Professional Documents
Culture Documents
FERIDÜDDIN ATTAR
m antıklıt-tayr
türkçesi:
Yaşar Keçeci
*
Kırkam bar Yayınları - 25
Kapak Tasarım:
Kaknüs
Kapak Resmi:
M antıku't'tayKm orjina! baskısından
bir figür
D iz g i:
B ahar Yayınevi
İç Tasarım:
Abdullah YILDIZ
Tashih-Redaksiyon
M urat Toprak
İç Baskı:
Selmat
C ilt
Kilim
Kapak Baskısı:
Şan
Baskı Tarihi:
Eylül 1998
Beyazsaray N o : 25/1
Beyazıt-İstanbul
Tel: 0 ( 2 1 2 ) 5 1 7 5 0 82
© Kırkam bar
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
Giriş/17
Hikaye/33
Peygamberlerin En Yücesine Övgü/36
Hikaye: Oğlu Su Arkına Düşen Ana/47
Hz. Ebubekir’e Övgü/48
Hz. Ömer’e Övgü/49
Hz. Osman'a Övgü/50
Hz. Ali’ye Övgü/51
Kör İnanç Bahsi/52
Hikaye: Hz.Ömer’in Halifelikten Vazgeçmesi/56
Hikaye: Hz. Ali’nin Katiline Şerbet Sunınası/56
Hikaye: Hz. Ali’nin Büyüklüğü ve Şerell/57
Hikaye: Hz. Bilal’in Sabn/58
Hikaye: Hz. Ebubekir ve Hz. Ali’nin Fedakarlık-
lan/59
Hikaye: Hz. Rabia’ya Ashab’ı Sormalan/60
Hikaye: Hz. Muhammed’in Ümmetini Düşünme-
si/61
MANTIKU ’T-TAYR
BİRİNCİ BÖLÜM
Kuşların Kendilerine Padişah Araması/68
Hüthüdün Kuşlara Konuşması/68
FERİDUDDİN ATTAR
Rüyada Görülmesi/95
Kuyruksalan Kuşunun Özrü/95
Hüthüdün Cevabı/96
Hikaye: Hz. Yakuttun Hz. Yusuf a Olan Sevgi-
si/97
Kuşlann Özür Dilemeleri/98
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kuşlann Hüthüde Sorulan/99
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Kuşlann Hüthüdü Kılavuz Seçmesi/139
Kuşlann Yola Çıkması/140
Hikaye: Beyazıt’m Sorusu/141
Kuşlann Hüthüde Dertlerini Açmaları/ 141
Hüthüdün Kuşlann Dertlerini Halletnıesi/143
Kuşlann Hüthüde Bu Makamı Nasıl Bulduğu
nu Sorması/143
Hikaye: Sultan Mahmut’la Balıkçı Çocuk/144
Hikaye: Bir Katilin Cennete Giriş Sebebi/146
Hikaye: Sultan Mahmud’la Diken Satan İhti
yar/147
BESİNCİ BÖLÜM
Kuşlann Kuvvetsiz Olduklarını Söylemeleri/150
Hüthüdün Cevap Vermesi/150
MANTI KU T-TAYR
İKİNCİ BÖLÜM
Hüthüdün Simurgu Övmesi/72
Kuşların Bahane Bulması/72
Bülbülün Bahanesi/73
Hüthüdün Bülbüle Cevabı/74
Hikaye: Bir Yoksulun Padişahın Kızma Aşkı/75
Dudunun Bahanesi/76
Hüthüdün Duduya Cevabı/77
Hikaye/78
Tavuskuşunım Bahanesi/78
Hüthüdün Tavusa Cevabı/79
Hikaye: Talebenin Hocasına Hz. Adem’in /80
Cennetten Niçin Sürüldüğünü Sorması/81
Kazm Mazereti/81
Hüthüdün Cevabı/82
Hikaye: Meczubun Dünya ve Ahiret Hakkmda-
ki Fikri/82
Kekliğin Mazereti/83
Hüthüdün Cevabı/84
Hümâ’nın Bahanesi/86
Hüthüdün Cevabı/87
Hikaye: Birisinin Rüyada Sultan Mahmud’u
Görmesi/87
Doğanın Özrü/88
Hüthüdün Cevabı/89
Alaüveyk Kuşunun Mazereti/91
Hüthüdün Cevabı/92
Hikaye: Birisinin Denizle Konuşması/93
Puhunun Özrü/93
Hüthüdpn Cevabı/94
Hikaye: Bir Küp Altını Olan Birisinin Ölünce
F E R İD U D D İN ATTAR
ALTINCI BÖLÜM:
YEDİ VADİ
Birinci Vadi: İstek Vadisi/278
Hikaye: Şeytan’ın Hz. Adem’e Secde Etmeme-
si/279
Hikaye: Şibli’nin Ölümü Beklemesi/281
Hikaye: Mecnun’un Leyla’yı Beklemesi/282
Hikaye: Yusufu Hemedani’nin Öğütleri/283
Hikaye: Şeyhi Mihne’nin İç Sıkıntısı/283
Hikaye: Toprağı Karıştıran Adam/284
Hikaye: Açık Kapı/285
YEDİNCİ BÖLÜM:
YEDİ VADİNİN ARDINDAKİ
Hikaye: Mecnun’un Sözleri/344
Hikaye: Pervanenin Yanıp Yakılması/345
Hikaye: Hz. Yusuf'un Kardeşleri/346
Kuşların Simurgu Görmeleri/347
Hikaye: Hallacın Külleri/349
SEKİZİNCİ BÖLÜM:
KUŞLARIN YENİDEN DİRİLMESİ
Hikaye: Vezirin Kızına Aşık Olan Padişah/352
DOKUZUNCU BÖLÜM:
KİTABIN BİTİMİ
Hikaye: Sükûtun Değeri/366
Hikaye: Aristotales’in İskender İçin Dcdlkle-
ri/367
Hikaye: İhtiyarın Sofiye Sorusu/369
Hikaye: Bir Dervişin Vasiyeti/371
Hikaye: Dindar Birisinin Sözleri/372
Hikaye: Şiblî’nin Rüyada GörülmesI/373
Hikaye: Pir Ve Melekler/375
Hikaye: Şeyh Ebu Saidi Mihne Ve Sarhoş/377
Hikaye: Mahşer Günü/377
Hikaye: Nizamülmülk’ün Duası/378
Hikaye: Hz. Süleyman Ve Kannca/380
Hikaye: Acemi Tellak/381
SON/382
Sözlükçe/383
M A N TIKU ’T-TAYR
GİRİŞ
17
FERİD U D D İN ATTAR
19
M ANTIKUT-TAYR
18
FER İD U D D İN ATTAR
yor.
Mademki her şey, bir hiç üstüne ku
rulmuş.. şu halde bütün bu varlık şüphe yok ki hiç
ten ibareti
Gök su üstünde, su hava üstünde., geç
bu sudan, havadan, bütünü varlık o.
Arş da ancak bir tılsım, âlem de. Her
şey, bir addan başka bir şey değil. Varlık, ondan i-
baret vesselâm.
