You are on page 1of 7

Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun

Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez


Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil.

……… Cemal Süreya

Aşk gönüllere düştüğü anda, akıl da dahil hayatımızda önemli ve öncelikli olan bir çok yönümüzün ve ilgi
alanımızın geçici bir süre de olsa devre dışı kaldığını biliyoruz. Aşk aklımızı başımızdan aldığı gibi ruhumuzu da
bedenimizden çıkartmayı başarabilen ve hayaller dünyasında sınırsızca koşturabilen bir duygu halidir. Bizi
hayallere sürükleyerek gerçekte belki de asla var olmayan bir dünya yaratmamıza bile sebep olabilir.

Aşk elbette ki her insan için aynı anlamı ifade etmeyebilir.

Kimi insan aşık olduğunda kendisini tanıyan ya da tanıdığını sanan bir çok insanı şaşırtabilecek davranış
biçimleri geliştirmeye muktedir olabileceği gibi, kimisi de bu duyguya teslim olmayarak mantığının iplerini
elden bırakmayacak kadar kontrollü olabilir. Kimi insan aşk kapısını çaldığında güvensiz, endişeli ve kuruntulu
bir ruh yapısına bürünürken, kimisi de karşısındakinin her sözüne gözü kapalı inanan bir davranış içine girebilir.
Kimi duygularını aşık olduğu kişi ile sınırsızca paylaşırken, kimi ise son derece ketum bir tavır takınarak
karşısındakini acaba beni seviyor mu sevmiyor mu diye günlerce düşündürmek zorunda bırakabilir, kimi de aşık
olduğu kişiyi sahiplendiğinde ve yaşamının bütün alanları içine çok fazla karıştırdığında ancak tatmin olabilir.

Yani kısacası her insanın aşka karşı takındığı tavır çok farklı özellikler gösterebilir.

Peki nedir buna sebep?

Astroloji de aşkı nasıl yaşayacağımızı ve aşık olduğumuzda nasıl bir davranış biçimi geliştireceğimizi
anlayabilmek açısından doğum haritalarımızdaki Güneş, Ay, Venüs, Mars ve 7. evin dışında 5. eve de bir göz
atmamız gerekmektedir.

Aşkın ardından gelen paylaşımları nasıl deneyimleyeceğimizi ise 8. evi inceleyerek daha ayrıntılı belirleyebiliriz.

5. ev ve 8. ev…

Astrolojiyle ilgisi olmayan insanlar için bu kavramlar pek bir şey ifade etmeyebilir ama bu iki ev, insan yaşamı
içinde bazen oldukça keyifli, zaman zaman sancılı ama her zaman oldukça yoğun yaşanılan iki yaşam alanıdır.
Hatta bazı zamanlarda yaşamımızı kontrol edebilecek güce bile sahiptirler.

İlk önce 5. eve bir göz atalım...

5. ev;

Muhteşem kral, sahneyi seven, coşkulu ve yaratıcı aslan burcunun evi…

Yönetici gezegeni ise içimize yaşama sevinci dolduran Güneş’tir. Güneş bilindiği üzere sürekli gelişen bir enerji
biçimidir, yani kısaca kimliğimizdir. Onunla yaşadığımızı hissederiz, onunla coşarız, onunla varlığımızı
deneyimleriz. Onu geliştirmek için yaşamımız boyunca hiç durmadan çabalayıp dururuz. Öldüğümüz anda ise
güneşimiz de kararıverir. O yok olduğunda diğer yönlerimiz de yok olur gider; düşünebilme yeteneğimiz,
sevebilme yeteneğimiz, hissedebilen yönümüz, savaşma gücümüz, kısaca sahip olduğumuzu sandığımız herşey.
Hatta yaşam bile, güneşimizi var sanmamızdan ya da var olduğunu düşünmemizden kaynaklanan bir yanılsama
hali bile sayılabilir bu açıdan bakıldığında.

Güneş bizim var oluşumuzun farkedilmesidir hem kendimiz, hem de diğer insanlar tarafından. Ve bunu
farkettirebilmek için de elimizden geleni yaparız, kah ışınlarımızı gizli gizli göndererek, kah yaylım ateşi gibi
yayarak.
Yaşamın en keyifli anlarının deneyimlendiği alan ise aslan burcunun doğal evi olan 5.evdir. Bu evde yaşamdan
keyif alınan her şeyi deneyimleriz; yeri gelir heyecanı dorukta tutarak inanılmaz risklere gireriz, yeri gelir
yaşamı farklı tadlarla deneyimlemek için hobiler ediniriz ve yeri gelir doğamızın gereği çocuk sahibi olarak yani
bir insan yaratarak bu hazzı deneyimleriz.

5. ev aynı zamanda sahneye çıktığımız da evdir ve yaratıcılığımızı bu ev kanalı ile ifade ederiz. Bu evde bulunan
gezegenler ise bu enerjilerin yaşam sahnesine çıkış kanallarıdır. Bu evde herhangi bir gezegen bulunmaması
halinde bu evde bulunan burca ve onun yöneticisine de ayrıca dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü onlar da
bizim aşkı yaşama biçimimizi çözümleyebilmemiz için birer yol göstericidir.

