You are on page 1of 62

NISAN_Layout 1 3/30/16 12:13 PM Page 1

TASARIM
KÜLTÜRÜ
ARREDAMENTO MİMARLIK NİSAN 2016 300

D ER G İ S İ
10 TL
2016/04
112441
ARREDAMENTO’NUN
300. SAYISI

DOSYA:
1989’DAN
BU YANA
NELER DEĞİŞTİ?

MİMAR:

ARREDAMENTO’NUN 300. SAYISI


GONG DONG,
VECTOR ARCHITECTS

ÜÇ BOYUTLU
YAZICIDAN ÇIKMA
YAPI

VİNERO ŞARAPHANE
VE KONUKEVİ

10 TL
SOPHUS SØBYE ARKITEKTER
DANİMARKA

SAYI:2016/04
EK:
DİZİN,
SON 150 SAYI
BOYUT YAYIN GRUBU

l
003-005 ICINDEKILER 2_Layout 6 3/30/16 2:01 PM Page 4

İçindekiler
300
Nisan 2016
Close-up Mirko
Yakın Plan Franzoso
34. Architetto
39.

6 Öngörünüm mezun olan Mirko Franzoso’nun 2012 yılında,


Demokrasiyle Mimarlık Tabii ki İlişkili... 35 yaşın altındaki mimar ve tasarımcıların
davetli olarak katıldığı yarışmada seçilen sosyal
10 Haber / Ürün merkez tasarımı, İtalya’nın kuzeyinde Trento
özerk iline bağlı küçük bir köy olan Caltron’da
20 Haber / Sanat geçtiğimiz yıl hayata geçirildi.

26 Haber / Mimarlık 42 Mimarlık


Sakin Danimarkalılar:
30 Gündem / Sanat Sophus Søbye Arkitekter
Günter Brus. Störungszonen 10 yılı aşkın süredir konut, spor ve kültür
Günter Brus. Fay Kuşağı
merkezi tasarımları başta olmak üzere ulusal
ölçekte projeler üreten Sophus Søbye
32 Gündem / Sanat
Arkitekter, yapıyı kent, kültür ve peyzajla
“Ruined: When Cities Fall”
ilişkilendirebilmek için malzemenin sunduğu
Viran Kentler
imkanları keşfederek özgün, estetik ve çevreci
mimari çözümler geliştirmeyi hedefliyor.
34 Gündem / Mimarlık
Close-up
54 Dosya
Yakın Plan
Arredamento’nun 300. Sayısı:
36 Gündem / Fotoğraf 1989’dan Bu Yana Neler Değişti?
Paul Strand: Photography and Nisan 2016’da Arredamento Mimarlık’ın
Film for the 20th Century elinizdeki 300. sayısı yayımlandı. Bu durum
Paul Strand: 20. Yüzyıl İçin Fotoğraf ve Film hiç azımsanmayacak bir yayın sürekliliğine
işaret ediyor. Ancak, bu vesileyle derginin
39 Mimarlık tarihçesini tartışmak yerine, tanıklık ettiği
Casa Sociale Caltron zaman aralığının bir muhasebesini yapmak
Caltron’da Sosyal Merkez istedik. İlk sayısı Şubat 1989 tarihini taşıyan
Mirko Franzoso Architetto derginin uzun denebilecek geçmişi boyunca
Venedik Mimarlık Okulu’ndan 2005 yılında Arredamento’nun ilgi alanlarını oluşturan

YAYIN YÖNETİM
Genel Yönetmen ve Sorumlu Müdür Genel Müdür
Bülent ÖZÜKAN Nilgün ÖZÜKAN
Genel Sanat Yönetmeni
Murat ÖNEŞ Genel Müdür Yardımcıları
Yayın Koordinatörü
ISSN 1300-3801 Memduh ARSLAN - Üretim
Uğur TANYELİ
Sayı 300 Nisan 2016 Ejvet OKTAY - Satış
Fiyatı 10 TL (KDV dahil) Yazı İşleri Müdürü Meral ÇETİN - Finans
Ulusal Süreli Yayın Sibel SENYÜCEL
Aylık Mimarlık ve Tasarım Kültürü Dergisi Yazı İşleri
Burçin ÜNLÜ
Editoryal Katkı
Canan ERTEN Reklam iletişim
Tasarım selim.mumcu@boyut.com.tr
© 2016 BOYUT YAYINCILIK ve TİCARET A.Ş. Ümit VURGUN, Seda GÜMÜŞ CAN ipek.ozokur@boyut.com.tr
003-005 ICINDEKILER 2_Layout 6 3/30/16 2:02 PM Page 5

Sophus Vinero Şarap


Søbye Üretim Tesisi
Arkitekter ve Misafirhane
42. Binası
113.

Arredamento’nun
300. Sayısı
54.

Gong Dong,
Vector
Architects
122.

Müşterek
Bilgide Kadın
AMIE 1.0 Görünürlüğü
118. 150.

konularda Türkiye’de hangi değişimlerin kesiştiği alanda da kaydadeğer gelişmeler endüstrisini karşısına alan işleri; mimarlık
yaşandığını anlamaya yönelik bir Dosya var. CM Mimarlık’ın bir Tekeli-Sisa ve yaşam, yer ve algı, tektonik gerçeklik
hazırladık. Bir grup tasarımcı, akademisyen, yapısının iç mekanını yeniden düzenlediği ile kavramsal olan arasındaki ilişkiyi
sanatçı ve düşünürden, ülkenin son 26 yılda çalışma böyle bir ürün. önceleyen yenilikçi ve akılcı bir yaklaşımı
geçirdiği değişimi kendilerinin özellikle ilgili temel alıyor.
olduğunu düşündüğümüz bir dizi konu 118 Mimarlık
çerçevesinde değerlendirmesini rica ettik. AMIE 1.0: 150 Düşünce
Konular ve katkıda bulunan yazarlar Eklemeli Üretime Entegre Edilmiş Müşterek Bilgide Kadın Görünürlüğü
Dosya’daki alfabetik sırayla şöyle: Akademya: Enerji Pilot Projesi Art+Feminism’in “Düzenleme Maratonu”
Güven Arif Sargın, Ferhan Yürekli. Bienaller: Üç boyutlu baskı teknolojisi ile üretim, gündelik Art+Feminism tarafından bu yıl üçüncüsü
Bige Örer. Fotoğraf: Gürkan Akay, Murat nesneden yapı ölçeğine doğru hızla ilerleyişini düzenlenen uluslararası “Edit-a-thon”
Germen. Grafik Tasarım: Bülent Erkmen, sürdürüyor. Son olarak ABD’nin köklü etkinliklerinden biri, geçtiğimiz Mart
Esen Karol. Kent ve Planlama: Emrah mimarlık firmalarından Skidmore, Owings & ayında, İstanbul’da ilk kez gerçekleşti.
Altınok, İclal Dinçer. Koruma ve Restorasyon: Merrill (SOM), üç boyutlu yazıcıdan çıkma “Maratonun” İstanbul ayağını düzenleyen
Zeynep Ahunbay. Kültür-Sanat: Görgün polimer bir strüktür üretti. Yağmur Yıldırım aktarıyor.
Taner. Mimarlar Odası: Bülend Tuna.
Mimarlık: Suha Özkan, Uğur Tanyeli, 122 Mimar 152 Yayın
Doğan Tekeli. Mimarlık Kültürü: Atilla Yücel. Dev Ölçekli Ülkede Küçük Ölçekli Çalışmak… Architecture and the Late Ottoman
Mimarlık Tarihçiliği: Elvan Altan, Deniz Gong Dong, Vector Architects Historical Imaginary:
Çalış Kural. Müzecilik ve Müzeler: Ayşen Gong Dong, bugün 40’lı yaşlarında Çin’in en Reconfiguring the Architectural
Savaş. Peyzaj: Deniz Aslan. Ürün Tasarımı: etkin genç mimarlarından biri. Mimarlık Past in a Modernizing Empire;
Can Altay, Gülay Hasdoğan, Koray Malhan. eğitimini, Tsinghua ve Illinois Üniversitelerinde İnşaat ya Resulullah;
Yarışmalar: Ömer Yılmaz. tamamladı. 2008 yılında Pekin’de Vector Mid-Century Modernism in Turkey:
Architects’i kurdu. Geçen yedi yıl içinde Architecture Across Cultures in the
okul, ofis, kültür merkezi, otel ve konut 1950s and 1960s.
113 Mimarlık
Vinero Şarap Üretim Tesisi ve projelerinin arasında bulunduğu çok sayıda
projeyi hayata geçirerek çok yönlü bir portföy 155 Üstbaşlıklara Göre Dizin
Misafirhane Binası
oluşturmayı başardı. Grubun, yüzeysel 179 Yazar Adına Göre Dizin
Sayısız engellemeye rağmen Türkiye’de
şarapçılık sektörü gelişmesini sürdürüyor. biçimlerin, ikonların, simge yapıların, seri
Sektörün üretimsel çabalarının mimarlıkla üretimlerin peşinde koşan çağdaş tasarım

Yayın Kurulu Tasarım ve Fotoğraf Temsilciler Baskı: Boyut Matbaacılık A.Ş.


İhsan BİLGİN (İstanbul Bilgi Ü.), Kapak Kaya ARIKOğLU Adana Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No:115 34204 Bağcılar / İSTANBUL
Arzu ERDEM (İTÜ), Bülent ERKMEN Oya ATALAY FRANCK Zürih Yönetim: Boyut Yayın Grubu
Dergi Konsept Tasarımı Zeynep ÇELIK Boston Koza Plaza A26 Tekstilkent 34235 Esenler / İSTANBUL
Jale N. ERZEN (ODTÜ),
Burçak ÖZLÜDİL ALTIN, Ersin ALTIN New York Telefon: +90 212 413 3333
Haydar KARABEY, Emre ÇIKINOğLU
Begüm YAZGAN Ankara E-posta: bilgi@arredamento.com.tr
Mine KAZMAOğLU, Produksiyon
Şemsa DENİZSEL, Kantin
Ahmet ÖZGÜNER,
Fotoğraf
Bülent TANJU (Abdullah Gül Ü.), Abonelik ve Dağıtım Cansu ÇELİK
Serdar TANYELİ cansu.celik@boyut.com.tr
Uğur TANYELİ (İstanbul Bilgi Ü.) Kapak Uygulama Tel: 0212 440 14 59
Barış AKKURT, BEK
Her türlü yayın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
gereğince Boyut Yayın Grubu’na aittir. Tanıtım
amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının
yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

www.boyutstore.com
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 54

Arredamento’nun 300. Sayısı:


54
DOSYA

1989’dan Bu Yana
Neler Değişti?
Nisan 2016’da Arredamento Mimarlık’ın elinizdeki
300. sayısı yayımlandı. Bu durum hiç azımsanmayacak bir
yayın sürekliliğine işaret ediyor. Ancak, bu vesileyle derginin
tarihçesini tartışmak yerine, tanıklık ettiği zaman aralığının
bir muhasebesini yapmak istedik. İlk sayısı
Şubat 1989 tarihini taşıyan derginin uzun
denebilecek geçmişi boyunca Arredamento’nun
ilgi alanlarını oluşturan konularda Türkiye’de
hangi değişimlerin yaşandığını anlamaya yönelik
bir Dosya hazırladık. Aşağıda listesi sunulan
bir grup tasarımcı, akademisyen,
sanatçı ve düşünürden, ülkenin
son 27 yılda geçirdiği değişimi
kendilerinin özellikle ilgili olduğunu
düşündüğümüz bir dizi konu
çerçevesinde değerlendirmesini rica
ettik. Değerlendirmelerinin kapsamı
ve niteliği konusunda herhangi bir
kısıtlama tanımlamadık. Çok kısa
ya da çok uzun, akademik veya
popüler bir dille, mizahi veya
resmi her tür yazma yaklaşımını
kullanmak bağlamında da bir
sınırlama düşünülmedi. Konular ve
katkıda bulunan yazarlar Dosya’daki
alfabetik sırayla şöyle: Akademya:
Güven Arif Sargın, Ferhan Yürekli.
Bienaller: Bige Örer. Fotoğraf:
Gürkan Akay, Murat Germen.
Grafik Tasarım: Bülent Erkmen,
Esen Karol. Kent ve Planlama:
Emrah Altınok, İclal Dinçer. Koruma
ve Restorasyon: Zeynep Ahunbay.
Kültür-Sanat: Görgün Taner. Mimarlar
Odası: Bülend Tuna. Mimarlık: Suha
Özkan, Uğur Tanyeli, Doğan Tekeli.
Mimarlık Kültürü: Atilla Yücel. Mimarlık
Tarihçiliği: Elvan Altan, Deniz Çalış
Kural. Müzecilik ve Müzeler: Ayşen
Savaş. Peyzaj: Deniz Aslan. Ürün Tasarımı:
ARREDAMENTO

Can Altay, Gülay Hasdoğan, Koray Malhan.


Yarışmalar: Ömer Yılmaz.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 55

55
Foucault’nun çok önceleri söylediği gibi bir öğrenciyi çok iyi anımsadım; bir şekilde
tür “arkeolojiye” gereksinim duyuyor2: Bu

DOSYA
dahlimin olduğu alanlara ilgi göstermesi
Akademya açıdan, akademik üretime, hiç şüphesiz ki, nedeniyle kendisini yakinen izliyorum-
iman etmek istiyorum; akademik üretimin konunun nereye varacağını hızlıca
yeri geldiğinde, sahada sürdürülen kestirdim: Öğrencinin kurumu, konusu,
Akademinin Hal-i mücadele kadar önemli ve gerçekte siyasi çalışmasının muhteviyatı bilgiç bir edayla
bir mecra olduğunu düşünüyorum3. sorulduğunda, kafamda, “mekan”,
Pür Melali “siyaset”, “hegemonya”, “güç”, “direnç”,
Bu konuya ilişkin görüşlerimi siyaseten “mücadele” benzeri kavramlar da yerli
[ya da Salt Dilin/ tekrar açmaya çalışacağım; öte yandan, iki yerine bir kez daha oturmaya başladı.
anekdotla sözlerime devam etmek isterim Yarım-akademik bir ağız ve içerikle,
Sözün/Söylemin -iddialarımı somut bir düzlemde yaklaşık 5 dakika süren bu görüşme
örnekleyebilmek adına. Bunlardan birincisi esnasında, öğrencimizin emniyet güçleri
Şevkinde -ki bunun kısmen rivayet olduğu iddia tarafından zapturapt altına alındığını; bir
edilebilir ve özellikle, ODTÜ Şehir ve Bölge başka söylemle, olmaması gereken, yasaklı
Kaybolmak] Planlama Bölümü’nden meslektaşlarım, bir kamusal alanda devletin kırmızı
hikayenin eğer bir eksik-gediği varsa beni çizgilerini tecavüz ederek geçtiğini ve
Güven Arif Sargın n Türkiye mimarlık düzeltecek ya da söylentiyi dolayısıyla otoritenin müşfik eli tarafından
kültürünün önemli bir bileşeni doğrulayacaklardır- ünü İsveç’in dışına ıslah edilmek amacıyla muhasara edildiğini
Arredamento Mimarlık dergisinin çağrılısı taşmış Marksist toplumbilimci Göran öğrenmiş oldum -tıpkı, yüce devletin
olarak, kısa bir yazı kaleme almam teklif Therborn’la ilgilidir4. Kendisi 2005 yılında yasaklı binasını resmetmeye, mimarlığı
edildi; arzu edilen metnin saf akademik bir ODTÜ’ye, Ankara’ya gelmişti. Ağırlıkla görünür kılmaya çalışan günahkar Göran
metin ya da satirik bir deneme olup “egemen sınıf ideolojisi” üzerine Therborn gibi.
olmayacağı ise, bizlere bırakılmış. Derginin araştırmalar yapan Therborn mekan-
beklentilerini haklı çıkarmak adına, çağrı siyasal bir okuma amacıyla şehrimizi Bu iki anekdot sonrasında asıl mevzumuza
metninin içeriğinden ziyade kenarından dolaşmaya kalkar ve Genelkurmay geri dönebilir ve şu soruyu sormayı
biraz olsun dolaşarak, üstperdeden ve Başkanlığı binası civarında fotoğraf çekme öncellikli görebiliriz: “Devlet, öznenin kim
kendimce eleştirel, bir çift laf etmeye bahtsızlığına düşer. Sonuç malumdur: olduğundan bağımsız olarak, neden
çalışacağım. Öncelikle, davetli sıfatıyla Saniyesinde Genelkurmay’ın cevval mekana dair bu denli tutucu, yeri
böylesi önemli bir sayıya dahil olmak onur subayları tarafından derdest edilerek geldiğinde şiddet içeren bir tasarrufta
verici; bu vesileyle, derginin yolu ve bahtı yerleşkeye götürülür; kısa bir sorgulama bulunmaktan kendisini alıkoyamıyor ve
açık olsun! Gelelim benden istenilen sonrası kendisinin bilim insanı olduğu güvenlikçi reflekslerini, hep sıradan
göreve: İçine düşürüldüğümüz durumu anlaşılır ve fakat fotoğraf makinesindeki yurttaş-öznenin özgürlük alanını
hicvederken, mimarlık akademyasının tüm görseller, maharetle silinir. İçine sınırlayacak ve yeri geldiğinde de onu ıslah
güncel muhteviyatından hareket etmek, düşürüldüğümüz alaturkalık sonrasında, edecek yöntemleri sorgu-sual eylemeden
abesle iştigal etmek olacaktır diye dilimiz döndüğünce Therborn’un işleme koyabiliyor?” Mekan siyasetine dair
düşünüyorum; zaten mimarlık eğitiminin deneyimini olağan addettiğimizi ve olaya bildiklerimizi adeta bir ders kitabı
hal-i pür melali ortada. Dolayısıyla, gayr-i ihtiyari gülerek durumu kıvamında yeniden-üretmekten geri
akademinin içsel sorunlarından ziyade, geçiştirdiğimizi anımsıyorum. durmayan bu iradi durumu, sözü edilen
“akademik üretim “siyasi bir praksis” iradenin arkasında pozisyon alan siyasi
midir?” diye sorarak tartışmayı tercih İkinci anekdotum da benzer bir olayı iktidarı, iktidarın sırtını dayadığı otoriter
ediyorum. Bir diğer anlatımla, “kuram ve içeriyor ancak bir farkla; olay çok yakın aygıtları ve hiç şüphesiz ki, bütün bunlara
eylem birlikteliği akademik üretimde olası bir dönemde, genç bir meslektaşımızın dayanak teşkil eden siyasetin içeriğini,
mıdır” ya da “akademik üretim, ‘praksis’ başına geldi -maruz bırakıldığımız devlet kodlarını tartışmakla yükümlüyüz: Aslında
inşa edebilecek bir kıymet midir?” diye şiddetinin yoğunluğu ve sürekliliğini akademik üretimin tam da bu noktada
sorular yönelterek yazımı biçimlendirmeyi göstermesi açısından, bu deneyimin de önemli olduğunu belirtmek isterim -
öncelikli görüyorum1. önemli olduğunu düşünüyorum. arkasında bir dizi araştırmayla birlikte,
Üniversitemde yüksek lisans çalışmasını eleştirel bir siyasi duruşu barındıran
Tam da bu baptan bakıldığında, her tür yürüten ve konu olarak Güven Park’ın akademik üretim, devlet ricalinin
akademik üretimi, yukarıda zikrettiğim 1923’den bu yana mekansal ve kamusal istemediği bir şeyi ısrarla yaparak, iktidara
biçimiyle bir “praksis” olarak niteliğinin dönüşümünü seçen bir ters düşebiliyor; olayları, olguları ve siyasi
konumlandırabilir miyiz? Şu an için, buna öğrencimiz, benzer bir öyküyle, emniyet özneleri görünür kılıyor, adeta gözümüzün
verecek keskin bir yanıtımın olmadığını tarafından parkın göbeğinde, sözüm ona içine sokuyor- hem de bildiğimiz mimari
sizlerle paylaşayım; öte yandan, bu soruyu sivil-kamusal bir mekanda gözaltına mekan üzerinden.
ısrarla sormakla ve dahası, bu sorunsalı alındı5. Çankaya Emniyet Amirliği’nden
farklı alanlara taşımakla yükümlüyüz. arandığımda, bu görüşmenin “hayırlara Egemen ideolojinin görünür ve/veya
Bana göre, sahaya çıkıp, mecazi anlamda vesile” olamayacağını biliyordum -yakın görünmez aygıtlarını sorgulayan Göran
ARREDAMENTO

dahi olsa, meydanlarda/sokaklarda dönem deneyimlerimiz, bu tür Therborn’un akademik üretimi ya da sözü
siyaseten varolmak kadar, kürsü başında, görüşmelerin bizleri doğrudan edilen öğrencinin araştırması da, aslında
dersliklerde ya da stüdyo ortamlarında etkileyebileceğini söylüyor. Nitekim aynı ateşi harlıyor: Eleştirel akademik
süregelen akademik üretimin kendisi de, öğrencinin adı zikredildiğinde -ki şans eseri üretim, egemen güç ve siyasi iktidar
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 56

56
tarafından egemenlik haklarına doğrudan Bu baptan bakıldığında, özellikle “düzen” pratiklerini uzun-uzadıya anlatır8.
DOSYA

bir tecavüz; devletin bekasına açık bir ve “güvenlik” kavramları etrafında Örneğin, rejimin sürdürülebilirliği
saldırı ve tehdit; her şeyden öte, “her yoğunlaşan ve fakat birbirlerinden çok amacıyla sıklıkla başvurulan pratikler
zamankinden daha fazla ihtiyaç farklı dönemlerde kaleme alınmış iki temel arasında, “milli-dışı” unsurlar yaratma
duyduğumuz milli birlik ve esere göndermede bulunarak, sözlerimi çabası, ağırlıkla yer tutar ve devlet büyük
beraberliğimize” halel getirecek bir toparlamayı deneyeyim. Birinci kaynağım, bir beceriyle gündelik hayatın her alanında
iç-düşman olarak görülüyor. Bir başka yakın zamanda yeni basımını da edindiğim bu algıyı kuvvetle yaygınlaştırır. Bir diğer
söylemle, sözü edilen cinsten akademik bir ve dolayısıyla bir kez daha okuduğum bir deyişle, egemen ideoloji toplumsal kriz
üretim, sözüm ona, “bizden olmayan metne ait: Aydınlanma döneminin bildik anında, gerilimin üstüne çıkabilecek ve
tecavüzkar” bir bilgiyi içeriyor. Bu filozofu Spinoza’nın 1600’lı yıllarda dolayısıyla kitleyi konsolide edebilecek
noktada, akademik güdülerle yürütülen bir kaleme aldığı ve hepinizin yakinen bildiği “düşman tahayyülünü” ustalıkla kotaran
araştırma, sonrasında yazılan bir kitap kitabı, Tractatus Politicus ya da Türkçe bir kapasiteye haizdir ve sonuçta hepimizin
ya da bir öğrenci tezi “neden ‘bizden çevirisiyle, “Politik İnceleme” yukarıda olağanüstü dönemlerden geçtiğine dair bir
olmayan’ bir düşman addedilir?” diye, zikrettiğim türden, “devlet”, “gündelik algıyı kesif bir biçimde oluşturur; bu
masum bir biçimde sorabilirsiniz; lakin hayat” ve “entelektüel emek” arasında “hakikat algısı” gerçekte efsanedir,
yanıtın ziyadesiyle sarih olduğunu da süregelen düşmanlığın, “toplumsal düzen”, masalsıdır, en önemlisi ideolojik bir
paylaşmak isterim: Özellikle siyasi “kamu” konusundaki ezoterik inanç ve kurmacadan öte bir şey değildir. Bununla
iktidarın yanında saf tutmayan, eleştirel ve “kamu güvenliği” adı altında ve devlet birlikte, “düşman tahayyülü” öylesine
sorgulayıcı olup, ana-akım görüş ve lehine, dolayısıyla halklar aleyhine nasıl şiddetlidir ki, kitlelerin “varlıksal
arketiplere ters düşen; bizi sağa değil de işlevsel kılındığını anlatıyor7. Spinoza’ya endişeleri”, bu sahte hakikat algısını
ustaca “sola” yatıran ya da sağ gösterip göre siyasi belirsizlik, kitlesel şiddeti çözecek ve akıl/us ile bu oyunu dışa
“sol” vuran üretimin, iktidarın iddia ettiği egemen kılar ve devlet bu süreç içerisinde vuracak yetkinliği elimizden hızlıca alır,
türden genetik bir hastalığa maruz şiddetin asli aygıtına kolaylıkla dönüşür; götürür. Dolayısıyla, düşünce ve ifade
olduğunun ya da bırakıldığının bir tıpkı, yakın tarihimizde olduğu gibi. özgürlüğünü öncelikli gören ve ona bağıl
ön-kabulü sözkonusu ve devlet aygıtlarıyla Özellikle devleti yöneten siyasi iktidar, bir tür siyaseti arkalayan akademik üretim,
siyasi iktidar, bu kabuller üzerinden “gizlilik” kisvesi ve “devletin bekası” ve bize üsten acımasızca giydirilen/bahşedilen
hareket ederek kendince meşru bir alanı “toplumun huzuru” şiarıyla işlerini gizli “varlıksal endişelerimizi” bir kenara
tahkim ediyor. Dolayısıyla erk sahibine yürütmeyi tercih eder. Dolayısıyla, koyup, hala eleştirel akılla mücadele
göre, sıraladığımız türden akademik Spinoza’nın kendi sözcükleriyle “gizlilik”, edebilmenin yolunu-yordamını göstermesi
üretimde akut bir sayrılık kesinlikle var; sivil halkları pusuya düşürebilmek için tek açısından önemli bir araca dönüşüyor
bizler de, “devlet-i ali”nin gözünde, tedavi,geçer akçe gibi; ani bir bilinmezlik ve/veya
hatta ıslah edilmeye mazhar araştırmalar süreklilik arz eden gizli-saklı iradi bir Spinoza ve Agamben’in metinlerinde
yapan “akademik özneler” konumundayız. dünyada, “bizlerin sivil iktidarı” neredeyse ortaklaştırdığım temel bir sorunsaldan
olanaksız hale getiriliyor. Hem devlet hem hareket eden ve “olağanüstü haller” ve
Tartışmamı biraz daha derinleştirmek ve şu de iktidarın tebaası -yani bizler- gizlilik sonrasında “gizlilik” marifetiyle, gerçekte
soruyu yöneltmek isterim: “Siyasi iktidar içerisinde sessiz bir yığına dönüştürülmeli, bizi “köleleştiren” bir sürecin yapı-
devletin aygıtları marifetiyle akademik diller sessiz bırakılmak adına zalimce taşlarının çözülmesi için, bir tür akademik
üretimi neden ıslah etmek ister?” Konunun dağlanmalıdır. Kısacası, sorgulayarak üretimle yükümlü olduğumuza
esbab-ı mucibesi, hepimizin malumu; düşünmek, hele ki bunu akademik bir inanıyorum. Sonuç olarak köleleşme
bununla birlikte, bazı temel kaynaklar araştırmaya dönüştürerek kayıt altına sürecinde, yukarıda zikrettiğim baskıcı
üstünden, özellikle 1980’lerden sonra almak; hadi biraz daha ileri gidelim, iktidarın ideolojik ve kültürel kodlarını
küresel ölçekte hakim kılınan ve “güvenlik bilgiyi, belgeyi kamuyla/sivil bileşenlerle sökecek eylemliliğin salt bedeni bir
rejimini” her daim ve ölçekte, neredeyse paylaşmak, devletin yüce menfaatlerine bir mücadele olmadığını, gerektiğinde
“militer” doktrin ve pratiklerle genel geçer darbe, dolayısıyla bir suç ve en önemlisi entelektüel emeği de ihtiva ettiğini
kılan bir tür siyasete ilişkin ilave günahtan öte bir şey değil. belirtmek isterim. Eleştirel akılla
yorumlarla tartışmayı zenginleştirmeyi sorgulayıp, olayları ve olguları belgeleyip-
umuyorum. Biraz önce kullandığım Benzer biçimde, yakın dönemde yeniden metinleştirecek, gerektiğinde bu metinlere
terminolojiye istinaden, örneğin “güvenlik okuduğum bir başka metne göndermeyle imza atacak eylemlere ve kısacası yeni
rejimi” ve “militer pratikler” sözcüklerini, sorularımı ve kısmen yanıtlarımı siyasal alanlara ihtiyaç duyduğumuzu teyit
bir başka ıslaha mazhar metinden ödünç tamamlamak isterim: Bu eser, günümüz ederek, akademik üretimi kendimce
aldığımı da özellikle belirtmek isterim filozoflarından Giorgio Agamben’e ait ve kıymetlendireyim.
-Stephen Graham’ın “Muhasara Altındaki yukarda zikrettiğim, örneğin “devletin
Şehirler-Yeni Askeri Kentleşme” başlıklı bekası”, “toplumun huzuru, düzeni” ve Yorumumu üçüncü ve nihai bir anekdotla
eseri, biraz önce tartışmaya açtığımız “kamu güvenliği” benzeri konuları sonlandırmak istiyorum; üstelik, lafı nereye
konuları gündeme getirmesi açısından çok örneklemesi açısından çok önemli ve çekeceğimi tahmin ettiğinizi bilerek:
önemli6. Gerçekte, Graham’ın sözünü ettiği zihin-açıcı tartışmalar içeriyor. 2005 Akademide “düşünce ve ifade
rejim nedeniyle, Therborn’un derdest edilip yılında İngilizce baskısının yapıldığı ve özgürlüğünün” kısmen değil tamamen
ARREDAMENTO

hizaya sokulmaya çalışıldığını ve dahası dilimize “Olağanüstü Hal” diye yerle yeksan edildiği ve yukarıda
öğrencimizin, sözde sivil-kamusal bir çevrilebilecek bu kısa ancak güçlü felsefi zikrettiğim türden devlet/toplum
alanda şiddete maruz kaldığını iddia kitap, devleti yöneten siyasi iktidarın düşmanlığı yaftasıyla akademik öznelerin
edebiliriz. baskıcı ve sonrasında ıslah edici sağdan-sola fütursuzca savrulduğu bir
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 57

57
döneme tanıklık ediyoruz. Bunun salt

DOSYA
Türkiye’ye has geçici bir “delirium”
olmadığının, tam tersine küresel ölçekte
cereyan eden sistemik bir tıkanıklığın bir
tür tezahürü olduğunun da ayırdındayız;
ancak, sözü edilen kitlesel histeriye tanı
konması bizi rahatlatmıyor, sorunu
çözmüyor ve ileriye dair de öngörülerde
bulunmuyor. Dolayısıyla, en başta dile
getirdiğim akademik üretim ve siyasi
praksis ilişkisine dair kafa yormak ve 1

akademik üretimi toplumsal fayda adına


Akademya:
1 Sedad Hakkı Eldem, 1939 New York
egemen siyasetin ideolojik ve kültürel Dünya Sergisi Türkiye pavyonu.

kodlarını çözecek mecralarla


buluşturmakla yükümlüyüz. Sahte, Kralı Giydirmek…
kurmaca ve dayatılmış varlıksal
endişelerimizle bizleri bir anlamda tutsak K. Ferhan Yürekli n Önce bir saptama Piyasanın daha doğrusu mimarlık
eden hegemonik kodları, hamasete yapalım. Akademi şaibeli bir sözcük. Saygın bürolarının hemen alıp çizim elemanı
bürünmüş dilleri ve baskıcı aygıtları bilim akademilerinin, bilimin otorite olarak kullanabileceği (asgari ücretle
işlevsel kılan söylemleri ters-yüz edecek tarafından kontrolü amacıyla kurulduğunu, kullanabileceği) mezun yetiştirme
entelektüel emekten başka bir gücümüzün aslında birer loncaya, statü edinme aracına eğilimine girmenin kurumsal itibar
olmadığının bilinciyle, akademik dönüştüğünü, günümüzde de başka isim ve kaybına neden olacağını düşünmek
üretimimizin içeriğini yeniden kurmaya ve sıfatlarla olsa da bu görevi sürdürdüğünü üzüntü vermektedir.
“düşünce ve ifade özgürlüğüne” ilişkin kabul etmemiz gerekiyor.
imanımızı her daim tazelemeye mecburuz 1920’lerde Ankara’da Genç Cumhuriyet,
-üstelik, salt hamasi bir dilin şevkinde Ülkemizde bilim akademisi geleneği yoksa Osmanlı akademyasının, “Mongeri
kaybolmaya mahkum akademik öznelere da okullarımızın “akademileşme” yolunda önderliğindeki Kemalettin ve Vedat Tek
dönüşmekte olduğumuz gün gibi geri kalmadığını görüyoruz. Bugün lonca üçlüsü”nün hegemonyasını çabuk
ortadayken. n Güven Arif Sargın, durumundaki meslek odaları ile ortak yetki bitirmişti. Atatürk’ün ölümünden hemen
Prof.Dr., ODTÜ Mimarlık Fakültesi. verme düzenlemeleri peşinde olmaları sonra ise akademyanın önderleri eliyle
yanında, iki öncü mimarlık okulumuz da, hortlayan Osmanlı mimarisi, kanımca genç
Notlar: kuruluş aşamasında kurumsallaşma yerine, Cumhuriyet’i değilse de mimarlığını
1 TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi üyelerince
sürdürülen uzun erimli bir mücadelenin yansıması lider ihtiyacını karşılayan güçlü kişiliklere bitirmeye soyunmuştur.
olarak, “Kaçak Saray” başlığıyla derlenen kitabın teslim olarak işe başlamışlardı.
tanıtım ve imza gününde yapılan konuşma notlarının 1939 New York Dünya Sergisi için
gözden geçirilmiş halidir. Sunum 12 Aralık 2015
tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Öte yandan, Günümüzde ise üniversitelerimiz tutucu, Akademi başkanının tasarladığı Türk
Arredamento Mimarlık dergisinin talepleri tabu oluşturucu tutumların baskı ve Pavyonu Sultanhamam sebillerinden biridir
doğrultusunda, bu kez sorumuz kitabi metinden çok, kontrolü altındadırlar. Despotlar ise ve bu akademyanın Cumhuriyet’in ne
genel anlamıyla akademik üretimi mercek altına almaya
yeğlemiştir. Kitap için: Tezcan Karakuş Candan, Ali bellidir; akreditasyon normlaşmaları ve olduğunu kavrayamamasının ilk belgesidir.
Hakkan, Gökçe Bolat, Kaçak Saray; Kibir, İsraf, hakemli dergiler ve giderek artan Tabii Cumhuriyet’i yöneten ikinci neslin
Hukuksuzluk, Kırmızı Kedi Yayınevi, Ankara, 2015. “piyasanın onaylayacağı mezun” yetiştirme Cumhuriyet’in ne olduğunu
2 Michel Foucault, The Archeology of Knowledge;
Discourse and Language, The Pantheon Books, New hevesi. Kurumsal itibar ve akademik kavrayamamasının yanında bu affedilir
York, 1989. yükselmenin rayları bunlar üzerinden bir durum olabilir. Belki de yeni yönetimin
3 Bu kapsamda, 2015-2015 Akademik Yılı, Bahar döşenmiştir. Örneğin bir akademik çalışma teşvikiyle, böyle, Batı’nın bu Ortadoğu
Dönemi’nde, ODTÜ Mimarlık Bölümü ikinci sınıf
stüdyosu çerçevesinde sürdürülen çalışmaya,
onaylanmış değerlere aykırı ise hakemleri ülkesinden (!) beklentilerine uygun bir
araştırmaya, güncel olması hasebiyle özellikle dikkat -tabuları- aşıp yayınlanma şansı yoktur; biçim seçilmiş, Cumhuriyet’in devrimci
çekmek isterim: hakemli dergilerde özgür bilim ilkeleri ile uyuşmasa da, Batı tarafından
[http://metuarch202habitat.tumblr.com].
4 Kapsamlı bir okuma için: Göran Therborn, The
yapılamayacağı apaçıktır. Muhakkak bir beğenilme sağlanmıştır.
Ideology of Power and the Power of Ideology, Verso, hakem, daha doğrusu hakim gerekiyorsa
New York, 1999; Göran Therborn, From Marxism to neden yükseltme jürilerine itibar edilmeyip Daha sonra başka bir önder akademisyen,
Post-Marxism, Verson, Londra ve New York, 2008.
5 Yüce menfaatlerimize halel getirmeyen bu çalışmaya,
dergi -ticari bir araç- hakemlerine yerel geleneklere merakı ile bilinen Alman
salt akademik merakla göz atmak isteyenler için: Aslıhan güvenilmektedir. Bilimsel çalışmalar açıkça profesör mimar Bonatz, girilen yolu
Yılmaz, Changing Publicness of Urban Parks Through ticaret konusu olmaktadır. Bu sayede ucuz Saraçoğlu Lojmanları ve arkasından
Time; The Case of Güven-Park, Ankara, [Danışman:
Funda Baş Bütüner; Eş-Danışman: Güven Arif Sargın],
hakemli dergiler çoğalmış, bilim iyice Balmumcu’nun Ankara Sergi Evi’ni
Yayımlanmamış Y. Lisans Tezi, ODTÜ Mimarlık ticarete dönüşmüştür. dönüştürme ile genişletmiş, diğer iki
Bölümü, Aralık 2015. önderi, iki mimarlık okulunun iki
6 Stephen Graham, Cities Under Siege: The New
Military Urbanism, Verso, New York ve Londra, 2011.
Mimarlık okullarımız arasında giderek başkanını, Sedad Hakkı Eldem ve Emin
ARREDAMENTO

7 Benedictus Spinoza, Tractatus Politicus; Politik güçlenen ulusal veya uluslararası düzeyde Onat’ı da peşine takmıştır. İTÜ’den de,
İnceleme, Dost Kitabevi, İstanbul, 2015. akredite olma hevesi de kurumlarımızı Güzel Sanatlar Akademisi’nden de, lider
8 Giorgio Agamben, State of Exception, The University
of Chicago Press, 2005.
normlaştıracak, daha da kötüsü baskısı nedeniyle olsa gerek, bir karşı
tembelleştirecektir. görüş, bir eleştiri çıkamamıştır.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 58

58
fakültesi ikinci en yüksek puanlı
DOSYA

fakülte idi).

Bu iki yöneticinin yıllar sonra iki öncü


eğitim kurumumuzun Mimarlar Odası’na
verdiği destekle yüzyılın iki mimarı olarak
onurlandırılması akademya için tipik bir
“kral çıplak” durumudur.

Yine bu dönemden miras ünlü Taşlık


Kahvesi, içeriksiz ve tam bir kopyalama
olduğu halde yapımından kırk küsur yıl
sonra bile Çağdaş Türk Mimarlığı’nın baş
2 eseri olarak sunulmuş ve sunulmaktadır.
3 Bunlara sessiz kalan da akademyadır.

50’lerde ise akademya yeterlik tezi yerine


doktora tezinin konmasıyla yeni bir döneme
girmiştir. Şehircilik Kürsüsü’ndeki bir akranı
-ki kendi beyanı ile liseyi edebiyat bölümünde
okumuş olmasına rağmen fen bölümü
mezunlarını alan Teknik Üniversite’ye
sınavsız girilen o özel yılda girmeyi
başarmıştır- tanınan müktesep haktan
yararlanarak yeterlik teziyle hızlı yükselmeyi
4 tercih ederken Bina Bilgisi Kürsüsü asistanı
Nilüfer Ağat zor yolu seçerek ilk doktorayı
yapmıştır. Yine Bina Bilgisi Kürsüsü üyesi ve
doçentlikten ileri gitmesine izin verilmeyen
Necibe Çakıroğlu olağanüstü bir öngörü ile
Norbert Wiener’in Sibernetik ve Hermann
Mattern’in Ot Yetişmez Artık kitaplarını
Türkçe’ye kazandırmış, Yapı I Kürsüsü üyesi
Eyüp Kömürcüoğlu doçent olduğu halde
başladığı doktora çalışmasını profesör
olduktan sonra tamamlayarak, Türk
Evi üzerine en kapsamlı çalışmayı
2 Şevki Balmumcu’nun Ankara Sergi Atatürk’ün değerlerine yabancılık gerçekleştirmiştir. Ancak bu aykırı üçlünün
Evi ve Paul Bonatz’ın Ankara Operası. Anıtkabir yarışmasıyla akademya Taşkışla’da “görmezden gelinenler” ve
3 Emin Onat ve Sedad Hakkı Eldem’in tarafından kanımca bir kere daha ortaya “dışlananlar” olmasını kim nasıl açıklayabilir.
Anıtkabir önerileri.
çıkmıştır; şartnamedeki “… ve onun
4 S.Hakkı Eldem ve E. Onat, Ankara şahsiyeti ile mütenasip bulunacaktır” Tabii başka doktoralar da görülmeye
ve İstanbul Fen Fakülteleri.
hatırlatmasına rağmen… başlanmıştır. Örneğin 1930’ların en önemli
5 Sedad Hakkı Eldem Taşlık Kahvesi.
yapılarından biri olan Florya Köşkü döneme
6 Atatürk Olimpiyat Stadyumu. Eldem ve Onat birlikte, Bonatz’ın ait bilinen tek kaynakta yer almadığı için
izleyicileri pozisyonuna soyunarak, Cumhuriyet mimarlığı ilgili ilk çalışmalarda
aralarında Ankara ve İstanbul Fen yer bulamamış, yıllar sonra aynı yapı iki
Fakülteleri binaları da olan öncü (!) yuvarlak penceresi nedeniyle yüzeysel
tasarımlar üretmeye başlamışlardır. değerlendirmelerle gemi metaforu peşinde
olan ve betonarmenin olanaklarının
Siyasi ortama göre ürün veren ikiliyi denendiği bir yapı olarak da sunulmuştur;
neyse ki kendi öğrencileri bile izlememiş, bütünüyle ahşap olduğu halde…
seçtikleri tutucu yollarında yalnız
bırakmıştır. 1950’lerin başında İTÜ’de 60’ların 70’lerin dünya üzerindeki
öğrenci çalışmalarının modern mimariye dinamikliği ve hızı mimarlığa da
hızlı dönüşünün nedeni kanımca yüksek yansımış, değişik ve yabancı kavramlar
fen puanıyla öğrenci kabul edilmesi hızla mimarlık çalışmalarına da girmeye
ARREDAMENTO

olabilir (Örneğin 62 yılında onlarca başlamıştır. Hazırlıksız ve birikimsiz


matematik, fizik, kimya sorusu içeren yakalanılan bu ortamda çeşitli konu
yazılı giriş sınavının fakülteler arası ve kavramlar hızla elden
başarı sıralamasında mimarlık geçirilmeye başlanmıştır.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 59

59

DOSYA
5

Bilim adına paketlenip kenara konan ufak bir kuşkuya


konulardan hatırladıklarımızı özetlemeye neden olmamıştır.
çalışayım… İngiltere’de doğan sistematik İronik olarak katılımcı
tasarım yaklaşımı dünyada en etkili planlamanın güncel
karşılığını bizde bulmuş, muhtemelen ilk uygulamalarına ve 6

uluslararası sistematik tasarım kongresi sonuçlarına bugün türlü giremedi. Örneğin kentlerimizi
Taşkışla’da toplanmıştır. “Kara kutu” karşı çıkan da Mimarlar Odamızdır. kaplayan plansız gelişmeleri incelemeye
(black box) olarak aşağılanan insanın olmasa da sloganlaşan ifadelerle
tasarım zihni faaliyeti yerine “saydam “Participation”ı paketledikten sonra aşağılamaya vakit bulduk. Akademya
kutu”nun (glass box) konması yani akademya Schulz’un “place” kavramıyla yıllar sonra açık sistem üretimler ve geri
tasarımın her aşamasının izlenip ilgilenmeye başlamıştı. Hemen yanında dönüşüm konularını keşfederken,
değerlendirilmesinin mümkün olduğu Hiedeger’in “being”i de epey meşgul etti gecekondu üretiminde hem açık sistem
savı hızla benimsenmiştir. Bir okulumuz akademyayı… Postmodernizmi ise yapı elemanı uygulamaları hem de
akıntıya fena halde kapılarak ve Taşkışla’da 60’larda bir öğrenci olan geridönüşüm tüm hızıyla yaşam
öncülüğünü göstermek için adını “bilimsel Hakkı Moltay’ın sergisindeki Venturi’den buluyordu; fark edemedik… Onlardaki
mimarlık fakültesi” olarak değiştirmeye değil de 15 yıl sonra Charles Jencks’den diğer değerleri görüp ortaya çıkarıp ders
kalkmış neyse ki yerine oturtulabilmiştir. öğrendik, çalışmalarımızı yaptık, alma yollarına giremedik. Onun yerine
çabuk kapattık. Ardından Derrida ve Tübitak için sayısız “balkonunu niye
Bu toplantıda örneğin öğrenci “dekonstrüktivizm” rüzgarı hatta fırtınası kapattın, yeşil alanı kaç kere
projelerinin, siluet etkisi, plan çözümü, bize “Rus Konstrüktivizmi” diye bir şeyin kullanıyorsun” içerikli belki yüzlerce
cephe çözümü, vaziyet planı çözümü, de yaşanmış olduğunu -artık komünizm “kullanım sonrası konut değerlendirme
sunum başarısı vb. 10-12 kritere kafadan tehlike olmadığı için- da hatırlatarak anketi” yapmaktan-yaptırmaktan
verilen (sübjektif) notların toplanıp esmeye başladı (60’lı yıllarda İTÜ’de bıkmadık; akademik unvanları aldık
kriter sayısına bölünmesiyle objektif 4 yıl mimarlık ve sanat tarihi dersleri ancak konut mimarlığını TOKİ’ye ve özel
değerlendirmeye ulaşılacağı almış, dersi veren kürsü sol eğilimli sektörün “kapalı siteler”ine teslim ettik,
savını neredeyse ayakta alkışlayan ve olsa da yine de Rus Konstrüktivizmi’nden TOKİ’nin Bursa faciasına karşı bile
İngiltere’de sistematik tasarımın haberdar edilmemiştik). ayaklanamadık, akademik bir karşı duruş
öncülüğünü yapan kişilerin ise aslında sergileyemedik. Koskoca Gölcük deprem
mimar değil makine mühendisi Felsefe aktarımına noktayı galiba Deleuze felaketinden ders çıkaramadık, Gelen dış
olduklarının farkına varılamamıştır. Kısa ile koyduk. Hepimizin felsefi bilgileri bir yardımlarla konutları tekrar inşa ederken,
süre içinde saman alevi niteliğindeki bu anda tavan yaptı, aktarımlarla olsa da dünyaya teşekkür niyetine konut
“sistematizasyon”dan eser kalmamıştır. hepsini çözdük, mimarlıkta başarıyla konusunda bir know-how geri dönüşünü
kullandık. Aslında çıplak olan krala sanal sağlayacak çalışmaları yapamadık…
Arkasından yanılmıyorsam Sanoff’un dünyamızda elbiseler dikip giydirerek
“participation” kavramı akademik ortamı kendi kendimizi kandırmamız hep devam 1960’lı yıllarda İTÜ Mimarlık Fakültesi
sarmış, pratik dünyaya da yansımış, sol etti. Derken “virtüel” tsunamisi geldi… tüm gücüyle İTÜ’nün kampüse taşınması
eğilimli Mimarlar Odası da katılımcı Sakinleşse de artçı dalgaları sürüyor hala… için çaba harcar, ilk gidecek fakültenin
planlamayı (halkın planlamaya Bilişim bölümleri kuruldu… Sanıyorum Mimarlık Fakültesi olması için raporlar,
katılmasını) -devlet denetimindeki merkezi günümüzde dilimize yapışan “parametrik projeler hazırlarken, 80’li yıllarda
planlamaya karşı- savunmuştur. 80’li tasarım” da bu dijital ortamın bir çıktısı… birdenbire ne oldu da “Taşkışla’dan
yıllarda küresel kapitalist Özal Hükümeti Bilgisayarlaşmaktan uzak duranlar ise şu çıkmayız”a dönüldü, üzerinde durmadık…
iktidara gelir gelmez yaptığı ilk işlerden sıralar “gentrification” sığınağındalar…
ARREDAMENTO

biri olarak İmar Bakanlığı’nı kapatarak Yoksa yanılıyor muyum? Bu arada, üstü oryantalist pazarlama aracı
plan yetkisini mahalli idarelere vermiş, olarak “hilâl” ile ancak kısmen örtülebilen
bu küresel kapitalistin, sosyalistlerin Bunlarla ilgilenmek yüzünden ülke anlamsız ve işlevsiz olimpiyat stadı ölü
savunduğu şeyi gerçekleştirmesi ise en sorunları akademyanın gündemine bir yatırımına “prof.” ünvanlı imzalarla onay
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 60