Bu âleme de bak, o âleme de., hep o;
ondan başka bir şey yok,, varsa bile o, var olan ge
ne ol
Yazıklar olsun, kimsede kudret yok., â-
lem güneşle dolu, fakat gözler kör!
Her şey bir zattan ibaret., fakat sıfat
larla sıfatlanmış. Her şey bir harften ibaret., fakat
sözler çeşitli!
Ere gerek ki padişahı tanısın, hangi el
biseye bürünürse bürünsün, padişahı bilsin!
Böyle er yanılmaz, hangi elbiseye bü
rünürse bürünsün, padişahım görünce kim olduğu
nu tanır. Mademki her şey Odur, ondan ibarettir.,
bu yanılmak neden?
Yanlışa düşmek, şaşı kişinin işi., bu
bakış ise, işsiz kalanların bakışı.
Ey Hakk‘ı tanıyan, bu kadar kıyasa
düşme.. Neliksiz, niteliksiz Allah, kıyasa sığmaz.
Onu görürsen bu aklı kaybedersin.,
her şeyin o olduğunu görür, kendini bile kaybeder
gidersin!
Ne şaşılacak şey., bütün zerreler elle
riyle eteklerini tutmuş, çemremişler, özür getiriyor
lar; sarhoş bir halde arıyorlar!
Ey Allah'ım, halbuki sen o kadar mey
dandasın ki bu yüzden adamakıllı gizlenmişsin..
21
M ANTIKUT-TAYR
20
FER İD U D D İN ATTAR
23
M A N TIK U ’T-TAYR
22
FERİD U D D İN ATTAR
25
MANTIKU ’T -TAYR
24
FERİDU D DİN ATTAR
27
M ANTIKUT-TAYR
26
FERİD U D D İN ATTAR
29
MANTIKU ’T-TAYR
28
FERİDU D DİN ATTAR
31
MANTIKL'T-TAYR
30
FERİDUDDİN ATTAR
HİKÂYE
33
MANTIKU T-TAYR
32
FER İD U D D İN ATTAR
35
M ANTIKU’T-TAYR
34
FERİDU D DİN ATTAR
37
MANTI KU 'T-TAYR
36
FERİDUD DİN ATTAR
du.
Ümmetler, hep onun nurundan yara
tıldığından o, bütün ümmetlere gönderildi.
Her zamanın halkına ve ta kıyamete ka
dar peygamber oldu.
Hattâ Şeytan'ı bile aradı, müslümanlı-
ğa çağırdı.O yüzden kendi şeytan'ı müslüman oldu.
Allah’ın izniyle "Cin Gecesi" nde bütün
cinleri davet etti.
Melekleri de, peygamberleriyle beraber
bir gece çağırdı, hepsi onun dinine girdiler.
Hayvanların da O’nu tasdik etmesi,
buna tanıktır. Putları da dine davet etti., ondan do
layıdır ki yüzünü görünce yüzü koyun yerlere ka
pandılar.
O tertemiz Peygamber, zerreleri de da
vet etti., o yüzden çakıl taşlan, avucunda Allah’ı teş
bih etti.
Peygamberlerden bu makama, bu yü
celiğe hangisi erişti? Hangisi bütün ümmetleri dini
ne davet etti?
Nuru, bütün var olanlann aslı oldu
ğundan, zatı herkese ihsanlarla, lütuf
larda bulunduğu için;
İki âlemi de dinine çağırması, gizliaçık,
zerreleri bile dinine davet etmesi vaciboldu.
Parça ve bütün; ümmeti oldu.Her şey,
onun himmet başağından nzık topladı.
Bu yüzden mahşer günü, bir avuç top
raktan ibaret amelsiz "Ümmetim" der, aflarını diler.
Allah, o hidayet mumunun canına
hürmeten ümmetine ihsanlarda bulunur, armağan
lar gönderir.
Her işte usta odur.. kim bir işe düşse
39
MANTIKUT-TAYR
38
FERİDUDDİN ATTAR
41
MANTIKU’T-TAYR
40
FERİDU D DİN ATTAR -
43
MANTIKUT-TAYR
42
FERİDU D DİN ATTAR
45
MANTIKU’T -TAYR
44
FE R İD U D D İN ATTAR
47
M ANTIKUT-TAYR
46
FERİDU D DİN ATTAR
49
M ANTIKU’T-TAYR
48
FERİD U D D İN ATTAR
51
MANTIKUT-TAYR
50
FERİDUD DİN ATTAR
52
FER ID U D D IN ATTAR
55
M A NTIKU ’T-TAYR
54
FERİDU D DİN AITAR
57
MANTIKU’T-TAYR
56
FERİD U D D İN ATTAR
59
M ANTIKUT-TAYR
58
FERİDU D DİN ATTAR
61
M ANTIKUT-TAYR
geç!
Oğul, sen Ali'yi Ebubekir’i biliyorsun ama
Allah'dan haberin yok, aklı, canı bilmiyorsun.
Saçma sapan sözleri, şöyle olmuş, böyle
olmuş diye onların sırrını araştırmayı bırak., gece,
gündüz Râbia gibi Allah eri ol!
O, bir kadın değildi., yüz erdi; tepeden tır
nağa kadar aşkın tâ kendisiydi.
Daima hak nuruna gark olmuştu, beyhu
de şeylerden kurtulmuş, arınmıştı!
60
FERİD U D D İN ATTAR
MANTBKUT-TAYR
63
M ANTIKUT-TAYR
62
FERİDU D DİN ATTAR
65
MANTIKUT-TAYR
64
FERİD U D D İN ATTAR
67
MANTIKUT-TAYR
66
FERİD U D D İN ATTAR
69
MANTIKU'T-TAYR
BİRİNCİ BÖLÜM:
71
M ANTIKU’T-TAYR
70
FERİD U D D ÎN ATTAR
BÜLBÜLÜN BAHANESİ
73
M ANTIKU’T-TAYR
İKİNCİ BÖLÜM:
72
FERİD U D D İN ATTAR
75
M ANTIKUT-TAYR
74
FERİD U D D İN ATTAR
77
M ANTIKU’T-TAYR
DUDUNUN BAHANESİ
76
FERİD U D D İN ATTAR
79
MANTIKUT-TAYR
HİKAYE
TAVUSKUŞUNUN BAHANESİ
78
FERİD U D D İN ATTAR
KAZIN MAZERETİ
81
M ANTIKU’T-TAYR
80
FERİD U D D İN ATTAR
KEKLİĞİN MAZERETİ
83
MANTIKU’T-TAYR
HÜTHÜDÜN CEVABI
82
F E R İD U D D İN ATTAR
dır, ne izzeti!
Kimin hakikatten nasibi varsa, kim i-
şin aslından bir koku almışsa renge kapılmaz, al
danmaz. Çünkü kuyumcu, ancak mücevher ister,
taş değil!
Hz. Süleyman’ın yüzüğündeki mücev
her derecesinde değerli hiç bir mücevher yoktur.