Bu evin konuları arasında bulunan AŞK’ ı, diğerlerini bir parça geride bırakarak öne çıkartalım.

Aşk belki de yaşadığımızı derinden hissetmenin en özel yollarından biridir. Onu özel kılan ise çoğu zaman
kontrol dışı gelişiyor olmasıdır. Bu kontrolsüzlüğü ve beklenmedik gelişleri, onu aslan burcunun temaları
arasında bulunan risk ve heyecan duygularını kamçılama gücüne de sahip kılmaktadır.

Aşk için çöllere düşme, uğrunda ölebilme, hasta olup yataklara düşme, zindanlarda çürüme gibi mantıklı
çerçeveden bakıldığında son derece komik ve trajik olan haller, aşkın perspektifinden bakıldığında inanılmaz
büyüleyicilikte görünebilir.

İnsanoğlunun bitmek bilmeyen aşk arayışları, aşkı buluşları, kaybedişleri, yeniden aşık oluşları ve mütemadiyen
sürüp giden bu devinim yaşamın oldukça büyük bir alanını doldurmaya kafidir.

Aşkın bizi ne şekilde etkilediğini görebilmek için doğum haritalarımızda bulunan 5. evdeki burca dikkatli
bakmamız gerekmektedir. Aşık olduğu kişiyi elde etmek için oldukça yoğun çabalar harcayan bir kişinin, aşkı
yaşamaya başladığı anda değişim geçirerek bambaşka bir kişiliğe bürünmesi, 5. evdeki burcun aşk hayatımızdaki
davranış biçimizi yönlendirmesi sebebiyledir.

Sürekli aşık olduğu kişiyle karşılaşabilmek için akla hayale gelmedik metodlar deneyen bir kişi, istediğini elde
ettikten sonra, ilişkinin ilerleyen zamanlarında değişerek bambaşka bir portre çizebilir; o sıradışı ve çılgın kişi
gidip yerine daha sakin ve ilişkideki önemli günleri bile unutan bir kişi haline dönüşebilir. Ya da oldukça sakin
ve mantıklı görünen ve heyecansız bir şekilde ilişkiye giren bir kişi, aşkı yaşamaya başladığı anda inanılmaz ve
sıradışı davranışlar sergileyerek, birlikte olduğu kişiyi her an şaşırtmaya eğilimli bir yapıya bürünebilir.

Eğer haritanızın genelinde oldukça sakin ve tutarlı bir yapıya sahip olduğunuz görülüyor ama aşık olduğunuzda
bambaşka bir kimliğe bürünüyorsanız, 5. evinizde haritanızın geneli ile çelişen bir durum sözkonusu olabilir.

5. evdeki özellikle olağana aykırı tutumlar ve belirgin sıra dışı özellikleri getiren burçların başında kova burcu
yer alır.

Kova burcu aşkta sıra dışı yaklaşımların ortaya çıktığı bir burçtur. Bir aşkı yaşarken yapacağınız her türlü radikal
hareketler ve şaşırtıcı davranışlar 5. evde kova burcunun bulunması durumunda beklenmesi ve şaşırılmaması
gereken davranışlardır. Kova burcunun ve yöneticisi Uranüs’ ün bulunduğu her alan oldukça yoğun elektrik
yüklüdür. Uranüs’ ün doğum haritasında Venüs’ le teması da buna benzer davranış modelleri getirir. Kova
burcunda bulunan Venüs’ de hemen hemen aynı özellikleri sergiler.

5. evinizde kova burcu değil ama onun yöneticisi Uranüs bulunuyorsa, aşk eviniz gene yüksek gerilim hattında
bulunuyor demektir.

Bu yüzden bu alanlarda şaşırtıcı ve kontrol dışı davranışlar sergiliyor olmanız garipsenecek bir durum değildir.
Aşkta aykırı ve şaşırtıcı davranış modelleri, ilişkilere sosyal ve toplumsal platformda var olandan daha radikal
yaklaşım biçimleri, aşırı özgürlükçü bakış açıları Uranüs’ ün ya da kova burcunun o alanda hüküm sürdüğünü
gösterir. Örnek vermek gerekirse teknolojik imkanlar kullanılarak, internet üzerinden ya da cep telefonu ile
mesajlaşma suretiyle yaşanılan aşklar da bu durumun bir yansımasıdır. Uranüs transitlerinde de bu durum
gözlenebilir. Uranüs’ ün etkisiyle kişi bireysel sınırlarının genişliğini o kadar abartmaktadır, adeta boyutları
zorlamaktadır. Bu aynı zamanda bir nevi geleneksel olana da başkaldırı anlamı taşımaktadır. Uranüs’ e eşlik
eden bir Neptün transiti de varsa eğer, kişi bu eğilimi daha çok gerçeklikten kaçış amacıyla da
gerçekleştirebilecektir.
Bunun sebebi Uranüs’ ün kollektif enerjilerden biri olmasıdır. Örneğin eğer baskılı bir dönemden daha özgürce
yaşanılan bir döneme geçiş varsa, doğal olarak özgürlüğü deneyimlemeye hazırlanan bir toplumun, onu
oluşturan bireyleri de bundan nasiplerini alacaklardır.