60
verildi… Berbat sonuçtan pişmanlık gösteri yaparken polisten kaçıp okula
DOSYA

duymayıp sessiz kalındı… Sinildi… sığınmak isteyen öğrencilere okulun


kapıları kapatılır oldu… Bienaller
Şehrin yaşayan, atardamar görevi
görev işlevsel unsurlarını kazıyıp Günümüz mimarlık akademyası da
yerlerine yeşil alanlar önerdik. Ülkedeki çoklukla ataları gibi merak etmiyor, endişe 30 Yılda İstanbul
tek gerçek Avrupa kenti olan Galata’nın duymuyor… Kendi manifestosunu yazmak
yeşil alan eksikliğinden dem vurduk… yerine kavram transferinde ısrar ediyor... Bienalleri
İstiklal caddesinde ağaç eksikliğini (!) Bence gizli hastalığı ise “gemeinschaft”
fark edip ağaçlandıran da yanılmıyorsam ilişkiler… Özeti bu… Bir de İTÜ’de Bige Örer n Geçtiğimiz otuz seneyi
akademya mensuplarıydı. Haydarpaşa diploma projesinin zamanla azalan ağırlığı değerlendirdiğimizde İstanbul Bienali için
limanını kapatıp, Galata terminalinden dikkat çekicidir. Diploma projesi, bir sıfırdan varolma hikayesi görüyoruz
yolcu vapurlarını kovalayarak gerçek 1962’deki 5 yıllık eğitimde 32 saat, toplam aslında. Bienal 1987 yılında, “Uluslararası
metropolü mistik bir şehre çevirmek 340 saatin yüzde 10’una yakını iken, 6 Çağdaş Sanat Sergileri” başlığıyla, ilk kez
isteyenler de… saate, toplam 193 saatin yaklaşık yüzde gerçekleştirilmişti. Bu serginin getirdiği
3’üne indirilmiş bulunuyor (tam da 1. büyük başarının ardından 1989’da
Akademya destekli mimarlık ofisinin Yarıyıla mimari proje konarak yapılan düzenlenen etkinlik “Uluslararası İstanbul
adının “… mimarlık hizmetleri” (!) olarak devrim sırasında olan bu azalmanın tek Bienali” diye adlandırıldı. 1995 yılında
kapitalin emrine sunulmasını ve bunun nedeni kadro baskısı kuran diğer gerçekleşen 4. Uluslararası İstanbul
İstanbul’un orasında burasında “renk disiplinlere yer açmaktır). Artık diploma Bienali’nden itibaren ulusal temsile dayalı
kartelası ile kamufle edilmiş kira kışlaları” projesinin ancak bir seçme ders kadar geleneksel anlayış yerine küratörlü bir
halinde zuhur etmesini yadırgamadık, kredisi yani önemi vardır (Eğitimin modeli benimseme kararı alındı, sanatçı
eleştiremedik, öğrencilerimizi bunlardan giderek kısalması gerektiği görüşümüzü katılımı daha uluslararası bir boyut
koruyamadık… Aksine müsebbiplerini hep ifade etmiştik, burada yüzdelerle kazandı. Yine bu bienalle birlikte sonraki
derslere, konferanslara davet ettik, tıpkı ilgilendiğimiz açıktır). sergilerde de sıkça kullanılacak Antrepo
Banker Kastelli konferansları (!) gibi… binası ilk kez mekan olarak kullanıldı.
Hala da sürüyor… Bunlara rağmen ve tabii çok uzun yıllar 5. Uluslararası İstanbul Bienali’nde
alarak en azından İTÜ Mimarlık Haydarpaşa Garı’ndaki bir yerleştirmeyle
90’lı yıllarda YÖK’ün, sapına kadar Fakültesi’nde ve birkaç başka okulda sergi ilk kez Asya kıtasına taşınırken,
Atatürkçü (!) bir başkanı döneminde pilot eğitimin özel bir konuma geldiği, 2001’de düzenlenen 7. Uluslararası 
seçilen İTÜ Mimarlık Fakültesi’ni esnekleştiği, öğrenci ile ilişkilerin olması İstanbul Bienali’yle ilk defa ana
denetletme işini -herhalde Derrida veya gereken şekle büyük ölçüde yaklaştığı da mekanlardan bir tanesi Asya’dan seçildi.
Deleuze’a ulaşamadıkları için olmalı- bir bir gerçektir… Özellikle İTÜ Mimarlık Kavramsal çerçevesini “İstanbul” üzerine
İngiliz şirketine verdiğini görüyoruz. Üç Fakültesi, engellemeleri aşarak, yıllar önce kuran 9. Uluslararası İstanbul Bienali’nde
akademisyenimizin, ellerinde, arkalarında radikal bir kararla birinci yarıyıla mimari ilk kez bienal mekanları seçilirken tarihi
tercümanıyla oturan İngiliz uzmanın proje dersi koyarak edindiği dünya merkezden, Beyoğlu’na geçildi. 2009’da
verdiği formlardan bize İngilizce sorular çapındaki öncü yerini kuşkusuz 11. edisyonla birlikte, İstanbul
sormalarını dün gibi hatırlıyoruz. pekiştirecektir… Bunun bir nedeni fen Bienali Venedik Bienali ile São Paulo
Kuruluşundan bu kadar yıl geçtiği halde puanı ile alınan öğrenci kalitesinin Bienalleriyle birlikte dünyanın en önemli
üniversitelerimiz kendi kendini yüksekliği olabilir. Ancak bugün de, çağdaş sanat etkinleri arasında
denetleyemiyor mu diye sormamız üzerine geçmişte olduğu gibi puan hesaplarıyla gösterilmeye başlandı. 2011 yılında
az kalsın başımız derde giriyordu. Acaba hızlı yükselme yolunu seçenler yanında, gerçekleşen 12. edisyonla birlikte sergi
kendi kendini denetleyememenin bir yolu dışlanmayı, görmezden gelinmeyi göze “İstanbul Bienali” diye adlandırılmaya
olarak mı akademik yükselmeler için alabilen aykırı genç akademisyenler vardır başlandı. 13. İstanbul Bienali tarihinde
doçentlik tezleri kaldırılıp uluslararası ve onların bu yüksek zihinsel kapasiteli büyük bir adım atarak ilk kez ücretsiz
hakemli dergi yayınları sistemi getirildi. öğrencilerle buluşmaları, büyük atılımları olarak gerçekleştirildi ve izleyici sayısı da
şimdiden görünür kılmaya başlamıştır. bu edisyonla birlikte 110.000’den
2000’li yıllarda akademyayı eleştiren bir n K. Ferhan Yürekli, Prof. Dr., Maltepe 337.429’a ulaştı. 2015’te düzenlenen
internet yazımızı üstüne alınan zamanın Üniversitesi Mimarlık Fakültesi. 14. İstanbul Bienali tarihinde ilk kez
dekanı sayın C. Giritlioğlu’nun mobbinge Büyükada’yı ana sergi alanlarından biri
varan dayanaksız soruşturmalarına maruz olarak konumlandırdı, Boğaz’ı eksen
kaldık; arşivlerde duruyor… Eleştiriye alarak 36 mekana yayılırken
tahammülsüz akademyanın nereye 545.000 ziyaretçiye ulaştı.
gitmesi bekleniyordu?
Bugün 15’incisinin hazırlıkları süren
50 yılda ne değişti… 60’lı yıllarda özerk İstanbul Bienali, güncel sanatın tanımını
üniversite yasası yürürlükteyken dışarda sivil dönüştürücülük, ortak bir kamusallık
ARREDAMENTO

gösteri yapan öğrenciler olarak Taşkışla’ya ve eleştirellik ile okul ve üniversitenin


kaçar, kapıları kapatırdık; polis ötesinde, deneyime dayanan sürekli eğitim
üniversiteye giremezdi, girmeye teşebbüs gibi değerleri kapsayacak şekilde
dahi etmezdi… Şimdi ise kamu yararı için genişletmeyi başarmış, sanatın bilim ve
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 61

61
felsefe gibi alanlarla da etkileşimini sonra shift-tilt özellikli orta format teknik

DOSYA
öncelikli olarak ilgi alanlarına dahil kameralar, sunumlarımda kullandığım
etmiş bir etkinlik. Dünyadaki diğer birçok Fotoğraf projeksiyon makinesi. Artık perspektif
bienale ve büyük sergiye de hazırlık düzeltmesini kahvemi içerken yapabildiğim
aşamaları, kurumsal yapısı ve farklı yazılımlar ve çoğu zaman yerden 50 m
uygulamaları ile örnek oluşturuyor, Kişisel Bir Durum yüksekte bir vincin tepesinde rüzgar
bienalin tanımını dönüştüren ve sürekli yemeye gerek kalmadan kameramı yüzlerce
sorgulayan bir işlev gösteriyor. Uluslarüstü Muhasebesi metre yukarı taşıyabilen bir drone’um var
ve çokkültürlü bir izleyici profili var. (çekim bölgesinde olabilecek bir terör
Gürkan Akay n Madem ki bu farklı bir tehdidi yüzünden sinyal kesici yok ise
Kuruluşundan itibaren Türkiye ile sayı olacak, ben de şimdiye dek meslek uçurabiliyorum, ayrı mevzu).
uluslararası güncel sanat ortamı arasında hayatımdaki en farklı işlerimden birini
bir bağlantı kurmayı amaçlayan İstanbul yapıp, bir sektörel yayında kendimi ilk Çekim öncesi hazırlık; bir sürü yol katedip
Bienali ayrıca sanat eserlerinin kez herhangi bir görsel kullanmadan elde pusula ile keşif yapmak yok artık.
görünürlüğü ve iletişimini güçlendiriyor, ifade etmeye çalışacağım. Sahadan cep telefonu ile çekilen kareler
güncel sanatın değişimi ve dönüşümü WhatsApp ile saniyesinde geliyor, Google
konusunda farkındalık yaratarak Neyin değiştiği sorusuna iki farklı başlangıç Earth ile de çevre binaların yüksekliklerini
ziyaretçiler için de önemli bir referans noktasından yola çıkarak cevap ve hangi cepheye hangi saatte hangi ışığı
noktası oluşturuyor. Yerel sanatın ve verebiliyorum: Birincisi; asıl soru alacağınızı da hesapladınız mı, sadece o
sanatçının yurtdışında tanıtımı ve dolaşımı cümlesinde yer alan 1989, diğeri; mimarlık saatte tripodu kurup deklanşöre basmak
da İstanbul Bienali’nin üstlendiği başka bir dünyasına ilk adım atışım; 1994 yılı. kalıyor size. Başka çaresi de yok zaten; bu
misyon. İstanbul Bienali diğer bienallerin trafikte çekim sahasına keşfe gidene kadar,
küratörleri, direktörleri ve çeşitli sanat 1989’da; üzerine 2-3 saat daha ekleyip işinizi
profesyonelleri tarafından ziyaret ediliyor. Gürkan Akay, bir çocuk idi, şimdi iki tamamlamış oluyorsunuz.
Bu ziyaretler hem yerel üretimle ilgili bir çocuk babası oldu. Ortaokul öğrencisi idi;
araştırma fırsatı sunarken hem de alanın mimar ve mimari fotoğrafçı oldu (eğer Çekim: Bakın burada neredeyse her şey
aktörlerini biraraya getirerek bir diyalog olabildi ise!). yirmi yıl öncesindeki gibi. Gene çekilecek
ve tartışma fırsatı yaratıyor ve olası bir yapı var, siz gene kamera başındasınız,
işbirliklerinin ortaya çıkmasına imkan Arredamento Mimarlık, Konur Sokak’taki bu bir dış cephe çekimi ise, yine iyi bir
tanıyor. İstanbul Bienali otuz yıllık gazete bayisinden Blue-Jean dergisi alırken güneşe ihtiyacınız var. Yirmi yıl önce de
tarihiyle hem çok genç hem çok tecrübeli; yan taraftaki stantta durup da gözüme bulutların dağılmasını iki saat boyunca
hem çok dinamik hem de çok köklü; ve ilişen “yalın” (sonradan oğlumun adı oldu) beklerdim, bugün de bekliyorum. Gene
son otuz yıl aslında bienal için büyük kapaklı dergi idi, bugün ise, ne mutlu ki, poz ölçümü yapıyorsunuz, objektifinizi
başarılar, unutulmaz hikayeler, yüzbinlerce bu özel sayısında içinde bana da yer alma gene belli bir diyafram değerine
izleyicinin aklında oluşturduğu pırıltılar, ayrıcalığını yaşatan dergi. bağlıyorsunuz. Yirmi yıl önce haziran ayı
yüzlerce bienal çalışanının yüreğindeki ideal akşamüzeri ışığı ve 11 diyaframda
heyecanlar, bienal ile büyüyerek yaşamını 1994 ve sonrasında ise; kaç saniye pozlandırma yapıyor idiyseniz,
zenginleştiren sanatseverler ve farklı bir Mimarlık eğitimi; T-cetveli, rapido bu haziranda da aynı değeri vermek
hayal gücüyle İstanbul’a yeniden kazımak ve yolda gördüğüm her yapının durumundasınız. Eksik mi pozladınız?
kazandırılan çok sayıda mekan demek. kafamda kesitini alarak taşıyıcı sistemini Yirmi yıl önce o kare çöpe giderdi, şimdi
n Bige Örer, İstanbul Bienali Direktörü. hayal etmek idi. Evet evet; varolan bir ise curve komutu ile koyu tonları biraz
yapının kesitini almak hayaldi, şimdi azaltıp, üzerine biraz da gren azaltma
gerçek oldu. Kepçeleriyle, mahallem ve filtresi eklersiniz, olur biter.
sokağımda kesitlerini almadıkları bir bina
kalmadı desem yeridir. İşin teslim süresi: Burada ise, müşterinin
tahmin ettiğinin aksine, eskiye nazaran
Fotoğraf eğitimi; benim için hassas terazide daha uzun bir süreç var. Bazı müşteriler,
bromür tartarak banyo hazırlamak, mimari ofislerin ağırlıklı olarak kullandığı
Sirkeci’de bir işhanının ikinci katından CAD programlarının maharetlerine bizim
tarihi geçmek üzere olduğu için yarı fiyata şekilli makinelerimizin de sahip olduğu
düşen diapozitif bulmaya çalışmak, üç gün zannı ile, çekimin bittiği dakika
üç gece boyunca, evin karanlık odaya makinemizden çıkartacağımız bellek
çevrilen küçük tuvaletinde, el radyosu kartındaki veriyi onlara sunacağımızı
eşliğinde agrandizör başında manüel zannediyorlar. Keşke böyle olabilse idi.
perspektif düzeltmesi yapmak idi. Şimdi ise, Ayda onbeş-yirmi çekim yapabilirdim
hafıza kartları ve Photoshop var. El radyosu böylece. Ama asıl iş; çekimden sonra
ise yerini tablet kullanarak Youtube ve başlıyor. Bizim iki kişi 4-5 saatte
ARREDAMENTO

Spotify üzerinden müzik dinlemeye bıraktı. yaptığımız çekimi, ofiste, bilgisayar


başında, üç ya da dört kişi, iki ya da üç
İşimde kulandığım ekipman; Mural’ını gün sunuma ve baskıya hazır hale
ofisimin duvarına kazıttığım AE-1’im, getirmeye çalışıyoruz.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 62

62
İşime bakışım: Biraz olgunluk kazanmış teknolojiye geçerken, genç neslin kayda özgüvensizliğimizi örtmek üzere
DOSYA

olsa da, bu süre zarfında neredeyse hiç değer bir bölümü filmi tercih eder hale dokunulmazlık getirdiğini sandığımız
değişime uğramayan madde bu. geldi; ama eninde sonunda analog filmi kibir halleri takınıp birbirimizden
taratarak gene de dijital ortama geçişin uzaklaşmaktan vazgeçtik mi? Bu
Ülkem: Yirmi yıl önce ümitli idim, şimdi kaçınılmazlığını deneyimlediler. Sayısal soruların cevaplarının hepsi HAYIR!
ise gitgide azalan ümidimi korumaya süreçler sayesinde, fotoğraf çekimi 27 senenin getirdikleri götürdüklerini
çalışıyorum. n Gürkan Akay, Mimar, sırasında yapılan bazı hataların telafisi dengeler mi? Bilmem…
Mimarlık Fotoğrafçısı. daha kolaylaştı; ama bu hal bizlerin içeriğe
daha çok odaklanmamızı sağlamadı ille de. Son olarak, kapitalizmin vaatlerini
Hatta, belki tersine; hatayı, kusuru bir gerçekleştirmediğini söylemek isterim.
popüler bir estetik dile çevirdik. Yıllar önce çalışma günlerinin 4’e
Zamanımız ineceği, tatil günlerinin ise 3’e çıkacağı
Fotoğraflarla öykülendirilen kişisel lafı dolanıyordu ortalıkta. Hiç de
Kalmadı hikayeler çoğaldı; kendi hayatlarını, azımsanmayacak sayıda insan için tersi
örnek aldıkları kendinden menkul oldu; 6’ya 1, hatta belki 7’ye 0 çalışanlar
Murat Germen n 1989’dan bu yana avangart sanatçıların hayatları kadar çoğaldı. Eskisine göre daha meşgulüz; bu
fotoğrafın üretim, paylaşım, tüketim, kayda değer bulan ve belgeleyip ifşa eden, iyi bir şey mi? Bilmem… Bu yazıyı kısa bir
yönetim sürecinde önemli sayabileceğimiz “henüz ne yaşadınız ki!” diyesiniz gelen sürede çıkarmam gerekti meşguliyetten
bazı değişiklikler oldu. Üretim daha genç sanatçılar daha çok görür olduk. dolayı, daha çok vakit ayırsaydım daha iyi
kolaylaştı ve nüfus yüzdesi olarak daha Toplumsal olaylara duyarlı, müşterek bir yazı çıkar mıydı? Şüphesiz… n Murat
fazla insan fotoğraf çeker hale geldi. Çeşitli hayatlara odaklanan belgesel Germen, Sanatçı, Fotoğrafçı, Sabancı
sosyal medya platformları aracılığı ile fotoğrafçılar ise; böl-parçala-yönet ve Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler
bireyler bağımsız bir şekilde fotoğraflarını savaş ekonomisinin gittikçe daha Fakültesi Öğretim Görevlisi.
kitlelere iletebilir hale geldi. Küratör, egemenleşmesinden dolayı, milyonlarca
direktör, editör veya moderatöre mecbur masum insanın yaşadıkları zulme çok daha
ve boynu bükük kalmadan, bağımsız bir sıklıkla odaklanmaya başladılar. Bir yanda
şekilde içerik paylaşabilmek olası hale neresinden tutacağınızı bilemediğiniz
geldi. Herkes paylaşabilir ve herkes yorum “Allah başka dert vermesin!” kıvamında
yapabilir konuma geldi; ama bazılarının kişisel hezeyanlar; diğer yandan belgesel
şikayetçi olduğu bu hal, genel olarak tadında izlediğimiz ve sizi her yanınızdan
kalitenin düştüğü anlamına gelmedi. tutan, “Allah hiç böyle dert vermesin”
Eskilerde “ehliyet” olarak algılanan net, kabilinden gaddarlık hikayeleri…
doğru pozlanmış yani salt zanaata
dayandırılmış fotoğraflar çekmeyi akıllı Yeni lensler, gövdeler, yazılımlar,
telefon kameraları otomatik olarak eklentiler çıktı; kullanamayanlar bunlara
hallettiği için; işin ehli olmanın tanımları her zamanki gibi “tu kaka” dediler;
değişmek durumunda kaldı. Belki de bu kullanabilenlerin bazıları ise deneyler,
sayede, teknik değil de içerik üzerine daha çıkarsamalar yaptılar ve ürettiklerinde
çok düşünebilme zemini oluştu. küçük ya da büyük farklar oluşmasını
sağladılar. Gözümüzü insansız hava
Fotoğraf, özellikle de son on yılda, cihazları (drone) sayesinde daha ucuz ve
Batı’daki eğilimi izleyerek; sergi, rahat bir şekilde semalara yollayabilmeye
müzayede, kurumsal ve kişisel başladık. GoPro gibi her yerde her zaman
koleksiyonlar gibi ortamlarda daha hazır ve nazır aksiyon kameraları, Lytro
çok yer bulmaya başladı. Küresel değer gibi netleme gerektirmeyen ve netlik
haline getirilen bazı önemli yaşayan düzlemini çektikten sonra bile
fotoğrafçıların eserlerinin fiyatları; sanatın değiştirmenize imkan sağlayan
para aklama, prestij ve yatırım aracı olarak fotoğraf makineleri çıktı.
kullanılması eğilimindeki artış konjonktürü
dahilinde, müzayedelerde milyon dolar Yukarıdakiler olgusal veriler. Peki
mertebesine çıkartıldılar. Kendilerini insanların birbirlerine yaptıkları zulüm,
fotoğrafçı olarak tanımlamayanlar daha dolandırıcılık, eziyet, işkence gibi
çok fotoğraf üretir hale geldiler. Bazı konularda bir değişiklik oldu mu?
fotoğrafçılar bu duruma sevindiler, belki İklimsel veriler 20-30 sene içerisinde
de “fotoğraf rüştünü ispat etti” diye… dünyada ciddi ekolojik sorunlar olacağı
yönünde sinyaller veriyor. Bunları birçok
Sayısal teknoloji Kodak, Agfa gibi film kaynaktan duymamıza karşın ciddiye
ARREDAMENTO

şirketlerinin iflas etmesine yol açacak alıyor muyuz; birbirimizle kıran kırana,
derecede gelişti, yaygınlaştı. Daha önce öldüresiye rekabet etmekten vazgeçiyor
filmle çalışan, şimdinin orta yaş ve üzeri muyuz? Empati amaçlayıp birbirimize
fotoğrafçılarının çoğunluğu sayısal yaklaşmaya çalışacakken, kendi
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 63

63

27 yıl, 300 sayı, 300 kapak, 1 dergi.

DOSYA
Grafik Tasarım n Bülent Erkmen

% %
) )
%

'
"
"
'
"
()* )
)

!
%$ "
" # $
"
!) *
! !)
& "
)
ARREDAMENTO

)#)
"
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 64

64
internet daha yaygınlaşmamıştı ve ne akıllı moda yayınlarında, harflerden çıkan
1989’dan
DOSYA

telefon, ne de tablet bilgisayar ortalıktaydı seslere atmosferik sahneler oluşturmuştu.


ama hipermedya kavramı Batılı herkesin Belki de bu nedenle ilk dijital fotoğraf
Bu Yana “Grafik dilindeydi ve tüm iletişim araçlarının tek makinelerinden çıkan düşük çözünürlüklü
bir mecrada birleşmesi bekleniyordu. berbat görüntülere çok kolay tahammül
Tasarımda” Bugün bakıldığında ilkel denemeler edildi. Pikselleri gözle görülen imgeler
sayılabilecek CD-ROM yayınlar, basılı HD’nin doğumunu kutlayan havai
Neler Değişti? kitabın öldüğünü ilan etmeye yetti. fişeklerdi adeta. Aynı yıllarda PhotoShop ve
Bugün tasarım/üretim bağlamında altın ustalarının da aldığı yol sayesinde fotoğraf
Esen Karol n “Graphic Language of çağını yaşayan nesne kitabın, bilgiyi özgürleşti, gerçekliğin zaten tartışmalı
Neville Brody” 1988’de yayımlanmıştı. depolayan ve dolaşıma sokan baskın temsil aracı olmaktan çıktı. Video klip ve
Kitabın dünyaya İncil hızıyla yayılmasıyla, mecra olmaktan çıktığı ve hediyelik eşya reklamlar için üretilen çizim-fotoğraf
Brody’nin işleri grafik tasarımcılara olduğu söylenebilir. karışımı imgelerse Snapchat’te bugün
tipografinin tılsımını, disiplin dışına taşan paylaşılan “kart”ların öncüsü sayılabilir.
ünü ise artık yıldızlık yolunun açıldığını 90’ların ayak kaydırıcı deneyselliği
gösterdi. 80’lerde büyük gazete ve karşısında yeri sarsılan usta tasarımcılarla, X kuşağı, iletişimi yavaşlatmaya
dergilerin çalışma biçimini kökten modernistlerin başta nesnellik olmak çalışıyordu. 2000’lerin grafik trendini
değiştiren masaüstü yayıncılık, 90’lara üzere tüm iddialarını çürütmek isteyen ise hız düşkünü Y kuşağı belirledi.
gelindiğinde, Macintosh’un sunduğu gençler arasında çıkan savaş, ateşkesle son Modernist anlayışın tamamına olmasa da
kullanıcı dostu işletim sistemi ve tasarımcı buldu ama grafik tasarım kurumları ızgarasına [grid] sahip çıkan Y kuşağı,
zaaflarını iyi kullanan marka stratejisi tasarım araçlarının demokratikleştiği bu Seattle sonrası dünyaya bir düzen
sayesinde, grafikerlerin görmezden dönemde tam bir krize girdi. Meslek elden getireceğini düşündü belki de. Kişisel
gelemediği bir kavram oldu. April gidiyordu. Acaba bu alanın aktörlerine ifadeden arınmış yeni minimalizim ve
Greiman bilgisayar teknolojisini bir lisans zorunluluğu ve lisans için de 60’lar kurumsal kültürünün kült fontu
tasarım aracı olarak kullanan ilk okullu olma gerekliliği mi getirilseydi? Helvetica’nın bakım görüp favori font
tasarımcılardan sayıldı ama 90’ların Üstelik mesleki pratik çok değişmişti; haline gelmesi sermayenin çarkına yağ
başının ilk büyük yıldızı David Carson’dı. peki grafik bölümlerinin adı ne olacaktı? sürdü. Experimental Jetset gibi tasarım
Grafik sanatlar, grafik tasarım, görsel grupları 2000’lerde yıldızlaştı; kolektif
Carson’ın tasarladığı “Beach Culture” ve iletişim, görsel iletişim tasarımı, görsel ekip çalışması, tasarımcı bireyselliğinin
“Ray Gun” dergileri, sörf, kaykay ve tasarım, iletişim tasarımı, yoksa yeni yerini almaya başladı. Cep telefonları ve
alternatif müzik alt-kültürlerinin grafik medya tasarımı mı? internet üzerinden veri paylaşımının
dilini derinden etkiledi. Harflerden gitar, kolaylığı ofise bağlanmayan tasarımcılara,
davul sesleri ve çığlıklar gelir olmuştu. İnternetle beraber bütün dünya, masa ve bağımsızlık da giderek şehirler, ülkeler
Bir diskete sığan font tasarım/üretim kucak üstüne gelince herkes McLuhan’ın arası işbirliklerine imkan sağladı.
programı Fontographer amatör ya da küresel köyünde ve bilgi çağında yaşamaya
profesyonel herkes tarafından başladı. Bilgi çağı grafik tasarımcıları, Art Chantry, 2001’de “Some People Can’t
kullanılabiliyordu. Dönemin kuşağı X, ekranı çok sevdiler. 60’lardan beri Surf” [Bazıları Sörf Yapamaz] başlıklı
60’lı yılları hatırlatan bir karşı kültürü inşa sanatçıların pek sevdiği videoyu nedense monografisiyle gerek Carson’a, gerek
ederken psikedelik imgelerin yerine ifadeci bilgisayarla beraber keşfettiler. Etkileşimli internet kültürüne taş atmasına rağmen
bir tipografiyi tercih etti. veri görselleştirme başta olmak üzere yeni bilgisayarın bir tasarım aracı olup olmadığı
çalışma alanları sayesinde bilgi çağında tartışmaları çabuk bitti, yerini “tasarımcı
Gutenberg’ten beri kuralları iyice grafik tasarım o kadar gözde bir meslek programlama bilsin mi; bilmese olur
sağlamlaşmış olan tipografinin, kurallarını oldu ki, 80’lerin sonunda Mimar Sinan’da mu”ya bıraktı. Her ne kadar Riso gibi
da, temelini de ipleyen yok gibiydi. Her okuyan bir grafik öğrencisi, bir taksi kenarda kalmış baskı teknikleri ile çalışan,
gün kişisel yorumlama için yeni bir araç şoförüne okuduğu bölümü açıklayabilmek eşarptan bez bebeğe her şeyi iletişim
keşfediliyor ya da icat ediliyordu. Bu arada için ancak sigara paketi örneğini mecrasına çeviren, sanat ve tasarım
bazı grafik tasarımcılar Foucault, Derrida kullanabiliyorken, bugünün öğrencisi, arasındaki sınırı muğlaklaştıran yeni tip bir
ve Baudrillard okur olmuş, her metnin şoföre font tavsiyesi verebiliyor. Deneyim grafik tasarımcı ortaya çıkmışsa da,
okuru kadar yazarı olduğunu ve tasarımı, hareketli grafik, oyun tasarımı ve günümüze damga vuranlar DIY [kendin
kendilerinin de tasarladıkları işlerin ortak etkileşimli tasarım gibi taze bölümler yap] yaklaşımıyla dijital ve analog olanı
yazarı olduklarını savunmaya dünyanın pek çok yerinde pıtrak gibi açıldı. karıştırmaktan korkmayan ve aklına
başlamışlardı. Anlamı kapatmak yerine Yüksek lisans ve doktora programlarının koyduğunu gerçekleştirmek için araç icat
anlam katmanları oluşturmaktan artışına rağmen akademik personel edenler. Bu tasarımcılar bazı açılardan
yanaydılar. İletişimin basit şeması eksikliği ve eğitimin nasıl yönlendirilmesi tasarladığı yazı karakterinin incecik
“verici-mesaj-alıcı” sorgulanır olmuştu. gerektiğine dair yaygın sorunlar yakın çizgilerini basabilmek için kağıt icat
Sonuç olarak bugün aksini savunanlar olsa zamanda çözüleceğe benzemiyor. etmek durumunda kalan 18. yüzyılın
da grafik tasarımcı bir telgraf operatörü Baskerville’ine, Vignelli’ye olduklarından
ARREDAMENTO

olmaktan çıktı. 90’ların tipografisine yol açan anlayış, daha yakınlar.


“güzel fotoğraf”tan anlaşılanı da kökten
Fukuyama, 1992’de yayınlanan kitabında değiştirdi. Soyut, ne olduğu belli olmayan, Öte yandan dijital devrim, endüstri
tarihin sonunun geldiğini yazdığında bozuk, müdahale edilmiş imgeler müzik ve devrinin ayrışmış uzmanlıklarını ve çalışma
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 65

65
ortamlarını tek bir yerde, bir anlamda etkisiyle köklü dönüşümler yaşamıştır.

DOSYA
tasarımcının zihninde buluşturmuş gibi Bu dönüşümler 24 Ocak kararları ile
oldu. Çünkü bugün zihin ve ondan çıkan Kent ve Planlama başlamıştır.
ürün arasında adeta bir dolaysızlık var.
Geçmiş yüzyılın hizmet emekçilerinden Hükümet, IMF ve Dünya Bankası ile
olan grafikerler, “app”siz hayal edilemeyen Neoliberalleşme yapılan bir stand-by anlaşması sonucunda
yeni hayatta, patronlara “design thinking” uygulamaya koyduğu ve aslında ithal
öğretebilen, “start-up”lara kurucu ortak Sürecinde TOKİ ikamesini fiilen kaldıran ekonomik
olabilen parlak tasarımcılar. düzenlemeleri içeren istikrar programını,
ve Toplu Konut 24 Ocak Kararları olarak belirlemiştir.
Z kuşağından tasarımcı olacakların Bu, ulusal kalkınmacılık politikasından
önündeki oyun alanı, girişimcilikten Biçiminde vazgeçildiğinin açık bir göstergesi
sanatçılığa kadar uzanıyor. Bu alanda her olmuştur. İthal ikameci model terk
mecra, her araç, her fikir, her yöntem, Kentleşmenin edilerek, yerine ihracat oryantasyonlu
her tarz, her dil mübah; yeter ki ortaya bir sanayileşme modeli benimsenmiştir1.
pazarlanabilir bir ürün çıksın. Gen-Z Ekonomi Politiği Bu süreci, neoliberal dönüşümün
üyeleri sosyal medyayı öz-tanıtım için kurumsal çerçevesini hazırlayan 1982
kullanmada yetkin olduklarından yıldızı Emrah Altınok n 1984 yılında kurulmuş anayasası ve diğer yapısal uyarlama
bol bir döneme giriliyor olabilir. Dizginler olmasına karşın, 2003-2010 aralığında düzenlemeleri2 izlemiştir.
“büyük veri” sahiplerinin elinde ama onlarca yasa düzenlemesiyle yetkileri
havada sahte olması muhtemel bir genişletilen, bu sayede hem konut Neoliberalizmin ülke şartlarına ilk kez
özgürlük kokusu var. üretimine hem de bütünen kentleşme sızdığı bu dönem, korumacı devletçi
pratiğine planlama yetkilerini kullanarak yapının kurallarının esnetilerek zamanla
Son 27 yılı Türkiye’deki grafik tasarım yön veren bir devlet kurumu olarak kaldırılmasını gerektirmiştir. Buna göre
açısından öncekilerden farklı kılan, değişim TOKİ, 2000’lere damgasını vurmuştur. devlet, ekonomiye müdahale alanından
hikayesinin dünyanın başka yerlerindeki İstanbul örneğinde, iktidar partisi AKP çekilmeli, uluslararası dış ticaret olanaklarını
hikayelerle pek çok açıdan örtüşüyor tarafından ortaya atılan “mega projeler”in arttıran politikalar benimsemeli,
olması. n Esen Karol, Grafik Tasarımcı. (partinin kendi söylemiyle “çılgın özelleştirmeyi desteklemeli ve örgütlü emeği
projeler”in) bugün neredeyse tamamı denetim altına almalıdır. Boratav (2005), bu
TOKİ aracılığıyla hayata geçirilmektedir. süreci sermayenin sınırsız tahakkümünü
TOKİ’nin ağırlıkla, küresel kent oluşturma -yerleştirme girişimi olarak
söylemleriyle kentlere adeta monte adlandırmaktadır. Ona göre kapitalizmin
edilmeye çalışılan prestijli projelere uzun tarihi boyunca sermaye daima tam
yönelmesi, bu yolla ve beraberinde tahakkümü aramıştır. Batıda refah devleti,
geliştirdiği toplu konut projeleri ile çevre ekonomilerde “popülist” rejimler,
kentlerin ekolojik eşiklerini hiçe sayarak emekçi sınıf ve katmanların mücadelelerinin
kontrolsüz biçimde büyümesine aracılık katkısıyla sermayenin çeşitli biçim ve
etmesi, dönüşüm projeleriyle de yoksul mekanizmalarla “sınırlandığı” koşullar
kesimin içinde bulunduğu olumsuz şartları sağlamıştır. Dolayısıyla neoliberal
daha da derinleştirmesi, kurumun konut politikaların gelişi, önce bu sınırlamanın
sektörü içindeki esas işlevinin tasfiyesini gerektirmiştir. Emekçi sınıfların
sorgulanmasına sebep olmaktadır. çetin mücadelelerle elde ettikleri sosyal ve
ekonomik kazanımlar, adım adım eritilmeye
Bu yazıda, neoliberalizmin etkilerinin başlanmıştır3 (Boratav, 2005:7).
devlet yapısı ve piyasaları dönüştürmeye
başladığı 1980 sonrası Türkiye’sinin, 1980 sonrası neoliberal dönüşüm sürecinde
devlet, sermaye, toplumsal hareketler ve yürütme organının iç hiyerarşisi yeniden
kentleşme denklemi içerisinde ele alınması düzenlenmiştir. Kurumsal değişimlerin en
amaçlanmıştır. Bugünün koşullarını önemlisi Başbakanlık örgütünün giderek
çözümlememize kaynaklık eden, önemli bir genişleyen bir yapıya kavuşturulması
kırılma noktası olarak tanımlanabilecek olmuştur4. Bu durum kamu mali
2000-2001 krizi ve TOKİ’nin yeniden yönetiminde özellikle bütçe politikaları
inşası sonrasındaki (son 16 yıl) dönüşümler açısından da belirleyici olmuştur. DPT
ise yazının asıl odağını oluşturmaktadır. Müsteşarlığı ulusal planlama deneyiminin
yaşandığı 1960-1980 arası dönemdeki
Erken Neoliberalleşme: konumunu 1980’lerle birlikte planlama
Türkiye’de 1980-2000 aralığında anlayışındaki değişime bağlı olarak
ARREDAMENTO

ekonomi-politik dönüşümler kaybetmeye başlamıştır. Çünkü dışa


80’lerin Türkiye’si hem 70’lerdeki dış borç açılmayı öngören ekonomi programı
ödeme krizi sebebiyle hem de 80 sonrası doğrultusunda yeniden düzenlenen
global monetarist politikaların zorlayıcı ekonomi bürokrasisinin kurumsal
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 66

66
DOSYA

konumlanışı ve dolayısıyla devletin tıkanmış olan pazar, kente ve kent mekanın metalaşma süreçlerine meşruluk
kurumsallaşma biçimi, ekonomik topraklarına yönelmiş yatırımlar yoluyla kazandıran bir süreci getirmiştir. Başta
uluslararasılaşma ile daha yakından ilişkili canlandırılmaya çalışılmıştır. Bir önceki İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere, üç
organları ön plana çıkarmıştır. Böylelikle, dönemin zenginlik kaynağı olan üretim, milyon tapu tahsis belgesinin dağıtılması,
bu üçlü saç ayağı içinde DPT’nin yerini ticaret ve tarımsal faaliyetler, yerini arsa ardından planların hızla bitirilip yürürlüğe
Maliye Bakanlığı’ndan ayrılarak kurulan rantları, faiz ve gayrimenkul kazançlarına konması, birbirinin ardı ardına çıkarılan af
Hazine Müsteşarlığı almış; bu yapıya bırakmıştır. Bu sürece işlerlik kazandıran yasalarıyla meşrulaştırılan yasadışı
ayrıca o dönemde Ekonomik İşler Yüksek toplumsal ve hukuki normları belirleyecek yapılaşmış bölgelere belediyeler kanalıyla
Koordinasyon Kurulu ve Toplu Konut ve olan 1982 anayasasında, bu politikaların altyapı hizmetlerinin götürülmesi, bu süreci
Kamu Ortaklığı Kurulu, Para ve Kredi yasallaşmasına olanak tanıyacak pekiştiren uygulamalardan bazılarıdır.
Kurulu gibi önemli kurullar da eklenmiştir kararlar alınmıştır. Ayrıca 1984’te yürürlüğe giren Toplu
(Güzelsarı, 2007:85). Konut Yasası ile konut alanlarında toplu
1961 anayasasının toplumsal girişimlerin teşvik edilmesi, kıyıların,
Tüm bu yasal ve kurumsal düzenlemeler kazanımlarını tek tek tasfiye eden 1982 orman alanlarının ve turizm potansiyeli
özetle neoliberal politikaların ülke içinde anayasası, hem dışa açılma pratiğine taşıyan alanların turizm tesislerine ve ikinci
işlerlik kazanmasını sağlayan üst çerçeveyi olanak tanıyacak, hem de kentteki konutlara açılmasına olanak tanıyacak
oluşturmaktadır. Neoliberalleşmenin yatırımların önünü açacak olan diğer yasal teşvik ve kolaylıkların getirilmesi,
kentleşme ayağını kuracak olan ve kurumsal dönüşümlere temel özelleştirme ve hazine arazilerinin satışına
rasyonalite, ancak bu yatırımların oluşturmuştur. Bu süreç, konut, turizm, yönelik düzenlemelerin gerçekleştirilmesi
mekanını organize eden özel bir kıyı, tarım toprakları, orman alanları, ve tarım topraklarının kar getirebilecek
mevzuat ve kurumsal şema inşa çevre ve arsa politikalarında köklü kullanımlara açılması, bu ayağın ne denli
edildiğinde işlerlik kazanacaktır. değişimler yaratmıştır. sağlam kurulmaya çalışıldığının açık bir
göstergesidir. Süreç içerisinde, konut ve
ARREDAMENTO

1980’lerle birlikte ortaya çıkan en temel Örneğin, 1985’te belediyelere plan onama arsa piyasalarındaki hareketlenmeler ile
dönüşümün kent mekanının, ekonominin yetkisinin verilmesi, yeni dönemin popüler yerli iç sermayeye büyük bir pazar alanı
canlandırılmasında ana unsur olarak dinamiklerinden birisi olan demokratik bir yaratılabilmiş; gecekondulular kentsel
görülmeye başlanmasıdır. Bu dönemde yerelleşme adımından ziyade, kentsel ranttan pay alabildiklerinden
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 67

67

DOSYA
3

ücretlerindeki artış taleplerini bir mülkiyetleri) yitirecek ve doğal eşiklerinin 1 Küçükçekmece su havzasında TOKİ
blokları, Avcılar-Ispartakule, 2015
süreliğine erteleyebilmiş, böylelikle de sınırına dayanacaktır. Bu hızlı tüketim,
(Fotoğraf: Emrah Altınok)
siyasal desteğin yolu açılmıştır. 2000’lere gelindiğinde, ekonomik krizin de
2 Ataşehir TOKİ blokları ve mevcut
etkisiyle, daha geniş ölçekli bir yatırım doku, 2011 (Fotoğraf: Emrah Altınok).
2000 öncesi dönemin kentleşme talebini getirecek; ancak sermaye bu kez
3 Ispartakule TOKİ blokları, Batı
pratiklerine ilişkin buraya kadar aktarılan aradığı olanakları tek başına Resneli-Başakşehir, 2011
tüm gelişmeler, aslen yeni düzenlemelerle yaratamayacaktır. Bu da yeni dönemde, (Fotoğraf: Emrah Altınok).
türlü özgürlükler kazanan sermayenin, aşırı mekansal iç-tutarlılıkları örgütleyen bir
birikim sorununu, kentsel mekan üzerinden aygıt olarak, TOKİ’yi yeniden
çözme girişimi olarak okunabilecektir. tasarlamasını gerektirecektir.
dönüşümlerden bazılarıdır. Dolayısıyla
Öte yandan bu dönemi 2000 sonrasından Gelişmiş Neoliberalizm: Türkiye’de dönemin planlama pratiğini çözümlemenin
ayıran temel özellik, sermaye hareketliliğinin 2000 sonrası dönemde devletin yolu, öncelikle dönüşümlerin kuvvetinin
henüz devletin öncülüğünde organize dönüşümü ve Neoliberalizmin kaynağı olan hükümetin, AKP
edilmiyor olmasıdır. Daha çok 1980 kurumsallaşması politikalarının incelenmesinden geçecektir.
politikalarıyla “kayışı kopan” sermayenin, Neoliberalizmin Türkiye koşullarında
kent mekanına çok da organize olmayan örgütlenmesine ilişkin tartışmalar, ağırlıkla Bir tür muhafazakar burjuvazi devrimi
bir biçimde “saldırısı” sözkonusudur. 2000 1980’ler üzerinden yürütülmüştür. Oysa olarak da okunabilecek AKP iktidarının,
sonrasında bu sürece devletin müdahil 2000’ler, birçok açıdan 1980’ler kadar 2000-2001 krizinin akabinde gerçekleşmiş
olmasını sağlayan Toplu Konut İdaresi önemli, bir yerde onu aşan dönüşümlerin olması ve partinin yeniden yapılandırma
(TOKİ), bu gelişmelerin önüne geçmek yaşandığı bir dönem olarak karşımıza politikalarını bu krizin çözümüne odaklamış
yerine, bunları daha da ileri götüren bir çıkmaktadır. Gerek bugüne dek oturmuş olması, öncelikle krizi bu yazı için önemli
işlev görecektir. ya da kalıplaşmış olduğu sanılan siyasal ve kılmaktadır. Bu doğrultuda, krizin temel
ARREDAMENTO

ideolojik yapının dağıtılması, gerekse de etkileri ve krize dayalı olarak meşrulaştırılan


1980-2000 döneminde büyük kentler, toplumun devletle olan bağı ve onu yeniden yapılanma süreçleri ile ülkemizde
sahip oldukları değerli arazi stoklarını gerçekleyen etkisinin çarpıcı bir biçimde kentsel planlamanın güncel işleyiş biçimi
(hazine arazileri, kent içindeki diğer büyük değişmesi, bu döneme damgasını vuran arasındaki bağlar kurulmalıdır.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 68

68
2000-2001 krizi ve yeniden yapılanma ayında göreve başlayacak olan AKP Birgül Ayman Güler’e göre Türkiye’de bu
dinamiklerinin arka planı
DOSYA

hükümeti içinse, sistemin sıfırlanması ve dönemde devletin içyapısındaki değişim


Neoliberalizm, 1980’lerden itibaren yeniden kurulması için bir “fırsat” olarak süreci hem deregülasyon hem de
gelişmiş ülkelerin tutarlı bir sahiplenmeyle işlev görmüştür. regülasyonu aynı anda içermektedir. Buna
örgütledikleri bir süreç olmasına karşın, göre ulusal kalkınma plancılığı yerini yeni
1990’lara gelindiğinde ciddi krizler Kriz, aynı zamanda, o zamana dek siyasi ortakların durumun gereklerine göre
yaratmaya başlamıştır. Kapitalist sistemin sistemin temel partileri olan ANAP, DYP özgürce karar vermelerini sağlayacak
ya da rekabetçi mekanizmanın her zaman ve DSP gibi köklü partilerin etkilerini stratejik planlama düzenine bırakmaktadır.
en uygun ve en adil sistem olduğunu tamamen yitirmesine sebep olmuştur. Zira Devlet karar verme sürecine ek olarak iş
savunanlar, neoliberalizmi de aynı Dünya Bankası, 1991-2002 dönemine dek görme usulü bakımından bir “kamu-özel-
sahiplenmeyle savunmuş olsalar da, süren “zayıf koalisyon hükümetlerini”, ortaklığı” zeminine yerleştirilmektedir.
sistemin 10 yıl içerisinde kriz yaratması, Türkiye’nin ekonomik gelişimi önünde bir Yönetim sistemi merkeziyetçilikten
işsizliğin artması ve yoksulluğun engel olarak görmüştür (Bademci, 2007). uzaklaştırılıp, piyasacı yerelcilik esasları
derinleşmesi, sistemin kendi içerisinden de Buna göre istenen neoliberal dönüşümleri temelinde yönetsel-mali federalist bir
eleştiriler almasına sebep olmuştur. ancak “yeni muhafazakarlık” (new örgütlenmeye itilmektedir (Güler, 2006).
conservatism) paradigması ile uyumlu
Özellikle neoliberal reformların politikalar üretecek, AKP gibi bir tek parti Tüm bu yapısal uyum süreçleri içerisinde,
uygulandığı ülkeler derin krizlerle hükümeti doğrudan gerçekleştirebilecektir. Harvey’e göre sermaye birikiminin önünde
karşı karşıya gelmiştir. Meksika’dan Bu bağlamda hükümet uluslararası engel teşkil eden tüm kurumsal
başlayarak, Arjantin, Türkiye ve neoliberal güçler ve örgütlerden ciddi bir mekanizmaların imhası gerekmektedir.
Brezilya’ya uzanan kriz dalgası, tüm destek görmüştür. Emeğin tarihsel kazanımlarının tasfiye
dünyayı etkisi altına almıştır. Öte yandan edilmesi sürecinin de bunun bir parçası
neoliberal politikalara yönelik asıl David Harvey’in yapısal iç tutarlılığın olduğu düşünüldüğünde, 1980’lerle
eleştirileri, 1997 Güney Asya krizi inşası olarak kavramsallaştırdığı süreç bu başlayan tasfiyenin 2000 sonrası dönemde
tetiklemiştir. Bu krizi 1998’de Rusya, dönemde, Ortadoğu’da daha çok kaynak de devam etmesi şaşırtıcı değildir6.
1999’da Brezilya, 1999-2001 sürecinde transferi ve petrol rezervlerinin hakimiyeti
Arjantin ve 2000-2001 yıllarında ise boyutuyla kendisini gösterirken, Türkiye Kamu sektörü ekonomisinin en yüksek
Türkiye krizleri izlemiştir. Dolayısıyla gibi neoliberal politikaları 80’lerin katma-değer yaratma kapasitesine sahip
hakim neoliberal sistem, özellikle başından itibaren benimsemiş ancak henüz iktisadi kuruluşlarının özelleştirme
1990’larda reform düşünceleriyle yeniden tam olarak kurumsallaştıramamış olan yolu ile hızla elden çıkartılması, geçmiş
ele alınmıştır. Neoliberal reformların ülkelerde, yeni politikaları benimseyecek dönemlerle karşılaştırıldığında, bu
uygulandığı ülkelerdeki krizler yeni hükümetlerin kurulması biçiminde dönemin tartışmasız üstünlüğe sahip
“reform” programlarının gereği gibi karşımıza çıkmaktadır. Zira AKP olduğu belirtilmelidir7. Türkiye’de
uygulanamamasına bağlanarak, “kriz hükümeti 1980 sonrası dönemde iktidara neoliberalleşmenin bu ikinci aşamasında,
sonrası uyum” programları ve “düzenleyici gelmiş hükümetler içerisinde, Harvey’in kamusal alanı sermaye lehine daraltan
reformlar” adı altında vurgu devlete ve sözünü ettiği yeniden yapılanma süreçlerini de-regülasyon ve özelleştirme süreçleri,
devletin kurumsal işleyişinin yeniden başından sonuna, tüm aşamalarıyla esas olarak devlet müdahalesini basit bir
yapılandırılmasına kaydırılmıştır. (siyasal, iktisadi, hukuki, toplumsal ve kavrayışla azaltmamakta; aksine
Böylelikle 1980’lerin “devletin askeri sistemlerde) sistematik bir biçimde müdahale araçlarını metalaştırma
küçültülmesi” söylemi, yerini 1990’ların gerçekleştirebilmiş tek hükümet olmuştur. süreçlerinin dışında kalan bürokrasiden
ortalarından itibaren “piyasa dostu devralarak piyasacı olanlara
devlet”, “etkin girişimci devlet” Devletin dönüşümü ve TOKİ aygıtı kaydırmaktadır (Güzelsarı, 2007:82).
söylemlerine bırakmıştır Ekzen (2010), Türkiye’nin altmış yıllık
(Güzelsarı, 2007:102). IMF-Dünya Bankası döneminin, kesintisiz Kent yönetimlerini ve planlamayı yakından
en uzun doğrudan “yakın gözetim” ilgilendiren yeni düzenlemeler de kamu
Türkiye’de yaşanan 2000-2001 dönemini yaşamakta olduğunu yönetiminin yeniden organizasyonu ve
krizi bu bağlamda değerlendirildiğinde, belirtmektedir. Bir önceki dönemde Kemal yapısal uyum sürecinin önemli bir
beklenen kriz sonrası uyum programlarını Derviş aracılığıyla düzenlenen “Güçlü parçasıdır8. Bu süreçte TOKİ’nin yetki ve
ve düzenleyici reformları yürütecek Ekonomiye Geçiş” programı korunmakta sorumluluklarını yeniden düzenleyen
bir hükümete ihtiyaç duyulduğu ve yeni programlarla desteklenmektedir. toplam 14 ayrı düzenleme özel bir ilgiyi
görülecektir. Dolayısıyla bu yeni Bu doğrultuda Merkez Bankası hak etmektedir; zira bu düzenlemeler
hükümetin, devletin rolüne ilişkin özerkleştirilmiş, Kamu İhale Kurumu, yoluyla TOKİ kentleşmenin dinamiklerine
tanımlanan yeni niteliklere sahip bir Rekabet Kurumu gibi yeni bağımsız yön veren en temel aktör haline gelmiştir.
hükümet olması önem taşımaktadır. düzenleyici kurumlar oluşturulmuştur.
“Acil eylem planı” ve
2000-2001 krizi, Türkiye için yalnızca Neoliberalizmin kurumsallaşmasında bir “konut seferberliği”
ekonomik bir dönüşümün değil, aynı diğer önemli süreç kamu yönetiminin 3 Kasım 2002 Seçimi sonrasında yapılan
ARREDAMENTO

zamanda siyasal, hukuki, toplumsal ve yeniden yapılandırılması sürecidir. Bu basın toplantısında, AKP hükümeti bir
hatta kültürel bir dönüşümün de habercisi kapsamda daha önce yaşanmadığı ölçüde “Acil Eylem Planı” açıklamıştır.
olmuştur. Kriz, dönemin hükümeti için bir hızlı ve çok sayıda kanun, yönetmelik, Hükümetin hazırladığı bu planda “konut
başarısızlık hikayesi olarak, 2002 Kasım KHK vb. düzenleme gerçekleştirilmiştir5. seferberliği” adı altında bir bölüm yer
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 69

69

DOSYA
4

almıştır. Bu kapsamda “konut üretimi” ve niteliksiz ve yasadışı konutlardan 4 Ispartakule


TOKİ blokları,
“planlı kentleşme” ana hedefler olarak oluştuğu, bu konutların yenilenmesi
2011 (Fotoğraf:
belirlenmiştir. Ocak 2003 itibariyle de gerektiği yer almaktadır. Ancak bu Emrah Altınok).
toplu konut ve kentsel dönüşüm anlayışla bugüne dek üretilen konutların
uygulamalarına hız verilmiştir. ne kadarının bahsi geçen “sorunlu”
konutlarda yaşayan kişilerin barınma
İlan edilen “konut seferberliği”ni izleyen problemini çözdüğü tartışma konusudur.
dört yıl süresince, TOKİ’nin kurumsal Eğer bir konut açığından söz ediliyorsa ve
yapısı yeniden organize edilmiş, yetkileri bu açığın asıl belirleyicisi bu “sorunlu”
yasal düzenlemelerle genişletilmiştir. konutlarda yaşayan kişilerse, öncelikle
Kurum, doğrudan Başbakanlık’a bu kişiler için konut üretilmesinin sahip olan kesimlerine hitap ediyorsa, bu
bağlanmış ve böylece kendi kaynaklarını beklenmesi akla yatkın çözüm olarak konutları halihazırda konutu olanlar satın
üreten ve kullanan, bağımsız bir görülecektir. Aksi halde sistem sürekli alıyorsa ve hatta bu konutların bir bölümü
düzenleyici kurum haline getirilmiştir. “bir yatırım aracı ya da lüks tüketim satılmadan elde kalıyorsa, konut açığı değil
Süreç içerisinde Emlak Bankası ve nesnesi olarak konut” üretimine devam konut fazlasından söz edilmesi daha
Arsa Ofisi’ne ait tüm varlıklar edecek ve bir yanda nitelikli konuta gerçekçi olacaktır9.
TOKİ’ye aktarılarak, kurumun arsa ihtiyacı olan kesimler bu olanaktan
portföyü genişletilmiştir. mahrum kalırken, diğer yanda barınma Ekonominin emlak piyasası
sorunu olmayan kesimler ikinci, üçüncü üzerinden regülasyonu
Elde ettiği yeni yetkilerle TOKİ, kendisi konutlarının sahibi olacaklardır. Konutun bir yatırım aracı ya da lüks
için bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan tüketim nesnesi olarak üretilmesi;
tarafından belirlenmiş olan 500 bin konut Dolayısıyla sorun bu noktada bir nicelik hatta bu sürecin devlet öncülüğünde
hedefini 2011 yılının sonu itibariyle sorunu değil, nitelik sorunu olarak gerçekleştirilmesi, ekonomi politik açıdan
yakalamış, hatta bu hedefi 1 milyon görülmelidir. Yapılacak olan değerlendirilmesi gereken bir konudur.
konuta çıkarmıştır. TOKİ’nin internet araştırmaların hane halkının yapısı, alım
sayfasında ifade edildiği biçimiyle gücü, mevcut konutların niteliği gibi David Harvey (2003), mekansal-
bugüne kadar “100 bini aşkın nüfuslu konulara odaklanması gerekmektedir. zamansal sabiteler (spatio-temporal fixes)
30 şehir” inşa edilmiştir. Ancak bu suretle gerçek bir konut kuramında konutu “tüketimin kurulu
gereksinimi bilgisi üretmek mümkün ortamı” olarak tanımlanmıştır. Konut,
ARREDAMENTO

TOKİ bu ölçekte konut üretimini olacaktır. Bu bilginin üretilmesi akabinde emeğin yeniden üretiminde önemli bir
konut açığı söylemi üzerinden ise mevcut sorunlara gerçekçi çözümlerin yer tutarken, aynı zamanda tüketimi
açıklamaktadır. Bu açıklamalarda mevcut aranması şarttır. Eğer üretilen konutlar gerçekleştiren kitlelerin mekansal
konut stoğunun büyük bir bölümünün toplumun yalnızca belirli bir gelir düzeyine organizasyonu anlamını taşımaktadır.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 70

70
Dolayısıyla bu yatırım alanları sermaye
DOSYA

için öncelikli mekansal sabite alanlarıdır.

