düşen sorumluluğu yerine getiririz. Bizler, her musibetten dünyamıza ve ahiretimize yönelik dersler çıkartırız. Benzer sıkıntılara maruz kalmamak için hata ve ihmallerimizi gözden geçiririz. İlim sahibi, tecrübeli insanlardan yardım alır, ondan sonra da Rabbimize tevekkül ederiz. Değerli Müminler! Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine MUSİBETLER KARŞISINDA MÜMİNİN TAVRI mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; Muhterem Müslümanlar! Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir gün, çocuğunun bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde kabri başında feryat eden bir kadına rastladı. Acılı sabreder; bu da onun için hayır olur.”3 anneye, “Allah’a isyan etmekten sakın ve sabret!” O halde, iyi günde olduğu kadar, kötü günde de diyerek nasihatte bulundu. Üzüntüsünden Allah hayata tutunmak ve Rabbimizle aramızdaki bağdan güç Resûlü’nü tanıyamayan kadın, “Bana karışma! Benim almak, imanın güzelliğindendir. Bunalmış bir insanın, başıma gelen senin başına gelmedi ki!” deyiverdi. Bir çaresizliğini şiddete dönüştürmesi, kadın ve çocuklardan müddet sonra kendisine nasihat edenin Resûl-i Ekrem öfkesini çıkarması ise zulümdür. Hiçbir sıkıntı, olduğunu anlayınca Peygamberimizin huzuruna gelerek anlaşmazlık ya da bunalım, kadına şiddeti reva gören bir özrünü beyan etti. Bunun üzerine Rahmet Elçisi (s.a.s), zihniyetin mazereti olamaz. Çünkü şiddet, kul hakkı çiğnemektir; acı ve nefret tohumlarıyla aileyi şu özlü tavsiyede bulundu: zehirlemektir. Hâlbuki mümin, elinden ve dilinden “Gerçek sabır, musibetin geldiği ilk anda gösterilen merhamet yayılan, çevresine güven ve huzur aşılayan sabırdır.”1 kimsedir. Zorluklar karşısında kişinin kendisine ya da Aziz Müminler! ailesine zarar vermesi asla çözüm değildir. Dinimiz, ne Hayatın akışı içerisinde her birimizin yaşadığı kendinin ne de başkasının ıstırabını dindirmek amacıyla zorluklar, çile ve kederler, maddi ve manevi sıkıntılar bile olsa Allah’ın emaneti olan canına kıymaya olması mukadderdir. Çünkü bu dünya, adı üstünde, kesinlikle izin vermez. Çünkü dert varsa, dertlere “imtihan dünyası”dır. Başa çıkmak için uğraştığımız derman olan Allah vardır. “O ne güzel Mevlâ, ne güzel imtihanlardan çok daha fazlasını Resûlullah (s.a.s) yardımcıdır!”4 Sıkıntı varsa, sıkıntılara elbirliği ile yaşamıştır. O, daha doğmadan babasını, henüz altı çözüm bulacak dostlar, komşular, akrabalar vardır. yaşındayken annesini kaybetmiş, yetim ve öksüz olarak “Müminler ancak kardeştir!”5 büyümüştür. Can yoldaşı eşini ve altı çocuğunu kendi Aziz Müslümanlar! elleriyle toprağa vermiştir. Mekke’de bir avuç müminle Acılarımızı isyana ve zulme dönüştürmeyelim. birlikte müşriklerin amansız baskı ve işkencelerine, Yaşadığımız zorluklar karşısındaki metanetli tavrımızın, kısıtlama ve dışlamalarına maruz kalmıştır. Bütün bu Allah katında nice kolaylığın müjdecisi olacağını sıkıntı ve musibetlere rağmen, Peygamber Efendimiz unutmayalım. Bizler bu dünyaya, inanmak ve iyi işler asla ümidini ve inancını kaybetmemiş, daima Rabbine yapmak için geldik. Peygamberimizin umut ve teselli sığınmış ve O’ndan yardım istemiştir. Şiddetten değil, vadeden şu hadisini hatırlayalım: “Vücuduna batan bir merhametten yana tavır almış ve hiçbir zaman Allah’ın diken bile olsa, başına gelen her türlü musibet razı olmayacağı çözümlere tevessül etmemiştir. karşısında Müslüman’ın günahları affolunur.”6 Kıymetli Müslümanlar! Rabbimizin yardımından ve rahmetinden ümidimizi Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede kesmeyelim. Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in duasıyla Yüce Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Andolsun ki sizi biraz Rabbimize niyaz edelim: “Biz Allah’a aidiz ve O’na korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve döneceğiz. Allah’ım! Başıma gelen musibetin ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana müjdele!”2 ecir ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.”7 Elbette hiçbirimiz zorluklarla karşılaşmayı arzu etmeyiz. Ancak müminler olarak biliriz ki, hayatın güzel 1 Buhârî, Cenâiz,31. anları kadar, sıkıntılı zamanları da dünya imtihanımızın 2 Bakara, 2/155. birer parçasıdır. Cenab-ı Hak, insanı bazen elindekileri 3 Müslim, Zühd, 64.
alarak bazen de fazlasıyla nimet vererek imtihan eder. 4 Enfâl, 8/40.
5 Hucurât, 49/10. Bu yüzden, musibet karşısında isyan etmek, kırıp 6 Buhârî, Merdâ, 1. dökmek ya da kötü söz söylemek yerine öncelikle sabırlı 7 Müslim, Cenâiz, 4.
ve metanetli olmaya gayret gösteririz. Sağduyu ve akl-ı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü