Professional Documents
Culture Documents
Rauf Yekta Beyin Turk Halk Muzigi Hakkin PDF
Rauf Yekta Beyin Turk Halk Muzigi Hakkin PDF
Öz
Rauf Yektâ Bey, klasik Türk mûsikîsi tarihi ve nazariyatı ile ilgili çalışmaları ile
tanınmıştır. Bestekâr, neyzen ve bir müzik eğitimcisi olmasının yanı sıra klasik Türk
mûsikîsi tarihi üzerine yaptığı kapsamlı araştırmalar ve yazdığı yazılar, onun Türk mü-
zikolojisinin kurucularından biri hatta kimilerine göre Türk müzikolojisinin kurucusu
olarak görülmesini sağlamıştır. 11 Ocak 1897 tarihli Resimli Gazete’nin 10. sayısında ya-
yınlanan ‚Mûsikî-i Osmânî Nazariyâtı Lisân-ı Elhân - I‛ başlıklı makalesi ile mûsikî ya-
zarlığına başlayan Rauf Yektâ Bey, ölüm yılı olan 1935’e kadar klasik Türk mûsikîsi ile
ilgili hemen her konuda birçok yazı kaleme almış ve klasik Türk mûsikîsi ses sistemleri
üzerine bilimsel çalışmalar yapmıştır. Yazdığı yazıların neredeyse tamamı klasik Türk
mûsikîsi üzerine olmuş, adeta hayatını Türk mûsikîsi tarihini ve nazariyatını bilimsel
temellere dayanarak anlatmaya, geliştirmeye, yaygınlaştırmaya ve Batı dünyasına doğru
bir biçimde anlatmaya vakfetmiştir.
Günümüzde Rauf Yektâ Bey’in klasik Türk mûsikîsi üzerine yaptığı çalışmalar
üzerine çok sayıda yayın yapılmıştır. Bu yayınların tamamı klasik Türk mûsikîsi nazari-
yatı ya da tarihi odaklıdır. Fakat Rauf Yektâ Bey’in, Türk halk müziği ile ilgili yazıları ve
çalışmaları da bulunmaktadır. Bu araştırma, Rauf Yektâ Bey’in Türk halk müziğine dair
fikir ve yazıları ile Türk halk müziği derleme, inceleme ve kayıt altına alma çalışmala-
rındaki katkılarına odaklanmaktadır. Araştırma konusunun odak noktasından hareketle;
Rauf Yektâ Bey’in, Vakit, Yenises, İkdâm, vb. dönemin gazete ve dergilerinde yayınla-
nan makaleleri, Anadolu Halk Şarkıları 1. ve 2. Defterlerindeki önsözleri ile bu defter-
lerde bulunan türkü notaları üzerinde yaptığı analiz ve yorumları incelenmiştir.
Bu araştırma neticesinde; 6 Nisan 1898 tarihinde İkdâm’da yayınlanan ‚Osman-
250
Ünsal Deniz
lı Mûsikîsi Hakkında Birkaç Söz‛ başlıklı yazısından hareketle, Türk halk müziği derle-
me çalışmalarının yapılması gerekliliğini, türkülerin notaya alınarak yayınlanması ge-
rekliliğini ve asıl millî Türk mûsikîsinin bu türküler olduğunu söyleyen ilk Türk müzi-
koloğu olduğu, Dârülelhan tarafından yayınlanan halk şarkıları 1. ve 2. Defterlerin yayı-
na hazırlanmasında Rauf Yektâ Bey’in önemli katkıları olduğu ve Defterlerin mukaddi-
melerini Rauf Yektâ Bey’in yazdığı, türkülerde klasik Türk mûsikîsinde kullanılan dört
koma bemol (Bakiye) ve beş koma bemol (Küçük Mücenneb) gibi değiştirici işaretleri ilk
defa Raûf Yektâ Bey’in kullandığı, ulaşılan sonuçlardan bazılarıdır.
Anahtar Kelimeler: Rauf Yektâ Bey, Türk Halk Müziği, Millî Türk Mûsikîsi,
Derleme, Dârülelhan
Abstract
Rauf Yektâ is known for his works on classical Turkish music history and theo-
ries. In addition to being a composer, a neyzen (ney player) and a music educator, his
extensive research and writings on classical Turkish music history have made him one of
the founders of Turkish musicology, and he is even regarded by some as the founder of
Turkish musicology. Rauf Yektâ, who started his musical writings with the article titled
"Mûsikî-i Osmânî Nazariyâtı Lisân-ı Elhân - I" (Language of Melodies in Ottoman Music
Theories - I) published on the 10th issue of the ‚Resimli Gazette‛ on 11 January 1897,
wrote articles on almost everything related to classical Turkish music and conducted sci-
entific studies on classical Turkish music sound systems until the year of his death, in
1935. Almost all of his articles were regarding classical Turkish music, he virtually devo-
ted his entire life to express, develop and popularize the history of Turkish music, to
theories based on scientific grounds and to properly explain them to the Western world.
Today, there are many publications regarding the studies conducted by Rauf
Yektâ on classical Turkish music. These publications entirely focuse on classical Turkish
music theory or its history. However, Rauf Yektâ also has publications and studies re-
garding Turkish folk music . This research focuses on Rauf Yektâ's ideas and writings on
Turkish folk music and his contributions to the compilation, reviewing and recording of
Turkish folk music. Considering the focal point of the research topic; Rauf Yektâ's artic-
les published in newspapers and journals of the time such as Vakit, Yenises, İkdâm etc.,
his forewords in the 1st and 2nd Books of Anatolian Folk Songs (Anadolu Halk Şarkıları)
and his analysis and comments on the notes of the folk songs found in these books were
analyzed.
As a result of this research, based on his article titled "A Few Words About Ot-
toman Music" published on İkdâm on 6 April 1898, it was understood that Rauf Yetka
was the first Turkish musicologist that stated the necessity of compilation of the studies
of Turkish folk music, the necessity that folk songs must be notated and published and
that these folk songs were the actual national Turkish music; that Rauf Yeltâ had impor-
tant contributions in the editing the 1st and 2nd Books of Anatolian Folk Songs by the
Dârülelhan (the first official conservatory in the Ottoman Empire). Another result is that
the introductions of these books were written by Rauf Yektâ, and that the alteration
signs used in classical Turkish music such as the 4 coma flat (Bakiye) and the 5 coma flat
(Küçük Mücenneb) were first used in Turkish folk song notation by Rauf Yeltâ.
