Professional Documents
Culture Documents
Dharma Yayınları:
Molla Fenari Sokak, 17/2, Cağaloğlu 3441 O, İstanbul
Tel: (212) 512 81 21 •Faks: (212) 512 50 21
dharma@dharma.com.tr
www.dharma.com. tr
internet satış adresi: www.dharma.com.tr/dukkan
1 . Astroloji
İstanbul, Dharma Yayınları, 2005, 448 sayfa
ISBN: 975-8729-84-5
Dünya Astrolojisi
Astroloğun insan karakterini
anlama arayışı
Peter Marshall
Resim Listesi
Teşekkür
Sözlükçe
Giriş
11 Göklerin Hikmeti
12 Uzağı Gören Gözler
13 Hayat Çarkı
14 Gezegenler Ailesi
15 Lunar Evler
16 Yogastroloji
17 Kriz ve Kurtuluş
B
36 Çözümlenmemiş Sorunlar
37 Hepsini Bir Araya Getirirken
38 Kova Burcu Çağı
1
Resim Listesi
9
8 Babil ve Mısır' dan zodyak burçları. Alındığı eser: Rupert Gleadow,
The Origin of the Zodiac, şekil 10. (London: Jonathan Cape, 1968.)
9 Mısır gök tanrıçası Nut. Alındığı eser: E. A. Wallis Budge, The Gods of
the Egyptians. (London: Methuen, 1904).
11 Güney Uzun Ömürlülük Kutup Yıldızı. Alındığı eser: Album for Taosit
Deities and Divine Immortals. (Beijing: Hua Xia, 1995.)
1 o
19 Ptolemy (Batlamyus) temelli ortaçağ dünya görüşü. Alındığı eser:
Andreas Cellarius, Harmonia Macrocosmica. (Amsterdam, 1660.)
21 Ortaçağdan kalma bir saat, 1410 yılında yapılmış, Old Town Hali,
Prague. (Elizabeth Ashton Hill)
22 Mısır yıldız haritası (y. İÖ 1473). Senmut' un lahit tavanı, Dar el
Bahari, West Bank, Luxor. Alındığı eser: Fix, Star Maps. (Toronto:
Jonathan-James, 1979.)
am p, on
s MacNeice :
ba sılmış est �
24 Tahta kalıpla
es Lichte nb erger, yen iden basıldıgı e erj�
Johann
us Boo s, 9 .
Astrology. (London: Ald
r, Mundus
ığı eser: Athanasius Kiche
26 Astrolojik İnsan. Alınd
sterdam, 1678.)
Subterraneus, cilt 2. (Am
.
rt Kader Sütunu uzm anı Choi Park-lai ile.
27 Yazar fieng shuı ve Dö .
(Elizabeth Ashton Hıll)
1 1
28 "Yogastrolog" Swami Yogi Prakash. (Elizabeth Ashton Hill)
ÇİN ASTROLOJİSİ
Ch'i:Kozmik enerji.
Ch'ien: Yaz mevsimi, Güney, ateş ve gökle ilişkili olan yaratıcı trigram.
Elementler: Her biri gözle görülebilir bir gezegen tarafından yönetilen beş ele-
ment vardır; su (Merkür), metal (Venüs), ateş (Mars), tahta (Jüpiter) ve top
rak (Satürn).
Feng Shui:Kelime anlamı olarak 'Rüzgar ve Su'. Yaşayanlar ve ölmüş olanlar
için bir yer yaratma sanatı ve bilimi. Ch 'i 'nin akışını en yüksek düzeye çıkar
mak için ortamı düzenler.
H'sun: Yaz sonu, Güneybatı ve tahta ile ilişkili hafif rüzgar trigramı.
1 Ching: Değişimler Kitabı (The Book of Changes), kadim ve saygın kehanet ki-
tabı.
K'an: Sonbahar, Batı, metal ve ay ile ilişkili tehlikeli trigram.
Ken:Kış başı,Kuzeybatı ve sükunet ile ilişkili dağ trigramı.
K'un:Kış,Kuzey, su ve yaratılış ile ilişkili alıcı trigram.
U:İlkbahar, Doğu, tahta ve güneş ile ilişkili bağlama trigramı.
15
PETER M A R S H A L L
Yang: Evreni biçimlendiren iki karşıt, ama tamamlayıcı kuvvetten biri. Aydın
lıkla ilişkilidir ve pozitif, yaratıcı, eril enerjidir.
Ylo: Karanlıkla ilişkilidir ve negatif, alıcı, dişil enerjidir.
HİNT ASTROLOJİSİ
Artba: Hayatın amacı ya da hedefi.
Atman: Hindu felsefesinde Benlik.
16
ASTROLOJİ
BATI ASTROLOJİSİ
Çekim: (Affinity) Bkz: Yönetici Gezegen.
Köşeler: (Angle) Dairesel doğum haritasının iki ekseni kendi içinde dört köşe
oluşturur. Düşey eksenin üstüne Başucu (Zenit, Gökyüzü Ortası, MC, Medi-
17
PETER M A R S H A LL
um Coe/i); alttakine ise Ayakucu (Nadir, Lowerheaven, IC, /mum Coeli) de
nir. Ekliptik ve lokal meridyen dairesinin buluşma noktasını oluştururlar. Ya
tay eksenin sol taraftaki noktası Y ükselen Burç, sağ taraftaki noktası da Alça
lan Burç'tur. Bir, dört, yedi ve onuncu köşe evlerin başlangıç çizgileridirler.
Bir horoskopta birkaç derece ile bu noktalara kavuşum yapan gezegenler
önem arzederler.
Yükselen Burç: (Ascendant) Doğum anında zodyakın Doğu ufku üzerinde yük
selen burç ya da derecesi. Aynı zamanda Doğu ufkunun ekliptiği kestiği nok
tadır. Her bir derecenin yükselmesi aşağı yukarı dört dakika alır, bu da yirmi
dört saatlik bir günde 360° yapar. Yükselen Burç Birinci Evin başlangıcıdır.
zodyakın Doğu ufkunda yükselen burca yükselen burç denir. Yükselen Bur
cun bir bireyin gizli niteliklerini temsil ettiği söylenir. Yunanca'da, horosco
pos, İlk Yer.
Aça: (Aspect) İki gökcismini ya da gökteki iki noktayı dünyayla birleştiren iki
hayali çizgi arasında oluşan açı. Bu ikisinin arasındaki yay doğum haritasının
daire çevresinde derecelerle ölçülür. Açıların etkisi karakter bakımından
olumlu ya da olumsuz, kuvvet bakımından güçlü, sağlam, orta ya da zayıf
olabilir.
Asteroitler: (Asteroids) Mars ile Jüpiter'in yörüngeleri arasında, parçalanmış bir
gezegen olduğuna inanılan, çok sayıda parçadan oluşan bir kuşak; bu parça
lardan bazılarını birkaç astrolog kendi sistemine katmıştır.
Öncüler (Cardines); Öncü Noktalar: (Cardinal Points) Yükselen Burç, Başucu
(MC), Alçalan Burç ve Ayakucu (IC).
Öncü Burçlar: (Cardinal Points) Bkz. Dörtlülük (quadruplicity).
Keldani Düzeni: (Chaldean Order)Kendi görünür mesafeleri ve hızlarıyla dün
yadan görüldüğü biçimiyle gezegenlerin düzeni. Bu yalnızca gözle görülebi
len yedi geleneksel gezegene karşılık gelir; Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars,
Jüpiter ve Satürn.
Cbiron: Satürn ile Uranüs 'ün yörüngeleri arasında, muhtemelen durmuş yaka
lanmış bir kuyrukluyıldız olan bir küçük gezegen. Bazı astrologlar tarafından
yaralı şifacıyı sembolize ettiği kabul edilir.
Kronaktörler: (Chronactors) ' Zamanın İşaretçileri' Jüpiter ve Satürn. Yirmi yıl
lık Jüpiter-Satürn kavuşumlan yaklaşık 200 yıl boyunca aynı elementle kalır
ve 800 yıllık bir Zodyak döngüsü oluşturur. Bu döngülerin çağın ruhuna işa
ret ettiği söylenir.
Kavuşum: (Conjunction) İki ya da daha fazla sayıda gezegenin gökyüzünde ay
nı noktayı işgal etmesi.
Kasp: (Cusp) Zodyak'ta bir horoskopta bir evi diğerinden ayıran nokta. On iki
ev ve on iki kasp vardır ve bunların dördü öncüleri oluşturur. Yükselen Burç
18
A S T R OLO J i
Birinci Evin kaspıdır. Örn; Aslan ve Başak burcu arasındaki kasptayım de
mek yanıltıcıdır. Bir kişi ya Aslan ya da Başak burcunda doğmuştur.
l)elrpnlar: (Decans) 30°'lik bir Zodyak burcunun 10°'lik üç kısma bölünmesi.
Mısırlıların zaman ölçme sisteminden alınan dekanlar genellikle farklı geze
genlere atfedilir.
Decumbiture: Hasta bir kişinin yatağında kalması gereken süre için çıkarılan bir
harita; prognoz için kullanılır.
Alçalan Burç: (Descendant) Batı ufkunun ekliptiği kestiği nokta. Doğum hari
tasında Yükselen Burcun karşısında yer alır. Aynı zamanda Nadir ve Dördün
cü Ev kaspı da denir.
Zararh Konum: (Detriment) Bir gezegenin etkisi, o gezegenin kutup burcunda,
yani yöneticisi olduğu burcun karşıt burcunda olduğunda zayıflar (zararlı ko
numda olur).
Asalet: (Dignity) Gezegenlerin yöneticisi oldukları burçlarda yer aldıklarında ya
da etkilerinin güçlü olduğu yani ekzalte oldukları burçlarda asalet kazandık
ları söylenir. Yönetici olduğu burcun karşıt burcunda (zararlı konum) ya da
ekzalte (yüceldiği) olduğu burcun karşıt burcunda yer aldıklarında (düşük ko
num) güçsüz ve zayıftırlar.
Yöneltmeler: (Directions) Horoskopta gezegenleri ve diğer faktörleri yeni ko
numlara ve açılara hareket ettirerek olayların zamanlamasını ölçme yöntem
leri. Bu hareket doğumdan sonraki saatlerde dünya ve gökyüzünün günlük ro
tasyonlarından (primary directions) ya da doğumdan önceki veya sonraki
günlerde ekliptik boyunca gezegenlerin hareketlerinden (secondary directi
ons veya progresyonlar) çıkarılabilir. Günümüz uygulamasında ikincisi ana
yöntem haline gelmiştir.
Dodecatemories: On ikide bir kısımlar, ilk başta zodyakın on ikili bölünmesine
karşılık gelirken, fakat daha sonraları burçlar içindeki on iki kısma ya da geze
genlere atfedilen daha küçük kısımlara karşılık gelmeye başlamıştır.
Eldiptlk: (Ecliptic) Güneşin dünya çevresindeki görünür yolu. Dünyanın güneş
çevresindeki yörüngesinin düzlemi gök kubbeyi karşılayacak biçimde yayıl
mıştır.
Elementler: (Elements) Hindistan' da, Orta Doğu'da ve Batı' da, dört element, ya
ni ateş, toprak, hava ve su doğanın temel ilkeleri sayılır. Bazı Yunanlılar buna
kimi zaman uzay olarak da dilimize çevrilen gökyüzü (aether) ilkesini de ekle
mişlerdir. Batı astrolojisinde, bu elementler zodyakın on iki burcunun temel do
ğasını temsil ederler. Ateş burçları Koç, Aslan ve Yay; toprak burçları Boğa, Ba
şak ve Oğlak; hava burçları İkizler, Terazi ve Kova; su burçları da Yengeç, Ak
rep ve Balık'tır. Elementler arasında yedi geleneksel gezegenin dağılımı horos
koptaki elementlerin dengesini gösterir. Geleneksel olarak bu dört element dört
19
P E T E R M A RS H A L L
20
ASTROLOJİ
taya çıkaracak biçimde üç eşit kısma bölünür. Birinci Ev Yükselen Burç çiz
gisiyle başlar ve geri kalan evler daire biçimindeki haritada saat yelkovanının
tersi yönünde bunu takip eder. Bu evlerin uzunluklarını belirlemenin farklı
yöntemleri vardır, ama her biri 30°'lik olan eşit Ev sistemi popüler ve kolay
olanıdır. Çeşitli coğrafi enlemler için yayımlanan Evler Tablosu (Tables of
House) diğer Ev kasplarıyla birlikte, yirmi dört saatlik günlük daire üzerinde
dört dakikalık aralıklarda, Yükselen Burç ve Tepe Noktası (Midheaven) dere
celerini gösterir. Eski çağlardaki astrolojide, evler , gezegenlerin yönettikleri
burçlara göre dağılımından oluşan evleri ifade ederdi.
Imum Coeli (IC): Bkz. Ayakucu (Lowerheaven)
Katarche: Saatler astrolojisinin de içeren, seçimler, başlangıçlar, inisiyatifler
için kullanılan astroloji. Doğum anı yerine bir durumda alınacak en iyi kara
rın ne olduğunu görmek için soru sorulduğu anın saatine göre çıkarılan hari
talardır.
Boylam: (Longitude) Dünyada, Greenwich'in Doğusundaki ya da Batısındaki
herhangi bir yer arasındaki mesafe; gökyüzünde, herhangi bir cismin, eklip
tik üzerinde ölçülen, zodyakın ilk noktasından (0° Koç burcu) uzaklığı.
Paylar: (Lots) Bir horoskopta biri genellikle bir kasp olan üç önemli faktörü içe
ren bir denklemin ürettiği zodyaktaki kuramsal konumlar. Nokta'lar (Parts)
olarak da bilinir. Bkz. Şans Noktası
Ayakucu: (Lowerheaven) (IC, Latince /mum Coeli'den) Gözlemcinin hemen al
tında, ekliptik ve lokal meridyenin buluşma noktası. Horoskopta Başucunun
karşısındadır. Aynı zamanda Nadir olarak da bilinir ve Dördüncü Ev kaspını
oluşturur.
lpklar: (Luminaries) Haritada Güneş ve Ay.
Meridyen: (Meridian) Gözlemcinin (Greenwich) hemen üzerinde olan, ufkun ve
zenitin Kuzey ve Güney noktalarından geçen göksel küre üzerindeki büyük
bir daire. Bir doğum haritasında meridyen Başucu ile Ayakucunu bağlayan,
böylece haritayı iki yarıya ayıran çizgidir.
Başucu: (Midheaven) (MC, Latince Medium Coeli'den) meridyenin ekliptiği
kestiği nokta. Horoskopta Ayakucunun (IC) karşısındadır.
Orta-nokta: (Mid-point) Horoskopta, iki açı, iki gezegen ya da bir açı ile bir ge
zegen arasında ölçülen derecelerin orta noktası. Bu orta noktaların kendi
enerjilerini ifade ettikleri düşünülür. Çeşitli biçimlerde kozmo-biyoloji ya da
Ebertin yöntemi diye adlandırılan bu teknik genellikle orta evleri ve zodyak
burçlarını ortadan kaldırır. Sinastri haritalarında kullanılır.
Dünya Astrolojisi: (Mundane Astrology) Kişilerden çok dünyevi olaylara, poli
tikalara ve uluslara uygulanan orijinal astroloji türü.
NadJr: Bkz. Ayakucu.
21
PETER MARSHALL
Dqümler: (Nodes) Bir gezegenin yörüngesinin ekliptikle kesiştiği iki nokta; bi
ri Kuzeye, diğeri Güneye hareket ettiğinde oluşur. Günümüzde genellikle yal
nızca ayın düğümleri kullanılır; Kuzey Ay Düğümü 'ne Ejderhanın Başı, Gü
ney Ay Düğümü 'ne Ejderhanın Kuyruğu denir. Güneş ve ay tutulmaları; bir
düğümün dünya, güneş ve ayla ekliptik düzleminde aynı hizada olmasının bir
sonucudur. Kuzey Düğümü'nün başarıyı arttırdığı, Güney Düğümü'nün ise
sorunları vurguladığı söylenir.
Karptlık: (Opposition) İki gezegen arasında 180°'lik açıyı temsil eden bir açı.
Karşıt olan iki gezegen, doğum haritası ve zodyak çemberinde birbirinin tam
karşısında olur.
Orblar: (Orbs) Meydana gelen açının, etkililiğini sürdürüyor sayılabilmesi için
her iki tarafında olmasına izin verilen derece miktarı. Genellikle 150 olarak
alınır. Örneğin; üçgen açıda orb 8 derecedir.
Paranatellonta: Ekliptiğin kesitleriyle aynı zamanda, ama onların Kuzey ve Gü
neyinde doğan ve batan yıldızlar.
Şans Noktası: (Part of Fortune) Zodyak üzerinde, Yükselen burç artı ay, eksi
güneş ile hesaplanan kuramsal bir konum. Eski Romalı ve Müslüman astrog
lar tarafından kullanılan başka Noktalar da vardır. Örneğin Evlilik Noktası,
Ölüm Noktası gibi. Astrolojik sembolü, astronomik dünya sembolüyle aynı
dır. Bir dairenin içinde bir çapraz işareti.
Gezegenler: (Planets) Geleneksel olarak, gözle görülebilen beş gezegen Merkür,
Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn ile daha sonra keşfedilen Uranüs, Neptün ve
Plüton.
ıo1ar1te: (Polarity) Zodyakın her bir burcunun harita üzerinde karşıt bir burcu
vardır, karşıt olduğu bu burçla polarite halindedir ve özel bir ilişkisi vardır.
Aynı zamanda her burç pozitif - negatif, erke - dişi, dışadönük - içedönük, ob
jektif - sübjektif olarak düşünülür.
Presesyon: (Precession of the Equinoxes) Dünyanın kendi ekseni üzerinde sal
lanması yüzünden uzun zamanlan kapsayan dönemlerde arka plandaki yıldız
lara karşı zodyak burçlarının derece derece geriye doğru kaydırılması. Takım
yıldızlara karşı olduğunda görülen ekinoks noktalarının gerilemesi Koç bur
cunun ilk noktasının aslında şimdi Balık burcunda görüldüğü anlamına gel
mektedir. Bu olgu 'Çağlar' fikrinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hint
astrolojisi Presesyonu hesaba katar, Batı astrolojisi ise hesaba katmaz.
İlerletmeler: (Progressions) Geçmiş olayları anlamak ve geleceğe ilişkin göz
lemler yapmak amacıyla, astrologlar doğum anından çok, zaman içindeki ge
lecek bir dönemi göstermek için bir doğum haritasını 'ilerletirler '. En popü
ler yol, yaşanılmış bir yılı haritada bir gün kabul etmektir. Bir kişi kırk altı ya
şındaysa, gezegenler, kişinin doğumundan 46 gün sonra geldikleri konumuna
göre ilerletilmiş harita üzerine yerleştirileceklerdir.
22
ASTROLOJİ
Çeyrek Daireler: (Quadrants) Bir doğum haritasının dört çeyreği. Dünya üze
rinde bir gözlemcinin bulunduğu herhangi bir konumdan gök dört çeyrek da
ireye bölünebilir (Doğu· ufku üst meridyene Batı ufkuna, ufkun altında iki
benzer çeyrek daireyle).
Quadruplidty: Bkz. Nitellkler .
Nltellkler: (Qualities) Burçlar kendi etkinlik tarzlarını yansıtan üç nitelikten bi
rine atfedilir; öncü (eylemi teşvik eder), sabit (değişime karşı dirençlidir) ve
değişken (yeni durumlara uyum sağlar). Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak öncü
burçlar; Boğa, Aslan, Akrep ve Kova sabit burçlar; İkizler, Başak, Yay ve Ba
lık ise değişken burçlardır. Gezegenlerin bir doğum haritasında bir nitelikte
ki baskınlığına cross denir.
Düzeltme: (Rectification) Sanılan doğum zamanını, gerçek doğum zamanını
bulmak için düzeltmek; genellikle kişinin yaşadığı olaylardan yola çıkılarak
düzeltme yapılır.
Yeniden Konumlandırma: (Relocation) Kişinin haritasının, doğum yerinden
başka bir yer için, oradaki potansiyellerini görebilmek adına yeniden çıkarıl
ması.
Geri Hareket: (Retrogression) Dünyadaki bir gözlemci tarafından görüldüğü bi
çimiyle gezegenlerin zodyaktaki gözle görülür geriye doğru hareketi. Bu du
rum gezegenlerin kendi yörüngelerindeki göreli hızının neden olduğu bir ya
nılsamadır. Gerileme durumundaki bir gezegene retrograt (retrograde) denir.
Dönüşler: (Retums) Herhangi bir gezegenin horoskopta doğum anında bulundu
ğu konumuna geri dönmesi.
Yükselen burç: (Rising sign) Bkz. Yükselen burç (Ascendant)
Yönetid Gezegen: (Rulership) Her burcun bir gezegenle daha fazla ilgisi oldu
ğu ya da bir gezegen tarafından 'yönetildiği' söylenir. Yükselen burcun yöne
tici gezegenine horoskopun yöneticisi denir.
Sideral: (Sidereal) Yıldızlara karşılık gelir. Bir yıldız ayı, ayın dünya çevresin
de tam bir devir yaparken geçen zamandır ve belirli bir yıldızla iki peş peşe
birleşme arasında ölçülür (yaklaşık olarak yirmi yedi gün, yedi saat, kırk üç
dakika, on bir saniyedir). Bir yıldız yılı dünyanın güneş çevresinde bir devir
yaptığı sırada geçen süredir ve belirli bir yıldızın iki peş peşe birleşmesi ara
sında ölçülür (354,3671 güne eşittir.)
Gündönü.mleri: (Solstices) Yaz ve kış mevsiminde, güneşin ekvatora maksi
mum düşme açısında geldiği ve sonucunda en uzun ve en kısa günlerin oluş
tuğu iki gün.
Güneş Yıh: (Solar Year) Dünyanın güneş çevresinde bir devir yaptığı süre içinde
peş peşe iki ilkbahar noktası (vernal equinox) arasında ölçülen zaman (yakla
şık olarak 365,256 gün). Aynı zamanda bir tropikal yıl da denir.
23
PETER MARSHALL
24
A S TR O L O J İ
AÇILAR
Majör Açılar (Ptolemik)
Açılar Sembol Derece Orb Anlam
Minör Açılar
Açılar Sembol Derece Orb Anlam
EVLER
Birin ci hayat, yapı, kendini if ade
iki n ci mali durum, mülkiyet ve hisler
Üçün cü kardeşler ve akrabalar, iletişim
D ördün cü ev, aile, sorumluluk
Beşin ci çocuklar, yaratıcılık, oyunlar
Altın cı saQ lık, iş ve başkaların a hizmet
Yedin ci ilişkiler
Sekizin ci derin duygular, ölüm
D okuzun cu yolculuk, eQ itim, din
On uncu dün yadaki statü, kariyer
On birin ci arkadaşlar, gelen eklere karşı
On ikin ci düşman lar, kısıtlamalar, deQ erler
25
PETER MARSHALL
GEZEGENLER
B U R Ç LA R
26
Giriş
27
P ETE R M A R S H A L L
28
ASTROLOJi
* * *
29
PETER M A R S H A L L
jiyi eski çağların psikoloji bilimi olarak görmüştür. Burçların 'arketipik im
geler' ya da 'kolektif bilinçdışı'nın görünümleri olduğunu ileri sürmüştür.8
Bu hiç kuşkusuz astrolojik sembolizmin imgelemi uyandırma, canlandırma
yönündeki olağanüstü gücünü açıklamaktadır.
Başlıca astroloji geleneklerinde - Çin, Hindistan, Mezopotamya, Mısır,
Orta Doğu ve Avrupa' da - ulusların kaderini önceden söylemekten bireylerin
hayatlarının gidişatı konusunda kehanette bulunmaya doğru bir hareket ol
muştur. Batı astrolojisi Bilimsel Devrim' den sonra astronomiden ayrılırken,
psişenin keşfi öne çıkmıştır. Vurgu kaderin mekanizmasını betimlemekten in
sanın karakterinin yorumlanmasına, ulusal felaketleri önceden söylemekten
bir bireyin hayatının potansiyelini göstermeye kaymıştır. On sekiz ve on do
kuzuncu yüzyıllardaki gerileyişine karşın, astroloji üçüncü bin yılın şafağın
da psişenin büyük bir aydınlatıcısı olarak bir Zümrüdüanka gibi yükselmiştir.
Kova Burcu Çağı'nda astroloji bütüncül ve organik dünya görüşünün ortaya
çıkmasında kuşkusuz başlıca bir rol oynayacaktır.
***
Büyük astroloji nehrinde birçok akım vardır. İlk başlarda bu nehir doğal
astroloji (natura[ astrology) ve yorum astrolojisi (judicial astrology) olmak
üzere ikiye ayrılırdı. Doğal astroloji gezegenlerin hareketlerini önceden söy
ler ve günümüzde büyük ölçüde astronomi alanına girmiştir; yorum astrolo
jisi ise onların dünya üzerindeki etkisinin anlamını yorumlar. En önemli yo
rum astrolojisi akımları ulusların kaderiyle ilgilenen dünya astrolojisi (mun
dane astrology) ve bireylerin horoskoplarını çıkarma sanatı olan genetik ast
rolojidir (genethialical astrology). Günümüzde en popüler olanı genetik ast
rolojidir; genetik astroloji de, natal astroloji*, yani gelecek kişiliği etkilediği
biçimiyle doğum haritası; belli bir zaman ve belli bir yerle ilişkili belli bir so
ruyu yanıtlamak için horoskop çıkarmak olan saat astrolojisi (hororary ast
rology) ve herhangi bir etkinlik ya da girişim için doğru anı seçmek amacıy
la horoskop çıkarmak olan seçim astrolojisi (electional astrology) gibi alt bö
lümlerine ayrılmıştır. Ayrıca, beden bölümlerini gökteki gezegenlerle ilişki
lendiren ve belli bazı gezegenlerle bitkilerin iyileştirici gücü arasında ilişki
kuran tıp astrolojisi (medical astrology) de vardır.
Sayıca çok olan astrolojik ekoller, topluluklar ve uygulamacılar arasında,
yirmi birinci yüzyılda dört ana akım ortaya çıkmıştır. İlki horoskopta ana
noktalar olarak Batı astrolojisinin güneş burçlarını ve Çin astrolojisinin hay
van burçlarını kullanarak popüler psikoloji bakımından astrolojideki en basit
faktörleri yorumlamaktır. Bu akım gazeteleri, dergileri ve astrolojik 'yemek
30
ASTROLOJi
�
k taplan 'nı doldurmaktadır. En yüzeysel olanıdır, ama yine
de insanların ken
dı duygularını yorumlamalarına ve hayattaki amaçları hakkın
da daha net ol
malarına yardımcı olabilir.
İkinci akım, astrolojiye 'bilimsel' bir özellik katmak
ve onu akademik
dünyada daha kabul edilir bir hale getirmek için astrolojiyi istatistiksel bir te
melde inceleme yönünde bir girişimdir. Ne var ki astroloji gözle görülmeyen
güçler içerdiği için, varolan bilimsel bilgi durumunda astrolojinin niçin ve
nasıl çalıştığını açıklamak neredeyse imkansızdır.
Üçüncü akım astrolojinin sembolik doğasını dikkate alır ve bunu insanoğ
lunun karakterini ve kaderini, insanın evrendeki yerini anlamak için güçlü bir
teknik olarak kullanır. Eski astrologlar gezegenlerden tanrılar olarak söz et
miş ve klasik astrologlar onlara mitik adlar vermişlerdir. Pek çok çağdaş ast
rolog gezegenleri belli objelere gönderme yapan birer sembol yerine, kolek
tif bilinçdışında anlaşılması daha zor bir gerçekliğe işaret eden birer sembol
olarak görür. Aslında, sembolik bir dil olarak, astroloji bireylerin sosyal, psi
kolojik ve spiritüel varlıklar olarak kendi potansiyellerinin farkına varmaları
yönünde esin verebilen büyük bir mitos sağlar.
Bu alanda çalışan astrologlar çoğu kez psikologlar ve terapistlerdir. Her
durumu kapsayacak genellemeler ileri sürme ya da danışanlarına ilişk_in bil
rler. iyi bir
gilerine göre yorumlarını sübtil biçimde odaklama eğilim indedi
o u sorun larını fark eder,
astrolog danışanının karakterini değerlendirir, � �
eğerbıçımsel (e�tr apol atecf>. y�-
sonra da bunları horoskopa yerleştirir. Dışd ın
mı bağlamında yapılabılecek .. . . ılışk lere
rum1 ama1ar çogvu kez danışanın yaşa T v · k
. ..
o. çu-
kça, bu yaklaşımın geçerlı ıgı buyu
1
akıllıca görüşler ve öğütlerdir. Açı
ine bağlı olacaktı r.
de astrologun sezgisine ve deneyim . . . . . .
terik ıçgo. rulerı�ı v �
.
a .
�
bilgi yoluyla z h�in aydı
.
an .
di bed en
_ go. . z kamaştıran portakal rengi parlaklığı alt
rın
Böyle kiş iler ken tle
l ara bakmaktadırlar.
. . başlarını kaldırıp yıldız
olabılırler, ama daima . vardır -
· g ibi tek
.
bır astro1 oJı . yoktur' birkaç astroloji
ım ız Ayrıca tıpkı
·
İleride görec . eg
w
b ır kaç egı
astroloJıde . baş l ıca . . umlar yap aklardır.
ac
ye ı1.ışkın f arklı yor
.
b ' le ayn ı verı
ekolden astrol og 1 ar 1
.
km ez, ayrıca birçok
astrolog aynı anda
ersi z olm ası gere
Am a bunların benz
birkaç düzeyde çalışır.
31
P ETE R M A R S H A L L
* * *
�� ? ızca
-
32
B irinci Kısım
Kader Sütunları :
Çin
1
Ejderhanın Ağzına Doğru
35
PETER MARSHALL
lümünün müdürü olan Graham Hutt bana haritanın el değemeyecek kadar na
rin olduğunu söylemişti. Bu harita, on altıncı yüzyılda geliştirilmiş olan Mer
cator türü gibi, gök küreyi düz bir yüzey üzerine yansıtılmış olarak gösteren
silindirik bir çizimdir. Müdür haritanın dünya üzerinde bilinen en eski yıldız
haritası olduğunu doğrulamıştır.2 Dunhuang yıldız haritası Çin'de binlerce yıl
boyunca sabırla yıldızları dikkatle incelemenin bir meyvesini temsil etmek
tedir. Bu harita Çin astrolojisinin doruk noktasında olduğu bir zamanda çizil
miştir ve İmparatorluk Sarayı 'ndaki astrologlar tarafından kullanılmıştır. Ha
ritanın keşfi inanılmaz bir keşif olmuştur.
Bu harita Çinlilerin gökyüzü ve onun insanın kaderiyle karakteri üzerin
deki etkisi hakkındaki bilgilerine ne gibi bir ışık tutabilirdi? Bunu öğrenmek
için Çin'e gitmeye karar verdim .
36
ASTROLOJİ
37
PETER MARSHALL
lannın açıkça boş inançları var ve Budist tapınaklarda başlamış olan oldukça
eski kehanet adetlerini takip ediyorlar. Talih çubuklarıyla yaptıkları bu adet
leri dünyadaki en eski ve Çin'de hala en yaygın biçimde okunan kitap olan l
Ching'in basitleştirilmiş bir versiyonu gibi görünebilirdi. Ama bir anlamı var
mı? Görünüşe göre rasgele bir çubuk seçiminden geleceğe ilişkin herhangi
bir tahmin yapmak mümkün müdür? Yoksa bu işlemin kendisi geleceği ara
yanın kendi veya geleceği hakkında daha net olmasına mı yardımcı oluyor?
Bunlar Wong Tai Sin Tapınağı'nda yapılan tek etkinlik değildir. Tapınağa
bitişik olarak, üzerinde bilgelik değilse de yılların ağırlığı olan, size aydınla
ma ve imdat sunan, kadınlı erkekli çok sayıda - toplam olarak yaklaşık 1 60
- kulübe vardır. Bir levha üzerindeki İngilizce çevirinin dediği gibi: Burası
bir 'kahinler' köyüdür.
Bazıları el falcısıdır; Çin'de ve Hindistan'da en azından yaklaşık 3.000 yıl
dır devam eden ve daha uygun biçimde kiromansi (el falı) denen bir sanatı ic
ra ederler. Pekin'deki Yasak Saray'ın dışındaki bahçelerde el falına bakan fal
cıları işbaşında zaten görmüştüm. El falına bakan bu falcılar kişinin karakteri
ni ve geleceğini, özellikle ilişkileri, kariyeri ve refahını anlatmak için o kişi
nin elinin biçimini ve avucundaki çizgileri dikkate alırlar. Parmakların büyük
lüğü ve üzerindeki tümseklerin karakteristiklerini gösterdiği söylenir. Taocu
lann Eski Çin'de bir tanılama aracı olarak parmak izlerini ilk kullananlar ol
maları hiç de şaşırtıcı değildir. Parmak izlerinin adlarını gökcisimlerinden al
dıklarını keşfetmek beni çok şaşırtmıştı. Gezegenlerin Batı astrolojisinde ol
duğu gibi aynı çağrışımları vardır: Güneş, duygusal sağlamlık; Ay, duygu; Ve
nüs, romans; Mars, agresyon; Satürn, sağduyu; Jüpiter zenginlik .
Tapınağın dışındaki diğer 'kabinler' fizyonomi alanında uzman olan yüz
okuyucularıdır. Yine, bu sanat da eski Çin' de Taocular tarafından geliştiril
miştir. 'Hakimiyet yolu'nda (Tao of Supremacy), yani kişinin kendisine ve
içinde bulunduğu duruma hakimiyetinde yararlı bir araç olarak düşünülmüş
tür. Taocu bir yüz 'haritası 'nın çizilmesi i.ö. 2500 yılını bulur. Açıkçası, yü
zümüz içinde bulunduğumuz duygu durumuna ilişkin, özellikle dudaklar ve
gözler, kesin bir rehber sağlar ve yüzümüz deneyimimizi yansıtır. Bununla
birlikte, Çinliler belirli kalıtsal yüz özelliklerinin insanın karakterini açığa
vurduğuna inanırlar. Örneğin, belirgin bir alın düşünceliliği; kısa bir alın dü
şüncesizliği; sivri bir çene hoşnutsuzluğu; gamzeli bir çene tenselliği göste
rir. Ne var ki Çinliler aynı zamanda yüz ifadelerinin aldatıcı olabileceğinin ve
iki ayrı yüzün asla aynı olmayacağının da farkındadırlar. Bilge bir kişi tek ba
şına dış görünüşe göre yargıya varmaz.
El falına bakan falcılar ve yüz-okuyucular ne kadar ilginç olurlarsa olsun
lar, ben en çok Çinli 'astrologlar'a ilgi duydum. 'İngilizce' yazılı bir tabelası
olan otuz dokuz numaralı standa oturmaya karar verdim. Bir yazı masasının ar
kasında altmışlarında, ufak tefek, iyi biri gibi görünen bir adam oturuyordu.
38
ASTROLOJi
Resmi bir takım elbise giymiş, kravat takmıştı ve kalın çerçeveli bir gözlüğü
vardı. Bana pembe bir kart uzattı; üzerinde 'İngilizce Konuşan Yorumcu' yazı
yordu. Biz ücreti tartışırken - adamın İngilizcesi kesinlikle gelişmemişti - şık
bir genç kadın geldi ve adamla hızlı bir Çince ile konuştu. Kadın kıkırdayarak
uzaklaştı. Astrologun müşterilerinin çoğu genç kadınlar gibi görünüyordu.
Ücrette anlaştıktan sonra (250 Hong Kong dolan) astrologum bana doğdu
ğum tarihi ve saati sorup bu ayrıntıları bir mini bilgisayara girdi. Sonra pem
be bir kağıt parçasına doğduğum saati, tarihi, ayı ve yılı yazdı; her biri iki gü
zel Çince karakter halinde yazılmıştı. Her birinin bir 'göksel dal' ve 'dünyevi
sap' olduğunu açıkladı. Daha sonra aynı şeyi 1 960'tan 2034'e kadar her yıl
için yaptı. Kağıt parçasında aynı zamanda altı yaşından yetmiş altı yaşına ka
dar on yıllık süreler halinde hayatımdaki en önemli işaretleri yazacak boşluk
lar da vardı. Adam aslında bir elementi ya da bir elementler kombinasyonunu
zamanın farklı anlarına iliştiren ve 'Kaderin Dört Sütunu' olarak bilinen, ge
nelde 'sekiz burç' denen geleneksel astrolojiyi uyguluyordu.
Bir süre sessizlik içinde çizelgeyi analiz edip sağlam hareketlerle güzel bir
kaligrafiyle burçları yazdıktan sonra, başını kaldırdı ve ağırbaşlı bir biçimde
konuştu: "Sen, Köpeksin."
Anladığım kadarıyla, bu Çin zodyakına göre tam bir altmış yıllık döngü
halinde dönen, her on iki yıla farklı on iki hayvanı atayan doğduğum yıla kar
şılık geliyordu.
"Sen aitsin, toprağa," diye devam etti astrologum. "Eşinin pozisyonu bir
leşmiş, sağ taraf, sol taraf, su."
Ve sonuç: "Aşk hayatı istikrarsız. Toprak, zayıf; su daha güçlü."
Altı yıl kadar önce boşanmış ve birlikte yolculuk ettiğim Elizabeth ile ye
ni bir ilişkiye başlamış olduğum için bu iyi bir haber değildi. Kahin yan yan
bana baktı, sanki "Kadınlar, bela" der gibiydi.
Her şey kaybedilmiş değildi yine de. Gülümsedi ve şöyle dedi: "Senin
adına· talihli olan ateş, toprak, tahtadır." En azından bu burçtan insanlarla
aram iyi olabilirdi. Ama sonra kötü haber: "Talihsiz olanı, altın, sudur. Altın;
gerileme, hastalık. Su; para kaybı."
Astrologum daha sonra pembe çizelgeye sarıyla kötü yılları, kırmızıyla iyi
yılları çizdi. On yıllık dönemleri dikkatlice işaretlerken en azından kırmızıla
rın sarılardan daha fazla olduğunu görmekten memnun olmuştum.
"Otuz altıdan önce özel bir şey yok, altmış altıdan sonra daha iyi," diye
açıkladı. Sonra daha fazla ayrıntı verdi. "Çok özel," 1 964'ten 1 968'e (yatılı
okuldan ayrılmış, bir yıl Londra'da yaşamış, P& O-Orient Shipping Com
pany de bir öğrenci olarak dünyaya yelken açmış ve Batı Afrika'da İngilizce
öğretmiştim.) "Gerileme," diye iddia etti, 1970 ile 1972 yıllan arasında ol
'
muştu (doktorluk payemi araştırdığım dönemdi). 1 974 ile 1 979 yılları arası
39
PETER MARSHALL
40
2
Köpek ve Kaplan
41
PETER MARSH ALL
için yeterince uygun bir biçimde, en uğurlu burç ve yaratıcı enerjisi yüzün
den en saygı duyulanı olan Ejderha Yılıydı. l
Bu öyküdeki sorun Buda'nın yaklaşık olarak İ.Ö. 563 yılında Hindis
tan 'da doğup i.ö. 483 yılında ölmesidir. Budizm daha sonra Japonya'da Zen
olarak bilinen Cha'n Budizmini ortaya çıkaracak biçimde Taoculukla birleş
tiği Çin'e i.S. 5.yüzyılda ulaşmıştır. Bununla birlikte, Çin astrolojisi binlerce
yıl daha eskidir.
On iki hayvanlı Çin ' zodyakı'nın kökenlerine ilişkin bir diğer versiyon
ona tanrısal bir köken verir. Anlatıldığına göre, bu versiyonda, bir zamanlar
Gökteki Yeşim İmparator dünyadaki hayvanların neye benzediğini merak et
miş. Baş danışmanını çağırmış ve şöyle demiş: "Uzun bir süredir cennette
hüküm sürüyorum, ama dünyadaki hayvanları hiç görmedim. Neye benzer
ler? Yolları nedir? Zeki midirler? İnsanlığa nasıl yardım ederler?"
Baş danışman dünyada sayısız hayvan olduğu ve onların hepsini görmenin
imkansız olduğu yanıtını vermiş. Göğü ziyaret etmesi için en ilgi çekici on iki
hayvanı davet etmeyi önermiş. Yeşim İmparator seve seve rıza göstermiş.
"Şimdi, hangi hayvanları davet edeceğim?" diye düşünmüş baş danışman
kendi kendine. "Buldum, ilk önce fareyi davet edeceğim ve ondan arkadaşı
kediye bir davetiye vermesini isteyeceğim!"
Biraz daha düşündükten sonra, yaban öküzünü, kaplanı, tavşanı, ejderha
yı, yılanı, atı, koyunu, maymunu ve horozu da davet etmeye ve ertesi sabah
saat tam altıda göğün kapılarında kendilerini takdim etmelerini istemeye ka
rar vermiş.
Fare bu haberi duyduğunda, buna sevinmiş ve iyi talihlerini söylemek için
aceleyle kediyi görmeye gitmiş. Kedi yumakla oynamayı ve uyumayı çok se
vermiş. Geç kalkan bir hayvan olduğu için fareden altıdan epey önce kendi
sini uyandırmasını istemiş . Fare o gece yatmaya gittiğinde uyuyamamış. Bir
o yana bir bu yana dönerken kedinin kendisine kıyasla ne kadar akıllı, tüyle
rinin ne kadar parlak olduğunu düşünmüş. "Yeşim İmparator kesin onu ben
den önce seçecek," diye inlemiş. Bu kadarı da çok fazlaymış; en sonunda an
laşmalarına karşın kediyi uyandırmamaya karar vermiş.
Ertesi sabah saat tam altıda diğer bütün hayvanlar cennetin kapılarında
toplanmışlar ve baş danışman tarafından hoşça karşılanıp imparatorluk sara
yına alınmışlar.
Yeşim İmparator ilk başta bütün hayvanlardan hoşnutmuş, ama hayvanla
rı saydığında kaşları çatılmaya başlamış.
"Hepsi çok ilginç, bunun için seni takdir ediyorum, ama niçin sadece on
bir hayvan var? On iki olacağını söylemiştin."
Baş danışman ürpermiş ve düşünmeden konuşuvermiş. "Bir hata olmalı
Haşmetmeap, lütfen biraz bekleyin, halledeceğim ."
42
ASTROLOJİ
43
PETER MARSHALL
44
ASTROLOJİ
Çince karakter bir 'göksel sap' (bu durumda Ping) ve bir 'dünyevi dal' (Hsü)
denen şeyi temsil eder. Bunlar sadece Çin astrolojisinin kalbinde yer alan gök
le dünyayı birleştirmekle kalmaz, aynı zamanda birlikte on iki hayvandan biri
nin belli bir varyasyonunu temsil ederler. On iki göksel sap ve on dünyevi dal
vardır ve bunlar altmış yıl döngüsü içinde daha çok iki çark dişi gibi birleşir.
Örneğin, Elizabeth 'Kaplan Yılı'nda doğmuştu. Altmış yıl döngüsünde
saplarla dalların eşleşmesine göre bu 'Dağdan İnen Kaplan Yılı'ydı. Bir kap
lan olmakla ilişkili her zaman için genel kişilik özellikleri olmakla birlikte,
söz konusu bu varyasyon aile ilişkilerini, gelecekteki esenliği ve işteki başa
rı şansını önceden tahmin etme konusunda önemlidir.
45
PETER MARSHALL
Kendi hayvan tipinizin özel varyasyonunu öğrenmek için altmış yıl dön
güsündeki konumunuzu bulmanız gerekir. Bunu yapmak amacıyla doğduğu
nuz yıl için kameri çizelgeye bakın. Batı güneş takvimine göre, arkadaşım 20
Temmuz 1 950'de doğdu. Kameri çizelge bana bunun altmış yıl döngüsünün
yirmi yedinci yılındaki altıncı kameri ay, yani Keng Yin olduğunu gösteriyor.
Göksel sap Keng element olarak metal, renk olarak beyazla ve tat olarak ek
şiyle ilişkili, dünyevi dal Yin ise Kaplan, ilkbahar başı, Doğu-Kuzey-Doğu
yönüyle bağlantılıdır. Bu döngünün yirmi yedinci yılında doğan herhangi bir
kişinin sert, sıkı çalışan ve cömert olduğu söylenir. Siz de - birçok Kaplan gi
bi - özellikle yanıldığınızda ya da kırıldığınızda güçlü tepkiler vererek ani
duygu geçişleri yaşayabilirsiniz, ama öfkeniz çabucak dağılır. Aileniz ve ar
kadaşlarınız dikkatinizi ve enerjinizi takdir eder. Diğer yandan, 'Ormandaki
Kaplan Yılı ' ya da 'Hareketsiz Duran Kaplan Yılı'nda doğmuşsanız, daha
dikkatli ve daha az havai olacaksınızdır.s
Bana gelince, ben 23 Ağustos 1 946'da doğdum; bu tarih altmış yıl döngü
sünün yirmi üçüncü yılındaki yedinci kameri aya denk gelir ve Ping Hsü,
'Uykulu Köpek Yılı' olarak bilinir. Göksel sap Ping ateş, kırmızı ve tat ola
rak acıyla ilişkili, Hsü ise Köpek, sonbahar sonu ve Batı-Kuzey-Batı yönüy
le bağlantılıdır. Benim yumuşak bir tarzım olduğu söylenir; bu da benim di
ğer insanları dinleyebilmemi ve onlara ikilemleri konusunda yardımcı olabil
memi sağlar. Ne var ki uykulu bir kişi olarak, son teslim tarihlerini karşıla
maya zorlanmayı ya da hazır değilken kararlar almayı sevmem.
Saatler Sistemi
Horoskopunuza Hayvanlar Dairesi 'ne dayalı olarak doğduğunuz saatle
ilişkili hayvanla bir diğer boyut eklenir. Çin günü her biri bir 'başlangıç sa
ati' ve bir 'kesin saat'i olan on iki birime bölünür. Bunların her biri yirmi dört
saatlik düzende, ilki 23.00'dan 01 . 00'a, sonuncusu da 2 1 .00'dan 23.00'a ka
dar sürmekle birlikte, iki Batı saatine denk gelir. Bu bölme çok eskidir, tari
hi İ.Ö. beşinci yüzyıla dayanan bir Çin takviminde kaydedilmiş ilk saatlerden
çok önce yapılmıştır. On iki saat on iki hayvan burcuna denk gelen "dünyevi
dallar"dan adını alır. İlk iki saatlik dönem bu yüzden Tzu Fare, sonuncusu da
Hai Domuz olur.
Tam olarak söylemek gerekirse, doğum saatine ilişkin hayvan burcunu bul
mak için ilkönce doğum saati Evrensel Saat'e (Universal Time) çevrilmeli, son
ra da bunu Çin Kıyı Saati (Chinese Coastal Time) döndürmek için dokuz saat
eklenmelidir. 6 Bununla birlikte, Ming Shu astrolojisi hakkındaki pek çok popü
ler Batı kitabı saniye çevirme işlemini yapmaz. Ben İngiliz Yaz Saati'ne (Bri
tish Summer Time) göre aşağı yukarı 1 6.00'da doğduğum için, bu Evrensel Sa
ate dönüştürülecek olursa, benim hayvan saatim Shen Maymun olur, ama bu
dönüştürme Çin saatine göre yapılırsa, ben Tzu Fare olurum.
46
ASTROLOJİ
10 Horoz Metal
1 900-2 1 00
a
Köpek Toprak
11
2 100-2300
it
Domuz Su
12 �
İ emi
Hsi a Takvim i'nde O n ki Saa t Sist
LAO TZU
çin �trolojisini anlamak için, Çin 'e özgü Tao, yin ile yang ve beş element
_ .
fıkırlerını anlamak gereklidir. Bu fikirlerin hepsinin kökleri Çin 'deki en eski
felsefe olan Taoculuğa dayanır. Uzun bir süredir Tao öğrencisiyim. Taoculu
ğun en önemli metni olan Tao Te Ching (Yol ve Erdemi) İ.Ö. altıncı yüzyıl
da öldüğü söylenen Lao Tzu'ya atfedilir. Bu eser dünya literatürünün en gü
zel, en şiirsel ve derin eserlerinden biridir. Astroloji üzerinde güçlü bir etkisi
olan I Ching (Değişimler Kitabı) olarak bilinen kadim kehanet kitabı da aynı
gelenekten gelir.
Taoculuğun Çin ' in bir çiftçiler ülkesi olduğu zamanlarda gelişmiş olduğu
nun farkına varmak önemlidir. Kendi hayvanlarının yaşamları üzerinde zo
runlu bir kontrolü olan pastoralistlerin tersine, çiftçiler kontrol edemedikleri
güçlere bağlıdırlar. Hayatlarını sürdüreceklerse doğa yasalarıyla daha duyar
lı biçimde işbirliği yapmak zorundadırlar. Doğal düzeni alt üst eden şey her
ne olursa olsun kötüdür, çünkü kaçınılmaz bir biçimde feci sonuçlar getire
cektir. Bu huzurlu uyuma ulaşmak için, Çinliler bir uyuşma sevgisi geliştir
mişlerdir. Nihai amaç kişinin kendi içinde ve çevresinde huzura erişmesidir.
Bu nedenle aşırı uçlara kaçmaktan kaçınmak temeldir: Buda ve antik Yunan
lılar için de olduğu gibi orta yol bilgeliğin özüdür.
49
PETER MARSHALL
Yin-yang sembolünün Çince adı T'ai Chi T'u'dur. Bu bazen "Büyük Mut
lak (Great Ultimate)" olarak çevrilir. T'ai 'üstün', ' yüce' anlamına gelir;
chi'nin buradaki anlamı ' kutup'tur; t 'u ise 'tasarım' , 'plan ' , 'amaç' demektir.
Bir araya getirildiğinde, bu üç Çince karakter Kuzey Kutbu'nu, evrenin üze
rinde döndüğü ekseni gösterir. Dolayısıyla, t'ai ehi savaş sanatını uygulayan
kişiler kendi eksenleri etrafında dönerken evreni kopya ederler. Aynı zaman
da yin 'den yang'a ve yeniden geriye doğru hareket ederler.
T'ai Chi T'u sembolü çoğunlukla sekiz trigram tarafından çevrelenir; bu
sekiz trigramın yin ve yang'ın olası bütün kombinasyonlarını temsil ettiği
söylenir. Üstteki düz çizgiler Göğü ve Güney'i, alttaki kesik kesik çizgiler de
Dünya'yı ve Kuzey 'i temsil eder. Çiftler halinde birleştirildiklerinde, iddia
edildiği biçimiyle "gelecek olan her şey"in sırrını içeren I Ching' in altmış
dört hegzagramını oluştururlar. Tao'nun doğal düzeni neyin uyduğunu keşfet
mek, evrenle neyin uyum içinde olduğunu öğrenmek Çin astrolojisinin ve ke
hanetinin ana amacıdır.
Yin ve yang için Çince'de kullanılan karakterlerin kökleri anlamlarını da
açığa vurur. Yin için kullanılan karakter bir tepenin karanlık ya da kuzeye ba
kan yanını, yang ise güneşli ya da güneye bakan yanını simgeler. İnsanla il-
51
PETER M A R S H ALL
Beş Element
Tao'nun chi'si ilk olarak yin ve yang' ın karşılıklı etkilenişiyle kendini
gösterir, ama bunlar daha sonra beş kuvvete - tahta, ateş, toprak, metal ve su
- daha bölünür. Bunlar genellikle "elementler" olarak çevrilen hsing olarak
bilinirler. Bununla birlikte, Çince'de hsing terimi ' ilerleme' ya da 'gelişme'
anlamına gelir. Akıcı Taocu doğa kavramını yansıtır; bu kavram Yunanlıların
her şeyin öz.ünü oluşturacak biçimde birleşen dört element kavramıyla tam
olarak kavranmaz. Bazı kişiler bunlara 'evreler ' , 'temsilciler' , hatta 'etkinlik
ler' demeyi yeğlemişlerdir.4 Ben 'element' terimini kullanmayı yeğliyorum,
çünkü daha bildik bir terim, ama orijinal Çince'de bunun daima dinamik bir
süreci akla getirdiği de unutulmamalıdır.s Beş element güçlü, gözle görüle
meyen, sürekli aksan döngüsel bir hareket halinde etkileşen enerjilerdir. Sa
dece zaman, uzay ve doğanın değil, aynı zamanda bir insanın karakterinin ve
kaderinin de beş element açısından açıklanabileceğine inanılır.
Her bir elementin kendine özgü bir 'erdem 'i vardır. Su eritir ve batırır;
ateş ısıtır ve yükselir, tahta canlıdır ve bir aletle keskinleştirilebilir, metal ey
lemsizdir ve kalıpla bir biçim verilebilir. Toprak diğer dördüne neden olur;
ana referans noktasıdır ve merkezle özdeşleştirilir.
Bu elementlerin, kendilerine özgü doğal erdemine bağlı olarak birbirini
bir yaratma gücü, bir de yok etme gücü vardır. Temel kurallara göre etkile
şirler. Astrolojik bir bakış açısından, etkileşimleri bir kişinin ya da bir ye
rin başına gelebilecek iyi ya da kötü talihi gösterir. Öngörülen örüntü şöy
ledir:
52
ASTROLOJİ
Metal Metal
de gösterilebilir:
To / '\ Ate/
ş '\Tahta
rAteş Tahta \ Topr)ak
Su
� �
Yaratılış Döngüsü Yokoluş Döngüsü
Chou Yen (İ.Ö. 305-270) tarafından derlenmiş olan öğretiye göre, her ele
ment yılın beş mevsiminden birine (ilkbahar, yaz, köpek günleri, sonbahar ve
kış), beş pusula yönüne, bir renge, bir asal sayıya, bir tat duyumuna, yin
ve/veya yang enerjisine, çağlara ve vücudun bir ya da daha fazla bölümüne
karşılık gelir.6
Hepsi Tao'da birleştiğine göre, elementlerle insan vücudunun doğasının
diğer yönleri arasında belli ilişkiler ve çekimler olması şaşırtıcı değildir. Tah
ta karaciğere hükmeder, rengi yeşil, tadı asit, sayısı da sekizdir. Ateş kalbe
hükmeder, rengi kırmızı, tadı acı, sayısı yedidir. Toprak dalağa hükmeder ve
}
renk olarak yeşil, tat olarak tatlı, sayı olarak da beş ile ilişkilidir. Metal akci
ğere hükmeder ve renk olarak beyaz, tat olarak acı/keskin, sayı olarak da do
kuzla ilişkilidir. Su böbreklere hükmeder ve rerık olarak siyah, tat olarak tuz,
sayı olarak da altıyla ilişkilidir. Çıplak gözle görülebilen ve Beş Yıldız denen
beş gezegen de elementlerle ilişkilidir. Kronolojik Yıldız Merkür'dür ve özü
sudur; Büyük Beyaz Venüs (metal); Parıldayan Aldatıcı Mars (ateş); Yıl Yıl
dızı Jüpiter (tahta) ve Yatıştıran Yıldız Satüm'dür (toprak). Her gezegenin
kendine ait bir perdesi olduğu düşünüldüğü için, birlikte bir döngü oluştura
rak kürelerin müziğini yaratır ve evrenin aslında varolan uyumu gösterirler.
53
PETER MARSHALL
Bir insanın kendine özgü beş elementi öz, his, canlılık (ching), ruh (shen) ve
enerjidir (chı). İlk ikisi bilince yol açarken, diğer üçü üç hazine olarak bilinir.
Elementlerin etkileşimi en eski Çin metinlerinden birinde anlatılmaktadır.
Şimdiki biçimi yaklaşık olarak İ. Ö . ikinci yüzyılda elimize ulaşan Huang Ti
Nei Ching Su Wen (Sarı İrnparator'un Hekimlik El Kitabı) elementlerin eyle
mini anlatır. Yaz ve Güney'le ilişkili olan ateş 'büyük Yang'ı; kış ve Kuzey'le
ilişkili olan su ise ' büyük Yin'i sernbolize eder. İlkbahar ve Doğu'yla ilişkili
olan tahta 'küçük Yin'dir. Sonbahar ve Batı'yla ilişkili olan metal ise 'küçük
Yang'dır. Merkezde yer alan Toprak diğer bütün elementleri içerir ve hepsiy
le ilişkilidir.
Beş element kuramı hem astrolojinin hem de Çin tıbbı ve akupunkturunun
temelini oluşturur. Çin tıbbınca hayati organların her birine atanan beş element
bir kişide dengeliyse ve doğumla yok olma döngülerine göre birbiriyle etkile
şiyorsa, o kişinin sağlığı iyi olacak dernektir. Diğer yandan, elementlerden bi
ri fazla güçlenir ya da fazla zayıflaşırsa, dengeyi bozacak, sonuçta da hastalık
ortaya çıkacaktır. Örneğin, böbrek zayıfsa, su ateşi kontrolü altında tutamaya
caktır. Bunun sonucu da yüksek kan basıncı ya da düzensiz kalp ritmi gibi
kalple ilişkili bir hastalık olacaktır. Çare vücut içinde elementlerin dengesini
yeniden kazandırmak için ilaç ya da akupunktur kullanmak olacaktır.
Beş element Çin kültürü ve yaşam biçiminin her alanına yayılmıştır. Ör
neğin, geleneksel qigong egzersizlerinde kullanılan beş hareket ya da jesti
temsil ederler. Aynı zamanda Çin' in feodal eyaletleriyle de ilişkilidirler ve
üyeleri arasındaki ilişkiyi göstermek için gizli toplumlar tarafından kullanıl
mışlardır: Başkan metal, üyeler ise sudur.
Beş elementin yıl boyunca da bir etkisi vardır, ama toprak elementi dışın
da, gelgit gibi bir yüksek, bir de alçak çekilmeleri vardır. Örneğin, tahtanın
etkisi ilkbahar noktasında maksimum, sonbahar noktasında ise minimumdur.
Yin ve yang da gün boyunca değişir; yang olan ilk elementle 23.00'da başlar,
onu yin olan toprak elementi 0 1 .00'da takip eder ve o şekilde devam eder.
Yin ve yang'ın yaratıcı karşılıklı etkisi ve elementlerin birbirine dönüşümü
sırasında, evren sürekli bir akış, bir değişim halindedir. Bununla birlikte, bu de
ğişim rasgele ya da keyfi değildir, çünkü genel örüntünün parçasıdır. Yaratılış
anında, her şey ehi alır ve li denen bir ilke tarafından belli bir doğa verilir. Bu
genellikle düzen olarak çevrilir, ama kendiliğinden bir düzendir ve yasayla
yüklenmez. Filozof Chu Hsi bunların etkileşimini güzelce ifade etmiştir:
54
ASTROLOJi
lece kendine özgü doğalarını elde etmiş olurlar; bu Chi 'yi de al
malıdırlar, böylece biçimlerine kavuşmuş olurlar.7
Sekiz Trigram
Sürekli değişim sür�ci ve ortaya çıkma düzeni, oldukça eski zamanlardan
beri sekiz trigramla (pa kuan) ifade edilen bir evrensel çerçeve içinde mey
dana gelir. I Ching' in Büyük Yorumu bu trigramları betimler:
Her bir trigram kesik kesik yin çizgileri ( - -) ya da bütün yang çizgileri (-)
olabilen üç çizgiden oluşur. Trigramlar en az 5000 yıllık olan / Ching 'in te
melini oluşturur. Büyük Yorum geleneksel olarak Konfüçyüs'e atfedilmekle
birlikte, metnin daha eski tabakalarının Konfüçyüs'ten bir yüzyıl önce şimdi
ki biçimini aldığı ve Konfüçyüs'ün öğrencilerinin hiç kuşkusuz kendi yorum
larını daha sonra ekledikleri sanılmaktadır.9 Tarihi ilk bin yıldan öncesine
uzanır ve Han Hanedanlığı zamanında (İ. Ö . 206-İ.S. 220) yorumlar ve ekler
yazılmıştır. Büyük bir Çin kozmoloji klasiği olarak gök, dünya ve insanlığı
karşılıklılıklarla rezonans yapan tek bir organik sistem halinde temsil eder bi
çimde sunmaktadır.
Ana eserin efsanevi Fu Hsi'den geldiği söylenmektedir; Fu Hsi aynı za
manda Çin takvimini yaratan kişi olarak da hatırlanır. İddia edildiğine göre
Fu Hsi, Sarı Nehir 'den çıkan bir 'ejderha at'ın sırtına çizilmiş olan orijinal
sekiz trigramı görmüştür. Trigramların düzenleniş biçimine 'Nehir Haritası '
(Ho T' u) denir. Bununla birlikte, gerçek esin ısıtılıp nasıl kırıldıkları görüle
rek geleceği öngörmek için kullanılan kaplumbağaların kabuklarının sırtın
daki şekillerden de gelmiş olabilir. / Ching'e yazılan Büyük Yorum 'da şöyle
denmektedir:
İlk antik çağlarda Pao Hsi (Fu Hsi) dünyayı yönetirken yukarı
doğru baktı ve göklerdeki imgeleri seyretti; aşağı doğru baktı ve
dünyadaki örüntüleri seyretti. Kuşların ve hayvanların farklı
renklerini ve onların yörelere uyumlarını seyretti. O doğrudan
kendinden ve doğrudan objelerden kaynak aldı. Böylece tanrıla
rın aydınlığının erdemleriyle bağlantıya geçmek ve bütün var
lıkların koşullarını düzene sokmak için sekiz trigramı yarattı.ıo
PETER MARSH ALL
56
ASTROLOJİ
I Ching sadece en eski Çin metafizik eserlerinden biri değil, aynı zaman
da derin bir bilgelik potasıdır. Jung bu eseri doğru biçimde kendini tanıma
aşıkları için 'harika ve nadir bir eser' olarak düşünmüştür. ı ı Bu eser Doğu'da
ha.13. hem sosyal ilişkiler için bir rehber hem de bir kehanet olarak görülmek
tedir. Batı ' da yin ve yang düalizmi, bilgisayar teknolojisine yol açan ikili
mantığı geliştirmiş olan on yedinci yüzyıl filozofu ve matematikçisi Leibniz'i
etkilemiştir. I Ching modem bilimde de bir yankı bulur. Altmış dört hegzag
ram oluşturacak biçimde trigram çiftlerinin bir araya getirilmesi sistemi
DNA'nın yapılanışına benzer. Bu eserin dinamiği ve akıcı doğa anlayışı ku
antum mekaniğini önceden görmüş, Tek görüşü ise birleşik evren alan kura
mı için araştırmalara esin kaynağı olmuştur.
4
Sonsuzu İncelemek
ekin'de akşam karanlığında batan güneş, şehrin ufukta çizdiği siluette ori
Pjinal surların parçası olan bir gözetleme kulesinin mazgallı siperleri üze
rine oturtulmuş büyük halkas�l kürelerden oluşan dairelerin üzerine düşer.
Kadim Rasathane olarak bilinen bu yapının tarihi Kubilay Han günlerine uza
nır. Büyük Han ve daha sonraki Ming ve Qing imparatorlan önemli herhan
gi bir karar almadan önce büyük ölçüde astrolojiye güvenirlerdi. Şimdiki ra
sathane hem astrolojik öngörüler yapmak hem de denizlerdeki gemicilere
rehberlik etmesi için yıldız haritaları çıkarmak amacıyla 1 437- 1 446 yıllan
arasında yapılmıştır.
Çin' de rasathanelerin olduğu tek yer Pekin değildir. Cizvit Matteo Ricci
1 600 yılında şöyle bir gözlemde bulunmuştur: Nanking'de surlar içinde yük
sek bir salonun en üstünde "Başlıca astronomik gözlemler için ayarlanmış ve
eskiden inşa edilmiş muhteşem yapılarla çevrelenmiş geniş bir teras vardır.
Bazı astronomlar ister meteor yangınları olsun ister kuyrukluyıldızlar olsun
göklerde görünebilecekleri gözlemlemek ve bunları ayrıntılı biçimde impara
tora bildirmek için her gece buraya çıkarlar."ı
Çinli astrologlar tarafından astronomik araçların kullanımı çok eski zaman
lara dek gider. Tarihi İ.Ö. 1000 yılına uzanan, bir kol boyu uzanan ve kullanan
kişinin göklerdeki takımyıldızlar arasında yolunu bulmasını sağlayan yeşim
halkalar bulunmuştur.2 Daire biçimindeki yeşim şablonun çentikli dış kenarla
rı Kutupyıldızını çevreleyen yıldızların örüntüsüyle birbirine uymaktadır.
58
ASTROLOJi
Bu pasaj suda ay ışığının yansıması gibi opaktır, ama bütün Çin astroloji
literatüründe gökle dünya, makrokozmosla mikrokozmos, yin ile yang, beş
element ve beş gezegen ve bedenin bölümleri arasında hep varolan gizli ben
zerlikleri kanıtlar.
Pekin'deki Kadim Rasathane'de Nanking'deki Mor Dağ Rasathane
si'nden getirilmiş olan Yuan Hanedanlığı 'ndan (İ.S. 1 27 1 - 1 368) kalma bir
güneş saati miliyle de karşılaşmıştım. Yaklaşık olarak altı metre uzunluğun
da, üç metre yüksekliğinde büyük L harfi biçimindeki bu alet öğle vakti te
melindeki taş bir tablet üzerine düşen güneşin gölgesinin uzunluğunu ölçü
yordu. Bu güneş saati mili gündönümlerini, ekinoksları ve güneş yılının (tro
pikal yılın) süresini belirlemek için kullanılıyordu; bunların hepsi astrologla
rın bir takvim yapmaları, hesaplamalarını gerçekleştirmeleri ve ritüellerin za
manlarını belirlemeleri için gerekli olan şeylerdi. Birçok kadim Çin
rasathanesi kendi adına dev birer güneş saati miliydi. Böyle biri astronom
Gao Shoufing tarafından on üçüncü yüzyılda yapılmış olan Kaifeng yakınla
rındaki Gao Cheng Rasathanesi'ydi. Gao Shoufing dev güneş saati milinin
yardımıyla dünyanın güneşin çevresindeki tam bir dönüşünün 365.2425 gün
sürdüğünü tam olarak hesaplamıştır.
59
PETER MARSHALL
60
ASTROLOJİ
yacak kadar küçük süslemelere sahip olan Han Hanedanlığı 'ndan (İ. Ö . ilk iki
yüzyılla İ.S. ilk iki yüzyıl) kalma antik bronzlar görmüş olduğunu anlatmış
tı. Öyle görünüyor ki, Çinliler kristal mercekleri eskilerden beri kullanıyor
lardı. Elbette İ.Ö. ikinci yüzyıldan kalma Taocu metin Huai-Nan Tzu'da, ya
ratılışla ilgili bir tartışmada eski Çinlilerin gelişmiş bir optik alet bilgisine sa
hip olduklarını gösteren bir içbükey yanan-aynaya (fu-sui) yapılan bir gön
derme vardır.6
Çin Kozmolojisi
Ellerindeki gelişmiş araçlarla ve dikkatlice yaptıkları gökcisimleri göz
lemleriyle eski Çinliler kozmosun yapısı, doğası ve kökenleri hakkında han
gi sonuçları çıkarmışlardı? Açıkçası, onların evren görüşü astroloji için ve
onların dünya üzerindeki göksel etkilere ilişkin bilgileri için önemli çıkarım
lara sahipti.
Kozmosun kökenlerine dair en iyi bilinen hikaye Taocu gelenekte, ilk ola
rak Tao Te Ching'de, sonra da daha aynntılı olarak Huai-Nan Tzu'da görülür.
İlk başta Tao vardı. Tao tanımlanamaz olmasına rağmen, bir boşluk olarak be
lirdi ve onu kaos takip etti. Kaostan yin ve yang ortaya çıktı; yin ve yang en
sonunda evrenin sayısız biçimini meydana getiren beş elemente sebebiyet ver
di. Şöyle düşünüldü: "Göğün Yolu yuvarlak olmalıdır, Dünyanın yolu ise ka
re. Karelik karanlığa hükmeder, yuvarlaklık ise aydınlığa hükrneder."7
Bu görüş İ.S. ikinci yüzyılda Çin'de gelişen üç ana kozmoloji ekolünün
en popüleri olan ekole, esin kaynağı olmuştur. Yarıküresel Kubbe Ekolü (Kai
Thien) olarak bilinen bu ekol göğü yukanya çevrilmiş bir leğen gibi yuvar
lak, dünyayı ise bir satranç tahtası gibi tasavvur etmişti.s Ama bir sorun var
dı: Bu ikisi birbirine nasıl bağlıydı? Göğün düz dünya üzerinde daha çok bü
yük bir kameriye gibi sekiz sütunla desteklendiği söylenmişti. Bu görüşe uy
gun olarak, Çin'in en eski saray ve tapınaklarının pek çoğu evreni taklit ede
cek biçimde kare bir temel üzerinde inşa edilmiş yuvarlak bir kubbe olarak
yapılmıştır.
Bu evren modeli Kuzey Chou İmparatoru Chou Wu Ti (56 1 -578) tarafın
dan yaratılmış ' imge satrancı ' (hsiang hsi) denen çok ilginç bir astrolojik
oyuna esin kaynağı olmuş gibi görünüyor. Piyadeden yüksek taşlar yıldızları
temsil eder. Wang Pao'nun yazdığı gibi:
61
PETER MARSHALL
* Kehanet kemikleri Çin ' in en eski yazım örnekleridir. Kehanet kemikleri denilmesinin se
bebi kemiğin üstüne oyulmuş yazıların kehanetlerle ilgili olmasıdır.
62
ASTROLOJi
Shang Hanedanlığı 'nda aynı dönemden kalma bir kehanet kemiği Scorpi
us takımyıldızında Antares yakınlarında görülen yeni bir yıldızın kaydını ya
par - bu dünyada bir novaya ilişkin en eski kayıttır. Böyle ' misafir yıldız
lar'ın görünmesi büyük bir anlamın habercisi olarak görülürdü. 1 054'te bir
kraliyet astrologu tarafından yorumlanmış harika bir nova anlatısı vardır:
63
PETER MARSHALL
mıştır, bazı kaynaklarda ise bu tarih i.ö. 28 yılıdı�. Ç � ka� ıtları dünyadaki
_
en eski ve en uzun süreli güneş lekeleri gözlemlerı serılerıdır. Bu lekelerden
kimi zaman 'karga' ya da 'siyah' anlamına gelen wu olar� s� z edil_ir. _Bu �d
muhtemelen üç bacaklı bir karganın güneşte oturduğuna ılışkın eskı bı:· mıt
ten esinlenilmiştir. Böyle bir figürü Lady Tai 'nin mezarına konmuş _ıpek ce
naze sancağında görmüştüm . Güneş lekeleri muhtemelen isli kaya kristalleri
ya da yan saydam yeşimlerle gözleniyordu. On bir yıl güneş lekesi döngüsü
nün havayı, bu yüzden de hasatları etkilediği bilindiği için, eski Çinli astro
loglar göklerdeki değişimlerin dünyadaki işleri etkile�i�ine inanmaları için
iyi bir nedene sahiplerdi. Warring States döneminden (1.0. 480-221 ) astrolog
Kan Te güneş lekelerinin güneşin yüzeyindeki şekiller olduğunun farkına va
ran ilk kişidir; bu görüş Batı'da on yedinci yüzyılda teleskopun keşfine dek
reddedilen bir görüştür.
Bununla birlikte, Çinli astrologlar tarafından yapılan anlaşılması en zor
keşif, İ.S. dördüncü yüzyıl itibariyle, göklerdeki en kompleks olgulardan bi
ri olan presesyonun keşfidir. Bu sabit yıldızlardan takvimi çıkararak gelenek
sel kozmik uyum görüşünü değiştirmiş bir keşif olmuştur.
Bu keşfe iten şey 'İmparator Yıldızı'nın eski Çin'in Kutupyıldızı olarak
giderek yerini ve şöhretini kaybettiği gözlemlenmesidir. Bir yıl, kış gündö
nümü noktasına başlayıp aynı noktada biterek güneşin ekliptik boyunca (gü
neşin gökyüzündeki gözle görülür yolu) bir devri tamamlaması için gereken
süre olarak tanımlanırdı. Uzun bir süre, bu konumun sabit olduğu düşünüldü.
Chin Hanedanlığı 'ndan (265-3 1 7) astrolog Yu Xi, Warring States dönemi bo
yunca kaydedilen güneşin kış gündönümünde ekliptikteki konumları İkinci
Han dönemindeki (İ.Ö. 25-220) kayıtlarla karşılaştırarak güneşin konumu
nun kış gündönümünde ekliptik üzerinde sürekli olarak batıya doğru kaydı
ğını keşfetti. Aynı şey ilkbahar noktası için de geçerliydi.
Presesyonun nedeni dünyanın eksenindeki hafif sallanmadır. Güneş, ay ve
gezegenlerden kaynaklanan yerçekimsel etki yüzünden, dünyanın ekseni
yaklaşık olarak 26.000 yıllık bir dönemde bir kozalak biçiminde geçer. Eki
nokslar ve gündönümleri noktalarının batıya kaymasının ve gökyüzünde
göksel kuzey kutbunun değişmesinin nedeni de işte bu presesyon hareketidir.
Dolayısıyla, 3000 yıl önce parlak bir yıldız olan İmparator Yıldızı günümüz
de Küçük Ayı 'nın (Ursa Minör) dikdörtgenindeki en aşağıdaki yıldıza düş
müştür. Kutupyıldızı (Polaris) şimdi Ursa Minör'de _ yıldızıdır; 13500 yıllık
bir sürede, o da yerini Lyra takımyıldızındaki Vega'ya bırakacaktır.
Chin Hanedanlığı 'ndan Zu Chongzhi tarafından çizilmiş olan Büyük Par
laklık Takvimi (The Great Brilliance Calendar) dünyada presesyonu dikkate
alan ilk takvimdir. Eski Çinli astrologların dehasına daimi bir ahittir.
64
ASTROLOJİ
65
PETER MARSHALL
kümesi ile 1464 yıldızı bir araya getiren yeni bir yıldız katalogu oluşturmak
için üç yıldız haritasını birleştirmiştir. 1 1 93 yılında hazırlanmış en ünlü Çin
düzlemkürelerinden biri Suchow'daki (Suzhou) Konfüçyüsçü bir tapınaktaki
bir taşa kazınmıştır. Bu düzlemküre şifreli de olsa Çin astronomik ve astrolo
jik sistemini gösteren harika bir özet sunar.
Y ıldızlann güneşsel doğuş ve batışlarına (yani, güneşle birlikte doğup
batmalarına) odaklanmış olan eski Babilliler, Mısırlılar ve Yunanlılar'ın ak
sine, Çinliler dikkatlerini karanlık saatlerde tam olarak görülen Kuzey Yıldı
zı çevresinde dolaşan dolaykutupsal takımyıldızlara yoğunlaştırmışlardı. Bu
nedenle Suchow yıldız haritasının en içteki dairesi hiç batmayan yıldızların
olduğu dolaykutupsal yıldızların dairesidir. Dıştaki daire astronomların 'da
imi gizleme' dairesi, yani ötesinde yıldızların ufuk üzerinde doğdukları hiç
görülmeyen sınır, dedikleri dairedir. Ortadaki daire göksel ekvatordur. Mer
kezdeki daireden yirmi sekiz lunar 'ev'in (hsiu) bölümlerini gösteren çizgiler
çıkar. Bunlar daha çok bir portakal gibi saat daireleriyle saat dilimlerine ay
rılırlar.
Metin göksel küreyi 'kırmızı' ve ' sarı' yollarıyla (göksel ekvator ve eklip
tik) betimler: "Kırmızı yol Göğün kalbini kuşatır ve yirmi sekiz hsiu'nun de
recelerini kaydetmek için kullanılır."ıs Gezegensel oran astrolojiktir ve metin
gökyü'.?ündeki bölgeler arasındaki korelasyonlarla biter ve Çin şehirleriyle
eyaletlerinin bunların içindeki göksel olgulardan etkilendiği düşünülür.
Göklere ilişkin böyle bir anlayışla Çinliler astronomi bilgilerini astrolojik
yorumlarına nasıl uygulamışlardı? Evrenin üç büyük gücünün -gök, dünya
ve insanlık- etkileşimini nasıl görmüşlerdi? Bu sorulan yanıtlamak için eski
Çin ' in astrolojik tarihi ve literatürünün daha derinlerini araştırmamız gerekir.
5
Yukarı Nasılsa Aşağıda da Öyle
ekin, Tianamen Alanı 'ndaki Çin Tarihi Müzesi 'nde, bir zamanlar Lady
PTai'nin tabutunun sarıldığı boyalı bir ipek sancak vardır. Lady Tai aşağı
yukarı İ . Ö . 1 86 yılında ölmüştür, ama kusursuz biçimde korunmuş bedeni an
cak 1 972 yılında bulunmuştur.
T şeklindeki bu sancak bir göksel olgular haritası sunar. Üç düzeye ayrıl
mıştır: Üstte ölümsüzlerin cenneti, ortada dünyevi dünya, altta da ölüler di
yarı. Üç ayaklı kargasıyla güneş sağda en üstte, kurbağa ve yabani tavşanıy
la ay soldadır; kozmik yin ve yang kuvvetlerini temsil ederler. Onların hemen
altında iksiriyle Chang O'yu Ay Sarayı'na taşıyan büyük bir ejderha ve on
güneşiyle birlikte Fu-Sang ağacı bulunur. Ortada iddia edildiğine göre 1
Ching'in trigramlarını keşfeden ve ilk takvimi sunan yılan kuyruklu düzenle
yici tanrı Fu Hsi durur.
Göğün kapılarında iki ölümsüz koruyucu oturur. Daha aşağıda, yanında
üç hizmetçisiyle, bir bastona dayanmış Lady Tai iki ölümsüz temsilciyle ko
nuşmaktadır. Ölüler diyarında, hepsi Thu Po'yu, Dünyanın Efendisini oluştu
ran garip yaratıklar kötülüğün kuvvetleriyle savaşmaktadır.t Açıkçası Lady
Tai 'nin kaderi onu cennette ölümsüz bir varlık olmaya götürmektedir; bu bü
tün Çinli Taocuların ulaşmayı umdukları bir kaderdir. Aynca, aydınlanmış in
sanların geçebileceği Ch'ang-ho denen törensel bir kapı aralığının olduğuna
da inanılır.
67
PETER MARSHALL
Peki, ama Çin varlık planındaki gökle dünya arasındaki ilişkinin tam do
ğası nedir?
Tarihleri boyunca, Çinliler dünyanın göklerin aynası olduğuna ve evrenin
makrokozmosuyla bireyin mikrokozmosu arasında doğrudan bir benzerlik
bulunduğuna inanmışlardır. Aslında, insanların minyatür halinde bir evren ol
duğu düşünülmüştür; bedenin farklı bölümleri farklı gökcisimleriyle ilişkili
dir. Gökle dünya arasındaki ilişkiyi betimlemek için kullanılan Çince sözcük
boyanmış bir imge anlamı taşıyan hsiang'dır.ı Göksel olaylar bu nedenle yer
yüzü olaylarının 'karşılıklar'ı ya da ' suretler'i olarak görülmüştür. İki alem
birbiriyle yakından uyumludur; aslında, evren dinamik ve organik bir bütün
olarak görüldüğü için, herhangi bir yerde meydana gelen bir olay başka bir
yerde rezonans yapacaktır. Bu süreç her iki biçimde de işler: Gökteki olaylar
yalnızca dünyadaki olaylar üzerinde etki göstermez, aynı zamanda dünyada
ki olaylar da göklerde rezonans yapar. Astrologun görevi ulusların kaderi ve
bireylerin yazgısındaki tam rezonansı ortaya çıkarmaktır.
Çin' de astronomi daima dünyevi düzeni tanımlamak için uygulanmıştır.
Dünyadaki işler gökteki uyumu yansıtmak durumundadır. Bu yüzden gündö
nümleri ve ekinokslar her yıl için en önemli anlar ve önemli törenlerle ritüel
ler için en önemli zamanlardır. Kozmik düzeni temin etmek için, dünyada
meydana gelenlerin göklerde meydana gelenlerle uyum içinde olması can alı
cı bir noktadır. Su Song' un 1 092 yılında gözlemlediği gibi: "Aletlerle astro
nomik gözlemler yapanlar sadece iyi bir devlet yönetiminin devam edebilme
si için doğru bir takvim düzenlemekle kalmazlar, aynı zamanda [bir anlam
da] [ülkenin] iyi ve kötü talihini öngörür ve sonuçta ortaya çıkacak kazanım
larla kayıpları [bunların nedenlerini] incelerler."J
Gökle dünya arasında yakın karşılıklılık olduğu görüşüne uygun olarak, es
ki Çinliler kendi feodal toplumlarındaki hiyerarşiyi göğe de yansıtmışlardır.
Göklerdeki bir Yeşim İmparator Göğün Oğlu denen Çin İmparatorunu yansıtır.
Göklerin Adlandırılması
Gökyüzü kimi zaman saray denen dört büyük bölgeye ayrılmış ve ana
yönlere başkanlık eden sembolik hayvanlara göre adlandırılmıştır: Doğu'da
Yeşil Ejderha, Kuzey'de Kara Savaşçı, Batı'da Beyaz Kaplan, Güney 'de de
Kırmızı Kuş. Gökyüzü bunun ardından bir de daha küçük üç kümeye bölü
nür: Dokuzlu bir küme, on ikili bir küme ve yirmi sekizli bir küme. Tüm bu
sayılar Çin astrolojisinin kutsal nümerolojisinde önemlidir.
T'ang Hanedanlığı 'ndan astrolog Wang Xi-ming gökyüzünü son olarak
Üç Çit, barikat ve Yirmi Sekiz Ev denen otuz bir bölgeye ayırmıştır. Üç ba
rikata Yasaklanmış Mor Çit/barikatı, Yüce Saray Çit/barikatı ve Göksel Çar
şı Çit/barikatı denmiştir.
68
ASTROLOJİ
69
P ET E R M A R S H A L L
Dünyaya gelen dişi ziyaretçilere çoğu kez Yeşim Kadınlar denmiş ve Ta
ocu yıldız kültlerinde önemli bir rol oynamışlardır. Tanrısal rehberler ve ko
ruyucular olarak görünürler. 'Işıldayan Yıldızın Yeşim Kadınları' kupalarla
sonsuz yaşam veren 'renksiz likör' (simyacıların üstün iksiri) sunarak, kutsal
batı gökyüzü desteği Hua Dağındaki becerikli mahirleri beklerler. Aynı za
manda doğrudan insanlara da karışabilirler. B ir efsanede 'Okült Mucizelerin
Yeşim Kadını 'nın yuttuğu bir 'akan yıldız' (bir meteor?) tarafından ziyaret
edildiği bir rüya gördüğü anlatılır. Seksen bir yıl sonra iddia edildiğine göre
en büyük Taocu filozof Lao Tzu'yu doğurmuştur.s Bazı Yeşim Kadınlar ast
ral irfan konusunda uzmanlardır; örneğin 'Batı Hua'nın Yeşim Kadınları'
' Gökyüzü-istifleri ve Ay-kriptoslarının Kuralları' ve ' Uçan Ejderhaların Be
yaz-ipek Şeritleri' gibi harika başlıkları korudukları ' Transandantal Metro
pol' e atanmışlardır.9
Bu peri figürleri kozmik soluktan pıhtılaşmış olan kar taneleri kadar hafif,
parıldayan yeşim kadar temiz ve ışık doludurlar. Ama onların kimliğinden nasıl
emin ?lunabilir? Kolay. Onlar hayalet habercilerden burunlarının üzerine yerleş
tirilmiş bir dan tanesi büyüklüğündeki bir sarı yeşim parçasıyla ayırt edilirler!
Han zamanları kadar erken bir tarihte, Taocu mahirler yıldızların enerjile
rini çekebildikleri kutsal dağlardaki manastırlarda yaşamışlardı. ' Manastır
lar' için kullanılan orijinal ad en iyi biçimiyle ' izleme-yeri ' ya da ' rasathane'
70
ASTROLOJi
71
PETER MARSHALL
73
PETER MARSHALL
74
ASTROLOJi
Göğün Oğlu
Bu nedenle, Çin astrolojisi devlet dininin ayrılmaz bir parçasıdır. 'Göğün
Oğlu' olarak imparator kozmik bir figür, dünyada Kutupyıldızının eşiti ve
göklerden göksel enerjinin içeriye akışı için asıl kanal olarak görülürdü. Bu
astroloji dinin emirleri onun cinsel yaşamını bile etkilerdi. İmparatorluğun ve
imparatorun sağlığı için, yin ve yang kuvvetlerinin göksel ve yerküresel uyu
mu sürdürecek şekilde dengede olması önemliydi. Cariyelerin daha aşağı de
recede olanlarının birincil amacı kendi yin'leriyle imparatorun güçlü yang
kuvvetini beslemeleri olurdu. Aylık döngülerde, daha fazla sayıda aşağı dere
ce cariyeler yeniay zamanında imparatora eşlik ederdi. Ay ilerledikçe, sayıla
rı azalır, ama dereceleri yükselirdi. En yüksek derecedeki kadınların impara
tora yin etkisinin en yükseğinde olduğu dolunaya en yakın olduğunda yaklaş
malarına izin verilirdi. Pai Hsieng-Chien dokuzuncu yüzyılda şu gözlemde
bulunmuş: "Dokuz sıradan cariye [impratorla birlikte uyurdu] her gece ve do
lunay zamanında iki geceliğine imparatoriçe - bu kadim kuraldı .. Ama ne
75
PETER MARSHALL
yazık bugünlerde üç bin [saray kadınının] hepsi karışık bir şekilde rekabet
halinde . . . "3
Astrologun en önemli görevlerinden biri, her cinsel birleşme zamanında
gökcisimlerinin konumlarını kaydetmekti; birleşmeden bir çocuk olursa ge
belik anı hatasız bilinebilirdi bu şekilde. Dolunaya yakın gebe kalınan çocuk
ların en yüksek erdeme sahip oldukları düşünülürdü. Bir imparatorun salta
natının sonlarına doğru, bir prensin gebe kalındığı zamanda en yüksek nok
taya varmış olan yıldız kümelerinin doğası, bir halefin nihai seçiminde hesa
ba katılırdı.
Gökcisimlerinin insanların yaşamında ve devlet işlerindeki etkisinin her
şeye yayıldığına inanıldığı için, feodal Çin' de yıldız bilgisi dikkatlice korun
muş bir sır haline geldi. Yıldız haritalarına sahip olmak ve halkasal kürelerle
açığa vurulan verileri kontrol etmek bu yüzden büyük okült gücü kullanmak
demekti. T'ang döneminde (6 1 8-907), Astronomer Royal' in Çin'deki karşılı
ğına 'Gizli Yazı Galerisinin Yönetim Kurulu' adı verilir ve bu imparatorluk
yönetim kurulunun üyelerine gayri resmi olarak 'yıldız memurları ' denirdi.
Onların görevi mutlu alametleri gözlemek ve felaketleri önceden haber ver
mek için göklerin hareketlerini gözlemlemekti. El yazmaları, felaket coğraf
yası olarak çevrilebilecek/en yeh diye bilinen inceleme alanının bütününden
oluşurdu.4 Saray astrolog-astronomlarının başlıca sorumluluğu imparatorun,
Göğün Oğlu 'nun, kendisi tarafından resmen ilan edilen bir almanağın derlen
mesiydi.
Bu uygulamalara on yedinci yüzyılda hala devam edilmekteydi. Nicolas
Trigault, Çin 'e yaptığı yolculuk süresince tasvip etmeyerek şu gözlemde bu
lunmuştur:
76
ASTROLOJ i
' ayvanlar Dairesi' (Ming Shu) Batı'da en çok tanınan Çin astroloji biçi-
H mi olmakla birlikte, 'Kaderin Dört Sütunu' (Ssu Chu) astrolojisi Hong
Kong, Tayvan ve Çin Anakarasında en popüler olan biçimdir. Bu yazgı biçi
mi bir kişinin doğum yıl, ay, gün ve saatinden oluşan dört sütuna dayanan
'sekiz işaret' (ba tze) çıkarmayı içerir. Bunlar kişiye doğum anında bir koz
mik şifre ya da temel plan verirler.
Doğduğumuz kameri yılın temeli oluşturan karakterimizi tanımladığı,
ayın yaşamdaki başlıca yönümüzü açıkladığı, günün benliğimizi ve duygusal
karakterimizi, ozellikle aşk, cinsellik ve arkadaşlığa yönelik tutumlarımızı
gösterdiği, ' saatin' de (bir Çin gününde on iki) mizacımızı belirttiği söylenir.
Bu yöntemde bir kişilik profili ve bir yaşam kronolojisi geliştirmek için on
yıllık yazgı döngüleri kullanılır.
78
ASTROLOJi
Göksel saplar beş element (tahta, ateş, toprak, metal ve su) ve beş pusula
yönü (Doğu, Güney, Merkez, Batı ve Kuzey) ve alternatifli bir şekilde yang
ve yin ile ilişkilidir. Dünyevi dallar Ming Shu'nun on iki hayvan burcu, ast
roloji, elementler, pusula yönleri ve yang ve yin ile ilişkilidir.
On göksel sap ve on iki dünyevi dal altmış yıllık bir döngü oluşturacak bi
çimde altmış kombinasyon meydana getirecek şekilde dönüşümlü olarak birle
şir. Bunlar biri on iki, diğeri on dişi olan birbirine geçmiş iki dişli çark olarak
düşünülebilirler. Yan yana konmuş iki farklı Çince karakterle betimlenirler.
Her altmış yıl döngüsünde, göksel sapların oluşturduğu on yıllık dizilerin
burçları kendilerini altı kez tekrarlarken (çift ve yin) dünyevi dalların oluştur
duğu on iki yıllık diziler kendilerini beş kez tekrarlar (tek ve yang). Kutsal
Çin nümerolojisinde, altı göğün, beş de dünyanın sayısıdır; bu yüzden sapla
rın ve dalların döngüleri gökle dünyanın karşılıklı bağlılığını işaret eder.
On göksel sapı oluşturan burçlar 3.500 yıl önceki bir kahin kemiğinin -
Shang döneminde günleri hesaplamak için kullanılırdı - üzerindeki yazılarda
bulunmuştur. Altı döngüdeki altmış gün sayımı yaklaşık olarak kış ya da yaz
gündönümleri arasındaki tropikal yıla karşılık gelecek kadar yakındır. Altmış
gün döngüsü aynı zamanda kabaca yaklaşık iki kameri aya denk gelen on
günlük altı döneme de bölünmüştür. Bu on günlük dönem Çin'in bazı kırsal
kesimlerinde hala kullanılmaktadır.
Göksel sapların Çince karakterleri oldukça çarpıcı ve şiirseldir. Dizilerde,
79
PETER M A R S H ALL
ehia olarak bilinen ilk yang olanı ağaçla ilişkilidir ve filiz veren bir tomurcu
ğu gösteren bir şekille betimlenir; ikincisi, yi, yindir ve tomurcuktan patlayan
bir sürgünü gösterir. her ikisi de açıkça ilkbaharla ilişkilidir.
On iki dünyevi dal İ.Ö. beşinci yüzyıla dek yazılı Çin metinlerinde görül
mez. Bunlar günün on iki saati, yılın on iki ayı ve Jüpiter döngüsünün on iki
yılının her biriyle ilişkilidir - yıldızsal Jüpiter periyodu (sabit yıldızlar çevre
sinde alması gereken yolun süresi) neredeyse tam olarak on iki yıldır. Her bi
ri on iki dalın ikisini içeren sadece beş element (tahta, ateş, toprak, metal ve
su) olduğu için, geriye kalan iki dal toprak elementine atfedilir.
Göksel saplar gibi dünyevi dallar da yin ve yang arasında gidip gelir ve
bunlar için kullanılan Çince karakterler de eşit derecede çarpıcı ve şiirseldir.
Örneğin, mao karakteri ilkbahar başlangıcını temsil eden açık bir kapı olarak
resmedilirken onu izleyen eh' en karakteri elleriyle karnını gizleyen bir kadın
resmidir - kadın hem hamile hem de ürkektir. Bu iki dal Kaderin Sütunları
nın yılı, ayları ve saatlerinin incelenmesindeki ana noktalardır.
Altmış yıl döngüsü daima dünyevi dal tzu (fare, kış ortası, Kuzey-Doğu
ve yang ile ilişkilidir) ile birleşmiş olan göksel sap ehia (element olarak tah
ta, renk olarak yeşil, tat olarak ekşi, Doğu ve yang ile ilişkilidir) ile başlar.
Döngü göksel sap kuei (su, siyah ve tuz) ve dünyevi dal hai (domuz, kış ba
şı ve Kuzey-Kuzey-Batı) ile biter. Döngü daha sonra yeniden başlar.
Yirminci yüzyılın başlarına dek Çin takvimi bu şekilde ölçülürdü ve 'Ka
derin Dört Sütunu ' astrolojisinde haia kullanılmaktadır. Örneğin, 1 8 1 2 yılı
jen-yu Uen su, siyah ve tuz, yu ise horoz, sonbahar ortası ve Batı ile ilişkili
dir) yılıydı. Altmış yıl döngüsü boyunca, aynı göksel saplar ve dünyevi dal
lar kombinasyonu yalnızca bir kez oluşur. Yeni Hıristiyan binyılının ilk yılı
olan 2000 yılı keng-eh' en yılıydı: Göksel sap keng metal ve yang, dünyevi
dal eh' en (ejderha) ise toprak ve yang'a karşılık gelir. B irlikte, oldukça uğur
lu olarak düşünülür ve bilgelik, maji ve cömertlikle ilişkilidir.
Yıl Sütunu
B ir kişinin horoskopunda, 'Kaderin Dört Sütunu'ndaki yıl sütunu o kişi
nin genel görünümünü, duygusal doğasını ve davranış örüntü0sünü gösterir.
23 Ağustos 1 946 tarihinde doğmuş olan benim Ming Shu burcum Köpek, ele
mentim de ateştir. Göksel sapım ping, pusula yönüm Güney, ehi'm de yang
dır. Dünyevi dalım hsü'dür ve toprak elementi, Batı-Kuzey-Batı ve yang ile
ilişkilidir. Göksel sapla dünyevi dal arasındaki ilişki 'Çatının Toprağı' (Earth
of the Roof) ve yang'ı ortaya çıkarır.
Dünyevi dalımın elementi olan toprak diğer bütün elementlerin kaynağı
dır. Öğle sonrasına, yazın "köpek günleri"ne, pusulanın merkezine, hem yin
hem de yanga, renk olarak sarı, sayı olarak beş, tat olarak tatlıya, dalak, ağız
80
ASTROLOJİ
Ay Sütunu
Yıl sütunu duygusal durumumuzu ve davranış örüntümüzü gösterirken, ay
sütunu kaderimizi belirtir. On yıllık döngülere bölünen kişisel bir kronoloji
çıkarmak için bir başlangıç noktası olarak kullanılır. Batı astrolojisinin tersi
ne, bir kişinin güneşe göre hesaplanan doğduğu aydan değil, kameri aydan çı
karılan bilgiye dayanır. Genellikle bir kişinin horoskopunun diğer yönleriyle
birlikte yorumlanır. Benim durumumda, ay sütunum doğum yılımın yedinci
kameri ayı oluyor.
Elbette basitçe Batı güneş takvimini Çin kameri takvimine dönüştüren bir
harita üzerindeki aya da bakabilirim. Çin kameri-güneş takviminin altında
yatan ilkeleri anlamak kolay değildir, ama çaba harcamaya değer, çünkü Çin
astrolojisi, toplumu ve uygarlığının tarihi üzerine çok ilginç bir ışık tutar.
B atı takvimleri yalnızca günlerin ve ayların düzenlenmesiyle ilgilenirken,
Çin takvimleri güneşin, ayın ve gezegenlerin hareketleri hakkında da bilgi
sağlar. Yine, Batı takvimi güneşin döngüsüne dayanırken, Çin takvimi ayın
hareketini dikkate alır.
Aslında, Çinliler biri ay, diğeri de güneşe dayanan iki farklı takvim siste
mi geliştirmişler, sonra da bir kameri-güneş takvimi ortaya çıkaracak şekilde
her iki takvimin öğelerini birleştirmişlerdir. Geleneksel olarak sıradan insan-
81
PETER MARSHALL
lar tarafından kullanılanı bir yılı on iki aya ayıran kameri takvimdir. Çiftçiler
ve falcılar tarafından kullanılan güneş takvimi ise günleri hesaplamak için
kullanılır. Bu takvime Hsia takvimi denir, çünkü aşağı yukarı 4000 yıl önce
Hsia Hanedanlığı 'ndan beri kullanılmıştır.
Hsia takvimi astroloji ve fal bakmak için kullanılır çünkü beş elementle
yakından ilişkilidir. Her bir yıl, ay ve gün elementlerin birini temsil eden iki
Çince karakterle ifade edilir. Bu şekilde, belirli herhangi bir hareket element
ler bakımından ifade edilebilir. Doğum tarihinizi Hsia takvimi formatına dö
nüştürerek - dört sütun: Yıl, ay, gün ve saat - doğumunuzda hakim olan se
kiz elementi temsil eden sekiz Çince karakter elde edersiniz.
Elbette takvimler astrologlar için sadece tam doğum tarihinizi belirlemek
amacıyla değil, takvimlere aynı zamanda günlük etkinliklerimizi düzenlemek
ve gelecek için plan yapmak amacıyla da gerek duyulur. Eski Çin 'de, impa
rator doğu zamanda ulusun refahı için gerekli görevleri yerine getirmek ama
cıyla güvenilir bir takvime sahip olmak zorundaydı. Aslında, imparatorun en
önemli görevi - Gökten aldığı emir - takvim oluşturmaktı. İmparator güne
şin tekrar merkeze geri dönmeden önce sarayının merkezinden Batı, Kuzey,
Doğu ve Güneye geçerek ilerleyişini izlerdi. Farklı renklerde giyinir ve fark
lı yiyecekler yerdi; örneğin yazın kırmızı giyinir ve 'Berraklık Sarayı'nda be
zelyeyle tavuk eti yerdi. Bazı otoriteler İmparatorun İmparatorluğun dört bel
li başlı noktasını da ziyaret ettiğini ya da pusulanın dört noktasının kutsal dağ
zirvelerine kutsal yolculuk yaptığını da söylerler. Bu göklerde olduğu gibi
yerde de düzenin hüküm sürmesini temin ederdi.
Çin Takvimi
Çin takviminin gelişimi hakkında daha fazlasını öğrenmek için Hong
Kong'da Kowloon bölgesinde Star Ferry durağı yakınlarındaki yeni Uzay
Müzesi'ne gittim. Orada Çin astronomisi üzerine 'Gökyüzündeki Ejderha' de
nen bir görsel-işitsel program geliştirmiş şevkli bir adam olan müzenin müdü
rü Dr. Chan Ki Kung ile tanıştım. Kadim Çin astronomi sistemi yerini Batı
modeline bırakmış ve 1911 Çin Cumhuriyeti 'nin kuruluşundan sonra Batı gü
neş takvimi resmi olarak benimsenmiş olmasına karşın, ülke insanı ve astro
loglar tarafından geleneksel takvim hala yaygın biçimde kullanılmaktadır.
Müzenin müdürü bu takvimin önemine ilişkin hiçbir kuşku taşımıyordu:
"Eski Çin astronomisindeki en büyük başarılar Çin takvim yapımı alanında
bulunmaktadır," dedi gururla.
Eski takvimler sadece çok karmaşık değil, aynı zamanda olağanüstü dere
cede hatasızdı: Tarihi İ.Ö. beşinci yüzyıla uzanan Chinese Quarter Remain
der Calendar bir tropikal yılı (güneş yılını) 365,25 gün olarak kabul etmişti;
bugün biliyoruz ki bir tropikal yıl 365,2422 gündür!
82
ASTROLOJİ
83
PETER MARSHALL
Yazgı Döngüleri
Çin kameri-güneş takviminin kameri ayları Kaderin Dört Sütununun ay
sütununun temelini oluştururlar. Yıl sütunu gibi, bunun da bir göksel sapı ve
dünyevi dalı vardır. 23 Ağustos l 946'da, yılın yedinci kameri ayında doğmuş
olan benim göksel sapım elementi ateş olan üçüncüsü yani ping, dünyevi da
lım da elementi metal olan dokuzuncusu, yani shen'dir.
Çin astrolojisinin çoğu biçiminde, tapınaktaki astrologumun da gösterdiği
gibi, bir kişinin hayatı ay sütunundan başlayan ve on iki yazgı evine yerleş
tirilen bir dizi on yıllık yazgı döngülerine bölünür. Bununla birlikte, on yıllık
döngü daima bir kişinin doğduğu günle başlamaz, bu yüzden de ikinci dön
gü o kişinin üçüncü doğum gününde başlayıp on üçüncü doğum gününde bi
tebilir.
İkinci yazgı döngüsünün zamanını çözmek de yine kolay değildir. İlk ola
rak, doğduğunuz yılın göksel sapının sayısına bakarsınız. Tek sayıysa bir,
çiftse iki kabul edilir. Kişi erkekse, bir ekleyin; kadınsa, iki. Benim duru
mumda, bu rakam üç; tek sayı olduğu için bir, erkek olduğum için de bir ek
liyorum, iki yapıyor!
Sonra, geleneksel Çin ay-güneş takviminin güneş yönünü göz önünde tut
mak zorundasınız. Çin takviminde bir ay yaklaşık olarak yirmi dokuz günlük
bir kameri aya eşitken, aynı zamanda dünyanın güneş çevresindeki dönüşüy
le yakından ilişkili olan "on beş günlük periyotlar" da içerir. Dolayısıyla, "ka
meri-güneşsel" doğası. Güneş takvimi her biri aşağı yukarı on dört günlük
uzunlukta olan yirmi dört periyoda (chieh) bölünür. Bunların, ' Böceklerin
Hareketi' (5 Mart'ta başlar), 'Kulaktaki Tahıl Tanesi' (6 Haziran'da başlar) ya
da 'Kırağı İner' (23 Ekim'de başlar) gibi adlarının olması bu bölmelerin ya
pıldığı Çin toplumunun tarımsal doğasını yansıtır. Bunlar, genellikle on iki
Batı zodyak burcunun birinin orta noktasında başlayan on iki aylık festival
halinde eşleştirilir.
Hong Kong'da aldığım Çin takviminde, aşağı yukarı her on beş gün, on
beş günlük periyotları gösteren tarihlerin yanında belli Çince terimler var. Bir
yıldaki yirmi dört tane on beş günlük periyot ayrıca on iki kısma ve on iki or
ta-periyoda bölünüyor. Chan Ki Kung şöyle açıkladı: "İlkbaharın Başlangıcı,
Böceklerin Uyanışı, Berrak ve Parlak kısımlara, Yağmurlar, İlkbahar Nokta
sı, Tahıl Tanesi Yağmuru da orta-periyotlara birer örnektir. Arka arkaya gelen
iki orta-periyot yaklaşık olarak otuz gün ayrıdır, dolayısıyla her bir orta-peri
yot bir kameri aya karşılık olarak yapılır. Yani, İlk Kameri Ay 'da Yağmurlar
orta-periyodu, İkinci Kameri Ay' da İlkbahar Noktası, Üçüncü'de Tahıl Tane
si Yağmuru orta-periyodu olur gibi."
On yıllık yazgı döngüsüne dönecek olursak, yıl sütununun hesabı tekse,
bu durumda kişinin doğum gününden hemen önceki chieh'in (on beş günlük
84
ASTROLOJi
Gün Sütunu
i.S. 800 dolaylarında yaşamış olan Tsu Ping'e göre, gün (hua) sütununun
göksel sapı benliği temsil eder. Her biri bir elementle ilişkili olan sekiz bur
cun geriye kalan yedisi (ba tze) akrabaları ve arkadaşları sembolize eder. Ay
sütunuyla birlikte kullanıldığında, on yıllık döngülerin örüntüsünü belirleme
ye yardımcı olabilir.
PETER MARSHALL
86
ASTROLOJi
ve inatçı olmasına yol açacaktır. Aynı kişinin gün sütununun elementi yin su
ise ikisinin arasındaki ilişki pozitiftir ve bir diğerini arttıracaktır.
Çin horoskopundaki tam anlamıyla astrolojik element aynı zamanda ka
derin gün sütununuzun grubunu yöneten elementle ilişkili yirmi sekiz takım
yıldızı da içerir. Bunlar yaşamınızdaki şans faktörünü belirler. B ağ güneşten
çok ayladır: Takımyıldızlara her yirmi sekiz günlük kameri ay boyunca ayın
her gün geçtiği lunar evler ya da ikametler (sieu) denir.6 Her evi sabit bir yıl
dız yönetir ve her sabit yıldız Yeşil Ejderha, Beyaz Kaplan, Kara Savaşçı ve
Kırmızı Kuş olarak bilinen dört çeyrek dairedeki dört takımyıldız kemerin
den birinde bulunur. Yirmi sekiz takımyıldız en önemli altmış yıl döngüsüy
le paralel hareket eden bir yirmi sekiz gün döngüsü oluşturur. Yıl boyunca
gözle görülebilir olan bunlar aşağı yukarı İ.Ö. 2400 yılında göksel ekvator
boyunca dağılmıştı, ama presesyon nedeniyle artık ilk konumlarında değil
ler.?
Her günün takımyıldızı, ya da lunar evi, bir hayvanla ilişkilidir ve ya
uğurlu ya da uğursuz olarak kabul edilir. Döngünün ilki timsahla ilişkili olan
uğurlu Boynuz'dur; on dördüncüsü uğurlu Duvar (oklukirpi), yirmi sekizin
cisi de uğurlu Savaş Arabası (yer solucanları) ile ilişkilendirilir. İlki Başak,
on dördüncüsü Pegasus ve Andromeda, yirmi sekizincisi de Corvus takımyıl
dızından yıldızlar içerir. B ir astrolog ya da bir Feng Shui uzmanının takım
yıldızları ilk yorumlaması önemli bir olay ya da defin zamanı için negatifse,
daha uygun bir zaman bulmak için Çin almanağındaki takımyıldızların yıllık
hareketine bakabilir. Lunar evlerin kullanımı çok popüler hale geldiği Japon
ya'ya da geçmiştir.
B aşka bir yöntemse günlük etkinlikleri planlamak için bir kişinin gün sü
tunu (hua) ile on beş günlük dönemler (chieh) arasında bir gönderme yapa
rak kişinin gün sütununu kullanır. İncelenen günden önce gelen en yakın on
beş günlük periyodun bulunmasını bir çizelge sağlar. Genellikle, kişinin
dünyevi dalına bağlı olarak on beş günlük periyotlara karşı yerleştirilmiş
günlük etkinlikler için danışılan on iki gösterge vardır. Böylece, faturaları
halletmek, evi temizlemek, sosyal olayları düzenlemek (evlilik de dahil),
uzun mesafeli yolculuklara çıkmak, borçları çıkarmak , dinlenmek, hatta bir
diyete başlamak gibi farklı etkinlikler için uğurlu ya da uğursuz zamanlara
bakılabilir.
Ben bunları 1 5 Mayıs'ta yazarken, gün sütunumun dünyevi dalını bulup 5
Mayıs'tan 2 1 Mayıs'a kadar süren on beş günlük periyoda karşı onu kontrol
ederek şunu öğreniyorum: "Olacak şeylere hazırlık olarak evi ya da ortalığı
temizlemek için uğurlu bir zaman. İş yapmak ya da sosyalleşmek içinse iyi
bir zaman değil. Kişisel sağlık, bedenen formda olma ve dış görünüşe dikkat
et."s Yazmak için iyi bir zaman olup olmadığını bana söylemiyor, ama en
azından bunları yazarak araştırmamı devam ettiriyorum.
87
PETER MARSHALL
Saat Sütunu
Şimdiye kadar Kaderin Dört Sütunu 'nun yıl, ay ve gün sütunlarına değin
dik. Geriye saat (guo) sütunu kalıyor. Daha önce de gördüğümüz gibi, Çin
günü 23.00'dan başlayıp 0 1 .00'a kadar süren her biri Batı zamanının iki sa
atlik dilimlerinden oluşan on periyoda bölünür. Her periyodun biri göksel
sap, biri de dünyevi dala karşılık gelen iki burcu vardır. Çin 'in dışında doğ
muş biri için, ilk gereken şey doğum saatini Evrensel Saat'e - Greenwich
Mean Time ile aynı - dönüştürmek, sonra da bunu Çin Kıyı Saati'ne dönüş
türmek için ona sekiz saat eklemektir. Ben aşağı yukarı Ağustos ayında
1 6:30'da doğmuşum (İngiliz Yaz Saati); bu 1 5:30 (UT) ve 23:30 (CKS) ya
par. Dönüştürmeyi hesaba katarak, dünyevi dalımın sayısı bir olur, Ming Shu
Fare burcuyla ilişkilidir ve element yang su olur. Saat sütunumun göksel sa
pı dokuz olur, o da yang suyla ilişkilidir. Ben açıkçası oldukça suyla ilgili
yim!
Bu bilgiyi edindikten sonra, doğumumla gelen şans payımın ne olduğunu
çıkarabilirim. Şans bir Çin horoskopunu yorumlamada önemli bir rol oynar.
Şan payını hesaplamanın en eski yöntemlerinden biri saat sütununun dünye
vi dalını 5000 yıl kadar önce hüküm sürmüş olan yarı efsanevi ' San İmpara
tor' Huang Ti'nin dört imgesinden birine yerleştirmektir. Her imge belirli bir
mevsimi temsil eder: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış. Çin almanaklannda, bu
dört imgeye 'Dört Mevsimin Şarkısı ' denir. On iki dünyevi dal İmparatorun
vücuduna dağıtılır - baş, omuzlar, karın, eller, kasık, dizler ve ayaklar; bu da
dünyanın güneş çevresindeki hareketiyle tanımlanan mevsimlerin makrokoz
mosunu yansıtan mikrokozmosa bir başka örnektir.
Doğumdaki şans payımı çıkarmak için, doğduğum mevsimi buluyor (Çin
yılında sonbahar) ve San İmparator'un omuzlarında olan saat sütunumun
dünyevi dalını yerleştiriyorum. Bu şunu gösteriyor: "Kader yaşla gelişir . . .
İnsan iki genel kurala uyarak kendi yazgısını geliştirebilir: Hiçbir nedenle
başka birine güvenme ve engellerle karşılaştığında cesaretsizlikten sakın. Bu
kişinin çocuklarının daha iyi bir yazgısı olacaktır."9 Çok bilgece bir öğüt.
Dünyevi dalınız Sarı İmparator'un kamındaysa, yaşamın ilerleyen yılla
rında sanat ya da müzik alanında ün ve servet kazanabileceksiniz demektir;
ellerindeyse, iş ve ticaret sizin başlıca talih kaynaklarınızdır ve doğduğu
nuz yerden ayrılırsanız daha da başarılı olacaksınızdır; kasıklarındaysa, ya
şamın ilerleyen yıllarında yüksek bir statü ve zenginlik kazanacaksınız de
mektir; dizlerindeyse, şanssız olacaksınız, bu sizi huzursuz ve tatminsiz bir
yaşama götürür. Son olarak, dalınız ayaklardaysa, mutluluğu ancak bütün
maddi ve dünyevi amaçlardan vazgeçerek, entelektüel ve spiritüel yönleri
geliştirerek ve iki eşiniz olsa bile ( ! ) ıssız bir yerde yaşamak için doğduğu
nuz yeri terk ederek bulabilirsiniz. Ben hepsinden çok bir ayak insanı gibi
görünüyorum.
88
ASTRO LOJ İ
ir diğer popüler astroloji tipi Çin takvimine dayanır. İste evi taşımak ol
B sun, ister evlenmek ya da bir iş toplantısı düzenlemek olsun, günlük et
kinlikleri planlamaya yönelik bir yöntem sunar. Bu yöntem yıl boyunca ayın
sieu (lunar evler) olarak bilinen sabit yıldızlardan oluşan yirmi sekiz takım
yıldızdan geçiş hareketine dayanır. Bu kehanet yönteminde geçerli yıl için
basılı bir almanak kullanılır.
'Çin Almanağı' çok eskidir. Aslında, dünyadaki en eski ansiklopedi olarak
da tanımlanabilir, çünkü yaklaşık olarak İ.Ö. 2250'den beri sürekli basılmış
tır. Özellikle çiftçiler için sabitlenmiş mevsimlerin avantaj olduğunu gören
İmparator Yaw'ın emirleriyle astrologlar tarafından derlenmiştir. Her yıl göz
den geçirilip düzeltilmesine karşın, metnin hacmi aynı kalır ve arkaik dilini
anlamak güçtür. Tayvan'da 'Çiftçilerin Almanağı' ; Hong Kong'da Tong
Sing, 'Her Şeyi Bil Kitabı' olarak bilinir. ı Astroloji, kehanet prosedürleri ve
geleneksel inançlar hakkındaki bilgilerin bir özeti olan bu eser, yüz ve el oku
ma yönergeleri içerir ve 'Kaderin Dört Sütunu' ile Feng Shui irfanını kapsar.
Temel olarak belli bir zaman noktasında beş elementin etkisini yansıtan bir
takvimdir.
90
ASTROLOJİ
91
PETER MARSHALL
Bay Choi 'ye Feng Shui ile Çin takvimi arasındaki bağlantıyı sordum.
"Feng Shui sekiz karakterle ilişkilidir."
Bildiğim bu şey Çin astrolojisinde ' Kaderin Dört Sütunu' için kullanılan
popüler terimdi. Feng Shui'yi Güney Çin dilindeki gibi ' fung şoy' biçiminde
telaffuz etmişti.
"Çin usulüne göre eşyaların eve yerleştirilmesi," diye çevirdi Sherman,
"dört mevsimle ilişkilidir. Chi'nin, yani enerjinin akışını içerir. Bazen iyidir;
bazen iyi değildir. Farklı insanlar için farklıdır; sekiz karakterle ilişkili olma
sının nedeni de işte budur."
Çevirmenim adamın işinin güçlükleri yüzünden çok geçmeden terlemeye
başladı . Bay Choi sakinliğini hiç yitirmedi, konuşurken darmadağınık masa
sının üzerindeki küçük bir abaküsle oynuyordu.
"Sekiz karakter oldukça kişiseldir. Sekiz iyi karakterle doğmuşsanız, çok
başarılı olacak ve sorunsuz bir yaşam süreceksiniz demektir. Bu karakterler
kötüyse, çok zor bir yaşamınız olacaktır."
"Peki ya şans? Bir farklılık yaratabilir mi?"
"Kaderiniz birlikte doğduğunuz şeydir. Ama şans ondan anladığınız şey
dir. Şans refahı arttırabilir. İyi bir kaderle doğmuşsanız, iyi bir şansınız da
varsa, hayatınız daha da iyi olacaktır."
"Peki kötü bir kaderiniz varsa?"
"İyi şans yine de size yardımcı olabilir."
"Feng Shui'nin bütün bundaki rolü nedir?"
"Feng Shui şans gibi çalışır. Her iki tarafı da dengeler. İyi Feng Shui kö
tü bir kaderi yumuşatabilir. İyi bir kaderiniz varsa, Feng Shui onu daha da iyi
bir hale getirebilir. Feng Shui yaşamınız için bir çare sunar. Kazancınızı ço
ğaltabilir, belki de on kat. Sağlığınız ve ilişkileriniz için de iyidir."
"Peki Feng Shui uygulamazsanız?"
"Feng Shui uygulamazsanız, sadece kaderinize razı olacaksınızdır. Ama
Feng Shui ile birlikte yaşamınızı geliştirebilirsiniz. Yalnızca şerden kaçın
makla kalmaz, aynı zamanda potansiyelinizi de en üst düzeye çıkarabilirsi
niz. Şansı kendinize daha da yakın hale getirebilirsiniz."
"Şer derken neyi kastediyorsunuz?"
"Kötü bir yol. Feng Shui insana kötü bir yoldan sakınmasını söyler. Çok
geneldir."
"Bunu nasıl yaparsınız?"
"Konum ve zamanla." Bu ofiste bir konum kötüdür; başka bir konum iyi
dir. Şu köşeyi kullanmazsan, şerden kaçınmaya yardımcı olur. Dekorasyon
ları kötüye karşı koymak için kullanabiliriz."
92
ASTROLOJİ
Bay Choi'nin ofisinde Lo Pan pusulası olarak bilinen bir Feng Shui pusu
lası olduğunu fark ettim ve onun ne kadar önemli olduğunu sordum.
"O en önemlisi. B ir Feng Shui üstadı kendi gözleriyle hüküm veremez.
Yılın zamanına göre yirmi dört farklı yön ve 3600 için farklı yorumlar vardır
- kimi iyi, kimiyse kötü. Ayrıca yirmi yıl, dokuz yıl ve bir yıllık döngüler de
vardır. Örneğin, 2004 yılında, bir yirmi yıl döngüsünün sonunda olacağız.
Çok büyük bir değişim olacak."
"Nasıl bir değişim?"
"Feng Shui dünya eğilimlerine ilişkin kehanette bulunmaz; sadece bir ül
ke ya da bir yer için bu olur. "
"Bunlar ne kadar güvenilirdir?"
"Pusula sadece hesap yapılacak bir alettir. Yorumlan insanlar yapar," di
ye yanıtladı, bilge bir şekilde gülümseyerek.
Sonra Bay Choi 'yi Hong Kong'da her evde tanınan biri yapan konuya -
almanağına - döndüm. Ona bu almanağın aya mı, yoksa güneşe mi dayandı
ğını sordum?
"Rasathane insanları güneş takvimini kullanır. Eski zamanlarda, Çinli
çiftçiler ayı kullanırlardı, ama çok kesin değildir. Güneşi kullanmak gerek."
Almanağının nasıl kullanıldığını sordum.
"Çin almanağında 365 gün vardır. Bazı günler iyi, bazıları kötüdür. Kötü
bir günde, insan bir işe başlamak, ev taşımak ya da yolculuğa çıkmak gibi
belli şeyleri, günlük şeyleri yapmaktan kaçınabilir."
"Hangisinin iyi ya da kötü bir gün olduğuna nasıl karar veriyorsunuz?"
"Hesaplamalarıma göre. Her altmış yıl, bir döngü vardır, ve her 1 800 bir
büyük daire. Bu günleri farklı yıllarda değiştirir."
Açıkça Çin takvimindeki Büyük Yıl denen şeye gönderme yapıyordu.
"Her gün için bir giriş vardır. Bu giriş size sekiz karakterinize bağlı ola
rak yapılacakları ve yapılmayacakları söyler."
"Kendi başınıza yorumlayabilir misiniz?"
"Evet. Sadece kitaba bak!"
93
PETER MARSHALL
94
ASTROLOJİ
strolojik ' Dört Sütun' kaderimizi belirler, ama Feng Shui şansımızı etki
Aleyebilir; bu da kaderimizin işleyişini etkileyebilir. Güney Çin'deki bir
atasözünde şöyle denir: "Önce kader gelir, şans ikinci, Feng Shui de üçüncü
dür." Aynca, Çin Almanağı'nın yazarının bana anlattığına göre, iyi Feng Shui
kötü bir kaderi düzeltebilir, iyi bir kaderi de daha iyi bir hale getirebilir.
Birçok bakımdan, Feng Shui geleneksel astrolojiyi tamamlar. Her ikisi de
eski Çinlilerin evrendeki her şeyin diğer her şeyle rezonansta olduğu ve gök,
dünya ve insanlık arasında sıkı bir bap olduğu inancını doğrular. ' Dört Sütun'
göklerin yaşamımızı nasıl etkilediğini, Feng Shui de dünyanın yaşama biçi
mimizi nasıl etkilediğini gösterir. Elementlerin doğal kuvvetlerine dayandığı
için ilkini değiştirememekle birlikte, ikincisini değiştirebiliriz. Özgürlük ala
nımız oradadır. Feng Shui şansımızı ustaca idare etmenin bir yoludur. ı
96
ASTROLOJİ
caktır, bu yüzden iyice korunmuş bir yere ihtiyaç olacaktır. Suyun sınırı sa
dece akan su değil, aynı zamanda düz açık alan anlamına gelecek biçimde yo
rumlanırdı.
Feng Shui bazen geomansi olarak çevrilir, ama Batı geomansisinden daha
fazlasını içerir, çünkü sadece dünyayla ilgili değildir, aynı zamanda kozmik
kuvvetleri de kanalize eder.2 Ortamlarının enerjisini uyumlu hale getirmek
için canlılar ve ölülerin ikametgahlarını ayarlamaya yönelik kadim bilim ve
sanattır. Yaşayan çevrenin incelenmesi haline gelmiştir. Temel ilkeleri Çin
astrolojisinin merkezinde yer alan sekiz trigram, yin-yang felsefesi ve beş
element kuramına dayanır. Ayrıca esas ev sahibinin aile reisinin ' zaman-yaz
gısı 'nı da hesaba katar.
Ataların lahitlerinin kötü yerleştirilmesi onların ruhlarının rahatsız olma
sına ve soylarından gelenler için talihsizliğe yol açabilir. Diğer yandan, iyi bir
yer hepsinin esenliğine ve gönencine yardım edecektir. Benzer bir şekilde, iyi
bir Feng Shui 'si olan bir ikametgah orada ikamet edenlerin sağlık, gönenç ve
mutluluğunun yararına olacaktır. Çin evleri, köyleri, sarayları, kentleri ve
mezarlıklarının hepsinin biçimi Feng Shui 'den etkilenmiştir. Özellikle Pekin
Kuzey'in kötü etkilerinden dağlarla korunmuştur ve Güney'in iyicil etkileri
nin kendini gösterebildiği düz bir ovada konumlanmıştır.
İlk Batılı yorumcular Feng Shui 'yi bir boş inanç olduğunu düşünerek gör
mezlikten gelme eğilimi göstermişlerdir. On altıncı yüzyılda, Cizvit Matthew
Ricci ona "boş inanca dayanan bir rit" demiştir. On dokuzuncu yüzyılda, Er
nest Eitel Feng Shui üstatları telgraf hatlarının çekilmesine, yolların yapılma
sına, madenlerin açılmasına ve demiryollarının inşasına karşı çıktıkları için
'boş inanç sistemi'nin nasıl ' ilerleme'nin önünde bir engel olduğunu kederle
ifade etmiştir. Feng Shui'nin Çin bahçe düzenlemelerindeki estetik etkisini
takdir eden Joseph Needham bile ona bir sahte-bilim, bir kehanet biçimi ve
"büyük ölçüde boş inanca dayanan bir sistem" demiştir.3 Daha yakın zaman
larda Batılı yorumcular Feng Shui 'nin bir "astro-biyolojik düşünce biçimi" ya
da bir 'astro-ekoloji' biçimi olduğunu ileri sürerek bu konuya daha olumlu
yaklaşmışlardır; bu da hiç kuşkusuz onun artan popülerliğini yansıtmaktadır.4
Belki daha iyi biçimde bir 'eko-astroloji' türü olarak tanımlanabilir, çünkü
Feng Shui mikrokozmosla makrokozmos (insanla evren) arasındaki sıkı bağı
ve göklerle dünya arasındaki yakın karşılıklılığı (yukarıda nasılsa aşağıda da
öyle) tanımaktadır. Dahası, dünyada bir kozmos modeli takdim etmektedir.
.
B irçok bakımdan, Feng Shui sadece basit sağduyudur. Hepimiz bazı yer
lerin insanda güzel duygular uyandırdığını, bazı yerlerin ise açıkça tüyler ür
pertici olduğunu deneyimlemişizdir. Nemli, alçak zeminli bir ev muhtemelen
sağlıksızlığı teşvik edecek ve su basacaktır, diğer yarıdan Güney 'e bakan, önü
açık olan korunaklı bir ev insana bir esenlik ve güvende olma duygusu vere
cektir. Rüzgar ve suyun bir ortamı nasıl biçimlendirdiğini inceleyerek Feng
97
PETER MARSHALL
98
ASTROLOJİ
99
PETER MARSHALL
Daha önce yapılmış bir evi etkileyen kötü etkiler de aynalar, rüzgar çanlan,
trident' ler ve tılsımlar gibi araçlarla dengelenebilirler.
İdeal yer üç tarafından dağlarla ya da tepelerle korunan ve önden bir su
yoluyla güneye açık olan bir "koltuk" biçiminde olur. Burada, dünyevi ehi
yükselir, göksel ehi de alçalır, o yerin "ejderhanın ini"nde buluşur ve birleşir
ler. Lahit, ev ya da köy, böyle olunca bir dirsek kıvrımında olduğu gibi ko
runmuş olur.
Dünyada hayat veren chi'nin iki başlıca akımı, gökyüzünün Doğu ve Ba
tı çeyrekleriyle ilişkili olan Yeşil Ejderha ve Beyaz Kaplan'la sembolize edi
len yin ve yang'dır. Yang Ejderha ile yin Kaplan 'ın gücü birbirini dengeleme
lidir. Genelde, yüksek eğimli yüzeyler yang, yuvarlak yükseltiler ve su yin
olarak düşünülür (cinsel sembolizm açıktır). İdeal olarak, bir yer beşte üç
yang beşte iki de yin içerir. Kentsel yerlerde, yollar su yollarının yerini ala
bilir, diğer yapılar da dağ diye düşünülebilir.
Peyzajdaki en önemli özellik ejderhadır; doğrusaldır ve diğer bütün bi
çimleri birbirine bağlar. Doğasına bağlı olarak, insanın talihini düzeltebilir ya
da yok edebilir. Tepeler ve dağ kenarlan onun gövdesinin toplardamarlan ve
atardamarlarıdırlar.
Peyzaja yapay ızgara koymaktansa, Çinliler toprağın doğal hatlarını izle
yen dolambaçlı yollar, duvarlar ve yapıları tercih ederler. Bunu Çin 'deki yol
culuğum süresince eski çiftlikler, evler ve köylerin yerleşim biçiminde gör
müştüm. Aslında, Avrupa'da, Versailles gibi, neo-klasik dönemin geometrik
bahçelerinden Romantik çağın pitoresk, akıcı bahçelerine geçiş ilk olarak
Cizvitler tarafından getirilmiş Çin tarzlarından etkilenmiş olabilir. ıo
Dağlar rüzgarı dindirerek chi'nin dağılmasını önlerken, su yolları da onun
hareketini durdurur ve akıp gitmekten alıkoyar. Çok fazla kanal olursa, ehi
dağılır. Diğer yandan, "ejderhanın ini" ehi 'nin etkisinin pozitif ve güçlü ol
duğu yerdir. Güneye bakan, üç tarafı dağlarla korunan iyi bir yerde bulunur.
'Dağ Ejderhası' uyum, ' Su Ejderhası' da gönenç getirir.
Farklı arazi biçimlerini tanımlamak için beş gezegen kullanılır ve bunlar
beş elementle ilişkilidirler. Merkür Su Yıldızı, Venüs Metal Yıldızı, Mars
Ateş Yıldızı, Jüpiter Tahta Yıldızı, Satürn de Toprak Yıldızı olarak düşünü
lür. Doğu'daki bir dağ bir Metal Yıldızı, Güney'deki bir dağ da bir Ateş Yıl
dızı ise bu elverişsiz olacaktır, çünkü Ateş Metali yok eder. İdeal olarak, Su
(engebeli bir plato) kuzeyde; Doğu'da Tahta (çıkmaz); Güney'de Ateş (üç te
pe) ile ilişkili arazi biçimi; ve Batı' da Metal (eğri) olmalıdır.
Feng Shui'nin nihai amacı doğal dünyaya hakim olmak ya da onu fethet
mekten çok onunla uyum için yaşamanın bir yolunu bulmaktır. Dünyayla
göklerin enerjilerini dengeleyecek bir araç sağlar; aslında uygulamalı Çin
kozmoloji bilimi olarak da görülebilir. Gerçekte, Çinliler için uğurlu bir ika-
1 00
ASTROLOJ İ
metgfilı sadece benliğin bir sembolü olmakla kalmaz, aynı zamanda bir ima
go mundi'den- evrenin bir imgesinden - başka bir şey değildir. 1 2
Lo Pan Pusulası
Feng Shui uzmanının hesaplamalarını yapabilmesi için başlıca alet Lo
Pan pusulasıdır. B ir yerleşim yerini dünyanın ve göklerin kozmik kuvvetle
riyle doğru biçimde hizalamak için, Feng Shui uzmanı ana manyetik pusula
nın çevresine bir dizi ortak merkezli halkaya kazınmış bilgilerden yararlanır.
Bu bilgiler yönleri, l Ching' in hegzagramlarıyla trigramlannı ve Çin takvi
minin altmış yıl döngüsünün göksel saplarıyla dünyevi dallarını içerir.
Feng Shui ve astroloji arasındaki yakın ilişkiyi yansıtan Lo Pan pusulası
nın bir prototipi shih olarak bilinen kahinin tahtasıdır. Tarihi en azından İ.Ö.
ikinci yüzyıla dayanan bu araç iki tahtadan yapılmıştır: Üstteki göğü temsil
eden bir disk biçiminde, alttaki ise dünyayı temsil eden bir kare biçimindedir.
Hong Kong'da bir Lo Pan pusulası edindim. Kare biçimindeki kaidesin
de, yağ içinde - Göğün Havuzu olarak bilinir - yüzen ana pusula iğnesi çev
resinde birçok ortak merkezli halka var. O pusulayı bilgisayarımın yakınına
koyduğumda, güçlü manyetik alanı ve hiç kuşkusuz donanımımdan radyas
yonu alarak hafifçe titreştiğini fark ettim.
Lo Pan pusulasında otuz altı halka olabilir, ama en basit olanında dokuz
halka vardır. Hegzagramları, elementleri ve yıldızları betimledikleri için, ast
roloji ve Feng Shui 'nin birlikte yaşayanlar ve ölülere uğurlu bir yer bulmada
nasıl bir araya geldiklerini gösterirler. Pusula gönenç ve esenlik için esas olan
uyumu sağlamak üzere birlikte çalışmak zorunda olan evrenin üç temel yönü
- gök, dünya ve insanlık - çevreler.
İlk halka iddia edildiği üzere Fu Hsi tarafından keşfedilen ' Önceki Gök
Dizisi' olarak bilinen dünyevi düzenlemenin sekiz trigramını resmeder. Gü
neyde en yüksek noktasında (::) yang, Kuzey' de yin <= =) ile pusulanın yön
lerini gösterirler. Trigramlar aynı zamanda doğal olguları da sembolize eder
ler: Gök, göl, gök gürültüsü, rüzgar, su, dağ ve dünya (toprak). Doğal kuv
vetlerin sembolleri olarak onların manyetik iğneyi koruduğuna inanılır.
İkinci halka Büyük Ayı'nın yedi yıldızına ek olarak peyzajda belirli bi
çimlerle yansıtılan Büyük Ayı'nın yakınlarındaki iki yıldızı olduğuna inanı
lan toplam dokuz hareketli yıldızı içerir. Adları tarihsel bağlamlarını gösterir:
Açgözlü Kurt, Büyük Kapı, Eldeki Kıymet*, Saflık ve İffet, Yok Eden Ordu.
Diğer iki yıldız Sol Destek ve Sağ Yardımcı olarak bilinir. Onlar da peyzajda
uygun olan ve uygun olmayan şekilleri temsil ederler. ı ı
Üçüncü halka bir gemici pusulasındakilere benzeyen yön noktaları olan
1 01
PETER MARSHALL
1 5 ° 'lik sektörlerden oluşan yirmi dört ' dağ'ı kapsar. Gök, dünya ve insanlık
arasındaki uyumu vurgulayan San-ho Feng Shui okulunun yirmi dört dağdan
üç halkası, ama zaman döngüsünün çevre üzerindeki etkisinin üzerinde duran
Sa-yüan okulunun bir tek halkası vardır. Dağlar Sonraki Gök Dizisi 'nden
dört hegzagrama, sekiz göksel sapa ve on iki dünyevi halkaya karşılık gelir.
Mou ve Chi göksel sapları eksiktir, çünkü onlar merkezde dünyaya karşılık
gelirler. Bu halka yerleşim yerlerinin yönünü saptamak ve peyzajlarla dağ sil
silelerini ölçmekte kullanılır.
Dördüncü halka Tzu Wei (Üstat Wei) astroloji sisteminden sekiz başlıca
yıldızı içerir. Tzu Wei değişik biçimlerde Mor Yıldız, Mor Gezegen ya da Po
le Star adı verileni gözeten tanrının adıdır. Astrolojik takvimin merkezidir. İn
sanların yaşam süresi aynı zamanda Kuzey ve Güney Measure de denen en
yakın iki takımyıldız olan Ursa Majör ve Ursa Minör (Büyükayı ve Küçüka
yı; Great and Little Bear, ya da Dipper) ile sembolize edilir. Güney Measu
re 'da doğum tanrısı, Kuzey Measure'da ölüm tanrısı yaşar.
Sonraki iki halka - beşinci ve altıncı / Ching'in altmış dört hegzagramı
-
1 02
ASTROLO J İ
sulaları da vardır. Otuz sekiz halkalı pusulada bir yer hakkında bir kişinin ho
roskopunu çıkarmak için elementler, yin ve yang, göksel saplarla dünyevi
dallar ve hegzagramların dengesini kontrol etmekte kullanılan bir astroloji
halkası vardır. 12 Ölmüşlerin takımyıldızını ya da 'Yaşam Yıldızı 'nı bulmak
için kullanılan bir ' Yaşam Yıldızı Halkası' da vardır. 'At Sarayı Halkası' de
nen halka mezar konusunda ölmüş olanın ruhunun hoşnut olacağından ve or
talıkta dolaşmayacağından emin olmak için gezinen 'At Yıldızı'nın konumu
nu izler. Bu önemlidir, çünkü ölmüş olanın huzuru ve mutluluğu ailenin ha
yatta olan üyelerinin talihini etkileyecektir.
Pusula okulundaki üç ana yöntem San-ho, San-yüan ve Chiu-hsing'dir.
San-ho Feng Shui yerini dört bakımdan inceler: Ejderha (yerin arkasında bu
lunan ana dağ silsilesi), Feng Shui noktası (hsüeh), yerel yükseklikler (sha)
ve su yolları. San-yüan yöntemi yeri I Ching'in hegzagramlanna dayanan on
göksel sap ile dünyevi dalları birleştiren altmış yıl döngüsü içinde inceler.
Chiu-hsing yöntemi temelde evin yapılan ve elementlerinin yönsel ilişkisini
dikkate alır.
Evin uğurlu yönü ev sahibinin ' yaşam-yazgısı'na bağlı olacaktır. Ev sahi
binin ' Kaderin Dört Sütunu' bu yüzden dikkate alınmak zorundadır. Hayırlı
yönler ev sahibinin yaşının ve on yıllık döngüde bulunduğu belirli evrenin
yanı sıra evin yaşına ( 1 60 yıl döngüsü içinde hangi yirmi yıllık periyotta ya
pıldığına) da bağlı olacaktır. Örneğin, Pa Che sisteminde bir kişinin doğum
yılına bağlı olarak ' Doğusal' mı yoksa ' Batısal' bir yaşamı mı olduğunu be
lirlemek için kişisel bir pusula kullanılır. Bu pusula yaşamınızda uyum ya da
çatışma meydana getirebilecek elementleri ve hangi renklerle sayıların size
en uygun olduğunu gösterir. ıJ Ayrıca, her birey için pusulanın olumlu ve
olumsuz yönlerini de belirtir. Benim durumumda, ben bir "Batısal yaşam"a
sahip oluyorum, elementim altın, sayımsa altı. Şans Batı (canlılık), Kuzey
Batı (yaşam), Güney-Batı (uzun ömürlülük) ve Kuzey-Doğu'dan (iyi talih)
gelecek. Diğer yönlerse olumsuz.
Lo Shu Karesi
Hesaplamalarını yapmaları için Feng Shui üstatları tarafından bir diğer
araç da bir kare içinde dokuz kareden oluşan Lo Shu karesidir. Çin'deki kent
ler, saraylar ve tapınakların tasarımı geleneksel olarak bu kareye dayanırdı.
İmparatorluğun eyaletleri bile ortadaki karede imparatorun yaşadığı benzer
bir örüntüye sahipti. Feodal zamanlarda, dokuz odaya gücü yeten toprak sa
hibi bu tasarımı benimserdi ve mevsimlere göre birinden diğerine taşınırdı.
Pekin'deki 'Yasaklanmış Şehir' bu kareye dayanır.
Bu araştırmaya girişirken olağanüstü bir keşifte bulundum: 1 960'larda
Cambridge'li mimar Keith Garbett tarafından tasarlanmış olan Kuzey Gal-
1 03
PETER MARSHALL
ler'deki evimin zemin planı da aynı modele dayanıyordu. Dört dış duvar tam
olarak pusulanın dört yönüyle aynı hizadadır. Bu kitabı Güney-Batı karesin
de yazmaya koyuldum, Batı ise meşe kaplı bir tepe ve engebeli bir dağın
oluşturduğu bir vadiye bakıyor.
Lo Shu karesinin efsanevi İmparator Yu'ya Lo ırmağından sırtında bu ka
reyle çıkan bir kaplumbağa tarafından ifşa edildiği söylenegelmiştir. İmpara
tor Dragon Gate Mountain'dan (Ejderha Kapısı Dağı) tünel açarak büyük
nehrin taşkın sularını kontrol eden ilk insan olarak ünlüdür. Yeşim İmparato
run bizzat kendisi onu altmış dört hegzagramlı bir parşömen tomarı, günün
ve yılın on iki bölümünü gösteren on iki birimli bir yeşim tablet ve üzerine
majik karenin kazındığı bir kaplumbağa kabuğu ile ödüllendirmiş. Üstün ilah
şöyle demiş: "Parşömen tomarındaki hegzagramlar halkın için uğurlu yıllara
dair kehanette bulunmana yardımcı olacaktır, yeşim tablet sana bilgece hü
küm sürmen için otorite sağlar, kaplumbağa kabuğundaki yazılar ise sana iyi
plan yapma yeteneği verir." t 4 Modem Çinli astrolog ve Feng Shui üstatları
nın belli başlı araçları hata bunlardır.
Karenin majik doğası onun sayı ve biçimi birleştirmedeki kendine özgü
lüğünde açığa çıkar.
G
4 9 2
D 3 5 7 B
8 1 6
1 04
ASTROLOJİ
ong Kong'a vardığım gün South China Daily Post'ta Raymond Lo hak
H kında bir makale okumuştum; makalede bir Lo Pan pusulası tutmuş King
Kong gibi metropolün gökdelenleriyle boğuşurken resmedilmişti. China
Light & Power adlı - adı da çok uygun - bir şirket için çalışırken, l Temmuz
l 997 'de, yani Hong Kong'un resmi olarak anakara Çin ile yenide birleştiği
tarihte, tam zamanlı bir Feng Shui uygulamacısı olmaya karar vermişti. Sa
dece Miami, Melboume, Singapur, Londra ve Hong Kong üniversitelerinde
dersler vermekle kalmamış, aynı zamanda CNN'de, ABC'nin Good Morning
America \le BBC'nin Whickeı"s World adlı programlarına çıkan, dünya med
yasında İngilizce konuşan bir uzman haline de gelmişti.
Kowloon (sözcük anlamı olarak 'dokuz ejderha' ) bölgesinde anakarada
yaşıyordu. Hong Kong'un ana adasından ünlü "yıldız feribotları"ndan birine
bindim ve terminalin karşısındaki Star House daki (Yıldız Evi) Raymond
'
Lo'nun ofisine gittim. Sekizinci katta, Oracle Sourcing and Development ad
lı bir şirketten yalnızca bir koridor aşağıdaydı . Cam kapıda Fung Shui and
Destiny Consultant (Fung Shui ve Kader Danışmanı) yazısı vardı. Güney
Çince tarzında ' fung shoy ' şeklinde telaffuz edilerek Fung Shui Lo olarak ta
nınmaktan hoşlanıyordu.
Ofisi açık gri ve beyaz renklerle dekore edilmişti. Mobilya en az düzeyde
olmasına karşın, birçok aslan ve kaplumbağa modelinin yanı sıra Mısır'dan
andaç olarak getirilmiş minyatür sfenksler ve piramitler vardı. Masası Do
ğu 'ya bakan uzun bir pencere boyunca yanlamasına yerleştirilmişti. Koltuğu
nun arkası duvara gelmişti, bu da onu koruyor ve ona destek sağlıyordu. Gi
rişi Güney-Batı yönündeydi. İyi enerji bu yönlerin her ikisinden gelir.
Kader Danışmanım kısa boylu, tombul bir adamdı; koyu yeşil bir gömlek
1 06
ASTROLOJi
1 07
PETER MARSHALL
"Üçüncüsü de Feng Shui'dir," diye devam etti Lo. "Feng Shui pozitif bir
çevrenin kaderinizi ve şansınızı nasıl etkilediğini ve kendinizi nasıl yeniden
yerleştirebileceğinizi gösterir."
"İnsan kaderini değiştirebilir mi?"
"Biz geliştirme sözcüğünü kullanırız, değiştirme değil."
"Bu insanın kaderinin önceden belirlenmiş olduğu anlamına mı geliyor?"
"Tam olarak öyle değil. Bir sanatçının doğuştan gelen özelliğine benzer
bu. Bir bankacı söz konusu olduğunda, sıkı çalışır ve iyi kararlar alırsa, güç
lükleri en aza indirir ve şansını geliştirir."
"Yani insan yaşamının yönünü etkileyebilir, öyle mi?"
"İnsanın bu yaşamdaki durumu bir balığa benzer. B ir balık yüzme özgür
lüğünden keyif alabilir, ama deniz yüzündeki akıntıya ters giden dip akıntısı
denize gider."
"Yani akıntıya karşı yüzülse bile, insan hala sonunda nehirle aynı yöne mi
gidecektir?"
"Evet. Buna bakmanın bir başka yolu da bir otomobil kullanmaya benzer.
Kaderiniz arabadır; lüks de olabilir, eski ya da rahatsız edici de. Şansınız üze
rinde gittiğiniz yoldur; sorunsuz bir otoyol da olabilir, taşlı bir yol da. Oto
mobil kusursuz olsa bile, yol kötüyse, yolculuğunuz rahat olmayacaktır ! "
Lo, insanın ' Kaderin Dört Sütunu'nun ay sütunundan "şans sütunları"na
sahip olduğunu açıkladı. Bu sütunların her biri, her şans sütunundaki iki ele
mentin etkisinin altına girildiği bir on yıllık periyodu gösterecektir. Çok ta
lihli olmak için, iyi bir kader sütunları dizisinin yanı sıra iyi şans sütunlarına
da sahip olmanız gerekir.
"Peki Feng Shui'nin buradaki rolü ne?"
"Feng Shui otomobili kullanma becerilerinizden ve o otomobil için ihti
yaç duyduğunuz parçalardan oluşur!" Yanıtlarken güldü, benzetmesinden
hoşlanmıştı. Genel yaklaşımı bilge bir kişinin doğanın akışına karşı gelmeye
ceği, onunla birlikte akacağı biçimindeki kadim Taocu görüşü yansıtıyordu.
Lo'ya kendisine bir sorunla gelen bir insanla nasıl ilgilendiğini sordum.
"Üç yöntemim var: Danışanımın doğum tarihine dayanan, Kader Sütunla
rını kullanan kader analizi, içinde bulunduğu durumu düzeltmek için Feng
Shui ve belirli bir seçim yapılması gerekiyorsa ona yardımcı olan I Ching."
Batı'da genellikle bütün Çin astrolojisi olarak kabul edilen popüler ' Hay
vanlar Dairesi' sistemini katmamıştı: "Batı zodyakının güneş burçları gibidir
ler. Çok yüzeyseldirler ve işin yalnızca bir yönüne değinirler."
Israrla Gerçek astrolojinin, Hayvanlar Dairesiyle ilişkili olan kameri tak
vime değil kameri-güneş takvimine dayanması gerektiğini söyledi.
1 08
ASTROLOJİ
"Çinlilerin bir kameri sistemde çalıştığını söylemek tam bir yanlış kanıdır.
Kameri sistem çok sunidir, çünkü yalnızca yılın 360 gününü ele alır, fazlalık
günler içinse her birkaç yıl için on üçüncü bir ay eklemek zorunda kalınır.
Ben güneşe dayanan ve çiftçiler tarafından kullanılan Hsia takvimini tercih
ediyorum. Bugün, 4 Şubat, gerçek Yeni Yıldır. İlkbaharın başlangıcıdır, ilk
bahar noktasından tam olarak bir buçuk ay önce!"
"Batı' da uygulanan Feng Shui için ne düşünüyorsunuz?"
"Çoğu hatalı. T'ang Hanedanlığı 'ndaki bir imparator halkına yanlış bir
Feng Shui kitabı dağıtmıştı. Çok basitti ve yüzde doksanı hatalıydı. Ahmak
yabancılara Ki/ling the Barbarians deniyordu. Bir uzman olmak için bir üs
tattan öğrenmeniz gerekir, kitaplardan değil. Pek çoğu yüzeysel ve yanlış."
"Çin'de Feng Shui ne zaman başladı?"
"Çok eski. Sağdaki bir ejderhanın ve soldaki bir kaplanın Feng Shui sem
bolleri İ.Ö. 6000 dolaylarından ataların lahitlerinde bulunmuştur. Yin ve yang
felsefesi ve l Ching aşağı yukarı İ.Ö. 4500'de ortaya çıktı. Kaplumbağa ka
bukları kehanetler için kullanılırdı; şekilleri belki de trigramlar için fikir ver
miştir. Sarı İmparator İ.Ö. 2000 dolaylarında bir Feng Shui pusulasından söz
eder. İlk kitap İ.S. 250 yılın'ia Ko Po tarafından yazılmıştır. Definlere yöne
lik, doğru ortamın nasıl seçileceği hakkında bir kitaptı. İlk başlarda ilgileni
len konu ölülerdi, ancak daha sonraları yaşayanlar oldu. Sadece bir ikamet
gahın fiziksel yönleriyle ilgili değildi, zamanın etkisiyle de ilgiliydi."
Hong Kong'a gelmiştim, çünkü astroloji ve Feng Shui gibi uygulamaların
Komünist Çin anakarasında geçmişten kalan irrasyonel inançlar olarak görü
leceğini düşünmüştüm. Haklıydım.
"Çin anakarasında yasak değil," dedi Lo, "ama yaşlı uygulamacılar ölüp
gittiler. Yalnızca Hong Kong ve Tayvan'dakiler."
"Bir danışanla görüşürken neler yaparsınız?" diye sordum.
"Ona yapısının yeri hakkında öğüt veririm: Gökle dünyanın enerjisinin
nerede birbirine karıştığı konusunda. İyi bir yer bulunmalıdır. İşyerinde dü
zenlemeler öneririm - patron nerede olmalı, pazarlama ve konferans salonla
rı, giriş nerede. İç tasarım konusunda da öğüt veririm: Mobilyalar nereye ko
nacak, renkleri ne olacak, ne tür bitkiler ve objeler kullanılacak ve nereye
yerleştirilecekler. Buradaki düşünce, enerjinin akışını arttırmak ve işi başan
lı hale getirmektir."
İdareciler için Feng Shui 'nin ana amacı başarıydı. Lo özellikle onlar için
bir kitap yazmıştı. Bu eleştirilmeyen kapitalist kabulü merak ettim. Feng
Shui'nin asıl amacı çevreyle uyuma ulaşmaktı ve yaşayanlarla ölülerin esen
liğiydi.
İki ana Feng Shui okulu olduğunu açıkladı. Fiziksel ' biçim' okulu yalnız-
1 09
PETER MARSHALL
110
ASTROLOJİ
gösterir. Gün sütununuzun dünyevi dalı (eş) su ise, eşiniz tahta olarak sizi
destekleyecek dernektir.
Dört Sütun aranızdaki elementlerin birbirine uygun olup olmadığını gör
me yoluyla doğru eşi bulmanıza yardımcı olabilir. Temel kural, benlik fazla
güçlüyse giderici elementler, benlik fazla zayıfsa destekleyici elementler bul
maktır. B ir eşle tanışma ya da evlenme zamanı on yıllık döngülerin şans sü
tunuyla gösterilebilir. Hayvan burcunun Çin'de eş-bulmada derinlere kök sal- ·
mış bir geleneğe sahip olmasına karşın, Lo 'hayvan burcu astroloji'sinin "Ba
tı'daki gazete astrolojisi kadar mantığa aykırı" olduğunu savunuyor. Hayvan
burcu yıl sütununun dünyevi dalına değinir, böylelikle de Kaderin Dört Sütu
nu 'nun sekiz burcunda bulunabilecek gerekli bilginin sadece sekizde birini
vermiş olur. Lo burada sakınmadan konuşuyor: "Bütün insan nüfusunun yal
nızca on iki yazgı tipine sahip olduğuna inanmak saçma bir şey ! "ı
111
PETER MARSHALL
İki 'uçan yıldız' bir set yöntemine göre her kareye dağıtılır. Bunlar ilk do
kuz tamsayıyla temsil edilir ve trigramlarda ifade edilen elementleri sembo
lize ederler. Her karenin solundakiler uyumu temsil eden dingin 'dağ yıldız
ları', sağdakiler de gönenci sembolize eden aktif ' su yıldızları' dır. Lo Shu ka
resindeki sayılar gibi, uçan yıldızlar da öngörülebilir bir örüntüyle değişirler.
Odalar onların gerekli kullanımına göre düzenlenmelidir: B ir oturma odası
için iyisi aktif bir su yıldızı, yatak odası için de dingin bir dağ yıldızı en iyi
sidir. Uçan yıldızlar uygun obje ve renklerle güçlendirilebilen ya da zayıfla
tılabilen elementleri beraberinde taşırlar. Örneğin, su yıldızı sekiz bir toprak
elementi olduğu için, sarı renklerle desteklenebilir. Uçan yıldız iki toprak ele
menti olduğu ve hastalığı simgelediği için, altı metal paradan oluşan bir diz
gi gibi tılsımlarla kontrol edilebilir. Bir rüzgar çanı kötü yıldız beşin etkisine
karşı koyar.
Mutfak, asıl yatak odası ve oturma odası bir evdeki en önemli odalar ola
rak düşünülür. Bir evde Feng Shui'nin en son teması iyi enerjiyi arttırmak ve
kötü enerjinin zararlı etkilerini en aza indirmek için mobilya, dekoratif obje
ler ve bitkilerin yerleştirilmesidir. Örneğin, oturma odasının üst sol köşesi gö
nenç yeri olarak düşünülür ve buradaki sağlıklı, büyüyen bir bitki bu gönen
ci aktif biçimde destekleyecektir. Bir masanın en iyi yerleştirileceği yer o ma
sayı kullanan kişinin sırtının duvara vereceği, bir tarafı dik açıyla, duvara ge
lecek şekilde, diyagonal olarak girişin karşısındaki köşedir. Bir yatak için en
iyi konum yine masanınkine benzer, ama yukarıdaki bir kirişin altında uyu
maktan kaçınılmalıdır. Yine, söylenenlerin çoğu sağduyu gibi görünecektir.
Ama modem, görgülü bir izleyici kitlesini hedef alan Lo'nun çalışmalarında
bunun doğrulandığını görmek çok ilginç oldu.
Birkaç gün sonra Elizabeth ile ben onu görmeye gittiğimizde Lo tamamen
iyileşmişti. Çin'in bitkisel ilaçları onun Mısır'daki besin zehirlenmesinden
sonra vücudunun dengesini eski haline getirmişti. Bu kez üstünde yakasız,
beyaz bir gömlek; kolsuz, siyah bir süveter ve siyah pantolon vardı. Yeşil ye
rini siyaha bırakmıştı.
Kitaplarından birinde okumuştum; beş elementin renklerle ifade ediliyor
du: Metal (beyaz, altın rengi, gümüş rengi, parlak renkler), tahta (yeşil, ma
vi, koyu kahverengi), su (siyah, gri), ateş (kırmızı, mor, pembe), toprak (sa
rı, bej, açık kahverengi). Onu ilk gördüğümde tahta elementine daha fazla ih
tiyacı olduğunu sanıyorum; bu kez ise su elementinin zamanıydı.
Lo'ya Kuzey Galler'deki evimin Lo Shu majik karesine dayandığını keş
fettiğimi anlattım ve odalarımın düzenini sordum. O sırada, Güney-Batı kö
şesinde yazıyor ve Güney-Doğu 'da uyuyordum. Giriş Güney'deydi.
Feng Shui Uçan Yıldız Okulunun bir savunucusu olarak, bir evin Feng
Shui 'sinin zaman içinde değiştiğini ileri sürdü. Bu yüzden esas olan bir evin
112
ASTROLOJİ
Göksel Saplar
S aat Gün Ay Yıl
Dünyevi Dallar
S aat Gün Ay Yıl
1 13
PETER M A R S H A L L
"Üç ateş burcun var, ama sonbaharda ateş güçlü değildir. Daha fazla top
rağa, daha fazla ateşe ihtiyacın var, tahta da senin için iyidir. Bunlar arkadaş
lık, olanaklar ve gücü simgeler. Senin için para ve aklı temsil eden su ve me
tal kötü. B iraz metalin var, ama su çok değil . . .
"
Kaderim için çok fazla. Akıllı, ama fakir olmam yazılmış alnıma. Peki ya
yaşam yolculuğum boyunca şansım nasıl?
Wong Tai Sin Tapınağı'ndaki kahinim gibi, Lo da yaşamımın, beş yaşın
dan başlayıp seksen beş yaşına dek süren, her on yılı için bir element belirle
di. Geriye bakarak, yirmi beş yaşından otuz beş yaşına dek toprakla su ara
sında gerilim olduğunu, bunun da yaşamımda mücadele etmeye yol açtığını
açıkladı. Otuz beş yaşından kırk beş yaşına dek, metal ve su karşıtlık duru
mundaydı; bu da iahmetli bir yaşamım ve sınırlı kaynaklanın olduğu anlamı
na geliyordu. Kırk beş yaşla elli beş yaş arasının bir metal ve toprak dönemi
olduğunu, bu dönem boyunca toprağın bana biraz destek vereceği ve işlerin
düzeleceğini söyledi . . .
Bu konuda o kadar emin değildim. Söz konusu on yıllık döngünün ilk beş
yılının hayatımdaki en zorlu dönem olduğu açıktı. Başımdan bir ayrılık ve
boşanma geçmiş, Gal dağlarında sevdiğim bir evi kaybetmiştim. Ama öyle
görünüyor ki geriye bakmak yoktu. Lo şöyle dedi: "Şansın yaşamının geri
kalanı boyunca düzenli biçimde artacak, elli beşten yetmiş beşe dek su tahta
yı destekliyor, tahta da ateşi besliyor. Seksen beşten sonra tahta ve ateşin de
olacak. Ateş olanakları, toprak arkadaşları, tahta gücü, metal aklı, su da para
yı simgeler."
"Bir öğüdünüz var mı?"
"Zayıf bir toprak insanı olarak, enerji düzeyini arttırmak için daha sıcak
bir iklime ve siyah ya da beyaz değil, kırmızı, pembe ya da mor gibi sıcak
renklere ihtiyacın var.
"Elementlerin her biri," dedi Lo, "anlam taşır. Ateş destek, sağlamlık ve
olanaklar verir, soyut bilgi ve eğitimi temsil eder. Ev, giysiler ve anneni sim
geler. Toprak çevrendeki insanları ve arkadaşları simgeler. Tahta güç elemen
tidir; toprağı fetheder. Senin statün, görevindir. Tahta elementin yok, bu sos
yal gücün olmadığı anlamına gelir; bir politikacı olmayı başaramazsın. Me
tal senin yaratıcı ve üretken yanın, aklın ve becerin."
"Burçlarını işim hakkında neler gösteriyor?"
"Sendeki çift metal senin bir alim ve tutucu olduğun anlamına geliyor. Bir
mimar ya da doktor gibi bir meslekte olabilirdin. B ilgi göster."
Aslında bir alimdim, ama Çin'de feodal zamanlarda Konfüçyüsçü bir alim
sivil devlet memuriyetinin bir parçası ve statükonun bir destekleyici olurdu,
bense hayatımda ve fikirlerimde tutucu olmaktan uzaktım.
1 14
ASTROLOJi
"Peki ya sağlığım?"
"Ateşin zayıf. Miden zayıf. Enerjini yeniden doldurmak gerek, soğuman
değil."
Yine, bu da durumuma uygun görünmüyordu, çünkü yüksek kan basıncı
na eğilimliydim, bu çok fazla yang ateşin bir işaretiydi.
"Çocukların su, sen de topraksın. Onlar çok agresif ve bütün kuvvetini tü
ketiyorlar. B ir öğretmen olarak seni dinlemiyorlar."
Durum kesinlikle böyle değildi.
Sonra Elizabeth'e döndü ve 20 Temmuz 1 950, saat 2 1 .00 doğum tarihine
dayanarak onun için ' Kaderin Dört Sütunu'nu çıkardı. Şöyle dedi: "Siz bir
ateş hanımısınız. Üç ateş elementiniz var; siz yang ateşsiniz. Sıcaksınız ve
açık fikirli, açık sözlüsünüz. Ama tek bir tahta elementiniz var; daha fazla
tahta ve su elementine ihtiyacınız var. Peter'dan daha ticarisiniz; sizin ateşi
niz Peter'ı destekleyebilir. Sizin için otuz beşten sonra bir mücadele vardı,
ama şans geliyor. Dikkat ederseniz, iyi talihinizi en üst düzeye çıkarabilecek
siniz. Altmış dörtten sonra daha fazla su elementiyle daha iyi olacak, yetmiş
dörtten sonra da tamamıyla su elementisiniz! Yaşamınızın sonunda bir toprak
elementi sorununuz olacak. Tahtaya ihtiyacınız var, bu yüzden yeşil giymeli
siniz!"
Ayrılmadan önce, ona Hong Kong'da Dört Sütun astrolojisinin ne kadar
popüler olduğunu sordum.
"Çiftler için çok önemlidir, çünkü Çinliler Batı'da olduğu gibi genellikle
boşanmazlar. B irçok insan bebeklerinin doğum gününü kontrol eder. Doğru
zamanı seçmeye çalışırlar. En önemlisi budur, çünkü bir çocuğun kaderi an
ne-babaları da etkiler."
"Sizi daha çok kim görmeye geliyor?"
"Kadın danışanlarım erkeklerden daha fazla; Feng Shui için bile."
"! Ching 'i kullanıyor musunuz?"
"Evet. Çok yararlı bir araç. Boşlukları dolduruyor. Kaderin Dört Sütunu
ve Feng Shui sorulara yanıt veremez. İki şey eşit derecede iyi görünüyorsa
bir karar vermek için I Ching seçimlerinizde size yardımcı olabilir."
1 15
PETER M A R S H ALL
jisi ikna edici bir metafiziğe ve insanın doğasına ilişkin derin bir bilgiye da
yanır. Taoculuktan esinlenilen ve I Ching'de somut halde kendini dışa vuran,
Çin astrolojisinin temelini oluşturan dinamik ve organik dünya görüşü mo
dem fiziğin bulgularına uymakla kalmaz, aynı zamanda Gaia kuramının en
iyisini önceden söyler. Bütün astrologların iddia ettiği gibi, gökle dünya ara
sında kuşkusuz sıkı bir karşılıklılık vardır. Yeryuvarlağına ait çevremizden et
kileniyorsak, göksel çevrenin de üzerimizde etkisi olacağına inanmak gerçek
payı o kadar da az olan bir şey değildir.
Çin astrolojisi çoğu Batı bilimini� mekanik nedenselliğini izlemez, ama
işin içinde olan çeşitli etkileri kabul eder. Batı'daki çoğu bilimsel düşünce
yalıtmak, tartmak, ölçmek ve sınıflandırmaktan hoşnutken, Çin zihni gökte
ki ve dünyadaki olayların birlikte rezonans yaptığına inanır. Herhangi bir an
daki bir olaya karışan ve etkileşen sayısız unsur gmiir. Bunda, Cari Jung'un
'eşzamanlılık' (senkronisite) kavramına benzer bir şeyi, uzayda ve zamanda
ki olayların çakışmasını salt şanstan fazlası anlamına gelir diye kabul eden
nedensel olmayan bir ilkeyi tanır. Bu tür çakışmalar "gözlemcinin ya da göz
lemcilerin öznel (psişik) durumlarının yanı sıra nesnel olayların kendileri ara
sında kendine özgü bir karşılıklı bağımlılığına" sahiptir.3 Benim kendi dene
yimim bir 'rastlantı' olarak beliren şeyin çoğu kez çok anlamlı olduğunu ve
temelde yatan bir örüntüsü bulunduğunu akla getiriyor.