Görücü usulü beraberliklerden, flört edilerek kurulan beraberliklere geçildiği zaman dilimi olan 20. yüzyıl
sonlarında, bu enerjinin toplumsal boyuttan bireylere ne şekilde indirgendiğini, nasıl yansıdığını gözlemleme
şansına ülkemizde sahip olduk. Satürn’ ün baskıladığı dönemin ardından Uranüs’ ün yardımıyla ulaşılan
özgürlükler bir dönem oldukça yoğun ve sarsıcı bir şekilde deneyimlenmiştir.

Özellikle aşkta görülen özgür davranış modelleri, baskıya ve kısıtlanmaya karşı bir mücadele niteliği
taşımaktadır. Birey olma yolunda mücadele verilirken Uranüs enerjisi kişinin yaşamında aktifse ve bu aktivite 5.
evde yoğunlaşma gösteriyorsa, 5. ev yani aşk evi bu özgürlük arayışının ve başkaldırının gerçekleştiği alan
olacaktır. Transit Uranüs’ ün doğum haritalarındaki Venüs’ le teması da buna benzer sonuçlar doğurur. Tabii ki
hiçbir devrim acısız, sancısız ve kolay gerçekleşmez. Bu süreçte kişiler özellikle Satürn’ ün can acıtıcılığını da
oldukça yoğun deneyimleyeceklerdir. Devrim gerçekleştirilmiş ve başarılı olmuşsa eğer, ardından yeni yapıların
kurulması sürecinde Satürn’ ün muhakkak bu yeni yapılanma içinde zamanın efendisi olarak tekrar devreye
girmesi gerekmektedir. Devrim başarısız olmuşsa ya da gerçek bir devrim niteliği taşımıyor ve insanlığın
gelişimine değil sadece kişinin şahsi ve çığırından çıkmış amaçlarına hizmet ediyorsa, Satürn bu sefer de zalim
bir efendiye dönüşebilecektir. Çünkü bilindiği üzere Satürn karmanın gezegenidir.

5. eve sıra dışı yaklaşımı getiren bir diğer burç ise yay burcudur. Ateş elementinden ve değişken nitelikli bir burç
olan yay burcu 5. evde yerinde durmayan, ele avuca geçmez bir aşk anlayışı getirebilir kişiye…

5. evdeki yay burcu, kaygan zeminde dans eden bir kişiye benzer. Kişi birlikteliğini yaşarken, oldukça şaşırtıcı
davranışlarda bulunma eğilimi içindedir; aşkta bağlayıcı sözlerin altına girmekten ve sürekli iç içe ve yan yana
olmaktan hoşlanmayabilir. Yay burcu da kova burcu gibi özgürlüğü sever, kovanınki bir başkaldırı niteliği
taşırken, yayınki yeni keşifler arayışı içinde olmaktan kaynaklanır. Bu yüzden 5. evde yay burcunun bulunması
durumunda aşkta sürekli bir keşif hali mevcuttur. 5. evdeki yay burcu, kişiyi sürekli yeni aşklar ve heyecanlar
peşinde koşmaya itebilir. Her yeni aşk da yeni deneyimler elde etme amacı, kişinin yaşam felsefesinin bir
parçasıdır denilebilir. Olumsuz yönleri ise sürekli ne yapılacağı kestirilemeyen bir kişi ile beraberlik,
karşısındaki kişiyi oldukça zorlayabilir, hatta mutsuz edebilir. Bu evde yay burcunun bulunduğunu göz önüne
aldığımızda, yay burcunun yöneticisi Jüpiter’ in doğum haritasındaki burç ve ev konumuna dikkat etmemiz
gerekmektedir. Örneğin Jüpiter’ in terazi burcunda ve 8. evde bulunduğunu varsayarsak kişi ilişkileri vasıtası ile
yoğun olarak krizi deneyimleyebilecek ve bu deneyimlerle ortak değer anlayışı bakımından bilgeliğe
ulaşabilecektir. Bu yaşananlar kişinin yaşamın bilinmeyen ve gizemli alanları karşısında da daha bilge bir
yaklaşıma ulaşmasına yardımcı olabilir.

5. evde ikizler burcunun bulunması kişiyi aşkta oldukça havai ve tutarsız yapabilecektir. İkizler burcunun doğum
haritalarında bulunduğu alan, sürekli bilgi akışının gerçekleştiği alandır. Ve bu bilgi akışı daha çok yüzeysel bir
tarzda gerçekleştirilir. İkizler burcunun olduğu alan hiçbir şeyi derinlemesine yaşamaya fırsat vermez kişiye,
çünkü alınacak ve aktrarılacak yeni bilgiler mevcuttur yaşamda. Ve bunun sürekli olabilmesi için hiç bir yerde
çok uzun zaman geçirmemek gereklidir. Kişi bir ilişkiden diğer bir ilişkiye aynı an da koşabilecektir ya da aynı
an da bir kaç aşk ilişkisini birden idare etmek isteyebilecektir, bu yüzden de aşk ilişkilerinde havai, yüzeysel ve
sadakatsiz olarak algılanabilecektir.