Konut sektörü tüm konjonktürel


dalgalanmalara rağmen 1980’lerden bu
yana ciddi bir yatırım alanı olarak
karşımıza çıkmaktadır. Süreç içerisinde
sektör açısından temel kırılma noktası
1999 Marmara Depremi olmuştur. 1980
sonrasında konut ihtiyacına paralel
gelişmeye başlayan sektörel büyüme,
1990’lı yıllarda yüksek enflasyon değerleri
etkisiyle yavaşlamaya başlamıştır. 1990’lı
yılların son çeyreğinde yüksek enflasyona
rağmen sektörde belirli bir hareketlenme
görülmüşse de, 1999 depremi sektörün
ciddi bir darbe almasına sebep olmuştur.
Taleplerde düşüşe sebep olan bu probleme,
2000 yılı itibariyle gündeme gelen
“Zorunlu Deprem Sigortası” ve “Yapı
Denetim Sistemi” ile çözüm aranmıştır.

5 2001 yılında tüm Türkiye’yi etkisi altına


6 alan ekonomik kriz, ülke ekonomisine
paralel bir biçimde inşaat sektöründe de
önce bir durgunluğa sebep olmuştur.
Piyasalarda yaşanan belirsizlik bu
durgunluğun nedenlerinden birisidir.
Ancak 2004 yılından itibaren sektör,
krizinden etkilenen bir sektör olmaktan
çok, krizden çıkmada işlev gören bir
sektör haline gelmiştir.

Türkiye’de bin nüfusa düşen konut üretimi


değerlerini incelendiğinde, öncelikle 2004
yılına dek yaşanan durgunluk
okunmaktadır. 2000 yılında 3.8 olan
değer, 2002’de 2.3 seviyelerine düşmüş ve
2004’e kadar sabit kalmıştır. Öte yandan
2004’ten itibaren daha önce yaşanmamış
bir hızda artış göstermiş, 2012’de 7.5
seviyesine çıkarak 2002 yılına kıyasla
3.3 kat artmıştır.

Bu sonuçlara göre, 2003 sonrası dönem,


konut üretimi açısından özel bir dönem
olarak karşımıza çıkmaktadır. En azından
konut üretimine ilişkin istatistikler,
Harvey’in krizden çıkmada inşaat
sektörüne biçtiği önemi doğrular yönde
görünmektedir10. İnşaat sektörü çarpan
5 Türkiye’de bin nüfusa Diğer taraftan Harvey, konutu aşırı etkisiyle, hem diğer sektörlerde belirli bir
düşen konut üretimi,
birikimi emen bir yatırım alanı olarak da hareketlenme sağlamakta hem de geçici
2012 (Kaynak: TÜİK).
tanımlamaktadır. Zira sermayenin olmasına rağmen istihdam olanakları
6 Türkiye’de konut kredilerinin
yıllara göre dağılımı, 2012
çevrimleri içerisinde “ikinci çevrim”, yaratmaktadır. Öte yandan sürece yalnızca
(Kaynak: Kalkınma Bakanlığı). üretimin ve tüketimin kurulu inşaat sektörü kapsamında değil, emlak
7 Başıbüyük Mahallesi, 2008 ortamına ve bu ikisinin işlerliğini piyasası (kiralık gayrimenkul pazarı, arsa
ARREDAMENTO

(Fotoğraf: Emrah Altınok). arttıracak teknik altyapılara yapılan ve arazi pazarı, spekülatif yatırımlar, el
yatırımları kapsamaktadır. Sermaye, değiştirmeler dahil) ve bağlantılı olduğu
kriz dönemlerinde önce ikinci çevrimin finansal kredi sistemleri açısından
yatırım alanlarına kaymaktadır. bakıldığında, tüm bu sistemi etkin bir
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 71

71

DOSYA
7

biçimde çalıştırabilen ülkelerin, sözkonusu ilişkileri bir kez tanımlanmaya kredisi pazarı, iki dönem kıyaslandığında
piyasalar aracılığıyla ekonomik sistemi de çalışıldığında, TOKİ’nin ve özelde toplu 2003 sonrası dönemde tam 167 kat
düzenleyebildiği görülecektir. 2003 sonrası konutun, yalnızca sermaye birikim büyüme göstermiştir. Bu tabloya rağmen
Türkiye’sinde AKP hükümetiyle birlikte süreçleri ve kriz denklemi üzerinden piyasa şimdiye kadarki büyük çöküş
karşı karşıya olduğumuz durum tam okunamayacağı ortaya çıkmaktadır. Hem anonslarını boşa çıkarmış, konut üretimi
olarak bu sürece denk düşmektedir. TOKİ hem de toplu konut olgusu (ve hatta kesintiye uğramadan devam etmiştir.
planlama) aynı zamanda bir siyasal proje
Hükümet, gerçekleştirdiği iktisadi ve olarak okunabilirken; bu projenin yarattığı İşte tam bu noktada konunun, ekonomik
yönetimsel düzenlemelerle sözkonusu dönüşümler de asıl gücünü ekonomik piyasa değişkenleri dışında siyasal proje
piyasaları sürekli canlı tutma çabası verimliliğinden değil toplumsal faktörden boyutuyla ve sınıfsal-toplumsal
göstermektedir. Böyle bir mekanizmanın alıyor olabilir. Bu da konuyu faktörlerle birarada yeniden ele
da güçlü bir devlet aygıtıyla diferansiyel bir perspektifte yeniden alınması gerekmektedir.
yönlendirilmesi gerekmektedir. TOKİ bu kuramsallaştırmayı gerektirmektedir.
rolü üstlenen kurum olarak karşımıza Kapitalist sistem, üretim araçlarına sahip
çıkmaktadır. TOKİ, ağırlıkla konut Harvey’in de içinde olduğu kuramsal olmayan çalışan sınıflara -proletaryaya-
sektörünü belirleyen bir aygıt olsa da, kanat, hem yatırımcı hem de tüketici için “bir gün konut sahibi olma” hayalini
piyasa içerisinde sürekli çalışan bir motor büyük oranda kredi pazarına dayalı gelişen sunar. Maliyetleri düşük olmasına rağmen
olarak sisteme can vermektedir11. emlak piyasasının, kredi sisteminin sermaye için karlı olmayan “karşılanabilir
üzerinde biriken fiktif değer katmanının konut” üretimi, kapitalizmin tarihinde
“Mülklü”leştirme, borçlanma (köpüğünün) sönümlenmesine bağlı olarak genellikle devlete düşen bir roldür.
ekonomisi ve hegemonya inşası zamanla devalüasyon ve aşırı yatırım krizi Özellikle refah devleti uygulamalarında
Buraya kadar çizilen ekonomi-politik yaşayacağını ileri sürmektedir12. Ancak devletin “sosyal konut” üretmesi, aslen
çerçeve Türkiye örneğinde büyük oranda Türkiye örneği incelendiğinde son 13 yıl üretici sermayenin maliyetlerinin
Harvey’in tezleriyle uyumlu bir büyük boyunca neredeyse sürekli büyümeye düşürülmesi işlevi görür. İşçinin barınma
resmi tarifliyor gibi görünmektedir. Diğer devam etmiş emlak ve buna bağlı kredi maliyetlerinin ve -sosyal konutların
taraftan Türkiye örneğinin özgün pazarı hala defalarca tahminlenen, o genellikle üretim mekanına yakın olmasına
koşullarının kuramsal olarak tam temsil beklenen krizi yaşamamıştır. bağlı olarak- ulaşım maliyetlerinin
edilmesi de güçtür. Batı merkezli kuramlar düşmesi, toplumsal-ortalama gerekli emek-
Türkiye’de ne planlamanın uzun tarihini 1997-2003 yılları arasında toplam zaman değerini düşürür. Bu sayede
çözümleyebilmek için yeterli açılımı konut kredisinin 2,1 milyar TL; 2004- sermaye, yüksek emek ücretleri sorununa
ARREDAMENTO

vermekte ne de 2000 sonrası dönemde 2012 aralığında ise bu değerin 350,3 kısa vadeli çözümler üretebilir.
TOKİ gibi bir devlet aygıtının nasıl işlev milyar TL olduğu düşünüldüğünde
gördüğünü açıklamada yeterli bir çerçeve piyasanın ne denli şiştiği açıkça Hem mavi yakalı hem de beyaz yakalı için
sunmaktadır. Zira bu örneğin çok boyutlu anlaşılacaktır. Bu rakamlara göre konut toplu konut / sosyal konut gelişimi, kitlesel
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 72

72
üretimin kitlesel olarak tüketilmesine TOKİ, arsa üretimi ve satışı, kamulaştırma, çalışabilmesi, sermayenin beklentileri ve
DOSYA

yönelik bir mekan organizasyonuna denk imar planlarının hazırlanması ve toplumsal dinamiklere bağlıdır. Değişen
düşer13. Ayrıca toplu konutla birlikte onaylanmasından kentsel yenileme konjonktür ve toplumsal çelişkiler, bir
sunulan diğer “ortak tüketim” (collective projeleri hazırlamaya kadar sahip dönemin avantajlı coğrafi koşullarını
consumption) alanları, emeğin yeniden olduğu geniş yetkileri sayesinde, emlak dezavantajlı hale getirebilmektedir.
üretiminde ve toplumsal çelişkilerin piyasasını ve kentsel mekansal gelişmeyi
yatıştırılmasında çok önemli bir role doğrudan yönlendiren bir kurum olarak Hem Lefebvre’in (2003:159) hem de
sahiptir14. Meşru yollarla mülk sahibi karşımıza çıkmaktadır. Harvey’in (2003) tespitlerinde, üretici
olmanın teşvik edildiği sistem içerisinde güçlerin mekansallaşarak kendisini “sabit
bireyler, “ortak tüketim”in kurumları Ne var ki kentleşmenin TOKİ’nin ürettiği bir mekansal form içinde” (geometrik
vasıtasıyla sisteme adapte olurken, aynı sosyal konutların gerçekte esas hedef kitlesi olarak limitli bir mekan içinde) dondurması,
zamanda borçlanma yoluyla sisteme tarafından karşılanabilir olmaması bir mekan üretimi için bir tür ekonomi-politik
bağımlı hale getirilirler15. Böylece sisteme yana16, ağırlıkla özel sermayeye ihale paradoks olarak ele alınmaktadır.
adapte olmuş ve ona bağımlı bireylerin edilerek gerçekleştirilen projeler, aslen Daha da önemlisi, kentlerde yaşayan
oluşturduğu toplumların yönetimi ve zenginliğin yeniden dağıtımı (redistribution nüfusun büyük bir kısmının sermayenin
yönlendirilmesi kolaylaşacak, siyasal ve of wealth) üzerine kurulu bir birikim rejimi itkisiyle uyuşmayan gereksinimleri vardır.
ekonomik istikrar güvence altına ve düzenleme tarzına denk düşmektedir17.
alınacaktır. Bu da uzun dönemde Özellikle mega projeler ve içe kapalı toplu Konunun bu ekonomi-politik boyutlarının
toplumsal çelişkilerin yatıştırılması konut yatırımlarının etkisiyle kent mekanı yanısıra toplumsal ve mekansal boyutları da
anlamına gelir. Teoride “mülklü”leştirilen sürekli parçalanmakta, toplumsal ilişkiler açmazlarla doludur. Kapalı/korunaklı
ama uzun vadeli borçlara sahip olan ve sınıflar da sürekli ayrışmaktadır. sitelerde kentten izole olmuş mekanlar ve
bireyler, tüketimin sürekliliği ve istikrar yaşamlar çoğalmaya devam etmektedir.
adına mekana sabitlenmiş olurlar. Buna 1950’lerden itibaren büyük kentlere göç Tanımlı ve bütünleşik olmayan kent
“tüketimin toplumsal sabitesi” demek ileri etmeye başlayan kır nüfusunun kente yapısı içerisinde, farklı sosyo-ekonomik ve
gitmek olmayacaktır. gecekondulaşma yoluyla tutunmasına; kültürel yapıya sahip gruplar birbirinden
1980 sonrasında ise kentli alt-orta ve keskin sınırlarla ayrışmaktadır. Belki de bu
Tüm bu sürecin, en başından bugüne, orta sınıfın, devletin sunduğu kredi sosyal ayrışma ve mekansal parçalanma
demokratik seçimler yoluyla, görece olanaklarından faydalanarak, toplu konut çelişkisi, bizi çözüme götüren yolu tıkayan
toplumun rızasına dayalı olarak işletiliyor kooperatifleri yoluyla “kendi kendilerine şeyin ta kendisidir.
oluşu, istikrarlı bir ekonomiden ziyade kentleşmesine” dayalı iskan modelinden,
istikrarlı bir “hegemonya” inşasından söz bugün, devlet eksenli bir “mülksüz”leştirme Zira Lefebvre (2003), “kentsel devrim”i
etmemiz gerektiğini ve Gramsci’nin “pasif (yerinden etme / kamu varlıklarının tanımlarken onun önündeki engelleri de
devrim”ini Türkiye örneğinde yeniden özelleştirilmesi) ve “mülklü”leştirme şöyle ortaya koymuştu:
düşünmemizi gerektirmektedir. (kitlelerin ev sahibi olmaya özendirilerek
borçlandırılması, bu yolla ekonomik ve “Mekanı kullananların dikkati ve çıkarı
Sonsöz yerine: TOKİ, kentsel planlama siyasal sistemin istikrarına bağımlı hale başka bir şeye çekilmemiş olsaydı, önem
ve kentleşmenin çelişkili geleceği getirilmesi) ikilemine dayalı bir iskan taşıdıkları belli olan bu hedeflerin yerine
1980-2000 aralığını Türkiye açısından modeline geçilmiştir. nesneler ikame edilmeseydi, bu kadar tuhaf
neoliberalleşmenin başlangıç aşaması (erken bir ilgisizlik nasıl sürebilirdi?” n Emrah
neoliberalleşme) olarak tanımlamıştık. Sonuç olarak, tüm bu tartışmalar hem Altınok, Yrd.Doç.Dr., İstanbul Bilgi
1980’ler genel olarak piyasa ilkelerine devletin rolünün hem de mevcut planlama Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
göre önceki dönemin siyasal, iktisadi, pratiğinin yeniden değerlendirilmesini Mimarlık Bölümü.
hukuki ve toplumsal yapısının tasfiyesine gerekli kılmaktadır.
dayanmaktadır. 2000 sonrası dönem ise Kaynaklar
E. Altınok, “To have or not to have, that is the question: The
neoliberalleşmenin yapısal uyum ayağının, Türkiye örneğinde, kentsel planlama Unseen Dimensions of Housing Question in Turkey, The Case
kriz sonrası bir dizi reform ile yeniden eylemi bir dönem, eşitsizlik üreten of TOKİ-İstanbul in Post-2000 Period”, The Housing
kurgulandığı; neoliberal politikaların daha sermayenin açtığı yarayı tedavi etmeyi, Question - Nomad Seminar, University of San Diego, March
12-13, 2015.
sistematik bir biçimde işletildiği dönemdir. kamu yararı ilkesine sadık kalmayı vaat E. Altınok, Kentsel Mekanın Yeniden Organizasyonunun
Türkiye, bu yeni dönemde, devlet-piyasa eden bir rolde iken, bugün doğrudan Ekonomi Politiği Ve Mülkiyete Müdahale. 2000 Sonrası
karşıtlığına dayalı neoliberal anlayıştan, merkezi yönetim aygıtları eliyle sermayenin Dönemde İstanbul TOKİ Örneği, Yayımlanmamış Doktora
Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
devlet-piyasa uyumuna dayalı neoliberal avantajlarına çalışarak bizzat eşitsizlik İstanbul, 2012.
anlayışa geçişin en somut örneğini teşkil üretmektedir. Kapitalist mekan üretimi için E. Bademci, World Bank’s Changing Approach to
etmektedir. İki dönemi ortaklaştıran faktör bu eşitsizlik, görmezden gelinebilecek bir Poverty from a Neoliberal to a Third Way Approach:
The Case of Turkey, Doktora Tezi, The Graduate School of
ise kentleşmenin kapitalizmin motor şey gibi görünse de, sürecin iç çelişkileri
Social Sciences of Middle East Technical University,
gücü olarak işlev görmesidir. İçinde esasen kendi tutarlılıklarını da zedeleyen ve Ankara, 2007.
bulunduğumuz dönemde ise bu motorun çözen bir karaktere sahiptir. K. Boratav, “Geçmişe Dönüşü Savunarak İleriye Gitmek”,
Türkiye İktisat Kongresi 2005 Bildirileri, Nazım Kitaplığı
çalışma prensiplerini belirleyen temel
31, İstanbul, 2005, s. 31-40.
ARREDAMENTO

aktör TOKİ’dir. Planlama aracılığı ile üretilen “yatırımlar S. Güzelsarı, Küresel Kapitalizm ve Devletin Dönüşümü,
coğrafyası”, aslında baştan kabul edilmiş bir Türkiye’de Mali İdarede Yeniden Yapılanma,
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Aynı zamanda konut dışı işlevlere tüketim ve karlılık kapasitesi üzerinden
Ankara Üniversitesi, Ankara, 2007.
yönelik yatırımları da örgütleyen kurgulanmaktadır. Ancak bu mekanizmanın M. Castells, City, Class And Power, St. Martins Press,
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 73

New York, 1978. 73

Kent ve Planlama
aralığında) 58,7 milyar dolara çıkmıştır. Bir diğer
N. Ekzen, “AKP: Neoliberal Dönüşümün Yeni Aktörü”,

DOSYA
deyişle 2002 sonrası dönemde özelleştirmeden elde
AKP Kitabı - Bir Dönüşümün Bilançosu; der. İlhan Uzgel, edilen gelir önceki döneme kıyasla tam 7 kat artmıştır.
Bülent Duru, Phoneix, Ankara, 2010.
B. Eres, S.K. Bahçe, “Sermaye Birikimi ve Siyasal
Dönüşüm: AKP”, AKP Kitabı - Bir Dönüşümün Bilançosu;
Yıl başına düşen ortalama gelir üzerinden bir
değerlendirme yaptığımızda ise 11 kat artış
saptanmaktadır Kaynak: Özelleştirme İdaresi Başkanlığı:
Arasında Bitmeyen
der. İlhan Uzgel, Bülent Duru, Phoneix, Ankara, 2010.
F. Gülen, “AKP’nin İktidar Olduğu Dönemde Kabul Edilen
[http://www.oib.gov.tr/program/uygulamalar/yillara_gore
.htm]. Aynı incelemeyi hazine arazilerinin satışı için Gerilimli İlişki:
Türkiye Pratiğinin
Yasalar Hakkında Değerlendirme”, Mülkiye, cilt: XXX, yaptığımızda da benzer bir tablo ile karşılaşmaktayız.
sayı: Güz, 2009, 145-210. Her iki süreç açısından da 2003 sonrası dönem, çok ciddi
B.A. Güler, “Sosyal Devlet ve Yerelleşme”, Yasal Değişim bir kırılmaya işaret etmektedir. Sermayenin kamusal

Son Otuz Yılı


Sürecinde İnsan, Toplum, Çevre, Kent ve Mimarlık varlıklara el koyması / kamuyu mülksüzleştirmesi
Sempozyumu, 21-22 Nisan 2005, Ankara, 2006. sürecine devlet aracı olmaktadır.
D. Harvey, The New Imperialism, Oxford University Press, 8 Büyükşehir Belediye Kanunu, Belediye Kanunu, İl Özel
New York, 2003. İdareleri Kanunu, Mahalli İdare Birlikleri Kanunu,
H. Lefebvre, The Urban Revolution; çev.: Robert Bonono, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Yıpranan İclal Dinçer n Türkiye’de kent ve
University of Minnesota Press, Minneapolis [orijinal Kent Dokularının Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak planlama ilişkileri üzerindeki araştırma ve
basım: 1970], 2003. Kullanılması Hakkında Kanun bu dönüşümün temel
yapıtaşlarını oluşturmaktadır. çalışmaların büyük bir bölümünün bu iki
P. Marcuse, “A Critical Approach to Solving the Housing
Problem”, Cities For People, Not For Profit: Critical 9 Detaylı inceleme için bkz.: Altınok, 2012. İstanbul modern zamanlar olgusunun ilişkilerindeki
örneğinin değerlendirildiği araştırma sonuçlarına göre,
Urban Theory and the Right to the City; ed.: Neil Brenner gerilimi konu aldığını biliyoruz. Bu
2012 itibariyle TOKİ’nin İstanbul’da ürettiği ve üretmeyi
vd., 2012. gerilim, bütünde bakıldığında da dönemlere
planladığı 125 bin 833 konutun 87 bin 920’sinin (yüzde
70) kaynak geliştirme uygulaması olduğu, başka bir göre ayrılıp incelendiğinde de farklı
Notlar: ifadeyle prestijli konut projeleri olduğu tespit edilmiştir.
10 Bahsi geçen süreç yalnızca Türkiye örneği üzerinden
sosyopolitik gerekçelere dayandırılarak
1 Bu dönemde, David Harvey’in yapısallaştırılmış
iç tutarlılığın (structured coherence) inşası süreci için düşünülmemelidir. Zira küresel piyasaların krizleri de çeşitlenen arka planlar eşliğinde
tanımladığı aşamaların neredeyse tamamı Türkiye küresel inşaat yatırımlarında çözümlenmekte, çok daha açıklanabiliyor, fakat değişmeyen
koşullarında gerçekleşmiştir. Harvey’e göre (2003), büyük mekansal sabiteler çok daha yüksek katma
değerlerle yeni coğrafyalara gömülmektedir. Güney doğu tek şey var o da gerilimin kendisi.
neoliberal düzen içinde sermayenin uluslararası
hareketliliği, aynı zamanda sermayenin ilişki kurduğu Asya ve Arap dünyasının yıldızlaşan kentleri buna örnek
ulusal sistemlerin de yeniden kodlanmasını gösterilebilir. Dubai en bilinen ve çarpıcı olan Bu yazıda kent ve planlamanın bu gerilimli
gerektirmektedir. Siyasal yapı (devlet yönetimi), örneklerden birisidir.
askeri/polis sistemi, hukuk sistemi, para sistemi, mülkiyet 11 Bkz.: Hürriyet, 18 Mayıs 2008: “Başbakan Erdoğan: ilişkisinin Türkiye’deki son otuzbeş yıllık
sistemi, ulaşım-iletişim sistemi ve değerler sistemi yapısal Türkiye’yi krizden TOKİ kurtardı”. Başbakan Recep serüvenini elbette ki tümüyle değil, bir
uyumun temel mekanizmalarıdır. Bu mekanizmalar kimi Tayyip Erdoğan, “Eğer TOKİ olmamış olsaydı, mortgage
krizi bizi de aynen vururdu. Bunu böyle biliniz” dedi.
bölümüyle değerlendirme çabası var. Bunu
zaman merkez ülkelerin güdümünde rejimin demokratik
yollarla neoliberalleştirilmesi biçiminde, kimi zaman 12 Harvey (2003:112) Tayland ve Endonezya başta yapmanın çok zor olduğu apaçık ortada,
iç savaş ve devrimler yoluyla, kimi zaman da epey maliyetli olmak üzere Asya’da yaşanan diğer emlak krizlerini o nedenle yazıya son otuzbeş yılın kent ve
olsa da savaş (doğrudan askeri müdahaleler) aracılığıyla örnek göstererek, ucuz kredilerin ekonomiye haddinden
fazla pompalanması ve artan cari açıklarla birlikte kredi planlamadaki birikmiş literatüründen bir
inşa edilmektedir. Türkiye örneğinde dışa açılma sürecini
başlatan bir doktrin olarak 24 Ocak kararlarını, gerekli borçlarının ödenememesi durumunda çok derin krizler eksen bulmak gerekecek. Dönem
olan siyasi istikrarı sağlama adına gerçekleştirilen askeri ortaya çıkmakta olduğunu ifade etmektedir. değerlendirmesi yaparken her şeyi
bir müdahale olarak da 12 Eylül darbesini örnek 13 Sözkonusu mekansal organizasyon kitlesel tüketim
göstermek mümkündür. Uzgel’e ([86]:16) göre mekanlarını (AVM’ler gibi) ve emeğin yeniden üretimi için kapsaması ama bir o kadar da genel
Türkiye’de tüm önemli dönüm noktaları askeri gerekli diğer modernite fonksiyonlarını (ulaşım, eğitim, olmaması için doğru bir seçim yapmak
müdahaleler sonucu gerçekleşmiştir. Askeri müdahaleler sağlık, sosyo-kültürel hizmetler, rekreasyon vb.) içerir.
14 Bkz.: Castells, 1978.
gerekiyor. Bu bağlamda, Dünya Şehircilik
siyasetin sorununu çözmek değil, yeni siyasal-ekonomik
yapılanmaların önünü açmak işlevini görmüştür. 15 Mülkiyet karmaşık bir haklar paketidir ve bu pakette Günü Kongrelerinin1 çağrı metinleri, sonuç
2 Dünya Bankası 1980-1984 arasında her yıl bir yapısal oturma güvencesi sağlanmayabilir (Marcuse, 2012); bildirgeleri, çerçeve bildirilerinin
uyarlama kredisi açarken, bu tarihten sonra 1985-1989 ancak konut borcu ödeyen kişiler borçları bitene dek
mülkün sahibi olmazlar. Mülk ipoteklidir ve gerçekte incelenmesini eksene almak mümkün.
arasında mali sektör, tarım sektörü, enerji sektörü gibi
temel sektörlerin dünyaya uyarlanması amacıyla sektörel krediyi veren kuruma aittir. Örneğin 1999 Marmara Bu belgeler hem dönemin kent ve planlama
uyarlama kredilerine ağırlık vermiş; 1990’larda bu Depremi sonrasında İstanbul’da, depreme dayanıklı konularını kapsaması, hem sorunlarına
sektörlere eğitim ve sağlık da dahil edilmiştir. 1995 olduğu gerekçesiyle pazarlanan yeni yapılar eski
yılından başlayarak ise uluslararası kuruluşların örgütsel, yapıların yerini almış, bu yolla bireyler “eskiden mülk işaret etmesi hem de planlama camiasının
işlevsel ve yapısal yönleriyle kamu yönetimine, devlet sahibiyken şimdi borç sahibi” konumuna düşmüşlerdir. vizyonunu oluşturmada yön vermesi
aygıtına yönelmiştir (Güzelsarı, [78]:71). Ancak bu Borç ödemede çıkacak en ufak bir aksaklık, ipotekli
açısından denenmeye değer. Bunu
düzenlemelerin büyük bir kısmı istenilen ölçüde ve mülke el konulmasıyla sonuçlanacaktır. Haliyle “kira
sistemlilikte gerçekleştirilemeyecek ve Türkiye 2000’li öder gibi” söylemiyle borçlu hale getirilen bireyler, bu yaparken otuzbeş yılın alt dönemlerinin
yıllara bütün bu alanlarda köklü değişiklikleri öngören kez de evlerinin esas sahibi olan bankalara kira öder hale sırayla ele alınarak gidilmesi bir
yasal/kurumsal düzenlemelerin yoğunluğu ile girecektir. gelmişlerdir. İpotek mekanizması konut edinme dışındaki
amaçlar için de finans kurumları için karlı bir alandır.
yöntem olabilir, ama bu yazı, belki de
3 Boratav’ın dikkat çektiği sosyal politikalardaki
gerileme süreci her ne kadar 1980’lerle birlikte başlayan Bu mekanizma sayesinde mülklerini hızla arttıran zor olan yolu seçerek, gerilim eksenleri
bir süreç olsa da, bu gerileme özellikle 2000 sonrasında bankalar, borçlar karşılığında kentsel arsa, tarım üzerinden dönemleri karşılıklı ve içiçe
ivme kazanacaktır. arazileri, konut ve işyeri gibi çok çeşitli gayrimenkule
4 Özellikle TOKİ’nin 2004 yılında Başbakanlığa sahip olmuş ve bu gayrimenkulleri yüksek kar oranlarıyla değerlendirmeye çalışacak. Elbette tüm
bağlanması ile bu örgüt 2000 sonrası dönemde yepyeni yeniden satışa çıkarmışlardır. El konulan gerilimleri kapsaması imkansız, o nedenle
bir işlev kazanacaktır. Başbakanlık TOKİ aracılığıyla gayrimenkullerin satışları için bankaların “emlak
önce ele alınacak gerilimlerin neler
spekülatif emlak yatırımlarını ve dev kentsel projeleri servisleri” kurdukları belirtilmiştir. Bu haberlerden birisi
örgütleyen bir kurum haline gelecektir. için bkz.: “Vatandaş battı, bankalar emlak zengini olduğuna karar vermek önemli.
5 Yalnızca 2002-2006 yılları arasında TBMM’de kabul oldu.”, Radikal, 04/12/2011.
edilen yasaların sayısı 765’dir. Bu yasaların 294’ü 16 Bu konuyla ilgili detaylı bir inceleme için Bkz.:
Altınok, 2015.
Kentle ilgili düşünenler, ama özellikle de
uluslararası sözleşmelerin onaylanmasına dair yasalardır
(Gülen, 2009:145). 17 Tüm konut projeleri ve konut dışı diğer uygulamalar plancılar son otuz yılın gerilim eksenlerini
6 Çalışma yaşının uzatılması, çalışanın ödeme payının dikkate alındığında 2003-2012 arasında TOKİ ve tanımlarken en ön sıraya “planlamanın
arttırılması ve bazı çalışanların kapsam dışı bırakılması, iştirakçi firmaları yalnızca İstanbul’daki kaynak
geliştirme uygulamalarından toplamda 11,22 milyar parçalanması ve kentin ayrışması”nı
sağlık sisteminde yabancı istihdama izin verilmesi vb.
ARREDAMENTO

düzenlemelerle ilgili detaylı inceleme için bkz.: Eres ve TL gelir elde etmiştir. Diğer taraftan TOKİ bu gelirin koyacaklardır. Bu yazı da buradan
Bahçe (2010:521). yalnızca 1,27 milyar TL kadarını (yüzde 11’ini) sosyal
başlayacak. Bunu takip eden ikinci ve
7 1986-2002 aralığında (17 yıl) özelleştirmeden elde konut projelerine kaynak olarak aktarmıştır. TOKİ’nin
edilen gelir 8,2 milyar dolarken, bu değer sonraki 12 yıl İstanbul uygulamaları hakkında daha detaylı araştırma üçüncü eksenler ise çeşitlenebilir ama bu
toplamı göz önünde bulundurulduğunda (2003-2015 sonuçları için bkz.: Altınok, 2012. makalenin kurgusu ve dayandığı literatür
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 74

74
gereği önceliği “planlama yetkilerinin sonuçlar olarak gerçekleştiği, ancak bunun tanıklık edebiliriz. Örneğin Turizm Teşvik
Yasası8, yürürlüğe girdiği 1982 yılından
DOSYA

-kısmen de olsa- merkezden yerele karmaşık niteliklerine uygun, yasal ve


aktarılması ve dönem içinde yeniden kurumsal düzenlemelerin bir türlü itibaren yürürlükteki plan kararlarının
merkezileşmesi” konusuna vermek gerekti. yapılamadığıdır4.” dışındaki Bakanlar Kurulu kararlarıyla
Son sırada ele alınan ise “kentsel ve kırsal “Turizm Bölgesi9” ilanlarıyla, gerek
alanın metalaşmasının yarattığı gerilim” Planlamanın parçalanması konusunu ele kıyılarda turizm tesislerinin ve gerekse
olarak tanımlandı. Bu başlık belki diğer alan tartışmalarda, süreç hiç istisnasız 1980 İstanbul’un merkezi iş alanlarında turizm
ikisinin de önünde gelmeliydi ama akış yılının yapısal dönüşümleriyle başlar. ve ofis yapılarının yükselmesinde etkin
bunu gerektirdi, ama şu da bir gerçek ki Çünkü öncü liberalleşme denemelerine olmuştur. Bugün toplam 270 turizm teşvik
her üç başlık da birbiri ile içiçe geçiyor, sahne olan 1980’li yıllar, ister istemez alanından10 İstanbul’da Park Otel, Conrad
birbirinin neden-sonuç ilişkilerini kenti ve planlamayı da biçimlendirecektir. Otel, Swiss Otel, Akmerkez ve Akdeniz
tamamlıyor. Bunun dışında “kentsel riskler 1980’lerin ilk on yılında süregelen “Birinci kıyılarında Antalya Belek başta olmak
üzerinden yaşanan gerilimler” ya da Kuşak Yapısal Reformlar” temelde üzere beş yıldızlı otel bölgeleri bu konudaki
“plancının süreç içinde rolünün ve istikrar önlemleridir. Bunun için öncelik temel örneklerdir11.
konumunun değişen anlamları” sermayenin dolaşımı önündeki yasal ve
üzerine de tartışma eksenleri açılabilir. kurumsal engellerin kaldırılmasıdır. Bu yaklaşımın giderek evrilmesi,
Ama bu yazı ilk üçü üzerinde bazı düzenlemelerdeki eksikliklerin
saptamalarda bulunmayı deniyor. Bu konuda Mehmet Çubuk’un 3. Şehircilik giderilmesiyle sermayenin kent toprağı
Kongresi’ndeki sunuş bildirisinde5 dile üzerinde yatırımını kolaylaştırıcı süreç
Planlamanın parçalanmasından kentin getirdiği öncü yapısal dönüşüm ya da 2000’li yıllara gelindiğinde kent mekanında
ayrışmasına giden yol 1980-2015 deregülasyon örnekleri, bugünü anlamamız yeni örneklerini vermeye başlayacaktır.
Yukarıda sınırlanan çerçeve içinde açısından önemli ipuçları veriyor. 2000’li yılların bakış açısını yansıtan en
bakıldığında, kent ve planlama arasında Örneğin İl İdare Kurullarına verilen mevzi önemli örnek 5366 sayılı Yenileme Yasası12
yaşanan gerilimin temelinde ikisi arasındaki imar planı onaylama yetkisine işaret eden olmuştur. Sulukule, Tarlabaşı gibi sit
ilişkinin giderek azalması yatıyor. Bu Çubuk, bugün İstanbul ve Trakya’da üst alanlarında uygulanabilen bu yeni
“eşyanın tabiatına aykırı olma2” durumu planlar olmadan onaylanan sanayi düzenleme ile mevcut yasal sistemin dışına
elbette ki bir anda gerçekleşmedi. Sistem tesislerinin gelişmelerinin arka planlarını çıkarma örneği en çok tartışılan
kapitalistleştikçe, sermaye kentleştikçe kent hatırlatıyor. Benzer şekilde, plan yapma deregülasyon uygulamasıdır ve adeta
toprağını düzenleme aracı olan planlama ile ve onaylama süreçlerinde ilçe döneme damgasını vurmuştur. Yürürlüğe
kentin arasındaki ayrışma daha da büyüdü. belediyelerinin yetkilendirildiği ve girdiği 2005 yılına kadar çok özel
büyükşehir belediyelerinin devre dışı koruma statüsüne sahip olan sit
Bu durumun kısa özetini yaparken, Ruşen bırakıldığı ıslah imar planlarının6 alanlarından koparılıp adeta özel
Keleş’in 3. Şehircilik Kongresinin açılış yanlışlığına değiniyor ve bu belgeleri proje alanı haline getirilen bu alanlar
bildirisinde3 1960-1990 arasındaki dönemi “sözde planlar” olarak nitelendiriyor. Anayasanın güvencesi altında olan mülkiyet
tanımlarken kullandığı “Planlı Dönemin Bu uygulamalar, planlama disiplininin haklarını da gözardı eden uygulamalara
Plansız Kentleşmesi” mottosuyla başlamak dışında bir yeniden düzenleme aracı olan kapı açmış ve çok tartışılmıştır.
mümkün. Keleş’in de işaret ettiği üzere, ıslah imar planları kavramının yürürlüğe
1960’larda hızlı kentleşme kendi girdiği 1986 yılının “kentsel alanın Bu yıllarda gerçekleştirilen Dünya Şehircilik
dinamikleriyle kentsel mekanı metalaşması”nın başlangıcı olarak Kongrelerinde bu süreçlerin eleştirilerinin
biçimlendirirken, başka bir kulvarda kabul etmemizi kolaylaştırıyor. Özellikle ilk izlerine ve yorumlarına rastlamak
teknokrat ve bürokrat eksenli o yıllara kadar kentleşme süreci içinde mümkün. 2006 yılında İzmir’de yapılan
modernleştirmeci planlama öğretisinin “kullanım değeri” üzerinden tartışılan 6. Kongre’de13 “Planlama, Siyaset ve
uygulamaları da mekanı değil, yasal “konut”un “değişim değeri” ile algılanır Siyasalar” teması tartışılırken, Şehir
süreçleri oluşturmaktadır. Bu eşzamanlı ve hale gelmesi yeni bir başlangıca işaret Plancıları Odasının Dünya Şehircilik Günü
birbiri ile kesişmeden giden iki eksen etmektedir. Gecekondu affı ve ıslah planı Bildirgesi’nde adeta bir haykırış var. “…
planlamanın giderek parçalanmasına ve tanımlarının planlama ve kentleşme sermayenin yeniden üretiminin hem odağı
kentin ayrışmasına giden yolun da paradigmaları içindeki etkinliğinin güçlü hem de alanı olan kentsel mekan ve onun
başlangıcıdır. Bir tarafta planlama hale gelmesiyle başlayan süreç 2012 düzenleme aracı olan planlama üzerindeki
hiyerarşisi ve geniş kapsamlı rasyonel yılında çıkacak olan 6306 sayılı7 kentsel etkiler ve baskılar…”dan söz edilen Odanın
planlama doktrini kurumsallaştırılmaya dönüşüm yasası ile daha da pekişecek, bildirisinde yıllardır planlamanın statükocu
çalışılırken; diğer tarafta İstanbul başta sermayenin kentleşmesinde yeni bir evreye yapısının değiştirilmesi, katılımcı süreçlere
olmak üzere ekonominin ve nüfusun işaret edecektir. açık hale getirilmesini istediklerini
yığıldığı kentlerde sanayi ve konut talebinin belirtiyorlar. Yapılan yeni düzenlemelerin
biçimlendirdiği kentsel mekan Dönemin sosyo-politik altyapısını Şehir Plancıları Odasının olumlu anlamlar
kendiliğinden oluşmaktadır. Erder’in “planlamanın parçalanması ve kentin yüklediği kavramlar kullanılarak
1999’da belirttiği üzere; “Türkiye’de ayrışması” bağlamında daha da gerçekleştirildiği, ancak içeriğinin,
kentleşmenin, ne kuralları açık “piyasa” derinleştirdiğimiz ve 1980-1990 arasında gerçekleşme biçiminin kendilerinin
ARREDAMENTO

kurallarına, ne de etkin kamu denetiminin gerçekleştirilen kurumsal ve yasal savunduğunun tam tersi olduğu
olduğu “planlı” kurallara dayanarak düzenlemelerin izlerini sürdüğümüzde kent vurgulanıyor. “… planlama alanına yapılan
gerçekleştiği söylenebilir. Bu basmakalıp ve kırsal alanda parçacı ve projeci bakış müdahalelerin amacının planlama
cümlenin anlamı, kentleşmenin süreç ve açısının hakimiyet kazanmaya başladığına pratiğinin içinin boşaltılması ve
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 75

75
planlamanın etkinlik alanının daraltılması yeniden düzenlemesi planlama Bütün bu yeniden düzenleme, sistemi

DOSYA
olduğuna üzülerek tanıklık ediyoruz” konusundaki yetkilerin merkezi yönetim esnekleştirme ve yatırımlara hazır halde
saptaması konuyu yeterince özetlemekte. organlarından (İmar İskan Bakanlığı) yerel tutma girişimlerini, Harvey20 sermayenin
Bu saptama bir anlamda kentleşme, yönetimlere (belediye ve valilikler) sanayi yatırımları yoluyla yarattığı artık
planlama, siyaset arasındaki ilişkide de yeni aktarılmasıdır. Bunun ilk uygulaması 1984 değerin tıkandığını, bu krizi aşmak için
bir döneme gelindiğinin işareti olarak yılında yürürlüğe giren 3030 sayılı “ikincil döngü”lere, yani inşa edilmiş
yorumlanabilir. Tekeli’nin bu konu Büyükşehir Yasası16 ile başlar, devamında çevreye yapılan yatırımlara (fabrikalar,
hakkında kongrede yapmış olduğu 1985 tarihli 3194 sayılı İmar Yasası17 ile bürolar, gökdelenler, oteller, lüks konutlar,
değerlendirme ise bugünden bakıldığında plan yapma ve onama yetkileri yerel alışveriş merkezleri) yöneldiği savıyla
umudu koruyan bir duruş sergiliyor ve bu yönetimlere devredilir. Fakat gene açıklamaktadır. Aynı bağlamda
dönemde temsili demokrasinin aşındığını, belirtmek gerekir ki, bu sürece paralel Lefebvre’in21 işaret ettiği üzere,
plancılar, siyasetçiler ve tüm aktörlerin olarak merkezi yönetimin bazı yatırım sermayenin içine girdiği bu krizden
etkin biçimde dahil olduğu katılımcı bir konularında/alanlarında yetkisini artıran kurtulması için yapılı çevrelere yönelmesi
demokratik müdahale biçiminin düzenlemelerin yine aynı dönemde bir çözüm olmakla beraber bir dizi yeni
geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor14. yürürlüğe girmesine de işaret edilmelidir. sorunu da beraberinde getirmektedir.
Yukarıda da değinilen ve her ikisi de 1982 Nitekim kent ve planlama konularının
Bu vurgunun beş yıl sonra gerçekleştirilen yılında kabul edilen Turizm Teşvik Yasası bugün tartıştığımız temel gerilimlerini
7. Kongre’nin15 daha temasından ve Organize Sanayi Bölgelerinin teşviki için bu sürecin örnekleri oluşturmaktadır.
başlayarak içeriği ve sonuç bildirgesi uygulanan “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
açısından yeni ve başka bir aşamaya Fonlar Yönetmeliği” merkezi yönetimin 2000’li yıllara girildiğinde yerel idarelere
evrildiği görülecektir. “Herkes İçin Kent, yetkiyi elinde tuttuğu alalar/sektörlere verilen yetkilerin merkezi yönetim birimleri
Herkes İçin Planlama: Akıllıca, Adaletle, yönelik yeniden düzenleme -deregülasyon tarafından geri alınması hızlanmış, 2011
Yeniden” başlıklı kongrenin davet metni şu örnekleridir. Bu sektörlerdeki yatırımların yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın22
cümlelerle başlamakta ve dönemin genel yarattığı kentleşme etkisi ise yerel kurulmasıyla da bu süreç doruk noktasına
yapısını özetlemektedir; “Günümüzde, yönetimlerin sorumluluğundaki kent ulaşmıştır. Bakanlığın kuruluşunun
kentsel mekanın yaşanabilir ve planları ile çözümlenmek zorundadır. yapıldığı Kanun Hükmünde Kararname’nin
paylaşılabilir bir toplumsal tüketim ve Yerelleştirme ve aynı zamanda merkezi 2. maddesi planlama yetkisinin yerel
üretim alanı olması yanında bir birikim yetkileri de bırakmama olarak ortaya çıkan yönetimlerden nasıl ve hangi koşullarda
aracı olması durumu, ciddi bir gerilimi bu ikili tutum merkezi yönetimin bizzat Bakanlık yetkisine alındığını açıklaması
ortaya çıkarmaktadır. Bu gerilim, kapitalist kendisinin kentsel topraklar üzerinde açısından kayda değerdir: “Devletin hüküm
kentin oluşumundan başlayarak her gereğinde söz sahibi olabilmesinin yolunu ve tasarrufu altında bulunan veya mülkiyeti
dönemde mevcut olmakla birlikte, açık tutmayı sağlar. Böylelikle sürdürmekte Hazineye, kamu kurum veya kuruluşlarına
neoliberal kent politikalarının olduğu deregülasyon çalışmalarına veya gerçek kişilere veyahut özel hukuk
egemenliğinin arttığı 1990’lar sonrası gereğinde/ihtiyaç olduğunda devreye tüzel kişilerine ait olan taşınmazlar
dönemde; “değişim değeri” üzerinden girmek üzere, esnek yapılanma kabiliyetini üzerinde kamu veya özel sektör tarafından
yeniden yapılanan kent mekanında giderek elinde tutmayı da ekleyerek güçlenir… gerçekleştirilecek olan yatırımlara ilişkin
daha belirleyici olmuştur. Devlet ve olarak ilgililerince hazırlandığı veya
planlama kurumları ise bu süreçte, pazarın Bu süreç 1990’lı yıllarda devam edecek ve hazırlatıldığı halde, yetkili idarece üç ay
düzenleyicisi olmaktan öte; kapitalist pazarı bazı düzenlemelerin sermaye açısından içinde onaylanmayan etüt, harita, her tür ve
yönlendiren ve karlılığı artıran temel taşıdığı hayati önem günümüze geldiğinde ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama
aktörler olmaya yönelmişlerdir”. Bu daha iyi anlaşılabilecektir. Bunlar içinde en imar planlarını, parselasyon planlarını ve
ifadelerin yanısıra metinde yer alan hem önemlisi “özelleştirme” uygulamalarıdır. değişikliklerini ilgililerinin valilikten talep
küresel üretimin mekanları, hem de İlk kez 1984 yılında çıkarılan yasa18 ile etmesi ve valiliğin Bakanlığa teklifte
tüketimin örgütlendiği mekanlar olan başlayan düzenleme sürecinin geçtiği birçok bulunması üzerine bedeli mukabilinde
kentlerde, rant potansiyeli yüksek aşama sonrasında olgunlaştığı dönem yapmak, yaptırmak ve onaylamak, başvuru
bölgelerin kentsel projeler yoluyla ve büyük 1990’ların ortasıdır19. Ancak bu konuda tarihinden itibaren iki ay içinde yetkili
parçalar halinde dönüştürüldüğüne dikkat gerçekleştirilen yasal düzenlemeler 2015 idarece verilmemesi halinde bedeli
çekilmekte ve yoksulluk ve dışlanmanın yılına kadar devam edecektir. Bugün kamu mukabilinde resen yapı ruhsatı ve yapı
mekansal boyutlarının açıkça ortaya kurum ve kuruluşlarına ait olan her alanın kullanma izni ile işyeri açma ve çalışma
çıktığından söz edilmektedir. Dolayısıyla özelleştirmeye tabi tutulabildiği bir ruhsatını vermek”. Planlama ve
2010 yılına gelindiğinde planlamanın yerini aşamaya gelinmiştir. Demiryolları, yapılanmayla ilgili diğer işlemlerdeki
alan parçacı/projeci bakış ve kent toprağı limanlar, karayolları, sağlık, milli eğitim yetkiyi parsel ölçeğinde Bakanlık’ta
üzerinden elde edilen rantın önlenemez hizmeti veren kamu kurumlarının uygun toplanmasını hükme bağlayan bu madde
yükselişi ve eşitsiz dağılımı kentin görülen mülkleri Özelleştirme İdaresi kent ve planlama arasındaki gerilimin zirve
ayrışmasını getirmektedir. aracılığıyla yatırım alanı olarak satılmakta, yaptığı aşama olarak kaydedilmelidir.
süreli kiraya verilmektedir. Bugün
Planlama yetkilerinin -kısmen de olsa- GalataPort, HaliçPort olarak bilinen Bu kapsamda gerçekleştirilen son
ARREDAMENTO

merkezden yerele aktarılması ve projeler başta olmak üzere Haydarpaşa düzenlemelerden biri olan Büyükşehir
dönem içinde yeniden merkezileşmesi Gar Binası, Zorlu Center’a dönüşen Belediyeleri Yasası23 da yönetim yetkisinin
1980’li yılların kent yönetimi konularının Karayolları arazileri bu yasal düzenleme merkezileştirilmesi anlayışının
açısından en heyecan veren kurumsal ile tartışma gündemindedir. yerel/bölgesel ölçekteki uygulamasıdır.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 76

76
Bu konuda Tekeli şu değerlendirmeyi planlamadan hiç haz etmeyen, planlama alanları bulunamadığında içine girilen
DOSYA

yapmaktadır; “Aslında iki kademeli bir kararlarını rantın arttırılması ve krizlerdir. Bu krizlerden çıkmak üzere
belediye sisteminde yeniden düzenlemeler yönlendirilmesi aşamasında hatırlayan, devletin sermaye için yeni yatırım
yapılırken, ilçe belediyelerinin büyükşehir bunun dışında planlama ve mühendislik alanları/sektörleri/konuları bulması gerekir.
belediyeleriyle ilişkisini demokratikleştirmek bilimlerini dışlayan bir karakter yapısına ve Bu konuda kent toprağına yapılan yeni
yönünde adımlar atılmamış olması da bu anlayışa sahiptir27…” ifadesi bunun inşaatlar veya yapılı çevrelerin yıkılarak
yasanın hazırlanmasının gerisinde nasıl bir en çarpıcı örneğidir. yeniden inşa edilmesi, hatta tarihi çevrenin
yönetim zihniyeti bulunduğunu restorasyon faaliyetleri bunların başında
aydınlatmaktadır. İki kademeli belediyeler Üniversitenin ve planlama bürokrasinin geliyor. Altyapı ve enerji yatırımlarının
sistemi tüm dünyada bir yandan tümüyle aynı fikirde olmasa da, aynı (HES tartışmaları, maden yatırımları,
koordinasyonu sağlamak, öte yandan salonlarda kent ve planlama konularını büyük çevre yolu vb. ulaşım alanları
katılımcılığa olanak vermek için teşkil karşılıklı görüşebildiği, her iki tarafın yatırımları) ise kentsel alan dışında yeni
edilmişlerdir. Oysa Büyükşehir Yasası 1985 katılımıyla sınırlı da olsa müzakere yatırım konuları olarak son dönemde
yılında Türkiye’nin gündemine girdikten yapabildiği günlerden onbeş yıl içinde sıklıkla gündeme geldiğini izliyoruz31.
sonra değişik zamanlarda yapılan davetli konuşmacı olarak katıldığı Kapanış
değişikliklerle, ilçe belediyeleri sürekli yetki Panelinde “Kanal İstanbul Projesi”ni Kentsel toprağa yapılan yatırımlar ele
ve güç kaybına uğratılmıştır. Günümüzde desteklediğini belirten bir teknokrat alındığında, 1999 Marmara Depremi ile
büyükşehir belediyelerinin elinde toplanan meslektaş profiline ve buna tepkisini 2011 Van Depremi’nin önemli kırılma
yetkiler, muhalif ilçe belediyelerini iş protesto ederek açıklayan şehir plancıları noktaları olduğu belirtilmelidir. 1999
yapamaz hale getirecek yoğunluğa camiasına gelinmiştir28. Dolayısıyla kent ve Depremi, “teknik bilgi” olarak
ulaşmıştır. Bu sorun karşısında yeni planlama arasındaki gerilimin boyutu planlamanın taşıdığı önemi öne
yasanın suskun kalmış olmasını anlamak, giderek artmakta, hatta planlama çıkarmasına rağmen, kısa sürede “kentsel
tabii ki zordur24”. camiasının kendi içindeki bölünmesine toprak rantının değerlendirilmesi” ve
giden yolun taşları döşenmektedir. Bunun “kentsel dönüşüm” paradigmasını
Bu bağlamda Dünya Şehircilik Günü yanısıra literatüre son yansıyan çalışmalar tetiklemiştir. Süreç bugün planlama
Kongrelerinin mesajlarını okuma çabası 2000’li yıllarda gerçekleştirilen bütün bu kurumunun karşı karşıya kaldığı en büyük
bizi bazı kanılara ulaştırıyor. Örneğin 1986 kurumsal yeniden düzenlemeler, kamu risktir. 1999 yılından itibaren kentsel
yılında gerçekleştirilen 2. Türkiye Şehircilik kaynaklarının kayırmacılık (clientalism) dönüşüm konusu önce Belediye
Kongresi25 teması “Türkiye’de İmar ekseninde kullanılması ile açıklandığı bir Kanunu’nda verilen yetkilerle
Hareketlerinde Yeni Dönem” olarak döneme girildiğine işaret etmektedir29. düzenlenecek, ardından 5366 sayılı
belirlenmiştir. Kongrenin amacı çok kısa Özelleştirme düzenlemelerinin üçüncü Yenileme Yasası ile gündeme gelerek
süre önce yürürlüğe girmiş olan 3194 sayılı aşamasına varılan 2010’lu yıllarda tartışma ortamını biçimlendirecektir.
İmar Kanunu ve bağlı yönetmeliklerini ihalecilik, taşeronlaştırma konularının kent Bu düzenlemelerde depremin korkutucu
tartışmaktır. Mehmet Çubuk’un açılış ve planlama arasındaki gerilimi etkisinin kullanılmasının etik sorun
konuşmasında yer verdiği şu ifadeler tırmandıran unsurlar olmaya devam olduğu not edilmelidir.
bugünden bakıldığında dikkat çekicidir; edeceği ihtimali gündemdedir.
“…ülkenin planlama ve şehircilikle ilgili Bu paradigmanın günümüzde ulaştığı
sorumlularının, uygulayıcılarının o yıl Kentsel ve kırsal alanın aşama kent topraklarının sermaye ile
içinde yaptıklarının bir bilançosunu metalaşmasının yarattığı gerilim kurduğu “derin ilişki” ile açıklanabilir. Bu
çıkarmak, kazanılan deneyimleri Bu bölümdeki değerlendirmeye ilişkiyi özel mülkiyetin sahibi, kat maliki,
sergilemek, sorunları tartışmak ve yararlı Şengül’ün Lefebvre, Castells ve Harvey’in toprak sahibi olmayan kullanıcısı, bir başka
sonuçlar çıkarmak… Bu amaçla bu çalışmalarında sınıf, sermaye, kent, devlet deyimle işgalcisi ve daha da önemlisi
toplantılara daha çok kurumsal temsil esası arasında kurdukları ilişkileri karşılaştırmalı “devlet”in bizzat kendisinin fark etmiş
belirlenmiş, ve şehircilikle ilgili kurum ve olarak ele aldığı makalesinden30 alıntıyla olması ve elde edeceği karı maksimize
kuruluşların yetkilileri ve sorumluları ya da başlamak kolaylaştırıcı olacak: “… etmek üzerine pazarlık masasında yer
temsilcileri bildiriler vermişlerdir26…” kapitalizmin giderek artan biçimde kent alması “kent” tanımlarını bir tarafa
Kongrenin düzenlenmesinde Bayındırlık ve mekanına kendi mantığını empoze “planlama” kavramını diğer tarafa
İskan Bakanlığı’nın kaynak aktarması da etmesidir. Sözkonusu süreç bir savurmuştur. Dolayısıyla bu dönemin
dikkate değerdir. Buna karşın aradan geçen yandan kentin metalaşmasına yol kentsel dönüşümü yeniden düzenleyen
15 yılın sonunda; 2011 yılında açıp kapitalizmin büyümesine olanak araçları olan 6306 sayılı Afet Riski
gerçekleştirilen 7. Kongre, çerçeve metni, sağlarken diğer yandan kapitalizmin üretim Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
açılış konuşmaları ve tartışmalarında sürecindeki çelişkilerine benzer çelişkilerin Hakkında Kanun, riskli alan ilan etme,
merkezi yönetimin o günlerde kendisini kent mekanında da göstermesine acele kamulaştırma yapma gibi yetkileriyle
gerçekleştirmekte olduğu yasal ve kurumsal yol açmıştır”. yapılı çevreye müdahalede hareket
düzenlemelerin çok şiddetle eleştirildiği bir kabiliyeti çok yüksek bir düzenleme
ortama sahne olmaktadır. Şehir Plancıları Bu saptama,1980’lerden bugüne uzanan aracıdır. 1990’dan beri güçlendirilen
Odası Başkanı Necati Uyar’ın “… 35 yılda kent toprakları üzerinde yaşanan yetkilerine şirket kurma, kurulu şirketlere
ARREDAMENTO

Günümüzde yaygın olarak rastladığımız sürecin kısa özetini veriyor. Genel olarak ortak olma hakkı verilen TOKİ ise
“yetkili yönetici” profili, ne yazıktır ki; tüm ülkelerde fakat özellikle Türkiye gibi kamulaştırma, her tür ve ölçekteki planları
rantı arttırmaya yönelik plan değişikliği ekonomisi sınırlı olan ülkelerde en önemli yapma, yaptırma ve resen yürürlüğe koyma
onama yetkilerini seven, ancak gerilim, biriken sermaye için yeni yatırım yetkisiyle, devleti bizzat yatırımcı hale
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 77

77
getiren aracı kuruma dönüşmektedir. 3290, Kabul Tarihi: 22.5.1986.
7 Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi

DOSYA
Önemle kaydedilmesi gereken husus, bu
Hakkında Kanun, Kanun Numarası: 6306, Kabul Tarihi:
düzenlemelerin, bir önceki dönemin 16.05.2012. Koruma ve Restorasyon
“kullanım değeri”nden “değişim değeri”ne 8 Turizmi Teşvik Kanunu, Kanun Numarası: 2634 Kabul
geçişte araç olarak kullanılan ve eleştirilen Tarihi: 12.03.1982.