Key Words: Rauf Yektâ Bey, Turkish Folk Music, National Turkish Music,
Compilation, Dârülelhan
1. HİPOTEZ, ÖNEM, AMAÇ VE sik Türk Mûsikîsi vb.) kendi kültür kalıpları
YÖNTEM içerisinde sürdürmüş ve kuşaktan kuşağa
1.1. Araştırmanın Hipotezi ve Önemi aktararak korumuşlardır. Bu müzik türleri
Türkler geleneksel müziklerini (Gele- içerisinde halkın kültürünü yansıtması bakı-
neksel Türk Halk Müziği, Askerî Müzik, Kla- mından, halkın kendi ruhundan gelen ve ya-
Rauf Yektâ Bey’in Türk Halk Müziği Hakkındaki Görüşleri 251
bancı kültür etkilerine daha az açık (etnik üzerine değil aynı zamanda bütün dünya
müziklerinde daha kapalı) olan Türk halk müzikleri ve Türk halk müziği üzerinde ça-
müziği önemli bir yer tutmaktadır. lışmalar yaptığını ortaya çıkaracaktır. Ayrıca
Osmanlı Devleti, 19. Yüzyılın başla- bu araştırmada elde edilen bilgi, bulgu ve
rından itibaren Batılılaşma çalışmaları kap- sonuçlar sayesinde, 19. yüzyılın sonlarında ve
samında hızlı ilerleyen siyasî, askerî, ilmî ve erken Cumhuriyet döneminde Türk halk mü-
kültürel bir değişim/dönüşüm sürecine gir- ziği üzerine yapılan çalışmaların neler oldu-
miştir. Bu süreçte Batı müziğinin Osmanlıya ğunun belirlenmesi, günümüz Türk halk mü-
girişiyle geleneksel müzikler devlet tarafın- ziği çalışmalarıyla karşılaştırma imkânı sağla-
dan daha az destek görmeye başlamıştır. Bu- yacak ve gelecekte yapılacak çalışmalara katkı
nunla birlikte Şark-Garp kültürü tartışmaları sağlayacağı düşünülmektedir.
Alaturka-Alafranga müzik tartışmalarını da 1. 2. Araştırmanın Amacı
beraberinde getirmiş, Devlet Batı müziğini Bu araştırmanın amacı, Rauf Yektâ
desteklerken, halk kendi kültür ürünü olan Bey’in Türk halk müziği üzerine fikir ve ça-
müzik türlerini terk etmek istememiştir. Ben- lışmalarının, Türk halk müziğinin gelişimine
zer bir süreç milliyetçilik görüşü de eklenerek ne şekilde yansıdığını ortaya çıkarabilmektir.
Cumhuriyetin ilanından sonra da yaşanmıştır. Rauf Yektâ Bey’in, Türk mûsikîsi geleneğin-
Rauf Yektâ Bey, bahsettiğimiz her iki döne- den gelmesi ve bütün dünya müzikleri ile
min de canlı tanığı olmuş, Cumhuriyet öncesi ilgili çalışmalar yapmış olması, Türk halk
ağırlıklı olarak klasik Türk mûsikîsi, Cumhu- müziği üzerine yaptığı çalışmalarda yenilikçi
riyet döneminde ise Türk halk musikisi üze- bakış açıları getirmesinde etkili olmuştur. Bu
rinde önemli çalışmalar yapmıştır. çalışma, Rauf Yektâ Bey’in Türk halk müziği
Kaplan’a (2008: 15) göre, müzik sade- üzerine fikir ve görüşleri üzerine odaklanmış-
ce fiziksel bir olay değil aynı zamanda devi- tır.
nim ve sosyal yapıdan kaynaklanan bir dav- 1.3. Araştırmanın Yöntemi
ranış biçimidir. Buradan hareketle toplumda Bu araştırmada, Rauf Yektâ Bey’in
sosyo-kültürel değişim ve dönüşümlerin ya- Türk halk müziği hakkındaki görüşlerinin
şandığı dönemlerde, bir kültür ürünü olan incelenmesi amacıyla, arşiv araştırması yapı-
müziğin de etkilenmesi beklenir. Rauf Yektâ larak elde edilen dokümanlar üzerinde analiz-
Bey’in, Cumhuriyet öncesi ve sonrası Türk lerin yapıldığı tarihsel araştırma yöntemi
halk müziği üzerine yazdığı yazılar ve çalış- kullanılmıştır. Tarihi araştırmalarda bir olgu-
maların incelenmesi, dönemin müzik kültü- nun geçmişini araştırmak günümüzü aydın-
rünü ve siyasi ideolojilerin müzik kültürüne latmaya, gelecekte yapılacak çalışmalara ışık
olan etkilerini çözümleme imkânı verebilir. tutmaya ve yeni bakış açıları getirerek önlem-
Rauf Yektâ Bey, yaşadığı dönemde ler almaya imkân sağlayabilir. ‚Tarihsel araş-
Türk müziğinin gelişimine önemli derecede tırmalarda kullanılan belgeler; dokümanlar ve
yön vermiş, konuları müzikolojik bakış açısı kalıntılardır‛ (Sönmez ve Alacapınar, 2011:
ile çok yönlü ele almıştır. Türk halk müziği 42).
derleme, inceleme ve kayıt altına alma çalış- Bu araştırmanın konusu kapsamında,
malarını çok yönlü etkileyen Rauf Yektâ arşiv taraması ile elde edilen kitap, dergi,
Bey’in, Türk halk müziği üzerine görüş ve gazete, kitap, fotoğraf, karikatür ve nota vb.
yazılarının incelenmesi, Türk halk müziği dokümanlarda, Rauf Yektâ Bey’in Türk halk
alanında yeni çalışmalar yapacak müzikolog- müziği üzerine yazdığı yazıları ve yaptığı
larda önemli farkındalıklar oluşturacak, Rauf çalışmalar tespit edilerek incelenmiş ve betim-
Yektâ Bey’in yalnızca klasik Türk mûsikîsi lenmiştir. Ayrıca Osmanlıca yazılmış bazı
252
Ünsal Deniz
müzik alanındaki gelişmelere önemli derece- kez’in (sarayın ve padişahın) müzik zevkine
de yön vermiştir. Bu anlamdaki en önemli göre şekillendiğini ve özellikle Abdülmecid
kırılma noktası II. Mahmud’un (1785-1839) döneminde Franz List gibi Avrupa’nın ünlü
1826’da orduyu modernize etmek için aldığı müzisyenlerinin dikkatini çekecek düzeye
bir kararla Yeniçeri Ocağını kapatmasıdır. geldiğini ve opera-operet kültürünün, orkest-
Çünkü Yeniçeri Ocağı ile birlikte Osmanlı’nın ra geleneğine geçişi hazırladığını belirtir.
