You are on page 1of 338

ERKEK BEYNİ

Dr. I.o ııan n B rizen d in e

San F ran cisco ’daki C alifornia Ü niversitesind e nöro -p sikiyatri profesörü


olarak görev yap an Dr. Lotıann B rizen d ine, h o rm onal ned en lerle duy-
gu d ııru m , kon san trasy on , enerji, kaygı, cin sel fonk siyon gibi kon ulard a
so ru n lar yaşay an h e r yaştan k ad ın ın tedavi ed ild iği K ad ınlar ve G en ç
K ızlar için D u ygu d u ru m ve H orm on K lin iğ i'n in (W o m en 's and Teen
G irl's M ood, and H orm on e C linic) ku ru cu su d u r. B rizen d in e bu klinikte
çiftleri de tedavi etm ekted ir. B ir sü re ö n cesin e d ek H arvard Ü niversitesi
T ıp F ak ü ltesin d e görev yapan B rizen d ine, tıp eğitim ini Y ale Ü n iversite­
si T ıp Fak ü ltesi ve B erk eley 'd ek i C alifornia Ü niversitesi N öro-biyoloji
B ö lü m ü n d e alm ıştır. Kadın Beyni başlıklı ilk kitabı 21 d ile çevrilen y a ­
zarın Erkek Beyni adlı bu eseri A m erika'd a 2010 yılın d a yay ım lan m ıştır.
B rizen d in e h alen S an F ran cisco 'd a y aşam ak tad ır.
ERKEK BEYNİ
Dr. L o u a n n B r i z e n d i n e

Ç e v ir e n :
Gül Tonak

sev
Say Y ay m lan /P sik o lo ji

ER K EK B EY N İ / Dr. Louann B rizen dine


Özgün Adı: The Malı•Brain

Copyright © 2 0 1 0 by Louann B rizen d ine


Random House Inc. kuruluşu olan The Crow n Publishing Group,
Broadway Books izniyle yayımlanmıştır.

ISBN 978-975-468-988-4
.Sertifika N o: 10962

Türkçe Yayın H aklan O nk A jans aracılığıyla © Say Yayınları


Bu eserin tüm hakları saklıdır. Yayınevinden yazılı izin alınm aksızın
kısm en veya tam am en alıntı yapılam az, hiçbir şekilde kopyalanam az,
çoğaltılam az ve yayım lanam az.

Yayın Yönetmeni: Aslı Kurtsoy Hısım


Çeviren: Gül Tonak
Editör: Sinan Köseoğlu
Sayfa Düzeni: Tülay M alkoç

Baskı: Kurtiş Matbaası


Topkapı/İstanbul
Tel.: (0212) 613 68 94

1. Baskı: Say Yayınları, 2011

Say Yayınları
Ankara Cad. 22 / 12 • T R -34110 Sirkeci-lstanbul
Telefon: (0212) 512 21 58 • Filks: (0212) 512 50 80
ww w.sayyayincilik.com • e-posta: say@snyynyincilik.com

Genel Dağıtım: Say Dağıtım Ltd. Şti.


Ankara Cad. 22 / 4 • TR-34110 Sirked-lstanbul
Telefon: (0212) 528 17 54 • Faks: (0212) 512 50 80
e-posta: dagitim @saykitap.com • Online satış: www.saykitap.com
İÇİNDEKİLER

T e şe k k ü r...................................................................................................... 9

Erkek Beyni (Şem a)............................................................................... 13

Başrollerdeki N öroh orm onlar.......................................................... 17

Bir Erkeğin H ayatının Safh aları.......................................................19

Giriş: Bir Erkeği E rkek Yapan N ed ir?...........................................23

1. Erkek Ç ocuk B e y n i.......................................................................... 31

2. Ergen E rkek B e y n i........................................................................... 53

3. Eş A rayan Beyin: A şk ve Ş e h v e t................................................75

4. Bel A ltındaki B eyin..;.......................................................................91

5. Baba B eyn i......................................................................................... 103

6. Yetişkinlik: E rkeklerin D uygusal H a y a tla rı....................... 121

7. O lgu n Erkek B e y n i........................................................................ 139

Son Söz: Erkek Beyninin G eleceğ i................................................159

Ek: Erkek Beyni ve C insel Y ön elim ............................................. 161

N o tlar........................................................................................................165

K ay n ak ça................................................................................................ 227

D izin ................................................................................ 333


H ayatım d aki E rk ek lere:

Eşim, Dr. Sam uel H erbert Barondes,

O ğlum , John "W hitneij" Brizendine,

A ğabeyim , W illiam "Buzz" Brizendine 11,

Ve babam R ahip W illiam Leslie Brizendine antsm a


TEŞEKKÜR

Bu k ita b ın tem elleri B erk eley 'd ek i C a lifo rn ia Ü n iv ersi­


tesi, Y ale, H arvard ve UC L on d on ü n iv ersitelerin d ek i
eğ itim im sıra sın d a a tılm ıştır. Bu y ü z d en d ü şü n celerim i
bu yıllard a d erin d en etk ilem iş olan h ocalarım a teşekkü r
etm ek isterim : Frank B each, M ina B issell, H arold Blo­
om , M arion D iam on d , W alter F reem an , F lo ren ce H asel-
tine, Richard L ow en stein , D a n iel M azia, Fred N afto lin ,
Stan ley Ja ck so n , Roy P orter, C arl Sa lz m a n , Leon S h a p i­
ro, R ick S h elto n , G u n ter Sten t, F ran k T h o m as, G eorge
V allian t, C ly d e W illso n, Fred W ilt, R ichard W ollh eim .
H arvard ve UCSF ü niversitelerind e öğretim görevlisi
olduğum yıllarda ise düşüncelerim i etkileyen kişiler şun­
lar olm uştur: Cori Bargm an, Sam uel Barondes, Sue Carter,
Regina C asper, Lee C ohen, M ary D alm an, A llison Doupe,
D eborah G rady, M el G rum bach, Leston H avens, Joel Kram er,
Fernand Labrie, Sindy M ellon, M ichael M erzenich, Joseph
M orales, Kim N orm an, Barbara Parry, V ictor Reus, Eugene
Roberts, N irao Shah, Carla Shatz, Stephen Stahl, M arc Tessi-
er-Lavigne, Rebecca Turner, O w en W olkow itz, Chuck Ying-
ling ve Ken Zack.
K ad ınlar ve Horm on K liniği'ndeki iş arkadaşlarım , per­
sonel, stajyer doktorlar, tıp öğrencileri ve hastaların tüm üne
ve bilhassa klinikteki öğretim görevlisi kadrosundan Lyn
G racie A dam s, Steve H am ilton, D annah H irsch, Jan e Hong,
Shana Levy, Faina N ovosolov ve Elizabeth Sp rin ger'e teşek­
kür etm ek isterim .

9
Erkek Bey>ii

Ç alışm anı boyunca ben d en dostluk ve desteklerini esirge­


m eyen Lynne Benioff, M arc Ben ioff, Diane C irincione, Janet
Durant, A drienne Larkin, Sharon M elodia, N ancy M illiken,
Jeanne Robertson, Sandy Robertson, Alla Spivak ve Jody
Y eary 'e de teşekkürler.
Bu kitapta sunulan çalışma hepsinden fazlasıyla faydalan­
mış olduğum aşağıdaki isimlerin araştırmalarına ve yazılarına
dayanıyor: Marty Al-Temus, Arthur Arnold, Arthur Aron,
Simon Baron-Cohen, Andreas Bartels, Frank Beach, Jill Becker,
Sherri Berenbaum, Karen Berkley, Jeff Blaustein, Marc Breedlo­
ve, Lucy Brown, David Buss, Larry Cahil, Anne Campbell, Sue
Carter, David Crews, Susan Davis, Karl Deisseroth, Geert De
Vries, Catherine Dulac, Elisa Epel, Helen Fisher, David Geary,
Jay Giedd, Jill Goldstein, I ou is Gooren, Mel Grumbach, Andy
Guay, Elizabeth Hampson, Bob Elanda, Jam es Herman, Mellissa
Hines, Gert Holstege, Sarah Hrdy, Janet Hyde, Tom Insel, Bob
Jaffe, Doreen Kimura, Eleanor Maccoby, Dev Manoli, Helen
Mayberg, Martha McClintock, Erin McClure, Bruce McEwen,
Michael Meaney, Toni Pak, Barbara Parry, Don Pfaff, David
Rubinow, Robert Sapolsky, Peter Schmidt, Nirao Shah, Barba­
ra Sherwin, Elizabeth Spelke, Dick Swaab, Jane Taylor, Shelley
Taylor, Rebecca Turner, Kristin Uvnas-Moberg, Victor Viau,
Myrna W eissman, Sandra W itelson, Sam Yen, Kimberly Yon­
kers, Elizabeth Young, Larry Young. Saydığım isimler dışında
bu kitapta çalışmalarından alıntılar yaptığım diğer birçok bili-
minsaruna da teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca çalışm am ı destekleyen birey ve kurum lara da
teşekkür etm ek isterim : Lynne ve M arc Benioff Ailesi, L aw ­
rence Ellison Tıp V akfı, U SC F'deki Milli Kadın Sağlığı M er­
kezi, O slıer Vakfı, Staglin A ilesi Akıl Sağlığı M üzik Festivali,
Salesforce.com Vakfı, Stanley Vakfı ve USCF Psikiyatri Bölü­
mü.
Bu kitap Toni Robino'nun yardım ıyla yazıldı ve düzeltil­
di. K endisine büyük bir şükran borcu duym aktayım .

10
Teşekkür

D iane M iddlebrook'a ve Literary Salon's özel olarak teşek­


kür etm ek isterim . D iane yazm aya başlayabilm ek için ihtiyaç
duyduğum ortam ı yarattı; çalışm am ın birçok taslağını oku­
du ve zam ansız vefalına rağm en kendisi, eskiden de olduğu
gibi, benim için bir ilham kaynağı olm aya devam ediyor.
Amy H ertz bu kitaba ilk günden bu yana inanışı ve yıllar
boyunca düşüncelerim i ve yazılarım ı şekillend irm em e yar­
dım edişiyle özel bir teşekkürü hak ediyor.
Bu kitabın ortaya çıkm ası için çalışan herkese m üteşek­
kirim : Julie Sills, Stephanie Bow en, Elizabeth Rendfleisch,
M ark Birkey, G ary Slim eling, Lorraine G lennon, Diane Salva­
tore, Q ueen L iferary'den beni her zam an cesaretlendiren Usa
Q ueen ve Random H ouse'tan kendisini işine adam ış halkla
ilişkiler m enajerim Rachel Rokicki.
Yıllar süren yazm a, yeniden yazm a, baştan başlam a ve
duraklam a aşam aları boyunca zekâsı, yeteneği ve fedakâr­
lığıyla bana destek olan, Random H ouse’ts k i editörüm Kris
P uopolo'ya m innettarım .
Erkek çocu kları, ergenleri ve genç erkekleri anlam ak
konusunda bana sağladığı yardım ı paha biçilem ez değerde
olan oğlum John "W h itn ey "e de tüm cöm ertliğiyle birçok
kişisel hikâyesini kullanm am a izin verdiği için teşekkür
etm ek isterim . Espri anlayışı ve kararlılığı benim için hâlâ bir
ilham kaynağıdır.
En çok da kocam ve ruh eşim Sam B aron d es'e her şey
için teşekkür ediyorum : Erkeklerin dünyasına olan derinlikli
bakışı, bilgeliği, şakacılığı, zekâsı, eleştirileri, editoryal tavsi­
yeleri, bilim sel kavrayışı, toleransı, em patisi ve aşkı için.

II
ERKEK BEYNİ

B ilim insanları beynin d iğer bölgelerine elektrik sinyalleri


gönderen, d avranışların gerçekleşm esine ya da gerçekleşm e­
m esine sebep olan A SK (A nterior Sin g u lat K orteks /önkuşak
korteksi), TPB (Tem poro-parietal B ağlan tı) ve RSB (Rostral
Sin gulat B ölge) gibi beyin bölgelerini beyn i harekete geçiren
"m erk ez ler" olarak kabul ederler.

1. M E D İY A L P R E O P T İK A LA N (M P O A ): H ipotalam usta
bulunan cinsellikle ilgili alan. E rkeklerd e kadınlara göre
2,5 kat daha büyüktür. Erkeklerd e ereksiyonu n başlaya­
bilm esi için gereklidir.
2. T E M P O R O -P A R İE T A L B A Ğ L A N T I (T P B ): Ç özüm ara-
y ıa . Beynin bu "bilişsel em p ati" ağı, ilgili diğer kişi ya

13
Erkek Beyni

da kişilerin bakış açısını da hesaba katarak sıkıntı yara­


tan sorunları çözm ek için beynin kaynaklarını seferber
eder. Erkek beyninde duygusal paylaşım esnasında daha
aktiftir, daha hızlı d evreye girer ve hızla "d erh al-soru n u -
g id er" şeklinde bir çözüm e yönelir.
3. D O K SA L P R E M A M İL L E R N Ü K L E U S (D PN ): Çöplü-
ğünü-koru bölgesi. H ipotalam usun d erinliklerinde yatar
ve erkeğin içgüdüsel tek-adam eılık, bölgeyi korum a, kor­
ku ve saldırganlık devreleri sistem ini içerir. Erkeklerde
kadınlara nazaran daha büyüktür ve d iğer erkeklerden
gelebilecek sınır ihlallerini tespit etm ek için özel devreler
içerir, bu da erkekleri potansiyel işgal tehlikelerine karşı
daha hassas yapar.
4. A M İG D A LA : Tehdit, korku ve tehlike durumlarında dev­
reye giren alarm sistemi. Duygusal dürtüleri yönetir. Tes­
tosteron, vazopressin ve kortizol tarafından dövüşm ek için
harekete geçirilir, oksitosin tarafından sakinleştirilir. Beynin
bu bölgesi erkeklerde kadınlara göre daha büyüktür.
5. R O S T R A L S İN G U L A T B Ö L G E (R S B ): Beynin sosyal
onaylanm a veya reddi ölçen barom etresi. Bu "kabul
edildim ya da ed ilm ed im " bölgesi insanları en tem el
sosyal hatayı yapm aktan alıkoyan başkalarından çok
farklı olm a. RSB, beynin sosyal hataları değerlendirm e
m erkezidir. İlişkim izde ya da işim izde hedefi t u t t u r ­
m adığım ızda bizi uyarır. Ergenlik çağında, erkeklerin
duygularını saklam ak için yüz ifadelerini ayarlam alarına
yardım cı olabilir.
6. V E N T R A L T E G M E N T A L A LA N (V T A ): M otivasyon
m erkezi. Beynin m erkezinin derinliklerinde bulunur ve
hareketi, m otivasyonu ve ödül hissini başlatm ak için
gerekli bir nörotransm itter olan dopam ini üretir. Erkek
beyninde daha aktiftir.
7. P E R İA K U A D U K T A L G R İ B Ö L G E (P A G ): İstem siz
zevk ve acıyı kontrol etm eye yardım cı olan PA G , beynin

14
ürkek lieyni

acıya ilişkin devresinin bir parçasıdır. Beynin cinsel bir­


leşm e esnasında acıyı bastırm a ve zevki yoğunlaştırm a
m erkezidir. Cinsel ilişki esnasında erkek beyninde daha
aktiftir.
8. A YN A N Ö R O N S İS T E M İ (M N S): “N e hissettiğini anlı­
yoru m " diyen duygusal em pati sistem i. Y iiz ifadelerini
okuyarak ve ses tonu ya da diğer söze dökülm em iş duy­
gusal işaretleri yorum layarak başkalarının duygularıyla
uyum içinde olm ayı sağlar. Kadın beyninde daha büyük
ve ilaha aktiftir.
9. A N T E R İO R S İN G U L A T K O R T E K S (A SK ): C ezalandı­
rılm a korkusu ve evham bölgesi olan ASK aynı zam an­
da cinsel perform ans endişesi m erkezidir. Erkeklerde
kadınlara göre daha küçüktür. Seçenekleri tartar, anlaş­
m azlıkları saptar, kararları biçim lendirir. Testosteron
cezalan d ırılm a kaygısını azaltır. A SK aynı zam anda
özbilinç alanıdır.
10. P R E F R O N T A L K O R T E K S (PEK): Beynin C EO 'su. PEK
eldeki m eseleyle ilgilenir ve iyi d eğerlend irm eler yapar.
Bu "şim d i buna tüm dikkatini v er" alanı, aynı zam anda
d ürtüleri frenlem ek için b ir engellem e sistem i olarak da
çalışır. K adınlarda daha büyüktür ve erkeklere göre 1 ila
2 yıl daha önce olgunlaşır.

15
BAŞROLLERDEKİ NÖROHORMONLAR

Hormonlar Bir Erkeğin Beynini Nasıl Etkiler?

T E S T O S T E R O N : "Z e u s." Erkeklik horm onlarının kralı; bas­


kın, agresif ve her şeye m uktedir. Sonuca odaklı ve hedefe
yöneliktir, eril olan h er şeyi hararetle inşa ed er ve buna
hiyerarşik sıralam ada d iğer erkeklerden üstün gelm e dür­
tüsü de dahildir. D avetkâr erkeklik kokusunu -a n d ro ste-
n e d io n u - üretm esi için eril ter bezlerini yönetir. C insellik
ve sald ırganlık devrelerini aktif hale getirir ve arzuladığı
dişiyi inatla kovalarken gözü başka hiçbir şey görm ez.
G üvenilirliği ve cesareti için takdir ed ild iğin de ikna edici
bir baştan çıkarıcı olabildiği gibi asabileştiğinde oldukça
huysuzlaşabilir.
V A Z O P R E S S İN : "B eyaz Atlı P ren s." V azopressin şövalyelik
ve tekeşlilik horm onudur. Bölgesini, eşin i ve çocuğunu
saldırganca korur. Testosteronla beraber beyin devrelerini
yönetir ve erkeksiliği artırır..
M ÜLLERİA N İN H İB E ED İC İ (M İE): "H erkü l." Güçlüdür, sert­
tir ve korkusuzdur. Dişiliği yok edici olarak da bilinen MİE,
dişi olan her şeyi erkekten amansızca söküp atar. MİE, keş-
fedici davranışlara yönelik beyin devreleri inşa eder, kadınsı
tipteki davramşları ilgilendiren beyin devrelerini bastırır,
dişi ürem e organlarım yok eder ve erkek ürem e orgardannın
ve eril beyin devrelerinin oluşmasına olanak tanır.
O K S İT O S İN : "A slan T erbiyecisi." Sadece birkaç sarılm a ve
okşam a sonucunda bu "a ğ ır ol o ğ lu m " horm onu en vah­

17
Erkek Beyni

şi yaratığı bile sakinleştirir. Em pati becerisini geliştirir ve


beyindeki güven d evrelerini, rom antik aşk devrelerini
ve bağlılık devrelerini kurar. Stres horm onlarını azaltır,
erkeğin kan basıncını düşürür ve babaların çocuklarıyla
aralarında bağ kurm alarında büyük rol oynar. Em niyet ve
güvenlik hissini artırır ve erkeğin cinsel ilişki sonrasında
u yuyakalm asının sorum lusudur.
P R O L A K T İN : "B ay A n n e." M üstakbel babalarda sem patik
gebelik sendrom una (Kuvad Sendorum u) neden olur ve
babanın bebeğin ağlam a sesine olan d uyarlılığını artırır.
Erkek beynindeki babalık devrelerini etkiler ve cinsel
arzuyu düşürür.
K O R T İZ O L : "G lad y atö r." Tehdit altında hissettiğinde kızar,
öfkelenir ve canını ya da m alını koru m ak için dövüşm eye
hazırlanır.
A N D R O S T E N E D İO N : "R o m eo ." Kadınları baştan çıkaran
çapkın. C ilt aracılığıyla ferom on olarak salgılandığında
cinselliğe d avet ed icilik bakım ından tüm tıraş losyonları
ve parfüm lerden daha fazla işe yarar.-
D O P A M İN : "B atary a." Partinin baş döndürücü gücü. Tek
derdi iyi hissetm ek, eğlenm ek ve tat alm aktır. H eyecanlı
ve heveslidir, kazanacağından em ind ir ve tekrar tekrar
turnayı gözünden vurm ayı hedefler. Fakat dikkatli olun,
bağım lılık yaratacak kadar haz vericidir! Ö zellikle de
çocukluk dönem indeki itiş-kakış oyunlarında ve yetişkin ­
lik dönem inde orgazm esnasında dopam in hazzı artırır.
Ö S T R O JE N : "K raliçe." Erkeğin üzerindeki etkisi Zeus kadar
olmasa da tahtın arkasındaki gerçek güç olabilir. Erkek bey­
ni devrelerinin çoğunu yönetir. Oksitosini uyararak sarılma
ve bağlanm a arzusunu arttırma becerisine sahiptir.

18
BİR E R K E Ğ İN H A Y A T I N I N S A F H A L A R I

H orm onlar beynin ilgileneceği şeyleri belirleyebilirler. A m aç­


ları sosyal, cinsel, korum acı ve saldırgan davranışlara, çiftleş­
m e ve ebeveyniik güdülerine rehberlik etm ektir. H orm onla­
rın itişip kakışm a, sportif m ücadele ya da spor etkinliklerine
katılm a, sorunları çözm e, yüz ifadelerini ve başkalarının
hislerini yorum lam a, erkeklerle d ostluk kurm a, flört etm e, eş
bulm a, çekici kad ınlara arzu yla bakm a, cin sel ya da duygu ­
sal ilişk iye girm e, aileyi ve m alını koru m a, fantezi kurm a,
m astürbasyon yapm a ve cin sellik ü zerin d e etkileri olabilir.

19
TEM EL H O RM O N K A DIN LARD A
D E Ğ İŞİM L E R İ OLM AYAN

C E N İN Beyin gelişimi: Testosteron, rah­ Y kromozomu.


me düşüşten 8 halt» sonra beyni
erkekleştirmeye başlar ve MİE
hormonuyla beraber çalışarak
erkek beynini dişilikten arındı­
rır.

ÇOCUKLUK M İF'nin üretimi devam eder; Doğumdan sonra 1-12 aylar


testosteron seviyesi düşer. arasında yüksek testosteron,
1-11 yaş arası düşük testosteron
seviyesi; yüksek MÎF, hormonu,
düşük östrojen.

E R G E N L İK Testosteronda 20 kat artış, vazo- Cinsellikle ilgili devrelerde


pressinde yükseliş, düşük MİE. gelişme ve hassasiyet artışı;
kendi bölgesini korumada sal­
dırganlaşma.

C İN S E L Testosteron hâlâ yüksek sevi­ Kıvrımlı hatlara sahip, doğur­


OLGU N LU K yededir ve eşleşme, cinsellik, gan dişilere odaklanma, Uk önce
koruyuculuk, hiyerarşi ve ken­ cinsellik gelir, aşk've ilişki belki
BEKA R ERK EK
di bölgesini koruma devrelerini takip eder: yüksek libido.
etkinleştirir.

B A B A L IK Annenin hamileliği esnasında Sempatik gebelik sendromu.


ve bebeğin doğumunun ardın­
dan prolaktin yükselirken tes­
tosteron düşer.

ORTA YAŞLI Testosteron yavaş yavaş düşer. Cinsellik, çekici kadınlar ve


ERKEK kendi bölgesine odaklanma
devam eder.

ANDROPOZ Testosteron kademe kademe Üremeye devam edebilir; cin­


azalır; 85 yaşına gelindiğinde sellik ve çekici kadınlara olan
testosteron seviyesi 20 yaşın­ odaklanma devam eder.
daki seviyenin yarısından daha
azdır.
ERK EĞ E Ö ZG Ü G ER Ç EK TE YAŞANAN
D EĞ İŞİM L E R D E Ğ İŞİM L E R

Cinsellik, araştırman .iavranış ve itişip-ka­


kışma hareketlerini ilgilendiren devrelerin
gelişimi ve erkekleşmesi.

Araştırmacı davranış ve itişip-kakışma Ihı büyük ilgi, kazanmak, hareket etmek,


hareketleri ışın daha (azla devre ayrılır; nesneleri takip etmek, itişip kakışmak ve
cinsellikle ilgili devreler gelişmeye devam erkek gocuklarla -kızlarla d eğil- keşfetme­
eder. ye yönelik oyunlar oynamak üzerinedir.

Gürsel cinsel yekim devreleri kadın figürüne Başlıca ilgi kendi bülgesiıü koruma, sosyal
odaklanır, erkek yüzü düşman olarak algıla­ etkileşim, kızların vücutları, cinsel fantezi,
nır, feromıınlara yönelik koku algısı, işitsel mastürbasyon, erkekler arası hiyerarşi üze­
algı ve uyku düngüsü devreleri değişir. rinedir. Daha geç yatıp daha geç kalkmaya
başlar, ebeveynlerinden uzaklaşır ve otori­
teye meydan okur.

Gürsel devreler doğurgan dişileri ve sal­ Başlıca ilgi cinsel partner bulmak üzeri­
dırganlık potansiyeli olan erkekleri tespit nedir. İşe, paraya ve kariyer gelişimine
etmek için değişir. odaklanır.

Ö nsel dürtü devreleri düşük testosteron ve Başlıca ilgi anne ve bebeği korumak ve aile­
yüksek pmlakrin nedeniyle bastırılır; bebek nin geçimini sağlamak üzerinedir. Bebekle­
ağlama sesini duymak için işitsel devreler rin ağlama seslerini baba olmayanlara güre
gelişir, baba-bebek uyumu gelişir. daha iyi duyar.

Testosteron ve vazopressinin etkisi yavaş Başlıca ilgi çocukları yetiştirme ile iş haya­
yavaş düşer. tında güç vc mevki üzerinedir. Şimdi-scks-
yapmalıyım fikrine odaklanma azalır.

Yakıtları testosteron ve vazopressın olan Başlıca ilgi sağlığı korumak, iyi yaşamak, evli­
beyin devreleri zavıllar. Östrojenin testoste­ lik, cinsel hayal, (orunlar, miras üzerinedir.
rona olan nraıu yükselir. Oksitlisin seviyesi Oksitosin şefkat ve duygusallığa daha açık
yükselir. hale getirdiğinden ve testosteronun düşüşü
saldırganlığı azalttığından kadınlarla benzer­
lik hiç olmadığı kadar artar.
GİRİŞ

Bİr E r k eğ İ E rkek Y a p a n N e d İr ?

Tüm kariyerim in beni ilk kitabım olan Kadın Beyni'm yaz­


m aya h azırlad ığı söylenebilir. Bir tıp öğrencisi olarak büyük
bilim sel araştırm aların kadını çoğunlukla devre dışı bıraktı­
ğını, çünkü âdet d öngüsünün toplanan verileri bozacağına
inanıldığını keşfettiğim de şaşkına d önm üştüm . Bu dem ek
oluyordu ki bilim ve tıbbın büyük bir alanı insan biyolojisi
ve davranışlarını an lam land ırm ak için erkeği m odel olarak
alıyordu ve bu durum sadece son birkaç y ıld ır değişm eye
başladı. Bu tem el eşitsizliği erken keşfedişim kariyerim i Har-
vard ve San Francisco'daki C alifo ın ia ü niversitelerinde hor­
m onların kadın ve erkek beyinlerini nasıl farklı etkilediğinin
araştırılm asına adam am a ve K adınlar İçin D uygudurum ve
Horm on K liniği'ni kurm am a sebep oldu. N ihayetinde bütün
bu çalışm alarım beni, hayatın h er evresind e tam am en kadın-
sal bir gerçeklik yaratan beyin ve horm on yapılarını ele alan
Kadın Beyni'n\ yazm aya yönlendirdi.
Erkeklerin farklı beyin ve horm on y apıları da ben zer
şekilde tam am en erkeğe özgü b ir gerçek lik yaratır. Erkek
Beyni'n i yazm ayı d ü şü n m eye b aşlad ığım zam an görü ştü ­
ğüm h erkes n ered ey se ay n ı şak ay ı yap tı: "E p ey k ısa bir
kitap olacak! K itap değil b elki am a b ro şü r o lu r." Erkeğin
varsayılan in san m odeli olarak alın m ası k ü ltü rü m ü zd e hâlâ
derin b ir etk iy e sah ip . E rk ek b asit, kad ın ise k arm aşık o la­
rak algılanıyor.

23
Erkek Beyni

Ancak nörolojiden evrim sel biyolojiye kadar birçok alan­


da gerçekleştirdiğim klinik çalışm a ve araştırm alar farklı bir
resim ortaya koyuyor. Erkek beynini sadece "bel altı b eyin "e
indirgem ek iyi bir espri m alzem esi olabilir am a bir erkeğin
beyninin tam am ını temsil etm ez. Bu "bel altı b ey in " dışında
ayrıca ara-ve-takip-et diyen erkek bebek beyni, lıareket-et-
m eliyim -yoksa-öleceğim diyen erkek çocuk beyni; uykuya
m uhtaç, çok sıkılan, risk alan ergen erkek beyni; eşini bulm uş
ve tutkuyla bağlanm ış beyin; âşık baba beyni; hiyerarşiyle
kafayı bozm uş saldırgan beyin ve d erhal-soru nu -gider diyen
duygusal beyin de vardır. G erçekte, erkek beyni tam bir
sorun çözm e m akinesidir.
Yeni beyin bilim i külliyatı ve erkek hastalarım la yaptığım
çalışm alar, beni erkek çocukların ve erkeklerin kendilerine
has beyin yapılarının ve horm onlarının hayatın her aşam a­
sında bir "erk ek g erçekliğ i" yarattığına ikna etti. Bu gerçeklik
kadınlarm kiııden farklıdır ve sıklıkla çok fazla basitleştirilir
ve yanlış anlaşılır.
Erkek ve kadın beyinleri rahm e düşüş anından itibaren
farklıdırlar. Bir erkeğin beynindeki ve bedenindeki tüm hüc­
relerin eril olduğunu söylem ek bilinen b ir şeyi tekrar etm ek
gibi olsa da bu, şu anlam a geliyor: Kadın ve erkek beyinleri
arasında her hücre seviyesinde farklılıklar vardır. Eril hücre­
de Y krom ozom u vardır, dişi hücrede ise yoktur. Bu küçük
fakat önem li farklılığın beyin üzerindeki etkisi, genler hor­
m onların daha sonraki dozajlarını belirlediği için çok erken
başlar. Rahm e düşüşten yaklaşık sekiz hafta sonra küçük les-
tisler beyni m arine ed ecek ve yapısını başkalaştıracak kadar
testosteron üretm eye girişirler.
Erkek beyni, hayatı boyunca, hem genler hem de eril seks
horm onları tarafından oluşturulan bir tasarım a göre yeniden
ve yeniden şekillenecektir. Erkek beyninin biyolojisi erkeğe
özgü davranışları şekillendirir.

24
B ir Erkeği Erkek Y apan N edir?

Erkek Beyni kitabı, yirm i beş yıllık nöro-psikiyatri tecrü­


belerim e dayanm aktadır. Kitap, geçtiğim iz on yıllık süreçte
nöroendokrinoloji, genetik bilimi ve m oleküler nörobilim
alanlarında araştırm a sonuçlarını ve gelişm eleri; nöropsiko-
loji, bilişsel nörobilim , çocuk gelişim i, beyin görüntülem e ve
psikonöroendokrinoloji alanlarında örnekleri içeriyor. Pri-
m atoloji ve zooloji alanlarında yapılan araştırm alar; bebek,
çocuk ve ergenler üzerinde yapılan gözlem ler aracılığıyla
genetik ve çevrenin belirli davranışları erkek beyninde nasıl
program ladığını anlam aya çalışacağız.
G enetik bilim i, elektrofizyoloji ve beyin görüntülem e tek­
nolojisindeki ilerlem eler, nörobilim araştırm a ve teorilerinde
bir devrim i letikleıniştir. G enetik ve kim yasal izleyiciler,
pozitron-em isyoıı tom ografisi (PET) ve fonksiyonel m anyetik
rezonans görüntülem e (fM Rf) gibi yeni araçlar artık çalışan
insan beynini sorunları çözerken, kelim eler üretirken, anıları
hatırlarken, kararlar alırken, yüz ifadelerini yorum larken,
âşık olurken, bebeklerin ağlam asını dinlerken, öfke, üzüntü
ya da korku hissederken gözlem leyebilm em ize olanak tanı­
m aktadır. Bu sayede, bilim insanları kad ın lar ve erkekler ara­
sındaki genetik, yapısal, horm onal ve beynin işleyişiyle ilgili
farklılıkları tespit edebilm işlerdir.
Kadın beyninde östrojen, progesteron ve oksitosin hor­
m onları, beyin devrelerini kadınsı tip davranışlara hazır hale
getirir. Erkek beyninde ise en erken ve kalıcı etkileri bırakan­
lar testosteron, vazopressin ve M İE (M tilleriyan inhibe edici
faktörü) horm onlarıdır. Kadın ve erkek horm onlarının beyin
ü zerindeki davranışsal etkileri çok büyüktür. Erkeklerin
uzam sal bilgiyi işlem e ve duygusal sorunları çözm ede farklı
beyin d evrelerini kullandıklarını öğrenm iş bulunuyoruz.
Erkeklerin beyin devreleri ve sinir sistem leri kaslarına -ö z e l­
likle de yüz k a sla rın a - daha farklı şekild e bağlanm aktadır.
Kadın ve erkek beyinleri başkalarının hissettiklerini kendile­
rine özgü yöntem lerle duyar, görür, sezer ve ölçer. Tüm ünü

25
Erkek Beyni

ele aldığım ızda kadın ve erkek beyinlerindeki devreler çok


benzerdir ancak kadın ve erkekler aynı hedeflere farklı dev­
releri kullanarak ulaşır, aynı görevleri farklı devreler aracılı­
ğıyla gerçekleştirirler.
Erkeklerin hipotalam usta beynin cinsel dürtüye adanm ış
olan alan kadınlarm kinden iki buçuk kat daha büyüktür. Bir
erkeğin görsel korteksinde gece gündüz cinsel düşünceler
titreşir ve bu da onu cinsellikle ilgili tüm fırsatları değer­
lendirebilm eye hazır halde tutar. K adınlar genelde penisin
-n ö ro lo jik nedenlerden ö tü rü - kendi kafasına göre hareket
ettiğini fark etm ezler. İlişkiler kadınlar için ne kadar önem ­
liyse erkekler için de o kadar önem lidir. Erkeklerin aşk ve
şehvet devreleri bir kere uyum u yakaladıklarında, en az bir
kadın kadar -h a tta belki daha da fa z la - sırılsıklam âşık olur­
lar. Yolda bir bebek varsa erkek beyni büyük b ir değişim
geçirerek baba beynine dönüşür.
Erkek beyninde fiziksel etkinlik ve saldırganlığa ayrılm ış
m erkezler daha büyüktür. Erkeğin beyninin eş korum a ve
bölge savunm a devreleri horm onal bakım dan, buluğ çağın­
dan itibaren her an kullanım a hazırdır. A st-üst ilişkisi ve
hiyerarşi erkekler için çoğu kadının sandığından daha faz­
la önem e sahiptir. Erkekler aynı zam anda beynin endişeyi
kaydeden ve koruyucu saldırganlığı tetikleyen en ilkel böl­
gesinde -a m ig d a la d a - daha büyük işlem cilere sahiptir. Bazı
erkeklerin sevdiklerini korurken ölüm üne savaşm alarının
nedeni budur. Dahası sevdikleri biri duygusal sıkıntı içinde
olduğunda erkek beyninin sorun çözm e ve durum u düzelt­
m e bölgesinde derhal kıvılcım çakar.
Bundan yirm i bir yıl önce, taşıdığım bebeğin bir Y kro­
m ozom una sahip olduğunu öğrendiğim zam an bu uzun ve
ayırt edici erkeksi d avranışlar listesinin ancak bulanık bir
şekilde farkındaydım . îlk düşündüğüm şey, Am an Tanrım,
bir erkek çocukla ne yapacağım ? olm uştu. O ana kadar, bilinçsiz
bir biçim de de olsa, bebeğim in kız olacağını ve kendi kadın-

26
Bir Erkeği Erkek Yapnn Nedir?

sal tecrübelerim in bana bir kız çocuğu yetiştirm ede rehberlik


edeceğini düşündüğüm ü fark ettim . K aygılanm akta haklıy­
dım. Erkeklerin dünyasına olan yabancılığım tahmin etti­
ğim den çok daha büyük bir m esele haline gelm ek üzereydi.
Şim di, yirm i beş yıllık araştırm a ve klinik çalışm adan sonra
kadınların da erkeklerin de karşı cinsi yönlendiren biyolojik
ve sosyal içgüdüleri yanlış anladıklarını öğrenm iş bulunu­
yorum . Biz kadınlar, erkekleri seviyor, onlarla yaşıyor, erkek
çocuklar doğuruyor olsak da hâlâ erkekleri anlam ak için
öğreneceğim iz pek çok şey var. Erkekler cinsiyetlerini ve
cinselliklerini aşan varlıklar olm akla birlikte bu onların asli
özelliğidir. K adınların da erkeklerin de birbirlerinin beyin
ya da bedenlerinin nasıl çalıştığı konusunda fazla bir bilgiye
sahip olm am ası, durum u daha da zorlaştıran bir unsurdur.
Çoğum uz davranışların altında yatan farklı genlerin, nöro-
kim yasalların ve horm onların ne yaptığı konusunda hiçbir
fikre sahip değiliz.
îki cins arasındaki belli başlı farklılıkları öğrenm em iz çok
önem lidir çünkü biyoloji bize tüm hikâyeyi anlatm az. Kadın
ve erkek beyinleri arasındaki ayrım biyolojik d üzeyde başla­
sa da son araştırm alar bunun yalnızca b ir başlangıç olduğunu
gösteriyor. Beynin m im arisi, bir zam anlar inanıldığı gibi,
doğum da ya da çocukluğun bitişinde son halini alm ıyor,
hayat boyunca d eğişm eye devam ediyor. D eğişm ez olm ak­
tan ziyade, beyinlerim iz bilim insanlarının bundan on yıl önce
sandıklarından daha fazla biçim verilebilir ve değişkendirler.
Diğer bir yandan, insan beyni bildiğim iz en yetenekli öğren­
me m akinesidir. Bu yüzden içinde büyüdüğüm üz kültür ve
bize öğretilen davranış biçim leri beyinlerim izi şekillendirm e­
de ve yeniden şekillendirm ede büyük bir ro! oynarlar. Eğer
bir erkek çocuğu "erk ek olm ak için " yetiştirild iyse, yetişkin
bir erkek olduğunda beyninin m im arisi ve beyin devreleri­
nin yapısı, "erk ek liğ e" çoktan yatkınlık kazan m ış olacak ve
zamanla bu yönde daha da şekillenecektir.

27
Erkek Beyııi

Iiu çocuk erkekliğe bir kere ulaştı mı, kendisini büyük ihti­
m alle şu asırlık som y a kafa patlatırken bulacaktır: K adınlar
ne ister? Kim senin bu soruya verecek kesin bir cevabı olm asa
da erkekler kadınların ve toplum un kendilerinden genel olarak
ne istediğini ve ne beklediğini bilir. Erkekler güçlü, cesu r ve
bağm ışız olm ak zorundadırlar. Korku ve acılarını zapt etm e,
daha m üşfik hislerini saklam a, zorluklar karşısında ken d ile­
rine olan güvenlerini kaybetm em e baskıları altında büyürler.
Yeni araştırm alar gösteriyor ki beyin m im arisi bu duygusal
bastırm aları yansıtacak şekild e değişebiliyor. Yakınlığa ve
sevgi dolu bir sarılm aya kadınlar kadar, hatta belki onlardan
daha aç olsalar da, eğer bu arzularını belli ederlerse diğer
erkekler ve kadınlar tarafından yum uşak ya da zayıf olarak
değerlendirilebiliyorlar.
Biz insanlar h er şeyden önce ve en önem li olarak sosyal
y aratıklarız ve sosyal olarak kabul edilm eye yönelik şekilde
davranm ayı çok hızlı öğrenen beyinlere sahibiz. Yetişkinlik
çağına gelindiğinde çoğu kadın ve erkek toplum sal cinsi­
yetlerine uygun bir şekild e davranm ayı çoktan öğrenm iş
olurlar. A ncak cinsiyete dayanan bu davranış biçim inin ne
kadarı doğuştan gelir, ne kadarı sonradan öğrenilm iştir?
K adınlar ve erkekler arasındaki iletişim kopuklukları biyolo­
jik kökenlere mi sahiptir? Bu kitap bu sorulara cevap verm eyi
am açlıyor. C evaplar sizi şaşırtabilir. Eğer erkekler ve kadın­
lar, ebeveynler ve öğretm enler işe erkek beynini, nasıl oluş­
tuğunu, çocuklukta nasıl şekillendiğini ve ergenlik yıllarında
ve sonrasında gerçekliği nasıl gördüğünü daha iyi anlayarak
başlarlarsa, erkeklerden daha gerçekçi beklentilerim iz olabi­
lir. C insiyetler arasındaki biyolojik faklılıklar hakkında daha
berrak bir anlayış, aynı zam anda kadınların da erkeklerin de
kabul etm iş olduğu olum su z ve basm akalıp erkeklik anlayı­
şını giderm eye yardım cı olabilir.
Bu kitap küçük erkek çocuklarının, coşkun ergenlerin,
eş avına çıkm ış yetişkin erkeklerin, babaların ve dedelerin

28
Bir Erkeği Erkek Yapan Nedir?

beyin-gözlerinin gördüğü m anzaranın b ir kam era arkası


gösterisini sunuyor. O kuyucularım ı erkek beyninin hayatı­
nın aşam alarından geçirirken, um uyorum ki erkekler ken­
dilerini içten içe yöneten şeyleri daha iyi anlayacaklar ve
kadınlar da kısa bir süreliğine de olsa dünyaya erkeklerin
gözünden bakabilecekler. Sonunda kadınların da erkeklerin
de kendi farklı biyolojilerini ve bu biyolojilerinin hayatlarını
nasıl etkileyebild iğini anlam aya başlad ıkları bir çağa giri­
yoruz. Eğer beynin biyolojik bir durum unun dürtülerim izi
nasıl yönlendirdiğini bilirsek, nasıl hareket edeceğim izi ya
da etm eyeceğim izi yalnızca bu dürtüleri takip ederek değil,
kendim iz seçerek belirleyebiliriz. E ğer bir erkekseniz, bura­
dan edineceğiniz bilgi size, yalnızca benzersiz erkek beyin
gücünüzü anlam a ve kullanm akta değil, aynı zam anda oğul­
larınızı, babanızı ve hayalınızdaki diğer erkekleri anlam akta
yardım cı olabilir. Eğer bir kadınsanız, bu kitap sizin erkek
beyninin karm aşıklığını yoru m lam anıza ve kavram anıza
yardım edecek. Bıı yeni bilgiyle, oğu lların ızın ve eşlerinizin
doğalarına karşı daha sam im i olm alarına yardım edebilir,
babanıza karşı daha fazla şefkat hissedebilirsiniz.
Bu kitabı yazarken, seneler geçtikçe en sevdiğim erkekle­
ri -o ğ lu m u , eşim i, erkek kardeşim i ve b a b a m ı- yeni bir ışık
altmda görm eye başladığım ı fark ettim . U m uyorum ki bu
kitap erkek beyninin, gerçekte olduğu gibi, ince ayarlanm ış
ve karm aşık bir aygıt olarak görülebilm eşine yardım cı olur.

29
cf

1
ERKEK ÇOCUK BEYNİ

David, anaokulundan arkadaşları M att ve C raig'in yakın taki­


binde salıncağın yanından koşup geçti ve arka bahçedeki alet
kulübesine doğru yöneldi. Ö nderliğini korum akta kararlı bir
biçim de, kestirm e yolu kullanarak kum havuzunun içindeki
kum ları ve kürekleri savura savura en kısa yoldan herkesin
gıpta ettiği üç tekerlekli Big W heel m arka bisiklete ulaştı.
Matt C raig 'i kenara itip bu tekerlekli m ucizeye doğru atıldı
ama D avid çoktan sürücü koltu ğu na kurulm uştu. David,
pedalları sarsarak çığlıklar içerisind e kaldırım dan aşağıya,
art arda yuvarlak patinaj izleri bırakm a zaferine eriştiği yola
indi.
H ayal kırıklığına uğram ış olsalar da M att ve Craig de altta
kalm ayıp sürebilecekleri başka bir şey bulabilm ek için açık
garaja yöneldiler. Büyük plastik çöp kovasını ilk önce C raig
fark etti: "H ayd i bunu ku llan alım !" diye bağırdı. Ve çocuklar
başka tek kelim e etm eden kovayı peşlerinden sürükleyerek
arka bahçedeki tepeye doğru kafalarının dikine koşm aya
başladılar. C raig kovanın içine atlarken "H ad i, it ben i!" diye
em ir verdi. "D aha ku vvetli!" dedi, zira M att'in ilk dürtüşü
kovayı zar zor yerinden kım ıldatm ıştı. M att tüm gücüyle
kovaya om uz attı ve bu yeşil araç tepeden aşağıya doğru için­
de bağırıp çağıran C raig'le beraber yuvarlanm aya başladı.
K üçük erkek çocukların tüm d ünyalarının hareket ve
m acera olduğunu bilm ek için beyin bilim i çalışm anız gerek­
mez. Bir oyun parkına giderseniz David ve arkadaşları

31
Erkek Beyni

gibi erkek çocuklarını devam lı hareket halinde görürsünüz.


Erkek çocuklar hareket etm eye, başka şeyleri hareket ettir­
m eye ve hareket eden şeyleri izlem eye program lanm ışlardır.
Bilim adam ları bu stereotip erkek çocuk d avranış biçim inin
sosyalleşm enin bir sonucu olduğunu d üşünüyorlardı; fakat
şim di biliyoruz ki hareket etm ek için büyük bir heves duy­
m ak erkek beyninin biyolojik yapısıyla ilgilidir.
Bir beyin tarayıcı ile erkek ve kız ceninlerini düzenli ara­
lıklarla görüntüleyip daha sonra bu görüntüleri art arda
hızlı bir şekild e ekrana yansıtır ve böylece ceninlerin gelişim
süreçlerini izlerseniz, bu kritik hareket devrelerinin, genlerin
tasarım ı ve seks horm onları tarafından belirlendiğini görü r­
sünüz. Bilim adam ları kadın ve erkek beyinlerinin çeşitli
bölgelerinde bulunan hücrelerin testosteron ya da östrojen
gibi horm onlar tarafından uyarıldığında farklı genleri dev­
reye soktukları ya da devre dışı bırakabildikleri konusunda
hem fikirdir. Bir erkek çocuğu için devreye sokulan genler
hareket eden şeyleri takip edip yakalam a, hedefi vurm a,
kendi gücünü test etm e ve savaş oyunları oynam a arzusunu
tetikleyeceklir.
David ve arkadaşlarına hareket-yönelim li olm ak öğretil­
m edi; onlar biyolojik dürtülerini takip ettiler. Annesi, Davjd'in
hareketle olan gönül ilişkisinin daha ilk günden belli olduğu­
nu söylüyor. "O nu beşiğine koyduğum da, ağlayacağını ve
bebekken G race'in yaptığı gibi yalvaran gözlerle bana baka­
cağım sanm ıştım " diyor. "A m a yatağının üstündeki hareketli
dönenceyi fark ettiği an benim orada olduğum u unuttu."
David yalnızca yirm i dört saatlikti ve hiçbir teşvik ya da
talim at olm adan dönencedeki hareketli üçgenlere ve karele­
re gözünü dikti ve görünen o ki bunları büyüleyici buldu.
K im se D avid'e kafasına doğru sarkan bu üçgen ve kareleri
gözleriyle takip etm eyi öğretm edi. David bunu kendi ken­
dine yaptı. Bir erkek çocuğun hareket eden nesneleri takip
etm ekteki üstün yeteneği çevresi tarafından koşullanm asının

32
ürkek Çocuk beyni

bir sonucu değildir. Her beyin ya eril ya da dişidir ve çoğun­


lukla benzeşseler de bilim insanları aralarında bazı derin fark­
lar keşfetm işlerdir. Belirli d avranış ve kabiliyetler doğum dan
önce program lanır ve bazıları erkeklerin bazıları da kızların
beyinlerine yerleştirilir.
Bilim insanları erkeğe özgü nöronların itiş kakış gibi ste-
reotip erkek davranışları ile doğrudan bağlantılı olabileceğini
bile ortaya koym uşlardır. Ç alışm alar erken yaşlardan itiba­
ren erkeklerin kızlardan daha farklı etkinliklerle ilgilendiğini
gösteriyor. Bu farklılıklar kü ltür ve yetiştirilm eyle ku vvetle­
niyor olabilirler; ancak hepsi beyinde başlam aktadır.

B in E r k e k ç o c u ğ u E r k e k ç o c u k Y a p a n N e d İr ?

D av id 'in an n esi Je ssic a 'y la o ğ lu n u n d o ğ u m u n d an b ir­


kaç ay sonra tanıştım . Kızı G race üç y a şın d ay d ı ve Jessi-
ca ile kocası Paul güzel bir erkek bebeğe sah ip old ukları
için heyecan için d ey d iler. A n cak Jessica k ay g ılıy d ı çünkü
D av id 'le işler G ra ce'le bir zam an lar olduğu kad ar p ü rü z­
süz gitm iy ord u . Jessica "D av id bir dakika ön ce kucağım da
m utluyken bir dakika sonra kıp ırd anm aya başlıyor. Eğer
yere b ırak m azsam , san ki onu öld ü rü y orm u şu m gibi feryat
ed iy o r" d iyord u .
Jessica D avid'in hiperaktif olabileceğinden endişe ediyor­
du. Am a pediatristi David'in gayet iyi olduğunu ve norm al
şekilde geliştiğini söylem işti. H arvard'daki araştırm acılar
erkek bebeklerin kız bebeklere göre daha hızlı öfkelendik­
lerini ve bir kere kızdılar mı daha zor yatıştırılabildiklerini
ortaya koydular. Bu yüzden ebeveynler ilk etapta oğullarının
hislerini çözü m lem ekle kızlarına göre daha fazla uğraşıyor­
lar. Jessica "G ra ce'i sakinleştirm ek daha kolaydı. David bizi
devam lı ayakta tutu yor!" diyordu.
Jessica bana ayrıca D avid'in kendisiyle G race'in bebek­
ken yaptığı gibi göz tem ası kurm adığını söyledi. D ediğine

33
Erkı’k Beyni

göre David ona yalnızca birkaç-saniyeliğine bakıyor,, ard ın ­


dan yeniden hareket eden şeylere gözlerini dikm eye devam
ediyordu. Jessica'y ı dinlerken elim de olm adan gülüm sedim ,
çünkü ben de oğlum la ilgili aynı kaygılara kapılm ıştım .
O zam anlar, psikologlar bebeğinizle bir bağ kurabilm enin
anahtarının karşılıklı bakışm ak dedikleri şey olduğuna ina­
nıyorlardı; yani birbirinin gözünün içine bakm ak. Bu kız
bebekler için doğru olsa da, öyle görünüyor ki erkek bebekler
o kadar da fazla karşılıklı bakışm a olm adan bu bağı kuruyor­
lar. Y üzlere uzun uzun ve dikkatle bakm aya m eyilli olan kız
çocuklarının aksine, erkek çocuklarının görsel devreleri daha
en baştan harekete, geom etrik şekillere ve nesnelerin kenar
ve köşelerine daha fazla dikkat veriyor.
Jessica'ya "Y aklaşık altı aylık olduklarında, kız bebekler
yüzlere uzun süre bakm aya ve neredeyse herkesle göz teması
kurm aya başlarlar. A m a erkek bebekler kızlara göre çok
daha sık olarak yüzlerden kafalarını çevirirler ve göz tem asını
bozarlar. D avid'in hiçbir sorunu yok. Sadece oğlunuzun b ey­
ni göz ve yüzleri oyuncak uçaklar ya da diğer hareket eden
nesneler kadar ilginç bulm u yor" dedim .
D avid'in erkek beyni, onu hareketli nesneleri görsel ola­
rak keşfetm eye sevk ediyordu. Bunun nedeninin Y krom o­
zom undaki genler olduğunu biliyoruz. D iğer erkek çocuklar
gibi D avid'in hareketten büyüleniyor olm ası, rahm e düşü ­
şünden sekiz hafta sonra beyninde oluşm aya başlayan devre­
lerden kaynaklanıyor. C enininin gelişim i esnasında, D avid'in
beyni iki aşam ada inşa oldu. İlk önce, sekiz ve on sekiz hafta
arasında küçük testislerinden gelen testosteron, eril davra­
nışları kontrol eden beyin devrelerini oluşturarak bedenini
ve beynini erkeksileştirdi. Beyni testosteronla terbiye edilirken,
bu horm on bazı beyin devrelerini geliştirm eye, bazılarım da
kurutup öld ürm eye başladı.
A rdından, ham ileliğin geri kalan aylarında başka bir hor­
mon, M İE, ya da M ülleriyan inhibe edici faktörü, testosteron­

34
ürkek (,'ocuk I3cyııi

la güçlerini birleştirerek D avid'in beyni ve bedenini dişilikten


arındırdılar. Bu horm onlar D avid'in kadınsı tip davranışlarla
ilgili beyin devrelerini ortadan kald ırd ı ve dişi ürem e organ­
larını yok etti. Eril ürem e organları olan penis ve lestisler
büyüdü. A rd ından, testosteronla beraber M İE horm onu,
keşfedici davranış, m üsküler ve m otor kontrol, uzam sal kabi­
liyet ve itişip kakışına için D avid'in beynind e daha büyük
devreler oluşm asına yardım cı oldu. Bilim insanları farelerin
MÎE horm onundan m ahrum kalacak şekilde ürem esini sağ­
ladıklarında, bu farelerin erkeksi tip keşfedici davranışlar
geliştirm ediğini tespit ettiler. Bunun yerine bu fareler daha
çok dişiler gibi oynayıp davrandılar. Bir kız çocuğunu kız
çocuğu yapan kadın beyni devreleri, testosteron ya da M İE'in
bu etkileri olm aksızın gelişip tam am lanır.
Bu bilgiyi Jessica'y la paylaştığım da kaşlarını kaldırıp
bana sordu: "Y an i bana eğer Cirace'in beyni ben ham ileyken
bu erkeklik horm onlarına m aruz kalm ış olsaydı, hareketleri
D avid'inkilere daha mı çok benzeyecekti d iyorsu nu z?"
Jessica'nın öğrendikleriyle aydınlanan yüzüne gülüm se­
yerek "A y n en ö y le" dedim . Bir annenin yüzünde bu türden
bir rahatlam a görm ek benim için her zam an büyük bir ödül
olmuştur. Birden bire oluşan bu d eğişim le, yanlış bir şey
yaptığını ya da çocuğunda bir tuhaflık olduğunu düşünm ek
yerine Jessica artık rahatlam aya ve oğlunun erkeksiliğini
tanım aya başlayabilirdi.
"îşler D avid 'le çok başka. Bu yaşında bile G race'e göre
daha hareketli. Am a yeri geldiğinde dünya tatlısı da olabili­
yor" dedi.
"G eçen gün D avid 'i öğle uykusuna yatırm akta güçlük
çekerken Paul sakinleşeceğini um arak onu benden alıp yata­
ğımızın üzerinde oynadı. İşe yarayacağından kuşkuluydum
ama bir sü re sonra bakm aya gittiğim de D avid'in m inik elini
Paul'un kocam an elinin içine koym uş olduğunu ve ikisinin
de çoktan uykuya dalm ış olduğunu görd ü m ."

35
Erkek Beyni

Bilim insanlarınm çocuk-ergenliği dediği, erkek çocuğu­


nun doğum undan bir yaşm a gelene kadar yaşanan dönem de
beyin, yetişkin bir erkeğinki kadar testosterona m aruz kalır.
Erkek çocuğunun kaslarının büyüm esine, m otor becerilerinin
gelişm esine ve itiş kakış oyunlarına hazırlanm asına olanak
tanıyan da bu testosterondur. Ç ocuk-ergenliği senesi aşıldık­
tan sonra erkek çocuğun testosteron seviyesi d üşer am a M lE
horm onu seviyesi yüksek kalır. Bilim insanları bir yaşından
on yaşm a kad ar siiren bu periyoda çocukluk duraklam ası
derler. M ÎE horm onunun erkeğe özgü beyin devrelerini bu
on yıllık süreç içerisinde, keşfedici davranışları ve itiş kakışı
arttırarak oluşturup besleyebileceğine inanırlar. Bu da dem ek
oluyordu ki, oğlum dan da hatırladığım kadarıyla, kısa süre
içinde David sınırlarını test etm eye başlayacak ve Jessica'nın
endişelenm ek için daha fazla sebebi olacaktı.
Y ürüm eye başladığı sıralarda, San Francisco'nun Baker
Plajı'nda yürüyüş yaparken oğlum bir çulluk böceğinin arka­
sından suya doğru koşm aya başlam ıştı. Tehlikeyi haber ver­
m ek için deli bir kadın gibi bağırıp elim i kolum u sallam ıştım .
Beni tam am en görm ezden gelm işti. A rkasm dan koşup, üze­
rine doğru gelm ekte olan dev dalgadan oğlum u kurtarm ak
için om uzlarından kavram am gerekm işti. Bu, oğlum un yıl­
larca sürecek olan tehlikeye karşı uyarılarım a aldırm ayışının,
benim de "d u r ", "y ap m a"larım ın ve peşi sıra koşuşlarınun
ilkiydi.
A raştırm acılar, bir erkek bebeğin yedi aylık olduktan son­
ra annesinin kızgın ya da korkm uş olduğunu anlayabileceği­
ni ortaya çıkardılar. A ncak bu aynı bebek on ikinci aydan iti­
baren annesinin ifadelerine karşı bağışıklık geliştirip bunları
kolaylıkla görm ezden gelebilir. K ızlar için ise tersi söz konu­
sudur. Jessica'n ın yüzündeki belli belirsin bir korku ifadesi
G race'i hem en durdururdu. Ama D avid'i durdurm azdı.
Bir yaşına geldiğinde David Jessica'n ın yüzündeki uya­
rıya ilgisiz hale geldi. A raştırm acılar bir yaşındaki erkek ve

36
Erkek Çocuk Beyni

kız çocuklarına sahip annelerden, ilginç ancak dokunulm ası


yasak bir oyu ncağın, bulundukları odadaki küçük bir m asa­
nın ü zerin e konduğu bir deneye katılm alarını istedi. Tüm
annelere çocuklarının oyuncağa d okunm am aları gerektiğini
yalnızca yüz ifadelerindeki korku ve tehlike sinyalleriy­
le anlatm aları söylendi. Kızların büyük kısm ı annelerinin
yüzündeki uyarıyı dikkate aldı, ancak erkekler bu uyarıya
aldırm az görünüyor, sanki bir m ıknatıs onları yasak nesneye
doğru çekiyorm u ş gibi davranıyorlardı. G enç erkek beyinleri
cezalandırılm a riskine rağm en arzulanan nesneyi elde etm e
heyecanı ve şevkiyle kızlarınkinden daha fazla tahrik olm uş
olabilir. Aynı şey babalarla beraberken de oldu. Babalar ve
bir yaşındaki bebeklerle gerçekleştirilen başka bir çalışm a­
da erkekler yasak nesneye kızlara göre daha fazla ulaşm aya
çalıştı. Babalar oğullarını kızlarına g ö re iki kat daha fazla
sözel olarak uyarm ak zorunda kaldı. A raştırm acılar yirmi
yedi aydan itibaren erkeklerin kızlara g öre daha fazla eb e­
veynlerinin arkasından iş çevirip risk aldığını ve kuralları
çiğnediğini tespit eltiler. Bu yaşta, ulaşılm az olan nesnenin
peşinden gitm e ve ona sahip olm a arzusu tüyleri diken diken
eden -o ğ u lla rın m uhakkak bulm aya çalıştığı tehlikeyi ebe­
veynlerin gizlem eye ç a lıştığ ı- bir saklam baç oyununa dönü­
şebilir.
David üç buçuk yaşındayken Jessica bana oğlunun onu hem
iyi hem d e kötü anlam da şaşırtm ayı hiç kesm ediğini söylem iş­
ti- "Bana çiçekler topluyor, sevdiğini söylüyor, öpücüklere ve
sarılmalara boğuyor. Ama bir şeyi yapm a arzusuna kapıldı­
ğında ona öğrettiğim iz kurallar zihninden hem en siliniyor."
Bir gün David v e arkadaşı Craig banyoda akşam yem eği için
ellerini yıkarlarken, Jessica C raig'in "D u r David, çişimi yapı­
yorum " diye bağırdığını duydu. Ardından da saç kurutma
makinesinin gürültüsünü. Jessica'nın beyninde tehlike çanları
Çalmaya başladı. K oridordan koşup banyo kapısını hızla açın­
ca, o anda çişini yapm akta olan C raig aniden kapıya doğru

37
Erkek Beyni

döndü ve Jessica'nm üzerine işedi. Tam o sırada David de saç


kurutm a m akinesini arkadaşının idrarına tutup ne olacağını
görm eye hazırlanıyordu. Ama idrarla yıkanm ış olm ak bile
Jessica'yı D avid'in "yetişkinler olm adan elektrikli aletler kul­
lanılm ayacak" kuralına uymaması kadar kızdırm am ışh. Bunu
takip eden birkaç yıl boyunca tüm elektrikli aletleri David'in
ulaşam ayacağı yerlerde tutmak zorunda kalmıştı. Fakat biraz­
cık kızararak şunu da söyledi: "U laşm asını engelleyem ediğini
tek bir şey var, hem de herkesin içinde bile."

P e n İs l e O y n a m a k

David penisini tutm ak ve onunla oynam aktan başka bir şey


düşünm üyordu. Bunu her zam an her yerde yapıyordu. Bir
erkek çocuğun herkesin içinde penisiyle kurduğu ilişki ben
de dahil olm ak üzere birçok annenin yüzünü buruşturm a­
sına neden olm uştur. A ncak erkek beyninin ödül merkezi
penisin uyarılm asından o denli büyük bir haz alm aktadır
ki, ebeveynler ne ile tehdit ederlerse etsinler, erkek çocuk­
ların bu durum a karşı koym aları neredeyse im kânsızdır. Bu
yüzden D avid'i durdurm aya çalışm ak yerine, Jessica'ya tav­
siyem oğluna bu zorlayıcı hazzı odasının m ahrem iyetinde
keşfetm eyi öğretm eye başlam asıydı.
Jessica'nm D avid'e penisiyle "m ah rem iy et" içinde oyna­
m ası gerektiğini öğretm eye başlayalı birkaç hafta olmuştu
ki ailece tatile çıktılar. K aldıkları otelin koridorunda yürür­
lerken David yan odanın kapısının kolundan sarkan uyarıyı
gördü ve "A nne, M -A T I-R -E -M -I-Y -E -T n ed ir?" diye sordu.
Jessica sözcüğü yüksek sesle okuyunca David "1 la, o zaman
içerideki adam orada m ahrem iyetini yapıyor olm alı" diye
cevap verdi. O zam andan beri penisiyle oynam aya verdiği
isim "m ahrem iyetim i y apm ak" oldu.

38
Iirkek Çocuk Beyni

E r k ek Ç o c u k la r in O y u n c a k la h i

Aynı y ılın ilerley en a y ların d a D avid Je ssic a 'y la b eraber


o fisim e g eld iğ in d e, ona b ir ay ak k ab ı ku tu su n a koym uş
old u ğu m o y u n ca k la r arasın d an efla tu n ren kli b ir oyu n cak
araba v erd im . K aşların ı ça tıp "B u b ir kız a ra b a sı" dedi.
A rabayı k u tu y a geri fırla ta ra k y an ların d a siy ah şeritler
olan p arlak kırm ızı renkte bir y arış arab asın ı kavradı ve
"[şte bu bir erk ek a ra b a sı!" d ed i. A ra ştırm a cıla r hem kız
hem d e erk ek ço cu k ların ın kendi cin siy etlerin e ait oyu n -
cukları tercih ettik lerin i, an cak k ız la rın erk ek o y u n cak la­
rıyla oy n am ay ı kabul etm elerin e rağ m en erk ek lerin -d ö r t
yaşın d an itib a re n - kız o y u n ca k la rıy la , h atta pem be gibi
"k ız re n k le ri" olan oy u n cak larla b ile oy n am ay ı red d ettik ­
lerini k eşfettiler.
O ğlu m d oğd u ğu n d a h enüz bu d urum d an haberim yok­
tu, ben d e ona bir sürii iin isek s oy u n cak ald ım . Üç buçuk
yaşına g eld iğ in d e alm am için yalv ard ığ ı a sk er oy u n cak la­
rının yan ın a b ir tane d e B arb ie bebek ek lem iştim . Saldırgan
olm ayan, işbirliği ku rulan sen ary o larla oy n am asın ın onun
için iyi olacağ ın ı d ü şü n m ü ştü m . Paketi açarken ki sa b ırsız lı­
ğını g örm ek beni çok m em nun etm işti. A ncak oğlum bebe­
ği görd ü ğü gibi belind en k av rad ı ve uzun b acak ların ı sanki
bir k ılıçm ış gibi havad aki hayali bir d ü şm ana sap lam aya,
"A l bu n u , al b u n u !" d iye b ağırm ay a b aşlad ı. îkin ci-d alga
fem inist ku şak tan gelen birisi olarak, silah lara ve rekab e­
te takın tılı olm ay an , sakin, d u ygu sal ola ra k h assas erkek
Çocukları y etiştireceğ im ize k arar v erm iş olm am ızd an olsa
gerek, b ira z afallam ıştım . Ç ocu k larım ızı iki cin siy et için
de h az ırla n m ış olan oyu n caklarla oy n atm ak çocu k y etiş­
tirm e p lan ım ızın bir p arçasıyd ı. M ü stakbel gelin lerim izin
y etiştird iğ im iz h assas adam için b ize ne k ad ar m ü teşekkir
olacakların ı d ü şü n erek ken d im izle gu ru r d u y ard ık. K endi
oğ u llarım ız olana k ad ar, bu bize k u su rsu z şe k ild e akla yat­
kın g elm işti.

39
Erkek Beyni

Bilim insanları o zam and an bu yana b iz yetişkin lerin


çocuklarım ızı etkilem ek için ne kadar uğraşırsak uğraşa­
lım, kızların evcilik oynayıp bebeklerini giydireceğini ve
erkeklerin hayali düşm anlarla savaşacağını, bir şeyler kurup
yıkacağını ve yeni h eyecanlar peşinde koşacağım öğrendiler.
Biz ebeveynlerin çocukların nasıl oynam ası gerektiğine dair
düşüncelerinden bağım sız olarak, erkekler rekabetçi oyu nla­
ra, kızlar da işbirliği kurulan oyunlara daha ilgilidirler. Dav­
ranışsal eğilim ler üzerine yapılan araştırm alar erkek çocukla­
rın boş zam anlarının yüzde 65'in d e rekabete dayalı oyunlar
oynadığını, kız çocuklarda ise bu oranın yalnızca yüzde 35
olduğunu ortaya koyduğuna göre, görünen o ki doğuştan
gelen beyin yapısı iki cinsiyette birbirinden oldukça farklı.
Bununla beraber araştırm alar şunu gösteriyor ki, kızlar oyun
oynadıklarında oyundaki rollerini erkeklerden yirm i kat
daha fazla değiştiriyorlar.
Sıklıkla kullanılan ve doğru olan bir laf vardır: "E rkek
çocuklar hep erkek çocuğu kalacaklard ır." O ğlum un Bar-
bie'yi kılıca çevirm esinin sebebi çevresindeki insanların silah
kullanım ını desteklem esi değildi. Sadece sahip olduğu erkek
beyninin saldırganca korum a ve yenm e içgüdülerini takip
ediyordu. Yaşam ının ilk yıllarında ona verdiğim basm akalıp
kız oyuncakları onu daha fem ineıı yapm am ıştı, tıpkı erkek
oyuncaklarını kız çocuklara verm enin onları daha erkeksi
yapm ayacağı gibi.
Sonradan fark ettim ki Barbie'yi bir silaha dönüştürm ek
söz konusu olduğunda, oğlum un birçok erkek benzeri vardı.
İrlanda'daki bir anaokulunda araştırm acılar erkek çocukların
kızların m utfak oyuncaklarını talan ettiğini ve hatta m inyatür
lavabodaki m usluk kollarını oyuncak silahlar olarak kullan­
m ak için söktüklerini gözlem lediler. Başka bir anaokulu çalış­
m asında, araştırm acılar okul öncesi çağdaki erkek çocukların
eve ait eşyaları ekipm an ya da silah olarak kullanm alarının
kızlara göre altı kat daha fazla olası olduğunu fark ettiler.

40
Erkek Çocıık Beyni

G özlem lenen çocuklar yalandan bir m ağarayı aydınlatm ak


için el feneri olarak bir kaşık kullandılar, spatulaları "kötü
ad am lara" karşı kullanacakları kılıçlar yap tılar ve bezelyeleri
mermi olarak değerlendirdiler.
Jessica'y la bir sonraki görüşm em de bana D avid'in bir
gün anaoku lu nd an eve bir gözü m orarm ış olarak geldiğini
anlattı. Ö ğretm eni D avid'in, kızlarla oynadığı için C raig'e
hanım evlad ı dediğini, C raig 'in de dönüp D avid'e vurdu­
ğunu söylem işti. Jessica hislerini "O n u n için o kadar üzül­
düm ki dışarıya dondurm a yem eye götürdüm ve birdenbire
David bana dönüp 'Seni seviyorum anneciğim . Büyüdüğüm ­
de seninle ev leneceğim ' dedi. Gözü m orarm ış oğlum u bir
de böyle konuşurken duyunca içim buruldu. N için en yakın
arkadaşı sad ece ona bir isim taktı diye oğlum a vuruyor k i?"
diyerek anlattı.
Jessica'ya bir erkek çocuğa üç buçu k yaşından itibaren
yapılabilecek en büyük hakaretin .ona k ız d em ek olduğunu
söyledim . Erkek çocuklar, kızların oyun ve oyuncaklarından
hoşlanan diğer erkek çocuklarla dalga geçer ve onları d ışlar­
lar. Dört yaşından sonra ise eğer bir erkek kızlarla oynarsa
diğer çocu klar onu aralarına alm azlar. Ç alışm alar gösteri­
yor ki yürüm eyi öğrendikleri dönem den başlayarak erkek
çocuklar hangi oyuncak, oyun ve etkinliklerin "erkeksi olm a­
dığı" ve dolayısıyla sakınılm ası gerektiğini anlam landırm ada
ortak bir anlayış geliştiriyorlar. Erkek çocuklar erkek oyun
arkadaşlarını erkeksi tipte davranışları için alkışlarlarken,
geri kalan tüm davranışları "k ız sa l" bularak kınıyorlar.
Erkek çocukların erkeksi oyuncakları fazlasıyla tercih
etm esinin nedeni hakkındaki m erakları, araştırm acıları genç
rhesus m aym unları üzerinde çalışm aya yöneltti. M aym un­
lar hangi oyuncakların kız ya da erkek oyuncağı olduğunu
öğrenecek şekilde sosyalleşm ediklerinden bu çalışm a için iyi
bir denek olacaklardı. A raştırm acılar genç dişi ve erkek m ay­
munlara "erkeksi oyu n cak" olan tekerlekli bir araç ve "fem i-

41
Erkek Beyııi

nen oyu n cak" olan pelüş bebekle oynam ak arasında tercih


lıakkı verdiler. Erkek m aym unlar neredeyse yalnızca teker­
lekli araçla oynadılar. Dişi m aym unlar ise bebek ve tekerlekli
araçla eşit m iktarda süreyle oynadılar. Bilim insanları cinsiye­
te özgü oyuncak tercihlerinin hem erkek çocuklarda hem de
erkek m aym unlarda bulunan eril beyin devrelerinden kay­
naklandığı sonucuna vardılar. Bu oyuncak tercihinin kökeni­
nin ceninin beyin gelişim ine dayandığını destekleyen başka
kanıtlar da var. Kızlarda CAH (konjenital adrenal hiperplazi)
hastalığı nedeniyle doğum öncesi fazla testosterona m aruz
kalınanın daha sonraki yıllarda oyuncak tercihleri üzerine
etkileri olduğu keşfedilm iştir. Bu hastalığa m aruz kalm ış kız­
lar üç ya da dört yaşlarına geldiklerinde, erkek tipi oyu ncak­
ları diğer kızlara göre daha çok tercih ederler.
Bilim insanları erkeklerin oyu ncaklarının, oyunlarında
büyük kas gruplarını çalıştırm ayı tercih edişlerini yansıttık­
larına inanıyorlar. Eylem e yönelik benzer bir tercih kendisini
resim dersinde bile gösteriyor. Araştırm acılar ilkokul çağında­
ki erkek çocukların araba ya da uçak kazası gibi aksiyon sah­
nelerini çizmeyi tercih ettiklerini ortaya çıkardılar. Araştırma
dahilinde incelenen resimlerin neredeyse tümü hareketli bir
anı yakalam ıştı ve çok az renk kullanılmıştı. Çalışm adaki kız
çocuklar ise erkek çocuklara göre çok daha fazla renk kullana­
rak insanlar, hayvanlar, çiçekler ve ağaçlar çizmişti.
David yalnızca aksiyon sahneleri çizm eyi ve erkek oyu n­
caklarıyla oynam ayı sevm ekle kalınıyordu; beş yaşına geldi­
ğinde en sevdiği m asa oyunu "K ay d ıraklar ve M erdivenler"
olm uştu. Kazanm ak için hile de dahil olm ak üzere her şeyi
yapıyordu. Piyonunu sinsice zarın söylediğinden başka bir
yere getirip m erdivenden çıkm aya ya da kaydıraktan kayıp
başa dönm ekten kaçınm aya çalışıyordu. Ve kaybettiği zaman
yıkılıyordu. Jessica "C raig ve David ne zam an bu oyunu
oynasalar sonu kavgayla b itiyor" diyordu. Bunu anlayabili­
yordum . Oğlum anaokulundayken bir süreliğine evdeki tüm

42
lirkek Çocuk Beyni

masa oyunlarını alıp dolaba kaldırm ak zorunda kalm ışlık.


Z afer kazanm ak erkek çocuklar için ciddi şekild e önem lidir
çiinkii onlar için oyunun gerçek am acı toplum sal hiyerarşiyi
belirlem ektir. Erkek beyni erken yaşta d övüş oyunlarına, özel
alanını korum aya ve rekabet etm eye can atar. K aybetm ek
kabul ed ilem ez bir şeydir. G enç bir erkek beyni için zafer çığ­
lığı h er şey dem ektir.

L İ m İt l e r İ Zo r l a m a k

David "Y a a h h lı!" diye bağırarak ileriye atılıp yeni lazer kılı­
cını C raig 'e doğru uzattı ve sapladı. Altta kalm am ak için
C raig kılıcı D avid 'in elind en kapıp kaçm aya başladı. Fakat
David onu yakalayıp çam ura bulanm ış göm leğinin arkasın­
dan kavrayana kadar ancak birkaç m etre gidebilm işti, birkaç
saniye içinde kendilerini yerde kılıca sahip olm ak için güre­
şiyor buldular. Erkek çocuklara aşina olm ayan birisi için bu
bir kavga gibi görünürdü. Ama David ve C raig eğlenceden
çatlıyorlardı.
Erkek çocuklar oyuncaklar için rekabet ederken ve birbir­
lerine üstün gelm eye çalışırken tat alarak güreşip yum rukla­
şırlar. Bu tarz oyunları kızlarınkinin altı m islidir. Bu oyu n­
ların içindeki m izahı görm eyi her zam an başaram adıysa da,
Jessica artık bu gerçeği oldukça eğlendirici buluyor. Erkekler
dünyadaki yerlerini bedenlerinin tüm fiziksel lim itlerini zor­
layarak keşfed erler, dolayısıyla övün m e hakkını onlara veren
tek şey yalnızca kavga etm ek değil aynı zam anda en sesli ve
en uzun sü re gaz çıkarm ak ya da geğirm eyi başarm ak de
olabilir. Jessica bana "D av id ve C raig'in birbirleri üzerine gaz
çıkarm anın nesini bu kad ar eğlenceli bulduklarını asla an la­
yam ayacağım . Ama on lar bunu olağanüstü kom ik buluyor
ve Paul d e onlar kadar kahkahalara boğu lu y or" dedi.
David ve C raig için h er günleri b ir dizi ciddi fiziksel
m ücadeleyle doluydu. Ne kad ar hızlı koşabilirsin? N e kadar

43
Erkek Beyni

yükseğe tırm anabilirsin? Ne kadar uzağa zıplayabilirsin? Bir


erkek çocuğun spor ve d iğer m ücadelelerde başarı ya da başa­
rısızlığı onun benlik duygusunu oluşturup bozabilir. Jessica
erkeklerin tabiatları gereği fiziksel yeterliliklerini test etm eye
yöneldiklerini anlayabilse bile yine de D avid'in incineceğin­
den korkuyordu. Am a Paul - k i kendisi üç erkek kardeşle bir­
likle b ü y ü m ü ştü - şişlikler ve m orlukların erkek çocu klar için
hayatın norm al bir parçası olduğunu biliyordu.
Ç ocukluk duraklam ası esnasında erkek çocuklar babala­
rını, am calarını, dayılarını ya da kendilerinden büyük erkek
kuzenlerini taklit ed erler ve alfa erkek olarak göze çarpan
erkeklere özel olarak ilgi duyarlar. H ayvanat bahçesine gidin
ve prim atları izleyin, b öylece en güçlıi erkeğin tek başına
oturup ot çiğnediğini ve küçük erkeklerin koşup ona arkadan
saldırdıklarını göreceksiniz. Küçük erkekler gelecekte yap­
m alarının istenebileceği şeylerle oynarlar. Alfa erkek sıkıl­
dığında küçükleri defeder. K üçükler yılm adan birbirleriyle
güreşm eye, kelim enin gerçek m anasıyla yerlerde yu varlan ­
maya devam ederler. Bu itiş-kakış oyunu aynı zam anda tüm
dünyadaki erkek çocuk gruplarında da gözlem lenm iştir.

D A YA N IK LILIĞ IN I G Ö STER M EK

Erkek çocuklar ilkokul çağına geldiklerinde d ayanıklılık ve


saldırganlıklarını gösterirken kend ilerind en geçerler. Fizik­
sel gücü hakaretlerle harm anlam ak daha da hoşlarına gider.
Ç ocuklar ü zerine araştırm a yapan E leanor M accob y'n in
dediği gibi "Bu oğlanlar yalnızca kendilerine özgü biçim de
eğlenm ekted irler". Bu oyun oynam a şekli dopam in salgıla­
nılın sebebiyle beyinlerine m uazzam bir iyi hissetm e ödü­
lü kazandırır. Bir nörokim yasal olan dopam in bağım lılık
yapacak d erecede öd üllendiricidir -b e y in bundan hoşlanır
ve daha fazlasını is te r- böylece erkek çocuklar her zam an
bir sonraki heyecanın peşinden koşarlar. Korku film lerini,

44
Erkek C^ncuk Beyni

perili evleri sevm elerinin ve risk alarak birbirlerine m eydan


okum alarının nedeni budur. Erkek çocu klar elbette yaralan­
m ak istem ezler am a genelde yaşayacakları heyecanın buna
değeceğini düşünürler. Jessica "B ir günü kim seye yara bandı
yapıştırm adan ya da buz kom presi yapm ad an tam am larsam
kendim i şanslı sayıyorum " diyor.
İlkokul çağında erkek ve kız çocuklarının grup içinde
oynam a şekilleri birbirinden uzaklaşır ve çocuklar cinsiyet
ayrılığını kendi kendilerine benim serler. G özlem sel araştır­
m alar ortaya koyuyor ki tüm dünyadaki oyun parklarında
erkek çocu klar güreşiyorlar, itişiyorlar ve birbirleriyle dalga
geçip kavga ediyorlar; kızlar ise bunları yapm ıyor. Farklı
oyun oynam a biçim lerinin yanında erkek ve kız çocuklar
aynı zam anda beraber oynam aktan hoşlanm ayabiliyorlar;
çünkü araştırm alara göre erkek çocu klar birinci sınıftan iti­
baren kız çocuklarla pek ilgilenm iyor ya da söylediklerine
kulak asm ıyor. O regon'daki bir okuld a ilköğretim birinci
sınıftaki erk ek ö ğ re n a le r arasında yapılan b ir araştırm ada
erkeklerin ilk ve öncelikli olarak d iğer erkek çocukların ne
-dedikleriyle ilgilendiği ortaya kond u. İkinci sırayı öğretm en­
ler aldı, k ızlar ise çok geriden üçüncü sırada yer aldılar, tabii
eğer bir y er bulabildilerse, tşin doğrusu, en sık gözlem lenen
olgu kızların tam am en görm ezden gelinm esi oldu. Uavid ve
onun birinci sınıftaki çoğu sın ıf arkadaşı çoktan kızlarla oyun
oynam am aya ant içm işti ve kızlar da bundan m em nundu lar
O nlar da erkeklerle oynam aktan hoşlanm ıyorlardı.
İrlanda'd aki bir anaokulunda y ap ılan çalışm a kız ve
erkek çocukların birbirleriyle etkileşim i üzerine daha fazla
ışık tutabilir. A raştırm acılar erkek çocukların üç tekerlekli ya
da iki tekerlekli tüm bisikletleri tekelleri altına aldıklarını ve
bunlara binip birbirlerine çarpm a oyu n ları oynadıklarım , kız­
ların ise -b isik leti ele geçirebildikleri en d er fırsatlard a- başka
Çocukların bisikletlerine ya da herhangi b ir şeye çarpm am ak
için büyük özen gösterdiklerini tespit etliler. Hatta erkek

45
Erkek Beyni

gocuklar bisikletleri sahiplenip kim seye dokundurtm am aya


ve bunun için kavga etm eye başlad ılar ancak kızlar böyle bir
tepki gösterm ediler.

SIR AN IN BİRİNCİSİ

Jessica, D avid'in öğretm eninin raporuna oğlunun öğle yem e­


ği ve teneffüslerde her zam an birinci sırada olm ak için kavga
ettiğini yazm ış olduğunu gördüğünde bunu anlayam adığını
söyledi. G race hiçbir zam an sırasını beklem eyi bir so m n ola­
rak görm ediğinden D avid'in birinci sırada olm aya verdiği
önem Jessica'yı şaşırtm ıştı.
I liyerarşi erkek çocuklar için açık şekilde daha önem lidir.
Ç alışm alar iki yaşından itibaren bir erkek çocuğun beyninin
onu fiziksel ve sosyal nüfuz edinm eye yönlendirdiğini gös­
teriyor. Altı yaş itibariyle erkek çocuklar araştırm acılara "iyi
becerilm esi gereken en önem li şey "in gerçek dövüş olduğunu
söylüyorlar. Bilim insanları aynı zam anda erkek çocukların
itiş-kakış oyunları aracılığıyla grup içerisinde nüfuz ed inm e­
de belirgin biçim de daha hızlı olduklarını öğrendiler.
Bir kreşte kız ve erkek çocuklarla beraber yürütülen bir
çalışm ada erkek çocuklar ilk oyun seansının bilişi itibariyle
belirgin bir hiyerarşi düzeni kurm uşlardı. Kızlar arasında
bazı hiyerarşik nüfuz edinm eler gözlem lendiyse de bu hiye­
rarşi daha akışkan bir yapıdaydı. Erkek gruplarında ise yal­
nızca ikinci oyun seansının bitim inde çocuklar gruptaki tüm
erkeklerin hiyerarşi sıralam asındaki yeri hakkında hem fikir­
di ve bu sıralam a geri kalan altı aylık çalışına süresi boyunca
değişm edi.
Erkek çocuklar nasıl oluyor da kim in güçlü olup olm a­
dığını bu kadar hızlı bilebiliyorlar? İri çocukların statüleri
genellikle daha üst sıralarda olsa da araştırm acılar liderlerin
her zam an en iri olanlar olm adığını ortaya koyuyor. Ç alış­
m ada alfa çocuk olarak sivrilenler, bir çatışm a esnasında

46
ürkek Ç.ııcıık Huyili

pes etm eyen çocuklardı. Bu çocuklar saldırgan bir biçim de


kendileriyle rekabete giren çocuklara sataşarak, kabadayılık
taslayarak ya da bu çocukların gözlerini korkutarak gü çleri­
ni sergiliyorlard ı. Gruptaki tüm çocuklara yapılan horm on
testlerinde, alfa çocukların testosteron seviyelerinin d iğer
çocuklara göre daha yüksek olduğu ortaya çıktı. A raştırm acı­
ları şaşırtan şey ise, bir erkek çocuğun grup içind e allı yaşın ­
dayken edindiği yerin on beş yaşına geld iğind e h iyerarşide
bulunacağı yeri önceden haber verdiğini keşfetm ek oldu.
Elbette yalnızca bir çocuk patron olabilir, o halde geriye
kalanlar başarılı olm ak ve diğer çocukların kendisine sataş­
m asını önlem ek için başka yollar bulm ak zoru ndadırlar.
Stratejilerden biri alfa çocukla ona istediği şeyleri vererek
ve iyilikler yaparak ittifak kurm aktır. O ğlum ilkoku ld ay­
ken benden, sanki öylesineym iş gibi, okula götü rm ek için
en büyük boy Chex Mix m arka çerezlerd en alm am ı istedi.
A rkadaşlarıyla paylaşm ak istediğini d üşün d ü ğüm d en isteği­
ni sorgulam adım . Yanlışlıkla küçük boy aldığım gü ne kadar
aslında niçin büyük boy istediğini keşfed em em iştim . O rtaya
çıktı ki oğlum Chex M ix'leri teneffüslerd e kendi deyişiyle
"kiralayabileceği herkesi kiralam ak", yani benim gördüğüm
biçim iyle patronları salın alm ak ve kabadayıları yatıştırm ak
için ku llanıyord u . Tezgâhın üzerinde çan tasın ın yanındaki
küçük paketi görünce bağırdı: "tşte şim di işim bitti! Hepsi
senin yü zün d en !"
Erkek çocuklar işlerini genellikle aralarındaki hiyerarşinin
denetim ve denge sistem i içerisinde halled ebilirler, ancak bu
gaddar Sineklerin Tanrısı sistem i hâlâ çoğu annenin kalbine
korku salıyor; buna ben de dahilim . A nnelerin bu konu hak­
lın d ak i hisleri bir yana, erkek çocu klar yine d e içgüdüsel
olarak erkek hiyerarşisi içerisinde nasıl başarılı olacakla­
rını öğrenm ek zorunda olduklarını biliyorlar. V e bu, erkek
Çocukların farklı şekilde öğrendikleri tek şey değil.

