You are on page 1of 239

Yeni Metin Belgesi

Evren Daima “EVET” der

Darel Rutherford

Evrenin her şeye “EVET” demesine rağmen,

siz hala istediğinizi alamadıysanız,

demek ki yanlış soruyu sordunuz!

İstediğim Her Şey

Çocukken, ben onu seçmeye hazır olduğum zaman istediğim her şeyi elde
edebileceğime inanırdım. Fakat buna rağmen, “Bir şeyin olması istiyorsam, onu
nasıl yapacağımı bileceğim ve ben yapacağım” bakış açısına sahiptim.

Hatırlıyorum da daha ilk çocukluk yıllarımdan beri, kendimi, istediği her şeyi
bir şeyler yaparak elde edebilecek biri olarak görürdüm. Altı yaşındayken
sinemaya gitmek için paraya ihtiyaç duyduğumda, bunu ailemden istemezdim. Onun
yerine bu parayı kazanmanın bir yolunu arardım.

O zamanlar kendi başına bir çocuktum, ailem beni kontrol etmezdi ve Albuquerque
Sayfa 1
Yeni Metin Belgesi
sokaklarında istediğim gibi gezinme özgürlüğüne sahiptim. Bu özgürlük bana
Sunday Denver Post gazetesini satma işini bulmamı sağladı. Her hafta bir gün,
bisikletimin sepetine koyduğum gazeteleri tüm Albuquerque’de dağıtırdım.

Yaşamdaki tüm sorunlarımı yapma seçimleri ile çözebileceğime inanarak büyüdüm.


Çocukken kendimi yapma seçimlerinin adamı olarak görürdüm. Kendimi bağımsız
OLMAYA, kendime güvenmeye adamıştım ve bu yaşam için iyi bir başlangıç gibi
gözükse de aslında her şeyi çok yanlış anlamama sebep oldu.

O zamanlar yaşamdaki sorunların YAPMA seçimleri ile çözülebileceğine olan mutlak


inancım şunu görmemi engellemişti: Bir şeyi YAPMAYA başlamadan önce, onu YAPAN
kişi OLMAYI seçmelisiniz.

Evren’deki kanunlar, siz nasıl isteyeceğinizi bildiğiniz müddetçe yaşamda her


istediğiniz size verilecek şekilde düzenlenmiştir. Her türlü başarının aslında
bir VAROLUŞ seçiminin yaratımı olduğunu yaşamımda uzun yıllar sonra öğrendim.

Yaratım formülünde önce OLMAK, sonra YAPMAK ve sonra da SAHİP OLMAK gelir.
Yaşamınızın iyileşmesini mi istiyorsunuz? O zaman bu yaşam değişiminin ait
olduğu kişi OLMAYI seçmelisiniz. Yaşam gerçekten bu kadar basit.

• Siz ne istediğinizi bildiğiniz,

• Kutunuzun dışına çıkmak ve onu seçmek için gerekli cesarete sahip


olduğunuz (istediği şeye sahip biri OLMAYA taahhüt ettiğiniz),

• Bunu yaşamınıza çekmek için kazanan tavrına sahip olduğunuz,

• Ve onu kendinize kabul edebilmek için gereken özdeğere sahip olduğunuz


müddetçe, yaşamda istediğiniz her şeyi gerçekten elde edebilirsiniz.

Siz taahhüt ettiğiniz sürece,

Evren daima “Evet” diyecektir

Evren daima “Evet” diyorsa, o zaman istekleri henüz fiziksel olarak


gerçekleşmemiş kişiler ya Kaynak’la uyum içerisinde değildir ya da yanlış soruyu
soruyordur.

Sayfa 2
Yeni Metin Belgesi

Bu kişilerin nerede hata yaptıklarını açıklamama izin verin. Sorunu anlayabilmek


için, her birimizin Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduğu gerçeğiyle
başlamalısınız. İçinizdeki Tanrı gücü, VAROLUŞ gücüdür. Sizin henüz
farketmediğiniz şey de şudur: Sizin aklınızdaki her düşünce kim OLACAĞINIZI
seçme sürecinin bir parçasıdır – Bizler düşündüğümüz şeye dönüşürüz.

Evren sizin VAROLUŞ seçimlerinizi dikkate alır ve sonra otomatik olarak o


VAROLUŞ halinize birebir uyan her şeyi yaşamınıza getirir. Dolayısıyla ettiğimiz
her dua cevaplandırılmaktadır ve siz hala istediklerinizi elde etmediyseniz,
bunun sebebi doğru VAROLUŞ seçimleri yapmıyor olmanızdır.

Benim babam, fırsat buldukça benim hatalarımı yakalamak ve bunları bana


söylemekle uğraşırdı. Bana iltifat ettiği hiç bir zaman olmadı. Belki de niyeti
yaptığı yorumlarla bana koçluk etmekti fakat ben bu yorumları hep eleştiri ve
aşağılanma olarak algıladım ve her seferinde alındım, gücendim.

Onun olumsuz sözlerini, kendimi kötü hissetmek için geçerli bir sebep olarak
görüyordum. Umutsuzca o duygu zindanından çıkmanın bir yolunu bulmak istiyordum.
Fakat evren size istediğinizi vermez, o size VAROLUŞ seçimlerinizin fiziksel
yaratımlarını verir.

O zaman göremediğim şey, her düşüncemin bir VAROLUŞ seçimi olduğuydu. Her
düşüncem bir duaydı ve benim her duam cevaplandırılıyordu. O yaşlarda “yaşam çok
zor”, “yapamıyorum” ya da “yeteri kadar iyi değilim” gibi sözlerime, Evren’in
“Evet haklısın” diyerek cevap verdiğini bilseydim, yaşamım nasıl olurdu
gerçekten merak ediyorum.

Böyle diyerek bir dua etmiş oluyorsunuz ve sizin duanız cevaplandırılıyor. Siz
‘yaşamı çok zor’ olan biri OLMAYI seçiyorsunuz ve Evren size bu bakış açısına
ait bir yaşam deneyimi sunarak sizin duanızı cevaplandırıyor.

Kendinizi bir kurban olarak ilan ettiğinizde, Evren size içinde kurban olduğunuz
bir yaşam gerçekliği sunacaktır. Siz “istiyorum” dediğinizde, Evren siparişinizi
alacak ve siz sadece isteyen biri olacaksınız. “Umuyorum” ya da “diliyorum” gibi
ifadeler kullandığınızda, uman ya da dileyen kişi olursunuz.

Aklınızdan geçen her düşünce bir duadır ve her dua “Evet” cevabı alır. Gün
Sayfa 3
Yeni Metin Belgesi
içinde sık sık kendinizle ilgili cümleler kuruyorsunuz ve siz bu VAROLUŞ
ifadelerinizi ister “yapabilirim” ister “yapamam” ifadeleriyle tamamlayın, Evren
her zaman “Sen ne diyorsan, o olsun” diyecektir.

Yaşamınızın kalitesini arttırmak istiyorsanız, ilk önce kurban hikayenize bir


son vermeyi seçmelisiniz ve o güne dek yaşamınızda olanları kendinizin seçtiğini
kabul etmelisiniz. Gerçekten yaşamınızdaki her şeyi kendiniz seçtiniz, siz de
biliyorsunuz! İstemediğiniz sonucu VAROLUŞ seçiminiz ile yarattınız ve Evren bu
seçiminize ait olan her şeyi yaşamınıza getirdi.

Yaşamınızda gördüğünüz her şey yaşamınıza geldi çünkü bunlar sizin şu anki
VAROLUŞ seçiminizin gerçekliğine aitler. Hoşunuza gitmeyen gerçekliği kendinizin
yarattığınıza dair sorumluluğu aldığınızda, yapacağınız seçimlerle bu gerçekliği
iyileştirme gücünü kendinizde bulacaksınız. Yaşam çok basittir. İstediğiniz
yaşam tarzının ait olduğu kişi OLMAYI seçebildiğiniz takdirde, yaşamda tüm
istediklerinizi elde edeceksiniz.

Fakat bunlar siz onları istediğiniz için size gelmeyecek. Siz neyi ne kadar
isterseniz isteyin, onu elde etmenin sırrı, onu yaratan kişi OLMAYA ne kadar
taahhüt ettiğinizle alakalıdır.

Kutunuzun dışına çıkıp, yepyeni biri OLMAYA taahhüt ettiğinizde, Evren yasa
gereği bu seçiminize ait her şeyi yaşamınıza getirmek zorundadır. Siz taahhüt
ettiğinizde, sonuçlar kesindir ve teslim süreci otomatiktir.

Taahhüt etmek ne demektir? Taahhüt etmekle ilgili her konuşmada, muhakkak biri
çıkıp şu iki sorudan birini sorar: “Nasıl taahhüt ederim?” ve/veya “Taahhüt edip
etmediğimi nasıl anlarım?”. İlk soruyu genelde şu şekilde cevaplandırırım: Bir
atlama tahtasının üstünde durup "Havuza nasıl atlayacağım?” diye sormak çok
saçmadır, değil mi? “Nasıl taahhüt ederim?” sorusu, egonuzun taahhüt etmekle
ilgili gizemli bir şey varmış gibi sizi kandırmaya çalışmasıdır.

Kutunuzun dışında yeni bir VAROLMA halini seçmeye hazır olduğunuzda, artık
“nasıl?” diye bir şey olmaz, siz sadece suya atlarsınız.

İkinci soruya cevap olarak ise, genelde şu soruyu sorarım: “Hala atlama
tahtasının ucunda bekliyor musunuz yoksa artık suyun içinde misiniz?”. Artık
suyun içindeyseniz, demek ki taahhüt etmişsiniz. Hala atlama tahtasında
Sayfa 4
Yeni Metin Belgesi
bekliyorsanız, o zaman taahhüt etmemişsiniz. Gölü geçmek istiyorsanız ve iki
ayağınız da teknenin içindeyse, taahhüt etmişsinizdir.

Sonuç olarak, “Nasıl?” sorusunu sorma ihtiyacı hissediyorsanız, muhtemelen hala


taahhüt etmemişsinizdir.

Gerçekten taahhüt ettiğinizde, bunu biliyor olacaksınız çünkü hayatınızda


mucizevi bir şekilde heyecan verici ve harika şeyler olmaya başlayacak. Sizin
taahhüdünüz, yeni gerçekliğinize açılan kapının kilidini açan güç anahtarıdır.
Evren “evet” demiştir çünkü sizin yeni VAROLUŞ taahhüdünüz, içinizde sizi
sandığınızdan çok daha güçlü kılan bir kuvveti etkinleştirmiştir.

Sizi bu kadar güçlü kılan şey nedir?

VAROLUŞ gücü sizin içinizde, sizin aracılığınızla ve siz olarak hareket eden
Tanrı’nın gücüdür. Siz çok güçlüsünüz çünkü O’nun suretinde ve benzeri olarak
yaratıldınız. Bunun anlamı da şudur: Tanrı kendisini sizin içinizde
kişiselleştirmiştir. Sizin öncekinden çok daha güçlü OLMA taahhüdünüz, “Hayır”
diyemeyen bir Evren tarafından kabul edilerek cevaplandırılacak bir duadır.

Gerçekten göründüğü kadar basit olan VAROLUŞ gücü çok harika bir güçtür çünkü
sizin taahhüdünüz, Evren’in sizin seçiminize ait olan her şeyi getirmesi için
bağlayıcı olan spiritüel bir yasayı harekete geçirir. Siz sadece kutunuzun
dışına çıkın ve daha sağlıklı, daha mutlu ve daha zengin olmayı seçin. Siz bu
iyi yaşama sahip biri OLMAYA taahhüt ettiğinizde, Evren daima “Evet” diyecektir.

İstediğimiz her şeyi yeni bir VAROLUŞ taahhüdü ile elde edebiliyorsak, neden her
birimiz hala yaşamda en çok istediğimiz şeylere sahip değiliz? Neden çoğumuz
sahip olmadığımız şeyleri ister? Bunun sebebi, Evren’in sadece sizin seçtiğiniz
yaşama ait olan şeyleri size vermesidir, sizin istediğiniz şeyleri değil.

Şimdiye kadarki yaratımlarınız, kim OLMAYI seçtiyseniz, o seçiminizin bir


sonucudur. Şimdiye kadar yaşamınızda neler elde ettiğinize bir bakın ve
istemediğiniz herhangi bir şeyin önceki VAROLUŞ taahhüdünüzün yaratımı olduğunu
anlayın.

Sayfa 5
Yeni Metin Belgesi

Şu anda istediğiniz kadar zengin değilseniz, bunun sebebi sizin zengin olan
kişilerin bir kurbanı olmanız değil, yaşamınızın bir noktasında ‘zengin
OLMAMAYI’ seçmiş olmanızdır. Gerçekten de öyle! Hala zengin değilseniz, bunun
sebebi zengin olmamayı seçmiş olmanızdır.

Artık tüm bunları değiştirmek istediğinizi, şu anki halinizden daha zengin olmak
istediğinizi biliyorum. Yaşamınızın daha iyi olması (daha zengin olmanız) için
size bir ipucu vereceğim: Sizin bu isteğiniz, siz ‘ZENGİN OLMAMA’ taahhüdünüzden
vazgeçene kadar gerçekleşmeyecek. Sizin en çok istediğiniz şey, siz
istemediğiniz şeye “HAYIR” diyene kadar gerçekleşemez.

Yaşamınız ağzına kadar şu anki VAROLUŞ taahhüdünüze ait olan şeylerle dolu.
Yaşamınızda yeni bir şey için YER YOK. Bir satranç tahtasında şah ve piyon aynı
karede olamaz. Kendi satranç tahtanızın şahı olmak istiyorsanız, ilk olarak
piyonu oyun dışı bırakmalısınız.

Bardağınızla çay içmek istiyorsanız, önce bardağınızdaki kahveyi boşaltmalı ve


bardağınızı yıkamalısınız. Daha zengin olduğunuz bir yaşama yer açmak için, önce
‘Zengin OLMAMA’ya “HAYIR” diyerek, bunun için gerekli alanı yaratmalısınız.

Çoğumuz artık bize hizmet etmeyen, bizi memnun etmeyen bir gerçekliğin içine
sıkışıp kalmış bir şekilde yaşıyoruz çünkü şu anda sahip olduklarımızı
kendimizin seçtiğini henüz kabul etmedik. Bu gerçeklik tuzağında sıkışıp kaldık
çünkü her düşüncemiz ile kim OLDUĞUMUZU seçtiğimize ve her sözümüz ile belli bir
VAROLMA haline taahhüt ettiğimize dair en ufak bir fikrimiz bile yok.

Siz ister anlayın, ister anlamayın, bunlar birer VAROLUŞ seçimidir ve bizim
yaşamlarımızın kalitesini önceden belirler. Yaşamınızın içeriğini değiştirmek
için, öncelikle şu anki VAROLUŞ seçiminize ait olan her şeye sahip olduğunuzu
farketmelisiniz. Dolayısıyla, istediğiniz şeyi ancak şu anki gerçeklik
kavramınızın bulunduğu kutunun dışında bulabilirsiniz.

Yaşam kalitenizdeki istediğiniz iyileşme, bilincin verdiği hakla siz ona sahip
oluncaya dek, siz kutunuzun dışına çıkıp yeni bir VAROLMA haline taahhüt ederek
onun size ait olduğunu ilan edinceye dek gerçekleşemez. Siz bu taahhüdü
yaptığınızda, Evren daha zengin, sağlıklı ve mutlu olduğunuz yeni koşulları
hayatınıza getirecektir.

Sayfa 6
Yeni Metin Belgesi

Umarım şimdiye kadar okuduklarınız sizin için spiritüel bir uyanış olmuştur. Siz
Tanrı’nın kişiselleştirmesisiniz. İçinizdeki Tanrı gücü sizin VAROLUŞ
gücünüzdür.

1. KISIM: Varoluş Gücü Nedir ve Nasıl Çalışır?

BAŞARI MERDİVENİ:

OL, YAP VE SAHİP OL

Sizler ve ben Tanrı’nın suretinde ve benzeri olarak yaratıldık. Bu iyi bir haber
olsa da aynı zamanda Tanrı’nın bize yaptığı kozmik bir şaka çünkü Tanrı
kendisinin bir parçasını bizim içimize koyarken, bize bunu unutturmuştur.

Sizin içinizdeki Tanrı gücü yani kim olacağınızı seçme gücü bir VAROLUŞ
İlkesi’dir. Bu mükemmel bir güç olsa da size mükemmel sonuçlar almanız için
hizmet etmemektedir çünkü siz kim olduğunuzu ve bu güce sahip olduğunuzu
unuttunuz.

Başka harika bir güce daha sahipsiniz; bu da çekim gücüdür. Bunu da unutmuş
gibisiniz; buna rağmen bu güç şu anda çalışıyor ve size kim ve ne aitse onu
çekiyor.

İçinizdeki bu güç şu şekilde çalışır: Siz seçim yaptığınızda, Evren, Yasa ya da


sizin inandığınız ilahi güç, bu VAROLUŞ seçiminize kim ve ne aitse onu otomatik
olarak hayatınıza getirecektir.

Sayfa 7
Yeni Metin Belgesi
Diğer bir deyişle, hayalini kurduğunuz yeni bir gerçekliği fiziksel yaşamınızda
yaratma gücüne sahipsiniz. Bu gücü kullanarak yoksulluktan zenginliğe bir
kuantum sıçrayışı yapabilirsiniz; Evren bu VAROLUŞ seçiminizi yerine getirmek
zorundadır.

Ancak ne yazık ki hafıza kaybına uğradınız. Bu güce sahip olduğunuzu unuttunuz.

Bu kitabın 1. kısmında öğrenecekleriniz sizdeki bu gücün nasıl bir şey olduğunu


ve nasıl çalıştığını anlamanıza yardımcı olacaktır. Yaratım güçlerinizin,
kendinize koyduğunuz saçma sınırlar dışında hiç bir sınırının olmadığını
öğreneceksiniz.

Aşağıdaki dokuz bölümü okuyarak içinizdeki uyuyan devi uyandıracaksınız ve hayal


ettiğiniz gerçekliği yaratmak üzere işe koyulacaksınız.

Bölümler

1. Kuantum Sıçraması

2. Tanrı’ya mı yoksa Tanrı olarak mı?

3. Dualarımız Nasıl Cevaplandırılır?

4. Tanrı’nın Niyeti

5. Kazananın Tavrı

6. Sizi Durduran Şey Nedir?

7. Rolden Çıkamamak

8. Kendi Nedeninizi Bilmek

9. Bebek Adımları

Kendi yaşamınızın tanrısı olmayı öğrendiğinizde ve yeni VAROLUŞ seçimi yapmaya


hazır olduğunuzda, içinizdeki heyecanı 2. ve 3. kısımlardaki ego tuzaklarını ve
onlarla nasıl baş edileceğini öğrenene dek beklemeye alacaksınız.

2. kısımda, egonuzun sizin arzuladığınız değişimi neden sabote etmeye hazır


Sayfa 8
Yeni Metin Belgesi
olduğunu anlayacaksınız. Önceki girişimlerinizin neden başarısızlıkla
sonuçlandığını ve 3. kısımda ise içinizdeki değişime karşı olan dirençle nasıl
başa çıkacağınızı öğreneceksiniz.

1. Kuantum Sıçraması

Dev bir inanç sıçrayışı

Uzun zaman önce işimde iflasın eşiğine gelmiştim. Yaşadığım son iki ay gibi bir
ay daha geçirirsem, işyerimin kapısına kilit vurmak zorunda kalacaktım.
Cumartesi günü öğle vakti eve gitmek üzere ofisten çıkarken, personelimin başka
işler bulmak için bir arayış içinde olduğundan emindim. İşimi kaybetme düşüncesi
yüzünden kendimi çok kötü hissediyordum ve cesaretimi tamamen yitirmiştim.

Fakat pazar günü ilham verici bir kişisel gelişim kitabı okurken, yaşamla ilgili
bakış açımı baştanbaşa değiştiren bir gerçeği farkettim. Yaşamla ilgili henüz
öğrendiğim bu gerçek karşısında coşku, neşe ve heyecanla doluverdim. Nasıl bir
gerçek hem yaşamımı hem de yaşama bakış açımı tamamen değiştirebilmişti?

İflas eden kişi olma gerçekliğinden çıkıp, kazanan tavrını seçmemi sağlayan
yaşam ilgili bir gerçeği, bir ilkeyi öğrenmiştim ve o anda seçimimi yaptım. Göz
açıp kapayıncaya dek, başarısız bir kişiden yenilmez bir kişiye dönüştüm.
Benimsediğim kazanan tavrı iflasın eşiğindeki işimi neredeyse bir gecede
gürleyen bir başarıya dönüştürdü.

Peki, orada gerçekten ne oldu? Bu bir mucize miydi? Hayır. Sadece yaşamın
uygulamalı bir ilkesiydi. Ben sadece bilincimde kuantum sıçrayışı yapmamı
sağlayan bir gerçeği keşfettim. Birdenbire kim olduğumla ilgili inancımı
değiştirecebileceğimi ve bunun da sorunumu çözebileceğini farkettim!

Kuantum Sıçrayışı

Sayfa 9
Yeni Metin Belgesi
‘Kuantum sıçrayışı’ maddenin bilinen en küçük parçası olan fotonun patlayıcı ve
öngörülemeyen hareketlerini açıklamak için Kuantum Fiziği’nde kullanılan bir
terimdir. Fotonun hızlı hareketleri neredeyse sihirliymiş izlenimi vermektedir
çünkü bir yerden ötekine o kadar hızlı bir kuantum sıçrayışı yapmaktadır ki aynı
anda her iki yerdeymiş gibi gözükmektedir.

Fotonu, bir beyzbol sahasında başlangıç plakasından üçüncü kaleye, aradaki


kalelere dokunmadan geçiş yapıyormuş gibi görünen beyzbol topuna benzetebiliriz.
Hareketleri o kadar hızlıdır ki size hiç hareket etmiyormuş gibi gelir. Bilim,
fotonun bu hareketlerini kuantum sıçrayışı olarak adlandırmaktadır. Merak
ediyorum da foton başka bir yerde OLMAYI seçen ve sonra aniden oraya varan küçük
bir bilinç mi? Ne dersiniz?

Burada ilginç olan bizlerin de zaman zaman kuantum sıçrayışları yapıyor olmamız.
Kim olacağımızla ilgili fikrimizi değiştirdiğimizde, göz açıp kapayıncaya kadar
bir gerçeklik kavramından ötekine geçiş yapabiliriz. Kendimizle ilgili
algımızdaki bu değişiklik, aslında bilincimizdeki bir kuantum sıçrayışıdır!

Önceden de yaptınız

Yaşadığınız süre boyunca siz de birçok kez kuantum sıçrayışı yaptınız fakat bu
güce, bu yeteneğe sahip olduğunuzu unutup durdunuz. Siz, kim olduğunuzla ilgili
fikrinizi değiştirmeye karar verdiğiniz anlarda kuantum sıçrayışlarınızı
yaptınız. Yeni biri olma taahhüdünüz, bir gerçeklikten ötekine yaptığınız
kuantum sıçrayışıydı.

Bu seçim gücüne sahip olduğunuzu bir süre düşünün; böylece bu kuantum


sıçrayışlarınızı yaptığınız zamanları hatırlayacaksınız.

Bir keresinde, henüz emekleyen bir bebekken ayağa kalkıp yürümeye karar
vermiştiniz. Yürümeye karar vermeden önce nasıl yürüyeceğinizi biliyor muydunuz?
Nasıl yürüyeceğinizi bilmemeniz sizi bundan alıkoydu mu? Hayır, nasıl
yapacağınızı bilmemenize rağmen ayağa kalkıp yürümeye karar vermiştiniz.

Emeklemeden yürümeye yaptığınız seçimde, bilincinizde bir kuantum sıçrayışı


yaptığınızı anlamanızı istiyorum. Göz açıp kapayıncaya kadar, basit bir VAROLUŞ
seçimi ile emekleyen bir bebek gerçekliğinden çıkıp yürüyen bir çocuk
gerçekliğine adım attınız.
Sayfa 10
Yeni Metin Belgesi

Elbette, yürümeyi tamamen öğrenmeniz biraz zaman aldı ancak şunu görmenizi
istiyorum ki yürümeye karar verdiğiniz anda sonuç kaçınılmazdı. VAROLUŞ
seçiminizin sonuçlarını görmeniz günün ardından gelen gece kadar kesindir;
dolayısıyla seçiminizi yapın. Aynı VAROLUŞ seçimi çözümünü şu anki durumunuza
neden uygulamayalım?

Şunu bilin ki her an sizi sıkıntıdan alıp mutlu, keyifli ve çoşkulu bir yaşama
taşıyacak bir kuantum sıçrayışı yapabilirsiniz. Siz bu yeni varolma haline
kendinizi adadığınızda, sonuç daima kaçınılmazdır. Bunu daha evvelden birçok kez
yaptınız ve tekrar tekrar yapabilirsiniz.

Bisiklet sürmeye karar verdiğinizde de bir gerçeklikten ötekine geçiş


yapmıştınız. O zaman bir yapma eylemini seçtiğinizi düşünmüş olabilirsiniz.
Ancak aradaki farkı anlamalısınız. Orada esasen yaptığınız şey bir bisiklet
sürücüsü OLMAYI seçmenizdi ve bu VAROLUŞ kararı da inancınızdaki bir kuantum
sıçrayışıydı!

Nasıl yapacağınızı bilmiyordunuz!

Bir düşünün! İlk kez bisiklet sürmeden, bisiklete nasıl binileceğini biliyor
muydunuz? Hayır! İlk deneme öncesinde, birisi size anlatmadan bisiklet sürmeyi
nasıl öğrenebileceğinizi muhtemelen düşündünüz. Peki, bisiklet sürmeyi
bilmemenize rağmen geri adım attınız mı? Hayır! Bisiklete bindiniz ve düşmeme
umuduyla pedalı çılgınlar gibi çevirmeye başladınız.

Birkaç kez düştünüz mü? Muhtemelen evet. Düşmek, yeniden ayağa kalkıp denemenize
engel oldu mu? Tabii ki hayır! İlk kez bisiklete binmenizin de inancınızdaki bir
kuantum sıçrayışı olduğunu görebilirsiniz.

Geçmişinizdeki bu örneği, sorununuzun çözüldüğü bir gerçekliğe kuantum sıçrayışı


yapabileceğinizi kendinize anımsatmak için kullanabilirsiniz ve bunu sorunun
nasıl çözüleceğini bilmeden yapabilirsiniz.

Çözülmesi gereken bir sorununuzun olduğunu varsayıyorum. Buradaki çözüm ise,


elbette, sorunun giderildiği yeni bir OLMA hali gerçekliğine yapacağınız bir
Sayfa 11
Yeni Metin Belgesi
kuantum sıçrayışıdır.

Mevcut koşullarınızdan memnun değilseniz, ilk kez yürüdüğünüz ya da bisiklete


bindiğiniz zaman yaptığınızın aynısını yapabilirsiniz. O zaman da nasıl
sorusunun cevabını bilmiyordunuz ama yine de seçiminizi yapmıştınız.

Buradaki püf noktası düşlediğiniz gerçekliğe kuantum sıçrayışı yapmadan önce,


bunun “Nasıl” gerçekleşeceğini bilmenize gerek olmamasıdır.

Bir VAROLUŞ seçimi yaptım

1952 yılında, “Düşün ve Zengin Ol” adlı kitabı tartışan bir çalışma grubunun
parçası olarak, gruptakilere milyoner olmayı hedefliğimi belirttim. Fakat sonra
işime odaklanıp, hedefimi çok çabuk bir şekilde unuttum. İki yıl sonra, bu
çalışma grubundaki arkadaşlarımdan biri bana şunu sordu:

“Milyoner olma hedefinde ne kadar ilerleme kaydettin?”

Şu yanıtı verdim:

“Bilmiyorum. Önce biraz hesap kitap yapayım; sana bir dahaki görüşmemizde
söyleyeceğim.”

Arkadaşıma dediğim gibi biraz hesap kitap yaptıktan sonra, ikinci milyonuma
doğru yarı yolda olduğumu farkettim. Bu hikâyenin ana fikri şudur: Ben hedefime
nasıl ulaşacağımı bilmeden, milyoner olmayan biri gerçekliğinden çıkıp milyoner
biri gerçekliğine kuantum sıçrayışı yapmıştım.

Benim tek yaptığım “Evet” demekti

Ne kadar ilerleme kaydettiğimi hesapladıktan ve inancımdaki bu kuantum


sıçramasını yeniden değerlendirdikten sonra, milyoner olma adımlarını atmak için
Sayfa 12
Yeni Metin Belgesi
tam anlamıyla hiçbir şey yapmadığımın farkına vardım ve biraz utanç hissettim.

Bu süreç, iki yıllık dönemde yapılan bir kaç yatırımı kapsıyordu. Ancak yapılan
her bir yatırımda başkaları yeni fikirlerle geliyordu ve ben karşıma çıkan bu
fırsatlara her seferinde “Evet” demekten başka bir şey yapmıyordum.

Bu örnekten iki ders alınabilir:

1. İnancınızda kuantum sıçrayışı yapmadan önce hedefinizin nasıl


gerçekleşeceğini bilmeniz gerekmemektedir.

2. Seçim yaptığınızda, evren bu VAROLUŞ seçiminizin gerçekliğine ait olan


herşeyi verecektir. Yapmanız gereken tek şey karşınıza çıkan fırsatları kabul
etmektir.

Bunu tekrar yapabilirsiniz

İşte bu “Nasıl” sorusunun cevabını bilmeden, yaşamınız boyunca bir gerçeklikten


ötekine kuantum sıçrayışları yapıp durdunuz. Burada okuduklarınıza dayanarak, bu
yeteneğe her zaman SAHİP OLDUĞUNUZU unutmayın.

Sizce de en büyük sorununuzu yeni bir kuantum sıçrayışı ile çözmenin vakti
gelmedi mi? Nasıl sıçrama yapacağınızı BİLİYORSUNUZ, gayet basit, bu sorununuzun
bulunduğu gerçeklikten çıkıp, ___________ olma (örn. bisiklet sürücüsü olma)
gerçekliğini seçeceksiniz ve sonra bisiklete binip çılgınlar gibi pedal
çevireceksiniz.

Şu anda bir milyoner OLMAYI seçebilirsiniz. Bunu yapmak sadece fikrinizi


değiştirmek kadar basit. Fikrinizi değiştirebilirsiniz, değil mi?

Yaşamınızda kutunuzun dışındaki tüm VAROLUŞ kararlarınız, bilincinizdeki bir


kuantum sıçrayışıydı. Yani kim olacağınızla ilgili fikrinizi değiştirdiniz ve
yeni rolünüze tam anlamıyla uyana dek YAPMA eylemini tekrar edip durdunuz
(Bisikleti hiç düşmeden sürebilmek için, yeniden yeniden denediniz).

Yaptığınız her yeni VAROLUŞ seçiminde, göz açıp kapayıncaya kadar “yapamam”
Sayfa 13
Yeni Metin Belgesi
gerçekliğinden çıkıp “yapabilirim” gerçekliğine geçtiniz.

Sizi bu sıçrayışı yapmaya teşvik eden neydi?

Geçmişinizde sizi kuantum sıçrayışları yapmaya teşvik eden şeylerden bahsedelim.


Çoğu durumda sizi teşvik eden şey, gerçekten çok istediğiniz ve sizi mutlu
edeceğine inandığınız bir şeye sahip olma fikriydi.

Bu inanç sıçrayışlarını yaptınız çünkü yaşam kaliteniz daha iyi hale geldiğinde,
daha mutlu olacağınızı sandınız. Peki, istediğiniz şeye sahip olmak sizi mutlu
etti mi? Bu konuda şüpheliyim çünkü gerçek mutluluk bir şeylere sahip olunarak
elde edilmez.

Mutluluk kuşunu yakayıp kafese koyamazsınız. Kuşu kovalarsanız kaçar. Ama


koşulsuz olarak mutlu OLMAYI seçerseniz, bu kuş gelip seve seve omzunuza
konacaktır. Bunu aklınızda tutarak, mutluluğu kovalamayı bırakıp her şeye rağmen
mutlu OLMAYI seçebilirsiniz.

İki farklı şey

Mutluluğu arayanların genel sorunu, mutluluk ve tatmin duygusunun aynı şey


olduğuna inanmalarıdır. Hâlbuki bunlar aynı şey değildir.

Bir şeyi tamamladığınızda tatmin olursunuz fakat mutluluk yalnızda bir varolma
halidir – VAROLUŞ seçimidir. Bir bisikleti gerçekten sürene dek tatmin
olamazsınız fakat koşullar ne olursa olsun her an mutlu olmayı seçebilirsiniz.

Görmenizi istediğim şey şu ki ilk kez bisiklet sürmek sizi son derece tatmin
etmişti fakat sizi mutlu eden şey hissettiğiniz bu tatmin duygusu değildi. İlk
kez bisiklet sürdüğünüzde mutlu olamazsınız demiyorum fakat mutluluk ve tatminin
aynı şey olduğuna inanıp bu iki kavramı birbirine karıştırırsanız, her defasında
hayal kırıklığına uğrarsınız çünkü tatmin geçici bir duygudur.

Hayalleri gerçekleşen bir çocuk


Sayfa 14
Yeni Metin Belgesi

New Mexico eyaletinin, Albuquerque şehrindeki Butts Sağlık Marketi’nde Dondurma


Büfesi çalışanı olarak işe başlamıştım; buradaki ilk çalışma günümde kendimi ne
kadar mutlu hissettiğimi hiçbir zaman unutamam. Patronum “Darel, istediğin kadar
dondurma yiyebilirsin” demişti. Bu bir çocuğun hayallerinin gerçek olmasıydı!
Oldukça fazla kaçırıp, dondurmaya karşı olan iştahımın uzun bir süre kapanmasına
yol açtığım gün henüz 15 yaşındaydım.

Anladığınız gibi istediğim kadar dondurma yiyebilmenin beni mutlu edeceğine


gerçekten inanmıştım. Fakat miğdemi tıkabasa dondurmayla doldurduğumda benim
mutluluğuma ne oldu dersiniz? Dondurmaya olan açlığımı giderdiğimde yemeyi
bıraktım mı? HAYIR! Daha fazla dondurma yemek beni daha da tatmin etti mi? Tabii
ki hayır.

Sonuç olarak, kuantum sıçrayışı yapmakta ki amacınız mutluluğu bulmak ise,


yanlış kapıyı çalıyorsunuz. Mutluluk kuşu orada değil. Ancak onu kovalamayı
bıraktığınızda, gelip omzunuza konacaktır.

Fakat amacınız tatmin olmak ve bilincinizi arttırmak ise, doğru yoldasınız.


Kalkışılan herhangi bir şey tamamlandığında ancak tatmin olursunuz fakat
gelişime olan açlığınızı gidermek için yeni yollar aramaya devam etmelisiniz.

Yaşam Oyunu, sizi birbiri ardına kuantum sıçrayışları yapmaya teşvik edecek
şekilde tasarlanmıştır. Aradığınız şeyin mutluluk değil tatmin olduğunu
anladığınızda, yaşamdaki yolculuğunuz çok daha eğlenceli bir hale gelecektir.
Koşullarınızdaki bir değişiklik sizi mutlu edemez; mutluluk yalnızca bir VAROLUŞ
seçimidir.

Kuantum sıçrayışı

Mutsuz olmak yerine mutlu olmayı seçmek, her an yapabileceğiniz bir kuantum
sıçrayışıdır. Öyleyse bu seçimi neden şimdi yapmayalım? Kuantum sıçrayışını, kim
olduğunuz veya kim olacağınızla ilgili fikrinizi değiştirdiğiniz zaman
yaparsınız. Neye inandığınızla ilgili fikrinizi değiştirdiğiniz zaman da kuantum
sıçrayışı yaparsınız. Kuantum sıçrayışı, her durumda bilincinizdeki bir dönüşüm
olacaktır.

Sayfa 15
Yeni Metin Belgesi

Bu bölümü okurken öğrendikleriniz kim olduğunuz ve neye inandığınızla ilgili


fikrinizin değişmesine yol açarsa, gerçeklik kavramınızdaki bu değişim
bilincinizdeki bir kuantum sıçrayışı olacaktır. Bu inanç sıçrayışını yaptığınız
zaman, gerçeklik kavramınızdaki bu değişim yaşamınızın kalitesini ebediyen
değiştirecektir! Bunun için hazır mısınız?

Kuantum fiziği

Bu bölümle ilgili araştırma yaparken, Kuantum Fiziği hakkında bir kaç kitap
satın alıp okudum. Bir bilim insanı olmadığımdan, kitapların çoğu kısmını okumak
bir hayli sıkıcıydı. Bu sıkıcı kaynakların arasında işime yarayacak bir şeyler
ararken, bilimin insan bilincinin nasıl işlediğiyle ilgili teorisini gözden
geçirmesine yol açan fizik deneyleriyle karşılaştım.

Yeni fizikte sizinle, potansiyelinizle ve bilincinizin yaratım gücü ile ilgili


inanılmaz sonuçlar elde edilmiş. Eminim ki burada yazılı olanları okuduktan
sonra, evren ve evrene nasıl uyum sağladığınızla ilgili temel aldığınız
görüşleri değiştirmek isteyeceksiniz. Bir bilim insanı olmamakla birlikte,
Kuantum Fiziği’ni gerçeklik kavramınızı değiştirebilecek ve sizi kuantum
sıçrayışı yapmaya itecek şekilde açıklamaya çalışacağım.

‘Kuantum’, ‘ne kadar’ anlamına gelen Latince bir kelimedir. Kuantum Fiziği ise
atom altı sistemlerle uğraşan fizik dalıdır. Bilinen en küçük ölçülebilir atom
altı varlık, foton adı verilen ışık parçacığıdır. Fotonla ilgili heyecan verici
olan şey ise bir dalga ya da bir parçacık olabilmesidir. Peki, bunun nesi
heyecan verici?

Öyle görünüyor ki foton, gözlemcinin ne görmeyi umduğuna bağlı olarak, bir dalga
ya da bir parçacık olarak bize gözükmektedir. Deneyi yapan kişi fotonu bir dalga
olarak ölçmek istiyorsa, foton bir dalga olarak gözükmektedir; ancak gözlemcinin
beklentisi parçacık görmek ise, foton o zaman parçacık şeklinde karşımıza
çıkmaktadır.

Diğer bir deyişle, kuantum teorisi araştırmasında deneyin sonucu etkileyen


aslında gözlemcinin niyetidir. Bu da heyecan verici olan gelişmenin ta
kendisidir ve bana göre düşüncelerimizin maddeyi etkileme gücüne SAHİP OLDUĞUNU
ispat eden, güvenilir ve bilimsel kanıtı bizlere sunmaktadır.

Sayfa 16
Yeni Metin Belgesi

Filozoflar doğru söylüyormuş

Filozofların asırlardır söyleyip durduğu günümüzde yeni bilim tarafından


kanıtlanmıştır: Düşüncelerimiz fiziksel dünyayı etkileme gücüne sahiptir.
Beklentilerimiz gerçekten evrendeki yaratıcı bir güçtür!

Kuantum Fiziği’nin doğuşuna kadar, bilim, bilincin fiziksel gerçekliği


etkilediğini savunan filozofların görüşlerini hiç bir zaman kabul etmemiştir.
Birçok bilim insanı kuantum ölçümüyle ilgili bilinç teorisini desteklese de,
bazıları kuşkularını korumaktadır. Bunun sebebini şu şekilde açıklayabiliriz.

Kuantum fiziği kanunlarının fiziksel evreni yönettiğini varsayarsak, insan


bilincinin niyet etme gücü ile kuantum teorisi deneylerinin sonuçları
etkilediğini kabul etmeliyiz. Bu durumda, insanların koşullarımızın kalitesini
etkileme gücüne sahip olduğunu ispat eden bilimsel kanıta da sahip oluruz.

Ancak bazı bilim insanları, kuantum teorisiyle ilgili bu görüşün bilincimiz


dışındaki hiç bir şeyin gerçek olmadığı sonucuna yol açtığını söyleyecektir. Bu
görüşün bir örneği de, Bertrand Russell’ın 1965 tarihli yorumlarında
bulunmaktadır:

“Öyle görünüyor ki madde Cheshire Kedisi gibi gitgide görünmez bir hale
gelmektedir; görünür kalan tek şey ise onun halen orada olduğunu düşünenlerin
şaşkınlığı karşısındaki gülümsemesidir.”

Kuantum fiziğine kadar olan bilimsel deneylerde, insan ruhunun (tanrının


insandaki ruhu) hiçbir zaman denklemin bir parçası yapılmamış olması sizce de
garip değil mi? Şimdi ise tüm bilimlerin en nesneli olan fizik, insan ruhunu
evren hakkındaki en yeni anlayışın tam merkezine oturtmaktadır.

İlerleyen bölümleri okudukça, sandığınızdan çok daha üstün bir güce sahip
olduğunuza inanmak için yeterli sebebiniz olacak. Buna inandığınız takdirde,
gücünüzü ne için kullanmak isteyeceksiniz?

Çok daha güçlü olduğunuzu düşünürken, bir korku hissedip hissetmediğinize dikkat
Sayfa 17
Yeni Metin Belgesi
edin. Çünkü yaşamdaki en büyük korkunuz gerçekten ne kadar güçlü olduğunuzu
keşfetmektir!

Tekrar edecek olursak

Mutsuzluktan mutluluğa yapacağınız seçim bir kuantum sıçrayışıdır, istediğiniz


her an yapabileceğiniz bir VAROLUŞ seçimidir. Öyleyse neden şimdi mutlu olmayı
seçmeyelim?

Kim olduğunuz veya neye inandığınızla ilgili fikrinizi her değiştirdiğinizde


kuantum sıçrayışı yapacaksınız. Yalnızca fikrinizi değiştirerek yapacağınız
kuantum sıçrayışı, bilincinizdeki bir dönüşüm olacaktır.

Düşüncelerinizi yenileyerek yeniden doğacaksınız

--Havari Paul

Bu bölümü okurken öğrendikleriniz, kim olduğunuz ve neye inandığınızla ilgili


fikirlerinizi değiştirdiyse, gerçeklik kavramınızdaki bu değişim bilinçteki bir
kuantum sıçrayışıdır. Bu inanç sıçrayışını yaptığınızda, hiç şüphe yok ki
gerçeklik kavramınızdaki yeni değişim yaşamınızın kalitesini sonsuza dek
değiştirecektir! Buna hazır mısınız?

Özet

VAROLUŞ gücü

Kim olacağımızla ilgili fikrimizi değiştirdiğimizde, göz açıp kapayıncaya kadar


bir gerçeklik kavramından ötekine geçiş yapabiliriz. Kendimizle ilgili
algımızdaki bu değişim, aslında bilincimizdeki bir kuantum sıçrayışıdır!

Yaşadığınız süre boyunca siz de bir çok kez kuantum sıçrayışı yaptınız fakat bu
güce, bu yeteneğe sahip olduğunuzu sürekli unuttunuz.

Sayfa 18
Yeni Metin Belgesi

Siz, kim olduğunuzla ilgili fikrinizi değiştirmeye karar verdiğiniz anlarda


kuantum sıçrayışlarınızı yaptınız. Yürümeyi, bisiklet sürmeyi ya da kayak
yapmayı öğrendiğiniz zamanlarda olduğu gibi, yeni bir varolma haline yaptığınız
taahhüt, bir gerçeklikten ötekine yaptığınız güçlü bir kuantum sıçrayışıydı.

Bir dakikalığına bu seçim gücüne sahip olduğunuzu düşünün ve kuantum


sıçrayışları yaptığınız diğer zamanları hatırlayın. Bunları kendinize
hatırlatarak, bu sıçrayışı yeniden yapabilirsiniz.

Bu inanç sıçrayışını daha sağlıklı, daha bolluk içinde bir yaşam ve sevgi dolu
ilişkiler için yapmaya hazır mısınız? Bir sonraki bölümde, daha iyi bir
gerçekliğe kuantum sıçrayışı yapmak için gücünüzü nereden aldığınızı
öğreneceksiniz.

2. Tanrı’ya mı yoksa Tanrı olarak mı?

Tanrının insanlara şakası:

İnsanı tanrı yap,

sonra tanrı olduğu unuttur

Çok doğru! Tanrı Kendi’nden bir parçayı her birimizin içine koydu ve bunu bize
unutturdu. Bizler, Yaşam Oyunu’nu oynarken, spiritüel bir uyanışı
deneyimleyeceğiz, gücümüzü keşfedeceğiz ve onu bir takım mucizeleri yaratmak
için kullanacağız; sonra ise bu gerçek kimliğimizi yeniden unutacağız.

Buradaki sorun şu: Bu hafıza kaybının bir kurbanı olduğunuzda, gücünüzü


kaybetmiş olmuyorsunuz; yalnızca ona sahip olduğunuzu unutuyorsunuz. Tanrı
olarak, söylediğimiz her söz ve düşündüğümüz her düşünce, “Hayır” demesini
bilmeyen bir Evren tarafından cevaplandırılacak güçlü bir duadır.

Bu uykudan uyanıp sürekli bilinçli kalabilseydiniz, ne kadar güçlü olurdunuz ve


ne mucizeler yaratırdınız, hayal edebiliyor musunuz?
Sayfa 19
Yeni Metin Belgesi

Uyarı!

Okumak üzere olduğunuz şeyler yaşamınızı sonsuza dek değiştirebilir ancak


muhtemelen bunu anlamayacaksınız. Size düşleyemeyeceğiniz kadar güçlü olduğunuzu
söyleyeceğim fakat muhtemelen bana inanmayacaksınız çünkü çoktan aksine inanmak
üzere programlandınız.

Gördüğünüz üzere mevcut bir gerçeklik filtreniz var, hepimizin var. Bu filtre
inandığınız şeylere uymayan her bilgiyi eleyecek şekilde tasarlandı. Gerçek
olduğuna inandığınız şey, sizin gerçeklik kavramınızdır.

Şunu bilmiyor olabilirsiniz: Gerçeklik kavramınız, yaşamla ilgili gerçekliğinize


kimin ve neyin ait olduğuna karar vermektedir. Yaşamınızdakilere sizin
gerçekliğinize ait olduğundan sahipsiniz ve yaşamınızda eksik olan şeylere ise
yine aynı sebeple sahip değilsiniz çünkü sizin gerçekliğinize ait değiller.

Şimdi söyleyeceklerimi duymaya hazır mısınız?

Koşullarınızın değişmesini istediğinizi varsayıyorum. Maalesef istediğiniz


değişim siz gerçeklik kavramınızı değiştirmedikçe gerçekleşemez. Siz doğru
olduğuna inandıklarınızla ilgili fikrinizi değiştirene kadar, bir gerçeklikte ve
değişmeyecek bir dizi koşul altında yaşamaya mahkumsunuz.

Başka bir şekilde açıklayacak olursak; yaşamınızda gerçek bir farklılık


yaratabilmesi için bu kitaptaki mesaj inandığınız şeylerin aksini savunmalıdır,
değil mi? İtiraf edin! İnanç Sistemi’nize karşı gelerek sizi çoktan
öfkelendirdim.

Bunu bir düşünün ve kendinize şu soruları sorun:

- Kutunuzun tamamen dışında ve her zaman doğru olduğuna inandığınız


şeylere ters olan bir fikre, gerçeklik kavramına açık mısınız?

- Şu anda inandığınız bazı şeylerin doğru olmama olasılığını


kabullenebilir misiniz?
Sayfa 20
Yeni Metin Belgesi

- Bu kitabı gerçekten yeni fikirlere açık bir şekilde okuyabilir misiniz?

Cevabınız evet değilse, sizi şuanki gerçeklik kavramınızın dışına çıkarabilecek,


bu öfkelendirici gerçeği öğrenmeye hazır değilsiniz. Dolayısıyla bu kitabı bir
kenara koyup, yolunuza devam etmek sizin için en iyisi olacaktır.

Sizi özgür kılacak gerçek

Bu, siz hazır olduğunuz müddetçe yaşamızı kökünden değiştirecek ve özgür kılacak
bir gerçektir.

Burada öğrendikleriniz, sizi ya en büyük düşlerinizin bile ötesindeki bir


başarıya götürecektir ya da mutsuz edecektir; belki de her ikisini yapacaktır.

Bazıları bu kitaptaki mesajın tartışmalı ve dini değerlere karşı olduğunu


düşünebilir. Aslına bakarsınız, İsa 2000 yıl önce bize aynı gerçeği söylemeye
çalıştığı için çarmıha gerildi. İnsanoğlu o zamanlar bunu duymaya hazır değildi.
Bense sizin bu mesajı duymaya hazır olduğunuzu varsayıyorum, yoksa bu satırları
okumuyor olurdunuz.

İşaretleri -kitapçılardaki kitap kapaklarını- doğru okuyorsam, dünya bir


paradigma değişimine, ruhsal bir uyanışa hazırdır. Yalnızca sizin değil, tüm
dünyanın bilincinde bir değişim vakti gelmiştir.

Gerçeği öğrenmeye hazırsanız, spiritüel bir uyanış yaşamak üzeresiniz.

Pazar okulunda da aynı şeyi öğrendiniz

Çocukken Pazar okuluna gittiyseniz, “Tanrı’nın suretinde ve benzeri olarak


yaratıldığınızı” muhakkak öğrenmişsinizdir.

Sayfa 21
Yeni Metin Belgesi
- İncil’den yapılan bu alıntı gerçekten ne anlama gelmektedir?

- Bu gerçeğin özünü hiç düşündünüz mü?

- ‘Tanrı’nın benzeri’ olma düşüncesi boş sözlerden olmaktan çıkıp,


düşüncelerinize nüfuz edebildi mi?

“O’nun suretinde ve benzeri olarak yaratıldı” ifadesi, Tanrısal güçlerle Tanrı


gibi olmak üzere yaratılmış olduğunuzu ve siz fark etmiş olun ya da olmayın
güçlü olduğunuzu ifade etmektedir. Tanrı bende ve sizlerde kendisinin bir
kopyasını yaratmıştır ve bu da bizlere kendi kişisel gerçekliklerimizi yaratma
gücünü vermektedir.

Bu güce sahip olduğumuzu fakat onu yanlış kullandığımızı hiç bilmeden, bu gücü
şimdiye kadar birbiri ardına gerçeklikler yaratmak için kullandık. Siz bu
muhteşem gerçeği değerlendirirken, gelin Tanrısal güçlerinizi nasıl
kullanacağınızı anlayıp öğrenmenizde size yardımcı olacak başka bir İncil
alıntısına göz atalım.

Güç sözü

İncil’de “Başlangıçta söz vardı ve söz Tanrı’ya aitti ve söz Tanrı’ydı.”


denmektedir. Bu alıntı ne anlama gelmektedir? Tanrı söylediği hangi güçlü sözle
evreni yarattı – söylediği hangi sözle aynı zamanda Tanrı demekteydi?

“I am (Ben)” güç sözüdür. Tanrı “I am (Ben)” dedi ve Kendisi’nden dünyayı,


yıldızları ve tüm evreni yarattı. Sonra ise insanoğlunu yarattı ve bizlere
üstünlük verdi. Bizlere “Ben ………” deme ve VAROLUŞ ifadelerimizi istediğimiz
şekilde tamamlama gücünü bahşetti.

“I am (Ben) ” gücünüz, içinizdeki Tanrı gücüdür; yaşamın sizin içinizde, sizin


aracılığınızla, siz olarak ifadesidir.

Bütünün bir parçası

Bu Tanrı’yı sizin bir parçanız ve sizi de Tanrı’nın bir parçası kılmaktadır! Bir
Sayfa 22
Yeni Metin Belgesi
düşünün! Tanrı kendisini sizin içinizde kişiselleştirdi ve bu da sizi Tanrı’nın
kişiselleşmiş bir hali yapmaktadır. Bu görüşün gerçek olduğuna hala
inanmıyorsanız, yalnızca O’nun kalbinizde yaşadığını ve sizin keşfinizi
beklediğini bilin.

Elbette bu sizi Yüce Tanrı’nın kendisi yapmamakta, okyanustaki bir damla sudan
öte kılmamaktadır ancak okyanusun bir parçası – Tanrı’nın kişiselleşmiş bir hali
- olmak, henüz anlamadığınız ve akıllıca kullanmayı öğrenmediğiniz mükemmel
yaratım güçlerine sahip olduğunuzu gösterir.

Science of Mind

Ernest Holmes, “The Science of Mind” adlı kitabında bu harikulade gerçeği basit
bir deyişe indirgeyerek “İnsanın içindeki insan şeklindeki Tanrı, insandır”
demiştir.

Tanrı’nın sizin bir parçanız olduğu fikrini değerlendirin. Tanrı’nın yaşamı


kendi yaratımlarının içinde ve yaratımları aracılığıyla deneyimlemesi
olasılığını kabul edebiliyor musunuz? Tanrı’nın bir Ruh olarak yaşamı sizin
içinizde, sizin aracılığınızla ve siz olarak deneyimlediğini kabul etmeye
çalışın.

Son derece nefes kesici bir düşünce, değil mi?

VAROLUŞ ilkesi

İçinizdeki bu Tanrı gücü nasıl bir şey? Bu güce sahipseniz, şimdiye kadar neden
bunun farkına varmadınız?

Bu gücü neden kendinizi zengin ve güçlü kılmak için hiç kullanmadınız?

İçinizdeki Tanrı gücü bir VAROLUŞ ilkesidir, kim olacağınızı seçme gücüdür. Her
Sayfa 23
Yeni Metin Belgesi
düşündüğünüzde, bu gücü kullanırsınız (kim OLACAĞINIZI seçme gücü) ve bu yüzden
de düşündüğünüz şeye dönüşürsünüz – ne kadar muhteşem bir güce sahipsiniz,
farkında mısınız?

Ancak sizin bu güne kadar ki sorununuz, her düşüncenizle kim OLDUĞUNUZU


seçtiğinizin farkında olmamanızdı.

Her düşünce bir duadır

Ayrıca her düşüncenin “hayır” demesini bilmeyen bir Evren tarafından


cevaplandırılacak güçlü bir dua olduğunun da farkında değildiniz. Duayı
cevaplama süreci otomatik olarak çalışır. Bir sonraki bölümde bu konu hakkında
detaylı bilgiler edineceksiniz.

Gördünüz gibi, düşüncelerinizle kim OLDUĞUNUZU her seçişinizde, Evren bu VAROLUŞ


seçiminizi yerine getirdi. Dualarınız (VAROLUŞ seçimleriniz), diğer bir
spiritüel yasa olan Çekim Yasası tarafından otomatik olarak cevaplandırılır. Bu
VAROLUŞ gücünü, olumlu ve olumsuz düşüncelerinizin etkisi altında olduğunuzu
bilmeden, tüm yaşamınız boyunca kullandınız.

Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olarak, düşünceleriniz hayal edemeyeceğiniz


kadar güçlü! Düşüncelerinizin sorumluluğunu alsaydınız, yaşamınızda ne
değişiklikler olurdu? Bu eşsiz gücü mutluluk, neşe ve bolluk içinde bir yaşamı
yaratmak için kullanmayı öğrenirseniz, yaşamınızın ne kadar güzelleşebileceğini
hayal edebiliyor musunuz?

İnanın ki “VAROLUŞ ilkesini” tüm sorunlarınızın çözümü olarak bilinçli bir


şekilde kullanmayı öğrendiğinizde, iyi bir yaşamı, düşlediğinizden daha fazla
alanda, kolaylıkla deneyimleyeceksiniz. İstediğinizi yaratma gücünü
kazandığınızda, içinde bulunduğunuz kendinizi sınırlayan benlik algınızın dışına
çıkıp, yeni bir özgüven ve kişisel güç gerçekliğine adım atacaksınız.

Siz bunu kendinize kanıtlayıncaya kadar bu değişim gerçekleşmeyecek

Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduğunuz düşüncesi sizi heyecanlandırıyorsa,


şimdiden tebrikler! Yaşamınızı edebiyen değiştirecek bir gerçeği kavradınız,
Sayfa 24
Yeni Metin Belgesi
belki de hala kavrayamadınız! Siz bunu içselleştirene ve elde ettiğiniz
sonuçlarla gerçek olduğunu kendinize kanıtlayıncaya dek, bu gerçek sizin
yaşamınızın kalitesinde pek bir değişiklik yapmayacaktır.

Bir şeye sadece zihinsel olarak inanmak ve onu deneyimleyerek bilmek arasında
çok büyük bir uçurum olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle, bu gerçeği
kabul etmeniz zihinsel bir tuzak olabilir. Buradaki tuzak, sadece bu gerçeği
öğrendiğiniz için yaşam kalitenizin otomatik olarak değişeceğine inanmaktır.

Bir kişi aerodinamikle ilgili bir kitap okuyup uçağı havada tutan prensibi
öğrendiğinde nasıl pilot olamıyorsa, karşınıza yeni çıkan bu anlayış da
yaşamınızı otomatik olarak değiştirmeyecektir.

Ancak pilot koltuğuna oturduğunuzda ve uçağı tek başınıza uçurma heyecanını


deneyimlediğinizde pilot olabilirsiniz. Yaşamınızda elde ettiğiniz olumlu
sonuçlarla kendinize kanıtlayıncaya dek, Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi
olduğunuza gerçekten inanmayacaksınız.

İçinizdeki Tanrı gücü, sizin aracılığınızla siz olarak çalıştığında işe yarar.
Yepyeni bir kişi OLMAK için yaptığınız her VAROLUŞ seçiminizde tanrı gücünüz
harekete geçer. Diğer bir deyişle, kendi duanıza cevap OLMAYI öğrendiğinizde
yaşamınızın kalitesi artacaktır.

Kendi sorunlarınıza çözüm OLDUĞUNUZDA, aslında kendi yaşamınızın TANRI’sı


olursunuz. Bazıları bunu dine karşı bir saygısızlık olarak algılayabilir ancak
ben burada yeni bir şey söylemiyorum.

İsa da 2000 yıl önce bize aynı şeyi söylemeye çalışmıştı. “Ben ve Baba’m biriz
ve sizler benim kardeşlerimsiniz” dediği için O’nu çarmıha gerdiler. Ben buradan
“Ben Tanrı’ya sahibim ve siz de öylesiniz” anlamını çıkarıyorum. İsa aynı
zamanda “Tanrı’nın krallığı içinizdedir” demiştir.

Gördüğünüz gibi size söylediğim şey onun bize öğretmeye çalıştığından farklı
değil. Ben sadece bu gerçeği farklı bir şekilde yorumluyorum. Siz bu gerçeği
kabul ettiğinizde, sadece zihinsel olarak anlamanın ötesine geçerek
deneyimleyerek bileceksiniz.

Sayfa 25
Yeni Metin Belgesi

Bu gerçeği şimdiye kadar nasıl işlediniz?

Devam etmeden önce, tüm bunları muhtemelen önceden duymuş olduğunuzu ele alalım.
“O’nun suretinde ve benzeri olarak yaratıldığınızı” önceden kaç kez duydunuz
veya bir yerde okudunuz? Bu bilgi bugüne kadar size her ulaştığında, onu
zihninizde nasıl işlediğinize bir bakalım.

Herkes ne yapıyorsa siz de tamamen aynısını yaptınız. Bu bilgiyi ya zihninizden


çıkarıp attınız ya da “deneyimlenmemiş” klasörünün içinde bir yere koydunuz.
Özetle, tanrısal olduğunuz düşüncesini uygunsuz ve kullanılamaz bir veri olarak
reddettiniz.

Başka bir deyişle, bu gerçeği önceden her duyuşunuzda analitik düşünen tarafınız
(Varoluşunuz değil) onu ya gerçeklik kavramı filtresinden geçirip göz ardı etti
ya da bir kenara attı çünkü güçlü olmak, genel olarak sizin kendinizle ilgili
algınıza veya yaşamla ilgili yerleşmiş görüşlerinize uymuyordu.

Bir düşünün! Bu satırları okurken, güçlü olduğunuz fikrine tepki göstermediniz


mi? Egonuzun zihinsel konuşmaları güçsüz olduğunuzu kanıtlamak için bir düzine
kanıt sunmadı mı? Zihninizde kendinizle yapmış olduğunuz bu konuşmalar, egonuzun
iş başındaki zihinsel gerçeklik filtresidir. Hepimiz hâlihazırda bir düşünce
filtresine sahibiz ve bu filtre bizi mevcut gerçeklik kavramımızın içinde (kendi
dayattığımız sınırlamalar kutusunda) tutmak için hiç durmadan çalışıyor.

Filtrenizi kapatın

Okumaya devam etmeden önce, gerçeklik kavramı filtrenizi kapatıp kapatmadığınıza


bir bakalım. Şimdiye kadar okuduklarınız ve size söylemek üzere olduğum şeyler,
SİZ onları kendi gerçeğiniz olarak kabul etmeye hazır olduğunuz müddetçe, yaşam
kalitenizi kökünden değiştirecek ve geliştirecektir.

Bu kutunun tamamen dışına çıkmaya kararlıysanız ve yaşamınızda bu değişikliği


yaratmaya hazırsanız, sizi temin ederim ki bu kitap yaşamınızı değiştirecektir!

Şu an bu bilgileri okurken dahi, öğrendikleriniz önceden inandıklarınızla


Sayfa 26
Yeni Metin Belgesi
birebir örtüşmediği takdirde egonuz reddet düğmesine basmak için hazırda
beklemektedir. Bu gerçeği öğrenmeye ve benimsemeye ve kendinizi bir değişime
adamaya hazır değilseniz, buradaki mesajı gerçekten anlayamayacaksınız.

“Ben zaten bunu biliyorum” filtreniz

Bu gerçeği bütünüyle kabul etmeniz, size muhteşem yaratım güçleri verecektir.


Buna daha fazla bir açıklama getirmeden önce, bu gerçeği zaten bildiğini
düşünerek okuyacak kişilerin, yani içlerinde varolan Tanrı’yı dinlerinin temeli
olarak kabul etmiş kişilerin bahsettiğimiz son derece güçlü gerçeklik filtresine
bir göz atalım.

“İnsanın içindeki insan şeklindeki Tanrı, insandır” kadar güçlü bir gerçeği
bilmenin ilginç yanlarından biri de bu gerçeği kabul etmenin yaşamınızın
kalitesini değiştirmeyecek olmasıdır. Çünkü bu düşünceyi zihinsel olarak kabul
etseniz bile, egonuz sizin yoksulluğunuzu ve güçsüzlüğünüzü sürdürecek bir
gerçeklik filtresini muhafaza edecektir. Bunu sizin gerçekte yoksul ve güçsüz
olduğunuzu onaylamak için söylemedim. Burada anlatmak istediğim şu ki koşul ve
şartlarınız ne olursa olsun, sizi bir şekilde istediğinizden daha yoksul kılan
bir gerçeklik filtresi tarafından engelleneceksiniz. Hepimiz hâlihazırda bir
gerçeklik filtresine sahibiz.

İnanç Sistemi tuzağı

Bir şeyi gerçekten bildiğinizi düşündüğünüz fakat onu sadece zihinsel olarak
anladığınız zamanlar, gerçeklik filtrenizin iş başında olduğu en ilginç
zamanlardandır. Bir gerçeği hiç şüphe duymadan bildiğinizi hissetmeniz fakat onu
fiziksel yaşamınızdaki yaratımlarınızla henüz kanıtlamamış olmanız,
bahsettiğimiz duruma bir örnektir.

Sözgelimi, içinizdeki Tanrı’ya olan inancınız, siz bunu kanıtlayana dek – bu


Tanrı gücünü bilerek ve bilinçli olarak istediklerini yaratmak için kullanan
biri haline dönüşerek, bu gerçeğe dört elle sarılana dek - yalnızca bir teori
olmaktan öte gidemeyecektir.