en önemli müzik kurumu olan Mehterhâne de Çünkü ‚Abdülmecid, tiyatro ve opera sanatı-
kapanmıştır. Kapatılan Mehterhâne’nin yerine na karşı büyük ilgi duyuyordu. Bu ilginin en
Batılı anlamda bir bando olarak Mızıka-i güzel işareti de Dolmabahçe Sarayı yapılırken
Hümâyun kuruldu. Özcan (2006: 422), baş- bu sarayın yanı başında bir tiyatro binası yap-
langıçta bandoyu süvari borozanı Vaybelim tırmış olmasıdır. Bu şekilde hem Avrupa sa-
Ahmet Ağa ve trampetçi Ahmet Usta çalıştır- raylarında olduğu gibi Osmanlı padişahları-
dığını fakat bandonun daha iyi yetişmesi için nın sarayında da özel bir tiyatro bulunacak,
yabancı bir çalıştırıcı düşünülerek Fransız hem de opera ve tiyatro sanatı ülkede yeni bir
çalgı ustası Manguel görevlendirildiğini be- gelişim sahası bulmuş olacaktı‛ (Karamahmu-
lirtmiştir. Bandonun istenen seviyeye gele- toğlu, 2014: 556). Bu dönemde Osmanlı’ya
memesi üzerine 1828’de Giuseppe Donizetti gelen Avrupalı hocalar ve müzisyenlerle bir-
davet edilerek yeni kurulan bandonun başına likte başta piyano olmak üzere Batı müziği
getirildi. Donizetti ile birlikte yavaş yavaş çalgılarının da geldiğini ve yaygınlaştığını
Batı’nın çoksesliliği ve Batı müziği notası da söylemek mümkündür. Sultan Abdülmecid
Türk müziği evrenine girmiş oldu. dönemi, ‚Avrupa benzeri bir yaşamın müzik
1839’da II. Mahmud’un vefatı ile yeri- anlayışının, toplum içinde giderek filizlendiği
ne oğlu Abdülmecid (1823-1861) geçmiştir. 3 yıllardır. Bilhassa saray çevresi ve varlıklı
Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat ile birlikte ailelerin yaşamına, Batılı zevkler ve davranış
Osmanlı’da Batılılaşma süreci devam etti. biçimleriyle birlikte giren piyano; bu konak-
Sultan Abdülmecid, şehzadeliğinde tamamen larda ud, kanun, vb. geleneksel aletlerin gide-
batı kültür kalıpları içinde yetiştirilmişti. rek terkedilmesine yol açacaktır‛ (Paçacı,
Fransızca biliyor ve Geleneksel Mûsiki yerine 1999: 11).
Batı müziği dinlemeyi yeğliyordu.2 Ayrıca Donizetti’nin 1856’da vefatının ardın-
‚Sultan Abdülmecid, Batılı anlamda müzik dan Muzika-i Hümâyun’un başına Callisto
eğitimi alan ve piyano çalan ilk padişahtır. Guatelli getirilmiştir. Abdülmecid döneminde
Muzika-i Hümâyun onun devrinde genişleyip Batı müziği kadar olmasa da Türk müziği de
Harem-i Hümâyun’da uygulanan eğitim müf- varlığını sürdürdü. ‚Padişah Batı müziğine
redatında önemli bir yer tuttu‛ (Alimdar, ilgi duymakla birlikte Türk Müziğini de sevi-
2016: 10). Donizetti, Sultan Abdülmecid dö- yordu‛ (Karamahmutoğlu, 2014: 556). ‚Ab-
neminde de Muzika-i Hümâyun’un başında dülmecid yönetiminin Saraya getirmiş olduğu
bulunuyordu. Padişah’a hem müzik hem de ânî alafrangalaşma, Klâsik Mûsikîmiz’in an-
diğer alanlardaki yenileşmenin önemi konu- cak kuru bir resmîyetle Sarayda varlığını sür-
sunda telkinlerde bulunmaktadır. Muzika-i dürebilmesi Dede Efendi başta olmak üzere
Hümâyun’a Batıdan bütün enstrümanlar için birtakım bestecilerin Saraydan uzaklaşmasına,
hocalar getirilmesini sağlar.3 Paçacı (1999: 10), topluma yönelmesine ve eserlerini halkın
Muzika-i Hümâyun’un zaman içinde Mer- beğeneceği tarzda yapmaya başlamalarına
neden olmuş, özellikle Dede Efendi Abdül-
2 Çavdaroğlu, S.Z. ‚Tanzimat Döneminde Müzik‛, Erişim mecid’in kendisinden hiçbir sanat değeri bu-
tarihi: 26.03.2018, http://www.musikidergisi.net lunmayan sıradan şeyler istemesinden ya-
3 Çavdaroğlu, S.Z. a.g.e.
254
Ünsal Deniz
Ünsal Deniz
Yönetken (2017: 63), Türk halk müziği tecek olan bir bestekâr ne mer-
derleme çalışmalarının yapılması gerekliliğini tebe çalışsa bir köy şarkısı ka-
ilk gündeme getiren kişinin Musa Süreyya dar tabi’ bir eser vücûda getire-
Bey olduğunu belirtir. Aynı şekilde Ülküta- bilir mi?...
şır’ın da (1973: 30), Türk halk müziği derleme Ya bizim köy türkülerimiz atı-
çalışmalarının yapılması gerektiğinin ilk kez lacak şeyler midir? Anadolu
Musa Süreyya Bey tarafından Yeni Mec- vilâyâtşâhânesinden bazı şehir-
mua’nın 5 Mart 1915 tarihli ‚Çanakkale Fev- lerin ahâlîsi Hüdâ’dan bir
kalâde Nüshası‛nda, dile getirildiğini söyle- tabîat-ı mûsikiyye ile meftûr-
miş olmasına karşın, Rauf Yektâ Bey’in 1898 durlar: Urfa’nın, Sivas’ın, Mu-
yılında yazdığı bu makale ile Türk halk müzi- sul’un, Eğin’in... O muhrik tür-
ğinde derleme çalışmalarının gerekliliğini küleri, kaya başıları fennen ne
söyleyen ilk Türk müzikoloğu olduğunu kadar hâiz-i kıymet eserlerdir?
söylemek mümkündür. Bu yazısından bir yıl Asıl millî mûsikîmizi teşkîl
sonra 1899 yine İkdâm’da yayınlanan ‚Sûriye eden bu şarkıların letâfet-i as-
ve Beyrut Vilâyetlerinde Bir Seyâhat-ı Mûsi- liyyelerini bozmayarak notaya
kiyye‛ başlıklı makalesinde Anadolu’da Türk almaya himmet etsek
halk müziği derleme çalışmalarının yapılması mûsikîmize ne kadar buyuk bir
gerektiğinden bahsetmiştir. Yazısında özellik- hizmet etmiş oluruz? Hakkıyla
le Fransızlar’ın halk müziğine ne derece önem nota yazanlarımızdan bir zât
verdiğinden bahsetmiş ve Don Parizo ismin- Anadolu-i sâhânede böyle bir
deki bir rahibin 1896 yılında Suriye dolayla- seyâhat-ı mûsikiyye icrâ ederek
rında yaptığı derleme seyahati ile ilgili bilgiler toplayacağı eserleri bilâhare
vermiştir. Yazısının Türk halk müziği ile ilgili bastırsa acabâ maa ziyâdeten
olan kısmı ise şu şekildedir; müstefîd olmaz mı? Bundan ka-
Bâlâdaki ifâdât-ı müterceme ti nazar gerek vilâyât-ı
(Don Parizo)in eserini kariînle- me’mûrîni ve gerek yerli ahâlisi
rimize tanıtmak için kâfî oldu- meyânında nota bilen bir hayli
ğundan tarafımızdan ayrıca mûsikîşinâslar bulması tabiîdir.