47
Erkek Beyni

H a r e k e t l İ Ç o c u k l a r d a h a İy i ö ğ r e n İy o r l a r

David ve C raig avuçlarının içindeki kum andayı sım sıkı kav­


ram ış halde yum ruk atıyor, kollarını savuruyor, sağa sola
zıplıyor, arada bir de yum rukların yanına bir hakaret ekliyor­
lardı. Kendi yaşlarındaki birçok erkek çocuk gibi VVii en sev­
dikleri oyuncak olm uştu. Bu hareketli video oyunu sistem ini
kullanm ak için çocu klar ekranda sergilenm esini istedikleri
hareketlerin taklidini yapıyorlardı. David bir yum ruk savur­
duğunda ekrandaki karakteri de bir yum ruk savuruyordu.
C raig bir yum ruğu engellediğinde ekrandaki karakteri de
yum ruktan kaçm ış oluyordu.
Stanford Ü niversitesi'nd e yapılan bir araştırm a, VVii oyna­
m anın erkek beynindeki dopam in üretim ine ilişkin bölgeleri
etkinleştirdiğini gösterdi. Erkek çocuklar kendilerini iyi his­
setm elerini sağlayan bu kim yasal sayesinde ödül hissi yaşı­
yorlar, aynen itişip kakıştıkları zam an olduğu gibi. Ne kadar
zafer kazanırlarsa erkek beyinleri o kadar u yarılıyor ve o
kadar dopam in salgılatıyor. Bu da onlar için bitm ek bilm eyen
bir heyecan yaratıyor.
A lışılm ış v id eo o y u n la rın d a bile, e rk e k ço cu k ken d isi
harek et etm ese d e ek ran d a görd ü ğü h a rek et ed en k a ra k te r
ona b ü yü k bir h ey eca n v eriy or. D ahası h arek et etm ese bile
h a rek et sin y ali b ey n in d en v ü cu d u n d ak i k aslara n ö ro n lar
a ra cılığ ıy la iletiliy o r. E ğ er D a v id 'in b ed en in i ve beynini
S ü p er M ario B ro th ers gibi b ir oyu n oy n ark en fM R I k am e­
rasıy la iz le se y d ik , M a rio 'y u h er z ıp la tışın d a D av id 'in
b ey n in in , k en d isin in zıp lam ası için g erekli olan kasları
k on trol ed en n öron ları h a rek ete g eçird iğ in i görü rd ü k.
K en d isi g erçe k te n z ıp lıy o r olm asa da g örd ü ğ ü h areketi
b e d e n se lle ştird iğ in i fark ed erd ik . E rk ek ço cu k ların çe v re ­
lerin e fizik sel o la ra k bu şe k ild e v erd ik leri tep k iler kızlara
g öre d ah a fazlad ır. K a sla rı, etra fla rın d a cerey an ed en her
şey e se ğ ire re k cev a p v erir. Bu fa rk lılık e rk e k lerin k a sla ­
rını ve sin ir sistem lerin i d ü şü n m ek ve k en d ilerin i ifad e

48
lir kok Çocuk Ik'yni

etm ek için k ız la ra g ö re d ah a fazla k u lla n d ık la rı an lam ın a


g eleb ilir.
Ö rneğin, bir erkek çocuk koşm ak kelim esini okum ayı ilk
öğrendiğinde, beyni bacak kaslarına m esajlar yollar ve bu
kasların seğirm esine neden olur: E rkek çocukları koşm ak
kelim esini öğrenm ek için koşm a eylem inin provasını yapar­
lar. Sü m ük lü böcek kelim esinin m anasını anlam ak ve okuy­
abilm ek için ise, D avid 'in beynindeki his bölgesinin yapışkan
olan ve vıcık vıcık olan ile ilgili alanları etkin hale geldi.
Ardından beyninin yavaşlıkla ve sü rünm ekle ilgili Hareket
bölgesi devreye girdi ve hatla beyninin iğrenm ekle ilgili
duygusal bölgesi bile bu sü rece dahil oldu. Bu beyin bölgeleri
D avid'in süm üklüböceğin anlam ını b ir bütün halinde an la­
ması, öğrenm esi ve hatırlam ası için gereklidir. Bilim insanları
bu süreci bedenselleşm iş biliş olarak adlandırır, çünkü bura­
da D avid'in bir kelim eyi öğrenm ek için kullandığı kaslar
ve beyin bölgeleri bu kelim enin anlam ıyla bağlantılıdır. Bu
durum hepim izin beyni için geçerlid ir ancak erkek çocuklar­
da özellikle belirgindir. Ö ğretm enlerini çileden çıkarsalar da,
hareketli erkek çocuklar sakin sakin oturanlara göre daha iyi
öğrenebilirler-.

David gibi çocuklar sürekli bir oraya bir buraya koşar­


lar. Bilim insanları bu h areketliliğin onlara uzam sal mani-
pülasyonda avantaj sağlayan şey olabileceğine inanıyorlar.
A lm anya'daki araştırm acılara göre erkek çocuklar beş yaşına
geldiklerinde bir nesneyi zihinlerinde görsel olarak hareket
ettirmek için beyinlerinin kızlarınkinden farklı bölgelerini
kullanıyorlar. Yapılan deneyde erkek çocuklar nesnelerin
zihinlerindeki resim lerini beynin parietal lobundaki uzam-
sal-hareket bölgesinin her iki tarafını da kullanarak hareket
ettirdiler. Kız çocuklar ise aynı işi yapm ak için yalnızca tek
bir tarafı kullandılar. M esele kendi içinde açıklığa kavuşur­
ken, benim burada en şaşırtıcı bulduğum şey erkek beynin­

49
Erkek Beyni

deki uzam sal-hareket alanının sürekli "a ç ık " durum da oldu­


ğunun belirtilm esi oldu. Bu dem ek oluyor ki bu alan arka
planda her zam an oto pilotla çalışıyor. A ncak kadın beynin­
de, bu parietal bölge "k a p a lı" konum da, beklem e m odunda
bulunuyor ve gerekm ediği sürece de açılm ıyor.
Beş yaşından itibaren nesnelerin zihindeki rotasyonu, kız­
lar ve erkekler arasındaki en büyük bilişsel farklardan biri­
dir. Erkek çocuğun beyninde, uzam sal rotasyon gerektiren
sorunların çözüm ü görsel kortekste başlıyor ve doğrudan
beynin her iki yarım küresindeki zaten "a ç ık " halde olan
parietal uzam sal-hareket bölgesine gidiyor. Beyin kaslara
sinyaller gönderiyor, bu da çocukların nesnenin şeklini ya
da konum unu taklit etm esine sebep oluyor. A raştırm acılar
erkek çocukların çoğu ile bazı kız çocukların bir nesnenin
uzayda nasıl yer kapladığına d air bütünlüklü ve bilinçsiz bir
hisleri olduğu, bu çocukların nesnenin gerçekliğini bedensel­
leşti rd ikleri, böylece nesnenin üç boyutluluğunu kavram ala­
rının kolaylaştığı sonucuna vardılar.
Bu becerinin sın ıf ortam ında pratik olarak nasıl uygulan­
dığını m erak eden araştırm acılar bir ilkokulun m atem atik
dersinde kız ve erkek çocukların şekil yeteneği sorularını
nasıl ve ne kad ar sürede çözdüklerini araştırdı. Erkek çocu k­
lar soruları kızlara göre daha hızlı çözdüler. A ncak araştır­
m acıları en çok şaşırtan şey, cevaba nasıl ulaştıkları sorul­
duğunda erkek çocukların çoğunun açıklam alarında hiçbir
kelim e kullanm am ası oldu. Bunun yerine erkekler cevapları
nasıl bulduklarını ellerini ve kollarım hareket ettirerek, sağa
sola eğip bükerek anlattılar. Erkek çocukların beden hare­
ketleri cevaplarının ta kem iisiydi. Bu örnekte kelim eler, erkek
çocuklar için bir ayak bağıydı.
Bu çalışm ada dikkatim i çeken bir diğer şey de bir sonraki
aşam ada kızlarla yapılan deneydi. D eneyin sonraki altı haf­
tası boyunca kız çocuklara cevaplarını kelim elere başvurm a­
dan erkek çocukların kas hareketlerinin aynılarım kullanarak

50
lirk e k (,'ucuk beyni

nasıl açıklayabilecekleri öğretildi. Altı h aftanın sonunda


kızlar konuşm ayı bırakıp eğilip bükü lm eye başlar başlamaz
soruları erkek çocuklar kadar hızlı çözer oldular. Erkek ve
dişi beyinler aynı devrelere ulaşabilirler, ancak hiçbir müda­
hale olm adığı sürece, bu devreleri farklı kullanırlar.

şu E r k e k ç o c u k K o k u su

Yaklaşık on bir yaş civarında erkek çocu ğun hayatının çocuk-


luk-duraklam nsı evresi bitm eye başlar. H ayatının yeni evre­
sine giriyor olduğunun en keskin işaretlerinden biri dışarıya
yaym aya başladığı yeni kokudur. Bu koku henüz enikonu bir
ter kokusu d eğildir de, daha ziyade terli çorap kokusu gibi­
dir. Oğlum bu yaşlardayken biz annelerin bu kokuya verdiği
isim "şu erkek çocuk kokusu" idi. Pek olgun erkek kokusu
sayılm asa da artık tatlı çocuk kokusu da olm ayan bir koku­
dur bu. K okusunu aldığım ız şey testosteronun etkisi altında
küçük m iktarlarda androstenedion denen ferom onu salgıla­
yan eril ter bezleridir. Testosteron m iktarındaki bu yükseliş
ergenliğin şafağına işaret ediyordu.
Testosterondaki yükseliş kızlara karşı yeni b ir ilgiyi ateş­
ler; ya da en azından kızların dişi bed enlerine. Bu konu hak-
kındaki m erakı beşinci sınıftayken D avid 'in başını belaya
sokm uştu. ()n dört yaşındaki kuzeni göğüsleri çıplak olan bir
kadının fotoğrafım cep telefonuyla D av id 'e göndermişti ve
sınıftaki bütün erkek çocuklar resm i görebilm ek için David'in
etrafına yığılm ışlardı. O ana kad ar sınıflarındaki diğer cin­
siyet hakkında daha ayrıntılı bilgiye sahip olmadıkları için
hepsi uzun süred ir hayal kırıklığı içerisindeydi. Gördükle­
ri resim istediklerini onlara veriyordu. Seks hormonlarının
seviyesi çocukluk-dııraklam ası evresinin büyük bölümünde
oldukça düşük olsa da, erkek çocu klar ergenlik çağına ulaş­
tıktan sonra cinsellikle ilgili ulaşabildikleri h er türlü bilgi
kırıntısını ne pahasına olursa olsun takip ederler.

51
Erkek Beyni

Jessica, D avid'in öğretm eninden gelen telefona çok bozul­


muştu ama olanları eşine anlattığında P aul'de küçük bir "işte
benim oğlu m " gururu kabardı ve gülüm sem esini engelleye­
m edi. Jessica bunun büyük bir m esele olduğunu düşünür­
ken Paul çıplak fotoğraflara bakm anın, D avid'in yakında
yapm aya başlayacağı şeylere kıyasla gayet uslu bir davranış
olduğunu biliyordu. Erkeklik horm onları yeniden çalışm aya
başladığında ve çocukluk-duraklam ası sona erdiğinde Paul
ve Jessica'n ın D avid'in cinselliğe olan m erakına kıyasla üzü­
lecek daha büyük sorunları olacak. Yakında beyninin eylem ,
keşif ve risk alm a devreleri son sürat çalışm aya başlayacak­
lar ve D avid'i kendisini tekrar ve tekrar kanıtlam aya sevk
edecekler. H enüz doğm adan önce oluşm uş ve çocukluğu
boyunca güçlenm iş olan asabiyet ve saldırganlık devreleri bu
horm onlarla ihtiyaçları olan yakıtı bulm uş olacaklar.
15u olduğunda, çocukluğu boyunca eril beyninde temeli
atılm ış tüm kişilik özellikleri ve eğilim ler -ey lem , dayanıklı­
lık, baskın olm a arzusu, keşfetm e ve risk a lm a -a b a rtılı haller
alacak. Beyin devreleri ve yükselen horm on seviyeleri, eb e­
veynlerini sorgulam asına ve sözlerini dinleroem esine, cinsel
partner arayışına girişm esine, kendi kendine baş kaldırm ası­
na, erkek hiyerarşisindeki yeri için m ücadele etm esine, gönül
ilişkisi arayışına ve sonunda yetişkinlik evresine girerek
nihayet kendisini bulm asına neden olacak. G erçekliği testos­
teron tarafından yönetilecek ve çok yakında kendisini güçlü,
cesur ve yenilm ez olarak görecek. K endinden çok em in oldu­
ğu için de elde ettiği sonuçlara karşı kör ve ebeveynlerinin
uyarılarına karşı sağır olacak.

52
cf

2
ERGEN ERKEK BEYNİ

Jake'in annesi bir yandan odasının kapısını d överken bir yan­


dan da "H em en bilgisayarını kapat Jake! O öd ev bitene kadar
oyun y o k !" d iye feryat ediyordu. K apıyı aralay an Jake anne­
sine boş bakışlarla baktı ve ağzının içinde b ir şeyler hom ur­
danarak kapıyı yüzüne kapattı. Kate oğ lu n u n m uhtem elen
bilgisayarı yeniden açıp yalnızca sesini kısacağını biliyordu.
Bilm ediği şey ise ücretsiz porno sitelerin oğluna artık kan-
kalarıyla çevrim içi oynadığı savaş oyu nlarınd an daha çekici
geldiğiydi.
Kate benim bir hastam dı ve bu anlattıklarınd an b ir yıl
öncesine kadar Ja k e'le olan ilişkisini yakın ve m utluluk veri­
ci olarak tanım lıyordu. A ncak önced en m utlu ve işbirliğine
yatkın olan oğlu on dört yaşına geld iğind e som u rtkanlaştı ve
asabileşti. A rtık sürekli birbirleriyle uğraşır h a le gelm işlerdi.
Kate ve eşi D an, Jak e'in h aftalardır hiçbir İngilizce ödevini
teslim etm ediğini öğrend iklerind e alkol ya da uyuşturucu
kullandığından endişe ettiler. Bunun üzerine benden bir ran­
devu alarak ailecek görüşm eye geldiler. Seansım ız boyunca
Jake pencereden dışarıya baktı, Dan ise Kate oğlunu n aniden
ulaşılm az ve ketum birine d önüştüğünden y an a yakıla şika­
yet ederken nazikçe dinledi. Jake yatnızca D ylan isimli başka
bir lise birinci sın ıf öğrencisiyle kavga etm ekle kalm am ış,
aynı zam anda içinde K ate'in "h ız lı" olarak tanım ladığı Zoe
isimli bir kızın da olduğu yeni bir arkad aş gru bu edinm işti.
Dan aynı fikirde olm adığını belirterek söz aldı ve "K avga

53
Erkek Beyni

etm esinden ya da yeni arkadaşlarından çok endişeli değilim .


Benim beklentim Jake'in notlarını kesinlikle düşürm em esi"
dedi.
Bu esnada kıvırcık kahverengi saçları ve leylek gibi uzun
kol ve bacaklarıyla karşım da oturan Jake ebeveynlerinin ken­
disi hakkındaki endişeleri karşısında afallam ış ve bunlardan
habersizm iş gibi görünüyordu. Dönüp kendisine- "A ilenin
endişeleri hakkında ne d üşün ü yorsu n ?" diye sorduğum ­
da yalnızca om uzlarını silkti. Açıklı ki çoğu ergen gibi Jake
de ebeveynlerinin önünde fazla bir şey anlatm ayacaktı. Bu
yüzden bir sonraki hafta şahsi bir seans yapabilm em iz için
yeniden gelm esini önerdim . Kendi ergenlik çağındaki oğlum
dört uzun yıl süren lise hayalının ardından üniversiteye baş­
lamak için evden yeni ayrılm ış olduğundan, Jake ve ailesinin
başına gelenler hakkında epeyce fikrim vardı. Bir erkeğin
çocukluğu ne kadar uyum lu geçerse geçsin, ergenlik dönem i
her şeyi değiştirebilir. Ç ocuk gelişim inin bu evresi ebeveyn­
ler için çocuğu başıboş bırakm adan serbest bırakm ak adına
hassas m anevralar yapm ayı gerektirir. Kate san ki tanıdığı
Jake'in yok olduğunu hissettiğini söylüyordu ve aslında bu
bazı bakım lardan doğruydu.
Bilim insanları ergen beyninin her iki cinsiyetle de ergenlik
öncesi beyne göre belirgin şekilde farklı okluğunu keşfet­
m işlerdir. Ja k e'te görünür lıale gelm eye başlayan değişim ler
aslında o lıenüz anne karnındayken genleri ve horm onları
tarafından oluşturulm aya başlam ışlardı. Şim di çocukluk-du-
raklam asm ın da bitm esiyle Jak e'in erkek dünyasına göğüs
gerebilm esi için hünerlerini geliştirm e zam anı gelm işti. Bunu
yapm aya hazır ve hevesliydi, ancak annesi öyle değildi. Bu
evrede beynindeki m ilyonlarca ufacık androjen şalteri, ya da
alıcı sinirler, aç bir şekilde testosteronun yani erkeklik hor­
m onlarının sultanının gelm esini bekliyorlardı. Bent kapaklan
ardına kadar açılm ış halde, erkeklik sıvısı ergen bir erkeğin
tüm beyni ve bedenine yayılır. Kendi oğlum on dört yaşma

54
Ergen Erkek Ueyni

gelip karam sar ve asabi biri haline geldiğinde " A m an tan­


rım! Yakında testosteron tüm zihnini, bedenini ve ruhunu ele
g eçirecek!" diye düşündüğüm ü hatırlıyorum .

T e s t o s t e r o n t s u n a m İs İ

Kate Jake'in davranışlarının uç noktada olduğunu düşünü­


yor olsa da ona oğlunun kendi yaşındaki d iğer birçok çocuk­
tan daha farklı olm adığı konusunda garanti verdim . O n dört
yaşındaki Jake'in beyni hali hazırda birkaç yıldır yeniden
yapım siirecindeydi. Dokuz ve on beş yaşları arasında Jake'in
m ilyarlarca nöronu ve trilyonlarca bağlantısı olan erkek
beyin devreleri testosteron seviyesinin yirmi kat yükselm e­
siyle "can lan ıy o rd u ". Eğer testosteron bira olsaydı, dokuz
yaşındaki bir erkek çocuk bundan gü nd e bir kahve fincanı
içiyor olurdu. A ncak yaşı on beşe ulaştığında, bu m iktar
günde sekiz litreye denk gelir. Jake alkol ya da uyuşturucu
kullanm ıyordu. Ama testosteronla yüklüydü.
Testosteron salgılanışm daki bu artışla beraber, bu horm on
bir erkek çocuğun beyninden kaynaklanan tüm düşünce ve
davranışları biyolojik olarak erilleştirm eye başlayacak ve
doğum undan önce oluşm uş olan erkek beyin devrelerinin
lıızlı bir gelişim ini sağlayacaktır. A yrıca teslislerini büyü ­
tecek, kaslarının ve kem iklerinin gelişim ini etkinleştirecek,
yüzünde ve erojen bölgesinde kıllar çıkartacak, sesini pes-
leştirecek ve penisini uzatıp kalınlaştıracaktır. A ncak en az
bunlar kad ar çarpıcı olan bir d iğer şey de testosteronun erkek
çocuğun hipotalam usundaki "cin sellik -p eşin d e" olan beyin
devrelerini kızların beyinlerindeki aynı bölgeye göre iki kat­
tan daha fazla geliştirecek olm asıdır. Erkek beyni böylelikle
cinsellikle m eşguliyeti zihnin en ön sırasına koyacak şekilde
yapılanm ış olur.
Ergenlik çağının başlarında, göğü sler ya da kadın bedeni­
nin başka bölgelerine ait görüntüler erkek çocukların görsel

55
Erkek Beyni

kortekslerini doğal yollarla ele geçirdiğinde b azı çocu klar bir


"sa p ığ a " d önüştüklerinden end işe ederler. K ızların sürekli
zihinlerini m eşgul etm esine alışm aları biraz zam anlarını alır.
C insellikle ilgili bu m eşguliyet b ir spor salonundaki büyük
LCD ekran gibidir; arka planda daim a açıktır. Bu bilgiyi lise
sınıflarındaki erkek çocuklarla paylaştığım zam an, bir anlı­
ğına da olsa, birçoğu n un yü zünd en kısa b ir onay ifadesinin
geçtiğini görürüm , elbette ardından yeniden sıkılm ış görü n ­
m eye başlarlar.

Erkeğin H ayatında Testosteronun Yeri

DOĞUM

A ncak ergenlik d önem indeki bir erkek çocuğun zihninde­


ki tek şey cinsellik değildir. Testosteron Jak e'in beyin hücre­
lerinin üzerine b ü y ü k dalgalar halinde gelerek vazopressin

56
L’rg ı'n E rk e k B ey n i

isim li eşlikçi bir horm onu da uyardı. Testosteronla vazopres-


sin beraber çalışarak Jake'iıı beynini, odasını kendi toprakları
ilan etm eye ve akranlarından gelen -k u ru n tu ya da g e rçe k -
aşağılam alara karşı hassasiyete yönlendirdiler. 13u horm onlar
stres horm onu kortizol ile karıştıklarında ise, vücuduna ve
beynine aşırı bir yüklem e yaparak Jake'i statüsü ya da ken ­
dine ait bölgesine karşı m eydan okum alara cevaben erkeğe
özgü savaş ya da kaç tepkisi geliştirm eye hazırladılar. Beyin­
lerim iz yüz binlerce yıl boyunca hiyerarşik gruplar içinde
statü bilincine sahip biçim de yaşayarak şekillenm iştir. Tüm
ergen erkekler derebeyi olm ak istem eseler de, statü sırala­
m asında üstlerde yer alm ayı, alt sıralardan m üm kün olduğu
kadar uzak durm ayı kesinlikle isterler. Bu durum , başlarını
derde sokacak riskler alm alarını gerektirebilir.
A nneler olarak çoğu m uz gibi K ale de ergen oğlunun bey­
nindeki değişim lerin tüm ünü tam olarak anlayıp kabullene­
medi. Dan ve Kate bir sonraki hafta ofisim e geldiklerinde,
K ate'e "E n dişelen m e. Onlu yaşlarında olan çocukların bey­
ninin, ergenliğe girm eleriyle başlayan yeniden yapılanışını
tam am lam ası için dokuz ila on yıl gerekir. Jake'in horm on
seviyesi yüksek beyin devreleri onlu yaşlarının sonuna ya
da yirm ili yaşlarının başına geldiğinde dengeli hale gelecek"
dedim .
K ate'in hem en yüzü asıldı. "O kadar yaşayacağım dan
em in değilim . Bu çocuk beni öld ü rü yor." Bunu söylerken
yarı yarıya ciddi olduğunu görebiliyordum .
Dan bana dönüp şöyle dedi, "B ak , Jake tıpkı yeryüzüne
şim d iye kadar ayak basm ış d iğer ergen erkek çocuklar gibi.
Biraz porno izleyecek. Ö devlerini yapm ayacak, dövüşecek
ve kızları görünce salyası akacak. Biraz ceza verirsek yola
gelecektir."

57
Erkek Bn/ni

ÖDEV SAVAŞLARI

Jake artık savsakladığı İngilizce ödevlerinin hepsini yapana


kadar cezalı olsa da, beynini ödevlerine odaklam akta güçlük
çekiyordu. Eğer Jak e'in beynini ödev yapm ak için m asasının
başına oturduğunda m inyatür bir beyin tarayıcıyla izliyor
olsaydık, prefrontal korteksinin (IT C ) -y a n i dikkat ve akıl
yürütm eden sorum lu b ö lg e sin in - onun derslerine odaklan­
masını sağlam ak için çırpındığını görürdük. Bununla beraber
göreceğim iz diğer şeyler de beynine yayılarak cinsellik ve
saldırganlık devrelerini etkinleştiren vazopressin ve testos­
teron patlam aları olurdu. D ylan'ın pişkince sırıtan yüzünün
imgesi Jake'in beynine kaydedildiğinde stres horm onu korti-
zolun yükselişe geçtiğini görürdük. Boylere tehdit ve korku
bölgesi -a m ig d a la - etkin hale gelecekti. A rdından, o gün
okula gelirken giym iş olduğu dar kazağıyla Z oe'nin im gesi
ikincil görsel sistem inin önünde parladığında, cinsellik dev­
relerinin etkinleştiğini ve Jak e'in dikkatini iyice dağıttıklarım
görecektik. Bundan sonra ela Jake'in PEC'sinin İngilizce öde­
vine odaklanm ayı sü rd ürm ek için çabaladığını görecektik.
Ama artık çok geç olacaktı. Jake'in PFC'si cinsellikle ilgili
hayallerle baş edem ezdi. Çok kısa bir süre sonra, ödev aklın­
daki son şey olacaktı.
Ergenlik dönem indeki erkekler bilerek zorluk çıkarm az­
lar. Yalnızca beyinleri geleceği düşünebilm ek için yeterli
donanım a sahip değildir. Erkek çocukları dersin başına otu r­
tup ödev yaptırm ak ebeveynler için her zam an kız çocuklara
kıyasla daha büyük bir m ücadele gerektirm iştir ve bugünün
yüksek teknolojisinin baştan çıkarıcılığı yüzünden, bu m üca­
dele bir savaş haline gelebilir. Çevrim içi ortam da eğlenceli
bir şey yapm ak varken ders çalışm ak ergenlik dönem indeki
erkek çocuklara hiç de anlam lı gelm ez. A raştırm alar, ergenlik
dönem indeki erkek çocukların beynindeki ödül bölgesinin
etkin hale gelm esi için olağanüstü yoğunlukta hisler gerek­
tiğini gösteriyor ve ev ödevi bu işe pek yaram ıyor. N eyse

58
ü rg e ıı lirk e k B ey n i

ki babası Jak e'e kırk katır mı kırk satır mı dem edi. Verdiği
ceza bir ay boyunca bilgisayar, cep telefonu ve televizyon
yasağıydı am a Jake'in tüm ödevlerini teslim etm esi ve orta­
lam asını B yapm ası durum unda rövanş m açına bir çift bileti
olacaktı. İtiraf etm eliyim ki Jake'in notları birdenbire yü ksel­
diğind e biraz şaşırm ıştım . Jak e bir şekild e babasının tehdidi­
ni d e ödülünü de ciddiye alm ıştı.
İyi notlar alan erkek çocukların bile onuncu ya da on
birinci sınıfa geldiklerinde okuldan nefret edebildiklerini
biliyorum . Bu yüzden bir sonraki görü şm em izde Jak e'e okula
gitm ek için ona heves veren herhangi b ir şey olup olm adığını
sordum . M uhakkak şaka yapıyor olm alıym ışım gibi kaşlarını
kaldırdı ve "1 layır. Binayı terk etm em iz ve halta cep telefon­
larım ızı açm am ız bile yasak. Ç ok aptalca. H apishane g ib i"
dedi. Ö nlerindeki yılın Jake ve ailesi için zorlu geçeceğini
görebiliyordum . Eğilim sistem im iz her bakım dan onlu yaş­
lardaki erkek çocukların m aceraperest ve özgürlük arayan
beyinleriyle doğrudan çatışm a içinde. Bu yüzden sınıfta ders
esnasındaki kesintilerin yü zd e doksanının erkek çocuklar
yüzünden m eydana gelm esine ve liseyi yarıda bırakanların
yüzde sekseninin yine erkek çocu klar olm asına şaşırm am a­
lıyız. Sınıflarda verilen D ve F notlarının yüzde yetm işini
erkek çocu klar alıyor. Ru çocuklar iyi notlar alabilecek kadar
zekiler am a kötü not alm ayı um ursam ıyorlar. O kulun baş­
lama saatinin bu yaşlardaki erkek çocu ğun beyninin uyku
döngüsüyle tam am ıyla uyum suz oluşu da bu durum a hiç
yardım cı olm uyor.

U y k u l u v e S ikkin

Jake'in sabahki ilk dersi İngilizce'ydi v e bana söylediğine göre


ders boyunca ayık kalm ak için elinden geleni yapm ıştı. "Sab a­
hın ikisinden önce kesinlikle uykuya dalam ıyorum . Hafta son­
lan geç saate kadar uyuyorum ama annem kızıyor."

59
Erkek Beyni

Bir erkek çocuğun beyninin uyku saati on bir ila on iki


yaşlarında değişm eye başlar. Testosteron reseptörleri sup-
rakiazm atik niikleustaki yani SC N 'd eki beyin saati hücre­
lerinin ayarını d eğiştirirler, böylece bu çocuklar gece daha
geç saatlere kad ar ayakta kalıp sabah daha geç kalkarlar. Bir
erkek çocuk on dört yaşm a geldiğinde yeni uyku saati kendi
yaşındaki bir kıza göre bir saat ileriye gitm iştir. Bu biyolo­
jik saat değişim i, karşı cinsle eşzam anlılığın bozulm asının
sadece başlangıcıdır. E rkekler bu zam andan başlayarak karşı
cinsteki akranları m enopoza girene kadar onlardan daha geç
uyuyup daha geç kalkacaklardır.
G ünüm üzde onlu yaşlarındaki çoğu erkek çocuk okula
beş ya da altı saatlik uykuyla giLtiklerini belirtm ekledirler,
oysa beyinlerinin en az on saate ihtiyacı vardır. Bazı ebeveyn ­
ler oğullarının en azınd an biraz uyum ası için interneti fişten
çekm ek zorunda kalırlar. E ğer okul sistem leri ve öğretm en ­
ler gençlerin gerçekten de öğrenm elerini isteselerdi, okulun
başlangıç saatini birkaç saat ileriye atarlardı. En azından bu
çözüm her ne kadar yüzlerindeki sıkılm ışlık ifadesini silm e­
yecek olsa da erkek çocukların gözlerinin açık olm a ihtim ali­
ni yükseltirdi.
Birçok ebeveyn gibi ben de onlu yaşlarındaki çocukların,
artık bir şey hakkında heyecanlanm ak onlara göre havalı
bir şey olm ad ığın d an sık ılm ış görü n d üklerin i d ü şü n ü r­
düm . A ncak bilim insanlan ergenlik d önem inde erkek çocu ­
ğun beynindeki zevk m erkezinin, yetişkinlere ve çocuklara
kıyasla neredeyse hissiz olduğunu keşfetm işlerdir. Jake'iıı
beynindeki ödül m erkezi daha zor etkinleşir hale gelm işti
ve norm al seviyelerde u yan hissetm eye yetecek kadar has­
sas değildi. Yani Jake sıkılm ış gibi yapm ıyordu. G erçekten
sıkılm ıştı ve bunun önüne geçem iyordu. Ulusal Ruh Sağlığı
Enstilüsü'nden Erin M cC lure ve m esai arkadaşları, şekil
bozuklukları ve ciddi sakatlıklar taşıyan bedenlerin fotoğ­
raflarını gösterdikleri ergenlerin beyinlerini taradıklarında,

60
I l r g c ıı l i r k o k li c y ııi

bıı çocukların beyinlerinin çocukların ya da yetişkinlerinki


kadar etkin (eşm ediğini gördüler. Birçok lise öğretm eninin
bildiği gibi, ergenlik çağındaki bir erkeğin beyninin birazcık
olsun etkinleşm ek için gayet d erinden korkm ası ya da şok
olm ası gerekir. Bir yetişkinin korkudan bir kenara sinm esine
yetecek kadar uyarım , ergenlik çağındaki bir çocuğu ancak
biraz tedirgin eder. E ğer bu yaşlardaki bir çocuğu çığlık attı­
racak ya da yerinden zıplatacak k ad ar korkutm ak isterseniz
olayı sesler, ışıklar, aksiyon ve kan ku llanarak büyütm eniz
gerekir. A rtık oğlum un bu yaşlardayken neden en kanlı özel
efektleri ve katliam film lerini sevdiğini biliyorum . Bu tercih,
gişe rekorları kıran film lerin yapım cılarının iyi bildiği gibi,
erkek çocu klar yetişkinliğe eriştiklerin d e de değişm eyebi­
lir. A ncak yetişkin erkekler, henüz onlu yaşlarında heyecan
peşinde koşan çocuklarken hissettikleri katıksız heyecan ihti­
yacını artık hissetm ezler.
Jake'in annesi oğlunun gözlerinin donukluğunu, çabuk
sinirlenm esini ve asabiyetini uyku yetersizliğine bağlıyordu
ve uykusuzluğun elbette bunlarla ilgisi vardı. Ama bilm edi­
ği şey Jak e'in sinirinin büyük kısm ının, onun erkek beyninin
dünyaya ve o dünyada bulunan herkese yönelik yeni algıla­
yış biçim i tarafından tetiklendiğiydi.

D ü n y a y a E r k e k -R e n k l İ G ö z l ü k l e r l e B a k m a k

Eğer k ad ın lar dünyaya "erk ek -ren k li g ö z lü k ler" ile bakabil-


selerdi m anzaranın ne kadar d eğ iştiğ in e h ayret ederlerdi.
Bir erk ek çocu k ergenlik çağm a g ird iğ in d e y aln ız bedeni ve
sesi değil yü z ifadeleri de d eğ işir, bunu da başka insanların
yüz ifad elerini algılam a biçim inin d eğişm esi izler. Bunun
sebebi horm on lard ır. Bir horm onu n tem el am açların dan
biri beyin lerim izin algılayışın ı d eğ iştirerek yeni davran ış
b içim lerin i ku llan ım a h a z ırla m a k tır. E rg en lik çağınd aki
bir erk ek çocu ğu n gerçeklik algısını d eğ iştiren şey lestos-

61
Erkek Beyni

tenin ve vazopressin d ir. B en zer bir biçim de, östrojen ve


oksitosin de b ir genç kızın gerçekliği algılayışın ı d eğiştirir.
G enç kızların h orm on lar tarafınd an yön len d irilm iş olan
algılam a d eğ işik liği, beyinlerini duygusal b ağlan tılar ve
ilişkilere hazırlarken erkeklerin h orm onları onları sald ır­
m aya ve savu nm aya yön elik davran ışlara hazırlar. Erkek
çocuk yetişkin liğe eriştiğ in d e bu d av ran ışlar ona sev d ik le­
rini savunm a ve sald ırg anca korum ada yardım cı olacaklar.
Am a ilk önce, bu d oğu ştan gelm e güdüleri kontrol etm eyi
öğrenm esi gerekecektir.
G eçtiğim iz yıllard a ortada hiçbir neden yokken Jak e
kendisini daha sinirli ve öfkeli hissetm eye başladı. H em en
vardığı sonuç, karşısına çıkan herkesin ona kötü d av ran ­
dığı oldu. N eden tüm d ün yan ın birdenbire onun karşısına
geçtiğini düşündüğünü so rabiliriz. A ncak Jake'in b ilm e­
diği bir şey var, o da vazopressin in beynini aslında k en ­
disine karşı tarafsız olan su ratları düşm an su ratlar olarak
görm eye yön len d iriyo r olm asıd ır. M ain e'd e araştırm acılar
ergenlik çağınd aki gen çlerin , kendilerine.k.arşı tarafsız olan
su rat ifadelerini alg ılayışların ı, burun spreyi aracılığıyla
vazopressin vererek test ettiler. Sonuç olarak, bu h orm o­
nun etkisi altın day ken kızların tarafsız yü zleri dost yü zler
olarak d eğerlen d ird iğin i, erkeklerin ise tarafsız yüzleri dost
olm ayan, hatta düşm an y ü zler olarak görd ü klerini k eşfetti­
ler. Bu, Jake'in D ylan'la bir sonraki k arşılaşm asınd a, aslın d a
Dylan yalnızca sık ılm ışk en Ja k e'in onu neden sin irliym iş
gibi gördüğünü açıklıyor. Ja k e'in beyni horm onlar tarafın ­
dan belaya bulaşm aya h azırlan ıyord u.
Bilim insanları ergenlik çağındaki erkek hayvanların da
beyninin vazopressin ve testosteron tarafından uyarıldığında
davranışlarının değiştiğini keşfettiler. Tespit ettikleri şey bey­
nin iki temel his sensöriinün -am ig d ala ve h ip o talam u su n -
horm onların etkisi altındayken potansiyel tehlikelere karşı
olağanüstü lıassaslaştıklarıydı. H ayvanlar üzerinde yapılan

f>2
E rg e n E rk e k Ueyni

araştırm alard a, farelere vazopressin verildiğinde bölgelerini


ve eşlerini korum ada sald ırganlaştıkları sonucu elde edildi.
İnsanlard a, potansiyel bir tehdit genellikle bir yüz ifade­
siyle kendisini belli eder. Ergenlik dönem i başlam adan önce,
Jake'iıı testosteron ve vazopressin seviyesi h enüz düşükken,
D ylan'ın sıkılm ışlığını yansıtan yüzü Ja k e'e m uhtem elen
düşm anca ya da kızgın gözükm eyecekti. A ncak bu dönem e
girm esiyle her şey değişti. Evrim ci biyologlar yüzleri gerçek­
te olduklarınd an daha kızgın olarak görm enin erkekler için
bulundukları ortam a ad apte olm a işlevi gördüğüne inanır­
lar. Bu özellikleri onlara savaşm ak ya da kaçm ak tercihlerin­
den hangisini kullanm aları gerektiğine hızlıca karar verm e
im kânı sağlar.
Jake ve Dylaıı aynı zam anda erkeklerin kadim hayatla
kalma tekniği olan yan bakm a ve b lö f yapm a yeteneklerini
keskinleştiriyorlardı. D uygularını saklam ayı öğreniyorlardı.
Bazı bilim insaııları, erkeklerin sıcak iklim lerde bile yüzlerin­
deki tüy ve sakalları kaybetm em iş olm alarının nedenini, bu
tüy ve sakalların erkeklerin daha sert gözükm elerine ve ger­
çek hislerini saklam alarına y arıyor olm asına bağlarlar.
Erkek prim at ve insanlar arasındaki hiyerarşi içerisinde
kızgın yüz ifadesi gücü eld e tutm ak için kullanılır. Yapılan
araştırm aya göre en yüksek testosteron seviyesinin sahibi
genellikle en kızgın yüz ifadesini yansıtandır. İsveç'te ergen­
lik çağındaki erkek çocu klar arasında yapılan bir çalışm a,
testosteron seviyesi yüksek olan çocukların karşılaştıkları
tehditlere daha saldırgan tepkiler verdiklerini tespit etm iş­
tir. Bu yüksek testosteron seviyesine sahip çocukların aynı
zam anda daha huysuz ve sabırsız oldukları da belirtilm iştir.
Bir başka çalışm ada da, testosteron seviyesinin öfkeli bir yüz
görüldüğünde arttığı, böylece de saldırganlıkla ilgili beyin
devrelerinin harekele geçirildiği ortaya koyulm uştur. Bu
yüzden kızgın yüzler, ister g erçek len kızgın ister yalnızca bir
hayal ürünü olsun, erkeğin dövüşçü ruhunu tutuştururlar.

63
Erkek Beyni

Jake ve D ylan'ııı da kavgalarında tecrübe ettikleri gibi, bu ani


öfke düşünm eden eylem e geçm eye neden olabilir. Bu durum
genelde kavga edenlerin kendisi için bile bir sürpriz olur.
Eğer bu iki erkek çocuğun testosteron ve vazopressin sevi­
yeleri daha düşük olsaydı, kavga etm eye bu kadar eğilim li
olm az ve skoru eşitlem ek için bir arzu duym azlardı. Am a
bu horm on kokteyli rahatsız edici ve hatta bazen m antık dışı
olan bir alevi canlı tutuyordu.

İLGİSİZLİK

Ergenlik dönem indeki erkekler gördükleri yüzleri k ü çü k ­


lü klerin e göre daha farklı yoru m lam akla kalm azlar; aynı
zam anda insan seslerin i ve başka sesleri ergenlikten ön cesi­
ne göre daha farklı algılarlar. Değişen h orm on ları, kim i şey ­
leri kendi yaşlarınd aki kızlara göre daha farklı duym alarına
neden olabilir. P o rtek iz 'd e araştırm acılar ergenlik dönem i
boyunca d işilerd eki östrojen ve erkeklerd eki testosteron
d alg alan m aların ın kızların ve erk ek lerin b eyin lerin d eki
duym a farklılığım arttırd ığ ın ı, ancak esas farkın parazit gibi
bazı basit seslerin erkek beyn in d e farklı şekilde işlenm esi
olduğunu k eşfetm işlerd ir. L iesbet R uytjens ve H o llan d a'd a­
ki m esai arkad aşları, yaşları on yedi ila yirm i beş arasında
d eğişen erkek ve kad ınların parazit sesi ve m üzik sesi d in le­
yişleri esnasın d aki beyin ak liv itelerin i izlediler. K ad ınların
beyni hem parazit hem de m ü zik sesi d uy d uklarında yoğun
şekild e etkin leşti. E rkeklerin beyni de m üzik sesi ile etk in ­
leşti ancak parazit sesi d uyd uklarınd a etkin liğin i durdurdu.
Sanki bu sesi hiç d u y m u yorlarm ış gibiydi. B eyinlerindeki
taram a sistem i parazit sesi d uyd uğu nda otom atik olarak
d uruyord u. Bilim insanları erkeğin beyninin an n e k arn ın d a­
ki gelişim i esnasın d a, testosteron horm onunun işitsel siste ­
m in oluşum unu ve beyin içindeki bağlantıları etkiled iğin i,
bunun sonucu olarak da erkek beyninin istenm eyen "g ü rü l-

64
Ergen Erkek Beyni

tii" ve tekrar eden akustik u yarıcıya kadın beynine göre


daha fazla ket vurduğunu öğrend iler. T ek rar tekrar aynı
şeylerd en bahsetm eye başlad ığım d a kocam la dalga geçer,
beyninin aku stik sistem inin otom atik olarak kapanm ış gibi
göründüğünü söylerim ; tekrarlarım onun beynine parazit
sesi olarak kaydedilir.
Aynı şekilde, Zoe ve arkadaşları film ler, m oda ve diğer
kızlar hakkında bitm ek bilm eyen konuşm alarını yaparlar­
ken, birbirine karışan sesleri Jake'in kulaklarına bir vızıltı ya
da uğultu olar ak geliyordu. Jake ve etraftaki diğer erkekler
için kızların seri m uhabbetlerinin m elodisini takip etm ek
neredeyse im kânsızdı. Y apabilecekleri en iyi şey başlarını
sallam ak ve dinliyorm uş gibi yapm aktı.
E rkekler kızların konu şm aktan veya m esaj atm aktan
neden bu kadar çok hoşlandığını, ya da niçin her ayrıntıyı
paylaşm a ihtiyacı hissettiklerini anlayam azlar. Jake ve arka­
daşları daha ziyade m açın kaç kaç bittiği ya da yeni gelen
seksi öğretm enin vücut ölçüleri tahm ini gibi "ö n em li" şeyler
hakkında çok çok kısa m esajlar gönderm e eğilim indedirler.
Onlu yaşlarının sonuna gelm iş kadın ve erkek üniversi­
te öğrencilerinin bir günde kullandıkları kelim e m iktarının
aşağı yukarı aynı olduğu belirlenm iş olsa da, araştırm acılar
farklı zam anlard a ve farklı konular hakkında konuşm ayı
tercih ettiklerini keşfetti. Erkekler oyunlardan ve nesneler­
den, kızlar ise insanlar ve ilişkilerden sö z ediyorlardı. Bu
farklılıkların kaynağı da horm onlar olabilir. Texas Üniversi-
tesi'nden Jam es Pennebaker bir ila iki yıllık bir süre boyunca
testosteron tedavisi gören erkeklerin bu sü reç boyunca yazılı
iletişim lerinde insanlar hakkında gittikçe daha az kelim e
sarf ettiklerini ve nesneler ile şahsi olm ayan konular üzerine
git gide daha fazla kelim e kullanm aya başladıklarım tespit
etti. Erkek çocu klar Jak e'in yaşına geldiklerinde testosteron
seviyeleri yü ksek olduğundan şahsi m eseleler hakkında pek
fazla konuşm ak istem eyebilirler. İş y e tişk in le rle-ö z e llik le de

65
Erkek Heı/rti

eb ev ey n lerle- konuşm aya geldiğinde ise, onlu yaşlarındaki


bir erkek çocuğun düsturu şudur: "S e r verip sır verm em ek."

İYİ G Ö R Ü N M E K VE İTİBARI KORUMAK

Sınıfın arkasında durup bakacak olsaydınız Jake'in İngilizce


sınıfındaki tüm erkekler gözünüze aşağı yukarı aynı görü ­
nürdü. Aralarında bir fark bulm ak zor olurdu; üstlerinden
sarkan kendilerine birkaç beden büyük pasaklı kıyafetler,
özellikle dağınık bırakılm ış saçlar, sivilceli ve tıraş ed ilm e­
m iş tüylerle bezeli yüzler. Y üzlerinde sıkıntı ve küçük gör­
m e ifadesiyle kam burlarını çıkarıp sıralarına doğru eğilen
bu çocuklar gözünüze sanki yataktan daha yeni çıkm ış gibi
görünürlerdi. A slında gerçekten de yeni çıkm ışlardır. Onlu
yaşlarındaki bir erkek çocuk başkalarının kendisi hakkında
ne düşündüğünü ve nasıl göründüğünü İliç önem sem iyor-
m uş gibi görünür. A ncak gerçekte, durum bunun tam da
tersidir.
Ergenlik dönem indeki çocuklar akranlarından aldıkları
üstü açık ya da kapalı h er türlü tepkiye karşı çok hassastır­
lar. Yüzünden anlaşılm asa bile sınıf arkadaşlarının kendisi
hakkında ne düşündüğü konusunda Jak e'in git gid e daha
takıntılı hale geldiği benim için gayet açıklı. Bir sonraki
görüşm em izde Z oe'n in kız arkadaşlarından birinin kendisi­
ne saçını uzatm aya başladığından beri Z oe'nin onun saçlarını
beğendiğini söylediğini gururla anlattı. Ardından öfkeyle,
her Cıırna katıldığı poker gecesine gitm eyeceğini çünkü oyu ­
na katılan erkeklerden birinin çok yavaş oynadığı için kendi­
sini eleştirdiğini söyledi. Ne iltifatlar ne de eleştiriler Jake'in
beyin devrelerine ergenliğe girm eden önce asla bir sarsıntı
yaşatam azdı. O ysa bugünlerde sosyal hayatında karşılaş­
tığı her türlü yorum ve bakış Jake'i -y a da en azından ros-
tral singulat bölgesini, kısaca RCZ diyebileceğim iz, beynin
sosyal onaylanm a veya onaylanm am a konusunda bir baro­

66
tîrg e n lir k c k B ey n i

m etre görevi üstlenen b ö lg e sin i- rah atsız ediyordu. Jake'in


beyninin bu "başkaları tarafından kabul ediliyorum ya da
ed ilm iyorum " tespitini yapan bölgesi m uazzam bir yeniden
ayarlanm a süreci içerisindeydi. A rtık arkadaşlarının onayını
alm ak, ailesinin onayını alm aya göre çok daha önem li hale
gelm işti. Evrim ci psikologlar RCZ gibi beyin devrelerinin,
ilkel toplum lardaki insanları klan ya da kabilelerinden afo­
roz edilm elerine neden olabilecek sosyal hatalar yapm aktan
alıkoym ak için geliştiğini varsayarlar. Sosyal kabul bir hayat
m em at m eselesi olabilir. Ergenlik çağındaki gençler için,
akranları tarafından onaylanm am ak ölüm gibidir. Uyum sağ­
lamak ise her şey dem ektir.

D A Y A N IK LILIK GÖSTERİSİ

Jake kendisini aşağılanm ış hissettiğinde ya da bir m eydan


okumayla karşı karşıya olduğunu düşündüğünde, skoru eşit­
leyip saygınlığını geri kazanm adan rahata erm esi mümkün
değildi. Dylan m açta kendisini ittiğinden beri sürekli onu döv­
menin hayalini kuruyordu. D ylan'ın fiziksel üstünlüğü vardı,
bu yüzden Jake onunla gerçek bir kavgaya girişm ek istemi­
yordu. Am a kendisini Dylan'ı bir konuda alt etm ek zorunda
hissediyordu. Bu konunun ne olabileceğini keşfedene kadar
soğukkanlı davranm alıydı. Ergenlik dönem indeki bir gencin
özgüveni akranları önünde nasıl göründüğüyle doğru oran­
tılıdır. Eğer üstte olam ayacaksa yapabileceği en iyi şey buna
aldırm ıyorm uş gibi görünm ektir. Bu yüzden Jake erkeklerin
saygı görm ek için kullandıkları tavır takınm a tekniklerini
geliştiriyordu. Erkekler için egem enlik ve saldırganlık sinyal­
leri verm ek sosyal hiyerarşiyi oluşturm ak ve sürdürm ek için
önemli bir yoldur. Jake gerçekte kendisine o kadar güvenm ese
de, kendisine yetebiliyorm uş ve dövüşm ekten korkm uyorm uş
gibi gözükm ek istiyordu. A ncak çoğu erkeğin bildiği gibi öfke­
li gözükm ek çoğu zam an yalnızca bir blöftür.

67
Erkek Beyni

Testosteron seviyesinin yükselm esi, daha sinirli bir ruh


halinin ortaya çıkm ası ve yavaş yavaş bir egem enlik arzu­
sunun doğm ası, ergenlik çağındaki bazı gençleri egem enlik
hiyerarşisindeki yerlerini fiziksel olarak test etm eye iter. Bu
yüzden bir otorite figürüyle -h a tta , deneyim lerim e göre, bir
ebeveynle b ile - karşı karşıya gelm ek bu gençler için olağan
bir durum dur. O ğlum la ilk kıran kırana kavgam ızı on altıncı
yaş günü kutlam alarından beklediğini bulam adığı günlerde
yapm ıştık. Hafta içi sabahın ikisinde bilgisayar oyunundan
gelen roket patlam asına benzer seslerle uyanm ıştım . Bu ses­
ler beni derin uykum dan uyandırm ıştı ve kan beynim e sıç­
radı. Paldır kü ld ü r alt kata inerek kapısını yum ruklam aya ve
"O bilgisayarı hem en kapat ve kablosunu söküp bana ver!"
diye bağırm aya başladım . Kapıyı açarken göğsünü şişirdi
ve bir seksen beşlik boyuyla bana doğru eğilerek "K abloyu
sana hayatta verm em " dedi. G özüm ün ne kadar korktuğuna
kendim de şaşırm ış olsam da tavrım ı korum am gerekliğini
biliyordum . Y akalayabildiğim en sert ses tonuyla "Y a bana o
kabloyu verirsin ya da haftaya sürücü ehliyeti alma hayalleri­
ne veda ed ersin !" diye kükredim . Ciddi olduğum u biliyordu,
bu yüzden hiç istem eden de olsa kabloyu söküp bana uzattı.
O an için kazanm ıştım . Am a Jak e'te de olduğu gibi, bağım ­
sızlık için verdiği savaş daha yeni başlıyordu.

K a z a n a n h e r ş e y İ a l ir

O sonbahar Jak e'in annesi birkaç haftalık futbol antrenm a­


nından sonra oğlunun evdeki tavrının çarpıcı şekilde değiş­
liğini bildirm ek için aradı. Ama sezon başladığında Kate bu
sefer oğlunun çok geçim sizleştiğini söyledi. A raştırm acılar
testosteron seviyesinin, bir m ücadele öncesinde arttığını tes­
pit etm işlerdir. D olayısıyla m aç öncesinde Jake'in nörokim -
yasallan -d o p a m in , testosteron, kortizol ve v a z o p ressin -o n u
keyiflendiriyor ve sanki kendi taknnı kaybedem ezm iş gibi

68
E rg e n E rk e k B eyn i

hissetm esine neden oluyordu. K endisinden em in ve heyecan­


lıydı. M ücadele öncesi oluşan bu heyecan hissi yalnızca spor­
tif etkinliklerd e değil, erkek beyninin katıldığı ya da yalnızca
izlediği her m ücadele için geçerlidir. Jake'in vücudu ne kadar
çok testosteron üretirse beyni de o kad ar dopam in ve vazop-
ressin ü retiyor ve özellikle takım ının kazandığı durum larda
Jake kendisini çok iyi hissediyordu. Ç alışm alar testosteron
horm onunun kazanm a durum unda kaybetm eye göre, izle­
yicilerde dahi daha fazla salgılandığını gösteriyorlar. K azan­
mak çok büyük bir heyecan yarattığından, beyinde, uyuştu­
rucu bağım lılarının hissettiği türden bir hissin doğal yoldan
hissedilm esini sağlar. A ncak işlerin kötüye gitm eye başladığı
an, zafer um udu suya düşerken iyi hissettiren kim yasallar
dibe vurur.
Takım ı maçı kaybettiğinde Jake gü nlerce som urttu. Zoe'yi
görm ek bile kendisini daha iyi hissetm esini sağlam ıyordu.
Kate, Jake'in maçı kaybettiklerinde yaşadığı kasvet ve sıkın­
tısının mı yoksa kazandıkları zam an gösterdiği kibirliliğinin
mi daha kötü olduğuna karar verem ediğini söylüyordu.
"K azandıkları zam an ortalıkta horoz gibi kasılarak yürüyor,
kaybettiklerinde ise beni sanki onun uşağıym ışım gibi başın­
dan sav ıyor" diyordu. Son zam anlarda Jake eve izin verilen
saatlerden daha geç gelm eye ve ailesinin nereye gittiğine
dair sorularını duym azlıktan gelm eye başlam ıştı. K im seye
görünm eden eve girip çıkm anın gizli sanatını öğrenm işti.
Sonuç olarak da Jake herkesi çok iyi kandırdığına inanm ıştı.
Bu yüzden bir arkadaşının H arley D avid son 'ın ın arkasında
Şehre doğru b ir yolculuk yapm aya karar verip babasına sine-
maya gideceğini söylediğinde, delilleri layıkıyla ortadan kal­
dırdığına inanıyordu. Jak e'in bilm ediği şey ise, ebeveynlerin
iletişim ağının geniş bant yayınından daha hızlı çalıştığıydı,
t^iğer annelerden biri Jake'i evden yirm i mil uzakta bir moto-
s 'kletin arkasında, hem de kasksız olarak otururken görünce
derhal K ate'i aram ıştı. Jake fena yakalanm ıştı.

69
Erkek Beyni

T o p lu m u n Y e n İ F İ k İr l e r T e d a r İk ç İs İ

K ate'in Jak e'e kar.1?! hisleri hayal kırıklığının da ötesindeydi.


Çok kızgındı ve korku içindeydi. Bir anne olarak ne liir bir
hata yapm ıştı da oğlunun bu kadar aptalca ve tehlikeli bir işe
kalkışm asını önleyem em işti, m erak ediyordu. O fisim e gel­
diklerinde Dan, Jake'in biraz kendisinin o yaşlardaki haline
benzediğini -y a n i m aceraperest ve tehlikeye aldırm az oldu­
ğ u n u -sö y lü y o rd u ama Kate bu son hadiseyi şahsi bir m esele
haline getirm işti.
Kate düşünm eden "Jak e bize aptal m uam elesi yapıyor!"
ileti i. "Sanki yalnız kendisi bir şeyler biliyor. Bizi dinlem esini
istediğim izde 'A rtık karanlık çağ bitli. Sizin şu anki dünya­
dan haberiniz yok' d iyor".
K ate'in neler hissettiğini çok iyi anlıyordum . O ğlum beni
defalarca dinozorlar çağına ait olm akla suçlam ıştı çünkü
ona göre bu dönem in m üzikleri, saç stilleri, kıyafetleri ya da
internet siteleri hakkında hiçbir şey bilm iyordum . H er yeni
nesilde gençlerin kendi fikirlerini savunm ak için ebeveynle­
rinin fikirlerini reddetm eleri gerekir. Bir erkek çocuk on allı
ya da on yedi yaşına ulaştığı zam an um utsuzca ailesinden
özerklik hakkı isteyecektir. Sanki beynindeki her hücre "Beni
rahat bırakın ve kendi hayalım ı yaşam am a izin verin !" diye
bağırır.
Jake'in ayrılık ve bağım sızlığa duyduğu yoğun ihtiyaç
hem ilkel hem de ilkseldi. Aynı bağım sızlık düşkünü ve
risk alm ayı um ursam ayan tavırları ergenlik çağına ulaşm ış
diğer erkek prim atlarda da görebilirsiniz. A raştırm acılar bazı
erkek m aym unların ergenlik çağında doğdukları topluluğu
bıraktıklarını ve cesaretle kendi başlarının çaresine baktık­
larını gözlem lem işlerdir. Bilim insanları ergenlere özgü cesa­
retin insan türüne çok büyük katkıları olduğuna ve beyinle­
rinin bu m eraklı, tedbirsiz ve esnek doğasının ergenleri her
nesilde yeni fikirlerin tedarikçisi haline getirdiğine inanırlar.
Jake'in beyni keşfetm eye hazırdı ve yeni çığırlar açm ak için

70
Ergen Erkek lk*yni

program lanm ıştı. Bu yolda kendi güvenliğinden fedakârlık


etm eye razıydı; tabii bir de annesinin akıl sağlığından.
Ç ok iyi bildiğim gibi, her anne bu yaşlardaki çocuğunun
saçm a bir şey yapıp incinm em esi için nefesini tutup dua eder.
A ncak bazı araştırm alara bakılırsa, ergenlik çağındaki erkek­
ler grup halindeyken beyinleri onları riskli şeyler yapm aya
heveslendiren heyecan ve duygusal coşkunlu klar yaşıyor.
A raştırm acıların erkek çocukların akranlarıyla beraberken
daha çok araba kazası yaptıklarını ve güvenli olm ayan bir
anlık seçim lerinin olum suz sonuçlarına daha çok m aruz kal­
dıklarını keşfetm elerinin sebebi m uhtem elen budur. A lkol
ve uyuşturucu kullanım ının ergenlik çağındaki gençler bir
aradayken daha yüksek seviyede olduğu tespit edilm iş olsa
da, beraberlerken bu m addelerin yokluğunda da daha çok
risk alırlar. O nlu yaşlarındaki sürücüler arasında yapılan bir
çalışm ada, gençlerin akranları yanlarındayken bilgisayarda
oynadıkları yarış oyununda iki kattan daha fazla risk aldık­
ları gözlem lenm iştir. A raştırm acılar buradan hareketle onlu
yaşlardan yirm ili yaşların başına kadar, yalnızca arkadaşlarla
beraber olm anın riskli kararlar alm a ihtim alini kuvvetlendir­
diği sonucuna vardılar. Kısacası araba kiralam a şirketleri yaş
sınırı olarak yirmi beşi belirlediklerine göre ne yaptıklarını
biliyorlar.
Jake kendi kararlarını sağlıklı bir biçim de alabileceğine
ve hayatını yetişkinlerin m üdahalesi olm adan yürütebilece­
ğine yürekten inanıyordu. Beyninin bağım sızlığı kaldırm aya
biyolojik olarak hazır olm adığını kabullenem iyordıı. Ergenlik
Çağındaki erkekler her şeyin kontrolleri altında olduğundan
em indirler. A ncak durum hiç de böyle değildir. Jake'in ailesi­
ne de anlatm ış olduğum gibi, ergenlerin beyinlerini çalıştıran
iki farklı sistem vardır.
Am igdala tarafından idare edilen etkinleştirici sistem bu
iki sistem in ilk önce gelişenidir. Teşvik ed icid ir ve akranlarla
beraber olm a durum unda etkisini ikiye katlar. Bir gaz pedalı

71
Erkek Beyni

gibidir, ivm eyi arttırır. İkinci sistem olan önleyici sistem ise
prefrontal korleks (PFC) tarafından yönetilir ve fren pedalı
gibidir. M eseleleri dikkatle derinlem esine inceler, riskleri
tartar ve sorunsuz olarak çalıştığında bizleri tehlikeli ya da
aptalca şeyler yapm aktan alıkoyar. Uusal Akıl Sağlığı Ens-
titüsü'nden Jay Giedd ve iş arkadaşları, önleyici sistem in
erkeklerde yirm ili yaşların başına kadar olgunlaşm adığını
ortaya koym uştur. Jak e'in önleyici sistem i hâlâ yapım aşa-
m asındaydı, bu yüzden de beyni gaz pedalını kullanıyor
ama hatalı frenler yapıyordu. Sonuç: Ebeveynlerin kontrolü
gereklidir.
Jak e'e bir sonraki görüşm em izde, geç saatlerde yaptığı
m otosiklet gezisinin ne sorunlar çıkarabileceği konusunda hiç
düşünüp düşünm ediğini sordum . En sevim li ve aynı zam an­
da en "n e yaptığını b ilir" gülüm seyişini takınarak "K ötü bir
şey olm adı. N eden herkes biraz rahatlam ıyor?" dedi.
Jake'in ebeveynlerinin önünde onları bekleyen çok iş
olduğunu görebiliyord um . A yrıca görevlerim den birinin
K ate'e oğlunun kendi ayakları üzerinde durabilm esi için
zorunlu bir girizgâh olan böylesi hareketleri hoş görm eyi
öğretm ek olduğunu da biliyordum . O ğlum onlu yaşlarday­
ken benzer durum larda hissettiğim iç burkan annelik kor­
kularını tüm berraklığıyla hatırlıyorum . Ama aynı zam anda,
benim de yapm ış olduğum gibi, K ate'in oğlunun hayatının
bazı yönlerinin sonsuza dek onun erişim i dışında olacağı ger­
çeğini kabullenm esi gerekiyordu. Jake on iki on üç yaşlarına
geldiğinden beri, dokunm ak çoktan erişim dışına alınm ıştı.
A raştırm acılar annelerinin bedensel yakınlığı ve kokusunun
ergenlik çağındaki erkeklere itici geldiğini tespit etm işlerdir.
Bilim insanları bu durum un aynı soydan gelenlerin ürem esi­
ne karşı bir korum a sağlam ak için evrim süreci içinde olu ş­
tuğunu düşünürler. Artık yıllardan beridir, Kate ne zam an
Jake'in yakasını ya da saçını d üzeltm eye kalksa oğlu elini
itiyordu. Jake'in beyni annesiyle yeni fiziki sınırlar olu ştu ru ı-

72
lirden Erkek Ueyni

ken b r yandan da özel alanı etrafına sağlam sınırlar çiziyor­


du. Ö ağ an ü slü b ir heyecanla gerçekleşm esini beklediği özel
yolcu ıığıın detaylarını ise kesinlikle paylaşm ayacaktı.

A TE Ş Lİ VE R A H A TS IZ

Jake bütün hafta boyunca Z o e'y e çıkm a teklif edecek cesareti


toplamaya çalışm ıştı. N eredeyse bir yıld ır aynı grup için­
de tacılıyorlardı ama hiç baş başa görüşm em işlerdi. Şim di
Zoe'nin arkadaşlarının ağzını arayarak kend isinden "o şekil­
d e" h ışlan ıp h oşlanm adığını öğrenm eye çalışıyordu. Z oe ile
grup içinde beraber takılm ak Ja k e'e yetm ez olm uştu. Artık
onuniı yalnız kalam azsa sanki infilak ed ecekm iş gibi hisse­
d iy o r! u.
Kızlar bir erkeğin kendilerine çıkm a teklif ederek göze
aldığı red d ed ilm e riski için gereken cesaretin değerini tam
olarak bilem ezler. A ncak onlu yaşlarındaki kızlar gelişen
bedenlerinin erkeklerin beyni üzerindeki yeni gücünü kısa
sürede fark ederler. Erkek çocu klar cinsellikle ilgili ilk heye-
canlaTiıı genellikle henüz sad ece on bir ya da on iki yaşın­
dayken hisseder ve kısa cinsel fanteziler kurm aya başlarlar.
Henüz gerçek bir cinsel ilişkiye h azır hale gelm elerine daha
yıllar olsa da erkek çocu klar bu yaşta sık sık m astürbasyon
yaprraya başlarlar. Ç alışm alar ergenlik çağının başından yir­
mili ja şla rın ortalarına kadar erkeklerin günde bir ila üç defa
boşalmaya ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Bu yaş aralığındaki
kızlaıdan alınan veriler ise ortalam a olarak günde bir defa­
dan iz m astürbasyon yaptıklarını gösteriyor. Bilim insanları
cinsei uyarım ın sık olm asının genç erkekleri istekli, doğur­
gan ı/e karşılaştıkları ilk fırsatta "g erçek sek s" yapm aya
hazır hale getirm ek için biyolojik bir zorunluluk olduğuna
inanırlar.
Ja te'in cinsellikle ilgili beyin devreleri yıllar önce işlem e­
ye bcşlam ıştı ve beyninin görsel korleksi doğal fakat önüne

73
Erkek Beyni

geçilem ez şekilde göğüslere ve kalçalara odaklanm ıştı. C in­


sellik hakkında bulabildiği her detayı takıntılı bir şekilde
takip ediyordu ve Zoe yam ad ayken göğüslerinden o denli
büyüleniyordu ki ne dediğini genelde takip edem iyordu.
Y asaklanm ış porno sitelerine göz alm a arzusuna karşı sü r­
dürdüğü direnişi kaybediyordu. Sonunda "o işi" gerçekten
yapm a zam anı geldiğinde ne yapacağını bilm ek için kendi­
sini öğrenebileceği her şeyi öğrenm ek zorum la hissediyordu.
Jake bunu bilinçli olarak bilm ese de, bir eş bulm ayı arzulayan
beyin devreleri artık görev başındaydı.
C nlıı yaşlar boyunca bir erkeğin beyin devreleri büyük
değişim ler geçirir. Beynin bazı bölgeleri daim i bir etkin ­
lik içinde vahşice büyür, bazıları ise oyun dışı kalır ya da
görevlerini değiştirir. Sanki bilgisayarlarına yeni bir işletim
sistem i yerleştirilm iş gibidir. Bazı program lar giincellenirken
bazıları silinm iştir. D önüşüm zor olabilir ama yeni sistem bir
kere her şeyi ele geçird iğind e artık erkek beyin devrelerinin
gücünü tam randım anla kullanabilir. Peki, erkek bu yeni
güçlerini nerede kullanacak? Çekici ve arzu lan abilir-kızlar
ııeredevse
✓ orada.

74
cf
3
EŞ A R A YA N BEYİN: AŞK VE Ş E H V E T

Ryan N icole'ü gördüğü andan itibaren tüm dikkatini ona


verm işti. Rugby takım ından arkadaşlarıyla beraber barda bir
basketbol m açı izliyordu, ancak N icole'ü gördüğü gibi maçı
unuttu. Yirm i sekiz yaşında bir W eb tasarım cısı olan Ryan'ııı
giizel görünen kadınların her zam an kendine uygun kişilik­
leri olm adığını bilecek kadar tecrübesi vardı. Am a N icole
beyninin "benim olm alı" sekansını tetiklem işti ve başka hiç­
bir şey düşünm eden kendisini ayakta ve ona doğru giderken
buldu. Y anındaki arkadaşının da çekici olduğu fark etti ama
onun nefesini kesen N icole'dü.
Uzun sarı saçları, ufak tefek am a kum saati biçim li vücu­
du ve rahatlıkla bir m ankende bulunabilecek bir yüzle N ico­
le zaten cinsel cazibesinin gücünün farkındaydı. Yirmi altı
yaşındaydı ve sallantılı ergenlik yıllarından beri hastam dı.
On beş yaşında göğüsleri büyüyüp d iş telleri çıktığından beri
erkeklerin ağzının suyunu akıtıyordu.
Ryan N icole'ü izlerken onun dışındaki h er şeyden tam a­
men habersizdi. Beyninin hipotalam ustaki cinselliği takip
eden bölgesi, kum ar m akineleri gibi ışıl ışıl yanm aya başla­
mıştı. Birdenbire düşünebildiği tek şey N icole'iin dikkatini
nasıl çekebileceği olm uştu. Bilinçli olarak farkında olm asa da
Ryan ata yadigârı, eş arayan beyninin em irlerini takip ed i­
yordu.
Bugün hayatta olan erkekler doğurgan kadınlara odak­
lanm alarını sağlayan m ilyonlarca yıllık bir biyolojik seçi­

75
Erkek Beyni

lim in ürünüdürler. Bilm edikleri şey ise dişi bireyin ürem e


bakım ından sağlıklı olduğunu işaret eden özelliklere odak­
lanacak şekilde evrim geçirm iş olduklarıdır. A raştırm acılar
kum saati biçim li vücudun -ir i göğüs, ince bel, düz karın ve
dolgun k a lç a - çekiciliğinin tüm kültürlerdeki erkeklerin içi­
ne işlem iş olduğunu ortaya koym uşlardır. Bu şekil erkeğin
beynine kadının genç, sağlıklı ve m uhtem elen başkasının
çocuğunu beklem iyor olduğunu söyler. Tüm erkekler gibi
Ryaıı'ın da bir num aralı eş tarayıcı devresi görseldi. Bir erke­
ğin görsel korleksi vücudu N icole gibi olan kadınları fark
etm eye önceden program lanm ıştır. Erkeklerin aslında sabit
fikirli zihinleri yoktur, ancak beyin “eş takip m od u "n a gird i­
ği zam an böyleym iş gibi görünebilirler.

F lö r t E t m e k B îr “T e m a s a H a z ir O l m a ” S p o r u d u r

N icole bana ilk karşılaşm alarının ayrıntılı bir özetini verdi­


ğinde, Ryan'ın onu bir şekild e etkilem iş olduğu açıktı. Eğer
Ryan'ın söze dökülm em iş vücut hareketlerini ağır çekim de
izleyebilseydik N icole'e doğru tesadiifenm iş gibi gözüken
am a aslında kasıtlı olan yürüyüşünü ve göz göze gelecekleri­
ne dair um udunu görebilirdik. A rdından, bir kere bakıştılar
mı, çenesini eğdiğini ve kaşlarını çok hafif yukarıya kaldıra­
rak gülüm seyip, bir adım daha yaklaştığını fark ederdik. Ç ok
geçm eden N icole'ün kafasını ona doğru eğerek gü lü m sem e­
sine karşılık verdiğini ve birazcık arkaya doğru yaslandığını
görürdük. Bedeni ilgiliyim , am a ihtiyatlıyım ita diyordu. N icole
Ryan'ın eş arayan beynini doğru okum uştu. Ryan gü lü m se­
meye devam ederek geriye doğru yarım bir adım attı.
N icole'ün en çekici bulduğu şey olan dergi kapağı erkek­
lerinin keskin bakışlarına sahip olm asa da Ryan epey sev im ­
liydi ve yeterince zararsız görünüyordu. G ülüm seyişi ve
ela gözlerindeki pırıltı N icole'ün gardım indirm esine yetti.
N icole göz tem asını kesm ek için başını nazlı nazlı aşağıya

76
Eş Arayan Beyin: Aşk ve Şehvet

indirirken yüzündeki gülüm sem enin iyice belirginleştiğini


h issedebiliyordu.
Bilim sel argoda Ryan ve N icole'ün gösterdiği bu söze
dökülm eyen flörtleşm e sinyalleri "tem asa hazır o lm a" işaret­
leri olarak anılır. Ryan ve N icole bir kelim e bile sarf etm eden
birbirlerine karşı ilgi duyduklarını belirten sinyalleri birbir­
lerinin beyinlerine gönderiyorlardı. Bir bilim insanı olan eşi­
min ilk defa tanıştığım ız iş yem eğinde benim le flört etm eye
çalışm asını ve ağzım dan çıkan her sözcüğü onaylam asını
hatırladıkça hâlâ gülüm serim . Flört etm ek bir tem asa-hazır-
olma sp oru d u r ve bir erkek ne kadar çok antrenm an yaparsa
o kadar fazla skor yapar.
Ryan ve N icole arasında bu sahne oynanırken kullandık­
ları h areketler ve yüz ifadeleri sanki batı kültürüne uygun
biçim de dikkatle prova edilm iş bir tem sil gibi gözükebilirdi.
Ancak bu sözel olm ayan m ikro flörtleşm eler insan beyninin
d erinliklerin d e önceden program lan m ış olarak geliyorlar
gibi gözüküyor. A raştırm acılar farklı kültürlerden kadın ve
erkeklerin ilk görüşm elerini film e ald ılar v e dünyanın farklı
yerlerinden insanların Ryan ve N icole ile aynı flörtleşm e işa­
retlerini verdiklerini keşfettiler.
Ryan takibine devam ederken bu olağanüstü kadının ken­
di liginin dışında olm adığını um arak derin bir nefes alıp bir
sonraki adım ı için hızla cesaretini topladı. Elinden geldiği
kadar özgüvenli ve rahat bir ses tonuyla hem N icole hem de
M aggie'ye h itap ederek "İk in iz de su sam ış görünüyorsunuz.
Size içecek bir şeyler ısm arlayabilir m iy im ?" diye sordu.
N icole hayır diyem eden M aggie teklifi kabul etti. "T eşek ­
kürler! Ben bir kadeh C hardonnay içerim . Adım M aggie, bu
da N icole."
Ryan "B en R yan" diyerek başıyla selam verdi. Sonra N ico-
le'e dönerek sord u, "P eki sen ne içersin ?"
"C h ard on n ay bana da u yar," dedi N icole ve Ryan hem en
o an sesinin tınısının büyüsüne kapıldı.

77
Erkek Baptı

İllinde içkilerle geri d öndüğünde N ieole "B uraya maçı


izlem eye mi geld in ?" diye sordu.
Artık kendisine olan güveni biraz daha artm ış olan Ryan
en sevim li gülüm seyişini takınarak "H ayır, seni izlem eye
geld im " dedi. Bunun hazır bir replik olduğunu bilse de Nico-
le'iin gururu okşanm ışiı. Ryan bu flört ediş biçim iyle bilim in-
sanlarının küçük h ileler ve abartm alar olarak adlandırdıkları
durum a şakacı bir üslupla dahil oluyordu. A raştırm acılar,
erkeklerin kad ın ların k en d ilerind en iltifat b ekled iklerin e
inandıklarını ve bu beklentiyi karşılam akta bir yanlışlık gör­
m ediklerini tespit etm işlerdir. Ryan birkaç çapkınca m üba­
lağa yaparak kendisini rahatlatm ıştı ama şansını çok fazla
zorlam ak istem iyordu, o yüzden ilgisizce "G ian ts'ı m ı tutu ­
yorsunuz O ackland'ı m ı?" diye sordu.
"ik isin i de d eğil" diye cevap verdi N icole gülüm seyerek.
"B ir şiired ir baro sınavına hazırlanıyorum ve M aggie eğer ara
verm ezsem beni arkadaş listesinden çıkartacağını söyled i."
N icole başka bir kelim e etm e şansı bulam adan M aggie
"K end in e bir sandalye çeksene R yan" dedi.

Eş B u l m a H İs l e r İ

Ryan, M aggie'nin sesinin N icole'e göre daha kalın olduğunu


fark etm işti am a bu hoşuna gitm iş olsa da beyni M aggie'yi
potansiyel bir birliktelikten ziyade potansiyel bir arkad aş­
lık kategorisine derhal yerleştirm işti. Am a N icole'ün tiz sesi
Ryan'ın beynini N icole'ü "ateşli ve seksi" kategorisine yerleş­
tirm eye yönlendirm işti.
A frika'da 1 ladza isimli avcı-loplayıcı bir kabile üzerin­
de yapılan çalışm ada, erkeklerin kalın sesli kadınların daha
iyi toplayıcılar olduklarını ama cinsel olarak en ince sesli
kadınları çekici bulduklarını belirttikleri tespit edilm iştir.
Kabiledeki kadınlar ise en kalın sesli erkeklerin en iyi avcı­
lar olduklarını ancak kendilerine en çekici gelen erkeklerin

78
liş Arayan beyin: Aşk ve Şehvet

cırtlak ve ince sesli olanlar old uğu nu söylem işlerdir. Ryan'ın


sesi, dizlerini titreten kalın bariton erkek sesin e pek benzem e­
se de N icole'ü ıı hoşuna gitm işti.
A rlık Uyan N icole'ün yanında oturduğu için onun tatlı
kokusunu d uyabilecek kad ar yakınındaydı ve burnu beynine
N icole'ün güzel kokm akla kalm ayıp genetik olarak potan­
siyel b ir eş de olduğunu derhal bildirdi. A raştırm acılara
göre, ferom onlarım ız -b u ru n la rım ız tarafından tespit edilen
kokusuz "k o k u la rım ız "- g en etik bilgilerim izi taşırlar. Avru­
pa'nın kraliyet ailelerinin tekrarlanan soy içi evliliklerden
olan çocukları bize genleri birbirine çok benzeyen çiftlerin
hastalıklı çocu klar dünyaya getirdiklerini öğretti. İsviçre'de
kullanılm ış ve giyen kişinin ferom onlarını em m iş tişörtler
ile yapılan bir çalışm a g en etik olarak uyum lu kişilerin (yani,
genetik olarak birbirlerine en ben zem ez olanların) birbirle­
rine çok iyi koktuklarını gösterm iştir. Eğer N icole Ryan'a
"k ö tü " kokm uş olsaydı, R yan'ın hevesi sönebil irdi ve bunun
nedenini bile bilm ezdi. İhınım hijyenle hiçbir ilgisi yoktur;
tam am en genlerle alakalıdır.
R yan'ın eş peşindeki beyni ona cesaret verici hormonal
sinyaller veriyordu ve Ryan N icole'ün kendisiyle ilgilendiği­
ni düşün erek yeni bir soru soru p biraz daha açılm asını sağla­
mak istedi. "O halde, baro sınavı ne zam an ?"
N icole "Ö nüm üzdeki h a fta ," diye cevap verdi.
M aggie lafa girerek, "N ico le için sınavdan sonra bir parti
vereceğim . G elm ek ister m isin ?'' dedi.
Partiye yalnızca b irk aç hafta vardı am a bu süre Ryan'a
sanki ay lar gibi geldi. N icole'ü d ü şünm ed en edem iyordu
ve ken d isin i onunla kon u şabileceği konuları sessizce pro­
va ed erk en buluyordu. So n rad an da anlayabileceği gibi,
aslında R yan 'ın o geceyle ilgili çok ü zü lm esin e gerek yoktu.
Parti gecesi aralarınd aki m uhabbet kolay gelişti ve N icole'ü
sık sık gü ld iirebild iği için Ryan ken d isin i çok iyi hisset-
h- P artin in ard ından N icole eve bırakılm a teklifini kabul

79
Erkek Beyni

ettiğind e çok h eyecan lan d ı. A rtık bu n oktad a, araların d aki


cinsel çekim aşikârd ı. A rabad an inip N icole'ü n evin in kapı­
sının önüne yü rü yerek ulaştıklarınd a R yan gözlerin in içine
baktı, N icole b akışların ı kaçırm ad ı, böylece Ryan da eğilip
b ir iyi g eceler öpücüğü verdi. N iyeti hızlı bir öpücüktü am a
d udakları bir kere b irb irine değdi mi dilleri de ken d iliğin ­
den d evreye girdi. 13u öpü cük o denli tatlı ve baş d ön d ü rü ­
cüydü ki Ryan bir türlii bırakam ıyordıı. Şan sın a, N icole de
aynı d urum d ayd ı.
Eş aram a oyununda bir öpü cük, bir öp ü cü k ten daha
fazlasıd ır; bir lezzet sın av ıd ır. T ü kü rü k vücuttaki tüm b ez­
lerden ve organ lard an gelen m oleküller içerir, bu yüzden
bir Fransız öpücüğü bizim ken d im ize has tadım ızı sunar.
R yan 'ın dili N ico le'ü n k ü n e değdiği an, birbirlerin in sa ğ ­
lık durum u ve genleri hakkınd aki bilgiler toplanıp gizlice
b eyin lerin e gönd erild i. Eğer N icole'ü n genleri R y an 'ın k ilere
çok benzer olsayd ı ve öp ü şü rk en aldıkları tat ekşi g elsey ­
di, cinsel çekim bakım ın d an bu iş burada bitecekti. A ncak
öpücük tatlıy d ı; ard ın dan başka bir tane, onun ardından
da yeni bir başkası geld i. B ilim insanları erkeklerin tükü rü ­
ğünd e bolca b iy o ak tif testosteron bulunduğunu ve bunun
bir kad ın ın b ey n in d eki cinsel arzu m erkezini uyandırm aya
yeteceğini öğrenm işlerd ir.
Kısacası, anneniz haklıydı: Fransız öpücüğü işi sekse
götürebilir. Ryan o gecenin bu gece olduğunu um uyordu,
ama N icole nazikçe geri çekildi, teşekkür etti ve Ryan'ı içeri­
ye davet etm eden iyi geceler diledi.

M ü m k ü n O ld u ğ u K a d a r ç a b u k S ko r Y a p m a k

Ryan N icole'ün tadını bir kere aldıktan sonra, daha fazlası


için büyük açlık duyuyordu. Onu um utsuzca arzu lam ası­
na rağm en, N icole'ü aram adan önce birkaç gün beklem esi
gerektiğini biliyordu, aksi takdirde çok hevesli gözükecekti.

80
üş Arayan Beyin: Aşk ve Şehvet

A levler içindeki arzusunu ona gösterm enin şu an Ryan'a


hiçbir iyiliği dokunm azdı, özellikle de N icole oldukça ihti­
yatlı olduğu için. A raştırm acılar bir erkeğin bir kadına cinsel
çekim duym ası durum unda, onunla m üm kün olduğu kadar
çabuk seks yapm ak istediğini keşfetm işlerdir. Yapılan çalış­
m ada incelenen erkekler seks için bir hafta ya da biraz daha
fazla beklem eyi çok uzun bulm uşlardır. Ö te yandan kadın­
lar ise üç kata kadar daha uzun sü re beklem ek istem işler­
dir. Ryan hem en olm asını sonra olm asınd an ne kadar fazla
isterse istesin, N icole'iin hiçbir şeye, hele ki sekse, balıklam a
atlam ayacak birisi olduğunun farkındaydı. Bu bir yandan
sinir bozucu olsa da, aynı zam anda güven vericiydi ve N ico-
le'ün belki de uzun süreli eşleşm e kategorisine ait olduğunu
düşü n d ü r ii y ord u .
En tem elden anlatm ak gerekirse, bir erkek için, eşleşm e
oyununu kazanm ak dem ek D N A 'sını ve genlerini bir sonra­
ki nesle aktarm ak dem ektir. Bunu bilinçli olarak düşünm ese
de, beyninin bu içgüdüsel kısm ı ne kad ar fazla kadınla seks
yaparsa o kadar fazla çocuk sahibi olm a ihtim ali olacağını
bilir. Ö te yandan kadın beyni ise erkeğin iyi bir koruyucu ve
tedarikçi olup olm adığını ayırt etm eye çalışır. A raştırm acılar
bu durum un geçerliliğinin kadının eğitim ya da ekonom ik
özgürlük seviyesi ne olursa olsun değişm ediğini tespit ettiler.
Ryan arayıp N icole'ü akşam yem eğine d avet ettiğinde N ico­
le hesabı A lm an usulü ödem elerini teklif etti; am acı yalnızca
zam an zam an kendisi için para harcayan bir erkekle birlik­
teyken hissettiği seks yapm a baskısını ortadan kaldırm aktı.
Ama Ryan ona ne kadar d eğer verdiğini ve duygusal yatı­
rıma ne denli istekli olduğunu gösterm ek için kaynaklarını
ortaya akıtm ak istiyordu. Prim atlardaki eşleşm eye yönelik
davranışlar ü zerine yapılan çalışm alarda, biyologlar dişilerin
kendilerine et getiren erkeklerle daha çok seks yaptıklarını
keşfettiler. Prim atologlar bu durum a " e t için se k s" prensi­
bi adını verdiler. İncelem ede, yem ek tedarik etm eye istekli

81
Erkek Beyni

gözüken erkeklerin d işilerle daha çok cinsellik yaşadığı, böy-


lece baba olm a ihtim allerini de yükselttikleri tespit edildi.
Ryaıı doğru yoldaydı.
N icole'e kraliçe m uam elesi yapm ak hoşuna gidiyordu
ve onun için para harcam ak konusunda hiçbir rahatsız­
lığı yoktu. Dördüncü buluşm aları geldiğinde artık cinsel
arzuyla yanıp tutuşuyordu. İkna ediciliğini hızlandıracak
bir şey bulm ası gerektiğine, aksi takd ird e bir cinsel hüsran
yüzünden öleceğine karar verdi. H ediyeler, çiçekler, rom an ­
tik bir hafta sonu kaçam ağı sözü... Bunların hepsi aklından
geçiyordu. Erkeklerin çok iyi bildiği gibi bu am aç uğruna
pürüzsüz bir taktik m anevralar dizisini geliştirip inceltm ek
gerekir, çünkü kadınların eş arayışındaki hedefleri erkekle-
rinkine göre farklıdır. Kadın beyni sıra sekse gelm eden önce
aşk ve bağlılık için bir um ut görm ek ister, oysa erkekler için,
seks genellikle ilk sırada gelir. Şaşırtıcı olm ayan bir biçim de,
kazanan fikir Ryan'ın çapkın arkadaşı Frank'e aitti. "O nu bu
hafta sonu rugby m açım ıza getir dostum . Seni biraz hareket
ederken görsü n ." A raştırm acılar kadınlar için hiçbir şeyin bir
egem enlik ve dayanıklılık gösterisi kadar iyi bir- afrodizyak
olm adığını bilirler.
Nicole daha önce hiç rugby maçına gitm em işti ve ne
kadar sert olduğunu görünce şaşırdı. Ryan'ın topu çalıp saha
boyunca koşuşunu ve çizgiye ulaşışını görm ek çok hoşuna
gitm iş, N icole'ü n tribünden onu izlediğini bilm ek de Ryan'ı
mest etm işti. N icole R yan'ın terli bedeninden ne kadar büyük
bir heyecan duyduğuna inanam ıyordu. O yunun ardından
Ryan, N icole'ün onaylayan bakışları altında kızarıyor ve
takım arkadaşlarının yü zlerinde gördüğü kıskançlığın tadını
çıkartıyordu. Bu stratejinin işe yarıyor gibi görünm esine
sevinm işti.
İnsanlar ve hayvanlar arasında eş bulma laktikleri bakı­
m ından farklar olsa da, bilim insanları bazı ilginç benzerlikler
de gözlem lem işlerdir. H ayvanların geliştirdikleri taktiklerin

82
Eş Arayan Beyin: Aşk ve Şehvet

en renkli örneklerinden birisi İşitin ce ism i Uta S tan sbııriam


olan yan tarafları çizgili bir kertenkele cinsine aittir, ürkekle­
rinin ü ç farklı eş bulm a stiline tekabül eden üç farklı gırtlak
rengi vardır. Turuncu gırtlağı olanlar alfa erkeğinin hareni
stratejisini kullanırlar. Bir grup kadını korurlar ve hepsiyle
de eşleşirler. Sarı gırtlaklı olanlara sinsiler adı verilm iştir çün­
kü başlarına bir şey gelm eyeceğinden em in oldukları h er an
turuncu gırtlağın harem ine süzülüp d işileriyle eşleşirler. Par­
lak m avi gırtlağı olanlar -şa h se n benim fa v o rim d irler- ise,
bir ve tek stratejisini kullanırlar. Tek bir d işiyle eşleşir ve onu
yedi gün yirm i dört saat korurlar. B iyolojik bir bakış açısıy­
la yaklaşırsak turuncu gırtlaklı harem liderinin, sarı gırtlaklı
sinsinin ve mavi gırtlaklı tek dişicinin yaklaşım larının hepsi
hem kertenkele hem de insan olan erkekler için başarılı eşleş­
me stratejilerid ir. Kocam ı sevgiyle bir m avi gırtlak olarak
anıyorum .

T ek E ş l İl İk H o rm o n u

Kadınlar heyecanla "M avi gırtlaklıyı nereden bulabilirim ?"


diye soruyor olabilirler. H enüz bir erkeğin tek eşli bir sevgi­
li haline nasıl geldiğine dair kesin bir cevabım ız olm asa da
küçiik ve Lüylii bir mem eli olan tarla faresi üzerine yapılan
araştırm alar bazı ipuçları sağlayabilir. Bilim insanları erkek
tarla farelerinin tek eşli olduklarını ve çocuklarını yetiştir­
mekte anneyle eşit ebeveynlik sorum luluğu aldıklarım tespit
etm işlerdir. A ncak kuzenleri olan dağ fareleri her zam an
önlerine gelenle birlikte olurlar, cinsel çeşitlilik ararlar ve bir
dakikadan daha kısa süren tek gecelik ilişkiler konusunda
uzm anlaşm ıştırlar. Bu kuzenlerin eşleşm e stratejileri arasın­
daki farklılığın kaynağı beyindir. Tarla faresi partnerini bul­
duğu zam an onunla yirm i dört saatlik bir m araton boyunca
tekrar ve tekrar çiftleşir. Bu cinsel aktivite beyni sonsuza dek
değiştirecektir. Beynin anterior hipotalam us (A H ) denen böl­

83
Erkek Beyni

gesi, bu farenin partnerinin kokusunu ve dokunuşunu ezber­


lem esini sağlar, bu da onu diğer tüm dişileri şiddetle red ­
detm eye yönlendirir. Yeni çiftin ilişkilerinin bu mutlu günü
yalnızca unutulm az değil, aynı zam anda biyolojik olarak da
zorunludur. Eşini ezberlem ek ve böylece beyindeki aşk ve
şehvet devrelerini birleştirm ek, hayat boyu sürecek olan bu
tek kadın tercihini oluşturur.
C insellik esnasında tarla fareleri de dağ fareleri de vazop-
ressin ve dopam in salgılarlar, ancak yalnızca tarla farelerinin
beyinlerinde tekeşli olm ak için gereken türde vazopressin
reseptörleri vardır. Bilim insanları tarla farelerinin beyninde­
ki bu tekeşliliğe teşvik eden vazopressin reseptörlerini blo­
ke ettiklerinde fareler cinsel partnerlerine bağlanm am ıştır.
Beyinlerindeki aşk ve şehvet devreleri birleşem em iştir. Tarla
faresi ile dağ faresinin beyinlerindeki vazopressin resöpterle-
ri arasındaki farkın kaynağı genlerindeki farklılıklarda yatar.
Tek eşli tarla faresinde vazopressin reseptörü geni dağ fare­
sine göre daha uzundur. Bilim insanları ilişki kurm adan ıast-
gele eşleşen dağ faresine bu genin daha uzun versiyonunu
aşıladığında dağ faresi de tek eşli olm uştur.
Erkek beyninin biyolojisi insanlarda farelere göre daha
karm aşık olsa da, insanlarda ila bu vazopressin reseptö­
rü geni bulunm aktadır. Bazı erkeklerde uzun versiyonu,
bazılarında ise daha kısası vardır. İsveç'te yapılan bir çalış­
ma, vazopressin reseptörü geninin uzun versiyonuna sahip
erkeklerin bekarlığı arkada bırakıp hayat boyu tek bir kadına
bağlanm a ihtim allerinin iki kat daha fazla olduğunu orta­
ya koym uştur. Bu yüzden sadakat söz konusu olduğunda,
bayan bilim insanları arasında "uzu n olan iyidir" esprisini
d uyabilirsiniz, en azından m esele vazopressin reseptörü
geninin uzunluğu olduğunda.

84
Eij Arayan Beyin: Aışk ve Şehvet

M ÜZM İN BEKÂRLAR

Ryan'ın arkadaşı Frank hem m üzm in bir bekâr hem de bir


baştan çıkarm a sanatı uzmanıydı. İyi prova edilm iş kalıp cüm ­
leleri vardı ve cinsellik konusunda skoru yükseltm ek için ne
diyeceğini ve ne yapacağını çok iyi bilirdi. "O kadar güzelsin ki
manken olm alısın" ya da "daha önce senin gibi bir kadına hiç
rastlam am ıştım " gibi cüm leler klişe olabilir ama Frank o kadar
yakışıklı ve etkileyiciydi ki kadınlar onun küçük yalanlarına
inanmaya her zaman hazırdılar. Araştırma sonuçlarına bakılır­
sa, Frank bu "bağ yok, bağlılık yok" eşleşm e stratejisini uygula­
mada yalnız değildi. Konuyla ilgili gerçekleştirilen çalışmalar,
bu tarz hilelerin erkeklerin kısa süreli ilişki kurma stratejilerin­
de önemli bir kısmı oluşturduğunu gösterm iştir. Araştırmacılar
dört erkeklen üçünün kadınları kendileriyle seks yapmaya ikna
etmek için yalan söylem eye ya da "gerçeği çarpıtm aya" hazır
olduğunu ve yalan söyledikleri konuların tüm dünyada aşağı
yukarı aynı olduğunu keşfetm işlerdir. Erkekler varlıklarını,
statülerini ve işle ya da sosyal hayatlarıyla ilgili bağlantılarını
abartırlar. Frank her zaman gelirini ve finansal beklentilerini
abartırdı ve bilinen bir ismi anma fırsatını çok ender kaçırırdı.
Artık N icole ve Ryan haftada birkaç defa görüşüyor
olduklarından N icole bazen Frank'in taze zaferleri hakkında
böbürlenm esine şahit oluyordu. H ilelerinden o denli rahatsız
olm uştu ki Frank'in en yeni kız arkadaşı Stacey'i uyarm ayı
denedi. Am a işe yaram adı. Stacey'n in beyni ve bedeni çok­
tan Frank'in cezbedici büyüsüne kapılm ıştı. Bilm ediği şey ise
Frank'le her seks yapışında ona biraz daha âşık olduğuydu;
orgazm ları sırasında salgılanan oksitosin bedenini ve beynini
Frank'e daha sıkı bağlıyordu. Oysa Frank için işler tam ters
yöndeydi. A rlık sıkılm aya başlıyordu. Stacey onu gelecek
planlan hakkında ne kadar sıkıştırırsa Frank de o kadar kıvı­
rıyordu. A rtık yeni bir başlangıç yapm a zam anının geldiğini
hissediyordu. O nun için evcilleşm ek diye bir şey yoktu.

85
Erkek Beyni

Şunu kesin olarak belirtm eli ki erkekler de kadınlar da


eşleşm e oyununu m anipiile etm eye çalışırlar. Ama konu
sözlerle yanıltm aya geldiğinde, araştırm acılar erkeklerin bu
konuda kadınlara göre daha rahat olduklarını keşfetm işler­
dir. Yapılan araştırm ada erkek ve kadınların karşı cinse yalan
söylerken seslerine yansıyan gerginlikleri ölçülm üştür ve
ortaya çıkan sonuca göre erkekler yalan söylerken çok daha
az gerginlik gösterm işlerdir. Bu özellikleri Frank gibi erkek­
lerin daha ikna edici biçim de yalan söylem elerine yardım cı
olur. Ryan, N icole'ün ilk önce Frank'le tanışm ış olm am ası­
na seviniyordu çünkü öyle olsa Fraıık'in N icole'e derhal bir
oyun oynayacağım biliyordu. Aslında N icole Frank'in kısa
süreli ilişki stiline kanacak birisi gibi gözükm üyordu; ama
Ryan'ın daha önce kadınlar hakkında çok yanılm ışlığı vardı.

â ş ik E r k e k b e y n İ

N icole Ryan'ı sonunda evinde bir gece geçirm eye davet


ettiğinde, Ryan öldüğünü ve cennete gittiğini sandı. Bunun
ardından her gün sevişm eye başladılar, bazen birden de fazla
kez seviştiler ama ne kadar çok sevişirlerse sevişsinler Ryan
N icole'e doyam ıyordu. Seks h er zam an aşka götürm ez am a
erkek beyni için aşka ulaşm anın zorunlu bir kısm ıdır.
Seks yaparken Ryan'ın beyni, kokain kullanıldığında
h issedilen duygulara b enzeyen, keyifli bir neşe yaratan
kim yasallar üretiyordu. N icole'd en dört ya da beş saat ayrı
kaldığında neden böyle ilkel bir biyolojik açlık hissetm eye
başladığını anlayam ıyordu. Eğer âşık olurken R yan 'ın beyin
devreleri arasında m inyatür bir tren ile seyahat edebilseydik,
yolculuğum uza beynin m erkezinin d erinliklerindeki VTA
denen ventral tegm ental alan ile başlardık. Bu bölgede hücre­
lerin hızla d o p a m in -b e y n in m otivasyon ve ödül için çalışan
ve kişinin kendini iyi hissetm esini sağlayan nörotransm itte-
r i- ürettiklerini görürdük. Tren bu VTA istasyonunda dopa­
min ile dolarken, Ryan kendisini keyifli hissediyor olurdu.

86
Eş Arayan Beyin: Aşk ve Şehvet

D opam inle dolu haldeki tren R y an 'ın beyin devreleri ara­


sından hızla bir sonraki istasyona, beynin haz ve ödül bekle­
yen bölgesi olan N A c'ye ya da n ükleus akum bense ulaşırdı.
Ryan erkek olduğundan, trenden çıkan dopam inin testoste­
ron ve vazopressin ile karıştığını görürdük. Eğer kadın olsa
dopam in östıo jen ve oksitosin 1ile karışırdı. D opam inin bu
diğer horm onlarla karışm ası şim di bağım lılık yapıcı yük­
sek oklardı bir yakıt yaratıyordu ve bu da Ryan'ı coşkulu ve
sırılsıklam âşık hale getiriyordu. Ryan ve N icole daha fazla
seviştikçe, bedenleri ve beyinleri daha fazla bağım lı hale geli­
yordu.
M uhabbet kuşları ayn kaldıklarında ise sürekli birbirlerini
düşünüyor ve mesajlaşıyorlardı. Bunun sorumlusu aşk treni ve
onun bağım lılık yaratan yakıtıdır. Bunlar sayesinde âşık olduğu­
m uz kişi hakkında düşünm eyi, fantezi kurm ayı ve konuşmayı
durduram ıyoruz. Yapılan bir çalışm ada, erkekler ve kadınlar
ayık oldukları zamanların yüzde seksen beşine kadar olan
kısmını sevgilileri hakkında gündüz düşleri kurarak geçirdik­
lerini belirtmişlerdir. Ryan sanki gerçekten de Nicole'ün beyin
devrelerinin içine işlediğini hissediyordu. Ve durum gerçekten
de böyleydi. Tren son istasyonuna, zevk veren kişi her kim ise
onun görünüşü ve kimliğini ezberlem ekten sorumlu bölge olan
kaudat nükleusa (CN) doğru hızla giderken, Nicole'le ilgili
her türlü ayrıntının silinmez biçim de Ryan'ın kalıcı hafızasına
yontulm uş olduğunu fark ederdik. Nicole artık gerçek manada
unutulmazdı. A şk treni bir kere VTA, N Ac ve CN duraklarına
uğradı mı, Ryan'ın aşk ve şehvet devreleri yalnızca N icole'e
odaklandıklarında çalışmaya başlayacaklardır.

EŞİ K O R U M A K

Ryan, N icole'ün "h e p aradığı k işi" olduğunu düşünm eye


başlam ıştı ve onu elind e tutm aya kararlıydı. N icole bana
etraflarında başka erkekler varken R y an 'ın kesinlikle elini

87
Erkek Beyni

tuttuğunu ya da sahiplenm iş bir biçim de kolunu om zuna


attığını söyledi.
N icole seansım ıza geldiğinde bana "Bu kadar korum acı
olm asını seviyorum , am a biraz iki yüzlülükm üş gibi de geli­
yor. R y an ’ı birkaç hafta önce benzincide büyük göğüslü bir
kıza bakarken y ak alad ım " dedi.
Bana, Ryan m akineye çeyreklik atarken yanlarından biraz
açık giyinm iş yirm ili yaşlarda bir kızın geçtiğini anlattı. "K ıza
nasıl baktığını görm eliydiniz. Erkeklerin başka kadınlara
baktıklarını biliyorum am a bunu benim gözlerim in hem en
önünde yapm asına inanam ıyorum . Belki de Fran k'e benim
sandığım dan daha çok benziyordur."
N icole'e erkek beynindeki şehvet m erkezinin erkekleri
çekici kadınları fark etm eye ve görsel olarak ayrıntılarını
alm aya yönlendirdiğini anlattım . C insellikle ilgili d evreleri­
ni çalıştıran birisini gördüklerinde beyinleri hızla cinsellikle
ilgili düşünce üretir, ama bu dıırum genelde çok geçm eden
biter. R yan'm eşini bulm u ş beyni için bu balıketli kadın par­
lak ve renkli bir sinekkuşu gibiydi. Görüntü alanına girdi,
birkaç saniyeliğine dikkatini çekti ve ardından akim dan uçup
gitti. Birçok erkek için bu durum bir gün içinde birkaç defa
yaşanabilir. Ryan denese bile gözlerini o kadının göğüslerine
bakm aktan alıkoyam azdı. A ncak biraz daha sağduyulu d av ­
ranm ayı öğrenebilirdi. Bu durum erkek beyni için otom atik
b ir davranış olduğundan erkekler bunun büyük bir m esele
olduğunu düşünm ezler ve kadınların bu durum yüzünden
niçin kendilerini tehdit altında hissettiklerini anlayam azlar.
Ta ki roller değişene kadar.
Ryan'ın haberi olm asa da, Frank yakında gerçekleşecek
olan bir rugby m açını iple çekiyordu, ancak bu hevesinin
nedenleri en büyük rakiplerini yenm e isteğinin ötesindeydi.
Ryan 'ın N icole'ü yalnız ve "k oru m asız" bırakarak hafta sonu
için şehir dışına çıkacak olm ası Frank'i gizlice heyecanlandı­
rıyordu.

88
Eş Arayan Beyin: Aşk ve Şehvet

Frank, Ryan'ı şüphelendirm ek istem ediğinden N ieole'e


sanki öylesineym iş gibi "İstersen seni d e sahaya bırakayım "
diye m esaj atm ak için oyunun başlam asına bir saat kalm asını
bekledi.
N icole işlen ev e dönüyordu ve m aça gitm ek kulağına
yalnız başına ev d e oturm aktan daha eğlenceli geldi. "T a b ii"
diyerek bir cevap mesajı attı.
O yuna kendisini o kadar kaptırm ıştı ki, takım ları üstünlük
puanını alana kadar Ryan'a n ered e olduğunu haber verm e­
di. Takım öne geçince Ryan'a heyecanla "K azan ıyorsu n u z!"
diyen bir m esaj attı.
Ryan ilk başta şaşırm ıştı. Bu yüzden m esaj attı: "N ered e­
sin?"
C evap "M a çta y ım ," idi.
Ryan d uraksad ı, ardından sordu "K im in le ?"
N icole b ir an tereddüt etti, ardından "B en i Frank getirdi"
diye yazdı.
Ryan'ın kalbi yerinden oynadı. Frank'in ona asıldığım
hayal ettikçe öfkelenm ekten kendisini alıkoyam ıyordu. Hızlı
aram a tuşundan N icole'ün cep telefonunu aradı. Ama maçın
bitişiyle kalabalığın gürültüsü o denli artm ıştı ki N icole tele­
fonunun çaldığını duym adı.
Ryan Frank'in sinsice N icole'ü - e ş avlam a denen bir tak­
tiği k u lla n a ra k - cezbetıııeye çalıştığını rahatça anlıyordu.
Eş-avlayan erkekler bunu bir çifte zafer olarak görürler, çün­
kü hem bir erkeği yenm iş hem de bir kızı eld e etm iş olurlar.
Bu senaryonun hayvanlar krallığında da çok fazla örneği var­
dır. Şem panze gibi prim atların oluşturduğu gruplar, bir dişi
azgınlaşıp çiftleşm ek isteyene kadar mutlu m esut yaşarlar.
Ancak o noktaya gelindiğinde, baskın erkekler birbirlerine
rakip olurlar ve bu dişinin ilgisi için d övüşm eye başlarlar.
Ryan sonunda N ieole'e ulaştığında, N icole kutlam a par­
tisindeydi. Y alnızca birkaç cüm le konuşm uşlardı ki Frank
N icole'ün cep telefonunu elinden kaptı ve Ryan'a kazandık-

89
Erkek Beyni

lan puanların hepsinin nasıl alındığını ayrıntılarıyla an latm a­


ya başladı. A rdından da telefonu kapattı ve N icole'e geri ver­
m eden önce gizlice telefonu sessize alm ayı da ihm al etm edi.
Ryan yatm adan önce defalarca N icole'e ulaşm ayı denedi
am a h er seferinde telesekreter m esajıyla karşılaştığından git
gide öfkelendi. Frank'ın gırtlağını yerinden sökm eye hazırdı.
H ayalında hiç bu denli bir kıskançlık ve öfke hissetm em işti.
Uykuya dalm aya çalışırken Fran k'in N icole'ii öptüğünü -y a
da daha kötüsünü y a p tığ ın ı- zihninden bir türlü silem edi.
A raştırm acılar kaybetm e ya da reddedilm e korkusunun
aşk hissim izi güçlendirebileceğini tespit etm işlerdir. R yan'm
eşleşm eyle ilgili horm onları, yani testosteron ve vazopressin,
am igdala ve hipotalam usunun eşleşm eyle ilgili bölgesindeki
reddedilm e korkusunu ateşliyordu. Beyni kırm ızı alarm veri­
yor, m ülkiyetçi ve sahip lenici eşleşm e içgüdülerini vahşileşti­
riyordu. Ryan'ın da o sırada fark ettiği gibi, derinden tutkulu
hisler dayanıklı bağlılıklar yaratabilirler. Uçağı indiğinde
Ryan'ın akim daki tek şey N icole'e sahip olm aktı. Soruyu
patlatana kadar kalbinin bu yarışı bitirm eyeceğini biliyordu.
Yüzüklü ya da yü züksiiz, daha fazla bekleyecek hali kalm a­
m ıştı. O gece N icole'e evlenm e teklif etti ve N icole de kabul
etti. Ryan'ın aşk ve şehvet devrelerinin artık uyum içinde
olduğuna şüphe yoktu. Peki, bunları uyum içinde tutacak
olan şey neydi? Seks.

90
d

4
BEL A L T I N DA K İ BEYİN

O laylı bir boşanm anın ardından, hastam M alt sonunda h aya­


tını yola koym aya başlıyordu ve ben de kendisini yeniden
iyi hissettiği için m em nundum . Bu otuz dört yaşındaki yakı­
şıklı avukat beni görm eye ilk defa bundan birkaç yıl önce eşi
boşanm a davası açtığında gelm işti. O zam anlar on kilo fazlası
vardı ve özgüveni düşüklü. Am a geçtiğim iz iki yıl boyunca
Matt öfkesini dindirdi, vücudunu şekle soktu ve özgüvenini
geri kazandı. Yeniden kadınlarla görü şm ey e b ile başladı.
Bu "rib au n t d ön ü şiim ü "n e birçok erkekte tanık olm uşum ­
dur. Kısa süren bir aralıktan sonra, M att'in beyin biyolojisi
onu yeniden cinsellik arayışına yönlendiriyor ve çeşitli part­
nerler aram aya cesaretlendiriyordu. A raştırm acılar erkekle­
rin hayatları boyunca ortalam a on dört farklı seks partneri
istediklerini, kad ınların istediği rakam ın ise ortalam a bir ya
da iki olduğunu belirtirler. A raştırm acılar rakam lar arasında­
ki bu uyum suzluğun nedeninin kısm en erkeklerin bir gecelik
ilişkilere olan ilgileri ile açıklanabileceğini düşünüyorlar.
M att'in beyninin algıladığı gerçekliği g öz önünde bulun­
durduğum dan, hızlı buluşm anın' kadınlarla tanışm ak için en
beğendiği yöntem olduğunu öğrenm ekten şaşkın lık duym a­
dım. Bilim insanlarının bildiği gibi, çekici bir kadının peşine
düştüklerinde erkeklerin testosteron seviyeleri yükselir. M att

Eşit sayıda erkek ve kadının aynı m ekânda toplandığı ve herkesin karşı


cinsten tiim katılım cılarla tanışıp her biriyle eşit bir süre boyunca konuş­
tuğu. organizasyon firmaları tarafından düzenlenen bir etkinlik (ç. n.).

91
Erkek Beyni

hızlı buluşm aya katılan bir sürü kadının olduğu bir oda­
ya girdiğinde testosteronu daha da artıyordu. H ollanda'da
araştırm acılar, erkeklerin testosteron seviyelerinin yü ksel­
mesi için çekici kadınlarla yalnızca beş dakikalık sıradan
bir etkileşim içinde bulunm alarının yeterli olduğunu tespit
etm işlerdir.
1,82 boyunda, koyu renk dalgalı saçları ve derin kahve­
rengi gözleri olan M att, hiçbir zam an kadınları etkilem ekte
zorlanm am ıştı. Am a erkeklerin çoğu gibi, sık sık ilk ham le­
yi kendisinin yapm asının gerekm em esini dilem işti ve hızlı
buluşm a bu sorunu ortadan kaldırıyordu. M att'e nasıl olup
da altı dakikalık bir hızlı buluşm a görüşm esiyle bir kadınla
çıkm ak istediğine karar verebildiğini sorduğum da, om u zla­
rını silkip "B ir şekild e anlıyorum işte" dedi. Bir kadına karşı
cinsel bir çekim duyup duym adığını kadın daha m asasına
oturup bir kelim e etm eden önce bilebildiğini söyledi. Kali­
forniya Ü niversitesi'ndeki araştırm acılar erkek beyninin bir
kadını cinsel olarak çekici -y a da s ö n ü k - olarak d eğerlen ­
dirm esinin saniyenin beşte biri kadar bir süre aldığını tespit
ettiler. Bu yargıya, bir erkeğin bilinçli düşünce süreçlerinin
devreye girebilm esinden çok ötıce varılıyor. G enellikle de ilk
bilen, bel altındaki beyin oluyor.

ö l ç ü m ü n ü Y a p m a k

P enis hem erkeklerin hem de kadınların zihinlerinde h er


zam an efsanevi bir yer kaplam ıştır. Ama m esele cinsellik
olunca, boy erkeklerin düşündüğü kadar önem li değildir.
Pek çok kadının bilm ediği şey, erkeklerin de vücutları ve cin­
sel organlan hakkında en az kadınlar kadar utangaç olduk­
larıdır. Yeni bir partner tarafından çıplak olarak görülm ek
erkeklerin bazıları için biz kad ınlar için olduğu kadar zordur.
Vücutlarını düşüneceğim izi ve penislerinin şekli h akkın ­
da kaygılanıyor olabileceğim izi düşünürler. Ayrıca birçok

92
Bel Altındaki Beyin

erkek, partnerlerinin penislerini çok küçük bulm asından ve


hayal kırıklığına uğram asından korkar.
Çoğu erkek daha büyük bir penise sahip olm ayı dilediğini
söylese de, kadınların yüzde seksen beşi partnerlerinin penis
boyundan m em nun olduklarını belirtir. K adınlar en çok göz­
ler, gülüm seyiş, çene yapısı ve kaslar gibi başka fiziksel özel­
liklerden tahrik olduklarını bildirirler. M esele uzun süreli bir
partner olarak seçilm eye geldiğinde ise, çalışm alar gösteriyor
ki erkeklerin kişiliklerini ve banka hesaplarını geliştirm ek
için çaba sarf etm eleri, penis boylarını büyütm ekle uğraşm a­
larından daha olum lu sonu çlar verecektir. Ancak biz kadın­
ların ne düşündüğüne aldırınaksızın, birçok erkek yanlış bir
fikre kapılarak penis boyunun kendilerinin en önem li özelliği
olduğunu düşünür.
Buradaki ironi birçok erkeğin penis boyları hakkında ken­
dilerini güvensiz hissetm ek için hiçbir sebeplerinin olm am a­
sıdır. O rtalam a penis boyu gereğind en çok daha büyüktür.
İngiltere'deki araştırm acılara göre, sertleşm iş penisin ortala­
ma boyu 13.97 cm ile 15.74 cm arasındadır. D iğer m em eli tür­
leriyle kıyaslandığında, insan türünde erkeğin penisi dişilere
birkaç num ara büyük gelm ektedir.

O TO M ATİK P İU O TTA K İ PENİS

Bütün erkek ler bilirler ki penisin ken d in e ait b ir iradesi var­


dır ve beyind en tek bir kom ut d ah i gelm eden kendi arzusuna
göre d avranabilir. Bu kendiliğinden gerçekleşen ereksiyonlar
gerçek cinsel uyanıştan farklıdırlar çünkü kaynakları seks
yapm aya d air bilinçli bir arzu değil om urilik ve beyinden
gelen bilinçsiz sinyallerdir. Erkeğin om urilik, testis, penis
ve beynindeki sinir hücrelerinde bulunan testosteron resep­
törleri, erkeğin tüm cinsellik ağı örgüsünü etkin hale getiren
Şeylerdir. K adınlar penisin otom atik pilotta çalışabilm esine
Şaşırırlar. Bundan ilaha da çok şaşırdıkları şey ise erkekle­

93
Erkek Beyni

rin ne zam an erekte olacaklarını her zam an bilem em eleridir.


Penisin otom atik pilotta çalışm a sıklığı yaşlandıkça sey ­
rekleşse de, bu durum hayatının çoğu boyunca bir erkeğin
gündelik gerçekliğinin bir parçasıdır. Biz kadınlar sıklıkla bu
gelgiti erkekten daha önce fark ederiz.
Erkeklerde cinsel arzunun uyanışı tipik olarak beyinde
erotik görüntülerin d üşünü lm esiyle başlar. Bir erkeğin bey­
ninin om urilik aracılığıyla penise sinyaller gönderip ereksi-
yonu başlatm ak için tüm ihtiyacı olan budur. Erkekler yeterli
testosteron tedarikine sahipse, erotik bir görüntü görm ek
beyinlerinin seks devrelerini otom atik olarak çalıştırır. Ber-
keley'd eki C alifornia Ü niversitesi'nd e ııörobiyoloji profesörü
olan hocam Dr. Frank Beach'in bize öğretm iş olduğu gibi
"E rkek beyninin işlevini yerine getirebilm esi için cinsellik
peşinde olan ve cinsel uyarılm ayı sağlayan devrelerinin tes­
tosteron tarafından eylem e hazırlanm ış olm ası gerekir."
Bu horm on, erkeğin cinselliğe olan ilgisini arttırır ve yü k­
sek perform ans için saldırı kaslarının ve penisinin beygir
gücünü yükseltir. D olayısıyla kırklı yaşlarından önce, görm e
duyusu, çoğu erkek için tam am en sertleşm ek adına yeter­
li olm aktadır. Bu yaştan sonra ise hızlı ve ani sertleşm enin
sıklığı azalır ve erkeklerin genellikle ilişki öncesi sertleşm ek
için fiziksel uyarım a ihtiyaçları olur. M att otuzlu yaşlarının
başında olduğundan, gözleriyle penisi arasındaki bağlantı
gereğinden fazla kuvvetliydi.
Eğer M alt'in beynini harta sonu randevusu esnasında
m inyatür bir PET tarayıcısıyla gözlem leyebilseydik, beyni­
nin gösteriyi nasıl yönettiğini görebilirdik. Randevulaştığı
kadın apartm anından çıkarken M att onun incecik hatlarını
ortaya çıkaran kırm ızı elbiseyle örtülü vücuduna baktığında,
M att'in görsel korteksinin ereksiyonu hazırlayan horm onal
m otorları çalıştırm ak için hipotalam usuna mesaj gönderdi­
ğini görm üş olurduk. Sivri yüksek topuklu ayakkabıları için­
deki ayaklarını ve uzun bacaklarını bir kere görm ek M att'in

94
Bel Altındaki Beyin

tüm dikkatini kadına verm esiyle sonuçlanacaktı. Dolgun


dudakları ve yanaklarının allığı M alt'in beynine doğurganlık
em areleri olarak kaydedilirdi. Kadın parlak kahverengi saç­
larını arkaya atıp çapkın bir gü lü m seyişle M att'e baktığında,
M att bu kadınla bir cinsel ilişki yaşam a ihtim ali olduğunu
bilirdi. Bu durum M att'in zevk bekleyen beyin bölgesi olan
N A c'sini (nükleus akum bens) çalıştıracak ve cinsellik ödülü
için um ul olduğunu bilm esini sağlayacaktı.
C insel uyanış beyinde başlar ancak fiziksel tem asla güçle­
nir. Bir erkeğin cinsel arzusu yükseld iğind e, bir kadının basit
bir dokunuşu erkeğin beyninden başlayıp vücudunu geçerek
penisine ulaşan bir cinsel ürpertiye neden olabilir. Buluştuğu
kadın gecenin ilerleyen saatlerind e M att'in pantolonunun
düğm elerini açarken, küçük kam eram ızdan M alt'in hipolola-
m usunun vücudundaki kanı penisine doğru yönlendirdiğini
görebilirdik. Beyninin frontal lobundaki "şim d i tüm d ikkati­
ni buna ver" devrelerinin bir sarsıntıyla çalışm aya başlam a­
larına şahit olurduk. M att'in beyni ve vücudu şim di bu cinsel
fırsatı d eğerlendirm ek için kırm ızı alarm daydı. K ız arkadaşı
yeşil ışık verdiği anda gaz pedalına basıp vaat edilm iş top­
raklara ulaşm aya hazırdı. Bu sürecin çok uzam am ası M att'i
rahatlatm ıştı. Çok geçm eden kız arkadaşı kalçalarını M att'in
kalçalarına dayam ıştı. Şim di kam eram ızla M att'in beyninin
seks için gerekli olm ayan tüm beyin bölgelerinin çalışm ayı
durdurduğunu ve karanlıkta kaldığını görebilirdik. Beyni
"Şim d i g ir!" m esajını gönderirken dikkatini dağıtabilecek her
şey sessizleşm işti. H eyecanı hızla tüm vücuduna yayılm ıştı
ve M att küçük bir nefes aldı. Şim d i hazırdı ve pürüzsüz bir
atağın ardından, arlık içerideydi.
Cinsel heyecanını yükseltm ek için Matt görsel devrelerin­
de erotik fanteziler oynatıyordu. Bu cinsel fanteziler gerek
seks gerek m astürbasyon esnasınd a h er zam an ereksiyonu-
nu korum asına yardım cı olm uştu. C insel olarak aktif birçok
erkek gibi M att beyninde bir cinsel fantezi D V D 'si arşivi

95
Erkek Bı‘İ/Di

biriktirm işti. Kendi adına en iyi sonucu göğüslere olan erotik


hayranlığıyla sağlıyordu. M att bu fantezileri zihninde bilinçli
olarak canlandırm ıyordu. Bu görüntüler kendi içsel devreleri
içerisinde oynuyorlar, cinsel heyecan, uyanış ve zevk yaratı­
yorlardı. Bir erkeği tahrik eden, penisini sertleştiren ve böyle
kalm asını sağlayan şey -fa n te z id e bile o ls a - görsel u yarım ­
dır.
Seks araştırm acılarına göre erkekler yalnızca cinselliği
çağrıştıran görüntülerden kadınlara göre ilaha fazla etkilen ­
m ekle kalm az, aynı zam anda cinsellik konusunda karşı cinse
göre çok daha fazla m aceraperesttirler. Ulusal çapta yapılan
büyük bir araştırm ada, Dr. Edward Eaum ann ve iş arkadaş­
ları erkek ve kadınların vajinal, oral ya da anal seks gibi cinsel
etkinliklerini sayarak kategorize ettiler. Sonuç olarak da ülke­
de cinsel repertuarı genişletm eye hevesli olanların kadınlar
değil erkekler olduğunu fark ettiler. Ö rneğin araştırm aya
katılan erkeklerden grup seks yapm ak istediklerini belirten
erkeklerin sayısı kadınlara göre on üç kat fazlaydı ve erkekler
oral sekse kadınlardan iki kat daha hevesliydiler.
Oral seks birçok ilişki için bir çatışm a kaynağı olabi­
lir. Seks araştırm acıları erkeklerin birçok sebepten dolayı
bundan hoşlansalar da oral seksi sevm elerinin esas sebep ­
lerinden birinin hassasiyetin artışı olduğuna inanırlar: Dil,
dudaklar ve parm aklar bir erkeğin iirelral açıklığını uyarıp
gerginleştirebilirler ve bu durum vajinal cinsel ilişkide pek
de yaşanm ayan bir hassasiyet artışına neden olur. M cGill
Ü n iv ersitesi'n d eki araştırm acılar erkeğin cinsel heyecanı
arttıkça penis ucunun hassasiyetinin gitgide azaldığını tes­
pit etm işlerdir. Bu durum tabiat ananın erkeği cinsel ilişki
esnasında acıdan korum a yöntem i olabilir. D olayısıyla cinsel
ilişki esnasında doruğa ulaşam ayan bir erkek, genellikle oral
seksin yarattığı ekstra uyarılm ayla orgazm a ulaşabilir.

96
Bel Altındaki Beyin

O rg a zm

O rgazm a ulaşm ak için erkeklerin de kadınların da ilk ola­


rak beyinlerindeki bazı kısım ları, örneğin beynin tehlike ve
alarm m erkezi am igdala ya da özbilin ç v e en d işe bölgesi
anterior singulat korteks (A C C) gibi alanları kapatm aları
gerekir. Bununla beraber erkekler için cinsel heves ve orgazm
göreceli olarak basittir ve tem elde hid rolikle alakalıdır; kan ­
larının önem li bir uzuvlarına hücum etm esi gerekir. Fakat
kadınların, beyinlerinin en d işe eden kısm ını kapa tabii m ele­
ri için ııörokim yasal yıldızlarının doğru konum da olm aları
gerekir. Bir kadının havaya girm esi, rahatlam ası ve am igda-
lasını devre dışı bırakm ası için, erkeğe göre daha fazla şeye
ihtiyacı vardır. Birçok seks terapisti bu yüzd en ön sevişm enin
bir kadın için ilişkiden önceki yirm i dört saatle gerçekle­
şen İrer şey, erkekler için ise üç dakika öncesinden itibaren
yaşananlar anlam ına geldiğini söylerler. A ncak erkek ve
kadın orgazm a ulaştılarsa aralarındaki farklar çok azdır.
A raştırm acılar b ir grup kadın ve erkeği PET tarayıcısında
gözlem lerken partnerleri deneklerin klitoris ya da penislerini
orgazm a ulaşana d ek elle u yardı. U yarıldıkları süre boyunca
erkekler ve kad ın lar arasında farklılıklar gözlem lendiyse de
orgazm ın kendisi esnasında ancak birkaç tane ayırt edilebilir
beyin farklılığı gözlem lenebildi.
M attg eri dönüşü olm ayan noktaya ulaştığında, beyni tüm
frenlerinden boşaldı ve derin fakat istem siz bir inilti çıkardı.
Doruğa ulaştığında beyin devreleri ve beyni norepinefrin,
dopam in ve oksitosin ile dolm uştu ve ekstasisi yükseliyordu.
Eş zam anlı olarak beyninin yoğun zevk bölgesi olan ven-
tral tegm ental bölgesi (VTA ) ile beyninin acıyı bastıran ve
ses kullanım ından sorum lu bölgesi olan periakuaduktal gri
(PAG) yoğun şekild e etkinleşti. M att'in bu geceki zam anla­
ması m ükem m eldi. O rgazm olurken partnerinin vajinasının
da orgazm dalgalarıyla kasıldığım hissetti; bu durum ikisi
Kin de zevki yoğunlaştırm ıştı.

97
Erkek Beyni

Erkekler beyinlerindeki cinsel heyecan bölgelerini kısıtla­


mayı öğrenene kadar kendilerini kontrol ed em ezler ve genel­
likle kadın partnerlerinden çok daha önce orgazm a ulaşırlar.
Bilim insanlarınm tam olarak anlayam adıkları nedenlerden
ötürü, bir kadın orgazm a tipik olarak yedi ila on sekiz d aki­
kalık vajinal birleşm eden sonra ulaşır. Bu yüzden M att ken­
dini kontrol edebilm ek konusunda yirm ili yaşlarının başında
yaşadığı sorunların üstesinden geldiği için mutlu olm akta
haklıydı. Bilim insanları om urilikte spiııal ejakiilasyon jene­
ratörü dedikleri ve çalışm ası beyin tarafından kontrol ed i­
lebilen bir gru p nöron keşfetm işlerd ir. Belinin altındaki
beynini egem enliği altına alm ak için bir erkeğin beynindeki
seks m erkezlerine olan odaklanışını seksle ilgisi olm ayan
alanlara kaydırabilm eyi öğrenm esi gerekir. Bunu başarm ak
için erkeklerin kullandıkları taktikler karm aşık m atem atik
problem lerini akıldan çözm ek, alfabeyi sessizce sondan başa
saym ak ya da iç kaldırıcı bir şey düşünerek beynin iğrenm e
m erkezi olan insulayı uyarm aktır. A ncak penise norm alden
on kat fazla m iktarda kan pom palanırken orgazm ı d urdur­
m aya çalışm ak nered eyse hareket halindeki bir treni d urdur­
maya çalışm ak gibi olabilir. Belki de genç erkeklerin yüzde
kırkının sekiz ila on beş penil girişle boşalm alarının sebebi
budur. A raştım acılara göre, M att gibi daha deneyim li erkek­
ler kendilerini yedi ila on üç dakikaya, hatta daha fazlasına
kadar tutabilirler.

P e r f o r m a n s E n d İş e s İ

M att sonunda biraz dayanm a gücüne sah ip olduğu ve


zam ansız boşalm alarını geride bıraktığı için çok m em nun­
du. Erken boşalm a olarak adlandırılan durum erkekler için
utandırıcı bir durum olabildiği gibi hem erkeklerin kendisi
hem de partnerleri için sinir bozucu bir m esele olabilir. Hızlı
boşalm ak olarak da bilinen bu durum A BD 'deki erkeklerin

98
Bel Altındaki Beyin

yiizde yirm i be* ila kırkını etkilem ekted ir ve erkeklerin çoğu


bu durum u en az bir kere yaşam ışlardır. Fiziksel kontrol
eksikliğinin yanı sıra, stres, depresyon, geçm işte cinselliği
bastırm ış olm a durum u ve erkeğin m edya tarafından abar­
tılan perform ansı yüzünden gerçek dışı beklentilere sahip
olma durum u gibi psikolojik etkenlerin de sonucu olabilir.
Cinsel perform ansları hakkında yüksek beklentileri olan
erkekler bazen erekte olm ak ya da cinsel ilişkiye girebilecek
sürede erekte vaziyette kalm ak konusunda sıkıntı yaşayabilir­
ler. Matt beni bu tür bir sorun sebebiyle görm eye geldiğinde
bunun son zam anlara kadar hiç başına gelm em iş bir şey oldu­
ğunu ve bir sorunu olduğundan endişelendiğini söylemişti.
Aylarca farklı kadınlarla görüştükten ve hiçbiriyle de cinsel
bir sorun yaşam adıktan sonra Matt ismi Saralı olan bir kadınla
tanışmıştı ve Saralı kendisini daha önceki hiçbir kadının etki­
lemediği kadar etkilem işti. Saralı yirmi dokuz yaşında müthiş
bir yüzü ve vücudu olan bir dansçıydı. "Y alnızca vücudunun
peşinde olduğum u düşünm esini istem edim , bu yüzden ilk
iki buluşm am ızda tek bir ham le bile yapm ad ım " dedi Matt.
Aralarında bir cinsel ilişki geçm eden önce Saralı'n ın kendisine
güvenm esini ve rahat olm asını istiyordu çünkü orgazm olabil­
mesi için Saralı'nın rahat olması gerektiğini biliyordu. Ve ona
hayatının en iyi orgazm ını verm eye kararlıydı.
A ncak iş sonunda sekse vardığında M att kendi üzerinde
çok fazla baskı kurduğunu ve ancak yarı yarıya sertleşebil-
diğini görerek dehşete kapıldı. Sarah'n ın bunu kendisinden
hoşlanm adığı şeklinde algılayacağınd an korkuyordu, oysa
durum tam da bunun tersiydi. Birçok erkek bana "sah n e kor­
k u s u n u n kadının ne kad ar çekici olduğu ve onu ne kadar
etkilem ek isledikleriyle orantılı olarak arttığını söylem iştir.
Bu durum , erkeklerin cinsel sistem lerinin sözde basit hidroli­
ğinin bozulduğu andır.
İşin doğrusu, M att'in evham ve perform ans endişesi m er­
kezi olan A C C spinal ereksiyon jeneratörlerini ve ralıatlaya-

99
Erkek Beyni

bilm e kabiliyetini devre dışı bırakm ıştı. Bu da ereksjyonunu


cinsel ilişkiye girecek kadar koruyam ayacağı anlam ına geli­
yordu. Beyninin d erinliklerinde am igdalası ve A C C'si sem p a­
tik sinir sistem inin (SN S) savaş ya da kaç tepkisini letikliyor
ve böylece parasem patik sinir sistem i (T’NS) ve lı i pota la m tı­
sım daki ereksiyoıı için ihtiyacı olan nörokim yasalları devre
dışı bırakıyordu. I’NS, penisteki kan dam arlarının açılm asına
\e kanla dolm asına izin veren kim yasal rahatlam a sürecini
başlatan, dolayiMvl.ı ereksiyonıı gerçekleştiren sistem dir. Bir
erkek kendisini rahat hissettiğim le, beyninin l’NS'si ve oksi-
losnı hücreleri peııil ereksiyona yardım cı olm ak için om urilik
a rai ılığıyla oksilosin iletirler. Dolayısıyla bir erkeğin erekte
olm ası için l’NS ve SN S arasında doğru bir d enge kurulm ası
el/emdir.
Malt aynı şeyin yenid en başına gelm esi durum unda
Saralı nın bir sorunu olduğunu düşünm esinden ve onunla
devam lı bir ilişkiye girm e şansını kaybedeceğinden oldukça
endişeliydi. Benden "sig o rta" olarak kendisine Viagra türü
bir ilaç yazm am ı istedi, böylece istediği gibi bir ereksiyonıı
elde edebileceğinden em in olacaktı (Viagra gibi ilaçlar erek-
siyonıı gerçekleştirm ek ve devam lılığını sağlam ak için kanı
penisin içinde tutarlar). Buna "Ihı perform ans problem inin
bazı erkeklerin başına geldiğini ve bir kere gerçekleşti mi
sürekli devam eden bir şey haline gelebildiğini oku d u m "
dedi. M alt haklıydı. Bir erkeğin daha önce yaşanm ış bir
başarısızlık yüzünden yaşadığı endişe başka başarısızlıklara
sebep olabilir. Bu tip perform ans endişesi her yaştan erkeğin
yaşayabileceği bir sorun olsa da M att otuzlu yaşlarının baş­
larında olduğu için yaşadığı sıkıntıyı Sarah'yla bir kere daha
seks yapm adan önce kendisini daha rahat hissederek aşa­
bileceğini düşündüm . Buluşm adan önce yapılan yoğun bir
egzersiz bazen işe yarayabilir ve bazı çalışm alar bir ya da iki
kadeh alkollü içkinin de gerekli rahatlam ayı sağlayabileceği­
ni belirtir. "Y in e de iki kadehten fazla içm e" diyerek M att'i

100
liel Altındaki Beyin

uyardım , "zira şeninde biliyor olduğunu sandığım gibi fazla


alkol ereksiyoııu neredeyse im kânsız kılar."

C İ N S E L İLİŞKİ S O N R A S I UYUYAKALM A

M att bir sonraki seansım ıza geld iğind e kendisini iyi hisse­
diyordu. Üç kilom etrelik bir koşu üzerine iki bira içm enin
işine fazlasıyla yaradığını ve Sarah'yla aralarındaki ilişkinin
çok iyi gitm ekte olduğunu söyledi. Ancak hayatının nasıl git­
tiğine d air birkaç dakika ancak konuşm uştuk ki M alt "Size
sorm ak istediğim d iğer bir şey de seksten hem en sonra uyu­
yakalm anın norm al bir şey olup olm ad ığ ı" dedi.
Ona neredeyse tüm kadınların bu konudan şikâyetçi oldu­
ğunu anlattım . Kadınlar bunu erkeğin onları birazcık uyanık
kalıp kend ilerine sarılacak kadar d eğer verm ediklerinin bir
işareti olarak görürler. Ancak gerçekte erkeklerin cinsel ilişki
sonrasında yaşadıkları narkolepsi durum u oksilosin horm o­
nunun suçudur. O ksitosiıı hem erkekler hem de kadınlar
için seks esnasında ve sonrasında haz veren, sam im iyet ve
güven yaratan hisleri teşvik eder. Kadın beyninde orgaz­
m ın ardından salgılanan dopam in ve oksitosin sarılıp yat­
ma ve konuşm a isteğini arttırır. Ama konu üzerine yapılan
bir araştırm a orgazm sonrasında horm onlarda yaşanan bu
değişim in erkekleri uyuşturup uyutabileceğim , zira bu h or­
m onların hipotalam uslarına yayıldığını ve beynin uyku m er­
kezini etkilediklerini gösterir. M att'e "H en ü z anlam adığım ız
nedenlerden ölürü orgazm erkekler için neredeyse bir uyku
ilacı etkisi gösterir" dedim .
G erçekten de konuşm am ız esnasında Matt seksin ardın­
dan uyuyakaldığı için Sarah'nın kendisini ihmal edilm iş
hissettiği ortaya çıktı. Ancak M att Sarah'yı hayatının için­
de tutabilm ek için elinden geleni yapm ak istiyordu. Bana
"E rkek lerin hayatta en önem verdikleri şeyin seks, spor ve
bira olduğu klişesinde belki biraz doğruluk payı var ama

101
Erkek Beyni

çoğum uz aynı zam anda uzun süreli b ir ilişki de istiyoruz.


Sarah'yla güzel bir bağlantı yakaladım ve yalnızca birkaç
aydır çıkıyor olsak da işin yakında daha ciddiye binebilece­
ğini seziyoru m " dedi.
M att'in yeniden uzun süreli bir ilişki kurm ayı düşünecek
kadar cesaretini geri kazanm ış olm asına m em nun oldum .
Rirkaç kez bir gün bir aile sahibi olm ak istediğinden bahsetti.
Eğer Sarah'yla işler böyle iyi gitm eye devam ederse bir gün
Sarah'n ın M att'in karısı, hatta çocuklarının annesi olabileceği
izlenimi edindim .

102
cf
5
BABA BEYNİ

K ahretsin! Bu doğru olam az, diye düşündü Tim , M ichelle ona


eczaneden aldığı ham ilelik testindeki küçük pem be çizgiyi
gösterdiğinde. O tıız dört yaşında kaslı bir m üteahhit olan
Tim yaşadığı paniği karısından saklam aya çalışırken gözleri
araba farı görm üş tavşan gibi bakıyordu. Sadece altı aydır
evliyd iler ve Tim çocuk istiyor olm asına rağm en henüz
bunun için çok erkendi. Evlilik terapisi seanslarının ilkinde
bana bir aile kurm aya başlam adan önce birkaç yıl beklem eyi
planladıklarını söylem işlerdi. 13u ham ilelik ise planları boz­
m uştu. Şim di ağabeyi M ike'ın söylediği sözler T im 'in kafa­
sında yankılanıyordu: "Baba olm ak hayatını sonsuza dek
değiştirir birader."
M ike haklıydı. Bazı erkekler eşlerinin ham ile olduğunu
öğrendiklerinde m utluluktan göklere çıksalar da, konu üze­
rine yapılan çalışm alar çocuk sahibi olm akla ilgili endişe­
lerin erkeklerin çoğunda baba olacaklarını öğrenm elerinin
üzerinden dört ila altı hafta geçtikten sonra tavan yaptığını
gösteriyorlar. Erkekler bu end işelerinden çok ender olarak
eşlerine bahsederler. T im 'in baba olm akla ilgili endişeleriy­
le baş etm e yöntem i kendisini bilgiyle donatm aktı. Benden
kendisine ham ilelik, doğum ve ebeveynlikle ilgili kitaplar
önerm em i istedi. Ayrıca internette de bilgi arayışına çıktı ve
sonuç olarak okuduğu şeylerin bazıları yalnızca korkusunu
arttırm akla kaldı. Ö rneğin: "D oğu m u takip eden ilk hafta­
lar ve aylarda ebeveynlerin bebeğin ihtiyaçlarını karşılam a

103
Erkek Beyni

biçim leri, bebeğin beynini geri kalan tüm hayatı boyunca


değişm eyecek biçim de şekillen d irirler." M ichelle ilk üç aylık
kontrolü için doktora gittiğinde T im 'in .sinirleri gevşem em iş,
tersine daha da gerilm işti.
M ichelle ilk ultrasonu için m asaya uzandığında Tim için
iyiye gidiş başladı. D oktor eşinin karnına soğuk jel sürüp
m akineyi çalıştırd ığı sırada Tim tam yanında otu ru yord u .
Ekranda bir bebek görüntüsü çıktığınd a Tim d u yu lu r bir
şekild e nefesini tuttu ve bebeğin atan k albin e baktı. Daha
sonra bana "San k i başka hiçbir şeyin önem i yokm u ş g ib iy ­
d i" dedi. "Y ap ab ild iğim tek şey atan m inik kalbin e bak­
m ak ve 'A m an tanrım , bu benim çocu ğ u m ' tiiye düşünm ek
old u ."
B ilim in san ları artık eşlerin in h am ilelik leri esn asın d a
erkeklerin de beyin lerin in d eğ iştiğini biliyorlar. B abalar
g en eld e an n eler gibi d on d u rm ay la turşu aşerm ezler ya
da her sabah m ide bu lan tısıyla u yanm azlar am a eşlerin in
h am ilelik lerin e paralel olan d u y g u sal, fiziksel ve horm onaI
d eğ işim ler yaşarlar. H arvard Ü n iv ersitesi'n d e yap ılan bir
araştırm a m ü stak bel babalard a iki tem el horm on d eğ işim i­
ni ortaya çıkarm ıştır: baba ad ay ların d a testosteron d ü şer ve
prolaktin yü kselir. B ilim in san ları erkeklerin hava yoluyla
ken d ilerin e u laşabilen h am ilelik k im y asalların a -y a n i fero-
m o n la ra -te p k i veriy or o la b ileceğ in e in an ırlar. Bu forom on-
lar m üstakbel annenin teni ve ter b ezlerin d en y ay ılırlar.
E rkek ler b ilm eseler de bu h orm on lar onları eb ev eyn se!
d av ran ışlara h azırlam ak tad ırlar. Bazı erk ek lerd e bu hor-
m onal d eğ işim ler kuvad send rom u n a -y a da "sem p atik
g e b e lik " e - ned en o lab ilirler. Kuvad send rom u vakaları
tüm dünyad aki baba ad ay ların d a g örü lebilm ekted ir. Tim
de bunu ilk elden b ekliyord u . M ich elle h am ileliğ in in ikinci
üç aylık d ön em in e u laştığ ın d a artık daha büyük kıy afetlere
ih tiy aç d uy ar olm uştu . Tim de aynı d u ru m d ayd ı; tam yedi
kilo alm ıştı.

104
Baba Beyni

Fareler ise, tabii ki bilinçdışı bir biçim de, biyolojik bir


kısasa kısas yaklaşım ı benim ser. Baba farenin ferom onlarının
havaya karışarak annenin burnuna ulaştığı ve bunun annelik
beyin devrelerinin gelişim ini hızlandıran prolaktin üretim ini
teşvik ettiği keşfedilm iştir. Anne beyni baba beyninin oluşu­
muna neden olur, baba beyni de anne beynini değiştirir.
MicTıelle, göbeği büyüyüp bebeğinin doğum tarihi yaklaş­
tıkça m inik bebek kıyafetlerini ve battaniyelerini tekrar tekrar
katlam aya ve ihtiyacı olacağını düşündüğü tüm diğer bebek
m alzem elerini toplam aya iyice kendisini kaptırm ıştı. Aynı
anda Tim de bir kuş gibi "y u v a " yapm aktaydı. Takıntılı bir
şekild e evi onarıyor, bebeğin odasını boyuyor, yeni bebek
ekipm anları, kitapları ve oyuncakları için raflar hazırlıyordu.
Bilim insanları erkeklerin baba olm a yolunda en büyük hor­
mona] sıçram ayı doğum un yaklaştığı gü nlerd e yaşadıklarını
tespit etm işlerdir. A raştırm acılar baba adaylarını eşlerinin
ham ileliğinin son üç ayında incelediklerinde, doğum a üç haf­
ta kaklığı sırada m üstakbel babaların prolaktin seviyelerinin
y ü zd e yirm iden fazla yükselm iş, testosteron seviyelerinin ise
yüzde otuz üç azalm ış olduğunu tespit ettiler. Ç ocuklarının
doğum zam anı gelip çattığında ise ellerindeki tek babalık
alam eti testosteron seviyelerinin düşüklüğü değildir, artık
baba olm ayanlara göre bebeklerin ağlam a sesini daha iyi
duym akta ve bu sese daha duygusal tepkiler verm ektedirler.
O rtalam a olarak bir erkeğin testosteron ve prolaktin seviyele­
ri bebek altı haftalık olduğunda eski ayarlarına dönm eye baş­
larlar ve çocuk yürüm eye başladığı d önem d e baba olm adan
önceki seviyelerine dönm üş olurlar.
D ünyadaki farklı kültürlerde babalar arasında büyük bir
çeşitlilik vardır. Ç ocuklarının bakım ıyla aktif olarak ilgilenen
babaların testosteron seviyeleri ilgisiz babalara göre daha
düşüktür. A raştırm acılar, babaların çocu k bakım ına çok yar­
dım cı olduğu bir avcı-toplayıcı kültür ile babanın çocukla çok
az ilgilendiği bir başka avcı-toplayıcı kü ltür arasında karşı­

105
Erkek Beyni

laştırm a yapm ışlardır. Ç ocuklarıyla daha çok ilgilenen Haz-


da K abilesi'ndeki babaların testosteron seviyelerinin Datoga
K abilesi'nd eki erkeklere göre daha düşük olduğu tespit
edilm iştir. Datoga K abilesi babalarının çocuklarıyla teması
çok azken testosteron seviyeleri kabilenin bekâr erkeklerine
yakın olacak kadar yüksektir. A ncak babalık davranışlarını
farklı horm on seviyelerinin mi sağladığı, yoksa ilgili bir baba
olm anın testosteron seviyesini mi düşürdüğü kesin olarak
bilinm em ektedir.

Bİr B a b a d o ğ u y o r

M ichelle'in doğum yapm ası beklenen tarihten bir hafta son-


rasıydı ve Tim eşini sancıları sıklaştığı için hastaneye yetişti­
riyordu. Tim bunu takip eden otuz altı saat boyunca uyanık
kaldı, eşine kasılm alar arasında nefes alm ası için yardım etti
ve rahat etm esini sağlam aya çalıştı ki bu neredeyse im kân­
sız gibi görünüyordu. Doğum esnasında Tim , M ichelle'in
ne kadar çok uğraşm ası gerektiğine inanam adı. Bir erkek
olm aktan hiç bu denli m em nuniyet duym am ıştı, iki defa
bayılacağını zannetti. Sonra aniden bebeğin başını gördü ve
kafanın tümü ile om u zlar dışarıya çıkm aya başlarken oldu­
ğu yere m ıhlanm ış gibi kalakaldı. D oktor yeni doğan oğlunu
Tiııı'in kucağına verdi ve Tim küçük çıplak Blake'i kendi çıp­
lak bağrına d ayayarak kucaklarken gözleri yaşlarla doldu.
Tim bana daha sonra oğlu için "d ü zlerim in içine baktı­
ğında sanırım babası olduğum u ve onu her zam an koruya­
cağım ı biliyordu" dedi. Baba ile oğul arasında yaşanan ten
tem ası biyolojik tılsım ını konuşturarak ikisini de sakinleştir­
m iş ve bir bağ kurm alarını sağlam ıştı.
Yeni doğan bebeklerin hayatta kalm aları için dakik bir
bakıma ihtiyaçları olm asından Ötürü tabiat ana ebeveynle
çocuk arasında kırılm ası neredeyse im kânsız olan biyolojik
bir bağ oluşturur. Sanki sihirli değneğini ebeveynlerin beyin­

1(16
Baba Beyni

leri ü zerinden geçirm iş gibi, yeni anne ve baba çocuklarına


sırılsıklam âşık olurlar. Tim ve M iclıelle de şim di bunu keşfe­
diyorlardı. Bilim insanlarınm keşiflerine göre Tim ve M ichel-
le'in birbirlerine âşık olurken etkinleşen beyin devreleri şim di
B lake'e âşık olm alarını garantilem ek için gasp ediliyorlardı.
Eros'un oklarının ucu dopam in ve oksitosin gibi kuvvetli
kim yasallara bulanm ıştı. Tıpkı rom antik aşkta olduğu gibi
bebeğin ve ebeveynlerinin beyin devreleri arasındaki bağ­
lar tensel tem as ve birbirlerinin göz ve yüzlerine bakm ayla
güçleniyordu. A raştırm acılar yum uşak, tom bul yanakları ve
iri gözleriyle bir bebek yüzünün saniyenin yedide biri kadar
bir süre içerisinde beynin ebeveynsel içgüdüler alanını etkin
hale getirdiğini kanıtlam ışlardır.

B a b a n in G öz K u l a k O lm a İç g ü d ü s ü

"Bu bacaksızın ciğerlerinin iyi olduğu k esin " dedi Bkıke'in


dedesi, kızı odaya dalıp em ziğini Blake'in ağzına hızla yer­
leştirirken. Bebeklerin ağlam ası, bakım a ihtiyaçları olduğu
sinyalini veren evrensel bir işarettir, ancak baba ve annelerin
beyinlerini başkalarına göre daha farklı şekilde uyarır. Bir
bebeğin ağladığını duyduklarında babaların ve annelerin
beyinlerinde benzer yerler çalışm aya başlar. A ncak annenin
beyni daha yoğun şekild e etkinleşir ve belki de bu yüzden
bebeğin ağlam asını durdurm a m ecburiyetini babadan daha
önce hisseder. Blake ağladığında Tim daha yakınında bile
olsa ona ilk ulaşan genellikle M ichelle oluyordu. Tim , Mic-
helle'in nasıl olup da oğullarının çıkard ığı her m ızırdanışı
derhal duyup hem en peşine d üştüğüne hayret ediyordu.
A ncak T im 'in de göz kulak olm a içgüdüsü ve Blake'in ağla­
m alarına olan ilgisi gün geçtikçe gelişiyordu.
G örünen od ur ki bu göz kulak olm a içgüdüsü yalnızca
annelerin değil tüm insanların beyninde hazır bulunm akla­
dır. Eğer BlakeTe ilgilendiği sırada Tim 'in beynine tarayıcı bir

107
Erkek Beyni

kam erayla bakabilseydik am igdalasının, evham lı A C C'sinin


ve içgüdüsel hislerin alanı olan insulasının Blake'in ağlamasını
duyduğunda ışımaya başladıklarını görürdük. Ardından Tim
oğluyla oynayarak altını değiştirip yum uşak karnını öperken,
oğlunun yüzündeki neşeli gülüm seyişi gördüğünde beyni­
nin ödül merkezi olan N A c'nin, yani nükleus akum bensin
etkinleştiğini fark ederdik. O anda Tim 'in baba beyninin tüm
devreleri babalığın verdiği neşe ile titreşiyordu. Tim 'in beyni
göz kulak olma içgüdüsünü güçlendirecek yeni bağlantılar
kurmaya teşvik edilm iş haldeydi. Beyninde kurulan her yeni
bağlantı, oğluyla daha senkronize hale gelm esini sağlıyordu.

B A B A -Ç O C U K SENKRONİSİ

Yeni baba olan erkekler bebeklerine ne kadar çok sarılm ak ve


onunla ne kadar çok oynam ak istediklerine genellikle şaşırır­
lar. Baba beyninin oluşm ası yalnızca horm onları ve babalıkla
ilgili beyin devrelerini gerektirm ez, aynı zam anda fiziksel
temasa da ihtiyacı vardır. Princetoıı Ü niversitesi'nde araş­
tırm acılar prim at kuzenlerim iz m arm ösetler arlısında baba
olanlar ve olm ayanları karşılaştıran bir çalışm a yaptılar. Baba
m arm ösetler, yeni doğm uş bebeklerini ilk bir ay boyunca
günde on beş saatten fazla kucaklarında tutarak m uhtem elen
gezegendeki en ilgili baba unvanını hak etm ektedirler. Bebe­
ği her gün bu denli uzun bir şiire boyum a taşım ak babanın
beynini evladıyla aynı hizaya getirir. A raştırm acılar baba
m arm osetlerin beyinlerinin düşünm e ve sonuçları öngörm e
bölgesi olan prefrontal korteksleriııin ( P K ), baba olm ayan
m arm osetlerinkine göre daha fazla hücre ve bağlantıya sahip
olduğunu k eşfetm işlerd ir. Beynin bu bölgesinin babalık
horm onları denen prolaktin, oksilosin ve vazopressin için
reseptörleri vardır. Sonunda bu araştırm acılar ilgili bir baba
olm anın, babaya özgü davranışları geliştirm ek için erkek
beynindeki bağlantıları etkili biçim de arttırdığı sonucuna

108
Baba Beyni

varm ışlardır. Beyin taram alarıyla ilgili araştırm alar, ebeveyn


ile çocuk arasındaki bağın insanlarda PFC 'yi de etkinleştirdi­
ğini gösterm iştir. Annelerin beyni daha ilk günden itibaren
tetikte olsa da, arlık açık bir şekilde bilinm ektedir ki baba­
ların beyni aradaki farkı hızla kapatabilir. Tim 'in ona zaten
bildiği şeyi söyleyecek olan bir beyin taram asına ihtiyacı yok­
tu; eskiden pazar günleri oynanan m açlara odaklanan beyni
artık tam am en Blake'le m eşguldü.
Tim Blake'iıı doğduğu günden beri işin içinde olduğu için
artık baba beyni devreleri iyi yağlanm ış bir m akine gibi çalı­
şıyordu. Blake konıışam asa da T im 'le an laşabiliyorlar ve bir­
birlerini tanım aya başlıyorlardı. A raştırm acıların ebeveynle
çocuk arasındaki bu karşılıklı birbirini anlam a durum u için
kullandıkları teknik kelim e senkronidir. Senkroni bir tenis
m açında uzun süre devam eden voleler serisi gibidir. Veri­
lebilecek bazı örnekler gıdıklam a, göz kontağı kurm a, gülm e
ve şakalaşm adır. Dr. Ruth Feldm an'ın çalışm alarına göre,
bebeğin gözlerini kapayıp ardından açarak oynanan "cee
oyu n u ” d iyebileceğim iz gibi oyunlar oynarken yaşanan bu
karşılıklı iletişim eboveynsel davranışların gelişm esinde kri­
tik bir rol oynar. Ç ocuklarıyla her gün birebir ilgilenm eyen
babalar, baba-çocıık senkronisi için gerekli olan güçlü baba
beyni devrelerini oluşturm akta b aşarısız olabilirler. Sonunda
böylesine yakm bir etkileşim i kurabilm ek için gereken çev­
re doğum dan önce oluşabilir. M am ileliğim in son aylarında
babası oğlum la bir tıklama oyunu oynardı. Babası karnım a
tık tık tık yapardı, oğlum da tık tık tık diye cevap verirdi, yani
aynı ritim le tekm e atardı. Baba-oğul ilişkisi başlam ıştı.

BABA VE A N N E FARKLID IR

D oğum dan kısa süre sonra bir bebek anne ile baba arasın ­
daki farkı ayırt ed ebilir. D oğum unu takip eden birkaç hafta
içinde Blake M ichelle ile Tim arasınd aki farkı görebiliyor,

109
Erkek Beyni

koklayabiliyor, d u y abiliyo r ve hissed ebiliyordu . Babanın


sesi kalındı. A nn en in elleri daha yu m uşaklı ve san ki şarkı
söylü yorm u ş gibi kon u şu yord u. G ecenin karanlığında bile
Blake ebev eyn lerin d en han gisinin onunla ilgilenm ek için
b eşiğ in e doğru eğild iğ in i biliyord u . Am a Tim B lake'in
g eneld e annesini istiyor gibi görü n m esi konusunda elin ­
de olm adan k ısk an çlık d uyd uğunu itiraf ed iyord u ; bir de
üstelik M iclıelle bazen B lake'i T im 'e tercih ed iyor gibiydi.
Tirn'in bu aşam ada k eşfed iy o r olduğu gibi babalar için baş­
larda anne ile bebeğin yakalad ığı sevgi dolu ilişk iye rakip
olm ak zordur. Bebek ilk başta en fes sütle dolu g öğü slerin
sahibi olan ebeveyni daha çok sevecektir. E m zirm en in sağ ­
ladığı zevkli ve derin h isler annenin b ebeğ iy le olan bağını
gü çlen d irecektir.
B ilim in san ları bebeğin b eyn in d eki duygu ve iletişim
m erk ezlerinin an n e ve b abayla farklı şek ild e bağ ku rm ayı
öğ ren d ik lerin e in an ırlar. E b ev ey n ler bunu b eb ek y ak laşık
iiç ay lık olup daha az u yu m aya ve daha çok etk ileşim d e
bulunm aya başlayan a k a d a r pek fark etm ezler. Bu d ö n em ­
d e baba b ebeğin h ay atın d a başrolü oyn am aya b aşlar. Blake
altı aylık o ld u ğu n d a T im 'in k en d isiy le oyn ad ığı u yarıcı
oyu n lara b ay ılıy ord u . T im B la k e'in g öb eğini öpü p d e ri­
sin e ü fley erek ses çık a rd ığ ın d a ya da oğlunu g ıd ık lad ığ ı
zam an lard a tam am en k en d i özel d ü n y aların a y olcu lu k
ed iy o rla rd ı.

B a b a y l a B a ş b a ş a

A raştırm alar babaların bebeklerine yalnızca anneler yanla­


rında yokken değil, aynı zam anda onları izlem ezken de farklı
davrandıklarını gösterir. Bu farkı bebekler de ayırt eder.
Konu üzerine yapılan bir çalışm a anne, baba ve bebeğin bera­
ber olduğu durum larda babayla bebek arasındaki etkileşim in
daha az olduğunu gösterm iştir. Babalar bebekleriyle baş başa

110
Baba Beyni

kaldıklarında ise oyunlarının çok daha kendiliğinden olduğu


gözlem lenm iştir.
Bu rahat kendiliğindenliği oluşturm ak için başbaşa zam an
geçirm ek gereklidir, fa k a tT im 'in kardeşi M ike gibi bazı baba­
lar bu fırsatı değerlendirm ez ya da ellerine böyle bir fırsat
geçm ez. Tim , M ike'm evine son uğradığında M ike'ın karısı
C ynth ia'n ın sekiz aylık bebekleri N athan'ı m ızıldandığı için
kolundan yakaladığını gördüğünü söyledi. M ike aylardır
C ynth ia'n ın kendisine güvenm ediğinden ve ebeveyııliğini
sık sık eleştird iğind en şikâyet ediyordu. Tim , M ike'ın baba
olm ayı iple çektiğini ve kendisini N athan'la eğlenirken hayal
ettiğini kendisine önceden anlatm ış olduğunu söyledi, ancak
belli ki C ynth ia'n ın başka bir planı vardı. Cynthia N athan'ı
M ike'm kucağına yalnızca anneanne bebeğe bakm ak üzere
evde olm adığı zam anlar veriyordu. A rdından M ike işten
döndüğü gibi N athan'ı M ike'ın kollarına iter olm uştu. O lıio
Ü niversitesi'nd eki araştırm acılar babaların çocuklarıyla nasıl
ilgilenm eleri gerektiğine dair kendi düşüncelerinin pek de
önem li olm adığına inandıklarına ilişkin kanıtlar buldular;
onlara göre, sürücü koltuğunda olan annelerdi. Yaptıkları
araştırm ada, babaların çocuklarına erişim ini sağlayan kapı­
nın bekçisinin anne olduğunu ortaya koydular. A nneler
babalan cesaretlendirerek babanın işin içine girm esine ola­
nak tanıyabilir ve böylece kapıyı açabilir ya da eleştirerek
bu kapıyı kapayabilirler. C ynthia olum su z bir bekçiydi ve
N athan konusunda kendisi ve annesinden başka hiç kim seye
güvenm iyordu. K endisine yardım cı olabilecek olanların dişi
akrabalar olduğunu söyleyen eski bir beyin devresini farkın­
da olm adan kullanıyordu.
Birçok baba bir yandan ailesine bakarken bir yandan da
çocuk bakım ına eşit olarak dahil edilm ek istendiği için bunalsa
da M ike bebeğiyle daha fazla zam an geçirm ek için yalvarıyor
ama zam an bulam ıyordu. Tim , Blake konusunda kendisine
güvendiği ve kendisinden kadın akrabalarının yerine geçm e­

li!
Erkek Beyni

sini beklem ediği için M ichelle'e minnettardı. M ichelle de bir


yandan Tini'e baba olma şansı vererek evliliğini güçlendiriyor­
du. Araştırm acılar kocalarına karşı eleştirel olm ayan ve baba­
nın çocukla etkileşim ini teşvik eden kadınların evliliklerini
yürütm ede ilaha başarılı okluğunu keşfetm işlerdir.

B a b a y l a Z a m a n G e ç İr m ek ö z g ü v e n İ A r t t ir iy o r

On iki aylık olduğunda Blake, sanki babası bir tırm anm a


duvarıym ış gibi T im 'in üzerine tırm anm aya veya gü reşe­
bilm ek için onu sürekli yere devirm eye çalışıyordu. Başarılı
olduğunda m uzaffer bir ifadeyle Tim 'in göğsünün üstüne
oturuyor ve babasının yüzünü m inik elleriyle sert bir şekilde
kavrayarak çenesini ya da yanaklarını sıkıyordu. Bu yaşta
bile Blake yeteneklerini babası üzerinde test etm eye bayı­
lıyordu. Tim 'in onu havada bir yukarı bir aşağı sallam ası
çok hoşuna gidiyordu. Bir yandan da her yükselişinde, eğer
yeterince yaklaşm ışsa, T im 'in güneş gözlüklerini ya da saçını
kavram aya çalışıyordu. Baba oğul her seferinde şakacıktan
birbirlerine m eydan okuyorlardı.
A raştırm acılar, babaların çocuklarıyla kendilerine özgü
oyn ayış biçim inin, çocukları daha m eraklı yaptığını ve öğren ­
me kabiliyetlerini geliştirdiğini gösterm işlerdir. A nnelere
kıyasla, babaların oyun oynam a .şekli daha fiziksel ve şam a­
tacıdır. A raştırm acılar, babayla oynanan oyunların daha
yaratıcı ve sürpriz dolu, dolayısıyla da daha teşvik edici
olduğunu tespit etm işlerdir. Babaların yaratıcılığı yalnız­
ca oyun oynarken değil, çocuklarıyla konuşur ya da şarkı
söylerken de kendini gösterir. T o ron lo Ü n iv ersitesin d eki
araştırm acılar inceledikleri annelerin "D aha dün an n em izin "
ya da "M in i mini bir ku ş" gibi şarkıları doğru şekilde söyler­
ken babaların nakaratlarda yeni sözler uydurduklarını, sonu
belli olm ayan karm aşık hikâyeli şarkılar yarattıklarını tespit
etm işlerdir. Kısacası babalar daha değişik ve eğlenceliydi.

112
Baba Beyni

A nnelerle babalar arasındaki tek fark bu da değil. A lm an­


ya'da yapılan başka bir çalışm ada, bilim insanları bir grup
çocuğu on beş yıl boyunca takip ettiler. Bu araştırm ada ilk ola­
rak iki yaşındaki çocuklarıyla etkileşim içinde olan babaları
gözlem lediler. O rtaya çıkan sonuca göre babalan kendileriyle
Tim 'in B lake'le oynadığı gibi itişe kakışa oynayan çocuklar,
ergenliğe eriştiklerinde en özgüvenli olan çocuklardı.

S a t a ş m a k : E r k e k l e r İn İ l e t İş İ m T a r z in in R uhu

Babalar çocuklarıyla fiziksel ya da sözel olarak sataşarak bağ­


lantı kurarlar. Beş yaşına geldiğinde Blake'in favori cüm lesi,
Tim sayesinde, genellikle neşeyle poposunu işaret ederek
kullandığı "K aka kafalı" cüm lesi olm uştu ve M ichelle bu
durum dan pek de m em nun olm am ıştı. A ncak Blake ve Tim
için bu yalnızca eğlencelerinin bir parçasıydı.
Babalar hem kızlarına hem de oğullarına sataşırlar ama
kızları bunu genellikle oğulları kadar sevm ez. Kızlar genellik­
le kısa bir süre sonra babalarını başka yöne çekm eye ve kendi
cinsinin tercih ettiği rol oynam a oyunlarında babaya bir görev
verm eye çalışacaklardır (ve çoğu baba da küçük kızlarının
kendilerine verdikleri rol ne olursa olsun kızlarının istedikleri
oyunu oynam aya heveslidir). Ö te yandan, erkek çocuklar sata­
şarak oynanan oyunları çok severler ve bu oyunlarda babala­
rını kışkırtm aya, sinirlendirm ek için ellerinden gelen her şeyi
yapm aya bayılırlar. A raştırm acılar bu tür baba-çocıık oyun­
larının, çocukların başka birisinin ne düşündüğünü tahmin
etm e ve hile ya da aldatm acayı fark edebilm e yeteneklerini
geliştirdiğini tespit etm işlerdir. Erkek çocuklar için babayla bu
şaka yollu sataşm a oyunlarım oynam ak, hayatın daha son­
raki aşam alarında başka erkeklerle yakın bağlar kurm ak için
gerekli temeli atar. Blake altı yaşına ulaştığında TiııTIe beraber
şakacıktan hakaretlerle dolu bir sohbeti M ichelle'in dinlem eye
dayanam ayacağı kadar uzun sürdürebiliyordu.

113
Erkek Beyni

A z a r l a m a k ç o c u ğ u G e r ç e k D ü n y a y a H a z ir l a r

M ichelle'Ie bir sonraki görüşm em izde bana T in ı'e kızgın


olduğunu söyledi. "B azen sanki eğitim çavuşuym uş gibi Bla-
ke'e em irler y ağd ırıyor" dedi. "N ered ey se böğiirerek 'Y erin e
otur, kıpırdam a, sessiz ol' gibi şeyler söylüyor. Blake aldır­
m ıyor gibi görünse de bence Tim kaba ve kırıcı d avranıyor."
Buna benzer şeyleri daha önce defalarca duym uştum . A nne­
lere göre babalar çok sert olabiliyor, babalara göre ise anneler
çok yum uşak.
A raştırm acılar babaların çocuklarına an n elere kıyasla
daha doğrudan em irler verdiklerini gerçekten de kanıtlam ış­
lardır. A nneler genellikle çocuklarıyla duygusal olarak uyum
h alind e olduğundan bu em irleri babalar kadar çok verm ele­
rine gerek kalm az. A nneler daha kısa cüm leler kullanır ve
babalara göre çocuklarının ses tonuna daha yakın bir sesle
konuşurlar. M ichelle h aklıyd ı; T im 'in tarzı kendisininkine
göre daha sertti, ama daha iyi ya da daha kötü değildi. A raş­
tırm acılar bu tarz konuşm aların çocuk için gerçek dünyada
iletişim kurm ak adına önem li bir köprü görevi gördüğüne
inanırlar. Ç ocuklar gerçek dünyada başkalarının zihinlerini
okuyam adığını ya da tüm ihtiyaçlarını annelerinin yaptığı
gibi tahm in edem eyeceğini çok geçm eden öğreneceklerdir.

B a b a l a r v e D İs îp l İn

Tim ve M ichelle'in tarzlarının farklı olduğu bir başka m ese­


le de disiplindi. Tim B lake'in gelişim ine sıkı kurallar ve katı
cezalar getirerek rehberlik etm enin kendi görevi olduğunu
düşünüyordu. Ve yalnız değildi.
A raştırm acılar dünyadaki birçok farklı kültürden babanın,
çocuklarını, özellikle de oğullarını, hizaya getirm e görevinin
kendi vazifesi olduğuna inandığını tespit etm işlerdir. Elbette
babalar çocukta korku, güvensizlik ve intikam arzusu yara­

114
Kaba Beyni

tan fazla sert cezalandırm a ile "tam kararın d a" disiplin ara­
sında ince bir çizgide yürüm ek zorundadırlar. Bazı m odern
ebeveynlık stilleri rahat baba figürünü yüksek testosteronlu
m aço baba m odeline göre daha iyi bir baba olm aya aday
olarak sunsa da, biyolojik araştırm alar bu n u n tersinin doğru
olabileceğini söylüyorlar.
Tüm hayvan krallığındaki erkekler tipik olarak dişi ebe­
veynden daha katıdırlar ve çocuklarıyla başa çıkm ak konu­
sunda daha saldırgandırlar. Bizler agresif babalan daha iyi
babalar olarak görm üyor olsak da kem irgenler için iyi baba
olm ak dem ek sert ve tetikte olm ak dem ektir. Bir kemirgen
baba agresif olm ak ve yuvadan kaçan yavrulan zorla yakala­
yıp yuvaya geri getirm ek zorundadır, yoksa yavrular ölürler.
İnsanlarda da olduğu gibi kem irgen babanın beyninin ebe-
veynlik devrelerinin yakıtı testosteron ve vazopressin hor­
monlarıdır. Araştırm acılar kem irgen babalardan en saldırgan
olanların en yüksek testosteron seviyesine sahip olanlar oldu­
ğunu keşfetm işlerdir. İlginç olan şey ise, en saldırgan erkek
yavruların büyüdüklerinde yalnızca en yüksek testosteron
seviyesine sahip olan kem irgenlere değil, aynı zam anda en iyi
ve en korum acı babalara dönüştüklerinin keşfedilm esidir.
İyi babalar saldırganca şakalaşabildikleri gibi saldırganca
koruyucu da olabilirler. Tim babasının bir m in ikler futbol
ligi m açında biraz aşırıya kaçan saldırganca koruyuculuğu­
nu hatırladığında gülüm sedi. "İri yarı bir çocuk bana faul
yaptı, babam da çocuğun babasının arkasından gidip adama
saldırm aya çalıştı. Takım ların koçları ikisini de sakinleştirene
kadar epey sıkıntı çekm işlerdi" diye anlattı gülerek.
İsveç'teki araştırm acılara göre ise babanın çocuğu etkin
bir şekilde disipline etm esi çocuğun başarısı için anahtar bir
etken olabilir. Yapılan araştırm ada, babaları disiplinci olan,
yani babaları tarafından etkin şekild e disipline edilen çocuk­
lar (babaları sert olan çocuklar; babalarından dayak yiyen
çocuklar değil) okul hayatlarında babaları disiplinci olm ayan

115
Erkek Beyni

çocuklara göre daha yüksek notlar alm ış ve daha ileri aşam a­


lara gelm işlerdir. Babalan disiplinci olan erkek çocu klar daha
az davranışsal sorunlar gösterirken, kız çocuklar da daha az
duygusal problem yaşam ışlardır.

KÜÇÜK KIZI B A B A S IN IN KALBİN İ Ç A LIYO R

A raştırm alar aynı zam anda küçük bir kızın babasıyla ilişki­
sinin yakın olm asının, hayatının devam ında erkeklerle daha
iyi anlaşabilm esi için gerekli olan zem ini hazırladığını göste­
riyor. Tim , ziyaretine gittiğinde arkadaşı Zack'in dört buçuk
yaşındaki kızı K elsey'nin saçını nasıl usulca okşarken ne
denli uysal birisi haline geld iğine hayret etm işti. Ü niversite­
nin futbol sahasında sayısız adam ı yere deviren Zack şimdi
artık kızıyla oturup çay partisi yapıyordu. Zack K elsey'nin
kendisine verdiği rolleri oynarken -b u n lard an biri K elsey'nin
m inik atı olup onu sırtında g ezd irm ek ti- Tim arkadaşım hay­
retler içerisinde izledi.
Kız çocuklar babalarını parm aklarının ucunda oynatm ala­
rıyla m eşhurdurlar. Tim de bu durum un güzel bir örneğine
Kelsey Zack'i çay partisi m asasını doğra biçim de yerleştirm e­
diği için azarlayınca şahit oldu: "K aşık lar tabağın bu tarafına
konur baba. Fincanları da fincan tabağına koyacaksın, masa
örtüsüne değil. Ayrıca peçeteni kucağına yaym an lazım . Şim ­
di baştan başlayalım ."
Zack kızının d ediklerini yapınca Tim kahkahasının önü­
ne geçem edi. K elsey'e "H e r şeyi yanlış yapm asına rağmen
neden babanla çay partisi yapm ak istiyorsun?" diye sordu.
"Ç ünkü yap dediğim her şeyi yapıyor," diye cevapladı
Kelsey ve işin doğrusu da buydu. Kelsey annesi ya da baş­
ka kızlarla oynadığında h er zam an daha fazla uzlaşm ak ve
ödün verm ek zorunda kalıyordu.
Kelsey fincanlardan birini yanlışlıkla kırıp gözyaşlarına
boğulduğunda, Zack Japon yapıştırıcısıyla bir kurtarm a ope­

116
Baba Beyni

rasyonu düzenleyerek her şeyi yeniden yoluna soktu. VViscon-


sin'd e yapılan bir çalışm aya göre babalar, kızlarına yardım
etm ek için bir şey yaptıklarında kendilerini kızlarına daha
yakın hissetm ektedirler. Bu durum kız dört yaşında da olsa
kırk dört yaşında da oksa geçerlidir. Babalar kızlarıyla onların
sorunlarını çözerek ya da hayatlarındaki bozuklukları tamir
ederek bağ kurarlar, bu bozukluk ister bebeklerinin kırılması
ister banka hesaplarının boşalm ası olsun. Babalar oğullarıy­
la da yardım yoluyla bağ kurar, ancak araştırm alara göre
bu "y ard ım " genellikle oğulları daha güçlü ve sert yapm a­
ya odaklanm ıştır. A raştırm acılar babaların oğullarım gerçek
dünyada bir erkek olarak m ücadele edebilm eye hazırlam ayı
kendi sorum lu hıkları olarak hissettiklerini gösterir. Bu bazen
babaları oğullanın sert bir şekilde eğitm ek için şefkatlerini
saklam aya yönlendirir. Ö yle bile olsa, araştırm alar kendilerini
karşı tarafla özdeşleştirenin yalnızca babalar olm adığını söy­
lüyor, zira oğullar da büyüyünce nasıl davranm aları gerektiği
konusunda babalarına bir rol modeli olarak bakıyorlar.

B A B A S IN IN OĞLU

B ab alar oğu lların ın erkek çocu k ların yetişkin erkeklere


dön ü ştükleri tehlikeli dünyaya g irişin e ön ayak olm anın
kendi işleri olduğunu bilirler, tıpkı T im 'in bildiği gibi.
T im 'in babası çocu k y etiştirm ekle ilgilen m eyen birisiydi
ve Tim bu rolü takip etm em eye k arar verm işti. Baba-oğul
ilişkisinin geleneksel d uygusal yapısı baban ın otoritesin e
dayansa da, Tim B lak e'le olan ilişkisini d isiplin verm ek­
ten öteye götü rm eye kararlıydı. Şim d iy e kad ar da başarılı
olm uştu . B lake'le her gün oynu yor, ona sık sık sarılıyor ve
başarılarım övüyordu.
Ö te yandan Tim oğlunun üzerine titrem enin Blake için bir
dezavantaj olacağını biliyordu, bu yüzd en de Blake'in doğru
kararlar alm asına yardım ediyor ve kendi kendisine yetebil-

117
Erki'k Beyni

m eşini sağlam aya çalışıyordu. Blake'i yürüyüşe çıkardığın­


da oğul da babası gibi sırt çantasını ve şişe suyunu kendisi
taşıyordu. Tim Blake'in kendisine benzem eye çalışm asından
gurur duyuyordu ve m üm kün olan her yönden oğluna iyi
bir örnek olm aya çalışıyordu. Beraber oyun oynarlarken,
Tim Blake'in hem lider hem de takipçi rollerini öğrenm esini
istediği için ebe rolünü sırayla oynuyorlardı. G üreşirlerken
ise Blake'in en az iiç maçta bir defa kendisini nakavt etm esi­
ne izin veriyordu. Ayrıca baba oğul yaptıkları yarışlar ya da
oynadıkları bilgisayar oyunları gibi başka m ücadelelerde de
Blake'in kendisini yenm esine izin veriyordu. A raştırm alar
güvensiz babaların oyun oynarken oğullarının kendilerini
yenm esine, oğulları çok gen ç olsa dahi, izin verm ediklerini
gösterm iştir.
Tim araştırm acıların g ü çlü -y etiştirici ebeveyn olarak
adlandırdıkları ebeveyn tipiydi ve çalışm alar gösteriyor ki
bu tip ebeveynlik biçim i çocuklar için öm ür boyu daha sağ­
lıklı sonuçlar veriyor. G üçlü-yetiştirici ve zayıf-yetiştirici
ebeveynlerin üniversite çağındaki çocukları üzerinde yapılan
araştırm alar gösteriyor ki çocukluklarında ebeveynlerinden
yeteri kadar ilgi görm em iş insanlar, araştırm alara göre, strese
karşı h iperaktif beyin tepkileri veriyorlar. Bu genç yetişkin­
ler, çocuklukta ebeveynlerinden yoğun ilgi görm üş akranları­
na göre stres horm onu olan kortizolü daha çok salgılıyorlar.
Ayrıca yakın fiziksel tem asın faydasını gören yalnızca
çocukların beyni olm uyor. Babalar arasında yapılan bir çalış­
maya göre, fiziksel tem as babalarda da oksitosin ve zevk h o r­
m onlarının salgılanm asına neden oluyor ve ebeveyni çocuğa
bağlıyor. T im 'in Blake'le zam an geçirm ekten en çok hoşlan­
dığı anlardan biri de günün sonunda banyonun bitm esinin
ardından küçük yatağında oğlunun hem en yanı başında
Blake'e hikâye üstüne hikâye okum aktı. Tim bana özellikle
B lak e'in kendisine sarılm ışken uyuyakaldığı zam anları çok
sevdiğini söylem işti. Bir erkek çocuğuna sarıldıkça ve onunla

118
Baba Beyni

ilgilendikçe beyni babalık d avranışlarını oluşturan bağlantı­


lar yaratır. T im 'in erkek beyni yeni bir duygusal gerçekliğe
adım atm ıştı. O ksitosin T im 'in m üşfik tarafını ortaya çıkar­
m ıştı ve yetişkinliğinin geri kalanı boyunca da bunu yapm a­
ya devam edecekti. K adınlar ve erkekler baba beyninin nasıl
oluştuğunu ne kadar iyi bilirlerse, çocuğum uzun ebeveyni
olarak eşlerim izle kurduğum uz ortaklığı tatm in edici ve des­
tekleyici ilişkilere ve ailelere d önüştürm e um udum uz da o
kadar artar. İşte tam da bu konuda baba beyninin formda
olm ası gerekir.

119
cT
6
Y E TİŞ K İN LİK : E R K EK LE R İN DUYGUSAL
HAYATLARI

Randevu d efterim de N eil'in adını görd üğüm de bir şeylerin


ters gittiğini anlam ıştım . Prestijli b ir m im arlık bürosunun
ortağı olan kırk sekiz yaşındaki N eil, bundan birkaç yıl önce
eşi D aııielle'le birlikle ergenlik çağındaki kızları hakkında
konuşm ak için bana gelm işlerdi. Neil genellikle o denli sağ­
duyulu bir adam dı ki karısı bir keresinde yan şaka yarı ciddi
olarak onu duygusuz bir android olm akla suçlam ıştı. Ama
m eselenin ne olduğunu öğrenm ek için kendisini aradığım da,
N eil'in sesi duygusallıktan titriyordu.
"D aııielle dün gece m isafir odasında y attı," dedi. "M ü d ü r
olduğu nd an beri eve her gün sinirli geliyor. Ona yardım cı
olm aya çalışıyorum ama bana kızıy or ve onu yeterince des­
teklem ediğim i ve neler hissettiğini anlam adığım ı söylüyor.
O nu seviyorum ama tüm bu duygusal dram la artık baş ed e­
m iyoru m ."
H er zam anki klasik şikâyet: Erkekler kadınları fazla duy­
gusal olm akla suçlar, kadınlar da erkekleri yeterince duygu­
sal olm am akla suçlar. Aynı şeyi ofisim d e defalarca duym u­
şum dur ve bu suçlam aları yapanların her biri karşı tarafın
yalnızca daha farklı davranm aya karar verebileceğini düşü­
nür; tabii eğer gerçekten isterse. Bilm edikleri şey ise duygu­
larla ilgili işlem leri yapan beyin devrelerinin erkeklerde ve
kadınlarda farklı olduğudur.

121
Erkek Beyni

Neil ve D anieile ofisim e vardıklarında, Neil çenesini tutu­


yor, D anielle ise bir m end ille gözlerini kuruluyordu. Danieile
kendini sandalyeye bırakırken "H ayatım d a dalıa önce hiç bu
kadar stres olm am ıştım " dedi. "E ğ er departm anım bu yılın
envanterini çıkarm a işini zam anında bitirem ezse binlerce
dolar kaybedeceğiz ve m addi durum um uz zaten iyi değil.
N eil'in yalnızca beni d inlem esini, bana sarılm asını ve neler
hissettiğim i anladığını söylem esini istiyorum . Am a o robot
m oduna giriyor ve bana ne yapm am gerektiğini anlatm aya
başlıyor."
Neil kafasını salladı ve "R en olayı hiç de böyle görm ü yo­
rum. Ona üstünde bu kadar baskı olduğu için üzüldüğüm ü
zaten söyledim . Onu dinlem em i ve sem patik olm am ı istiyor,
ama daha sonra ben önerilerde bulununca da beni din lem i­
y o r" dedi.
Neil yaratıcı çözüm leri sayesind e her zam an kendi şir­
ketinde herkesin akıl danıştığı kişi olm uştu, bu yüzden bazı
öneriler yapm asına D anielle'in izin verm em esi onu şaşkına
çeviriyordu. Bakımlı sakalını sıkıntıyla çekiştirerek "D an iel­
le'in hem karşım da ağlayıp hem de kendisine yardım etm e­
me izin verm em esi bana işkence gibi geliyor” dedi.
D anielle'in gözyaşı izlerini hâlâ taşıyan yüzündeki ifa­
de, N eil'in abarttığını düşündüğünü belli ediyordu. A ncak
kadınların ağlam ası, erkeklerin beyninde gerçekten de acıya
neden olabilir.

