You are on page 1of 22

SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇİM

ALANLAR;
GÜBRELENMESİ VE
HASTALIKLARA KARŞI
BAKIM TAVSİYELERİ
Doç.Dr. Songül Sever Mutlu
Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Akdeniz Üniversitesi

Çim alanlar günümüz yeşil alanlarının vazgeçilmez yüzey elemanlarıdır. Peyzaj


düzenlemelerinde kullanılan bütün bitkisel materyaller göz önüne alındığında, çim
bitkilerinin en yaygın kullanılan süs bitkisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çim
bitkilerinin kullanımı ile sağlanan estetik ve fonksiyonel faydalar ve gerekse
çevreye sağladıkları faydaları göz önüne alındığında bu sonuca şaşırmamak
gerekir. Bulundukları alanı mükemmel bir şekilde kaplayan çim alanlar
oluşturdukları yoğun ve derin kök sistemleriyle erozyonu etkili bir şekilde
önlerken, homojen görüntü ve çekici yeşil renkleriyle de peyzajın güzelliğini ve
dolayısıyla ekonomik değerini arttırmaktadırlar. Estetik olarak sağladıkları katkıları
yanında çim alanlar golf, futbol ve diğer spor sahaları için doğal, rahat, güvenli,
dayanıklı ve mükemmel bir oyun zemini sağlamaktadırlar.
Ülkemizde genel olarak peyzaj alanlarındaki çim sahalarının tesis ve bakımının
hep ikinci planda kaldığını ve çim örtüsünün bir süre sonra homojenliğini
kaybederek yabani otların, hastalıkların baskısıyla ve yer yer kelleşerek zaman
içinde alandan yok olduğunu gözlemleriz. Oysaki tekniğine uygun olarak ve doğru
tür ve çim çeşitleri kullanılarak tesis edilmiş çim sahalar uygun gübreleme, biçim
ve sulama gibi bakım programı altında güçlü çim örtüsü oluşturmak suretiyle

1
kalitelerini uzun yıllar koruyarak kendilerinden beklenen estetik ve fonksiyonel
faydaları sağlayabilirler.
Çim Alanların Gübrelenmesi
Nasılki bizler sağlığımız için belli vitamin ve minerallere gereksinim duyuyorsak,
çim bitkileride sağlıklı bir büyüme ve gelişme için belirli besin elementlerine
ihtiyaç duyarlar. Bitki besin maddelerinin kaynağı topraktaki organik madde ve
minerallerin parçalanıp çözünmesi ve uygulanan ticari gübrelerin birikimidir.
Kaliteli ve sağlıklı çim alanlar oluşturmak adına gübrelemenin ne kadar önemli
olduğunu bilmeyen yoktur. Ancak sorular işte bu noktada başlar; hangi gübre, ne
zaman, hangi dozda ve nasıl uygulanmalı? Bu sorulara en doğru cevapları içeren
gübreleme yapılmadığı takdirde çim bitkilerinin kalite ve gelişimini olumsuz
yönde etkileyebileceğimiz gibi çevreye zarar verme olasılığımızda mevcuttur.
Özellikle yanlış teknik ve aşırı uygulama dozları ile gübrelerin hem yüzey
sularına hemde topraktan yıkanarak yer altı su kaynaklarına karışması
mümkündür.
Çim bitkilerinin saçak kök yapısı besin elementlerinin alımı açısından
idealdir. Besin elementleri ise bitkilerin bolca gereksinim duyduğu "makro"
(örneğin, azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, mağnezyum) ve daha az miktarlarda
gereksinim duydukları "mikro" besin elementleri (örneğin, demir, bakır, çinko,
manganez) olarak iki sınıfa ayrılmaktadır. Azot, potasyum ve fosfor makro besin
elementleri içinde çim bitkileri tarafından miktarca en çok ihtiyaç duyulan temel
bitki besin elementleridirler. Mikro besin elementleri içinde ise demir çim
gübreleme programlarına en sık eklenen elementtir. Ancak golf sahaları (özellikle
green bölgesi) veya futbol sahaları gibi yüksek oranda kum içeren atletik sahalarda
ve yüksek pH seviyesine (aşırı alkali) sahip topraklarda yetişen çim bitkilerinin
gübreleme programlarına bakır, çinko, manganez gibi diğer mikro besin
elementlerinin ve makro besin elementi Mağnezyumun eklenmesi tavsiye
edilebilir.
Çim alanlar için uygun bir gübreleme programı oluşturmanın başlangıç noktası
toprak analizinin yaptırılmasıdır. Toprak analizi çim alan tesis edilmeden önce
hazırlık aşamasında yaptrılmalı sonrasında ise her 3 yılda bir tekrar ettirilmelidir.
Özellikle toprak pH düzeyinin ayarlanması, fosfor, potasyum ve diğer besin
elementlerine ihtiyaç olup olmadığı ve uygulama miktarlarının belirlenmesi
bakımından analiz sonuçları önemli bilgiler içerir. Optimum büyüme ve gelişme

2
için çim bitkileri yetişme ortamının pH seviyesi 6-7, fosfor içeriği 21-40 ppm ve
Potasyum içeriği ise 100-200 ppm aralığında tutulmaldır. Fosfor ve potasyum
seviyesi belirtilen değerlerin altında bulunması durumunda gübreleme yapılmaldır.
Azot (N) ve Azotlu Gübreler
Azot çim bitkilerinde sürgün ve kök büyümesini, sürgün sıklığı ve rengini, hastalık
ve zararlılar ile diğer stres koşullarına dayanımı etkileyen çok önemli bir element
olduğundan topraktaki azot miktarının düzenli aralıklarla takviyesi şarttır. En
yüksek oranda ihtiyaç duyulan ve büyüme ve gelişme için anahtar konumundaki
besin elementi olduğundan çim alanların gübreleme programları azotlu gübreler
üzerine inşa edilirler. Noksanlığı kadar aşırı kullanımıda olumsuz sonuçlar
doğurur. Aşırı miktarda veya zamansız yapılan azot uygulamaları zayıf ve oldukça
yüzlek köke sahip çim örtüsünün oluşmasına yol açar. Kök sistemi güçlü olmayan
çimlerin ise çeşitli stress koşullarına toleransları oldukça zayıftır. Bu bakımdan
kullanılan miktar ve uygulama zamanı iyi ayarlamalıdır. Azot noksanlığının tipik
belirtileri sürgün büyümesinin durması, kardeşlenmenin azalması ve çim renginin
açık sarı yeşile dönmesi ile ortaya çıkar.
Temelde iki tip azotlu gübre formu vardır. Suda çözünen (hızlı salınan azot) ve
suda çözünmeyen (yavaş salınan -bitki tarafından yavaş alınan) azotlu gübreler.
Suda çözünen azotlu gübreler bitki tarafından hızla alınabilen azot sağlarlar ve
çimlerde tepkisini bir kaç gün gibi kısa süre içerisinde görmek mümkündür.
Amonyum sülfat (% 21 N), amonyum nitrat (%33 N) ve Üre (% 46 N) yeşil
alanlarda çok yaygın kullanılan suda çözünen/ hızlı salınan gübrelere örnek olarak
verilebilirler. Bu gübrelerin toprakta kalıcılıkları yaklaşık üç-dört hafta sürebilir
ancak uygulama sonrası yoğun yağış veya aşırı sulama olması durumunda kolayca
yıkanıp kısa sürede topraktan uzaklaşabilirler. Yavaş salınan gübreler ise toprakta
parçalanması ve bitki tarafından alınması çok daha kompleks işlemlere (toprak
sıcaklığı, mikroorganizma faliyeti vb) bağlı olduğundan bitkide tepkisi daha yavaş
gelişir. Ancak bitkiye ihtiyacı olan elementleri dengeli olarak verir ve toprakta
kalıcılıkları oldukça uzundur (yaklaşık 10 hafta veya daha fazla). Üreformaldehit (
% 38 N) ve Sülfür kaplı üre (%32 N) çim alanlarda yaygın kullanılan yavaş
salınımlı gübrelere örnek olarak verilebilir. Hızlı salınan gübreler çok daha
ucuzdur ve yaygın kullanılırlar ancak yanlış uygulanmaları halinde (örneğin yüksek
doz) çimleri yakma olasılıkları oldukça yüksektir. Yavaş salınımlı gübreler ise
suda çözünme oranları düşük olduğundan topraktan yıkanarak kaybolmazlar ve

3
yanlış uygulanmaları durumunda bile çimleri yakma olasılıkları çok nadirdir.
Piyasada hem yavaş hemde hızlı salınan azot formunun ikisini beraberce içeren çim
gübrelerini bulmak mümkündür. Bunlar her iki gübrenin avantajlarını bir araya
getirip dezavantajlarını ise azaltarak oldukça etkili çim gübresi olma potansiyeli
gösterirler. Ayrıca suda çözünmeyen gübreler grubu altına koyabileceğimiz bir
başka azot kaynağı ise Milorganit gibi (%6 N) doğal organik gübrelerdir. Bu
gübreler düşük oranda azot içerirler, çimi yakma potansiyelleri düşüktür ancak
büyük bir kısmı etkinliklerini göstermek için belirli bir sıcaklığa gereksinim
gösterirler.
Çim Alanlara Uygulanması Gereken Azot Miktarı
Kullanılan çim türü ve kullanım amacı dolayısıyla beklenen çim kalitesi, çevresel
koşullar, toprak yapısı ve çim biçim ürünlerinin/artıklarının alandan toplanma
durumu gibi pek çok faktör çim alanlara uygulanacak toplam azot miktarını
etkilemektedir.
Kullanılan çim türü: Azot kullanma etkinliği ve büyüme hızı farklılıklarından
dolayı çim türlerinin toplam azot gereksinimleri farklıdır. Örneğin zoysia
japonica, buchloe dactyloidesve festuca ovina gibi çim türleri oldukça düşük
miktardaki azot uygulaması altında, poa pratensis ve lolium perenne gibi çim
türlerinden çok daha iyi performans gösterirler.
Çim alandan beklenen kalitenin seviyesi/ kullanım amacı: Aşırı trafik alan ve
yoğun bakım uygulanan (kısa ve sık aralıklarla biçim ve daha fazla sulama vb), sık
dokulu, gösterişli, yüksek çim kalitesinin arandığı bir çim saha (örneğin futbol
sahaları) az bakım uygulanan, daha seyrek dokulu ve düşük kaliteli bir ev
bahçesinden daha fazla azota ihtiyaç duyar. Örneğin Antalya koşullarında, kumlu
tekstüre sahip bir zeminde hibrit bermuda çimi ile tesis edilen bir futbol sahasına
bir yıl boyunca verilecek toplam azot miktarı 60 gN/m2 olabilir. Öte yandan aynı
lokasyonda zoysia japonica ile tesis edilmiş bir ev bahçesi için yıllık sadece 5-10 g
/m2 azot yeterli olabilmektedir. Benzer şekilde Ankara koşullarında festuca
arundinacaekullanılarak tesis edilmiş az bakım isteyen bir ev bahçesi için yıllık 5
gr/m2 azot yeterli olabilir. Bunun yanında aynı lokasyonda poa pratensis, lolium
perenne içeren çim karışımı ile tesis edilmiş bir futbol sahası için azot oranı yıllık
40 g/m2' ye çıkarılabilir. Unutulmaması gereken nokta daha fazla azot uygulaması
daha fazla miktarda biçim ve sulama demektir.

4
Vejatasyon süresi: Çim bitkilerinin aktif gelişme gösterdiği büyüme sezonu
uzadıkça ihtiyaç duyulan azot miktarıda artmaktadır. Örneğin Antalya koşullarında
çim bitkilerinin büyüme sezonu (ortalama 10 ay) Ankara'dan (ortalama 6-7 ay) çok
daha uzun olduğundan, benzer çim kalitesini sürdürmek için Antalyada tesis edilen
bir yeşil alana yıllık toplamda daha fazla miktarda azotlu gübreleme yapmak
gerekir.
Çevresel koşullar: Düzenli yağış alan/sulanan bir çim alana verilmesi gereken
yıllık azot miktarı, kurak koşullar altındaki çok az sulanan veya sulanamayan bir
çim alandan çok daha fazladır. Gölge koşullara sahip bir ev bahçesindeki çim
alan, tam gün güneşlenen bir çim alandan çok daha az miktarda genellikle % 50
oranında azaltılmış azotlu gübrelemeye ihtiyaç duyar.
Toprak yapısı: Toprak tekstürü ve pH derecesi uygulanacak azot, fosfor ve
potasyum miktarı üzerinde büyük etkiye sahiptir. Yıkanma oranının fazla olduğu
kumlu bir toprak üzerinde tesis edilen bir çim saha, killi-tınlı bünyeye sahip bir
çim alandan daha fazla miktarda azotlu gübrelemeye ihtiyaç duyar.
Çim biçim artıklarının toplanma durumu: Her defasından biçim ile alandan
uzaklaştırılan çim biçim artıkları başta azot olmak üzere fosfor ve potasyum gibi
besin elementleri açısından önemli bir kaynaktırlar ve alana geri verilirse yıllık
gübre ihtiyacını önemli ölçüde azaltırlar. Yapılan araştırmalar düzenli olarak
biçilen çim alanlarda kesilen çim biçim artıklarının toplanmayarak alana
karıştırılmasıyla yıllık uygulanacak azot miktarında % 25 oranında tasarruf
sağlandığını ortaya koymuştur.
Yeni tesis edilecek çim alanlara ekim-dikim öncesi düşük oranda azot ancak
yüksek oranda fosfor ve potasyum içeren gübrelerden biri kullanılarak m2 ye 5 gr
net azot düşürecek şekilde gübreleme yapılabilir. Verilen bu gübre ekim öncesi
toprağın 10-15 cm derinliğine karıştırılmalıdır. Daha sonra ise yıllık toplam
verilmesi planlanan azot miktarı 5g/m2 veya daha düşük dozlara bölünerek bir kaç
defada verilmelidir.
Fosfor (P) ve Fosforlu Gübreler
Bitki dokularında enerji transferini sağlayan adenosintrifosfat (ATP) formunda
temel görev alan fosfor başta çimlenme, yeni kök ve sürgünlerin oluşturulması
olmak üzere enerji gerektiren tüm büyüme ve gelişme süreçleri için gereklidir.
Çim bitkileri azot ve potasyuma bakarak fosfora daha az gereksinim duymaktadır.
Çim bitkilerinin çimlenmesi, köklenmesi ve kardeşlenmesinde kritik rol

