You are on page 1of 3

Baykan Sezer ve Tüm Boyutlarıyla Türk Sosyolojisi

Batı sosyolojisi dünyada egemen olan sosyolojidir. Ortaya çıktığı 19.yydan bu


yana başta Türkiye olmak üzere diğer ülkelerin sosyolojilerini tesiri altına almıştır.

Baykan Sezer’e göre Türk sosyolojisi Batı sosyolojisi göz ardı edilerek
değerlendirilemez. Türk sosyolojisi geleneğinin zeminini ve temellerini doğru idrak
etmek bakımından Batı sosyolojisi ile olan ilişkisini tartışma konusu yapmıştır. Türk
sosyolojisine kaynaklık eden Batı sosyolojisini bilmenin zorunluluğunu vurgulamıştır.
Ayrıca Batı sosyolojisi kendi toplumlarının sorunlarının çözümleriyle ilgilenmemiş,
aynı zamanda diğer toplumları açıklamaya dönük tezler ileri sürmüştür.

Türkiye sosyoloji tartışmalarının ilk yankı uyandırdığı okul ve üniversitelerinde


daha ilk günlerden ders olarak okutulduğu ülkelerin başında gelmektedir. Batı
sosyolojisinin toplumumuza büyük bir gecikme olmadan girişini izah etmede önemli bir
zorluk bulunmamaktadır.

Batı sosyolojisi ülkemize sosyal sorunlarımızın çoğaldığı ve karmaşık hale


geldiği bir dönemde girmiştir. Başka bir deyişle, onun Türkiye’ye girdiği zaman
kesitine baktığımızda yapımızda ciddi sarsıntıların ve sistem değişikliği tartışmalarının
öne çıktığını görmekteyiz. Batı sosyolojisinin memleketimize yapısal meselelerimize
çözümler bulamadığı bir zamanda girdiğini söylemek mümkün.

20.yy başlarına Osmanlı sorunlarımızı iç dinamiklerine çözüm yolları


üretememiş ve bütün umudunu dışarıya yani Batı’ya bağlamıştır. Büyük açmazlar
içinde bulunan Osmanlı Batı’nın gerisine düşmüş bunu da Batı kurumlarının
üstünlüğüne bağlamıştır. Osmanlı’nın Batı’nın düzeyini yakalaması için Batı
kurumlarını benimsemesi ve Batılı olması önerilmeye başlanmıştır. Böylelikle Osmanlı
sorunlarına çözüm aramak için Batıcılaşma çabası içerisine girmiştir.

Batı’nın dünya egemenliğini ele geçirdiği ve buna paralel olarak Osmanlı’nın


Batılılaşma sürecine girdiği dönemde sosyoloji Batı düşüncesinin zirvesinde olan
popüler bir bilimdi. Bu nedenle Batılılaşma eğilimi kısa bir süre sonunda sosyoloji de
tanınmaya, bilinmeye başlamıştır. Demek ki Batı sosyolojisinin toplumumuza girişi
Osmanlı’nın Batıcılaşması sayesinde olmuştur. Her alanda Batı’dan hazır çözüm
önerileri beklenmeye başlamıştır. Sosyoloji bilimi bu anlayışın bir sonucu olarak
Türkiye’de ortaya çıkmıştır.
Osmanlı’nın kurtuluşu için Batıcılaşma ana paradigma olunca Batı düşünce
sistemi ve onun bilim dalları Türk toplumuna aktarılmıştır. Batı kurumlarının
yurdumuza aktarılması biçiminde başlayan Batıcılaşma giderek Batılı gibi giyinmek,
Batılı gibi yaşamaya kadar uzanacaktır. Batı yaşam biçiminin benimsenmesinden sonra
sıra kaçınılmaz olarak Batı gibi düşünmeye gelecekti. Bu adım da atıldı, Batı düşüncesi
yurdumuzda etkinlik kazandı.

Türkiye’de Sosyolojinin Doğuşu

Batı’da sosyolojinin doğuş koşulları ile Türkiye’de sosyolojinin ortaya çıkış


gerekçeleri birbirinden farklıdır.

Batı’da sosyolojinin ortaya çıkış koşulları Doğu’da söz konusu değildir. 19


yy’da dünya egemenliğini ele geçiren Batı, bu üstünlüğünden yararlanarak sorunlarını
çözerken Osmanlı tersine dünya egemenliğini yitirmiş olmanın getirdiği sıkıntılar
içerisinde bocalamaktaydı. Dolayısıyla Sosyoloji bizde ve Batı’da birbirinden çok farklı
sorunlara karşılık aramıştır.

Türk toplumu açmazlarını gidermek için Batıcılaşmayı seçmiş ve bu tercihin


getireceği yeni sorunlara çözüm bulma noktasında Batı sosyolojisine yönelmiştir.
Böylece sosyoloji yapılan Batı tercihinin savunulmasını üstlenmiş ve tarihsel akış
içerisinde bu işleve sadık kalmıştır. Bizde Batıcılaşma ya da Batı seçimi bir siyasal
seçimdir, bir devlet işidir. İşte bu yüzden de sosyoloji Batıcılaşma konusu üzerine
baştan bu yana eğilmiş ve konu sosyolojimizin ana konusu olarak kalmıştır.

Sosyolojinin Türkiye’ye giriş yıllarında içinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik


kültürel ve politik şartları, Baykan Sezer’den hareketle aşağıdaki alt başlıklar şeklinde
ele almakta fayda vardır.

1. Osmanlı’da içsel gelişmeler: Osmanlı’da iç çekişme ve iktidar savaşımı


artmıştır. Devlet kapısında yer edinebilmiş Türklerle toplum dışı kalmış, yani devlette
yer edinememişler arasında bir çekişme başlamıştır. Bu çekişme devlette yer alabilme
ve devlet gelirlerinden pay edinebilme savaşından başka bir şey değildir.

2. Osmanlı’nın Açmazı: Osmanlı Doğu’da düzenin savunulması işlevini


üslenmiş, bunun için de Doğu-Batı ilişkilerinin denetlendiği yerleşim alanlarını
kendisine yurt edinmiştir. Baykan Sezer’e göre Viyana kapıları önünde Osmanlı’nın
önüne çıkan seçenek Batı’yı ele geçirmektir. Fakat Osmanlı Batı’yı ele geçirdiği zaman
Doğu’yu kime ve neye karşı koruyacaktır? Böylece tarihi görevini yitiren Osmanlı
yıkılmaya mahkûm olacaktı. Muhteşem Süleyman bu nedenle Viya kapısından geri
dönmüştür. Osmanlı’nın temel açmazı budur. Nitekim Batı’nın 19 yy’da dünya
egemenliğini elde etmesi, Osmanlılığında sonu olmuştur.

3. Osmanlı’da Batıcılaşma Çabaları

4. Devlet Kapısı Önünde Çekişme: Osmanlı Batı içinde ilişki kurulabilecek


işbirliği yapılabilecek devlet arayışına girmiştir. Hem Fransız hem de alman yanlısı
tavırlar takınılmaya başlanmıştır. Devlet kapısındaki kavgalar da artmıştır. Temel sorun
bazı kişilerin devlet yönetiminde önemli konulara yükselebilmesi ve adamlarını devlet
kapısına yerleştirebilmesi çerçevesinde odaklanmıştır. Osmanlı’da görev alamamış
aydınlarımızın yeni sığınma yerleri belli başlı Avrupa başkentleri özellikle Paris
olmuştur. Devletle olan kavgalarını Hürriyet adı altında sürdürmüşlerdir.

You might also like