You are on page 1of 1

TARİH: 22.11.2019 selim ile hareket ederiz.

Sıkıntıyı aşmak için üzerimize


düşen sorumluluğu yerine getiririz. Bizler, her
musibetten dünyamıza ve ahiretimize yönelik dersler
çıkartırız. Benzer sıkıntılara maruz kalmamak için hata
ve ihmallerimizi gözden geçiririz. İlim sahibi, tecrübeli
insanlardan yardım alır, ondan sonra da Rabbimize
tevekkül ederiz.
Değerli Müminler!
Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde
şöyle buyuruyor: “Müminin hali ne hoştur! Her hali
kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine
MUSİBETLER KARŞISINDA MÜMİNİN TAVRI
mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder;
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir gün, çocuğunun bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde
kabri başında feryat eden bir kadına rastladı. Acılı sabreder; bu da onun için hayır olur.”3
anneye, “Allah’a isyan etmekten sakın ve sabret!” O halde, iyi günde olduğu kadar, kötü günde de
diyerek nasihatte bulundu. Üzüntüsünden Allah hayata tutunmak ve Rabbimizle aramızdaki bağdan güç
Resûlü’nü tanıyamayan kadın, “Bana karışma! Benim almak, imanın güzelliğindendir. Bunalmış bir insanın,
başıma gelen senin başına gelmedi ki!” deyiverdi. Bir çaresizliğini şiddete dönüştürmesi, kadın ve çocuklardan
müddet sonra kendisine nasihat edenin Resûl-i Ekrem öfkesini çıkarması ise zulümdür. Hiçbir sıkıntı,
olduğunu anlayınca Peygamberimizin huzuruna gelerek anlaşmazlık ya da bunalım, kadına şiddeti reva gören bir
özrünü beyan etti. Bunun üzerine Rahmet Elçisi (s.a.s), zihniyetin mazereti olamaz. Çünkü şiddet, kul hakkı
çiğnemektir; acı ve nefret tohumlarıyla aileyi
şu özlü tavsiyede bulundu: zehirlemektir. Hâlbuki mümin, elinden ve dilinden
“Gerçek sabır, musibetin geldiği ilk anda gösterilen merhamet yayılan, çevresine güven ve huzur aşılayan
sabırdır.”1 kimsedir. Zorluklar karşısında kişinin kendisine ya da
Aziz Müminler! ailesine zarar vermesi asla çözüm değildir. Dinimiz, ne
Hayatın akışı içerisinde her birimizin yaşadığı kendinin ne de başkasının ıstırabını dindirmek amacıyla
zorluklar, çile ve kederler, maddi ve manevi sıkıntılar bile olsa Allah’ın emaneti olan canına kıymaya
olması mukadderdir. Çünkü bu dünya, adı üstünde, kesinlikle izin vermez. Çünkü dert varsa, dertlere
“imtihan dünyası”dır. Başa çıkmak için uğraştığımız derman olan Allah vardır. “O ne güzel Mevlâ, ne güzel
imtihanlardan çok daha fazlasını Resûlullah (s.a.s) yardımcıdır!”4 Sıkıntı varsa, sıkıntılara elbirliği ile
yaşamıştır. O, daha doğmadan babasını, henüz altı çözüm bulacak dostlar, komşular, akrabalar vardır.
yaşındayken annesini kaybetmiş, yetim ve öksüz olarak “Müminler ancak kardeştir!”5
büyümüştür. Can yoldaşı eşini ve altı çocuğunu kendi Aziz Müslümanlar!
elleriyle toprağa vermiştir. Mekke’de bir avuç müminle Acılarımızı isyana ve zulme dönüştürmeyelim.
birlikte müşriklerin amansız baskı ve işkencelerine, Yaşadığımız zorluklar karşısındaki metanetli tavrımızın,
kısıtlama ve dışlamalarına maruz kalmıştır. Bütün bu Allah katında nice kolaylığın müjdecisi olacağını
sıkıntı ve musibetlere rağmen, Peygamber Efendimiz unutmayalım. Bizler bu dünyaya, inanmak ve iyi işler
asla ümidini ve inancını kaybetmemiş, daima Rabbine yapmak için geldik. Peygamberimizin umut ve teselli
sığınmış ve O’ndan yardım istemiştir. Şiddetten değil, vadeden şu hadisini hatırlayalım: “Vücuduna batan bir
merhametten yana tavır almış ve hiçbir zaman Allah’ın diken bile olsa, başına gelen her türlü musibet
razı olmayacağı çözümlere tevessül etmemiştir. karşısında Müslüman’ın günahları affolunur.”6
Kıymetli Müslümanlar! Rabbimizin yardımından ve rahmetinden ümidimizi
Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede kesmeyelim. Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in duasıyla Yüce
Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Andolsun ki sizi biraz Rabbimize niyaz edelim: “Biz Allah’a aidiz ve O’na
korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve döneceğiz. Allah’ım! Başıma gelen musibetin
ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana
müjdele!”2 ecir ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla
değiştir.”7
Elbette hiçbirimiz zorluklarla karşılaşmayı arzu
etmeyiz. Ancak müminler olarak biliriz ki, hayatın güzel 1 Buhârî, Cenâiz,31.
anları kadar, sıkıntılı zamanları da dünya imtihanımızın 2 Bakara, 2/155.
birer parçasıdır. Cenab-ı Hak, insanı bazen elindekileri 3 Müslim, Zühd, 64.

alarak bazen de fazlasıyla nimet vererek imtihan eder. 4 Enfâl, 8/40.


5 Hucurât, 49/10.
Bu yüzden, musibet karşısında isyan etmek, kırıp 6 Buhârî, Merdâ, 1.
dökmek ya da kötü söz söylemek yerine öncelikle sabırlı 7 Müslim, Cenâiz, 4.

ve metanetli olmaya gayret gösteririz. Sağduyu ve akl-ı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

You might also like