You are on page 1of 36

Madunlarm Kustahll ~•

01\CE GRAMSCI'NiN terimler ha7.memize kazandtrdtgt, daha -.onru


da Gayatri Chakravorty Spivak'm olmazsa olmaz hal inc getirdig1 htr
so7ci.il-. 'ar: suhaltem, ya da biraz 10rlama birTurk're~eviriyle. "ma-
dun".• Subaltern. Latince subalternus 1-.eUmesinden Lliri.iyor: Hth
-all ve alternus- oteki koklerindcn. ingili7cedeki kullantml (Spt·
vak'a kadar) genellik:le "astsuba)" ya da gene askeri terminolojt
i'rinde "ast" olmu~. ~imdi ise her tlirlii toplumsal/kiiltiirel/el-.ono-
mik/politik alt/iist ikili!Unde. all konumu i~gal edenler i~in kullana-
h)ot· kadm. siyah. e~cinsel. proleter. koylii. etnik azmhk ()ada otc-
ki), yoksul. okumamt~, vs. Ancak her gordiigiimiiz "alt"t madun
sanmnma1Jyt7. Madun olabilmek i~·m belirli bir hakimiyet ili~kisi­
nin raraft olmak gerek. }'ani madun ancak otekisi ile birhkte ()ada
birintn otekisi olarak) var.
Spivak'tn bu sozu me~hur ettigi makalesinin ad1 "Can lhe Su
baltcm Speak'!". yani. "\1adunlar Konu~abilir mi'?" Spivak bu l>o·
ruya "Haytr! " cevabtm veriyor. Dil. erkegin, Avrupah'nm, beyazm.
butjuvanm (ya da Mkim SJntfm), heteroseksilelin, ulus-kurucu c1
nik grubun dili. Madunun kendinc ail bir dili yok. Sesini ~,:lkarabtl
mek 1~in oteki'nin dilint ogrenmcsi; ama dil asia masum, notr hit
yap1 olmad1gt, Lacan'tn ifades1ylc bir "simgesel dtizen" olu~turdu­
gu i~in de, agzm1 a'rt1g1 andarl iubaren yukandaki oteki'nin diitcnt
ne tabi olmayt kabul etmesi gerekiyor. Ku~kusuz bu ifade mutl•tk
olaral.. ele almd1gmda depolitiLe edici bir onermeye donii~ebtltr:

I. Bu aradaAra~adan (ya da "Eski" TOrk~den) "madun" l..elime~ini uhal et·


mek de konuya gerr;ek birctimolojik r;o1Um getinniyor. "Madun' Arul)\:3d<l ' N •
"tabi" (.whordinale) ya da dOpedUz ''all" anlamma geliyor ("madunil~~uur": hahn
r;alll). "6teki" (a/temus) knvmnu madun kelimesinde de ir;erihniyur yani.
156 c;oKBiLMi$ OZNE

Saktn agzmtzl a~maym, yoksa ''oteki"ye donii§iirsiinilz! 0 zaman


da madunlarm elinde susmaktan ya da dil-dl§t yontemlerle kendile-
rini ifade etmeye ~ah§maktan ba§ka s;are kalnuyor.
Bu "dil-d1~1" ifade yontemlerinin ba§rnda da §iddet geliyor ku§-
kusuz, ya da daha giincel ve dar deyirnle "teror"; ama yalruzca po-
litik teror degil. Futbol huliganizminden sokak kabadaythgma,
yagmac1hga, lins; keyfine, kadmlar ya da s:ocuklar iizerindeki aile
i~i ~ddete kadar, bir dizi daha "normal" saytlan teror fiilinin ardm-
da bu dilsizlik: sorunu yat1yor olmah. Madunu madun konumuna
yerle§tiren egemenlik ili§kisinin, dilsel bir ili~ki olmasJrun yaoJ Sl-
ra bir §iddet ili§kisi de oldugunu, egemenligin her zaman dilsel/ide-
olojik mekanizmalarla oldugu kadar (ve bellO onlardan daha once)
ilksel bir §iddetle yaratJldigtnJ I siirdiiri.ildtigiinti dti§tiniirsek, dilden
di§lanan madunun yonelebiLecegi ilk adresin §iddet olacagm1 da
gortiriiz.
Madun kavrammm bize ~ark/Garp, kadm/erkek, e§Cinsel/he-
terosekstiel gibi ik.ilikler kar~tsmda daba anlamlt bir y6ztimleme
zemioi sag1adl8J muhakkak. Marksist oldugunu bildigimiz Grams-
ci'nin ve kendisini (ba§ka §eyJerin yaru stra) bir Marksist olarak ta-
rif etmekten asia vazgeymeyen Spivak'm, kar§LIDIZa s;Ikan ttim kar-
§lthklan burjuvazi/proletarya kar§tthgmm birer ttirevi, dolaystzca
bu kar§ttltktan kaynaklanan birer ideolojik sanki-s:eli§ki olarak gor-
me all§kanJJgma kar§l ortaya atttklan bir kavram madun. Bu ytiz-
den de dtinyayt kavrama yabamtza onemli bir katlast var: Bir rna-
dun olarak kad1D10 ya da Afrikah'run ya da Siyab Amerikah'run
kendini ifade etme ve kendisini iycinde buldugu alt/ast konumdan
kurtulma mticadelesinin politik stratejileri, s:ah§an smlllarm kapi-
talizme kar§t verdikleri miicadele ile yer yer ortti§se de aym §ey de-
gil. Ayru §ey olmamast bir yana, tarn da "madun,.. tarummm bize
soyledigi gibi, ona tabi ya da "ast" degil; boyle bir tabiyet ili§kisi
varsayLidtgmda, kurtulu§ mticadelesi kendi i~inde yeni madunlar
doguracaktt r.
Nitekim, 1968 devrimci hareketinin bemen ardmdan, ikinci ku-
§ak ferninistlerin (aslmda his: de "geleneksel" olmayan) devrimci
hareketlerden koparken soyledikleri bundan ba§ka bir §ey degildi:
MADUNLAR.IN KUSTAHLlOl 157

istedigi kadar devrimci ve "yeni" olsun, 1968 hareketi de kadmm


madun konumunu varsaytm olarakah yordu: "Devrimci" toplantllar-
da ~aylan ya da kahveleri kadmlar getiriyordu h§Hi; ama daha onem-
lisi, kadmlarm "konu~ma" haklu yoktu. YasaklandJ~ i~in degil, kul-
larulan ortak dil erkekler i~in ve oolar mrafmdan olu~turulmu§ bir
dil oldugundan, kadmlar neredeyse ba§ka bir dil grubundan gelen
goymenler stalilslindeydiler; on tar dertlerini anlatacak kelimeleri ve
Uslubu bulana kadar, kararlar altnmt~ oluyordu yoktan. Sonradan
yap1Jan itirazlara kar§t ise gerekye haztrdt: Konu~ma hakkLlllz vardt,
konn§saydtruz. Kadtnlar, ya da en azrndan bu sorunu sezen femi-
nistler, dertlerini anlatmaya yall§ttklannda yine ayru dil barikatrna
~arptJiar. H1zh , rasyonel, pratik, ara~saJ konu~an erkekler, onJar.t
saymaJadtklanna kolayca ikna ediveriyorlardJ. Ama ikna ediyorlar-
dJ yaJmzca, inandtrarruyorlardt. Kopu§, aynltk kaylllilmaz oldu.

Madunluk ve Toplumsal Clnslyet


Slillfh, erkek egemen toplumJarda, yani bilebiJdigimiz tUm insanJJk
tarihi boyunca, en temel ve en geoi§ madun kitlesini olu§turanJar
kadtnlardtr. Ku§kusuz i§ bu kadarla kaJamaz: Kadmm madun konu-
munda bulundugu toplumsal yap1larda ~ocuklar ve ya§ltlar da rna-
dun konumunda olmak zorundadu. Henliz ve artJk liretken olmayan
kesimlerin, Uretken yeti~kinler k~Jsmda madun konumunda oJ-
mast kestirme bir (kapitalist) mantilla anla~tlabilirdir belki, ama bu
aola§tlabilirligin strunru da, Uretken olmasma ragmen madun olan
kadmlar yizer. <;ocuklarm ve ya§ltlann madunJugunun sun, kadm-
larm madunlugu sayesinde yOZiillir: Erkek egemenligi hiybir zaman
"penisi olanlann egemenJigi" olmadJ (erkek yocuklarm ve ya~ltlaJ
rm da penisi var). Erkek egemenligi her zaman yeti~kin/ilretken er-
keklerin egemeoligidir. Yeti~kin/ilretken erkeklerin tUmlinUn de de-
gil. onlartn liretim, dola§tm ve ileti§im araylanm kontrol edebilen
. bir azmhgtrun (fallus-iktidar sahiplerinin) egemenligidir. Peki ama,
tarih boyunca krali~eler, imparatori~eler, ~ariycler, "gilyiU" kadmlar
olmadt ml? Ya da, soruyu biraz daha geni§letirsek, biryok toplumda
ataya tapmmaya bagb bir gerontokrasi (ya§hlar yonetimi) soz ko-
158 <;OKB1LMI~ 6ZNE

nusu degil midir? <;ok daha smtrh olyilde de olsa, tarihte yocuk kral-
lar (haua yocuk tann-krallar) gortllmemi~ midir? Hatta i~leri biraz
daha kart~ttrahm, henilz dogmamt~ erkek bebegin hayatmt yeti§-
kin. ilretken, dogurgan annenin hayattna tercih eden cemaatlerde.
aynt zamanda y~h kadtnm geni~ aile Uzerindeki egemenligine rast-
lamtyor muyuz?
Ku~kusuz "kadmlar" gibi her toplumun ~agt yukan yansmt
olu§turan geni~ bir kategoriyi "madun" kapsammda gordUgUmiiz
zaman, madunu olu~turan hakimiyet ili~kilerinin yoklu yaptsmt da
tarll§maya b~lamarntz gcrekecektir: Burjuva kadm ile proJeter er-
kek arasmdaki hakimiyet ili§kisi nastl olu§ur? Erkek yocukla yeti§-
kin kadm arasmda? Beyaz kadm ile ~iyah erkek arasmda? lkili
kombinasyonlardan ilyiU kombinasyonlara geytigimizde (ki daha
bunun dortliileri, be§lileri de var) i§ler i~inden ~alolmaL bir hal a)-
maya ba§lar: Siyah ya§h kadm ile BeyaL erkek ~ocuk arasmda na-
sal bir hakimiyet ili§kisi var? 19. yuzytldaki giiney ABD'yi anlutan
roman ve filmlerdc "zenci dadt"nm bir tiir "tath diktator" J..onu-
munda oldugu gosterilir hep. Tabii ki o filmleri ~ekenler. romania-
n yazanlar ~ogunlukla beyaz yeti~kin erkeklerdir (zaman zaman da
kadtnlar); ama o yeti§kin beya.dann neden bOyle bir fantaziyc sa-
hip olduklanm kestinne bir yolla aytklamak miimkiin deglldir.
Madunluk ili§kisinin bu karma§tk yaptstnt anlamlandtrabilmek
i«;in. madunlugun neden(ler)ine bakmamtz gerek: Kadmlar XY de-
gil de XX kromozom ~iftine sahip olduklan iyin mi. bir penisleri ol-
madtgt i9in mi, bir rahme sa_hip olduklan i~in mi, yoksu erkeklere
gtke daha iri gogUslere sahip olduklan iyin mi madun konumunda-
lar? Judith Butler bize "hi9biri" cevabmt verecektir.2 Butler'a gore
kadmltk ve erkeklik. biyolojik parametrelerle degil, bu paramctre-
leri temel olarak alan, ancak bunlann iizerinde dilsel/kiiHi.irel bir
yapt olarak yilkselen performanslarla, ya da daha dogru bir deyi§le,
peiformariflerle olu~ur. "Kadm", erlcegin "sen kadmsto" dedigi
§eydir, laten "erkek" de bu ciimleyi kurma. bu ifadeyi dile getirme

2. Judith Butler. Gender Trouble. Feminism ""d lite SubverSion of ldenliry,


Routledge. 1999: TUrk~esi: Cmsiytt BelasJ, ~ev. B~ Ertiir. Men~. 2008.
MADUNLARIN KUSTAHLIGI I 'i')

surecinde ortaya ~akar. Dola}'lstyla, erillik ve di~illik biyolOjil.. pa


rametrelerdir, ama kadm ve erkek ancak dil Ue, uretim ile, "insun"
dedigimiz tiirun olu~ma surecinde ortaya s:akabiur.
Kadmlar bu nedenlerin (biyolojik nedenler de dahiJ) hepl>inin
birden etkili oldugu bir sure~ i~inde, uretim ve dil ortaya ~akarkcn.
maddi uretimden ziyade yeni neslin korunmasa ve geli~tiril mcsi ylc
(omegin, avctltktan ve alet yapammdan yOk toplaytcthk ve ~ocu k
baktmayla) ve simgesel ileti~imden ~ok empatik/imgesel ileti~1mle
(yani anne-~j:ocu k arasmdaki simgesel-oncesi ileri~imle) ilgili ol-
duklarl i~in, iiretim ve dil kullanama temelinde olu§an toplumsal hi-
yera~ide all /ast konumunda kaldtlar. Erkekler tarafmdan ad/Otldl-
nldllar. Ku§kusuz "yocukluk'' ve "ya~ ltltk " dedigimiz konumlarm
kurumsaU~as1 da aym doneme rastlar ve Urelime ve dil kullana-
mma gore yapllamr. <;ocuklar henii= dili kullanamadtklan ve Ure-
timde hiybir yerleri olmadtgt i~in en alt konuma, ya§hJarsa ilretim-
dc amk bir yerleri olmudtgt ancak dili haUl kullanabildikleri (Ore-
lim ve dil bilgisini sonraki ku§aklara la~tyabildikleri) iyin gorcce
daha tist bir konuma ycrle~irler. Ore yandan, ~ocuklar Uretken ohna
ve konu~ma potansiyeline sahip olduklan iyin daha ayncahklt, ya~ ­
ltlar ise bu potansiyeli kaybetmekte olduklan iyin daha a.~t bir ko-
numa da adaydtrlar.l Kadmlann yeri ise bu ikisinin tam arasmdadtr.
Bu nedenle de "ya§h kadtn"m, iki madun konumunun bir kombi·
nasyonu oldugu i~in, "yeti§kin kadm"a gore daha ''ast" bir konuma
yerle~mesi gerekirken. bunun tersi olur ve bir~ok toplulukta ya~lt
kadmlar ye~kin kadmlann sahip olmadtgt bazt ayncahklara kavu-