Artık “İnsanın içindeki insan şeklindeki Tanrı” gerçeğine inanıyorsanız,


spiritüel aydınlanma yolundaki en büyük engelin, bilmediğiniz bir şeyi
bildiğinizi sanmak olduğunu bilmelisiniz. Burada size sunduğum şey, zihninizde
Sayfa 27
Yeni Metin Belgesi
bile canlandıramadığınız bir yaşam kalitesine doğru uzanan spiritüel bir yoldur.

Bu “kıymetli inci”ye sahip olmanızdaki en büyük engel “ben bunu zaten biliyorum”
tavrınız olacaktır. Halen düşlerinizin ötesindeki sağlıklı, mutlu ve bolluk
içindeki yaşama sahip değilseniz, bu gerçeği bildiğinizi düşünebilirsiniz fakat
özünü hala kavrayamamışsınız!

Bana inanın. Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olarak muhteşem yaratım güçleriniz


var. Halen bunlara sahip olduğunuzu hissetmiyorsanız, mevcut İnanç Sisteminiz
ile Tanrı olarak yaratma gücünüz arasında bir engelin olduğunu varsayabiliriz.
İnanç Sistemi’niz sizin gerçeklik kavramı filtrenizi oluşturur.

Ek bilgi olarak, İngilizce’de İnanç Sistemi’nin karşılığı olan “Belief System”


kelimesinin kısaltması B.S’dir. Bu aynı zamanda “saçmalık, palavra, uydurma”
anlamına gelen argodaki “bull-shit” kelimesinin de kısaltmasıdır.

Bildiğinizi sandığınızda

Size garip gelse de bu gerçeği çoktan bildiklerini iddia edenler bu kitaptaki


mesajı anlama ihtimalı en düşük olanlardır. Tahminimce, içlerindeki Tanrı
gerçeğini dini inançlarının temeli olarak kabul edenler, bu kitaptaki mesajı
büyük olasılıkla kaçıracaklardır. Peki neden?

Bir konuyu bildiğini iddia edenlere o konuyu anlatmaya çalışmak neredeyse


imkânsızdır. Varoluşumuzun içimizdeki bu özü hakkında bildiklerimiz yalnızca
zihinsel bir anlayıştan ibaret olduğunda, tek sahip olduğumuz şey inanç iken
gerçeği bildiğimizi sanıp kendimizi iyi hissederiz.

Yaratım güçlerimiz ise, bize salt inanmanın ötesinde bir anlayış


kazandıracaktır.

Tanrı bir kutuya konulamaz

Tanrı’yı zihinsel olarak değerlendirmenizdeki sorun, Tanrı’nın özünü bir kenara


Sayfa 28
Yeni Metin Belgesi
atıp onu kavramsallaştırmaya çalışmanızdır. Bu Tanrı’yı veya Ruh’u bir kutunun
(gerçeklik kavramının) içerisine koymak gibidir. Anlatılan Tanrı artık Tanrı
olmaktan çıkmıştır.

Tanrı bir fikir, görüş veya anlayış değildir. Tanrı’nın, düşüncenin yokluğundaki
salt bir Varoluş olduğunu düşünebilirsiniz. Tanrı bir kavram veya bakış açısı
değildir. Bir Deneyim bile değildir. Fakat Tanrı’nın deneyimin salt özü olduğunu
düşünebilirsiniz.

“Varoluş” ve “Tanrı” eş anlamlıdır

Varolduğunuzu daha iyi hissedebilmek için, içinizdeki Tanrı gücünü ‘VAROLUŞ


İlkesi’nin dışavurumu olarak görün ve “Varoluş” ve “Tanrı” sözlerinin eş anlamlı
olduğunu kabul edin.

Bunu bir süre düşünün ve sonra kendinize bütünüyle varolsaydınız, düşüncenin


yokluğunda sadece VAROLSAYDINIZ kim olurdunuz sorusunu sorun. Ardından önüne hiç
bir şey eklemeden sadece “I am” yani “Ben” demeye çalışın. Düşüncenin yokluğunda
sadece “varolmayı” deneyimlemeye çalışın.

Umarım Tanrı’yı kavramsallaştırdığınızda onun özünü kaybettiğinizi


anlamışsınızdır. Sizin Tanrı kavramınız, onu gerçekten deneyimlemenizi
engelleyecektir.

Herhangi bir inanca bağımlı olduğunuzda, gerçeklik filtreniz bu gerçeğin farklı


bir versiyonunu dahi duymanıza ve kabul etmenize izin vermeyecektir. Fakat
VAROLUŞUNUZUN gerçek özünü deneyimlediğinizde, Tanrı’nın hiç bir kutuya
koyulamayacağını anlayacaksınız!

Tanrı’ya mı yoksa Tanrı olarak mı?

Science of Mind kilisesinde ya da başka bir kilisede Pazar mesajını sunduğum


zamanlarda, topluluğa şu anlamlı soruyu soruyordum: “Dua ettiğiniz zamanlarda,
Tanrı’ya mı yoksa Tanrı olarak mı dua ediyorsunuz?” Her seferinde birkaç manalı
gülümsemenin dışında, şaşkın bakışlarla dolu bir odayla karşılaşıyordum.

Sayfa 29
Yeni Metin Belgesi

Ben bu soruyu sormadan önce, salondaki herkes “Tanrı’nın insanın içindeki, insan
şeklindeki insan olduğuna inanıyor musunuz?” sorusuna ellerini kaldırarak,
heyecanla cevap vermek ister. Havada olan eller, Tanrı’nın kişiselleştirmesi
olduklarına isteyerek ve gerçekten inandıklarını söyler. Fakat benim tanrı
olarak dua etmekle ilgili sorum onların kafasını karıştırır.

Özellikle de Ernest Holmes’un “Ancak Tanrı olabildiğimiz kadar Tanrı’yı


bilebiliriz” dediğini düşünerek, bu cevapları bir hayli ilginç buluyorum. Aynı
paragrafta Holmes şöyle devam etmiştir: “Bizler İlahi Doğa’nın bir parçasıyız ve
Evrensel olan, insanın bu konudaki alıcılığına bağlı olarak, kendisini
insanoğlunda değişen oranda kişiselleştirmektedir” “Science of Mind” – Ernest
Holmes

Benim bu gerçekle ilgili yorumum Holmes’unkiyle birebir uyuşmasa da farkeden bir


şey yok. Önemli olan Tanrı olarak dua etme konusunda sizin ne düşünüyor ve
hissediyor olmanız. Siz“İnsanın içindeki insan şeklindeki Tanrı, insandır”
görüşüne gerçekten inanıyorsanız, o zaman Tanrı’nın kişiselleştirilmiş bir
halisiniz. Bunun doğruluğunu kabul ediyorsanız, o zaman ancak TANRI OLARAK dua
edebilirsiniz.

Durun ve bu fikri özümsemeye çalışın. Sonradan, Tanrı’ya dua etmek yerine Tanrı
olarak dua ettiğinizi bilirseniz, dualarınızın ne kadar da güçlü olabileceğini
kendinize sorun.

Size bir soru daha sorayım. Ya tüm düşünceleriniz güçlü birer duaysa ve tüm
dualarınıza cevap veriliyorsa? Bunu da bir süre düşündükten sonra, bir sonraki
bölüme hazır olacaksınız.

Bölüm incelemesi

İçinizdeki Tanrı gücü bir VAROLUŞ ilkesidir; yalnızca yeni bir kişi OLMAYI
seçerek daha başarılı ve mutlu olduğunuz bir gerçekliği yaratmak için sahip
olduğunuz güçtür. Bunu tüm yaşamınız boyunca yapıp durdunuz (yeni varoluş
seçimleri yaptınız) fakat bu harika VAROLUŞ gücünü yaşamınızda istediğiniz
koşulları yaratmak için bilinçli olarak hiç kullanmadınız.

Sayfa 30
Yeni Metin Belgesi
Bunun sebebi Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduğunuzu ve yeniden seçim yapma
ve yepyeni bir gerçeklik yaratma gücüne sahip olduğunuzu unutmuş olmanızdır.

Yeni varoluş seçiminize kim ve ne aitse onu otomatik olarak yaşamınıza


çekeceğinizi de bilmiyor gibisiniz. Buna rağmen, bu güç şu anda çalışıyor ve
size ne aitse onu çekiyor.

Düşlediğiniz her yeni gerçekliği yaratma gücüne sahipsiniz ve bu gerçekliği


mucizevi bir şekilde yaratacaksınız. Yalnızca yapacağınız bir seçimle
yoksulluktan zenginliğe kuantum sıçrayışı yapma gücüne sahipsiniz ve Evren bu
VAROLUŞ seçiminizi yerine getirmek zorundadır.

Ancak ne yazık ki hafıza kaybına uğradınız. Bu güce sahip olduğunuzu unuttunuz.


İşte bu kitabın amacı bu gücünüzü yeniden bulmanızı ve onunla yaşamda istediği
her şeyi yaratabilen birine dönüşmenizi sağlamaktır.

3. Dualarımız Nasıl Cevaplandırılır?

Tüm dualarınız cevaplandırılır

Joe, “Tanrım, ben yoksulum; lütfen beni zengin et” diye dua ettiğinde, bu duası
cevaplandırılacaktır çünkü siz ister inanın ister inanmayın, tüm dualarımız
cevaplandırılır. Fakat cevap ne Joe’nun umduğu gibi olacaktır ne de sizin veya
Joe’nun sandığınız şekilde verilecektir.

Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduğunuz için, henüz keşfetmediğiniz ve


kullanmaya başlamadığınız tanrısal güçlere sahipsiniz. Aslında, kendi
dualarınızı cevaplandırma gücüne sahipsiniz ve bunun farkında olun ya da olmayın
zaten bunu yapıyorsunuz.

Bu gücün kendinize hizmet etmesi için illa ki ona inanmanız gerekmemektedir; siz
bu güce sahip olduğunuza ister inanın ister inanmayın, gücünüz olduğu yerde
Sayfa 31
Yeni Metin Belgesi
duruyor, çalışıyor ve yaratımlara devam ediyor. Bu gücü gerçekten anlasaydınız
ve onu her gün kendi çıkarınıza kullanmasını öğrenseydiniz, ne kadar güçlü
olurdunuz?

Bu gerçeğe inanmayarak, kafanızı “HAYIR” anlamında sallamanız beni şaşırtmaz.


Güçlü olduğunuza inanmakta zorluk çekiyorsanız, sorun değil. Okumaya devam edin,
belki fikriniz değişir.

Halen yeteri kadar sağlıklı, varlıklı ve/veya sevgi dolu ilişkilere sahip
değilseniz, sadece yaşamınızı ve ideal olmayan koşullarınızı kanıt olarak
göstererek bu durumu savunmak ve güçsüzlüğünüzü ispat etmek sizin için çok kolay
olacaktır.

Örneğin, çöküşte olan mali durumunuzu, herhangi bir şeyi değiştirebilecek güce
sahip olmadığınızın bir kanıtı olarak görüyor olabilirsiniz. Belki de sağlığınız
kötü durumda ya da ilişkilerinizde ciddi sorunlar yaşıyorsunuz. Bu saydığımız
durumlardan herhangi bir tanesi sizin kendinizi güçsüz hissetmenize sebep
olabilir. Bakalım bu sağlam kanıtlarınıza, farklı bir bakış açısı sunabilecek
miyiz?

Ödenmemiş faturalarınızı içinde bulunduğunuz mali çıkmazın bir sebebi olarak


görmeniz çok doğal. Peki ya yetersiz geliriniz mali sorunlarınızın sebebi değil
de sonucu ise?

o Faturalarınızı ödemek için yeterli paranızın olmamasına odaklanmanız,


hayatınızda aynı durumun tekrar etmesine yol açan yaratıcı güç ise?

o Odağınızın sağlık sorunlarınızda olması daha da çok sağlık problemine


yol açıyorsa?

o Odağınızın ilişkinizde yaşadığınız sorunlarda olması, bu sorunu devam


ettiren itici güç ise?

Egonuzun bunları duymak istemediğini biliyorum fakat durum tam da bundan ibaret!
Yaşamınızla ilgili inandıklarınız ve hissetikleriniz sizin gerçekliğinizi
yaratıyor. Evren de varoluş seçiminizi yerine getirirken bu gerçekliği model
olarak kullanıyor .

Sayfa 32
Yeni Metin Belgesi

Sizin gerçeklik kavramınız ve yaşamınızın içeriği, yalnızca kim olduğunuzu ve


neye inandığınızı seçmenizle yaratılıyor.

Gösterdiğiniz kanıtlar (içinde bulunduğunuz koşullar), bu koşulların bir kurbanı


olarak sizin iddianızı kanıtlayabilir. Ancak bunun tek bir sebebi var o da
sebep-sonuç kanunlarını yanlış biliyor olmanız. Sadece kim OLACAĞINIZI seçerek,
sebebi oluşturdunuz; sizin koşullarınız ise bunun yalnızca bir sonucu yani
VAROLUŞ seçiminizin bir sonucudur.

Yaşamın sağlık, zenginlik, ilişki gibi herhangi bir alanındaki durumunuz


istediğiniz gibi değilse, bu istenmeyen durumu bazı hatalı VAROLUŞ
seçimlerinizin bir sonucu olarak kendiniz yarattınız. Bu sürecin nasıl
işlediğini anlamak için Joe’nun “Tanrım, ben yoksulum; lütfen beni zengin et”
diye ettiği duaya bakalım.

Önceden de söylediğim gibi, Joe’nun duası cevaplandırılmalıdır çünkü tüm dualar


cevaplandırılır fakat bizim sandığımız şekilde değil. Tek gerçek dua yani her
zaman kabul olan dua sizin VAROLUŞ ifadelerinizdir; bununla kastettiğim
kendinizi tanımlamak için kurduğunuz “Ben ....” şeklindeki cümlelerdir ve bu
cümleler sizin dualarınızı oluşturur.

Yukarıdaki örnekte, Joe “Ben ...” cümlesini “Ben yoksulum” olarak tamamlıyor ve
“Ben yoksulum” duasının sonucunda, doğal olarak yoksul olma halini
deneyimleyecektir. Daha çok dikkat ederseniz, Joe’nun “Beni zengin et” duasının
bile aslında “Ben yoksulum” demenin başka bir şekli olduğunu anlayacaksınız.

Artık “Ben ......” ifadelerinizi nasıl tamamladığınıza daha çok dikkat etmeye
başlamalısınız. Özellikle de “Ben ......” ifadelerinizin, sizin gerçekten
istediğiniz şeyler olsun ya da olmasın, cevaplandırılacak güçlü dualar olduğu
gerçeğini dikkate aldığınızda, düşüncelerinizi ve ağzınızdan çıkan sözleri
dinleyerek öğrenecekleriniz sizi şaşırtabilir.

Dualar nasıl cevaplandırılır?

Tanrı’yı bugüne kadar cennetteki tahtında oturan ve sizin değerinizi sorgulamaya


hazır güçlü bir Varlık olarak gördüyseniz, bu resmi tekrar gözden geçirmenizde
Sayfa 33
Yeni Metin Belgesi
fayda var. Tanrı’nın görevi yalnızca bazı duaları cevaplandırmak değildir; bunun
aksine Tanrı, Yaşam Oyunu’nu sizin tüm dualarınız cevaplandırılacak şekilde
tasarlamıştır ve duayı cevaplama süreci otomatiğe bağlanmıştır.

Tanrı dualarımızın her birini cevaplandırmak için bir adım öne çıkıyor olsaydı,
Joe’nun durumunda, “Tamam, Joe. Duanı kabul ediyorum. Artık yoksul olacaksın!”
derdi. Fakat Tanrı duaları bu şekilde cevaplandırmıyor. Dualarınız daima ve
düzenli olarak VAROLUŞ ilkesinin gücüyle cevaplandırılıyor.

Bu sürecin esaslarını anladığınızda, istediğiniz herşeyi kolaylıkla ve çaba


harcamadan nasıl elde edebileceğinizi biliyor olacaksınız.

Dua cevaplama süreci, siz kim olacağınızı seçtiğinizde başlar. Yeni bir VAROLMA
HALİ’ni seçerek, VAROLUŞ İlkesi’ni kendi durumunuz için kullanmış olursunuz.
Çekim Yasası ise bundan sonra görevi devralacaktır ve sizin yeni VAROLUŞ
seçiminize ait gerçekliği yaratma sürecini tamamlayacaktır.

VAROLUŞ Yasası (VAROLUŞ İlkesi) şudur: Düşündüğümüz şeye dönüşürüz. Çekim Yasası
ise “VAROLUŞ seçimlerimizin gerçekliğine kim ve aitse onu otomatik olarak
çekeceğiz” der.

Tanrı’nın dua cevaplandırma sürecini oluşturan bu iki spiritüel yasa, yaptığınız


VAROLUŞ seçiminizi yerine getirir ve siz yeni bir VAROLMA haline kendinizi
adadığınızda, dualarınızı cevaplandırmak üzere devreye girer.

VAROLUŞ seçimi nedir?

Herhangi bir şeyle ilgili tavrınızı, bakış açınızı veya fikrinizi


değiştirdiğinizde, bir VAROLUŞ seçimi yapmış olursunuz. Çekim Yasası ise, sizin
yeni VAROLUŞ taahhüdünüz üzerine harekete geçerek, yaşamla ilgili bu yeni bakış
açınıza mükemmel bir şekilde uyan gerçeklik deneyimini yaşamınıza getirir.

Kişiselleştirilmiş tanrılar olarak bizler, hiç bir zaman sahip olduğumuzu


bilmediğimiz güçlerimizi kullanarak kendi gerçekliklerimizi yaratıyoruz. Bu
VAROLUŞ gücüne sahip olduğumuzdan, her düşündüğümüz ve her söylediğimiz bir
duadır ve tüm dualarımız cevaplandırılır. Bunların hepsi otomatik olarak
Sayfa 34
Yeni Metin Belgesi
gerçekleşir.

Oturup düşündüğünüzde bu gerçek sizi biraz korkutabilir çünkü hayatınızda


yarattığınız koşullar pek iç açıcı değil, değil mi?

o “Senin şikayetlerini duymaktan bıktım usandım” gibi bir şey


söylediğinizde, bilin bakalım bu duanızın cevabı ne olacak? Bıkmış ve usanmış
biri haline geleceksiniz.

o “İşimden nefret ediyorum” dediğinizde, aslında “İşinden nefret eden


biriyim” demiş oluyorsunuz. Özünde, işini sevmemek için daha çok sebebe sahip
biri olmaya zemin hazırlıyorsunuz (dua ediyorsunuz).

o Kendinize “Ayın sonunu göremeden neden hep param bitiyor?” diye


sorduğunuzda, aslında “Hiçbir zaman yeterli parası olmayacak biriyim”
diyorsunuz. Hiç bir zaman zengin olmayacağım diye dua ediverdiniz işte!

Bu şekilde düşünerek (dua ederek) hedef tahtasına kendinizi koyduğunuzu


anladığınız zaman, düşüncelerinize daha çok dikkat etmeye başlayacaksınız.
Düşündüğümüz şeye dönüştüğümüze ve bu düşüncelerimize ait olan şeyleri otomatik
olarak çektiğimize göre, düşünceleriniz için yepyeni bir odak seçmek isterseniz,
değil mi?

Düşüncelerinizin kontrolü tam olarak elinizde değil, siz de biliyorsunuz, en


azından henüz değil! Bu kontrol sizin egonuzun elinde, bu yüzden de
istemediğiniz şeylere odaklanıp duruyorsunuz ve yine aynı şeyler için dua
ediyorsunuz.

Artık kontrolü kendi elinize alarak, tüm düşüncelerinizin birer VAROLUŞ seçimi
olduğunu kabul ederek başlayabilirsiniz. Buna inanmıyor musunuz? Üzgünüm
arkadaşlar, ama durum bu. Size ait her tavır, her düşünce ve her bakış açısı bir
VAROLUŞ seçimidir.

Hatta basit tercihleriniz bile sizin VAROLUŞ seçimlerinizdir.

o Hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız şeyleri seçmek de bir VAROLUŞ


seçimidir.

o Bir top dondurmalı vişneli turtayı en sevdiğiniz tatlı olarak ilan


ettiğinizde, vişneli turta ve vanilyalı dondurmayla ilgili kim OLACAĞINIZI
Sayfa 35
Yeni Metin Belgesi
seçmiş oluyorsunuz.

o Her düşünceniz ve sözünüzle, kim olacağınızı seçmiş oluyorsunuz.

Dolayısıyla tüm düşünceleriniz ve sözleriniz, sizin sandığınızdan çok daha güçlü


ve üretken. Yalnızca bir şey düşündüğünüzde veya söylediğinizde, bu iki güçlü
ilke harekete geçiyor ve bu düşünce veya sözünüze uygun gerçekliği zorunlu
olarak yaratıyor.

Düşüncelerimiz neden bu kadar güçlü?

Tanrı yaşamı, bizim içimizde, bizim aracılığımızla ve biz olarak


deneyimlemektedir. Bizler bu yüzden düşündüğümüz şeye dönüşüyoruz ve Tanrı bu
yüzden biz söylemeden dualarımızı duyuyor çünkü Tanrı kendisini her birimizin
içinde kişiselleştirmiştir.

“Ben ve Baba’m biriz ve sizler benim kardeşlerimsiniz” derken İsa da bunu


kastediyordu.

Herhangi bir sorun yaşadığımızda, bu sorunumuzu çözmek için Tanrı’nın neden


otomatik olarak araya girmediğini merak ediyorsanız; bunun sebebi Tanrı’nın bize
olan sevgisinin koşulsuz olmasıdır. Tanrı, bizleri sevdiğinden kendisinin bir
parçasını her birimizin içine koydu ve bize seçim gücünü, kim olacağımızı seçme
gücünü bahşetti.

Bizlere verdiği bu armağanın yanında, bizim seçimlerimize karışmamaya söz verdi.


Tanrı’nın koşulsuz sevgisi, kendimizi geliştirmemiz ve hatalarımızdan ders
almamız için bize gerekli fırsatı tanımaktadır.

Aynı mantıksız VAROLUŞ kararlarını vermeye devam ettiğimiz müddetçe, o VAROLUŞ


seçimine ait istenmeyen sonuçları doğal ve otomatik olarak çekeceğiz.

Tabii bu hikayenin öteki yüzü de var. Uykumuzdan uyanıp, daha mantıklı VAROLUŞ
seçimleri yapmaya başladığımızda, bu seçimlerimizin mükemmel sonuçlarını
göreceğiz – mükemmel kelimesinin altını çizmek isterim!

Sayfa 36
Yeni Metin Belgesi

Tüm bunların amacı ne?

Yaşam Oyunu’ndaki görevimiz, Tanrı’nın kişiselleştirmeleri olarak bilincimizi


arttırmaktır; bunun anlamı Gerçek Kimliğimizin gitgide daha çok farkına
varmaktır. Bilincimizi arttırmamızda bize yardımcı olmak amacıyla, zaman zaman
bir şeyler bizi kutumuzun dışında VAROLUŞ seçimleri yapmaya teşvik eder. Burada
bilmemiz gereken şey ise dualarımızın istisnasız cevaplandırılacak olmasıdır!

Yaratım güçlerimizi test edip kendimize kanıtladığımızda ve bu derin VAROLUŞ


gerçeğini olduğu gibi kabul ettiğimizde, kendi yaşamımızın iplerini elimize
almış olacağız. Cesaret gerektiren, kutumuzun dışındaki varoluş seçimlerini
birbiri ardına yapmaya başlayacağız. Kendinize ne kadar inanırsanız o kadar
güçlü hale geleceksiniz ve o kadar harika sonuçlar alacaksınız.

O zamana kadar, yani kendi gücümüzü gerçekten keşfedene ve düşüncelerimizin


kontrolünü elimize alana kadar, insanoğlunun çoğunluğu bu gerçekten kaçmayı ve
saklanmayı seçecektir. Bunun sebebi, çoğumuzun egomuz olarak yaşıyor olmamızdır.
Egomuz, gerçekten ne kadar güçlü olduğumuzu keşfetmemizden korkmaktadır!

Mücadele etmeye odaklanmış, oyunu kendi güvenli kutusunda oynamaya çalışan


egomuz, iyi bir yaşama sahip olabileceğimizi inkar etmeye devam edecektir çünkü
kutunun dışında olandan korkmaktadır.

Bilinmeyene karşı duyduğumuz bu tür bir korkuya örnek olarak, aklıma siyasi
hükümlülerin cesaretini iki ürkütücü seçenekle test eden Latin Amerikalı General
geliyor. Hükümlülerin seçenekleri şunlardı: Ya çukurun içindeki aç aslanla
savaşacaklardı ya da siyah kapının ardında karşılaşabilecekleri bilinmeyen
tehlikeleri göze alarak şanslarını deneyeceklerdi.

Sizce bu siyasi hükümlülerin çoğu hangisini seçiyordu? Aslan mı yoksa siyah kapı
mı? Siz olsaydınız hangisini seçerdiniz? Söylenenlere göre hükümlülerin çoğu,
siyah kapının ardında onları beklediğini sandıkları bilinmeyen tehlikelerle
yüzleşmek yerine çukurdaki aç aslanla mücadele etmeyi seçiyordu.

Peki siyah kapının ardında gerçekten ne vardı? Generalin bir espri anlayışı
olduğu ortada. O siyah kapının ardında özgürlükten başka hiç bir şey yoktu.
Sayfa 37
Yeni Metin Belgesi
Sizin siyah kapınızın ardında da aynı şey var: Yepyeni bir şekilde VAROLMA
özgürlüğü!

Haydi yüzleşin: İçinde bulunduğunuz durumdan kurtulamıyorsanız, bunun sebebi


kutunuzun dışındaki bilinmeyen gerçekle yüzleşmek yerine istemediğiniz koşullara
katlanmayı tercih etmenizdir.

Gerçek şu ki korkularınızla yüzleştiğinizde, yaşamı yepyeni bir şekilde


deneyimlemek için özgür olacaksınız ve o kutunun dışındaki iyi yaşamdan otomatik
olarak faydalanmaya başlayacaksınız.

Öyleyse size bir soru soracağım. Güçsüz olmaktan, kendinizi koşullarınızın


kurbanı gibi hissetmekten yeteri kadar bıkmadınız mı? Artık kutunuzun dışına
çıkmayı seçmeye ve yepyeni birisi OLMAYA hazır mısınız?

Kutunun dışına tek bir çıkış yolu vardır ve bu yol bir gerçeklik kontrolü ile
başlar. Koşullarınızı baştan aşağı ayrıntılı bir şekilde gözden geçirmenizle ve
hayatınızda olan şeyler yüzünden pek de mutlu olmadığınızı kendinize itiraf
etmenizle başlar.

Hiç bir sorun, siz sorununuz olduğunu kendinize ilk kez itiraf edene dek
çözümlenemez. Dolayısıyla, ilk önce sorununuzun olduğunu kabul edin; sonra onu
kendiniz yarattığınız için gereken sorumluluğu alın.

Sorunu nasıl yarattığınıza gelince, onu mantıksız bir VAROLUŞ seçimi ile
yarattınız. Bu sorununuzun ait olduğu gerçekliği siz yarattınız. Envanteri bir
kurbanın gözlerinden kontrol edecekseniz, hayatınızın neden böyle olduğuyla
ilgili doğru cevabı bulmayı ummayın.

Kendinizi, koşulllarınızın bir kurbanı olarak görüyorsanız, sizdeki kurban


tavırları gerçeği öğrenmenize izin vermeyecektir. Egonuz, kurban rolünü
oynuyorsa, artık kontrolü kendi elinize almanız gerekecektir. Gerçeklik
kontrolünü yapmak için, envanteri Gerçek Siz olan yanınızla kontrol etmelisiniz.

Mevcut koşullarınızı dikkatli bir şekilde kontrol ettikten ve envanterde bir


şeylerin eksik olduğunu tespit ettikten sonra, bu arzulamadığınız koşulların
Sayfa 38
Yeni Metin Belgesi
artık standart halini aldığı gerçekliği yarattığınız için tüm sorumluluğu kabul
etmeniz gerekecektir.

‘Zavallı ben’ tavırlarınıza olan bağımlılığınızı sürdürmeniz, size sadece


kendinizi bir kurban gibi hissetmeniz için daha çok sebep verecektir.

Ancak bu sorunu mantıksız bir VAROLUŞ seçimi ile kendinizin yarattığını


farkettiğiniz anda bir aydınlanma yaşayacaksınız ve seçim gücünüze yeniden
kavuşacaksınız. Yaşadığınız bu aydınlanma (ben zaten bunu biliyordum hissi)
anında, o sorunun bulunduğu gerçeklikten çıkmak için gereken her şeye sahip
olduğunuzu anlamış olacaksınız.

Bu gerçeklik kontrolünü yapmak için aradığımız şey, kutunuzdan çıkıp çok daha
iyi koşullarda yaşamayı seçmeniz için sizi motive edecek güçlü bir sebeptir.

Hayatınızdaki koşulların değişmeye başlaması için, kim olduğunuzla ilgili


fikrinizi değiştirmeniz ve bilincinizin bir dönüşüme uğraması gerekmektedir;
kutunuzdan çıkmanın tek yolu budur. Siz seçim yaptığınızda, Havari Paul’un

“...zihninizi yenileyerek...”

dediği gibi, bir dönüşüme uğrayacaksınız.

Kaderinizin değiştirilemez olduğu ve sizi mutsuz eden koşulların Tanrı’nın


günahlarınız yüzünden sizi cezalandırması şeklindeki yaygın fakat hatalı inanışa
sığınmaya devam ediyorsanız, çok daha iyi koşullardaki bir yaşama geçiş yapmadan
önce Tanrı’nın niyeti hakkındaki bir sonraki bölümü okumanız gerekecektir.

4. Tanrı’nın Niyeti

Sayfa 39
Yeni Metin Belgesi
Tanrı’nın Niyeti, bu kitap için ilginç bir başlık gibi gözükse de, inanın ki hiç
değil. Dünya üzerinde halen yoksul olarak yaşayan çok fazla insan var çünkü bu
insanlar çok para kazanmanın Tanrı’nın bize yönelik niyetine karşı olduğuna
inanıyorlar.

Ben paranın tüm kötülüklerin anası ve zengin insanların kötü insanlar olduğu
düşüncesine tabii ki de katılmıyorum. Bu konuyu bu kitap için uygun bulmamın
sebebi de bu.

Tanrı’nın Niyeti’nden bahsetmekteki amaçlarımızdan biri, varlıklı olmanın kötü


yanlarıyla ilgili bilinçaltınızdaki inançlarınızı yenileriyle değiştirmenizde
size yardımcı olmaktır. Gerçek şu ki siz istediğiniz sürece, Tanrı da sizin
varlıklı olmanızı isteyecektir. Bunu biliyor olmanız, varlıklı bir kişiye
dönüşmekle ilgili olumlu şeyler hissetmenizi sağlamalıdır.

Zenginlik Karşıtı propaganda

Bahse girerim ki öğrendiğiniz zenginlik karşı propagandaların bir kısmını Pazar


okulunda öğrendiniz ve yoksulluğun imandan geldiği halen bilinçaltınızın en dip
köşelerinde yatan bir inanç. Bu gizli inancınız yüzünden de çok para istemekle
ilgili suçluluk duyuyorsunuz. Bu inancı zihninizden çıkararak bir çöp tenekesine
atın.

“Para tüm kötülüklerin anasıdır” gibi size Pazar okulundaki öğretmeniniz


tarafından öğretilen yarım gerçeklerden hangileri sizin programınızdan artık
silinmelidir?

Hayatın her alanındaki zenginlik konusunda Tanrı’nın niyeti nedir? Tanrı sizin
için ne istemektedir? Kendinize bu soruyu düşünmek için, eski dini
inançlarınızın bulunduğu kutunun dışında düşünmek için hiç izin verdiniz mi?

Tanrı’nın sizin için planı nedir?

Önceki bölümlerde, Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduğunuzu öğrendiniz ve


umuyorum ki kabul ettiniz. Tanrı’nın benim ve sizin için niyeti SİZCE nedir?
Tanrı’nın bir niyeti, bir planı var mıdır ki?
Sayfa 40
Yeni Metin Belgesi

Yaşamın, keşfedildiğinde İsa’nın Tanrı’ya ettiği “...Senin egemenliğin gelsin;


Senin istediğin olsun...” duasının gerçekleşmesini sağlayacak bir amacı var
mıdır? Gizli bir amacı varsa, bu tam olarak nedir? Tanrı’nın sizin için
niyetleri nelerdir?

Bu soruyu ciddi bir şekilde düşünün. Ona bulduğunuz her cevap kendi inanç
sıçrayışınızı yapmanız için size ilham ve güç verecektir; sizi kendi misyonunuzu
anlamaya teşvik edecektir. Bana inanın ki yaşamdaki gerçek amacını bilen kişiler
dünya üzerindeki en ilham almış ve en güçlü kişilerdir.

“Tanrı’nın benim için planı nedir?” sorusunu bir süre düşünün. Benim
söylediklerimi dikkate almayın; kendi cevabınızı bulmaya çalışın. Tanrı’nın
niyetiyle ilgili her zaman inandığınız şeylere dayanmaya meyilli olacaksınız
fakat sakın o tarafa gitmeyin; bu soruya yeni bir bakış açısıyla yaklaşmaya
çalışın.

Dünya üzerindeki her bir din, bu soruya herkes adına tek cevap verme hakkının
kendisinde olduğunu düşünen biri tarafından kurulmuştur. Bu kişi gerçeği ararken
kalbinde Tanrı’yı bulmuştur ancak bulduklarını açıklamaya kalktığında sözcükler
yetmemiştir ve Tanrı’nın gerçek özü çeviride kaybolup gitmiştir.

Buradaki mesaj şudur: Tanrı’yı gerçekten anlamak için, başkalarının sözlerine


inanamayız; her birimiz Tanrı ile kendi ilişkisine sahip olmalıdır ve bu
ilişkiyi kendisi deneyimlemelidir.

Bu kitabı okurken kazandığınız her yeni farkındalığa dayanarak size soruyorum:


Sizce Tanrı’nın sizin için planı nedir? Tanrı sizin için ne niyet etmektedir? Ne
düşünüyorsunuz? Yoksa Tanrı’dan bir talimat gelmesini mi bekliyorsunuz?

“Tanrı’nın bana söylemesini bekliyorum”

Birkaç yıl önce bakanlara yönelik bir konferansta, her bir bakan birbiri ardına
söz alarak, bir sonraki yıla yönelik planlarını dile getiriyordu. Bakanlardan
biri “Benim herhangi bir planım yok; Tanrı’nın bana ne yapacağımı söylemesini
bekliyorum” dedi. Bu bakan uykusundan uyanıp, Tanrı’nın ona yaşamında ne
Sayfa 41
Yeni Metin Belgesi
yapacağını söylemeyeceğini kabul etmedikçe, halen bir cevap bekliyor olacaktır.

Yukarıda bahsettiğim duada geçen “...senin istediğin olsun...” sözleri beni hep
rahatsız etti çünkü ben buradaki niyet etme gücünün, ‘dişlerini sıkarak
istediklerini yapma’ gücü olduğunu sanıyordum. Ben küçükken bu güce çok fazla
sahiptim ve ona “Bir şeyin olması istiyorsam, onu nasıl yapacağımı bileceğim ve
ben yapacağım” bakış açısıyla yaklaşıyordum.

“...İstediğin olsun...” sözlerinin anlamına yaşamımdan bir örnek, pederin “Benim


dediklerimi yap yoksa seni cezalandıracağım” sözleriydi. Ben de Tanrı’nın bana
ne yapacağımı söylediğine ve bunları yapmazsam beni cezalandıracağına
inanmadığımdan, bu duayı kabul edemedim. O zamanlar Pazar okulundaki
arkadaşlarım Tanrı’nın bu niyeti ile ilgili, bunun çok saçma olduğunu çünkü
bizleri seven bir Tanrı’nın niyetinin bize bir şey yaptırmak olamayacağını
düşünüyorlardı.

Niyet etme gücü

15 yaşımda, Frank Channing Haddock tarafından yazılan “Niyet Etmenin Gücü” adlı
kitabı okudum. O zamanlar bu kitapta okuduklarımın, benim niyet etme gücüyle
ilgili yaklaşımımı -dişlerini sıkarak istediklerini yapma gücü olduğunu-
onayladığını sanıyordum.

Kitabımın bu bölümüyle ilgili araştırma yaparken, niyet etme gücünün benim


inandığım tanımını desteklemesi için o kitaba başvurdum. Fakat o kitapta
keşfettiğim şey beni oldukça şaşırttı çünkü niyet etme gücünün tanımı, benim
yıllarca inandığımdan tamamen farklıydı. ‘Niyet etme gücü’nün o kitaptaki tanımı
şöyleydi: Kendi kaderiyle ilgili seçim özgürlüğünü kullanan ruh.

Sonrasında sözlüğe baktım ve şu tanımla karşılaştım: Yaratıcı güce sahip


olunarak ve bu güç kullanılarak kendini mükemmelleştirme ve kendi sınırlarını
aşma.

Vay canına! Benim size öğretmeye çalıştığım şey de bu değil mi? Kutunuzun dışına
çıkarak, yaratıcı güçlerini kullanan yepyeni bir kişi olmayı seçtiğinizde
dönüşüme uğrayacak olmanız; eski varolma halinizin sınırlarını aşarak, yepyeni
biri haline gelmeniz!

Sayfa 42
Yeni Metin Belgesi

Artık bunlardan haberdar ve Tanrı’nın kendisini her birimizin içinde


kişiselleştirdiğini bilen bir kişi olarak, Tanrı’nın size yönelik niyetiyle
ilgili soruya yeniden bakın. Tanrı, kendisini her birimizin içinde
kişiselleştirmiştir ve sonra bunu kendi Gerçek Kimliğimiz olarak keşfetmemiz
için bizleri özgür bırakmıştır. Yaşamdaki misyonumuz (Tanrı’nın bize yönelik
niyeti), düşlediğimiz her türlü gerçeği yaratmak için sahip olduğumuz Tanrı
gücünü bilinçli olarak kullanarak içimizdeki Tanrı gücünü keşfetmektir. Hayal
gücümüz bu yüzden bize verilmiştir.

İçimizdeki Tanrı gücü

Yeni bir kişi OLMAYI seçtiğimizde, VAROLUŞ İlkesi’ni pratikte kullanmış oluruz.
Her yeni VAROLUŞ seçimi Çekim Yasası tarafından yaratıldıkça, büyüyen VAROLUŞ
gücümüzün gitgide daha çok farkına varırız.

Şunu bilin ki ne yapacağınızı söylemesi için Tanrı’yı bekliyorsanız, boşuna


bekliyorsunuz çünkü söyleyemecek. Tanrı size seçim gücünü verdi, bu gücü
keşfetmek ve onu mantıklı bir şekilde kullanmayı öğrenmek size kalmış. Bunu
ancak seçim yaparak, yani deneme ve yanılma yöntemiyle öğreneceksiniz. Ne kadar
çok seçim yaparsanız, gerçek kimliğinizi o kadar çabuk keşfedersiniz.

Tanrı’dan yardım mı istiyorsunuz? Bu yardım size iki şekilde gelecektir:

o İlahi Tatminsizlik

o ve İlham

İçinde bulunduğunuz durumda aşırı rahat ve buna aşırı bağımlı hale gelirseniz,
Tanrı kuş tüyü yatağınızın rahatını bozacaktır. Tanrı’nın bu dürtüklemesine
İlahi Tatminsizlik denir. “Artık başardım!” dediğiniz anda, Tanrı muhtemelen bu
başarınızı bir yerde tıkayacaktır. Bu, bilincinizi arttırmaya devam etmeniz
yönünde Tanrı’nın size gönderdiği bir mesaj olacaktır.

Tanrı’nın yardımı ise ilham şeklinde gelir. İngilizce’de ‘ilham vermek


(inspire)’ kelimesinin anlamı ‘yaşam vermek’tir. Yeni bir varoluş taahhüdü
yaptığınızda, içinizde bu yeni canlılığı hissedeksiniz. Bir sonraki adımınızı
Sayfa 43
Yeni Metin Belgesi
kutunuzun dışına atmak için ilham aldığınız o anda, bu ilham “sizin bu fikrinize
yaşam veren” Tanrıdan gelecektir.

İstediğin olsun

o Tanrı’nın niyeti, VAROLUŞ İlkesi’ni kullanarak bilinçli bir şekilde


kendi gerçekliğinizi yaratmanızdır.

o Tanrı’nın niyeti, gerçek kimliğinizin ruhunuz olduğunu daha fazla


özümseyerek, bilincinizi arttırmaya devam etmenizdir.

Yaşamdaki gerçek misyonunuz kendinizi keşfetmektir. En büyük düşlerinizin bile


ötesinde bir güce sahipsiniz. Sizin göreviniz, bu gücü en çok takıntılı
olduğunuz isteğinizi gerçekleştirmek için bilinçli olarak kullanarak
keşfetmektir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, elde ettiğiniz sonuçlara
bağımlı hale gelmemektir.

Egemenliğin gelsin

‘Egemenliğin gelsin’ duası huzur, neşe, çoşku ve mutluluğun olduğu yerde


gerçekleşir. Sizse, içinizde hissettiğiniz bu dört duygunun bir çeşit maddi
kazanç elde edince geleceğini sanacaksınız.

Sonra, VAROLUŞ İlkesi’ni sağlık, zenginlik ve ilişki ile ilgili sorunlarınıza


çözüm olarak uygulamada ustalaştığınız güzel bir günde, egemenliğin gelsin
duasının aslında sizin VAROLUŞ seçiminizi beklediğini anlayacaksınız.

Huzur, neşe, çoşku ve mutluluk yalnızca birer VAROLUŞ seçimidir. Sahip


olduğunuzda sizi mutlu edeceğine inandığınız bir şey yerine mutlu olmayı
seçseydiniz, yaşamınız nasıl olurdu?

Tanrı’nın niyeti sizin Tanrı olmanız, kendi gerçekliğinizin yaratıcısı


olmanızdır. Tanrı’nın niyeti sonunda Tanrı’yı keşfetmenizdir. Tanrı’yı
keşfedebilmek için, yaşamınızın her alanında tanrı olmayı deneyimlemelisiniz.

Sayfa 44
Yeni Metin Belgesi

Yeni adımınızı atmadan ve kutunuzun dışına çıkmadan önce, bir sonraki bölümü
okuyabilir ve Yaşam Oyunu’nda büyük ödülü kazanmanın sırrının ne olduğunu
keşfedebilirsiniz.

5. Kazanan Tavrı

Kazanan tavrının benimsenmesi

Yaşam Oyunu’nda büyük ödülü kazananların oyunu sanki kaybedecekleri birşey


yokmuş gibi oynadıklarını hiç farkettiniz mi? Yaşamın en büyük galiplerinin
kaybetme korkusu yoktur. Bu kişilerin galibiyetlerinin ardında yatan sır budur.

Bir şeyi kazanmak için,

önce onu kaybetme korkunuzu yenmelisiniz.

Başka bir deyişle, kaybetmeyi göze alamadığınız hiçbir şeyi kazanamazsınız.


Henüz girdiğiniz bir iddiayı kaybetmeyi göze alamayacağınızı düşünüyorsanız, bu
iddayı kaybedeceksiniz. Ev kiranızı ödeyeceğiniz parayla bahse girip,
kazanamazsınız!

Kuralı tekrar edeyim – Siz kazanan tavrını benimseyene dek, aşağıdaki kuralı bir
kağıda yazın ve her gün göreceğiniz bir yere asın:

Kaybetmeyi göze alamadığınız bir şeyi kazanamazsınız.

Bunun sebebi nedir? Birşeyi kaybetmeyi göze alamayacağınızı düşünüyorsanız, onu


kaybetmekten korkacaksınız ve sizi motive eden bu korkunuz olacak. Korku size
başarı getirebilir mi? Kaybetmekten korkuyorsanız, kazanabilir misiniz? Hiç bir
zaman! Peki neden?

Sayfa 45
Yeni Metin Belgesi
Korku duyduğunuz zaman, kazanan tavrından yoksun olacaksınız ve o olmadan
kazanamazsınız. Peki kazanmak için ne gerekli? Kazanmak için cesaret ve kazanan
tavrı gerekli.

Kaybeden bir kişiden kazanan bir kişiye dönüşüm

Alice bir gün beni aradı ve VAROLUŞ Atölyesi’nin web sitesini ziyaret ettiğini
söyledi. Bunun üzerine, bana şu soruyu sordu:

Tüm bunlar gerçekten işe yarıyor mu?

Ben de şu cevabı verdim:

Neler, Alice? Bunlar derken neyi kastediyorsun?

Alice sorusunu başka bir şekilde yeniden sordu:

VAROLUŞ Çözümü gerçekten işe yarıyor mu?

Bu sorusunu şu şekilde cevapladım:

Evet, VAROLUŞ Çözümü bir ilkedir ve ilkeler her zaman çalışır. Fakat istediğin
sonuçları ancak VAROLUŞ ilkesini, sorununa çözüm olarak uyguladıktan sonra
alabilirsin.

Peki senin problemin ne Alice?

Benim bu soruyu sorunca, Alice içinde bulunduğu zor durumu benimle paylaştı:

Sayfa 46
Yeni Metin Belgesi

1,200,000 dolarlık bir evim var ve bunun 800,000 doları ipotekli. Kredi borcumun
3 ay gerisindeyim. Evin tamamını kaybetmekten korkuyorum. Bana yardım edebilir
misin?

Şu cevabı verdim:

Alice, sana ÇÖZÜM OLMAK kitabımın ilk dört bölümünü ücretsiz olarak göndereyim.
Orada okuduklarından ilham alırsan, beni tekrar ara ve VAROLUŞ Atölyesi’yle
ilgili yeniden konuşalım.

Altı ay sonra, yani Alice atölyeyi üçüncü kez alıp tamamladıktan sonra, Alice’e
maddi kaynaklarının durumuyla ilgili şu soruyu sordum:

Beni altı ay önce aradığında Alice, milyon dolarlık evini kaybetmek üzereydin ve
bana tüm bunların bir işe yarayıp yaramadığını sormuştun. Haydi şimdi kendin
söyle, VAROLUŞ Çözümü gerçekten işe yaradı mı? Yaradıysa, maddi kaynakların şu
anda ne durumda?

Alice şu cevabı verdi:

Evet, gerçekten işe yaradı! Hatta finansal sorunlarımın çözümünün bu kadar basit
olabileceğine inanmakta biraz zorlanıyorum.

Yalnızca parayla ilgili sorunlarımı çözmekle kalmayıp, atölye öncesindeki


halimden tamamen farklı bir insana dönüştüm. Bendeki bu değişimin en güzel yanı
da eşim ve çocuklarımla olan ilişkimin de gelişmiş olması.

Atölyeye üç kez katıldım ve her seferinde yepyeni birine dönüştüm. Bugün, 3.


atölyenin sonunda, varlıklarımın net değeri 14 milyon dolar ve nakit girişim
aylık 18,000 dolar.

Tabii ki de bu kişinin gerçek adı Alice değil ama hikaye gerçek. Umarım ki bu
gerçek hikaye KENDİ SİYAH KAPINIZIN ardına geçmeniz için, yani sorununuzun
Sayfa 47
Yeni Metin Belgesi
bulunduğu gerçeklikten çıkıp bolluk içindeki yaşamınızın bulunduğu gerçekliğe
adım atmanız için size ilham verir.

Korkudan kurtulmak

ÇÖZÜM OLMAK kitabımın ilk dört bölümünü okuduktan hemen sonra Alice ile konuştum
ve sorduğum ilk şey şu oldu:

Alice, evini kaybetme olasılığını kabul edebiliyor musun?

Alice’in yaşamının ve maddi kaynaklarının gidişatını tersine döndürmek için tek


ihtiyaç duyduğu şey kazanan tavrıydı. Evi kaybetmekten bu kadar korkmaya devam
ettiği müddetçe, kazanan tavrına sahip olamayacaktı ve bu yüzden parasal
sorunlarını çözmek için gereken tavrı benimseyemeyecekti.

Tüm dikkatini soruna vermeye devam ettiği müddetçe, hiç bir çözüm bulamayacağını
Alice’e açıkça ifade ettim. Alice tabii ki de benim fikrime normal ve doğal olan
tepkiyi gösterdi ve şu cevabı verdi:

Bunu kabul etmem hiç bir şekilde mümkün değil!

Fakat bir süre konuştuktan sonra, Alice yapması gereken şeyin evini kafasına
takmamak yani onu kaybetme korkusundan kurtulmak olduğunu anladı. Olası en kötü
senaryoyu, diğer bir deyişle evini kaybetmesi durumunda başına gelebilecekleri
gözünde canlandırdı ve bu olasılığı kabul etti.

Alice evini kaybetme olasılığını kabul eder etmez, korku yok oldu ve o anda bir
şeyleri anlamaya başladı.

Sonradan Alice, nakit girişi eksiye düşmeden ve korkunun hakimiyetine geçmeden


önceki başarılı kişi OLMAK için VAROLUŞ seçimini yaptı. Korkunun pençesinden
kurtulup özgürlüğüne kavuştuğu o anda, Alice evini kaybetme olasılığını
kabullendi ve kazanan tavrına yeniden kavuştu.

Sayfa 48
Yeni Metin Belgesi

Alice, katıldığı her VAROLUŞ Atölyesi’nde tekrar tekrar dönüşüme uğradı ve her
seferinde cesareti, güveni ve kendine verdiği değer arttı.

Dönüşüm nedir? Dönüşüm, kim olduğunuzla ilgili düşüncelerinizi değiştirdiğiniz


anda olan şeydir. Yapabilirim” tavrını kazandığınız ve artık korku
hissetmediğiniz anda yaşadığınız şeydir.

İşte bu aydınlanma anında, sahip olduğunuz seçim gücünü yeniden keşfedersiniz.


Sonra yeni VAROLUŞ seçiminizi yaptığınızda, otomatik dua cevaplandırma süreci
yeni gerçekliğinize ait olan şeyleri hayatınıza getirmek üzere devreye girer.

Tanrı’nın kişiselleştirmesi olarak, yaşamınızın harika olacağını farz


ediyorsunuz ama yaşamınız henüz harika değil, değil mi? Öyleyse sizin ve harika
yaşamın arasındaki engel ne? İstediğiniz kadar zengin olmanızı engelleyen ne?
Şimdiye kadar öğrendiklerinizi uygulamaya başlamadan önce bu sorunun cevabını
bulmalısınız.

Korku kötü bir şey mi?

Bu kitabı okumaya başladığınızdan bu yana kendinize bir hedef seçtiyseniz,


eminim ki bu seçiminizle ilgili bazı korkular duymuşsunuzdur. Bu, korkunun kötü
bir şey olduğunu mu gösterir?

Korkunuzu iyi ya da kötü bir şey olarak etiketlemeyin. Korku, hayatta kalmanız
için önemli bir unsurdur. Korku egonuzun erken uyarı sinyalidir; algılanan bir
tehlikeye karşı sizi uyaran, içinizdeki aktif hayatta kalma sistemidir.

İyi haber

Ancak egonuz, tavrınızdaki, bakış açınızdaki ya da koşullarınızdaki her türlü


değişim fırsatını hayatta kalmanız açısından bir tehlike olarak görecektir.
Egonuzun sizi güvende tutabilmesi için, mevcut durumunuzun sağlam bir şekilde
korunması gerekmektedir. Bazı tehlikeler gerçek iken, çoğu tehlike egonuzun
aşırı temkinli hayal gücünün bir ürünü olacaktır. Çoğu durumda, tehlike gerçek
Sayfa 49
Yeni Metin Belgesi
olmasa da size gerçekmiş gibi gelecektir.

Ne yazık ki korkularınız da çok büyük yaratım gücüne sahiptir. İnanmayı


seçtiğiniz her şey sizin deneyiminiz, hayatınızda yaratılan gerçeklik olacaktır.
Kural bu! Korkularınız, istemediğiniz şeylerin yaratılması için ektiğiniz kötü
tohumlardır. Yaşam Oyunu’nda büyük şeyler kazanmak istiyorsanız, ilk önce
kaybetme korkunuzu yenmelisiniz.

Sekiz adımda korkuyu yenme

Korkunuzu yenmek için atacağınız ilk adım, yalnızca egonuzun korktuğunu ve


‘Gerçek Siz’ olan yanınızın o kutunun dışındaki yaşamı istediğini
farketmenizdir. Egonuzun korkularıyla başa çıkmak için şu adımlarla
başlayabilirsiniz:

1. Korkanın egonuz olduğunu (Gerçek Siz olan yanınız değil) hatırlayın.

2. Sonra egonuz olarak korktuğunuzu kabul edin.

3. Ama siz egonuz değilsiniz, bu yüzden onunla konuşun ve olası bir tehlike
hakkında sizi uyardığı için ona teşekkür edin.

Gerçek Siz olan yanınız korkunun varlığını kabul ederse, algılanan tehdidi
analiz edin ve aşağıdakilerden birini yapın:

4. Gerçek bir tehlike ile nasıl başa çıkacağınıza karar verin

5. Ya da gülümseyin ve yanlış tehlike sinyallerini zihninizden


uzaklaştırın.

Çoğu ego korkusu, gerçek olmayan hayal ürünü tehlikelere dayanır. ‘Korku’,
sadece size gerçekmiş gibi gelen yanlış delildir. Ne zaman bir korku
hissederseniz, kendinize şu soruyu sorun: Bu tehlike gerçek mi yoksa hayal ürünü
mü?

Algılanan tehlike gerçekse – (içinde bulunduğunuz durumun olası bir sonucu ise),

6. Olası en kötü sonucu ve onun tüm etkilerini zihninizde canlandırın.


Sayfa 50
Yeni Metin Belgesi

7. Sonra bu en kötü senaryonun gerçekleştiğini hayal edin.

En kötü durum senaryosu gerçekleşseydi, kendinizi nasıl hissederdiniz? Bunu


hayal ederek, tam anlamıyla deneyimlemeye çalışın. Yüksek bir atlama tahtasından
derin suya atladıktan sonra dibe değerseniz ne hissedersiniz? Dibe değdikten
sonra ne yapacaksınız?

Şunu görmenizi istiyorum ki herhangi bir durumda en dibi gördüğünüzde, artık


yukarıya çıkmaktan başka bir yolun olmadığı en alçak noktaya erişmiş
oluyorsunuz. Kuyudan tek çıkış yolunun yukarıya tırmanmak olduğunu
anladığınızda, ilham alarak bir karar vereceksiniz.

8. Artık korkunuzla yüzleştiğinize ve en kötü senaryoyu kabul ettiğinize


göre, aldığınız ilhamla bir karar vereceksiniz. Aslında en kötü senaryo
gerçekleşmedi bile, hala gününüzü bu kararı vererek kurtarmak için zamanınız
var.

Derin suyun içinde, dizlerinizi büküp yenilenmiş bir enerji ve heyecanla


kendinizi dipten yukarı iteceksiniz. Yukarıya baktığınızda, ışığı göreceksiniz
ve korkunuz yok olacak!

Özetle

Sorunların çözülmesinde, en kötü düşmanınız, sizi felce uğratacak olan en kötü


şey başarısız olma korkunuzdur. Bu yüzden korkularınızı kontrol altına alın.

1. Tüm korktuğunuz şeylerin ve en kötü durum senaryosunun başınıza


geldiğini farz edin ve bunu zihninizde canlandırarak deneyimlemeye çalışın.

2. Korktuğunuzu ve bunun normal olduğunu kabul edin.

3. Başarısız olma olasılığınızı kabul edin.

4. Böylece kaybetme korkunuzundan sıyrılın ve

5. Kazanan tavrını yeniden benimseyin.

Sayfa 51
Yeni Metin Belgesi
Kazanan tavrı nedir?

Kazanan tavrı, zihinsel bir durum olmaktan daha ötedir; sizin hedefinize giden
yolda karşınıza çıkan her türlü engele rağmen içgüdüsel olarak kazanacağınızı
bilmenizi, hissetmenizi sağlayan spiritüel bir uyanıştır.

Korkunuzdan kurtulduğunuzda, onun yerini alacak ve boşluğu dolduracak olan sizin


içinizdeki Canlılık Ruhu olacaktır. Başarısız olabileceğinizi,
kaybedebileceğinizi tamamen kabul ettiğinizde, egonuzun ölümünü ve yeniden
doğuşu deneyimleyeceksiniz.

Aşağıdakiler de kazanan tavrının belirleyici özellikleridir:

- Kendine güven

- Kendimize verdiğimiz değerin artması

- Şüpheden kurtulma

- Kişinin kendine ve kendi becerilerine inanması

- Kesinlik

- Otorite

Yukarıdakiler (ve daha fazlası), kontrolün Gerçek Siz olan yanınızda olduğunun
birer göstergesidir.

Kazanan tavrına sahip olmak neden bizi mutlak başarıya götürür?

Kazanan tavrının mükemmel gücünü gerçekten anlayabilmek için, bir kişinin


kendisine inanması ile Tanrı’ya inanmasının aynı şey olduğunu bilmelisiniz. Bu
gerçeği bir süre düşünün ve idrak etmeye çalışın. Tanrı’nın bir
kişiselleştirmesi olduğunuza dayanarak şunu söylemek isterim ki kendine güven
gezegendeki en güçlü zenginlik şeklidir.

Bu kesinlik duygusunu, bir şeyleri içgüdüsel olarak bilme hissini, kaybetmesi


mümkün olmayan kişi tavrını kazandığınız anda (ilham alma anında), içindeki
Sayfa 52
Yeni Metin Belgesi
Tanrı’ya hisseden birine dönüşeceksiniz ve siz ne yaparsanız yapın Tanrı’nın
başarısız olması söz konusu olmayacaktır.

Bu satırları yeniden okumanız gerekebilir çünkü bu kesinlik hissini


kazandığınızda, niyet ederek yaratma gücünüzün arkasındaki kuvveti keşfetmiş
olacaksınız.

Tanrı’ya sahip olma fikrinin dini inancınıza karşı olduğunu düşünürseniz,


İsa’nın dediğini hatırlayın:

Ben ve Baba’m biriz ve sizler benim kardeşlerimsiniz.

Başasırız olma korkunuzu yendiğinizde ve kazanan tavrını benimsediğinizde,


Gerçek Siz olan yanınız kontrolü eline alacaktır ve sizi yenilmez kılacaktır.

O zaman bir kez daha soruyorum: Bir kişi kazanan tavrını nasıl benimseyebilir?

-İlk olarak başarısız olabileceğinizi, kaybedebileceğinizi kabul edeceksiniz.

-Sonra, yapmaktan korktuğunuz şeyi yapmak için cesaretinizi (Ruh)


toplayacaksınız ve

-Kutunuzun dışındaki her başarılı girişiminiz sayesinde kendinize güveninizi


arttıracaksınız.

-Bu arada hatalarınızdan ders almayı unutmayın.

-Başarılı olana kadar yeniden ve yeniden deneyin.

-Her başarılı sonuç, sizin kazanan tavrını yani başarısız olmayacağınızı


bilmenizi sağlayan o kesinlik hissini daha çok kazanmanızı sağlayacaktır.

Bir cam kesicinin kabusu

İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan Ordusu’nun A Bölüğü, 373. Mühendisler


Birimi’nde Teknisyen Onbaşı olarak çalışıyordum ve görevim Fransa’nın LeHavre
Sayfa 53
Yeni Metin Belgesi
şehrindeki bombalanan Fransız kalesinin kırık pencere ve camlarının onarılması
ve değiştirilmesiydi. Ekibimde, 40 Fransız marangoz vardı. Bu kale, asayişi
tamamlayan Amerikalı askerlerin araç boşaltma istasyonu olacaktı.

Fransız marangozları denetlemenin yanındaki görevim, kırık pencereler için cam


kesmekti. Bunlar, üst kısmında fan şekilli bölmeye sahip el yapımı ahşap
pencerelerdi. Tüm cam ebatları standardın dışındaydı ve fan şekilli her bölme,
bana Fransız marangozlar tarafından verilen kağıt kalıba göre kesilecekti.

Savaştan önce bir marangoz olarak zaman zaman cam da kesmiştim ve bu konuda
uzmanlaştığımı düşünüyordum. Cam kesme becerilerime güvenerek, ordudaki bu
göreve gönüllü oldum ve kendi isteğim doğrultusunda getirildim. Ancak Fransız
camını ilk kez kesme girişimim hüsranla sonuçlandı.

İlk başta camda bir yanlışlık olduğunu sandım, belki de çok hassastı. Suçu cama
atmama rağmen, güvenimi gitgide kaybetmeye başlamıştım.

Kağıt kalıbı bana veren Fransız marangoz, başarısız girişimim karşısında bana
güldü ve kafasını bıkkınlıkla iki yana salladı. Eleştirel bakışlarından, beni ne
yaptığını bilmeyen kalın kafalı bir Amerikan askeri sandığını anlayabiliyordum.

Ama “Cam kesme konusunda uzman OLDUĞUMU” kendime hatırlatarak, yeniden denemeye
karar verdim. Sonuç yine aynıydı, üstüne üstlük beni küçümseyen bakışlarla süzen
2 Fransız marangoz seyirci daha kazanmıştım. Yaptığımı onaylamayan yüzlerindeki
o can sıkıcı ifade, benim işi onlardan birime vermemi söylüyordu. Zaten biri
bunu teklif etti ama ben inatla reddetim.

O sabah ne kadar çok cam parçası kırdığımı sayamadım bile. Beni küçümseyen
Fransız marangozlardan oluşan seyircilerimin sayısı arttıkça benim de öfkem ve
utancım artıyordu. Marangozlar, beceriksiz olduğu ortada olan bu Amerikan
askerinin, bu değerli camı hele de savaş zamanı Fransa’sında boşa harcadığını
gördükçe dehşete düşüyorlardı.

Öfkem ve mutsuzluğum artmaya devam etti ta ki bir yere kadar. Bir noktadan sonra
kaç parça cam kırdığımı kafama takmamaya başladım ve o anda bir mucize
gerçekleşti. O andan sonra her parçayı kusursuz bir şekilde kesmeye başladım.

Sayfa 54
Yeni Metin Belgesi

Kaç parça cam kırdığımı kafama takmamaya başladığım anda, kaybeden tavrından
çıkıp kazanan tavrına geçmiş oldum. Burada gerçekten olan şey neydi?
Kaygılarımdan sıyrıldığım o anda, başarız olabileceğimi kabullendim ve
istisnasız kazanan birine dönüştüm çünkü artık başarısız olmaktan korkmuyordum.

Kazanan tavrının sırrı işte budur! Kazanmanın püf noktasını size söyleyeyim:

Bir şeyi kazanmak için,

önce onu kaybetme ihtimalini kabullenmelisiniz!

Bunu söylemek kolay biliyorum fakat gerçekten kazanmak istiyorsanız, ilk önce
kaybetme olasılığını kabullenmelisiniz.

Hatalar başarının temelidir

Kazanan tavrını edinme sürecinde başarısızlığı ders alınacak bir deneyimden daha
ciddi olmayan bir şey olarak görmeyi öğrenmelisiniz. O zaman size soruyorum:
Başarısızlığı dost edindiniz mi?

Başarısızlığı, başarıya uzanan yolunuzdaki bir atlama tahtası olarak görmeniz,


korkularınız için çok güçlü bir tedavidir.

1949 yılında kendime ait yalnızca 2000 dolarla sıfırdan başlayarak yaptığım
yatırımımı, 100’den fazla personeli olan, çok başarılı bir işletmeye
dönüştürdüm. Bu konuyla ilgili hiç eğitimim de yoktu; sadece çocukken gazete
satmıştım. Bu yüzden, başarılı bir işi yönetmeyi zor yoldan öğrenmek zorunda
kaldım.