O yüzük yüzünden o kadar ada sana,
şana şöhrete sahip oldu. Fakat o yüzük de ancak
yanm buğday ağırlığında bir taştan ibarettir.
Hz. Süleyman o taşı, yüzük yaptırıp
parmağına takınca bütün yeıyüzü, hükmüne girdi.
Hz. -Süleyman bu saltanatı bulup bü
tün âlemin hükmüne girdiğini gördü.
Sayvanı kırk fersahlık yeri kaplard.
Yel, hükmüne uymuştu.
Bunu görünce dedi ki: "Bu saltanat,
bu düzen, demek ki şu kadarcık bir taşa bağlı.
Dünyada da, ahirette de kimsenin
böyle bir saltanata erişmesini istemem.
Yarabbi, ben ibret gözüyle bu padi
şahlığın afetini apaçık gördüm..
Dünyada bu kadar şatafatlı ama ahi
rette pek değersiz., benden sonra bu saltanatı kim
seye verme!
Benim orduyla, saltanatla işim yok.
Zembil örücülüğünü seçtim, onunla geçinip gidiyo
rum!"
Süleyman, o mücevher yüzünden pa
dişah oldu ama o mücevher de onun yolunu kesti,
ona bağ oldu!
O yüzden peygamber olduğu halde ge
ne de cennete, peygamberlerden tam beşyüz yıl son
ra girecek.
85
M ANTI KU T-TA Y R
HÜTHÜDÜN CEVABI
84
FER İD U D D İN ATTAR
de ederler belki.
Asî Sîmurg, nerden benim dostum, e-
şim olacak? Padişahlık benim işim; padişahları pa
dişah eden benim; bu, bana yeter!"
HÜTHÜDÜN CEVABI
87
M ANTIKU ’T-TAYR
HÜMÂNIN BAHANESİ
HÜTHÜDÜN CEVABI
89
MANTI KU'T-TAYR
DOĞAN IN ÖZRÜ
91
MANTIKU'T-TAYR
90.
FERİDUDDİN ATTAR
PUHUNUN ÖZRÜ
93
M ANTIKUT-TAYR
HÜTHÜDÜN CEVABI
92
FERİD U D D İN ATTAR
95
M ANTIKU’T-TAYR
HÜDHÜDÜN CEVABI
94 ’
FE R İD U D D İN ÂTTAR
97
M A N TIKU T-TA YR
HÜTHÜD ÜN CEVABI
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KUŞLARIN HÜTHÜDE SORULARI
99
M ANTIKUT-TAYR
98
FERİD U D D İN ATTAR
101
MANTIKli'T-TAYR
103
M AN TIKU ’T-TAYR
102
FERİDUDDİN ATTAR
105
M ANTIKU’T-TAYR
107
MANTI KU'T -TAYR
HÜTHÜDÜN KUŞLARA
CEVAP VERMESİ
109
M A N TIKU T-TAYR
108
FERİD U D D İN ATTAR
111
M ANTIKUT-TAYR
110
FERİD U D D İN ATTAR
113
MANT1KUT-TAYR
112
FER İD U D D İN ATTAR
115
MANTIKUT-TAYR
114
FERİD U D D İN A H A R
117
MANTIKU’T-TAYR
116
FERİD U D D İN ATTAR
119
M A N TIK U T -TAYR
118
FERİD U D D İN ATTAR
lığına yapışmamıştı.
Şimdiyse hem âşıktı, hem sarhoş; ta
mamıyla kendisinden geçmişti artık.
Kendisine gelemedi, rezil rüsvay olup
gitti. Kimseden çekinmedi, Hıristiyanlığı kabul etti.
Şarap epeyce yıllanmıştı. Onu iyice
kendisinden geçirmiş, pergele döndürmüştü.
Âşık ihtiyardı, şarap yıllanmış, aşksa
taptaze Sevgilisi de oracıktaydı. Artık nasıl sabrede-
bilirdi ki?
O ihtiyar, tamamıyle harab oldu, ta-
mamıyle sarhoş oldu. Bir insan, hem sarhoş, hem
de âşık olursa nasıl olur? Tamamıyla elden çıkar!
Dedi ki: "Ey ay yüzlü, gücüm kalmadı,
âşıkım, benden daha ne istiyorsun, söyle!
Aklım başımdayken puta tapmadım a-
ma şimdi sarhoşum. Sarhoşken putun önünde
Mushafı bile yakanm."
Kız "İşte şimdi bana lâyık bir er oldun.
Allah rahatlık versin; tam benim harcım bir adam
kesildin!
Bundan önce aşkta olgunlaşmamış
tın. Artık iyice otur, dinlen. Çünkü nihayet piştin"
dedi.
Hıristiyanlar, öyle bir şeyhin onlann
yolunu tuttuğunu duyunca
Şeyh'i sarhoş sarhoş kiliseye götürdü
ler, zünnar (Hıristiyan kuşağı) kuşanmasını söyledi
ler.
Şeyh zünnan kuşanınca hırkayı ateş
lere atıp yaktı, Hıristiyan oldu.
Dininden döndü; ne şeyhliği hatırladı,
ne Kâbe aklına geldi.
Bir genç kızın aşkıyla bunca yıllık sağ-
121
MANTIKU'T-TAYR
120
FER İD U D D İN ATTAR
123
MANTIKU'T-TAYR
122
FERİDUDDİN ATTAR
125
MANTIKUT-TAYR
124
FERİD U D D İN ATTAR
127
M ANTIKU’T-TAYR
126
FERİD U D D İN ATTAR
129
M AN TIKU ’T-TAYR
128
FERİD U D D İN ATTAR
131
MANTIKU’T-TAYR
130
t
FERİDU D DİN ATTAR
133
MANTIKU T-TAYR
132
FERİD U D D İN ATTAR
137
MANTIKU’T-TAYR
136
FERİDUDDİN ATTAR
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:
139
MANT1KUT-TAYR
138
FER İD U D D İN ATTAR
141
M ANTIKU’T-TAYR
140
FERİDUDDİN A.TIAR
143
M ANTIKU’T-TAYR
142
FERİDU D DİN ATTAR
145
M ANTIKU’T-TAYR
144
FER İD U D D İN ATTAR
147
M ANTIKU’T-TAYR
146
FERİD U D D İN ATTAR
dediler.
İhtiyar dedi ki: "Doğru, bu iki arpa değer
ama böyle alıcı az düşer; bu, iyi bir alıcı!
Bir devlet sahibi, elini dikenime sürünce
dikenim, yüzlerce gül bahçesi meydana getirdi.
Kim bu dikeni almak isterse bilmelidir ki
her bir dikeni ancak bir dinara alabilir.
Onun gibi bir devletli, dikenime el sü-
rünceye kadar yoksulluk, bana nice dikenler yükle
di.
Evet; bu bir dikenden ibaret; değeri pek
ehemmiyetsiz. Fakat onun eli sürülünce yüzlerce
can değerindedir!"
149
MANT1KUT-TAYR
148
FERİD U D D İN ATTAR
151
MANTIKUT-TAYR
BEŞİNCİ BÖLÜM:
150
FER İD U D D İN ATTAR
153
MANTIKU'T-TAYR
152
FER İD U D D İN ATTAR
ri döndüler!