3. Bu yUzden y~h. rrocuk ugruna feda edilebilir hir fuzlahgadonU~Or znman


ln. Ancak bu geli~imin de farkh killtiirlerde farkh dogruhulttn oldugunu unutmn·
mahytz: Garp't:a bu geli~im mu1lak iken. ~ark'ta ilretim ve dil bilgi~ini knruyun
y~hnm "ust:a" konumunu rrok duba uzun btr sOre muhafaza etti~int gtlzlemiC}'C·
biliriz.. 20. yilzytl (Bau) ~inemasmda yeni yetme kahramarun geli~im ~Utcctmlc
mutlaka ust.asJ, onu egnen ve ytinlendiren ~~~ (mt!nmr), Olerek yenm ona btm
kacak. blr anlamda baymgt devredecekur. Oysa $ark. ozelliklc de Kung fu lite·
rine kurulu Hong Kong sinemasmda. ya~h ustamn korunmast esasttr. Nttckun )'t\
ptsal olarak bu sinemanm t\z.elliklerini t~tyan Matri1'te Neo, Morpheu\'un huyu
11111 kurtarmak i~in kendi haynum feda etmeye hnztrdtr, ki bu da Batt s tncmtlSHI
da nerecleyse bir "ilk"tir.
160 <;OKBILMf~ OZNE

~urlar. ~unu da eklemeliyiz ki, stmfh topJumJann evrimi i~iode,


ozellikle kapitaJizmde, ya§b kadmlann bu ayncahklan da btiylik
ol~iide ellerinden almacaktrr. Battda bu donti§limtin en aytk i§areti,
kapitalizm-oncesi I on-kapitalist toplumlarda c;ok stk gorillen cadt
avland1r.
Kadm madunlugunun saytstz gostergesi olabilir. Bunlarm ara-
smda kadtnlann btiyiik c;oguruugunun stirekli ve diizenli bir biyim-
de erkek §iddetine maruz kalmast, kadtnlann biryok kiiltlirde sis-
terrill bir biyimde tiretim, dola§tm ve ileti~im arac;larmdan uzak tu-
tulmast, kadmlann bir yandan zorunlu teke§lilige, ote yandan da
bunun ka<;mtlmaz tamamlaytctst olan fahi§eJjge mahk:Ci:m edilmesi
sayliabilir. Ancak bunlann ttimtinti bir araya getiren temel unsur,
kadtnlann kendilerini ifade imkanlanmn stirekli olarak erkek-ege-
men dtizen tarafmdan denetlenmesi, smulanmast ve biiytik olc;tide de
engellenmesidir. Bu denetleme/engellemenin mekanizmast ise, di-
Lin ta kendisidir. Kadtnlar, avc~llk/toplaytcthk c;a~ndan bu yana ko-
ttu§mayr ogrenmi§lerdir ku§kusuz, ama bunu erkeklerin srrurlarmt
c;oktan c;izmi§ olduk:lan bir diJ ic;inde, o dil tarafmdan adlandmla-
rak ve oznele§tirilerek/tabi kllinarak yapabilirler ancak. Bu yiizden
de, "kadmlar konu~amaz". Bu noktada Jane Austen'dan Virginia
Woolf a, Mary Wollstonecraft'tan Condoleezza Rlce'a, Hlirrem SuJ-
tan'dan Leyla Zana'ya kadar bir dizi omek saytlarak, kadtnlann bal
gibi de konu§lugr-t iddla edilebilir. Ku§kusuz bu anlamda kadmlar
konu§abilir; ancak konu§tuklan dll her zaman ic;in erkeklerin dili-
dlr: Bunu o dill ben.imseyerek ve erkek-egemenligini korumak/ gtiy-
lendinnek adtna yapabilirler (oglunun iktidan ic;in yabalayan Hur-
rem Sultan ve Chevron'un ve Bush'un hak:imiyeti ic;in ter doken
Condoleezza Rice gibi), ya da erkeklerio di1inin ic;inden ona kar§I
bir ses olu§tutmaya <;alt§abilirler (Mary Wollstonecraft ve Virginia
Woolf gibi). Ancak birinci durumda erkek dilini olumlamaktan ve
kendi performanslartru erkek perfonnansmm i9inde bir konuma
yerle§tirmekten ba§ka bir §ey yapmamt§ olurlar. ik.inc.i durumda
ise dilin erkek karakterini demistifiye etmek, madunlarm sessizlige
mahkfim edili§inin SirrJDI ac;1ga vurmak iyin bir adtm atmt§, bir far-
kmdaltk yaratmJ§ olurlar.
MADUNLARIN KOSTAHLICH 161

Ancak burada sormamiZ gereken soru, bu farkrndahgm harckc·


te ge~mek, kadmJann madunJugunun yaptsal ~eryevesini ~iten hfl-
kimiyet ili~kisiill donti§ttirmeye ba§lamak i¢in yeterli bir temcl
olu§turup olu§turmayacagJdir.4

Bil ln~ ve ~i ddet

Madunun "madun" konumu, dilsizligi, somiiri.iltiyor, eziliyor, zul-


me ve gadre ugruyor (mazlum ve magdur) olu§u bir olgu. Arna her
ne kadar dilsiz olsa da, madunun somilrli ve zulme kac§l yapabile-
cegi §eyler yok mu? Ba§kaldm, direni§, en azmdan sivil itaatsizlik?
Nitekim tarih boyunca madunlann bu yollara ba§vurdugu gorilldil,
s1k slk olmasa da tarihin onemli anJannda. Sorun §urada ki, madun-
larm ba§kaldmnast seyrek tesadiif edilen ve bugilne kadar da ege-
menlerin kimliginden ba§ka bir §eyi degi§tirdigi pek gorlilmeyen
bir §ey. Bu kadar ez.ilen, mutsuzluga, cehalete, dilsizlige ve zulme
mahkOm edileo insanlann, ilstelik sayllan her zaman da egemenler-
den fazla iken, isyan etme konusunda bu kadartereddiitlii olmaJan-
run nedeni ne olabilir? Neden "Ben eziliyorum" ya da "Ben somil-
riililyorum" ctirnlesiill kurduktan sonras somtirii vezulme kar§l "ha-

4. Bu yazmm 9eryevesi i~inde gey ve lezbiyenlerin, transvestitl.erin ve trans-


seksiiellerin madunlugu konusunu ele almayacagJm. Ku§kusuz bu sayd•klarurun
hepsi "madun" kategorisinde degerlendirilmelidir. Ancak. onlarm sorunlan daha
ziyade erkek egemen diizenin iireme/cinsellik ve kadm/erkek ikili ka!§lthklanm
altilst etmelerinden, bu lcar~ultklann geyersizligini, kmlgan ve ele§tirel degerlen-
dinnelere kar~• dayaruks1z yap1tanm ele vcnnelerinden dogar. ~cinseller (Ure-
meden anmru§, salt haz amayh cil)selligin canh kanulan olduklanndan) Ureme/
cinsellik ildUginin sahteligini aytk eder, cinseltigi Uremeye tabi k1lan ideolojik
manevralar1 ge~ersizle§tirirler. Transvestitler ve transseksUeller ise, Butler'm id-
dia ettigi gibi, dogal bir mutlak, tart1~mast2 bir oz olarak kabul edilen kndm/er-
kek ikiligi.nin tam smmnda durup aym zarnanda bern "ne o/ne bu", hem de "hem
o/hem bu" olarak bu ikiligin performatif karakterini ortaya koyarlar. Ve tabii ki,
erkek egemen dilin belki de en temel iki kar~JtlJgma bagh otmadlklarmdan, dahtl
var olduklarJ andan itibaren o diUn dJ§ma dti§mek zorunda kalJrlar.
5. Ku§lcusuz "kono§amayan" madunlann bu ciimleleri nasd kurduklafl sorul-
malJdJr. Buouo iki cevab1 var: Birincisi. madun olma durumu birden yOk ili~kiye
ve parametreye bagh oldugundan bir ili§ki tiirii iyinde madun konumunda oluo-
larm ba§ka bir ili~ki tiiriinde egemen konumunda olabilmeleri. Ball Avrupah be·
162 <;OKBILMi:~ OZNE

rekete ge~me" a§amasma gelinemiyor her defasmda? Kadmlar ne-


den dayaga, a§aguanmaya, somfuiiye (bliyUk ~ogunlukJa) kar§J
koymaz, en azmdan ~ekip gitmez? ABD'de Siyahlar neden kolelige
kar~1 ayakJanmadtlar da Kuzeyli sanayicilerin gelip onJan "kurtar-
masm• " beklediler? Hepimiz.i en hasmdan birer nevrolik olarak bi-
yimJendiren aile kurumunu neden bala tann buyrugu gibi kabul edi-
yoruz? Proletarya neden hala dlinya devri mini ger~ekle~tirmedi?
Blitiln bu sorulann cevab1 yalruzca cehalet, bilin~sizlik olabilir
rni? Eger olsayd1, madunlara "dJ~andan bilin~ gotiiren" ideolojile-
rin ba~ar1h olmalar1 gerekirdi bugtine kadar. Oysa bOyle bir ba§arl-
ya da henliz tesadiif etmi~ degiliz. Bu ideolojilerin en onde gideni,
Jakoben Bol§evizm, "zafere ul~masmdan" yetrJll§ klisur yll sonra,
i§~i Slmfma d1~andan "gotlirdligli" bilincin, toz duman dag1ldJktan
sonra, ancak v~i bir kapitalizme yo I a~t1gm1 kendisi de gormii§ ol-
maJJ. Oyleyse sorun "bilin~" diizeyinde cereyan etmiyor, en azmdan
"i~eride'' bir bilincin olmadJgJ varsay1rn1 anlam!I degil. Her ak§am
sarho§ kocasmdan dayak yiyen, giindlizleri de "ev i§i" ad1 verilen
anlams•z, kend i ko§ul Janm siirelcli yeniden lireten, tekrara dayall i~­
leri yapan kadm, bal gibi de "biliyor" burada ters giden bir §eyler ol-
duguou. Eger Marx'a inanacak olursak, i§<;:i s1rufmm kapitalist so-
mlirli sistemini aolamas1i~in Kapital'i okumasma gerek yoktu; i§~i­
lerin gilndelik ya§am ko~uJJan bunun kavranmas1 i~in gerekli ipu9-
Jarmm vermekteydi zaten. Her giin klrba9 yiyen siyah kolenin bu
durumun adaletsizligini anlamas1 i9in bilin~ ihracat~tlanna ne ihri-
yacl olabil ir? Demek ki sorun bilmede, bi Iin~ dilzeyinde de gil, biraz
daba karma§Jk bir yerde.
Bilmernize ragmen harekete ge~rnernizi engelleyen rnekaniz-
rnalar ikili bir yaptla§tdJgJ ve ~ogu kez de bunlann biri digerini ka-

yaz erkek proleter buna iyi bir t!rnek. Ancak her ne kadar "Ball Avrupah beyaz er-
kek" konumu ld~iye bir (haua birka~) dil kazandmyorsa da, aym dil "proleter"
konumundan konu~mada i~ yaraouyor. Dolaytstyla, bu dil(ler)in pararnetreleri
i~ioe stk:t~ proleter, efendilerine k~1 bir b~kaldm dili gel~tinnek yerine,
"Bau Avrupa'da g~men Afrikalt proleter" k~tstnda olu§m~ ark~• bir dile mah-
kO:m kalabiliyor. tkioci cevap ise, maduo olmayan bazt aydmlann madunlar yeri-
ne, onlan temsilen konu§tuklart dilin devralmmast. Sosyalist ve ulusal kunulu~­
~u soy Iemler ~ogunlulda bu kalegoriye giriyor.
MADUNLARIN K0STAHL!G1

mufle ettigi ic,:in ilk bakt§ta a lgt.lanmalan kolay degildir. Bu meka-


nizmalann biri dolaystz §iddet, digeri ise ideolojik yerc,:evedir ki he-
men hem en her durumda egemenler bu ikisini de denetimlerinde tu-
tarlar. Farklt donem ve durumlarda bunlar arasmda oynak bir denge
va.rdrr. ~iddete neredeyse hi9 gerek duyulmayan donernler olabile-
cegi gibi, ideolojik mekanizmanm tamamen geyersizle§tigi, dilze-
nin ancak stingti (ya data§ balta) yoluyla ayakta durabildigi 9aglar
ve toplumlar vardu. Ekonomik temelin gorece bir istikrar i9inde ol -
dugu (iiretici gtic,:lerle iiretirn ili§kilerinin belirli bir muvazeneyi ko-
rudugu) donemlerde ve topluluklarda, ~iddet bir yan unsura donti-
§tir, kriz donemlerinde ise toplumsal yapmm aynlmaz bir paryast
olurytkar.
Dilzen ptirtizsuz i§lemedigi, somtirill<elimenin ger9ek anlamm-
da can yakt:tgt zaman, madunlar da isyana yonelir; ancak iyinde bQ-
lunduklart konumun ne kadar farkmda olurtarsa olsunlar, bunu dil-
sel alanda ifade olanak]an smtrlanmt§tJI. Daha dolaystz alana, yana
dogrudan eyleme yoneldikleri zaman ise kar§tlarmda topluroun or-
gtitlti §iddet mekanizmasmt bulurlar. Yalruzca orgiltlil de degil: Or-
gtitlti §iddet her zaman bireysel §iddet tarafmdan desteklenir ve
beslenir. Dolaytsiyla grevler topluluk ilzerine ayrunslZ ate§ a~ala­
rak bastmbrken, evini terk etmeyi dti§tinen kadtn, koca, karde§ ya
da baba dayagmdan ve kur§unundan ydarak oldugu yerde kaltr. E§-
cinseller gortintir olduklan, varhklartru ifade ettikleri anda orgtitlii-
orgiitstiz §iddetin, polis ve sarho§/mayo daya~nm nesnesi olurlar.
Kole isyanlart Roma lejyonlarmm giiciiyle kar§tla§tr. Koylii isyan-
lan merkezi ordular oldugu kadar, derebeylerinin parah askerleri
tarafmdan da basunlrr. Ktrba9 ve Hoy ka9maya 9~§an siyah kole-
nin kaderidir ABD'de. Giiney Afrika'da elmas madenlerinden ka~­
maya c,:ah~an siyah kolelerin ayaklar1 ktr.thr, soura tekrar madene
yollarurlardt.
Aocak burada ktic,:tik bir sorunla kar~ua~acagiZ: Madunlan sin-
dirmek, ytldJrmak iyin kullarulan mekanizmalann neredeyse tU-
mtinde, ara~ olarak kullamlanlar madunlardan ba§ka}arJ degil: Grev
bast:trau polis ya da parayla tutulmu§ serseri, hakim sLOJfa mt Uye?
KartslDl doveu ya da kur§unlayan kocalarm 9ogu ekonomik/kliltil-
164

rel hiyerar§i i~inde zaten en a§agdarda degil mi? Avrupa'run ve Af-


rika'nm _sagma soluna olmeye yollanan Roma lejyonerlerinin ma-
a§Jm biliyor musunuz? Parah askerler isyan bastmldtktan sonra ne
yaptyorlardt? Siyah kolenin ayaklann1 Hollandab ya da iogiliz rna-
den sah:ipleri bizzat kendileri mi kmyorlardt? ~iddetin en yogun
kullamldJgt yer ve donemlerde bile, rnadunlan (en azmdan diger
madunlara kar§t kullamlacak olanlan) §iddet dJ§I bir yontemle de
denetleyebilmek -~arttrr. Bu denetleme ideoloji yoluyla saglanJr.
Ancak ideolojj ne kestirme bir bi9imde yanh§ bilin~ olarak tanim-
lanabilir, ne de basit bir aldatmacaya, hakim smrflann yalan oldu-
gunu bildikleri, ancak kand1rmak i~in kas1tb olarak kullandlklan
bir onermeler dizisine indirgenebilir. Madunu madun olarak tuum
ideolojik yapLiar yuzytllar boyunca olu§rnU§tur: imparatorluk Ro-
mast'nm son donernlerinden gtintimi.ize en az iki toplumsal-ekono-
mik olu§um degi§ti, ama H1ristiyanhk sabit kald1.. Demek ki bu ya-
ptlann ekonomik temelden dolaySIZCa tiiredikleri soylenemez; ter--
sine yalruzca toplumsal kurum ve kurulu§larm degil, tek tek birey-
lerio ruhsal kurulo§laruuo da i§io i9ioe katJldtgt, karma§tk bir dli-
zen soz koousudur ki, bu dtizen olrnadan, §iddet tek ba§ma yetersiz
kalacakttr.

Farkmdahktan Passage a l'acte'a

Bilmek ile harekete geymek (passage a l'acte) arasmda hi~bir za-


mao dolays1z bir ifi§ki yoktur; bu ikisinin arasmdaki dolaytm, bi-
lin9d1 ~1 tarafmdan duzenlenir. Hareket, fiil (act), ii~ temel kategori-
de degerlendirilebilir: id-fiili, ego-fiili, stiperego-fiili. Id-fiilini
uzun uzun tartl§rnaya gerek yok. tlksel korku kar~Ismdaki "ya ka~
ya sava§" tepkisi, a~ltgm, susuzlugun ya da tireme i~gi.idtistini.in yo!
a~tJ~ fuller bu kategmiye girer: Bu fiile bilincin hi~bir dahli yok-
tur, her ~ey zaten bilin~t-oncesi, ilksel bir konumda cereyao etmek-
tedii. Oysa ego-fiilleri, bilin~le dogrudan baglantlhdrr: Benligio
kendisi, kendi varkalmast i~io avantaj!J olduguna hiikmettigi fiil-
Jerdir ego-fiilleri. 0 yuzden de dolaysJZdlflar: [d-fiilJeri actdan,
ho~nutsuzluktao biliot;siz bir kayt~l, gene bilin~siz bir haz arayt§mJ
MADUNLARJN KOSTAHUGI 165
ifade ediyorlard1. Ego-fiilleri ise bu ka!rt§ID ve arayt§lD yollaruu,
ge91ni~ deneyimdeo danutarak gosterir, billnci devreye sokar. An-
cak, ego-:fiilleri ya~antrnuza egemen olsayd.I, bu bOJi.imtin ba§mda
ortaya koymaya yalt~tlgtm sorun hi9 ya§anmazd1: Ego somtiri.idcn.
dayaktan, i§kenceden, a§aguanmadan ka~ar, refaha, buzura, onay-
lanmaya yonelir; Preud'un terimleriyle, haz ilkesini ger9ekJik ilke-
siyle kontrol ederek, yani libidinal enerjiyi ego ftltresinden ge~ire­
rek ''olabilecek maksi:mum baz'' pe~inden ko~ar.6 Ancak bu aray1§
olsa olsa bireysel dtizeyde mi.imktindtir; toplumsal Ol~kte baklldt-
gmda, bu bireysel arayt§lar kesi§ir, 9eli§ir, 9akl§tr ve 9ogu kez de
birbirlerini engeller. Kant'tn 1784'te dedigi gibi:

Her biri kendi egilimince ve yogu kez de birbirlerine ka~t (hatta tUm
halklar birbirlerine kar~1), kendi amavlarmm pe§inde ko~an insan bireyle-
ri, yogu kez niyet etmeden, dogarun bilmedikleri bir amacm1 geryekle§tir-
mi§ olurlar. Demek k.i, eger bilseler pek de aldmnayacaklan §eyleri yap-
mak iyin yah§•rlar.7

Kant'm bu onennesi, dogaya bir niyetlilik, ama9Lillk atfetrnesi-


ni hari9 tutacak olursak, materyaHst tarih anlayl§l icrinde onemH bir
yer tutar. Nitekim Engels, Kant'tan yilz ytl sonra aym onermeyi Jo-
seph Blocb'a yazd1g1 ve materyalist tarib anlayl§lDlll aoahatlaonJ
ozetledigi mektubunda bu kez materyaHst bir aytdan dile getirmi§ti:

Ancak ikinci bir a~1dan, tarih oyle yaplllf ki, nibai SOOUy, her biri bir
siirti tikel ya§arn ko~ulu tarafmdan ol~turulmu~ birvok bireyin iiadeleri
arasmdak:i trall§malann sonucu olarak ortaya ~lkar. Bu nedenle, ortada sa-

6. Bu "maksimurn haz" aray1~mm kapitalizmdeki "maksimum kar'' arayi~Jy­


la dogrudan bir ili§k:i iginde oldugu a~ttkllr. Marx ve Engels borjuv-.u:inin devrim-
ci ozclliklerini stralarken, bu ozelliklerin en onemlilerinden birinin "evren$elle~­
mi~ egoizm" oldugunu soylememi§ler miydi: "Burjuvazi denetimi ele g~irdl~i
her yerde, tiim ataerk.il, Jarsal ili~k:ilere son verdi. insanlan 'dogal !istlerine' bag-
layan her ti.irden feodal ba&l acm1astzca par~taladJ , insanla insan arasmda ~tplak
oz--;Jkardan, duygusuz 'nalcit Odeme'den b~ka bir bag buakmad1.En goksel, ate§
li d.ini heyecanlan, §tivalye heveskiirllgmJ ve ucuz duygusalhklan, egoist hesap-
lann buzlu sulannda bogdu." (Marx-Engels, Komiinist Manifesto)
7.1mmanuel Kant, "Idea for a Universal History with Cosmopolitan fntent",
The Philosophy ofKant iyinde; 9ev. ve yaYJmlayan Carl J. Freidrich, New Yml...:
Modem Library, s. J16.
166 <;oKBiLM1~ OZNE
y1s1Z kesi§en gii9 vardtr, sonsuz bir vektorel paralelkenarlar d izisi; bunla-
nn da bir tek bile§kesi vardtr: Tarihsel olay. Bu da bir btittin olarak bilincr-
sizce ve iradesizce i§leyen bir gticiin iiriinti olarak gortinebil ir. <;:i.inkli her
bireyin yapmak istedigini ba§kalan engeller ve ortaya crlkan hi9 kimseoin
istemedigi bir §CY olur. Bu ytizden tarib bugiine kadar bir dogal stiret;: gibi
ilerlemi§tir ve esas olarak aym hareket yasalarma tabi olmu~tur. Aocak bi-
reysel iradelerin -ki bun1ann her biri kendi fizik.sel kurulu§lmun ve di§Sal,
son kertede ekonomik ko~Llann (kendisinin ki§isel ko§ullanrun ya da ge-
ne! olarak toplumun ko§ullanrun) kendilerini zorlad1gl §eyleri arzular- is-
tedikleri sonucu elde edemedikleri, ancak bir ortalamada, ortak bit bile~­
kede kayna~tlklan gercregi, bizi bunlarm stfu hi.ikmiinde olduklan sonucu-
na vardmnamai.J. Tersine her biri bile§keye katlada bulunmU§ ve bu olcrii-
de de o bile§kede i9edlmi§tir.s

Gori.ildiigii gibi, Engels Kant'1 neredeyse kelime kelime tekrar-


larken, bir yandan da onun dogaya ama~hllk atfeden onermesine
("dogarun bilmedikJeri bir amacm1 ger~ekle~tinni§ olurlar") mater-
yalist bir a91klama da getirmi§ oJur: "Bu yiizden tarih bugiine kadar
bir dogaJ si.irecr gibi ilerlemi~tir ve esas olarak aym hareket yasala-
nna tabi olmu§tur." Ku~kusuz bu a~amadaki kilit kelime "gibi"
dir; yani tarih dogal bir siire~ degildir, ancal!c her biri kendi ama~Ja­
nrun pe§inde ko§an (ya da ko§tuklanm sanan) bireyler, sonunda or-
taya hi9 beklemedikleri bir sonu~ ~lkmca, bu siireyteki ger~ek fa-
ilin, oznenin doga olduguna hiik:mederler. Oysa ozne(ler) kendile-
ridir ashnda, yalnJzca kastedilen ile ortaya ~tkan arasmdaki tutar-
SlZhgt anlamland•rabilmek i9in ba§ka, yabanct ve "list" bir ozneye
ihtiya~ duymaktad1r lar.
Bu ozneye tann(lar), kader, doga ya da zorunluluk demek onem-
li bir fark yaratmayacakbr. Her durumda, insanJann kendi edimleri-
nin ortak sonucu olarak ortaya 91kan, ancak her birinin kendi ozel ni-
yetlerinden farkll bir sonu~ olu§turan bu btiti.inle§ik, bayali ozne, uy-
garltk dedigirniz §eyin var oJmasnn saglayan temel unsurdur. Bu
unsur tek tek bireylerin ruhsal varhgma superego olarak dahil olur.
Siiperego-fiilleri diyecegimiz §ey ise, her bireyin kendi id ya da ego
fiillerinin iistiinde, ona daba tist, yiice bir varllgm emirleri ya da ira-

8. FriedJ:ich Engels, "Joseph Bloch'a Mek:tup", 21 Eylill!890.


MADUNLARlN KOSTAHLIGI 167

desi gibi gori.inen, ancak i~selle~mi§ bir bi~imde i§lev gosteren fiil-
lerdir. "Harekete ge~me"yi, hele hele koJektif/alt!ist edici bir bare-
kete ge~meyi zorla§tlran. batta ¥ogu durumda olanakstz bale getircn
siiperegodan ba§ka bir ~ey degildir. Tarih (yani smtfh toplumlar ta-
rihi) boyunca her bakim SlDlf, oncelikle bu kolektif sUperego i.izerin-
de egemenJik kurarak hakim olmu§tur. Her hakim s1.mf, toplumun
btiyi.ik ~ogunlugunu olu§turan ezilen ve yooetiJenlerin kolektif si.i-
peregosu tizerinde denetim kurabildigi ol~iide ve s!irece hakim ola-
rak kalabilir.
Kant'm tarh§masmm tarihi 1784: Bundan sadece be§ yll sonra,
taribteki ilk "bi.iylik devrim" ger~ekle~ecek ve yiizbinlerce insarun
telcil eylernleri biitlinle§ik, tek bir eyleme donli§erek, koca bir "ka-
dim diizen"i ytkacak. Ama bundan da lit; ytl sonra, l792'de, o "bi.i-
tlinle§ik lek eylem"in saruld1~ kadar bliti.inle§ik olmadJ~ ortaya ~·­
kacak: Ti.im tekil iradeler, kendi bireysel amar;larmm pe§inden ko-
§arken birbirlerini ortadan kaldrrmaya gayret edecekler; yalmzca
Robespierre Danton'u degil, sokaktaki isimsiz adam da oteden beri
kaptsmtn online Jagtm suyu doktligti iyin gtctk oldugu kom~usunu
giyotine yollarnaya ba~lad!gmda, devrim kenctini yok edecek. Ta ki
1799'da Napoleon duruma el koyup yeni bir biitlinlC§ik:, tek irade
(1801 itibariyle imparatorJuk iradesi) tesis edene kadar.
Peter Weiss'm l964'te yazdt~ Marat/ Sade, Franstz Devrimi'nin
tam bu donemini, Jean Paul Marat ile Marquis de Sade arasmda ge-
9en hayali bir dizi tarti§rna e§liginde anlattr. Sade'm devrime kah-
lan tek tek bireyler hakkmdaki (hayali, ama pekaJa da kendi agzm-
dan 91krnl§ olabilecek) sozleri §Unlar:

<;orbalan yarum§ttr bar bar bag1.mlar


Daha iyi bir ryorba is:in
Kadmm kocas• boydan fakirdir
Daha uzun bir koca ister
Adamm kans• s1skarun tekidir
Adam daha etli butlu bir .kan ister
Obiiriiniin ayakk:abtlan vurnr ama
Koffi!iusunun ayakk:abllar1 rahatttr
~airin imgelemi ttikenmi§tir
Yeni imgeler bulmak is:in ry1rpmrr
168