îzâhât i’tâsına lüzûm görülme- Bu zâtlar oraların teganniyâtını
miştir. Ancak bu vesîle ile şura- notaya alarak (nota mecmûası)
sını arz etmek isteriz ki: Fran- ile neşr edilmek üzere matbaa-
sızlar, ‚Şan Populer‛ tesmiye mıza gönderseler ne olur?
ettikleri âvâm şarkılarına bü- Geçen sene bu yolda bir iki tür-
yük bir ehemmiyet atfederler, küye destres olmuş idik. Edîb-i
hatta bu şarkılar Fransa ma’rûf Habîb Efendi
ayâlâtının her birisinde muhte- merhûmun mahdûmu Atina
lif şîve ve nağmeleri hâiz oldu- mekteb-i i’dâdiyyesi muallim-
ğundan her eyâletin şarkılarını lerinden Kemâl Bey birâderimiz
ayrı ayrı mecmûalara kayd ile Atina’da işittiği türkülerin en
neşr etmişlerdir. İnde’l-hâce en latîflerinden ikisini notaya ala-
meşhûr bestekârlar bile bu şar- rak lütfen muharrir-i âcize irsâl
kılara muhtaç olurlar. Meselâ buyurmuşlar idi. Diğer erbâb-ı
besteleyeceği operanın bir ye- mûsikî de bu yolda bezl-i him-
rinde köylülere bir hava söyle- met etseler az zamanda millî
258
Ünsal Deniz
Rauf Yektâ Bey, Teşrînisânî 1324 ta- gulamıştır. O yıllara kadar (1910) İstanbul’un
rihli Resimli Kitap’ta yayınlanan ‚Âhiretlik bazı kahvehanelerinde saz şairlerine tesadüf
Unvanlı Neşîde-i Mûsıkiyye Munâsebetiyle‛ edildiğini fakat bir süredir bunlara İstan-
başlıklı makalesinde Avrupa’daki gezgin bul’da rastlanmadığını ama Anadolu’da hâlâ
şarkıcılardan bahsetmiş ve bunların karşılığı bulunduğunun rivayet edildiğini söylemek-
olarak Türklerde de saz şairlerinin olduğunu tedir. Rauf Yektâ Bey’e göre, saz şairleri her
belirtmiştir. Saz şairlerinin kendilerine mah- ne kadar kendi sanatlarında maharetli de
sus latîf ve millî bir üslupları olduğunu vur- olsalar, o dönem saz şairlerinin halkın toplan-
Rauf Yektâ Bey’in Türk Halk Müziği Hakkındaki Görüşleri 259
dığı yerlerin dışında pek rağbet görmediğini, dönemin resmî kurumlarında da millî Türk
ve ‚kibâr u ricâl‛ olarak ifade ettiği üst tabaka kimliğini yansıtacak olan halk kültürü ürünle-
tarafından tercih edilmediğini belirtmiştir. rinin araştırılmasına önem verilmiştir. Bu
Rauf Yektâ Bey’in yazıları, Türk halk kapsamda Anadolu halk melodileri Türk kim-
müziğine temas ederken doğrudan olmasa da liğini yansıtan halk kültürü ögelerinin en
dolaylı bir şekilde Avrupa’daki folklor ala- önemlilerinden biri olarak görülmüş ve millî
nında halk müziği çalışmaları hakkında fikir bir Türk müziği tanzimi için çalışmalar başla-
sahibi olduğunu göstermektedir. Halk müziği tılmıştır‛ (Deniz ve Göktaş, 321: 2016).
çalışmaları, Dünya’da özellikle Batı Avru- Folklor bilimine ilk atıfların yapılma-
pa’da 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sının ardından Osmanlı’da bir konservatuvar
Folklor ve Müzikoloji bilimlerinin gelişmesiy- kurulması gerekliliği de gündeme gelmiştir.
le hız kazanmıştır. Osmanlı’da ise folklor Özden (2015: 45), Bu kapsamda Osmanlı Dev-
bilimine atıfta bulunan ilk yazıların yazılması leti’nin ilk resmi tiyatro ve mûsikî okulu olan
1913 yılında Ziya Gökalp’in, Halka Doğru Dârülbedâyi (güzellikler evi) kurulduğunu
dergisinde ‚Halk Medeniyeti I - Başlangıç‛ (1914) belirtmektedir. Dârülbedâyi’nin bünye-
başlıklı makalesiyle başlar. Gökalp, ‚yazısın- sinde tiyatronun yanı sıra Batı müziği ve Türk
da kentli, okuryazar ve iktidar gücünü elinde müziği eğitimi verilmesi düşünülmüştür.
bulunduranları ‚yüksek zümre‛, bunların ‚Birinci Dünya Savaşı’nın olumsuz şartların-
dışındakileri ‚halk‛ olarak sınıflandırarak dan dolayı önce Batı müziği daha sonra da
‚resmi medeniyet‛ ve halk medeniyeti‛ şek- Türk müziği bölümleri kapanmıştır. 1920
linde iki medeniyetin varlığını kabul eder ve yılında alınan bir kararla Dârülbedâyi artık
folkloru da buna göre tanımlar‛ (Oğuz, 2013: sadece tiyatro topluluğu olarak faaliyetlerine
10). Gökalp, yazısında şunları belirtmiştir; devam etmiştir‛ (Özden, 2015: 48). Bununla
‚Her kavmin iki medeniyeti var: Resmî me- birlikte müzik eğitimi veren bir konservatu-
deniyet, halk medeniyeti. O halde kavimlerin var kurulması fikrinden vazgeçilmemiş ve
medeniyetlerinden bahseden bir ilim olan 1917 yılında Osmanlının ilk resmî konserva-
‚içtimaiyat‛ın halk medeniyetini tetkik eden tuvarı olan Dârülelhan (nağmeler evi) kurul-
bir şubesi de olmak gerek. İşte kaideleri yazılı muştur.
olmayan ve ancak ağızdan ağza geçmek sure- 25 Haziran 1916’da Dârülelhan’ın ku-
tiyle bir soyda uzayıp giden bu ananevî me- rulması ile ilgili bir heyet Yusuf Ziya Paşa
deniyeti mütalâa eden ilme ‚halkiyat‛ adı başkanlığında toplantı yapmıştır. Bu toplantı-
verilir.‛ (Gökalp, 1329 (M.1913): 107). da heyetin görevi şu şekilde ifade edilmiştir.
Oğuz (2013: 11), Gökalp’in bu yazı- ‚Mekâtipte mûsikînin hüsn-i tâlimi ve âsâr-ı
sından bir yıl sonra Fuat Köprülü’nün, İkdam eslâfın ihya ve muhâfazası ve Anadolu millî
gazetesinde kaleme aldığı ‚Yeni Bir İlim: Hal- terennümatına göre millî bir mûsikî tanzimi
kiyat Folk-lore‛ başlıklı bir yazı yazdığını, ve mûsikîde mütehassıs muallimler yetişti-
1914 yılında, Köprülü’den bir ay sonra Peyam rilmesi‛ (Muallim, 1916: 58), olarak belirlen-
gazetesinin edebî ilavesinde, Rıza Tevfik’in miştir. ‚Bu kurumda müzik öğretmeni yetiş-
folklor terimi yerine ‘Hikmet-i avam’ tabirini tirmenin yanı sıra müzikle ilgili bilimsel ça-
kullandığını ve folklor biliminden bahsettiğini lışmalar yapmak, sanatsal değeri haiz müzik
belirtmektedir. ‚Bu yazılar, dönemin siyasi eserlerini notaya alarak tespit edip yayınla-
ideolojisi göz önüne alındığında daha çok mak ve folklor araştırmaları yapmak gibi he-
milliyetçilik ve Türkçülük fikirleri bağlamın- defler de gözetiliyordu‛ (Kolukırık, 2014: 24).
