Professional Documents
Culture Documents
Aytunç Altındal - Üç Isa PDF
Aytunç Altındal - Üç Isa PDF
Ç E V İR İL E R
Ü Ç İSA
Three Faces of Jesus
G iriş.................................................................................................. 1
Birinci Bölüm
İSA: SEKÜLER M USEVİ
1 - 5 . Basım : 2002 (Yeni A vrasya) 1.1. İnsancıl Olan Biziz, Çünkü Biz Romalıyız.............................. 11
6. Basım : Eylül 2004
1.2. Seçkin ve Kutsal Olan Biziz, Çünkü Biz M u s e v iy iz ............. 15
7. Basım : A ralık 2004
ISBN : 975-297-537-2 1.3. 'Ve Onun Adını Immanuel Koyacaklar' ................................ 26
1.4. Benzerlik Yasası G e re ğ in c e ....................................................... 31
Hıristiyan ilahiyatını kavrayabilmek çok güç bir eğitim benim için bir mutluluktur ve evlatlarıma ve yurduma bıra
dir. Hele başka bir dinin verileriyle yetiştirilmiş kişiler için kabilecek tek mirastır.
bu zorluk daha da fazladır. Örneğin Türkiye'de ilahiyat diye ***
tanımlanan eğitimin Batı'daki karşılığı gerçekle 'Divinity'dir.
Batı da Theology' diye tanımlanan disiplin ise, kanımca Üç İsa'nın Türkçe çevirisini okurken çok zorlanacaksınız.
'Tanrı-Bilim' olarak Türkçeleştirilmelidir. Batı'nm klasik eği Pes etmeyin. Konu zaten alışılmadık tarzda 'YENİ dir. Her
timinde Theology ve Divinity arasında önemli farklılıklar yeni gibi kabulü zor, reddi kolaydır. Bu kitapta yeni fikirler
vardır, bunlar birbirlerine tam olarak tekabül etmezler. Üç var. Yeni bir İsa değerlendirmesi var. Katolik Kilisesi'nın de
İsa işte 'Tanrı-Bilim' eğitimi ve perspektifiyle hazırlanmış bir ğil, Kutsal M etinler'in (Scriptures) betimlediği bir İsa'nın
tezin anahatlarını içermektedir. Tezimin tamamını ortaya ko 'Misyonuna' Dışsal/Seküler/Dünyevi bir bakış var. Söz ko
yabilmek için hazırladığım diğer iki kitap önümüzdeki yıl nusu Kutsal M etinler'deki Teolojik İsa ile Katolik Kilise nin
larda yayınlanacaklardır. Teleolojik (Mekân ve Zam an'a uyarlamak) İsa'sı hiçbir suret
Uç Isa yayınlandığı zaman benim de tahmin etmediğim te bağdaşmaz - bazı temel olguların dışında. Bugünkü Kato-
bir ilgi gördü. 1993 te M akedonca'ya da çevrildi ve yayınlan lisizm 'de yer alan başta Easter (Yortu) olmak üzere, Noel
dı. Ortodoks İlahiyat Fakültesi öğrencileri için yardımcı ders (Christmas), Pazar Tatili, Ali Souls Day, Epiphany, Babtısm
kitabı oldu. Exeter Üniversitesi'nden Sandy Martin, Doktora of Our Lord Fest, Mother of God, Octave of Christmas, So-
Tezi nde (Phd) bu kitapta açıklanan bakış açısını değerlen lemnity of Mary, Mark Evangelist Fest, Day of Immaculate
dirdi. Amerikalı ünlü sosyal bilimci Prof. Bernard Morris be Conception vd. birçok 'Kutsal Gün' bu kutsal metinlerde yer
ni çok yüreklendiren bir mektup yazarak kitabın teziyle ilgi almamıştır ve yoktur. Bunların tamamı Teolojik değil Tele
li olumlu görüşler taşıdığını belirtti. Benzer şekilde Ameri olojik bakış açısıyla sonradan uydurulmuşlardır. İsa'nın
ka'nın en ünlü şair ve düşünürü Prof. Robert Pinsky de çok bunların hiçbirinden haberi ve bilgisi yoktu. Hatta Katolik
cesaretlendirici bir mektup yazdı. Bunları kitabın EK bölü Kilisesi'nin başlattığı PAZAR TATİLİ'ni duysaydı belki de,
münde bulacaksınız. Başkaları gibi 'kendini pazarlamaktan' "Ben böyle bir Tanrı-Buyruğundan söz etmemiştim, bu sah
hoşlanmadığım için kısa kesiyorum. Kitabın Tezi (İsa'nın Se- tekârlığı kim yaptı?" diye sorardı. Çünkü İsa, kendisinin Oğ
kuler Yaşamının Diyalektiği) Boston Üniversitesi Theology lu olduğunu öne sürdüğü Tanrı-Babası'nın Kutsal Metinler-
Bölümu'nde Teoloji öğrencileri için kodekslenmiştir. Kitap 'de tatil olarak haftanın 1. Gününü (Pazar) değil 7. Gününü
Ingiltere'de yayınlanmış olmasına rağmen halen sadece (Cumartesi) tatil yaptığını biliyordu. Pazar SUN-DAY, Pa
Amerika da Daniel Liebert ve Alibris yayınevlerinin aracılı ganların Güneş'e Tapınma günüydü. Bunun Tek-Tanrıcılıkla
ğıyla ve üst fiyatından çok daha fazla bir fiyatla temin edile hiçbir ilgisi ve kutsiyet itibariyle de bağlantısı yoktu. Benzer
bilmektedir. şekilde İsa, Kutsal M etinler'e göre Babası Tanrı tarafından
Böylelikle ilk kez bir M üslüman araştırmacı tarafından kendisine verilmiş olan Takvim'in de 360 günden oluştuğu
Hıristiyanlık üzerine yazılmış fakat İslami bakış açısını değil nu biliyordu. Baba-Tanrı'nın bu Takvimi'ni değiştirerek onu
doğrudan doğruya Hıristiyan Teolojisi'ni içinden irdeleyen kendi isteğine göre 365 güne çıkartan Katolik Kilisesi olmuş
bir kitap literatüre girmiş oldu. Bu zor İLKİ başarmış olmak tu. Diğer bir anlatımla Katolik Kilisesi Baba Tanrı'nm buy-
xii
***
Aytunç Altındal
İspilandit / 10 Haziran 2001
xiii
XV
xiv A ytu n ç A ltındal
KARARI VEREN DE KUŞKU DUYAN DA BİZZAT BİREY bu önsözü kaleme alırken o meşum haber ulaştı. Dost Uğur
DİR/İNSANDIR. M usevilik'te ve İslamiyet'te İnsan'ı Tanrı Mumcu kalleşçe planlanmış bir suikastta, adını ve düşünce
yapmak, ya da Tanrı'yı İnsan yapmak diye bir olgudan ve lerini değil, ama fiziksel varlığını yitirmişti... Benim tanıdı
kuşkudan söz edilmez. Bu iki sistematikte insanın böylesi bir ğım Uğur Mumcu dürüst ve haksever bir insandı. Türki
KARARI alabilmeye ya da kuşku duyabilmeye yetkisi yok ye'de yıllarca sadece kalemiyle bir "M edeni Cesaret" timsali
tur. Çünkü bu iki sistematikte insanoğlu kendisini ve tüm olarak doğru bildiği görüşleri savundu. Bu nedenle Üç
evreni Yoktan Var Ettiğine inandığı Yaratıcısını, yani Tan- İsa'nın Türkçe baskısını O onurlu, O yürekli, O güler yüzlü
rı'sını bizzat kendi kararıyla kendisi Yaratamaz. En kısa söy Kuvay-ı M illiyeci'ye adamaktan onur duyuyorum.
leyişle Hıristiyanlığı benimsemek isteyen Birey, kendisi için Aytunç Altındal
önce bir Tanrı (İsa) yaratmak zorundadır. Bu tür yaratım fa Zürih / 24 Ocak 1993
aliyeti sadece Kültler için geçerlidir. Ancak bir K ült'te Birey
kendisi için bir İnanç ve onu temsilen bir Tanrı yaratabilir.
M usevilik'te ve İslamiyet'te birey'e böyle bir otorite verilme
miştir. Bu Otorite-tipi, Tek-Tanrılılığa İsa ile girmiştir.
İsa ve Hıristiyanlık alanında yabancı bir dilde ve yabancı
bir terminolojiyi kullanarak inceleme yazan ilk Türk olmanın
bütün güçlüklerini yaşadım. Bunların üstesinden gelebilmek
için çok çalıştım. Amacıma nereye kadar ulaşabildim, henüz
bilemiyorum, zaman gösterecektir. Batı'yı Batı yapan değer
lerin başında gelen Hıristiyanlık olgusunu "içinden" tanıta
bilmek istedim. Özellikle de, Islami çevreler bu dünyada bir
likte yaşamak ve var olmak zorunda oldukları Hıristiyanlığı
tanımak mecburiyetindedirler. Günümüze kadar gelmiş olan
basm akalıp eleştirilerle yetinm em elidirler kanısındayım .
Çünkü üstün Batı teknolojisini ortaya çıkaran Dinsel-Kültü-
rel Öğeler vardır. Üç İsa, kendi alanında bir Türk yazarı tara
fından yazılmış ilk kitaptır. Umarım başkaları da konuyla il
gilenirler.
Terzi kendi söküğünü dikemezmiş derler, doğru. Ben de
kendi yazdığım kitabı Türkçe'ye çeviremedim! Bu zor ve
zahmetli görevi Sibel Özbudun yüklendi. Kendisine ne ka
dar teşekkür etsem azdır.
Sonsöz: Bu kitabın İngilizce orijinali "M edeni Cesaret"
kavramına ithaf edilmiştir. Türkçe baskısı için hazırladığım
GİRİŞ
l
2 A y tu n ç A ltın d al 3
G. J. Holyoake, İngiltere'de ilk radikal dünyevi eğitim Ve ekler: "Gerçekte, teorik ve pratik dünyevi araştırmalar
programını önerdi; E. Renan ve E. Durkheim, Fransa'daki la ilgilenmek yalnız doğru değil, zorunludur da. Dünyevi
dünyevileştirme sürecine önemli katkılarda bulundular. bilim dallarındaki rekabet, Hıristiyanlığın gerçek ve Tan-
Weber, Parson ve Bellah, Tonnies, Troetsch, Pflautz, Ber rı'nın krallığının yayılmasına, şimdiki düzenin yenilen
ger, Yinger, Shiner, Luckman ve diğerleri gibi seçkin aka mesine (773) ve yaratma eyleminin mükemmelleştirilme
demisyenler ve sosyologlar, teorileri farklı olmasına kar sine katkıda bulunur (961). O halde, böylesi iyi sonuçlara
şın, dünyevi amaçtan yana olmuşlardır. Öte yandan kilise ulaşmak için bulunabilir araçlar kullanmak gerekiyorsa,
ve bazı teologlar ise, Dünyevi'yi anlama ve yorumlamala dünyevi araştırmalara girmek zorunlu görünmektedir."8
rını bir oranda düzelterek geliştirmişlerdir. Kilise Hakkında Dogmatik Anayasa'da Vatikan II, insan
Böylece iki ayrı eğilim ortaya çıktı. Bunlardan bir tane ların dünyevi bilim dallarında yer almalarını teşvik etme
si Nijk/Dobbelaere tarafından özetlenen, dünyeviyi din yi önüne koyuyor. "O halde, dünyevi bilim dallarındaki
sel olandan ayıran bilimsel-.l kademik yaklaşımdır. 'Dün rekabetleri ve çalışmalarıyla, iyiliğin içlerinden yükselme
yevilik' düşüncesi yüzyıllardan beri yalnızca dünyeviyi siyle, içtenlikle çalışarak insan emeğiyle iyilikler yaratma
kutsal olandan ayırmak için değil, fakat özellikle ilkinin larına izin verin; teknik ustalık ve bireysel kültür, yaratıcı
İkincisine göre daha geride, ona bağımlı olduğunu göster nın planına göre ve onun sözünün ışığında, tüm insanla
mek için kullanılmıştır. "'Dünyevilik' kipinin 'kutsal'a zıt rın yararına hizmet edebilir (Par. 36, s. 393)." 9Papalık Kral
olarak kullanıldığı ve türevlerinin inanca az çok açık fakat lığı adlı kitabında Paolo Prodi, Papalık sisteminin doğası
genellikle kapalı olduğu kilise ve dinsel kültürel özgürleş na yeni bir ışık tutar. Prodi'ye göre, Papalık 'ikili bağlılığı'
meyi akla getirdiği açıktır."4 İkinci eğilim böyle bir çelişki dile getirir. Papalar kutsal pederlerdir ve aynı zamanda
görmeyen teologların görüşlerini içerir: "...(bu) dünyevi Papalığa ait devletlerin dünyevi krallarıdır. Prodi'ye göre,
leştirme öncelikle 'Hıristiyan' bir fenomendir. Bazı teolog Reformasyon sırasında ve sonrasında, "Papalık daha faz
lar Hıristiyanlık ve dünyevilik arasındaki belirli uyum la dünyevileşti, devlet daha dinselleşti ve yalnızca güç ve
üzerinde durarak, dünyevileştirmeyi dinin bir gereği ola ideolojiyi değil, önceden kiliseye ait olan birçok işlevi de
rak açıklamakta kullanmışlardır. Buna yönelik bir şeyler kendi bünyesine aldı."10 Ve Peter L. Berger'in belirttiğine
yapılmış ancak hepsi açıklanmamıştır."5 Martin E. göre; Yahudi-Hıristiyan geleneğinde, "Burada din ile
Marty'ye göre, " 'dünyevileşme' 'inancı kapalı' anlamına dünyevileştirme arasındaki ilişkide büyük bir tarihsel iro
gelir ve 'inanca açık' olan 'dünyevilik'ten ayırt edilir, an ninin bulunduğunu öne sürebiliriz. Bu ironi en açık olarak
cak 'kazanmalara bakıncaya dek' sonuçları kendine sakla şöyle söylenerek ortaya konabilir; tarihsel olarak Hıristi
yan bir dikkatle özeleştirel (bütünsel olmayan) tarafsızlığı yanlık kendi kendisinin mezar kazıcısıdır."11
destekler."6 Harvey Cox, "Dünyevi Kentteki Din" adlı araştırma
William A. Christian'ın Vatikan İkinci Konseyi'nin sında, geleneksel dinin yeniden ortaya çıkışını incelemiş
(1962-1965) belgelerini inceledikten sonra gösterdiği gibi, ve postmodern bir teoloji öne sürmüştür.12 David L. Mil
"... dünyevi gerçekler kilisenin öğretileriyle çelişmez."7 ler, Tek - Tanrıcılık yerine, yeni Çok - Tanrıcılığı öne sür
4 A ytu n ç A ltm d al 5
müştür (tanrıların ve tanrıçaların yeniden doğuşu).13 Ate 1920'lerden başlayarak dünyevilik, politik-ideolojik he
izm ve inanç sahibi olmak, Alasdair Macintyre ve Paul Ri- saplaşmaların kurbanı olmuş ve bazen Ateizm'le birleşti
coeur tarafından Ateizmin Dinsel Anlamı'4 adlı kitapta rilmiştir. Dünyevilik ana kilisenin en büyük düşmanların
inandırıcı bir şekilde tartışılmıştır. Kısacası, her yıl dünye dan birisi olarak görülmüş, sosyalistler ve diğer sözde 'yı
vilikle ilgili daha fazla çalışma yapılmaktadır ve katalog kıcı' grupların açık bir fesat planı olarak gösterilmiştir. Ki
lara girmektedir. lise liderleri suçlamalarında ve güç politikalarında, kilise
Dünyeviliğin bugün çoğunlukla kilise ve devlet arasın deki 'dünyevilik' izlerinden söz etmekten dikkatlice ka
daki ayrımı gösterdiği kabul edilir. Eğer dünyevilik kilise çınmışlardır.17 Onlar örneğin 'Hıristiyan sosyalizmi' ola
ile devletin ayrılmasıysa, o halde laiklik de bence, dinin rak görülen dünyeviliğin İngiliz Kilisesi'ne ait biçimini18
politikadan farklılaştırılması (ayrılması zorunlu olmasa ve 20. yüzyılın başlarında Avrupa'daki politik ortamı sü
da) sürecidir. rükleyen ve Latin Amerika'daki 'kurtuluş teolojisi'nde ha
Bununla birlikte, bu kitapta 'dünyevi', sözgelişi 'bu len etkili olan Katolik Sosyalizmi'ni tamamen görmezden
dünyaya ait' ve 'ne din tarafından açıklanan kutsallık gelmişlerdir.
(Holy), ne de dini işlerden ayrı olandır (Profane). 'Dün Yves Congar'ın 1976'da yayınlanan Kilisede Kriz'inde19
yevi' burada, kutsal karşıtını değil15 fakat daha ziyade olan, geçmişte Kilise'ye ait bunalımlar, Mgr. Duches-
toplumsal ve kültürel olanı anlatmaktadır. Öte yandan ne'nin Toplu Yapıtlar'ında20 zaman sırasıyla izlenebilir. Bu
'kutsal' ise, bana, kendisini doğrulayan her kanıttan ve gibi 'krizleri' sırasında Kilise, dünyeviliğin, gerçek dışın
gösteren her düşünceden daha geniş ve büyük olan, ide- dan gerçeğin ayrılmasını gözleyen boşluk olduğunu söy
alize edilmiş kurallara bağlı bir kavram gibi görünmek lemekten geri durmamıştır. Kilise'de ne zaman kriz olur
tedir.16 sa, önderler inananların dikkatini derhal dünyevilik tara
Dünyevi, bu dünyaya ait olarak anlaşıldığında, dünye fından yaratılmış zararlar diye adlandırdıklarına çekerler.
vi değişimlerden ve kıtaların hareketinden veya piyasa fi Eğer dünyevi sistem Kilise hiyerarşisi tarafından kararlaş
yatlarından veya esas olarak teknolojiyi ve endüstriyle il tırılmış standartlara göre çalışıyorsa onu takdir ederler,
gili dünyevi bilimsel çalışmalardan veya dünyevi şiirden yoksa dünyeviliği lanetlerler.
vb. söz edebilmemiz mümkün olur. 'Dünyevi hümanizm' Dünyeviliğin yaygın olan biçimlerine karşı Kilise,
ve katı bütünsel 'devlet destekli dünyevilik' denilen bi 1980'lerde 'Hıristiyanlık yönetimi'ni21 yeniden kurdu ve
çimler de keza modern dünyeviliğin çağdaş şekilleridir. Birleşik Avrupa'ya tek seçenek olarak önerdi. Nostalji ve
Ancak, bu kitabın kapsamı nedeniyle yazar, Aziz Paul ütopya nicedir federatif bir birlik anlayışındaki Avrupa
sonrası ortaya çıkan bu gelişmeleri dikkate almamıştır. uluslarının gündemine yeniden girdi. 1990'larda Sürgün
Dünyeviliğin tarihsel ve sosyal-ahlaki kökleri, 13. yüz KiliselerP olarak adlandırılanlar, Roma'daki Papa 2. Jean
yılda Gerçekçilerle Adcılar (Nominalist) arasındaki tartış Paul tarafından gündeme getirilen Katoliklik amacını
malarda yatar. Kilise tarafından bugün 'Adcı Hıristiyan kuvvetle desteklediler. Vatikan tarafından yönetilen İn
lık' olarak adlandırılan, aslında Dünyevi Hıristiyanlık'tır. cil'i yeniden öğrenme programı, dünyevi Birleşik Avru
1
A y tu n ç A lt ı,dal 7
6 Ü ç İsa
* İnsancıl. Buradaki kullanım ı itibariyle 'Humane'. Beşeri olm ak; İnsani olm ak;
İnsanlığı esas kabul etm ek; İnsan'ı hayatın m erkezinde görm ek anlam ında
dır. Daha sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan 'Hümanizm' akım ı Rom a'daki bu
düşünceden kaynaklanm ıştır (y.n.)
** R om alı: Buradaki kullanım ı itibariyle 'Roman'. Sadece Rom a şehirlerinde ya
şayan anlam ında değil; Rom a İm paratorluğu'nun özgür yurttaşı olabilm ek
onuruna ulaşılm ışlığı ve Helen-olm am ayt sim geler. Dünyanın neresinde
olursa olsun R om alılığı ve ona özgü davranış, duyuş ve düşünüş bü tünlü
ğünü ifade eder (y.n.).
11
12
A y tu n ç A ltın d al 13
gelenleri ve soyları-tescilli mirasçılarıydılar. Kendileri ve yaptığı için Herod'a düşmanlık gösterseler de onun gün
egemenlikleri altındaki halklar için yasa-yapıcılık görevi delik siyasete getirdiği yöntemlere ve pragmatizmine
ni üstlenmiş olanlar Onlar'dı. Hayattan ne istediklerini bi hayranlık duymadan da edemiyorlardı!
len, yurttaşlık bilincine ulaşabilmiş insanlardı. İster Sekü
ler olsun ister manevi, tüm konularda yönetimi ellerinde
tutanlar ve son sözü söyleyenler Onlar'dı. Sonraki yüzyıl 1.2. Seçkin ve K utsal Olan Biziz, Çünkü Biz
larda Onlar'a Pagani (paganlar)1denildi ve günümüze dek M useviyiz
kendilerine takılmış olan bu adla tanındılar. Çağdaş Av
İsrail Tanrısı, Kadir-i Mutlak; her zaman ve her yerde
rupa uygarlığının temellerini atanlar, Onlar'dı.
var olan, tüm-güçlerin-sahibi, eril Tanrı'ydı. Yaratan ve
Paganlar birçok ülkeyi ve ulusu yönetiyorlardı. Sömür
ulaşılamaz olan Tanrı'ydı. Gökleri ve yeryüzünü ve me
geleştirdikleri ülke ve uluslara kendi yaşam tarzlarını ve
kân içinde yer tutan her şeyi Kutsal Kitap İncil'in Eski
standartlarını dayatıyorlardı. Bir yandan yeni alışkanlık
Ahit bölümünde anlamını bulan 'Altı İncil Günii' içinde
ları, görenek ve uygulamaları, diğer yandan da yeni dü
yaratmıştı. (Halk inancasında bir İncil günü 144.000 dün
zenlemeleri, yasaları ve yasakları yerleştiriyorlardı. Pa
ya yılma denktir, ama hiç kuşkusuz, ölümlü olan insanoğ
ganlara özgü yaşama ve yönetme tarzının tüm ulusları ve
lu, Kutsal Kitap İncil'in bir gününün gerçekte ne kadar ol
cemaatleri hoşnut ettiği söylenemezdi. Nitekim, hoşnut
duğunu, tam süresini kesin olarak hesaplayamaz.) Tabi
olmayan topluluklar arasında Kudüs'ün ve Filistin'in Mu-
idir ki, Tanrı'nın Kendisi kendi yarattığı 'Başlangıç'ta yer
sevileri başı çekiyorlardı.
almamıştı. Yarattığı her şey gibi Sonlu (Ölümlü) değildi.
Romalıların Kudüs'ü işgallerinden sonra Filistin, Roma
Tanrı yaratılmamıştı, dolayısıyla da kendine özgü Za-
tarafından atanmış krallarca yönetilir olmuştu. Filistin'in
man'ı ve Mekân'ı vardı.
'Büyük Kralı' diye tanınan Herod, işte bu 'atanmış' krallar
Kutsal Kitap'm yedinci tekvin (doğuş) gününde Tanrı,
dan biriydi. Doğuş-hakkı itibariyle Semit (Ebonit) ve
planı uyarınca Kendisini Yaratılış'tan ayrıştırdı ve gör
VV.H.C. Frend'in tanımıyla2 Nominal olarak Musevi olma
kemli yaratıcı faaliyetini noktaladı. Yedinci günü (Sebt)
sına rağmen, Museviler İsrail'in Tanrısı'nm Yasası'na
kutsayıp dinlenmeye çekildi. Tanrı'nm suretinden yaratı
(Musevi Şeriatı) uygun olarak 'Onaylanmış' bir kral değil
lan İnsan (Adem) ilk mübarek kılman ve Sebt de ilk takdis
de, işbirlikçi bir kral olduğu için, Filistin'in gerçek yöneti
edilen idi.
cileri olan Romalı Paganlardan çok Herod'dan nefret edi
Ancak kendi tasarımına göre Tanrı'nm yeryüzündeki
yorlardı. Museviler için Herod, ‘peygamberce yöneticilik
görevi devam ediyordu. Çünkü O'nun yarattığı her şey
(uhrevi) geleneğine tümüyle yabancı, Musevilik-dışı Se
iyiydi, ama mükemmel değildi.3 Yaratılış ve insanlığın
küler (cismani) bir gücün Musevilerin başına yerleştirdiği
mükemmelliğe ulaşma çabası O'nun 'eserleri' arasınday
bir kraldı. Bir diğer deyişle Herod, Museviler için 'Tanrı-
% dı, ama misyonerlik hizmetleri ve Tanrı'nm 'uluslar'a ait
tarafından-gönderilmiş' değil, 'insan tarafından-yaratılmış'
olan görevleri çoğunlukla O'nun Ruh'u ve melekleri tara
kral'ı simgeliyordu. Buna rağmen, Romalılarla işbirliği
Ih A y tu n ç A ltın dal 17
fından yürütülmekteydi. Tanrı'nın tasarımına göre insan dıştalar. Bu nedenle gizli adı güvenlikte tutulmalıdır.)
lığın kötü işleri -k i insanların tasavvurları gençliklerinden Musa'nın söylediği gibi İsrailoğulları kendilerini bildiği
başlayarak kötülüğe eğilimliydi (Tekvin, 8:21)- O'nun günden beri Tanrı'ya karşı asi olmalarına rağmen (Tesni-
Ruh'u ve melekleri tarafından arındırılacaktı. Sonradan ye, 9:24), İsrailoğulları arasında bir tek Başrahip'in Tan-
Şeytan'a dönüşen Lüsifer bile, başlangıçta Tanrı'nın bir rı'nm onaylanmış sözcüsü olarak, telaffuz edilemez ve
meleğiydi. Lüsifer Tanrı'ya başkaldırısından dolayı 'Esrarengiz' Ad'ının 'Batıni anlamını' öğrenmeye hakkı
O'nun İnayeti'nden uzaklaşmıştı. vardı. Diğer Yahudilere 'pek çok harikayı ve gizi'4 barın
İsrail'in Rab'binin kararlı ve buyurgan bir doğası vardı. dıran bu adı hecelemesi dahi öğretilemezdi.
Yahudiler için Tanrı, (İbranice El) Kendini Elohim/Elaah, İsrail'in Tanrısı tüm kulları İsrailoğullarına (Levililer,
el Shaddai, Yahve/Sabaoth (Yehova/RAB), Adonoi ve 25:42) ve özel kulları Peygamberleri'ne bildirdiği gibi, son
Kabbalistik anlamında da Şekina gibi kimi adlarla ortaya derece kıskanç (Tekvin, 34:14) ve dehşet veren (Levililer,
koyuyordu. Ad'ını oluşturan dört İbranice harf'in (ya da 26:16) bir Tanrı'dır. Bertrand Russell'm tanımıyla, "Tanrı
ses) Tetragrammaton'u*, dile getirilmez, telaffuz edile kavrayışının tümü kadim Doğu despotluğundan türetil
mezdi. Bu harfler tümüyle gizli bir adın işaretleriydiler. miş bir kavrayıştır."5 İsrail'in Tanrısı başka ilahlara (Çıkış,
Yasa-Yapıcı Musa Tanrı'ya Ad'ını sormaya cesaret ettiğin 20:23) ve kendininkilerden başka gelenek ve âdetlere ta
de şu yanıtı almıştı: "BEN BEN OLANIM. İsrailoğulla- hammül edemiyordu. Birçok kez 'bütün uluslar'ın Bir ve
rı'na böyle diyeceksin: Beni size BEN'im gönderdi. Ebedi Tek Tanrısı olduğunu açıkça belirtmişti. Pagan tanrılarını
yen adım bu ve devirden devire anılmam budur." (Çıkış ve tanrıçalarını, sunaklarını ve tapınaklarını aşağılıyor ve
3:12-15) Gerçekten de böylesi mütevazı ama o denli de görmezden geliyordu. Komşu ülkelerde soykırımlar ya
açıklanamaz bir ad ve bağlamsal işlevleri olan Bir ve Tek pılmasını isteyip İsrailoğullarmı bu kirli işi görmeye zor
Tanrı O'ydu! Bir Olan, Tek BEN'im olan ve Bir ve Tek lardı. Pagan ilahlarını 'Tanrı-Olmayan Tanrılar' olarak ni
BEN OLACAĞIM olan. Hepsi bu! İbranilere On Emri'nde teliyordu. Bu da İsrail Tanrısı'na göre bu tanrıların sadece
Tanrı Adı'nın kötülenmesini (Levililer, 19:12 ve 22:31) ve ilahlar olarak var olduğuna işaret etmekteydi.6 Ve onların
boş yere ağza alınmasını (Çıkış, 20:7) kesinlikle yasakla lanetlenmesi gerekiyordu: Putları ve simgeleri 'sapkın
mıştı. İsrailoğullarının sadece O'nun Adı'nı okuyup sonra yolların' nişanlarıydı. İlahi olana değil, 'Kötülükler ülke
da isteyerek unutmalarına izin vardı. (Tanrı'nın Adı'nı ce si'ne aittiler.
maat önünde anan Musevi kendini kâfir konumuna düşü İsrailoğulları, kendi tanrıları tarafından seçilmişlerdi.
rüp doğuştan gelme haklarını yitirir ve sonunda da kendi Tanrı'nın Kendisi kutsal olduğu için onlar da kutsaldılar
ni Tanrı'nın Tekvin'inden ve Museviler'in Çıkış'mdan** (Levililer, 20:7-8); Tanrı, İbranileri birçok kavim arasından
seçmişti (Levililer, 20:26); kutsal bir kavim olmak için çok
* /etragranumtotv. Dört harften oluşan sözcük; özellikle İbranice'deki. telaffuz
edilem ez sayılan ve T anrı'nın A d ı'nın gizem li sim gesi addedilen YH W H ya küçük ve güçsüz olmalarına karşın (Çıkış, 19:16)... İsrail'in
da JH VH harfleri.
