal
ortamlarda daha enerjik ve aktif olurlar, kendilerini daha iyi ifade ederler. Günlük yaşamlarının dönüm noktası
sosyal iletişim halinde oldukları zamanlardır. Grup etkinliklerinden hoşlanırlar. Yeni insanlarla tanışmaya hevesli
olurlar. Bir iki kişi başlanılan etkinliklere bile başkalarını dahil edip kişi sayısını artırmaya çalışırlar.
İçe dönük insanlar gözlem ve analiz odaklıdırlar. Çevrelerini, diğer insanları ve yaşamı anlamaya çalışırlar.
Dışa dönük insanlar için ise hayatın anlamı dünyayı nasıl etkiledikleri üzerine kuruludur. Çevrelerindeki koşulları
ve insanları değiştirmeye, yönetmeye ve etkilemeye odaklı olurlar.
İçe dönüklerin kendilerini enerjik hissetmeleri için yalnız kalmaya ihtiyaçları vardır. Ancak belirli bir süre yalnız
kalabilirlerse sosyal ortamlara uyum sağlayabilecekleri ölçüde enerji depolarlar. Bu yüzden sosyal ortamlarda
bulunduktan sonra kendilerini toparlayabilecekleri, yalnız başlarına geçirecekleri bir süreye ihtiyaç duyarlar. Bu
durum “içe dönük mahmurluğu” (introvert hangover) olarak adlandırılır. Nasıl ki bir insanın akşamdan kalmalığı
üzerinden atması için dinlenmesi, sakin bir ortamda kalması gerekirse, içe dönüklerin sosyal ortamların etkisini
üzerlerinden atabilmesi için de benzer bir durum söz konusudur.
Dışa dönükler ise tersine, yeterince sosyal ortamda kaldıktan sonra bir yalnızlık sürecine katlanabilirler. Onlar
için yalnızlık katlanılması, atlatılması gereken bir durumdur. İçe dönüklerin enerji toplamak için yalnız kalmaya
ihtiyaçları varken, dışa dönüklerin birileriyle olmaya ihtiyacı vardır.
İçe dönüklerin içsel dünyası oldukça zengindir, ancak söylemleri daha kısıtlıdır. Sosyal ortamlarda pek konuşkan
olmazlar. Çok fazla konuşmanın olduğu ortamlarda rahat edemezler. Kendilerini yazarak daha iyi ifade ederler.
Dışa dönükler ise düşündükleri şeyleri, fazla ölçüp biçmeden diğer insanlara aktarmaya heveslidirler. Sosyal
topluluklarda yoğun sohbetlerden zevk alırlar. Bu tür ortamlarda genelde en çok kendileri konuşur, sessizlikten
huzursuz olurlar. Kendilerini en iyi konuşarak ifade ederler.
İçe dönükler dikkatli ve temkinli hareket ederler. Bir konu ya da proje hakkında etraflı şekilde düşünür ve konuyu
analiz ederler. Tehlikeden ve risk almaktan kaçınırlar.
Dışa dönükler ise girişkendir. Birçok proje üretirler. İnisiyatif ve risk almaya eğilimli olurlar.
Nörobilim, içe dönüklerle dışa dönüklerin beyin yapısı ve işleyişindeki farklılığı doğrulamıştır. Temel farklılığın
RAS’ın yapısı ve işleyişi olduğundan bahsetmiştik. RAS’taki bu farklılık ise beyindeki başka yapı ve işleyişlerde
temel farklılıklara yol açar.
İçe dönüklerde prefrontal korteks daha büyüktür ve burada daha fazla miktarda gri madde vardır Ayrıca bu
bölgede daha fazla kan akışı hareketliliği gözlemlenmiştir. Bu bölgenin de genel olarak planlama yapma, karar
verme, dikkatli olma ile ilişkili olduğunu hatırlatalım. Doğal olarak içe dönükler daha temkinlidir, karar verirken
daha çok etkeni göz önünde bulundururlar, daha fazla gözlem yapma eğiliminde olurlar.
Dopamin beynin ödüllendirme ve motivasyon aracıdır, organizmayı aktiviteye ve kendisini mutlu edecek şeylere
yöneltir. Dışa dönüklerde RAS’ın etkisiyle yeterli kabul edilebilecek dopamin miktarı daha çoktur. Yani bir içe
dönükle aynı derecede motivasyonu ve mutluluğu hissedebilmek için, dışa dönükler daha fazla dopamine ihtiyaç
duyarlar Bu yüzden daha fazla yenilik arar, risk alır ve hareketliliği takip ederler.