Çin astrolojisi geleneksel Batı anlamında bir bilim olmayabilir, ama bili
mi asıl anlamı sciencia, yani inceleme yoluyla elde edilen bilgi olarak kabul
ettiğinizde, astroloji kuşkusuz evrendeki yerimiz ve durumumuz hakkında
büyük bir irfan sunar. Aslında, birçok içgörüsü pekala kaybolmuş bir 'kutsal
bilim' in gizlenmiş kalıntıları olabilir.
Çin metafiziği gibi, Çin astrolojisi de evrendeki her şeyin (beş element ve
onların altmış dört hegzagramda ifade edilen görünümü) gerçekte belli eği
limleri (yin ve yang ile Yaratma ve Yok Olma Döngüleri arasındaki salınım)
izlediğini varsayar. Bu kuralları anlayarak, kaderimize ilişkin daha iyi bir an
layışımız, bir bilgimiz olabilir.
Bununla birlikte, Çinliler için, yazgı asla bütünüyle sabit olmaz; öyle ol
saydı, kehanet ve kumarla bu kadar ilgilenmezlerdi. Çin astrolojisi doğaya
karşı olmaktansa onunla akışıyla birlikte yol almanın daha iyi olduğu şeklin
deki Taocu içgörüye dayanır. O akışla birlikte yol alırsak, daha etkili olur ve
amacımıza ulaşırız. Kendimizi sürüklenmeye bırakırsak, denizden uzaklaşı
rız, ama aynı zamanda gerekirse akıntıya karşı kürek çekebilir ve seçimimi
zin limanına varabiliriz. Her iki şekilde de, hakim olan akıntının yönünü bil
memize yardımcı olur.
Batı astrolojisinde olduğu gibi, 'Kaderin Dört Sütunu 'nun yorumundaki
görünürde herhangi bir 'negatif' unsur gerçekte negatif değildir. Hiçbir hari-
116
ASTROLOJİ
117
İkinci Kısım
Işığın Efendisi:
Hindistan
\
11
Göklerin Hikmeti
cak ayında, soğuk ve sisli bir sabahta, şafaktan hemen önce, Kuzey-Do
Oğu Hindistan'daki Varanasi'de dar sokaklarda Ganj nehrinin ağır ağır
akan sularına doğru aceleyle giden kalabalığa katıldım. Kalabalık rajaların
çürüyen saraylarının altında nehrin iki kıyısı boyunca kilometrelerse uzanan
'ghat'ların basamaklarına dökülüyordu. Tıpkı gecenin sona ermek üzere ol
ması gibi, kendini dinine adamış insanlar Doğu 'ya doğru dönüyordu. Güneş
yükselirken, kendilerini günahlarından arındırmak için kutsal nehrin soğuk
sularına atlıyorlardı. Sonra bu kutsal insanlar yükselen güneşin ışınları sabah
sisini dağıtmaya başladığında oturdular ve meditasyon yaptılar.
Ganj nehri aynı zamanda dünyanın bilinen en büyük hac yeridir. 24 Ocak
200 1 'de kendini dinine adamış yirmi iki milyon insan Allahabad yakınların
da Yamuna ve Ganj nehirlerinin birbirlerine karıştığı noktada toplandı. Hin
du astrologlara göre, bu tarih 144 yıldır meydana gelecek en uğurlu gezegen
sel düzendi. Güneş Jüpiter 'le buluşmak için Saka Takımyıldızına (Kova Bur
cu'na) girer girmez festival başladı. Sayısız sadhu, çıplak kutsal insan, kala
balığın çevresinde dolanıyordu ve kılavuzluk eden gurular çadırdan kentte
nutuk söylüyorlardı. Kumbh Mela kumbh içinde ölümsüzlük nektarı amh
-
rit olduğu düşünülen bir çömlek anlamına gelir - olarak bilinen festivalin bi
tişiyle birlikte, hacıların çoğu suyun günahlarını alıp götürmesi. dualarının
yanıt bulması ve ölümden sonra gelecek yolculuğa hazırlanmak için Ganj
1 21
PETER MARSHALL
nehrinin kutsal sularına dalmıştı. Ganj nehrine yapılan günlük ve yıllık hac
lar gökle dünyanın arasındaki kadim karşılıklılığı ve Hint astrolojisinin kal
binde yatan derin spiritüelliği açıkça göstermektedir.
Batı 'dakinin tersine, Hint astrolojisi geniş halk kitlelerinin yanı sıra eği
timli elit sınıf tarafından da yüce bir saygı görmeye devam eder. Eski Hindis
tan Başbakanı Nehru 1 944 yılında ilk erkek torununun doğumuna değinerek
kız kardeşine şunları yazmıştır: "lndu'ya mektubumda, ona ehil bir kişi tara
fından sana gerçek bir horoskop çıkarttırmayı istemesini önerdim. Doğum ta
rihi ve zamanına dair bu tür kalıcı kayıtlar arzu edilen şeylerdir. Zaman ko
nusuna gelince, gerçek güneş zamanından söz edileceğini sanıyorum, şimdi
dışarıda kullanılmakta olan yapay zamandan değil. Savaş zamanı en azından
normal zamanın bir saat ilerisinde."ı Gelenek devam eder: Merhum Başba
kan İndira Gandhi astrologlara güveniyle ünlüydü.
Astroloji Hint Hükümetinden resmi onay almakla kalmaz, aynı zamanda
akade.rıik müfredat programının bir parçası olması için talepler de vardır.
University Grants Commission Hindistan' dak.i üniversitelerin doktora dere
cesine dek giden Yedik Astroloji bölümleri kurmalarını istemiştir. Genelge
yayımlanmıştır: "Hindistan'da Yedik astroloji bilimini, bu bilimsel bilginin
toplumda çoğu kişiye ulaşmasını ve bu önemli bilimi dünyaya açacak olanak
lar sunmasını sağlamak için, canlandırılması yönünde acil bir ihtiyaç var
dır. "2
Hindistan'da astroloji geleneksel olarak yaşamın dört temel amacına ulaş
maya yardımcı olması için kullanılır: Dharma (iş ve dinsel erdem), artha
(zenginlik edinmek), kama (dünyevi zevk) ve moksha (kurtuluş). Anne-baba
lar çocukları doğduğunda, zenginlik, evlilik ve dünyevi başarıyla ilgili mad
di sorulardan çok, onların kendi potansiyellerini gerçekleştirebilmelerine da
ha kolay yardımcı olabilmek amacıyla kaderlerini anlamak için bir astrologa
danışacaklardır. Astroloji sağlığın iyi olmasını desteklemek için de kullanıla
bilir ve Hindistan' ın Ayurveda hekimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Astroloji nerede gelişmiş olursa olsun, kaçınılmaz biçimde içinde gelişti
ği toplumun sosyal ve kültürel değerleriyle meşguliyetlerini yansıtır. Birçok
bakımdan, Hindistan tutucu bir ülkedir ve Hint astrolojisi geleneksel J-Iindis
tan 'ın sosyal yapısıyla kaygılarını yansıtır. Bu özellikle kadınların horoskop
larında kendini açıkça gösterir. Pek çok astrolog, aynı zamanda onlara danı
şan kadınlar, kişinin potansiyelini yerine getirilebildiği bir yaşamın uygun bir
eş bulmak, birçok erkek çocuk dünyaya getirmek ve ılımlılıkla hizmetten
oluşan bir yaşam sürmek olduğu varsayılır. Birçok kadın, eğilim tersine ol
masına karşın, yine de eşinden önce öleceğini umut eder.
Halkın içinde çoğu kişi için, Hintlilerin evliliklerinin yüzde doksan beşin
de astrolojik faktörler dikkate alınır. Hint günlük gazetelerinin çoğunun son
1 22
ASTROLOJi
1 23
PETER MARSHALL
zegensel düzeni vardır. Bu düzenin tam �ğası doğum yerine ve ona özgü za
mana bağlıdır.
Jyotish
Britanya'nın Hindistan'la uzun süreli ilişkisine karşın, Hint astrolojisinin
spiritüel ilgileri ve teknik karmaşıklığının Batı'ya taşınması ancak son za
manlarda olmuştur. Aslında, şimdiki biçimiyle en azından 1 .500 yıldır uygu
lanmaktadır ve muhtemelen binlerce yıl daha öncesinden beri gelişimini sür
dürmektedir. Kökleri kadim Yedik uygarlığına dayanmasına karşın, Hint ast
rolojisi Büyük İskender' in Hindistan' ı fethinden sonra Yunanlılardan (onlar
da Babillilerden etkilenmiştir) birçok şey almıştır.
Takımyıldızlardan bazıları gökyüzünde farklı örüntüler oluşturacak biçim
de görünmesine karşın Batı'da olduğu şekliyle aynı zodyak burçlarını kulla
nır. Yine, benzer bir evler sistemi kullanmakla birlikte (her ev yaşamın belli
bir ilgi alanına değinir), evlerden bazılarının ifgileri aynı değildir. Temel fark
lılıklar horoskopun göklerdeki gerçekliği daha doğru biçimde yansıtması ve
ayın önemli bir rol oynamasıdır.. Hepsindeh önemJtsi, nihai amaç dünyada o
kadar dünyevi başarı değil, kendini gerçekleştirme ve spiritüel aydınlanmadır.
Tek'le nasıl uyum içinde yaşanacağını öğretir. Aslında, Hint astrolojisinin in
sanın çabasının 'en yüce biçimlerinden birini - bir sadhana, yani "insanın ya
şamını dönüştürebileceği spiritüel bir yol" - sunduğu iddia edilmiştir.s
Fil başlı Hindu tanrısı Ganesh'in astroloji tanrısı olmasında rastlantı yok
tur. Ganesh bize aydınlanma yolunda rehberlik edebilecek irfan ve başarı tan
rısıdır. Ganesh 'i çoğu kez yok olma ve yeniden doğma tanrısı Shiva'ya adan
mış Hindu tapınaklarında tapınırken görmüştüm.
Astroloji için kullanılan Hintçe sözcük Jyotish sözcüğüdür. Kadim Hint
dili Sanskrit dilinden gelir. İki kökü vardır: Işık anlamına gelenjyoti ve Efen
di ya da Tanrı anlamına gelen lsha. Aslında, "Işığın Efendisi" ya da "Gökle
rin Hikmeti" olarak çevrilebilir.6 Aynı zamanda karanlığı uzaklaştıran ışık,
mum-alevi anlamına da gelir. Ünlü bir astrolog şöyle derdi: "Jyoti'yi [ışığı]
gördüğünüzde, bir jyotishi [astrolog] olursunuz."? Modem Hintçe'de, astro
loga josis denir.
Jyotish aslen astrolojinin yanı sıra astronomiye de karşılık gelirdi. Aslın
da, ancak yakın zamanlarda ayrılmış olan bu iki konu birbirinden ayrılamaz
diye görülürdü. Jyotish aynı zamanda Hindistan'ın kültürel ve dinsel deneyi
minin kendine özgü bir parçasıdır. Yazılı kaynağı genellikle Hinduizm 'in asıl
kaynağı olduğu düşünülen Veda'lar olarak bilinen kadim kutsal metinlerde
bulunur. Bazı kişiler Jyotish'e basitçe Yedik astroloji ya da Hindu astrolojisi
der, ama Jainler, Sihler, Budistler ve Hıristiyanlar tarafından da uygulandığı
için ben ona Hint astrolojisi demeyi tercih ediyorum.
1 24
ASTROLOJi
Karma ve Benlik
Karma fikrine ilişkin bilgi olmaksızın Hint astrolojisi anlaşılamaz. Karma
evrendeki her şeyin uzay ve zamanda birbirine bağlı olduğunu varsayar. Bu
sadece gökle dünya içinde değil, aynı zamanda geçmiş, şimdi ve gelecek için
de geçerlidir. Karma bir reenkamasyon ya da ruh göçü inancı da varsayar.
Bhagavad Gida'da (Tanrı'nın Şarkıları) bu fikir sade bir imgeyle ifade edilir:
"Bir adamın eski bir giysiyi bırakıp yeni olan bir giysiyi giymesi gibi, Ruh da
onun ölümlü bedenini bırakıp yeni olan bir bedeni giyer."s
Karmaya evrensel sebep-sonuç yasası denmiştir ve Newton 'un ünlü
Üçüncü Devinim Yasasına çok benzer: "Her etki için eşit ve karşıt bir tepki
vardır." Daha somut terimlerle söylersek, karma bizim kaçınılmaz biçimde
ektiğimizi biçeceğimizi ima eder. Bütün eylemlerimizin bir çarpma etkisi
vardır, havuza atılan bir çakıl taşından yayılan dalgacıklar gibi. Geçmiş ya
şamlarımızdaki eylemler (karma) şimdiki eylemlerimizi etkiler (dharma), on
lar da gelecek yaşamlarımızı etkiler. Dünya üzerindeki yaşam sadece birçok
yaşamdan biri, ruhun aydınlanma yolundaki uzun yolculuğundaki bir evre
olarak görülür. Gezegenimize mrityisthana, "ölüm yeri", denir, çünkü dünya
üzerinde yaşayan her şey ölmek zorundadır. Oldukça gerçek bir anlamda, he
pimiz bir mezara doğarız. Ancak yeterince aydınlanabilirsek, doğum ve ölüm
döngüsünden ve bunun getirdiği bütün acılardan kurtulabiliriz.
Peki Hint astrolojisinin bu anlayışta rolü nedir? Dünya üzerindeki yaşam
birçok yaşamdan biri olduğu için, hepimiz bu dünyaya önceki yaşamlarımı
zın biçimlendirdiği belli bir bilinç getiririz. Karakterimizi ve potansiyelimizi
resmederek, geçmiş karmamızın doğasını açığa vurarak, astroloji negatif et
kileri dengelememiz için çareler geliştirmemize, sonunda da kendimizi dün
yanın bağlılıklarından ve halkalarından kurtarmamıza yardımcı olabilir. En
iyi biçimiyle, kişinin potansiyelinin ilerleyici açımını ve gerçekleşmesini ge
tiren bir kendini keşif yolculuğu sunar.
Hindu astrologlar üç temel karma biçimi kabul ederler. İlki sanchita (bir
araya kümelenmiş) karma' dır - önceki yaşamlarımızdan doğumla birlikte
getirdiğimiz geçmiş eylemlerin (hem bilinçli hem bilinçsiz) toplamıdır. Göz
lerimizin rengini değiştiremeyeceğimiz gibi bu karmayı da değiştiremeyiz.
İkincisi prarabdha karma, yani beğenelim ya da beğenmeyelim dünyada kar
şılaşacağımız karma türüdür. Yazgı ya da kişisel kader biçiminde meydana çı
kar ve kör doğmak ya da çocuk sahibi olamamak gibi yaşayacağımız dene
yim tipini değiştirmenin olanaksız olduğunu varsayar. Bu deneyim olumlu ya
da olumsuz olabilir. Hem doğal felaketler ya da kazalar, hem beklenmedik
başarılar bu kategoriye girer.
Peki ama bu tümüyle geçmiş karmanın ve şimdiki koşulların kıskacında
olduğumuz anlamına mı geliyor? Sebeplerin ve sonuçların sonsuz karmik
1 25
PETER MARSHALL
zincirinde, diğer bilardo toplanna çarpan bir bilardo topundan hiç farkımız
yok mu? Tam olarak öyle değil. Sabit karma ve değişebilir karma vardır; ya
şamımız da bu ikisi arasındaki dinamik bir etkileşimdir. Özgürlüğümüz kri
yamana karma olarak bilinen üçüncü karma biçiminde yatar: Geleceğimizde
sebepler !1'1ine gelecek olan şimdiki eylemlerle yaratılmış etkiler. Bu bizim
bize sunulan farklı eylem yönleri arasında seçim yapmamızı ve yaşamımız
daki farklı olaylara tepki vermemizi olanaklı kılan karma türüdür. Batı'nın
' özgür irade' fikrinin karşılığıdır. Bir de agama karma, uygulamaya geçirme
sek bile yapmayı tasarlayabildiğimiz eylemler, vardır. Bu herhangi bir tür
planlamayı içerir. Etkili ve başarılı olmak için, işimizi planlamak (agama
karma) ve bir planı işletmek (kriyamana karma) anlamlıdır.
Bilincimizi geliştirerek, geleceği planlayarak ve doğru seçimler yaparak,
prarabdha karma'mızı geliştirebilir ve olumlu sanchita karma kurabiliriz. Bu
şekilde, geçmişimizi kabul edebilir ve kendimizi geleceğe gönderebiliriz. Ken
dimizi ve doğumla birlikte getirdiğimiz karmayı daha çok anladıkça, potansi
yelimizi gerçekleştirmek ve yaşamlarımızı dönüştürmek de daha kolay olur.
Jyotish özünde kaderci değildir. İnsanoğlu da dahil olmak üzere evrende-
,
ki her şeyin matematiksel yasalara tabi olduğunu iddia eden B . V. Raman için
bile, bizim basitçe bu tür yasaların pasif kurbanları olduğumuz anlamı çık
maz: "Budalalar gezegenlere boyun eğer," der, "bilge insan ise onları kontrol
eder." Bir diğer çağdaş astrolog da "yıldızlar tarafından kontrol edilen insan
değil, yaşamını geliştirmek için yıldızları kullanan insan" olduğunu gözlem
lemiştir.9
Hint astrolojisi, karma fikri ve genel spiritüel yönelimi dışında, iki önem
li ayrıntıda Batı astrolojisinden farklılık gösterir. Batı astrolojisi güneş burcu
muza (doğduğumuzda güneşin zodyakta belirli bir burçtaki yeri) muazzam
bir rol biçerken, Hintli astrologlar, Çinliler gibi, ayın döngüsüne de özellikle
dikkat ederler. Hint dinsel takvimi daima bir lunar-güneş takvimi olmuştur.
Ritüeller lunar ayın belirli bir gününde, özellikle yeniay ya da dolunaydan
sonra, yapılır. Eski astrologlar ayın ritmine ilişkin dikkatli bir inceleme yap
mışlar ve eskiden yolu üzerindeki majör ve minör durmalarıyla birlikte Gü
ney' den Kuzey 'e hareket ederek kendi tam döngüsünü tamamlamasının he
men hemen on dokuz güneş yılı sürdüğünü bulmuşlardır.
Jyotish'in yalnızca bir lunar astroloji olduğu yaygın bir yanlış kanıdır. Es
ki Hintli astrologlara zodyakın on iki takımyıldızını (burçlarını) ve on iki evi,
ayrıca günün zaman birimlerini kullanma ilhamı veren güneşin hareketi ol
muştu. Aynı zamanda, nakshatra'lar olarak bilinen yirmi yedi ya da yirmi se
kiz "lunar ev"in kullanımını ilham veren de ayın göklerdeki takımyıldızlar
arasındaki yolundaki aylık hareketiydi.
Hint astrolojisi Kuzey ve Güney ay düğümlerini (Batı'da kimi zaman Ej
derhanın Başı ve Ejderhanın Kuyruğu denir) sanki 'gölgeli belirsiz gezegen-
1 26
ASTROLOJİ
ler'miş gibi ele alır.ıo Sırasıyla Rahu ve Ketu olarak bilinen bunlar gözle gö
rülür gezegenler kadar önemlj diye düşünülürler. İkisi de hayırlı değildir: Ra
hu bozulma ve terk etmeyle ilişkili olan zararlı etkiye sahip ve dişil, Ketu da
bencillik ve karanlık kuvvetlerle ilişkili olan zararlı etkiye sahip ve ikicins
liklidir. Aslında, fiziksel varlıkları da yoktur. Rahu ayın yörüngesinin eklipti
ğin dünya-güneş yörüngesel düzleminden Kuzey kesişimi, Ketu da Güney
kesişimidir. Bununla birlikte, güneş ve tutulmaları ekliptik düzleminde dün
ya-güneş-ay düğümünün aynı hizada olması yüzünden meydana gelir.
B ir diğer ayırt edici özellik de Hint astrolojisinin geleneksel olarak yalnız
ca güneş (bir yıldız), ay (dünyanın uydusu) ve çıplak gözle görülebilen beş
gezegeni (Sanskrit dilinde graha'lar denir) - Merkür, Mars, Venüs, Jüpiter
ve Satürn - kullanmasıdır. Teleskopun kullanılmasıyla birlikte on sekizinci
yüzyıldan bu yana keşfedilmiş olan gezegenleri - Uranüs, Neptün ve Plüton
- bilmezlikten gelir. Çoğu kişi bu gezegenlerin insani meselelerde hiçbir et
kisi olmadığını düşünür.l ı
Gezegen için kullanılan Jyotish terimi, çekim özelliği olmayan bir gökcis
mi (ya da düğümler durumunda nokta) anlamında kullanılan graha'dır.
Sanskrit dilindi, graha sözcük anlamı olarak "yakalayıcı" demektir; etkisi bi
zi kendi gücünde tutmaktır. Gezegenlerin dünya üzerindeki yaşamın her yö
nüyle ilişkili olduğuna ve enerjilerinin fark edilmez bir şekilde algılarımızı
etkilediğine inanılır. Aslında, her bir gezegen 'yaşayan ruhu kaplayan yedi bi
linç düzeyi 'nden birini temsil eder.12 Yararlı etkili olduklarında daha yüksek
bilinci teşvik ederler; zararlı etkili olduklarında ise enerjinin akışını durdurur
lar. Bu yüzden, gezegenlerin etkisini incelemek doğumla birlikte getirdiğimiz
potansiyelimiz, güçlerimiz ve zayıflıklarımızı bilmek demek olur.
Astrologlar hem geçmiş karma hem de gezegenlerin negatif etkisini dü
zeltmek için çeşitli çareler (Sanskrit dilinde upaya'lar olarak bilinir) salık ve
rirler. Bazı tapınaklar gezegenlere adanmıştır ve bu tapınaklarda ibadet etmek
faydalı olacaktır. Diyetler, oruçlar ve belirli hayırseverlik eylemleri etkili ola
bilir. Venüs ' ün aşırı etkisini düzeltmek için elmas kullanmak gibi yontulma
mış değerli taşlar takmak yaygındır. Mantra okumak sıklıkla salık verilir; her
gezegenin tekrarlandığında bir gezegenin enerjisini bilinçte yaratabilecek bir
bija mantra'sı (kaynak sesi) vardır. Astrologların kendileri de sık sık işlerin
deki belli kombinasyonların zararlı etkilerini azaltmak için Mutlak Tek'i tem
sil eden bir özel tanrısal varlığa, ishta devata'ya ibadet ederler.
Belli gezegenlerin rahatsız edici etkileri bedende enerjilerin dengesiz ol
masına, bu da sağlıksızlığa yol açabilir. Ayurveda'ya göre, gezegenlerin etki
leyebildiği yedi doku vardır: Güneş, bilinci ve gözleri; ay, zihni; Merkür, ak
lı etkiler; Jüpiter de bilgiyi gözetip denetler. Mars, kanı ve karaciğeri; Satürn
sinir ve kas sistemleri etkiler. Venüs üreme sistemlerini yönetir. Astrologlar
gibi, Ayurverdik hekimler de sağlıklılığın doğal uyumunu yenilemek için bel-
1 27
PETER MARSHALL
ran ve yapılacak dinsel ve sosyal ritüeller için doğru astronomik anı hesapla
yan bir seçim astrolojisi biçimidir. Eskilerin geliştirdiği ilk Jyotish türü muh
temelen buydu; Veda'nın gözü denmesinin nedeni de budur. 14 1 947 yılında
modem Hindistan devlerinin bağımsızlık anına bile muhurta astrologlarına
danışıldıktan sonra karar verildi. Muhurta yaşamın kutlamaları ve temel iş
levler için en iyi zamanı hesaplamada halii önemli bir rol oynar. Vihaha (ev
lilik) Hint astrolojisinin, özellikle hala yaygın olan düzenlenmiş evliliklerde,
en popüler biçimlerinden biridir. Vihaha, jataka ve muhurta'nın yönlerini
içerir: Yalnızca uygun olup olmadıklarını görmek için müstakbel gelin ve da
madın doğum haritalarını karşılaştırmakla kalmaz, aynı zamanda karar veril
miş düğün için en uğurlu zamanı da belirler.
Günümüzde daha az rağbet gören varshaphala (kehanet) astrolojisi gele
cek olaylan önceden tahmin etmeye çalışır. Yatra (sefer) ulusun askeri yazgı
sıyla ilgilenir; Hindistan ' ın rakip hanedanlar ve krallıklarla yönetildiği dö
nemde çok daha yaygın biçimde uygulanırdı.
1 28
ASTROLOJİ
1 29
PETER MARSHALL
ya'ya adanmıştır. Şimdi kalıntı halinde olan savaş arabasının kaidesinin çev
resine oyulmuş on iki muazzam tekerleği vardır ve yedi devasa at tarafından
çekilir. Işıklar güneşle ay, beş gezegen ve gözle görülmeyen "Rahu ve Ketu"
gezegenlerinin hepsi gösterilir; toplam olarak dokuz figürdür ve hem merke
zini hem de sekiz yönü (pusulanın ana ve ara noktaları) simgelerler. Tantri
ka' lar evrenin eril ve dişil yönleri Shiva ve Shakti 'nin birleşmesini yansıtmak
için ritüelleştirilmiş sekste kullanılır ve gerçek Tantrik tarzda Orissa'daki Gü
neş Tapınağı neşeli ve narin sevişme sahneleriyle süslenmiştir.
Astroloji üzerine kadim ve çağdaş metinler olmasına karşın, Hintli astro
loglar sadece okuyarak bu konunun inceliklerini öğrenmenin mümkün olma
yacağını savunurlar. Bütün metinler anlamlarını yorumlayabilecek bir gu
ru 'nun rehberliği ve takdisine yönelik ihtiyacında ısrar eder. Bu şekilde, ge
leneğin birikmiş irfanı ustadan çırağa sözlü olarak aktarılır. Bir Jyotishi'nin
büyük bir sorumluluğu vardır ve teknik bilgisinin iyi olmasının yanı sıra ken
dini dinine adamış bir olması da gerekir. Dar görüşlü maddi kazanımlarla il
gilenmemeli, "Tanrılara ibadet etme, dini yeminler ve oruç tutma konusunda
kararlı" olmalıdır. 16 Simyada da olduğu gibi, Hint astrolojisinin içsel anlamı
da dikkatle korunan bir sırdır. Bu yüzden hiç kimse bir guru'nun rehberliği
olmaksızın onu anlamayı umamaz.
12
Uzağı Gören Gözler
1 31
PETER MARSHALL
du olan Singh, bir sineği bile öldünneyi reddederek en aşırı ahimsa (zarar
venneme) biçimini uygulayan Jainleri özellikle tutuyordu.
Hindistan Arkeolojik Araştınnanın eski Şefi ve Jaipur Rasathanesi 'nin
resmi rehberinin yazarı B. L. Dhama'nın astrolojiye olan inancını açıkça bil
dinnesi bana çok açıklayıcı geldi: "Bitki ya da canlı, gökcisimleri tarafından
yeryüzünde hayat verilmiş bütün yaratıkların yaşamı beş Tatva ya da ele
mentten oluşur; bunların adları ( 1 ) Ateş, (2) Hava, (3) Su, (4) Toprak, (5)
Gökyüzü'dür ve eylemleri, ister uğurlu, ister uğursuz olsun, gökcisimlerinin
zodyakın on iki burcundaki hareketinin zamanının doğru ölçümünden belir
lenen onlar tarafından yönetilir."t
Ohama, Sawai Jai Singh II'nin horoskopunu da verir. Astronomik çalış
malara duyduğu ilginin yanı sıra lüksü sevmesi ve kadınlara düşkünlüğü be
şinci evde olan Kova burcuyla açıklanır. Kadınlara sevgisini ayrıca ikinci ev
de olan Akrep burcu da gösterir. Tula ya da Libra Rashi altında doğduğu ger
çeği ona aşağıda belirtilen genel karakteri verir: "Cömert bir doğa, kadınlar
dan kolayca etkilenme, israfa ve aşırtlJğa eğilim, iş konularında akıllı, değiş
ken ve huzursuz, iyiliksever ve cana yakın bir doğa, sert yapılı (aynen alın
mıştır), yolculuklara düşkün, erdemli, akrabalarından saygı gönne, duyarlı ve
keskin görüşler, neşeli, hevesli, isteklerini frenlememe, kadınların pohpohla
masından etkilenme, içten dini eğilimler ve yüksek makamdaki kişilerce tu
tulma. "2 Kişilik taslağı, aradaki çelişkilerle birlikte, Hint astrolojik yorumla
rına ilişkin canlı bir izlenim vennektedir.
Kopemik ve Galileo'nun bulguları açıkça Sawai Jai Singh'e ulaşmamıştı,
çünkü o dünyanın iç yüzeyinde yıldızların yer aldığı muazzam bir içi boş kü
renin merkezinde olduğuna inanıyordu. Bütün göksel küre bir günde kutup
lardan geçtiği ekseni üzerinde dönüyordu. Bu Doğu'dan doğan ve Batı'dan
batan yıldızların günlük devinimini açıklıyordu.
' Dünyanın kendisi de evrenin merkezinde hareket etmeyecek biçimde sa
bitlenmiş bir küre olarak görülüyordu. Gezegenler (Merkür, Venüs, Mars, Jü
piter, Güneş ve Ay) dünyanın çevresindeki yörüngelerde hareket ediyorlardı.
Sabit yıldızlar sekizinci bir yörünge ya da küredeydiler ve bunun ötesinde
sonsuzluk boyutu olan dokuzuncu ve sonuncu bir yörünge vardı. Bütün yö
rüngelerde dahil olmak üzere bütün gök Doğu'dan Batı 'ya doğru dünyanın
çevresinde günlük dönüşünü yapıyor, bu da yıldızların doğmasına ve batma
sına yol açıyordu. Hindistan' da uygulama yapan astrologların benimsediği
dünya görüşü hata budur.
1 32
ASTROLOJi
malda birlikte, hiç kuşkusuz Çin ve Orta Doğu'dan bağımsız biçimde geliş
miştir. En ünlü astronomik ve astrolojik metin Surya Siddhanta'nın tarihinin
2.000.000 yıldan daha eski olduğu (tam olarak M.Ö. 2. 1 63 . 1 02) söylenir,
ama günümüzde genellikle M.S. altıncı yüzyıldan kalma olduğu düşünül
mektedir.3 Yine, Paitamahasiddhanta olarak bilinen astrolojik metnin de
M.Ö. 3000 yılından kalma olduğu düşünülür, ne var ki son araştırmalar bu
metnin çok daha sonraki bir tarihten kalma olduğunu ileri sürmüştür.4
Elbette, Hint astrolojisi çok büyük zaman periyotlarıyla ilgilenir. Şimdiki
tarih çağı, Kali Yuga (Demir Çağı), Orta Hindistan'da Ujjain'de M.Ö. 1 8 Şu
bat 3 102'de başlamıştır. 432.000 yıl sürecektir. Ondan önce gelen Pirinç Ça
ğı iki kat, ondan önceki Gümüş Çağı üç kat, insanların 400 yıl yaşadığı Altın
Çağ ise dört kat daha uzun sürmüştür. Şimdiki Kali Yuga çağı bir mahayu
ga 'nın yalnızca onda biridir; 1 .000 mahaguya ise bir kalpa yapar ve bunun
sonunda dünya ateşle yok edilip yeniden yaratılacaktır.s Hala yaşanacak bi
raz zaman var.
Hint astrolojisine ilişkin ilk yazılı metin, Veda'lar olarak bilinen bir dizi
ilahiden gelir. Bunlar en eski Hint metinleridirler; yaygın biçimde aşağı yu
karı 3 .000 yıl önce yazıldıklarına ve kuşkusuz çok daha eski zamanlardan
sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarıldıklarına inanılır. Sanskrit dilinde yazıl
mış olan bu metinler iddia edildiği üzere Rishi'ler olarak bilinen kadim bil
geler ve kahinler tarafından açığa vurulan kutsal bilgileri içerirler. Rishi'lerin
bireyler daha doğmadan onların horoskoplarını çıkarabilecek kadar usta ve
durugörü sahibi oldukları söylenir! Rishi'lerin üstün bilinçleriyle modem bi
limin sınırlı bilgisiyle hala boş yere çözmeye uğraştığı yaşamın bütün sorun
larına ilişkin yanıtları bildiklerine yaygın biçimde inanılmaktadır.6
Rishi'lerin gücünden korkan tanrılar onların doğum haritalarını yok ede
cek büyük bir ateş göndermişlerdir, ama birkaçı yaşamayı başarmış ve hala
onların sırlarını koruyup adlarını tanrılar, bilgeler ve gezegenlerden alan bir
astrologlar okulu olan Nadi'ler (Tamilce anlamı 'kaderli') tarafından aktarıl
mışlardır. Palmiyelere yazılmış olan Nadi astrolojisi başlıca Güney Hindis
tan' da uygulanmaktadır. Palmiye yaprakları, onları bir başparmak izi alarak
ya da avuç içini ve doğum haritasını okuyarak yorumlayan belli ailelerde bu
lunur.
Veda'lar sadece gökcisimlerinin güçlerini anlatmakla kalmaz, aynı za
manda belirli ritüelleri gerçekleştirmek için doğru zamanlara da büyük önem
verirler - bu sonraki bütün astrolojinin çok önemli bir parçasıdır. Doğanın
kuvvetlerine ilişkin korkuyla karışık büyük bir saygı gösterirler. En önemli
tanrısal varlıklar bir şekilde gökler ya da dünyayla bağlantılıdırlar. Bütün ge
zegenler tanrı ya da yarı-tanrı olarak belirirler ve tamamen insani güçlülük ve
zayıflıkları olan insan biçimiyle temsil edildikleri kendilerine ait mitleri var
dır. Veda'lar insanoğlu olarak kişileştirilirler ve Jyotish sanatı onun uzağı gö-
1 33
PETER MARSHALL
ren gözleri olarak düşünülür. İlk Hint astrolojisi de jyotishi vedanga, "Ve
da'ların dalları"ndan biri, olarak bilinirdi.
Yalnızca tanrıların yıldız olduğunu düşünülmezdi, astrolojinin mitik kuru
cuları Yedi Bilge (Rishi' ler) de kuzey yan kürenin gece gökyüzünde çok bas
kın olan Ursa Majörün (Büyük Ayının) Yedi Yıldızıydı.? Parlak yıldız Cano
pus da Yedik öğretileri doğduğu güney Hindistan'a götürdüğü söylenen bil
ge Agastya ile özdeşleştirilmiştir. Diğer yandan, bazı yıldızlar da insan ola
rak düşünülürdü. Yıldızların görünmesindeki herhangi bir değişiklik hava du
rumunu ya da salgınları önceden tahmin eden alametler olarak görülürdü.
Kutsal astroloji bilgisi dikkatle korunmuş bir sırdı ve ustadan öğrenciye
sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılmıştı. Jyotish'in kurucu babalarından bi
ri olan Maharishi (Büyük Rishi) Parashara çalışmalarından birinin sonunda
şöyle der: "Sana verdiğim bu bilgi Efendi Brahma'nın [Yaratıcı] Narada'ya
[Tanrısal Haberci], Narada'nın da benim kendilerinden aldığım Shaunaka ve
diğer bilgelere anlattığı Jyotish biliminin aynısıdır. Sana bunu anlattım, çün
kü bunu onlardan öğrendim."s
Dördüncü yüzyıl astrologu Minaraja da natal astroloji hakkındaki Sansk
rit dilindeki klasik şiirine şu sözlerle başlar:
Şimdiki biçimiyle, bu tez natal astroloji hakkında 2.000 'den fazla dizesi
olan doksan yedi bölümden oluşur. Alimler muhtemelen M.S. dördüncü yüz
yıldan kalma olduğuna inanırlar, ama saray astrologu Varahamihira'nın ünlü
İmparator il. Chandragupta için çalışmasından önce mi, yoksa sonra mı ya
zıldığr kesin değildir. Jyotish hakkındaki diğer bütün başlıca metinler gibi, o
da Sanskrit dilinde yazılmıştır.
Birçok efsane yıldızlı göklerin yaratılışını anlatır. Örneğin, Bhagavata
Purana erdemli Prens Dhruva'nın tanrılar tarafından Kutupyıldızı olarak na
sıl atandığını anlatır. Prensin özel erdemi bir aydan daha fazla süre tek baca
ğı üzerinde hareketsiz durmasıydı. Bu yüzden şöyle denmiştir: "Yıldızlar ve
onların sayıları, aynı zamanda gezegenler senin çevrende dönecekler." En
1 34
ASTROLOJİ
yüksek kutba, "çalışan öküz ile sonu olmadan dönen mısır değirmeninin di
key mili gibi çevresinde yıldızlı kürelerin sonsuza dek döndüğü Vishnu' nun
yüce makamına" çıkmıştı. 1 0 Yeni evliler Prens Dhruva kadar sabit kalma esi
ni almaları için hala birlikte Kutupyıldızına bakmaya teşvik edilirler.
Veda'lar gökküresinin Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna ulaşan büyük
halkayı betimlemek için 'ateş'e gönderme yaparlar. Öncelikle metafiziksel
bilgiyle ilgilenen Rig Veda'da (İlahilerin Veda'sı), bilmece gibi şöyle yazıl
mıştır: "Agni ! Ne kadar da ispit, tekerlek parmakları, o şekilde tanrıları çev
reler." 1 1 Agni "ateş" tanrısıdır, tanrılar yıldızlardır, ispit ise tekerlek parmak
larının yerleştiği tekerlek kenarıdır. Agni 'nin üç doğum yerine karşılık olarak
üç annesi vardır: Gökyüzünde, dünyada ve sularda. Agni'nin oğlu Skanda,
Krittika, yani Süreyya burcu (Pleiades; Ülker) tarafından taşınan Mars geze
genidir. Agni ayrıca birçok kişinin astrolojiden edinmeye çalıştığı şeyi sunar:
"Agni aracılığıyla günbegün zenginlik ve refah edinilebilir; bu da yiğit çocu
ğun şan ve şerefiyle eksiksiz mutluluğunu getirebiJir."1 2
Veda'larda güneş tanrısı Surya'nın "tanrılar arasındaki tanrı, en yüce ışık"
olduğunu bildirilir:
1 35
PETER M A R S H ALL
Upanishadlar
Kadim Hint astrolojisinin bir diğer önemli metni olan Upanishadlar yak
laşık olarak M.Ö. 600 yılında yazılmıştır, ama çok daha önceden kalmadırlar.
Upan 'yakınında bulunmak' , shad ise 'yok etme, yıkım' anlamına gelir. Upa
nishadlar bilgisizliğin yok edilmesi, bilincin gelişimi ve ruhun kurtuluşuyla
ilgilidirler. Doğanın belli kuvvetlerine şarkıları olan Veda'ların tersine, Upa
nishadlar bütün varoluştan önce varolma zeminine odaklanırlar. İnsanları ya
ratılışın geri kalanından ayırmazlar ve mikrokozmosla (insanlık) makrokoz
mos (evren) arasında sıkı bir karşılıklılık olduğunu vurgularlar. Aslında,
"başlangıçta bu dünya İnsan formunda Benlik'ti sadece," iddiasında, insanlık
devasa bir organizmanın parçası olarak görülür. ıs
Bireysel benlik evrenle nasıl ilgili olur? Upanishadların merkezindeki fi
kirler atman, kişisel benlik ve Brahman, her şeyi kaplayan Mutlak ya da Ev
rensel Benlik vardır. Bu ikisi birbirinden ayn değildir, çünkü Mutlak olanı
kendini her bireysel benlikte gösterir. Brahman'ın tam doğası belirsizdir;
Upanishadlarda şöyle betimlenir: "Her varlıkta g izli olan, her şeyi kaplayan,
her varlığın içindeki benlik, bütün işleri gözleyen, her varlıkta bulunan, tanık,
1 36
ASTROLOJi
Purusha ve Prakriti
Veda'lar ve Upanishad' lar metafiziksel bir temel hazırlarken, Hint astro
lojisi aynı zamanda büyük ölçüde M.Ö. yedinci yüzyılda gelişmiş olan Kapi
la'nın Samkhya felsefe sistemine dayanan bir psikolojiyi de kapsar. Bu zama
nın, uzayın ve Brahman olarak bilinen nedenselliğin ötesinde bir Mutlak Ger
çeklik olduğunu öğretir. Kozmosun kendisi aslından biraz uzak bir çeviriyle
' bilinç' ve ' doğa' denebilecek Purusha ve Prakriti'nin birleşmesinden doğar.
Kendi özünde tam olmasına karşın, Purusha kendini deneyimlemeyi arzu
eder. Bu arzu Prakriti'ye neden olur. İçinde bulunduğumuz kozmos bu ne
denle Purusha ve Prakriti'nin, eril ve dişil ilkelerin, buluşmasının sonucudur.
İlki bilinemezdir, ikincisi ise bilinen dünyayı meydana getirir.
1 37
PETER MARSHALL
Sattva zihni (manas) ve hisleri meydana getirir. Sat ' saf varlık' , va da
'onun bulunduğu yer' anlamına gelir. Genel olarak, ahlaksal ve spiritüel nite
likleri temsil eder. Denge, hakikat ve saflıkla ilişkilidir. Sattvik insanlar ay
dınlanmayı arar, en az zarara neden olur ve başkalarına yardımcı olmak ister
ler. Sakin, korkusuz ve cömerttirler. Ün ve servetle ilgilenmezler ve hemen
hiçbir şey onların zihin huzurunu bozar. Çileci olabilirler. Sattvik yiyecek saf
ve sadedir.22
Rajas bir harekette bulunma niteliğidir ve huzursuz araştırmayla ilişkili
dir. "çiçeklerin poleni" olarak dilimize çevrilebilir. Egonun, özellikle sürekli
çaba ve kavrama peşinde olduğunda rajastik eğilimleri vardır. Rajastik insan
lar genellikle maddi başarı isterler ve kolayca hayal kırıklığına uğrayabilirler
1 38
ASTROLOJİ
Yunan Bağlantısı
Astrolojinin Hindistan'da çok eskiden geliştiği açıktır. Bazı Hintliler ast
ronomi ve astroloji biliminin aslında Hindistan'da geliştiği ve oradan Arabis
tan üzerinden diğer ülkelere geçtiğini bile iddia ederler.23 Bununla birlikte,
Hindistan'ın özellikle Orta Doğu ile geniş ticari bağlantıları vardı ve Ba
bil'den, özellikle de M.Ö. 539'da Pers fethini takip eden dönem boyunca, es
ki bir etki aldığı ileri sürülmüştür. Her iki uygarlık da benzer bir bilimsel bil
gi düzeyine ve takvim döngüleri konusunda ortak bir ilgiye sahip görünüyor.
Yine de Hint astrolojisinin kökenleri, özellikle ilk Babil astrolojisinde bulun
mayan lunar evlerle olan meşguliyeti söz konusu olduğunda, kuşkusuz Hin
distan ' dadır.24
Yunan etkisi durumu ise daha keskindir. Veda' lar güneş, ay ve yıldızların
hareketine duyulan kuvvetli ilgiyi açıkça göstermekle birlikte, gezegenlerden
pek az söz edilir. İlk Hint astrolojisi öncelikle takvimler düzenlemeye ve top
lum içindeki başlıca ritüeller için uygun zamanlar saptamak amacıyla alamet
leri yorumlamaya yönelik bir sistemdi. Daha sonraki çalışmalarda gezegen
lere ve bireysel horoskoplara verilen önem, M.Ö. dördüncü yüzyılda Büyük
İskender' in gelişinden sonra Hindistan' a ulaşan Yunan astrolojisinin doğru
dan bir etkisi olarak da görülebilir.
Hintli astrologlar sadece Yunanlılarla benzer bir zodyak ve aynı gezegen
sel yöneticilik kullanmaya başlamamışlar, aynı zamanda onlardan bazı teknik
terimler de ödünç almışlardır. Doğumsal astroloji hakkındaki ilk metinlere
1 39
PETER MARSHALL
1 40
ASTROLOJİ
lerine uyarlamaya devam ettiler. Hint kozmolojisi daha öncesinde yassı bir
dünya ve Meru Dağı denen çok büyük bir dağın etrafında dönen güneş, ay ve
gezegenleri tasanmlamıştır, ama Orta Doğu' dan gelen yeni fikirlerin dürtüsü
bu eski dünya görüşünün terk edilmesine ve küresel bir dünya görüşüne gö
türmüştür. Bu Mısır'da İskenderiye'de ve Kuzey ve Güney Hindistan'da göz
le görülebilen yıldızlardaki farklılık.lan daha ikna edici biçimde açıklamakta
dır. Yer-küre artık bir dünya-yumurtanın merkezinde asılı olarak tasanmlanı
yordu.
Büyük beşinci yüzyıl astronomu Arybhta, tıpkı bir teknedeki bir gemici
için karanın geriye doğru hareket ediyor görünmesi gibi, gökyüzü durağan ka
lırken dönenin dünya olduğunu cesaretle öne sürmüştür. Yıldızların çevresin
de döndüğü göksel Kuzey Kutbu dünyanın merkezindeki kutsal dağ olan Me
ru Dağı olarak düşünülüyordu. Jyotishi Ujjayini'yi (Madhya Pradesh'deki
modem Ujjain) kendi 0° boylamları olarak seçmişlerdi; ilk insanın Dünya'ya
ayak bastığı "Adem Tepesi" olan Sri Lanka'dan geçtiğini düşünüyorlardı.
Hintliler Yunanlıların on iki zodyak burcunu benimsemelerine karşın,
kendilerinin daha eski lunar ev sistemini yine de korudular. İkisini birbirine
bağlamanın yollarını buldular; her iki daireyi Yunan yönteminde güneşin ilk
bahar noktasındaki konumuyla çakışan 0° Koç burcundan saydılar. Lunar ev
lerin dairesi, noktaya o zaman en yakın olan Asvini (b ve g Arietis) ile başla
tılmıştı. Ama yılın güneşin geçişiyle ölçüldüğü Yunan "tropik" zodyakı için
bir tarza karşın, Hintli astrologlar çok geçmeden ekliptiği yıldızlar arasında
ki belli bir noktadan ölçen kendi daha geleneksel "yıldızsal" zodyaklarından
yana ondan vazgeçtiler. Sonuç olarak, iki sistem her yetmiş iki yılda 1 ° 'lik
bir oranla birbirinden uzaklaşmıştır. Batı sistemindeki 0° Koç burcu (ilkba
har noktası) artık Hint sistemindeki 70 Balık burcuna yakındır. Sonuç olarak,
Hint zodyakı gökyüzünde yıldızların konumunu daha doğru biçimde yansıt
maktadır.
Uygarlıklar buluştuktan sonra, etkiler her iki biçimde gidip gelir ve Orta
Çağ boyunca Hint ilmi İspanya ve Güney İtalya'yı işgal eden Müslümanlar
aracılığıyla Avrupa'ya ulaşmıştır. Arapların lunar ev sistemi muhtemelen
Hindistan 'dan alınmış ve Avrupa'ya geçmiştir. Rönesans boyunca, Avrupalı
astrologlar bir gezegenin gökteki en yüksek noktaya ulaştığı "güçlü gezegen"
kavramını betimlemek için aux olarak Latinceleştirilmiş Sanskrit ucca (yük
sek nokta) sözcüğünü kullanmışlardır.
Araplar, Hint astrolojisinin yönlerini Avrupa'ya taşımakla birlikte, Hint
astrolojisinden de etkilenmişlerdir. Tajika Jyotish Arap astrolojisince esinle
nilmiş eski bir gelişmedir (Tazig Araplar için kullanılan bir İran adıdır). Batı
astrolojisiyle ortak bir köke sahiptir ve güneş yılına dayanır. Özel ilgilerinden
biri Sanskrit dilinde varsaphala, "yılın neticeleri" olarak anlatılan yıldönümü
haritaları ya da "güneşsel geri dönüşler"in hesaplanmasıdır.
1 41
PETER MARSHALL
atı astrolojisi gibi, Jyotish de zodyakı gökte ekliptiğin her iki kenarında
B yaklaşık olarak 8 ° ' lik bir açı ile uzanan geniş bir kuşak olarak kabul eder.
Veda'larda ekliptiğe evrenin Yaratıcısı, Tanrı Vishnu'nun elindeki çark, Su
darshan chakra denir. Her biri 30° olan on iki kesite ya da rashi'ye bölünür.
Bunlar göklerdeki on iki takımyıldızdan oluşan zodyakın on iki burcunu tem
sil ederler. Her bir rashi doğum haritasının bir evini yönetir.
Rashi' ler Batı astrolojisindeki burçlarla aynı adı taşımalarına karşın, bun
ların takımyıldızları, yani yıldız gruplarını temsil ettiklerini unutmamak
önemlidir. Bir gezegenin horoskoptaki rolünün nasıl olacağı o gezegenin yer
aldığı takımyıldızın doğası ve anlamına bağlıdır.
Batı 'da olduğu gibi, Hint zodyakı da Mesha (Koç burcu) ile başlar ve Me
ena (Balık burcu) ile biter. Her burcun kendine özgü karakteristikleri vardır.
Örneğin, benim burcum Simha (Aslan burcu) "sabit, tek, eril, acımasız, ateşli,
verimsiz, baş kaldıran"dır. ı Diğer yandan, partnerimin burcu Kataka (Yengeç
burcu) "çift, hareket edebilen, dişil, ılımlı, su, uzun süre yükselen, boyun eğen
ve verimli"dir - uzun süre yükselmek dışında, açıkça benim zıttım! "
Hintli astrologlar ekliptiği yirmi yedi takımyıldızla (bazen yirmi sekiz) ya
da yıldız noktasıyla daha işaretlerler; bunlar ekliptik boyunca 1 3.33° 'lik boy
lam aralıklarıyla ölçülürler. Her takımyıldız dört çeyrek daireye daha bölü
nür: Her çeyrek ekliptikte 3.33°'lik boylama eşittir. Burçlar da, takımyıldız
)ar da aynı noktadan, Mesha (Koç) burcunun ve Aswini takımyıldızının 0°
boylamından ölçülürler.
On iki zodyak burcu Batı astrolojisindekilerle aynı adı taşımalarına kar
şın, birkaçı için göklerdeki takımyıldızlarda farklı şekiller ayırt edilmektedir.
Örneğin, Mithun (İkizler burcu) bir erkek-kadın çiftidir; Makara (Oğlak bur-
1 43
PETER MARSHALL
cu) bir fil hortumu olan bir timsaha benzeyen efsanevi bir hayvandır; Kumb
ha (Kova burcu) ise bir su kabıdır. Haritalarda Batı 'da verilen simgeler değil,
rashi'lerin Sanskrit adları kullanılır. Aynı durum gezegenler için de geçerli
dir. Diğer yandan, on iki zodyak burcunun gezegensel yöneticileri geleneksel
Batı örüntüsüne uyar: Koç burcu için Mars, Boğa burcu için Venüs, İkizler
burcu için Merkür, Yengeç burcu için Ay, Aslan burcu için Güneş, vb.
Öncü burçlar pozitif ve eyleme yönelmiş olan Koç, Yengeç, Terazi ve Oğ
lak burçlarıdır. Sabit burçlar düşünceli ve dengeli olan Boğa, Aslan, Akrep ve
Kova burçlarıdır. Değişken burçlar da negatif ve kararsız olan İkizler, Başak,
Yay ve Balık burçlarıdır. Erkek burçlar tek sayılı burçlardır: Koç, İkizler, As
lan, Terazi, Yay ve Kova burçları. Yedik literatürde 'acımasız' olarak betim
lenirler; eylem yönelimli ve cana yakındırlar. Dişil burçlar çift sayılıdırlar:
Boğa, Yengeç, Başak, Akrep, Oğlak ve Balık burçları.
Her burç aynı zamanda elementlerden birinin niteliklerini alır: Ateş, top
rak, hava ve su. Ateş burçları Koç, Aslan ve Yay burçlarıdır. Bu burçlarda do
ğan insanlar dinamik ve kararlı olma eğilimi gösterirler. Toprak burçları Bo
ğa, Başak ve Oğlak burçlarıdır. Pratik ve güvenilir olurlar. Hava burçları İkiz
ler, Terazi ve Kova burçlarıdır. Konuşkan ve yaratıcı olurlar. Su burçları Yen
geç, Akrep ve Balık burçlarıdır. Sezgili ve karşısındakini umursayan kişiler
olurlar.
1 44
ASTROLOJi
Bu sürece presesyon denir. 'Koç burcunun ilk noktası ' artık Balık burcun
da görünmektedir (yaklaşık olarak 7°). Bu her takım yıldızda 2. 1 60 yıl sürer
ve bir Astrolojik Çağı gösterir - M.S. 1 50 yılından beri Balık Burcu Çağı'n
daydık ve Kova Burcu Çağı'na yaklaşıyoruz (20 1 0 yılında). On iki burcun
hepsinin Koç burcunun ilk noktasına geri dönmesi için geriye doğru hareket
etmesi 25.920 yıl sürer; bu da Büyük Astrolojik Yılı gösterir.
Batılı astrologlar 'tropik' zodyak burçlarıyla yıldızların gökyüzündeki
gerçek konumları arasındaki (astronomik zodyak) açıklıktan aşın derecede
etkilenmezler. Bizim güneş burçlanmızın dünyanın mevsimsel ve aylık deği
şimleriyle uyumlu olduğunu söylerler. Bununla birlikte, Hintli astrologlar bir
kişinin horoskopu hesaplanırken presesyonun dikkate alınması gerektiğine
inanırlar. Tropik ve yıldızsa} zodyaklar M.S. 285 yılında çakışmışlardı, ama
şimdi aralarında 24.5° boylamlık bir fark bulunmaktadır. Bu farka Ayanams
ha ya da Presesyonel uzaklık denir. Bu hesaplama zor değildir, ama bir Hin
du haritası yapmak için Batı haritasındaki bütün gezegenler geriye doğru ha
reket ettirilir.2 Açıkça, bu çok farklı bir yoruma neden olacaktır, ama tartış
malı biçimde göklerdeki meselelerin gerçek durumuna daha yakındır. Güneş
takımyıldızlardan geçerken, dünyada enerjimizi etkileyen yıldızlardan yayı
lımları arttırdığı �öylenir.
1 45
PETER MARSHALL
da da (günlük gerçeklikte de) yürür. On tane ayağı insan organının hem içsel
hem de dışsal on duyu organını simgeler. On bir tam sayıdır ve Kartaka'da
doğanlar tamlığı, mükemmelliği ararlar. Sattvik oldukları için idealisttirler,
ama aynı oldukça pratik de olabilirler. Kartaka büyüyen ve küçülen ay tara
fından yönetildiği için, kartaka insanı da değişken bir duygu durumuna sahip
olabilir.
Simba (Aslan burcu) bir insanın bireyselliğini ifade eder. Simgesi aslan ol
duğu için, güç ve sağlamlığı akla getirir. Sattvik, bu nedenle de idealisttir, ama
ideallerini eyleme geçirebilir. Elementi ateş olan ve güneş tarafından yöneti
len Simha insanları bağımsız olurlar ve herhangi bir sınırlamayı reddederler.
Kanya (Başak burcu) bakire, saf kadınsıdır. Kanya insanı pratik anlamda
dünyayla, çoğu kez hatırı sayılır ölçüde maddi başarıyla yoğum biçimde ilgi
lenir, ama bu kendi iç benlikleri pahasına olur. Dünyayla ilişki spiritüel geli
şimin önünde bir engel olabileceği için, zaman zaman istekleri gerçekleşme
yebilir ve hoşnutsuz olabilirler. Kanya dünyevi bağlılıklar ve karanlıkla iliş
kili tamasik bir burçtur. Akıl ve iletişimin gezegeni olan Merkür Kanya'yı
yönetir; bu da Kanya insanını iyi bir plancı yapar.
Zodyakın yarısına geldiğimizde, Tuta (Terazi burcu) ruhun dünyevi dola
şıklıkların karanlığını bırakıp spiritüel ışığa doğru ilerleyebildiği noktayı işa
ret eder. Maddi yaşamdan, ona çok fazla bağlanmaksızın keyif almaya ilişkin
ince bir denge sunar (terazi onun simgesidir). Diğer yandan, Tula'da olanla
ra karar vermek zor gelir; çünkü bir sorunun her iki yanını da görürler ve ço
ğu kez iki yan arasında salınırlar. İlişkiler burcu altında olmalarına karşın,
kendi denge arayışlarında yansız görünebilirler. Tula rajastiktir; eylem ve
araştırmayla ilgilidir. Veda'lara göre spiritüel arayışta yolunu kaybetmiş olan
iblislere öğüt veren Venüs tarafından yönetilir. Kurtuluş yolunda yardımcı
olabilecek kasvetli Satürn Tula'da güçlü olur.
Hintli astrologlar Vrishchika'yı (Akrep burcunu) güç ve karmaşık bir burç
olarak görürler. Bir su burcu olarak akmak ister, ama sabit bir burç olarak da
durağan olma tehlikesi vardır. Vrishchika'da yılan Vasuki Narga'nın kuyruğu
ve başı olan Ketu güçlü, Rahu zayıftır. Yılanın kuyruğuyla suyu çalkalaması
gibi, Vrishchika da duygularımızı çalkalar. Vrishchika'nın simgesi bir delikte
yaşayan ve kuyruğuyla sokabilen bir yaratık olan akreptir. Yok edebilen ya da
aydınlanmaya götürebilen Kundalini enerjisine sahiptir. Eşleştikten sonra, di
şi akrep erkeği öldürür; bu kendi spiritüel yolumuza çıkmış olduğumuz için
dünyaya ölü hale geldiğimizi ima eder. Yeni, ama değişik bir biçimde yeni
den yaratılmamız için eski benliğimiz ölmelidir. Vrishchika'yı Mars yönetir;
zenginlik ve güç yönündeki dünyevi arzuların üstesinden gelme cesareti ve
gücünü verir.
Sonra Dhanus (Yay burcu), bir yayı ve oku olan Centaur (yan at yan insan
biçimindeki mitolojik yaratık) gelir. Yan at, yan insan olarak, hayvani istekle-
1 46
ASTROLOJİ
1 47
PETER MARSHALL
üç dilime bölünmesi); navamsa, dokuzda bir burç (burcun dokuz dilime bö
lünmesi); dwadashamsha, on iki de bir burç (burcun on iki dilime bölünme
si); ve trimsamsa, ya da derece. Rashi'ler gibi, bunların her birinin de kendi
lerine ait gezegensel yöneticileri vardır. Varga'lar horoskopun ayrıntısını dol
dururlar ve bir haritada gezegenlerin rolünün nasıl olduğunu daha incelikli
bir biçimde gösterirler. Varga haritaları konumlarına göre arttıklarına mı,
yoksa azaldıklarına mı göre gezegenlerin gerçek gücünü belirtirler.4
Hora burçların her birinin güneşsel ya da lunar 15° 'lik yarıya bölünme
siyle ortaya çıkar. Bu basit bölme eril ve dişil enerjileri simgeler. Eril burç
larda, ilk hora güneşe, ikinci hora aya aittir; dişil burçlarda ise tersi geçerli
dir. Hora'lar bu yüzden güneş, ay, ay, güneş, vb. düzeniyle zodyak çevresin
de dönerler. Tam bir zodyak dairesinde, günün her bir saatine karşılık olarak,
yirmi dört hora vardır ve bu hora'lar sizin aktif ya da pasif biri olup olmadı
ğınıza ve nasıl kolayca zenginlik edineceğinize ilişkin bir fikir verirler.
Hora Batı astrolojisinde genellikle kullanılmamakla birlikte, drekkana ya
da dekanat her iki gelenekte de uzun bir geçmişe sahiptir. 10° ' lik bir bölüm
anlamına gelen, her birine bir tanrısal varlığın bölüştürüldüğü Mısır astrolo
jisinden türeyen, Yunanca dekanos sözcüğünden gelir. Drekkana haritası kar
deşlere ve arkadaşlara değinen üçüncü Ev hakkında ayrıntı vermeye yardım
cı olur.
Her dekanın bir gezegensel yöneticisi vardır. Bunların dağılımına ilişkin
en popüler formül şöyledir: her bir burcun üç dekanı burcun kendisine ve ay
nı üçlü takımdaki (triplicity) diğer iki burca karşılık gelir. Örneğin Koç bur
cunun üç dekanı 1 . Mars' ın yönettiği Koç burcu; 2. Güneş' in yönettiği Aslan
burcu; 3. Jüpiter'in yönettiği Yay burcuna verilecektir.
Her dekan bir sembolle ilişkilidir. Varahamihira'nın altıncı yüzyıldan kal
ma bir metninde Koç burcunun ilki şöyle anlatılır:
Sert, siyah bir adam, [birçok kişiyi] koruyabilen biri gibi, kızıl
gözlü, belinin çevresinde beyaz bir bez var, yukarı kalkmış bir
balta tutuyor. Yavana'nın [Yunanlıların] öğrettiği biçimiyle, Koç
burcunun orta dekanının biçimi göbekli bir vücudu olan yüzü at
biçimli bir kadın, kırmızılar giyinmiş, süslere ve yiyeceğe düş
kün, tek ayaküstünde duruyor. Koç burcundaki üçüncü dekan bir
adam olarak betimleniyor; acımasız, sanatlar konusunda becerik
li, kırmızımsı, hareket etmeye çalışıyor, ama çabalan engellen
miş, öfkeli, yukarı kalkmış bir sopa tutuyor, kırmızı giyinmiş.s
1 48
ASTROLOJİ
kıyıya gelen, bacaklarının çevresine bir yıları dolarımış bir kadın"dır. Benim
doğum günüm oları 23 Ağustos ile ilgili oları Asları burcundaki ilk dekarı "ayı
gibi bir yüzü ve maymun gibi hareketleri oları, sakallı ve kıvırcık saçlı, bir so
payla silahlarımış, elinde etler ve meyveler oları bir adam"dır.6
Diğer altı boyut içinde, burcun kendisinden sonra en önemli olarıı na
vamsha, yani dokuzda bir burçtur; 3° 20' uzarıır ve Batı'da "subdecanate"
olarak bilinir. 108 navamsha zamarı içinde dokuz kez tekrarlarıarı zodyak
burçlarına karşılık gelir. İlki Koç burcu, ikincisi Boğa burcuna karşılık gelir
ve o şekilde devam eder. Zodyakın on iki bölümünü lunar evlerin (nakshat
ra'ların) yirmi yedi boyutuyla birbirine uydurmada önemli bir rol oynarlar.
Geleneksel olarak, Hintli astrologlar burçlarda gezegenlerin konumlarını ve
navamsha'ları işaretlerler; her ikisi de sayılarla arıılır. Aynı burçtaki herharı
gi bir gezegen ve navamsha güçlü olarak görülür.
2° 30'dan uzarıarı dwadashamsha'lar ya da on ikide bir burçlar da yine
zodyakın on iki burcuna bölüştürülmüştür. Başlıca, rahimdeki bir bebeğin bü
yümesi ya da yaşam beklentisi gibi, sağlık ve gelişimin göstergeleri için kul
larıılırlar. Her bir trimsamsa ya da derece yıldız-gezegenlerden birine bölüş
türülür. Esasen kadınların haritalarında evliliğin başarı olasılığını bulmakta
kullarıılırlar ve on ikinci Ev, özellikle geçmiş karmarıız, hakkında ayrıntılar
verirler. Genellikle 'arıne ve baba haritası' olarak düşünülür, çünkü Hindu
inarıcına göre bu enkamasyondaki arıne-baba seçiminiz önceki yaşamlarını
zın karmasının bir sonucudur.
Çoğu kez seçim astrolojisinde ve ikizleri ayırt etmek için kullarııları shas
tiamsha olarak bilinen, her biri 0° 30'lık altmış kısım için bile bir harita var
dır. Elbette, Hindistan'da ilk nefes alma arııyla belirlenen tam doğum zama
nı gereklidir.
Bhava'lar: Evler
Batı astrolojisinde olduğu gibi, gezegenler sadece zodyak burçlarına ya da
on iki takımyıldıza değil, aynı zamarıda ekliptik dairesinin çevresinde on iki
Ev 'e de yerleştirilirler. Bhava'lar olarak bilinen evler insarıın yaşamındaki
başlıca ilgi alarılarına odaklarıırlar. Sarıskrit bhava sözcüğü hem ' bir varoluş
durumu' hem de ' bir zihin durumu ' anlamına gelir. Yaşamın dışsal durumu
nun yarıı sıra zihnimizin içsel durumunu da gösterirler; aslında, graha'ların
geçmiş karmalarınızın ipliğinden hayatınızın goblenini dokudukları kozmik
dokuma tezgahları" olarak betimlenmişlerdir.?
Her ikisinin de sayısı on iki olmasına karşın, evler (bhava'lar) burçlarla
(rashi'lerle) binişmezler. Her bir burç daima boylamda 30° olur, ama bir Ev'in
uzunluğu doğum zamarıına ve doğum yerinin enlemine bağlı olarak değişebi
lir. Yine de birçok astrolog evleri her biri 30°'1ik on iki eşit kesime böler.
1 49
PETER MARSHALL
1 50
ASTROLOJİ
tüel yolu işaret eder. Doruk dharma deneyimini simgelerken, onuncu ise art
ha 'nın doruğu, insan deneyiminin zirvesidir. On birinci Ev kama'nın doruğu
dur. On ikinci ve son Ev moksha'yı, dünyadaki yaşamın tamamlanmasını ve
bir sonrakinin başlamasını temsil eder.
Ama hepsi bu değil. Hint astrolojisinde belli türde evler vardır. Gezegen
lerin güçleri hangi evlerde bulunduklarına bağlı olarak değişiklik gösterir.
Dördüncü, yedinci ve onuncu evler kendra'lar ya da köşeler (Batı 'da aynı za
manda kadranlar olarak bilinir) olarak bilinirler. Bilinci, kişinin kendi inisi
yatifiyle yaptığı eylemleri gösterirler. Kendra evlerini yöneten gezegenler
doğalında zararlı etkiliyseler yararlı etkili olurlar. Diğer yandan, kendra ev
lerini yöneten doğalında yararlı etkili gezegenler de zararlı etkili olurlar. ıo
B irinci, beşinci ve dokuzuncu evlere trikona' lar ya da üçgenler denir. Bi
linçdışı eylemleri gösterirler. Bu evleri yöneten gezegenler daima yararlı et
kilidirler. İkinci, sekizinci ve on birinci evler panapara'lar ya da ikincil evler
olarak bilinirler. Geri kalanlarsa apoklina 'lar ya da üçüncül evlerdir.
Dusshana' lar olarak bilinen üçüncü, altıncı, sekizinci ve on ikinci evler
bir kişinin yaşamda en büyük olasılıkla hangi acıları çekeceğini gösterirken,
maraka (öldüren şey) olarak bilinen ikinci ve yedinci evler yaşam süresini
işaret eder.
Trikona'lardaki gezegenler çok güçlüdürler; kendra'lardakiler nispeten
güçlü; panapara' lardakiler biraz güçlüdürler; apoklina'lardakiler ise son de
rece zayıftırlar. Zararlı etkili evleri (üçüncü, altıncı ve on birinci) yöneten ge
zegenler daima zararlı etkilidirler; ikinci, sekizinci ve on ikinci evlerin yöne
ticileri ise nötrdür.
Elbette, Hint astrolojisi burada Batı astrolojisiyle çok şey paylaşır. Ama
ben gezegenlerin "yönsel güç"e (dik bala) sahip oldukları, yani doğum hari
tasının belli evlerine yerleştirildiklerinde enerjilerinin arttığı fikrini özellikle
ilgi çekici buldum. Her gezegen dört ana yönün belli bir yönünde güçlü olu
yor - Mars Güney 'de, Venüs Kuzey'de, Merkür ve Jüpiter Doğu'da, Satürn
de Batı'da. Güneş'in enerjisi Güney 'de, ayınki ise Kuzey'de artar. Bir geze
genin yönü kendisini içinde bulduğu Evle belirlenmektedir: B irinci Ev Doğu,
dördüncü, Kuzey; yedinci, Batı; onuncu da Güney. Doğum zamanında, bir
gezegen kendine ait yönde olan Evdeyse (ay dördüncü Evde ya da Merkür bi
rinci Evde), dikkate değer ölçüde güç kazanır.
Feng Shui' de olduğu gibi, Hintli astrologlar·bir Evin yönünün onun sakin
lerini etkileyebildiğine inanırlar. Venüs ve Jüpiter'in yönleri olan Kuzey 'e ve
Doğu'ya bakan ön kapılar uğurlu sayılırlar.
1 51
14
Gezegenler Ailesi
1 52
ASTROLOJİ
Ketu'ya zararlı etkili denir. Genel olarak, sorunlara yol açan ve engeller ya
ratan zararlı bir etki sarf ederler, ama zararları hafifletilebilir. Jüpiter ve Ve
nüs yararlı etkilidirler. Genellikle iyi şeylere yol açarlar, ama belli ilişkilerde
zararlı da olabilirler. Ay büyürken yararlı etkili, küçülürken zararlı etkilidir.
Merkür çoğunlukla nötr kabul edilir; birlikte yer aldığı gezegenin etkisini
alır.
Hint mitolojisinde, genellikle güneş sistemi Kala Purusha diye bilinen
Zamanın Tanrısal Şahsının kişileşmesi olarak görülür. Gezegenler onun var
lığının farklı bölümlerini yönetirler ve onun kişiliğinin farklı bölümlerinden
sorumludurlar. Cesur Mars gücü ve sağlamlığı yönetir. Hızlı Merkür rasyo
nel aklı ve konuşmayı, neşeli Jüpiter bilgiyi ve talihi yönetir. Genç Venüs is
tek ve arzuları, kasvetli Satürn de kederleri ve talihsizlikleri yönetir.
Hintli astrologlar gezegenlerin kozmolojik anlamını öğretmek için çoğu
kez hikayeler kullanırlar. Hoş bir hikaye gezegenlerin karakterini resmeder
ve nasıl zodyaktaki farklı takımyıldızları yönetmeye başladıklarını anlatır. Bu
hikaye ancak yeni kağıda aktarılmıştır. 2
Başlangıçta, göğün kralı ve kraliçesi güneş ve ay sırasıyla Aslan ve Yen
geç takımyıldızlarını yönetirlerdi. Dışarıda kalmak istemeyen Merkür güneş
ten kendisi için zodyakya bir yer istedi (Merkür iletişimi yönetir). Doğasında
cömert olan güneş ona kendi yanındaki takımyıldızı, Başak takımyıldızını
verdi. Kurnaz olan Merkür geceyi bekledi ve kibar bir şekilde aydan başka
bir yer istedi. Güneş ruh, gerçek duygudur, ay da duygusal zihin (yansıtılan
ışıkla parlar), ama o geride bırakılmak istemez. Bu yüzden şöyle dedi: "Ger
çekten bir tane istiyorsan, benimkinin yanındaki, İkizler senin olsun." Bu şe
kilde, Merkür, düşünen zihin, iki burç kazanmış oldu: Başak ve İkizler.
Bu kez Venüs (arzu) olup biteni izledi ve aynı şeyi istemek için gidebile
ceğini düşündü. Güneş yanındaki yeri zaten vermiş olduğunu söyledi, ama
Venüs bir sonraki yeri - Terazi 'yi - alabilirdi. Ay da aynı biçimde ona yanın
daki Boğa takımyıldızını verdi. Mars (eylem) gözden kaçırılmak istemedi,
güneşle ay da ona cömert bir şekilde Akrep ve Koç takımyıldızını verdi. Yay
ve Balık'ı alan Jüpiter' i (bilgelik) de reddedemediler. Sonunda, yavaş ve terk
edilmeye bırakılmış olan Satürn'e bile güneş ve ayın her iki yanında kalmış
olan Oğlak ve Kova verildi. Halka tamamlanmış oldu. Daha başka gezegen
yoktu (Uranüs, Neptün ve Plüton daha keşfedilmemişti) ve boş yer kalma
mıştı.
Graha ' ların düzeni gezegenlerin dünyadan görüldüğü biçimiyle güneşten
uzaklığını yansıtır: Merkür, Venüs, Jüpiter ve Satürn. Aynı zamanda zodya
kın her bir takımyıldızının gezegensel yöneticisini de gösterir. Her şeyden
önce, bu hikaye bedensel biçimde meydana geldiği şekliyle bilincin evrimini
güzelce gösterir; ruh, gerçek duygudan (güneşten) başlayarak, duygusal zihin
(ay), düşünen zihin (Merkür), arzu (Venüs), eylem (Mars), son olarak da de-
1 53
PETER MARSHALL
neyim ve düşüncenin sonucu - bilgelik (Jüpiter). Zihnin bir yönü diğerini or
taya çıkarır. Zaman (Satürn) yeni bir yaşam başlayana dek bütün süreci bir
kapanışa getirir.
Hindistan 'da, dokuz gezegen, yani navgraha'lar, günlük ritüellerde
önemli bir rol oynarlar. Hindistan'ın her tarafındaki tapınaklar farklı geze
genlere adanmıştır; insanlar gelip dua ederler ve o gezegenlerin olumlu etki
lerini kendi hayatlarına çekmek umuduyla ikramda bulunurlar. B irçok kadın
graha'ları simgeleyen değerli taşların bulunduğu yüzükler ya da küpeler ta
kar. Gezegenlerin farklı enerjilerini simgeleyen belli sayı kombinasyonlarına
sahip olan Navgraha Yantra adlı bir mandala da vardır.
Avrupa dillerinde olduğu gibi, haftanın günleri graha'lara dayanır. Vaar
(gün) sözcüğü her bir gün için kullanılan Sanskrit sözcüğe eklenir: Ravivaar
(güneşin günü), Somvaar (ayın günü), Mangalvaar (Mars'ın günü; Fransız
ca'da mardi), Budhvaar (Merkür'ün günü; mercredi), Brihaspativaar (Jüpi
ter'in günü; jeudi), Shukravaar (Venüs'ün günü; vendredi) ve Shanivaar (Sa
türn'ün günü). Bir gezegenin kendine özgü gününde, enerjilerinin daha güç
lü olduğuna inanılır; oruç tutarak ya da ritüellerle gücü daha da arttırılabilir.
Önemli etkinlikler (bir evlilik töreni, bir yolculuğa çıkmak ya da bir işe baş
lamak gibi) zararlı etkili gezegenler olan Mars ve Satürn 'ün günlerinde nadi
ren yapılır. Diğer yandan, bazı astrologlar Cumartesi'nin (Satürn'ün günü
nün) ev taşımak ve Salı 'nın (Mars'ın gününün) ameliyat olmak için iyi oldu
ğunu iddia ederler!
Güneş
Hindistan'ın birçok efsanesi graha'larla ilişkilidir ve onların astrolojik
sembolizmini yansıtır. Güneş (Surya) anlaşılır biçimde önemlidir. Güneş ol
mazsa, yaşam da olmazdı. Güneş Purusha, yani evrenin eril ilkesidir, ebedi
ve ezeli ruhtur. Güneş aynı zamanda babayı, otoriteyi, yaşama gücüyle can
lılığı ve cesareti de temsil eder. Psikolojik olarak, bütün gezegenlerin pozitif
ve negatif bir yönü vardır: Güneş cömert ve yaratıcı, ama gururlu ve despot
ça da olabilir.
Güneş saftır (sattvik), ama sorunlar yaratabilir, çünkü çok ateşlidir. Yedik
mit, güneşin karısının onu terk ettiği ve o geri gelmeden önce Yaratıcının gü
neşin parlaklığının bir kısmını azaltmak zorunda kaldığı, ama o durumda bi
le güneşin çok sıcak olduğu şeklindedir.
Haritamızdaki güçlü bir güneş iç ve dış benliğimizin uyumlu olacağını ve
oldukça gelişmiş bir bilince sahip olacağımızı akla getirir. Diğer yandan, çok
güçlü bir güneş otoriter ve zorba tavırlı olabileceğimiz anlamına gelir. Zayıf
bir güneş yaşama gücümüzün, canlılığımızın eksik olacağı ve örneğin koyu
kırmızı renkler giyip altından, yakuttan ya da lal taşından takılar takarak gü-
1 54
ASTROLOJİ
Ay
Güneş evrene hayat verirken, ay dünya üzerindeki hayattan sorumludur. O
Prakriti, dişil ilke, kozmik anadır. Yaşamı ve ölümü, doğumu ve yeniden
doğmayı kontrol eder. Yedik literatürde, ay Soma' dır, bir tanrıdır (bir tanrıça
değildir). Dişil enerjiye sahip olmasına karşın, eğlenmeyi sever ve yirmi ye
di kansı vardır (lunar evler ya da nakshatra'lar). En iyisinde, alıcı ve hayal
gücü kuvvetli; en kötüsünde, aşırı duyarlı ve aşırı tepkisel olabilir.
Güneş ruhu temsil ederken, ay cisimlenmiş zihni simgeler. Güçlü biçim
de yerleştiğinde, birçok sorunun üstesinden gelebilir. Ama ay aynı zamanda
büyür ve küçülür; ışığı sönükleştiğinde, arzularımız ve isteklerimiz bizi ye
nebilir. Duygularımızın lunar ay döngüsü içinde günden güne kabarıp çekil
mesini temsil eder. Guna'sı sattviktir.
Lunar döngüde, bir yeniay bir günü 1 3 ° 20'da alır ve bir Evi ya da bir bur
cu (30°) geçmesi iki gün, altı saat sürer. Zodyakın bütün burçlarından geçe
rek ekliptiği dolaşır ve ilk konumuna yirmi yedi günde geri döner. Ama gü
neş de hareket ediyor göründüğünden, ayın bir yeniay için ona yetişmek üze
re bir tane daha iki buçuk gün gerekir. Bu nedenle, bir lunar ay yirmi dokuz
buçuk gün olur. Hint almanağında, bir lunar ay otuz gündür ve tithis olarak
bilinir. Ayın büyüme evresi dışarı giden enerjinin artma evresi olarak düşünü
lür; diğer yandan, küçülen ay süresince, bu enerji azalır ve içe döner. Zihnin
en iyi durumunda olduğu zaman dolunay süresindeki beş gündür.
Astrolojide, büyüyen ay yararlı etkili; küçülen ay zararlı etkili sayılır. Ay
anneyi temsil eder. Haritamızdaki güçlü bir ay bizim annemiz tarafından iyi
bakılacağımızı akla getirir; zayıf bir ay ise annemizle zor bir ilişkimiz olaca
ğını ve bir depresyon ve ajitasyon eğilimi olacağına işaret eder. Bu meditas
yon yoluyla ve kendimizi ayın rengi olan beyazla kuşatarak ya da gümüş, in
ci veya aytaşından yapılmış takılar takarak dengelenebilir. Ay ayrıca duygu
ları, sıvıları ve denizi de simgeler.
Ay (yöneticisi olduğu) Yengeç burcunda ve güneşten 72° uzak olduğunda
güçlüdür. Akrep burcunda ve uzaklığı güneşten 72°'den daha az olduğunda
155
PETER MARSHALL
Mars
Batı'da olduğu gibi, Mars (Kartika) bir savaşçıdır. Efsaneye göre, iblis Ta
raka bir zamanlar dünyayı şiddet kullanarak yıldırmıştır. Onu yok edebilecek
tek varlığın Tanrı Shiva'nın yedi günlük bir oğlunun olduğu söylenmiştir.
Aşk tanrısı Kamadeva Shiva'yı onu uyandıran bir okla vurur; bunun üzerine
çok öfkelenen Shiva tanrıyı üçüncü gözüyle öldürür. Atılan tohum o kadar sı
caktır ki Ganj nehrinin sularında soğutulması gerekmektedir. O sırada, Krit
tika'lar (Batı'da Pleiades -Süreyya burcu- olarak bilinen altı yıldız) Ganj neh
rinin sularında yıkanmaktadır ve Shiva'nın ersuyuyla döllenirler. Kartika'yı
(Mars) doğururlar; o da kehaneti yerine getirir ve yed günlük olduğunda ib
lis Taraka'yı öldürür.