5
oynadığından özellikle yeni tesis edilecek çim alanlar için oldukça önem taşır ve
ekim öncesi toprağa fosfor içeren gübrelerin takviyesi şarttır. Ticari gübrelerin
içinde fosfat (P2O5) olarak bulunur. Azotlu gübrelerin tersine, çim alanlara
verilecek fosfor miktarı daima toprak testi sonuçlarına göre hesaplanmalıdır.
Topraktaki fosfor miktarı 5 ppm'in altına düştüğünde çimler yapılan gübrelemeye
olumlu tepki vermektedir. Öte yandan toprak testi yaptırılmadan yoğun miktarda
verilen fosforlu gübreler bu elementin toprakta aşırı şekilde birikimine neden
olabilir. Toprakta biriken aşırı fosfor ise başta demir olmak üzere diğer bazı mikro
besin elementlerinin kökler tarafından alımını engelleyerek bitkide noksanlıklarının
görülmesine sebep olabilir. Fosfor toprakta oldukça immobile (hareketsiz )
olduğundan verilen fosforlu gübrenin kök bölgesine ulaştırılması için uygulanma
şekli önemlidir. Bu bakımdan fosfor noksanlığı görülen çim alanlarda gübre
uygulaması, toprak havalandırma işlemi sonrası açılan deliklere yapılmak suretiyle
fosforun kök bölgesine ulaşması temin edilmelidir. Amonyum fosfat, kalsiyum ve
kükürt içeren Süper fosfat ve triple süper fosfat çim alanlarda en yaygın kullanılan
fosforlu gübrelerdendir. Eğer toprak analizi yaptırılamamış ise yıllık alana
verilecek fosfor miktarı toplam azot miktarının ¼ ü (4:1 N:P) oranında olabilir.
Potasyum (K) ve Potasyumlu Gübreler
Genç çim bitkilerinin yapısında bolca bulunan potasyum suyun alımı ve ozmatik
basıncın dengelenmesi için oldukça önemlidir. Çim alanlarda azottan sonra en çok
kullanılan besin elementidir. Çim alanların kuraklığa, yüksek sıcaklığa, hastalıklara
ve basılıp ezilmeye karşı dayanımlarını arttırmak için oldukça elzemdir. Potasyum
çim bitkilerinin düşük sıcaklıklara olan toleransınıda arttırmaktadır. Bu nedenle
serin iklim bölgelerindeki çim alanlara sonbaharda yüksek oranlarda potasyum
içeren gübreler verilerek kış dayanımlarını arttırmak yaygın bir uygulamadır.
Potasyum gübrelerin içinde potas (K20) olarak formüle edilmektedir. Yıllık
verilecek toplam potasyum miktarı toprak testi sonuçlarına göre belirlenir. Eğer
toprak analizi yaptırılamamış ise alana verilecek toplam azot miktarının ½ si
oranında potasyum (2:1 N:K) uygulanabilir. Örneğin tınlı toprak yapısında ve
1000 m2 çim alana sahip bir ev bahçesine yıllık toplam 20 kg azot, 10 kg potasyum
ve 5 kg fosfor verilebilir. Eğer yetiştirme ortamı kumlu yapıya sahip ise verilen
potasyum miktarı azot miktarına eşit olacak şekilde arttırılarak 20 kg (N:K oranı
1:1 şeklinde) uygulanabilir. Benzer şekilde çim bitkilerinin kuraklık, basılma ve
çiğnenmeye karşı dayanımmlarını ve soğuk toleranslarını arttırmak hedefleniyorsa

6
veya çim biçim artıkları yüzeyde bırakılmak yerine alandan toplanıyorsa da
uygulanacak potasyum miktarı arttırılabilir. Potasyum sülfat çim alanlarda yaygın
kullanılan bir potasyumlu gübredir. Azot kadar olmasada potasyumda topraktan
yıkanmaya meyillidir. Yavaş salınımlı polimer kaplı potasyumlu gübrelerde çim
alanlarda kullanımaktadır.
Mağnezyum (Mg)
Mağnezyum klorofil molekülünün temel bileşenlerinden biri olarak çim
bitkilerinde yeşil rengin ve büyümenin devamlılığı açısından önemli bir diğer
makro besin elementidir. Ayrıca posforun bitkide taşınmasında görev aldığından,
fosforun kullanımınıda etkiler. Ancak azot, fosfor yada potasyum kadar yüksek
miktarlarda ihtiyaç duyulmaz. Mg noksanlığında çimler soluk yeşil bir renk alır ve
sürgün büyümesi yavaşlar. Aşırı eksikliğinde yaşlı yapraklar tümden sararır ve
nekrozlar görülür. Mağnezyum noksanlığı özellikle yüksek oranda kum içeren
çim alanlarda (golf ve futbol sahaları) görülebilir. Noksanlık belirtileri bitkide Mg
oranı % 0.4'ün altına düştüğünde görülmeye başlar. Bu bakımdan özellikle kumlu
yapıda ve yoğun trafik alan sahalarda azot, fosfor ve potasyum elementlerine ek
olarak Mağnezyumun gübreleme programına dahil edilmesi tavsiye edilir.
Demir (Fe)
Demir çim bitkilerinde klorofil sentezi için gereklidir ve pek çok enzimin temel
bileşenlerindendir. Bu nedenle bitkinin alabildiği demir miktarı çim rengini direkt
olarak etkilemektedir. Demir çim alanlarda noksanlığı en fazla görülen mikro
besin elementidir. Özellikle alkali karakterde (toprak pH'nın 7.0 veya daha
yüksek olması), aşırı nemli ve fosfor içeriği çok yüksek olan topraklarda demir
eksikliği nedeniyle yaprakların sarımsı bir renk almasıyla tarif edebileceğimiz
demir klorozu yaygın görülen bir durumdur . Özellikle poa pratensis, Cynodon
dactylon ve zoysia japonica türlerinde bu durum çok sık görülürken, festuca
arundinaceae gibi bazı türler demir klorozuna karşı daha dayanıklıdırlar. Alkali
topraklardaki demir kolayca çözülemeyen kompleks formlara dönüştüğü için bitki
kökleri tarafından alımı engellenmektedir. Bu bakımdan alkali topraklarda kalıcı
çözüm için öncelikle toprak pH'nın düşürülmesi gerekir (örneğin kükürt
uygulaması). Çim alanlara yapılan demir uygulaması rengin kısa sürede daha koyu
yeşil ton almasıyla sonuçlanır. Çim bitkilerinde görülen demir eksikliği klorozunu
azot eksikliği ile karıştırmamak gerekir. Demir noksanlığına bağlı oluşan klorozda
çim yüzeylerde rastgele dağılmış yamalar şeklinde sararmalar görülürken azot