Başarıma geri dönüp baktığımda, aldığım kararların %70’inin hatalı olduğunu


farkettim. Fakat bu hataların her birinden ders aldım ve her seferinde yeniden
seçim yaptım. Benim başarı formülüm gayet basitti:

Sayfa 55
Yeni Metin Belgesi
İşe yarayan şeyi yapmaya devam et ve işe yaramayanı bırak.

Bunu düşünün ve benim yaşamla ilgili çıkardığım dersi anlamaya çalışın:

-yaptığım hatalar benim başarımın temelini oluşturdu.

Başarı stratejisi: “Hazır, Ateş ve Nişan Al”

Benim başarı stratejim her zaman “Hazır, Ateş ve Nişan Al!” şeklinde oldu. Her
zaman hızlı ve sonuç odaklı kararlar aldım. Yapma seçimlerinden bir tanesi
istenen sonuçları vermediyse, yeniden seçim yaptım. Peki size neden bu hikayeyi
anlatıyorum?

Kutunuzun dışında VAROLUŞ seçimleri yapmaya devam ederseniz, başarısızlığı en


yakın arkadaşınız olarak görürseniz ve “Hazır, Ateş ve Nişan Al” başarı
strajesini benimserseniz, yaşamda hangi yolu seçerseniz seçin her girişiminizde
başarılı olacaksınız.

Başarınızın önünde bir engel var

Önceden denediniz ve başarısız olduysanız, bunun sebebi bir parçanızın başarısız


olmaktan ziyade başarılı olmaktan daha çok korkmasıdır. Bir sonraki bölümde,
sizi durduran şeyin, sizin ve her zaman arzuladığınız başarının arasındaki
engelin ne olduğunu öğreneceksiniz.

6. Sizi Durduran Şey Nedir?

Başarınızın önündeki engeller

Sizi durduran şey ne?


Sayfa 56
Yeni Metin Belgesi

Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olarak, yaşamınızın kalitesini sonsuza dek


değiştirecek yeni bir VAROLUŞ seçimi, kuantum sıçrayışı yapacak güce sahipsiniz.
Bunu tam da şu anda yapabilirsiniz; istemediğiniz koşullardan çıkıp, neşe,
mutluluk ve bolluk içindeki bir yaşamın olduğu gerçekliğe inanç sıçrayışı
yapabilirsiniz.

Bunu çoktan yapabilirdiniz, ama yapmadınız. Nedenini biliyor musunuz?

Yeni bir VAROLMA HALİNE kendinizi adadığınızda Evren görevini yerine


getirecektir; Evren sizin yeni VAROLUŞ seçiminiz için hazırda beklemektedir.
Peki siz ne zaman cesaretinizi toplayıp kendiniz için iyi bir yaşamı
seçeceksiniz? Neyi bekliyorsunuz?

Bir düşünün! Yalnızca yapacağınız bir seçimle, yaşamda istediklerinize sahip


olabilirsiniz. Yaşam bu kadar basit! İncil bile size bunu söylemektedir:
“Arayın, bulacaksınız. Dileyin, size verilecek”. Haydi, daha ne duruyorsunuz?

Aşk, sağlık, zenginlik ve ilişki alanlarında neden hala zengin değilsiniz?

İlk beş bölümde, yaşamınızdaki sorunların çözümünün gayet basit ve kolay


olduğunu size gösterdim. Çözüm gerçekten de dediğim kadar basit. En kötü
sorununuzun çözümü yeni bir VAROLUŞ seçiminden daha zor bir şey değil. Fakat
neden seçim yapamıyorsunuz? Sizin ve mükemmel bir yaşamın arasındaki engel ne?

Sorun şu ki siz zaten seçiminizi yaptınız

Çocukken yaşamla ilgili yanlış çıkarımlarda bulundunuz; 4 yaşında bir çocuk


olarak yeteri kadar iyi, akıllı ya da büyük olmadığınızı, belki de hiç bir şeyi
haketmediğinizi ve sevilmediğinizi düşündünüz. Bunların hiçbiri doğru değildi
fakat o zamandan beri 4 yaşındaki çocuğun yaşamla ilgili aldığı kararları
kanıtlamak için delil topluyorsunuz.

Gerçeklik kavramınızın bir yanılgıdan ibaret olduğunu görmeye çalışın. Bu sizin


Sayfa 57
Yeni Metin Belgesi
yaşam hikayenizdir ve deneyimleriniz sonucunda sizin tarafınızdan uydurulan,
gerçek olmayan bir hikayedir. Fakat bu hikaye sizin rolünüz haline geldi ve o
zamandan beri sürekli kendini tekrar eden hikayenin içinde bu rolü oynayıp
duruyorsunuz.

Bugüne kadar tüm yaşamınızı yeteri kadar iyi, sevilen ve değerli biri olduğunuzu
ya da olmadığınızı kanıtlamakla geçirdiniz. Ancak şunu farketmenizi istiyorum ki
kanıtlamaya çalıştığınız şeyin aslında kanıtlanmaya ihtiyacı yoktu.

Bugüne kadar yel değirmeni ile savaşan Don Kişot rolünü oynadınız. Savaşınızı,
yel değirmeninizi daha çocukken seçtiğiniz. O zaman kanıtlamanız gereken bir şey
olduğuna karar verdiniz ve bu rolü oynamaya devam ettiğiniz müddetçe, onu
kanıtlamaya çalışmaya da devam edeceksiniz.

Her zaman yeteri kadar iyiydiniz

Siz her zaman yeterince iyi, akıllı ve sevilen biriydiniz ancak bunu kendi
gerçekliğiniz olarak kabul etmediniz. Sizin yel değirmeniniz, 4 yaşındaki bir
çocuğun gerçeklik kavramının bir hayal ürünüydü. Fakat siz ilk başta
kanıtlanması gerekmeyen şeyleri kanıtlamanız gerektiğine inandınız ve siz
bunları kanıtlamaya ihtiyacınız olmadığını kabul edene dek o çocuğun peri masalı
yaşamınızı yönetmeye devam edecek.

İçinde bulunduğunuz koşullar yeterince gerçek fakat bu koşullar, sizin mevcut


İnanç Sistemi’nizin gerçekliğine ait oldukları için yaşamınızda ortaya çıktı.
Siz bu koşullardan memnun olmasanız da Evrenin tek yaptığı, sizin bu gerçeklik
kavramınıza ait içeriği, durum ve koşulları yaşamınıza getirmektir.

Herhangi bir şeyle ilgili fikrinizi değiştirdiğinizde, yeni bir bakış açısına
sahip olacaksınız ve bunun sonucunda yeni gerçekliğinize ait olan koşullar
hayatınızda yaratılacaktır. Aynısı tersi için de geçerli. Yaşamla ilgili
kendinizi sınırlayan bir bakış açısına sahip olduğunuz müddetçe, o kutunuzun
içinde, o kutuya ait olan koşullarla birlikte kapalı kalacaksınız.

Sizin siyah kapınız

Siyah kapının ardındaki bilinmeyen korkutucu gerçeklerle başa çıkmak yerine,


çukurdaki aç aslanla yüzleşmeyi tercih eden siyasi hükümlerle ilgili hikayeyi
Sayfa 58
Yeni Metin Belgesi
hatırlıyor musunuz? Sizin de ardına geçmekten korktuğunuz siyah bir kapınız var.

Kendinizin oluşturduğu bir kutunun içerisinde yaşıyorsunuz (hepimiz yaşıyoruz)


ve bu gerçeklik kavramının içinde, ona ait koşullarla birlikte hapsoldunuz çünkü
kutunuzun dışındaki bilinmeyenden korkuyorsunuz. SİZİN siyah kapınız da bu. Siz
ortalamanın üstüne çıkmadıkça, gerçekleşebilecek ya da gerçekleşmeyecek şeylere
duyduğunuz korku, mevcut gerçekliğinizin dışına adım attığınızda sizin yolunuzu
kesecektir. Ortalama bir insan kurban rolüne o kadar bağımlıdır ki o kutudan
çıkıp daha iyi koşullardaki bir yaşamı seçmeyi düşünmez bile.

Çünkü bu kişi kurban rolünü bırakmanın kendi kimliğini feda etmek olduğuna
inanır.

Kurban hikayesi tam olarak ne anlama gelir?

Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olarak siz kendi deneyiminizin yaratıcısısınız.


Sizin Tanrı yanınız bahaneler uydurmaz; dolayısıyla yaşamınızın neden iyi
gitmediğine dair her bahaneniz bir kurban hikayesi olacaktır.

Herkesin hüzünlü bir hikayesi vardır. Sizin de var; o da yaşamınızın neden


istediğiniz gibi gitmediğini açıklarken kullanacağınız bahanedir. Her bahanenin
yalnızca bir hikayeden, saf kurgudan ibaret olduğunu ve onu sizin uydurduğunuzu
kabul etmeniz gerekecektir.

Yaşamınızın neden mükemmel olmadığıyla ilgili anlattığınız peri masalı çok derin
bir tuzaktır. Bu acındırıcı hikayeden çıkmanın tek yolu, kurban koşullarının
hüküm sürdüğü gerçekliği kendinizin yarattığına dair tüm sorumluluğu
üstlenmektir.

Sizin gerçeklik kavramınız, sizin kurban hikayeniz sizin kim olduğunuzu gösterir
ve kendinizle ilgili algınızı veya yaşamla ilgili bakış açınızı her değiştirme
girişiminiz, egonuz için bir kimlik karmaşası yaratacaktır.

Yalnızca kendi yaratımınızın sorumluluğunu alarak, bu tuzaktan çıkış yolunu


bulacaksınız. Kurban rolünü bırakmanız, hiç gerçekleşebileceğini düşünmediğiniz
bir şekilde sizi özgür kılacak ve güçlendirecektir.
Sayfa 59
Yeni Metin Belgesi

Ego nedir?

Ego sizin değişime karşı direnç gösteren yanınızdır, kendi oyununuzda seçtiğiniz
rolü oynayan aktördür. Ego, ruh olarak sizin yaşamı fiziksel gerçeklikte yaşama
şeklinizdir.

Ego, sizi güvende ve zarardan uzak tutan mücadele mekanizmasıdır. Kutunuzun


dışına çıkmaya kalkmamanız gerektiğini söyleyen zihninizdeki o kısık sesi
duyduğunuzda, bu ses kutunun dışındaki yaşamın güvenli olmadığını size söyleyen
egonuza aittir. Zihninizdeki bu diyaloglara zihinsel konuşma denir. Egonuz,
sizin ölümden korktuğunuz kadar değişimden korkmaktadır.

Neden bir egomuz var?

Tanrı, Ruh olarak kendisininin bir parçasını içimize koyduğu gibi, spiritüel
varlıklar olarak fiziksel gerçeklikte yaşamı deneyimleyebilmemiz için bize
egomuzu da vermiştir.

Gerçeği ararken, kendinizin spiritüel bir aydınlanma yaşamak isteyen bir insan
olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Fakat siz zaten Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi
olarak, yaşamı fiziksel gerçeklikte deneyimleyen spiritüel bir varlıksınız.

Ruh olarak bizler yaratıcılığımızı kullanacağımız fiziksel bir gerçekliğe


ihtiyaç duyarız ve VAROLUŞ modunda iken, kendimizi ifade eden, yaşamdaki
insanlar ve diğer varlıklarla ilişkimizi belirleyen bir kimliğimizin olması
gerekir. Sizin kendinizle ilgili algınız, yaşamla seçtiği şekilde bir ilişkisi
OLAN, olduğunuz kişiyi meydana getirir.

Siz, Ruh olarak, şu anda istediğiniz her an kim OLACAĞINIZLA ve yaşamla nasıl
bir ilişkiniz olacağıyla ilgili fikrinizi değiştirebilirsiniz. Ego yalnızca
sizin kendisi için seçtiğiniz rolü oynamakla kalmayıp, sizin gerçeklik
kavramınızı gerçek olarak kabul eder ve sizin yazdığınız oyundaki karakterin
kimliğine bürünür.

Sayfa 60
Yeni Metin Belgesi

Ego açısından bakarsak, sizin kendinizle ilgili algınız şu anda olduğunuz kişiyi
meydana getirir ve yaşamınızı yöneten oyunu yeniden yazma girişiminiz egonuzun
ölüm fermanı demektir.

Egonun yaşamdaki görevi, kendini kim olarak algılıyorsa o kişi olarak varlığını
sürdürmek için mücadele etmektir. Bu mücadele modundayken, egonuz yeni bir
gerçeklikte yeniden doğma fikrini iyi bir şey olarak kabul edemez. Bu yüzden
egonuzun gerçeklik kavramlarını değiştirme girişimlerinize direnç göstermesini
bekleyebilirsiniz.

Kontrolü elinde tutan varlık olarak (ruh) sizin göreviniz, oyununuzu yeniden
yazmaktır ve sonra egonuza yaşamdaki yeni görevini kabul ettirmektir. Egonuza
yeni gerçekliği kabul ettirmek, sandığınızdan çok daha zor olabilir.

İstediğiniz değişim, kontrolü egonuzdan alıp Gerçek Siz olan yanınıza vermeyi
hedefiniz olarak benimsedikten sonra gerçekleşecektir. Ego değil de Ruh kontrolü
eline aldığında, “kendi kaderinizin mimarı, efendisi” olacaksınız.

Egonuzun tuzağından kurtulmak için atacağınız ilk adım, egonuz olmadığınızı


hatırlamak olacaktır. Bu kitabın geri kalanında, sizin aslında oynadığınız
roldeki kişi olmadığınızı size hatırlatacağım. Bu kitapta öğrendiklerinizin
yaşamınızda bir değişim yarabilmesi için, yaşamınızın kontrolünü Ruh’a yani
Gerçek Siz olan yanınıza vermeyi kendinize misyon edinmelisiniz.

Şunu her zaman hatırlayın: Bir egonuz var ama siz egonuz değilsiniz. Siz,
Tanrı’nın yaşamı fiziksel gerçeklikte deneyimleyen kişiselleştirilmiş halisiniz.
Egonuz ise bu gerçekliği hayatınızda yaratmanızı ve deneyimlemenizi sağlayan bir
araçtır.

Egonuz sizin efendiniz değil hizmetkarınızdır fakat ego bunu böyle


görmemektedir. Dikkatinizi vermemeye başladığınız anda, egonuz geminin kaptanı
olarak otomatikman dümene geçecektir. Bugüne kadar, düşüncelerinizin kontrolü
7/24 egonuzun elindeydi. Ruhunuz da her zaman oradaydı fakat arka planda sizi
sürekli olarak bilincinizi geliştirmeniz için dürtüklüyordu. Ancak ruhunuz henüz
ipleri eline almış değil, bu yüzden egonuz oyunu sıkıcı bir şekilde oynamaya
devam etmektedir.

Sayfa 61
Yeni Metin Belgesi
Ancak Ruh olarak kutunun dışına çıkmayı seçebilirsiniz

Geçmişteki her kutunun dışına çıkma girişiminizde, bu seçimi yapan Ruhunuzdu.


Ancak her dışarı çıkışınızda (bir çok kez çıktınız), hissettiğiniz yeni
canlılığın tadını çıkardığınız kısa bir neşe ve çoşku döneminin ardından yeniden
dikkatsiz, amaçsız ve umursamaz birine dönüştünüz; o andan sonra kontrolü
yeniden egonuza verdiniz.

Elde ettiğiniz her başarı ile yalnızca Yaşam Oyunu’nu oynayacağınız daha büyük
bir kutu yarattığınızı fark edin. Bu kutu, sizin yaşamınızın hikayesini ve
sorunlarınızın kaynağını içermektedir. Zaman zaman kutunuzun dışına cesaretli
bir şekilde çıksanızda, her seferinde kendinizi aslında daha geniş bir kutunun
içine hapsediyorsunuz.

Aslında Yaşam Oyunu bu şekilde oynanır fakat sorun şu ki oyunun büyük


çoğunluğunda geminin kaptanı egonuzdu. Yaşamınızı ve “VAROLMA özgürlüğünüzü”
geri istiyorsanız, kontrolü devralmanız gerekecektir. Peki bunu nasıl
yapacaksınız?

Bir varış noktasına ihtiyaç duyacaksınız

Kendinizin yeni efendisi olarak, belirlemek isteyeceğiniz ilk şey varış noktanız
olacaktır. Bindiğiniz araçla nereye gideceğinizi bilmiyorsanız, direksiyona
geçmenin bir anlamı yoktur. Bu yüzden, yaşamınızın kontrolünü elinize alırken
ilk adımınız yeni bir gerçekliği, yaşamınız için yeni bir varış noktasını ve
yeni bir VAROLMA HALİ’ni seçmektir.

Neşe, mutluluk ve bolluğun olduğu yeni bir gerçekliğe kuantum sıçrayışı yapmaya
hazır mısınız? Öyleyse, eski kutunuzun dışına çıkmayı seçerek Gerçek Siz olan
yanınızı direksiyona oturtmayı niyet edin.

Egonuz, gerçeklik kavramınızı değiştirmenizden ölümüne korkacaktır. Bu yüzden,


değişime karşı elinden geldiğince direnç göstermesini bekleyebilirsiniz.
Yaşamının daha iyi olmasını isteyen çoğu kişi bu ilk ego direnci safhasını hiç
bir zaman geçememektedir; bunun sonucunda tüm yaşamları boyunca içinde
bulundukları kutuda yaşamaya mahkum olmaktadır.

Sayfa 62
Yeni Metin Belgesi

Gerçekten kutunuzun dışında kalmak istiyorsanız, varış noktasına ulaşmak gibi


güçlü bir motivasyona sahip olmalısınız.

Dışarıda kalabilmek için,

-İçinde bulunduğunuz kutunun dışına çıkmak (bu kutudan kaçmak) için, güçlü bir
sebebe ihtiyaç duyacaksınız.

-O gerçekliğin yerine ne istediğinizle ilgili net olmalısınız – yeni gerçeklik


vizyonunuz net, heyecan ve ilham verici olmalıdır.

-İstediğiniz değişimin olabileceğine tamamen inanmalısınız.

-Bu değişimi o kadar çok istemelisiniz ki onu gerçekleşmiş gibi


hissedebilmelisiniz.

-Sonra, ego direncine rağmen bu seçimi yapmakta kararlı olmalısınız (VAROLUŞ


taahhüdü).

Kutunuzun dışına ilk adımı atmadan önce, gerçeklik kavramınızın etrafındaki


kafesi nasıl ördüğünüze ve kendinizi onun içine nasıl hapsettiğinize bakalım.

Bu kafesin (İnanç Sisteminiz) büyük bir kısmını, kendi adınıza karar vermek için
yeteri kadar olgun ve mantıklı değilken yarattınız. Siz başkalarının inançlarını
benimsemiş olan yetişkinlerin fikirlerini ve önyargılarını kabul ederek, bu
kendinizi sınırlayan inançları (kafesinizin demir parmaklıklarını) oluşturdunuz.

Gerçeklikler işte bu şekilde yaratılır; davranışlar, fikirler ve bakış


açılarıyla. Bunlar sizce de çok zayıf inşaat malzemeleri değil mi? Sadece neye
inanacağınızı seçerek, kendi kişisel gerçekliğinizi yarattınız. Evren sizin neye
inandığınıza bakmaksızın görevini yaparak, bu gerçekliğe birebir uyan koşulları
hayatınıza getirecektir.

Siz neye inandığınızı seçerek kendi gerçekliğinizi yarattınız ve sizin


kendinizle ilgili algınız, bu gerçeklik kavramını sürdüren itici kuvvettir. Tüm
bunlar sizin kutunuzu oluşturmaktadır ve siz sonunda bu koşullardan bıkıp
kutunun dışına çıkmayı seçinceye dek kutunuzun içinde hapsolacaksınız. Bu seçimi
şimdi yapmaya ne dersiniz?
Sayfa 63
Yeni Metin Belgesi

Yeterince iyi, yeterince akıllı, yeterince sevilen biri olduğunuzu ya da


olmadığınızı kanıtlamaktan vazgeçmeye hazır mısınız?

Yaşamınızı değiştirmeyi gerçekten istiyorsanız, ilk olarak kim olduğunuz ve neye


inandığınızla ilgili fikirlerinizi değiştirmeniz gerektiğini şimdiye kadar gayet
iyi anlamış olmalısınız. İnançlarınıza daha mantıklı bir açıdan bakabilmek için
onları “İnanç Sistemi” olarak etiketleyelim. İngilizce’de İnanç Sistemi’nin
karşılığı olan “Belief System” kelimesinin kısaltması B.S’dir. Bu aynı zamanda
“saçmalık, palavra, uydurma” anlamına gelen argodaki “bull-shit” kelimesinin de
kısaltmasıdır. İnanç Sistemi’nizin bir tuzak, bir yanılgıdan ibaret olduğunu
sakın unutmayın.

Çoğu kişi hiç bir zaman kutunun dışına çıkmayı seçmeyecektir çünkü bu kişiler
kendilerini hiç bir çıkış yolu olmadığı konusunda ikna etmişlerdir. Aslında,
“hiç bir çıkış yolu yoktur” inancı, egonuzun bir numaralı tuzağıdır ve bu tuzak
her zaman işe yarar. Sizi de kutunuzun içinde tutan bu değil mi?

Hiç bir çıkış yolu olmadığına inandığınız müddetçe, daha iyi bir yaşama sahip
olmayı beklemeniz anlamsız olacaktır. Halbuki bir çıkış yolu VARDIR ve o da
kuantum sıçrayışı, yeni bir VAROLUŞ seçimi yapmaktır.

Bir çıkış yolunun OLDUĞUNA dair inancınızı bir kez daha doğrulamak için,
yaşamınızı belirleyen iki ilkeyi yani VAROLUŞ İlkesi’ni ve Çekim İlkesi’ni
yeniden hatırlayalım. Kaderinizi kontrol eden bir numaralı mekanizma VAROLUŞ
İlkesi’dir: Bizler düşündüğümüz şeye dönüşürüz. Yaşamınızın kontrolünü elinize
almak istiyorsanız, içinde bulunduğunuz kutunun dışına çıkmayı seçin ve
düşüncelerinizin kontrolünü elinize alın.

Düşünce kalıplarınızı değiştirmeniz, sizin kim OLDUĞUNUZU değiştirir ve


(unuttuysanız diye tekrarlıyorum) sizin yeni VAROLUŞ seçiminiz, Evren’in yerine
getirmek zorunda olduğu güçlü bir duaya dönüşür. Sizin yeni gerçeklik
kavramınızın hayatınızda yaratılacak olması bir kanundur.

Dua cevaplandırma sürecinde, Çekim Yasası otomatik olarak devreye girecektir ve


sizin yaptığınız VAROLUŞ taahhüdünün gerçekliğine kim ve ne aitse, onu sizin
yaşamınıza getirecektir. Bu ilkelere olan inancınız sarsılmaz hale geldiğinde,
istemediğiniz koşullardan kurtulmanın bir yolunu bulduğunuz konusunda hiç
Sayfa 64
Yeni Metin Belgesi
şüpheniz kalmayacaktır.

Kontrolü elinize almadan önce, bugüne kadar düşündüğünüz şeylere çoktan dönüşmüş
olduğunuzu fark etmelisiniz. Geçmişten gelen tüm eski düşünce ve fikirleriniz
birleşerek, sizin kendinizle ilgili algınızı oluşturmuştur ve sizi şu anda
olduğunuz kişiye dönüştürmüştr. Ayrıca şunu da görmelisiniz ki bu düşüncelerin
bazıları küçük ve mantıklı düşünemeyen çocuğun yani SİZİN vardığınız mantıksız
sonuçlardır .

Kim OLDUĞUNUZU değiştirmek, büyük ölçüde kutunuzun dışında düşünebilmenizi


gerektirecektir. Şu anki kutunuzu oluşturan ve düşüncelerinizi sınırlayan iki
şey vardır:

1. Sizin kendinizle ilgili algınız

2. Sizin gerçeklik kavramınız

Bu eski düşünce kalıplarının egemenliği altında yaşadığınız müddetçe, kendinizi


sınırlayan tüm düşünceleriniz yaşamda sahip olabileceklerinize de sınır
koyacaktır. Yaşamınızın içeriğini değiştirmek için, “Kutunuzun dışında sizi
bekleyen iyi yaşama sahip olsaydınız, yaşamınız nasıl olurdu?” sorusunun
cevabını hayal ederek başlamalısınız.

Egonuzun değişime karşı gösterdiği direnci aşmak için, sizi kutunuzun dışına
çıkmaya iten çok daha güçlü bir sebebe ihtiyaç duyacaksınız. İçinde bulunduğunuz
kutunun dışına neden ve ne kadar çok çıkmak istiyorsunuz? Yeterince çok çıkmak
istiyor musunuz?

Yaşamın sizin için daha iyi bir hale gelebilmesi için,

1. Bunun olabileceğine inanmalısınız.

2. Bu değişimi o kadar çok istemelisiniz ki onu gerçekleşmiş gibi


hissedebilmelisiniz.

3. Ancak bundan sonra, kutunuzun dışına çıkmayı seçmek için cesaret


bulacaksınız.

Sayfa 65
Yeni Metin Belgesi
Mevcut durumunuzla ilgili hoşunuza gitmeyen şeyler, bu durumdan çıkmanız için
itici bir kuvvet ve yeterli bir sebep olabilir.

Fakat şunu anlamalısınız ki dışarı çıkma isteğiniz sizi kutunuzun dışına


çıkarabilir ancak sürekli dışarıda tutamaz. Sözgelimi, belinizin etrafındaki
fazlalıklardan nefret etmeniz, sizi kilo vermeyi seçmeye itebilir ancak bundan
daha ilham verici bir sebebe, çok daha güçlü bir VAROLUŞ seçimine ihtiyaç
duyacaksınız.

Kilo vermek ve bir daha almamak istiyorsanız, sürekli devam edecek bir
motivasyona ve 10-12 kilo daha az olsaydınız, yaşamınızın nasıl olacağı ve
kendinizi nasıl hissedeceğinizle ilgili bir vizyona ihtiyacınız olacak. 10-12
kilo daha az olsaydınız, aynada nasıl görünürdünüz? Kendinizi nasıl
hissederdiniz? Daha fazla enerjiye sahip olduğunuzu, yaşamdan daha çok keyif
aldığınızı, üzerinizde daha güzel duran kıyafetler giydiğinizi hayal
etmelisiniz.

Bu vizyonu gerçek, heyecan verici ve inanılır kıldığınızda, bulunduğunuz


gerçeklikten çıkıp, 10-12 kilo daha az olduğunuz yeni gerçekliğe kuantum
sıçrayışını yapacaksınız. Vizyonunuz bir VAROLUŞ seçimi haline geldiğinde,
kutunuzun dışına çıkmayı seçmiş olacaksınız ve sizin isteğiniz heyecan verici
bir beklentiye dönüşecek. O noktada, kutunuzun dışına çıkmayı seçmiş olacaksınız
ve artık odaklanmanız gereken kutunun dışında kalabilmek olacak.

Kutunuzun dışına çıktığınızda, egonuz sizi eski kutunuza geri sokmak için bir
sürü taktik kullanacaktır ve bana inanın ki egonuz bu işte çok başarılı. Eminim
ki henüz zengin olmayan herkes zengin olmak istiyordur. Fakat Amerika Milli
Gelirler İdaresi’nin raporuna göre, Amerikalı vatandaşların yaklaşık %85’i
emeklilik yaşına, emekli olabilmek ve aynı standartlarda yaşamlarını
sürdürebilmek için yeterli olmayan bir gelirle girecek.

Diğer bir deyişle, Amerika halkının %85’i kutunun dışına çıkmayı seçmiş olsa
dahi, istediklerinin çok altında bir gelirle emekli olacaktır. Bunun anlamı da
şudur: Biz bu rakamları geçersiz kılacak bir VAROLUŞ seçimine taahhüt
etmediğimiz müddete, içimizden sadece %15’lik bir kesim güçlü ego aşabilecektir.

Farz edelim ki siz bu kitabı yaşamınızın kalitesini bir şekilde değiştirmek için
okuyorsunuz. Şimdiye kadar okuduklarınızdan yeterince ilham alıp kendiniz için
daha iyi bir yaşamı seçtiniz ve sonunda kutunuzun dışına çıktınız. Size zor
gelen kısım bir kez çıktığınızda, kutunuzun dışında kalabilmek olacaktır.
Sayfa 66
Yeni Metin Belgesi

Aşağıdaki bölümler, değişime karşı egonuzun göstereceği direnci anlamanıza


yardımcı olacaktır ve onunla başa çıkabilmede etkili araçları size verecektir.
Bu kitabın amacı, yaşamınızın kontrolünün Gerçek Siz olan yanınıza geçeceği yola
sizi sokmaktır.

Bu araçlardan bahsetmeden önce, sizin yaşamınızın hikayesine, sizi tuzağa


düşüren hikayeye ve sizin bu hikayedeki rolünüze bir bakalım.

7. Rolden Çıkamamak

Sizin bir rolünüz var – hepimizin var. Ben de kendi rolümü şu şekilde yarattım:
Dört yaşında iken bir gün ağabeyimi okuluna kadar takip ettim. Ağabeyim sonunda
beni farkettiğinde, bana çok kızdı ve beni eve geri götürene kadar kötü sözlerle
azarlayıp durdu: Aptal şey, senin yüzünden okula geç kalıyorum!

Çocukken ağabeyime tapardım bu yüzden onun bu öfkesi beni çok etkiledi. Kendimi
kırılmış ve gücenmiş hissederken, bu olaydan çok yanlış bir sonuç çıkarttım: Tek
gerçek arkadaşım olan ağabeyim bile artık beni sevmiyorsa, kimse sevmiyordur. Bu
saçma sonuçla mücadele etmek için şu karara verdim: Hepsinin canı cehenneme!
Benim kimseye ihtiyacım yok!

Vardığım bu “kimse beni sevmiyor” sonucu, hayatımı yöneten hikayem haline geldi.
Ona tepki olarak aldığım “kimseye ihtiyacım yok” kararı, gerçekten olduğum
kişiyi dışarıdakilere ve kendime karşı saklamak olan rolümü (VAROLMA halini)
yarattı.

4 yaşındaki çocuğun yaşamla başa çıkma konusunda vardığı bu saçma sonuç ve ona
tepki olarak aldığı bu karar, gerçekten bu kadar uzak olamazdı. Ancak size
söylemeyelim ki gerçeği bir nebze bile yansıtmayan bu düşünceler 40 yıldan fazla
bir süredir hayatımı yönetmeye devam ediyor. Sakın bana bu yüzden acımaya
kalkmayın, size anlatmak istediğim bu değil.

Size kendi hikayemden bahsettim, kendi rolümü anlattım çünkü sizin de bir
Sayfa 67
Yeni Metin Belgesi
rolünüzün olduğunu anlamınızı istiyorum; hepimizin bir rolü var. Siz bunun
farkında olun ya da olmayın, sizin rolünüz yaşamınızı yönetiyor!

-Sizin rolünüz, yaşamda oynamayı seçtiğiniz roldür.

-Sizin rolünüz, savunmasızlığınızı korumak ve saklamak için kullandığınız en


öndeki cesur cephenizdir.

-Sizin rolünüz, bir daha aynı şekilde incinmemek için OLMAYI seçtiğiniz kişidir
(Benim hikayemde, “kimseye ihtiyacı olmayan kişi”)

-Sizin rolünüz, kanıtlamanız gerektiğini sandığınız şeyi kanıtlamak için


sürdürdüğünüz çabalarınızdır. Yeterince akıllı biri olduğunuzu kanıtlamaya
çalışıyorsanız, zaten bu kişi olduğunuzu kabul ettiğinizde, bunu kanıtlamaya
ihtiyaç duymayacaksınız. Siz zaten akıllısınız!

Bir rolünüzün olmasındaki sorun, bu rolün gerçekten olduğunuz kişiyi (Gerçek


Siz) saklamasıdır. Hikayenizle ilgili problem ise böylesine ciddi bir karara
varmanın yaşamınız üzerindeki sonuçlarını anlayamayacak kadar olgun ve mantıklı
olmadığınız bir yaşta bu hikayeyi uydurmuş olmanızdır.

Gerçekten bir rolünüzün olduğunu anlayıp, bu rolün yaşamınızı yönettiğini kabul


ederseniz, zaten çoğu kişiden çok daha akıllı sayılırsınız.

Roller nasıl yaratılır?

Siz yalnızca bir çocukken, basit ve muhtemelen çok önemsiz bir olay yaşamınızı
şekillendiren bir sonuca varmanıza sebep oldu. Öyle bir şey söylendi ya da oldu
ki bu sizin duygularınızı incitti ve sizi öfkelendirdi. Bu üzücü deneyim
neticesinde, gerçeğe pek de uymayan bir sonuca vardınız. Bu çıkarımınız sizin
değişmeyen gerçeklik kavramınız haline geldi.

Yaşamla ilgili bu erken varsayımınıza dayanarak, kim olacağınıza ve yaşamla


nasıl başa çıkacağınıza karar verdiniz. Fakat bu yalnızca bir çocuğun tepkisel
bakış açısından ibaretti. Bunu bir süreliğine düşünün ve şu anda 4 yaşındaki bir
çocuk tarafından yaratılan atlı karınca şeklindeki (sürekli aynı yerde dönüp
duran) bir gerçekliğin iniş ve çıkışlarına saplandığınızı görün.

Sayfa 68
Yeni Metin Belgesi
Peki ya çocukken, başınıza gelen olayı yanlış bir şekilde yorumladıysanız ve
doğru olmayan bir sonuca vardıysanız?

O zaman tüm gerçeklik kavramınız bir çocuğun peri masalına dayanıyor. Sizin
gerçeklik kavramınız hatalı bir çıkarıma dayalı ise, bunun ne tür sonuçlar
doğurmuş olabileceğini bir düşünün. Yaşamınızın içeriğini bu gerçeklik kavramı
belirlediğinden, bu hatalı çıkarımınızı doğal olarak yeniden düşünmek
isteyeceksiniz, değil mi?

Bir rolünüzün olduğunu kabul etmekte zorluk çekiyorsanız, bunun sebebi rolünüzün
şu anda olduğunuz kişi olmasıdır. Buradaki hatanız, rolünüzün bir rol olduğunu
düşünmemenizdir. Bana inanın ki hepimizin bir rolü var ve sizin rolünüz
gerçekten olduğunuz kişiyi örtbas ediyor.

Sizin rolünüz dünyaya gösterdiğiniz yüzünüzdür, cephenizdir; incinmemek için


arkasına sığındığınız kalkanınızdır. Rolünüzü oynarken, bu sahte cephenin
arkasına saklandığınız müddetçe kendinizi bir hayli güvende hissedeceksiniz.
Fakat gerçek şu ki DİĞERLERİNİN sizin korkularınızı, kendinizle ilgili
şüphelerinizi ve kaygılarınızı görmesini istemediğiniz için bu cephenin
arkasında saklanıyorsunuz.

Bir role sahip olmanın dezavantajlarından biri de gerçekten olduğunuz kişiyi siz
de dahil kimsenin bilemeyecek olmasıdır.

Haydi bununla yüzleşin! Bir rolünüz VAR! Hepimizin var. Sizin rolünüz,
yaşamınızı şekillendiren hikayenin içinde oynamayı seçtiğiniz roldür. Belki de
rolünüzü nasıl yarattığınızı düşünmenin tam vakti!

Roller şu şekilde yaratılır:

-Çocukken yaşadığınız bir olay sizi öfkelendirir.

-Yaşamla ilgili yanlış bir sonuca varırsınız ve buna dayalı bir gerçeklik
kavramı seçersiniz.

-Rolünüzü yaratan VAROLUŞ kararını alırsınız.

-Tüm yaşamınız boyunca bir şeyi kanıtlamak için bu rolü oynar durursunuz.
Sayfa 69
Yeni Metin Belgesi

-Bunun karşılığı: Yaşamla ilgili haklı olduğunuzu kanıtlarsınız.

-Gerçek sonuç: Aslında sizi tatmin etmeyen aynı sonuçların tohumlarını yeniden
ekip durursunuz.

Yaşamınızın sürekli tekrar eden kalıbı, rolünüzü oynamak için sizin ödediğiniz
bedeldir.

Rolünüzün nasıl ortaya çıktığını daha iyi anlamanıza yardımcı olmak için, başka
insanların rollerini nasıl yarattıklarına bakalım. Bu örnekleri okurken, hep bir
olay, varılan bir sonuç ve sonra da bir VAROLUŞ seçimi olduğuna dikkat edin.
Sonra da bunun neticeleri var.

Thach Nguyen’in rolü: “Diğerleri kadar iyi olduğumu kanıtlamayalım”

o Asıl olay: Thach Nguyen Vietnam’dan ABD’ye ilk kez geldiğinde, ailesinin
onun için iyi giysiler alacak parası yoktu. Okuldaki bazı öğrenciler onun
kıyafetleriyle dalga geçmişti.

o Onun tepki olarak vardığı sonuç ve hikayesi: Aşağılanmış ve kendini


mahçup hisseden Thach “Onlar kadar iyi değilim” sonucuna vardı.

o Thach’in düşünmeden aldığı karar, VAROLUŞ seçimi – rolü: Onlar kadar ya


da onlardan daha iyi olduğumu kanıtlamam gerek.

o Bunun karşılığı: Thach yeterince iyi olduğunu kanıtlamaya çalışıp durdu.


Yaşamının 21 yılını bunu kanıtlamaya çalışmakla geçirdi. Ancak bunu kanıtlamaya
ihtiyacı olmadığını fark etseydi, zaten yeterince iyi olduğunu anlayacaktı.

o Bundan sağlanan fayda: Thach, çocukluk düşlerinin ötesinde bir finansal


başarı elde etti. Aslında bu role sahip olması ve yeterince iyi olduğunu
kanıtlaması Thach’i varlıklı biri haline getirdi.

Son ve yeni başlangıç: Sonradan bir gün Thach neyi kanıtlamaya çalıştığını fark
etti ve bu rolünün artık yaşamını yönetmeyeceğine karar verdi. Thach, artık
yeterince iyi olduğunu kanıtlamaya ihtiyaç duymuyor (rolüne artık ihtiyacı yok).

Bu rolü olmadan, Thach’in yaşamı bambaşka bir anlam kazandı. Bir farklılık
yaratmayı her zaman arzulayan Thach artık kanatlarını açıp o yöne doğru özgürce
uçabiliyor.

Sayfa 70
Yeni Metin Belgesi

Dünyada gerçek bir farklılık yaratmaya devam eden Thach Nguyen’den büyük şeyler
yapmasını bekleyebilirsiniz.

Thach’in işiyle ilgili sonuca artık tamamen odaklanmaması, iyi bir yaşamdan
vazgeçtiği anlamına mı gelir? Hayır! Tam tersi, bolluk kanalı Thach için daha da
genişleyecektir ve onun yaratım güçlerinin hiç bir sınırı olmayacaktır çünkü
Thach artık sonuca bağımlı değildir.

Thach’in hikayesine dayanarak, tüm rollerin iyi olduğu varsayılabilir fakat bu


doğru değil. Bazı roller sizi güçlendirirken diğerleri güçsüzleştirir.
Güçsüzleştiren bir role örnek verelim:

Ike Aykut Oğut’un rolü: “Kadınların her zaman sadakatsiz olduğunu kanıtlamak”

o Asıl olay: Aykut 7 yaşındayken, annesi işten geldiğinde onu sinemaya


götüreceğine söz verdi. Annesi işteyken, Aykut evi darmadağın etti ve annesi
döndüğünde evin o halini görünce çok üzüldü. Aykut’u şu şekilde cezalandırdı:
“Ben seni değil, kuzenini sinemaya götüreceğim. Sen de evde kalıp evi
toplayacaksın!” Aykut yıkıldı.

o Aykut’un tepki olarak vardığı sonuç (onun hikayesi): Annem yani


güvenebileceğimi düşündüğüm tek kadın bile bana ihanet ettiyse, o zaman hiç bir
kadın güvenilir değildir!

o Aykut’un düşüncesizce aldığı karar (onun rolü): Bir daha başka hiç bir
kadına güvenmeyeceğim. Kadınlar sadakatsizdir. Her zaman erkeklerini aldatırlar,
bu yüzden ben onlardan önce onları aldatabilirim.

o Bunun karşılığı: Aykut, hayatında sürekli devam edecek bir problemi


yarattığının farkında değildi. Sonraki 17 yılını başarısız ilişkilere girip
çıkmakla geçirdi. Her seferinde, kendine haklı olduğunu kanıtladı: Kadınlar
güvenilmemesi gereken sadakatsiz yaratıklardır.

o Bu kararın neticesi: Aykut rolünü oynarken, sadakatli ve kendisini seven


Sayfa 71
Yeni Metin Belgesi
biriyle kalıcı bir ilişki yaşayabileceği olasılığına hiç izin vermedi. Umuyorum
ki rolüne devam ettiği sürece, Aykut’un kalıcı ve sevgi dolu bir ilişkiye sahip
olamayacağını anladınız.

Son ve yeni başlangıç: Aykut asıl olayı hatırladığında, kadınlarla ilgili


inancının yalnızca kendisinin uydurduğu bir hikayeden ibaret olduğunu anladı ve
kendi iyiliği için bu rolü bırakmaya karar verdi. Bu rolün yaşamını nasıl
yönettiğini fark etti ve yeni bir VAROLUŞ seçimi yaptı.

Aykut’a kendisi için mükemmel olan kadının dışarıda bir yerlerde onu beklediğini
ve bu kalitedeki bir ilişkiye ait olan biri olmayı seçerse, o kadının karşısına
hemen çıkacağını söyledim. Kendisi için mükemmel olan eşin nasıl biri olduğunu
ve bu kişiyi kendisine çekmiş olsaydı kendisinin nasıl biri olabileceğini hayal
etmesi sürecinde ona koçluk ettim.

Aykut, bir sonraki gece bir partide Esra ile karşılaştı. Kulağa bir peri masalı
gibi geliyor, değil mi? Bu ne bir peri masalı ne de bir tesadüf. Evrende düzen
böyle işliyor. Siz yaşamınıza neyin ait olduğunu netleştirdikçe, Çekim Yasası ve
Evren onu hayatınıza getirecektir.

Aykut ve Esra, bir yıldan fazla bir süredir samimi bir ilişki yürütüyorlar.
Burada samimi kelimesi “içini görmek” anlamındadır. Geçen sene, Aykut ve Esra
kıskançlık, güvensizlik ve taahhüt edememe gibi bir çok konuyu birlikte
çözdüler.

Birbirlerini değiştirme ya da düzeltme niyetleri olmadan, olduğu gibi kabul


edebilecekleri bir alan yarattılar. Onların birbirleri için yarattıkları bu
kaliteli alan “koşulsuz sevgi” alanıdır ve gerçek ve kalıcı ilişkilerin
yeşerdiği tek yer burasıdır. Aykut ve Esra önümüzdeki baharda evlenmeyi
planlıyor ve ben düğünlerine sağdıçları olarak davetliyim.

Aykut’a sorarsanız, iyi bir yaşama giden tek yol, rolünüzü değiştirip cepheye ve
gerçek olduğunuz tarafa geçmektir.

Benim, Thach’in ve Aykut’un hikayesi, çocukken önemsiz bir olayı muhtemelen


fazla büyüttüğünüz konusunda sizi ikna etmiş olmalıdır. Bu olaydan çok anlamsız
bir sonuç çıkardınız ve bu da sizin yaşamınızın geri kalanına yönelik bir oyun
planına dönüştü. Siz mantıklı düşünmeye başlayıp yeni bir VAROLUŞ seçimi yapana
Sayfa 72
Yeni Metin Belgesi
dek bu tepkisel kararınız yaşamınızı yöneten rolünüz olarak kalacakır.

Size bir kaç kısa örnek daha vereyim. Bakalım kendinizle ilgili benzerlikler
bulabilecek misiniz!

o Ann’in annesi, market alışverişini yapmak için kendisini teyzesine


bıraktığında, Ann “Birisini çok seversem, o kişi beni terkeder” sonucuna vardı.

Bu gerçeklik kavramını tekrar eden bir hikaye olarak sürdürdükçe, Ann sürekli
başlayıp biten ilişkilerde olacaktı. Ya farkında olmadan karşısındaki kişiye
kendisini terketmesi için gerekli sebebi verecekti ya da diğer kişiyi terketmeye
itenin kendisi olduğu konusunda sorumluluğu alacaktı. Ann, her zaman yalnız
bırakılan kişi olmayı seçti ve ilişkilerinde daima terk edilen taraf oldu.

o Joan’ın hikayesi de babasından dayak yemesiydi. Bu gerçeklik kavramının


gerçek olması için iki kez evlendi. Her iki eşinden de dayak yedi. Eminim ki
Joan’ın dayak yediğinde kurban rolünü oynayabilmek için bu dayaklara ortam
hazırladığını size söylememe gerek yok.

o Evelyn’in hikayesi biraz daha farklı. Evelyn, ailesinin “hiç bir zaman
yeterli paramız yok” şikayetlerini dinleyip durdu. Ailesinin bu kurban
hikayesine kendisini inandırdı ve onu kendi gerçeklik kavramı haline getirdi.

Daha sonra “hiç bir zaman yeterli para olmaması” Evelyn’in yaşamında sürekli
tekrar eden bir hikayeye dönüştü. Evelyn kendisi için daha fazla gelir
yaratabiliyordu fakat bu gelir eline geçmeden onu harcayıp bitiriyordu. Gelirini
arttırsa da hiç yeterli parasının olmaması durumu ve yaşamının “hiç bir zaman
yeterli paramız yok” hikayesi devam etti.

Bazı roller sizi zengin yapsa da bazılarının sizi daha da fakirleştirdiğini


görmüş oldunuz.

Sizi zenginleştiren ya da fakirleştiren sizin rolünüzdür

Sayfa 73
Yeni Metin Belgesi
Deneyimlenen sonuçlar, sizin neyi kanıtlamaya çalıştığınıza dayanmaktadır.
Küçükken birileri size yeterince iyi olmadığınızı söylediyse ve siz de buna
inandıysanız, yaşamınızı yeteri kadar iyi olmadığınızı kanıtlamaya çalışarak
geçireceksiniz. Sizin rolünüz buysa, yaşamı hiç bir zaman yeteri kadar iyi
olmayan biri olarak deneyimlemeye mahkum olacaksınız.

Ancak bu “yeteri kadar iyi değilim” eleştirisini kabul etmezseniz, sizin VAROLUŞ
kararınız (sizin rolünüz) “Herkese yeteri kadar iyi OLDUĞUMU kanıtlıyorum”
şeklinde olacaktır. Bu rolle, yaşamınızı en az diğerleri kadar ya da onlardan
daha da iyi olduğunuzu kanıtlamaya çalışarak geçireceksiniz.

Bu rolünüzün sonucunda, başarı ve bolluk gerçekliğinde yaşayacaksınız. Ancak


şunu anlamalısınız ki rolünüz sizi zengin ve çok başarılı biri haline getirmiş
olsa bile, bu başarı sizi mutlu etmeyecektir. Çünkü ne kadar başarılı olursanız
olun, halen yeterince iyi, akıllı ya da güçlü olduğunuzu kanıtlamaya çalışmakla
meşgul olacaksınız.

Sizin rolünüz bir tuzaktır çünkü kanıtlamaya çalıştığınız şey, siz bunun
kanıtlanması gerekmediğini gerçekten anlayıncaya dek sizin için hiç bir zaman
doğru olmayacaktır. Siz rolünüzü oynamaya başlamadan önce zaten yeterince
iyiydiniz.

Atlı karınca

Bir role sahip olmak, atlı karıncadaki bir atı sürmek gibidir. Atlı karınca
kendi etrafında dönüp dururken, atlar da aşağı yukarı hareket eder. Atların bu
iniş ve çıkışları sizin ruh halinizin çalkantılarıdır. Her dönüş, siz rolünüzü
oynarken aldığınız değişmeyen sonuçların tekrar eden kalıbıdır. Siz atlı
karıncadan inmedikçe, bu sonuçlar değişmeyecektir.

Siz her turun sonunda, büyük ödülü kazanacağınızı sanacaksınız. Sizin


istediğiniz bu ödül mutluluktur ancak siz ona sahip olamazsınız çünkü bu ödül
orada değil. Mutluluğu kovalamak, elinizle bir kuşu yakalamaya çalışmaktan
farksızdır.

Onu kovalamaktan vazgeçmedikçe, onu yakalayamayacaksınız. Mutluluk bulunacak,


Sayfa 74
Yeni Metin Belgesi
yakalanacak bir şey değildir, yalnızca bir VAROLUŞ seçimidir. Onu kovalamayı
bıraktığınızda, mutlu olmayı seçeneceksiniz ve mutluluk kuşu gelip sizin
omzunuza konacak.

Buraya kadar anlattıklarımı, sanki tek bir rolünüz varmış gibi anlattım. Aslına
bakarsanız, her durumla ilgili bir rolünüz var. Örneğin, benim okuldaki ilk 6
yılımdaki rolüm aptal olmamdı.

Benim “aptalım” rolüm

Bana kimin aptal olduğumu söylediğini veya bu sonuca nasıl vardığımı


hatırlamıyorum fakat şunu biliyorum ki okuldaki ilk altı buçuk yılımı okulun zor
olduğunu aldığım kötü notlarla kanıtlamaya çalışarak geçirdim. Gece geç saatlere
kadar ders çalışmama ve sabah yine ders çalışmak için erken kalkmama rağmen, iyi
notlar alamıyordum.

Şunu görmenizi istiyorum ki benim “aptalım” rolüm, okuldaki derslerimi


kolaylaştırmadı.

Sonra yedinci sınıftaki İngilizce öğretmenim beni bir gün tahtaya kaldırdı ve
bir cümlenin diyagramını çizmemi istedi. Kendisine bu cümlenin diyagramının
çizilemeyeceği söylenmişti. Diyagramı çizerek onu şaşırttığımda, sanki bir
mucize gerçekleştirmişim gibi davrandı. Beni, ne kadar zeki olduğum konusunda
sınıfa öve öve bitiremedi.

Onun övgüleri karşısında o kadar utandım ki masamın altına girip saklanmak


istedim. Ancak bir seviyede onun övgü dolu sözlerinin gerçek olduğunu kabul
ettim ve ondan sonra ilginç bir şey oldu. O günden sonra, okuldaki derslerimi
hep A ve B notları ile geçtim ve bu notları eve tek bir kitap bile götürmeden
aldım.

Göz açıp kapayıncaya kadar, aptal birinden zeki birine dönüştüm. Peki bu nasıl
oldu? Ne oldu da aptal bir öğrenci bir anda zeka küpüne döndü? Bu zekayı bana
öğretmenim vermedi. Gerçek şu ki ben ilk başta zaten aptal bir öğrenci değildim.
Ancak “aptalım” rolümü sürdürdükçe, bunu kanıtlayan sonuçlardan başka bir şey
alamazdım.

Sayfa 75
Yeni Metin Belgesi

Umuyorum ki rolünüzü sürdüğünüz müddetçe, aynı sonuçları tekrar tekrar


alacağınızı bu örnekte gördünüz.

Tanrı’nın kişiselleştirmeleri olarak yaşamla ilgili vardığımız bu tür mantıksız


sonuçlarla kendi gerçekliklerimizi yaratıyoruz. Sonra, bu konudaki fikrimizi
değiştirene dek, bu gerçekliğe ait olan şeylerle dolu bir yaşamı deneyimlemeye
mahkum oluyoruz.

Hayatınızda yarattığınız şeylerin (yoksulluk veya zenginlik) sizin seçtiğiniz


gerçeklik kavramının birer sonuçları olduğunu anlarsanız, yalnızca inandığınız
şeylerle ilgili fikrinizi değiştirerek bunları çok kolay bir şekilde çok daha
iyi sonuçlara dönüştürebileceğinizi görmüş olacaksınız.

Sizin gerçeklik kavramınız, yaşamınızı sürdürürken uydurduğunuz bir hikayeden


ibarettir. Rolünüz ise bu gerçeklikte kalabilmek için etrafınıza ördüğünüz
koruyucu kabuktur.

-Sadece neyin gerçek olduğuyla ilgili fikrinizi değiştirseydiniz, yaşamınızda


neler olurdu?

-Her türlü eksiklik durumunun, yaşamınızı sürdürürken uydurduğunuz bir hikayenin


sonucu olduğunu kabul etseydiniz, yaşamınızda ne gibi değişiklikler olurdu?

-Kendinize yaşamı deneyimleyeceğiniz yepyeni, mutluluk ve bolluk içindeki bir


gerçekliği yaratmaya izin verseydiniz, ne kadar güçlü olabileceğinizi hayal
edebiliyor musunuz?

Mutluluk bir VAROLUŞ seçimidir

Koşullar ne olursa olsun, mutlu ve keyifli biri olmayı seçebileceğinizi biliyor


musunuz? Bu seçimi yapabilirsiniz ama yapmıyorsunuz ve muhtemelen de
yapmayacaksınız. Peki neden? Neden huzurun olduğu o yerde şimdi yaşamıyorsunuz?
Bunun sebebi rolünüzün yaşamınızı halen yönetiyor olması olabilir. Ya da
rolünüzün bir rol olduğuna inanmıyor ve bu yüzden ondan vazgeçmiyor
olabilirsiniz.

Zamanınızın çoğunu mutlu, neşeli ve çoşku dolu biri olarak geçirseydiniz,


yaşamınız sizce de harika olmaz mıydı? Lütfen bir süre bu soruyu bir düşünün ve
kendinize şunu sorun: Neden hala o yaşamda değilim?
Sayfa 76
Yeni Metin Belgesi

Tüm yaşamınız boyunca mutluluğu kovalayıp durdunuz. Bir şeyi kanıtlamaya


çalıştıkça, bu kovalamacayı sürdüreceksiniz. Çoşku, neşe ve mutluluk yalnızca
birer VAROLUŞ seçimleridir. Yaşamınızın neredeyse her anında çoşkulu, neşeli ve
mutlu olsaydınız, yaşamınız sizce de mükemmel olmaz mıydı?

Rolünüzü ortaya çıkarmak için, kendinize neyi kanıtlamaya çalıştığınızı


sorabilirsiniz.

8. Kendi Nedeninizi Bilmek

İlk önce bir şeyi neden istediğinizi bilin

New York ya da San Francisco’ya iyi bir nedeniniz olmadan taşınmazsınız, değil
mi? Dolayısıyla şu anki durumunuzdan yeni bir gerçekliğe geçmeden önce,
gerçekten ne istediğinizi ve onu neden istediğinizi kafanızda netleştirmeniz
gerekir.

Koşullarınız değişmesi için, gerçeklik kavramınızın ve kendinizle ilgili


algınızın değişmesinin gerektiğini şimdiye kadar anlamış olmalısınız.
Hayatınızda farklı koşulların olmasını istiyorsanız, kim olduğunuz ve neye
inandığınızla ilgili fikrinizi değiştirmek zorundasınız.

Gayet basit görünüyor, gerçekten de öyle. Ancak yeteri kadar iyi ve güçlü bir
nedeniniz yoksa, yeni VAROLUŞ seçiminiz azimli ve kararlı egonuzun sizi eski
kutunuza geri sokma çabalarına hep yenik düşecektir. Sizi yeterince motive
edecek ve egonuzun değişime karşı olan direncini yenmenizi sağlayacak bir nedene
nasıl sahip olursunuz?

Diyelim ki emekli olmayı düşünen bir doktorsunuz fakat bir anda emekli olmak ve
aynı rahatlıkta yaşayabilmek için yeterli para biriktirmediğinizi farkettiniz. O
anda emekli olmak ve rahatça yaşayabilmek için kendi mesleğinizin dışındaki
kaynaklardan bir gelir yaratmak zorunda olduğunuzu anlarsınız.

Sayfa 77
Yeni Metin Belgesi

Dış kaynaklardan artı bir gelir yaratma sürecine girmeden önce değişmesi gereken
şey nedir? Bir doktor olarak, kendinizi zengin bir doktor olarak görmeyi
bırakmalı, onun yerine varlıklı bir doktor olmayı seçmelisiniz. Ayrıca parayı
nasıl kazandığınız ve harcadığınızla ilgili gerçeklik kavramınızı da değiştirmek
zorundasınız.

“Saatini satarak para kazanma” yaklaşımı, varlıklı olmak için iyi bir kazanç
stratejisi değildir çünkü siz çalışmayı bıraktığınızda geliriniz de duracaktır.
Niyetiniz varlıklı olmak ise, harcama alışkanlıklarınızı da gözden geçirmeniz
gerekecektir. Çoğu kişi para harcadığında kendisini zengin hisseder, bu yüzden
parayı ne kadar hızlı kazanırsa o kadar hızlı harcar.

Varlıklı olmayı niyet ediyorsanız, gerçeklik kavramınızın harcama


alışkanlıklarınızla ilgili kısmını da değiştirmeniz gerekecektir.

Bir doktor olarak muhtelemen çoğu kişiden çok daha iyi standartlarda
yaşıyorsunuzdur fakat buna rağmen varlıklı olmayabilirsiniz yani hem emekli olup
hem aynı rahatlıkta yaşamanız mümkün olmayabilir. Ayrıca varlıklı biri olmayı
seçene dek hiç bir zaman gerçekten varlıklı olamayacağınızı da şimdiye kadar
anlamış olmalısınız.

Varlıklı olmanın kazançları

Gerçeklik kavramınızı ve kendi imajınızı zengin bir kişiden varlıklı bir kişiye
dönüştürmek için, varlıklı olmanın kazançları sizi oldukça heyecanlandırmalıdır.

Varlıklı kişiler çoğu zengin kişide olmayan bir şeye sahiptirler. Bunun “daha
çok para” olduğunu düşünüyorsanız hiç şaşırmam. Çoğu kişi cevabın bu olduğunu
sanar. Halbuki sizi varlıklı yapan harcayacak paranızın olması değildir. Sizi
varlıklı yapan, mevcut standartlardaki yaşamınızı çalışmanıza gerek kalmadan
sürdürebilmeniz için devamlı olarak artan yeterli bir gelir akışına sahip
olmaktır.

Varlıklı olmak, paradan ziyade yaşamın tadını çıkarmak için yeterli zamana ve
özgürlüğe sahip olmakla ilgilidir.

Sayfa 78
Yeni Metin Belgesi

Zengin olmaktaki en büyük problem ise genelde paranızın keyfini sürecek


zamanınızın olmamasıdır. Ailenize ve kendinize ayıracak zamanınız genelde çok
azdır. Zaman bulduğunuzda yapacağınız şeyleri kendinize söyleyip durursunuz
fakat nedense bu zamanı hiç bulamazsınız. Kabul etmek gerekir ki zengin insanlar
çok nadiren boş zamana sahiptirler.

Benim için gerçekten varlıklı olmanın tanımı şu şekildedir:

Rahatça yaşayabilmek için yeterli pasif gelirin yanında

yaşamın, ailenizin ve paranızın keyfini çıkarmak için yeteri kadar zaman


özgürlüğüne sahip olmak

Zaten zenginseniz, sorun ne?

Çoğu zengin kişi saatini satarak para kazanma gerçekliğinde sıkışıp kalmıştır.
Doktorlar ve avukatlar bu tuzağa düşmüşlerdir. Çok çalışmak ve çok para
kazanmanın ayrılmaz bir ikili olduğuna inanırlar.

Bu bakış açısındaki sorun, daha çok ve daha uzun çalışmadan daha fazla para
kazanamayacağınıza olan inancınızdır. Daha çok saat çalışmak size mantıklı
gelecektir ta ki siz daha fazla paraya sahip olmanın paranızın keyfini
çıkaracağınız boş zamandan fedakarlık etmek olduğunu (aşağı tükürsen sakal
yukarı tükürsen bıyık durumu) anlayıncaya kadar.

Çoğu kişi bu tür bir gerçeklik tuzağına düşer ve buradan bir çıkış yolu
olmadığını düşünür. Siz “saatini satarak para kazanma” gerçekliğinin kutusunda
düşünmeye devam ettiğiniz müddetçe, bir çıkış yolu olmayacaktır. Dolayısıyla
bilmelisiniz ki zengin bir kişiden varlıklı bir kişiye dönüşmek için gerçeklik
kavramınızda paranın nasıl kazanıldığıyla ilgili bir değişiklik olmalıdır.

Bu eski kutunuzun dışına atacağınız ilk ve en büyük adım, varlıklı olmanın


yalnızca kutunuzun dışındaki bir VAROLUŞ seçimi olduğunu kabul etmek olacaktır.
Nasıl varlıklı olacağınızı ya da onun için ne yapmanız gerektiğini bilmenize
gerek yoktur. Bilmeniz gereken tek şey siz varlıklı olmayı seçtiğinizde, nasıl
kısmıyla evrenin ilgilenecek olmasıdır. Sizin tek yapmanız gereken karşınıza
Sayfa 79
Yeni Metin Belgesi
çıkan fırsatları kabul etmektir.

Çekim yasasına inancınız da tam olmalıdır. Yalnızca varlıklı OLMAYI seçerek,


varlıklı bir kişiye (doğal ve basit bir şekilde) dönüşmeniz için gereken
fırsatları ve koşulları otomatikman çekeceğinizi bilmelisiniz. Bu kadar basit.
Varlıklı olmak yalnızca bir VAROLUŞ seçimidir.

Bu gerçeklik tuzağından çıkış yolunuz

Varlıklı OLMAYI seçmeden önce, bu değişimi gerçekleştirmek için son derece


motive olmalısınız.

Bununla ilgili olarak şunları tekrarlayalım:

Koşullarınızın değişmesi için bir seçim yapmadan önce,

1. Ne istediğinizle ilgili net olmalısınız.

2. Onu neden istediğinizi bilmelisiniz.

3. Ona sahip olacağınızı hiç şüphe duymadan biliyor olmalısınız.

4. Onu o kadar çok arzulamalısınız ki sanki gerçekleşmiş gibi


hissedebilmelisiniz.

Yukarıda saydıklarımızın dördü de olduğunda, basit bir isteğin ötesindeki bir


taahhütle o yeni gerçekliği doğal olarak seçmiş olacaksınız.

Kendinizi o yeni gerçeklikteki yaşamın tadını çıkaran biri OLMAYA tamamen


adadığınızda, bu gerçekliği gece ve gündüzün birbirini takip etmesi kadar kesin
olarak yaratacaksınız. Bu seviyedeki bir taahhütle yeni bir gerçeklik kavramına
geçmek için güçlü bir sebebinizin olması gerekir.

Kendi sebebinizi nasıl yaratırsınız?

Sayfa 80
Yeni Metin Belgesi

Hala zengin değilseniz, neden zengin olmak istediğinize dair 20 tane sebep
yazın. Zaten zenginseniz, neden varlıklı olmak istediğinizin 20 sebebini yazın.

Bu listeyi tamamladığınızda, orada yazılı olanlara öncelik verin ve listedeki


ilk üç madde gerçek olsaydı, yaşamınızın ne kadar güzel ve harika olabileceğine
dair bir vizyon oluşturun.

-Varlıklı biri olsaydınız ve yeteri kadar boş zamanınız olsaydı, ailenizle


yaşamın tadını çıkarmak için neler yapardınız?

-Yaşamınızın tadını çıkarmak için başka neler yapardınız?

-Ne tür ve hangi kalitede giysiler giyerdiniz?

-Neyle uğraşıyor olurdunuz?

-Nerede yaşardınız?

-Arkadaşlarınız size neler söylüyor olurdu?

Varlıklı biri mi olmak istiyorsunuz? Varlıklı biri olsaydınız yaşamınızın nasıl


olacağına dair net bir resim çizin ve sonra o resimdeki kişi OLMAYI seçin. İster
yoksul bir yaşamdan zengin bir yaşama isterse zengin bir yaşamdan varlıklı bir
yaşama seçim yapın, kural hep aynı.