Eril bir gezegen olarak, Mars eylemi simgeler ve nitelikleri cesaretle sağ
lamlıktır. Maksatlı ve ateşli olmakla birlikte, çabuk kızabilir ve sabırsız ola
bilir. Doğum haritasında erkek kardeşlerin konumunu gösterir; geleneksel
olarak, Batı' da olduğu gibi bir kadının haritasında erkek partnerini göster
mez. Varlığı genellikle yaşamda sorunlar yaratan, zararlı etkili olarak görü
lür. Ama Mars' a özgü yiğitlik ve sebat aydınlanma ve kendini gerçekleştir
meye giden yol üzerindeki engellerin üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.
Güçlü bir Mars erkek kardeşlerle iyi bir ilişkiyi ve amaçlarımıza ulaşma
da kararlılığı gösterir. Bununla birlikte, yedinci Evde, bu durum bir hak.im ol
ma eğilimi anlamına da gelebilir; durum böyleyse, sakin bir müzik ve soğuk
renkler onu dengeleyebilir. Diğer yandan, zayıf bir Mars, enerjimizin kolay
ca tıkanabileceği ya da dağılabileceğini akla getirir. Bu durumda, açık kırmı
zı renkler giymek ve mercan takmak yararlı olabilir.
Mars (yöneticisi olduğu) Koç burcunda ve Akrep burcunda güçlüdür;
üçüncü, altıncı ve on birinci evlerde güçlü olmakla birlikte onuncu evde en
güçlüdür. Yengeç burcunda ve dördüncü Evde zayıftır.
Merkür
Güneş, bireysel ruhu (atman); ay, zihni (manas) temsil ederken, Merkür
farkındalığı (buddhi) simgeler. Birlikte ahamkara'yı, kişisel egoyu ortaya çı
karırlar. Merkür ayın ve Jüpiter'in kansı yıldız Tara'nın oğludur. Ay tanrısı
Soma Tara'yı baştan çıkarır, ama Jüpiter onu geri ister ve Soma'ya savaş ilan
eder. Tanrılar Jüpiter' in tarafını tutarken, iblisler Tara'yı seçerler ve bunu iz
leyen çatışma dünyayı yok olma tehdidiyle baş başa bırakır. Sonuçtan korkan
Brahma, Yaratıcı, Tara'yı kocası Jüpiter'e geri dönmeye zorlar, ama Tara
çoktan Buddha'ya gebe kalmıştır. Jüpiter en sonunda onu kabul eder. Bu hi-
1 56
ASTROLOJİ
kaye Tara'nın saf ruhu ile Soma'nın duygusal zihni arasındaki karşılaşmanın
nasıl rasyonel aklı meydana getirdiğini sembolik biçimde anlatır.
Yörüngesi güneşe yakın olduğu ve bir yılda üç kez birleştiği için, Merkür
tanrıların hal}ercisi olarak düşünülür. Yedik literatür onu bir hadım olarak be
timler; androjendir. Çocukluğu temsil eder ve birçok çocuk gibi çabuk, değiş
ken ve sevimlidir. Karakteristik olarak rajastiktir; yani, dinamik yaşama gü
cüyle, canlılıkla doludur. Güçlü bir Merkür keskin bir aklı ve iletişim kurma
yeteneğini gösterir, ama fazla güçlü olursa, duygu yoksunluğuna da işaret
edebilir. Nüktedanlığı ve aklı, soğukluk ve doğru ya da haklı olup olmadığı
na bakmadan amacı doğrultusunda çareye başvurma biçiminde yozlaşabilir.
Zayıf bir Merkür kolayca ikna edilebileceğimiz ve hislerimize çok bel bağla
yabileceğimiz anlamına gelebilir. Bu meditasyon ve yoga yoluyla aklı geliş
tirerek ve Merkür'ün rengi olan yeşil giyerek dengelenebilir.
Merkür (yöneticisi olduğu) İkizler burcu ile Başak burcunda ve ikinci,
dördüncü, beşinci, dokuzuncu, onuncu ve on birinci evlerde güçlüdür, ama
birinci Evde en güçlüdür. Balık burcu, altıncı, sekizinci ve on ikinci evlerde
zayıf olmakla birlikte,·yedinci evde en zayıftır.
Jüpiter
Jüpiter (Brihaspati) tanrıların öğretmenidir (guru'sudur). O bir Brah
min'dir, yani Brahma'nın, Yaratıcının bilgisine sahip olandır. Gelişme, geniş
leme, neşe ve bilgeliği simgeler. En yararlı etkili gezegendir; haritamızda
güçlü bir Jüpiter varsa, hayatta karşılaşacağımız zorlukların üstesinden gele
bileceğiz demektir. Ayrıca, spiritüel gelişimimize odaklanmamızı sağlayabi
lecek maddi gönencimiz olacağını da akla getirir.
Bir kadının haritasında, Jüpiter ilişkileri ve bir oğlu simgeler. Konumu
dikkatlice incelenir, çünkü Hindistan'da danışanlar tarafından en sık sorulan
iki soruya yanıt verir: Evlenecek miyim? Bir oğlum olacak mı? Genişlemeyi
temsil ettiği için, aynı zamanda obeziteyi de yönetir! Güçlü bir Jüpiter daha
yüksek bilgiyi ve başkalarının esenliği için o bilgiyi kullanma yeteneğini ima
eder. Zayıf bir Jüpiter ilişkilerde zorlukları ve kişinin idealleriyle günlük ya
şamı arasındaki olası bir gerilimi gösterebilir. Fark edilmeden hırs ve aşırılık
da nüfuz edebilir. Bu durum san renk giyinerek, altın, topaz ya da sitrin (sa
rı renkli bir kuvars taşı) mücevherler takarak ve kasten başkaları için çalışa
rak dengelenebilir.
Jüpiter (yöneticisi olduğu) Yay burcu ile Balık burcunda ve beşinci, doku
zuncu, onuncu ve on birinci evlerde güçlü olmakla birlikte, birinci Evde en
güçlüdür. Oğlak burcu ve yedinci Evde zayıftır.
1 57
PETER MARSHALL
Venüs
Nasıl ki Jüpiter tanrıların guru'su ise Venüs de iblislerin guru'sudur. İblis
ler yollarını kaybetmiş olan gelişmiş ruhlardır; Venüs onları doğru yola geri
döndürmeye çalışır. Bütün gezegenler içinde, ölümsüzlüğün sırrına sahip
olan sadece odur.
Eril olmasına karşın, Venüs dişil enerjiye sahiptir; yararlı etkili ve rajasik
tir. Aynı zamanda, zariflik, aşk ve nezaketi de temsil eder. Maddi arzularımı
zın farkına varmamıza yardımcı olabilmekle birlikte, hoşnutluğu her zaman
sağlayamaz. Bize ün ve popülerlik getirebilir, ama zihin huzuru getirmez. En
kötüsü, kibri ve yozlaşmayı teşvik edebilir. Bu Venüs'ün kızının hikayesinde
açıkça görülebilir; kız bir krala aşık olmuştur ve babasının evliliği tertip et
mesinde ısrar eder. Müstakbel güvey reddedemez gibidir, ama zaten başka bir
kadına aşıktır ve yeni geline sevgi ve muhabbet gösteremez.
Güçlü bir Venüs karşı cinsi bize çekecek ve yaşamımıza zarafet ile lüks
getirecektir. Zayıf bir Venüs bizim adımıza ilişkileri zorlaştırabilir. Ve
nüs 'ümüzü güçlendirmek için, özsaygımızı geliştirmemiz ve potansiyelimiz
den yararlanmaya çalışmamız gerekir. Beyaz ya da ebruli renkler giymek ve
kendimizi gümüş, elmas ya da beyaz safirle süslemek yardımcı olacaktır. Bü�
tün haritalarda, Venüs evliliği simgeler; bir erkeğin haritasında, Venüs erke
ğin eşini temsil eder.
Venüs (yöneticisi olduğu) Boğa burcu ile Terazi burcunda ve birinci, be
şinci, dokuzuncu, on birinci ve on ikinci evlerde güçlü, dördüncü Evde en
güçlüdür. Başak burcunda ve altıncı, sekizinci ve onuncu evlerde zayıftır.
Satürn
Satürn (Shani) kısıtlama, sınırlama ve ağır sorumluluğu simgeler, bu yüz
den de zararlı etkili sayılır. Hindistan'da en korkulan gezegendir. Yedik lite
ratürde, Satürn güneşle onun gölge eşi Chayya'nın oğludur. Hikaye şöyle de
vam eder: Bir gün Chayya gizlice anne-babasını ziyaret etmeye gider ve göl
gesini arkasında bırakır; güneş onu gerçek kabul eder, onunla sevişir ve so
nuç Satürn olur. Güneş hatasının farkına vardığında, hem eşini hem de oğlu
nu reddeder.
Güneşle Satürn arasındaki ilişkinin sorunlu olması hiç de şaşırtıcı değil.
Satürn dokuzuncu Evde güneşle birlikte yer alırsa, bu durum babamızla ara
mızın açılacağını ima eder. Bununla birlikte en yüklü ilişki Ay ile olandır. Ay
la birleşir ya da Ay' ın bulunduğu evden on iki veya iki ev uzakta yer alırsa,
Satürn yalnızlık, melankoli ve katılık yaratabilir. Rengi siyahtır ve safir ile la
civert taş (lapis lazuli) değerli taşlarıdır. Zayıf ya da güçlü olsun, Satürn güç
lük getirir. Zayıf bir Satürn en kötüsüdür. O durumda en iyi baş etme yolu
oruç tutmak ve meditasyondur.
1 58
ASTROLOJi
Satürn her göründüğünde ayrılığa neden olur. Ancak hüsran ve acıya ne
den olurken, hayat yolculuğunda önümüze çıkardığı engeller, bizim dünyanın
dolaşıklıklarından kendim!zi kurtarmamıza ve kendimizi dönüştürmemize
yardımcı olabilir. Diğer gezegenlerden daha yavaş hareket ederek, önceki ya
şamlarımızdan karmamızı kabullenmemize çokça zaman verir. Dikkatli olur
sak, bu deneyimden daha güçlü ve daha tam çıkabiliriz.
Satürn (yöneticisi olduğu) Oğlak burcu ile Kova burcunda ve üçüncü, al
tıncı, onuncu ve on birinci evlerde güçlü, yedinci Evde ise en güçlüdür. Bi
rinci Evde zayıftır.
Rahu ve Ketu
Son iki graha Rahu ve Ketu, Kuzey ve Güney Ay düğümlerine verilen ad
dır. Bu düğümler, ayın dünya çevresindeki yolunun güneşin dünya çevresin
deki görünür yolunun üstünden geçtiği, birbirinden 1 80° ayrı, ekliptik üzerin
deki iki noktadır. Kimi zaman karmik eksen olarak bilinen bu eksen zodyak
burçlarını geriye doğru bir devinimle geçer ve devrini tamamlaması yaklaşık
on sekiz yıl sürer.
Rahu ve Ketu, fiziksel gerçeklikleri olmamasına karşın gölge gezegenler
(chayya g raha' lar) olarak bilinirler. Zodyaktaki en güçlü graha'lar sayılırlar,
çünkü onların tutulmalar sırasında güneşi ve ayı 'yuttuklarına' inanılır. Gü
neş tutulmalan (bir yeniayda) düğümsel eksenden sıfır ile 1 8°'1ik bir kuşak
içinde meydana gelir; ay tutulmaları (dolunayda) 0° ile 1 1 °' lik bir kuşak için
de gerçekleşir. Bu periyot süresince, yaşamımızdaki en anlamlı üç etki - gü
neş, dünya ve ay - güçlü bir şekilde aynı hizalarda bir araya gelir.
Zodyakta iki karşıt noktada birlik içinde çalışan Rahu ve Ketu iç potansi
yelimizi fark etmemize yardımcı olmak için yaşamımızı karıştım. Ketu, id
dia edildiği biçimiyle, geçmiş yaşamlarımıza ilişkin bilgiyi içerirken, Rahu
karmik zayıflıklarımızı açığa çıkarıp, bu yolla onları aşmamıza yardımcı olur.
Aslında, bu iki graha'ya kaderin nihai kontrolcüleri denmiştir.3
Güçlü, ama aynı zamanda potansiyel olarak tehlikelidirler. Rahu 'nun Ye
dik sembolü, yılan zehri gibi hem öldürebilen hem de tedavi edevilen bilgiyi
temsil eden Naga, yani yılandır. Bize ölümlülüğümüzü hatırlatırken, bir yıla
nın derisini değiştirme biçimi de aynı zamanda bir ölüm ve yeniden doğum,
bir başka bedende yeni bir yaşam bulacak şekilde ölümlü bedenimizin zarfın
dan ayrılmanın sembolüdür.
Efsaneye göre, Naga Vasuki, Ölüler Diyarını yöneten iblis yılandır. Tann
larla iblisler arasındaki evreni kontrol etme savaşında, Vasuki ilk başta tanrı
lara yardım eder. Tanrılar onu kozmik dağ Mandara'nın etrafına bağlar ve ok
yanusu çalkalamak için onun gövdesini kullanırlar - bu, öyle görünüyor ki,
gezegenleri ve yıldızlan gök kubbede gezindirmedeki rolüne bir gönderme-
1 59
PETER MARSHALL
1 60
ASTROLOJİ
1 61
PETER MARSHALL
burçta olduğunda güçlü olduğu, yani yükseldiği, söylenir. Böyle bir gezege
nin en iyi konumunda olduğu düşünülür. İyi şeyler yapma gücü, yükseldiği
burçta kendi burcunda olduğundan daha büyüktür. Hatta, o burçta belli bir
derecede yer aldığında daha da güçlü olur; o durumda maksimum gücüne
ulaştığı söylenir. Güneş, Ay, Mars, Merkür, Jüpiter, Venüs, Satürn, Rahu ve
Ketu aşağıdaki verilen burç derecelerinde yüksek güçtedir: Anılan sıraya gö
re, Koç burcu, 1 0°; Boğa burcu, 3°; Oğlak burcu, 28°; Başak burcu, 1 5°; Yen
geç burcu, 5°; Balık burcu, 27°; Terazi burcu, 20°; Boğa burcu, 20°; ve Ak
rep burcu, 20°.6 Örneğin, Koç burcunda güçlü olan bir gezegen, kişiyi bilgi
li, dindar, güçlü, sakin ve yardımsever yapar. Boğa burcundaki ay bir insanı
zengin, sebatlı ve yaratıcı kılar.
Tersine, gezegenler optimum güçlülük konumunun karşıtında, yani 1 80°
uzağında yer aldığında zayıflık (debil) - enerjilerin zayıflaması - meydana
gelir. Gezegenler bu durumda olduklarında güçlü gezegen konumunda olduk
larının tersi sonuçlar doğururlar. Rahu ve Ketu, anılan sıraya göre, Boğa bur
cu ve Akrep burcunda güçlü, Akrep burcu ve Boğa burcunda zayıf gezegen
olurlar.
Son olarak, ilgi çekici görünen mooltrikona. Bunlar iyi durumda oldukla
rı burçlardaki bir derece dağılımında gezegenlerin konumlarıdır. Boylamda
4°'den 20°'ye uzanırlar. Güneşin mooltrikona'sı Aslan burcunda (0° 'den
20°'ye); ay Boğa burcunda (4°'den 20°' ye); Mars Koç burcunda (0° 'den
1 2° ' ye); Merkür Başak burcunda ( 1 6°'den 20° 'ye); Jüpiter Yay burcunda
(0° 'den l 0° ' ye); Venüs Terazi burcunda (0°'den 1 5° ' ye); Satürn de Kova bur
cundadır (0° 'den 20° 'ye).7 Mooltrikona'nın etkisi güçlü gezegenin etkisine
benzer: Güçlü gezegen konumundaki kadar olmasa bile, o gezegenin iyi şey
ler yapma gücünü arttırır. Gezegenlerin mooltrikona burcundan ikinci, dör
düncü, beşinci, sekizinci, dokuzuncu ve on ikinci olan burçların yöneticileri
arkadaş, tersi durumda ise burçların yöneticileri düşman olacaklardır. Geze
genler birden fazla gezegeni yönetiyorlarsa ve hem arkadaşça hem de düş
manca bir ilişkileri varsa, yansız olurlar.
Bir gezegenin enerjilerinin gücü, o gezegen güçlülük konumundan moolt
rikona 'yı geçerek zayıflık konumuna hareket ettiğinde azalır ve ters yönde
artar; bu daha çok ayın büyümesine ve küçülmesine benzer. Gezegenler bir
doğum haritasında güçlü gezegen konumunda, mooltrikona'da ya da kendi
burçlarında bulunuyorlarsa, bu benliğin doğum ve ölüm döngüsündeki farklı
reenkarnasyonlarından geçerken dikkate değer olgunluğu gösterir. Gezegen
lerin, pozitif ve negatif ilişkilerde, güçlü ya da zayıf olup olmadıklarına bağ
lı olarak, hem pozitif hem de negatif anlamda göreceli güçlerini çıkarmak
mümkündür.
Gezegenlerin günlük deviniminin yönü (dünyadaki bir gözlemciye göre
Doğu'dan Batı 'ya) hiç değişmemesine karşın, tam devinim (gezegenlerin Ba-
1 62
ASTROLOJi
1 63
PETER MARSHALL
Yoga'lar ve Dasha'lar
Hint astrolojisinde benzersiz olan bir öğe gezegenlerin yoga'lar (anlamı:
birleşme") olarak bilinen belli kombinasyonlarına verilen önemdir. Bunlar,
yaşam yolculuğumuzu kolaylaştırarak ya da engelleyerek kişiliğimizin ve ru
humuzun gelişimini açığa vururlar. Herkesin horoskopunda olmayacaklardır.
En arananı son derece nadir olan panchamahapurusha yoga'lardır - panch
"beş", mahapurusha "yücelmiş kişi" anlamına gelir. Beş gezegen Mars, Mer
kür, Jüpiter, Venüs ve Satürn kendi burçlarında ya da kendra evlerinde (birin
ci, dördüncü, yedinci ve onuncu evlerde) güçlü gezegen konumunda olduk
larında meydana gelirler. Rahu ya da Ketu ile birleşme durumunda olurlarsa,
çok güçlü, ama aynı zamanda öngörülemez olurlar.
Raja Yoga, kendra'ların yöneticileri ile beşinci ve dokuzuncu yöneticile
rin uygun bir kombinasyonudur. Raja "kral" anlamına gelir; raja yoga'sı olan
bir kişi muhtemelen çok başarılı olacaktır. Bununla birlikte, etkisi zayıflatıla
bilir ya da etkisiz kılınabilir. Bir Kal Sarpa Yoga bir horoskoptaki bütün ge
zegenler Rahu ve Ketu arasına düştüğünde meydana gelir. Bu durumda, ba
şarı ya da başarısızlık değil, geçmişin güçlü karmik kuvvetlerle mücadeleyi
gösterir. Bir horoskopun yorumlanmasını karmaşıklaştıran ve zenginleştiren
başka birçok yoga vardır.9
Hint astrolojisine özgü olan bir diğer öğe de dasha'lardır. Dasha 'yön' an-
1 64
ASTROLOJİ
1 65
15
Lunar Evler
1 66
ASTROLOJi
1 67
PETER MARSHALL
1 68
ASTROLOJİ
3 Benim ayım Krittika dadır (26° 40' Koç burcu - 10° Boğa burcu)
'
Ben usturayım
Benim tanrıçam Agni '<lir, ateşli olan,
Güneş tarafından yönetilirim.
Serti de keserim yumuşağı da
Ben altınım
Ben bilinirim
Tutuşurum.
5 Benim ayım Mrigasira'dadır (23° 20' Boğa burcu - 6° 20' İkizler burcu)
Ben geyik başıyım
Benim ilahım Soma'dır, ay tanrısı,
Mars tarafından yönetilirim.
Tecrübe ararım
Ben yürekliyim
Ben kurnazım
Yenerim.
1 69
PETER MARSHALL
1 70
ASTROLOJi
12 Benim ayım Uttara Phalguni'dedir (26° 40' Aslan burcu - 10° Başak burcu)
Ben karyolanın dört ayağıyım
Benim ilahım Aryaman'dır, lider,
Güneş tarafından yönetilirim.
Dünyada dururum
Şanslıyım
Dimdikim
Yaratırım.
1 4 Benim ayım Chitra'dadır (23° 20' Başak burcu - 6° 40' Terazi burcu)
Ben inciyim
Benim ilahım Tvashtar 'dır, göksel mimar,
Mars tarafından yönetilirim.
Yanılsamayı bitiririm
Kabuğu kırarım
Başkalarını cezbederim
Dönüşürüm.
1 71
PETER M A R S H A L L
1 72
ASTROLOJİ
2 1 Benim ayım Uttarashadha'dadır (26° 40' Yay burcu - 10° Oğlak burcu)
Ben filin hortumuyum
Benim ilahlarını Vishwedeva' lardır, evrensel tanrılar,
Güneş tarafından yönetilirim.
Ben sert dinlenme yeriyim
İyi arkadaşlara sahibim
Kendimi tanırım
Ilımlıyım.
23 Benim ayım Dhanishta'dadır (23° 20' Oğlak burcu - 6° 40' Kova burcu)
Ben davulum
Benim ilahlarını sekiz Vasu 'dur, güneşin tanrıları,
Mars tarafından yönetilirim.
Zenginim ve cömertim
İçimde boşum
Cesurum
Dövüşürüm.
1 73
PETER MARSHALL
Bana en ilgi çekici nakshatra sembolü avuç içi olan Hasta geldi. El falı
çoğunlukla bir yoruma incelik kazandırmak için astrolojiyle birlikte kullanı
lır. Hintliler için, eller sembolizmle dQludur. Sağ ve sol eller hem eril ve di
şil enerjiler, hem de evrenin her tarafındaki pozitif ve negatif kuvvetlerdir. El
güneş sistemini yansıtır. Dört parmağımızdaki eklemler zodyak burçlarını
temsil eder. Başparmakların eklemleri ve her iki elin parmakları güneş ayının
otuz gününü ve lunar ayın otuz tithi'sini gösterir.
Hepsi bu kadar değil. Bir elin parmakları ve başparmağı beş elementi (su,
toprak, gökyüzü, hava ve ateş) ve beş duyuyu (görme, işitme, tat alma, koku ve
dokunma) simgeler. Orta parmak yaşam soluğunu düzenlemek için pranayama
yogada kulllanılan kader parmağıdır. Dört parmak aynı zamanda pusulanın dört
yönüdür - Kuzey, Güney, Doğu ve Batı. Hepsinden önce, Hint spiritüel yaşa
mının dört büyük motivasyonunu (artha, kama, dharma ve moksha) ve bütün
gerçek Hint astrolojisinin nihai amacını - aydınlanma yolunu - temsil ederler.
1 74
16
Yogastroloji
1 75
PETER MARSHALL
1 76
ASTROLOJi
"İradenin olduğu yerde, bir yol da vardır! Bilince ulaşmak için iradenin yo
ğunluğuna ihtiyacınız olur. Bütün enerjimi kendimi gerçekleştirmeye akıttım.
Yoga oldukça pratik bir yoldur. Şakralar daima arındırıcı olabilir. Bir ev haya
tım olmasına ve dünya bilincine sahip olmama karşın, onlara bağlı değilim.
Yaşamınızı tanrısala teslim ederseniz, asla boşuna yaşamış olmayacaksınız."
"İnsanın horoskopu yaşam süresini belirler mi?"
"Doğumda yaşam süreniz size verilir, ama bunu nasıl kullacağınıza siz ka
rar verebilirsiniz. Soluğunuzu gereği biçimde kullanırsanız ömrünüzü uzata
bilir ve ne zaman öleceğinize karar verebilirsiniz. Bu bir futbol oyununa ben
zer. Gol, soluğunuz gibi boş bir uzaydır. Bedeninizi gole doğru ne zaman
yönlendireceğinize karar verebilirsiniz...
"Hatta bedeninizin ritmini değiştirebilir ve ölümün sınırını geçebilirsi
niz," diye devam etti Swami Yogi Prakash. "Samadhi'de, beden durdurulur,
ama bozulmaz. Herkes bunu yapamaz."
"Bu nasıl yapılabilir?"
"Samadhi'ye ulaşmanın ve Tanrı 'yı bir an için görmenin üç yolu vardır -
mantralar, meditasyon ve hekimlik yoluyla. Mantralar tekrar ederek, Tanrı 'yı
unutmayacak şekilde ara vermeksizin dua edersiniz. Meditasyonda, içinizde
ki enerjinin akışını yönlendirirsiniz. Karma yogada, bilinciniz Tanrı ile birlik
halinde olur."
Özgür irade fikri ve yaşamınız boyunca önceden belirlenmiş bir sayıda so
lukla doğmuş olma fikrini kavramakta hfila güçlük çekiyordum.
" İnsan determinizmden kurtulabilir mi?" diye sordum. "O durumda insa
nın yaşamı doğum anında horoskopunun gösterdiği gibi sabit olmamış olmaz
mı?"
"Bu TV gibi bir şey," dedi Swami Yogi Prakash, içtenlikle gülümseyip,
başının arkasındaki duvardaki girintide duran tembel siyah kutuyu işaret ede
rek. "Olgular dünyasına girdiğimizde, bu bir insanın yaşamının yazılmış ve
filme alınmış senaryosu gibidir. Ama senaryonun dışına çıkabilirsiniz. Ener
jinizi arındırarak ve kozmik bilince ulaşarak bu bağlılık döngüsünden çıkabi
lir, sansara' dan, yeniden doğmanın köleliğinden kurtulabilirsiniz."
"Peki ya gelecek? Gelecekte ne görüyorsunuz önceden?"
"İnsanlık için çok zararlı bir zaman geliyor," diye kehanette bulundu Swa
mi Yogi Prakash. "Kısa bir süre sonra gelecek, on ya da on beş yıl içinde.
Dengeden çıkmış durumdayız; kadınlar kullanılıyor ve erkekler buna benzer
şeyler yapıyorlar. Paraya ve sekse giderek artan çok güçlü bir arzu var."
"Dünyanın sonu anlamına mı gelecek bu?
"Dünyanın sona ermeyecek, ama üçte ikisi gidecek. Sonra yeni bir başlan
gıç olacak. İnançlı olun! "
1 77
PETER MARSHALL
Swami Yogi Prakash daha çok çağdaş Hindistan' ın bir gurusu gibiydi; ka
dim irfanını Batılı araştırmacıların ihtiyaçlarına uyacak biçimde uydurmaya
hazır olan, hem Batı hem de Hint felsefesi ve dini hakkında bilgili biriydi.
Haritanın Çıkardması
Yol arkadaşım Elizabeth horoskopunun çıkarılmasını çok istiyordu ve
Swami Yogi Prakash' a doğum tarihiyle saatini verdi - 20 Temmuz 1 950, sa
at 22.00. Ertesi gün geri döndük. Ayanamsha ya da Presesyonel Mesafenin
etkisini hesaba katarak Elizabeth'in doğum zamanını Batı sinodik zamanın
dan Hint yıldız zamanına - 22.00'dan 1 2.32'ye - dönüştürmüştü.
Çoğu Hintli astrolog hala bilgisayar kullanmıyor ve fazlasıyla uzun he
saplamalar yapıyorlar. Nihai horoskop Yükselen Burç, yani lagna'yla "bağ
lanmış" olarak gezegenlerin bir haritası biçiminde sonuçları gösterir. Batı ast
rolojisi güneş burçlarına üstünlük verirken, Jyotish Yükselen Burcun konu
munun bir bireyin yaşamı hakkında en büyük içgörüyü verdiğine inanır.
Kuzey ve Güney Hindistan'da iki farklı harita biçimi kullanılır. Batı'daki
horoskoplar genellikle biçim olarak daireseldir, ama Hindistan'da karedirler.
Prakash'ın da uyguladığı Kuzey biçiminde bir kare içinde üçgenler ve bakla
va şekilleri kullanılır, evler de hareket etmez. En üstteki baklava dilimindeki
.
birinci Evdeki lagna ile başlayarak zodyakın Yükselen burçları saat yelkova
nının tersi yönünde döner. On iki Evin her birine konmuş olan on iki burç
böylece doğum zamanı ve doğum yerindeki lagna'yagöre değişecektir. Aşa
ğıda Elizabeth için çıkarılmış harita verilmiştir:
1 78
ASTROLOJİ
)( v 'o' n:
9 10 il 12
-
- s
1
8
Lg
11 'l
7 2
Bir Batı haritasının tersine, Hint haritalarında az sayıda ayrıntı vardır. Bil
gi kenarda listelenir ve astrolog daha önce ifade edilen kurallara göre açıları
çıkarır.
Horoskopun Yorumlanması
İ ş Elizabeth'in horoskopunun yorumlanmasına geldiğinde, Swami Yogi
Prakash kalmamdan ve notları tutmamdan memnundu. İ lkönce Elizabeth'in
haritasındaki ayın önemini vurguladı: Sadece Yükselen Burç Oğlak burcunu
yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda yedinci Evde bulunuyordu; bu gelenek
sel olarak bir eşe ve ölüme gönderme yapıyordu.
"Ayın toplam etkisi," dedi, "sizi ayın aydınlattığı bir gecede mutlu etmek
için. Dolunaydan önceki iki gece süresince sevinçlisiniz. Değişmek ayın il
kesidir: Etkinliği seviyor ve yaşamınızda değişikliten hoşlanıyorsunuz. Deni-
1 79
PETER MARSHALL
zaşırı yolculuk yapmayı seviyorsunuz, birçok kez. Herhalde bir gölcük kıyı
sında ya da su yakınında yaşıyorsunuz, bir evin birinci ya da ikinci katında
değil."
Tüm bunlar şaşırıtıcı derecede doğruydu: Elizabeth büyük bir nehrin ya
kınında yaşıyordu ve uzun mesafeli gemi yolculuğuna başlamıştı. Ayrıca,
yolculuk yapmayı ve değişimi seviyordu.
"Karşı cinsi herhangi bir şey gibi çekiyorsunuz," diye devam etti. "Ro
mansı seviyorsunuz - duygularınızın salt cinsel aşktan daha zenginleştiği ro
mansı. Duygusal olan şeyler sizin için tutkudan daha önemli."
Elizabeth oyunbaz bir şekilde uzun saçını çekiştirirken, Prakash takıldı:
"Asla partnersiz kalmayacaksınız! Tek bir partnerle kalmak sizin kaderiniz
değil. Doğu'da, cinsel düşkünlük sadece evlilik içinde görülür, ama Batı'da
farklı olduğunu biliyorum. İlk ilişkiniz felaketle sonlanmış. Mars, haritanız
da alçak bir gezegen. Birinci Evinizdeki Satürn bu süreci geciktiriyor, ama
eninde sonunda yaşamınızda kalacak bir kişiyle tanışacaksınız - yedinci eşi
nizle! Çok evlilik geçişnnişsiniz."
Gerçekten Elizabeth'in yedinci aşkı olup olmadığımı merak ettim ...
Prakash daha sonra sağlık sorununa değindi. Bir büyüteçle Elizabeth'in
elini incedikten sonra, şöyle dedi: "Bağırsaklarınızda bir zaaf var. Ameliyat
lar konusunda dikkatli olacaksınız."
Dikkatlice tırnaklarına bakıp ekledi: "Kendinizi tüketmemelisiniz. Sinir
sel bir zaafınız var, hem zihinsel hem de fiziksel anlamda."
Elizabeth'in işteki başarılan konusunda haberler iyiydi: "Hiçbir zaman iş
siz kalmayacaksınız. Hizmet alanında çalışacaksınız, ama serbest çalışan bi
ri olarak değil."
Elizabeth'in yaşamının büyük bölümünü bir okutman olarak geçirdiği ve
artık istiyorsa kalıcı bir iş aradığı doğruydu. Gelecek konusuna dönünce, şun
ları söyledi: "Dokuzuncu Evdeki güneş, bir de beşinci ve dokuzuncu evler
arasındaki oldukça iyi bir açı sayesinde, geleceğiniz güneş kadar parlak. Sad
hana - meditasyon ve ibadet - uygulaması yapacaksınız. Önünüzdeki hayat
için çok inançlı ve erdemli olacaksınız. Romans için duygularınızı tanrısal
olan için kullanarak bakti yoga - kendini adama - uygulaması yapmalısınız.
Sizin mistik niteliklerinizi geliştirmeye yönelik gizli kapasite ve potansiyeli
nizi gösteren "mistik dikdörtgen" olarak bilinen gizli bir burcunuz var."
Konuyu özetlerken Prakash yine söyledi: "Geleceğiniz parlak. Hiçbir za
man parasız kalmayacaksınız. Güneşle ay arasında iyi bir eşleşmeye sahipsi
niz. Hayalleri gerçek kılacak imgelem yeteneğini geliştirebilirsiniz!"
Başında gezegenlerin sembolleriyle çevrelenmiş meditasyon yapan yogi
simgesinin olduğu bir parça kağıdı Elizabeth'e uzattı. Kağıtta iki öneriyle
1 80
ASTROLOJi
birlikte Elizabeth' in haritası vardı. İ lk öneri beyaz giymesi ve sol elinin yü
zük parmağına gümüş bir yüzük üzerinde dört kıratlık bir inci takmasıydı.
İkincisi bir süre derin yogik gevşeme yapmasıydı.
Onun yöneltmesiyle Elizabeth ve ben bitişikteki küçük odada Shiva'ya
adanmış bir tapınağın önünde meditasyon yaptık. Çıktığımızda, Swami Yogi
Prakash yarı yapılmış apartman bloğunun koridorunun sonunda her ikimize
de içtenlikle sarıldı, sesini yakındaki işlek caddenin ve sitenin gürültüsünün
üstüne çıkararak. Duygusal bir andı. Her ikimiz de çok özel bir kişiyle tanış
tığımızı hissetmiştik. Elizabeth'e o yüzüğü aldım. Swami Yogi Prakash'ı son
raki görüşümüz Britanya televizyonunda oldu; milyonlara büyük Khumbh
Mela festivalinin anlamını açıklıyordu.
17
Kriz ve Kurtuluş
1 82
ASTROLOJİ
Rashi Tablosu
Peter Marshall
23/8/I 946 Bognor Regis, İngiltere
0°41 ' O"B 50°47' O"K Cuma
Zaman l 6s Od üs BST
Ayanamsha 23' 6'27", Lahiri Sistemi
1 83
P ET E R M A R S H A L L
1 84
ASTROLOJi
1 85
PETER MARSHALL
mek sizin için güç olacaktır. Size benzeyen bir partnere ihtiyacınız var. Bü
tün haritanız bana ilişkilerinizin 2020 yılına kadar en zorlu mücadeleniz ola
cağını söylüyor. Cinsellik sizin çok önemli bir parçanız; Yükselen Burcunuz
bir cinsellik burcu olan Akrep'te. Bunu kabullenmek zorunda kalacaksınız.
Sizin için iyi haber şu ki mutluluğu bulmanız mümkün olacak."
Peki, 2020 yılından sonra Venüs dasha'm sona erdiğinde ne olacak?
"Ondan sonra güneş sizin için yetmiş dörtte çok güçlü. Sonrası iyi, hızla
yükselen bir amaçlara ulaşma, ne amaçlıyorsanız ona ulaşma."
Bu uzun vadedeydi; gelecek iki yıl çok önemli olacaktı. Sade sati olarak
birlinen bir periyoda, Satürn 'ün ayımın üzerinden geçtiği bir periyoda giri
yordum. Bunun etkisi zaten kendini hissettirmeye başlamıştı ve gelecek Tem
muz' da doruğuna varacaktı. Bu, normal bir hayatta yaklaşık üç kez, aşağı yu
karı her yirmi dört yılda bir meydana gelir.
"Genellikle bazı çok önemli değişimleri ya da dönüşümü akla getirir,
özellikle de düşünme biçiminizde," diye açıkladı Komilla, "ama ben normal
de danışanlarıma bunun kararlar alınmayak bir zaman olduğu öğütlerim ! Ani
den her şeyi değiştirecek muazzam bir baskı var. Ama gerçekten tepkisel bir
şekilde, işinden ayrılmak ya da ev taşımak gibi, kararlar alırlarsa, genellikle
diğer tarafta bundan pişmanlık duyarlar!"
"Tehlikeli olabilir mi?"
"Korkmaya ya da endişelenmeye hiç gerek yok. Sade sati bir hava duru
mu uyarısına benzer. Sorunsal bir astrolojik durumdur, ama bundan haberdar
olursanız, baş etmek de daha kolay hale gelir. Sadece seçimlerinizin tamamen
bilincinde olun. Satürn en yavaş hareket eden gezegendir ve baskıyla stresi
simgeler, ay ise en hızlı hareket eden gezegendir. Birbirleriyle temasa geçtik
lerinde, zihin çok ajite olabilir ve ani değişim olabilir."
"Spiritüel bakımdan gelişmiş bir kişinin yıldızların etkisini dengeleyebi
leceğini ve her koşulda soğukkanlılığını koruyabileceğini düşünürdüm."
"Ö yle olduğunu sanmıyorum. Yıldızlar sizi etkiler, özgür iradeniz vardır,
ama kader - geçmiş karmanınız sonucu - yaşamınızı dikkatlice planladığını
zı düşünürken işe karışabilir. Geçmişte her ne yapmışsanız, şimdi de onunla
ilgilenmek zorunda kalırsınız, şimdide yapacaklarınız da gelecekte olacakla
ra yansıyacaktır. Özgür iradeniz geçişlerle yüzleşme yeteneğinizdir, ama te
pisel bir şeyler yapıp kendiniz için büyük sorunlar yarattığınızda kaderiniz
kendini hissettirir! Örneğin, ben gelecek Temmuz'un sizin için çok zor ola
cağından yüzde yüz eminim - yani teknik açıdan kesin - ama bu zorlu mü
cadeleyi nasıl karşılayacağınıza bağlı olarak durumu yüzde seksen düzeltebi
lirsiniz. Yoga ya da meditasyon yapmak çok yararlı olabilir."
"Karma derken ne kasttettiğinizi biraz daha açıklayabilir misiniz?"
1 86
ASTROLOJi
1 87
PETER MARSHALL
1 88
ASTROLOJi
mezsiniz, ama bu etkinin olduğuna benim hiç kuşkum yok. Ben bunu sadece
kabul eden bir gelenektenim. Bunun eylemde olduğunu görmüştüm, defalar
ca, kesinlikle bir ışığı açmak ya da kapamak gibi, en önemsiz şeye kadar."
"Bana bir örnek verebilir misin?"
"Geçen hafta hayatı güçleştiren bir zıt açı vardı. Süreci izleyebildim. Za
manlamayı bilirsiniz; Cumartesi günü biteceğini bilirsiniz. Bunu herkes his
seder, ama ancak astroloji bilirseniz gerçekte ne olduğunu bilirsiniz."
"Peki aynı şey dünyevi olaylar için de geçerli mi?"
"Evet. Bir Mars-Satürn birleşmesi varsa, Amerika'da bir yangın ya da
Çin'de bir depreminiz olabilir. Bunu elli ya da yüz yıl önceden tahmin ede
bilirsiniz."
Komilla'yı görmek için yüzlerce kilometre yol katetmemin asıl nedenine
döndüm ve ona sordum: "Hint astrolojisi insanın kendisini anlamasına nasıl
yardımcı olabilir?"
"Astroloji haritada açıkça görülen önceki yaşamlardan kaynaklanan etki-
leri anlamasına yardımcı olur."
"Bu bazı astrologların dediği biçimiyle bir psişe haritası mı?"
"Evet. İnsanın yaşamının haritası onun sınırlılıklarını gösterir."
"Ya olasılıklar... ?"
"Her harita her ruhun negatiflerini ve pozitiflerini gösterir. Ama olasılık
lar sınırsızdır. İ şte bu Kundalini 'dir, insanın içinde kıvrılmış bir yılan gibi
uyuyan gizil güç. İnsan kendi gücünü anlarsa, farklı bir yönde gidebilir. Kıv
rıldığı yerden hızla yukarı doğru yükselen bir yılan gibi insan da doğasının
tersine yol alabilir ! "
1 89
Üçüncü Kısım
Çölün Gizemleri :
Mezopotamya ve Mısır
18
B abil 'in Sularının Yanında
1 93
PETER MARSHALL
Rawlinson 'un keşfinden yedi yıl sonra, Fransa Konsolosu Paul-Emile Bo
ta Dicle nehrinin diğer tarafında, Musul'da çok büyük bir höyük kazmaya
başladı. Günümüzde onun Asurların kadim başkenti Nineveh' i keşfetmiş ol
duğu bilinmektedir. Bunu takip eden antikiteleri kapışma sürecinde aslan pa
yını bugün elinde 1 30.000 çiviyazısı tabletten fazlasını bulunduran British
Museum almıştır. Kuyunjik koleksiyonundaki Nineveh'ten gelen 2.500 kadar
tablet ve parça astrolojik bir önem taşımaktadır.
Dicle ve Fırat'ın aşağı ve orta bölgeleri arasındaki bölge olan Mezopo
tamya aslında daha da eski kültlerin yeridir. Jarmo'da, Irak ve İran sınırında
ki Zagros dağlarının uzantısı olan tepelerde, karbon analizlerine göre yakla
şık olarak İ. Ö . 6.750 yılından kalma kalıntılar bulunmuştur. Bu kalıntılar ne
olitik bir toplumun kilden yapılmış çok sayıda küçük hamile kadın heykeli
nin bulunduğu oldukça gelişmiş bir dini olduğunu göstermektedir. Bu bere
ket tanrıçaları pekala ay ya da Venüs gezegeniyle ilişkili olabilir.
Mezopotamya'nın ilk büyük uygarlığı Sümerlerdi. Sümer imparatorluğu
İ . Ö . dördüncü binyılda kurulmuş ve 1 .000 yıl sonra doruğuna ulaşmıştır. Sü
mer şehri Eridu'daki kazılarda, zigurat olarak bilinen ve İ . Ö . 2. 1 00 yılından
kalma olan basamaklı bir piramidin altında hepsi birbirinin üzerine inşa edil
miş olan on yedi daha eski tapınak kalıntısı açığa çıkarılmıştır. Basamaklı pi
ramitlerin kiminin yüksekliği 90 metreyi buluyordu. Bunların zirvesinden ge
ce gökyüzünün fevkalade bir görünümü elde edilebilirdi. Kerpiçten yapılmış
olan bu piramitler günümüzde un ufak olup gitmiştir, ama bunlara ilham ve
ren şeyin biçim değiştirmiş bir şekilde modem astrolojide yaşamakta olduğu
na inanılmaktadır.
İlk Sümer uygarlığının doğduğu yerde derin bir gizem yatmaktadır. Bir
denbire kompleks bir din, anıtsal mimari ve karmaşık bir yazı biçimi gelişti
ği için, birçok yorumcu bu imparatorluğun kurucularının bir felaketin yok et
tiği yabancı bir yerden geldiklerini ileri sürmüştür. ' Sümerlerin kendileri de
'tufandan önce' yaşamış olan kralların torunlarının ikamet ettiği Dilmun ada
sından geldiklerini kayıtlara geçmişlerdir.2 İ.Ö. üçüncü binyıldan kalma olan
Gılgamış Destanı'nda pekala Eski Ahit' in anlatılarını esinleyebilecek bir tu
fana ilişkin dikkate değer bir betimleme vardır. Açıkça Nuh'un hikayesini
yansıtan Utnapishtim ' Uzak'ta, tanrıların insanlığı yok etmek için bir tufan
gönderdiği, ama Gılgamış ' ın ailesiyle birlikte bir tekneyle kurtulmayı başar
dığı ve teknenin bir dağın tepesinde kaldığı anlatılır. "Altı gün ve altı gece
boyunca rüzgarlar esti, sel, fırtına ve tufan dünyayı kapladı, fırtına ve tufan
savaşan kalabalıklar gibi gazapla birlikte devam etti. Yedinci gün şafakla bir
likte, sağanak güneyden dinmeye başladı, deniz sakinleşti, tufan dinginleşti;
dünyanın yüzüne baktım, sessizlik vardı, bütün insanlık balçığa dönmüştü."3
Muhtemelen Arabistan'dan gelen bir Sami kavmi tarafından Mezopotam
ya'nın istilasıyla birlikte İ.Ö. 2360 yılından 2 1 80 yılına dek süren Akat uy-
1 94
ASTROLOJİ
garlığının yükselişi görülür. Akatlar farklı bir dil konuşmalarına karşın, Sü
mer yazısını kullanmaya devam etmişlerdir. Bunun Güney Mezopotamya'da
Babil İmparatorluğu'nun yükselişi takip eder; bu büyük imparatorluk İ.Ö.
2.200 yılından 538 yılına dek varlığını sürdürmüş, kral Cyrus tarafından yö
netilen Perslerce fethedilmiştir.
Ayrıca, yaklaşık olarak 3.000 yıl önce, kuzey Mezopotamya'da Asur İm
paratorluğu gelişmiştir. Aşağı yukarı İ . Ö . 700 yılında doruk noktasına ulaşmış,
sınırları İran körfezinden Mısır'a dek varmıştır. En büyük şehri Nineveh'ti.
Halkı Akatların Semitik lehçesini benimsemiş ve Sümer yazısıyla yazmaya
devam etmişti. İ . Ö. 6 1 2 yılında Babil İmparatorluğunun en fazla kötü üne sa
hip olan ikinci imparatoru Nebuchadnezzar tarafından yok edilmiştir. Yaklaşık
olarak İ . Ö . 1 50 yılından kalma olan Book of Daniel' e (Daniel ' in Kitabı) göre,
kiihin Daniel hem Nebuchadnezzar, hem de Pers istilacı Cyrus'un emri altın
da bir astrolog olarak hizmet etmiştir. Bölge Büyük İ skender ; in en sonunda
İ . Ö . 33 1 yılında Babil' i ele geçirmesinden sonra, giderek düşüşe geçmiştir.
4.000 yılı aşkın bir süre boyunca, bu büyük uygarlıkların her biri astrolo
jinin gelişimine katkıda bulunmuştur. Modem astrolojinin kökleri Mezopo
tamya, Mısır ve Yunan kültürünün bir harmanında bulunmaktadır.
1 95
PETER MARSHALL
1 96
ASTROLOJİ
Işığm Gözlemcileri
Sümer yaratılış öyküsüne göre, başlangıçta gök (Anu) ve dünyadan (En
lil) oluşan kozmik dağın doğduğu ilksel deniz vardı. Bu evrede, dünya hala
karanlıktaydı ve gökyüzü yıldızsızdı, bu yüzden Enlil lapus lazili 'ye (gökle-
1 97
P E T E R M A R S H A. L L
re) ışığı götüren bir teknede yol alan ayı (Sin) yarattı. Ay da daha sonra gü
neşi (Shamash) ve Venüs'ü ( İştar) yarattı.
Tıpkı kadim Hint astrolojisine Jyotish, Işığın Efendisi, dendiği gibi, Me
zopotamya dini için de ışık temeldi. Güneş her şeyden önce tanrısal ışığı sim
geliyordu. Harika Mezopotamya destanında, Gtlgamış güneş tanrısı Sha
mash' a şöyle der: "Gözlerimin ışıkla doyabileceği güneşi görmelerine izin
ver. Çok uzaklara kovulur karanlık, ışık yeterli olursa. Belki de ölmüş olan
görür güneşin ışığını."7
Nineveh ilahileri onun niteliklerini daha da tanımlar: "Bütün insanlık sa
na seviniyor, Shamash, bütün dünya senin ışığını özlüyor."s Tanrı her şeyi bi
lendir ve adildir. O göğün ve yerin kararlarını belirler. Bu, Orta Doğu'da bin
lerce yıldır egemen olmuş bir görüştür: Güneşe hala Araplarda shams den
mektedir.
Semitik Akatlar Ay ve Venüs 'ün erkek, güneşin de erkek olduğunu düşü
nürlerdi, ama diğer Mezopotamya uygarlıkları onlara bugün Batı' da olduğu
gibi cinsel kimlikler verirler. İ ştar Venüs gezegeninde ikamet eden güzel bir
tanrıçadır. Aşağı yukarı İ .Ö. 1 .600 yılından kalma bir ilahide şöyle denir:
"Büyük saygılar sana kadınlar kraliçesi, bütün tanrıların en büyüğü; o sevinç
le ve sevgiyle örtünmüştür, o şevk, büyü ve büyük haz veren bir neşeyle do
ludur, dudaklarında tat, ağzında Hayat vardır, o var olduğunda saadet en bü
yük saadet olur; ne kadar da muhteşem görünüyor, başından peçeler dökülü
yor, güzel biçimi, parlak gözlerinden. "9 Bununla birlikte, göğün bir kraliçesi
olarak, o aynı zamanda da savaş ve keder tanrıçasıdır. Hint tanrıçası Kali gi
bi, ona da aynı zamanda korkuyla tapınılır.
Göksel alametleri yorumlamak, bir birlik oluşturan ve tupsharru (katipler)
olarak bilinen astrologların ve kahinlerin rolüydü. Öyle görünüyor ki i.ö.
ikinci binyıl bittiğinde, Mezopotamyalı astrologlar güneş, ay, gezegenler ve
yıldızların uzun süreli hareketlerini keşfetmişlerdi. Gezegenlerin sabit yıldız
lar ya da takımyıldızlar arasındaki haritasını çıkarmışlardı. Aynı zamanda da
yıldızlararası uzaklıkları "parmaklar" ya da "gezlerle" ölçmüşlerdi.IO Zaman,
muhtemelen bir tür su saati olan bir Abkallu shikla ile ölçülüyordu. Usturlap
lar yavaş yavaş geliştirilmişti.
Eski Teleskoplar
Çoğunlukla, Orta Doğu gökyüzünün daima kristal berraklığında olduğu
varsayılmasına karşın, gerçekte yıldızların ve gezegenlerin gözlemlenmesi
her zaman kolay değildi. Gece gökyüzünü kimi zamanlar sadece bulutlar ya
da toz fırtınaları belirsizleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda çıplak gözün do
ğasından kaynaklanan sınırlılıklar da uzak yıldızların sönük görünmesine yol
açıyordu. Bununla birlikte, bir teleskop geliştiren ilk kişinin Galileo olduğu
1 98
ASTROLOJi
1 99
PETER MARSHALL
Takımyıldızlar ve Zodyak
Mezopotamya'daki astronomik bilginin toplamı Nineveh'deki Asurbani
pal kütüphanesinde keşfedilen ve mul.Apin olarak bilinen iki tabletlik bir der
lemede bulunmaktadır. Bu ad Plough Yıldızı anlamına gelir ve Koç takımyıl
dızıyla Andromeda takımyıldızı arasındaki Triangulum takımyıldızına karşı
lık gelir. İlk çalışmaların en eski kopyası İ.Ö. 687 yılından kalmış olmasına
karşın, bu astronomik bilgi İ.Ö. 1000 yılından kalmadır. B ilinen ilk yıldız ka
talogu olduğu söylenir. 14 Yine aynı dönemde, Asurlu ve Babilli astrologlar sa
vaşlar, ölümler ve antlaşmalar gibi politik ve göksel olayların 'günlükleri'ni
tutmaya başlamışlardır.
Dikkatli gözlemlerle geçen yüzyıllara dayanan mul.Apin Ea, Anu ve En
lil 'in (su, gök ve yer tanrıları) yollarınınkine bölünmüş bir sabit yıldızlar lis
tesi, otuz altı sabit yıldız ve takımyıldızların sabah ne zaman doğduklarını
gösteren tarihleri, gezegensel periyotları, mevsimleri, ekinoksları ve gündö
nümlerini, ayın gözle görülebildiği dönemin tablolarını , artıklık kurallarını,
güneşin gölge boylarını ayrıntılarıyla gösteren güneş saati mili (gnomon) tab
letlerini ve saatleri için kullandıkları suyun ağırlıklarını içermektedir.
Çağdaş zodyakın burçlarının çoğunu içeren mul.Apin'de ' ayın yolu'nda
ki on sekiz takımyıldızdan söz edilir: Göğün Boğası (Boğa burcu), Aslan
(Aslan burcu), Denge (Terazi burcu), Akrep (Akrep burcu), Keçi-balık (Oğ
lak burcu) ve Kuyruklar (Balık burcu), Saban İzi (Başak burcu), Ücretli (Koç
burcu) ve Büyük İkizler (İkizler burcu). Yay burcunun figürü (PA.BIL.SAG
denir) belirsizdir. Kova burcu (GU.LA olarak bilinir) muhtemelen bir devdi.
Zodyak burçlarının dokuzu belirli bir Babil kökenine sahip gibi görünmekle
birlikte, Kova burcu ve İkizler burcuna yönelik kanıtlar o kadar ikna edici de
ğildir, Büyük İkizler ise eski büyük Sümer destanında görülen iki arkadaş En
kidu ve Gılgamış'a dayanıyor olabilir. En dikkat çekici eksiklik Koç burcu
için Koç'un olmamasıdır; bu İ.Ö. yedinci yüzyılda Babil Kralı Esarhad
don'un yönettiği istiladan sonra Mısır'dan gelmiş olabilir. 15
Mul.Apin' in astrolojik içeriği kuyrukluyıldızlar ve sabit yıldızlardan çıka
rılan bazı alametleri de kapsar. Gökyüzünde ilerlerken 'ayın yolu' üzerinde
ki on sekiz takımyıldızdaki yıldızların hepsinin listesi özellikle ilgi çekicidir.
'Ayın yolu' içinde güneş, ay ve gezegenlerin tümünün hareket ettiği l 20 ge
nişliğinde bir zodyak kuşağıdır. Takımyıldızların sayısı giderek on ikiye in
miş gibi görünmektedir - aynı on iki takımyıldız en sonunda zodyakın on iki
burcu haline gelmiştir. 16 Ayrıca, güneşin görünür yolunu göstermek için ek
liptik fikrinin - kuşağın merkezi - kullanılması da çok önce değildi.
Bu astrologlar giderek incelik kazanan bilgilerini nasıl uyguladılar? Kral
lara verdikleri raporlar hem gökcisimlerinin gözlemleri hakkında bilgileri,
hem de bunların anlamına ilişkin yorumları taşıyordu. Örneğin, İ.Ö. 699 yı-
200
ASTROLOJi
lında Kral Esarhaddon 'a gönderilen bir mesajda şunlar yazar: "Mars gezege
ni Akrep takımyıldızından çıkıp, dönüp tekrar Akrep takımyıldızına girdiğin
de, bunun yorumu . . . bu yüzden ... muhafızınızı ihmal etmeyin; kral kötü bir
günde dışarıya gitmemelidir."
Yine, İ.Ö. 30 Temmuz 666'da astrolog Akkullanu Kral Asurbanipal'a şöy
le yazmıştır: "Jüpiter gezegeni tutulmada görünürse, her şey kral için iyi ola
cak, rütbe sahibi bir soylu onun yerine ölecek." Kral buna dikkat etmiş mi pe
ki? Kralın baş hakimi öldüğünde daha tam bir ay geçmemişti.17 Bununla bir
likte, bu mesajlar astrolojinin hala temelde günlük olduğunu ve sadece bir bi
rey olarak değil de ulusun somut hali olarak kralla ilgilendiğini açıkça gös
termektedir. İ.Ö. 652 yılından başlayarak, saray astrologları krallar için 'gün
lükler' olarak bilinen gezegensel hareketlerin aylık özetlerini kaydettiler.
20 1
PETER M A R S H A L L
202
ASTROLOJİ
madır. Bilinen ilk Yunan horoskopu ise İ.Ö. 6 1 yılından kalmadır. Bu, Mezo
potamyalı Yunanlı hükümdar Kommageneli 1. Antiokhos 'un taç giyme töre
nini anmak içindir ve Nemrut Dağı'nın zirvesindeki sarp kayalık yüzeye ka
zınmıştır.
Uruk'ta bulunan ve Seleucid dönemine atfedilen bir tablet modern bir ast
rolojik 'yemek kitabı 'na benzer ve gezegenlerin sistematik bir kombinasyo
nuna yönelik tahminler listelenir. Biri şöyledir: "Bir çocuk Jüpiter ortaya çık
tığında ve Venüs battığında doğarsa, o adamla mükemmel bir şekilde gide
cektir; adamın eşi onu terk edecektir." Açıkçası, bu yorum adamın bakış açı
sındandır ve evliliğiyle meşguliyeti gösterir. Başka bir yorumda şöyle denir:
"Bir çocuk Venüs ortaya çıktığında ve Jüpiter battığında doğarsa, adamın eşi
ondan daha güçlü olacaktır."24 Ama bu metin zıtlıklara değinirken, gezegen
ler arasındaki, birleşmeler, üçgenler, kareler ya da altmışlar gibi diğer açıları
dikkate almaz. Ayrıca Yükselen Burçtan da söz edilmez.
B ir doğum haritasında kullanılan Yükselen Burca dair bilinen ilk örnek
i.ö. 4. yüzyılda karşımıza çıkar; bu tarih muhtemelen İsa'nın doğumuyla ça
kışan İ.Ö. 7. yüzyıldaki Satürn-Jüpiter birleşmesinden hemen sonradır. 2s
4.000 yılı aşkın bir süre boyunca, Mezopotamya'da astroloji açıkça çok
yol almıştır. Önce, bütünüyle ülkeler astrolojisine yönelmişti. Gökyüzündeki
alametler ulusun 'yazgı'sını işaret ederdi. Kralın gökten emir aldığı düşünül
düğü için, gökcisimlerinin hareketinin, özellikle de tutulmaların, kralın ve
onun somutlaştırdığı ulusun üzerinde doğrudan bir etkisi vardı. Ama gelecek
tanrıların kucağındayken, önceden belirlenmiş ya da "yazgıda olan" bir şey
değildir. Belirli ritüeller ve törenlerle değiştirilebilirdi - görüşülebilirdi.
Ritüeller ve törenlerin yanı sıra tarım yılının ekim ve hasat zamanı için de
bir takvim belirlemek amacıyla ayın büyüme ve küçülme evlerini gözlemle
mek de saray astrologlarının rolüydü. Yeniayın görünmesi kameri takvim için
temel bir 'gerekçe 'ydi.
Pers istilasından sonra, on iki burç en sonunda saptandı ve doğum harita
sı ortaya kondu. Yunanistan'dan Helenist kültürün yayılmasıyla, doğum hari
tası önem kazandı ve astrolojinin kendisi daha laik ve demokratik hale geldi.
Astrologlar artık saraya bağlı işler yapan din görevlileri değil, evrenin yapı
sını anlamaya ve göklerin dünyadaki bireylerin yaşanılan üzerindeki etkisini
yorumlamaya çalışan filozoflardı.
203
19
Işık Gelsin
tı : Giderek azalan yedi kattan oluşan dördül bir kule. Tanrıların ikametgahı
olan Kutsal Dağı simgeliyordu. Gökle dünya arasında kozmik bir eksen, di
key bir bağ ve Babil İmparatorluğunun toprakları arasında yatay bir bağ oluş
turuyordu. Yedi katı varoluşun düzlemlerini, aydınlanmanın evrelerini ve ye
di gezegeni temsil ediyordu. ı
Sümerlerin tanrıların ikametgahları olarak tapındıkları gezegenleri merkez
alan kompleks bir mitolojileri vardı. Güney Arabistan' dan gelen Sem itik Akat
halkı aşağı yukarı İ.Ö. 3.000 yılında Mezopotamya'yı istila ettiğinde, Sümer
lerin tanrılar panteonunun tepesine kendi Sin (ay), Shamash (güneş) ve İştar
(Venüs) üçlemelerini yerleştirdiler. Yıldıza dayalı dinlerine uygun olarak,
kralların birçok heykelinin tepesine göksel semboller kazındı: Sin için hilal,
Shamash için kolları eşit uzunlukta olan haç ve İştar için sekiz noktalı yıldız.
Ay
Tekvin'de, ışığın karanlıktan doğduğu biçiminde ifade edilen kadim inan
cı yansıtarak, erkek ay tanrısı (Sümerler için Nanna, Akatlar için Sin) tanrı
sal ikizleri yarattı: Güneş ve Venüs. Ay - 'yaşlı mavi sakal' - bütün gökci-
204
ASTROLOJİ
Şahat (dini açıdan çalışılmaması gereken gün) en sonunda ayın dört çeyrek
günleri olarak başlamıştır ve Kral Hammurabi 'nin hükümdarlığından (İ.Ö.
1728- 1 686) itibaren kameri ayın yedinci, on dördüncü, yirmi birinci ve yirmi
sekizinci günlerinde bütün işler yasaklanmıştır. Hafta ve ay, ayın dördün ha
linin göründüğü akşam başlardı.
Altın Buzağı'ya ibadet edilen ve Musa'nın öfkeli bir erkek tanrıdan taş
kanun tabletleri aldığı Sina Dağı 'nın adı da muhtemelen Mezopotamya ay
tanrısı Sin'den gelmektedir.
Tarım ve bereketin gidişatını düzenleyen güneş ve ay bir doğru günde bir
likte görülürlerse, saray astrologları bunun yararlı etkili olduğunu düşünür
lerdi. Dünyada yaşayanların yazgılarını belirlemek için her yılın başlangıcın
da buluştuklarına inanılırdı. Ayın on dördüncü gününde yeniayın görünmesi
dünyada uyumun işareti olan gökteki uyumun bir alametiydi. Diğer yandan,
"Ay beklenen zamanının dışında görüldüğünde, pazar düşük olacak... güçlü
bir düşman ülkeyi yenecek," demekti.J Ayın "hale"si de önemli sayılırdı. Mo
dem yorumun tersine, Satürn bu halenin içinde olursa, krallığa huzur gele
cek; Jüpiter içinde olursa bunun tersi meydana gelecek demekti. Halenin
içinde Yengeç burcunun görünmesi kötülüğün habercisi olurdu. Ayın rengi ve
yüksekliğine, parlaklığı ya da donukluğuna ve boynuzlarının yönüne de
sembolik anlamlar atfedilirdi.
B irçok kadim halk için olduğu gibi, Mezopotamya astrolojisindeki en kor
kutucu olay kuşkusuz tutulmalardı; ister güneş, ister ay tutulması olsun. Enu
ma Anu Enli/ serisinin neredeyse yüzde kırkı tutulmalara ayrılmıştır. Tutul
maların dünyaya zarar getireceği, hamile kadınlara çocuklarını düşürteceği,
205
PETER MARSHALL
Güneş
Ay tanrısı Sin zamanın babası, güneş tanrısı Shamash ise gök ve dünyanın
yargıcıydı. Aslen, güneş tanrısı kadındı, ama Akatların istilasından sonra er
kek oldu. Canlılara ve ölülere hükmederdi; unvanları arasında ' yazgıların be
lirleyicisi' ve 'kozmik planların mimarı' vardı.4 Krallar güneşle özdeşleştiril
mesine karşın, yayımlanmış raporlarda ışık olarak, onun Mezopotamya mito
lojisinde küçük bir rol oynadığını akla getiren ancak az sayıda gönderme var
dır. Aslında, metinlerde kimi zaman Satürn ile karıştırılır: Tarihçi Sicilyalı
Diodorus, Babilliler için Satüm'ün 'güneş yıldızı' olduğunu gözlemlemiştir.S
'Halkın güneşi ' olarak kral özellikle bir güneş tutulmasında korkardı. Ola
ğan namburbi ritüelleri tutulmanın kötü etkisini gidermeye yetecek kadar
güçlü sayılmazdı ve görünüşe göre bu olay sırasında, yüz gün sonra vekil kra
liçesiyle birlikte ritüel bir şekilde kurban edilecek bir 'yedek' kral seçilirdi.
'Yazgısına gittiğinde' tahtı yakılırdı. Ülkenin arınmasını tamamlamak için,
kraliyet sarayındaki stratejik noktalarda, her birinin sol kalçasına kazınmış
sözcükler olan - "Git buradan kötülük. Gel içeri iyilik." - altı çift ahşap hey
kel yakılırdı.6
Venüs
Mezopotamya üçlemesinde, İştar (Venüs) en bilinenidir. Soyu çapraşık,
kültü de karışıktır; binyıllar içinde cinsiyetinin değişmesi gibi. Sümerler as
len Venüs'ü kadın olarak düşünmüşler ve ona Inanna - Jenny adı bu sözcük
ten gelmektedir - demişlerdir. Diğer yandan istilacı Akatlar Venüs 'ü kendi er
kek tanrıları Attar ile ilişkilendirmişlerdir; bu ad en sonunda İştar haline gel
miştir. B ir süreliğine, bu gezegen hem erkek hem de kadın olarak düşünül
müştür: Asurbanipal hükümdarlığından kalma bir tablette İştar 'sabah yıldı
zı'nın erkek ve İştar 'akşam yıldızı'nın kadın olduğu bildirilir.7 Ancak daha
sonraları sadece kadın olarak görülmüştür.
İştar göğün kraliçesi ve günümüz Venüs 'ü gibi, sevgi, cinsellik ve doğum
tanrıçasıydı. Aynı zamanda da korkulan savaş ve keder tanrıçasıydı. Eski
Ahit'te Süleyman Şarkıların Şarkısı'nda (6: 1 0) Venüs'ün ikili yönünü kutla
dığı için kınanır:
206
A STROLOJi
207
P ETER M A R S H A L L
İştar'ın savaşçı doğasını ise Venüs Terazi burcuna girerse, bunu felaket
getiren bir çatışma izleyecektir tahmini açığa vurmaktadır. Yine, Mars Venüs
ile birleşme halinde olursa, bu durumda kral çok dikkatli olmalıdır: "Venüs
yükseldiğinde, Mars onun yakınında görülürse, bu durumda kralın oğlu sara
ya girecek ve tahtı alacaktır."11 Aynı zamanda, Venüs'ün varlığı ve Jüpiter'in
bir ay tutulmasıyla birleşmesi kral için bu durumun kötü etkilerini karşılaya
caktır.
Yunanlılar ve Romalılar kadınlar üzerindeki hükümdar olarak Venüs'ün
kadınsı yönünü vurgularlarken, onun geleneksel Mezopotamya özellikleri
çağların içinden süzülüp geçmiştir. Savaş modem astrolojide haia Venüs'ün
yönettiği Terazi burcunun yönetimi altındadır. İyi bir hasatla olan ilişkisi Ve
nüs'ün egemenliğindeki bir ulusun ticari başarısı şeklindeki modem atfı ön
görmektedir.
Satürn
Geleneksel olarak astrologlar bir baskılayıcı kısıtlamalar sembolü, ülke
için sıkıntının, birey içinse zor zamanların bir habercisi olarak Satüm'den
korkmuşlardır. Satürn soğuk, sert ve melankolik olarak düşünülür. Eski Me
zopotamyalılar onu çok farklı bir ışıkta görürlerdi. Onlara göre, Satürn ilksel
sulardan çıkmış ve tanrıların yanında kaosun kuvvetlerine karşı savaşmış
olan bir fatih, bir kahramandır. Tanrıların ebedi ve ezeli kanunları üzerine
yazdıkları 'yazgı tabletleri 'ni yeniden ele geçiren de Satüm'dür. Bu tabletler
dünya tanrısı Enlil uyurken fırtınaların ejderhası Zu tarafından çalınmıştır.
Sonucunda, tanrılar Satürn 'ü tabletlerin muhafızı yaparak ödüllendirmişler, o
da böylece kaderin efendisi (shimtu) olmuştur.
Kadim metinlerde, güneş ve Satüm'den çoğu kez birlikte Shamash olarak
söz edilirdi, bu yüzden ikisi arasında bazı karışıklıklar vardır. Diodorus, yak
laşık olarak İ.Ö. 56 yılında, Satürn gezegenini B abillilerin ' Helius yıldızı '
(güneş) dedikleri 'en göze çarpan' olarak tanımlamıştır. 12
Satürn gezegenine Sagush dendiğinde, aynı zamanda Ninib olarak da bi
linen tanrı Ninurta ile ilişkili olur. B ir savaşçı tanrı olarak, Mars' ın (Nergal)
erkek kardeşidir. İkisi de genellikle bir kartal olarak betimlenirler; kartal ço
ğunlukla bir sütun üzerinde durmaktadır, kimi zaman da karşıt yÖnlere bakan
iki başı vardır. Ninurta pekaıa Book of Amos'ta saldırılan güneş tanrısı Sak
kut (Kutsal Kitap'ta Moloch olarak çevrilmiştir) da olabilir. 1 3
Satüm'ün bilinen ilk tasviri, aşağı yukarı İ.Ö. 1 800 yılından kalma olan
Babil yaratılış öyküsü Enuma elish'te bulunmaktadır. Ona "kanun ve düzenin
yıldızı" denir - bu, Satüm'ü bir yapı ve sınırlama sembolü olarak gören mo
dem astrologlar tarafından hala benimsenen bir görüştür. Krallara astrolog
lardan Ninurta'dan söz eden ancak birkaç rapor vardır. Bununla birlikte, üç
208
A S TROLOJi
tanesi Satürn ile ay arasında bir birleşme olduğunda, bunun hakikat ve adalet
zamanı olduğunu vurgular: "Bir hale ayı çevrelediğinde ve Satürn bu halenin
içinde yer aldığında, ülkede hakikati söyleyecekler: Oğul babasıyla hakikati
konuşacak. Kalabalıkların refahı." 1 4 Yine, Satürn ayla birlikte yer aldığında,
bu kral (o da Satürn gibi güneşle ilişkilidir) için şans dernektir ve tahtın te
meli güvende olacaktır. Diğer yandan, Satürn Mars' la birleşirse, bunun sonu
cu kıtlık olacaktır; Aslan burcundaki Satürn ise ortalıkta dolaşan aslanlar ve
çakallar ile geçecek üç kötü yılı getirebilir.
Yunanlı ve Romalı astrologların daha kasvetli yorumlarının tersine, Me
zopotamya raporlarının çoğunluğu dolaylı olarak Satürn'ün hayırlı bir geze
gen, ülkeye bir denge adalet getirici sayıldığını göstermektedir. Satürn 'ün bu
pozitif yönü son zamanlarda yapı ve sınırlamanın kişisel gelişim için bazen
gerekli olduğunu kabul eden Jungçu derinlik psikolojisinden etkilenmiş olan
astrologlar tarafından yeniden bulunmuştur.
Mars
Daha önce de görmüş olduğumuz gibi, eski Mezopotamyalı astrologlar
Mars'ı Satürn-Ninurta'nın erkek kardeşi olarak tanrı Nergal ile özdeşleştir
mişlerdir. Ancak, her ikisi de güneş tanrıları sayılırken, Nergal zararlı etkili
olarak ve Ninurta tanrısı olarak düşünülmüştür. O sadece ölülerin değil, aynı
zamanda cehennemin ateşinin ve yaz sıcağının efendisidir.
En eski Sümer mitlerinden birinde, gökteki tanrılar ölüler diyarı tanrıçası
Ereşkigal 'i bir toplantıya davet ettiklerinde Nergal de oradadır. Tanrıçanın
kendisinin gelmeyeceğini, bir temsilci göndereceğini bilmektedirler. Temsilci
göğe vardığında, Nergal dışında bütün tanrılar onu karşılamak için ayağa kal
karlar. Onuru kırılan Ereşkigal öfkeyle kendinden geçer ve onun hayatını is
ter. En sonunda Nergal'in beraberinde on dört refakatçiyle yeraltına inmesi ge
rektiğine karar verilir. Nergal oraya vardığında, refakatçileri tanrıçanın sarayı
nın kapılarına yerleştirir ve hızla içeri girer. Temsilciyle karşılaşır ve onu der
hal öldürür. Sonra Ereşkigal ' i taht odasında bulur, saçından kavrar, tanrıça on
dan ricada bulunduğunda kafasını kesmek üzeredir. "Beni bırakırsan," der tan
rıça yüzünden aşağı süzülen gözyaşları içinde, "senin eşin olurum." Şefkatten
ve tanrıçanın güzelliğinden etkilenen Nergal acıyıp merhamet gösterir ve çok
geçmeden evlenirler. O günden sonra, yeraltı dünyasında birlikte hüküm sü
rerler ve Nergal mezarların tanrısı ve ölülerin yargıcı olur.
Bu mit Nergal'in ölülerle ve savaşla olan ilişkisini vurgulamaktadır. Me
zopotamya metinlerinde bu rolüyle Mars'a yapılan birçok gönderme vardır:
"Bir gezegen ve Mars karşı karşıya gelirse, bir düşman istilası olacaktır." Yi
ne, "Mars Akrep burcuna yaklaştığında, prens bir akrebin sokmasıyla ölecek
ya da sarayında tutsak edilecektir."ıs
209
PETER MARSHALL
Jüpiter
Jüpiter, Babil'deki büyük gezegensel tapınağın kendisine adandığı tanrı
Marduk ile özdeşleştirilmiştir. Her Yeni Yıl, ilkbahar noktasının en yakının
da hilal ilk olarak belirdiğinde, Babil'de on bir günü aşkın bir süre devam
eden büyük bir festival yapılırdı. Bu festivalde, her biri ezoterik bir anlam ta
şıyan bir dizi ritüel vardı. Örneğin, kral başına değerli taşlar takıp keçiler kı
zarttığında, bunun içsel anlamı şu olurdu: "O Marduk'tur, başında odun taşı
yan ve bir ateşte Enlil ile Anu'nun oğullarını yakan Marduk." Bu ritüellerin
okült doğasını vurgulamak için, her metnin sonunda bir uyan olurdu: "Büyük
tanrıların bir sırrı. Umalım ki inisiyeler inisiyelere yol göstersin. Bırakın ini
siye olmayanlar görmesin." t6
İlk üç gün hazırlık dönemi olurdu. Dördüncü günün akşamı boyunca, ta
pınakta yüksek erkek din görevlisi tarafından Marduk'un heykeline büyük
Mezopotamya miti Enuma elish okunurdu. Beşinci günde, kral bu heykelin
önünde aynı din görevlisi tarafından yüzüne tokat atılıp kulakları sertçe çeki
lerek ritüel gereği küçük düşürülürdü. Bunun krala yetkisinin eninde sonun
da tanrının kucağında olduğunu hatırlatmak için yapıldığına hiç kuşku yok.
Marduk rolünü oynayarak kral daha sonra tapınak kulesinin "dağında" esir
tutulurdu. Sürücüsü olmayan bir savaş arabası dışarıda caddelerde kontrol
süzce gidecek biçimde serbest bırakılırdı: Tanrılar gitmişti ve şehre kaos in
mişti. Sonra da beyaz bir boğa kurban edilirdi.
Ertesi, yani altıncı gün, Marduk'un oğlu Nabu (Merkür) şehre gelirdi ve
heykeli tapınağın içine yerleştirilirdi. Bu noktada, elimizdeki festivaldeki
olaylan anlatan bu tablet birdenbire kesiliyor, ama diğer kaynaklardan anla
şıldığı kadarıyla ertesi gün Nabu babasını tutsaklıktan kurtarıyor ve Babil'e
getirilmiş olan tanrıların heykelleri büyük tapınaktaki Kader Salonunda top
lanıyor. Kurtarılan Marduk bir kez daha tanrıların kralı seçiliyor. Dokuzuncu
gün, büyük bir ziyafete katılmak için sokaklarda bir alaya önderlik ediyor ve
kaos tanrıçası Tiamat'a karşı zaferini kutluyor. O günün akşamında, kral ta
pınaktaki "yatak odası"nda bir kadın din görevlisiyle yatıyor; bu da tanrıyla
tanrıça arasındaki nihai birleşmeyi simgeliyor. En sonunda gökteki ve dünya
daki düzen geri gelmiş oluyor.
Jüpiter'e astrolojik metinlerde 'Tanrı Marduk'un Yıldızı' denir. Dünyanın
210
ASTROLOJİ
Merkür
Nabu-Merkür Marduk-Jüpiter'in oğludur. Babil'deki bahar festivalinin on
birinci gününde, tanrılar gelecek yıl için dünyanın yazgısını belirlemek üze
re Kader Salonunda toplandıklarında, Nabu da onların kararlarını kaydeder.
Bu yüzden tanrıların katibidir ve birçok taş anıtta (stel) kazınmış olan amb
lemi genellikle bir yazı masasıdır. Aynı zamanda tanrıların ulağıdır; adı söz
cük anlamı olarak 'haberci' demektir. Ayrıca, o da tıpkı gezegenin hareketi
gibi süratlidir.
N abu kültü hakkında pek bir şey bilinmemektedir. Adından ilk olarak Kral
Hammurabi 'nin hükümdarlığı sırasında söz edilir, ama irfan, yazı ve hesap
lara başkanlık eden ilah olarak daha önceki Sümer tanrıçası Nisaba'nın yeri
ni alması ilk binyılın bitişini bulur. Kısa bir süre sonra, Babil kralları için
Marduk ve Nabu'nun tapınaklarını desteklediklerini söyleyen yapı tuğlaları
üzerine damgalanmaları için bir formül sipariş edecek kadar popüler hale gel
miştir.
Merkür'ün en önemli özelliklerinden biri yağmur yaratıcı olmasıydı. Kra
la verilen bir raporda şunlar gözlemlenmiştir: "Merkür lyyar'da görüldüğün
de, bir sel gelecek ve tarlalarla otlak alanlara yararlı olacak." Seller sıcaktan
kavrulmuş bir toprakta çalışan çiftçiler için yararlı olarak görüldüğünden,
Merkür'ün iyi bir hasatla ilişkilendirilmiş olması şaşırtıcı değildir. "Merkür
Elul'da (gök) belirdiğinde, pazarda ürünler çeşitlenecek, hububatlar artacak ...
sığırlar tarlalarda çok sayıda olacak ... Susam ve hurmalar gelişecek."ıa İnsan
başka ne isteyebilirdi ki!
21 1
PETER MARSHALL
Borsippa Ziguratı
Behistun 'da bulunan çivi yazısı tabletlerini deşifre etmiş kaşif olan Henry
Rawlinson 1 854 yılında Borsippa'da kazılara başlamış ve Nabu Tapınağı'nın
kalıntılarını açığa çıkarmıştır.
Bu yapının ilki alanı yaklaşık 25,3 metre kare, yüksekliği aşağı yukarı 7 ,9
metre olan yedi kattan yapılmış basamaklı bir zigurat olduğu açığa çıkmıştı.
Kazı ilerledikçe, dış duvar da açığa çıkmış, Rawlinson farklı düzeylerdeki
tuğlaların farklı renklerde olduğunu görerek büyülenmişti: İlk katın rengi si
yahtı, üçüncü katın kırmızı, altıncı katın ise mavi. Olağanüstü bir rastlantı
onu adeta çarpmıştı: Hatırladığı kadarıyla, bu renkler Sebalıların gezegen sis
temine göre sırasıyla Satürn, Mars ve Merkür'ün yönettiği birinci, üçüncü ve
altıncı kürelere aitti. Sebahlar yıldızlara tapan ve İ.S. altıncı yüzyılla onuncu
yüzyıllar arasında Babill 'den Akdeniz' e giden yol üzerindeki bir şehir olan
Harran'da yaşamış dinsel bir gruptu. Önsezisini doğrular şekilde, Rawlinson
ziguratın temellerinde iki özdeş silindir buldu; üzerlerinde şöyle yazıyordu:
"İşte bu Tapınak 'yedi kürenin gezegenlerine' adanmıştır" ve bunlara "Yedi
kürenin basamakları" denmiştir. ı9
Ziguratın yedi katı sadece gezegenlerin renklerine boyanmakla kalmamış
tı, aynı zamanda farklı metallerle de ilişkiliydi: En alt kat Satürn için siyah ve
kurşundu; sonra Jüpiter için kahverengimsi kırmızı ve kalay geliyordu; Mars
için gül kırmızısı ve demir; güneş için altın (renk ve metal olarak); Venüs için
beyaz-altın rengi ve bakır; Merkür için koyu mavi ve civa; en üst kat da ay
için gümüştü.
Borsippa'daki tapınak Mezopotamya'da dört binyılı aşkın bir süre boyun
ca astrolojinin evriminin muhteşem bir anıtı olmuştu. Çölün kumlarına gö
mülmüş olabilir, ama somutlaştırdığı gezegenlerin çağrışımları Mısırlılar ile
Yunanlılar tarafından alınmış, İslam ve Batı astrolojisinin temel ilkelerini
oluşturmuştur.