İKİ D U Y G U S A L S İ S T E M

Yakm zam ana kadar, erkeklerin ve kadınların duyguları his­


sediş ve ifade edişlerindeki farkm yalnızca yetiştirilm e biçi­
m ine dayandığı düşünülüyordu. Şunu belirtm eliyiz ki eb e­
veynlerim izin bizi yetiştirm e biçim leri temel biyolojim izin
bazı kısım larını gü çlend irebilir ya da baskılayabilirler. A ncak
kadın ve erkek beynind e d uyguların farklı şekilde işlen d iği­

122
Yetişkinlik: ürkeklerin Duygusal 1 layatiarı

ni biliyoruz. Y apılan bir araştırm a beyinlerim izin eş zam anlı


çalışan iki farklı duygusal sistem i olduğunu öne sürüyor:
ayna nöron sistem i (AN S) ve tem poroparietal bağlantı siste­
mi (TPJ). Erkekler bir sistem i daha çok kullanırlarken kadın­
lar diğerini daha çok kullanır.
Eğer D anielle sorununu anlatıp ağlam aya başladığı esna­
da N eil'in beynini tarıyor olabilseyd ik, hisleri okum aya
yarayan iki sistem inin de çalışm aya başladığını görürdük.
İlk önce A N S'si çalışm aya başlardı. A N S'sini oluşturan ayna
nöronları D anielle'in yüzünde gördüğü duygusal acının
aynısını bir süreliğine hissetm esine izin verirdi. Bu durum a
duygusal em pati adı verilm iştir. A rdm dan, N eil'in beyninin
an aliz-el-ve-çözüm le devrelerinin TPJ tarafından etkinleş­
tirildiğini ve T P J'n in beynin h er yerind e çözüm aram aya
başladığını görürdük. Bu durum a bilişsel em pati adı veril­
m iştir. Erkek beyni TP J'yi çocukluk dönem inden itibaren
kullanm aya m uktedirdir, ancak ergenlik dönem inden sonra
ürem e horm onları TP J'y i kullanm a tercihini pekişlirebilir.
A raştırm acılar TP J'n in, kişinin "k e n d i" İrisleriyle "b aşk a"sı-
nın hisleri arasındaki sın ın sağlam bir şekilde tuttuğunu tes­
pit etm işlerdir. Bu durum erkeklerin düşünsel süreçlerinin
başkalarının duygularıyla zehirlenm esinin önüne geçer ve bu
da bilişsel ve analitik bir biçim de çözüm bulabilm e kabiliyet­
lerini güçlendirir.
N eil'in beynini bir çözüm yaratırken izlediğim izde, Danil-
le'e d uygusuz bir biçim de "Z am an ın d a yetişm esi için kaç kişi
lazım ?" diye sorduğunda korteksinin etkinleştiğini görebi­
lirdik. D anielle iyice dolm uş bir hald e N eil'e incinm işliğini
ve gücenm işliğini belli eden b ir bakışla bakarak "N e fark
ed er ki? Elim deki on iki kişiyle bu işi yapm ak zorundayım .
A n lam ıyorsu n " diyecekti. A rtık A N S'si etkinliğini bitirip
T P J'si çözüm arayışıyla m eşgul old uğu nd an N eil'in beyni
D anielle'in sesindeki çaresizliği kesinlikle fark etm eyecekti.
Bu yüzden eşinin sesi ve yüzündeki kırılm ışlık ifadesini fark

123
Erkek Ri’i/ni

etmesi de m iim ktin olam ayacaktı. A rdından, çözüm ü buldu­


ğunda TP J'sinin ve kortek.siııin heyecanla ışıdığını görecek­
tik: "G eçici olarak yeni elem anlar al. Teslim tarihini kaçırır­
san kaybedeceğin paraya göre daha az tutar." Hıınu takiben
N eil'iıı zafer devrelerinin yanıp söndüğünü ve çözüm buldu­
ğu için kendisini iyi hissettirecek horm onların salgılandığını
görürdük. Ama bu ışıklar D an ielle'iıı gözyaşlarına b oğuldu ­
ğunu görünce hızla söneceklerdi.
Danielle, N eil'in analitik cevaplarının, kendisini nasıl his­
settiğini anlam adığı ve um ursam adığı anlam ına geldiğine
emindi. Ama aslında Neil gerçekten de um ursuyordu. Sadece
erkek beyninin devrelerinin döngüsüne kapılm ış haldeydi.
Ancak Danielle de kendi kadın beyni devrelerinin döngüsüne
kapılmıştı. Neil'in beyni TPJ'sini kullanarak duygular bilişsel
bir şekilde işlem yapıyor ve "bunu derhal düzelt" türünden bir
çözüm arıyordu. Danielle'in kadın beynin ANS'si ise Neil'in
boş yüz ifadesini yanlış yorum luyordu. Kadın beyni AN S'yi
başka insanların İrisleriyle uyum yakalam ak için kullanır
bu yüzden kadınlar boş bir yüz ifadesi genellikle kadınla­
rın canım sıkar. İster erkek ister kadın olalım , başka birisinin
yüzünde bir duygu ifadesi gördüğüm üzde A N S'm iz etkinleş­
meye başlar. Rilim insanlarının henüz anlamadığı nedenlerden
kaynaklanan fark ise kadın beyni A N S'de daha uzun süre
takılı kalırken erkeklerin hızla TP J'ye geçm esidir.
D anielle sorununu N eil'e anlattığında N eil'in yüzü sade­
ce birkaç saniyeliğine eşinin yüzündeki ifadeyi yansıttı ve bu
kısacık süre boyunca D anielle'in acısını gerçekten de hissetti.
Fakat N eil'in erkek beyni ıstırap içinde d ebelenm eye uygun
şekilde dizayn edilm em işti, bu yüzden beyni bir duyguyu
tespit ettiği gibi duyguları bilişsel biçim de irdelem ek için
hızla T P J'y e bağlanıyordu. Erkek beyni ekspres bir tren seferi
gibidir: son durağa ulaşm adan durm az.
Eğer D anielle sorununu kız kardeşine ya da bayan arka­
daşlarından birine anlatm ış olsayd ı, karşısındaki kişi m uhte­

124
Yetişkinlik: ürkeklerin Duygusal 1 İtiyatları

m elen A N S’sinin duygusal em pati sistem i içerisinde kalarak


duygularını paylaşacaktı. D anielle N eil'in A N S'den luzla
çıkışını ilgisizlik olarak yorum lam ış olsa da, Neil aslında
eşinin sorununu çözm eye ve üzüntüsünü hafifletm eye çalışı­
yordu. fişim le benzer deneyim leri yaşam ışlığım vardır, fişim
yardım sever çözüm ünü anlatm aya genelde "C anım , ne his­
settiğini an lıyoru m " dem eden başlar.
D an ielle'e dönerek "N eil T l’J'sin i A N S'sine göre daha
fazla kullanıyor çünkü erkek beyni em pati kurm aya devam
etm ek yerine çözüm aram aya yönelik olarak yapılanm ıştır.
Am a bu um ursam adığı anlam ına gelm ez. Senin sorunlarını
çözm ek onun sana olan sevgi ve ilgisini gösterm e biçim inin
ta kendisidir'' dedim .
Neil onaylayarak gülüm sedi am a D anielle ikna olm uş
görünm üyordu, "la m a m , ama yüzündeki ifadeden ilgilen­
diği an laşılm ıyor" dedi.

BİR E R K E Ğ İN YÜZÜ

Erkekler çocukluklarından itibaren soğukkanlı davranm anın


ve korkularını saklam anın erkekliğin yazılı olm ayan kanun­
ları olduğunu bilirler. Ö zellikle de on üç yaşındaki testos­
teron yükselişinden beri, Neil kendi erkek yüzü üzerinde
duygularını kendisine sakladığından em in olm ak için pratik
yapıyordu. Bir erkeğin fiziksel bir özgüven ve dayanıklılık
tavrı takınabilm esi için yüz kaslarını korkularını m askeleye­
cek biçim de eğitm iş olm ası gerekir.
Yüz kasları beynin duygularla ilgilenen devreleri tarafın­
dan kontrol edildiklerinden, bilim insanları bu kasları ölçüınle-
verek duygular hakkında daha fazla bilgi edinm eye muktedir
olm uşlardır. A raştırm acılar yaptıkları bir çalışm ada erkeklerin
ve kadınların gülüm sem elerini sağlayan kaslara -zigom atikııs
k a sla r- ve öfkeyi gösteren ya da sert bir ifade sağlayan kaslara
-k orru g atör k a sla r- elektrotlar yerleştirdi. Duygusal bakım ­

125
Erkek Beyni

dan etkileyici fotoğraflar gösterdikleri deneklerin kaslarında­


ki elektriksel aktiviteyi kaydettiler. Bilim insanlarını şaşırtan
şey erkeklerin duygusal bir yüzü yalnızca saniyenin beşte
biri kadar bir süre boyunca gördükten sonra -kısacası henüz
bilinç içerm eyen bir aşam ad a- duygusal olarak kadınlardan
daha fazla tepki verm eleri oldu. A ncak N eil'in erkek yüzünü
Darvielle'e açıklam am da bana yardım cı olan, erkeklerin surat
ifadelerinin bundan sonra aldıkları hal oldu.
Deneyde 2,5'uncu saniyeye ulaşılıp artık bilinçli işlem e süre­
ci başladığında erkeklerin yüz kasları kadmlarmkine göre duy­
gusal bakım dan daha az ipucu verir hale geldi. Araştırm acılar
buradan hareketle erkeklerin bilinçli olarak -y a da en azından
yarı bilinçli olarak - duygularını yüzlerine yansıtmayı engelle­
dikleri sonucuna vardılar. Ö te yandan kadınların yüz kasları
2,5'uncu saniyeden sonra duygusal tepkilerini daha fazla yansı­
tır olmuşlardı. Araştırm acılara göre bu durum erkeklerin, muh­
temelen çocukluklarından itibaren, kendilerini duygularının
yüzlerine olan yansımasını otom atik olarak silecek ya da gizle­
yecek şekilde eğittiklerini gösteriyor. Deneyde, kadınların yüz
ifadeleri yalnızca fotoğraftaki yüzde gördükleri duyguları yan­
sıtmakla kalm adı, aynı zam anda bu ifadeyi otom atik biçim de
abartarak küçük bir tebessüm den büyük bir gülümseyişe belli
belirsiz bir hoşnutsuzluktan kaş çatmaya kadar değiştirdiler.
O nlar da bunu çocukluklarından beri çalışıyorlardı.
Erkeklerin duygularını saklayan yüzleri kadınların onları
"duyg usal olarak yetersiz" görm elerinin nedenlerinden biri­
dir. A ncak bu çalışm anın gösterdiği gibi erkekler için duygu­
larını kendilerine saklam ak otom atik bir hal alm ıştır.

D u y g u H o r m o n la r i

Erkekler TP J'lerini daha çok kullandıklarından kadınların


niçin duyguları hakkında bu kadar çok konuşm ak istedik­
lerini ve neden bir kere kızd ılar mı kızgınlıklarının büyü dü ­

126
Yetişkinlik: Erkeklerin Duygusal Hayatları

ğünü kavrayaınazlar. Neil ve D an ielle'e kendisi bilim adamı


olan kocam a bir zam anlar sorduğum sorudan bahsettim :
"E rkek ler neden duygusal sorunlara hisler yerine m antıkla
yaklaşırlar?" Kocam bana gülüp şöyle dem işti: "E sas m esele
kadınların neden böyle yapm ad ığı."
Neil de gülerek "A rtık tek bilm em gereken D anielle'e
nasıl T P J'sin i daha fazla ku lland ırtacağım " dedi.
N eil ve D aııielle'in bilm edikleri şey yü z binlerce yıl
devam etm iş bir süreç boyunca, erkek ya da kadın beyinle­
rim izin devrelerinin farklı horm onlarla çalışm ak üzere ince
şekilde ayarlanm ış olduğuydu. A slınd a, duygusal bakım dan
tarzlarım ız arasındaki farklılığın sorum lusu kısm en seks
h orm onlarım ız olabilir. Erkek beyin devreleri testosteron ve
vazopressin'i daha fazla kullanırken kadın beyin devreleri
östrojen ve oksitosini daha fazla kullanırlar. Bu horm onlar
beynin belirli bölgelerinin -a m ig d a la , h ipotalam ııs ve hatta
belki de A N S ve TPJ g ib i- erkek ve kadınlarda farklı şekilde
çalışm asını sağlarlar.
Bilim insanları karşı cinsin horm onu verildiğinde erkek ve
kadınların beyinlerinin nasıl tepki verdiği üzerinde çalışm ış­
lardır. A raştırm acılar erkeklere tek seferliğine yüksek dozda
oksitosin (kadınların daha fazla ürettiği bir horm on) verildi­
ğinde başka insanların hislerini paylaşm a kabiliyetlerinin art­
tığını tespit ettiler. Böylece erkekler yüzlerinde belli belirsiz
duygusal ifadeler olan insanların fotoğraflarına baktıklarında
bu ifadeleri daha doğru biçim de okudular. Bilim insanları
erkeklerin geçici bir süreliğine daha fazla em pati kurar hale
geldikleri sonucuna vardılar. Yapılan b ir başka çalışm ada
ise araştırm acılar kadınlara tek seferliğine yüksek dozda tes­
tosteron verm iş ve bunun kadınlarda zihinsel odaklanm ayı
geçici olarak arttırdığını tespit etm işlerdir.
D anielle'iıı N eil'in "d estekleyici olm ayan, duygusuz bir
robot gibi h alleri" olarak nitelediği durum aslında N eil'in
yüksek testosteron seviyesiyle iyice pekişm iş olan ince ayarı

127
Erkek B tyııi

yapılm ış TPJ'sinin bir sonucuydu. Erkek beyninin gündelik


gerçekliği bu ruh hali olduğundan, erkekler için kadınların
dünyayı kendileri gibi görm ediklerine inanm ak güçtür. Oysa
bizler dünyayı onlarla aynı şekild e görm eyiz.
DanielJe N eil'e dönerek yarı şaka yara ciddi bir tavırla
"A slına bakarsan bana bir erkek egosu verm ediği sürece
TPJ'm i daha fazla kullanm akta bir sakınca görm ü yoru m !"
dedi.

E r k e k E g o su

Yerel bir araba galerisinde m üdür olan kırk beş yaşındaki Joe
beni büyük bir sıkıntı içerisinde arayarak, eğer saldırganlığı
hakkında gelip benim le görüşm ezse eski hastam olan karısı
M aria'nın kendisini terk edeceğini söyledi. Ran a bir taksi
şoförüyle karşılıklı bağrıştığı için M aria'nın çok kızdığını
açıkladı. "K avga ettiğim için gurur duyduğum u söylem iyo­
ru m ," dedi, "am a o kadar da büyütülecek bir şey olduğunu
düşünm üyorum . Adam kendisi kaşındı"..
Joe için gerçekten de büyütülecek bir şey yoktu. Bir erke­
ğin beynindeki öfkeyi baskılam a m erkezi olan septum kadın
beynindekine göre daha küçüktür, bu yüzden de öfkeyi ifade
etm ek erkekler için kadınlara göre olduğundan daha sıradan
bir tepkidir. Erkek beynindeki öfke-saldırganlık devreleri
doğum dan önce oluşm aya başlar ve çocukluk dönem inde
davranışsal olarak güçlenirken ergenlik d önem inde de hor-
monal olarak güçlenir. Yetişkinliğe gelindiğinde ise hor­
monların etkisi altındaki bu devreleri sosyal riskler alm ak
ve saldırganlık için kullanm ak erkeğin hayatının alışıldık bir
parçası olm uştur. Joe gibi kırklı yaşlarındaki erkeklerin hâlâ
beyin devrelerine yakıt sağlayan bolca testosteron ve vazop-
ressiııleri vardır, bu da öfkelenm elerini pam uk ipliğine bağlı
hale getirir. Ç alışm alar gösteriyor ki erkekler ve kadınlar gün
boyunca öfke hissi’tiiklcri sürelerin eşit m iktarlarda olduğunu

128
Yetişkinlik: Erkeklerin Duygusal Hayatları

belirtseler de erkekler kadınlara göre yirm i kat daha faz la


fiziksel sald ırganlık gösteriyorlar.
Beklem e odasında oturan Joe ve M aria'yı daha ancak
yarım yam alak selam layabilm iştim ki Joe atılarak bir açıkla­
ma yapm aya girişti: "B ilm enizi isterim ki soğukkanlılığım ı
korum ak ve M aria'ya karşı daha hassas olm ak için çok u ğra­
şıyorum am a bazen tökezliyorum ."
Marin "T ökezlem e lafı biraz hafif kaçıyor! Birbirleriyle
yum ruklaşm aya başlayacaklar sandım . Söyleyin, kırk beş
yaşındaki bir adam ın böyle davranm asının sebebi ne olabi­
lir?" dedi.
Joe'ya d önerek sordum , "P ekâlâ Joe, gerçekte olan nedir?"
Kollarını göğsünde kavuşturarak "B ir şey olm adı. Maria
boşuna k ızıy or" dedi.
Fakat eğer, tam pon tam pona giden bir trafikte yol alır­
ken h er yeşil ışıkla frene basan bir taksinin arkasında sık ış­
m ış halde kalan Joe'n u n beyin devrelerini izleyebilseydik,
Jo e'n u n öfke-sald ırg an lık d ev relerin in yaşadığı horm onal
gelg itlere cev ap verdiğini görebilird ik . K ızgın lığı a rta r­
ken testosteronunun ve stres horm onu olan kortizolunıın
am igd alasını etkin leştird iğin i ve kavga etm e d evrelerini
çalıştırd ığ ın ı gözlem ley ebilird ik. A rd ın dan , Joe hızlanm ası
için taksi şo förü n e selektörlerin i yaktığında ve şo fö r hız­
lanacağına frene bastığında, Jo e'n u n direksiyon a vurarak
kornayı çaldığı sırada m otor k ortek sin in el ve kollarındaki
kasları etkin leştird iğin i görürdük. Taksi şoförü m isillim e
yap arak iyice y av aşlayıp arka arkaya d ü zensiz frenler yap ­
m aya b aşlad ığınd a Joe'n u n beyninin b ir adrenalin, kortizol
ve testosteron karışım ın ın istilasına u ğrad ığını fark ederdik.
Sağ ayağıyla gaz pedalına basıp taksinin tam ponuna bilerek
çarptığı an -h e m de M aria'ya kah vesin i elbisesin in üzerine
d öktü recek kadar sert b içim d e- frontal lobların, yani "iyi
m u h akem e" d evrelerinin karard ığını ve çevrim dışı old u ğu ­
nu görü rd ü k.

129
Erkek Beyni

Taksi şoförü frene asılıp arabasından dışarıya fırladığı


sırada, Joe'n un beynindeki ve bedenindeki liim hücrelerin
bir kavgaya odaklandıklarını fark ederdik. M aria "D u r Joe!
Ya silahı v arsa!" diye bağırırken Joe'nun işitm e sistem i söyle­
diklerini zar zor duyabildi. Kapısını çoktan iterek açm ıştı ve
iri gövdesini hiddetle arabadan dışarıya çıkarıyordu.
Şim di, karşım da oturan Joe, sanki teneffüsle arkadaşlarıy­
la kavga etliği için m üdürün odasına gönderilm iş gibi d uru ­
yordu. M aria'yla başının büyük belada olduğunu biliyordu,
ama hâlâ eşinin fazla tepki verdiğini düşünüyordu. M aria
için ise taksi şoförüyle olan kavga bardağı taşıran son d am ­
laydı. G özlerini yere indirip kafasını salladı ve bana "B ir gün
bu aptal erkek egosu yüzünden kendisini öld tirteeek" dedi.
Erkeklerin çoğu karşılaştıkları m eydan okum alara d ü şü n ­
m eden verdikleri tepkilerden pek gurur duym azlar, ama
Joe'n un da dediği gibi, "b u sadece erkeklere özgü bir şey­
d ir".
Joe'ya kendi erkek beyninin taksi şoförünün d av ran ış­
larını biyolojik olarak bölgesine ve üstünlüğüne olan bir
m eydan okum a gibi gördüğünü ve beyninin bu durum a sal­
dırgan davranışına ön ayak olan birtakım kim yasal değişim ­
lerle cevap verdiğini anlattım . Ardından M aria'ya dönerek
"bu beyin biyolojisi erkeklere barbar olma izni verm ez ama
erkeklerin niçin m ertliklerini korum a konusunda bu kadar
inatçı olduğu hakkında bize bir öngörü sağlayabilir" dedim .
Sonra ikisine birden dönerek "Tem eld e, Joe'n un öfke ve
saldırganlığını alttan alta destekleyen şey onun erkek beynin­
deki horm on kokteylid ir" diye açıkladım .
Jo e kolların ı çözü p öne doğru eğilerek "San ırım başım ı,
en azından M aria'y la, d erd e sokan şey bu horm on k o k tey ­
li" dedi.
K endim le gurur d uyarak "İlk seansım ızda ne kadar da
büyük yol ald ık " diye düşündüm . Oysa ne kadar da çok
yanılm ıştım .

130
Yetişkinlik: Erkeklerin Duygusal Hayatları

Ot o k a t a l İt İ k Ö f k e

Joe ve M aria yirm i iki yıldır evliyd iler ve Joe'n un bakış açı­
sına göre gayet güzel bir evlilikleri olm uştu. Şim diye kadar,
yani M aria kendisini boşanm akla tehdit ed ene dek Joe ken­
disini dünyanın tepesinde görüyordu. G üzel bir evleri vardı
ve son ekonom ik krizde bile Joe çalıştığı yerde en çok satışı
yapm ış elem andı.
M aria Joe'n u n işindeki başarısıyla gu ru r duysa da evli­
likleri hakkındaki fikrine katılm ıyordu, Evlilikleri boyunca
ettikleri bütün kavgaların çetelesini tutm uştu. Ç alışm alar
gösteriyor ki erkekler ve kad ın lar olguları eşit netlikte h atırlı­
yorlar ancak kad ınlar duygusal vakaların ayrıntılarını akılla­
rında daha iyi ve daha uzun süre tutuyorlar. Beynin birbirin­
den bağım sız iki farklı hafıza sistem i vardır. Bunlardan biri
duygusal olm ayan nesne ya da olaylar için, diğeri ise d u y­
gularla su üstüne çıkan anılar içindir. D uygusal durum larda
bu iki sistem birbirleriyle önem li şekilde etkileşim e girerler.
Erkekler esasen kesin verileri hatırlarlar, fakat kadınlar yal­
nızca verileri değil, aynı zam anda hissettikleri duygunun her
ayrıntısını da kaydederler. Bu yüzden M aria'ya Joe ile etm iş
oldukları bir kavgayı hatırladığında yalnızca verileri an ım ­
sam akla kalm ıyor, o kavga esnasında duyduğu üzüntüyü,
öfkesini ve korkusunu yeni baştan tecrübe ediyordu.
"Jo e'n u n fitilini ateşlem ek için çok şey gerekm iyor. Her
an patlam asını bekleyerek parm ak ucunda hareket ed iyo­
rum . Bir kere öfkelendi mi, bütün evde bir odadan bir odaya
arkam dan dolaşıp bana bağırıyor ve gittikçe daha da sinirle­
n iyor" dedi Maria.
M aria, bilim insanlarının otokatalitik, ya da kendi kendine
güçlenen öfke olarak tanım ladıkları bir davranışı tarif ediyor­
du. Bazı erkeklerin sinirleri bir kere bozuldu mu öfkelerini
durdurm aları zordur. Ö fkeleri testosteron, vazopressin ve
kortizol tarafından beslenir. Bu horm on lar erkeğin hasmına
karşı hissettiği fiziksel korkuyu azaltarak bölgesel m ücadele

131
Erkek Beyni

tepkisini etkinleştirirler. M aria Joe'n u n bağırm asına kendisi


de bağırarak karşılık verdiğinde Joe karısının gerçek bir teh­
dit olm adığını bildiğinden öfkesi daha da ateşleniyor. Joe'nun
öfkesi karısının öfkesinden beslenip yeniden kendisine dönü­
yor. Bilim insanları doruk noktasına ulaşan kızgınlığın bazı
erkeklerde, eğer yüksek seviyed e testosteron da varsa, zevk
yaratabildiğim ve bunun da onları iyice teşvik ederek öfke­
lerini kontrol etm elerini zorlaştırdığını tespit etm işlerdir. Joe
bunu bana itiraf edem iyordu, çünkü kendisi de neredeyse
farkında değildi, ancak beyninin bir parçası kızgın olm aktan
ve eşini kızgın görm ekten hoşlanıyordu. Ö fkesi, deyim yerin­
deyse, kafasını iyi yapıyordu.
Bu sarhoşluk hali Joe'n u n on yıllardır giriştiği m ücadele­
leri kazanm ak için kullanm akta olduğu şeydi. Lisede futbol
oynadığı günlerde'n, kızgınlığın kendisini teşvik ettiğini b ili­
yordu. Şim di ise aynı enerjisi işteki satış rekabetinde kendisi­
ne yarım cı olm ası için kullanıyordu. Joe gibi erkekler rekabet
havasındayken ya da kavga ararlarken, basım larım kızgın
görm ek onlara tuhaf bir çeşit heyecan verir. Beynim izin zeki
kısmı olan korteksim iz, elerin ilkel duyguları -m ese la ö/keyi-
kendi yararım ıza döndürm eyi bilir.
Ç alışm alar g österiy or ki in san lar potansiyel olarak fay­
dalı olan duyguları lıisselnVeyi tercih ed iyorlar, hem de bu
h isler kötü olsalar bile. A raştırm acılar öfkenin risk algı­
sını azaltıp sald ırganlığı tetikleyerek bazen yanlış kararlar
alm aya sebep verse de kim i zam an daha net d üşün m em ize
yardım cı olduğunu g österm işlerd ir. Buradan h areketle de,
öfkenin karşı tarafın d ü şü n ce biçim ini daha d ikkatli ve ras­
yonel biçim d e an aliz etm eye teşvik ettiği ve böylece, kimi
durum larda insanları daha az değil de daha çok akılcı yapa­
bileceği sonucuna v arm ışlard ır. A ncak Jo e'n u n asabiyeti
iş yerin d e m eyvelerini veriyor olsa bile, M aria bunun ev
hayatlarında ken d isin e h iç puan kazand ırm adığını açıkça
belirtiyord u .

132
Yetişkinlik: ürkeklerin Duygusal Mayatlan

Maria sessizce "Joe, (öfkelendiğinde her zam an daha kötü­


ye gid iyor ve bu beni gerçekten, am a gerçekten korkutuyor"
dedi.
Bunu duyan Joe dişlerinin arasından nefesini vererek kaş­
larını kaldırdı. "A m a seni asla incitm eyeceğim i biliyorsun"
dedi üzgün görünerek. Dünyadaki birçok kültürde Joe gibi
erkekler, özellikle de bir m eydan okum ayla karşı karşıya kal­
dıklarında, öfkelerini ifade etm enin son d erece kabul edile­
bilir bir d avranış olduğunu varsayarlar. Bu yüzden erkekler
eşlerinin ya da çocuklarının kendilerinden gerçekten de kork­
tuklarını öğrendiklerinde genellikle şaşırırlar. A raştırm acılar
Joe gibi yüksek lestosteronlu erkeklerin başkaları üzerinde
egem enlik kurm a ihtiyacını düşük testosteronlu erkeklere
göre daha fazla hissettiklerini, bu nedenle de m eydan oku­
m alara karşı daha çarpıcı tepkiler verdiklerini tespit etm işler­
dir. Aynı durum hayvanlar krallığında da geçerlidir. Prim at­
lar üzerine yapılan çalışm alar gösterm ektedir ki statüsüne
karşı sürekli m eydan okunan baskın erkeklerin testosteron
seviyeleri daha yüksektir ve bu erkek prim atlar statü olarak
kendi altında bulunan erkeklere göre daha saldırgandırlar.
Testosteron seviyesi ne kad ar yüksekse, erkek beyni kendisi­
ni o kadar canlı ve savaşm aya hazır hisseder.
Maria Joe'ya kötü kötü baktığında ya da bağırdığında far­
kında olm adan Joe'nuıı egem enliğini tehdit ediyordu, böylece
de testosteronunu arttırıyordu. Joe'nun öfkesinin iyice alevlen­
m esine ve kavgayı büyütüp uzatm asına sebep oluyordu.
"T am am , eğer m esele buysa o bana kötü kötü baktığında
ben de aynısını yapm am " dedi M aria. "A m a çenesini kapa-
yam ayacak kadar kızgın hale gelm eden önce tartışm ayı bıra­
kacağına söz verm eli."
Joe'ya soran gözlerle baktım , o da kafasını sallayarak
"Tam am . D eneyeceğim ," dedi. "A m a niçin birdenbire buna
bu kadar kızm aya başladığını anlam ıyorum . Ben bütün h aya­
tım boyunca böyleydim !"

133
Erkek Beyni

G örünen o ki ilk çıkm aya başladıkları zam anlar Joe'nun


kıskançlığı ve ona olan sevgisini yoğun biçim de gösteren
halleri M aria'nın gururunu okşam ıştı. K endisine bakan başka
erkeklerin bakışlarını saldırgan bakışlarıyla püskürtm esinin
o zam anlar hoşuna gittiğini anlattı. O günlerde Joe'n u n sert
adam tavırları onu M aria için daha çekici hale getirm işti.
Yapılan bir araştırm a gösteriyor ki sinirli erkekler daha faz­
la dikkat çekiyor; sadece başka erkeklerin değil başka kadın­
ların da dikkatini. İronik olarak, şimdi aralarının açılm asının
sebebi olan yüksek testosterona özgü kişilik özellikleri, en baş­
ta M aria'nın Joe'ya çekim duym asını sağlayan şeydi.
"A m a durum um utsuz değil" dedim. "İyi haber, araştırm a­
ların tartışan çiftlerin bir arada kalma ihtim allerinin daha yük­
sek olduğunu gösterm esi. Aranızda geçen kavga, yıpratıcı olsa
bile, kızgınlığınızı sineye çekm eye nazaran evliliğinizin ayakta
kalması için daha büyük bir şans yaratıyor." Joe ve M aria'nın
licâlâ birbirlerini sevdikleri benim için gayet açıktı. Onlara
yalnızca kızgınlıklarını daha az yıpratıcı şekilde ifade etmeyi
öğrenm eleri konusunda yardım etm em gerekiyordu. Ancak
Joe'nun kendisini m otive etm ek ve işteki hiyerarşi sıralam asın­
daki yerini korum ak için asabiyetine hâlâ ihtiyacı olacaktı, tam
da hastam N eil'ın fark etm ek üzere olduğu gibi.

SA B İT H İYER AR ŞİN İN R A H A TLIĞI

D anielie'in bıraktığı sesli m esaj acil yapılacak işler listem deki


yerini alm ıştı. M esajda "N eil günlerdir uyum uyor ve onun
için endişeleniyorum . İşyerinde durum şu an oldukça kötü "
diyordu.
Kısa bir süre sonra öğrendiğim e göre Neil'in mim arlık şirke­
tinin başkanı em ekli olacağını açıkladığında Neil kam ına yum-
n ık yem iş gibi hissetmişti. Neil patronuyla her zaman uyum
içerisinde çalışmıştı ve özleyeceği tek şey yoldaşlıkları değil
aynı zamanda ekonom inin kırılgan olduğu bu günlerde arka­

134
Yetişkinlik: Erkeklerin Duygusal I layallan

sında hep hissetmiş olduğu desteğiydi. Neil, yakında başkan


olacak başkan yardımcısı Ben ile iyi geçiniyor olsa da onunla
çok fazla proje üzerinde beraber çalışm am ıştı ve kendisini pek
fazla tanım ıyordu. Şim diye kadar Neil'in pozisyonu her zaman
sağlam gibi görünm üştü. Oysa artık hiyerarşi sıralaması deği­
şeceğinden, bir belirsizlik atmosferi oluşm uştu. Neil yaşanacak
değişikliklerin olumlu yönde olacağından em in değildi.
Ev hayatında her zam an kaya gibi sağlam bir tavrı olan
Neil, hassas, alıngan ve huysuz bir adam olup çıkm ıştı. Son
zam anlarda D anielle norm alde onu güldürecek bir şey söy­
lediğinde kaşlarını çatıyordu. Dan ielle'in tanıdığı Neil bu
değildi. Neil bütün gece yatakta bir o tarafa bir bu tarafa
d önem eye başladıktan sonra D anielle kocasına gelip beni
görm esi için ısrar etti. Neil geldiğinde "İş yerindeki kontrolü­
mü elim den geldiği kadar korum alıyım , bu yüzden açık kala­
cak olan başkan yardım cılığı pozisyonuna başvurdu m " dedi.
A ncak tek başvuran Neil değildi. K endisinden başka şirketin
dört kıdem li m im arı daha aynı işe başvurm u ştu; bunlardan
biri de N eil'in en büyük rakibi G eorge'tu.
Yapılan bir araştırm aya göre erkeklerin testosteron ve kor-
tizol seviyeleri sabit bir hiyerarşi düzeni içerisindeyken tersi
bir durum a göre daha düşük oluyor ve bu da öfke ve saldır­
ganlığa olan eğilim lerini azaltıyor. Bir erkeğin saldırganlığa
olan eğilim i sosyal koşullara göre azalabilir ya da tetiklenebi­
lir. Bilim insanları sabit bir sosyal hiyerarşinin ve istikrarlı bir
evliliğin bu eğilim i azaltan iki faktör olduğunu belirtirler.
N eil en azından istikrarlı bir evliliğe sahip diye düşünm üş­
tüm . Am a hiyerarşi düzenindeki yerleri m uğlaklaştığında,
şimdi N eil'in de başına geldiği gibi, en sakin erkekler dahi
özel alan savaşına hazırlanm ak için daha fazla testosteron,
kortizol ve vazopressin salgılam aya başlarlar.
Neil, "G eo rg e'u n da başkan yardım cılığı pozisyonunun
peşinde olduğunu öğrenene kadar iyiyd im . Ama bunu
öğrendikten sonra uyuyam az old u m " diye açıkladı.

135
Erkek Beı/nı

Eğer N eil'in yalad ığı bu özel alan ihlaline tepki veren b ey­
nine bakabilseydik, devrelerin nasıl da testosteron, korlizol
ve vazopressin baskınlarına uğradığını görürdük, ü eo rg e'u n
şefi olm asının ne kadar korkunç olacağını düşünerek yatakta
kıpırdanıp sağa sola dönerken N eil'in lıipotalam ııs ve aıııig-
dalasında özel alanına yapılacak ihlaller için korku yaratan
devrelerinin etkinleşm eye başladığını fark ederdik. Yastığını
yum ruklarım kullanarak onuncu kez düzelttiği sırada, zihni
düşüncelerle uğulduyordu; hepsi de bu pozisyon için Geor-
ge'u alt etm eye yönelm iş düşüncelerdi. Bu düşünceler sup-
rakiazm atik nükleusıındaki (SCN ) "uyku luicreleı i"n i rahat­
latm ak yerine uyarıyordu. Neil iş yerindeki hiyerarşi üzerine
düşüncelere dalıp gitm işken gözleri sonuna kadar açıktı.
Konu üzerine yapılan bir araştırm a gösteriyor ki so s­
yal hiyerarşi birçok canlı türünün davranışlarına rehberlik
etm ektedir ve buna insanlar da dahildir. Statü için uğraşan
zihinsel m akine, erkek beyninin devrelerinin içinde önem li
b ir yere sahiptir. Erkekler arasındaki am ansız m ücadele h ay­
vanlar âlem inde de kertenkeleler, leoparlar ye filler gibi çeşit­
li türler arasında ve tüm yüksek prim atlarda görülür. L isan­
lar gibi şem panzelerin de erkekleri konum kazanm ak ya da
m evcut konum unu koru m ak için blöf yapar, entrika tasarlar
ve hatta cinayet işler. Yine insanlar gibi, kazandıkları zafer­
lere ve başarısızlıklara biyolojik tepkiler verirler. Bir m eydan
okum a sezdiklerinde, m ücadele devrelerinde dolaşan testos­
teron seviyesi hızla yükselir. Benzer şekilde N eil'in beyni de
onu içgüdüsel biçim de savaşm aya hazırlıyordu.
Evrim ci biyologlar blöf yapm a, tavır koym a ve kavga
etm e gibi davranışların erkekleri, özellikle kendi türlerin­
den basım larına karşı korum ak için evrim leştiğiııi belirtirler.
Erkeklerin birbirleriyle olan içgüdüsel m ücadeleleri ve h iye­
rarşi savaşları hem horm onlar hem de beyin devreleri tara­
fından yönetilm ektedir. Farelerde, erkek beyninin lıipotala-
m usunun özel bir bölgesi olan dorsal prem am iller ııükleusun

136
Yetişkinlik: Erkeklerin Duygusal I layatları

(D PN ) bu içgüdüsel tek-adam cılık için bir devre sistem i


içerdiği keşfedilm iştir. İnsanlarda bu tek-adam cılık ve statü
edinm e dürtüsü tüm dünyadaki erkeklerin bir ortak özelli­
ğidir; basit bir alışkanlık ya da kültürel bir gelenek değildir,
daha ziyade erkek beyninin bir tasarım özelliğidir.
N eil'in statüsünü korum a ve yükseltm e dürtüsü gündüz
ve gece her anını işgal ediyordu. Danielle N eil'i daha önce
hiç bu kadar aksi ve sinirli görm ediğini söylüyordu. Aslında
bu d unu n şaşırtıcı değildi çünkü N eil'in testosteron seviyesi
yükselm işti. Ayrıca kendisi itiraf etm ese bile, beyni mücadele
etm ek için normalde alışkın olduğundan daha fazla öfke ve
saldırganlığa ihtiyacı olacağını biliyordu. N orm al şartlar altın­
da N eil sakin ve rahat olm ayı tercih ederdi, ancak kendisine ait
olması gerektiğini bildiği işi alm ak için gereken şey bazı rahat­
sız edici duygulan yaşam aksa, bunları yaşam aya razıydı.
ilk m ülakatının olduğu gün Neil iyi dinlenm iş değildi
ancak öyleym iş gibi yapm aya kararlıydı. G ıcır gıcır bir beyaz
göm lek giydi ve kırm ızı otoriter kravatını taktı; kendinden
em in ve ne yaptığını bilir görünm ek zorundaydı. O sabah
erken saatlerde görüştüğüm üzde şık görünüyordu ve çene­
sinin sıkıca duruşunda azim li bir ifade vardı. Testosteronun
beyin devrelerini harekele geçirdiği ve ayrıca üstünlük ve
saldırganlık için erkeksi yüz kaslarını etkiııleştirdiği açıkça
ortadaydı. Neil kavga havasındaydı ve beynine kalırsa, bu
aslında bir savaştı.
Eğer N eil'in beynini bu sabit olm ayan hiyerarşi atm osfe­
rinde gözlem leyebilseydik, duygusal iniş çıkışlarına neyin
sebep olduğunu görebilirdik. Başkan yardım cısı olm ak için
yeterli m eziyetlere sahip olduğunu düşündüğünde beyni­
nin ödül bekleyen bölgesinin etkinleştiğini ve iyi hissettiğini
gözlem lerdik. Ama terfi ettirilenin G eorge olduğunu düşün­
d üğünd e D PN 'sindeki özel alan devrelerinin etkinleştiğini
ve gözden düşm e ve hiyerarşideki yerini kaybetm e tehdidi
karşısında N eil'in tedirgin olduğunu görürdük.

137
Erkek Beyni

lşyerindeki rekabet iyice kızışm ıştı ve Neil kendi böl­


gesini korum ak konusunda takıntılı hale gelm işti. O fisim e
geldiğinde "Bu haftanın m anşeti patronum B en'iıı sonunda
G eorge'd an bıkm ası. G eneld e G eorge'un alaycı yorum larına
güler ama dün bir toplantı sırasında lafım kestiğinde G eor-
ge'a öldürecekm iş gibi baktı. O kadar güzeldi k i!" dedi. N eil'i
daha kendine güvenir bir halde görm ekten m em nun olm uş­
tum. O fisim den ayrılırken "B aşkan yardım cılığı pozisyonu
için son m ülakatım haftaya. Bana şans d ile!" dedi.
N eil'e sonunda başkanlık yardım cılığı pozisyonu teklif
edilene kad ar aradan uzun h aftalar geçti ve sonuç açıklandı­
ğında ben de D anielle de derin bir oh çektik. Ama hiç kim se
Neil kadar rahatlam am ıştı. Sonunda birazcık uyuyabilecekti.
Neil yalnızca başkan yardım cısı olm ak için kavgaya tutuş-
m am ıştı; aynı zam anda gaspçıyı, yani G eorge'u yenm ek ve
hiyerarşideki yerini korum ak istem işti. Sabit hiyerarşiyi, bu
sefer kendisi en tepede olacak şekilde yeniden kurduğun­
da, Neil yetişkin bir erkek olarak bir diğer dönüm noktasını
başarıyla geçm iş ve on yıllarca sürecek başarılı bir kariyere
adım atm ış oldu.

138
cT
7
OLGUN ERKEK BEYNİ

EUi sekiz yaşındaki işletm e danışm anı Joh n 'u en son beş yıl
önce görm üştüm . Hu kez o zam ana kıyasla daha genç ve
dinam ik görünüyordu. O zam anlar zor bir boşanm a süreci
içerisindeydi ve bunun yarattığı stresin etkileri her şeyinden
okunuyordu. Şim di yalnızca daha rahat görünm ekle kalm ı­
yor, artık sonunda kendi özüne dönm üş bir adam ın kendine
olan güvencesini etrafına yayıyordu.
Elli sekiz yaşına geldiğinde Jolın 'd a değişen şey ne olm uş­
tu? H içbir şey ve her şey. O tuzlu yaşlarında sahip olduğu
kişiliğin ve beyin devrelerinin aynısına sahipti. Ancak şimdi
çok hızlı tepki veren M aserati m arka -p e ş in e düşm ek, reka­
bet etm ek ve saldırm ak için inşa ed ilm iş o la n - erkek beyni,
daha farklı bir yakıtla, lüks bir Sed an'a daha çok gidecek tür­
den bir yakıtla çalışır olm uştu. Eskisinden biraz daha yavaş
olan yeni tem posundan hoşlanm aya başlıyordu. H orm onla­
rın oranlarının değişim iyle ortaya çıkan bu fark olgun erkek
beyninin norm al bir parçasıydı, jo h n 'u n horm onları değiştik­
çe gerçekliği algılayışı da değişiyordu.
John ofisim d e koltuğa otururken iç geçirdi ve son altı
aydır bir dekoratör olan K ate'le görü şü yor olduğunu açık­
ladı. "K a te 'le her şey harika gidiyor, am a en büyük kızım
Rachel çok kızgın. Bunun nedeni K ate'le ilişkim izin ciddileş­
m eye başlam ası mı yoksa K ate'in kendisinden sadece altı yaş
büyük olm ası mı bilm iyoru m " dedi. Bunu söylediği andan
itibaren John koltuğunda kıpırdanm aya ve elleriyle biraz

139
E rkfk Beyni

beyazlaşm ış saçlarını taram aya başladı. K aşlannı çatarak


"K ate'in yaşı genç, am a hayatım da daha önce hiç onun gibi
birisiyle tanışm am ıştım . Şim diden kendim i ona çok yakın
hissediyorum " dedi.
John K ate'le eskiden kadınlarla yapm aktan kaçındığı el
ele tutuşm ak ya da sarılm ak gibi hareketleri bile yapm aktan
hoşlandığım söyledi. Ona karşı hissettiği sevecenlik John için
yeni bir duyguydu. John gibi ellili ya da altm ışlı yaşlarındaki
erkekler daha az testosteron ve vazopressin üretm eye b aş­
larlar ve araştırm acılar erkekler yaşlandıkça vücutlarındaki
östrojen horm onunun testosterona olan oranının yükseldi­
ğini gösterm işlerdir. H orm onal olarak olgun erkek beyni,
olgun kadm beynine b enzem eye başlar. Bazı bilim insanları
horm onlardaki bu değişim lerin erkeği sarılm a ve bağlanm a
horm onu olan oksilosine daha duyarlı yapıyor olabileceğine
inanırlar.
Gerçekten de, araştırm acıların erkeklere oksilosiıı verdik­
leri çalışm alarda, bunun eınpati kurm a yeteneklerini geliş­
tirdiği ve belli belirsiz yüz ifadelerini okum a kapasitelerini
genişlettiği tespit edilm iştir. (Bizim dünyam ıza hoş geldi­
niz beyler!) Daha yaşlı erkekler daha düşük testosteron ve
vazopressin seviyesine sahip olduklarından, östrojen ve oksi-
tosinin üzerlerindeki etkisi daha çarpıcı olabilm ektedir. Artık
K ate'le tanışm ış olan Joh ıı'un durum u da kesinlikle buym uş
gibi gözüküyordu.
Eğer en sevdikleri restoranda K ate'le karşı karşıya otu­
rurlarken Joh ıı'u n beynini inceleyebilseydik, birçok devrenin
otuzlu yaşlardaki gibi tepkiler verdiğini görebilirdik. G ö r­
sel korteksi etkinleşerek K ate'in ne kadar güzel olduğunu
kaydediyor olurdu. K ale ken d isin e hayranlıkla baktığında
RC Z'sinin -b a şk ala rın ın bizim hakkında olan düşüncelerini
kayıt altına alan rostral sing ulat b ö lg en in - etkinleştiğini ve
K ate'in kendisine saygı duyduğunu işaret ettiğini fark ed er­
dik. Zorlu bir sözleşm eyi im zalatm ayı başardığı için Kate

140
Olgun Erkek Beyni

Joh n 'u n şerefine kadeh kaldırdığında, Joh n 'u n ödül devreleri


olan N A c ve V TA 'nın hararetle çalıştıklarını görürdük. Ama
m asadan uzanıp K ate'in eline dokunduğu sırada K ate'in
yüzü ve gözlerini dikkatle inceleyerek gerçekte neler hissetti­
ği hakkında ipucu aram aya girişirdi.
Yem ek devam ederken John'un görse] korteksi tekrar ve
tekrar etkinleşm eye devam eder, gözleri sürekli Kate'in dolgun
dudaklarına ve narin boynuna takılırdı. Kısa süre sonra cinsel­
likle ilgili beyin devrelerinin çalışmaya başladığını görürdük.
Gecenin ilerleyen saatlerini iple çekerken, ödül devrelerinin
sabırsız umutlarla ışıl ışıl parladığını gözlem leyebilirdik.
A ncak konuştukları konu geleceklerine ve John'u n kız­
larına geldiğinde, endişe ve evham m erkezi olan A C C'siııiıı
etkinleştiğini fark edecektik. John "K ate senin için neler his­
settiğim i biliyorsun, am a yaş farkım ızın acaba çok mu büyük
olduğunu düşünm ekten kendim i alıkoyam ıyorum . Biliyor­
sun, önünd e koskoca bir hayat v ar" diyecekti.
Kate kararlı bir biçim de "D aha genç bir adam istem iyo­
rum. Seni istiyorum Joh n " diyerek Joh n 'u n güvenini tazele­
diğinde A C C 'sinin yatıştığını görebilirdik. Ardından "D aha
önce beni senin gibi dinleyen ve anlayabilen kim sem olm a­
m ıştı. Benim yaşım daki erkekler bunu yapam ıyor" dediğin­
de, Joh n 'u n ödül m erkezinin yeniden çalışm aya başladığını
fark ederdik. K ate'in bu söyledikleri, Joh n 'u n kulağına müzik
gibi geliyordu.

Da h a N a zik v e a n l a y iş l i

John'un değişen horm on seviyeleri daha nazik ve anlayışlı


bir adam ın doğuşunu m üjdeliyordu. H âlâ pazar günü trafi­
ğine takıldığında sükûnetini kaybediyor olabilirdi, ama genel
olarak eskisine göre biraz daha sabırlı ve toleranslıydı. O lgun
erkek beyni dünyayı çocuk olduğu zam anlardaki gibi görm e­
ye başlıyordu, yani ergenlik çağında yaşadığı horm onal deği-

141
Erkek Hey in

şiınler öfke ve savunm a devrelerini güdülem eye başlam adan


önceki gibi. Ayrıca artık daha az testosteronu olduğundan,
salgıladığı oksitosinin beyni üzerinde daha büyük bir sakin­
leştirici etkisi oluyordu. Bu durum erkekleri biraz daha az
özel alancı yapar ve artık kendilerini hiyerarşi sıralam asın ­
daki yerleri için eskisi kadar kuvvetle savaşm aya m ecbur his­
setm ezler. Bu yaşlarda, erkekler itibarlarının zedelenm esine
çok da aldırm adan hislerini daha fazla belli etm e riski dahi
alabilirler. Ayrıca kendilerini fiziksel olarak daha fazla sevgi
gösterir halde bulabilirler.
Sarılıp uzanm ak Jolın'a her zam an saçma bir şey gibi
görünm üştü, ancak arlık oksitosinin üzerindeki etkisi artm ış
olduğu için bundan hoşlanm aya başlar olm uştu. Kate'in uyu­
madan önce yapm ayı sevdiği ten teması içeren flörtleşm eler
Jolın'a sıcak ve olumlu hisler yaşatıyordu. John arlık eski karı­
sının şikâyet ettiği gibi duygusuz bir robot değildi. Beyninin
yeni yakıtları sam im iyete daha açık birisi olması için gerekli
zemini hazırlıyordu. Ayrıca K ate'le tecrübe ettiği cinsel yakın­
lığın daha önce hiç yaşam adığı kadar iyi olduğunu söylüyor­
du. Kendisinden daha genç bir kadınla beraber olduğu zaman
cinsel arzularının yirmi yıldır ilk defa pornografi kullanm a­
dan harekete geçtiğini keşfetm işti. Kale'i cinsel olarak tatmin
etm ekten ne kadar çok hoşlandığını fark ettiğinde kendisine
şaşm ıştı; bu sanki neredeyse kendi aldığı zevkten bile önem ­
liydi. Bu da John için yeni bir şeydi. Artık cinsellik bakım ın­
dan yavaşlayabilir, daha iyi bir dinleyici haline gelebilir ve
daha sevecen olabilirdi. Birçok şeyi değiştiren bu horm onal
değişim ler John'un yaşındaki erkekleri kadınların ideal erkek
olarak tanım ladığı erkeğe daha benzer kılabilir.

YER LEŞM İŞ RÜTBE

John'u n olgun erkek beyni iş yerindeki tavrını da değiştiri­


yordu. Bulunduğu sektörd e kendisini yıllar Önce kanıtlam ıştı

142
Olgun Erkek Beyni

ve *ırtjk kendisini bira/, satabilirdi. Baskın olm a ile ilgilenen


beyin devreleri ve diğer erkekleri alt etm e güdüsü, testoste­
ron üretim i düşüşe geçtiğinden eskisi kadar yoğun değildi.
Hâlâ Fortune dergisindeki en büyük ilk 500 şirket sıralam ası
için m ücadele ediyordu am a artık ne pahasına olursa olsun
zafer kazanm ak için uğraşm ak eskisi gibi her şeye değer
gözükm üyordu. Bir erkeğin orta yaş d önüşüm ünde genelde
m erdivende tepeye tırm anm ak için dövüşm e m otivasyonu
azalır. K endisinin değerini bilir. G enellikle yalnızca psikolo­
jik olarak olgunlaşm aya bağlanan bu gelişm e aynı zam anda
yeni bir biyolojik gerçeklik algısıyla da teşvik edilm ektedir.
Aynı şey başka hayvanların erk ek lerin d e de h ay atla­
rının bu evresin e geld ik lerin d e ortaya çıkar. A raştırm acı­
lar gü m üş sırtlı g orillerd e olgun alfa erk eklerin korum a
ve lid erlik sağlad ığ ın ı, grubun d en gesin i koruduğunu ve
an laşm azlık lard a arab u lu cu lu k yapLığını keşfetm işlerd ir.
Bu g o riller d iğer yandan ürem e çağları geçtikten çok so n ­
ra bile d işilere eşlik ve korum a sağlam aya devam ederler.
A raştırm acılar grupta olgun bir erkek gorili olm ayan d işile­
rin ken d ilerini ılalıa az koru n uyor h issettiklerin i ve geceleri
daha az gü vend e old ukların ı tespit etm iştir. Bu yüzden yer­
deki daha tercih edilesi rahat y u valarınd a u yum ak yerine
bu d işiler korum a sağlam ak için yü ksek ağaçların tepesinde
uyum ak zoru n d ad ırlar, in san ların da dişisi olgun b ir erk e­
ğin sağlad ığ ı koruyuculuğa ve gü venliğe bir çekim h issede­
bilir. Bu sebep ten dolayı da m esele bir eş seçm eye g eld iğin ­
de birçok genç kadın yerini bulm uş daha yaşlı erkeklerin
av antajların ı fark eder.

E r k e k l e r H a v a t B o yu ç o c u k S ahi' b î O l a b îl İr

John kızı R achel'le işleri yoluna koym ak için neler yapılabile­


ceği hakkında konuşm a hedefiyle K ate'i ofisim e getirdiğinde,
ondan niçin bu kadar etkilendiğini anlam am zor olm adı. Kate

143
Erkek Beyni

bir yetm işlik, ince belli, irice göğüslü, güzel yüzlü ve hayat
dolu bir esm erdi. John'a hayran hayran bakan gözlerinden
ona çok bağlı olduğu açıkça anlaşılıyordu. John m uhtem e­
len kendi olgun beyninin K ale'in ona olan hayranlığını en az
göğüsleri kadar heyecan verici bulduğunu bilm iyordu. Ona
bağlanm ası için biyolojik bir büyii yapılm ıştı. Aynı zam anda
Kate de John'a bağlıydı. Am a onun kadın beyni için bağlan ­
m ak dem ek yalnızca sevgili olm aktan daha fazlası dem ekti.
Rachel'a sakinleşm esi için biraz zam an tanım anın önem i
üzerine konuşuyorduk ki Kate heyecanla "E lb ette Joh n 'ıın
kızları için elim izden geleni yapm alıyız, tıpkı bir gün kendi
çocuklarım ız için de yapacağım ız g ib i" dedi.
Zihnim bir anlığına boşaldı. Johıı'dan yeni bir aile kur­
makla ilgili hiçbir şey duym am ıştım , bu yüzden biraz dilim
tutulm uş halde, tepkisini görm ek için John'a döndüm .
Y üzündeki ifade her şeyi anlatıyordu. D uydukları onun
için de yeni haberlerdi.
Birdenbire ofisim sanki çok küçükm üş gibi gelm eye baş­
ladı. Ü çüm üzde bunun her şeyi bitirebilecek b ir durum o ld u ­
ğunu biliyorduk. H âlihazırda zaten bir aile yetiştirm iş olan
erkekler genellikle her şeyi yeniden yapm aya gön ü lsü zdür­
ler. A ncak bazı erkekler ise bu işe girişebilirler. Bebek arabası
iten yaşlı adam ları h ep im iz görm üşüzdür ve "A caba babası
mı yoksa dedesi m i?" diye düşünm üşüzdür. G erçek şudur ki
erkeklerin çocuk sahibi olm ak için ikinci, üçüncü ya da dör­
düncü bir şansları olabilir, ancak kadınların yoktur.
Aslında, "ileri yaş erkek ürem e faktörü" olarak da anılan
yaşlı erkeklerin genç kadınlarla üreyebilm e kabiliyetlerinin
türüm üzün uzun öm ürlü oluşunda rolü olabilir. Stanford
Ü niversitesi'ndeki bilim insanları, teoride kadınlar evrim sel
işlevlerini artık d oğurganlıklarının bittiği orta yaş itibariy­
le yitirm iş olm alarına rağm en, bu faktörün insan öm rünün
niçin bu kadar uzun olduğunu açıkladığını ortaya koydular.
Erkekler ve kadınlar aynı gen havuzunun çoğunu ortaklaşa

144
Olgun ürkek Beyni

kullandıklarından her ikisi de diğer cinsiyetteki uzun öm ür


genlerinden potansiyel olarak yararlanm aktadır. Bilim insan-
ları buradan hareketle kadınların uzun öm rünü açıklayan
şeyin erkeklerle paylaştıkları bu uzun süre üreyebilm e genle­
ri olduğunu ileri sürerler.
Elli sekiz yaşındaki John'u n hâlâ çocuk sahibi olabileceği
kesindi. A m a Rachel'la aralarını nasıl düzeltecekleri konusu
bir yana, K ate'le beraber üzerinde düşünm eleri gereken çok
fazla şey vardı; tabii eğer beraber olm aya devam edeceklerse.
Bu John için çok büyük bir karardı, bu yüzden iki hafta son­
raki görü şm em izd e bana bu m esele yüzünden artık gözüne
uyku girm ediğini söylediğinde şaşırm adım . "O n u n için deli
oluyorum , am a daha fazla çocuk istem iyorum . Am a Kate de
çocuğu olm azsa m utlu olm ayacak. Artık ayrılm am ız gerekti­
ğine karar verdim " diye açıkladı.

Y a l n Iz K a l p l e r K u l ü b ü

Joh n 'u n bana K ate'le ayrıldıklarını söylem esinin üzerinden


birkaç ay geçm işti ki diğer kızı M andy'den bir telefon aldım .
"R achel ve ben babam hakkında en d işelen iyoru z" dedi.
"Ç alışm ad ığı zam anlarda evin içinde canı sıkkın bir halde
dolaşıyor. Sorunun ne olduğunu sorduğum da bana ters ters
bakıp cevap verm iyor."
John yaln ız başına dışarıya çıkm ak istem iyordu ve yeni
birisiyle de tanışm am ıştı, bu yüzden de akşam larının çoğu­
nu evd e tek başına oturarak geçiriyordu. A rtık eğlenm iyor
olduğundan beyninin ödül m erkezi kısa devre yapıyordu.
Yaşadığı keşiş hayatı John'u n beynine ihtiyacı olan sosyal
idm anı sağlam ıyordu ve kızları babalarının bir kısır döngü
içine girdiğini, gittikçe de daha huysuz ve içine kapanık hale
geldiğini görebiliyorlardı. Kate etrafında olm ayınca sosyal-
onanm a devreleri de etkinleşm em iş oluyordu. Yaşlı erkekler
üzerinde yapılan beyin tarama çalışm alarında, araştırm acılar

145
Erkek Beyni

beynin zevk ve ödü] m erkezinin, yani VTA ve N A c'nin, sos­


yal erkeklerde daha fazla çalıştığını keşfetm işlerdir.
Bir sonraki hafta John beni görm eye geldiğinde "K ızlarım
bunalım da olduğum u d üşünüyorlar ama ben öyle d ü şü n m ü ­
yorum . Ç alışırken gayet iyiyim . Yalnızca akşam ları boş bir
eve döndüğüm de kendim i çok külü hissediyorum . Kulağa
çok zavallı geldiğini biliyorum am a sadece K ate'le olan güzel
günlerim izi düşündüğüm zam an kendim i berbat hissetm i­
yorum . A rdından artık benim olm adığı için bu sefer kendi­
mi daha da kötü hissediyorum . Biliyorsunuz, genellikle pek
huysuz birisi olm am ışım d ır."
John gibi yalnız olan birçok erkek bunu bir zayıflık olarak
düşünür ama aslında bu hayatı devam ettirm ek için anah­
tar bir m ekanizm adır. T abiat ana yalnızlık halini insanların
beynine kasten acı verecek şekilde bağlam ıştır; bu nedenle
insanlar bunun önüne geçm eye çalışırlar. İlkel kültürlerde
kabilenizden izole ed ilm en iz bir idam cezası gibiydi, çün­
kü bireyler kendi başlarına genellikle hayatta kalam azlardı.
Bugünün m odern dünyasında ise araştırm acılar yalnızlığın
halen ölüm cül olabileceğini tespit etm iştir. Yalnız in san ­
lar, yalnız olm ayan akranlarınd an daha genç ölm ektedirler.
A raştırm acılar A m erikalıların beşte birinin yalnızlığı tecrübe
ettiğini ve bu durum un uzun vadede sigara içm ek kadar sağ­
lığa zararlı olabildiğini keşfetm işlerdir.
ürkekler yalnız yaşayıp izole edilm iş bir hayat sü rd ürdü k­
lerinde -k i bunu kadınlardan daha sıklıkla y ap m ak tad ırlar-
giinlük rutinleri beyin devrelerinin derinliklerine göm ülm üş
tekrar eden alışkanlıklar halini alabilir. Kısa süre içerisinde,
birisi rutinlerini bozduğunda rahatsız olm aya başlar hale
gelirler, çünkü beyinlerinin sosyal esneklik devreleri kulla­
nılm am aktan zayıf düşm üştür. Yaşlı ve huysuz erkeklerin
hikâyesi budur.
Yaşlı ve huysuz farelerin de hikâyesi budur. A raştır­
m acılar erkek farelerin belirli beyin devrelerini etkin halde

146
tutabilm ek için dişi farelerin eşliğine ihtiyaç duyduklarım
keşfetm iştir. K adınların erkeklerin psikolojik ve fizyolojik
durum ları üzerinde çeşitli birçok etkisi olabileceği çok uzun
süredir bilinm ekledir. Birçok canlı türünün erkeği bir dişinin
refakati olduğunda daha iyi halde yaşam aktadır. A raştırm a­
cılar d işilerle beraber yaşayan yaşlı erkek farelerin ürem e
kabiliyetlerini daha uzun süre koruduklarını keşfetm iştir.
Ancak dişilerin refakati erkeklerin yalnızca ürem e sistem leri
üzerinde değil aynı zam anda beyinleri üzerinde de olum lu
etkiler yapar. A raştırm acılar insanlarda kim i spesifik beyin
devrelerinin sosyal olarak izole edilm iş bir hayat süren
insanlarda daha az etkinleştiğini tespit etm işlerdir. Beynin
yeterince kullanılm ayan bölgeleri körleşir, izo le edilm iş bir
hayat sü rm ek beyin için iyi değildir. John henüz huysuz bir
yaşlı adam olm asa da, yalnızlık onun için çok açık ki kötü bir
durum du.
Beyni, ürem e sistem i ve yalnızlığı hakkında anlattığım
şeyleri d eğerlendirirken Joh n 'u n yüzünden birçok farklı duy­
gunun hızla geçtiğini gördüm . Bunu takiben "E ğ er hayatım ın
sonuna kadar K ate'le olm am ı sağlayacaksa, belki de bir tane
ya da b irkaç tane daha yeni bebeğe sahip olm ak o kadar da
kötü olm az" dedi.
John, K a te'le bir bebeklerinin olm asının beyinleri ve
bedenlerinin biyolojik olarak bağlanm ası ve uzun vadede bir
arada kalm aları için m uhtem elen en iyi yöntem olduğunun
farkında değildi. Yaş farkları ne olursa olsun, K ate ve John
bir aile kurarak, bağlılığı oluşturan beyin devrelerini kulla­
nıyor olacaklardı. Kısa bir süre içerisinde, yeniden bir araya
geldiklerinde en büyük derdi çocuklarını yetiştirip ailesiyle
uzun sü re ilgilenebilm ek için sağlıklı kalm ak olacaktı. Bu
yüzden Joh n 'a bir erkeğin uzun süre yaşam a şansını en çok
arttıran şeylerin derin uyum ak, güçlü kalm ak, tütünden uzak
durm ak ve evlenm ek ve evli kalm ak olduğunu açıkladım .
Bilinm eyen nedenlerden ötürü, evli erkekler bekâr erkeklere

147
Erkek Beyni

göre 1,7 yıl daha fazla yaşam aktadırlar. Ancak hastam John,
eşi D iane'le beraber evlilik danışm anlığı alırken bu konuyla
ilgili şaka yaparak " O 1,7 yıl giizel geçse b ari!" dem işti.

H a y a t in B İy o l o jîk D eğ işim i

Tom ve Dia ne güzel bir çift oluşturuyorlardı: Tom ince yapılı,


hafif kır saçlı ve sağlıklı bir cilde sahip bir erkekti; Diane ise
m inyon ve atletik yapılı, sağlıklı erkek kesim i saçları olan
parlak gözlü bir kadındı. Beni ilk olarak m enopozda Dia-
ne'in yaşadığı horm ona! dönüşüm cinsel dürtülerini azalttı­
ğında görm eye gelm işlerdi. P iaııe'in kadın beyni birden bire
eskisine nazaran çok daha az seks horm onuna m aruz kalır
olm uştu ve kocasının ilişki kuram adığı yeni bir biyolojik
gerçekliği tecrübe ediyordu. Tom her zam an sevgi dolu bir
koca ve baba olm uştu, am a farkında olm adığı şey D iane'in
horm onlarıyla kendi ilgisizliğinin bileşim inin karısının libi­
dosunu daha da kötüye götürdüğüydü. D iane kızgındı çün­
kü Tom için işi her zam an kendisinden önce geliyorm uş gibi
hissediyordu. M enopoz sırasında ToriTun sarf ettiği tek bir
yanlış sözcük veya sadece bir bakış, karısına evdeki bütün
kapıları çarptırtabilir ve kişisel bir ağlam a seansı için seraya
göç etm esine sebep olabilirdi. D iane'in sekse olan ilgisi bir
taştan daha ölüydü.
Ö te yandan Tom uzun zam andır D iane'in istediği yaşam
standartlarım ona ve çocuklarına sağlayabilm ek için 11 e kadar
çok uğraştığının takdir edilm em esine içerliyordu. Tom ancak
karısı tarafından cinsel olarak reddedilm e konusunda sab­
rının sonuna geldiğinde profesyonel yardım alm ayı kabul
etm işti. O dönem sorunları üzerinde çalışm ak karşılıklı kimi
fedakârlıklar yapm aya k arar verm elerine ve "ev lilik sözleş­
m elerinin" kimi m addelerini yeniden gözden geçirm elerine
neden olm uştu. Tom daha az çalışm ayı, D iane ise kocası­
nın cinsel ihtiyaçlarına karşı daha özenli davranm ayı kabul

14«
Olgun ürkek Beyni

etm işti. N edense birçok çift yazılı olm ayan evlilik sözleşm e­
lerini yeniden gözden geçirem eyeceklerini ya da benim deyi­
şim le "y asaları yeniden oluştu ram ayacaklarını" düşünürler.
Buradan onlara sesleniyorum ; "E lb ette yapabilirsiniz. H aya­
tınız buna b ağ lı."
Tom ve D iane için çift terapisi ve D iane'in horm on tera­
pisi gereken tüm değişim i sağlam ıştı. Son u ç olarak, birkaç
yıldır onları görm üyordum . Ama şim di D iane beni arıyor ve
T om 'un gelip beni görm esinin iyi olacağını fakat bu seferki
m eselenin onun horm onları olduğunu söylüyordu.
Beyindeki ve penisteki horm onlar, bir erkeği erkek yapan
şeylerdir. Bu horm onlar erkek tipi d ü şü n ce ve davranışlar
için gerekli olan cinsiyete özgü beyin devrelerini etkinleşlirir-
ler. Erkeğin beyni ve bedeni bu horm onları daha az üretm eye
başladığında andropoz denen, erkek m enopozu da d iyebile­
ceğim iz d önem e girer. Bundan yüz yıl ön ce andropoz göre­
celi olarak daha azdı, çünkü erkekler bunu tecrübe edecek
kadar çok yaşayam ıyorlardı. On dokuzuncu yüzyılın sonları
ve yirm inci yüzyılın başlarında bile A B D 'd e ortalam a erkek
ömrü kırk beş yaştı. Bugünlerde ise, tanrıya şükürler olsun,
hayat andropozdan sonra oldukça uzun süre devam ediyor.
A BD 'deki erkekler horm onları düşüşe geçtikten sonra daha
on yıllarca yaşam ayı bekleyebilirler. A ncak araştırm acılara
göre, erkeklerin çoğu hayatlarının bu dönem inden m em nun
değil, tabii eğer bu dönem cinsellik de içerm iyorsa. İşte Tom
için de zurnanın zırt dediği yer burasıydı.
Telefonda Diane bana son zam anlarda T o m 'u n cinsel bir­
leşm eye yetecek kadar sertleşm eyi birkaç kere başaram adığını
açıklam ıştı. "Şah sen ben büyük bir m esele olduğunu düşün­
m üyorum . Sonuçla altm ış dört yaşnıdtı. İlk iki seferinde canı
çok sıkıldı am a belki sadece yorgun olduğu için böyle olm uş
olabileceğini düşündü. Am a dün gece yine aynısı olduğunda
yataktan kalktı, giyindi ve hışım la m arangozhanesine gitti.
Sizce bunun sebebi horm onlar m ıd ır?" d iye konuştu.

149
Erkek Beyni

D iane'in tanım layışından yola çıkarak, T om 'un testos­


teron seviyesinin az olabileceğini kabul ettim , am a bunun
sebebi başka birçok şey de olabilirdi. Bu yüzden ofisim e gelip
neler olduğu hakkında konuşm asını ve eğer yapabilirsem
yardım etm eyi teklif ettim .
K adınlar erkeklerin hayatlarının bu evresinde cinsel işlev­
lerindeki değişikliklerin özalgılarm ı nasıl etkileyebileceğini
hayal dahi edem ezler. Tom her zam an olduğu adam ın aynı­
sıydı, fakat bir yandan da değildi. Ona en büyük zevki veren
uzvu, erkekliğinin ta kendisini sem bolize eden şey, artık
güvenilir olm ayabilirdi. O fisim e gelip yerine oturduğunda,
bu durum un Tom üzerindeki etkisinin çok büyük olduğunu
rahatlıkla söyleyebilirdim . Her zam anki "sad ed e gelelim "
tavırlarıyla "D ian e'in size h er şeyi anlattığına em inim . Sizce
ne yapm alıyım ?" dedi.
T om 'u n sağlığı yerind eyd i, bu yüzden yatak od asın ­
da sorunlar başladığından beri hayatında nelerin değişm iş
olabileceğini öğrenm ek istedim . Kendisini sürekli yorgun
hissediyor olsa da, eskisi kadar keskin düşünem ese de dok­
torunun yaptırdığı çekap ve testlerin sonuçlarının son derece
norm al çıktığını söyledi. Egzersiz yapsa da eski gücünü kay­
bettiğinden şikâyet etti ye sakalının eskisi kadar hızlı uzam a­
dığını fark ettiğini belirtti. "B u n lar dışında, hiç olm adığım
kadar iyiyim " dedi. T om 'u n sem ptom larını d inledikten sonra
testosteron seviyesinin düşük olabileceğinden şüphelendim
ve test yaptırm asını önerdim .
H orm on testleri T o m 'u n andropoz yaşadığını doğruladı.
O rtalam a olarak, erkekler bu horm onal dönüşüm ü elli ve
altm ış beş yaşları arasında yaşarlar. Bu dönem de testisleri
yirm ili yaşlarda ürettikleri testosteron seviyesinin üçte biri
ila yarısı kadarm ı üretir. T o m 'u n beni görm eye gelm esi iyi
bir şeydi çünkü bu sorun, kısa bir sürede bir evlilik sorununa
dönüşen biyolojik bir sorundu.

150
Olgun Erkek Beyni

T om 'u n testosteron seviyesinin kendi yaşındaki ortalam a


bir erkeğe göre oldukça düşük olduğu ortaya çıktı. A raştır­
m acılar bu horm onun belirgin bir şekild e düştüğü zaman
beyin ve om uriliğin cinsel düşünceleri ve cinsel organları tam
kapasitede çalıştırabilm ek için gerekli olan m iktarda uya­
rım alam adığını tespit etm işlerdir. Erkek beyninin, om urilik
sinirlerinin ve penisin işleyebilm esi için her yaşta testostero­
na ihtiyacı vardır.
Tom penisine olan güveninin sarsılm asıyla cesaretini kay­
betm iş olsa da bardağın dolu olan tarafından baktığında eski­
si kadar cinsel dürtüye sahip olm am anın kendisi için çok da
önem li olm ayışıyla rahatlıyordu. Eskiden gençlik yıllarında
sahip olduğu "Şim d i olm alı yoksa öleceğim " diyen dürtü­
lerin yatışm ış olm asına m em nundu. A rtık bekleyebiliyordu.
Ama bekleyiş bittikten sonra harekete geçm eye hazır olm ak
istiyordu.
"Form u m u korum anın bu işlerin de yolunda gitm esini
sağlayacağını um uyordum . Am a artık em in değilim . Erkek
kardeşim in doktoru birkaç ay önce testosteron takviyesi
tedavisine başlam asını sağladı ve kardeşim ne kadar iyi oldu ­
ğuna d air yem inler ediyor. Bu şey gerçekten de bu kadar iyi
m i?" diye konuştu.
Birleşik D evletler'de konu üzerine yapılan çalışm aların
sayısı az ve devam lılığı seyrektir am a H ollanda'daki araş­
tırm acılar testosteron seviyesi anorm al derecede düşük olan
erkeklere testosteron verm enin, bu erkeklerin fiziksel ve ruh­
sal sağlıklarını iyileştirdiğini keşfetm işlerdir. Bu tedavinin
erkeklerin libidosunu ve cinsel işlevlerini canlandırdığını
tespit etm işlerdir. D ahası, çalışm aya katılan erkeklerin kas­
larının esnekliğinin ve kem iklerinin yoğunluğunun da arttığı
gözlem lenm iştir. Bu erkekler ayrıca ruh hallerinde ve biliş­
sel yeteneklerinde de gelişm e olduğunu belirtm işlerdir. Bir
bonus olarak da, yapılan bu araştırm a, testosteronun karın
bölgesinden kilo verm eye sebep olabileceğini gösterm iştir.

151
Erkek Beyni

T om 'a araştırm alara göre eg zersiz yapm an ın ve cinsel


olarak aktif kalm aya devam etm enin erk ek lerd e d eh id ro -
ep ian d rosteron (D H E A ) ya da testosteron gibi an d rojen le-
rin daha fazla ü retilm esin e sebep old uğu nu söyled im . Ama
bazı erkekler için bu da y eterli d eğild ir. Sü rekli yorgun
h ald e olm a ve b u lan ık d ü şü n m e halleri yaşlan m an ın doğal
g etirileri d eğild ir. Bu sem p to m lar an d rojen lerin seviyesinin
anorm al d ereced e düşük olm asınd an k ay n ak lan ıy o r olm ası
d urum u nd a, bazı erk ek ler an d rojeıı takviyesi ted av isind en
iyi so n u çlar alab ilm ek ted ir. A ncak bu ted avinin g ü v e n ilir­
liği hâlâ tartışm alıd ır ve ayrıca h erk ese uygun bir tedavi
yöntem i d eğild ir. Birçok erk ek için, arad ık ları cev ap başka
yerde olabilir.
U C SF'te 1996 yılın d a altm ış yaş ü stündeki erkekleri
k u llan d ığım ız ve benim şah sen yönettiğim bir çalışm ad a,
testosterona ben zer bir an d rojen olan D H EA takviyesi ile
p laseb o arasınd a bir k arşılaştırm a yaptım . Bir yıl sü ren bu
çalışm a boyun ca, erkek d en ek ler U C SF'in k lin ikten çok
Sp a'y a benzeyen hoş tesislerin d e her ay taro bir gün süren
testlere tabi tu tu ld u lar. A rkad aş canlısı bayan h em şirele­
rim iz ve p sik olog larım ız bu günü bilişsel testler u ygu la­
yarak, kan örnekleri alarak ve cin sel h ayatları hakkında
ayrın tıları tartışarak d en ek lerim izle beraber geçiriyorlard ı.
V ard ığım ız sonu çlar, bir yılın sonu nd a DH EA takviyesi
alan erkeklerin bilişsel y eten ek lerin i, sağlık ların ı ve cinsel
işlevlerini etkileyici bir m ik tard a, lam yüzde kırk oran ın d a
g eliştird iğin i gösterd i. A ncak esas büyük sü rp riz plasebo
alan erkeklerin tüm bu alan lard ak i gelişm eyi yü zd e kırk
bir oranınd a gösterm esi old u! N ih ayetin d e, h er ay bir grup
duyarlı ve ilgili bayanla etk ileşim e girm enin an d ro p o zd a­
ki erk ek lerd e D H EA horm onu takviyesi k a d a r -h a tta belki
de daha fa z la - işe yarad ığı sonu cuna varm ak du ru m u nd a
kaldım .

152
OI}i;un Erkt.'k Beyni

H e r M a k s a d a U y g u n B İr Z a m a n

T om 'a gerçekleştirdiğim çalışm adan bahsettiğim d e D iane'le


kaliteli zam an geçirm enin kendisine horm on desteği alm ak
kadar yardım cı olabileceğini derhal anladı. "D ian e menopoz,
dönem indeyken bize açıkladığınız ve birlikte yapm am ız için
bizi cesaretlendirdiğiniz .şeyler çok işim ize yaradı. Ama aldığı
horm onlar da D iane'e yardım cı oldu. D ian e'le sizi tekrar çift
terapisi için görm eye başlasak ve ben de biraz testosteron
takviyesi alsam acaba nasıl o lu r?" Torn evliliğini ve cinsel
hayatını sağlam tutm ak istiyordu, bu yüzden d e işe yaraya­
cak h er şeyi yapm aya hevesliydi. Konuyla ilgili yapılan bir
araştırm a erkeklerin, ileri yaşlarda bile, evliliğin en büyük
faydasını cinsellik olarak gördüklerini onaylam aktadır. Böy-
lece, doktoruyla tüm risk ve faydaları üzerine konuştuktan
sonra Tonı daha o gün ilk iğnesini yaptırdı.
Bir sonraki ay Torn ve Diane ofisim e beraber geldiklerin­
de, Torn testosteron takviyesi tedavisinin kendisine yardım ı
olduğunu ancak "g ü v en ilirliğ inin " başka bir darbe daha
aldığını açıkladı. "I layatım ın sonuna kadar böyle olm ak iste­
m iyorum . Bu yüzden kardeşim in tavsiyesiyle doktorum dan
Viagra istedim " dedi.
D iane gülerek "T om 'u n cinsellikten m utluluk duym ası
fikri hoşum a gidiyor am a yeniden evin içinde beni şehvet
dolu bakışlarla kovalam asını istediğim den pek em in deği­
lim " dedi.
Tom kıkırdayarak "Tam am , seni evin içinde sadece hafta
sonları kovalarım . D iğer günlerde de yalnızca yatak odası
etrafında takip ed erim " dedi.
D iane'iıı m utlu olduğunu, T om 'u n da kendisine daha
güvenli hale geldiğini görebiliyordum . D iane'e Viagra gibi
ilaçların tuhaf da görünse el ele tutuşm a, sarılıp uzanma
ya da kucaklaşm a isteğini de arttırabileceğini söylediğim de
kulakları havaya dikildi. W isconsin Ü niversitesi'ndeki araş­
tırm acılar şaşırtıcı bir şekilde Viagra gibi ilaçların farelerin

153
Erkek Beyni

beyinlerindeki oksitosin salgılanım ını iiç kata kadar arttırabi­


leceğini keşfettiler. Belki de m eşhur mavi ilaç giinün birinde
yalnızca daha iyi ereksiyon olm ak için değil, duygusal sam i­
miyeti attırm ak için de kullanılabilir.
Bunun da ötesinde, Tom ve D iane'e de hatırlatm ış oldu­
ğum gibi, oksitosin seviyesi el ele tutuşarak, cilt ya da saçı
nazikçe okşayarak, karşılıklı m asaj yaparak ve göz göze bakı­
şarak da arttırılabilir. A raştırm acılar partnerlerin birbirlerine
sıcak şekilde dokunm alarının ilişkiden alınan tatm ini arttır­
dığını ve sağlık bakım ından erkeklerde kadınlara göre daha
büyük bir etki yarattığını tespit etm işlerdir. U tah'ta yapılan
bir "sıcak d oku n u ş" çalışm asında araştırm acılar bu durum un
kadınların da erkeklerin de oksitosin seviyelerini arttırdığını
ve stres kim yasallarını azalttığını, ancak yalnızca erkeklerde
faydalı bir tansiyon düşüşüne neden olduğunu keşfettiler.
Tom ve D iane'e aynı zam anda beşte bir kuralını uygula­
m alarını da tavsiye ettim ; yani her bir eleştirel yorum için b ir­
birlerine beş farklı iltifat etm eleri gerekiyordu. Bu çok ön em ­
liydi çünkü Di a ne her zam an Tom 'u n daha .sevecen olm asını
istem iş olsa da seneler geçtikçe kocasından daha fazla eleştiri
yapan biri haline geldiğini kabul ediyordu. D iane'e "E ğ er
T om 'un senin elini tutm asını, daha rom antik birisi olm asını
isliyorsan ona karşı iyi olm alısın. Ve iyi olm ak dem ek yaln ız­
ca seks yapm ak d em ek d eğild ir" dedim .
Diane gibi uzun süred ir evli olan kadınlar eşlerinin tüm
zaaf ve kusurlarını bilirler. Kadın beyni kendisini hayal kırık­
lığından korum ak için kötü senaryolar kurm aya eğilim lidir
ve ardından da üzerinde fazla düşünm eden suçu erkek bey­
nine atar. Sürekli eleştirinin beyne zararları vardır. Bir erkek
partneri tarafından eleştirild iğind e beyni savunm aya geçer.
RC Z'si erkeğe kendisinin eleştirildiği gibi olm adığını söyler
ve erkek her türlü tem astan kaçınm aya başlar. Bu durum aşa­
ğıya doğru bir spiral gibi uzar ve sonunun bir çıkm az sokak
olduğu kesindir. Ç iftin, iki tarafın da arzuladığı sevgi ve ilgi­

li 54
Olgun Erkek Beyni

den m ahrum kalm asına sebep olur. Beşte bir kuralının Tom
ve D iane'in beyinlerinde olum lu bir d eğişiklik yaratabilece­
ğini biliyordum . Ve neyse ki, bu vakada, beyinlerinin yaşlan
da işlerine yarayacaktı.
Biliıninsanlarına göre yaşı ilerlem iş insanlar kötü haber­
lerin ya da eleştirilerin kendilerini çok üzm esine genç insan­
lar kadar izin verm ezler. Y etm iş yaşındaki insanlarla yirmi
yedi yaşındaki insanların beyinleri arasında kötü duygularla
baş ediş bakım ından nasıl farklar olduğunu karşılaştıran bir
çalışm ada daha yaşlı olanların bu konuda daha başarılı oldu­
ğu ortaya çıkm ıştır. A raştırm acılar yaşlı yetişkinlerin duygu­
ları düzenlem e alanı olan PFC ile duygusal dürtüleri yöneten
alan olan am igdala arasında daha fazla bağlantı geliştirdikle­
rini tespit etm iştir. Böylelikle olgun beynin yalnızca olum suz
duyguları kontrol etm ekte değil, aynı zam anda bu duygulara
boş verm e konusunda da daha iyi olduğu sonucuna varm ış­
lardır. Tom ve D iane'e "G örü n en o ki daha yaşlı beyinler
affetm ek ve unutm ak konusunda daha iyi oluyorlar" dedim.
Tom hem en "B elki bilgelik gerçeklen de yaşla beraber geliyor"
diye espri yaptı.
Tom ve D iane'i bir sonraki görü şü m d e üç haftalık A vru­
pa tatillerinden daha yeni dönm üşlerdi. Tom bana başpar­
m ağını kaldırdı, D iane'in ise gözlerinde yıllardır görm em iş
olduğum bir pırıltı vardı. H ayatlarım ı! b ir sonraki aşam asına
doğru rahat bir şekilde ve beraberce ilerleyebildiklerini gör­
mek hoştu.

D e d e b e y n İ

A ndropozun ardından takip eden yıllar erkek beyni için


büyük bir dönüşüm ün yaşandığı yıllardır. Erkeğin beyin
d evrelerini çalıştıran yakıtın oksitosin ve östrojene olan
yakınlığı artarken vazopressin ve testosterondan uzaklaşm a
yaşanır. Bu yıllarda erkekler kariyerlerinin süratini kesm eye

155
Erkek Beyni

banlayarak kendilerini m eşgul edecek ve hayatın idinde ya


da en azından kenarlarında tutacak yeni ve ilgini; projeler
aram aya başlarlar. O lgu nluk dönem ine kadar birçok erkek,
ailenin getirdiği bağlılığın ve hatta sam im i ilişkilerin kendi­
leri için bir yük olduğunu hissedebilirler. A ncak Tom gibi
olan bazı erkekler, andropozdan sonra aile ve arkadaşları
daha çok önem seyecek zam an ve ruh halini bulabilirler. Tom
başarılı bir kız evlat yetiştirdiği için kendisini çok derinden
tatmin olm uş hissettiğini ve kendisinin de D iane'in de torun­
ları Tom m y ile zam an geçirm eye bayıldıklarını söylüyordu.
Torn'un birdenbire torununa çok düşkün bir dedeye
dönüşm esi D iane'i ve kızları A li'yi şaşırtm ış ama çok da
m em nun etm işti. Torn'un olgun beyni torununa, Ali yeti­
şirken hiçbir zam an gösterem ediği büyük bir sabır gösteri­
yordu. Torn'un baba beyni ile dede beyni arasında farklılık­
lar olm ası aslında herkese faydası dokunan bir durum du.
Torn'un kendisini bile şaşırtan şey olgun beyninin sevgi
devrelerinin küçük Tom m y tarafından gasp edilm iş olm a­
sıydı, hem de Ali doğduğu zam an yaşadıkları fetihten bile
daha yoğun şekilde. Torn'un haftasının en önem li gündem
maddesi, beş yaşındaki torununa beysbol m açında tezahü­
rat yapm ak olm uştu. Kısa bir süre sonra golf oynam ak bile
Tom m y ile zam an geçirm ek kadar eğlenceli gelm em eye baş­
layacaktı. Torununun söylediği ve yaptığı her şey Tom 'u çok
eğlendiriyordu. Ayrıca T om m y'nin gelişim indeki her büyük
ilerleyiş ve gündelik başarıları büyük bir gurur duym asına
neden oluyordu.
Akıl hocalarım dan biri olan G eorge V aillaııt, H arvard
Ü ııiversitesi'nden 1950 yılında mezun olm uş erkekler üze­
rinde yaptığı ve halen devanı etm ekte olan çalışm asında,
bu erkeklerin yıllar geçtikçe odaklarım kendilerine fayda
sağlayan etkinliklerden toplum a ve bir sonraki nesle fayda
sağlayacak etkinliklere kaydırdıklarını keşfetti. V aillant bu
aşam aya bireyleşm enin beşinci aşam ası ya da üretkenlik aşa­

156
Olgun F.rkfk Beyni

ması diyor. Tom gibi birçok erkek için bulunduğu toplum da


"b ilg e y a şlı" olma pozisyonu aynı zam anda dede rolünü ve
bir sonraki neslin başarısı ve hayatlarına olan yüksek bir ilgi­
yi de içerm ektedir.
Evrim ci antropologlar dedelerin türüm üzün hayatta kal­
m asında önem li bir rol oynadıklarını iddia ederler. Konuyla
ilgili yapılan araştırm alarda avcı-toplayıcı kültürlerde dede­
lerin tüketebileceklerinden daha fazla yiyecek üretip tedarik
ettikleri ve böylece gıdanın yaşlıdan gence olan akışına yar­
dım cı oldukları keşfedilm iştir. A rtık dedelerin bilgi ve akılla­
nılın -m o d ern gıda sayılabilecek olan, finansal birikim leriyle
b era b e r- m iras olarak çocu klan n a, torunlarına ve toplum a
geçtiği bir dünyada yaşıyoruz. (K ayn aklan n yaşlıdan gence
aktarılışınm m odern versiyonunu gösterm ek için tipik bir
örnek olarak Tom ve D iane'in T om m y'n in özel okul parasını
ödem eleri için Ali ve kocasına yardım etm elerini gösterebi­
liriz.) A ncak erkeklerin tümü dede rolünü alm aya bu kadar
da hevesli değildir. A raştırm acılar birçok erkeğin, ilk başta,
torunlarının sorum luluğunu sadece zorunluluk hissi ya da
kendi yetişkin çocuklanna olan sevgileri nedeniyle üzerleri­
ne aldığım keşfetm iştir. Başka bir araştırm a dedeler, yetişkin
çocu klar ve torunlar arasındaki ilişkinin ne kadar karm aşık
olabileceğini de vurgulam ıştır. Ö rneğin araştırm an lar ebe­
veynlerin bir kapı bekçisi görevi gördüklerini ve büytikan-
ne-büyükbaba ile torunlar arasındaki ilişkinin kalitesini ve
tem as sıklığını belirlediklerini tespit etm işlerdir. Böylelikle,
bir erkeğin torunlarıyla olan bağı, yetişkin çocuklarıyla olan
ilişkisine bağlıdır. Tom kızının Tom m y ile olan yakınlığını
kolaylaştırm asından son derece m utluydu.
Ç ocuklar en çok taklit ederek öğrendiklerinden, birçok
kültürde d edeler torunlarına m otor becerileri gayri resmi
olarak öğretm e işlevini de yerine getirirler. Tom ise torununa
yalnızca beysbol topunu nasıl fırlatıp tutacağını öğretm ekten
değil, nasıl para biriktireceğini öğretm ekten de zevk nlıyor-

157
Erkek Beyni

du, bu yüzden ona ilk kum barasını alm ıştı. Kendi iş ahla­
kını ve parasını biriktirip yatırım yapm a tavsiyesini göçm en
dedesinden nasıl aldığını hatırlıyordu ve bunu T om m y'ye
aktarm ak istiyordu. Torunu altıncı yaş gününe yaklaşırken
Tom kendisini ona hiç tahm in edem eyeceği kadar yakın
hissediyordu. “Eğer bana bundan on yıl önce hayatım ın en
önem li kısım larından birinin bir torun sahibi olm ak old uğu ­
nu söyleseydiniz buna asla inanm azd ım " diyordu.
Şim di ben ve kocam da yetişkin çocuklarım ız ve torun­
larım ızla hayatım ızın bu evresine girm iş olduğum uzdan
Tom 'un ne dem ek istediğini çok iyi anlıyorum . K endim i­
zi torunlarım ızla olabildiğince çok ilgilenm enin, Skype'ta
m uhabbet etm enin ve yüzlerini görebilm ek için yolculuk
etm enin heyecanı içind e buluveriyoruz. A ilem izin, ders
anlattığım ız öğrencilerin ve akıl verdiğim iz genç akad em is­
yenlerin hayatlarında bir farklılık yaratm ak için hiçbir zam an
duym adığım ız kadar büyü k bir heves duyuyoruz. Sam ve
ben çocuklarım ız evden ayrıldığında, eve geri d öndükle­
rinde, evlendiklerinde ve torun sahibi olduğum uzda d ost­
luğumuzu ve bağlılığım ızı h er seferinde yeniledik ve sonuç
olarak her zam an yeni bir denge bulduk. Elbette geleceğim izi
görem iyorum , ama önüm üzdeki yılların hem bana hem de en
iyi tanıdığım erkek beynine sahip olan Sam 'e um ut, m acera
ve tutku vaat ettiğini hissedebiliyorum .