5. evde akrep burcunun bulunması kişiye bu alanda yaşayacağı oldukça yoğun yaşam deneyimlerin müjdesini
vermektedir. Aşık olunan kişi üzerinde sürekli bir kontrol mekanizması geliştirilmesi, kuruntular ve endişeler,
kaybetme korkusu ve sürekli her kelimenin altının didik didik edilmesi 5. ev akrep burcunun genel özellikleri
arasındadır. Bu yüzden aşkın mutlu ve ayakları yerden kesen yanını pek yaşama fırsatı bulamaz, 5. evinde akrep
burcu bulunanlar… Akrep burcunun olduğu her alan kişiye oldukça yoğun yaşanacak yaşam dersleri getirir ve
bu yaşam dersleri kişinin -bilinen cehennem anlayışı gözönünde bulundurulduğunda- cehennemde bir kaç kere
yanması ile eş değerdedir. Ruhlar bu ızdırabı oldukça yoğun deneyimlerler.

“Terazi burcunun 15.ci derecesi ile akrep burcunun 15.ci derecesi arasında kalan bölüme klasik astrolojide
"yanan yol" anlamında "via combusta" denmesi de boş yere değildir. Eğer aşk eviniz bu dereceler arasına denk
düşüyorsa işinizin pek de kolay olmayacağını, yaşamda dönüşüm geçirmenizi sağlayacak aşk ilişkisi ya da
ilişkileri deneyimleyeceğinizi ve bunlar sayesinde de ruhsal arınmanızı ve tekamülünüzü gerçekleştirirken
canınızın bayağı yanacağını söyleyebiliriz.”
5. evde yengeç burcunun bulunması kişinin sürekli aşık olduğu kişiyi duygusal olarak beslemeye kendisini
zorunlu hissetmesine ve bu tarz davranışlar içine girmesine sebep olur; kişi aşık olduğu kişiye annelik etme
ihtiyacı içindedir. Kişi ancak karşısındakini bir anne gibi koruyup gözettikçe, ona yemekler yapıp karnını
doyurdukça keyif alır, mutlu olur. Ayrıca aşık olduğu kişinin sürekli yanında, eteklerinin dibinde bulunmasını
ister. Tıpkı bir anne gibi… Bu aşırı koruyucu, kollayıcı ve sahiplenici davranış biçimi aşık olunan kişinin
üzerinde duygusal bir baskı oluşmasına sebep olabilir. Çünkü aşk ve annelik çok farklı iki kavramdır.

Ayrıca kişinin aşk yaşamında annenin etkisinin çok fazla olacağını ve kişinin sık sık annesinin müdahalesi ile
karşılaşmak durumunda kalacağını da söyleyebiliriz.

Ayrıca 5. evde su grubu burçlar bulunduğunu varsayarsak bir ateş evi olan 5. evin su baskınına maruz kalması
sebebiyle, bu durum kişinin iç dünyasında dalgalanmalara da sebebiyet verebilir. Bu yüzden de aşk ve yaratıcılık
da dahil 5. evin temaları kişi tarafından depresif bir bakış açısı ile yaşama geçirilir; kişi her an dalgalanmaya,
inişli çıkışlı ruh hallerine ve mutsuz olmaya eğilimlidir.

5. evde boğa burcunun bulunduğunu varsayarsak boğa burcu maddeye bağlı ve tensel bir burç olduğu için, bu ev
kişinin yaşamında aşkı yaşarken bedensel zevklerin daha fazla öne çıkmasına sebebiyet verebilir. Aynı zamanda
kişide aşık olduğu kişilere karşı da aşırı bir sahiplenme görülebilecektir. Ayrıca boğa burcu yaşamdan keyif
almak isteyen ve huzur arayışı içinde olan bir burç olduğundan aşk ilişkilerine de bu gözle bakabilecek ve aşkı
yaşarken hiç bir şeyi sorun etmeyen bir kimliğe de bürünebilecektir ve karşısındakinden de kendisine huzur
vermesini bekleyecektir. Aşık olduğunda ya da aşkı yaşarken 5. evinde boğa burcunun bulunduğu kişilerden
hoplayıp zıplamalarını beklemek oldukça hayalci bir yaklaşım olur. Ama karşısındakine oldukça fazla maddesel
ve bedensel zevk de yaşatabilir bu süreçte…

5. evde terazi burcunun bulunduğunu var sayarsak hava grubu bir burç olan terazi aşka daha rafine ve artistik
yaklaşımlar getirebilecektir. Kişi aşklarını adeta şov yapar gibi ya da bir tiyatro sahnesinde oynarmış gibi
yaşayabilecektir. Ayrıca karşı tarafa da aşırı bir değer yükleyerek karşısındaki kişinin kendisini kral ya da kraliçe
sanmasına sebep olabilecektir. Aşk söz konusu olduğunda terazi burcu mutlaka sevdiklerine jestler yapmak
isteyecek ve karşı tarafın isteklerini de en az kendisinin ki kadar önemseyecektir. Böyle bir kombinasyonda kişi
aşk ilişkilerinde kendisini dengeleyecek bir kişinin arayışı içinde olabilecektir. Ayrıca mutsuz olunan aşk
ilişkilerinde de kişinin kısa süren bir denge kaybı ve dalgalanma yaşaması muhtemeldir.