21 2
20
Göğün Görüntüsü
enellikle Mısır'ın aşağı yukarı 6.000 yıl önce kompleks bir din, muaz
Gzam bir mimari ve yazılı bir dili olan birdenbire gelişmiş bir uygarlık ol
duğu varsayılır. Bununla birlikte, kökenleri derin bir gizem halinde hala ol
duğu gibi durmaktadır. Doruk noktasına birkaç yüzyıl içinde ulaşmış olması
bu uygarlığın insanlarının bilgileriyle birlikte dışarıdan gelmiş olmaları ge
rektiğini iddia etmeye götürmüştür. British Museum' un eski Keeper of the
Egyptian ve Assyrian Antiquties' i Profesör Budge onların 'Doğu'dan yeni ge
lenler' olduğunu ileri sürmüştür. ı Mısır mitlerinin kendileri de bu yabancı uy
garlığın insanları fikrini desteklemektedir; kendi asıl uygarlıklarını yok eden
bir felaketten sonra yerleşmek için kutsal bilimleriyle denizi geçip gelen 'Ho
rus'un Arkadaşları'nın öyküleri vardır. Bu an kuşkusuz ilk olarak Platon'un
sözünü ettiği Atlantis mitini akla getirmektedir; Platon da bunu ilk olarak bir
Mısırlı rahipten Yunanlı Solon 'un duyduğunu iddia etmiştir. 2 Mısırlıların be
raberinde getirdikleri kutsal bilimin merkezinde astroloji - yıldızların hare
keti ve anlamının bilgisi - vardı. Hiç kuşkusuz eski Mısır'ın mimarisi ve sa
natı da bundan çok esinlenmiştir.3
213
PETER MARSHALL
Yıldız Dini
Mısır'da, Giza'daki Büyük Piramit'ten deveyle üç saat uzaklıkta Sakka
ra'da görkemli bir kutsal çevirme vardır. Bu, üçüncü sülaleden Kral Zoser'in
(İ.Ö. 2630-26 1 1 ) mezar kompleksidir ve Mısır uygarlığının gelişiminin ilk
başlangıcında yapılmıştır. Koyu mavi bir gökyüzünün altında çölden yükse
len duvarlar kusursuz bir simetriye, mükemmel ve uyumlu hatlara sahiptir.
Girişi tamamen sade güzel bir tapınakla gösterilmiştir. Eski ziyaretçileri o ka
dar etkilemiştir ki 3 .000 yılı aşkın bir süre önce o ziyaretçilerden biri dünya
nın en eski duvar yazısını gözlemlemiştir: "Bu sanki gök onun içindeymiş gi
bi bir şey, Ra [güneş tanrısı] ondan doğuyor."4
Bu kompleksin evrensel dehanın örneği olan lmhotep'in çalışması oldu
ğuna inanılmaktadır. Imhotep sadece bir mimar, yüksek din görevlisi ve şifa
cı değil , aynı zamanda da ünlü bir astrologdu. Yunanlılar ona Asclepius de
mişler ve onu tıbbın babası olarak ilan etmişlerdir.
Basamaklı Piramit, ilk büyük ölçekli piramittir ve altmış metre yüksekliğiy
le hala ayakta durmaktadır. Unas Piramidi (İ.Ö. 2356-2323) yakınlarında günü
müzde bir moloz yığını vardır, ama onun yeraltı odasında indiğimde, yıldızlar
la kaplı tavanını görmek beni hayrete düşürmüştü. Duvarlara bozulmamış ve
incelikli hiyeroglifler kazınmıştı. Bunlar 'Piramit Metinleri' olarak bilinirler,
dünyada bilinen en eski metindirler ve olağanüstü bir kutsal bilim birikimi açı
ğa vururlar. Unas Metni'nin anlamı çok düzeyli ve bilmeceseldir, ama yıldızla
ra yolculuk yapıp geri dönen kişilere yapılan açıkça pek çok gönderme içer
mektedir. En az yirmi dört kez şöyle yazılmıştır: "O ölü değil, bu Unas ölü de
ğil."5 Firavuna yalnızca bir "Aşağı Göğün Yılciızı," denmemiş, aynı zamanda
onun "Ra gibi gökyüzü," çevresinde dolandığı da söylenmiştir.6 Aynca, firavun
kendisini "Dolaykutupsal Yıldızların serin sularıyla," anndırmaktadır.7
Öyle görünüyor ki Mısır piramitleri genelde sanıldığı gibi sadece mezar ola
rak değil aynı zamanda inisiyasyon yerleri olarak kullanılmıştır. Piramitlerde
bulunan lahitler nihai istirahat yerleri değil, firavunu ölümden sonraki yolculu
ğa hazırlamak için kullanılmaktaydı. "Cenaze ritleri" firavunun göklere yükse
lip fiziksel bedenine geri dönmeden önce tanrılarla buluşabildiği bir beden dı
şı deneyimi başlatmak için majik formüller de olabilir. Büyük Heb Sed Festi
vali, kuyruk (tail) festivalinde, firavun insanlığın üç büyük evreden, yani ya
şam, ölüm ve yeniden doğma evrelerinden geçiŞine kılavuzluk eden tanrı Osi
ris ile özdeşleştirilirdi. Tören boyunca, "Bir kefen gibi sıkıca saran, üzerine otu
ran bir giysiyle Osiris'in cenaze kostümünü giyen Firavun mezara götürülür ve
tıpkı ölümden doğan Osiris gibi o da oradan gençleşmiş ve yeniden doğmuş
olarak geri döner."s Piramitlerin yakınında gömÜlü bulunan tekneler hiç kuşku
suz göklerde astral yolculuk için kullanılan sembolik güneş barkalanydı.
'Piramit Metinleri' ünlü 'Mısır Ölüler Kitabı'nın asıl kaynağıdır. Bu kitap
mezarın ötesinde, Ölüler diyarından Osiris'in tanrısal huzurunda yeni yaşam ale-
214
ASTROLOJİ
mine giden yolculuk için bir rehberdir. Bölümlerde, ölen kişinin Ölüler diyarın
daki düşmanlarını yenmesine, arkadaşça varlıkların yardımını almasına, en so
nunda da ister 'Bir Milyon Yıllık Tekne' de Ra ile yelken açarak, ister hayal edi
lebilir başka herhangi bir sevinç alemini ziyaret ederek istediği şekilde dolanma
sına yardımcı olmak amaçlanmıştır. Pek çok Mısır metni farkındalık kazanmış
bireyin ölümden sonra yeniden dirileceğine ve bir yıldız olacağına işaret eder.
Yeniden canlanan bu birey göklerde evrenin düzeni ve akışını korudukları ebedi
ve ezeli dairelerinde tannlara eşlik edebilecektir. Bu ancak mumyalanmış beden
mezarında bozulmadan ve rahatsız edilmeden kalırsa mümkün olabilecektir.
Mısır uygarlığı tamamen din temelinde kurulmuştur. Firavunun dünya
üzerinde üstün bir gücü vardır ve tannsal sayılır. Benzer biçimde, bütün in
sanlar tanrısal bir kıvılcıma sahiptir ve Tanrısal olabilirler. Firavun bütün in
sanlığın spiritüel kaderini temsil eder; Ölüler diyanndaki yolculuğunda
ölümlü tanrı Osiris ile görüşür, bedeni ruha dönüştürür ve Horus ile birlikte
ebedi ve ezeli güneş tanrısı Ra biçiminde yükselir.
Din günlük yaşamın her alanına girmiştir. Bina yapmak, tohum ekmek, ye
mek pişirmek, sevişmek ve oyun oynamak; bunların hepsi kutsal eylemlerdir.
Doğayı ve insan doğasını daha spiritüel bir biçime dönüştürmenin yaratıcı sü
recini simgelemişlerdir. Herodot Mısırlıların "son derece dindar, dünyadaki
başka herhangi bir halktan çok daha dindar" olduklarını kaydeder.9
Mısırlılar dinlerini ve felsefelerini sembolizm ve mit, sanat ve mimari ara
cılığıyla ifade etmişlerdi. B irçok tanrı benimsemelerine karşın, dinleri temel
de tektanrıcıydı. Evrenin en üstün tanrı Atum'un bilinçli yaratış eylemi oldu
ğuna inanılırdı. Evren canlıdır ve içine ruh işlemiştir. Evrenin düzeninden so
rumlu olan tanrılar ya da neterw kozmik kuvvetlerin ve en üstün tanrının yön
lerinin kişileşmesiydi. Aslında hayvanlara tapınılmazdı, tersine onlar belirli
tanrısal ilkelerin ve işlevlerin görünümleri olarak görülürdü.
Eski Mısırlıların dünya görüşü daha sonraki bütün astrologlarınkiyle ay
nıydı. Evrenin içine ruh işlediği anima mundi varsayılırdı. Dünyanın zen
- -
gin çeşitliliğinde temelde yatan bir birlik hali görürlerdi: Her Şey Tek'tir ve
Tek Her Şey 'dir. Bütün olguların olumlu enerjilerle ilişkili olduğu inancı, es
ki Mısırlılar için temel bir inançtı. Evreni saran majik güce heka demişlerdir.
Güneş en görülebilir heka kaynağıydı, ama ay, gezegenler ve yıldızlar da on
dan çıkmıştı. Firavun Akhenaten (İ.Ö. 1 353- 1 335) tektanrıcı bir güneşe ta
pınma dini yaratmaya çalıştığında, sanatçıları onu güneşin majik ışınlannı
alan uzanmış kollarıyla resmetmişlerdi .
215
PETER MARSHALL
Büyük Piramit
. . aki Giz a'daki. Bü-
Kı ş mevsımm . de b"ır og1eden sonra Kahıre yak ınlarınd
ı e Y asak ' ama ben An. tıkı. te-
·· -
..
yük Piramit'e tırmandım. Günümuzde bu kesınl"kl ·
216
ASTROLOJİ
ramidin üst kısmı da gitmişti, ben de altı metre kare kadar olan bir platfor
mun üzerinde durdum. Sanki dünyanın tepesindeydim.
Pusulama göre, piramidin dört yanı tam olarak dört ana yöndeydi. Çölün di
ğer tarafında, Güney-Doğu'ya doğru Saqqara'nın kalıntı haldeki piramitlerini
ancak seçebiliyordum. Ebediyen doğan güneşe bakan Sfenksin sırtı ve başı
benden çok uzak değildi. Güney-Batı 'ya doğru Giza'daki diğer iki piramidi
gördüm ve bu üçünün birlikte sonsuza dek göklere binmiş kozmik adam Orion
kuşağının üç yıldızını yansıttığını söyleyen varsayımı hatırladım. 12 Dolana do
lana akan Nil de Samanyolu'nun dünyadaki karşılığıydı. O eski astrolojik ilke
yi kusursuz biçimde örnekliyordu: "Yukarıda nasılsa, aşağıda da öyle."
Büyük Piramit eski Mısır'ın yıldızlara dayanan dinini güzel bir şekilde so
mutlaştırmaktadır. Uzun bir süre hava menfezleri olduğu düşünülen boşluk
larının son zamanlarda yaklaşık olarak İ.Ö. 2.500 yılında gökyüzündeki ilgi
li yıldızlarla aynı hizada olduğu gösterilmiştir. Kraliçe odasında, güneye ba
kan boşluk Sirius'a, göklerdeki en parlak yıldıza yöneltilmiştir; bu yıldız üs
tün tanrı Osiris'in eşi olan Isis ile özdeşleştirilmişti. Kuzey boşluğu Ursa Mi
nör'ün (Küçük Ayı 'nın) Beta yıldızıyla aynı hizadadır; bu yıldız da ruhun
ölümsüzlüğüyle ilişkili görülmüştü. Kral odasında, Güney boşluğu, Osiris ile
ilişkilendirilen Orion kuşağının en parlak yıldızına (Zeta Orionis) doğrultul
muştur, kuzeye bakan boşluk ise eski Kutupyıldızına (Alpha Draconis'e)13
işaret etmektedir. Gömülmeden önce karmaşık bir ritüelle Büyük Piramit'e
yatırılan ölmüş firavun böylece büyük bir kozmik orgazmla Osiris ve Isis'in
birleşmesini yeniden oynayabilirdi.
Günümüzde Büyük Galeri denen dik, cilalı eğim Kraliçe odasıyla Kral
odasını birbirine bağlar. Bu çok dar bir katedralin tonozuna benzer; oldukça
pürüzsüz olan kenarlarında farklı aralıklarla gizemli delikler vardır. Pirami
din en son tamamlanışından önce, hala gökyüzüne açıkken, burası pekala Mı
sırlı astrologlar için harika bir rasathane işlevi görmüş olabilir. Dirsekli du
varlarının keskin üst kenarları üstlerinden geçerken yıldızların geçişlerini ke
sin biçimde kaydedebilecekleri mükemmel işaretler sağlamış olabilir. Gizem
li delikler ise astrologlar için görme platformları yerine kullanılmış olabilir
di. Böyle bir galeri başka hiçbir amaca hizmet edecek gibi görünmemekte
dir. 14 Elbette, dördüncü yüzyılda yaşamış İskenderiyeli filozof Proclus da
böyle düşünmüştü. Modem astronom Eugene Antoniadi aynı zamanda gece
gökyüzünün yüzde sekseninin Büyük Galeriden gözlenebileceğini de hesap
lamıştır. Hiç kuşkusuz kadim bir geleneğin farkında olan Araplar da pirami
din çatısında yıldızları gözleyen Mısırlı astrologları sıklıkla resmetmişlerdir.
Büyük Piramit bir rasathane olarak kusursuz biçimde konumlandırılmış
tır. Ekvator 'dan Kuzey Kutbuna üçte bir mesafede, yani 30° Kuzey enlemin
de yer almaktadır. Gerçek Kuzey'i Londra'daki Greenwich Rasathanesi me
ridyen binasından çok daha doğru biçimde gözlemlemektedir. Tam konumu
217
P ETER M A R S H ALL
21 8
ASTROLOJİ
Göksel Gözlemler
Dinlerinde güneş merkezi bir öneme sahip olduğuna göre, Mısırlı astro
log-din görevlileri güneşin, bir güneş yılının tamamlanışını belirtecek biçim
de her ilkbahar noktasında asıl konumuna geri döndüğü için ' güneşin yo
lu 'ndan - ' Ra'nın yolu'ndan - büyülenmiş olmalılar. İlk zamanlardan beri
kayıt tutmuşlarsa - üstelik bunu yapmadıklarından kuşkulanmak için hiç ne
den yok - bu durumda güneşin ilkbahar noktasında doğduğu noktaya göre
zodyakın on iki takımyıldızının derece derece rotasyonunu tahmin edebilmiş
olabilirlerdi. Bunu onların kozmik uyum düşünceleri de doğrulamakta, ayn
ca ebedi ve ezeli yineleme ve ruhun yeniden doğmasına mükemmel bir örnek
sağlamaktadır.
Büyük Piramit sadece fevkalade bir rasathane olmakla kalmamış, aynı za
manda dev bir güneş saati işlevi de görmüştür. Piramidin kaidesi kusursuz bi
çimde dört ana yöne göre hizalanmıştır. Kuzey'e düşen gölgesi ve Güney 'e
yansıyan güneş ışığı ekinoksları ve gündönümlerini büyük bir kesinlikle gös
termektedir. İşin aslı, özellikle kaidesinden dışarıya doğru yayılan ekli koca
man döşeme taşları işaretçi olarak kullanıldıysa bir almanak olarak da kulla
nılmış olabilir. Ne yazık ki piramitten birkaç metre uzaklıktaki büyük taşlar,
hiç kuşkusuz yapı malzemesi olarak, alınıp götürülmüştür. Astronom Sör
21 9
PETER MARSHALL
220
ASTROLOJİ
Eski optikleri incelediği The Crystal Sun (Kristal Güneş) adlı eserinde Ro
bert Temple, Mısırlıların çok hassas optik aletlere sahip olduklarını savunur.
Piramitleri planlamak optik inceleme aletleri olmasaydı mümkün de olmaz
dı. Eski Krallık kristal mercekleri bu teknolojinin Mısırlıların teleskopu icat
etmesi için hazır bulunduğunu kanıtlamaktadır; aslında, en ince nitelikteki
merceklerin bazıları İ.S. 1 900 yılından önce, Mısır' da aşağı yukarı i. Ö. 2600
yılında yapılmıştı.21
Udjat Gözü
Eski Mısır ' dan kalma
dikkate değer bir imgede,
udjat gözü olarak bilinen
'Horus ' un Gözü'nü kaldıran
balıkçıl (ibis) başlı irfan tan
rısı Thoth resmedilmektedir.
Horus 'un iki gözünden sağ
gozu güneşin sembolü
(Ra'nın Gözü) sol gözü de
ayın gözüdür (Thoth 'un Gö
zü). Tanrılara özgü mücadeleleri sırasında, Seth erkek yeğeni Horus'un sol
gözünü çıkarır, en sonunda Thoth bu gözü iyileştirir. Mısır mitolojisindeki bu
önemli olay bir ay tutulmasını temsil ediyor olabilir miydi?
Udjat gözü, görünüşe göre Mısırlıların 'küçük aralık' dedikleri, 'Pisagor
Virgülü' olarak bilinen evrensel sabit sayıyı ifade eden dikkate değer bir ma
tematiksel orana sahiptir. Bu, Robert Temple'ın, eski Mısırlıların en büyük
sırrı dediği, olmazsa Mısır mitolojisinin bilmecelerinin çözülemeyeceği bir
sayıdır. Evrenin derin yapılarının dayandığı düşünülen bu kutsal sayı
l .0 1 36'dır. Bu formül Mısırlıların ' ideal' 360 günlük yıla eklemek için fazla
dan 5 .2424 günü hesaplamalarını mümkün kılmıştır.22
Thoth ve 'Ra'nın gözü' hakkındaki bir başka eski mit de eski Mısırlıların
güneş tutulmalarına verdiği önemi çok iyi yansıtıyor olabilir. Tekvin' de oldu
ğu gibi, bu mit de insanoğlunun kendi yaratıcısına isyan ettiğini ve kötü ey
lemler yaptığını anlatmaktadır. Hiddetlenen Ra intikam almak için tanrıça
Hathor biçiminde kendi gözünü gönderir. Ama Ra'nın gözü bile güneş tanrı
sına isyan eder ve Thoth tarafından geri getirilmek zorunda kalır. Geri dön
düğünde, Ra'nın kendi yerine diğer gözünü (ayı) koymuş olduğunu görerek
çok öfkelenir. Bununla birlikte, Thoth onu yatıştırmayı başarır ve Ra ona yü
zünde bir yer bulur.23 Güneş ve ay göklerdeki kendi doğru yerlerine dönmüş
lerdir ve dünyada düzen tekrar sağlanmıştır.
221
21
Zümrüdüanka'nın Dönüşü
222
A S TROLOJi
Book of Thoth'u (Thoth'un Kitabı 'nı) yazmış olduğu söylenir. Bazı kaynak
lar bu kitabın yalnızca iki sayfa olduğunu iddia ederler; başka kaynaklar ise
onun kırk iki kitaptan oluştuğunu ve astroloji, tıp, müzik, din, dünya tarihi de
dahil olmak üzere Mısır'ın her tür kutsal bilimini kapsadığını ileri sürerler.
Takımyıldızlar
Mısırlı astrolog-din görevlileri ellerindeki gelişmiş astronomik aletlerin
yardımıyla rasathanelerinde neler görmüşlerdi? Tanrı Ra ve tanrı Thoth ile
simgelenen güneş ve ay hiç kuşkusuz mitolojilerinde başlıca bir rol oynamış
tır. Ra bütün Mısır uygarlığı boyunca en üstün tanrı olarak kalmıştır. Onun
egemenliği sırasında, Akhenaten bile tektanncı bir kült olan güneş diski
Aten' in ibadetini yapmayı denemiş, ne var ki bu uygulama onunla ölmüştür.
Ra ibadetinin başlıca yeri Yunanlıların Heliopolis (Güneş Şehri) dedikleri
On'du.
B ize gelene kadar varlığını sürdüren eldeki literatürde, gezegenlere ( ' asla
dinlenmeyen yıldızlar'a) yapılan birçok gönderme vardır. Bunlar arasında
göze çarpanlar Venüs (sabah yıldızı ve akşam yıldızı); Satürn (Horus, Boğa);
Mars (kızıl Horus); belki bir de Merkür bulunmaktadır. Osiris ve Isis'in oğ
lu, ölümcül tanrı Horus babasının parçalanmasının intikamını erkek kardeşi
Set'ten almıştır. Horus Mısır mitolojisinin bir kahramanı olduğu için, onların
Mars'ı zararlı etkili bir gezegen saymaları pek mümkün değildir.
Eski Krallık zamanları kadar eski bir tarihte, Mısırlılar yıldızları kendi mi
tolojilerinden figürleri temsil eden örüntüler halinde düzenlemişlerdi. İnan
dıkları neyse, gördükleri de oydu. Gece gökyüzüne Nil boyunca çevrelerinde
yaşayan timsah, suaygırı, yılan, aslan ve şahin gibi yaratıklardan esinlendik
leri kendi tanrılarını yansıtmışlardı. Diğerleri daha antropomorfikti; sonsuza
dek omzunun üzerinden bakan uzun adımlı adam Orion gibi. Isis gibi, Den
dera' daki tapınağın adandığı Hathor da Sirius ile özdeşleştirilmişti. Osiris
"gökyüzünün yıldızlarının önünde İki Ülkesini gezinen Orion" ile ilişkilen
dirilmişti.3 Yunanlı astronomlar Erastostenes ve Hipparchus tarafından kay
dedilen on dokuz yıldızla aynı sayıdaki Aslan, İ.Ö. on üçüncü yüzyılda inşa
edilen Luksor'daki II. Ramses ölüm tapınağı Ramesseum 'daki tavanda bu
lunmaktadır.
Mısırlılar yıldızların Kuzey gökyüzünde daima bir nokta -Kutupyıldızı
çevresinde dönmelerinden çok etkilenmişlerdi. Bu yıldızı evrenin 'o yer' ya
da ' büyük şehir ' dedikleri düğümü olarak kabul etmişlerdi. Yüce Tanrı ev
renin düzenleyicisi olduğu, evren de Kutupyıldızının çevresinde döndüğü
için, bu onun ikamet yeri olmalıydı. 'Piramit Metinleri 'nde şöyle yazılmış
tır:
223
PETER MARSHALL
Mısır Takvimleri
Jül Sezar Romalılara yeni bir takvim verme kararı aldığında, akıllıca dav
ranıp bunu hazırlaması için İskenderiye'den bir Mısırlı seçmişti. Mısır'ın
Persli fatihi 1. Darius da İ.Ö. 488 yılında aynısını yapmıştı. Mısırlılar eski
dünyada güvenilir tek takvime sahiplerdi. Bugün Batı'da kullanılan sıradan
Gregoryen takviminin tersine, o takvimde hiç artık yıl yoktu.
224
ASTROLOJİ
225
PETER MARSHALL
Sirius ve Zümrüdüanka
Sirius 'un güneşsel doğuşu Zümrüdüanka efsanesinin olası kaynağıdır;
Zümrüdüanka yaşamının sonunda Nil ve deniz arasındaki ' Arap Çölü 'ndeki
doğum yerine geri dönen efsanevi kuştur. Burada sırf kendi küllerinden yeni
den doğmak için bir ateş yakar ve kendini ateşte ölüme atar. Aslında, Zümrü
düanka yeniden doğma ve yenilenmenin en eski sembollerinden biri olarak
kabul edilmektedir.
Genellikle gri balıkçıl olarak betimlenen benu kuşu eski Mısır' ın Zümrü
düanka'sıdır. Yaratılış anında, İ lksel Sular'daki ilk ada olan İ lksel Tümsek'te
ki bir sütunun üzerine tünemiş bir şekilde göründüğü söylenmiştir. Ölülerin
ruhlarını temsil eder ve genellikle yeniden doğmanın sembolü olan ankh ha
çını taşırken resmedilmiştir.
Bu efsane aynı zamanda astrolojik bir anlama da sahiptir. Zümrüdüanka
Arap Çölü'nde doğar, çünkü güneş Mısır'ın doğu ufkunda yükselir. Onun öl
düğü ateş şafağın ışığıdır. Yaşam süresinin 1 .460 yıl, yani 365 ' in dört katı ol
duğu söylenir. Heliopolis'te, bu uzun vadeli yeni yıl, 'Zümrüdüanka'nın Dö
nüşü' olarak bilinirdi.7 Heliopolis - Güneş Şehri - binlerce yıl boyunca ast
ronomik ve astrolojik bilimin bir merkezi olmuştur, öyle ki Yüksek Din Gö
revlisi 'ne 'Astronomların Başı' denmiştir.s
1 .460 rakamı anlamlıdır. Gezinen Takvim sabit Sothik takvime göre bir
döngüyü 1 .460 yılda tamamlayarak yavaş yavaş ilerlerdi. İ ki takvimin çakış
masına 'Yeni Yıl' denirdi ve muhtemelen bu çakışma İ .Ö. 4240, İ.Ö. 2780 ve
İ. Ö . 1 320 yıllarında meydana gelmiştir. Beşinci Sülalenin (İ. Ö . 2.500 dolay
larında) Piramit Metinleri sıklıkla 'Yeni Yıl'ın başlangıcından söz ettiği için,
takvimin yapılmasının daha eski olduğu akla gelmekte ve Aşağı ve Yukarı
Mısır'ın tek bir ulus halinde bir olduğunun sanıldığı İ . Ö. 4.240 yılını işaret
etmektedir. Elbette, tüm bu bilgi uzun ve doğru bir yıldız gözlemi geçmişi ol
maksızın kazanılmış olamazdı.9 Bir kez daha, Mısır astrolojisi üzerine yapı
lan bir inceleme Mısır uygarlığının gelişimi için çok daha eski bir tarih akla
getirmektedir; bu pek çok eski Mısır uygarlığı araştırmacısının (Egyptolo
gist) kabul etmeye razı olmadığı bir durumdur.
Mısırlılar yılı her biri dört aydan oluşan ve Nil 'in ritmine göre belirlenen
üç mevsime bölmüşlerdi: Kurak mevsim, su baskını (Yeni Yılı belirtirdi) ve
çimlenme dönemi. Seth kurak mevsimle, Isis ise su baskını mevsimiyle iliş
kilendirilmişti. Her gün on iki saatlik aydınlık, on iki saatlik karanlık dönem
lerinden meydana gelen yirmi dört saate bölünmüştü. On İkinci Sülale'nin
(İ . Ö . 1 1 96' dan) kraliyet mezarlarında, iki haftalık dönemler halinde başlıca
yıldızların saat saat konumunu gösteren tavanlara boyanmış yıldız-tabloları
vardır. Bunlar modem astronomların meridyenden geçen yıldızları gözlemle
rine benzer. Daha önce de görmüş olduğumuz gibi, aylar iki biçimde tasar-
226
ASTROLOJi
Dekanatlar
Eski Mısırlıların göklerle meşguliyetleri Luksor'da Nil'in batı kıyısında
çölün dik kayalık yüzünde kurulmuş olan VI. Ramses'in (İ.Ö. 1 1 5 1 - 1 1 43)
muhteşem mezarında açıkça görülebilir. Mezar girişinin üzerinde yukarıdaki
gökle stilize edilmiş bir dağ dünyayı ve göğü temsil eder. Solda, bokböceği
Khefri 'nin (yeniden doğmanın sembolü) ve koçbaşlı güneş ilahının (Koç
Burcu Çağı'nı yansıtır) olduğu bir güneş diski vardır. Uzun koridorun tavan
larında, gök tanrıçası Nut, güneş mavnaları ve Gündüz ve Gece'nin Kita
bı 'ndan sahneler resmedilmiştir.
Orada, toprağın derinliklerindeki Lahit Salonu 'nda - bir zamanlar firavu
nun mezarını barındırmış olsa gerek - Nut'un yüksek tavanın tamamı boyun
ca iki kez uzandığı, sabah ve akşam yıldızlarıyla çevrelenmiş harikulade bir
duvar resmiyle karşılaştım. Mezarın sonundaki Batı'ya bakan küçük odada
ölüleri alacak ve Ra'yla birlikte gökyüzlerinde yelken açacak güneş mavna
sına tapınan 'dekanat' yıldızları temsil eden figürler bulunmaktadır.
Sonraki astrologların Mısır astroloji sistemi ile ilişkilendirdikleri bu 'de
kanatatlar ' nedir? Bunlar on günlük bir periyot süresince ( ' decan' Yunanca on
demektir) ' gecenin ' belli 'saatleri 'nde doğan geniş bir ekvator kuşağı içinde-
227
PETER MARSHALL
ki göze çarpan bir yıldız ya da yıldızlar grubundan oluşurlar. Otuz altısı bir
yıl yapardı. Bir takımyıldızın Doğu ufkunda güneşsel doğması her bir deka
natın başlangıcını belirtirdi; 'yılın sahibesi ' olarak bilinen Sirius ile başlarlar
dı. 360 günlük bir döngüye dayandıkları için, yılın farklı dönemlerini denk
gelirlerdi, bu yüzden mevsimler içinde nasıl kaydıklarını gösterecek tablolar
çizilmesi gerekiyordu. Bu sistem en azından Üçüncü Sülale'ye (İ.Ö. 2800 do
laylarında) dek izlenebilmektedir ve daha eski gözlemlere dayanan uzun bir
süre olmasını da gerektirmektedir.
Tekvin'in birinci kısmında ( 1 : 14) da söylendiği gibi: 'Gök kubbenin ışık
ları ' ' mevsimler, günler ve yıllar için işaretler ' olarak kullanılabilir. Oldukça
eskilerden, Mısırlı astrologlar herhalde belli bir yıldızın her gün yaklaşık dört
dakika daha önce doğacağını, yükseleceğini ve batacağını fark etmişlerdi.
Dört dakikalık farkın nedeni dünyanın ekseni üzerinde her yirmi dört saatte
tam bir rotasyonu bütünüyle tamamlamasıdır. Dolayısıyla dört dakikalık fark
güneş zamanıyla yıldız zamanı arasındaki günlük farktır. Bu her ay iki saat
yapar. Bu olgu yıldızların ' ileriye doğru gezinmesi' olarak bilinirdi. i l
İ.Ö. ikinci binyılla birlikte ve muhtemelen çok daha önce, Mısırlılar gök
yüzünde önceden ayırt etmiş oldukları takımyıldız örüntülerinden otuz altı
"dekanat" yıldız seçmişlerdi. Bu yıldızların doğması, yükselmesi ve batması
hem uygun yıl tarihini hem de gecenin saatlerini çıkarmak için kullanılırdı.
Mısırlılar yıldız haritalarının yaşayanların yanı sıra ölüler tarafından da
kullanılabileceklerine inanırlardı. Assiyut'ta, yaklaşık olarak İ.Ö. 2050 yılın
dan kalma olan bir mezarın tabut kapağı dolaykutupsal takımyıldızları ve
otuz altı dekanat yıldız kümesini temsil eden imgeler resmederek bir yıldız
takvimi ve yıldız saati görevi de yapar. Bu yöntem günümüzde hfila kullanıl
maktadır: Modem denizcilik almanaklarında bir gemicinin tarihi ya da saati
hesaplamak için kullanabileceği büyük "on-gün" yıldızları kümeleri ve daha
az sayıda dolaykutupsal yıldız bulunmaktadır.
Dekanatlar çoğunlukla önde gelen tanrıların adlarını alırlar ve kozmosun
farklı ilkelerini temsil ederler. Bu pekala Platon 'un, her burcun kendi yöneti
ci tanrısı olduğu öğretisinin ve daha sonraki her burcun bir yönetici gezege
ni bulunduğu şeklindeki astrolojik iddianın kaynağı olabilir.
Gece boyunca dekanatlann doğması karanlık zamanı saatlere bölmek için
kullanılırdı. Yaz mevsiminde, Sirius'un güneşsel doğuş zamanında, on ikisi
nin şafaktan önce doğduğu gözlemlenmiş, bu yüzden de gece saatleri on iki
ye bölünmüştür. Ondalıklı hesaplama genel bir kural olmasına karşın, tamgün
ışığının olduğu on saati toplamda on iki yapmak için günün başlangıcına ve
sonuna bir alacakaranlık saati eklenmiştir. Saatlerin uzunluğu yılın farklı za
manlarında değiştiği için, astrologlar gece ve gündüzün aynı uzunlukta oldu
ğu ekinokslardaki eşit saatleri standart olarak kabul etmişlerdir - bizim yirmi
dört saatimizi.
228
ASTROLOJi
229
PETER MARSHALL
dan önce bulunmuş olan hiçbir bireysel horoskop yoktur. Bununla birlikte,
eski Mısırlı astrologlar kuşkusuz ' makro-astroloji' denebilecek bir şeyle, ya
ni tapınakların 'doğumu' için doğru zamanları ve o tapınaklarda yapılan ritü
ellerle törenler için uğurlu zamanları hesaplamak amacıyla kullanılan astro
lojiyle ilgiliydiler. Mısır uygarlığının büyük bölümü gibi, astrolojisinin de
sırları hala kumların altında sır olarak durmaktadır.
22
Ebediyet Horoskopu
S iCll..YALI DIODORUS
231
PETER MARSHALL
Merkür gelir. Büyük bir balıkçıl, Osiris'in benu kuşu ve implikasyon yoluy
la Osiris'in kendisi, Venüs'ü temsil eder. Gezegenler çoğunlukla, "yok olmaz
yıldızlar arasında göğe yüksele, kız kardeşi Sothis [Sirius], rehberi Sabah
Yıldızı [Venüs] olan" gökyüzünün gemicisi Horus' la özdeşleştirilir.2
Bu astronomik yıldız ve gezegen diyagramlarına doğru biçimde horos
koplar denilebilir. Bunlara dayanarak herhangi bir tahminde bulunulmazken,
diyagramların her biri Sirius (lsis) ve Venüs (Osiris) arasındaki kutsal bir ev
lilik anının temsili olarak kabul edilirdi. Her sekiz yılda eşzamanlı bir şekil
de doğduklarında, gökle dünya arasındaki ebedi ve ezeli bağı güzelce simge
lemiştir.
Dendera ve Zodyak
Luksor'un yaklaşık elli kilometre kuzeyinde, Dendera'da çölde, 4.000 yı
lı aşkın bir süre boyunca biriken Mısır astroloji bilgisinin boyutlarını canlı bi
çimde gösteren geç dönemde yapılmış bir tapınak vardır. Tapınağın girişinde
gece gökyüzüyle ilişkilendirilen aşk ve bereket tanrıçası Hathor'un başları
nın olduğu dört özdeş muazzam sütun vardır. Tanrıça Hathor çoğunlukla ba
şının tepesinde iki boynuz arasındaki bir güneşle resmedilir. Mezopotam
ya'nın Venüs'ü ( İ ştar) gibi yıkıcı bir rol de üstlenebilmekle birlikte Hathor
genellikle bir şifa koruyucusu olarak düşünülür. Yunanlılar tarafından Afro
dit' le özdeşleştirilmiştir.
232
ASTROLOJİ
233
P ETER M A R S H A L L
laması Yeni Yılın 1 9 Temmuz' da, Sirius'un güneşsel doğuşunun Yengeç bur
cunda başlamasıdır.s
Tapınağın karanlık ve havasız kriptalarının törensel ve sembolik bir anla
mı vardı: Hathor'un ba ruhunun heykeli Yeni Yıla dek burada tutulurdu; Ye
ni Yıl geldiğinde ilksel karanlıktan çıkarılıp tapınağın çatısındaki altın ışığa
taşınırdı, bu şekilde şafakta babası Ra'nın ışınlarıyla yeniden bir araya gel
miş olurdu.
Küçük Yeni Yıl Şapeli açık bir avluya açılır. Tavanında, yıldızlar arasında
belinden eğilmiş kocaman bir kadın vardır. Kadın, Hathor'un yüzünü aydın
latmak için rahim bölgesinden ışınlarını yayan güneşi doğuran gök tanrıçası
Nut'tur. Bu, yıldızsa) enerjinin harika bir betimlemesidir.
Tapınağın çatısına çıkan merdiven hafif bir eğimi olan ve dik açıyla dö
nen kare şeklinde bir merdivendir. Güneşten yayılan ışınların resmedildiği
taşlara kazınmış dalgalanan çizgilerle yarıktan biraz daha büyük olan ince
açıklıklarla aydınlatılır. Tapınağın düz çatısından bakıldığında Nil' in alüv
yonlu ovanın muhteşem manzarası görülmektedir. Çatının Kuzey-Doğu kö
şesindeki 'Tohumun Filizlenmesi' ve 'Osiris'in Yeniden Dirilişi'ne adanmış
bir şapelde, ünlü Dendera zodyakının bir kopyası durmaktadır - bu zodyakın
aslı günümüzde Paris'teki Louvre Müzesi 'ndedir.
Dendera zodyakı Mısır'da bulunmuş olan tek mevcut dairesel zodyaktır.
Daha eski bir örneği görünüşe göre III. Ptolemy'nin saltanatı sırasında i.ö.
22 1 yılında yapılmış ama kaybolmuştur. Dairesel zodyak sembollerin Mısır
sembolleri olması dışında Babilliler ve Yunanlıların geliştirdiklerine benzer.
Merkezde dolaykutupsal yıldızların kişileşmeleri vardır: Draco ayağa kalk
mış bir suaygırı, boğanın bacağı Büyük Ayı ve çakal Anubis de Küçük
Ayı'dır. Sirius bir tekneden yatan bir inek biçiminde temsil edilirken, Orion
Boğa'nın (Boğa burcu) toynaklarının altında görünmektedir. İ lkbahar nokta
sı Koç'u (Koç burcunu) takip eden Thoth'un Habeş maymunuyla gösterilir.
Yengeç burcu yine çok önemli bir roldedir: Yuvarlak gövdeli yengeç mer
kezin hemen dışında, aslanın başının (Aslan burcunun) hemen üzerindedir.
Zodyakın diğer burçları saat yelkovanının ters yönünde ilerler. Bir tanrıça as
lanı kuyruğundan tutmaktadır, arkasında Başak burcu bir buğday başağı olan
lsis olarak resmedilir. Güney'e doğru uzakta, dekanat yıldızlarını temsil eden
otuz altı tuhaf figürün bulunduğu dış dairenin yakınında Akrep burcu, Yay
burcu ve Oğlak burcu vardır. Bir papirüs sütununun tepesindeki bir şahin yaz
gündönümünü gösterir ve tapınağın ekseniyle aynı hizadadır.
Bu zodyakın bir diğer şaşırtıcı ayrıntısı açılmış kollarıyla zodyak dairesi
ni tutan dört kadın figürüne yer verilmesidir. Görünüşe göre kadınlar güneşin
iki ekinoksta ve iki gündönümünde doğduğu en önemli takımyıldızları ve
karşıt burçları temsil etmektedirler. Eski mitlerde, ikiz takımyıldız çiftleri ço-
234
ASTROLOJİ
235
PETER MARSHALL
mundan hemen önce, Balık Burcu Çağı'nı temsil eden balık ortaya çıkar.
Gerçekten de Greko-Romen Mısır'daki İ sa sembolü balıktı.
Eski Mısırlıların zodyakın bütün burçlarını geliştirmiş oldukları her ne ka
dar kanıtlanamazsa da, Mısırlı astrologların gökyüzünde benzer örüntüler
gördükleri kesindir. Aylık döngüsü boyunca ayın hareketini izlemek için işa
retçiler olarak yıldızlardan oluşan takımyıldızları kullanarak muhtemelen As
lan burcunun aslan biçimini çıkarmışlar, İkizler burcunun ikizlerini görmüş
ler, Koç burcunun koçuna özellikle dikkat etmişler ve Yengeç burcunda iki
kaplumbağa tasarımlamışlardı. Aynı zamanda balığa ve su kaplarına benze
yen takımyıldızları da muhtemelen vardı; bu sayede geleneksel zodyaktaki
Balık burcu ve Kova burcuna da yardım etmişlerdir. Sözün kısası, olasılıkla
İkizler burcunun ve muhtemelen Kova burcu, Balık burcu ve Aslan burcunun
olduğu gibi Koç burcunun da aslen bir Mısır takımyıldızı olması hemen he
men kesindir. ıo B ildiğimiz kadarıyla nihai zodyak bu yüzden hem Mısır hem
de Mezopotamya'dan kaynaklanan etkilerin bir araya gelmesinin bir ürünü
dür.
Bazı yorumcular daha da ileri giderler. Eski Mısırlıların zodyak burçları
nı 5.000 yıl önce saptadıklarını varsayan eski Mısır uygarlığı araştırmacısı ve
ezoterik düşünür Schwaller de Lubicz, Mısır'ın Partenon'u, Luksor Tapına
ğı'nı zemin planının vücudunun her bölümünün belli bir zodyak burcuyla
ilişkilendirilmiş bir adam figürünü andırdığını iddia etmiştir. Tapınağın genel
planı üzerine bir insan iskeleti konacak olsa, başı tam olarak kapalı tapınağın
mabetlerine gelecektir. Aslında, bu insanın göksel doğasının taşla ifadesidir.
Ezoterik sembolizmi şunun açığa vurur: "İnsan mikrokozmostur", evren
makrokozmosunu yansıtan küçük bir dünyadır. I ı
236
ASTROLOJi
mektedir. Şahin uygun bir şekilde yeniden diriliş öğretisini ifade eder: Ses
sizce gelir ve avını güneşin gözüne, Ra'nın kendisine taşır.
Mısır uygarlığının temel mitinde, Horus !sis ve Osiris'in oğludur. Babası
nın (amcası Set tarafından gövdesi parçalara ayrılmıştır) öcünü alan tanrı ola
rak, kanatlı bir disk biçiminde göğe uçan Horus Behdety diye bilinir. Yunan
lıların güneş-tann Apollo'su ile eşit sayılan Horus 'Yukarıdaki' anlamına ge
len Mısırlı Heru'nun Yunanca adıdır.
Dendera'da olduğu gibi, girişte bir düzine muazzam sütun vardır; buradan
daha küçük bir düzine sütunun oldüğu Hipostil Salon'a (tavanı direkler üze
rine oturtulmuş) geçilir. Burası da neredeyse kesinlikle altın bir Horus heyke
linin bulunduğu iç mabede geçilen iki ara odaya açılır.
Edfu'daki bir yazıtta, tapınağının yönünün "Güney 'deki Orion'dan Ku
zey'deki Büyük Ayı'ya uzandığı," ifade edilmektedir. Bu pekalii göklerde
Duat-N-Ba olarak bilinen ve sözcük olarak 'Ruhun Ölüler Diyarı' anlamına
gelen yer olabilir. 1 2 Astrolojik temalar bütün tapınak boyunca görülmektedir.
Girişin tavanı ne yazık ki günümüzde anlaşılamayacak kadar dumandan faz
lasıyla siyahlaşmış olan astrolojik burçlarla doludur. Yine de gök tanrıçası
Nut'a adanmış olan bir pavyonun yıldızlı tavanında, zodyakın bütün burçla
rını çıkarabilmiştim.
Benim için bu tapınağın diğerlerinden kat kat daha ilgi çekici olan yönü
ancak iki metreye iki metre olan, girişin iç duvarına ilişik iki küçük şapel ol
muştu. Batı tarafında firavun balıkçıl (ibis) başlı irfan tanrısı ve sonraki ast
rologlarla simyacıların hamisi Thoth ve Horus tarafından kutsanmaktadır.
Doğu tarafında ' Yazılar Odası' olarak bilinen küçük bir odada bir zamanlar
astroloji üzerine birçok çalışmanın bulunduğu bir kütüphane yer almaktadır.
Bunun bir kütüphane olduğunu biliyoruz, çünkü duvardaki hiyerogliflere bir
kart katalogu var. 'Saat Horoskopu' adlı bir çalışmanın da dahil olduğu yirmi
iki eserden söz ediliyor; aralarında şunlar da var: "Güneşin ve ayın kendi yer
lerine geri dönüşünü bilme kitabı. 1 O Y ıldızlann geri dönüşünü düzenleyen
kitap. 1 1 Bütün yerlerin ayrıntılı anlatısı ve onlarda ne olduğunun bilgisi. 12
Senin bayramlarında Senin [Ra] Evinin maiyetinde Majesteleri Horus'un
[Satürn mü, Mars mı?] doğuşunun bütün hesapları."13
Beş yüzyıl sonra Hıristiyan Peder İskenderiyeli Clement ' Mısırlıların
bütün felsefesi 'ni içeren otuz altı kitapla onların bilimi hakkındaki altı cilt
ten oluşan bir liste çıkarmıştır. Edfu 'da söz edilen bu son dört eser Cle
ment' in sözünü ettiği yıldızlarla ilgili dört kitaba çok yakındır: "Biri hare
ket eden yıldızlarla ilgili, diğeri güneş ve ayın birleşmesi hakkında, diğer
ikisi ise sembolleri bir saat ve bir palmiye dalı olan Astronoma sırrın söy
lendiği onların doğuşlarıyla ilgili." Katibe emanet edilen diğer kitaplar da
dikkate değer:
237
PETER MARSHALL
Clement tüm bu kitapların "bütün bilimlerin efendisi Thoth 'tan insan ırkı
na bir armağan, değer biçilmez bir hazine" olarak bir tapınağın bir odasında
tutulduğunu ileri sürüyor. t4
Bu iki kitap listesi kutsal astroloji geleneğinin eski Mısır dininin uygula
masının ciddi bir düşüş içinde olduğu bir zamanda devam ettiğini gösterme
ye yetecek kadar bağlantılıdır. Eserlerin eksiksiz versiyonları kaybolmuştur,
ama Mısır irfan tanrısı Thoth'un Yunanca adı Hermes'ten ismini alan herme
tik yazıda kuşkusuz varlığını sürdürmektedir.
Edfu'da, yaklaşık olarak İ.Ö. 200 yılında tapınağın duvarlarına kazınmış
bazı dikkate değer 'Yapı Metinleri ' bulunur. İlk bakışta, bunlar tapınağın bir
tarihi ve odalarının tarifinden fazla bir şey gibi görünmeyecektir, ama dolay
lı olarak tapınağın İlksel Tümsek İlksel Sulardan çıktığında dünyanın başlan
gıcında yapılmış bir mitik tapınağın devamı olduğunu göstermektedirler. B ir
yazıtta tapınağın 'gökten düşen' bir plana göre yapıldığı anlatılmaktadır. ıs
'Yapı Metinleri ' muhtemelen çok daha eski ve çok daha tam bir kozmolo
ji literatürünün parçalarıdır. Tekrar tekrar Zep Tepi ye ' İlk Zaman 'a, ' Ho
' ,
238
ASTROLOJİ
Mısırhlarm Keşifleri
Öyleyse Mısırlıların astrolojiye toplam katkıları neydi? Tarihçi Sicilyalı
Diodorus yaklaşık olarak İ.Ö . 59 yılındaki bir yazısında Mısırlıların astrolo
jiyi yarattığını ve Babillilerin astrolojiyi Mezopotamya'ya götüren Mısırlı
koloniciler olduğunu iddia etmiştir. t9 İkinci iddia karışık ve olası değil görün
mekle birlikte, modem alim Rupert Gleadow, The Origin of the Zodiac (Zod
yakın Kökeni) adlı çalışmasında şöyle iddia eder: "Bildiğimiz kadarıyla ilk
astroloji fikri İ.Ö. yedinci ile beşinci yüzyıllar arasında Mısır tarafından Ba
bil 'e götürülmüştür, zodyakın kendisinin de bir takvimsel yöntem olarak ben
zer bir kökeni vardı, sadece belki biraz daha eskiydi."20 Diğer yandan, günü
müzde eski Mısır uygarlığı araştırmacıları arasındaki geleneksel görüş astro
lojinin Mısır ve Mezopotamya 'yıldız irfanı' ile Yunan biliminin eriyip kay
naşmasının bir sonucu olarak İ.Ö. birinci binyılın sonlarında Mısır'da geliş
tiği şeklindedir.ıı
Durum kesinlikle astrolojinin ' Mısır'a oldukça geç vardığı' ve Mısırlıla
rın 'hiçbir zaman kendi astrolojilerini geliştirmediği ' şeklinde değildir.22 İlk
zamanlardan itibaren eski Mısır astrolojisi onların sanatlarında ve mimarile
rinde sembolik bir biçimde ifade ettikleri kutsal bilimlerinin başlıca bir par
çasıydı. Hiç kuşkusuz bazı geç dönem birbirine karışmalar olmuşsa da bence
hem Mısır hem de Mezopotamya kendi astrolojilerini daha eski bir kayıp uy
garlıktan kutsal bilimin başlıca kolu olarak miras almış olabilirler.
Herodot aşağı yukarı İ.Ö. 460 yılındaki yazısında Mısırlıların belli 'keşif-
239
PETER MARSHALL
Ier'inden söz etmiştir: "Her ay ve her gün belli bir ilaha adanmış�ır, ayrıca bir
kişinin doğum günü onun başına neler geleceğini, nasıl öleceğini ve nasıl bir
insan olacağını belirler. Bu Yunanlı şairlerin yararlandığı bir şeydir."23 Mezo
potamyalılar göklerdeki olayların dünyadaki olayları önceden haber verdiği
ne inanarak gökyüzündeki alametlere kendilerini kaptırırlarken, Mısırlılar en
çok ruhun nasıl göğe yükselebildiğini ve Ra'nın güneş teknesine katıldığını
öğrenmek için yıldızlara ilgi duymuşlardır. Bununla birlikte şanslı ve şanssız
günlere, günün ya da gecenin her saatinin kendi koruyucu tanrısı ya da hima
ye eden ruhu olduğuna da inanıyorlardı. Bazı saatlerin, daha sonraları da ba
zı yönetici tanrılar ve yıldız gruplarının, diğerlerinden daha uğurlu sayılma
ları şaşırtıcı değildir.
Varolan en eski Mısır horoskopu İ.S. birinci yüzyılda Kıpti dilinde yazıl
mış ve İskenderiye'de bulunmuştur. O kadar geç bir tarihte bile tahmin tek
niği hala oturmamıştı. Yine de Mısırlıların gökteki olaylarla dünyada olup bi
tenler arasındaki sıkı ve güçlü karşılıklılıklan fark ettiklerine hiç kuşku yok.
Kadın, erkek, her Mısırlı kendisinin evrenin bir mikrokozmosu olduğuna, ka
derin geri dönmeye yönlendireceği yıldızlardan geldiğine inanırdı.
240
Gökcisimlerinin hareketini ölçmek için kullanılan halkasal küre. Kuo Shou-Ching ( l.S. 1 276) tarafından
yapılmış ve Huangfu Chung-Ho ( 1 437) tarafından kopya edilmiştir. Pekin Kadim Rasathane, Çin.
Çin H anedanlığı'ndan (İ.Ö. 206-İ.S. 220) kalma, bir g üneş tutulması oyması. Bir kuşla temsil edilen
g üneşi ve onu örten bir karakurbağasıyla simgelenen ayı gösteriyor. Pekin Kadim Rasathane, Çin.
İ.S. 1 1 93'ten kalma Suchow
düzlemküresi; yıldızları, eklip
tiği ve Samanyolu'nun oyma
rotasını resmediyor.
Yirmi sekiz Hint nakshatra'sının ya da lunar evlerin insan bedeniyle nasıl ilişkili olduğunu
gösteren Astrolojik Adam. On sekizinci yüzyıl, Rajastan.
Son şekilleri belli olmadan
önce, Babil'den (solda)
Zodyağın Yay, Oğlak ve
Kova burçlarının Mısır'dan
(sağda) burçlarla
karşılaştırılması.
l.ö. sekizinci
yüzyılla
on birinci
yüzyıl arasında
bir tabuttan
Mısır gök
tanrıçası Nut.
Seti l'in lahit tavanına resmedilmiş Kuzey Kutup takımyıldızları. Sağdaki ayakta d uran suaygırı
muhtemelen Draco takımyıldızını temsil ediyor, ön ayağının üzerinde durduğu uyluğu ise
genellikle Büyükayı (Ursa Major) olarak düşünülür. Üzerine yıldızlar çizilmiş çömelmiş aslan
neredeyse kesinlikle Aslan burcu, ayakta d uran adam ise muhtemelen Orion'dur; boğa da
olasılıkla Boğa takımyıldızı. On dokuzuncu hanedan (İ.Ö. 1 306-1 290), Krallar Vadisi, Luxor.
Uzun ömürlülük G üney
Kutupyıldızı. Eski Çin
astrolojisinde G üneyin
Kutupyıldızı tanrısının bir
insanın yaşam süresini
belirlediği d üşünülür.
Gök Tapınağı, Tıantan Park, Pekin. imparator iyi hasat almak için dua etmek amacıyla her yıl
buraya gelirdi. Ming mimarisinin bir şaheseri olan bu tapınak, Çin astrolojisinde Kaderin Dört
Sütunu'nu temsil eden d ünyanın en büyük astrolojik yapılarından biridir.
Gök Tapınağı'ndan'dan bir ayrıntı. iyi şans için gelenlerin ovaladığı bu ejderha eril yang
enerjiyi temsil eder ve Çin zodyakının on iki hayvan burcundan biridir.
Mısır gökler tanrıçası Nut; gündüz ve gece gökyüzü olarak iki kez resmedilmiş. G üneş gece
boyunca onun bedeninden g eçtikten sonra, Nut ağzından onu doğrur. Yirminci sülaleden (l.Ö.
1 1 5 1 - 1 1 43) VI. Ramesses'in defin odasının tavanı, Krallar Vadisi, Luxor.
Mısır kraliçesi Nefertiti, Akhenaton'un karısı; güneş diski Aten olarak kılık değiştirmiş biçi
minde güneş tanrısı Ra'ya ikramda bulunuyor. Kireçteşı ta blet, sekizinc i yüzyıl (l.Ö. 1 353-1 335).
Ptolemy'e d ayanan orta çağ dünya görüşü; dünya merkezde, gezegenlerse çevresinde
dönüyor. Bu sistem modern astrologlar tarafından sembolik olara k hala kullanılmaktadır.
Mısır, Dendera
Tapınağı'nın tavanından
dairesel zodyak. i.ö.
birinci yüzyıldan
kalmadır ve dünyada
bilinen ilk zodyaktır.
Takımyıldızlar
merkezinde çevresine
yerleştirilmiştir. Orijinali
günümüzde Paris,
Louvre'dadır.
Bir on beşinci yüzyıl ta hta kalıpla
basılmış estampı: J ü p iter'in, Boğa
ile boğuşmasını ve Satürn' ün
dehşetli birleşmesini gösteriyor; her
ikisi de Akrep burc unun idaresi
a ltında. Bunun fela keti önceden
haber verdiği düşünülmüştür.
B edenin farklı bölümleri üzerindeki göksel etkileri gösteren Astrolojik Adam. Makrokozmos
(evren) ile mikrokozmos (insanlık) arasında karşılıklılığa d uyulan kadim inancı yansıtmaktadır.
Yazar, Çin astrolojisinin Kaderin Dört Sütunu
ve Feng Shui konularında uzman olan Choi
Park-lai ile birlikte. Aynı zamanda Hong
"Yogastrolog" Swami Yogi Prakash
Kong'da Çin almanaQı'nı da
Hindistan, Varanasi'de yaşıyor.
yayımlamaktadır.
Akanyıldızlar :
Yunan, Roma ve
. .
lslam imparatorlukları
23
Kürelerin Ahengi
243
PETER MARSHALL
sinin Mısır tapınaklarında eğitim gördüklerini iddia etmiştir. i.ö. beşinci yüz
yılla birlikte, ölülerin ruhlarının yıldızlarla birleştiği şeklindeki eski Mısır
inancı Yunanistan'da da iyice yerleşmişti.4 Mezopotamya etkisi ise Yunanis
tan 'a daha da önce ulaşmıştı. İ.Ö. sekizinci yüzyıldan kalan şair Hesiod'un
Theogony'sinde Babil mitlerinin Yunanca versiyonları bulunmaktadır; ayrıca,
Yunanlılar Babillilerin yıldızlara verdiği adları ancak İ.Ö. altıncı yüzyılda
Yunanca'ya çevirmişlerdi. Beşinci yüzyılın ilk çeyreğinde Perslilerin Yuna
nistan'a saldırılarından sonra, iki halk arasındaki kültürel temaslar devam et
miş, Hint, Babil ve Mısır fikirleri diğer kültüre sızmıştır. İ.Ö. beşinci yüzyı
lın sonlarından bir Pers tarihinden kalma bir parçada, Ctesias "astroloji ve ke
hanet konusunda uzman olan bir 'Kıldani' rahibinin geleceği tahmin edebil
diğini ve insanı şaşırtan bu kesinliğe hayranlığını" ifade eder.s
Bu yeni etkiler verimli bir toprağa düşmüştür. Yunanlılar uzun süre gök
sel olaylardan çık;ırılan alametlere ilgi duymuşlardı; ilk büyük yazarları Ho
mer (yaklaşık İ.Ö. 800) Odyssey ve The Iliad (Odessa ve İlyada) adlı eserle
rinde birçok örnek vermektedir. Kışın başlangıcını gösteren Pleiades, Hyades
ve Orion takımyıldızlanndan söz eder. İlk Yunanlılar aynı zamanda dünyada
ki değişimlerin işaretçileri olarak gökcisimlerinin hareketine yoğun bir ilgi de
göstermişlerdir.
Hesiod, İ.Ö. 750 yılında yazdığı Works and Days (Çalışmalar ve Günler)
adlı eserinde 'yıldızlı gökler'i (ouranos) 'tanrıların her daim güvenli evi,'
olarak betimlemiştir. Farklı çiftçilik etkinlikleri için en uğurlu günleri çıkar
mış, bunları belli yıldızların doğuşu ve batışıyla tanımlamıştır. Örneğin, bu
dama işi ilkbaharın başlangıcında "gündönümünden sonra kışın altmış günü
geçtiğinde, Arcturus Okyanus'un kutsal akıntısından [Samanyolu] çıkıp ala
cakaranlıkta ilk parladığında," başlamalıdır.6 Peki ya hasat zamanı? "Orion
ve Sirius gökyüzü ortasına ulaştığında ve Arturus şafakla birlikte doğduğun
da, işte o zaman ey Perses, üzümlerini topla ve onları eve getir."7 Aynı heves
le, evlenmek gibi önemli sosyal etkinlikler için doğru zamanlar olduğunu da
ileri sürmüştür.
Yunanlı Filozoflar
Batı astrolojik inançlarının birçoğunun, özellikle de kozmosun doğası
hakkındakilerin izleri ilk Yunanlı filozoflara kadar gidebilir. Geçmişte, Batı
astrolojisinin Yunanistan'dan çıktığı düşüncesiyle Avrupa-merkezli bir ön
yargı vardı. Aslında, bilim tarihçisi O. Neugebauer kategorik olarak "astrolo
jik kuramın temel yapısı hiç kuşkusuz Helenistiktir," iddiasında bulunurken,
klasik alim Jim Tester astrolojinin "oldukça yeni ve büyük ölçüde bir Yunan
yaratısı," olduğunu ileri sürmüştür.s Bununla birlikte, Yunanlıların Anadolu
(Küçük Asya), Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki daha eski kaynakları tekrar
tekrar kabul etmişlerdir.
244
ASTROLOJİ
Batı tarihindeki ilk filozof olarak görülen Miletuslu Thales 'in (yakiaşık
İ.Ö. 630-546) yürüyüp yıldızlara bakarken bir kuyuya düştüğü söylenir. Tha
les, hikayesi anlatıldığına göre güzel bir hizmetçi kız tarafından kurtarılmış
olmalıdır. Bununla birlikte genellikle İyonya felsefe okulunun kurucusu (gü
nümüz Türkiye'sinin Ege kıyısında Milet'te kurulmuştur) ve Yunan astrono
misinin babası olarak hatırlanır. Bir materyalist olarak Thales, Homer tarafın
dan bir bilgi kaynağı olarak sevilen bu mitolojiyi reddetmiş ve doğal olgula
rın dikkatlice gözlenmesi konusunda ısrarcı olmuştur. Sadece içine düştüğü
kuyunun içindekilerinin değil, aynı zamanda evrendeki her şeyin sudan ya
pıldığına ikna olmuştur. Astronomik bilgisini astrolojik etkiye iyi uygulaya
rak, onun muhtemelen i.ö. 585 yılında Hazar Denizi'nin Güney-Batı'sında
ki dağlık bir ülkenin halkı ile günümüz Türkiye'si olan Küçük Asya'da yaşa
yan Lidyalılar arasındaki bir savaşı önleyen bir tutulmayı tahmin ettiği söy
lenir.
Anaksimander (İ.Ö. 6 10) de göklerin ayrı kürelerden oluştuğunu, bu kü
relerde gezegenlerin ebedi ve ezeli turlarında yol aldıklarını - bu on yedinci
yüzyıl Bilimsel Devrimi 'ne dek devam eden bir astrolojik görüştür - savunan
bir diğer İyonyalı filozoftu. Evrenin ateşle dolu muazzam bir tekerleğin ke
narında bulunduğunu anlatmış, yıldızları ve gezegenleri de kenardaki delik
lerden görülen ateşin kıvılcımları olarak tanımlamıştı. Anaksimander Batı
astrolojisinde başlıca bir kavram haline gelecek olan ebedi ve ezeli yineleme
- Her Şeyin Geri Dönüşü Yasası - fikrini ortaya atan ilk kişiydi. Gözlerini
gökten yere çeviren Anaksimander aynı zamanda dünyanın bilinen ilk harita
sını da yapmıştı.
İyonyalı filozof Anaksimenes (İ.Ö. 550) de yıldızların daha çok başa ta
kılmış bir şapka gibi Dünyanın çevresinde döndüğü kristal bir küreye ilişti
rilmiş çiviler gibi olduğuna inanıyordu; bu da on yedinci yüzyıla dek egemen
olan bir inanıştı. Temel astrolojik mikrokozmos ve makrokozmos fikrinin -
"yukarıda nasılsa, aşağıda da öyle," - izleri genellikle onun çalışmalarına ka
dar sürülebilir, ama daha önce de görmüş olduğumuz gibi bu çok daha eski
den Mezopotamyalılar ve Mısırlılar tarafından benimsenmiş bir görüştü.
Anaksimenes aynı zamanda yine Mısırlıların neredeyse kesinlikle bildiği ek
Iiptiğin eğimini gözlemlemesiyle de hatırlanır.
İyonya felsefe okulu genellikle materyalist ve mekanikken, Güney İtal
ya'da, Elea'daki Yunan kolonisi çok daha mistik bir filozof kuşağı ortaya çı
karmıştır. Onların göklere 'bilimsel' ve ' sezgisel ' yaklaşımları arasındaki fark
modem astrologları hala ayırmaktadır. Elealılar Varlığın önemini vurgulaya
rak fiziksel değişimin yanılsatıcı olduğuna inanıyorlardı. Elea 'nın en dikkat
çeken düşünürü Colophon' lu Xenophanes (yaklaşık İ.Ö. 580-472) evrenin
tek bir akıl tarafından yaratılmış ve yol gösterilmiş bir birlik (adının da do
laylı olarak gösterdiği gibi) olduğunu iddia etmiştir: Her Şey Tek'tir ve Tek
245
P ET E R M A R S H A L L
Pisagor ve Pisagorlarcular
Bu yeni etkilere maruz kalacak en sözü geçen Yunanlı filozof Samoslu
(Sisamlı) Pisagor'du. Yaklaşık İ.Ö. 558 yılında doğan Pisagor İyonya oku
lunda eğitim görmüş ve genç biri olarak hem Thales hem de Anaksimander
ile tanışmıştı. Yirmi yaşında, yaklaşık yirmi beş yıl kaldığı Mısır'a gittiği ve
tapınak din görevlileriyle çalıştığı söylenir. Sonra, Persliler tarafından esir
alınıp tutsak olarak Babil'e götürülmüştür. Orada bir Zerdüşti din görevlisi
Zaratas tarafından eğitilmiş ve onun dininin, ruh göçü fikrinin de dahil oldu
ğu, ezoterik öğretilerine inisiye olmuştur. Sonunda, sayıların evreni anlama
nın anahtarı olduğuna ikna olmuş ve gökcisimleri arasındaki ilişkilere mate
matiksel değerler vermiştir.
Pisagor'un 'kürelerin ahengi' kavramıyla ilk tanıştığı yer muhtemelen Ba
bil'di. Onun mistik matematik aşkına çekici gelen bu kavram gezegensel kü
reler arasındaki uzaklıkların basit tamsayılık oranlara sahip olduğunu ve mü
zikteki gam aralıklarını yansıttığını varsaymaktadır. Böylece yedi gezegenin
notaları göklerde dönerlerken bir akort -dünyadaki kaba halimizle işitemeye
ceğimiz bir müzik- yaratırlar. Pisagor'un dünyanın bir küre olduğu fikrini
benimsemesi de Babil'de gerçekleşmiş olabilir.
Yaklaşık olarak İ.Ö. 5 1 8 yılında, Pisagor Sisam adasındaki evine geri dön-
246
ASTROLOJİ
müş, iki yıl sonra da Güney İtalya' da, Croton'daki Yunan kolonisine yerleş
miştir. Orada yanına sert ahlaksal ilkeler temelinde düzenlenmiş bir kardeş
lik (birlik) oluşturan izdeşler çekmiştir. Bu kişiler hiç et (acıdan sakınmak
için) ve fasulye (tutkuları kışkırtıyormuş) yememeye başlamışlar, bir şarap ve
afyon karışımı almışlar (transandantal hallere ulaşmak için), saçlarını ve tır
naklarını uzatmışlar (yapay modayı reddederek) ve bütün eşyalarını ortakla
şa (kardeşçe sevgi uygulamışlar) kullanmışlardır. Katı bir gizlilik kanunu be
nimseyerek öğretilerini kendi birlikleri dışına öğretmemişlerdi. B ir matema
tik aşkını mistik bir Mutlak görüşüyle birleştirmişlerdir.
Pisagorçılar Anaksimander'in ebedi ve ezeli yineleme öğretisini geliştir
mişler, her şeyin aynı sayısal düzene geri döneceğini bildirmişlerdir. Zaman
gezegenlerin hareketiyle ölçüldüğüne göre, aynı göksel hareketlerin yinelen
mesi sayesinde aynı an yinelenir. Bütün gezegenler sabit yıldızlara göre ben
zer bir konuma geldiklerinde Büyük Yıl tamamlanmış olur - bu eski Mezo
potamyalılar ve Mısırlıların benimsediği bir görüştür.
"Pisagorculuğun ilkeleri daima astrolojik kuramın köklerinde olmuştur,"
savı ileri dürülmüştür. 1 0 aslında, Pisagor 'un astrolojiye başlıca katkısı evre
nin sayılar aracılığıyla açıklanabileceği fikridir. Onun kutsal nümeroloji dü
zeninde, her sayı aynı zamanda semboliktir: Örneğin, bir sayısı birliği, iki sa
yısı düaliteyi simgeler. Mitoloji ve matematik aynı bölünmez gerçekliğin
yönleridir. Batı astrolojisinde, dördüncü Ev 'in yuvayı temsil etmesi geleneği
Pisagorcuların dört sayısını, yapının sayısı olarak düşündükleri gerçeğine da
yanır. Pisagorcuların Batı'daki etkisi çok derin ve devamlı olmuştur: On ye
dinci yüzyılda, Galileo evrenin sayılara indirgenebileceğine inanıyor, Kepler
de gezegensel devinim kuramlarını Pisagor geometrisine dayandırıyordu.
Pisagor'un bir öğrencisi olan Crotonlu Philolaus 'un (yaklaşık i.ö. 470-
390) da Batı astroloji ve astronomisi üzerinde uzun süren bir etkisi olmuştur.
Eski otoritelere göre, onun çalışmaları Klasik Yunanistan'daki astroloji hak
kında en eski sağlam kanıt parçalarını ortaya koymaktadır. Philolaus yakla
şık olarak İ.Ö. 430 yılında zodyakın on ikili bölünmesini biliyordu. Aynı za
manda, belirli geometrik figürlerin açılarını belirli tanrılara ithaf etmişti. Be
şinci yüzyıl Neo-platoncu filozof Proclus'a göre, Philolaus 'üçgen açısı'nın
dört erkek tanrıya, 'kare açısı'nın ise kadın tanrılara adandığını söylemiştir.
Bu gerçekten astrolojik görünebilir, çünkü dört üçgen zodyakın on iki burcu
(her element için bir tane) ve üç kare (her nitelik için bir tane) için ithaf edi
lebilir. ı ı
Philolaus, dünyanın ve güneş de dahil olmak üzere bütün gezegenlerin
'Zeus 'un gözetleme kulesi' dediği merkezi bir ateşin çevresinde döndüğünü
savunmuştur. Bu sav, Pisagorcu evrensel kusursuzluk öğretisine göre kusur
suz daireler biçiminde hareket eden gezegensel yörüngelerin niçin dünyadan
düzensiz göründüğünü açıklayabilecektir. Merkez olarak yeryüzünü kabul
247
PETER MARSHALL
248
ASTROLOJİ
Dört element kavramı Empedocles gibi Kas adasındaki tıp okulunda öğ
renim gören Hipokrat (doğumu yaklaşık İ.Ö. 460) tarafından kabul edilmiş
tir. Hipokrat dört elementi bedenin dört mizacıyla ya da durumuyla ilişkilen
dirmiş ve bunların arasındaki bir dengesizliğin hastalıkla sonuçlanacağını id
dia etmiştir. B irçok bakımdan, bu iddia sağlığı elementler arasındaki bir den
ge olarak tanımlayan Hindistan'ın Ayurvedik tıbbını yansıtmaktadır. Bu dört
mizaç vücut sıvıları olarak, özellikle ortaçağda, belirli psikolojik tiplerle iliş
kilendirilmiştir: İyimser/neşeli (kanın üstünlüğü ve havayla ilişkili, kendine
hakim (balgam/su), çabuk kızan (sarı öd/ateş) ve melankolik/kasvetli (siyah
öd/toprak).
Hipokrat günümüzde bütün tıp profesyonelleri tarafından kabul edilen ha
yat kurtarma yeminini yaratmakla kalmamış, aynı zamanda Yunanlılarca iat
romathematica olarak bilinen tıbbi astrolojinin temellerini de atmıştır. İddia
edildiğine göre, astroloji bilgisi olmayan bir hekimin kendisine bir hekimden
çok bir ahmak demesinin daha iyi olacağını söylemiştir. Homeopati ve ' bü
tüncül' tıbbı önceden görerek hastalığın değil, bütün hastanın tedavi edilme
si gerektiğini ısrarla vurgulamıştır.
İ.Ö. dördüncü ve üçüncü yüzyıllar sırasında bir evrede, insan bedeni oluş
turan bölümler, onları 'yönettiği ' söylenen zodyak burçlarına ayrılmıştı:
Burçların daha sonra ilk sırada Koç burcundan başlayıp on ikincide Balık
burcuyla biten aynı düzende natal haritadaki evleri yönettikleri söylenmiştir.
Hastalıkların tanısında, bedenin belli bir bölümünü yöneten bir burcun za
rarlı etkili bir gezegen ya da negatif bir açıda olan bir gezegen tarafından et-
249
P ET E R M A R S H A L L
251
PETER MARSHALL
onun on birinci yüzyıla kadar Batı'da bilinen tek çalışmasıydı. Bu kitap, ka
rakteristik olarak Babillilerin ruh göçü öğretisini içermekte, aynı zamanda o
zamandan beri küçük bir değişim geçirmiş olan Batı astrolojisinin temel dün
ya görüşünü ifade etmektedir. "Temelleri Pisagor attıysa, o zaman Platon da
astrolojik kuramın ana binasını inşa eden kişidir," iddiasında - haklı olarak -
bulunulmuştur.4
Platon'un Kozmolojisi
Platon' a göre, yerküre üzerindeki bu değişen dünya ebedi ve ezeli, kusur
suz bir 'yaşayan varlık' ın benzersiz bir kopyasıdır. Bu Oluş (Becoming) dün
yasındaki geçici objeler şekillerini Varlık (Being) dünyasındaki ebedi ve eze
li, değişmeyen 'Biçimler' ya da 'İdealar 'dan alırlar. Evrenin yaratıcısı (başa
rılı 'tasarlayıcı ' ) ilkönce ruhu yarattı. Sonra karışmış bir devinim halindeki
belirsiz bir öz oluşturan dört elementten - toprak, hava, ateş ve su - dünya
nın kütlesini bir araya getirdi. Bu yaratı kendi ekseni üzerinde dönen bir kü
re biçimini aldı. Yaratıcı daha sonra 'ruhu merkeze' koydu ' ve onun bütüne
dağıtıp bir bedenle çevreledi '. Sonuçta ortaya çıkan yaratı bir ' kutsanmış tan
rı 'ydı.5
Hem Platon hem de bütün Yunanlılar için, devinimin mutlaka bir nedeni
olmalıdır: Yaratılmış evrende kendi başına hareket eden ruh devinimin nihai
nedenidir. Gezegenler, denize indirilene dek kıyıda hareketsiz duran yeni bir
gemiden hiç farklı değildirler. Bu nedenle, gökcisimlerinin hareketlerindeki
gözlemlenen düzenliliklere tanrısal akla sahip bir 'dünya ruh'un eylemi ne
den olmak zorundadır. Bu kendi kendine devinen ruh, devinimin asıl kayna
ğıdır ve gökcisimlerinin kusursuz bir hızda kusursuz dairelerde dönmesini
sağlar. Dolayısıyla, güneş, ay ve gezegenler 'ruhun bağlarıyla bağlanmış be
denleri olan canlı yaratıklar'dır.6
En eski zamanlardan beri, Yunanlılar gökleri bir kubbe biçiminde imgele
mişlerdi. Platon evrenin biçimini küresel olarak düşünmüştü. Dünya merkez
de, sabit yıldızlar da dış sınırdaydı. Gezegenler bu ikisi arasındaki halkalar
da dönüyorlardı. Peki ama bu nasıl yaratılmıştı? Platon dünyanın 'ruh mad
desi'nin, karma ve belirli bir matematiksel yapı olan bir tür madde olduğunu
ileri sürmüştü. Bu maddeyi daha dar şeritler halinde kesilen bir kumaş oluş
turduğu biçiminde betimlemiştir.
İş başında olan iki evre vardı. Birincisi bu madde çaprazlama yerleştiril
miş iki şerit halinde kesildi ve biri iç, biri dış olmak üzere iki daire oluştura
cak şekilde birbirine bağlandı. Platon dış şeride sabit yıldızların yerleştirildi
ği 'Aynı Olanın Dairesi' , ikinciye de gezegenlerin boyunca hareket ettiği
"Farklı Olanın Dairesi" demiştir. Ekliptiğin eksenleri ve sabit yıldızların ek
seni arasındaki açı farkının sonucu olarak Farklı Olanın dairesi Aynı Olanın
252
ASTROLOJi
dairesine doğru eğimle konmuş oldu. Aynı Olanın dairesi soldan sağa, Fark
lı Olanın dairesi sağdan sola doğru döndü. İç daire farklı hızlarda, ama oran
sal bakımdan ilişkili biçimde dönen eşit olmayan yedi daireye - Güneş, Ay
ve beş gezegen için - bölündü.
Platon böylece çok özet bir şekilde gökcisimlerinin Dünya' dan gözlemle
nen hareketlerini açıklamıştır. İmgelemek güç olsa da, daha sonraki halkasal
kürelerle bu güzelce ömeklenmiştir.
Varoluş'un sonsuz dünyası ile bizim değişen zaman dünyamız arasındaki
ilişkiyi açıklamak için, Platon şöyle yazmıştır: Bu dünyanın yaratıcısı onun
'canlı ve hareketli, ebedi ve ezeli tanrılar için bir mabet' olduğunu gördüğün
de, "sevindi ve keyifle onu örüntüsüne daha da benzetmeyi planladı ... Yaşa
yan Varlığın doğası ebedi ve ezeliydi ve bu sıfatı bütünüyle yaratılmış evre
ne ihsan etmek mümkün değildi; ama o onu 'devingen bir ebediyet imgesi"
yapmaya karar verdi.7 Gökler varlık bulmadan önce zaman yoktu. Bu yüzden
güneş, ay ve beş gezegen Farklı Olanın dairesinde zaman ölçümünü belirle
mek ve sürdürmek için yaratıldı. Güneş bize geceyi ve gündüzü verdi; Ay,
ayı; ve Güneş de yılı.
Gezegenlerin bir güneş yılında zodyakın burçlarındaki yolculukları sıra
sındaki konumlarının, daha çok bir yarıştaki koşucular gibi, değiştiği gözle
mini açıklamak için, Platon onların güneşe göre 'ters bir anlamda devinim
gücü'ne sahip olduklarını ileri sürdü. Gezegenlerin hareketlerindeki değişken
hızlar ve düzensizlikler onların varlıklarını ruh ve bedenden oluşan tanrısal
ruhlara borçlu olmasındandı. Platon burada belirli dönemlerde dıştaki geze
genlerin içtekilere göre geriye doğru hareket eder gibi göründükleri gözlemi
ne dayanarak geriye gitme kavramına gönderme yapmaktadır.
Gezegenlerin gezinme hareketi (gezegen Yunanca'da ' başıboş dolaşan,
gezinen' anlamına gelir) iki ya da daha fazla tam hareketin oluşturduğu bir
kombinasyon şeklinde analiz eden Pisagorcularca iyi bilinmekteydi. Bu olgu,
ortak merkezli küreler bakımından açıklayan Platon Akademisi'nin bir üyesi
olan Cnidos'lu Eudoxus tarafından daha da ileriye taşınmıştır. Aristo tarafın
dan benimsenmiş, daha sonra da Ptolemy tarafından geliştirilmiş ve on ye
dinci yüzyılda Kopemik'e kadar astronominin temeli olarak kalmıştır. Günü
müzde astrolojinin temelini oluşturmaya devam etmektedir.
Büyük Yıl kuramı Platon tarafından da dile getirilmiştir. Büyük Yıl; Gü
neş, Ay ve beş gezegenin (Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn) dönüşleri
ni tamamlayıp gerideki sabit yıldızlara göre her birlikte benzer bir konuma ge
ri dönmeleri için gereken süredir. Mısırlılar gezegenlerin presesyonunun far
kın varmışlar ve bunu 26.000 yıl olarak hesaplamışlardı. Hindu yazıları
1 2.000 yıl olduğunu belirtmektedir. Platon rakam vermez, ama "zaman bir ba
kıma onların gezinmeleridir," gözleminde bulunmuştur. "Kusursuz zamansal
253
PETER MARSHALL
sayılar ve kusursuz yılın, sekiz yörüngenin tümü birbirlerine göre Aynı Olanın
düzenli biçimde hareket eden yörüngesiyle ölçülen kendi toplam devirlerine
ulaştıklarında tamamlandığını algılama"nın mümkün olduğunu fark etmiştir.s
Timaeus'taki ünlü Atlantis tartışmasında, Platon, Solon'a anlatıldığı biçi
miyle, Mısırlıların, yinelenen büyük ölçekli yıkımlardan söz eden eski kayıt
larına gönderme yapmıştır. Platon'un ileri sürdüğüne göre, bu yıkımlar Bü
yük Yıl ' ın kışındaki tufanlar ve yazındaki büyük yangınlar olarak yorumla
nabilecektir. Bunlar bir tanrısal cezalandırma biçimi olarak değil, göklerdeki
gezegenlerin, yerkürede kaçınılmaz sonuçlara sahip olan düzenlerinin bir so
nucu olarak meydana gelirler. Bu, elbette, Kutsal Kitap'ta, Gılgamış Desta
nı 'nda, Deucalion 'un (Yunanlı Nuh 'un) hikayesinde ve dünyanın diğer bir
çok tufan mitinde söz edilen Tufan'ı da açıklayabilir.
Platon The Statesman (Devlet Adamı) adlı çalışmasında 'Zamanın oku'
nun periyodik olarak geri çevrilebileceğini de ileri sürmüştür: "Tanrı bazen
bizzat kozmosa gidişatında yardımcı olur ve rotasyonuna yardım eder, bazen
de kozmosun periyotları, kozmosa uygun zaman ölçümüne ulaşmış olduğun
da, onu kendi haline bırakır, kozmos da kendi başına ters yöne gider."9 Ya
şam bu evrensel sökülmede tersine çevrilecek olsaydı bile, yaşlılar beyaz saç
,
larını kaybeder, ölüler de topraktan çıkarlardı.