da halk kültürünün önemini ön plana çıkart- 1916’dan itibaren faaliyetlerine başlayan
maya yönelik bir misyon üstlenmiştir. Ayrıca Dârülelhan Birinci Dünya Savaşı’nın olum-
260
Ünsal Deniz
İstanbul Lisesi mûsikî muallimi Sezai Bey ve halk şarkılarının güfte ve besteleri toplana-
(Asaf) tarafından Batı Anadolu’da yapılmıştır rak üzerinde bilimsel çalışmalar yapılmadı-
(Deniz, 2016b: 81-82). Asaf kardeşlerin yaptığı ğından yakınır.
bu derleme gezisinde hemen hepsi zeybek Rauf Yektâ Bey, aynı yazısında Dârü-
formunda olan halk ezgilerini 1926 yılında lelhan bünyesinde ilmî bir heyet6 tarafından
‚Yurdumuzun Nağmeleri‛ adıyla kitap ola- klasik Türk mûsikîsine ait 72 adet eserin nota-
rak yayınladılar. Asaf kardeşlerin yaptığı bu ya alındığından, diğer taraftan halk şarkıları-
çalışma çok kıymetli olmasına rağmen, müzi- nın da toplanması kararının alındığını belirt-
kolog Mahmut R. Gazimihâl (1928: 167) tara- mektedir. Maarif müdürleri vasıtasıyla Ana-
fından derleme sırasında ses kayıt cihazı kul- dolu’daki okulların müzik öğretmenlerinden
lanmamış olmaları, seyahatin kısa sürmesi, ve müzikle ilgilenen kişilerden kendi yörele-
şark musikisi tonalitesine vâkıf olmamaları ve rinde söylenen halk şarkılarının notalarının
türkülerin inceliklerini ifade edecek şekilde gönderilmesi istendiği ve özellikle Türk genç-
notaya alınmadıkları gibi çeşitli eleştirilere lerinin ve Anadolu mûsikîşinâslarının bu işe
sebep olmuştur. destek olacağını, çok geçmeden Anadolu’nun
Asaf kardeşlerin bu halk müziği der- çeşitli şehirlerinden yüz kadar halk şarkısı
leme çalışmasından sonra Dârülelhan’ın anket notası gönderildiğini söylemektedir. Ayrıca,
fişleri ile halk şarkılarını toplama fikri ilk gönderilen şarkılardan bazılarının küçük fark-
ürünlerini verdi. Anadolu’nun çeşitli yörele- larla (varyantlarının) değişik şehirlerden de
rinden gelen 100 kadar halk şarkısının notala- geldiğini belirtmektedir.
rı Dârülelhan tarafından incelenerek yayın- Rauf Yektâ Bey, 1. Defter’de 47 halk
lanmaya değer olanları Dârülelhan Külliyatı – şarkısının yer aldığını, bunlardan 22’sinin
Anadolu Halk Şarkıları adıyla 1926 yılından Konya, 13’ünün Canik, 6’sının Kayseri,
itibaren defterler halinde yayınlanmaya baş- 3’ünün Menteşe, 2’sinin Afyonkarahisar,
ladı. Bu yayınlardan 1. Defter ve 2. Defter’in 1’inin Erzurum’dan gönderildiğini ve 20 ve 22
hazırlanmasında o dönem Dâülelhan’da Şark numaralı sözleri eski iki halk şarkısının Dârü-
Mûsikîsi Nazariyatı ve Tarihi öğretmeni olan lelhan ud öğretmeni Sedat Bey tarafından
Rauf Yektâ Bey’in katkısı büyüktür. Ayrıca ilk memleketinin halk şarkıları üslubunu taklit
iki defterin ön sözünü de yine Rauf Yektâ Bey ederek bestelendiğini söylemektedir.
yazmıştır. Rauf Yektâ Bey, yazdığı ön sözde ay-
Rauf Yektâ Bey(1926a), Dârülelhan’ın rıca halk bestekârlarının makam ve usul ko-
1926 yayınladığı ilk halk müziği 1. Def- nusunda kendilerini kurallarla sınırlamadığı-
ter’indeki önsözünde; Folklor biliminin çalış- nı, iki satırlık küçük bir halk şarkısında bile
ma alanından, folklorcuların folklor ürünleri birkaç makam ve usul değişikliğini uygun
üzerindeki çalışmalarının öneminden, Avru- gördüklerini belirtmektedir. Bununla birlikte
pa’daki halk müziği derleme çalışmaları ve herhangi bir makam özelliğini yansıtmayan
halk şarkıları üzerindeki ilmî çalışmalarından, halk şarkılarına da tesadüf ettiklerini ve bun-
Rusların halk müziği derlemeleri ve yayınla- ları makamsal açıdan değerlendiremediklerini
dıkları mecmualardan, Rusların kendi halk de ifade etmiştir. Yazısının sonunda Dârülel-
şarkılarından sonra Rusya sınırları içindeki han’a gönderilen halk şarkılarının ancak ikin-
Türklerin halk şarkılarını da toplayıp yayın- ci bir Defter’i dolduracak kadar kaldığını ve
ladığından bahsetmiştir. Yazısının devamında ilgilenenlerin bildikleri halk şarkıları notaları-
bütün milletlerin folklor çalışmalarına çok
önceden başladığını ve Türkiye’de folklor
alanında henüz bir çalışma yapılmadığından 6Dârülelhan Tarihî Türk Mûsikîsi Eserlerini Tasnif ve
Tesbit Heyeti.
262
Ünsal Deniz
kadar Muğla’da ud, kanun ve keman gibi şarkıların nâğmeleri şöyle dur-
mûsikî aletlerinin bulunmadığını, nota bilen sun îkâ’larını bile anlayama-
kimse bulunmadığını, peşrev, beste ve saz mışlardır; meselâ meşhûr: Mec-
semaisi gibi formları bilmediklerini söylemiş- bûr oldum ben bir güle - Şimdi
tir. Son on beş seneden beri ise ud, kanun ve düştüm dilden dile - güfteli 9/8
tanbur gibi musiki aletlerine rağbet edildiğini, bir şarkıyı 4/4 usûlünde yaz-
nota ile klasik Türk mûsikîsi eserleri icra et- mışlar ve (curcuna) ikâında
menin yaygınlaştığını, buna karşılık bağlama olan ve binâen aleyh 10/16 he-
gibi sazlara ilginin azaldığını ve aşk hikâyesi sabile yazılması lâzım gelen : -
ya da üzücü bir olay karşında hava yakmak Şebâbet gitti de elden, başım-
adetinin nerdeyse kalktığından bahsetmiştir. dan gitmiyor sevdâ - şarkısını
Bu yüzden gönderdiği türkülerin az çok eski 2/4 usûlünde ve nâğmelerini
zamanlara ait olduklarını vurgulamıştır. Ay- külliyen müşevveş bir halde
rıca bu türkülerin ne üzerine yakıldıklarını ve notaya aldıktan başka bu defte-
hangi zamanlara ait bulunduklarını da notala- rimizin 41. sahîfesinde notası
rın altına ilâve ettiğini belirtmiştir. Rauf Yektâ münderic 75 nomerolu (sofyan
Bey, Sabri Bey’in yazdıklarını naklettikten = 4/4) îkâ’lı : - Karşıda Kürd ev-
sonra 2. Defter’deki 22 Muğla türküsü içeri- leri yayılır develeri - Oturmuş
sinden bazılarının makam ve usul değerlen- koyun sağar terlemiş memeleri
dirmesini yaparak birinci bölümü bitirmiştir. - şarkısının iki batotasını 4/4 ve
Yektâ, önsözün ikinci bölümünde, bir batotasını 6/4 usûlüyle
Avrupa’da yayınlanan ve Şark memleketle- yazmak gibi a’zamî garâbetler
rinde yapılan halk müziği derlemelerine ait göstermişlerdir! (Rauf Yektâ
dört mecmuadan bahseder. Bu yayınlardan Bey, 1926b: 7).