Asetilkolin kişiyi daha sakin, huzurlu, kendiyle ilgili ve mevcut halinden memnun yapar. Beyinde asetilkolin
patikalarında yüksek düzeyde hareketlilik, öğrenme ve dikkat ile ilgilidir 2. Tahmin edilebileceği gibi içe
dönüklerde daha fazla asetilkolin hareketliliği gözlenmiştir.
Sinir sisteminin dinginlik ile ilgili parasempatik bölümü içe dönüklerde daha aktifken, “savaş ya da kaç” ile ilgili
sempatik bölüm dışa dönüklerde daha aktiftir.
Benzer yapı ve işleyiş farklılıkları insan dışında diğer hayvanlarda da bulunur. Diğer primatlarda da benzer içe
dönük - dışa dönük kişilik eğilimlerinin olduğuna dair kuvvetli gözlemler mevcuttur.
İçe dönüklük ve dışa dönüklük ayrımına atlarda- meyve sineklerinde, balıklarda ve kuşlarda da rastlanmıştır.
Sodhi’nin 2017’de Australian Veterinary Journal’da yayınlanan makalesine göre köpeklerde de bu ayrım vardır.
Makale içeriğinde etolog Dr. Jacqui Ley, köpeklerde utangaçlık ve içe dönüklüğün bağımsız özellikler olarak
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2243790165859342&id=1636233209948377 2/4
11.03.2019 İÇE DÖNÜKLÜK: LİMON TADINDA SOSYALLİK Yazar Fatih Birinci Şu an durup neler algıladığınıza dikkat edin. Hayır, sadece ekr…

mevcut olduğunu ayrıca belirtir. İçe dönük köpekler yabancı insanlarla ve köpeklerle ilgilenmezken, utangaç
köpekler yabancıların varlığında gergin ve tedirgin olur.
İnsanlarda da tamamen paralel bir durum söz konusudur; içe dönüklükle utangaçlık birbirinden farklıdır İçe
dönük insanlar sosyal ortamlarda bulunmayı tercih etmezler. Utangaçlar ise olumsuz sosyal geribildirim korkusu
ile bu ortamlardan kaçınırlar. Utangaçlar aslında bu tür ortamlarda kabul görmek ve ortamın bir parçası olmak
isterler.
İnsan sosyal bir hayvan türüdür. Normal koşullar altında psikolojik açıdan sağlıklı insanlar için herhangi bir
andaki en önemli uyaranın sosyal uyaranlar olduğu söylenebilir. Örneğin, yolda yürürken bir insan size bakarak
konuşmaya başlarsa hemen dikkatiniz ona yönelir. Evde oturmuş film izlerken diğer odadan biri size seslenirse
büyük olasılıkla seslenen kişiye odaklanırsınız. Bir caddede yürürken insanların yürüdüğünü fark etme
ihtimaliniz, o caddede ağaçların olduğunu ya da üzerinizde kuşlar uçtuğunu fark etme ihtimalinizden daha
yüksektir. Bu yüzden olağan şartlar altında diğer insanlarla ilgili sosyal uyaranlar bizden yüksek düzeyde “bilişsel
yük” talep eder; onlarla ilgili uyaranlara daha fazla dikkat ederiz.
İçe dönük insanlarda RAS’ın daha az filtreleme yaptığından bahsettik. Uyaranlar daha az filtrelenince bu durum,
yüksek bazal aktiviteye yol açar Dolayısıyla bu insanlar herhangi bir anda çevrelerindeki daha çok uyaranı fark
eder ve “işlerler”. Sosyal ortamlar dışadönükler için bile daha fazla bilişsel yük demektir. İçe dönüklerde RAS
daha az filtreleme yaptığından sosyal ortamlarda bir “uyaran bombardımanı”na maruz kalırlar ve bundan
rahatsız olurlar. İşlenmesi gereken çok fazla veri vardır, bu yüzden sosyal ortamlarda bulunmaktan kaçınırlar.
Eğer bulunmak zorunda kalırlarsa da burada fazla zaman geçirmek istemezler. Sosyal bir ortamda herkesin ne
söylediği, ne söylemek istediği, beden dili, söylediklerine verebilecekleri olası yanıtlar vb. sayısız uyaran onları
yorar.