Bir diğer astroloji varsayımı Platon tarafından Timaeus'da şiirsel bir ifa
deyle verilmiştir. Yaratıcının evrenin ruhunu karıştırdıktan sonra, önce tanrı
ları, sonra da insanlarla hayvanları - o kadar saf değildirler ve karışımla bir
leşmişlerdir - yaptığı aynı kaseye aldığını söylemiştir. "Onu yıldızlar kadar
ruha bölmüş ve her ruha bir yıldız tahsis etmiştir. Ve savaş arabalarında oldu
ğu gibi onları kendi yıldızlarına çıkardıktan sonra, evrenin doğasını onlara
göstermiş ve kaderlerinin yasalarını anlatmıştır." Bütün ruhlar daha sonra za
mana tabi olan bedenlere katılmışlar ve "uygun zaman enstrümanında ekil
mişler"dir. Ruhlar dünyayı ziyaret ettiklerinde, davranışlarına bağlı olarak bir
yaşam hiyerarşisi içinde aşağı yukarı göçmüşlerdir, ama "kendisine verilen
zamanda iyi yaşamış olan herhangi bir ruh kendine tahsis edilmiş olan yıldı
zına geri dönecek ve uygun bir şekilde mutlu bir yaşam sürecektir."ıo Diğer
ruhlarsa iyi yaşamayı seçene dek yeniden bedenlenmeye devam edeceklerdir.
Pisagorcuların benimsediği bu ruh göçü öğretisi Mezopotamya'nın yıldızla
ra dayanan dinlerinden gelmiş olabilir.
Platon astrolojiyi bir boş inanç ve sersem kafalılık olarak kınamak yerine,
tam tersine Timaeus'tan alınan aşağıdaki pasajda gezegenlerin hareketlerin
den olayları önceden tahmin etme yeteneğini açıkça onaylamıştır:
254
ASTROLOJi
Zorunluluk İği
Platon, ideal devlet düzeni üzerine çalışması olan "Devlet"in (The Repub
lic) sonunda, öğretisini, düzyazının yeterince iyi olmadığı dinsel ve ahlaksal
gerçeklikleri aktarmak için kullandığı bir mit biçiminde ifade eder. Bu mit bir
savaşta öldürüldükten sonra Er' in bedeninin nasıl sağlam kaldığını anlatır.
Yakılması için hazırlanan odun yığınında on ikinci günde, yeniden canlanır
ve diğer dünyada neler gördüğünü anlatır. Başka ruhlarla birlikte doğrudan
gökten ve dünyadan bir sütun gibi yukarıdan uzanan bir gökkuşağını fazla
sıyla andıran bir ışık demetini gördükleri bir yere yolculuk yapmıştır.
Işığın ortasında, dışını yerinde tutan tahtadan bir teknede başından kıçına
kadar bağlanmış bir halat parçası, 'üç sıra kürekli bir savaş gemisinin swif
ter' ı gibi bütün daire çevresini bir arada tutan gök bağıydı. 1 2 Bağın uçların
dan, bütün gezegenlerin yörüngelerinde dönmelerini sağlayan bir 'Zorunlu
luk İği' asılıydı. Ortadaki dünyayla birlikte toplam sekiz halkadizilişli yaprak
vardı: Dıştaki bir kürede sabit yıldızlar, sonra Satürn, Jüpiter, Mars, Merkür,
Venüs ve güneşle ay. Gökcisimleri böylece her biri farklı renk ve genişlikte
olan ortak merkezli halkalarda dünyanın çevresinde dönerler. Kenarların ge
nişliği ve göreceli devinimi gezegenlerin uzaklıklarını ve göreceli hızlarını
gösterir. Bütün, tek bir devinimle döner, ama bu hareketin içinde, gezegenle
rin yedi iç dairesi ters yönde yavaşça döner. Bununla sabit yıldızlara göre Gü
neş ve Ay doğudan batıya doğru dönerken, gezegenlerin batıdan doğuya doğ
ru dönmelerinin nedenini açıklamak amaçlanır.
B ununla birlikte, Platon'un analojisi Güneş, Ay ve gezegenlerin sabit yıl
dızların konumuna göre hareket ettiği ekliptik ekseninin eğikliğini hesaba
katmamaktadır. Her ne kadar belirsiz ve kusurlu olsa da bu Platon 'un evrenin
işleyişine ilişkin bir resim verme girişimi, daha sonra astrolojinin ileride be
nimsediği bir dünya görüşüydü.
Platon 'un elinde yine de tanrıların ve tanrıçaların yönettiği zodyak burç
ları vardı. Bununla birlikte, bazen bir ' iblis' olarak çevrilen bir siren, bir or
tak merkezli sekiz halkadizilişli yaprak sistemi oluşturan sabit yıldızlar ve
gezegenlerin her bir dairesinin tepesinde durmaktadır. Siren daireyle birlikte
taşınırken, ' sabit perdeden bir nota ve birlikte tek bir gam oluşturan sekiz no
ta,' çıkarır. 13 Bu kuşkusuz Platon'un muhtemelen i.ö. 388-387 yılında Güney
İtalya'da ziyaret ettiği Pisagorculardan aldığı 'Kürelerin Uyumu ' öğretisidir.
255
P ETER M A R S H ALL
Ruhların Göçü
Astrolojik bir perspektiften bakıldığında, Platon'un Er mitinin en ilgi çeki
ci yönlerinden biri onun ölenlerini ruhlarının, ölüler diyarında ya da gökte (ön
ceki yaşamlarındaki davranışlarına bağlıdır) bir süre geçirdikten sonra, dünya
daki bir sonraki yaşamlarındaki kaderlerini seçebildikleri öğretisidir. Bu öğreti
astrologların, ruhun bedene hangi zamanda girdiğini düşündüklerine bağlı ola
rak gebe kalma ya da doğum anına vediklerini önemi açıklayabilecektir. Ruh
lar doğrudan Lachesis'in önüne gitmek zorundadırlar ve bir Yorumcu/Çevir
men onun kucağından bazı 'kaderler ve yaşam örüntüleri' alır. Sonra bildirir:
Günün ruhları, burada bir başka sonu ölüm olan ölümlü bir ha
yat turuna daha başlamak zorundasınız. Size hiçbir Koruyucu
Ruh tahsis edilmeyecek; kendi başınıza seçim yapacaksınız. Ka
der ilk olarak kimin üzerine düşerse yaşaması zorunlu olan ha
yatı seçecek ilk o olacaktır. Ekselans hiç usta tanımaz; bir insan
da az çok ona yüklenen değere göre ondan olacaktır. Hata Tanrı
ile değil, seçimi yapan ruh ile birliktedir. ı 4
Yaşamın aklın alabileceği her örüntüsü hem hayvanlar hem insanlar için
halihazırdadır. Astroloji için çok önemli bir pasaj: "Karakter özelliği seçme
şansı yoktur, çünkü zorunluluk yüzünden her ruh seçimine uygun bir karak
ter üstlenmek zorundadır; ama servet ve yoksulluk, sağlık ve hastalık, tüm
bunlar seçilecek hayatlarda değişen derecelerde karışmış durumdadır."ıs Bu
sonraki astrologların bir kişinin karakteri ve yaşamdaki yönünü biçimlendir
mede doğum haritasına niçin öylesi bir vurgu yaptıklarını açıklamaktadır.
Ama bu kadercilik değildir. Platon 'doğuştan ya da kazanılmış' nitelikler ara
sında önemli bir ayrım yapar. Her ruh iyi bir hayat ya da kötü bir hayat ara
sında seçim yapmakta özgürdür. Aşırı uçlar arasındaki orta yol iyi bir yaşam
ve en yüksek insani mutluluğun en emin rehberidir. Aşk da benliğin savaş
arabasının sürücüsüdür; mantık, istek ve tutkuları yönlendirir.
256
ASTROLOJi
Platon, 'evlilik sayısı' denen konuyla ilgili bir tartışmada, ideal devletinin
koruyucularının doğacak çocukların Devlet'in iyi birer vatandaşı olarak ye
tişmesini temin emek amacıyla en uğurlu gebe kalma anını seçecek aritmolo
jik ve astrolojik bilgiyi kullandıklarını tasarlar. Bu Platon 'un sadece astrolo
jik uygulamalarını kullanmakla kalmadığını, aynı zamanda bunun kullanımı
nı teşvik ettiğini göstermektedir. 16
Aşk üzerine diyalogu Phaedrus'ta Platon ruhların göçü fikrini daha da ge
liştirir. Gök kubbenin altında ruhların tanrılarla nasıl yolculuk yaptığını anla
tır. Ölümlüler bile 'evrenin arkası'nda durabilir ve göklerin dışında olanları
ancak akılla, 'ruhun pilotuyla' kavranabilecek mutlak gerçekliği seyredebi
fü. 11 Bununla birlikte, bazı ruhlar kanatlarını kaybeder ve dünyaya düşüp in
san olarak bedenlenirler. Bir beden almadan önce her ruh kendi hazzına göre
kendi kaderini seçebilir: Tiran, savaşçı, finansçı, doktor, kahin, şair, zanaatçı
ya da çiftçi olmayı seçebilir. Ama hepsi 'gerçeklik ve güzellik düzlemi 'nden
bir pay almıştır ve ruhlarının bir zamanlar algıladığı şeyleri hatırlayabilirler.
Başarması ve kanatlarını tekrar kazanması en olası kişi filozof, bilgelik aşı
ğıdır. Platon için, felsefe bu dünyaya gelmeden önce maruz kaldığımız ger
çeklikleri hatırlama süreciydi. Bu yüzden felsefe yoluyla hatırlamanın yar
dımcıları 'kusursuz mistik vizyona sürekli bir inisiasyon' oluşturur. ıs
Aynı şey en yüksek biçiminde astroloji için de söylenebilir. Ruhumuzun
tanrısal kökenleri bize hatırlatır ve potansiyelimizi rasyonel ve spiritüel var
lıklar kadar gerçekleştirmeye teşvik ederse filozofunkine benzer bir rol astro
log için de geçerli olabilir.
Platon, Phaedrus'ta, Sokrates aracılığıyla, canı kanatlı bir savaş arabası,
aklı savaş arabasının sürücüsü, atları da ruh ve arzu olarak sunar. Tanrıların
savaş arabaları sonsuza dek gökyüzünün çevresinde dolanır ve insan ruhları
nın savaş arabaları onların eşliğinde 'ötesinde ne olduğuna' - gerçek varlık
ve mutlak gerçeklik - bakarak yolculuk yaparlar. Bununla birlikte, insan
ekipleri dünyaya düşer ve birer insan yaşamı alırlar. Ama insan biçiminde bi
le hala gerçek bilgi ve erdemin doğasını hatırlamak, kanatlarını yeniden ka
zanmak ve göksel kökenlerine dönmek mümkündür.
Phaedrus ve Devlet'teki Er mitini okumadan önce, astrologların gelecek
kişiliğimizi anlamada bir anahtar olarak doğum anına niçin öylesi bir vurgu
yaptıkları konusunda net değildim. Fazla deterministik görünüyordu. Ama
Platon 'u okuduktan sonra, anlamlı gelmeye başladı. Doğumumuzdan önce
olup bitenler sonradan olacaklar kadar önemlidir. Hümanist düşünür Bertrand
Russel bile ön-varoluşun bir öte dünya kadar mantıklı olduğunun farkına var
mıştı. Her ne kadar Hıristiyanlar için bildik bir fikir olmasa da eski Yunanlılar
için bu açıktı, Hindular ve Budistler için de daima öyle olmuştur.
Geliştireceğimiz karakter tipini neyin etkileyeceğini doğum anında ru
humuz seçer. İçinde bulunmak istediğimiz beden türünü, ne tür bir kişi ol-
257
PETER MARSHALL
258
ASTROLOJi
Kutsanmış Tanrı
Sonraki Aristocular için, tanrısal olan sabit yıldızların ötesinde meydana
gelecektir ve gezegensel kürelerden ortadaki dünyaya süzülecektir. Bu dünya
görüşü insanın özgür iradesine belki daha fazla yer bırakır, ama aynı zaman
da evrenin büyüsünün çözülmesi anlamına da geliyordu. Platon'un 'kutsan
mış tanrı ' ve canlı organizması olmak yerine, evren giderek daha ruhsuz bir
makine olarak görülmeye başlandı. Platon'un spiritüel dünya yaklaşımı ile
Aristo'nun daha fiziksel dünya yaklaşımı arasındaki gerilim hiç olmadığı ka
dar yankı bulmuştur.
Bütün Batı felsefesinin sadece Platon ve Aristo'ya dipnotlar olduğu söy
lenmiştir. Bütün hon mot'lar (espriler) gibi, bu da bir abartıdır, ama astrolog
lar kuşkusuz Aristo'dan çok Platon'u izlemişlerdir. Astrolojiyi çekici bulan
Aristocu modem bilim insanları için, Platon'a göre olağan algı dünyasının
tam olarak gerçek olmadığını hatırlamaya değer. Gerçek dünya, Varlık dün
yası, rasyonel anlayışın objeleri ve matematikle mantığın işlemleri olan bi
çimler içerir. Sezgisel olarak algılanabilir. Diğer yandan, bilim insanlarının
ilgilendiği Oluş dünyası yanlış doludur ve idealin kusurlu bir kopyasıdır. Du
yularımızla algıladığımız, hakkında hiçbir nihai bilginin mümkün olmadığı
her şeyi içerir. Böylece Platon rasyonel ve ampirik bilgi yaklaşımı arasında
net bir ayrım yapar - biri uslamlama ve sezgiye, diğeri gözleme ve deneyime
dayanır. Duyular güvenilmez, bu dünya da bir yanılsama olduğu için, tek
emin rehber akıldır (sözcüğün en geniş anlamında). Mantık ve matematik
kendini doğrulayan şeylerken ve nihayetinde sezgiye dayanırken, duyulara
dayanan fiziksel bilim ancak 'olası bir hikaye' olabilir. Astroloji birinci, ast-
259
PETER MARSHALL
ronomi ise ikinci kategoriye girer. Bu nedenle astrolojinin Platon 'un Laws
(Yasalar) adlı eserine bir ek olarak amaçlanan ve muhtemelen öğrencilerin
den biri tarafından yazılan Epinomis adlı çalışmada üstün, en önemli bilim
olarak sunulması şaşırtıcı değildir.
Platon 'un bilgiye götüren emin bir kılavuz olarak ampirik bilimi reddinin
on yedinci yüzyıla kadar astroloji ve astronomi üzerinde uzun süreli bir etki
si olmuştur. Bu genel anlamda yaklaşım ilk olarak sembolik bir evren mode
li oluşturmak, sonra da gökcisimlerinin gözlemlenen hareketlerini - gezegen
lerin düzensiz yörüngeleri gibi - önceden tasarlanmış sisteme uydurmak için
di. Hem Arap hem de ortaçağ Avrupa'sı astronomları daha rasyonel ve kusur
suz göründüğü için geosentrik evren modelini benimseyerek bu yöntemi iz
lemişlerdir. Daha fazla anomali keşfettikçe, açıklamaları da bir o kadar kar
maşıklaşmıştır. Tersini gösteren bilimsel kanıtlara karşın, modem astrologlar
Platoncu geleneği sürdürmekte ve kozmosun yıldızların düzenli hareketiyle
birlikte aslında bir 'kutsanmış tann' olduğuna inanmaktadırlar.
25
Helenistik Dünya
261
PETER MARSHALL
262
ASTROLOJi
Stoacdar
İskender ' in seferlerinin hemen ardından gelen dönem, Stoacıların etkisi
altındaki astrolojiye tanıklık etmiştir. Bu hareketin temeli i.ö. 3 1 3 yılında
Atina'ya gelen ve İ.Ö. 264 yılında ölen Süryani Zeno tarafından atılmıştır.
Stoa Poikile'de (Boyalı Sıra Sütunlar) kurmuştur, dolayısıyla Stoacı adını bu
radan alır. Aralarında zamanın en büyük mantıkçıları ve fizikçilerinin de bu
lunduğu Stoacılar sistemlerini tümüyle astrolojiye katmışlardı. Dünyanın ev
renin merkezinde olduğu ve gökcisimlerinin dairesel hareketlerle onun çev
resinde döndüğü Platoncu küresel dünya sistemi geleneğini sürdürmüşlerdir.
Aynı zamanda, Platon 'un, göklerin tanrısal varlığı açığa vurduğu ve tanrıla
rın gezegenlerde ikamet ettiklerini inancını da yeniden doğrulamışlardır.
Stoacıların kozmolojisi ne materyalist ne de idealisttir; onlar madde ve
ruh arasında hiçbir ayrım yapmazlar. Tanrı logos olarak evreninin bütününde
her yerdedir. Evreni de Çinlilerin ehi ve Hintlilerin prana'sına benzer bir fi
kir olan pnöma (sıcak soluk) dedikleri bir enerji kaplamıştır. Evrendeki her
şey aynı evrensel yasalara göre çalışır. Sonuç olarak, her şey bir tür kozmik
sempatiyle* birleşmiştir: B ir bölümdeki değişiklik diğer bütün bölümleri et
kiler. Zihinler ve bedenler aynı maddeden yapılmıştır ve insan makrokozmo
sun bir mikrokozmosu, minyatür bir evrendir.
Stoacıların öğretisi önemli birkaç bakımdan astrolojiyi etkilemiştir. İlk
olarak, her şey sempatiyle birbiriyle ilişkili olduğu ve aynı yasalarla yönetil
diği için, gökte ne olursa, kaçınılmaz bir şekilde yerde olanları, yerdekiler de
göktekileri etkileyecektir. İkinci olarak, Stoacılar eski Mezopotamyalıların
evrenin döngüsel doğasına dayanan ebedi ve ezeli yinelenme fikrini almışlar
dır. Gezegenler enlem ve boylam olarak kozmos ilk oluşturulduğunda bulun
dukları noktaya geldiklerinde Büyük Yılın kozmik bir büyük yangınla
263
PETER MARSHALL
(ekypyrosis, bir ' yanıp yok olma') sona ereceğini varsaymışlardır. Zümrüdü
anka gibi, bu ateş de kendi içinde yeni bir kozmosun doğacağı dört elementi
içerir. Her şey tamamen aynı olacaktır (bir dahaki sefere çilleri olmasa bile
yine yaşayabilecektir). Üçüncü olarak, belki de Asya'da farklı halklarla yeni
ilişkiden esinlenerek insanların kardeşliğine dayanan bir dünya toplumunu
savunmuşlardır.
Stoacıların bireyin kendi yaşamının efendisi olabileceği inancı, günlük
astrolojiden, horoskopun bireyin yazgısını anlamasını olanaklı kıldığı, böyle
ce o yazgıdan kendini kurtarmasına yardımcı olduğu doğum astrolojisine ge
çişi teşvik etmiştir. Peki, olanlar başka türlü olamayacaktıysa durum nasıl
böyle olabilir? Evrensel yasaya olan bir Stoacı inanç mutlaka bizim özgür se
çimimiz olmadığı anlamına gelmez. Hata şu ya da bu şekilde davranmayı ya
da hiç davranmamayı seçebiliriz. Bununla birlikte, Doğa'ya karşı hareket
edecek olursak, kaçınılmaz biçimde hayal kırıklığı yaşayacağımız, diğer yan
dan onunla uyum içinde hareket edersek memnuniyete ulaşacağımız anlamı
na gelir. Bu yüzden yaşamlarımızın kalitesi kendi ellerimizdedir. Stoacılık,
Taoculukla bireyin zihin huzurunu hiçbir şeyin rahatsız edemeyeceği ideal
bir kendine yetme haline ulaşma isteğini paylaşır. Bunu başarmanın en iyi
yolu Doğa'ya göre yaşamaktır.
Matematiksel Astronomlar
Bu arada, İ.Ö. dördüncü yüzyılda Euxodus ile başlamış olan Yunan mate
matiksel astronomisi Helenistik dünyada üçüncü ve ikinci yüzyıllarda doruk
noktasına ulaşmıştı. Herakleides (ölümü, İ.Ö. 3 1 0) Philolaus 'un çalışmasını
geliştirmiş ve ' Mısır sistemi' dediği bir sistem ileri sürmüştür. O da hala dün
yanın evrenin merkezinde olduğunu, ama kendi ekseninde döndüğünü, bu
nun da göklerin günlük devinimine yol açtığını düşünüyordu. Mars, Jüpiter
ve Satürn dünyanın çevresinde dönüyordu, ne var ki Merkür ve Venüs 'ün de
ğişken yörüngelerini açıklamak için onların güneşin çevresinde döndüğünü
ileri sürmüştü.
Dünyanın ve bütün gezegenlerin güneşin çevresinde döndüğü şeklindeki
devrimsel fikri ileri sürmesi için Aristarkus 'un (İ.Ö. 3 l O) önünde yalnızca
küçük bir adım kalmıştı. Bu kuramın güzel basitliği o eski 'gezegenlerin den
gesiz yörüngeleri' sorununu bir anda açıklamıştı. Ama Platon ve Aristo'nun
hakim olan etkisi yüzünden, geosentrik bir evren kavramı on yedinci yüzyıla
dek Avrupa'da çoğu astronom arasında egemendi ve modem astrologların
sembolik modeli olmaya devam etmektedir.
Yunanlı son büyük astronom Hipparkhos'tu (yaklaşık İ.Ö. 1 90- 1 20. Hip
parkhos hem dünyanın hem de göklerin haritasının çıkarılmasında kullanılan
enlem ve boylam koordinatlarını yaratmasıyla hatırlanır. Aynı zamanda, ge-
264
ASTROLOJİ
nellikle presesyonun 'keşfi' de ona atfedilir, ama daha önce de görmüş oldu
ğumuz gibi, anlaşılan büyük olasılıkla Mezopotamyalılar ve Mısırlılar bunu
zaten bulmuşlardı. Yine de takımyıldızlar boyunca ilkbahar noktasının hare
ketine dikkat çekerek, takımyıldızlara dayanan yıldız zodyakı ile mevsimle
re bağlı olan tropik zodyakın kullanımı arasında bir ayrımı başlatmıştır.
Doğu'daki astrologlar yıldız zodyakını kullanmaya devam ederken, Arap
ve Avrupalı astrologlar tropikal zodyakı seçmişlerdi. Bunun sonucunda, gü
nümüzde ilkbahar noktası, Hipparkhos'un zamanında olduğu gibi, Koç bur
cunun başlangıcına değil, Balık burcuna denk gelir. Avrupa'da yıldız zodya
kının bilinen son kullanımı İ.S. altıncı yüzyılda Konstantinopol'da (günümüz
İstanbul 'u) olmuştur.
Hermetik Yazı
Birinci yüzyılda, Mısır'da Akdeniz kıyılarındaki İskenderiye Helenistik
dünyanın astroloji merkezi haline gelmişti. Doğu'nun B atı ile, Avrupa'nın
Afrika ile buluştuğu ve Mısırlı din görevlilerinin Yunanlı, Romalı, Süryani,
Pers ve Yahudiler gibi birçok halkla din ve felsefe tartıştığı entelektüel bir po
taydı. Mısırlı irfan tanrısı Thoth'a Yunanlılarca Hermes denmişti ve Yunanca
yazan astrologlar bilerek bir 'hermetik' stil geliştirmiş, Hermetik yazıların
bilgisine sahip çıkmışlardı. Kendilerini kadim Mısır'ın Eski Krallığı'nda da
izleri sürülebilecek uzun bir kadim irfan geleneğinin parçası olarak görmüş
lerdi.
Hermetik literatür İskender' in fethinden sonra 'Helenleşmiş' Mısır'da
Ptolemik çağ sırasında ortaya çıkmıştır. Ptolemy'ler Yunanca konuşuyorlar
dı, ama yerel adetleri ve inançları benimsemişlerdi. iskender 'i izleyen ilk Yu
nanlı yerleşimciler kendi tanrılarıyla Mısır tanrılarını özdeşleştirmişlerdi;
yalnızca Thoth'u Hermes ile değil, Osiris 'i Dionysius, Isis 'i Ceres, Persepho
ne'yi Athena, Horus'u da Apollo ile özdeşleştirmişlerdi. Aynca Isis'i Talih
tanrıçası Tyche ile de ilişkilendirmişlerdi. O değiştirilmez bir yazgıyı değil,
önceden bilme yoluyla değiştirilebilecek bir tür kaderi temsil ediyordu.
En eski gerçek astrolojik metinler Helenistik Mısır'dandır ve Yunanca ya
zılmışlardır. En önemli yazılardan biri Salmechiniaka ancak parçalar ha
- -
265
PETER MARSHALL
266
ASTROLOJi
Yeniden doğma hakkındaki bir pasajda, Hermes oğlu Tat'a beden 'çadı
rı'nın zodyak dairesinden yapıldığını söyler. 1 3 Başka bir pasajda, zanaatkar
(yüce tanrı tarafından yaratılmış olan) güneş, kozmos da zanaatkarlık aletle
ridir. Varlık Zinciri 'nin alçalan düzeninde, gök tanrıları yönetirken, tanrılar
267
PETER M A R S H A L L
tarafından görevlendirilen ' iblisler' insanları yönetir. Her yıldızın bir iblisi
vardır ve onun emirlerine uyar. İblislerin koruyucu meleklere benzer bir rol
leri var görünmektedir, ama onlar enerjilerine göre iyi, kötü ya da iyiyle kö
tünün karışımı bir doğadadırlar, çünkü enerji bir iblisin özüdür ve "enerjiler
tanrıdan gelen ışınlar gibidir." 1 4 İblislere dünya üzerinde otorite bahşedilmiş
tir ve şehirlerle ulusların yanı sıra bireylerde de değişimler meydana getirir
ler. Yıldızlar alayının altında iblisler müfrezesini organize eden güneştir - gü
neşin ışınları heka'nın, evrene enerji veren majik gücün bir görünümüdür.
Onların varlığı bir kişinin karakteri ve kaderini belirlemede horoskopun öne
mini de açıklar:
Tam doğum anında, her bir yıldızın altında sıralanmış görev ba
şındaki iblisler biz varlık bulup bir ruh alırken her birimizi sa
hiplenirler. Bir andan diğerine, yer değiştirirler, aynı konumda
kalmazlar, rotasyonla hareket ederler. Beden aracılığıyla ruhun
iki bölümüne girerler ruhu her biri kendi enerjisine doğru büker.
Ama ruhun rasyonel parçası tanrı için bir hazne olmaya uygun
bir şekilde, iblisler tarafından sahiplenilmemiş kalır... Bu yüz
den, onların aletleri olarak bedenlerimizle, iblisler bu dünyevi
yönetimi idare ederler. Hermes bu yönetime 'yazgı' demiştir. ı 5
Herhangi bir biçim için bir başka biçimle uzak zaman ve enlem
noktalarında yakın benzerlikte olması mümkün değildir. Biçim
ler, bizim Omniform dediğimiz tanrıların ikamet ettikleri dönen
dairelerde saatin anlara sahip olması kadar sık değişirler. Sınıf,
268
ASTROLO J İ
270
ASTROLOJi
* Haruspex; eski Roma ve Etrüsk'te kesilen kurbanların bağırsaklarına bakarak tannların ar
zularını okuyan kahin.
271
PETER MARSHALL
Augustus, Oğlak burcunu kişisel bir amblem olarak benimsedi. Kış gün
dönümünden sonra güneşin doğmaya başladığı burç olduğu için onu Roma iç
savaşından sonra yeni bir barış çağının işareti olarak sundu.
Bir diğer imparatorluk heveslisi yönetimini yasallaştırmak için astrolojiye
ilgi duyan Septimius Severus 'tu. Sarayındaki odaların tavanlarına kendi horos
kopunu çizdirmişti, ama Yükselen Burcun her odada farklı bir yere yerleştiril
diğinden emin olma konusunda dikkatliydi, böylece hiç kimse kendi hesapla
malarını yapamayacaktı, özellikle de ölüm zamanı hakkındaki hesaplamaları !
Roma İmparatorluğu 'nun kadınlan astrolojiye özellikl6. büyük bir ilgi
duymuşlardı. Romalı hicivci Juvenal (yaklaşık İ.S. 60-yaklaşık 1 40) astro
loglara sıkça giden günümüzde hemen tanınacak bir portre sunar:
272
ASTROLOJİ
Onu yaşatacak mı? (Tanrılardan daha büyük bir lütuf isteyebilir miydi?)
Yine de en azından söyleyemez Satüm'ün hüzünlü
Birleşmesinin neyin habercisi olduğunu, ya da hangi takımyıldızın altında
Venüs'ün en hayırlı olduğunu; hangi ayın zarar, hangisinin kar getireceğini.
Böyle, almanaklarını kehribar bir tespih gibi
Kavramış bir kadınla karşılaşırsan,
Ona iyi bak. O kimseye fikrini sormuyor
Usta bir öğüt için; çünkü kendisi usta ...
Kentin dışına çıkmak istediğinde, ister bir mil olsun, ister daha az,
Tablolarından hayırlı bir zaman hesaplar. Ovalarsa
Gözünün bir köşesini, ve gözü kaşınırsa, asla sürmez
Merhem önce danışmadan horoskopuna; o
Yatakta hasta olsa, ancak yiyecektir
Mısırlı Petosiris 'in önereceği zamanlarda.6
Manilius'un Astronomica'sı
Modem astrolojinin tanınabilir biçimini alması Augustus ve Tiberius'un
saltanatı sırasında gerçekleşmiştir. Bilinen en eski astroloji tez Manilius'un
Latince şiiri Astronomica'dır. İ.S. birinci yüzyılın başında yazılan bu eserin
beş kitabı İmparator Augustus'a ithaf edilmiştir. Şairin Stoacı inançlarını açı
ğa vuran tutkulu kadercililik retoriğiyle canlandırılmıştır. Babilliler ve Mısır
lıların 'oldukça karanlık ulusları 'nın yasallığını kabul ederek başlar ve
Cylenne tanrısına (Merkür, Yunan Hermes'in ve Mısırlı Thoth'un aynısı) 'bu
büyük ve kutsal bilimin ilk kurucusu' der.7
Göksel olgulara ilişkin anlatısında, Manilius dünyayı evrenin merkezinde
dört elementten oluşmuş bir küre olarak sunmuştur. Yıldızlar evrenin çatısını
süsleyen, kutsal olan ve ruhla kaplanmış, farklı parçalarından uyumlu bir bü
tün oluşturan ateşlerdir:
Dünya üzerinde her şey sürekli olarak değişmektedir ama gök aynı kalır.
Tanrı ve 'her şeyi kontrol eden akıl' göğün burçlarından dünyevi varlıkları
yaratmıştır. Tanrı uzak yıldızların etkilerini tanımaya zorlamıştır, çünkü yıl-
273
PETER MARSHALL
274
ASTROLOJi
275
P ETER M A R S H A L L
önemlisi Şans Noktası'dır (genellikle bir daire içindeki çapraz işaretiyle tem
sil edilir); bu payın konumu diğer paylan belirler. Doğum gündüz gerçekleş
mişse, Şans Noktası, güneş ve ay arasındaki dereceler ölçülüp, sonra da Yük
selen Burçtan zodyakta aynı miktar ayrılarak hesaplanır. Gece gerçekleşmiş
se, işlem aydan güneşe sayılarak tersine çevrilir.
Şans Noktası 'na kimi zaman 'Ayın Horoskop'u denirdi. İblis Noktası, Zo
runluluk Noktası ve Eros Noktası gibi başka paylar geliştirildi, ama bunlar
eskinin farklı otoriterlerinin farklı göstergeler vermesiyle paylarla evler ara
sında genellikle dikkate değer bir karışıklık oldu. Şans Noktası varlığını sür
dürmüş olan en önemli paydır.
Manilius'un Astronomica'sının dördüncü kitabında, Yunanlıların Mısırlı
lardan aldığı, zodyak burçlarının farklı _gezegenlere tahsis edilmiş üçlü bö
lümleri olan dekanlar anlatılır. Manilius daha sonra her bölge için zodyakın
yöneticilerinin verildiği bir dünya haritası sunar. Son kitap paranatellonta,
ekliptiğin kesitleriyle, ama onların Kuzey ya da Güney'inde aynı zamanda
doğan ve batan yıldızlarla ilgilidir. Burada gezegensel etkilerin ele alınışı pe
kala kaybolmuş olabilir. Paylar, dodecatomory' ler ve paranatellonta gibi da
ha karmaşık ayrıntıların çoğu sonradan vazgeçilmiş olmakla birlikte, Manili
us 'un çalışmasının ana öğeleri hakim astrolojinin parçası haline gelmiştir.
276
ASTROLOJİ
Koç burc u, Aslan burcu, Yay burcu Güneş, Jüpiter, Satürn Ateş
BoQ a burc u, Başak burc u, OQ lak burc u Ay, Venüs, Mar s Toprak
i kizler burc u, Terazi burc u, Kova burc u Sat ürn, Merkür, Jüpiter H ava
Yengeç burc u, Akrep burc u, Balı k burc u Mars, Venüs, Ay Su
Dörtnala giden bir atın, uçan bir kuşun ve yürüyen bir insanın,
gidişlerinin rüzgarıyla taşlan sıçrattığı ya da havada süzülen kü
çük toz parçacıkları kaldırdığı kabul edilecek olursa, yıldızların
herhangi bir etkisinin olduğunu niçin inkar edeceksiniz ki? En
küçük ateş bize etkilerini gönderir ve bizim için olmasa da yıl
dızlar yanar, ve bizi uyarmayla pek ilgilenmezler, niçin onlardan
herhangi bir etki almayacakmışız ki? Doğrudur, astroloji kötüyü
iyi yapamaz. Olayların gidişatı üzerinde hiçbir değişim etkisi
olamaz, ama insanlara büyük şeylerin olacağını bildirerek onu
geliştirenlere bir hizmet eder: Aynı zamanda kötüye karşı insan
lara moral verdiği beklentisiyle sevinç meydana getirir. 14
Bununla birlikte, Batı geleneğinin temeli olan kesin bir astroloji anlatısı
oluşturacak biçimde atalarının çalışmalarını bir araya getiren kişi, bilim tari
hinin en parlak düşünürlerinden biri olan Yunanlı yazar Ptolemy olmuştur.
277
27
Kuşatan
278
ASTROLOJi
279
PETER MARSHALL
280
ASTROLOJİ
Ona göre, bir bireyin mizacının genel karakteristiği ' ilk başlangıç nokta
sı 'ndan ' belirlenmiş'ti. Peki bu başlangıç noktası neydi? Gebe kalma anı
mıydı, yoksa doğum anı mı? Kronolojik olarak, 'tam gebe kalma anı, ama po
tansiyel olarak ve tesadüfen doğum anı 'dır. Gebe kalma anı saptanabilirse,
yıldızların o andaki düzeninin 'etkili gücü' incelenerek bedenin ve ruhun do
ğasını belirlemede 'daha uygun'dur: "Çünkü tohuma başlangıçta şu ya da bu
niteliklerin hepsi kuşatanın bahşetmesiyle verilmiştir; doğal süreçler yoluyla
ancak kendine benzeyen madde gelişim sürecinde kendisine karışacağı için,
beden sonradan büyüdükçe bu değişebilse de, başlangıçtaki niteliğinin türü-
.
ne çok daha yakından benzer."9
Gebe kalma anına 'insan tohumunun başlangıcı' , doğum anına da 'insa
nın başlangıcı ' denilebilir. Ama gebe kalma anını hesaplamak genellikle zor
olduğu için, Ptolemy doğum anıyla çalışılması gerektiğini kabul etmiştir. As
lında, Tetrabiblos'un üçüncü ve dördüncü kitaplarının başlıca ilgi konusu in
san doğasının kökeni olarak doğum horoskopudur. Yükselen Burç gebe kal
ma anında Ayın, doğum anındaysa güneşin yer aldığı burçtur.
Genelde, gezegenler bireylerin fiziksel görünümünü belirlerken Merkür
de "akıl ve zihin"e işaret eder. Ayrıca, Merkür ve ayı kapsayan burçlar, onla
rı yöneten gezegenler ve onların güneşle açılan 'ruhun niteliği'ne - Ptolemy
bu bununla bir insanın zihinsel karakterini kastediyor gibi görünmektedir -
büyük bir katkıda bulunur. 'Ruhun hastalıkları' ya da zihinsel bozukluklarla
ilgili bir bölümde, Jüpiter ya da Venüs gibi yararlı gezegenlerin herhangi bir
etkisi varsa, hastalıkların tedavi edilebileceğini ileri sürer. Jüpiter söz konusu
olduğunda hastalık perhiz ya da ilaçlarla, Venüs söz konusu olduğundaysa
kahinler aracılığı ve tanrıların yardımıyla tedavi edilebilir.
Ptolemy sonraki astrologlarca çok sevilen retorik karakter özellikleri lis
telerinin çoğunun kaynağı olmuştur. Aşağıdaki tirat buna tipik bir örnektir:
281
PETER MARSHALL
Sözün kısası, "istediğini elde etmek için hiçbir şeyden çekinmeyecek düzen
bazlar"! ıo
'Ruhun aktif parçasının marazi sapkınlığı' konusuna gelince, Güneş ve
ayla arasındaki ilişkiyle onların Mars ve Venüs' le ilişkisi dikkate alınmalıdır.
Işıklar eril burçlarda yalnız olurlarsa, "erkekler doğal, kadınlarsa doğal ol
mayan nitelikte aşırıya kaçarlar". Aynı biçimde, ya Mars ya da Venüs veya
her ikisi eril bir burçta olursa, erkekler "zina eden, doymak bilmez ve her fır
satta cinsel tutkuya yönelik kanunsuz ve temel eylemlere hazır, kadınlarsa
doğal birleşmelere istekli olurlar, davet edici bakışlar atarlar ve bizim triba
des dediğimiz [ 'kadınca cinsel sapıklıklar' olarak çevrilir] kişiler haline ge
lirler; çünkü onlar kadınlarla ilgilidirler ve erkeklerin işlevini yaparlar."ıı Er
kekler Mars'tan, kadınlar Venüs'ten gelmiş olabilirler, ama bu gezegenler
'normal ' bir cinsel hayatları olacaksa doğru burçlarda olmalıdırlar.
Evlilik durumunda, erkekler için kendi jenitürlerinde ayın konumuna, ka
dınlar içinse güneşin konumuna bakmak gerekir. Ay yararlı etkili gezegenle
ri içerirse, erkekler eşlerini mutlu ederler; zararlı etkiliyse, tersi olur. Ay 'ın
Satürn ile bağlantısı varsa, "adam eşini sıkı çalışan ve sert; Jüpiter ile, onur
lu ve iyi yönetici; Mars ile, cüretkar ve ele avuca sığmaz; Merkür ile, akıllı
ve gözü açık yapar. Ayrıca, Venüs'ün Jüpiter, Satürn ya da Merkür ile bağlan
tısı varsa kadını tutumlu ve eşiyle çocuklarına karşı sevecen yapar; Mars'la
ise "kolayca büyük bir öfke uyandırır, dengesiz katı kalpli yapar." Benzer bi
çimde, güneş Satürn'le açı yaparsa, kadınlar "ağırbaşlı, faydalı, çalışkan; Jü
piter ile açıda olursa, onurlu ve yüce gönüllü; Mars ile eylem adamı, sevgi
yoksunu ve serkeş; Venüs ile derli toplu ve yakışıklı; Merkür ile tutumlu ve
pratik; Venüs Satürn' le, ağırkanlı ve cinsel ilişkilerde nispeten zayıf; Venüs
Mars' la, ateşli, aceleci ve zina eğilimli; Venüs Merkür'le, erkek çocuklara
fazlasıyla düşkün eşlerle evlenirler. "12
Benim özellikle Ptolemy 'nin dış yolculuklar hakkında söyledikleri mera
kımı uyandırdı. Öğrenmek için, ışıkların, özellikle de ayın (göklerdeki en bü
yük gezginin) 'köşeler'e (angles) göre konumu gözlenmelidir. Ay köşelerde
batıyorsa ya da köşelerden alçalıyorsa, yani ay yedinci, üçüncü, altıncı, do
kuzuncu ve on ikinci evlerdeyse, yurtdışına yolculukların habercisi olur. Jü
piter ve Venüs yolculuğu yöneten evlerin yöneticileri olursa, yolculukları gü
venli ve güzel hale getirirler. Satürn ve Mars ışıkları kontrol ederlerse, özel
likle de karşıt açı yaparsa, kişiyi büyük tehlikelere bulaştıracaklardır: "Su
burçları olurlarsa, talihsiz deniz yolculukları ve gemi kazaları ya da yine zor
lu yolculuklar ve çöl yerleri; toprak burçlarında olurlarsa, yükseklerden düş
me ve rüzgarların saldınsıyla." 1 3
Dördüncü kitabın sonlarına doğru, Ptolemy gezegenler ve insanın yedi
çağı arasında etkili ve güzel bir bağlantı yapar; bu çağlar ayla, ilk küreyle
başlayıp Satürn' le yani gezegensel kürelerin en dışındakiyle biten yedi ge-
282
ASTROLOJi
zegenin düzenine bağlıdır. Ay bebeklikten dört yaşına kadar olan dönemi yö
netir ve çocuğun bedeninin esnekliğini meydana getirir. Çocukluk dönemi
nin bunu izleyen on yılında, Merkür ruhun akıllı ve mantıklı bölümünü oluş
turmaya başlar. Venüs üçüncü çağ olan gençlik çağında sorumluluğu alır ve
' sevginin kucağına doğru bir dürtü, ani bir istek' aşılar. Orta kürenin efendi
si güneştir; on dokuz yıl süren genç erişkinlik dönemidir, eylem ve büyük
amaçların hakimiyetini aşılar. Beşinci çağ olan erişkinlik çağında, Mars on
beş yıl hüküm sürer, yaşama zorluk ve çok acı durumlar getirir. Altıncı sıra
da olan Jüpiter on iki yıllık bir dönem olan yaşlılık çağından sorumludur; el
le yapılan işlerin yavaş yavaş bırakılmasına neden olur ve beraberinde ada
ba uygunluk, basiret ve teselli getirir. Son olarak, Satürn yaşamın geri kala
nı boyunca süren ihtiyarlık döneminde rolünü alır. Artık hem beden hem de
ruhun hareketleri sakinleşir, yaşla birlikte yavaş yavaş yıpranır ve kişi 'mo
ralsiz, zayıf, kolay gücenen ve her durumda zor hoşnut olan' biri haline ge
lir. 1 4 Böylesine kasvetli bir tablo Shakespeare'ın As You Like lt'inde Jaqu
es 'ın yaşamın son sahnesi hakkındaki ünlü konuşmasını sanki önceden söy
ler: "ikinci çocuksuluk ve tümden ilgisizlik: / Dişler yok, gözler yok, tat
yok, hiçbir şey yok."
Her şey sadece tek bir zararlı etkili ya da yararlı etkili gezegen veya yıl
dız tarafından yönetilmediği ve işin içinde birçok değişken olduğu için, Pto
lemy dünya üzerindeki yaşamın talihinin kaçınılmaz biçimde karma olduğu
gözleminde bulunur: "Örneğin, bir kişi bir akrabasını kaybedebilir ve bir mi
ras alabilir ya da aynı anda hastalıktan güçsüz düşebilir ve itibar ve tanınma
kazanabilir, ya da talihsizliğin tam ortasında çocuk babası olabilir."1s Böyle
şeyler bu dünya sahnesinde yazgının cilveleridir.
283
PETER MARSHALL
Plotinus kendini sanatının tamamen farkında olan bir astrolog olarak gös
termiştir. Gezegenlerin etkisinin geleneksel yorumunu verir:
Jüpiter olarak bilinen yıldız, ateşin (ve sıcaklığın) uygun bir öl
çümünü içerir, Sabah yıldızını andırır [Venüs] ve bu nedenle
onunla birleşik olarak görülür. Ateşli Yıldız [Mars] olarak bilinen
yıldızla açıda olduğunda Jüpiter etkilerin karışımından dolayı ya
rarlıdır: Satürn' le açıda, uzaklık yüzünden düşmancadır. Merkür,
öyle görünüyor ki, (kendi özünde) hangi yıldız onunla açıda olur
sa olsun kayıtsızdır; çünkü olarak her karakteri benimser.ı1
284
ASTROLOJİ
Plotinus aynı zamanda bugün hala egemen olan astrolojik dünya görüşü
ne üstün bir ifade kazandırmıştır. Gezegenlerin dünya üzerindeki etkisini
kozmik sempati meydana getirir: "Her şey birbirine bağlı olmalıdır ve sıkı sı
kıya bağlı her organizmadaki sempati ve karşılıklılık öncelikle ve en yoğun
biçimde Her Şey'de varolmalıdır." Göklerin devri tesadüfen işlemez, evrenin
canlı bütününün Dünya Ruhunun yönetimi altındadır. Bu nedenle "sebep ve
sonuç arasında bir uyum" olmalıdır; "Devir içindeki her birkaç düzene onun
emrinde olan şeylerin konumu ve koşullarında bir değişim eşlik etmelidir."
Plotinus bu olayı 'göksel sistemin canlı varlıklarının maddi yayılımları ' yo
luyla görmüştür.22
Bununla birlikte, bu determinist bir tablo değildir. Plotinus bu durumu bir
dansa benzetir. B ir dansçının eşgüdümlü kol ve bacakları belli bir ritme göre
hareket eder, ama onun genel ve toplam amacını belirleyen şey dansçının zih
nidir. Benzer bir şekilde, yıldızlar dünya üzerindeki olayların doğrudan nede
ni değildir; "neden ' Her Şey 'i eşgüdümleyen'dir." Bu yüzden bütün yıldızlar
"herhangi bir hayvan biçiminin organlarında gözlemlenene benzer bir uyum
içinde" evren için elverişlidirler.23 Tıpkı safra kesesinin sadece kendi doğru
dan işlevi için değil, bir bütün olarak beden için varolması gibi, yıldızlar da
Tanrısal Zihin'in genel ve toplam amacı için vardır.
Çağdaşlarının genel fikrinin tersine, Plotinus şunu iddia etmiştir: "Yıldız
ların dönüşleri bir olayın 'nedeni' olmaksızın meydana gelecek belirli olay
lara işaret eder." Evrenin kusursuzluğu içinde, her yıldız - göksel kürenin bir
tanrısı - "daima sakin, keyfini aldıkları iyi'de mutlu ve önlerindeki Görü" ol
malıdır. Tam anlamıyla nedenleri söylememesine karşın, Plotinus yıldızları
"göklere daimi olarak kazınmış harfler" olarak düşünmüştür. 24 Bu sembolle
ri hatasız bir şekilde okursak, geleceği de okuyabiliriz.
Platon'un Timaeus'unda, "kişiliğimizin nasıl yıldızlarla bağlı" olduğunu
açıklayan Zorunluluk İği metaforunu alarak, Plotinus bizim yıldızların emir
lerine köle olmadığımızı savunmuştur. Bizler ' içinde ruh olan bir beden'den
daha fazlası olduğumuz için, zihnimizin gelişimiyle göksel küreden kurtulu
şumuzu sağlayabiliriz.25 Bu yüzden, yıldızlar geleceği bildirir ya da yıldızla
rın habercisi olurken, gerçekten dünyada meydana gelen şeye ve yaşamları
mızı oluşturduğumuz şeye neden olmazlar. Bu çoğu çağdaş astrolog tarafın
dan paylaşılan oldukça çarpıcı modem bir kavramdır.
285
28
Myriogenesis
stroloji günlük kültürün sadece bir parçası olmakla kalmamış, aynı za
A manda Hıristiyan çağının başlangıcında Mısır ve Greko-Romen dünya
sında tıp, maji ve birkaç etkili kültün ayrılmaz bir parçasını da oluşturmuştur.
Galen (yaklaşık İ.S. 1 29- 1 99) Marcus Aurelius'un Roma'sında saray heki
mi olmadan önce Yunanistan ve İskenderiye'de araştırmalar yapmıştır. Platon
ve Hipokrat'tan esinlenen Galen' in tıp kuramı versiyonu ortaçağa dek başlıca
model olarak devam etmiştir. Bedenin farklı bölümleriyle uyumlu olan dört
elementle ilişkili olan dört hümor fikrine dayanmaktadır. Galen'e göre, "Astro
loji onların [hekimlerin] sanatını önceden görmenin parçasıdır ve en azından
birçoğu astrolojinin bu bölümünü tıbbın parçası olarak kabul etmiştir."ı
Maji o zamanlar tıbbi astrolojiyle sıkı sıkıya birbirine geçmişti. Çiçekler
ve taşlar gezegenlerle ilişkilendirilmişti ve bir gezegenin zararlı etkisini ön
lemek ya da yararlı bir etkiyi arttırmak için kullanılırdı. Aşağıdaki reçetenin
de gösterdiği gibi, astroloji ve maji hem koruyucu hem de iyileştirici tıbbın
bir parçasıydı:
286
ASTROLOJİ
ren bir kadının adetine bastırıp beklet. Onları kadının kendi cin
sel organlarına bastırıp bekletmesine izin ver. Canlı bir kurbağa
al ve karaburçak tohumlarını onun ağzına at ki kurbağa onları
yutsun, sonra da kurbağayı onu yakaladığın yerde canlı bırak.
Sonra bir banotu tohumu al ve bir kısrağın sütüne bastırıp bek
let; bir öküzün burnundan sümük al, arpa tohumlarıyla birlikte
bunları bir [parça] deriye koy ve onu bir Satürn ya da Merkür
gününde zodyakın dişil bir burcunda [olan] ayın küçülmesi sıra
sında bir tılsım olarak tak. Arpa tanelerini bir katırın kulağından
aldığın kulak kiriyle birbirine karıştır.2
287
PETER MARSHALL
288
ASTROLOJİ
Bu ilk imparatorluktan ikincil bir Sol ve Luna kültünün doruk noktasıydı. İm
parator Julian, güneşe bir ilahi söylerken, şunu hatırlar: "Çocukluğumdan be
ri tanrının ışınlarına duyulan tutkulu bir özlem beni [nasıl] yakıyordu ve zih
nim onun göksel ışığında en hassas yıllarımdan bütün bütün emiliyordu ... İn
ce bir kuş tüyü çenemde neredeyse hareketsiz dururken, zaten bir astrolog di
ye alınmıştım."? Nero bir savaş arabası sürücüsü olarak güneş tanrısıyla kar
şılaştırılmış ve ona karşı bir komployu açığa çıkardığı için Sol'a teşekkür et
miştir. Septimius Severus madeni paralarda kendisine Sol lnvictus demekle
kalmamış, aynı zamanda yedi gezegeni resmeden Septizonia Tapınağı 'nı in
şa etmiştir.
Bu kült İ.S. 3 1 2 yılında Konstantin din değiştirip Hıristiyanlığı kabul ede
ne kadar resmi tapınma biçimi olarak kaldı. Takip eden anti-pagan yasama
da, astroloji ölümle cezalandınlabilecek suçlar olarak ilan edilen kehanet ve
majiyle ilişkilendirildi. Katolik Kilisesi İ.S. 325 yılında Nicaea Ekümenik
Konseyinde astroloji yasaklandı. Constantinus 358 yılında ikaz eder: "Her
hangi bir sihirbaz ... falcı (soothsayer), kahin (diviner), kehanetçi (augur),
hatta astrolog ... benim Maiyetimde ya da Caesar' ın Maiyetinde yakalanacak
olursa, yüksek mevkisinin korumasıyla cezadan ya da işkenceden kurtulama
yacaktır. "s
Firmicus'un Mathesis'i
Bu eziyet ortamı hiç kuşkusuz Sicilya' dan bir senatör olan astrolog Julius
Firmicus Matemus 'u 334 yılında astrolog arkadaşlarını uyarmaya mecbur bı
rakmıştı: "Çalışın ve erdemin bütün ayırt edici işaretlerinin peşinde olun. Al
çakgönüllü, dürüst, ağırbaşlı olun, az yiyin, az şeyle yetinin, böylece paraya
olan utanç verici sevgi bu kutsal bilimin görkemini lekelemesin ... Devletin
durumu ya da Roma imparatorunun hayatı hakkında herhangi bir kişiye ya
nıt vermekten sakının... B ir harita çıkarırken, insanlar hakkındaki kötü şeyle
ri çok açıkça göstermeyin."9
Sadece imparator, diye iddia etmiştir Firmicus, yıldızların gidişine tabi
değildi. O dünyanın efendisi olduğu için, kaderi de en yüksek tanrının hük
müyle yönetiliyordu. Kaderci olmanın tam tersine, Firmicus göksel etkilerin
kişisel sorumluluktan affedilmediğini savunmuştur. Aslında, tanrılara ibadet
etmeliyiz, böylece, "kendi zihinlerimizin tanrısallığının kuşkularını giderin
ce", yıldızların gücüne direnebiliriz. ıo
Firmicus'un astroloji üzerine Latince tezinin adı Yunanca'da ' İlim' anla
mına gelen Mathesis'tir. Latince'ye, doctrina olarak çevrilmiştir ve özellikle
"matematiksel bilimler"le ilgili olan alana gönderme yapmaktadır. Firmicus
için astroloji başlıca üç bölümden oluşur: Haritaların çıkarıldığı matematik
sel ve astronomik hesaplamalar; ikincisi, daha astrolojik sistem, yani açılar,
289
PETER MARSHALL
290
ASTROLOJİ
Hıristiyanhğm Gelişi
Roma İmparatorluğu, sonlarına doğru, astroloji için konuksever bir yer
değildi. Porphyry dördüncü yüzyılın başında ustası Plotinus 'un çalışmalarını
yayımladığında, astroloji aleyhine dönmüştür. Aynca, Hıristiyanlık İmpara
torluğun resmi dini olduğunda, astroloji uygulaması yasadışı ilan edilmiştir.
Bununla birlikte, İskenderiyeli filozof Iamblichus Theurgia or the Egyptian
Mysteries (Theurgia ya da Mısır' ın Gizemleri) adlı kitabında onu savunma
ya başlamıştı. Porphyry'nin eleştirilerine karşı astrolojiyi bir "matematiksel
bilim" olarak savunmuştur:
291
PETER MARSHALL
292
ASTROLOJi
retisi kadar onulmaz bir çılgınlık sınırında ve o kadar ahlakı bozuk olmamış
tır. " 1 9 Bu tür sindirici saldırılarla, astrolojinin geri çekilmek zorunda kalması
şaşırtıcı değildir. Altıncı yüzyılla birlikte Kilise astrolojiyi yenmiş, Sol ve Lu
na on birinci yüzyıla kadar Hıristiyan Batı'da yeraltına çekilmişti. Bu arada,
yayılan İslam dünyasına sığındılar ve orada geliştiler.
29
Orta Doğu 'nun Yıldızlara Bakanlan
ir ayak işi için pazara gönderilen genç ve tasasız bir uşak hakkında İ slam
B alimlerinin çok sevdiği eski hikaye vardır. Genç geri döndüğünde, berbat
bir haldedir. Efendisi ona ne olduğunu sorar, genç de yanıtlar: "Pazar yerin
de kalabalığın arasında Ö lüm Meleğini gördüm; delip geçen gözleriyle bana
baktı hayretle. Bana en hızlı atlarınızdan birini verin, ben de Samara şehrine
at süreyim ki Ölüm 'ün elinden kurtulabileyim !" Ölüm'ün gücünü bilen efen
disi seve seve kabul eder onun seçimini yapmasına izin verir.
O günün ilerleyen saatlerinde, efendi pazara kendi gider ve Ölüm Me
leğini hata orada bulur. "Uşağın nerede?" diye sorar. Efendisi onun artık
kendisiyle olmadığını, hızlı at alıp Samara şehrine gittiğini söyler. Ölüm
Meleği bilir bir ifadeyle başını sallar ve şöyle der: "Onu bu sabah burada
görmek beni şaşırtmıştı, çünkü bu gece onunla Samara'da bir buluşmam
vardı."
Bu hikaye yazgının işlerini güzel bir şekilde örneklemektedir, peki ama
bu buluşma yıldızlarda mı yazılıydı? Uşak özgür iradesinin bilinçli bir çaba
sıyla yazgısından kaçabilir miydi? Yaşamda bir başka yola girip o yolda iler
leyebilir miydi? Bu en iyi İslam zihinlerini yoran bir ikilemdi.
294
ASTROLOJİ
İslamiyet'in Yıikselişi
Müslümanlar yedinci yüzyılda Mısır'ı fethettiklerinde, orada uzun bir
geçmişi olan bir ilim geleneği buldular ve İskenderiye' de şehrin büyük kü
tüphanelerinin dağınık kalıntıları arasında astroloji çalışmaları keşfettiler.
Mısır tapınaklarının kadim irfanının bir tortusunu taşıyan Hermetik gelenek
le de temas kurmuş oldular.
İslam İ mparatorluğu yayıldıkça, Yakın ve Orta Doğu'da yeni ilim merkez
leri gelişti. Zulmeden Hıristiyan Nesturiler (Nestorian) Mısır ve Yunan ilmi
nin Arap dünyasına aktarılmasında özel bir rol oynamışlardır. 489 yılında dı
şarı sürüldükleri Suriye'nin kuzeyindeki Edessa'ya (Urfa'nın eski adı) yer
leşmişlerdi. Sonra Mezopotamya'daki Nisibis'e geçtiler, en sonunda da ünlü
bir rasathanenin bulunduğu İran'daki Judi-Shapur'a yerleştiler. Yunanca ya
zılmış eserleri, özellikle Süryani diline, çevirdiler ve bu eserlerin İ slam dün
yasına iletilmesini sağlamış oldular.
Suriye yeni İslam devletlerinin en dinamiği, farklı kültür ve dillerin bir
buluşma zemini haline geldi. Bununla birlikte, 750 yılından sonra Abbasi ha
lifelerinin idaresinde en büyük ilim merkezi haline gelen yer Irak'taki Bağ
dat'tı. Bilimler birçok eski metnin bulunduğu ve çevrildiği sekizinci yüzyılın
sonlarıyla dokuzuncu yüzyılda gelişti. İslam İ spanyasında da, özellikle onun
cu yüzyılda III. Abd er-Rahman ve onun halefi il. al-Hakam'ın yönetimi al
tında daha başka merkezler gelişti. Cordoba'daki sarayları İslam İmparator
luğunun başlıca ilim merkezi haline geldi.
Bu arada, Kuzey-Batı Mezopotamya'daki Harran şehri Hermetik irfanın
bir kalesi olmaya devam etti. Müslümanların eline geçmesine karşın, oranın
pagan sakinleri, özellikle de yıldızlara bakanları, İslamiyet'e de Hıristiyanlı
ğa olduğundan daha fazla dönmediler. Kuran'dan İslam mollalarının izin ver
diği bir "Kitap" sahibi peygamber dini için kullanılan terim olarak Sabian
adını benimsediler. Onların peygamberi Kuran'da İdris, Kutsal Kitapta da
Enoch olarak anlatılan Hermes 'ti. On birinci yüzyıla kadar dayandılar ve
Hermetik geleneğin varlığını sürdürüp Avrupa'ya geçmesini sağladılar.
İslamiyet astrolojiye çok yardımcı oldu. Din, felsefe ve bilim arasında ça
tışma görmüyordu; bunların tümü tanrısal olanın yadsınması yerine tevhit'e
(bir olma haline) götürebilirdi. Bütün İslam bilgisinin nihai amacı zihni fizik
sel görünümlere olan bağlılığından kurtarmak ve onu bir Bütün görüsüne ha
zırlamaktı. Astroloji ilk başlarda Şiiler ve Sufiler tarafından kabul edildi. Ikh
wan al-Sufa (Saflığın Kardeşleri) olarak bilinen Sufi eğilimleri olan Şii grup
Varlığın Birliği'ni vurgulayan etkileyici bir ansiklopedi, Rasai' l'i (Mektup
lar) yazmıştır: "Evrensel Ruh dünyanın ruhudur. Dört element onun desteği
görevi yapan maddedir. Küreler ve yıldızlar onun organları, mineraller, bitki
ler ve hayvanlar da onu hareket ettiren objelerdir."ı
295
PETER MARSHALL
296
ASTROLOJİ
Kameri Takvim
Müslüman astrologlar bir horoskop çizmek için hem doğru araçlar hem de
güvenilir tablolara sahip olunması gerektiğinin oldukça farkındaydılar. Güve
nilir tablolar doğru araçlar olmaksızın yapılamazdı. Yunanlılardan göklerin
gözlemlenmiş küresinin bir düzleme projeksiyonunu olanaklı kılan usturlabı
297
PETER MARSHALL
298
ASTROLOJi
nim babam son dördünden üç gün sonra öldü," demek yerine "ay falan filan
bir evdeyken öldü." diyebilir. 6 Böylece dekanatlara ve zodyaka benzer bir bi
çimde zamanı hesaplayabilirlerdi.
Hiç kuşkusuz Müslüman ülkelerde lunar takvimin kullanılması yüzünden,
bu tablolar ay düğümlerini ve yirmi sekiz evi içeriyordu. Bu düğümler ayın
ekliptiği geçtiği noktayı gösterir. Hintliler gibi, Müslümanlar da bu düğümle
ri gözle görülemeyen gezegenler olarak düşünürlerdi.
Müslümanların lunar evleri ilk olarak Al Thurayya, "Birçok Küçük Olan"
ile başlamıştır. Bunlar Boğa takımyıldızındaki Pleiades'tir. O kadar dikkat
çekici olmasının dışında, bunlar muhtemelen konumları İ . Ö . üçüncü binyılda
ilkbahar noktasının derecesiyle çakıştığı için seçilmişlerdir. Bu da akla olası
bir Mezopotamya kaynağı getirmektedir. Presesyon yüzünden, ilk yirmi yedi
ev, Al Sharatain, "İki Burç" (_ ve g Arietis) Koç burcunun ilk derecesinden
başlayarak birinci olmuştur. 360°'lik ekliptik yirmi sekiz eşit bölüme ayrıl
mıştır.
Rönesans döneminin Avrupalı astrologları Arapların lunar evlerini benim
semişlerdi. Bu majiye duyulan bir ilgiyle harekete geçirilmiş gibi görünüyor,
çünkü ay çok uzun süre majinin hanımı olarak düşünülmüştür. Farklı evlere
kimi pozitif, kimi negatif farklı özellikler atfedilmiştir. Özellikle İtalyan filo
zof Giordano Bruno ( 1 548- 1 600) ayrıntılı ve incelikli bir bellek sanatı geliş
tirmek için Msıırlıların dekanatlarıyla birlikte Arapların lunr evlerinin betim
lemesini kullanmıştır.?
Müslüman astrologlar aynı zamanda dünyanın çağlarıyla bir bireyin yaşa
mındaki evreleri arasında değişen ' zaman bölümleri'nden de çok yararlanmış
lardır. Ebu Ma'şer'e göre dört tür fardar ya da periyot vardır. "Güçlü fardar"
360 güneş yılı sürer. Büyük fardar yetmiş sekiz yıldır ve on iki burca - Koç
burcu on iki, Balık burcu bir olmak üzere geriye doğru - dağıtılmıştır. Orta
fardar yetmiş beş yıldır; her biri güçlü gezegen oldukları zodyak düzeninde
dokuz gezegenden biri tarafından yönetilir (bildik yedi gezegen artı iki ay dü
ğümü). Gezegenlerin düzeni güneş, Venüs, Merkür, Satürn, Mars, Venös 'tür.
Küçük fardar da aynı şekilde yetmiş beş yıldır, ama dokuzfardari'ye (farda
riyat) bölünür ve aynı güçlü gezegen düzenine göre dokuz gezegene dağıtılır.
Belirsiz bir dünyada, çoğu insan gibi Müslümanlar da "bir yolculuğa baş
lamak için en iyi zaman hangisidir?" ya da "kararımın sonucu iyi mi olacak,
yoksa kötü mü?'', hatta "ne zaman öleceğim?" gibi sorulara ilgi duymuşlar
dır. Bunlara yanıt bulmak için, astrologları Yunan astrolojisinden ilerletme
(progresyon), seçim ve transit tekniklerini geliştirmişler ve bunları Latin Ba
tı 'ya aktarmışlardır.
Bir ilerletilmiş haritada, haritanın öğeleri doğum tarihinden gereken prog
nostikasyon tahmini tarihe, zaman dönemine karşılık gelen bir açıyla döndü-
299
PETER M A R S H A L L
rülürler. Bu iki harita daha sonra şimdiki zaman ve gelecek zamana dair ko
nu hakkında bilgi verecek biçimde karşılaştırılır. Bu inceleme yaşam süresiy
le ilgili olduğunda, doğum anına hyleg (Arapların haylaj' ının Latin biçimi)
denir.
Seçimler konusuna gelince; amaç bir şeye başlamak için en iyi zamanı
bulmaktır. Bu da yine radikal olarak bilinen haritanın başlangıç noktasını
döndürmeyi gerektirir. Modem astrologlar arasında zodyak çevresindeki za
manı ölçmek için kullanılan en yaygın yöntem 'bir günü, bir yıl' kabul etme
dir - yani, ilerletilmiş haritada doğum tarihinden ileriye aynı sayıda gün da
nışanın yaşamında yıl olarak kullanılır. De Revolutionibus Nativitatum'da,
Ebu Ma' şer gezegenlerin transitleri hakkında şunları yazmıştır: "Gezegenle
rin yılların devrinde radikal yerlere ve diğerlerinin radikal yerlerine girişinin
iyi ve kötü sonuçlardan oluşan tarifsiz anlamları vardır... Gezegenin radikal
haritada bulunduğu burca bakılmalı ve Yükselen Burç olarak kabul edilip ona
göre yorumlanmalıdır."s
Arap Noktaları
İ slamiyetin en önemli gelişmelerinden biri eski Yunanlıların ve Romalı
ların Paylar dedikleri Arap Noktaları adı verilen "Evlerin yazgıları" olmuş
tur. Bunların doğum haritasında gezegenlerin konumlarını yükselttikleri dü
şünülmüştür. Bu hisseler zodyakta biri genellikle bir kasp olan üç faktör içe
ren bir denklemin çıkardığı konumlardır. Bir daire içindeki bir kareyle gös
terilen Şans Noktası; Yükselen Burcun derecelerine ayın dereceleri eklenip
toplamdan güneşin dereceleri çıkarılarak hesaplanır. Sonuç olarak Şans
Noktası, ayın güneşten derece olarak uzaklığı kadar zodyakta Yükselen
burçtan uzaklıktadır. Bu iyi talih olarak düşünülür, çünkü güneşin gücüyle
ayın gücünü birleştirir ve Yükselen Burç (ufuk) aracılığıyla bu güçleri dün
yaya indirir.
Eski Yunanlı ve Mısırlıların da aslen yedi payları/noktaları vardı: Zorun
luluk, Eros, İ blis, Cüret, Nemesis, Zafer ve Talih. Bunları, sırasıyla Yükselen
Burçla Satürn, Venüs, Merkür, güneş, Mars ve Jüpiter arasındaki orta nokta
yı belirleyerek, Şans Noktası ile aynı nokta izlerdi. Böyle kırkı aşkın denk
lem geliştirmişlerdi. Matematiğe düşkünlükleriyle Müslüman astrologlar ön
ce bu yedisinden doksan yedi tabi sonuç noktası geliştirdiler, sonra da on bi
rinci yüzyılla birlikte bu sayı l 43 'e ulaştı. Bu noktaların çoğu Yükselen
Burçla gezegenler, Ev kasp (başlangıç noktaları) ve düğümlerinin ilişkisini
merkez alırken, bazıları iki Nokta arasındaki ilişkiye bile odaklanmışlardır.
Astrologların bir doğum haritasına incelik kazandırmalarını ve gezegenlerin
göstergelerini kontrol etmelerini olanaklı kılan oldukça incelikli (sofistike ve
sübtil) bir sistem haline gelmiştir. Bununla birlikte, on birinci yüzyıl astrolog
300
ASTROLOJİ
301
PETER MARSHALL
302
ASTROLOJi
Yahudi Astrolojisi
Orta Doğu'dan çıkan tek astrologlar Müslümanlar değildi. Yahudiler de
hem Arap kaynaklan hem de Yunan ve Mezopotamya geleneklerine yönele
rek kendi astroloji biçimlerini geliştirdiler. Tevrat'ta (Eski Ahit'in Musa tara
fından yazıldığı söylenen beş kitap) ve Talmud'da (medeni hukuk ve din hu
kuku üzerine başlıca Yahudi eseri) Keldanilere yapılan birçok gönderme bu
lunmaktadır. İ. Ö . birinci yüzyılda, İ skenderiye'deki büyük bir Yahudi toplu
luğundan The Treatise of Shem adlı bir çalışma çıkmıştır. Arami dilinde ya
zılmış olan bu eser zodyakın her bir burcu için, aşağıdaki gibi tahminlerle, on
iki bölüm sunmaktadır: "Yıl Boğa burcunda başlarsa, adında bir Beth ya da
Yudh ya da Kaph olan herkes hasta olacak ya da bir demirle [silahla] yarala
nacaktır. Ve savaş olacaktır. Ve Mısır 'dan bir rüzgar çıkacak ve bütün dünya
yı dolduracaktır. "13 Filistin'de ve Orta Doğu'da başka yerlerde, merkezi bir
konumda zodyakın burçlarının betimlemeleri İ.S. dördüncü yüzyıldan itiba
ren sinagoglarda oldukça yaygın biçimde görülmüştür.
Hem güneş bazlı hem de kameri ekollerin tutumlarını benimseyen Yahu
di astrolojisi; İslam ve daha sonraki Batı astrolojisinden daha spiritüel yöne
limliydi. Astrologlar danışanlarım Halachah (Yahudi yasası) uyarınca dinsel
bir yaşam sürmeye teşvik etmişlerdir. Yahudilerin aile ve daha büyük toplu
luklara yaptıkları geleneksel vurguyla birlikte, bireyin çok büyük ölçüde hem
göksel bağları hem de dünyevi sorumlulukları olan sosyal bir varlık olarak
görülmesi şaşırtıcı değildir.
Yahudi natal horoskopu güneşin yıllık dönüşüne dayanan tropik zodyaka
göre hesaplanır. Yahudi takvimi Yunanlı astronom Melon tarafından gelişti
rilmiş olan on dokuz yıllık Metonik döngüyü uygulayan bir kameri-güneş sis
temdir. Çin ve Hint takvimlerine benzer, çünkü yılı on iki aya böler ve ona
365 günlük güneş yılıyla bir olması için artık aylar ekler. Kış gündönümün
den sonraki ikinci yeniayla başlayan Çin takviminin tersine, Yahudilerin din
sel yılı ilkbahar noktasından sonraki ilk yeniayla başlarken, medeni yıl son
bahar noktasından sonraki ilk yeniayla başlar. Bu takvimin tarihi İ.Ö. 376 1
yılındaki geleneksel Yahudi Yaratılış Yılına dayanmaktadır.
Aynı zamanda, Yahudi astrolojisi Çinliler, Hintliler ve Batılıların derece
derece meydana gelen presesyona dayanan 'Büyük Yıllar' kavramını da pay
laşır, ama onlara 'Peygamberce Çağlar' der. Her biri 25.920 yıl döngüsünde
2. 1 60 yıl sürer. Kova Burcu Çağı 'nın gerçek zamanlaması çağdaş Yahudi ast
rologlar arasında hala bir tartışma konusudur. Haham Joel C. Dobin bunun
Jüpiter ve Satürn 'ün 3 1 Aralık 1 980'de Terazi burcunda bir birleşme oluştur
duğunda meydana geldiğini iddia der, ama diğerleri bunun 200 1 yılındaki ay
nı birleşmede gerçekleştiğini söylerler. 14
Zodyakın burçları için kullanılan kadim Musevi terimler, Talmud'a göre
303
PETER MARSHALL
304
ASTROLOJİ
Abram ve Sarai çocuk sahibi olamaz, ama İbrahim ve Sarah çocuk sahibi ola
bilir. ' 1 9
305
PETER MARSHALL
Denge Sütunu
B
G
1
o
ç
1 ç
M
yeniden doğma anlamına gelecektir. Ama bazı istisnai varlıklar sübtil Cennet
Dünyası ya da spiritüel Gök Dünyası'na yükseleceklerdir. "Bu şekilde," der
bize Zev ben Shimon Halevi, "Adem, Tanrısal'ın imgesi, Varoluş'un ay
nasının bir zamanlar, şimdi ve daima olan ve olmayan Tek' le bir olacak
biçimde yok olduğu Zaman'ın Sonu'na kadar Tanrı'ya bakmak için Tanrı 'nın
iradesini yerine getirir. "22
306
B eşinci Kısım
Samanyolu :
Avrupa
30
Işığın Başlangıcında
309
PETER MARSHALL
Kelt Britanyalılara karşı savaşta kendisine öğüt vermesi için Pellitus adlı İ s
panyol bir astrolog istihdam etmişti. Bununla birlikte, genel nüfus için, nere
deyse yok olmuştu, sadece 'Mısır Günleri ' sisteminde, yani şanslı ve şanssız
günler geleneğinde varlığını sürdürüyordu.
İlimin ışığı astrolojinin eski görkeminin parıltısıyla birlikte, manastırlarda
parlaklığını koruyordu. En iyi kütüphanelerde astrolojik referansları ve ruhun
ölümsüzlüğü görüşüyle birlikte Cicero'nun Somnium Scipionis'i (Scipio'nun
Rüyası) (yaklaşık 430) üzerine Macrobius'un yorumunun kopyaları ve Sevil
le Piskoposu İsodore'nin (yaklaşık 560-636) astroloji tanımıyla birlikte mu
azzam Etymolagiae'si (Etimoloji) bulunabilirdi. Consolation of Philo
sophy 'si (Felsefenin Tesellisi) Neo-Platoncu dünya görüşünün klasik bir be
timlemesini veren Boethius (yaklaşık 480-yaklaşık 524) da Ptolemy çevirmiş
olabilir, ama bu çalışma kayıptır.
Cicero'nun Somnium Scipionis'i üzerine yorumunda Macrobius gezegen
lerin olağan karakteristiklerini ve Plotinus'tan, yıldızların dünya üzerindeki
olaylara yalnızca neden olmadığı, aynı zamanda bu olaylan gösterdiklerini
söyleyen - bu çağlar boyu yankılanmış bir görüştür bu - alıntılar sunmuştur.
Özellikle, Macrobius ortaçağ boyunca devam eden iki astroloj ik fikir ver
miştir. İ lki ruh kürelerden geçip bedenle birleşirken, yedi gezegenin karakte
ristiklerini edinmesiydi. Ruh, Jüpiter' in küresinden, düşünme ve akıl alır;
Mars'tan, 'ruhun ateşli gayreti' ; güneşten ' bir his ve fikir doğası ' ; Venüs 'ten,
'arzu devinimi'; Merkür'den, ' hissettiklerini yorumlama ve söyleme'; ay kü
reden de 'bedensel üreme ve büyüme' alır.2
İkinci etkili fikir, yaratılışın thema mundi olarak bilinen bir 'doğum hari
tası' olduğuydu. Bu dünya horoskopu uzun süre önce kurulmuş ve yaklaşık
İ .Ö. 2.200 yılında yazılmış 'Yaratılış Destanı'nda görülmüştür. Bu fikir ço
ğunlukla başlangıcı olmayan bir daire olan zodyak dairesinin ' başlangıç nok
tası' olarak niçin Koç burcunun düşünüldüğünü açıklamak için ileri sürülür.
"Derler ki," diye yazmıştır Macrobius, "hepsinin ilki olan, bu nedenle de
haklı olarak dünyanın doğum günü denen o gün geldiğinde, Koç burcu Gök
yüzü Ortası 'ndaydı; Gökyüzü Ortası adeta dünyanın başucu olduğu için bu
yüzden Koç burcu da hepsinin içinde ilk, ışığın başlangıcında dünyanın başı
gibi görünen olduğuna inanılmıştır."3
O zamanlar İ spanya'da uygulama yapan bazı astrologlar vardı belki de,
ama Seville Piskoposu İsidore astrolojiyi sanki geçmişte kalmış gibi ele alır.
Muazzam Etymo logiae' sinde, astronomia ve astrologia arasında aynın yap
mıştır. Astronomia "göklerin dönüşü, yıldızların doğuşu, batışı ve devinimle
ri ve niçin onlara öyle dendiği," ile ilgilenir. İsidore, "güneş ve ayın yollan
ya da yıldızların sabit dönemleri" ile ilgilenen fiziksel astrolojiyle yıldızlarla
kehanette bulunan ve "on iki göksel burcu ruhun ve bedenin bölümlerine da
ğıtan ve yıldızların yollarından insanların karakterlerini ve doğumları önce-
310
ASTROLOJİ
31 1
PETER M A R S H A L L
312
ASTROLOJİ
313
PETER MARSHALL
314
ASTROLOJİ
Aletler ve Tablolar
On ikinci yüzyılın sonuyla birlikte, eskiden kalan başlıca astrolojik metin
ler Avrupa'da ulaşılabilir duruma gelmişti. Astroloji kuramı sağlam bir temel
üzerinde inşa ediliyordu. Artık ihtiyaç duyulan şey güvenilir aletler ve tablo
lardı.
Takvim, özellikle de Paskalya yortusunun tarihini hesaplama sanatı tarım
sal ve liturjik yıl için - çiftlikte ve kilisede - esastı. Bede, astroloji üzerine
yazdığı bilinmemesine karşın computus yani takvimin, özelde de Paskalya
-
315
PETER MARSHALL
Öğle zamanı güneşin gölgesi size güneşin zodyakta nerede olduğunu söy
leyebilirdi. Peki ya saati? Bu gün boyunca güneş saatine gölgenin nasıl düş
tüğüyle ve gece yıldızların konumuyla okunabilirdi. On ikinci yüzyıldan iti
baren, zodyak, bayramların, mezmurların ve duaların tarihleri ve zamanların
dan oluşan takvimlerin bulunduğu sayısız Books ofHours (Saatler Kitabı) or
taya çıktı. Avrupa'nın her yanında papazlar ve halkın diğer kısmı tarafından
kullanılıyorlardı.
Avrupa'da astronomi ve astrolojinin bağımsız gelişimindeki en önemli
alet on ikinci yüzyılda Araplardan alınan usturlaptı. Araplar da onu Yunanlı
lardan almışlardı. Usturlap gözlemlenen göksel kürenin bir düzleme projek
siyonunu olanaklı kılıyordu. Gökcisimlerinin tablolarının çizilmesi, gökci
simlerinin gözlemlenmesi ile zaman, enlemler, yükseklikler ve uzaklıkların
bulunması için esastı. Horoskop bakımından da doğum anında göklerin doğ
ru gözlemini sağlıyordu. Tablolarla birlikte, astrologun Yükselen Burcun ko
numunu saptamayı ve haritayı on iki Eve bölmeyi sağlıyordu.
Doğru tablolar esastı. Castile ve Leon Kralı X. Alfonso ( 1252- 1 284) is
panya'da Mağribilerden yeniden aldığı krallığında varolan astronomik veri
leri toplamak ve bir sistem haline getirmek için Müslüman, Yahudi ve Hıris
tiyan alimleri bir araya getirdi. Sonuçta ortaya çıkan Alfonsine Tables (Alfon
sine Tabloları) on altıncı yüzyılda Kopemik tarafından gözden geçirilen ka
dar Avrupa' da standart çalışma olarak kaldı.
Ortaçağ Alimleri
Astrolojiye ilgi duymaya başlayan ortaçağ alimlerinin neredeyse tümü o
ya da bu şekilde bir kilise üyesiydi. Bu yüzden Kilisenin astroloji tutumunu
kabullenmek zorundaydılar. İlk Hıristiyan Kilisesi pagan putperestliği ve boş
inancı diye düşünülen şeyle mücadele etmişti. On ikinci yüzyılda, Aristo say
gıdeğer bir filozof olarak Platon' a katıldı ve sonraki 200 yıl boyunca Avru
�
pa' da �ğ timli kesimin felsefesi öncelikle Aristocu oldu. Astrologia simya ve
tı �I� bırlıkte scientia'nın, bilginin parçası olarak kabul ediliyordu. Bununla
�
b��h te, daha önce de görmüş olduğumuz gibi, astrologia'nın Hıristiyan öz
gur ırade ve ahlaksal sorumluluk öğretisini sarsar gibi görünen örtük deter
� _'
minizmiy e Kili �e ni� bir sorunu vardı. Göksel etkiler bir insanın fiziksel ya
pısı� ı belırleyebılırdı, ama bilinci ve iradesini belirleyemezdi. 1 277 yılında
.
Parıs Pıskoposu Stephen Tempier 2 1 9 heretik öneriden oluşan bir liste ya
yımladı; bunların altısı açıkça astrolojiyle ilgiliydi:
�
1 43 Gök �rdek i farklı burçların insanlarda hem spiritüel istidatları hem
.
de dunyevı meselelerinin farklı koşullarını etkilemesi.