7
eksikliğinde alanın bütününde uniform bir sararma görülür. Demir noksanlığı
görülen bir alanda yapılacak azot uygulaması ise problemin daha da kötüleşmesine
yol açabilir. Demir klorozunun düzeltilmesi için demir sülfat gübresi veya şelatlı
demirler tercih edilebilir. Demir sülfat (% 20 Fe) demir noksanlığını hızlı bir
şekilde gidermede daha yaygın olarak kullanılır. Bu amaçla her 1m2 çim alan için
0.6 -0.9 gram demir sülfat suda eritilmeli ve hazırlanan karışım bekletmeden
yapraktan uygulanmalıdır. Uygulamadan itibaren 24-48 saat içinde çim tekrar yeşil
rengini kazanır ve ancak etkisi kısa süre (bir kaç hafta) sonra geçer.
Gübrelerin doğru yorumlanması
Genel olarak satın aldığımız gübre ambalajları üzerinde besin elementlerinin (N-P-
K) oransal değerleri ve kullanılan azot kaynağına ilişkin temel bilgiler yer alır.
Gübrelerin üzerinde yer alan seri haldeki üç rakam sırasıyla yüzde olarak azot,
fosfor (alınabilir P2O5) ve çözünebilir potasyum (K2O) miktarını simgeler.
Örneğin ambalaj etiketinde 20-4-8 oranına sahip olan bir gübre % 20 oranında
azot, % 4 oranında fosfor (alınabilir P2O5 )ve % 8 oranında Potasyum ( çözülebilir
K2O) içeriyor demektir. Ayrıca gübre bu üç temel besin elementine ilaveten
diğer besin elementlerinide içeriyorsa örneğin demir, mağnezyum vb. bunlarında
yüzde olarak miktarı ambalaj üzerinde yer alır. İki veya daha fazla makro besin
elementini içeren kompoze gübreler yanında sadece tek bir besin elementini içeren
gübrelerde mevcuttur. Örneğin üre gübresi ( 46-0-0) sadece % 46 oranında azot
içerir. Genel kullanıma sahip bu tür gübreler yanında çim alanlar için formüle
edilmiş "çim gübreleri " de satılmaktadır. Çim gübrelerinin büyük bir kısmı yüksek
oranda azot ve daha az oranlarda fosfor ve potasyum (Örneğin 20-5-10), Mg ve
ayrıca demir başta olmak üzere önemli mikro besin elementlerinide içerirler. Öte
yandan özellikle ‘tohum ekim öncesi'alana uygulamak için geliştirilmiş daha az
azot fakat yüksek fosfor ve potasyum oranı içeren çim gübreleride (örneğin 5-20-
20) geliştirilmiştir.
Uygun Gübreleme Zamanı ve Tekniği
Çim bitkilerinin verilen gübreden maksimum seviyede faydalanabilmesi için
öncelikle sağlıklı bir kök sistemine sahip olması ve büyüme ve gelişmeye etkisi
yönünden gübrenin uygun zamanda verilmesi şarttır. Kuraklık stresi altındaki
çimlere ve ortalama hava sıcaklığının 35 oC ve üzerinde olduğu koşullarda çim
alanlara gübre uygulamasından kesinlikle kaçınılmalıdır.

8
Genel olarak çim bitkilerinin aktif olarak büyüdükleri dönem en uygun gübreleme
zamanıdır. Lolium perenne, Poa pratensis, Festuca arundinaceae, Festuca
rubra, Festuca commutata gibi serin iklim çim bitkileri ilkbahar ve sonbaharda iyi
bir büyüme ve gelişme gösterirler. Bu bakımdan serin iklim çim türleri belirtilen
bu mevsim dilimlerinde gübrelenmeli ve tercihen yıllık verilmesi planlanan
gübrenin çoğu sonbahar aylarına kaydırılmalıdır. Örneğin Ankara koşullarında
lolium perenne ile tesis edilmiş bir ev bahçesinde yıllık 15 g /m2 olarak belirlenen
azot ihtiyacını, Mayıs, Eylül ve Kasım olarak 3 doza bölebiliriz. Mayıs ve Eylül
aylarında optimum sıcaklık koşullarında verilen azot sürgün sayısını arttırır ,
sağlıklı ve güçlü bir kök sisteminin oluşmasını teşvik eder. Kasım ayında (tercihen
ilk yarısı) sürgün gelişiminin yavaşladığı ancak kök sisteminin hala aktif olduğu
dönemde yapılacak ikinci bir gübrelemeyle bitkide karbonhidrat rezervlerinin
birikimi sağlanır. Ayrıca Kasım ayında verilen azot miktarı kadar potasyum
verilmesi (5 g m2) tavsiye edilir. Böylece çim bitkilerimiz kışa daha dayanıklı hale
gelir ve ilkbaharda da erkenden yeşillenir. Serin iklim çim türlerini yaz aylarında
(Temmuz- Ağustos) gübrelemekten ise özellikle kaçınılmalıdır. Çünkü serin
iklim çim türleri 16-24 oC arasında optimum büyüme ve gelişme gösterirler ve
sıcaklık ortalamaları 26 oC ve daha yüksek olduğu yaz aylarında ise strese girerler.
Serin iklim çimlerine bu dönemde özelliklede hızlı salınan gübreler formunda
yapılacak azotlu gübreler fungal hastalıkların görülme sıklığını arttırır, sürgün/kök
gelişim dengesini bozar, bitkinin stres toleransını azaltır ve kalite oldukça düşer.
Eğer bu dönemde azotlu gübre vermemiz gerekirse tercihen düşük dozda (2.5 g
m2 ) ve mümkünse yavaş salınımlı azotlu gübrelerden biri tercih edilmelidir
Sıcak iklim çim bitkileri için ise en uygun gübreleme zamanı ise geç-ilkbahar ve
yaz aylarıdır. Cynodon dactylon, Seashore paspalum, stenotaphrum
secundatum, buchloe dactyloides, ve zoysia japonica türleri sıcak iklim çim
türleridir ve Akdeniz iklim koşullarına sahip Ege ve Akdeniz sahil şeridinde
kullanıma uygundurlar. Sıcak iklim çim türlerine İlkbaharda erken dönemde
yapılacak azot uygulaması yabancı otların büyümelerini teşvik edeceğinden tavsiye
edilmez. Geç sonbahar döneminde verilecek azotlu gübreler ise bu türlerinin kışa
dayanımlarını düşüreceğinden önerilmez. Örneğin Antalya koşullarında zoysia
japonica ile tesis edilmiş çim alanda toplamda yıllık 15 g m2 azot uygulanacak ise
bu oran 3 doza bölünerek tercihen Mayıs, Haziran ve Ağustos aylarında verilebilir.