Yeni bir VAROLUŞ seçimi yaptığınızda, egonuzun değişime karşı direncini yenmenin
bir yolunu bulabildiğiniz müddetçe bu yeni gerçekliği her zaman yaratacaksınız.

Bu yeni gerçekliği hayatınızda yaratacağınıza hiç şüphe duymadan inanıyor


olmasınız. Bu nedenle size yoksul bir yaşamdan direk varlıklı bir yaşamı
hedeflemenizi önermiyorum. Onun yerine kendinize küçük hedefler koyarak
ilerlemelisiniz. Bir sonraki bölümde küçük hedeflerle başlamanın öneminden
bahsedeceğim.

Tekrar edelim

Çoğu profesyonel, saatini satarak para kazanma gerçekliğinin tuzağına düşer.


Genellikle çok çalışmak ve daha çok para kazanmanın birbirinden ayrılamayacağına
inanırlar.
Sayfa 81
Yeni Metin Belgesi

Bu inanca göre, daha fazla para kazanmanın tek yolu daha çok ve daha uzun
saatler çalışmaktır. Paranın nasıl kazanıldığına dair bu tür bir inancınız
olduğunda, bu gerçeklikten bir çıkış yolunun olmadığını sanacaksınız.

Paranın nasıl kazanıldığıyla ilgili gerçeklik kavramınızı değiştirmedikçe, hiç


bir çıkış yolu bulamayacaksınız.

Bu eski kutudan çıkmak için atmanız gereken ilk ve en büyük adım, varlıklı
olmanın yalnızca bir VAROLUŞ seçimi olduğunu kabul etmektir. Nasıl varlıklı
olacağınızı veya bunun için ne yapmanız gerektiğini bilmenize gerek yoktur. Siz
sadece varlıklı olmayı seçin; nasıl kısmıyla Evren ilgilenecektir ve sizin tek
yapmanız gereken karşınıza çıkan fırsatları kabul etmektir.

9. Bebek Adımları

Uygulamada Tanrı OLMAK

Tanrı’yı gerçekten bilebilmek için, yaşamınızın her alanının (sağlık, zenginlik


ve ilişkiler) tanrısı OLMALISINIZ. Tanrı OLARAK uygulamaya geçmek için,
düşüncelerinizi anlık olarak kontrol etmeye başlamalısınız ve anda yaşama
sanatını öğrenmelisiniz. Gözlemci haline geldiğinizde, egonuzun hakimiyetinden
çıkmış olacaksınız. İlişkilerinizde koşulsuz sevgi alanını nasıl
oluşturacağınızı ve birbirinizi gerçekten nasıl dinleyeceğinizi öğreneceksiniz.

Doğası gereği pasif olan içinizdeki Tanrı gücü, yeni bir VAROLUŞ şekline
kendinizi adamak için sahip olduğunuz yetenektir. VAROLUŞ İlkesi, Çekim İlkesi
ile birlikte sizi inanılmaz güçlü kılar. Tanrı gücünüzü keşfetmek, serbest
bırakmak ve geliştirmek için, onu istediğiniz yeni gerçeklikleri yaratmak
amacıyla sık sık (her gün) ve bilinçli olarak kullanmalısınız.

Bu gücünüzü kendinize kanıtlayın

Sayfa 82
Yeni Metin Belgesi

Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduğunuzu teorik olarak bilmek ve buna inanmak,


sizin içinizi rahatlatan bir farkındalıktır. Fakat siz bu teoriyi uygulamada
test edene ve aldığınız sonuçlarla kendinize kanıtlayana dek bu inanç sizin
koşullarınızda hiç bir değişiklik yapmayacaktır.

Tanrı gücünüz yani niyet ederek yaratma yetiniz, siz bu gücü bilinçli bir
şekilde kullanarak VAROLUŞ seçimi yaptıkça ve mucizevi bir şekilde bu yeni
gerçekliği yaşamınızda yarattıkça daha çok büyüyecektir. Çekim İlkesi’ne olan
inancınızı koruduğunuzda ve yeni gerçekliğinizi yaşamınızda yarattığınızı
gördüğünüzde, güveniniz ve bilinciniz artacaktır.

Bu sadece başka bir kutu

Tanrı’yı gerçekten bilebilmek için, bilincinizi, özgüveninizi ve kendinize


verdiğiniz değeri arttırmalısınız. Kutunuzun dışına çıkış yolu daima bir VAROLUŞ
seçimi yapmaktır. Fakat her yeni VAROLUŞ taahhüdünüz ile kendinize Yaşam
Oyunu’nu oynayacağınız daha büyük bir kutu yaratmış oluyorsunuz.

Anlamanız gereken şey şu ki sizin yeni gerçekliğiniz yalnızca başka bir kutudur;
sizi kendinize daha çok güvendiğiniz, değer verdiğiniz ve bilincinizin çok daha
gelişmiş olduğu bir noktaya götüren yoldaki bir sıçrama tahtasıdır. Yarattığınız
her yeni kutuda, o kutuya yerleşmeye ve o yeni gerçekliğe bağımlı hale gelmeye
meyilli olacaksınız. Sakın orada durmayın! Henüz evinize varmadınız! Kendinize
kanıtlamanız gereken hala çok şey var!

Elde ettiğiniz maddi kazanç ise gerçek ödül olmayacaktır. Gerçek kazancınız yani
kutlayacağınız zaferiniz bilincinizin, özgüveninizin ve kendinize verdiğiniz
değerin artması olacaktır. Mevcut durumunuza yeniden bağımlı hale gelmeme
konusunda kararlı olun. Onun yerine, elde ettiğiniz her başarı sonrası kutunuzun
dışındaki bir sonraki macerayı düşünmeye başlayın.

Artık hazır mısınız?

Kendinize verdiğiniz değeri, özgüveninizi ve bilincinizi arttırırken, bir


noktada artık kanıtlanacak bir şeyin kalmadığını farkedeceksiniz. O zamana
kadar, yeni keşfettiğiniz VAROLUŞ gücünüzü ve yaşamınızı kutlamak için sebepler
yaratmaya çalışın.
Sayfa 83
Yeni Metin Belgesi

Peki şu anda bulunduğunuz nokta neresi? Kutunuzun dışına çıkmaya hazır mısınız
yoksa bu seçimi çoktan yaptınız mı?

Bu kitapta şimdiye dek verilen mesajı doğru anladıysanız, şu anda

1.Kendinizi kutunuzun dışına kuantum sıçrayışı yapmaya hazır hissediyor


olmalısınız.

2.Ya da yeni bir gerçekliğe inanç sıçrayışını çoktan yaptınız ve şu anda


değişime direnç gösteren egonuzla savaşıyor olmalısınız.

3.Ya da halen rolünüze bağımlısınız, bu yüzden de hayalinizdeki daha sağlıklı,


daha varlıklı ve sevgi dolu ilişkilere sahip olduğunuz gerçekliğe inanç
sıçrayışı yapmaktan ölesiye korkuyor olmalısınız.

Bu üç durumdan hangisinde olursanız olun, size bir şeye daha dikkat etmenizi
tavsiye edeceğim. Kutunuzun dışına ilk çıkma girişiminde bulunmadan önce, lütfen
bu girişimin gerçekten kutlayacağınız bir şey olduğundan emin olun.

Bebek adımı

Özgüveninizi ve kendinize verdiğiniz değeri arttırmak için tanımlanabilen bir


kazanca ihtiyaç duyacağız. Kutunuzun dışına atacağınız ilk adım çok büyük
olmamalıdır, aksine bebek adımı olmalıdır. Bebek adımları, benim size kuantum
sıçrayışıyla ilgili anlattıklarıma ters gelebilir fakat şunu düşünün:

Bu mükemmel yaratım güçlerine siz hep sahiptiniz, sadece şimdiye kadar bunun
farkında değildiniz. Bu kitabı okuyarak güçlerinizle ilgili öğrendiklerinizi
gerçek hayatta aldığınız sonuçlarla kendinize kanıtlamadıkça, bunlar sizin için
bir teori olmaktan öteye gitmeyecektir.

Geçmişte en büyük düşlerinizi gerçekleştirmede başarısız oldunuz çünkü değişime


karşı direnç gösteren güçlü egonuz sizi eski kutunuza kolaylıkla geri soktu.
Ancak kutunuzun dışına bu seferki çıkışınızda, egonuzun direncini yenerek galip
gelmek isteyeceksiniz. Sizin bu sürece olan inancınızı sabit kılacak ve daha da
arttıracak bir galibiyet isteyeceksiniz. Bu inancınız sayesinde yeniden ve
yeniden kutunuzun dışına çıkmayı seçebileceksiniz.
Sayfa 84
Yeni Metin Belgesi

Bu sefer yeni bir gerçekliği seçmeden önce onu yaratabileceğinizi bilmeli ve


buna inanmalısınız. Gerçekten ne kadar güçlü olduğunuzu size hatırlatmak için,
şimdiye kadar öğrendiklerinizi yeniden tekrar edelim:

Özet:

Birinci bölümde, sorununuzun bulunduğu gerçeklikten artık bu sorunun bulunmadığı


bir gerçekliğe kuantum sıçrayışı yapabileceğinizi öğrendiniz. Buradaki mesajı
aldıysanız, yalnızca yeni bir VAROLMA şeklini seçerek sorununuzu
çözebileceğinizi biliyor olmalısınız.

İkinci bölümde ise, Tanrı’nın yeni VAROLUŞ seçimleri yapma gücüne sahip bir
kişiselleştirmesi olduğunuzu anladığınızı ve bunun da yeni seçimler yapmanız
için size ilham verdiğini sanıyorum. Sizin de bildiğiniz gibi siz yeni bir
VAROLMA şeklini seçtiğinizde, yeni gerçekliğinizi hayatınızda daima
yaratacaksınız. Kural bu!

Üçüncü bölümü okuyarak, sizin sözünüzün Evren’de bir kanun olduğu gerçeğini
öğrendiniz. Artık siz de biliyorsunuz ki tüm düşünceleriniz ve tüm sözleriniz
birer duadır ve sizin tum dualarınız otomatik olarak cevaplandırılır.

Dördüncü bölümde öğrendiklerinize göre Tanrı’nın niyeti sizin gerçekten ne kadar


güçlü olduğunuzu keşfetmenizdir.

Beşinci bölümde, başarının ardındaki gerçek sırrın kazanan tavrı olduğunu ve bu


tavrı nasıl edineceğinizi öğrendiniz.

Altıncı bölümde, geçmişte hayalini kurduğunuz değişimlerin neden hala


gerçekleşmediğini öğrendiniz. Siz kim olacağınızla ilgili fikrinizi değiştirmeye
kalktığınızda, direnç göstermesini bekleyeceğiniz güçlü bir egonuz var.

Sayfa 85
Yeni Metin Belgesi
Bunu takiben yedinci bölümde hepimizin bir rolü olduğunu ve sizin kendi
rolunüzün şu anda yaşamınızı yönettiğini öğrendiniz. Sizin rolünüz kendinize
oynadığınız bir oyundur; aslında kanıtlanması gerekmeyen bir şeyi kanıtlamaya
çalışmanızdır ve siz kendinize izin verirseniz, zaten o kişi (yeteri kadar
akıllı, iyi, sevilen, vs.) olduğunuzu ve bunu kanıtlamanız gerekmediğini
anlayacaksınız.

Kendi rolünüzün tutsağısınız

Artık kendinizin de bildiği gibi kendi “Ben” ifadelerinizin arkasında Evren’in


tüm gücüne sahipsiniz fakat özgür olmak yerine bir kafesin içine hapsolmuş
durumdasınız. Önceden VAROLUŞ seçiminizi yaptığınız ve şu anda o gerçekliğin bir
tutsağısınız, yani yaşamla ilgili kendi bakış açınızın bir kölesisiniz.

Çoğu kişi (en azından insanların %85’i) kutusunun dışına çıktıktan sonra eski
kutusuna geri dönecektir çünkü bu kişiler içlerindeki değişime karşı olan
dirence yenik düşmektedir. Ya da mevcut durumlarının tuzağından çıkamayacaklar
ve istedikleri zenginliğe erişemeyeceklerdir çünkü bu insanlar seçim güçlerini
ve gerçek kimliklerini henüz keşfetmemişlerdir.

Siz ise bu durumun bir istisnası olacaksınız ve bu kalıpları yıkayacaksınız


çünkü siz gerçeği biliyorsunuz. Kendinizin Tanrı’nın kuantum sıçrayışı yapma
gücüne sahip bir kişiselleştirmesi olduğunu biliyorsunuz. Ancak egonuzun
direnciyle başa çıkmakta ustalaşana dek ne yazık ki onun bir tutsağı olmaya
devam edeceksiniz.

Egonuzun gerçeklik kavramı tuzağından nasıl kurtulacaksınız? Egonuzun direncini


yenmek ve kutunuzun dışında kalmayı sürdürmek için nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Bunun cevabı tabii ki de bebek adımları ile başlamaktır.

Sizin aradığınız şey kesinliktir

Kutunuzun dışına atacağınız ilk bebek adımı için, rahatlık alanınızın yeterince
dışında olan ve sizi terleten bir hedef seçmeniz gerekecektir. Öyle bir hedef
seçmelisiniz ki örneğin sekiz haftanın sonunda ulaşacağınıza inandığınız bu
hedef sizi ileriye götürmeli fakat niyetinizin gerçekleşeceğiyle ilgili
inancınızda herhangi bir şüphe yaratacak kadar da ileriye götürmemelidir.

Sayfa 86
Yeni Metin Belgesi

Başarınızın kilit bileşeni, sizin istediğiniz sonucu alacağınıza olan


inancınızın düzeyidir. İsa’nın da dediği gibi, “İnandığın gibi olsun”.

Hayatta alabileceklerinizin hiç bir sınırı yoktur ancak sizin sürece olan
inancınızın geçici bir sınırı vardır. Sizin istediğiniz sonucu alacağınıza olan
inancınızın kesinlik seviyesi, kutunuzun dışına attığınız bir sonraki adımda
elde edeceklerinizden çok daha önemlidir.

Özgüveniniz, kendinize verdiğiniz değer ve süreçin işleyeceğiyle ilgili kesinlik


hissiniz ne kadarsa, yaratım seviyeniz de o kadar olacaktır. Kesinlik hissiniz
arttıkça, bilinciniz de artacaktır.

Daha fazla kesinlik kazanma

Her bir yaratımınız, sizin sürece olan inancınızı daha da arttıracaktır.


Kesinlik hissiniz arttıkça, kendinize olan güveniniz ve yaratım güçleriniz de
artacaktır. Elde ettiğiniz her bir başarı sayesinde gitgide daha büyük ve daha
iyi hedefleri seçiyor ve bunları erişilebilir ve inanılır görüyor olacaksınız.

Tüm yaşamınız boyunca kutunuzun dışında VAROLUŞ seçimleri yapıp durdunuz ve bu


seçimlere ait sonuçları yarattınız ancak bugüne kadar hiç bir zaman VAROLUŞ
gücüne sahip olduğunuz için kendinize itibar etmediniz. Onun yerine, her
başarınızın sizin YAPMA eyleminizin bir ürünü olduğunu olduğu konusunda
kendinizi kandırdınız.

Egonuz başarının yalnızca bir şey yaparak elde edileceğine sizi inandırmaya
çalışıyor.

Siz bir şeyi YAPTIĞINIZDA güçlü olduğunuzu sanıyorsunuz; bense bunun aksine size
diyorum ki sizin gerçek gücünüz VAROLUŞ seçimlerinizdir ve siz bunu anlarsanız
çok ciddi bir kazancınız olacak. Siz gereken VAROLUŞ seçimini yaptığınızda ve
buna taahhüt ettiğinizde, geri kalanını yani YAPILACAK şeyleri Çekim Yasası’na
bırakmayı ve bu yasaya güvenmeyi öğreneceksiniz.

Sayfa 87
Yeni Metin Belgesi
Artık direnç etkisini gösterecektir

Siz seçimi yapmadan önce ve yaptıktan sonra egonuzun direnci devrede olacaktır.
Bu direnci aşabilmek için, yeni yöntemler öğreniyor olacaksınız. Benim size
tavsiyem bu dirençle nasıl başa çıkacağınızla ilgili net bir bilginiz yoksa,
bebek adımını henüz atmayın.

İlerleyen bölümlerde, ego direnci ile başa çıkmanızda işinize yarayacak güçlü
araçlardan bahsedeceğim. Örnek verecek olursak;

o Egonuz, misyonunuzu başaracağınıza dair olan inancınızda şüphe yaratmak


için üzerinizde bunaltma ve erteleme gibi türlü numaralar kulllanmaktadır.

o Egonuz, yeniden eski kutunuzunda düşünmeniz için sizinle zihinsel


konuşmalar yapar. Bu tür zihinsel konuşmalarla başa çıkma konusunda Güç
Duruşu’nu nasıl en güçlü silahınız olarak kullanabileceğinizi öğreneceksiniz.

o Egonuz, sizi ürkütüp yeniden eski kutunuza alabilmek için korku, şüphe
ve kaygı duygularını kullanır. Güç Paketi adlı destek grubunuzun, egonuzun bu
tür korku taktikleriyle başa çıkmada en etkili araç olduğunu anlayacaksınız.
Destek grubunuz, kutunuzun dışında kalmanız için sizi teşvik edecek ve size güç
verecektir.

o Başarıya giden yolun “OL, YAP VE SAHİP OL” olduğunu bilen bir VAROLUŞ
koçundan destek almaya başladığınızda, başarı yüzdenizi çok büyük ölçüde
arttıracaksınız.

Tüm bu araçlarla ilgili bilgileri ve daha fazlasını ilerleyen bölümlerde


bulacaksınız. İlk bebek adımınızı atmadan önce bunları okumanızı tavsiye
ediyorum.

Şimdi sıra yeniden sizde!

Şimdiye kadar neler öğrendiniz?

Sayfa 88
Yeni Metin Belgesi

Sayfa 89
Yeni Metin Belgesi

2. KISIM Ego Tuzakları

Egonuzun değişime karşı gösterdiği direnç

Egonuzun yaşamdaki temel görevi, kendini kim olarak algılıyorsa o kimliğini


korumak ve sürdürmektir. Egonuzun kimliği tamamen sizin mevcut gerçeklik
kavramınıza dayanır. Egonuz, görevinin mevcut durumunuzu korumak ve sürdürmek
olduğunu sanır. Siz koşullarınızı iyileştirme konusunda ciddileştiğinizde,
egonuz bu değişimi kendi varlığını sürdürebilmesi açısından bir tehdit olarak
algılar.

Egonuzun buna karşı iki mücadele taktiği olacaktır:

1. Sizin kutunuzun (mevcut durumunuz, gerçekliğiniz) dışına çıkmanızı


engellemeye çalışacaktır.

2. Siz kutunuzun dışına çıkmayı seçtiğinizde, sizi eski varolma halinize


geri döndürmeye çalışacaktır.

Egonuzun bu direnci ile etkin bir şekilde başa çıkabilmek için, neden değişime
karşı direnç gösterdiğini anlamalısınız ve egonuz girişiminizi sabote etmeye
kalktığında şaşırmamalısınız. Egonuzun taktiklerini öğrendiğinizde, başarınızı
engelleme girişimleriyle başa çıkmak için güçlü araçlara ihtıyacınız olacak. Bu
araçların neler olduğunu 3. kısımda öğreneceksiniz.

2. kısımda egonuzun bir çok tuzağını öğreneceksiniz ve bu tuzaklardan bir


tanesine düştüğünüzde bunun egonuzun tuzağı olduğunu hemen anlayabileceksiniz.
Sayfa 90
Yeni Metin Belgesi
Bu bölümde, egonuzun her bir taktiğiyle ilgili bilgi verilecek ve bunlarla başa
çıkmanız için tavsiye edilen araçlardan bahsedilecek.

Bölüm 10-17: Egonuzun sizi mevcut gerçekliğinizde tutmak için kullandığı


taktikler

10 Boş Hayaller

11 Hafıza Kaybına Uğradınız

12 Hiç Bir Çıkış Yolu Yok

13 Nasıl Olacak Bilmiyorum

14 Zihinsel Konuşmalar

15 Bunaldınız mı?

16 Erteleme

17 Egonuzun Sizi Kandırma Girişimleri

Siz yeni bir VAROLUŞ taahhüdü ile kutunuzun dışına çıkmayı seçtiğinizde, egonuz
farklı bir taktik kullanmaya başlayacaktır. Siz seçiminizi yapmadan önce egonuz
sizi hiç bir çıkış yolu olmadığı konusunda ikna etmeye çalışır; siz kutunuzun
dışına çıktığınızda ise bu oyun değişir. Egonuzun yeni taktiği sizi kandırarak
eski kutunuza geri sokmaya çalışmaktır.

Bu noktada siz yeni VAROLUŞ tahhüdünüzü yapmış olacaksınız ancak egonuz sizin bu
yeni gerçekliğinizi henüz kabul etmemiş olacak. Yeni strateji olarak ise bazı
kurnaz yöntemlerle sizi eski kutunuza geri sokmaya çalışacak. Siz kendinizi
egonuzun gözünden görme tuzağına düşerseniz, egonuzun bu taktiği işe yaramış
olacaktır.

Siz kutunuzun dışına çıkmayı seçtikten sonra, egonuzun sizi eski kutunuza geri
sokmak için kullanacağı tuzaklar şunlardır:

-Hafıza kaybı: Seçim gücüne sahip olduğunuzu unutturma

-Kendinden şüphe etme

-Zihinsel konuşmalar
Sayfa 91
Yeni Metin Belgesi

-Bunaltma

-Erteleme

-Egonuzun sizi kandırma girişimleri: “yeterince başarılı değilsin, bunu


tekrardan başaramazsın”

-Güç Paketi buluşmalarınıza katılmayı unutturma

-Mücadele araçlarını kullanmayı unutturma

-Korkuların hakimiyetine girme fakat yardım istemekten çekinme

10. Boş Hayaller

Boş hayali hedeflemek

çok uzak bir adımdır

Sizin yaratım güçlerinizi geliştirmenizin tek yolu, gitgide büyüyen başarılı


bebek adımlarınızı kutunuzun dışına birer birer atmaktır.

Yıllar önce bolluk atölyelerini vermeye ilk başladığımda, katılımcılara kısa


dönemde kendileri için erişilemez görünen hedefleri seçmelerini söylüyordum. Bu,
ben dev bir inanç sıçrayışından ziyade daha küçük fakat başarılı bebek
adımlarıyla başlamanın önemini ve gereğini anlamadan önceydi.

Kuantum sıçrayışını yapma gücüne SAHİP MİSİNİZ? Evet, kesinlikle! Fakat bir
sıçrayışla ne kadar ileri gidebileceğinize inanıyorsanız, ancak o kadar ileri
gidebilirsiniz.

Ancak inandığınız kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz

Sırıkla atlama rekoru uzun yıllar boyunca kırılamamıştır. Çünkü bir sebepten
ötürü sporcular bu rekorun hiç bir zaman kırılamayacağına inandılar. Ancak bir
Sayfa 92
Yeni Metin Belgesi
erkek sporcu bu rekoru sonunda kırdı.

Bunun üzerine, sporcuların kendilerine koydukları bu zihinsel sınır kalktı ve bu


rekor yeniden ve yeniden kırıldı. Bu örnek bize ancak inandığımız kadar yükseğe
sıçrayabileceğimizi kanıtlamaktadır.

Yıllar önce herhangi bir atölye katılımcısı hedeflerine ulaşamayınca, doğal


olarak hayal kırıklığına uğruyordum. Elbette bunun sebebinin ne olduğunu
anlamaya çalışıyordum. Yanlış giden neydi? Bu ilkelerin istisnasız bir şekilde
çalıştığını biliyordum. Peki bu katılımcılar gerçekten bir VAROLUŞ seçimi
yaptıysa, neden başarısız oluyorlardı?

Çünkü bu katılımcılar baştan boş hayallerle yola çıkıyorlardı; unutmamak gerek


ki hiç kimse inandığı başarıdan daha fazlasını elde edemez.

Egonuz sizi boş hayalleri seçmeye teşvik eder

Egonuz sizi eski kutunuzda tutmaya çalıştığından, en sevdiği tuzaklardan bir


tanesi size boş bir hayali hedef olarak seçtirtmektir. Bu hedefiniz kutunuzun o
kadar dışındadır ki ona ulaşabileceğinize gerçekten inanmıyorsunuzdur.

Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olarak siz bir şeyin olabileceğine gerçekten


inanmazsanız, o zaten olamaz. Ancak inandığınız kadar başarılı olacaksınız.

Burada boş hayallerle kastedilen nedir? Boş hayal, bir kişinin esrarın etkisi
altındayken düşleyebileceği türden çok uzak hayallerdir. Bu tür erişilemez
hedefleri düşlemeniz için esrar kullanmanıza gerek yok çünkü egonuz sizin boş
hayallerinize bayılacak!

Hayallerinizin “aşırı büyük” olmasının, cesaretinizi kırmasına ve sizi büyük


düşlemekten alıkoymasına izin vermeyin! Ben sizin büyük seçimler yapmanızı fakat
ona doğru bebek adımlarıyla ilerlemenizi destekliyorum.

Seçiminizi gerçekten yaptınız mı?


Sayfa 93
Yeni Metin Belgesi

Evren, siz olabileceğine veya olacağına gerçekten inandığınız müddetçe


düşlediğiniz her türlü gerçekliği yaratacak şekilde tasarlanmıştır. Dolayısıyla
siz büyük düşlemeyi sürdürün ancak kısa vadede başarabileceğinize inanmadığınız
ve bunu kabul etmediğiniz bir hedef seçmeyin. Sizin güçlerinizin hiç bir sınırı
yoktur fakat:

o Bu konuda kendinize olan güveninizin az olması, sizin yaratım


güçlerinizi kısıtlayacaktır.

o Kendinize verdiğiniz değere koyduğunuz sınır, daha iyi olanı kabul etme
yetinizi de sınırlandıracaktır.

İki durumda da, yaratım güçlerinize ve kendinize verdiğiniz değere koyduğunuz


sınırı gitgide arttıracaksınız.

Sizin gerçekten taahhüt edip etmediğinizi anlamanıza yönelik testlerden biri,


egonuzun yeni VAROLUŞ seçiminize tepki gösterip göstermediğine bakmaktır. Egonuz
sizin yeni hedefinizi bir tehdit olarak algılamıyorsa, bu hedef boş bir hayal
olabilir. Bu durumda, kendinize erişilemeyecek bir hedef seçtiğiniz için egonuz
çok memnun olacaktır.

Ancak egonuz gerçekten direnç gösteriyorsa, bunu kutlamalısınız çünkü egonuzun


tepkisi sizin kutunuzun dışına çıkma seçimini gerçekten yaptığınıza dair olumlu
bir kanıttır. Artık tek yapmanız gereken şey egonuzun sizi mevcut kutunuzda
tutmak için oynadığı tüm oyunların üzerinde çalışmaktır.

Şunu bilmelisiniz ki egonuz sizi eski kutunuza geri sokmaya ikna etmeden önce
size hafıza kaybı yaşatacaktır. Siz böylece yaşamınızı yeniden egonuz olarak
yaşamaya başlayacaksınız çünkü Gerçek Kimliğinizi unutmuş olacaksınız.

Tekrar edelim

Hatırlayın: Egonuzun esas niyeti sizi zarar görmemeniz için korumaktır. Egonuzun
tek düşündüğü şey varlığını sürdürmektir. Her yeni VAROLUŞ seçimi ise onun
varlığını sürdürebilmesi açısından bir tehdittir.
Sayfa 94
Yeni Metin Belgesi

Egonuzun iki temel mücadele taktiği vardır:

o Sizin kutunuzun (mevcut gerçekliğiniz) dışına çıkmanızı önleyemeye


çalışmak.

o Siz kutunuzun dışına çıkmayı seçtiğinizde, sizi eski kutunuza yeniden


sokmaya çalışmak.

Bu ego direnci ile başa çıkmak için ilk önce egonuzun neden direnç gösterdiğini
anlamalı ve buna şaşırmamalısınız. Egonuzun taktikleriyle ilgili yeterince
bilgilendiğinizde, onlarla başa çıkabilmek için bir takım güçlü silahlara
ihtiyaç duyacaksınız.

2. kısımdaki hedefim, egonun bir çok tuzağı konusunda sizi bilgilendirmek ve


böylelikle bu tuzaklardan birine düştüğünüzde onu tanımanızı sağlamaktır.

11. Hafıza Kaybına Uğradınız

Bunun adı ‘Hafıza Kaybı’dır

Bir çok roman ve filmin konusu, kafasına aldığı bir darbeyle (veya başka bir
sebeple) bir çeşit şok geçirmiş ve böylece kim olduğunu unutmuş bir karakterin
etrafında döner. Bu karakterin yaşadığı şey hafıza kaybıdır.

Hiç düşündünüz mü neden bu tür konulara hep ilgi duyuyoruz? Çünkü belli bir
bilinç seviyesinde biliyoruz ki bu aynı zamanda bizim yaşamımızın hikayesi.
Hepimiz hafıza kaybına uğradık. Nasıl mı? Tanrı’nın birer kişiselleştirmesi
olarak, niyetlerimizle yeni gerçeklikleri yaratma gücüne sahibiz fakat bu güce
sahip olduğumuzu ne sıklıkta hatırlıyoruz?
Sayfa 95
Yeni Metin Belgesi

Ne kadar güçlü olduğunuzu unuttunuz

Yaşamımız boyunca yeni gerçeklikleri yaratıp durduk fakat gerçekten ne kadar


güçlü olduğumuzu hep unutuyoruz. Bu süreç şu şekilde işlemektedir:

o Tamamen yeni bir gerçekliği başlatan bir VAROLUŞ seçimi yaparız.

o Bu gerçekliğe ait koşulları hayatımızda yaratırız.

o Bu yeni yaratımımızın heyecanını bir süre yaşarız ve sonra

o Yarattığımız bu gerçekliğe yeniden bağımlı hale geliriz ve gerçekten kim


olduğumuzu unuturuz.

Bu yaratım sürecinin bir noktasında, yeni bir VAROLUŞ seçimi ile koşullarımızı
değiştirme gücüne sahip olduğumuzu unutacak şekilde programlandık. Bu noktada
bir kez daha kendi yaratımımızın tuzağına düşmüş oluruz ve bu çıkmazı kendimizin
yarattığı konusunda hiç bir sorumluluk almayız.

Şunu farketmelisiniz ki seçim gücünüzü kaybettiğinizde, hafıza kaybına


uğrarsınız ve size “hiç bir çıkış yolu yok”muş gibi gelir.

Neden Hafıza Kaybına Uğruyoruz?

Yaşam Oyunu, bizi bilincimizi devamlı olarak geliştirmeye teşvik edecek şekilde
tasarlanmıştır. Görünen o ki bu süreç bilincimizi yeniden kaybedip kazanmamızı
gerektirmektir.

Örnek olarak, bilincinizi arttırmak için kutunuzun dışına çıkmayı seçmelisiniz.


Bu kutunun dışına çıkma adımını bir düşünün. Siz de anlayacaksınız ki kutunuzun
dışına çıkmadan önce o kutunun İÇİNDE olmalısınız ve yaşamı oradaki bakış
açısıyla deneyimlemelisiniz.

Şu anda bulunduğumuz yeri gerçekmiş gibi deneyimleyebilmek için, kutumuzun


dışına her çıkışımızda hafıza kaybına uğrayacağımızı kabul edelim. Sonra,
Sayfa 96
Yeni Metin Belgesi
değişim için yeniden hazır hale geldiğimizde, bir kez daha aydınlanma (ben bunu
zaten biliyordum anı) yaşayacağız ve seçim gücümüzü yeniden keşfedeceğiz.
Kutunun dışına her çıkışımız, bizi yeni bir farkındalık seviyesine taşıyacaktır.

Her kutunun dışına çıkma girişimimizde, gerçek kimliğimizin daha çok farkına
varacağız. Ancak her çıkışımızda, Yaşam Oyunu’nu oynayacağımız daha büyük bir
kutu yaratmış olacağız. Bizim yaptığımız şey yeni kutumuzu yaratmak, onun içinde
bir süre yaşamak ve sonra bağımlılığımızı kırıp, yolumuza devam etmeye cesaret
edene dek o kutuya bağımlı hale gelmek ve o kutuda sıkışıp kalmaktır. Peki tüm
bunların amacı ne?

Düşünün ki çok uzun bir merdiveni tırmanıyorsunuz ve her bir basamakta yaşama
dair yeni bir bakış açısı kazanıyorsunuz. Kendinizle ilgili bu yeni farkındalık
seviyesinde, bu yeni heyecan verici gerçekliğin içinde, bu yepyeni bakış
açısıyla bir süre yaşamınızın keyfini sürmeniz gerek.

Yaratım süreci

Bilincinizi geliştirmenin yolu, dev bir adımla merdivenin en üst noktasına


çıkmak değildir. Bu süreç, bir sonraki adımı atmak, sonra oradaki durumunuza
olan bağımlılığınızdan kurtulmak için hazır olduğunuzda yeniden kutunuzun dışına
çıkmayı seçmek ve yolunuza devam etmekten ibarettir.

Bilincinizdeki büyümeyi temsil eden (ben zaten bunu biliyordum hissine


kapıldığınız) aydınlanma anı, sizin yepyeni bir VAROLMA halini, yani yeni bir
gerçekliği seçme gücüne sahip olduğunuzu tekrardan hatırladığınız andır.

İnsanoğlunun yaratım süreci “OL, YAP VE SAHİP OL” şeklindedir. Çalışan tek
yaratım düzeni budur ve süreçteki her bir adım bir sonraki adım açısından hayati
önem taşır. Bu adımların hiç bir tanesini atlayamazsınız. Bir şeyi YAPMADAN önce
(o kişi) OLMALISINIZ ve SAHİP OLMADAN önce YAPMALISINIZ.

Bizler nerede takılıyoruz?

Bizler, döngünün SAHİP OLMA kısmına bağımlı hale geliyoruz ve sonra bulunduğumuz
Sayfa 97
Yeni Metin Belgesi
yere (mevcut durumumuza) olan bağımlılığımızdan vazgeçmek istemeyip, orada
kalıyoruz. Bu bağımlılıktan kurtulmak yaratım sürecinin olmazsa olmaz
parçalarındandır ve en zor adımıdır. Unutmayın ki şu anda bulunduğunuz yerden
çıkmadan, istediğiniz yere gidemezsiniz.

Bilincinizi geliştirmek için, SAHİP OLMA’ya olan bağımlılığınızı aşarak, yeni


bir VAROLMA HALİNE geçmelisiniz. Yepyeni biri olarak VAROLMAK için gerekli alanı
yaratmak amacıyla, önce neye ve kime bağımlıysanız, bu bağımlılığınızı
koparmanız gerekecektir.

Bu, bağımlılığınızdan kurtulmak için herhangi bir ilişkinizi bitirmelisiniz


anlamına gelmez. Ya da yeni bir şeyi seçmeden önce sahip olduğunuz tüm şeylerden
vazgeçmeniz gerektiğini de göstermez. Bunun anlamı, yaşamı farklı bir bağlamda
deneyimleyebilmek için o kişiye veya şeye duyulan ihtiyaç duygusundan
kurtulmaktır. Bağımlılığınızı kırdığınız anda, o kişiye veya şeye sahip olmaya
devam edeceksiniz ancak bunu ihtiyaç duyduğunuz için yapıyor olmayacaksınız.

Yaşamınızı herhangi bir alanda iyileştirmek istiyorsanız, yeni bir varolma


haline geçebilmek için mevcut kimliğinize olan bağımlılığınızdan kurtulun.

YARAT, DENEYİMLE VE YIK

Zaman zaman neden hafıza kaybı yaşadığımızı anlamanıza yardımcı olmak için, “OL,
YAP VE SAHİP OL” şeklindeki yaratım sürecine kutunuzun dışındaki maceralar
serisi olarak bakalım.Tekrar eden OL, YAP VE SAHİP OL döngüsünü, “YARAT,
DENEYİMLE ve YIK” döngüsü ile karşılaştırdığımızda, OL adımı “YARAT”, YAP adımı
“DENEYİMLE” ve SAHİP OL adımı “YIK” adımına denk gelir (Çünkü siz bir şeye sahip
olduğunuzda, asıl o şey size sahip olmaya başlar ve siz ona bağımlı hale
gelirsiniz; bu yüzden onu yıkmak gerekecektir).

Siz bağımlılığınızı kırdığınız anda (yıkma adımı), bu döngü yeniden


başlayacaktır. Siz nasıl SAHİP OLACAĞINIZI ve SAHİP OLMAYA bağımlı olmamayı
öğrendiğinizde özgür bir ruh olacaksınız. Bir sonraki cesaret gerektiren
maceranıza devam etmekte özgür olacaksınız.

Bulunduğunuz yere bağımlı hale geldiğinizde, SAHİP OLMA kısmında takılmış


olacaksınız. Bu durumda, bir kez daha hafıza kaybına uğramış ve dümeni egonuza
geri vermiş olacaksınız. Egonuz bunu üzerine “Bulunduğun yerde sıkışıp kaldın ve
Sayfa 98
Yeni Metin Belgesi
hiç bir çıkış yolun yok” kozunu oynamaya başlayacaktır.

12. Hiç Bir Çıkış Yolu Yok

Hiç bir çıkış yolu yok

Siz hafıza kaybına uğradığınız için egonuzun oynayabildiği en büyük oyun, sizi
mevcut durumunuzdan kurtulmanın hiç bir yolu olmadığına dair kandırmaktır. Size
soruyorum: Hayatınızda kaç kez içinde bulunduğunuz koşullardan kurtulmanın bir
yolu olmadığına inandığınız için bulunduğunuz yerde kaldınız?

Peki ya şimdi? Kendinizi çözümsüz bir ilişkinin, işin veya maddi durumun kölesi
olarak mı görüyorsunuz? Tanrı’nın, yapacağı yeni VAROLUŞ seçimleriyle
sorunlarını çözme gücüne sahip bir kişiselleştirmesi olduğunuzu hatırlatırsak,
bu hislerinizin ne kadar anlamsız olduğunu görebiliyor musunuz?

Tüm yaşamınız boyunca istemediğiniz koşulların bulunduğu kutudan çıkmayı seçmiş


ve kutunuzun dışındaki yeni VAROLUŞ kararlarını almış olduğunuzu düşünürsek,
hala hiç bir çıkış yolunun olmadığına inanmanız sizce de mantıksız değil mi? Siz
kutunuzun dışına her çıkışınızda, hayatınızda yepyeni bir gerçekliği ve ona ait
yeni koşulları yarattınız.

Tuzak

Sizin gücünüz vardı fakat siz onu kaybettiniz! Nasıl seçim yaptığınızı
unuttunuz! Sizce de düştüğünüz bu tuzak çok saçma değil mi?

Yine aynı hikaye! Yeni kutunuza yerleştiğinizde, yeniden tuzağa düşmüş


Sayfa 99
Yeni Metin Belgesi
oluyorsunuz. Bir önceki büyük sorununuzu yeni bir VAROLUŞ taahhüdü yaparak
çözdüğünüzü unuttunuz. Seçim gücünüzü daha evvelden bulmuştunuz, yine
bulabilirsiniz!

“Hiç bir çıkış yolu yok” gerçekliğinden çıkmanın yolu, kim olduğunuzu
hatırlamaktan geçer. Siz seçim gücüne sahipsiniz, her zaman sahiptiniz; yalnızca
ona sahip olduğunuzu unutup duruyorsunuz. Belki de şu anda gerçekten kim
olduğunuzu bir kez daha hatırlamanın tam zamanı!

Artık biliyorsunuz

Artık gayet iyi biliyorsunuz ki bizler unutmak üzere proglamlandık çünkü


gücümüzü mantıkla ve sevgiyle kullanma konusunda ustalaşana dek bebek
adımlarıyla bilincimizi gitgide arttırmamız gerek. Şimdi ise şunu hatırlamanın
tam zamanı: Egonuzun en son yarattığınız gerçekliğin ilüzyonunu sürdürebilmesi
için, sizin güçsüz olmanız gerek.

Bizim içinde bulunduğumuz gerçeklik, işinde gayet başarılı olan egonun


sürdürdüğü bir ilüzyondan ibaret. Bu ilüzyon size gerçekmiş gibi gelmeseydi,
yoksulluğun herhangi bir şeklinin sizin gerçekliğiniz olamayacağını anlardınız.

Dışarı çıkmanın yolu Tanrı’nın mükemmel güçlere sahip bir kişiselleştirmesi


olduğunuzu hatırlamaktan geçer. Bunun farkında olduğunuzda, bu farklı
şekillerdeki yoksulluk ilüzyonunun bir şaka olduğunu anlayacaksınız.

Gerçekten kim olduğunuzu unutup duruyorsunuz çünkü yarattığınız son gerçekliği


tamamen gerçekmiş gibi deneyimlemeniz gerek, çünkü yeni bir uyanışla tekrardan
doğmanız gerek. Siz düşlediğiniz her gerçekliği yaratma gücüne sahip olduğunuzu
bir kez daha hatırlayana dek, kutunuzun dışına nasıl çıkacağınızı
keşfedemeyeceksiniz.

Mevcut koşullarınızdan bıktıysanız, gerçekten kim olduğunuzu hatırlayın ve


yeniden seçiminizi yapın!

Unutmayın ki “Hiç bir çıkış yolu yok” düşüncesi, egonuzun sizi eski kutunuzda
tutmak için oynadığı oyunlardan sadece bir tanesidir. 13. Bölüm’de ise egonuzun
Sayfa 100
Yeni Metin Belgesi
başarının önündeki engeli olan “Nasıl olacak bilmiyorum” oyununu anlamanıza
yardımcı olacağım.

Egonuzun sizi kutunuzda tutmaya yönelik oyunları

Boş hayalleri hedefletme

Hafıza kaybı yaşatma

Hiç bir çıkış yolunun olmadığına inandırma

“Nasıl olacak bilmiyorum!”

Zihinsel konuşmalar

Bunaltma

Erteleme

Egonuzun sizi kandırma girişimleri (Bu sonuçlar yeterince iyi değil gibi
cümleler.)

Şimdi sıra sizde!

Şimdiye kadar yaşadığınız en büyük aydınlanma anınız nedir?

Sayfa 101
Yeni Metin Belgesi

Sayfa 102
Yeni Metin Belgesi
13. Nasıl Olacak Bilmiyorum!

Nasıl olacağını bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?

Egonuzun en sevdiği hikayelerden biri şudur: “Varlıklı biri olmayı seçemem çünkü
nasıl varlıklı olacağımı bilmiyorum! Varlıklı OLAMAM çünkü bunu nasıl yapacağımı
bilmiyorum!”

Ancak “nasıl yapacağımı bilmiyorum” hikayesi, sizin kutunuzun dışına çıkmanızı


engellemek için egonuzun uydurmuş olduğu bir hikayedir. Halbuki siz tüm
yaşamınız boyunca VAROLUŞ seçimleri yapıp durdunuz; örneğin bisiklet sürebilen,
kayak yapabilen ya da yüzebilen biri olmayı seçtiniz. Seçiminizi yapmadan önce
bunları nasıl yapacağınızı bilmiyordunuz, değil mi?

Kız kardeşinizi görmek için San Francisco’ya gidecek olursanız, önce gitmeye
karar verirsiniz ve “nasıl” gideceğinizi sonra düşünürsünüz, değil mi? Yaşamın
çalışma şekli de böyle: Önce VAROLUŞ taahhüdünü yaparsınız ve hedefinize doğru
ilerledikçe “nasıl” kısmıyla ilgilenmeye başlarsınız.

VAROLUŞ kararlarını vermeden önce istediğiniz kişi olmak için ne yapmanız


gerektiğini bilmek sizin göreviniz değildir. Sizin göreviniz, Tanrı’nın
kişiselleştirmesi olarak VAROLUŞ taahhüdünü yapmaktır; siz yolunuzda ilerledikçe
“nasıl” sorusunun cevabını Evren size verecektir. Siz sadece içgüdüsel olarak ne
yapmanız gerektiğini hissediyorsanız, “nasıl” aşamasında onu yapacaksınız.

Varlıklı biri olmak istiyorsanız, tek yapmanız gereken varlıklı biri olmayı
seçmektir. Ne duruyorsunuz? Bu seçimi şu anda yapın. “Nasıl” kısmı fırsatlar
dizisi olarak karşınıza çıkacaktır ve siz hiç bir çaba sarfetmeden, size
otomatik olarak gelecektir. Siz sadece karşınıza çıkan bu fırsatları heyecan ve
çoşkuyla kabul edeceksiniz.

Bu kadar basit bir yaşama sahip olmanızın önündeki en büyük engel, o yaşama
ulaşmak için ne yapacağınızı bilmeniz gerektiğine inanmanızdır ve siz bu inanca
bağımlısınız. Gerçeği söylemek gerekirse, muhtemelen tüm kimliğiniz “Bir şeyin
olmasını istiyorsam, onu nasıl yapacağımı bileceğim ve ben yapacağım”
düşüncesine bağlı. “İstediklerini kendisi bir şeyler yaparak gerçekleştiren”
Sayfa 103
Yeni Metin Belgesi
biri olmanız, kendinizi önemli hissetmenizi sağlar. Siz bu kişisinizdir ve bana
inanın ki bu kimlikten kurtulmak son derece zordur!

Ben de bu yoldan geçtim

29 yıl boyunca New Mexico, Alberquerque’te 100’den fazla çalışanı olan bir
mermer şirketinin sahibi/müdürü olarak çalıştım. Ben VAROLUŞ seçiminin sırrını
keşfedene ve istediklerimin onun vasıtasıyla olmasına izin verene dek,
istediklerimi günde 12 ila 14 saat çalışarak gerçekleştirmeye 15 yılımı
harcadım. “İstediklerini kendisi yaparak gerçekleştiren” biri olduğumu söyleyen
ego kimliğim, ben çalışma süremi günde 14 saatten 4 saate azaltarak yarı emekli
olduktan ve bunun üzerine net karımı üçe katladıktan sonra büyük bir darbe almış
oldu.

Başarınızın önündeki engel olan “istediklerini kendisi yaparak gerçekleştiren


biri” kimliğini bırakmak için, “Bir şeyin olması istiyorsam, onu nasıl
yapacağımı bileceğim ve ben yapacağım” inancından vazgeçmeli ve Evren’e,
sunacağı fırsatlarla VAROLUŞ seçimlerini yerine getirmesi için izin veren kişi
olmayı seçmelisiniz.

Yalnızca yeni bir VAROLUŞ seçimi yapmasını öğrenin. Onun nasıl çalıştığını
görmek için kendinize izin verdiğinizde, başarının en kolay yolunu bulmuş
olacaksınız. Bana inanın ki hayat gerçekten bu kadar basit!

Siz sadece istediğiniz sonuçları seçin. Yeni VAROLUŞ taahhüdünüzü yapın ve sonra
teslimat görevini Evren’e devredin. Başarı süreci, egonuzun sizi inandırmaya
çalıştığı gibi “Dişini sık, eşşek gibi çalış ve istediğini elde et” cinsinden
bir süreç değildir.

Egonuz, para ile çok çalışmanın doğru orantılı olduğuna inanır ancak bu tamamen
yanlıştır. Çünkü en büyük başarılar hiç bir zaman bir şeyler yaparak (bu durumda
çok çalışarak) elde edilmez. Aksine, siz kendinizi bütünüyle yeni VAROLUŞ
seçimine adamalısınız ve başarının bu şekilde size gelmesine izin vermelisiniz.

Egonuz yaşamın bu kadar basit olduğunu öğrenmenizi istemez! Siz ise yaratım
güçlerinizi arttırmak için üç şeyi arttırmaya odaklanmalısınız:
Sayfa 104
Yeni Metin Belgesi

1. VAROLUŞ İlkesi ve Çekim İlkesi’ne olan inancınız,

2. Varlıklı OLMA seçimini yapmanızı sağlayacak olan özgüveniniz,

3. Varlıklı olmanın yolunu öğrendiğinizde, onu kendiniz için kabul etmenizi


sağlayacak olan özdeğeriniz.

Evrendeki kaynaklar sınırsızdır

Sizin şu anda kutunuzun dışındaki bir hedefi seçememeniz, Evren’in size


sunabildiklerinin bir ölçüsü olamaz; bu, kendinize verdiğiniz değer evrendeki
kaynakların ne kadarını kabul etmenize izin veriyorsa onun ölçüsüdür. Evrendeki
kaynaklar sınırsızdır. Tek sınır, bu kaynakların ne kadarını seçtiğiniz ve kabul
ettiğinizle ilgili kendinize koyduğunuz sınırdır.

Kendinize verdiğiniz değeri ve sürece olan inancınızı arttırmanın tek yolu,


yaratım güçlerinizi sizin yeni gerçekliğinize dönüşen bebek adımlarıyla
kendinize kanıtlamanızdır. Her başarılı yaratımınız sayesinde, kendinize olan
güveniniz, inancınız ve kendinize verdiğiniz değer de artacaktır.

Bir sonraki bölüme geçmeden önce, her türlü başarının yeni bir VAROLUŞ taahhüdü
gerektirdiğini anladığınızdan emin olun. “İstediklerini kendisi yaparak
gerçekleştiren” birinden “Evren’e, sunacağı fırsatlarla seçimlerini yerine
getirmesi için izin veren” birine dönüşmek için bilincinizin de bir dönüşüme
uğraması, yeni bir VAROLUŞ seçimi, yeni bir VAROLMA hali gerekmektedir.

“İstediklerini kendisi yaparak gerçekleştiren” biri kimliğinizden vazgeçmeli ve


daha çok pasif olan, seçimini yapan ve Evren’in bu seçimini yerine getirmesi
için fırsatlar sunmasına izin veren biri OLMAYI seçmelisiniz. Daha stressiz bir
yaşama giden bu VAROLUŞ seçimini şimdi yapabilir misiniz? Bu taahhüdü yapmak
istiyorsanız, şimdi tam sırası.

Bir sonraki bölümde, egonuzun sizi eski kutunuza sokmak için ne tür zihinsel
konuşmalar yaptığını öğreneceksiniz.

Sayfa 105
Yeni Metin Belgesi
14. Zihinsel Konuşmalar

Zihinsel konuşmalar;

-Kendi kendinize yaptığınız konuşmalardır;

-Seçmiş olduğunuz şeyi neden yapamayacağınızı, yapmamanız gerektiğini size


söyleyip duran zihninizdeki sestir;

-Kutunuzun dışındaki kararları size sorgulatan egonuzun zihninizdeki


konuşmalarıdır;

-Sizi kutunuza geri sokmaya çalışan egonuzun konuşmalarıdır.

Egonuz, ya sizi eski kutunuzda tutmak için ya da oraya geri sokmak için korku,
endişe ve şüphelere ek olarak zihinsel konuşmaları kullanır. Kendi kendinizle
konuşmanız arada bir olan bir şey değildir. Biz onun farkında olalım ya da
olmayalım, sürekli devam eder.

Siz zihinsel konuşmalarınıza dikkat etmeye başladığınızda, neden mevcut


durumunuza saplantılı hale geldiğinizi anlayacaksınız. Sizi kutunuzun içinde
tutan bu tür düşüncelerdir. Yaşamınızı daha çok arzuladığınız bir gerçeklikte
yaşayabilmek için, düşünme şeklinizi değiştirmeniz gerekecektir. Egonuz, düşünme
şeklinizi değiştirme kararınızı size sorgulatmak için zihinsel konuşma taktiğini
kullanacaktır.

Siz farkedin ya da farketmeyin, yaşamdaki nihai amacınız düşüncelerinizin


kontrolünü elinize almak olacaktır.

Siz düşüncelerinizi dinlemeye başladığınızda, bu düşüncelerinizin bir kalıbı


olduğunu farkedeceksiniz. Bu düşünceler, sizin yaşam deneyiminizin kalıbını
oluşturur. Tanrı’nın kişiselleştirmeleri olarak bizler düşündüğümüz şeye
dönüşürüz; düşüncelerimizin kalıbı kim olduğumuzu veya kime dönüştüğümüzü
belirler.

Koşullardaki bir değişim öncelikle yeni bir VAROLUŞ taahhüdünü, çok daha iyi
koşulların bulunduğu bir gerçeklikteki yeni bir VAROLMA halini gerektirir.
Kendinizle ilgili algınızdaki bu değişim aslında düşüncelerinizin kalıbındaki
Sayfa 106
Yeni Metin Belgesi
bir değişimdir.

Eski varolma halinizin dışına atacağınız ilk adım yeni bir VAROLUŞ seçimidir ve
ikinci adım ise egonuzun değişimle ilgili düşüncelerini dinlemeye başlamaktır.
Evriminizin bu aşamasında, kutunun dışına çıkmayı seçenin kendi özgür ruhunuz
olduğunu, sizi eski gerçekliğe yeniden sokmaya çalışanın ise egonuz olduğunu
unutmamalısınız.

Araç

Diğer bölümde, düşüncelerinizin kalıbını değiştirmek için mükemmel bir araç olan
Güç Duruşu’nu öğreneceksiniz. Güç Duruşu ile egonuzun zihinsel konuşmalarla
yarattığı tuzaktan kolaylıkla kurtulacak ve çok daha iyi bir gerçekliği
vizyonlayacaksınız, sonrasında bu yeni gerçeklikteki kişi OLMAYI seçeceksiniz.

Güç Duruşu’nda ustalaştığınızda, modunuzu saniyeler içinde değiştirebilir hale


geleceksiniz. Şüphelerinizden sıyrılıp kendinize güvendiğinizi hissedeceksiniz.
Dikkat ettiğinizde, yeni kazandığınız bu kendine güven duygusunun hayatınızda
hemen yeni bir şeyleri yarattığını farkedeceksiniz.

15. Bunaldınız mı?

Yapılacaklar listeniz sizi bunaltıyor mu?

Egonuzun sizi eski kutunuza geri sokmak için en sevdiği taktiklerden biri,
yapılacaklar listeniz her kabardığında sizi bunaltmak, strese sokmaktır. O anda
yapmanız gereken (ya da yapmak zorundaymışınız gibi görünen) şeyler yüzünden
bunaldığınızı hissettiğinizde, egonuz bu fırsatı çaresiz durumdaymışınız gibi
göstermek için kullanır.

Sayfa 107
Yeni Metin Belgesi

Egonuz, kutunun dışına çıkma girişiminizde cesaretinizi kaybettirmek için her


fırsatı kollayacaktır. Bu durumda, giderek kabaran yapılacaklar listeniz
egonuzun “bunaltma” kozunu oynaması için mükemmel bir fırsat olacaktır.

Yenilgi tavrı

Bunalma, yapmanız gereken her şeyi yapamayacağınız korkusuyla başlayan bir


yenilgi tavrından başka bir şey değildir. Başınızı kaşıyacak vaktinizin
olmaması, yapılacaklar listeniz biraz kabardığında egonuzun kullanacağı bir
hikayeden ibarettir. Egonuzun bu korku taktiği ile nasıl mücadele edeceksiniz?

Hiç kimse yapılacaklar listesindeki her şeyi yapamaz, böyle bir şeyi ummaz bile.
Siz ise egonuzun bu oyunu karşısında şu soruları sormalısınız:

Bugün bunların hepsini yapmazsam ne olur?

Bugün yapamadıklarım yarına kadar bekleyebilir.

Aşağıdaki hikaye hissettiğiniz bunalma duygusuna, farklı bir açıdan bakmanıza


yardımcı olabilir.

Danışmanlık

15 yıl boyunca kendi işimi başarıyla idare ettikten sonra, ofis müdürümü genel
müdürüm olarak atayarak ve günde 14 saat yerine 4 saat çalışmayı seçerek yarı
emekliliğe ayrıldım. O günden sonra kendime ayıracak bir sürü boş zamanım oldu
ve firmama yalnızca belli zamanlar yönetim danışmanı olarak hizmet verdim.

İşlerini %25 oranında arttırmak isteyen bir kiropraktör arkadaşıma da


danışmanlık hizmeti veriyordum. Onun bolluk koçuydum ve kendisi bu geçişi yapmak
için benden yardım istedi. İşlerini iki katına çıkardığını vizyonlarsa, ona
yardım edebileceğimi söyledim.

Sayfa 108
Yeni Metin Belgesi

Hedefi koyduk

Bu kadar büyük bir artış düşüncesi onun inanç sistemine karşıydı ta ki ben ona
zaten ortağının izin gününde normalde baktığı hastaların iki katına baktığını
söyleyinceye kadar.

İlk adım olarak, onunla ve çalışanlarıyla düzenlediğim bir toplantıda bu yeni


hedefi herkese açıkladım. Umduğum gibi, hem resepsiyonisti hem de muhasebecisi
işlerin iki katına çıkması karşında bunalacaklarını sanarak dehşete düştüler.

Bunalma

Resepsiyonisti/ofis müdürü, muhtemelen işleri iki katına çıkarma kararında


kendisine danışılmadığı için o anda işi bırakmaya karar verdi. Muhasebeci ise
gözyaşları içerisinde “İşimi seviyorum ancak iki katı iş yükünü kaldırmam mümkün
değil” diyerek tepkisini gösterdi.

Muhasebeciyi aksine inandırmak bana düştü. Kendisine iki saat boyunca koçluk
yaparak, hasta evraklarını şu anki düzenleme yöntemlerinin hiç efektif
olmadığını kabul ettirdim. Sonra ise her hastanın evrak işini yarıya indiren
yeni bir yöntem sundum.

Faydalar

Muhasebeciye yeni çalışma şeklinden daha çok memnun olacağını ve işlerin iki
katına çıkmasıyla artan gelirin kendisi için de iyi bir zam fırsatı
olabileceğini söyledim. Sonunda işleri iki katına çıkarma fikri ona da mantıklı
gelmeye başladı.

Sonuç olarak yeni bir resepsiyonisti işe aldık ve üçüncü ayın sonunda
kiropraktör arkadaşımın işleri iki katına çıkmıştı. İşlerini büyütme kararının
ek bir faydası olarak, hem kiropraktör hem de muhasebecinin bilinci çok güçlü
bir dönüşüme uğradı.

Sayfa 109
Yeni Metin Belgesi

Bilinçte bir dönüşüm olmadan hiç bir şey olamaz

Şunu anlamalısınız ki bilincinde bir dönüşüm geçirmeden muhasebecinin bu yeni


işi yapmasının hiç bir yolu yoktu. Zira bu dönüşüm gerçekleşti. Muhasebeci
kendisiyle ilgili düşüncelerini tamamıyle değiştirdi; önceden çok utangaç,
çekingen ve içine kapanık biri olan bu kişi, heyecan verici ve kendine güvenen
bir kadına dönüştü.

İki saat boyunca hissettiği bunalma ve döktüğü gözyaşı sonrası muhasebecinin


egosu öldü ve kendisi yepyeni biri olarak yeniden doğdu. “Bunu yapmam hiç bir
şekilde mümkün değil” düşüncesinden “Her şeyi yapabilirim!” inancına geçtiği
sırada, capcanlı, dinamik ve çekici bir kadına dönüştü.

İki Dönüşüm

Kendisini çok önemsiz biri gibi gören muhasebeci, üç aylık bir süre içerisinde
çok popüler olan genç bir kadına dönüştü ve hiç erkek arkadaşı yokken, hayatına
bir sürü erkek girdi. Muhasebecinin geçirdiği dönüşüm, arkadaşıma işini ikiye
katlaması için ettiğim yardımın bedeliydi.

Sonuç olarak, kiropraktör arkadaşım çok daha güzel bir tesise taşındı ve işini
büyütmeye devam etti. Ortağı ise eski iş yerinde kaldı ve her ikisi de çok
başarılı oldular.

Ya Siz?

Bu örnekten sonra siz de gelirinizi ikiye katlamayı düşünmeye başladıysanız,


bilin ki bu süreç bir VAROLUŞ seçimi ile başlayacaktır. Önceki bölümde de
dediğim gibi bunun nasıl olacağını bilmenize gerek yok. Tek yapmanız gereken
bunun olabileceğine ve olacağına inanmak. Buna dair şüphesiz inancınız
sayesinde, VAROLUŞ taahhüdünüzü yapmak için gerekli cesareti bulacaksınız.

İstediğiniz değişim, ancak bilincinizdeki dönüşümün bir sonucu olarak


gerçekleşebilir. Satışlarını ikiye katlayan biri olmayı seçerek, kim olduğunuzla
ilgili fikrinizi çok büyük bir ölçüde değiştirmiş olacaksınız.
Sayfa 110
Yeni Metin Belgesi

Personelinizle yeniden masaya oturmalısınız

İşlerinizi ikiye katlama fikri doğal olarak personelinizin bunalma hissine


kapılmasına sebep olacaktır. Bu niyetinizi onlara açıkladığınızda, personeliniz
ve çalışanlarınızla yeniden masaya oturmaya ya da onları kaybetmeye hazır olun.
Bazı çalışanlarınız bu değişimi yaşamak istemeyecektir. Bu yüzden onların yerine
başkalarının gelmesi gerekecektir. Bu, sadece büyüme sürecinin bir parçasıdır.
Bunu şimdiden kabul etmelisiniz.

Sizinle kalanlar yeni bir görev tanımına ihtiyaç duyacaktır. İş hacmindeki


artışın onları ve işlerini nasıl etkileyeceklerini önceden düşünün. Artan işi
kolaylıkla nasıl idare edebilecekleri ve sizi bu büyümede nasıl
destekleyebilecekleri konusunda onlara tavsiyelerde bulunun. Bu büyümeden elde
edeceğiniz karı paylaşacağınızı onlara söyleyin ve artışı en az sizin kadar
arzulamalarını sağlayın.

Sizinle devam etmeyi seçen kişilerin bilinci de sizinkine paralel olarak


büyüyecektir ve bu kişiler iş artışını nasıl idare edeceğinizle ilgili harika
fikirlerle size gelecektir. Siz niyetinizi açıklamadan önce, personelinizin ve
çalışanlarınızın bu büyümeden nasıl bir fayda sağlayacağını, yani artan karları
nasıl paylaşacağınızı düşünün ve bunu onlara önceden açıklayın.

Bir personeliniz yoksa, siz işinize hayat veren ve onu büyüten vizyonunuzu
sürdürürken, bu işi idare edecek anahtar kişiyi işe almayı düşünebilirsiniz.

Tüm bunların hepsini ben yapmalıyım

Bunalma hissine sebep olan şey “Her şeyi ben yapmalıyım, aksi takdirde bunun
cezası ya da sonucu çok ağır olur” düşüncesidir. Elbette bu cezalar gerçek
değil. Onlar, egonuzun sizi eski kutunuza sokmak için uydurduğu birer hikaye.

Herkesin yapabileceğinden çok daha fazla yapması gereken şey var. Ancak gelin
görün ki bunların hepsini birden yapabilen hiç kimse yok! Bundan kaynaklanan
bunalma hissi ile başa çıkmak için kendinize her zaman şu soruyu sorun:
“Bunların hepsini yapmazsam ne olur? Hiç bir şey olmaz!”
Sayfa 111
Yeni Metin Belgesi

Ego iş başında

Yapılacaklar listeniz karşısında bunalıp panik olduğunuzda bilin ki bunun


arkasında kesinlikle egonuz var. Egonuzun bu tuzağına düşmeyin ve gözlemleyen
kişi olun. Egonuzu, tüm bu listedekileri yapmazsa başına gelebilecek kötü şeyler
yüzünden ödü kopan, içinizdeki altı yaşındaki çocuğunuz olarak kabul edin ve ona
gülümseyin.

Yapılacaklar listenizi tamamladığınızda, ona öncelik verin. Listedekilerin


hepsini bugün yapamama olasılığını kabul edin ve ilk önce en önemlilerinden
başlayın.