Tanrısı .tümüyle ayrıştırıcı -başlangıçta ışığı karanlıktan,
" Türkçe'ye "Çıkış" diye çevrilen " Exodus" Yahud iler'in M ısır'dan çıkarak K e
nan iline gelişleri dem ektir, (y.n.) suyu karadan ve gündüzü geceden ayırmıştı- ve farklılaş-
18 A ytu n ç A ltın dal 19
tırıcı bir Tanrı'dır. Ve Mircea Eliade'ın da belirttiği gibi, tut; çünkü insanın bütün vazifesi budur" (Vaiz, 12:13). İs-
Yahve, diğer tanrılardan farklı olarak kendini kozmik za railoğulları'ndan sadece "her şeyi yapan Allah'ın işini bil
man çevrimi içinde değil, mutlak bir başlangıcı ve sonu meleri" (Vaiz, 12:13) isteniyordu, O'nun işlerini yorumla
olan tarihsel zaman süreci içinde ifade etmiştir.7 maları değil. Tanrı'nm işlerini yorumlamak, "Tabir Al
Bu nedenle Yahudi'nin gündelik yaşamı Tanrı tarafın lah'a mahsus olduğundan" (Tekvin, 40:8) fesat sayılmak
dan kesin olarak iki alana ayrılmıştır: İlahi alan ve haram taydı. Ve böylesi fesatlar Musevilerle Tanrı arasına nifak
alan. İsrail'in Tanrısı, Musevi yaşamının, tarihinin ve siya sokardı (İsaiah, 59:2). Çünkü Tanrı, Peygamber Mika'ya
setinin tek yapımcısı ve tasarımcısıydı. Bunlara ilişkin her "Yatakları üzerinde fesat düzenlerin (...) vay başına!" (Mi
türlü insan-yapısı karar ve hüküm, Tanrı'nm Yasası'yla ka, 2:1) demişti. Yorumcu denenlerden çoğu Musevilerce
çelişmese dahi, bazen kaçınılmaz olarak O'na ters düşebi sahte peygamber ya da kâhin sayılıyorlardı, çünkü yo
lirdi. Bunlar dışsal ve Seküler görüşler sayılırlardı. Bu Se rumları mecazi olarak gerçekleşiyor ve Tanrı'nm Inaye-
küler görüşler Kültür,8Uygarlık, Felsefe ve Sanat gibi top- ti'ni içermiyordu.9 Geleneğe göre, her 'yeni' Tanrı'nm bir
lumsal-tarihsel kategorileri içeriyorlardı. Örneğin Kültür sunusu olmalıydı, insanlığın kültürünün ya da putların
Musevi'ye Bilgi Ağacı'nı anımsatmaktaydı. İsaiah Pey- değil. Çünkü 'her şeyin bir zamanı vardı' ve bizzat Tanrı,
gamber'in de söylediği gibi. "Ve ondan artakalanı bir ilah, "Sana şimdiden yeni şeyler, bilmediğin, gizli şeyler işittir
kendine oyma bir put yapar; ve önünde yere kapanır ve dim," (İsaiah, 48:6) diyordu.
tapınır" (İsaiah, 44:17). Musevi zorunlu olarak Tanrısı'na Oysa Pagan yaşam tarzı aşikârdır ki, sınırları kesin ola
Tapmma'ya değil, O'na sadık kalmaya alışkındı. Öte yan rak belirlenmiş bölümlemeler, sonsuza dek bağlayıcı ke
dan Kültür, doğası itibariyle insanı 'güzel'e Tapmma'ya hanetler, buyrultular ve sözde göksel düzenlemelerin bo
çağırıyordu. İsrail Evi'nin çatısı altında teolojik ve pratik yunduruğu altında sürdürülmüyordu. Örneğin Anado
anlamıyla Kültür'e ve başka ilişkin kavramlara yer yoktu. lu'daki Helenistik geleneğe göre, ilahilik insanlara değil,
İsrailoğulları kendi Ahit(ler)ince kutsanmışlardı, Seküler, özel yerlere ve hakkaniyet sembolü bir ilaha10 yakıştırılan
insan yapısı fikir ve idealleştirmelere gereksinimleri yok bir özellikti. Greko-Romenlerin Theios aner, Kutsal İnsan11
tu. Çünkü Musevilerin Yasası'na göre, "Var olan eskiden kavramı, fikir, ideal ve düşüncelerinde 'karizmatik olgun
dir; ve olacak olan eskiden olmuştur; ve Allah geçmiş ola luğa' erişmiş insana özgüydü. Böylesi bir kişi Evren
nı yine arıyor" (Vaiz, 3:15) denmekteydi. Geleceği araştır sel/Tümel İnsan, Bütün(sel), (Kâmil)-İnsan olarak tanım
maya ve şimdiki zamana boyun eğmeye ya da geçmişe lanıyordu. Ama böylesi bir kişi bir Kadir-i Mutlak Tanrı
hayıflanmaya gerek yoktu. Her şey gibi, bunlar da anlam tarafından kutsanmış değildi; kendi aşılmaz nitelikleri, er
sızdı! Çünkü Tanrı'nm yaptıklarına herhangi bir şey ekle demleri ve zekâsıyla kendi karizmasını 'insanlar arasında
nemez ve ondan bir şey eksiltilemezdi (Vaiz, 3:14). Muse- ve insanlarla birlikte' yaratıyordu. Onların gözlerinde ya
vilere göre insanın yeryüzündeki görevi Kudüslü Kral şayan bir ilah olarak kültürel statüsüne kendi erişmişti.
Davud'un oğlu Vaiz'in sözlerinde özetlenmişti. "İşin sonu Theios aner Tanrı-yapısı ya da Tanrı-tarafından-gönderil-
şudur; her şey işitildi: Allah'tan kork ve O'nun emirlerini miş-irtibat-insanı değil, içgörü ve vargıları, resmen tanın
20 A ytu n ç A ltın dal 21
mış filozoflarmkinden daha derin olan bilgileriyle kendini küler güçle özdeşleştirmekteydi. Pagan, her şeyin üzerin
yetiştirmiş bir bilge kişiydi. Theios aner bir bakıma Empe de, Roma İmparatorluğu'nun sivil yurttaşıydı. Kült inan
docles ya da "Ruhun ölümsüzlüğünün ölümsüzlere ben cıyla değil, Devletine ve İmparatorluğa olan bağlılığıyla
zerliğinden kaynaklandığını ve bu benzerliğin güneş, ay, tanımlanmaktaydı. Pagan, yalnızca İmparator'a tabiydi.
yıldızlar ve tüm gök-kubbe hiçbir zaman devinimsiz ola Musevi ise adını ve cemaat kimliğini Tanrı'yla bağlaşıklı
rak algılanmadığı için, tanrılarla ortak olarak sergilendiği ğı içinde edinebilmekteydi. Kimliği -yani atavistik ve do
kesintisiz hareketten oluştuğunu"12 öğreten Crotonlu Alk- ğuş alanına göre biçimlendirilmiş tapmak- Devlet-ulusal-
meon gibiydi. Ancak popüler kültür onlara kehanetler ve cılığı-İmparator'u Pontifex Maximus olarak hiyerarşinin
mucizeli eylemler yakıştırıyordu. Olasılıkla 'kehanetleri' doruğuna yerleştirmiş olan insan-yapısı Seküler mekaniz
gerçekte 'verili vahiylere' değil, bilgi ve bilgeliğe dayalı ma tarafından değil, Tanrı tarafından verilmişti.
teşhis ve öngörülerdi. Greko-Romen gelenekte Theios aner Musevi her nasılsa Tanrı RAB tarafından kıskıvrak ya
Gizemler'e tabi değildi; aksine Gizem denilen olgular, kalanmıştı. Bu nedenle kendisinden O'na inanç ya da
Theios aner’e tabiydi ve ancak Noolojik* birimler olarak ge- iman değil, Ad'ına bağlılık ve Yasası'na sadakat beklen
çerliydi. mekteydi. Pagan, tanrılarla ilişkilerinde kendini özgür ve
Paganların düşünce tarzına göre her yurttaşın yaşamı serbest hissederdi; bir Tanrı tarafından bağlanmış ya da
Musevilikte olduğu gibi göze görülmeyen ve adı anılma tutsak kılınmış değildi. Musevi RAB'binin hizmetkârıydı;
yan bir Deus Absconditus (gizli Tanrı) tarafından yönlendi Pagan ise dünyanın efendisi olmak üzere doğmuştu. Pa
rilmiş değildi. Pagan, tanrıların tam ortasında, onlarla iç ganlar uluslarını uygarlık dünyasına iletmekle yüküm
içe yaşıyordu, oysa Musevi sadece kendi tek Tanrısı'yla lüydüler; göklerin ötesinde bir yerlerde tahtında oturan
birlikte yaşamak üzere seçilmişti. Devlet tarafından seçil görünmez bir Tanrı'nm dizlerinin hizasına değil.
miş ayrıcalıklı bir kişiliği olan Paganın tersine, Musevi Paganlar, büyük-toprak-sahipleriydi. Oysa toprak, İs
kendi topraklarında sıradan bir insan olmaya mahkûmdu. rail'in Yasası'na göre RAB'be aitti (Levililer, 25:23). Atala
Yurttaşların manevi istemlerine hizmet eden Pagan tanrı rının kabul ettiği Ahit nedeniyle Musevi, 'Vaadedilmış'
ların tersine, İsrail'in Tek Tanrısı dilediği an Musevilerin Topraklar'da Rab bin sözleşmeli işçisi gibiydi. İsrail Tan-
yaşamının en mahrem alanlarına bile, hükmedebiliyor ve rısı'nın Yasası'na göre Eski Ahit'in on iki kabilesi bizzat
nüfuz edebiliyordu. Rab tarafından bir araya getirilmişti. 'Birlikte ama yalnız'
Pagan tanrıları insan-yapısı imge ve idoller, Musevile ilkesiyle bir araya getirilmiş olmalarına karşın, bu birlikte
rin taktığı adla, 'kötülük simgeleri'ydiler. İsrailliler için lik, paganların birliğinden farklıydı. Pagan birliğinin te
Tanrı, insan yapısı değil, kendini yaratmış Yaşayan Hü melleri Tanrı-tarafmdan-yapılmış yeryüzündeki değil, ik
kümran Tanrı'ydı. Musevi kendini (kişisel) yaşayan Tan- tisadi, siyasal, tarihsel ve toplumsal bağıntılarla kurul
rı'yla bağlantılandırırken, Pagan kendini sahip olduğu Se- muştu. Paganlar yeryüzündeki servetleri ve buna denk
düşen seküler iktidarlarıyla birleşmişlerdi. Bu nedenle de
* Noolojik: Sadece akıl yoluyla bulunm uş, akılda var olan bilgi, (y.n.) önyargısızdılar ve tüm zenginlik ve kudret sahiplerine,
A y tunç A ltın dal
Esseneler: Çölde yaşayan, aralarına kadın alm ayan çok bağnaz bir Yahudi ta
Gentile: R om alı ve/veya A nadolu'da yaşayan Helen kökenli kişiler (ç.n.)
rikatı (ç.n.).
A ytu n ç A ltın d al 27
Oluşundan onlarca yıl sonra çeşitli kaynaklardan der Meryem'den doğan çocuğun adı 'Tanrı-Bizimle' (yani,
lenerek anılaştırılan bu olay, gelecek kuşaklara şöyle akta Immanuel) değil, 'YHVH Selamettir' (yani, İsa) oldu.
rılacaktı: Sekizinci gün, Anne Meryem'le üvey baba Yusuf, Şeri-
at'a göre bebeği sünnet ettirmek için Tapmağa götürdüler.
İsa Tapınak'ta sünnet edildi. Böylelikle Tanrı'nm Babil
1.3. 'Ve Onun A dını Im m anuel K oyacaklar' Talmudu'na göre ilk muhtedi olan İbrahim'le yaptığı 'ah
Yoahim ve Hanna'nın17 kızı Meryem, Nasıra Kasaba- din işaretini' (Tekvin, 17:11) edinmiş oldu.21 Sekiz günlük
sı'nda18bir marangoz olan Yakub'un oğlu Yusuf'la19nişan bebek İsa, böylelikle adanmış da oluyordu: "Ve Rab Mu
lıydı. Ancak birleşmelerinden önce 'gebe olduğu anlaşıldı' sa'ya söyleyip dedi: Bütün ilk doğanları, İsrailoğulları ara
(Matta, 1:18). Yusuf "salih bir adam olup onu âleme rüsva sında, insanda ve hayvanda bütün rahmi açanları benim
etmek istemeyerek, gizlice boşanmak niyetinde idi" (Mat için takdis et, o benimdir" (Çıkış, 13:1). Böylelikle Mer
ta, 1:19). RAB müdahale ederek meleklerinden birine dü yem'in oğlu, İsrailoğulları'nın RAB'bine ait olmuştu.
şünde Yusuf'a görünmesini buyurdu. Melek dedi ki: "Sen Meryem'in kız kardeşi ya da kız kardeşlerinin ve dola
Davud oğlu Yusuf, Meryem'i kendine karı olarak almak yısıyla da altı ya da yedi yeğeninin olup olmadığı Yeni
tan korkma; çünkü kendisine doğmuş olan Ruhülku- Ahit'te yazılı değildir. (Klopas'm karısı Meryem'in -Yu-
düs'dendir. Ve bir oğul doğuracaktır; ve onun adını İsa hanna 19:25- Meryem'in gerçek kardeşi olup olmadığı be
koyacaksın; çünkü kavmini günahlarından kurtaracak lirlenememiştir.) Yusuf'un daha önceki evliliğinden en az
olan odur" (Matta, 1:20-21). Yusuf itaatkâr bir adamdı, altı ya da yedi evlat sahibi olmuş yaşlı bir adam olup ol
kendine söyleneni yaptı: Meryem'i karı olarak evine aldı madığı da kayıtlı değildir. Bu iki olasılık Yeni Ahit'te be
ama bir oğul doğurana dek onunla cinsel ilişkiden sakın lirtilmez, ama İsa'nın dört erkek kardeşinin adı verilir.
dı. 'Ve çocuğun adını İsa koydu' (Matta, 1:25). Böylelikle İsa'nın ayrıca en az iki ya da üç de kız kardeşi bulunmak
Isaiah Peygamber'in kehaneti yerine gelmiş oluyordu taydı. İncil-derleyicisi Markos'dan okuyalım: "Meryem'in
(Matta, 1:23). Ve Meryem'in oğlu gelecek yüzyıllarda da oğlu ve Yakub'un, Yosef'in, Yahuda'nm ve Simun'un kar
bu adla tanınacaktı. deşi, dülger, bu değil mi? Kız kardeşleri burada bizimle
Ancak, kehanetin yalnızca yarısının gerçekleştiği anla değil mi?" (Markos, 6:3) Dört İncil yazarından İkincisi,
şılmaktadır, çünkü Isaiah Peygamber'in Tanrısı, bakire Markos'a göre bunlar, İsa'nın gerçek erkek ve kız kardeş
den doğacak çocuğa başka bir ad vaat etmişti. Bu ad, Im- leriydi, dördüncüsü Yuhanna'ya göreyse İsa'nın kuzenle
manuel'di. Okuyalım: "Bunun için Rab kendisi size bir riydiler (Yuhanna, 19:25). Eğer Yuhanna'nm öne sürdüğü
alamet verecek; işte kız gebe kalacak ve bir oğul doğura gibi İsa'nın kuzenleriyseler, o zaman Meryem yaşamının
cak, ve onun adını Immanuel koyacak" (İsaiah, 7:14). Tan sonuna dek bakire ve Tanrı'nın bakire gelini olarak kalmış
rı'nin başlangıçtaki tasarımını neden değiştirip bebeğe ye demektir.
ni bir adı, İsa'yı20 vaat ettiği Yeni Ahit'te yazılı değildir. Muhtemeldir ki, Meryem'in kız ya da erkek kardeşi
Garip görülebilir ya da görülmeyebilir, ancak sonuçta yoktu, ama Elisabeth adında bir kuzeni olduğu kesimiıı
28
A y tu ı.ç A ltındal
Meryem'in özellikle gebelik döneminde onunla çok yakın rünmeye alışkındı. Ne ki, bakireye görünüp 'müjdeyi ver
olduğu bize bildirilmektedir. Elisabeth'in bakire Mer mek', Melek Cebrail için alışılmadık bir durumdu. Belki
yem'in gebeliğini kendi ailesinden ilk öğrenen kişi olduğu Melek Cebrail bu nedenle 'müjdeyi' vermeden önce 'Baki
da yazılıdır. re Meryem'e korkmamasını söylemiştir!
Elisabeth kırk yaşlarında olmalıydı ve Zekeriya adlı bir Elisabeth'e dönelim! Zekeriya'ya bildirilen tarihte, oğ
kâhinle evliydi (Luka, 1:5). Elisabeth 'kısır idi' (Luka, 1:7). lu doğdu. Ona Zekeriya'nın akrabaları arasında bu adı ta
Sara, Raşel, Rebeka ve Hanna'dan sonra Kutsal Kitap'ta şıyan kimse olmamasına karşın (Luka, 1:61) Yahya adını
adı geçen beşinci, Yeni Ahit'teki ilk kısır kadın Elisa- verdiler, çünkü Zekeriya Abiya ruhban soyunun mensu
beth'dir. Daha önceki bütün kısır kadınlar ve kocaları gibi buydu ve Elisabeth de, Meryem'in tersine, Harun'un so-
Elisabeth ve kocası da 'Allah indinde salih' idiler (Luka, yundandı (Luka, 1:5). Yahya büyüdü, ruhça kuvvetlendi;
1:6). Bu nedenle, Zekeriya bir gün Rab'bin tapmağmday- ve İsrail'e görüneceği güne kadar çöllerde kaldı (Luka,
ken Melek Cebrail ona göründü ve dedi ki: "Korkma Ze 1:80). Doğru, Markos'a göre Yahya kehanet uyarınca hiç
keriya; çünkü duan işitildi, karın Elisabeth sana bir oğul mayalı içki içmedi. Yalnızca bitki ve yaban balı yedi. Hiç
doğuracak, onun adını Yahya koyacaksın. (...) Çünkü tıraş olmadı ve devetüyünden bir harmani giyip beline bir
Rabbin gözünde büyük olacak, şarap ve içki içmeyecek ve deri kuşak taktı (Markos, 1:6). Yahya atalarının geleneği
daha anasının karnından Ruhülkudüs'le dolu olacak. İsra- nedeniyle Peygamber ya da Mesih (Christ) olmaya layık
iloğullarmdan birçoğunu onların Allah'ı Rabbe döndüre değildi, ama aynı gelenek uyarınca bir Rahip-Yönetici ola
cek. Babaların yüreklerini oğullara, asileri salihlerin hik bilirdi... Yahya bunları denemedi; onların yerine yaşamı
metine çevirmek ve Rabbe amade bir kavim hazırlamak nı bir başka seçeneğe adadı.
üzere İlya'nın ruhu ve kudretiyle onun önünde yürüye Gerçekte kendisinden altı ay küçük kuzeni olan ve da
cektir (Luka, 1:13-17)." ha sonra Tanrı'nm Oğlu diye anılan İsa'nın gelişini bildi
İsrail'in Tanrısı daima Meleği Cebrail aracılığıyla ko ren ilk Vaftizci oldu. Yeni bir İstiğfar ahdinin yeni işareti
nuşurdu. Tanrı her zaman önce kocalara 'korkmamaları olarak suyla Vaftiz'i başlattı. Kendinden sonra Kehanet'e
nı' söyler, ardından onlara her birinin ayrıcalıklı anlamı göre, insanları selametleri için suyla değil, Ruhülkudüs ve
olan bir 'ad' ve bir 'oğul' müjdelerdi. Buradaki tek ilginç ateşle vaftiz edecek olan İsa'nın gerçek vaftizci olacağını
husus, Melek Cebrail'in Zekeriya'ya, düşünde değil, tapı bildirdi. Kilise, sonraları 24 Haziran gününü Vaftizci Yah
nağın loş ışıkları arasında tütsü yaktığı sırada konuşmuş ya Günü ilan etti. Vaftizci Yahya Günü'nün arifesinde
olmasıdır. Yeni Ahit'te anlatılanlara göre altı ay sonra tüm dünya Hıristiyanlarının kentlerden çıkıp evlerindeki
Meryem'i de ziyaret eden işte yine bu Melek Cebrail'di. kötü ruhları kovalayacak şifalı sarı kantaron otunu (St.
Bu Cebrail'in bir bakireye yaptığı varsayılan kayıtlara geç John's wort) toplamaları istendi. (Anlamlı bir Pagan uy
miş ilk ve son ziyaretidir. İnsanlara Tanrı'nm sözünü ilet gulamasıdır bu.)
mek Melek Cebrail için olağan bir olaydı. Ama Cebrail, ta Böylelikle, Yeni Ahit'in başlarında, bizlere iki oğul su
bii RAB'bin talimatları üzerine, önce sıkıntılı kocalara gö nulmuştur. Biri Yahya (İbranice biçimiyle Johanna 'JAH-
Ü ç İsa A ytu n ç A ltın d al M
VEH esirgeyicidir' anlamına gelir), diğeri de İsa, 'JAH- bu büyüleyici 'bakire doğumu'24 olayına neden değinme
VEH selamet'dir. Jahveh Esirgeyicidir, Jahveh Selamet- gereksinimi duymadıkları da daima bir sır olarak kaldı.
tir'in yolunu açmıştır. Her iki oğul da ilk doğan Yahudi
bebeklerdir ve dolayısıyla, Yasa'ya göre her ikisi de ebe
veynlerinin Tanrısı'na adanmışlardır. 1.4. Benzerlik Yasası Gereğince
Isa'nın annesi Meryem, imana göre ya bakiredir, ya da
Matta, kendi İncil'inde, İsa'nın soy kütüğünü İbrahim
bir parthenos, yani yine bakire, ancak 'tertip edilmiş bir
Peygamber'le başlatıp 'Mesih denilen' İsa'yla bitirir (Mat
evliliğe rıza göstermeyip kendi eşini seçen kadın'dır. (Ba
ta, 1:16). Matta İbrahim'den İsa'ya kırk iki kuşak saymak
kire) kötü ya da hafifmeşrep bir kadın olduğundan değil,
tadır. Onun soyağacmda üvey baba Yusuf 'Meryem'in ko
kendi hakkının bilincinde bir kişi' olduğu için 'evlenme
cası' olarak verilip İsa babasının soy hattıyla değil, anası
den anne olmuştur'.22 İsa'nın Platoncu Celsus'un İ.S.
nın adıyla kaydedilmiştir. Bu, geleneksel İbrani soyağacı
170'te ileri sürdüğü gibi,23 büyüsünü Mısır'da öğrenmiş
kurgusunu bozduğu için alışılmadık bir işlemdir. Her iki
küstah bir şarlatan olup olmadığı çok önemli değildir. Di
ebeveynin, Meryem ve Yusuf'un Matta yorumunda birer
ğer bir anlatımla Meryem'in Bakire olup olmadığı, ya da
kuşak işgal etmeleri de alışılagelmiş bir uygulama değil
İsa nın göz boyayıcı olup olmadığı konumuz itibariyle bu
dir. Matta bu kırk iki kuşağı, her biri on dörder kuşak içe
incelemede üzerinde durulmayacak hususlardır. Çünkü;
ren üç başlık halinde toplamıştır. Matta, Meryem ve Yu
en kestirme deyişle 'Bakire Annelik' yakıştırması Hıristi
suf'u dahil etmekle on dördüncü kuşağı İsa'ya yakıştır
yanlık'tan çok önce, tüm Hindistan, Mezopotamya ve Or
mıştı. Öte yandan, Luka İsa'nın soyağacını Adem'e ve
tadoğu'da bilinen bir olguydu. Örneğin; Buda, Sokrates,
O'ndan da tabii Tanrı'ya iletmişti. Luka İncili'nde
Eflatun ve Büyük İskender de halk söylencesine göre 'Ba
Tann'dan İsa'ya yetmiş yedi kuşak sayılmıştı (gerçekte bu
kire Anne'den doğmuşlardı!
birkaç bin yıldan fazla tutmamaktadır).
Benzer şekilde, tarihsel İsa denilen de fazla önemli de
Matta İbrahim Peygamber'den Davut Peygamber'e on
ğildir. Tarihsel İsa ilahiyatçı ve tarihçiler için bir çeşit 'in
dört kuşak saymıştı. Ve Luka, Tann'dan İsa'ya yetmiş ye
celenecek vak'a' iken mitolojik İsa, kendine inananlar di kuşak saymaktaydı. Cemaatin başındaki yöneticilere
için nihai gerçeklik olarak kalmıştır. Nesnel bir inceleme
iletilen mesaj, Davut Peygamber'in adının sayısal değeri
için, tanımlarımıza perspektif kazandırabilecek tek İsa
nin İsa'nın kuşak değeriyle özdeşleştirilmesiydi. Matta ve
portresi, Yeni Ahit'teki Mesih'tir. Bu portrenin tarihi ger
Luka, İsa'yı on dördüncü kuşağa yerleştirmekle, bilgelere
çekliğinin olup olmaması bizi ilgilendirmemektedir.
ve söz sahibi diğer cemaat yöneticilerine sıradan bilginin
Çünkü, Hıristiyan dünyası sadece ve sadece Yeni Ahit'te
ötesinde malzeme sağlamaktaydılar. Yetmiş yedi, yedi ar
okuduğu Mesih'e bağlılık duymaktadır. Tarihsel Me
tı yediye bölündüğünde, on dörde eşitlenir ve kırk iki ku
sih'e değil.
şak üç kez on dört başlık altında (3x14) toplandığında Da
Geleceğin Mesih ve Tanrısı'nm yeryüzündeki yaşamı
vut Peygamber'in adının sayısal değerine gönderme yap
işte böyle başladı. Ve diğer iki İncil yazarının, İncillerinde
n
A y tu n ç A ltm d al
maktadır, böylelikle Mesih denen İsa'yı gizlice onun soyu ona dedi: Ey oğul, neden bize böyle ettin? İşte babanla ben
na bağlar. Bu soyağacı aktarımı, geleceğin tanrısını aynı yüreğimiz çok sıkılarak seni aradık. Onlara dedi: Neden
zamanda Yahudi Peygamberi İsaiah'nm kehanetine de beni aradınız? Bilmiyor mu idiniz ki, benim için Babamın
bağlamaktaydı. Her iki İncil yazarının attığı ilk adımlar, evinde bulunmak gerekti? Onlar ise kendilerine söylediği
bu kehanetin gerçekleştirilmesi bağlamında zorunluydu.
sözü anlamadılar." (Luka, 2:48-50)
Uvey baba Yusuf'un Luka yorumunda bağımsız bir kuşak Eğer, İsa bu öğretmenlerle annesiyle konuştuğu tarzda
sayılmayıp dıştalanması da kayda değer. Matta yorumun konuştuysa, bu anlatım tarzı hazır bulunanları etkilemek
da bu kuşak boşluğunu, inanca göre İsa üzerinde hiçbir ten çok tedirgin etmiştir. Çünkü Tanrı'nın tekil olarak 'Ba
'emeği' olmayan Yusuf'u ayrı bir kuşak olarak saptarken, bam' biçiminde nitelendirilmesi Museviler arasında alışıl
elinde yeterli sayıda kuşak bulunan Luka'nm ona hiç ge madık bir uygulama idi; Baba figürü olarak tanrı gelenek
reksinimi olmamıştı.
sel olarak 'Babam' biçiminde değil, 'Babamız' olarak ta
Sayısal değerlere ilişkin konular, sonraki yüzyıllarda nımlanırdı. Yine geleneksel olarak Tapınak RAB'bin ika
Gnostik tarikatlar, gizli ya da Rafızi denen dernekler, met ettiği yerdi. RAB, 'Babamın evinde' oturmuyordu.
Okültistler ve Ezoteristlerce Operasyonel ve Spekülatif Eğer bu olay Luka'nm uydurduğu bir ekleme değilse, o
olarak kullanılagelecektir. Bu değerler karmaşık cin kov zaman taşıdığı anlam, önemlidir. Böylesi bir niteleme da
ma dualarının çeşitli biçimlerini ifadelendirmenin yanı sı ha on iki yaşındayken "Hepimizin babası bir değil mi? Bi
ra, simgeciliğin tılsım gizemlerine ve karmaşıklığına içkin zi bir Allah yaratmadı mı?" (Mal. 2:10) diyen gelenekten
bir sayısal nitelik kazandırmada da temel kabul edilecek açıkça kopmuş bir İsa'ya işaret etmektedir. Daha sonrala
ti. Şu ünlü 'kutsal' on dört sayısı için bu kadar yeter sanı rı, bilindiği gibi, İsa otuz yaşlarına geldiğinde de, Yahudi-
rım!
lerin 'Tanrımız' nitelemesi geleneğini yadsıyarak Tanrı'yı
Isa Mesih'in çocukluğuna dair ayrıntılı bilgi yoktur. 'Tanrım' olarak adlandıracaktır. Kimi durumlarda bazı
Ancak ilginç bir olay aktarılmıştır (Luka, 2:41-51): peygamberlerin Habakkuk'ta yapıldığı üzere (3:18-19)
İsa on iki yaşındayken, ailesiyle birlikte her yıl Yeruşa- Tanrı'yı 'Kurtarıcım' ya da 'Yehova, Rab, benim kuvve-
lim'de (Kudüs) kutlanan Fısıh bayramından eve dönüşte timdir' şeklinde nitelemelerine cevaz olsa da, 'Tanrımız'm
üç gün kaybolmuştu. Yusuf'la Meryem onu her yerde ara 'Tanrım' biçiminde tekilleştirilmesi, Tanrı'nın İnsan-Ben-
mışlar, ama bulamamışlardı. Uç gün sonra, Tapmağın av liği'nde özelleştirilmesi sayılmaktaydı ve kesin olarak ya
lusunda, yaşlılarla konuşurken gördüler onu. Luka bu saklanmıştı. Çünkü Musevi peygamberi Mika'nm da be
yaşlı Yahudi muallimlerin (Hahamlar) on iki yaşındaki lirttiği gibi, "Çünkü bütün kavimler, her biri kendi ilahı
çocuk Isa'nın sorduğu sorular ve verdiği yanıtlardan çok nın ismiyle yürüyor; biz de daima ve ebediyen Allahımız
etkilendiklerini belirtmektedir. Bu muallimlerin gerçekten RABBİN ismiyle yürürüz" (Mika, 4:5) denmişti. Tanrılar
etkilendikleri mi, yoksa tedirgin mi oldukları, İsa ile anne ve Ruhlar arasında yaşayan ve bazen onlar tarafından yar
si Meryem arasındaki şu konuşmadan izlenebilir. Luka dıma ç'ağrılan Paganın tersine, Yargıç Tanrı RAB, Musevi-
şöyle yazıyor: "Onu gördükleri zaman, şaştılar ve anası lerin arasında yaşayan İlahi Güçtü. ("Çünkü ben Allahım
11 Ü ç İsa A ytu n ç A ltın dal
ve insan değilim; senin ortanda olan Kuddüsüm") (Hoşea, onu Mesih yapmaya yetmiyordu. Bu nedenledir ki sonra
11:9). Yaşayan Yargıç-Tanrı, İsrail'in RAB'bi bütün Muse- dan, başı kesilmek üzere Herod tarafından kapatıldığı ha
vilerin arasındaydı, hiçbir Musevi'nin özel mülkiyeti al pishaneden Yahya kendini beklenen Mesih olarak görüp
tında ya da evinde değildi. görmediğini anlamak üzere ona haberciler gönderecektir.
