You are on page 1of 43

İNORGANİK

BİLEŞİKLER
 Kazanımlar
 Canlıların Temel Bileşenleri
 İnorganik ve Organik Bileşiklerin Canlılardaki Görevleri
 İnorganik Bileşikler
 Su
İÇİNDEKİLER  Asitler ve Bazlar
 Tuzlar
 Mineraller
KAZANIMLAR

9.1. Yaşam Bilimi Biyoloji


9.1.2. Canlıların Yapısında Bulunan Temel Bileşikler
Anahtar Kavramlar : Asit, ATP, baz, DNA, enzim, hormon, inorganik, karbonhidrat, mineral, organik, protein, RNA,
su, tuz, vitamin, lipit.
9.1.2.1 Canlıların yapısını oluşturan organik ve inorganik bileşikleri açıklar.
9.1.2.2 Lipit, karbonhidrat, protein, vitamin, su ve minerallerin sağlıklı beslenme ile ilişkisini kurar.
İnorganik Bileşikler Organik Bileşikler

Canlılar inorganik bileşikleri üretemez. Canlılar organik bileşikleri üretebilirler.

C, H ve O atomları yapılarında aynı anda bulunmaz. C, H ve O atomları yapılarında aynı anda bulunur.

Yapıcı, onarıcı ve düzenleyici olarak görev yapar. Yapıcı, onarıcı, enerji verici, yönetici ve düzenleyicidirler.

Enerji vermezler. Sindirilmeden kana geçerler. Enerji verirler.


İNORGANİK
BİLEŞİKLER

 Canlıların kendi vücudunda


sentezleyemediği ve dışarıdan hazır
olarak aldığı maddelere inorganik
bileşikler denir.
 Genel olarak bir besinin yapısında
C, H ve O atomları bulunursa
organiktir.
 Bunlardan en az biri bulunmaz ise
inorganiktir. [ Hidrokarbonlar hariç.
Bunlar oksijen içermedikleri halde
organiktir. Örneğin metan (CH4). ]
İNORGANİK
BİLEŞİKLERİN
GENEL
ÖZELLİKLERİ
VE
GÖREVLERİ
UNUTMA

Kemosentez olayında , amonyak (NH3), demir


(Fe2+), nitrit (NO-2), hidrojen gazı (H2), hidrojen
sülfür (H2S) ve sülfür (S2) gibi bazı inorganik
maddeler kimyasal enerji elde etmek
için kullanılmaktadır.
SU

 Su molekülü, iki hidrojen atomunun bir oksijen


atomuna bağlanmasıyla oluşmuştur.
 Suyun yapısında bulunan oksijen atomunun
elektron çekme isteği, hidrojen atomuna göre daha
fazla olduğundan elektronların çoğunu kendine
doğru çeker.
 Bu nedenle oksijen atomu kısmi olarak negatif (–),
hidrojen atomları ise kısmi olarak pozitif (+)
yüklüdür.Yani su molekülü kutuplu yapıya sahip
polar bir moleküldür.
SU

 Su molekülleri birbirlerine hidrojen bağı ile bağlanır. Su molekülleri


arasında kurulan hidrojen bağının çekim kuvvetine kohezyon denir
 Su moleküllerinin başka moleküllerle yaptığı bağa adezyon denir.
SU

 Su molekülleri kutuplu yapıya sahip olduğundan aralarında kurulan


hidrojen bağlarından kaynaklanan bir çekim kuvveti oluşur. Bu özellik
sayesinde bitkilerde kökler ile alınan su molekülleri, birbirine bağlı olarak
yapraklara doğru taşınır.
 Su molekülleri bitkide yapraklara doğru taşınırken bitki içindeki su
taşınmasında görevli olan borulara da adezyon kuvveti ile tutunur.
 Su molekülleri arasında oluşan kohezyon kuvveti sayesinde su üzerinde
bir yüzey gerilimi oluşur.
SU  Bazı canlılar örneğin eklem bacaklılar ve bazı kertenkele türleri bu yüzey
geriliminden yararlanarak suyun üzerinde durabilir veya yürüyebilir
SU

 Su, canlılardaki bileşiklerin çözünmesi ve


taşınmasında da görev alır. Bitkiler topraktaki
maddeleri suda çözünmüş olarak kökleriyle alır.
İnsanlarda ve hayvanlarda metabolizma faaliyetleri
sonucu oluşan atık maddeler ve besinler kan ile
taşınır.
 Kan dokusunun %98’ini su oluşturduğundan iyi bir
çözücü ve iyi bir taşıyıcıdır
 Su, dünya üzerindeki sıcaklıkları belirli sınırlar içinde tutar. Göl, deniz gibi
büyük su kütleleri yazın ısı soğurup kışın ısı salarak hava sıcaklığının belli
sınırlar içinde kalmasını sağlar.
SU  Çok miktarda ısı soğurmasına rağmen suyun sıcaklığı çok artış
göstermez. Çünkü öz ısısı yüksektir. Alınan ısının bir miktarı, su
molekülleri arasındaki hidrojen bağlarının koparılmasında kullanılır.
SU