158
cf
SON SÖZ
ER K EK B E Y N İN İN G E LE C E Ğ İ

Bu kitabı yazarken öğrend iklerim d en kad ınlar için tek bir


ders çıkarm am gerekseydi şunu söylerdim : Erkek beyninin
biyolojisini anlam ak erkek gerçekliğiyle daha iyi bir ilişki kurm a­
mıza yardım cı olur. Erkekler ve kad ınlar arasında olan anlaş­
m azlıkların çoğu doğuştan gelen farklılıklarım ızı kavram ayı
becerem ediğim iz için ortaya çıkan gerçekçi olm ayan b ek­
lentiler tarafından besleniyor. E rkekler için, erkek beyninin
eğilim lerine ve horm onlara verdiği fizyolojik tepkilere ışık
tutarak doğal dürtülerinizin ve düşünm e, hissetm e ya da
iletişim kurm a yöntem lerinizin tem elini açığa çıkaracağım ı
um duğum u söylem ek isterim , inancım od u r ki bu bilgiler
erkeklere sonunda anlaşılabildikleri hissini sağlayabilir.
Erkekler de dahil olm ak ü zere çoğu insan, erkek beyni­
nin başta gelen hedeflerinin cinsellik, statü ve güç olduğuna
inanır; tabii sıralam a kişiden kişiye göre değişebilir. Ve şu
da gerçekten d oğru d ur ki bu am açlara ulaşm a eğilim i erkek
beynini oluşturan devrelerin yapısal b ir özelliğidir. Ama
olay elbette bundan ibaret değildir. Erkek çocu klar daha en
baştan kız çocuklarından farklı şekild e öğrenm eye başlar
ve farklı şeylere ilgi duyarlar. H areket, kend ine güven ve
ilişip kakışm a beyinlerinin biyolojisinde vardır. Erkeklerin
libidoları tarafından yönetildikleri şeklin d e şakalar yaparız,
ama gerçekle erkekler testosteronlarının ve cinsel dürtüleri­
nin kölesi değildirler. C örm ü ş old uğu m uz gibi bir erkeğin
cinsel dürtüleri en az bir kadınm ki kad ar güçlü olan aşk

159
Erkek Ht'i/ni

ve bağlılık hislerine dönüşebilir. Acı duym ayan, duygusuz


erkek stereotipi ise baba beyninin ve olgun erkek beyninin
derin bağlarını ve besleyiciliğini ortaya koyan araştırm alarla
yalanlanm ıştır. Ayrıca erkekler hayatlarına kadınlara göre
daha az duygusal olarak başlam azlar. Bebekken erkekler
aslında kızlardan daha duygusaldırlar. Ama kısa süre sonra
sosyal baskılar, çocuk yetiştirm e yöntem leri ve biyoloji erk e­
ğin beyin devrelerini yeniden biçim lendirm eye başlar. Erkek
çocuklarına verilen duygularını ve yüz ifadelerini engellem e
öğretim i, testosteronun da etkileriyle beraber, yetişkinliğe
ulaştıklarında "b a şa rı" kazanır. Bu hem yetiştirilm enin hem
de biyolojinin bir sonucudur. Erkek beyninin başkalarının
duygularına olan tepkisi, kısa .sürede kendi yolunu bulur ve
üzüntüyü engellem ek için dizayn edilm iş olan derhal-soru-
n ıı-gid er tipinde çözüm lere yolu açar.
Kişisel olarak erkek beynini öğrenm enin, erkeklere ve
kadınlara, birbirlerine karşı daha fazla sam im iyet, şefkat ve
takdir hissi duym ak konusunda yardım cı olabileceğine ina­
nıyorum . Böylesi bir anlayış cinsiyetler arasında hakiki bir
denge yaratm ak için gerekli en önem li faktör olabilir. Bu kita­
bın bu anlayışı besleyeceğini ve okunduğu her yerde daha
insani ve m edeni toplum ların oluşm asına yardım cı olacağını
um uyorum .

160
c?

EK
ERKEK BEYNİ VE C İ N S E L YÖNELİM

Erkekler beyinleri farklı olduğu için mi eşcinsel olurlar? Bu


soruyu cevaplandırm ak için son yirm i yıld ır çeşitli araştır­
m alar yapılm aktadır. Bu araştırm aların bazılarında eşcinsel
olan ve olm ayan beyinlerde anatom ik ve işlevsel farklılıkla­
rın kanıtları bulunm uştur. Bazı diğer araştırm alar ise gen le­
rin toplum sal cinsiyet yönelim ini belirlem ede rolü olduğu­
nu saptam ıştır ki bu da beyinsel farklılıkların varlığını ima
eder.
Konu ile ilgili Dick Svvaab tarafından yönelilen erken
tarihli çalışm alard an birinde hipotalam usun, su p ıakiazm a-
- tik nükleııs (SCN ) denen bir parçasının eşcinsel erkeklerde
iki kat daha büyük olduğu keşfedilm iştir. Daha sonradan
bu farklılığın testosteronun gelişim halinde olan beyindeki
tepkim elerinin farklılığından kaynaklandığı tespit edilm iş­
tir. Başka araştırm acılar an lerior kom issürün -b ey n in iki
yarı küresini birbirine bağlayan sü per hızlı bir kablo dem e­
t i- eşcinsel erkeklerde eşcinsel olm ayan erkeklerdekine göre
daha büyük olduğunu keşfetm işlerdir. Aynı zam anda kadın­
larda da erkeklerden daha büyük olan bu yapı, bilişsel kabili­
yetler ve dil bakım ından cinsiyetler arasındaki farkın kaynağı
olarak görülür. Eşcinsel erkekler, tıpkı kadınlar gibi, eşcinsel
olm ayan erkeklerden daha gelişm iş sözel yeteneklere sahip
olduklarından, bu uygun bir açıklam a gibi görünm ektedir.
Y akın zam anda Ivanka Savic ve başka İsveçli araştırm a­
cılar eşcinsel olm ayan erkeklerde karakteristik bir özellik

161
Erkek Beyni

olan beynin iki yarıküresinin boyutlarının asim etrik olma


durum unun eşcinsel erkeklerd e gözlem lenm ediğini bildir­
mişlerdir. M R görüntülem eleri üzerine yapılan çalışm alarda,
eşcinsel erkek beyninin bu bakım dan kadın beynine daha
benzer olduğu ortaya çıkm ıştır. Tom ografiler üzerine çalışan
araştırm acılar ise eşcinsel erkek beyninin am igdakı bağlan­
tılarının eşcinsel olm ayan erkek beyninden ziyade eşcinsel
olm ayan kadın beyninin bağlantılarına benzediğini keşfet­
m işlerdir. bu çalışm alar eşcinsel olan ve olm ayan erkeklerin
cinsel çekim le doğrudan alakası olm ayan beyin bölgelerinde
farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor.
Savic aynı zam anda erkek terinde ortaya çıkan bir ferom o-
na eşcinsel erkek beyninin daha farklı bir şekilde tepki ver­
diğini bildirm ektedir. Ç alışm asında eşcinsel erkek beyninde
hipotalam usun erkek terinin kokusuyla uyarıldığını, eşcinsel
olm ayan erkek beyninde bu durum un yaşanm adığını tespit
etm iştir. Bu açıklam a, beynin hipotalam usunun feromona
tepki veren devrelerindeki bir farklılığın, eşcinsel erkeklerin,
erkeklerin ter bezlerinden salgılanan kokuyu çekici b u lm a­
sına neden olabileceğini ve bunun da cinsel yönelim lerinde
önem li bir rol oynadığını öne sürm üş oluyor. Başka çalışm a­
larda ise eşcinsel erkeklerin hiputalam uslarının yapısında
eşcinsel olm ayan erkeklerin ki ne göre anatom ik farklılıklar
tespit edilm iştir.
Ayrıca eşcinsel erkekler ile eşcinsel olm ayan erkekler
arasında belirli uzam sal kabiliyetler bakım ından da farklar
olduğuna dair kanıtlar vardır. Eşcinsel olm ayan erkeklerin
eşcinsel olm ayan kadınları navigasyon konusunda alt ettik­
leri tutarlı bir şekilde kanıtlanm ıştır. Son zam anlarda yapılan
araştırm alar eşcinsel erkeklerin bu alanlarda daha çok eşcin­
sel olm ayan kadınlarınkine yakın perform anslar gösterd ikle­
rini ortaya koym uştur.
Beyin tarayıcılar, eşcinsel ve eşcinsel olm ayan erkek
beyinlerin kadın ve erkek fotoğrafları gördüklerinde verdik­

162
lirkek Beyni ve Cinsel Yönelim

leri tepkileri ölçm ek için de kullanılm ıştır. Bir kadın yüzü


görm ek eşcinsel olm ayan erkeklerin talam ııs ve mediyal
prefrontal korteksleriıule kuvvetli bir tepkim eye neden olur­
ken eşcinsel erkeklerde böyle bir durum gözlenm em iştir.
Aksine, eşcinsel erkek beyni erkek yüzüne daha büyük tepki
vermiştir.
G enetik üzerine yapılan çalışm alar da eşcinsel erkekler ile
eşcinsel olm ayan erkekler arasındaki doğuştan gelen farklar
hakkında bazı kanıtlar sağlam ıştır. Yakın zam anda yapılan
bir çalışm ada L)r. N iklas Lângström yetişkin erkek ikizlerin
cinsel yönelim leri üzerinde çalışarak genlerin erkek eşcin­
selliği üzerindeki etkileri hakkında değerlendirm eler yap­
mıştır. Yaptığı incelem e sonucunda tüm genleri aynı olan
tek yum urta ikizlerinin aynı cinsel yönelim e sahip olm a ihti­
m alinin, genlerinin yalnızca yarısını paylaşan ayrı yum urta
ikizlerine göre daha fazla olduğunu tespit etm iştir. Bu kar­
şılaştırm aya dayanarak cinsel yönelim tercihinin yüzde otuz
beşinin genetik etkilere dayaııdırılabileceği ancak geri kalan
kısm ın henüz tanım lanam am ış etkenlere bağlı olduğu sonu­
cuna varm ıştır.
Şim diye kadar, cinsel yönelim i etkileyen hiçbir spesifik
gen tanım lanam am ıştır ve araştırm acılar birçok genetik ve
çevresel etkenin bileşik etkinliğinin cinsel yönelim i açıklam a­
ya dahil olacağına inanırlar. Ayrıca, insanlarda cinsel yöneli­
m e bağlı olarak beyin devreleri ve horm ona! etkiler üzerine
yapılan araştırm alar henüz başlangıç aşam asındadır. Yine
de, şu an elim izd e bulunan kanıtlar insan beynindeki bazı
farklılıkların yalnızca cinsiyete özgü davranışlarla değil, aynı
zam anda cinsel yönelim le de ilgisi olduğunu gösterm ekte­
dir.

163
NOTLAR

G İR İŞ : B İR E R K E Ğ İ E R K E K YA PA N N E D İR ?

23 Bir erkeği erkek yaptın nedir?: Belirli beyin bölgeleri ve işlevleri erkek
ve kadın beyinlerinde farklı şekild e yap ılan m ıştır ve en başarılı
erk ek ve kadın versiyonlarım oluştu rm ak için zam an içerisinde
evrim geçirm iştir. Ö rneğin, bize tehlikeyi fark ettiren beyin d ev­
releri (am igd ala) ile tehlikeyi hatırlam am ıza yardım eden beyin
devreleri (hipokam püs), duygusal hafıza bakım ından cinsiyetler
ve bireyler arasındaki farklılıkların kay nak lan d ır. Mamamı 2(X)5
tarihli çalışm asınd a, duygusal hafızanın ya da cinselliğe özgü
d avranışların oluşum u gibi d uygulara ilişkin etkinliklerde, am ig-
d alan ın tepki verm e süresin in cinsiyete göre değiştiğini tespit
etm iştir, ürkek ve kadın beyin d evrelerinin geçirdikleri evrim hak­
kında d aha lazla bilgi için bkz. Lindenfors (2007) ve D unbar (2(X)7);
Burada d en iy or ki "...sosy al m ekanizm alar ve bunları ilgilendiren
beyin devreleri bakım ından iki cinsiyet arasınd a m uazzam farklar
v ard ır. K adına özgü sosyalleşm e tarzı (daha katılım cıdır) en çok
neokortek sle bağlantılıdır, erkek sosyalleşm e tarzı ise (daha reka­
betçi ve m ücad elecidir) subkortikal ünitelerine (özellikle duygusal
tepkilerle ilişkili olanlarına) daha çok bağlıdırlar. Böylece farklı
beyin birim leri farklı tercihlerin oluşm asına ned en o lu rlar." Erkek
ve kadın beynindeki hücresel ve genetik farklılıklar üzerine daha
fazla bilgi için bkz. Keinius 2(X)K, A rııold 2lX)9b.
24 derhalsorun u-gıder diyen duygusal beyin: C o a te s 2009 tarihli çalış­
m a sın d a, testo stero nu n erkek beynini daha hızlı v izü o m o lo r tara­

165
Erkek Beyni

m a yap m ak, daha hızlı fiziksel reflek sler verm ek ve daha riskli
d av ran ışlard a b u lu n m ak için h azırlad ığın ı o rtaya koym u ştu r.
24 Erkek ve kinim beyinleri: Pen aloza 2009. Y azara g ö re "h ü cre n in c in ­
siy eti, vereceği tepkiyi b e lirle r." M alorni 2007 tarihli çalışm asınd a
e rk ek ve kad ın hü creleri arasın d a red ü k siyo n -o k sid asy on b ak ı­
m ın d an d ahi fark lar old u ğu n u o rtay a çıkarm ıştır.
24 Hormonların dalın sonraki dozajlarını: Seks hormonları, genler ve
bey inle ilgili daha fazla bilgi içi n bkz. A rn<»İd 2009c ve Neufang2009.
25 Kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıkları: Beyindeki cin siy ete bağlı
fark lılık lar ü zerin e araştırm alar için bkz. ü ecker 2008b , M cC arthy
2009, P roverb io 2009.
27 beyinlerimizi şekillendirmede ve yeniden şekillendirmede biiyiik bir
rol: !jun u belirtm ek ö n e m lid ir ki biyo lojik e ğ ilim le r zam an içeri­
sin d e d en ey im e bağlı olarak d eğ işebilirler ve v ar o lan eğ ilim ler
m ev cu t şartların getird iğ i talep lere göre hem erk ek lerd e hem
d e kad ınlard a etkilerin i y itireb ilir ve hatta ezilip geçilebilirler.
E rkek ler için d e k ad ın lar için d e yetiştirilm e, d en eyim ve ç e v ­
re D N A 'm ızd aki ep ig en etik d eğ işim ler aracılığ ıy la uzuıı süreli
biyo lojik ve d avranışsal etk ilere seb ep olabilir. D eğişen şartlara
karşılık o larak beyn in o rg an izasy on u n u n yen id en yap ılan m ası
üzerine erk en b ir çalışm a için bkz. M erzenich 1983. Beyin m im a­
risinin d en eyim aracılığ ıy la d eğişim i ü zerin e daha fazla bilgi
için bkz. K ozorov itskiy 2005. Ç ev resel d en eyim ve ep igen etik
e tk iler için bkz. M eaney 2005, M cC arthy 2009, M urray 2009.

1 E R K E K Ç O C U K BEYN İ

32 erkek beyninin biyolojik yapısıyla ilgili: C o ates 2009 tarihli çalışm a­


sınd a d o ğu m ö n cesi salg ılan an an d ojen in risk içeren d avran ışları,
hareketi ve fizik sel refleksleri d estekled iğini tespit etm iştir. E rkek
beyni üzerin e daha fazla bilgi için bkz. A m old 2009c. C lıu ra 2010,
VVu 2009, Ficld 2008 ve 1997, Baron-C oh en 2003 v e 200 9 , P faff
2002, H o ld en 2004, Em e 2007, B eck er 2008b ; ayrıca D e V ries 2008

166
Notlar

ve M cC arthy 2(K)c>o. İnsanlarda ve d iğ er m em elilerin çoğunda Y


kro m ozo m u ü zerin d e bulunan bir gen olan SK Y geni erilliğ e teka­
bül eder. Ç alınm alar g ö steriy o r ki SR Y geni nigro striyatal sistem in
d o p am in etkin liğ i sağlayan n öron larının biyo kim y asal ö zellik leri­
ne ve bu n ların kontrol ettiği özgü l m o to r d av ran ırlara doğrudan
etki etm ekted ir. İki da d em ek tir ki yalnızca erk ek genom unda
k o d lan m ış olan b ir gen, beyin ü zerin d e e rk eğ e özgü d oğru d an bir
etk iy e sah ip tir.
32 genlerinin tasarımı ve seks hormonları: A rnold 20(19a.
32 farklı genleri devreye soktukları ya da devre dışı bırakabildikleri: A rnold
2004, VVu 2<X)9.
32 Savaşma oyunları oynama: A ııyeu n g 2009b: " ...e lim iz d e k i veriler
ann e karnınd a an d ro jen c m aru z kalm an ın, erk ek çocu k ları ile kız
çocu k ların ın oyu n oyn am a d avranışlarım cin siyet bakım ınd an
fark lılaştırd ığın ı ilk defa b elg elem ek ted ir." E rkek ve kız çocu k la­
rının g en leri ve h orm onları hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. Wu
2009, B erenbaum 2008.
32 görünen o ki bunları büyiileyiri buldu: C o n n ellaıı 2000. Y enid oğ an-
iard aki cin siy ete özgü farklılıkları h ak kın d a d aha fazla bilgi için
bkz. Ashvvin 2009, Baron-C oh en 2009, A u y eu n g 2009, G ilm o re
2007.
33 itiş kakış gibi slereotip erkek davranışları: W ang P. 2009.
33 kızlardan daha farklı etkinliklerle ilgilendiğini: M accoby 1998, Byrd-
C raveıı 2007.
33 beyinde başlamaktadır: W u 2009, R einius 2008.
33 kınlılar mı daha zor yatıştırılabildiklerini: W ein b erg 1999.
33 Grare'in bebekken yaptığı gibi: Leeb 2004.
34 okadardafazlaknrşılıklıbaktşınuolmadaıı: L eeb 2004. A n n ey led u y gu sal
ilişki ku rm a ve bağlanm a hakkın da d aha fazla bilgi için bkz. Y oung
21X18, B aro n -C o h en 2003, C arter 1998, N ich oo is 1996, Bovvlby 1980.
34 daha en baştan: C on nellaıı 201X). C in siy e tle r arası fark lar hakkında
d aha fazla bilgi için bkz. I lam pson 2008 ve Q uinn 2(Xt8.
34 kızlara göre çok daha sık olarak: Y aklaşık altı aylık o ld u klarınd a,
erk ek çocukları kız çocu k larına göre daha fazla bakışm a-bitirici

167
Erkek Bt’i/ın

olu rlar. İsted ik lerinin g ö zlerin e takılan başka b ir şey e bakm ak


mı ya da yü ze bak m am ak mı oldu ğu tam olarak b ilin m em ek ­
tedir. Konu h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. B yrd -C raven
2007, K nick m ey er 2006, B ayliss 2005, llitte lm a n 1979. O tizm ve
erk ek beyni hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. B aron-C oh en .
Bu son u n cu ya g ö re d oğum ön cesi yü k sek sev iy ed e testo stero na
m aruz kalm ak bazı o tistik özelliklerin ortaya çıkm asın a ned en
o lab ilir, d olay ısıy la horm onal etk en ler otizm e seb ep verebilir.
Ashvvin 2006 tarihli çalışm asın d a, halen bilinm eyen n ed enlerd en
d olayı. A sp erger S end ro m u ve otizm in erk ek lerd e kızlara gö re 4
ila 10 kat daha fazla gö rü ld ü ğü n ü b elirtiyor. O tizm v e A sp erger
S end rom u (A S) sosy al yetersizlik, anorm al yü z ifadeleri ve am ig-
d aiam ıı fonk siyon bozuklu ğu olarak tanım lan an g en etik sin ir
sistem i gelişim i ak sak lık larıd ır v e erk ek lerd e daha yay gın d ırlar.
34 uçaklar ya ıhı diğer hareket eden nesneler: M oore 2008. E rkek ve kız
beyin devreleri bakım ınd an hareket ed en n esn eler ve harek et
h akkın d a gen el b ir b ak ış için bkz. I lam pson 2008, Field 2008.
34 rahme düşüşünden m'kiz hafta sonra: H areketi ilg ilend iren beyin
devreleri hakkında cin siyet bakım ınd an fark lılıkların gelişim i için
bkz. Field 2008.
34 eril davranışları kontrol eden beyin devreleri: Eril beyin d ev relerin in
o lu şu m u üzerin e y azılm ış in celem eler için bkz. VVu 2009, C a g n id -
ze 2009, B ecker 2008b, Em e 2007, Breedlove 1983, A rch er 2006.
N ot: E rkek sileşm en in başarılam am asıııa psod o h erm afro d itizm
denir. E rk ek lerd e h areketi arttıran v azopressin hak kın d a bilgi için
bkz. T su n em atsu 2008.
34 bazılarını da kurutup öldürmeye başladı: D evrelerin ölü m e ya ila
gelişm esin e seb ep olan h o rm on lar hakkında daha fazla bilgi için
bkz. W u 21X19, K im ura 2008. Beyin gelişim i ve cin siyet farklılığı
h ak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. P en aloza 20 09, S w aab 1985 ve
21X19, Ehrlich 2006, Z u loaga 2008.
35 Dııvıd'ın beyni ve bedenini dişilikten arındırdılar: W ang P. 2009.
W ang ve m eslek taşları erk ek lerd e gözlem len en M lS ’e bağlı h are­
ketlilik ve keşfedici d avranışın tem ellerinin ann e karn ın d ayk en

168
Notlar

beyin d ev relerin e atıld ığ ını ortaya ko y d u lar. W ang I’. 2005 tarihli
çalışm asın d a, M ülleriynn inhibe edici fak tö rü n ü n ceninin testis-
leri taralın d an salg ılan d ığ ın ı v e erkek bed en in d e kad ın ürem e
o rg an ların ın gelişim ini ö n lem ek için M ü lieryan kan alların ö lü ­
m ü n e se b e p old u ğu n u belirtti. N ot: M İS horm on u n a "M ü lleriy aıı
in h ib e edici fa k tö rü " d e denir.
35 dişi ümıtr organlarım t/ok etti: Erkek beyninin norm al gelişim inde iki
farklı sü reç söz konusudur: erkeksileşm e ve dişilikten arınm a. İhı
süreçler beynin cinsiyete özgü olarak farklılaşm asının kritik periyot­
larında gerçekleşirler. Erkeksileşm e yetişkinlikte eril cinsel davra­
nışların ifadesine olanak tanır ve dişilikten arınm a yetişkinlikte dişi
cinsel davranışların ifadesini bastırır ya da ortadan kaldırır. Ceninin
beyninin içinde testosteronun büyük kısmı arom ataz enzim iyle
östrojene çevrilir, ironiktir ki, bunun ardından erkek beyninin erkek-
sileşm esiııe ve dişilikten arınm asına yardım cı olan horm on, M IS'le
birlikte hareket ederek çalışan östm jendir. C insiyet ve beyin hakkın­
da daha fazla bilgi için bkz. Wu 2009, W ang P. 2009, Becker 2(X)Hb.
35 uzamsal kabiliyet ne itişip kakışma : W ang P. 2009 tarihli çalışm asınd a
M IS'ton yok su n farelerin spinal m otor nö ron ların ın ve keşfedici
o y u n d avran ışların d a d işileşm e g ö rü ld ü ğ ü n ü keşfetm iştir. Bu
seb ep le testosteronla b erab er çalışan M İS h o rm o n u n u n sin ir sis­
tem i ve beyind eki cin siyete ö zgü d av ran ış eğilim lerin i d aha h are­
ketli, takip edici, itiş kakişçı ve keşfedici b ir tarafa yön len d iren bir
reg ü latör o ldu ğu hipotezi ortaya konm uştur.
35 erkeksi tip keşfedici davranışlar geliştirmediğini: K onu ü zerin e daha
fazla bilgi için bkz. W ang P. 2009.
35 testosteron t/a da MIS'ııı bu etkileri: E y n n -T h o m p so n 2003. M İS
dişi cen in d e m evcut değildir v e d işilerd e an cak d o ğu m d an sonra
o rtaya çıkar. Ç o cu k lu k d ö n em in d e k ız çocu k ların d a görülm eyen
fakat erk ek çocu k ların d a bu lu nan sald ırg an lık ve testosteron ara­
sın d aki bağlantı hakkında bir in celem e için bkz. B ecker 200Kb,
E m e 2009, A rcher 2006.
35 oğlanını erkeksiliğini lunttnnı/a: D iam ond 2006 tarihli çalışm asınd a,
erkek çocu ğ u n erk ek silik hissinin h enü z h ay atının başlarınday-

169
Erkek Beyni

kon «ianesinin erilliğini tak d ir v e o n ay ı, ilgili ya ila ilgisiz babanın


rolü ve eb ev ey n se! ilişkin in d oğası gibi faktörlerle şek illen d iğ in i
ortaya koym u ştu r.
36 yetişkin bir erkeğinki kadar testosterona: Y etişkin cinsel d avranışın
çocu k ve cen in d e g elişim i h akkın d a daha fazla bilgi için bk/.. Wu
2(109, W udy 1999, W righ t 2008.
36 keşfedir i davranışlarını ve itiş kakışı: W ang I’. 2009 tarihli çalışm asın ­
da bir yaşınd an b ü yük erk ek çocu k ların ın çok d üşük testosteron
sev iyelerin e sa h ip o ld u ğ u n u , an cak erg en liğin başlan gıcına kad ar
y ü ksek M İS sev iyelerin i korud ukların ı ortaya koydıı.
36 annesinin kızgın ya da korkmuş olduğunu: l’eltola 2009 tarihli çalış­
m asında beş ila yedi ay arasın d a yüz. ifad elerin e karşı h assasiy e ­
tin geliştiğini belirtir. 13u d urum d uygusal an lam ı olan uyarıcıları
işlem ed e ku llan ılan beyin m ek an izm aların ın işlevsel gelişim ini
y an sıtabilir. (Iro ssm a n 2007 tarihli çalışm asınd a yedi aylık b ebek­
lerin d u y gu sal bilgileri o rtak pay d alarına göre b irleştirip y ü z ve
sese yan sıyan gen el d u y g u la n anlayab ild iklerin i ortaya koydu,
bey n in kelim eleri, yiiz.leri ve d u y gu ları işleyişi hak kın d a daha
fazla bilgi için bkz. S ch ach t 2009. N esnelere ve y etişk in lerin d u y ­
gu sal ifad elerin e d ik k atle bakan ço cu k lar hak kın d a daha fazla
bilgi için bkz. H oehl 2007.
36 bunları kolaylıkla görmezden gelebilir: Kösen 1992. 13u araştırm ad a
o n iki ayd an itib aren ann elerin korku sin yallerin in arttığı ve daha
y oğ u n o ld u ğu , an cak erk ek çocu k ların ın bunları daha fazla g ö z
ardı ettiği o rtaya çık m ıştır. K onu h akkım la gen el b ir b akış için
bkz. M accom by 199.3, M u m m e 1996, lîeck er 2008b.
36 Kızlar işin ise tersi söz konusudur: A ra ştırm a cıla r b ir y aşın d an
itib aren k ız ço cu k la rın ın e rk e k çocu k ların a g ö re a n n e le rin e s o s ­
yal o la ra k daha fazla y ö n elm iş o ld u ğ u n u o rtay a çık a rd ıla r; bkz.
W asserm an 1985, M a cco b y 1998, b y rd -C rav en 2007. Ja c k lin 'in
1983 ve G u n n a r'ın 1984 tarih li çalışm aların a g ö re k ız ço cu k ları
e rk ek ço cu k la rın a g ö re d a h a ih tiy atlıd ırlar. Z n h n -W axier 1992
tarihli ç a lışm a sın d a e rk e k b eb ek lerin b aşka b ir b e b e ğ in a ğ la ­
m asını d u y d u k la rın d a k ız b e b e k le re g ö re d ah a a z a ğ la d ık la rın ı

170
Notlar

k e şfe tti. O n ki a y ıla n y irm i ay a k a d a r e rk e k le r in cin m iş başka


b irisin in s ık ın tısın ı fark e tm e k ve b u n u n h a k k ın d a e n d işelen m ek
ko n u su n d a d a h a ilg isizd irle r. K onu h ak k ın d a g en el b ir b akış
için bkz. B y rd -C rav en 200 7 , L ep p an en 200 1 . (Ç alışm alar g ö ste ­
riy o r ki, y aşları ile rle m e y e b a şla d ığ ın d a b ile, s ö z e d ö k ü lm ey en
d u y g u sal iletişim açısın d an e rk e k v e k ız ço c u k la r için önem li ve
d ik k at e tm e y e d eğ e r b u lu n an şe y le r fa rk lılığ ın ı ko ru yo r. C in si­
yet fark ını g ö zeten b ey in a ra ştırm a la rı h ak k ın d a g en el b ir bilgi
için bkz. B eck e r 200Kb.
36 lessica'nın yüzündeki uyan: A nnelerini d ah a fazla görm ezd en gelen
e rk ek çocu k ları için bkz. R oscn 1992, M acob by 1998.
37 bulundukları odadaki: R u şen 'in 1992 tarihli "B e b e k le rin sosyal g ö n ­
d erm eleri üzerin e d en eysel b ir so ru ştu rm a: A nnelerin m esajları
v e cin siy e tler arası fark lılık lar" çalışm ası. B eyin ve d av ran ışlar­
d aki cin siy e tler arası farklılık hak kın d a bkz. M accoby 1998, Byrd-
C rav eıı 2007, Lime 2007, B eck er 2(X)8b.
37 cezalandırdım riski: C iald ini 1998a.
37 oğullarını kızlarımı göre: M accoby 1998.
37 risk aldığını ve kuralları çiğnediğini: M accoby 1998. O y u n tarzında
cin siy etler arası farklar hakkın da daha fazla bilgi için bkz. M inlon
1971, Berenbnum 2008.
38 ben de dıdıil olmak iizere birçok annenin yüziinii buruşturması: Bir
an n en in o ğlu n u n genitnl o rg a n la n n a olan tepkisi, d iğ er m em e­
lilerd e d ahi, gen el olarak bilin en d en d aha büyük etkilere seb ep
olab ilir. VVallen 2009 tarihli çalışm asın d a, p rim atlard a annelerin
o ğ u lların a karşı d aha ilgili o lm aların ın ned en in in ann en in kendi
ürünü o lan çocu ğ u n u n penisin e verd iğ i tepkid en kay n ak lan d ı­
ğım ortaya koym u ştu r.
39 pem be yibi "kız renkleri": Feiring 1987 ve Fagot 1985. Kız ve erkek
çocu k ların o y u n cak tan hak kın d a g en el bir bilgi için bkz. Pasteros-
ki 2005 ve H assetl 2008.
40 yıkacağını ve yeni heyecanlar peşinde koşacağını: M accoby 1998. Beyin
v e erk ek çocuğun p eşin d e ko ştu ğ u h e y ecan lar h ak kın d a d aha faz­
la bilgi için bkz. I’asterski 200 5 ,1 lassett 2008.

171
Erkek Beyni

41) işbirliği kurulun oyunlara daha ilgilidirler. B erenbaum 2008. M cC lu-


re 2000 tarihli çalınm asında anaokulu çağ ın ın sonu ve ilkokul
çağının b aşların d a kızların k ü çü k sam im i g ru p la r içind e oyu n
o yn am aya y ön eld iğ in i, e rk ek lerin se gen eld e büyük, h iy erarşik bir
düzeni olan gru p lar içerisin d e rekabete dayalı oyu n ları tercih etti­
ği ortaya ko n m u ştu r. Ç o cu k ların cin siyet kültürleri ü zerin e genel
bir bakış için bkz. S lıeld on 1996, M accoby 1998. t.'harlesvvorth
1987 tarihli çalışm asın d a kızların gen ellik le isted ikleri o yu n cağa
u laşm ak için, erk ek ler gibi fiziksel olarak itişm ek y erin e, sözel
olarak pazarlık yap tıklarını o rtaya koym u ştu r.
40 kız ı ocuklarda ise bu oranın yalnızca yüzde 35: l.evet 1976.
40 oyuncak silahlar olarak kullanmak ıfin: M accoby 1998.
41 bezelyeleri mermi olarak değerlendirdiler: S h eld on 1996, M accoby
1998.
41 ona kız demek olduğunu: B laise 2005 tarihli çalışm asın d a anaokulu
ve ilkokulu n ilk yılların d aki sın ıflard a " k ız " olarak ad d ed ilm en in
e rk ek çocu k lar tarafın d an en utan d ırıcı, lekeleyici ve aşağılayıcı
hakaret olarak kabul ed ild iğin i tespit etm iştir.
41 kızların oyun ve oyuncaklarından hoşlanan: Ivirirıg 1987 tarihli ç a lış­
m asınd a erk ek çocu k ların kızların oyu n ve o y u n cak ların d an h o ş­
lanan d iğ er erk ek çocu k ları d ışlad ıklarını o rtaya çıkarm ıştır.
41 ve dolayısıyla sakınılması gerektiğini: l’e irin g 1987 tarihli çalışm a­
sınd a, karşı cinsi d ışlayan o y u n lar oyn am a d önem i başlam ad an
ö n ce bile, 24 ila 36 a y lık çocu k ların olu ştu rd u ğ u gru p lar arasınd a
y ap ılan birçok a raştırm ad a, erk ek çocukların kendi cin siyetlerin e
ait o yu n cak ve etkin lik leri tesp it etm ek te kızlard an d aha başarılı
o ldu klarını aktarır. Ç o cu k ların kendi ken d ilerin e d ayattıkları bu
cinsiyet ayrım cılığı hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. l’asterski
2005, M accoby 1998.
42 bebek ve. tekerlekli araş: lia s s e tt 2008.
42 oyuncakları diğer kızlara göre daha çok: Serv in 2003,
42 oyunlarında luiyilk kas gruplarım çulıştırmuyı: lia s se tt 2008. E aton
1986 tarihli çalışm asın d a, e rk ek çocu k ların o y u n cak ların ın b ü yük
kas gru p ların ı çalıştırm ayı tercih ed işlerini yan sıttığ ını ve y ap tık-

172
Notlar

lan sp o rların da kaba m otor d avran ış ve ken dileri ile nesneleri


hareket ettirm e tercih lerine ayn a tuttu ğu nu, bu tercih lerin b eb ek ­
liklerind en itibaren g elişm ey e başlad ığın ı söy lü y o r. C insiyete
ö zgü o yu n o y n ay ış hakkın da g en el bir b ak ış için bkz. Berenbaum
2008.
42 araba ya da uçak kazası gibi: lijim a 2001 tarihli çalışm asın d a erk ek ve
k ız çocu k ların yap tıkları resim lerin belirg in cin siy et farklılıkları
gö sterd iğ in i ortaya ko ym u ştu r. Y ap ılan çalışm ad a kız çocuklar,
ö zellik le kızlar ve kad ın lar o lm ak üzere, insan şekilleri ve çiçek
ile kelebek çizm e eğilim in d ey d iler. K u lland ıkları renkler kırınızı,
portakal rengi, sarı gibi p arlak ren k lerd i, resm ed ilen ier yerde yan
yana d izilm iş hald e bu lu nu y orlard ı ve resim ler hu zu rlu olm a e ğ i­
lim in d ey d iler. ürkek çocu k lar ise ku şbak ışı çizim le r ve m avi gibi
karan lık ve soğ u k renklerle daha teknik nesneler, silahlar, dövüş,
arab a, tren ve uçak gibi ulaşım araçları resm etm eyi tercih ettiler.
Ç o cu k ların cinsiyetti sanatı hak kın d a bkz. T ru m aıı 1999.
43 toplumsal mertebeyi belirlemek: A rch er 2006.
43 içindeki mizahı görmeyi her zaman başarantadıysa da: D iPietro 1981.
44 benlik-duygusunu oluşturup bozabilir: E aton 1986.
44 dopamin salgılanılın sebebiyle: U ecker'ın 2008b referansıyla ku llan ­
d ığ ım ız çalışm asın a g ö re d op am in in (D A ) beynin artan m ezoliın-
bik pro jek siyo n ların d ak i d ü zen len işin d e g ö rü len cin siy etler arası
fark lılık, g ü d ü len m e b ak ım ın d an cin siy e tler arasınd aki farkların
sebebi olab ilir ve son u ç olarak erkek ço cu k lar ve k ız çocu k lar ya
da e rk ek le r ve k ad ınlar arasınd aki gü d ü len m iş h areketlerin fark­
lılığ ın ın seb eb i olabilir.
45 çocuklar cinsiyet ayrılığını kendi kendilerine benimserler: M accoby
1998.
45 birbirleriyle dalga geçip kavga ediyorlar, kızlar ise bunları yapmıyor:
M accoby 1998. G ü d ü lenm ed eki cin siyet fark lılıkları için ayrıca
bkz. E m e 2007, Elanders 2009, B ecker 2008a.
45 tabii eğer bir yer bulabildilerse: G ran t 1985.
46 kızlar böyle bir tepki göstermediler: Feirin g 1987.
46 fiziksel ve sosyal nüfuz edinme: E m e 2007, B ecker 2008b.

173
Erkek Beyni

46 "iyi becerilınesi gereken en önemli şey" iıv. B oulton 1996.


46 nltt aylık çalışına siiresi boyunca: üd eim an 1973, VVeisfeld 1987.
47 seviyelerinin diğer çocuklara göre ıhılın yiikseL VVeisfeld 1987.
47 on beş yaşımı geldiğinde hiyerarşide btılttııtıcıığı yer. VVeisfeld 1987.
47 erkek çurukların farklı şekilde öğrendikleri: ürkek çocu k ların k e n d i­
lerinden gü çlü akran larıyla ittifak kurm a tercihleri ve k ız ço cu k ­
ların çatışm ası/ ark ad aşlıklara olan ihtiyacı h ak kın d a daha fazla
bilgi için bkz. Ben encon 2003, 2009.
48 Wii en sevdikleri oyuncak olmuştu: I loeft 2008 tarihli çalışm asın d a,
bu cin siyet fark lılıkların ın erk ek lerin v id eo oyu nlarını niçin d aha
çekici b u ld uğunu ve bu n lara bağım lı olm a ihtim allerin in ned en
daha y ü k sek o ld u ğu n u açıklam ay a yardım cı o lab ileceğ in i o rtaya
koydu. B ilgisayar oyu nu o yn am a ve uzam sal yeten ek leri g e liştir­
m e h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. D e 1.isi 2002, l-eng 2007,
t .in n 2(105, O lso n 2007, l leil 2008 ve VVolbers 2006.
48 beynindeki dopamin üretimine ilişkin bölgeleri: H oeft 20(18 tarihli
çalışm asınd a erk ek lerin m ezo k ortik olim bik sistem lerin in , yani
beynin d op am in b ö lgelerin in , kad ınlara gö re daha hareketli o ld u ­
ğu nu ortaya ko y d u . Bu d uru m öd ül beklentisi, ö d ü lü n değerini
ö ğren m e ve b ilg isayar oyu n ları oyn arken k i b ilişsel d u ru m b a k ı­
m ından cin siy etler arasınd aki fark lılıkların soru m lu su olabilir,
ürkek beyni ve d opam in hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. kav ­
ram ış 2006 ve B ecker 2008b.
48 hareket etmese bile: (drafton 1997.
48 kendisinin zıplaması için gerekli olan kasları: O rzh ek h o v sk ay a 200.5
tarihli çalışm asınd a erk ek lerin beynin m otor b ö lgelerin d e daha
fazla nöron ak tiv itesin e sah ip o ld u klarını keşfetti. "A n n e lütfen
biraz, d aha b ilg isay ar o y n am am a izin v er" yakarışları h akkın d a
d aha fazla bilgi için bkz. C h ern ey 2008.
48 kızlara göre daha fazladır: H areket biyolojisi bakım ınd an cin siy etler
arası fark lılıklar h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. b'ield 2008.
48 ve kendilerini ifade etm ek için: ü h rlich 2006 tarih li ça lış m a s ın d a
e rk ek ç o c u k la rın h a re k e t h a k k ın d a k u n u şm a sa la r b ile s ık lık ­
la h a rek e t je s tle ri y a p tık la rın ı k e ş fe tti; bu je stle rin (k o n u şm a

174
Notlar

o lm a d a n ) u zam sal d ö n ü şü m k o n u la rın d a b aşarılı p e rfo rm a n s


g ö s te rm e y le alak alı o ld u ğ u n u o rta y a k o y d u . Y a p ıla n d e n e y ­
d e e rk ek ço c u k la r s ö z e l o la ra k ifad e e d e m e d ik le ri b ir uzam sal
d ö n ü şü m id rak im e lle rin i ve b e d e n le rin i k u lla n a ra k a k ta rd ı­
lar. b ilg is a y a r o y u n la rı o y n a y a ra k g ö rse i-u z a m s a l b ece rile rin i
e rk ek ç o c u k la r k a d a r g e liştire n k ız ç o c u k la r h a k k ın d a bilg i için
bkz. F eııg 2007. 1'Vııg, b ilg isa y a rd a ak siy o n o y u n u o y n a m a n ın
c in siy e tle r arası u zam sal d ik k a t fark ın ı n e re d e y s e tam am en
o rta d a n k a ld ıra b ile c e ğ in i, d o la y ısıy la zih in se l ro tasy o n b e ce ­
risi b a k ım ın d a n c in siy e tle r arası e şits iz liğ i d ü şü re b ile c e ğ in i
o rtay a k o y m u ştu r. H arek et v e b eyin b a k ım ın d a n c in siy e tle r
arası fa rk la r için b kz. Field 200 8 , H a m p so ıı 200 8 , S p e ııce 2009
ve b e ck e r 2009.
49 SUnıiikliiböcek kelimesinin manası: b ed en selleşm iş biliş hakkında
d ah a fazla bilgi içiıı bkz. S iak alu k 2008, T h o m as 2009 ve D eCaro
2009. Dilin nörobilişselliği bakım ın d an cin siy e tler arası fark lılık­
lar h ak k ın d a daha fazla bilgi için bkz. U llm an 2008.
49 ıtztımsal ınunipiilusyonda ananlaj: K eller 2009 tarihli çalışm asınd a
beyn in sağ yarım kü resin d e m atem atik sel bilişle ilgili alanların
işlevsel ve yap ısal d ü zen len işin d e cin siy etler arası fark lar o ld u ­
ğu na d air kan ıtlar bulm uştu r. S p eııce 2009 tarihli çalışm asınd a
kad ın ların birinci şah ıs n işancı o ld u k ları b ilg isay ar oyu nları
oy n ay arak erk ek lerin uzam sal b ecerilerin e y etişeb ild ikleriııi o rta­
ya kov m u ştu r.
49 bir nesneyi zihinlerinde: H alın 2009. Z ihinsel rotasyonla ilgili daha
fazla bilgi için ayrıca bkz. K oscik 2009, H am p son 2008, H ugdahl
2006 ve C lem eııts-Step lıeııs 2009.
49 kızlar ne erkekler arasındaki en büyük bilişsel farklardan biri: bilim
insanları zihinsel rotasyon aktiv iteleri esn asın d a beyinsel akti-
vasyon m o d ellerin d e cin siy etler arası ciddi b ir fark o ldu ğu ve
zih in sel rotasyon m eselelerini çözm ek için iki cin siyetin farklı
strate jile r ku lland ığ ı k on u su nd a hem fikird irler, bu d uru m iki
cin siyetin gösterd iği p erform ans ben zer o lsa da d eğ işm ez. A çık ­
tır ki erk ek ler de k ad ın lar da erk ek si ya da d işi tip d avranışlard a

175
Erkek Beyni

b u lu n ab iliy orlar an cak beyinleri bunu yap arken farklı stratejiler


kullanıyor. G ö rsel-u zam sal b eceriler ve d ille ilgili o larak b ey in d e­
ki yap ısal fark lılık lar h ak kın d a bilgi için bkz. H aııggi 2009, Sh ay-
w itz 1995, Jo rd a n 2002, I’iefke 2005, N eııh au s 2(H)9 ve lla n ıp so n
2008.
49 nesnenin üç boyutluluğunu kavrama-. K ızlar çok köşeli şek illerin
zihinsel rotasyonu nu analitik b ir şek ild e ve parça parça yap arken
erk ek lerin bütü nlü k lü bir zihinsel rotasyon m odeli k u lla n d ık la rı­
nın ortaya çık m asın d an ö tü rü , bilim insanları cin siyetin etk ileri­
nin stratejid e b ir fark lılaşm a yan sıttığına inanırlar. T esto stero n ve
zihinsel rotasyon h ak k ın d a bilgi için bkz. Yu 2009, l leil 2008 ve
1 looven 2004.
50 açıklamalarında hiçbir kelim e kullanmama: I l ı rl ieli 2006 tarihli ç a lış­
m asınd a, konuyla ilgili h içb ir eğitim olm aksızın , erk ek çocukların
ken d ilerin e verilen sek iz soru n u n sek izinin d e cevabın a jestler ve
h arek etler ile ulaştığını, kızların ise se k iz soru d an h içb irin e jest
ya da harek et k u llan arak cev ap verm ed iklerin i tespit etti. "Je s t-
eğ itim i" ard ınd an k ızlar daha iyi son u çlara u laştılar, beden sel
hareket ve m atem atik eğitim i hak kın d a d aha fazla bilgi için bkz.
G o ld in -M ead o w 21K19. H areket ve m atem atik arasınd aki ilişki
h akkın d a bkz. B road ers 2007, T erleck i 2008, T h om as 2009, Lorey
2009, T h ak k ar 2009 ve M uzert 200.9.
50 hiçbir müdahale Olmadığı sürece, bu devreleri farklı kullanırlar: G ör-
sel-u zam sal idrak ve ö ğ ren m e bakım ınd a cin siy etler arası fark lar
hakkında d aha fazJa bilgi için bkz. 1 Ianıpson 2008. Z ihinsel ro ta s­
yon için ku llanılan beyin d ev releri bakım ınd an cin siy etler arası
fark lar h akkın d a y ap ılm ış başka ç alışm alar için bkz. N utlall 2005,
C asey 2001, Jord an 2002, P eters 2006, Q u asier-P o h l 2002 ve Par-
son s 2004.
50 küçük miktarlarda androstenedion denen ferom on: 1 iu m m el 2005.
E rgenlik d ön em in d e y aşanan bedensel d eğ işim lerd en ö n ce b aşla­
yan çarpıcı h o rm onal d eğ işim ler h ak kın d a bkz. I.arşen 2(X)3.

176
Notlnr

2 E R G E N E R K E K B EY N İ

54 ergenlik öncesi fayın- yıire belirgin şekilde farklı: Y u rgelu n-T od d 2007
tarihli çalışm asın d a g en çlerd e erg en lik d önem i boyu nca d uygusal
ve bilişsel d eğ işim ler oldu ğun u ortaya koydu . D ikkat, öd ül hissi,
d u y g u lan ayırt ed eb ilm e, dürtü leri en g ellem e ve hed efe yönelik
d avran ış ile ilgili beyin b ölgeleri, erg en lik d ö n em i boyu nca ve
y etişk in lik d ö n em in in başlarınd a m im ari b ir yen id en y ap ılan m a­
ya maru/. kalıyor.
54 ufacık aııdrnjen Şalteri: Svvaab 2009 tarihli çalışm asın d a erk ek b ey­
ninin belirli bö lgelerin in yeni d oğand a kad ınlara göre testosteron
için daha fazla alıcı sin ire, d iğ er bir d eyişle, and rojen alıcılarım ı
(A R) sah ip old u ğu n u , ancak bu bölgelerin en verim li e tk in lik leri­
ne b aşlam ak için erg en liktek i testosteron üretim ini beklediklerini
ortaya koydu . K auffm an 2010 tarihli çalışm asın d a erk ek lerd e ve
d işilerd e erg en liğ in başlan gıcının farklı şek ild e d cııetin ılen d iğ in i
ortaya çıkard ı. E rgenlikte testosteron sev iyesi a rta r ve bu sev iy e ­
ler d u y gu sal ilişkiye o ldu ğu k ad ar sald ırg an lığ a olan eğilim i de
attırır. E rk e k le r bakm aları gerek en çocukları o lana ya da yaşlılık­
larına g e le n e k ad ar testosteron sev iyeleri d ü şm ez. T esto stero n ve
erk ek beyni h akkın d a d aha fazla bilgi için bkz. M atsudn 2(X)8, Wu
2009, S ato 2008, N eufang 2009, B ecker 2008b, C iofi 2007, Zuloaga
2008, Slıah 2004, S ch u lz 2006 ve 2009.
55 kendi yaşındaki diğer birçok çonık: C h ristako u 2009'd a bilişsel kon ­
trol çalışm aları esn asın d a ergen d işilerd e prefroııtal kortekste
(l ’FC ), erk ek lerd e ise parietal lobda yaşa bağlı bir iyileşm enin
etkin leştiğin i ortaya kovm u ştu r. Perin 2009, G ied d ise 1996 ve
2006 tarihli çalışm aların d a erg en lik çağınd aki beyin gelişim inin
k ızlar ve e rk ek lerd e farklı old u ğu n u , kızlard a bu gelişim in d oru ­
ğuna erk ek lerd en bir ila iki yıl ö n ce çıkıld ığ ım belirtm işlerd ir.
55 yirmi kat yükselmesi: L irsen 2003. Testosteron, andnıjeıı, andrenarş
hakkında daha fazla bilgi için bkz. N akam ura 21XM ve l’eper 2009a.
55 beyninden kaynaklanan: H alpern 1998 tarihli çalışm asınd a erkek
ço cu k ların cin sellik ve sald ırg an lığ a y ö n elik d ü şü n ce le rin d e

177
Erkek Beyni

erg en lik çağı esn asın d a b ü y ü k b ir d eğişim yaşand ığın ı tespit etti,
bilim insanları testosteronu n sald ırg an lık bakım ınd an cin siy etler
arasınd aki ayrım ın esas sebebi olduğu k on u su nd a g ö rü ş birliği
içind edirler. S ald ırg an lık ve testosteron arasınd aki ilişki hakkında
bkz. A rch er 2006 ve T erb u rg 2009.
55 penisini uzatıp kalınlaştıracak: I.arşen 2003. E rgenlik d ön em in d e
erekte o lm am ış p enisin boyu iki katına çıkar. Penis bo yu n u n u za­
ma hızındaki en süratli y ü k seliş erkek çocuğun erg en liğ e g irm e ­
sin d en üç yıl son ra yaşanır.
55 kızların beyinlerindeki aynı bölgeye göre: Svvaab 1985 ve 2009.
55 zihnin en ön sırası: I laipern 1998 tarihli çalışm asında testosteron
seviyesinin yü ksekliğiyle ilk cinsel birleşm e arasında bir ilişki o ld u ­
ğu nu tespit etm iştir. Ergenlik d önem ind e ilerlendikçe, testosteron
ergen erkeğin am igd alasm da, hipotalam usunda ve om u riliğind e
d aha etkin olarak hareket ederek onu eşleşm eye ve çiftleşm eye teş­
vik eder.
56 bir "sapığa" dönüştüklerinden: T estosteron erk ek om u riliğin d eki ve
beyn in görsel kortek siııd eki hücreleri ölü m d en ku rtarm akla k al­
m az; görsel kortek se cinsel açıd an çekici kad ınlara od aklan m asın ı
söyler, bazı erk ek ler, erg en lik çağların d ayk en beyinlerinin görsel
algısının d eğiştiğini ve, nered eyse bir geced e, bo yu nlarını kıracak
sü ratle kafaların ı çev irm ek için bir d işinin etraflarınd aki varlığına
d air en u fak bir ipucunun yeterli hale geld iğin i hatırlarlar. K ad ın­
larda om u riliktek i bu özel sek s hü crelerin in üçte ikisi testosteron
eksikliği seb eb iy le ölür. O m u rilik te ölen hü creler h akkın d a d aha
fazla bilgi için bkz. N unez 2000 ve llreed lov e 1983. H om o sek sü ­
el erk ek lerin beyni ise erg en lik d ön em in d e hem cin slerinin yü z
ifadelerin e, vü cu tlarına ve ferom on larına tepki verm ey e başlar.
N arriııg J0 0 3 tarihli çalışm asın d a 16-20 yaş arası erk ek lerin yü zd e
2.9'u n u n hem cin slerin e karşı çekim h issettiklerin i belirttiklerini
ortaya koym u ştu r.
56 Kızların sürekli zihinlerini meşgul etmesi: ergen lik d ö n em in d e, sek s
ve eşleşm e bölgesind eki d opam in sev iyesin in artm ası cinsel m oti­
vasyonu arttırır ve görsel hayalleri teşvik eder. VVilelson'ın 1991

178
Notlar

tarihli çalışm asın a göre, beyn in bu bölgesi erk ek lerd e kad ınlara
gö re 2.0 ila 2.5 kat d aha bü yü ktü r. ü ecker 2008b referansıyla ku l­
lan d ığım ız çalışm asınd a beynin bu b ölg esin d ek i yü ksek d opa-
m iııin y ü k sek cin sel m otiv asyonla bağlantısı o ld u ğu n u ortaya
koy m u ştu r. E rkek beynindeki cinsel m o tiv asy o n h akkın d a daha
fazla bilgi için bkz. Yeh 2009, I lalpern 1998, E m e 2007 ve lialtha-
zart 2007.
56 ıirkıi plilinin ılııiııın mıhtır: ü ecker 2008a referansıy la ku lland ığ ım ız
çalışm asın d a, erg en lik d önem ini bitirm iş erk ek b eyn in d e cinsel
"m o tiv a sy o n ve sperm üretim i her zam an 'a ç ık ' h ald ed ir" der.
56 vazopressin isimli eşlikçi bir hormon: V azo p ressin iıı testosterona
bağlı d ü zenlenişi h ak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. Pak 2009.
D ev ries 2008 tarihli çalışm asınd a beynin vazopressin d o n an ım ı­
nın belki d e cin siy etler arası ııöral fark lılığın en tutarlı örneği
o ld u ğu n u ve erk ek lerin daha fazla v azop ressin (V P ) nöronuna
sah ip o ld u ğ u n u , beyn in bu b ö lgelerin d en g elen etkileşim leri
kad ınlara gö re daha yoğun y aşad ıkların ı ve V P 'ııin erk ek lerd e
cinsel d av ran ışları d işilikten arın d ırd ığ ın ı belirtm iştir. A raştırm a­
cılar V P bakım ın d an cin siy etler arası fark lılıkların aynı zam an da,
ö rn eğ in sald ırg an lık gibi sosyal d avran ışlard ak i cin siyet fark lılık­
larıyla da örtü ştü ğ ü n ü keşfetm işlerd ir. H orm on lar, cin sellik ve
d av ran ışlar h ak kın d a bilgi için bkz. ü eck er 2008b, ( ileqson 2009,
Fo rger 2009 ve Pfaff 2002. V azopressin ve o ksiin sin in ters etkileri
hak kın d a bilgi için bkz. V iviani 2008.
57 slnllisii ya tin kentline ait bölgesi: E rgenlik d ö n em in d e bir testosteron
taşkını yaşan ır ve bu horm onu n artışı cin sel o lara k uygun k ad ın ­
lar için e rk ek le r arası rekabetin, ya da bu kad ınları çek m ek için
g erek en kay nak ları tedarik etm ek için o lan rekabetin stresi altında
g e n ç e rk eğ e m ü cad eley e h azır olm a şansını verir. A ynı zam anda
bu testo steron taşkınları cezaya knrşı olıııı hassasiyeti tıznlhr ve ö d ü ­
le karşı o lan hassasiyeti yü kseltir. K onu hak kın d a gen el bir bilgi
için bkz. A rch er 2006. T estosteron ve d av ran ış arasınd aki ilişki
h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. D abbs 1996, Van llo n k 2004,
1 land a 2008, ü ecker 2008a ve E v ııarh erh e 2009.

179
Erkek Beyni

57 hiyerarşik gruplar içimle statü bilincine sahip biçimde yaşayarak: Deh-


rens 2(KW tarihli çalışm asın d a beynin statü b ilin cin e s a h ip g ru p lar
içind e yaşam ak ve hiyerarşi gözeten sosyal d av ran ışlar g eliştir­
m ek için ihtiyacı olan ağ örg ü sü nü nasıl geliştird iğ in i anlatır.
Y ap ılan araştırm ad a beyn in iki farklı ağ örg ü sü n ü n ö zellik le a k tif
oldu ğu o rtaya ko n m u ştu r, llıı bölgelerd en ilki gü cü arttırm ak ve
öd ülü öğ ren m ek içind ir. İkincisi ise kişinin karşısın d akin in d ü ş­
m anca y a d a d o stan e niyetleri h akkın d a tahm in yü rü tm esi g erek ­
tiğin d e d ev rey e g iren b ir a ğ örg ü sü d ü r.
57 alt sıralardan mümkün olduğu kadar uzak durma: T esto stero n ve
üstün olm a ihtiyacı hak kın d a daha fazla bilgi v e bazı in sanlar
y ü ksek statü d en gay retle k açın ırk en niçin bazıların ın bu n u n için
çabalad ığı hak kın d a daha fazla ayrıntı için bk/.. Jo se p h s 2006.
57 başlarını derde sokacak riskler: R iskli k ararlar alm a ve iyi m u hakem e
h akkında d ah a fazla bilgi için bkz. VVeber 2008. ü rkekler, e k o ­
nom ik bakım d an riskli h arek etler ve testosteron h akkın d a daha
fazla bilgi için bkz. D reber 2 0 0 9 ve C oatos 2008.
57 ergenliğe girmeleriyle başlayan: G ie d d 'in 1996, l.en ro o t'u n ise 2007
tarihli çalışm aların a g ö re k ızlard a beyin hacm in in zirv e yap tığı
yaş 10,5 iken e rk ek lerd e bu y aş 14,5'tür. Firgenlik 'çağın d a beyin
gelişim i h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. Ile m s 2009, l lerve
2009 v e vaıt D u ijv en v o o rd e 21X18.
57 onlu yaşlarının sonuna ya da yirmili yaşlarının başına: O nlu y aşlar­
d aki beyin gelişim i h ak k ın d a daha fazla bilgi için bkz. C am eron
2005, Luna 2004b , T ie m e ie r 2010, C ied d 1996 v e 2006, Schvveins-
bıırg 21X15.
58 onun derslerine odaklanmasını sağlamak: E rgen likte zihinsel gelişim
h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. Y u rgelun-T od d 21X17 ve O ch-
sn e r 2(X)4.
58 cinsellik ve saldırganlık demeleri: T rain o r 2004 tarihli çalışm asın d a
erk ek lerin ö fk elen m elerin i takiben testosteron sev iy elerin d e y aşa­
nan y ü kselişin , b ir son raki gü n yaşan an başka bir d u ru m d a daha
sald ırg an d av ran m aların a n ed en old u ğu n u tesp it etti. T estostero n
ve v azo p ressin h ak k ın d a daha fazla bilgi için bkz. Y o ıın g 2009a,

180
Notlar

N eu m an n 2008b , K aggenbass 2(X)K, K ajaııtie 2006, S ch ıılz 2006a,


Th o m p so n 2006 ve K everne 2(K)4. T esto stero n ile ııü robilim , cin ­
sellik ve psikoloji arasınd aki ilişki hak kın d a araştırm alar için bkz.
B ecker 2008a, lim e 2007 ve A rch er 2006.
5« stres hormonu kurtizolıııı yükselişe geçtiğini: W illiam son 2008.
88 korku kültesi - tımigdtıla- etkin hale gelecek: A m igd alan ın esas g ö re ­
vi b eyn e tehlikeyi haber v erm ektir, böylece d e korku ve kaygıyı
da tetik lem iş olur. D ebiec 2005 tarihli çalışm asın d a am igd alad a
v azo p ressin (üretim ini testosteron teşvik eder) ve o ksitlisinin
(ü retim ini üstrojen teşvik eder) ters y ö n lerd e çalıştıkların ı keş­
fetm iştir. S ek s h orm onları ve d av ran ış hak kın d a d aha fazla bilgi
için bkz. 1 lu b er 200.8, Pittm an 2005, D onald son 2 0 0 8 ,1 Terry 2008,
T su n em atsu 2008, V iviani 2008 ve B olshakov 2009.
58 ev ödem hu işe pek yaramıyor: W illiam son 2008 tarihli çalışm asın ­
da stres ho rm onu kortizolun etkisin in testosteron ve d op am in
y ü k se ld ik çe erk ek beyni üzerin d e g ilg id e azalan bir etk iy e sahip
o ld u ğu n u keşfetm iştir. Hu yü zd en beyn in d ikkatini çek ebilm ek
için g ittik çe daha fazla hey ecana ihtiyaç v ard ır. D opam in in e rg en ­
lik d ö n em in d e erkek b eyn in deki resep tö rlerin azaltm ası h ak k ın ­
d a daha fazla bilgi için bkz. lîeck er 2008a.
59 onuncu ı/a da on birinci sınıf: U lusal E ğitim istatistikleri M erkezi.
A yrıca T y re'n in 2008 tarihli çalışm asın d a da ele alınm ıştır.
59 liseyi yarıda bırakanlar: U lusal Eğitim İstatistikleri M erkezi. D aha
fazla bilgi için bkz. B irleşik D ev letlerdeki O kul T e rk O ran ları,
2004. U lusal Eğitim K onseyi 2009.
59 O ve F notları: U lusal Eğitim İstatistikleri M erkezi, U lusal Eğilim
K onseyi 2009.
f>0 on bir ila on iki yaşlarında: K oenııeberg 2004.
MI beyinlerinin en az on suale ihtiyacı vardır: I lagen au er 2009 tarihli
çalışm asın d a uyku yok su nlu ğ u nu n lıoın eostatik ve sirk ad iy en
d ü zen d eki erg en liğe bağlı d eğ işim lerd en kay n ak lan d ığ ın ı, bu
d u ru m u n da uykuyu daha geç saatleri; ö teled ig ini belirtm iştir.
O nlu yaşların d aki çocuklard a uyku bo zu k lu kları h akkın d a daha
fazla bilgi için bkz. C row ley 2007.

181
Erkek Beyni

60 bir şey hakkında heyecanlanm ak : B ecker 2008a: E rkek çocukların


heyecan eşiği d eğ işir, bu da onları d aha az a k tif yap ar. Ergenlik
d önem ind eki d u y gu sal ve bilişsel d eğ işim ler hak kın d a d aha fazla
bilgi için bkz. V u rgelun -T od d 2007.
60 yetişkinlere ve çocuklara kıyanla: M cC lu re 2004. Beyindeki zevk, ödül
ve risk h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. B ornov alov a 2009.
60 norm al seviyelerde uyarı hissetmeye yetecek kadar: B ecker 2008a refe­
ransıyla ku llan d ığ ım ız çalışm asınd a, erg en lik çağın d a beyind e
d opam in m otivasyon sistem in in erilleşm esinin ve d işileşm esinin
hızland ığını b elirtm iştir.
61 çocukların ya da yetişkinlerinki kadar: M cC lu re 2004. Konu hakkında
y azılm ış m ak aleler için bkz. B ecker 2008b, S tein b erg 2004a, T eic-
h er 2000, K ealing 2004 v e l’aus 2009.
61 manzaranın ne kadar değiştiği: Ö zel alan ihlaline verilen tepki ve
alan savu n m ası erg en lik d ön em in d e d eğişir. A rcher 2006 tarihli
çalışm asınd a fM RI çalışm aların d an ed in ilen önem li kan ıtların,
testosteron ile b aşkasının yüz ifadesindeki öfk ey e am igd alam n
verdiği tepki arasın d a bir ilişki old u ğun a işaret ettik lerin i, bu
d u ru m u n erk ek leri daha da kızm aya y ö n len d irebileceğ in i ortaya
koym u ştu r.
61 başka insanların yüz ifadelerini algılama: M cC lu re 2004.
61 beyinlerimizin algılayışını değiştirerek: Ergenlik d ö n em in d e y ü k ­
selen h o rm on sev iyeleri beyni yeni d avranış biçim lerin e hazır­
lar. Ç o cu k lu kta bile h o rm o n lar d avranışları hazırlam a görev ine
sah ip tirler, y aln ız bunu k ü çü k sev iyelerd e yap arlar. T esto stero ­
nu n erk ek çocu k ların d avran ışları üzerindeki etkileri için bkz.
A rch er 2006, Finkelstein 1997, De Vries 1998, V an H onk 2004 ve
D abbs 1996.
61 Ergenlik çağındaki bir erkek çocuğun gerçeklik algısı: T h om p so n 2004.
Y ansım aları erk ek b eyn in in d erin liklerin e k ad ar yay ılan vazop-
ressin nöronları hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. Caldvveil
2008.
62 bir genç kızın gerçekliği algılayışı: O ksitosiıı ve v azopressiıı ile erkek
ve kad ınlard aki sosyal d av ran ışlar arasınd aki bağlantı hakkında

182
Notlar

gen el bir bakış için bkz. C arter 2009. C in siy etler arasınd aki fark­
ların altınd a y alan nörobilim hakkın da daha fazla bilgi için bkz.
B ecker 2008b.
62 saldırmaya ve savunmaya yönelik davranışlar: C raig l. 2009, O 'C o n -
no r 2004, A rch er 2009 ve 2006. liık ek ve k ad ın beyin lerin d e alg ı­
lam a ve m otiv asyon d eğ işiklikleri hakkın da d aha fazla bilgi için
bkz. lieck er 2008a.
62 burun apreyi aracılığıyla vazopressin vererek: T h o m p so n 2006 tarihli
çalışm asın d a, erk ek lere fazladan v azo p ressin verm enin, tanım a­
d ıkları başka erk ek lerin suratlarını g ö rd ü k lerin d e d aha öfkeli ve
rekabetçi d avranm aların a seb ep old u ğu n u gösterd i. Erkeklerin
o nlu yaşların d an orta yaşlarına k ad ar y ü zlere verdikleri tep kile­
rin d eğişim i h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. D eeley 2008.
62 hormonların etkisi altındayken potansiyel tehlikeler: M o lla 2009, Bec-
k er 2008a ve C o b ro g g e 2007.
63 bölgelerini ve eşlerini korumada saldırganlaştıkları: G o b rog g e 2007
tarihli çalışm asın d a bir d işiye iki hafta sü rey le bağlı olan erkek
h ay v an ların yaban cılara karşı yü ksek sev iy ed e sald ırg an laştık­
larını tesp il etm iştir. Bu ned enle hip otalam u staki d opam in ve
v a zo p ressin 'in erk ek lerd e tek eşlilik le ilişkilen d irileıı devam lı
s ald ırg an lığ ın o lu şm asınd a rolü olabileceği hipotezi öne sü rü l­
m üştür.
63 yan bakma ve bili/yapma: T eh d itk ar yüz ifadeleri ile y iiz ifadesi tak­
lidi, d u y gu ların taklidi ve yü z ifadelerini ayarlam ak bakım ından
cin siy etler arası farklılıklar h ak kın d a d aha fazla bilgi için bkz.
S on n b y -B org strom 2008.
63 gilcii elde tutmak için kullanılır: A rcher 2006 tarihli çalışm asınd a
baskın erk eğ in ö fkesin i g ö sterişin in d ü zen i ku v vetlen d ird iği
top lu lu k lard a, kızgın yü z ifad esin in önem li b ir m anası o ld u ğ u ­
nu tespit etli. P rim atlar krallığınd ak i ü stü n lü k savaşların d a alfa
erk ek hasırım a yu karıdan d ik dik b ak ar ve gö zlerin i kaçıran taraf
restleşm eyi kay b ed er. Aynı şey in san lar arasın d a da g ö zlem le­
n ir - o denli ki yüksek testosteron bu d ik bakışın ya da yü z yüze
m ü cad elen in süresi ile ilişkilend irilir. T esto stero n sev iyesi d üşük

183
Erkek Beyni

erk ek ler g ö z kon tağını bo zarak , bakışlarını aşağıya ya ila başka


y ere çev irerek d aha itaatk ar d av ran ışlar sergilerler.
6.1 Yapıtım araştırmaya göre en yüksek testosteron seviyesi: A rch er
2006. 9-15 yaş arası erk ek ço cu k lard ak i te sto stero n sev iy esin i
in celey en Kovve, 2004 y ılın d a k i çalışm asın d a e rg en lik çağ ın d ak i
ço c u k la rd a testo stero n u n çarp ıcı şek ild e y ü k se lm e sin in so sy al
e g e m en lik ve lid e rlik statü sü k azan m ay a katk ısı o ld u ğ u n u te s ­
pit etm iştir.
63 tehditlere daha saldırgan tepkiler verdiklerini: O h v eu s 1988.
63 daha huysuz ve sabırsız oldukları: O h v eu s 1988 tarihli çalışm asınd a
yü ksek sev iy ed e testo steron u n erk ek çocukları daha sa b ırsız ve
hu ysu z yap tığını, bunun ila sald ırg an -zarar verici d avranışlara
eğilim lerini arttırd ığ ını ortaya koy m u ştu r.
63 saldırganlıkla ilgili beyin devreleri: VVirth 2007. Ö fkeli y ü zler ve tes­
tosteron sev iyesi arasınd aki ilişki hakkında daha fazla bilgi için
bkz. Van I lonk 2005 ve D elville 1996.
64 ergenlikten öncesine göre: K ym arczyk 2007.
64 kızların ve erkeklerin beyinlerindeki: K ym arczyk 2007 yılın d a beyn in
ses tonunu işlem esi bakım ınd an cin siy etler arasın d a bir farklılık
old u ğu n u tespit etti. Beyin kim yası ve Y krom ozom u nd aki c in si­
yeti belirleyici gen hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. \Vu 2009 ve
Paus 2009.
64 miizik sesi dinleyişleri esnasındaki: K uyljeııs 2007 yılında erk ek bey ­
ninin parazit sesini kadın beyn in e gö re daha iyi d eğ erlen d ireb il-
d iğini tesp it etti. C in siy e tle r arasınd aki işitsel fark lar h akkın d a
d aha fazla bilgi için bkz. V o y er 2001 ve lkezaw a 2008.
65 kadın beynine göre daha fazla: R u ytjeııs 2007. A nne karnınd aki beyin
gelişim i ve testosteronu n işitm e üzerindeki etkileri h akkın d a
d aha fazla bilgi için bkz. Beech 2006 ve C o h en -B en d ah aıı 2004.
65 muhabbetlerinin melodisini takip etmek neredeyse imkansızdı: Schi ı m er
2007 yılın d a d uygulara ilişkin kelim elerin ııöral sistem d e işlenişi
bakım ın d an cin siy etler arası fark lılıklar üzerim le çalıştı ve bu
kelim elerin anlam ı ve niteliğin in kad ın b eyn im le daha hızlı işlen­
d iğini keşfetti.

184
Notlar

65 seksi öğretmenin vücut ölçüleri: (iu ille r 2007 tarihli (.alınm asında
öğ ren cilerin çevrim içi ve cep telefonu y azışm aların d a dil k u l­
lanım ı bakım ın d an cin siy etler arası fark lar tespit etti. I ö x 2(Kt7
yılında hızlı m esajlaşm a bakım ın d an c in siy e tler arası farklar
ü zerin e çalıştı ve kad ınların erk ek lere gü re d uygusal olarak daha
d ışav u ru m cu m esajlar gön d erd iklerin i keşfetti.
65 kızlar ise nisanlar ve ilişkilerden: K ad ınların ve erk ek lerin dili nasıl
farklı ku lland ığı ve neden başka k o n u lar h akkın d a konuştuğu
hak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. Taıınun 1990. K ad ınlar sosyal
kay gıların ı yan sıtan kelim eler ku llanırlar; e rk ek le r ise d aha som ut
kon ulara ve şahsi olm ayan m eselelere y ö n elirler. Nevvman 2008
yılın d a 14.000'i aşkın cep telefonu m esajı in celeyerek kadınların
psik olojik ve sosyal kon ularla ilgili d aha fazla kelim e ku llan d ık­
larını, e rk ek lerin ise nesnelerin özelliklerin i anlatan ve kişisel
olm ay an kelim eleri tercih ettik lerini tespit etti. Dil ku llanım ınd a
cin siy etler arası fark lılıklar hakkın da daha fazla bilgi için bkz.
T an en 1997, U ‘a p e r 2 0 0 7 ve U llm an 2008.
65 nesneler ile şahsi olmayan konular: P em ıebaker 2004.
65 şahsi m eseleler hakkında ı>ek fazla konuşmak: Nevvman 2008.
86 beyin devrelerine ergenliğe girmeden önce: liu rn ett 2009 tarihli çalış­
m asınd a. tem el d u y gu ların (iğren m ek ya da korku gibi) aksine
sosy al d u y gu ların (suçlu lu k hissi ya da utanç g ib i) bir başka
kişin in ruhsal d uru m u nun tem silini g erek tird iğin i ve bu süreçte
erg en lik çağınd aki g en çlerin sosy al d u y g u lar için, tem el d u y g u ­
lar için ku llan d ık ların d an başka bir beyin bölgesi ku lland ıklarını
tespit etm iştir, g o c u k la r ve y etişk in ler ise bu farklı bölgeyi k u llan ­
m azlar. O/ılıı yaşlard aki gen çlerin beyni ile yetişk in lerin beyninin
verd ik leri tep kiler arasınd aki ayrım hak kın d a daha fazla bilgi için
bkz. M cC lu re 2004.
66 sosyal onaylanma veya onaylanmama konusunda: K lucharev 2009
yılın d a akranlard an oluşan gru p lar içerisin d eki fikir çatışm aları­
nın beyn in K C Z 'deki tepkisini letikled iğıni keşfetm iştir, buradan
h arek etle, sosyal grupların n orm larının K CZ ve ventral slri-
atu m u ıı etkin liğ i aracılığıyla uyum için d e olab ild iğ i son ucun a

185
Erkek Beyni

ulaşıldı. Jocham 2009 tarihli çalışm asınd a bir eylem o lu m su z


bir son uca ulaşırsa d avran ışın d ü zeltilm esi gerek liğ in i ve insan
beyn in d e RCJZ'nin hatalara ve sosyal onay lan m am a d u ru m ların a
karşı old u kça h assas o ld u ğu n u tespit etti. Ileyiıı ve sosyal o n ay ­
lanm a h akkın d a d aha fazla bilgi için bkz. T /.ur 2009, Y aniv 2009
ve liehrns 2009.
67 muazzam bir yeniden ayarlanma süreci: Ergenlik d ön em in d e sosyal
d ışlanm anın ve ak ran lar tarafın d an red ded ilm en in ü zü ntü sü nü n
beyind e yarattığı etk iler h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. Ma ten
2009. Beynin u tan ç ya da su çlu lu k d uygusu gibi sosyal d u y g u lar
ned eniyle ay arların ın d eğ işm esi h akkın d a d aha fazla bilgi için
bkz. B urııett 2009.
67 klan ya da kabilelerinden: Freem an 2009a referansıyla ku llan d ığ ım ız
çalışm asınd a kü ltü rü n beyn in tepkilerini şek illen d ird iğin i tespit
etm iştir.
67 skoru eşitleyip saygınlığını geri kazanmadan: S tan to n 2IKI9 tarihli
çalışm asın d a y ü k sek testo stero n sev iyesin in erk ek lerd e baskın
d avran ış ve statü p eşin d e k o şıışla ilişkisi o ld u ğu n u ve erk ek lerin
testosteron sev iy elerin in eg em en lik m ü cad elesini k azan d ık ların ­
da yü kseld iğin i tesp it etm iştir. Bu olu m lu geri b eslem e g elecek ­
teki baskın d av ran ışlar için d e teşv ik edici olu r, ü rkeklerd e hor­
m o n lar ve so sy al sta tü arasın d aki ilişki h akkın d a daha fazla bilgi
için bkz. S ap o lsk y 1986 ve 2 005, B eck er 2008b, I lerm an s 2006-2007
ve 2008, Kubiranv 20(15, V an Hoıvk 2<X)5 ve 2007, V iau 2002.
67 akranları öniiııde nasıl göründüğüyle: Beyin, so sy al d eğ er, sosyal
ö ğren im ve ö zg ü v en h ak k ın d a d ah a fazla bilgi için bkz.. B eh ren s
2008 ve E m e 2007.
67 sosyal hiyerarşiyi oluşturmak ve sürdürmek: B eyin, sosyal h iyerarşi,
egem en lik v e itaat hak kın d a d ah a fazla bilgi için bkz. Freem an
2(X)9. O nlu yaşlard aki g e n ç erk ek lerin d avranışları ve h orm onları
arasınd aki ilişki h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. Olvveııs 1988
ve A rch er 2006.
67 dövüşmekten korkmuyor: Seli 2009 tarihli çalışm asın d a erk ek lerin
kızgın yü z ifadeleri tak ın m ak gibi d ü şm anca niyetleri d ışa vu ru ş

186
Notlar

tavırlarını erg en lik çağlarınd a g ö sterm ey e başlad ıkların ı ve d iğer


erk ek lerin g ü cü n ü ya da ne kad ar kavgaya m eyilli old u ğu n u tes­
pit etm eyi çok hızlı öğren d iklerin i ortaya koym u ştu r.
68 yt’çiııısizleştiyıııi: Ülvveus 1980 ve 1988 tarihli çalışm aların d a erg en ­
lik çağın d aki gen çlerin asabileştiklerin i belirtir.
68 kendi takımı kaybedeınezmiş gibi: H eyecan ve d o p am in sistem i bakı­
m ın d an cin siy e tler arası fark lılıklar ve erk ek beyni hakkında daha
fazla bilgi için bkz. Heckor 2008a. S alv ad o r 1987, 2003 ve 200.3
tarihli çalışm aların d a m ü cad ele esn asın d a b ir erk eğ in testosteron
sev iy esin in yü ksekliğ in i tespit etm iştir, bu n u n la beraber, m ü ca­
d ele gerek tiren m eselen in m ü cad ele ed en erk eğ in gözünd eki
d eğeri ve ö n em in e gö re d eğişen m iktarlard a da olsa, kazanm a
d u ru m u n d a testosteron sev iy esin in k o ru n d u ğ u , kay b etm e d u ru ­
m unda ise d üştüğü keşfed ilm iştir. S u ay 1999 tarih in d e ju d ocu lar
ü zerin d e çalışm ıştır. 15u sporu yap an lard a testosteron sev iyesin d e
b ü yük y ü k selm eler ile d övü ş esn asın d a kızgın gö rü n m ek, m ey ­
d an o ku m alara cev ap verm ek ve sald ırg an ca m ü cad ele etm ek
arasın d a ciddi b ir bağlantı o ld u ğu tespit ed ilm iştir. R ekabet,
beyin ve testosteron hakkında d aha fazla bilgi için bkz. Clatz-
ke-K op p 2009, K ahnt 2009, Snllet 2009, K raem er 2004 ve lien n aıı
1993.
69 kaybetmeye yöre, izleyicilerde dahi: B ernhardl 1998 tarihli çalışm asın ­
d a, hayali bir kazan m a hissinin - örn eğ in kazan an takım ın taraf­
tarın ın y aşad ığı hislerin - testosteron sev iy esin in yü kselm esin e
ned en old u ğu n u ortaya koym u ştu r.
70 kendi fikirlerin i savunmak iyin: YVeisfeld 1999. E rg en lik çağındaki
erk ek lerin gelişim in in psik olojik aşam aları h ak kın d a d aha fazla
bilgi için bkz. hevinson 1979.
70 ailesinden özerklik hakkı isteyecektir: VVeisfeld 1999 ve 2003. biseher
2007 tarihli çalışm asınd a yetişkin e rk ek le rd e gö rü len toplum sal
cin siyet rolü çatışm alarının bü y ü k k ısm ın ın , eb ev ey n lerin erg en ­
lik d ö n em in d e aşırı koruyu cu d av ran ışlarıyla ilgisi olduğunu
tesp it etm iştir.
70 cesaretle kendi başlarının çaresine baktıklarını: S p e ar 2004.

187
Erkek Heyııı

70 her nesilde yeni fikirler: S p e a r 2004 ve N elson 2005.


71 riskli şeyler yaymaya heves: N elsoıı 2005. S loiııberg 2007 t.ırıiıli çalış­
m asında erg en lik ve ün iv ersite çagıııd .ıki bireylerin ço cu k lar ya
da y etişk in lere g ö re daha fazla risk ald ık ların ı, bunun y an sım ası­
nın otom obil kazaları, içki tü k etim i, d oğum kontrol yö n tem lerin in
kullanım ı ve su ç istatistiklerin d e de görü leb ileceğ ini belirtm iştir.
71 yiiıvııli nlnnıyun hır unlık seçimlerinin ıdaıııstız sonuçlun: Steinberg
2007. T eicher 2000 tarihli çalışm asında beynin zevki ertelem eye ya
da düşünm eden hareket etm eyi engellem eye yarayan bölgesinin -
P i'tJ - gelişim ini ancak onlu yaşların son larınd a tam am ladığını ve
erkeklerde kızlara gö re daha geç geliştiğini tespit etm iştir.
71 bilgisayarda uyandıkları yarış oyununda: S tcın b erg 2004 tarihli çalış­
m asında erg en lik çağınd aki gen çlerin akranları yan ların d ayken
bilgisayarda oyn ad ık ları yarış oyu n ların d a no rm ale g ö re iki k at­
tan daha fazla risk ald ık ların ı tespit etm iştir. Dahi 2008 tarihli
çalışm asınd a uy ku su zlu ğu n erg en lik çağınd aki g en çler arasınd a
çok yaygın o ld u ğu n u ve y etersiz uykunun son u çların ın (ıtyu -
yaknlm ak, d ikkat eksikliğ i, asabiyet ve alkole d ay an ık sızlık ) bu
gençlerin araç ku llanırken ald ık ları risklere bü yük katkısı o ld u ­
ğunu ortaya ko ym u ştu r.
71 ne yaylıklarını biliyorlar: Hatun 2008 tarihli çalışm asın d a A lil/ d e
10-24 yaş arasınd a hay atını kay bed en kişilerin !’«72'sinirı ölüm
ned eninin d ört sebep ten kay nak lan d ığ ını tespit etti: ınolorlıı araç
kazaları, d iğ er k asıtsız y aralan m alar, cin ayet vo intihar. 2007
tarihli ulus çağın d a g erçek leştirilen G en çlerd e Riskli D avranış
A raştırm ası'n a (YRIİS) g ö re lise ö ğ ren cilerin in birçoğu hu dört
ned end en biri seb eb iy le ölm e ihtim allerini arttıracak d av ran ışlar­
d a bulu nuyorlar.
71 bağımsızlığı kaldırmaya biyolojik olarak hazır: D orem u s-l'itzıv ater
2010 tarihli çalışm asınd a beynin m otiv asyon ve ö d ü lle ilgili böl­
gelerind eki biyo lojik d eğ işim lerin , oııhı yaşlarm d aki gen çlerin
akranlarıyla olan risk alm a, yen ilik aray ışı, uyuşturucu ve alkol
kullanım ı gibi sosyal e tk ileşim lerin i yetişk inlere g ö re d aha fazla
arttırd ığım tesp it etm iştir. Uyku yetersizliğin in onlu yaşlarınd aki

188
Notlar

gen çleri akran larıyla riskli etkileşim lere nasıl yön lend ird iği h ak ­
kında d aha fazla bilgi için bkz. Dahi 2008.
72 /rrefrontal korteks (PFC) tarafından yönelilir ve fren pedalı gibidir: S te ­
inberg 2004 ve 2007.
72 erkeklerde \/irnıiIİ yaşlarının başımı kadar: G ied d 1 0 % ve 2000.
72 annelerinin bedensel yakınlığı iv kokusu: S av ic 2001, W eisfeld ise
2003 tarihli çalışm aların d a gen etik akrab alık o lan aile üyelerinin
kok u su n u n rom antik çekiciliğinin olm ad ığın ı ortaya ko y m u şlar­
d ır. M ! 1C gen leri ve ten ko kusun un çekim i h ak kın d a daha fazla
bilgi için bkz. C n rv er-A p gar 2006, W edekind 1905 ve Ynmnkazi
2007.
73 kısa rinsel fanteziler kurmaya: C am p bell 2005 tarihli çalışm asınd a
12-18 yaş arası ö ğ ren cileri inceled i. Ç alışm ad a uyku esn asın da
b o şalm a, ikincil cinsel ö zellik ler ve tü k ürükteki testosteron d ü ze­
yi ile ilk cin sel fantezi, ilk cin sel birleşm e içerm eyen rin sel d avra­
n ışlar ve ilk cinsel ilişki arasınd a bağlantı old u ğu keşfedilm iştir,
ü rkek çocu k lard a yaş ortalam asın ın ilk erek siy o n için 10.75, ilk
cin sel fantezi için 12.66, ilk d efa uykuda boşalm a için 13.02 ve
kandaki testostero n sev iyesin in yetişkin sev iy esin e gelm esi için
17.2 oldu ğu tespit ed ilm iştir. C'arlier 1985 tarihli çalışm asınd a
e rk ek lerin testis bü y ü k lü klerinin en iyi olarak ilk b oşalm alarıyla
o ran lan d ığ ın ı ortaya koym uştur.
73 sık sık mastürbasyon yapma: K o rkm az 2008 tarihli çalışm asın ­
da in celem ey e aldığı on allı yaşınd aki erk ek çocukların yü zd e
d o k san d an fazlasının m astü rbasy on yap tığını v e yü zd e doksan
sek izin in bun dan h o şlan d ıklarını ve d oğal old u ğu n u d ü şü n d ü k­
lerini bild irir. A ncak bu çocu k lard an bazıları su çlu lu k duygusu,
birisinin b ed en in e zarar verm e korkusu ya da u tan ç yaşad ıklarını
b elirtm işlerd ir. Ila/.ı erk ek çocu k lar ken dilerin i akranlarıyla kıy as­
lad ık ların d a ciasel olarak yetersiz g ö rü r ve kızlara d iğ e r erk ek ler
k ad ar çekici gelm ed ik lerin i hissed erler. O nlu yaşlarınd aki erkek
Çocukların cinsel d avranışları h akkın d a daha fazla bilgi için bkz.
( iiles 2006, A u slän d er 2005 ve b ro w n in g 21X10.
73 bir ila üç defa boşalma: T an ag h o 201X1.