Tanrı, Yeni Ahit boyunca, Eski Ahit'in tersine yalnızca İsa bu hayati soruyu son derece belirsizce yanıtlar. Ger
bir kez konuşur. Bu da İsa'nın kuzeni Yahya tarafından çekte İsa, Musevi cemaatini yöneten ve yönlendiren söz
vaftiz edilişi sırasında gerçekleşir. İncil yazarı Yuhan- sahibi kişiler tarafından çağrılmış ve onaylanmış değildi
na nın söylediği gibi Vaftizci Yahya'nın mı onu herkes gi (hatta-ç.) onlar tarafından yetersiz bulunmuştu!
bi vaftiz olmaya çağırdığı, yoksa Matta, Luka ve Mar- İsa'nın nasıl doğduğu ya da Tanrı'nm beklenen Mesih'i
kos'ta gösterdiği üzere İsa'nın mı kendini Yahya tarafın olarak nasıl onaylandığının üzerinde çok fazla durmaya
dan vaftiz edilmeye davet ettiği açık değildir. Matta, değmez. Kuşkusuz Nasıralı İsa, Musevilerin beklediği bir
İsa nın vaftizini şöyle betimler: "Ve İsa vaftiz olup hemen ve tek Mesih değildi. Çünkü Mesih ideali İsa'dan onlarca
sudan çıktı; ve işte, gökler açıldı, ve Allahın ruhunun gü yıl önce Essene Kümran tarikatının biçimlendirdiği esra
vercin gibi inip üzerine geldiğini gördü; ve işte, göklerden rengiz bir Hak Belleticisi'ne (imgesi-ç.) daha fazla uymak
bir ses dedi: Sevgili Oğlum budur, ondan razıyım" (Mat tadır.25
ta, 3:16-17). Tanrı bundan sonra İsa dahil kimseyle konuş İsa'nın yaptığı söylenen mucizeler de fazla önemli de
madı ve İsa ve havarileri ibadet etmek üzere dağa çıktık ğildir. Yeni Ahit derleyicilerinin kendisine yakıştırdığı
larında bir buluttan gelen 'ses'in aynı mesajı tekrar etme tüm o mucize ve işaretleri gerçekten yarattığı konusunda
si dışında hiç emir ya da talimat vermedi. İsa bu nedenle kesinleşmiş hiçbir kanıt yoktur. Doğru olduklarına inanıl-
"Allah Ruhtur ve ona tapmanlarm ruhta ve hakikatte ta salar bile, bu olaylar Eklesiastikus kitabında insana kalan
pınmaları gerekir" demiştir (Yuhanna, 4:24). tek önemli şeyin 'Bütünsel Görev'i olduğunu açıkça belir
Anlaşıldığı kadarıyla İsa sıradan bir Musevi gibi gelip ten ruhani önderin terminolojisiyle söylersek, önemsiz ve
vaftiz olmuştur. Yahya: "Ben onu bilmezdim" der (Yu 'anlamsız'dır. İsa'nın 'Bütünsel Görev' karşısındaki tefsiri
hanna, 1:31). Ve İsa, vaftiz edildiği sahilden, sonradan konumu İsa'nın misyonunun somut doğasını belirlemek
Yahya'nın doğrulayacağı üzere mecazi anlamda tüm in tedir. İsa, cemaate açıkça ilan ettiği içindir ki, 'Bütünsel
sanlar ve özelde tüm Museviler için kullanılan bir unvan Görevi'nin ne olduğu bilinmektedir. İsa görevi itibariyle
olan Tanrı'nm Oğlu olmak sıfatını alarak ayrılmıştır (Yu Yasa ve peygamberleri ilga etmek için değil, tamamlamak
hanna, 1:34). Tekvin'de şöyle denilir: "Ve vaki oldu ki, için geldiğini söylemiştir (Matta, 5:17). Ama İsa'nın konu
toprağm yüzü üzerinde adamlar çoğalmaya başladı ve mu nedir? İsa'nın tefsiri konumu parametrik olarak İncil
onların kızları doğduğu zaman Allah'ın oğulları insanın yazarlarının nihai gerçeklik kabul edip sonraki kuşaklara
kızlarının güzel olduklarını gördüler ve seçtiklerinden aktardıklarından değil, tersine Musevilerin düşmanca sa
kendilerine karılar aldılar" (Tekvin, 6:1-3). Dolayısıyla bir yıp ret Ve inkâr ettiklerinden çıkarsanabilir.
Musevi erkeği olarak İsa da bir Tanrı Oğlu'ydu ama bu Bu yaklaşım İsa'nın çabalarmdaki entelektüel koıuımu-
A y tu n ç A ltın d al ''
nu aydınlatmaktadır. Başvurduğu yöntem, yetke ve öğre tır' (soyağacı hatırlanmalıdır); ama Tanrı ve Ruh olarak
tisi entelektüel konumunu saptamanın ilk üç parametresi İsa Mesih 'İnsanın suretinde yaratılmıştır'. Her iki durum
ni verirken kuşağının tutumundan da dördüncüyü sapta da da İsa'nın yaratılışı Benzerlik Yasası'na tabi kılınmıştır.
mak, olasıdır.
Bu, bir gizden çok, mantıksal yanılgıdır.
Kuşkusuz ki Musevi yaşlıları meclisi Sanhédrin, yöne Ölümlü ve Musevilere göre sıradan bir insanın Yaratı-
timini ve yetkesini reddetmiş ve sınama sonucunda öğre cı'yla böylesine bağlantılandırılması, Pagan-Helenistik
tisini zararlı bulmuştur. Ve kendi kuşağının yaptığı çağrı 'İnsan-benzerliğinde yaratılmış Ruh' idealizasyonunu
karşısındaki tutumu da olumsuzdur. Dolayısıyla, dört te tam bir biçimde yansıtmaktadır. Bu paradigma Pagan re-
mel değişmez üzerinde kendi halkı tarafından hemen tü ligio'suna ve tanrıların Modus Operandi'sine (işleyiş tar
müyle reddedilen bir İsa /Mesih, kendisini reddedenlerin zı) gayet iyi uymakla birlikte, Musevi Şeriatı'na yabancı,
Yasası'm icaplarını yerine getirmek iddiasıyla ortaya çık seküler bir iddiadır. Konumu, İsa'yı doğal olarak Pagan
maktaydı. Ve İncil yazarlarının sözünü ettiği sözümona lar ve Gentileler için (Koloselilere Mektup, 2:9'da betim
binlerce izleyici, son anlarında yanında değillerdi. Ve lendiği üzere) çok kabul edilebilir bir 'insan bedeninde ya
mahkûmiyetinin arifesinde yalnızca Yahuda değil, kendi şayan İlah', yapmıştır. Ancak, konumsal iddiaları onu
sinin Mesih olduğunu ilk söyleyen Şimun Petrus da onu Musevilerin gözünde bir Sebt-bozguncusu* ve bir kâfir
inkâr etmiştir. İsa'nın başına gelen, "Peygamberler ne ka
haline getirmiştir.
dar onları çağırdılarsa onlardan o kadar uzağa gittiler" 'Tanrı suretinde yaratılmış' İnsan olarak İsa, (kendi da
(Hoşea, 11:2) diyen Tann'nın da başına gelendir.
hil) birey olarak Musevi'yi İsrail Hanesi'nden farklılaştır
Isa'nın iddialarının ne olduğu da iyi bilinmektedir: makla, konumunu Sekülerleştirmiştir. Ve 'İnsan suretinde
a) İsa onaylanmış Mesih'tir. yaratılmış' Tanrı olarak İsa, yetkeyi (otoriteyi) Yasa'dan
b) Isa Tann'nın bir ve tek Oğludur ve bununla bağlan ayırarak Bütünsel Görev'ini (Misyon) kutsal kılmıştır.
tılı olarak da, Tanrı'dır. İsa'nın tefsiri konumu Bütünsel Görevi'ni belirlemek
c) Tanrı Ruh'tur. tedir. İncil'de anlatılan konumu (Position) Benzerlik Yasa
sı uyarınca onu Sekülerleşmiş bir Musevi haline getirmiş
Bu alışılmadık iddialar bir araya getirildiklerinde, aynı tir. Bir Musevi olarak İsa, İncil'e göre ilahi ve kutsanmış
anda Mesih İsa, Tanrı ve Ruh'u vermektedir. Bu durum tır. İlahiliği sonradaitgamanı değiştirilerek görevine (mis
dan kaynaklanan sorun yalnızca onun gerçekten Tanrı yon) eklemlenmiş ve 'İnsan suretinde yaratılmış'
olup olmadığı değildir; sorun İsa'nın insanın suretinde Ruhülkudüs olarak onu idealize ettirmiştir.
yaratılmış olmasıdır (Pavlus'un Filipinlere Mektubu, 2:2- İsa'nın görevi karşısındaki konumu, Tann'nın kendi
11.) Bu, Tann'nın Kendi'ni insanın suretinde yarattığı an görevi yaratıcılık karşısındaki konumuna fazlasıyla ben
lamına gelir. Oysa Yasa'ya göre 'İnsan Tann'nın suretinde zer. Zaten insanlar Yaratıcılık (görevi) sayesinde Tann'nın
yaratılmıştır'. İsa'nın sürekli-kılınmış konumu bu ikilem
* Sebt: Y ahudiler için kutsal gün. Yahudi Şeriatı'nın en önem li yasaklar günü.
de yatar. İnsan olarak İsa 'Tann'nın suretinde yaratılmış
(y.n.)
38
V
A ytu n ç A ltm d al
"S a n a s ö y le y e n b en , o y u m " .
İsa-Yuhanna, 4:26
43
A ytu n ç A ltın d al I 1'
Yahudi Cemaati'nin ayırt edici standartlarına göre kabul nim sözümü tutarsa, ebediyen ölümü tatmayacaktır, di
edilmesi mümkün olmayan 'dışsal şerh' ve 'yollar'dan ba yorsun. Yoksa sen babamız İbrahim'den büyük müsün? O
zılarıdır. öldü; peygamberler de öldüler; sen kendini kim sayıyor
sun?
I. İsa'nın kullandığı yöntem 'e dair İsa cevap verdi: Eğer ben kendimi taziz edersem, be
nim izzetim hiçtir; beni taziz eden Babam'dır; siz O Al-
a) İsa dedi: Yol ve hakikat ve hayat benim; ben vasıta lah'ımızdır dersiniz ve onu bilmezsiniz; fakat ben onu. bi
olmadıkça Baba'ya kimse gelmez. (Yuhanna, 14:6) lirim ve sözünü tutarım. Babanız İbrahim benim günümü
b) Isa dedi: Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim» (Yu göreceği için mesrur oldu; gördü ve sevindi.
hanna, 15:16) Bunun için Yahudiler ona dediler: Henüz elli yaşında
c) Filipus dedi: Ya Rab, Baba'yı bize göster ve bize o değilsin, İbrahim'i de gördün mü?
yeter. İsa ona dedi: Bu kadar zaman sizin ile berabe İsa onlara dedi: Doğrusu ve doğrusu size derim; İbra
rim de beni tanımadın mı ey Filipus? Beni görmüş him olmadan önce ben varım.
olan Baba'yı görmüş olur; sen nasıl Baba'yı bize gös O zaman üzerine atmak için taşlar kaldırdılar, fakat İsa
ter diyorsun? İman etmiyor musun ki, ben Baha'da gizlendi ve mabetten çıktı. (Yuhanna, 8:47-59)
yım, Baba da bendedir? (Yuhanna, 14:8-10)
d) Isa cevap verip ona dedi: Kim beni severse sözümü
II. Uyguladığı yetkeye dair
tutar. (Yuhanna, 14:23)
e) Isa dedi: Çünkü dünyaya hükmetmeye gelmedim, a) İsa bu şeyleri söyledi ve gözlerini göğe kaldırıp de
ama dünyayı kurtarmaya geldim. (Yuhanna, 12:47) di: Ey Baba, saat geldi; Oğlunu taziz eyle ki, Oğul se
f) İsa dedi: Allah'tan olan, Allah'ın sözlerini dinler; ni taziz etsin; nitekim ona bütün beşer üzerine hâki
onun için siz dinlemiyorsunuz, çünkü Allah'tan de miyet verdin, ta ki, ona verdiğin kimselerin hepsine
ğilsiniz. ebedi hayat versin. Ebedi hayat da şu ki, seni, yalnız
gerçek Allah'ı ve gönderdiğin İsa Mesih'i bilsinler.
Yahudiler cevap verip ona dediler: Sen Samiriyelisin ve
Yapmak üzere bana verdiğin işi başarıp seni yer
sende cin var, dediğimiz doğru değil mi?
üzerinde taziz ettim. Ve ey Baba, dünya olmadan
İsa cevap verdi: Bende cin yoktur; fakat Baba'ma hür
önce senin nezdinde bende olan izzetle beni nezdiıı-
met ederim ve siz beni tahkir ediyorsunuz. Fakat ben ken
de taziz eyle (Yuhanna, 17:1-5).
di izzetimi aramıyorum; arayan ve hükmeden biri vardır.
b) İsa dedi: Ey adil Baba, dünya seni bilmedi, ben isi1
Doğrusu ve doğrusu size derim: Eğer bir kimse benim sö seni bildim; bunlar da beni sen gönderdiğini bildi
zümü tutarsa ebediyen ölüm görmeyecektir.
ler. Bana olan sevgin onlarda olsun, ben de onlardan
Yahudiler ona dediler: Şimdi bildik ki sende cin vardır; olayım diye senin ismini onlara bildirdim ve bildin1
İbrahim öldü, peygamberler de ve sen: Eğer bir kimse be
ceğim (Yuhanna, 17:25-26).
A y tu n ç A ltın dal ■17
I(>
c) Isa ona dedi: Kıymet ve hayat benim; bana iman karşı, gelin kaynanasına karşı olacaklar (Luka,
eden ölmüş olsa da, yaşar; ve kim yaşar ve bana 12:51-53).
iman ederse, ebediyen ölmez (Yuhanna, 11:25-26). c) Kıyamet yoktur diyen Sadukiler o gün İsa'ya gelip
d) İsa dedi: Bunun için Baba beni sever; çünkü ben ca bir soru sordular. Fakat İsa cevap verip onlara de
nımı veririm, ta ki, onu tekrar alayım. Onu benden di: Siz kitapları ve Allah'ın kudretini bilmediğiniz
kimse almaz; fakat onu kendiliğimden veririm. Onu den saptırıyorsunuz; zira kıyamette onlar ne evle
vermeye kudretim var; ve onu yine almaya kudre nirler ne de kocaya verilirler, ancak gökte olan me
tim vardır (Yuhanna, 10:17-18). lekler gibidirler. Fakat ölülerden kıyam hakkında
e) Fakat İsa onlara cevap verdi: Babam şimdiye kadar Allah tarafından size: 'Ben İbrahim'in Allah'ı, İs-
işlemektedir; ben de işliyorum, imdi bundan dolayı hak'm Allah'ı ve Yakub'un Allah'ıyım' diye söyle
Yahudiler onu öldürmeye daha ziyade çalışıyorlar nen sözü okumadınız mı? Allah ölülerin Allah'ı de
dı, çünkü yalnız Sebt gününü bozmakla kalmadı, fa ğil, ancak yaşayanların Allah'ıdır. Ve halk bunu işi
kat Allah kendi Babası idiğini söyleyerek kendisini tince, onun öğretişine çok şaştılar (Matta, 22:23-33).
Allah'a müsavi kıldı (Yuhanna, 5:17-18). d) İsa onlara dedi: Doğrusu size derim; Vergi mülte
f) Onların imanını görerek İsa: Ey adam, günahların zimleri ve fahişeler Allah'ın melekûtuna sizden ön
sana bağışlandı, dedi. Yazıcılar ve Ferisiler: Küfür ce giriyorlar (Matta, 21:31).
söyleyen bu adam kimdir? Allah'tan başka kim gü e) İsa dedi: Bundan dolayı size derim, Allah'ın mele-
nahları bağışlayabilir, diye düşünmeye başladılar kûtu sizden alınacak ve onun meyvelerini yetiştire
(İsa Ferisilere:) Fakat İnsanoğlu'nun yeryüzünde cek bir millete verilecektir (Matta, 21:43).
günahları bağışlamaya yetkili olduğunu bilesiniz f) O zaman İsa halka ve şakirtlerine söyleyip dedi: Ya
(Luka, 5:20-24). zıcılar ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar;
bundan dolayı size söyledikleri bütün şeyleri yapın
ve tutun; fakat onların işlerine göre yapmayın; çün
III. Öğretilerine dair
kü söylerler ve yapmazlar... Bunun için işte, size
a) Isa dedi: Ve size diyorum: Kim beni insanların peygamberler, hikmetli adamlar ve yazıcılar gönde
önünde ikrar ederse, İnsanoğlu da onu Allah'ın me riyorum (Matta 23:1-3, 34).
lekleri önünde ikrar edecektir (Luka, 12:8).
b) İsa dedi: Dünyaya selamet getirmeye mi geldim sa IV. K uşağa (Nesil) dair:
nıyorsunuz? Size derim ki: Hayır! Fakat daha doğ
rusu ayrılık getirmeye geldim; çünkü bundan son a) İsa dedi ki: Ki salih olan Habil'in kanından, mabetle
ra bir evde beş kişi olacak, üçü ikiye, ikisi üçe kar mezbah arasında öldürdüğünüz Barahiya oğlu Ze-
şı ayrılacaklar. Baba oğula karşı, oğul babaya karşı; keriya'nm kanma kadar, yeryüzünde dökülen her
ana kıza karşı, kız anasına karşı; kaynana geline salih kan, üzerinize gelsin. Doğrusu size derim: Bü
48 U ç İsa A y tu n ç A ltm d al 4*1
tün bu şeyler bu neslin üzerine gelecektir (Matta, Ambrose'dur. Latin Hıristiyanlığı'nın en önemli dört Din
23:35-36). Doktorundan biriydi, Ambrose. Hıristiyanlığı saran ve
b) O vakit İsa onlara: Öyle ise Kayser'in şeylerini Kay- Heretik sayılan Arianizm'in zorlu günlerinde Ambrose
ser'e ve Allah'ın şeylerini Allah'a ödeyin, dedi. Ve Hıristiyan değil, Pagan bir vali olmasına karşın alelacele
bunu işittikleri zaman, şaştılar ve İsa'yı bırakıp gitti piskopos yapılmıştı. Kendi iradesine karşın göreve çağrıl
ler (Matta, 22:21). mıştı ve vaftiz olması için de kendisine yalvarmışlardı.
c) İsa onlara dedi: Yüreklerinizin katılığından ötürü Ambrose, Kilise'de piskoposluğa atanan Sekülerlerin ne
karılarınızı boşamanıza Musa müsaade etti; fakat ilki ne de sonuncusudur. Bir başka temsilci, çağdaş kano-
başlangıçta böyle olmamıştır. Ve ben size derim: Ki nistleri tarafından geleneksel olarak İbrahim Peygamber'e
mi zinadan ötürü olmayıp karısını boşar ve başkası eşdeğerde bulunan ve Militan Kilise'nin Tanrısı sayılan
ile evlenirse zina eder (Matta, 19:8-9). Avignonlu Papa VI. Clement'dır. Bu papa da ilahiyatçı ve
d) Isa dedi: Doğrusu size derim; bütün bu şeyler yeri tarihçilerce 'savurgan bir Seküler prens gibi yaşayan'4 tüm
ne gelinceye kadar, bu nesil geçmeyecektir. Gök ve papaların en hümanisti addedilirdi. VI. Clement, Kilise-
yer geçecek; fakat benim sözlerim geçmeyecektir 'deki yaptırımlarını doğrudan Tanrı'yla dengelemiş ve 'in
(Luka, 21:32-33). media' (araya) İsa'yı yerleştirmiştir. Kiliseye ilişkin konu
e) Ve onlara dedi: İnsan Sebt günü için değil, Sebt gü larda Tanrı kadar güçlü sayılmasına karşın adı Azizler Ki
nü insan için oldu. Böylece İnsanoğlu Sebt gününün tabı'na alınmamıştır. Musevilerin kovuşturulması sırasın
de rabbidir (Markos, 2:27-28). da işlenen suçlara ilişkin olarak kayırmacılığı ve çifte stan
f) Ve onlara dedi: Bütün dünyaya gidin İncil'i* bütün dartlılığıyla tanınmıştır. Museviler 1348/49'da Strasburg
hilkate vazedin. İman edip vaftiz olunan kurtula ve başka yerlerde tüm Hıristiyan dünyasını yok etmek
caktır; fakat iman etmeyen mahkûm olacaktır... Zi amacıyla Kara Veba salgını başlatmak ve Müslüman Sul
ra bize karşı olmayan bizim tarafımızdandır (Mar tanlara casusluk yapmakla suçlanmışlardı.5
kos, 16:15, 9:40). Seküler iddialarda bulunmak kişinin fikir ve düşünce
lerini bir anda Sekülerleştirebilir ya da Sekülerleştirmeye-
bilir, ne ki, gerçekleşme sürecinde böylesi iddiaları ileri
2.2. Günahın Organik Siyasası sürenlere Seküler konum kazandırmada yardımcı olduğu,
Tabii Seküler iddialarda bulunmak kişiyi bir anda Se- açıktır.
İsa konumu itibariyle Seküler (dünyevi) idi; yani hiçbir
küler ya da Sekülerist yapmaz3. Tıpkı bazı insan grupla
rınca mutlak ve tek öğreti ya da kutsal sayılan yazılardan mezhep, tarikat ya da kültün üyesi değildi. Eğitim görmüş
bir insandı, ama 'yarı-gizli' bir Musevi Tarikatı'na men
çıkarsanan İman'ı savunmanın kişiyi bir anda 'ilahi' ya da
sup değildi. Musevilik'in içsel, gizli öğretisi kendisine öğ
kutlu kılamayacağı gibi. Bunun yetkin bir örneği, Aziz
retilmiş değildi. Bu nedenle de Dışsal'dı. Karanlık bir Es-
* 'Incil', iyi haber, m üjde anlam ına gelm ektedir (ç.n.). sene Cemaati'ne üye olduğu yolundaki iddiaların ise ka-
o A y tu ııç A ltındaI 51
nıtı yoktur. (Bu cemaatin mensubu olsa dahi, Esseneler yanlık'ta göreli yeni unsurlar sayılan nizamiler tarihsel
toplumdışı sayıldığından, bu onun konumunda bir deği olarak Çöl Babaları'ndan ve özellikle de Karanisli Aziz
şiklik yaratmayacaktı.) İsa bu dünyada (saeculum) yaşa Antony'den (Mısır) esinlenmişlerdi. Sekülerler ise Tarikat
mıştı (ya da İnanca göre yaşamak için gönderilmişti). Tan mensubiyetine daha az ilgi göstermekle, Kilise'deki Ko-
rı -ya da Tanrı'nın oğlu- olarak İsa'nın yeryüzündeki im numcular (Positionist) sayılabilirler. Onlar için genelde
ge ve konumu tümüyle Seküler (dünyevi) idi. Kilise ve onun sürekliliğinin önceliği vardır. Nizamiler
Seküler konumunda İsa dörtlü bir değişim başlatmıştı, Misyon kavramını (Bütünsel Görev) savunmaya daha yat
ilkin 'Tek Ulusun Tek Tanrısı'nın yetkesini (otoritesini) kındılar. Nizamiler arasında en bağlayıcı olan Cizvitlerdi
adem-i merkezileştirmiş ve ulusu, ırkı, statüsü ya da kö ve halen de öyledir; en ünlenmiş sekülerlerse Apellant-
keni ne olursa olsun, her bireye ölümden sonra dirilme lar'dı (17. yüzyıl İngiltere'si).7
vaat ederek, bu Yüce Güç'e katılma olanağı sağlamıştı. 1990'larda Opus Dei, Roma Katolik Kilisesi'nde seküler
İkinci olarak, vaadin doğasını değişikliğe uğratmıştı. İbra konumu temsil etmektedir. Sekülerler geleneksel olarak
him Peygamber'e Özgür kadın Sara'dan bir oğul vaat piskoposları (papaları) eleştirmede daha gönüllü davra
edilmişti. Kutsal olan, akit(-ler) değil, bu vaadin kendisiy- nırken, Nizamiler sıkı Papacı ve her zaman mutlaka şahıs
di. Gerçekte, Yahudiler bu vaatten dolayı Tanrıları tarafın olarak Papa'nm olmasa bile, Papalığın ateşli savunucula
dan seçilip kutsanmışlardı. Havari Pavlus'un haklı olarak rıdır.
belirttiği gibi, Yahudiler köle kadın Hacer'in oğlu İsma Fleuryli Aziz Abbo'ya göre, 'Sekülerin konumu iyi, pa-
il'in değil, özgür kadının oğlu olan İshak'ın soyundan gel pazınki daha iyi, ama keşişinki en iyisidir'.8 Ama Domini-
mekteydiler. (Haceriler muhtemelen İslam'ın öncüleri ola ken keşişi Hugo von Flavingny'ye (ö. 1153) göre, liste bi
rak 7. yüzyılda bir kez daha su yüzüne çıkmışlardır.)6 Do raz daha uzundur: 'Petrus, Pavlus, Havariler, Münzeviler,
layısıyla, Benzerlik Yasası'na göre İsrail'in Tanrısı gibi İsa Keşişler, Piskoposlar, Sekülerler ve Kadınlar'9. Aziz Abbo
da misyonu sırasında kutsal bir vaatte bulunmuştu. Bir (d. 945) Dominiken Tarikatı'nin reformcusu ve Cluny pra
ulusa bir Yurt yerine, İsa 'çağrılan'(-lar)a 'bireysel diri tiği diye tanınan yeni bir uygulamayı gündeme getiren ki
liş/kıyam' vaat etmekteydi. şiydi. Keşişlerin savunucusu olmasına karşın Kilise'de
İsa'nın gündeme getirdiği üçüncü değişiklik, İsrail birlikte reform yapmaya çalıştığı keşişler tarafından vah
Tanrısı'nın Ruh olarak tümelleştirilmesiydi. Böylelikle şice öldürülmüştü (1004). Aziz Abbo döneminin en büyük
Tanrı'nın Ruhu bizzat Tanrı'yla özdeşleştirilmiş oluyor alimlerinden biriydi ve Seküler konularda Fransa Kr.ı
du. Ve bu özdeşliği (identification) mantıksal sonucuna lı'yla Papa arasında aracılık yapardı. Genel anlamda Se
kadar götürecek dördüncü değişikliği oluşturmuş ve bu külerler, Kilise içinde kurumsallaşmalarından bu yana,
Ruh'daki (Tanrı) selameti bireyde tekilleştirmişti. inatçı doktrinerler olan Nizamilerden çok daha liberal v e
Sekülerlerle din görevlileri/papazlar (regulars: Niza hoşgörülüydüler. Seküler için esas olan Katolik Kilise
miler) arasındaki din-içi ilişkiler Kilise tarihi boyunca sü si'nin manevi bağımsızlığıydı; Papalığın dünyevi ege
rekli bir çelişki ve gerilim kaynağı olagelmiştir. Hıristi menliği ikincil, kimi zaman da üçüncül önem taşıyordu
52 A y tu n ç A ltın dal
Paganlar için ise merkezdeki fikir, kahramanlaşmaya bir Yahudi olmasına rağmen İsa hiçbir zaman 'Tanrı-bi-
göre biçimlendirilmiş İnsanlık idi. Paganlar kahraman- zimle' dememiştir. Kuşkusuz İsa, kendi çerçevesinde bi
merkezcilik anlamında hümanist idiler. İsrail Tanrısı'nın reyciydi. Bireyci seçeneği savunuyordu. İsa'nın öğretisi
da belirttiği gibi Pagan tanrıları kadim kahramanlar, yani nin erim ve kapsamı 'Tanrı'nm Selametine Bana îman Aracı
insanlardı. Gentileler (Helenist kökenliler) için merkezde lığıyla Ulaşacaksınız'dı. 'Bize ve biz' adılları İsa'nın sıkça
ki fikir, Ruhlarının koruduğu Kent'ti. Kent/Polis yaşamı kullandığı nitelikler değildiler. 'Tanrı-bizimle' demek ve
Ruhlarca yönlendirilmekteydi. Museviler içinse merkez 'biz'i 'ben'de tekilleştirmek birbirine taban tabana zıt iddi
deki tema, toprak vaadinde bulunan Tanrı'ydı; İnsan ve alardır. Toparlayacak olursak, Musevice kullanımıyla
Polis'i daha az önemliydi. İsa'nın kehanetine göre her kö 'Tanrı-bizimle' (İbranice İmmanuel, bakireden doğacak ço
şesi ruhlarla dolu olan kentin Nominal insanı Tek Tan cuğa verilecek ad) 'İçimdeki/Bendeki Tanrı' özdeşleştir
rı'nm Krallığı'na ulaşabilmek için ölümden kurtarılacak mesini dıştalar. Museviler için 'Tanrı-bizimle' önermesi
yeni doğmuş birey haline gelmişti. Vaat fikri Musevi- kuşkusuz 'Aramızdaki Tanrı' anlamına gelmektedir. 'Tek
lerden çıkarsanmıştı, otoritenin adem-i merkezileştirilme İnsandaki Tanrı' değil. 'İçimdeki/Bendeki (İnsan) Ruh' İs
si fikri pagan kökenliydi ve Ruh'un Tanrı'yla özdeşleşti rail'in kıskanç Tanrısı tarafından kabul edilebilir bir duy
rilmesi fikri de dışsal biçimiyle Helenistik, içsel/Batıni guydu ve kentlerde, 'ruhların arasında' yaşayan Gentile-
olarak da Zerdüşt'çeydi. lerin de bildikleri bir deyişti. Bir ideoloji olarak Katoliklik
Siyaset hiç kuşkusuz Seküler bir olgudur ve sivil kültür 'Tanrı-bizimle' kavramını Eski Ahit'ten devraldı ve onu
alanına dahildir. Siyaset hiçbir zaman per se (tıpatıp) din İsevi İncillerle karıştırarak kendi amaçlarına uygun bir
değildir, olamaz da. Ancak Durham Piskoposu David Jen dogma haline getirdi. Böylesi bir eylem, gerçekte bir şa
kins'in haklı olarak belirttiği gibi 'Siyaset dinden, Hıristi şırtma ve siyasal-kültürel aşınmadır ve ulvi amaçlara yö
yanlık'tan ayrılamaz'.10 Gerçekten de bu seküler unsuru nelik kutsiyetle hiçbir ilişkisi yoktur.
dinden soyutlamak mümkün değildir. Siyaset örgütlü di David Jenkins bir de şunları yazmıştır: 'İlkin Hıristi
nin kurucularından biri ve sine qua non'udur.* Musa bir yanlık bu-dünyayla ilgili bir din değildir. Öte-dünyayla il
Ulus-ve-Yasa-Yapıcı sayılan siyasal bir kişilikti, yalnızca gili dinler arasında en bu-dünyaya-değgin olanıdır,11
Tanrı'yla birlikte yürüyen bir İbrani değildi. Hıristiyanlık İsa'nın öğretileri daha yakından incelendiğinde, en bu-
dışındaki her öğretiyi ve dini Tanrı'nm İnayeti'nden dışta- dünyayla ilgililiğin karakteristik gerçekliği gerçekten de
layan öğreti İsa'nın 'Tanrı-bizimle' olduğunu vazeder. Bu ortaya çıkar. Alan W. VVatts'ın bir yazısında belirttiği gibi,
önermenin kendisi siyasetin bir görünümüdür; doktriner Resmi Hıristiyan öğretisi şiddetle kınadığı Sekülerlik ol
'Tanrı-bizimle' önermesi Hıristiyan geleneğine değil, Ya gusunun ve içi boş rölativizmin bizatihi nedenidir.12
hudi kehanetler veresesine, özellikle de İsaiah Peygam- Gerçekten de birer 'izm' olarak siyasal partilerin siya
ber'e aittir. Kendisi de bu anlayışa karşı mücadele eden sal kaldıracı sayılan Sekülerizm, Roma Kilisesi'nin örgüt
lediği resmi Hıristiyanlık'tan kaynaklanır. Ancak hem Se
küler, yani dünyevi olma hali, hem de Sekülerlik, yani di
* (Lat.) Olm azsa olmaz (ç n.).