“Kolaylaştır” düğmesi

Listedekilerin hepsini yapamama olasılığını kabul ettiğiniz zaman göreceksiniz


ki muhtemelen bunların hepsini ve hatta daha da fazlasını o gün yapacaksınız
çünkü denklemden stres öğesini çıkarmış olacaksınız. Diğer bir deyişle,
kolaylaştır düğmesine basmış olacaksınız.

Hatta korkuyu ortadan kaldırdığınızda ne kadar çok şey yapabildiğinizi görüp


hayrete düşeceksiniz ve bunların bazılarının sizin müdahelenize gerek bile
kalmadan tamamlandığını göreceksiniz.

Bunalma hissinden uzak durmak için kendinize bir kolaylaştır düğmesi satın alın.

Kendinize bir hedef koyduysanız ve yapma aşamasını erteleyip duruyorsanız, 16.


bölümde bunun sebebini anlayacaksınız.

16. Erteleme

Sayfa 112
Yeni Metin Belgesi

Ertelemek Varoluş taahhüdünüzü gerçekten yapmadığınızı gösterir

Yapacaklarınızı erteleyip duruyorsanız, egonuz kutunuzun dışındaki niyetlerinizi


sabote ediyordur. YAPMA aşamasında ayaklarınız çoğu kez geri geri gidiyorsa, bu
istediğiniz sonuca gerçekten taahhüt etmediğinizi gösterir.

Egonuzun geciktirme taktikleri, yaratım sürecinizin gerilediğine işaret


edebilir. Belki de YAP, SAHİP OL VE OL adımlarıyla yaratmaya çalışıyorsunuz ki
bu hiç bir zaman işe yaramaz. İnsanoğlu için yaratım süreci daima OL, YAP VE
SAHİP OL şeklinde işler.

Başarınızı arttırmak için yapmayı seçtiğiniz şey çok zevksiz bir iş gibi
görünüyorsa, muhtemelen VAROLUŞ taahhüdünüzü tam olarak yapmadınız. Örneğin,
amacınız yedi kilo vermekse, bunun için ilk önce uygun bir VAROLUŞ taahhüdü
yapmak yerine, diyet yapmaya karar verirseniz, bu hedefiniz muhtemelen
başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

Öte yandan ilk adım olarak uygun bir VAROLUŞ taahhüdü yapmamanıza rağmen güçlü
iradenizle kilo verebildiyseniz, emin olun verdiğiniz kilolar intikam
duygularıyla size geri dönecektir. Diyetle kilo verdikten bir süre sonra diyet
yapmadan önceki ağırlıklarının da üstüne çıkanlar, ne demek istediğimi
anlayacaktır.

Vizyonunuzu yeniden canlandırmaya çalışın

Gerçekten yedi kilo vermek istiyorsanız, yedi kilo daha az olduğunuz halinizin
bir görüntüsünü hayal ederek işe koyulun. Giyeceğiniz yeni kıyafetleri gözünüzün
önüne getirin. Buna yardımcı olması için, bir mağazadan küçük beden bir bikini
alabilir ve bunu duvarınıza asabilirsiniz.

Vizyonunuzu daha gerçekçi kılmak için, arkadaşlarınızın ve yakınlarınızın dış


görünüşünüzle ilgili övgülerini dinlediğinizi hayal edin. Daha az ağırlığı olan
o bedende ne kadar çok enerjiniz olabileceğini zihninizde canlandırın.
Bedeninizin 7 kilo az olduğunu hissedin ve sonra bu daha zayıf bedendeki kişi
OLMAYI seçin.

Sayfa 113
Yeni Metin Belgesi

Artık VAROLUŞ taahhüdünüzü yapmış olduğunuza göre, kilolar siz hiç bir çaba
göstermeden gidecektir çünkü artık sizin yeni kimliğinize ait değillerdir.

Ertelemek, genellikle sizin hedefine ulaşmış kişi olmayı henüz seçmediğinizi


gösterir. Gerçekten yeni hedefine ulaşmış kişi OLMAYI seçmiş olsaydınız,
sabahları “yeni yaratımım için sabırsızlanıyorum” duygusuyla yatağınızdan
fırlardınız. YAPILACAKLAR listenizdeki bir sonraki adımınız için heyecan ve
sabırsızlık duyardınız.

YAPMA adımını erteleyip duruyorsanız, VAROLUŞ taahhüdünüzü yeniden gözden


geçirmeniz gerekebilir. Belki de sadece “isteyen” kişi olmayı seçtiniz.

Egonuz sizi kandırmaya çalışıyor olabilir. Nasıl mı? 17. bölümde görelim.

17. Egonuzun Sizi Kandırma Girişimleri

Egonuz Sizi Kandırmaya mı Çalışıyor?

Kitabın bu bölümünü okurken çoktan kutunuzun dışına çıkmayı seçtiyseniz, egonuz


taktiklerini değiştirmek zorunda kalacaktır. Egonuz artık kutunuzun dışına
çıkmanızı engelleyemez çünkü siz zaten yaptığınız seçimle kutunuzun dışına
çıktınız. Bu noktadan sonra egonuz sizi eski kutunuza geri sokmaya çalışacaktır.

VAROLUŞ taahhüdünüzü gerçekten yaptıysanız, yeni gerçekliğiniz yaratılacaktır.


Kural bu! Dolayısıyla, seçiminizi tam anlamıyla yaptıysanız, aşağıdakilerden
durumlardan bir tanesiyla karşılaşmayı bekleyin:

1.Yeni VAROLUŞ seçiminizin gerçekleştiğine dair olumlu bir kanıtı (bir nevi
yaratım) hayatınızda göreceksiniz.

2.Egonuz mutsuz olacak ve tepki gösterecektir; sizi eski kutunuza sokmak için
bir sürü olay çıkaracaktır.

3.Ya da siz olumlu kanıtı görüyor olsanız da, egonuz bunun yeterince iyi
olmadığını size kabul ettirmeye çalışarak zor anlar yaşatacaktır.
Sayfa 114
Yeni Metin Belgesi

Egonuz sizin yaratımınızın ve bunu kutlamanız gerektiğinin farkında olacaktır


ancak sizi eski kutunuza geri sokmak için son taktik olarak gerçekten hiç bir
şeyin değişmediği ve varoluş taahhüdünüzün işe yaramadığı konusunda sizi ikna
etmeye çalışacaktır (Egonuz bu yolla sizi eski kutunuza yeniden sokmak için
kandırmaya çalışır).

Diğer bir deyişle, oyunun (dönüşüm sürecinizin) bu aşamasında her şey size
normal geliyorsa, egonuzun sizi kandırma çabaları işe yarıyor demektir.

“Tamam .... ama ...”

Egonuz ilk başta başarınızı kabul edebilir ve sonra da şunları diyebilir:

“Tamam, bir derece başarılı oldun ama senin hedefin New York’a gitmekti ve sen
oraya gidemedin!”

“Tamam, domatesler çıktı ama hala olgunlaşmamışlar.”

“Tamam, hedefine eriştin ama bu sefer şansın yaver gitti. Bunu bir daha
yapamazsın.”

Egonuz başarılarınız karşısında size neler diyor? Bir destek grubunuz varsa,
egonuzun bu tür kandırma girişimlerini onlarla paylaşabilirsiniz. Onların
egolarının da kandırma girişimleri oluyorsa, bunlar sizin egonuzunkilerden
farklı olabilir.

Egonuzun kandırma taktiklerini karşılaştırabilir ve bunların bir listesini


oluşturabilirsiniz. Yaptığınız bu liste sayesinde destek grubunuzdakiler egonun
en yeni başarınızı sabote etmek için kullanabileceği diğer yöntemleri de
öğrenmiş olur.

Egonuz sizi nelerle kandırmaya çalışıyor?

Sayfa 115
Yeni Metin Belgesi
VAROLUŞ taahhüdünüzü tam anlamıyla yaptıysanız ve artık kutlanması gereken bir
başarınız varsa, egonuz bu başarınızı küçümseyebilir. Elde ettiğiniz kazancın
çok önemsiz ve şans eseri olduğunu size kabul ettirmeye çalışabilir.

Oyunun bu aşamasında geri çekilip egonuzun bu taktiğini gözlemleyebilmeniz çok


önemli. Bu tür girişimleri karşısında egonuza gülümseyebilirseniz, başarınız
karşısındaki yaklaşımınız bir hayli düzelecektir.

Kitabın bir sonraki kısmında, egonuzun her bir oyunu ile başa çıkmanız için
gereken tüm araçlardan bahsedilecek. Bu son derece etkili araçlardan bir tanesi
de Güç Paketi adlı destek grubudur. Egonuzun kandırmacalarını Güç Paketi’ndeki
arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Ayrıca onların egolarının kandırma
taktikleriyla başa çıkmak için ne tür araçlar kullandıklarını öğrenebilirsiniz.

Egonuzun kandırma taktiklerine karşı kullanabileceğiniz araçlar

• Güç Paketi’ndeki arkadaşlarınız, siz henüz farketmediyseniz, egonuzun


kandırma taktiğini görmenize yardımcı olacaktır ve onun bu oyunu ile başa
çıkmanız için gereken manevi desteği size verecektir.

• Tarafsız bir gözlemci olmak, egonuzun sizi kandırmaya çalışmasının onun


problemi olduğunu anlamanızı sağlayacaktır ve siz egonuz olmadığınızı artık
biliyorsunuz.

• Zihinsel konuşmaları hızlıca susturmanın bir yolu egonuza şu soruyu


sormaktır: “Gerçekten mi?”

• Egonuzun kandırma girişimlerinin bir sonucu olarak hissettiğiniz korku


ve şüpheden kurtulmak için Güç Duruşu’nun çok etkili olduğunu göreceksiniz.

Destek grubunuza bu araçlardan hangisinin onlarda en çok işe yaradığını


sorabilirsiniz. Onların bu aracı kullanarak elde ettikleri başarı sizi de onu
kullanmaya teşvik edebilir.

Ve şimdi araçlar......

Sayfa 116
Yeni Metin Belgesi
3. KISIM Ego ile Baş Etmek için Kullanılacak Araçlar

Egonun tuzaklarına düşmenizi önleyen araçlar

Arkadaşım şeytan

İlk kitabımın ismini “Neden Zengin Değilsiniz?” koymuştum; bundan önce ise
“Arkadaşım Şeytan” ismini koymayı planlıyordum. Siz farkettiniz mi bilmiyorum
ama İsa “Çekil önümden şeytan!” derken egosu ile konuşuyordu.

Yaşamınızın kontrolünü elinize almanın bir yolu ego ile konuşma alışkanlığını
edinmenizdir. Hem egonuz olup, aynı anda egonuz ile konuşamazsınız. Bu
alışkanlık sayesinde, objektif davranarak Gerçek Siz olan yanınızı dümene
geçirmiş oluyorsunuz.

Ortalama bir insansanız, egonuz düşüncelerinizin %98’ini kontrol ediyordur;


ruhunuz ise ancak %2’sini. Yaşamınızın kontrolünü elinize almak için bu
rakamları değiştirmeniz gerek. Kontrolü, Gerçek Yanınıza yani Ruhunuza vermeli
ve sonra egonuzu yeniden eğitme sürecini başlatmalısınız.

Egonuz sizi oyalıyor mu?

Egoyu eğitmeyi biraz köpek eğitmeye benzetiyorum. Köpeğiniz yürüyüşü kendisi


kontrol etmeye karar verdiğinde, tasmasının kayışını nazikçe çekerseniz,
yürüyüşün kontrolünün sizde olduğunu anlayacaktır. Bu taktik egoda da işe yarar.

Düşüncelerinizin kontrolünün gerçekten kimde olduğunu sorgulayarak işe


koyulabilirsiniz. Bunun için aşağıdaki soruları kendine sorabilirsiniz:

o Hayatımın kontrolü zamanın yüzde kaçında egomun elinde?

Sayfa 117
Yeni Metin Belgesi
o Bu rakam son zamanlarda arttı mı?

o Egomun beni oyalamaya devam etmesini istiyor muyum?

o Yoksa kontrolü kendi elime almaya hazır mıyım?

Kontrolü elinize alıp Yaşamınızın Efendisi haline gelmeye hazırsanız, aşağıdaki


üç maddeyi hedefleyebilirsiniz:

1. Yaratım güçlerinizi her gün kendinize kanıtlayarak bilincinizi arttırmak


ve elde edilen her sonuç ile Gerçek Kimliğinizin gitgide daha da farkına varmak

2. Kontrolü devralmak—Egonuzun değil Gerçek Siz olan yanınızın kontrolde


olduğu sürenin yüzdesini her gün arttırmak

3. Egonuzun sizi eski kutunuza sokmak için kullandığı taktiklerle başa


çıkmada ustalaşmak

Egonuz sizin efendiniz değil hizmetkarınızdır, bunu aklınızdan çıkarmayın.


Kontrolü elinize alarak yaşamınızın efendisi haline geleceksiniz. Egonuzun
taktikleriyle baş etmeniz için III. Kısımda verilen araçlar şunlardır:

Ego ile Baş Etmek için Kullanacağınız Araçlar

18. Rolünüzü Ortaya Çıkarma

19. Siz Egonuz Değilsiniz

20. Egonuza Bir İsim Verin

21. Güç Duruşu

22. Güç Paketi

23. Parayla İlgili Engelleriniz

24. Neden Bir Koçunuz Olmalı?

Egonun değişime karşı direncini kırmak için en güçlü araçlar şunlardır:

1. Güç Paketi destek grubu

Sayfa 118
Yeni Metin Belgesi
2. Güç Duruşu

Kim olduğunuzu değiştirmek için düşünce kalıplarınızı değiştirmeniz


gerekecektir. Şimdiye kadar düşüncelerinizin kontrolü 7/24 egonuzdaydı. Sizin
göreviniz ise düşüncelerinizin kontrolünü Gerçek Siz olan yanınıza daha sık
vererek, düşüncelerinizin kalıbını yavaş yavaş değiştirmektir.

Egonuzun taktikleriyle her an başa çıkmanız için bir kaç tavsiye:

o Olduğunuz anda yaşamayı seçin

o Egonuza bir isim verin

o Egonuzla konuşun

o Güç Paketi’ndeki arkadaşlarınızla konuşun

Sizin dönüşümünüz, kontrolü elinize almaya karar verdiğiniz an başlayacaktır.

Şimdi sıra yeniden sizde

Kontrolü elinize almakla ilgili niyetiniz nedir?

Sayfa 119
Yeni Metin Belgesi

18. Rolünüzü Ortaya Çıkarma

Sayfa 120
Yeni Metin Belgesi

Egonuzun sürekli kullandığı tuzaklardan biri

sizin hikayenizdir – rolünüzdür

Küçük bir çocukken, yaşama tepki gösterek o andan itibaren ya da yeniden


fikrinizi değiştirinceye kadar kim olacağınıza karar verdiniz. Yaşamla ilgili ve
hayatta kalabilmek için yaşamla nasıl mücadele etmeniz gerektiği konusunda
hatalı bir sonuca vardınız. Belki de artık dört yaşındaki çocuğun bu kararını
gözden geçirme vakti geldi!

Egonuz, yaşama katlanabilmek ve hakim olabilmeniz için uzun bir süre önce yeteri
kadar iyi veya akıllı olduğunuzu ya da yeteri kadar sevildiğinizi kanıtlamanız
gerektiğine karar verdi. Devamlı olarak kendinizi bir açıdan kanıtlamaya
çalışmanız yani rolünüz sizin gerçeklik tuzağınızdır, diğer bir deyişle
yaşamınızın tekrar eden kalıbı haline gelmiştir.

Kendinizle ilgili algınız ve gerçeklik algınız yaşamda nelere sahip


olabileceğinizi belirlediği için, siz rolünüzü açığa çıkarmaya ve bırakmaya
karar verene kadar aynı gerçekliği (kendimi kanıtlamam gerek gerçekliğini)
yaratıp durmaya mahkumsunuz.

Araç

Rolünüzün ne olduğunu anlayabilmek için kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:

“Ben neyi kanıtlamaya çalışıyorum?”

o Yeteri kadar iyi olduğumu mu?

o Yoksa olmadığımı mı?

Sonra da şu soruyu sorun:

“Bunun karşılığı ne?” (Bunu kanıtlayarak ne elde edeceğim?)

o Yaşamımın harika olması mı?

Sayfa 121
Yeni Metin Belgesi
o Ya da olmaması mı?

(Her iki durumda da haklı çıkacaksınız!)

Şu soruyla devam edin:

Bu rolü gerçekten sürdürmek istiyor muyum?

Yoksa gerçek kimliğime geri dönüp onun beni nereye götüreceğini görmek mi
istiyorum?

Bir role sahip olmanın yol açtığı sorunlardan bazıları şunlardır:

-Enerjinizi yoğun bir şekilde tüketen bir rolü sürdürme.

-Gerçekten olduğunuz kişi olmak yerine bu rolü oynamak sizi güçsüz bırakır.

-Sevdiğiniz ve önemsediğiniz kişiler sizin gerçek kimliğinizi hiç bir zaman


bilemeyecektir.

-Siz gerçek kimliğinizi hiç bir zaman bilemeyeceksiniz.

-Gerçek kimliğinizi bilmemek, Yaşam Oyunu’nun asıl amacı olan kendini keşfetme
sürecini engeller.

-Yaşamlarının kontrolünü gerçek yanlarına vermiş olan kişiler, sizin rolünüzü


görür ve sizi sahtekar olarak etiketler.

Kendi rolünüzü anlamanızda size yardımcı olması için, aşağıda insanların genel
olarak sahip oldukları rollerden bir kaçını örnek göstermek istiyorum:

-Ancak para harcadığımda kendimi zengin hissedeceğim.

-Değersizim ya da değersiz değilim.

-Sevilmeyen biriyim ya da sevilmeyen biri değilim.

-Yeteri kadar iyi değilim ya da ...’dan daha iyiyim.

-Beceriksizim ya da beceriksiz değilim.

-Çok kısayım ya da çok uzunum.

-Aptalım ya da akıllıyım.

-Hedef koymazsam, hiç bir zaman hayal kırıklığına uğramam.


Sayfa 122
Yeni Metin Belgesi

-Hiç bir zaman yeterli param olmayacak.

Rolünüzün gülünç olan yanı şu ki siz zaten yeteri kadar iyi, akıllı ve sevilen
birisiniz ve her zaman böyleydiniz ancak siz bunu kanıtlama ihtiyacından
vazgeçmediğiniz müddetçe, bu kişi olduğunuzu anlayamayacaksınız.

Bir düşünsenize! Kanıtlayacak hiç bir şeyiniz kalmamış olsaydı, yaşam sizin için
ne kadar harika olurdu? Yaratım güçleriniz hiç şüphesiz kanıtlanmış olsaydı ve
siz yaşamdan öylesine emin olsaydınız ki yaşamınızın geri kalanını diğer
insanlara bu kesinlik seviyesine ulaşmasında yardım ederek harcayabilseydiniz...
Bu durumda, gerçekten bir fark yaratırdınız!

Sizin çoşkunuz, neşeniz ve mutluluğunuz, kendisini sizin içinizde ve


aracılığınızla, siz olarak ifade eden Tanrı’dır. Yaşam bundan daha harika
olamaz!

19. Siz Egonuz Değilsiniz

Kendinize hatırlatın

Egonun sizi eski kutunuza geri sokma konusundaki ısrarlı çabalarıyla en iyi
şekilde baş etmenin yolu şudur: Ego direncini (korku, kendinden şüphe etme,
endişe veya zihinsel konuşma gibi) her hissedinişinizde, kendinize egonuz
olmadığınızı hatırlatın.

Onun yerine, kendisini sizin içinizde ve aracılığınızla, siz olarak ifade eden
Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduğunuzu bilin. Ego sizin efendiniz değil,
hizmetkarınızdır. Direnci her hissettiğinizde, varoluş gerçeğini kendinize
anımsatabilir ve o anda kontrolü yeniden Gerçek Siz olan yanınıza
Sayfa 123
Yeni Metin Belgesi
verebilirsiniz.

Ego sizi korkuya veya şüpheye düşürdüğünde, bu egonuz olmadığınızı hatırlamanız


için bir işarettir. Korku, endişe veya bunalma hissettiğinizde unutmayın ki bu
sizin değil egonuzun problemidir.

Egonuzun taktikleri siz ancak kendinizi egonuz sanma tuzağına düşerseniz ve


egonuz olmadığınızı hatırlamayı unutursanız işe yarar. Egonun tuzağından
kurtulmanın yolunun objektif olmak olduğunu kendinize hatırlatın. Gözlemci
olarak geri çekilip düşüncelerinizin kontrolünü elinize aldığınız her seferinde,
kontrol Gerçek Siz olan yanınıza geçecektir.

Artık kontrol yeniden sizde, kendinizi kutlayın!

Kutlamak için bir sebep

Siz ister inanın ister inanmayın, ego direnci kutlanacak bir şeydir. Neden mi?

Ego direnci, yeni bir VAROLUŞ taahhüdü yaparak kutunuzun dışına gerçekten
çıktığınızın açık bir göstergesidir.

Kontrolü geri alma kuralı gayet açık:

Korku ya da şüphe baş gösterdiğinde, egonuz olmadığınızı hatırlayın ve


objektif olun. O anda gerçek kimliğinize dönmek, kontrolü yeniden size
verecektir!

20. Egonuza Bir İsim Verin


Sayfa 124
Yeni Metin Belgesi

Egoya bir isim vermek

Bir önceki bölümde kontrolü egonuzdan almanın adımlarını öğrendiniz; önce


objektif bir gözlemci olmak, sonra ise egonuz olmadığınızı kendinize
hatırlatmak. Böylece düşüncelerinizin kontrolünü devraldıktan sonra, bu zihinsel
konuşmaları dinleyebilir ve korku, öfke, kendinden şüphe etme ve endişe gibi
tepkisel duygularınıza dikkat edebilirsiniz.

O anın kontrolüne sahip kişi olarak, egonuzla konuşmaya başlayabilir, yeni


hedefinizin gerçekliğinde yaşamaya başladığınızda yaşamın ne kadar mükemmel
olacağı konusunda egonuzu ikna edebilirsiniz. Egonuz sizin bu son niyetlerinizi
benimsenecek gerçeklik olarak kabul ettiğinde, size bu deneyimi sunarak en iyi
arkadaşınız olduğunu kanıtlamış olacaktır.

Ancak egonuz sizin yeni hedefinizi kabul edene dek, istediğiniz değişimden
korkacaktır ve ona karşı elinden gelen tüm direnci gösterecektir.

Ego direnciyle ilgili asıl sorun, direnç göstereni kendiniz sanacak olmanızdır.
İstediğiniz değişime ters düştüğünüz için direnci kendinizin gösterdiğini
sanacaksınız.

Bunun sebebi yaşamınızı egonuz olarak yaşıyor olmanızdır. Yaşamınızın çoğunu,


karşılaştığınız durumlara hep egonuzun gözünden bakarak geçirdiniz. Şimdi ise
egonuz olmak sizin içinize işlemiş bir alışkanlık olmuş – aynı zamanda bırakmak
istediğiniz bir alışkanlık.

Bugüne dek egonuz sizi şüpheye düşürdüğünde, kendinden şüphe edenin kendiniz
olmadığınızı hiç farketmediniz. Egonuzun korkuları sizin korkularınızdı. Egonuz
olduğunuz için kendinizi duygusal olarak kötü hissettiniz. Gerçeği sadece egonun
gözlerinden gördünüz.

Ancak siz egonuz değilsiniz. Gerçekten olduğunuz kişi, Tanrı’nın içinizdeki


ruhudur. Fakat Tanrı olmak sizin doğal bir alışkanlığınız değil, en azından
henüz değil.

Sayfa 125
Yeni Metin Belgesi

Yavaş yavaş kontrolü elinize almak, kontrolün Gerçek Siz olan yanınızda olduğu
zamanları daha da sıklaştırmak isteyeceksiniz. Kontrolü elinize alarak, varoluş
gerçeğini kendinize düzenli olarak hatırlatacaksınız ve bu yeni alışkanlığınız
haline gelene dek bunu yapmaya devam edeceksiniz.

Eski alışkanlıklar kolay bırakılmaz

Şu andan itibaren tüm kontrolün bir anda elinize geçmesini ummayın. Eski
alışkanlıklar kolay bırakılamaz. Sadece zaman zaman anın kontrolünü elinize
almayı hedefleyin. Bu hedefi kafanıza koyduğunuzda, bu anların sıklığı ve
uzunluğu gitgide artacaktır.

Fakat şunu aklınızdan çıkarmayın, kontrolü devralma süreci ancak kontrolü Gerçek
Siz olan yanınıza vermeyi niyetlediğiniz zaman başlayacaktır.

Kontrolü devralma süreci, siz gözlemci olarak dikkatinizi verdiğinizde başlar.


Egonuz korku, şüphe ya da endişe duyduğunda, siz geri çekilebilir ve gözlemci
olarak öfkelenen ya da korkanın kendiniz olmadığını anlayabilirsiniz.

Objektif gözlemci olarak, egonuzu öfkelenecek ya da korkacak bir şeyin


olmadığına ikna edebilirsiniz. Arkadaşınız olan egonuza, dolabın içinde ya da
yatağın altında saklanan bir öcünün olmadığını anlatabilirsiniz.

Artık egonuzla daha sık konuşacağınıza göre, bu arkadaşınıza bir isim


verebilirsiniz. Tek niyeti sizin zarar görmemenizi sağlamak olan bu arkadaşınıza
ne isim vermeyi düşünürsünüz?

Egonuzu içinizde yaşayan altı yaşındaki çocuğunuz olarak görün ve ona öyle bir
isim verin ki bu isim siz altı yaşındayken içinizdeki korkak olan yanınızı
hatırlatsın. Bir lakabınız varsa, bunu egonuz için kullanabilirsiniz.

Siz kutunuzun dışına çıktığınız için, kim OLDUĞUNUZLA ilgili fikrinizi


Sayfa 126
Yeni Metin Belgesi
değiştirdiğiniz için egonuz şimdilik sizin rakibiniz.

Egonuzun görevi sizin mevcut durumunuzu korumak ve zarar görmenizi


engellemektir. Fakat sizin yeni hedefiniz mevcut durumunuza karşı bir tehdit
oluşturmaktadır. Egonuz bu niyetleriniz karşısında mutsuz olacaktır ve
korkacaktır. Siz değişimi yeni gerçekliğiniz olarak egonuza kabul ettirene dek
egonuzun değişime karşı direnç göstermesini bekleyebilirsiniz.

Egonuzun değişmesini istiyorsanız, onunla ne tartışın ne de kavga edin. Bunun


yerine, altı yaşındaki çocuğunuzun korkularını sevgiyle karşılayın ve onun
değişime karşı gösterdiği direnci anlayın. Bu değişimi ona anlatmakla kalmayın,
aynı zamanda kabul ettirin. Onun korkularını gidererek, ona güven verin. Egonuza
cesaretlendirmeye çalıştığınız bir arkadaşınızmış gibi davranın.

Egonuza içinizde yaşayan altı yaşındaki çocuğunuz gibi nazik davranın fakat bunu
yaparken unutmayın ki egonuz sizin istediğiniz değişime çok güçlü bir şekilde
direnç gösterme kabiliyetine sahip.

Bu kitabın ilerleyen kısımlarında koşulsuz sevgi ile ilgili bir bölüme


rastlayacaksınız. Koşulsuz sevgi, karşınızdaki kişiyi hiç bir şekilde değiştirme
ya da düzeltme niyeti gütmeden olduğu haliyle kabul ederek sevmek için yaratılan
alandır. Size garip gelse de koşulsuz sevgi alanı değişimin tek gerçek
katalizörüdür.

Egonuzun değişmesini istiyorsanız, bu sürecin ilk adımı egonuzun değişmeme


olasılığını kabul etmektir. Egonuzun direnç gösterme kabiliyetinin ne kadar
güçlü olduğunu anlayıncaya dek bu bakış açısı size mantıklı gelmeyecektir.

Egonuzun direncine direnç göstermeniz sorununuzu çözmeyecektir.

Egonuza koşulsuz sevgi ile yaklaşarak egonuzun taktiklerine gösterdiğiniz


dirençten kurtulduğunuzda, egonuzun direnç gösterecek hiç bir şeyi kalmayacaktır
ve direncin var olmadığı bu yeni alanda artık mantıklı düşünebileceksiniz.

Artık egonuzun nasıl en iyi arkadaşı olabileceğinizi öğrendiğinize göre, ona ne


isim vereceksiniz? Bunu ertelemeyin. Egonuza isim vermek kontrolü devralma
Sayfa 127
Yeni Metin Belgesi
sürecinin çok önemli bir adımıdır. Bunu şimdi yapın, yoksa unutabilirsiniz.

Egonuza neden isim verdiğinizi unutursanız, hatırlayın ki aynı anda hem egonuz
olup hem de egonuzla konuşamazsınız.

21. Güç Duruşu

Sihirli değnek?

Size hayatınızın bir sonraki anını değiştirebilmenizi sağlayacak, basit ve


kullanımı kolay bir araç sunsaydım, bu sizin için ne kadar değerli olurdu?

Hayatınızın kalitesini her an değiştirebilseydiniz, ne kadar güçlü olurdunuz?


Yaşamınızı değiştirme gücüne sahip olsaydınız, nasıl bir yaşamınız olurdu? İşte
bu değişim aracı: Güç Duruşu’dur!

Size Güç Duruşu’nu ve onun sihrinin nasıl işlediğini açıklamadan önce, kendinizi
satışlarını ikiye katlamak için basit ve kullanımı kolay bir sihirli değneğe
sahip bir satış görevlisi olarak hayal etmenizi istiyorum.

Satış görevlisi olduğunuza inanmıyorsanız, yeniden düşünün. Yaşamımızın her


anını kendimizi satarak geçiriyoruz; başkalarına satamazsak kendimize satıyoruz.
Yaşamdaki kendinizi kendinize satmakla ilgili olan bu görevinizi biliyor
muydunuz? Yoksa yeni mi duyuyorsunuz?

Kendinize daha çok güveniyor olsaydınız, yaşamınızda nasıl bir iyileşme olurdu?

Güç Duruşu, özgüveninizi arttırmak ve satışlarınızı çoğaltmak için mükemmel bir


araç! Size Güç Duruşu’nu kullanarak her satış görüşmeniz için istediğiniz sonucu
önceden belirleyebildiğinizi ve sonra da bu sonucu alabildiğinizi söylersem,
dikkatinizi çekmiş olur muyum?

Sayfa 128
Yeni Metin Belgesi

Telefon görüşmenizi yapmadan önce, hatta karşınızdakinin telefonu çalmaya


başladıktan sonra bile her görüşmenizin sonucunu değiştirebilecek güce, yani bu
sihirli değneğe sahipsiniz ve onun adı Güç Duruşu’dur!

Güç Duruşu’nun kullanıldığı VAROLUŞ çözümü örnekleri

VAROLUŞ atölyelerimizden birinde, bir sigorta şirketinde satış görevlisi olan


Ron Jeffrey’e her satış görüşmesi öncesi olumlu sonuçları vizyonlamak için Güç
Duruşu’nu kullanmasını tavsiye ettim.

Ron, bir süre sonra, her satış görüşmesi öncesinde Güç Duruşu’nu yaparak, o
haftaki gelirini üçe katladığını söyledi.

Diğer bir örnekte, öfkeli bir tenis oyuncusuna antrenörünün her servis atışını
karşılamadan önce sonucu vizyonlanmak için Güç Duruşu’nu kullanabileceğini
söyledim. Net sonuç: Bir sonraki maçta hayatında ilk kez antrenörünü yendi.

Antrenörü öğrencisine hayran kaldı ve onun yeni keşfettiği bu yeteneğine saygı


duydu; ancak öğrencisinin kendisini nasıl yendiğini öğrenince hiç şaşırmadı. Güç
Duruşu hayatınızın her anında yaşamınızın kalitesini değiştirmek için
kullanabileceğiniz gerçek bir sihirli değnek!

Başka bir örnekte ise, yürümek için bir bastona ihtiyaç duyan yazar bir
arkadaşım Güç Duruşu’nu kullandı. Üç gün sonra bastonundan kurtuldu.

Güç Duruşu’nu kanseri tedavi etmek için kullanırsanız hiç şaşırmam. Dalga
geçmiyorum! İki arkadaşım vücutlarındaki kanseri tedavi etmek için Güç Duruşu’nu
kullanarak, doktorlarını hayrete düşürdü!

Güç Duruşu nedir ve neden güçlü bir dönüşüm aracıdır?

Sayfa 129
Yeni Metin Belgesi

Güç Duruşu düşüncelerinizin kalıbını değiştirmek için üç adımlık, gayet basit


bir süreçtir. Güç Duruşu neden bu kadar önemli?

Ne düşündüğünüzü değiştirdiğinizde, kim olduğunuzu da değiştirmiş oluyorsunuz ve


bu basit VAROLUŞ değişimi sizin gerçeklik kavramınızı değiştiriyor. Sizin yeni
gerçeklik kavramınız evrene yeni bir mesaj gönderiyor ve sonra otomatik olarak o
gerçeklik kavramına ait olan yeni içerik hayatınıza getiriliyor.

Yaşamınızdaki koşulları değiştirmeyi gerçekten arzuluyorsunuz, Güç Duruşu sizin


için biçilmiş bir kaftan!

Güç Duruşu nasıl bu kadar etkili oluyor?

Tanrı’nın kişiselleştirmeleri olarak, düşündüğümüz şeye dönüşüyoruz.


Dolayısıyla, kim olduğumuzla ilgili düşüncelerimizi değiştirdiğimizde, “Hayır”
demesini bilmeyen bir Evren bu gerçekliğe ait olan uygun içeriği hayatımıza
getiriyor.

İçinizdeki Tanrı Gücü’ne VAROLUŞ ilkesi diyoruz; bu kim olacağınızı seçmek için
sahip olduğunuz güç. Şimdiye kadar bunun sizi ne kadar güçlü kıldığını farketmiş
olmalısınız.

Şu anda, istediğiniz her an kim olacağınızla ilgili düşüncelerinizi değiştirme


ve gerçeklik kavramınızın fiziksel gerçeklik olarak yaratılacağına hiç şüphe
duymadan inanma gücüne sahipsiniz. Bir sonraki anın, günün ve tüm yaşamınızın
kalitesini değiştirme gücüne gerçekten sahipsiniz.

Peki gerçekten bu kadar güçlüyseniz, neden bu gücü şimdiye kadar hiç


kullanmadınız?

Neden hala değişmediniz?

Sorun şu ki siz seçiminizi çoktan yaptınız ve şimdi ise çok kuvvetli bir yanınız
Sayfa 130
Yeni Metin Belgesi
kim olacağınızla ilgili düşüncelerinizi değiştirmenizi istemiyor. Siz bu
değişimi gerçekleştireceğiniz için, egonuz bu değişimi engellemekte kararlı
olacaktır.

İstediklerinizin gerçekleşmesini istiyorsanız, egonuzun istediğiniz bu değişime


karşı gösterdiği güçlü direnci aşmalısınız. Yaşamınızı bu yeni gerçeklikte
deneyimlemek istiyorsanız, egonuzu bu VAROLUŞ değişimiyle ilgili ikna
etmelisiniz.

Satış görevlisi olduğunuza hala inanmıyorsanız, yeniden düşünün. Yaşamınızın


kalitesinin değişmesini istiyorsanız, egonuzun korkularını bastırıp, bu yeni
gerçeklikteki yaşamın çok daha iyi ve eğlenceli olacağı fikrini ona
satmalısınız, kabul ettirmelisiniz.

Egoyu ikna etmek zordur

Egonuzun değişimle ilgili ciddi bir sorunu vardır. O yeni bilinçle yeniden
doğmak için ölmesi gerektiğini sanar ve bundan deli gibi korkar. Aslında bu
dönüşüm sürecinde gerçekten olan da budur. Siz kim olacağınızla ilgili
düşüncelerinizi değiştirdiğinizde, eski varolma haliniz bir son bulur.

Egonuzun ölmek istememesi çok normal; bu yüzden sizi eski kutunuza sokmak için
türlü oyunlarla istediğiniz değişime direnç göstermesini bekleyebilirsiniz.
Kutunuzdan çıkın ama bunu yaparken unutmayın ki egonuzun düşüncelerinizi
değiştirmenizi istemeyecektir. Egonuz sizin dönüşüme uğramanızı istemez.

Size bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber şu ki bu direnç yüzünden,
koşullarını değiştirmek isteyen insanların yaklaşık %85’i bu süreci
tamamlayamayacaktır.

İyi haberse her türlü ego direnciyle başa çıkmak için en etkili araç Güç
Duruşu’dur.

Egonun oyunları

Sayfa 131
Yeni Metin Belgesi

Siz kutunuzun dışına bir kez çıktığınızda, egonuz sizi geri sokmak için bir sürü
taktik kullanacaktır. Korku, endişe ve şüphe yaratma ve zihinsel konuşmalar
yapma egonuzun taktikleri arasındadır. Egonuz sizinle zihinsel konuşmalar
yaparak, sizi eski kutunuza geri sokmaya çalışır.

Siz korku, şüphe ve endişe duyduğunuzda, bilin ki o anınızın kontrolü egonuzda.


Zihinsel konuşmaları ciddiye alırsanız, egonuzun tuzağına düşüyorsunuz demektir.
Yani egonuz oluyorsunuz.

Bu tuzaktan çıkmanın yolu, o anda objektif bir gözlemci olmak ve Güç Duruşu’nu
kullanmaktır.

Siz korku, şüphe ve endişeleriniz yüzünden mutsuz olduğunuzda, Güç Duruşu


saniyeler içerisinde modunuzu negatiften pozitife değiştirebilir. Bu süreç işe
yarar çünkü siz gözlemci olduğunuz anda artık egonuz olmaktan çıkarsınız ve
Gerçek Siz olan yanınız, o anı Güç Duruşu anı olarak ilan eder.

Güç Duruşu tam olarak nasıl yapılır?

Güç Duruşu, huzur anıyla başlayan üç adımlık bir süreçtir.

1. İlk adımda, gerçek huzuru yakaladığınız bir anı ve yeri hatırlayın;


belki Hawaii’deki bir plajda dalgaların seslerini dinlediğiniz bir an ya da
ormanda kuşların cıvıltısı eşliğinde sincapların ağaçlara tırmanışlarını
izlediğiniz bir anınız...

Benim huzur bulduğum yer balık tuttuğum havuzdu

İşimin sahibi/yöneticisi olduğum yıllarda masamın arkasındaki duvarda çok güzel


bir şelale ve onun oluşturduğu doğal bir havuzun resmi asılıydı. Hayalimde orada
balık tutmaya çok gittim.

İşle ilgili bir sorun yüzünden stres yaşadığımda, sandalyemi çevirip o resme
bakmaya başlardım ve orada balık tutmaya giderdim. Her seferinde huzur bulurdum
ve böylece stresten kurtulurdum.
Sayfa 132
Yeni Metin Belgesi

Güç Duruşu’nun birinci adımı huzur anıdır.

2. İkinci adım: Kendiniz ve sizi strese sokan düşünce arasında bir huzur
tamponu oluşturduktan sonra, hayal ettiğiniz gerçeklikteki yaşama çoktan sahip
olduğunuzu ve o yaşamın tadına vardığınızı, nimetlerinden faydalandığınızı hayal
edin. Bu vizyonunuzu güçlendirmek için, yeni varoluş seçiminizin getirdiği
başarıyı çoktan elde ettiğinizi hissedin.

3. Üçüncü adım: Hissettiğiniz bu başarının verdiği güzel duyguyu


yakaladığınızda, “Tanrı’ya, Evren’e, Ruh’a teşekkür ederim” deyin ya da kendi
inandığınız ilahi güce teşekkür edin.

Bu üçüncü adım şükür adımıdır. Güç Duruşu’nun bu aşamasında Tanrı’ya teşekkür


ederek duanız çoktan kabul olmuş gibi şükran duyacaksınız.

Sizin asıl yaratıcı gücünüz “bilme hissi”dir; daha açık bir ifadeyle, yeni
VAROLUŞ seçiminizin bilinçte çoktan yaratıldığını ve çok yakında fiziksel
gerçeklikte de yaratılacağını kesin olarak bilme hissidir. Güç Duruşu’nun bu
adımında içinizden gelerek şükretmezseniz, muhtemelen ilk iki adımı ciddiye
alarak yapmamışsınızdır.

Güç Duruşu, gerçek bir dönüşüm aracıdır. Dönüşümün gerçekleşmesinin sebebi, bu


üç adımı uygularken kim olduğunuzla veya o andan itibaren kim olacağınızla
ilgili düşüncenizi değiştirmenizdir. Bakış açınızı değiştirerek bir gerçeklikten
çıkarsınız ve başka bir gerçekliğe geçersiniz.

İşte bu kadar.

Üç adımı tekrarlayalım:

1. Huzuru anına gidin.

2. Başarılı OLDUĞUNUZU hayal edin ve bu yaratımın getirdiği güzel duyguları


hissedin.

3. Sonra, bu yaratımınız için şükrederek Tanrı’ya duanızı cevapladığı için


teşekkür edin.
Sayfa 133
Yeni Metin Belgesi

Güç Duruşu çok güçlü bir duadır

Güç Duruşu, gerçek anlamıyla yapıldığında istisnasız çalışan çok güçlü bir
duadır. Güç Duruşu’nun işe yaramasının sebebi, bu üç adımlık süreci
tamamladığınız anda kim olduğunuzu değiştirmenizdir. Kim olduğunuzu
değiştirdiğinizde otomatik olarak sahip olduğunuz şeyleri de değiştirmiş
oluyorsunuz.

Güç Duruşu’nun nasıl çalıştığını gerçekten kavrayabilmek için, Tanrı’nın


kişiselleştirmesi olarak tek gerçek duanın “Ben ...” (I am ...) duası olduğunu
anlamalısınız. Güç Duruşu, yeni bir “Ben ...” ifadesi yaratmanın bir yoludur.

Huzur bulduğunuz yere gidin:

o İstediğiniz gerçekliği hayal edin.

o Onu gerçekleşmiş gibi kabul edin.

o O başarı tablosunun içindeki kişi olmayı seçin.

o Sonra da duanızı cevapladığı için Tanrı’ya teşekkür edin.

Son olarak, tüm korkularınızı, endişelerinizi bir kenara bırakın ve Tanrı’nın


Çekim Yasası ile yeni gerçekliğinizi yaratmasına izin verin.

Ego direnci ile başetmek için Güç Duruşu

Yaşamınızı ve koşullarınızı değiştirmek için çok güçlü bir araç olmanın


yanısıra, Güç Duruşu ego direnci ile baş etmek için de çok harika bir araçtır.

Egonuzun sizi eski kutunuza sokma taktikleriyle baş etmek için, onun zihinsel
konuşmalarına daha yakından dikkat etmeye başlayın. Objektif gözlemci olarak,
düşünce kalıplarınızı değiştirmeyi hedefleyin. Güç Duruşu’nu ilan ederek, egonun
korkularıyla ve negatif düşünceleriyle başa çıkma sürecini başlatın.

Sayfa 134
Yeni Metin Belgesi

Şimdiye kadar düşünce sisteminizin kontrolü 7/24 egonuzdaydı. Şimdi ise


hedefiniz negatif düşüncelerinizi pozitif düşüncelere çevirerek, düşünce
alışkanlıklarınızı değiştirmek.

Unutmayın: Yaşamınızın kalitesini ciddi anlamda değiştirmek için tek yapmanız


gereken mutluluk ve keyif veren düşüncelerin yüzdesini gitgide arttırmak. Bu ne
kadar zor olabilir ki?

Egonuzun Güç Duruşu’yla ilgili tavrı

¬ Egonuz dönüşüm geçirmenizi istemez.

¬ Güç Duruşları’nı yapmanızı istemez.

¬ Egonuz Güç Duruşu’nu yapmanıza çok kuvvetli bir şekilde direnç


gösterecektir.

¬ Egonuz zamanınız olmadığını söyleyecektir.

¬ Egonuz size Güç Duruşu’nu yapmayı unutturacaktır.

Egonun Güç Duruşu’na karşı direncini kırmak için

¬ Güç Duruşu’nu alışkanlığınız haline getirin ve bu yeni alışkanlığınız


sizi egonun hakimiyetinden kurtacaktır.

¬ Güç Duruşu yapacağınızı unutmamak için bir kronometre kullanın.

¬ Güç Duruşu’nu başka bir alışkanlığa bağlayın.

Güç Duruşu’nu Alışkanlık olarak Edinmek

Güç Duruşu’nu alışkanlık olarak edinmeye karar vermediğiniz müddetçe, emin olun
ona en çok ihtiyaç duyduğunuz zaman onu kullanmayı unutmuş olacaksınız. Güç
Duruşu alışkanlığı olmadan, egonuz size her tuzak kurduğunda, bu tuzağa düşecek
ve orada sıkışıp kalacaksınız.
Sayfa 135
Yeni Metin Belgesi

Düşüncelerinize dikkat etmeyi ve düşünce kalıbınızı değiştirmek için Güç


Duruşu’nu kullanmayı alışkanlık haline getirin.

Nasıl yeni bir alışkanlık ediniriz? Size onu başka bir alışkanlığa bağlamanızı
tavsiye ederim.

-Düşüncelerinize dikkat edin.

-Her negatif düşünceyi, mutlu ve keyifli olduğunuz bir Güç Duruşu vizyonu ile
değiştirmeyi hedefiniz haline getirin.

-Alışkanlık haline gelene dek, Güç Duruşu’nu günde 15 kez yapmaya karar verin

-Bir telefon çaldıktan sonraki 30 saniye içinde, telefonu açmadan Güç Duruşu’nu
yapın ve o telefon görüşmesinin sonucunu değiştirin.

-Her tuvalete gittiğinizde Güç Duruşu’nu yapın.

-Sabah kalktığınızda, o gününüzü belirlemek için Güç Duruşu’nu yapın.

Korku, şüphe ve endişe duyduğunuzda o anı Güç Duruşu anı olarak ilan
edebilirsiniz. Güç Duruşu’nu modunuzu değiştirmek için kullanın. Güç Duruşu
alışkanlığı yerleştikçe göreceksiniz ki “Güç Duruşu” kelimeleri daha ağzınızdan
çıkarken huzuru yakalamış olacaksınız.

Güç Duruşu’nun yaratıcısı

Güç Duruşu’nu, John Harricharan’ın “Güç Duruşu” adlı kitabını okurken keşfettim.
Uzun zamandır aradığım dönüşüm aracını bulduğumu anladım. Atölyelerimi
tamamlamak için ihtiyaç duyduğum şey buydu.

Kitabın yazarını aradım ve ona bir sorunum olduğunu söyledim. Dedim ki:

“John, kitabını yeni okudum ve atölyelerimde eksikliğini hissettiğim şeyin Güç


Duruşu olduğunu anladım. Onu kullanmam gerek. Güç Duruşu’nu atölyelerimde ve
yazacağım kitapta kullanmama izin vermen için ne yapmalıyım?

Sayfa 136
Yeni Metin Belgesi

John şu cevabı verdi:

“Hiç sorun değil Darel, istediğin gibi kullanabilirsin.”

O günden beri Güç Duruşu’nu en etkili dönüşüm aracı olarak herkese tavsiye
ediyorum. ÇÖZÜM OLMAK kitabımda sağlığınızı, maddi durumunuzu ya da ilişkinizi
değiştirmek için Güç Duruşu’nu nasıl kullanabileceğinize dair bir çok örnek
bulacaksınız.

Ancak John Harricharan’ın Güç Duruşu kitabını okuyuncaya dek, yaşamınızın


kalitesini değiştiren araç olan Güç Duruşu’nun gerçek gücünü tam olarak
anlayamayacaksınız. Bu mükemmel kitap benim için elimden bırakamadığım bir kitap
olmakla kalmayıp, hayatımı da değiştirdi! Sizinkini de değiştirecek! Bu kitabı
muhakkak alın ve okuyun!

22. Güç Paketi

Her şeyin anahtarı dönüşümdür

Yaşamınızın kalitesini arttırmak istiyorsanız, üzülerek söylemeliyim ki siz kim


olduğunuzla ilgili fikrinizi değiştirmedikçe bunu başaramayacaksınız. Siz
içeriği kendiniz değiştirinceye dek yaşamınızın içeriğinin değişmesi neredeyse
imkansızdır.

Koşulların değişmesini istiyorsanız, bunun için gereken şey bilincinizdeki bir


dönüşümdür!

Siz inançlarınızın bir ürünüsünüz ve yaşamınızda şu anda sahip olduklarınız


hoşunuza gitse de gitmese de size ait olan şeylerdir. Yaşamınız iyileşmeye
başlamadan önce neye inandığınızla ilgili düşüncelerinizi değiştirmeniz
Sayfa 137
Yeni Metin Belgesi
gerekecektir.

Siz gerçeklik kavramınızı değiştirdiğinizde, dönüşüme uğrayacaksınız ve böylece


otomatik olarak ve hiç çaba sarfetmeden istedikleriniz size gelmeye başlayacak.
Tabii siz bunu yarattığınız sonuçlarla kendinize kanıtlayıncaya dek bu sürecin
bu kadar basit olabileceğine tam olarak inanmayacaksınız.

Önceki bölümde, düşünce kalıplarınızı değiştirmek için sihirli ve en etkili araç


olan Güç Duruşu’nu öğrendiniz. Bu bölümde ise VAROLUŞ atölyelerinde sizlere
sunduğumuz ikinci sihirli değişim aracı olan Güç Paketi’ni öğreneceksiniz.

Güç Paketi nedir?

Güç Paketi, karşılıklı destek amacıyla benzer farkındalık seviyelerindeki iki ya


da üç kişinin bir araya gelmesiyle oluşturulan destek grubudur.

Güç Paketi’nin İngilizce’deki karşılığı olan “Powerpact” kelimesi “Power” ve


“Pact” sözcüklerinden oluşur. “Power” güç anlamına gelirken “Pact” antlaşma
anlamındadır. Yani Güç Paketi’ndeki kişiler yaptıkları güç antlaşması ile her
birinin bilincindeki dönüşüm sırasında birbirlerini desteklemek ve güçlendirmek
olan niyetlerini birbirlerine ilan ederler.

Ancak Güç Paketi bir destek grubundan çok daha ötedir! Her bir katılımcının, bir
araya geldiklerinde çok daha büyük bir güç olan VAROLUŞ gücünü kullanabildiği ve
kendi gerçek kimlikleri olan Ruh’a geri dönebildiği mükemmel bir alandır.

İncil’de güç paketinin sahip olduğumuz gücü arttırmadaki etkisi şu şekilde


belirtilmiştir: “Nerede iki ya da üç kişi benim adıma toplanırsa, ben de orada,
aralarındayım.”

Ben de oradayım

“Ben de orada, aralarındayım” cümlesinin anlamı, Tanrı’nın ruhunun karşılıklı


destek grubunun bir araya gelmesiyle varolmasıdır. Üç pille çalışan bir fenerin
Sayfa 138
Yeni Metin Belgesi
geceyi tek pille çalışan bir fenerden üç kat daha fazla aydınlatması gibi, Güç
Paketi destek grubunun her bir katılımcısı, tek başına olduğundan kat kat daha
güçlü bir hale gelmektedir.

İki Güç Paketi katılımcısı üçüncü kişiye spiritüel desteklerini verdiklerinde,


bu kişi kendi gücünün üç katından daha da fazla bir güç kaynağından
faydalanabilir.

Diğer bir deyişle, daima var olsa da içimizde zaman zaman hissedemediğimiz Tanrı
gücü, Güç Paketi toplantılarında daima çok yoğun olarak hissedilir.
Katılımcıların bir araya gelmesiyle her bir katılımcının içindeki Tanrı gücü
katlanarak büyür. Böylece her bir katılımcı büyüyen bu Varoluş gücünden
faydalanabilir hale gelir.

Güç Paketi toplantısı, ruhun varolduğu ve egonun sahnede olmadığı bir çeşit
spiritüel aydınlanmadır. Varoluşun her bir Güç Paketi toplantısının bir parçası
olduğunu fark ettiğinizde ve bunu kabul ettiğinizde, her toplantı sonrası
kendinizi neden çok daha güçlenmiş hissettiğinizi anlayacaksınız.

Güç Paketi’ndeki dönüşüm gücü

Güç Paketi toplantılarında dönüşüm mucizevi bir şekilde gerçekleşecektir. Çünkü


destek grubundaki kişiler, birbirilerine koşulsuz sevgi duyduklari bir alan
yaratacaklardir.

Değişimin gerçek anahtarının koşulsuz sevgi olduğunu unutmamalısınız.

Yaşamınızın kalitesini değiştirmek istiyorsanız, önce kim olduğunuzu


değiştirmelisiniz. Ancak bilincinizi şu anda bulunduğunuz yerden olmasını
istediğiniz yere taşımadan önce, şu anda bulunduğunuz yeri kabul etmelisiniz. Bu
size garip gelebilir ancak kim olduğunuzu değiştirmeden önce, ilk olarak
değişmeme olasılığınızı kabul etmelisiniz.

Şu anda tam da OLMASI gereken yerdesiniz ve daha yüksek bir bilince ulaşmadan
önce olduğunuz yeri kabul etmelisiniz.

Sayfa 139
Yeni Metin Belgesi

Güç Paketi’ndeki arkadaşlarınız sizi hiç bir şekilde değiştirme ya da düzeltme


amacı gütmeden şu anda olduğunuz halinizle kabul ederek, sizin anda var
olabileceğiniz bir alan yaratacaklardır. Siz ancak bundan sonra ilerlemeye hazır
olacaksınız.

Güç Paketi, ego direncini kırmanın yoludur

Güç Paketi ve Güç Duruşu ego direncini kırmak için en güçlü silahlarınız
olacaktır.

Haftalık Güç Duruşu toplantılarınızda güç kaynağınızı yeniden şarj edeceksiniz.


Başarılarınızı kutlayacak ve istediğiniz değişime egonuzun gösterdiği direnci
tartışacaksınız.

Desteğe en çok ihtiyaç duyduğunuz anlar, egonuzun sizi bir köşeye sıkıştırıp
duygusal olarak bunalıma soktuğu anlar olacaktır. Kendinizi kötü hissettiğiniz
bu anlarda, Güç Paketi’ndeki arkadaşlarınız sizin egonuz olmadığınızı size
hatırlatacaktır ve egonuzun korkularını ve şüphelerini aşmak için onların
desteği ile yeterince güç bulacaksınız.

Egonuzun tepkisel oyunları, Güç Paketi toplantılarını geçemeyecektir. Toplantı


sırasında egonuzun yarattığı sorunlara objektif olarak yaklaşan diğer iki Güç
Paketi arkadaşınız, içinizdeki Ruh’u yeniden gün yüzüne çıkaracaktır. Ego bu
alanda var olamayacaktır ve ruh devreye girdiğinde, artık sahneyi terketmek
zorunda kalacaktır.

Her Güç Paketi toplantısında, kurban hikayelerini paylaşan üç egonun yerine,


kendi içlerindeki Varoluşu büyüten, spiritüel olarak daha da güçlenmiş üç kişi
olacaktır.

İşte bu yüzden Güç Paketi toplantılarınızda bu kadar güçlenmiş olacaksınız.

Bir Güç Paketi toplantısı:

Sayfa 140
Yeni Metin Belgesi
-Katılımcıların tek başlarına yaratabileceklerinden çok daha yoğun bir ortak
enerji alanı yaratır.

-Her bir kişinin içindeki Varoluş gücünü arttırır.

-Sizi anında egonun hakimiyetinden alarak, spiritüel bilince taşır.

-Tüm grubun bilincini egonun hakimiyetinden kurtarır.

-Üç tane dönüşümün gerçekleşeceği alanı yaratır.

-Her Güç Paketi katılımcısının bilincini arttırır.

-Kişinin özgüvenini ve kendine verdiği değeri çok fazla yükseltir.

-Herkesin kişisel gücünü kat kat arttırır.

-Her bir katılımcıya, hayatlarındaki diğer ilişkilerin kalitesini arttırmaları


için çok güçlü bir model sunar.

Bir Güç Paketi nedir ve ne değildir?

Gerçek bir Güç Paketi desteği:

-Diğer kişiye koçluk etmek değildir.

-Yardım etmek ya da kurtarmak değildir.

-Düzeltme veya değiştirme amacı gütmez.

-Sorunları çözmek, tavsiyede bulunmak ya da beyin fırtınası yapmak değildir.

-Yargılamak ya da değer süzgecinden geçirmek değildir.

-Fikir babalığı yapmak değildir.

-Fikir babalığı yukarıda saydıklarımızın hepsini içerirken, Güç Paketi


yukarıdakilerin hiç birini içermez.

-Fikir babası olan kişilerin amacı, iki ya da üç kişilik bir takım oluşturarak
bir oyunu kazanmak ya da belli bir ortak hedefe erişmektir.

Güç Paketi nedir?

Sayfa 141
Yeni Metin Belgesi
Güç Paketi yalnızca bir destek grubudur ve bu grubun tek amacı, her bir kişinin
seçtiği gerçeklikte olmak istediği kişiye dönüşme süreci boyunca o kişiyi
desteklemektir.

Güç Paketi’ndeki her bir kişinin amacı, diğer iki kişinin dönüşümlerinin
gerçekleşeceği bir alan yaratmaktır. Bu hedef doğrultusunda, her kişi diğer
kişilerdeki değişimin katalizörü olarak koşulsuz sevgiyi kullanacaktır.

Güç Paketi’nin bir parçası olarak, Güç Paketi toplantılarınızı samimiyetle,


dikkatinizi tamamen vererek ve herhangi bir kişisel konuyu gündeme taşımadan
dinleyeceksiniz.

Siz konuşmayı bu nitelikte dinlediğinizde, paylaşımda bulunan kişi gerçekten


dinlendiğini ve önyargısız bir şekilde kabul edildiğini bilecektir. Konuşmayı
dinleme kalitesiniz, diğer kişinin değişiminin arkasındaki itici güçdür.

Siz ve Güç Paketi’ndeki arkadaşlarınız, yarattığınız karşılıklı sevgi alanı


sayesinde olmak istediğiniz kişilere dönüşeceksiniz. Onlar sizin katalizörünüz
olduğu gibi siz de onların katalizörü olacaksınız.

Dinleme sanatı

Hiç gittiğiniz bir partide karşısındaki gerçekten dinleyen birini gördünüz mü?
Bir daha ki sefere buna dikkat edin. Sonuç sizi şaşırtacaktır.

Göreceksiniz ki hiç kimse şahsi bir konuyu gündeme taşımaya çalışmadan


diğerlerini dinlememektedir. Genellikle arkadaşlar arasındaki çoğu diyalogda hiç
kimse birbirini gerçek anlamıyla dinlememektedir. Herkes yalnızca kendilerine
söz hakkı gelmesini beklemektedir.

Sizi hiç bir şekilde değiştirmeye ya da düzeltmeye çalışmadan dinleyen bir


arkadaşınız oldu mu? İşin açıkcası, bu kalitedeki arkadaşlar çok nadirdir.

Güç Paketi’ndeki arkadaşlarınızdan sizi bu şekilde dinlemesini beklemelisiniz.


Sayfa 142
Yeni Metin Belgesi
Son zamanlarda böyle bir gruba dahil olduysanız, muhtemelen iki tane gerçek
arkadaşınız oldu bile.

Güç Paketi’nde OLMANIN doğrudan faydaları

-Gerçekten kim olduğunuzu keşfedeksiniz (yaşamdaki gerçek amacınıza


ulaşacaksınız).

-Kişisel gücünüz kat kat artacak.

-Diğerlerine verdiğiniz destek sizi de güçlendirecek.

-Diğerlerinin gerçek desteğini deneyimleyeceksiniz.

-Onların bu desteği ile her şeyi bırakma noktasına geldiğiniz anları


atlatacaksınız.

-Yaşamınızı her zaman istediğiniz seviyeye getirebileceksiniz.

-İlişkilerle ilgili edindiğiniz yeni tavırlar ve yaklaşımlarınız sayesinde


ilişkilerinizin kalitesi doğal olarak ve katlanarak artacaktır.

Kendini keşfetmek, Tanrı’nın sizin içinizde, sizin aracılığınızla ve siz olarak


yaşadığı gerçeğini deneyimleyerek yaşayacağınız bir uyanıştır. Sizin içinizdeki
bu tanrı gücü Güç Paketi toplantılarınızda açığa çıkacaktır.

Herkesin bir Güç Paketi’ne ihtiyacı vardır

Güç Paketi kişisel gücünüzü, kendinize olan güveninizi ve kendinize verdiğiniz


değeri arttırmanız için mükemmel bir kaynaktır.

Yaşamın gerçek amacının kendini keşfetmek yani içimizdeki bilgiyi ve kişisel


gücümüzü bulmak olduğunu kabul ederseniz, bu gezegende yaşayan herkesin en az
bir Güç Paketi’ne ihtiyaç duyduğunu anlayacaksınız.

Destek grubu, kutunun dışına çıkma girişiminin başarılı olması için gereken
hayati bir parçadır. Gerçeği söylemek gerekirse bugüne kadar her birey ve şirket
elde ettiği büyük başarıları Güç Paketi’nden aldığı güce borçludur.
Sayfa 143
Yeni Metin Belgesi

Güç Paketi için uygun kişileri bulma

Başarı her zaman bilinçte belli bir büyüme gerektiren, kutunun dışına çıkma
deneyimidir. Benzer bir kendini keşfetme yolunda olan herkes uygun bir Güç
Paketi katılımcısı olabilir.

Güç Paketi arkadaşlarınızı bulmak için kişisel gelişim atölyelerine katılın ve


destek grubunuzun olası katılımcılarını tanıyın.

Öğle yemeklerinizi bu adaylarla yiyin ve büyüme hedeflerinizi paylaşın. Onların


bu paylaşımlara olan tepkileri, destek grubunuz için uygun olup olmadıklarını
anlamınıza yardımcı olacaktır.

Bir Güç Paketi’nde kaç kişi olmalı?

Bir Güç Paketi, istediğiniz kadar kişiden oluşabilir. Her kazanan takım bir Güç
Paketi’dir. Sevgi çerçevesinde bir araya gelen ve birbirini destekleyen iki kişi
bir Güç Paketi olabilir. Yine de maksimum kişisel destek ve gelişim göz önüne
alındığında en ideal katılımcı sayısı iki ya da üçtür.

Güç Paketi’nin İncil’deki tanımı “iki ya da daha fazlası” şeklindedir ancak her
zaman yanlış yorumlanmış olan bu tanımla kastedilen aslında “iki ya da üç”tür.

Güç Paketi’nizi oluştururken,

-Karşılıklı destek grubunuzun bir parçası olan herkesin birbiri için uygun
olduğuna karar verin.

-Toplantılarınızın saati ve yerine karar verin.

-Her bir katılımcının, Güç Paketi destek grubunun gerçek amacını anladığından
emin olun.

-Güç Paketi davranış kurallarını gözden geçirin ve özümseyin.

Sayfa 144
Yeni Metin Belgesi
-Birbiriniz için uygun olduğunuza kesin karar vermeden önce deneme toplantıları
yapın.

-Güç Paketi’nizi test edin: herkes kendini daha da güçlenmiş hissetmelidir; bunu
anlamanıza yardımcı olacak bir örnek, grup toplantıları sırasında kendinizi daha
çok sevmeye başlamanızdır.

Güç Paketi’nde ne yapmalısınız?

Dinlemeyi öğrenmek:

-Tüm dikkatinizi vererek dinleyin,

-Öne doğru gelin ve karşınızdaki kişi konuşurken onun gözlerinin içine bakın.
Güç Paketi görüşmelerinizi telefonda yapıyorsanız, kendinizi o kişi ile karşı
karşıyaymış gibi hayal edin.