BaWcr;1 saatlerce bekler oltasmtn b~tnda


Ama bir ti.irlii bahk vurmaz
Sonunda hepsi birden devrime kallltrlar
San1rlar ki devrim on lara her ~eyi verecek
Bir bahk
Bir §iir
Yeni bir rrift ayakkab1
Yeni bir kan
Yeni bir koca
Ve yorba dfinyanm en iyi rrorbas1
0 yiizden tlim saraylan yakap ytkarlar
Ve bir de bakarsm
Her ~y eskisi gibi
Gene olta bo~
Berbat mtsralar
Vuran ayak:k.abalar
Yatakta arkam donlip yatugm bir e§
Ve gene yantk <;Orba9

insanlar devrime tarihte yeni bir ylgtr ac;:mak ic;:in, adalet, e~itlik,
karde§lik ve ozgtirli.ik ictin mi kattltrlar, yoksa Sade'tn saydtklart gi-
bi stradan, herhangi bir yi.ice ahlald dayana~ olmayan, bencil ne-
denlerle mi? Hadi Weiss'm verdigi omeklerin abarllll oldugunu ka-
bul edelim; ac;:hk, zalimlerin zulmtln olc;:i.isiinil kacr•rmasJ ya da ka-
zamlmasJ imkans12 bir sava§ta cepheye lrurban oJarak yollanmak
gibi nedenler de asJJJlda "tarihte yeni bir y1g1r ac;:mak" amacma pek
uymuyor. lnsanlar ba§ka rrare kalmadtgmda, ekmek, daha az zuliim
ya da ban§ gibi Laleplerle harekete gec;:ebiJirler. Ancak bu harekete
gec;:i§ ilJe de bir devrime yol aymaz: Eger hakim stmflar bu taleple-
ri reformlar yoluyla, ya da kendi ic;:lerinde iktidann el degi§tirmesi
yoluyla kar§tlayabilirlerse, di.lzen yara almadan kalLr. Eger bakim
s1mflar bu talepleri hic;:bir §ekiJde kar§tlayamayacak kadar gilc;:si.iz
ya da isteksizse, o zaman devrim gUndeme gelir. Lenin'in ifadesini
ku1lanacak olursak:
Ezilen k.itlelerin eski bir;imde ya§arnamn imkfulSlzLJguu anlaytp degi-
§iklikJer talep etmesi devrim ir;in yeterli degildir: Devrim irrin, somlirenle-

9. Peter Weiss, Marat/Sade, Londra: John Calder. 1965, s. 68-9.


MADUNLARJN K0STAHLJ61 16')

rin de eskisi gibi y~aytp hUkmedememesi gerekir. Devrim ancuk ktllclcr


eski rejimi istemediklerinde, hllkimler de eskisi gibi yonetemedildennde
b~anya ul~abiJir.•o