'>•1
A ytu n ç A ltm d al 55
başlarına gelen kötülükler ve onların dünyada neden ol ğildi. Öğretisinin kimi ilkeleri analitik felsefe ya da Roma
dukları kötülükler oluşturur. İsa tüm bunları biliyordu. religio'sunun standartlarına göre Paganca ya da Helenis-
Ancak muallimler (hahamlar) gibi bunları tekrar etmekle tik-Stoacı olsalar dahi, onlarla bir tutulmamıştı. Örneğin
yetinmedi, daha ileri giderek bu kötü alışkanlıkları değiş Sebt gününe uymamak bir Gentile uygulamasıydı ve 137
tirmeye çalıştı. Yasa ve Peygamberler'in (buyruklarını) ye yılında (İÖ 175) Pagan (vali) Antiochus tarafından konul
rine getirecek yerde değiştirmeye kalkıştığı için, ister iste muştu. Ve Tanrı'nmkilerin yanı sıra Sezar'm 'haklarını'
mez (Şeriat'ta) Yasa'da bir boşluk yarattı. İsa ne inançsız kabul etmek de kesinlikle Seküler ve özde Pagan bir iddi
(cansız) ne de ilahi (seçilmiş) olan yeni bir boyutu, ancak aydı ve Roma'daki Yasal ve Nizami kavrayışa uygundu.
organik siyasetin terim ve kavramları çerçevesinde tanım İsrael'in eski kitaplarından I. ve II. Makabe'de Yahudi-
lanabilecek bir yaşam alanını vazediyordu. Bu nedenledir lerin kimi zaman kendi istekleri, kimi zaman da zorla akit-
ki İsa'yla birlikte ilk kez İnsan Hakları Din alanına dahil lerinden ayrılıp Pagan ve Gentilelerin 'yollarına' döndük
oldu. Onunla birlikte Bireyselleşmiş insanın hakları, Ya- leri anlatılır, I. Makabe'de şöyle yazar: "O zamanlar (İÖ
sa'nın (şeriat) öngördüğü haklarla değil ama Tanrı'nm 175) İsrail ülkesinde Yasa'ya hiç kulak asmayan ve kavmi-
haklarıyla dengelendi. mizin bir bölümünü kötü biçimde etkileyen bir grup hain
İsa kendi yarattığı boşluğu, eklektik biçimde kendi Yahudi ortaya çıktı. 'Gentilelerle uzlaşalım' dediler, 'şim
elinde topladığı öz-otoriteyle yine kendi doldurdu. İsa bu diye kadarki uzlaşmazlıklarımız bize dertten başka şey
girişimiyle İnsan olarak Musevi'nin 'hakları'nı güvenceye getirmedi.' Bu teklif pek çok kişiye çekici geldi, ve hatta
ve selamete çağırıyordu. İsa'yla birlikte Musevi yaşamına bazıları o kadar heyecanlandılar ki işi kralın huzuruna çı
ilk kez Seküler, bu-dünyayla ilgili siyaset dahil oldu. Se kıp ondan Gentile âdetlerini benimseme izni almaya ka
küler iktisat, Seküler siyaset ve Seküler kültür İsa'nın or dar vardırdılar. Yeruşalim'de Grek sitelerindeki gibi bir
ganik siyaseti aracılığıyla kanallar bularak ve onun aracı stadyum inşa ettiler. Sünnetlerini gizlemek için ameliyat
lığıyla tek tanrıcılığa sızdılar. Nasıralı İsa'yla birlikte Mu oldular, kutsal ahitten ayrıldılar, Gentilelerle iş yapmaya
sevi Tek-Tanrıcılığı, Seküler cismaniyet üzerine temelle başladılar ve daha birçok kötü iş yaptılar." (Mak. 1:11-15)
nen ve manevi olanla taçlandırılan yeni bir dine dönüşme Bunlar 'ülkeye yabancı âdetlerdi' (I. Mak. 1:44), ama bazı
ye başladı. Siyaset böylelikle dinin ayrılmaz bir sabiti (de- Yahudiler bunları uygulamaya başlamışlardı bile. Dahası,
ğer-ç.) haline geldi. Bir başka deyişle, İsa'yla birlikte bu II. Makabe'de Yahudilerin nasıl 'Grek yaşam tarzını be
dünyadaki organik günahın siyasası, 'öte-dünya'daki se nimsemeye' zorlandıkları anlatılır (II. Mak. 6). Yahudiler
lamet 'yolu'nu belirleyen, onu oluşturan öğe haline geldi. için bunlar, Tanrı'nm kendilerini cezalandırmasıydı. "Bu
nun RAB'bin halkını imha etmek değil, cezalandırmak
için yaptığını düşün." (II. Mak. 6:12) Gerçekte bu tip dö
2.3. Siraç'ın Oğlu İsa'dan N asıralı İsa'ya
neklikler Tanrı'nm Yahudilere bir uyarısı ve lütfuydu. (II.
Isa (Jahveh Selamettir) Museviler için bir bakıma Sama- Mak. 6:13) Musevi bunlara bakıp asıl yolundan sapmaya-
rityalılara benziyordu, ama Gentile ya da Pagan gibi de caktı.
60 A y tu n ç A ltın dal (,l
Isa'nın Gentile ya da Pagan damgasını yemeyişinin ne olarak yarattı, her şey ötekinin tersidir" (Sir. 33:10-11 ve
deni muhtemeldir ki etik ve ahlaki şerhleriyle kendisin 14-15) gibi önermeler İsa Mesih tarafından da kullanılmış
den önceki İsa'nın bilgeliği arasında oluşturduğu koşut lardır. Yeminler ve karar verme konusunda iyi bilinen sa
luktur. Siraç'm oğlu ve Ecclesiasticııs kitabının yazarı önce vında İsa; "Ancak sözümüz: Evet, Evet; Hayır, Hayır ol
ki İsa, selamet ve Tanrı'nm düşlenemez kudreti (Sir. sun; bundan ziyadesi şerirdendir", (Matta 5:37) diyordu.
39:18); ikiyüzlülüğün kötü sonuçları (Sir. 28:22); tövbe Aristocu kıyas-'kategorileştirme' erken Musevi-Hıristiyan
(Sir. 40 ve 40:18) ve Yahudi yaşamında anlamı ve yeri olan yaşam tarzına böylelikle dahil olmuştur. 'Evet' ve 'Hayır'
hemen her şey hakkında fazlasıyla yazmıştı. Sonraki İsa için zıtlardı, ancak Baba'nm Lütuf ve İnayeti'yle birleş
İsa'nın öncekinin bilgeliğini kendi retoriğine başlarıyla mişlerdi. Siraç'da yazıldığı ve mesel ve vaazlarında İsa ta
uydurduğu anlaşılmaktadır. İki İsa'nın bilgelikleri arasın rafından da ortaya konulduğu gibi, "Kimse şeylerin ne
daki benzerlikler ilk bakışta son derece senkronik gözük den öyle olduklarını merak etmemeli, yaratılan her şeyin
mektedir. Ne ki, İsa Mesih'in benzerliklerden kendine öz bir amacı vardır." (Sir. 39:21) İsa da Siraç'm oğlu İsa gibi
gü yeni bir sentaks (bileşke) kurduğu anlaşılmaktadır. Ör bu düsturla hareket etmişti.
neğin Yahudiliğin üç kutsal direği (Vaat, Peygamber, Ke Şeriat'ta (Yasa) bu anlayışla yapılan metodolojik yakla
hanet), İsa'nın 'Yol'unda Musevi Yasası'nın kurumsallaş şım Museviler için yeni değildi. Mısır Museviliği Helenis
mış yorumundan radikal olarak farklı çağdaş bir yorum tik ibadet anlayışını Yahudi Tevrat'ıyla (yol, öğreti, yön;
edinmiştir. Jahveh'nin tersine İsa yeryüzünde toprak vaat Yasa olarak da çevrilir) kaynaştırmak için bu yönde kimi
etmeyip Tanrı'nm gökyüzündeki Krallığı'nda sonsuz ya adımlar atmıştı. İsa için Tekvin'deki temel amaç, imandı.
şam ya da ölümden sonra yaşam vaat etmiştir. İsa, içine Ve bunu kazanmanın tek ölçütü de vazettiği imana kesin
doğduğu kehaneti tekrarlamamış ama, kendini kehanetle bir evet ya da hayır'la yanıt verebilmekti. Çünkü Evet ya
özdeşleştirmiştir. (Bir bakımdan insan bilimleri ve ilişkin da Hayır diyen dil, Baba'nm yarattığı aynı kişiye aitti.
toplumbilimleri alanında belgelenmiş ilk kurban, ilk insan Ancak İsa'nın entelektüel konumuyla I. Makabeler'de
demektir İsa.) İsa, peygamberleri izlememiş, ama onları, sözü edilen 'hain Yahudiler'inki arasında esas benzerlik,
kendini izleyecekleri düzeylere indirmiştir. İsa'nın Kilisesi'ni Kaya* üzerine inşa etmeye karar verme
Ecclesiasticus Kitabı'nın yazarı İsa'nın, ibadet anlayışı siyle başlar. İsa'nın inşa etmeyi tasarladığı kilise, öncelik
(mantic) esas olarak Helenistik diyalektiğin Eristik* biçim le konumu nedeniyle Yahudi Tapmağı'nm inkârıydı. İlk
leriyle temellenmekteydi. Ve ".. .Her insan, tıpkı Âdem gi Hıristiyanların ev-kiliseleri kuşkusuz İsrail'in Tanrısı'nm
bi topraktan yapılmıştır. Ancak Rab bilgeliği içinde onları ikametten hoşlanabileceği kutsal yerler değildiler. Öte
birbirinden farklı kılıp her birine farklı görevler yükledi... yandan Musevi inanç sisteminde Tapmağın yaratıcısı biz
İyi kötünün zıddı, hayat ölümün zıddı ve günah Rab'be zat Tanrı'ydı. Kilise'nin işareti (Kaya) Tanrı'nm-gönderdi-
adanmışlığm zıddıdır. Şunu düşün: Ey Yüce her şeyi çift ği-Mesih ve 'insan-suretinde-yaratılmış' Tanrı'nm bir ve
* Eristik: Yüzeysel, görüntüyü gerçekten ayırm adan yapılan tartışm a tarzı * Kaya: Rock. H ıristiyanlıkta im an dem ektir. Pier/Petro/Petrus/Peter, Kaya=
(y.n.).
im an dem ektir (y.n.).
62 ü f İsa A y tu n ç A ltın d al (l ’
tek Oğlu olan İsa'ya imandı. İlk Hıristiyanların kurdukla nin araç ve gereçleridirler. Ancak bireyler için bir şeyler
rı bu ev-kiliseler Yahudilerin gözünde Gentile stadyumla -hatta mutluluk- elde etmenin araçları değildirler. Bunlar
rı ya da pagan gymnasiumları'ndan daha değerli değiller bireyleri yaratmanın araçlarıdırlar." Ve bireysellik "inisi
di. yatif, yaratıcılık, çeşitlilik, inanç ve davranış tarzını seçme
İsa sonunda hunhar bir biçimde öldürüldü. Ancak Mu de sorumluluk alabilme" anlamına gelmektedir. "Bunlar
sevi Haggadah'sında (folklor) RAB Tanrı bile kendini bir yetenek değil, başarıdır. Ve birer başarı olarak mutlak de
kez çok güçlü bir rakip karşısında güçsüz hissetmişti. Mu ğil, kullanımlarına bağımlıdırlar. Ve bu kullanım, çevrey
sevi kadın Peygamber Deborah'm şarkısında dediği gibi: le birlikte değişkenlik gösterir.13
"RABBİN meleği dedi: Meroz'a lanet edin, Onun halkına Oysa Museviler 'ahit için' yaratıldıklarına inanıyorlar
ağır lanetle lanet edin, çünkü RABBİN yardımına, yiğitle dı; çünkü Yeremya'nm söylediği gibi Rab Yasası'nı onla
re karşı RABBİN yardımına gelmediler" (Hâkimler, 5:23). rın yüreklerine yazmıştı (Yeremya, 31:33-34), dolayısıyla
İnanca göre Tanrı (Rab) kabul edilen İsa da güçlü Yaş ahdin kendileri için yapıldığını kabul etmiyorlardı. Çün
lılar Meclisi Sanhedrin karşısında kendini bir kez güçsüz kü Tanrı ilkin Kendisi'yle Nuh arasında bir ahit yapmıştı.
hissetti. Ve İsa'nın yardımına da kimse gelmedi ama Se Ardından Kendisi'yle İbrahim Peygamber arasında bir
küler Hane'nin en güçlü temsilcisi Pilatus onun yanında ahit oluşturmuştu. Tanrı demişti ki: "Ve sana ve senden
saf tuttu! sonra zürriyetine Allah olmak için seninle ve senden son
Incil yazarı Yuhanna'nın Musevilerin ağzına yerleştir ra zürriyetin benim aramda ahdimi, nesillerince ebedi ahit
diği sözlerden anlaşıldığı kadarıyla o güne dek hiç kimse olarak sabit kılacağım." (Tekvin, 17:7-10)
Isa kadar cesaretle ve duyulmadık sözlerle konuşmamıştı Besbelli ki ahdin yaratıcısı Tanrı'ydı, ama ahit İbrahim
(Yuhanna, 7:46). tarafından tutulmak üzere yapılmıştı. Tanrı İbrahim'e 'tu
tacağınız' ahit bu, demişti. İbrahim ahit için 'yaratılmış'
değildi. Öyle olsaydı, Tanrı'nm bir ahit oluşturmasına ge
2.4. Yasa İnsanlar İçindir
rek kalmazdı. Yoksa Tanrı neden sadece kendi tutacağı bir
İsa kuşkusuz bireye Yasa ve kurumlardan daha fazla ahit yapsın ki? Ahit Tanrı ile İbrahim arasında bir tanıktan
üstünlük ve öncelik tanıyordu. Musevilerin öne sürdüğü ibaretti (ya da Tekvin 31:44'te betimlendiği üzere Laban
ve suçladığı üzere bir Sebt-bozucusu değildi. İsrail Tanrı- ve Yakub arasındaki tanık gibi). İbrahim'in ahde gereksi
sı'nın kutsal günü Sebt'i ilga etmiş değildi, yalnızca onu nimi vardı, ancak Tanrı'nm tanığa gereksinimi yoktu.
bireyselleşmiş insana tabi kılmıştı. Onun yaptığı, son tah Tanrı Ahdi'yle insan için bir tanık oluşturmuştu -o ve ge
lilde John Devvey'in Reconstructions in Philosophy'de açık lecek kuşaklar için Bir ve Tek Tanrı olduğuna dair tanık
ladığı sisteme benzemektedir. "Toplumsal düzenlemele lık bu ahitle mebde bağlanmıştı. Çünkü 'başlangıçta' alı it
rin, yasa ve kurumların insan için olduğu doğrudur, insan yoktu, yalnızca Tanrı'nm Planı* ve Tanrı'nm emirleri v.ır-
bunlar için değildir; bunlar insanların refah ve ilerlemesi * Tanrı'nm P lanı: H ıristiyan ilahiyatında 'plan' T anrı'nm tasarım ları dnm -klır
(y.n.).
(.4
A ytu n ç A ltın dal
dı. insan Tann'nın planı uyarınca yaratılmıştı, tanık ola olduğunu söylüyordu—'İman Alanı'nı kurmuş ve özellik
rak ahdin maddeleri uyarınca değil. lerinden soyutlanmış Yahudi'yi yeni bir kimlik kazanmak
Dolayısıyla ahit kuruluşu itibariyle açıklayıcıydı ve üzere buraya çağırmıştır. Dolayısıyla İsa kutsal ve cisma
kapsayacağı anlamının alanı değişime açıktı. Girişimini ni alanlara o güne dek bilinmeyen iki mekânsal boyut da
geliştirebilmek için İsa'nın bu kapsayıcı alanı değiştirmesi ha eklemişti: Nominal bireyin yaşadığı Varlık Alanı ve Ba
gerekiyordu. Bunu Yahudilerin gündelik yaşamına yeni ha'nın hüküm sürdüğü İman Alanı. Ve tüm varlıklar için
bir terminoloji sokarak gerçekleşirdi. Eski Ahit'te pey iki alan arasında bir kapı olarak kendisini koymuştur.
gamber ve muallimlerin yaptığı gibi onlara çoğul olarak Sonsuza dek bağlayıcı olan bir Şeriat'ın boyunduruğu
seslenecek yerde, bunu tekilleşmiş, bireyselleşmiş 'sen' (böylelikle-ç.) nihayet bireyin omuzlarından kaldırılmış
adıyla gerçekleştirdi. Alfred Kuen, Je batimi mon Eğitse'de tır. Birey geleneksel olarak belirlenmiş, tanımlanmış ve sı
bu sesleniş tarzının İncillerde 200, Yeni Ahit'in geri kalan nırlandırılmış olan konumundan kurtulmuş ve iki alan
bölümlerindeyse 500 kez olmak üzere toplam 700 kez kul arasında seçimini yapmakta özgür kılınmıştır. Varlık Ala
lanıldığını saptamıştır.14 Bireyselleşmiş, tekil 'sen', 'O'ki, nı 'hayatın Sekülerliğini' temsil ederken, İman Alanı 'ha
ya da 'Ben...im ' biçimleri pek çok ilahiyatçının doğru ola yatın manevi yanma' tekabül etmektedir. İki alan da insa
rak gözlemlediği gibi, Yeni Ahit'in Eski Ahit'ten farklı dü nın seçimlerine tabi kılınmıştır. Ama İsa tercihinin İkinci
şünüş tarzını sergileyen en belirgin kelimelerdir. si yönünde yapılmasının yararlı olduğunu vurgulamıştır.
Yasa insan içindir' ile 'insan yasa içindir' önermeleri Sonuç olarak İsa için Yasa insan, insansa Tanrı Baba için
karşısında takınılacak tutum İsa Mesih'e inanacaklar ara yaratılmıştır denilebilir.
sında temel bir tercih sorunuydu. Çünkü İsa, kişinin ken Museviler bir Cemaatin eşit haklara sahip mensupla
dini zorlayarak 'Yasa'ya göre hakkaniyetli' davranması rıydılar. Eşitlik fikri, atalarının Tanrı'yla yaptıkları ahde
gerektiği fikrini açıkça reddediyordu. İsa'ya göre bu fikir, eşit katılımları üzerinde temellenmekteydi. Bir başka de
Yahudiler arasında bir yozlaşma ve sapma kaynağıydı. Bi- yişle, Patriyarkların İsrail Tanrısı'yla yaptıkları ahde göre
rey'in bu tür bir Doğruluğa zorlanması, İsa için Ferisi ya- eşitlenmişlerdi. İsa'nın öğretisinde ise, herkes Tanrı'nm
salcılığmdan başka bir şey değildi ve düpedüz ikiyüzlü Krallığı'na girişte eşitlenmişti. Havari Pavlus ise birey(-
lüktü. ler)i ilk günahta eşitlemişti. Pavlus'a göre insanlar ilk gü
İsa bir çift yeni 'alan' vazetmişti: Kutsal ve cismani ara nahtan doğma eşitlerdi. Pavlus'a göre insanlar hep o aynı
sındaki geleneksel (klasik değil) Yahudi ayrımı İsa'nın yo günahı işleyerek dünyaya geliyorlardı. İsa'ya göre, özel
rumunda beklenmedik bir yansıma bulmuştu. Bireye ön liklerinden soyutlanmış Yahudi kurulu bir ahdin eşit bir
celik vermekle İsa, Yahudi'yi Seçilmiş-İnsan-Olmak özel üyesi ya da katılımcısı değil, Tanrı'nm Krallığı'na aday
liğinden kopartmış ve onu İsrail Hanesi'nden ayırmıştır. eşit bir mümindir.
Yahudi bu şekilde Nominalleşerek İsa'nın öğretisinde ye Gentileler, özellikle de Atmalılar için teori (bilme) ve
ni bir Varlık Alanı edinmiştir. Ve Tanrı Baba'ya birey kar praksis (yapma) toplumsal rol paylaşımında kesin olarak
şısında üstünlük tanıyarak —İsa Baba'nın Oğul'dan üstün farklılaşmış alanlardı. Tıpkı insan ve görevinin ayrıldığı
66 A y tu n ç A ltın dal 67
gibi. Eylemler (yapma) mülksüz sınıf ve grupların edimle Çünkü Yuhanna'mn dediği gibi, İsa, Tanrı'ya imanı tam
riyken 'bilme' efendilere ait sayılmaktaydı. Paganlar için temsil etmekteydi. Bu nedenle 'in principio' ilkesel olarak
bu ikisi bir aradaydılar ve respublica (kamu) ile Devlet'in İsa, Logos olarak tam imandı (Yuhanna, 1:1). Pavlus kısa
refahının hizmetindeydiler. İsa bu iki temel eğilimi tek sü bir tereddütten sonra kendi 'yol'unu kendini 'İsa'da' çar
reçte toplamıştır. İsa için Teori (öğreti) tüm insanlar içindi mıha gererek kurmaya karar verdi. Mademki İbrahim
ve insanın faaliyetlerinin (praksis) tümü de Tanrı için ola Peygamber Tanrı'yla yola çıkmıştı, Tann'nın arkadaşı ol
caktı. muştu, mademki İsa Mesih kendisini Baba Tann'nın 'için
İsa Musevi seçkinciliğinden kaçınmış -ya da ondan de' bulmuş ve Onun Oğlu olmuştu, öyleyse Pavlus da
muhtemeldir ki vazgeçmiş- ama Bireyselliğe sarılmıştır. İsa'yla birlikte yola çıkacaktı. Pavlus kehanetin Benzerliği
Museviler için seçkinlik (ilahilik, seçilmişlik vd.) genel du Yasası'nı izleyerek, hiç görmemiş, şakirtlik etmemiş, çar
rumlardan her zaman üstün değilseler de, öncelikliydiler. mıha gerilişine tanık olmamış olmasına rağmen kendini
İsa için birey/tekil özel karşısında öncelikliydi. Ve tümel İsa'nın 'içine' sokmakta tereddüt etmedi.
(evrensel) koşulsuz olarak Birey'in imanının içindeydi. Pavlus, Kudüs'teki Musevilerin Tanrı tarafından daya
Tekil insan imanı aracılığıyla Sevgi'ye ve Tanrı'nm İnaye tılmış 'alanları'ndan hoşnut olduklarını gayet iyi biliyor
ti'ne ulaşabilirdi. İsa tüm insanlığın günahları için acı çek du: Onlann başka bir alana kesinlikle gereksinimleri yok
miş ve gerçek İman'm 'bedensel biçimi'ydi. Museviler için tu. Ancak Tann'dan-korkan Paganlarla muhtedi Gentile-'
tüm insanların günahları için bir kez acı çeken tek insan, ler kendi bağlamlarında özelliklerinden soyutlanmış bi
Tevrat'ın özünün tümden inkârı anlamına gelmektedir. reylerdi. 'İman Alam'nm İncil'ine yeryüzündeki bütün ce
Helenleşmiş Musevi ve bir zamanların koyu Ferisi sof maatlerden daha fazla gereksinim duyacaklardı - ya da
tası, Hıristiyanların Celladı Pavlus* 'eğitim görmemiş, sı Pavlus böyle düşünüyordu. Bu düşünceyle yola çıkan Ha
radan insanlar' olan Mesih - yapıcı Simun Petrus ve Ha vari Pavlus kendini 'İman Alam'nm en yüksek yetkili elçi
vari Yuhanna'mn (Resullerin İşleri 4:13) tersine ayrıcalıklı si olarak donatıp yeni yaşamında yeni bir dava edindi ve
bir Yahudi ailesinin eğitim görmüş bir üyesiydi; Pavlus tüm Genetile günahkârlarını Kurtuluş'a çağırmak amacıy
(Saul) doğumu itibariyle Yahudi, yasal yurttaşlık statüsü la onların yaşadıkları Polis’e doğru yola çıktı.
itibariyle de Roma yurttaşıydı. Pavlus, Tek - Tanrıcı bir dinin ilk otantik siyaseti olan
Pavlus, İsa'nın tebliğ ettiği mesajdaki özgün yanı kav Pavlus Hıristiyanlığını Kudüs'ün kırsal kökenli köylerin
ramıştı. Apokaliptik** eğilimleri15 ile, bu mesajı yalnızca de değil sivil kentli Gentilelerin kozmopolit vicdanlarında
Yahudilere bir çağrı olarak değil, her şeyi kapsayan Yara oluşturmaya koyuldu.
tılış (Tekvin) olgusunun bir katalizörü olarak görüyordu. W.H.C. Frend'in anıtsal yapıtı The Rise ofChristianity'de
yazdığı gibi, Pavlus "enerjik, doğrudan, kendine güvenli,
* H avari Pavlus: G erçekte A nadolulu (Tarsuslu) b ir M usevi'ydi. A sıl adı Saul kimi zaman da kibirli ve ben merkezci bir adamdı. Tarih
idi. G rekçe biliyordu ve H elenist kültür içinde yetişm işti. H avari olm adan te 'dinsel dâhi' nitelemesini hak eden birkaç bireyden bi
önce ilk H ıristiyanlara işkence etm işti (y.n.).