 Okyanus gibi büyük su kütleleri yazın çok ısı soğurmalarına rağmen


sıcaklıkları çok artmaz.
 Bu da su içinde yaşayan canlıların sıcaklık artışından etkilenmesini önler.
 Suyun öz ısısının yüksek olması okyanuslardaki sıcaklık aralığının –2°C ile
+35°C arasında kalmasını sağlar.
 Karalarda sıcaklık farkı, okyanuslardakinden daha fazladır. Sibirya’da sıcaklık
–70°C’yi bulurken Ekvator’da +58°C olabilir
SU

 Sıcaklık artışı sonucunda su molekülleri arasındaki hidrojen


bağlarının kopması sonucu su kütlesinden molekülün ayrılması
buharlaşma adını alır.
 Buharlaşma sonucu su ekosistemlerinin soğuması, bu
ekosistemlerin sıcaklıklarını dengede tutar. Güneş ısısı yüzey
sularının buharlaşması sırasında kullanılır.
 Sıcak havalarda terleme olayı da suyun bu özelliğine bağlı
olarak soğumamızı sağlar.
SU

 Su, 0°C’de donar.


 Su, donduğunda hacmi artar, yoğunluğu azalır.
Oluşan buz kütlesi suyun üzerinde yüzer. Bu özellik
de su ekosistemlerinde buzun dibe çöküp canlılara
zarar vermesini önler.
 Suyun yoğunluğu donma sonucu artsaydı buz,
suyun dibine batardı. Okyanus, göl ve denizlerde
donma alttan başlamış olurdu.
 Suyun yüzeyinde de yalıtımı sağlayan bir buz kütlesi
oluşmayacağından donma yüzeye kadar gerçekleşir.
KISA KISA SU

 Suyun taşıyıcı özelliği sayesinde besinler ve


atıklar vücut içinde gerekli yerlere taşınır.
 Suyun çözücü özelliği sayesinde kimyasal
tepkimeler gerçekleşir
 Suyun seyreltici özelliği sayesinde zehirli
atıkların vücuda etkisi azalır.
 Suyun öz ısısı çok yüksek olduğundan, sudaki
ısı değişimi çok azdır. Canlılarda vücut ısısının kolay
kolay değişmemesi sağlanmış olur.
ASİTLER, BAZLAR VE CANLILAR İÇİN ÖNEMİ

 Yaşamın devamını sağlayan kimyasal reaksiyonların çoğu suyun içinde gerçekleşir. Bazı maddeler su içinde
çözündüklerinde hidrojen (H+ ) veya hidroksil (OH- ) iyonları oluşturur.

BAZLAR:
ASİTLER: - Suda çözündüklerinde çözeltiye
- Suda çözündüklerinde çözeltiye hidroksil (OH-) iyonu veren
hidrojen (H+) iyonu veren maddelerdir.
maddelerdir. - Genellikle tatları acıdır ve ele
- Genellikle tatları ekşidir. kayganlık hissi verirler.
- Mavi turnusol kağıdını kırmızıya - Kırmızı turnusol kağıdını maviye
dönüştürür dönüştürür.
ORGANİZMALAR İÇİN PH NEDEN ÖNEMLİDİR?
 Asitlerin ve bazların çok fazla çeşidi vardır. Etki derecelerine göre kuvvetli ve zayıf olmak üzere iki gruba ayrılır.
 Canlı yapılarında bulunan asitler ve bazlar oldukça zayıftır

İnsan kanının normal pH değeri 7,4’tür.


Bu değerin 7’ye düşmesi ya da 7,8’e
yükselmesi iç dengeyi bozacağından birkaç
dakika içinde insanın ölümüne sebep olur.
VÜCUT SIVI DEĞERLERİ
VÜCUT SIVILARI pH Değeri

Kan 7,35-7,45

Mide Özsuyu 1-3

Safra Salgısı 6-8

Pankreas Özsuyu 7,6-8,2

Tükürük 6,4-7,4

İdrar 4,5-8
 Sağlıksız besinler sindirim sisteminin pH değerini bozar.
 Canlılarda pH değerlerinin sabit kalması için tampon denilen bileşikler
görev yapar.
H2CO3 HCO3- + H+

 Bitkilerin ihtiyaç duyduğu mineralleri topraktan alıp kullanmasında


toprağın pH değeri önemli bir etkendir.
 Bitkiler için uygun toprak pH’ı genellikle 5,5-6,5 arasındadır.
TUZLAR

 Asitler ve Bazların reaksiyona girmesi sonucu tuz ve su moleküllerinin açığa çıkmasıdır.


TUZLAR

 Tuzlar vücut sıvılarının düzenlenmesinde görev alır.