ıslah planlarının çok daha üstünde etkiye


9 Turizmi Teşvik Kanunu, 01.08.2003 tarihinde
yürürlüğe giren 4957 sayılı Kanun ile değiştirilmiş teşvik Koruma Alanında
sahip olduğudur. Tekeli bu konuda
1989’dan Bu Yana
alanları “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim
1980’ler ile 2000’li yıllar arasındaki en Bölgeleri”, “Turizm Merkezleri” ve “Kültür ve Turizm
Koruma ve Gelişim Alt Bölgeleri” tanımlanmıştır.
büyük farklılığın “ölçeğin büyümesi”
olduğuna işaret eder ve kapitalin hacminin,
10 [http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,9669/
ktkgb-ve-turizm-merkezleri.html].
11 Bu konudaki çoklu yapıyı ele alan bir makale için
Neler Değişti?
yatırımın fiziksel olarak büyüklüğünün ve
bunların birbirini nasıl tamamladığına ve
bkz.: Feridun Duyguluer, “2014 Yerel Seçimlerine Doğru
İmar Sürecinin Yeni Araçları”, Mimarlık, s. 375, Ocak- Hangi Yöne
devamında da toplumu nasıl etkilediğine
Gidiyoruz?
Şubat 2014.
dikkat çeker32. 12 Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların
Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması
Hakkında Kanun, Kanun Numarası: 5366 Kabul Tarihi:
Birkaç soruyla bitirmek... 16.6.2005. Zeynep Ahunbay n Yıllar hızla geçiyor.
Türkiye’de kent ve planlama ilişkileri 13 Altıncı Türkiye Şehircilik Kongresi: Planlama, Siyaset Arredamento Mimarlık Dergisi yayına
ve Siyasalar, 6-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi,
arasında varolan gerilimleri ele almaya İzmir.
başlayalı 27 yıl olmuş; 300. sayısına
çalışan bu makalede sonuç için birkaç 14 İlhan Tekeli, “Siyaset ve Planlama İlişkisi Yeniden ulaşmış. Uzun yılları başarıyla aşarak
soru sormak gerekiyor: Bunlardan birincisi; Tanımlanırken”, Altıncı Türkiye Şehircilik Kongresi: bugünlere ulaşmasına katkıda bulunan
Planlama, Siyaset ve Siyasalar, 6-8 Kasım 2006, Dokuz
son 30-35 yıldır kent topraklarının değerini Eylül Üniversitesi, İzmir, s. 37-51.
yayın kurulunu, yöneticileri ve yazarları
yükseltmeyi esas alarak planlama sistemde 15 Yedinci Türkiye Şehircilik Kongresi: Herkes İçin Kent, saygıyla selamlıyor, kutluyorum.
yapılan yeniden düzenlemeler planlama Herkes İçin Planlama: Akıllıca, Adaletle, Yeniden, 14-16
Kasım 2011, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul.
kurumu içinde ne kadar yerleşik hale 16 Büyükşehir Belediye Kanunu, Kanun Numarası: 3030
Türkiye’de son 27 yıl koruma açısından
gelmiştir, yarattığı etkiler nelerdir? İkinci (eski), Kabul Tarihi: 27.06.1984 pek huzurlu geçmedi; kentsel ve doğal
soru ise akabinde gelecektir: Bu anlayışın ve 17 İmar Kanunu, Kanun Numarası: 3194 Kabul Tarihi: çevreyi korumak için çok mücadele edildi,
03.05.1985
düzenlemelerin kent ve planlama üzerinde 18 Bu konuda bkz.:
hayal kırıklıkları yaşandı. Olumsuzluklara
bıraktığı tortu nedir? Bu birikimin geriye [http://www.oib.gov.tr/baskanlik/yasal_cerceve.htm]. karşın, bilinçlenmenin ve kaynakların
çevrilmesi tartışılabilir mi? Kentleri ve 19 Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun, Kanun artması sevindirici; yapılan araştırma ve
Numarası: 4046, Kabul Tarihi: 24.11.1994
planlamayı geleceğe dönük olarak neler yayınlar, mimarlık alanına önemli katkılar,
20 David Harvey, The Urbanization of Capital, 1985.
bekliyor… Bugünden bir cevabımız olabilir 21 Henri Lefebvre, The Production of Space, 1991. kayıtlar. 27 yılın ardından, koruma
mi? n İclal Dinçer, Prof. Dr., Yıldız Teknik 22 Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri alanında ortaya çıkan olumlu ve olumsuz
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Tarihi:
Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve değişikliklere göz atmak, geçmişte kalan
29.06.2011, No: 644
Bölge Planlama Bölümü. 23 Büyükşehir Belediyesi Kanunu, Kanun Numarası: kural ve yaklaşımları hatırlamak, eski
5216, Kabul Tarihi: 10.07.2004 ve 2014 yılında 6361 çevremizi günümüzle karşılaştırmak
Notlar: sayılı yasayla yapılan değişiklikler. önemli. Arredamento Mimarlık Dergisi’ne
1 Bu makale sistematik bir Dünya Şehircilik Günü 24 İlhan Tekeli, “Gündem: Büyükşehir Yasası
Kongre metinleri incelemesi yapmıyor. Makalenin ana Düzenlemeleri, Siyasi Kültürümüzün Zafiyetini Bir Kez
sunduğu değerlendirme fırsatından dolayı
konusu olan “gerilim” örneklerini açıklamayı Daha Sergiliyor”, Mimarlık, no: 369, Ocak-Şubat 2013: teşekkür ediyorum.
kolaylaştırıcı olması bağlamında kongre metinlerinden [http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mima
yararlanıldı. Dünya Şehircilik Günü kavramının rlik&DergiSayi=383&RecID=3023].
Türkiye’deki gelişim öyküsü için bkz: Mehmet Çubuk, Türkiye’de koruma alanının kuramsal ve
25 Evren Aydın, “Türkiye’de Şehircilik Kongreleri”,
Planlama Gündemi: Dünyada ve Türkiye`de, 8 Kasım Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, cilt 3, sayı 6, uygulama alanı Kültür ve Turizm
Dünya Şehircilik Günü Oluşum Öyküsü: 2005, s. 617-632. Bakanlığı, kamu kurumları (TBMM Milli
[http://www.planlama.org/index.php/planlama- 26 Mehmet Çubuk, “Kongre Genel Temasını Açıklama
guendemi/58-planlamaorg-yazlar/prof-dr-mehmet- Saraylar, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kara
Konuşması”, 2. Türkiye Şehircilik Kongresi, 6-8 Kasım
cubuk/208-prof-dr-mehmet-cubukun-planlamaorg-cin-haz 1986, İstanbul, s. 19. Yolları Genel Müdürlüğü, belediyeler),
rlad-makalesi].
27 Necati Uyar, “7. Türkiye Şehircilik Kongresi Açılış üniversiteler, mimarlar ve yükleniciler
2 Bu deyimi planlamanın sosyalist sistemdeki kurucu
Konuşması”, Yedinci Türkiye Şehircilik Kongresi: Herkes arasında paylaşılmış durumdadır. Kültür
işlevine karşın, kapitalizmdeki düzenleyici işlevi
İçin Kent, Herkes İçin Planlama: Akıllıca, Adaletle,
kavramları bağlamında kullanıyorum. Bu konuda
Yeniden, 14-16 Kasım 2011, Yıldız Teknik Üniversitesi,
mirasımızı koruma misyonunu üstlenen
kapsamlı bir yayın olarak bkz.: Aslı Yılmaz Uçar,
İstanbul. Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptığı yasal
“Kapitalizmde Planlama: Tarihsel ve Toplumsal
28 Bahar Bayhan, “Şehircilik Kongresi’nin Son düzenlemeler, yönetmeliklerle görevini
Çözümleme”, Amme İdaresi Dergisi, cilt 47, sayı 3, Eylül
Gününde...”, Arkitera, 17 Kasım 2011:
2014, s. 43-68. Kapitalizmin yarattığı bütün bu eşitsiz yerine getirme çabası içindedir. Maalesef
gelişim ve sermaye birikiminin sürekliliği için piyasaya [http://www.arkitera.com/haber/4708/sehircilik-
kongresinin-son-gununde]. kadrosu ve parasal kaynakları üstlendiği
yapılan müdahalelerin yarattığı etkiler kentsel
planlamanın çözüm üretemediği alana tekabül eder. 29 Bu konuda bkz.: Gökçen Kılınç vd., Yerel zorlu göreve göre çok kısıtlıdır. Ayrıca
3 Ruşen Keleş, “Planlı Dönemin Plansız Kentleşmesi-30 Yönetimlerde İmar Uygulamaları ve Etik, Türkiye’de
siyasiler koruma alanına çok
Yılın (1961-1991) Bilançosu”, 3. Türkiye Şehircilik Yolsuzluğun Önlenmesi İçin Etik Projesi, 2009.
Kongresi, 6-8 Kasım 1991, İzmir, s. 9-25. 30 Tarık Şengül, “Sınıf Mücadelesi ve Kent Mekanı”, karışmaktadır. Bu nedenle, son onbeş yıl
4 Sema Erder, “Göç, Yerleşme ve ‘Çok’ Kültürel Praksis (2), 2001, s. 9-31. içinde yapılan kimi yasa ve ilke kararı
Tanışma”, Birikim, 123, Temmuz, 1999: 31 Bu konuda bir değerlendirme için bkz: Fuat Ercan, değişiklikleri, ülkemizdeki koruma
[http://www.birikimdergisi.com/birikim-yazi/6451/goc- “Kışla ve AVM’ye karşı üç beş ağaç: Kent ve metalaşma
yerlesme-ve-cok-kulturel-tanisma#.VuP9NvmLTDd]. üzerine notlar”: [http://www.toplumsol.org/kisla-ve- uygulamalarını uluslararası kurallardan
ARREDAMENTO

5 Mehmet Çubuk, “Türk Şehirciliğinde Yeni Bir Ulusal avmye-karsi-ucbes-agac-kent-ve-metalasma-uzerine- uzaklaştıran, gerilim yaratan düzenlemeler
Statüye Doğru”, 3. Türkiye Şehircilik Kongresi, 6-8 notlar-fuat-ercan]. getirmiştir. Bakanlığın kanatları altında
Kasım 1991, İzmir, s. 1-8. 32 İlhan Tekeli, “Siyasetçiler ve Mega Projeler Üzerine”,
6 İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Mega Projeler ve İstanbul, ed.: Ömer Devrim Aksoyak,
olması gereken kültür varlıklarının bazen
Uygulanacak İşlemlere Ait Kanun, Kanun no: 2981- MSGSÜ, ŞBPB, 2014, s. 12-21. açıkta, korumasız kaldığını görmek kaygı
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 78

78
DOSYA

1 2

vericidir. Dünya Mirası alanlarının ilkelerden biridir. Bu ilkenin Türkiye’de ölçülerin yeterli ve doğru olması; çizim
“yenileme alanı” ilan edilmesi, yaratılan yasal zemine oturmasında, uygulamalarda aşamasının dikkatle yapılması çok
kavram kargaşasının somut bir örneğidir. yer bulmasında, 1999 yılında Kültür ve önemlidir. Bu süreçler çok yakın zamana
Aşağıda son 27 yılda koruma alanında Turizm Bakanlığının aldığı 660 sayılı ilke kadar zahmetli alan çalışmalarıyla, elle ya
gözlenen olumlu ve olumsuz değişimlere kararı önemli rol oynamıştır. Daha önce, da nivo, teodolit, mira vb. araçlarla
ilişkin bir özet sunulmaktadır. harap durumdaki II. Grup eserler yıkılıp yapılmakta; uzun zaman ve emek
betonarme strüktürlü olarak yeniden harcanmaktaydı. Ölçme teknikleri
Koruma ilkelerinde, uygulamalarda yapılırken, ahşap konakların, yalıların alanındaki ilerlemeler, lazerli optik
görülen olumlu değişimler özgün dokuları tümüyle yok oluyordu. aletlerin kullanılması, belgelemenin çok
Koruma projelerinin hazırlanması 660 sayılı ilke kararıyla yeniden yapımda, daha hassas ve hızlı yapılmasına olanak
ve uygulama sırasındaki denetim ve özgün malzeme ve tekniğin kullanılması sağlamıştır. Ölçme için kullanılan teknik
karar verme aşamalarında deneyimli, vurgulanmış; çağdaş malzeme ile yeniden donanımın, teknolojinin gelişmesini
iyi yetişmiş mimar ve mühendislere yapım seçeneği kaldırılmıştır. 660 sayılı belgeleme aşamasına katkısı büyüktür.
gerek duyulmaktadır. ilke kararıyla anıtlara yapılacak basit ve
kapsamlı onarım müdahaleleri ve duruma Onarım müdahalelerinin tanımlanmasında,
1989’a oranla, koruma alanındaki eğitimin göre gerekli belgeleme, proje hazırlama disiplinler arası çalışmaların artması da
ve yayınların artmasıyla, bu yönde olumlu koşulları da tanımlanmıştır. Bu ilke önemli bir gelişmedir. Belgelemeden
bir gelişim olmuş; kültür mirasının kararından sonra Kültür Bakanlığı ve sonraki aşamalarda, analiz ve
yönetimi, kentsel ve anıtsal koruma ile ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün önemli değerlendirme için iyi yetişmiş sanat ve
eğitim programları birçok üniversitede eserler için proje hazırlamadan Kurul mimarlık tarihçilerine, malzeme
önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerinde kararı alıp onarım yapması usulü sona bilimcilerine, ahşap ve kargir taşıyıcı sistem
yer almıştır. Eskisine oranla, koruma ermiştir. Önemli anıtların projelerinin uzmanlarına gerek duyulmaktadır. İnşaat
alanında yetişmiş; yüksek lisans ve doktora hazırlanması ve uygulamalarının izlenmesi mühendislerinin uluslararası koruma
yapmış daha çok mimar, mühendis, için bilim kurullarının oluşturulması da ilkeleri ve uygun koruma teknikleri
koruma uzmanımız bulunmaktadır. uygulamanın kalitesinin yükseltilmesine konularında eğitim almaları, analiz ve
Uzman kadroların yönetim, proje katkı yapan olumlu bir gelişmedir. sağlamlaştırma alanına daha aktif
geliştirme, karar verme ve uygulama katılmaları önemli bir gelişmedir. Eserlere
süreçlerinde yer almaları, koruma Teknik gelişmeler yalnız dıştan bakarak teşhis koymak ve
ARREDAMENTO

uygulamalarının düzeyini yükseltmektedir. 21. yüzyılda koruma çalışmalarının ilk iyileştirici müdahaleler önermek sağlıklı
aşaması olan belgelemenin hızını ve olmamaktadır. Tarihi strüktürleri georadar
Koruma uygulamalarında özgün tasarımın, hassasiyetini arttıran teknolojik gelişimler vb. ileri tekniklerle, hasarsız inceleme
malzeme ve strüktürün korunması temel yaşanmıştır. Rölöve çizimleri için alınan olanaklarının artması da, müdahalelerin
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 79

79

DOSYA
3 4

doğru tanımlanmasına katkı eserlerin projelerini ve uygulamalarını 1 Bursa, Cumalıkızık’ta “Kültür Varlıklarının
Korunmasına Katkı Payı” ile Yıldırım
sağlamaktadır. Ayrıca, yerel yönetimlere yapmaktadırlar. Bursa’nın Cumalıkızık
Belediyesi tarafından projelendirilip onarılan
bağlı olarak KUDEB’lerin kurulması ve köyünde, yıllarca teknik ve parasal destek bir tarihi ev, 2013.
donanımlarının artmasıyla, sivil ve anıtsal görmeyen kırsal miras bu kaynakla ele 2 İTÜ Restorasyon yüksek lisans eğitimi
mimari koruma uygulamalarına teknik alınmış; Yıldırım Belediyesi’nin girişimiyle kapsamında İstanbul Süleymaniye’de 16. yüzyıl
destek verilmesi önemli bir gelişmedir. cami ve hamam gibi anıtsal yapıların eseri Siyavuş Paşa Medresesi’nde belgeleme,
2009 (Yüzyıldır harap durumda olan medrese
yanısıra, özel mülkiyette olan birçok evin “Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı”
Uygulama sayısındaki artış restorasyon projeleri yaptırılmış, Koruma ile onarılmıştır).
Koruma alanına eskisine oranla daha çok Kurulu onayı alınarak uygulamaya 3 Karaköy’de 1950’lerde meydan açılması
kaynak ayrılması, uzun süre ihmal edilen, geçilmiştir. Benzer biçimde Sivas’ın sırasında yıkılan ve şimdi yeniden yapılmak
istenen Kara Mustafa Paşa Mescidi tabelası, 2013.
maddi olanaksızlıklar nedeniyle doğru Divriği ilçesinde terk edilmiş tarihi evlerin
dürüst belgelenemeyen, onarılamayan onarımı için kaymakamlık tarafından 4 Unkapanı’nda özgün yerinden kaydırılarak
yeniden yapılan Süleyman Subaşı Mescidi, 2014.
anıtların, kentsel alanların kamu eliyle yönlendirilen çalışmalar sürmektedir. Kamu
belgelenmesi, projelendirilmesi ve yöneticilerinin kültür mirasının korumaya
onarımlarının bilimsel yöntemlerle eğilimli olması, uygulama girişimlerini
yapılmasına olanak sağlamıştır. Parasal desteklemesi, sağlanan fonların kullanımını planlarının hazırlanması, uzun, zahmetli
destek bulunması olumlu bir gelişmedir; kolaylaştırması önemlidir. süreçlerde gelişmiştir. Zorluklardan biri
ancak başarı için önceliklerin doğru 1983’te yürürlüğe giren 2863 sayılı
belirlenmesi ve uygulamaların Türkiye Dünya Mirası Sözleşmesi’ni koruma yasamızda yönetim planı
denetiminin bilimsel ilkelere uygun 1983’te imzalamış ve 1984’te İstanbul ve kavramının yer almamasıydı. Dünya
olarak yürütülmesi konularına özen Göreme dosyalarını hazırlayarak Mirası alanlarının yönetimi için gerek
gösterilmesi gerekmektedir. yurdumuzdaki arkeolojik ve kentsel mirası duyulan “yönetim planı” 2004’te yasaya
Dünya Mirası Listesi’ne önermeye eklenmiştir. Alan yönetimiyle ilgili
Yasal düzenlemeler başlamıştır. İlk başvurular yapıldığı sırada, yönetmelik ise 2005’te yayınlanmıştır.
2004’ten bu yana emlak vergilerine ek önerilen alanlar için yönetim planı talep
olarak toplanan yüzde 10 “Kültür edilmezken, UNESCO Dünya Mirası Ülkemizdeki Dünya Mirası alanları ile
Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı”, alanlarında karşılaşılan sorunlar nedeniyle, ilgili sorunlar, bu alandaki koruma
özellikle büyük şehirlerde, koruma proje ve Liste’ye girmiş ve aday gösterilen alanların çalışmalarının yoğunlaştırılmasını,
ARREDAMENTO

uygulamalarını destekleyen önemli bir yönetim planının hazırlanması zorunlu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda bu alanda
kaynak olmuştur. Belediyeler, Kültür kılınmıştır. Böylece, daha önce Dünya çalışan uzman kadroların yer almasını
Bakanlığı ve Vakıflar bu kaynaktan Mirası Listesine girmiş olan İstanbul, gerektirmiştir. Kültür Bakanlığı’nın
yararlanarak önemli, onarıma ihtiyacı olan Hierapolis gibi alanlar için istenen yönetim Nemrut, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 80

80
kuruluşu sayısı, 1989’dakine oranla daha
DOSYA

fazladır. Mimarlar Odası mesleki


uygulamaların kalitesinin yükselmesi için
eğitim, kuram, mesleki denetim alanında
çalışmalar yapmakta; yasaları, ilke
kararlarını ve mega projeleri izleyerek,
tarihi çevreye verecekleri zararları
önlemeye engel olmaya çabalamaktadır.
Meslek odaları (mimar, kent plancısı,
inşaat mühendisi) düzenledikleri dizi
konferanslar, yayınlar, sergilerle de
koruma alanındaki bilinçlenmeye
katkı sağlamaktadırlar.

ICOMOS Türkiye, Europa Nostra


Türkiye, uluslararası kuralları, yeni
gelişimleri, ilkeleri koruma alanında
çalışan meslek insanlarına duyuran
etkinliklerle, koruma ilkelerinin
yaygınlaşması ve uygulamaların düzeyinin
yükseltilmesine yönelik çalışmalar
5 yapmaktadır. KUMİD (Kültürel Mirasın
6 Dostları Derneği) Avrupa Birliği Kültür
Mevzuatını Türkçeleştirerek bu alanda
çalışanların önemli belgelere rahatça
ulaşılmasını sağlamıştır. ÇEKÜL eğitim
kursları, yayın, sempozyum gibi
etkinliklerle yerel yönetim kadrolarına,
serbest meslek mensuplarına kentsel ve
kırsal koruma, yönetim planları gibi
konularda meslek içi eğitim desteği
sunmaktadır.

Korumayı olumsuz
etkileyen değişimler
Belediyelerin koruma alanlarında ranta
dönük girişimleri -para ve güç birliği- tarihi
çevrenin yok edilmesine, bozulmasına yol
açmaktadır. Dünya Mirası statüsünde olan
Süleymaniye sit alanının yenileme alanı
ilan edilmesi, büyük yıkımlar yapılması
uluslararası kuralları saymayan bir
5 Haliç Metro Köprüsü Divriği Ulu Cami gibi DM alanları için düzenlemedir. Dünya Mirası Karasurlarına
yapımı, 2013.
ayrıntılı çalışmalar yaptırması da önemli bitişik Sulukule ve Ayvansaray’da yapılan
6 Galata Surlarının gelişmelerdir. Yönetim planları konusunda yıkım ve yenilemeler, tarihi çevreyi tahrip
üstünden geçen Haliç
Metro Köprüsü, 2009.
üniversitelerde araştırmalar, tezler, yayınlar eden, aykırı müdahalelerdir.
yapılmıştır. İstanbul, Bursa gibi önemli
7 Dünya Mirası Yedikule
ve gökdelenler, 2012. tarihi kentlerimiz için hazırlanan İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin yaptığı
yönetim planları yürürlüğe girmiştir koruma planında yer alan çok sayıda
ancak uygulamalar henüz emekleme ihya projesi, tarihi kentin 20. yüzyıl
aşamasındadır. Yöneticilerin ve paydaşların planlamasına, değişimine ters düşen, geriye
bu konuda deneyim kazanması, kentsel ve dönüş talepleri içermektedir. 1950’lerde
anıtsal mirasın sürekli bakımı ve izlenmesi yol açılması, meydan oluşturmak amacıyla
için gerekli ekiplerin oluşturulması, yıkılmış, üzerinden yol geçmiş camilerin
maddi kaynak yanında kurumlar arası yeniden yapılmaları gündeme gelmektedir.
eşgüdüm sağlanması konuları üzerinde
çalışılması gerekmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
ARREDAMENTO

bakım-onarımından sorumlu olduğu


Sivil toplum örgütlerinin etkinlikleri Karasurlarının yıkık dökük halde olmasına
Türkiye’de halen doğal ve kültürel mirasın seyirci kalıp, yolda veya yeşil alan içinde
korunması alanında çalışan sivil toplum kalan camilerin ihyası için kaynak ayırması
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 81

81

DOSYA
7

büyük bir çelişkidir. Örneğin, almayan ulaşım ve benzeri müdahalelerin ve ifadesi zayıftır; alt tabakalar
Unkapanı’nda Atatürk Bulvarı yapılırken Koruma/Yenileme Kurullarına sunulup baskılanmaktadır. Galata Arap Camisi’nde
yıkılan Süleyman Subaşı Mescidi, asıl onaylatılması ve etki değerlendirmesi (eski St. Paul Kilisesi) ortaya çıkan
yeri köprünün bağlantı yolu altında raporu alınmadan uygulamaya konulması fresklerin üstü örtülmüş -kimseye
kaldığından, doğuya kaydırılarak, yeşil sakıncalı durumlar yaratmıştır. Aslında gösterilmemiştir. Çok katmanlı kentlerin
alan içinde yeniden yapılmıştır. “bilimsel” olan Koruma Kurullarının bu ve anıtların sunuluşunda, daha çok İslami
Süleymaniye’nin eteğinde yapılan bu özelliğinin politik müdahalelerle dönemin mekan ve cephe düzeninin,
“çakma” cami rekonstrüksiyonu, tarihi çizilmesiyle, Haliç Metro Köprüsü, bezemelerinin öne çıkarılması, alt
çevreye bir değer katmayan, tersine Yenikapı Dolgusu, Avrasya Tüneli gibi katmanların perdelenmesi, çağdaş koruma
Süleymaniye gibi özgün bir değere karşı, Tarihi Yarımada’yı olumsuz etkileyen ilkelerine aykırı bir yaklaşımdır.
sahteliğiyle rahatsız edici, korumayla ilgisi emrivakiler gerçekleşmiştir.
olmayan bir uygulamadır. Mimarlar Odası Cumhuriyet döneminde müze olarak
Tarihi Yarımada’da yer alan ve benzer Ayrıcalıklı imarların kent siluetine ziyarete açılan İznik ve Trabzon
şekilde yeniden yapılmak istenen bazı olumsuz etkileri: Yedikule, Mecidiyeköy- Ayasofya’larının tekrar camiye
camiler için dava açarak tepkisini Zincirlikuyu- Maslak ekseninde ve dönüştürülmesi- laiklikten uzaklaşan
göstermiştir. Bilirkişi heyeti konuyu kentsel Kadıköy’de yükselen gökdelenler, Çamlıca eylemler olarak öne çıkmaktadır. Çok
koruma açısından değerlendirerek, ihyaları tepesindeki cami, Tarihi Yarımada ve katmanlı tarihi eserleri sahip oldukları tüm
olumsuz bulmuş ancak hakimler “tarihi Boğaz silüetinin kabusu olumsuzluklardır. dönemleriyle sunma ilkesinin gözardı
eser ihyasının olumlu olduğu” görüşüyle 1990’larda Taksim Gümüşsuyu’ndaki Park edilmesi, arkeolojik nitelik taşıyan anıtsal
farklı bir karar vermişlerdir. Bu karardan Otel’in üst katlarının, kent yönetimi eserlerin müze kullanımı kaldırılarak
hukukçuların dahi rekonstrüksiyonların tarafından yıkılmasına karşın, yargı kararı Kültür Bakanlığı’nın yönetiminden
anlamını tam olarak kavrayamadıkları olduğu halde Yedikule’deki gökdelenlere el çıkarılması, kaygı uyandırmaktadır.
anlaşılmaktadır. Buna karşın, Taksim Gezi sürülmemesi, geçen sürede yaklaşımların Herhalde Fatih bugün yaşasaydı, Trabzon
Parkı’nı yok etmeye yönelik Taksim Topçu değiştiğine işaret etmektedir. Ayasofyası’nın günümüz kültürüne,
Kışlası projesi büyük bir kitlenin tepkisini anlayışına uygun bir şekilde sergilenmesine
çekmiştir. Kentin merkezinde, ihtiyaç Günümüzde politikanın koruma alanına, izin verirdi. Ülkemizin sahip olduğu
duyulan bir yeşil alanı yok etmeye yönelik onarımlara çok karışması sonucu, zenginliklerin mono-kültür sansürüyle
proje büyük tepkiyle karşılanmış; Gezi uygulamalar bilimsel olmaktan perdelenmesi, “kılıç hakkı” gibi beş
olayları çıkmıştır. uzaklaşmaktadır. Özellikle camiye asır geride kalan gerekçelerle kültür
çevrilmiş Hıristiyan eserlerinin onarımı varlıklarının tüm tarihi ve estetik
Son dönemde koruma alanının aşırı sorunludur. Eski kiliselerin restorasyonları, değerleriyle algılanmasının engellenmesinin
politize olduğu -Koruma Kurullarında onların sahip olduğu tarihi katmanları, ülkemizdeki koruma bilincine
ARREDAMENTO

uzmanlığın bir yana itildiği- kenti savunma estetik değerleri ortaya çıkaracak şekilde, yakışmadığını belirterek, yakın bir
kapasitesinin düşürüldüğü gözlenmektedir. bilimsel yöntemlere göre değil, Hıristiyan gelecekte terk edilmesini diliyorum.
İstanbul için yapılan büyük ölçekli kimliği örtülerek yapılmaktadır. n Zeynep Ahunbay, Prof.Dr., İTÜ
planlarda ve Koruma İmar Planı’nda yer Uygulamalarda çok katmanlılığın kabulü Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 82

82
devam ediyorlar. Düşününce, kültüre
DOSYA

erişim ve kültürel etkinliklere katılma ve


Kültür - Sanat katkıda bulunma hakkının insan Mimarlar Odası
haklarının temel bir bileşeni olduğu
fikri aslında burada yeni yeni
27 Yılda benimsenmeye başladı. Bu arada İstanbul, Mimarlar Odası’nın
Avrupa Kültür Başkenti unvanını taşıdığı
Türkiye’de bir yıl geçirdi. Sonuçta bugün İstanbul, Gündeminden Bazı
Berlin, Barselona ve Amsterdam gibi
Kültür-Sanat kültür-sanat ortamının zenginliğiyle Satırbaşları
tanınan Avrupa kentleriyle birlikte
Hayatı anılıyor. Uluslararası etkileşim de yine bu Bülend Tuna n Arredamento Mimarlık
dönemde oldukça arttı. Türkiye, sanatın dergisinin 300. sayısını, emeği geçen
Görgün Taner n Otuz yıl öncesinin birçok farklı disiplininde uluslararası herkesi kutluyorum; dergi nitelikli
İstanbul’unu düşündüğümde, yeni arenada daha belirgin bir varlık içeriğiyle Türkiye mimarlık ortamına
hareketlenmeye başlamış bir kültür-sanat göstermeye başladı. Kente yıllarca emek önemli bir katkı sağlamıştır. Derginin
ortamı canlanıyor gözümde. Bugün genel vermiş, toprağını beslemiş, tohumlar yayına başladığı günden bugüne
müdürü olduğum İstanbul Kültür Sanat ekmiş kurumlar, sanatçılar, sanatseverler yaşadığımız 27 yıldaki değişimlerin
Vakfı’nda o sıralarda İstanbul Film sayesinde bugün dünyanın önemli farklı yönleriyle irdelenmesi çerçevesindeki
Festivali ekibinde yer alıyordum. kültür-sanat merkezleri arasında katkılar sadece geçmişin hatırlanmasını
İKSV, 1973 yılında başlattığı İstanbul sayılıyor İstanbul. sağlamayacak, bugünümüzü ve gelecek
Festivali’ni kentin en büyük kültür-sanat öngörülerimizi tartışmamız bakımından
etkinliği olarak İstanbullu sanatseverlerin İstanbul’da değişmeyen bir şey varsa o da da önemli bir fırsat sunacaktır diye
hayatının bir parçası haline getirmişti. buranın çok genç ve çeşitlilik içeren bir düşünüyorum. Ben de bu bütünlük
O sırada hala Sinema Günleri adıyla nüfusa sahip olması, her zaman değişime çerçevesinde meslek örgütlenmesi üzerine
düzenlenen İstanbul Film Festivali, açık yapısı ve öngörülemez dinamikleri. bazı tespitleri, yakın tarihimizdeki önemli
dünyaya rengarenk pencereler açan bir Bugün otuz yıl öncesine göre kültür ve gündemleri ve geleceğe yönelik önerilerimi
şenlik olarak sinemaseverlerin gönlünde sanata ilgi çok daha yoğun. Bir otuz yıl paylaşmaya çalışacağım.
çoktan yer etmişti. Ve tabii ilk İstanbul öncesine baktık, şimdi de bir otuz yıl
Bienali, o yıllardaki adıyla “Uluslararası ötesini düşünelim. Önümüzdeki bu 1989’a doğru
Çağdaş Sanat Sergileri”, heyecan dolu bir dönemde İstanbul birçok konuda 80’lerde Türkiye’nin yaşadığı kaos ortamı
hazırlık sürecindeydi. dünyadaki merkezlerden biri olmaya diğer toplum örgütlerini olduğu gibi,
aday; ancak bence en büyük potansiyeli, şüphesiz Mimarlar Odası’nı da etkilemişti.
O zamandan bu zamana İKSV, klasik kültür ve sanat alanında. Altyapı Bir yandan meslek ortamının geçirdiği
müzik, sinema, tiyatro, ve caz/güncel eksiklikleri tamamlandığı, sanat alanındaki değişiklikler, meslekler arasında yaşanan
müzik gibi farklı alanlarda uluslararası girişimleri destekleyecek sermayenin gerginlikler, ihtisas ayrımının tam olarak
ölçekte dört festival, güncel sanat ve güçlendiği, özgür ifade ortamları sunan sağlanamaması gibi sorunlar; öte yandan
tasarım alanlarında iki bienal düzenleyen kurumlar yaşamlarını sürdürebilecek kamu ve toplum yararına çalışan bir
ve yıl boyunca hem özel projeleriyle hem mekanizmalarla desteklendiği sürece meslek kuruluşu olarak Oda’nın
de kendi performans merkezinde İstanbul’un, belki bundan bir otuz sene yöneticiliğini üstlenen isimlerin bu
etkinlikler gerçekleştiren, yurtdışında sonra, dünyanın en önemli birkaç kültür- ortamlarda yaşadığı sıkıntılar, doğal olarak
Türkiye’nin güncel kültür-sanat üretiminin sanat başkenti arasında yer alması Mimarlar Odası’nı kendi konumunu
sergilendiği platformlar yaratan, yaratıcı mümkün. Şimdi bu inançla çalışan gözden geçirmeye yöneltmişti. 1954’deki
endüstrilerin farklı aktörlerini çeşitli kişi ve inisiyatiflere, üretimin belkemiği kuruluşundan itibaren üç şube ve bunlara
şekillerde destekleyen bir kurum haline olan yaratıcı endüstrilerin emekçilerine, bağlı temsilcilikler çerçevesinde sürdürülen
geldi. Bu süreçte İstanbul’un kültür-sanat yüksek kapasiteli sinema salonlarına, örgütlenme çalışmaları 1986’daki
yaşamı da aslında buna benzer bir ivmeyle yeterli akustik ve sahne özelliklerini şubeleşme kararlarıyla yeni bir döneme
güçlendi, zenginleşti. Kent nüfusu hızla sağlayan performans merkezlerine, evrildi. 1986’da yapılan tartışma ve
artarken, nüfusla aynı hızı yakalayamasa nitelikli sergi mekanlarına, eğitimli ardından gelen ülke çapında örgütlenme
da kültür-sanat alanında çalışan gözler ve eleştirel bir bakışla takip çalışmaları, Oda’nın tarihi içerisinde
kurumların sayısı arttı, varolan kurumlar ettikleri etkinliklere katkıda da bulunan önemli bir dönüm noktası işlevini
yapılarını kuvvetlendirdiler ve festivaller, izleyicilere, sözünü sakınmayan ve ufuk görmüştür. Mimarlar Odası’nın yurt
konserler, sergiler, İstanbullular tarafından açıcı okumalarıyla hem sanatçıların sathında yaygınlaşması, sorumluluğun
daha çok benimsendi, belli bir kitle için hem de sanatseverlerin deneyimlerini paylaşılması anlamında bile olumlu
gündelik yaşamın vazgeçilmezleri arasına zenginleştiren eleştirmenlere ve tabii olmuştur. Oda’nın söylemlerinin geniş bir
girdiler. Bir yandan hem organizasyon küratörleri, sanatçıları, eleştirmenleri coğrafyada etkin bir şekilde duyurulması
hem de izleyici tarafında büyük bir destekleyen kurumlara ihtiyacımız var. ve hayata geçirilmesi mümkün olabilmiştir.
ARREDAMENTO

tecrübe birikti. Yepyeni müzeler kuruldu, n Görgün Taner, İstanbul Kültür Sanat 1986’yı Oda tarihinde yeni bir açılım, yeni
performans mekanları açıldı. Bağımsız Vakfı Genel Müdürü. görevlerin değerlendirilmesi ve Oda
tiyatro toplulukları zorluklara direnerek yapılanmasının yeni görevlere göre yeniden
küçük sahneler kurdular ve yaşatmaya kurgulanması ve Türkiye çapında yayılmış
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 83

83

DOSYA
bir örgüt yapısı arayışı olarak şartları nedeniyle Odamız daha hafif ortaklığını sürdürmüştür, halen de
değerlendirmek mümkün. atlatmış olabilir. Ancak gelişmelerin sürdürmektedir.
tamamen dışında kalındığını ve yaşanan
1989’da dünya çapında yaşanan tartışmaların hiç de böylesi bir nedene Mimarlar Odası’nın toplum ve kamu
gelişmeler, arayışın zamanlamasındaki bağlanamayacağını söyleyebilir miyiz? hizmetinde sürdürdüğü mücadelesi
isabetliliği göstermişti. Özellikle doğal olarak pek çok kişi ve kurumu
demokratik kitle örgütlerinde, meslek Kent suçlarına karşı yoğun mücadele rahatsız etmekte, onların çıkarlarını
kuruluşlarında, sendikalarda yaşanan Mimarlar Odası’nın o sıkıntılı günlerin zor zedeleyebilmektedir. Toplumun her
kargaşa pek çok ülkede farklı etkililikte ve şartları altında Tarlabaşı yıkımlarına karşı kesiminde meslektaşımız olsun olmasın
boyutlarda hissedilmişti. Ancak ülkemizde verdiği mücadele önemli bir değişimin pek çok dostumuzun olduğu doğrudur,
diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak işaret fişeği olmuştur. Yerel yönetimlerin ancak çekinceyle birlikte bir düşmanlık
değerlendirilmesi gereken bir durum ANAP zamanında yetkilerinin artırılması duygusu besleyenlerin sayısı da az değildir.
sözkonusuydu. Öncelikle 1980’e gelene ve mali açıdan güçlendirilmesi özellikle Örneğin şimdiki TBMM Başkanı İsmail
kadarki kargaşa ortamını ve 1980’den İstanbul genelinde pek çok yıkımın Kahraman’ın Kültür Bakanı olduğu
itibaren yaşanan zor ortamını sayabiliriz. yaşanmasına yol açmıştı. İstanbul 60 dönemde Mimarlar Odası, sözleşmesi
80 sonrasının teneffüs edilmesi güç havası öncesindeki Menderes yıkımlarından sonra olmasına rağmen hukuksuz bir şekilde
demokratik kitle örgütlerinde yönetim büyük Dalan yıkımlarını yaşadı. “Seçildim, Yıldız Dış Karakol binasındaki yerinden
kademesinde görev alanların dağılmasına, yaparım” anlayışı, hukuk tanımazlık apar topar çıkartılmış, eşyaları, evrakları
ilgisizleşmesine, hapislikle veya o günlerde de geçerli bir davranış şekli çöp kamyonlarına konarak götürülmüştü.
göçmenlikle sonuçlanan yollara olarak yöneticilerde yer etmişti, Haliç, Nice sonra açılan dava kazanılmış ve Oda
savrulmalarına yol açmıştı. Ve son olarak Tarlabaşı, her yer yıkılıyor, eski yerine dönmekle kalmamış, bu
da Berlin duvarının yıkılmasının ardından “temizleniyordu”. Elbette tepkinin hukuksuz uygulamada sorumluluğu
yaşanan derin hayal kırıklığının getirdiği örgütlenmesi de gecikmedi; kent suçları bulunan Kültür Bakanı’na şahsi dava
savrulmayı belirtmek gerekiyor. kavramının dile getirilmeye başlanması, açarak tazminat kazanmıştı.
Demokratik kitle örgütlerinde görev kentli inisiyatiflerin çabaları, ortak
alan, çalışmaları omuzlayan pek çok savunma refleksleri geliştirilmesi o İktidar partisi yöneticileri konuşmalarında
insanın artık ürkmesi, dahası yapılanları dönemin kazanımları olarak dile meslek odalarını, özellikle adını vererek
anlamsız bulması, uzaklaşması, en getirilebilecekler bu eylemlerin sonucuydu. Mimarlar Odası’nı ideolojik davranmakla
iyimser ihtimalle sadece uzaktan Nitekim daha sonraki yıllarda da suçlamaktadırlar. Mimarlar Odası’nın
desteklemekle yetinmesi ciddi bir özellikle önem kazanan mahalle kendi görevini yerine getirmediği, siyasetle
kopuşun yaşanmasına yol açmıştır. dernekleri, çevrelerini koruma çabası uğraştığı, yerel yönetimlerin projelerini
içerisine giren duyarlı kentli örgütlenmeleri engellemeyi marifet saydığı, dava açmaktan
Her dönem böylesi değişikliklerin dayanışması, farklı yaratıcı direniş başka bir şey yapmadığı gibi pek çok
yaşandığı ve gidenlerin veya yorulanların örneklerinin gündeme gelmesi, örnek iddia sıkça dile getirilmektedir. Devlet
yerini yeni gelenlerin doldurduğu, yeni hukuk mücadelelerinin sürdürülmesi Denetleme Kurulu’nun Cumhurbaşkanı’nın
heyecanların, yeni beklentilerin olduğu hep o dönemin kazanımlarının devamı görevlendirmesiyle meslek odaları hakkında
gözlenebilirdi. Ancak 80 sonrasının olarak görülmelidir. 90’lı yılların kent hazırladığı rapor, yönetimin bu konudaki
yarattığı apolitiklik rüzgarı böylesi direnişlerinde öne çıkan Park Otel ve hazırlıklarına altlık olabilecek bir çalışmayı
çalışmalara gönüllü olmanın özendirildiği Gökkafes mücadeleleri, Arnavutköy oluşturması bakımından önemli. Raporun
bir ortamı sağlamaktan oldukça uzaktı. gönüllülerinin köprüye karşı yaşam yayınlandığı günden bu yana yerel
Mimarlar Odası’nın da ortamın bir aktörü alanlarını savunma girişimleri ve daha yönetimlerden en üst kamu yöneticisine
olarak etkilenmemesi olanaksız bu niceleri önemli deneyimlerdi. Mimarlar kadar her fırsatta meslek örgütlerine,
ARREDAMENTO

gelişmelerden payına düşeni aldığını Odası kente yönelik müdahalelerin özellikle de Mimarlar Odası’na saldırmak,
söyleyebiliriz. Belki diğer demokratik kitle takipçisi olmuş, hukuk ve teknik kapatma tehditleri savurmak rutin bir
örgütlerinde, sendikalarda oldukça ağır bir alanındaki önemli bilgi birikimine söylem tarzı oldu. Hatta bazı müteahhitler
şekilde hissedilen bu sarsıntıyı, özgül dayanarak STK’larla birlikte direniş Oda’yı teröristlikle bile suçlayabildi.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 84

84
zamankinden daha fazla irkiltti, Master Planı” (2003) hazırlandı, bütün bu
DOSYA

önlem alınması, çare bulunması arayışlarda afetlere yönelik çok yönlü


konusunda arayışa yöneltti. yeni bir yaklaşım öngörülüyor ve
Bunda elbette depremin yönetimlere yol gösterici bilimsel bir katkı
Marmara bölgesinde olmasının sunuluyordu. Ancak, çok geçmeden Ulusal
ve gelecek tehdidin İstanbul’a Deprem Konseyi dağıtıldı, yönetimin
yönelik olacağına dair kararıyla hazırlanan raporlar rafa
öngörülerin payı olduğunu da kaldırıldı. Ülkemizdeki pek çok bilimsel
düşünebiliriz. Muhtemel İstanbul kuruluşun, örneğin Kandilli Deprem
depreminin yaratabileceği hasarın Araştırma Enstitüsü’nün, İstanbul
büyüklüğü, kitlesel ölümlerin Büyükşehir Belediyesi’nin JICA (Japonya
kolay göze alınamayacak Uluslararası İşbirliği Ajansı) işbirliği ile
boyutlarda olabileceği gerçeği hazırlattığı raporların bugün İstanbul’un
hepimizi ürküttü. yapılanmasını yönlendirdiğini, çalışmalara
yol gösterdiğini söyleyebilir miyiz? Bu
Yapı stokumuzun sağlıksızlığı raporlarda riskli olduğu söylenen
konusunda endişelerimiz vardı, bölgelerdeki yapı stoku 16 sene daha
ancak bu kadarını doğrusu kimse yaşlanmış ve hırpalanmış olarak hala
beklemiyordu. Yerel yönetimlerin yerinde duruyor. Bu raporlarda
yerleşilmemesi gereken bölgeleri yapılmaması gerektiği söylenen hemen her
imara açtığını, vatandaşların şey yapılıyor; yeşil alanlar imara açılıyor,
yapsat düzeninin vahşi pazarında sahiller yeni dolgularla daha riskli hale
sahipsiz ve korunmasız getiriliyor; mahallelerde afet anında
bırakıldığını, kamu yönetiminin insanlara toplanma alanı bile bırakılmadı.
kendi binalarını bile doğru dürüst İmar mevzuatı ve yapı denetimi alanında
Meslek odalarını savunmak, görevlerinin yapmaktan aciz olduğunu ve bunlar gibi birbiri ardına düzenlemeler getirildi.
ne olduğunu anlatmak, yönetimlerin bu nice acı gerçeği görüyor, duyuyorduk. Yeterince irdelenmeden, yaşananlardan
yeniden yapılanma söylemleriyle dile Üstelik böylesi bir büyük afet karşısında ders çıkarmak bir yana, mevcut yapı
getirdikleri önerileri deşifre etmek, nasıl davranılması gerektiğine yönelik üretme sisteminin baş sorumlularının
kamuoyuna doğru bilgiler aktarmak hiçbir teknik, lojistik ve psikolojik yönlendirmesiyle hazırlanan yönetmelikler
durumundayız. Anlamadıkları önemli bir hazırlığın yapılmadığı, yöneticilerin ne evrile değişe bugün tartıştığımız kentsel
husus var; Mimarlar Odası, hükümetin yapacağını bilmez bir şaşkınlık içerisinde dönüşüm sürecine dönüştü. Kentsel
mimarlıktan sorumlu devlet bakanlığı kaldıkları, seferber olmuş yardım dönüşüm alanlarının riskin bertaraf
değildir; yönetimlerin aldığı her kararı gönüllülerini yönlendirebilecek bir edilmesine yönelik olarak değil, rantın
onaylayan, onun nasıl hayata geçeceğini organizasyonun olmadığı derin bir kaos değerine göre belirlendiği çok açık bir
düşünmekle kendini sınırlayan resmi bir ortamının yaşandığı günlerdi. şekilde görülüyor.
kurum değildir. Şüphesiz, siyasi bir
yapılanma da değildir; gücünü Deprem sonrasında yıkıcı sarsıntıların Mimarlığımızı ve
Anayasa’dan alan, kamu yararına hizmet yerini suçlu arama günlerine bırakmıştı. eğitimimizi sorguluyoruz
eden bir meslek örgütüdür. Kuruluşundan Baş suçlu olarak da yeterli teknik hizmeti Mimarlık ve Eğitim Kurultayı fikri 1999
bu yana kente karşı suç niteliği taşıyan sunmayan, hatalı imalata göz yuman depreminin sonrasında gündeme geldi.
kararları ve yapılaşma uygulamalarını teknik elemanlar gösterildi. Deprem Marmara depreminden sonra yıkımın
yakından takip etmek, incelemek, sonrası bölgede açılan davalar hukuk nedeni eksik teknik hizmet olarak
irdelemek ve gerekirse hukuki yollara sistemimizin bu konuda ne kadar yetersiz gösterilmesiyle, o zamanki yönetim yine
başvurmakla yükümlüdür. Bu görevi, ve donanımsız olduğunu bir kez daha kanun hükmünde kararnamelerle ortamı
elbette İdareye hoş görünmek veya gözler önüne serdi. Ölen binlerce kişinin düzenlemeye kalkışmış; 595 ve 601 sayılı
zıtlaşmak için değil, toplumsal sorumlusu olarak birkaç küçük müteahhit kanun hükmünde kararnamelerle bir takım
sorumluluğu gereği yapmaktadır. yargı önüne çıkarıldı ve kamuoyunun uzmanlıklar ihdas edilmişti. Tartışmalar ve
Kamuoyunu bilgilendirmekte; yönetimlerin tepkisi yönlendirildi. Bunca yıkıma neden davalar sonucunda bu KHK’lar iptal edildi,
gölge kabinesi gibi çalışmakta; kentle ilgili olan yapı düzeninin aktörleri, bunu başka süreçler yaşandı. Aradan geçen
kararlarda söz sahibi olduğunu her yönlendirenler, izlemekle yetinenler, göz bunca yıla rağmen hala daha kanun
ortamda dile getirmektedir. yumanlar, yapı üretim zincirinde yer alan hükmünde kararnamelerle, torba yasalarla
her bir kalem iş erbabının sonuç üründeki yapı üretim sürecinin düzenlenmesine
1999 depremi ve sonrası payı üretilen belirsizlik ortamında çalışıldığını, getirilen her yeni yönetmeliğin
1999 yılında peş peşe yaşanan depremler bulanıklaştırıldı, yeterince tartışılamadı. başka başka sorunlara yol açtığını, sonuçta
yakın tarihimizde gördüğümüz en büyük yine tartışıldığını görüyoruz.
felaketlerdendi. Binlerce insanımızın “Deprem Şûrası” yapıldı, bilim insanları
ARREDAMENTO