** Apokaliptik: K ıyam et'e inanm ak; yalan K ıyam et belirtilerine inanm ak (y.n.). riydi. Yine de güvenilir bir insan değildi. Apansız ihtidası
(ıH
71
72
A y tu n ç A ltm d al 7.1
Adem'in kimliği kendisiyle hayvanlar arasındaki farklılık işler. İnsan 'bir beden' olduğunda, 'bilme'ye başlar. (Ya
üzerine temelleniyordu. Çünkü onların arasında 'kendisi hudi geleneğinde de 'bilme'nin cinsel ilişki ve rollerle
ne uygun bir yardımcı' da yoktu. Ama Adam'm bireysel ilintili oluşu rastlantı değildir.) Kimlik algılar ve duyum
kimliğini kendine hayvanlardan (şahsiyeti) farklılaştıra sar, ama kişilik akıl yürütür ve algılananı bilir. İnsan gü
rak oluşturmuştu. Bu fark onun kimliğiydi. RAB Tanrı nah işlediğinde, ne yaptığını bilmektedir. Kutsal Kitap'ta-
bundan sonra Adam'ı derin bir uykuya daldırıp ondan ki İnsanlık tarihi, Yahudi alimlerce haklı olarak gözlem
kadını yarattı ve 'onu adama getirdi'. lendiği gibi, İnsan'ın utancı bilmesiyle başlar.2 Adam ve
Havva (Negebhah) ile birlikte Adem kişiliği (şahsiye karısı başlangıçta bir utanç hissetmezken, iyiyle kötüyü
ti) olarak 'rol eylemi'ni edindi. Adam'm kişiliği ve oyna öğrendikten sonra onu 'bildiler'. İnsan bilmeden günah
maya yazılı olduğu rol, hayatta kalabilmek için Hav işleyemez, yalnızca yoldan çıkar. Yolunu şaşıran İnsan
va'yla giriştiği birbirini tamamlayıcı birliğe uygun olarak her zaman Doğru Yol'a ve daha önceki günahsız duru
biçimlenmişti. Dolayısıyla, adamın/insanın kişiliği kim muna yeniden dönebilir. (Buna İbranice'de Teshuva de
liğin 'fark'ı üzerine değil, 'ayrışma/çelişki' üzerine te nir. Doğru olana geri dönüş, rucû demektir.) Ama günah
mellenmişti. Çünkü Havva, Adam'm kendini farklılaştır tan kurtulma Tanrı'nm bağışlamasını gerektirmektedir.
dığı hayvanlar gibi topraktan değil, ama Adam'dan yara Adem günah işlememiş, yalnızca yoldan çıkmıştır; oysa
tılmıştı. Adam Kadm'ı gördüğünde dedi ki: "Şimdi bu Kabil günah işlemiştir. Öfkesi kimliğine değil, kişiliğine
benim kemiklerimden kemik, etimden ettir." Bu nedenle ilişkindir, çünkü her iki kardeş de Havva'nın söylediği
dir ki "Adam anasını ve babasını bırakacak ve karısına gibi, 'RAB'bin yardımıyla' doğmuşlardır (Tekvin, 4:1).
yapışacaktır ve bir beden olacaktır." Bu asli 'çelişki' Kabil Tanrı'nm kardeşinin sunusunu seçtiğini gördüğün
Adam'ı bir alandan ayırıp sonra onu bir başkasıyla bir de suratını asmıştır. RAB Kabil'e sormuştu: "Niçin öfke
leştirmektedir. Kimlik Adam'ı hayvanlardan farklılaştır lendin? Ve niçin çehreni astın? Eğer iyi davranırsan o
mış ve Adem şahsiyetini kendi karşıtı olan Kadın'da bul yükseltilmeyecek mi? Ve eğer iyi davranmazsan, günah
muştur. Diğer bir anlatımla, Eski Ahit yorumlanınca Er- kapıda pusuya yatmıştır; ve onun istediği sensin; fakat
kek'in Kimliği'nin (Identity) Tanrı'dan aldığı ve/fakat sen ona üstün ol" (Tekvin, 4:6-7).
şahsiyetini (Personality) Kadın sayesinde edindiği anla Kabil günaha üstün olamadı. Kardeşi Habil'i öldürdü.
şılmaktadır. Sinsi planını kurdu, kardeşini kandırdı ve onu soğukkan
Kişilik varoluşun içerik ve biçimi arasındaki çelişkiyle lıca katletti. Bu, yoldan çıkma değil, günahtı. Bu yoldan
şekillenirken, kimlik, özü (toprak) görünüşten (Tanrı çıkma hakkını kullanma değildi. Çünkü İnsan yoldan çık
Benzeri olarak yaratılmış İnsan) ayrıştıran farkın tezahü ma durum ya da sürecinde ilkel masumiyetini yitirmeye
rüdür. İnsanın kimliği onun 'yoldan çıkmasına' izin verir, bilir. Günah bilinçli olarak gerçekleştirilen bir eylemdir.
yani kimliği sonsal fark olarak 'seçim'e gerçeklik kazan Masumiyetle bir ilgisi yoktur. Kişi Tanrı'nm Yasası önün
dırır. İnsan yoldan çıkabilir, onun Tanrı indinde hatalı de aynı anda hem masum hem günahkâr olamaz!
addedilme hakkı vardır.1 Ama insan günahı kişiliğinde Adem kendi-bilincindeliği, kimliğinin parçası olan se
A ytu n ç A ltın dal
çimden aldı; Havva'yla birleşmesinden sonra iyi ile kötü Musevi Yasası ve Haggadah'da günah özel bir olgu
yü bildi, dolayısıyla kişiliğini kavrayarak bu noktadan iti dur. Daima günah işleyen özel bir ülke (Hezekiel, 14:12-
baren kendini gerçekleştirebildi. Kimlik bir kendi-bilin- 13), günahkâr bir krallık (Amos, 9:8), Sodom ve Gomore
cinde olma sürecidir, kişilikse kendini-gerçekleştirme sü gibi özel kentler (Tekvin, 18:20), İsrail'de olduğu gibi gü
recinde gelişir. Kabil'in günahından sonra "Adem karısını nahkâr bir ulus (Amos, 3:2) ya da 'günaha giren' özel bir
tekrar bildi; ve bir oğul doğurdu ve onun ismini Şit koy ruh (Hezekiel, 18:3) vardır. Çünkü İsrail Tanrısı'nın emir
du." Kabil sonsal günahkârı temsil ediyordu. Çünkü leri özde İbraniler için olan özel düzenlemelerdir. RAB in
"Şit'in de bir oğlu doğdu ve onun adını Enoş koydu. RAB- san ruhu için düzenlemeler getirmemiştir. Dolayısıyla gü
BİN ismini o zaman çağırmaya başladılar" (Tekvin, 4:25- nah Yahudiler için özel, yapısal ve yasal bir konudur, ma
26). İnsan aynı zamanda hem Tann'nın adını çağırıp hem nevi değil. Polis'te yaşayan Yahudi Hıristiyan gibi bir bi
de günah işleyemez. Yoksa bu "Ya RAB'bim, bana sana rey değil, özel konumu, ahit ve bir anayasayla (On Emir)
karşı günah işlememde yardımcı ol!" demeye denktir. kesin olarak belirlenmiş özel bir insan tipidir. Ahde göre
Şit-Enoş'un ardından iyi ve iyilik ilahi ve kutsal olanın Musevi'nin hatasını doğrudan RAB'le tartışma hakkı var
kaynağı ve onlara giden yol olurken kötü ve kötülük, dır. Tanrı'ya ulaşmak için aracıya ya da papaza gereksini
mutlaka dinsizin değil ama, günahın kaynağı haline geldi. mi yoktur. Ve kimse kendi yaşamını başkalarının günahı
Yahudilik'te İnançsızlık ya da Haram kavrayışı Tapınağın nın bedeli olarak teklif edemez. İbrahim Peygamber Tan-
Kapısı önünde yatan,3 'Ruhsuz ve Cansız'ı temsil eder. rı'nın dostuydu (Tekvin, 18:22-23). Dolayısıyla Tanrı tara
İnançsızlık mutlaka günahkârlık ya da kötülük değildir. fından görüşlerini ifadelendirmesine izin verilmişti, bu
Günah insan-yapısıyken inançsızlık insanda bağımsız, durum, İbrani için de geçerlidir. Adem'e seçme özgürlüğü
RAB tarafından henüz kutsanmamış olandır. tanınmıştı; Musevi bunu kullanır. Kutsal Kitap'taki Tek-
İnsan hatası Musevilerin gündelik yaşamında genel vin'in tarihin başı olarak kurulmasından bu yana, Yahudi
olarak inanılandan daha önemsiz bir rol oynamış ve daha Tanrı önünde haklarını -v e olası hatalarını- bilmektedir.
az etkili olmuştur. Amittay'm oğlu Yunus'un öyküsü bu Musevi tarihsel olarak 'hatalarının bilincinde', 'günahının
nu sergiler. Yunus RAB'bin "Kalk Nineve'ye, o büyük bilincinde' olmaya koşullanmıştır. Çünkü yukarıda da be
şehre git, ve ona karşı çağır; çünkü onların kötülüğü be lirtildiği gibi, Tanrı bu Yasa'yı onun yüreğine yazmıştır ve
nim önüme kadar çıktı" (Yunus, 1:1-2) sözlerini işittiğinde "herkes(-in) kendi komşusuna ve herkes(-in) kendi karde
RAB'dan kaçmaya yeltenmiş ve Tarşiş'e yönelmiştir (Yu şine RABBİ bilin diye öğretmesine" (Yeremya, 31:34) artık
nus, 1:4). RAB emre itaat etmeyen Yunus'u 'günahkâr' gerek kalmamıştır. Musevi'nin gündelik hayatında gü
olarak nitelememiştir. Eyüp'le de aynı durum söz konusu nahtan çok Korku ve Anlayış rol oynar. Günah Muse
dur. Bu 'en büyük adam' (Eyüp, 1:3) Tanrı'yı hata işle vi'nin bireyselliğine ve kimliğine eklemlenmiş değildir.
mekle suçlamıştı, ama Kutsal Kitap'ta yazıldığı gibi, "bu Musevi'nin özel statüsü kendi Tanrısı tarafından seçilmiş
işin hepsinde Eyüp suç işlemedi ve Allah'a uygunsuzluk olmasındadır, kimliğiyle aynı Tanrı tarafından ilahi kılın
yüklemedi" (Eyüp, 1:22). mıştır.
Üç İsa A y tu n ç A ltm d al '•
Pavlus Hıristiyanlığı'nda durum böyle değildir. Tü şeklini sivil/kentli Gentile'in vicdanına yerleştirdi. Dola
mel/ evrensel Kurtuluş her Hıristiyan'ın kendisinde Birey yısıyla günah insanın tüm eylem, duygulanım ve düşün
selleştirilmiştir. Günahın tümelliği de bireyselleştirilmiştir. cesini belirleyen ortak 'birim' haline geldi. Gentile Pav
Bireyin günahı olmaksızın bireyin selameti de olamaz. Gü lus'un belirlediği standartlar uyarınca kendini 'doğuştan
nahın tekil doğası ve anlamları Hıristiyanlık'ta (Yahudi günahkâr' görmeye başladı. Vicdanın temizliği Pavlus
günlük yaşamında olduğu üzere) daha az cemaate ve din için yeterli ddğildi: 'Bu insanı masum kılmıyordu' (I. Kor,
adamlarına ilişkin, ama daha kentsel ve sivildir. Yahudi 4:4). Pavlus diyordu ki: "Niçin benim hürriyetime başka
geleneğinde günah işleyen ruh, kendi cezasını kendi çeker, vicdanla hükmolunuyor?" (I. Kor, 10:29) Dolayısıyla Pa
tüm insanlığın adına ceza çekemez. Hıristiyan Dogması'na gan ve Gentilelerin selamete ulaşmak için günaha ihtiyaç
göre İsa kendi Bireyselliğinde, günahsızdır. Tanrı olarak ları vardı. Bu nedenledir ki Pavlus'un öğretisinde Genti-
İsa günahı yaratamazdı; tüm insanların işlediği günahları le'den yeni bir hayata vaftiz olması ve Çarmıh'taki İsa gi
toplayarak bu günahlar için acı çekmişti ve bedelini yaşa bi acı çekmesi isteniyordu.
mıyla ödemişti. İsa için günah bir kimlik değil, bir kişilik Musevi için günahın yalnızca iki sonucu vardı. Ya RAB
konusuydu. Ancak Pavlus bu noktayı gözden kaçırarak tarafından cezalandırılıyor ya da bağışlanıyordu. Üçüncü
günahı kimliğin bir alamet-i farikası ilan etti. Pavlus'a gö bir yol yoktu. Pavlus, Musevi geleneğinin dışında, üçüncü
re insanlar başlangıçta Adem ile Havva'nın işledikleri var bir seçeneği açıklayıp sistemleştirdi: Istırap çekmek. Mu
sayılan günahtan ötürü, doğuştan günahkâr oldukları için sevi, yaşam ve geleneğinde hayatta kalma isteği ile varlı
eşit ve özdeştiler. Bu ilk günah, ister Yahudi, ister Gentile, ğını sürdürebilme güdüsü, ıstırabı ve kişinin başkalarının
ister Pagan olsun, fark etmiyordu. Dolayısıyla Pavlus, tüm günahlarından ötürü suçlu olmasını dıştalamaktaydı. Baş
Gentileleri günahkâr ilan etmekte duraksamamıştı. Pavlus kalarının günahları için acı çekme Kluseviler için bir lüks
günahı insanlığın benliğinde, hatta doğmamış kuşaklarda tü ve halen de öyledir. Hezekiel bunu açıkça ortaya koy
başlatıyordu. Ancak orada kalmıyordu. Pavlus'a göre İsa maktadır: "Suç işleyen can, ölecek olan odur; babanın fe
Meryem'in rahminde bedenselleşmiş olmakla kalmamıştı, sadını oğul taşımaz ve oğlun fesadını baba taşımaz." (He
aynı zamanda Golgotha'daki çarmıhta günahlaştırılmıştı.4 zekiel, 18:20) Günahkâr bir babanın oğlu, babasının gü
Pavlus Korintoslulara şöyle yazıyordu: "Günahı bilmeyeni nahları yüzünden acı çekmez. Tabiidir ki öldürülemez de.
bizim için günah yaptı, ta ki biz kendinde Allah'ın salâhı Musevilikteki günah ve kutsanmışlığın yapısı, Gentile
olalım" (II. Korintoslulara, 5:21). Hıristiyanlığının yayılışıyla birlikte dramatik bir değişi
İsa'nın misyonu sırasında Gentile vicdan yasası kent me uğradı. Pavlus'un İbranilere Mektubu'nda belirtildiği
lerdeki egemen ahlak yasasıydı. Nedir ki bu yasa Yahudi gibi: "Çünkü kehanet değişince, şeriatın da değişilmesi
ler arasında geçerli değildi. Kentsel-sivil değerlerce prag- icap eder" (İbranilere, 7:12). Artık Melkisedek* tarikatının
matik olarak şekillenmiş olan Gentile vicdan yasası kim
seyi günahkâr olarak damgalamamaktaydı. Hıristiyanlık * M elkişedek: Eski A hit'te söz edilen kral. İbrahim P eygam ber'in yardım cı ol
duğu kral. M elkisedek, İbrahim Peygam ber'i 1 utsam ıştır. Eski A hit'te kını
Pavlus'la başlayarak tümel günahın Bireye indirgenmiş olduğu anlaşılam ayan esrarengiz bir kraldır bu (y.n.).
A y tu n ç A ltın d al 81
KO
Yüreğin Sünnet Edilm esi, M usevilik'ten geçm e bir deyiştir. Birey'iıı Tanı ı'ııın
* Tabarnakl. Çadır. M u sevilik'te Tanrı'nm kurduğu ve bulunm aktan hoşlandı
M utlak T ebliği'ne kesin inanç duym ası keyfiyetidir (y.n.).
ğı yer (y.n.).
82 A ytu n ç A ltın d al 83
yutları içindeki Yaratılış Efsanesi büyük önem taşıyordu. vel'den önce Pavlus vardı! Tek ve Mutlak gerçeklik saydı
Ve supertitio (Batıl) gibi iman da bilginin alt bir derecesi ğı görüşlerini kabul ettirebilmek için bir Gentile'nin kendi
sayılıp eğitimsiz sınıflara terk edilmişti. Gentileler arasın yoluna ihtida etmesini kolaylaştırabilecek her sözcük, her
da geçerli inanca göre tanrılar dahi Yazgı'ya tabiydiler. davranış ve her eylemi gayet dikkatlice kullanmıştı. Üst
Tüm varlıkların ortak paydası günah değil, Yazgı'ydı. sınıfın hanımları ve hizmetçileri arasında, Yazgı'ya inanan
Pavlus Yazgı'nın gücünü kırabilmek ya da zayıflatabil Gentile erkeklerinden daha fazla başarı kazanmış olması
mek için, geçmişte edindiği bilgilerine döndü. Tartışmala na şaşmamalı!
rında araç olarak hileli mantık oyunlarını kullanmaya baş Pavlus kendi kuşağı karşısında muhtemeldir ki İsa'dan
ladı. İsa'nın Ferisilerin sahtekârlığını nasıl eleştirdiğinin daha yaratıcı ve daha hoşgörülüydü. Pavlus şunları yaz
Pavlus için hiçbir önemi yoktu. Tıpkı İsa'nın nasıl doğdu mıştı: "Şöyle ki biz bundan böyle bedene göre kimseyi ta
ğunun ya da nasıl vaftiz edildiğinin de bir önemi olmadı nımayız; ve Mesih'i bedene göre tanıdıksa da, artık şimdi
ğı gibi. (Pavlus *bu iki mucizevi olaydan hiç söz etmemiş öylece tanımıyoruz. Şöyle ki eğer bir kimse Mesih'te ise,
tir. Onları görmezden gelmiştir yalnızca.) Pavlus hileli yeni hilkattir; eski şeyler geçtiler; işte, yeni oldular" (II.
mantık yardımıyla Tek-Tanrıcılık tarihindeki ilk kayıtlı Korintoslulara, 5:16-17). Pavlus inanmak istediğine niçin
çifte standartçılığın yaratıcısı oldu. inandığını da şöyle açıklamıştı: "Yazılıdır ki: İman ettim,
Örneğin Pavlus için insanın masum sayılabilmesi için bunun için söyleyeceğim" (Mezmurlar, 116:10). Ve ekli
vicdanen temiz olması yeterli değildi, ama gerektiğinde, yordu: "Çünkü göze görünen geçici, ama göze görünme
masumiyetini gösterebilmek için kendini vicdanen ger yen ebedidir." Dolayısıyla gözleri görülenler üzerinde sa
çekten temiz dindar bir adam olarak göstermekten utanç bitleşmiş değildi. Pavlus gizli ve utanç verici yollardan
duymuyordu. Peter, Barabbas ya da Silas'ı suçlarken, ken vazgeçtiğini bildiriyordu. Şöyle diyordu: "Fakat kurnaz
dini hileli konuşmalardan tenzih etmekte de duraksamı lık ile yürümeyerek, Allah'ın kelamını tağşiş etmeyerek,
yordu. Korintoslulara Mektubu onun çifte standartlarını ancak hakikatin izharı ile kendimizi Allah'ın huzurunda
etkili bir biçimde sergiler. Pavlus şöyle yazıyordu: "Ve Ya- her insanın vicdanına tavsiye ederek, utancın gizli şeyleri
hudileri kazanayım diye Yahudilere Yahudi gibi davran ni reddettik" (II. Korintoslulara, 4:2).
dım; kendim şeriat altında olmadığım halde, şeriat altında Pavlus için İsa'nın, sözünü ettiği Patriarkların Tanrısı
olanları kazanayım diye şeriat altında olanlara şeriat altın gibi sadece canlıların Tanrısı olması yeterli değildi; önce
da gibi davrandım. Allah'a karşı şeriatı olmayanlardan den değişimsiz olan Tanrı kelamını çarpıtmamakla birlik
değil, ancak Mesih'in şeriatı altında olarak şeriat altında te, gözden geçirmiş ve İsa'yı hem 'Dirilerin hem de tüm
olmayanları kazanayım diye şeriat altında olanlara şeriat Ölülerin Tanrısı' (Romalılara Mektup, 14:7-9) yapıvermiş
altında gibi davrandım... her suretle bazılarını kurtara ti. Ve Timoteos'un kitabında da Pavlus İsa'yı Tanrı ile İn
yım diye herkese her şey oldum" (I. Korintoslulara, 9:20- san arasındaki 'Bir ve Tek aracı' ilan etmekteydi (Timote
22). Anakronik bir çağrışımla Pavlus günümüzün bukale- os, 1:2-5).
munvari ilkesiz politikacılarına benzetilebilir. Makya- İsa'nın sözlerinin tersine 'insan-benzerinde yaratılmış'
A y tu n ç A ltın d al
Tanrı Oğlu imgesi, Pavlus'un ellerinde bir 'Aracı-Tanrı' ve Siyasal kariyerindeki iki ilginç manevra, Pavlus'u ra
kozmopolit bir 'İnsan benzerinde yaratılmış Ruh'a dönüş hatlıkla döneminin en ünlü taktikçi ve stratejistlerinin sı
müştü'. ralandıkları sütunların üzerine yerleştirmektedir.
İlk olarak Rab'bi Mesih İsa'nın peşi sıra, Pavlus da oto
riteyi Musa Yasası'ndakinden farklılaştırmıştır. Ancak
3.2. İman Siyaseti İsa'nın tersine, Pavlus bunu yapmasına rağmen canını
Pavlus, misyonunda pragmatik ve gerçekçiydi. Hiçbir uzunca bir süre korumayı başarabilmiştir.
şeyi rastlantıya bırakmamaya çalışıyordu. Usta bir örgüt Pavlus'un Musevilerle arasındaki tartışma Seküler de
çüydü. Tüm Roma yurttaşları gibi o da kendisine intikal ğil, dinsel bir konuydu. Bir Yahudi ve bir Ferisiler Ferisi'si
etmiş olan Seküler kudretin gayet iyi bilincindeydi. Tehli olarak Sanhedrinlerin Yasa'ya uygun çözüm kararında ıs
keye düştüğünde, kendini koruyabilmek için miras aldığı rarlı olması gerekirdi. Oysa, bunun kendisi için yarataca
Seküler unvan ve standartları öne sürüyor ve esas ilgi ve ğı sonuçları bildiğinden, bunu reddetmiştir. Roma yurt
inançlarını dikkatlice gizliyordu. Yaşamındaki böylesi kri taşlığı kisvesine bürünerek ve tüm suçlayıcılarını şaşırta
tik anlarda karşısmdakileri Ruhsal beyin-yıkamalarla hu rak adil bir karar için Seküler merciye, bizzat Sezar'a baş
zursuz etmemeye özen gösteriyordu. vurmuştur (Resullerin İşleri, 25:8). Ve Seküler otorite tara
Pavlus'un kendisini tutuklamaya gelen komutanın, fından masumiyetinin onaylanmış olması, şaşırtıcı değil
Roma yurttaşı olup olmadığını sorması üzerine, "Evet. dir. Seküler merci, kökeninde tam anlamıyla Yahudice
Ben Romalı doğdum" (Resullerin İşleri, 22:22-29) deyişi, olan dinsel bir konu için Pavlus'u ölüme mahkûm etmeyi
ya da yolunu kesen askerlere "Ben Kilikya'dan Tarsuslu gerekli bulmamıştır.
bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisinde- İkinci olarak, otoriteyi, ilginçtir ki, yoldaşı havarilerin
nim" (Resullerin İşleri, 21:37-39) deyişiyle olduğu gibi. savundukları Musevi Yasası'yla değil, Kilise'yle özdeşleş
'Ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisinden olmak' tirmiştir. Ve onları ikna etmeyi, ve dahası Gentilelere iliş
Pavlus için çoğu zaman İsa'nın havarisi olmaktan daha kin tüm konularda ipleri ele geçirmeyi başarmıştır.
önemliydi. Pavlus, Musevi-Hıristiyanlarla* arasında sünnet ve he
Pavlus'un misyonunu anlamak, onun siyasete bakışını lal/murdar meselesiyle ilgili çatışma patlak verdiğinde,
anlamaktır. Diğer havarilerle karşılaştırıldığında Pavlus İsa'nın kan kardeşi ve Kudüs Kilisesi'nin saygıdeğer başı
bir havariden çok bir ideolog olarak ortaya çıkmaktadır. Yakub'a başvurup onu kendi safına çekmeyi başarmıştı.
Teleolojisi ve kendini gerçekleştirmesi (kendi-pratiği) ge Pavlus Gentilelerin sünnet olmasının zorunlu olmadığını
nellikle imanını aşıyordu. Pavlus bir Fideist, bir görev ve ve bu nedenle de Musa Yasası'nin kimi maddelerine uy
işlevlerin adamıydı. Kuşkusuz kimi yazarların öne sür maları gerekmediğini öne sürüyordu. Kilise tam zıddı te
dükleri gibi, bir Roma ajanı ya da muhbir değildi.5
* M usevi H ıristiyanlar: 1. yüzyılda başlayan ve İsa'nın beklenen M usevi Me-
sih 'io ld u ğ u n a im an eden M useviler. Bunlar hâlâ M usevi geleneğine bağlı
* Sen kendi yolunda git, âlem ne derse desin (ç.n.). ancak H ıristiyanlaşm ış Yahudilerdir.
Ü ç İsa
A ıjtu n ç A ltın d al H 7
zi savunmasına rağmen kendi başına yetkin bir gövde Christie Murray'in belirttiği gibi, "İsa'nın içine doğduğu
gösterisi düzenleyen Pavlus, Yakub'un onayını alıvermiş Yahudilik'te tüm yorum ayrıntılarıyla Yasa, mümin Yahu
ti. Başlangıçta yanında hiç kimse yokken, sonunda kaza di'yi tıpkı örümcek ağma yakalanmış sinek gibi hareketsiz
nan tek kişi o olmuştur. kılmaktaydı. Pavlus'un tanıdığı haliyle Hıristiyan Ruh'uıı
Artık eline geçirdiği yetkiyle günah ve acı kavramları Özgürlüğü öğretisi, bunun antiteziydi."6 Pavlus'un bu tu
nı tasarlayıp Gentile adına karar verecek olan bir başına tumu özde Helenistik idi ve Kralcı yönetim tarzlarını çağ
oydu. Isa'nın kendi canı pahasına yarattığı orijinal girişi rıştıran özellikleriyle bir bakıma Herod'un konumuna ya
mi Pavlus'un ellerinde önemli bir siyasal araca dönüş kındı. Yine de Pavlus'un bu tutumuna dindarlık, seçkinci-
müştü. Pavlus zorda kalınca, konumunu derhal Seküler- lik ve Tanrı buyruklarının yabancı, seküler iktidar üzerin
leştiriyor, ancak 'bütünsel görevi'ni kutsallaştırıyordu. de üstünlüğünü inatla savunan kendi cemaati, varlığı iti
Örneğin, Saddukiler kıyama, meleklere ve ruhlara inan bariyle gerçekte 'Dünyevi' olan Ferisiler grubu itiraz et
mamaktaydılar (Resullerin İşleri, 23). Saddukiler, Musevi miştir en çok.
ler arasında 'bu-dünyalılık' ilkesine bağlı bir kesimdi. Pavlus Romalılara mektubunda nasıl bir Devlet anlayı
Pavlus Saddukilerin 'bu dünyalılığı'na karşı çıkan Ferisi şı taşıdığını çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. "Her
görüşü savunarak iki grup arasında, Seküler mahkemenin kes üzerinde olan hükümetlere tabi olsun; çünkü Allah ta
huzurunda son bulacak şiddetli bir tartışmaya yol açtı. rafından olmayan hükümet yoktur. Bunun için yalnız ga
Pavlus'un provokasyonu Musevileri gafil avladı ve so zaptan ötürü değil, fakat vicdandan ötürü de tabi olmak
nunda kendilerini, kendi yasa ve geleneklerine ilişkin bir lazımdır. Çünkü hükümetler Allah'ın hizmetçisidirler.
sorun hakkında çok nefret ettikleri seküler mercilere baş Vergi hakkı olana vergiyi, gümrük hakkı olana gümrüğü,
vurmuş olarak buldular! korku hakkı olana korkuyu, hürmet hakkı olana hürmeti,
Pavlus mevcut Gentile siyasasına göre; oluşturduğu cümleye haklarını eda edin." (Romalılara, 13) (Ayrıca bkz.
hem Seküler hem de ruhani bileşenleri olan bir dinin ku Petrus'un I. Mektubu, 13-17)
rucusu ve temellendiricisi olmuştur denilebilir. Pavlus'un Pavlus'un siyaset alanında uyguladığı manevralar son
misyonu şöylece özetlenebilir: " Bu dünyaya ait siyasi konu radan, özellikle ilk 200 yıl içinde kilise yöneticileri tarafın
larda Seküler, öte-dünyaya ait iş ve çabalarınızda ruhani olun." dan taklit edilmiştir. Kilise yöneticileri Seküler iktidarla
Pavlus için bu dünyaya ait konularda son otorite, ayrıntı çelişiyor olmalarına karşın dinsel anlaşmazlıklarını Sekü
larıyla açıklandığı üzere, Seküler iktidardı, Musa Yasası ler yöneticilerin mahkemelerine götürmekten kaçınma
ya da onun yorumları değil. Gerçekte Pavlus bu yasa ve mışlardır. Hıristiyan adının ilk kullanıldığı kent olan An
bağlayıcı yükümlülüklerini Musevileri Tanrı'ya yaklaş takya Piskoposu, bunlardan biridir. Muhtemelen o sıralar
maktan alıkoyan engeller olarak görmekteydi. David (İS 272) İtalya ve Roma'daki egemen Sekülerist akı m hırın
t
etkisi altında olan Piskopos Pavlus, İsa'nın Tanrı değil, İn
* Pnvlus ilk Kiliseleri, M usevi Sinagogları'nda başlatm ış, sonra onları evlere
tnşıtmıştı (y.n.). san olduğunu ilan etti. Muarızları onu derhal aforoz elli
** İlç İsa, 1989-1990'da yazılm ıştır (ç.n.).
ler, ancak boyun eğmedi. Ardından da adil bir hüküm için
88 Ü ç İsa A y tu n ç A ltın d al
imparator Aurelius'a başvurdu. Fox'un belirttiği gibi, Se Pagan-Helenistik Yazgı kavrayışının yerine mutlak arın
küler imparator için "bu talep kendisine ulaşan birçok ta ma anlamında İsa'ya imanı yerleştirmeye çalıştı. Tan-
lepten sadece biriydi."7 Bu din-içi sorunu Antakya Pisko rı'dan korkan, Muhtedi kimi cemaatlerin dışında, Gentile
posu Pavlus lehine çözümleyen, Seküler iktidarın son ka ler arasında Yazgı'nm kudret ve hükmü öylesine kaçınıl
rarı oldu. mazdı ki, verili anlayışa göre tanrılar dahi Yazgı'nın gücü
Havari Pavlus, Mesih ve Rab olarak İsa'ya imanını ken ne tabiydiler. Gentilelerin Yazgısı'nm mutlak iman ve Rab
dine sermaye yaparak onu bir Tanrı olarak Gentilelere olarak İsa adlı yeni bir Tanrı'yı gösteren Pavlus tarafından
sundu. Frend'in söylediği gibi, "Davut Mesihçiliği ve Tan kurtarılmak olması, belki de tarihin garip bir cilvesidir!
rı Kelamı ya da Bilgeliği'nde (Hikmet) kişiselleşen ilahi Pavlus religiocrat, yani din bürokratları diye adlandıra
yaratıcı kudret, bir yüzyılı aşkın bir süredir Musevilerde bileceğimiz sacerdotalistier'in, Gentile Kilisesi'ndeki bu ta
koşut bir akım izlemişti. Musevi Tek-Tanrıcılığım ihlal et viz vermeyen bürokratik koruyucuların ve bekçilerinin
meden bir araya gelmeleri mümkün değildi, gelememiş kurucusuydu. Pavlus'un geleceğin kilisesi ve sacerdota
lerdir de. Pavlus'un 'Tanrı'nm Oğlu' kavrayışı Musevi lism (Kilise Bürokrasisi) konusunda formülasyonu, tek
Mesihçiliği'nin sınırlarını aşar... Anlaşmazlığın tohumları gövde/çoğul parçalar ilkesi üzerinde temellenmekteydi.
atılmıştı. Sonraki kuşaklarda Hıristiyanlar Mesih'e ‘bir Bu, öncelikle ve özellikle İsa'nın organik siyasetinden
Tanrı' olarak tapınacaklardı."8 Pavlus'un cemaat için siyasal iktidar tezine geçişi belirler.