halis Türk şarkılarının bulunduğu tek çalış- Rauf Yektâ Bey’in örnek verdiği ‚Kar-
manın ise 1904 yılında Abraham ve Hornbos- şıda Kürd evleri yayılır develeri - Oturmuş
tel tarafından ‚Phonographierte Türkische koyun sağar terlemiş memeleri‛ şarkısının
Melodien‛ başlığıyla Zeitschrift für Ethnolo- melodisi benzese de söz yönünden bazı farklı-
gie isimli dergide yayınlanan çalışmada oldu- lıklar bulunmaktadır. (Şekil - 3, Şekil – 4).
ğunu söyler. Bu yayında ‚Suriye kıt’asının
Şimâl taraflarında ilmî tedkikatde bulunmuş
olan (F. Luşan7)ın (Zincirli) kıryasında fonog-
rafla zabt ettiği Türkçe (20) halk şarkısının
notalarından mürekkeptir‛ (Rauf Yektâ Bey,
1926b: 6-7). Ayrıca bu yayında Alman alimle-
rin türküleri notaya alırken Türk nağmelerini
ve usullerini çok iyi anlayamadıklarından
birçok hata yaptıklarından yakınır. Almanla-
rın yaptığı hatalara örnek olarak üç türküyü
örnek göstermiştir.
Notaların tarz-ı tahrîrine gelin-
ce bu cihet büsbütün hata’lıdır.
Alman âlimleri, bildiğimiz bazı
Ünsal Deniz
Şekil 4 - Dârülelhan Külliyatı Anadolu Halk Şarkıları 2. Defter, Kürd Şarkısı, 1926: 41.
Rauf Yektâ Bey’in Türk Halk Müziği Hakkındaki Görüşleri 265
Yektâ Bey (1926b), verdiği örneklerle heyetin Anadolu’ya giderek birçok şehirde
Avrupalıların Türk mûsikîsini tam olarak nağmeleri toplayacakları belirtilmektedir.
anlayamadıkları için yanlış bir şekilde ele Ayrıca makinenin henüz teslim edilmediğini
aldıklarından yakınır. Bu yüzden bu tür ça- bu yüzden seyahatin ertelendiği yazmaktadır.
lışmaların Türk mûsikîşinâslar tarafından Yeni Ses gazetesinin 30 Temmuz 1926
yapılmasının gerektiğinden ve Batılılara Türk Cuma günü yayınlanan sayısında teslim alı-
mûsikîsinin güzelliklerinin tanıtılmasının nan makine ile birlikte Ekrem Besim (Tektaş),
öneminden/gereğinden bahseder. Yusuf Ziya Demircioğlu, Rauf Yektâ Bey ve
Aynı zamanda Anadolu’dan Dârülel- Dürrü (Dürri) Turan Bey’den oluşan heyetin
han’a gönderilen notaların da mûsikî kuralla- resmi bulunmaktadır.
rını iyi bilmeyen kişilerden geldiğini ve özel-
likle usul yönünden bazı hatalar içerdiğini
söyler. Ayrıca gönderilen notaların, gönderil-
dikleri yöreye ait gerçek tavrını ifade edecek
metronom değerlerinin bile belirtilmediğin-
den yakınır. Yektâ Bey, bütün bu eksikliklerin
giderilmesi için Anadolu’da derleme seyahat-
lerinin yapılmasını, ancak bu yolla asıl Türk
mûsikîsi nağmelerinin kaydedilerek koruna-
bileceğini söyler. Bununla beraber, anket fişle-
ri yoluyla hazırlanan bu ikinci Defter’in ya-
yınlandığı sırada Anadolu’ya derleme seyaha-
tine çıkmış olacaklarını belirtir.
1926 yılının Temmuz ayında Rauf
Yektâ Bey’in bahsettiği halk müziği derleme
seyahati için ‚O sıralar Paris’te bulunan Ce-
mal Reşit Rey aracılığı ile derleme çalışmala-
rında kullanılmak üzere fonograf getirtildi‛
(Kolukırık, 2014: 64). Gazimihâl (2006: 144) ses
kayıt cihazının 3 Temmuz 1926’da İstanbul’a
geldiğini ve 13 Temmuz Salı günü de Ekrem
Bey, Rauf Yektâ Bey ve Dürri Beylerden olu-
şan heyetin Haydar Paşa’dan hareket ederek
seyahate çıktıklarını belirtmektedir. Fakat
dönemin gazeteleri incelendiğinde, 27 Tem-
muz 1926 (Hicri, 17 Muharrem 1345) tarihli
Vakit Gazetesi’nde konservatuvar heyetinin
beklediği makinaların gümrük işlemlerinin
yapıldığı yazmaktadır. ‚Anadolu Türküleri‛
başlıklı bu haberde Avrupa’dan bir pategraf 8
ve 220 adet plak geldiğini, 200 liraya Alman-
ya’dan alındığını, pategrafın iki borusunun
olduğunu ve bu sayede sesleri kaydettiği,
8 Fonograf kastediliyor.
266
Ünsal Deniz
Ünsal Deniz
Ünsal Deniz
Saz şairlerinin kendilerine mahsus latîf ve Yektâ Bey’in katkısı büyüktür. Ayrıca ilk iki
millî bir üslupları olduğunu vurgulamıştır. O defterin ön sözünü de yine Rauf Yektâ Bey
yıllara kadar (1910) İstanbul’un bazı kahve- yazmıştır.