Ömür gelip geçtikten sonra dosta mı eri
şilir? Niceler hasret kaldılar, gelip geçtiler de mak
satlarına eremediler!
155
M ANTIKU’T-TAYR
154
FER İD U D D İN ATTAR
157
M ANTIKUT-TAYR
156
FERİDU D DİN ATTAR
159
MANTIKUT-TAYR
158
FERİD U D D İN ATTAR
l6 l
M ANTIKUT-TAYR
160
FE R İD U D D İN ATTAR
163
M ANTIKUT-TAYR
162
FERİD U D D İN ATTAR
165
MANTIKUT-TAYR
164
FER İD U D D İN ATTAR
167
M ANTIKUT-TAYR
166
FERİD U D D İN ATTAR
169
\
M ANTIKUT-TAYR
168
FERİD U D D İN ATTAR
171
M ANTIKU’T-TAYR
170
FER İD U D D İN ATTAR
173
M ANTIKUT-TAYR
172
FER İD U D D İN ATTAR
175
MANTIKLI’T-TAYR
174
FERİD U D D İN ATTAR
177
M ANTIKUT-TAYR
176
FER İD U D D İN ATTAR
179
M ANTIKU’T-TAYR
178
FERİD U D D İN ATTAR
180
FERİD U D D İN ATTAR
183
MANT1KUT-TAYR
182
FERİD U D D İN ATTAR
185
MANTI KU ’T-TAYR
184
FERİD U D D İN ATTAR
187
M ANTIKUT-TAYR
daldı, dinledi.
Allah, derhal o zamanın peygamberine
vahyetti, dedi ki: O zahide
Şunu söylemelisin; Gece gündüz ibadet
lerde bulundun..
Yıllardır aşkımızla yandın yakıldın; fa
kat sonunda beni bir kuşa sattın ha!
Yücelikte büyük bir kuştun ama sonuç
ta bir kuşun sesi, seni çuvala soktu!
Ben, seni satın almış, sana almayı öğ
retmiştim; sense ehliyetsizlik ederek beni satıver
din!
Ben seni satın almış, satmamıştım. Ve
fayı senden mi öğreneyim, ben böyle mi yaptım sa
na?
Elindekini ucuza satma. Dostun biziz;
dostsuz kalma!"
189
M A N T IK U T -TAYR
188
FERİD U D D İN ATTAR
191
M ANTIKUT-TAYR
190
FER İD U D D İN ATTAR
193
MANTIKU'T-TAYR
gördü, ne çıkar?
Âlemi de kendinle beraber götürsen yine
cihanı görmeden ölüp gideceksin!
Ne zamana kadar âlemi seyredip duracak
sın? Ömür bitti., ecel geldi. Yarana ne zaman mer
hem koyacaksın?
Sen de bu pis nefis varken yüce ve aziz
can pisliklerde kaybolur gider!
Pek gafil bir adam ödağacı yakmakta, o-
rada bulunan birisi de hoşlanarak oh, oh demektey
di.
Bir ünlü aziz, adama dedi ki: Sen, oh
deyinceye kadar ödağacı sızıldanarak yanıp gider!
Azizim, insan vaktinin değerini bilmeli.,
dünyada bundan daha iyi bir şey bilmem ben!
Vakte dikkat etmek, fırsatı ganimet bil
mek gerek ki Allah katma varasın, hemencecik dev
lete erişesin!"
A Ş K KUŞUN SORUSU
192
FER İD U D D İN ATTAR
195
MANTIKUT-TAYR
194
FERİD U D D İN ATTAR
197
M ANTIKU’T-TAYR
196
FERİD U D D İN ATTAR
199
M ANTIKU ’T-TAYR
198
FERİD U D D İN ATI'AR
201
M ANTIKUT-TAYR
200
FER İD U D D İN ATTAR
203
MANTIKUT-TAYR
*
korkar mıyım ki?
Birisi, temmuz sıcağında yedi başlı ej
derha ile düşüp kalkar, yer içerse,
Böyle oyunlara çok düşer., onun payma
düşen en adî şey, darağacıdır!"
202
FERİD U D D İN ATTAR
205
MANTIKU’T-TAYR
204
FERİD U D D İN ATTAR
207
MANTIKU'T-TAYR
206
FERİDU D DİN ATTAR
209
1
MA NTİK U ’T-TAYR
. 208
FERİD U D D İN ATTAR
211
M A N TIK U T -TAYR
ce düşün!
Kim ölür, aşağılık toprağm alüna girerse
herkes ona der ki: Kurtuldu, istirahata vardı.
Ölüm, yenilmez, güçlü kuvvetli bir erdir;
ölümüne ten istirahati derler.
Hakikaten de dünya zorluklarla dolu
dur; onun ilk istirahat konağı ölümdür.
Madem ki ölüm sana galip gelecektir; ne
yaparsan yap, ondan kurtulmaya çare yok!
Kalk da göklere bir adım atalım; bu kan
larla dolu çömleğin üstünü örtelim.
Bu dünyaya geldiğime bulut gibi gözyaş
ları döküp ağlayarak gidiyorum; ah bu gelmeden,
vah bu gitmedenl
210
FERİD U D D İN ATTAR
bilir.
Git de mezardakilere sor, bakalım bu a-
ziz ömre dair ne diyecekler?
213
MANTIKUT-TAYR
212
FERİD U D D İN ATTAR
215
M AN TIKU ’T-TAYR
214
FER İD U D D İN ATTAR
217
M AN TIKU ’T-TAYR
216
FER İD U D D İN ATTAR
219
M ANTIKUT-TAYR
bile koparmadılar!
HİKÂYE: SOFİYE SORULAN SORU
218
FERİD U D D İN ATTAR
221
MANTIKU T -TAYR
220
FER İD U D D İN ATTAR
223
MANTIKUT-TAYR
222
FERİD U D D İN ATTAR
dum:
Bayezid'den başka bütün pirler, bütün
dervişler, bizden hep birşey istediler.
Bayezid, bütün erlerin içinde erlik gös
terdi. Çünkü o, yalnız bizi diledi, bizden hiçbir şey
dilemedi.
O gece bu hitabı duyunca dedim ki be
nim halime ne bu uyar, ne o. Bence ne bu doğru, ne
o!
Ben, seni nasıl arayabilirim, bende se
nin derdin yok ki... Ben seni nasıl isteyebilirim, se
nin adamın değilim ki!
Sen ne buyurursan dileğim odur; işim,
fermanına uymakla doğrulur.
Benim ne eğri, ne doğru, hiçbir şeyim
yok. Ben kim oluyorum ki isteğim, dileğim olsun!
Sen ne buyurursan o bana yeter; kulun
buyruğa göre yürümesi, kula yeterlidir!
İşte' o iki saygı değer şeyh, ancak bu söz
yüzünden beni öne geçirdiler, bana hürmet ettiler."
Kul, daima Allah’ın emrine göre hareket
ederse can âleminde Rabbiyle konuşur.