Demek ki, madunun maduo olmast, harekete geymek ir;in y~ter·


li degil: HUkmedenio de kendi hllimiyetinin ko~uiJann• silrdUrme
konusunda yap1sal bir sorun ya~amast gerekiyor. Ancak bu madun-
lann ayaklanmayacaklan anlamma gelmiyor tabii; madunlar ayak-
lanabilir, var olan dlizenin gUndelik y~am ko~ullanm aiiUst edebi-
lir, yagma yapabilir, makineleri krrabilir, i~yerlerini ve yonetim ku-
rulu~lannt c;aiL~maz hale, Uretim arar;lann1 ve i.irUnUn kendisini de
kuiJan•lmaz hale getirebilir. Mesele ~urada ki, bi.itUo bunlar devrim
demek degildir. Devrim dedigimizde anl~tlmas1 gereken, bir top-
lumdaki smtfsal ili~kiler yaptsmm tUm bu altiist olu~ silrednden
gerrerek ya da gerrmeyerek (muhtemelen ge~rek) temelinden de-
gi§mesidir. Madun diye, yani sm 1f mUcadelesi ic;indeki konumuna
gore degil de herhangi bir toplumsal hiyerar§i irrindeki konumuoa
gore adland•nlao bir fail ise, bu degi§imin oznesi olma yetenegine
sahip degildir.

~~~~ Sm1f1 Madun Mudur?


Giintimilze gelmeden once. tarih boyunca gerr;ekle§tigini dil~UodU­
gUmilz devrimlere bakarak madunJarm bu devrimlerde oynad1klan
rolti yerli yerine oturtmaya rralt§ahm: Avrupa tarihinin en 5nemli
donUm noktalanndan biri, temel tanmsal Uretimin neredeyse !U-
mi.iyle kolelere yapnnldtgt ve bu yolla da toprak sahiplerinin dJ~tn­
da, bo~ vakti olan. felsefe. sanat, soyut bilim ve zanaatle ugra~ma­
ya vakil bulan bir §ehirli Stntfm olu§tugu ktileci tiretim ramnda.n,
feodal dedigimiz ve yan-ozgilr (kendi bedenleri ve ya~amlon Uzc-
rinde hak sahibi olan) serflerin i.iretimine dayah. ademimerkc.dyel
~i i.lretim tanma gerri§tir. Bu ge~i§te ezilen struftn, yani k6lclenn.

10. Leni n. Sol Komiinizm, Bir 9oc~kluk flasta/igr, ~v. Mu1.tlffl.:r Erdost,
Ankara: Sol, 1999.
170 ~KBiLMt$ 6ZNE

ve di~er madunlann, yani esas olarak kadtnlann ve daha soora da


zannat~ilerin ne gibi bir rolti oldu? Ko le isyanlanrun bu donil~ilm­
de tayin edici bir rol oynamadagm1 biliyoruz: M.O. 2. ve I. yiizyal-
larda ilk ilcisi Sicilya'da U~Unctisti ise italya'da (me~hur Spartakils
isyam) ger~ekle~en tit; kole ayaklanmasa, var olan toplumsal ve
ekonomik yapaya degi~tirmek bir yana, tersine Cumhuriyetten im-
paratorluga g~i~in yolunu at;arak peki~tirdiler. Koleci diizenin so-
nunu getiren, ic;sel , yaptsal bir unsur degiJ, dt~sal bir unsurdu: Ba-
nda kuzeyden gel en barbar a~iretler, Doguda ise bir yandan Bata ve
ayna barbarlar, sonra da daha dogudan ve gtineyden gclen Araplar
ve Tiirkler.
Aym biyimde, "feodalizmden kapitalizme ge~if diye adlandar-
dtgamaz silreyle de, hiikmedenler ve tabiler, ezenler ve eziJenler
arumdaki miicadele, bu :.Urecin sonucundakl yeru hlikim stmfm
olu~umunu n dinamigi de~ildir. Koylil isyanlan, §ehirli yoksullann
ba§kaldarmalan. yalnazca ilyiincil bir smtfan, burjuvazinin egemen-
ligi i~in zemini hazarlar. <;ilnkU ne koyltiliik. ne de §Chir yoksullan
blr bakim stmf olarak orgUtlenme yetenegine sahlptir: Ba~anll bir
koylil ayaklrulmast, olsa olsa loprak mUJkiyetini aym ekonomik
ili~kiler silsilesi i~inde yeniden diizenleyebilir, bau toprak sahiple-
ri mUiksiizle§tirilirken baza toprakstz koylUJer kOyUk toprak sahip-
lerine donii§iir, ancak uzun vadede bunlarm hepsi tarJmdaki kapita-
listJe~me egilimine kurban gidecektir. ~ehir yoksuUan da aym so-
rundan mustariptir: AyaklandlkJan zaman yeni ve var olan diizen-
den radikal biyimde farkh bir projeyle ortaya gtkmazlar; var olan
diizen i~inde mall arm ve gelirlerin yeniden bolU§Umiinil talep eder-
ler ve bu yolla da hakim s an aft gU~silzle~tirirler. Bu ise uzun vadede
yaJmzca yeni hakim samf adaylanna iktidar miicadeJesinde yol a~­
maya yarayacakttr.
Bu gidi~ata kar§J ~tkmaya ~~an nadir omeklerden biri, 1642-
49 arasmdaki Jngiliz iy Sava§t sarasmda Kazzct (ya da Hakiki Diiz-
leyici) diye adlandmlan isyanca grubun onderlerinden biri olan Ger-
rard Winstanley'dir. Esas i§i 1erzilik olan Wins~anley, iy sav~ sara-
smda devlet topraklarma el koyup "kazmaya" ba§layan §ehir ve ktr
yoksullanrun Leorik geri plarunJ haztrlayan bir iitopyacJydJ. Yeni
MADUNLARIN K0STAHLIC'il 171

Hakkaniyet Yasas1 ve 6zg/1rliik Yasas1 bildirgeleri, kaynug111t in


cil'den alan Utopyact bir komtinizm vadediyordu. Winstanley in
cifin e§itlik~i koklerine d6nU~ anJanuna gelen bu "onerilerini". bnt
naz bir pUriten olan OLiver CromweU'e sunmu§tu; ancak inc·il'in 01
gtirli.ikyti ve e~itlikyi yarundansa yasaklaytct ve hiyeraNiik yantnt
alarak kendi diktatorltigUnUn temeli yapan Cromwell, Winstanley'
yi ciddiye almadt. Yorenin toprak sahjpJeri parah asker birlikJeri
toplayarak Kaztctlan ezdiler, Winstanley ise hayalmt bir Quaker
olarak stirdUrdti ve unurulmu§ biri olarak oldti. Cromwell' in yenilgs
sinin ve onu izleyen otuz ytlltk restorasyon doneminin ardtndan. in-
giliz burjuvazisi 1688'deki "Muhte§em Devrim" le bu kez kesin ola-
rak iktidara geldiginde, iHifak yaprnast gereken smtf(lar}tn madun-
lar degil yenik aristokrasinin kaltnttlart oldugunu yoktan anla011~ll.
Benzer bir oyktiyti Franstz Devrimi iyin de anlatmamtz mUm-
ki.in: 1792-1794 ytllan arasmda sans-culolles'un ("Donsuzlar", am a
asltnda soylulara ve ~ehirli orta smtfa ozgii dize kadar gelen panto-
lon yerine uzun pamolon giyenler) onderi Jacques Rene Heben ve
Les enreges'nin ("Kudurmu§lar") onderi Jacques Roux, Oevrimi bir
"Madun Devrimi"ne donti~ttirmek iyin sava§ttlar. mtilki.in yoksullar
arasmda payla§tlmasmt, li.lm ekonomik ve politik ayncaltklann or-
tadan kaldtrtlmaslDl savundular. Herbert Robespierrc tarafmdan
(ve Robespierre'den az once) giyotine gonderildi, Roux ise ikisin-
den de once, yargtlanmayt beklerken hticresinde intihar cui. Fran-
SIZ Devrimi (onderleri bunu bilmese de) mtilklin, liretim ara~lartntn
ve sermayenin daha da yogttnla~mast, milmkOn oldugu kadar az sa-
ytda elde toplanmast sonucuna yonelik bir devrirndi, o ytizden bir·
iki "donsuzun ve ~ugmm" hayaUeri tarafmdan amacmdan sapunla
cak degildi. Ancak sans-cu/oueslar ve enrages'ler (gene bilmedcn
de olsa), devrirnin hlZlm keJ>meye, donti~timOn ingilterc'dcki gibi
uzl~ma ve anla§ma yoluyla ytirtimesini saglamaya niyetlcncn Gi-
rondin'lerin ortadan kaldtnlmasma onayak olarak, "bilselcr pek de
aldmnayacaklan [bir §eyi] yapmak i~in ~ah§"Dll§ oldular (Kanl).
Tarihteki ti.im bu madun/isyanc1 stmOarrn ortak iki oze lli~i var.
Birincisi. kendilerini bir hakim stmf olarak orgOtleme yetene~indcn
yoksunlar. Kolelerin blikim smtf olarak orgOtlenmesi na.,tl mUm-
172 c;:oKBILMi~ OZNE

kOn olabilir? Olsa olsa tek tek kolyler (o da ancak 9ok k.Uyii.k bir kts-
m•) kole sahipJerine don~bilir, geri kalanlan da yeniden kole ha-
Line getirirler. DolaytsJyla koleler, "kole" ve "efendi" konumlanm
orradan kaldlfamaz, bu konumlan dolduran ki§ileri degi§tirebilir
ancak. Aym §ey, omegin llimpen proletarya ir;in de geyerli. LUmpen
proletaryo hakim smtf olamaz, ama ayaklamp egemen dOzeni sarsa-
bilir. bu arada da bu1 IUmpenler (kendi struflanndan biiyi.ik bir r;o-
gunlugun omuzlanna basarak vc onlan yeniden a~ag1 iterek) kendi-
lerini hfikim stntftn arastna yOkseltebilir. Bu omekte de konumlar
sabil kahr, k.onumlan dolduran bazt ki~iler degi~ir. Ktsacast madun
sm tf, yalntzca madun olmasma dayanarak var olan stmf ili~k ileri ­
oin yapiSim degi§tiremez. ikioci olarak, madun smrflar, egemen Sl-
ntllarla kavgaya tutu§salar da, bu mUcadelede kendilerini de bir SJ-
mf olarak ortadan kaldmna yerenegine sahlp degildirler. i syanc1 bir
kOie grubunun i9inden baztlan konum degi§tirerek, diyelim ktic;:i!k
toprak sahibine ya da ~ehirli zanaatytlara donil§Seler de. bir smrf
o/arak koleligi ilga edeme7ler; llpla lilmpen proletarynmn IUrnpen-
ligl, kOyUk burjuvazinin kilc;:lik burjuvah8• ilga ederneyecegi gibi.
Var olan stmf ili§kilerinin yap•smt ve dolaytstyla Uretim ili~ld­
Jerinin formunu ve toplum yaptstnt degi§tirebilecek olan. madun St-
mnar degildir: Tarihte bu donil~Umleri saglayanlar ya dt§sal unsur-
lar ohnu§tur ya da madun konumda olmayan ve egemcn stntf/ezi-
Jen smtf iki liginden gorece bagtmstz kalarak geli§ebilen ara suuf-
lar. Kapall bir toplum yaptSJ i~indeki temel smtf ~eli§kisi, o yap1y1
daima ytktma doWu goti.lriir. HAkim stmtlar egemenliklerini ve var
olan iiretjm i~lilerinin ifadesi olan mUikiyet bi~imlerini korumak
ic;in ~trpmtrkeo hi~bir devrimci hamle yapamazJar; ezilen smtflar
ise aten egemen ideolojinin dt~ma ~lkarnadlkl8fl ir;in farkh, aJter-
natif bir toplumun hayalini kuramazlar (dilleri yoktur), somtirii da-
yantlmaz oldugunda ise ayakJamp diizeni sarsarlar, ama bu yeni bir
toplumsal yaptya gidi§ten ziyade, var olan yapt i~inde bir gerileme,
9tikiinru. yagma ve ytlam anlamma gelir. Devrimci adtm daima bu
ezen/ezilen ikili~inio dl§mdaJJ gelecektir. Ya cografi olarak dt~an­
dan (barbarlar gibi), ya da toplumsal olarak ezen/ezilen ikiliginden
dJ~8flda geli~me f1rsattnt bulmu§ iifiincii bir unsurdan (burjuvazi
MADUNLARJN K0STAHWCt

gibi). i§~i sm1fmm tarihteki tUm madun sm1flardan (vc tum mll'>
takbel egemen s1mflardan) farla tam da bu noktadadtr:
Daha onceleri avanlajh konuma gc~en tUm sm•flar bu kazand1klan ku
numu, toplumu kendi mlllk edinme ko~ullanna labi kllara.k ~a~laml~llr
maya ~ah§ular. Proleterler ise. keodi eski mtilk edinme tarzlanm vc bOyle·
cede ttim eski millie edinme larzlarm• ilga cuneden, toplumun ilretici gll~;
lerinin efendisi olamazlar. Kendilerine ait. gUvcnce altma alacak ve koru
yacak bir ~eyleri yokiUr Laten; misyonlan bireysel mlilkiyetin tUm e~ki gO
vencclerini ve garnntilerini ortadan kald•rmakttr.u

Marx ve Engels'in bu ifadeleri, i§~i smtfmtn tarihte ncden ben-


zersiz. oldugunu ortaya k:oyar: t§~i sm1f1 kendjsinden onceki lilm
hlikim s•mf adaylanndan farkudJr, ~ilni...U koruyup kollayacag•. ge-
li~imioin onlindeki engelleri k:aldtracagt, kendisine ozgO bir mulki-
yet/egemenlik ili§kileri silsilesi yokwr. Dolaytstyla, var olan ege-
menlik/mOlkiyet ili~kileriru kaldmrken, bir smif olarak kendi va-
rolu~ ko§ullannt da ortadan kald1rtr. Ote yandan, i§~i smaf1 kendi-
sinden onceki tOm madun/isyanc1 smttlardan da farkhdtr, ~linkil
burjuvazinin egemenligine kar§t mticadele silrecinde kendisini (gc-
~ici de olsa) bir hakim stmf adayt olnrak orgtitleyebilir. Kendisme
(ge~ici) bir dil, (geyici) bir egemenlik ili§kileri sistemi, (ge~ici) bir
tiretim iJi~kjJeri orgiltlenmesi saglayabilir. <;iinkti kapitalisL toplum
yaptst, toplumun (burjuvazi dt§tndaki) ttim katmanlannt ayn~mak
zorunda btraku, aydmlan, kii~tik burjuvalan, teknokratlart ve bti-
rokratlan i§~ile~ririr. bunlann i~inden seykin kesimleri ise (burju-
vala§tmnasa bile) kapitalistle§tirir. Ku~kusuz bunahmda olmad•gt,
geni§ledigi donemlerde bu tabakalara (ve haua i§~i Stntfmm bazt
ayncahkl1 tabakalanna da) gerekli (maddi ve ideolojik) rU~vetleri
vererek onlart ani haJde tutabilir, kendj i§birlikyisi haline gctircbi
lir. Ama uzuo vadede, tUm bu tabakaJar, satacak emek gil~lerinden
b~ka bir ~eyi olmayan proleterler haline gelmi§ olacakur. Borsa vc
hisse senetli §irketler/devletler bu tabakalarda millk sahibi olduJ...-
Ian yarulsamasmt yaratsa da, ilk §iddetli bunal1m (ttpkt 1929'da ol-

II. Marx ve Engels, Komiinist Manifesm. 1848.


174 <;OKB1LM1~ OZNE

dugu gibi) o "millk"iio degersiz bir kagtt paryasmdan ba§ka bir §ey
olmadtgmt gosterecektir.
Demek k.i i~9i stmft hakim smtf olarak orgi.itlenme potansiyeli-
ne sahip oldugu i~in tarihteki diger madLID smtflardan, ancak bu po-
tansiyeli kaltc1 bir olgu haline getirmesi imkiinstz oldugu iyinde di-
ger mi.istakbe1 hakim smtflardan farkltdtr. i§yi stntft ancak dev ri m-
le i~~i stntft olur ve devrim siirecinin son a ermesiyle birlikte de ken-
disini (ve diger smtflan) bir(er) stntf olarak Hga eder. Bir smtf ola-
rak orgi.illenmeyi ba§aramad.tgmda, antikapitalist bir devrim si.ire-
cini b~latma<;t mlimkiin degildir. 6te yandan, bu orgi.itlenmeyi ka-
hct hale getirmeye kalkugmda (ya da devrim siireci §U ya da bu ne-
deole sonlanamadtgmda) ise, kendi i~in den bir tabaka ayn§arak ye-
ni hakim stmf• olu§turur. Bu yeoi smtf amk burjuvazi degildir bel-
ki. ama M//i kapitalist bir smtfttr, ve SSCB orneginde gordiigiimiiz
gibi, yerini erg~ o mevkiin me§ru sahiplerine, yani burjuvaziye
buakacakll r.

Etnik Madunlar ~~~i Sm1fmtn Yerlnl Alabilir ml7

Madun kavramtnm bir yanmt, yani verili bir illke smlflan iyindeki
