Professional Documents
Culture Documents
İslam;
iyiliği egemen kılma ve kötülükle tavizsiz mücadele etme dinidir. İslam;
mazlumların, mağdurların, yoksulların dinidir. İslam, sevginin, saygının,
dayanışmanın, birliğin dinidir.
İşte tüm bunları ifade etmek üzere İslam’a tevhid dini diyoruz. Tevhidin
karşısında ise şirk vardır.
Şirk; insanların köle ve hür diye ayrıştırılmasıdır. Şirk; Hakkın birliğine gölge
düşürmektir. Şirk; zulme rıza göstermek, mazluma sırt çevirmektir. Şirk;
kutsal değerleri kullanarak insanları sömürmektir. İnsanın hem inancını hem
emeğini sömürmektir. Şirk; insanlık onurunun ayaklar altına alınmasıdır. Şirk;
Allah’ı, insandan, doğadan, evrenden koparıp çok uzaklara atmaktır. Onun
evrende / varlıkta içkin oluşu gerçeğini inkârdır. Şirk; hem yokluğa
tapınmanın hem de kula kul olmanın adıdır.
Kurulur mu?
Kurulur elbet…
Birine saklanarak yani gizlice ve onun hiç beklemediği bir anda saldırmak için
beklenilen yer!
Yiğitler ise düşman bildiğiyle mertçe dövüşür yahut savaşır. Hile yapmaz, pusu
kurmaz.
Düşmanıyla açıktan açığa savaşmayı göze alamayan korkakların başvurduğu
pusu, şeref kavramını da ayaklar altına aldıran bir rezilliktir.
İslam’a inandıkları için değil, Hazreti Muhammed’e iman ettikleri için de değil;
artık savaşmaya cesaretleri kalmadığı için…
Nitekim Odalar Bölümü 14. Sözde / Hucurat Suresi 14. Ayette onların durumu
anlatılırken şöyle deniliyor:
Öte yandan “Tuleka” terimi, daha dar çerçevede Mekke’nin fethi sırasında
şehrin lideri sıfatıyla tulekanın başında yer alan Ebû Süfyân’ın soyundan gelen
Emevî hânedanını nitelemek amacıyla da kullanılmıştır. Hazreti Ali’nin,
Muâviye ve Ebû Süfyân için kelimeyi bu bağlamda kullandığı rivayet
edilmektedir. Hazreti Ali, Muâviye’yi temsilen Mesleme oğlu Habib
başkanlığında huzuruna gelen üç kişilik heyete şiddetle tepki göstermiş,
kendilerini muhatap almaya bile değer bulmadığını söylemiş, bu arada
Muâviye hakkında da “talîk oğlu talîk” demiştir. Bilindiği gibi talîk, tulekanın
tekilidir.
Tuleka’nın çoğu kendilerine yapılan iyiliğe nankörlük etmişlerdir. Zira bir süre
sonra dışarıdan yenemedikleri İslam’ı içeriden çökertmek yahut yozlaştırmak
için sinsi sinsi çalışmaya başlamışlardır.
Ancak onlar kendilerine gösterilen bütün iyi niyete rağmen içten içe,
düşmanlığa devam etmişlerdir.
Ebu Süfyan’la başlayan bu pusu kurma ihaneti, Muaviye ile devam etmiş ve
Emevi saltanatı boyunca İslam’a ağır darbeler indirmiştir. Sonrasında
Abbasiler de aynı ihaneti sürdürmüşlerdir.
Tuleka’nın İslam’ın başına açtığı işler bir değil, bin değildir. Onlar İslam’ı ters
yüz edecek kadar dine zarar verdiler. Öyle ki; İslam’da olmayanı İslam’a
soktukları gibi İslam’da olanı da İslam’dan çıkardılar.
Onlar ki haksızlığa karşı başkaldırı dini olan İslam’ı zulme itaat dine çevirdiler.
Sultana / halifeye itaati Allah’a itaat gibi yansıttılar. Ona isyanı da Allah’a isyan
olarak nitelediler.
Barış dini olan İslam’ı cihat adı altında kanlı savaşların dinine çevirdiler.
Zulme karşı isyanı kâfirlik ve mürtedlikle yaftaladılar. Her türlü hak arayışını
fitne etiketiyle etiketlediler. Kerbela şehidi İmam Hüseyin’i bile fitne
çıkarmakla itham ettiler. O Hüseyin ki peygamber torunuydu. O Hüseyin ki,
İmam Ali’nin ve peygamber kızı Hazreti Fatıma’nın oğluydu.
Hatta 2 yıl boyunca hac için insanları Mekke yerine Kudüs’e çağırdılar.
Onlar ki insan hürriyetini yok etmek için kader ve kaza inancını bir siyasi
doktrin olarak icat edip müminlerin yüreklerini işgal altına aldılar.
Müslümanlara sırf Arap değiller diye köle anlamında Mevali dediler. Arapçayı
ve Araplığı dayattılar. İslam’ın evrenselliğini Arap ırkçılığına kurban ettiler.
Kur’an’ı dışlayıp hadis adı altında bir yığın yalanı Hazreti Muhammed’e izafe
ettiler.
Hâsılı yıkıp İslam’ı, yeni bir din kurdular.
Biliriz ki dincilik; Allah’a ve dine hizmet adı altında, dini Allah’ın iradesinin
tersi yönünde işletmenin şeytanî zihniyetidir. Dincilik kendi adına iş yapıp
bunu Allah için diye yansıtmaktır. Dincilik; dindarlığa karşı dini kendince
farklı bir içeriğe sokup onu tahrif etme yolunda işlenen her türlü iğrenç fiilin
adıdır. Dincilik; tarihin gördüğü en büyük sahtekârlıktır. Zira dincilik; dinden
görünüp dine düşmanlık etmektir.
Ey Müslüman,
Ey Muhammedî mümin,
Allah ile aldatılma! Ezan ile aldatılma! Namaz ile aldatılma! Kur’an ile
aldatılma!