Daima kulluktan bahseden, fakat kul
lukta bulunmayana kul demezler.
Kul, sınav zamam belli olur; bir den de
ne olduğu görünsün!
225
M ANTIKU ’T-TAYR
lir d i?
Buyruğumu, burada yürür gördüm de
onun için buraya dizgin çevirdim.
Bütün şehirliler, kendi ateşlerine dal
mışlar, yok olmuşlar, gururlarına kapılıp gitmişler,
kendilerim beğenmişler!
Yalnız perişan bir hale düşen, yalnız
hükmün kahrına uğrayıp şaşıran zindandakiler!
Kâh ellerinden olmuşlar, kâh başların
dan... Kâh yaştan vazgeçmişler, kâh kurudan.
Ne işleri var, ne güçleri! Oturmuşlar, bu
kuyuya benzeyen zindandan darağacma gitmeyi
bekliyorlar!
Yemi zindan, benim için gül bahçesine
döndü; bazan onlar benim adamlanmdır, bazan ben
onların adamıyım!"
Yolun inceliklerini görenlerin işi ferma
na uymak, emre göre yol yürümektir... Bundandır
ki padişahm zindana gitmesi, yol inceliklerini bilme-
sindendir.
HİKÂYE: ULU ZÂTIN RÜYASI
224
FERİD U D D İN ATTAR
227
M ANTIKU’T-TAYR
226
FERİD U D D İN ATTAR
229
MANTIKU'T-TAYR
228
FER İD U D D İN ATTAR
231
MA NTIKU T-TAYR
HİKÂYE: FİRAVUN UN
BÜYÜCÜLERİ
230
FERİDU D DİN ATTAR
233
M ANTIKU’T-TAYR
232
FERİD U D D İN ATTAR
235
MANTI KU ’T-TAYR
söyleyeyim de bak!
Bir küçük kutu; üstüne kapağı kapan
mış. .. Bilgisizliğimizden ona sevdalanmışız.
Fakat ecel, bu hokkanın kapağını açtı
mı içinde ne varsa hepsi de uçar gider!
Kanadı olmayan, hokka başında dertle
nir, yüzlerce belâya çatar, kala kalır!
Himmet kuşunu kanatlandır... Akla gö
nül ver, cana hâl!
Bu hokkanın kapağı açılmadan yol ku
şu ol, kanadım aç, uç!
Kolun, kanadın yansa bile hoş gör de
herkesten öne geç!
234
FERİD U D D İN ATTAR
237
M ANTIKU’T-TAYR
236
FERİDU D DİN ATTAR
239
M ANTIKU’T-TAYK
238
FERİD U D D İN ATTAR
240
FERİD U D D İN ATTAR
243
M ANTIKU’T-TAYR
242
FERİD U D D İN ATTAR
245
MANT1KUT-TAYR
244
FERİD U D D İN ATTAR
247
MANTIKUT-TAYR
246
FERİD U D D İN ATTAR
249
M ANTİKUT-TAYR
248
FER İD U D D İN ATTAR
251
M ANTIKU’T-TAYR
250
FERİD U D D İN ATTAR
253
M ANTIKU’T-TAYR
252
FERİD U D D İN ATTAR
255
MANTI K U T -TAYR
254
FERİDUDDİıN ATTAR
257
M ANTIKU’T-TAYR
256
/
FERİD U D D İN ATTAR
259
M AN TIKU ’T-TAYR
258
FERİDUD DİN A'ITAR
261
M A N T IK ü T -TAYR
260
FERİD U D D İN ATTAR
263
MA N TIK U ’T-TAYR
262
FERİD U D D İN ATTAR
265
MANTIKU'T-TAYR
264
FERİD U D D İN ATTAR
267
MANTI KU T -TAYR
266
FERİD U O D İN ATTAR
269
MANTI KUT-TAYR
268
FER İD U D D İN ATTAR
271
MANTI KUT-TAYR
270
FERİD U D D İN ATTAR
273
M ANTIKUT-TAYR
272
FER İD U D D İN ATTAR
275
MANTIKU’T-TAYR
274
FERİDU D DİN ATTAR
277
M ANTIKU’T-TAYR
HİKÂYE: CEHENNEMDEKİLERİN
CENNET ELİNE SORUSU
276
FERİD U D D İN ATTAR
279
M ANTIKU’T-TAYR
ALTINCI BÖLÜM:
YEDİ VADİ
278
FERİD U D D İN ATTAR
281
MANTIKUT-TAYR
280
FERİD U D D İN ATTAR
dedi.
283
I
MANTI K U T -TAYR
282
FERİD U D D İN ATTAR
285
M ANTIKUT-TAYR
284
FER İD U D D İN ATTAR
gerek!
Sen ne iş erisin, ne âşık. Sen ölüsün, ö-
lü; nerden aşka lâyık olacaksın sen?
Bu yolda yüz binlerce defa diri bir gönül
gerek ki bir solukta yüzlerce can feda etsin!
287
M ANTIKU’T-TAYR
286
FERİDU D DİN ATI'AR
289
M ANTIKUT-TAYR
288
FERİD U D D İN ATTAR
291
M ANTIKUT-TAYR
290
FER İD U D D İN ATTAR
293
M ANTIKUT-TAYR
ne'ye rastladı.
Bir alay rint gördü ki ne başlan var. ne
ayaklan. Hepsi iki âlemi de bir söz bile söylemeden
bırakmış, elden çıkarmış!
Hepsi kendini kaybetmiş, an namusu
bırakmış. Herbiri, kötülükte, pislikte öbüründen te
miz!
Herbirinin elinde bir şarap testisi vardı.
Hiçbirisi şarap tatmamıştı ama hepsi de sarhoştu!
Onlan göriince gönlü, onlara aktı; on
lardan hoşlandı. Aklım da onların seline kaptırdı,
canını da!
Kalenderler, Arabm kendilerine kapıldı
ğını aklını, canını elden aldırdığını görünce,
Hep birden "Gel, içeri gir" dediler. Arap,
Kalenderhane'ye girdi.
Onlarla arkadaş oldu, rintliğe başladı:
elden çıktı, kendisini kaybetti.
Bir hayli malı, mülkü, gümüşü vardı.
Bir anda hepsini harcadı, tertemiz oldu.
Bir rint gelip ona bir hayli şarap sundu,
iyice sarhoş edip dışarıya kaptı, koyuverdi.
Arap, çıplak, cahı feusuz, dudakları kup
kuru bir halde kavminin bulunduğu yere gitti.
Dediler ki: Sen ne perişan hale gelmiş
sin. Nerede altının, gümüşün. Uyudun mu yoksa?
Malın mülkün kalmamış, perisem olmuş
çıkmışsın. Acem diyarına gidiş sana hayırlı gelmedi.
Yolda hırsıza mı rastladın?"Malın ne ol
du? Anlat bize de halini anlayalım.
Arap dedi ki: Bir yolda sallana sallana
giderken ansızın Kalenderler'e rastladım.
Bundan ötesini bilmiyorum gayri, altın
da gitti, gümüş de. Ben de böyle kalakaldım işte!