öldüğünü, yaşam çevrelerimizin tahrip “Ulusal Deprem Konseyi” gibi kurumsal Teknik elemanların eğitiminin
olduğunu gördük. Yıllardan beri bu yapılanmalarda görüşlerini, çözüm yetersizliğinin dile getirilmesi, yapı
coğrafyanın doğal bir olayı olarak önerilerini aktardılar. Dört üniversitemizin denetiminin “uzman” mimar ve
yaşadığımız depremler bizi her yoğun bir çabasıyla “İstanbul Deprem mühendisler eliyle yapılması yönündeki
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 85

85
girişimler sonuçta Mimarlar Odası’nın ve Türkiye’deki yasal zorunlulukları

DOSYA
akademya ile birlikte yeni bir bu süreç içersinde Mimarlar Odası ve
değerlendirme sürecinin başlatılmasını eğitimciler olarak beraberce bir noktaya
tetikledi. Ülkemizdeki mimarlık getirebildik. Bazı oluşumlar süreç içerisinde
diplomalarının uluslararası standartlardaki kurultay kazanımı olarak hayatımıza girdi;
yetersizliğini tartışırken, meslek Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi (SMGM)
örgütlerinin “uzmanlık” sertifikası ve Mimarlık Akreditasyon Kurulu (MİAK)
düzenlemekle görevlendirilmek istenmesi kurultay tartışmalarının bir ürünü olarak
tartışmayı körükledi. Meslek örgütleri hayatımızda yer aldı, kendi yapılanmaları
uzmanlığın akademik bir eğitimle içinde çalışmalarını sürdürüyorlar.
sağlanabileceğini dile getirdi ve
böyle bir görevlendirmeyi reddetti. Mimarlık ve mimarlık eğitiminde
Bu şartlar altında Mimarlık ve Eğitim uluslararası standartların aranması
Kurultayı düzenlenmesi ve sorunlarımızın kurultaylar sürecinde gündeme geldi ve
birlikte irdelenmesi gündeme geldi. İlk kendi kendimize yeterlilik duygusundan
kurultay “Nasıl Bir Gelecek, Nasıl Bir sıyrılmaya başladık. Çok iyi eğitim
Mimarlık?” başlığı altında 2001 yılında veriyorduk, çok mimar yetiştiriyorduk,
gerçekleştirildi. O tarihten bu yana iki ama mimarlarımız sınırlarımızdan bir
yılda bir değişik temalar çerçevesinde metre dışarı çıktıklarında “siz mimar
toplam sekiz kurultay düzenlendi. değilsiniz” denildiği zaman şaşkına
dönüyorlardı ve biz de yurtdışında mimar
Sorunun bir bütün olarak, birbirine bağlı olarak tanınmayan mimarlar yetiştirenler
bir zincir olarak gözden geçirilmesi ve olarak mahcup oluyorduk. Bunun nasıl
herbirinin beraber irdelenmesinin giderilebileceği konusunu uzunca bir
sağlanması kurultayların önemli bir süredir tartışıyoruz. Uluslararası
kazanımı. Elbette eğitimde eksiklikler standartlarda eğitim yapmak, asgari
vardı, elbette yönetmeliklerimiz eksikti, eğitim koşullarını verebilmek önemli.
elbette Türkiye’deki genel tasarım kültürü Dört yılda yetki almak ve bu yetkiyi
ya da mimarlığa bakışta sorunlar vardı ve kayıtsız, şartsız ömür boyu kullanmanın sorunları irdeleyen bir değerlendirme
bütün bunların birlikte ele alınması artık olamayacağı çok kolay sürecine ihtiyaç olduğunun unutulmaması
gerekiyordu. Mimarlık eğitiminin ve kabullenilmese de, sürekli mesleki gelişim gerekiyor. Mimarlık kontenjanlarının
mimarlık meslek ortamının birbirinden konusundaki çalışmalarda hukuksal olarak durumu ve bu kontenjanların
kaynaklanan ve birbirine yansıyan bir geri adım atılmasına neden olunsa da, dağılımındaki dengesizlikler özel bir
sorunlarının bir bütün olarak ele zihinlerde yer etmeye başladı. değerlendirmeye ihtiyaç gösteriyor.
alınmasının önemli olduğunun kavranması Burada esas sorun devlet üniversitesi ve
kurultay çalışmalarının temel motivasyonu AB çerçevesinde düzenlenen uyum vakıf üniversitesi arasında bozulan
olduğunu belirtebiliriz. Mimarlık yasalarından “Mesleki Yeterliliklerin dengenin, vakıf üniversitesi mezunlarının
alanındaki paydaşların birbirini Belirlenmesi ve Karşılıklı Tanınması” hızla artmasının yakın ve orta vadede
dinleme, anlama ve ortak değerlendirme başlıklı AB direktifi bu kapsamda önemli mezun olacak mimarların sınıfsal
ortamının sağlanması, ortak değerlendirme bir eşik olarak değerlendiriliyordu. Ancak bileşimindeki değişikliğin, iş
platformlarının oluşması, bugün ülkemizle AB arasındaki ilişkilerin dalgalı olanaklarındaki eşitsizliğin, bunun
karşımızdaki devasa sorunların üstesinden bir seyir izlemesi ve bu uyum yasasının, meslek ortamına nasıl yansıyacağının ele
gelebilme konusundaki ortak irade AB Genel Sekreterliği (şimdi bakanlığı) alınması, değerlendirilmesidir.
gösterebilmemizi, bu konuda umutlu bünyesinde hazır olmasına rağmen
olabilmemizi sağladı. Mimarlık bekletilmesinin doğal olarak bazı haksız UIA 2005 Dünya Mimarlık Kongresi
eğitiminin başlangıcından, sürekli uygulamalara yol açabildiğini görüyoruz. UIA Dünya Mimarlık Kongresi’nin
mesleki eğitime kadar geniş bir yelpazede 2005’de İstanbul’da tüm kentte yaşanacak
her konu kendi içerisinde irdelendi, farklı “Mimarlığın ve mimarların kimyası bir mimarlık şöleni olarak düzenlenmesi
yapılanma önerileri ortaya atıldı, bunların değişiyor”; bu sav doğal olarak hayli fikri hepimizi heyecanlandırmıştı. 1999’da
bir kısmı olgunlaştı, kurumlaştı. tartışmalı; dilerim önümüzdeki süreçte Beijing’de yapılan UIA Kongresi’nde
farklı katılımlarla bu konuyu değişik 2005’de İstanbul’da yapılacağı
Doğal olarak hepimizin mimarlık meslek boyutlarıyla ele alma fırsatı buluruz. kararlaştırılmış, o tarihten itibaren
uygulamasıyla ilgili ayrı bir görüşü vardı. Mimarlık okulları arasındaki farkların ciddi bir hazırlık süreci başlatılmıştı.
Oda içerisinde de bir tartışma süreci giderek artması, öğretim üyesi yetersizliği,
yaşandı; mimarlık meslek hukuku, mekan ve altyapı eksiklikleri ve pek çok Kimi çağrılı olarak katılacak ünlü
mimarlık eğitiminin süresi, mimarlık idari sorun altında boğuşan okulların isimlerin etrafında yaratılan büyülü
eğitiminden sonra meslek pratiği, mesleğe durumu elbette Kurultay ortamlarında da atmosferi yaşamak, kimi akademik bildiri
ARREDAMENTO

kabul gibi konularda tartışmalar ele alınan konulardan birisi. Devlet ve sağanağından yararlanmak, bazıları da
yürütüldü. Uluslararası mimarlık vakıf bünyesindeki okullarda farklı mesleğimiz adına yaşanacak böylesi büyük
kuruluşlarının uygulanmasını tavsiye boyutlarda sorunlar olduğunun bilinmesi, bir etkinliğin coşkusuna katılmak
ettikleri kararlar, eğitim süreleri, nitelikler ayrıştıran, dışlayan, ötekileştiren değil, heyecanıyla kongreyi bekledik.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 86

86
sevindirici bir Politikası üzerindeki tartışmanın sürmesi,
DOSYA

tartışma ortamı metnin ve gerekçesinin güncellenmesi,


yaratıldı. Ulusal mimarlık uygulamalarında rehber olarak
Mimarlık kullanılması bugün için de gündemdedir.
Politikaları,
mimarlık ürünleri ve Uluslararası ortamda bu konuda yaşanan
yapılı çevrenin gelişmeler ve yapılan çalışmalar Odamızca
niteliğinin kamu yakından izlenmiştir. Mimarlar Odası,
yararına olduğu Avrupa Mimarlar Konseyi’nin
düşüncesinden çalışmalarına katılmaktadır. AB dönem
hareketle, mimarlık başkanlığını üstlenen ülkelerin sırasıyla
uygulamalarında evsahipliği yaptıkları ve meslek
standartları yukarıya kuruluşlarıyla birlikte ülkelerin mimarlıkla
çekme hedefini, ilgili kararlarda etkin olan kamu
hükümet kuruluşlarının temsilcilerinin de
politikalarıyla katıldıkları Avrupa Mimarlık Politikaları
bütünleştirme Forumu’na da üye olmuş ve Türkiye’den
amacını taşıyan kamu yönetiminin temsilcilerinin de
metinlerdir. Özellikle katıldığı toplantılarına katılmıştır.
kamu yapılarının
inşa süreciyle ilgili Kentlerimiz dönüşüyor
Ele alınmasını ve tartışılmasını istediğimiz, belirli koşulların getirilmesi, kamunun yol Kentlerimize baktığımız zaman içimizi
ülkemiz ve mesleğimiz için hayati önemde gösterici olması hedeflenmekte, nitelikli acıtan, bütün iyimserlik çağrılarına rağmen
gördüğümüz konular çerçevesinde yapılara ulaşmanın yolları aranmakta, bu gelecek için karamsar olmamıza yol açan
düzenlenen tartışma ortamlarına amaçla mimarlık meslek kuruluşlarıyla bir manzara ile karşılaşıyoruz. Bu
meslektaşlarımızın katılmaları, katkı hükümet kurumları arasında işbirliği kentlerde yaşıyor, çalışıyoruz; bu yapılarda
koymaları önemliydi. Bu tartışmaların ortamları sağlanmaktadır. Sadece kamunun bizim de imzamız var, bizler de
çalışmalara yol göstereceğini, bizleri değil, inşaat sektörünün geneli için yüksek sorumluyuz; ama gerçek bu kadar basit
zenginleştireceğini düşünüyorduk. nitelikli bir referans çerçevesi çizilmesi olmayabiliyor. Mimarlar olarak kentlerin
Mesleğimizin oldukça hırpalandığı hedeflenmekte, yüksek kalite, yüksek planlamasında, yapı ve yapılı çevre
ülkemizde dünya mimarlarıyla toplanıyor standartlar, sürdürülebilir kalkınma, üretimiyle ilgili kararlarda ne yazık ki,
olmamız önemli bir şanstı. mimari mirasın korunarak gelecek yeterince etkin olamadığımızı görüyoruz.
kuşaklara aktarılması ve mimarlıkta Sadece imar mevzuatı gerekli gördüğü için
Mimarlar Odası İstanbul Kongresi yenilikçi yaklaşımların özendirilmesi gibi bir mimarın imzasına başvurulması, öte
öncesinde yedi bölgede Türkiye başlıklar ele alınmaktadır. yandan mimarlığın aranmadığı, talep
Kongreleri’ni düzenleyerek genel kurula edilmediği, hatta yer yer erişilmez
sunulacak ulusal bildirgenin temalarını Kimi ülkelerde yasa şeklinde, kimi bulunduğu bir ortamda, meslektaşlarımızın
yerelde tartışmaya açmıştı. Bu yöntem ülkelerde hükümet politikası düzeyinde, kendilerini sadece projelerini üstlendikleri
yerelde sahiplenmeyi getirmekle kalmamış, kimi ülkelerde de farklı biçimlerde yapıların parselleriyle sınırlamaları, kentle
Dünya Mimarlık Kongresi’ni belirli bir yürürlükte olan, kabul gören mimarlık ve kentleşmeyle ilgilenmemeleri,
tarih içerisine kısıtlamaması bakımından politikaları vardı. Ulusal düzeyde kabul mimarlığın kentleşmeye bakışında bir
da yararlı olmuştu. İstanbul Kongresi gören politikaların yanısıra, bölgesel ve zafiyet yaratmıştır denebilir.
belirlenen “Kentler/MimarlıkLAR’ın yerel yönetimler de mimarlık ve yapılı
Pazaryeri” teması çerçevesinde, çok yoğun çevreye ilişkin çeşitli politikalar Kentlerimiz ciddi bir sorun yumağına
bir katılımla gerçekleştirildi. UIA oluşturmaktaydı. Bu kapsamda yapılan dönüşmüş durumda. Kentlerimizin küresel
çevrelerinde İstanbul Kongresi’nin çok çalışmalarda, farklı ülkelerin mimarlık sermayenin yarattığı olağanüstü bir rant
başarılı geçtiği yönünde bir kanaat hala politikaları veya strateji belgeleri biçiminde baskısına maruz kaldığını; özellikle
dillendiriliyor. oluşturdukları metinler, yol gösterici, ufuk İstanbul’da hemen her gün bir büyük imar
açıcı olmuştu. Mimarlık ve Eğitim hamlesi haberinin günlük basında yer
Elbette böylesi bir etkinlik çerçevesinde Kurultayı’nın ardından üzerinde ayrıntılı aldığını, kentimizi yaşanılır kılabilmek,
pek çok tartışmanın, kırgınlıkların bir şekilde çalışılarak geliştirilen Türkiye yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla
yaşandığını da hatırlatmalıyım. Mimarlık Politikası metni, Nisan 2006’da değerlendirilebilecek alanların birer birer
Sonuçta bu ortamda neler konuşulduğu, gerçekleştirilen Mimarlar Odası Genel yapılaşmaya açıldığını görüyoruz.
“mimarlıkların pazaryeri” temasının farklı Kurulu’nda gündeme alınarak Kentlerimiz dönüşüyor, hem de çok hızlı
şekillerde nasıl değerlendirildiği, gerilimler, değerlendirilmiş ve benimsenmiştir. 2006 bir şekilde dönüşüyor. Doğal olarak her
eleştiriler vb. hepsi arşivde ve ve 2007 yıllarında yoğun bir şekilde zaman kentlerde bir dönüşüm yaşanır, ama
hafızalarımızda. yürütülen etkinliklerle mimarlara, merkezi bugün müthiş bir rant kavgası var ve
ARREDAMENTO

ve yerel yönetimlere, mimarlık okullarına meslektaşlarımız içerisinde de bu rantın


Ulusal Mimarlık Politikası ve kamuoyuna sunulan; değerlendirilmesi, teknisyenliğini yapmak zorunda kalan,
2000’li yıllarda gündemimize yeni bir konu geliştirilmesi, irdelenmesi ve nihayetinde buna özellikle istekli de olan
girdi; mimarlığımız ve kentleşmemiz adına benimsenmesi istenen Türkiye Mimarlık meslektaşlarımız olabiliyor.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 87

87
Ülkemizin yakın uzak tarihi içerisinde pek

DOSYA
çok yabancı mimarın eserinin
kentlerimizde yer aldığını, bunların
mimarlık tarihi derslerinde de
gösterildiğini, bu anlamda bir yabancı
düşmanlığının sözkonusu olmadığını
içtenlikle söylerken; bazı ünlü yabancı
mimarların, yanlış ve haksız imar
uygulamalarını perdelemek için ülkemize
davet edildiklerini gördük. İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı meslektaşımız
Kadir Topbaş’ın “herkes ipek kumaş
dikemez” diyebildiğini, ülkemizde geçerli anladığımız anlamda mimarlığın ve Tasarım yapan mimar, ücretli mimar,
imar hukuku çerçevesinde henüz çalışma planlamanın bu olmadığının, sağlıklı kamu görevlisi mimar gibi bir sürü ana
izni bile alma zahmetine katlanmayan bu kentleşmenin, yaşanılır kentler yaratmanın başlıklar altında gruplandırmalar
yabancı mimarlara, büyük iltifatlarla çözümünün bu olmadığının özellikle yapabiliyoruz. Mimarlar Odası’na kayıtlı
önemli kentsel projelerin sorumluluğunun vurgulanması, kamuoyuna açıklanması 47.862 mimar var (31.12.2015 tarihi
verilebildiğini gördük. gerekiyordu. Mimarlar Odası’nın bugüne itibariyle); çok önemli bir kesim ücretli
kadar yaptığı, bugünden sonra da daha iyi olarak çalışıyor. Bürolarda ya da yapı
Öte yandan, meslektaşlarımızın bir şekilde yapması gereken özetle budur. sektörünün farklı alanlarında, kamu
kendilerini sadece projelerini üstlendikleri kesiminde ücretli olarak çalışıyor. 2015
yapıların parselleriyle sınırladıklarını, Değişen dünyayı kavramak yılında büro tescili yapmış büro sayısı
kentle ve kentleşmeyle çok da Küreselleşmenin meslek alanlarımıza 9.268 (yüzde 19). Bunları da tek kalem
ilgilenmediklerini gördük. Hatta bazı getirdiği “mimarlık mesleğini yapma halinde göremiyorsunuz. Büyük büro,
meslektaşlarımızın, bu büyük imar biçimiyle” nasıl ilişkileneceğimiz küçük büro var, metropollerdeki bürolar
pazarından pay alabilme telaşı içine sorusunun cevabı mimarlık pratiğimizi var, Anadolu kentlerindeki bürolar var ve
girdiklerini, merkezi ve yerel yönetimin her doğrudan ilgilendirmektedir. Dünyamızda bütün bunlarla beraber butik hizmet yapan
gün bir yenisini piyasaya sürdüğü yanlış ve her şey hızla değişmekte ve bu değişimin bürolar var, müteahhit kapsamında
haksız imar uygulamalarına karşı birçok olumlu, olumsuz etkileri değerlendirebileceğimiz mimarlar var; yani
Mimarlar Odası’nın yürüttüğü olmaktadır. Ülkemizde uygulanan liberal kendi içinde farklılaşan kesimler var. Bu
mücadeleden rahatsız olduğunu gördük. politikalar ve buna bağlı olarak yapılan farklı mimarların her birisinin meslek
yasal ve yönetsel düzenlemeler karşısında örgütünden beklentileri de farklı.
Kentlerde yaşamak da yönetmek de ayrı Mimarlar Odası’nın kamusal ve toplumsal Dolayısıyla, öne alınmasını istediği
bir sorumluluk gerektiriyor. Bunca sorumlulukları da artıyor. görevler, öncelikle ele alınmasını dile
sorunun üstesinden gelebilecek iradeye, getirdiği talepler var ve bunları sürekli dile
kentin olanaklarını, zenginliğini bilerek Böyle bir tartışma başlığı altında her getiriyorlar. Üyeler Oda’ya kızıyor,
davranabilme, potansiyeli harekete şeyden önce küreselleşmenin artan etkisine, eleştiriyor, ama başı sıkıştığında da
geçirebilme becerisine sahip olmayı bunun mesleğimize yansımalarına “Odam nerede” diyebilmesini, Oda’ya
gerektiriyor. Şüphesiz ki kentlerde değinmemiz, küresel hizmet ticaretini yeni görevler yüklemesini, Oda’sını
mimarlık yapmak da sorumluluk gündeme getirmemiz gerekiyor. Küresel hatırlamasını önemli buluyorum.
gerektiriyor. Kentlerde yıllardır onca hizmet ticareti kapsamında, yıldız
mimarın, yapı ustasının eserinin, mimarlar, bunların yarattığı modalar, “Meslek örgütlenmesi nereye gidiyor, nasıl
birikiminin yanına kendi yorumunuzu, modaların ışın hızıyla yayılması vb. olmalı, yakın gelecekte bizleri neler ve ne
yapınızı koymak; katkınızı, yaratıcılığınızı bunların hepsi gündemde; bunlar gibi görev alanları bekliyor?” konusunu bu
esirgememek; nitelikli tasarım katkısıyla Türkiye’deki mimarlık meslek değerlendirme çerçevesinde açmak isterim.
sadece yapının sahibine ve kullanıcısına ortamına doğrudan etkiliyor. Böylesi kritik anlarda yöneticilerin
değil, kente ve kentliye yaşam kalitesini, dünyada ve ülkemizde mesleğimizi
beğeni düzeyini yükselten bir etki Mimarlık bürolarının değişimini de bu ilgilendiren konulardaki gelişmeleri
bırakabilmek... Yıllardır pek çok kapsamda irdeleyebiliriz. Türkiye bir dikkatli bir şekilde takip etmek, gerekli
meslektaşımız çok saygın eserler küçük bürolar cenneti, genellikle bir iki düzenlemeleri yapabilmek gibi bir görevi
gerçekleştirdiler, bunca kaosun içerisinde mimarın oluşturduğu bürolar çoğunlukta. var. Bu nasıl gerçekleşecek? Öncelikle
kolaylıkla fark edilmese de, kullanıcıları Küreselleşen ve küresel hizmet ticaretinin mevcut yapıyı ve geleneği iyi tanımlamak,
tarafından hoyratça değiştirilse de arttığı bir dünyada bu bürolarımızın nasıl ona sahip çıkmak ve geliştirmekle göreve
nitelikli duruşlarıyla örnek olmaya evrildiğini, buna yetişemeyen, buna cevap başlamak gerekiyor. Bunu özellikle boş bir
devam ediyorlar. veremeyen büroların neler yapacağını arsaya yapı yapılmadığı duygusunu
görmemiz, göstermemiz gerekiyor. Sonuçta belirtmek için söylüyorum. Mimarlar
Mimarinin dünyanın herhangi bir yerinde bu bürolar bizim mimarlık meslek Odası’nın bunca yılda yaptıklarının,
ARREDAMENTO

görülebilecek bir yapının bu topraklara ortamımızın önemli aktörleri. yapabildiklerinin farkında olunması
ışınlanması işlemine; planlamanın ise arsa önemli. Elbette daha iyisini yapmak için
sahibiyle yatırımcının pazarlığı olarak Mimarın profiline baktığımız zaman, mutlaka yenileri gelecektir, ama bu
görülmesine indirgendiği ortamlarda, bizim mimarın farklı hallerini görüyoruz. birikimi bilmek, anlamak önemli.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 88

88
Geleni anlamak, algılamak, kavramak, kentlerimizin her bölgesinde yaşanan rant 10 Ekim Cumartesi günü Ankara’da
DOSYA

yorumlamak ve bunların sonucu olarak da ve talan çılgınlığına karşı kamuoyundaki meslek örgütlerinin ve sendikaların
Oda’nın yeni misyonunu belirlemek biriken tepkinin fitilini ateşleyen bir etken gerçekleştireceği Emek, Barış ve Demokrasi
gerekiyor. Bu süreç tabii ki birdenbire oldu. Yakın tarihimizde göremeyeceğimiz Mitingi ülke tarihindeki en kanlı terör
böyle bir yıldırım parlaması gibi zihnimize bir katılımla kitleler olayı protesto ettiler, saldırılarından birinin hedefi oldu.
geliverebilecek bir şey değil. Yönetimlerin yönetimin polisiye tedbirlerle olayı Yüzün üzerinde vatandaşımız hayatını
sorumluluğu sadece gündemin ve çalışma çözmeye çalışması gerilimi tırmandırmış, kaybetti ve ne yazık ki böylesi bir acı bile
programının hayata geçirilmesinde değil, İstanbul başta olmak üzere tüm kentlerde bizi birleştiremedi, acımızı ortak bir
bir ölçüde bu arayışların örgütlenmesinde protestolar çığ gibi büyümüştü. Ülkemiz duygudaşlıkla yaşayamadık. Bütün ülke bir
ve gelecek yönetimlere birikimleriyle ender görülecek bir şekilde bir yapılaşma “taziye çadırı”na döndü. Savaş olmasın,
birlikte devredilebilmesindedir diye projesine, bir kent sorununa karşı büyük insanlar ölmesin demek, barış istemek suç
düşünüyorum. Artan üye sayısı, görevlerin bir başkaldırı içerisine girdi. Yönetime sayıldı, bildiriye imza atan akademisyenler
çoğalması, beklentilerin artması, yeni bir karşı biriken öfke bu kanaldan dışa okullardan uzaklaştırıldı.
yapılanmayı ve Mimarlar Odası’nın daha vurmuş, olaylarda ne yazık ki pek çok
güçlü olmasını gerekli kılıyor. gencimiz hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi Mimarlığı, meslek ortamımızı,
yaralanmıştı. Alışık olduğumuz kentli kentlerimizin yaşam kalitesini nasıl
Meslek ortamında yeni yapılanmalar direnişlerinden nicelik ve nitelik olarak geliştirebileceğimizi konuşuyoruz; bir
gündemde. Mimarlık Vakfı, Mimarlık oldukça farklı bir mücadele içerisinde tüm yanda da en temel insan hakkının, insanca
Enstitüsü kendi alanlarında uzun yıllardan toplumun dikkati bu soruna kilitlendi. yaşama hakkının, barınma hakkının yok
beri ortama katkı yapmaya çalışıyorlar. Dünyadaki benzer direniş örneklerine edildiği ortamları görüyoruz. Sözlerimiz,
Benzer şekilde Oda’yla bağını doğrudan dikkat çekildi, farklı katılım ve örgütlenme dileklerimiz anlamsızlaşabiliyor. Ölen
kuran, Oda’yla beraber çalışan yapılar önerileri, yaratıcı fikirler, “orantısız zeka” her insanla biraz daha eksildiğimizi,
oluşuyor; Sürekli Mesleki Gelişim ürünü sloganlar peş peşe ortaya atıldı; vicdanlarımızın yıkılan binaların enkazları
Merkezi, Mimarlık Akreditasyon Kurulu, ortam benzersiz bir hal aldı. altında ezildiğini hissediyoruz. Dünyanın,
Mimarlık Mesleğe Kabul Kurulu, ülkemizin ve içinde yaşadığımızın
Mimarlık Araştırmaları Merkezi gibi. Mimarlar Odası pek çok kuruluşla birlikte coğrafyanın geleceğe yönelik iyimser
Bu yapılanmaları geliştirmemiz Gezi Parkı dayanışmasının içerisinde yer olmamıza izin vermeyen atmosferi bir
gerektiğini düşünüyorum. almış, meslektaşlarımızın ve kamuoyunun karabasan gibi üzerimize çöküyor.
da yürekten desteğiyle ortamın neredeyse
Bu yapılanmalar meslek ortamına katkı sözcülüğü görevini üstlenmiştir. Bu Yıkılan kentleri yeniden yapmak, yaşam
sağlanabilmesinin yollarını önemli oranda çabanın içerisinde doğrudan yer alanların çevrelerini yeniden yeşertmek, elbette çok
zenginleştiriyorlar ve alanlarıyla ilgili yargılanması, bedel ödettirme gayretleri önemli, nasıl ve ne şekilde yapılması
önemli birikim sağlıyorlar. Bu yapılarla sürdü; ama neticede Gezi Parkı gerektiğini söylemek, yapılanlara yol
ilgili deneyimlerin irdelenmesi, yapılaşmasına da izin verilmemiş oldu. göstermek, yardımcı olmak meslek
olanaklarının ve varsa risklerinin iyi insanları olarak görevimiz. Sonuçta
değerlendirilmesi gerekmekte. Oda Bugün ise bambaşka bir atmosfer binlerce yılın kültürel birikiminin
örgütlülüğünün daha aktif olabilmesine içerisindeyiz. Ne zaman ve nasıl biteceğini katmanlaştığı yerleşimlerden söz ediyoruz.
yönelik kurumsal destek sağlama kestiremediğimiz bir savaşın dehşetini Asıl sorun kırılan kalplerin, gösterilmeyen
potansiyelleri olduğunu düşünüyorum. yaşıyoruz, tüm dünyayla birlikte. empatinin, ötekileştirmenin yarattığı
Bütün bu yapıların meslek örgütümüzle Kanıksanan ölüm haberleri, ağır burukluğun nasıl giderileceği, birbirimizin
nasıl bir ilişki içerisinde çalışmayı bombardımanlar altındaki kentler, acısına yabancılaşmanın aşındırdığı insani
yürütecekleri, ne gibi görevler göç yollarına düşen binlerce insan… değerlerin nasıl onarılacağı, özcesi insan
üstlenecekleri çok dikkatli bir şekilde On binlerce kişinin yaşadığı kentlerde olarak yapmamız gerekenlerdir.
irdelenmelidir. Oda yönetimlerindeki günlerce sokağa çıkma yasağı uygulanıyor,
tartışmalardan etkilenmeden, Oda’ya hendekler kazılıyor, kapanması için Çocuklarımıza savaşsız bir dünya vaat
rağmen veya Oda’yla rekabet eden bir ordu tanklarla kentlere giriyor, evler etmiştik, geçmişteki acıların yaşanmaması
kurumlaşma değil, mimarlık çalışmalarına, yıkılıyor, insanlar bulabildikleri sopalara için çaba sarf edeceğimizi söylemiştik;
mesleğimizin gelişmesine, dolayısıyla geçirdikleri beyaz bezlerle mahsur şimdi bu duyarlılığı göstermenin zamanı
Oda’ya, mimarlık meslek ortamına kaldıkları evlerinden çıkmaya çalışıyorlar. diye düşünüyorum.
üretimleriyle hizmet vermeleri, yardımcı Ekranlarda izleyicileri daha fazla
olmaları amaçlanmalıdır. Bunlar şimdiye irkiltmemek için ehlileştirilmiş savaş Yeter ki istensin. Yeter ki barışa bir şans
kadar çok denenmemiş yapılardır. Biz görüntülerini izliyoruz, bunlar bile dehşet verilsin. n Bülend Tuna, TMMOB
bunları kendi içerisinde yenilenmesini ve verici. UNESCO Dünya Miras Listesine Mimarlar Odası Eski Başkanı.
sürekliliğini sağlayan bir yapılar bütünü yeni giren Diyarbakır Sur ilçesi yerle
olarak görmemiz ve geliştirmemiz yeksan olmuş. Başbakan en kısa zamanda
gerektiğini düşünüyorum. Toledo’ya benzer bir kent inşa edileceğini
müjdeliyor; inşaat en sevdiğimiz kelime…
ARREDAMENTO

Gezi olaylarından bugüne…


2013 yılına Gezi olayları damga vurdu Seçimlere doğru artan ve sonrasında iyice
diyebiliriz. Taksim Gezi Parkı’nın tırmandırılan terör ortamında endişeler
yapılaşmaya açılması girişimi yıllardır içinde yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 89

89
Türk iletişim tarihinin yıldızları arasında
Rumbadan

DOSYA
yerini aldı. Varolsun.
Mimarlık
Uğur, uluslararası mimarlık ortamında Cumbaya:
bir süreli yayının saygınlığının “olmazsa
“Dekorasyon”dan olmazı” olan, geleni değil gerekeni ve Kamusal Alanda
değeri olanı yayınlamak olduğu ilkesini
Mimarlığa anımsatarak editörlüğünü sürdürdü. Açılımdan
Suha Özkan n 1990’lı yıllardı. Birleşmiş Genellikle mimarlıkta başarının Kapanmaya…
Milletler UNCTAD’da üst düzey görevli ölçütü ödüller ve yarışmalar olsa da,
ekonomist sevgili dostum Mehmet güncel olarak dergilerdeki yayınlar çok Uğur Tanyeli n Arredamento’nun ilk
Arda, benim yakın dostu okul arkadaşı önem taşır. Büroların projelerini, sayısının yayımlandığı 1989’dan bugüne
Ömer Madra ile tanışmama aracı oldu. yayınlanmak üzere dergilere göndermesi uzanan 300 sayılık aralıkta nelerin
Güzel bir Cenevre yaz akşamında doğaldır. Burada dergi editörlerinin değiştiğinin kısa özeti, bence, kamusal
biraraya geldik. Ömer bir düşünce seçimi anahtardır. Çünkü dergilerin alanın açılmakta olduğu bir ülkeden
hazinesi ve hoş esprili bir kişiydi. saygınlıkları yayınladıkları projeler ve sürekli daraltılmakta olduğu bir ülkeye
Kaynaşmamız zaman almadı. öteki içeriklere bağımlı olarak belirlenir. doğru gidiş şeklinde olmalı. Yani Peyami
O yıllarda mimarlık yayıncılığı Bu o kadar önemlidir ki, projesi ya da Safa’nın o ünlü romanının adının aksine,
nerede ise sürünmekte idi. Sevgili yazısı içerilmeyen kişiler birçok kez “Rumbadan Cumbaya” doğru…
Doğan Hasol’un sebatla yürüttüğü editörü ya da “Tek Seçici”yi düşman
Yapı dergisinden başka ciddi bir ilan ederler. Editörün tek savunması 1989’da Türkiye askeri darbe yönetimin
mimarlık süreli yayını yoktu. ise seçtiği projelerdeki nitelikten başka sonlandığı, sivil bir iktidarın özgürleşme
bir şey değildir. Kısacası track record imkanlarını -heyecanla olmasa da- elinden
Ömer’in olağanüstü bir yayın ve derleme denilen geçmişidir. Bu nedenle Editör geldiğince genişletmeye çabaladığı bir
deneyimi vardı. Başında olduğu dergi koltuğuna hep “sıcak” ya da “yakıcı” evreden geçiyordu. Sadece yasaklar
benim için bir bilinmezdi. İçeriği ise koltuk denegelir. Bu konumda uzun rejiminin aşılmaya başlaması anlamında
mimarlıktan epey uzakta idi. Genellikle yıllar boyunca nitelikten ödün vermeyen bunu söylemiyorum; yalnızca ekonomik
dekorasyon, malzeme ve onların Doğan Hasol ve Uğur Tanyeli onlarca dışa açılımdan da söz ediyor değilim. Her
tetiklediği reklam odaklıydı. yıl bu görevi ödünsüz sürdüren kişiler ikisinde de çok kaydadeğer bir sınıraşımı
olarak mimarlık tarihimizde Gio Ponti kuşkusuz yaşanmaktaydı. Ancak, asıl
Ömer kendi entelektüel ve sanatsever (Domus), Vittorio Gregotti (Casabella), önemlisi, onlarla da yakından bağlantılı bir
kimliği ile, mimarlık ortamında olan Mildred Schmertz (Architectural Record), düşünsel sınıraşımı ortamı belirmekteydi.
boşluğu ve gerçek gereksinimi fark Toshi Nakamura (a+u), Peter Davey 1980 öncesindeki onyıllarda Türkiye’de
etmişti. ABD’den yeni dönmüş olan (Architectural Review), Monica dünyadaki mimari ve kuramsal değişimler
Uğur Tanyeli ile derginin mimarlık Pidgeon (AD) gibi mimarlık tarihine pek az yankı bulmuşlardı. Örneğin, tek bir
içeriğini nitelikli olarak geliştireceğine malolmuş “anıtsal” editörler ile Foucault çevirisine rastlanmayan bir yerdi
inanıyordu. O yıllarda ben Cenevre’de birlikte anılmalıdırlar. burası. Sol eğilimlerin güçlü gibi gözüktüğü
Aga Khan Mimarlık Ödülü’nü ortamda sol yazının bile güncel ürünlerine
yönetirken, Uğur’u ABD’den bana Üstelik sözünü ettiğimiz editörlerde değil, en fazlası bazı Marksist klasiklere
yazdığı mektuplardan biliyordum. olduğu gibi Tanyeli’nin arkasında kalıcı yer vardı. Onlar bile ne kadar üretken bir
Yaratıcı ve standart olmayan düşünceyi kurumsal akademik bir desteğin okumaya nesne oluyordu sorusuna olumlu
destekleyen bir akademik olarak bende olmaması, onun başarısını daha önemli yanıt veremem. Pulitzer’in “Felsefenin
güven verici bir izlenim yaratmıştı. kılmaktadır. Bilinir ki yayıncı kuruluşlar Temel İlkeleri” gibi sefil, ilkel ve doktriner
birçok bileşeni değerlendirip sürekli editör bir Marksizm elkitabının ciddi satış sayıları
Ömer ve Mehmet’le sabahın erken değiştirmeyi yenilik sanırlar. Oysa önemli yakaladığını biliyorum.
saatlerine değin yaptığımız söyleşide olan yeni ya da değişik olmak değil,
ortak konu hep döndü dolaştı dergiye sürekli olmaktır. Süreklilik ise yayına Mimarlıktaysa, çoktan ün kazanmış
geldi. Derginin özellikle zengin ve cömert saygın kurumsal bir nitelik kazandırır. Venturi, Rossi gibi adları neredeyse
sayfa yapısı, nitelikli baskısı ve Bülent duymadan yetişmiş ve çalışmakta olan
Erkmen’in eşsiz grafik düzenlemesi ile Tanyeli benim hesabıma göre otuz yılı bir camiadan söz edilebilirdi. Ekonomik
“beni mimarlık dergisi yapın” diye aşkın bir süreklilik ile çağdaş mimarlık bunalım nedeniyle 1975-80 arasında
seslendiğini duyumsuyordum. ortamımızın tarihsel belgeleyicisi olarak yabancı kitap ve dergi ithalatı durma
anılacaktır. Yayıncısı Bülent Özükan ve noktasındaydı ve olsa olsa dönemin en
İzleyen zaman süreci içinde dergi ağırlıklı yardımcıları Sibel Senyücel, Cüneyt bayat ürünlerine talep yöneltiyordu. Okul
olarak mimarlık konularını kapsayarak Budak, Kuyaş Örs, Mine Kazmaoğlu, kitaplıklarının periyodik raflarının bomboş
tam anlamı ile “Mimarlık” dergisi oldu Servet Onay vd. (adlarını unuttuklarım olduğunu hatırlarım. Kendi hesabıma
ARREDAMENTO

ve 1999’da da adını öyle değiştirdi. beni affetsin) şükranla kutlanmalıdırlar. konuşursam, neredeyse bir kült yayın olan
Ömer yenilikçi maceradan ve deneyden n Suha Özkan, Prof.Dr., H FAIA. “Five Architects”in 1972 tarihli ilk
korkmayan kişiliği ile kendine yeni bir baskısını hiç duymamış ve görmemiştim.
alan seçti. “Açık Radyo”yu kurdu ve 1975 tarihli daha yaygın ikinci baskıyı ise
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 90

90
ancak 1979’da gördüm. İthalatçı kitapçı, haklı bir eleştiri olup olmadığını tartışmak Türkiye, mimarlığın efsanevi bir uzak
DOSYA

kitabı bana “bunu tek nüsha getirttik, ama ilginç olsa da amacım o değil. Hedefim, geçmiş başarıları hikayesi gibi anlatılması
sizden başkası almaya yanaşmadı” diye Arredamento gibi bir tasarım/mimarlık alışkanlığından da yavaş yavaş 1990
takdim edecekti. dergisinin yaygın bir zeminde okunup, itibariyle sıyrılmaya başladı. Mimarlık bir
dikkate alınıp irdelendiğine işaret etmek. anlamda olağanlaştı. Kamusal alanın
Türkiye 1970’lerde kendi asayişsizlik Bunun anlamı, derginin gerçek bir kamusal mimarlık ve tasarım bağlamında açılması
ortamına gömük bir düşünsel atalet açılım mecrası haline geldiğidir. bu demektir. Mimarlık ancak, toplumu
yaşıyordu. 1980’lerde ise acıklı bir asayiş Beğenenleri vardı, nefret edenleri vardı; dönüştürecek bir araç gibi hayal
rejimi içindeydik. Ama tek sorunun terör ve okumayıp seyredenlerden akademik edilmekten ve geçmişi taçlandıran bir
baskı ortamı olduğunu iddia edemem. çevrelere, muhafazakarlardan liberallere düşsel yücelik gibi görülmekten sıyrıldığı
Tıkanıklık dışsal değil, içseldi. 1970’ler kadar geniş bir alanda önemsendi. Bu zaman tartışılabilirlik, konuşulabilirlik
biterken bir grup arkadaş, sosyalist bir doğrultuda da yönetildi, yönlendirildi. edinecekti. Kuşkusuz bunun aksi de doğru:
ülkede endüstri tasarımına gerek olup Mimarlık konuşuldukça, tartışıldıkça
olmadığını tartışmıştık sabahlara kadar. O sayede, sonraki yıllarda olağanlaştı, olağanlaştıkça özgürleşme için
Ben olduğunu savunuyordum; onlarsa azımsanmayacak sayıda mimarlık bir zemin tanımlar hale geldi.
bunun yalnızca kapitalist tüketim öğrencisinden “bizim eve çocukluğumdan
toplumunun bir aldatmacası olduğunu… beri Arredamento alınırdı, mimar olmaya Bugünse Türkiye, tarihinin en trajik
O yıllarda tasarıma ilişkin tartışmalardaki o zaman karar verdim” gibi açıklamalar kamusal alan tıkanmalarından birini
derinlik en fazla galiba bu kadar duyacaktım. Bu, Habermas’ın çok sık yaşıyor. Bu değişimi sadece hükümetin
olabiliyordu. Ciddi ciddi, “siyasal iktidar başvurduğum “modern burjuva antidemokratik çabalarıyla
ilericiler tarafından ele geçirilmeden mimari kamusallığının doğuşu” kavramıyla gerekçelendirmeyeceğim. Tabii ki,
bir kurtuluştan söz edilemez” şeklinde doğrudan ilgili bir değişim. Şimdiki yönetimin tıkaç olarak çalıştığı apaçık bir
konuşulması çok yaygındı. Muhafazakar kuşaklar, 1990 öncesinde çoğu yerde gerçek. Ancak, tek susturucunun hükümet
sağ aktivistlerinse mimarlık ve tasarım gibi mimarlara ve mimarlık öğrencilerine olduğunu iddia etmek, yönetimin gücüne
konulara hiç ilgi duymadığını söylemek zor “mimarın mühendisten farkı ne, mimarlık ve etkisine yapılmış bir iltifat bile sayılır.
değildi. Onlar da amaçlarını yine sadece ne demek” gibi soruların yaygın biçimde Kamusal alan tıkanmasının son birkaç yıl
siyasal iktidara el koymak olarak sorulduğunu bilmezler. Üst orta gelir içinde ortaya çıktığını söylemek de
tanımlamışlardı. Ya da iktidar zaten grubundan aşağıya, İstanbul ve çocuksuluk olur. Tırmanan tıkanmada
onlardaydı da, öyle olduğunun farkında Ankara’dan orta ve küçük boy kentlere asıl vahim olan ve gerekçe oluşturan,
değillerdi. Ülke kurtuluşunu aklı tatile doğru gidildiğinde mimarlık bir bilgi ve Türkiye’de geniş bir toplum kesiminin
göndermek suretiyle başarmayı, mimarlığı etkinlik alanı olarak gündemde bile kamusal alan açılımlarına talep
(sağda ve solda) “devrim”den sonra değildi. İnşaat mühendisliğinin yöneltmekten çok, tepki ve direnç
düşünmeye başlamayı teklif etmek mimarlıktan çok daha bilinir, göstermesidir. Bunun o kadar çok uzanımı
yadırganmıyordu. Bu koşullarda mimarlık saygın ve çekici olduğu bir dönemdi o. ve tezahürü var ki, burada özetlenmesi
dergiciliği 1980 darbesiyle birlikte ölmüştü. bile zor. İstanbul Bilgi Üniversitesi ile
Mimarlar Odası’nın resmi yayın organı 1980’lerin sonundaysa ülke mimarlık ve YEM’in ortak girişimi olan “Bugünün
“Mimarlık” bile yayınını durdurmuştu. tasarım konuşmak, görmek, heyecan Türkiye’sinde Mimarlık Tartışmak”
duymak, düşünmek, hatta tarihinde ilk kez toplantısında tartışmayı biraz denedik.
1985 sonrasında Türkiye ve mimarlık olarak mimarlıktan keyif almak istemeye O toplantı bile mimarlık konuşmakta
ortamı canlanmaya koyuldu. Arredamento, başlamıştı. Bu konuların yeni yeni farkına epey zorlandığımızı ortaya koyuyordu.
hem bu açılımın ürünüdür, hem de açılımı varılmaktaydı. Daha önceleri mimarların 1980’lerin ikinci yarısı ve 1990’ların
vareden aktörlerden biridir. bile Türkiye’de kaydadeğer bir mimarlık toplantılarındaki heyecanı (konuşma
Yayınlanmasının daha ilk günlerinden üretimi yapabildiğine inanmadığını derinliğini değil) hatırlayıp
itibaren mimarlık ve tasarım adına anımsatacağım. Bu işe ömür vermiş 1900- hayıflanmamak zordu.
konuşulabileceklerin sınırlarını 1970 arası mimar kuşaklarının “bu ülkede
genişletmeye çalıştı. Mimarlığı sadece mimarlık mı var” diye yine mimarlar Kamusal alan tıkanmasını özgürleşmek
toplumsal adalet sağlamanın aracı gibi tarafından aşağılanması olağandı. istememek şeklinde tanımlamak mümkün.
tahayyül etmekle yetinilemeyeceğini Arredamento’nun yayın yaşamı işte bu Ancak bununla özgürlük kavramını
göstermeyi amaçladı. Hatta ilk 100 aşağılama ve tıkanmanın aşılmasının da idealize ediyor değilim. Düşüncenin
sayısında konut iç mekan tasarımlarına da tarihidir. Arredamento bu ülkede mimarlar, önündeki bariyerleri kaldırmak, aykırı
yoğun yer verdi. Gündelik özel yaşamın tasarımcılar, mimarlıklar bulunduğunu ve gibi gözüken fikirlere de ifade edilme
fiziksel çevresinin toplumsallığın ta kendisi anlamlı işler yapılmakta olduğunu ortaya fırsatı tanımak şeklindeki yüceltici tanımlar
olduğu fikrinden yola çıkıyorduk. Dergi o koyan en önemli mecralardan biri oldu. değil anlatmak istediğim şey. Çok alelade
yüzden “şenlikli” örnekler sundu. Kimi Yaşayan Türk mimarlarıyla ilgili bir anlatımla, konuşmak rahat kaçırıcı,
çevrelerden bu nedenle tepki bile topladı. Arredamento “Profil”lerinin o yıllarda az huzur bozucu bir etkinliktir, çünkü içinde
Ahmet Oktay’ın “Türkiye’de Popüler sattığını, ama çok konuşulduğunu yaşadığımız ortamın bilincini üretmek
Kültür” kitabının önemlice bir kesiminin söyleyeceğim. Evet, ilginçtir, Türkler’in demektir. Bireysel dertler üreten gündelik
ARREDAMENTO

bu anlamda bir Arredamento eleştirisi “Profil” konuğu olduğu sayılar aksaklıklarla sınırlı kalmayan bir ölçekte
olduğunu hatırlatacağım. Oktay, tüketim yabancılarınkinden az satardı, fakat mevcut durumu sorunsallaştırmak
kültürünün dergide sorumsuzca kıyaslanmayacak kadar ses getirirdi. Ortam demektir. Dolayısıyla, travmatik bir
pompalandığını iddia ediyordu. Bunun mimarlık konuşmak istiyordu. dönemde (ki, Türkiye yıllardır öyle bir
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 91

91
dönemi yaşıyor) konuşma arzusu azalır, Beştepe’deki caminin açılışında, Sayın
1989’dan