Sıradan insanlar olan diğer havari ve şakirtlerin elinde Pavlus demişti ki: "İmdi, siz Mesih'in bedeni, ve ayrı ayrı
Isa'nın öğretileri tutarlı, kendine yeterli bir siyasetten yok azasısınız. Ve Allah kilisede bazıları, önce resuller; ikinci
sundu. Pavlus dâhiyane bir biçimde bunu keşfedip yeni peygamberler; üçüncü muallimler, sonra kudretli işler,
dinin kirişlerini çattı. Bunu sadece bu hırslı politicón ve sonra şifa mevhibeleri, yardımlar, idareler, dillerin cinsle
Helenistik polemik sanatı ustası gerçekleştirebilirdi ve ye rini koydu" (I. Korintoslulara, 12:27-28).
ni dinin siyasal gövdesini (Eklesiyoloji) ifadelendirme yo İsa için Kilise kendine inananlar topluluğuydu. Diyor
lundaki bitmez tükenmez çabalarıyla, bunu başardı. Ga- du ki: "İki veya üç kişi nerede benim ismimle toplanmış
latyalılara seslenen ünlü mahkûm-edici mektubu, Pav olurlarsa, ben orada, onların ortasındayım" (Matta, 18:20).
lus'un kendi İncil yorumunu ve Kilise-kurma siyasasını Dolayısıyla iki ya da üç kişinin olduğu yerde, Kilise de
tekelleştirme yolundaki kararlılığını açıkça sergilemekte vardı. Pavlus'un yorumunda Kilise, mezhep ve otorite bö
dir. İbranilerin Yasa-Yapıcısı Musa gibi, Pavlus, polis'in lüşümü gereğince Hıristiyanların yaşam koşullarını yön
toplumsal-tarihsel, iktisadi ve kültür standartları uyarınca lendiren ve giderek taahhüt eden nihai otorite merciine
Yahudilik'in Yasa-Bozucusu ve Gentilelerin İman-Yapıcı- dönüştü.
sı oldu. Yeni Ahit'te Mesih'ten sonra Pavlus, baş oyuncudur.
Pavlus Yazgı'ya ilişkin mevcut fikirleri de değiştirdi. Yeni Ahit'te herkesten fazla yer tutar. Fikirleri ve işleri lıı
cilcilerinkinden daha fazla sayfa kapsamaktadır. Pavlus
* Henüz 3. yüzyılda yaklaşık 4600 elyazm ası İncil vardı. Bunlardan hiçbiri ke
limesi kelim esine diğerinin aynı değildi (y.n.). hizmetlerini ve 'kentlerde kurduğu kiliseleri'ni anlatırken
o A y tu n ç A ltın dal VI
Ü ç İsa
ne denli gayret sarf ettiğini övünerek anlatmıştır: "Onların buldular: "Benimle beraber olmayan, bana karşıdır, ve be
hepsinden ziyade çalıştım" (I. Korintoslulara, 15:10). nimle beraber devşirmeyen, dağıtır. Bunun için size diyo
Pavlus'un ektiği tohum, Normatif değerlere sahip bir rum: Her günah ve küfür insanlara bağışlanacaktır; fakat
siyaset ve günahta ve ıstırapta tasarruf kuramıdır. Kendi Ruh'a karşı küfür bağışlanmayacaktır" (Matta, 12:30-31).
yazdığı gibi Pavlus altı-yedi kişiden fazlasını vaftiz etmiş Fox, K.T. Ware'e dayanarak şunları yazmaktan kendini
değildir. Yine de, Gentile cemaatlerde yeni dinin kural ve alamamıştı: "Zulüm Hıristiyan tarihinin kalıcı bir gerçeği
düzenlemelerini kendi toplumsal-siyasal anlayış ve stan olagelmiştir; 1918-1948 arasındaki otuz yılda,»İsa'nın Çar
dartları uyarınca kurmuştur. Dolayısıyla Gentile Hıristi- mıha Gerilişi'nden sonraki ilk 300 yıldakinden fazla Hıris
yanlarından Pavluslaştırılmış Hıristiyanlar olarak söz et tiyan'ın ölmüş olması, rastlantı değildir. Hıristiyanlığın
mek, yanıltıcı olmayacaktır. ilk dönemlerinde, Konstantin devrinde de (zulmün) sonu
Kurucu babaları Pavlus'tan aldıkları derslerin yönlen gelmedi: Hıristiyanlar hemen kendi dindaşlarını zulme
diriciliğinde religocrat'lar, tarih boyunca uzun, ince, ihti uğratmaya koyuldular."9 Ve Bertrand Russell'ın dikkati
yatlı bir yolda yürüyerek Musevilerin Muallim dedikleri çektiği gibi: "İspanyollar Meksika ve Peru'daki bebekleri
İsa'yı Gentile-tarzı kurulmuş Kilise'de Tanrı yaparak te önce vaftiz edip, hemen ardından beyinlerini dağıtıyorlar
kellerine almışlardır. Öğretmen İsa'yı kendi tekeline alan dı: Böylelikle bu bebeklerin Cennet'e gitmesini güvenceye
Pavlus Kilisesi, bundan sonra onu inanılmaz tanımlar la almış oluyorlardı... Konstantin çağından 17. yüzyıl sonu
birentine sokarak sonsuza dek sürecek bir sürgüne gön na kadar Hıristiyanlar her zaman Hıristiyanları Roma im
dermişlerdir. paratorlarından daha şiddetli bir zulme uğrattılar. Hıristi
Religiocrat’larm eline düşen İsa, iman ve günahtan kur yanlığın doğuşundan önce, bu mezalim, Yahudiler dışın
tuluşun Bir ve Tek kaynağı ve güvencesi İsa olmaktan çık daki kadim dünya tarafından bilinmemekteydi."10 Pav-
tı. Bu misyonu Kilise yüklendi. 'Yahveh Selamettir' başa lusçu religiocrat'lann yükselişiyle, Gentile iyimserliği gi
rılı bir biçimde, 'Kilise Selamettir'e dönüştürüldü. 'Gerçek derek daha yoğun saldırılara uğradı. Yerine Kültürel-
Isa, zamanla yerini Din Bürokratlarının istediği İsa'ya bı Dinsel Karamsarlık Çağı yerleşti.
raktı. Kendine inananların varsayılan Tanrısı, imana göre
Şurası kesindir ki, Pavlus da bu kadarını herhalde bek Tanrı'nm dünyayı ve 'kavmini' günahlarından kurtarmak
lememiştir. Ama oldu! Pavlus'un tartışmalarında izlediği üzere yeryüzüne gönderilmiş oğlu İsa Mesih, Pavlus un
siyasal strateji, İsa'nın 'bize karşı olmayan, bizimledir' gi izleyicilerinin elinde Çarmıh üzerinde vahşice öldürül
bi Seküler iddialarının arrivistçe* ve bu nedenle de esnek müş yakışıklı bir genç adama indirgenmişti. Bundan son
çe uygulamaları üzerine zekice oturtulmuştu. Bu durum raysa mucizeli bir şekilde diriltilip geride tazmin edilme
da dahi, izleyicileri Kilise tarihi boyunca zaman zaman miş acılar bırakarak Babası'nın yanında yaşamak üzere
İsa nin bir başka deyişini istismar hakkını kendilerinde göklere çekilmişti.
Günahkârların selamete erdirilmesinin sorumluluğu
* Arrivızm: İkbal avcılığı, fırsatçılık, (y.n.) nu, bundan böyle iman bekçileri devralıyordu. Bu, bir ke
‘ >2 A yturıç A ltındal
resinde İsa ya da olmuştu; on iki yıldır kanama çeken bir eculum) yıkıp değerlerini baştan aşağı değiştirmeyi açıkça
kadın kendisine yanaşıp iznini almadan harmanisine do hedefleyen ilk Hıristiyan grup, İS 340'ta aşırı bir Donatist
fraksiyonu olan Circumcellionlardı. Ve Circumcellionlar,
kunmuştu. Markos un aktardığına göre kanama o an ke
silmiş, ancak İsa 'nefsinde olan kuvvetin kendisinden çık İsa'dan değil, İS 66'daki Gayur ayaklanmasından esinlen
tığını bilmişti' (Markos, 5:25-30). Belki de rastlantı eseri, mişlerdi.12 Ancak Barrabas bir ayaklanmaya katılan ünlü
bu kadın geleceğin bir religiocrat'mm, geleceğin Kilise bir asiydi (Markos, 15:7). Sanhédrin, Vali Pilatus'un tutuk
si nin kudret-tacirleri arasında ünlenmeyi ümit eden Pav lattığı Barrabas'm hayatını kurtarmaya kararlıydı. San
lus un müstakbel bir şakirdinin anasıydı. hedrin'in Barrabas'ı İsa'ya tercih edişi muhtemeldir kı, si
Şu sözler kime aitse, ortaçağda religiocrat'larm İsa adı yasal kaygılar nedeniyle onun kendileri için, yanlış an
na nasıl bir güç gösterisinde bulunduklarının daha iyi an lamlar temelinde kopuk bir diyalog sürdürebildikleri ya
laşılmasına katkısı olur sanırım. bancılaşmış Musevi İsa'dan daha fazla önem taşıması ne
'Timeo non Petrum, sed secretarium dus.’ deniyledir. (Öz. Bkz. Yuhanna, 7 ve 8:12-47) Zaten Barra
(Petrus'tan korkmuyorum, beni korkutan, sekreteri.)11 bas 'Babalarının Oğlu'ydu. (Barrabas: Aramice Bar-abba
Diğer bir deyişle, "Havari'den korkmuyorum, beni korku [Baba'nın oğlu] demektir.)
tan onun vekili olan Papa'dır." Sanhédrin tarafından Küfr'e Delalet'le suçlanmasına
karşın -özü itibariyle büyük bir dinsel suçtu- İsa, Vali Pi
latus'un huzuruna bir cani gibi çıkartıldı: "Eğer bu adam
3.3. İsa'ya Ne Oldu? kötülük eden olmasaydı, onu sana vermezdik" (Yuhanna,
18:303). Ancak Pilatus kestirme bir tepkiden sakınarak Ya-
Musevi görevliler tarafından tutuklandıktan sonra (Yu hudilere İsa'yı kendi yasalarına göre yargılamalarını söy
hanna, 18:21), kısa bir sorgulamanın ardından İsa, Musevi ledi: "Onu siz alın ve şeriatınıza göre ona hükmedin." Ya-
cemaatinin otokrat ihtiyarlarından oluşan bir kurul, San hudiler Pilatus'a dediler: "Bize kimseyi öldürmek caiz de
hédrin tarafından ölüme mahkûm edilip, ertesi gün Vali ğildir" (Yuhanna, 18:31). Pilatus kendi görüşünü açıkladı:
Pilatus a teslim edildi (Matta, 27:2). İsa, Tanrı'nm adını le "Onu siz alıp haça gerin" (Yuhanna, 19:6). Böylelikle Mu-
kelemekle Küfr'e Delalet'le suçlanıyordu. Böylesi temel ve sevilere İsa'yı çarmıha çektirme izni verilmiş ya da böyle
din-içi bir konuda, Sanhedrin'in İsa'yı Yasa'ya göre Sekü buyrulmuştu, ama Museviler infazı gerçekleştirmeyi red
ler otoriteye teslim etmesi gerekmiyordu: Sonradan İste- dettiler. Çünkü bunu yapacak olurlarsa Barrabas'm yaşa
pan'a yaptıkları gibi taşlayarak yaşamına son verebilirler mını Pilatus'un elinden kurtaramayacaklardı. Bunun yeri
di. Bir Musevi nin cezalandırılması için Seküler otoriteye ne, dinsel bir sorunu siyasal bir gövde gösterisine dönüş
başvurma girişimi, dinselden çok siyasal nedenlere daya türdüler. Böylelikle Pilatus kararını geri almak zorunda
nıyordu. Kendisinin de belirttiği gibi İsa, Devlet'e ya da kaldı. Pilatus ve Museviler arasında söyleşi, bu siyasal mı
Sezar'a karşı bir başkaldırının önderi değildi. Frend'in de
şiflemenin doğasını açıkça ortaya koymaktadır.
belirttiği gibi, mevcut toplumsal düzeni ve dünyayı (sa- "Yahudiler ona cevap verdiler: Bizim bir şeriatımız
94
A y tu n ç A ltm d al
vardır, o şeriata göre onun ölmesi gerektir; çünkü kendisi onayladığı ve kabul ettiği, belliydi. Sonunda İsa'yı, arala
ni Allah m oğlu ilan etti. İmdi, Pilatus bu sözü işittiği za rında bir tartışma geçmiş olan Atanmış-Kral Herod'a tes
man, daha çok korktu; ve yine hükümet konağına girip lim etti. Herod, İsa'dan hoşnuttu. O da İsa'yı suçlamak
Isa ya dedi: Sen neredensin? Fakat İsa ona cevap vermedi. için bir neden görmüyordu; kendinden menkul kralı ala
Pilatus da ona dedi: Bana söylemez misin? Biliyor musun ya almak için renkli bir tunik giydirip Pilatus'a geri gön
ki seni salıvermeye kudretim var, ve seni haça germeye de derdi.' Dolayısıyla İsa ilkin Seküler otorite, ardından da
kudretim vardır? İsa ona cevap verdi: Eğer sana yukarı Yahudilerin atanmış kralı tarafından suçsuz bulunmuş
dan verilmemiş olsaydı, benim üzerime senin hiç kudretin oluyordu. Tutuklama ve ölüme mahkûmiyet, Paganların
olmazdı. Bunun için beni eline verenin günahı daha bü Seküler iktidarının ya da Musevilerin kararıydı. Pilatus
yüktür. Bunun için Pilatus onu salıvermeye çalışıyordu, çaresizlik içinde son sözlerini söyleyip bir çanak suyla ka
fakat Yahudiler bağırıp dediler: Eğer bunu salıverirsen labalığın önünde ellerini yıkadı: "Ben bu salih adamın ka
Kayser'in dostu değilsin; kim kendini kral ederse, Kay- nından biriyim, bunu siz düşünün." Bütün kavim cevap
ser'e karşı kor... Ve (Pilatus) Yahudilere dedi: İşte Kralı verdi: "Onun kanı bizim üzerimize ve çocuklarımızın üze
nız! Fakat onlar: Kaldır, kaldır, onu haça ger; diye bağırdı rine olsun!" (Matta, 27:24-25)
lar. Pilatus onlara dedi: Kralınızı haça gereyim mi? Başkâ- Ama sarsıcı sondan önce Pilatus beklenmedik bir ham
hiıüer cevap verdiler: Kayser'den başka kralımız yoktur" leyle Musevilere bir oldubitti yaptı. Museviler dinsel suç
(Yuhanna, 19:7-15). lamayı siyasal bir sorun halinde çarpıtmışlardı. Sivil ve
Isa'nın Seküler yetki organı tarafından masum bulun dünyevi fikirleri olan Pagan Vali Pilatus onu geriye, ait ol
masında şaşılacak bir şey yoktu. Pilatus 'başkâhinlerin duğu alana gönderdi. İsa'nın Musevilerin kralı olma iddi
kıskançlıktan dolayı (İsa'yı) ele vermiş olduklarını' (Mar- asını sözcüğün gerçek anlamıyla onaylayarak askerlerine
kos, 15:10) biliyordu. Gerek Pilatus, gerekse karısı, İsa'nın bir duyuru yazıp çarmıhın üzerine asmalarını söyledi.
hayatını kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar. 'MUSEVİLERİN KRALI, NASIRALI İSA' denmekteydi
Pilatus'un Musevilere yönelttiği ısrarlı sorular, ikilemi duyuruda. İsa'nın Çarmıha gerildiği yer kentin yakınla
ni ve vicdani hesaplaşmalarını göstermektedir: "Pilatus rında olduğundan ve duyuru Aramice, Latince ve Grekçe
onlara: Öyleyse Mesih denilen İsa'yı ne yapayım, dedi. olarak yazıldığı için pek çok Musevi bunu okudu. Muse
Onların hepsi: Haça gerilsin, dediler. Ve Pilatus: Ya ne kö vilerin önde gelen rahipleri Pilatus'a karşı çıktılar: Yahu
tülük yaptı, dedi. Fakat onlar: Haça gerilsin, diye çok ba dilerin Kralı değil, fakat bu adam: Ben Yahudilerin Kralı
ğırdılar" (Matta, 27:22-23) yım dedi, diye yaz. Pilatus cevap verdi: Ne yazdımsa yaz
Bu sıra dışı ve alışılmadık davanın tuhaf doğası, sonra dım" (Yuhanna, 19:19-22).
dan, tarihe son derece önemli bir katkı yapacaktır. Pilatus'un bu dava boyunca sergilediği siyasal deha
Seküler iktidarın temsilcisi Pilatus kuşkusuz İsa'nın sonradan Musevilerin karşısına çok yönlü sorunlar çık.ıı
Tanrı nm Oğlu, hatta ilahi olduğuna dahi inanmıyordu. dı. İlkin, Musevilerin hükmü uyarınca çarmıha gerilen
Yine de misyonunun (bütünsel görev) kutsal olduğunu Nasıralı İsa, Pagan yöneticisi tarafından Musevilerin Kr.ı
A ytu n ç A ltındal 97
müle ettikleri tezlerine de ters düşmekte ve onları çarpıt memiştir, fakat insanlar Ruhülkudüs tarafından sevk olu
maktadır. narak Allah'tan söylediler" (I. Petrus, 1:20-21). Kendine ya
Yeni Ahit'teki kurguya göre İsa her şeyi biliyordu ve da bizzat kendi oğluna karşı bir komploya ilişkin bir ke
kendi sonunu öngörmüştü. Komplo kuramı dokuya ek haneti açıklayan Tanrı kelamını bir tez olarak kurgusallaş
lemlenmiş başka bir yabancı Seküler-kültürel unsurdur, tırmak şizofrenik değilse eğer, kesinlikle Sciolastik* bir ya
çünkü komplo kuramları üzerine temellenmiş kehanetler kıştırmadır.
de bulunmak, büyük Musevi peygamberlerinin âdeti de Eğer İsa Musevilerin dedikleri gibi beklenen Mesih de
ğildi. Sanhédrin başından beri İsa'yı dinliyor ve gözlüyor ğil de, sıradan bir İnsan'sa, o zaman 'sıradan bir insan'
du. Yahüda sadece bir muhbirdi, o kadar. Musevilere misyonunda bölgenin en yüksek Pagan Seküler iktidarı
İsa'nın bulunduğu yeri ihbar etmişti. Öte yandan Başra tarafından onaylanmış kral ve Musevilerin Mesih'i olarak
hip Kiyafas'ın Musevilerin bir kurban vermesi gerektiği tanınmış ve kabul edilmiş oluyordu; ama eğer İncil yazar
şeklindeki öğüdü, 'bir kişinin ölümü'ne ilişkin olup özel larının inandığı üzere, Tanrı'ysa, o zaman, insan yapısı bir
olarak İsa'yı işaret etmemekteydi. 'Komploya' kurban olması olası değildi. Ortada bir Muse
İsa ne yaptığını biliyordu. Sonuçlarını da. Kehanetleri vi komplosunun bulunamayacağı açıktır. Çünkü, İsa gö
nin gerçekleşmesi için komploya gereksinimi yoktu. Ken revine başladığı andan itibaren insanlara ne vazettiğini
di kaçınılmaz Sonu kehanete içkindi. Sonuç olarak İsa açıkça söylemiştir. En iyi bildiği şeyi vazetmek İsa'nın
kendi kendisinin karar-merciiydi. Gaipten haber veren şa hakkıysa, öğretilerini reddetmek de Musevilerin yasal
hısların öngörüleri bir komployu önceden bildirebilir, hakkıydı. Musevilerin İsa'yı söylemediği sözlerle iftiraya
ama Büyük Musevi* peygamberlerinin kutsal kehanetleri kurban etmeye gereksinimleri yoktu. İsa kendisine hiçbir
komplo üzerine kurulmazlar. Yeni Ahit derleyicileri yetki verilmediği halde tam yetkili olduğunu, beklenen
İsa'nın ne denli masum olduğunu göstermek için komplo Mesih olduğunu söylemişti, olanaksız olmasına karşın
kuramını eklemişlerdir. Her durumda, Tanrı'nın Bir ve Tanrı'nın Bir ve Tek Oğlu olduğunu iddia etmişti, yapma
Tek Oğlu'na, dolayısıyla da bizzat Tanrı'nm kendisine ması gerekirken İsrail'in Tanrısı'nı özelleştirmişti... Muse-
karşı insan-yapısı bir komplo hazırlaması düşünülemeye viler açısından, sıradan bir Musevi olarak İsa tıpkı tüm İs-
ceği için, bu kuram kendilerinin İsa'yı kavrayış tarzlarıyla railoğulları gibi Tanrı tarafından kutsanmıştı, ama 'bütün
da çelişmektedir. sel görevi' (Misyonu) kâfirce ve dehrice bulunmuştu. Se
Bunun tersi daha da olanaksızdır: Tanrı'nın Bir ve Tek küler açıdansa, İsa kutsal değildi, ama 'bütünsel görevi'
Oğlu'na karşı Tanrı-yapısı bir komplo düzenlemesi, Pe- kutsal bulunmuştu. '
ter'in ikinci mektubunda belirttiği üzere, "Önce bunu bil Tanımsal anlamıyla, İsa yaşamındaki 'benzerlikler'iıı
melisiniz ki, kitabın hiçbir peygamberliği hususi tefsirden kurbanı olmuştu denilebilir. Kehanet'te sözü edilen ben
değildir. Çünkü peygamberlik asla insanın iradesiyle gel zerliğe uygun olarak doğduğu söylenmişti. İsrail Y.ıs.ı
liuyük M usevi Peygam berler ayrım ı M u sevilik'te önem li rol oynar. İsa'nın
Kendi'ni özdeşleştirdiği kehanet Büyük Peygam ber K ehaneti'dir (y.n.). * Sciolastic: K elim e ve kavram ları kendi istem leri yönünde kııllannı.u ılık
102 A y tu n ç A ltın d al 1'*'
tan on ikisi, yaklaşık yirmi bin Hıristiyan'la birlikte şehit kiliseyi, 3 bin misyonu ve 11 bin Bağımsız Baptist Cema
edilmişlerdi. ati temsil ediyordu.18
Azizler Kitabt'rıda on binden fazla ad vardır. Adları anı 21. yüzyıla yaklaşırken* 810.464.000 Katolik, dünya nü
lanlar birkaç yüz aziz, şehit edilmiştir. Ve Azizler Kita- fusunun %18.4'ünü oluşturmaktadır. Bu insanlar 359 bin
bı'nda anılan azizlerin büyük bölümü, aristokratik ya da kilise mıntıkası ve 2.456 diyaseste toplanmışlardır ve yak
varlıklı ailelerden gelmektedir. Pek çok kral, birkaç krali laşık bir milyon rahibe ile 154.148 papazları vardır.19
çe ve akrabaları putperestlere, kâfirlere, sapkınlara ve Christian Buckley, yeryüzündeki Ateist sayısını iki yüz
Ateistlere karşı Katolik İmanı'm savundukları gerekçesiy milyon olarak hesaplamıştır.20Yeryüzünde Tek-Tanrıcılığı
le aziz(e) ilan edilmişlerdir. Constantin'in sözde ihtidası kabul etmeyen üç milyar insan vardır. Ve ellerindekinden
dan sonra -gerçekten ihtida ettiği tartışmalıdır- Ateizm son derece hoşnut görünmektedirler. Muhtemeldir ki
bu kez papalar ve sacerdotalistler tarafından kendilerinden Tek-Tanrı'ya gereksinimleri yoktur. Örneğin Hint Klasik
olmayanlara karşı kullanılır olmuştur. Ve bu azizlerden kültürünün mistik boyutunda her yerde milyonlarca -g e
bazıları, gerçekte kimi cinayetlerin sorumlusudur. Bunun leneksel olarak 330 milyon- tanrı vardır.21
canlı bir örneği, İspanya Kraliçesi Isabel'dir. 1991'de Papa Peter Hebblethwaite, bir uzman, gazeteci ve sırdaş bir
II. Jean Paul, Kraliçe'yi müstakbel azize ilan etmiştir. gözlemci olarak Vatikan hakkında şunları yazmaktadır:
(1992'ye göre sırada yaklaşık iki bin azizlik adayı vardır.) "Kilise Kıyamet'i bekleyerek şurada yatan eski kemikler
Katolik iman ve dogmasını savunmadaki adanmışlığı ne üzerinde yükselmektedir. Sonradan bu temel üzerinde
deniyle azizeliğe layık görülmüştür bu kraliçe. Oysa 15. devasa bir kuram ve ilahiyat ve kurgu ve iman ve boş inan
yüzyılda ülkesindeki sayısız cinayet ve işkenceden ve ni ve devlet siyasası üstyapısı yükseltilmiştir."22
hayet on binlerce Yahudi'nin sürgün edilmesinden kişisel İsa vaat ettiği üzere bu dünyaya dönecek olsa, bu gün
olarak sorumlu olan oydu. Kendi Mutlak Tanrı fikrini da lerde bir kez daha çileden çıkacak ve olasılıkla yeni 'ben
yatma uğruna kullanılan balta, tarih boyunca hiç körelme- zerlik' suçlamalarına muhatap olacaktır. El çabukluğuyla
miştir; geçen her yüzyıl, yeni bir dramın tanığı olmuştur. çağımızın delilerine ya da sapkınlarına benzerliği öne çı
Isa'nın Misyonu döneminde tam olarak örgütlenmiş, karılacak ve religiocratlar kilisesi ya da TV Dindarları tara
Sinagog'dan tam ayrılmış bir Kilise mevcut değildi. Pav fından aşağılanacak, belki de aforoz edilecektir. Günü
lus'un günlerindeyse gevşek biçimde örgütlenmiş* yedi müzde kurumsallaşmış dinsel doğmayı yönlendirenlerin
kilise bulunuyordu. Galup Kamuoyu Araştırması'na (AI- artık kişi olarak İsa'ya gereksinimleri kalmamıştır.
PO) göre 1980 yılında -yalnızca ABD'de- %55'i Protestan, Evet, doğumundan iki bin yıl sonra, İsa'ya ne oldu?
%30'u Katolik olmak üzere 225 milyon Hıristiyan yaşa Bugün her mümin, bu soruya kendi imanını canlı tutahi
maktaydı. Lamant'a göre, Protestan mezheplerinin en ge lecek bir yanıtı taşımaktadır. İnancı-bütün Hıristiyanl.ır
nişi, Güney Baptist Konferansı 14.6 milyon kişiyi, 36 bin dan bazıları İsa'nın (Tanrı) Kilise'den sürüldüğünü, kimi
l’avlus ilk Kiliseleri, M usevi Sinagogları'nda başlatm ış, sonra onları evlere
taşıtmıştı (y.n.). Üç İsa, 1989-1990'da yazılm ıştır (ç.n.).