189
Erkek Beyni

73 günde bir defadan az: K o rkm az 2008. G erressu 2008a referansıyla


ku llan d ığ ım ız çalışm asın d a erk ek lerin y iizd e d o k san beşinin,
k ad ınların ise y ü zd e y etm iş birinin m astü rbasy on yap tığını o rta ­
ya koym u ştu r. K onu yla ilgili yap ılan tüm çalışm alar bakım ınd an
tutarlı olan veri ise m astü rb asy on u n yaygın lığı ve sıklığı b ak ı­
m ın d an -ik is i de erk ek lerd e d aha fazla olm ak ü/.ere - cin siy etler
arasınd a bü yük bir fark o ld u ğu d u r. C in sellikle ilintili h areketlerin
sıklığı bakım ınd an erk ek ler ve k ad ınlar arasınd aki fark hakkın da
daha fazla bilgi için bkz. K o n lu la 2002, I lyd e 2005, D ekk er 2002,
P inkerton 2002, L angstrom 2006, (ü le ş 2006 ve l.au m aım 190% .
73 karşılaştıktım ilk fırsatta: T an ag h o 2000.
74 "o işi" gerçekten yapma zamanı geldiğinde: E rgenlik çağınd aki g e n ç­
ler, rom antik ilişkiler ku rm ak ya da cin sel kim liklerini g eliştirm ek
gibi cin sellik le ilintili birçok gelişim sel gfirevie karşı karşıy ad ırlar.
N eredeyse yarısı liseyi b itird ik lerin d e ilk vajinal cinsel ilişkilerini
y aşam ış olu rlar. E rgenlik d önem i ve cinsel gelişim h akkın d a d aha
fazla bilgi için bkz. E aton 2008 ve A u slän d er 2005.

3 EŞ A R A Y A N B E Y İN : A Ş K V E Ş E H V E T

75 Eş arayan beyin: Aşk ve Şehvet: Eş bulm a tercihleri ve seçim leri bakı­


m ından kadın ve e rk ek le r arasınd aki fark ve b e n zerlik ler h ak k ın ­
da yazılan m ak aleler için bkz. G eary 2004 ve Y o ııııg 2008.
75 kumar makineleri gibi ışıl iŞıl yanmaya başlamıştı: E rkeklerin kur y a p ­
m ayla ilgili beyin devreleri h ak kın d a d aha fazla bilgi için bkz.
Pfaff 2002, E ernand ez-G u asti 2000, Wu 2009, M anor 2007b ve
M anoli 2006.
75 ala yadigârı, eş arayan beyni: V oraceck 2006 tarihli çalışm asınd a
d işilerin fiziki cazib esin in nihai am acının erkeğin cin sel olarak
hey ecanlanm asın ı sağ lam ak old u ğun u ortaya ko y m u ştu r. Y ap ı­
lan araştırm ad a erk ek lerin hareket halim le görd ü kleri kad ın ların
bel-kalça o ran ın a, sab it h ald e görd ü kleri kad ınların ise gö ğ ü s
ölçü lerin e o d aklan d ıkları tesp it ed ilm iştir. İnsan larda hip otala-

190
Notlar

m u su n p reo p tik alan ın ın sin ir hü creleri yığını e rk ek lerd e k ad ın ­


lara g ö re iki ila iki buçuk kat dnlıa bü yü ktü r. VVelling 2008 tarihli
çalışm asın d a testostero n sev iy esin d ek i d eğ işim lerin erk ek lerin
kad ın lard aki fem iııcn liğ c d u y d u ğu çek im in k u v v etin e katkıda
bu lu n d u ğu n u b elirtm iştir.
76 /tim kültürlerdeki erkeklerin: S in g h 2002.
76 eş tarayıcı devren görsek T su jim ııra 2009 tarihli çalışm asın d a cin sel
ilişki içerm eyen b ir v id eo k lip işletild iğ in d e, e rk ek lerin aktrisin
yü zü n e ve v ü cu d u n a bakarak g eçird ikleri zam an ın kad ın ların ki-
ııe g ö re belirg in ş ek ild e d ah a fazla o ld u ğu n u tesp it etm iştir.
76 Nicole Ryuıı'tıı eş arayan beynini doğru okumuştu : A m ad o r 2005
tarihli çalışm asın d a iki cin siyetin d e karşılıklı çekim ve aşka o ld u ­
ğu kad ar, g ü v en ile b ilir k arak ter, d u y gu sal d en g elilik / o ig u n lu k
v e iyi h u yiu lu k gibi ö zellik lere d e o ld u k ça fazla d eğ er verdiğini
tespit etm iştir. Ç alışm ad a incelenen kad ın ların h ırslı/ çalışkan
k arak terli, ken d ilerin e b en zer eğ itim g e çm işin e sa h ip ve iyi fin ali­
sai olasılıkları olan erk ek lere daha fazla ilgi d u y d u kları ortaya
çıkm ıştır, ü rk ek ler ise kad ın ların form da olm a ve sağlıklı hald e
olu şların ı, iyi yem ek yap m a/evi çek ip çev irm e becerilerin i ve
g ö rü n ü şlerin i d aha çok önem sem işierd ir.
76 sevimliydi ve yeterince zararsız görünüyordu: M an er 2008 ve S h o u p
2008. üş s eçim in d e m u hak em e b ak ım ın d an kad ın ve e rk ek le r ara­
sın d aki fark lar h akkın d a d aha fazla bilgi için bkz. G au gestad 1993
ve 2(H)0.
77 Ryaıı ve Nicole ile aynı Jlörtleşm e işaretleri: E ibl-ü ib esfeld t 1972.
77 kendi liginin dışında olmadığını: Hateson ve A lpern 2005 yılın d a
ayrı ayrı y ü rü ttü kleri çalışm aların d a e rk ek lerin d e kad ın ların da
zam an içerisin d e daha a z seçici hale g e ld ik le rin i, zira ilk olarak
en yü k sek tabakad a olan ve en form d a ve en çek ici bireylerin çift
h alin e g eld ik lerin i tespit etti, b u n u n an lam ı, b ir erk eğ in bir kadın
tarafın d an en iyi olarak seçilm esi için tek yap m ası g erek en in ,
kad ının arad ığı sp e sifik ö ze llik le r b ak ım ın d an m u k ay ese ed ild iği
d iğ e r erk ek lerin arasınd an sıy rılm ak o ld u ğu d u r.
78 İm beklentiyi karşılamakta bir yanlışlık: O T la ir 1987 ve Parrovv 2003.

191
Erkek Heyıti

78 rıı ince sesli: A pirelin 2009. Soklıi 2005 tarihli çalışm asın d a kadın
ve erk ek seslerin in b ir erk eğ in b ey n in d e farklı bölgeleri etk in le ş­
tirdiğini tesp it etm iştir. H ughes ve l’ip itoııe 20(18 tarih in d e g e r­
çek leştird ikleri ayrı çalışm alard a bir kadının sesinin çek iciliğin in
adet d ö n g ü sü n e gö re d eğ iştiğini keşfetm işlerd ir.
79 dizlerini titreten: K ooney 2008 tarihli çalışm asınd a k ad ın ların adet
d ön gü lerin d e yu m u rtlam a d ön em in e g eld ik lerin d e erk ek lerd eki
çıkık çen e ya da kas gibi erkeksi özellikleri daha çekici b u ld u k la­
rını tespit etm iştir.
79 genetik alm ak potansiyel bir eş: S av ic 2001b referansıyla k u llan d ığ ı­
m ız çalışm asın d a erk ek lerin en çekici buld ukları kadın ko k u su ­
nun gen etik olarak ken d ilerin d en en farklı olan kad ın ların kokusu
o ld u ğu n u tespit etm iştir. I.u n d stro m 'u n 2006 tarihli çalışm asın d a
ise d oğum kontrol hapı ku llanan kad ınların aynı ferom on ları
salg ılam ad ık ların ı ya da yu m u rtlam a d ö n em lerin d e yü kselen tes­
tosteron sev iyelerin in and ro sten ed oin gibi, ter bezlerin i u y ararak
"b u ray a gel y a k ışık lı" d iyen bu fem iııen ferom o n larının o lu şm a­
sını sağlayan türevlerini eng elled iklerin i tespit etm iştir.
79 hastalıklı çocuklar dünyaya getirdikleri: A lvarez 2.009.
79 birbirlerine çok iyi koktukları: VVedekind 1998. Yam azaki 2007 tarihli
çalışm asınd a ben zer o lm ay an MI İ t ’ gen in in eş seçm eyi ve aileyi
tespit etm eyi sağ lay an özel vücut kokuları yay d ığın ı, bu d u ru ­
m un da ürem enin eb evey n ya da kardeşler arasın d a g e rçe k le ş­
m iy o r old u ğu n d an em in olu n m asın a yardım cı old u ğu n u tespit
etti, lîeynin ferom ona verdiği tepkiler h akkın d a daha fazla bilgi
için bkz. Ilu m m e r 2010, M u jica -l’arodi 2009 ve l’rehn -K ristensen
2009.

79 ve bunun nedenini bile bilmezdi: l.i 2007 tarihli çalışm asın d a in san la­
rın ten kokularının hoşlan ılab ilirlikleriııi arttırıp azaltab ileceğ in i
söyler. A yrıca, B erg lu n d 'u n 2006 ve S e rg e an l'ın 2 0 0 7 tarihli çalış­
m asına gö re eşcinsel olan erk ek ve kad ınların beyinleri hem cin s­
lerinin ferom on iarına tepki verir, karşı cinsteki bu kok u d an ise
ho şlan m azlar, üş seçim i ve ferom on lar hakkın da d aha fazla bilgi
için bkz. S av ic 2001a ve 2009, Z av iacic 2009.

192
Notlar

79 hijyenle hiçbir ilgisi yoktur; tanımımı genlerle alakalıdır: W eisfeld


2003 ve O lsson 2006. I lavlicek 2009b referansıyla ku lland ığ ım ız
çalışm asın d a beyind eki koklam a ve g ö rm eyle ilgili bağlantıların,
potansiyel eşe duyulan çekim in en yü ksek sev iy ed e gen etik çeşit­
lilik sağ lay acak o lana yönelm esi kon usund a katkıları o lab ileceğ i­
ni belirm iştir.
79 oııuııln konuşabileceği: K everne 2 007 tarihli çalışm asınd a bir erkeğin
d o ğu rgan b ir eş bulm a becerisin in bazı ciddi stratejik m an evralar
gerek tird iğ in i, konu in san lar olu nca erk ek ler için bu ürem eye
yö n elik stratejilerin hem karm aşık hem d e sosyal yapı ile top­
lum sal hiyerarşin in içine g ö m ü lm ü ş h ald e old u ğu n u iddia eder.
Ihı yü zd en insanlarda erk ek lerin eş bulm adaki başarısı gen ellik le
h o rm o n lar ya da kokular yerine akıllı d avran m ay a b ağlıd ır.
80 aralarındaki cinsel çekim aşikardı: Roney 2007 tarihli çalışm asınd a bir
erk eğ in testosteron sev iyesin in bir kadınla yalnızca ko n u ştu ğu n ­
da bile yü kseld iğin i tespit etm iştir.
80 gizlice beııiıılerıne gönderildi: G a llııp 2008, H ughes ise 2007 ta rih ­
li çalışm aların d a, ö p ü şm en in b ir eş-d eğ erlen d irm e aygıtı gibi
çalıştığım ortaya koy d u lar. VVyart 2007 tarihli çalışm asınd a tes­
tosteron ve m etabolitlerinin erk eğ in tü k ü rü ğü , sperm i ve terinde
bu lu n d u ğu n u - ve yu m u rtlam a d ö n em in d e olan kad ınlara güzel
koktukları ya da leziz geld ik lerini - tespit etti. K ad ınlar erkeksi
kokuyu çekici bu lu rlarken h eteroseksü el erk ek ler bu kokud an hiç
hoşlan m azlar, l e ro m o n lar ve e ş arayışı h akkın d a daha fazla bilgi
için bkz. Heıısafi 2003 ve W alter 2008.
80 kadının beynindeki cinsel arzu merkezi: M u ir 2008 tarihli çalışm asın ­
da erk eğ in salg ıların ın kadın tarafın d an ö p ü şm e, d oku n m a ya da
ten tem ası d uru m ların d a em ilebileceğini ve bu şek ild e beyninin
etk ilen ebileceğin i iddia eder.
81 Nicole oldukça ihtiyatlı: I lill 2002 tarihli çalışm asın d a kad ınların
cin selliğ e d oğru giden yolda erk ek lere göre d aha ihtiyatlı o ld u ­
ğu nu ve erk ek le rin cin sellik y aşam ak için ilişkilerin d eki duygusal
yatırım hissine d aha az ihtiyaç d u y d u ğu n u o rtaya koym u ştu r.

193
Erkek Beyni

81 iiç kutu kadar daha ıızun şiire: B uss 1993.


81 hiçbir şeye, hele ki sekse: R oese 2006 tarihli çalışm asınd a kad ın la­
rın ilişkilerind e cinselliği erken safhalard a y aşam ak tan erk ek lere
göre daha fazla pişm an o ld u k ların ı tespit etm iştir.
81 çocuk sahihi olma ihtimali: B uss 1993 tarihli çalışm asın d a, çok savıda
kadınla sek s y ap m ak isteyen erkek lerin , d iğ e r erk ek ler arasınd an
evrim sel olarak seçilm iş olabileceğ ini söyler.
81 eğilim ya da ekonomik iizgiirlilk: Buss 2005 ve Jonson-C am pbell
1995.
81 duygusal yatırıma ne denli istekli olduğu: G riskev ieiu s 2007 tarihli
çalışm asınd a erk ek lerin özellikli eş bulm a hed eflerinin kad ınlar
için d ikkat çekici lü kslere para harcam a isteklerini arttırd ığını
tespit etm iştir. Ç alışm ad a, rom antik niyetlerin, stratejisi iyice
k u rg u lan m ış ve cin sellik le ilgili öznel d ışav u ru m lar ürettiği belir­
tilm iştir. Klapvvijk 2009 tarihli çalışm asınd a cöm ertliğ in "g ü v e n "
sinyali verm ek gibi önem li bir am aca h izm et ettiğin i ortaya k o y ­
m uştur.
81 kendilerine et getiren erkekler: C o m e s 2009.
82 erkekler için, seks genellikle ilk sırada gelir: Aşk, bağlılık ve sek s bakı­
m ından cin siy etler arası fark lılık lar hakkın da daha fazla bilgi
için bkz. K oese 2006, Sp rech er 2002, K everne 2007, L oving 2009,
M cC all 2007, G eary 20(H) ve Buss 1993.
83 Uta Stansbıırinnu olan yan tarafları çizgili bir kertenkele cinsi: lîleay
2007.
83 "Mavi gırtlaklıyı nereden bulabilirim?": Bilim insanları, insanların
eşleşm e sistem ini h a fif b ir polijini (erkeğin çok eşliliği) olarak
d eğ erlen d irirler - erk eğ in baba olm asıyla d eğ işeb ilecek olan
birden fazla partn ere sah ip olm a d uru m u . A nd rew s 2008 tarihli
çalışm asınd a sad ak atsizliğ i tesp it etm e bakım ın d an cin siy etler
arasınd a bir fark keşfetti - erk ek ler bu konuda d aha iyiler. A tkins
2(H)la referansıyla k u llan d ığ ım ız çalışm asınd a evli A B D n ü fu ­
sunu n y ü zd e yirm i ila yirm i beşinin hay atlarınd a eşlerini ald at­
tıkları d ön em ler old u ğu n u tespit etm iştir. K oııtııla 1994 yılında
hiıılan d iy a'd a erk ek lerin yü zd e elli ikisinin, kad ınların ise yü zd e

194
Notlar

yirm i doku/unun hayatlarınd a sad ak atsiz old u kları d ö nem ler


o ld u ğ u n u b ild ird ik lerin i belirtir. A raştırm ad a aynı zam an da
e rk ek lerin b erab er kaçam ak yap tıkları kişiy e kad ınlara gö re d u y ­
gusal o larak d aha az b ağland ıkları, k ad ın ların ise kaçam aklarıyla
h em d u y gu sal hem d e cinsel bağlar ku rd u k ları keşfedilm iştir.
84 diğer tiiııı dişileri şiddetle reddetme : C o b ro g g e 201)7 tarihli çalışm a­
sınd a eş olarak b elirlenen kişiye karşı d u y u lan tutkunu n erkek
beyn in i son su za d ek d eğiştird iğin i ve bunun da eşin e bağlı tarla
faresin in yeni d oğu rgan dişileri red d etm esine seb ep oldu ğun u
belirtm iştir. Y ap ılan araştırm ad a erk ek b eyn in in hipotalam usu ve
aku m b en sin d e (N A c) eşe bağlılığa seb ep veren bir d op am in ve
v azo p ressin etkileşim i tespit ed ilm iştir. H orm on lar, g en ler ve eşe
bağlılık hak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. W inslow 1993, C arter
198, I ,iu 2 0 0 1 -2 0 0 3 ,1.im 2004c ve Y oun g 2009a. (D işi b eyn in d e eşe
bağlılığı yaratan şey ise oksitosin ve d op am in etkileşim id ir.)
84 bıı tek kıldın tercihi: M em elilerd e cin sellik v e p artn er tercih leri hak­
kın d a daha fazla bilgi için bkz. C arter 1998 ve Y o u n g 2008.
84 cinsel partnerlerine bağlan mum ıştır: I.iu 2001 tarihli çalışm asın d a,
v azo p ressin reseptörlerini bloke eden bir kim y asal verilerek
d en ey y ap ıld ığ ın d a, erk ek lerin cinsel birleşm e tarafından teşvik
ed ilen bağlılıkların ın da bloke ed ild iğini ortaya koym uştur.
84 devreleri bırleşeıııcmıştır: beyind eki h o rm o n lar, sek s ve eşe b ağlı­
lık hak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. Y oıın g 2008- 2009b, C arter
1998, B eck er 2008b, W ang Z. 2004 ve Pfaff 2002.
84 dağ faresi de tek eşli olmuştur: l.im 2004c referansıy la ku llan d ığ ım ız
çalışm asın d a, ilişki k u m lad an rastgele eşleşen d ağ faresin e eşe
bağ lılık eğitim in i sağ lam ak için yap tığı d en ey d e tek eşli tarla fare­
sin in vazopressin genini dağ faresin e verdiğini belirtir.
84 vazopressin reseptörü geııi: İnsanlardaki v azop ressin reseptörü geni
hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. A ragoııa 2009, A dkins-Regnn
2009 ve W alum 2008.
84 hayat boyu tek bir kadına: W alum 2008 tarihli çalışm asın d a insan­
daki vazopressin reseptörü gen lerind en b iriyle erk ek lerd eki eşe
bağlılık özelliği arasınd a bir bağlantı o ld u ğu n u keşfetm iştir. Y ap ı­

19ü
Erkek Beyni

lan çalınm ada, incelen en erk ek lerd eki vazoprossin gen in in d/elli­
ğ in in , eşlerinin bu erk ek leri ilişkilerind eki kaliteleri bakım ınd an
d eğ erlen d irişlerin e d e yan sıd ığı tespit edilm iştir.
85 kimi süreli ilişki ktırmıı stratejileri: I laseltoıı 2005.
85 kentlileriyle seks yaymaya: H asetten 2005.
85 ve işle yu ıhı sosyal hııyutlarıyla ilgili bağlantılar: K onuyla ilgili m akale
için bkz. S hackelford 2(K)5d ve Huss 200b.
85 beynini Fruıık’e daha sıkı bağlıyordu: K adın beyni, oksitosin ve b ağ ­
lılık h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. I.iıı 20(15.
85 o kadar kıvırıyordu: l.u ving 2009 tarihli çalışm asınd a erkeklerin
bağlılık ya da e v lilik le ilgili k o n u şm alar esn asın d a stres altına g ir­
d iklerini tespit etm iştir.
86 yalan söylerken yok daha az gerginlik: O 'l lair 1987.
86 Nicole’e dayamıyordu: G illiath 2008a referansıyla ku lland ığım ız çalış­
m asında seksin kişisel bilgileri paylaşm a arzusunu arttırdığını,
sam im iyetle ilintili d üşünceleri beslediğini ve ilişkide olunan insan
için fedakarlıkta bulu nm aya teşvik edici oldu ğun u tespit etm iştir.
K lusm an 2002 tarihli çalışm asınd a ilişkinin süresi uzadıkça kad ın­
da da erkekte de cinsel etkinlik ve cinsel tatm ind e düşüş olm asına
rağm en cinsel arzunun yalnızca kadınlarda azaldığını, erkeklerde
ise azalm ad ığını ortaya ko ym u ştu r (ve şefkate d uyulan arzunun
erkeklerde azalırken kadınlarda yükseldiğini), buradan hareketle,
eşe olan kalıcı bağlılığın kad ın lar için, en baştaki kara sevd a d öne­
mi bittikten sonra, yü ksek m iktarlarda cinsel arzu gerektirm ediği
son ucun a varılm ıştır. A ncak erk ek ler için tam tersi geçerlidir.
A raştırm acılar erkeğin cinsel arzu su nun yüksek seviyed e kalm ası
gerektiğini, bunun evrim tarihind e neslin d evam ının kesilm esi ris­
kine karşı alınm ış bir önlem olduğunu belirtm işlerdir.
86 aşka ulaşmanın zorunlu bir kısmı: E rkek b eyn i, eşe bağlan m a ve c in ­
sel ilişki arasınd aki bağ h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. Liu
2001.
86 ilkel bir biyolojik aylık: D op am in in sah ip o ldu ğu etkileri eşe bağlan ­
m a, zevk, öd ül ve m o tiv asy on için ku llanan özel beyin bölgeleri
hakkın da daha fazla bilgi için bkz. C u rtis 2006.

196
Notlar

86 motivasyon ve ödiil için çalışını ve kişinin kendini iyi hissetmesini sağ­


layan nörotraıısmıtteri: A ragona 2009 tarihli çalışm asın d a d opam in
ak tarım ın ın tekeşli ilişkilerin oluşum u ve d ev am lılığ ın a aracılık
ettiğin i tespit etm iştir, Eşe bağlılığın o lu şu m u n d a m otivasyon
ve ö d ü lü n rolü h akkın d a d aha fazla bilgi için bkz. K ru ger 1998,
Extoıı 2001a ve Y o u ııg 2009.
87 haz ve ödül bekleyen bölge: K nutsoıı 2008 tarihli çalışm asınd a nükleus
aku m bensin (N A c) etkinliğinin bir ilişkiden haz beklerken arttığını,
zarar beklerken ise etkinliğini durd urdu ğu nu tespit etm iştir.
87 dopamin östrojen ve oksitosin ile karışırdı: E rkek lerd e ile kad ınlard a
da o ksito sin , vazopressin, testosteron ve ö stro jen b u lu n u r am a
oranları cin siy ete özg ü d ü r ve gen ler, p ro tein ler ya da arom ataz
gibi e n zim le r tarafın d an kontrol edilir. Erkek beyni, östrojen ve
aro m ataz hak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. VVu 2009. Erkeklerd e
ve k ad ınlard a e şe bağlılığın oluşum u hak kın d a d aha fazla bilgi
için bkz. Liu 2003, llo cklan d l 2007, B ecker 2008a ve C arter 2008.
87 sırılsıklam tışık: Beyin ve yoğun rom antik aşk hak kın d a d aha fazla
bilgi için bkz. A ron 2003 ve Fisher 2003-2006.
87 bedenleri ve beyinleri: ( ionzaga 2006.
87 sevgilileri hakkında giiııdiiz düşleri kurarak: Fisher 2004.
87 yalnızca Nieole'e odaklandıklarında: Fisher 2(X)6 tarihli çalışm asınd a
aşık d en eklerin sev d ik leri kişiye bakm aları d u ru m u n d a, bu kişi
e ğ e r e rk ek se beyindeki ereksiyon la alakalı bö lgen in de e tk in leş­
tiğini tesp it etm iştir. B unu n anlam ı erk eğ in aşka verdiği tepkinin
rom antik tutkuyu beyn in cin se! arzu yla ilgili olan b ir bölgesine
d o ğru d an bağlad ığıd ır. B eauregard 2009 tarihli çalışm asınd a bey­
nin k o şu lsu z aşk d evrelerini tanım lar.
87 elinde tutmaya: Uuss 2002 tarihli çalışm asın d a erk eğ in potansiyel
avcıları sav u ştu rm ak ve ken d isine eş o larak seçtiği kişinin ken­
d isini bırak m asın ın ö n ü n e g eçm ek zoru nd a old u ğun u söyler.
S e çile n eşi korum aya yön elik ad ap tasy o n ların ın , gen etik olarak
ald atılm ak tan itib ar zed elen m esin e ya da eşi tam am en kay b etm e­
y e k ad ar u zan abilecek olan ürem eyle ilgili tüm o lu m su z b ed elle­
rin ö d en m esin in ön ü n e geçm ek için ev rim sel bir sü reç içerisin de

197
Erkek Beyni

oluştu ğu nu belirtir, ürkeklerin eşlerini ko ru m ay a yön elik d av ra­


nışlarının gözü açık d avranm ak tan fiziksel sald ırg an lığa kad ar
gen iş bir y elp azed e o labileceğ i d e v u rgulanm ıştır.
88 bir gün içimle birkaç defa yaşanabilir: ürkek beyni, şeh vet ve görsel
cinsel çekim d evreleri hak kın d a dalın fazla bilgi için bkz. Fisher
2002, 2005 ve 2006.
80 Frank'irı ona asıldığım lıaı/al ettikçe: K iliing 2004 tarihli m ak alesind e
erk eklerd eki cinsel kıskan çlığ ı anlatm ıştır, l.ittle 2007, llu rriss ise
2006 tarihli çalışm aların d a erkek lerin , kadın p artn erlerinin adet
d öngü lerinin yu m u rtlam a ev resin e g eld ik lerin d e daha ınaskü-
len erk ek lere yö n eld ik lerin i hissed eb ild iklerin i tespit etm işlerd ir.
Erkeklerin cinsel baskısı ü zerin e d aha fazla bilgi için bkz. Starratt
2008 ve 2007.
80 eş avlama denen bir taktiği: S ch m ilt 2004 tarihli çalışm asın d a an lat­
tığı araştırm asın a gö re, eş-av lam a taktiklerinin ü zerin d e incelem e
yaptığı elli üç farklı ülk ed e yaşayan erk ek lerin h ep sin d e ben zer
oldu ğun u keşfettiğ in i belirtir. A yrıca avcı k ad ın lar da vard ır.
P arker 2000 tarihli çalışm asın d a "ilişk isi o lm a y a n " birisi olarak
tanıtılan b ir erkeğe, bekar kad ın ların yü zd e elli d o ku zu n u n ilgi
gösterd iğ in i, aynı adam "cid d i b ir ilişki içerisin de", olarak tanı­
tıld ığ ınd a ise kad ınların y ü zd e d oksand an fazlasın ın ad am a olan
ilgilerini belirttiklerini tespit etm iştir.
90 aşk hissimizi güçlendirebileceğini: R ed ded ilm en in d u y gu sal b ağ lılı­
ğım ızı g ü çlend irm esi h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. IJaum e-
ister 2001, ü isen b erg er 2004, M acD oııald 2005 ve F ish er 2002.
00 sahipleniri eşleşme içgüdülerini vahşileştiriyordu: E şleşm e içgüdüleri
ve horm on lar hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. (.'arter 2007 ve
2008, B ecker 2009 ve Pfaff 2002.

4 B E L A L T IN D A K İ B E Y İN

91 ortalama bir ya da iki: Erkeklerin istedikleri kısa süreli cinsel partner


sayısının kadınlarınkinden çok olm ası hakkında bkz. Schm itt 2001.

198
Notlar

91 bir gecelik ilişkilere olun ilgileri: Tok gecelik ilişkiler hakkında daha
fazla bilgi için bkz. Sch m itl 2001, L aıım ann 1999b ve M tılhall
2008a. E rkek lerin cinsel hay atlarıyla ilgili tatm inleri hakkında
daha fazla bilgi için bkz. C olson 2006. C o lso n Luı çalışm asınd a
erk ek lerin y ü zd e y etm işin in cinsel hay atlarınd a d eğiştirm eyi d ile­
d ikleri şey ler oldu ğun u belirttiklerini aktarır.
92 erkeklerin testosteron seviyelerinin yükselmesi için: Van d er M eij
2(X)8.
92 cinsel olarak çekici - ya tin sönük - : O rtigu e 2008 tarihli çalışm asın ­
da erkek beyn in in cinsel u yaranların arzu lan ab ilirliğ i hakkında
k ararın ın , bir kad ını gördü ğü ilk 200 m ilisan iy ed e gerçekleştiğini
b elirtm iştir. D em ek o lu y o r ki, bu k arar b ilin ç işlem ed en önce a lı­
nıyor.
92 penislerinin şekli hakkımla: S an ch ez 2007.
93 partnerlerinin jrn ıs boı/ıımlan memnun: Levcr 2(XXı tarihli çalışm asın­
da. 32.031 erkek ve kadın üzerinde araştırma yaptığını ve erkeklerin
büyük kısmının daha büyük penise sahip olm ak istediklerini belirtir,
ürkeklerin yalnızca binde ikisi penislerin daha küçük olmasını dile­
diklerini bildirmiştir. Dillnn 2(X)8 tarihli çalışmasında penis boyutu­
nun, onlu yaşlardan yaşlılık dönem ine kadar birçok erkek için hatın
sayılır bir endişe kaynağı olduğunu tespit etmiştir. VVessells 1996
tarihli çalışmasında erkeğin yaşının ya da sertleşm em iş halde olan
penis boyunun, erekte olm uş penisin uzunluğunu tutarlı bir şekilde
yansıtm adığını ortaya kovmuştur. Erekte olm uş penisin uzunluğuyla
en yakıtı kom lasyon içinde olan gerilmiş halde olan penisin uzunluğu­
dur. I’enis boyutu hakkında daha fazla bilgi için bkz. brançken 2<X)2.
93 eıı önem li özelliği olduğunu: brançken 2002 tarihli çalışm asınd a çok
fazla sayıd a erkeğin penis bo yların ın cin sel g ü çleriy le d oğru o ran ­
tılı o ld u ğu n u d ü şü n d ü ğ ü n ü tespit etm iştir.
93 gereğinden çok daha büyük: D iam ond 1997 tarihli çalışm asın d a,
önem li olanın penisin b ir kad ının v ajin asın a g ireb ilm ey e uygun
o lm ası old u ğu n u ve çok büyük peııisli erk ek lerin yeterin ce sperm
ak taram ay ab ileceğ in i, bu yü zd en de çok bü yük penislerin arzu la­
nab ilir bu lu n u lm ad ıkların ı belirtm iştir.

199
Erkek Beyni

93 13.97 em ile 15.74 cm arasımla: W ylie 2007 tarihli çalışm asınd a e re k ­


le olm uş penisin o rtalam a boyu nu n 13.97 cm ile 15.74 cm arasınd a
o lduğunu ve ortalam a penis boyuna sah ip b ir erk eğ in , penisin in
partneri ya da kendisini tatm in ed ecek k ad ar bü yük olm ad ığı
end işesi taşım asının m ü m kün o ld u ğu n u , aynı zam an d a, ö zellik le
sertleşm em iş hald e d eğ ilk en penisin in başkaları tarafın dan g ö rü l­
m esinden u tan m asının olası oldu ğun u belirtm iştir.
93 dişileri için insan penisi çak biiı/ük bedendir: D iam ond 1997 tarihli
çalışm asın d a, d iğ er m em elilere oranla insan penisin in bü y ü k lü ­
ğü nü n gereğ in d en fazla old u ğ u n u belirtir.
93 seks yapmaya dair bilinçli bir arzu: Jnııssen 2(108 tarihli çalışm asın d a,
yap tığı an k ete göre erk ek lerin çoğ u n u n h ey ecan ya da ilgi h isset­
m eden ereksiyo n yaşayabild iklerin i belirttiklerini aktarır.
94 ereksiyonu başlatmak için: T su jim u ra 2006. Ilo lste g e 2003 tarihli
çalışm asın d a, erk eğ in partneri ya da başka kad ınlarla herhangi
bir pozisyon ve iç ya da d ış m ekand a seks yap tığın ı d ü şü n m e ­
siy le erek siy o n u n başlad ığın ı tesp it etm iştir. Üreksiyon hakkın da
daha fazla bilgi için bkz. Jan sse n 2008, b askerv ille 2008 ve S ch o ber
2007.
94 işlerdin yerine getirebilmesi için: beach 1967 tarihli çalışm asın d a tes­
tosterondan yok su n erk ek lerd e cinsel istek ve ereksiyon la ilgili
beyin d ev relerin in h içb irin in çalışm ad ığın ı ortaya koy m u ştu r.
S teers 2000 tarihli çalışm asın d a ereksiyo nu n oluşm ası için beyin,
om u rilik ve penisi e tk iııleşliren in testosteron o ld u ğ u n u , bunun
yanı sıra oksitosiııin ve d op anıin, asetilkoiin ya da nitrik oksit
gibi ııöro kim y asalların da çalıştığın ı belirtir. S w ann 2003 tarihli
çalışm asınd a erkek b eyn in d e testo stero na cev ap veren ve cinsel
birleşm eyi m ü m kün kılm ak için kas kontrol bölgelerin e sin y aller
yayan cinsel olarak fark lılaşm ış bir ağ örgüsü old u ğun u b elirtm iş­
tir.
94 çoğu erkek için tamamen sertleşmek adımı: M iyagnw a 2007.
94 ereksiyonu hazırlayan hormonal motorlar: M ouras 2008 tarihli çalış­
m asınd a cinsel ilişki içeren gö rü n tü lerd en oluşan kü p ler işle til­
d iğ in d e, sağlıklı erk ek lerin ond a sek izinin ereksiyo n yaşad ığını

200
Notlar

penisin etrafın a bağlad ığı bir ö lçü m kelepçesini gözlem leyerek


tesp it etm iştir.
95 cinsellik ödiilii için umul: N ükleus ak u m b en s (N A c) beyin d e ödül
beklentisi içind e olan önem li bir bölged ir. C in sellik ve ödül hak­
kında daha fazla bilgi için bkz. P onsenti 2009 ve Paredes 2009.
95 "şimdi liim dikkatini buna ver" devreleri: Lee 2006 ve M ou lier 2006.
95 pürüzsüz hır atağın ardından, artık içerideydi: V ajinal sek s ve prezer­
v atif ku llan ım ı h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. C rosb y 2003.
96 cinsel heyecan, uyanış w zevk: A m o w 2002 ve I lolsteg e 2003.
96 anıl sekse kadınlardan iki kal daha: l.au m an n 1999b.
96 hassasiyetinin gitgide azaldığı: Payrıe 2007. S h afik 2007 tarihli çalış­
m asınd a üretral açıklığı u yarm anın penise yeterli kan gitm esi ve
penisin sertleşm esi için gereken penis sin ir ve kaslarını aktif hal­
d e tutm aya, büyleee d e sp erm in k u v vetle bo şalm asına yardım cı
o ld u ğ u n u , d olay ısıy la da kad ının h am ile kalm a ihtim alini yük­
selttiğini belirtm iştir.
96 cinsel ilişki esnasında acıdan koruma: P ayne 2007.
97 nörokimyıısal yıldızlarının doğru konumda olmaları: M ursteiıı 1998
tarih li çalışm asınd a y ap ılan çalışm alara gö re cin sellik le alaka, cin ­
selliğ e h ev eslen m e sıklığı ve cin sellikten zev k alm ak konusunda
e rk ek lerin kad ınların ön ü n d e o ld u ğu n u o rtay a koym u ştu r.
7 Uç dakika öncesinden itibaren yaşananlar: M eston 2004. K adınlarda
o rg azm , ö n sev işm e ve vajinal birleşm e hak kın d a daha fazla bilgi
için bkz. VVeiss 2009. K ad ınların cinsel yaşam ları ve cin sellikle
ilgili sorunları h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. Basson 2005.
97 klitoris ya da penislerini orgazma ulaşana dek: G eo rg iad is 2009.
M uehlenlıard 2009 tarihli çalışm asın d a erk ek lerin d e kad ınların
da bazen org azm num arası yap tıklarını tespit etti - vajinal ilişki
sırasın d a bu oran kad ınlard a yüzde altm ış yed i, erk ek lerd e ise
yü zd e yirm i sekiz.
97 periıikııadııktal gri (PAG) yoğun şekilde etkinleşti: P ara-G am ez ve
G e o rg ia d is 2009 yılın d a ayrı ayrı y ü rü ttü k le ri çalışm alard a,
o rg azm esn asın d a cin siyetler arasınd a y aşan an tek belirgin farkın
erk ek te l’A G 'd e -b e y n in daha d iişü k acı ve inilti sağlayan böi-

201
Erkek Beyni

g e s in d e - dalıa yü ksek b ir etkinliğ in yak ın m ası old u ğu n u tespit


ettiler. HoLstege 2003 tarih in d e erk ek lerin b o şalm aklayken g ö rü n ­
tülenm iş olan beyin taram aların d a d opam initı üretildiği yer olan
ventral tegm ental aland a b ü yük bir etkin lik tesp it etm iştir.
98 yirmili yaşlarının başımla yaşadığı norıııılar: R evicki 2008 tarihli
çalışm asınd a e rk ek lerin yü zd e y elm iş beşinin cinsel ilişkinin ilk
on d akikası içind e boşald ıkların ı tespit etti. R ichters 2006 tarihli
çalışm asınd a erk ek lerin g ird ikleri cinsel ilişkilerin yü zd e doksan
beşind e, k ad ın ların ise y ü zd e altm ış dokuzd a orgazm old u klarını
ortaya koy m u ştu r. W eiss ise 2009 tarihind e kad ınların org azm
şan sın ın ilişki esn asın d a v ajinal p en etıasy o ıu ın uzun olm ası
d uru m u nd a arttığını keşfetm iştir. K adınlarda cinsel işlevsellik
h akkın d a d aha fazla bilgi için bkz. M eston 2004, M cK enna 20(X),
M ong 2003 ve llasson 2005.
98 çalışması l’ı’yiiı tarafından kontrol edilebilen: T ru itt2002. Benureguard
2009 tarihli çalışm asınd a beyn in evham m erkezi olan an terio r
sin gulal kortek sin, yak laşm ak ta olan b ir ereksiyo n a karşı tetikte
old u ğun u tesp it etti. A C C ’deki bu u y arılar iğrenm e m erkezi olan
insula gibi d iğ er beyin d ev releriy le işbirliği o lu ştu ru p gerekli
d u ru m lard a spin al ereksiyo ıu ı d urd urm aya yarar. .
98 yedi ila on üç dakikaya, hatla daha fazlasına: W aldingor 2005. C o rly
2008 tarihli çalışm asın d a cin sel b irleşm en in norm al ve o rtalam a
sü resin in üç ila o n ü ç d akika uzu nluğun d a old u ğu n u ortaya ko y­
m uştur. S ek s terapistleri erk en boşalm a soru nu nu çö zm ek için
erk ek lere K egel sıkm a eg zersizlerin i, m astü rb asy on u , cinsel ilişki
esn asın da başka şe y le r d ü şü nm eyi ya da gerekliyse penisi uyuş­
turan p rezerv atif ya da jellerin ku llanım ını ö nerirler. A ntidep-
resan olan SSR I ilaçları da boşalm a süresini uzatabilirler ancak
cinsel heyecanı tüm üyle b itirm eleri d e m ü m künd ü r.
9y en az bir kere yaşamışlardır: S y m o n d s 2007 ve Revicki 2008. lirken
boşalm a teşhisi an cak b oşalm a süresin in iki p artn erden birinin
cinsel ya da d u y gu sal m u tlu lu ğu n u etkilem esi d u ru m u nd a ko n ­
m aktadır. E rken b oşalm a tedavisi hakkım la d aha fazla bilgi için
bkz. Sd eghi-N ejad 2008.

202
Notlar

HH) ereksiyouu gerçekleştiren: Tanagho 2000 tarihli çalışm asında penise


m asaj yapıldığı ya da beyinde bir cinsel fantezi vııku bulduğunda
ereksiyonun, otonom sinir sisteminin parasem patik bölümü olan
PN S tarafından başlatıldığını belirtir. TN S sinir dallan peniste nitrik
oksit salgılanm asına, arterleri genişleterek kanla dolm asına ve penisin
sertleşm esine neden olurlar. Viagra türü ilaçlar ereksiyona yardımcı
olm ak için nitrik oksit sistemini etkilerler. Parasem patik uyarım
devam etm ediğinde ereksiyon sona erer ve otonom sinir sisteminin
sem patik lxilüm ü olaıı SN S penis arterlerini daraltm aya başlar ve içe­
rideki kanı dışanya çıkm aya zorlayarak penisteki sertliği sonlaııdınr.
100 istediği gibi bir ereksiyonu elde edebileceği : T an ag h o 2<X)0. Ereksiyon
h ak k ın d a d ah a fazla bilgi için bkz. B rody 2009 ve C osta 2009.
101 beynin uyku merkezini etkiledikleri: V ecn em a 2 0 0 8 tarihli çalışm a­
sın d a o k sito sin in erk ek b eyn in d e sek s esn asın d a ve ard ınd a
dört saate kad ar çıkabilecek b ir sü re b oyu nca salg ılan d ığ ın ı, bu
yü zd en d e erk ek leri y atıştırd ığ ın ı, rah atlattığın ı ve end iğelerini
u zak laştırd ığın ı tespit etmiDtir. O k sito sin ve sek s hak kın d a d aha
fazla bilgi için bkz. VVnldhcrr 2007.

5 BA BA BEYN İ

103 bnbtı olacaklarını öğrenmeleri: Buist 2003. M orse 2000 tarihli çalışm a­
sınd a 327 ad et sağlıklı çift üzerin d e yaptığı çalışm aların sonucu
o larak bazı m ü stakbel b abaların eşlerinin ham ileliği esn asın da
ilişkileri ile iş v e/veya sek s hayatlarınd a p erfo rm an s düşüklü ğü
yaşayacakları kon usund a en d işelen d iklerin i tesp it etm iştir.
104 geri kulun tüm lun/ntı boyuncu: A h em 2(X)9 ve M eaney 2005. Iloyce
2(XI7 tarihli çalışm asınd a h am ilelik ve d oğu m h ak kın d a yetersiz
bilg iy e sah ip bab aların kaygı yaşam a riski altınd a old u klarını
b elirtir ve erk ek lere partn erlerin in h am ileliğ i, d oğum ve yeni
d oğm u ş bir bebeğe bakm akla ilgili m eseleler h ak k ın d a daha fazla
bilgi aktarım ına d aha fazla d ikkat ed ilm esin i önerir.
İ04 testosteron diişer ve proluktin yü kselir C ray 2006. Extoıı 2001b refe­
ransıyla k u llan d ığ ım ız çalışm asın d a e rk ek lerd e yü ksek prolaklin

203
Erkek B eyni

sev iy esin in cin sel d ü rtü leri azalttığını tespit etm iştir, baba ad ay ­
ların d a testosteron sev iy esin in d üşerken p ro iak tin sev iy esin in
azalm asın ın ned eni ürem enin m ü m k ü n olm ad ığı bu d u ru m d a
cin selliğe o lan ilgiyi azaltm ak tır, llıil h o rm o n la r ve h am ilelik
hakkında daha fazla bilgi için bkz. D elahun ty 201)7, Ma 2005,
llu rnh am 2003, W y n n e-E d w ard s 2000 ve 2001, C arlso n 2006 ve
Flem ing 2002.
104 müstakbel annenin teni ve ter bezleri: V aglio 2009 tarihli çalışm asın ­
da, h am ilelik esn asın d a kad ın ların ten lerin d e ve ter b ezlerin d e
beş tane ay ırt edici uçucu koku bileşeni geliştird ik lerin i ve b u n la­
rın ferom on ların gö rev in i g ö rebileceklerin i te sp it etm iştir.
104 “sem patik g e b e l i k K lein 1991 tarih li ça lış m a s ın d a ku v ad s e n -
d ro m u n u n y a y g ın a n ca k çok a z b ilin e n b ir o lg u o ld u ğ u n u
b e lirtir, liu s e n d rom d a b a b a a d a y ı e şin in h a m ile lik d ö n e m in d e
h a z ım sız lık , işta h a rtışı ya d a a z a lışı, k ilo a lım ı, ish al ya da
k a b ız lık ve h atta b a ş ya d a d iş ağ rısı gibi kim i fiz ik se l s e m p ­
to m la r te c rü b e e d e r. Z ie g le r 2 0 0 6 tarih li ç a lış m a s ın d a k u v a d ın
başka baba ad a y ı p rim a tla rd a d a y a şa n a n b ir se n d ro m o ld u ğ u ­
nu tesp it e tm iş tir. Y a p ıla n ç a lış m a d a b a b a ad ay ı o la n p rim a tla r
h a m ile lik d ö n e m in d e b e lirg in b içim d e k ilo a lırla rk e n k o n tro l
g ru b u n d a k i e rk e k p rim a tla rın k ilo a lm a d ık la rı g ö z le m le n m iş ­
tir. K uvad s e n d ro m u h a k k ın d a d ah a fazla bilg i için b kz. C o n ­
n er 1990,
105 annelik beyin devrelerinin gelişimi: I„irsen 200« tarihli çalışm asın d a
erk ek fero m o n lan y la tem asa g eçm en in dişi farelerin frontal lob­
larında an n elik le ilgili o lan b ir bö lg ed e yeni h ü creler o lu şm asın a
seb ep old u ğu n u te sp it etm iştir. V eriler erk ek fcro ın o n ların ın dişi
farelerin b eyin h ü crelerin d e proiaktin d nlayım lı bir artışı teşvik
ettiklerini g österm ek ted ir. K ad ın beyni ve an n elik d ev releri h a k ­
kın d a daha fazla bilgi için bkz. b eck er 200Ka.
105 doğuma liç hafta kaldığı sırada : S to rey 2000.
105 baba olmayanlara göre bebeklerin ağlama sese, t iray 2007.
105 babanın çocukla çok az ilgilendiği: M u ller 2009. lioliv yalı erk ek lerd e
babalık h akkın d a bilg i içiıı bkz. W inking 2009.

204
Notlar

106 sakinleştirmiş ve bir buji kumullarını sağlamıştı: B ebekle ebeveyn «ıra­


sındaki ten tem ası hakkında daha fazla bilgi için bkz. Erlandsson
2007.
107 Blake'e âşık olmaları: Beyin ve eb evey n sevgisi h akkın d a d aha la/.la
bilgi için bkz. Sw ain 2007, Feygiıı 2006 ve l.eck m an 2004.
107 birbirlerinin göz ve ı/üzleriııe bakma: Beyin ve eb ev ey n lik hakkında
d aha fazla bilgi için bkz. l.eck m an 2004.
107 saniyenin ı/etlitie biri: K ringelbach 2008.
107 mecburiyetini babadan daha önce hisseder : E b ev eyn lerin b ebek ağ la­
m asına v erdikleri tepki hak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. Bos
2 0 )0 ve Flem in g 2002.
108 lüıike ııı ağlamasını duyduğunda: Sw ain 2007 ve 2008.
108 ilk bir ay bayııncn giiııde: K ozorov itskiy 2006. A ynı zam an da bkz
K insley 2008 ve Flem ing 1999.
108 hormonlun denen prolaktin, oksit osm ve ımzopressin: K ozorovitskiy
2006. A yııı zam an d a bkz. Berg 2001, I’rov erb io 2(X)6 ve K uzaw a
2009.
109 P FC ’yi de etkinleştirdiğini: Konu hak kın d a genel bir bilgi için bkz.
K ozoro v itskiy 2006.
109 Dr. Ruth Teldman'tn ç alışmaları: Feld m an 2002 ve 2007.
109 aıtııe ile baba arasındaki fark: B relh erto n 2005. M cE lw ain 2007 tarihli
çalışm asın d a çocu k ların (özellikle d e erk ek çocu k ların ) anne ve
babanın çocu k ların ın hislerine farklı farklı yak laşm aların ın fay­
d asını görd ü klerin i belirtm iştir.
110 annenin bebeğiyle olan bağı: M atthiesen 2001 tarihli çalışm asınd a
m asaja ben zer el hareketleri ya da an n en in m em esini em m e gibi
p eriyod ik o larak tekrarlanan h areketlerin a n n ed e oksitosin sev i­
yesinin y ü k selm esin e neden old u ğu n u tespit etm iştir.
1 10 anne ve babayla farklı şekilde: Feldm an 2003 ve 2007.
110 Tim in kendisiyle oynadığı uyarıcı oyunlar: Feld m an 2007.
111 oyunlarının şok daha spontane olduğu: C an n o n 2008.
111 siiriicii koltuğunda olan: S ch o p p e-Su lliv an 2008 tarihli çalışm asın ­
da, b abaların çocu k larına erişim ini sağ lay an kap ın ın bekçisinin
ann e o ld u ğu n u tespit ettiler. A ynı zam an d a d aha uyum lu ev li­

2 05
Erkı’k Beyni

liklerd e babaların çocu k ların a karşı daha sev ecen old u ğun u da
k eşfettiler. L vlilik ve eb ev ey n lik hakkın da d aha fazla bilgi için
bkz. Fagnn 2009.
1 11 Kendisine yurdum t olabilecek olanlar: Silk 2(109 tarihli çalışm asınd a
kad ınların kendi an n elerin d en ve yetişkin kızların d an - ve b a ş ­
ka ilişi akrabalard an - ald ığ ı yardım ın, çocu ğ u n yaşam ası ve iyi
duru m d a olm ası k on u su nd a belirg in bir etkisi o ld u ğu n u tesp it
etm iştir, libev eyn lik, kad ın ak rab alar ve çocuğu hayatta tu tm ak
hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. K end ler 2005, T ay lo r 2000, fiili
2003, I law kes 2004, S ear 2(X)8 ve (Ju rv e n 2009.
112 evliliklerini yürütme: l’asley 2(X)2 tarihli çalışm asın d a, eşlerini ken ­
dilerinin baba rollerin in şek illen işi konusunda olu m lu yö n d e y ö n ­
lendirm iş olarak gö ren e rk ek lerin ev lilik lerin e d aha bağlı o ld u ğ u ­
nu tespit etm iştir, liv lilik ve eb ev ey n lik h ak kın d a d aha fazla bilgi
için bkz. K oopnarine 2005.
112 ö$reıwıe kabiliyetlerini geliştirdiğini: Feldm an 2007.
112 sürpriz dolu, dolayısıyla da dalıa teşvik edici: b abaların çocu k larını
teşvik edişi hakkın da d aha fa/l a bilgi için bkz. l’ech eux 1994,
O 'N eilI 2001, Fernald 1989, O rossm an 2002 ve P an cso far 2008.
112 balınlar dalın değişik ve eğlenceli: O 'N eilI 2 0 0 t ve P echeux 1994.
113 ergenliğe eriştiklerinde : G rossm ann 2002 tarihli çalışm asınd a on altı
yıl süren çalışm alarının sonucu olarak babanın hassas ve m ü cad e­
leci oyun oyn ayış tarzının, çocuğun başarısında anah tar bir d eğiş­
ken olduğunu tespit ettiklerini bildirm iştir, g o cu k lard a başarı ve
babalık hakkında daha fazla bilgi için bkz. Sarkadi 2008.
113 İtile ya da aldatmacayı fa r k edebilme: bretherton 2005.
1 14 annelere kıyasla daha doğrudan em irler : A hkariaıı 2003.
1 14 ihtiyaçlarım annelerinin yaptığı gibi: Fernald 1989.
114 özellikle de oğullarını, hizaya getirm e : Sarkad i 2008.
115 testosteron ve luızopresstn hormonları: W ang Z. 1993 tarihli çalışm a­
sınd a had ım e d ilm e son u cu testosteronu n hiç salg ılan m am ası
d u ru m u nd a eb ev ey n lere özgü d avran ışlard a azalm a oldu ğun u
keşfetm iştir. I lad ım ed ilm iş erkek m em elilerd e ebevey n sel d a v ­
ranış için olan b ey in b ağ lan tıları, beyind e d aha az va/opressiıı
hücresi oldu ğu için azalm ıştır.

206
Notlar

115 tvı iyi ve en korunum babalar. Frazier 2Ü06. Beyin m otivasyonu ve


babanın sağlad ığ ı bakım hakkın da d aha fazla bilgi için bkz. D ev-
ries 21X19 ve B ecker 2009.
115 babaları disiplin verici olmayan: Sarkad i 2008.
1 16 hayalının devamında erkeklerle: VViszevvska 2007.
i 16 daha fazla uzlaşmak ve ödiin vermek: T anen 1995. L eap er 1998tarih ­
li çalışm asın d a çocu k lar ile ebeveynlerin i inceleyen çalışm alara
g ö re ann elerin çocu k larla olan ilişkilerind e babalara g ö re çok
daha kon uşkan o ld u klarını tespit etm iştir.
117 yardım etmek için bir şey yaptıklarımla: B rethertoıı 2005.
118 oğulları şok genç olsu tluhi: l.eck m an 2004 ve Feld m an 2002.
118 çocuklukla ebeveynlerinden yoğun ilgi: l’ ru essner 2002.
118 ebeveyni çocuğa bağlıyor: Feld m an 2002.

6 Y E T İŞ K İN L İK : E R K E K L E R İN D U Y G U S A L H A Y A T L A R I

122 temel biyolojimizin Imzı kısımları: K ozorov itskiy 2005.


123 temporoparietal bağlantı sistemi (TPf): S h am ay -T so o ry 2009 tarih­
li çalışm asın d a iki em pati sistem i tespit etti: biri bilişsel em pati
sistem i d iğeri ise d uygusal em p ati sistem i. S ch ulte-K u ther 2008
tarihli çalışm asın d a beynin em pati için olan ağ örg ü sü n d e cin si­
y e tle r arası fark lılık lar old u ğu n u ortaya koydu . TPJ, başkalarının
ruhsal d u ru m u nu tahm in ed en , ö rn eğ in su p erio r tem poral su lk u s
ya da m ed ial prefrontal korteks gibi birçok d ev ren in , kaynaşıp
ayrıştığı bir kablo gö beğid ir. Beyindeki bu kablo yığınları h ak ­
kında d aha fazla bilgi için bkz. T h io u x 21X18 ve lnım ord ino- Yaııg
2009. in san lard a beynin birçok bö lgesin e y ay ılm ış halde bulunan
M N S, yani ayna sin ir sistem i, bize başkaların ın nasıl hissettiğim ,
nasıl d avrand ığını ve ne yap acak larını an lam ak la yardım cı olur.
İnsan ayna nöron sistem i içerisindeki yap ıların fiziksel h arek et­
lerin ve yüz ifadelerin in o rtak ku llanım ıyla ilgisi olduğu tespit
e d ilm iştir. Zaki 2009 tarihli çalışm asın a g ö re beynin bu iki böl­
gesin in ku llanım ı bize başkalarının d uygusal d uru m u hakkında

207
Erkek Beyni

e d in d iğ im iz k an ılan d oğru biçim d e takip etm e şansı verir. Yuan


2009 tarihli çalışm asınd a incelikli ya da biraz olu m su z olan d u y ­
gu sal ifad eler hak kın d a erk ek lerin kad ınlara giire d aha az doğru
yargıd a bu lu n d u kların ı, am a çok o lu m su z d u y g u lar ifade e d ild i­
ğin d e kad ınlarla araların d a doğru yargıd a bu lu nm ak k on u su nd a
pek fark o lm ad ığın ı belirtm iştir.
123 kadınlar diğerini ıhılın çok kullanır. Schulte-Kuther 200K tarihli çalışm a­
sında erkeklerde tem poroparietal bağlantı sistem inde, yani T l’J'deki
nöral etkinliğin daha fazla olduğunu tespit etm iştir, bununla beraber
kadınlarda AN S?nin etkinliğinin daha fazla olduğunu, bu etkinliğin
özellikle de inferior frontal ayna nöronlarında yoğun okluğunu orta­
ya koym uştur. Höylece, em pati gerektiren yüz yüze etkileşim lerde
duygulan anlam landırm a süreci esnasında, kadınlar ayna nöronları
içeren bölgeleri erkeklere göre daha yetkin biçim de çalıştırabilirler.
W iteison 1 1a referansıyla kullandığım ız çalışm asında beynin tem ­
poroparietal bölgesinin erkeklerde daha büyük olduğunu keşfet­
miştir. (Jheng 2(K(9 tarihli çalışm asında kadınların empati kurm ak,
başkalarının durum una hassasiyet gösterm ek ve duygularını anlam ­
landırm ak konusunda erkeklerden daha başanlı olduğunu ortaya
koym uş, bunun nedeninin de ayna nöron sistem inin bu bahsi geçen
süreçlerde önem li bir n>) oynam asından kaynaklanıyor olabileceğini
belirtmiştir. A raştırm acılar genç kadınların ayna nöron sistem lerinde
ereklere göre belirgin biçim de daha fazla gri m adde hacm ine sahip
olduklarını keşfetm işlerdir. Yuan 2009 tarihli çalışm asında kadınlar­
da ayna nöron sistem inin büyüklüğünün, etkileşim içinde olunan
kişinin duygularını benim sem eye - ya da bulaşıcı hislere - ve erkek­
lere göre daha fazla em pati kurabilm eye neden olabileceği varsayı­
m ında bulunm uştur.
123 Bu duruma duygusal emytıti adı verilmiştir, batiaansen 2009. insanların,
başka bireylerin ruhsal durum larım sezgisel bir şekilde kavram a
kapasitesine sahip oluşları sosyal işlevsellikleri bakım ından önem li­
dir. insanların daha belli belirsiz duyguları anlaşılm az bir halde olsa
da, yine de sorunlarının ne olduğuna dair bir hisse sahip olabiliriz.
A N S'nin bu kabiliyete sahip oluşum uzdaki rolü büyüktür.

208
Notlar

123 Bu dunımıı bilişsel rmputi udi verilmiştir: Bilişsel em pati, karşım ız­
d aki insanı üzen şeyin ne old u ğu n u zekam ızla anlam ak d em ek­
t i r - a m a aynı hissi kendi içim izd e h issetm em ize seb ep olmaz. Bir
insanın kendi bakış a çısın ı b ir d iğ erin in kin d en zihinsel olarak ay ı­
rabilm esi, bi/Jere hislerim izi başkaların ın h isleriy le karıştırm am a
ve k arşım ızd ak in in hisleri ile "z e h irle n m e d e n " d uygusal so ru n ­
lara çözü m b u lab ilm e şansı verir. TPJ devreleri bu görevi üstlen­
m işlerd ir. Başkalarının d u y gu ların ın ayrı tutm a ve erkeklerde T I’J
h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. S ch u lle -R u lh e r 2008.
123 kullanımı lerdhitıı /lekiştirebilir: C h ristako u 2009. Rmpati bakım ın­
d an cin siy etler arasınd aki fark lar h akkın d a d aha fazla bilgi için
bkz. S ch u lte -R u lh e r 2008, B ecker 2008b ve lim e 2007.
123 hisleri arasındaki sının sağlam bir şekilde tuttuğunu: Sch ulte-R ulher
2008 tarihli çalışm asınd a erk ek lerin T P J'd e k i beyin aktivitelerinde
kendi hislerini anlam lan d ırırken de y ü k seliş yaşand ığını, böylece
kendileri ile başkaları arasınd aki sınırı koruyabildiklerini ortaya
koy m u ştu r.
124 boş bir yüz ifadesi: S ch u lte-R u lh er 2008 tarihli çalışm asında yüz
ifad elerin i taklitte cin siy etler arasınd a fark lar olduğunu tespit
etm iştir. Y ap ılan çalışm ay a g ö re em p ati içeren yü z yüze elk ile-
şim le r esn asın d a kad ınlard a A N S'ııin erk ek lere göre daha fazla
çalıştığın ı gösterm iştir. Y ü z ifadesi taklidi bakım ın d an cin siyetler
arası fark lar hakkın da daha fazla bilgi için bkz. Dim berg 1990.
124 hızla TP/'ı/r geçmesi: S ch u lte-R u th er 2008.
124 acısın ı g erçekten d e hissetti: Sch u lte-R u th er 2(X)8.
125 sistemi içerisinde kalarak duygularını paylaşacaktı: W ild 2001. surat
ifadesi taklidi ve duyguların bu laşıcılığı bakım ın d an cin siyetler
arasınd aki fark hakkında d aha fazla bilgi için bkz. Sonnby-Borgs-
tröm 2008. d u y gu ların bu laşıcılığı ile d u y gu sal ve bilimsel em pati
h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. N um m enm aa 2008.
125 erkekliğin yazılı olmayan kanunları: Brod 1987.
125 yüz kaslarını korkularını m askeleyecek biçim de: Y ü z ifadeleri bey ­
n im iz in için d e n e le r o lu p b ittiğ in i y a n sıta b ilirle r, bu yü zd en
k o rk u y u sa k la m a b ecerisi ü z e rin d e p ra tik y ap ılm alıd ır, [irkek -

209
Erkek Beyni

ler d e k a d ın la r da y ü z lerin i c in siy e tle rin e ö zg ü b içim le rd e e ğ i­


tirler. A n cak k o rk u n u n h isse d ild iğ i ya da karşı tarafın y ü z ü n d e
ta n ın d ığ ı o ilk b ilin ç siz an d a b u n u y a n sıtm a m a k ta m a m ıy la
m ü m k ü n d e ğ ild ir, ö z e llik le d e b ir b eyin ta ra y ıc ıs ın d a y s a n ız —
y an i en y e tk in y alan m a k in e sin d e . Ö rn e ğ in A le m an 2008 tarih li
ç a lışm a sın d a e rk e k b e y n in in sta tü ya da h iy e ra rşi işa re tle rin e ,
ö z e llik le d e ü stü n lü ğ ü n e v re n se l y ü z ifad esi o la n k ü çü m sey ici
b a k ışla ra , k ad ın b e y n in e g ö re d ah a şid d e tli tepki v e rd iğ in i te s ­
pit e tm iştir.
126 duygusal olaruk kadınlardan daha fazla tepki verine: bilinçaltı, hissedilen bir
duygu sonucu yüz kaslarını kasıtlı şekilde olmasa da etkiler, ancak bu
sadece birkaç milisaniye sürer, liu yüz ifadelerine mikro ifadeler denir
ve bunlar yüz kaslanna detektörler takılarak ölçümlenebilirler. Yüz
kasları ve ifadeleri hakkında daha fazla bilgi için bkz. Liknıan 1978.
Sonnby-Dorgström 2(X)8 tarihli çalışmasında yüz kaslannın tepkileri
bakımından cinsiyetler arasında farklar tespit etmiştir, liu tepkiler
bilinçli/duygularca düzenlenen seviyeden (supraliminal — eşik iistü)
bilinçsiz/kendiliğinden gelişen seviyeye (subliminal - eşik altı) kadar
ıilan bilgi-işleme düzeylerini temsil ederler.. Araştırmacılar ay n aı
erkeklerin bilinçli olarak (supraliminal biçimde) duygularını bastırdık-
lannı, ancak en başta, bilinçsiz halde, duygulanııı kadınlara nazaran
yüzlerine daha fazla yansıttıklarını keşfetmişlerdir - fakat bu durum
sadece gülüm serken kullandıklan ya da öfkeli surat ifadeleri için gere­
ken kaslardaki mikro ifadelere yansımaktadır.
J2 6 belli belirsiz bir hoşnutsuzluktan kaş çatmaya kadar: S o n n b y -lio rg s-
tröm 2008 tarihli çalışm asınd a kad ın ların bilinçli olarak (su p rali­
m inal biçim d e) d uyguların ı abarttık larını ancak en başta, bilinçsiz
halde hissettikleri d u y gu lara d aha az tepki verdiklerini tespit
etm iştir. G ü lü m sem e bakım ın d an cin siy etler arası farklar hak kın ­
da daha fazla bilgi için bkz. I lecht 1998 ve VVeyers 2009.
127 "hisler yerine mantıkla": D uyguları d ü zen lem e esn asın d a yaşanan
beyin aktivitesi b ak ım ın d an cin siyete bağlı farklar hak kın d a daha
fazla bilgi için bkz. M ak 2009.
127 farklı hormonlarla çalışmak iizeıe: 1 lolden 2004 ve lim e 2007.

210
Notlar

127 duygusal bakımdan tarzlarımız arasındaki farklılığın: D u ygu sal tar/.lar


bakım ın d an c in siy e tler arası fark lar h ak kın d a daha fazla bilgi için
bkz. Em e 2(107, B aron -C oh en 2004c ve 1 lin es 2004.
127 erkek ve kadınlarda farklı şekildi’ çalışmasını sağlar: IJaron-C öhen
2004c ve E m e 2007.
127 erkeklerin geçiri bir süreliğine daha fazla enıpati kurar hale geldikleri:
D om es 2007 tarihli çalışm asınd a b u ru n yoluyla oksilitsin v erilm e­
sinin ard ın d an erk ek lerin b aşk aların ın d u y gu sal ve zihinsel d u ru ­
m unu an lam lan d ırm a kon usund a d aha becerikli hale geld iklerini
tespit etm iştir. O ksitosin , testo steron yardım sev erlik hakkında
d aha fazla bilgi için bkz. Zak 2009. Uarrasa 2009 tarihli çalışm a­
sınd a erk ek lere verilen o ksitlisinin em pati becerilerini ve yardım
sev o rliklcrini arttırd ığ ın ı tespit etm iştir.
127 kadınlarda zihinsel odaklanmayı geçiri olarak arttırdığı: I lerm ans
2008.
128 kadınlara göre olduğundan: Ö fke, sald ırg an lık ve fiziksel o larak kav­
ga ile ilgili olan erk ek beyin d evreleri h akkın d a d ah a fazla bilgi
için bkz. hind en fors 2007, E m e 2007, D u ııb ar 2007a ve VVilliams
2006.
128' ergenlik dönem inde de lıormoııal olarak güçlenir: E m e 2007. I lorm o n -
lar ve öfk ey i ifad e etm e h akkın d a daha fazla bilgi için bkz. VVirlh
2007.
128 erkeğin hayallim i alışıldık bir parçası: E m e 2007. E rkek lerd e sosyal ve
fizik sel risk a lm a la r h akkın d a d ah a fazla bilgi için bkz. X u e 2009,
Fu xjag er 2009, VVirlh 2007, C arre 2008 v e 1 land 2009.
129 kadınlara göre yirm i kat daha fazla: C am p b ell 2006.
129 kavga etm e devrelerini çalıştırdığını: VVirth 2007.
130 bedenindeki Hint hücrelerin bir kavgaya: Hecker 2009. Z afer ya da
m ağ lu biyet y arata ca k b ir d uru m esn asın d a y aşan an gü çlü m oti­
vasyon ve testostero n d eğ işim leri h akkın d a d ah a fazla bilgi için
bkz. S ch u lth e iss 2005. Ö fk e ve arab a k u llan m ak h ak k ın d a daha
fazla bilg i için bkz. Leal 2008.
130 saldırgan davranışına öıı ay ak olan birtakım kim yasal değişimler:
S tan lo n 2 0 0 7 ve 2009b referansıy la k u llan d ığ ım ız çalışm asınd a.

211
Erkek Beyin

yü ksek testo steron sev iy esin in e rk ek am igd alasın ı korku ya karşı


daha d u y arsız ve ü stü n lü k rek abetin k arşısınd a kavga etm eye
daha h azır hale g etird iğ in i tesp it etm iştir. Ü stü nlü k, testosteron
ve fiziksel sald ırg an lık hak kın d a daha fazla bilgi için bkz. M azur
№ 8 , A rch er 2006, E m e 2(X)7 ve C am * 2<X)8.
131 duygusal vakaların ayrıntılarını akıllarımla dalın iyi ıv daha uzun şiire:
C ahil 2004. Canli 2002 tarihli çalışm asınd a kadınların beyinlerinde,
duyguların hafızayı kuvvetli biçim d e h arekete geçirebildiği bölge­
lerin daha fazla old u ğun u, bu n u n da kadınların d uygusal vakaları
erkeklerden daha iyi hatırlam asını sağladığını tespit etm iştir.
131 duygularla su üstüne çıkan anılar: P helps 2004 tarihli çalışm asınd a
am igd ala ve h ip okam p al kom p lek sin birbirin d en bağım sız iki
farklı hafıza sistem in e bağlı old u kların ı ve d u y gu sal d uru m lard a
bu iki sistem in h a fif fakat önem li bir etkileşim için e gird iklerin i
tespit etm iştir.
131 duygunun her ayrıntısını: C an li 2002 ve C ah ili 2(X)4.
131-132 bölgesı'l mücadele tepkisini etkıııleştirirler: S lan to n 2000b . Van
I lo n k 2007 tarihli çalışm asın d a, insanlarda testostero n artışın ın
beyind eki korku ya bağlı tep kileri ve stre se bağlı reak siyonları
azalttığın ı, korku y u azaltarak teh d itlerle y ü z y ü ze kalm ak tan
kaçınm a gü d ü sü n ü b askılad ığ ın ı tespit etm iştir.
132 öfkelerini kontrol etmelerini zorlaştırdığını: VVirlh 2007 tarihli çalış­
m asınd a testo stero n sev iyesi yü ksek olan lar için kızgın y ü z ifa­
d elerinin zevk veriri v e heveslend irici old u ğu n u tesp it etm iştir.
Y apılan araştırm ad a testosteronu n kızgın y ü zlere yak laşm ay a v e
bu yü zlerle çalışm ay a teşv ik ettiğ in i, bunun seb eb in in d e bu yü z
ifad esin in ü stü n lü k m ü cad elesin in işareti old u ğu n u belirtilm iştir.
C arre 2000 tarihli çalışm asın d a testo steron sev iy esin d ek i d eğ işim ­
lerin erk ek lerd e ileriye d ö n ü k sald ırg an d av ran ışları telik leyebile-
ccğ in i ortaya koy m u ştu r.
132 kızgınlığın kendisini teşnık ettiğim : T estostero n u n sald ırg an lığ ı bes-
leyişi hakkın da bkz. S tan to n 2tX)9b, VVirlh 21X17 ve A rcher 2006.
132 bu hisler kölil olsıılıır hile: T a m ir 2tX)8 tarihli çalışm asın d a b ireyle­
rin işlevsel (yararlı) d u y gu ları tecrü be etm eyi, kısa vadeli kötü

212
Notlar

bedelleri o lacak o lm asın a rağm en tercih ed eb ilecek lerin i tespit


etm iştir.
132 dahil ıiı't düşünmemizi’ yardım a olduğu: T am ir 2(X>8.
132 dııhıı az değil de daha çok akıla : T a m ir 2(X)8. Ö fk en in yü zeysel ve
analitik o lm ay an bir d ü şü nce biçim ine ned en old u ğu id d ia edilir,
ancak M oo ııs 21X17 tarihli çalışm asınd a kontrol altın d aki öfken in
analitik d üşünm eyi tetikled iğini ortaya ko y m u ştu r. K onuyla ilgili
y ap ılan çalışm a, kızgın insanların d aha b errak d ü şü n eb ilm e kapa­
sitesi ve m o tiv asy o n u n a sah ip o labilecek lerin i g ö sterm iştir.
133 öfkelerini ifade etmenin son derere kabul edilebilir, ürkeklerin ö fk e le ­
rini ifade ed işleri h ak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. D ab b s 1996,
M azur 1998 ve A rch er 2(X)6. A rcher 2(X)6 tarihli çalışm asınd a
kad ınlard a erk ek lerd en korkm a o lgu su n u n ilkokul birinci ya da
ikinci sın ıfta başlad ığın ı tespit etm iştir. 2009 tarihli çalışm asınd a
ise fiziksel sald ırg an lık bakım ın d an cin siy etler arasınd aki farkın
alınan riskin b ü y ü k lü ğ ü n e g ö re arttığ ın ı, bu farkların erk en y aş­
larda o rtaya çıkıp yetişk in lik te d oruğa ulaştıklarını ve erk ek te
d ü şü n m ed en d avranm a veya kad ınd a da fiziksel tehlike korkusu
ile d o iay ım lan ab iieceğ in i belirtm iştir.
133 meydan okumalara karşı daha çarpıcı tepkiler: S eh u lth eiss 2(X)3. E rkek­
lerdeki yü ksek testosteron h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. A rc­
her 2006.
133 stat il olarak kendi altında bulunan erkeklere göre daha saldırgan: Pri­
m atlard a eg em en lik ve hiyerarşi ilişkisi h ak kın d a daha fazla bilgi
için bkz. VVraııgham 2004, Sapolsky 1986 ve 2(XJ5, A rcher 2(X)6.
133 boylere de testosteronunu arttırıyordu: egem en lik tehd id i, korku ve
testostero n hakkında d aha fazla bilgi için bkz. V an l lo n k 2001,
I lerm an s 21X16 ve Jo sep h s 2006. M ehta 2009 tarihli çalışm asınd a
yü ksek testosteron seviyeli erk ek lerd en bir m ü cad eley i k azan an ­
ların ben zer m ü cad eleleri tekrarlam ayı, k ay bed en lerin ise benzer
m ü cad elelerd en kaçınm ayı tercih ettik lerini tesp it etm iştir.
134 erkeklerin değil başka kadınların da dikkatini: VVilliams 2(X)6 tarih­
li çalışm asınd a hem erkeklerde hem de kadınlarda, erkeklerden
g elebilecek saldırganlığı hızla tespit ed ebilm ek için evrim leşm iş

213
Erkek tieynt

bir algısal sistem okluğunu ve sinirli erkeklerin iki cinsiyetin ile


dikkatini çektiğini ortaya koymuştur. Cox l*W9 tarihli çalışmasın­
da sinirli erkeklerin daha yetenekli olduğunun varsayıldığını tespit
etmiştir, sinirli kadınlar ise daha yetersiz görülmektedir. Roney
2(X)6 tarihli çalışmasında kadınların yüksek testosteron seviyesini
belli eden erkek yüzlerini tercih ettiklerini tespit etmiştir.
134 kızgınlığınızı sineye çekmeye-. I larb u rg 2008 tarihli çalışm asın d a e şi­
nizle y ap acağ ın ız iyi b ir k av g an ın sizi ve ev liliğ in izi d ah a sağlıklı
tutabileceğini tesp it eLmiştir.
135 öfke ve stiltiİrgatılıya olan eğilimleri: M an er 2007 tarihli çalışm asınd a
egem en lik hiyerarşisi sabit olm ad ığın d a ve gü çlerini kaybetm e
ihtim ali o ld u ğ u n d a erk ek lerin farklı d avrand ıklarını tespit etm iş­
tir.
135 sosyal koşullum flöre azalabilir: R eber 21MİS tarihli çalışm asın d a sabit
olm ayan bir h iyerarşi d ü zen i içerisin d e itaatkar/' baskın d av ra­
nışın erk ek lerd e h ip o talam u su n v azo p ressiıı ü retim in i teşvik
ettiğini ve ast ko n u m u n d a b u lu n an erk ek lerin baskın olanlarla
ilişkisinin kilo kaybı ve en d işey e bağlı d avran ışlard a artışa sebep
old u ğun u tesp it etm iştir. A raştırm acılar, ast kon um u nd a b u lu ­
nanların beyinlerind ek i sald ırg an lık -h o rm o n ların ın yalnızca yir­
mi gü n içerisin d e d ü şü şe geçtiğ ini keşfetm işlerd ir.
135 azalttın iki faktör: Hurnham 2(X13 tarihli çalışm asın d a istikrarlı ve
d üzenli ilişkiye, sah ip erk ek lerin testosteron sev iyelerin in daha
d üşük o ld u ğu n u tespit etm iştir.
135 özel alan savaşına hazırlanmak içııı: Ferris 2008a referansıyla k u llan ­
d ığ ım ız çalışm asın d a sald ırg an lık ve alan korum ası ile ilgili olan
nöral d ev relerin vaz.opressin ile uyarılabileceğ in i tespit etm iştir.
136 hipottilııınus w tımiyılalasıınltı: Ferris 2008a referansıy la ku llan ­
d ığ ım ız ça lışm a sın d a , b e y n in sa ld ırg a n te p k ile rin in duy­
gu sal, m o to r ve bilişsel b ileşen lerin i ku rm akta hip otalam ıi'-
ve am igd alanm yard ım cı rolleri olduğunu ortaya koym uştur.
Konu üzerine yap ılan çalışm ad a vnzopressinin sin irler arasın ­
da taşın m asın ı e n g elley en ilaçların sald ırg an lık ve m o tiv as­
yon d ev re le rin in e tk in liğ in i d u rd u rd u ğ u tesp it ed ilm iştir.

214
Notlar

136 erkek beyninin (telvelerinin içinde: K ozorovitskiy 2004 tarihli çalış­


m asınd a sosyal statü d eki farklılıkların erk ek beyn in d e yapısal
fark lılıklara da seb ep verdiğini tespit etm iştir. K onu yla ilgili y ap ı­
lan araştırm ad a nü fuzu n yetişkin erk ek b ey n in d e yeni hücrelerin
o lu şu m u n a o lan etkisini gerçekleştirm ek için yü ksek sosyal statü ­
nün seb e p olu ştu rd u ğ u keşfedilm iştir.
136 konutu kazanmak ya tk mevrut konumunu korumak: VVranghaın 2004.
136 Bir meydan okuma sezdiklerinde: insanlarda ve p rim atlard a konum ,
sald ırg an lık ve m eyd an oku m a h akkın d a daha fazla bilgi için bkz.
M azu r 1998, A rcher 2006 ve S tanton 2009.
136 özettikle kendi türlerinden basımlarına: ürkeklerin birbirleriy le kavga
ve m ü cad ele edişleri hakkın da daha fazla bilgi için bkz. M otta
2009, VVrangham 2004 ve A rcher 2006.
137 bu içgüdüsel lek-adameı/ık için bir devre sistemi: M otta 2009 tarihli
çalışm asın d a erk ek beyn in in h ip otalam u su ııd ak i DON denen bir
b ö lg en in erk ek farelerd e özel alan savu n m ası ad ına daha yüksek
rütbeli erk ek lere karşı bir lek-ad am cılık içgüd üsü için etk in leşti­
ğini keşfetm iştir.

7 O L G U N E R K E K BEYN İ

139 Otuzlu yaşlarında sahip olduğu: M cC are 1996 tarihli çalışm asınd a
kişiliğin h ay at boyu d eğ işm ed iğini ortaya koy m u ştu r.
139 liiks bir Sedan'a daha çok yideeek liirden: M ehta 2009 tarihli çalış­
m asınd a testostero n seviyesi d ü şü k olan erk ek lerin b aşkalarıyla
işbirliği içind e olm aya d aha açık old u ğu n u tesp it etm iştir. M ykle-
tun 2006 tarihli çalışm asınd a ellili yaşların d aki erk ek lerin otuzlu
v e k ırklı yaşların d aki erk ek lere g ö re cinsel hay atların d an daha
m em n u n old u kların ı keşfetm iştir. Y ap ılan araştırm ad a ellili y aş­
larınd aki erk ek lerin cinsel h ay atların ın tatm in ed iciliği yirm i-yir-
m i d o k u z yaş arasınd aki erk ek lerin kiyle b en zer çıkm ıştır.
140 daha az testosteron ve vazopressin üretmeye: R osario 2004 ve 2009.
G ee n e ıı 1988 tarihli çalışm asın d a gen ç erk ek lerin testosteron

215
Erkek Beyni

seviyeleri daha y ü k sek o klu k ları için d aha çok v azopressin ve


o ksitosin ürettiklerini tesp it etm iştir. D ebiee 2005 tarihli çalınm a­
sınd a oksitlisinin bağlılık vc aşk hislerini arttırd ığ ını, buna karşın
vazopressiniıı ise üzel alan ve savu nm a hislerini tetikled iğiııi
belirtm iştir. I lu ber 2005 tarihli çalışm asınd a v azopressin ve o k s i­
tlisinin, am igd ala ü zerin deki etkileri seb eb iyle beynin aşk ve kor­
ku d ev relerinin ayarlarını d eğ iştireb ild iğ in i ortaya koym u ştu r.
140 erkekler yaşlandıkça: K osario 2009 tarihli çalışm asın d a, norm al y aş­
lanm a sü resin ce erk ek lerin b eyin lerin d e östro jen sev iy esin d e bir
d eğişim yaşanm ad ığ ını an cak testosteron sev iyesin in d üştüğü nü
ortaya koym uştur, bu seb e p le erk ek lerd e iistrojenin testosterona
olan oranı yaşla beraber yü kselir, lîerchtold 2008 tarihli çalışm a­
sınd a beynin yaşlaııışı bakım ın d an cin siy etler arasınd a belirgin
fark lar old u ğu n u n aşik âr old u ğu n u belirtm iş, beynin yalnızca
gelişim çağınd a d eğ il, hay atın daha son raki aşam aların d a da
g en lerin aktifliği bakım ın d an cin siyete özgü b ir y aşlan m a süreci
yaşad ığına işaret etm iştir.
140 sarılma ve bağlanma hormonu: D om es 2007b. Dit/.eıı 2009 tarihli
çalışm asınd a yü ksek oksito sin sev iyesin in bir çiftin ilişk isi'ü z e -
rindeki etkisin in , o rtaya çıkan b ir anlaşm azlığın nasıl g id e ril­
di g ö zlem len erek belirlen ebileceğin i belirtm iştir. A raştırm acılar
erk ek lere d aha fazla oksito sin v erd ik lerind e, çiftin an laşm azlık ­
ları hakkın da olan, tartışm aları esn asın d a o lu m su z d avranışlarla
ka rşılaşılın asm a rağm en o lu m lu iletişim d av ran ışın ı b elirg in
şek ild e yü kselttiğin i tesp it etm işlerd ir. I lein rich s 2008 tarih ­
li çalışm asınd a erk eğ e özgü sosyal sald ırg an d av ran ışlar için
vazopressinin tem el bir fak tö r o larak ele alınm ası g erek tiğ in i,
öte yandan o k sito sin in an laşm azlık , en d işe, stres ve sald ırg an lığı
azalttığını söyler. IJöylece, göreceli olarak daha fazla oksito sin ve
daha az v azopressin yakm ilişkilerd e anlaşm azlıkların çözü m ü n e
yard ım cı olabilir.
140 belli belirsiz yiiz ifadelerini okuma: D om es 2007b referansıyla ku llan ­
d ığım ız çalışm asın d a, başkaların ın gözleri ve yü zlerin d eki belli
b elirsiz ifadelere bak arak "zih in lerin i o k u m a " becerisi üzerine

216
Notlar

y ap ılan b ir testte o k sito sin in e rk ek lerin p erfo rm anstın y ü kselttiği­


ni tesp it etm iştir. U nkelb ach 2008 tarihli çalışm asın d a oksito sin in
ilişk ilere ö zg ü kelim e ve sözel ifad elerin ku llan ım ın ı arttırd ığını
ortaya ko y m u ştu r.
140 üzerleriıtıU’ki etkisi dahtı çarpıcı: Jun tti 2008 ve Jord an 2008. Kosfeld
2005 tarihli çalışm asın d a g en ç e rk ek le re o ksitlisin v erild iğ in d e
b aşk aların a g ü v en eb ilın e k abiliy etlerin in arttığ ım tespit etm iştir.
Fliers 1985 tarihli çalışm asın d a y aşlan m ay la b e ra b e r erk ek bey­
ninin v azo p ressin ü reten bö lgelerin d e d eğ işim le r o ld u ğ u n u , bu
d eğ işim in en çok da va/opıessin üretim in in yü k sek testosteron
sev iy esin e bağlı o ldu ğu b ölgelerd e yaşand ığın ı o rtay a ko y m u ş­
tur. Uöyleee testo stero n d ü şü p östro jeıı aynı kald ıkça, e rk ek beyni
sad ece d ah a az v azop ressin ü retm ek le kalm az, aynı zam anda
daha fazla o k sito sin ü retir ve kad ın bey n in e daha fazla beıızbm e-
y e başlar.
140 Kate'in kendisine saygı duyduğunu: I layranJtk d u y g u su n u yarat­
m ad a çalışan beyin d ev releri h ak k ın d a d ah a fazla bilgi için bkz.
Im m o rd in o -Y an g 2009.
142 dinleyici haline yelebilir t>e dalın sevecen olabilir: Ijurri 2008 tarihli
çalışm asın d a erk ek lerd e oksitosin sev iyesin in y ü k selm esiy le c in ­
selliğ e olan hev esin d e arttığını tesp it etm iştir. Ç alışm aya katılan
erk ek lere ken d ilerin e d eney için verilen ilacın o k sito sin içeren ilaç
mı yoksa plasebo m u oldu ğun u d ü şü n d ü k lerin i sord u kların d a,
oksito sin gru bu n d ak i erkeklerin ond a sek izi d oğru cev ap verdi,
böylece d e o ksitosin in yarattığı cinsel h ey ecan ın farklı bir algısı
olduğu ortaya kon m u ş oldu.
143 testosteron iiretiıın düşüşe geçtiğinden: Jo h n son 2006 tarihli çalış­
m asınd a y ü k sek testosteron sev iy esin in d iğ er erk ek leri alt etm e
gü d ü sü nü ku v vetlen d ird iğin i tesp it etm iştir.
143 eskisi gibi her şeye de yer gözükmüyordu: T esto stero n sev iyeleri d ü şü ­
şe g e çtiğ in d e e rk ek le r için işbirliği daha önem li h ale g e lip k azan ­
m ak ya da kay betm ek arasınd aki farkın ö n em i azalabilir. M ehta
2009 tarihli çalışm asınd a yü k sek testosteron sev iy esin e sahip
e rk ek lerin statü ed in m ek (bireysel m ü cad eled e iyi bir perform ans

217
Erkek Beyin

g ö sterm ek ) için d aha hevesli o ld u k larım , testosteron seviyesi


d ü şiik erk ek lerin ise başkalarıyla işbirliği içind e olm aya (grup
h alind e m ü cad ele ed işte iyi p erfo rm ans gö sterm ek ) d aha hevesli
old u klarını keşfetm iştir. B o ylere yaşla beraber bir erkeğin baskın
olm aya d uydu ğu ih tiy aç biyolojik olarak yatışabilir.
143 grubun dengesini koruduğunu ve anlaşmazlıklarda arabuluculuk yaptı­
ğım : Yamagivvn 2001.
143 koruma sağlamak için yüksek ağaçların tepesinde: Yamagivvn 2001.
144 sevgili olmaktan daha fazlası dem ekti: t,liftlerin b irb irle rin e b a ğ la n ­
m asın d a h o rm o n ların rolii h ak k ın d a daha fazla bilgi için bkz.
Y oun g 2 0 0 9 ve C a rte r 1998. K end riek 2000 tarihli çalışm asın d a,
kad ınd a o rg azm la b e ra b e r vajina ve rahim ağzın ın u y a rılm a sı­
nın cinsel ilişk in in ard ın d a n b ey in d e k o o rd in e bir o k sito siıı sal-
gılan ım ın a seb e p o ld u ğ u n u ve b ıın ıın da y ak la şık bir.saat kad ar
sü ren an n elik ve p artn ere olan b ağlılık hislerin i arttırd ığ ın ı te s ­
pit etm iştir.
144 artık doğurganlıklarının bittiği: T tıljap u rk ar 2007 tarihli çalışm asın ­
da kad ınlard a elli yaş civ arın d a görülen m en op ozu n ard ınd an,
insanlarda ölü m oran ın ın teorik olarak keskin bir şek ild e ârtm ası,
m en op ozu bir "ö liim d ııv a rı"n m takip etfnesi gerektiğin i o rta ­
ya koy m u ştu r. Y ap ılan an alizler g ö sterm iştir ki iki cin siy ette ile
yaşam sü resin in artm ası için gerekli tem eli hazırlayan şey evrim
sü resin ce daha yaşlı erk ek lerin ken d ilerin d en d aha g en ç kad ın lar­
la ü rem esid ir. G en ler ve uzun öm ü r hakkın da d aha fazla bilgi için
bkz. Limery 2007.
14b sosyal erkeklerde: C aciop p o 2009c.
146 uzun vadede sigara içmek kadar: C aciop p o 2009b.
146 beyin devrelerinin derinliklerine gUnıülnıiiş: görü n en o d ıır ki erk ek ler
için sağlık ve ev lilik b irb irlerin e kad ınlara gö re daha bağlı h a ld e ­
d ir çünkü erk ek ler em ekli o ld u ktan sonra sosyal etkileşim lerin in
çoğunu eşlerinin sosyal bağlantıları ya ila sosyal planlam a b ece­
rileri say esin d e g e rçek leştirirler. Beyin ve yaşlanm a hakkında
d aha fazla bilgi için bkz. D ecety 2009, D ed ovic 2009 ve C aciop p o
2009a.