DOSYA
susturma girişimleri tırmanır. Sorun şu ki, Cumhurbaşkanı, getirilmek istenilen bu
susuldukça, konuşulmayanlar bir tür anlayışı şöyle açıklıyordu:
sahte kutsallık kazanmaya başlar. Bu süreç Günümüze
iki yönde çalışır: Bir yandan sustukça “Hamdolsun büyük bir mücadele sonunda
susulanlar kutsallaştırılır; öte yandan da, Mimarlığımız biz yeniden; tarihimizin, kültürümüzün
kutsallaştırma talebi üretenler susturma kadim mimari anlayışını yeni bir sentezle,
politikaları geliştirirler. Kamusal alanın Doğan Tekeli n Mimarlık hizmeti; yeni bir yorumla ihya etmeyi, ayağa
böylece daha da daraltıldığı aşikar. Gezi düşünce-tasarım ve uygulama alanlarını kaldırmayı başardık. Cumhurbaşkanlığı
olayları susturma isteğinin nasıl abartılı kapsayan, iki ayrı alanda gerçekleştiriliyor. Külliyesi’nin tüm ana ve yardımcı
bir hoyratlık edinebildiğini göstermişti. Bu bakımdan ben de konuyu, bu iki alan binalarıyla işte bu mimari anlayışın en
Bugün de Türkiye’de sosyal medyayı biraz için ayrı ayrı gözden geçirmek istiyorum. seçkin, en ihtişamlı örneklerinden biri
olsun ziyaret eden herkes karşıt olduğunu düşünüyorum… Cami, arazi
görüşlülüleri susturmak için canlabaşla 1950’li yıllardan beri içtenlikle benimseyip, içerisindeki diğer yapılarla uyum
savaşan bir toplumla karşılaşır. Başka bir tavizsiz uygulamaya çalıştığımız modern içerisinde, Selçuklu ve Osmanlı mimarlık
anlatımla, konuşmak başkalarını mimarlık da bu hızlı değişimden tarihinin bir sentezidir.”
susturmak için başvurulan bir pratiktir etkilenmiş, 1960-70 yılları arasında ilkeleri
artık. En yüksek yönetim katmanından sorgulanmaya başlanmıştı. 80’li yıllarda Sayın Cumhurbaşkanı’nın, kime karşı ve
başlayarak hemen herkesin açık ve örtük ise; modern mimarinin, o denli inandırıcı nasıl, büyük bir mücadele verdiğini
hakaret ve nefret kustuğu bir ülkede bulunan ilkeleri, kısmen reddediliyor ve bilmiyoruz. Ama 20. yüzyılda Türkiye’de
kamusal alan açılmaz, kapanır. “postmodern” olarak adlandırılan, farklı daha önce de mimaride ulusal kimlik
bir mimarlık anlayışı ortaya çıkıyordu. arayışları olduğunu, ancak bunların
Böyle bir yerde modern kamusallığı 1990’dan sonra, büromuzun çağın akışına ters düştükleri için
mümkün kılan hedonist pratikler için zemin gerçekleştirdiği; Metro City, İş Bankası gibi sürdürülemediğini biliyoruz.
yoktur. Evet, yanlış yazmadım: Hedonizm, yapılarımızda bile sınırlı da olsa
yani haz duyma talebi, keyif sürme isteği, postmodern anlayışın izleri görülüyordu. Görülüyor ki, 1989’dan günümüze
açıkça zevkli, doya doya yaşama mimarlığımızda büyük bir hareketlilik
beklentileri kamusal alanı açar. Mimarlık Arredamento Mimarlık dergisi, 1989 yaşanmaktadır. Bu ortamda iddialı büyük
alanı da böyle açılır. Mimarlık ancak o yılında yayına başladığında, ülkemizde bir mimarlık bürolarımız da; “ne yapsam
zaman inşa edilmiş metrekare miktarından yandan bu yeni akım yaygınlaşırken, bir olur” anlayışıyla ve büyük mali kaynaklar
başka bir şey olabilir. Huizinga’nın ünlü yandan da modern mimarlık anlayışı, kullanarak zaman zaman sıradan yapılara
kitabı “Homo Ludens” (oynayan insan) ilkeleri bir ölçüde zayıflamış da olsa imza atabiliyorlar.
kültürel üretkenliğin bu boyutunu anlatalı varlığını sürdürmekteydi. Bu farklı
neredeyse 80 yıl oldu. Ancak bu beklenti ve anlayışlar hüküm sürerken, bir yandan da Sonuç olarak; bütün bu değişim,
istekleri duyanlar toplumun başka dönem içinde değişen siyasal iktidar, mimarlığın saygınlığını da etkilemiş,
üyeleriyle birlikte yaşamaktan rahatsız mimarlığımıza tarihselci ideolojik bir aşındırmıştır. Mimarlığın artık bir
olmazlar. Yaşam kalitelerini yükseltmekten anlayışı yerleştirmeye çalışmıştır. Derginin kutsallığı, bir ayrıcalığı olmadığı sık sık
utanmazlar. Açıkça göstermek yerine yayın yaşamı, işte böyle farklı bakış hatırlatılmaktadır.
saklamazlar. Neşe toplumsal yaşamın açılarının, farklı amaçların birarada
dinamiklerinden biridir. Örneğin, yaşadıkları ve egemen olmaya çalıştıkları Bu dönem, gelecekte bir kültürel
karnavallar onun için kamusal yaşamın bir dönemi kapsamaktadır. zenginlik dönemi olarak mı, yoksa bir
olmazsa olmazlarıdır. Yas tutmak, hiciv kargaşa dönemi olarak mı kendinden
yeteneğinden yoksunluk, asık surat, dinsel Modern mimaride; yüksek kaliteli, az söz ettirir, bilmiyoruz. Ne var ki;
yasakların sürekli hatırlatılması gibi sayıda örneği bulunan ülkemizde, biçimcilik, tarihselcilik, “ne yapsam olur”
ciddiyete davet salgınları kamusal alanı post-modern mimarlığın; “yeter ki, farklı anlayışı, özellikle halen gelişmekte olan
sabote ederler. O nedenle, özel yaşamın ve hatta şaşırtıcı olsun: ne yapılsa olur, ülkemizde mimarlığın amacı olan
kapalı dünyasından dış dünyaya açılmak nasıl yapılsa olur…” biçiminde algılanması, toplumsal mutluluğa, yapılı
ve eğlenebilmek özgürleştiricidir. Eğlenme adeta bir kavram kargaşası yaratmıştır. çevrenin sürdürülebilirliğine katkı
imkanlarını daraltmak düşünme Eğitimde de, pratikte de mimarlığın işlev, sağlar mı, kuşkuluyum.
olanaklarını azaltmakla, buysa kamusal strüktür ve estetik gibi evrensel ve her
alanı kapatmakla eşanlamlıdır. Taksim’deki dönemde geçerli olması gereken değerleri, 1950-60 yılları arasında Mies’in, cam
AKM’nin yıllardır kapalı tutulup yıkıma giderek daha az dikkate alınmış ve prizmalarının benzerlerinin, giderek daha
terkedilmesi tabii ki bir rastlantı veya kaza anlamlı-anlamsız bir biçimcilik öne çıkmıştır. çok inşa edildiğini gördükçe, bu tür
değil. Özetle 1989’dan bu yana olup biten yapılardan oluşacak bir kentin; insan
şu: Önce cumbanın katı sınırlarını aşıp Siyasal iktidarın; “Selçuk-Osmanlı doğasına ne kadar aykırı olacağını
canlı bir kamusal yaşama dalan rumbacılar, Mimarlığı’nı vurgulayarak ama tam olarak düşünür, bu akımın, çok yaşayamayacağını
giderek yeniden cumbalarına doğru neyi kastettiğini bilmediğimiz anlayışı, söylerdik. Bugün, her ne kadar yanyana
ARREDAMENTO

çekiliyorlar. Bunun acıklı sonuçlarını gündemi iyice karıştırmıştır. Gerçekte gelen biçimlerin uyumsuzluğu, post-modern
entelektüel ve mimari ortam yaşamaya iktidar, ideolojisi doğrultusunda toplumu anlayış tarafından kabul edilse de,
başladı ve daha da vahim biçimde değiştirmeyi hedeflerken; mimarlığı, bir uyumsuz yapılardan oluşan kentler, aynı
yaşayacak gibi gözüküyor. n Uğur Tanyeli araç olarak kullanmak istemiştir. şekilde insan doğasına aykırı olacaktır.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 92

92
Zaten Eisenman’ın, 2006 yılında UIA üretiminin yaygınlaşmasını, yapım
DOSYA

kongresindeki konuşmasında, farklı teknikleri ve özellikle malzeme


olmak iddiasından vazgeçtiğini ifade Mimarlık Kültürü çeşitliliğinin logaritmik büyümelerle
etmesi, belki her şeye rağmen bu artmasını ekleyebiliriz.
dönemin de uzun sürmeyeceğinin,
mimarlığın temel evrensel ilkelerinin Son Otuz Yılın 80’li yıllara gelindiğinde postmodernizm
yeniden gündeme geleceğinin deneyiminin biçimci uçları törpülenmeye
göstergelerinden biri sayılabilir. Mimarlık Kültürü: başlamıştı ama yüzyıl ortalarında başlayan
ortodoks modernist inancın sarsılması ve
Uygulama alanı Ortamlar, Ürünler, çoğulculuğun egemenliği yaygınlığını
Mimarlık hizmetinin uygulama alanı; sürdürdü: Minimalist tasarımlarla yerel ve
büroda, proje üretim tekniklerinden Yayınlar, Söylemler tarihsel tonlar, brütalizmi anımsatan
başlayarak; yapı-üretim teknikleri, ifadecilik örnekleri ile yapı-bozumcu dışa
mimar-işveren ilişkileri, iş alma süreçleri Atilla Yücel n Arredamento Mimarlık’ın vurumlar yan yana yer aldı. O günlerden
ve bunun gibi pek çok konuyu içeriyor. ilk sayısından bugüne kadarki yayın bu yana küresel kapitalizmin yeni
Bu konuların her birinde 1989’dan yaşamının belirlediği otuz yıla yaklaşan metropollerinde birbiri ile yarışan ve çoğu
beri büyük değişikliklerin yaşandığını sürecin ülke mimarlığı açısından yerini artık fark edilmeden geçilen birbirinin
biliyoruz. Proje ve yapı üretim değerlendirirken bu sürecin ve sürenin benzeri çok katlı biçim, teknoloji ve kapital
alanlarındaki teknolojik gelişmeleri hem ülke, hem de dünya ortamı açısından gösterilerinin yanısıra düşünsel seçkinliğin,
uzun uzun anlatmayı, gerekli tarihsel anlamda nerede konumlandığını küçük ölçeğin ve duyumsallığın “anıtları”
görmüyorum. Ancak işveren profilinin ve bu bağlamda ne ifade ettiğini de da izleyicileri tarafından kutsanıyor:
değiştiği, özel sektörün işveren olarak hatırlamakta yarar olduğu Yeni bir “everything goes” ortamı. Bu
kamu sektörünün önüne geçerek ağırlık düşüncesindeyim. Otuz yılın bir kültür ekonomik, kültürel ve teknolojik imkanlar
kazandığı, kamuda ise işlerin; mesleki ortamında hissedilir bir farklılaşma için dünyası biçim için de sınırları alabildiğine
kriterler yerine, özel kriterlerle verildiği yeterli ve anlamlı bir süre olup olmaması genişletti: Eğriliklerin, çatışan
belirsizlik hatta adaletsizlikleri içeren büyük ölçüde bu tarihsel konumlanma ile geometrilerin, heykelsi kütlelerin çeşitli yeni
bir dönemi yaşıyoruz. ilgili. Mimarlık gibi toplumsal ve politik malzeme bileşimleri ile üretildiği, el ve
ilişkileri güçlü bir alanda bu gerçekliği zihnin tasarlayamadığının sanal ortamlarda
1980’li yıllara kadar korumayı kavramak ve değerlendirmek doğru olur. mümkün hale geldiği bir tasarlama ve
başardığımız mimarlık pazarımız, üretim dünyası. Sanal iletişim teknolojileri
yabancı büyük mimarlık bürolarının Bağlam bu üretimin görsel imgelerini anında her
haksız rekabetine açılmış bulunmaktadır. 1980’li yılların sonu ile 21. yüzyılın ikinci yere ve her bireyin ekranına ulaştırıyor.
Kamuda olsun, özel sektörde olsun; on yılının kapsadığı süre ortasında yüzyıl
kendi mimarlarımız yerine, yabancı (ya da bin yıl) dönemecinin de bulunduğu Türkiye 80’lere siyasal ve toplumsal
mimar katkısı ısrarla aranmaktadır. bir kronolojik ana tekabül ediyor. Ancak yaşamının yakın tarihindeki en yıkıcı
Her biri, mimarlık kamuoyunda zaten yüz ya da bin yıl sayıları ile belirlenmiş bir darbesi ile uyanmıştı. Ülkedeki göreli
uzun uzun tartışılan bu ve bunun gibi kronolojik konumlanma tarihsel öz demokratik oluşumları büyük ölçüde yıkan
konuların, burada bir kez daha ele açısından çok anlamlı değil. Buna karşılık ve etkileri otuz yıl boyunca süren bu
alınmasının yararlı olmayacağına ve o tarihler içinde yer alan toplumsal ve sarsıntıya karşılık darbeyi izleyen “liberal
zaten bu yazının kapsamına politik süreçlerin niteliği tarihsel anlam restorasyon” zaman içinde aynı zamanda
sığdırılamayacağını düşünüyorum. içeriyor. Bu açıdan yüzyıl dönemecini de onu dünyanın gidişatı ile buluşturan bir
kapsayan son otuz yılın özgül bir anlamı güzergahı da izledi. 80’lerin sonu bu
27 yılda, 300 sayı ile çok değerli bir olduğu söylenebilir. restorasyonun ve liberalleşme sürecinin
birikimi gerçekleştirerek, mimarlığımızın stabilize olduğu bir döneme tekabül ediyor.
düşünce ufkunu genişleten Arredamento Küresel ölçekte bakıldığında sözkonusu Ekonominin liberalleşmesi, özelleştirmeler,
Mimarlık’a, emek veren, özverileriyle olan tarih kesiti soğuk savaş döneminin ve 1990’lar ve özelliklede 2000’li yıllardan
yaşatan ve başarıya ulaştıran herkesi bunun kalıntılarının büyük ölçüde geride başlayarak bir süre hızlanıp Avrupa ile,
kutluyorum. n Doğan Tekeli, kaldığı, dünyadaki iki kutuplu güçler bunun da ötesinde genel küresel sistemler
Y. Mimar (İTÜ). dengesinin değiştiği, küresel kapitalizmin ile bütünleşme eğilimi günün iletişim
sistem olarak yaygınlaştığı ve sistemleştiği ortamının da etkisiyle o güne kadar daha
bir dünyaya tekabül ediyor. Çok uluslu içine kapalı bir ekonomi, düşünce ve kültür
firmaların büyümesi, enformasyon iklimi olan ülkenin dış dünya ile daha
tekniklerinin ve sanal ortamların gelişmesi, geçirgen ve eş zamanlı ilişkiler kurmasına
tüketimin yaygınlaşması ve başlı başına bir imkan verdi. Ekonomi ve refah
amaç haline gelmesi, kapitalin ve bilgi düzeyindeki göreli yükselmenin de etkisiyle
dolaşımının mekandan bağımsızlaşması bu bu eğilim özellikle büyük kentlerin ve
yeni ekonomi ve teknoloji ortamının gelişmiş yörelerin toplumsal ve fiziksel
ARREDAMENTO

önemli özellikleri. Bunlara tasarım, çevre, mekanında karşılık buldu. Bazı alanlarda
mimarlık ve yapım alanlarında metropol bunun o güne dek kapalı taşra kimliğini
ve megapoller patlamasını, sanal koruyan yörelerde ve kültürel çevrelerde de
teknolojilerin gelişimini, görsel imge yansımaları oldu. Mimarlık eğitimi veren
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 93

93
kurumlar, mimarlık ve tasarım ile ilgili ortamına hayli kapalı duran kurumları kaliteyi teşvik eden, tasarım ortamını

DOSYA
yayın dünyası, etkinlikler bu ortam içinde uygulama alanından destek almaya besleyen girişimler olarak belirtmek
hızlı bir büyüme ve değişim gösterdi. Bu yönlendirdi. Bu taşra illerindeki bazı yeni gerekir. Bunlara etkisi yine 80’lerden bu
değişim söylemlere, profesyonel ilişkilere kurumlarda yeterliliği tartışılır yana devam eden Ağa Han Mimarlık
ve ürünlere de yansıdı. görevlendirmeleri teşvik etse de Ödülü ve meslek ortamının uluslararası
İstanbul’dakiler başta olmak üzere belli ortama açılmasıyla birlikte ülke
Eğitim dünyası başlı büyük kentlerdeki daha köklü mimarlığının ve mimarlarının gündeminde
1970’lerdeki kısa süren özel yüksek okullar kurumlarda deneyimli ve nitelikli de yer almaya başlayan Mies van der
deneyimi hariç tutulursa Mimarlık okulları tasarımcıların eğitime katılmasına ve Rohe Ödülü gibi prestijli uluslararası
80’ler öncesinde üç büyük şehirdeki belli pedagojik ortamın çok sesliliğe açılmasına, programları da eklemeliyiz. Uluslararası
başlı devlet üniversiteleri ve bunların bu arada bazı yenilikçi deneyimlerin sergilere ve Venedik Bienali türünden
yanında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi yaşanabilmesine vesile oldu. Küreselleşme, önemli ve öncü sanat buluşmalarına
bünyesinde yer alan sayıları sınırlı ve çoğu işgücünün uluslararası dolaşımı eğilimi, katılmayı da mimarlık ve tasarım
köklü kuruluşlardan oluşuyordu. 12 Eylül dışa açılma, AB süreci gibi konjonktür ortamının “seçkin” kesimini motive eden
darbesini izleyen YÖK kurumsallaşması ve koşulları bazı kurumlarda -mimarlık ve bir etkinlik olarak bu arada sayabiliriz.
üniversiteleştirme süreci içinde bu sayı tasarım disiplinleri için geçerliliği
artmaya başladı; önce DGSA’nin de tartışılabilir görünen- Bologna kriterleri Etkinliklerin çoğalması ve meslek kültürü
üniversiteye dönüştürülmesini içeren bir gibi akademik standartları, Erasmus gibi ortamının zenginleşmesi bu etkinliklerde
“tek tipleşme” anlayışı, bunu izleyerek değişim programlarını, farklı ülkelerde görev alan kurumların da çoğalmasına, asli
önce vakıf üniversitelerinin, daha sonra ortak stüdyo ve yabancı öğrenci görevi farklı kimi kuruluşların ise yan
özel kurumların yaygınlaşması ile hem sayı deneyimlerini, yabancı dilde ya da çift etkinlik ve destekçi olarak katılmasına
artmaya, hem de farklılıklar oluşmaya dilde öğretimi ve az sayıda kurumu olanak verdi. Mimarların meslek örgütü
başladı. 60’lı yıllarda sayısı 10’u geçmeyen kapsasa da akreditasyon (eşlik) Türkiye Mimarlar Odası’nın Uluslararası
okul sayısı 2015 yılında 115’i öğrenci programlarını teşvik etti. Bunlar eğitimin Mimarlık Ödülleri ve Sergisi gibi
kaydı almış olan 131 mimarlık bölümüne ve öğretimin daha evrensel bir ortam kurumsallaşan programlar ya da belirli
yükselmiş durumda. Bunların yüzde 60’ı boyutu kazanması için olumlu kazanımlar meslek içi eğitim ve yayın faaliyetleri
devlet, yüzde 40’ı vakıf üniversitelerinde; olarak görülüyor. Bu hareketlilik ve eğitim dışında sesini ağırlıklı olarak çevre ve genel
yeni bir kategori olarak yakın örnekleri diline bağlı ilişkiler gelişmiş okullardaki politika arenasında yoğunlaştırma süreci
KKTC’de bulunan ve Türkiye’den de ciddi kuramsal beslenme, söylem zenginleşmesi devam ederken, Türkiye ve İstanbul
sayıda öğrenci alan kurumların benzeri ve güncelleşmesini de etkiledi. Güncel Serbest Mimarlar Dernekleri sesini meslek
olan tümüyle özel üniversiteler de mimarlık söylemleri, mimarlığı felsefi kültürü ortamında daha çok duyurmaya
gündemde. Mimarlık okullarının 1980’lere düşüncelerle buluşturan yaklaşımlar, başladı. Buna çeşitli eğitim, yayın, sergi ve
kadar yüzlerle ifade edilen öğrenci sayısı dijital olanakların ve bazı star mimar benzeri projelere verdikleri kurumsal
2015 yılında 20.000’i bulmuş durumda. tasarımlarının beslediği estetik yaklaşımlar destek ile yapı ve tasarım sektörü ile ilgileri
ve parametrik tasarım türünden yeni bulunan Vitra, Kale, Koleksiyon gibi
Eğitim kurumları ve mimarlık eğitimi ile öneriler okul söylemlerinin gündemine kuruluşların kurumsallaşmaya başlayan
ilgili bu sayısal tablonun nitel özelliklerine girdi. Buna yine özellikle yeterli gelişmişlik sponsorlukları eklemlendi. Mimarlık ve
bakıldığında öncelikle homojenleşmenin ve ilişki olanağına sahip okullardaki artan tasarım kültürü açısından bir başka önemli
eğitim süresine ve formatına yansıdığını öğretim dışı programların tanınmış yenilik 2000’li yıllardan başlayarak
görüyoruz. 4 yıllık meslek eğitimi tek tip tasarımcı ve kuramcıları ağırlama, Osmanlı Bankası Kültür Merkezi
esaslı YÖK yaklaşımı içinde kimi karşı uluslararası buluşma ve sergilere sahne bünyesinde önce Garanti Galeri (GG),
çıkışlara rağmen tüm okulları kapsadı. olma olanaklarının artmasını ekleyebiliriz. sonra SALT olarak kurumlaşan
Buna birçok kurumda 2 yıllık lisans yapılanmanın kalıcı bir aktör olarak bu
sonrası programı eklense de bunların bir Etkinlikler, platformlar ve kültür ortamına katılması oldu. Yapı
kısmının düzeyi tartışılır durumda; aynı kurumlaşmalar sektörüne bağlı ticari bir işlevi bulunan
çekince bazı lisans programları için de Okulların ve kentlerin mimarlık kültürünü Yapı Endüstri Merkezi’nin 1960’lardan
geçerli görülmektedir. Üniversitelerin zenginleştiren etkinlikler okul ortamları bu yana süren ve 2000’lerde yeni
taşra illerine de yaygınlaştırılması dışında da çoğaldı: Mimarlık konularını da mekansal olanaklarla gelişen
politikasına bağlı olarak ve devlet geniş ölçüde kapsayan Habitat II gibi katkısı da belirtilmelidir.
üniversitelerinden başlayan bu çoğalma büyük uluslararası buluşmalar, sanat ve
kimi büyük Anadolu kentlerinde özel mimarlık bienalleri, tasarım haftaları, Mimarlık edebiyatı ve yayın dünyası
vakıf üniversitelerinin mimarlık bölümleri önemli uluslararası mimarlık figürlerinin Bu soruşturmaya vesile olan ve 300. sayısı
ile de devam etmiştir. Bu hızlı sayısal okul sınırlarını aşan konuşmaları, sergileri; yayımlanan Arredamento Mimarlık otuz
artışın kalite açısından negatif bir maliyeti bunların yanında giderek kurumsallaşan ve yıla yakın süre içinde kesintisiz yayın
olması kaçınılmazdı; oldu. sayısı sözü edilen süre içinde artan ulusal yapan bir mimarlık dergisi. Aynı sürenin
ödül programları: Ulusal Mimarlık sonunda yayın yaşamını bugün de
Bu artış YÖK sisteminin ve geleneksel Ödüllerini, SME Mimarlık Ödüllerini, sürdüren Mimarlık, Yapı, XXI gibi yaygın
ARREDAMENTO

mimarlık eğitimi kurumlarının bir ortak Arkitera bünyesindeki Archi Park gibi dağıtımlı dergiler, meslek odasının
tabusunun da yıkılmasına neden oldu: ödülleri, bunlara yeni katılan Turgut Mimarist, Ege Mimarlık ve benzerlerinden
Öğretim elemanı ihtiyacı o güne kadar Cansever Ödülü gibi ulusal girişimleri oluşan sürekli yerel yayınları ve haber
kendi akademik kadrosu dışında meslek tasarımcı mimarların ilgisini çeken ve dergileri, bunların sayısal ortamda
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 94

94
yayımlananları, ayrıca Betonart gibi bir Mimarlık uygulaması ve üretimi, kültürünü bir “meslek eliti” teşkil
meslek ortamı
DOSYA

sektör dergisi olmayı aşan ve meslek eden ilkinin gerçekliği açısından bir kez
kültüründe saygın bir yere oturan yayınlar Mimarlık üretimi bu teknoloji ve daha değerlendirirsek; gerek sanal
var. Mimarlık yayını ortamında bu sürekli enformasyon gelişimini ve bunların dünyanın ve internet haberleşmesinin,
ve hatırı sayılır etkinliğe son yıllarda beslediği ideolojik kalıpları giderek daha gerekse biçim bolluğu, benzerliği ve ölçek
sayıları gittikçe artan özgün telif ve çeviri çok izliyor; onlardan etkileniyor. büyümesinin ortaya koyduğu mitos’ların,
kitapları eklemek gerekiyor. Çağdaş Türk Metropolde, özellikle de küresel örneğin “starlık” imgelerinin ve “orgie”
mimarlarının bazılarını kendi ofislerinin mekanizmalar ve sermaye ile, kapitalist ortamının bu üst üretim ve söylemin bile
finanse ettiği, bazıları kurum ve işveren sistemle en çok bütünleşmiş olan geçerliliğini sorgulamayı meşrulaştıran bir
sponsorluğu ile, bir kısmı da profesyonel İstanbul’da evrensel bir mimari dil, meslek duruma işaret ettiğini iddia edebiliriz. Bu,
yayınevleri tarafından basılan mimar, büro örgütlenmesi, kurumsallaşma düzeyi artan yetenekli ve donanımlı tasarımcıların
ve tekil proje monografisi yayınları ciddi büyük büro egemenliği, bunun yanında ise giderek çok sayıda ve büyük ölçekte
sayıya ulaştı ve bu sayı artıyor. Daha küçük ölçekli ve olabildiğince seçkin ürettikleri bir dünyada ve Türkiye’de
önceki dönemlerde Mimar Sinan ve Sedad “butik” üretim yapan bürolar daha sözkonusu büyük ölçekli üretim üzerinde
Hakkı Eldem adları dışında az sayıda eski öncesinde görülmeyen bir gelişmişlik mimari anlamda konuşmayı giderek
ve çağdaş mimarın verimine odaklanmış düzeyi ve geçerlilik kazandı. Bu iki farklı güçleştiriyor; iddialı ve büyük ölçekli bir
bulunan tasarım ve yayın külliyatı tasarım elitinin yanısıra siyasal iktidarın kentsel proje, örneğin bir kule kısa sürede
çeşitlenmeye başladı. Yine uzun yıllar ideolojik ve üslup tercihleri ile de benzerleri ve daha yüksekleri tarafından
boyunca sınırlı sayıda akademik yayın belirlenen devlet yatırımlarının işveren kuşatılarak tekilliğini anında yitirebiliyor
dışında sayısı çok sınırlı olarak kalan pazarını oluşturduğu bir sektör ile kentsel ve bu çoğalma olgusu onun doğasında
yabancı mimarlık edebiyatı yapıtları da dönüşüm programlarının, TOKİ benzeri zaten varolduğu için tekilliği geçici ve
özellikle son on yıldır yeni ve sistemli çeviri uygulamaların beslediği geniş bir kesim aldatıcı bir öze sahip. Daha önce sözünü
programları ile çoğalıyor. daha var. İlkinin seçkinci konumuna ve ettiğimiz küçük ölçekli kimi yapıtlar bu
sınırlı sayısına oranla bu kesim ülkede çelişkili durumun dışında. Bu durumun
Basılı yayınların yanısıra dijital medya resmi olarak meslek uygulayan 50.000’i -Tafuri’nin ileri kapitalizm çağında
mimarlık alanında da son on yılda giderek aşkın mimarın büyük çoğunluğunun ütopyanın imkansızlaşması konusunda
yaygınlaştı. Mimarlık dergilerinin bir katıldığı bir tasarım ve uygulama alanına söylemiş olduğuna benzer biçimde-
kısmının sayısal nüshaları, Arkitera başta tekabül etmekte. Bunların ürettikleri mimari söylemin ve eleştirinin tükendiği
olmak üzere mimarlık haberleşme mimari de, kullandıkları dilsel araçlar da, bir noktaya yaklaştığı kanısındayım.
ortamlarının, haber ve arkiv sayfaları, benimsedikleri ve izledikleri enformasyon Mimarlık eleştirisinin de, modern
mimarlık ofislerinin kendi siteleri ve web kaynak ve kanalları da farklılaşmış mimarlık tarih yazımının da olanağı
sayfaları, ilgi gruplarının izlediği blog’lar, durumda. Ve bu kesimler birbirine pek düşünsel anlamda giderek güçleşiyor.
bunların yanısıra çeşitli uluslararası dokunmadan yan yana yaşıyor.
mimarlık sitelerinin sağladığı sürekli bilgi Bitirirken: Söylem hakkında
basılı medyanın yanında yaygınlık kazandı. İlk kesim için dünyadaki eğilime de Yeninin her türünün yeniden üretildiği,
Giderek kitap konusunda olduğu gibi uygun olarak düşünsel söylemden olanaksız denen hemen her şeyin
ve belki daha ağırlıklı olarak internet yararlanma, onu tasarımını ve ürününü ekonomik ve teknolojik erişilebilirlik
haberleşmesinin ve dijital medyanın güncel meşrulaştırmak için araç olarak kullanma, noktasına yaklaşıldığı, böylesi bir
mimarlık dünyası hakkında bilgi almak basılı ve dijital medyaya ya da sergi, sınırsızlık ve ölçütsüzlüğün getirdiği
için basılı olandan daha çok kullanıldığını bienal gibi ortamlarda yankı bulma, PR etik boşluk ile muhafazakar siyasal
söylemek mümkün. Bu özellikle genç etkinlikleri ve starlık mitosu oluşturma son ideolojiden kaynaklanan sahte tarihselci
kullanıcılar ve öğrenci kesimi için geçerli. on, on beş yılın yükselen eğilimleri. İkincisi taleplerin karşıt etkisi altında görünen
kendini siyasal güç odaklarına ve kitleye mimarlık ortamı 1980’lerin sonundan
Ayrıca dünyadaki mimarlık üretiminin yönelik girişimci çevrelere yakın durarak başlayarak 21. yüzyılın ilk on beş
coğrafi anlamda ve sayısal olarak besliyor. TV başta olmak üzere görsel yılının sonuna gelindiğinde kültürel
yaygınlaşmasının, bunlardan bir çoğunun iletişim araçlarında yansıma bulan ticari dağarını besleyen düşünsel çeşitlenme ile
aralarında giderek benzeşmesinin, güncel reklam bir başka medya ve PR oluşturma ekonomi politik gerçeklikten ve ülke
olanın çabuk eskimesinin ve dijital biçimi olarak özellikle “incelmiş” araçlara sosyolojisinden kaynaklanan ikilem
medyanın maddeyi, mekanı ve zamanı gereksinimi olmayan ve farklı bir işveren arasında sıkıntılı bir noktada bulunuyor.
eritmesinin, sağladığı erişim kolaylığının ve ve kullanıcı kitlesine hitap eden ikinci Bir mimarlık dergisinin 30 yıla yaklaşan
bunun düşük maliyetinin de etkisiyle kesimi ilgilendiriyor. Sayısal varlığı ve sürekli ve saygın yayın deneyimi vesilesi
mimarlık dünyasında olan biteni izlemek coğrafi dağılımı genişleyen orta gelir ile yapılan bu sorgulama mimarlık
için basılı belge en elverişli ortam olmaktan grubuna egemen olan kültür kalıpları bu edebiyatının ve mimarlık düşüncesinin
çıkmaya; daha kalıcı ve kitap gibi düşünsel mimariyi ve onun benimsediği imgeler eleştirel işlevinin sorgulanmasının,
boyutu önem kazanan bir içerik kazanmaya dünyasını besliyor; siyasal ortam ve mimarlık söyleminin sosyolojiden ve
başladı. Bunun sektöre getireceği geleceğin ideolojik tercihlerinin de bunda payı var. politikadan ne denli bağımsız olarak
ne olacağını zaman gösterecek; ama son yapılabileceğinin bir kez daha gündeme
ARREDAMENTO

otuz yıl ve özellikle son on yılın hızlı Bu ikinci ve yaygın grubu tasarımdan ve getirilmesiyle noktalanıyor.
gelişimi dijitalin egemenliğinin arttığını meslek kültüründen çok popüler kültüre n Atilla Yücel, Mimar, İTÜ, Prof.Dr.,
gösteriyor. Mimarlık sitelerinin ve ticari süreçlere bağlı bir etkinlik olarak UKÜ Güzel Sanatlar, Tasarım ve
yaygınlaşması bunun göstergesi. görüp son yirmi-otuz yılın mimarlık Mimarlık Fakültesi.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 95

95
yazılarından oluşan Modern Turkish değişimine yol açan bir kriz içinde olduğunu
Architecture (Modern Türk Mimarlığı2)

DOSYA
vurgulamaktaydı. 2004 yılında ODTÜ’de
Mimarlık Tarihçiliği kitabı ise, bu mimarlığın “modern” aynı başlıkla düzenlenen konferanstan yola
karakterini bütüncül bir kurgu içinde çıkarak 2006’da Dana Arnold ve Belgin
uluslararası ortama sunmaktaydı. Turan Özkaya ile birlikte derlediğimiz
1980’lerden Rethinking Architectural Historiography
Türkiye’de 20. yüzyıl boyunca milliyetçi ve (Mimarlık Tarihyazımını Yeniden
2010’lara modernleşmeci paradigmalar çerçevesinde Düşünmek) başlıklı kitapta incelendiği gibi,
yaklaşım ve metodlarını oluşturan mimarlık mimarlık tarihçilerinin tarihyazımı pratiğine
Türkiye’de Mimarlık tarihi disiplininin, 20. yüzyılın ikinci dönüp yeniden bakması ve bu pratiğin
yarısından itibaren uluslararası ortamda genelgeçer hale gelmiş alışkanlıklarını
Tarihyazımı gittikçe baskın hale gelen modernizm sorgulaması ile ortaya çıkan bu değişim,
eleştirisini 1990’lı yıllardan itibaren mimarlık tarihinde çalışma konularının ve
Üzerine Notlar gündemine almaya başladığı söylenebilir. temalarının çeşitlenmesinde olduğu kadar,
1990’lı yıllar, milli-devlet sisteminin ve yeni bakış açılarının ve metodolojilerin
T. Elvan Altan n 1980’li yıllar, mimarlık milliyetçi ideolojinin de yoğun olarak oluşmasıyla da kendini göstermektedir.
tarihi çalışmalarında yeni yaklaşımların eleştirildiği bir dönemdi. Bu dönemden Tarihi yazarken tarihin nasıl yazılmış ve
uluslararası ortamda ürünlerini vermeye itibaren Türkiye mimarlık tarihi üretiminde yazılmakta olduğunun farkında olmayı,
başladığı bir dönem olarak dikkat çeker. de eleştirel yaklaşımın güçlendiği; milliyetçi yani öncelikle tarihyazımı pratiğine eleştirel
Önceki onyılların sosyal bilim alanındaki ve modernleşmeci paradigmaları tartışmaya yaklaşmayı gerekli kılan yeni yaklaşımlar,
sorgulamalarının etkileri mimarlık başlayan çalışmaların, özellikle ülkede yeni geleneksel tarihyazımının anıtsal yapılar ve
tarihyazımında bu dönemde yansımasını kurulan devletin ürettiği 20. yüzyıl mimarlarına odaklanarak sürdürdüğü
bulmaya başlamış; örneğin, Spiro Kostof’un mimarlığını ve Osmanlı mimarlığı ile bu pratiği dönüştürerek, yapılı çevrenin daha
1985’te basılmış olan A History of mimarlığın Cumhuriyet dönemiyle ilişkisini kapsayıcı bir çerçevede ele alınmasının ve
Architecture: Settings and Rituals başlıklı yeniden değerlendirmeye çalıştıkları disiplinlerarası kuramsal yaklaşımlarla
kitabı, binalara ve onları yaratan mimarlara görülür3. 1998 yılında Cumhuriyet’in değerlendirilmesinin yolunu açmıştır.
odaklanan geleneksel tarihyazımını kuruluşunun 75. yılı nedeniyle Tarih
eleştirerek, yapıların materyal gerçekliğinin Vakfı’nın Ankara’da düzenlediği konferans Güncel mimarlık tarihyazımı anlayışı,
bilgisiyle birlikte bütüncül kültürel ve ardından değişik alanlara odaklanarak bağlamsal analizi öne çıkarmakla
bağlamının da değerlendirilmesi gereğini basılan yayınlar arasında yer alan Yıldız yetinmemekte; mimarlık ürününün içinde
vurgulayan yaklaşımı disiplinin gündemine Sey’in derlediği 75 Yılda Değişen Kent ve bulunduğu tarihsel bağlamın sadece bir
çekmişti. 1980’lere gelindiğinde Türkiye’de Mimarlık kitabı, Türkiye’de modern dönem yansıması olmadığını, bu bağlamın bir
üretilen mimarlık tarihyazımı mimarlığının çok yönlü dinamiklerini ve parçası olarak, aynı zamanda onu bizzat
çalışmalarında da bu yaklaşım kabul sonuçlarını sunarak, bu tartışma ortamını ürettiğini söylemekte; mimarlık ürününün
görmekte; yapılı çevreyi siyasi ve kültürel yansıtmaktadır4. Benzer şekilde, 1999 ne olduğunu ve nasıl üretildiğini incelediği
bağlamı temsil eden toplumsal bir eylem yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun gibi, bağlamının üretiminde nasıl rol
olarak değerlendiren araştırmalar kuruluşunun 700. yılı nedeniyle TMMOB aldığını da değerlendirmektedir. Dolayısıyla,
artmaktaydı. Bu dönemde Türkiye’de Mimarlar Odası’nın Osmanlı Mimarlığının mimarlık ürünü, yapılı çevrenin üretimini
mimarlık tarihi çalışmalarının temel 7 Yüzyılı: “Uluslarüstü Bir Miras” etkileyen çoğul faktörlerden biridir; onu
araştırma konusu olan Osmanlı ve başlığıyla İstanbul’da düzenlediği konferans tasarlayan mimar da, bu üretimin, kamusal
Cumhuriyet dönemleri1 üzerine çalışmaların ve Nur Akın, Afife Batur ve Selçuk Batur’un ya da özel işvereninden işçisine ve
bu çerçevede geliştiği; zaman içinde değişen derledikleri aynı başlıklı kitap, Osmanlı kullanıcısına uzanan çoğul aktörleri
yaklaşımlarla kurgulanmış olsa da, erken mimarlığının tarihyazımında ortaya çıkan arasında yer alır. Yapılı çevre üretimini bu
Cumhuriyet yıllarında Celal Esad yeni sorgulamaları ortaya koymaktadır. şekilde çok-boyutlu bir alan olarak ele
Arseven’in yayınlarından 20. yüzyılın ikinci almak ise, bu üretimde rol alan aktörlerin
yarısında Doğan Kuban ve Bülent Özer’in Yüzyıl dönümünde güçlenen bu yeni ve etkili olan faktörlerin aralarındaki
çalışmalarına uzanan süreçte çalışmaları tartışma ve sorgulamalar, 2000’li yıllarda çok-yönlü ilişkileri anlamayı gerekli kılar.
şekillendiren “milli” ve “modern” bir sayıları hızla artan çalışmalarla Türkiye’de Son dönem tarihyazımında öne çıkan ve
mimarlık tartışmasının da böylece 1980’lere mimarlık tarihyazımında yerleşmeye mimarlık tarihi alanında da Francis
de taşındığı görülür. Bu yılların önemli başlayan yeni yaklaşımları şekillendirdiler. D. K. Ching, Mark M. Jarzombek ve
etkinliklerinden biri olarak Kültür ve Bu değişim, uluslararası ortamda disipliner Vikramaditya Prakash’ın yazdıkları
Turizm Bakanlığı’nın 1984 yılında yaklaşım değişiklikleriyle eşzamanlı A Global History of Architecture (2006) ile
düzenlediği “Mimaride Türk Milli Üslubu olmuştur. Mimarlık tarihçilerinin Spiro Kostof’un 1980’lerdeki yayınının
Semineri”, geçmişten bugüne uzanan bir uluslararası olarak en etkili kuruluşu olan Richard Ingersoll tarafından düzenlenen
çerçevede tanımlanan “Türk mimarlığı”nın Society of Architectural Historians’ın yeni edisyonu World Architecture:
“milli” karakterine 20. yüzyıl boyunca dergisinin 2000’li yılların başlarındaki A Cross-Cultural History (2013)
yapılan vurgunun güncel tartışmalarını sayılarında disiplinin yeni açılımları kitaplarında örneklenen “küresel tarih”
ARREDAMENTO

sergilerken; University of Pennsylvania tartışılmakta; örneğin, derginin derleyeni ya da “dünya tarihi” metodolojileri,
Press’in aynı yıl yayınladığı, Renata Holod Eve Blau, kuruluşun 2002 yılındaki yapılı çevre üretimi gibi tarihsel
ile Ahmet Evin’in derledikleri ve ülkenin konferansının açılış konuşmasında, bu oluşumların bu ilişki ağları üzerinden
önde gelen mimarlık tarihçilerinin dönemde mimarlık tarihinin disiplinin değerlendirilmesini önermektedir5.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 96

96
Son dönemde Türkiye mimarlık tarihi Sanatlar Üniversitesi’nde, ardından açılan geçerlidir: Mimarlık ve tarih alanlarının
DOSYA

alanında bu yeni yaklaşımlarla programlarla 1980’lerden itibaren Orta toplantılarında mimarlık tarihi çalışmaları
gerçekleştirilen araştırmalar artmakta; Doğu Teknik Üniversitesi’nde ve sunulmakta; ancak, bu uzmanlık alanına
sıradan yapılardan kentsel biçimlere 1990’lardan itibaren de Yıldız Teknik odaklanmış ve güncel çalışmaların
geleneksel yaklaşımların göremediği tüm Üniversitesi’nde mimarlık tarihi çalışmaları paylaşılacağı bir platformun eksikliği11,
yapılı çevre ürünlerini kapsamaya çalışan, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde araştırmacıların karşılıklı bilgilenme ve
sadece mimarlık ürününü değil, o ürünün yürütülmektedir. Son yıllarda bunlara tartışma olanağını engellemektedir.
özgün üretim ve tüketim koşul ve süreçlerini eklenen mimarlık tarihi yüksek lisans
farklı disiplinlerden edinilen çerçevelerden programlarında ve birçok üniversitede de Çalışmaların yürütüldüğü üniversite ve
inceleyen ve ülkede üretilen mimarlığı mimarlık araştırma alanı altında yürütülen araştırma merkezleri gibi kurumların,
dönemsel ve coğrafi sınırlarının ötesiyle tarih çalışmalarıyla, disiplinin akademik ürünlerinin derlendiği arşivlerin ve
ilişkilendirerek yorumlayan birçok kurumsal çerçevesi gelişmiştir. Türkiye’nin paylaşıldığı yayın ve etkinlik ortamlarının
çalışmanın katkısıyla mimarlık tarihyazımı neredeyse tüm illerinde mimarlık bölümleri çoğalmasının yanısıra, Türkiye’de mimarlık
dönüşmektedir. Kapsayıcı ve çoğulcu açılmış durumdayken, mimarlık tarihi tarihi çalışmalarını yürütenlerin araştırma
eleştirel çerçevelerden geliştirilen ve lisansüstü çalışmaların yürütüldüğü ve iletişim ortamlarının gelişmesini
mimarlık üretimini çok-boyutlu bir alan üniversitelerin hemen hepsinin İstanbul ve sağlayacak yollardan biri de, bu alanda bir
olarak ele alan güncel tarihyazımı Ankara’da bulunması, yüksek eğitim örgütlenmenin oluşturulmasıdır. 1980’li
yaklaşımlarının ürünü olan çok sayıdaki alanının genel kadro ve altyapı sorunlarını yılların sonundan 2010’lu yıllara uzanan
çalışma, bütüncül ve değişmez söylemleri ve gösterdiği gibi, mimarlık tarihi alanındaki yaklaşık otuz yılda gerçekleştirilen çok
büyük anlatıları eleştirmekte; dolayısıyla, yeni yaklaşım ve metodların daha yaygın sayıdaki çalışma, mimarlık tarihi araştırma
Türkiye mimarlık tarihyazımında uzun süre kabul görmesinin önündeki engele de işaret alanının kapsamını genişletmiş ve
baskın olan milliyetçi paradigmaların kısıtlı ediyor. Mimarlık tarihi çalışmalarına yön tarihyazımının uluslararası güncel
ve tanımlı çerçevelerini kırdığı gibi, verebilecek bir diğer kurumsal çerçeve de çerçeveleriyle uyumlu bir şekilde yeni
modernleşme paradigmasının “doğu/batı” bu çalışmaları finansal olarak da yaklaşım ve metodları uygulamaya
ya da “gelişmiş/geri kalmış” gibi tanımlarını destekleyecek olan özel araştırma merkezleri başlamıştır. Ancak, mimarlık tarihi
da sorgulamakta ve bu ikilemlerin ötesinde olabilir. Tarih Vakfı gibi özel kurumların, uzmanlık alanındaki araştırmaların
yorumlar sunabilmektedir6. Ankara, İstanbul, Anadolu Medeniyetleri geleneksel sınırlarının daha yaygın ve etkin
ve Akdeniz Medeniyetleri gibi yapılı çevreyi bir şekilde aşılabilmesi, disiplinin
Yeni bakış açılarının etkisi çalışma de içeren temaları odağına alan özel önkabullerinin sürekli sorgulanmasını ve
konularının ve yaklaşımlarının değişiminde araştırma merkezlerinin/enstitülerin ve tartışılmasını sağlayacak daha güçlü ve açık
artarak hissedilse de, mimarlık tarihini özellikle eskiçağ çalışmaları yürüten yurtdışı bir iletişim ortamıyla mümkün olabilecektir.
geleneksel yaklaşımla çalışan bir tarihyazımı merkezli enstitülerin çalışmaları alana n T. Elvan Altan, Prof.Dr., ODTÜ
pratiği de aslında sürmekte ve Türkiye önemli katkı sağlıyor olsa da, Türkiye’de Mimarlık Bölümü.
ortamında milliyetçilik ve modernleşme mimarlık tarihi araştırmalarına odaklanan
paradigmalarının etkisi de bir yandan bir merkezin bulunmaması ve dolayısıyla Notlar:
1 İletişim Yayınları tarafından basılan ve Murat
devam etmektedir. Türkiye mimarlık bu çalışmaların finansal desteğinin kısıtlı Belge ve Bülent Özüakın’ın hazırladıkları Cumhuriyet
tarihyazımında hala Osmanlı ve olması da, akademik araştırmaların Dönemi Türkiye Ansiklopedisi (1983) ile Murat Belge ve
Cumhuriyet dönemlerinin araştırma yaygınlaşmasını zorlaştırmaktadır. Fahri Aral’ın hazırladıkları Tanzimat’tan Cumhuriyet’e
Türkiye Ansiklopedisi (1985), bu araştırma konularının
konusu olarak odakta olmayı sürdürmesi, 1980’lerde tarihyazımı alanında hala geçerliliklerini
Eskiçağ ve Bizans dönemlerinin7 ya da Her akademik uzmanlık alanı gibi mimarlık sürdürdüklerini ve yeniden düşünülmeye değer
gayri-Müslim nüfusların8 üretimi gibi bu tarihi de ancak gerçekleştirilmiş olan görüldüklerini göstermektedir. Afife Batur tarafından
yazılmış olan “Batılılaşma Döneminde Osmanlı
bölgede yaşamış çeşitli kültürlerin çalışmaların paylaşılması ile disipliner Mimarlığı” ve “Cumhuriyet Döneminde Türk
mimarlıklarının çalışmalarda yeterli çerçevesini güçlendirebilir. Bu noktada, Mimarlığı” başlıklı yazılar da, geç dönem Osmanlı
düzeyde ele alınmamış olması, “modern” mimarlık tarihi çalışmalarının verilerinin ve erken dönem Cumhuriyet mimarlığını bütüncül olarak
ele alan çalışmalar olarak bu kapsamlı yayınların içinde
ve “milli” kimlik kurgusunun ve son kapsamlı olarak derlendiği arşivlerin yer almaktaydı.
dönemde özellikle Osmanlı-Selçuklu9 bulunmaması, önemli bir eksiklik olarak 2 Kitabın Türkçe çevirisi, derleyenlerin arasına Suha
mimarlığı üzerinden geliştirilen “Türk- vurgulanabilir10. Bu alanda lisansüstü Özkan’ın katılımıyla, 2007 yılında Modern Türk
Mimarlığı, 1900-1980 başlığıyla TMMOB Mimarlar
İslam” kimliği kurgusunun süren etkisini çalışmaların sayısı artmış olsa da, yapılan Odası İstanbul Şubesi tarafından yayınlanmıştır.
vurgulamayı gerekli kılıyor. yayınlar da hala yeterli düzeyde değildir. 3 Arredamento Dekorasyon dergisinin yayına başladığı
Mimarlık tarihi çalışmaları Mimarlar 1989 yılında mimarlık lisans derecemi alıp mimarlık
tarihi alanında lisansüstü eğitimime başladığımda, benim
Mimarlık tarihi alanını son onyıllarda Odası’nın ve üniversitelerin mimarlık tez çalışmalarım da, milliyetçi ve modernleşmeci
etkilemiş olan yeni yaklaşım ve metodların fakültelerinin dergilerinde ya da mimarlık paradigmaların erken Cumhuriyet dönemi bağlamında
Türkiye’de yaygınlaşmasının önündeki alanında uzmanlaşmış diğer süreli tartışılması çerçevesinde kurgulanmıştı.
4 Aynı yıl MIT’de düzenlenen bir toplantı da modern
engelleri değerlendirebilmek için, disiplinin yayınlarda basılıyorsa da, yayın alanındaki Türkiye’nin uluslaşma deneyimini mimarlığı da kapsayan
kurumsal şekillenmesine dikkat çekmemiz en önemli sorunun tamamlanan farklı disipliner bakış açılarından tartışmaya açmıştı.
gerekiyor. Mimarlık tarihi araştırma çalışmaların sonuçlarının hızlı bir şekilde Sibel Bozdoğan ve Reşat Kasaba (der.), Türkiye’de
Modernleşme ve Ulusal Kimlik, Tarih Vakfı Yurt
alanının disipliner yapısını kurgulayan paylaşılabileceği mimarlık tarihi alanına Yayınları, İstanbul, 1998.
ARREDAMENTO

kurumlar öncelikle üniversitelerdir. özelleşmiş bir süreli yayının eksikliği olduğu 5 “European Architectural History Network” isimli örgüt
1960’lardan itibaren bu alanda lisansüstü söylenebilir. Bir diğer akademik paylaşım de, örneğin, geleneksel dernek örneklerinden farklı olarak,
Avrupa mimarlık tarihini çalışanları biraraya getiren bir
eğitime başlayan İstanbul Teknik platformu olan konferans ve seminer “ağ” oluşturmak üzere 2006 yılında kurulmuştur.
Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel benzeri toplantılar için de aynı durum
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 97

97
6 2000’li yılların başından bu yana tamamlanan doktora Mimarlık ve Sanat, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı geri dönüp baktığım bir peyzaj temsili3.
tezleri ve yayınlanan çok sayıda makale ve kitap ile, Yayınları, 2006.