5.evde balık burcunun bulunduğunu varsayarsak, Neptün etkisiyle kişi platonik aşklar yaşamaya meyilli bir kişi
olabilir. Kişi aşık olduğunda hayallere dalabilir ve bir aşkı yaşamaktansa hayalini yaşamak, onu belki de daha
fazla mutlu edebilir. Hatta çoğu zaman kişi aşık olduğunu dahi sanabilir.

Ayrıca aşık olduğunda ve bir beraberlik içine girdiğinde, ilişkide sürekli bir fedakarlık içine girmesi ve kendini
aşık olduğu kişiye adaması, ayrıca aşık olduğu kişiyi gerçekte olduğundan çok farklı algılıyor olması da
muhtemeldir. Ayrıca yaşadığı aşka kendini çok fazla kaptırarak gerçeklikten ayaklarının kesilmesi de
muhtemeldir.

Bu evdeki balık burcu ya da Neptün, aşk ilişkilerinde kişinin aldanmaya ve kandırılmaya da yatkınlığını gösterir.
Kişi kendisi de kandırmaya ya da aldatmaya meyilli olabilir.

5. evdeki Neptün ve balık burcu aşka şairane bir bakış açısı da getirebilir. Ve aynı zamanda da kişiye sanat
yeteneği vermesi muhtemeldir. Kişi aşkını oldukça yaratıcı bir şekilde Neptün kanalı ile ifade edecektir; özellikle
de bu yaratıcılığını şiir, sinema ya da müzik dallarından biri ile hayata geçirebilir ve eserler verebilir. Aşk burda
kişinin yaratıcılığını besleme kaynağı olabilir.

5. evdeki koç burcu, aşk ilişkilerine oldukça ben merkezli bir bakış açısı getirebilir. Koç burcunun bulunduğu
alan yaşamda ki savaş alanımız olduğundan, 5. evde koç burcu olduğunda kişi aşk ilişkilerini savaş hali gibi
algılayabilir. Kişi aşkı yaşarken oldukça hevesli, canlı ve çocuksu ama aynı zamanda ateşlenmeye de her an
hazır davranışlar sergileyebilir. Ayrıca koç burcunun olduğu alan kimliğimizi daha fazla öne çıkartmak
istediğimiz alandır. Bu yüzden kişi aşk ilişkilerinde öncelikle kendini düşünüp, sürekli ben diyebilecektir.

5. evde oğlak burcu bulunduğunu varsayarsak, kişi geleneksel değerlere daha yakın duran bir tavır sergileyebilir
ve oğlak burcunun getirdiği kısıtlama ile aşk duygusunu özgürce yaşayamayabilir.

Çoğunlukla daha çok ailelerin ya da yakın dostların tanıştırdığı ilişkiler, bu burçlar için aşk kavramının
hayatlarına girmesine sebep olur. Aşkta ise duygularını özgürce ifade etmekten kaçınarak, davranışlarını sürekli
kontrol etmek durumunda kalabilirler. Geleneksel yollarla başlayan aşkları ise oldukça uzun süreli olabilecek ve
oldukça sadık bir sevgili olabilecektir.

Toprak burçları ve sabit nitelikteki burçlar özellikle 5. evde aşka sadakatli yaklaşımlar getirir.

8.ev:

5. ev ile 8. ev arasında özel bir bağ bulunmaktadır. Bu bağ, aşık olup ardından tensel yakınlaşma ve cinsel
birleşmeye ihtiyaç duyulması tanımıyla daha net anlaşılabilir.

5. evde -aslan burcunun evi ve yaratıcı enerji ile dolu olması sebebiyle- enerji yüklenirken, 8. evde bu enerjiyi
boşaltmak ihtiyacı hissederiz. Bu enerjiyi boşaltırken engellerle karşılaşılması, boşaltılamaması ya da enerjinin
boşaltılmasından yeterince haz alınamaması durumu kişiyi 8.evin temsil ettiği diğer temalara doğru
yönlendirebilir. 8. ev oldukça karanlık bir evdir. Ölüm ve ölüm ötesi konular bu evin temaları arasındadır.
Cinselliğin sağlıklı yaşanamaması karşısında hep bilinçaltı kaynaklı geçmiş yaşam izlerinin aranması ve
çoğunlukla her izin arkasından ölüm ve ölüme dair korkuların çıkması cinsellik, yaşam ve ölüm arasında ne
kadar ince, görünmez ama güçlü bir bağ olduğunu göstermektedir. 8. evde bulunan burç ve gezegenler bu
enerjiyi ifade ediş kanallarımızdır.

Yaşamın sürmesi için kadın ve erkeğin cinsel birleşmesine ihtiyaç vardır. Doğanın kurgulaması bu yöndedir. Bu
yüzden yaşamımızda oldukça hayati bir evdir 8. ev.

8. ev akrep burcunun evidir.

Dönüşüme hizmet eden karanlığın hükümdarı akrep burcu, gücü, ortak değerleri ve elbette seksi ve ölümü temsil
eder.