smtf farkbhklart ve struf miicadelesi actsmdan anlamtnt tarU§maya
~alJ§!tk. Oysa madun yalmzca stmfsal kooumlar i~in ge~erli o lma-
yan, hatta s truf konumlannm dt§tnda kalan, ya da smtf iH§kileri ta-
rafmdan tam olarak iyerilmeyeo egemenlik ili§kilerini de kapsayan
bir kavram. H atta, ortaya attlt§J bile, toplumdaki rum dinamikleri
ve egemenlik ili§kilerini siirekli olarak verili smrtlar arasmdak.i
mucadeleyle aytklamaya ~ah~an ortodoks (sanki) Marksist yakla§J-
ma bir tepkl olarak gel i§mi~ti r denebiJir. Oysa t>zellikle somurgeci-
lik ve emperyalizm donemlerinde ortaya ~tkan ba~ka bir maduniyet
ili§kisi, beyaz Avrupa!J'nm san, kahverengi, siyah, kJrm1ZJ derili
Asya, Afrika, Avustralya ve Amerika yerlileri iizerindeki egemenli-
gi temelinde yi.ikselir. B u egemenlik ili§kisi yeni madunlar olarak
"ezilen halkJar" kavramm1 one y1kar1r, ki ilk bak.t§ta anlam!J, hatta
kayJOJimaz g5riinen bu yeni kategori, uzun vadede ciddi sorunlara
gebedir.
MADUNLARIN K0STAHL10£ 17'1

"Ezilen halk" kavram1 III. Entemasyonal'in 1920 BakU Kurul-


tayt'oda "Diloyanm Proletaryast" olarak. tescil edilmi~ti. lnsanlann
kafasmda belirli bir imge yaratma ama~b bir metafor olarak fayda ·
lJ saytlabilir bu ifade (hele "proletarya" kavrammm kendisinin de
bir metafor oldugu dil§liniiltirse). Ancak bunu izleyeo y11lar boyun-
ca bir yaodan ABD'nin Wilson Doktrini'nio, ote yaodan da ill. En-
temasyonal'in baskistyla bu adlandtrma bir tlir ameottiye donii§tll-
giinde sorunlar da ortaya 9ikmakta gecikmedi. Proletarya kavramt-
run Marx i9in neden ozel bir anlam ta§tdl~nt tartt§IDJ§ttk: Proletar-
ya kahc1 bir bilim smt.fa donii§emeyecegi, kar§1llyla birlikte ken-
dini de yok etmek zorunda oldugu i9in par excellence devrimci st-
mfttr Marx'a gore. Oysa "ezilen halklar"m bOyle bir ozelligi yok-
tur. Ba§anh bir ulusall<urtulu~ sava~1 sonrast, o "ezilen halk"m bir
boltimil bal gibi de kahc1 bir hlikim stmf olarak orglitlenebilir: Ni-
tekim 20. yilzytl tarihi bunun oyki.ileriyle dotu. Dstelik bu yeni ha-
kim smtflar, eski somiirgeci ya da emperyalist egemenlere gore da-
ha insafu, daha adil, daha akilct olacak diye bir §art da yok. Tersi-
ne, bir9ok ornekte yeni hakirn stmf(lar)m eski egemenlere gore 90k
daha vah§i bir kapitalizmin in§asmda oe kadar ba§anh oldugunu
gorebili yoruz.
Ancak. bir zamaolann maduolarmm yeni egemeolere donii§lir-
ken asla terk etmedikleri bir §ey var ki, o da "madunluk soyleml"
nin kendisi. Bunu be1ki de eo iyi ornegini israil devletinin politik
yaptsmda gormek mi.imki.in. Etrlik bir grup olarak tarihinin bi.iyilk
bir bOli.imi.inii diasporada ge9iren, hangi tilkede, hangi etnik gruplar
arasmda olursa olsuo aynmctltga maruz kalan, a§agtlanan ve en ni-
hayet tarihin en biiyilk etnik katliamlanndan birine ugrayao Yahu-
dller, kendi devlet1erini kurmalarlyla birlikte Filistin halkJ kar§JStn-
da egemenlere donli§tiiler ve astrlard1r kendilerine kar§t uygulanan
aynmctlt~, a§a~lamaYJ ve gettola§ttrmaYJ Filistinlilere kar§t uy-
gulamakta bir sakmca gormediler. Ancak bunu yaparken de "ma-
dun Yahudi" soylemini brrakmayt asla dil§i.inmediler; hatta tam ter-
sine, Filistiolilere kar§t uyguladtklan basktyt her adtmda kendi gc~­
mi§ madunluklan ile gerek9elendirdiler. Filistinlilerin Yahudilerin
astrlar boyu ugradlk.Lart hak:stzhklarda bireyler olarak ya da bir ka-
176 c;OKBlLMt$ CzNE

vimolarak birpaylannm bulunmamast ise bir ~eyi degi~tirmeml~ti.


Ge~ml§te hakstzltga ve zulme ugraml§ olmak, otomatik olarak hak-
stiltk ve zuli.im yapmamn gerek~tesi haline gelmi§ti 9oktan.
Ayru durumu·daha kii9iik 6l~teklerde de olsa ba§ka etnik kavga-
larda bulabiliriz: Tiirkiye 1974 K.Jbns i§galini (ve bu arada da bir-
yok K.tbnslt Rum'un hakstzhga ugramasmt, evini, yurdunu ve top-
ragmt kaybetmesini) Rumlarm Turklere uyguladtgt etnik temizlik
giri§irninin zorunlu bir sonucu olarak gostermeye ~talJ§tt, k1smen de
hakhydt. Enneni diasporast ASALA'mn 1970'Ier ve '80'lerdelci teror
eylemlerini 1915 tebcir/katliamtruo ka~tmtlmaz bir sooucu olarak
gosterdi; ate yaodan TC devleti de 1915 tehcir/katliamtnl Ermeni
Ta§nak ve Hm9ak orgiitlerinin Dogu Anadolu'daki etnik temizlik
giri§imleriyle gerek9elendirdi. ikisi de ktsmen hakhydtlar. Radi-
kal/koktendinci islam orgiitlerinin ve baz1 Filistin kurtulu~~uJan­
nm bombalt intihar saldmlan, gunalmz sivilleri ve zaman zaman
90cuklan vurdugunda gerek~te bazu·: Biz zaten madunuz. Oyleyse
her §eye hakklrmz vm: Bizim eylemlerimiz daha ba§lan, biz madun
oldugumuz i(in hakll.
Oysa milliyetyi/trk9t saplanttJardan biraz stynlmt§ bir bakl§,
kendisirli madun olarak gormeyen/tarumlamayan tek bir etnik kat-
liam oznesinin bile olmadt8Jru gosterecektir bize. Kuzey Amerika
yerlilerini bire kadar bran somilrgeci/ ABD yonetimleri, "vah§i" Kt-
ztlderililerin elinde zulme/tecavi.ize ugramt§ madun beyazlann ko-
ruyucusu roltindeydi. Naziler bile, Ulkelerinin mali kaynalclanru d~­
netleyerek Alman halkmtn yoksulluguna (madunluguna) sebep olan,
gozuni.i kar htrSI bi.iriimii~ Yahudilere kar§t haklt bir madun direni-
~i gosterdiklerini iddia ediyorlard1.
Bi.iti.in bu omekler bize, aslrnda her egemen soylemin i~Yinde
ge9mi§e ait bir ~ekirdek olarak bir madun soylemi ta§tdtgrnJ, ve ay-
ru §eyi tersten okursak, her madun soylemlnin potansiyel olarak bir
egemen soylemi oldugunu gostermiyor mu? Ku§kUSUZ terimJeri
boyle se~Ytigimizde, aslmda Hegel'in efendi/k61e diyalektigindeo
pek de farkh bir §ey soylemekte olmadtgtm a9tk1Jk kazanacaktu:
Efendilik/Kolelik ikiligi (aslmda daba net bir 9eviriyle Efendi/
Bagm1lt ili§lcisi) kar§tltk!J olarak birbirini gerektiren, biri digerini
MADUNLARlN K0STAHU(H l/7

kaymJlmaz kllan bir ili~kiyi temsil eder. Bu ikiligin parametrclcs i


iyinde kalacak olursak, koleligin, bagtmlth~n sonu yoktur. KOic is
yanlan aslmda Efendi/Kole ili~kisini bir sarmal halinde yeniden vc
yeniden Uretirler. Ku~kusuz bu yeniden iiretme ksssr donglisi.inde
sabit kalan, bir bireyler topluJugu olarak efendilet ve kOleler (yani
Efendi ve KoJe kimlikleri) degil Efendilik ve Kolelik konumlandlf.
Di.ini.in kolesi bugiintin efendisi olabilir, bugiinkii efendi (omegin
yenik dii§illen bir sava§ sonrasmda ya da bir devrim veya k~s­
devrim sonucunda) yarm koleye doni.i§ebilir. Efendilik/Kolelik iJ<:i-
liginin kendisi konumsal olarak inkar edilmedigi siirece, yani bu
iki konum beraberce yeni, i.icriincii bir konum tarafrndan reddedilip/
i<yerilip/a§tlmadJ~ (Hegel'in Aujhebung kavranurun ba§ar!Stz bir
crevirisi) siirece, efendiler ve koleler degi§ir ama Efendilik ve Kole-
Lik oldugu gibi kabr.
Marx'm proletaryaya yiikledigi ozel i§lev, tam da bu noktadad1r:
Proletarya (ama 19. yiizytl smai kapitaHzmi icrinde tarumlanan ozel
proleterler degil, Proletmya konumu), Efend.i/Kole ikiliginde ko-
nurnlan sabit b1ralap kendisini Efendi konumuna yiikseltgeyemez;
kar§ltmJ yok ederken kendisini de yok etroek ve yeni, uc;iincii, a~km
(ve kesinlikJe kendisi-olmayan) seyenege yer acrrnak zorundadsr.
Buradan da gorebiliriz ki, bu i§lev hiybir etnik ozneye devred.ile-
mez, proletarya hir;bir etnik ozne tarafmdan ikame edilemez.

Madunlugun lkincil KazanCJ


Buraya kadar "madun" kavramtrun yarar ve sakmcalan hakkmda
bOJUk por~tik degerlend.irmeler yaparak ilerledjk. ~imdi ise, cinsel
olsun, etnik olson, dinsel olson, tiirn madunlar iyin ortak olan (ve
onlar1 devrimci toplumsal kendiljkJerden rad.ikal bir biyimde ay•-
ran) ozellikleri bir araya getirmeye ba~Jayabiliriz. Ancak bunun i<rin
"madun" kavranurun iki belli ba§h kullarum1m birbirinden ayuma
hy1z:
Birinci anlamda "madun", nesneJ bir konumdur. Herhangi bir iki-
li hakim/tabi i~lcisinde, genetik-biyolojik yaplSl (cinsel vc etniJ<),
ya da kiilti.irel olarakkendi iradesi dt~mdaki ba§langty noktas1 (din-
178 QOKBiLMi~ OZNE

sel ve stmfsal) balammdan daha ba§tan tabi konumuna yerle§enler


i~in kullandtgxm1z bir terimdir. Ancak bu konum mutlak degildir.
Tek tek bireyler zaman i~inde olu§an tercihleri, kUltiirel ve cinsel ta-
vulanyla bu konumu temel alan, ancak onunla ozde§ olmayan ldm-
likler olu§tururlar. Hayata genetik-biyolojik a~1dan erkek (-ege-
men) konumunda ba§layabiliriz, ancak (heniiz tam olarak kavraya-
madtgimtz) bazt genetik etkilerin yam slfa, nihai olarak bir tercih
yaparak e§cinsel, transvestit ya da transseksiiel konumlanndan biri-
ni se~tigimizde, madun kimligini de benimsemi§ oJuruz. Gene ge-
netik-biyolojik a~dan kadm konumunda i§e ba~layabiliriz, ancak
erkek egemen toplumsal yapmm parametrelerini varsayim olarak
altp erkek kimlik ozellilderini benimseyerek madun konumdan kls-
men de olsa kurtulabilir, hatta h§kim konwnuna bile yerle§ebiliriz
(om. Tansu <;iller, Margaret Thatcher, Benazir B utto, Condoleezza
Rke). Bunun i~in yapmamiZ gereken, kendi biyolojik-genetik yapt-
mlZI degi§tirmek degil, erkek egemenligi iizerine kurulu var olan
yap1y1 yeniden ve yeniden iiretme gayretine aktif olarak katdmakttr.
Fanon'un soziinii ettigi "siyab derili, beyaz maskeli" Cezayir orta SJ-
mf/inteligentsiya tabakast, genetik-etnik madun konumundan kiil-
tUrel-smtfsal b§kim konumuna g~mekte olan kesimi tesil eder.
Bu verdigimiz omekler, Mkim/tabi b.iyera.r§isinde tabi konum-
dan b§kim konuma tu-manmamn (ya da buoa c.;abalamanm) omek-
leri. Oysa "madun" kavrammm ikinci tammmda, maduniyet bir ko-
numdan ziyade bir kirnlik ozelligini ta§u; bu anlamda da se~ilmi§­
tir. Yukanda verdigimiz israil ornegiode de ac.;tks:a goriildiigti gibi,
smlfsal-etnik olarak hakim konumu i§gal eden Yahudiler, hlWi rna-
dun kimligini korumakta da tsrarhd1rlar. Demek ki madun konumu
ve madun kimligi temelden farkh iki yap1y1 temsil etmektedir. Nes-
nel olarak maduo konumu terk etmi§ olan bir etnik grubun oznel
olarak madun kimligi korumaya ~alt§masJ, bizde bu kimligin ken-
dine ozgii bir avantast, ya da psikanalitik terminolojiyi kullanacak
olursak, bir ikincil faydast oldugu §iiphesini uyandmnal.Jdtr. Orne-
gin, gelir dtizeyi, toplumsal-kiilttirel goriintirltigii, ya§am taiZJ ve
dahil oldugu yan-legal egemenlik. ili§kileri ag1 a~1smdan tiimtiyle
hakimler safmda saytlmas1 gereken ibrahim Tathses'io, kendi etnik
MADUNLARIN K0STAHLIOI 17')

kokenine (Kiirt/ Arap) ve g~~ s1rufsal konumuna (in~aal ~~~i~o1)


stirekli vurgu yaparak madun kimligini korumaya yall§mast, ku~ku
verici, eo azmdan dil§ilodtirilctidlir. Bu tavnn iilke politikasma ya-
ytlmJ~ versiyonu ise, AKP'nin daha ortaya yJ.kt:Jgt andan beri kcndi-
sioi madun kimligiyle tarumlamast, ama hem ekonomik (ytik.sclcn
Orta Anadolu burjuvazisi) hem de politik aytdan bakim konumu el-
den blfakmamasJdtr.
Demek ki sormamtZ gereken soru §U: "Madun" kimliginin nastl
bir ikincil faydast, nasi! bir avantaG/s)J var ki, madun konumunu
yoktan terk etmi§ ve efendi/ egemen konumuna yerle§mi§ ki§i, grup,
tabaka, ulus ve Strutlar, bu k.imligi korumakta bu kadar tsrarh olu-
yorlar?
Bu soruya onerebilecegim cevaplardan biri §U: <;iinkii madun
kimligi, bize toplumsal siiperegomuzu ge~ci bir silre iyin bile olsa
asktya alma, yapabilecegimiz kottili.iklere hazlf bir gerekye sunma
imk:aru saglar. Filistinli genci ac1madan coplayan, kasten kolunu Ja-
ran geny israil askerinin geyici bir silre i<rin siiperegosunu "kapat-
mt§" olmast gerek.ir. Bu kapatmarun gerekyesi ise 1930'lu ve '40'11
ytllarda kendi atalarma kat§J i§lenmi§ olan cilri.imlerdir. 0 ctirtimle-
rin ozneleri ile kendi nesnesi olan Filistinli arasmda hiybir mantJk-
sal siireklilik ili§kisi olrnamast ise onu rabatstz etmez; <rtinkli "rna-
dun" kimligi (madun konumundan farkh olarak) mutlakttr. Ancak
sadece kimlik olarak degil konumsal olarak da madun olanlar ayt·
smdan bakttgtmtzda, tablonun fazla degi§meyecegini gortiyoruz:
Filistinli intihar bombaciSI, hedefindeki sivillerin, belki de yocukla-
rm, kendi madun konurnundan sorumlu olmadlldartrn bal gibi de bi-
Lir. Ancak o bir konumdan degil bir kimlikten, edinilrni§. benimsen-
mi~ bir yerden hareket ettigi iyin, mazereti bazlfdlf: "Ben madu-
num, ne yapsam mubah." Bunoktada arttk ge~iciolarakda de~il, te-
melinden ilga edilmi§ bir stiperegoyla kar~1 kar~1ya kalmz. Vicdan,
oteki'yekat§I i§lemez hale gelir, otek:i'yi mutlak olarak nesnel~tirir.
Ama ortadan kalkan yalfi!Zca superego degil: i§in sonu benligin de
ollimi.ine varacagt iyin, ego da btiytik Olytide silinmi~ durumdadtr.
Ku~kusuz intihar bombacJsl ya da caolt bomba dedigimiz ld§i-