218
Notlar

146 kullanılmamaktan zayıf düşmüştür: D ecely 2009 tarihli çalınm asında


erk ek lerin sosyal ve d uygusal idrak d evreleri ile sorun-çüzm e
d ev relerini ku llanm aları g erek liğ in i, aksi takd ird e tem p o rop arie­
tal b ağlantı sistem lerin in (T I’J) börekliğin i ortaya koym u ştu r. T l’)
ayııı zam anen başka bir kişinin perspektifin i bilişsel olarak alm ayı
da sağ lam ak tad ır, bu da ancak başka in sanlar beyn in bu kısm ını
h arek ete g eçirecek şek ild e etraflarınd a o ld u ğu zam an gerçekleşir.
K onu h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. C’acio p p o 2009b.
147 üreme kabiliyetlerini daha uzun şiire koruduklarını: Sch m id t 2009.
147 sosyal olarak izole edilmiş bir hayat siireıı insanlarda: C acio p p o 2009b
referansıy la ku llan d ığ ım ız çalışm asın d a beyn in T T J'sin in yalnız
.insanlard a yalnız olm ayan lara gö re çok d aha az etkinleştiğini
keşfetm iştir. Y aln ız in sanlar ayrıca beyinlerinin ödül m erkezini
de daha az. etk in le ştiriıie r. liö y lece başkalarıyla etkileşim içine
girm ekten d aha az zevk alır hale g e lirle r ve eğ er çok uzun sü re
y a ln ız kalırlarsa beyinlerinin so sy alleşm ey le ilgili devreleri daha
a z çalışır hale gelebilir.
147 ei'leınrtek ve evli kalm ak: W illcox 2006 tarihli çalışm asın d a evli o lm a­
yan kişilerin sek sen beş y aşın d an ö n ce ö lm e ih tim allerin in daha
yü ksek o ld u ğu n u tespit etm iştir. Sch m itt 2007 tarihli çalışm a­
sınd a ev liliğ in yaşattığı tatm inin sağ lık ve m u tlu lu k için önem li
o ld u ğu n u ve kişilerarası yü ksek k alited e etk ileşim in , evliliğin
sağ lay acağ ı tatm inin ve uzun ö m ü rlü e v liliğ in habercisi olm ak
b ak ım ın d an bilh assa önem li old u ğu n u o rtaya koy m u ştu r.
I4K 1,7 yıl daha fazla yaşamaktadırlar: S m ith 2009 tarihli çalışm asınd a
e v liliğ in g etird ik leri ile sağ lık arasınd aki ilişkinin erk ek ve k ad ın ­
lar için tüm öm ü r boyu farklı o ld u ğ u n u , çünkü evli olm anın
k ad ın ların hayatını 1,4 yıl kısalttığını an cak erk ek lerin hayatını
1,7 yd u zattığını ortaya koy m u ştu r. K onuyla ilgili yap ılan an ıştır­
m ad a, b irço k tartışm anın ve o lu m su z hislerin yaşan d ığı kötü ev li­
liklerin iki cin siy etle de stres yarattığı an cak sad ece kad ınlard a
fiziksel h astalıklara seb ep oldu ğun u o rtaya koy m u ştu r. İncelenen
e rk ek lerd en kötü evlilikleri olan lar stres altınd a ve çök m ü ş halde
o ld u k ların ı belirtm işlerd ir an cak fiziksel sağ lık ların ın bundan

219
Erkek Beyni

etkilen m iş olm ad ıkı ortaya çıkm ıştır. Lvlilik ve s a f lık h ak k ın ­


da d aha fazla bilgi için bkz. K iecolt-l (laser 1998, 20(11 ve 2005,
tja b o ry 2009, Buhar 2008, W illcox 2000, buldur 20 00 ve L evenson
199.1
149 bir erkemi erkt'k yaftan: Beach 1967 tarihli çalışm asınd a erk ek bey ­
ninin cin selliğin p eşin e d üşen ve cinsel hey ecan sağlayan d ev ­
relerinin, erk eğ in işlevini yerine getirebilm esi için testosteron
taralın d an harek ete geçirild iğin i ortaya koym u ştu r. T estosteron
ve cinsel işlev h ak kın d a daha fazla bilgi için bkz. M olfat 2007.
149 andropoz denen, erkek menopozu da diyebileceğim iz diineın: Sh arm a
2009 tarihli ç a lışm a sın d a cid d i ş e k ild e d ü şü k testo stero n d ü z e ­
yini ted av i e tm e n in fa y d a la rın ın o ld u k ça çok o ld u ğ u n u tesp it
e tm iştir. A n d ro p o z o la ra k b ilin e n , e rk eğ in te sto ste ro n u n u n
yaşın ile rle m e siy le m ak u l m ik ta rla rd a d ü şm esi d u ru m u , g e n e l­
lik le e llili ya da altm ışlı yaşlard a b aşlar. A ra ş tırm a c ıla r te sto s­
teron tak v iy esi te d a v isin in e rk e k le r için lib id o n u n g e lişm esi,
k em ik y o ğ u n lu ğ u n u n a rtm a sı, k as e n d e k s in in y ü k s e lm e si,
v ücut y a p ısın ın sa ğ la m la şm a sı, ruh h alin in ve b ilişsel d u ru m u ­
nun iy ile şm e si g ib i b irço k fay d a s a ğ la y a c a ğ ın ı sö y le rle r. A n cak,
y aşı ilerley en e rk e k le rd e testo stero n tak v iy esi te d av isin in risk
ve fayd a d en g e si h ak k ın d a kesin bir yargıd a b u lu n u la m a y a -
cağın ı da sö y lem e y i ih m al e tm e z le r. Yaşı ilerley en e rk e k le rd e
te sto ste ro n tak v iy e si te d av isi h ak k ın d a daha fazla bilgi için bkz.
I.apauvv 200 8 , Anavvalt 200 1 , Q ian 200 0 , I lea ton 200 1 , L in co ln
2 001, I lo g e rv o rst 2 0 0 9 ve V an S trie n 2009.
149 eğer bu dönem cinsellik de içermiyorsa: Sm ith 2007 tarihli çalışm a­
sında cinsel etk in lik için d u y u lan arzu nun yetm iş yaş ve so n ra ­
sınd aki erk ek ler için yü ksekliğ ini ko rud uğunu tespit etm iştir.
C.'olson 2006 tarihli çalışm asın d a erkeklerin yü zd e yetm işinin
cinsel hayatlarıyla ilgili d eğ iştirm ek isteyecekleri şe y le r old u ğu n u
bild irdiklerini ortaya koy m u ştu r. K oııtula 2002 tarihli çalışm asın ­
da, özellikle ilişkinin sü resin in u zam asıyla, m astü rbasy on yapm a
sıklığın ın , d üzenli olarak cin sel ilişki yaşansa dahi u zu n süreli
ilişkilerd eki erk ek lerd e arttığını keşfetm iştir. B eau lieu -P revost

220
Notlar

2<X)7 tarihli çalınm asında erk ek le rin kırk yaşın d an son ra uyku
esn asın d a ereksiyon olm a d u ru m u nu y aşam ay a d evam ettiklerini
tesp it etm iştir. Yaşı ilerlem iş erk ek lerin rü yaların ın yıi/.de sekizi
cinsel ilişk iler ü zerin ed ir ve g ece ereksiyo n u yla son u çlan ırlar.
I.aum aıın 1999 tarihli çalışm asınd a m astü rb asy on yap m a sık lığ ı­
nın yaşı ilerlem iş erk ek lerd e arttığını çü nkü p artn erlerinin seks
yap m ak istem ed iğini, bu d uru m u erk ek lerin k ad ınlard an üç kal
daha fazla yaşad ığın ı ortaya koym u ştu r.
150 hayatlarının bu evresinde: S ieg el 2007 tarihli çalışm asınd a y a ş­
lanm ayla görülen cinsel d eğişim lerin erk ek lerin ö/algılarını ve
cinsel kim liklerin i etkiled iğini tesp it etm iştir. Jaııssen 2008 tarihli
çalışm asın d a yaşlı erk ek lerin ereksiyo n kalitelerind eki d eğ işim ­
lerin cin sellikleri üzerin d e d oğru d an etkisi o ld u ğu n u , buna bazı
ö rn ek lerd e odağı p artn ere ve o n u cinsel h azzın a kay d ırm an ın da
d ahil o ld u ğu n u ortaya koym u ştu r. K onu yla ilgili yap ılan çalışm a­
ya katılan yaşlı erk ek ler, yaşları ilerled ik çe cin sel p artn er seçm ek
k on u su nd a daha dikkatli ve özen li olm aya başlad ıkların ı b elirt­
m işlerd ir.
150 yirmili yaşlarda ürettikleri: T an ag h o 2000 tarihli çalışm asınd a bir
e rk ek ti1 testosteron sev iyesin in yak laşık on yedi yaş civarın da
zirv e y ap tığ ın ı, ard ınd an bir sü re yü k sek seviyesin i koruyarak
otu zlu v e kırklı yaşlard a yavaşça d ü şü şe g eçtiğ in i, sek sen yaşına
g elin d iğ in d e ise testosteron sev iy esin in gen çliğ in d ek i seviyenin
y arısın d an az o labileceğ ini ortaya koy m u ştu r. V erm eu len 1999
tarihli çalışm asın d a vaşm ilerlem esiyle b ir erk eğ in v ücud un daki
y ağ o ran ın ın yü kseld iğini ve testostero n u n u n azald ığ ın ı belirt­
m iştir. T esto stero n ve y aşlan m a hak kın d a d ah a fazla bilgi için
bkz. Q ian 2000, A r a u jo 2007 ve l.au glılin 2008. T esto stero n sev iy e ­
si d ü şiik erkekleri d eğ erlen d irm e ve tedavi yak laşım ları hakkında
d aha fazla bilgi için bkz. S n y d er 2008.
150 kısıt bir siirede bir evlilik sorununa dönüşen: Yaş, çiftler v e cin sellik
hakkın d a kapsam lı araştırm a verileri için bkz. I.au m anıı 1900.
Erekti! d isfo n k siy o n (İİD), d ünya çapınd a 150 m ilyond an fazla
erkeği etkiled iği tahm in ed ilen gen el b ir d u ru m d u r. I.loklor-

221
Erkek Beyni

1ar artık E D 'nin erk eğ in d eğil çiftin surunu olarak ele alınm ası
g erek tiğ in e inan ırlar çü nkü hem bunu yaşayan erk ek ler hem de
partnerleri üzerin d e belirg in şek ild e zararlı etkileri v ard ır. 13u
yü zd en p artn erler de V iagra tipi ilaçların ku llanım ı ya da testos­
teron ted av isinin kararım alm akta söz sahibi olab ilm elid ir. Isidori
2005a referansıyla k u llan d ığ ım ız çalışm asınd a cinsel şikayetleri
olan yaşı ilerlem iş erk ek lerd e testosteron ted avisinin gece e ıe k -
siy on ların m , başarılı cinsel b irleşm elerin , ercksiy o ıı fonksiyonu
skoru nu n sayısını arttırd ığ ı, cinsel düşünceleri ve m otiv asy onu ,
genel cinsel tatm ini y ü k selttiğ in i, ancak başta testosteron seviyesi
norm al olan erk ek lerd e testostero n tedavisi için verilen ilaçların
plasebolarla m u k ay ese ed ild iğ in d e ereklil fonksyion ü zerin de
hiçbir etkisi olm ad ığın ı tesp it etm iştir. M ulhall 2008b referansıyla
ku llan d ığ ım ız çalışm asınd a erk ek lerin yü zd e yetm iş d ö rd ü n ü n
gerektiği d u ru m lard a ereksiyon sağlayan ilaçları alm aya hevesli
oldu ğun u ortaya ko y m u ştu r. Ted av i h akkın d a daha fazla bilgi
için bkz. W ang P. 2009 ve Sharm a 2009.
151 organları tam kttpusilede çalıştırabilmek: R ed oute 2005 tarihli çalış­
m asınd a beyin tarayıcı içerisin d eyk en ken d ilerin e sek s film leri
iz.letildiğiııde, testo stero n sev iyeleri çok düşük olaiı erk ek lerin
beyinlerinin cinsel hey ecan için gereken bö lgelerin in çalışm aya
başlam ad ığını tespit etm iştir. A ncak bu erk ek lere testosteron
verild ikten son ra, s ö z kon usu b ölg eler yenid en çalışm ay a b aşla­
m ıştır.
151 testosteronun kıirın bölgesinden kilo vermeye sebep olabileceği: G ooren
2009. S ıin iv a s-S h a n k a r 2009b referansıyla ku lland ığ ım ız çalışm a­
sınd a, yaşı ilerlem iş erk ek lerd eki d üşük testosteron seviyesin in
ted avisinin vücut bileşim in d e faydalı etkileri o labileceğ ini (yağ
kaybı), kasları gü çlen d ireb ileceğ in i, cinsel işlevi ve bilişsel yetileri
d üzeltebileceğin i tesp it etm iştir.
152 erkekler ıçiıı bu dıı yeterli değildir: Dİ 113A, n n drojeııler ve yaşlanm a
hakkın da d aha fazla bilgi için bkz. R aiııey 2008, lîaker 2006, D lıa-
ria 2004, Anavvalt 2001, P ark er 1999 ve Sapolsky 1993.
152 ıiudrojeu takviyesi tedavisinden iyi sonuçlar: t herrier 2007 ta rih ­

222
Notlar

li çalışm asın d a, testosteron d esteği v erilerek seru m testosteron


sev iyeleri orta ya da yü ksek d ereced e yü kseltilen yaşı ilerlem iş
erk ek lerin bilişsel duru m larım in celem iş ve testosteron sev iy esin ­
d e orta d ereceli y ü k selm eler yaşayan erk ek lerin bilişsel testlerd e
d aha başarılı o ld u klarını tespit etm iştir.
152 herkese uygun bir tedavi ybııteıııi değildir. W ang 1’ . 2009 tarihli çalış­
m asınd a, testosteron takviyesi tedavisi alm ası g ü n d em d e olan ya
da hali hazırda bu takviyeyi alan erk ek lerin prostatların ın yak ın­
dan incelenm esi ve prostat ile g ö ğ ü s kanseri kon tro llerin in y ap ıl­
m ası gerek tiğ in i b elirtm ekled ir.
152 aradıkları cevap başka yerde olabilir: E gzersiz yap m a, stresten kaçın­
m a, sev gi dolu ilişk iler kurm a ve sağlıklı b ir perh iz uygu lam anın
sağlıklı y aşlanm ak bakım ınd an hem erk ek hem d e kadın için fay­
d aları k esin lik le kan ıtlan m ıştır. K onu h akkın d a daha fazla bilgi
için bkz. K oberts 2008.
152 erkeklerde DHEA hormonu takviyeni kadar: Y ayın lan m am ış veriler.
Som a 2008 tarihli çalışm asınd a ad ren al aııd ro jen in öncüsü dehid-
ro ep ian d ro steron ıın (10 IHA), ü rem e sistem in in testosteron sen te­
zi d üşük sev iyed e old u ğu n d a cin selliğin ve sald ırg an lığ ın ifadesi
' bakım ınd an önem li bir rol ü stlen ebileceğ in i tespit etm iştir. Dİ IEA
beyn in hem etrafın d aki hem d e içindeki etkin sek s steroid leriııin
m etabo lizm asın ı d eğ iştirm ek led ir. G elişim ve y aşlan m ad a Dİ 11ü-
A 'n ın kon um u h ak kın d a d aha fazla bilgi için bkz. P arker 1999.
153 ileri yaşlarda bile, evliliğin: I .aum anıı 1999a.
153 "doktorumdan Viagra inledim": Kösen 2006 tarihli çalışm asınd a
olgun erk ek ler için V iagra'nııı bir d evrim yarattığın ı ve bunun
ED (erektil d istö n k siy o n ) sorunu olm ayan yaşı ilerlem iş erk ek ler
için d e geçerli old u ğu n u ortaya koym u ştu r. B unun sebebi arlık
yaşı ilerlem iş erk ek lerin m esajı alın ış o lm alarıd ır: "B aşk a ad am lar
yaşlan salar da bir sürü seks yap ıyor. Ben ned en yap m ayay ım ?''.
A raştırm acılar aynı zam anda erektil d isfo n k siy o n u n erk ek ler
ü zerin deki etk ilerin in , bu sorunu y aşayan erk ek lerin karıları ya
da partnerleri taralın d an azaltılabileceğin i ya da eng ellen eb ilece­
ğini d e keşfetm işlerd ir.

22.3
Erkek Beyni

154 üç kitin katlım Z hang 2007 tarihli çalınm asında şaşırtıcı b ir so n u ç­


la karşılaştı. İktid arsızlık ilaçlan yalnızca ereksiyo n a yardım cı
o lm ak için P D E-5 e n zim in i bloke etm iyo r, aynı zam an da oksitosin
sev iyesin i d e yü kseltebiliy or.
154 faydalı bir tansiyon düşüşüne: I lo lt-l.u n stad 2008 tarihli çalışm a­
sınd a evli çiftlerd e sıcak b ir d o ku n u şu n geliştirici m ü d ahalesinin
tansiyonu , oksitlisini, alfa am ilazı ve korlizolü düzeltici etkisinin
oldu ğun u tesp it etm iştir. A ncak, konuyla ilgili yap ılan a ra ştırm a ­
da, m ü d ahale gru b u n d ak i kocalarda büyük tansiyond a yaşanan
d ü şü ş yirm i d ö rt saat boyu nca kalıcı olm u şken kontrol grubu nd a
böyle bir d u ru m g ö zlen m em iştir. M cG lon e 2007 tarihli çalış­
m asınd a y u m u şak d o k u n u şların da bey n in in su lar ko d ek sin e,
lim bik sistem in e ve orb ito fron tal k o d e k sin e m esaj gön d eren bir
g ru p yavaş v e m iyelin siz sin iri etkinleştird iğ in i tespit etm iştir. Ihı
sin irler h afif d o ku n u şlard an kaynaklan an zevk verici bir hissin
olu şm asını sağ larlar ve cilt hafifçe okşand ığın d a beyin bunu d u y­
gu sal b ir d oku n m a olarak algılar.
154 her bir eleştirel yoranı için: G ottm an 2006 tarihli çalışm asın d a, tar­
tışm alarını kam erayla kay d ed en çiftlerin ev lilik lerin in yü rü m e
şan sın ın , kav ga esn asın d a yap tıkları her eleştirel v öru ın için daha
sonra aşağı yukarı beş tane d e olum lu yorum d ile getirm eleri
d u ru m u n d a, daha y ü k sek o ld u ğu n u tespit etm iştir. C arrere lü w
tarihli çalışm asın d a bir ev liliğin altı yıllık bir sü re içind e iyiye ya
da kötü ye gid eceğini tahm in ed ebilm ek için tartışm asın ın sa d e ­
ce ilk üç d akikasın d an alın an verilerin yeterli old u ğu n u ortaya
koym u ştu r. Y apılan çalışm ad a biı o lu m su z yorum a karşın beş
olum lu yorum oran ın ı (G o ttm an tekniği) yakalayan çiftlerin e v li­
liklerinin d ev am ettiği ve hatta d üzeld iği keşfed ilm iştir.
155 duyanlara boş verme: St. Jacq u es 2009.
155 "bilgelik gerçeklen de yaşla beraber geliyor": M arlh er 2005 tarihli
çalışm asınd a insanların yaşland ıkça o lu m su z d uyguları daha
az d en ey im led ik lerin i tesp it etm iştir. Konu üzerin d e çalışan
araştırm acılar, yaşlı y etişk in lerin geçm işe d air anıların d ak i bu
"o lu m lu lu k e tk isi"n in , gen ç insanlarla k arşılaştırıld ığ ın d a, olııın-

2 24
Notlar

lu d ü şü nceleri d estekleyen ve o lu m su zlan azaltan bilişsel kontrol


m ek an izm aları tarafından o lu ştu ru lm u ş gibi görü n d ü ğ ü n ü sö y le ­
m ek ted irler. Yaşı ilerlem iş beyinlerd eki olu m lu lu k etkisi hak kın ­
da d aha fazla bilgi için bkz. A sh ley 2009, C h arles 2008, N ielsen
2008, D reh er 2008 ve Samnne/.-Larkin 2007.
156 Ali doğduğu zammı: Beau regard 2009 tarihli çalışm asın d a rom antik
aşk ile ebevey n sev g isin in beynin ödül sistem in d e hem k en d ile­
rine özgü bölgelere hem do üst üste gelm iş alanlara sah ip o ld u k ­
larının ko şu lsu z sev g in in nöral tem ellerind en anlaşılabileceğin i
ortaya koy m u ştu r.
156-157 ıfa da üretkenlik aşaması: V ailiant 2002. V aillan t erk ek lerin bir
öm ü r b oyu nca karşılaştıkları koşullara nasıl ad ap te old u klarını
k eşfetm ek isted i. Şu an ü zerin de çalıştığı H arv ard 'lı erk ek lerin
yaş ortalam ası sek sen yed id ir. V aillan t, d ev am lılığ ı o lan sıcak ve
yak ın ilişkilerin bu erk ek lerin başarılı bir şek ild e yaşlan m aların d a
güçlü bir etken old u ğu son u cu n a varm ıştır.
157 gtdaııtıt yaşlıdan gence: K aplan 1997.
157 yetişkin çocuklarına olan sevgileri: R ob erto 2001.
157 yetişkin çocuklar rv torunlar: K ivett 1998.
157 büyiikanne-büyiikbaba ile torunlar arasındaki ilişki: S ilv erstein 2<X)1 ve
S zin o v acz 1998b. Jia n g 2007 tarihli çalışm asın d a ü ç nesilli aileler­
d e b ü y ü k an n e v e bü y ü k babaların çocu ğ u n y e m e alışk an lıkların ın
şek ille n işin d e b ask ın b ir rol o y n ad ık larım te sp it etm iştir.

EK ERKEK BEYNİ VE CİNSEL YÖNELİM

161 eşcinsel erkeklerde : Svvanb 1990.


161 gelişini halinde olan beyindeki tepkimeleri: Svvnab 1995.
161 eşcinsel erkeklerde eşcinsel olmayan erkeklerdekine göre: A ilen 1992.
162 eşcinsel olmayan erkek beyninden: S av ic 2008.
162 eşcinsel erkeklerin : L eV ay 1991 ve K innu nen 2004.
162 bu alanlarda daha çok eşcinsel olmayan kadınlarııtkine: R ah m an 2005
ve 2008.
163 erkek yüzüne: Svvaab 2009.

225
KAYNAKÇA

A arts, M., v e J. van M onk (2009). "T esto ste ro n e and un co n sciou s posi­
tive p rim in g in cre ase hu m an m otiv ation s e p a ra te ly ." Neurorepart
20(14): 1300-1303.
A bkarian, G . G ., J. P. D w o rk in , v d. (2003). "F a th e rs ' S p eech to T h e ir
C h ild ren : P erfect Pitch o r T in E ar?" Fathering 1(1): 27-50.
A braham son, D. (2004). "E m b o d ied sp atial articu latio n : A gesture pers­
p ective o n stu d en t neg otiatio n betw een k in esth etic schem as and
ep istem ic form s in learn in g m ath e m atics." P ap e r presented at the
annual m eetin g o f the N orth A m erican C h a p te r o f th e International
G rou p for th e P sychology of M athem atics E d u catio n , D elta Chelsea
•Hotel, T o ro n to , O n tario , C anada.
A bram s, D., A. R u tlan d , vd. (2009). "C h ild r e n 's g ro u p nou s: U nd ers­
tand ing and ap p ly in g peer exclu sion w ithin and betw een g ro u p s."
Child Dev 80(1): 224-43.
A bram s, D., A. R u tlan d , vd. (2008). "C h ild re n 's ju d g m en ts o f disloyal
and im m oral peer behav ior: Su b jectiv e g ro u p d y n am ics in m inim al
in tergro u p c o n te x ts." Child Dev 79(2): 444-61.
A bram s, D., A. R u tlan d , vd. (2003). "T h e d ev elo p m en t o f subjective
group d yn am ics: C h ild re n 's ju d g m en ts o f n o rm ativ e and d eviant
in-grou p and o u t-g ro u p in d iv id u als." Child D ev 74(6): 1840-56.
A chenbach, G . G ., v e C . T . S n o w d o n (2002). "C o sts o f caregiving:
W eight lo ss in ca p tiv e ad u lt m ale co tto n -to p tam arin s ISuguinus
oedipus) fo llo w in g the birth o f in fan ts." Ini / Primatol 23(1): 179-89.
A d kin s-R egan, E. (2009). "N e u ro en d ocrin o lo g y o f so cial b eh av ior." I
LAR I 50(1): 5 - 1 4 ..

227
Erkek Beyni

A gu in ig a, D. M ., C . S treeter, vd. (2007). "T h e X Y -zo n e m ale inv olv e­


m ent project: G u id in g m ale teen agers as they journey into m an h o ­
o d ." Children & Schools 29(2): 119-22.
A hern, T . I I., ve I,. J. Y oung (2(X)9). "T h e im pact o f early life fam ily struc­
ture on adult social attach m ent, alloparental behavior, and the neuro­
peptide system s regulating affiliativ e behaviors in the m onogam ous
prairie vole (Microtus ochrogaster)" Front Belwv Neurosri 3:17.
A hm ed , E. I., J. L. Z ehr, vd. (2008). "P u b e rta l h o rm o n es m od u late the
ad dition o f new cells to sex u ally d im o rp h ic brain re g io n s." Nat Neu-
rosci 1 1:995-97.
A lbrecht, I.., ve D. S ty n e (2007). "L a b o ra to ry testing o f g o n ad al steroid s
in ch ild re n ." Pediatr Endocrinol Rev 5 Suppl 1: 599-607.
A lem an , A ., ve M . S w art (2008). "S e x d ifferen ces in neural activ ation to
facial exp ressio n s d en otin g co n tem p t and d isg u st." Public Library o f
Science One 3 ( l l) :e 3 6 2 2 .
A llen, L. S., ve R. A. G o rsk i (1992). "S e x u a l o rien tatio n and the siz e of
the an terior com m issu re in the hu m an b rain ." Proc Natl Acad Sci
USA 89(15): 7199-7202.
A lm ond , K. E., T. E. Z iegler, vd. (2008). "C h a n g e s in prolactin and g lu ­
cocorticoid levels in cotto n -to p tam arin fathers d u rin g their m ale's
p regnancy: T h e effect o f in fan ts and paternal e x p e rie n c e ." Am / Pri-
matol 70(6): 560-65.
A lpern, S., ve D. R eyniers (2005). "S tra teg ic m ating w ith com m on p re­
feren ces." I Theor Biol 237(4): 337-54.
A lvarez, G ., F. C . L’eb allo s, v d. (2009). "T h e role o f inbreed ing in the
extinction o f a E uropean royal d y n a sty ." PLoS One 4(4): e 5 I7 4 .
A m ad or, J., T. C h arles, vd. (2005). "S e x and gen eratio n al d ifferences in
d esired ch aracteristics in m ate sele ctio n ." Psychological Reports 96( 1):
19-25.
A naw alt, B. D., ve G . R. M erriam (2001). "N e u ro e n d o crin e aging in
m en: A nd rop au se and so m n to p au se." Endocrinol Metab Clin North
Am 30(3): 647-69.
A nd reano, J. M., ve L. C ah ill (2009). "S e x in fluences on the n eu rob io ­
logy o f learning and m e m o ry ." Learn Mem 16(4): 248-66.

228
Kaynakca

A nd ieano, J. M ., ve I.. C ah ill (2006). "G lu co co rtico id release and m em ory


con solidation in m en and w om en/' Psychol Sci 17(6): 466-70.
A ndrew s, I’ . W ., S. W . G an gestad , vd. (2008). "S e x d ifferen ces in d etec­
ting sexual infid elity : R esults o f a m axim u m likelihood m ethod
for an aly zin g the sen sitiv ity o f sex d ifferen ces to u n d errep o rtin g ."
Human Nature 19(4): 347-73.
A ngelopoulou, R., G . Lavra nos, vd. (2006). "E sta b lish in g sexu al d im o rp ­
hism in h u m a n s." Coll Anthroyol 30(3): 653-58.
A picella, C . L„ ve D. R. Feinberg (2009). "V o ice pitch alters m ate-ch o i­
ce-relev ant perception in h u n ter-g ath erers." Proc Biol Sci 276(1659):
1077-82.
A ragona, 13. |., ve Z. W ang (2009). "D o p a m in e reg u lation o f social choi­
ce in a m o n og am o u s rodent sp e cie s." Front Behav Neurosci 3:15.
A raujo, A. 13., V. K u p elian, vd. (2007). "S e x steroid s and all-cau se and
cau se-sp ecific m ortality in m e n ." Arch Intern M ed 167(12): 1252-60.
Araujo, A. 13., T. C . T rav iso n , vd. (2008). "C o rre la tio n s betw een seru m
testosterone, e strad io l, and sex -h o rm o n e-b in d in g g lo b u lin and bone
m ineral d en sity in a d iv erse sam p le o f m e n ." /Clin Endocrinol M etah
93(6): 2135-41.
A rcher , }. (2009). "D o e s sexual selectio n e xp lain hum an se x d ifferen ces
in a g g re ssio n ?" Behav Brain Sci 32(3-4): 249-66.
A rcher, J. (2006). "T esto stero n e and hu m an ag g ressio n : A n ev alu ation
o f the ch allen g e h y p o th esis." Neurosci Biobehav Rev 30(3): 319-45.
A rend ash, G . W ., ve R. A. G orski (1983). "E ffe c ts o f d iscrete lesion s o f
the sex u a lly d im o rp h ic nu cleu s o f the p re o p tic area o r o th e r m ed ial
preoptic reg ions on the sexual beh av ior o f m ale ra ts." Brain Res Bull
10(1): 147-54.
A rnold, A. P. (2009a). "T h e o rg an izatio n al-activ atio n al hy p othesis as
the foun d ation for a unified theory o f sex u al d ifferen tiatio n o f all
m am m alian tissu e s." Harm Behav 55(5): 570-78; 567-69.
Arnold, A. P. (2004). "S e x chrom o som es and brain g e n d e r." Nat Rev
Neurosci 5(9): 701-8.
A rnold, A. P., ve X . C h en (2009b). "W h a t d o es the 'fo u r co re gen oty p es'
m ou se m od el tell us about sex d ifferen ces in the brain and o th er tis­
su e s?" Front Neuroendocrinal 30(1): 1-9.

229
Erkek Beyni

A rnold, A. P., S u san E. Fahrbach (2009c). Hormones, Bruin and Behavior,


2. bas. N ew Y ork : C am b rid g e U niversity Press.
A rnow , B. A ., J. E. D esm ond , vd. (2002). "B ra in activ ation and sexual
aro u sal in h ealth y , h etero sexu al m a le s." Brain 125(Pl. 5): 1014-23.
A ron, A ., H . bish er, vd. (2005). "R e w ard , m o tiv atio n , and em otion
sy stem s associated w ith early -stag e in ten se ro m an tic lo v e ." J Neu­
rophysiol 94(1): 327-37.
A shley, V., ve D. S w ick (2009). "C o n se q u e n ce s o f em o tio n al stim uli:
ag e d ifferen ces o n p u re and m ixed b lo ck s o f the em o tio n al Str<K>p."
Behav Brain Funrl 5:14.
A sh w in , C , E. C h ap m an , vd. (2006). "Im p aired recognition o f neg ativ e
basic em o tio n s in au tism : a test o f the am ygd ala th e o ry ." Soc Neu-
rosci 1(3-4): 349-63.
A sh w in , C , P. R icciard elli, vd. (2009). "P o sitiv e and n eg ativ e gaze p er­
cep tion in au tism sp ectru m c o n d itio n s." Soc Neuivsci 4(2): 153-64.
A tkins, D. C, D. I I. Baucom , vd. (2(X)]a). "U n d erstan d in g infidelity: C o r­
relates in a national random sam p le ." / Fain Psychol 15(4): 735-49.
A tkins, D. C , S. D im idjian, et al, edl. (2001b). Why do people have affairs?
Recent research and fu tu re directions about attributions for extramarital
involvement. N ew York: C am b rid g e U niversity..Press.
A tkins, D. C , J. Y i, vd. (2005). "In fid e lity in cou p les seek in g m arital the­
ra p y ." I Fain Psychol 19(3): 470-73.
A uger, A. P., D. P. H exter, vd. (2001). "S e x d ifference in the p h osp h o ry­
lation o f cA M P response elem ent bind ing protein (CRED) in neo n a­
tal rat b rain ." Brain Res 890(1): 110-17.
A uslän der, B. A ., S. I,. R osenthal, vd. (2005). "Sex u al d ev elo p m ent anil
behaviors o f ad o le sce n ts." Pediatr Ann 34(10): 785-93.
A uyeu ng, B., S. B aron-C oh en , vd. (2009a). "P'ctai testosterone and au tis­
tic traits." British Journal o f Psycholog}/ 1(X)(1): 1-22.
A uyeu ng, B., S. B aron-C oh en , vd. (2009b). "P etal testo steron e predicts
sexu ally d ifferentiated child ho o d beh av ior in girls and in boys."
Psychological Science 20(2): 144-48.
A u y eu ng , B., S. B aron-C oh en , vd. (2006). "F o etal testo stero n e and the
child sy stem izin g q u o tie n t." Eur J Endocrinol I55(su p p l. I): S123-
S130.

230
Kaynakça

A zu rm en d i, A ., i :. Braza, vd. (2006). "A g g ressio n , d o m in a n ce, and affi­


liation: T h e ir relatio n sh ip s w ith and rogen levels and in telligen ce in
5-year-old c h ild re n ." Horm Behav 50(1): 132-40.
A zu rm en d i, A., I\ B raza, vd. (2005). "C o g n itiv e abilities, and rogen
levels, and b od y m ass ind ex in 5-year-old c h ild re n ." H orn Beltav
48(2): 187-95.
B ailey, J. M ., M. P. D u n n e, vd. (2000). " G e n e tic and en v iro n m en tal
in flu e n ce s o n sex u a l o rie n tatio n and its c o rre la te s in an A u strali­
an tw in s a m p le ." lournal o f Personality and Social Psychology 78(3):
524-36.
B aillargeon, R. I I., M . Z occo lillo, vd. (2007). "G e n d e r d ifferen ces in
p hysical agg ression : A pro sp ectiv e p op u lation-based su rv ey o f ch il­
dren b efore and a fte r 2 years o f a g e ." Dev Psychol 43(1): 13-26.
Baker, J. K., M. G . B em b en, vd. (2tK)6). "E ffe c ts o f ag e on testosterone
resp o n ses to resistance exercise and m u scu lo skeletal variab les in
m e n ." f Strength Cotul Res 20(4): 874-81.
B aker, R ., v e M. A. Beilis (1995). H um an Sp erm C o m p etitio n : C o p u lati­
on, M astu rb ation , and In fid elity ." London & N ew Y ork : C h ap m an
& Hall.
Belles, K. L , P. M. P lo tsky, vd. (2007). "N e o n atal o xy to cin m an ip u lations
have long-lasting , sexu ally d im o rp h ic effects on v asop ressin recep ­
to rs." Neuroscience 144(1): 38-45.
Balthazart, J., C. A. C o rn il, vd. (2009). "E strad io l, a key en d o crin e signal
in the sexu al d ifferen tiation and activ atio n o f rep rod u ctive beh av ior
in q u a il." J Exp 7 ool Part A Ecol Genet Physiol 311(5): 323-45.
Bancroft, J. (2005). "T h e en d o crin olo gy o f sexu al a ro u sa l." J Endocrinol
186(3): 411-27.
Barclay, P., ve K. W ilier (2007). "P a rtn e r ch oice creates com p etitiv e
altru ism in h u m an s." Proc Biol Sci 274(1610): 749-53.
B aron, N. S. (2004). " S e e you online: G e n d e r issu es in college stud en t
u se o f instan t m e ssag in g ." Journal o f Language and Social Psychology
Special Issue: Language and Communication Technology 23(4): 397-423.
B aron-C oh en , S . (2002). "T h e extrem e m ale brain theory o f au tism ."
Trends Cogn Sci 6(6): 248-54.

231
Erkek Beyni

B aron-C oh en , S ., B. A u y eu ng , vd. (200V). "F e tal testosterone and a u tis­


tic traits: A response to three fascin atin g co m m en taries." Br I Psyclwl
100(Pt. 1): 39-47.
Baron-C oh en , S., ve A. Klin (2006). "W h a t's so special about A sp erger
sy n d ro m e ?" Brain Cogn 61(1): 1-4.
Baron-Cohen, S., R. C. K nickm eyer, vd. (2005). "Sex differences in the
brain: Im plications for exp laining au tism ." Science 310(5749): 819-23.
Baron-C oh en , S., S. L u tchm ay a, ve K. K n ick m ey er (2004a). Prenatal tes­
tosterone in mind. C am b rid g e, M A : M IT Press.
Baron-C oh en , S., S. L utchm aya, vd. (2004b). Prenatal testosterone in mind:
Amniotic flu id studies. C am b rid g e, M A : M IT Press.
Baron-C oh en , S., J. R ich ler, vd. (2003). "T h e sy stem izin g qu o tient: An
investigation o f ad u lts w ith A sp erg er sy n d ro m e o r h ig h -fu n ction in g
au tism , and norm al sex d iffe re n ce s." Philos Trans R Soc Lond B Biol
Sci 358(1430): 361-74.
B aron-C oh en , S., ve S. W heelw right (2004c). "T h e em path y qu otient:
An inv estigation o f ad u lts w ith A sp erger sy n d ro m e o r high fu n c­
tioning autism , and norm al se x d iffe re n ce s." j Autism Dev Disord
34(2): 163-75.
B arraza, J. A., ve P. J. Z ak (2(109). "E m p a th y tow ard stran g ers trigg ers
oxy to cin release and su b seq u en t g e n ero sity ." Ann N Y Acad Si'i
1 1 6 7 :1 8 2 -8 9 .
B arro n , E., P. B. Y an g , v d . (2009). "A d o lescen t and ad u lt m ale sp o n ta ­
neous h y p eractiv e rats (SH R ) respond d ifferen tly to acu te and ch ro ­
nic m eth y lp h en id ate (R ita lin )." hit j Neurasci 119(1): 40-58.
Battels, A ., ve S. Z eki (2004). " T h e neu ral correlates o f m atern al and
rom an tic lo v e ." Neuroimage 21(3): 1155-66.
Battels, A ., ve S . Z eki (2000). " T h e neu ral basis o f n tm an tic lo v e ." Neu­
ro-report 11(17): 3829-34.
B ask erville, T . A ., v e A. J. D ou g las (2008). "In te ra ctio n s b etw een d o p a­
m ine and o xy to cin in the con trol o f sexu al b e h a v io u r." Prog Brain
Res 170:277-90.
Basson, R. (2005). "W o m e n 's sexu al d y sfu n ction : R evised and e x p a n ­
ded d efin itio n s." Cnutj 172(10): 1327-33.

232
Kaynakça

B astiaan sen , j . A ., M . T h io u x , vd. (2009). "E v id e n c e fur m irror system s in


e m o tio n s." Philos Trails R Soc L oad B Biol Sci 364(1528): 2391-2404.
B a te s o n M ., v e S. D. H ealy (2005). "C o m p a ra tiv e ev alu atio n and its
im p lica tio n s fo r m a te c h o ic e ." T m id s Ecol Evol 20(12): 659-64.
B a u m eister, R. F .v e D. D h a v ale, ed l. (2001). Two sides o f Rom antic Rejec­
tion. N ew Y o rk : O x fo rd U n iv ersity P ress.
B ayliss, A . P ., C . d i P elle g rin o , vd. (2 005). "S e x d iffe re n ce s in e y e gaze
and s y m b o lic c u e in g o f a tte n tio n ." Q j Exp Psychol A 58(4): 631-50.
B each, F. A . (1 9 7 1 ). "H o rm o n a l facto rs c o n tro llin g the d ifferen tiation ,
d e v e lo p m e n t, an d d isp la y o f co p u lato ry b e h a v io r in the ram sterg ig
and related s p e c ie s. İçin d e: E. T o b a ch , L. K. A ro n so n ve E. S h aw ,
e d l.. T he Bio-psi/cholog}/ o f Development. N ew Y o rk : A cad em ic P ress,
p p. 2 4 9 -9 6 .
B each , F. A . (1967). "C e re b ra l and h o rm o n al con tro l o f re fle x iv e m ech a­
n is m s in v o lv ed in c o p u la to ry b e h a v io r." Physiol Rev 47(2): 289-316.
B e a u lie u -P re v o st, D ., v e A . Z ad ra (2 007). "A b so rp tio n , psycholog ical
b o u n d a rie s and a ttitu d e to w ard s d re am s a s co rrelates o f d ream
recall: T w o d eca d e s o f research se e n th ro u g h a m e ta -a n a ly sis." J
Sleep Res 16(1): 51-59.
B ea u re g a rd , M ., J. C o u rte m a n c h e , vd. (2009). "T h e n eu ral basis o f
'u n c o n d itio n a l lo v e ." Psychiatry Res 172(2): 93-98.
B ecker, J. B. (2 0 0 9 ). "S e x u a l d iffe re n tia tio n o f m o tiv atio n : A novel m ec­
h a n is m ? " H onn Behav 55(5): 646-54.
B ecker, J. B. (2 0 0 8 a ). " S e x d iffe re n ce s in m o tiv a tio n ." İçind e: J.B . Becker,
K. B erk le y , N . G e a ry , E. 1 la m p so n , J. P. H erm an , ve E. A . Young,
ed l., Sex D ifferences in the Brain: Trom Genes to Behavior. O xfo rd , UK:
O x fo rd U n iv e rsity P ress, pp. 177-99.
B eck er, J. B„ K . B erk le y , N . G e a ry , E. H am p so n , J. P. H erm an , ve E. A.
Y o u n g , ed l. (2 0 0 8 b ), Sex Differences in the Brain: From G enes to Beha­
vior. O x fo rd , U K : O xfo rd U n iv ersity Press.
B eckm an , M . (2 004). "N e u ro sc ie n ce : C rim e , cu lp ab ility , and th e ad o les­
ce n t brain ." Science 30 5 (5 6 8 4 ): 596-99.
B eech , J. K., ve M . W . B en u v ois (21X16). "E a r ly e x p e rie n ce o f se x ho rm o ­
n e s a s a p re d icto r o f read in g , p h o n o lo g y , and a u d ito ry p e rce p tio n ."

Brain an d Language 9 6 (1 ): 49-58.

23 3
Erkek Beyni

Dehar, D. M ., R. V illem s, vd. (200K). "T h e d aw n o f h u m an m atrilineal


d iv e rsity ." Am ] Hum Genet 82(5): 1130-40.
B ehrens, T. E., L. T. H unt, vd. (2009). "T h e com p u tation o f social b e h a ­
v io r." Science 324(5931): 1160-64.
Behrens, T. E., L. T. H unt, vd. (2008). "A sso ciativ e learning o f social
v a lu e ." Nature 456(7219): 245-49.
H elgorosky, A., ve M . A. R iv arola (1987). "C h a n g e s in seru m se x hor-
m on ebin d in g g lob u lin and in scru m non-sex horm o n e-b in d in g
g lobulin-boun d testo steron e d u rin g p repu berty in b o y s." / Steroid
Biochem 27(1-3): 291-95.
Hell. E. C , M . C . W illson, v d . (2006). "M a le s and fem ales d iffer in brain
activ ation d u rin g cog n itiv e ta sk s." Neuroimage 30(2): 529-38.
Belsky, J. (1981). "E a rly hu m an exp erien ce: A fam ily p ersp ectiv e." Deve­
lopmental Psychology 17(1): 3-23.
Henenson, J. F„ ve A. C h ristak o s (2003). "T h e greater frag ility o f fem a­
les' versu s m ales' clo sest sam e-sex frien d sh ip s." Child Dev 74(4):
1123-29.
H enenson, J. F., H . M ark ov its, vd. (2009a). "S tren g th d eterm in es co ali-
tional strateg ies in h u m a n s." Proc Biol Sci 276(1667): 2589-95. '
H enenson, J. P., H. M arkov its, vd. (2(K)9b). " M a le s 'g r e a te r to leran ce o f
sam e-sex p e e rs." Psychol Sci 20(2): 184-90.
H engtsson, S., H . B erglun d, vd. (2(K)l). "B ra in activ atio n d u rin g o d o r
perception in m ales.an d fe m ale s." Neuroreporl 12(9): 2027-33.
Bensafi, M ., W. M . Drown, v d. (204)3). "Sex -stero id d eriv ed com p o u n d s
ind uce sex -sp ecific effects on au to n o m ic n erv ou s system fun ction in
h u m a n s." Behav Neurosci 117(6): 1125-34.
Derchtold, N. C , D. H. C rib b s, vd. (2008). "G e n e exp ressio n ch an g es in
the cou rse o f norm al brain ag in g are sex u ally d im o rp h ic." Proc Natl
Acad Sci USA 105(40): 15605-610.
Herec/.kei, T ., J’. G y u ris, vd. (2004). "S e x u a l im p rin tin g in hu m an m ate
c h o ic e ." Proc Biol Sci 271(1544): 1129-34.
B erenbau m , S . A., J. B. Decker, K. B erkley, N. G eary , E. 1 I a m p s o n ,). 1’ .
I lerm an , ve E. A. Y o u n g (2008). "S e x d ifferen ces in ch ild re n 's p lay ."
İçinde: J. B. B ecker, K. B erkley, N. G eary. E. 1 Iam pson, J. I’. I lerm an,

234
K ay n ak ca

ve E. A . Y o u n g , ed l.. Scat Differences in the Brain: From Genes lo Beha­


vior. O xfo rd , U K: O xford U niversity Press.
B erenb.uim , S . A ., ve M . H ines (1992). "E a rly an d ro g en s are related to
ch ild h oo d sex-typ ed toy p re fe re n ce s." Psychol Sci 3: 203-6.
Berg, S . J., v e K. E. W y n n e-E d w ard s (2002). "S a liv a ry h o rm o n e con cen ­
trations in m o th ers and fath ers becom in g paren ts a re not correla­
ted .” Honn Behai> 42(4): 424-36.

Berg, S. )., v e K. E. W y n n e-E d w ard s (2001). "C h a n g e s in testosterone.


C o rtiso l, and e strad io l levels in m en beco m in g fa th e rs." M ayo Clin
Proc 76(6): 582-92.
Berglund, H „ I’ . I.in d stro m , vd. (2008). "M a le -to -fe m a ie transsexu als

show sex -aty p ical h y p o th alam u s activ atio n w hen sm e llin g od oro u s
s te ro id s." Cereh Cortex 18(8): 1900-1908.
Berglund, H ., P. I.ind strom , vd. (2006). "B ra in resp o n se to p u tative

p herom ones in lesbian w o m en ." Proc Natl Acad Sci USA 103(21):
8269-74.
Berm an, M ., B. G lad u e, vd. (1993). "T h e e ffe cts o f h o rm o n es, type A
b eh av ior p attern , and p rov ocation o n agg ressio n in m e n ." Motivati­

on and Emotion 17(2): 125-38.


B ernhardt, F,. M ., ve F. K. G o ld sch e id e r (2001). "M e n , resources, and
fam ily living: T h e d eterm in an ts o f un ion and p aren tal statu s in the
U nited S ta tes and S w e d e n ." Journal o f M arriage & the Family 63(3):

793-803.
B ernhardt, E. M ., F. K. G o ld sch eid er, vd. (2002). "Q u a litie s m en prefer
for ch ild ren in the U S and Sw ed en : D ifferen ces am o n g biological,
s te p and inform al fath e rs." Journal o f Com parative Family Studies

33(2): 233-47.
B ern h ard t, P. C . (1997). "In flu en ce s o f sero to n in an d testo stero n e in
ag g ressio n and d om in an ce: C o n v erg en ce w ith so cial p sy ch o lo g y ."

Current Directions ill Psychological Science 6(2): 44-48.


Bernhard t, P. C , J. M. D abbs Jr., vd. (1998). "T e s to ste n m e ch an g es
d u rin g v icario u s exp erien ces o f w in n in g and lo sin g am o n g fans nl
sp ortin g e v e n ts." Physiology & Behavior 65(1): 59-62.

235
Erkek Beyni

Borns, CJ. S., S. M oore, vd. (2009). "A d o lescen t eng agem ent in d an g ero ­
u s behav iors is associated w ith increased w hite m atter m atu rity of
frontal co rtex ." PLoS One 4(8): e6773.
Berridge, K. C., ve M. L. K ringelbach (2008). "A ffe ctiv e neu roscien ce
o f pleasure: Rew ard in h u m an s and a n im a ls." Psychoplniriuacology
(Berl) 199(3): 457-80.
B ertolino, A., G . A rciero, vd. (2005). "V ariatio n of hu m an am y gd ala res­
ponse d uring threaten in g stim uli as a function o f 5'1 T I T U 'R g en o ty ­
pe and personality s ty le ." Biol Psychititn/ 57(12): 1517-25.
D esler-M eredith, ). K., ve C . A. M arler (2003). "V aso p re ssin and the
transm ission o f p aternal b eh av ior across g en eratio n s in m ated,
cross-fostered Peroniysats m ic e ." Behnv Neurosci 117(3): 455-63.
D ester-M eredilh, J. K., ve C . A. M arler (2001). "V a so p re ssin and agg res­
sion in cross-fostered C aliforn ia m ice (Peromyscus californicus) and
w hite-footed m ice (Perontyscus leucopusk" Harm Behnv 40(1): 51-64.
B ian chi-D em icheli, F., ve S . O rtig u e (2007). "T ow ard an u n d erstan d in g
o f the cerebral su b strates o f w o m an 's o rg a sm ." Netiropsi/chologin
45(12): 2645-59.
Bingham , B., ve V. Viau (2008). "N e o n a ta l go n ad eclo m y and "adult
testosterone replacem ent su g g est an in v olv em en t o f lim bic a rg in i­
ne vasopressin and and rogen recep tors in the o rg an izatio n o f the
h y p o th alam ic-p itu itary -ad ren al a x is." Endocrinology 149(7): 3581-
91.
B irm ingham , W ., B. N. U chino, vd. (2009). "So cial ties and card io v ascu ­
lar function: A n exam in atio n o f relation sh ip ptrsitivity and n eg ati­
vity d u rin g stre ss." h it J Psychophysiol 74(2): 114-19.
B jorkqvist, K. (2001). "So cial d efeat as a stresso r in h u m a n s." Physiol
Behnv 73(3): 435-42.
B jorkqv ist, K., M. I.in d strom , vd. (2000). "A ttrib u tio n o f agg ression to
acts: A fo u r-facto r m o d e l." Psi/chol Rep 87(2): 525-30.
Blanchard, R., ve R. A. Lippa (2008). "T h e sex ratio o f o ld e r sib lin g s in
non-right-han ded h om osexu al m e n ." Arch Sex Belmv 37(6): 970-76.
Blanton, R. E., J. G. Levitt, vd. (2004). "G e n d e r differences in the left infe­
rior frontal gyrus in norm al ch ild ren ." Neuroinmge 22(2): 626-36.

236
Kaynakça

B lcay, G ., T . C o m en d an t, vd. (2(M)7). "A n exp érim en tal test o f frequ ­


en cy -d ep en d en t selectio n o n m ale m atin g strateg y in the field ." Proc
Biol Sci 274(1621): 2019-25.
B ockland t, S ., S . I lorv ath , vd. (2006). "E x tre m e sk e w in g o f X chro m oso ­
m e in activ atio n in m o th ers o f h o m osexu al m e n ." Hunt Genet 118(6):
691-94.
B o c k la n d t S ., ve E. V ilain (2007). "S e x d ifferen ces in brain and behavior:
H orm o n es v ersu s g e n es." A dv Genet 59: 245-66.
Bolona, E. K., M . V. U raga, vd. (2007). "T esto ste ro n e u se in m en w ith
sex u al d y sfu n ctio n : A sy stem atic review and m eta-an aly sis o f ran­
d om ized placebo -co n trolled tria ls." M ayo Clin Proe 82(1): 20-28.
B olshakov , V. Y. (2009). "N ip p in g fear in the bud : Inhibito ry control in
the am y g d a la ." Neuron 61(6): 817-19.
B o om sm a, D. 1., G . W illem sen, vd. (2005). "G e n e tic and env ironm en tal
con trib u tion s to loneliness in ad ults: T h e N eth erlan d s tw in register
s tu d y ." Behav Genet 35(6): 745-52.
B ooth royd , L. G ., 1). C Jones, D. M. Burt, ve D. 1. P errett (2007). "P a rtn e r
ch aracteristics associated w ith m ascu lin ity , h ealth and m atu rity in
m ale fa ces." Personality and Individual Differences 43(5): 1161-73.
Borelli, J. L„ ve M . J. P rinstein (2006). "R e cip ro cal, longitud inal asso ci­
ation s am o n g ad o lescen ts' negative feed b ack-seek in g, d ep ressive
sym p tom s, and p eer relatio n s." lAbnorm Child Psycho! 34(2): 159-69.
B om ov nlov a, M. A ., A. C ash m an -R o lls, vd. (2009). "R is k taking diffe­
rences on a behav ioral task as a fu n ctio n o f p otential rew ard /loss
m ag n itu d e and ind ividual d ifferen ces in im p u isiv ity and sensation
s ee k in g ." Pharmacol Biochem Behav 93(3): 258-62.
Bos, P. A ., E. J. H erm an s, vd. (2010). "T esto ste ro n e ad m inistration
m od u lates neural resp onses to cryin g infants in yo u n g fem ales."
Psychoneuro-endacrtuology 35(1): 114-21.
Botw in, M. D., D. M. Buss, vd. (1997). "P e rso n a lity and m ate p referen ­
ces: Five factors in m ate selectio n and m arital sa tisfa ctio n ." J Pers
65(1): 107-36.
Boulton, M „ ve R. Fitzpatrick, edl. (1996). Bisexual Men in Britain. Phila­
d elph ia: T a y lo r & Francis.

237
Erkrk Beyni

Boulton, M. J. (1996a). "B u lly in g in m ixed sex g ro u p s o f c h ild re n ." Edu­


cational Psychology 16(4): 439-43.
Boulton, M. j. (1996b). "A com p arison o f 8- and 11-year-old g irls' and
boys' p articipation in sp ecific typ es o f rou gh -an d -tu m ble play
and ag g ressiv e fighting: Im p lication s for functional h y p o th e se s."
A ggressiiv Behavior 22(4): 271-87.
Boum a, I I M., 11. K iese, vd. (2009). "A d o lescen ts' C ortisol resp onses to
aw ak en in g and social stress; Effects o f g en d er, m en stru al phase and
oral con tracep tiv es: T h e T R A IL S stu d y ." Psychoneuroendacrinology
34(6): 884-93.
B ouvattier, C , B. M ignot, vd. (2(J06). "Im p aired sexual activ ity in m ale
ad u lts with partial and rogen in sen sitiv ity ." J Clin Endocrinol Metab
91(9): 3310-15.
B ouvattier, C , M. T au b er, vd. (1999). "G o n ad o tro p in treatm en t o f h y p o-
go n ad o tro p ic hy p o go n ad al ad o le sce n ts." J Pediatr Endocrinol Mctub
12 Suppl 1 :3 3 9 -4 4 .
Bow lby, J. (1980). Attachment and Loss. N ew York: B asic Books.
Boyce, P., J. C o n d o n , vd. (2007). "F irst-tim e fath ers' stu d y : P sy ch o lo ­
gical d istress in exp ectan t fathers d u rin g p reg n an cy ." Aust N 7.]
Psychiatry 41(9): 718-25.
B ram billa, D. J., A. M . M atsu m oto , vd. (2009). “T h e effect o f d iu rnal
variation on clinical m easu rem ent o f seru m testostero n e and o th er
sex h o rm o n e levels in m e n ." / Clin Endocrinol M etab 94(3): 907-13.
B redy, T . W ., K. E. B row n, vd. (2007). "E ffe c t o f reso u rce av ailab ility on
biparental care, and o ffsp rin g n eu ral and behav ioral d ev elo p m en t
in the C aliforn ia m o u se (Peromyscus cnli)'ornicus )." E ar } Ncnrosn
25(2): 567-75.
B reedlove, S. M ., v e A . P. A rnold (1983). "H o rm o n al con trol o f a d ev e ­
loping n eu ro m u scu lar system pt. 2: S en sitiv e p erio d s for the an d ro ­
g en -in d u ced m ascu lin izatio n o f th e rat sp in al n u cleu s o f th e b u lb o -
cav e rn o su s." / Neurosa 3(2): 424-32.
B reedlove, S. M ., ve A. P. A rnold (1980). "H o rm o n e accu m u latio n in a
sex u ally d im o rp h ic m o to r n u cleu s o f the rat sp in al c o rd ." Science
210(4469): 564-66.

238
K ay n ak ça

B rennan, P. A ., v e E. B. K ev erne (2004). "S o m e th in g in the air? N ew


in sig h ts in fo m am m alian p h ero m o n es." CurrBiol 14(2): RB1-K9.
B renner, M ., v e D . I\. O m ark (1979). "T h e e ffe cts o f se x , stru ctu re and
social in teractio n on p resch o olers' play beh av iors in a n atu ralistic
s ettin g .” Instructional Science 8(1): 91-105.
B retherto n, 1., J. D. L am bert, vd. (2005). "In v o lv ed fath ers o f preschool
ch ild ren as seen by th em selves and th eir w ives: A cco u n ts o f attach ­
m en t, so cializatio n , and co m p an io n sh ip ." Attach Hum Dev 7(3):
229-51.
B rid g es, R. S . (2(X)8). "T h e e ffects o f p aternal b e h a v io r o n offsp rin g
agg ressio n and ho rm o n es in the bip arental C aliforn ia m ou se."
içind e: M arler, C A ., B. C . T rain o r, E. D. G leason , J. K. B ester-M ere-
d ith , v e E. A. B ecker, ed l., Neurobiology o f the Parental Brain, E lsevier,
ch. 28, pp. 435-48.
Briton, N. J., ve J. A. I fall (1995). "B e lie fs ab o u t fem ale and m ale no n v er­
bal co m m u n icatio n ." Sex Roles 32: 79-90.
Broad, K. D., J. P. C u rley, vd. (2006). "M o th e r-in fan t bond in g and the
ev olu tio n o f m am m alian social relatio n sh ip s." Philos Trans R Soc
hunt B Biol Sei 361(1476): 2199-2214.
Broad, K. D., ve E. B. K everne (2008). "M o re to p h em m o n es than m eets
the n o se ." NatNeurosci 11(2): 128-29. B roaders, S. C , S. W . C ook, vd.
(2007). "M a k in g child ren gestu re brings out im plicit k n o w led ge and
leads to le arn in g ." Journal o f Experimental Psychology: General 136(4):
539-50.
Brod, H ., ed. (1997). Pornography and the Alienation o f Male Sexuality.
N ew Y ork : N ew Y ork U niversity Press.
Brod, II., ed. (1987a). A Case fo r Men's Studies. T h o u san d O aks, C A : Sage
P ublication s.
Brod, H. ed. (1987b). The Making o f M asculinities: The New Men's Studies.
Boston: A llen & U nw in.
B rody, I,., ve j. A . H all (1993). " (le n d e r an d e m o tio n ." İçind e: M . Ix?wis
and J. lla v ila n d , ed l.. Handbook o f Emotions. New' Y ork : G u ilford ,
pp. 447-60.
Brody, S ., ve K. M . C osta (2009). "S a tisfa ctio n (sexu al, life, relation ship,
and m en tal h ealth ) is associated d irectly w ith p en ile-v ag in al inter­

239
Erkek Beyni

course, but inversely w ith o th e r sexual beh av ior freq u en cies." / SV.v
Med 6(7): 1947-54.
Brooks, A., B. S ch o u ten , vd. (2008). "C o rrelated ch an g es in percep tion s
o f the g en d er and o rien tatio n o f am b ig u o u s biological m otion figu­
re s." Curr Biol 18(17): R 728-R 729.
B row ning, J. R., C. 1 latfieid , vd. (2000). "Sex u al m otiv es, gen d er, and
sexual b eh av ior." Archives o f Sexual Behavior 29(2): 135-53.
Buist, A., C. A. M orse, vd. (2003). "M e n 's ad justm ent to fatherhood :
Im p lication s for o b stetric health c a re ." J Ohstet Cynecol Neonatal Nurs
32(2): 172-80.
Burch, R. I.., ve G . G . G allu p Jr. (2008). Semen Science. I lam bu rg, G e r­
m any: Sp ring er.
B urch, R. L., ve G . G. G allu p Jr., edl. (2006). The Psychobiology o f Human
Semen. N ew York: C am b rid g e U niversity Press.
B urgdorf, J., ve J. P an k sep p (2001). "T ic k lin g in d u ces rew ard in a d o les­
cent ra ts ." Physiol Behai>72(1-2): 167-73.
B urnett, S., G . Bird, vd. (2009a). "D ev elo p m en t d u rin g ad o lescen ce
o f the neural p ro cessin g o f social em o tio n ." / Cogn Neurosci 21(9):
1736-50.
Burnett, S., ve S. J. B lak em o re (2009b). "F u n ctio n a l con n ectiv ity d u rin g
a social em otion task in ad o lescen ts and in a d u lts." Eur ] Neurosci
29(6): 1294-301.
Burnett, S., ve S. J. B lak em ore (2009c). "T h e d ev elop m en t o f ad olescent
social co g n itio n ." Ann N Y Acad Sci 1167: 51-56.
B urn ham , T . C , J. P. C h ap m an , vd. (2003). "M en in com m itted , ro m antic
relation ships h av e lo w er testo stero n e." Harm Behav 44(2): 119-22.
B urri, A., M . H ein richs, vd. (2008). "T h e acute effects o f intrnnasal o x y ­
tocin ad m in istration on en d o crin e and sexual function in m a le s."
Psy-clwneurqendocrinology 33(5): 591-600.
B urriss, R. P., v e A. C. L ittle (2006). "E ffe cts o f p artn er con cep tio n risk
p hase on m ale percep tion o f d om in an ce in faces." Evolution and
Human Behavior 2 7 '(4): 297-305.
B uss, C, C . Lord, vd. (2007). "M a te rn a l care m od u lates the relatio n sh ip
betw een prenatal risk and hipp ocam p al vo lu m e in w om en but not
in m e n ." INeurosci 27(10): 2592-95.

240
K ay n ak ça

Buss, D . (1990). "In te rn atio n al p referen ces in selectin g m ates: A stu d y o f


37 c u ltu re s." Journal o f Cross-Cultural Psycholog)/ 21: 5-47.
Buss, D. M ., ed. (2005a). The Handbook o f Evolutionary Psychology. H obo­
ken, N J: Jo h n W iley.
Buss, D. M., ed. (2005b). The Strategics o f Human Mating. S u nd erland ,
M A : S in au e r A sso ciates.
Buss, 13. M. (2002). "R e v ie w o f Human M ate Guarding." Neuro Endocrinol
Lett 23 S u p p l. 4:23-29.
Buss, D. M. (1995). "P sy ch o lo g ical se x d ifferen ces: O rig in s throu gh
sexu al se le c tio n ." Am Psychol 50(3): 164-68; d iscu ssion 169-71.
Buss, D. M. (1989). "C o n flic t b etw een the sexes: strateg ic in terferen ­
ce and the ev ocatio n o f an g er and u p se t." J Pers Soc Psychol 56(5):
735-47.
Buss, D. M ., ve M . H aselto n (2005). The Evolution o f jealousy: Comment.
A m sterdam : E lsev ier Scien ce.
Buss, D. M „ ve D. P. S ch m itt (1993). "Sex u al S trateg ies T h eo ry : An
e v olu tio n ary p ersp ectiv e o n h u m an m a tin g ." Psychological Review

100(2): 204-32.
Buss, D . M ., T . K. S h ack elfo rd , vd. (2008). "T h e m a te reten tio n inv en­
to ry sh o rt form (M R 1-SF)." Personality an d Individual Differences
44(1): 322-34.
Byers, E. S ., v e S . M acN eil (2006). "F u rth e r v alid atio n o f the in terp erso ­
nal e xch an g e m od el o f sexu al sa tisfa ctio n ." J Sc.r M arital Ther 32(1):
53-69.
Byrd-C'raven, J., v e D. C . G eary (2007). "B io lo g ica l and ev olu tio nary
con trib u tion s to d ev elop m en tal se x d iffe re n c e s." Reprod Biomcd
Online 15, S u p p l. 2:12-22.
C abrera, N. J., C . S . T am is-L eM o n d a, v d. (2000). "F ath erh o od in the
tw en ty -first c e n tu ry ." Child Dev 71(1): 127-36.
C aciop p o, J. T , v e J. D ecety (2009a). "W h a t a re th e b rain m ech an ism s on
w hich p sy ch o log ical p rocesses a re b a sed ?" Perspectives on Psycholo­
gical Science 4(1): 10-18.
C aciop p o, J. T ., v e L. C . H aw kley (2009b). Perceived social isolatio n and
c o g n itio n ." Trends Cogn Sri 13(10): 447-54.

241
Erkek Bef/u i

C aciop p o, J. T ., C . J. N orris, vd. (2009c). "In the ey e o f the beholder:


individual d ifferen ces in p erceived social isolation pred ict regional
brain activ ation to social stim u li." /. Cogn Neurosci 21(1): 83-92.
C ah ill, L. (2006). "W h y sex m atters for n eu ro scien ce." Nat Rev Neurosci
7(6): 477-84.
C ahill, L. (2005). "H is brain, h e r b rain ." Sri Am 292(5): 40-47.
C ah ill, L (2003). "Sex -related in flu en ces on the neu robiology o f e m o tio ­
nally influenced m e m o ry ." Ami N YAcutl Sri 985:163-73.
C ahill, L., L. G o rsk i, vd. (2004). "T h e in flu en ce o f sex versu s sex-related
traits on long-term m em ory for gist and detail from an em otional
sto ry ." Conscious Cogu 13(2): 391-400.
C ah ill, L , M. U ncapher, vd. (2004). "S ex -related h em isp h eric lateraliza­
tion o f am ygd ala function in em o tio n ally influenced m em ory: A n
1'MKl in v estig atio n ." Learn M em 11(3): 261-66.
C alasan ti, T„ ve N. K ing (2007). " 'b e w a re o f the estro g en a ssa u lt': Ide­
als o f old m an hood in an ti-ag in g a d v ertisem en ts." Journal o f Aging
Studies 21(4): 357-68.
C ald w ell, 11. K., H . J. L ee, v d. (2008). "V asop re ssin : behav ioral roles of
an 'o rig in a l' n e u ro p e p tid e ." Prog Neurobiol 84(1): 1-24.
C alo gero , R. M ., v e J. K. T h o m p so n (2009). "P o ten tial im p licatio n s o f the
o b jectificatio n o f w o m e n 's b o d ies fo r w o m en 's sex u al satisfactio n ."
Body Image 6(2): 145-48.
C am eron , N . M ., F. A : C h am p ag n e, vd. (2005). "T h e pro g ram m in g o f
ind ividual d ifferen ces in d efen siv e responses and reprod uctive
strateg ies in the rat throu gh v ariatio n s in m aternal c a re ." Neurosci
Biobehav Rn> 29(4-5): 843-65.
C am p bell, A. (2006). " S e x d ifferen ces in d irect agg ression: W hat are
the psycholog ical m e d ia to rs?" Aggression and Violent Behavior 11(3):
237-64.
C am pbell, A . (1995). "A few good m en: E v o lu tio n ary psych o log y and
fem ale ad o lescen t ag g re ssio n ." Ethology and Soriobiology 16: 99-123.
C am p bell, 11. C , H . P ro ssin ger, vd. (2005). "T im in g o f p u bertal m atu rati­
o n and the o n se t o f sexu al beh av io r am o n g Z im b abw e sch o ol b o y s."
Arch Sex Behuv 34(5): 505-16.

242
K .iynakca

C anli, T ., J. E. D esm o n d , v d . (2002). "S e x d ifferen ces in the neural basis


o f em o tio n al m e m o rie s." Proc Natl Acad Sci USA 99(16): 107X9-94.
C annon, E. A ., S . J. S ch o p p e-Su lliv an , vd. (2008). "P a re n t characteristics
as an teced en ts o f m atern al g atek eep in g and fath erin g b eh av ior."
Earn Process 47(4): 501-19.
C annon, M . (2009). "C o n tra stin g effects o f m aternal and paternal ag e on
o ffsp rin g in tellig en ce." PLoS M ed 6(3): e42.
C ant, M . A ., v e R. A . Jo h n sto n e (2008). "R e p ro d u ctiv e con flict and the
sep aratio n o f rep rod u ctiv e g en eratio n s in h u m a n s." Proc Natl Acad
Sci USA 105(14): 5332-36.
C ard, N . A ., 11. D. S tu ck y , vd. (2008). "D ire ct and in d irect agg ressio n
d uring ch ild h o od and ad o lescen ce: A m e la-an aly tic review o f gen ­
d er d ifferen ces, in tercorrelatio n s, and relation s to m alad ju stm e n t."
Child Dev 79(5): 1185-1229.
Carere, C , G . F. B all, vd. (2007). "S e x d ifferen ces in p rojection s from
p reo p lic area a ro m a ta se cells to the p eriaqu ed u ctal g ra y in Jap an ese
q u ail." J Comp Neurol 500(5): 894-907.
Carlier, J. G ., ve O . P. S te en o (1985). "O ig a rch e : T h e ag e at first ejacu la­
tio n ." Atulrologia 17(1): 104-6.
C arlson, A . A ., M. B. M anser, vd. (2006). "C o rtiso l lev els are positively
associated w ith p u p -feed in g rates in m ale m e e rk a ts." Proc Biol Sei
273(1586): 571-77.
C arlson, A. A., A . F. R u ssell, vd. (2006). "E le v ate d prolactin levels
im m ed iately p reced e d ecisio n s to babysit by m ale m eerkat h e lp e rs."
H orn Behav 50(1): 94-100.
C arp enter, D ., E. Jan ssen , vd. (2008). "W o m e n 's sco re s on the sexual
in h ibition / sexu al excitatio n scales (SIS/ SE S): G e n d e r sim ilarities
and d iffe re n c e s." / Sex Res 45(1): 36-48.
C arre, J. M-, v e C . M . M cC o rm ick (2008). "A g g re ssiv e b e h av io r and
ch an g e in saliv ary testostero n e con cen tration s pred ict w illin gn ess to
e n g age in a com p etitiv e ta sk ." Horm Behav 54 (3 )r 403-9.
C arre, J. M ., S . K. P u tn am , vd. (2(X)9). "T esto ste ro n e re sp o a se s to com ­
petition p red ict fu tu re ag g ressiv e b eh av io u r at a co st to rew ard in
m e n ." Psychimeuroendacrinolagy 34(4): 561-70.

243
Erkek Beyni

C arrere, S ., ve J. M. G o ttm an (1999). "P red ictin g d iv o rce am o n g new ly­


w ed s from the first three m in u tes o f a m arital con flict d iscu ssio n ."
Family Process. 38(3): 293-3(11.
C a rter, C . S. (2007). "S e x d ifferen ces in o xy to cin and v asop ressin : Im p ­
lication s fo r autism sp ectru m d iso rd ers?" Behav Brain Res 176(1):
170-86.
C arter, C. S. (1998). "N e u ro e n d o crin e p ersp ectiv es on social attach m ent
and lo v e." Psychoneuroendocrinology 23(8): 779-818.
C arter, C . S . (1992). "O x y to c in and sexual b e h a v io r." Neurosri Biohehnv
Rev 16(2): 131-44.
C arter, C . S., A. J. G rip p o , vd. (2008). "O x y to cin , v asop ressin and s o d a ­
lity ." Prog Brain Res 170: 331-36.
C arter, C. S., J. H arris, and S. W . P orges (21X19). "N e u ra l and ev o lu tio ­
nary p ersp ectiv es on e m p a th y ." içind e: J. D ecety and W. J. Ickes,
e d l., Social Neuroscience o f Empathy. C am brid g e, M A : M IT Press, pp.
169-82.
C asey , M. B., R. 1.. N u ttall, vd. (2tXU). "Sp atial-m ech an ical reasoning
skills versu s m ath em atical self-con fid en ce as m ed iators o f gen d er
d ifferen ces on m ath em atics su b tests using cross-n ation al gen d er-
based item s." Journal fo r Research in M athematics Education 32(1):
28-57.
C asey, M. B., R. L. N uttall, vd. (1999). "E v id e n ce in su p p ort o f a m odel
that pred icts how biological and env ironm en tal factors interact to
in flu en ce sp atial sk ills." Developmental Psychology ,35(5): 1237-47.
C asey, M. 13., R. 1... N u ttall, vd. (1997). "M ed ia to rs o f g en d er d ifferences
in m ath em atics college e n tra n ce test sco res: A com p arison o f spatial
sk ills w ith internalized beliefs and an x ieties." Dctvlopmental Ps\/cho-
logy 33(4): 669-80.
C asey, M. B., R. N u ttall, vd. (1995). "T h e influ ence o f sp atial ability
on gen d er d ifferen ces in m ath em atics college en tran ce test scores
acro ss d iv erse sa m p le s." Developmental Psychology 31(4): 697-705.
C assid y, J., (2001). "G e n d e r d ifferen ces am on g n ew bo rn s on a transient
o to aco u stic e m issio n s test for h e a rin g ." Journal o f Music Therapy 37:
28-35.

244
Kaynakça

C au ffm an , E. (2(104). "T h e ad o lescen t brain: E xcu se v ersu s e xp lan atio n ;


com m en ts o n part 4 ." Ann N Y Acad Sci 1021:160-61.
C elich o w ski, )., v e 11. D rzym ala (2006). "D iffe re n ce s b etw een p roperti­
es o f m ale and fem ale m otor units in the rat m ed ial gastro cn em iu s
m u scle ." / Physiol Pharmacol 57(1): 83-93.
Chakrabarti. B., ve S. Baron-Cohen (2006). "Empathizing: Neurocogni-
tive developmental mechanisms and individual differences." Prog
Brain Res 1 5 6 :4 0 3 -1 7 .
Chakrabarti, B., F. Dudbridge, vd. (2009). "denes related to sex stero­
ids, neural growth, and social-emotional behavior are associated
with autistic traits, empathy, and Asperger syndrome." Autism Res
2(3): 157-77.
C h am p ag n e, F. A ., J. P. C u rley, vd. (2009). "P a te rn a l in flu en ce on fem a­
le beh av ior: T h e role o f Peg3 in exp lo ratio n , o lfactio n , and neu ro­
en d o crin e reg u latio n o f m atern al b eh av ior o f fem ale m ice." Behai'
Neurosci 123(3): 469-80.
C h am p ag n e, F. A ., I. C . W eaver, vd. (21X16). "M a te rn a l ca re associated
with m éth y latio n o f the estrog en recep tor-alp h alb p ro m o ter and
estrogen- recep to r-alp ha exp ressio n in the m ed ial p reo p tic area of
fem ale o ffsp rin g ." Endocrinology 147(6): 2909-15.
C h arles, S . T ., ve L. L. C arsten sen (2008). "U n p le a sa n t situ atio n s elicit
d ifferent em o tio n al responses in yo u n g er and o ld e r ad u lts." Psychol
Aging 2(3): 495-504.
C h arlesw orth , W . K., ve C. D/.ur (1987). " (le n d e r com p arison s o f p resc­
h o o lers' beh av io r and resou rce utilization in g ro u p problem sol­
v in g ." Child D ewlopm ent 58(1): 191-200.
Charlier, T. D., G . F. Ball, vd. (21X)8). "R apid action o n neuroplasticity pre­
cedes behavioral activation by testosterone." Horm Behai' 54(4): 488-95.
C h en, X., W . G rish am , vd. (2009). "X ch ro m o so m e nu m ber causes sex
differences in g en e exp ressio n in ad ult m o u se s tria tu m ." E ar / Neu­
rosci 29(4): 768-76.
C heng. Y „ K. 1 1. C h ou , vd. (2009). "S e x d ifferen ces in the neu roanatom y
o f hu m an m irror-n eu ron system : A v oxel-based m orp hom etric
in v estig atio n ." Neuroscience 158(2): 713-20.

245
Erki’k Beyni

C heng, Y„ J. D ecety, vd. (2 007). "S e x differences in spinal excitability


during observation o f bipedal locom otion." Neuroreyort 18(9): 887-90.
C h eng, Y, A. N. M eltzoff, vd. (2007). "M o tiv atio n m o d u lates the activity
o f the hum an m irror-n eu ron s y ste m ." Cereb Cortex 17(8): 1979-86.
C h en g, Y. VV„ O. J. T zeng, vd. (2006). "G e n d e r d ifferen ces in the hum an
m irror system : A m ag n etoen cep h alog rap h y s tu d y ." Nettroreporl
17(11): 1115-19.
C'herney, I. (2008). "M o m , let m e play m ore com p u ter gam es: They
im p ro v e my m ental rotation sk ills." Sex Roles 59(11-12), Dec. 2008,
A rtID 76.
C’h errier, M . M ., A. M. M atsu m o to , vd. (2007). "C h aracterizatio n o f
verbal and sp atial m em ory ch an g es from m o d erate to su p rap h-
y.siological in creases in seru m testo steron e in healthy o ld e r m en ."
Psychoneuroendo-crinology 32(1): 72-79.
C h ip m an , K., E. H am pson, vd. (2002). "A sex d ifferen ce in reliance on
vision d u rin g m anual seq u en cin g task s." Netiroysycholoxia 40(7):
910-16.
C h o , M. M ., A. C . D eV ries, v d. (1999). "T h e effects o f o xy to cin and
vasopressin on p artn er preferen ces in m ale and fem ale prairie voles
(Microtus ochrogaster)." Beluiv Netirosci 113(5): 1071-79. .
C h oi, J. (2003). "P ro ce sse s un d erly in g sex d ifferen ces in rou te learning
strateg ies in ch ild ren and a d o le sce n ts." Personality and Individual
Differences 34(7): 1153-66.
C hong, T. T , R. C u n n in g to n , vd. (2008). "fM R l ad ap tatio n rev eals m ir­
ror neu rons in hu m an in ferio r parietal co rtex ." CurrBiol 18(20):
1576-80.
C h ou d h u ry, S., S.J. B lak em o re, vd. (2006). "S o cial cog n itiv e d ev elo p ­
m ent d uring ad o le sce n ce ." Sot: Cogn Affect Neurosci 1(3): 165-74.
C h ristak o u , A., K. Ila la ri, vd. (2009). "S e x -d e p e n d e n t age m od ulation
o f frontostriatal and tem p oro -p arietal activ ation d u rin g cog nitiv e
co n tro l." Neuroimage 48(1): 223-36.
C h ura, L. R., M . V. L om bard o, vd. (2010). "O rg an izatio n al effects o f
fetal testo steron e on h u m an corp u s callosu m size and asy m m etry ."
Psychoneu-roendocrinolog}/ 35 (1): 122-32.

246
Kaynakca

Cialdini, R. B., ve M. R. T ru st, edl. (1998a). Social Influence: Social Norms,


Conformity anil Compliance. N ew York: M cG raw -H ill.
C ialdini, K. B., W. W osinska, vd. (1998b). "W h en social role salien ­
ce leads to social role rejection: M odest self-p resen tatio n am ong
w om en and m en in tw o cu ltu res." Personality and Social Psychology
Bulletin 24(5): 473-81.
Ciofi, P., O . C . L apirot, vd. (2007). " A n an d ro gen -d ep en d en t sexual
d im orp hism v isib le at puberty in the rat h y p o th alam u s." Neurosci­
ence 146(2): 630-42.
Cium as, C , A . Linden 1 lirsch berg , vd. (2009). "H ig h fetal testosterone
and sex u ally d im o rp h ic cerebral netw o rk s in fe m a le s." Cereh Cortex
19(5): 1167-74.
Clark, M. M ., ve B. G . G ale f Jr. (20(H)). "W h y so m e m ale M ongolian
g er-bils m ay h elp at the nest: T estostero n e, asex u ality and nllopa-
ren tin g ." Anim Belmi' 59(4): 801-6.
Clark, M. M ., ve B. G . G a le f Jr. (1999). "A testostero n e-m ed iated trad e­
o ff betw een paren tal and sexual effo rt in m ale M o ngolian g erb ils
(Meriones unguiculaltis) J Comp Psychol 113(4): 388-95.
C lem en ts-S tep h en s, A . M ., S . L. R im rod t, vd. (2009). "D ev elo p m en tal
s e x d ifferen ces in b a sic visuospafial p ro cessin g: D ifferen ces in stra ­
tegy u s e ?" Neurosci Lett 449(3): 155-60.
C liitton-U rock, T . 11., S . J. 1 lo d g e, vd. (2006). "In tra se x u a l com p etition
and sex u al selectio n in co o p erativ e m a m m a ls." Nature 444(7122):
1065-68.
C lu tto n -B ro ck, T . H ., ve K. Isvaran (2006). "P a te rn ity loss in co n trastin g
m am m alian s o c ie tie s." Biol Lett 2(4): 513-16.
C oates, J. M ., M. G u rn eli, vd. (2009). "S eco n d -to -fo u rth d ig it ratio p re­
d icts su cce ss am o n g h ig h -freq u en cy financial tra d e rs." Proc Natl
Acad Sci USA 106(2): 623-28.
C oates, J. M ., ve J. H erb ert (2008). "E n d o g en o u s stero id s and financi­
al risk takin g o n a I .ondon tra d in g flo o r." Proc Natl Acad Sci USA
105(16): 6167-72.
C o h en -B en d ah an , C . C , J. K. B u itelaar, v d. (2005). " Is th ere an effect o f
p ren atal te sto stero n e o n ag g ressio n and o th e r beh av ioral traits? A

247
Erkek Beyııi

stu d y com p arin g sam e-sex and op p o site-sex tw in g irls ." Horni Behai'
47(2): 230-37.
C oh en -B en d ah an , C . C , J. K. B uitelaar, vd. (2004). "P ren atal exp o su re
to testosterone and fun ctional cerebral lateralization: A stu d y in
sam e-sex and o p p o site-sex tw in g irls." Psychoneuroendocrinology
29(7): 911-16.
C o h en -B en d ah an , C . C , C . van d e Beek, vd. (2(X>5). " l ’renatal sex h o r­
m on e effects on child and ad ult sex-typed behavior: M ethods and
find ing s." Neurosci Bwhehav Rev 29(2): 353-84.
C oiro, M .J ., ve R. E. E m ery (1998). "D o m arriage pro blem s affect fath e­
ring m ore than m othering? A q u an titativ e and qu alitativ e re v ie w ."
Clin Child Fnm Psychol Rev 1(1): 23-40.
C o le, W. R., S. H. M ostofsky, vd. (2008). "A g e-related chang es in m otor
su b tle sig n s am o n g g irls and boys with A D H D ." Neurology 71(19):
1514-20.
C o ilaer, M . L., ve M . H ines (1995). " I lu m an behavioral sex d ifferen ces:
A role for gon adal horm ones d u rin g early d ev elo p m en t?" Psychol
Bull 118(1): 55-107.
C ollin s, W. A., E. E. M accoby, vd. (2001). Tmviird Nature with Nurture.
N ew York: A m erican P sychological A ssociation.
C o lso n , M. H., A. Lom aire, v d. (2006). "S ex u al behav iors and m ental
perception , satisfactio n and exp ectatio n s o f sex life in m en and
w om en in F ran ce." J Sea M ed 3(1): 121-31.
C on d o n , ]. T., P. Boyce, vd. (2004). "T h e first-tim e fathers stu d y: A p ro s­
pective stud y o f the m en tal health and w ellbeing o f m en d u rin g the
transition to p aren th o o d ." Aust NZ / Psychiatry 38(1-2): 5(1-64.
C o n n ellan , J., S. B aron-C oh en , S (2000). "S e x d ifferen ces in hu m an
neonatal social p ercep tio n ." Infant Brum and Development 23:113-18.
C o n n er, G . K.., ve V. D enson (1990). "E x p ectan t fathers' resp o n se to
pregnancy: Review o f literatu re and im p lications for research in
h igh -risk p re g n a n cy ." J Perinat Neonatal Nurs 4(2): 33-42.
C ook , 5. W ., ve S. G o ld in -M ead o w (2006). "T h e role o f gestu re in lear­
ning: D o child ren use their han d s to change their m in d s?" Journal o f
Cognition and Development 7(2): 211-32.

248
Kaynakça

C o o k , S . W ., 2 . M itchell, vd. (2008). "G e stu rin g m ak es learn in g last."


Cognition 106(2): 1047-58.
C o o k e, B. (2tK)5). "S e x u ally d im o rp h ic sy n a p tic o rg an izatio n o f the
m ed ial am y g d a la ." lournal o f Neuroscience 25(46): 10750-67.
C o m il, C . A ., T . J. S tev en so n , vd. (2009). "A r e rapid ch an g es in gonadal
te sto stero n e release involved in the fast m o d u latio n o f brain estro ­
g e n e ffe cts ?" Gen Comp Emlocrinol 163(3): 298-305.
C o rriv e au , K., v e P. L. H arris (2009). "P resch o o le rs co n tin u e to trust a
m o re accu rate inform ant 1 w eek after ex p o su re to accu racy in form a­
tio n ." Dev Set 12(1): 188-93.
C o rty , E. W ., v e J. M . C u a rd ia n i (2 0 0 8 ). " C a n a d ia n and A m e rica n
se x th e ra p is ts ' p e rc e p tio n s o f n o rm al an d a b n o rm a l e ja c u la to ry
la te n cie s: flo w lo n g sh o u ld in te rc o u rs e la s t? " I Sex Meil 5(5):
1251-56.
C o sg ro v e, K. P., C . M. M azure, vd. (2007). "E v o lv in g kn ow led ge o f sex
d ifferen ces in brain stru ctu re, fun ctio n , and ch e m istry ." Biol Psychi­
atry 62(8): 8 4 7 -5 5 .'
C o sta, R. M ., ve S. B rody (2009). "G re a te r freq u en cy o f penile-v agi­
nal in tercou rse w ithout con d o m s is asso ciated w ith b etter m ental
h e a lth ." Arch Sex Behnv, pu blished o n lin e Ju ly 28, 2009.
C o te, S. M „ T . V aillan cou rt, vd. (2006). "T h e d ev elo p m en t o f physical
agg ressio n from todd lerhood to p re-ad o lescen ce: A nationw id e
lo n gitu d in al stu d y o f C an ad ian c h ild re n ." J Ahnorm Child Psychol
34(1): 71-85.
C o u sin s, A . J., ve S. W . G an g es tad (2007). "P e rce iv e d threats o f fem ale
in fid elity , m ale proprietu riness, and v io len ce in co lleg e d atin g cou p ­
le s." Violence and Victims 22(6): 651-68.
C o x, D. L , v e K. H. B ru ckn er (1999). Women's Anger: Clinical and Deve­
lopmental Perspectives. P hilad elp hia: B ru n ner-K ou tled g e.
C raig , I I. K., ve J. L. Evans (1991). 'T u r n e x ch an g e b eh av io rs o f child ren
w ith n o rm ally d ev elo p in g langu age: T h e in flu en ce o f g e n d e r." I Spe­
ech H ear Res 34(4): 866-78.
C raig , I. W ., ve K. E. Ila lto n (2009). "G e n e tics o f hu m an ag g ressiv e
b e h a v io u r." Hum Csenet 126(1): 101-13.