Dediler ki: Bu kalenderler ne çeşit a-
damlar, anlat! Arap dedi ki; Halime bakın, görün.
Anlatacağını bundan ibaret, bu yeter zaten; ötesi
kuru lâf!
292
FERİD U D D İN ATTAR
okumamış olduğundan
O kanlı yüreği, tabaktan çıkardı. Bütün
mektep kanlı gözyaşlanyla doldu, taştı!
Hem kendisi öldürdü, hem kendisi yas
landı. Ne yapmak lâzımsa yaptı.
Onun mezarını kıble edindi. Her an ya
sıyla yandı yakıldı!
^Sen de aşk eriysen yar yüreğini! Yok,
aşk eri değilsen boşuna söylenme!
Ey kendini âlemin piri sanan kişi, aşk
yolunda bu kızcağızdan da aşağı mısın ki?
295
MANTI KU ’T-TAYR
yaşakladı.
Hoca da zavallıyı mektepten uzaklaştır
dı. Kızcağız, perişan bir hale geldi.
O oğlanın aşkıyla âdeta bir kora döndü,
kor gibi gitti, küllüklerde yurt tuttu.
Aşk, O’na bahar gibi geldi çattı. Canlar
yakan şimşek gibi ah etmeye başladı!
Nihayet kendisinden geçti; başına top
raklar saçtı; yaslı bir hale girdi.
Beyzade, çocuğun halini duyunca ona
bir adam gönderdi. A perişan çocuk, dedi;
Neden ağlıyorsun, söyle. Maksadın ne?
Neden bu kadar feryad edip duruyorsun?
Kız dedi ki: Gönlümü sana kaptırdım;
senin aşkından feryad ediyorum. Benim aşktan gör
düklerimi kimsecikler görmesin!
Bir zamandır beni bekletip duruyor, ateş
gibi kararsız bir hale koyuyorsun.
Adam, geri gelip dedi ki: “Senden feryad
ediyorum.
Gönlümü sana verdim. Ölüyorum artık;
gel de nasıl can veriyorum, gör” diyor.
Beyzade dedi ki: Git, söyle: "Ey başsız a-
yaksız, gönlünü büsbütün bana ver, dert etme!
Gönlünü bana yolla. Taneyi harmana
gönder, diyor de!
Adam gidip bu sözü söyleyince o da de- 1
di ki: Dur; biraz sabret!
Kız, içeri girip kanlara bulandı. Göğsü
nü yarıp yüreğini çıkardı;
Madem ki sevgilim benden gönlümü is
tiyor, göndermememe imkân yok!
Bir tabağa koyup üstünü örttü; getire
rek "Al bunu, böylece üstü örtülü olarak götür" de
di.
Yüreğini tabağa koyar koymaz da bir ne
fes verdi ve derhal canını teslim etti.
Beyzade o tabağı görünce bu yaprağı hiç
294
FERİD U D D İN ATTAR
297
MANTIKUT-TAYR
296
FERİD U D D İN ATTAR
299
M ANTIKUT-TAYR
298
FER İD U D D İN ATTAR
301
MANTIKU'T-TAYR
HİKÂYE: A Ş K BEKÇİ
300
FER İD U D D İN ATTAR
303
MANTIKUT-TAYR
302
FERİD U D D İN ATI AR
305
MANTIKUT-TAYR
304
FERİD U D D İN ATTAR
307
MANTIKU'T-TAYR
306
FER İD U D D İN ATTAR
309
M A N TIK U T -TAYR
308
FER İD U D D İN ATTAR
311
MANTI KU ’T-TAYR
310
FERİDL'D DİN A1TAR
313
MANTIKUT-TAYR
312
FERİD U D D İN ATTAR
rünür olur!
Ne şaşılacak şey... Sır mektebinde yüz
binlerce aklı, dudakları kurumuş, susuz ve perişan
bir hale düşmüş görürsün!
Burada akıl kimdir ki? Kapı dibine düş
müş anadan doğma kör ve sağır bir çocuk!
Bu sımn bir zerresi kime vursa, kimi ı-
şıklandırsa o iki cihan sultanlığı sımna erişir!
Fakat bu adam, zaten tamamıyla yok ol
muştur. Âlemde de bir kıl ucu kadar varlık görmez.
Bu adam tamamıyla yok olmuştur. Yok
tur ama herşey bu adamdan ibarettir. Varlıktan
meydana gelmiştir bu adam. Fakat yokluk da yine
bu adamdır!
315
M ANTIKU ’T-TAYR
314
FER İD U D D İN A'İTAR
317
M A N T IK U T -TAYR
316
FER İD U D D İN ATTAR
319
MANTI KU'T-TAYR
318
FER İD U D D İN ATTAR
321
M ANTIKUT-TAYR
320
FERİD U D D İN ATTAR
323
M ANTIKU’T-TAYR
325
i
M ANTIKU’T-TAYR
324
FERİD U D D İN ATTAR
327
M ANTIKUT-TAYR
326
FERİD U D D İN ATTAR
329
MANTIKUT-TAYR
328
FERİD U D D İN ATTAR
331
M ANTIKU’T-TAYR
gösterecek.
Has ve yakın kullan, kendilerinden ge
çecekler, binlerce yıl hayran bir halde kalacaklar,
Sonra bir an gelecek, kendilerine gele
cekler. Niyaza düşecekler, derken naza başlayacak
lar, diyorlar.
Şundan korkuyorum: Beni bana bıraka
caklar. Kendime geleceğim: Bir an olsun kendimi
gösterecekler bana!
İşte o bir am içinde ben ne yapacağım
benimle? Bu dertle kendimi öldürürsem yeri var!
Rabbimle olunca kendimden geçerim,
hiçbir şey görmem. Fakat kendimi gördüm mü kö
tülükleri görmeye başlanm.
Halbuki kendimden kurtulduğum za
man varlığım kalmaz, âdeta o olurum!"
Kim ortadan kalkarsa işte bu, yokluk
makamdır. Yokluktan da geçti mi, yokluktan da yok
oldu mu bu da başkadır.
Ey altüst olmuş gönül, yakıcı ateşin üs
tüne gerilmiş Sırat köprüsünden geçmeye gücün
varsa
Dert etme, kandilde ateş, yağın tesiriyle
kuzgun kanadı gibi bir istir açığa çıkarır.
Fakat o is, ateşten geçti mi artık yağlık-
tam çıkar, ışık haline gelir!
Sen de yakıcı ateşe yol bulur, yanar ya
kılırsın ama kendini de âdeta Kur'ân'a ceset yapar
sın!
Bu makama erişmek, o yüce konağa u-
laşmak istiyorsan
Önce kendini kendinden kurtar, sonra
önüne yokluk atını çek.
Yokluk bezini başına at, onu sarın. Yok
luk taylasanım arkana ssırkıt.
Mahiv üzengisine hiçlik makamından a-
yak bas. İsteksizlik atım hiçlik makamına doğru
sür!
FERİD U D D İN ATTAR
333
MANTI K U T -TAYR
332
FERİD U D D İN ATTAR
ta can vermekteydi.