9
Gübreler granül halde katı veya sıvı yaprak gübreleri olarak farklı iki yöntemde
uygulanabilir. Çim alanlarda granül formdaki katı gübrelerin alana serpilerek
dağıltılması lazımdır. Homojen bir uygulama için uygulanacak toplam gübre
miktarı ikiye bölünmeli ve yarısı kuzey-güney diğer yarısı ise doğu-batı yönünde
atılmalıdır. Böylece atlanmış veya fazla gübrelenmiş bölgelerin olma ihtimali en
aza indirilmiş olunur. Özellikle yaprak yanma riskini en aza indirmek için
gübrelemenin hemen ardından sulama yapılarak gübrelerin çim yapraklarından
toprağa yıkanması sağlanmalıdır.
Çim Alanlarda Hastalıklar ve Kontrolü
Çim alanlarda zaman içinde çeşitli patojenler ortaya çıkmakta ve çim bitkilerini
enfekte ederek hastalıklara neden olabilmektedirler. Genel olarak herhangi bir
hastalığın oluşması üç temel şartın beraberce sağlanmasına bağlıdır. Bunlar,
mevcut çim türü veya çeşidinin o hastalığa dayanıksız olması, hastalığa neden olan
patojenin ortamda mevcut olması ve bitkinin içinde yetiştiği çevresel koşulların
(sıcaklık, nem vb) hastalığa neden olan patojenin gelişme ve yayılmasına uygun
olması. Bu bakımdan kullanım amacımızıda gözönüne alarak bölgeye adaptasyonu
en iyi olan mümkün ise yerli çim tür ve çeşitlerinin seçilmesi hastalıklardan
sakınmada izlenecek en önemli adımdır. Ülkemizin kalkınma ve eğitim düzeyinin
artması ve insanların çevre bilinçlenmesinde sağlanan kazanımlar ile farklı
amaçlara hizmet eden yeşil alan miktarı her geçen gün artmaktadır. Yeşil alanların
sağlıklı bir şekilde ve minimum masrafla sürdürülebilmesi açısından öncelikle
genetik çeşitliliğinin kullanılarak yerel çeşitlerimizin geliştirilmesi büyük önem
taşımaktadır. Çünkü yerli çim tür ve çeşitleri, bölgede yüzyıllardır var olan doğal
genotipler kullanılarak geliştirildiğinden, özelliklede yarı kurak ve kurak iklimlerde
kısıtlı bakım koşullarına (daha az su, gübre vb) daha iyi adapte olurlar ve daha az
hastalık ve zararlı problemi yaşarlar. Halihazırda çim alanlarda kullanılan çim
çeşitlerinin tamamı yabancı orijinlidir. Ancak son yıllarda çim ıslahında özellikle
sıcak iklim çim türlerinde yürütülen ıslah çalışmaları ile ülkemiz koşullarına adapte
olabilen yerli çim çeşitlerimizin geliştirilmesinde önemli aşamalar kaydedilmiştir.
Ümit edilirki geliştirilen yerli bize ait çeşitlerin kullanımı ile yakın gelecekte ülke
koşullarına daha iyi adapte olabilen böylece daha az kimyasal kullanılarak
minumum masrafla sürdürülebilir ve çevreyle dost yeşil alanlar oluşturmak
mümkün olabilecektir.

10
Adaptasyon kuşağına uygun olarak seçtiğimiz çim tür ve çeşidinin aynı zamanda
kullanılacak alanın mikro ekolojik koşullarına, kullanım amacına (futbol , golf
sahası veya ev bahçesi), uygulanacak bakım seviyesine ve beklenen kaliteyede
uygun olmasına dikkat etmeliyiz. Örneğin seçtiğiniz çim türü uygulamanın
yapılacağı adaptasyon kuşağına uygun olmasına rağmen alandaki yoğun gölge
koşullarına dayanıksız ise strese girer ve patojenlerin saldırısına açık hale
gelebilir. Bu duruma örnek olarak Akdeniz koşullarında gölge koşullara sahip bir
ev bahçesinde bermuda çimi çeşitlerinin kullanımı verebiliriz. Bermuda çimi
(Cynodon dactylon ve hibritleri ) sahil bölgelerimizde kullanım için uygun bir tür
olmasına rağmen iyi bir büyüme ve gelişme için günlük en az 6 saat tam güneş
istemesi nedeniyle gölge alanlarda kullanımı yanlış bir tercih olur. Yerine japon
çimi (zoysia japonica) veya yengeç çimi ( Stenotaphrum secundatum) gibi gölge
toleransı çok daha iyi diğer sıcak iklim çim türlerini tercih edebiliriz. Benzer
şekilde yoğun trafik alacak bir alanda basılma ve çiğnmenmeye dayanımı iyi
olmayan bir tür veya sulamanın kısıtlı yapılacağı bir çim alanda kurağa dayanıklı
olmayan tür seçilmiş ise hastalık baskısı daha çok görülecektir. Ayrıca seçtiğimiz
çim tür ve çeşitlerinin o bölgede yaygın olarak görülen hastalıklara dayanıklılık
taşıyor olmasıda dikkat etmemiz gereken bir diğer önemli kriter olmalıdır. Çünkü
dayanıklı bu tür veya çeşitler farklı mekanizmalar geliştirirek, patojen saldırısına
rağmen yaşamlarını devam ettirebilirler. Çoğunlukla serin iklim çim türleri ( çayır
salkım otu "poa pratensis", yumak türleri "festuca sp", ingiliz çimi "lolium
perenne") yazın, sıcak iklim çim türleri (bermuda çimleri , Japon çimi, kıyı
yalancıdarısı "paspalum vaginatum") ise geç sonbahar ve erken ilkbahar
döneminde hastalıklara daha yatkın olurlar. Çünkü patojenler her zaman çimleri
güçlü bir şekilde büyüyemedikleri ve stres altında oldukları dönemde enfekte
ederler. Genel olarak serin iklim çeşitleri 16-24 oC, buna karşın sıcak iklim çim
türleri en iyi büyüme ve gelişmeyi 27-30 oC aralarında gösterirler.
Hastalık Baskını Önleyecek Bakım İşlemleri
Çimlerin sağlıklı, güçlü bir şekilde büyümesine ve kendini yenileyebilmesine
imkan verecek uygun gübreleme, sulama, havalandırma gibi bakım önlemlerini
dikkatli bir şekilde uygulayarak hastalıkların oluşmasını önemli ölçüde
engelleyebiliriz veya seyrini zayıflatabiliriz. Bu kapsamda dikkat etmemiz gereken
önemli bakım uygulamaları kısaca aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