316
ASTROLOJi
1 272 yılında yazılan bir mektupta Regensburglu Berthold bir kilise üyesi
nin astrolojiye karşı tipik tutumunu özetlemektedir: "Taşlara, bitkilere, sözle
re gücünü veren Tanrı olduğuna göre tek bir şey dışında diğer her şey üzerin
de gücü olan yıldızlara da güç veren yine Tanrı'dır... Yıldızların üzerinde gü
cü olmadığı tek şey insanın özgür iradesidir: Onun üzerinde hiçbir insan oto
riteye sahip değildir, kendisi dışında."ı4
Bazı kuşkularla birlikte, astroloji 'okullu' olarak bilinen ortaçağın en bü
yük düşünürleri tarafından kabul edilmişti. Felsefeleri onlara gökcisimlerinin
etkisini kabul etmeye yatkınlaştırıyordu, ama Tanrı'nın her şeye gücünün yet
tiğine ve özgür iradeye yaptığı vurguyla Hıristiyanlıkları bu şevklerine gem
vuruyordu.
1 235 'ten 1 253 'e kadar piskoposluk bölgesinde Oxford Üniversitesi 'nin
de bulunduğu Lincoln Piskoposu olan Robert Grosseteste sadece astromete
oroloji (göklerin durumundan hava durumunu önceden tahmin etme) değil,
aynı zamanda hem simya hem de tıpta astrolojinin kullanımını onaylayan bü
yük bir alimdl. İlk çalışmalarından biri olan On the Liberal Arts'ta (Temel
Bilimler Üzerine) şöyle yazmıştır: "Doğal felsefenin astronomia'nın yardı
mına geri kalanından daha fazla ihtiyacı vardır; çünkü bizim çalışmalarımız
ya da doğanın çalışmaları yoktur, ya da çok azdır, örneğin astronomia'nın
egemenliğinden çıkarılabilecek bitkilerin üremesi, minerallerin transmutas
yonu, hastalıkların tedavisi gibi. Çünkü göksel güç hareket ettirmediği ve gi
zilden eyleme yönlendirmediği sürece aşağı doğa (natura inferior) hiçbir şe
yi etkilemez."ıs Grosseteste astronomia ve astrologia terimlerinin hala birbi
riyle değişir biçimde kullanılmakta olduğuna da işaret etmiştir. Aynı zaman
da, hukuki astrolojiyi reddetmeye başlamış ve özgür iradenin yıldızların de
ğil, sadece Tanrının hükmü altında olduğu konusunda ısrar etmiştir.
317
PETER MARSHALL
31 8
ASTROLO J İ
31 9
P ETER M A R S H A L L
dukça bilgili biri haline gelmişti. 1 220' li yıllarla birlikte İrlandacasının yeter
sizliği yüzünden reddedileceği Cashel Başpiskoposluğu makamına önerile
cek kadar tanınıyordu. Bunun yerine, Mağribilerden yeni kurtarılmış olan Si
cilya'ya gitti ve okült bilimlere çok hevesli bir amatör olan il. Frederik'e sa
ray astrologus'u oldu. 1 235 yılında Frederick İngilizlerin ili. Henry 'sinin kız
kardeşi İzabe! ile evlendi, ama, Matthew Paris'in kaydettiği gibi, "astrolog
tarafından uygun saat söylenene kadar şehvetini tanımayı reddetti."
Frederik için çalışırken, Michael Scot astroloji üzerine birkaç eser yazdı;
bunların arasında "başlangıç düzeyinde öğrenciler ve aklın fazla sıkıntı ver
mediği kişiler için" yazılmış ve geniş kitlelerce okunmuş olan Liber lntro
ductorius da vardı. Horologium (muhtemelen bir güneş saati) ve usturlap (ge
ce kullanılan), diye yazmıştı, saati ve Yükselen Burcu saptamak ve evleri he
saplamak için zorunluydu. Takımyıldızlar ve gezegenlerin betimlemelerinin
yanı sıra gezegensel evler ve günlük evlerle ilgili bir anlatı da sunmuştu. Ge
zegenlerin listelerine ayın düğümlerini, caput draconis (ejderhanın başı) ve
cauda draconis (ejderhanın kuyruğu), eklemişti. Lunar evlerden de söz edil
mektedir. Güzelce resimlenmiş ve ayrıntılı olan bu çalışması ortaçağ astrolo
jisinin iyi bir özetini sunmaktadır.
Dante, Jnferno'da Michael Scot'a yaptığı göndermeden üç satır sonra,
İtalyan astrolog Guido Bonatti'den söz eder. Bonatti geleceğe (sadece Tan
rı'ya aittir) bumunu sokmaya çalıştığı için yüzü geriye bakacak şekilde elle
ri omuzlarına döndürülerek cezalandırılan kahinler arasındadır. Bununla bir
likte, Bonatti ortaçağda astroloji ve tıp arasındaki önemli bağı doğrular, çün
kü adı Avrupa'daki en eski tıp okullarından biri olan Bologna Üniversite
si'ndeki bir profesörler listesinde görünmektedir. Astrologia profesörü tıp öğ
rencilerinin devam zorunluluğu olduğu dört yıllık bir ders vermişti. Bonat
ti 'nin on iki kitaplık tezi, De Astronomia (astronomia ve astrologia hala bir
biriyle değişir biçimde kullanılıyordu), 'devirler' (ilerletmeler) ve seçimler
de dahil olmak üzere o zamanki durumuyla konuyu özetliyordu. Ayrıca Ev
bölümleri hakkındaki olağan karışıklık da vardı. Liber Astronomicus'u İngi
liz VII. Henry 'nin 200 yıl sonra kütüphanesinde özel edisyonunu bulundur
masına yetecek kadar klasik bir çalışma olarak düşünülmektedir.
Birçok astrolog gibi, Bonatti de bir hami için çalışıyordu - İtalyan asilza
desi Guido de Montefeltro. Hikaye onun kitapları ve usturlabıyla Forli'deki
meydana bakan kuleye tırmanması ve efendisinin düşmanlarına karşı ordu
suyla yürüyüşe geçeceği zamanı belirlemesiyle devam eder.
Bir diğer on üçüncü yüzyıl İtalyan matematikçisi Johannes Campanus ho
roskoptaki evleri bölme yöntemiyle hatırlanır. Başucundan (dünyadaki bir
gözlemcinin doğrudan başının üzerindeki nokta) geçen ve meridyene dik açı
larda olan büyük bir daire tasarlamıştı. Bu daire ve meridyen horoskopta kul
lanılan küreyi dört çeyrek daireye bölüyordu. Çeyrek dairelerin her biri daha
320
ASTROLOJi
Yıldızların Üstünlüğü
On dördüncü yüzyılla birlikte, papalar, piskoposlar, krallar ve prenslerin
hepsinin astrologları vardı. Kara Ölüm (büyük veba salgını) 1 347 yılında Av
rupa'ya ulaşıp üç yıl boyunca kınp geçtiğinde, yaygın olarak bunun gezegen
lerin o zamandaki düzenlerinin sonucu olduğuna inanılıyordu. Paris Üniver
sitesi Tıp Fakültesi 1 348 yılında krala şöyle bildirmişti:
20 Mart 1 345 'te, saat 1 3.00'da, Kova burcu evinde Satürn, Jü
piter ve Mars' ın bir birleşmesi meydana geldi. Satürn ile Jüpi
ter'in birleşmesi kötülüğüyle ünlüdür ve ölümle felakete yol aç
mıştır, Mars ile Jüpiter'in birleşmesi ise kıranı havaya yaymıştır
(sıcak ve nemli olan Jüpiter'in topraktan ve sudan kötücül bu
harları çektiği, sıcak ve kuru olan Mars'ın da daha sonra bunla
rı bulaşıcı ateş halinde tutuşturduğu hesaplanmıştır.) Açıkça,
tüm bu üç gezegenin birleşmesi ancak felaket cinsinden bir sal
gın anlamına gelebilirdi. t9
Bununla birlikte, astrolojiye yönelik giderek artan ilgi tek tek astrologları
hizadan çıkmışlarsa Kilisenin gazabından her zaman korumamıştır. Bolog
na' da ders vermiş, Floransa sarayında bir astrolog ve simyacı olan Cecco
d' Ascoli İsa'nın horoskopunu çıkarıp çarmıha gerilmesinin kaçınılmaz oldu
ğu sonucuna vardığı için 1 6 Eylül 1 327'de bir heretik olarak kazığa bağlanıp
yakılmıştır. Onun aykırılığı öncelikle nekromansi üzerine çalışması yüzün
dendi, ama aynı zamanda astrolojisini Deccal'in gelişi ve dünyanın sonuna
da uygulamıştı; bu kadarı Vatikan için çok fazlaydı. D' Ascoli astrolojinin ge
leceği bilmenin en güvenilir yolu - majiden ve kehanetten daha iyi - olduğu
na ve insanı melekler gibi tanrısal yapabileceğine inanıyordu. Hatta hekimin
hastayı görmeden bile bir hastalığın nedenlerini ve sonuçlarını tedavi etmesi
ne yardımcı olmuştu!
Ortaçağ başladığında Batı'da astroloji hemen hemen yoktu, bittiğinde ise
büyük ölçüde yayılmış, şartlı da olsa kabul edilmişti. On beşinci yüzyılın ilk
yansı resimli Books of Hours' un büyük çağıydı. En güzellerinden biri Berry
Dük'ünün Tres riches heures 'idir; çoğunlukla astroloji hakkındaki modem ki
tapları örneklemek için kullanılır. Öncelikle takvimle ilgili olmasına karşın, tıb
bi astrolojinin esinlediği 'zodyak adamı'nın güzel bir betimlemesini de içerir.
Zodyak burçları da kilise ve katedrallerin vitraylarında belirmeye başla
mıştı. Kemerler, alınlar (tampana) ve manastır odalarında (misericord) ahşap
321
PETER MARSHALL
322
31
Yeniden Doğma
323
P E TE� M A R S H A L L
324
ASTROLOJİ
325
PETER MARSHALL
ve neşelidir, Venüs' e atfedilen sesler de tensel haz verir, çünkü bu sesler ' şeh
vetli ve ağır'dır. Kaygısız ve dinç olan Merkür aşın uçlar arasında bulunur.6
Bu tür kompozisyonlar majik törenleri yürütmede zorunludurlar. Bunlar da
ha sonrasında Holst'un The Planets (Gezegenler) adlı muhteşem eserinde
kendi üstün ifadelerini bulmuşlardır.
Gökcisimleri dünya üzerindeki olayları nasıl etkilemiştir? Ficino yıldızla
rın maddenin içine işleyen ve dokundukları ya da içinden geçtikleri şeylere
karakteristikler veren ışınlar yaydıklarına inanıyordu. Liber de Vita 'sında
(Yaşam Üzerine Kitap) ( 1 489) şöyle yazmıştır: "Göklerin uçsuz bucaksız bo
yutu, güçleri ve hareketleri her yıldızın her ışınının dünyanın kütlesinin (gök
yüzünde bir iğne ucu gibidir) içine işlediği, bir anda ve hiç zorlanmadan mer
keze ulaştığı anlamına gelir." Tılsımlı majiye yönelik durumunu şuna dayan
dırmıştır: yıldızların ışınlan bütün dünyanın içine işliyorsa, üzerlerine onla
rın gücünü koruyan imgeler kazındığında metal ve değerli taşların da içine iş
ler. Bu nedenle göksel güç kontrol altına alınıp tılsımlar, sözler ve şarkılara
kanalize edilebilir. Örneğin, "Ateşli biriyle dövüşmek için Merkür'ün doğdu
ğu Merkür saatinde oklar taşıyan bir adam biçiminde mermerden Merkür
heykeli yapılır."7 Peki hangi araçla bizi etkiler? Gökcisimlerinin özellikleri
bedenimize ruh aracılığıyla girer.
Neo-Platoncu ve Hermetik sempatilerine sadık kalan Ficino, kişi bedensel
olanı spiritüel olana ne kadar çok dönüştürürse, gökcisimlerinin fiziksel etki
lerinden de bir o kadar kurtulabileceğini düşünmüştür: "Yazgının kuvveti, il
könce zihin kendiliğinden Yazgıya tabi olan bedene işlemeye başlamadığı sü
rece zihne işlemez ... Her ruh bedenin ipoteğinden çekilmeli ve zihinde mer
kezlenmelidir, çünkü o zaman Yazgı ruha dokunmaksızın bedene kendi kuv
vetini boşaltacaktır. "s
326
ASTROLOJi
327
PETER MARSHALL
maji 'yi iblislerle çalışılan nekromansi anlamında değil, "bize sadece doğal
kuvvetler aracılığıyla takdire değer işler başarmayı öğretecek doğa biliminin
pratik parçası" olarak muaf tutmuştu . ı ı Pico'nun saldırısı kuşkusuz çağdaşı
olan astrologların zihinlerini çalıştıran ve hala dikkate alınması gereken ha
rap edici bir saldırıydı.
328
ASTROLOJİ
329
PETER MARSHALL
Paracelsus ve Calvin
Bu arada, Avrupa'nın kuzeyinde, Hollandalı teolog ve hümanist Erasmus
( 1 469- 1 536) simyanın yanı sıra astrolojiyi de onamaya hazırlanıyordu. Far
makolojinin babası olarak hatırlanan devrimci Protestan Paracelsus ( 1493-
1 54 1 ) tedavilerinin temel bir parçası olarak astrolojiyi kullanan bir hekim ve
simyacıydı.
Paracelsus bütün evreni düzenleyen evrensel ilkeye Magnale-Magnum
adını vermiş ve mikrokozmosla makrokozmos arasındaki karşılıklılığı temin
etmişti. İnsanın Hermes 'in ruh (spirit), can (soul) ve beden dediği üç ilkeden
- cıva, tuz ve kükürt - oluştuğuna inanıyordu. Ayrıca göklerde olmasının ya
nı sıra bedenimizde de takımyıldızlar, yıldızlar ve gezegenler (astra) vardı ve
sağlıklı olmak için bu ikisinin uyum içinde olması gerekiyordu. "Bilmem ki
bir doktorda daha yüce olan ne vardır," diye sorar, "astra'nın uyumuna iliş
kin bir bilgiden başka? - çünkü bütün hastalıkların temeli orada yatar." 1 1
Eski Yunanlılar gibi, Paracelsus da bedenin ana organlarını yedi gezegen
le ilişkilendirmişti ve bir organizmanın dengesi kaybolmuşsa, eski dengeyi
sağlamak için ona karşılık gelen gezegenin etkisi harekete geçirilmeliydi. Pa
racelsus 'a göre Güneş, kalbi; Ay, beyni; Venüs, toplardamarları; Satürn, dala-
330
ASTROLOJi
331
P ETER M A R S H A L L
İ ngiliz Büyücü
Vatikan 'dan çıkan birden fazla anlama gelebilir seslere ve Protestan re
formcuların genel anlamda onaylamamalarına karşın, saraylar Rönesans'ın
büyük matematikçileri, astronomları ve filozoflarının astrolojik içgörülerini
memnuniyetle karşıladılar. Girolarno Cardano İngiliz VI. Edward'ın horos
kopunu çıkardı. Parlak matematikçi, denizci, simyacı ve gizli ajan olan dik
kate değer John Dee ( 1 527- 1 608) 1. Elizabeth' in saray astrologuydu. İskoç
Kraliçesi Mary için korkunç bir yazgı tahmin etmiş ve 'göklerce kutsanması'
için Elizabeth'in taç giyme töreninin tarihini seçmişti.
Narin bir görünümü olan, uzun boylu, ince bir adam olan Dee daha sonra
bir büyücü olarak ününü arttıran uzun, beyaz bir sakal bırakmıştı. On günle
hata yapan takvimi düzeltmek için 1 582 yılında Papa XIII. Gregory'nin ka
rarı hakkında ona danışılmıştı, ama bu düzeltmeyi benimseme konusunda
verdiği salık Roma' dan kuşku duyan bazı Anglikan piskoposların müdahale
si yüzünden l 70 yıl gecikti. Dee, kendi adını taşıyan bir harita icat eden ve
İ spanyol donanmasının savaşması için en iyi zaman konusunda amirallere
öğütler veren Gerald Mercator'un bir arkadaşıydı.
Dee yeni Rönesans ilminden bütünüyle yararlanan muazzam bir alimdi.
Mortlake'teki kütüphanesi İngiltere'de zamanının en iyi kütüphanesiydi ve
bütün büyük adların da aralarında bulunduğu en azından elli astrolojik eser
içeriyordu. Onun astrolojisi yıldızların ışınlarının dünya üzerindeki etkisine
ve farklı zamanlar ve yerlerde yayılan göreceli güçlerinin hesaplanmasına da
yanıyordu. Ptolemy'yi hatırlatarak, şunu savunmuştu: "Her tohum (semen)
kendi özünde potansiyel olarak bütüne ve kuşağın her eyleminin değişmeyen
doğasına sahiptir; gebe bırakanın yerinin doğasının ve üzerine düşen kuşatan
göğün gücünün birlikte çalıştığı ve hazırladığı bir biçimde kendini göstere
cektir. "21 Dee'nin astrolojisi onu Kopemik'in güneş merkezli bir evren kura
mının ilk savunucularından biri olmaktan alıkoymadı; aslında bu onun her
metik ilgilerine de uygundu.
Dee gizli kuvvetlerin doğada iş başında olduğuna ve ruh dünyasının iblis
lerinin evrenin sırları için bir şifre cetveli sağlayabileceğine inanıyordu. Ya
sadışı, ama ikna edici bir olası simyacı olan Edward Kelly kesilen kulaklarıy
la evine gönderildiğinde, günümüzde British Museum'da bulunan bir kristal
kürenin yardımıyla seanslar yapmaya başladı. Medyumu olarak Kelly ile bir
likte Dee, Cebrail ve Mikail ' le yaptığı 'melek görüşmeleri' ile meşgul oldu.
Bu şekilde, Enoch'un kayıp kitabını kaydettiğini iddia edecekti. Bu çalışma
332
ASTROLOJİ
bilinen hiçbir dile benzemeyen ve hala deşifre edilemeyen şifreli _bir dil ha
linde bulunmaktadır.
Madini adlı bir iblis Dee'ye baz metali altına çevirecek ve doğanın sırla
rını açığa vuracak olan Felsefe Taşı 'nı araması için Polonya'ya, sonra da Bo
hemya'ya gitmesini söylemiştir. Kabalacı nedenlerden ötürü kendine 007 di
yen Dee, Elizabeth için çalışan bir gizli ajan gibi görünmektedir.
Dee'nin Kelly ile seansları, bu deneyimi eşleriyle paylaşmaları üzerine
çok tehlikeli ve altüst edici oldu. Dee en sonunda bir Protestan isyanına se
bep olma yüzünden papalık büyükelçisinin kuşkulanmasının ardından
Prag'da Kutsal Roma İmparatoru II. Rudolph'un sarayını terk etti. I. James
tarafından sihirbaz diye reddedilerek yaşamının geri kalanını Mortlake'de ka
ranlıklar içinde geçirdi. Kimi zaman bir karanlıklar efendisi olarak hatırlan
masına karşın, aslında birinci sınıf bir Rönesans büyücüsüydü. pgkala Sha
kespeare ' a The Tempest'ı yazma öğüdü vermiş ve Prospero figürünü ilham
vermiş olabilir.
333
PETER MARSHALL
En azından, yenilenme için zaman olacak. Büyük bir savaşın ardından in
sanoğlu için barış ve mutluluk dolu altın bir çağın geleceğini tahmin eder:
"Sağlık, meyvelerin bolluğu, neşeler ve bal gibi tatlı zamanlar."24 Ama bu
yalnızca yetmiş beş yıl sürecek. Nostradamus'un son sözü dünyanın sonunun
güneşin dünyayı yok edeceği 7000 yılında gerçekleşeceğidir:
334
ASTROLOJi
miş su dolu bir cam kapta beliren imgeleri seyrediyordu. Ayın Akrep burcun
da olduğu kendi horoskopu psişik güçler akla getirmişti. İnsanın endişelerini
giderecek şekilde, Nostradamus kehanetlerinin kaçınılmaz tahminler değil,
olası sonuçlar olduğuna inamyordu. Ancak zaman söyleyecektir.
Nostradamus hala dikkatlice incelenen tahminleri yüzünden dünyanın en
ünlü astrologu haline geldi. 1 1 Eylül 200 1 'de New York'taki İkiz Kulelere
yapılan saldırıdan sonra eseri en çok satanlar listesine girdi. Nostradamus,
her şeye karşın, 45. paralelde bulunan bir 'büyük yeni şehir 'de felaket cinsin
den bir ateşi önceden söylemişti.
32
Yeni Astronomi
336
ASTROLOJİ
337
PETER MARSHALL
338
A STROLOJİ
339
PETER MARSHALL
340
ASTROLOJi
Bu yirmi dört yaşındaki biri için etkileyici bir işti ve yaşlanan Brahe yazarı
il. Rudolf 'un sarayında yardımcısı olmaya davet etmişti.
Brahe 1 601 yılında öldüğünde, Kepler yıldız kraliyet astrologu olarak
onun yerini almakla kalmadı, onun rasathanesi, aletleri ve elindeki muazzam
astronomik veri birikiminden de çokça yararlandı. Kepler, sekiz yıl boyunca
Mars 'ın yörüngesini gözlemledikten sonra, Mars'ın gerçek konumuyla Ko
pemik modeline göre hesaplanan konumu arasında küçük bir uyuşmazlık ol
duğunu fark etti. Bundan, gezegenlerin güneş çevresindeki yörüngelerinin
Kopemik'in ileri sürdüğü gibi dairesel değil, eliptik olduğu sonucunu çıkar
dı. Gezegenlerin konumlarına ilişkin kendi hesaplamalarını Brahe'nin doğru
verileriyle karşılaştırarak varsayımını doğrulamaya girişti. Bu güneş merkez
li bir güneş sistemi modelini sağladı. 1 608 yılında, Kepler New Astronomy
(Yeni Astronomi) adlı - adı çok uygundu - eserini yayımladı. Bu kitapta iki
ünlü gezegensel devinim yasası sunuluyordu: ilki, gezegenler tek odakla gü
neşle elipsler halinde yol alırlar; ikincisi, bir gezegen güneşten ne kadar uzak
laşırsa, çevresinde dönmesi de o kadar uzun sürer.
Bir matematikçi ve nihayetinde bir astrolog olan Kepler en iyi çalışması
nın evreni başlığının da ima ettiği gibi Pisagorcu göksel uyum ve sayı ilkele
ri çerçevesinde yorumlamaya ve açıklamaya çalışan Harmony of the World
(Dünyanın Uyumu) ( 1 6 1 8) olduğunu düşünmüştür. Bu, gezegenlerin uzaklık
ları ve yörüngelerini tamamlamaları için gereken zaman arasındaki matema
tiksel ilişkiyi açıklayan üçüncü yasasını sunmuştur.
Bu yeni astronomi, dünyanın ve insanın evrenin merkezinde olduğu, ku
sursuz bir yaratılış fikrini kaybetmemeyi isteyen Katolik Kilisesi için ciddi
bir ikilem oluşturdu. Güneşin merkezde olduğu sözü pagan dininin, özellikle
de Ficino ve diğerlerinin yeniden canlandırmaya yardım ettiği Mısır biçimi
nin, hayaletini hortlatmıştı. Ortam özgür araştırma için uygun değildi. Kep
ler' in annesi bile bir cadı olmakla suçlanmış ve ona Engizisyon tarafından iş
kence edilmişti. Galileo'nun Roma'da birçok hamisi vardı ve durumun has
saslığının tamamen farkındaydı. Kepler ile yaptığı özel bir yazışmada, Ko
pemik sisteminin hatalı olduğu konusunda onunla aynı fikirdeydi, ama bu
kuramı herkesin önünde desteklemeyi reddetmişti. Bununla birlikte, 1 6 1 3 yı
lında, Galileo hermetik olduğu düşünülen kuramsal savlar ortaya atmış ve ya
şamından endişe ederek sessiz kalmaya zorlanmıştı. 1 630 yılında yeniden ko
nuştuğunda, bu konuşma onu o ünlü davasına ve sonrasındaki mahkumiyeti
ne götürdü. Yaşamının geri kalan yıllarını kör ve evinde göz hapsi altında ge
çirdi ve sadece 1 633 yılında haklı çıkacağı şeyden vazgeçerek bir hermetiğin
yazgısından kaçınabildi. Aynı yıl, Katolik Kilisesi Kopemik'in güneş mer
kezli sistemi yasakladı.
341
P ETER MARSHALL
342
33
Yeni Astroloji
343
PETER MARSHA�L
344
ASTROLOJİ
345
PETER MARSHALL
ce hora, saat, sözcüğünden adını almıştır, çünkü sorulma zamanı not edilir ve
o zaman için geçerli olan göklerin görünümü sonuca hüküm vermek için ka
bul edilir. Hora sözcüğü Mısırlıların güneşe verdiği addan - Herodot bize bu
adın Horus ya da Orus olduğu bilgisini veriyor - türemiş gibi görünmekte
dir; İbranice, ya da ışık ölçüsü birimi (lux), ışık, ya da gün, orien' ler, doğu,
bunların hepsi aynı köke sahip gibi görünmektedir. Budistler güneşe Hiru
der, Braminical adıyla birlikte onun da kaynağı Mısır, astrolojinin ilk beşiği,
gibi görünmektedir."6
1 648 yılında, Lilly devletin resmi astrologu olarak, yıldızların devinimine
dayanan tahminleri için, Colchester kuşatmasındaki Cumhuriyetçi kıtalan
desteklemeye gönderildi. Astrolojik propagandanın değeri Cumhuriyetçileri
etkilemedi. Lilly'nin 1 649 yılının Mart ayında başlayan ve türünün ilk örne
ği olan gazete sütunu da aynı sona mahkumdu.
Ama Lilly tehlikeli bir oyun oynuyordu. 1 65 1 yılında, yeni Parlamento
Cromwell'in isteklerine karşı politik suçlarla on üç gün hapsetti, monarşinin
iadesinden sonra da Kral il. Charles onu vatana ihanetten hapse attı. Yine
1 655 yılında çalıntı mallarla ' ahmak bir genç kadına' hüküm vermekten 'bü
yülerle' suçlandı.? Bununla birlikte, en ünlü suçlanı�ı 1 648 yılında dağıtılan
bir broşürde nahoş 1 666 Büyük Londra Yangını ve Veba tahmini yüzünden
olmuştu. Mars'a benzeyen ve Boğanın Kuzey Boynuzu olarak bilinen yıldız
Londra'nın yeni Londra Köprüsü'nün ilk kazığının dikilme anına dayanan
tam Yükselen Burcuydu:
346
ASTROLOJİ
Aydınlanma Çağı
Astroloji kuşkusuz izleyen yüzyıllarda bir düşüşe geçti. Ama Jim Tester A
History of Western Astrology'de (Batı Astrolojisinin B ir Tarihi) on yedinci
yüzyılda "astroloji öldü, evrimin yarı yolda bıraktığı bir hayvan ya da bitki
gibi," derken hatalıdır. ıo Newton'un mekanik evreninin ve Fransız düşünür
Rene Descartes' in rasyonalizminin zaferine karşın, astroloji hermetik. gelene
ğin bir kolu olarak eğitimli çevrelerde, denizcilerin, çiftçilerin ve şifacıların
bir folkloru olarak da halk kitleleri arasında varlığını sürdürdü. İlk olarak
1 469 yılında basılan ve günümüzde Old Moore ile canlı tutulan almanakların
satışı devam eti.
On yedinci yüzyılda, hem filozof Pierre Bayle hem de Jonathan Swift'in
kendilerini astrologlara saldırmak zorunda hissettikleri gerçeği astrolojinin
devam eden popülerliğini göstermektedir. Swift kendi görüşüne göre Merli
nus Liberatus adlı astrolojik almanaklar yayımlayarak rahat bir yaşam süren
bir John Partridge'e sahipti. İrlandalı büyük hicivci ifadesiz bir şekilde, Isa
ac B ickerstaff yazdı denilen ve Partridge'in ölümünün önceden tahmin edil-
347
PETER MARS HALL
diği Predictions for the Year 1 708'i (1 708 Yılı İçin Kehanetler) kaleme aldı.
O gün gelip geçtiğinde, Swift zavallı adamın ölümünü anlatan bir başka bro
şürle döndü, niyeti "astroloji konusunda bilmişlik taslayan bu alıkların kendi
konularında ne kadar cahil olduklarını göstennek"ti. ı ı Benzer bir hicivli tarz
da, Voltaire de daha sonra iki astrologun kendisinin otuz iki yaşında öleceği
kehanetinde bulunduktan sonra nefes almaya devam edip altmış altı yaşına
geldiği için özür dilediği bir broşür yayımladı.
On sekizinci yüzyılın 'Akıl Çağı,' analitik akıl ve hümanist şevke daya
nan aydınlanma devri denen dönemde, Cambridge Üniversitesi'nde bir 'Zod
yak Kulübü' vardı, İspanya 'da ise Salamanca Üniversitesi'nde 1 776 yılına
kadar astroloji eğitimi verilmeye devam etti. Astroloji XV. Louis'in sarayın
da ve Amerikan Devrimi'nin öncüleri, özellikle Jefferson, Adams ve Frank
lin ile moda olan farmasonluğun bir öğesiydi. Şair Thomas Chatterton ve
William Blake de konuya ilgi duyuyordu. Blake The Celestial Art of Astro
logy ( 1784) ve New and Complete lllustration of The Occult Sciences'ın
( 1 790) yazarı olan hekim Ebenezer Sibly'nin arkadaşıydı. Blake muhtemelen
İkizler burcu tipinin bir örneği olarak onun "Human Flea"sının bir resmini
çizmişti. 12
İlk Kraliyet Gökbilimcisi, John Flamstead ( l 649- 1 7 1 9) seçimsel astrolo
jiye göre Greenwich'te kraliyet rasathanesinin kuruluşu için tarih ve zaman
seçti. Royal Society'nin Başkanı Sir Hans Sloane, kendisi bir uygulamacı ol
mamasına karşın astrolojiyi saygın bir yerde tuttu. Bunlar düşünceli, pratik,
bazıları çağlarının en iyi düşünürleriydi, yine de birçok çağdaş bilim insanı
gibi bu konuyu bir kenara atmadı. Ancak tıpkı daha önceki bir çağda 'doğal'
ve 'hukuki' astroloji arasında aynın yapılması gibi, kendini gezegenlerin ha
reketlerini tanımlamayla sınırlandıran 'bilimsel' astronomiyle gezegenlerin
insanla ilgili konular üzerindeki etkisini yorumlamaya çalışan astroloji ara
sında sıkı bir aynın yapılması çok sürmedi. Astrologların kendileri dehşete
düşmüş değildi. Astrolojinin tıp gibi varsayımsal bir sanat olduğu biçiminde
ki o eski sava geri çekilmişlerdi. Güneş merkezli ve yerküre merkezli evren
görüşleri farklı amaçlara yönelik referans çerçevelerinden başka bir şey de
ğildi. Can alıcı nokta astrolojinin sonuç verip vermediğiydi. Aynca, gezegen
ler gerçek dünyadaki insanla ilgili konularını nedenleri değilse en azından
sembolik bir evrendeki işaretler olarak yorumlanabilirlerdi.
348
34
Antikite Psikolojisi
349
PETER M A R S H ALL
di. Morrison astrolojiyi ' okült bilimler'in ayrılmaz bir parçası olarak görü
yordu ve "scrying" için kullandığı kristal küresinin güneşin Başmeleği Mika
il tarafından kontrol edildiğini iddia etmişti. Giderek gelişen bir uygulaması
vardı ve l 849 yılında Record and Review of Astrology, Phrenology, Mesme
rism and Other Sciences alt başlıklı Zadkiel's Magazine'i çıkarmaya başladı.
Raphael ve Zadkiel takma adları altında Society of Mercurii adlı -uygun bir
addı- ilk Britanya astroloji derneğini kurdular.
Zadkiel aynı zamanda lntroduction to Astrology başlığı altında William
Lilly'nin Christian Astrology'sini ( 1 647) yayıma hazırlayıp tanıttı ve bu kita
bı 1 853 yılında kendi Grammar of Astrology'si ve doğumları hesaplama tab
lolarıyla birlikte yayımladı. "orta düzeyde yetenekleri olan birinin bile hızla
öğrenebileceğini" düşünüyordu. Çalışmasını şöyle ithaf etmişti: "Matematik
ve Felsefe İlminin makamı, Cambridge Üniversitesi 'ne ... bu küçük çaba,
'tanrısal ' Claudius Ptolemy tarafından öğretildiği gibi, temel Platon ve Aris
to felsefesinin matematiksel incelenmesine bir yol açmaktadır. " ı
Önceki 200 yılın astronomisinden ve l 7 8 1 yılında William Herschel tara
fından Uranüs 'ün, 1 846 yılında da Neptün 'ün keşfinden yılmayan Zadkiel
hesaplamalarında hala evrenin merkezi olarak dünyayı kabul ediyordu. Prens
Albert'in sağlığının bozulacağını -Prens bundan kısa bir süre sonra öldü
tahmin ettiği için Daily Telegraph' ın kınamasını almış ve kötü bir ün kazan
mıştı.
British Museum'da Basılı Eserler Sorumlusu alim Richard Gamett ( 1 835-
1 906) tarafından on dokuzuncu yüzyılın sonunda açıkça ilgilenmesi, astrolo
jinin entelektüel çevrede olsa da bir kez daha incelemeye değer olduğunu
göstermektedir. Mistik astroloji görüşünü reddeden Gamett astrolojiyi mate
matiksel hesaplamalara dayanan gerçek bir bilim olarak görüyordu. Aynı za
manda, astrolojiye bir geleceği tahmin etme aracı olarak değil, daha çok her
şeyi kapsayan bir sistemde insanın karakterinin çeşitli öğelerini sınıflandırma
girişimi olarak değer veriyordu. Bu kez astronominin anası ve matematiğin
kardeşi olan astroloji psikoloji ailesinde kendine yeni bir yuva buluyordu.
Blavatsky ve Teosofistler
ABD' de ilk Amerikan astroloji literatürü aşağı yukarı 1 840 yılında ortaya
çıkmıştır. İngiltere, Leeds'ten gelen bir göçmen olan Luke Broughton ( 1 828-
99) Amerikalı ilk önemli astrologdu. Öğrencileri arasında romancı Jack Lon
don ' ın babası olan W. H. Chaney de vardı. 1 875 yılında Teosophical Soci
ety 'nin kurucusu olan ve yetmişli yaşlarındaki Rus eşinin ölmesiyle genç
yaşta dul kalan Madam Blavatsky, astrolojinin okült bilimlerin ayrılmaz bir
parçası ve spiritüel aydınlanma yolunun temel bir parçası olmasını sağladı.
Spiritüalizmin bütün Amerika'ya yayılmakta olduğu ve bu akımı dalga
350
ASTROLOJi
dalga sürüklediği bir zamandı. Çok eski bir medyum olan Blavatsky'e astral
bedenleri aracılığıyla onunla konuşan Tibetli Marya ve Koot Hoomi üstatla
rın rehberlik ettiği iddia edilmiştir. Tibet, Hindistan ve Mısır onun başlıca
esin kaynağıydı. /sis Unveiled ( 1 886) adlı eserini iki yıl sonra başyapıtı Sec
ret Doctrine izledi; bu başyapıtta büyük dinsel geleneklerden spiritüel dene
yimin gizli özünü belirlemeye çalışılmıştı. Blavatsky'nin Doğu ve Batı astro
lojisini birleştirmesi bu konuyu onun zengin ve eğitimli takipçileri arasında
kabul edilebilir hale getirmiştir.
Astroloji The Secret Doctrine'in temelinde yatan bir nakarattır. Blavatsky
Batı'da uygulan 'egzoterik astroloji'nin tersine 'ezoterik' astrolojiden söz etti
ğini belirtir. "Ezoterik" astroloji inisiyeler için tanrısal bir bilirnken, 'egzoterik'
astroloji "inisiye olmayanlar için boş inanca dayalı bir uğraş"tır.2 Blavatsky
okült ve kadim bilimleri araştırmasının ardından zodyakın çok önemli bir geç
mişe sahip olduğu sonucuna varmıştır. Zodyakın on iki takımyıldızının güçlü
bir enerjisi vardır ve başlıca yedi gezegen ruhların küreleridir. Işınlan, yayılım
ları ve titreşimleri aracılığıyla bizi etkilerler. Yedi gezegene hükmeden yedi ruh
(aynı zamanda melekler ve logoi de denir) "Evrenin Yapıcıları"dır. Dört egzo
terik gezegenin (Satürn, Jüpiter, Merkür ve Venüs) dışında, Dünya üzerindeki
Bekçiler ve Rehberlerle doğrudan astral ve psişik iletişime sahip olan ve adsız
kalan üç gezegen daha vardır. Vulcan, Merkür'ün arkasına saklandığı
düşünülen bir gezegendir. Aynca, ulusların kaderi üzerinde hükmü olan başka
yetmiş adsız gezegen daha vardır. Güneş pozitif ve canlıyken, ay kötünün sem
bolü olan soğuk bir artık niceliktir: "o ölüdür, canlı bir beden olsa da," onun
bozulan, ruhsuz cesedi yıkıcı bir yaşamla doludur.3
Blavatsky'e göre, bizi etkileyen yalnızca gezegenler değildir. Büyük
Ayı'nın yedi yıldızının Rishi olarak bilinen ve zamanın geçişiyle olayların
devamını gösteren gezegensel ruhları vardır. Aynca, Pleiades ' in yedi kız kar
deşi (Rishi' lerin varsayılan eşleri) bir zamanlar Atlantis'te ikamet ederlerdi
ve enerji kaynağıdırlar. Köpek Yıldızı Sirius'a gelince; o ' logoik zihin'in kö
keni ve insanoğlunun büyük eğitmenidir. Birlikte, bu yıldız kümeleri gökler
de, dünya üzerindeki bizlere 'kozmik zihinsel düzlem ' yoluyla ulaşan etkili
bir kuvvete sahip olan bir kozmik üçgen oluştururlar.
Blavatsky kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yazmıştır: "Evet, kaderimiz
yıldızlarda yazılıdır! ... Bu boş inanç değildir, en azı kadercilik ... Artık yete
rince kanıtlanmıştır ki horoskoplar ve hukuki astroloji hiç de kurguya dayalı
değildir, yıldızlar ve takımyıldızlar da dolayısıyla bireyler üzerinde okült ve
gizemli bir etkiye -ve bağa- sahiptir. Bu bağ varsa, niçin uluslar, ırklar ve in
sanlar bir bütün olarak bağlı olmasın?"4 Ancak gökcisimlerinin okült etkileri
ne kadar güçlü olursa olsun, Blavatsky determinist değildir. Israrla vurgular:
"Bütün büyük astrologlar insanın yıldızlara karşı tepkisi olamayacağını kabul
etmiştir. "5
351
PETER M A R S H ALL
352
ASTROLOJİ
çalışmıştır. Astrolojinin iki ilkeye dayandığını iddia etmiştir. İ lki bütün evre
nin, terimin de dolaylı olarak gösterdiği gibi, bir birlik ve evrenin bir parça
sında işleyen şeyin bütün evrende işlevsel olması gerektiği şeklinde bir yasa
olduğudur. İkinci ilke ise şudur: "gezegenlerin devinimleri ve göreceli ko
numlarının incelenmesi" yoluyla "bu yasaların işlevleri gözlemlenebilir, öl
çülebilir ve belirlenebilir."s İ lki çoğu bilim insanı tarafından zaten kabul edil
miş olmakla birlikte, ikinci iddia engeldir. Gökcisimlerinin yasalarını göz
lemleyebilir ve ölçebiliriz - bu astronominin konusudur - ama onları yorum
lamak astrolojinin amacıdır.
Leo pratik astrolojiyi anlamını kavramak için "oldukça organize bir beyin
ve metafiziksel bir düşünüş eğilimi" gerektiren bir bilim olarak sunmuştur.
Ancak bundan da fazlası vardır; o buna "astronominin ruhu" ve "dünyanın
şimdiye dek görmüş olduğu en pratik ve bilimsel Yazgı ve Kader sunumu"
demiştir. Bu "Güneş Sistemimizi Yöneten Yasa"dan başka bir şey değildir.
Aslında, Museviliğin Başak Burcu Çağı'nın, Hıristiyanlığın ise Balık Burcu
Çağı 'nın dini olması gibi, astroloji de gelmekte olan Kova Burcu, "görevi
Tanrı 'nın ikamet edebileceği kusursuzlaşmış bir insanlık çağının yolunu ha
zırlamak olan ve çok geçmeden ortaya çıkacak İNSANIN burcu" çağında 'bu
soyun dini '9 olmaya yazgılıdır. Çok çarpıcı bir iddia aslında!
Yine de teosofik geçmişi ve ezoterik ilgileri sayesinde Leo'nun astroloji
si determinist olmaktan çok uzaktı. "Karakter," derdi hoşlanarak, "yalnızca
karakter kaderi belirler." "Gerçek ego," diye ısrarla vurgulamıştır, horosko
pun ötesindeydi. Majik gücü irade olan ruhun gelişimiyle karakteri geliştir
mek mümkündü: "onun parolası, olmam gerektiği insan OLACAGIM; ve
onun iradesi yıldızların sınırlamalarını aşmak olduğunda, yeniden doğma
çarkından da kurtulmuş olur." Astrolojinin içerdiği sır şudur: "Hayatını kay
beden onu bulacaktır."ıo Çalışmasını şu ortaçağ atasözüyle bitirmiştir: "Ken
di Yıldızlarını Yöneten B ilge Adam."
Yazıları yüce gönüllü besteci Gustav Holst'a ulaştığında Leo'nun yararlı
etkinliğinin simyasal olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bu süreçte, yazıları
Holst'un göksel imgelemiyle astrolojinin o ana dek görülen en yüce ifadele
rinden birine dönüşmüştür: The Planets (Gezegenler). Bu müzik eserlerinin
her biri gezegenlerin astrolojik karakterini yansıtır. Çalışmasının kaynağını
gizli tutmaktan hoşlanmasına karşın, Holst hiç kuşkusuz astrolojiden esinlen
mişti.
353
PETER MARSHALL
tirdi; bu yorumda 'kadim bilim'e dayanan bir ' sezgisel astroloji' biçimi oldu
ğunu düşünmüştü. Büyük akıl hocası gibi, onun da Tibetli üstatlar Morya ve
Koot Hoomi ile temasta olduğu ve kendisini dünyanın her yanına dağılmış
arayıcıların 'yaratıcı aristokrasisi'nin bir üyesi olarak gördüğü iddia edilmiş
tir. Ona göre, evren amacı bu gezegenin en aydınlanmış zihinlerinin kavrayı
şının dışında olan belli 'yaşamlar 'ın kontrolü altındaydı. Astrolojinin yanıl
samaya dayandığının (örneğin, zodyak güneşin göklerde çizdiği hayali yol
olması) farkında olan Bailey yine de astrolojinin "dünyadaki okült gerçekli
ğin en saf temsili" olduğunu, çünkü bütün uzay alanında kendini gösteren
enerjiler ve kuvvetlere değindiğini iddia etmişti. ı ı
Bailey gökcisimlerinin bizi ' yıldız ışınları' aracılığıyla etkilediği şeklin
deki kadim görüşü desteklemişti. Ancak ezoterik olarak sadece beş kutsal ge
zegen olmadığını, insandaki yedi enerji merkezine karşılık gelen yedi geze
gen (bizim gezegenimiz elbette bunlardan biri değil) bulunduğunu iddia et
mişti. Aynca "Hakkında Hiçbir Şey Söylenemeyecek Olan"ın yedi enerji
merkezini oluşturan yedi güneş sisteminden yalnızca biri olan güneş sistemi
mizde yetmiş "gizli gezegen" daha vardır. 12
"Etkin Gezegensel İfadelerde Yedi Yaratıcı Hiyerarşi"nin bir haritasına
yazdığı notta, Bailey onda çoğunun belirsiz ve hatalı gibi görünebileceğini
haklı olarak kabul ediyordu. Hatta Oğlak ve Kova arasındaki Yay'ın yerinin
"geçici bir vurgu olduğunu ve başka bir dünya döngüsünde değişeceğini" ek
leyerek bunu daha da karmaşıklaştırıyordu. ıJ Bununla birlikte ancak inisiye
olanların anlamı tam olarak kavrayabilecektir. Aslında, Bailey "Yol"da olan
lar için yeni gezegenler ve takımyıldızlar yöneticileri önermişti.
Bailey 'ye göre, insanlar sadece gezegenlerden değil, aynı zamanda Büyük
Ayı takımyıldızından, Pleiades'in yedi kız kardeşinden ve Köpek Yıldızı Si
rius'tan da etkilenmektedir. Bunlar birlikte göklerde bir Kutsal Üçgen, yani
"Hakkında Hiçbir Şey söylenemeyecek Olan"ın bedeninde bir merkezler bü
tünü" oluştururlar. 1 4 Yine, Büyük Ayı'nın yedi yıldızı (Rishi'ler olarak bili
nirler) güneş sistemimizin yedi ışınının kaynaklarıdırlar. Ama ay gücünü kay
betmiştir. Lemuria (Atlantis gibi efsanevi bir uygarlık) zamanlarında, ay ya
şamsal bir varlıktı, ama artık ölü bir biçim, bozulma ve yıkım kaynağıdır.
Bunların hepsi Madam Blavatsky'den güçlü yansımalar taşımaktadır.
Konu Bailey'nin ezoterik astrolojisinde doğum haritasını yorumlamaya
geldiğinde, güneş burcu bireyin o anki sorununu gösterir ve onun yaşam eği
limleriyle ilişkilidir; Yükselen Burç amaçlanan yaşama işaret eder ve gelecek
sırrını barındırır; Ay da geçmişi gösterir ve sınırlamalarla handikapları özet
ler. Bununla birlikte, Blavatsky gibi, Bailey de irademizin kuvvetiyle yıldız
ların etkilerinin ötesine geçebileceğimizi kabul eder - "Shamballa kuvve
ti"nin ayırt edici özelliği. Bu, iyinin kaçınılmaz biçimde kötüyü yeneceğini
bilen insanın tanrısal doğasının bir parçasıdır. ı s
354
ASTROLOJİ
355
P E T E R• M A R S H A L L
ne dair bir ipucu bulmak için horoskop hesaplamaları yapıyorum." Jung ya
şamının geri kalanı boyunca astrolojiden büyülenmiş bir kişi olarak kaldı.
Freud erişkin kişiliğinin belirlenmesinde ilk dönemlerdeki cinsel dina
mikleri vurgularken, Jung gerçekten birey haline gelme sürecinin kozmosla
anlamlı bir ilişki geliştirmeyi gerektirdiğini düşünüyordu. Bu onu kaçınılmaz
biçimde hem simya hem de astrolojiye yönelik sempatetik bir araştırmaya
götürdü: "Alelade eğitimi olan bazı yazarlar şimdiye dek astrolojiyi çok za
man önce kayıplara karışmış bir şey olarak [bir kenarda bırakmış] olabilecek
lerine inanıyorlarsa da, insanların ruhunda kendini gösteren bu aynı astroloji
kendisini üç yüz yıl önce terk ettiği üniversite kapılarında günümüzde bir kez
daha göstermektedir." 1 s
Jung kadimlerin psikolojik içgörülerinden derinden etkilenmiş v e astrolo
jinin inandırıcı bir şekilde kuşkuya yer bırakmadan tanındığı sonucuna var
mıştır; çünkü "astroloji antikitenin psikolojik bilgisinin tümünün özetini tem
sil etmektedir." 1 9 Jung'un ilgisi sadece kuramsal değildi, çünkü kimi zaman
analizlerinde yardımcı olması için hastalarının horoskoplarını kullanmıştı.
Jung'un kendi dünya görüşü geleneksel astrolojinin dünya görüşünden
yankılar taşımıştır. Kolektif bilinçdışında yerleşmiş olan 'arketipler' fikri Pla
ton'un varolan bütün objeler için bir şablon sağlayan evrensel ' idealar ' ya da
'biçimler' fikrine benzer. Bu açıdan bakıldığında, Jung zodyak burçlarını,
Yaşlı Adam Satürn ve Genç Kız Venüs gibi, on iki 'arketipik imge' ya da ko
lektif bilinçdışının görünmeleri olarak görüyordu. Bu hiç kuşkusuz astrolojik
sembolizmin imgelemi esinleme gücünü açıklamaktadır.
Presesyon konusuna gelince; Jung bir horoskoptaki doğum tarihinin hiç
bir şekilde gerçek astronomik takımyıldızlara değil, 'keyfi, bütünüyle kav
ramsal bir zaman-sistemi 'ne bağlı olduğunu kabul etmiştir. Yine de bu durum
horoskopun anlamsız olduğu düşüncesini beraberinde getirmez, çünkü "za
manın bu anında her ne doğmuş ya da her ne yapılmışsa, zamanın bu anının
niteliklerine sahiptir."20 Jung 1 949 yılında l Ching'e yazdığı bir önsözde, tıp
kı kökenin zaman ve yeri ile bir objet d' art'ın işaretçisine ad verebilen eski
eser uzmanları olduğu gibi, "doğumunuza ilişkin önceden hiçbir bilgiye sa
hip olmaksızın, size doğum anınızda güneşle ayın konumunun ne olduğunu
ve ufukta hangi zodyak burcunun yükseldiğini söyleyebilen'' astrologlar da
vardır; "Bu tür gerçekler karşısında, anların uzun süren izler bırakabileceği
kabul edilmelidir."21 Bu gerçeğin karşısında, bu kavram Ptolemy 'nin doğum
anını gelecek kişiliğin bir tohumu oiarak görüşünü anımsatmaktadır. Jung da
ha sonra bu formülasyonu biraz değiştirmesine karşın, sayısız astrolog tara
fından horoskopun öneminin bir açıklaması olarak kabul edilmiştir.
Bu karmaşık fikir Jung'un daha sonra Synchronicity: An Acausal Connec
ting Principle ( 1 950) adlı çalışmasında geliştirdiği ünlü 'eşzamanlılık' (senk
ronisite) düşüncesi bağlamında anlaşılmalıdır. Belli durumlardaki olaylar
356
ASTROLOJİ
357
PETER MARSHALL
358
ASTROLOJİ
sel bir doğrulamaya herkesten daha fazla katkıda bulunan psikolog Michel
Gauquelin tarafından kabul edilmiş ve geliştirilmiştir.
Çalışmasını sonraki bölümde ele alacağımız Gauquelin dışında, yirminci
yüzyılın en etkili Fransız astrologu yirmi bir yaşında ABD'ye giden ve Dane
Rudhyar ( 1 895-1985) takma adını kullanan Daniel Chenneviere'di. Teosofi
ve psikolojiye duyduğu ilgiyi bireye yönelik hümanist bir ilgiyle birleştirmiş
tir. Gökcisimlerinin etkisini açıklamak için ' ışınlar' ya da 'dalgalar 'ı kullanan
'bilimsel' astroloji 'yöntemi'ni reddederek astroloji en başta bir sembolik sis
tem, bir tür 'yaşam cebiri' olarak görmüştür. Etki uyandıran ilk kitabı The
Astrology of Personality (Kişiliğin Astrolojisi) ( 1 936) Jones 'un 'Sabian Sem
bolleri 'ne değinmiş ve Alice Bailey'nin isteği üzerine yayımlanmıştır. Bu ki
tap Rudhyar 'ın yeni yaklaşımının temelini atmıştır. "Gökcisimlerinin devir
leri," diye ısrarla vurgulamıştır, "bütünü içinde, kendi özünde sadece döngü
sel olarak değişim gösteren ilişkiler örüntülerden oluşan geniş ve karmaşık
bir sembol oluştururlar."21 Bu yüzden astrolojide kullanılan gezegenler ve
yıldızlar nedenler değil, yalnızca birer semboldür. Aslında, Rudhyar bireye
bu sembolleri anlamlı biçimde düzenlemesine olanak tanıdığı için anlamlı
geldiğini savunmuştur.
Rudhyar, Humanist Astroloji Uluslararası Komitesi 'ni kurmakla birlikte,
görüşlerini The Practice of Astrology: As a Technique in Human Understan
ding (Astroloji Uygulaması: İnsanı Anlama Tekniği) ( 1 968) adlı çalışmasın
da geliştirmiştir. Bu konuyu, 'kişinin bilgisini kullanmada kişisel sorumluluk
alma' ihtiyacını vurgulayarak on üç adımda sunmuştur. Edinilecek bu bilgi
kendini anlamayı ve evrenle uyumlu bir ilişkiye ulaşma irfanını içermiştir.
Gökyüzünün açığa vurduğu şey, diye tekrarlamıştır Rudhar, "insani anlayışın
ham maddelerinden başka bir şey değil"dir.2s Gezegenlerin bir birleşmesi,
dünya üzerindeki olaylara neden olmanın tersine, sadece belli bir zamanda,
belli bir yerde meydana gelen belli bir tip olayın olabilirliğini gösterir. Olay
lara dair kehanette bulunmaz, yalnızca bir kişinin gelişimindeki evreleri ana
hatlarıyla belirtir. Bu nedenle, astroloji nedensel olarak birbiriyle ilişkili ol
mayan olgular grubu arasındaki ilişkiyi yorumlama yöntemi, bir anlayış tek
niğidir. Bir resim yapma, bir müzik eseri yazma ya da karmaşık bir matema
tik formülü hesaplama kadar sembolik bir süreçtir.
Rudhyar yirminci yüzyılda astrolojik tutumun psikolojiye doğru kayma
sında, başka herhangi bir astrologdan daha fazla, sorumluydu.29 Astrolojinin
spiritüel boyutunu da vurgulamıştır. The Astrology of Transformation (Dönü
şümün Astrolojisi) ( 1 980) adlı kitabında "olmakta-olan-birey"in doğum hari
tasını bir mandala, benlik üzerine bir meditasyon aracının yanı sıra, bir birey
sel karma sembolü olarak görülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ama Rudh
yar'ın transpersonel astrolojisi tamamen otonom bir birey yaratmayı hedefle
mekle birlikte, nihai amacı biyoloji ve kültürü ardında bırakarak bireysel bi-
359
PETER MARSHALL
360
ASTROLOJi
361
35
Bilim mi, Boş İnanç mı?
362
ASTROLOJİ
363
PETER MARSHALL
Güneş Etkisi
Güneş olmasaydı, elbette dünya üzerinde yaşam da olmazdı. Güneşin
günlük doğuşu ve batışı uyku ve uyanıklık dönemlerimizi biçimlendirerek
yaşamımızın temel ritmini sağlar. Tümüyle gece ve gündüz, uyku ve çalışma,
döngüsüne uyacak şekilde programlanmış durumdayız. Güneş sadece sağlı
ğımız üzerinde fiziksel bir etkiye (bir vitamin kaynağı olarak) değil, aynı za
manda psikolojik bir etkiye de sahiptir. Mevsimleri meydana getiren şey,
Yengeç Dönencesi ve Oğlak Dönencesi arasında yol alan güneşin devinimi
dir. İçinde doğduğumuz ve büyüdüğümüz bu mevsimler de kişiliğimizi etki
leyecektir. Harvard Profesörü Ellsworth Huntington, doğanın bütününde iş
başında olan döngüleri inceledikten sonra, kabul etmiştir: "Tüm bunlar akla
astrolojiyi getirebilir... Bununla birlikte, milyonlarca doğum konusundaki so
ğuk gerçek ortalama olarak Şubat ya da Mart ayında doğanların Haziran ve
Temmuz ayında doğanlardan kesinlikle farklı olacağına kuşku bırakmamak
tadır."6 Londra'daki doğum oranları kış aylarında yüzde 30' 1ara ulaşmakta
dır. Kuzey iklimlerindeki bazı insanlar kış aylarında güneşin olmamasından
moral bozukluğu yaşadıklarını görmüşlerdir, öyle ki son zamanlarda S . A. D.
(Seasonal Affective Disorder Mevsime Bağlı Afektif Bozukluk) olarak bi
-
linen bir sağlık durumu tanılanmıştır. Güneş'e açan sadece papatyalar ve kır
langıç otları değildir.
Güneş 'in döngüsel etkinliğinin dünya üzerinde yaygın bir etkisi olduğunu
akla getiren giderek artan kanıtlar bulunmaktadır. Güneş parlamalarının Jüpi
ter-Satürn dizilişi ile kesin bir ilişkisi olduğu iddia edilmiştir; bu durum gü
neşte maksimum bir gelgite neden oluyor, bu şekilde güneş lekelerinde bir ar
tışa yol açıyor, sonrasında da üst atmosferde şiddetli bir parçacık enjeksiyo
nu aracılığıyla depremleri tetikliyor olabilir.?
Güneş lekelerinin aktivitesinin etkisi hakkında yapılmış bazı ilgi çekici
çalışmalar da vardır. Güneş lekeleri güneşin yüzeyinde koyu renkli bölgeler
olarak görülen ve muazzam miktarlarda radyasyon yayan şiddetli manyetik
fırtınalardır. Düzenli bir l l ,6 yıllık döngü içinde düzensiz bir şekilde meyda
na gelirler. Japon hematolog Dr. Maki Takata kanda, pıhtılaşmayı sağlayan
organik bir koloit olan albümin düzeyini ölçecek bir indeks geliştirmiştir. Bü
tün dünyada albümin düzeyindeki değişimle güneş lekelerinin aktivitesi ara-
364
ASTROLOJİ
sında kesin bir bağ olduğunu bulmuştur - günümüzde Takata etkisi olarak bi
linmektedir. Güneşsel radyasyondaki dalgalanmaların albümin düzeyini
önemli ölçüde etkilediği sonucunu bulmuştur: bu indeks artan güneş lekesi
aktivitesi dönemleri boyunca ve güneş doğmadan hemen önce artmakta, gü
neş tutulmaları zamanında ise düşmektedir. On yedi yıllık bir çalışmanın son
rasında Maki Takata şu sonuca varmıştır: "İnsan bir tür canlı güneş saatidir. "s
Ay Etkisi
Ayın da dünya üzerindeki yaşa.nda dikkate değer bir etkisi vardır. Galileo
gelgitlere ayın neden olduğu kuramının 'astroloj ik saçmalık' olduğunu söy
lemişti.9 Shakespeare Hamlet'i yazarken daha iyisini biliyordu: "Islak yıl
dız/Neptün 'ün krallığını yöneten/Kıyamete dek kararacak kadar hastaydı."
Her denizci ve bilim insanı artık yüksek metin (spring tide) yeniay ve dolu
naydan iki gün sonra ayda iki kez meydana geldiğini bilmektedir. Alçak met
ler (neap tide) iki hafta sonra oluşur. Bir yüksek met ayın en yakın olduğu
noktayla aynı zamana denk geldiğinde gelgit maksimum düzeyinde olacaktır
(yılda yaklaşık iki kez meydana gelir).
Newton'un evrensel yerçekimi yasası gelgit olgusunu açıklar. Yüksek
metler yeniay ve dolunayda maksimum yerçekimi derecesi oluşturacak şekil
de güneş, ay ve dünya sıralandığında meydana gelir. Dünya yüzeyinin aya en
yakın olan bölümü en güçlü yukarı doğru çekişe tabidir, bu yüzden oradaki
denizler bel verir, yerçekiminin en az olduğu bölgelerde denizi flatter bırakır.
Gelgitin büyüklüğü iki şeye bağlıdır: ayın dünyadan uzaklığı ve ayın güneşe
göreceli konumu. Ay dünyaya en yakın olduğunda, ayın gelgitsel kuvveti, en
uzak olduğu durumundakinden yüzde 30 daha yüksektir. Güneşin gelgitsel
kuvveti ayınkinin ancak yarısıdır.
Elbette başlıca iki ay döngüsü vardır. Yeniaydan (ay dünyayla güneş ara
sında olduğunda ve güneş ışığını çok az yansıttığında) dolunaya, sonra da ge
riye doğru ilerleme sinodik ay döngüsü olarak bilinir ve yaklaşık yirmi dokuz
buçuk gün sürer. Diğer döngü ayın dünya çevresinde ' sabit' yıldızlara göre
göreceli devrinin tamamlaması için gereken süredir. Dünya güneşin çevresin
de kendi yörüngesinde hareket ettiği için, bu yıldızsa/ (sidereal) döngü biraz
daha az, yaklaşık olarak 27 ,3 gün, sürer.
Kadim yazarlardan Lucilius'a göre, "Ay istiridyeleri besler, denizkestane
lerini doldurur, kabukluları ve hayvanları etlendirir." Bunda doğru olan şey
Kızıldeniz'deki denizkestanelerinin ve Büyük Okyanus'taki palolo deniz
kurtçuklarının kameri aya bağlı olan bir cinsel yaşanılan olduğudur. Karan
lık bir odadaki bir farenin aktivitesi bile ayın konumuna göre değişiklik gös
termektedir. ıo
Northwestem Üniversitesi'nden Biyoloji Profesörü Frank A. Brown tara-
. 365
P ETER M A R S H A L L
fından yapılan deneyler onu organizmaların ayın en zayıf itkilerine bile kar
şı son derece duyarlı alıcılar olabileceği sonucunu çıkarmaya götürmüştür.
Connecticut, New Haven'dan ışık geçirmez kaplar içinde Illinois, Evanston'a
istiridyeler getirmiş ve iki hafta içinde istiridyelerin Evanston'daki ayın ev
relerine göre açılma ve kapanma ritimlerini ayarladıklarını bulmuştur. Pata
tes ve yengeç kadar birbirinden farklı organizmalar yıllık (güneşsel) ve aylık
(aysal) periyodiklikler göstermektedir. Alglerden bitkilere, omurgasız hay
vanlardan omurgalı hayvanlara kadar canlı organizmalarla yapılan araştırma
lar metabolizma hızlarının o anki dış koşullardan oldukça bağımsız olduğu
nu göstermiştir. Brown şu sonuca varmıştır: "Bu tür sabit koşullar altında bü
tün canlıların çevreden sürekli olarak bütünüyle jeofiziksel frekansların do
ğasının metabolik ritimlerine maruz kaldıkları artık çok açıktır." 1 1
Kontrollü koşullar altında yapılan uzun süreli deneylerden sonra, Rudolf
Steiner'in Biyo-dinamik sisteminin bir takipçisi olan teosofist Lily Kolisko
bitkilerdeki büyüme oranıyla ekildikleri yerdeki ayın evreleri arasında bir
ilişki olduğu sonucuna varmıştır. 12 Genellikle, bitkiler dolunaydan kısa süre
önce ekildiklerinde daha hızlı, ayın küçülme evresinde ekildiklerinde daha
yavaş büyürler. Biyo-dinamiğin diğer savunucuları tarafından yapılan dene
melere göre, yapraklı bitkilerin dolunayda, kök bitkilerinin ise ayın küçülme
evresinde ya da yeniayda ekildiklerinde en iyi biçimde büyüdükleri ortaya
çıkmıştır.
İnsanlar, öyle görünüyor ki, ayın etkisinden muaf değildirler. Sayısız ka
dın menstrüasyon döngülerinin ayın evreleriyle çakıştığını bilir; menses söz
cüğünün ay anlamına gelmesi rastlantı değildir. Darwin şöyle demiştir: "İn
san balıktan gelir. . . niçin yirmi sekiz günlük kadın döngüsü, yaşamın gelgit
lere, dolayısıyla aya bağlı olduğu bir geçmişin izi olmasın?"n Zihinsel bo
zukluğu olan bazı kişilerin çoğunlukla dolunay dönemi süresince daha ajite
oldukları çok zaman önce gözlemlenmiştir; aslında, "deli/lunatik" sözcüğü
Latince ay için kullanılan tuna sözcüğünden gelmektedir. Yine, epilepsi (sa
ra) sözcüğü de Yunanca'da "ay yüzünden zapt olunma" için kullanılan söz
cükten gelmektedir. Bir insanın kurda dönüşmesinin anlatıldığı kurt adam ef
sanesinin ayın neden olduğu bir delilik türü (likantropi olarak bilinir) olduğu
na inanılmıştır.
ABD'de son zamanlarda yapılan araştırmalar, daha az yara izi bırakmak
için ameliyatların ay büyümeye başlayana dek ertelendiği Hindistan'daki
Ayurvedik cerrahların kadim uygulamasını destekler görünmektedir. Florida
lı cerrah Edson Andrews bademcik ve peptik ülser ameliyatlarından kaynak
lanan aşırı kanamaların çoğu kez dolunayla aynı zamana denk geldiğini bul
muştur. "Bu veriler bana göre öyle kesin ve öyle ikna ediciydi ki," diye yaz
mıştır Andrews, "mehtaplı geceleri romansa bırakıp sadece karanlık geceler
de ameliyat yapmaktan ve bir büyücü doktor olmaktan korktum." 1 4
366
ASTROLOJİ
Gezegen Etkileri
Güneş ve ayın dünya üzerindeki yaşamı etkilediğini kabul etmek çok güç
değil, peki ya daha uzaktaki gezegenler ve bir bütün olarak kozmos? Yine,
bazı bilim insanları ilgi çekici sonuç ve kuramlara ulaşmışlardır. Floransa
Üniversitesi'nden Profesör Giorgio Piccardi'nin "aktive edilmiş su" (kazan
ları temizlemek için kullanılır) ile yaptığı deneyler dünya-dışı kuvvetlerin su
yun özelliklerini değiştirdiğini göstermiştir. Özelde, Piccardi oksikoral biz
mutun reaksiyon hızının güneş patlamaları, güçlü manyetik karışıklıklar ya
da büyük kozmik ışın toplanmaları zamanında değiştiğini bulmuştur. Yıllık
bir temelde, bu hız dünya galaksideki yolculuğunda farklı kuvvet alanların
dan spiral bir yörüngede eğri çizerek geçerken değişiklik gösterir. Aynı za
manda on bir yıllık döngüde güneş lekelerinin aktivitesinden de etkilenir. ı5
Bu tür kimyasal reaksiyonlar dünya-dışı kuvvetlerden etkileniyorsa, niye
biz insanlar da dahil olmak üzere organik yaşam benzer biçimde etkilenme
sin? Ay, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satüm'den elektromanyetik dalgaların trans
misyonu belirlenmiş durumdadır. Gezegenlerin kendileri de bizi etkileyen
güneşin değişken hareketlerinden sorumlu olabilir mi? Piccardi 'nin de söyle
diği gibi: "Bir insanı kozmosun etkilerine tabi kılmak için onu gezegenler
arası uzaya fırlatmamız, hatta onun ülkesini ya da evini terk etmesi gerek
mez. İnsan daima evrenin ortasındadır, çünkü evren her yerdedir." 1 6
Farklı bir bakış açısından, tartışmalı Britanyalı astronom Percy Seymour
organik yaşamın sinir sistemi aracılığıyla dünya, ay ve gezegenlere tepki ver
diğini iddia etmiştir: "Dünya manyetik alanı çok geniş bir doğal frekans ara
lığında titreşir" ve gezegenlerin 'gelgitsel kuvvetler' i bu doğal frekansların
onlarla 'aynı adımda' olmalarını sağlayabilir. Güneş sistemini devasa bir koz
mik müzik vericisine benzetir: gezegenler, güneş ve ay onun her biri kendi
ne özgü bir frekansta sinyal gönderen yayın 'istasyonları ' dır. Kozmosun bü
tün öğeleri bir tür 'rezonans' aracılığıyla birbiriyle etkileşir. Dünyanın man
yetosferi bu müziği alır ve yükseltir. İnsanlar doğumlarına ve genetiklerine
göre belli "istasyonlar"a tepki verirler. Bu kadim ' Kürelerin Uyumu ' kuramı
nın çağdaş bir versiyonu gibi görünebilir.
Peki bu bir bireyi doğum anında nasıl etkiler? Seymour 'un varsayımı ge
zegenlerin yörüngelerinin dünyanın manyetik alanında değişimlere neden ol
duğu şeklindedir. Sonuçta ortaya çıkan elektriksel etkinlik 'rezonans' (Sey
mour'un kuramının temel taşı) yoluyla gelişmekte olan cenini etkileyecek,
bu şekilde onun kişiliğini biçimlendirecektir. "Ben şunu ileri sürüyorum," di
ye yazmıştır, "kalıtsal olarak aktarılmış belli bir karakteristikler kümesi olan
bir cenin genetik olarak jeo-manyetik alanın belli dalgalanmalarını almaya
ayarlanmış ve gücü daha fazla olsa da ayarlanmadığı dalgalanmalara tepki
vermeyecek bir sinir sistemine sahiptir." 11 Bireyin kişiliğinin doğası ne olur�
367
PETER MARSHALL
368
ASTROLOJi
ve politikacılar; Venüs ile yazarlar; Mars ile atletler ve askerler; Jüpiter ile ak
törler, askerler ve yazarlar; Satürn ile de doktorlar ve bilim insanları arasın
da bir bağlantı bulmuştur. Geleneksel olarak ' sert' gezegenler Mars ve Satürn
ile ' sert' meslekler olan spor, silahlı hizmetler ve bilim arasında ve 'yumu
şak' gezegenler ay, Venüs ve Jüpiter ile 'yumuşak' meslekler olan sanat dal
ları arasında açık bir aynın bulunmuştu.
Geleneksel astrolojik gezegen yorumlarının mesleklerle uyuşması bir
rastlantıdan daha fazlası mıdır? Mars geleneksel olarak askerlerle birlikte
anılır; Jüpiter "top brass"ın yanı sıra aktörle ilişkilendirilmiştir; Satürn de
dikkatli ve rasyonel bilim insanlarına uygundur. Bu durum karşısında, Ga
uquelin' in araştırması bireylerin genellikle doğum anındaki gezegenlerin
gösterdiği gibi kendi mizaç tiplerine uyan meslekler seçtiklerini akla getirir
görünmektedir.
25.000 ünlü Avrupalı araştırmasına ek olarak Gauquelin anne-babalarla
çocuklarından oluşan 1 5.000 eşleşme de bulmuştur; veriler anne-babaların
'doğum gökyüzü' ile çocuklarınınkiler arasında bir korelasyonu işaret et
miştir.
Gauquelin' in çalışması astrologlar tarafından büyük ölçüde memnuniyet
le karşılanmasına rağmen, Gauquelin geleneksel astrolojinin en önemli yön
lerinden bazılarını gözden kaçırmıştır. Örneğin, geleneksel on iki kesitin ye
rine on sekiz kesite bölmüştür. Onun ' sıcak' kuşakları astrologların bekleye
bileceği gibi açılı evlere değil, cadent evlere (on ikinci, dokuzuncu, altıncı ve
üçüncü) denk gelmiştir. Güneş burçlarına ilişkin iddialara dair hiçbir kanıt ya
da gezegenlerin konumlarının insanların kişiliklerinde bir farklılık yarattığı
nı bulamamıştır. Gezegenlerin yarısının -Merkür, Uranüs, Neptün ve Plüton
hiç rolü olmadığını iddia etmiştir.
Gauquelin, Strasbourg Üniversitesi Psikofizyoloji Laboratuvarı 'nda çalı
şırken popüler astroloj inin yanlış taraflarını açığa vurduğu L' astrologie de
vant la science ' ı ( 1 966) yazmıştır. Ona göre popüler astroloji "keyfi kuralla
ra göre düzenlenmiş karşılıklar ve oranlardan oluşan kurak bir öğreti" haline
gelmiştir.20 Akademik saygınlığını kaybetme korkusuyla astroloj iyle arasında
mesafe koymuştur. Aslında, bu konu üzerinde istatistiksel araştırmayla geçen
bir ömürden sonra, "en titiz araştırmalar horoskopların anlamsızlığını göster
miş" olduğu için "halkın saflığının bu şekilde sömürülmesine karşı güçlü bir
tepki olması gerekmektedir," demiştir.2' Ticari astrolojiyle psikolojik ve sos
yal bir tehlike olarak savaşılması gerektiği sonucuna varmıştır.
Yine de bütün kuşkuculuğuna karşın, kadim astrologların saygıyı hak et
tiği ve yeni, farklı bir 'kozmobiyoloji' için yer olduğu konusunda ısrar etmiş
tir. Bununla birlikte, dünya üzerindeki hayvan yaşamı evrenin toplam yaşa
mının yalnızca bir parçasıdır.
369
PETER MARSHALL
Astroloji ve Psikoloji
ABD'de yapılan diğer deneyler Gauquelin'in deneylerinden daha az ke
sindir. Amerikalı psikolog Vemon Clark astrologların bireylerin doğum hari
talarından biyografik ayrıntılarını belirleme yeteneklerini test etmiştir. Astro
log biyografik özetleri doğru horoskoplara eşleştirmede ve yüksek IQ ile se
rebral felci ayırt etmede anlamlı bir yetenek gösterebilmişlerdir, ama bu ast
rologların astrolojik becerilerinden çok sezgileri sayesinde de olmuş olabilir.
Bu deneyleri tekrar etme yönündeki girişimler başarısız olmuştur. Vemon
Clark ' ın ·çalışmasını devam ettiren Califomia, Berkeley'den Shaun Carlson
astrologların anketlerden çıkarılmış kişilik envanterlerindeki yargılarını test
etmiştir. Astrologlar horoskop kanıtlarından sahte envanter tanımlarını ayırt
etme yönünde bir yetenek göstermişlerdir, ama deneylerin istatistiksel anla
mı düzeyine göre başarısız olmuşlardır. Bu bulgular deneyin "astrolojik var
sayımları açıkça çürüttüğü"nü ifade eden sorgulanabilir bir çıkarımla birlik
te Aralık 1 985 'te Nature dergisinde yayımlandı.
John Addey istatistiksel araştırmaları geleneksel astrolojiye uyguladı ve
Gauquelin'in bulgularını yeniden yorumlamak için kendi ' armonik kuramı'nı
uyguladı. Kadim ' Kürelerin Uyumu' öğretisinin modem bir versiyonu, mate
matik temelli kendi kuramı kozmosun uyumlu karşılıklılıklarına değinmeye
çalışmıştı. Doğum haritasının başlıca öğeleri göklerdeki periyodik döngüler
de 'dalga biçimleri ' olarak yorumlandı - burçlar (ekliptik), evler (dünyanın
günlük devri) ve açılar (gezegenlerin yörüngeleri). Dalga biçimlerinin kendi
leri sayılarla ifade edilmektedir. Örneğin, üçgen açısı (360° ' lik dairenin
1 20°' lik kesitlere bölünmesi) üç sayısını verir, dört açı dört sayısını ifade
eder, vb. gibi. Ayrıca, Addey özellikle astrolojinin nasıl işliyor olabileceğiy
le ilgilenmişti. Pisagorcu esinine karşın, doğum anındaki astrolojik imzanın
damgasını açıklamak için mekanik bir kilit analojisi kullanmıştı.
Gauquelin, Vemon Clark ve diğerlerinin çalışmaları 1 970'li yıllarda
Londra Üniversitesi Britanya Psikiyatri Enstitüsü'nde Britanyalı psikologlar
370
ASTROLOJi
Astroloji ve Bilim
Mizaçları ve eğitimleri yüzünden geleneksel bilim insanları genellikle ast
rolojiye karşı düşmanca bir tutum benimserler. Kozmosta iş başında olan bu
371
PETER MARSHALL
tür gizemli ve gözle görülmez kuvvetleri kabul etmek onların genelde meka
nik ve materyalist dünya görüşlerinin temeline zarar verir. Bulguları astroloji
de bir şeyler olabileceğini akla getirse bile, genellikle bunu görmezlikten gel
me ya da yayımlamama eğilimi gösterirler. Bir sonuca varamazlarsa, ellerin
deki parça parça kanıtlann açıkça desteklemediği sonuçlarla astrolojiyi kınar
lar. Bazı astrologlar bilimsel toplulukta astrolojinin iddialannı destekleyen
herhangi bir kanıtı bastırma yönünde ortaklaşa bir çaba olduğuna inanırlar.
Astrolojiye karşı çıkan bilim insanlan ve Nobel ödülü sahipleri açıkça,
aynı şeyi kendi bilim insanı arkadaşlarının çalışmaları için yapsalar büyük bir
öfkeye yol açacak bir şekilde kendi yeterlilik alanlarının dışında dolaşmaya
cüret etmişlerdir. Ayrıca, astronomi ve tıp alanlarında bile, modem bilim in
sanları kendi konularının tarihine ilişkin pek bir bilgiye sahip değildirler; hat
ta, astrolojinin o alanların gelişimine yaptığı muazzam katkı konusunda sa
hip oldukları bilgi daha da azdır. Geçmişte Ptolemy, Tycho Brahe ve Kepler
gibi en büyük astronomlardan bazılarının astrologluk yaptıkları gerçeğini
gözden kaçırırlar. Astrolojinin kadim dünyanın psikolojisi ve bilimin anası
olduğunu unutmuşlardır.
Bilimin kendisi nihai otorite ve bilginin tek aracı değildir. Her filozof ve
bilim tarihçisinin de bildiği gibi, bilim daha önceki kuramların tersini kanıt
layarak gelişir. Bu durum çoğu kez, Kopemik ve Darwin devrimleri denen
gelişmelerde de olduğu gibi, varolan bir kuram artık ampirik kanıtlar ve man
tıksal tutarsızlıkların çıkardığı artan sayıda anomaliyi açıklayamaz duruma
geldiğinde, ani bir paradigma değişimiyle sonuçlanır. Ayrıca, doğa yasaları
bozulmaz kurallar değil, sadece doğada gözlemlenmiş düzenli örüntülerdir.
Kuramları kesinliklere değil, istatistiksel olasılıklara dayanır. Matematikçi ve
düşünür A. N. Whitehead'in de yazdığı gibi: "Bilimin Kesinlikleri bir aldan
madır. Bu kesinlikler keşfedilmemiş sınırlılıklarla çevrilidirler. Bizim bilim
sel öğretileri ele alışımız çağımıza yayılmış metafiziksel kavramlarca kontrol
edilir. "2s
İronik bir şekilde, yeni bilimin birçoğunun cutting edgei astrologlann ka
dim dünya görüşünü doğrulamaktadır. Görelilik kuramı, Newton 'un, ebedi
ve ezeli yasalarca yönetilen mekanik modelinden çok daha akışkan ve daha
belirsiz bir evren betimler. Kuantum fiziği sistemlerin öngörülemez bir şekil
de -kuantum atlamaları yaparak- bir halden diğer bir hale aniden değişebil
diklerini göstermektedir. Heisenberg'in "Belirsizlik İlkesi" de gözlemcinin
gözlemlenen şeyi kaçınılmaz biçimde etkilediğini ileri sürer.
Daha yakın zamanlarda, kaos kuramı sebep-sonuç kümelerinin ne kadar
kompleks olabileceğini göstermiştir. Gezegenimiz dünyanın bir bölümünde
ki önemsiz bir olay başka bir bölümünde çok önemli bir şekilde etki göstere
bilir: Tokyo'da kanat çırpan bir kelebek New York'taki hava durumunu etki
leyebilir. Kaos kuramı, bir saatin tik-taklan ya da bir musluğun damlatması
372
ASTROLOJi
373
PETER MARSHALL
374
ASTROLOJi
376
ASTROLOJİ
377
PETER MARSHALL
378
ASTROLOJi
yakın on iki burcuna karşılık gelen artan spiritüel rollerle birlikte on iki ge
zegenle çalışırlar.
Bazı astrologlar 1 977 yılında keşfedilen ve Satürn ile Uranüs'ün yörünge
leri arasında bulunan bir küçük gezegen (planetoid) - muhtemelen durmuş
bir kuyrukluyıldız - olan Chiron'u da kabul etmişlerdir. Onun hareketlerinin
izini süren gök günlükleri basılmıştır. Satürn 'ün oğlu olan Chiron düşmanca
bir dünyada hayatta kalma sanatını öğreten yaralı şifacının bir örneği olarak
görülür.3 Daha tartışmalı olanları ise horoskoplarda asteroitlerin kullanılma
sıdır. Asteroitler Mars ile Jüpiter' in yörüngeleri arasında parçalanmış bir ge
zegen olduğu düşünülen çok sayıda parçacıktan oluşan bir kuşak oluşturur
lar. Ceres, Pallas, Juno ve Vesta gibi daha iyi bilinen asteroitlerin bazılarının
gök günlükleri yayımlanmıştır. Peki, bu gökcisimlerinin listesi nerede bite
cek?