hanelerinde saz şairlerine tesadüf edildiğini Rauf Yektâ Bey, Dârülelhan’ın
fakat bir süredir bunlara İstanbul’da rastlan- 1926 yayınladığı ilk halk müziği 1. Def-
madığını tespit etmiştir. Bununla birlikte ter’indeki önsözünde; Folklor biliminin çalış-
Anadolu’da hâlâ bulunduğunun rivayet edil- ma alanından, folklorcuların folklor ürünleri
diğini söylemektedir. Ayrıca saz şairleri her üzerindeki çalışmaların öneminden, Avru-
ne kadar kendi sanatlarında maharetli de pa’daki halk müziği derleme çalışmaları ve
olsalar Rauf Yektâ Bey, o dönem saz şairleri- halk şarkıları üzerindeki ilmî çalışmalarından,
nin halkın toplandığı yerlerin dışında pek Rusların halk müziği derlemeleri ve yayınla-
rağbet görmediği ve ‚kibâr u ricâl‛ olarak dıkları mecmualardan, Rusların kendi halk
ifade ettiği üst tabaka tarafından tercih edil- şarkılarından sonra Rusya sınırları içindeki
mediğini belirtmiştir. Türklerin halk şarkılarını da toplayıp yayın-
Rauf Yektâ Bey 20 Kanunuevvel ladığından bahsetmiştir. Yazısının devamında
1339 (Miladi 20 Aralık 1923) tarihli Vakit ga- bütün milletlerin folklor çalışmalarına çok
zetesinin 2148 numaralı sayısında ‚Anadolu önceden başladığını ve Türkiye’de folklor
Halk Şarkıları‛ başlığı ile yayınlanan yazısın- alanında henüz bir çalışma yapılmadığından
da, folklor biliminin muhtevasını, folklor bi- ve halk şarkılarının güfte ve besteleri toplana-
limi içerisinde halk şarkılarının önemini, di- rak üzerinde bilimsel çalışmalar yapılmadı-
ğer ülkelerde yapılan halk şarkıları derleme ğından yakınır.
faaliyet ve yayınlarında ve Dârülelhan’ın baş- Dârülelhan Anadolu Halk Şarkıları
lattığı anket fişleriyle halk şarkılarının top- 1. Defter ’de bulunan türküleri, gönderildikle-
lanmasının gereğinden/öneminden bahset- ri şehirlere göre tasnif ederek makam ve usûl
miştir. Aynı yazıda, Anadolu’nun bazı bölge- yönünden analiz etmiştir. Rauf Yektâ Bey’in
lerinde nota bilmeyenlerin de olabileceğini, bu analizlerini, Cumhuriyet döneminde yapı-
bu yüzden Dârülelhan muallimlerinden biri- lan ilk türkü analizleri olarak görmek müm-
nin bu yörelere görevli olarak gitmesi gerekti- kündür.
ğini, orada tesadüf ettiği halk şarkılarını fo- Rauf Yektâ Bey, türküler üzerinde
nograf ile kaydetmesi gerektiğini önermekte- yaptığı incelemeler sonucunda, halk bestekâr-
dir. Kaydedilen halk şarkılarının daha sonra larının makam ve usul konusunda kendilerini
Dârülelhan’a getirilerek notaya alınması ge- kurallarla sınırlamadığını, iki satırlık küçük
rektiğini ve incelenerek yayınlanması gerekti- bir halk şarkısında bile birkaç makam ve usul
ğini vurgulamıştır. Bu sayede Batı dünyasının değişikliğini uygun gördüklerini tespit etmiş-
bu çalışmaları önemseyeceğine ve Türklerin tir. Bununla birlikte herhangi bir makam özel-
güzel sanatlarda bir mevki kazanmaya çalış- liğini yansıtmayan halk şarkılarına da tesadüf
tıklarına delil gösterilebileceğini savunmuş- ettiklerini ve bunları makamsal açıdan değer-
tur. lendiremediklerini de ifade etmiştir.
Dârülelhan’ın anket fişleri yolu ile Ayrıca bazı türkülerde klasik Türk
topladığı 100 kadar türkü notasının yayın- mûsikîsinde kullanılan dört koma bemol (Ba-
lanmaya değer olanları, 1926 yılından itibaren kiye) ve beş koma bemol (Küçük Mücenneb)
Defterler halinde yayınlamaya başlar. Bu ya- gibi değiştirici işaretleri de ilk defa kullanan
yınlardan 1. Defter ve 2. Defter’in hazırlanma- Raûf Yektâ Bey olmuş, türkülerin melodilerini
sında o dönem Dâülelhan’da Şark Mûsikîsi makamsal bir çerçevede inceleme gayretine
Nazariyatı ve Tarihi öğretmeni olan Rauf girilmiştir.
272
Ünsal Deniz
Rauf Yektâ Bey, Dârülelhan’ın kın, mûsikî ile meşgul olduğunu, hem havâss
1926 yayınladığı 2.Defter’de Avrupalıların [saygın, seçkin olan üst tabaka+ tabakasından
Türk mûsikîsini tam olarak anlayamadıklarını hem de avâm *halk+ tabakasından birçok bes-
ve bu yüzden Anadolu’da yaptıkları derleme- tekâr çıktığını ve bunların eserlerinin notala-
leri notaya alırken melodik ve ritmik birçok rın yokluğuna rağmen ağızdan ağıza intikâl
hata yaptıklarını tespit etmiştir. Bu yüzden bu ederek korunduğunu, bunların hepsine Türk
tür çalışmaların Türk mûsikîdine vâkıf Türk mûsikîsi denildiğini ve millî Türk mûsikîsi
mûsikîşinâsların yapması gerektiğini savu- olduğunu vurgulamaktadır.
nur. Hem 19. yüzyılın sonlarına doğru
Dârülelhan’a Anadolu’dan gönde- Osmanlı’da hem de erken Cumhuriyet döne-
rilen notaların da mûsikî kurallarını iyi bil- minde, Türkiye’de siyasi ideoloji ve devlet
meyen kişilerden geldiğini ve özellikle usul politikaları, halkın müzik tercihini etkilemiş-
yönünden bazı hatalar içerdiğini tespit etmiş- tir. 1920’li yıllarda başlayan müzikte Batılı-
tir. Ayrıca gönderilen notaların, gönderildik- laşma söylemleri, 1930’lu yıllarda yerini
leri yöreye ait gerçek tavrını ifade edecek Mûsikî İnkılâbı’na bırakmıştır. 1926’da eğitim
metronom değerlerinin bile belirtilmediğin- ve öğretimi yasaklanan klasik Türk mûsikîsin,
den yakınır. Yektâ Bey, bütün bu eksikliklerin 1930’lu yıllarda icrası ve dinlenilmesi de ya-
giderilmesi için Anadolu’da derleme seyahat- saklanır. Onun yerine Batı müziği konulmak
lerinin yapılmasını yine tekrarlamış, ancak bu istenir. Fakat Rauf Yektâ Bey’in söylediği gibi,
yolla asıl Türk mûsikîsi nağmelerinin kayde- halk kendi kültürüne ait olmayan Batı müzi-
dilerek korunabileceğini vurgulamıştır. ğine yabancıdır ve kabullenmekte zorlanmış-
Dârülelhan’ın türküleri anket fişle- tır.
ri yoluyla toplama gayreti istenen sonucu
vermeyince, Dârülelhan bünyesinde Yusuf KAYNAKÇA
Ziya Demircioğlu, Rauf Yektâ Bey, Ekrem Abraham, O. and Hornbostel E. Von (1904).
Besim (Tektaş) ve Dürri Turan’dan oluşan bir Phonographierte Türkische Melodien.
heyet kuruldu. Dârülelhan derleme heyeti 31 Berlin: Zeitschrift für Ethnologie
Temmuz 1926 tarihinde İstanbul Haydarpaşa (Sonderabdruck) C/S. 36: 203-221.
İstasyonu’ndan trenle derleme seyahatine Akbaba Gazetesi, 27 Eylül 1926, 4. Sene, nu-
çıkmıştır. Adana, Gaziantep, Kayseri, Niğde, mara: 398, s.2, İstanbul.