-Karşınızdaki kişiyi dinlerken, kullandığı kelimelerden çok o anda kim OLDUĞUNA


dikkat edin.

-Onun dediklerini tekrarlayın “Seni doğru anladıysam, ...... demek istiyorsun,


değil mi?”

-Ona şu soruyu sorun: “Kim olarak dinlenmek istiyorsun?”

Kendinize de şu soruları sorun:

- Karşımdaki kişinin kendisini sevmesi için ona nasıl yardım edebilirim?

- İçinde bulunduğu sorunun dışına çıkıp çözümü görmesi için ona ne tür sorularla
yardımcı olabilirim?

- Kendi kişisel gücünü keşfetmesinde ona yardımcı olmak için ne tür sorular
sorabilirim?

- Kendisine daha fazla inanmasını sağlamak için ne tür sorular sorabilirim?

Güç Paketi davranış kuralları

-Grup bilincine taahhüt edin.

-Güç Paketi toplantılarınıza düzenli olarak zaman ayırın.

-Anlaşmanıza sadık kalın:


Sayfa 145
Yeni Metin Belgesi

-Daima toplantınıza katılın.

-Bu toplantılara daima zamanında katılın.

-Kendinizi tamamıyla birbirinizi güçlendirmeye adayın.

-Destek vermeyi ve koçluk yapmayı birbiriyle karıştırmayın, ikisi farklı


şeylerdir.

- Destek vermek demek, o kişiyi OLDUĞU haliyle kabul etmek demektir.

- Talep edilmemiş koçluk, çoğu zaman eleştiri olarak görülür.

23. Parayla İlgili Engelleriniz

Para kazanmanın önündeki engellerinizi nasıl kaldırırsınız?

Bir türlü finansal başarı sağlayamıyorsanız, hiç elde edemediğiniz türden bir
finansal başarıyı umut ediyor ya da planlıyorsanız, bu başarınızı sabote eden
şeyin ne olduğunu öğrenmek istemez misiniz?

Bir türlü finansal başarı elde edemiyorsanız, bunun sebebi maddi durumunuzun
daha iyi olmasını engelleyen en az bir inancınızın olmasıdır. Hatta maddi
durumunuzun düzelmesini önleyen zenginliğe karşı inancınızın sayısının birden
fazla olduğunu söyleyebilirim. Parayla ilgili bu engel nasıl bir şey ve nereden
geliyor?

Parayla ilgili engeliniz, varsayımdan öteye gitmeyen, aşağıdakilerle ilgili


hatalı bir bakış açısından ibaret:

o Paranın nasıl kazanıldığı.

o Çok paraya sahip olmanın iyi ya da kötü yanları.

Sizin engeliniz

Sizin engeliniz aşağıdakilerden biri ya da daha fazlası olabilir:

Erken yaşlarda şu fikirlere inanmayı seçtiniz:


Sayfa 146
Yeni Metin Belgesi

o Para her zaman azdır – hiç bir zaman yeterli para olmaz.

o Zengin kişiler hep kötü insanlardır.

o Zengin kişiler hiç bir zaman mutlu olamaz.

o Zengin kişiler cennete gidemez.

o Zengin kişiler doyumsuz ve cimrilerdir.

o Para kazanmanın tek dürüst yolu, saatini satarak para kazanmaktır.

o Para tüm kötülüklerin anasıdır.

o Pastadan benim payıma düşen dilim zaten büyük, ben daha fazlasını
istersem başkasının hakkından yemeye başlayacağım.

o Daha çok para kazanmak için de para lazım.

o Ne yaparsam yapayım, hiç bir zaman yeterli param olmayacak.

Ayrıca kendi algınızla ilgili koyduğunuz engeller vardır. Örneğin:

o Yeteri kadar akıllı değilim.

o Yeteri kadar iyi değilim.

o Zamanım yok.

o Nasıl olacağını bilmiyorum.

Bu düşüncelerin kaynağı nedir?

Büyürken, ailenizin parayla ilgili bakış açılarının yaratımını devamlı olarak


deneyimlemiş olabilirsiniz: Hiç bir zaman yeteri kadar paramız yok. Küçük bir
çocuk olarak bu yokluk bilincinin yarattığı gerçekliğe aldandıysanız, bu düşünce
halen sizin bilinç altınızdaki İnanç Sisteminizin bir parçası olmaya devam
etmektedir.

İnandığımız şeyler her zaman yaratıldığına göre, bu gizli programın yaşamımızı


yönetmesine izin verdiğimiz müddetçe maddi durumumuzda hiç bir değişiklik
olmayacaktır ve doğal olarak hiç bir zaman yeterli paranın olmadığı gerçekliği
hayatımızda yaratmaya devam edeceğiz.

Aileniz zengin insanların kötü insanlar olduğuna inandıysa ve siz de bu saçma


fikri benimsediyseniz, hiç bir zaman bu zengin insanlardan biri olmanıza izin
vermeyeceksiniz.
Sayfa 147
Yeni Metin Belgesi

Pazar okulundaki öğretmeniniz size paranın tüm kötülüklerin anası olduğunu


söylediyse, ne zaman biraz fazla paranız olursa, doğal olarak kendinizi hep
suçlu hissedeceksiniz ve bu fazlalıktan kurtulmaya çalışacaksınız. Ayrıca daha
fazla para istediğinizde, muhtemelen kendinizi doyumsuz biri gibi
hissedeceksiniz.

Aileniz sürekli bir maaşa bağımlı olarak yaşadıysa, sizin bilinçaltı


programınız, bir sonraki maaşı almadan paranız bittiğinde, ailenizle birlikte
kendinizi fakir hissetmenize sebep olmuştur.

Para Harcayan Kişi Kanunu

Bu sorunu yaşayan insanlar hayatlarını Para Harcayan Kişi Kanunu’na göre


yaşarlar. Bu kanuna göre, siz ne kadar para kazanırsanız kazanın,

harcamalarınız yeni gelirinizin miktarına ulaşmak için daima artacaktır

Hayatları para harcayan kişi kanununun boyunduruğunda olan insanlar, zengin


olmanın daima para harcamakla ilgili olduğunu sanacaklardır. Çünkü bu kişiler
hep zengin olmak istemişlerdir ve para ellerine geçer geçmez bu parayı
harcayacaklardır çünkü ancak parayı harcadıkları zaman kendilerini zengin
hissedeceklerdir.

Bu hikaye her maaşla kendini tekrarlıyor. Bu kişiler, paranın tamamını her


harcadıklarında, yine başa dönüyorlar ve neden fakir olduklarını sorgulayıp
duruyorlar.

Para harcayan kategorisindeki çoğu kişi kredi kartı tuzağına düşmektedir; yani
daha bir sonraki geliri almadan harcama tuzağı. Ancak buradaki asıl tuzak,
zenginliğin para harcamakla ilgili olduğunu söyleyen hatalı düşüncelerdir.

Bolluk bilincine sahip olmak

Elbette para harcamanızda hiç bir sorun yok. Para harcanmak içindir. Ancak
gerçekten zengin OLMAK istiyorsanız, önce bolluk bilincine sahip olmanız
gerekecektir. Gerçekten zengin olmak, para harcamakla ya da sahip olunan para
miktarıyla ilgili değildir; parayla ilgili bilincinizde nerede olduğunuzla
ilgilidir.

Bolluk bilincine sahip olmak demek, parayla olan ilişkinizde olumlu şeyler
hissetmek demektir. Kendinizi zengin hissettiğinizde, parayı bir mıknatıs gibi
çekeceksiniz ve daha çok paranız oldukça kendinizi daha çok zengin
hissedeceksiniz. Kendinizi daha zengin hissettikçe de daha çok para çekmeye
Sayfa 148
Yeni Metin Belgesi
devam edeceksiniz. Bu bolluk hissi arttıkça, geliriniz de artacaktır.

Eksi nakit akışı

Paranızı bu kadar hızlı harcamaya ya da kazandığınızdan daha hızlı harcamaya


devam ederseniz, hiç bir zaman bolluk bilincine sahip olamazsınız. Bolluk
bilincine sahip olmadan asla zengin olamazsınız ve nakit akışınız ekside olduğu
müddetçe kendinizi zengin hissetmeniz mümkün değildir. Artık nakit akışınızı
kontrol eden programı değiştirmenin bir vakti gelmedi mi?

Unutmayın ki parayla ilgili düşüncelerinizi, kendi kendinize karar alabilecek


kadar olgun ve mantıklı olmadığınız zamanlarda benimsediniz. Ailenizin parayla,
zengin insanlarla, paranın ne kadar dürüst kazanıldığıyla ilgili bakış açısı
yalnızca onlara aitti. Hiç bir zaman yeteri kadar paralarının olmamasına bir
gerekçe bulmak için uydurdukları bir hikayeydi.

Ne yazık ki bu hikaye onların yaşamlarının kalıbı haline geldi. Kendi aileniz de


dahil olmak üzere insanlar, yaşamlarının çoğunu egoları olarak yaşarlar. Sizin
de bildiğiniz gibi ego her şeyle ilgili haklı olmak zorundadır. Zengin olmayan
insanlar, çok parası olan insanları ellerinden gelen tüm gerekçelerle haksız
çıkarmaya çalışırlar.

Hala zengin değilseniz

Ailenizin uydurduğu hikayede çok paraya sahip olmanın kötü yanlarıyla ilgili
üzücü olan şey şu ki onların parayla ilgili bu yaklaşımları artık sizin de
hatalı inancınız olmuştur.

Bunu nasıl mı biliyorum? Hala zengin değilseniz, başkalarının “çok paraya sahip
olmanın kötü yanları” ile ilgili düşüncelerini kabul etmişsinizdir. Hala zengin
değilseniz, bunun tek sebebi zengin olmamayı seçmiş olmanızdır. Bu seçimi
yapmanızın sebebi sizin varlıklı biri olmanızın önündeki engel olacaktır.
Parayla ilgili engellerinizi bulmak ve bunları kaldırmak istemez misiniz?

Parayla ilgili engelinizi bulmak

Yukarıdaki soruya evet cevabını verdiyseniz, aşağıdaki engel kaldırma


egzersizini adım adım uygulamaya başlayabilirsiniz. Parayla ilgili engelinizi
keşfetmenin iki yolu vardır:

Sayfa 149
Yeni Metin Belgesi

1. Hikayenizi yazmanıza sebep olan olayı hatırlamak ve bu olaydan


çıkardığınız sonucun mantık süzgecinden geçemeyeceğini görmek.

2. Engelinizi bulmanın diğer bir yolu da bu engeli aşmayı seçmektir. Diğer


bir deyişle, şu anda olduğunuzdan daha zengin biri OLMAYA kararlı bir şekilde
taahhüt edin. Para hedefinizi koyduğunuzda, bu engel sizin ve zengin olmanızın
arasında duracaktır. Sonra da bu engeli ortadan kaldırın.

Para engelini kaldırma egzersizi:

Öncelikle şunu bilmesiniz ki şu anda sizin ve finansal bağımsızlığınızın


arasındaki tek engel erken yaşlarda aldığınız hatalı bir karardır. Bu karar,
para konusunda vardığınız hatalı bir sonuçtur ve maddi durumunuzun istediğiniz
seviyeye gelmesini önleyen düşüncedir. Siz, yaşamınızın kalitesini bu inanca
bağlamış durumdasınız.

1. O zaman vardığınız bu sonucun, bir kez keşfedildiğinde, mantık


süzgecinden geçemeyeceğini bilin (egonuzun bu düşüncenizi gizlemiş olmasının
sebebi budur).

2. Bu saçma ve gülünç sebebin sizin ve arzuladığınız yaşamın arasında


durmasını isteyip istemediğinizi kendinize sorun.

3. Zengin olmamayı seçme sebebinizi açığa çıkarmayı seçin ve bu sebebin ne


kadar doğru olduğunu değerlendirin.

4. Şimdi ise yaşamınızda olmasını istediğiniz değişimi düşünün.

5. Kendinize sorun: Bu değişim gerçekleşmiş olsaydı, kim olurdunuz?

6. İstediğiniz kadar zengin olsaydınız, yaşamınızın nasıl olacağını hayal


edin.

7. Sonrasında, istediğiniz kadar zengin OLMAYI seçin.

8. Bu VAROLUŞ seçiminin bir sonucu olarak, egonuzun tepkisel konuşmalarını


dinleyin.

9. Seçiminizin bir sonucu olarak ne tür korkular hissediyorsunuz?

10. Bu korkuların arkasında yatan inancınız nedir?

11. Yaşamınızı bu inancın gölgesinde yaşamaya devam etmek istiyor musunuz?

İstemiyorsanız, bu hatalı sonucu size daha iyi hizmet edecek yeni bir düşünceyle
değiştirmeye karar verin. Şu anda yeteri kadar cesaretiniz varsa ve kendinize
Sayfa 150
Yeni Metin Belgesi
verdiğiniz değer buna izin veriyorsa, daha çok zengin olmayı seçeceksiniz.
Sonrasında, sizi yetersiz gelirinizin olduğu gerçeklikte tutan düşünceyi açığa
çıkartacak ve değerlendirmeye alacaksınız.

24. Neden bir Koçumuz Olmalı?

Bir koça neden ihtiyaç duyuyor olabiliriz?

İyi bir yaşamın sırrını önceki bölümlerle öğrendiniz. Hayal ettiğinizden çok
daha güçlü olduğunuzu keşfettiniz. Bu güce hayatınız boyunca sahiptiniz fakat
bundan hiç haberiniz yoktu.

Siz zaman zaman hafıza kaybına uğramaya meyilli olan bir tanrısınız. Bu yüzden
size Gerçek Kimliğinizi hatırlatacak bir koça ihtiyaç duyacaksınız.

Kutunuzun dışına çıkmaya ve hayal ettğiniz gerçekliği yaratmaya karar


verdiğinizde, sizi eski kutunuza sokmak için elinden geleni ardına koymayacak
çok güçlü bir egonuz olacak.

Bir koçunuz olmadığında, egonuz sizin yeni gerçeklik kavramınızdan daha büyük,
yeni bir kutu yaratacaktır ve siz bir kez daha başka bir kutunun içinde
hapsolmuş olacaksınız. Koçunuz ise bu kutunun dışında düşünmenize yardım
edecektir.

Koçunuz olduğunda, yaşamızın kontrolünü Gerçek Siz’e, yani içinizdeki Canlılık


ve Çoşku Dolu Ruh’a verme şansınız çok daha yüksek olacak. Sizin niyetiniz de
bu, değil mi?

Artık siz de biliyorsunuz ki egonuzun en sevdiği hikayelerden biri“Nasıl


yapacağımı bilmiyorum! Nasıl yapacağımı bilmeden bunu nasıl başarabilirim?”
hikayesidir.

Sayfa 151
Yeni Metin Belgesi
Nasıl kısmını bilmek sizin göreviniz değildir

Sizin göreviniz, VAROLUŞ taahhüdünüzü yapmak ve Evren’in nasıl kısmını size bir
şekilde göstereceğine inanmaktır. Sonrasında ise içgüdüsel olarak ne yapmanız
gerektiğini hissediyorsanız, onu yapacaksınız. ‘Nasıl’ sorusunun cevabının
fırsatlarla geleceğini bileceksiniz ve bu fırsatlar karşınıza çıktığında onları
çoşkuyla kabul edeceksiniz.

Bu kadar basit bir yaşama sahip olmanın önündeki en büyük engeliniz, “o yaşama
ulaşmak için ne yapacağımı bilmem gerek” inancına olan bağımlılığınızdır.
Gerçeği söylemek gerekirse, tüm kimliğiniz “Bir şeyin olmasını istiyorsam, onu
nasıl yapacağımı bileceğim ve ben yapacağım” düşüncesine bağlı.

İçinizdeki bu başarı engelini aşmanız için, “istediklerini kendisi yaparak


gerçekleştiren biri” kimliğinizi bırakmalısınız ve başarıyı kolay yoldan yaratan
biri olmayı seçmelisiniz. İyi bir VAROLUŞ koçu, bu eski alışkanlıklarınızı
bırakma sürecinizde size sorduğu sorularla rehberlik edecektir.

Teorik olarak siz de biliyorsunuz ki tek yapmanız gereken şey istediğiniz


sonuçları seçmek, buna uygun VAROLUŞ taahhüdünü yapmak ve teslimat görevini
Evren’e bırakmaktır.

Ego sizin bilmenizi istemiyor

Egonuz, yaşamın bu kadar basit olduğunu bilmenizi istemiyor; bu yüzden yaratım


güçlerinizi büyütmek için üç şeyi arttırmaya odaklanmalısınız:

1. Bu sürece olan inancınız.

2. Kendinize olan inancınız.

3. Kaynakları kabul etme yetiniz, yani kendinize verdiğiniz değer –


özdeğer.

Siz de artık biliyorsunuz ki seçeceğiniz hedefin kutunun ne kadar dışında


olacağı, Evren’in size sunabildiklerinin bir ölçüsü değildir; tam tersi bu
kendinize verdiğiniz değer yüzünden kaynakların ne kadarını kabul
edebildiğinizin bir ölçüsüdür. Çünkü Evren’de kaynakların hiç bir sınırı yoktur.
Sayfa 152
Yeni Metin Belgesi

Varolan tek sınır, bu kaynakların ne kadarını kabul edeceğinizle ilgili


kendinize koyduğunuz sınırdır.

Kendinize ve ilkenin mutlak gücüne olan inancınızı arttırmanın tek yolu,


kutunuzun dışına attığınız bebek adımlarıyla istediğiniz gerçekliği yaratarak,
bu süreci kendinize kanıtlamanızdır. Sizin bilinciniz, özgüveniniz ve kendinize
verdiğiniz değer kutunun dışına yaptığınız her başarılı yolculukla artacaktır.

Kutunun dışına sık sık çıkmakla ilgili tek sorun, güçlü egonuzun yeni
yarattığınız gerçekliğe başarılı bir şekilde geçtiğiniz anları size unutturmak
için kararlı olmasıdır.

Muhtemelen unutacaksınız

Bir VAROLUŞ koçunuz olmadan, gücünüz olduğunu unutacaksınız. Egonuza karşı gelip
yeniden seçim yapmanız ise iki ya da daha fazla yıl alabilir. Bir koçunuz
olmadan, bir sonraki seviyeye erişeceksiniz fakat sonra bırakacaksınız. İyi bir
VAROLUŞ koçu ise sizi bu ego tuzağından kurtaracaktır.

Sizin yaşamdaki gerçek amacınız kendinizi keşfetmektir ve Yaşam Oyunu, büyüme


döngüsü tekrar eden bir süreç olacak şekilde tasarlanmıştır.

Kendini keşfetme merdiveninin her bir basamağını çıktığınızda (bilincinizi


arttırdığınızda), yaşamla ilgili yepyeni ve heyecan verici bir bakış açısına
sahip olacaksınız. Bilincin her bir basamağını tırmandığınızda, kendinizi
evinize ya da son varış noktasına ulaşmış gibi hissedeceksiniz. Halbuki orası
son varış noktanız olmayacaktır.

Yaşam bir yolculuktur, varış noktası değil. Egonuz bu konuda hemfikir değildir.
Egonuz kontrolü yeniden ele geçirdiğinde, siz bir kez daha, bu sefer daha büyük
bir kutunun içine girmiş olacaksınız. Büyümeye devam etmeniz ve kutunuzun
dışında kalmanız için bir VAROLUŞ koçuna ihtiyacınız olacak. Egonuzun sizin
adına karar vermesine izin vermeyin. Bir VAROLUŞ koçu ile çalışın.

Sayfa 153
Yeni Metin Belgesi

Yaşamınızın efendisi haline gelmeniz için en önemli olan şey korkularınızı


yenmektir. Bu korkuların tamamen gideceği ve bir daha geri dönmeyeceği anlamına
gelmez. Egonuz her zaman olacak ve siz bilincinizi arttırmaya devam ettikçe,
egonuz bu değişimleri tehdit olarak algılayacaktır.

Siz korkularınız tarafından kontrol edilmediğiniz müddetçe, yaşamınızın tek


sorumlusu, tek efendisi olacaksınız.

Egonuzun mücadele etme görevi

Ego, sizin mücadele mekanizmanızdır. Onun birincil görevi sizin varlığınızı


sürdürebilmeniz için mücadele etmektir. Korku, egonun sizi olası tehlikeye karşı
uyaran erken uyarı sistemidir. Hiç bir zaman egonuzu dinlemekten vazgeçmek
istemeyeceksiniz. Egonun korkularını haklı bulduğunuz zamanlar olacak. Bu tür
zamanlarda hızlı davranırsanız, muhtemelen felaketi önleyeceksiniz.

Ne yazık ki egonun çoğu korkusu, onun değişim korkusuna dayanır ve sizin


varlığınıza karşı algıladığı tehdit gerçek değildir. Siz de diğer çoğu insan
gibiyseniz, bu korkular yüzünden kutunuzun içinde yaşamaya mahkum olacaksınız.

Belki de kutunuzun dışındasınız ve bilincinizi geliştiriyorsunuz. Bu da sizi bu


kalabalığın üstünde tutar.

Yaşamınızın efendisi haline gelmek için üç ana misyonunuz olacaktır:

1. Bilincinizi arttırmak – Gerçek Kimliğinizin gitgide daha da çok farkında


olmak

2. Kontrolü geri almak – Kontrolün Gerçek Siz’de olduğu zamanın yüzdesini


her gün arttırmak

3. Egonuzun sizi eski kutunuza sokmak için kullandığı taktikleri tamamen


bilmek ve onlarla nasıl baş edeceğinizi öğrenmek

Egonun yaşamdaki görevi, yaşamı şu anki gerçekliğinizde algıladığınız şekilde


deneyimlemenizi sağlamaktır. Ego bu görevi benimsediğimde, yaşamınızın
yönetimini bütünüyle eline almaya çalışacaktır.
Sayfa 154
Yeni Metin Belgesi

Ancak ego sizin efendiniz değil, hizmetkarınızdır. Kontrolü yeniden elinize


almak ve yaşamınızın efendisi haline gelmek için, kontrolü Gerçek Siz olan
yanınıza vermelisiniz. Yukarıda bahsettiğim üç hedefi daha dikkatli düşünün ve
kendinize bu misyonunuzu iyi bir VAROLUŞ koçunun rehberliği olmadan başarıp
başaramayacağınızı sorun.

Bir varoluş koçuna ihtiyacınız var

Düzenli olarak kullandığınız araçları √ ile işaretleyin.

Korkularla yüzleşmek

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

Başarısız olma ihtimalini kabul etmek

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

Diğerleriyle yeniden anlaşma yapmak

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

Egoyla konuşmak ve onu ikna etmek

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....


Sayfa 155
Yeni Metin Belgesi

Pozitif kanıt günlüğü

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

Güç Duruşu

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

Güç Paketi destek grubu

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

............................................

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

............................................

Evet ....

Hayır ....

Bir Varoluş Koçuna ihtiyacım var ....

Şimdi sıra yeniden sizde!

Şimdiye kadar neler öğrendiniz?

Sayfa 156
Yeni Metin Belgesi

4. KISIM

Yaşamınızın Efendisi Haline Gelmek


Sayfa 157
Yeni Metin Belgesi

Kontrolü Ruh’ta olan Yaşamınız

Yaşamınızın gerçek efendisi olarak:

-Her zaman stressiz kazanan tavrını kolaylıkla koruyacaksınız.

-Yaşamda istediği kişileri ve şeyleri çeken bir mıknatıs olacaksınız.

-Hedeflediğiniz yeni gerçeklikleri yaratacaksınız fakat sizin gerçek misyonunuz


başkalarının yaşamında bir fark yaratmak olacak.

-Her türlü ego direnciyle kolaylıkla baş ediyor olacaksınız.

-Sevinç ve neşe içinde yaşayacaksınız.

-Yaşamda bütünüyle varolacaksınız, anda yaşıyor olacaksınız.

-Sağlıklı, varlıklı olacaksınız ve sevgi dolu ilişkileriniz olacak.

-Yaşamınızın, ailenizin ve paranızın tadını çıkartmak için fazlasıyla boş


zamanınız olacak.

-Tüm ilişkileriniz koşulsuz sevgiye dayalı olacak.

-Özgüveniniz çok yüksek olacak. Bilinciniz ve kendinize verdiğiniz değer öyle


bir artacak ki artık kendinize ya da başkasına bir şey kanıtlama ihtiyacı
duymayacaksınız.

-Hiç bir maddi yaratıma bağımlı olmayacaksınız.

Kontrolü elinize almaya hazır mısınız?

Siz yaşamınızın kontrolünü eline alan biri OLMAYA tam anlamıyla taahhüt ettikten
sonra yaşamınızın efendisi haline gelme süreciniz başlayacaktır. Tanrı’nın bir
kişiselleştirmesi olmanız demek, yaşamınızın her alanını Tanrı OLARAK
deneyimleme konusunda ustalaşacaksınız demektir.

Tanrı’nın gerçek özünü anladığınızda ve güçlendiğinizde yani kendi yaşamınızın


tanrısı olduğunuzda, yaşamınızın her alanında varoluşu deneyimleyeceksiniz.

Sayfa 158
Yeni Metin Belgesi

İçinizdeki Tanrı gücü pasif bir güçtür; istediklerini bir şeyler yaparak
gerçekleştirme gücü değil, kim OLACAĞINIZI seçme gücüdür. Tanrı OLMAYI
deneyimlerken, zenginlik, sağlık ve ilişkiler dahil yaşamınızın her alanındaki
başarıyı güçlü bir mıktanıs gibi çeken VAROLMA hallerini deneyimleyeceksiniz.

Aşağıdaki listedekiler, yaşamınızın efendisi olma yolunda


deneyimleyeceklerinizle ilgili bir fikir verecektir.

Yaşamınızın efendisi haline gelirken,

-Başarısızlığı arkadaş edinerek kazanan tavrını benimsemiş olacaksınız.

-Özgüveninizi, kendinize verdiğiniz değeri ve bilincinizi artıracaksınız ve sık


sık kutunuzun dışında VAROLUŞ seçimleri yaparak yaratım güçlerinizi
kullanacaksınız.

-Gerçekten taahhüt ettiğiniz bir VAROLUŞ seçimi yaptığınızda, onu daima


yaratacağınızdan gitgide daha çok emin olacaksınız.

-Egonuzun korkuya dayalı mücadele taktikleriyle baş etmede ustalaşacaksınız.

-Tüm ilişkilerinizde koşulsuz sevgiyi deneyimleyeceksiniz.

-Hayatınızda önemli yeri olan kişileri (çocuklarınızı, müşterilerinizi, vs.)


dinleme sanatında da koşulsuz sevgiyi kullanacaksınız.

-Anda yaşayarak, yaşamızın her anında varolacaksınız.

-Yaşamınızdan her zaman keyif alacaksınız ve neşe içinde yaşayacaksınız.

Kontrolü tamamen elinize almaya ve Yaşamınızın Efendisi haline gelmeye gerçekten


hazırsanız, 4x6 boyutlarındaki kartlara aşağıdaki taahhütlerinizi yazabilir ve
onları ezberleyinceye ve niyetinizi pekiştirinceye kadar her gün tekrar
edebilirsiniz.

1. Yaratım güçlerimle her gün aldığım sonuçlar sayesinde bilincimi


arttırmayı, her yarattığım sonuçla Gerçek Kimliğimin gitgide daha çok farkına
varmayı taahhüt ediyorum.

2. Egomun beni eski kutuma geri sokmak için kullandığı taktiklerle baş etme
sanatında ustalaşmayı taahhüt ediyorum.

3. Yaşamımın her anında gözlemci olarak VAROLMAYI, her geçen gün kontrolü
Sayfa 159
Yeni Metin Belgesi
daha çok elime almayı, yaşamımın kontrolünün egomda değil içimdeki Tanrı
Ruhu’nda olduğu zamanı devamlı olarak arttırmayı taahhüt ediyorum.

İmza..........................................
Tarih.........................................

Artık taahhüdünüzü yaptığınıza göre, kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Kendinizi


daha güçlü ve kontrolün daha çok elinizde olduğunu hissediyor musunuz?

Yaşam Becerilerinizde Ustalaşmak

1. Başarısız olma ihtimalini kabul ederek kazanan tavrını


benimseyeceksiniz.

2. Bilincinizi arttırdıkça, diğerleriyle olan anlaşmalarınızı


yenileyeceksiniz.

3. Pozitif kanıt günlüğünü tutacaksınız.

4. Masanızın üstündeki ŞİMDİ saatine bakarak, anda yaşayacaksınız.

5. Rolünüzden sıyrılacaksınız, gizli korkunuzu keşfedeceksiniz ve böylece


gerçek kimliğinizin kontrolü altında yaşayabileceksiniz.

6. Tüm durumlarda koşulsuz sevgi alanını yaratacaksınız.

4. Kısımdaki bölümler:

25. Anda Varolmayı Deneyimlemek

26. Devenizin Yükünü Boşaltmak

27. Deniz Feneri

28. Siz Taahhüt Ettiğinizde

Sayfa 160
Yeni Metin Belgesi
29. Koşulsuz Sevgi

30. Dinleme Sanatı

31. Anda Yaşamak

32. İlişki Araçları

33. Siz Bildiğinizi Sandığınızda

Şimdi sıra yeniden sizde!

Şimdiye kadar neler öğrendiniz?

Sayfa 161
Yeni Metin Belgesi

25. Anda Varolmayı Deneyimlemek

Sayfa 162
Yeni Metin Belgesi
Siz Tanrı rolünü üstleninceye kadar, sahip olduğunuz tanrısal güçlerin
yaşamınızın kalitesini değiştirmek için pek bir önemi olmayacaktır. Siz her
zaman Tanrı’nın bir kişiselleştirmesiydiniz ve Tanrı gücüne sahip oldunuz fakat
bu şimdiye kadar ne işe yaradı?

Yaşamınızın çoğunu mevcut durumunuza bağımlı olarak yaşadınız çünkü hep egonuz
olarak yaşıyordunuz. Ancak şimdi biliyorsunuz ki siz egonuz değilsiniz.

Yaşamınızda bir çok kez gücünüzü yeniden keşfettiniz ve kutunuzun dışına çıkmayı
seçtiniz. Fakat bunu yaparken, içinizde Varoluş İlkesi olarak sizin
aracılığınızla çalışan Tanrı gücünü kullandığınızı bilmiyordunuz.

Tanrı olarak tüm düşünceleriniz birer VAROLUŞ seçimidir ve bu da tüm


düşünceleriniz “Hayır” demesini bilmeyen, sadece “Evet” diyebilen bir evren
tarafından cevaplandırılacak güçlü birer dua demektir. Yaşamınızın amacı daha
güçlü hale gelmek olamaz çünkü siz zaten hayal ettiğinizden çok daha güçlüsünüz.

İstediğiniz zaman çok büyük sonuçlar yaratabilme gücünüzü arttırmak için,


öncelikle bugüne kadar yarattığınız şeylerin sorumluluğunu üstelenmelisiniz.
Güçlü OLMAYI deneyimlemek için hem düşüncelerinizin hem de davranışlarınızın
sorumluluğunu almanız gerektiğini şimdiye kadar gayet net bir şekilde anlamış
olmalısınız.

Sorumluluk alma sürecinde, davranışınızdaki en ufak bir değişikliğin bile


yaşamınızın kalitesini değiştirebileceğini farkedeceksiniz. Uygulamada nasıl dua
edeceğinizi ve “nasıl tanrı olarak düşünebileceğinizi” öğreneceksiniz ve bana
inanın ki düşünme alışkanlıklarınızaki bu değişiklik çok fazla pratik
gerektirecek.

Kötü alışkanlıklarınızı iyileriyle değiştireceksiniz. Yaşamdaki yeni rolünüzün


“varolmayı deneyimlemek” olduğunu anlayın.

Bilincinizi ortalamanın üzerine çıkartmadıkça, zamanın %99’unda düşüncelerinizin


ve duygularınızın kontrolü egonuzda olacaktır. Egonuzun yaşamınızı yönettiği
süre boyunca, tıpkı lunaparklardaki atlı karınca gibi duygusal açıdan iniş
çıkışlı ve kendini tekrar eden bir yaşamınız oldu.

Sayfa 163
Yeni Metin Belgesi

Bir gün iyi bir gün kötü olan ruh halinden kurtulmak için, davranışlarınızın ve
düşüncelerinizin kontrolünü Gerçek Siz olan yanınıza vereceksiniz.

Neden Ruh’un değil de egonun yaşamınızı yönettiğini merak ediyorsanız; belki de


şimdiye kadar egonuzun farkında değildiniz ve bu yüzden yöneten taraf OLMAYI hiç
bir zaman seçmediniz. Şimdiye kadar aslında egonuz olmadığınızı da muhtemelen
farketmediniz.

Fakat şimdi biliyorsunuz ki yaşamınızı yöneten kişi OLMAYI seçebilirsiniz.


Yaşamınızın kontrolüne sahip OLMA seçiminiz, bilincinizde bir dönüşüm
gerektirecektir ve bu da hayatınızdaki en önemli kararınız olacaktır.

Dönüşüm, en basit anlamıyla kim olduğunuz ve olacağınızla ilgili düşüncelerinizi


değiştirmek demektir ve yaşamla ilgili bakış açınızı ve tavırlarınızı
değiştirmekten daha zor bir şey değildir. Yeni gerçekliğinizi, sadece
düşüncelerinizin kalıbını değiştirerek yaratırsınız.

Egonun kontrolü altındaki yaşamınızın sadece sağlıksız bir düşünme alışkanlığı


(alışkanlık haline gelmiş düşünme, tepki verme ve varolma şekliniz) olduğunu
düşünün.

Artık yönetimi ruha vermek istediğinize göre, bazı yeni düşünme alışkanlıkları
yaratmanız gerekecek. Uygulamada egonun rolünden çıkıp VAROLUŞ moduna
geçtiğinizde, kendi yaşamınızın Tanrısı olmayı deneyimlemeye başlayacaksınız. Bu
devralma sürecinde gerçekten ne yaptığınızı daha iyi anlamak için, bu sürece
“varolmayı deneyimlemek” diyebilirsiniz.

Yaşamınızda bugüne kadar gerçekleşen her yenilik bir niyet ile, bir VAROLUŞ
seçimi ile başladı ve belli sonuçların yaratılmasıyla sonuçlandı.

Duygusal iniş çıkışlarınızdan ve yarattığınız durumlardan mutlu değilseniz,


bununla ilgili yeni VAROLUŞ seçimini şimdi yapabilirsiniz. Sadece yaşamınızı
yöneten kişi OLMAYI seçin.

Sayfa 164
Yeni Metin Belgesi
Yaşamınızı yönetme görevi, yalnızca VAROLUŞ seçimlerinizin anlık olarak
yönetilmesini gerektirmektedir. Bunu yapmaya başlamadan önce, yaşamınızı yöneten
kişi OLMAYI seçmeli ve bu kişi OLMAYA taahhüt etmelisiniz. Yönetimi devralmak
sadece bir VAROLUŞ seçimi gerektirir.

Yaşamımızın yönetimini neden devralmalıyız?

Tüm davranışlarınız, fikirleriniz, bakış açılarınız ve düşünceleriniz aslında


birer VAROLUŞ seçimidir. Şu anda gerçekten o kadar güçlüsünüz ki tüm
düşünceleriniz birer duadır ve tüm dualarınız cevaplandırılmaktadır.

Sorun şu ki siz şimdiye kadar düşüncelerinizi yönetmiyordunuz. Sizin yerinize


bunu 7/24 egonuz yapıyordu ve yarattığınız sonuçlar egonuzun VAROLUŞ
seçimlerinin birer sonucuydu.

Sizin ruh olarak göreviniz, düşüncelerinizin ve yaşamınızın kontrolünü egonuzdan


devralmaktır.

Bu gözünüzü korkutabilir ama hiç korkutmasın. Egonun yerine ruhu koyma görevini
bir kas geliştirme egzersizi gibi düşünün. Tüm yaşamınızın yönetimini şu anda
devralmak zorunda değilsiniz; sadece zaman zaman belli anları kontrol etmeyi
seçin. Bu süreçte, yeni VAROLUŞ alışkanlığınızı yaratıyor olacaksınız.

VAROLUŞ gücünüzü bilinçli olarak ne kadar çok kullanırsanız, o kadar güçlü hale
geleceksiniz.

Varolmayı şu yollarla deneyimleyeceksiniz:

o Kutunuzun dışında düşünerek.

o Yaratım modunda olarak.

o Gözlemci olarak.

o Karşınızdakine kendinizi bütünüyle vererek ve koşulsuz sevgiyi


deneyimleyerek.

o İyi bir dinleyici olarak.


Sayfa 165
Yeni Metin Belgesi

o Objektif olup egonuzla konuşarak.

o Tamamen anda olan şeylere odaklanarak.

o Çoşku hissederek.

o Yaşamınızın her anının keyfini çıkararak.

o Şükran duyarak.

o Mutlu olmayı seçerek.

o Güç Duruşu yaparak.

o Tüm güzelliklere değer vererek.

o Huzur anları yaşayarak.

Bu listede yazılı olanların hepsini doğal bir alışkanlığınız haline getirmeyi


seçin.

Bazı insanlar Tanrı’nın bir kişiselleştirmesi olduklarını bilmenin kendilerini


hemen çok güçlü kılacağını sanmaktadır. Üzülerek söylemeliyim ki bu gerçeği
biliyor olmak hiç bir şeyi değiştirmeyecektir. Bu güç tıpkı elektrik gibidir,
siz onu bir prize takıp etkinleştirene dek çalışmaz.

İçinizdeki Tanrı gücü, her zaman sahip olduğunuz bir güçtür. Ona “VAROLUŞ
İlkesi” denir. Sorun sizin bu güce önceden sahip olmamanız değil, onun farkında
olmadığınız için onu sadece sorunlarınıza odaklanmak ve sorunlarınızı devam
ettirmek için kullanmış olmanız. Egonuz olarak geçmişten gelen suçluluk
duygusuyla ya da gelecek korkusuyla yaşadınız. Ruh olarak ise şu anda yaşıyor
olacaksınız.

Kontrol egoda olduğunda

Kontrol egonuzda olduğunda, yaşamınızı en tepkisel, en pasif, en işlevsiz ve en


durgun olan mücadele etme modunda yaşayacaksınız. Egonuz olarak korku, şüphe ve
endişe duygularıyla motive olarak yaşayacaksınız. Tüm düşünceleriniz korku ve
endişe kaynaklı olduğu için, tepkisel ve savunma amaçlı olacaktır.

Sayfa 166
Yeni Metin Belgesi

Ruh olarak ise çoşkulu, keyifli ve mutlu olacaksınız. Sizi motive eden
bilincinizi daha da arttırma konusundaki kuvvetli arzunuz olacak. Tüm
kararlarınız proaktif, heyecan verici ve kutunuzun dışında olacak ve bu
kararları bir sonraki cesaret gerektiren maceranızın vereceği heyecanı
beklerken, kazanan tavrıyla alacaksınız.

Yaşamın kontrolünü almak

Yaşamınız korku ve şüphe cehenneminin canlı bir örneği ise, Tanrı OLMA fikri
size çok uzak ve olanaksız gelebilir fakat bu doğru değil. Yaşamınızın
kontrolünü almak yalnızca anın kontrolünü almaktan ibarettir. Bu süreç, sadece
düşünce ve duygularınıza dikkat etmeyi ve o an için farklı bir tavrı seçmeyi
gerektiren basit bir süreçtir.

Siz korku, endişe veya şüphe duyduğunuzda, egonuz OLUYORSUNUZ. Kontrolü Gerçek
Siz olan yanınıza vermek için, sadece o anki durumdan sıyrılın ve gözlemci OLUN.
Gözlemci olarak objektif bir bakış açısıyla yaklaşabildiğinizde, kontrol
egonuzdan çıkar. VAROLMAYI deneyimlemenin ne kadar da basit bir yolu!

Varolmayı deneyimlemek, anda yaşamaktan daha zor bir şey değildir. İleride
tamamen “Anda Yaşamak” konusuna ayırdığım bir bölümü okuyacaksınız.

Dikkat etmek

Egonuzun hiç bitmeyen mücadeleye dayalı düşüncelerine “zihinsel konuşmalar”


diyoruz. Gözlemci olarak, zihninizdeki bu konuşmalara daha yakından dikkat
edebilirsiniz. Egonuzun korkuya dayalı taktikleriyle mücadele etmeniz için
birtakım güçlü araçlardan bahsetmiştik. Egonuzla konuşun. Siz egonuzla
konuşurken, aynı anda egonuz OLAMAZSINIZ.

Korku ve şüphe gibi olumsuz duygular hissetmeye başladığınız zaman, o anı Güç
Duruşu anı olarak ilan edin. Güç Duruşu o anda kim olduğunuzu değiştirir ve
otomatik olarak bir sonraki anın sonucunu da değiştirir. Anın kontrolünü Gerçek
Siz olan yanınıza vermek için Güç Duruşu’ndan daha etkili bir araç bulamazsınız.

Sayfa 167
Yeni Metin Belgesi

Yaşam Oyunu’nun kazananı olmak için, kazanan tavrını benimsemelisiniz. Kazanan


tavrı ile başarızlığı dost edineceksiniz. Kazanan kişi olarak, yaşamınızda bir
çok kez başarısızlığa uğrayabileceğinizi fakat bu geçiçi başarısızlıkların
yalnızca yolunuzun üstündeki tümsekler olduğunu bileceksiniz. Bu her öğrenme
deneyimi sizi daha da güçlendirecek. Kazanan olarak başarısızlığın arkadaşınız
olduğunu bileceksiniz.

Kazanan olarak

Kazanan kişi olarak yaşamla ilgili az bilinen bir gerçeği öğreneceksiniz:


Başarısız olma ihtimalini kabul edene dek kimse hiç bir zaman kazanamaz. Kazanan
tavrı sayesinde takılıp düşşeniz de yürümekten vazgeçmeyeceğiniz için kaybetme
olasılığınızın bulunmadığını bileceksiniz. Düşseniz de yeniden ayağa kalkıp
yürümeye devam edeceksiniz. Kazanan kişiye dönüştünüz çünkü artık başarısız
olmaktan korkmuyorsunuz.

Kazanan kişi olarak biliyorsunuz ki sizin sözünüz Evren’de bir yasadır;


ağzınızdan çıkan her söz ve zihninizden geçen her düşünce birer duadır ve Evren
sadece “evet” demesini bildiğinden, her duanız cevaplandırılacaktır.

Dolayısıyla, istemediğiniz şeyleri yarattığınızı farkettiğinizde, VAROLUŞ


seçiminizi değiştireceksiniz.

VAROLUŞ taahhüdünüzü kararlı ve odaklanmış bir şekilde yaptığınızda, yeni


gerçekliğinizin yaratıldığından emin olacaksınız. İstediğiniz sonuçları yaratma
konusunda sorumluluk almak için, kullandığınız kelimeleri ve düşünme şeklinizi
değiştireceksiniz.

İçinizdeki Tanrı gücü pasif ve proaktif bir güçtür. Bu güç, kim OLACAĞINIZI
seçme gücüdür. Siz seçiminizi yaptığınızda, Evren bu seçiminizi yerine getirmek
zorundadır. İçinizdeki VAROLUŞ İlkesi sizi öyle güçlü kılmaktadır ki siz bu
gücün farkında olacaksınız ve yaratım güçlerinizden gitgide daha çok emin
olacaksınız.

Tanrı’nın gerçek doğası

Sayfa 168
Yeni Metin Belgesi

Tanrı’nın gerçek doğası sevgidir, koşulsuz sevgidir. Tanrısal güçlerinizi


arttırmak için tüm ilişkilerinizde, özellikle dinleme sanatı konusunda koşulsuz
sevgi alanını yaratmayı deneyimleyebilirsiniz.

Egonuz olarak yarattıklarınıza bağımlı hale gelmeye meyillisiniz. Ruh olarak ise
bu bağımlılıklarınızı kırarak, bir sonraki VAROLUŞ seçiminiz için gerekli alanı
yaratabilirsiniz. Egonuz bu konuda ikna olduğunda ve sizin yeni gerçekliğinizi
kabul ettiğinde, tüm diğer gerçeklikleri bir kenara bırakarak bu gerçekliği
koruyacaktır.

Kutunuzun dışındaki yeni maceranız için gerekli alanı yaratmak istiyorsanız, ilk
olarak mevcut durumunuza olan bağımlılığınızdan kurtulmalısınız. Bağımlılıktan
kurtulmakla ilgili olan bölümün adı “Devenizin Yükünü Boşaltmak”tır.

Kısaca özetleyecek olursak, varolmayı deneyimlemek:

o Başarısızlığı dost edinerek kazanan tavrını benimsemektir.

o Yaratım güçlerinizi kullandıkça -sık sık kutunuzun dışında VAROLUŞ


seçimleri yaparak- özgüveninizi ve bilincinizi arttırmaktır.

o Gerçekten taahhüt ederek yaptığınız VAROLUŞ seçimlerinizin daima


gerçekleşeceğinden gitgide daha çok emin olmaktır.

o Yarattıklarınıza olan bağımlılığınızdan kolayca kurtulmaktır.

o Egonuzun korkuya dayalı mücadele taktikleriyle baş etmede ustalaşmaktır.

o Tüm ilişkilerinizde koşulsuz sevgiyi deneyimlemektir.

o Dinleme sanatında koşulsuz sevgiyi uygulamaktır.

o Tamamen anda olan şeylere odaklanmak ve anda yaşamaktır.

o Her şeyden keyif almaya bakmak ve keyif içinde yaşamaktır.

26. Devenizin Yükünü Boşaltmak

Sayfa 169
Yeni Metin Belgesi

İlk önce devenizin yükünü boşaltın

İncil’e göre, İsa şöyle demiştir:

Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı’nın Krallığı’na girmesinden daha


kolaydır.

Bu metafordan çıkarılan ilk anlam şudur: Canlı bir deve bir iğne deliğinden
geçemeyeceğine göre, zengin birini Tanrı’nın krallığına girmesi hiç mümkün
değildir. Fakat İsa’nın kastettiği bu değil!

Zengin olmamayı seçmenizin bir bahanesi olarak deve metaforunu kullanmaktan


vazgeçin.

İsa zengin insanların cennete gidemeyeceğini, zenginliğin tüm kötülüklerin anası


olduğunu veya zenginlerin kötü insanlar olduklarını kastetmiyordu.

İsa’nın metaforunun tamamen farklı bir anlamı vardı; bu metaforu yanlış


yorumlayanlar yüzünden sandığımız anlamından çok farklı. Öyleyse İsa’nın
kastettiği neydi?

Bu metaforun bana göre anlamı şudur:

Siz benim yorumumu okumadan önce İsa’nın başka bir sözüne daha bakabilirsiniz.

İsa Tanrı’nın krallığı içimizdedir demiştir; bu yüzden bu ünlü metaforundaki


krallığa girme sözü, bizim öldüğümüz zaman gideceğimiz yerden ziyade bir bilinç
durumuna - spiritüel bir aydınlanmaya- işaret etmektedir.

Sayfa 170
Yeni Metin Belgesi
Bu metaforun gerçekten ne anlama geldiğini anlayabilmek için, iğne deliği
sözünün diğer bir anlamını bilmek gerek. Bu sözün o dönemdeki anlamı da şuydu:

2000 yıldan fazla bir süre önce İsa yeryüzünde yaşarken, bazı eski şehirlerin iç
ve dış duvarları vardı. İç duvarlar dilencileri, kapkaççıları ve hırsızları
şehrin içine sokmamaya yönelik bir güvenlik önlemiydi.

Şehrin içine (krallığa) girmek için, küçücük, iğne deliği şeklindeki korunaklı
bir açıklıktan geçmek gerekiyordu. Bu açıklık öylesine küçüktü ki zenginlerin
yüklü develeri içeri giremiyordu. İsa’nın zamanında zengin biri olarak
yaşasaydınız ve devenizi şehrin içine sokmak isteseydiniz, öncelikle devenizin
yükünü boşaltmanız gerekirdi.

Bu hikayedeki zengin kişi sizsiniz!

Metafor şimdi başka bir anlam kazandı, değil mi? Krallık sizin spiritüel
uyanışınızı temsil ediyorsa ve krallığa girmek için devenizdeki yükü boşaltmanız
gerekiyorsa, İsa bu metaforunda sadece zenginleri değil hepimizi kastediyor!

Siz yoksa zengin olmadığınızı mı düşünüyorsunuz? O zaman size şunu söyleyeyim:


Size göre zenginlik kavramını oluşturan şeyler, bağımlısı olduğunuz şeylerdir.
Bağımlı olduğunuz şey gerçeklik kavramınızsa, sahip olduğunuz gerçek
zenginlikleri göremeyip kendinizi fakir bile sanabilirsiniz.

Buradaki sorun şudur: Bizler içinde bulunduğumuz gerçeklik kavramına ve şu anki


VAROLMA halimize öylesine bağımlıyız ki bu bağımlılıktan vazgeçmek istemiyoruz.
Lütfen bu gerçekle şu anda yüzleşin ve böyle bir kişi olduğunuzu kabul edin! Bir
düşünün. Tüm kimliğinizi kurban hikayenize bağlamış durumdasınız!

Devenizde taşıdığınız yük nedir?

Nelere bağımlı olabilirsiniz, bir bakalım:

o Yoksulluk bilincinize.

o Kurban hikayenize.
Sayfa 171
Yeni Metin Belgesi

o Size hizmet etmeyen bir ilişkiye.

o Sevmediğiniz işinize.

o Öfkenize.

o Gücenme duygunuza.

Belki de İsa’nın deve metaforundaki zengin kişi sizsiniz ve devenizde


yukarıdakilerden birini taşıyorsunuz. Bu durumda, sizin zenginliğinizi oluşturan
şey de bu! Böylece zenginliğiniz bambaşka bir boyut kazandı, değil mi?

Sizse şimdiye kadar zengin insanların kötü insanlar olduğuna inandınız!

Yükün diğer bir kısmı

Yukarıda saydıklarımızın dışında, şu düşüncelere de bağımlı olabilirsiniz:

o Yeteri kadar iyi değilim.

o Yeteri kadar akıllı değilim.

o Yaşım çok küçük.

o Benden geçti artık.

o Nasıl yapacağımı bilmiyorum.

o Çok zor.

o Hiç bir zaman yetmiyor.

Yukarıdakiler gibi saçma fikirlere olan bağımlılığınızı sürdürdükçe, krallığa


giremeyen zengin kişi siz olacaksınız!

Artık kabul edin! İncil’deki bu alıntıda hepimize hitap ediliyor!

Sayfa 172
Yeni Metin Belgesi
o Bizler mevcut durumumuza bağımlıyız.

o Bizler şuanki gerçeklik kavramımıza bağımlıyız.

o Bizler VAROLMA halimize bağımlıyız.

İlk önce devenizi boşaltmalısınız

Cesaret gösterip kutunuzun dışına çıkmayı seçtikçe, yaşamda tüm istediklerinizi


elde edebilirsiniz. Fakat öncelikle bir çıkış yolunun olduğuna inanmalısınız
çünkü böyle bir yol her zaman var! Sizin çıkış yolunuz spritüel aydınlanmadır
fakat krallığa yüklü devenizle giremeyeceksiniz.

Öncelikle bir şeye sahip olmama fikrine olan bağımlılığınızı bırakmadıkça,


istediğinizi elde edemeyeceksiniz. İçinde bulunduğunuz durumun çözümsüz olduğuna
inandığınız müddetçe, hiç bir çözüm bulamayacaksınız!

Bir çıkış yolu olduğuna inanıncaya dek kutunuzun dışına çıkmayı seçmek mümkün
değildir.

Bir çıkış yolu olduğuna gerçekten inansanız da, deveniz çöple yüklü olduğu için
krallığa giremeyeceksiniz.

Bu kitabın ilk bölümünü okuduysanız ve çıkış yolunun ne olduğunu bu bölüme


gelmeden öğrendiyseniz, harika. Aksi takdirde, devenizin yükünü boşaltma
konusunda istekli olmayacaksınız.

Fakat devenizdeki yükü boşaltmakla ilgili konuşmadan önce, ilk olarak neden
spiritüel bir aydınlanma yaşamanız gerektiğini konuşalım.

Spiritüel aydınlanmanız

Yaşamda hep sahip olmadığımız bir şeyi isteriz. Bu şeye sahip olmamamızın sebebi
o dönüşüm için gerekli alanı yaratmamış olmamızdır. Devenizin yükünü boşaltmak
Sayfa 173
Yeni Metin Belgesi
bu dönüşümün gerçekleşmesi için hayatınızda bir yer açar. Özgürlüğe açılan
kapının anahtarı, kutunuzun dışına çıkma gücünüzün olduğunu bilmektir.

İsa şöyle demiştir: Siz önce O’nun egemenliğinin ardından gidin, o zaman size
tüm bunlar verilecektir. İsa bu sözü ile bizlere şunu anlatmak istemiştir:
Yaşamı daha iyiye götürecek olan tek yol bir spiritüel uyanış ile başlar.

Deve metaforunda ise krallığa deveniz yüklü iken giremeyeceğiniz söyleniyor.


İstediğiniz şeye sahip olmak için öncelikle şu anki VAROLMA halinizi
değiştirmelisiniz ve siz buna olan bağımlılığınızı bırakmaya hazır olana dek bu
değişim gerçekleşmeyecektir.

O zaman size soruyorum:

Her zaman istediğiniz yaşama sahip olmak için şu anda OLDUĞUNUZ kişiden
vazgeçmeye ve onun yerine OLMANIZ gereken kişi olmaya hazır mısınız? Krallığa
girebilmek için devenizin yükünü boşaltmaya hazır mısınız?

Siz daha iyi bir yaşamı istediğinizi düşünüyorsunuz fakat bu yaşama sahip
olmamaya fazlasıyla bağımlısınız. Kutunuzun dışına çıkmak istiyorsunuz fakat
egonuz olarak o kutunun dışına çıkmayı seçemezsiniz.

Unutmayın ki sizin devenizde taşıdığınız yük, sizin bir sonraki düzlüğe


ulaşmanızı önleyen mantıksız inancınızdır. Sahip olduğunuz şeyi kaybetme
korkunuzun tuzağına düşmüş durumdasınız. İstediğiniz şeye sahip olmadan önce,
ona sahip olmama düşüncesine olan bağımlılığınızdan vazgeçmelisiniz.

Devenin yükünü boşaltma egzersizi:

Krallığın dışında durduğunuzu ve içeri girmeye hazırlandığınızı hayal edin.


Şehri çevreleyen duvarın dibindesiniz ve iğne deliği şeklindeki küçük açıklığa
bakıyorsunuz. Şehrin içine en sevdiğiniz devenizle birlikte girmek istiyorsunuz
fakat açıklık sizin yüklü devenizin sığamayacağı kadar küçük.

Şehrin içine girmeden önce devenizin yükünü boşaltmanız gerektiği ortada.

Sayfa 174
Yeni Metin Belgesi
Duvarın ötesinden gelen harika müziği ve neşe dolu sesleri duyabiliyorsunuz. O
duvarın ötesinde sizi huzur, sevgi ve neşenin beklediğini biliyorsunuz; bu
yüzden sonunda devenizin yükünü boşaltıp içeri girmeye karar verdiniz.

Yeniden bakın, devenizde ne taşıyorsunuz?

o Bizler mevcut durumumuza yani şuanki VAROLMA halimize bağımlıyız.

o Mevcut gerçeklik algımıza bağımlıyız.

o Şu anda OLDUĞUMUZ kişiye bağımlıyız.

Siz,

o Kendinizle ilgili şüphelerinize,

o “Yeteri kadar iyi ya da akıllı değilim” inancına,

o “Yeteri kadar yok” inancına,

o Kendi kurban hikayenize bağımlısınız.

Bu çöpü boşaltmaya hazır mısınız?

Düşünün ki elinizde siyah bir çöp torbası var ve siz bu torbaya yükünüzü
boşaltacaksınız. Atacaklarınızı devenizden birer birer indirip, torbaya
koyuyorsunuz. Deveniz tamamen boşaldığında, elinizdeki çöp torbasını en
yakındaki çöp bidonuna atacaksınız.

Bu bölümün ilk kısmını okurken keşfettiğiniz kendinizi sınırlayan düşüncelerin


listesini gözden geçirin. Bu düşüncelerden hangilerinin devenizde yüklü olduğunu
not alın ve sonra devenizden indirip atacağınız düşünceleri aşağıya listeleyin.

______________________________ .

______________________________ .

______________________________ .

______________________________ .
Sayfa 175
Yeni Metin Belgesi

Artık devenizdeki yükü boşaltmış biri olarak kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

o Daha hafif?

o Daha özgür?

o Daha çok enerji dolu?

o ______________ .

o ______________ .

o ______________ .

o ______________ .

o ______________ .

Torbanın ağzını bağlayın ve onu çöp bidonuna atın gitsin. Sonra dizginleri
elinize alıp devenizi şehrin içine doğru sürün.

Artık krallığa girdiniz ve spiritüel uyanışınızı deneyimliyorsunuz. Huzuru,


neşeyi, mutluluğu hissedin. Şu anda güç, aydınlanma ve çoşku alanındayken,
kutunuzun dışındaki bir sonraki maceranızı seçin.

Şimdi sıra sizde

Şu ana kadar yaşadığınız en büyük aydınlanma anınız nedir?

Sayfa 176
Yeni Metin Belgesi

27. Deniz Feneri

İki harika güç

Tanrı’nın kişiselleştirmesi olarak, size ait olan her şeyi yaşamınıza mucizevi
bir şekilde getiren iki harika güce sahipsiniz. Bunlar, VAROLUŞ Gücü ve Çekim
Gücü’dür. Siz herhangi bir gücünüz olduğunu bilmeden, bu iki harika gücü
yaşamınız boyunca kullandınız.

Peki bugüne kadar neyi çektiniz? Eminim ki bugüne kadar hayatınıza çektiğiniz
şeyler, sizin gerçekten istediğiniz şeyler olmadı. Belki de artık kimi ve
GERÇEKTEN neyi istiyorsanız, onu hayatınıza nasıl çekeceğinizi öğrenmenin tam
sırası.

Yoksa siz için tam sırası değil mi?

15 yıl boyunca günde 12 ile 14 saat arası çalışarak 100’den fazla çalışanı olan
bir işi idare ettikten sonra anladım ki yaşamım akıp geçiyor. Bu farkındalık
bana Hawaii’deki iki haftalık golf tatilim sırasında geldi.

O tatilden döndükten sonra artık işkolik biri olmamaya, geri çekilip yaşamdan
keyif almaya ve ailemle daha çok zaman geçirmeye karar verdim.

Sayfa 177
Yeni Metin Belgesi

Benim yarı emekliliğe ayrılma kararımın ilginç olan yanı şu ki ben zaten bunun
için ihtiyaç duyduğum kilit personele çoktandır sahiptim. Fakat ürün yöneticisi,
satış müdürü ve ofis müdürü gibi bu personelime henüz tam sorumluluk
vermemiştim.

İş hacminde bir düşüş olmasını bekliyordum

İstediklerini bir şeyler yaparak gerçekleştirebileceğine inanan bir iş sahibi


olarak, benim çalışma saatlerimi azaltmamdan dolayı iş hacminde bir kayıp
olacağını sanıyordum. Ancak tek olan şey, egomun aldığı büyük darbeydi. Net
karım ise üçe katlandı.

Bunun üzerine anladım ki işimdeki başarı benim sandığım gibi bir şeyleri
yapmamdan (daha çok çalışmak, vb.) kaynaklanmıyordu. Aksine bu başarı bir dizi
VAROLUŞ seçiminin ve benim ortaya çıkan (yalnızca “evet” demesini bilen bir
Evren tarafindan otomatik olarak sunulan) başarıyı kabul etmemin bir sonucuydu.

Şirketimin CEO’su olarak görevim uzun dönemli vizyonumuzu korumak ve kilit


personelimi VAROLUŞ ve YAPMA kararlarında desteklemekti. İşimi yönetme konusunda
benimsediğim bu tamamen farklı bakış açısı sayesinde, günde on dört saat yerine
dört saat çalışarak işimi çok kolaylıkla idare etmeye başlamıştım.

Siz ne düşünüyorsunuz?

Siz de benim yaşamımdaki bu örneği dikkate alabilir ve kendinize benim zamanında


yaptığım aynı hatayı yapıp yapmadığınızı sorabilirsiniz. İstediklerini bir
şeyler yaparak gerçekleştiren bir yönetici olmaktan Evren’e siparişlerinizi
getirmesine izin veremeyecek kadar çok mu zevk alıyorsunuz? Bir şeyleri yaparak
gerçekleştirme inancına çok mu bağımlısınız?

Çoğumuzun inandığının aksine, içimizdeki Tanrı gücü istediklerimizi bir şeyler


yaparak gerçekleştirmemizi sağlayan bir güç değildir. Bu pasif bir güçtür, kim
OLACAĞIMIZI seçme gücüdür. Siz bu seçimi yaptığınızda, çekim gücü sizin bu
VAROLUŞ seçiminize ait olanları hayatınıza getirmek üzere devreye girer.

Sayfa 178
Yeni Metin Belgesi
Başarının bir VAROLUŞ seçimi olduğu düşüncesini kabul ettiğinizde, başarıya
uzanan “Evren’in teslim etmesine izin verme” yolunu seçmiş olacaksınız ve yarı
çabayla iki kat daha verimli sonuç alacaksınız. İstediklerini bir şeyler yaparak
gerçekleştirme yaklaşımını bırakmanız için bu yeterli bir sebep olmalıdır.

Bu inançtan vazgeçebilir misiniz?

“İstediklerinin gerçekleşmesi için bir şeyler yapmakla Evren’e siparişlerinizi


getirmesine izin veremeyecek kadar meşgul olduğunuz” inancından vazgeçmenin
sizin için büyük bir fedakarlık olduğunun farkındayım. Bunun egonuz için çok
büyük bir darbe olacağını biliyorum çünkü ben de bu yoldan geçtim!

Siz ister inanın ister inanmayın, bir mıknatıssınız, kendisine ait olan her şeyi
çeken güçlü bir kuvvetsiniz. İstediklerini çekmenin sırrı ise ilk olarak ne
istediğinizi netleştirmektir. Sonra bu istediğiniz şeye sahip olsaydınız, kim
“OLACAĞINIZI” hayal edin. O kişi OLMAYI seçtiğinizde, Evren bu seçiminize ait
olan her şeyi hayatınıza getirmek zorundadır.

Bu sürecin nasıl çalıştığına dair bir örnek

İş yönetme becelerini zor yoldan öğrendiğim ilk yıllarda, benim birini işe alma
sürecim son derece amatörce ve başarısızdı. İlk olarak gazetede “SATIŞ GÖREVLİSİ
ARANIYOR” ilanı verirdim, sonra adaylarla tüm gün mülakat yapıp en çok hoşuma
giden adayı işe alırdım.

Sonrasında, bu kişiyi göreviyle ilgili gerekli becerileri edinmesi için eğitmeye


çalışırdım.

Bir gün baştan bu becerilere sahip olan kişileri işe almam gerektiğini
farkettim. Bunun üzerine, ilk olarak iş ilanını vermek yerine uzun bir zaman
harcayarak, bir görev tanımı yazdım ve adayda aranan becerileri açıkladım. Ancak
ne istediğimi netleştirdikten sonra ilanı verdim.

Önceden olduğu gibi yine tüm gün mülakat yaptım ve iş için en uygun kişiyi işe
aldım. Fakat işe aldığım kişilerin neredeyse hiç biri gazetedeki ilanı görüp
gelen kişiler olmadı. Bunun aksine iş için en doğru kişiler neredeyse istisnasız
Sayfa 179
Yeni Metin Belgesi
olarak hep ilanı görmemiş, genelde ofise başka sebeplerle uğramış kişilerdi.