Neredeyse bütün astrologlar astronomların 1 995 yılında, Ophichus (Yu
nanlı şifacı Asclepius ile ilişkili) denen on üçüncü bir burç katarak zodyakın
çok uzun zamandır kabul edilen on iki burç bölümünü geçerli saymama giri
şimini kabul edilemez görmüş ve buna yanaşmamışlardır. Ophichus'un ayak
ları 1 8 ,5°'1ik bir açıklıkla Akrep burcu ve Yay burcu takımyıldızlarının (Ni
şancı) arasında ekliptiğe ulaşır. Güneş her yıl 30 Kasım ile 1 8 Aralık arasın
da bu takımyıldızdan geçer. Ancak, ekliptikte on üçüncü bir takımyıldız oluş
turmakla birlikte, bu onun bir on üçüncü burç olması gerektirmez. Eski olma
sına karşın zodyak burçları daima göklere yansıtılmış bir örüntü olmuştur; as
lında, onlar bir gerçeklik değil, bir gelenektir. Üç yeni gezegen Uranüs, Nep
tün ve Plüton 'un eklenmesi bir doğum haritasının yorumunu daha incelikli ve
daha zengin hale getirmekle birlikte, on üçüncü bir burcu kabul etmek bütün
zodyak sembolizmini karmaşaya sürüklemek olacaktır.
Başka üç temel sorun daha bulunmaktadır. İlki Aziz Augustine tarafından
ortaya atılan ikizlerin niçin farklı olduğu sorusudur. Bu aynı zamanda ' zaman
ikizleri' - yani farklı anne ve babaların aynı zaman ve yerde doğan bebekler
- için de geçerlidir. Geleneksel astrolojiye göre, ikizlerin horoskoplan özdeş
olmalıdır, ama yine de deneyimler genellikle ikizlerin en az kardeşler kadar
farklılık gösterdiklerini göstermektedir. Diğer yandan, aynı anne-babanın
ikizleri tam olarak aynı zamanda doğmaz, bu da onların horoskoplarında bir
etki yaratıyor olabilir. Pek çok çağdaş astrolog doğum haritasının önceden
belirlenmiş karakteristiklerden oluşan katı bir katalog değil, daha çok bir eği
limler haritası olduğunu söyleyecektir. Zaman ikizleri aynı eğilimleri payla
şacaklardır, ama biyoloji ve kültür, genetik miras ve yetiştirilme biçiminden
de etkileneceklerdir.
İ lişkili bir sorun da zamanda bir horoskop çıkarmak için kullanılacak en
uygun zaman sorunudur. Gebe kalma anı mı, yoksa doğum anı mı olmalıdır?
Ptolemy bu ikilemin pekala farkındaydı, ama ikincisini seçmişti. Bu gerçek
379
PETER MARSHALL
380
ASTROLOJİ
381
PETER MARSHALL
Pek çok modem astrolog daha psikolojik bir yaklaşım benimser ve horos
kopu gelecek olabilirliklerin bir planı olarak görür. Jeff Mayo ve Christine
Ramsdale' in de yazdığı gibi: "Gelecek önceden haber verilebiliyorsa, özgür
irademiz olmadığını, kaçınılmaz bir yazgıya düşüp kaldığımızı düşünebilir
siniz. Doğum haritası potansiyel olarak en güçlü özelliklerimizi, dürtülerimizi
ve en olası sınırlılıklarımızı gösterir. Haritanın (psikolojik yapımızın) bütün
sel örüntüsü içinde, tam bir seçme özgürlüğüne sahibizdir."?
Bana göre, gökle dünya arasındaki bir karşılıklılık inancı kendini dönüş
türme olabilirliğini yadsımarnaktadır. Bilinç halimizin gelişimi kuşkusuz kur
tuluşa giden yoldur: ne kadar bilinçli olursak, yaşamımızda o kadar yaratıcı
ve anlamlı hale gelir. Hermetica'da Hermes'in Tat'a söylediği gibi, "zihin
rehberdir" ilkesine uyanlar yazgının kötülüklerinden muzdarip olmazlar. Ast
roloj iye sempatik olan ortaçağ alimleri şu sonuca varmışlardı: "yıldızlar
eğilim göstertir, ama zorlamazlar." Bilge insan yıldızların kölesi değil, efen
disidir.
Sıklıkla sorulan bir soru da astrolojinin geleceği gerçekten tahmin edip
edemediğidir. Bana göre, gökcisimleri dünya üzerindeki olayların nedenleri,
hatta belli bazı bilgiler ileten işaretler değildir, daha çok yalnızca uzayda ve
zamanda meydana gelen belli tipte bir olayın olabilirliğini çağrıştıran sem
bollerdir. Astroloji büyük resme ilişkin bir fikir verebilir, ama her birey ken
di yaşamının ayrıntılarını doldurur. Yine, yıldızlar eğilim göstertir, ama zor
lamazlar.
Bazı astrologlar tekin olmayan bir kesinlikle hem sosyal hem de bireysel
olayları tahmin edebilmişlerdir. Ama geleceği tahmin etme yeteneği, doğru
bir şekilde geleceği okumaktan çok, tarih ve kişiliğe ilişkin içgörülü bir oku
maya -bilgi temelli tahminlere- dayanıyor olabilir. Bana göre, gelecek
382
ASTROLOJİ
383
37
Hepsini Bir Araya Getirirken
384
ASTROLOJİ
385
PETER ·MARSHALL
Aac
.. .
>
il
• L. D <* .,. T
.... rt0 ....
.,. " rl ıı. Tnıe HcMme
n:a .... c.dlnııl 1 CHl 'l A ll (9 ) M 25 al' M U
ıı. +o "'
�.. Flııed 4 > 17 . 31 14 (7 ) 2 21 '4 51 33
"' " lllutlllM 1 g 11 'l 47 .. (1 ) s 25 ııt 51 S3
* 15 6 24 1 (10 ) 4 20UI P
" il! Fn 4 cl' I 6 51 4 (10 ) 5 21 'I' 51 33
il! I! &rttı D )l. D ıllıı D 4 (10 ) 1 25 tUIS3
Ak 1 f\. 2 'l S7 41 (1 ) 7 25 JUI U
I! ,. w...r 1 .. 21 :ıı 11 31 (1 ) 1 211 9 11 33
111 1 6 118 4 (10 ) • 21 <Q. llSS
.. ..
,,.. 8111 TlıM 1! 11 o1il A 411 (1 ) 10 21 '1tt ll SS
lk21 6 4Z 41
r= 1S lll U (11 ) 11 25 6 11 31
386
ASTROLOJi
387
P ET E R M A R S H A L L
388
ASTROLOJi
da babayı da temsil eder, Gökyüzü Ortasına göre açısı bir kare, bu da babay
la ya hiç ilişki olmamasını, senin durumunda olduğu gibi, ya da kötü bir iliş
kiyi gösterir."
"Peki diğer açılar?"
"Onlara geliyorum. Güneş, Jüpiter ve Gökyüzü Ortası ve Yükselen Bur
cun Yay burcuyla birleşen yararlı açıların oluşturduğu küçük bir üçgen var.
Yay burcunun her türden - fiziksel, zihinsel ve spiritüel - geniş kapsamlılık
la ilişkili olması ve Jüpiter' in hem Yay burcu hem de Dokuzuncu Evi yönet
mesi senin için şaşırtıcı olmayacaktır. Yaratıcılığı ve amacı temsil eden
güneşin Dokuzuncu Evde. Uranüs de Altıncı Evde İkizler burcundan vedalaş
mada birleşiyor. Uranüs yenilikçi, özgün ve geleneklere aykırı bir öğedir:
İkizler burcu iletişim, Altıncı Ev de iştir."
"Ayımın Yedinci Evde Yengeç burcunda tek başına olduğunu fark ediyo
rum."
"Ayın - duyguların, annen ve genel anlamda kadınlar - iyi açılı değil.
Venüs (ilişki) ve Jüpiter'e (fırsat) kareler yapıyor. Bununla birlikte, bu karel
er gizli bir halde gerçekte yararlı açılar. Üzerinde çalışılması gereken bir
alana dikkat çekiyorlar. Ay Yengeç burcunu yönetiyor ve ilişki anlamına
gelen Yedinci Evde. Yengeç burcu ev hakkındadır, ama aynı zamanda bakım,
ilgilenme, yetiştirme, besleme, koruma, vb. gibi şeylerle de ilgilidir. Bu
konuda benim düşüncem asıl evindeki ilişkilerindeki güçlüklere ve bunları
çözene kadar seni etkilemeye devam edeceği izlenimine işaret ettiği."
David açıkça hiçbir haritanın kötü olmadığına inanan ekoldendi. Herhan
gi bir olumsuz öğe olumlu sonuçlara dönüştürülebilir, zorluklar da gelişim
için fırsatlar olarak görülebilir. İlk dönemlerdeki evde yaşanan güçlükleri
kabullenme gerekliliği hakkında söyledikleri derinlerde bir noktaya dokun
muştu.
"Peki tüm bunları nasıl özetliyorsun?"
"Bu harita fırsat ve kolaylığı gösteriyor, o anlamda çok yararlı bir harita,
üstelik gerçekte tek bir zor açı var. O da zıtlık, Altıncı Evdeki İkizler burcun
daki Uranüs ile Yükselen Burcun olan Yay burcu arasındaki zıtlık anlamına
geliyor yani. Zor açıda olan Uranüs çok belli bir aksama ve karışıklık an
lamına gelir. Altıncı Ev iş - aynı zamanda sağlık - demektir ve tüm bu dost
tavırlılıkla doğrudan zıtlık halinde. Bunu ne anlama geldiğini bilmiyorum.
Senin aklına ne getiriyor?"
David'in öğüt verme ya da belirleyici bir yorum yapmaya gönülsüzlüğü
hoşuma gitmişti. İnsanı kendi başına bir şeyler keşfetmeye teşvik ediyor.
Ama bazen haritanın anlaşılması zor anlamı ve onun şimdiki eğilimlere yöne
lik görüşlerini tartışmaktan mutlu oluyor. Danışanlannı haritanın ilerlet
meleri ve transitleri yoluyla gelecek eğilimleri düşünmeye geri dönmeye ve
389
PETER MARSHALL
390
ASTROLOJi
El
El
> •
• lif •
fW
• , T
, ıı. Tıue .....
J( J( c:.nıın.ı 1 8 21 9 33 12 ( . , Al 1 1 • S l1
ıı. 1\ Flad z > 7 A 1 38 ( . , z 18 N 1 11
,.. f40
1\ • ....... s ıı 1 'l 21 11 ( 1 ) s 11 'I' S lt
$ Z7 D: 4UI ( 1 ) .. 11 tj 1 11
• D 111
ftl Fır. z d' 11 A 1 1 ( 1 ) 1 11 :a: 1 11
111 � Earltı 1 � I N IZ l1r ( 1 ) • 11 9 Ut
,.. Nil ' rı. 111 • i Zi ( 7 ) 7 11 'l 1 11
• .. w...r 1 .. 1 9 11 1 ( 1 ) 1 11 .. 1 11
111 14 A 44 ZZ ( 1) 1 11 A 1 11
.. J( .. 81d
fll 1'1me I! 17 'l 11 11 ( 8) 10 11 "' 1 11
.. .a. D D 1 1 47 44 ile 1 1 .. zo 1 1 (10 ) 11 1 1 .. 1 11
- �a ...
391
PETER MARSHALL
392
ASTROLOJi
393
PETER MARSHALL
bir yük. İnsanlar bir ilişkiye ister istemez kendi yüklerini de getirirler ve
bunun yapıcı bir şekilde kullanıldığını ya da en azından sıkıntıya yol aç
masına izin verilmediğini görmek önemlidir.
"Bildiğimiz üzere, Terazi burcu, birçok kişinin düşündüğü gibi denge ver
mez. Tersine, dengesizliği ve bunun sonucunda ortaya çıkan dengeye ulaşma
gereksinimini gösterir.
"Bu denge doğum haritalarınızın karşılaştırılmasında mükemmel bir
şekilde gösteriliyor. Altı yararlı, altı da yararsız açı var; uzun süreli mutlu bir
ilişki olabilirliğinin aranacağı bölgede de sizin için olabilecek en iyi açı - bir
üçgen - ve olabilecek en kötü açı - bir zıtlık - var. Buna ek olarak, her biri
Terazi burcunda olan dört birleşme var. Yani ne demek istediğimi anlıyor
sunuz. Ben size sadece işaret edilen şeyi gösterebilirim. Bunun birlikte
yaşamınızda kendini nasıl göstereceğini siz göreceksiniz.
"Altı yararlı açı ele alındığında, Terazi burcu hepsinde görünüyor, bu da
dışadönüklükteki ortaklığınızı gösteriyor. Tüm bu etkinliğe kontrpuan olan
şey, senin tarafında Elizabeth, metanet ve umursama; Peter'ın tarafındaysa
bu amaca tepki ve aynı zamanda umursama, ilgilenme, besleme, yetiştirme
ve koruma öğeleri. Dolayısıyla, burada uyumlu ve sevgi dolu bir ilişkimiz
var, Terazi burcu tüm bunlarla ilişkilidir zaten.
"Şimdi, yararsız tarafta, yine birlikte çalışan ama uyumsuz olan aynı
öğelere sahibiz. Bu açılar bir tarafta evcimenlik ve başkalarına bakma is
teğini; diğer tarafta ise bağımsızlık ve dışarıdaki dünyada çalışma isteğini
gösteriyor. Son açı her ikinizin de doğasının umursayan, duyarlı yanlarını
aşağı yukarı birleştiriyor, ama bazı nedenlerden ötürü haia sıkıntı yaratıyor.
Bu dört birleşme tam olarak aynı örüntüye uyuyor.
"İlginç olan şey bu öğelerin birinizden diğerine geçmesi, dolayısıyla tek
taraflı değil. Yirmi beş yıldır Terazi burcunun iş başında olduğunu gösteren
böylesine açık bir örnekle hiç karşılaşmadım !"
Temel durum işte böyleydi. Kendimizle birlikte getirdiğimiz öyle ol
masına neden olan şey bu "yük"tü. David yanıtları görüp göremeyeceğimizi
görmek için doğum haritalarımıza bakmamızı önerdi.
Bu konuda çalışıyoruz. Şimdiye kadar iyi gitti ! İşler her geçen gün daha
dengeli hale geliyor. O üçgenin zıtlıktan daha da güçlenip güçlenmediğini
merak ediyoruz ...
394
38
Kova Burcu Çağı
395
PETER MARSHALL
lumdaki nüfuz sahibi insanların da kabul ettiği bir şey oldu. İkinci Dünya
Savaşı sırasında, De Gaulle Özgür Fransız Ordusu 'nda astrolog olan bir gen
eral arkadaşına danışıyordu. Eşi Nancy sayesinde, Başkan Ronald Reagan da,
özellikle Sovyetler Birliği'yle ilişkiler konusunda, önemli kararlar almadan
önce astrolojik öğütler alıyordu. New York Post 9 Mayıs 1 987'de "Beyaz
Sarayı Astrolog İdare Ediyor" diye bir başlık atmıştı. Borsa analistleri ve at
yarışı bahisçileri de astrologlara danışıyorlar. ABD'deki polis birimleri suç
luların izini sürmede yardımcı olması için astrologlar kullanıyorlar. Saldır
ganca eleştirmenler bile 'astrolojik Zümrüdüanka'nın on yedinci yüzyıldaki
'bilimsel devrimden beri bilinen en büyük yeniden canlanışı 'nı yarattığını
kabul ediyorlar.2
Hindistan'da varlıklı her ailenin kendi astrologu var ve düzenli evliliklere
karar vermede horoskoplar çok önemli bir unsur. Hatta üniversitelerin müf
redat programlarına astrolojiyi yeniden katma çağrıları yapılıyor. Mısır'da,
politikacılar ve diplomatlar astrologlarına danışmadan adım bile atmıyorlar.
Çin ' in kırsal bölgelerinde, genç bilgisayar bilimcileri aşk ve meslek hayat
larında başarı şansları hakkında öğüt almak için kendi yerel astrologlarına ve
'falcılar 'ına danışıyorlar.
Yirminci yüzyılda bilim insanları ve dini liderlerin hararetli saldırılarına
karşın, astroloji hiç olmadığı kadar sağlıklı görünüyor. İnsanın karakterini ve
deneyimini anlamada değerli bir araç olmuş durumda. Bize kim olduğumuz
ve ne olabileceğimizi anlamak için bir dil ve duygularımızla ilişkilerimizi tar
tışıp değerlendirebileceğimiz bir yığın kavram sunuyor. Belki de kadınların
astrolojiye erkeklerden daha sempatik olmasının nedeni kadınların kendi
duygu ve sezgileriyle daha temas halinde olmalarıdır. Yine de giderek artan
sayıda Mars'tan erkek Venüs'ün içgörülerini anlamaya başlıyor.
Her şeyden önce, astroloji bir dönüşüm yolu sunar, çünkü bizi günlük
hayatın karmaşıklığından kendimiz ve evrendeki yerimize ilişkin daha derin
bir anlayışa doğru götürebilir. Astroloji transpersoneldir, çünkü bütünüyle
bireyleşmiş insanı kozmik bütünün parçası olarak görür. Bu düzeyde, birey
sel bilincin "Ben"i evrensel bilincin "Biz"ine dönüştürülür. Bu açıdan bakıl
dığında, doğum haritası spiritüel simyanın Büyük Çalışmasındaki prima
materia 'dır. Yıldızlardan inen bizler yıldızlara geri dönebiliriz. Göğün
kapılarından yine geçebiliriz.
Yeni binyılın şafağında, Kova Burcu Çağı'nın eşiğinde, hiç kuşkusuz bir
dönüşüm ve belirsizlik dönemine giriyoruz. Milyonlarca insan kendini an
lamak ve geleceği planlamak için olası bir rehber olarak yeniden astrolojiye
bakıyor.
Niçin böyle olacağına ilişkin geçerli nedenler var. Astroloji sadece geriye
Taş Devri 'ne uzanmaz, aynı zamanda temel inançları bütün dünyada aynıdır.
396
ASTROLOJİ
397
PETER MARSHALL
gılama biçimine aittir. Uzak insanlar arasında hata varolan ve kentsel toplum
larda çoğu düşünceli ve duyarlı insanlar arasında yeniden doğmaya başlayan
başlangıçta varolan dünya görüşünün bir ürünüdür. İçsel olanla dışsal olan,
özne olanla nesne olan arasında ayrım yapmaz. İnsan ruhunu anima mundi,
Dünya Ruhun parçası olarak deneyimler. Varlık 'ın sırrının gökyüzünde saklı
olduğuna inanır. Korularda oynaya ruhları ve bulutlarda uçan ruhları görür.
Kuşların batan güneşe karşı uçuşunda ve gezegenlerin birleşmesinde anlam
bulur.
Astroloji bir 'Kürelerin Uyumu' olduğunu ve yıldızların başka bir dün
yaya açılan geçitler olduğunu kabul eder. Bilgisizlik ve boş inancın Kara
Deliği yerine vizyoner düşüncenin Samanyolu 'nu ileri sürer. Kuşkusuz
güzellik, büyülenme ve gizemin evrenin temel öğeleri olduğunu kabul eden
arkaik düşünce biçiminin parçasıdır.
Astroloji insanların ilk olarak gece gökyüzünün yıldızlarla kaplı engin
gök kubbesine bakıp bütün bunların ne anlama geldiğini merak etmesiyle
başlamıştır. Şaşırmaktan ve meraktan doğmuştur. Atalarımızın evrenin gize
mini anlama ve yaşamın amacını keşfetmeye yönelik ilk girişimidir. Bu baş
langıçtan beri varolan ve evrensel deneyim felsefe ve dinin asıl sorularının
oluşmasına yardımcı olmuştur - hata da olmaktadır: Biz kimiz? Nereden ge
liyoruz? Niçin buradayız? Nereye gidiyoruz? Astroloji, gökle dünya arasın
daki ilişkiyi ve evrendeki yerimizi anlamaya çalışarak, insanın kaderinin an
lamını ve varoluş bilmecesini yorumlamaya çalışmıştır.
B ir din olmamakla birlikte, astroloji yaşama ilişkin spiritüel ve majik bir
boyut olduğunu ileri sürer. Eski simyacıların anima mundi'si gibi, astrolog
ların dünyası da sembolik anlamla yüklüdür. Evrende ruh için bir yer görür.
Astroloji soğuk bir gecedeki parlak bir yıldız gibi soğuk ve mekanik kül
türümüzde göze çarpar. Günlük yaşamın kaosuna karşı uyuma ve değişen bir
dünyada sürekliliğe duyulan büyük bir arzudan esinlenen astroloji dünya
üzerindeki yaşamın başlıca deneyimlerini göklerin büyük ve daimi dön
güleriyle ilişkilendirerek insanın koşullarını anlamaya çalışmıştır. B izi koz
mosla yeniden birleştirerek, bütünüyle kendini gerçekleştirmiş insanlar olma
olasılığını öne sürer. Bizi bir kez daha doğanın derin ritimleriy)e uyumlu hale
getirerek bize bütünlüğü, bilgeliği ve huzuru nasıl elde edebileceğimizi gös
terir.
398
Notlar
Giriş
Geçtiği yer: John Anthony West, The Case for Astrology (London: Arkana, 1 992), s.
142-3.
2 Franz Cumont, Astrology and Religion Among the Greeks and Romans (New York:
Dover, 1 9 1 2), s. 30.
3 Bart J. Bok ve Lawrence E. Jerome, Objections to Astrology (Buffalo, N.Y.: Promet
heus Books, 1 976), s. 9- 1 0.
4 Richard Dawkins, lndependent on Sunday (3 1 Aralık 1 995), yeniden çalışılmış maka
le, geçtiği yer: Unweaving the Rainbow (London: Ailen Lane, 1 998).
5 Johannes Kepler, De Stella Nova ( 1 606), bölüm, 28; ayrıca geçtiği yer: John Anthony
West, The Case for Astrology (New York: Viking Arkana, 1 99 1 ), s. 1 06.
6 Geçtiği yer: David Brewster, Memoirs of the Life, Writings and Discoveries of Sir Isa
ac Newton (Edinburgh, 1 855), cilt 2, s. 408.
7 Bakınız: Jane Ridder-Patrick, A Handbook of Medical Astrology (London: Arkana,
1 990), s. 1 o.
8 Bakınız: Maggie Hyde, Jung and Astrology (Wellingborough: Aquarian Press, 1 992).
2 Köpek ve Kaplan
399
PETER MARSHALL
2 Bakınız: Man-Ho Kwok, Chinese Astrology: Forecast Your Future from Your Chine-
se Horoscope (London: Blandford, 1 997), s. 46; Giles, Chinese Astrology, s. 76.
3 Giles, Chinese Astrology, s. 226.
4 Bakınız: Man-Ho Kwok, Chinese Astrology, s. 72.
5 Adı geçen eserde, s. 64-5,60-6 1 .
6 Bakınız: Anistatia R. Miller ve Jared M. Brown, The Complete Astrological Handbo
ok for the Twenty-first Century (New York: Schocken Books, 1 999), s. 93-5.
7 Giles, Chinese Astrology, s. 8-9.
8 Jean-Michel Huon de Kermadec, The Way to Chinese Astrology: The Four Pillars of
Destiny, çev. N. Derek Poulsen (London: Unwin, 1 983), s. 1 38, n. 24; Joseph Need
ham, Science and Civilisation in China (Cambridge: Cambridge University Press,
1 959), cilt 3, s. 405. Tibet astrolojisi için, bakınız: Miller ve Brown, The Complete
Astrological Handbook, s. 1 1 9- 1 39.
3 Yol ve Erdemi
Lao tsu (Lao Tzu), Tao Te Ching, çev. Gia-fu Feng ve Jane English (New York: Vin
tage, 1 972), bölüm 1 .
2 Huai Nan Tzu (y. İÖ 1 20), geçtiği yer: Sources of the Chinese Tradition, ed. Theodo
re de Bary (New York: Columbia University Press, 1 960), cilt I, s. 1 92-3.
3 Lao tsu, Tao Te Ching, bölüm 4.
4 Bakınız: Huon de Kermadec, The Way to Chinese Astrology: The Four Pillars of Des
tiny, çev. N. Derek Poulson (London: Unwin, 1 983), s. 33 ve n. 25.
5 Bakınız: Joseph Needham, Science and Civilisation in China (Cambridge: Cambridge
University Press, 1954), cilt 2, s. 2 1 6 ve izleyen sayfalar.
6 Anistatia R. Miller ve Jared M. Brown, The Complete Astrological Handbook for the
Twenty-First Century (New York: Schocken Books, 1 999), s.49.
7 Chu Hsi, geçtiği yer: Needham, Science and Civilisation in China, cilt 2, s. 479- 1 0.
8 1 Ching ya da Book of Changes, çev. Almancaya Richard Wilhelm ve İngilizceye Cary
F. Baynes, 3 . basım (London: Arkana, 1 989), s. 3 1 8- 1 9.
4 Sonsuzu İncelemek
Matthew Ricci, China in the Sixteenth Century: The Joumals of Matthew Ricci: 1 583-
1 6 1 0, çev. LouisJ. Gallagher (New York: Randam House, 1 953); Joseph Needham,
Science and Civilisation in China (Cambridge: Cambridge University Press, 1 959),
cilt 3, s. 367.
400
ASTROLOJİ
2 Robert Temple, The Genius of China: 3,000 Years of Science, Discovery and Inventi
on (Landon: Prion, 1 99 1 ), s. 38.
3 Tai shang chiu yao hsin yin miai eh ing, 4a; geçtiği yer: Edward H. Schafer, Pacing the
Void: Tang Approaches to the Stars (Berkeley, Calif.: University of Califomia, 1 977),
s. 1 79. Chang Kuo'nun eserleri için, aynca bakınız: Needham, Science and Civilisati
on in China ( 1 954 ), cilt 2, s. 356.
4 Bakınız: Temple, The Genius of China, s. 36.
5 Needham, Science and Civilisation in China ( 1 959), cilt 3, s. 444.
6 Robert Temple, The Crystal Sun: Rediscovering the Lost Technology of the Ancient
World (Landon: Century, 2000), s. 59, 1 1 6.
7 Geçtiği yer: Fung Yu-Luan, A History of Chinese Philosophy: The Period of the Phi-
losophers, çev. Derk Bodde (Peiping: Henri Vetch, 1 937), s. 397.
8 Needham, Science and Civilisation in China (1 959), cilt 3, s. 2 1 3.
9 Adı geçen eserde ( 1 962), cilt 4, kısım 1 , s. 320- 1 .
1 0 Adı geçen eserde ( 1 959), cilt 3 , s. 21 9-24.
1 1 Adı geçen eserde, s. 427.
12 Bakınız: Temple, The Genius of China, s. 33-4.
13 Needham, Science and Civilisation in China (1 959), cilt 3, s. 433.
14 Adı geçen eserde ( 1 957), cilt 2, s. 264.
1 5 Adı geçen eserde ( 1 959), cilt 3, s. 278.
401
PETER M A R S H ALL
6 Gök Tapınağı
Bakınız: Raymond Lo, Feng Shui and Destiny for Managers (Singapore: Times Books
Intemational, 1 997), s. 1 4.
2 Bakınız: Anistatia R. Miller ve Jared M. Brown, The Complete Astrological Handbo-
ok for the Twenty-first Century (New York: Schocken Books, l 999), s. 54, 64.
3 Adı geçen eserde, s. 78.
4 Adı geçen eserde, s. 8 l .
5 Raymond Lo, Feng Shui and Destiny for Managers (Singapore: Times Books Intema
tional, 1 997), s. l 8.
6 Bakınız: Jean-Michel Huon de Kermadec, The Way to Chinese Astrology: The Four
Pillars of Destiny, çev. N. Derek Poulson (London: Unwin, 1 983), s. 39. Aynca bakı
nız: Miller ve Brown, The Complete Astrological Handbook, s. 1 07.
7 Bakınız: Joseph Needham, Science and Civilisation in China (Cambıidge: Cambridge
University Press, l 959), cilt 3, s. 246.
8 Miller ve Brown, The Complete Astrological Handbook, s. 90.
9 Adı geçen eserde, s. 98.
Bakınız: Charles Windridge, ed., Tong Sing: The Chinese Book of Wisdom (London:
Kyle Cathie, 1 999), s. 7.
2 Matthew Ricci, China in the Sixteenth Century: The Joumals of Matthew Ricci: 1 583-
1 6 1 0, Latince'den çev. Louis J. Gallagher (New York: Random House, 1 953), s. 82-3.
402
ASTROLOJi
9 Rüzgar ve Su
1 O Yıldız Evi
Raymond Lo, Feng Shui and Destiny for Families (Singapore: Times Books Intemati
onal, 1 999), s. 1 O.
2 Adı geçen eserde, s. 57.
3 I Ching ya da Book of Changes, çev. Almancaya Richard Wilhelm ve İngilizceye Cary
F. Baynes, 3 . basım (London: Arkana, 1989), Cari Jung, Önsöz, s. xxiv. Ayrıca bakınız:
Cari Jung 'un ' Synchronicity: An Acausal Principle ', The Structure and Dynamics of the
Psyche, Collected Works (Princeton, N.J.: Princeton University Press, 1 960), cilt 8.
403
PETER MARSHALL
4 Raymond Lo, Feng Shui and Destiny for Managers, (Singapore: Times Books Intema
tional, 1 997), s. 148.
5 Jean-Michel Houn de Kermadec, The Way to Chinese Astrology: The Four Pillars of
Destin)', çev. N. Derek Poulsen (London: Unwin, 1 983), s. 2.
6 Man-Ho Kwok, Chinese Astrology: Forecast Your Future from Your Chinese Horos
cope (London: Blandford, 1 997), s. 9.
7 Bakınız: Peter Marshall, The Philosopher's Stone: A Quest for the Secrets of Alchemy
(London: Macmillan, 2001 ), s. 46.
1 1 Göklerin Hikmeti
Nehru, Letters to his Sister ( 1 963), geçtiği yer: Louis MacNeice, Astrology (Landon:
Aldus, 1 964), s. 287.
2 Independent (Landon: 3 1 Mart 2001 ).
3 Bakınız: www.vedicfuture.com.
4 B. V. Raman, Astrology for Beginners ( 1 940) (New Delhi: UBS, 1 998), s. xiii.
5 Hart Defouw ve Robert Svoboda, Light on Life: An Introduction to the Astrology of
India (Landon: Arkana, 1 996), s. xxiv.
6 Bakınız: adı geçen eserde, s. ix; Komilla Suttan, The Essentia1s of Vedic Astrology
(Boumemouth: The Wessex Aserolager, 1 999), s. 1 .
7 Geçtiği yer: Defouw ve Svaboda, Light on Life, s. 20.
8 Bhagavad Gita, çev. Juan Mascaro (Harmondsworth: Penguin, 1 975), 2:22, s.50.
9 Raman, Astrology for Beginners, s. xxvii; Sutton, The Essentials of Vedic Astrology,
s. 4.
1 O Raman, Astrology for Beginners, s. 2.
1 1 Bakınız: adı geçen eserde, s. 5.
1 2 Suttan, The Essentials of Vedic Astrology, s. 1 6.
13 Defouw ve Svoboda, Light on Life, Vasant Lad, Önsöz, s. xx.
14 Defouw ve Svoboda, adı geçen eserde, s. 1 3 .
1 5 Valerie J . Roebuck, The Circle of Stars: An lntroduction t o lndian Astrology
16 Adı geçen eserde, p 1 6.
404
ASTROLOJi
405
P ET E R M A R S H A L L
13 Hayat Çarkı
14 Gezegenler Ailesi
1 5 Lunar Evler
Hymns of the Atharda Veda, çev. M. Bloomfield (New Delhi: Molital Banarsiduss,
1 997), 1 9:7 ve 8.
2 Bakınız: Rupert Gleadow, The Origin of the Zodiac (London: Jonathan Cape, 1 968),
s. 144.
406
ASTROLOJi
3 Bakınız: Komilla Sutton, The Essentials of Vedic Astrology (Boumemouth: The Wes
sex Astrologer, 1 999), s. 228-9.
4 Bakınız: Valerie J. Roebuck, The Circle of the Stars: An lntroduction to Indian Astro
logy (Shaftesbury: Element, 1 992), s. 94.
5 Bakınız: Hart Defouw ve Robert Svoboda, Light on Life: An lntroduction to the Ast
rology of India (London: Arkana, 1 996), s. 204-246; Sutton, The Essentials of Vedic
Astrology, s. 1 68-209; Roebuck, The Circle of the Stars, s.90- 1 2 1 .
16 Yogastroloji
407
PETER MARSHALL
1 9 Adı geçen eserde, s. 1 26. Gleadow İÖ 4 1 9 tarihini veriyor, Origin of the Zodiac, s.
163.
20 Campion, Introduction to the History of Astrology, s. 12.
21 A. Sachs, 'Babylonian Horoscopes', Joumal of Cuneiform Studies, cilt 6 ( 1 952), s. 54-7.
22 Adı geçen eserde
23 Bakınız: A. Sachs ve H. Hunger, Astronomical Diaries and Related Texts from Baby�
lonia, 2 cilt. (Vienna, 1 988-9).
24 Sachs, 'Babylonian Horoscopes ' , s. 69.
25 Bakınız: O. Neugebauer ve H. B. Van Hoeson, Greek Horoscopes (Philadelphia,
1 959), s. 1 7.
19 Işık Gelsin
408
ASTROLOJi
20 Göğün Görüntüsü
E. A. Wallis Budge, The Book of the Dead ( 1 899) (London: Arkana, 1 986,), s. xxi.
2 Bakınız: Plato, Timaeus, çev. H. D. P. Lee (Harmondsworth: Penguin, 1 965), s.37.
3 Bakınız: John Anthony West, Serpent in the Sky: The High Wisdom of Ancient Egypt
(Wheaton, ili.: Quest Books, 1 993 ), s. 1 04.
4 Geçtiği yer: John Anthony West, The Traveller's Key to Ancient Egypt: A Guide to the
Sacred Places of Ancient Egypt (London: Harrap Columbus, 1 987), s. 1 57.
5 Alexandre Piankoff, The Pyramid of Unas, geçtiği yer: cilt 5, Egyptian Religious Texts
and Representations (New York: Bollingen Foundation, 1 964), Utterance 2 1 9, Spells
1 92-3, s. 68.
6 R. O. Faulkener, 'The King and the Star Religion in the Pyramid Texts', Joumal of Ne
ar Eastern Studies, cilt 25, No. 3 (Temmuz 1 966), s. 1 54.
7 Alexandre Piankoff, Pyramid of Unas, Utterance 2 14, Spell 1 38, s. 60.
8 Alexandre Moret, Mysteres Egyptiens, geçtiği yer: Wm. R. Fix, Star Maps (London:
Octopus, 1 979), s. 98.
9 Herodotus, The Histories, çev. Robin Waterfield (Oxford: Oxford University Press,
1 998), s. 1 09.
1 O The Ancient Egyptian Pyramid Texts, çev. R. O. Faulkener (Warminster: Aris & Phil
lips, 1 969), Utterance 467, s. 1 56.
i l Adı geçen eserde, Utterance 4 1 9, s. 1 38.
1 2 Bakınız: Robert Bauval ve Adrian Gilbert, The Orion Mystery (London: Heine
mann, 1 994).
1 3 Bakınız: Graham Hancock ve Santha Faiia, Heaven's Mirror: Quest for the Lost Civi
lization (London: Michael Joseph, 1 998), s. 94.
14 Bakınız: Richard A. Proctor, The Great Pyramid: Observatory, T9mb and Temple
(London, 1 883) ve West, The Traveller's Key to Ancient Egypt, s. 9 1 -2.
1 5 Geçtiği yer: Rupert Gleadow, The Origin of the Zodiac (London: Jonathan Cape,
1968), s. 204. 4 1 3 .
1 6 Bakınız: West, The Traveller's Key t o Ancient Egypt, s. 95-7.
17 Bakınız: Fix, Star Maps, s. 32.
1 8 Giorgio de Santillana ve Hartha von Dechend, Hamlet's Mili: an Essay on Myth and
the Frame of Time (Boston: David R. Godine, 1 977), s. 245-6.
19 Sir Norman Lockyer, The Dawn of Astronomy (London: Macmillan, 1 894), s. 100. 20
Adı geçen eserde (Boston, Mass.: MIT Press, 1 973), s. 1 1 9.
21 Bakınız: Robert Temple, The Crystal Sun: Rediscovering the Lost Technology of the
Ancient World (London: Century, 2000) , s. 2 1 3, 443.
22 Bakınız: Adı geçen eserde, s. 348, 364, 440-2.
23 Bakınız: Alan W. Shorter, The Egyptian Gods (London: Kegan Paul, Trench, Trubner
& Co., 1 937), s. 9- 1 0.
409
PETER MARSHALL
21 Zümrüdüanka'nın Dönüşü
Robert A. Armour, Gods and Myths of Ancient Egypt, (Cairo: The American Univer
sity in Cairo Press, 1 986), s. 1 54-5.
2 The Book of the Dead, çev. E. A. Wallis Budge, (London: Arkana, 1 986), s.622.
3 R. O. Faulkner, ed.,The Ancient Egyptian Coffin Texts, (Warminster: Aris & Phillips,
1 994), cilt I, s. 1 79-80.
4 Pyramid Texts, geçtiği yer: R. T. Rundle, Myth and Symbol in Ancient Egypt (Lon
don: Thames & Hudson, 1 993), s. 58.
5 Bakınız: S. R. K. Gianville, The Legacy of Egypt (Oxford: Clarendon Press, 1 942), s.
1 6 1 -2.
6 Diodorus of Sicily, geçtiği yer: Christian Jacq, Egyptian Magic, çev. lanet M. Davis
(Warminster: Aris & Phillips, 1 985), s. 34.
7 Rupert Gleadow, The Origin of the Zodiac (London: Jonathan Cape, 1 968) s. 1 7 1 .
8 1. E. S . Edwards, The Pyramids of Egypt (London: Penguin, 1 993), s. 286.
9 Bakınız: John Anthony West, Serpent in the Sky: The High Wisdom of Ancient Egypt
(Wheaton, N.: Quest, 1 993), s. 95. Gleadow, The Origin of the Zodiac, s. 1 77-78, ta
rih olarak İÖ 2780 seçiliyor.
1 O in Gleadow, The Origin of the Zodiac, s. 1 79.
1 1 Robert Eisler, The Royal Art of Astrology (London: Herbert Joseph, 1 946), s.80.
12 Gleadow, The Origin of the Zodiac, s. 1 85.
1 3 Tamsyn Barton, Ancient Astrology (London: Routledge, 1 974), s. 28.
14 Bakınız: Athanasius Kircher, Oedipus Aegyptiacus (Rome, 1 653), cilt 2, kısım 2, s.
1 82-6.
15 Jacq, Egyptian Magic, s. 34.
22 Ebediyet Horoskopu
Bakınız: Rupert Gleadow The Origin of the Zodiac (London: Jonathan Cape, 1 968), s.
1 88-9. Harita için, bakınız: karşı s. 1 92.
2 Adı geçen eserde, s. 1 88.
3 Geçtiği yer: West, The Traveller's Key to Ancient Egypt, s. 393.
4 J. Nonnan Lockyer, The Dawn of Astronomy ( 1 894) (Boston, Mass.: MiT Press,
1 973 ),s. 1 76.
5 Bakınız: John Anthony West, Serpent in the Sky: The High Wisdom of Ancient Egypt
(Wheaton il. : Quest, 1 993), s. 1 0 1 -2.
6 Bakınız: Alexander Gurshtein 'ın yazısı, Scientific American (Mayıs 1 997), geçtiği yer,
Sunday Telegraph (Londra, 25 Mayıs 1 997). Aynca bakınız: Graham Hancock ve
Santha Faiia, Heaven 's Mirror: Quest for the Lost Civilization (London: Michael Jo
seph, 1 998), s. 29-30.
7 Bakınız: Gleadow, The Origin of the Zodiac, s. 209.
410
ASTROLOJi
23 Kürelerin Ahengi
Franz Cumont, Astrology and Religion among the Greeks and Romans (New York:
Dover, 1 9 1 2), s. 53.
2 Bakınız: Jack Lindsay, The Origins of Astrology (London: Muner, 1 97 1 ), s. 9 1 .
3 Rupert Gleadow, The Origin of the Zodiac (London: Jonathan Cape, l 968), s . 209. Ay
nca bakınız: Robin Waterfield, 'The Evidence for Astrology in Classical Greece', Cul
ture and Cosmos, cilt 3, no. 2 ( l 999), s. 3-1 5.
4 Bakınız: M. R. Wright, Cosmology in Antiquity (London and New York: Routledge,
1 995), s. 1 22.
5 Bakınız: Waterfield, 'The Evidence for Astrology in Classical Greece' , s. 3.
6 Hesiod, Works and Days, geçtiği yer: J. B. Pritchard, ed., Ancient Near Eastem Texts
(Princeton, NJ.: Princeton University Press, 1 955), s. 564-7.
41 1
PETER MARSHALL
7 Hesiod, Works and Days, çev. Samuel Butler (London, 1923), s. 20.
8 O. Neugebauer, The Exact Sciences in Antiquity (New York: Dover, 1 957), s. 1 70; S.
J. Tester, A History of Westem Astrology (London: Boydell Press, 1 987), s. 1 2.
9 Pritchard, ed., Ancient Near Eastem Texts, s. 23-6.
10 Nicholas Campion, An lntroduction to the History of Astrology (London: tarihsiz.), s.
17.
11 Bakınız: Waterfield, 'The Evidence for Astrology in Classical Greece' , s. 5, 9.
1 2 Plutarch, Alcibiades, geçtiği yer: adı geçen eserde, s. 1 O.
13 Geçtiği yer: Wright, Cosmology in Antiquity, s. 53.
41 2
ASTROLOJi
25 Helenistik Dünya
Nicholas Campion, An lntroduction to the History of Astrology (London: tarihsiz), s. 23.
2 Cicero, De Divinatione geçtiği yer: Michael Baigent, From the Omens of Babylon:
Astrology and Ancient Mesopotamia (London: Arkana, 1 994) , s. 178.
3 Bakınız: B. L. Van der Waerden, Science Awakening il: The Birth of Astronomy (Ley-
den: Brill, 1 974), cilt 2, s. 8 1 .
4 Bakınız: Tamsyn Barton, Ancient Astrology (London: Routledge, 1 994). s . 9.
5 Jim Tester, A History of Western Astrology (London: Boydell, 1 987), s. 1 5- 1 6.
6 Bakınız: Barton, Ancient Astrology, s. 25.
7 Bakınız: adı geçen eserde, s. 27.
8 Stobaei Hermetica, geçtiği yer: Garth Fowden, The Egyptian Hermes: A Historical App
roach to the Late Pagan Mind (Princeton, N).: Princeton University Press, 1 993), s. 92.
9 Clement, Stomata, Kitap V, Bölüm 4, geçtiği yer: R. A. Schwaner de Lubicz, Sacred
Science: The King of Pharonic Theoracy, çev. Andre ve Goldian VandenBroech (Roc
hester: lnner Traditions Intemational, 1 985), s. 274.
10 Firmicus Matemus, geçtiği yer: adı geçen eserde, s. 1 58-9.
1 1 Geçtiği yer: Hermetica, çev. Brian S. Copenhaver (Cambridge: Cambridge University
Press, 1 995), s. xxxvii.
12 Corpus Hermiticum, adı geçen eserde, s. 1 4,2.
13 Adı geçen eserde, s. 52.
14 Adı geçen eserde, s. 35.
15 Adı geçen eserde, s. 60- 1 .
1 6 Asclepius, adı geçen eserde, s . 89.
26 Yıldızların Şiiri
Pliny, Natura! History, 35. 1 99, geçtiği yer: Tamsyn Barton, Ancient Astrology (Lon
don: Routledge, 1 994), s. 34.
2 Cicero, On Divination, 1 . 1 30, geçtiği yer: adı geçen eserde, s. 36.
3 Geçtiği yer: M. R. Wright, Cosmology in Antiquity (London and New York: Routled-
ge, 1 995), s. 1 25.
4 Pliny, Natura] History, 30. 1 . 1 -2
5 Suetonius, Augustus, 94.5, geçtiği yer: Barton, Ancient Astrology, s. 40.
6 Juvenal, The Sixth Satire, geçtiği yer: adı geçen eserde, s. 173.
7 Manilius, Astronomica, çev. G.S. Goold (Cambridge, Mass.: Harvard University
Press, 1 997), s. 7.
41 3
PETER MARSHALL
27 Kuşatan
1 Geoffrey Comelius, The Moment of Astrology (London: Arkana, 1 994), s. 97-8.
2 Ptolemy, Tetrabiblos, çev. F. E. Robbins (Cambridge, Mass:. Harvard University Press,
1 998), s. 3.
3 Adı geçen eserde, s. 3-4.
4 Adı geçen eserde, s. 1 3.
5 Adı geçen eserde, s. 2 1 , 23.
6 Adı geçen eserde, s. 1 35, 1 56-7.
7 Adı geçen eserde, s. 221 .
8 Adı geçen eserde, s. 439.
9 Adı geçen eserde, s. 225.
1 O Adı geçen eserde, s. 345.
1 1 Adı geçen eserde, s. 369.
12 Adı geçen eserde, s. 395, 397.
1 3 Adı geçen eserde, s. 426-7.
14 Adı geçen eserde, s. 447.
1 5 Adı geçen eserde, s. 449.
1 6 Paul Henry, 'The Place of Plotinus in the History of Thought' , geçtiği yer Plotinus, The
Enneads, çev. Stephen MacKenna, 3. basım (London: Faber & Faber, 1 962), s. xxxv.
17 Porphyry in Plotinus, The Enneads, adı geçen eserde, s. 2.
1 8 Plotinus, The Enneads, IV.8, s. 357.
19 Adı geçen eserde, 11.3 . 1 1 , s. 99.
20 Adı geçen eserde, 1.6.9, s. 63-4.
21 Adı geçen eserde, 11.3.5, s. 95.
22 Adı geçen eserde, 11.3.7, s. 96; IVA.33, s. 3 1 6; 11.3.95, s. 95.
23 Adı geçen eserde, IVA.33, s. 3 1 7.
24 Adı geçen eserde, 11.3.3, s. 93; 1 1 .3.7, s. 96.
25 Adı geçen eserde, 11.3.9, s. 97.
414
ASTROLOJİ
28 Myriogenesis
Galen, Prognostics from the [Time of the Patient's ) taking to Bed, in Tamsyn Barton,
Ancient Astrology (London: Routledge, 1 994), s. 1 85.
2 Papyri Graecae Magicae. Die griechischen Zauberpapyri, ed. ve çev. K. Preisendanz,
2 cilt (Leipzig, 1 928-3 1 ), 36.320-32.
3 Bakınız: adı geçen eserde, 7.795-845.
4 Adı geçen eserde,7.284-99.
5 Adı geçen eserde,13.705- 1 5.
6 Porphyry, The Cave of the Nymphs, geçtiği yer: Barton, Ancient Astrology, s. 1 98.
7 Geçtiği yer: Garth Fowden, The Egyptian Hermes: A Historical Approach to the Late
Pagan Mind (Princeton, N.J.: Princeton University Press, 1 993), s. 92.
8 Geçtiği yer: Barton, Ancient Astrology, s. 65.
9 Julius Firmicus Matemus, Mathesis: Ancient Astrology - Theory and Practice, çev.
Rhys Bram (New Jersey: Noyes, 1 975), 2.30.
1 O Adı geçen eserde, 1 .6. 1 -2.
1 1 Adı geçen eserde, 4.22.2.
12 Geçtiği yer: Jim Tester, A History of Westem Astrology (London: Boydell, 1 987), s. 1 39.
13 Iamblichos, Theurgia or The Egyptian Mysteries, çev. Alexander Wilder (London:
William Rider & Son, 1 9 1 1 ), s. 269.
14 Adı geçen eserde, s. 266, 268.
15 Geçtiği yer: G. R. S. Mead, Thrice Greatest Hermes, 3 cilt (London: John M. Watkins,
1 949), cilt 3, s. 298.
16 E. M. Forster, Alexandria: A History and a Guide (London: Michael Hagg, 1 982), s. 56.
17 Geçtiği yer: Barton, Ancient Astrology, s. 72.
1 8 Adı geçen eserde, s. 74.
1 9 Adı geçen eserde, s. 77.
Geçtiği yer: Peter Marshall, The Philosopher's Stone: A Quest for the Secrets of Alc
hemy (London: Macmillan, 2001 ), s. 2 1 6.
2 Geçtiği yer: Seyyed Hossein Nasr, Science and Civilization in lslam, 2. basım (Camb
ridge: Islamic Texts Society, 1 987), s. 6 1 .
3 Bakınız: adı geçen eserde, s . 147-8.
4 Geçtiği yer: Jim Tester, A History of Westem Astrology (London: Boydell, 1 957),
s. 1 59.
5 Geçtiği yer: Michel Gauquelin, Dreams and Illusions of Astrology (London: Glover &
Blair, 1 980), s. 43.
6 Bakınız: Tester, A History of Westem Astrology, s. 1 63.
415
PETER MARSHALL
7 Bakınız: Frances Yates, Giordano Bruno and the Hennetic Tradition (London: Rout
ledge, 2002). Aynca bakınız: Vivian E. Robson, The Fixed Stars and Constellations in
Astrology ( 1 923) (Wellingborough: Aquarian, 1979), s. 236-9.
8 Abu Ma'shar, De Revolutionibus Nativitatum, Kitap 5, geçtiği yer: Tester, A History
of Westem Astrology, s. 1 7 1 .
9 Bakınız: Anistatia R . Miller ve Jared M. Brown, The Complete Astrological Handbo
ok for the Twenty-first Century (New York: Schocken, 1 999), s. 263-332.
!O AI-Biruni,Elements of Astrology, çev. R. Ramsay (London: Wright, 1 934) geçtiği yer:
Tester, A History of Westem Astrology, s. 1 57-Bn.
1 1 Geçtiği yer: Marshall, The Philosopher 's Stone, s. 250- 1 .
1 2 Geçtiği yer: Eugenio Garin, Astrology in the Renaissance: The Zodiac of Life (Lon
don: Arkana, 1 983), s.49.
13 Geçtiği yer: Tamsyn Barton, Ancient Astrology (London: Routledge, 1 994),s.69.
14 Bakınız: Rabbi Joel C. Dobin, The Astrological Secrets of the Hebrew Sages: To Ru
le Both Day and Night (Rochester, Vt.: Inner Traditions lntemational, 1977).
15 Miller ve Brown, The Complete Astrological Handbook, s. 334.
16 Bakınız: Rabbi Joel C. Dobin, The Astrological Secrets of the Hebrew Sages: To Ru
le Both Day and Night (Rochester Vt.: Inner Traditions Intemational, 1 977), Bölüm
20. •
17 Shabbath, 1 53a, geçtiği yer: Miner ve Brown, The Complete Astrological Handbook,
s. 335-6.
18 Adı geçen eserde, s. 336-345.
19 Dobin, The Astrological Secrets of the Hebrew Sages geçtiği yer: adı geçen eserde, s.
344-5.
20 Bakınız: Warren Kenton (Zev ben Shimon Halevi), The Anatomy of Fate: Kabbalistic
Astrology (London: Rider, 1 978), s. 3 1 -33.
21 Adı geçen eserde, s. 93.
22 Adı geçen eserde, s. 1 92.
30 Işığın Başlangıcında
Jim Tester, A History of Westem Astrology (London: Boydell, 1 987), s. 200, 1 29. Ay
rıca bakınız: T. O. Wedel, The Medieval Attitude toward Astrology (New Haven: Nor
wood, 1 920)
2 Macrobius, Ambrosii Theodisi Macrobii Commentarii in Somnium Scipionis, ed. Ja
mes Winis (Leipzig, 1 963).
3 Adı geçen eserde, 1. 21 , 23 ve izleyen sayfalar.
4 Isodore, Etymologiae, III, 27. Geçtiği yer: Tester, A History of Westem Astrology
(London : Boydell, 1 987), s. 1 25.
5 Geçtiği yer: Eric Russell, The History of Astrology and Prediction (London: New Eng
lish Library, 1 972), s. 43 .
416
AS TR O L O J t
6 Augustine, The City of God, V. Geçtiği yer: Tester, A History of Western Astrology
(London: Boydell, 1 987), s. 1 08-9.
7 Augustine, Contra Faustum Manichaeum, il, 5. Geçtiği yer: Tester, A History of Wes
tem Astrology (London: Boydell, 1 987), s. 1 1 1 .
8 Nicholas Campion, An lntroduction to the History of Astrology (London, tarihsiz), s. 43.
9 Tertullian, De ldolatria, n.9. Geçtiği yer: Tester, A History of Westem Astrology (Lon
don: Boyden, 1 987), s. 1 1 2.
10 Guibert of Nogent, Gesta Dei per Francos, VIII. 8. Geçtiği yer: Tester, A History of
Western Astrology (London: Boydell, 1 987), s. 1 43.
1 1 Hugh of St Victor, De Eruditione Docta, kitap il , bölüm 1 1 . Geçtiği yer: Tester, A His
tory of Westem Astrology (London: Boydell, 1 987), s. 143.
12 Bakınız: M. M. Scarr, The Dial: Its Background, History and U se (Cambridge: Qu-
een 's Conege, tarihsiz).
1 3 Geçtiği yer: Tester, A History of Westem Astrology, s. 1 77.
1 4 Adı geçen eserde, s. 178.
15 Robert Grosseteste, De Artibus Liberalibus, adı geçen eserde, s. 1 79.
16 The 'Opus Maius' of Roger Bacon, ed. J. H. Bridges (London, 1 900), Kısım iV.
1 7 Thomas Aquinas, Summa Theologia, Ia.q. 1 1 5, a.4. Geçtiği yer: Tester, A History of
Westem Astrology (London: Boydell, 1987), s. 1 8 1 .
1 8 Geçtiği yer: Tester, A History of Westem Astrology, s. 1 86.
19 Geçtiği yer: Philip Ziegler, The Black Death (London: Pelican, 1 970), s. 38.
20 Geçtiği yer: Louis MacNeice, Astrology (London: Aldus, 1 964), s. 278. Ayrıca bakı
nız: G. W. Coopland, Nicole Oresme and the Astrologers (Liverpool: Liverpool Uni
versity Press, 1 952).
21 Geçtiği yer: Tester, A History of Westem Astrology, s. 1 98.
31 Yeniden Doğma
1 Geçtiği yer: Louis MacNeice, Astrology (London: Aldus, 1 964), s. 272.
2 Marsilio Ficino, Liber de Vita ( 1 489), Bk. III, Bölüm 1 . Ayrıca bakınız: Thomas Mo
re, The Planets Within: The Astrological Psychology of Marsilio Ficino (New York:
Lindisfame, 1 990).
3 Ficino, Liber de Vita, Lorenzo de' Medici'ye ithaf.
4 Geçtiği yer: Eugenio Garin, Astrology in the Renaissance: The Zodiac of Life, çev. Ca
rolyn Jackson ve June Ailen (London: Arkana, 1 990), s. 63.
5 Ficino, Theologica Platonica, X 2, ed. R. Mareel (Paris: Les Belles ·Lettres, 1 964), cilt
2, s. 208-9.
6 Ficino, De Vita Coelitus Comparanda ( 1 489).
7 Ficino, Liber de Vita, III, 19.
8 The Letters of Marsilio Ficino, çev. London Language Department of the School of
Economic Science (London: Shepheard-Walwyn, 1 978).
41 7
PETER M A R S H A LL
18 Cardano, De Exemplis Centum Geniturarum Liber ( 1 547) geçtiği yer: The Occult in
Early Modem Europe, s. 87.
l 9 Melanchthon, Initia Doctrinae Physicae ( 1 549), adı geçen eserde, s. 94.
20 Jean Calvin, Avertissement contre l 'astrologie judiciaire ( 1 549), geçtiği yer: adı geçen
eserde, s. 74.
2 l John Dee on Astronomy: Propaedeumata aphoristica ( 1 558- l 568), Latince ve İngiliz
ce, ed. and çev. Wayne Shumaker (Los Angeles, l 978), Aphorism XXI.
22 Nostradamus,Bill Anderton'da, Prophecies for the Millennium (London: Parragon,
1 999), Century 1, dize 44.
23 Adı geçen eserde, dize 1 6.
24 Adı geçen eserde, dize 89.
25 Adı geçen eserde, dize 48.
26 Adı geçen eserde, s. 30.
32 Yeni Astronomi
Galileo Galilei to. Monsignor Pietro Dini (23 March 1 6 1 5), geçtiği yer: Eugenio Ga
rin, Astrology in the Renaissance: The Zodiac of Life, çev. Carolyn Jackson ve June
Ailen (London: Arkana, 1 990), s. 1 O.
2 Copemicus, On the Revolutions of the Heavenly Spheres (Nuremberg, 1 543), Kitap 1, Bö
lüm 1 .
3 Tycho Brahe, De Disciplinis Mathematicis Oratio (1 574) geçtiği yer: The Occult in
Modem Europe: A Documentary History, ed. ve çev. P. G. Maxwell-Stuart (London:
Macmillan, 1 999), s. 84-5.
4 Johannes Kepler, De stella Nova in Pede Serpentarii ( 1 606), geçtiği yer: Garin, Astro
logy in the Renaissance, s. 9.
5 Geçtiği yer: Eric Russell, The History of Astrology and Predietian (London; New Eng-
418
ASTROLOJi
lish Library, 1 972), s. 60. Ayrıca bakınız: John Anthony West, The Case for Astrology
(New York: Viking Arkana, 1 99 1 ), s. 1 05.
6 Kepler, De Stella Nova, cas. 28; adı geçen eserde, s. 1 05-6.
7 John Maynard Keynes, 'Newton the Man' , Royal Society: Newton Tercentenary Ce
lebrations (Cambridge: Cambridge University Press, 1 947), 27-34. Ayrıca bakınız: Pe
ter Marşhall, 'The Ultimate Magus' geçtiği yer, The Philosopher's Stone: A Quest for
the Secrets of Alchemy (Landon: Macmillan, 200 1 ), s. 398-409.
8 Geçtiği yer: Brewster, Memoirs of the life . . . of Isaac Newton, cilt 2, s. 408.
33 Yeni Astroloji
34 Antikite Psikolojisi
419
PETER MARSHALL
420
ASTROLOJİ
3 l Adı geçen eserde, s. l 98, l 99. Ayrıca bakınız: Rhudyar, Beyond lndividualism: The
Psychology of Transformation (Wheaton, iL: Quest Books, l 979).
32 Alan Oken, As Above, So Below: A Primary Guide to Astrological Awareness (New
York: Bantam, 1 973), s. i l .
33 Alan Oken, The Horoscope, the Road and its Travelers (New York: Bantam, l 974), s. 7.
34 P. D. Auspensky, in Search of the Miraculous (London, l 950), s. 366-7.
42 1
PETER MARSHALL
36 Çözümlenmemiş Sorunlar
John M. Addey, Address to the Astrological Association of Great Britain ( 1 959), geç
tiği yer: John Anthony West, The Case for Astrology (New York: Viking Arkana,
1 99 1 ), s. 227.
2 Bakınız: J. C. Cooper, An lllustrated Encyclopaedia of Traditional Symbols (London:
Thames & Hudson, 1 999), s. 1 98.
3 Bakınız: Eve Jackson, Astrology: A Psychological Approach (London: Dryad Press,
1 987), s. 1 20-22; Melanie Rheinhart, Chil'an and the Healing Joumey (London: Arka
na, 1 989).
4 Geçtiği yer: West, The Case for Astrology, s. 474.
5 Liz Greene, The Astrology of Fate (London: Unwin, 1 986), s. 8.
6 Margaret Hone, The Modem Textbook of Astrology (London: Fowler, 1 95 1 ), s.7.
7 Jeff Mayo ve Christine Ramsdale, Astrology (London: Teach Yourself Books, 1 996) s. 4.
422
Dizin
Aristo 253, 258, 259, 264, 279, 297, 3 1 6, Bağdat 295, 296,
3 1 8, 3 1 9, 326, 337, 350, 354, 4 1 3 , Bailey, Alice 353-355, 359, 378, 420,
Aryabtha Balık Burcu Çağı 145, 2 1 8 , 236, 353, 378
Asclepius/lmhotep 2 1 3, 2 14, 267, 268, 324, Başak Burcu Çağı 353
379, 4 1 3 , Bede 3 l l
Ashmole, Elias 347, 4 1 9 , Berosus 262, 263
Ashton Hill, Elizabeth 393, Bethor, Alexander 355
Asteroit 1 8, 393, Bhagavad Gita (Hint) 1 25, 404
Astral projeksiyon 70, 72, 1 29, 1 52, 176, Bhagavata Purana (Hint) l 34
214, 254, 266, 267, 283, 287, 288, 305,
423
PETER MARSHALL
Chartresli-Thierry 309 Dünyevi dal 44-47, 65, 78-8 1 , 84-89, 94, 98-
1 03, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 3, 1 1 7, 1 22, 1 24, 1 29,
Chaucer, Geoffrey 3 1 5
1 46, 1 89, 268, 273, 303, 3 1 6, 3 1 9, 329,
Chen Zhuo 65 33 1 , 338, 345
Chi 50, 5 1 , 54, 62, 99, 100, 1 02, 1 37, 263
Chiron 1 8, 379 Ebertin, Dr Reinhold 355
Choi Park-lai 9 1 -94, 358 Ebu Ma ' şer (Albumasar) 296, 297, 299, 300,
Chou Wu Ti, İmparator 6 1 301 , 3 1 4, 3 1 8 , 325
Chou Yen/Tsou Yen 53 Edfu 236, 237, 238
424
ASTROLOJi
Feng Shui 15, 36, 37, 56, 59, 87, 90-94, 96- Gurdjieff 361
104, 1 06, 108- 1 1 2, 1 1 5, 1 1 7, 1 5 1 , 400- Gustavus Adolphus 338
404 Güneş saati 59, 1 3 1 , 200, 2 1 8, 2 1 9, 3 1 5 , 3 16,
Feyeraband, Paul 363, 421 320, 365
Ficino, Marcilio 29, 324-326, 341 , 4 1 8 Günlük astroloji 1 96, 262, 264, 305, 3 1 9,
Firmicus Matemus, Julius 229, 266, 267, 340, 345, 380
286, 289-29 1 , 3 14, 3 1 8, 325, 4 1 3 , 4 1 5
Flambert, Paul 358 Halkasal küreler 58, 60, 76, 253
Flamstead, John 348 Halley, Edmund 342
Fleiss, Wilhelm 355 Hammurabi 205, 2 1 1
Ford, Harrison 1 84 Hathor 221 , 223, 232, 234
Forster, E.M. 29 1 , 4 1 5 Heliopolis 223, 226
Freud, Sigmund 355, 356 Heraldcides 264
Fu Hsi/Pao Hsi 55, 6 1 , 67, 101 Heraklit 246, 248, 338
Hermes 2 1 3 , 222, 238, 265-268, 273, 276,
Gaia 1 1 6, 397 277, 290, 295, 302, 323, 330, 380, 382,
413, 415
Galen 86, 325, 4 1 5
Hermetik 5 6 , 222, 229, 238, 265-267, 269,
Galileo 29, 60, 1 32, 1 98, 1 99, 220, 247, 336,
276, 277, 290, 295, 296, 325, 326, 332,
341 , 342, 365, 4 1 9
425
PETER MARSHALL
339, 341 , 347, 355, 360, 373, 38 1 , 397 1 01 - 1 03, 1 08, 109, 1 1 1 , 1 1 5, 1 1 6, 356,
Herodot 207, 2 1 5 , 239, 346, 408, 409, 4 1 1 390, 400, 403, 420
Hıristiyan Kilisesi 3 1 1 , 3 1 6
Hindistan 1 6 , 19, 28, 30, 3 5 , 3 8 , 42, 105, il. Chandragupta, İmparator 1 34
1 1 9, 1 2 1 , 1 22, 1 24, 1 28, 1 3 1 , 1 34, 1 37, il. Frederick, İmparator 338
141 , 144, 1 49, 1 50, 154, 1 55, 1 57, 158, il. Rudolf, İmparator 338, 341
1 65, 1 67, 1 68, 1 78, 1 79, 1 82, 1 83, 1 88,
239, 249, 250, 26 1 , 275, 351, 366, 377,
380, 396, 397 Imhotep/Asclepius bkz.Asclepius/lmhotep
214, 268
Hint 16, 22, 24, 3 1 , 1 22- 1 30, 1 32-1 34, 1 36,
1 37, 1 39, 147, 1 5 1 - 1 53, 1 55, 160, 161, İngiliz VI. Edward 332
1 63, 1 64, 1 66- 1 68, 1 74-1 79, 1 82, 1 83, Irak 1 93, 1 94, 295
1 87-1 89, 1 98, 239, 244, 263, 283, 296,
298, 299, 303, 378
İblis 158, 268, 276, 300
Hipokrat 29, 249, 262, 286, 3 1 8
İsa 203, 2 1 8 , 235, 236, 288, 3 1 2, 3 1 3, 3 1 8 ,
Hipparkhos 264, 265
321 , 322, 383
Hire, Philippe de la 1 3 1
İsidore 3 1 O, 3 1 1
Hitler, Adolf 334, 355
İskenderiye 1 4 1 , 217, 224, 240, 262, 265-
Holst, Gustav 29, 326, 353 268, 270, 276, 278, 280, 283, 286. �91 ,
Homer 243-246, 258 292, 295, 303, 3 1 1
Hone, Margaret 382 İskenderiyeli Clement 237, 243, 266, 3 1 1
Hong Kong 36-4 1 , 77, 78, 84, 90, 9 1 , 93-95, İstam dünyası 293, 295
1 0 1 , 1 06, 1 07, 1 09, 1 1 O, 1 1 5, 399, 403 İspanya 29, 141 , 295, 3 1 0, 3 14, 3 1 6, 3 19,
Horoskop 1 7-24, 29, 32, 46, 76, 77, 80, 8 1 , 348
85, 87, 88, 103 , 107, 1 1 3, 1 1 7, 1 22- 124, İştar (bkz. Venüs) 198, 204, 206-208, 232
1 28, 1 29, 1 32, 1 33, 1 39, 1 40, 1 43- 145,
1 48, 1 50, 1 52, 1 60, 1 63-1 65, 1 76- 1 79,
1 82, 202,. 203, 229-232, 237, 240, 25 1 , Jaipur Rasathanesi 1 3 1 , 1 32, 404-406
262, 264-266, 268, 269, 272-276, 28 1 , Jataka 128, 1 29, 1 40, 405
287, 292, 297, 298, 302-305, 3 1 0, 3 1 2, Johannes Campanus 320
3 1 6, 3 1 8, 320, 321 , 324, 329-333, 335,
Jones, Harold Spencer 28, 352, 363
339, 344, 3 5 1 -353, 355-358, 360, 361 ,
369, 370, 373, 374, 376, 377-380, 382, Jones, Marc Edmund 352
383, 385, 387, 390, 393, 396, 4 1 0 Julian, İmparator 289
Horus 2 1 3 , 2 1 5 , 2 1 6, 22 1 , 223, 232, 233, Jung, Cari Gustav 29, 57, 1 1 6, 209, 349, 355-
236-238, 265, 288, 346 358, 383, 384, 399, 400, 403, 420, 421
Hsing Tsung 52, 77, 103 Juvenal 272
Huai Nan Tzu 50, 400 Jüt Sezar 224
Huang ti (bkz. Sarı İmparator) 57, 7 1 , 88 Jüpiter (ayrıca bkz. Marduk) 1 8, 20, 22, 38,
Hun-shin Jun-ju, Prenses 48 44, 48, 53, 80, 100, 1 2 1 , 127, 1 32, 147,
148, 1 5 1 - 1 53 , 156- 1 58, 1 6 1 , 1 62, 1 64,
Huntington, Ellsworth 364, 421
1 65, 1 83 , 1 85, 1 96, 1 99, 202, 203, 205,
Hypatia 294 208, 21 1 , 2 1 2, 225, 23 1 , 235, 253, 255,
262, 264, 279-284, 288, 300, 302, 3 10,
3 1 8 , 321 , 324, 325, 330, 3 3 1 , 336, 338-
1 Ching 1 5 , 36, 38, 49, 5 1 , 54-57, 65, 67, 98,
426
A S TROLOJi
340, 344, 35 1 , 364, 367, 369, 373, 379, Konfüçyüs 37, 55, 66, 75, 1 1 4
388, 389, 392 Konstantin, imparator 265
Jyotish 1 24, 1 27-1 30, 1 33, 1 34, 141 , 143, Kopemik, Nicholas 28, 1 32, 253, 3 1 6, 322,
1 52, 1 60, 1 78, 1 98, 405 329, 332, 336-338, 341 , 372
Kova Burcu Çağı 19, 28, 30, 3 1 , 121, 1 32,
Kabala 305, 326, 333 144, 145, 147, 1 57, 1 6 1 , 1 62, 1 73 , 174,
Kader Sütunları 1 08, 1 1 0 1 95, 200, 202, 2 1 8, 236, 249, 274, 287,
303, 345, 353, 360, 37 1 , 378, 392, 395,
Kal Sarpa Yoga 1 64, 1 84, 1 88
396, 423
Kala Purusha 153
Kozmoloji 5 1 , 6 1 , 72, 100, 1 4 1 , 1 53, 1 95,
Kan Te/Gan De 64, 65, 77 1 96, 238, 25 1 , 252, 263, 278, 3 1 3, 336,
kaos kuramı 372 342
Kara ölüm 321 Krafft, Kari Emesi 355
karma 1 6, 1 25- 1 27, 138, 149, 1 52, 1 59, 1 60, Kumbh Mela 1 2 1 , 1 44
1 65, 177, 1 86, 187, 252, 283, 337, 359, Kundalini 17, 1 46, 1 60, 1 75, 1 76, 189
38 1 , 383
Kuo Pho 77
Kamak 220, 235, 262
Kutsal Kitap 208, 238, 239, 254, 295, 3 1 1 ,
Keldani 18, 202, 262, 263, 27 1 , 288, 296, 3 1 2, 342 .
303, 3 1 8, 327, 352
Kuyrukluyıldız 1 8 , 58, 63, 200, 3 1 3, 342,
Kelly, Edward 323, 333 379
Kenton, Warren 305, 4 1 6 Kürelerin Uyumu 202, 253, 259, 324, 325,
Kepler, Johannes 29, 247, 339-343, 372, 399, 340, 367, 370, 398
419
Ketu 1 7 , 1 27, 129, 1 30, 1 46, 1 52, 1 53, 1 59, Lambert, Constant 29, 358
1 60, 1 62- 1 65, 1 68, 1 70, 1 72, 1 79, 1 84,
Lao Tzu 49, 50, 63, 70, 400
1 85, 1 87
Layard, Austen Henry 1 99, 407
Keynes, John Maynard 342, 4 1 9
Leibniz, Gottfried 57
Khnumhotep 227
Leo, Alan 352, 395, 420
Kin Wen 56
Li Cung 71
Kindi 296, 297
Li Po 67, 70, 401
Kircher, Athanasius 229, 4 1 0
Lilly, William 229, 345-347, 350, 380, 419,
Kleopatra 262, 270, 292
420
Ko Po 1 09
Lo Pan pusulası 1 5 , 93, 101 , 102, 1 06
Koç B urcu Çağı 1 6, 1 9-24, 1 3 1 , 1 40, 1 4 1 ,
Lo Shu karesi 1 5, 1 03-1 05 , 1 1 1 , 1 12
1 43 - 1 45 , 1 4 8 , 149, 153, 1 56, 1 6 1 - 1 63,
1 67- 1 69, 1 79, 1 84, 200, 202, 2 1 8, 224, Lo, Raymond 1 06, 1 1 7, 402-404
227, 229, 234-236, 249, 265, 274, 280, Lockyer, Sir Norrnan 220, 409, 4 1 0
287-290, 299, 304, 3 1 0, 3 1 5 , 3 1 8, 3 1 9, Lubicz, Schwaller d e 236, 41 1 , 4 1 3
327, 328, 332, 340, 346, 352, 355, 37 1 ,
Lucian, Samosatalı 277
378, 392
Luksor 223-225, 227, 232, 236
Koç burcu 1 6, 2 1 , 22, 24, 1 3 1 , 140, 1 4 1 , 143,
144 Luther, Martin 3 3 1
Konarak 1 29 Mahabharata 1 67
427
PETER MARSHALL
Maji 28, 29, 72, 80, 89, 1 04, 105, 1 1 2, 1 97, 261 , 262, 264-268, 270, 273, 275-280,
2 1 1 , 2 1 4, 2 1 5, 222, 250, 267, 268, 270, 283, 286, 288, 290-292, 295, 300, 302,
272, 280, 286-289, 292, 298, 302, 3 1 4, 303, 3 1 0, 3 1 1 , 3 1 8, 322-325, 327, 328,
3 1 9, 321 , 326-329, 342, 349, 353, 357, 338, 341 , 346, 35 1 , 352, 377, 378, 396,
397, 398 397
Man-Ho Kwok 1 17, 400, 403, 404 Minaraja 1 34, 1 40, 405, 406
Mandela, Nelson 1 84 Ming Shu 4 1 , 46, 78-80, 88
Manetho 278 Mithras 288, 322
Manilius 270, 27 1 , 273-276, 290, 325, 4 1 4 Montefeltro, Guido de 320
Margaret, Prenses 395 Moore, Patrick 347, 363, 405
Mars (aynca bkz. Nergal) 1 5, 1 8, 20, 22, 53, Morin, Jean-Baptiste 343, 38 1 , 4 1 9
1 00, 1 27, 1 32, 1 35, 1 44- 1 46, 148, 1 5 1 - Mul.Apin 200
1 54, 1 56, 1 6 1 , 1 62, 1 64, 1 65, 1 69, 1 7 1 ,
Musevi 303, 3 1 8, 352
1 73, 1 80, 1 85, 1 89, 1 98, 201 , 202, 208-
2 1 2, 223, 229, 23 1 , 235, 237, 253, 255, Müslüman 22, 1 4 1 , 2 1 6, 225, 227, 262, 295-
258, 264, 289, 280, 282-284, 288, 290, 300, 302, 304, 3 1 3, 3 1 4, 3 1 6, 38 1 , 385
299, 300, 304, 3 1 0, 3 1 8, 321 , 324, 325, Myriogenesis 286, 290, 4 1 5
329, 33 1 , 338, 339, 341 , 345, 346, 367-
370, 379, 388, 390, 393, 396, 403, 404,
Naburianos 202, 262
416, 4 1 8
Nadi ' ler 1 33
Marshall, Peter 393, 403, 404, 4 1 6, 4 1 8, 419,
423 Nag Hammadi 266
Mayo, Jeff 37 1 , 382, 422 Nanking Rasathanesi 58, 59
McCartney, Paul 1 84 Naylor, R.H. 395
Me 'mun, Halife 296 Nechepso, Firavun 229, 265-277, 290
Medici, Catherine de 333 Needham, Joseph 97, 399-403
Medici, Lorenzo de 324, 333, 336, 4 1 8 , 4 1 9 Nehru, Jawaharlal 1 22, 404
Melanchton, Philip 33 1 , 4 1 8 Nemrut/Kalhu 1 99, 203
Merkhet 2 1 8 Neptün 20, 22, 32, 1 27, 153, 305, 350, 355,
369, 378-380, 388, 390, 393
Merkür (ayrıca bkz. Herrnes, Nabu, Thoth)
1 5, 1 8, 20, 22, 53, 75, 1 00, 127, 1 32, Nero, İmparator 270, 289
1 44- 1 46, 1 5 1 - 1 57, 1 6 1 , 1 62, 164, 1 65, Nesturiler 295, 297
1 70, 1 72, 1 74, 1 96, 202, 2 1 0-212, 222,
Newton, Isaac 29, 1 25, 342, 347, 365, 374,
223, 232, 235, 253, 255, 264, 273, 279-
399, 4 1 9
285, 287, 288, 290, 299, 300, 304, 3 10,
3 1 8, 323, 324, 326, 33 1 , 338, 344, 351 , Nineveh 1 93- 1 96, 198-200, 407, 408
369, 388, 390, 393 Northumbrialı Edwin 309
Meteor 58, 63, 70, 301 , 3 1 7, 3 1 9 Norton, Thomas 343, 347
Meton 8 3 , 248, 303 Nostradamus, Michel de 28, 333-335, 346,
Mezopotamya 29, 30, 1 9 1 , 193-200, 202- 355, 380, 4 1 8
210, 212, 2 1 9, 220, 225, 232, 235, 239, Novalar 63, 3 1 8, 3 1 9, 340, 399, 4 1 9
240 243-247, 250, 25 1 , 254, 261 -263, Novaralı Campanus 3 1 8
265, 271 , 278, 295, 299, 302-304, 3 1 1 ,
Nut 216, 227, 233, 234, 237, 270
352, 397
Mısır 19, 28-30, 66, 1 03, 1 06, 1 07, 1 1 0, 1 1 2,
1 35, 1 4 1 , 1 48, 1 9 1 , 1 93, 1 95, 200, 205, Oken, Alan 360, 421
21 2-240, 243-247, 250, 25 1 , 253, 254, Ophichus 379
428
A S TR O L O J i
429
P ET E R M A R S H A L L
430
ASTROLOJİ
Uranüs 1 8, 20, 22, 32, 1 27, 153, 350, 367, Yang Hsiung 75
378-380, 388-390, 392 Yang Quan 62
Uruk 1 93, 202, 203, 239 Yang Wei-Te 63
Usturlap 1 98, 296, 298, 3 1 6, 320 Yang Yün-Sung 98
Yavanesvara 1 40
Varahamihira 1 34, 1 40, 142, 148, 1 75 , 406, Yaw, İmparator 90
407 Yazgı 68, 74, 76, 78, 84-86, 88, 89, 97, 103,
Veda 17, 1 24, 1 28, 1 3 1 , 1 33 - 1 37, 1 39, 142, 1 07, 1 1 1 , 1 1 6, 1 1 7, 1 23, 1 25, 1 28, 1 97,
1 43, 1 46, 1 65, 1 66, 1 82, 1 84, 1 88, 389, 202, 203, 205, 206, 208, 21 1 , 256, 258,
405, 406 262, 264-269, 274, 276, 279, 280, 283,
Yedik Astroloji 1 6 , 1 22- 1 24, 1 35, 182- 1 85, 290-292, 294, 296, 300, 304, 3 1 1 3 1 2,
'
1 88 3 1 7, 326, 33 1 , 332, 341 , 346, 353, 361 ,
368, 373, 374, 380-383
Venüs (ayrıca bkz. İştar) 1 5, 1 8, 20, 22, 38,
53, 67, 70, 75, 1 00, 1 27, 132, 144-147, Yengeç burcu 1 9, 20, 23, 143- 1 45, 1 47, 1 48,
1 5 1 - 1 54, 1 58, 1 6 1 - 1 65, 1 68, 1 69, 1 72, 1 53, 1 55, 1 56, 1 6 1 , 1 62, 1 70, 202, 205,
1 79, 1 85, 1 86, 1 94, 1 96, 198, 202-204, 207, 233-236, 249, 274, 287, 288, 3 1 5,
206-208, 2 1 2, 223, 232, 235, 253, 255, 3 1 9, 364, 366, 37 1 , 389, 392
264, 273, 279-284, 288, 299, 300, 304, Yeşim İmparator 42, 43, 52, 58, 64, 68-70,
3 1 0, 3 1 2, 3 1 8, 323, 324, 326, 330, 33 1 , 77, 1 04
336, 338, 344, 345, 35 1 , 356, 367, 369,
431
PETER MARSHALL
yoga 1 7 , 1 29, 1 47, 1 57, 1 60, 1 64, 1 68, 1 74, Zerdüştlük 202, 246, 297
1 75, 1 77, 1 80, 1 84, 1 86, 1 88, 407 Zhang Heng 60, 62
Yu Xi 64 Zoser, Firavun 23 1
Yu, Bilge-İmparator 1 04 Zu Chongzhi 64, 208, 295
Yunan etkisi 1 39-261 Zümrüdüanka 30, 74, 225, 264, 396, 4 1 0
Yunanistan 203, 243, 244, 247, 25 1 , 261 , Zümrüt Tablet 302
262, 286, 291 , 292, 324