Gece gündüz altın gibi san bir çehreyle
yüreği yarılmış bir halde oturur; gümüş gibi gözyaş-
lan dökerek onu bekler dururdu.
O kararsız âşık, sevgilisi bazan uzaktan
geçer giderdi de onun için yaşardı.
Padişahın kızı uzaktan göründü mü
halk birbirine girer, bir gürültüdür kopardı.
Âlemde yüzlerce kıyâmet kopar, halk
birbirine girip kaçışmaya başlardı.
Çavuşlar, önünden ardından giderler;
her an, yüzlerce kişinin kanma girerlerdi.
Tutun, kaçın sesleri ta göğe kadar çıkar,
asker bir fersaha yakın bir sahayı doldururdu.
Yoksul, çavuşların sesini duyunca elden
ayaktan düşer; öyle kala kalırdı.
Aşk, onu çeker çevirirdi. Kanlar içine
düşer varlığını terk ederdi.
Öyle bir hale gelirdi ki o anda onu görüp
hıçkıra hıçkıra kan ağlamak için yüz binlerce göz
gerekir!
O güçsüz kuvvetsiz âşık bazen moranr-
dı, bazen gözlerinden kanlı gözyaşları dökerdi.
Kâh gözyaşları, çektiği ahin tesiriyle do
nar, kâh gayretinden gözyaşları, onu yakıp yandınr-
dı.
Yan kesilmiş, yan ölmüş, yan canlı bir
hale gelirdi. Hatta o kadar eli boş olurdu ki yan ca
na bile sahip olamazdı.
Böyle bir yoksul, öyle bir derde düşmüş
tü. Hiç öyle bir şehzade elde edilebilir miydi ki?
O habersiz, yanm zerrecik bir gölgeden
ibaretti. Güneşe kavuşmak istiyordu.
Şehzade, bir gün askerle beraber yola
çıktı. Yoksul, bunu görünce candan bir nara çekti.
Bir nara atıp kendisinden geçti. Dedi ki:
Canım gitti, aklımsa daha önce savuştu.
Daha ne kadar cemimi yakacağım? Artık
335
M ANTIKUT-TAYR
334
/
FERİD U D D İN ATTAR
337
M ANTIKUT-TAYR
336
FER İD U D D İN ATTAR
339
MANTI KU ’T-TAYR
338
FERİD U D D İN ATTAR
341
MANTIKU'T-TAYR
340
FERİD U D D İN ATTAR
343
MANTIKUT-TAYR
342
FER İD U D D İN ATTAR
345
M ANTIKUT-TAYR
yollardan geldik.
Umarız ki padişahımız, zahmetimizi tak
dir eder de nihayet bize lûtuflarda bulunur, derdi
mize derman olur,
Çavuş dedi ki: A başı dönmüş sersem
ler, a çamur haline gelmiş, gönül kanma bulanmış
çaresizler.
Siz âlemde ister olsun, ister olmayın; za
ten ebedî padişah, odur.
Yüzbinlerce cihan, ordularla dolsa hepsi
de bu padişahın kapısında bir kannca değerindedir
ancak!
Sizden bir soluktan başka ne çıkabilir
ki? Siz, bir avuç yok yoksuldan ibaretsiniz. Dönün
geriye!
Bu sözden öyle bir üzüntüye kapıldılar
ki herbiri âdeta öldü, hiç yaşamamışa döndü!
Hep birden dediler ki: Eğer bu ulu padi
şah, bizi hor görüp gerisin geri yollar, yine yollara
düşürürse eyvah bize!
Fakat ondan kimseye bir kötülük gele
mez ki, hatta birisini aşağılatsa bile bu aşağılık, de
ğil mi ki ondan geliyor, yüceliktir!
344
FER İD U D D İN ATTAR
KUŞLARIN SİMURG U
GÖRMELERİ
347
M ANTIKUT-TAYR
346
FER İD U D D İN ATTAR
mü hiç?
Önce ne bilirsen bil; gördün mü anlar
sın ki görgün, bildiğine hiç benzemiyor. Dediğin, i-
şittiğin, sözler de, ondan bambaşka!
Herkes, bizim dünya işleri vadimizde
yürümüş gitmiş, sıfat ve zat vadisine gelince uyu
muş kalmıştır!
Bunca vadiler, bu kadar adam gördü
nüz;
Nihayet otuzunuz da hayretlere dalıp
kaldınız. Ne gönlünüz kaldı, ne sabrınız; hayran ol
dunuz, hayran!
Fakat asıl biz, sîmurg olmaya lâyıkız.
Çünkü hakikaten sîmurguz biz!
Yüzlerce yüceliğe erdiniz, yüzlerce naz
ve naim elde ettiniz de bizde mahvoldunuz. Sonra
da yine bizde kendinizi buldunuz!"
Hâsılı, onda ebedî olarak mahvoldular.
Gölge, güneşte kaybolup gitti vesselam!
Yolda giderlerken birçok sözler söylüyor
lardı. Fakat o makama vardılar mı ne söz kaldı, ne
ses. Ne baş kaldı, ne beyin!
Kısacası burada söz kısaldı, söylemeye
imkân yok. Kılavuz da kalmadı, yolcu da, hatta yol
da!
349
M A N T IK U T -TAYR
348
FER İD U D D İN ATTAR
351
MANTIKUT-TAYK
350
FERİDU D DİN ATTAR
353
MANTIKU'T-TAYR
352
FER İD U D D İN ATTAR
355
M ANTIKU’T-TAYR
354
FERİD U D D İN ATTAR
357
MANTIKU'T-TAYR
bulunmamıştır.
O da bunlara karşılık bana bu işi yapı
yor ha. Söyle, yapsın. Hakikaten de pek tatlı bir işe
girişmiş!
Hâzinelerin anahtarları, onun elinde. Â-
lemin başı dik erleri, huzurunda eğiliyorlar.
Hem dostum, hem sırdaşım. Hem der
dim, hem merhemim!
Sonra da gizlice bir yoksulla düşüp
kalksın, öyle mi? Şimdicek ben onun vücudunu
dünyadan kaldırayım da görsün!" dedi.
Ve derhal kızın tutulup adamakıllı bağ
lanmasını emretti.
Bağlandıktan sonra bir iyice dövdü. Yol
da topraklar içinde o gümüş beden, padişahın kır
bacından gömgök oldu!
Ondan sonra sokak ortasında darağacı-
na çekmelerini buyurdu.
Dedi ki: Önce derisini yüzün. Sonra da
baş aşağı darağacma asm!
Herkes görsün de padişaha mahrem o-
lan, bir an bile başkasına bakmasın!
Kızcağızı hakaretle yakalayıp derisini
yüzmek ve asmak için darağacma sürüklediler.
Vezir, bunu duyup başına topraklar saç
tı. Babasının cam, dedi...
Bu başına gelen iş, nasıl iş? Nasıl bir
kaderin .varmış ki padişah, sana düşman kesildi!
Orada padişahın on kölesi vardı; padi
şahın emrini yerine getirmeye, kızcağızı mahvetme
ye hazırlandılar.