KM A ytu n ç A ltın d al *,,.ı
leriyse günahkârlar tarafından suiistimal edildiğini söyle veya papalık tebliğlerinde vd.'den hangisinde bulabile
mektedirler. Durum ne olursa olsun, şurası açıktır: İsa cektir?
kendi adına dikilmiş kiliselerden hiçbirine kişi olarak gir- İsa örneğin:
miş değildir. Kimi kilise, tarikat, mezhep ve kültler onun Kendisini Mesih ilan edip öğretileri üzerinde tek yetki
sadece adını ve yeryüzündeki yaşamını devralıp tekelleş- li olmak iddiasında bulunan Havarisi Petrus'u;
tirmişlerdir. İsa'nın yeryüzündeki adı ve imgesi gerçek Kendisini siyasete tabi kılan Havari Pavlus'u;
imanın kaleleri olduğunu öne süren partiler için değerli "Kadınların kiliseye girerken başlarını örtmelerini"25
bir sermaye olmuştur. Onlar da bu addan kendi amaçları buyuran ikinci Papa Linus'u;
için yararlanmazlık etmemişlerdir. Kiliseler gibi siyasal 'Dinsel görevlere ayrılan nesnelere ancak din görevlile
partiler de hamlelerini 'Tanrı adına' gerçekleştirip23 tıpkı rinin dokunabileceğini' buyuran sekizinci Papa Xystus'u;26
bir zamanlar İsrail'in Tanrısı'na yapıldığı gibi, İsa'yı sö İmparator Constantine'i İsa adına vaftiz ettikten sonra
mürüp kendilerini İsa'ya ilişkin kendinden-menkul haki 'din adamı olmayanların, din görevlilerini herhangi bir
katlerle yeniden vaftiz ederek suçlarını ve banka cüzdan suçlu suçlayamayacağını'27 ilan eden otuz dördüncü Papa
larını şişirmişlerdir. Silvester'i;
Gerçekte İsa'nın aleyhinde olduğu varsayılan 'komplo' 'Geleneğe aykırı olarak Roma Kilisesi'nin arcarius'u
halkın içinde yaşadığı dönemlerde değil, sonradan, kendi olup hâzinenin işleriyle bizzat ilgilenen, nomenclátor'dan
adına hareket edenlerce tasarlanmıştır, denilebilir. Din kendi adıyla makbuz kesen'28 seksen birinci Papa Agat-
bürokratları, İsa'yı, eğer evinde (Kilise) gözaltına almadı ho'yu;
larsa, mutlaka sonsuz bir suskunluğa mahkûm etmişler Sadaka vermeyi bir çeşit ticari işlem, 'bu güvenliksiz
dir. Çileci Abelard gibi, gerçek İsa da terk edilmiş ve sade dünyadan öbürünün güvenliğine sermaye aktarımı'29 ola
ce adıyla ve Kilise'nin kendisine yaptığı gündelik atıflarla rak gören ve 'hoşgörü kenti'ni, 'Şeytan'm kenti' olarak
anımsanmaya yazgılı kılınmıştır. mahkûm eden Aziz Augustine'i (ö. 430);
Kendisine iman edilen İsa eğer McDowell ve Larson'un Siyasal düşmanını (Malatesta) iman düşmanı ilan edip
önerdiği üzere, geçmişte ve günümüzde İsrail'in yaşayan ondan kurtulmak için elindeki tüm olanakları seferber
Tanrısı Yahveh ise,24 o zaman, halkının arasında yaşama eden,30 ve dinsel görevleri İsa adına satışa çıkartan geçmiş
sına izin verilmeyen bir Tanrı olduğu kesindir! papaların en seküleri II. Pius'u;
Isa bundan iki bin yıl önce doğdu. Dünya üzerindeki 1302 tarihli bull'u (Ferman) unam sanctum'da 'Seküler
misyonuna başlamasının üzerinden yaklaşık 1970 yıl geç kılıcın Petrus'un ihdasında olduğunu inkâr edenler,
ti. Kaçınılmaz soru, hâlâ ortadadır: "İsa'ya ve öğretisine Rab'bin kelamını anlamayanlardır/31 diye ilan eden Papa
ne oldu?" Herhangi bir mümin, sui generis İsa'yı şu yüz VIII. Boniface'yi;
bin Kilise'de ya da sayısız sahte kilisede, sahte İnciklerde* 1614'te kendisinin Tanrı Kelamı'nın bedenleşmiş hiçi
mi, Yüce Prens Mikael olduğunu öne süren F/.ekiel
Henüz 3. yüzyılda yaklaşık 4600 elyazm ası İncil vardı. Bunlardan hiçbiri ke
lim esi kelim esine diğerinin aynı değildi (y.n.). Meth'i;32
IK A ytu n ç A ltın dai III-
Papaları, yapılan sahtekârlıkları ortaya çıkartanlara ve 3.4. Bireyin Kimliğini Olumlayan Onun
diğer sözümona yıkıcı unsurlara karşı koruyan Papaların Farklılığıdır
Yanılmazlığı (1870) dogmasını;
Deutzlu Rupert'e göre (12. yüzyıl, geleneksel manastır
Isa'nın vazettiği Kurtuluş'a erişebilmek için eski Muse
zühdünün temsilcisi), Tanrı Baba'nm özel görevi 'nesnele
vi Yasası'nı kesinlikle izlemek gerektiğini öne süren Ye
rin doğasını' kurmaktı.33 Tanrı bunu altı Kutsal Kitap Gü
dinci Gün Kilisesi'ni, ya da iman adına serbest aşkı uygu
nü'nde gerçekleştirip özel görevini tamamlamıştı. Dolayı
layan Oneida Cemaati'ni ya da Yehova Şehitleri'ni veya
sıyla Tanrı Yaratımı'yla (Tekvin) her şeyin Başlangıcı'nı
Ahir Zaman Azizleri'ni ya da Moony Cemiyeti'ni; onayla
belirleyen doğaüstü unsur (Kişi) olarak görülmektedir.
yabilir miydi?
İnanca göre bundan sonra Kutsal Ruh'un özel görevi baş
Sezar'a ait olanın Sezar'a, Tanrı'ya ait olanınsa Tanrı'ya
lamıştır. Kutsal Ruh'un özel görevi, doğayı Tanrı'nın ön
verilmesini vazeden İsa, piskoposlarının Pontifex Maxi
gördüğü mükemmelliğe ulaştırmaktır. Hıristiyanlığın Ki-
mus unvanıyla praeceptum imperetoris (İmparatorluk Yöne
liseleri'nin bağlı olduğu doğmaya göre, Kutsal Ruh'un
timi) üzerinde mandatum dei (Tanrı Yasası) uyguladıkları
özel görevi bitmemiştir ve hâlâ işlemektedir. Eğer Tanrı
nı görseydi kuşkusuz yine çileden çıkardı. Yine papalık el
Baba'nm Özel Görev'i, var olan her nesne için, kendi do
çisi (nuncio), dinsel mahkeme (rota), propaganda, araf,
ğasına uygun olan bir başlangıç oluşturmaksa, o zaman
Curia (Din Bürokratları'nın toplandıkları meclis) gibi hiç
Kutsal Ruh'un özel görevi de her nesne için, kendi doğa
duymadığı ya da düşünemeyeceği sözcükler, aklını karış
sına uygun olan Uygun bir Son oluşturmak idi ve halen de
tırırdı. Kendi saf Misyonu'nun çağlar boyunca birileri ta
öyledir. Çünkü Başlangıcı olan hçr nesnenin kaçınılmaz
rafından Teokrasi ve Caesaro-papism gibi, ideolojik bi
olarak bir de sonu vardır. Tanrı ile Kutsal Ruh arasında
çimlere büründürüldüğünü görse, kuşkusuz yine şaşkın
Aracı olarak İsa bulunmaktadır. Yalnızca İnsan ya da in
lıktan şaşkınlığa sürüklenirdi.
sanlık değil, 'bütün yaradılış' Başlangıç'tan Son'a, zorun
Kendine sevebileceği bir baba arayan Nasıralı, düş kı
lu olarak onunla birlikte yaşar. Dolayısıyla İsa Göksel an
rıklıklarıyla yoğrulmuş bu hüzünlü genç adam, Vati
lamıyla Başlangıç'ı ya da Son'u değil, gökyüzünün altın
kan'daki yeryüzü tahtına dönecek olsa, şunları söyleyece
daki Hayat'ı başlangıçtan sona doğru yönlendiren ara
ğini görür gibiyim: "Çünkü ben, RAB, ben değişmem...
cı/aradaki YENİ'yi (Vahiy, 21:5-6) temsil etmektedir. İsa
Bana dönün, ben de size dönerim... Ve siz: Ne ile dönelim,
dünyanın Alfa ve Omega'sıydı. İsa'nın kendisinin Ezeli ve
diyorsunuz. İnsan Allah'ı soyar mı? Siz beni soymaktası
Ebedi oluşunun nedeni budur: Logos olarak Baba'yla bir
nız. Ve: Neden seni soyduk, diyorsunuz." (Malaki, 3:6-7)
likte Yaratılış'm bizatihi içinde değil, Tanrı'ya ait olan
Eğer İsrail Tanrısı'nın adı gerçekten de BEN BEN OLA
Mutlak Mekân'da yer almaktadır. Dolayısıyla da, 'Bütün
NIM ise, Nasıralı İsa için de benzeri bir ad düşlüyorum:
sel Görev'i Tanrı'ya imanı sağlamak ve Uygun Son'a go
"BEN NE OLACAKSAM O'YUM."
türen uygun yolu öğretmektir.
Nasıralı İsa bu dünyada, varlığına inandığı Öteki Dün-
Başlangıç ile Son arasında yer alan zaman süresi, Tarih
ya'da olmak istediğini olabilmek için yaşadı ve ıstırap çekti.
108
A ytu n ç A ltındal 109
sel zaman olan saeculum (çağ) değil, dinamik, her an mev rafından yanma alınan Enoş gibi geldiği yere dönmüş
cut Yeni'nin sürecidir. Dolayısıyla İsa'nın temsil ettiği yer olur.
yüzü Hayat'ı kavrayışında mutlak, saptanmış bir geçmiş Tanrı'nm Hıristiyan Gnosis'indeki teslis işlevselliği te
ya da mutlak, tespit edilmiş bir şimdiki zaman yoktur. Bu melde Helenistik diyalektiğin bir yansımasıdır. Mutlak te
nedenledir ki İsa'yı alegorik olarak değil, sözcüğün gerçek kil olan Tanrı ve Tümel olan Kutsal Ruh vardır. İkisinin
anlamıyla 'BEN NE OLACAKSAM O'YUM' diye tanımla arasında ikili doğasıyla İsa yer alır. İsa hem özeli hem de
dım. Başlangıç'tan Son'a dek yaratılmış olan her nesne be geneli simgeler. İçerik ve Biçim'dir (genel). Mekân ve Za
lirli bir ‘OLACAK'lık sürecindedir. Hiçbir nesne 'OLA man içinde Başlangıç ve Son'un özel İçeriği'yle genel Bi-
CAK' halinden kurtulamaz. Hiçbir nesne bu 'OLA- çim'in temsil eder; Kutsal Ruh ise Tekil Tanrı'nm tümel te-
CAK'lık halinin dışında değildir. OLACAK'hk hali temsi zahürü'dür (görünüşü). Hıristiyanlığın TekTanrıcı ilahi
li olarak dünyevi yaşamın rastlantılarını yönlendiren sü yatında Tanrı tekil, onun tezahürü olan Kutsal Ruh ise tü
rekliliği ve değişimin her yerde mevcudiyetini belirlemek meldir.
tedir. Tanrı -ya da Tanrı'nm oğlu- olarak İsa aşkın (trans- İsa Tanrı'nm 'insan benzerinde yaratılmış' Bir ve Tek
cendental) değil, Yaradılış'tan ve Son'dan kaçınabilen tri- Oğlu olarak kavranıldığı takdirde özel içeriği, 'Tanrı ben
ad quid'dır * zerinde yaratılmış' İnsan olarak ise genel biçimi vermek
İsa, Iman'a göre, Tanrı'nm Logos'u ve mutlak zaman tedir. Hıristiyan dogmasında mekân ve zaman birliği ale
içinde Yaradılış'ın aktif-başlangıcıdır. 'Ölümlü Olan Her gorik olarak ikili doğasıyla İsa tarafından temsil edilir.
Musevi'nin Kendi İçinde Ezeli ve Ebedi Olduğu'nu doğ Mekânın (içerik) ve zamanın (biçim) kişileştirilmesi olarak
rulayan substarıce premiere** olmak üzere gönderilmiştir. kavranıldığında İsa çelişkiyi bir anlamsızlık ya da düşü
(Vahiy, 22:12 "İşte tez geliyorum; ve herkese kendi işinin nülmez (bir olgu -ç.) olarak dıştalar. Hem Tanrı hem İn
olduğuna göre mükâfatım elimdedir.") san olma çelişkisi İsa mekân ve zaman içinde Tekil Tan
Hıristiyanlık inancına göre İsa, Tanrı'nm uygun gördü rı'nın içerik ve biçimi, 'BEN' ve 'İM' (olmak) olarak algı
ğü Son'a açılan Bir ve Tek Doğru, Adil, Yasal, Tanrı tara landığında, silinmektedir. (İnsanın Tanrısallaştırılması ve
fından görevlendirilmiş Geçit, Yapı'dır (Çıkış). Birey bu ya Tanrı'nm İnsanlaştırılması Antik Mısır'da, Greklerde
kapıdan yalnız başına geçer. Birey bu uygun kapıyı seç ve Roma'da bilinen bir uygulamaydı.)
mesi halinde uygun Son'a ulaşır. Kutsal Ruh'un temsil et Mekân ve Zaman kişileştirilmesinde İsa, Tanrı tarafın
tiği bu uygun son bireyi Tanrı'ya ulaştırır; çünkü Kutsal dan diğer bütün insanlar gibi yaratılmış değildir. Tanrı
Ruh bireyin selamete erişmesi için vardır. Kutsal Ruh, bi kendini Kendi Benzerinde -yani İnsan (İsa) olarak- yarat
reyi yakıp tüketen Hades değildir. Aksine, Tanrı'nm ödü mıştır. Dolayısıyla, Tanrı tarafından Kader'i çizilmiş değil
lünü, Sonsuz Hayat'ı elde eder. Ve böylelikle birey (İnsan) ama, Logos'un kendisi olan İsa, İnsan'm 'içinde' olmak
Eski Ahit'te izi bulunamadan ortadan kaybolup Tanrı ta üzere gönderilmiştir. Çünkü İsa 'Tanrı' içindeki Tanrı'dır.
* I riad quid-. Bir m ebde bağlı kalm ak zorunluluğu olm ayan üçüncü terim. Ve Tek bir insan kavminin değil, tüm saeculum'a göre ya
** Substance prem iere (Fr.): İlk töz (ç.n.). şayan herkesin içinde olmak üzere gönderilmiştir.
A y tu n ç A ltın dal 111
Kutsal Kitap metinlerindeki kairos (genellikle Zaman lamlısı Kirche sözcüklerinin khronos'un türevleri olması
olarak anlaşılan Grekçe sözcük) kavramı, kutsal yazılar rastlantı değildir. Church/Kirche, değişime tabi dünyevi
daki khronos’dan (genelde zaman için kullanılan Grekçe kurum olan khronos'u 'zaman ve yasaların kuruluşu'nu
sözcük) ayırt edilmelidir.34 John Austin Baker, kairos'u temsil eder. Fransızca Eglise sözcüğü ise Ecclesia'den36 gel
'Doğru Zaman' olarak okumaktadır. Bence kairos'u Tanrı mektedir ve Papa VI. Clement'a göre Kilise, (Ecclesia)
planına göre 'Olacak Zaman'mda olduğu şekliyle, yani iman konusunda değiştirilmez ve yanılmazdı.37
'gerçekleşmesi umulan zaman' olarak anlamak daha doğ Öte yandan saeculum hem kairos hem de khronos'u ba
ru olacaktır. Vahiy, l:17-19'daki "Korkma, birinci ve son, rındırmaktadır. Yani eğer kairos Alfa ise, o zaman khronos
ve Diri olan benim; ve ölü idim, ve işte, ebetler ebedince Omega'dır - ama her ikisi de saeculum'a göre tanımlanmış
diriyim, ve ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bende olmak kaydıyla. Kairos açıkça, 'Benzerliğe' koşuttur. İN
dir. İmdi gördüğüm şeyleri, ve olan şeyleri ve bundan SAN'a değil. Khronos Yaradılış'taki İNSAN'dan yola çıkar,
sonra vaki olacak şeyleri... yaz," bölümü, önerime güçlü İnsan'ın Tanrısal benzerliğinden değil. İNSAN'm Tanrısal
bir örnek sağlamaktadır. Kairos 'şimdi olan'ı gösterirken, Benzerliği değil bizzat kendisi ölümlülüğe, bir başka de
kendi içinde 'sonra olacak olan'ı da taşır. Kairos salt Doğ yişle ölüm ve Hades'e tabi kılınmıştır. 'Doğru Zaman' ola
ru Zaman'a değil, belirsiz bir sürece işaret etmektedir. Va- rak kavranan fon'ros'dan kaynaklanan fikir pırıltıları ka
hiy'in üç buçuk günü Danyal'in anlattığı 'zaman, zaman nımca geçersizdir; kairos insanlar için belirli değil, belirsiz
lar ve yarı-zamam'dır (7:25). Ve ilk Musevi-Hıristiyan bel bir datum'dur. İlahiyat açısından kendi kairos'unu yalnızca
gelerinden biri olan Tibertine Sibyl'inde de sözü edilmek Tanrı bilir. İnsanlar tarihleri ancak khronos'un alanında
tedir.35 'Zaman, zamanlar ve yarı-zaman' Olacak-Za- tespit edebilirler, kairos'un alanında değil. Bunun sonucu
man'dır ve ölçülebilir Zaman (vakit) khronos'dan ayırt olarak da, hiçbir ölümlü kairos'un tarih ya da doğasını
edilmelidir. Ölüm ve Hades'in anahtarını elinde tutan, doğru olarak öne süremez. Tanımsal anlamıyla, khro-
Olacak-Zaman'la (birlikte) oradadır ve Olacak-Zaman'ı nos'un bilgisi Bilgi Ağacı alanına aittir, ama kairos'un bil
temsil eden bu şahıs tüm Yaradılış'm ortak sorumlusudur. gisi, Tanrı'nm kairos'un bulunduğu Hayat Ağacı'nm önü
'Diğer Kral' 'zaman ve yasaların kuruluşunu değiştirme ne sapladığı kılıçla korunmaktadır.
ye kalkışacak olan' tek kişidir. 'Zamanın ve yasaların ku Kanımca Kutsal Kitap bağlamında kairos zamanın içeri
ruluşu' Tanrı aleyhine söz söyleyen ve azizlerine acı çek ğine, khronos ise biçimine denk düşmektedir. İsa, Tanrı-ya-
tiren Kral'ın elinde değişime tabi olacaktır. Değiştirilebile pısı-İnsan'm khronos'a göre biçimlendirilmiş kairos'unu
cek olan, 'zaman kuruluşu' ölçülebilir zaman/vakit'tir yansıtmaktadır.
(khronos), ama 'Diğer Kral' kairos'u tezahür ettiren Tan- Ezeli-Ebedi Hayat'ın temsilcisi olarak İsa, Tanrı'nm Bi-
rı'nın katalizörü ya da aracı olarak bulunmaktadır. Tan- çim'ine (Zaman), ezeli-ebedi hayatın bir ve tek Çıkış'ı
rı'nın planı uyarınca Kral'da kişileşmiş kairos (Olacak Za (Bab) olarak kavranılan İsa ise İçerik'ine (Mekân) tekabül
man), khronos'da var olan 'zaman ve yasaların kuruluşu eder. Ancak ezeli-ebedi hayata sahip insan fikri, Yahudi
nu' değiştirir. İngilizce Church (Kilise) ve Almanca eşan lik arasında yabancı ve dışsal bir iddiadır. Oysa Greko-
Üç İsa A ytu n ç A ltm dal 113
Romen kuram anlayışı açısından bu, tümüyle olasıdır. Bu şimin kalıcılığı ve sürekliliği ilkesine tabiyse, o zaman bi
Greko-Romen kuram, daha sonra Hıristiyanlık'ta dogma reyler 'yeniden doğmuşluk'a kavuşabilmek için vaftiz ol
halini almıştır. mak durumundaydılar. İsa gözü pekçe çağdaş dinsel oto
Bağlamsal olarak İsa, 'Değişim daimidir'38 ilkesine tabi ritenin kurduğu düzenleri, standartlaştırmaları (Musa Ya
olan saeculum'u temsil eder. İsa'nın Musevi gündelik yaşa sası) Sekülerleştirdi. (Özellikle temiz/murdar yiyecekler
mına getirdiği yenilik budur. Ferisiler, Musevi fraksiyon ve el yıkama konularında; İsa tüm yiyecekleri helal ilan et
ları arasında yasacı olanlardı. Yasalara göre eksiksiz ve le ti.) Gündelik yaşama, seküler yaşamda olagelen toplum
kesiz olduklarını öne sürmekteydiler. Oysa kendi içinde sal ve siyasal değişimlere uygun değişimler dahil etti.
her bakımdan yasal ve eksiksiz olan sadece Tekil Tanrı Ba İsa kendini aşkmlaştırmış değildir, onu aşkmlaştıran
ha'ydı. İsa'nın Ferisilerle tartışmaları bu karmaşık sorun kehanetti. Saeculum’da Eskatolojik bir konumu yok, ama
çevresinde dönmektedir. İsa için tek doğru, eksiksiz, bü etten, kemikten bir varoluşu (mekân) vardı. Vazettiği sela
tün olan yasa, Tanrı Yasası'ydı; Ferisilerin dokunulmaz met, Musevi kralın boyunduruğundan kurtuluşa sınırlan
olduğunu öne sürdükleri kendi anlayışlarına göre biçim dıran selamete benzemiyordu. İsa'ya göre selamet, Tanrı
lenmiş olan yasa değil. Dolayısıyla Ferisilerin meşruiyetçi indinde nizami, tam ve eksiksiz olabilmek için saecu
iddia ve düzenlemelerine göre yeryüzünde Nizamilik id lum'un yozlaştırıcı bağlarından kurtuluştu. Musevi saecu-
diasında bulunmak, olası değildi. Bu yasa, insan-yapısıy- lum’undan kurtulmayı değil, saeculum’da Tanrı tarafından
dı. Musa tarafından vazedilmişti ve tıpkı Büyük Tapı- ayrıcalıklı kılınıp korunmayı istiyordu. Musevi gerçekçiliği
nak'm insanlar tarafından yapıldığı gibi, Tanrı Yasası uya ve varlığını sürdürebilme mücadelesi saeculum’dan kur
rınca değişime tabiydi. İsa gözü pekçe bu büyük Tapmağı tulma fikrini dışlamaktaydı. Böylesi bir fikir Musevi'ye
bozup birkaç gün içinde yeniden inşa edebileceğini söyle verilmiş olan bilgelikle çelişmekteydi. Musevi yeryüzün
mişti. de yaşamaya yazgılı olduğunun bilincinde olmak zorun
İsa düzenleyici değil, kurucuydu. Ebedi hayatı yapan daydı. Onun esas kaygısı, saeculum’un dışında değil, tam
esaslardan söz ediyordu. Bu dünyada her şeyin geçici ol tersine yeryüzünün neresinde ve nasıl yaşayacağıdır. Mu
duğunu, ama kendi sözlerinin sonsuza dek yaşayacağını sevi'nin bu dünyada 'öbür dünyadaki' gibi yaşamak diye
söylemişti. Saeculum'un esas ilkesi de her şeyin değişimin bir kaygısı ve boş hayali yoktur.
her yerde mevcudiyetine tabi olduğudur - yaratılmış şey İsa Babası tarafından saeculum’un nihai ve ideal temsil
ler kendi içlerinde eksiksiz değildirler. Bu dünyada (saecu- cisi olmak üzere ete kemiğe bürünmüş olarak gönderildi
lum) hiçbir şey düzenli (tam) olamaz. İsa Tanrı'dan başka, ği için saeculum’dan selameti vazetmekteydi. Dolayısıyla
kendisi dahil hiç kimsenin iyi olmadığını söylüyordu. Nihai ve Doğru Çıkış 'Yol'unu bir tek o biliyordu. Değişi
Dogmaya göre İsa bu nedenle yeryüzüne gönderilmiş min her yerde mevcudiyetine tabi yaratıklara, Uygun'a
ti. Bireylere Doğru Yol'u göstermek için. Onlara eksiklik 'Çıkış' yolunu bir tek o gösterebilirdi.
lerini gidererek, Tanrı indinde uygun kılma olanağını ver Kutsal Ruh'un temsil ettiği Uygun Son, ruhun ölüp da
mek için. Bu nasıl olacaktı? Eğer her şey saeculum'da deği ğılması değil, Diriliş'tir (Kıyam). Doğru Kapı'dan (İsa) iç
114 A ytu n ç A ltın d al 115
tenlikle ve içinde hiçbir ukde olmaksızın geçen birey, öl kendini yaratandan daha tahir olur mu?" (Eyüp, 4:17)
düğü an, bir çocuk masumiyetiyle yeniden doğacaktır. İsa Oysa hakkaniyet İsa için anahtar kavramdı. Gerçekte
olmaksızın Diriliş olamaz, ve diriliş olmaksızın ezeli ebe mevcut yasalar uyarınca Tanrı'nm ödülüne mazhar olmak
di yaşam olmaz. Diriliş Tanrı tarafından belirlenmiş Ka için bir zorunluluk olarak hakkaniyete bağlı kalmaları is
pı dan (İsa) geçenler İçin, konulmuştur. Bu nedenledir ki, tenmemiş olan Musevileri İsa, selamete ulaşabilmeleri için
Hıristiyan dogmasına göre bireyin seçme özgürlüğü İsa'y hakkaniyetli olmaya çağırmıştı. Muhtemeldir ki çağrısına
la sınırlandırılmıştır. Dogma açısından ölüm, mutlak son olumlu yanıt vermek istemediklerinden değil, ama
değildir; önünde Diriliş uzanmaktadır. Ve İsa'ya iman gelenekleri çiğnenemeyecek kadar güçlü olduğu için
eden herkes için'dir (geçerli -ç.). Zaten, Tanrı kendini yal olumlu yanıt verememişlerdir. Çünkü İsa'nın vaat ettiği
nızca İbrahim'e bildirmiştir, ama köle-kadın (cariye) Ha selamete erişmek için hakkaniyetli olmanın onlar için bir
cer, onu gören ilk insan olmuştur: "Ve Hacer kendisine anlamı yoktu. İsa'nın vazettiği selamet onların tasarımla
söyleyen RABBİN ismini, Sen, ya Allah, beni görüyorsun rına uyan ya da beklentileri olan selamet değildi, ikinci
diye çağırdı; çünkü dedi: Burada da mı beni göreni gör olarak ise, selamete erişmek için mutlaka İsa'nın öngördü
dün?" (Tekvin, 16:13) Ve Tanrıları Yakub tarafından çalı ğü hakkaniyete dayalı bir yasaya tabi değillerdi.40 Musevi
nan İbrani-olmayan Laban (Tekvin, 31:30), ibadet aracılı ler zaten kendi Tanrıları tarafından özgürleştirilmişlerdi.
ğıyla eğitilen ilk şahıstır (Tekvin, 31:29). Museviler Romalıların özgür tebasıydı, köle değillerdi.
Isa'nın Tanrısı (Elohim) tüm insanların sevecen ve mer Musevilerin hakkaniyet sorunu karşısındaki tutumları iki
hametli Babası'ydı. Tümelliği içinde BİR'dir. Ama İsrail'in farklı selamet kavrayışının varlığını doğrulamaktadır.