lerin hareket saikinin, otekini gozeten, oteki ile bir arada ya§amo-
180 <;OKBIL~ OZNE

run kurallanm koyan si.iperego'nun dt§mda ve Uzerinde, c;ok daha


giic;li.i bir superego komutu oldugunu iddia etmek miimki.in. Bu in-
sanlar ge~ekten bir tann buyrugunu yerine getirmekte olduklarma
ve eylemlerinin sonucunda cennete gideceklerine inamyor da ola-
bilirler. Ama §unu da unutmamah: $arkhJar, Banh "terorizm" uz-
manlarmm sandtgmrn aksine, o kadar da saf insanJar degil. Kimse
tann adma konu§tugunu iddia eden ve saga sola cennette tapulu
arazi vadeden "onder1ere" kolay kolay inanmaz. Eger inaruyorlar
ya da inamyor gibi goriini.iyortarsa, ve bu yolda da canlanm verme-
ye goni.illil oluyorlarsa, bunun ardrnda onlann safuklarrndan ya da
cehaletlerinden ba§ka bir saik (de) aramak gerekir. Bu ise, ZiZek'in
stk slk: soziini.i ettigi, ki§isel y1kar arayt§rndan (ego) ya da "yiice bir
arna~tan" (superego) kaynaklananlann dt§mda kalan, salt diirtiisel
bir sailc, yani "id-kotiili.igi.i" olabilir ancak.l2 Kaybedecek zincirleri
bile otmayan, beocil <;tkarlan ugruna davranamayan, <;tinkii bu yl-
karlarm ger~kle§mesi ibtimalini bile goremeyen, ote yandan, ken-
disini bu duruma di.i§i.iren di.inyaya, dlizene, otekilere, herkese kar-
§1 pre-oidipal, dil-oncesi bir kin ve nefretle dolu olan madun, ken-
disine onerilen "cennette bir yer" masalma inanmasa bile, bunu bir
mazeret olarak kullanarak kendisini ve ula§abildigi herkesi imha
eder. Sadece "yapabilecegi iyin" yapar btmu: <;i.inlcii yapabilecegi
tek·§ey, kendisine bir iktidar (yani muktedir olma, yapabilme, bece-
rebilme) am saglayan tek fiil, bu geri doni.i§si.iz imba ftilidir. Ki§i-
sel c;lkarlannm olmasma bile izin verilmeyen, kendisinden daha
bi.iytik bir -simgesel diizene kelitnenio tam anlamtyla ait olamayan
lci§i, "ozne" olma gayretini tek, bi.iyi.ik bir eyleme topladtgmda, bu
eylemin saiki ancak ego olu§umunun da oncesinde var olan bir dtir-
tti, yani id-kottiliigu olabilir.

12. Slavoj Zizek, "Melancholy and the Act"; Tiirkc;esi Biri Toralitarizm mi
Dedi? ic;inde, c;ev. HaliJ Nalc;aoglu, istanbul: Ep<>s. 2006.
MADUNLARTN KOSTAI:ILIGI IKI

"Hakimiyet Madunundur!"

Bu en u~ ornekten geriye dogru gidecek olursak, zaman zaman IC,:I


nc belirli bir olumlama dozu da katarak "ay smtfm laneti" dcdiiH-
miz §Cy, yani madun kesim.lerin ofke)i, yLklCI dayrant§lan, devrim-
ci, doni.i§ttirticil olmaktan ziyade, intikamc1dtr. Ku§kusuz bu noktu
da soziini.i ettigimiz kesim daha belirli bir madun tabakas•; heni.iz
proleter oJamami§/asla proleter olmayacak, ancak yoksul, egitim
siz, iktidarsu. olan stmf, yani kisacas1, 19. yi.izytlda li.impenprole-
tarya olarak tarumlanan s•mf. Ki§isel olarak deneyimledigim bir or-
nek bu Slillfin davrant§ bi~mi hakktnda daha iyi fikir sahibi olma-
mJZa yardliDCI olabilir: istanbul orta smtfuun ve aydm yevresinin
§ehri terk ettigi yaz aylarma denk dii§en bayram gtinlerinde. ~ehir
merkezi, ozellikle de Beyoglu, "varo§lardan" gelen genyler taratin-
dan neredeyse istiJa edilir. Bu bolgenin mtidavirnleri tatildedir, on-
larm yerinj ise "madunlar" alm1~t1r. Bu "madunlar" geneUikle 15-
25 ya§lan arasmdadtr ve neredeyse hepsi de erkektir. Topluca yU-
rtirler, etraflanna iirkek ve dti§manca bir tav1rla bakarlar ve her flr-
satta sozlii ya da fiili cinsel tacizde bulunrnaya egilimlidirler. Boy-
le bir gtinde Beyoglu'nda ytirtirken, 15-20 ki§ilik: bir "madun deli-
kanh" grubuyla kat§tla§ttm. Birbirlerine sokulmu§, blok halinde
ytirtiyorlardt ve ortada gortini.ir bir neden olmamasma ragmen son
derece ofkeJiydiler. Yilri.iyii§lerinin bir noktasmda ropluca slogan
atmaya ba§ladJiar. Atttklan slogan §Uydu: "Sikilmi§ sosyete!" ~ i m­
di, bu ofkenin hakh nedenleri oldugu, o sloganrn anla§Jlabi lir oldu-
gu soylenebilir. Bu delikanh grubuna suurlt bir sempati bile duyu-
labilir. Ancak tarif ettigim durumdaki ~ok temel ve ~tok vahim bir
yanb§ gorUJdiigilnde, bu madun davram~mm gerisinde yatan tekin
siz ve deh§et verici srr da ~toztilebilir hale gelir: Bu sloganm atJJch
g1 gece, Beyoglu'nda sosyete filan yoktu. Orada olartlar alt-orta st
n1ftan insanlar, uzun sa~th rock'yu genyler, tatile gitmemi§/gidemc-
mi§ bohem entelekttieller ya da t1pk1 o gen~ler gibi bu "eglence me-
kamm" merak edip gelmi§ alt- ya da orta-orta slnlftan gen9 kwlat
ve delikanhlardt. Ancak bizim madun varo§ delikanJtlannm g6z0n-
182 <;OKBiLMI$ ()ZNE
.
de bun1ann ttimii (ki bu "bunlar"a ben de dahildim), "sosyete" idi.
Oysa "sosyete" o srrada giineyde bir yerlerde, gece kuli.iplerinde ve
diskolarda egleniyordu. En se<;kinleri zaten yurt d1~mdayd1. istan-
bul'da kalanlar ya 0 gen<;lerin kaplSlrun ontinden bile ge<;emeyece-
gi eglence yerlerinde, ya da yiik:sek gi.ivenlikli, korumall ve giiven-
lik kamerah siteleriodeydiler. "Sikilmi~ sosyete!'' sozli:i tacizine ma-
ruz kalan bizler ise sosyete filan degildik.
Eger bu hedef kaymasmm nedeninin masum bir yanll~ deger-
lendirrne, kendisinden olmayan herkesi di.i~man sayma, ya da ofke-
sini etinin ul~abileceginden <;tkarma gibi "anla~tlabilir" bir ~ey ol-
d uguna inansaydtm, sorun olmazd1. Ama o madun gen<;lerin onem-
li fantazilerinden birinin ger<;ek sosyetenin eglence yerlerinde ya da
yiik:sek giivenlikli sitelerinde gtivenlik gorevlisi ya da fedai olmak
ve o gece "sosyete" dedikle.ri orta smu i.iyelerini <;ogunlukla maksa-
dilll a§aD bir §iddetJe bu yerlerin kaplSlDill ontinden bile ge<;irme-
mek oldugunu dti§iindiigwntizde, "a<; Slillfm laneti" mitinin btiyiisti
de bozulur. Madunlann id-koti.iJtigU bemen hemen her zaman en
ayncallklt struflann uzun vadeli ama<;lart i<;in istihdam edilebilir ve
hemen hemen her zaman ortadaki stntf ve tabakalara, uzun vadede
de bu toplumsal yaptyt degi§tinneyi hedefleyenlere yonelir.
<;iinkti "madunlar" (yani slffifsal dlarak degil de yalmzca yok-
sulluklan/yoksunluklan ile tammlanan kesimler) bu toplurnsal ya-
pmm degi§mesini degil, siinnesini isterler; daha dogrusu bu toplum-
sal yaptmn si.innedigi bir durumu bayal edemezler. <;iinkii yalruzca
bu h1lkimiyet ili~kisi ile/i<;inde tammlanmt§lardrr, dolaytstyla bu .
halcimiyet ili§kisinin ilga oldugu bir durum, onlann i§gal ettigi ko-
numu da ortadan kaldrracak, onlan bir anJamda yok edecektir. Ma-
dun konumunda olmanm ofkesi, o <;ok gii<;lii ve tehlikeli toplumsal
potansiyel, i<;inde madun olduklan yaptyJ degi§tirmeye degil de,
intikam almaya yoneldiginde ise, ayru bakimiyet ili§kisini yeniden
tiretmekten ba§ka bir i§e yaramaz: Yenilseler de, geyici zaferler de
elde etseler, bi.rilerinin otekilere sistemli ve tutarb olarak koti.iltik
edebildigi, onlar1 ezebildigi, a§agllayabiJdigi ve somiirebildigi bir
toplumsal yapmm savunucusu olurlar ister istemez. <;tinki.i bu top-
lumsal yapt bir degi§se, intikam §anslart da ellerinden almacaktlr.
MADUNLARIN K0STAHLI0I 1111

Kapitalizm onlan ideolojik olarak en rahat9a ve en ilksc;:l ycrdcn


(id-kotiililgiinden) yakalayabildigi i9in, en kolay yonlendir'ilchilcn/
kuUamlabilen kesim de onlardrr. Niteklm, Marx ve Engelb bu po
tansiyeli daha J 848'de, Manifesto'da goriip gerekli uyany1 yaparlar.
"Tehlikeli Slmf' [lumpenproletariat], lOplumun siipriintiileri, eski top
lumun en alllcatmanlanndan a11lrnl§ olan vc pasif bir biyirndc yiirliyen kit-
le, ~Ul'ada burada proleler devrirni tarafmdan harekete ge~irilebilir; ancak
bayat ~artlan onu daba ziyade gerici emrikalann rii~veile saun almabilen
arac1 haline getirrneye egilimlidir.ll
Yani k1sacast, "en fazla somiiriilen, en magdur oJan, en devrimci
olacakt1r" denklerni temelinden yanh§tlr. Devrimciligin, ya dado-
nii§ri.inne iradesinin, somiiriilmekle, zulmedilmekle, a§agJlanmak-
la, yok say1lmakla hi~bir kategorik nedensel ili§kisi yoktur. Biitiin
bunlar sizi ofkeli, kindar, intikamc1 ya da isyanct yapabilir, arna
devrimci yapamaz. Ku§kusuz kendine "devrimci onderlik" vehme-
den birileri, bu ofkeyi, kini ve isyanct, patlay1ct potansiyeli madun-
lann iradelerinin dt§mda ve iistiinde yonlendirebilecekJeri, bunlart
devrimci bir mecraya akJtabilecekleri hayalini kurabilir. Ancak su-
lar duruldugunda yonlendirilenlerin, kullamlanlann kendileri oldu-
gunu goreceklerdir. 1792-96 arasmda Jakobenler "kara kalabah~n"
ofkeli, isyancJ potansiyelini devrimi kahctl~tmnak iyin kullandlk-
larma inamyorlardl; oysa kendileri o kalabahgrn lcininin oyuncag1
oldular, strf o doymak bilmeyen, nesnesi belirsiz, intikamct arzuyu
tatmin etmek iyin sonu gelmeyen idam kararlan verdiler, sonunda
kendileri de bir bir 01tadan kalkarak meydam o kara kalabaJ1gtn
gercrek temsilcisine, Napoleon Bonaparte'a brraktJJar. Tekrar soyle-
mek gerekirse, Jakobenizmin sorunu (yalmzca) ahlaki ac;Jdan di.i-
§iik olmas1 degil, ba§anSJZhga mahk:um olrnastdu (da).
Madunlarm denetimsiz ve nedenini kendilerinin de anlamadtk-
lan ofkeleri, onlan (zarnan zarnan kullanan iyin de tehlikeh olabile-
cek) dolu bir silaha doni.i§tiiriir. Bu "madunlann" erkek egcmenli-
giyle hiybir sorunlan yoktur, sadece arada bir televizyonda gordi.ik-
leri manken kad1nlann niye kendilerine de ktsmet olmadtgmJ anla-

13. Murx ve Engels. Komt'inist Manifesto. 1848.


184 ~OKBtLMi~ OZNE

yamazlar; o yiizden de kendilerini tecaviiz konusunda hak: sahibi ve


yetkili goriirler. Araba isterler, alamadlklannda orta halli memurun
yol kenanna park ettigi orta halli arabasmt bliyiik bir keyifle 9izer-
ler, ama se~kin eglence yerlerinde park gorevlisi olup <;ok daha ltiks
arabalart iki dakikaltgma (park ederken) kullanma hakkJ kar~Ihgm­
da can1anyla korumaya gontilliidtirler. Adaletsizlige bir itirazlan
yoktur; sadece adaletsizligi yapanJann J.<endUeri olmasmt isterler.
Para denilen biiyiilii giicii sorgulamazJar; sadece kendilerinde ol-
mamasma tahathmiilleri yoktur, o yiizden galarlar. Bohem goriinii~­
lii insanlan, uzun sa~h. kiipeli ve dovrneli orta smtf delikanhlanm
ve mini etekti orta smlf klzHmru sozle ve fiilen taciz etmeyi ~ok se-
verler, ama bodyguard olup, ~ok daha abartth bir "oteki-bedene/
oteki-surete" sahjp insanlarm eglendigi liiks gece kuliiplerinin ka-
plSJUda, onlan korumay1 da gorev bilirler. <;ete kurup kendilerinden
farkh insaolara, "6tekilere" saldudtklarmda ise, bu c;eteler devlet ya
da "derin devlet" tarafrndan yonlendirilebilir, hatta e~gii.diim altma
ahnabilir (Hrant Dink cinayetinde oldugu gibi). Ancak ote yandan
bu ofkeleriyle "solcu" ya da "devrimci" bir yaptntn i~ine SJZdikla-
nnda da ortaya ~lkan, o bula~Icl id-kotiiltiglioiin bu "solcu" ya da
"devrirnci" yapilart htzla .yiiriitmesi oh,u. $iddet kendisi ~~in bir ama~
haline gelir, ktsa bir siirede egemenleri degil diger "soJcu" ve "dev-
rimcileri" hedef almaya ba~lar ve .ye~itli intihar eylemJeriyle son
bulur. id-kotiiliigliniin en btiyiik sorunu, sonunda kendisinin ta~tyt­
ctst olan benligi de imha etmek zorunda olmastdu:; bu da bizi fazla
rahatlatmamab, ~ii.nkii bu irnha suasrnda, t1pk1 bir canh bomba gi-
bi, yaktnmdaki her ~eyi de berhava edecektir.

Egemenlerin I<Ostahhgt I Madunlarm I<Ostahhgt

Ttirkr;ede genelliklekullandtglffilZ hakaret anlammdaki kiistahhgm


degil de, arrogance anlammdaki, yani kendisrnden fazlastyla emin
olmanm getirdigi kibir ve kabaltk anlammdaki kiistahhgm, "muk-
tedir olma" kavramtyla ya}Qn bir ili§kisi var. ingi1izcedeki "I can"
("yapabilirim/muktedirirn") ifadesi, ktistahhk soyleminin merkezi-
nj olu§turuyor. Tiirkyede ise i~in s1mm 96zmek \:Ok daha kolay,
MADUNLARIN KOSTAHUGI l l!'i

9tinkii "muktedir", "iktidar"dan ttireme bir kelime zareo. KUstahl1k


iktidann dolaystz bir sonucu. Ya da, daha dogru bir deyi~le, iktidnr
kendisine sahip olam, muktedir olant, ''yapabilir" oJ.am ki.istahla~ll ·
nyor. Demek ki herhangi bir hakimiyet ili~kisinde, hakim olan ay-
m zamanda da ki:istah o1mak: durumunda. iktidar ona kendinden
eroin olma, kendinden fazlasLyla emin olma hakb.m veriyor. Eger
dogrusunu bildiginizden fazlastyla eminseniz, hatalt, cahil, kotii ni -
yetli, hain oldugundan emin oldugunuz ki§ilerin yakmma ve sizlan-
malarmi dinleyerek fazla vakit kaybedemezsiniz. Onlan kibarca,
ama kibarltk sokmilyorsa kabaca, 0 da sokmi.iyorsa zor kullanarak,
dayak, hapis, idam sehpas1 tehdidiyle susturmamz gerekir. Bunun
ic;in muhta9 oldugunuz iktidar, zaten kendinizden bu denli emin ol-
mantzt saglayan §eydir.
Goriildiigu gibi kendinden eminlik ve iktidar tam bir kapah don-