Vezir, bağn başlı, gözü yaşlı bir halde
gelip onuna da birer şepçerağ incisi verdi.
Dedi ki; Padişah bu gece sarhoş. Bu kı
zın, pek o kadar suçu yok!
Ayılınca hem pişman olur, hem karan,
gücü kalmaz.
Onu yüz kişi öldürmüş olsa birini bile
356
FERİD U D D İN ATTAR
359
MANTIKUT-TAYR
358
FERİD U D D İN ATTAR
361
M ANTIKUT-TAYR
koyuldu.
Dedi ki: “EV muradına ermeyen canımın
canı, gönlümün varı, derdinle canım da kan kesildi,
gönlüm del
Sen benim nice derdime derman oldun
da nihayet emrimle de öldürüldün.
Kim, benim gibi kendi canına kasteder?
Kim, kendi eliyle benim bana yaptığımı yapar?
Kanlara bulansam yeri var. Neden sevgi
limi öldürttüm ben?
Hele bir bak... Neredesin ey sevgilim?
Dostluk yazısını bozma, lütfet!
Ben kötülük ettim ama sen etme... çün
kü bu kötülüğü, ben sana ettim!
Canım sevgili, seni nerelerde arayayım?
Bu yanıp kavrulan gönlüme bir acı, insafa gel!
Ben vefasızım. Sen benden cefalar çek
tin. Fakat sen vefalısın, bana cefa etme!
Haberim olmadan senin kanını döktüm
ama ey sevgili, sen daha ne kadar benim kanımı dö
küp duracaksın?
Bu yanlış işi yaptığım zaman sarhoş
tum. Kaderim ne imiş ki başıma bu iş geldi.
Sen ansızın beni bırakıp gittin ama ben
bu âlemde sensiz nasıl yaşayayım?
Sensiz bir an bile duramıyorum, mah
voldum. Hayatımdan ancak bir iki solukluk bir za
man kaldı.”
Padişahın canı dudağına geldi. Neredey
se kan diyeti olarak onu feda edecekti. Dedi ki:
“Ölümümden korkmuyorum, fakat etti
ğim cefadan korkuyorum.
Ebediyyen özürler dilesem yine yaptığım
suçun özürünü yerine getiremem.
Keşke boğazımı kılıçlarla kesselerdi de
gönlümdeki bu dert, bu elem bitseydi.
Ey beni yoktan yaratan Rabbim, canım
bu hasretle yandı. Bu hasret beni tepeden tırnağa
360
FER İD U D D İN ATTAR
363
MANTIKU'T-TAYR
362
FER İD U D D İN ATTAR
365
MANTIKU T -TAYR
364
FERİD U D D İN ATTAR
HİKAYE: ARİSTOTALES’İN
İSKENDERİN İÇİN DEDİKLERİ
367
M ANTIKU’T-TAYR
366
FERİD U D D İN ATTAR
369
MANTIKUT-TAYR
368
FERİD U D D İN ATTAR
371
M ANTIKU ’T-TAYR
370
FERİD U D D İN ATTAR
373
M ANTIKU’T-TAYR
372
FERİD U D D İN ATTAR
375
M ANTIKUT-TAYR
sardı.
Fakat benim, kendime düşman oldu
ğumu bilip zayıflığımı, ümitsizliğimi, acizimi gö
rünce
Acıdı, merhamete geldi, bütün yaptık
larımdan geçti, keremiyle beni bağışladı.
Ey beni yoktan yaratan Allah’ım, ben
de bu yolda senin bir çaresiz kulunum, topal ka
rınca gibi senin kuyuna düşmüşüm!
Neye ehliyetim var, neredeyim, hangi
siyim, yahut kimim? Ben bilmem ki!
Ne varlığım var, ne devletim. Ne de bir-
şey elde etmişim. Çaresizim,kararsızım, gönülsüz
bir âşıkım!
Ciğerimin kanlara bulanarak ömür
geçirdim... ömrümden hiçbir fayda görmedim.
Ne söylediysem hepsi suç, hepsi gü
nah. Canım dudağıma geldi, ömrüm sona erdi!
Din de elimden çıktı... onu da kaybet
tim. Mânâyı yitirmiş, sekle kapılıp kalmış birisi-
yim.
Ben ne kâfirim, ne müslüman. İmanla
küfiir arasında şaşırmış kalmışım!
Ne müslümamm, ne kâfir, nasıl ede
yim? Başım dönüyor, pek âciz bir haldeyim, ne
yapayım?
Daracık bir kapıda sıkışmış kalmışım.
Yüzümü zan duvarına çevirmişim!
Çaresizim; bana bu kapıyı aç; bu yol
dan kalmışa bir yol göster!
Bu kulun hiçbir yol azığı yok ama bir
an olsun gözyaşı dökmeden, ah etmeden de geri
kalmıyor.
Bu ahla kulunun suçlarım yakabilir
sin; kudretin vardır, gözyaşlanyla kara defterin
deki suçlan silip arıtabilirsin.
Kimde gözyaşı denizi varsa, o, bu ma
kama lâyık demektir.
374
FERİDU D DİN ATTAR
377
MANTIKU'T-TAYR
376
FER İD U D D İN ATTAR
379
MANTIKUT-TAYR
yim?
Talihim döndü. Musibetlere boğul
dum, zindandan çıkıp gelmişim; başımı, ayağımı
kaybetmişim; hayran bir haldeyim.
Avucumda yel, eşiğine toprak oldum;
senin yolunda zindanlara düşmüş bir kulum.
Şunu hayal ediyorum: Beni atmaz, lü
tuf giysileri giydirir, donatırsın!
Bütün bu pisliklerden arıtır, müslü-
manlıkta başımı yüceltir, beni topraklardan kal
dırırsın!
Vücudum, toprak ve kerpiç içine giz
lendi mi iyi, kötü ne yaptıysa hepsinden geçersin.
Beni, hiçbir güçlük çekmeden yarattın
ya... yine öylece bağışlayıverirsin. Buna da gücün
yeter!
HİKAYE: NİZÂMÜLMÜLK’ÜN
DUASI
378
FERİDUDDİN ATTAR
381
MANTI KUT-TAYR
380
FERİD U D D İN ATTAR
SÖZLÜKÇE
383
M ANTIKUT-TAYR
SON
382
M ANTIKU T-TAYR
384
£ “ K u fla r ü[kesiğin e ü fü n kuşları K afdağı’nın
^ ardın daki pad işahtarı S im u rğ ’u b u lm a k
, içifv yoia çıkarlar. Fakat y o lc u lu k uzun ve
zorludur. İsteği ve sebat'i az o lc m iİıQ jL
dünyevi şpyi e re ta k ıla n la r yolda b ire r b ire r
£ *aof^î!tjr% r. K afdağı’ria va ranların « n ü n d e
s. ise hepsi b irb irin d e n çetin yedi vadi
- uzanm aktadır. İstek, Aşk, M arifet, İstiğna,
/re a n la ttığ ı;
aybetm eyen
asiğidih--.
ISBN 17S-ö5t,M-2D-b
9789758264209