Bu durum o kadar çok sık oldu ki bir tesadüf olamayacağını biliyordum ve sonunda
neden öyle olduğunu da anladım. İş için ne tür birini istediğimi
netleştirdiğimde, Evren bu görev için doğru kişiyi bana yollayarak siparişimi
yerine getiriyordu.

Başka bir örnek

Bana düzenli olarak gelen masaj terapistim bir günlük izin alınca, başka bir
masaj terapisti olan Kelly’yi aradım ve o gün için beni kabul edip edemeyeceğini
sordum. Bana müsait olduğunu söyledi. Kelly’i ilk gördüğümde, ona “Nasılsın?”
diye sordum.

“Haberin var mı bilmiyorum Darel, beş aydan uzun bir süredir çalışamadım. Trafik
kazası geçirdim ve ellerimi kullanamıyordum” dedi Kelly.

“Bilmiyordum, Kelly. Peki şimdi nasılsın?” diye sordum. “İşler nasıl gidiyor?”

“İlk müşterim sensin. Daha bugün yeniden çalışmaya başladım ama umuyorum ki her
şey düzelecek. Telefona sarılıp insanları aramaya başlayacağım.”

Ona şunu önerdim: “Kelly, sana daha kolay bir yol önersem? Müşterilerinin
gelmesini ummak yerine onları çekmeye ne dersin?”

Dediklerim gerçekten ilgisini çekmişti. Ona Deniz Feneri Egzersizi’ni açıkladım.


Sonra ona programı dolana kadar bu egzersizi günde bir kaç kez yapmak isteyip
istemediğini sordum. Kabul etti.

Kelly’yi iki hafta sonra yeniden gördüğümde tekrar aynı soruyu sordum: “İşler
nasıl gidiyor?”

Sayfa 180
Yeni Metin Belgesi
“İnanmayacaksın Darel ama haftalık programımda sadece bir müşterilik yer kaldı.”

“Kelly, bu inanılmaz!” dedim. “Bunun işe yaradığına hiç şaşırmadım fakat


programını bu kadar hızlı doldurabilmen olağanüstü. Bunu nasıl açıklıyorsun?”

Kelly şöyle dedi: “Daha senin yaptığın konuşmaları dinlediğim günlerde bu ilkeyi
anlamıştım.”

Sonradan onun yaşadığı süreci değerlendirirken, bu kadar çok müşteriyi bu kadar


kısa zamanda nasıl çektiğini anlamaya çalışıyordum. İki şeyi farkettim:

o Beş ay kadar önce Kelly Deniz Feneri Egzersizi’ni yapmaya başlamadan


zaten çok başarılı bir masaj terapistiydi. Bu yüzden başarılı bir mesaj
terapisti olarak programını doldurabilmesi için kim olması gerektiğini düşünmek
zorunda değildi.

o Programı dolduğunda işini nasıl idare edebileceğini düşünmesi veya


bununla ilgili korku duyması gerekmedi.

Diğer bir deyişle, Kelly kendine bir hedef koyduktan sonra çoğu insanın duyacağı
türden şüpheler duymadı. Başarılı bir masaj terapisti OLMA rölünü bir kez daha
çok kolaylıkla ve rahatlıkla benimsedi.

Eş Zamanlılık

Yaşamın bir ilkesi olarak, Çekim Yasası bizim VAROLUŞ seçimlerimizin


gerçekliğine ait olan her şeyi otomatikman hayatımıza getirir. Bu yasanın
işlediğine dair en sık gözlemlenen örneklerden biri de Eş Zamanlılık’tır.

Hayatınızda kapıyı veya telefonu kimin geldiğini veya aradığını bilerek


açtığınız zamanlarda eş zamanlılığı deneyimliyorsunuz. İnsanlar olarak her
birimiz, kendimize kim ve ne aitse onu otomatik olarak çeken bir tür sinyal
göndeririz ve eş zamanlılık da böyle çalışır.

Bu harika çekim gücü yaşamlarımıza kim ve ne aitse onu getirir çünkü biz
insanlar bilinçaltı seviyesinde birbirimize bağlıyızdır. Genellikle farkında
olmadığımız ya da çok nadiren farkında olduğumuz alanlarda birbirimizle uyum
içerisindeyiz. Kendimize en yakın hissettiğimiz kişilerle doğal olarak daha çok
uyum içerisindeyiz.

Sayfa 181
Yeni Metin Belgesi
Stratejik eş zamanlılık

Eş Zamanlılık kavramından bilinçli olarak haberdar olmasak da, biz insanlar


kendimize kim ve ne aitse onu doğal olarak hayatımıza çekiyoruz. Bizim vermeye
gönüllü ve hazır olduğumuz şeyleri isteyen veya bunlara ihtiyaç duyan kimseleri
de çekiyoruz.

Hayatınıza ait olan kişiler çoktan hayatınıza girdiler. Bu kişiler sizin


arkadaşlarınız, potansiyel müşterileriniz ve alıcılarınızdır. Stratejik eş
zamanlılığın harika gücünü tamamen anladığınızda, onu yaşamınızda olmasını
istediğiniz kişileri ve şeyleri sistematik ve bilinçli olarak olarak hayatınıza
çekmek için kullanıyor olacaksınız.

Spritüel pazarlama diye bir şey duydunuz mu? Devamlı olarak müşteri arzına
dayanan bir işiniz varsa, eş zamanlılığı onları çekmek için kullanabilirsiniz.
Bu bilinçaltı iletişim kanalı her zaman çalışmaktadır.

Deniz Feneri Egzersizi

Potansiyel müşterilerinizi ve alıcılarınızı çekmek için, Deniz Feneri adlı


egzersizimizi yapabilirsiniz. Egzersizin aşağıdaki açıklamasını okuyun. Ayrıca
beingsolution.com adlı web sitemizi ziyaret edebilir ve bu açıklamayı sesli
mesaj olarak dinleyebilirsiniz.

Bir yere dikilmiş olan deniz feneri sağlam ve güçlü bir şekilde dururken, tüm
deniz araçları için güvenli bir limanı temsil eden bir yol gösterici olarak
güçlü bir ışık yayar. Deniz feneri olduğu yerden çıkıp kumsalda bir aşağı bir
yukarı deli gibi koşarak tüm araçları bir yerde toplamaya çalışmaz. Olduğu yerde
dimdik durarak güvenli bir liman arayan araçları çekmek için daima hazır bir
rehber olarak hizmet eder. Varış yeri farklı olan araçlarla ilgili herhangi bir
kaygı duymaz.

Egzersizin bir parçası olarak, en iyi müşterilerde aradığınız niteliklerin bir


listesini çıkartabilirsiniz. Aşağıda bununla ilgili önerilerimi dikkate
alabilirsiniz:

En iyi müşteri:

o Dostane ve kolay iletişim kurulabilen,

Sayfa 182
Yeni Metin Belgesi
o Her zaman randevu alan,

o Randevularına gelemezse, bir çok kez sizi arayıp haber veren,

o Daima vaktinde gelen,

o Sizden tekrar tekrar hizmet alan müşteridir.

o Sizin hizmetinizi karşılayabilir ve bu karşılığı ödemeye hazırdır.

o Size sadıktır.

o Sizi arkadaşı olarak görür.

o ..................................... (siz de kendinizden bir şeyler


ekleyin).

o .....................................

En iyi müşterilerinizin nasıl olması gerektiğini artık bildiğinize göre, şimdi


de şu soruyu cevaplayalım: “En iyi müşterileri çeken biri OLSAYDINIZ, siz kim
olurdunuz?”

Siz ise

o Dostane ve kolaylıkla iletişim kurulabilen,

o Çok iyi bir dinleyici,

o Daima güvenilir,

o Gelemeyeceği randevuları daima iki hafta öncesinden bildiren,

o Daima vaktinde ya da biraz erken gelen,

o Müşterilerin ihtiyaçlarını kendisininkilerden önde tutan,

o Referanslar için daima şükran duyan biri olmalısınız.

o ..................................... (siz de kendinizden bir şeyler


ekleyin).

o .....................................

o .....................................

Sayfa 183
Yeni Metin Belgesi
Artık bu kişi OLMAYI seçebilir ve aşağıdaki egzersizi yapabilirsiniz:

Dengelenmek

Bu egzersizi yapmak için önce bedeninizde denge kurmalısınız. Gözlerinizi


kapatın, derin bir nefes alın ve nefesinizi yavaşça verin. Rahatlayın ve yeniden
derin bir nefes alın ve yavaşça verin.

Nefesinizi verirken, o anki kaygılarınızdan kurtulduğunuzu ve o günkü


sorunlarınızı bir çöp poşetine attığınızı hayal edin. Sonra bu poşeti çöp
kutusuna atın. Bulunduğunuz ana odaklanarak sorunlarınızdan sıyrılın ve içsel
gücünüzle bir bağ kurduğunuzu ve sadece o anda VAROLDUĞUNUZU hissedin.

Ayaklarınız dümdüz yere basarken, ayak parmaklarınızı oynatın; sandalyenize


oturun; sırtınızı dayayın ve rahat bir oturma pozisyonu alın. Bilinçli olarak
tüm bedeninizin farkında olun. Kollarınızı yanlara doğru genişçe açın, derin bir
nefes verin ve sonra gökyüzüne doğru uzanarak kollarınızı esnetin.

Şimdi başınızı sağa ve sola döndürerek, boynunuzun rahatlamasını sağlayın.


Gözleriniz halen kapalı olarak ve başınızı oynatmadan, yukarı doğru bakın.
Böylece beyninize mesaj göndererek, birazdan yeni bir bilgi vereceğinizi
söylüyorsunuz. Şimdi gözleriniz halen kapalı olarak, ileri doğru bakın.

Bir deniz feneri olduğunuzu hayal edin. Bir limanın kıyısında küçük gemiler için
dimdik duruyorsunuz. Olduğunuz yerde sapasağlam, hiç bir yana sallanmadan,
dikkat çekmek için el sallamadan duruyorsunuz.

Her zaman olduğunuz yerde duruyorsunuz ve gemilerin limana, sizin temsil


ettiğiniz güvenli sığınağa giden yolu daima bilmesi için yol gösterici ışığınız
çok güçlü bir şekilde parlıyor.

Kendinizi onların ihtiyaçlarının bir kaynağı olarak düşünün; bilin ki siz


ihtiyacı yüzünden alıcı olan taraf değil vericisiniz yani kaynaksınız, bu yüzden
ışığınız çok güçlü bir şekilde parlıyor. Sizin verdiğiniz şeyi isteyen
müşterileriniz her gün programınızı dolduruyor. Sizin onlara ihtiyacınız yok.
Onların size ihtiyaçları var.

Siz kaynaksınız, vericiniz ve sizin hizmetinize ihtiyaç duyanları çekiyorsunuz.


Müşterilerinizin ve alıcılarınızın istediği şeye sahip olan kişisiniz.

Sayfa 184
Yeni Metin Belgesi
Şimdi deniz feneri olarak, kara fırtına bulutlarının size doğru yaklaştığını
görüyorsunuz. Gökyüzü her an daha da çok kararıyor. Deniz köpürüyor ve tekneleri
daha çok zorlayarak durumu gitgide kötüleştiriyor.

Bu çılgına dönmüş deniz ve karanlık gökyüzünden dolayı teknelerin size her


şeyden daha çok ihtiyaç duyduğunu biliyorsunuz. Bu teknelerin limanın içindeki
sakin sulara girmesi gerek.

Teknelerin korkmasına gerek yok çünkü siz orada deniz feneri olarak dimdik
duruyorsunuz. Yol gösterici ışığınızı çok güçlü bir şekilde, ışığınızı gören
herkese bir karşılama mesajı olarak gönderiyorsunuz. Bu tekneler, sizin temsil
ettiğiniz güvenli sığınağa doğru ilerliyorlar.

Tekneler sizin müşterilerinizin ve alıcılarınızın bir simgesi. Onlar sizin


sunduğunuz şeye çaresizce ihtiyaç duyuyorlar.

Sizin kim olduğunuz görünmez bir sinyal yaratır ve size ve sizin sunduğunuz
hizmete ihtiyaç duyanlara açık bir mesaj gönderir. Onların ihtiyaçları sizin
onlar için sunduğunuz hizmetle mükemmel bir şekilde uyuşur.

Artık yeterli sayıdan bile fazla müşteri sizin günlük programınızı mutlu bir
şekilde dolduruyor. Bu yeni müşterileriniz sizin hayatınıza giriyor çünkü sizin
gönderdiğiniz mesajı aldılar. Onlar zaten hazır bir şekilde sizden gelecek
mesajı bekliyorlardı. Telefonunuzun her an çalmaya başlamasını bekleyin.

Artık göreviniz tamamladığına göre, gözlerinizi açın ve kişisel gücünüzü


mükemmel bir şekilde hissedin. Sadece yeni bir VAROLMA halini seçerek, işinizde
yepyeni bir başarı yaratmak için harekete geçtiniz.

Bunun sonucunda, kişisel gücünüzü önceden hiç hissetmediğiniz kadar yoğun bir
şekilde hissedebilirsiniz.

28. Siz Taahhüt Ettiğinizde

Siz taahhüt ettiğinizde

Siz yepyeni bir varolma haline gerçekten taahhüt ettiğinizde, mucizelerin


gerçekleşeceği alanı yaratmış oluyorsunuz. Çünkü siz taahhüt ettiğiniz anda,
Evren bir adım öne çıkacaktır ve size aksi takdirde gerçekleşmesi imkansız
mucizeler gibi gelen her türlü koşulu, yardımı ve fırsatı size sunacaktır.
Sayfa 185
Yeni Metin Belgesi

Mucizeler için gereken alan

VAROLUŞ atölyesinin ilk grup konuşmasında, katılımcılardan atölyeye kaydolduktan


sonra hayatlarında mucizelerin gerçekleşmeye başladığını duymamız çok sık
rastlanan bir durumdur. Bu sizin ettiğiniz taahhüdün çok doğal bir sonucudur
çünkü siz bir kez taahhüt ettiğinizde, Evren daima “evet” diyecektir, asla
“hayır” değil.

Bu kadar hızlı sonuçlar elde edebilirsiniz ama unutmayın ki Evren’in teslimat


hızı sizin ne kadar taahhüt ettiğinize ve ne kadar emin olduğunuza bağlıdır.

Gerçek bir taahhüdün dört göstergesi

Siz tam anlamıyla taahhüt ettiğiniz anda dört şey olacaktır:

1. Varoluş ve Çekim İlkesi’nin gücüne tamamen ve şüphesiz bir inancınız


olacaktır.

2. Spiritüel bir aydınlanma yaşayacaksınız ve bilincinizi arttıracaksınız.

3. Kendinize olan güveniniz artacak.

4. Kendinize verdiğiniz değer artacak.

Yeni bir VAROLMA haline yaptığınız gerçek bir taahhüt, bir sonraki bilinçsel
dönüşümünüz için gerekli dört unsura birden sahip olduğunuzu gösterecek. Bilinç
seviyesindeki her bir yükselişinizle yaratım güçlerinizi arttırmış olacaksınız.

Eksik olan nedir?

İstediğiniz değişimde ciddiyseniz, yukarıdaki dört maddeyi birden yaşayıp


yaşamadığınızı kendinize sorun. Bunların dördünü de sayabiliyorsanız, o zaman
gerçekten taahhüt etmişsiniz demektir ve Evren bu taahhüdünüze cevap vermeye
hazırdır!

Sayfa 186
Yeni Metin Belgesi

Örnek verecek olursak, varsayalım ki tüm yaşamınız boyunca bir adım öne geçmek
için çok çalışıp durdunuz ancak şimdiye kadar hiç bir şey elde edemediniz çünkü
daha çok paraya sahip olmak için daha uzun, daha çok saat çalışmak ya da ikinci
bir işe sahip olmak gerektiğine inanıyorsunuz.

Bu seçenekler sizin parasal sorunlarınız için kabul edilebilir çözümler


olmadığından, hiç bir zaman tüm masraflarınıza yetecek paraya sahip olamama
durumunda takılmışsınız.

Ancak artık bu kitabın çoğu kısmını okumuş ve ilkeye inanan birisiniz.


Biliyorsunuz ki tanrının bir parçasısınız, kendisini sizin içinizde
kişiselleştirmiş tanrının. Varlıklı biri olsaydınız yaşamın ne kadar harika
olabileceğini düşündünüz ve buna taahhüt etmeye hazırsınız.

Bu işi oldu bilin!

Varlıklı OLMA taahhüdünü gerçekten yaptığınız o anda, Evren sizin zenginliğinizi


yaratacak yatırım olasılıkları şeklinde fırsatlar çıkarmaya başlayacaktır:

o Belki de bir maaş artışı alabilirsiniz ve onu harcamak yerine yatırım


için kullanmaya karar verebilirsiniz.

o Masraflarınızı kısmanızı ve hatta biraz da birikim yapmanızı sağlayacak


bir fırsat karşınıza çıkabilir.

o Yeni sahip olduğunuz bolluk bilinci size devamlı olarak artan bir gelir
getirebilir.

Sizin tek yapmanız gereken karşınıza çıkan bu fırsatlara “evet” demektir. Tüm bu
olanlar, sizin varlıklı biri olmayı seçmenizin bir sonucudur. Bu süreç böyle
çalışır ve bu kadar basittir.

Burada sorulması gereken soru şudur: “Siz varlıklı biri OLMAYA taahhüt etmeye
hazır mısınız?”

Sayfa 187
Yeni Metin Belgesi

29. Koşulsuz Sevgi

Değişimin gerçek katalizörü

“Yaşamınızın Efendisi Olun” konulu VAROLUŞ Atölyesi’nin bir katılımcısı bizimle


aşağıdaki ilişki problemini paylaşmıştı:

Karım ve ailemle olan ilişkim bundan daha iyi olamaz fakat eşimin annesi hala
beni zorluyor, sanki hala VAROLUŞ atölyesindeki dönüşümümden önceki kişiymişim
gibi bana davranıyor. Onu nasıl değiştireceğim?

Ona şöyle dedim:

İlk önce onun değişmemesi olasılığını kabul etmelisin! Değişimin tek gerçek
katalizörü koşulsuz sevgidir; koşulsuz sevgi herhangi bir şekilde değiştirme
veya düzeltme amacı gütmeden karşındaki kişinin olduğu haliyle yaşayabilmesi
için ona yaratacağın alandır.

Kulağa garip gelse de, yaşamdaki paradokslardan biri de budur. Başka birinin
değişmesine giden gerçek yol, bu kişinin değişmeme olasılığının
kabullenilmesiyle başlar. Diğeri için yaratılan “seni olduğun halinle kabul
ediyorum” alanına “koşulsuz sevgi” denir.

İlk önce kendinizi sevin

Elbette başkalarında istediğiniz değişim önce sizde başlamalıdır. Kural şudur:


Görmek istediğiniz değişim siz olmalısınız. Hayatınızdaki birinin değişmesini
istiyorsanız, “Onlar değişmiş olsaydı ben kim OLURDUM?” sorusunu kendinize
sorarak başlayın.

Koşulsuz sevgiyi tüm ilişkilerinize uygulayarak elde edeceğiniz sonuçlar sizi


Sayfa 188
Yeni Metin Belgesi
şaşırtacaktır. Ancak siz bir şeyi vermeden önce ona sahip olmalısınız,
dolayısıyla bu sürece önce kendinizi koşulsuz severek başlamalısınız.

Krallığın anahtarları

Daima istediğiniz iyi bir yaşam, siz ona sahip olduğunuzu ilan edebilecek
özgüvene ve onu kendiniz için kabul edebileceğiniz özdeğere sahip olduğunuz gün
sizin olacaktır. Yaşam gerçekten bu kadar basit! Yalnızca ne istediğinizi
netleştirin ve sonra ona sahip olan kişi OLMAYI seçin.

İstediğiniz şeyi elde etmenin yolu onu seçmektir, yani sadece basit bir VAROLUŞ
seçimi yapmaktır. Neden hala seçiminizi yapmadınız? Sizin ve daha iyi bir yaşam
seçiminin arasında duran ne? Tahminimce bu kendinize verdiğiniz değerle ilgili
bir şey. Siz henüz seçiminizi yapmadınız çünkü ona sahip olmayı henüz kendiniz
için kabul etmediniz.

Bir araba galerisindeki satış görevlisine “Sadece bakıyorum” dediğinizde,


gerçekten kastettiğiniz şey şudur: “Yeni bir arabamın olmasını kendim için henüz
kabul etmedim.”

Ancak kendinize verdiğiniz değer yeni bir arabanızın olabileceğini size


söylediği anda, istediğiniz markayı, modeli, rengi ve aksesuarları bileceksiniz.
O ana kadar ise kendinize verdiğiniz değerin isteklerinizle aynı doğrultuya
gelmesini bekleyerek erteleyeceksiniz.

Özdeğer size ait olan şeyleri belirlerken, özgüven size onları seçmeniz için
gereken gücü verir. Kendinizi koşulsuz olarak sevdiğinizde, her ikisine birden
sahip olursunuz; hem özgüven hem özdeğer yani krallığın anahtarlarına. Krallığın
her iki anahtarına da sahip olsaydınız ne seçerdiniz?

Ne seçerdiniz?

Yaşamınızın daha bütün, dengeli ve keyifli hale gelmesi için ne gerekmektedir?

o Daha mutlu ve sevgi dolu bir ilişki mi?

Sayfa 189
Yeni Metin Belgesi
o Maddi bağımsızlık mı?

o Daha bolluk içinde bir yaşam mı?

o Daha fazla sağlık mı?

o Yaşamın keyfini çıkarmak için daha çok boş zaman mı?

o Daha fazla iş memnuniyeti mi?

o Gerçek bir spiritüel uyanış mı?

Bu listedeki her bir maddeyi düşünün ve kendinize şu soruyu sorun: Bundan daha
fazla olması yaşamımı daha iyi bir hale getirir mi?

Yukarıdaki maddelerden bir ya da daha fazlası için Evet dediyseniz, demek ki o


alanlarda yokluk çektiğiniz bir yaşamı deneyimliyorsunuz. Diğer alanlarda ne
kadar zengin olursanız olun, bu durumu değiştirmez.

Her alandaki (para, sağlık, ilişki, vb.) yokluk, neredeyse her zaman kişinin
kendi kendine yarattığı bir durumdur. Kendimizin yarattığı bu durumdan
kurtulmanın en basit yolu, kararlı ve güçlü bir şekilde artık yokluk durumuna
katlanmamaya karar vermemizdir.

Her alanda zenginlik yaşamınıza gelebilir ve gelecektir .... ancak siz onu
seçecek özgüvene ve kabul edecek özdeğere sahip olduğunuz zaman.

Burada kastettiğim şudur: Yaşamınızda hala yokluk çekiyorsunuz çünkü siz


zenginliği seçecek cesarete ve kabul edecek özdeğere halen sahip değilsiniz.
Bolluk içinde bir yaşama açılan kapının iki anahtarı özdeğer ve özgüvendir.

Sanırım size şu soruyu sorma vakti geldi: Kendinizi koşulsuz olarak sevmek
bolluğa açılan kapının iki anahtarını –özgüven ve özdeğer- size vereceğine göre,
kendinizi koşulsuz olarak sevmeyi görev edinmeye hazır mısınız?

Neden ilk önce kendimizi sevmeliyiz?

Sayfa 190
Yeni Metin Belgesi

Okuduğum bir şiirde şu dize geçiyordu: Sevgi, siz onu verene kadar sizin
değildir. Buna tamamen katılıyorum fakat siz sahip olmadığınız bir şeyi
veremezsiniz, değil mi? İlk önce kendinizi koşulsuz olarak sevmeden, bir
başkasını gerçekten sevemezsiniz.

İnsanın kendini sevmesinin aşağılayıcı ve bencilce bir şey olduğunu düşünenler


var fakat bu durum tam tersidir.

Bencillik ve kibir aslında kişinin kendini sevmediğinin bir göstergisidir.


Narsist davranışlar, başkalarının onay ve beğenisine aşırı ihtiyaç duyulduğunu
gösterir. Genel kanının aksine, bencil insanlar kendilerini sevdikleri için
değil, sevmedikleri için kabul görme ihtiyacı duyarlar.

Kendinizi sevmenin sizi kibirli ve bencil kılacağını düşünüyorsanız, yeniden


düşünün. Kendini sevmek demek, en basit anlamıyla kendinizi olduğu gibi tüm
kusurlarınızla kabul etmek demektir. Kendinizi sevilebilir kılmak için
kendinizle ilgili hiç bir şeyin değişmesinin gerekmediğini bilmek demektir.
Kendinizi şu anda olduğunuz gibi bütünüyle kabul edebilirsiniz. Buna kendini
sevmek, diğer bir deyişle koşulsuz sevgi denir.

Koşulsuz sevginin tanımı

Koşulsuz sevgi, herhangi bir koşula dayanmayan sevgidir. Bir ilişkide ise
olduğumuz halimizle varolabilmek için birbirimize yarattığımız alan olarak
tanımlanabilir.

Bu tanımı bir düşünün, diğerlerine bu nitelikte (onların herhangi bir şekilde


değişmesini istemeden, oldukları haliyle varolabilmeleri için yaratılan alan)
bir sevgiyi neden veremediğinizi anlayacaksınız.

Tanıdığınız bir kişi değişirse, yaşamınızın ne kadar da iyi olabileceğini


düşünüyorsunuz, değil mi? Onları olduğu haliyle kabul edebileceğinizi
sanmıyorsunuz, değil mi? Bunun sebebi, bu nitelikte bir alana henüz sahip
olmamanız veya bu alanı kendiniz için yaratmamış olmanızdır.

Sayfa 191
Yeni Metin Belgesi
Bir pazarlık aracı olarak sevgi

Kendinizi koşulsuz olarak sevmiyorsanız, bunun sebebi çocukken farklı türde bir
sevgi ile eğitilmiş olmanızdır. Çoğu ebeveyn için, koşulsuz sevgi çocuklarını
eğitirken kullandıkları bir norm değildi. Onun yerine sevgi, davranış
değişikliği için kullanılan bir pazarlık aracıydı.

Ne yazık ki sevgiyi davranış değişiminin bir karşılığı olarak gösteren anne


babalar, farkında olmadan çocuklarına sevilmediklerini öğrettiler. Koşullara
bağlanan sevgi ile verilen mesaj şudur: Senin davranışın benim beklentilerimle
örtüşmezse, sen benim sevgimi haketmezsin.

Fakat onların standartlarını karşılayamazsanız...

Bizler büyürken kendimize belli standartlar koyduk ya da bize belli standartlar


dayatıldı ve muhtemelen bunları karşılayamadığımıza karar verdik. Bunun üzerine,
bir çok açıdan sevilen biri olmadığımız sonucunu çıkarttık. Dolayısıyla, koşullu
sevgi ile büyütülen ortalama her çocuk,

o Özgüven ve özdeğer eksikliği olan.

o Kendisini sevmeyen.

o Kendisinin sevilen biri olduğuna inanmayan.

o Sevgiyi, başkasının davranışlarının değişmesi için bir pazarlık aracı


olarak gören

yetişkinlere dönüştü.

Özgüven ve özdeğer eksikliğiniz varsa, muhtemelen kendileri de koşulsuz olarak


sevilme özgürlüğünü hiç deneyimlememiş ebeveynlerinizden ilk olarak belli
koşullara bağlanan sevgiyi öğrendiniz.

Sizin ebeveynleriniz koşulsuz sevgi kavramını gerçekten anlamış olsalardı,


sevgiyi bir pazarlık aracı olarak kullanmazlardı.

Mantıklı aileler çocuklarına koşulsuz sevgi gösterip, aynı zamanda hatalarından


Sayfa 192
Yeni Metin Belgesi
ders alarak yaşamın gerçeklerini ve kurallara uymamanın acı verici sonuçları
olabileceğini öğrenmelerine izin verebilir.

Tanrı’nın size duyduğu sevgiyi gerçekten anladığınızda, onun harika bir koşulsuz
sevgi örneği olduğunu göreceksiniz. Koşulsuz sevgi, size olduğunuz halinizle var
olabilme özgürlüğünü vermede çok güçlüdür.

Tanrı’nın sevgisi

Tanrı size ve bana seçim gücü vermiştir. Bu gücün yanında, kim olacağımızı
seçmemize izin vereceğine ve bizim seçimlerimize hiç bir şekilde karışmayacağına
söz vermiştir (Tanrı’nın koşulsuz sevgi sözü). Sonuç olarak Tanrı bizi hiç bir
şekilde değiştirmeye veya düzeltmeye çalışmadan, olduğumuz şekilde
varolabilmemiz için gereken alanı bize vermiştir.

Bize seçim gücünü vermiştir; bizi iyi ya da kötü seçimler yaparken ve


hatalarımızdan ders alırken özgür bırakmıştır.

Kimileri Tanrı’nın sevgisinin koşulsuz sevgi olmadığını çünkü bizi günahlarımız


yüzünden cezalandırdığını söyleyecektir. Üzgünüm ancak biz hata yaptığımızda
başımıza gelenler Tanrı’nın bir cezası değildir; tam tersi bizler kendi
cahilliğimizin sonuçlarına katlanıyoruz ve yaptığımız hataların bedeli sadece
mantıksız seçimimizin doğal bir sonucudur.

Orjinali Fransızca’dan gelen günah kelimesinin

anlamı ‘hedefi tutturamamak’tır

“Günah” kelimesinde takılıyorsanız, İngilizce’de günah kelimesinin karşılığı


olan “sin” sözcüğünün asıl anlamının “hedefi tutturamamak, ıskalamak” olduğunu
bilmek size yardımcı olabilir. Tıpkı “Hedef aldım fakat kaçırdım” ya da “Hata
yaptım” cümlelerinde olduğu gibi. Yetişkinlerin dünyasında bizler hedefi
kaçırdığımız (hata yaptığımız) için cezalandırılmayız, sadece onun sonuçlarıyla
yaşamamız gerekir.

Tüm yaşamımız boyunca mantıklı seçimlerimizin faydalarını görerek ve mantıksız


Sayfa 193
Yeni Metin Belgesi
seçimlerimizin sonuçlarına katlanarak bir şeyler öğreniriz. Kendinizi koşulsuz
severseniz, hata yaptığınızda, kendinize gülümseyecek, ayağa kalkacak ve yeniden
seçim yapma özgürlüğünü kullanacaksınız. Bindiğiniz dalı kestiğiniz için kötü
birisi olamazsınız, sadece bir hata yapmış olursunuz.

Fakat kendinizi koşulsuz sevmezseniz, kendinizi yargılayıp kötü biri olduğunuzu


düşüneceksiniz ve hatalarınız yüzünden kendinizi cezalandırmaya çalışacaksınız.

Umuyorum ki bu bölümü okuyarak, tünelin sonundaki ışığı görebildiniz. Bu ışık


sizin kendi gerçekliğinizi yaratma, yepyeni biri olarak varolma gücünüzün
ışığıdır!

Olduğunuz halinizle varolma özgürlüğü

Tanrı sizi koşulsuz olarak sever. Onun bu iyiliğini karşılıksız bırakmayın ve


siz de kendinizi, yaşamı sizin içinizde ve aracılığınızla deneyimleyen Tanrı’nın
içinizdeki parçasını yani Gerçek Siz olan yanınızı sevin. Kendinizi koşulsuz
sevmek, yepyeni biri olabilmeniz için sizi özgür kılacaktır.

Bu koşulsuz sevgidir – kendiniz olarak varolabilme özgürlüğüdür

Yepyeni biri olma özgürlüğü! Henüz ışığı görmediyseniz, onun sizi ne kadar özgür
kıldığını görebilmeniz için kendinize izin vermemişsinizdir. Artık bu ışığı
bulduğunuza göre, VAROLMA özgürlüğünün ışığını başkalarına da
yansıtabileceksiniz!

Kendinizi koşulsuz sevmenin yolu

Sizdeki ya da başka birindeki değişimin gerçek katalizörü koşulsuz sevgidir. Bu,


herhangi bir düzeltme veya değiştirme amacı gütmeden oldukları haliyle
varolabilmeleri için başkalarına yarattığımız alandır. Unutmayın ki bu kural
sizin için de geçerli.

Sayfa 194
Yeni Metin Belgesi

Yaşamınızın değişmesini istiyorsanız, şu an olduğunuz halinizle kendinizi


severek yola koyulmalısınız. Unutmayın şu anda olduğunuz yeri kabullenmeden
istediğiniz yere gidemezsiniz. Şu anda olduğunuz halinizi kabul etmediğiniz için
mevcut durumunuzda sıkışıp kaldığınızı anlayın.

Sizin koşullarınızdaki herhangi bir değişiklik, bilinçde bir değişim


gerektirecektir. Yani şu anda kim olduğunuzla ve kim olmayı seçeceğinizle ilgili
fikrinizi değiştireceksiniz. Fakat bilinçteki bu değişim, siz bunun olması için
bir alan yaratana dek gerçekleşmeyecektir.

Yeni biri olacağınız alan koşulsuz sevgidir

İlk başta kendinizi koşulsuz olarak sevmek kolay olmayabilir. Kendinizi tüm
yaşamınız boyunca hep küçük gördünüz ve yanlış sandınız. “Ben de bir sorun var”
düşüncesi, sizin düşünme alışkanlığınız haline geldi. Şu anda siz “kendisinde
bir sorun olan” kişisiniz. Kendinizi olduğunuz halinizle koşulsuz olarak sevmeye
çalışmak sizin şu anki VAROLUŞ seçiminize uymayabilir.

Kendinizi koşulsuz olarak sevebilseydiniz, kim OLURDUNUZ?

Bu soruyu cevaplamakta ya da bir sıçrayışta kutunuzun bu kadar dışına çıkmayı


seçmekte zorlanabilirsiniz. Kendinizi koşulsuz olarak sevmeyi seçmek yerine,
kendinizi olduğunuz gibi sevseydiniz nasıl biri olabileceğinizi keşfetmeye
taahhüt edebilirsiniz. Henüz orada olmadığınızı siz de biliyorsunuz fakat orada
olsaydınız nasıl biri olacağınızı bulmayı seçiyorsunuz.

Koşulsuz sevgi egoya uygulandığında

Kendinizi koşulsuz olarak sevmenin nasıl bir şey olduğunu keşfetmeye kendinizi
adadığınızda, kendinizi daha çok sevmek için bir sürü yol bulacaksınız.

Egonuzun sizin istediğiniz değişime direnç göstereceğini kabul ederek başlayın.


Egonuzla konuşun ve şu anda olduğunuz halinizde hiç bir sorun olmadığını ona
Sayfa 195
Yeni Metin Belgesi
söyleyin. Bu kulağa garip gelse de, egonuzun sizinle aynı sayfada olması için
bir alan yaratmış oluyorsunuz.

Belki de böyle bir “olduğun gibi varolma özgürlüğü” alanını başka birine de
tanıyabilirsiniz. Varsayalım ki çok sevdiğiniz ve size çok yakın olan biri sizi
zaman zaman üzüyor. Başka birinde olmasını istemediğiniz bir davranışla sevgi
çerçevesinde nasıl baş edebiliriz?

İlk adım o kişiyi davranışından ayrı tutmaktır. O kişiyi olduğu haliyle sevin,
yine de onun kötü davranışını kabul edilemez olarak görebilirsiniz. Unutmayın,
yaşamınızın kalitesinde bir değişiklik yapmanın kuralı “görmek istediğiniz o
değişim OLMANIZDIR”.

Başka birisinden istenmeyen bir davranış gördüğünüzde kendinize sorun: Bu kötü


davranış bir son bulmuş olsaydı, ben kim OLURDUM? Kendimi nasıl hisserdim? Sonra
o kişi olmayı seçin ve diğer kişinin değişmeme olasılığını da kabullenerek, bu
değişim için gereken alanı yaratın.

Size boş konuşuyormuşum gibi gelebilir fakat bana güvenin, değişimin gerçek
katalizörü düzeltme veya değiştirme amacı gütmeden karşınızdaki kişiyi olduğu
haliyle tamamen kabul etmektir. Sizin göreviniz, diğer kişi değişseydi
kendinizin nasıl biri olacağını bilmek ve o kişi olmaktır.

Siz değiştiğinizde, oturun ve mucizenin gerçekleşmesini izleyin. Diğer kişi


sizin yeni halinize uyum sağlamak için değişecektir çünkü bunun olması için
gereken alanı siz yarattınız. Nasıl mucize yaratabileceğinizi öğrendiniz!

Joan on beş yaşındaki isyankar oğlunun değişmesi için ne yapması gerektiğini


bana sorduğunda, ona yukarıdakileri anlattım. Oğlunun değişmeme olasılığını
tamamen kabul etti. Oğluna onu şu anda olduğunu gibi sevdiğini gösterdi ve sonra
ona artık isyankar değilmiş gibi davranmaya başladı.

Joan sonradan oğlunun mucizevi bir şekilde dönüşüme uğradığını bize bildirdi!

Unutmayın, ilişkilerinizdeki mucizeler SİZİN kendinizi koşulsuz olarak


sevmenizle başlar.
Sayfa 196
Yeni Metin Belgesi

30. Dinleme Sanatı

Dinleme Sanatı

Emlakçılık yapan ve şirketinin bir numaralı satış görevlisi olan Sam, VAROLUŞ
Atölyesi’ne katılıncaya kadar kendisinin iyi bir dinleyici olduğunu sanıyordu.

Atölye sırasında, Güç Paketi destek grubunun bir katılımcısı olarak diğerlerinin
hem ne anlattıklarını hem de o sırada kim olduklarını dinleyerek, kendisini
bütünüyle diğerlerine verme sanatını öğrendi. Edindiği yeni dinleme beceleri
sayesinde ailesi, arkadaşları ve yakınları ile olan ilişkisi bir anda iyileşmeye
başladı.

Müşterilerini gerçekten dinlemeye başladıktan sonra, satışları ikiye katlandı!


Etkileyici!

Satış yapmak bir şeyler anlatmak değildir

VAROLUŞ Atölyesi’nden önce, Sam’e sorsaydınız satış yapmanın bilinçli bir karar
alabilmesi için potansiyel müşteriye bilmesi gereken her şeyi anlatmak olduğunu
söylerdi. Her sunum sırasında bir şeyler anlatmaktan dolayı asıl konuya çok az
zaman ayırırdı.

Fakat dinleme sanatında ustalaşan Sam artık şunu savunuyor: Satış yapmak bir
şeyler anlatmak değildir; satış yapmak müşteri için neyin önemli olduğunu
dinlemek, müşterinin kaygı ve önceliklerini dinlemek ve sonra müşterinin
sorularını cevaplamaktır.

Sunum tüm sorular cevaplanana kadar bitmez. Siz gerçekten dinilyorsanız,


müşteriniz satışın gerçekleşmesi için tam olarak ne gerektiğini size
söyleyecektir. Sizin onun ihtiyaçlarını karşılayan nitelikte bir ürününüz varsa,
Sayfa 197
Yeni Metin Belgesi
müşteriniz size satışı yapmanız için yardım edecektir. Sizce de bu yol bizim
bildiğimizden daha kolay bir satış yolu değil mi?

Siz satış yapmadığınızı mı sanıyorsunuz?

Siz satış yapmadığınız için “satış yapmak bir şeyler anlatmak değildir”
düşüncesinin sizin için bir faydası olmadığını düşünüyorsanız, tekrar düşünün
derim.

Örneğin, çocuklarınızla davranışlarını değiştirmeleri için konuşurken satış


yapıyorsunuz. Koşullarınızda bir değişiklik istediğiniz zaman kendinize satış
yapıyorsunuz. Başka biriyle kurduğunuz her iletişimde bir fikri satıyorsunuz.
Buradaki soru şudur: Siz gerçekten satış mı yapıyorsunuz yoksa bir şeyler mi
anlatıyorsunuz?

Tahminimce, siz de diğer çoğu ebeveyn gibiyseniz, satış yapmak yerine bir şeyler
anlatıyorsunuz ve sizin çocuklarınız, diğer çoğu çocuk gibi sizi gerçekten
dinlemiyor.

Başka bir ifadeyle, onlar sizin sattığınızı düşündüğünüz şeyi almayacaklar.


Neden? Çünkü belki onları gerçekten dinlemek yerine sadece bir şeyler
anlatıyorsunuz. Siz bir şeyler anlatmak için mi yoksa satmak için mi
dinlersiniz?

Sizin dinleme kaliteniz çocuklarınıza, kendinize, ailenize ve arkadaşlarınıza


yapacağınız “satış” için sahneyi hazırlayan şeydir.

Koşulsuz sevgi ve dinleme

Gerçek anlamda dinlemeyi, dinleme sürecinde uygulanan koşulsuz sevgi olarak


düşünebilirsiniz. Koşulsuz sevgi, herhangi bir değiştirme veya düzeltme amacı
gütmeden oldukları gibi varolabilmeleri için karşımızdakilere yarattığımız
alandır.

Sayfa 198
Yeni Metin Belgesi
Şu anda bununla ilgili düşüncelerinizi okuyabiliyorum. Ben çocuklarımın
davranışı yüzünden mutsuzken, onları bu haliyle nasıl kabullenebilirim?

Size bir ipucu vereyim. Çocuğunuzu disipline sokmadan, onu kabul etmediğiniz
davranışından ayrı tuttuğunuzdan emin olun!

Çocuğunuzu tamamen kabul edin ama davranışını kabul etmeyin. Böylece çocuğunuzu
sevebilir, onun davranışını ise ayrı bir konu olarak ele alabilirsiniz. Onun
davranışını sizin ona gösterdiğiniz sevginin bir koşulu yapmayın. Çocuğunuzu
tamamen kabullendiğiniz alanda, çocuğunuz özgür bir şekilde istediğiniz
davranışı sergilemeye başlayacaktır çünkü davranışını değiştirmezse sizin
sevginizi kaybetmekten korkmayacaktır.

Aynı kural ilişkiniz olan herkes için geçerli. Koşulsuz sevgiyi dinleme
sürecinde uygulamayı öğrendiğinizde, tüm ilişkilerinizin kalitesi önceden hiç
deneyimlemediğiniz kadar artacaktır. Sevginizi kesin olarak gösterdiğiniz
ilişkilerinizdeki tutku ve neşenin artması için hazır olun!

Siz gerçekten dinlediğinizde, koşulsuz sevgiyi dinleme sürecinde uygulamış


oluyorsunuz. Karşınızdaki için bu nitelikte bir alanı yaratırken, aynı zamanda
kendiniz için de doğal olarak daha çok sevilen ve seven biri olduğunuz bir alanı
yaratmış oluyorsunuz.

Bunu uygulayacağınız yer

Güç Paketi toplantılarınızda, sizin için diğerleri tarafından yaratılan bu alanı


deneyimleyeceksiniz. Herkes dönüşüm geçirecek çünkü bunun olması için gereken
alanı yaratmış olacaksınız. Gördüğünüz gibi, dinleme sanatını öğrenmenin
sandığınızdan daha çok faydası var!

İyi bir dinleyici olup olmadığınızı nereden bileceksiniz? Diğerlerinin sizi


nasıl dinlediğine dikkat edin. Siz onları gerçekten dinlemiyorsanız, onlar da
sizi dinlemeyecektir. Sizin söylediklerinizi gerçekten dinlemeyen biriyle
konuşmaktan daha keyifsiz bir şey olamaz.

Sayfa 199
Yeni Metin Belgesi

Onlar sizi anlamıyorsa, siz de onların ne demek istediğini henüz anlamamış


olabilirsiniz. Onları baştan dinlemeye karar verin.

Konuştuğunuz kişi ister çocuğunuz, ister eşiniz, isterse de müşteriniz olsun,


karşınızdaki kişi kendisinin dinlenmediğini hissettiği anda, satışı
kaybedeceksiniz.

Böyle bir kopma hissini bir konuşmanın ya da sunumun ortasında hissettiyseniz,


bunun sebebi sizin dinlemiyor dolayısıyla satış yapmak yerine bir şeyler
anlatıyor olmanızdır. Oradaki bağlantıyı koparan sizsiniz!

Dinleme sanatını öğrenmeden önce Sam her zaman sabırsız bir dinleciydi ve olası
satışla ilgili cümleleri kesmek gibi kötü bir alışkanlığa sahipti. Çoğu zaman
soru sorulmadan vereceği hazır bir cevabı vardı. Şimdi ise sabırla ve tüm
dikkatini vererek dinlemesini öğrendi. Sam artık eskisinden çok daha az saat
çalışarak çok daha fazla satış yaptığını söylüyor.

Tüm ilişkileri geliştirme

Göreviniz satış yapmak ise ve daha az saat çalışarak satışlarınızı iki katına
çıkarmak istiyorsanız, dinleme sanatını öğrenmeyi hedefleyin. Bir ebeveyn, eş,
arkadaş ya da tanıdık olarak yeni edindiğiniz dinleme becerilerinizin tüm
ilişkilerinizin kalitesini artıracağını size garanti ederim.

Güç Paketi, dinleme sanatının uygulandığı en ideal alandır. Birbirinizi


karşılıklı olarak destekleme sanatını uygularken, destek grubunuzdakilerden
öğrenecekleriniz yaşamınızın her alanında faydalı olacaktır. Hatta bu satış
rakamlarınızı ikiye katlayabilir.

Devam eden bir Güç Paketi destek grubunuz yoksa, bir grup oluşturmanızı tavsiye
ederim. Güç Paketi deneyimiyle ilgili şu cümleyi çok kez duyuyorum: “Tanımadığım
biriyle bu kadar kısa sürede bu kadar yakınlaşabildiğime inanamıyorum!”.

Kendinizi bir kenara bırakın

Sayfa 200
Yeni Metin Belgesi

Gerçek dinleme sanatını çok az kişi öğrenebiliyor. Bunun sebebi, çoğumuzun belli
bir seviyede korku ve güvensizlik duymamızdır. Başkaları için orada bulunmaktan
ziyade kendi ihtiyaçlarımız, sorunlarımız ve arzularımızla daha çok meşguluz.

İyi bir dinleyici olmak için, kendinizi bir kenara bırakıp, müşteri, aile veya
arkadaş her kimse kendinizi bütünüyle o kişiye vermelisiniz. Koşulsuz sevgi, en
ideal gerçek dinleme tavrıdır. Hiç bir düzeltme ya da değiştirme amacı gütmeden
olduğumuz kişi olarak varolabilmek için birbirimize yarattığımız alandır.

Gerçekten dinleme sanatını öğrendiğinizde, o andan itibaren yapacağınız her


konuşmada karşınızdakini hiç bir şekilde düzeltmeyi ya da değiştirmeyi
hedeflemeyeceksiniz.

Potansiyel birini gerçek müşteriye dönüştürmeyi hedefleyen bir satıcıysanız ya


da çocuğunu veya eşini farklı davranmaya ikna etmeye çalışan bir ebeveyn ya da
eşseniz, yukarıda dediklerim sizin niyetlerinize ters düşebilir. Fakat bu konuya
koşulsuz sevgi tavrıyla yaklaşmanız gerektiğini artık biliyorsunuz.

Değişimin gerçek katalizörü

Değişimin gerçek katalizörünün koşulsuz sevgi olduğunu söylemem size çelişkili


gelebilir. Diğer kişi sizin istediğinizi yapmadan önce, OLDUĞU kişiyi
değiştirmesi gereklidir. Tüm değişim önce OLUŞLA başlar, sonra YAPMAK ve SAHİP
OLMAKLA devam eder.

Aileniz, arkadaşınız, müşteriniz gibi başka bir bireyin davranışlarını etkilemek


gibi bir niyetiniz varsa, öncelikle bu değişimin gerçekleşmesi için gereken
alanı yaratmalısınız.

Sizin istediğiniz değişim, diğer kişideki yeni davranış ya da yeni anlaşma, siz
onun gerçekleşmesi için yani o kişinin yeni biri olarak VAROLMASI için gereken
alanı yaratana dek gerçekleşmeyecektir.

Tekrarlayacak olursak, siz onun gerçekleşmeme olasılığını kabullenene dek o


Sayfa 201
Yeni Metin Belgesi
satış gerçekleşemez. Bu size çelişkili ya da ters geliyorsa, zaten öyle! Fakat
koşullarda bir değişiklik istiyorsanız, bunun gerçekleşmemesini kabullenerek
başlayın.

Koşulsuz sevgi alanı, değişimin tek ve yegane katalizörüdür. Koşulsuz sevgi her
zaman işe yarayan tek şeydir!

Dinleme becerilerinizi test etmek

Dinleme becerilerinizi test etmek için, kendinizin gerçekten ne sıklıkla


dinlendiğine (ya da dinlenmediğine) dikkat ederek işe başlayabilirsiniz. Siz
karşınızdakileri dinlemiyorsanız, onlar da sizi dinlemeyecektir. Çocuğunuz ya da
potansiyel müşterileriniz gibi sizin için önemli olan kişilerle konuşurken,
onların tüm dikkatini ne sıklıkta toplayabiliyorsunuz?

Siz konuştuktan sonra sadece “evet” ve “hayır” şeklinde kısa cevaplar


alıyorsanız, karşınızdaki kişi sizin konuşmanıza kendisini gerçekten
vermiyordur. Siz bağlantıyı kaybetmişinizdir. Bu ‘kopukluğun’ muhtemel sebebi de
dinleme aşamasında sizin onlar için gerçekten orada OLMAMANIZDIR.

Bu bağlantı koptuğunda, yeniden dinlemeye başlamak için çok geç olabilir!

Siz dinleme sanatını öğrendiğinizde, dinleme sıklığında nasıl olumlu bir fark
yarattığını göreceksiniz.

Gizli bir gündeminiz mi var?

Karşınızdakini dinlerken, kişisel konularınızın aklınızı meşgul edip etmediğine


dikkat edin. Kendinizi (tüm dikkatinizi) genellikle yüzde yüz karşınızdakine
verebiliyor musunuz yoksa söz aldığınızda ne söyleceğinizle ilgili düşünceler
aklınızı meşgul mu ediyor?

Sayfa 202
Yeni Metin Belgesi
Dinleme becerilerinize bir puan vermek isterseniz, sorularınıza aldığınız
cevaplara dikkat edin. Bunlar çoğu zaman “evet” ve “hayır” türünden kısa
cevaplarsa, dinleyicinin sizin anlattıklarınızla ilgilenmediğini
anlayabilirsiniz. Onları çoktan kaybettiniz. Peki neden?

Onu anlamaya ve gerçekten ne istediğini öğrenmeye çalışmıyorsanız,


anlattıklarıyla gerçekten ilgilenmiyorsanız, o sizi neden dinlesin ki?

O kişinin dikkatini geri kazanmak için, güveni sorularla ve sabırla yeniden


kurmaya çalışın. Ona Ben şunu anladım, doğru mu? Bunu biraz daha açar mısın?
gibi sorular sorun. Sonra sessizlik (genellikle rahatsız edicidir) içinde
bekleyin. Diğerinin konuşması için gerekli zamanı tanıyın ve alanı yaratın. Bu
sefer gerçekten dinlemek istediğinizi anlamasını sağlayın.

Belki de siz dinliyorsunuz

Öte yandan, diğerlerinin cevapları uzun ve anlamlıysa, sizi dinledikleri ve


sizinle aynı pencereden baktıkları açıktır. Gerçek soruları anlamaya çalışarak
dinleyin, böylece hangi soruların cevaplanacağını bileceksiniz. Sizin dinleme
becerileriniz geliştikçe, satışlarınızın ikiye, üçe katlanmasını izleyin.

Dinleme beceleri edinirken, dinlemenin gerçekten ne demek olduğunu ve olmadığını


anlayabilirsiniz. Gelin bununla ilgili bir liste yapalım.

Dinlemek ne değildir:

o Koçluk yapmak değildir.

o Düzeltmek veya değiştirmek değildir.

o Sorunu çözmek değildir.

o Karşınızdakini yargılamak veya ne yapması/yapmaması gerektiğini söylemek


değildir.

o Diğer kişinin ne söyleyeceğini bilmek ve onun cümlelerini kesmek


değildir.

o Konuşma sırasının size gelmesini beklemek değildir.

Sayfa 203
Yeni Metin Belgesi
o Onların hikayesini küçümsemek (üstünlük taslamak) değildir.

Dinlemek nedir:

o Diğer kişiye kendinizi tamamen vermektir.

o Konuşmaya sanki önceden hiç karşılaşmamışsınız gibi taze bir beyinle


katılmaktır.

o Pasif değil, aktif dinlemektir; meraklı OLMAKTIR.

o Daha iyi anlamanızı sağlayacak sorular sormaktır.

o Bunu bana daha ayrıntılı anlatabilir misin? Benim de ders almam için
biraz daha açıklar mısın? gibi sorular sormaktır.

o Nötr bir bakış açısıyla dinlemektir.

o Önceden aklınızda hazır cevapları olmayan soruları sormaktır.

o Kişiyle telefonda bağlantı kurmak ya da nazikçe göz teması kurmaktır.

o Ara sıra anladıklarınızı yoklamaktır: “Ben şunu anladım.... doğru mu?


Bunu mu demek istedin?”

En iyi sorular ne tür sorulardır?

“Neden” sorusundan kaçının çünkü bir çözüm önerisinin yerine genellikle cevap
olarak kurban hikayelerini dinlersiniz. Onun yerine, “nasıl/ne kadar”, “kim” ve
“ne” sorularını sorun.

Örnek: Yeteri kadar vaktim yok.

Sorular:

o Ne kadar vakte ihtiyacın var?

o Yeteri kadar vaktin olsaydı kim olurdun?

o Yeteri kadar vaktin olsaydı ne yapıyor olurdun?

İyi sorulara örnekler:


Sayfa 204
Yeni Metin Belgesi

o Ne olabilir?

o Peki bu olursa, ne olur?

o ...................................... olsaydı, hayatın nasıl olurdu?

o ...................................... olsaydın, kim olurdun?

o Bu ne şekilde senin yararına hizmet ediyor olabilir?

Dinlenmediğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

o Gözden düşmüş?

o Dirençli?

o Kopmuş?

o Güvenini kaybetmiş?

o İlgisiz?

o İnancını kaybetmiş?

o Üzgün?

o Hayal kırıklığına uğramış?

Bir başkasıyla konuşurken kopukluk hissediyorsanız, muhtemelen


dinlemiyorsunuzdur. Bağlantı bir kere koptuğunda, dinlemeye başlamak için çok
geç olabilir ya da yeniden bağlantı kurmakta zorlanabilirsiniz.

Gerçekten dinlendiğinizde, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

o Gaza gelmiş!

o Canlanmış!

o Enerjisi yükselmiş!

o Motive olmuş!
Sayfa 205
Yeni Metin Belgesi

o İnançlı!

o İlham almış!

o Rahatlamış!

o Özgüvenli!

o Kabul gören!

o Yetenekli!

Nabzınızı yoklayın

Karşınızdaki ile aranızdaki bağın devam edip etmediğini anlamak için yukarıdaki
maddeleri kullanın. Diğeri ile konuşurken, enerjinizi kontrol edin. Kendinizi
nasıl hissediyorsunuz? İkinizden biri kendisini rahat hissetmiyorsa, bağlantı
kopmuştur. Enerjinizin yükselmiş olduğunu hissediyorsunuz, bağlantınız hala
sürüyordur; enerjiniz düşükse, bağlantınız kopmuştur.

Diğerleriyle konuşurken bu kopma duygusunu sık sık yaşıyorsanız, insanları


uzaklaştıranın sizin onları dinlememeniz olduğunu varsayabilirsiniz. Onlara
gerçekten destek vermek istediğinizi hissedebilirsiniz fakat onların şu anda
nerede olduklarını (onları ilgilendiren şeyleri, inançlarını, sorularını)
anlamak için hiç zaman ayırmıyorsunuz.

Hali hazırdaki dinleme modunuz

Bizim dinleme sorunlarımızdan bir tanesi de her zaman her konuyla ilgili bir
fikrimizin olmasıdır. Bu yüzden karşımızdakileri hep “ben bunu zaten biliyorum”
filtresinden geçirerek dinlemeye meyilli oluruz. Bu filtre açıldığında,
gerçekten dinliyor olmayacaksınız.

Bu tür anlar şunu hatırlamanızın tam zamanıdır: “Satış yapmak bir şeyler
anlatmak değildir. Satış yapmak, diğer kişi için neyin önemli olduğunu öğrenmek
ve onun sorularını cevaplandırmaktır.”

Sayfa 206
Yeni Metin Belgesi

Artık dinlemenin ne olup olmadığını bildiğinize göre, şu anda içinizden ne


yapmak geliyor?

1. Bu bölümü tekrardan okuyacak mısınız?

2. İyi bir dinleyici olmayı seçecek misiniz?

3. Bir listesi yapıp her konuşmada kendinizi nasıl hissettiğinizi anlamaya


çalışacak mısınız

4. Ne tür tepkiler aldığınızı anlamaya çalışacak mısınız?

5. Yukarıdakilerin hepsini mi yapacaksınız?

Birisi sizi kendine acıma seansına çağırdığında cevabınız ne olmalı?

Kendine acıma seansı nedir?

Kendine acıma seansı, yaşamımızın hüzünlü hikayesini başkasına anlatırken,


kendimize acıdığımız anlardır. Her birimizin anlatacak birer kurban hikayesi
vardır. Kurban hikayesi, yaşamımızın neden kötü gittiğini açıklamak için
kullandığımız bir bahanedir.

Kendi hüzünlü hikayenizi bir başkasına anlatırken, karşınızdakinden size


acımasını beklersiniz. Bunu başardığınızda aslında size acıyan arkadaşınız size
bir iyilik yapmış olmaz. Acıma seansı hiç bir zaman bir sorunu çözmez, değil mi?
“Zavallı ben” hikayesi, hem hikayeyi anlatan kişi hem de dinleyici için güç
tüketicidir.

“Kurban” onun zayıf, güçsüz ve sorunu çözmede başarısız olduğunu onaylamanızı


bekler. Sizin onayınız gerçek destek değildir. Acımak, sorunu daha da
büyütmekten başka bir şey yapmaz.

Acıma duygusunun ötesinde

Burada gerekli olan şey, “kurban”ın aslında Tanrı`nın geçici olarak gücünü inkar
Sayfa 207
Yeni Metin Belgesi
eden bir kişiselleştirmesi olduğunu farketmesidir. Bir acıma seansına davet
edildiğinizde, ne yapabilirsiniz? Şikayet eden tarafa sırtınızı dönmeyin veya
onunla tartışmayın. O kişinin sözlerinin altında yatanları anlamaya çalışın.
Belki de korkuyordur, şüphelidir veya hayal kırıklığına uğramıştır.

Bir başkasının kurban hikayesine empati, merhamet ve anlayışla karşılık vermek


en çok işe yarayan şeydir. “Kurban” kendi hikayesinin dinlendiğini gördükten
sonra, doğru an gelince ona şunları sorabilirsiniz:

Senin bu durumunun tamamen çözüldüğünü, senin kendini mutlu ve özgür


hissettiğini hayal ettiğimi düşün; bu durumda hayatın nasıl olurdu?Sen kendini
nasıl hissederdin?

Ve

Ben bu vizyonu hayal etmeyi sürdürseydim ve senin bu durumdan zaferle çıktığını


benimle paylaşacağın günü dört gözle bekliyor olsaydım, kendini nasıl
hissederdin?

Bu kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlamadı mı? İçinizdeki Tanrı gücü ile olan
bağınızın daha çok derinleştiğini hissetmediniz mi?

31. Anda Yaşamak

Tek Sahip Olacağınız Şey Bu Andır – Sakın Onu Boşa Harcamayın

Durup şu anda varolmanın ne kadar değerli olduğunu düşünmeye başladığınızda, tüm


yaşamınız boyunca, ne kadar yaşarsanız yaşayın, tüm sahip olacağınız şeyin şu an
olduğunu farkedeceksiniz.

Değerli zamanınızın ne kadarını gerçekten yaşadığınız her anın tadını çıkarmaya


çalışarak geçiriyorsunuz? Muhtemelen sandığınızdan bile az. Hatta bu bölümü
Sayfa 208
Yeni Metin Belgesi
okuyup anda varolmanın gerçekten ne demek olduğunu öğrendiğinizde, onun için
neredeyse hiç vakit harcamadığınızı anlayacaksınız.

Gerçek Siz olan yanınızın sadece şu anda varolabileceğini dikkate alırsak,


hayatınızda sahip olduğunuz en değerli şeyi ne kadar da boşa harcıyorsunuz!

Geçmiş tarihtir; onu geri getiremezsiniz. Gelecek henüz gerçekleşmemiştir çünkü


gelecek gerçekleşmeye başladığında, artık gelecek olmaktan çıkıp şimdi olur. Şu
anın tek sahip olduğunuz şey olduğunu görebiliyor musunuz? Şu anınız sizin için
ne kadar değerli? Artık onu neden boşa harcayamayacağınızı anlıyor musunuz?

Egonun kontrolündeki yaşam

Yaşamınızı neden şimdi yaşamadığınızı merak ediyorsanız; çünkü siz sahneden


çekildiniz ve yaşamınızı yönetme görevini egonuza bıraktınız. Ego sizin sadık
hizmetkarınız olması gerekirken, o efendi rolünü üstlendi, değil mi? Kontrolü
ego yanınıza bırakmayı gerçekten istiyor musunuz?

Hiç sanmıyorum. Yaşamınızın kalitesinin yakın bir zamanda değişmesini


istiyorsanız, kontrolü Gerçek Siz olan yanınıza vermeyi hedeflemenizi tavsiye
ederim.

Kontrolün egonuzda mı yoksa Gerçek Siz olan yanınızda mı olduğunu nasıl


anlarsınız? Egonun şu anda bir işi yoktur; o geçmişte ya da gelecekte yaşar.
Geçmişi sizin düşündüğünüz, duyduğunuz, dokunduğunuz ve hissettiğiniz her şey
için bir filtre olarak kullanarak tüm kimliğini geçmişten alır. Egonuz şu anda
yaşadığını iddia eder ama bana inanın ki o şu anda yaşamamaktadır!

Geçmiş deneyim filtresi

Ego için, şu anda olan her şey geçmiş deneyim filtresinden görülür.

Komut egonuzda iken, siz anda yaşıyor olmayacaksınız. Ego yanınız geçmiş bir
olayı size yeniden yeniden sorgulatmakla meşgul olacaktır ya da geleceğin
Sayfa 209
Yeni Metin Belgesi
getirecekleri ile ilgili korku ve kaygıları olacaktır. Anı egonuzun düşünceleri
yönetirken, Gerçek Siz olan yanınız orada olmayacaktır.

Gerçek Siz, içinizdeki Canlılık, Çoşku ve Neşe Dolu Ruh ancak şu anda
varolabilir. Ancak anda olduğunuz zamanlarda Varolma gerçekliğini
deneyimleyeceksiniz. Kontrolün tam zamanlı olarak egonuzda olduğu bir yaşamın
tamamen bir kayıp olduğunu artık görebiliyor musunuz?

Yaşamınızı 7/24 egonuz yönetiyorsa, muhtemelen lunaparktaki atlı karınca gibi


(duygusal olarak iniş çıkışlı ve sürekli olarak tekrar eden bir kalıba göre)
yaşıyorsunuzdur. Fakat kontrol Gerçek Siz’de olsaydı, yaşamınızın amacı neşe,
mutluluk ve çoşku olurdu. Siz de neşe, mutluluk ve çoşku dolu bir yaşamı tercih
etmez misiniz?