Tanrısı (Yahveh) 'Bizim Tanrımız'dı. Tikelliği (özel) içinde Maddileşmiş selamet, kurtuluş kavrayışı ve idealleştiril
BİR'di. "Dinle, ey İsrail: Allahımız olan RAB bir olan RAB- miş selamet kavrayışı. Museviler yalnızca Tanrıları tara
DİR." (Tesniye, 6:4) İsa kuşkusuz Tanrı olarak Elohim'i fından seçilip ilahileştirilmiş değillerdi, ayrıca O'nun tara
(Theos) kastediyordu; İsrail'in kıskanç yönetici ve yargıcı fından kurtarılıp özgürleştirilmişlerdi de. Museviler için
Yahveh'i (kyrios) değil.39 Hakkaniyet kavramı da, İsa'nın selamet dünyevi koşullara ilişkin maddi bir konuydu. İsa
Tanrısı yla Musevilerin RAB'bi arasındaki kavramsallaş içinse selamet idealize bir formdu ve gökseldi ve gelecek
tırma farklılıklarını anlamada önemli bir rol oynar. te bekliyordu. İsa hayatını bu selamet tanımı için bir bedel
RAB'bin başka ulusların topraklarına el koyup Yahudile- olarak ödedi. Titus'un kitabında belirtildiği gibi, "Hepimi
re vermesinin nedeni İsrail'in hakkaniyeti değildir. Dola zi tüm kötülüklerden kurtarmak ve kendisi için kendisi
yısıyla RAB toprakları İsrail'deki hakkaniyetten ötürü bir nin olan, iyiyi yapmaya istekli bir halkı arındırmak için
ödül olarak vermemiştir. RAB İsrailoğullarma toprağı İb kendini verdi" (Titus, 2:14).
rahim, Ishak ve Yakub'a verdiği sözü yerine getirmek Bu nedenledir ki, Museviler ve İsa için selamet kavra
amacıyla vermiştir. Ve RAB karşılığında kuşkusuz İsra mı iki zıt anlama işaret etmektedir. Museviler selametten
il'den hakkaniyet beklemiyordu. İsrail'in RAB'bi seçtiği özgürlüğü -herhangi yabancı bir gücün kölesi olmama
halkını gayet iyi tanımaktaydı. Çünkü yazılıdır ki: "Adam y ı-, İsa ise kendisinin olacak bir halkı günahlarından arın-
“f
116 Ü ç İsa
i
SONSOZ
I 19
120 121
A ytıın ç A ltm d al
birlikte varlığını sürdürmektedir. Kilise-dışı(lay) mümin Günümüz Seküleristi, Ateist ya da şöhret kazanmak
hâlâ Kutsal Yazılar'daki talimatlara inanmaktadır. Ve mü için her an rezalet ve sansasyon peşinde koşan başarısız
mini olmayan hâlâ Kutsal Kitap'ta peri masalı ya da kıssa bilgiçlerden değildir. Bilinçli Sekülerist, kuşkusuz religi-
olarak gördüğüyle eğlenmektedir. Ancak doğa-üstü varo oacrat'larm icat ettikleri sahte dini verileri sacerdotalismı
luşunu inkâr etmek için İsa'ya (Tanrı) en fazla gereksinim ve bağnazlığı sürekli sorgular ve insan yaşamını etkileyen
duyan, Ateisttir. Ateistlerin İsa'yı inkâr etmek için İsa'yı seküler değişimleri dogmatize etmeye, doktrinleştirmeye,
inkârı, merkezin nerede olduğunu bilmeyen ama merkez yasakçılığa ya da standartlaştırmaya kalkışanların önün
ci olduğunu savlayanlara benzetilebilir. İsa elinden alındı de bir engel oluşturur. Sekülarist Değişim'in her yerde-
ğında Ateist, çözülür. Tıpkı Şeytan'ın Kilise'nin elinden mevcut, 'Fark'mı her nesne üzerinde etkin olduğunu ga
alındığında dogmanın buharlaşıp yok olacağı gibi. Ate yet iyi bilmektedir. Dolayısıyla değişimin her yerde var
ist in Tanrı nin varlığını reddedebileceğini kendine kanıt olan mevcudiyetinden kaçabilecek herhangi bir dogma,
lamak için İsa'ya gereksinimi vardır. Ve Kilise de dogma farklılıkların her nesneye içkinliğini dıştalayabilecek bir
sını sürdürebilmek için Şeytan'a diğer tüm toplumsal ku- öğreti yoktur. Seküleristin 'bütünsel görevi'ni yönlendi
rumlardan daha fazla gereksinim duymaktadır. Günü ren, korku değil, bilinçtir. Ve çağımız Seküleristini bireyin
müzde Kilise nin deccal, Şeytan rolünü oynamak üzere seçim özgürlüğü hakkının uzlaşmaz savunucusu kılan da
Ateiste her zamankinden fazla ihtiyacı vardır; Ateist de bu anlayıştır.
inkârını koruyabilmek üzere Kilise'nin varlığına gereksi Nasıralı İsa kuşkusuz İsrail Tanrısı'nm Onaylanmış el
nim duyar. çisi değildi. İsa Havari ve Şakirtleri tarafından onaylanmış
Kilise ile Ateistin arasında gerçekte ne Tanrı ne de Şey olan Mesih'ti. Bu, geleceğin Tanrısı için daha farklı bir
tan'a değil sadece 'Belgelere ve Kayıtlara' gereksinim du kavramsallaştırma gerektirdiğinden, ilginçtir. Yani: A pri
yan bilim adamları yer almaktadır. Bilim adamı günü ori İsa, kurulu bir TekTanrılı dinin Tanrısı (ya da peygam
müzde neredeyse bir metinler jandarması rolünü üstlen beri) değil, saeculum’un görevlendirilmiş/atanmış (insan-
miştir ve kutsal yazmalar ve rulolar konusundaki otorite yapısı) Mesih'iydi. İsa'nın öğretisinde 'yeni' olan 'Otorıte-
sini sürdürebilmek için parşömenler dolusu kanıtı gerek Yetki'ydi. Musevi geleneğinde Tanrı Mutlak Egemenliğin
sinir. İncelemelerinde İsa, Tanrı olarak ya da İnsan olarak sahibiydi ve dünyevi otorite Tanrı tarafından Musevilere
ya da her ikisi olarak bilim adamının dışında kimsenin verilmişti. Ve İsa'nın zamanında Sanhédrin tarafından
erişemeyeceği, zor seçilebilir bir Kara Delik'e dönüşmüş temsil edilmekteydi. Tanrı'nın Egemenliği mutlak, ama
tür. Bu nedenledir ki Göklere çıkartılan bol satışlı kitapla Sanhédrin'in yetkisi göreliydi. Yetki, kolektif bir sorumlu
rında Aziz Pavlus'un Roma istihbarat servislerinin Kim luk ve edinimdir, ve İsrail'in Yargıç Tanrısı'nm koyduğu
Phılby'si ve ilk Hıristiyan cemaatlerinin de bir çeşit LSD kural ve standartlar uyarınca kullanılmaktaydı. İsa tüm
Çılgınları Çetesi oluşturmak üzere bir araya gelmiş kendi İbrani-Musevi tarih içinde kendi yaşamı ve faaliyetleri
kendisinin gözünü boyayan uyuşturucu satıcıları olarak üzerinde bireysel otorite iddiasında bulunmuş ilk insan
sunulmalarına şaşılmamalıdır. dır. İsa'yla birlikte birey yaşamına ilişkin konularda -tıp-
12 3
122 A ytu n ç A ltın dal
kı Isa gibi- kendi otoritesini ele geçirmiştir. Birey, Musevi kuşkusuz en kabul edilmez önerilerdi. Kilise Babaları'nın,
geleneğinde ilk kez kendini yönetebileceği yasal bir temel özellikle de Aziz Augustinus'un kurumsallaştırdığı Kato
bulmuştur. Bu anlamda 'Birey', 'yeni doğmuş' kuşaktır. lik Doktrini zamanla bu zayıf hususları silerek İsa'nın öğ
Bu dünyevi bir Diriliş, kendini-yöneten bir otoriteyi elin retilerini Evrensel Kilise'nin iradesine uydurdu. Kilise'nin
de tutabilen bireyin uyanışıdır. Otoritesini kurumsallaştırabilmek için Aziz Augusti
Isa aradaki Sanhédrin'in temsil ettiği örgütlenmiş oto nus'un ifadesi kullanılmıştı: "Deus homo factus es, et homo
riteyi ustaca devre dışı bırakarak Tanrı'nm Egemenliği'yle deus fieret" (Tanrı insanı ilahileştirmek için kendini in-
uyumlu İnsan'ın kişisel otoritesini gündeme getirmiştir. san(i)leştirdi). Geleceğin religiocrat'lan ordusu ellerindeki
Bu İnsan'la kişisel Tanrısı arasında yapılmış 'yeni' bir bu yorumla ilahi konularda En Yüce Otorite makamı kis
Ahit'ti. İnsana verilen otorite, Tanrı'nm Egemenliği'nin vesine bürünerek ve yeryüzünde Kendini-Kutsamış
üzerinde olamazdı, ama Yaşlılar Heyeti'nin temsil ettiği, Kent'te (ya da Kentler) Egemen Tanrı'nm Bir ve Tek Kut
kimi zaman da saptırdığı Yerleşik Şeriat uyarınca düzen sal (yarı-tanrı) Vekilleri olarak hareket etmemek için bir
lenmiş de değildi. neden görmemişlerdi. İsa'nın oluşturmaya çalıştığı hoşgö-
Tabii insanın (sivil) özgürlükler(in)den yoksun bir oto rüye-mazhar bireyinin Kilise içinde yeni özgürlükleriyle
rite tam bir otorite sayılmazdı. İsa, bunu bildiğinden, be çok kısa bir ömrü oldu; ve kısa zamanda unutuluverdi.
şeri özgürlüklerin önünü açabilmek için haram/helal yi Bunun yerine, religiocrat’\ar İsa'yı esas alan bilim üzerine
yecekler ve vergilendirme sorunlarına ilişkin yerleşik ya değil, kendi tasarladıkları Mesih'i esas alan bilim üzerine
sal kural ve düzenlemeleri geçersiz saymakta duraksama- temellenen, efsane ve sırlarla dolu yeni bir İsa imgesi oluş
mıştır. İsa'nın halkı için va'zettiği Kurtuluş'a, Ferisi, Sad- turdular. Sekülerleşmiş Musevi, hoşgörüye-mazhar bire
duki ve Kâtibi fraksiyonlarının dayattığı tüm dünyevi sı yin Seküler ve doğal haklarını arayıp savunan Nasıralı İn
nır, kurumsallaştırılmış âdet, alışkanlık ve kuralların bo san İsa'yı gözlerden saklayan, Kilise-Yapısı-İsa'nın bu ha
yunduruğundan da selameti içeriyordu. Bu yeni selamet yalet imgesi oldu...
kavramı, tekil insanın, hemcinsleriyle birlikte ya da yalnız Eski Ahit'te Tanrı, insanlar arasında kayırmacılığı ya
başına, bulunduğu yerde özgür ve özerk olabilmesinin saklamaktaydı. Korumacılığı ve Kayırmacılığı sadece ken
rasyonellerinin temellerini atmış oluyordu. disine saklamıştı. Örneğin Nuh (ve ondan sonra başkala
Bunun sonucunda, organik siyaseti uyarınca İsa bir ye rı) dürüstlüklerinden ötürü Tanrı tarafından kayrılmışlar-
nileştiriciydi. Tek-Tanrıcılığa üç yeni kavram getirmişti: dı. Eski Ahit'in Tanrı tarafından gözetilen Musevi'si, özde
Birey özgürdü, kendi iman ve inancına ilişkin konularda İsa'nın hoşgörüye mazhar bireyini önceler. Yine de çağdaş
kendi otoritesini kullanma hakkına sahipti; birey kendi Flıristiyanlaşmış sınıflı ulus-devletleri ve toplumlarına
toplumunda özerkti; ve bireyin kendi seçimini yapma yön veren Sekülerleşmiş yurttaşın öncüsü, İsa'nın hoşgö
hakkı vardı. rüye-mazhar bireyi olmuştur. Burada önerildiği üzere,
Bu 'yeni' unsurlar (ve özellikle birey lehine hoşgörü so eğer İsa kendi zamanında özgürleşmiş bireyin haklarının
runu) İsa'nın öğretileri arasında görünüşte en zayıf, ve peşinde idiyse o zaman günümüzdeki mümin Hıristiyan
124
N O TLAR
da İsa'nın hoşgörüye-mazharşahi yönetici kültün kurum-
sallaştırdığı yasa ve düzenlemelerin boyunduruğundan
ve köleliğinden özgürleşmiş özerk 'BEN'İM'dir.
Kilise-Yapısı-Tanrı yorumuyla Nasıralı İsa, kurumsal
laştırılmış bir Tanrı'dır ve gerçek anlamıyla, bir zamanla
Giriş
rın güçlü Kent-Devleti, Papalık Devleti'nin Tanrısı olarak
1) K enneth N . M ed hu rst ve G eorge H. M oyse,
Bir ve Tek 'Sözel İmge'yi temsil eder. Ve yirminci yüzyılın
Church and Politics in a Secular Age
başından beri bu 'sözel imge' on dokuzuncu yüzyıl pa-
(O xford: C larend on P res, 1988), s. 18.
paz-aleyhtarlığmm şu Tanrı-karşıtı vaazını izleyen çağdaş 2) K arel Dobbelaere,
kiniklerin* ve Ateistlerin şu meş'um reddiyesiyle karşı Secularization: A Multi-Dimensional Concept,
karşıya kalmıştır: Homo homini deus est (İnsan insanın Tan C u rren t Sociology, C ilt 29, Sayı: 2, Y a z 81.
rısı'dır). S age Y ay. 'K av ram (S ekü lerleşm e/d ü n yevileşm e) ilk olarak
1648'd e W estphalia B arışı'n a yo l açan g ö rü şm eler sırasın d a
İşte bu bakış açısıyla Ateistlerin eleştirdikleri İsa ger
Fransız Longueville tarafından kullanılmıştır, (s. 8)
çekte religiocratTarın denetimindeki Kilise'nin onların
3) D avid M artin,
önüne koyduğu, Kilise'nin kendi çıkarlarına uygun olarak A General Theory of Secularization,
kurgusal planda yeniden inşa ettiği, bir gölge-oyununun E xploration s in interpretative Sociology,
baş aktörü yapılmış olan İsa'dan başkası değildir. (O xford : Basil Blackw ell, 1978).
4) A lıntılar D obbelaere'den, a.g.y., s. 9,
M arty'n in , Varieties of Unbelief inden,
(N ew Y ork, H olt R inehart, 1964), s. 145
5) M artin , a.g.y. s. 9.
6) D obbelaere, aynı cilt, s. 9.
7) W illiam A. C hristian, Sr.,
Doctrines of Religious Communities
(A Philosophical Study,
N ew H aven : Y ale U niversity P ress, 1987), s. 211.
8) C h ristian Sr., a.g.y., s. 212.
9 ) C h ristian Sr., a.g.y., s. 210.
10) P ao lo P rod i,
The Papal Prince,
(C am bridge: C am bridge U niversity Pres, 1987
Ç eviren : Susan H askins), s. 162.
11) D obbelaere, a.g.y., s. 25.
12) H arv ey C o x, 1
Religion in the Secular City
Cynics: Tüm değerlerin önem siz v e geçersiz olduğunu, bu nları um ursam a
m ak gerektiğini öne süren doktrin, (y.n.)
125
126 Ü ç İsa A ytu n ç A ltın d al 127
(N ew York: Simon and Schuster, 1984). 18) İngiltere'deki 'H ıristiyan Sosyalizm i' için bkz. Fabian Bildirileri,
13) D avid L. M iller özellikle no. 42. Christian Socialism, Rev. Stew art D. H eadlam 'in
The New Polytheism bir konuşm ası, bir Fabian D erneği yayını (L on d ra, 1894).
(Ö al'as, T exas: Spring Publications, 1981). Rev. H ead lam 'a gö re M esih. 'O seküler, sosyalist görevleri küçük
A yrıca bkz. H en ry C örbin'in ön söz m ektubu ve Jam es Hill- ölçekte Filistin'de gerçekleştirmiştir' (s. 6-7).
m an 'ın eki. A B D 'de The Christian Socialist, C h icag o'd a ayd a iki kez yayınla
14) A lasd air M ac: N tyre ve Paul Ricoeur, nan sekiz sayfalık gazete.
The Religious Significance of Atheism, Özellikle bkz. The Socialism of fesus,
(Colom bia U niversity Pres, 1969) Rufus W . W eeks, grub u n yayınladığı bir kitapçık. A lm an ya için
15) A n d rew M. Greeley, özellikle bkz. Der rote Pfarrer G eorg Fritze (1874-1939), H ans
Religion/A. Secular Theory, Prolin gh eu er (Köln: P ahl-R ugenstein 1989), 'Religiöser Sozialis-
(N ew York: Free Pres, 1982) m us und K atholizism us' konusunda ilginç belgeler su n m ak ta
G reeley Seküler'i K utsal'ın değil, D insel'in karşısına k oym akta dır (s. 204-210). İsviçre için örneğin bkz. Rev. H erm ann Kut-
dır. "T eorim , 'Seküler' bir teoridir. Bundan bir 'Sekülerleştirm e' ter'in kitabı They must or God and Social Democracy, C h icago 1908.
kuram ını - dinin geçm işte genellikle belirsiz bırakılan bir z a Kilise'nin İkinci D ünya Savaşı sırasında A BD 'deki anti-sosyalist
m an d a old u ğu nd an d aha önem siz old u ğu nu öne süren bir ku- faaliyetleri için Bkz. Paul Blanshard'ın American Freedom and
ram ı-kast etm iyorum . Teorim , ayrıca ilahi ve dünyevi birbirin Catholic Power (Boston: The Beacon Pres, 1949).
den kesin hatlarla ayrılm ış iki alan m ış gibi, 'Seküler'i 'K utsal'ın 19) Y v es C o n g ar, La Crise dans l’Eglise et Mgr Levebvre (Paris: Oerf;
karşısına da koym am aktadır. Tersine, Seküler ile K utsal'ın bir 1976).
biçim de ayrı olm akla birlikte, ikisi arasındaki sınırın belirsiz ve 20) Ç ekişm e, buhran ve gerilim den ari bir Kilise, P avlu s'su z bir Y e
geçirgen old u ğu kanısındayım . Seküler her gün K utsal'a m ü d a ni A h it'e benzer! Rom a ve Bizans Kiliseleri içindeki ve bunlar
hale ederken, Kutsal da Seküler'e m ü d ahale eder. Ben, Seküler'i arasındaki çekişm eler halen sürm ektedir. Özellikle bkz. L. D uc-
Eklesiyastik'in karşısına k oym ayı yeğ liyo ru m " (s. 1). hesne'in L'Eglise au VI em e Siecle (Paris: A ncienne Librairie
16) Bkz. Eugen Biser'in Argumente Für Goff'daki Tanrı tanımı. (A l Fontem oijıg, 1925) v e Les Premiers temps de l'Etat Pontifical (P a
m an ya, H erderbücherei, 1987): 'G ott ist nicht n u r grosser als je ris: Fontem oing, 1911).
d er Begriff von ihm, er ist au ch grosser als jeder Bew eis'. (T an n 21) Judith H errion, The Formation of Christendom'da
yalnızca onunla ilgili her d üşü n ced en değil, her kanıttan da d a (L on dra: Fontana P res, 1989),
ha büyüktür.) 'H ıristiyanlık âlem i' terim ini inceler. H errion 'un işaret ettiği gi
(G. K rau s'u n m akalesi, s. 71). bi, bu terim ilkin A nglo-Sakson İngiltere'de kayıtlara geçm iştir
17) Bunu gösterm ek için iki örnek yetecektir. P apa XII. P i u s ,' Provi- ve önceleri H ıristiyan bağlılığını belirlem ede kullanılan Latince
da Mater Ecclesia'yı 2 Şubat 1947 tarihinde yayınladı. Kilise ka- G rekçe Christianitas ya da oikumene sözcükleriyle arasında tam
nonisti Bernhard P u sch m an n 'a gö re bu A n ay asa Seküler bir bel bir koşutluk yo k tu r (s. 8).
geydi. A lm anya 1948'd e kendi 'erstes deutsch es Sekülarinsti- 22) 'S ürgü n kiliseleri' eski-sosyalist ülkelerde bir zam an lar yasaklı
tu t'u , M arien K ardeşler B irliğ i/E n stitü sü 'n ü kurdu. A ynı yıl, 20 olan kiliseleri tanım lam ak için kullanılır. H ildesheim Piskoposu
M ayıs günü Trier Piskoposu kanonik Marienschwestern kuru Josef H o m ey er'e göre pek çok kilise, kendi topraklarında tutsak
ntundan resm en Seküler Enstitü olarak söz etti. Bkz. H u bert d uru m d ay d ı. Bkz. 24-27 Ekim 1991 tarihlerinde H an nover'tle
M oh r'u n Das Katholische Apostolat/Zur Strategie und Taktik des po toplanan 'A v ru p a'y ı Düşlem ek-Birleşik A v ru p a'd a H ıristiyanlı
litischen Katholizismus, ğın G eleceği' başlıklı U luslararası K onferans'ın yayınlanm am ış
(Berlin: Rutten und Loening, 1962), s. 138-139. zabıtları. Özellikle bkz: Jan u sz N ago rn y'n in (Lyubliyana) ko-
128 Üç İsa Aytunç Altındal 129
nuşm ası. (Bu m etinler Forschunginstitut für Philosophie, H an- 6) Rolf Rendtorff,
n over'd en sağlanabilir.) Tüm A v ru p a'd an 137 Katolik rahip, Israels Glaube in der Geschichte,
A vru p a'n ın Yeniden İncil'e D önm esi çağrısını yinelem ek için (Die Ju d en, G ü ter S tem b erger H rsg.)
R o m a'd a toplandı (25 K asım - 14 Aralık 1991). Bir İsviçre gaze (M ünih: V erlag C. H . Beck, 1990), s. 28.
tesinin bildirdiğine göre, A vru p a'n ın yeniden İncil'e D ön d ürül 7) M ircea Eliade,
m esi yalnızca eski-kom ünist ülkelerle sınırlı olm ayıp, '(sondern Das Heilige und das Profane,
au ch ) Säkularisierte W esteu rop a'yi (özellikle) d ü n y ev i/S ek ü ler (Suhrkam p, 1990), s. 97.
Batı A v ru p a'y ı da kapsıyordu. (Bu sonraki bir gelişm edir. N om inal olarak H int ve G rek mistik
(Tages A n zeig er/M ich ael M eier, 18.12.1991), s. 8. felsefe unsurlarının M usevi öğretisine dahil olm asıyla başlam ış
23) K ilise'nin İnsan H akları'na ilişkin tutum u için bkz. Die Kirche tır.)
und die Menshenrechte (D okum ente 5, herausgegeben von d er 8) Ignaz M aybaum ,
Päpstlichen K om m ission (Justitia e P ax, 1976) P apa XXIII. Jean Trialogııe Between Jew, Christian and Müslim,
P au l'u n konuya ilişkin, Pacem in terris, s. 7'deki yoru m u . (L on dra: R outledge and K egan Paul, 1973), s. 143.
24) R.H. Taw ney, "K utsal K itap İbranice'sinde böyle bir sözcük (kültür) yoktur.
Religion and the Rise of Capitalism, İsrail ibranice'sinde k ültü r'ü karşılayan sözcük ise elektrik'i
(Pelican Book, 1975), s. 274. karşılayan sözcük k adar yen id ir."
9) Peygam berlerin m ecazi dili ve bunların yo ru m u Sir Isaac N ew -
ton 'u n Observations Upon the Prophecies of Daniel, and Apocalypse
Birinci Bölüm
of St. John'unda tartışılm ıştır. (L on dra: J. D arby and T. Brow ne,
1) Robin L ane Fox, 1733. Tıpkı basım , Zürih, A. A ltındal & C o., 'M odus V ivendi',
Pagans and Christians, 1985). P eygam b er (-si) dil (-i) için bkz. ikinci Bölüm.
(Penguin Books, 1988), s. 30. Sir Isaac N ew ton , a.g.y., s. 145 (diğer tartışm alar için bkz. bölü
'A dlarını ilkin H ıristiyanlar verm iştir, Pagani.' m ün bütünü).
Sapkınlık, O rtodoksluk ve h om o d o xy için bkz. s. 31. 10) Fo x, a.g.y., s. 33.
Religio ve supertitio için, bkz. s. 32. 'A n ad olu 'd a halk Kutsal v e A dil bir İlah'a şeref s u n a rd ı...' K ut
2) W .H .C . Frend , sal ateş için bkz. Lew is M um ford,
The Rise of Christianity, The City in History,
(D arton, Longm an and Todd, 1984), s. 21. (Penguin, 1979), ss. 1 5 0 ,1 8 2 ; K utsal Y ollar için bkz. s. 161.
3) Benzeri bir ön erm e için bkz. T h om as M erton, 11) Theios an er kavram ının farklı bir yo ru m u için bkz. M orton
No Man is an Island, Sm ith'in m akalesi: On the History of the 'Divine Man', (P agan is
(N ew York: Dell Pub. C o., 1957), s. 39. m e, Ju d aism e, C h ristianism e/In flu ences et A ffrontem ents dans
'H er şey aynı anda hem iyi hem de k usurludur.' le M onde A n tiq u e/M élan g és offerts a M arces Simon.
4) A din Steinsaltz, Paris: Editions E. De Boccard , 1978), ss. 335-345.
The Essential Talmud, 12) T h eod or G om perz,
(Bantam Books, 1977, ss. 214-215; İbranice'den çeviren: C h aya The Greek Thinkers,
Galai). (L on dra: John M u rray, 8. basım , 1969). '
5) Bertrand Russell, Cilt I, s. 150.
Why I am not a Christian, 13) F ran z R osenzw eig,
(L on dra: U nw in H u m an Ltd., 1989), s. 26. The Star of Rédemption,
130 A ytu n ç A ltın dal 131
A ktaran M ayb au m , a.g.y., s. 59. Jerom e'a (yakl. 341-420) d ayan m ak tadır. A ziz Jerom e'a göre,
'M usevi herhangi bir şeye inanm az, o, inancın kendisidir.' (s. M eryem 'in annesi H an nah kısırdı ve kocasıyla gebe kalm adan
342) yirm i yıl yaşam ıştı.
14) F ran z R osenzw eig, 25) Esseneler ve H akkaniyet Belleticisi iç in bkz. İskenderiyeli Phi
"T an rı'yla birlikte, am a 'd in'siz y ü rü y o ru z." lo.
A ktaran M ayb au m , a.g.y., ss. 81 ve 168. Quod Omnis Probus Liber,
15) Sir Isaac N ew ton , a.g.y., s. 145. Yaşlı Plinius,
(D iğer tartışm alar için bkz. Bölüm ün bütünü). Histórica Naturalis,
16) A Pow ell D avies, V. K itap, Bölüm 17 ve
The Meaning of the Dead Sea Scrolls, Josephus, Wars of the Jews
(Signet K ey Book, 1956), s. 90 K itap XVIII, i. 5 ve K itap XV , x, 5. çeviriler D avies'd en, a.g.y., Ek.
17) Onları Y oah im ve H an nah olarak tanım layan İnciller değil, 'ge- 26) "H ıristiyan felsefi tarihi bir H ıristiyan'la değil, am a bir M use
lenek'tir (H an nah lütuf anlam ına gelir). A ziz H an nah cultus'xi vi'yle, İskenderiyeli Philo'yla b aşlam ak tad ır", 'Philo', s. 137, H.
14. yü zyıld a kabul edilm iştir. Bkz. Book of Saints. C h ad w ick 'd en ak taran Frend , a.g.y., s. 50.
18) Böylesi bir kentin v a r olup olm adığı çağd aş tarihçiler ve ilahi- 27) H ah am M ayb au m 'u n da belirttiği gibi, 'K utsal K itap p ey g am
yatçılarca tartışılm aktadır. A lan VVatts'a göre, 'N asıra' dal an la berlerine her zam an yakın olan M useviliğin k uram sallaşm ış bir
m ına gelirken A ziz Bernard bunu 'çiçek' olarak yo ru m lam ak ta din haline gelm esine gerek y o k tu ... M usevilik kurum sallaşm ış
dır. A lan W atts. bir dinden çok, p eygam bersi bir harekettir.' a.g.y., s. 168.
Myth and Ritual in Christianity, 28) Bkz. Steinsaltz, a.g.y., ss. 24-25-26.
(L on dra: T ham es and H u dson , 1983), s. 116. 29) M ayb au m , a.g.y., s. 167.
19) P apa IX. Pius Yu su f'u resm en evrensel kilisenin k oru yu cu azizi 30) M ayb au m , a.g.y., a.y.
ilan etm iştir. A yrıca çalışanların k oru yu cu azizi sayılır ve 1 M a 31) Alfred Kuen
yıs günü ona hasredilm iştir. Bkz. Book of Saints, a.g.y., s. 320.
Je Batirai Mon Eglise,
(V evey: Editions E m m aü s, 1967), ss. 296-297.
M atta'ya gö re Y usuf Y ak u b 'u n oğlu, (M atta, 1:16) L uk a'ya
32) Kuen, a.g.y., s. 273.
g ö rey se (Luka 3:23).
33) Kuen, a.g.y., s. 274.
20) "Bu, ibranice Jehoshuah, Joshus ya da Jeshua'nın G rekçe biçim i
34) Çeşitli y azarlar H ıristiyan M an eviyatçılığı'ndaki huzursuzluk
dir. Orijinal G rekçe IH C O YC olarak yazılır ve H ıristiyan sim ge
ve belirsizlikleri irdeleyip belgelendirm işlerdir. Bunlardan ü çü
ciliğinde IC.IH C. ya da IHS olarak kısaltılır."
nü anacağım :
21) Sukka 49 b.
H ubertus M ynarek,
Der Babylonische Talmud,
Religiös ohne Gott,
(M ünih: W ilhelm G oldm ann Verlag. A usgew ah it, übersetzt
(G oldm an V erlag, 1987);
und erklärt von reinhold M ayer, 1965), s. 101.
Les Sects et l'Eglise Catholique,
22) A lan W atts,
Le D ocum ent R o m ain /In tro d u ctio n d e Jean V ernette delegue
Nature, Man and Woman,
de l'E p isco p at/P resen tatio n de 200 grou p es religieux (Paris,
(N ew York: V intage Books, 1970), s. 168.
C erf, 1986);
23) Frend , a.g.y., s. 177.
M ax Bouderlique,
24) 'Bakire D oğum u' genellikle M ery em 'in El D eğm em iş Gebeli-
Sectes
ği'yle karıştırılır. Bu İkincisi, 19. yü zyıld a bir İm an İlkesi haline
Les m anipulations m entales,
getirilm işti. Bu fikir, Katolik d ogm an ın savu nu cu ların d an A ziz
(Lyon: C hronique, 1990).
132 A ytu n ç A ltın dal 133
A ç
A dcılar, 4 çifte standartçılık, 49, 82
A pellantlar, 51
arcariu s, 105
D
D eus-A bsconditus, 20,
B dışsal iddia, 43
Birleşik A vru p a, 5 D oğu despotluğu, 17
Bütünsel G örev, 35, 37, 38, 40, 51
E
c
eklesioloji, 88
C ebrail, 28 El, 16
C ircum cellionlar, 93 esirgeyici, 30
C izvitler, 51
138 A y tu n ç A ltında!
F M teleoloji, 84 Y
teşuva, 22
federatif birlik, 5 m an d atum dei, 106 Yah ud i-H ıristiyan geleneği, 3
T evrat, 61
fideist, 84 m ilitan kilise, 49 yazg ı, 82
theios aner, 120
yeniden K atolikleştirm e, 6
theos, 114
G N triad quid, 108
H agg ad ah , 62, 77
O
Hıristiyanlık, 2, 5, 25, 30, 32, 40, otorite (adem -i m erkezi), 52
50, 52, 53, 7 8 ,1 0 8 ,1 1 2 , 127
P
i
Papalık Devleti, 124
ideal insan tipi, 39 p apaz aleyhtarlığı, 124
in principo, 67 P raecep tu m im peretoris, 106
insan hakları, 6, 58
iyim serlik, 91
R
religiocrat, 89-92, 103, 123-124
K
kairos, 110-111
S
karşıtlık, 25
kategorileştirm e, 61 sacerdotalist, 89, 102
K athenoteistler, 12 seküler iddia, 43, 48-49, 90, 119
kayırm acılık, 4 9 ,1 2 3 soyağacı, 31-32, 37
kehanet, 13, 19-20, 26, 29, 32, 52, soyutlanm a, 65, 67, 71
60, 79, 9 7 -1 0 0 ,1 1 3 sözel im ge, 124
khronos, 110, 111 substance prem iere, 108
köktencilik, 6, 38 sürgü n kiliseleri, 5
kyrios, 114
T
L T anrı'nın inayeti, 19
laikleştirm e, 1 tapınm a, 18, 22, 34, 101
Liber Pontificalis, 111 tefsir-i konum , 35, 37
Tek-Tanrıcılık, 13
A y tu ııç A ltın dal 141
14 3
USA
BOSTON COLLEGE September 24,1992
CHESTNUT HILL, MASSACHUSETTS 02167-3006
DEPARTMENT OF THEOLOGY
(617)552-3880 Dear Aytun,
Dear Aytun, Yours is a book I will be pleased to read over and over.
Thanks so much for the book, which I have found quite (I'm going to enclose, as further evidence of my devotion to
stimulating. I have enclosed a copy of the MLA style sheet for certain kinds of cultural mixing, a poem called "Ginza Samba",
you, but your paper is already in that form. If you want which comes partly out of my experiences as a saxophone
expand your paper at all or make any other changes, please player.)
have everything to me by November 15,1992. The paper can
be 10 pages, including footnotes, double-spaced. I am very pleased to know you, and hope we can meet
again.
Looking forward to meeting you again, perhaps in Graz.
Best wishes,
Sincerely,
Robert Pinsky
Donald J. Dietrich
Chair, Department of Theology
142
March 4,1993
O. Aytun Altindal
MODUS VIVENDI
8000, Zurich, Limmatquai 80
Bernard S. Morris