Akrep burcu kaynaklar birleştirildiğinde ancak gücün sağlanacağını düşünür ve bunun için çabalar. Ayrıca gücün
devamlılığının sağlanması için sağlam bir kontrol mekanizması geliştirmesi gerektiğini düşünür. Bu yüzden güç
ve kontrol akrep burcu için ayrılmaz iki parçadır. Yaşam doğum üzerine kurulu olduğuna göre, doğum için
fiziksel olarak kadın ve erkeğin cinsel birleşmesinin gerçekleşmesi yani bir ortaklık kurulması gereklidir. Ortak
değerler oluşturulurken elbette ki bu pek de kolay olmaz, kişi yoğun deneyimlerden geçmek durumundadır.
Benim değerlerimi bizim değerlerimize dönüştürmek sanıldığı kadar kolay değildir. Bizim değerlerimiz içinde
en önemli olanı elbette ki bedenlerin paylaşımı olan cinsel birleşmedir. Bu konu insanlık tarihinin hep en önemli
sorunlardan biri olagelmiştir ve hala tabu halini aşabilmiş değildir.

İnsanın varlığının devamını sağlayan bu konu, insanlığın önüne sürekli çıkan bir engel gibi daima sorunların
temelinde yatan, aşılması ve çözülmesi gereken bir konu olmuştur. Duyguların paylaşımı sözkonusu olduğunda
bunu büyük bir coşkuyla dile getiren insanoğlu, bedenlerin paylaşımı sözkonusu olduğunda bunu çoğu zaman
kendine saklamayı, bir utanç vesilesi saymayı, hatta mümkün mertebe üzerinde konuşmamayı, konuştuğu
zamanlarda ise oldukça farklı aktarma biçimleri seçmeyi kendisine ilke edinmiştir. Seks, üzerinde doğrudan
konuşulmaması gereken bir konu olduğu gibi, yaşanırken de gizli saklı yaşanmasının gerekliliği, insanlığın
büyük çoğunluğu tarafından adeta gizli bir anlaşma yapılmışçasına kabul edilmektedir. Seksin utanç ve ayıp
duygularından arındırılarak söz konusu edilmesi de sık rastlanan bir durum değildir.

Peki nedendir cinsellik üzerinde dönen bu kadar utanç ve suçluluk duyguları, cinselliğin sağlıklı yaşanamaması
nelere sebep olur insan doğasında?

Seksin deneyimlenmesinde alınan haz bu denli yoğunken, bu hazzın yaşanabilmesi ve bu hazzın devamında da
yaşamın sürebilmesi için kadının ya da erkeğin bir diğerine bu denli ihtiyaç duyması ve ayrıca cinsel birleşme ile
insanın yaratımının gerçekleşmesi sebebiyle egoda cinselliğe karşı böyle bir tepki oluşmasına yol açmış olabilir
mi?

İki cinsin ortak değerler oluşturabilmesi için kendi değerlerinden bazılarını bırakmaları gerekmektedir. Çünkü
ortak değerleri oluştururken, sahip olunan bütün değerler ortaklığa aktarıldığında, uyumsuzluklar ve
anlaşmazlıklar ortaya çıkar. Bu yüzden bazılarından vazgeçilmesi gerekmektedir. İnsanlığın var oluşundan beri
ortak değerlerin oluşturulması ve bazı değerlerden vazgeçilmesi yönünde savaşlar hala devam etmektedir. Çünkü
ego için sahip olunan değerlerin bırakılması o kadar da kolay değildir, çünkü her bir değerden vazgeçme, ego
için kendinden bir vazgeçişi, bir nevi ölümü de beraberinde getirir.
8. ev egonun ölümününde gerçekleştiği evdir. Bu yüzden ölüm ego için korkulacak düşmanlardan biri olarak
algılanmaktadır. Var olan şartlardaki her değişim, ego tarafından en az ölüm kadar, varlığına karşı bir tehdit
unsuru olarak kabul edilmektedir. Egonun değişime gösterdiği direnç ve değişimin zorla da olsa kendini
gerçekleştirmesi, sabit bir burç olan akrep tarafından temsil edilen değerlerle özdeşleştirilmekte, bunun
sebeplerinin aranması bakımından da 8. ev önem kazanmaktadır. Ego yaşamsal önem taşıması bakımından
engellenemez bir içgüdü olan cinsellik içgüdüsünü engelleyemediği için, bu dürtü doğrultusunda yaşamına
devam etmekte ama buna karşı duyduğu yoğun suçluluk kompleksi de bilinçaltına doğru itilmiştir. Ve bu
kompleks yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılarak güçlü bir kollektif bilinçaltı kültü şekline dönüşmüştür.
Karmanın gezegeni Satürn ise egoya yaşamın sürebilmesi bakımından bazı yetkilerin verildiğini ve ama bu
yetkilerin her alanda ve daima tekelinde olmadığını söylemeye çalışmaktadır. Satürn kısıtlamalarla kişinin
gerçek benliğine ulaşması ve onunla yüzleşebilmesi bakımından, egonun yaşama müdahalesini önlemeye
çalışarak geçmişten getirilen yüklerin temizlenebilmesi bakımından karmik bir temizleme yapmaya
çalışmaktadır.