Kontrolü Gerçek Siz’e Verme

Bu bölümde neşe, mutluluk ve çoşkuya giden en hızlı ve en güçlü yolu


öğreneceksiniz. Daha yüksek bir bilince ve her zaman istediğiniz daha iyi bir
yaşama giden yol sizin aydınlanmanızla başlar. Bu ışık size vurduğunda,
içinizdeki karanlık yok olacaktır.

Siz egonuz olmadığınızı farkettiğiniz zaman bu gerçeğin ilk ışıkları üzerinize


yansıyacaktır. Siz egonuz değil, bilinçli olarak Gerçek Kimliğinin farkına varma
yolunda ilerleyen spiritüel bir varlıksınız. Tanrı yaşamı sizin içinizde ve
aracılığınızla deneyimlemektedir!

Aydınlanma nedir?

Aydınlanma sizin içinizdeki ruhun uyanışıdır. Kanatları olduğu ve uçabildiği


gerçeğini farkeden içinizdeki kelebektir!

Egonuz sizi aydınlanmanın doğaüstü ve tek bir kerelik deneyim olduğuna


inandırmaya çalışacaktır. Fakat aydınlanma bir kereye mahsus bir şey değildir,
sürekli devam eden bilinci geliştirme sürecidir. Aydınlanma, bilinçli olarak
gerçekten kim olduğunuzun gitgide daha çok farkına varmanızdır.

Sayfa 210
Yeni Metin Belgesi

Bilincinizi arttırmanın tek yolu, yaşamınızı bir sonraki seviyeye taşımak için
seçim gücünüzü ve “Varoluş” gücünüzü kullanmaktır.

Bilincinizi tüm yaşamınız boyunca arttırdınız.

Örneğin:

-Tanrı’nın kişiselleştirmesi olduğunuzu ilk anladığınızda.

-Mucizeleri her yaratışınızda.

-Egonuz olmadığınızı ilk anladığınızda.

-Seçim gücünüzü yeniden keşfettiğiniz zamanlarda.

-Arzuladığınız sonucu yaratan güçlü bir VAROLUŞ taahhüdü yaptığınız her zaman
(bunu tüm yaşamınız boyunca yapıp duruyorsunuz).

-Gerçek kimliğinizin adınızın ve şeklinizin ötesinde olduğunu farkettiğiniz


zaman.

-Ayrı olmaktan vazgeçip, Varoluşunuzla bir bütün olduğunuzu hissetmeye


başladığınız zaman.

Aydınlanmanın dünya üzerinde sadece bir kaç kişiye bahşedildiğini


düşünüyorsanız, yeniden düşünün. Yaşam misyonunuz olarak aydınlanma yolunda daha
çok ilerlemeyi seçin. Siz farkında olun ya da olmayın zaten o yoldasınız;
öyleyse atınızı neden gittiği yönde sürmeye devam etmiyorsunuz ve bilincinizdeki
yeni yükselme adımının sizi nereye ve ne kadar uzağa götürebileceğini
görmüyorsunuz?

Bana inanın! Bu harika varoluş gerçeğini farketmek, sizi sandığınızdan daha da


çok özgür kılacaktır.

“Varoluş” kelimesinin anlamı

Bu noktada kendinize sorabileceğiniz soru şu olabilir: ‘VAROLUŞ’ kelimesini ne


kadar iyi anlıyorum?
Sayfa 211
Yeni Metin Belgesi

Bir başkasına VAROLUŞ Atölyesi’nde neler öğrendiğinizi anlatmaya çalıştınız mı?


‘Varoluş’ kelimesiyle ne kastettiğinizi açıklamaya çalışırken zorlandığınız oldu
mu? Ya da size şöyle sorayım: ‘Varoluş’ kelimesinin anlamını bir başkasına
açıklayabilecek kadar iyi anladınız mı?

Açıklaması hiç de kolay değil, değil mi? Bu, açıklanamayan bir şeyi açıklamak
gibi bir şey. ‘Varoluş’ kelimesini anlamakta güçlük çekilmesinin sebebi egonun
tutunabileceği bir kavram olmamasıdır. “Varoluş” sadece olmaktır, özdür. Sonuna
“şöyleyim, böyleyim” gibi şeyler eklemeden sadece “Ben” demektir.

‘VAROLUŞ’ açıklaması

‘Varoluş’u açıklamak Tanrı ya da Ruh’u açıklamak gibi bir şeydir. Ruh’u bir
kutuya yerleştiremezsiniz. Çünkü o kutuya sığmaz.

İçimizdeki Tanrı gücüne Varoluş İlkesi denir, tıpkı “Düşündüğümüz şeye


dönüşürüz” kuralı gibi. Bu bizim anlayıp idrak edebileceğimiz bir şey. Egomuz
gibi bizler düşündüğümüz şeye dönüştüğümüzü kolaylıkla anlayabiliriz ve bunun
‘Varoluş’u açıkladığını sanabiliriz. Fakat ‘Varoluş’ açıklaması bu değildir!

‘Varoluş’ bir düşünce, fikir ya da kavram değildir. Saf ‘Varoluş’, herhangi bir
düşüncenin yokluğunda varolmaktır. Bu size bir şey ifade ediyorsa, kendinize
bütünüyle anda varolsaydınız ve düşüncenin yokluğunda sadece ‘varolsaydınız’ kim
olacağınızı sorun.

Arkasında hiç bir şey eklemeden sadece ‘Ben’ demeye çalışın. Düşüncenin
yokluğunda sadece varoluşunuzu deneyimlemeye çalışın.

‘Varoluş’un özü

‘Varoluş’ tasvir edilebilen bir resim ya da varlığa indirgenemeyen bir özdür.


Tanrı’yı ya da Varoluş’u bir kutuya koyamazsınız çünkü o bir kavram ya da bakış
açısı değildir, hatta bir deneyim bile değildir. Fakat ‘Varoluş’un, deneyimin
Sayfa 212
Yeni Metin Belgesi
altında yatan öz olduğunu söyleyebilirsiniz.

Sözgelimi, hiç aşağıdakileri yaşadınız mı?

-Durup harika bir gün batımını hayranlıkla izlediniz mi?

-Hayranlık içerisinde doğum mucizesini izlediniz mi?

-Kalbinizde o sıcak ve huzur verici şükran duygusunu hissettiniz mi?

-Yaşama aşık olduğunuzu hissettiniz mi?

-Evrenin sonsuz genişliğini düşünürken, hayranlık ve saygı içerisinde kaldınız


mı?

-Kendinizi dünya ile barış içerisinde hissettiniz mi?

-Kaybedemeyeceğinizi bilme duygusunu çok derinden hissettiniz mi?

-Bir fikirden ilham aldınız mı?

-Mutluluk gözyaşları döktünüz mü?

Tabii ki yaşadınız. Hepimiz böyle uç deneyimler yaşadık; yaşamımızda anın


görkeminden etkilenip tüm zihinsel konuşmalarımızın durduğu zamanlardı bunlar.
Bu kısa ama unutulmayacak hayranlık, mutluluk ve çoşku anlarında, bütünüyle anda
varolmayı, ‘VAROLUŞ’u gerçekten deneyimledik.

Bu ‘VAROLUŞ’ modunu yaşamınızda daha çok deneyimlemek istemez misiniz?

Düşüncelerin durduğu anlar

Düşüncelerin durduğu bu zamansız anlarda farklı bir gerçekliğe geçtik, Gerçek


Öz’ümüzün krallığına pek de sık olmayan bir ziyarette bulunduk. Bu anlarda
kendinizi ne kadar huzurlu ve güçlü hissettiğinizi hatırlayabiliyor musunuz?
Kendinize hiç bir zihinsel konuşmanın bulunmadığı o huzurlu yerde daimi olarak
kalıp kalamayacağınızı hiç sormadınız mı?

‘Varoluş’un sizin saf özünüz olduğunu düşünün. Varoluş, özünüzde olduğunuz


kişidir; sizin gerçek kimliğinizdir, Gerçek Siz olan yanınızdır. ‘Varoluş’u
Sayfa 213
Yeni Metin Belgesi
sizin varlığınızı deneyimleyen özünüz olarak düşünün. Varoluş, içinizdeki o
yalın benliktir. Varlığınızı kabul eden yanınızdır, kendisine dayatılan
kavramlardan bağımsız sadece “Ben” dediğiniz yanınızdır.

Bu “Şu an” konulu bölümün amacı, bu tür uç deneyimlerin sayısını nasıl


arttıracağınızı ve farkındalık anlarınızı (gerçekten varolma, capcanlı hissetme
ve anda yaşama deneyimleri) nasıl uzatacağınızı ve genişleteceğinizi
göstermektir.

Varolmayı alışkanlığa dönüştürmek

Varolma deneyiminin alışkanlık haline gelmesi için biraz zaman ve pratik


gerekecektir çünkü bunu henüz bir norm haline getirmediniz. Egonuz kimliğini
geçmişten alır ve anda yaşamaz; yalnızca suçluluk duygusuyla geçmişte ya da
korku duygularıyla gelecekte yaşar. Yaşamınızın çoğunluğunda, düşüncelerinizin
kontrolü 7/24 egonuzdaydı ve emin olun egonuz bu kontrolü bırakmak istemiyor.

Bu kitabın amacı kontrolü gerçek siz olan yanınıza vermenizi sağlamaktır.


Kontrolü elinize almaya hazır mısınız? Bunun çok basit bir yolu anda yaşamayı
seçmektir. Gerçek Siz olan yanınız sadece anda varolur ve egonuz bu sırada sahne
dışındadır. Siz o anda özgür bir ruh olursunuz.

Özgür ruhun ne olduğunu bana söyleyebilir misiniz? Özgür ruh, kendi fikirlerinin
kölesi olmayan, yaşamının yönetimi egosunda olmayan kişidir. Yaşamınızın geri
kalanını korku veya kaygı duymadan, egonuzun hakimiyetinde olmadan geçirdiğinizi
hayal edebiliyor musunuz?

Anda yaşıyor olsaydınız, yaşamınızın ne kadar harika olacağını hayal


edebildiğinizden bile şüpheliyim. Ama deneyin. Bu uç deneyimler sırasında
kendinizi nasıl hissettiğinizi hatırlamaya çalışın; böylece egonun hakimiyetinde
olmayan bir yaşamın ne kadar harika olabileceğini az da olsa
hissedebileceksiniz.

Özgür bir ruh olduğunuzu bilerek, şu anda yaşamınızın daha da fazlasını anda
varolmanın mucizelerinden faydalanarak geçirmeyi seçebilirsiniz. Keyifli bir
yaşamı seçmeye hazır mısınız?

Sayfa 214
Yeni Metin Belgesi

Ruh’u (Gerçek Siz olan yanınızı) yeniden dümene geçirmek

Bilinçli olmak, VAROLUŞ gerçeğinin farkında olmaktır. Siz Tanrı’nın bir


kişiselleştirmesi olarak, yaşamı fiziksel gerçeklikte deneyimleyen spiritüel bir
varlıksınız. Sizin Tanrı gücünüz, tıpkı düşündüğümüz şeye dönüşüyor olmamız gibi
VAROLUŞ İlkesi’nin bir parçasıdır. ‘Varoluş’, ‘Ruh’ ve ‘Tanrı’ eş anlamlı
kelimelerdir.

Varolmak ve anda yaşamak, bilinçli olduğunuz halinizdir ancak siz yaşamınızı


egonuz olarak yaşarken gerçekten varolmazsınız. Aksine, bilinçsiz bir durumda
olursunuz.

Varolmak, zihnin düşünce üretmediği bir durumdur. Bu, komadayken ki gibi


bilinçsiz olduğunuz bir durum değildir. Fakat egonuz olduğunuzda, VAROLUŞ
bilincinde yaşıyor olmazsınız. Egonuzun hakimiyetindeyken, anın dışında
(geçmişte veya gelecekte) olursunuz ve gerçek varolma duygusunu yitirirsiniz.

Anda yaşamak

Egonun oynadığı rolden çıkıp gözlemci olmayı seçtiğinizde, gerçek yanınızı


yeniden dümene geçirmiş olacaksınız. Ruhun hakimiyetindeyken, Varolmayı
gerçekten deneyimleyediğiniz zamanları hatırlayın. Bunu, odağınızı şu ana
vererek başarabilirsiniz.

Anda olmak için, kendinizi tamamen anda olan şeylere verin. Siz düşünceleriniz
ya da hisleriniz değilsiniz; siz bu düşünce ve hislerin gözlemcisisiniz.

Anda olduğunuz zaman huzurlu ve düşüncelerden arınmış olursunuz yine de


bilinciniz tamamen açık olur. Bu bilinç durumunu korumak ilk başta zor
gelebilir. Şu ana odaklanmadığınızda, düşünce seline kapılacaksınız ve egonuz
kontrolü yeniden almış olacak.

Anda yaşama deneyimini sürdürürseniz, huzur ve dinginlik anlarınız uzayacaktır


ve çok daha kolaylıkla korunacaktır. Amaç, anda varolmayı deneyimleyerek bilinci
büyütmektir.
Sayfa 215
Yeni Metin Belgesi

Yaşamınızda her şeyin yolunda gittiği anların tamamen bilincinde olmayı ve bu


anlarda yaşamayı deneyimledikçe, “şimdi” alışkanlığını daha kolay edineceksiniz.
“Şimdi” alışkanlığını edinmeye başladığınızda, egonuzun korku tuzağından
gözlemci olarak uzaklaşmakta zorluk çekmeyeceksiniz.

Nasıl başlayabilirsiniz?

Anda yaşama sürecine nasıl başlayabilirsiniz?

Yaşamınızın her anını, sanki onu seçmişiniz gibi deneyimleyin. Koşullar ne


olursa olsun, bunun neden başınıza geldiğini sorgulamak (kurban hikayesi)
yerine, sanki bu deneyimi bilinçli olarak seçmişsiniz gibi olanları şükranla
karşılayın. Bu yaklaşım sizi kurban hikayenizden çok hızlı bir şekilde
çıkararak, düşüncelerinizin kontrolünü elinize almanızı sağlayacaktır.

Işığın aydınlattığı yerlerde karanlığın bir son bulması gibi, anda bilinçli
olarak varolmak korku, olumsuzluk ve çatışmanın artık varlığını sürdüremediği
bir pozitif enerji alanı yaratır. Eminim ki “şimdi” alışkanlığını edindiğinizde,
kişisel gücünüzün ne kadar muazzam bir şekilde artacağını anladınız.

Siz anda yaşarken, egonuzun varlığı bir son bulur.

Egonuzun olmadığı anlar

Egonuzun olmadığı anlarda şunları deneyimleyebilirsiniz:

o İçgüdü

o Aydınlanma

o Koşulsuz sevgi

o Şimdiye odaklanma

o Bilinçli olma
Sayfa 216
Yeni Metin Belgesi

o Şu anki halinizi bütünüyle kabul etme

o Gerçek

o Yaratıcılık

o Varoluş seçimleri yapma

o İstediğiniz kişi olma özgürlüğü

o Kendinizi evrene teslim etme

o Anda yaşama

o Mutluluk

o Şükran

o Taahhüt

Varolmanın zor bir yanı yok. Varolmak, içinizdeki Ruh’un bilincinde olmaktır.
Bilinç ise anda yaşamayı ve kendinizin farkında olmayı deneyimlemek demektir.

Varolmayı deneyimledikçe, bilinciniz daha da artacak ve derinleşecektir. Tamamen


bilinçli olarak anda yaşamanın faydaları arasında şunlar bulunmaktadır:

o Keyif ve çoşku içinde yaşamak.

o VAROLMA hissi.

o Zihninizi yönetme.

o Huzur hissi.

o Bütünlük hissi.

o Canlılık hissi.

o Egonun yokluğu.

o Sorunların varolmaması.

o Gerçekten kim olduğunuzu bilmenin keyfi.


Sayfa 217
Yeni Metin Belgesi

o Bilinçsiz değil, bilinçli olmak.

o Korkunun yokluğu.

o Kaygının yokluğu.

o Bütünüyle varolmak.

o Güçlü ve kontrollü hissetmek.

o Şu anki halinizi kabul etmek.

ŞİMDİ saati

Şu anda istediğiniz zaman bir seçim yapabilirsiniz: Tamamen anda yaşamayı seçmek
ya da egonun size hakim olmasına izin vermek.

Unutmayın, yaşamınızda gerçekten sahip olacağınız tek şey şu andır. Şu an,


Gerçek Siz olan yanınızın varolduğu tek yerdir. Şu ana ne sıklıkta ziyarette
bulunacaksınız? Size anda kalmanızı sürekli olarak hatırlatması için yandaki
saatin bir çıktısını alıp, onu çalışma masanızın üstüne asabilirsiniz.

Anda yaşamayı öğrenmek için bir sebebiniz daha var: Anda hiç bir sorun yoktur
sadece durumlar vardır. Gerçek Siz olarak herhangi bir duruma nasıl
yaklaşırsınız?

-Ya onunla başa çıkmayı seçersiniz.

-Ya da onu olduğu gibi kabul edip yolunuza devam edersiniz.

Fakat egonuz aynı durumla karşılaştığında:

-Bu durumu, bir soruna dönüşmesi için geleceğe yansıtır.

-Sonra bu sorunu örtbas ederek, ondan kaçmaya çalışır

-Ya da onu kaygı duymanız gereken bir sebebe dönüştürür.

-Ya da bu durumla başa çıkmazsanız, egonuz onu kendinizi suçlu hissetmenizi


Sayfa 218
Yeni Metin Belgesi
sağlayan bir sebebe dönüşür.

Yaşamınızdaki sorunların bir son bulması istiyorsanız, egonuzun karşılaştığınız


durumlarla mücadele etmesine izin vermeyin. Onunla ilgili sorumluluk alın ve
yaşadığınız ana odaklanarak, Gerçek Siz’in bu durumla başa çıkmasına izin verin.
Anda kaldığınızda, ya bu durumla başa çıkmayı seçersiniz ya da kaybedecek bir
şeyiniz olmadığını bilerek onu olduğu gibi kabul edersiniz.

Varolmanın anlamını daha iyi kavradığınızda, varolduğunuzu farkedin.

Anda varolma egzersizini deneyin:

Öncelikle tamamen ana odaklanmayı ve (düşüncelerinizi durdurarak) bilincinizi


tamamen açık tutmayı seçin. Sonra, bir sonraki düşüncenizi dinleyin. Siz anda
iken, düşünen biri değil sadece egonuzun faaliyetlerini izleyen bir gözlemci
olursunuz. İzleyici olarak, merakla bir sonraki düşüncenizin ne olacağını
bekliyorsunuz.

Siz bütünüyle anda varolduğunuz müddetçe, aklınızda hiç bir düşünce olmayacaktır
çünkü o anda düşünen tarafınız aktif değildir. Bir sonraki düşüncenin aklınıza
gelmesi için bir süre bekleyebilirsiniz.

Bir sonraki düşüncenizin ne olacağını görmek için öncelikle anda varolmalısınız.


Anda iken, zihninizin dinginliğini ve onun verdiği huzuru hissedin. Huzur
anınızın keyfini çıkarın ve ne kadar sürdüğünü not edin.

Bilinçli olma durumundan, bilinçsizliğe geçtiğiniz anda, o boşluğu dolduracak


düşünceler hızlıca zihninize hücum edecektir ve egonuz tüm hızıyla geri
gelecektir. Daha çok pratik yaptıkça, huzur anlarınızı daha uzun bir süre
boyunca koruyabilecek ve bu anların keyfini çıkarabileceksiniz.

32. İlişki Araçları

Sayfa 219
Yeni Metin Belgesi

Bazen sevgi sadece huzuru bozmaktır

Her ilişkinin bir savaş alanı vardır. Burası, huzuru bozmamak için herkesin
yüzleşmekten kaçındığı konuları içeren ‘GİRİLMEZ BÖLGE’dir. İlişkinizde
çözümlenmemiş konular varsa, onları çözmeye neden yanaşmadığınızı anlamaya
çalışın. Belki de şöyle düşünüyorsunuz:

o Bu sorunla yüzleşmek, onu çözmekten ziyade daha da kötüleştirebilir.

o Bu sorun, ilişkinin sonu olabilir.

o Onunla yüzleştiğinizde, hazır olmadığınız bir sonuçla karşılabilirsiniz.

o Bu sorunun çözümü, sorundan daha da acı verici olabilir.

o Partnerinizin öfkesiyle ve mantıksız kararlarıyla başa çıkmak zorunda


kalabilirsiniz.

o Tartışmak onun duygularını incitebilir.

o Kendinizin, bu sorunun sandığınızdan daha büyük bir parçasını


oluşturduğunuzu keşfedebilirsiniz.

Dile getirilmeyen sorunların ne tür olası sonuçları olabileceğini düşünelim:

o Sorun, çözümlenebilir olmaktan çıkabilir.

o Duyguların kontrolü yitirebilir ve duygu patlaması olabilir.

o Sorunun çözülmemesi ilişkinin bitmesine yol açabilir.

Fakat sorunla yüzleşilmesi ve sorunun çözümlenmesinin ne gibi faydaları


olabilir?

Sorunla yüzleşmenin gerçeği aramak gibi olduğunu düşünün ve sonra kendinize şunu
sorun:

Her iki taraf sorunun çözümlenmesi için ortak bir paydada buluşabilseydi, ilişki
daha da güçlenmez miydi?
Sayfa 220
Yeni Metin Belgesi

Güçlenmiş bir ilişkinin faydaları, sorundan kaçmanın doğurduğu sonuçlardan çok


daha üstün gelmez miydi?

Bir ilişkideki sorunu çözmenin ilk kuralı şudur: İlişkinizin kalitesinin


artmasını istiyorsanız, ilk adımı siz atın! İstediğiniz değişim önce sizde
başlamalıdır. Görmek istediğim değişim OLUN!

İlişki sorunlarının çözülmesi için buluşacağınız ortak payda koşulsuz sevgidir.


Birbirinizi düzeltme ya da değiştirme amacı gütmeden, olduğunuz halinizle kabul
etmek için karşılıklı olarak yarattığınız alandır. Bu hassas ilişki konusunda
çalışmaya başlamadan önce, partneriniz için böyle bir alan yaratmaya çalışın.

Karşınızdaki kişi için bu alanı yaratmak, yeryüzündeki herkesin kendi


gerçekliğinde yaşadığını kabul etmekle başlar. Bu da demektir ki sizin sorunla
ilgili bakış açınız büyük bir yapbozun sadece küçük bir parçasıdır. Tüm resmi
görmek için, gerçekliği her ikinizin bakış açısından sorgulamalısınız.

Sizin ödeviniz, önem verdiğiniz bu kişiyi hiç bir şekilde düzeltmeye veya
değiştirmeye çalışmadan olduğu haliyle kabul etmek ve ona şu anki haliyle
yaşayabileceği alanı yaratmaktır. Bu ödevinizi yaptığınızda, ondaki olumlu
değişimleri fark etmeye, takdir etmeye ve kutlamaya hazır olun.

Sağlıklı bir ilişkinin üç anahtarı şudur:

1. Sevgi

2. Takdir

3. Yüzleşme

Herkes sağlıklı bir ilişki için sevgi ve takdir gerektiğini bilir fakat o
ilişkiyi sürdürmeniz için son derece önemli olan diğer bir madde çoğu zaman
atlanır.

Sağlıklı ve sevgi dolu bir ilişkinin sürdürülebilmesi için gereken üçüncü madde
yüzleşmektir. Hassas konularla yüzleşmekten kaçınıyorsanız, ilişkiniz sağlam bir
temele dayanmıyordur. İlişkilerinizi sağlıklı bir şekilde sürdürmek için gereken
Sayfa 221
Yeni Metin Belgesi
her bir maddeyi daha ayrıntılı bir şekilde açıklayalım.

1: Sevgi: Gerçek sevgi, şu an olduğumuz halimizle yaşayabilmek için birbirimize


yarattığımız alandır. Birbirimizi hiç bir şekilde düzeltmeye ya da değiştirmeye
çalışmadan, olduğumuz halimizle tamamen kabul ettiğimiz alandır. Partnerinizle
birbirinizi olduğunuz gibi kabul edip edemediğinizi kendinize sorabilirsiniz.

İlişkinizde birbirinizi olduğunuz halinizle kabul etmeyi deneyimlemiyorsanız,


yaşamınızda gerçek sevgiden (koşulsuz sevgi) yoksun olabilirsiniz. Sizin
deneyimlediğiniz gerçek sevgiden tamamen farklıdır. İlişkideki tarafların
çoğunun sevgi sandığı şey aslında “Eğer ............ yaparsan/olursan, seni
seveceğim” gibi koşulları içeren bir takas sistemidir.

2: Takdir: Eminim ki partnerinizi, arkadaşlarınızı ve yakınlarınızı takdir


ediyorsunuz fakat bunu ne sıklıkta onlara gösteriyorsunuz? Durun ve bunu bir
düşünün. Çünkü tüm ilişkilerinizin kalitesini arttırmak için yapabileceğiniz en
önemli şeylerden biri onları gerçekten takdir ettiğinizi kendilerine
göstermektir.

“Takdir etmek” kelimesinin anlamı “değer katmaktır”. Partnerinizi,


çocuklarınızı ve ilişkiniz olan diğer kişileri takdir ederken, o kişiye ya da
ilişkinize gerçekten değer katıyorsunuz. Deneyin. Onlara armağan ettiğiniz
övgüler, size fazlasıyla geri dönecektir.

Sizin için önemli olan birine en son ne zaman onu sevdiğinizi ve takdir
ettiğinizi gösterdiniz? Bunu bir düşünün ve ona sevginizi ve takdirinizi düzenli
olarak göstermeyi deneyin. İlişkinizin kalitesini iyileştirmek için yaptığınız
bu yatırımın ne kadar fazla kazanç getirdiğini görünce hayrete düşeceksiniz.

Yaşamınızı daha iyiye götürmenin bir yolunu arıyorsanız şunu deneyin:


Diğerlerini her fırsatta içtenlikle takdir etme alışkanlığını edinin. Sonra geri
çekilin ve tüm ilişkilerinizin kalitesinin ne kadar arttığını yakından takip
edin.

3: Yüzleşme: Çoğumuz sanki bir vebaymış gibi bir sorunla yüzleşmekten kaçınırız.
Karşımızdakinin duygularını incitmemek için hassas konulardan uzak durduğumuzu
sanırız ama asıl sebep hatalı olanın kendimiz olacağını öğrenmekten
korkmamızdır.

Fakat şunu unutmayın: İlişkinizdeki gizli konular, elinize batan dikenler


gibidir. Siz onu (yüzleşmekten kaçındığınız konuyu) çıkarıp atana dek battığı
yerde kalacak ve gitgide daha çok acı verecektir. Tüm ilişkilerinizin kalitesini
arttırmak istiyorsanuz, çözümlenmemiş konularla yüzleşmeye cesaret edin.

Hassas bir konuyu ele alırken, karşınızdakine şu soruyu sorabilirsiniz:

Bugün birlikte konuşmamız gereken en önemli şey nedir?

Sayfa 222
Yeni Metin Belgesi
Bunu sorduktan sonra, sadece karşınızdakinin bakış açısını anlamaya çalışarak
onu dinleyin, kendi bakış açınızı savunmaya çalışarak değil.

Gerçeklik sorgulamasının işe yaramasını istiyorsanız, bu sorgulama yukarıda


bahsedildiği gibi koşulsuz sevgi alanında yapılmalıdır. Bir cevap aldıktan
sonra, daha geniş bir perspektif yani resmin tamamını yakalamanızı sağlayacak
sorular sorun.

Örneğin şu tür sorular:

Bana bunu daha ayrıntılı açıklar mısın? Buna nasıl sebep olduğumu
gerçekten anlamak ve bununla ilgili sorumluluk almak istiyorum.

O güne kadar sanki bilmiyormuş gibi davrandığınız şeyleri duymaya hazır olun.
Tekrar ediyorum, soru-cevap sırasında sakın ama SAKIN kendinizi açıklamaya
kalkmayın. Gerçeği öğrenmek istiyorsanız, kendinizi tamamen vererek
karşınızdakini dinleyin.

Kaliteli dinlemenin faydaları nelerdir?

o İlişkinizle ilgili çok değerli bir şeyi öğreneceksiniz.

o Zorlu konularla baş etmenin bir yolunu keşfedeceksiniz.

o Batan dikenleri çıkararak, ilişkinizi güçlendireceksiniz.

Sizin kontrolünüzden çıkmadan önce bir konuyu çözümlemek, sevgi ve takdir için
bir alan yaratarak ilişkinizi güçlendirir ve geliştirir.

Gerçekliği sorgulamamanın tehlikesi nedir?

Siz öfkenizi mi gizliyorsunuz?

Karşınızdakini üzmemek için kendi kızgınlığınızı, öfkenizi ve üzüntünüzü


gizlediğinizde, sevgi, çoşku ve takdir gösterme yetinizden fedakarlık etmiş
oluyorsunuz. Kendi haklarınızı kullanmak yerine susup mutsuzluk içerisinde
yaşamayı tercih ederek, kendinizi gerçek mutluluktan alıkoyuyorsunuz.

Size de ironik gelmiyor mu? Mutlu olabilmek için öncelikle mutsuz olma
olasılığını kabul etmelisiniz. Yaşamın en büyük çelişkilerinden bir tanesi de
Sayfa 223
Yeni Metin Belgesi
budur.

Bir konuyla ilgili gerçek hislerinizi ifade etmediğiniz zaman, Tanrı’nın size
verdiği şu anda olduğunuz kişi olarak varolma hakkınızı hiçe saymış oluyorsunuz.
Siz özünüzde gerçek kimliğinizi inkar ediyorsunuz. İlişkiniz de sizin seçtiğiniz
bir varolma hali olduğundan, gerçek kimliğinizi bir rolün ardında saklamak ne
kadar doğru olabilir?

Öfkenizi hiç bir zaman biriktirmeyin; öfkenizin serbest kalmaya ihtiyacı vardır.
Aksi takdirde, vücudunuzda ağrı ya da acı olarak depolanır. Öfkenin ne olduğunun
da anlaşılması gerekir çünkü genelde sanılandan farklı bir şeydir. Öfke
çoğunlukla korkunun üstünü örten bir perdedir. Korktuğumuzu kabul edemediğimiz
için korkuyu genellikle öfkenin arkasına saklarız.

Karşımızdakinin bizi inciten bir davranışıyla yüzleşme sürecinde, sadece


kendinize neyden korktuğunuzu sorun. Öfkenizin ardında yatan korkunuz nedir?
Yüzleşme sürecinde korkularınızla karşı karşıya kalmak, o sorunu kendinizin
yarattığı konusunda eşit sorumluluk almanızı sağlayacaktır.

Unutmayın ki karşınızdakiyle yüzleşmekteki asıl amacınız gerçekliği


sorgulamaktır yani gerçeği her iki kişinin bakış açısından öğrenmektir. Her iki
tarafın niyeti doğru/yanlış savaşının çıkmasını önlemektir. Bunun işe yaraması
için, gerçeklik sorgusunu koşulsuz sevgi alanında yapmalısınız.

Yüzleşme sırasında, kişiyi değiştirmeye veya haksız çıkarmaya değil, ele


aldığınız konuya ve bir davranışı değiştirme olasılığına odaklandığınızdan emin
olun.

Kırıcı davranışla yüzleşilmediğinde

Birisinin kırıcı bir davranışına ani tepki olarak öfke gösterilmesi genellikle
egonun bir tepkisidir ve her zaman yapılacak en doğru şey değildir. Fakat
öfkenizi bastırmayın. Sadece siz öfkenizi belli etmeden önce, onu analiz edip
anladığınızdan emin olun.

Öfkelendiğinizi kabul edebilirsiniz ve sonra bu öfkenin arkasında yatan korkuyu


Sayfa 224
Yeni Metin Belgesi
anlamaya çalışabilirsiniz. Öfkenizi kontrol etmeye başladığınızda,
karşınızdakinin kaba davranışının sizi kızdırdığını ve kabul edilemez olduğunu
ona belli edin.

Bu üzücü durumla ilk seferinde olmazsa sonradan yüzleşmek zorunda kalacaksınız


çünkü kırıcı davranışlar dile getirilmediği takdirde, siz bir sonrakinin
yapılması için gereken ortamı hazırlamış olacaksınız.

İlişkilerinizin her biri, birbinize karşı kim olacağınızla ilgili yaptığınız


yazılı olmayan anlaşmalardır. Kaba davranış size karşı ilk kez yapıldığında
onunla ilgilenmezseniz, bu durum sonrakiler için bir örnek teşkil edecektir.
Farkında olmadan, karşınızdakiyle bu tür kırıcı bir davranışın artık kabul
edilebilir olduğunu söyleyen bir anlaşma yapmış olacaksınız.

Bu davranışa katlanmayı sürdürdükçe onun devam etmesini bekleyebilirsiniz. Kaba


bir davranışla nasıl başa çıkılmalıdır?

Sizin atacağınız ilk adım, kabul edilmeyen davranışla yüzleşebilen ve yüzleşecek


kişi OLMAK için kararlı bir VAROLUŞ taahhüdü yapmaktır. Hedefiniz, sizi inciten
bu davranışın kabul edilemez olduğu söyleyen yeni bir anlaşma yapmak olmalıdır.

Belli bir davranışın kabul edilemez olduğunu göstererek aslında karşınızdakine


bir iyilik yapmış oluyorsunuz. Nasıl mı? Bu tür kaba bir davranış evdekileri
kırıyorsa, eminim işteki kişiler de aynı davranıştan etkileniyorlardır.

Bu tür bir davranış eğer iş yerinde oluyorsa, evde de olacaktır. Kendimizle


ilgili böyle bir gerçeği başkalarından duymak ne kadar zor olsa da, onunla
yüzleşerek bir sürü kazancınız olacaktır.

Bu davranışın sahibiyle yüzleşirken, kabul etmediğiniz şeyin o kişi değil


davranış olduğundan emin olun. Bunun bir doğru/yanlış savaşına dönüşmesine izin
vermeyin. Niyetinizin kırıcı davranışa son veren yeni bir anlaşma yapmak
olduğunu baştan ve açıkça belli edin.

Yüzleşme sürecindeki diyaloğunuz nasıl olmalıdır?

Sayfa 225
Yeni Metin Belgesi

Konuşmanıza şu şekilde başlayabilirsiniz:

Seni seviyorum ve sana kızgınım.

Ya da işyerinizde:

İlişkimize bir değer veriyorum ve senin davranışına kızgınım.

(Dikkat edin her iki örnekte de “fakat” değil, “ve” kelimesini kullandım)

Sonra aşağıdakilere benzer cümlelerle devam edebilirsiniz.

1. Bilmeni istiyorum ki ............................. yapman çok kırıcı bir


davranış.

2. Sen böyle yaptığında ben çok kırılıyorum.

3. Buna devam edersen, ......................... tehlikeye atıyorsun.

4. Benim de bu sorunda payım var ve o da şu ki


..............................

5. Sen bu söylediklerimle ilgili düşünüyorsun?

6. Bu davranışı değiştirmenin senin yaşamına nasıl bir katkısı olabilir?

Unutmayın: Bu yüzleşme sürecinde, kırıcı davranışı kabul edilebilir kılan


anlaşmayı yapan taraflardan biri de sizdiniz.

Gerçeği Sorgulamak için Girilmez Bölge’ye Girmek

Çözülemeyeceğine inandığınız için bir sorundan kaçtığınızı düşünüyorsanız,


Sayfa 226
Yeni Metin Belgesi
muhtemelen kendinizi kandırıyorsunuz. Belki de artık kendi korkularınızla
yüzleşip, şimdiye kadar bu sorunu çözmek için gereken cesarete sahip
olmadığınızı itiraf etmenin tam sırası.

Şu anda bir şeyin değişmesi gerektiğine karar verdiyseniz, ilk önce değişmesi
gerekenin kendiniz olduğunu lütfen farkedin. İstediğiniz değişim gerçekleşmeden
önce, onun gerçekleşmesi için gereken alanı yaratacak olan sizsiniz.

Bu sorunu çözmenin ilişkinizi nasıl güçlendireceğini düşünün ve onu çözmeye


karar verin! Hatırlayın: Değişim için gereken alan, her iki tarafın da
gerçekliği birbirlerinin bakış açısından sorgulama isteğiyle başlar.

Tanrı’nın kişiselleştirmeleri olarak, her biriniz kendi gerçekliğinizi


yarattınız. Bir gerçekliği yaratma gücünüz, VAROLUŞ İlkesi’dir:

- Düşündüğümüz şeye dönüşürüz.

Her ikiniz de kendi gerçekliğinizde yaşadığınız için, soruna tamamen farklı


açılardan bakacaksınız. Sizin gerçekliğiniz, diğer kişinin gerçekliği değildir;
dolayısıyla değişim için gereken alanı siz yaratmaya başlamalısınız.

Sorunu karşınızdakinin de bakış açısından görmeye sadece istekli değil aynı


zamanda kararlı olmalısınız.

Gerçekliği sorgulama süreci

Diğer kişinin gerçeklik algısını sorgulama sürecini size adım adım


açıklayacağım. Fakat buradaki adımlarla başlamadan önce, bu adımları izleyebilen
ve izleyecek kişi OLMAYA taahhüt etmelisiniz. Harekete geçmeye hazırsanız, şu
adımlarla başlayın:

1. Sorunu adlandırmak (suçlamak ya da parmakla göstermek yok!)

2. Çözümlemek istediğiniz durumu tasvir eden bir örnek kullanmak.

3. Duygularınızı ve bu durumla ilgili ne hissettiğinizi paylaşmak.


Sayfa 227
Yeni Metin Belgesi

4. Bu sorun çözümlenmediği takdirde nelerin tehlikeye atıldığını açıkça


belirtmek.

5. Bu sorundaki kendi payınızı da diğer tarafa açıklamak.

6. Onu çözümleme konusunda ne kadar istekli olduğunuzu diğer tarafa belli


etmek.

7. Diğer kişiyi düşüncelerini belirtmeye teşvik etmek.

Şunları söyleyerek başlayabilirsiniz:

Sana daha evvelden bunun beni ne kadar üzdüğünü söylemeyerek, ben de bu soruna
katkıda bulundum. Onun yerine çekimser kalmayı tercih ettim ve bu yüzden
ilişkimiz daha kötüye gitti. Bunun için gerçekten çok özür dilerim.

Sonra, sorunu çözme konusunda ne kadar istekli olduğunuzu, şunları söyleyerek


belli edin:

Lütfen sorunu senin açından anlamama izin ver. Sorunu ortak bir paydada
buluşarak çözümleyebilmemiz için gerçekten senin yaklaşımı öğrenmek istiyorum.

Siz böyle bir yaklaşım içerisinde olduğunuzda, size karşı bir atağın
yapılmayacağını göreceksiniz. Aksine, siz bu sorunla ilgili kendi gerçeklik
modelinizi açıklamış olacaksınız ve sizin gerçekliğinizin resmin sadece bir
yarısını oluşturduğunu açıkça ifade edeceksiniz.

8. Diğerinin bakış açısını daha iyi anlamak için sorular sormak.

Konuşmanın çoğu bu adımda gerçekleşecektir. Bu bölümde, şiddetle karşı


çıktığınız bir sürü şey duyacaksınız. Fakat niyetiniz gerçekten sorunu çözmekse,
lütfen araya girip kendi gerçeklik kavramınızı savunmaya kalkmayın.

Egonuzun bu noktada kontrolü ele geçirmesine izin vermeyin!

Sayfa 228
Yeni Metin Belgesi

Unutmayın bu bir gerçeklik kontrolüdür. Sizin için artık susarak, sadece dinleme
ve öğrenme zamanıdır. Karşınızdaki kişinin konu hakkındaki bakış açısını
gerçekten anlayabilmek için bir şanstır. Bu noktada sadece sorular sorun.
Aşağıdaki gibi sorular sorarak, doğru algılayıp algılamadığınızı kontrol edin:

Sana ne anladığımı söyleyebilir miyim? Demek istediğin şey şu mu?

Buradaki amaç yüzeysel olarak anlatılanlardan memnun kalmamaktır. Diğer kişiye


şunları sorun:

Bununla ilgili bana daha ayrıntılı açıklama yapabilir misin? Ben tamamen farklı
bir açıdan bakıyorum ve gerçekten seni anlamak istiyorum. Bu sonuca nasıl
vardığını bana açıklayabilir misin?

9. Öğrendiklerinizi değerlendirmek.

Ne öğrendiniz? Bunlar sizi nereye götürdü? Söylenecek daha çok şey var mı? Artık
yeni bir anlayış seviyesine ulaştığınıza göre sorunu çözmek için ne
gerekmektedir? Bu konuşmaya mutlu bir son vermek için onu nasıl çözeceksiniz?

10. İlişkinizde her birinizin kim olacağıyla ilgili yeni bir anlaşma yapın
ve bu anlaşmayı sürdürmek için birbirinizi nasıl sorumlu tutabileceğinize karar
verin.

Gerçeklik sorgulamasıyla ilgili daha fazla bilgi almak için, Susan Scott’ın
Fierce Conversations adlı kitabını okuyabilirsiniz.

33. Bildiğinizi Sandığınızda

Bildiğinizi sandığınızda
Sayfa 229
Yeni Metin Belgesi

Uzun yıllar önce, “New Mexico’nun Eğitilmesi” konulu bir hafta süren bir
atölyeye katılmıştım. Uzun geçen bir eğitim haftasının ardından, Pazar akşamı
eğitimi başarıyla tamamlayan öğrenciler birbirlerine içtenlikle sarılarak, artık
her şeyi bildiklerini belli eden gülümseme ve sözlerle birbirlerini tebrik
ettiler.

Ancak ne yazık ki artık her şeyi bildiklerini sandıkları o anda, bir şeyi
yitirdiler çünkü o çoşku, aydınlanma anında deneyimledikleri şey kendisini
onların içinde, onlar aracılığıyla ve onlar olarak ifade den Tanrı’nın
varlığıydı. Bu daha önceden hiç yaşamadıkları bir deneyimdi.

Onlar sadece bir basamak yukarı çıktılar

Onlar sadece kendini keşfetme merdiveninde bir basamak daha yukarı çıkmış
oldular ve yaşama yepyeni bir bakış açısından bakmaya başladılar. Doğal olarak,
bu yeni çoşku ve mutluluklarını kendilerini dinleyecek herkesle deli gibi
paylaşmak istediler.

Sonra bildikleri şeyi diğerlerine anlatabilmek için deneyimlerini tasvir etmeye,


kavramsallaştırmaya çalıştılar fakat ONU bir kavram haline getirdikleri anda
kaybettiler.

Napoleon Hill’in Think and Grow Rich (Düşün ve Zengin Ol) adlı kitabını okurken,
onu çok iyi anladım ve anladığım şey benim yaşamımın kalitesini sonsuza kadar
değiştirdi. Yaşamla ilgili yeni keşfettiğim gerçeği paylaşmak için
sabırsızlanıyordum: Düşündüğümüz şeye dönüşürüz.

Bu kitabın yaşadığım şehirdeki tüm kopyalarını satın aldım (tam 17 kopya) ve


arkadaşlarıma bu kitabın aradıkları şey olduğunu ve yaşamlarını değiştireceğini
söyleyerek, bu kopyaları onlara dağıttım.

Çok büyük bir hayal kırıklığı

Sayfa 230
Yeni Metin Belgesi
Verdiğim bu hediye sayesinde arkadaşlarımın da benim anladığımı anladıklarından
şüpheliyim. Hatta bazıları verdiğim hediyeye gücenerek bana şunları söyledi:

Neye dayanarak benim değişmem gerektiğini düşünüyorsun? Yanlış olan bir tarafım
mı var?

Onlara benim yaşadığım aynı deneyimi yaşayabileceklerini söylüyordum.

Bu kitabı gerçekten tavsiye etmek istiyorsanız, sadece yaşamınızı nasıl


değiştirdiğini anlatın ve sonra tercihi karşınızdakine bırakın.

Bu kitabı neden okumaları gerektiği konusunda onları ikna etmeye çalışmayın.


Sizdeki değişimi, yaşamla ilgili yeni çoşkunuzu gördüklerinde, onlar da sizin
sahip olduğunuz şeye sahip olmak ve kitabı okumaya kendileri karar vermek
isteyeceklerdir.

Her şeyi bildiğimizi sanmakla ilgili sorun, hepimizin hafıza kaybı yaşayacak
şekilde programlanmış olmamızdır. Bu yüzden, yaşamın bir varış yeri değil bir
yolculuk olduğunu ve yeniden seçim yapma gücüne sahip olduğunuzu size
hatırlatacak bir koçla çalışmadığınız müdddetçe, bildiğinizi sandığınız şeyi
aslında o anda kaybedeceksiniz.

Girdiğiniz yeni kutularda fazla kalmamaya kararlıysanız, koçunuzla bu konuda bir


anlaşma yapacaksınız çünkü siz bilincinizi sürekli olarak arttırmaya taahhüt
ettiniz.

Daha yüksek bir bilince uzanan bu merdivenin her bir basamağının size yaşamla
ilgili daha geniş bir perspektif kazandıracağını bileceksiniz. Artık
kanıtlayacak hiç bir şeyiniz kalmadığında, sonunda gerçekten bir şeyleri
bildiğinizi anlayacaksınız.

Bilinçte “Artık yeter!” dediğiniz bu seviyeye ulaşacaksınız. Bu noktada, Oyun


artık sizinle ilgili değil, diğerleriyle ve bir fark yaratmakla ilgili olacak.

Sayfa 231
Yeni Metin Belgesi
Yaşam, amacı kendini keşfetmek olan bir oyundur. Kendinizi ve yaşamı bu kadar
ciddiye almaktan vazgeçtiğiniz anda, yaşamı sadece oynadığınız bir oyunmuş gibi
ele alacaksınız.

O zaman her kazancınızı, bilinçteki her bir yükselişinizi Yaşam Oyunu tahtasında
tamamladığınız yeni eliniz olarak göreceksiniz. O andan itibaren yaşam koçunuzla
birlikte kutunuzun dışındaki yeni maceranızı planlıyor olacaksınız.

Kazanan tavrına – kazanan Ruh’a – sahip olduğunuzda, sürekli olarak kazanmaya


devam edeceksiniz. Bu noktada, yaşamın bir VAROLUŞ seçiminden daha zor bir şey
olmadığını örneklerle kanıtlayarak, göz kamaştırıcı bir başarı bir modeline
dönüşmüş olacaksınız.

Kazanan tavrına sahip olmak neden size daimi başarı getirir?

Bunu gerçekten anlayabilmek için, kendinize ve Tanrı’ya inanmanın aynı şey


olduğunu farketmelisiniz. Bu kesinlik duygusunu, bilme hissini, “kaybetmem
mümkün değil” tavrını kazandığınızda, ne yaparsa yapsın kaybetmesi mümkün
olmayan, içinde Tanrı’ya sahip birine dönüşürsünüz.

Bunu kutsal bir şeye saygısızlık olarak görüyorsanız, üzgünüm fakat gerçekte
Tanrı’nın bir kişiselleştirmesisiniz ve bu da Gerçek Siz olan yanınızı dümene
geçirdiğiniz zaman sizi yenilmez kılar.

Kazanan tavrını nasıl ediniriz?

o Kaybetme ihtimalini kabul ederek başlayın.

o Yapmaktan korkutuğunuz şeyi yapmak için cesarete (Ruh) sahip olun.

o Her başarılı kutunun dışına çıkma girişiminizle özgüveniniz artacak ve

o Böylece hatalarınızdan ders almaya istekli olacaksınız.

o Bir şeyi başarana kadar denemeye devam edin.

o Elde ettiğiniz her başarı sayesinde kazanan tavrını (kaybetmenizin


mümkün olmadığını kesin olarak bilme hissi) daha çok benimseyeceksiniz.
Sayfa 232
Yeni Metin Belgesi

o Yaşamla sanki bir oyunmuş gibi oynayın çünkü bana inanın yaşam sadece
bir oyun!

Son olarak, Emerson’dan bir alıntı yapacağım:

Önünüzü kapatan hiçliği yolunuzdan çekin ve ilahi yolculuğun başlamasına izin


verin!

Katılımcıların Görüşleri

Onlar bunun gerçekten işe yaradığını söylüyorlar

Aşağıdaki görüşler, diğer bir kitabıma ve VAROLUŞ Atölyesi’ne yönelik övgüler


olsa da, onları bu kitaptaki fikirlerin sizin için ne kadar güçlü olduğunun ve
yaşamınızı ne denli değiştirebileceğinin gerçek kanıtı olarak okuyabilirsiniz

Aşağıdaki tanıkların tümü altı aylık Yaşamınızın Efendisi Olun konulu VAROLUŞ
Atölyesi’nin mevcut ve geçmişteki katılımcılarıdır. Bu kitaptaki fikirler,
onların atölyeye katıldıkları sırada üretilmiş, test edilmiş ve kanıtlanmıştır.

Onların beyanları, bu kitapta öğrendiğiniz yaşamınızı değiştirme gücüne sahip


tüm bilgilerin yaşam kalitenizi sonsuza dek değiştireceğinin gerçek kanıtıdır.
Bu sadece bir teori değildir; gerçekten işe yaramaktadır.

Gerçekten bir değişime hazırsanız, bu kitabı okuyarak öğrenecekleriniz aşağıdaki


başarı hikayelerindekilere benzer sonuçlar almanızı sağlayacaktır.

Darel’dan ve Çözüm Olmak’tan öğrendiğim en önemli şey, Yaratım Süreci’nin


gerçekten işe yarıyor olmasıdır.
Sayfa 233
Yeni Metin Belgesi

Çoğu insan yaşamında “Yap, Sahip Ol ve sonra Ol” formülünü uyguluyor. Fakat
yaşamınızın gerçekten değişmesini ve aldığınız sonuçlarda bir kuantum sıçraması
olmasını istiyorsanız, yaşamınızda “Ol, Yap ve sonra Sahip Ol” formülünü
uygulamalısınız. Gördüğünüz gibi, önce kim olmak istiyorsanız o insan OLMALI,
sonra içinizden ne yapmak geliyorsa, onu YAPMALISINIZ. Bundan sonra doğal olarak
istediğinize SAHİP OLACAKSINIZ. Fakat ilk olarak VAROLUŞ SEÇİMİNİZİ
yapmalısınız, YAPMA adımı bundan sonra kendiliğinden gelecektir.

İstediklerinizi elde etmek için sürekli bir şeyler YAPMAYA çalışmayın. Ben “OL,
YAP VE SAHİP OL” başarı formülünü kullanarak, istediğim her şeye sahip olacağıma
inandım ve bunu başardım. Yılda 750,000 dolar olan kazancım, ayda 1,000,000
doların üzerinde çıktı. Teşekkürler Darel!

–Thach Nguyen

VAROLUŞ Atölyesi’ni tamamladığımdan beri yaşam kalitem, hayatımın bir sürü


alanında çok büyük oranda arttı. En önemli kazancım ise yaşamımda kimin ne neyin
olmasını istiyorsan, onların bana otomatik olarak geleceğini sadece bilme hissi
oldu; onlar şu anda geliyorlar.

Artık çok derinden hissettiğim bir iç huzura sahibim ve ilişkilerim tarif


edemeyeceğim ölçüde gelişti. Çok daha az çalışarak, önceden kazandığımdan çok
daha fazla para kazanıyorum. VAROLUŞ Atölyesi’ni ve kitaplarını en yakın
arkadaşlarıma tavsiye ettim ve spiritüel ve finansal özgürlük isteyen herkese
tavsiye ederim. Önümüzdeki yıllarda Darel’la devam edeceğim eğitimimi dört gözle
bekliyorum!

--Chris Larmer

8 yıldan fazla bir süredir, ÇÖZÜM OLMAK atölyelerindeki bolluk araçlarını


öğreniyorum ve onları kullanıyorum. Yaşam benim için gitgide daha da
güzelleşiyor.

Eskiden sadece hayallerimde olan kişiye dönüştüm. Niyetim bu bilgiyle çalışmaya,


mükemmelleşmeye ve büyümeye devam etmek. Diğer kişilerin düşlerindeki kişilere
Sayfa 234
Yeni Metin Belgesi
dönüşmelerine yardımcı olurken, benim yaşamımın her alanındaki bolluk ve bereket
benim istediğim kadar artmaya devam ediyor.

--Deborah Ivanoff

Benim ve egom için yaptıklarına çok teşekkür ederim! Yaşasın VAROLUŞ SEÇİMİ!!!

--Eric Elegado

Artık yaşamın ne demek olduğu biliyorum!

Çözüm Olmak kitabını okumadan önce, başarılı olmak için gece gündüz çalışan bir
hedef yazma makinesiydim. Darel’ın teknikleriyle çalışmaya başladığımdan beri,
çok daha az çalışarak kazancımda bir kuantum sıçraması deneyimliyorum. Hiç bir
zaman bu kadar çabuk harekete geçebileceğime ve 200 dolarımı bu kadar kolay
alabileceğime inanmazdım. Bir sonraki dersimiz için sabırsızlanıyorum.

--Greg Harrelson

VAROLUŞ Atölyesi’ne başlayalı daha üç yıl bile olmadı. O günden beri net gelirim
üçe katlandı ve benim net değerim iki katından daha fazla arttı. Bunların hepsi
hayatımda çok daha az bir stresle oldu. Bu yüzden VAROLUŞ ilkelerini uygulamaya
devam ediyorum ve şimdiye kadar atölyeye bir çok kez katıldım! Sevgiler, Jackie.

--Jackie Pasciak

Darel (ve Deborah) ile çalışmaya başladığımdan beri, işimde ve yatırımlarında


öyle bir büyüme oldu ki 3 yıl içinde emekli olmaya karar verdim (Şu anda 37
yaşındayım). Benim için bundan çok daha önemli olan şey ise, içimdeki ışığın
beni aydınlatmasına izin verdiğimden beri deneyimlediğim büyümedir!

--James Tjoa

Sayfa 235
Yeni Metin Belgesi

Shannan ve ben, “Çözüm Olmak” atölyesinin bir parçası olmamıza izin verdiğin
için sana şükranlarımızı sunuyoruz. Elde ettiğimiz sonuçlar kesinlikle
olağanüstü! Yaşamımızı en çok etkileyenlerden bir kaç tanesini paylaşmak
istiyorum.

En başta, kendimizi olduğumuz halimizle kabul ederek en büyük dönüm noktasını


birbirimizle olan ilişkimizde yaşadık. Halbuki önceden, ortada hiç bir şey
yokken bile stresli ve endişeli olurduk.

Şu anda bana garip gelse de, önceden sürekli bu şekilde yaşardım ve her kesimden
insanın bu hislerle günlük olarak başa çıkması gerektiğini anladım .Senin
bizimle paylaştığın bir sürü teknik sayesinde bunları yenmeyi öğrendim. EGO’nun
gösteriyi sürdürmek zorunda olmadığını ve yaşamdaki en büyük mutluluğun sadece
“varolmak” olduğunu öğrenmek, her gün hissettiğim stres ve kaygıyı ortadan
kaldırdı. Amacım sürekli aynı şeyleri söylemek değil fakat bu gerçekten de çok
değerli bir duygu.

Herkes mutlu bir yaşam sürmemiz ve kaygı ve stresten uzak durmamız gerektiğini
biliyor fakat bunu biliyor olmak hiç bir şeyi çözmüyor! Yine de seninle
çalışmaya başlayıncaya kadar en azından bunları bilerek yaşamak bizim hayatımızı
kurtardı. Bu iki duygunun (kaygı ve stres) egonun bir oyunu olduğunu ve bizim
yaşam seçimimiz olmadığını öğrenmek bize en büyük hediye oldu!

Bu bize tamamen mutlu bir yaşamın kapılarını açtı. Artık suçluluk duyduğumuz ya
da başka birini incitmemek için istemediğimiz şeyleri yapmak yerine, seçim yapma
özgürlüğümüzü kullanıyoruz. Bu bizim yaşamımızı nasıl etkiledi diye
sorarsanız...

Birbirimizle olan ilişkimiz, geçtiğimiz seneden beri çok mükemmel bir boyut
kazandı. Önceden bizi son derece öfkelendiren ve hatta kavga etmemize sebep olan
şeyleri artık birbirimizle paylaşabiliyoruz. Artık ilişkideki kişisel
ihtiyaçlarımızın ve kendimiz için iyi olan/olmayan şeylerin ne olduğuyla ilgili
uzlaşma özgürlüğüne sahibiz.

Bu özgürlük, rahatlık ve yakınlık benim çocuklarımla olan ilişkime de yansıdı.


Artık onlarla başka bir seviyede iletişim kurabiliyorum ve onların Ego’ nun
oyunlarını anlamalarına yardımcı olabiliyorum. Egonun yarattığı stresle mücadele
Sayfa 236
Yeni Metin Belgesi
etmek, daha da kötüsü –tabii şanslılarsa- onu anlayabilecek olgunluğa erişine
kadar beklemek yerine, Egonun kaygılarıyla dans etmelerini sağlayacak araçları
çocuklarıma verebiliyorum.

Çocuklarım Tyler ve Emily ile çok gıpta edilecek bir yakınlığım var ve diğer
ebeveynlerin böyle bir ilişkiye sahip olmak için bana ne yapmaları gerektiğini
sormaları beni çok memnun ediyor. Bunun bizim varoluşumuzla ilgili olduğunu ve
oradan geldiğini söylediğimde, şaşkın ifadelerle bana bakıyorlar.

Shannan’ın Tyler ve Emily ile hep iyi bir ilişkisi oldu ve ben bunun yeni bir
samimiyet seviyesine taşındığına şahit oldum. Bunun sırrı, huzurlu olma ve
kaygıları geride bırakma özgürlüğüdür. Stres ve kaygıları taşımanın nasıl bir
bedeli olduğunu, onları geride bırakıncaya ve huzur ve özgürlüğü seçip yaşamın
bize sunduklarını deneyimleyinceye kadar kimse anlamıyor.

Bunun işimizi ne kadar etkilediğine gelecek olursak, huzurlu olduğumuzda düşünce


ve iletişimlerimizin ne kadar netlik kazandığını deneyimledik. Böyle olduğunda,
fırsatlar dünyasının kapısının ardına kadar açıldığını ve at gözlüğüyle bakmak
yerine bu kapının ardını görmekte özgür olduğumuzu anladık.

Tam olarak belirtmek gerekirse, geçtiğimiz bütün bir sene boyunca


kazandığımızdan daha fazlasını 45 gün içinde kazandık. Burada gerçekten harika
olan şey ise geçen sene kazandığımız gelirin, ülke çapında en yüksek %1’lik
dilimde olması. Artık biliyoruz ki bu kadar kısa bir sürede, hiç zorluk çekmeden
bu parayı hatta daha da fazlasını kazanabiliriz. Bunun için şükürler olsun!

Sonuç olarak, çok güzel bir yaşamımız olduğunu her zaman biliyorduk. Artık bu
yaşamın tamamen ve özgürce keyfini çıkarmak ve huzurlu olmak için gerekli
araçlara sahibiz!!!

Sana içimizdeki gerçek varoluşumuzla teşekkür ederiz!

--Joe DiRaffaele

--Shannan Fogle

Sayfa 237
Yeni Metin Belgesi

Varoluş Atölyesi’ne zorlu ve sarsıcı bir boşanma sonrası başladım. Nakit


sıkıntısı içerisinde, hayatta kalma mücadelesi veren bir işim vardı ve onu
düzeltmem gerekiyordu. Sahip olduğum eski düşünce kalıpları ile bunu
düzeltemeyeceğimi biliyordum. Bu yüzden ÇÖZÜM OLMAK Atölyesi’ne kaydolmaya ve
içimdeki resmi değiştirmeye karar verdim.

Varoluş Çözümü’ne dört elle sarıldığımdan beri, yaşamımı yaratma, kendi imajımı
değiştirme ve işimi iyileştirme gücümün olduğunu keşfettim. Satışlarım neredeyse
%50 oranında arttı, kendime harika bir müdür buldum ve ofisimi üç katı
büyüklüğünde yeni bir yere taşıyorum. Ayrıca kendim için yeni bir kariyer
keşfettim. Fakat en önemlisi, kendimle ilgili yeni bir algıya sahip oldum,
bolluk bilincini benimsedim ve kendimi yaşamla uyum içerisinde hissediyorum.

--Judy Banfield

ÇÖZÜM OLMAK Atölyesi’ne katılarak, sözlerimin ve yaşamımda olanların


sorumluluğunu üstlendim. Atölye sırasında deneyimlediğim büyüme sayesinde yeni
bir ilişki mükemmel, sevgi dolu ve adanmış bir evliliğe dönüştü. Ego direncini
bıraktığım için, istediğim parayı ve evi kendim yarattım.

--Scott Friedman

Darel bana önceden gizlenmiş olan“içime doğru uzanan yolu” gösterdi. Onun
felsefesini ve ilkelerini uyguladığımdan beri, yaşamım harika bir gidişat
kazandı. Artık yaşamımın her aşamasında gerçek başarıyı deneyimliyorum ve
önceden sadece başkalarına ait olduğunu sandığım şeyleri (para, fırsat, sevgi
dolu ilişkiler ve çok büyük kişisel güç) bir mıknatıs gibi kendime çekiyorum.

--Scott B. Umstead

Atölyeye başladığımdan beri, bendeki en büyük farklılık artık hiç bir şeyle
ilgili endişe duymamak oldu. Önceden beni yiyip bitiren bu endişeleri hayatımdan
çıkardım. Artık hayatımı özgür bir şekilde yaşıyorum ve istediğim her şeyi
yapabiliyorum.

--Tamara Dean

Sayfa 238
Yeni Metin Belgesi

Darel benim yaşamımı değiştirdi demek çok hafif kalacaktır. Tüm yaşamım boyunca
yaşamımı değiştirecek arkadaşlara sahip olmak, bu atölyeye katılmanın
faydalarından sadece bir tanesi. 31 yıllık yaşamım boyunca başıma gelen en güzel
şey %110’luk artışı hedeflemeye karar vermek oldu.

Artık çok daha az çalışarak paranın daha çok keyfini çıkarmanın yanısıra,
ailemle, işimle ve iş arkadaşlarımda %500 daha çok eğleniyorum. Artık yaşamımı
bütünüyle seviyorum. Hayatımdaki stres katsayısını neredeyse SIFIRA indirdim ve
huzur içinde yaşıyorum. Çocukluğumdan beri kendimi bu kadar rahat ve stressiz
hissetmemiştim.

Etrafımda olağanüstü şeyler oluyor ve benim bunları farkedip keyfini çıkarmak


için bolca zamanım var. Darel, Deborah ve Sherry! Sizler benim hayatımı
olabilecek her türlü şekilde değiştirdiniz. İçimdeki çoşku ve ışığı bana
gösterdiğiniz için size sonsuza dek şükürler olsun!!

Sizleri, dünya üzerindeki yaşamı değiştiren en önemli kişilerden biri olarak


torunlarıma anlatacağım. Dünyada bizlere yaşamın gerçekten ne kadar harika
olabileceğini göstermeye kendini bütünüyle adamış kişilerin yaşadığını bilmek
çok büyük bir armağan. Sizler benim için Tanrı’nın en büyük lütfusunuz. Sizi çok
seviyorum!

-- Tammie Johnson

Sevgili Darel,

Bu kitabı oluşturan atölyenin bir parçası olduğum için onur duyuyorum. Her zaman
düşlediğim yaşamın gerçekleşmesi için gerekli araçları bana verdin. Artık
hayatımda huzur, kazanç, sevgi, bolluk ve değere sahibim ve bir fark
yaratıyorum. Hiç bir adımı atmaktan çekinmiyorum.

Yaşamımda gerçek bir fark yarattın. Seni yaşamıma kattığı için TANRI’ya her gün
şükrediyorum. Dileğim herkesin yaşamlarımızı değiştiren bu ilkeleri öğrenmesi.

--Venny Saucedo

Sayfa 239

You might also like