 Tuzun gereğinden az alınması durumunda yorgunluk ve kan şekerinin yükselmesi gibi sorunlar görülebilir.
 Çok alınması ise yüksek tansiyon, kalp-damar hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları, bağırsak iltihaplanmaları gibi sağlık
problemlerine yol açabilir.
 Tuzlar ortam pH’sını değiştirmez.
MİNERALLER

Mineraller: İnsan vücudunda belli


başlı Ca, Fe, P, Mg, Na, K, I, F gibi
mineraller bulunur.
 70 kg’lık bir insanda ortalama 3
kg mineral bulunur. Suda
çözünmüş olarak veya
yiyeceklerle vücudumuza alınırlar.
MİNERALLER

 Hücresel solunumda enerji elde etmek için kullanılamazlar.


 Kemosentez olayında, demir (Fe2+) kimyasal enerji elde etmek için kullanılabilmektedir.
Kanın osmotik basıncını düzenler.

MİNERALLERİN
Minerallerin görevleri kendilerine özgüdür. Bir
BAŞLICA mineralin eksikliği bir başka mineral ile giderilemez.
ÖZELLİKLERİ
VE GÖREVLERİ
Vücuda fazla alınmasının zararları vardır. (Mesela
zehirlenme)

İnsan vücudunda en fazla bulunan mineral


kalsiyumdur.
KALSİYUM (CA)

 Süt ve süt ürünlerinde bol miktarda bulunur.


 Vücudumuzda en fazla miktarda bulunan mineraldir. Kemik ve diş yapısına katılır.
 Kas kasılmasında ve sinir hücrelerindeki impuls iletiminde görev alır.
 Kanın pıhtılaşmasında görevli olan enzimin çalışmasını sağlar.
 Eksikliğinde kas kasılmaları, sinirsel iletimde aksaklık, kanın pıhtılaşmasında gecikme, kemik erimesi, raşitizm gibi
rahatsızlıklar oluşur
FOSFOR (P)

 Deniz ürünlerinde bol miktarda bulunur.


 Kalsiyumdan sonra vücudumuzda en çok bulunan mineraldir.
 Hücrelerin yönetici molekülleri olan DNA, RNA ve enerji molekülü olarak kullanılan ATP molekülünün yapısında
bulunur.
 Hücre zarını oluşturan fosfolipitin yapısında da fosfor bulunur.
 Eksikliğinde kemik ve dişlerde yapısal olarak zayıflama görülür. Çünkü bu mineral, bu yapıların oluşumunda
görevlidir.
POTASYUM (K)

 Muz, süt ve süt ürünlerinde bol miktarda bulunur.


 Sodyum elementi ile birlikte vücut sıvılarının su ve tuz dengesini ayarlar.
 Sinirlerde impuls iletiminde görevlidir.
 Eksikliğinde kramp, ritim bozukluğu, hâlsizlik oluşur
KLOR (CL)

Vücut sıvılarının su ve
Sofra tuzu, maden suyu, asit baz dengesinin
Mide özsuyunun
domates ve zeytinde korunmasında,
yapısında bulunur.
bol miktarda bulunur. sinirlerde impuls
iletiminde görevlidir.

Klor eksikliğinde
Eksikliğinde idrarla
Vücut sıvıları bazikleşir. sindirim sorunları
potasyum kaybı artar.
ortaya çıkar.
SODYUM (NA)

 Sofra tuzu, maden suyu, kuruyemiş, hamsi balığı ve havuçta bol miktarda
bulunur.
 Vücut sıvılarının su ve asit-baz dengesinin korunmasında ayrıca sinir
hücrelerinde impuls iletiminde görev alır.
 Eksikliğinde tansiyonda düşme, halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, kramp
oluşur.
MAGNEZYUM
(MG)
 Kuruyemiş ve ıspanak,
karalahana gibi koyu yeşil
yapraklı bitkilerde bol miktarda
bulunur.
 Kemik ve diş yapısına katılır.
 Fotosentez reaksiyonlarında
ışığı emen klorofil pigmentinin
yapısında bulunur.
 Eksikliğinde kas krampları,
migren, diyabet gibi
rahatsızlıklar oluşur.
DEMİR (FE)

 Domates, fasulye, kuru üzüm,


buğday, brokoli, balıkta bol
miktarda bulunur
 Alyuvarlar içinde bulunan
hemoglobinin yapısına katılır.
 Eksikliğinde kansızlık (anemi),
yorgunluk, saç dökülmesi, derinin
pullanması gibi rahatsızlıklar
oluşur.
İYOT(I)

 Deniz ürünleri, süt ve süt


ürünleri iyot bakımından
zengindir. Metabolizma hızını
artıran tiroksin hormonunun
yapısına katılır.
 Eksikliğinde basit guatr,
çocuklarda ise zekâ geriliği
(kretenizm) oluşur.

You might also like