11
Sulama zamanı ve miktarı: Genel olarak çok az veya çok fazla sulama sağlıksız,
yavaş büyüyen, patojenlerin saldırısına açık çim yüzeyler ile sonuçlanır. İyi bir
yetişme ortamında mevcut gözeneklerin yarısının su diğer yarısının hava ile dolu
olması beklenir. Aşırı sulanan çim alanlarda hava ile dolu olması gereken toprak
gözeneklerinin tamamı su ile dolar. Sonuç olarak oksijen yetersizliğinden dolayı
çim kökleri strese girer, zayıflar ve patojen saldırısına açık hale gelir. Hastalık
baskısını minimize edecek en uygun sulama zamanı ise güneş doğmadan önce
sabahın erken saatleridir. Böylece gün ortasında yapılacak sulamaya göre
evaporasyonla su kaybı minumum olurken, çim yapraklarının ıslak kaldığı period
ise kısaltılacaktır. Ayrıca sabah erken saatlerde yapılan sulama ile yapraklar
üzerinde sabaha doğru oluşan çig tanelerinin yıkanmasıda sağlanarak hastalık
baskısı azaltılabilecektir. Çünkü şekerler bakımından zengin olan çiğ damlaları
patojenleri kendine çeker ve hastalık oluşma potansiyelini arttırır. Akşam
saatlerinde yapılan sulama ise yaprakların uzun süre (bütün bir gece boyunca) ıslak
kalmasına yol açar. Bütün bir akşam ve gece boyunca yapraklar üzerinde kalan su
tabakası ise fungal patojenlerin çimlenmesi ve gelişmesi için mükemmel habitat
oluşturur.
Gübreleme: Aşırı miktarda azot buna karşın yetersiz potasyum verilen alanlarda
çim bitkileri sulu ve körpe (hücre duvarları daha ince) bir çim dokusu oluşturur.
Bu koşullarda çim bitkisi patojen saldırısına karşı oldukça hassastır. Potasyum
noksanlığı çimlerin stress toleransını azaltır ve hastalıklara yakalanma
potansiyelini arttırır. Bu bakımdan verilen azot miktarının ortalama % 50'si
oranında potasyum içeren dengeli bir gübreleme fungal hastalıklara daha dayanıklı
bir doku oluşturmak için oldukça önemlidir. Özellikle içeriğinde yaklaşık % 30
oranında yavaş salınımlı azot içeren ve dengeli oranda potasyum ve diğer
elementleride bulunduran gübrelerin kullanımı tavsiye edilir. Ayrıca yılda sadece
bir defa yüksek dozda gübreleme yerine daha düşük dozlar halinde bitkiye
aralıklarla sağlanan gübreleme planı ile daha sağlıklı güçlü çim alanlar
oluşturabiliriz. Dengeli bir gübreleme için toprak testi yaptırmalı ve bitkinin
ihtiyaç duyduğu besin elementlerini test sonuçlarına göre çim alana uygulamalıyız.
En uygun gübreleme zamanı ise koşulların kök büyüme ve gelişmesi açısından
optimum olduğu zamandır. Bu bakımdan serin iklim çim türlerinde sonbahar ve
ilkbahar , sıcak iklim çim türlerinde ise yaz ayları tavsiye edilen gübreleme
zamanıdır.

12
Biçim yüksekliği: Biçim hataları çim alanlarda hastalık problemlerine sebep olan
temel etmenlerdendir. Özellikle çim biçim makinalarının bıçaklarının keskin
olduğundan emin olunmalıdır. Biçim makinesinin körleşmiş bıçakları düzgün bir
kesim yerine, dokuyu gereksiz parçalayarak aşırı zedeler ve oluşan yara dokuları
ise fungusun bitki dokusuna rahatça ulaşabileceği giriş kapılarını oluşturur.
Genellikle çok kısa biçilen çimler, daha uzun biçilen çimlere göre stresli koşullara
daha hassastır ve hastalık baskısı karşısında kendini yenileme oranı oldukça
düşüktür. Bu nedenle her bir çim türünde, kullanım amacı ve mevsimleride göz
önüne alınarak tavsiye edilen biçim yüksekliklerine uyulmalıdır. Bir ev bahçesinde
bermuda ve Japon çimi için optimum biçim yüksekliği 2.5-5 cm olabilir. Buna
karşın Festuca arundinacea (kamışsı yumak) için ideal biçim yüksekliği 5-7.5 cm
dir. Serin iklim çim türleri yaz aylarında biraz daha uzun biçilerek, yüksek sıcaklık
stresinin olumsuz etkileri azaltımalı ve böylece hastalıklara biraz daha dirençli hale
getirilmelidir. Ayrıca her biçim sonrası kullanılan ekipmanların bıçaklarının
yıkanması ve eğer alanda hastalık var ise çim biçim artıklarının toplanarak alandan
uzaklaştırılması iyi bir önlemdir.
Toprak drenajı ve hava sirkülasyonu: Yoğun kullanıma bağlı olarak sıkışmış
topraklar, sulama sonrası uzun süre ıslak kalırlar bu durum ise nemli ve havasız
koşulları seven toprak kökenli fungal hastalıkların oluşmasına yardımcı olur. Bu
nedenle çim alanlar yılda en azından bir defa havalandırılarak drenaj kapasitesi
arttırılmalı ve böylece toprak gözenekleri ile atmosfer arasında iyi bir hava
alışverişi sağlanmalıdır. Özellikle ağaç ve çalılarla çevrili zayıf bir hava
sirkulasyonuna sahip çim alanlarda fungal hastalıkların görülme sıklığı daha
fazladır. Böyle alanlarda, hava sirkulasyonunu arttıracak ve ekstra güneş ışığının
çimlere ulaşmasına izin verecek şekilde ağaçlarda taç kaldırma ve seyreltme
budamasının yapılması tavsiye edilir.
Keçe tabakasının kontrolü: Keçe (thatch) tabakası çim alanlarda, toprak yüzeyinde
zaman içinde biriken ölü ve canlı bitki dokularının (yaprak kınları, sapları ve
kökleri ) karışımından oluşan organik bir katmandır. Bu katmanın aşırı birikimi
ise, hastalık patojenleri için mükemmel bir habitat oluşturur. Diğer koşullarında
uygun olması durumunda bu tabakada yaşayan funguslar hızlı bir şekilde gelişerek
bitkiyi enfekte ederler. Çim alanların çoğunda bu tabakanın 1.3 cm ve golf sahaları
green kısmında ise 0.75 cm den daha fazla birikimine izin verilmemelidir. Aşırı
biriken bu tabakanın uygun zamanda toprak yüzeyinden temizlenmesi ile pek çok