DOSYA
Linear bir parkın içinde yer alan ve
Türkiye’de mimarlık tarihi çalışmalarının odağını 10 Kültür Bakanlığı bünyesinde oluşan Türkiye Kültür
oluşturan Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin Varlıkları Envanteri ya da Mimarlar Odası’nın şubelerinde tamamen estetize edilmiş bir elma bahçesi.
mimarlıklarına, konuttan kente, görsellikten toplumsal yürütülen belirli kentlerin yapıları hakkında veri Yarı masal, yarı gerçek… (Resim 1)
cinsiyete uzanan farklı çerçevelerden bakan literatür toplanması gibi çalışmaların yanısıra, SALT kurumu Tanıdık elma ağaçlarının gövdeleri beyaza
gelişmektedir. Bu dönemde yayınlanan kitapların bünyesinde oluşan özel arşiv ya da DOCOMOMO gibi
genişleyen araştırma yaklaşımlarını örneklemek üzere, örgütlerin ve “Arkiv” Arkitera Mimarlık Arşivi ile Yapı- boyanmış. Peyzaj temsilinin tekniği ile de
bkz.: Esra Akcan, Architecture in Translation: Germany, Endüstri Merkezi “Mimarlık Müzesi” gibi dijital uyumlu bir şekilde, bu elma bahçesini
Turkey and the Modern House, Duke University Press, platformların da katkısıyla mimarlık tarihi mutlu, güneşli ve verimli taşralı
2012 (Çeviride Modern Olan: Şehir ve Konutta Türk- araştırmalarında başvurulacak arşiv kaynakları gelişiyor
Alman İlişkileri, YKY, 2009). olsa da, bu arşivlerin kapsamı ve ulaşılabilirliği hala toprağından koparıp, kentin içerisine,
Elvan Altan Ergut ve Bilge İmamoğlu, Cumhuriyet’in beklenen düzeyde değildir. toprağı çok da verimli olmayan, ama park
Mekânları / Zamanları / İnsanları, ODTÜ Mimarlık 11 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Tarihi olarak planlanmış bu alana bir montaj gibi
Fakültesi ve Dipnot Yayınevi, Ankara, 2010. Lisansüstü Programı tarafından 1999 yılından beri
Gülsüm Baydar, Osmanlı-Türk Mimarlarında her iki senede bir düzenlenen “Doktora Araştırmaları taşırken, beyaz kumla kaplı olan yer
Meslekleşme, TMMOB Mimarlar Odası, Ankara, 2012. Sempozyumu”, bu alanda sürekliliğini koruyan zemini bu aykırı karşılaşmayı daha da
Sibel Bozdoğan, Modernism and Nation Building: Turkish tek etkinliktir. vurguluyor. Bahçenin çeperinde yer alan
Architectural Culture in the Early Republic, Washington
University Press, 2001 (Modernleşme ve Ulusun İnşası:
yatay sınırı aynayla kaplı bir duvar
oluşturuyor. Bu ayna, taşralı kimliğe sahip
“Kimsesiz
Erken Cumhuriyet Türkiyesi’nde Mimarlık Kültürü, Metis
Yayınları, İstanbul, 2002). olan elma bahçesinin mevsimlerle dönüşen
Sibel Bozdoğan ve Esra Akcan, Turkey: Modern
çiçeklerini, yapraklarını, meyvelerini
Architectures in History, Reaction Books, 2012.
Ali Cengizkan, Modernin Saati, Mimarlar Derneği 1927 Bekleyiş” yansımalarla çoğaltarak sonsuzluğa
ve Boyut Yayın, Ankara, 2002; Ali Cengizkan, Mübadele taşıyor. Yarı taşralı, yarı kentli. Yarı canlı,
Konut ve Yerleşimleri, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve
Arkadaş Yayınları, Ankara, 2004; Ali Cengizkan,
1989-2016 * yarı cansız. Devinim içinde, ama durağan.
Fabrikada Barınmak, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve
Arkadaş Yayınları, Ankara, 2009. B. Deniz Çalış Kural n Leo Steinberg - Bireyin olmadığı bir mekan temsili.
Zeynep Çelik, Empire, Architecture, and the City: French-
Ottoman Encounters, 1830-1914, University of
sonradan “kimsesiz bekleyiş” vurgusuyla Şaşırtıcı olan, mimari sunum temsillerinde
Washington Press, 2008. yücelttiği, Jasper Johns’un 1958 tarihli her zaman kullanıcı olarak adlandırdığımız
Neslihan Dostoğlu (der.), Cumhuriyet Döneminde Kadın ve sergisini ilk kez gezdiğinde oldukça aktörlerin bu örnekte, çizilen çerçevede yer
Mimarlık, Mimarlar Odası Yayını, Ankara, 2005.
E. Eldem, D. Goffman ve B. Masters, The Ottoman
rahatsız olur, eserleri kasvetli ve yılgın almaması. Yves Brunier’in bu çalışmasında
City between East and West (Cambridge University bulur, beğenmez, sıkılır, sinirlenir; ama hiç kimse yok. Böylece mekan, daha
Press, 1999). ziyaretinin sonrasında sergiyi uzun bir süre masalımsı, daha gerçek dışı, daha zamansız
Alev Erkmen, Geç Osmanlı Dünyasında Mimarlık ve Hafıza.
Arşiv, Jübile, Âbide, Akın Nalça Kitapları, 2011.
aklından da çıkaramaz: “... resimler bir hal alıyor. Bahçenin inşa edilip
Ahmet Ersoy, Architecture and the Late Ottoman Historical zihnimden çıkmadı -üzerimde kuvvetli bir edilmemesi artık önemli değil. Karşımızda
İmaginary. Reconfiguring the Architectural Past in a tesir ve depresif bir etki yarattı. Resimlerin bize sunulan mekan hayali bir sanat eseri
Modernizing Empire, Ashgate, 2015.
aklımdan atamadığım düşüncesi bana gibi gerçekliğin ötesine geçiyor.
Çiğdem Kafesçioğlu, Constantinopolis/Istanbul:
Cultural Encounter, Imperial Vision, and the Construction tehdit altında bir kaybolmuşluk veya yok
of the Ottoman Capital, Pennsylvania State University olma duygusu verdi1.” Nihayetinde Yves Brunier gibi dönüp dönüp baktığım
Press, 2009.
Steinberg, sergide yakaladığı fikri şu başka bir sanatçı ise Gustav Klimt (1862-
Gülru Necipoğlu, The Age of Sinan: Architectural Culture
in the Ottoman Empire, Princeton University Press, şekilde özetler2: 1918). Viyanalı bir ressam. Witgenstein,
Princeton-Oxford, 2005. Karl Kraus, Peter Alternberg ve Adolf
Oya Şenyurt, Osmanlı Mimarlık Örgütlenmesinde Değişim
Ve bir anda Jasper Johns’un resimlerinin Loos’un aksine eleştirel olmamakla
ve Dönüşüm, Doğu Kitabevi, 2011; Oya Şenyurt, Osmanlı
Mimarisinin Temel İlkeleri, Doğu Kitabevi, 2015. aslında kimsesiz bir bekleyişi ifade ettiğini suçladığım; rahatsız ettiği, sinirlendirdiği
Uğur Tanyeli, İstanbul 1900-2000: Konutu ve anladım. Duvara ters asılmış kanvas halde bir türlü aklımdan çıkmayan bir
Modernleşmeyi Metropolden Okumak, Akın Nalça
çevrilmeyi bekliyor; çekmece açılmayı ressam. Bildiğim Klimt, içinde yaşadığı
Yayınları, İstanbul, 2004.
Uğur Tanyeli, Mimarlığın Aktörleri: Türkiye 1900-2000, bekliyor… Johns bir eserinde storu toplumu eleştirmesi gerekirken, tam aksine
Garanti Galeri, İstanbul, 2007. kapatılmış bir pencere resmetmiş ki, estetize edip, rüyalarla sarılıp sarmalıyor,
Uğur Tanyeli, Sınıraşımı Metinleri. Osmanlı Mekânının
dünyadaki tüm storlar gibi açılmayı bekliyor. karşımıza Bizans mozaiklerinde gibi altın
Peşinde 15.-19. Yüzyıllar, Metis Yayınları, İstanbul, 2016.
7 Eskiçağ ve Bizans dönemleri ile ilgili yakın zamanda Boş askı birinin elbiselerini bekliyor. varaklı cennetvari bir fonda şuhu içinde
yayınlanmış kapsamlı iki çalışma için, bkz.: uyuyan, öpüşen, sarılan -sanki gerçeklerden
Semra Ögel (der.), Metin Ahunbay’a Armağan: Bizans
Leo Steinberg ve kendisini bizlerle kaçan veya kaçış olarak, aslında
Mimarisi Üzerine Yazılar, Sanat Tarihi Defterleri (8),
Ege Yayınları, İstanbul, 2004. tanıştıran çok sevgili Jale Erzen’e ithafen, varolmayan baştan çıkarıcı bir hayal
Scott Redford ve Nina Ergin (der.), Perceptions of the ben de bu yazımı, dönüp dönüp dünyasında yaşayan bireyler çıkarıyor.
Past in the Turkish Republic: Classical and Byzantine
düşündüğüm ve aklımdan çıkaramadığım
Periods, Ancient Near Eastern Studies, Supplement 31,
Leuven-Paris-Walpole, MA., 2010. birkaç imge ile Leo Steinberg’in “kimsesiz Ama Klimt de aklımdan hiç çıkmıyor.
8 Gayri-Müslim grupların mimarlık alanındaki katkıları bekleyiş” vurgusundaki gibi bireyin
konusunda yakın zamanda yayınlanmış kapsamlı
yokluğu/yoksunluğu veya varlığı üzerinden Sonra, bu sene ilk defa ilk defa
derlemeler için, bkz.:
H. Kuruyazıcı ve E. Şarlak (der.), Batılılaşan İstanbul’un kurgulamak istiyorum. Klimt’in bir peyzaj resmini görüyorum.
Rum Mimarları, İstanbul 2010, İstanbul, 2010. Harvard Sanat Müzesi’nde sergilenen
H. Kuruyazıcı (der.), Batılılaşan İstanbul’un Ermeni Üç bahçe: Birbirine karşıt veya Armut Ağacı (1903/1918) (Resim 2).
Mimarları, Hrant Dink Vakfı Yayınları, İstanbul, 2010.
ARREDAMENTO

9 Dolayısıyla, Selçuklu mimarlığı çalışmaları hala birbirinden yoksun mekanlar İlk olarak 1903 senesinde resmettiği ve
çoğunlukla geleneksel yaklaşımlarla geliştirilmektedir. Bu Bu imgelerden ilki, peyzaj mimarı Yves sonradan 1918’de tekrar elden geçirdiği
alandaki güncel bir çalışma için, bkz.: Ali Uzay Peker ve Brunier (1962-1991) tarafından yapılmış yağlı boya tablo Yves Brunier’in Elma
Kenan Bilici, Anadolu Selçukluları ve Beylikler Dönemi:
1989 tarihli bir montaj - dönem dönem Bahçesi imgesini anımsatıyor.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 98

98
Klimt’in tüm eserlerine baktığımızda, kent
DOSYA

kurgusunda yer alan ve rüyalar aleminde


gerçeklerden kaçan bireylerin asılı kaldığı
soyut mekanların aksine; kent dışında yer
alan kırsal peyzajlarda - meyve bahçeleri,
kırlar, ormanlar ve korularda, veya göl
kenarında konumlanmış pitoresk köy
manzaralarında, bireyin nefes aldığı,
iyileştiği, uykudan uyandığı mekanlar
karşımıza çıkıyor. Gustav Klimt’in
sanatında kent-taşra veya kent-kır olarak
ortaya çıkan bu ikilem, sanki Yves
Brunier’in de tanıdık, içten ve mutlu taşralı
bahçeyi kente bir montaj olarak yapıştırma
eylemindeki esin kaynaklarından biri...

Yves Brunier’in kolajlarındaki tartışma


götürmez bu Klimt referansı kimbilir belki
1980’lerin sonunda, kent içinde de doğanın
tüm güzelliği, kırsallığı, naifliği,
1 taşralılığının aşinalığı, samimiyeti ve
2 ikramperverliğiyle kendini sunduğu
ziyaretçilerine misafirperver bir duruş
sergileyebileceğinin ilk ipuçlarını veriyor.

Bu bağlamda, bir üçüncü bahçe daha


var. Peyzaj mimarı Michael Van
Valkenburgh tarafından tasarlanan ve
1999-2006 senelerinde inşa edilen
Teardrop Park (Resim 3). Bu parkta da bir
kolaj olarak karşımıza çıkan, kendi zaman
ve mekanından koparılmış ve kent
dışından getirilmiş öğelerde tasarlanarak
kentli aktörlere sunulmuş masalımsı öğeler
görüyoruz. Kentin sürekliliğinde, onun
ayrılmaz bir parçası olmaktansa, kente
ait olmayan tanıdık taşralının, kent içinde
yer aldığı bir mekan. Bireyi bir an olsun
kentli güncel hayatın dinamiklerinden
koparan ve başka bir boyuta taşıyan bir
park. Veya kentli bireyin eşzamanlı
varolan farklı gerçeklikler yaşayabileceğini
öneren bir mekan.

Manhattan, New York’ta yer alan bir konut


projesinin merkezinde tasarlanmış olan
Teardrop Park’ın şiirselliği kaçınılmaz. İlk
iki örnekte gördüğümüz varoluşçu izleri
taşımadığını düşünebiliriz. İlk bakışta,
1 Taşralı deneyimi kente montajlayan elma Klimt’in resmettiği şaşırtıcı derecedeki Gustav Klimt’in peyzaj resimlerindeki
bahçesi temsili: “Elma Bahçesi,” 1989, masalsı dünya, pek çoğu kare formatında bakımlı ve verimli bahçelerin kaçınılmaz
Yves Brunier, Museumpark Projesi / OMA,
Rotterdam (Kaynak: Yves Brunier
çerçevelenmiş olan diğer peyzaj resimleriyle olarak anımsattığı yozlaşmış kent kültürü
Landscape Architect, Michel Jacques, daha da zenginleşiyor, daha da anlam ile yarattığı güçlü karşıtlığı göremeyebiliriz.
editor, Birkhauser, Basel, 1996, s. 48). kazanmaya başlıyor . 4
Veya, Yves Brunier’in, bireyin yabancılaştığı
2 Kente karşıt peyzaj temsili: “Armut kentsel dokuya neşeli ve tanıdık bir Elma
Ağacı”, 1903/1918, Gustav Klimt.
Aynı Yves Brunier örneğinde olduğu gibi Bahçesi’nin oyuncu bir şekilde yapıştırılması
3 Doğayı kente taşıyan kaya duvarları: bu meyve bahçesinde de hiç kimse yok. ediminde olduğu gibi, tasarımcının, çocuksu
“Teardrop Park, Manhattan, NY”, 1999-
ARREDAMENTO

2006, MVV - Michael Van Valkenburgh


Bahçe kendiliğinden varolmuş diye bir naiflikle masalsı bir dünyaya kaçmak
(Fotoğraflar: B. Deniz Çalış Kural, 2012). düşünecek olsak, meyve ağaçları o kadar isteyişindeki hüznü, bu parkta
bakımlı ki, insan eli değmemiş olması bulamayabiliriz. Ancak şüphesiz ki, Van
oldukça inanılmaz. Valkenburgh’un, New York eyaletinin
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 99

99

DOSYA
3

kuzeyinden taşınıp getirilen kaya bozmadan onu oluşturan tüm parçaları, üzerine yazıyor. İncelenen tüm örneklerde,
parçalarıyla, kent içinde inşa ettiği kaya elimize alıp evirip çevirip incelerken, mimari dilin parçalarının -yapıyı oluşturan
duvarı5 güncel süblime bir etki Frampton da neredeyse aynı tekniği, modern her bir mimari elemanın, tasarımcının
yaratmaktadır. Bu, metropolün ötesinde mimarlık tarihini anlatırken yapılı çevre için inisiyatifi doğrultusunda şekillendirilmeye
varolan, görkemli ve ürkütücü Catskill kullanıyor. Böylece, bir sanat eseri veya çalışılan kimliği ile bu elemanların
Dağları’nın kayalık peyzajının, kent içine herhangi bir mimari yapıyı, sözkonusu olan tasarımcının edimine paralel veya aykırı
taşınmasından başka bir şey değildir. Hatta, eserin bağlamsal çerçevesinden olarak varolduğu gerçekliği- bu edime
neşeli ve naïf meyve ağaçlarının oluşturduğu uzaklaşmadan, ama çoğu zaman da bu uyum veya çelişkilerini, irdeleyen
bahçe imgeleriyle karşılaştırıldığında; bu bağlamı da sorgulayıp, tekrar inşa ederek, tektonik/atektonik okumalar önem
örnekte, kente taşınan kayaların betonarme genişletip zenginleştirerek oluşturduğumuz kazanıyor10. Bu tektonik sorgulama,
bir duvara monte edilmiş olması, hem kavramsal çerçevede, yeniden Frampton’ın geliştirdiği çerçevede genel
montaj algısını, hem de mekanın şiirsel okuyabileceğimizi görüyoruz. olarak yapısal öğeler etrafında
algısını daha da kuvvetlendirmektedir. şekillenirken, farklı mimarlık tarihçileri
Krauss, sanat tarihi okumalarında, tarafından anlamsal arayışların da aracı
Gezinti disiplinlerin konvansiyonel olarak olarak kullanılabiliyor11.
Bu üç bahçe üzerinden pek çok soru tariflediği duvarları yıkıp, sanat, mimarlık
sorabiliriz. Bireyin yoksunluğu, ikili ve peyzaj arasındaki sınırları yeniden Montaj kavramına geri dönecek olursak,
gerçeklikler, aynı anda deneyimlenen karşıt sorgulandığında ortaya çıkabilecek Yves Brunier’e ait olan ilk imge, Elma
mekanlar, mekan ve mekan imgesi anlamsal olarak zenginleşmiş, mekansal Bahçesi; Rem Koolhaas’ın kendi içinde
üretiminde varoluşçu, eleştirel yaklaşımlar olarak genişlemiş disiplinlerüstü bir mekan birçok ölçeği -kent, mimarlık ve peyzaj
ve daha niceleri. Peki, bu bahçelere nasıl algısı, pratiği, okuması ve/veya eleştirisine ölçeklerini barındıran ve özellikle modern
geldik6? Birbiriyle uzlaşmaz gibi gözüken bu dikkatimizi çekiyor8. Kurguladığı tablodaki mimarlık tarihinden birçok mimari imgeyi
üç bahçenin imgeleri nasıl oluyor hayal dönüşüm ve geçişler, daha sonra, mimarlık bir rampa ile birleştirdiği Rotterdam
dünyamızda yanyana varolabiliyor? Bu tarihi okumalarında da mimari mekanın, Kunsthal yapısının peyzaj projesi. Linda
noktada, sanat ve mimarlık tarihinde peyzaj ve sanat disiplinlerinin vizyonlarıyla Pollak bu projede farklı ölçeklerin birarada
1980’lerde etkin olan iki isimden bahsetmek daha da zenginleşmesine önayak oluyor9. varolma durumunu Rem Kolhaas’in kendi
ARREDAMENTO

istiyorum7. İlki, sanat eleştirmeni Rosalind sözleri ile açıklıyor: “Metropolitanizm...


Krauss, diğeri ise mimarlık tarihçisi Kenneth Frampton bir yandan modern mimarlık tamamem yapay ve fabrikasyon bir dünya,
Frampton. Krauss bize sanat eserlerinin tarihinin örnekleri, bir yandan da yerel öyle ki içinde birbiriyle karşıt sayısız
incelenmesinde, eserin bütünlüğünü mimarlık pratiğinde modern yansımalar gerçeklik aynı anda varolabiliyor12.”
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 100

100
değil; birey mekanla ilişki kurdukça, her
DOSYA

adımda, hem bireyin mekan içerisindeki


pozisyonu, hem mekan, hem birey,
hem de bireyin mekansal deneyimi
değişiyor ve dönüşüyor14.

Stil veya dönemden farklı olarak Barok


kavramını operasyonal bir kavram olarak
tarifleyen Deleuze’e referans vererek,
penceremden gördüğüm manzarada
Carpenter Görsel Sanatlar Merkezi’nin
mimari ve peyzajı, iç ve dış mekanı, sokak ve
kampüsü, sürekli olarak birbirine
dönüştürdüğü rampasına cephe vermiş
Harvard Sanat Müzesi’nin camekanlı
çıkmasında sergilenen ve tinsel meleklerin
devinim içindeki bedenlerini kil heykel
çalışmalarında bıraktığı tensel parmak izleriyle
şekillendiren Bernini ile Le Corbusier’in
4 rastlantısal olarak karşı karşıya gelmediği
izlenimine kapılıyorum (Resim 5).

Bu noktada, mimarlık tarihi yazımında


incelenen tarihin bir yapı taşı olarak
bireyin karşımıza çıktığını, baroğun
bu operasyonal özelliğinin mimarlık
tarihi yazılımında bir metod olarak
kullanılabileceğini veya kullanıldığını bile
4 Adolf Loos’in mekan kurgusunda bireyin eleştirisi sahibinin birey olarak modern kentteki iddia edebiliriz15. Böylece birey mimarlık
ve yoksunluğu: “Aile Resimleri ile Büfe”, Viyana
yoksunluğuna, yokluğuna dikkat çekiyor. tarihinin en önemli yapı taşlarından biri
Gustav Turnowsky Evi (Kaynak: Adolf Loos Das
Werk des Architekten Herausgegeben von Heinrich Mimarlık tarihinde bireyle ilgili en sert haline geliyor. Tarih ve yaşamı birbirine
Kulka, Verlag, Viyana, 1931). eleştirileri mimarisi, yazıları ve bağlıyor. Farklı ölçekleri biraraya
fotoğraflarıyla Adolf Loos’un mimari gelmesini sağlıyor. Mimariyi, peyzajı,
pratiğinde görüyoruz; bireyin kenti, sanatı -her ölçekte mekanı,
Yoksun birey(ler) yoksunluğunu13 (Resim 4). birarada hayal edebilmemizi,
Peki bu varoluş bizim için neden önemli? anlamlandırabilmemizi, deneyimlememizi,
Karşıtlıkların birarada varolması bize ne Bireyin mekanın varoluşundaki önemi, yazabilmemizi sağlıyor. Yokluğu kültürel
kazandıracak? Bu noktada, yazının Deleuze’ün, 1988 yılında yayınlanan Le pli: eleştirilere vesile olurken, varlığı ile yaratıcı
başında bahsi geçen her üç bahçede de ön Leibniz et le Baroque eserinde de ön plana edimi ve mekan tarihi yazılımını
plana çıkan birey kavramına tekrar dikkat çıkıyor. Deleuze birbirini tarifleyen olgu yaratıyor... Mimarlık tarihi yaşamdan
çekmek istiyorum. Birey, veya daha veya durumların sonsuzluğa evrilirken bağımsız olarak varolan bir disiplin olarak
doğrusu Leo Steinberg’in Jasper Johns’un sürekli birbirlerine dönüşümleri ve algılanmamalı. Mimarlık tarihinin amacı,
eserlerinde yokluğuna dikkat çektiği birey; ayrılmaları, dansları ve bu dönüşümle gelenekselci veya tarihe körü körüne bağlı
yoksunluğuyla ön plana çıkan birey. birlikte varoluşlarını vurgularken, kalan mekanları tekrar tekrar üretmek
kıvrım/plise kavramı çerçevesinde mekanı, değil; yaşamın hikayesini barındırabilecek,
İlk iki peyzajda, bireyin yokluğu, mimarlık ve sanat tarihini de farklı anlatabilecek mekanları ve tasarım
yoksunluğu veya üçüncü örnek olan şekillerde okuyabileceğimizi gösteriyor. yöntemlerini konuşmak, tartışmak
Teardrop Park’ta bireyin algısı, arayışı, Bu dönüşümde Leibniz’in monad olarak olmalıdır. Bireyin inşası, daha doğrusu
önemli bir kriter. Her üç örnekte de tanımladığı birey, farklı durumları ve bireyin kendini inşa edebilmesinin
karşıt veya birbirinden yoksun dünyaları çokluk deneyimini kendi bedensel ve olanakları ancak bu şekilde mümkün
biraraya getirecek olan ise yine birey. zihinsel bütünlüğü içinde barındırarak kılınabilir. Frampton’ın 1990’ların
baroğun operasyonel olarak kurgusundaki sonunda Columbia Üniversitesi’nde verdiği
Klimt’in armut ağaçlarıyla bezenmiş en önemli parça oluyor. Böylece şunu iddia Modern Mimarlık Tarihi dersinin ilk
bahçesini resmettiği senelerde Adolf edebiliriz ki, Deleuze barok kavramı ile okuması olan yazısında Nietzsche’nin de
Loos’un inşa ettiği Gustav Turnowsky nitelendirilebilecek herhangi bir mimari dediği gibi tarihe ihtiyacımız var16:
Evi’nin, yine Adolf Loos tarafından veya sanatsal bir yaratının, bir mekanın
düzenlenmiş fotoğraflarına baktığımızda, tek başına varolmasından çok, bu varoluşu Tabii ki tarihe ihtiyacımız var. Ama bu
ARREDAMENTO

özellikle aile büyüklerinin portrelerinin deneyimleyen bireyin de barok kavramının ihtiyaç, nazlı gezginin -ki o kibar
asıldığı büfe ile tanımlanan mekanda, ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguluyor. tavırlarıyla bizim kaba ve görgüsüz ihtiyaç
fotoğrafın merkezinde göze çarpan boşluk, Bu çerçevede, mekanı dönüştürebilen ve endişelerimizi her ne kadar hor görse de,
aslında aile tarihinin bir parçası olan ev bireyin mekanla kurduğu ilişki statik bilgi bahçesindeki avare gezintisinden
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 101

101
farklı. Bizim tarihe olan ihtiyacımız hayat

DOSYA
ve aksiyon için; rahat uğruna yaşam ve
yaşamsal devinimden vazgeçmek veya
egoist bir hayatı cilalamak veya korkakça
yaşamak için değil. n B. Deniz Çalış
Kural, Yrd. Doç., İstanbul Bilgi
Üniversitesi Mimarlık Fakültesi;
Araştırmacı, Harvard Üniversitesi Ağa
Han Programı (2015-2016).

* Bu yazıyı çok sevgili arkadaşım


Erik de Jong’a ithaf etmek istiyorum.

Notlar:
1 Alıntının tercümesi yazara aittir. Leo Steinberg,
“Contemporary Art and The Plight of its Public”,
Harper’s Magazine 224, 1 Mart 1962, s. 31-39; 36. 5
ODTÜ Mimarlık’taki öğrencilik yıllarımda, Jale Tarihi yazabilmek için daha farklı çerçevelere ihtiyaç 5 Kendini çoğaltan barok deneyimler:
Erzen’in bizlere tanıttığı Steinberg’in, bu yazısınında, duyulduğunu savunuyor. Mimarlık tarihi ile ilgili en son Birey, mekan ve hareket. Le Corbusier’in
tekrar tekrar dönüp düşündüğü Jasper Johns sergisindeki tartışmalarda Mark Jarzombek ve Ching tarafından tasarımı olan Carpenter Görsel Sanatlar
eserlerin Steinberg üzerinde bıraktığı etki -bugün hala, hazırlanan Global Mimarlık Tarihi isimli çalışma ön plana Merkezi’ne ait rampanın karşısında,
çok çarpıcı geliyor. çıkıyor. Bu kitap ve çerçevesi kapsamında, paralel Bernini’nin heykel çalışmalarının
2 Steinberg, a.g.e., s. 38. Alıntının tercümesi dönemlerde farklı kültürler tarafından inşa edilmiş anıtsal sergilendiği Harvard Sanat Müzesi’ne ait
yazara aittir. yapılar birarada ele alınıyor. Bkz.: Mark Jarzombek, şeffaf çıkma, Harvard Üniversitesi Kampüsü
3 Bkz.: Yves Brunier Landscape Architect, ed.: Michel Francis D.K. Ching and Vikramaditya Prakash, A Global (Fotoğraf: B. Deniz Çalış Kural, 2016).
Jacques, Birkhauser, Basel, 1996. History of Architecture (John Wiley, 2011). Aslında bu
4 Klimt’in peyzaj çalışmaları ile ilgili olarak bkz.: Stephan kitapta yer alan çizimler bile indirgemeci, ama çalışmanın
Koja, Gustav Klimt Landscapes, Prestel, Münih, 2006; karşılaştırmalı olarak sunduğu tarih kaçınılmaz olarak araçlarına ve dinamiklerine dikkat çekiyor. Bkz.:
Johannes Dobai, Gustav Klimt Landscapes, Weinfeld and
önemli. Global mimarlık tarihi tartışmaları, globalin yereli Doğan Kuban, İstanbul, Bir kent tarihi : Bizantion,
Nicolson, Londra, 1888, yak. 1981 ve Denise Sarah
silmesi ve daha üstün bir okuma yapıyormuş gibi algılanan Konstantinopolis, İstanbul, Türk Tarih Vakfı, İstanbul,
McColgan, “The Sacred Spring of Nature: Gustav Klimt’s
durumunu eleştirenler, veya, yerel mimarlık okumalarının 1996 ve Çiğdem Kafescioğlu, Constantinopolis/Istanbul:
Landscape Paintings and Nietzschean Tragic Vision 1887-
aslında global/yerel diyalektiğinde global okumaları daha Cultural encounter, imperial vision, and the construction
1909”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Yale Üniversitesi,
da desteklediği tartışmaları da bugünün mimarlık tarihi of the Ottoman capital, Penn State University Press,
2005.
disiplini içerisinde yer alıyor. University Park, 2006. Şehir kültürünü anlamaya
5 Kaya duvarının önemini tartışan makalede kayanın
8 Bkz.: Rosalind Krauss, “Sculpture in the Expanded çalışırken, Namık Erkal’ın 2001 yılında tamamladığı
verdiği coğrafi referansı yazar Matt Dallos, bir metafor
Field,” October 8, 1979, s. 30-44; ve The Originality çalışmasında, Osmanlı kentinin üzerindeki sis perdesi daha
olarak görüyor. Ancak, duvar, aslında bir metafor olmanın
of Avant Garden and Modernist Myths, MIT, net bir şekilde kalkıyor; idealize edilmiş ölgün veya
ötesine geçiyor. Matt Dallos, “Seeing landscape:
Cambridge, 1985. romantik kent imgesinin ardında aslında gürültülü bir
geography, autobiography, and metaphor”, Studies
9 Bkz.: David Carrier, Rosalind Krauss and the American hareketliliğe dönüştüğünü; insan bedeniyle ticari metanın
in the History of Gardens & Designed Landscapes 34:2,
Philosophical Art Criticism From Formalism to Beyond nasıl bir alışveriş içerisinde kente girip çıktığını; neredeyse
2014, s. 146-150.
Postmodernism, Praeger, Connecticut, 2002; Retracing artık bir mekan olarak tanımlanabilecek bir kıyı hattının
6 Bu yazı için ilk davet aldığımda, benden, Mimarlık
the Expanded Field, Encounters between Art and şehrin yaşamında nasıl önem kazandığını, bu hat boyunca
Tarihi’nin 1989’dan bu yana geçirdiği değişim hakkında
Architecture, ed.: Spyros Papapetros ve Julian Rose, kente gelen ticari hammaddelerle kentin nasıl beslendiğini
bir yazı istendiğini anlamıştım. Mimarlık tarihi hakkında
MIT, Cambridge, MA, 2014. Kendi tarih çalışmalarımda görüyoruz. Bu yaşayan kent imgesi, silkinmemizi
yazdıkça, konvansiyonel anlamda, mimarlık tarihinin
tanımı çerçevesinde kalacak örneklerden uzaklaştığımı mekanı kent, peyzaj, mimarlık kültürlerinin edebiyat, sağlarken, çok renkli kentsel hayat dinamikleri de farklı
fark ettim ve neticede yazımı bu uzak örnekler üzerinden felsefe, din ve ideoloji çerçevesinde inceleyebilmemi de boyutlarıyla tarih çalışmalarındaki yerini almaya başlıyor.
kurgulamaya karar verdim. Yazıdaki bahsi geçen üç yine Krauss’un etkisine bağlıyorum. Bkz.: Namık Erkal, “Haliç Extra-mural Zone: a Spatio-
örnek, karşıt veya birbirinden yoksun dünyaları biraraya 10 Kenneth Frampton, Studies in Tectonic Culture The temporal Framework for Understanding the Architecture
getiriyor. Her birinde - bahçe, kır, doğa gibi farklı Poetics of Construction in Nineteenth and Twentieth of the Istanbul City Frontier,” Yayınlanmamış Doktora
ölçeklerde, karşımıza çıkan bir peyzaj vurgusu var. Bu Century Architecture, MIT, Cambridge, MA, 1995. Tezi, ODTÜ, 2001. Peyzaj ölçeğinde ise, Osmanlı mekan
örnekleri çoğaltabiliriz. Bu üç örnek çerçevesinde 11 Bu bağlamda, bizdeki en önemli örneğin Günkut kültürünü anlamak üzere başladığım ve erken Osmanlı
mimarlık tarihine baktığımızda, bu mimarlık tarihi değil Akın’ın 1995 tarihli Selimiye makalesi olduğunu modernitesini incelediğim kendi çalışmalarımda peyzaj,
diyebiliriz. Mimarlık tarihçisi Diane Harris “Bu Mimarlık düşünüyorum. Akın, iç mekanda yer alan bir su elemanını kent kültürü, edebiyat, mimarlık, ideoloji ve mistik
Tarihi Değil!” başlıklı makalesinde, son zamanlarda alıp inceleyen ve yepyeni bir kavramsal çerçeve yaratarak felsefeyi biraraya getirirken, disiplinlerarası çoklu bir
yapılan tarih çalışmalarını eleştiren meslektaşları Osmanlı Mimarlık tarihinde bir bakıma öncü niteliğinde çerçevede bireyin kompleks kimlik pratiklerini
olduğunu, ancak disiplinin sınırlarının ve metotlarının da olan çalışmasında Klasik Osmanlı mimarisinde gizil tartışıyorum. Bkz.: Deniz Çalış Kural, Şehrengiz, Urban
yenilenmesini gerektiğini vurguladığı makalesinde, bu kalmış arayışları açığa çıkarıyor. Bkz.: Günkut Akın, Rituals and Deviant Sufi Mysticism in Ottoman Istanbul,
konuda yazan diğer akademisyenlere de değiniyor. Bkz.: “The ‘Müezzin Mahfili’ and Pool of the Selimiye Mosque Ashgate, Farnham, 2014. Bunların dışında, daha genel
Dianne Harris, “That’s Not Architectural History!” in Edirne”, Muqarnas 12, 1995, s. 63-83. Türkiye çerçevede, tarih içinde -hem merkezde hem de merkez
Journal of the Society of Architectural Historians 70.2, bağlamında 1980’lerden sonra mimarlık tarihi dışında, gelişmiş olan mekan kültürü gelenekleri üzerine
June 2011, s. 149-152. Bugün, geleneksel mimarlık yazılımında inanılmaz bir zenginlik ve tazelik görüyoruz. pekçok çalışmadan bahsedebiliriz. Daha yakın tarihimize
tarihinin, mimari elemanlarla şekillenmiş veya inşa Bu çalışmalar Osmanlı veya Cumhuriyet’in farklı geldiğimizde, Sibel Bozdoğan’ın çalışmalarında ise, Türk
edilmiş mekanlarına ek olarak; disiplinin sınırlarını dönemlerinde mimarlık, kent, peyzajı yeniden modernizminin ve modern kimliğin sorgulanarak yeniden
zorlayan ve yenileyen, dönüştüren güncel mimarlık kurgulayarak bu farklı mecralardaki mekanların inşasına tanık oluyoruz. Bkz.: Sedad Hakkı Eldem (1988);
tarihinin, peyzaj kültürüyle gelen mekansal zenginliği de üretimini, üretim araçlarını sorgulayarak ya yeniden inşa Sibel Bozdoğan ve Reşat Kasaba, Rethinking modernity
içselleştirdiğini söyleyebiliriz. ediyor, ya da, parçalara ayırarak eleştiriyor. Bkz.: Uğur and national identity in Turkey (1997), Modernism and
7 Mark Jarzombek 1980’lerden sonra mimarlık tarihi Tanyeli, Rüya, İnşa, İtiraz Mimari Eleştiri Metinleri, Nation Building Turkish Architect (2015). Erken
çalışmalarında öne çıkan dört kanaldan bahsediyor. Boyut Yayınları, İstanbul, 2011. Mimarlık ölçeğinde, Cumhuriyet Dönemi’nde konut mimarisini çalışan Esra
Bunlardan ilki semiyotik modelleri kullanan okumalar, Gülru Necipoğlu ve Jale Erzen’in Mimar Sinan üzerineki Akcan ise, 2012 tarihli kitabında, milli sınırların dışına
ikincisi fenomenolojik yaklaşımlar, üçüncüsü bağlamı ön sayısız çalışmalarının önemini yadsıyamayız, ki bu çıkarak, Türkiye’de eser vermiş olan mimarları çok daha
plana çıkaran çalışmalar, dördüncüsü ise çalışmalarda da mimari yapının, yapı dili ve estetiğinin, geniş ve kompleks bir çerçevede, farklı coğrafyalarda
ARREDAMENTO

geleneksel/yerel/korumacı duruşlar. Bkz.: Mark kent dokusundan ve kent kültüründen koparılmadığını kurgulanan modernizmi, bu farklı coğrafyalar arasında
Jarzombek, “Architecture: The Global Imaginary in vurgulamamız gerekir. Kent ölçeğinde, şehir tarihi iletişim kuran aktörleri ve kurumların edinimlerini, bir
Antiglobal World”, Grey Room 61, Falll 2015, s. 111- çalışmalarında Doğan Kuban, İstanbul üzerinden kentin çeviri sorunsalı çerçevesinde ele alıyor. Garanti Galeri’de
122. Jarzombek, bu kanallardan hiçbirinin aslında çok katmanlı yapısını tekrar kurgularken, Çiğdem sergilenen Mimarlığın Aktörleri Türkiye 1900-2000 isimli
modern mimarlık tarihinin ötesine geçemediğini söylüyor. Kafescioğlu ise bu kentsel kurgunun Osmanlı’daki araştırmada ise Uğur Tanyeli’nin mimar bireyin kimliğine
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 102

102
(Garanti Galeri, İstanbul, 2007) ve başka bir çalışmasında vurmak isteği, 18. yüzyıl sonlarına doğru
ise - mimarın ötesinde, sıradan bireyin kimlik temsiline
DOSYA

kurumsallaşan tarih bilinci, salt insan


dikkat çektiğini görüyoruz (İstanbul’da Mekan
Mahremiyetinin İhlali ve Teşhiri: Gerilimli Bir Tarihçe ve Müzecilik ve Müzeler olmanın gerçekliği ve mekanın kalıcılığı ile
41 Fotoğraf, Akın Nalça Kitapları, İstanbul, 2012, Engin birleşmiş; bunun sonunda da kutsal
Gerçek’in fotoğrafları ile). Bu ikinci eserde, mahremiyet emanetlerin anlamı değişmiş, ortaya kişisel
kavramı üzerinden sorgulanan mekanlar ve kullanıcılarına
ait fotoğraflarla ve sunulan eleştirel çerçeveyi, rahatlıkla,
Evden Müzeye koleksiyonlar, nadide odaları ve müzeler
çıkmıştır. Müzeler günlük yaşamın doğal
Müzeden Eve
Adolf Loos’un mekan fotoğraflarıyla yaptığı kültür
eleştirisi ile karşılaştırabiliriz... Bu listeye eklenecek daha bir parçası haline gelmiş; müzeyi görmek
pek çok çalışma var... Bu listedeki eserlerde tarihi
sorgulama ve yeniden okuma, yeniden varoluş ve yeniden
kadar müzede görünmek de önem
var etme çabası tartışmaya değer. Bu yeniden sorgulama Ayşen Savaş n Yapısalcılık ve yapısalcılık kazanmıştır. Andreas Huyssen, Pierre
ve yapılandırmayı geleceğe nasıl taşıyabiliriz, belki de sonrası sosyal bilim araştırmalarının ana Bourdieu gibi toplum bilimciler, Marcel
sormamız gereken asıl soru bu olabilir.
12 Linda Pollak, “Constructed Ground: Questions of
kaynaklarından biri olan Foucault’un, Duchamp, Gordan Matta-Clark gibi
Scale”, Landscape Urbanism Reader, ed.: Charles İngilizceden dilimize “Şeylerin Düzeni” sanatçılar müze mekanını eleştirirken bile,
Waldheim, Princeton Architectural Press, New York, (The Order of Things) olarak çevrilen sanat ve estetikle kurdukları sağlam ilişkiyi
2006, s. 125-140; 132.
kitabın kapağında yer alan, “Las zedelememişlerdir. Nesneyi ve bilgisini
13 Deniz Çalış, “Adolf Loos: Boslukta Ironi ve
Elestiri”, TM Tasarım Merkezi 2, ODTÜ, Ankara, Meninas/Nedimeler” gösterge bilim seçerek toplayan, sınıflandıran ve tekrar
Ocak 2007, 64-69. tartışmalarının en çok kullanılan sunan müzeler, bilgiyi biçimlendirmek ve
14 Kitabın İngilizce baskısı için bkz.: Gilles Deleuze,
imgelerinden birisidir1 (Resim 1). Madrid sınırlandırmakla; ve gene Michel Foucault
The Fold Liebniz and the Baroque, çev.: Tom Conley,
Athlone, Londra, 1993. sokaklarında kitap ayracından kahve ve Judith Butler’a referansla, uygulamaları
15 Peyzaj tarihinde de barok kavramı bir dönem olmanın bardağına kadar çeşitlenen alışılmadık ile belli kimlikleri taşıyanları öne çıkarıp,
ötesinde anlamlar taşıyor. Bkz.: Deniz Çalış, “Peyzaj ve
ortamlarda neredeyse bir tüketim nesnesine beğenilmeyenleri bastırmakla ve manipüle
Sonsuzluğa Karşı Anlatılan Hikayeler: Fransız Barok
Bahçelerinin Tasarımcısı Le Notre Sergisi İzlenimleri”, dönüşen imge, anakronik/zaman-bozumsal etmekle eleştirilmiştir3. Seçkin beğeninin,
Arredamento Mimarlık, no. 277, Boyut Yayınları, olma özelliğini güçlendirir. Diego bilimsel araştırmanın, yüksek kültürün
İstanbul, Mart 2014, s. 54-63. Bkz.: Michel Conan,
Velázquez’in 1556 yılında tamamladığı eğitim ortamları olarak bilinen müzelerin
“Introduction: The New Horizons of Baroque Garden
Cultures,” Baroque Garden Cultures Emulation, resmin özellikle üretildiği dönemin ötesine ve kurumsallaşmış müzeler tarihinin farklı
Sublimation, Subversion, ed.: Michel Conan, Dumbarton geçen temsil kurgusu, çizgisel perspektifin coğrafyalarda farklı biçimlerde
Oaks, Washington, DC, 2005, s. 1-36. Barok tanımını en
yeni oluşan kurallarının ve onun yorumlanması gerekliliği bilinen bir
geniş anlamlarıyla, bahçe ve peyzaj tarihçisi Michel Conan
tartışıyor: Farklı sanat ve mimarlık tarihçileri baroğu simgelediği dünya görüşünün 450 yıl önce gerçektir. Örneğin bulunduğumuz
farklı şekillerde tanımlıyor; protestanlığa karşı oluşan yapılan eleştirisi olarak okunabilir. coğrafyada, bu süreç çizgisel bir gelişim
Katolik Reform hareketinin ifadesi; mimari veya sanatta
ortaya çıkan şekilsel bir özellik; klasik bir dil oluşturan
Perspektifte görünen ile görenin mekan olarak yaşanmamış, özellikle son yıllarda
her dönemi takiben gelişen manyerist üslupların dönüştüğü içindeki konumunu düzenleyen ve kutsal emanetler nadide odalarına, müzeler
kaçınılmaz bir son; şekle ait evrimin bir basamağı, nesnenin sabit bir noktaya referansla ibadet mekanlarına, toplumsal hafızayı
deformasyonu veya hal durumu. Conan, bu tanımların
ötesine geçerek baroğu iki farklı ama birbirini
yerini bulmasını sağlayan düzen, öznenin yüzyıl öncesine taşımayı misyon edinen
tamamlayan referansla anlamlandırıyor: Birincisi, konumunu da tekrar belirler (Resim 2). sivil toplum kurumları ise, yakın tarihin
baroğun, Gilles Deleuze’ün Leibniz okumasında ortaya Özne ve nesne arasındaki gerçek mekanın izlerini silen bireylere dönüşmüştür.
çıkan çok büklümlü uzay teorisindeki kıvrım (fold)
kavramı. İkincisi de Jose Antonio Maravall’ın baroğu bir
soyutlandığı resim düzleminin, resmin
politik strateji olarak tanımlaması. Deleuze’ün barok soyut mekanında betimlenmesinden, resme Aralarında arkeoloji, teknoloji ve sanat
okumasında, sürekli katlanarak sonsuzluğa uzanan ressamın gözünden bakmaya alışkın olan müzelerinin de bulunduğu tüm müze
mekan ve zaman tanımı, doğrusal ve hiyerarşik olarak
gelişen konvansiyonel zaman ve mekan algısına meydan
öznenin ressamla bakışmak durumda tipleri arasında en kıdemsizlerinden birisi,
okuyor. Barok mekanda, birbiri üzerine katlanarak kalmasına kadar çeşitlenen mekansal ve “Ev Müzeler”dir. Ülkemizde ve dünyada
çakışan zaman ve mekanın yansımaları, Barok bahçelerde zamansal “düzensizlikler”, yapısalcılık sayıları hızla artan bu görece küçük
de karşımıza çıkıyor. İlk bakışta, çok basit olarak,
çizgisel ışınlarla sonsuzluğa uzanıyormuş gibi algılanan sonrası tartışmaların yaratıcı hatta kurumlar, ilginç zaman ve mekan
bahçe aksları, bahçenin içinde tasarlanan ve farklı dahiyane anakronik kurgusu olarak çakışmalarının, anlam kaymalarının öğeleri
tarihsel dönemlere referans veren -heykeller ve su yorumlanabilir. Müze bilimine Eilean olarak ele alınabilir. Sonuçta Medici’lerden
oyunlarıyla farklı hikayelerin anlatıldığı mekanlarda
izleyiciyi kendi içine çekerek, bu çizgisel düzen içerisinde Hooper-Greenhill, Tony Bennett Carol bu yana koleksiyonerlik, aristokratların ya
bir nevi kaybolmasını ve farklı ölçek ve birbirinin üzerine Duncan gibi araştırmacıların yorumları ile da bu konumun gücünü anlayan
binen metaforlarla sürekli olarak değişen ve dönüşen giren “söylemin” odağında, müze burjuvanın evlerinden doğan kültürel bir
deneyimler yaşamasını öngören tasarımlarla sağlıyor.
Conan’ın okuması uyarınca, Maravall ise barok mekanının gücü vardır2. Müze mekanını olgudur. Sağlık koşulları nedeni ile
kavramını, özellikle yönetici sınıfların -sosyal düzeni biçimlendiren ya da onun biçimlendirdiği, yürümekte zorluk çeken Piero [di Cosimo
korumak adına halkın sosyal hayata barışçıl bir şekilde farklı tarihsel epistemolojilere göre de] Medici’nin ofis olarak da kullandığı
katılabilmesi için, halkı kontrol etmek üzere uyguladığı
ve bu bağlamda da, halkı bilinçli bir şekilde yönlendirdiği yorumlanmış ve düzenlenmiş nesnelerin mekan, zengin koleksiyonundan seçilerek
politik bir strateji olarak tartışıyor. anlamsal kurgusudur, karşımızda duran. getirilen ve kısa süreli sergilerin düzenlediği
16 Alıntının tercümesi yazara aittir. Nietsche, On the “Bilgiye biçim vermek” ve onu görünür nadide odalarının en ilginç öreklerinden
Advantage and Disadvantage of History for Life (Vom
Nutzen und Nachteil der Historie für das Leben), 1874. kılarak yaymak, eninde-sonunda müze biri olarak tarihe geçer. Ev, çalışma
Tabi yazıyı Nietsche’den yapılmış bir alıntı ile mekanının kendisini de dönüştürecek bir ofisi ve değerli koleksiyonların sergilendiği
sonuçlandırmak, belki de Mark Jarzombek’in eleştirisinde süreci başlatır. sanat galerisi olma özelliğini koruyan bu
bir doğruluk payı olduğunu gösteriyor ve bugün hala
modernizm çerçevesinde gelişen mimarlık tarihi mekanlar sonunda, dünyanın en önemli
ARREDAMENTO

yazımından kendimizi kurtaramadığımıza da işaret ediyor Zamana tanıklık etmek, güzel olanı koleksiyonlarından birine sahip olan
olabilir. Ya da şöyle düşünebiliriz, birey ve modern hatırlamak, mükemmel olanın anısını Uffizi Galerisi’ni doğurur. Evlerin
arayışın varoluş hikayesi hemen şimdi
sonlandıramayacağımız kadar derin ve bir süre daha sonsuza taşımak, bu vesile ile ölümlü zengin görüntüsünün önemli bir kısmını
üzerinde düşünmemizi gerektiriyor. olmanın “dayanılmaz hafifliğine” gem oluşturan derlenmiş eserler içinde vazo,
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 103

103

DOSYA
2

şamdan ve mutfak eşyalarının yer bürünmesi, müzecilik


aldığı günlük kullanım nesneleri, halılar, açısından incelenmeye
masa, sandalye, koltuk gibi mobilyalar; değer bir geri dönüştür4.
ve tabi en önemlisi, antik dönemlere ait
heykeller, freskler ve benzeri nesnelerle Yaratıcı çelişkilerin, 4

resimler yer alır. Bugün en ilginç zamansal ve mekansal


mekanlara ve koleksiyonlara sahip ev çakışmaların ve
müzeler içinde, sömürgecilerin yerleştikleri anakronik durumların
yerlerde yaptırdıkları ya da kendi oluşması, ev müzeler
ülkelerinde gezileri sırasında topladıkları için neredeyse
eserleri sergiledikleri evler sayılabilir. kaçınılmazdır. Brezilya,
Sao Paulo’da bulunan
Son yıllarda sayıları hızla artan Lina Bo Bardi evi ya da
müzeler arasında gölgede kalan “Ev İstanbul Sadberk
Müzeler” kendi içinde gruplandığında Hanım Müzesi gibi her
zengin bir “tablo”nun ortaya çıktığı zaman mütevazı, geride
görülecektir. Atina’da bulunan duran ve sosyal kimliği
Benaki Müzesi ya da İstanbul Sabancı ile öne çıkmayan
Müzesi gibi önemli kişilerin yaşadığı evler, kişilerin adı ile müzeleştirilen evler, nadide 1 Las Meninas, Diego
sanat tarihi kadar sosyal tarih kabinelerin mekanını yeniden üretmişlerdir Velázquez, 1656.

çalışmalarının da kaynaklarını (Resim 5,6). Bir ailenin yaşadığı evi müzeye 2 Perspektifin Mekanik
Kurgusu, Albrecht Dürer,
barındırırlar (Resim 3,4). Sahibinin dönüştürmesi ile, bir aile ferdinin adı ile Ölçüm Üzerine 4 Kitap’tan.
sıcak kişiliği, ekonomik ve dolayısı ile kurulan müzenin evi dönüştürmesi aynı
3 Benaki Müzesi, Atina.
politik gücü nedeni ile her sınıftan sonucu üretmekte, “ev” müzeye
4 Sabancı Müzesi, İstanbul
bireyin üst düzey yöneticilerle biraraya dönüştükten sonra seçkin ve kusursuz
(Fotoğraf: Cemal Emden).
gelebildiği bu sosyal mekanlar, müzeye duruşu ile ziyaretçisini “ev” sahibesinden
dönüşmeden önce de, Habermas’ın değimi uzaklaştırmaktadır. Örneğin bugün “Cam
ile, “kamusal alan” olabilmeyi başarmış Ev” olarak tanınan Bo Bardi Ev Müzesi’nde
evlerdir. Örneğin Sabancı ailesinin satın bu mesafe, koleksiyon kadar evin
aldığı tarihi ev tüm geçmişi boyunca mimarisinin de bugünkü algısı ile ilgilidir.
halkın ve toplumun ileri gelenlerinin Bir zamanlar minimalist bir beğeni ile
ARREDAMENTO

buluştuğu bir mekan olmuştur. oluşturulan ve Brezilya “sömürgeci”


Müzeye dönüşüp kurumsal olarak evlerinden tümü ile farklı olarak
halka açıldıktan sonra, bu özelliklerini tasarlanmış, oldukça alçak gönüllü ev ve
dönüştürerek “özel koleksiyon” kimliğine mobilyaların Bo Bardi’nin politik duruşu ve
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:49 AM Page 104

104
DOSYA

5 6

7 8

günlük yaşam pratikleri ile örtüştüğü doğurmaktadır. Gerçekte bu sorgulama, Gene Las Meninas örneğinde olduğu gibi,
söylenebilir. Ancak Modern Mimarlığın Las Meninas’taki tüm gerçekleri ortaya resme bakanın imkansız konumu ile
bir “stil” olduğu ve “neo-modern/Retro” çıkaran “ayna görüntüsünde” olduğu gibi açıklanabilecek bu durum, dünya
başlığı altında metalaştığı bugünlerde tarihsel bir yanılsamayı engellemektedir. müzeciliği için çok özgün bir örnek
ziyaretçiye açılan ev, aynı olmakla birlikte, oluşturur. Connecticut’daki Mark
farklı bir algıyı barındırır. Evde bulunan Benzer bir biçimde, aile yaşamının sürdüğü Twain ya da İstanbul Sait Faik Müzesi
günlük ev eşyalarının donmuş bir müze mekanların müzeye dönüşme aşamaları da gibi yazarlara ait ev müzeler de benzer
koleksiyonu olarak yorumlanması, algıdaki müze biliminin araştırma konuları çakışmışlıkları barındırmaktadır. Görece
kaymanın başka bir önemli nedenidir. arasındadır: Topluma mal olmuş önemli küçük ve kısıtlı bütçelerle hayatta kalmaya
Büyükdere’de bulunan Sadberk Hanım kişilerin, aile fertlerinin tarihi evlerini çalışan bu kurumların en önemli gelir
Müzesi’nin bir ev müze olup olmadığı ziyaretçiye açmaları, hem müze ziyaretçisi kaynakları kafe, hediye dükkanı, çok
konusu tartışmaya açıktır; ancak, müzenin için bulunmaz bir fırsat yaratmakta ve hem amaçlı salon gibi müze destek işlevleridir.
adının ve mekanının yarattığı algı de tarihi perspektifi yok ederek bakanı, Yazarın yaşamına ait mekansal
tartışmasız olarak bu beklentiyi de birlikte özne ile aynı konuma taşımaktadır. Önemli kullanımların müze ek işlevleri ile
getirmektedir. Ankara’nın bilinen bir kişinin çocukları ya da torunları örtüşmesi, farklı zamanların aynı anda
ailelerinden birinden gelen ve tüm yaşamı tarafından müzeleştirilen evler, zamansal ve yaşanmasını gerektiren durumlar
boyunca gerektiğinden fazla hiçbir ev ve mekansal “düzensizlikler” yaratarak neyin yaratmakta ve ev ile müze arasındaki
giyim eşyasına sahip olmayı uygun nesne, neyin özne olduğu hakkındaki kesin çizgiyi bulanıklaştırmaktadır. Mark Twain
ARREDAMENTO

bulmayan bir kişinin adı ile anılan yargıları geçersiz kılar. Tarihe nesneleşen Müzesi’nde olduğu gibi, iç mekanların
koleksiyonun, alımını sürdürerek genişleyen öznenin gözünden bakabilmek, tüm bilinen bir tasarımcı ile yeniden ve eve ait
bir müzeye verilmiş olması izleyici ile ev müzecilerin hayalidir ve bu ancak söz olmayan eşyaları sergilemek üzere
arasındaki ilişkinin sorgulanması gereğini edilen çok özel durumlarda mümkündür. düzenlenmesi ya da Sait Faik evinde olduğu
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 105

105
gibi, bir ada evinin sarnıcının çok amaçlı

DOSYA
salona dönüştürülmesi, ev müzeciliğinin
araştırma konuları arasındadır.