Dışa dönük insanlarda ise RAS daha fazla filtreleme yaptığından, onlar için sosyal ortamlar daha “eğlenceli”
ortamlar olur. Çünkü temel olarak sosyal ortamlarda beyinlerinde yeterince uyarılma gerçekleşir. Dışa dönüklerin
beyinlerinde yeterince uyarılmanın gerçekleşebilmesi için, daha çok uyarana ihtiyaç duyulur (limon deneyini
hatırlayın).
RAS’ın filtreleme işlevini ne ölçüde yerine getirdiği, insanlarda ve diğer hayvanlarda kabaca içe dönüklük - dışa
dönüklük olarak tanımlanabilecek iki farklı şekilde belirir. Bunun beyinde bazı yapısal ve işlevsel çeşitlenmelere
yol açtığından da bahsetmiştik. Peki, bu iki farklı eğilimin evrimsel temeli nedir?
Araştırmacılara göre bireyin yaşadığı çevrede bazen içe dönüklük, bazen dışa dönüklük doğal seçilim açısından
avantajlı olabilmektedir Örneğin, tehlikeli ortamlarda içe dönüklük hayatta kalmayı kolaylaştırır, çünkü içe
dönükler daha temkinli, dikkatli olurlar ve yavaş karar verirler. Ancak güvenli ortamlarda dışa dönüklük fazla
sosyal bağ kurma, eş bulma ve besin maddelerine erişim gibi konularda avantaj sağlayabilmektedir. Yani içinde
yaşanılan çevreye göre biri diğerine üstün olabilmektedir. Benzer şekilde cinsel seçilim açısından da iki özellik
avantaj ya da dezavantaj sağlayabilmektedir. İnsanlar da dahil bazı hayvan türlerinde rastlanan tek eşlilik
durumunda içe dönük bireyler karşı cins üzerinde daha güvenilir ve ilişkinin devamı açısından stabil bir izlenim
uyandırmaktadır. Dışa dönük bireyler daha kolay sosyalleşebildiği ve kaynak erişimi daha fazla olabileceği için
karşı cins tarafından tercih edilebilmektedirler.
Cain’in bildirdiğine göre nüfusun üçte biri ila yarısı içe dönüktür. Buna karşın modern toplumlarda içe dönüklere
ve dışa dönüklere bakış açısı birbirine denk değildir.
İçe dönük ve dışa dönük kişilik özelliklerini ilk kez bilimsel arenaya taşıyan Carl Gustav Jung’a göre içe dönüklük
özellikle batı toplumlarında hastalıklı, düzeltilmesi gereken bir durum olarak görülmektedir. Toplumsal bakış
açısına göre kendisinden kaçınılması gereken bir kişilik özelliği ve bir tür psikolojik sorun olarak algılanmaktadır.
İçe dönüklerin mutsuz ve yeteneksiz olduğu düşünülür.
Dışa dönüklük ise aile, eğitim ve iş hayatı gibi birçok toplumsal kurumda teşvik edilir Bu yüzden eğitim
sistemlerinde dışa dönüklük teşvik edilmekte, öğrencilerin önüne bir norm olarak konulmaktadır. Öğrencilerin
grup çalışması yapması teşvik edilmekte ve öğrenciler katılımcı etkinliklere yönlendirilmektedir.
Benzer şekilde iş hayatında da “ekip ruhu” kavramına yüksek öncelik verilmektedir. Çalışma sürecinde ortak
hareket etmenin zorunlu kılınmasının yanı sıra, iş saatleri dışında da çeşitli aktivitelerle bir araya gelinmesi
teşvik edilmektedir.