13
hastalığın görülme sıklığı azaltılabilir. Bu işlem için uygun zaman serin iklim çim
türlerinde sonbahar ve sıcak iklim çim türlerinde ise yaz aylarıdır. Bu amaçla
verticut makinaları (düşey bıçaklı makinalar) ve/veya havalandırma amacıyla
kullanılan özleme makinaları (core cultivation) ile keçe tabakası alandan
uzaklaştırılır. Bu işlem ardından yapılacak kumlama ile çimlerin güçlenmesi ve
özellikle fungal kök çürüklüğüne karşı dayanımları arttırılır. Küçük ev
bahçelerinde ise en azından çim tırmıkları kullanılarak bu tabakanın azaltılması
yoluna gidilebilir.
.
Çim Alanlarda Sık Görülen Fungal Hastalıklar

Çim alanlarda görülen hastalıkların neredeyse tamamı funguslar tarafından


oluşturulur. Funguslar klorofil taşımadıkları için kendi öz besinlerini üretemeyen
ve bu nedenle diğer organizmalara muhtaç mikroskopik boyutta canlılardır.
Fungusların çoğu ihtiyaç duydukları besinleri canlı veya ölü bitki materyali
üzerinden temin yoluna giderler. Funguslar suyun alımını sağlıyacak kök ve
taşınmasını sağlayacak iletim sistemlerinden yoksun olduklarından nem
içermeyen kuru şartlarda inaktif hale geçerler. Bu sepeble fungal hastalık problemi
özellikle çim yapraklarının yüzeyinde suyun bir film tabakası gibi saatlerce
kalabildiği nemli kapalı yağışlı koşullarda ortaya çıkar. Çim alanlarda ortaya
çıkabilecek fungal hastalıklardan en yaygın görülenlerden sadece bazıları aşağıda
özetlenmiştir. Bu hastalıkların bir kısmı için farklı kaynaklarda bazen farklı türkçe
isimlendirmeler görülebilmektedir, karışıklığa engel olmak için ingilizce isimleride
ayrıca parentez içinde sunulmuştur.

Mumya veya sklerotinya hastalığı (Dollar spot )

Oldukça yaygın görülen bu hastalık başta narin tavus otu "Agrostis


tenuis", Festuca sp. ve bermuda çimleri olmak üzere çok sayıda çim türünde
önemli zararlar oluşturur. Hastalığa neden olan patojen "sclerotinia
homeocarpa" optimum gelişimini 21-27 oC arasında gösterir. Özellikle kısa biçim
altındaki çim alanlarda önce küçük (2.5-12.5 cm çapında) kahverengi saman rengi-
kırmızımsı dairesel lekeler halinde fark edilir. Daha sonra bu lekeler birleşerek
geniş düzensiz alanlar olarak yayılır (Şekil 1a). Sabah erken saatlerde çim yüzeyi

14
hala nemli iken hastalıklı bölgelerde beyaz örümcek ağı iplikçikleri gibi fungus
misellerini görmek mümkündür. Hastalıklı kısımlardan alınan yaprak örneklerinde
yaprak eni boyunca geçen sarımsı- kahverenginde ve iki kenardan sıkıştırılmış bir
bant bu hastalık için oldukça karekteristiktir (Şekil1b). Yetersiz gübreleme,
drenaj, keçe tabakasının aşırı birikimi ve gece sulamaları hastalığa zemin
hazırlayan başlıca faktörlerdendir. Sabah erken saatlerde yapraklar üzerinde oluşan
çiğ tabakasının sulama ile yıkanması hastalık baskısını azalmak üzere özellikle golf
ve futbol sahalarında önerilir. Hastalık aynı lokasyonda daha önceki yıllarda da
görülmüş ise koruyucu fungisit kullanımı tavsiye edilir. Özellikle Chlorothalonil,
propiconazole, thiophanate-methyl, iprodione bileşimli fungisitler etkilidir.

Şekil 1a: Dollar spot hastalığının alandaki genel görünümü Şekil 1b: yaprakta
oluşturduğu lezyon

15
Cadı halkası (Fairy ring)
Tüm çim türlerinde görülebilen bu hastalığa basidiomycetes sınıfında yer alan
birçok fungus türü (Agrocybe spp. Lepiota spp., Marasmius oreades ) sebep
olabilmektedir. Çim alan üzerinde dairemsi formda ve çevresindeki çimlere göre
daha koyu yeşil renge sahip çim halkaları şeklinde farkedilir. Yağmurlu ve oldukça
nemli havalarda bu halkalar üzerinde mantarlar görülür. Hastalığa neden olan
fungusun beslenmek için toprak yüzeyindeki organik materyalleri parçalanması
sonucu azot ortaya çıkar. Fungus misellerinin bulunduğu bu bölgeler üzerindeki
çim bitkileri ise açığa çıkan bu azotu absorbe ederek daha koyu yeşil renkte, güçlü
ve hızlı büyüme gösterirler. Halkaları oluşturan bu funguslar çimlere direkt zarar
vermez. Ancak eğer funguslar toksik bileşikler salgılarsa ve/veya toprak yüzeyi
üzerinde oluşturdukları misel tabakası suyun çimlerin kök bölgesine geçişine engel
olacak kadar kalın bir tabaka meydana getirirse halkalar üzerindeki çimler ölebilir.
Direk fungisit uygulaması her zaman olumlu sonuç vermeyebilir. Bu nedenle
öncelikle alanda suyun kök bölgesine ulaşmasına imkan verecek iyi bir
havalandırma yapılarak biriken keçe tabakasının temizlenmesi gerekir. Ardından
yeterli oranda azot uygulanması tavsiye edilir. Ardından istenirse Azoxystrobin,
flutolanil, metconazole, pyraclostrobin, and triticonazole bileşimli fungusitler
kullanılabilir.