gil olu§turuyor. Kn§kusuz soztinii ettigim yalmzca politik iktidar
degil: Ak:ademik iktidar, iiretim birimleri ic;indeki iktidar, aile i~i ik-
tidar, sokaktaki kaba kuvvete dayah iktidar, hatta arkada§lar arasm-
daki agzt iyi laf yapmaya ve karizmaya dayah iktidar, hepsi aynJ
kaptya ytkar: Muktedirseniz, fazla itiraza tahammilJtintiz olmaya-
cakttr. Sokak: kavgasmdaki, ko§e yazarlart'ya da saktt politik lider-
ler arasmdaki, veya aile ic;indeki (kocanm kansma ya da ebeveynin
yOCuga soyledigi) "~ok kODU§ma! " horozlanmast ile, ba§bakanm
vatanda§a soyledigi "Anam da al git!"in, ya da muhalefete soyledi-
gi "Onlar c;elik 90mak oynasmlar"m arasmda yap1sal bir fark yok-
tur. Biri kol kuvvetine, digeri "derin devlet" ili~kilerine, oteki anne-
baba olmanm gilctioe, sonuncusu ise a~tk~a devlete sahip olmanm
gilctine dayanarak tahammi.ilsiiz, kibirli bir kabahk gosterisinde bu-
lunmaktad.rr. Hepsi de kar~1 taraftao, muktedir olmayandan, ma-
dundan gelecek yaklnma ve Slzlanmalann hi~bir hiikmiiniin olma-
yacagmi gok iyi bildikleri i9in, yap1lan geregi kilstahttrlar.
Muktedirlerin, iktidar sahiplerinin, egemenlerin kiistahhgmt ser-
gilemek ic;in fazla omek aramaya bile gerek yok. Gtindelik hayatl-
mtzm her am bu ktistahltkla oriili.i zaten. Ancak buradaki tartt§ma
egemenlerin kiistahhgt/madunJarm tevazu dolu zarafeti ikiligi iize-
rinekurulu degil. Egemenlerin kiistahhg1 arahkstz bir bi9irnde ken-
186 <;OKBi£Mi9 OZNE

di kar§ltJ olan madun kiistahhgtm iiretir. Madun kiistahhg1 egemen


ki.istahhgma kar§t dolaystz bir tepki ve onun dogrudan kar§ltl ola-
rak ortaya ~lkt1g1 i~in, onun unsurlartyla ve onun parametreleri
i9inde olu§mu§tur ve egemenlik ili§kisinin ilgas101 degil, yalmzca
egemenlik ili§kisindeki konumlann degi§mesini talep eder. Madu-
nun egemene ozenrnesini temsil eder. Ku§kusuz bu ozenme (birka9
istisna dt§mda) asla hedefine ula§amayacagJ i9in derhal hasede ve
oradan da §iddetli bir kine doni.i§ecektir. Sonunda vanlao bu kin, dt-
§andan bakanlar lyin hakh bir SIDlfsal ofke ve degi§irn dinamigi
("ay sm1fm laneti") olarak algtlanabilir ki, bu yanh§-tamma (me-
connaisance), tam da sahici Silllfsalofkeyi ve degi§im dinarnikleri-
ni gozden ka9lfacag1 i9in son derece rehlikelidir.
Madun ktistahhg1, yani egemene oyktinerek onun di.i§iince, dav-
ram§ biyimlerini odtiny almak ve bunu hem abartJll hem de "tam
uymam1§" bir bi9imde geri yaosttmak, zaman zaman actkh, ama
zaman zaman da tehlikeli sonuylar dogurur. MahaUenin kabaday1
ve bilegi giiyli.i delikanhsmm zorballg1 tamnabilir ve bununla mi.i-
cadele edilebilir; ancak daha tehlikeli olan ayru mahaUedeki yelim-
siz, kavruk oglanm durmadan dayak yese bile vazg~medigi, pe§i-
nizden dola§arak bir yandan aglaytp siimi.igl.inti rrekme bir yandan
da galiz ki.iftirler savurma tavndlr. ilki a91k bir dti§man olarak tanl-
nabilecegi i9in tedbir almak, meydan okumak ve en soounda daya-
m§ma yoluyla alt etmek mtimkiindiir; ikincisi ise sonunda mutlaka
sizi arkadan vuraca8J iyin kar§ISmda durmak daha gii~ttir. Hrant
Dink'in katledilmesinde kar§lmtza 91kan tabii ki bu ikinci tiir kiis~
tahhkttr: Ktistah madun kiistah egemene k1zar, ondao nefret eder,
fakat onunla dogrudan kar§lla§maya cesareti olmadt8J (ya da boyle
bir kar§tla§manm ko§ullan olu§madi8J) iyin §UUrsuz bir yer degi§-
tinne mekanizmast ile ba§ka bir hedefe yonelir. Egernenin dilini ve
ideolojisini ondan daha abartili bir biyimde benimseyerek onun
dti§man olarak i§aret ettigi bedefin "kafasrna s1kar"; arkadan, kal-
le~ye. Egemenin saldm bi~imi ise 301. maddedir: Mabkemede ken-
dinizi savunabitirsiniz, ya da yerel ya da ulusa§m bir dayaru§ma
iyinde bu maddenin degi§tirilmesi, kaldmlmas1 i~in miicadele ede-
bilirsiniz; orgutlenebilirsiniz. Arkadan "kafaya slkan" kiistah rna-
MADUNLARJN KUSTAHLRl l Ill/

d.una kar§J ise savunma, d.ayan1§ma §anslDlZ ~ok daha azd1r. Ancu"-,
a posteriori, meydanlard.a "Hepim:iz Hrant'lz, Hepimiz Ermcni-
yiz!" diye haylmabilirsiniz ki bu da katilin (zaten hayattan umabi-
lecegi en iyi §ey olan) hapisbanede b:ir kahraman ve d1§anda da di-
ger ktistah madun adaylan i~in bir rol modeli olmaslDl engelle-
mez.l4 Demek ki madun, kendisini rnadun ktlan egemenlik ili§kisi-
nin parametreleri ir;inde kaldlg1 stirece ezik madun/ktistah madun
ikiliginin d1§ma ~lkamayacaktrr.

Madun, Karnaval ve ~iddet

Buraya kadar si::iyledilderirn (aslmda terimin tam anlanuyla madun


da sayllamayacak olan) i§r;i sllllf1 dl§mdaki madunlarm anlamlJ bir
toplumsal donii§iim ir;in bir potansiyel ta§unad1klar•, bir ittifak un-
suru ya da yol arkada§l olarak bile go,ri.Uemeyecekleri, tersine, bir
tehdit unsuru, her an tahripkar potansiyellerini egemenlerin hizme-
tine sunabilecek muhtemel dii§manlar olarak algJlanmalan gerekti-
gi bir;iminde mi anla§tlrnah? K1smen evet. Sm1fsal ozelliklerinden
(yani tiretim siireci i~indeki yerlerinden) gorece bag1mS1Z bir bi-
~imde "madun" olarak tammlanan toplumsal katmanlar, tam da bu
temel tamms1zbklan yiizi.inden, en azmdan muglak ve bir kriz amn-
da ne yapacag1 belirsiz kendilikler olarak gori.ilmelidir. Ancak ote
yandan, gene ayru tamms1zllk ve belirsizlik, onlara (r;ogu kez ken-
dilerinin de farkmda olmad1klan) b:ir ozgiirli.ik alaru saglar, ki bu
ozgtirliik alam bilebildigirniz tarib boyunca kendisini en ar;lk bi9i-
miyle ~enlik (Carnival) olarak ifade edegelmi§tir.
Bahtin'in "~enlik Soylemi" kavram1yla Gramsci ve Spivak'm
"madunluk" (ve madunlann dilsizligi") kavramlan arasmd.a ka\)J·
mlmaz bir bag vardrr. En kestirme bir;imiyle, var olan sl1llflt toplum

14. Nitekim Hrant Dink'in katlinin habercisi, bir y1l once "kazayla'', yanll~
hesap sonucu serbest b1rak1hp sonfa yeniden i~eri alman Mehmet Ali Agca'mn
ozgiirliik glinlerinde ya§anan bir olayd1r. 0 giinlerde oynanan bir Malatyaspor
ma~mda tribiinlerdeki yiizlerce gen~ kiistah madun adayt. "MalaLya'da do~du I
Papa'y1 da vurdu I Helal olsun sana I Mehmet Ali Agca" diye bagnm1~lardt. Rot
modeli Agca oldugu siirece, bu ttir katillere verec:eginiz (idam dahil) her ceza as-
hnda bir odille donii§ecektir.
188 <;OKBiLMi~ OZNE

yapiian iyinde esas itibariyle dilsiz alan madunlar, kendilerine yal-


ntzca §enukte bir ifade imkam bulabilirler. 0 zarnan Spivak'm "Ma-
dunlar kanu~abilir mi?'' sarusuna bir de gil iki "evet'' cevabt verme-
miz mtimktin aJacaktJr: Birincisi, evet, efendinin dilini kabuUen-
dikleri ve kendilerini efendinin soyleminin i9ine yerle§tirdikleri oJ-
ytide. Ancak a zaman da konu§an kendileri almayacaktlr, efendi,
anlarm agzmdan konu§uyor oJacaktrr. Ancak ikinci "evet" biraz da-
ba karma§tk: Madun efendinin izin verdigi yer ve zamanda da aJsa,
bir §enlik yer9evesinde kendini ifade edebildigi zaman, efendinin
soyleminin smulanmn dl§IDa 91kabjlir. Yani, §enlik yer ve zaman
a<;Jsmdan efendinin izin verdigi bir 9er9eveye slkt§Sa da, soylemi
efendinin soyJeminden yap1sal olarak farkl!dlf. Bu da madunlara
efendi ile ozde§le§menin d!§mda, ger9ek bir ozgiirltik alam saglar.
Ancak Ttirkyeye biraz da aceleyle, "§enlik" diye 9eviriverdigi-
miz Carnival terimine biraz yak:mdan baktlguruzda, i§leri zorla~tJ­
ran ve belki de "ozgtirliik" kavrammt bile sarguJamatnJza neden·
olacak bir sorunla ka!§J1a~mz. Carnival, Latince came, yani et, ten
koktinden tiirer. "Karnaval" katt§lkSJZ bir beden egemenliglnin hii-
kiim siirdiigii yerdir ayru zamanda. lygiidilniio ve diirttiniin her tiir-
IU denetimden stynldl~, bastmnalarm geyersizle~tigi, superego-
nun paranteze almdigl, yalmzca hakim Slmflann ve anlarm ideala-
jilerinin degil, akd ve vicdamn denetiminin de ortadan kalkttgi,
Tann'nm oldiigi.i ve her §eyin mubab oldugu yer. Kamavalda yal-
nlzca smustzca yiyip i9mekle (ttkmmakla), ya da cezaJandtnJma
karkusu olmaks1ztn saylular ve rahiplerle dalga geymekle, ya da
(maskenizi taktJktan sanra) geli§igiizel cinsel ili§kiye girmekle kal-
mazsiDIZ, 9alabilir ve oldiirebilirsiniz de. Giindelik ya§arru oJu§tu-
ran yasaldar ve denetimJer dizgelerinirt yalruzca hakim smtft koru-
maya ve kollamaya yonelik veyheleri artadan kalkmaz karnavalda;
tiimii ge9erliligini yjtirir. 0 zaman da Lacan'm Dastayevski'ye ver-
digi cevap (ya da yapn~ katkt) giindeme gelecektir: Tanrt oldtiyse
hi9bir §ey mubah degildir. Ya§ama hakktn1z, sahip alma hakkmtz
(yalmzca Uretim araylanna degil, nesnelere de sahip olma hakki-
mz), bedeniniz ve cinselliginiz Uzeriodeki haklanntz, tiimii artadan
kalkar. Giici.i yeten, gUcU yettigi 6l9iide, orekilerin haklartnt imha
MADUNLARJN KOSTAHLIGI Ill')

edecektir. Tek b~sna yapamtyorsa ~ete halinde, o da olmazsa sUrO


halinde. Siireklile§mi§ kamaval, "uygarllk" denildigiode anladtgt
mtz §eyin kategorik ztddldrr. Karnaval, bastmnalar ilzerinc kurulu
olan uygarh~n nevrotik yaptsmdan, psikotik bir episod yoluyla gc-
yici bir ozgiirle§rneyi temsi] ediyordu; siireklile§m~ kamavul ise
kahct bir psikozdan ba§ka bir §CY degildir.
Futbol huliganizmi, bu psikotik yapmm en iyi gostergelerinden
biridir. Tilmiiyle fantastik bir yeryevede kurulu, bir oyun etrafmda
orglitlenml§ olan huliganizm, uygarltgm kuraUar dizgesini kaltct bir
biyimde ortadan kalduabilir. Ku§kusuz futbolun kapitalizm i~inde
ekonomik, klilttirel, hatta politik bir yapt olu§turdugu, bir sanayi da-
ltna donii§tilgil ve bu sanayinin karhhgt iyin kalabaltk taraftar k.itJe-
lerine gerek oldugu da soylenebilir. Ancak bu yaptlanma. o kaJaba-
hk taraftar k.itlelerinin her mayt toplumsal kurallarm asktya altndJgt
bir kamaval haline getirip "ozgilrce" saldtn, hakaret, a§agtlama ve
zaman zaman da ya~a ve cinayet eylemlerine donli§Uirmelerini
a~tklamaya yermez.
Ayru "ozgurle§rne", bunlan yazrnakta oldugum stralarda Paris'
te ikincisi ya§anan "varo§lann ba§kaldmst" eylemlerinde de gozle-
nebilir - ki bu tiirden eylemlerin onilmlizdeki onytlda Avrupa'mn
biryok merkezine yayuaca~m keslirebilmek iyin kahin olmak ge-
rckmez. Paris'teki eylemler kurumsal bir degi§im onerisi, bir re-
form ya da devrim perspektifi ya da en azmdan somut bir talep bi-
le i~ermez: Polis §iddetine kat§t dolaystz bir tepki olarak ortaya yl-
karlarve kendi i~ dinamikleriyle yaytltrlar. Ttpkl bir kamavalda ol-
dugu gibl, var olan otoriter yaptya bir altematif onermek yerine ka-
hctl~J§ bir kuralstzh~ yerlC§tirirler. Tann bir sure i~in olilr. her
§CY mubah olur. Yagma, cinayet, hatta (biraz daha gil~ ve silah ka-
zanmalan halinde) katliam mubah hal.e gelir. "Beyaz" ot1a smtfm
evleri, i§yerleri ve ozellikle de (fallik birer simge olduklanndnn
ku§ku duyamayacaglffitZ) arabaJan hedef haline gelir. Bu samfm
tek tek ilyelerinin de bedef haline gelmemeleri iyin hi~bir nedcn
kalmaz. Ku§kusuz bu eylemleri ko§ulsuz desteklemek anlamh ol-
mayacagl gibi, "barbarhk" diye yaftalayarak bir yana btrakmak da
mi.imkiin degildir.
190 <;OKBLLMI$ OZNE

Sonnamtz gereken soru, bu eylemlere, ve bunlann onlimi.izdeki


onytl boyunca yaygmla~acak olan miras~tlanna, kapitalist vicdanm
(asltnda ti.im stntflt toplumlar boyunca olu~m~ olan sUperego mo-
delinin) dt~mda ve otesindc yeni bir vicdan/si.iperego kazandtnp
kazandtramayacagtmiZdJr. Varo~larda ba~kaldtran go~men/ siyah I
esmer/MtisHlman/i~siz/madun gentylcr, ashnda egemenlerden MUnr;:
almt~ olduklan trkr;:t onyargtlannt ve pre-oidipaJ bir kinden kay-
naklanan ofkelerini denelim altma ahp, her ne kadar y~am tarzt ile
orta smt f gortintilsti verse de hala proleter olan beyaz FranS12. i ~~i st-
mft ile kader birligi yapabilecek mi? Ayrn ~ekilde, beyaz. son yanm
yUzytldtr belli bir refah seviyesinde y~amaya alt~JTU~ Franstz i§yi
smtft, gene ashnda egemenlerden Odilnty almJ~ oldugu trkyt onyar-
gtlannt ve "kazammlannt" koruma kaygtlanru bir yana btraktp, bu
madunlarla kader birligi yapabilecek mi? Ba~ka bir deyi§le, uygar-
ltk tarihi boyunca olu§turdugumuz basktct ama uygarltgtn, bir anl-
da ya~amanm ko§ullannt saglayan sUperego ile kamavahn yaratrt-
gt. basktdan (basttrmadan) kurtulmu~ nma tahripkar ozgtirliigiln bir
sentezini bulabilecek miyiz? Eger bulabileceksek bu sentezin kata-
li7tirti, dinamigi bangi toplumsaJ stmflar ya da failler olacak? Bu i§-
leve aday olan kimse §U andn var mt, ya da yakm bir gelecekle or-
taya r;:tlacak mt? Ontimiizdeki onytllardan sag salim g~ip, gorece
de olsa ozgilr, kapitalizm-sonrast bir dtinyaya ula~mamtZln yolu. bu
soruJara verecegimiz cevaplardan gcryiyor.

You might also like