Sivas ve Urfa yörelerinde derlemeler yaptık- Akbaba, 26 Temmuz 1926, 4. Sene, numara:
tan sonra 21 Eylül 1926 tarihinde Samsun’dan 380, İstanbul.
Reşid Paşa Vapuru ile İstanbul’a dönmüştür. Alimdar: (2016). Osmanlı’da Batı Müziği.
Heyet 52 gün süren seyahatlerinde 250 halk İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.
türküsü ve oyun havaları derlemişlerdir. Bu Ayas, G. (2014). Mûsikî İnkılâbının Sosyolojisi.
ilk derleme seyahatinden sonra 1927, 1928 ve Klasik Türk Müziği Geleneğinde Sü-
1929’da üç derleme gezisi daha yapılmıştır. reklilik ve Değişim, İstanbul: Doğu
Yapılan bu dört gezinin sonucunda 1000 ka- Kitabevi.
dar türkü ve oyun havası fonograf veya doğ- Behar, C. (2015). Osmanlı Türk Musikisinin Kısa
rudan notaya geçirilerek kayıt altına alınmış- Tarihi. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
tır. Rauf Yektâ Bey yalnızca ilk seyahate ka- Çavdaroğlu, S. Z. (2018). Tanzimat Döneminde
tılmış diğerlerine katılmamıştır. Müzik. Erişim tarihi: 26.03.2018,
Rauf Yektâ Bey, 13 Şubat 1926 ta- http://www.musikidergisi.net
rihli Vakit Gazetesinde yayınlanan ‚Millî Çergel, M. A. (2007). Raûf Yektâ Bey’in İkdâm
Mûsikîmiz Yok mudur?‛, başlıklı yazısında; Gazetesi’nde Neşredilen Türk Mûsikîsi
Türklerin çok eski zamanlardan beri millî Konulu Makâleleri, Yayınlanmamış
mûsikîleri olduğunu, Türklerde her sınıf hal- Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniver-
Rauf Yektâ Bey’in Türk Halk Müziği Hakkındaki Görüşleri 273
Ünsal Deniz
kında Birkaç Söz. İkdâm, nu: 1339: 3. İs- Saygun, A. A. (tarihsiz). Halk Türküleri, Yedi
tanbul. Erişim Tarihi: 20.06.2018 Karadeniz Türküsü ve Bir Horon. İstan-
(http://gazeteler.ankara.edu.tr/dergile bul Konservatuvarı Folklor Külliyatı
r/56/1374/22887.pdf) On Beşinci Defter Arşiv Neşriyatı: 1,
Rauf Yektâ Bey (1899). Sûriye ve Beyrut Vilâyet- Hüsnü Onaran Basımevi.
lerinde Bir Seyâhat-ı Mûsikiyye. İkdâm, Sönmez, V. ve Alacapınar F. G. (2011). Bilimsel
nu: 1944: 3. İstanbul. Erişim Tarihi: Araştırma Yöntemleri. Ankara: Anı Ya-
20.06.2018 yıncılık.
(http://gazeteler.ankara.edu.tr/dergile Tanrıkorur, Ç. (2011). Osmanlı Dönemi Türk
r/56/1348/16376.pdf) Mûsikîsi. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Rauf Yektâ Bey (1905). Şark Mûsikîsi ve Avru- Tarih çevirmeleri Türk Tarih Kurumu’nun
palılar-Tedkîkat-ı Âhira-Arap Mûsikîsi ve adresinden yapılmıştır. Erişim Tarihi:
Arap Muğannileri-Bizdeki Mûsikî Mün- 20.06.2018,
tesibleri-Nümûne-i İmtisâl. İkdâm, nu: www.ttk.gov.tr/genel/tarih-çevirme-
4153: 3. İstanbul. Erişim Tarihi: klavuzu/
20.06.2018 Toker, H. (2016). Elhan-ı Aziz – Sultan Abdüla-
(http://gazeteler.ankara.edu.tr/dergile ziz Devrinde Sarayda Mûsikî. Ankara:
r/56/1309/15227.pdf) TBMM Milli Saraylar Yayını.
Rauf Yektâ Bey (tarihsiz). Rauf Yektâ’nın Fran- Ulusoy, E. (2017). Modernizm ve Cumhuri-
sızca Musiki (Çev. Dr. İlhami Gökçen). yet’in Modernleştirme Projesi Olarak
Ankara: Ürün Yayınları. Kemalizm. The Journal of Academic So-
Rauf Yektâ Bey, (1926a). Dârü’l-Elhân Külliyatı cial Science Studies, 58, 383-402.
Anadolu Halk Şarkıları 1. Defter. İstan- Ülkütaşır, M. Ş. (1972). Cumhuriyet’le Birlikte
bul: Evkâf-ı İslâmiyye Matbaası. Türkiye’de Folklor ve Etnografya Çalış-
Rauf Yektâ Bey, (1926b). Dârü’l-Elhân Külliyatı maları. Başbakanlık Kültür Müsteşar-
Anadolu Halk Şarkıları 2. Defter. İstan- lığı Cumhuriyet’in 50. Yıldönümü
bul: Evkâf-ı İslâmiyye Matbaası. Yayınları: 1. Ankara: Başbakanlık Ba-
Rauf Yektâ Bey, (1926c). Rauf Yektâ Bey’den sımevi.
Garpçılara şiddetli Bir Hücum. Yenises Yeni Ses Gazetesi, 30 Temmuz 1926 (Hicri, 19
Gazetesi, 25 Rebîulevvel 1345 (Hicri), Muharrem 1345), (s.1), İstanbul.
3 Teşrînievvel 1926 (Rumi), numara. Yenises Gazetesi, 22 Eylül 1926: (s.1), İstanbul.
216: 1-2, İstanbul. Yılmaz, Ö. (2017). Türkiye’de Modernleşme,
Rauf Yektâ Bey, (1926d). Nâmık İsmail Bey’e Popüler Kültür ve Arabesk. The Jour-
Cevap. Vakit Gazetesi 9 Teşrinievvel 1926 nal of Academic Social Science Studies,
(Rumi), 1 Rebîülâhir 1345 (Hicri), 58: 511-522.
numara 3151: 2, İstanbul. Yönetken, H. B. (2017). Folklor Dersleri: Türki-
Rauf Yektâ Bey, (1926e). Millî Mûsikîmiz Yok ye’de Musiki Folkloru. (Yayına Hazırla-
mudur? Vakit Gazetesi 13 Şubat 1926 yan: Yavuz Daloğlu). İstanbul: Opus
(Rumi), 30 Receb 1344 (Hicri), numara Kitap.
2919: 5, İstanbul.
EKLER
EK 1 - Rauf Yektâ Bey, (1909). “On Temmuz’u Takdis Edelim” Resimli Kitap nu.10 c.2
sf.1057 (Rumi: 10 Temmuz 1325) (Miladi: 23 Temmuz 1909)
276
Ünsal Deniz
Rauf Yektâ Bey, (1909). “On Temmuz’u Takdis Edelim”, 2. Sayfa, Resimli Kitap nu.10 c.2
sf.1057 (Rumi: 10 Temmuz 1325) (Miladi: 23 Temmuz 1909)