Ölüm, ortak değerlerimiz, cinselliğimiz, dönüşümümüz, güç arayışımız, sürekli kontrolü elde tutma çabamız ve
bu yüzden hiç bitmeyen korkularımız…

8. evi incelemeye başladığımızda aynı zamanda korkularımızın da yattığı ev olduğunu görmekteyiz.

Korku, sebebini açıklayamadığımız her şeye karşı duyduğumuz, tıpkı seks dürtüsü gibi engellenemez ve bizi bir
gölge gibi takip eden, karanlık ve ruhumuzu tutsak eden, enerjimizi adeta emen ve bilincimizin kontrolünü
elimizden kaçırmamıza sebep olan hem tarifi, hem de yaşanması zor bir duygu biçimidir.

Cinsel sorunlar söz konusu olduğunda kişide yoğun olarak korkuların da varlığı gözlenir.

Cinselliğe bakış açısının kendi başına yeterince problem üretmesini bir kenara bırakacak olursak, kişilerin
yaşamlarında görülen ve sağlıklı bir yaşam sürülmesini engelleyen ciddi anlamdaki cinsel sorunlar, aşırı cinsel
faaliyetler ya da cinsel sapmalar sözkonusu olduğunda 8. evin çok dikkatli incelenmesi gerekmektedir.

Örneğin 8. evde oğlak burcunda bulunan bir Ay, annenin aşırı muhafazakar ve kontrolü seven bir anne olması
sebebiyle çocuk tarafından cinselliğin sağlıksız bir olgu olarak algılanmasına sebebiyet vermiş olabilir. Ve bu
durum ilerleyen zaman içinde kişiyi aşılması zor yoğun bilinçaltı problemleriyle ve ardından da cinsel
problemlerle karşı karşıya bırakabilir. Bir erkeğin haritasında bulunan böyle bir kombinasyon, muhtemelen
kişinin bu tarz kadınlara yöneleceğini hatta böyle bir eşin kişinin yaşamına gireceğini gösteriyor olabilir.

Oğlak burcunda bulunan Ay’ ın bir kadının haritasında bulunduğu varsayarsak kişinin anne, annelik ve cinsellik
ile ilgili ciddi bir karma sorunu ile yaşama gelmiş olabileceğini ve bu durumun kişinin yaşamı boyunca
mücadele vereceği konular olacağını söylemek zor olmaz.

Satürn’ ün 8. evle teması ya da 8. evin yöneticisinin Satürn olması durumunda da buna benzer zorluklarla dolu
yaşam dersleri kişinin yaşamında başrolü oynayabilecektir. 8. evin yöneticisinin Satürn olması durumunda eğer
Satürn kişisel gezegenlerle temas halindeyse, böyle durumlarda da Satürn’ ün kişiyi ciddi karmik durumlarla
karşı karşıya bırakması olasıdır. Ve bu karmik durumlar genellikle de ölüm ve cinsellik temalarıyla iç içe geçmiş
yaşam deneyimlerini de beraberinde getirebilecektir. Burda bir yükten kurtulma ve değer arayışı sözkonusu
olabilecektir.

Pluto nun 8. evle teması daha farklı özellikler getirir. Kişi tüm hedefini ortak kaynaklar üzerinde hakimiyet
kurarak gücün elde edilmesine odaklayabilir ve alması gereken dersleri farketmeyerek, cinselliğin amacından
şaşmasına ve sadece edinilecek menfaatler için sıradan ama bir o kadar da yaralayıcı bir devinim şekline
bürünmesine sebep olabilir. Ama bu durum sağlıklı bir gelişim için elbette ki istenen bir durum değildir. Sadece
cinsellik üzerine kurulu bir yaşam anlayışı, diğer yaşam unsurları arasında ki dengeyi de altüst edebilecektir. Bu
yüzden kişi yoğun dönüşüm deneyimleriyle yaşamını dolu dolu geçirmek ve her seferinde arınmak için taşları
ölüm ve yeniden yapılanmalardan oluşmuş uzun bir yol da yürümek zorunda kalabilecektir. Pluto hedefi
insanoğluna göstermektedir ama bunu göremeyen ya da görmek istemeyen insanın bizzat kendisidir.
Dönüşümünü gerçekleştirmektense gücü elinde tutmaya çalışmak, egonun kendisine karşı oynadığı oyunlardan
birisidir yalnızca. Pluto’ nun olumsuz kullanımının sonucu da, daima ruhsal yıkım ve ardından yeniden
yapılanmaya uğraşma olarak gerçekleşecektir.