16
Şekil 2a. Cadı halkası (Fairy ring) hastalığı Şekil 2b.Cadı halkası hastalığı
sonucu kuruyan

çim halkası
Kahverengi yama hastalığı (Brown patch)

Rhizoctonia solani türünün sebeb olduğu fungal bir hastalıktır. Çim yüzeyi
boyunca ölü çimlerden oluşmuş, açık kahverenginde küçük (5-10 cm) veya bazen
çok daha büyük (metrelerce çapta) dairesel yamalar şeklinde görülür (Şekil 3a).
Bir çok çim türüne zarar vermekle birlikte özellikle Agrostis sp., lolium perenne,
stenotaphrum secundatum ve poa pratensis çimleri en fazla zarar gören türlerdir.
Ortalama 15.5oC de başlayan hastalık aktivitesi 27-32 oC de çok hızlı gelişim
gösterir. Fungusun oluşturduğu grimsi-siyah renkli miseller oluşan yamaların
çeperleri boyunca özellikle sabaha erken saatlerde yüzey nemli iken farkedilebilir
(Şekil 3b). Hastalıkla bulaşmış çimler önce haşlanmış gibi görünür daha sonra

17
solarak açık kahve rengine döner ve ölür. Özellikle yüksek sıcaklıklarla birlikte
seyreden aşırı nemli havalar, aşırı azotlu gübreleme, kalın keçe tabakası (1.5 cm
den daha fazla), kötü drenaj, gölge koşullar hastalık baskısını ve zararını arttırır.
Azoxystrobin, fenorimol, propiconazole, thiophanate-methyl, iprodione,
chlorothalonil, thiram ve mancozeb bileşimli fungisitler kullanılabilir.

Şekil 3a. Kahverengi yama hastalığının oluşturduğu lekeler

18
Şekil 3b. Kahverengi yama hastalığının festuca arundinaceae yapraklarında
oluşturduğu lezyonlar ve fungus miselleri
Çökerten veya Pythium yanıklığı (Pythium blight)
Pythium spp. türlerinin sebep olduğu bu hastalık çim alan hastalıkları arasında en
hızlı gelişerek en fazla zararı verendir. Çevresel koşulların fungus gelişimine
uygun olması durumunda (özellikle nemli, yağmurlu kapalı bir hava ve ortalama
26-35 oC hava sıcaklığı) bir gün içinde alandaki tüm çimi enfekte ederek
öldürebilir. Tüm serin iklim çim türleri ve bermuda çimi türlerini enfekte edebilir
ama özellikle lolium perenne bu hastalığa oldukça hassastır. Enfekte olmuş çim
alanlar üzerinde dairesel veya düzensiz saman sarısı lekeler gözlemlenir (Şekil
4a). Nem oranın çok yüksek olduğu hava şartlarında fungusun grimsi-beyaz renkte
miselleri görülebilir. Hastalıkla bulaşık yapraklar daha koyu yeşilimsi-siyahımsı

19
renkte ve yağlımsı bir görüntü arzeder ve birbirlerine yapışmış durumdadırlar
(Şekil 4b). Enfekte olmuş yapraklar kurur ve kırmızımsı kahve ve nihayetinde
saman sarısı renk alır. Yapraklar dışında Pythium spp. türleri bitki köklerinde ve
kök tacında da çürümeye neden olur. Hastalık özellikle, aşırı azot uygulanan,
drenajı iyi olmayan ve iyi bir hava sirkulasyonun olmadığı çim yüzeylerde çok
daha şiddetli seyreder, oldukça büyük zarar verir. Çoğu zaman alanda yeniden
tohum ekimini gerektirir. Hastalık baskısını azaltmak için öncelikle yüzey ve
toprak drenajının iyi sağlanması, aşırı sulamadan ve özellikle sıcak ve aşırı nemli
havalarda yüksek azot uygulamasından kaçınmak şarttır. Başta metalaxyl olmak
üzere propamocarb, mefenoxam, mancozeb bileşimli kimyasallar bu hastalığa karşı
etkilidir.

Şekil 4a. Çim alanda Pythium blight (çökerten) zararı Şekil 4b. Yaprakta Pythium
blightlezyonları

Yaprak lekesi veya helminthosporium hastalıkları (Leaf spot diseases)

20
Drechslera and Bipolaris spp. türlerinin neden olduğu yaprak leke hastalıkları
genellikle serin iklim çim türlerine zarar versede, bermuda ve zoysia çim türleri de
bu hastalığa oldukça duyarlıdır. Enfetkte olmuş çim bitkisinin yaprak, yaprak kını
ve gövdesinde dairesel veya düzensiz uzunlamasına bir şekilde, ortası grimsi- ten
rengi çeperleri ise koyu kahverengi-mor renkli lekeler meydana gelir (Şekil 5).
Hastalık etmeni patojenler yapraklar dışında köklerde ve kök tacında koyu kahve
renkte çürüklüklerde oluşturur. Kök tacı enfekte olmuş bitkiler ise özellikle sıcak
ve rüzgarlı havalarda ölür. Bu durum çimin seyrelmesine ve kalitenin düşmesine
neden olur. Aşırı sulama, kötü drenaj, kısa biçim yüksekliği, aşırı azotlu
gübreleme veya azot yetersizliği bu hastalığın oluşumunu ve seyrini arttırır.
Öncelikle bahsedilen kötü yetişme koşulları ve yanlış bakım uygulamaları
düzeltilerek hastalık kontrol altına alınmalı ve gerekirse fungusit uygulanmaldır.
Azoxystrobin, chlorothalonil, fludioxonil, iprodione, mancozeb, myclobutanil,
propiconazole, pyraclostrobin, trifloxystrobin, triticonazole ve vinclozolin bileşimli
fungisitler kullanılabilir.

Şekil 5. Bermuda çiminde yaprak lekesi (leaf spot) hastalığı


Pas hastalıkları (Rust)

21
Özellikle Lolium perenne, cynodon sp., poa pratensis, zoysia
japonica ve festuca çim türlerinin daha hassas olduğu pas hastalığına
farklı puccinia spp. türleri sebep olmaktadır. Hastalık etmeni fungus çim
bitkilerinin yaprak, gövde ve kök tacını enfekte ederek pas oluşturur. Enfekte
olmuş yapraklar üzerinde öncelikle açık sarı renli benekler oluşur. Daha sonra pas
renginde, spor taşıyan püstüller bitkinin kutikula tabakasından dışa doğru
yayılmaya başlar (Şekil 6). Besin elementleri bakımından fakir topraklarda, gölge
ve kurak koşullarda yetişen çim bitkileri bu hastalığa daha duyarlıdırlar. Hastalık
çim kalitesini düşürsede bitkileri öldürmediğinden yüksek çim kalitesinin arandığı
alanlar dışında fungusit kullanımına gerek duyulmayabilir. Bununla birlikte
hastalık seyrini azaltmak için kullanılan çim türüne uygun gübreleme ve sulama
yapılmalı, çimler düzenli olarak biçilerek ve biçim artıkları alandan uzaklaştırılmak
suretiyle enfekte olmuş alanlardaki spor populasyonu azaltılmalıdır. Istenirse,
azoxystrobin, mancozeb, mancozeb plus copper hydroxide, metconazole,
myclobutanil, propiconazole, pyraclostrobin, triadimefon, trifloxystrobin, and
triticonazole bileşimli fungisitler kullanılabilir.

Şekil 6. Pas hastalığı (A.H.McCain)

22

You might also like