Sosyal kurumların, insanları daha mutlu ve üretken kılacağı varsayımına dayanarak onları dışa dönüklüğe teşvik
etmesi hatta buna zorlaması, günümüzde artık genelgeçer bir durumdur. Oysa içe dönükler de dışa dönükler
kadar mutlu insanlardır, sadece bu mutluluğa yalnız başına yaptıkları etkinliklerde ve içsel dünyalarında ulaşırlar
Yani mutluluklarının “türü” değişiktir. İçe dönüklerin yetenek ve üretkenlik düzeyi de dışa dönüklerden farklı
değildir, hatta birçok durumda onlardan yüksektir. Yazarların, bilim insanlarının ve sanatçıların hatırı sayılır bir
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2243790165859342&id=1636233209948377 3/4
11.03.2019 İÇE DÖNÜKLÜK: LİMON TADINDA SOSYALLİK Yazar Fatih Birinci Şu an durup neler algıladığınıza dikkat edin. Hayır, sadece ekr…

kısmı içe dönük insanlardan oluşmaktadır. Örneğin Albert Einstein, Charles Darwin, Isaac Newton, Bill Gates,
Steve Wozniak, JK Rowling, Frederic Chopin, Steven Spielberg, Thomas Edison vb. sayısız tanınmış isim içe
dönüklüğü ile bilinir.
İçe dönük insanlara karşı toplumun olumsuz bakış açısına dikkat çekmek ve bunu değiştirmek için son yıllarda
içe dönüklüğün farkındalığıyla ilgili bir sosyal hareket oluşmuştur. Hareket, Susan Cain’in 2012’de yayınlanan
kitabı “Sakinler de Kazanır: Konuşmadan Duramayan Bir Dünyada İçedönüklerin Gücü” (Quiet: The Power of
Introverts in a World That Can’t Stop Talking) ile ateşlenmiştir. Kitap milyonlarca satış rakamına ulaşmış ve
kitaptan sonra Cain’in TED konuşması da çok daha fazla sayıda kişi tarafından izlenmiştir. Bu ilgi tüm dünyada
içe dönüklere yönelik olumsuz bakış açısını değiştirmeye ve içe dönükleri “dönüştürerek” dışa dönük hale
getirmeye zorlamaya karşı bir platformun oluşumuna yol açmıştır. İçe dönüklüğün utanılacak bir eğilim olmadığı
ve içe dönüklerin oldukları haliyle kabul edilmelerine yönelik kitaplar, konuşmalar, memler, karikatürler, afişler
ivmeli bir şekilde yaygınlaşmıştır. Hatta bu farkındalığı artırmak için 2011 yılından itibaren her yıl 2 Ocak günü,
“Dünya İçe Dönük Günü” (World Introvert Day) olarak kutlanmaktadır. Özellikle bu günün seçilme nedeni,
dünyanın birçok bölgesinde 1 Ocak’ta yeni yıl kutlamaları yapılması ve bunun içe dönükler için çoğu durumda
zoraki bir “sosyalleşme günü” olmasıdır. Dolayısıyla 2 Ocak tarihi onlar için yılın en çok “içe dönük mahmurluğu”
yaşanan günüdür.
Kısaca içe dönüklük ve dışa dönüklük, insanların kişilik özelliklerine göre sınıflandırılmasını sağlayan bir boyutun
iki ucunu gösterir. Bu ikisinden birini diğerine “daha üstün” ya da “daha sağlıklı” kılan bir durum söz konusu
değildir. Her ikisi de belirli şartlar altında avantaj ve dezavantaj yaratabilmektedir.
Bazı insanlar dış dünyadaki uyaranların çoğunu filtreler, uyarılma ihtiyaçlarını tatmin etmek için daha girişken
olur, hızlı karar verirler. Maceracı ve yenilikçi olur, risk alırlar. Daha enerjik, konuşkan ve hareketli olurlar. Bazı
insanlar ise mevcut durumu analiz eder, gözlem yapar ve odaklanırlar. Daha bilinçli ve daha farkında olurlar.
Dışa dönüklük insanlığa dinamizmi ve dayanışmayı kazandırırken, içe dönüklük insanın doğayla ve kendi
doğasıyla ilişkisini güçlendirir, uyumu ve huzuru teşvik eder, yüksek bir odaklanma gücü sağlar.
İçe dönüklük olumsuz, kaçınılması gereken bir durum değildir. Stephen Hawking’in dediği gibi:
“En sessiz olanlar, en gürültülü zihinleri olanlardır.”
1. İngilizce’de hem içe dönüklerin (introvert) hem dışa dönüklerin (extrovert) özelliklerini dengeli bir şekilde
gösteren bireyler için “ambivert” tanımı kullanılmaktadır.
2. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan bireylerde asetilkolin miktarının daha az olduğunu da tutarlı
bir ek bilgi olarak belirtelim.

Beğen Yorum Yap Paylaş

Yorum yaz... Paylaş

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2243790165859342&id=1636233209948377 4/4

You might also like