Uranüs’ ün 8. evle temasında ise kişide oldukça farklı cinsel davranış arayışları, cinselliğin sınırlarını zorlayışlar,
gelenekselden farklı yeni arayışlar ve sıradışı yaklaşımlar görülür. Bu alanda da tıpkı transit Uranüs’ ün 5. eve
temasında ki gibi teknolojinin nimetlerinden faydalanılması da muhtemeldir. Örneğin İnternet ya da telefon
üzerinden gerçekleşen ve sanal seks olarak adlandırılan sekse yaklaşım ve deneyimleme biçimi Uranüs’ ün 8.
eve temas biçimini oldukça net anlatabilir. Burda kişi bir diğeriyle gerekli olan bedensel teması kurmayarak,
Uranüs’ ün aşırı bireyci ve mesafeli tavrına uyumlu bir görüntü sergileyecek, Uranüs’ ün temsil ettiği yüksek
teknolojiyi kullanacak ve ayrıca bireyliğini de kaybetmeden ve yeni metodlarla cinsel hazzı yaşama şansına
sahip olacaktır. Transit Uranüs’ ün doğum haritasında ki 8. evle ya da 8. evin yönetici gezegeniyle temas
kurması da buna benzer davranış biçimlerinin deneyimlenmesine sebep olabilir. Tabii ki bu durum amacından
saptığında kişinin toplumdan yabancılaşmasına, yalnızlaşmasına ve -Uranüs’ ün elektrik yüklü bir gezegen
olması sebebiyle- kişinin cinsel kökenli sinirsel rahatsızlıklarla boğuşmak durumunda kalmasına sebep olabilir.

8. evde bulunan Neptün ise bu alanda bir karmaşa, kaos ve görünenin ötesinde bir arayış biçimi getirebilir. Ortak
paylaşımlar üzerinde kişinin hayal gücünün var olandan farklı bir algılama içine girmesi sebebiyle, kişinin
diğerleriyle ortak paylaşımlarının sınırlarında da bir belirsizlik durumu hakim olur. Adeta sınırlar ortadan
kalkmıştır. Bu sınırsızlık ve karmaşa, kişinin karşısındaki ile paylaşımlarında yanlış değerlendirmeler yüzünden
suistimallerin ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Bu durumda da kişi aşırı idealize etme duygusu ile ya cinsel
istismara maruz kalabilir ya da kendisi istismar edici olabilir. 8. ev bizim değerlerimizi gösterdiğinden, kişi bu
karmaşık düşüncelerle bazen farkında bile olmadan ve adeta kendini de kandırır biçimde karşısındakinin
kaynaklarını kullanmaya yönelebilir; ortak kaynaklarımız sadece cinselliği değil, maddi ve manevi değerleri de
kapsar.

Özellikle kollektif gezegenlerin aktif olduğu haritalarda seks kaynaklı dönüşüm problemleri oldukça yoğun
yaşanmaktadır. Özellikle tüm insanlığı ilgilendiren, seks ve ölüm gibi insanlığın kollektif bilinçaltında bütün
azametiyle hüküm süren ve enerjinin boşaltımı ve dönüşümünü temsil eden bu iki yaşamsal bilgi kollektif
gezegenlerin açılanmalarında daima başrollerde olacak gibi görünmektedir.

Özellikle dönüşümü temsil eden ve akrep burcuyla ilintili gezegen olan Pluto ile devrimleri temsil eden ve kova
burcuyla ilintili gezegen olan Uranüs, kişisel gezegenlerinizle kontak kuruyorlarsa, toplumsal değişimler sizi de
fazlasıyla etkileyecek ve sizin toplum nezdinde belki de bir adım öne çıkmanızı sağlayabilecek değişim
rüzgarlarını yaşamınızda estirmeye başlayacaklar demektir. Bunları yaşamınıza en sağlıklı biçimde geçirebilmek
elinizdedir.

Doğum haritasındaki evlerin her biri bizim için yaşam alanlarımızdaki önemli temaları belirtir. Hiç bir ev bir
diğerinin önüne geçmez, hepsi ayrı ayrı bizim yaşama bakış açımızı ve duruşumuzu belirlemede ortak söz
sahibidirler. Doğum haritalarımızda ki 5. ev ya da 8. ev tek başına bizim aşk ve seks yaklaşımımızı belirlemede
söz sahibi değildir. Haritada ki diğer unsurlarla birlikte incelenmeleri gerekmektedir. Aşık olduğunuzda ve
yaşamınızı bazen hayali de olsa biriyle paylaşır hale geldiğinizde ya da bunlardan hiç birisi yoksa, bütün
yaşamınızı, kimliğinizi, duygularınızı ve ardından gelecek bütün deneyimlerinizi etkileyecek bir sürece
girmişsiniz demektir. Bu yüzden bütün bunlardan ne şekilde etkilendiğinizi ve bu etkileşimin yaşamınıza ne
şekilde yansıdığını dikkatle inceleyin.

Unutmayın ki yaşama tek yönlü bakmakla daima manzaranın küçük bir kısmını görürsünüz.

Daha geniş bir alanı görebilmek istiyorsanız, her yöne dikkatle eğilmeniz gerekmektedir.

Detayların her biri, bir bütünün parçalarıdır; kısaca karmanızın parçaları…

Gerçek bütün açıklığıyla önünüzde serildiğinde, görmek için dikkatlice bakmanız, kendinize karşı
gerçekleştirmeniz gereken ciddi bir yükümlülüktür. Önünüzde duranı görmüyor ve ısrarla geleceğe bakmaya
çalışıyorsanız, görmeye çalıştığınız geleceğin size, gelişiminize ve karmanıza hiçbir faydası olmayacaktır.

Aylin Yabanoğlu

You might also like