Londra’da bulunan Sir John Sonae’s


Müzesi ya da Ankara Erimtan Müzesi gibi,
“farklı medeniyetlerin günlük yaşam
pratiklerini koruyan ve sergileyen tarihi
evlerin barındırdığı arkeolojik eserlerle
kurulan çok katmanlı kırılgan ilişkiler”,
“ev”e hiç ummadığı başka sorumluluklar
yüklemektedir (Resim 7,8). Sir John
Soane’nin genişleyen koleksiyonunu
barındırmak için, evinin yanındaki
konutları da müze mekanına katması,
bir başka deyişle yaşamadığı iki evle kendi
evi arasındaki duvarları yıkarak mekanı
fiziksel anlamda genişletmesi ile;
Erimtan’ın sonradan edindiği ve korunması
için dönüştürdüğü üç konut yapısının 9

ürettiği müze binası, müzecilik açısından 10 11

benzer özellikler gösterir. Erimtan


Müzesi’nde arkeolojik koleksiyonu
oluşturan eserlerin hemen hepsinin
günlük hayata, “ev” yaşamına ait olması,
zamansal sıçramalar kadar mekansal
yerinden edilmelerin de temsilidir.

Müzecilikte bu gölgede kalmış alanı


önemli kılan ve dünya müzeciliğinin
söylemine giren örnekler arasında, hiç
şüphesiz ki, mekansız ünlenen Leyla
Gencer Müzesi ile fiktif bir şekilde
kurgulanarak yaratılmış Masumiyet
Müzesi anılmalıdır (Resim 9). İtalya’da
yaşayan ve dünya çapında ünlenen bir
sanatçının, Milano’daki evine ait
nesnelerin İstanbul’a, “evine dönmesi”
isteği, müzecilik açısından üstesinden
gelinmesi gereken bir önemli bir sorundur.
Nesnenin ve öznenin yerinden edilip müze mekanını biçimlendiren ya da 5 Glass House, Sao Paulo
(Fotoğraf: Ayşen Savaş).
yeniden “yer”leştirilmesi, geciktikçe tarihe onun biçimlendirdiği, farklı tarihsel
mal olan bir örneğin oluşmasına neden olgulara göre yorumlanmış ve düzenlenmiş 6 Sadberk Hanım Müzesi, İstanbul.

olmaktadır. “Eve dönmek” bu anlamda nesnelerin anlamsal kurgusunu da 7 Sir John Sonane Müzesi, Londra.
ele alındığında özlemini gidermek, yerini kesinlikle dönüştürecektir. n Ayşen Savaş, 8 Erimtan Müzesi, Ankara.
bulmak, bağlamına oturmak ve yeniden Prof.Dr., ODTÜ Mimarlık Fakültesi. 9 Masumiyet Müzesi, İstanbul.
değer kazanmak olarak anlaşılabilir. Aynı
10 Ole Worm (1588-1654).
zamanda, evlerdeki kişisel koleksiyonların Notlar:
1 Michel Foucault’nun özgün basımı Fransızca olan 11 Elias Ashmole (1617-1692).
halka açılması ile başlayan müzecilik kitabı (Les mots e les choses: Une archéologie des
serüveninin benzer bir beklentisinin sciences humaines, 1966) Türkçeye Kelimeler ve Şeyler:
İnsan Bilimlerinin bir Arkeolojisi başlığı altında 2013
karşılanması için bir metafor olarak da
yılında Mehmet Ali Kılıçbay tarafından çevrilmiştir.
düşünülebilir. Ole Worm (1588-1654), 2 Müze üzerine birçok yayını olan yazarlar için bakınız
Elias Ashmole (1617-1692), Charles W. özellikle: Eilean Hooper-Greenhill, Museums and the
Shaping of Knowledge, Routledge 1992; Tony Bennett,
Peale (1741-1827) gibi dünyaca tanınan
“Culture/Knowledge/Power: Between Foucault and
önemli kolektörlerin evlerinde oluşturduğu Bourdieu”, 2010 yılında Routledge’dan çıkan Cultural
“nadide odaları” sonunda, dünyanın en Analysis: The Legacy of Bourdieu başlıklı kitapta
yayınlanmıştır; Carol Duncan, Civilizing Retuals: Inside
önemli müzelerine dönüşmüştür. Bugün Public Art Museum, Routledge, 1995.
ARREDAMENTO

sayısı hızla artan tarihi evlerin müzeye 3 Bkz.: Örneğin, Douglas Crimp’in, MIT Press’ten 1993
dönüştürülmesi ile müze mekanının yılında çıkan “On the Museum’s Ruins”.
4 Detaylı bilgi için bkz.: Ayşen Savaş, “House Museum:
yeniden biçimlendiği söylenebilir: A New Function for Old Buildings”, JFA, vol. 27,
Müzenin tekrar eve dönmesi süreciyle, no. 1, 2010, s. 139-160.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 106

106
harmanlanıp kullanıcıya sunulması artık
DOSYA

şaşırtmayan bir formül. Rams ve Braun ya


Peyzaj Ürün Tasarımı da tasarımcı-mucit-girişimci kimliğiyle
Dyson’ın yaptıkları kullanım nesneleri
açısından hatırı sayılır anlar. Fakat
1989’dan Ürün Tasarımı: Apple ürünlerinin ve Jobs’ın mitolojik
yarı-tanrı olarak sahneye çıkıp hepimizin
Bu Yana Beklenmedik alışkanlıklarını baştan yazması tasarımın
potansiyeline dair zaman zaman ürkütücü
Peyzajda Gelişmeler bir ihtişam arz ediyor. Bu formülün ve
dijital türevlerinin peşindeki “start-
Neler Değişti? Tarihsel gerçekler up”ların sayısını tutmak bir nüfus sayım
Can Altay n Mesele “Kullandığımız şeyler memurunun ömrüne sığmaz (gerçi nüfus
Deniz Aslan n Son 25 yılda mimarlık bütünü” ile ilgili. Böyle baktığımızda ürün sayım memuru da kalmadı artık). İletişim
bir hayli kısır bir programatik içinde tasarımı kadar gündelik hayatın siyasetine ve özellikle bilişim teknolojilerindeki
gelişti. AVM, ofis, rezidans, otel dair bir alan düşünmekte zorlanıyoruz. ivme eğrisini en genç okur bile
çerçevesine pek de olağan programlar Kullandığımız şeyler bütünü, gerçekten bizi gözünde canlandırabilir.
katılmadı. Bununla beraber çılgın bir biz yapacak güce kadir. Öte yandan
inşaat faaliyeti içinde pek çok özellikli kullanım nesnelerini sadece biçim ve işe Bu ivmeyle beraber gelen, bugünün ve
ürün ortaya çıktı. Çok büyüyen mimari yararlık üzerinden tartmak artık imkansız; yakın geleceğin ürün ve tasarım anlayışlarını
ofislerin yanına yeni genç sesler eklendi. nerede, nasıl, kim tarafından üretildiği, doğrudan etkileyecek gelişmeler var.
Oldukça vasıflı işler de yapıldı. Ne yazık ki nasıl pazarlandığı ve tabii bize (yani Yeni üretim teknolojileri, dijital fabrikasyon
kamusal alan gittikçe fakirleşti, kentlerin kullanıcılara) nasıl yeni alışkanlıklar ve esnek üretim anlayışları bunlardan biri,
bütünsel dili hiç mi hiç gelişmedi. kazandırdığı, hayatımızı nasıl evet üç boyutlu yazıcılar ve bilgisayar
dönüştürdüğü en az form ve fonksiyon kontrollü üretim aygıtları (CNC) gibi. Bu
Peyzaj mimarlığının katma değeri fark kadar, belki daha da önemli. Bu konuda çok yazıldı, son kullanıcıya nasıl
edildi, bitki dikilecek doğal toprak doğrultuda “1989’dan sonra ürün yansıyacağı halen tartışılsa da, birkaç yıl
neredeyse kalmadı. Bitkiler artık tasarımında neler oldu?” sorusunun yanıtı önce 3B yazıcıyla üretilen tabanca
betonarme plakların üzerinde yer alıyor. tabii ki Sovyetler Birliği’nin sona ermesi, modelinden doğan hararet düşündürücü
Sürdürülebilirlik bir sos olarak yapısallığın piyasaların küreselleşmesi, Çin’in pazar veya iletişim alanında oturmuş olan
konusu oldu. Peyzaj mimarlığının üretim dinamiklerini esnetmesi, Post-Fordist “prosumer” (üretüketici) kavramının
alanı genişledi, ancak pek de özel bir söze üretim döngülerinin norm haline gelmesi, nesneler alemine taşınmakta olduğunu
rastlanmadı. Çimden kurtulamadık, olağan ucuz emek peşinde büyük ölçekli üretimin vurgulayanların sayısı az değil.
bitkilerle çalışamadık, bitki bile markalaştı. küresel çeperlere taşınması, Avrupa’da
Yine de niş arayışlar oldu, hayat buldu, sanayinin lav edilmesi, muhtelif Yazılımın nesneleşmesi sadece akıllı
ancak bu arayışlar topluma değmedi. coğrafyalarda yine sanayinin merkezlerden telefonlarla olmuyor, bir yandan da
Karayolları bile özene bezene peyzajlandı, sosyal ya da fiziki çeperlere taşınması, tasarımın ve kullanım nesnelerine dair
doğrusu pek sırıttılar, çok da beğenenleri iletişim teknolojilerinin ivmelenmesi, bilginin (üretim verilerinin) yine yazılım
oldu. Kaynak kullanımı açısından pek de girişimcilik-yenilikçilik (inovasyon) alanından ödünç “açık kaynak” paylaşım
duyarlı olunmadı. AVM’ler rekreasyon söylemlerinin başatlaşması, şebekelerinde dolaşımı ve paylaşımı
alanlarına dönüştü. Taşkışla restore oldu bir yandan doğal ve yapay kaynaklara sözkonusu. Bu senaryoda cevval
tüm patinasını kaybetti. Restorasyon erişimdeki kısıtlılık ve dengesizlik ve kullanıcılar, kendin-yap geleneklerini bir
konusu genel olarak kamuoyunun meselesi bunlar gibi hayatlarımızda kaçınılmaz adım öteye götürüp ürünlerini basabiliyor,
oldu. Bilen de konuştu bilmeyen de. dönüşümlere sebep olan tarihsel kesebiliyor, çatabiliyorlar. Bir yandan da
Mimarlar yazmadı, konuşmadı durmadan gerçeklerle açıklanmalı. Ve eminim bunu tasarımcılar için rekabetçi olmaktansa
bina yaptılar. Hatta yaptığı binaları yapan bir yazar olacaktır.   paylaşımcı ortak üretim mecraları, veri
tanımayan mimarlara rastlandı. tabanları oluşması mümkün, pazar
Benim üzerinde durmak istediğim elverdiğince, umut verici “kolektif
Velhasılıkelam, kendimiz pişirdik, meseleler ise, tüm bunlar olup biterken bireysellikler” yeşerebilir.
kendimiz yedik. Bir kültür oluşturabildi tasarımcıların (ve bazı kullanıcıların)
mi? Bilinmiyor... n Deniz Aslan, Öğretim bu konjonktürde kendilerine yaratmakta Artık her şey daha bir “akıllı”: Etkileşimli
Gör.Dr., İTÜ Mimarlık Fakültesi. oldukları alternatiflerle, yani beklenmedik ürünler, mikroişlemciler ve mikro-
gelişmelerle ilgili. Tasarımcıların bu kontrolörlerin entegre kullanımı tepkimeli
beklenmedik gelişmeleri nasıl nesneler bugün ürün tasarımcılarının
benimseyebileceği ve dönüştürebileceği dağarcığında yer edindiler. Kendisi de açık
hem meslek hem de eğitim bağlamında kaynak bir platform olan ve üzerinde
önem taşıyor. çalışan kontrolör ve devreleri sunan
ARREDAMENTO

“Arduino” etkileşimli ürünler için bir nevi


Elma sendromu her derde deva. Burada ürün tasarımcılarına
Teknolojik atılımların mümkün kıldığı yeni alternatif alt-kültürler olduğunu da
ürünler ve bunların iyi tasarımla gözlemlemek gerek, örneğin “maker” tabiri
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 107

107

DOSYA
1

ARREDAMENTO

1,2 Hüsna Budak, Bitirme Projesi, İstanbul Bilgi bir üretim metodu olan 3 boyutlu yazıcılarla müdahale
Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 2015 ederek yeni teknikler, biçimler ve ürünler geliştiriyor.
(Sapanca’da sepetçilerle birlikte çalışan Budak, Böylece hem üretim teknolojileri, hem de tasarımcı
geleneksel üretim sürecine güncel ve sepetçilik gibi esnek girdisini düşünmek adına önemli bir deneme sunuyor).  
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 108

108
gittikçe yaygınlaştı ve Türkiye’de de düşünmeye, arayüz ve yazılım mimarları olsa da yine yalnızca Batılı tasarımcılar
DOSYA

faaliyet gösteren topluluklar mevcut. olarak çalışmaya yöneltti. Bu tür arasında geçtiğini, yerel aktörlere bu
çalışmaların meslek içinde artık kabul ikilemde pek yer verilmediğinin altını
“Şeylerin İnterneti” kavramı ise, adı gören bir alan açtıkları ve aynı “şeylerin çizmek gerek.
üstünde akıllı nesnelerin artık birbirleriyle interneti”nde olduğu gibi genel-geçer ürün
bağlanabilmesi, her daim iletişim halinde tasarımı yaklaşımlarını ciddi anlamda “Antroposen” insan faaliyetlerinin
olmaları ve bunun gündelik hayatımızda dönüştüreceği bir gerçek. Dünya’nın ekosistemlerine ve jeolojik
(ve ürün tasarımında) getireceği değişikliklere katmanlarına somut etkiler bırakmaya
işaret ediyor. Ürünler üzerinde kafa Tüketiciden kullanıcıya başladığı dönem için verilen ad. Sadece
yoracaksak artık gözardı edemeyeceğimiz 21. yüzyıl için önemli bir kırılma noktası jeolojide değil pek çok alanda “insan çağı”
konulardan bir diğeri bağlantısallık. “tüketici” kavramından uzaklaşılıp tekrar bir fiziksel gerçeklik olarak kabul
“kullanıcı” konumunun benimsenmesi. edilmekte, Dünya’nın Son Çağı bu isimle
Yazılım dünyasından ürünlere bir diğer Bunun yansımalarını sadece tasarımcıların anılsın mı henüz karar verilemedi ama bu
hediye, piyasada sunulan ürünleri tanımlı önceliklerinde değil, tabandan gelen bir kelime sayesinde gezegenle olan sorunlu
sınırlarıyla yetinmeyip, onların talep olarak görüyoruz. İletişim ilişkimizi bir kez daha tartışabiliyoruz.
potansiyellerini sonuna kadar zorlayıp, teknolojilerinin de katkısıyla “user review” Küresel Isınma, İklim değişikliği, suya
kırıp, bozup, birleştirerek yepyeni ürünler yani kullanıcı değerlendirmelerinin pek çok erişim, doğal kaynaklar bugün ve yakın
ve olasılıklara yelken açan “Hacker”lık. son kullanıcı için temel referans olması gelecekte bizi meşgul etmeye devam edecek.
Kullanıcı derken aslında edilgenliğin böylesi bunun basit bir örneği. Pek çok alanda
reddini içerenleri de dahil ediyorum. artık tüketici kavramı sorgulanıyor, Bolluk döneminin sona erdiğinin bilincinde
Tasarımcıların böyle kullanıcılardan tasarımda neden sorgulanmasın? olan büyük sanayi çoktan alternatif yakıt
öğrenecek çok şeyi var. Geçtiğimiz aylarda “Ekolojinin Politikası” ve enerji kaynaklarına yöneldi. Bu gelecek
konferansında söz alan Çiftçi-Sen temsilcisi senaryolarının yanısıra Dünya nüfusunun
AŞK ve OOO Abdullah Aysu, gıda alanında bile gittikçe büyüyen bir kısmının yoksul ve
Bilişim çağı, savunucularını şaşırtır biçimde “kullanıcı” tabirini tercih ettiklerini dile yoksun olduğu gerçeği, yeni ürünler (ve
nesneler çağına dönüşmekte. Bunu güncel getirdi, “tüketmek” dünyayla ve yeni pazarlar) çağırıyor. Kaynaklara kısıtlı
felsefi tartışmalarda takip edebiliyoruz. kaynaklarıyla girdiğimiz ilişkinin doğasına erişimi olan kesime uygun endüstriyel
90’larda başlayıp 2000’lerde bilim felsefesi dair algıyı biçimlendiriyor. ürünler neredeyse hiç yok ve bu nüfusun
ve teknoloji araştırmaları alanlarında hızla ihtiyaçlarını ve imkanlarını göz önüne alan
yükselişini gözlemlediğimiz Aktör Şebeke Yoksunluk, tükenen kaynaklar, ürünler halen tasarımcıların ajandasına
Kuramı, AŞK (Actor Network Theory) tıkanan toplumlar yeterince girmiş değil.
teknolojilerin ve ürünlerin nasıl ağlarda Dünya çapında gelir dengesizliği ve
işlerlik kazandığını deşifre ederken, kaynaklara erişimdeki adaletsizlikler İnsanların Dünya’da gerçekten ürettiği ve
insan-merkezli okumalardan uzak 21. yüzyılda belki her zaman olduğundan en fazla ürettiği şeyi açıklıyorum: Atık. Atık
durmaya ve insan-dışı nesne ve durumların daha da belirginleşti. Çeşitli felaket yönetimi, geri kazanım, geri dönüşüm,
da etkin roller alan birer “aktant” senaryoları ve vicdan mekanizmalarının yeniden kullanım, halen büyük önem ve
olduklarını ispatlamaya çalıştı. Çok uzak beraberliği, 1990’larda zirve yapan potansiyel taşıyor tasarımcılar için. Şu ana
akraba olmadıklarını düşündüğüm Obje sürdürülebilirlik çalışmalarının da kadar üretilen modeller ya uygulaması çok
Odaklı Ontolojiler, OOO (Object Oriented birikimiyle, 2000’lerde özellikle Batı’da zor, ya pazar tarafından istenmiyor, ya da
Onthology) ise 2010’larda felsefe ciddi anlamda ön plana çıkan kendisi bir pazar aracına dönüşüp bir
tartışmalarını sallamakta. Nesnenin her “Yardımsever Tasarım” (Humanitarian sertifika şemasına dönüşüveriyor. Yerel
zaman anlamlı roller üstlendiği sanat alanı Design) eğilimini doğurdu. Temelde bilgi ve dinamiklerden beslenen atık
bu kuramsal çerçeveyle bir süredir dezavantajlı ve yoksun, çoğu zaman yönetimi, geri dönüşüm, ya da yeniden
boğuşuyor, ürün tasarımındaki 3. Dünya ülkelerine tasarlama bilgisini kullanım önerileri tasarım eğitimi için de,
tezahürünü bekleyip göreceğiz. götüren tasarımcılar, çağdaşları sosyal mesleği için de potansiyel taşıyor.    
girişimciler ve sosyal inovatörlerle güç
Hizmette sınır var mı? birliği yaparak bu alanı açtılar. Hakkında Yerelden öğrenmek,
Nesneler yükselişte ama üretim ne olumlu ve olumsuz söylenecek pek çok şey küçük kalabilmek
zamandır düşüşteydi. Özellikle büyük var bu yaklaşımın, ama temelde tüketim- Yerellikten öğrenmek konusuna gelince,
sanayi gözden ırak gönülden ırak edilmeye dışı tasarım olasılıklarına imkan vermesi ve biraz da İstanbul ve Türkiye’den
çalışılırken. Yukarıda bahsettiklerimden özellikle iyi örneklerinde yerel bilgiyi bahsetmekte fayda var. Kent içi küçük
çok bağımsız sayılmaz ama tasarımcılar güncellenebilir kullanılır kılacak öneriler üretim kümelenmeleri ve zanaat
için neredeyse başka bir iş koluna içermesi açısından ufuk açıcı bir alternatif şebekelerinin sunduğu olasılıkları özellikle
dönüşmekte olan servis tasarımı da alan sunduğunu kabul etmek gerek. Öte son 10 yıldır hem değerlendirmeye hem de
varlığını bilişim teknolojilerindeki yandan kendisi bir endüstriye dönüşmüş görünür kılmaya çabalayan tasarım
ilerlemelere ve üretime yakınlığını olan “insani yardım” dünyasıyla yakınlığı inisiyatifleri var (Made in Şişhane, Crafted
kaybeden tasarımcıların yeni bilgi ve yardım edilen yoksun kesimin genelde in Istanbul, Usta İşi Beyoğlu gibi). Bu
ARREDAMENTO

alanlarına ihtiyaç duymasına borçlu. post-kolonyal güney yarım-kürede olması oluşumlar aynı zamanda bir iletişim ağı ve
Ölçekler arası, disiplin-ötesi ve süreç nedeniyle göz önüne gelen emperyalist yeni karşılaşmalar, işbirlikleri doğurmaları
odaklı bir tasarım alanı olan servis ya da eğilimlerin eleştirildiğini de hatırlamak açısından önem taşıyorlar. Tasarımcılarla
hizmet bağlamı tasarımcıları sistem gerek. Her ne kadar önemli bir tartışma üretici arasındaki dolaysız temas, muhtelif
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 109

109
kısıtlanmalar ve konjonktürden beslenerek Yeni melezlikler eğitimcilerin sayısı aynı oranda artmadı.

DOSYA
yeni bir tür ürün tasarımına mahal veriyor. İlerlemeci söylemin hem toplumsal Tüm bunların yanısıra dört yıllık okullarla
Bizim de Bilgi Endüstriyel Tasarım olarak hem iklimsel olarak tıkandığı şu günlerde, aynı ismi taşıyan iki yıllık okullar kuruldu.
dahil olduğumuz Şişhane ve Beyoğlu tasarımcıların kendilerine açmakta Aynı isimde teknik lise düzeyinde eğitim
süreçlerinde, tasarımcıların faal aktör olduğu alanları ve yeni olasılıkları verecek müfredat tanımları yapıldı.
olarak kentsel dinamiklere müdahil olması derlemeye çalıştım. Yerle, üreticiyle, yeni
ve sorumluluk almaya başlaması da teknolojiler ve getirdikleri esneklikle Bu hızlı büyümeden doğan sorunların
sözkonusu. Zira tasarımın özellikle ve de tabii kullanıcı ile birarada hareket önüne geçmek, eğitim yeterliliklerini
Türkiye’deki en büyük sorunlarından biri edebilecek tasarımcıların biraz anakronik tanımlamak, eğitim kuruluşları arasında
bu işin siyasetini oturtmamayı seçmiş sıçramalar yapmaktan korkmadan, farklı eşgüdüm sağlamak, bu kuruluşlar adına
olmak, söz söylemek ve söylem üretmek gerçeklikleri derleyip gündelik hayatımıza ortak görüş geliştirmek amacıyla 2006
konularında çekimser kalmış olmak bence. sokabilecekleri ürünlerle ortaya yılında Endüstriyel Tasarım Akademik
çıkmalarına izin ve imkan vermemiz Konseyi (ETAK) kuruldu. Lisans ve üstü
Küresel hareketlilik ve gerekiyor. n Can Altay, Yrd. Doç. Dr., düzeyde endüstriyel tasarım eğitimi veren
getirdiği cevapsızlıklar İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık bölümlerin başkanları ile temsil edildiği,
Tasarımı gündelik hayattan ayırmak Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı yılda iki kez toplanan bu konseye her yıl
imkansız. Gündelik hayatımız ise Bölüm Başkanı yaklaşık beş yeni kuruluş eklenmekte.
Dünya’da olup biten her şey tarafından Bu değişken zemin üzerinde hareket
şekilleniyor. Mikro-savaşlar ve kayıtdışı eden ETAK’ın gündemini çoğu zaman
mobilite karşısında Ulus Devletlerin sınır öğretim üyesi azlığı, dört yıllık eğitimin
mentaliteleri zorlanırken, gittikçe kapanan Endüstri Ürünleri verdiği unvanın korunması ve bu hızlı
reaktif siyasetler su yüzüne çıkıyor. büyümenin eğitimin kalitesine olumsuz
“Yardım” ve “Duyarlılık” çağrıları cevap Tasarımı Mesleği etkileri meşgul etmekte.
bulamıyor, bilakis her şey bulanıklaşıyor.
Hiç olmadığımız kadar yaratıcı yaklaşmamız Açısından Mesleğin bilinirliği
gereken, yeni tanımlamalar ve alternatifler 1989’da endüstriyel tasarımdan
isteyen sorunlarla karşı karşıyayız. Mevcut Türkiye’nin bahsedildiğinde üç üniversitede verilen
dil ve araçlarımızla karşılık veremediğimiz eğitim ve öğrenci projeleri konunun
bir dönüşüm sözkonusu. Son 27 Yılı odağıydı. Türkiye’ye özgü tasarım
ürünlerini konu alan yazında cam, seramik,
Alternatif üretebilmek bazen de kurmacaya Gülay Hasdoğan n Endüstriyel tasarımın ahşap ve deri gibi zanaat temelli ürünler yer
yönelmeyi gerektiriyor. Kanımca tasarım 1989’dan bu yana geçirdiği değişime alıyordu. Mezunlar beyaz eşya ve otomotiv
kurguları (design fiction) ve eleştirel aygıt bakarsak Türkiye’de yepyeni bir sektöründe yer alan az sayıdaki büyük
olarak tasarım ürünü tahayyüllerinin disiplinin ve mesleğin doğduğunu, ölçekli endüstriyel kuruluşta veya iç mekan
kökünde böyle bir motivasyon var. kısa süre içinde büyük değişimlerin düzenlemesi ile butik üretim yapan küçük
21. yüzyılda tasarım söyleminde beliren yaşandığını söyleyebiliriz. Öte yandan her ölçekli mobilya firmalarında çalışıyorlardı.
bir beklenmedik gelişme de bu alt-alanda hızlı değişim gibi endüstriyel tasarımın Mezunlar ister istemez mesleği tanıtma
yaşanmakta. Kurmaca üzerinden ürün gelişimi de beraberinde çeşitli sorunlar misyonunu üstlenmişlerdi; gittikleri sanayi
tasarımı, edebiyat ya da sinema gibi bir getirdi. 1970’lerde ilk eğitim kuruluşlarının kuruluşlarında öncelikli olarak endüstriyel
düşünce üretimi arayışına giriyor. Bu kurulması ile isminden söz ettiren tasarımın ne olduğunu anlatmaya çaba sarf
alanların dönüştürücü rolü olmadığını meslek, eğitim, mesleki pratik, tanıtım, ediyorlardı. Bu noktada eğitimli tasarımcı
ve hayata tesir etmediklerini kimse iddia fikri haklar ve ulusal tasarım politikaları ve mevcut uygulamayı değiştirmeye dirençli
edemez eminim. gibi alanlarda bir dizi gelişim kaydetti; bu sanayici arasında bir gerilim de doğmuştu.
gelişimin kamuda ve sanayide çeşitli Sanayici ya yabancı kataloglardan ürün
Neticede mesele “kullandığımız şeyler yansımaları oldu. kopyalıyor, ya da yurtdışı şirketlerin lisanslı
bütünü” ile ilgili ise ürün tasarımı üretimini yapıyordu. Çoğu mezun aldığı
gerçekten gündelik hayatın siyasetine dair Eğitim eğitimle örtüşmeyen bu pratiğin içinde yer
bir alan. Oysaki bugüne kadar gerek eylem 1989 yılında ikisi İstanbul, biri Ankara’da almıyor, iç mekan tasarımı, grafik tasarım,
gerek söylem açısından siyasetten olmak üzere üç okulda endüstri ürünleri pazarlama gibi yan alanlarda çalışmayı
olabildiğince uzak durmaya çalışagelmiş tasarımı eğitimi veriliyordu. Mimar Sinan tercih ediyordu.
bir alanla karşı karşıyayız. Temel sebebi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Bu gibi sorunları yaşayan mezun
çok açık, 20. yüzyılın büyük kısmında Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nin tasarımcıları bünyesinde toplayan ilk meslek
tasarım neredeyse sadece ve sadece pazarın bölümlerinden mezun yaklaşık 550 örgütü, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek
ve büyük üreticinin yanında olmayı seçmiş, endüstriyel tasarımcı vardı. Bugün, 30 Kuruluşu (ETMK) 1988’de kuruldu.
“tüketimi arttırmak” için araçlaşmaktan üniversitede endüstriyel tasarım eğitimi
gurur duymuş. Sanayileşmenin gereği verilmekte. Bu bölümlerin lisans Bugün, mesleğin endüstride bilinirliği
büyük rakamlar, kaçınılmaz tekelleşmeler, programlarının toplamda yaklaşık 2750 konusunda hala büyük sorunlar yaşandığı
ARREDAMENTO

ileri kapitalizm, kısa ömürlü ürünler, daha öğrencisi, 4300 mezunu var. 27 yılda halde geçen 27 yıl içinde önemli aşamalar
fazla çeşit, daha cazip nesneler, temel eğitim kuruluşlarının sayısı 10 kat, mezun kaydedildi. 1994’te ETMK, endüstriyel
ihtiyaçların statü simgelerine dönüşmesi, ve öğrenci sayısı 8 kat artarken, bu tasarım pratiğinin çıktılarını kamuya sunan
bunların hepsi tasarımla iç içe hikayeler. kuruluşlarda çalışan, konusunda uzman ilk ürün tasarımı sergisi “Designers’
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 110

110
ürünler olmaları nedeniyle sayısız itiraz
DOSYA

gerçekleşti ve dava açıldı. Fikri mülkiyet


hukuku konusunda uzmanlıklar oluştu;
seminerler düzenlendi; bilirkişilik müessesesi
gelişti. Kopyalamanın suç olabileceği
konusunda belirli bir ölçüde bilinç artarken,
“suç sayılmayacak şekilde kopya yapma”
konusunda da stratejiler gelişti.

Yarışmalar
2000’li yıllara kadar az sayıda üretici firma
tarafından düzenlenen endüstriyel tasarım
yarışmaları, daha sonra üretici dernekleri
ve ihracatçı birlikleri gibi endüstri
kuruluşlarını bünyesinde toplayan
örgütler tarafından düzenlenmeye başladı.
Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan
ve 2008 yılında yürürlüğe giren “Tasarım
1 Desteği Hakkında Tebliğ” çerçevesinde,
2 TİM bünyesindeki ihracatçı birliklerin
düzenlediği yarışmalara destek verilmeye
başlandı. Bugün bu destekten yararlanan
20’nin üzerinde endüstriyel tasarım
yarışması var. Her yıl açılan bu
yarışmalarda ödül kazanan gençlere aynı
tebliğ çerçevesinde yurtdışında eğitim
bursu veriliyor. Yarışmaya katılan projeler
sergileniyor ve kataloglarda yayınlanıyor.
Yarışmaların bu derece yaygınlaşması ve
sonuçlarının tanıtılması şüphesiz ki yaratıcı
fikir üretme pratiklerinin gelişmesini
sağlıyor. Öte yandan bu yarışmalarda
ödül kazanan tasarımların sanayimiz
tarafından hayata geçirildiği örnekler
sayıca çok sınırlı. Her yıl kataloglarda
yayınlanan yüzlerce tasarım fikri, kamuya
1 Designers’ Odyssey ‘94 sergi posteri. Kontrollü ve kaliteli sergi ve etkinliklerin sunuldukları için bir süre sonra yenilik
2 Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri yanı sıra, “tasarım”, her tür fuar, sergi ve vasıflarını yitiriyor ve tasarımcısı için
sergisi, Antrepo 5, İstanbul, 2008. benzeri etkinliğin konusu olmaya, bir terim kullanılabilir bir fikri hak olmaktan
olarak her alanda kullanılmaya başlamıştı. çıkıyor. Böylelikle yaratılan bu önemli
Tasarımın bu şekilde popülerleşmesi, fikir envanteri kullanılamamış oluyor.
Odyssey ’94”ü gerçekleştirdi ve ilk ürün herkesin tasarım yapabileceği algısını
tasarımı ödüllerini verdi. ETMK’nın yarattı. İki yıllık meslek yüksek Ulusal tasarım politikası
sergileri, 1998’de aynı konsept ile, 2000’li okullarının, teknik liselerin yanısıra, Türkiye’nin ulusal tasarım politikalarını
yıllarda ise farklı konseptlerde devam etti. endüstriyel tasarıma ilişkin sertifika belirlemek amacı ile 2009 yılında alınan
2000’li yıllar, İstanbul Tasarım Haftası programları ve kurslar da yaratılan bu bir Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk
gibi tasarım odaklı fuar, sergi ve algının sonuçları idi. Tasarım Danışma Konseyi kuruldu. Sanayi
etkinliklere sahne oldu. 2008’de Bakanı’nın başkanlık ettiği, Ekonomi, Milli
ETMK’nın kurguladığı, Ekonomi Bakanlığı Fikri haklar Eğitim, Kültür ve Turizm, Kalkınma gibi
ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği bakanlıklar ile TOBB, TİM, Tübitak, TPE,
birlikte düzenlediği Design Turkey anlaşması çerçevesinde yürütülen mevzuat KOSGEB, TESK, TÜSİAD, TMMOB ve
Endüstriyel Tasarım Ödülleri hayata geçti. çalışmalarının bir parçası olarak, 1995’de YÖK gibi kuruluşların yanısıra ETMK,
Böylelikle Türkiye iki yıllık aralarla “iyi” “Endüstriyel Tasarımların Korunması Grafik Tasarımcılar Meslek Kuruluşu ve
ve “üstün” tasarımlarını ödüllendirmeye ve Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” Moda Tasarımcıları Derneği gibi sivil
topluma tanıtmaya başladı. Tüm bu yürürlüğe girdi. Bu doğrultuda Türk Patent toplum örgütlerinin de üst düzeyde temsil
etkinlikler endüstriyel tasarımın kamudaki Enstitüsü kuruldu ve tasarımları tescil edildiği kurul, 2014 yılında tasarım strateji
ve sanayideki görünürlüğünü artırdı. etmeye başladı. Başta incelemesiz olarak belgesi ve eylem planını Resmi Gazete’de
ARREDAMENTO

Elbette, görünürlükteki bu değişimlerin sicile kaydedilen daha sonra yayınlanarak yayınladı. Belge, tasarımla ilgili eğitimin ve
toplumda tasarım farkındalığının ve itiraza açılan tescil sistemine başvuran mevzuatın iyileştirilmesi, tasarım
tasarım kültürünün gelişimine etkilerini tasarımların önemli bir bölümünün desteklerinin etkinliğinin artırılması,
görmek için zaman geçmesi gerekiyordu. harcıalem, yeni olmayan veya kopya paydaşlar arasındaki işbirliğinin
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 111

111
artırılması, toplumda ve sanayide genişlerken, mesleki uygulamanın süreç başlığında ele almak, belki bize sorunlarla

DOSYA
farkındalığın yükseltilmesi gibi birçok ve çıktılarının nitelik olarak iyileştirilmesi didişmekten önce, sebeplerle yüzleşmek
hedef içeriyor. Hazırlık çalışmalarına yeni stratejiler gerektiriyor. n Gülay fırsatı sağlayacaktır. Toplumsal yapıyı
ETMK temsilcilerinin, profesyonel Hasdoğan, Prof. Dr., ODTÜ Mimarlık şekillendiren, sosyal bilimlerin de
tasarımcıların ve tasarım eğitimcilerinin Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı temelinde olan, “üretim ve tüketim
aktif bir şekilde destek verdiği eylem planı Bölümü Başkanı. ilişkileri” bağlamında konuyu ele
uygulanmaya başladı. Eylem planında da aldığımızda; ülkemizde hala tarım
içerilen Ar-Ge teşvikleri yasasına tasarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş
teşviklerini dahil eden ve tasarım sürecinin sancılarının yaşanmaya
merkezlerini destekleyen kanun değişikliği Zaman ile devam ettiğini söyleyebiliriz.
meclisten Şubat ayında geçti. Türk Tasarım
Danışma Konseyinin kurulması ile tasarım Yüzleşmek... Güncel olarak bizleri dehşete
dünyasının çeşitli paydaşları ile Devlet düşüren, şaşkınlığa sevkeden çoğu
yetkilileri ortak amaçlar için bir masa Koray Malhan n Ülkenin son 27 yılda konunun altında, bu geçişin sancılarını
etrafında karar alabilmeye başladılar. geçirdiği değişimin değerlendirilmesi bulmak mümkün. Ülkemizde bugün
Öte yandan mevcut strateji belgesi ve biçiminde bir soruya, tasarım mesleği çağdışı bir çerçevede tartışılmaya
eylem planı, tasarım branşlarının çerçevesinde bir cevap arıyorsak ve olayları çalışılan kadın-erkek ilişkilerinin temelinde
eğitim müfredatlarında ve ilgili değil de prensipleri takip ederek değişimin dahi bu sorun yatmaktadır. Tarım
mevzuatta uzmanlık alanları olarak izini sürecek olursak, çok da olumlu toplumunda kadının nerede ise erkeğin
tanımlanmasındaki mevcut eksiklikleri olmayan bir tablo ile karşı karşıya mülkiyetinde olduğu kabul edilen
gidermeye yönelik çözümler içermiyor. kalacağız. Tabii ki meslek örgütlenmesi yaklaşım, kız verirken başlık parası
adına olumlu adımlar atıldı, çok daha alınması ile olduğu kadar, kendisini
Sonuç fazla genç tasarımcının da bu yapıda istemeyen kadının canını almaya bile
Tasarımın ulusal düzeyde uygulama görev alması umut verici. Bu dönem içinde muktedir hissedecek kadar bu mülkiyete
kapasitesinin artırılması açısından endüstrinin tasarımcı ile buluşması adına inanmış erkek egemen bakış ile hala
bakıldığında; son 27 yılda, endüstriyel da çok daha ileri bir noktaya gelindiğini günümüze tercüme olmaktadır. Konu
tasarım, devletin eylem planlarında, eğitim söyleyebiliriz. Bugün ülkenin önde gelen sadece bir şiddet konusu değil, temelde
hedeflerinde ve tanıtım stratejilerinde bir takım sanayi kuruluşları, geliştirdikleri bir değerler sisteminin hayata tercümesidir.
giderek daha öncelikli olarak yer almaya ürünlerini tasarımcılarının ismi ile iletişim Aynı şekilde ülke için çok kıymetli devlet
başladı; sanayicinin tasarıma yatırım yapma kurarak sunuyorlar ki bu diğer kurumlar büyüklerinin, yakın akrabaları tarafından
kapasitesi teşviklerle önemli ölçüde için önemli bir örnek oluşturuyor. korunuyor olması da, gene sanayi
genişledi; endüstriyel tasarımın bilinirliğini Bununla paralel olarak, yenilikçiliğin toplumunun mesleki ve profesyonel
artıran etkinliklerin sayısı arttı; eğitim teşvik edilmesi adına, eskiye oranla çok kararları yerine, tarım toplumunun aile
programları çoğaldı. Öte yandan konuya daha yapısal bir destek sözkonusu ki ilişkileri formatına uygun bir ilişkiler
tasarımın ulusal düzeydeki çıktılarının bu da çok önemli bir gelişmedir. düzeneğinin uzantısıdır. Aynı yapısal
iyileştirilmesi ve niteliğinin yükseltilmesi formatı kısmi süreçlerde devlet yönetimi
açısından bakarsak 27 yıldaki hızlı gelişimin Bununla beraber, Türkiye’de son on ile halk arasındaki ilişkide de izleyebiliriz.
kendi içinde çeşitli riskler de barındırdığını yıldır bu karşılaştırmaların yapılma Bunun gibi birçok örneği sıralamak
görebiliriz. 27 yıl önce az sayıda eğitim metodolojisinde bir sorun olduğunu mümkün iken, dogmatizm ile
kuruluşu tarafından yetiştirilen endüstriyel düşünüyorum. Kendi dinamiklerimiz inovasyonun birarada olamayacağını
tasarımcılar çok az sayıda ancak içinde, yirmi yıl geriye bakıp, bugünü çok iyi bilen meslek sahiplerinin,
nitelikli istihdam olanağı bulurken, bugün değerlendirirken, ne kadar da ilerlemiş bugünkü değerler çatışmasında nasıl
nitelik açısından farklılaşan çok sayıda olduğumuzu düşünmek, biraz yanıltıcı ya bir performans sağlayacakları önemli
üniversitenin mezunları, iki yıllık meslek da eksik bir değerlendirmeye sebep oluyor. bir endişe konusudur.
yüksek okullu, teknik liseli, sertifikalı, Aynı dönem içinde, dünyada gelişmekte
kurslu tasarımcılar gibi kendileriyle ücrette olan ülkelerin ne kadar yol aldıklarını da Bu temel değerler çizgisinde, toplumsal
rekabet eden seçeneklerle mücadele etmek değerlendirip, ülkemizdeki gelişme ile anlamda bir dönüşüm sağlanması en
durumundalar. Tasarımla ilgili teşviklerin karşılaştırdığımızda, aynı coşkuyu önemli önceliktir, bunun için belki de ilk
verilmesinde özellikle istihdamdaki bu yaşamayacağımızı düşünüyorum. Hiç adım gerçekler ile yüzleşmek olacaktır.
nitelik farklarının çok iyi incelenmesi, detaya girmeden, sadece Çin, Kore gibi Bu yüzleşme en azından teşhis ve tedavi
sonuçları değerlendirilirken sadece sayılara birkaç örnek üzerinden değerlendirme süreci adına çok kıymetlidir. Burada
değil, çıktıların niteliğinin de gözetilmesi yapıldığında, bu süre içinde açılan tasarım meslek sahipleri ve örgütlerinin görevi
önem taşıyor. Eğitim programlarının okullarının sayıları, teknolojiye yapılan bu yüzleşme sürecinde kendisine ve
sayısının çoğaltılmasındansa, niteliğinin yatırımın seviyesi, Ar-Ge’ye ayrılan topluma ayna tutabilmektir.
artırılmasına, üniversite mezunu tasarımcı bütçelerin oranları vb. karşılaştırmalarını
unvanlarının devletçe korunması ve sayısal değerlerle yaptığımızda farklı bir İlk soruya bu çerçevede tekrar dönersek,
tanınması yönünde çalışmalar tablo ile karşılaşacağız. aynı soruyu müsadenizle bu sefer de ben
ARREDAMENTO

yürütülmesine gereksinim duyulmakta. sormak istiyorum, sizce ülkemizde son


Konuyu, bireysel gayretler veya şirketlerin 27 senede bu anlamda nasıl bir değişim
Son 27 yılda endüstriyel tasarımın istisnai çabaları çerçevesinden soyutlayıp, yaşandı? n Koray Malhan, Koleksiyon
hacmi ve kapasitesi ivmelenerek toplumsal yapıdaki süreçlerin incelenmesi Tasarım ve Marka Direktörü.
054-112 DOSYA 59_Layout 6 3/30/16 11:50 AM Page 112

112
bir etken. Bugün Ankaralı mimarların Bitirirken hızlıca bir iki konu maddeler
DOSYA

kamu bürokrasisi ile böyle bir ilişkisinden halinde vurgulanabilir:


Yarışmalar bahsetmek mümkün değil. • Yarışmayla uğraşan sayısında bir
değişimden söz edemeyiz. Yarışmalarla
Hem organizasyon olarak hem de hükümet ilgili kişi sayısı yıllar önce ne kadar azsa
1989’dan Bu Yana kurumlarının işin içinde olmasıyla daha bugün de o kadar az.
merkezi düzenlenen yarışmaların o • Bugün kolokyumlar oldukça zayıf,
Yarışmalarda zamanlar daha sağlam bir geleneğinin belki sosyal medya belki hayatın genel
varolduğu da söylenegelir hep. Söylenegelir hızı ödül alanların ödüllerini almaya bile
Ne Değişti? diyorum, öğrenciliğim sonrası biraz gelmediğini gördüğümüz kolokyumlara
dokundum ama yarışmaların bugün olduğu neden oldu. 300 sayı önce kolokyumlar
Ömer Yılmaz n Arredamento’nun ilk kadar içinde değildim. Şartnamelerin daha hem çok sert tartışmalı ama bir o kadar da
sayısı Şubat 1989’da çıkmış. Derginin titiz hazırlanması hatta kimi zaman bazı dostluklar yaratan bir ortamdı8.
hazırladığı 300. özel sayı nedeniyle şartnamelerin, az bulunur bir kitap • Yarışmalarda dağıtılan ödül bedelleri
mimarlık hayatımla Arredamento’nun tam niteliğinde hazırlanması5 dönemin eskiye göre epeyce azalmış durumda.
da üst üste oturduğunu fark etmiş oldum. vurgulanması gereken özelliklerinden. • 300 sayı önce Çamlıca Camisi
Ben de İTÜ Mimarlık Fakültesi’ne 1989’da Kolokyumlara katılım, tartışma kültürünün yarışması gibi bir yarışmadan söz etmek
girdim. O ilk yıl biraz şaşkınlıkla geçti. kolokyumlarda ulaştığı nokta da altı mümkün değildi. Dini yapı tipolojisi
Sonrasında kısa süre içinde mimarlık tarihi çizilmesi gereken konulardan. üzerinden bir değerlendirme ile değil ama
ve kazılarla bulaşan mimarlık mikrobu yarışma kurgusu ve sonuçları olarak
halen bünyede. Üniversitenin ilk zamanları Yaklaşık 25 yıllık dönemin iki kısmı değerlendirerek geçerli bu söz. O zaman
yarışmalarla çok yakın ilişki içinde arasında araya giren biraz karanlık bir böyle bir yarışma olmadığı gibi olabilse de
geçmedi. Ama birkaç yıl içinde yarışma dönemden bahsetmek mümkün. Bu katılımcısı olmazdı büyük olasılıkla. Bugün
kelimesi artık hayatımdaydı. Okulu bitirir dönemde şartnamede yazılı ödüllerin katılacak yarışmacıyı -hem de bir kısmı
bitirmez, 1994’te Tariş Genel Müdürlüğü verilmemesi, jüri üyelerinden birisinin tanıdık bildik yarışmalara giren isimlerden
için açılan yarışmaya girme teşebbüsüm yarışma konusu tasarımı kendisine iş olmak üzere- bulabiliyor. n Ömer Yılmaz,
dün gibi aklında. O yılın Marmaris olarak alma girişimi ve benzeri pek çok Yarışmayla Yap Direktörü.
Höyüktepe, Karşıyaka Zübeyde Hanım sıkıntı yaşanır. Buna ek olarak açılan
yarışmaları da zihnimde hala canlı. yarışma sayısında da ciddi bir azalmadan Notlar:
1 sartname.arkitera.com’dan kontrol edildiğinde.
bahsedilebilir. Pek çok yarışma Arkitera Mimarlık Merkezi’nin tüm yarışma
1989’a, 300 sayı geriye gidecek olursak uygulamaya dönüşmez. Yarışmalar şartnamelerini internette erişilebilir kılmak için
o yıl açılan 3 yarışma görünüyor1. Bu açısından biraz umutsuz bu dönemden oluşturduğu bir veritabanı.
2 MİMARLIK, PEYZAJ MİMARLIĞI,
yarışmalar şartnamelerinin hazırlanma sonra son 3-4 yıldır Yarışmayla Yap’ın da MÜHENDİSLİK, KENTSEL TASARIM PROJELERİ,
şekli ve jüri yapısı itibarıyla Ankara devreye girmesi ile ortam yeniden ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA VE GÜZEL SANAT
ağırlıklı yarışmalar. Yarışmalardaki Ankara hareketlenir. Bugünlerde yarışmalarda ESERLERİ YARIŞMALARI YÖNETMELİĞİ, Resmi
Gazete Tarihi: 24.12.2002 Resmi Gazete Sayısı: 24973
ağırlıklı olma durumu uzun bir süre nitelik ve nicelik olarak ciddi 3 Benim bulabildiklerim içinde yönetmeliğe göre açılan
devam ediyor. 2002 sonunda yayınlanan iyileşmelerden söz edebiliriz. ilk yarışma Anayasa Mahkemesi Binası Yarışması.
Yarışmalar Yönetmeliği’ne2 göre açılmış 4 Yine şartname.arkitera.com’da yer alan bilgilere göre.
5 Gelibolu Yarımadası ve Ankara Kalesi yarışmaları bu
ilk yarışmalara 2004’te rastlıyoruz3. Bu iki dönem arasındaki farklılıkları tip şartnamelere örnek gösterilebilir.
vurgularken sanırım öncelikle merkezi 6 Çamlıca Camisi, MEB Kamu Kampüsleri ve TOKİ 7
Bu tarihler AK Parti’nin iktidara hükümet ve kurumlarının artık Bölge 7 İklim yarışmaları hatırlanabilir.
7 Yarışmalar komitesinin yapısı ve Oda’nın bir jüri
geldiği zamanı da tanımlıyor. 1989’dan yarışmalarda önemli bir aktör olmadığının havuzunun bulunmaması (ya da yarışmalar gönderdiği
bu yana yarışmaları kabaca bu tarih ile altını çizmek gerek. Bu durumu bir yandan jüri üyelerini nasıl belirlediğinin belirsizliği) bu konudaki
ikiye ayırmak mümkün. merkezi hükümetin yarışma açmaya somut veri olarak sıralanabilir.
8 Şahsen içinde bulunmasam da bu konuda sözel olarak,
isteksiz hatta direnç gösteriyor olması o dönemi yaşamış pek çok tasarımcı ile yapılan
O ilk yarıda yarışma jürileri daha olarak okurken öte yandan açtığı görüşmelerden not düşülmüştür.
ağırlıklı olarak Ankaralı mimarlardan yarışmaların nitelik sorunlarını6
oluşuyor. Yarışma açan idareler arasında hatırlayarak okumak gerek.
merkezi hükümet çok önemli bir aktör.
Örneğin sadece 1995’te açılan 11 Merkezi hükümetin etkisizleşmesine
yarışmanın 8’i hastane yarışması4. Sadece paralel olarak Mimarlar Odası’nın da
hastane değil, hükümet konakları, adliye yarışmalarda daha etkisiz bir hal aldığı
binaları, bakanlık, TBMM ya da söylenebilir. Kamuya benzer şekilde
Cumhurbaşkanlığı makamı ile ilgili Oda’nın etkisizliği de iki farklı kanalda
binaların tasarımlarının elde edilmesinde değerlendirmeyi hak ediyor: Politikacı ve
hep yarışma yöntemi seçiliyor. bürokratların değişen profili nedeniyle
Oda ile iletişim kurmaktan çekinmesi
ARREDAMENTO

Bu yarışmaların açılmasında kuşkusuz hatta çoğu zaman kaçınması bu


Ankara kamu bürokrasisi ile Ankaralı değerlendirmelerden ilki. Diğeri ise
mimarlar arasındaki iyi ilişkiler ve belki Oda kadrolarının yarışma alanı ile
benzer dünya görüşüne sahip olma önemli ilişkisinin zayıflaması7.

You might also like