249
Erkek Betini

C raig R oberts, S., A. C . Little, vd. (2(X)9). "M n n ip u iatio n o f bo d y od ou r


alters m e n 's self-con fid en ce and ju d g em en ts o f th e ir visual attracti­
veness by w o m e n ." Ini / Cosmet Sri 31(1): 47-54.
C raw fo rd , J. (1992). Emotion and Gender: Constructing M eaning from
Memory. London: Sage.
C ro sb y , K., R. M ilhau sen , vd. (2008). "C o n d o m 'tu rn o ffs' am o n g ad ults:
A n exp lo rato ry s tu d y ." hit } STD AIDS 19(9): 590-94.
C rosb y, R. A ., W. L. Y arber, v d. (2007). "M e n w ith bro k en con d o m s:
W ho and w h y ? " Sex Transm Infect 83(1): 71-75.
C row ley , S. J., C . A cebo, vd. (2007). "S le e p , circad ian rh ythm s, and d ela ­
yed phase in a d o le sce n ce ." Sleep M ed 8(0): 602-12.
C u rtis, J. X, Y. Liu, vd. (2006). "D o p a m in e and m o n o g a m y ." Brain Res
1126(1): 76-90.
C u sh in g, B. S ., A. Perry, vd. (2008). "E stro g en recep tors in the m edial
am ygd ala inhibit the exp ressio n o f m ale prosocial b e h a v io r." / Neu-
rosci 28(41): 10399-403.
C u sh in g, B. S., ve K. E. W y n n e-E d w ard s (2006). "E stro g e n recep to r-alp -
ha d istribu tion in m ale ro d en ts is associated w ith social o rg an izati­
o n ." I Comp Neurol 494(4): 595-605.
D abbs Jr., |. M., M . F. H argrove, vd. (1996). 'T e sto ste ro n e -d iffe re n c e s
am o n g college fratern ities: W ell-beh av ed vs ram b u n ctio u s." Perso­
nality and Individual Differences 20(2): 157-61.
D ahl, R. E. (2008). "B io lo g ic a l, d ev elo p m en tal, and n eu rob ehav iorai
facto rs relevant to ad o lescen t d riv in g risk s." Am j Prev M ed 35(3,
su p p l.): S 278-S284.
D ahl, K. E. (2(X)4). "A d o lescen t brain d ev elo p m en t: a period o f v u ln e­
rabilities and o p p o rtu n ities: K ey n o te ad d ress." Ann N YAead Sci
1021: 1- 22 .
Dalla, C , C . E dgecom b, vd. (2tX)8). "F e m a le s do not exp ress learned help­
lessness like m ales d o ." Neuropsyrhopharmacology 33(7): 1559-69.
D alla, C , E. B. P ap ach ristos, vd. (2009). "F e m a le rats learn trace m e m o ­
ries b etter than m ale rats and con seq u en tly retain a g re a te r p rop or­
tion o f new n eu ro n s in th eir h ip p o ca m p i." Proc Nall Acad Sci USA
106(8): 2927-32.

250
Kaynakça

Da I la, C , and T. |. S h o rs (2009). "S e x d ifferen ces in learn in g processes o f


classical and o p eran t co n d itio n in g ." Physiol Behav 97(2): 229-38.
D alla, C , A. S. W hetston e, vd. (2009). "S tressfu l e x p erien ce has o p p o si­
te effects on d en d ritic sp in es in the h ip p o cam p u s o f cy clin g versus
m ascu lin ized fe m a le s." Neurosci Lett 449(1): 52-56.
D anel, D., ve U. P aw low ski (2007). "E y e -m o u th -e y e an g le as a good
in d icator of face m ascu lin ization, asym m etry, and attractiv eness
(Homo sapiens)." I Comp Psychol 121(2): 221-25.
D anish, R. K., I’. A. Lee, vd. (1980). "M icro p e n is, pt. 2: H yp o g onad otro-
p ic h y p o g o n a d ism ." Johns Hopkins Med J 146(5): 177-84.
D a u w a ld e r, B. (2 008 ). " S y s te m s b e h a v io r: O f m a le c o u rts h ip , the
n e rv o u s sy ste m and beyo n d in D rosophila." C a rr G enom ics 9(8):
5 1 7-24.
D au w ald er, B., S. T su jim o to , vd. (2002). "T h e Drosophila takeout gen e
is regulated by the som atic sex -d eterm in atio n p athw ay and affects
m ale co u rtsh ip b eh av io r." G enes Dev 16(22): 2879-92.
D avies, A .B .C ., T . K. S h ack elfo rd , vd. (2007). "W h e n a 'p o a c h ' is not a
p oach: R e -d efin in g h u m an m ate p o aching and re-estim atin g its fre­
q u e n cy ." Archives o f Sexual Behavior 36(5): 702-16.
D avies, A .B .C ., T . K. S h ack elfo rd , vd. (2 0 0 6 )." 'A tta ch e d ' o r 'u n a tta c­
h e d ': W ith w hom d o m en and w o m en p re fe r to m ate, and w h y ?"
Psihologijske Temc 15(2): 297-314.
D avis, J. A ., ve G . G . G allu p Jr., ed l. (2006). Preeclampsia and O ther Preg­
nancy Complications as an Adaptive Resfionse to Unfamiliar Semen. N ew
Y ork : C am b rid g e U niversity Bress.
D e Beilis, M . D „ M . S. K eshavan, vd. (2001). "S e x d ifferen ces in brain
m atu ratio n d u rin g child hood and a d o le sce n ce ." C ereb Cortex 11(6):
552-57.
D e G roo t, B., v e J. J. D u yv en e D e W it (1949). "C o p u lin and o v ip o sito r
g ro w th in the fem ale bitterlin g (Rhodeus atnarus BD." A d a Endocrinol
(C o p en h ) 3(2): 129-36.
D e Lisi, R ., ve J. L. W olford (2002). "Im p ro v in g c h ild re n 's m en tal rota­
tion accu racy w ith co m p u ter g am e p la y in g ." / Genet Psychol 163(3):
272-82.

251
Erkek Beyni

De V ries, G. J. (2005). "S e x stero id s and sex ch rom osom es at o d d s?"


Endocrinology 146(8): 3277-79.
Do V ries, G . 1. (2004). "M in irev iew : Sex d ifferences in ad ult and d ev e ­
loping brains; com p en satio n , com p en satio n , co m p e n satio n ." Endoc-
rinologi/ 145(3): 1063-68.
De Vries, G. J., ve 1’. A. B oyle (1998). "D o u b le duty fo r sex d ifferen ces
in the b rain ." Behav Brain Res 92(2): 205-13.
De V ries, G . )., M . Jard o n , vd. (2008). "S ex u al d ifferen tiation o f v aso p ­
ressin innerv ation o f the brain: Cell death versu s p h en o ty p ic d iffe­
ren tiatio n ." Endocrinology 149(9): 4632-37.

De Vries, G . |., ve G . C. Panziea (2006). "Sex u al d ifferen tiation o f cen tral


v asop ressin and v asotocin sy stem s in v ertebrates: D ifferent m echa­
nism s, sim ilar e n d p o in ts." Neuroscience 138(3): 947-55.
De V ries, G . J., ve P. S o d ersten (2009). "S e x difference» in the brain: T h e

relation betw een stru ctu re and fu n ctio n ." Honn Behav 55(5): 589-96.
De Z egh er, P., 11. D ev lieger, vd. (1992). "P u lsa tile and sexu ally d im o rp ­

hic secretion o f lu teinizing horm o n e in the hum an infanl on the d ay


of b irth .” PedialrRes 32(5): 605-7.

Debioc, |. (2005). "P e p tid e s o f love and fear: V asopressin and o xytocin
m o d u late the in tegratio n o f inform ation in the am y g d ala." Bioessays
27(9): 869-73.

DeC aro, D. A ., M. B ar-Eli, vd. (2009). "1 low do m otoric realities shape,
and becom e shaped by, the w ay p eop le ev alu ate and select potential
cou rses o f action? T o w ard a u n itary fram ew ork o f e m bo d ied d ecisi­
on m ak in g ." Prog Brain Res 174:189-203.

D ecety, J., ve C Lam m (2007). "T h e role o f the right tem p orop arietal
ju nction in social interaction: H ow low -level com p u tatio n al p ro ces­
ses con tribu te to m eta-co g n itio n ." Neuroscientist 13(6): 580-93.

D ecety, J„ ve C. Lam m (2006). "H u m a n em p ath y throu gh the lens of


social n eu ro scien ce." Scientific World lournal 6:1146-63.
D ecety, J., ve M. M ey er (2008). "P ro m em otion resonance to e m p ath ie
u n derstand ing: A social d ev elo p m en tal neu roscien ce a cco u n t." Dev
Psy-choyuthol 20(4): 1053-80.

252
Kaynakçn

D ecety , )., K. J. M ichalska, vd. (2009). "A ty p ical em p ath ie responses in


ad o le sce n ts w ith agg ressiv e con d u ct d isord er: A fun ctional MRI
in v e stig a tio n ." Biol Psychol 80(2): 203-11.
D ed ov ic, K ., M . W ad i w alla, vd. (2009). "T h e role o f sex and g en d er so c i­
alizatio n in stre ss re a ctiv ity ." Dezvlopmcntal Psychology 45(1): 45-55.
D eeley, Q ., E. M . D aly, vd. (2008). "C h a n g e s in m ale b rain resp onses to
em otion al faces from ad olescen ce to m id d le a g e ." Neurointage 40(1):
389-97.
D ekk er, A ., v e G . Sch m id t (2002). "P a tte rn s o f m astu rb atory behaviou r:
C h a n g e s betw een th e six ties and th e n in e tie s." journal o f Psychology
fy Human Sexuality 14(2-3): 35-48.
D elahun ty, K. M „ D. W. M cK ay, vd. (2007). "P ro la ctin resp onses to
infant cu es in m en and w om en: Effects o f paren tal exp erien ce and
recent infant co n ta ct." Harm Behav 51(2): 213-20.
D elville, Y., K. M. M ansour, vd. (1996). "T esto ste ro n e facilitates ag g res­
sion by m od u latin g vaso p ressin recep tors in the h y p o th alam u s."
Physiol Behav 6 0 (i): 2.5-29.
D ew ing, P., C . W . C h ian g , vd. (2006). "D ire ct reg u latio n o f adult brain
fu n ction by the m ale-sp ecific facto r S R Y ." CurrBiol 16(4): 415-20.
D ew in g, P ., T . S h i, v d. (2003). "S e x u a lly d im o rp h ic g e n e exp ressio n in
m o u se b rain p reced es gon adal d iffe re n tia tio n ." Brain Res M ol Rrain
Res 118(1-2): 82-90.
D haria, S., ve C . R. P arker, Jr. (2004). "A d re n al an d ro g en s and ag in g ."
Semin Reprod M ed 22(4): 361-68.
D iam on d , J. (1997). Why Is Sex Fun? N ew Y ork : B asic Books.
D iam ond , M. J. (2006). "M ascu lin ity u n rav eled : T h e ro o ts o f m ale gen ­
d er identity and the sh iftin g o f m ale e g o id eals th ro u gh ou t life ." I
Am Psycho-anal Assoc 54(4): 1099-1130.
D illon, B. E., N. B. C h am a, vd. (2008). "P e n ile siz e and p en ile en larg e­
m en t su rg ery: A rev iew ." Int ] Impôt Res 20(6): 519-29.
D im berg, U., ve I,. O . I.un dqu ist (1990). "G e n d e r d ifferen ces in facial
reactio n s to facial ex p re ssio n s." Biol Psychol 30(2): 151-59.
D iPietro, J. A. (1981). "R o u g h and tu m ble play: A -fu nction o f g e n d e r."
Developm ental Psychology 17(1): 50-58.

25 3
Erkek Beyni

D iR occo, D. P., vo Z. Xia (2007). "A lp h a m ales w in a g a in ." Niil Neurosci


10(8): 938-40.
D itzen, 13., C . H op p m an n, vd. (2008). "P o sitiv e cou p le interaction s and
daily C ortiso l: O n the stress-p ro tectin g role o f in tim a cy ." Psyehosom
M ed 70(8): 883-89.
D itzen, B., M . Sch aer, vd. (2009). "In tra n a sa l oxy to cin increases positive
com m u n icatio n and red u ces C o rtiso l levels d uring cou p le con flict."
Biol Psychiatry 65(9): 728-31.
D om es, G ., M. H ein richs, vd. (2007a). "O x y to cin atten u ates am y gd ala
resp onses to em otion al faces reg ard less o f v alen ce." Biol Psychiatry
62(10): 1187-90.
D om es, G ., M. I leinrichs, vd. (2007b). "O xy to cin im p rov es 'm in d -re a ­
d in g' in h u m an s." Biol Psychiatry 61(6): 731-33.
D onald son, Z. P., F. A. K o n d rash o v, vd. (2008). "E v o lu tio n o f a beh av i­
or-lin ked m icro satellite-con tain in g elem ent in the 5' flanking region
o f the p rim ate A V P R IA g e n e ." BMC Evol Biol 8:180.
D o nald son, Z. R., ve 1.. J. Y oun g (2008). "O xy to cin , v asop ressin , and the
neu ro gen etics o f so cia lity ." Science 322(5903): 900-904.
D orem u s-F itzw ater, T. L., E. I. V arlin sk ay a, vd. (2010). "M o tiv a tio n a l
sy stem s in ad olescen ce: P o ssib le im p lication s for ag e d ifferen ces in
su b stan ce ab u se and o th e r risk -takin g b eh av iors," Brain Cogn 72(1):
114-23.
D reber, A ., C. L. A p icella, vd. (2009). "T h e 7R p olym orphism in the
d op am ine recep to r g en e (D R D 4) is associated w ith financial risk
taking in m e n ." Evolution and Hitman Behavior 30(2): 85-92.
D reher, J. C ., A. M ey er-L in d en b erg, vd. (2008). "A g e-related ch an g es in
m idbrain d o p am in erg ic regulation o f the hum an rew ard s y ste m ."
Proc Natl Acad Sci USA 105(39): 15106-11.
D river, J. L , ve J. M . G o ttm an (2004). "D a ily m arital in teractio n s and
p ositiv e affect d u rin g m arital con flict am on g new lyw ed co u p le s."
Family Process 43(3): 301-14.
D u gger, 13. N ., J. A. M o rris, vd. (2008). "G o n ad al steroid s regu late neu ­
ral plasticity in the sexu ally d im o rp h ic nu cleus o f the p reoptic area
o f ad ult m ale and fem ale ra ts." N euroendocrioology 88(1): 17-24.

254
Kaynakça

D u n bar, K . I. ( 2 0 0 9 ) . "T h e so cial brain h y p o t h e s i s and its im p lication s


fo r social e v o lu tio n ." Ann Hum Biol 36(5): 562-72.
D u nbar, R. 1. (2007a). "M a le and fem ale b rain e v olu tio n is subject to
co n trastin g selectio n pressu res in p rim a te s." BM C Biol 5: 21.
D u nbar, K. L, v e S. S h u ltz (2007b ). "E v o lu tio n in the social b ra in ." Sci­
ence 317(5843): 1344-47.
E aton , D. K ., 1.. K ann, vd. (2008). "Y o u th risk b e h av io r .surveillance.!
U nited S tates, 2 0 0 7 ." M M WR Surveill Stimm 57(4): 1-131.
Eaton, W . O ., v e L K. E nns (1986). "S e x d ifferen ces in hu m an m oto r
activ ity le v e l." Psychological Bulletin 100(1): 19-28.
E ck el, L. (2008). "H o rm o n e -b e h a v io r re la tio n s." İçind e: J. II. B ecker, K.
B erkley, N . G e ary , E. I lam p son, J . P. H erm an, and E. A . Y oung,
ed i. Sex Differences in the Brain: From Genes to Behavior. O xfo rd , UK:
O xford U niversity Press.
E delm an, M . S., ve D. K. O m ark (1973). "D o m in a n c e h ierarch ies in
y o u n g c h ild re n ." Social Sciettce Informatiou/Sur les sciences sotiales,
7(1): 103-10.
E d elstein, D„ M. S iv a n an d y , vd. (2007). "T h e latest o p tio n s and futu re
agen ts fo r treatin g m ale h y p o g o n ad ism ." Expert Opin Pharmacother
. 8(17): 2991-3008.
E hrlich, S. B., S . C. I,ev in e, vd. (2006). "T h e im p o rtan ce o f gestu re in
c h ild re n 's sp atial reaso n in g ." Dev Psychol 42(6): 1259-68.
E ib l-E ibesfeld t, 1., ed. (1972). Similarities and differences between cultures
in expressive movements. O xfo rd , E ngland : C am b rid g e U niversity
Press.
E isenberg er, N .I ., ve M . D. L ieberm an (2004). "W h y rejection hu rts: A
co m m o n neu ral alarm system fo r p hysical and so cial p a in ." Trends
Cogn Sci 8(7): 294-300.
E km an , P. P., (1978). Facial Action Coding System: A Technique fo r the
M easurement o f Facial M ovement. P alo A lto , C A : C o n su ltin g P sy cho­
lo gists Press.
E llis, L,., ve M . A . A m es (1987). "N e u ro h o rm o n al fu n ctio ning and sex u ­
al o rien tatio n : A theory o f h n m o sex u ality -h etero sex u ality ." Psychol
Bull 101(2): 233-58.

255
Erkek Beyni

Erne, R. F. (2Ш 7). "S e x d ifferen ces in ch ild -on set, life-co u rse-p ersisten t
con d u ct d isord er. A review o f biological in flu en ces." Clin Psychol
Rev 27(5): 607-27.
Em ery T h o m p son , М ., J. H. Jo n es, vd. (2007). "A g in g and fertility pat­
terns in wild ch im p an zees p ro v id e insights into the e v olu tio n o f
m en o p au se." Curr Biol 17(24): 2150-56.
E rlandsson, K., A. D silna, vd. (2007). "Sk in -tu -skin care w ith the father
after cesarean birth and its effect on new born crying and p refeed in g
beh av ior.” Birth 34(2): 105-14.
E verhart, D. E., 11. A. D em arec, vd. (2006). "P ercep tio n o f em otional
prosody: M oving tow ard a m od el that incorporates sex-related d if­
fe re n ce s." Behav Cogn Neurosci Rev 5(2): 92-102.
E vu arherh e, O ., J. D. L eggett, vd. (2009). "O rg an izatio n al role for p u b er­
tal an d rogen s on ad u lt hypothniam ic-p itu itary-ad renai sen sitiv ity
to testosterone in the m ale ra t." f Physiol 587(pt. 12): 2977-85.
Exton, M. S., Т. H. K ru ger, vd. (2001a). "C o itu s-in d u ced orgasm stim u ­
lates prolactin secretio n in h ealth y su b je cts." Psychoneuroendocrino-
log\/ 26(3): 287-94.
Exton, M. S., Т. I I. K ru ger, vd. (2(K)lb). "E n d o crin e resp on se to m astu r­
bation -in d u ced org asm in healthy m en follow ing a 3-w eek sexu al
ab stin en ce." World / Urol 19(5): 377-82.
Fabes, R. A ., C. L. M artin, vd. (2003a). "E a rly school com p eten ce: T h e
roles o f sex-seg regated play and effortful con tro l." Dev Psychol 39(5):
848-58.
Fabes, R. A., C. L. M artin, vd. (2003b). "Y o u n g child ren 's play qualities in
sam e-, other-, and m ixed -sex peer g rou p s." Child Dev 74(3): 921-32.
Fagan, J„ R. P alkovitz, vd. (2009). "P ath w ay s to paternal en g agem en t:
L ongitud inal effects o f risk and resilien ce on nonresid en t fath ers."
Dev Psychol 45(5): 1389-405.
Fagot, И. I., ve R. H agan (1985). "A g g re ssio n in tod d lers: R esp o n ses to
the assertiv e acts o f b o y s and g irls." Sex Roles 12(3-4): 341-51.
Farrow', T . F., R. R eilly, vd. (2003). "S e x and personality traits influ ence
the d ifference b etw een tim e taken to tell the truth o r lie ." Percept Mot
Skills 97(2): 451-60.

256
Kaynakça

Feinberg, D. R., L. M . D elîru in e, vd. (2008). " T h e role o f fem ininity and
av erag en ess o f v o ice pitch in aesth etic ju d g m ents o f w o m en 's v oi­
c e s ." Perception 37(4): 615-23.
Feiring, C , and M . L ew is (1987). "T h e c h ild 's so cial netw ork : Sex d iffe­
rences from th ree to six y e a rs." Sex Roles 17(11-12): 621-36.
Felder, S . (2006). " T h e g e n d e r longev ity gap : e x p la in in g the d ifference
b etw een sin g les and c o u p le s." fournal o f Population Economics 19(3):
1432-75.
Feld m an, R. (2007). 'T a re n t-in fa n t sy n ch ro n y and the con stru ctio n o f
shared tim in g: P hysiological precu rso rs, d ev elo p m en tal o utcom es,
and risk co n d itio n s." j Child Psychol Psychiatry 48(3-4): 329-54.
Feld m an, R. (2006). "F ro m biological rh ythm s to so cial rh ythm s: Physic
olog ical p recu rso rs o f m o th er-in fan t sy n ch ro n y ." Dei> Psychol 42(1):
175-88.
Feld m an, R., ve A. I. Eid eim an (2009). "B io lo g ica l and env ironm en tal
initial con d ition s sh ap e th e trajectories o f co g n itiv e and social-
em o tio n al d ev elo p m en t acro ss th e first y ears o f life ." Dev Sci 12(1):
194-200.
Feldm an, R., A. I. E id eim an, vd. (2002). "C o m p a riso n o f skin-to -sk in
- (k an g aro o ) and trad itional care: P aren tin g o u tco m e s and preterm
in fan t d ev e lo p m e n t." Pediatrics 110(1, pt. 1): 16-26.
Feld m an, R., A. W eller, vd. (2003). "T e stin g a fam ily intervention
h y p o th esis: T h e con tribu tion o f m o th er-in fan t sk in -to -sk in contact
(kan garo o care) to fam ily interactio n , p ro xim ity , and to u ch ." / Earn
Psychol 17(1): 94-107.
Feng, J., I. Sp en ce, vd. (2007). "P la y in g an actio n v id e o g am e reduces
g en d er d ifferen ces in sp atial co g n itio n ." Psychol Set 18(10): 850-55.
Ferguson, R., ve C . O ’N eill, ed l. (2(X)1). Late Adolescence: A Gestalt Model
o f Development, Crisis, and B rief Psychotherapy. C am b rid g e, M A : G e s­
talt Press B ook; N ew York: A n aly tic P ress/ T ay lo r & Francis.
Ferguson, X, and 1 1. Eyre (2000). "En gend ering gen d er differences in sha­
m e and guilt: Stereotypes, socialization and situational pressures."
İçinde: A. 11. Fisher, ed„ Gender and Emotion: Social Psychological Perspec­
tives. C am bridge, UK: Cam bridge University Press, 2000, pp. 254-76.

257
Erkek Beyni

Fernald, A ., X X aeschn er, vd. (1989). "A cro ss-lan gu age stu d y o f pro­
so d ic m od ification s in m o th ers' and fathers' sp eech to p rev erbal
in fa n ts." I Child Lang 16(3): 477-501.
Fernand ez-G u asti, A., F. P. K ru ijv er, vd. (2000). "S e x d ifferen ces in the
d istribu tion o f an d rogen recep tors in the hu m an h y p o th alam u s." /
Comp Neurol 425(3): 422-35.
Ferris, C . F. (2008a). "Fu nctional m agnetic resonance im aging and the
neurobiology o f vasopressin and oxytocin." Prog Brain Res 170: 305-20.
Ferris, C. F., Y. D elville, vd. (1996). "V aso p ressin and d ev elo p m ental
onset o f flank m arking b eh av ior in go ld en h a m ste rs." / Neurohiol
30(2): 192-204.
Ferris, C. F., C . X. S n ow d on , vd. (2004). "A ctiv atio n o f neural p athw ay s
associated w ith sexual aro u sal in non-h um an p rim ates." / Magn
Resou Imaging 19(2): 168-75.
Ferris, C. F., X. Sto lberg , vd. (2008b). "Im ag in g the neural circu itry and
chem ical con trol o f ag g ressiv e m o tiv atio n ." BMC Neurosci 9: 111.
Feygin, D. L., J. E. S w ain , vd. (2006). "T h e norm alcy o f neu rosis: e v o lu ­
tionary origin s o f o b sessiv e-co m p u lsiv e d iso rd er and related beh a­
v io rs." Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry 30(5): 854-64.
Fisch er, A . H., ed. (2000). Gender and Emotion. Paris: C a m b rid g e U n i­
versity Press.
Field, E. F. (2008). "S e x d ifferen ces in the organ izatio n o f m o v em en t."
İçinde: J. B. B ecker, K. B erkley, N. G eary , E. H a m p s o n ,). P. H erm an,
and E. A. Young, ed l.. Sex Differences in the Brain: From Genes to Beha-
vior, O xfo rd , U K: O xford U niversity Press.
Field, E. F., 1. Q. W hishaw , vd. (1997). "A kinem atic analysis o f sex-typical
m ovem ent patterns used d uring ev asiv e dodging to protect a food
item : T h e role o f testicular h orm on es." Bchav Neurosci 111(4): 808-15.
Finegan, J. A., B. B artlem an, vd. (1989). "A w ind ow for the stu d y o f
pren atal sex h orm o n e influ ences on postnatal d ev e lo p m e n t." I Genet
Psychol 150(1): 101-12.
Finkelstein , J. VV„ E. J. S u sm an , vd. (1997). "E stro g e n o r testo stero n e
increases self-rep orted ag g ressiv e beh av iors in h y p ogonad al ad o ­
le sc e n ts." I Clin Endocrinol M etab 82(8): 2433-38.

258
Kaynakça

Finn, M ., ve K. I lenw ood (2009). "E x p lo rin g m ascu lin ities w ithin m e n 's
identificatory im agin in g s o f first-tim e fa th erh oo d ." Br / Soc Psychol
48 (pt. 3): 547-62.
Fischer, A. K. (21K17). "P aren tal relation ship qu ality and m ascu lin e gen-
d er-ro le strain in yo u n g m en: M ediating e ffe cts o f p erso n ality ."
Counseling Psychologist 35(2): 328-58.
Fisher, H. (2006). P ersonal com m u n icatio n .
Fisher, 11. (2004). Why We Love: The Nature and Chem istry o f Romantic
Love. N ew Y o rk : H olt.
Fisher, H., A. A ron, vd. (2005). "R o m a n tic love: A n fM E I stu d y o f a neu ­
ral m echanism for m ate c h o ic e ." / Comp Neurol 493(1): 58-62.
F ish er, H. E., A. A ro n , vd. (2002). " D e fin in g th e b rain sy s te m s o f lust,
ro m an tic a ttra ctio n , and a tta ch m e n t." Arch Sex. Behav 3 1 (5 ): 41 3 -
19.
Fiske, S. T . (2009). "B ra in scan s o f m ale brain: A rea fo r em p ath y shut
d ow n after look in g at sexy pictu res ... su g g est sexy im ages can sh ift
the w ay m en p erceiv e w o m en ." P ap er presented at m eeting o f the
A m erican A ssociation for the A d v ancem ent o f S cien ce, C h icago,
Feb. 1 5,2008.
Flanders, |. L , V. Leo, vd. (2(X)9). "R o u g h -an d -tu m b le play and the
regulation o f agg ression: An ob servatio n al stu d y o f father-child
play d y a d s." Aggress Behai’ 35(4): 285-95.
Flem ing, A. S., C C o rter, vd. (2002). "T esto ste ro n e and prolactin are
associated w ith em otional resp o n ses to infant cries in new fath ers."
Harm Behav 42(4): 399-413.
Flem ing, A. S ., 1). H. O 'D ay , vd. (1999). "N eu ro b io lo g y o f m o th er-in ­
fant interactions: E xp erience and cen tral nerv o u s sy stem plasticity
across d ev elo p m en t and g en eratio n s." Neurosci Biohehav Rev 23(5):
673-85.
Fliers, H., G. J. D e V ries, vd. (1985). "C h a n g e s w ith agin g in the v aso p ­
ressin and o xy to cin innerv ation o f the rat b ra in ." Brain Res 348(1):
1- 8 .
Forger, N . G . (21X19). "C o n tro l o f cell n u m b er in the sex u ally d im o rp h ic
brain and sp in al c o rd ." |Neuroendocrinal 21(4): 393-99.

259
Erkek Beyni

Forger, N. G. (2009). "T h e o rg an izatio n al h ypothesis am i final com m on


pathw ays: Sexual d ifferen tiation o f the spin al cord and peripheral
n erv ou s sy ste m ." Harm Behav 55(5): 605-1(1.
Forger, N. G . (21X16). "C ell death and sexu al d ifferen tiation o f the n erv o ­
us sy ste m ." Neuroscience 138(3): 929-38.
Fox, A. B., D. Bukatko, vd. (2007). "T h e m edium m akes a d ifference:
G en d er sim ilarities and d ifferen ces in instant m essa g in g ." journal o f
Language and Social Psycholog}/ 26(4): 389-97.
Frnncken, A. II., I I. B. van de W iel, vd. (2002). "W h a t im p ortan ce do
w om en attribu te to the size o f the p en is?" Eur Urol 42(5): 426-31.
Frazier, C. R., B. C. T rain or, vd. (2006). "P atern al beh a v io r influences
d ev elo p m ent o f agg ressio n and v asopressin exp ression in m ale
C alifornia m o u se o ffsp rin g ." Harm Beluw 50(5): 699-707.
Frederick, D. A., J. Lever, vd. (2007). "In te rest in cosm etic su rg ery and
body im age: V iew s o f m en and w om en across the life sp a n ." Plast
Reconstr Sitrg 120(5): 1407-15. Fred erick, D. A., L. A. Peplau, vd.
(2006). "T h e sw im su it issue: C o rrelates o f body im age in a sam ple
o f 52,677 h eterosexual a d u lts." Body Image 3(4): 413-19.
Freem an, J. B., N. O. R ule, vd. (2009a). "C u ltu re sh ap es a m esolim bic
response to sig n a ls o f d o m in an ce and subo rd in atio n that associates
with b eh av io r." Neuroitnage 47(1): 353-59.
Freem an, J. B„ D. Sch iller, vd. (2009b). "T h e neural origin s o f su perficial
and ind ividu ated ju d g m en ts abou t ingroup and o u tg ro u p m em ­
b e rs." Hum Brain M ap p 3 \ (l): 150-59.
Frey, K. A., S. M. N avarro, vd. (2008). "T h e clinical con tent o f p re­
conception care: P reconcep tion care for m e n ." Am / Obstel Gynecol
199(6, su p p l. 2): S389-S395.
Frey, W. (1985). Crying: The M ystery o f Tears. M inneap olis: W inston.
l-'rosh, S., A. P hoenix, vd. (2005). "S tru g g lin g to w ard s m an h o o d : N arra­
tives o f hom op hobia and fath erin g ." British journal o f Psychotherapy,
Special Issue: M asculinity 22(1): 37-55.
Fu ku sh im a, H., ve K. H iraki (2009). "W h o se loss is it? H um an elec-
trop h ysiological correlates o f n o n -self rew ard p ro ce ssin g ." Soc Neu-
rosc.i: 1-15.

260
Kaynakça

Fu ku sh im a, I I., ve K. H iraki (2006). "P e rce iv in g an o p p o n en t's loss:


G en d er-related d ifferen ces in the m ed ial-fro n tal n eg ativ ity ." Sac
Cogn Affect Neurosci 1(2): 149-57.
Fu xjag er, M. J., G . M ast, vd. (2009). "T h e 'h o m e a d v a n ta g e ' is necessary
for a full w in n er e ffect and ch an g es in p o st-en co u n ter testo stero n e."
Horm Behav 56(2): 214-19.
F y nn-T h om p so n, IÎ., 11. C h en g , vd. (2003). "In h ib itio n o f steroid o g e­
n esis in l-eyd ig cells by M ullorian -in hibiting s u b sta n ce ." M ol Cell
Endocrinol 211(1-2): 99-104.
G nbory, A., L A ttig, vd. (2009). "Sex u al d im o rp h ism in env ironm en tal
e p igen etic p ro g ram m in g ." M ol Cell Endocrinol 304(1-2): 8-18.
Gagnidze, K„ ve D. W. Pfaff (2009). "Sex on the brain." C ell 139(1): 19-21.
G agnon, M . D., M . İ lersen, vd. (1999). "In terp erso n al and p sych o log i­
cal correlates o f m arital d issatisfactio n in late life: A re v ie w ." Clin
Psychol Rev 19(3): 359-78.
G allup, G . G ., Jr. (2008). "K is sin g ." İçinde: 11. T. Reis and S . Sprocher,
ed I., Encyclopedia o f Human Relations. T h ou sand O ak s, C A : S ag e P u b ­
lications.
G allu p Jr., G . G ., ve R. L. Burch, ed l. (2006a). The Semen-Displacement
■Hyfiothesis: Semen Hydraulics and the Intra-Pair Copulation Proclivity
Model o f Female Infidelity. N ew Y ork : C am b rid g e U n iversity Press.
G allu p |r., G . G ., K. L. Burch, vd. (2006b). "S e m e n d isp lacem en t as a
sp erm com p etitio n strateg y : M u ltip le m atin g , self-sem en d isp la­
cem ent, and tim in g o f in -p air c o p u la tio n s." Human Nature, special
issue: Human sperm competition 17(3): 253-64.
G allup Jr., G . G ., v e K. I.. B urch (2004). "S e m e n d isp lacem en t a s a sp erm
com p etitio n strategy in h u m an s." Evolutionary Psychology/ 2:12-23.
G allu p Jr, G . ( j. , K. I... B urch, vd. (2<X)3). "T h e hu m an penis as a sem en
d isp lacem en t d e v ice ." Evolution and Human Behavior 24(4): 277-89.
G allu p Jr., G . G ., K. I.. Burch, vd. (2002). "D o e s sem en hav e an tid ep res­
sant p ro p e rtie s?" Archives o f Sexual Behavior 31(3): 289-93.
G an g estad , S. W „ ed. (2006). Evidence fo r Adaptations fo r Female Extra-Pa­
ir M ating in Humans: Thoughts on Current Status and Future Directi­
ons. N ew Y ork : C am b rid g e U niversity Press.

261
Erkek Beyni

G an gestad , S. W. (2(100). "H u m a n sexual selection , good gen es, and s p e ­


cial d esig n ." Ann NY Arad Sri 907: 50-61.
G an gestad , S. W . (1993). "S ex u al selectio n and physical attractiv eness:
Im plication s for m ating d y n am ics." Human Nature 4(3): 205-35.
G an gestad , S. W ., G. E. G arv er-A p g ar, vd. (2007). "C h a n g e s in w o m en 's
m ate preferences acro ss the ov u latory cy cle ." tournai o f Personality
and Social Psychology 92(1): 151-63.
G an gestad , S. W ., M. G . lla s e lto n , vd. (2006). "E v o lu tio n ary fo u n d a­
tions o f cultural variation: Evoked culture and m ate p referen ces."
Psychological Inquiry I7 '(2 ): 73-95.
G ao , X., I’. P hillip s, vd. (1994). "A n d ro g e n m an ip u lation and v asop res­
sin bind ing in the rat brain and peripheral o rg a n s." Eur / Endocrinol
130(3): 291-96.
G arcia-E alg u eras, A., ve D. I;. S w aab (2008). "A sex d ifferen ce in the
h y p oth alam ic un cinate nu cleus: R elationship to g en d er id en tity."
Brain 131 (Pt. 12): 3132-46.
G arrett, 13. (2009). Brain and Behavior: An Introduction to Biological Psycho­
logy, 2. bas. T h o u sand O aks, CA : Sage P ublications.
G arv er-A p g ar, C . E„ S . W. G an g estad , vd. (2008). "1 lo rm on al correlates
o f w om en 's m id -cy cle preferen ce fo r the scent o f sy m m e try ." Evolu­
tion and Human Behavior 29(4): 223-32.
G arver-A p g ar, C. E., S. W. G an gestad , vd. (2007). "W o m e n 's p ercep ­
tions o f m e n 's sexu al co erciv en ess change across the m enstru al
cy cle ." Acta Psyclwlogica Sinica, special issue: Evolutionary psychology
39(3): 536-40.
G arver-A p g ar, C. E„ S. W. G an gestad , vd. (2006). "M a jo r h isto co m p a­
tibility com p lex alleles, sexual resp o nsiv ity, and un faith fu ln ess in
rom an tic co u p le s." Psychol Sci 17(10): 830-35.
G asbarri, A., I!. A rnone, vd. (2007). "S ex -related h em isp h eric laterali­
zation o f electrical p otentials evoked by arou sing n eg ativ e stim u li."
Brain Res 1138C: 178-86.
G asbarri, A ., 13. A rnone, vd. (2006). "S ex -related lateralized effect o f
em otional content on d eclarativ e m em ory: An event related p o ten ­
tial stu d y ." Behav Brain Res 168(2): 177-84.

262
Kaynak<;n

G asbarri, A., A. P om piii, vd. (2008). "W o rk in g m em ory for em otional


facial exp ression s: R ole o f the estrog en in y o u n g w o m e n ." Psychone-
uroen-docrinology 33(7): 964-72.
G atzk e-K op p , I,. M .( T. P. lleau ch ain e, vd. (2009). "N e u ro lo g ical co rrela­
tes o f rew ard resp on d in g in ad o lescents w ith and w ithou t extern ali­
zing beh av io r d iso rd ers." / Abnorm Psychol 118(1): 203-13.
G eary, D. (1998). Mule, fem ale. N ew Y ork: A PA Press.
G eary, D. C. (2(X)0). "E v o lu tio n and pro xim ate exp ression o f hum an
paternal in v e stm e n t." Psychological Bulletin 126(1): 55-77.
G eary, D. C ., S. J. S au lls, vd. (2000). "S e x d ifferen ces in sp atial cognition ,
com p u tatio n al fluency, and arithm etical re a so n in g ." journal o f Expe­
rimental Child Psychology, Special Issue: Sex and gender development
77 '(4): 337-53.
G eary, D. C ., J. V igil, vd. (2004). "E v o lu tio n o f h u m an m ate ch o ice ." I
Sex Res 41(1): 27-42.
G eenen , V, F. A d am , vd. (1988). "In h ib ito ry in flu en ce o f oxy tocin infu­
sion on con tin gent negative variation and som e m em ory tasks in
norm al m e n ." Psychoneuroendocrinology 13(5): 367-75.
G eiser, C ., W. L eh m an n, vd. (2008a). "A n ote on sex d ifferen ces in m en­
tal rotation in different age g ro u p s." Intelligence 36(6): 556-63.
G'eiser, C ., VV. L ehm ann, vd. (2008b). "Q u an titativ e and qu alitative
ch an g e in ch ild re n 's m ental rotation p erfo rm an ce." Learning and
Individual Differences 18(4): 419-29.
G eorgiadis, J. K., A. A. Reinders, vd. (2(X)9). "M en versu s w om en on sexu­
al brain function: Prom inent differences d uring tactile genital stim u­
lation, but not d uring o rg asm ." Hum Brain Majyi 30(10): 3089-3101.
G erressu , M ., C. 11. M ercer, vd. (2008a). "P rev a le n ce o f m asturbation
and associated facto rs in a B ritish national pro bab ility s u rv e y ." Arch
Sex Behav 37(2): 266-78.
G erressu , M. and J. M. Step h en son (2008b). "S e x u a l b eh av io u r in young
p e o p le ." Curr Opin Infect Dis 21(1): 37-41.
G esq u iere, I,. R„ J. A ltm ann, vd. (2(X)5). "C o m in g o f age: Steroid h o rm o ­
nes o f wild im m atu re baboons (Papio cynocephalus)." Am j Primatol
67(1): 83-100

263
Erkek Beyni

G esq u iere, L K., E. O . W ango, vd. (20(17). "M ech an ism s o f sexual sele c­
tion: Sexu al sw ellin g s and estrog en con cen tratio n s as fertility ind i­
cators and cu es for m ale con so rt d ecisio n s in wild b ab o o n s." Horin
Behav 51(1): 114-25.
G ianaros, 1’. J., J. A. H orenstoin, vd. (2007). "P erig en u al an terio r cin gu -
iate m orp holog y cov aries w ith perceived social sta n d in g ." Soc Cogn
Affect Neurosci 2(3): 161-73.
G ied d , J. N. (2004). "S tru ctu ral m ag n etic resonance im aging o f the ad o ­
lescent b ra in ." Ann N Y Acaii Sci 1021: 77-85.
G ied d , J. N., J. B lu m en th al, vd. (1999). "B rain d ev elo p m en t d uring
child hood and ad o lescen ce: A longitud inal M RI s tu d y ." Nut Neu-
rosci 2(10): 861-63.
G ied d , J. N ., F. X. C astellan o s, vd. (1997). "S ex u al d im orp hism o f the
dev elo p in g hu m an b rain ." Pro# Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry
21(8): 1185-1201.
G ied d , J. N ., L S. C lasen , vd. (2006). "P u b erty -related influ ences on bra­
in d ev elo p m en t." Mol Cell Endocrinol 254-55:154-62.
G ied d , J. N ., F. M. l.alo n d e, vd. (2009). "A n atom ical brain m ag n etic
resonance im aging o f typ ically d ev elo p in g child ren and a d o le s­
c e n ts." / Am Acad Child Adolesc Psychiatry 48(5): 465-70.
G ied d , J. N ., J. VV. S n ell, vd. (1996). "Q u an titativ e m ag n etic resonance

im aging o f hu m an brain d ev elo p m en t: A ges 4 -18." Cereb Cortex 6(4):


551-60.

G ied d , J. N ., A. C . V aituzis, vd. (1996). "Q u an titativ e MRI o f the tem ­


poral lobe, am y gd ala, and h ip p o cam p u s in norm al hum an d ev e lo p ­
m ent: A ges 4 -18 y e ars." J Comp Neurol 366(2): 223-30.
G iles, J. (2006). "N o such thing as e xcessiv e levels o f sexu al b eh av io r."
Arch Sex Behav 35(6): 641-42; au th o r rep ly 643-44.
G illath , O ., M. M iku lin cer, vd. (2008a). "W h e n sex prim es love: S u b li­

m inal sexual prim ing m o tiv ates relatio n sh ip goal p u rsu it." Pers Soc
Psychol Bull 34(8): 1057-69.
G illath , O ., P. K. Sh av er, vd. (2008b). "G e n e tic correlates o f ad u lt attach ­
m en t sty le ." Pers Soc Psychol Bull 34(10): 1396-1405.

264
Kaynakça

G ilm o re, J. 11., W. Lin, vd. (21HI7). "R eg io n al gray m a tte r g ro w th , sexual
d im o rp h ism , and cerebral asym m etry in the neo natal b rain ." / Neu-
rosci 27(6): 1255-60.
G inn, S. K., v e S . ). Pickens (2005). "R e la tio n sh ip s betw een sp atial acti­
v ities and sco res on the m ental rotation test as a fu n ction o f s e x ."
Perceptual and M otor Skills 100(3): 877-81.
G inth er, A. J., A. A. C arlso n , vd. (2002). "N e o n a ta l and pu bertal d ev e­
lopm ent in m ales o f a coo p erativ ely b reed in g prim ate, th e cotton-
top tam arin (Saguinus oedipus aedipus)." BiolRcprod 66(2): 282-90.
G leason, E. D., M . J. Fuxjager, vd. (2009). "T estosterone release and social
context: W hen it occurs and w hy." Front Neuroendocrinal 30(4): 460-69.
G lu ck m an , P. D., ve M. A. I lanson (2006). "E v o lu tion , d ev elo p m en t and
tim ing o f p u b erty ." Trends Endocrinol M etah 17(1): 7-12.
G obrog ge, K. L., Y. Liu, vd. (2007). "A n terio r h y p o th alam ic neu ral a cti­
vation and neu ro ch em ical .associations w ith ag g ressio n in pair-bo n ­
ded m ale p rairie voles."/ Comp Neurol 502(6): 1109-22.
G oetz, A. T. and T. K. S h ack elfo rd , ed l. (2006). Mate Retention. Semen
Displacement, and Sperm Competition in Humans. N ew Y ork : C am ­
brid ge U niversity Press.
G o etz, A. X, X. K. S h ackelfo rd , vd. (2005). "M a te retention, sem en d isp ­
lacem en t, and hu m an sp erm com p etition : A prelim inary in v estig a­
tion o f tactics to prevent and correct fem ale in fid elity ." Personality
and Individual Differences 38(4): 749-63.
G old in -M ead o w , S ., S. W. C ook , vd. (2009). "G e stu rin g g iv es child ren
new id eas about m a th ." Psychol Sci 20(3): 267-72.
G om es, C. M ., ve C . B oesch (2009). "W ild ch im p an zees e xch an g e m eat
for sex on a long-term b asis." PLoS One 4(4): e 5 1 16.
G on zag a, G . C , R. A. X u rner, vd. (2006). "R o m a n tic love and sexual
d esire in close relation sh ip s." Emotion 6(2): 163-79.
G ood , C . D„ K. L aw rence, vd. (2003). "D o sa g e-se n sitiv e X -lin ked locus
in flu en ces the d ev elo p m en t o f am ygd ala and o rb ilo fro n tal cortex,
and fear reco g n ition in h u m an s." Brain 126(11): 2431-46.
G ooren , L. J. (2009). "L ate-o n set h y p o g o n ad ism ." Front Horm Res 37:
62-73.

265
Erkek Beyni

G oo ren , L. J., ve H. M. B eh re (21X18). "X e sto ste ro n e treatm en t o f hy p o-


gon adal m en p articip atin g in co m p etitiv e s p o rts." Andrologia 40(3):
195-99.
G o rd o n , I., ve R. Feld m an (2tX18). "S y n ch ro n y in the triad: A m icrolev el
process m od el o f cop aren tin g and p aren t-child in te ractio n s." Finn
Process 47(4): 465-79.
G ottm an , J. M., J. S. G o ttm an , and J. D cclnirc (2006). Ten lesso n s to
Transform Your Marriage: America's L ow Lab Experts Share Their Stra­
tegies fo r Strengthening Your Relationship. N ew York: C row n.
( jo y , R. W , 1;. B. B ercov itch, vd. (1988). "B eh av io ral m ascu lin izatio n is
independent o f genital m ascu lin izatio n in pren atally androgeni/eil
fem ale rhesus m acaq u e s." Hornt Beluw 22(4): 552-71.
G rafton , S. X, L. Fadiga, vd. (1997). "P re m o to r cortex activ ation d u rin g
observation and nam ing o f fam iliar to o ls." Neuroimage 6(4): 231-36.
G ragasin , F. S., K. D. M ichelakis, vd. (2004). "X lie n eu ro v ascu lar m ech a­
nism o f clitoral erection: N itric o xid e and cG M P -stim u lated activ ati­
on o f BK Ca ch a n n e ls." FASEBI 18(12): 1382-91.
G ran t, L. (1985). Rare, Gender, Status, Classroom Interactions and Children's
Socialization in Elementary School. O rlan d o , FI,: A cad em ic Press.
G ray , T. B., J. C . P arkin, vd. (2007). "H o rm o n a l correlates o f hu m an
p aternal in te ractio n s: A h o sp ital-b ased in v estig atio n in urban
Ja m aica." Horm Behav 52(4): 499-507.
G ray, P. B., C . F. Y ang , vd. (2(X16). "F a th e rs h av e lo w er saliv ary testo ste­
rone levels than unm arried m en and m arried no n -fath ers in B eijing,
C h in a ." Proc Biol Sri 273(1584): 333-39.
G razian o , W. G „ L. A. Jen sen -C am p b ell, vd., edl. (1997). Interpersonal
Attraction from an Evolutionary Psychology PersfH’clive: W omen’s Reac­
tions to Dominant and Prosocial Men. H illsd ale, NJ: L aw rence E rlba-
um A ssociates.
G reen o, C. G ., ve E. E. M accoby, edl. (1994). How Different is the "Diffe­
rent Voice"? N ew York: G arlan d *
G rew en, K. M ., S. S. G ird ler, vd. (2005). "E ffe cts o f p artn er su p p o rt on
resting oxy tocin. C ortiso l, n o rep in ep h rin e, and blood p ressu re b e fo ­
re and after w arm p artn er co n tact." Psychosom Med 67(4): 531-38.

266
Kaynakça

G risk ev iciu s, V., J. M. T ybu r, vd. (2009). "A g g re s s to im p ress: H ostility


as an ev olv ed con text-d ep en d en t stra te g y ." fournil/ o f Personality and
Social Psychology 96(5): 980-94.
G risk ev iciu s, V., J. M. T y b u r, vd. (2007). "B la ta n t b e n ev o len ce and co n s­
picu ou s con su m p tion : W hen ro m an tic m o tiv es elicit strate g ic costly
s ig n a ls." I Pers Soc Psychol 93(1): 85-102.
G rosbrns, M .-l 1., M . Jan sen , v d. (2007). "N e u ra l m ech an ism s o f resis­
tan ce to p eer in flu en ce in early a d o le sce n ce ." tournai o f Neuroscience
27(30): 8040-45.
G ro ssm an n , K ., K. E. G rossm ann , E. F rem m er-B om b ik, 11. K ind ler, 11.
S ch eu erer-E n g lisch , and P. Z im m erm an n (2002). "T h e u n iq u en ess o f
the child fath er attachm ent relation ship: b ath ers' sen sitiv e and c h a l­
len gin g play a s a pivotal v ariable in a 16-year lo n gitu d in al stu d y ."
Social Develojnnenl 1 1(3): 307-31.
G ro ssm an n , T ., T. S lrian o , vd. (2007). "D e v e lo p m e n tal ch an g es in
in fan ts' p rocessin g o f happ y and ang ry facial ex p re ssio n s: A neuro-
b ehav ioral s tu d y ." Pram Cogn 64:30-41.
G u astella, A. J., L). S . C arso n , vd. (2009). "D o e s o xy to cin in flu en ce the
early d etection o f angry and hap p y fa c e s ? " Psychoneuroendocrinology
34(2): 220-25.
Guastella, A. |., J’. 11. Mitchell, vd. (2(X18a). "O xytocin enhances the encoding
o f positive social mem ories in hum ans." Biol Psychiatry 64(3): 256-58.
G u astella, A. J., P. B. M itchell, vd. (2008b). "O x y to c in in creases g aze to
the eye region o f hum an faces." Biol Psychiatry 63(1): 3-5.
C u ilia n o , F., O . K am pin, vd. (1997). "(T h e p erip heral p h arm aco lo g y o f
erectio n |.’’ Prog Urol7( 1): 24-33.
G u iller, J„ ve A. D urndeli (2007). "S tu d e n ts' lin g u istic b e h av io u r in
o n lin e d iscu ssio n grou p s: D oes g e n d e r m a tte r? " Com puters in
Human Behavior 23(5): 2240-55.
G u rv en , M ., ve K. Hill (2009). "W h y d o m en hu nt? A réév alu atio n o f
'm a n the hu n ter' and the sexual d ivision o f la b o r." C itrr Anthropol
50(1): 51-62; d iscu ssion 62-74.
Guyer, A. E., C. S. M onk, vd. (2008). "A developm ental exam ination o f am y­
gdala response to facial expressions." f Cogn Neurosci 20(9): 1565-82.

267
Erkek Beyni

G ü zeli, J. K., ve I.. V ern o n -F eag an s (2004). "P a ren ta l perceived con trol
o v e r caregiving and its relatio n sh ip to paren t-in fan t in teractio n ."
Child Dev 75(1): 134-46.
H adler, I. (2007). "A n g e r and agg ression m ay be g e n e tic ." P ap er p resen ­
ted at A m erican P sy ch oso m atic S o cie ty A nnu al M eetin g , B ud apest.
I laen fler, K. (2004). "M an h o o d in con trad ictio n : T h e tw o faces o f stra­
ight e d g e ." Men and M iiscu lin ilie s7(l): 77-79.
I lagenauer, M. H-, J. I. Perryman, vd. (2009). "Adolescent changes in
the homeostatic and circadian regulation of sleep." Dev Neurosci
31(4): 276-84.
I lagiw ara, 11., T. F u n ab ash i, vd. (2007). "E ffe cts o f neonatal testosteron e
treatm ent on sex d ifferen ces in form alin -in d u ced n o cicep tiv e b eh a­
vio r in rats." Neurosci D’tl 4 1 2(3): 264-67.
I lalın, N., P. Jansen, vd. (2009). "P resch o o le rs' m ental rotation: C e n d e r
d ifferen ces in h em isp h eric asy m m e try ." / Cogn Neurosci, pu blished
on lin e A pril 1 4,200 9.
Ila la ri, К., M. Mines, vd. (2005). "S e x d ifferen ces and ind iv id u al d iffe ­
rences in cog n itiv e perfo rm an ce and Iheir relation ship to e n d o g e­
nou s gon adal h o rm o n es and g o n a d o tro p in s." Behav Neurosci 119(1):
104-17.
I lall, (J. B., S . F. W itelso n , vd. (2004). "S e x d ifferen ces in fu n ctio ­
nal activ atio n p atterns revealed by increased em otion p rocessing
d em an d s." Neuroreporl 15(2): 219-23.
H all, I. A. (1984). Nonverbal Sex Differences: Coinmtiinculiou Accuracy and
Expressive Sh/le. B altim ore: Jo h n s H o p kins U niversity Press.
I lall, J. A . (1978). "G e n d e r effects in d eco d in g nonv erbal c u e s." Psycho­
logical Bulletin 85:845-57.
H all, J. A., J. D. C arter, and T . G . M organ (2000). "G e n d e r d ifferen ces
in the nonverbal co m m u n icatio n o f e m o tio n ." İçind e: A. 11. F isch er,
e d .. Gender and Emotion: Social Psychological Perspectives. Paris: C a m ­
brid ge U niversity P ress, pp. 97-117.
I lall, b. A ., G . R. E sche, vd. (2008). "C o rre la te s o f low te sto stero n e and
sy m p to m atic an d ro g en d eficien cy in a po p u latio n -based s a m p le ." I
Clin Endocrinol M etab 93(10): 3870-77.

268
Kaynakça

M alle, (/, T. D ow d, vd. (2008). "S u p p o rtin g fathers in the transition to


p are n th o o d ." Conlemj) Nurse 31(1): 57-70.
H alp ern, C. T ., 15. C am p bell, vd. (2002). "A sso ciatio n s betw een stress
reactivity and sexu al and nonsexu al risk taking in you n g adult
hu m an m a le s." Harm Behav 42(4): 387-98.
H alpern, C. T., K. Jo yn er, vd. (2000). “ Sm art teens d o n 't hav e sex (or kiss
m uch either)/' J Adalese Health 26(3): 213-25.
H alp ern, C . T., J. K. U dry, vd. (1998). "M o n th ly m easu res o f salivary
testo stero n e pred ict sexu al activ ity in ad o lescen t m a le s." Arch Sex
Behav 27(5): 445-65.
H aJpern, C . T ., J. R. U dry, vd. (1997). "T esto ste ro n e p red icts initiation o f
coitus in ad o lescen t fem ales." Psychosoni Med 59(2): 161-71.
H alp ern, C . T, J. K. U dry, vd. (1994). "T esto ste ro n e and relig iosity as
p red ictors o f sexu al attitu d es and activity am o n g ad olescent m ales:
A bio-social m o d e l." / Biosor Sci 26(2): 217-34.
H alp ern, C . T ., J. K. U dry, vd. (1993a). "R e la tio n sh ip s betw een agg res­
sio n and pu bertal increases in testo steron e: A panel an alysis o f ad o­
lescent m a le s." Sac Bial 40(1-2): 8-24.
H alpern, C . T ., J. R. U dry, vd. (1993b). "T esto ste ro n e and pu bertal d ev e­
lo p m en t as p red icto rs o f sexual activ ity: A panel an aly sis o f ad o les­
cent m ales." Psychosoni M ed 55(5): 436-47.
1 lam an n , S . (2005). "S e x d ifferen ces in the resp onses o f the hu m an am y ­
g d a la ." Neuroscientist 11(4): 288-93.
H am m ock , E. A ., ve I,. J. Y o u n g (2006). "O x y to cin , v aso p ressin and pair
bunding: Im p lication s for a u tism ." Philos Trans R Sac Land B Biol Sci
361(1476): 2187-98.
H am m on d , W . P., ve I. S. M attis (2005). "B e in g a m an about it: M an h o­
od m ean in g am o n g A frican A in erican m e n ." Psychology o f M en &
M asculinity 6(2): 114-26.
Ila m p s o n , E. (2 0 0 8 ). " S e x d iffe re n c e s in v is u o s p a tia l p e rc e p tio n
and c o g n itio n ." için d e : J. B. B e c k e r, K. B e r k le y , N . G e a ry , E.
H a m p so n , J. P. H e rm a n , v e E. A. Y o u n g , e d l., Sex D ifferen ces in
the Brain: Prom G enes to B ehavior. O x fo rd , U K : O x fo rd U n iv e r­
sity P re ss.

269
Erkek Beyni

I l<m, T. M ., ve G. J. De V ries (2003). "O rg an izatio n al effects o f testo s­


terone, estrad io l, and d ih y d ro testo steron e on v asop ressin m K N A
exp ressio n in the bed nu cleu s o f the stria term in alis." / Neurohial
54(3): 502-10.
I land a, K. J., I'. R. P ak, vd. (2008). "A n altern ate p athw ay for and rogen
regulation o f brain fun ction: A ctiv atio n o f estrog en recep to r beta
by the m etab o lite o f d ih y d rotesto steron e, 5alp h a-an d ro stan e-3b e-
tn,l 7 b e ta -d io l." Horm Behav 53(5): 741-52.
I lan gg i, J., A. B u chm an n, vd. (2009). "S e x u a l d im orp hism in the parie­
tal su b strate associated w ith visu osp atial cog nition ind ep en den t o f
general in tellig en ce." / Cogn Ni'tirosci 22(1): 139-55.
M arburg, E. (2008). "M arital pair an g er-co p in g typ es m ay act as an
entity to affect m ortality: P relim inary find ings from a p rosp ectiv e
stud y (T ecu m seh , M ichigan , 1971-1988)." lounw l o f Family Com m u­
nication 8(1): 44-61.
M arbu rg, E., M .ju liu s , vd. (2 003). "E x p re s s iv e / s u p p re s s iv e a n g e r-
c o p in g re sp o n se s, g e n d e r, an d ty p e s o f m o rta lity : A 1 7 -y e a r fo l­
lo w -u p (T e cu m se h , M ich ig a n , 1 9 7 1 -1 9 8 8 )." Psychasom M ed 6 5 (4 ):
588-97.
1 laren ski, C . I,., O . A ntonenk o, vd. (2008). "G e n d e r d ifferen ces in neural
m ech an ism s un d erly in g m oral sen sitiv ity ." Sac Cogn Affect Neurosci
3(4): 313-21.
H artm ann, U., M. S ch ed lo w sk i, v d. (2005). "C o g n itiv e and p artn er-re­
lated factors in rapid e jacu latio n : D ifferen ces betw een d ysfunction al
and functional m e n ." World } Urol 23(2): 93-101.
I lasclto n , M . G ., D. M . Buss, vd. (2005). "S e x , lies, and strateg ic in terfe­
rence: T h e psychology of d ecep tion b etw een the s e x e s." Personality
and Social P sy eh o b fff Bulletin 3 1(1): 3-23.
I laselton, M . G ., ve S . W . G an gestad (2006). "C o n d itio n al exp ression
o f w o m en 's d esires and m e n 's m ate g u ard in g acro ss the ov u lato ry
c y c le ." Hormones and Behavior 49(4): 509-18.
I lassett, J. M ., E. K. Siebert, vd. (2008). " S e x d ifferen ces in rh esus m o n ­
key toy preferen ces parallel those o f ch ild re n ." Harm Behav 54(3):
359-64.

270
Kaynakça

H au sm an n , M ., D. S ch o ofs, vd. (2009). "In te ra ctiv e e ffe cts o f sex h o rm o ­


nes and g e n d e r stereoty p es o n cog n itiv e sex d ifferen ces: A p sy ch o­
bio -so cial ap p ro a ch ." Psychoneuroendocrinology 34(3): 389-401.
H avlicek, J., ve S. I... R oberts (2009a). "M I IC -correlated m ate ch o ice in
hu m ans: A rev iew ." Psychoneuroendocrinology 34(4): 497-512.
H avlicek, J., ve S. C . R oberts (2009b). "T o w ard s a neu ro scien ce o f love:
O lfaction , attention and a m od el o f neu ro h yp op h ysial ho rm o n e
a c tio n ." Front Evol Neurosci I: 2.
U aw k es, K. (2004). "H u m a n longevity: T h e g ra n d m o th e r e ffe ct." Nature
428(6979): 128-29.
H aw kley, L. C , M. W. B row ne, vd. (2005). "H ow ' can I co n n ect w ith
thee? Let m e cou nt the w a y s." Psychol Sci 16(10): 798-804.
H aw kley, L. C , M. 0 . 1 lug hes, vd. (2008). "F ro m so cial stru ctu ral factors
to p ercep tio n s o f relatio n sh ip qu ality and lo n elin ess: T h e C h icago
h ealth , ag in g , and so cial relation s s tu d y ." / Gerontol B Psychol S tiS o c
Sci 63(6): S 375-S384.
H a w k le y ,!.. C, C . M . M asi, vd. (2006). 'T im e lin e ss is a u n iq u e pred icto r
o f age-related d ifferen ces in sy sto lic blood p re ssu re ." Psychol Aging
21(1): 152*64.
H aw kley, L. C, R. A. T h isted , vd. (2009). "L o n e lin e ss p red icts reduced
physical activ ity : C ross-sectional and longitu d inal a n a ly se s." Health
Psychol 28(3): 354-63.
H ayw ard, C , and K. S anborn (2002). "P u b e rty and the em erg en ce
o f g en d er d ifferen ces in p sy ch o p ath o lo g y ." / Adolesc Health 30(4
S u p p l): 49-58.
H eaton, J. P. (2001). "A n d rop au se: C o m in g o f age for an old co n cep t?"
CurrOpin Llrol\ \/6): 597-601.
H eaton, J. P., ve A. M orales (2001). "A n d ro p au se — a m u ltisystem d ise a ­
s e ." Can I Urol 8(2): 1213-22.
H echt, M. A ., ve M. L aFran ce (1998). "L ic en se o r o blig atio n to sm ile:
T h e effect o f p o w er and sex on am ou nt and type o f sm ilin g ." Perso­
nality and Social Psychology Bulletin 24(12): 1332-42.
1 leil, M ., ve P. Jansun -O sm an n (2008). "S e x d ifferen ces in m ental ro ta­
tion w ith p o ly g o n s o f different com p lexity: D o m en utilize holistic

271
Erkek Bryn i

p rocesses w h ereas w om en p refer piecem eal o n e s?" Q J Exp Psychol

(C olch ester) h i (5): 683-89.


H einrichs. M ., ve G . D om es (2008), "N eu ro p ep tid es and social b eh av io ­
ur: E ffects o f oxy to cin and v asop ressin in h u m a n s." Pro<( Bruin Rrs
170: 337-50.
I le rm an s, E. J., N . F. R am sey, vd. (2008). "E x o g e n o u s testo stero n e
e n h a n ce s resp o n siv en ess to so cial throat in llie neu ral circu itry of
social ag g ressio n in h u m a n s ." Biol Psychiatry 63(3): 263-70.
H erm ans, E. J., P. P utm an, vd. (2007). "E x o g e n o u s testo stero n e atte n u a ­
tes the integrated cen tral stre ss response in healthy you n g w o m en ."
Psy-flumeuroetulocrinology 32(8-10): 1052-61.
1 lerm ans, E. J., P. P utm an , vd. (2006a). "A sin gle ad m in istration o f te s­
to steron e red u ces fear-p otentiated startle in h u m a n s." Biol Psychi­
atry 59(9); 872-74.
H erm ans, E. J., P. P u tm an , vd. (2006b). "T esto ste ro n e ad m in istratio n
reduces e m p ath etic b e h a v io r A facial m im icry s tu d y ." Psychoneuro-
cniincri-noloxy 31(7): 859-66.
H em an d ez-T ristan , R ., C . A revalo, vd. (1999). "E ffe ct o f pren atal u te ri­
ne p osition o n m ale and fem ale rats' sexu al b e h a v io r." Physiol Behav
67(3): 401-8.
H erportz, S . C , T . V loet, vd. (2007). "S im ila r au to n o m ic resp o n siv ity in
boys w ith con d u ct d iso rd er and th e ir fath ers." / Ant Acad Child Ado-
lesc Psychiatry 46(4): 535-44.
I lerry, C , S. C io cch i, vd. (2008). "S w itch in g on and o ff fear by d istin ct
neu ronal circ u its." Nature 454(7204): 600-606.
H erve, P. Y., G . L eon ard , vd. (2009). "H an d e d n e ss, m o to r sk ills and
m atu ration o f the cortico sp in al tract in the ad olescent b ra in ." Hum
Brain M app 30(10): 3151-62.
I {ill, C . A. (2002). "G e n d e r, relatio n sh ip stage, and sexual behav ior: T h e
im p ortan ce o f p artn er em o tio n al inv estm en t w ithin sp e cific situ a ti­
o n s ." J Sex Res 39(3): 228-40.
H ill, R. A ., ve R .l.M . D u n b ar (2003). "S o c ia l netw o rk siz e in h u m a n s."
Human Nature 14(1): 53-72.

272
Kaynakça

Hines, М. (2002). "Sexual differentiation o f hum an brain and behavior."


İçinde: D. W . Pfaff, ed„ Hormones, Brain and Behavior, vol. 4, pp. 425-62.
H ines, М ., S . P. A hm ed , vd. (2003). "P sy ch o lo g ical o u tco m es and
g en d er-related d ev elop m ent in co m p le te an d ro gen insen sitivity
s y n d ro m e ." Arch Sr.x Behav 32(2): 9.3-101.
H ines, М ., I,. S. A lien, vd. (1992). "S e x d ifferences in su b reg io n s o f the
m ed ial n u cleu s o f the am ygd ala and the bed nu cleu s o f the stria ter­
m inali« o f the ra t." Brain Res 579(2): 321-26.
H ines, М ., С . B rook, vd. (2004). "A n d ro g e n and psychosexu al d ev elo p ­
m ent: C o re g e n d e r id entity, sexu al o rien tatio n and recalled ch ild h o ­
od g e n d e r role b e h a v io r in w om en and m en with con gen ital adrenal
hy p erp lasia (C A H )." ] Sex Res 41(1): 75-81.
H ines, M „ 13. A. Pane, vd. (2003). "S p a tia l abilities fo llo w in g prenatal
a n d ro g en abn o rm ality : T arg etin g and m en tal rotatio ns perform an ce
in in d iv id u als w ith con genital ad renal h y p e rp lasia." Psychoneuroen-
docrinolog}/ 28(8): 1010-26.
H ines, M ., v e F. R. K aufm an (1994). "A n d ro g e n and the d ev elo p m en t
o f h u m an sex -ty p ical beh av ior: R o u g h -an d -tu m b le play and sex o f
p referred p lay m ates in ch ild ren w ith con gen ital ad ren al h y p erp la­
sia (C A H )." Child Dev 65(4): 1042-53.
H iort, O ., ve P. М . I lolterh u s (2003). "A n d ro g e n in sen sitiv ity and m ale
in fe rtility ." Ini I Androl 26(1): 16-20.
H iort, О ., ve P. M . I lo lterh u s (2000). 'T h e m o lecu lar basis o f m ale sex u ­
al d iffe re n tia tio n ." E ar I Endocrinol 142(2): 101-10.
H iort, О ., P. М . I lo lterh u s, vd. (2000). "S ig n ifica n ce o f m u tatio n s in the
an d ro g en recep to r g e n e in m ales w ith id iop ath ic in fe rtility ." f Clin
Endocrinol M etah 85(8): 2810-15.
H iort, О ., P. M . Ilo lte rh u s, vd. (1998). "P h y sio lo g y and path o p h ysio lo gy
o f a n d ro g en a c tio n ." Baillieres Clin Endocrinol M etah 12(1): 115-32.
H iort, О ., G . 11. S in n e ck e r, vd. (1996). "T h e clinical and m o lecu lar sp ec­
trum o f an d ro g en in sen sitiv ity s y n d ro m e s." Am / M ed Genel 63(1):
218-22.
H iltelm nn, J.ll.D . (1979). "S e x d ifferen ces in neonatal ey e con tact tim e."
M errill-Patmer Quarterly 25:171-84.

27 3
Erkek Beyni

H oeft, I*'., C. L. W atson , vd. (201)8). "G e n d e r d ifferen ces in the m eso-
co rtico iim b ic system d u rin g com p u ter g a m e -p la y ." fPsychiatr Res
42(4): 253-58.
H oehl, S., ve T. S trian o (2008). "N e u ra l p rocessing o f eye gaze and th re­
at-related em otional facial exp ressio n s in in fan cy ." Child Dev 70(6):
1752-60.
H ofer, A., C. M. Sied en to p f, vd. (2006). "G e n d e r d ifferen ces in reg io ­
nal cerebral activ ity d u rin g the percep tion o f em otion: A functional
MKI stu d y ." Neuroimage 32(2): 854-62.
H ogervorst, E., V. W . H en d erso n , R. 13. G ibb s, and R. D iaz B rinton, edl.
(2009). Hormones, Cognition ami Dementia: State o f the Art and Emer­
gent Therapeutic Strategies. London: C am b rid g e U niversity Press.
H old en, C . (2004). "A n e v erlastin g g en d er g a p ?" Science 305(5684):
639-40.
H oist, S ., 1. Lund, vd. (2005). "M a ssa g e -lik e stro k in g influ ences plasm a
levels o f gastro in testin al horm on es, inclu ding insulin , and increases
w eight gain in m ale rats." Anton Neurosci 120(1-2): 73-79.
H olstege, G ., J. R. G eorg iad is, vd. (2003). "B ra in activ atio n d uring
h u m an m ale e jacu latio n ." J Neurosci 23(27): 9185-93.
H olt-Lunstnd, J., W. A. B irm in gh am , vd. (2008). "In flu en ce o f a 'w arm
touch' su p p ort en h an cem en t in tervention am on g m arried cou p les
on am bu latory blood p ressu re, oxy tocin, alpha am y lase, and C o rti­
so l." Psycho-somM ed 70(9): 976-85.
H onekop p , J., M . V oracek, vd. (2006). "2nd to 4th d ig it ratio (2D :4D )
and n u m ber o f sex partn ers: E vid en ce for effects o f prenatal testo s­
terone in m e n ." Psychoneuroendocrim logy 31(1): 30-37.
Hooven, C. K„ C. E. Chabris, vd. (2004). "T h e relationship o f male testostero­
ne to com ponents o f mental rotation." Neurofrsychologia 42(6): 782-90.
Llrdy, S. B. (20(H)). "T h e op tim al n u m ber o f fathers: E volution, d em o g ­
raphy, and histo ry in the sh ap in g o f fem ale m ate p referen ces." Ann
N Y Acad Sci 907:75-96.
H rd y, S. B. (1974). "M a le -m a le com p etition and infanticid e am on g the
lan-gu rs (Preshytis entellus) o f A bu, R ajasth an ." Folia Primatol (Bast'l)
22(1): 19-5B.

274
Kaynakça

|lu, S. M., N. W ei, vd. (2008). '"P a tte rn s o f brain activ atio n d u rin g v isu ­
ally ev ok ed sex u al aro u sal d iffe r betw een h o m osexu al and h etero ­
sexual m e n ." AJNRAm INeuroradial 29(10): 1890-% .
Huber, D ., P. V ein an te, vd. (2005). "V a so p re ssin and o xy to cin exci­
te distinct neu ronal p op u lations in the cen tral am y g d a la ." Science
308(5719): 245-48.
I lugdahl, K., T . T h o m sen , vd. (2006). "S e x d ifferen ces in visuo-spatial
processing: A n fM Rl stud y o f m ental ro tatio n ." Neuropsychologia
44(9): 1575-83.
Hughes, S. M ., P. D isp en za, vd. (2004). "R a tin g s o f voice attractiv en ess
pred ict sex u al beh av io r and body co n fig u ratio n ." Evolution and
Human Behavior 25(5): 295-304.
H ughes, S . M ., (1. Ci. tJa llu p , Jr. (2008). "W h y are w e attracted to cer­
tain v oices? V oice as an evolved m ed ium fo r the tran sm issio n o f
p sychological and biological in fo rm atio n ." İçinde: K. Izdebski, ed..
Emotions in the Human Voice, vol. 2: Clinical E,vidence. San D iego: Plu­
ral Publishing.
H ughes, S. M ., M. A. H arrison , vd. (2007). "S e x d ifferen ces in ro m an tic
kissing am o n g college stu d en ts: A n ev olu tio n ary p ersp ectiv e." Evo­
lutionary Psychology 5(3): 612-31.
Huh, )., K. Park, vd. (2008). "B ra in activ ation areas o f sexu al arousal
with o lfacto ry stim u latio n in m en: A prelim inary stu d y u sing func­
tional M R1." I Sex Med 5(3): 619-25.
H um m el, X, F. K ron e, vd. (2005). "A n d ro sta d ie n o n e o d o r thresh o ld s in
ad o le sce n ts." Horm Beltav 47(3): 306-10.
H um m er, X. A ., ve M . K. M cC iinto ck (2010). "P u ta tiv e h u m an phero-
rnone an d ro stad ie n o n e attu n es the m ind sp ecifically to em otional
in fo rm atio n ." Horm Beluw 55(4): 548-59.
H unter, A. Cj., C . A. Friend, vd. (2006). "l,o s s , su rv iv al, and red em ption:
A frican A m erican m ale you th s' reflections on life w ithou t fathers,
m an hood , and com in g o f ag e." Youth & Society 37(4): 423-52.
H uttenlocher, J., W . I laig h t, vd. (1991). "E a rly vocabu lary gro w th : Rela­
tion to lan g u ag e input and g e n d e r." Developmental Psychology 27(2):
236-48.

275
Erkek Beyni

H yde, J. S. (2005). "T h e g en d er sim ilarities h y p o th esis." American


Psychologist 60(6): 581-92.
lervolin o , A. C ., M . H ines, vd. (2005). "G e n e tic and env ironm en tal inf­
luences on sex-typed b eh av ior d uring the preschool y e a rs." Child
Dev 76(4): 826-40.
lijim a, M., O. A risak a, vd. (2001). "S e x d ifferen ces in c h ild re n 's free d ra­
w ings: A stu d y on girls w ith con genital ad renal h y p e rp lasia." Horm
Behav 40(2): 99-104.
Ikezaw a, S., K. N akagom e, vd. (2008). "G e n d e r d ifferen ces in latera­
lization o f m ism atch neg ativ ity in d ich otic listening ta sk s." hit /
Psychophysiol 68(1): 41-50.
Im m ord ino-Y ang , M. H., A. M cC oll, vd. (2009). "N eu ral correlates of
ad m iration and co m p assio n ." Proc Natl Acad Sci USA 106(19): 8021-
26.

Im pctt, E. A., A. Strach m an , vd. (2008). "M a in ta in in g sexu al d esire in


intim ate relation ships: T h e im p ortan ce o f ap p roach g o a ls ." I Pers
Soc Psychol 94(5): 808-23.
Insel, X R. (2(X)3). "Is social attach m en t an ad d ictiv e d iso rd er?" Physiol
Behav 7<t(3): 351-57.
Insel, X R ., ve R. D. Fem ald (2004). " H o w the brain p rocesses social
inform ation: Search in g for the social b rain ." A w ui Rev Ncurosci 27:
697-722.
Isid o ri, A. M ., E. G ia n n e tta , vd. (2 0 0 5 a ). " E ffe c ts o f te sto ste ro n e on
b o d y c o m p o sitio n , b o n e m e tab o lism and s cru m lipid p ro file in
m id d le -a g e d m en: A m e ta -a n a ly s is ." Clin Endocrinol (O x fo rd )
6 3 (3 ): 280-93.
Isidori, A. M., E. G ian n etta, vd. (2005b). "E ffe c ts o f testo steron e on
sexual fun ction in m en: R esu lts o f a m eta-an aly sis." Clin Endocrinol
(O xford ) 63(4): 381-94.
Jabbi, M ., ve C. K eysers (2008). "In fe rio r frontal gy ru s activ ity triggers
anterior insula response to em otional facial e x p re ssio n s." Emotion
8(6): 775-80.
Jacklin, C , v e E . M accoby (1978). "S o cia l b eh av ior at thirty-th ree m onths
in sam e-sex and m ixed -sex d y a d s." Child Development 49: 557-69.

276
Kaynakga

Jacklin, C . N .. K . T . W ilco x, vd. (1988). "N e o n atal sex -stero id h o rm o ­


nes and c o g n itiv e ab ilities at six y e a rs." Developmental Psychobiology
21(6): 567-74.
Jacob, S., S . G arcia, vd. (2002). "P sy ch o lo g ical effects o f m u sk y co m p o ­
unds: C o m p ariso n o f an d ro stad ien o n c w ith an d rosten o l and m us-
co n e ." Norm Beluw 42(5): 274-83.
Jam in, S. P., N . A . A ran g o , v d. (2002). "G e n e tic stu d ie s o f M IS sig n allin g
in sexu al d ev e lo p m e n t." Novartis Found Symp 244: 157-64; 164-68,
2 0 3 -6 ,2 5 3 -5 7 .
Janssen, P., K. K. M cB rid e, vd. (2008). " Factors that in flu en ce sexu al
aro u sal in m en: A focu s gro u p stu d y ." Arch Sex Bchav 37(2): 252-65.
Jarvinen, D. W , and J. G . N ieholls (1996). "A d o le sc e n ts' social goals,
beliefs abo u t the cau ses o f social su ccess, and satisfactio n in p eer
re latio n s." Developmental Psychology 32(3): 435-41.
Jen sen -C am p bell, L. A., W . G . G razian o , vd. (1995). "D o m in a n ce , p ro­
social o rie n tatio n , and fem ale p references: D o nice g u y s really finish
last?" journal o f Personality and Social Psychology 68(3): 427-40.
Jiang, J., U. Rosent|vist, vd. (2007). "In flu en ce o f g ran d p aren ts on eatin g
beh av iors o f yo u n g ch ild ren in C h in ese th ree-g en eratio n fam ilies."
Appetite 48(3): 377-83.
Joch am , G ., J. N eum an n, vd. (2009). "A d a p tiv e cod in g o f action values
in the hu m an rostral cin gu late z o n e ." / Neurosa 29(23): 7489-96.
Johnson, D. D., R. M cD erm ott, vd. (2006). "O v e rco n fid e n ce in w ar-g a­
m es: E xp erim en tal ev id en ce on e x p ectatio n s, agg ressio n , gen d er
and te sto ste ro n e ." ProcBiol Set 273(1600): 2513-20.
Johnson, E. O ., T. R oth, vd. (2006). "E p id em io lo g y o f DSM -1V insom nia
in ad o lescen ce: L ifetim e p revalence, ch ro iiicity , and an em ergent
g en d er d iffe re n ce ." Pediatrics 117(2): e247-56.
Jones, IJ. C, L. M. DeU ruine, vd. (2008). "E ffe c ts o f m en stru al cy cle phase
on face p referen ces." Arch Sex Behav 37(1): 78-84.
Jones, B. C , D. R. Feinberg, vd. (2008), "In te g ra tin g cu es o f social inte­
rest and v oice pitch in m e n 's preferences for w o m e n 's v o ice s." Biol
Lett 4(2): 192-94.
Jord an, C . L., ve I,. D o n carlo s (2008). "A n d ro g e n s in health and d isca-
se:A n o v e rv ie w ." Harm Behav 53(5): 589-95.

277
Erkek Beyni

Jord an, K., T. W u stenberg , vd. (2(H)2). "W o m e n and m en exh ib it d iffe­
rent cortical activ ation pattern s d u rin g m ental rotation task s.” Neu-
ropsychologia 40(13): 2397-241)8. Jo sep h s,
K. A ., I I . K. M ark u s, vd. (1992). "G e n d e r am i self-e ste e m ." / Peru Sor
Psychol 63(3): 391-402. Jo sep h s,
R. A., M. L. N ew m an, vd. (2(X)3). "S ta tu s, testosterone, and hu m an intel­
lectual perform ance: S te re o ty p e threat as statu s c o n ce rn ." Psychol
Sei 14(2): 158-63.
Josep h s, R. A., J. G . S elle rs, vd. (2006). 'T h e m ism atch effect: W hen tes­
tostero n e and statu s are at o d d s ." / Pers Soc Psychol 90(6): 999-1013.
Josso, N ., I. L im a rre , vd. (1993). "A n ti-M iillerian h o rm o n e in early
hum an d ev e lo p m e n t." Early Hum Dev 33(2): 91-99.
Ju n tti, S. A ., J. K. C o ats, vd. (2008). "A g en etic ap p roach to d issect sex u ­
ally d im orp h ic b eh av iors." Harm Behnv 53(5): 627-37.
K ohlenberg, S. M ., M. E. T h o m p so n , vd. (2008). "Im m ig ra tio n costs for
fem ale ch im p an zees and m ale protection a s an im m igrant coun-
terstrat-egy to intrasexu al ag g re ssio n ." Animal Belumiour 7'6(5):
1497-1509.
K ahnt, T ., S . Q . Park, vd. (2009). "D o rsa l striatal-m id b rain con nectivity
in hu m an s p red icts how rein fo rcem en ts are used to g u id e d ecisi­
o n s ." J Cogn Neurosci 21(7): 1332-45.
K aighobad i, F., ve T . K. S h ackelfo rd (2008). "F e m a le attractiv en ess
m ed iates the relatio n sh ip b etw een in -p air cop u latio n frequ en cy and
m e n 's m ate retention b e h a v io rs." Personality ami Individual Differen­
ces 45(4): 293-95.
K aigho bad i, F., V. G . S tarratt, vd. (2008). "M a le m ate retention m ediates
the relation ship b etw een fem ale sexu al infidelity and fem ale-d irec­
ted v io le n ce ." Personality and Individual Differences 44(6): 1422-31.
K aiser, S ., S . W alther, vd. (2008). "G e n d e r-sp e cific strategy u se and n eu ­
ral co rrelates in a sp atial p ersp ectiv e taking ta sk ." Neuropsychologia
46(10): 2524-31.
K ajantie, E. D. T h illips. (2006). "T h e effects o f sex and h o rm onal statu s
o n the physiological resp o n se to acu te psychosocial stre ss ." Psycho-
neuroen-docritiology 31 (2): 151-78.

278
Kaynakça

K aplan, H. (1997). "T h e ev olu tio n o f the hu m an life c o u rse ." içind e: K.
W . W ach ter and C. E. Finch, edl.. Between Zeus and the Salmon. W as­
h in g ton , DC: N ational A cad em y P ress, 175-211.
K au ffm an , A . S ., V. M . N av arro , vd. (2010). " S e x d iffe re n c e s in the
re g u la tio n o f k issl/ N K B n e u ro n s in ju v e n ile m ice: Im p lic a tio n s
fo r the tim in g o f p u b e r ty ." Anı / Physiol Endocrinol M etab 297:
E 1 2 1 2 -2 1 .
K aufm an, J. M., ve A. V erm eu len (2005). "T h e d eclin e o f and rogen
levels in eld erly m en and its clinical and th erap eu tic im p licatio n s."
Endocr Rev 26(6): 833-76.
K eating, D. P., ed. (2004). Cognitive and brain development. H oboken, NJ:
Jo h n W iley.
K eller, K., v e V . M enon (2009). "G e n d e r d ifferen ces in the functional
and stru ctu ral n eu ro anato m y o f m ath em atical c o g n itio n ." Neuro­
image 47(1): 342-52.
K endall, S ., v e D. T an n en , edl. (1997). Gender and Language in the Work­
place. T h o u san d O aks, C A : S a g e P ublications.
K endrick, K. M. (2000). "O x y to cin , m oth erhood and b o n d in g ." Exp
Physiol 8 5 :1 1 1S-124S.
K everne, E. B. (2007). "G e n o m ic im p rinting and the e v olu tio n o f sex
d ifferen ces in m am m alian reprod uctive stra te g ies." Adv Genet 59:
217-43.
K everne, E. B. (2004a). "Im p o rtan ce o f olfactory and v o m eronasal sy s­
tem s for m ale sexu al fu n ctio n ." Physiol Behav 83(2): 177-87.
K everne, E. B., ve J. T. C u rley (2004b). "V aso p re ssin , o xy to cin and social
b e h a v io u r." CurrOpin Neurobiol 14(6): 777-83. .
K ieco it-G laser, J. K., R. G laser, vd. (1998). "M a rita l stress: Im m unologic,
n eu ro en d ocrin e, and au to n om ic co rre la te s." Atın N Y Acad Sci 840:
656-63.
K ieco lt-G laser, J. K., T. J. Loving, vd. (2005). "H o stile m arital interacti­
o n s, p roinflnm m atory cytokine p rod u ction , and w ound h ealin g ."
Arch Gen Psychiatn/ 62(12): 1377-84.
K ieco lt-G laser, I. K ., v e T . L. N ew ton (2001). "M a rria g e and health: H is
and h e rs ." Psychol Bull 127(4): 472-503.

27 9
Erkek Beyni

K iecolt-G laser, J. K., T. N ew ton , vd. (1996). "M arital con flict and e n d o c­
rine function: A re m en really m ore p hy siologically affected than
w o m en ?" / Consult Clin Psychol 64(2): 324-32.
K ilpatrick, L A., D. H. Z ald , vd. (2006). "Sex-related d ifferen ces in am y ­
gdala fun ctional co n n ectiv ity d u rin g resting co n d itio n s." Neuroima­
ge 30(2): 452-61.
K im chi, T ., J. Xu, vd. (2007). "A fun ctional circu it u n derlyin g m ale s ex u ­
al beh av iou r in the fem ale m ou se b rain ." Nature 448(7157): 1009-14.
K im ura, K., T. 1 lach iy a, vd. (2008). "F ru itle ss and d o u b lesex coo rd in ate
to gen erate m ale-sp ecific n eu rons that can initiate c o u rtsh ip ." Neu­
ron 59(5): 759-69.
K ing, S. K. (2008). "E m e rg in g roles for neu ro stero id s in sexual beh av ior
and fu n ctio n ." lAmirol 29(5): 524-33.
King, V, and G . H. E ld er, Jr. (1998a). "E d u catio n and g ran d p aren lin g
ro le s." Research on Aging 20(4): 450-74.
K ing, V ., v e G . 11. E ld er Jr. (1997). " T h e legacy of g ran d p arcn tin g: C h ild ­
hood exp eriences w ith g ran d p aren ts and cu rren t in v o lv em en t with
g ra n d ch ild re n ." Journal o f M arriage & the Family 59(4): 848-59.
K ing, V., ve G . 11. E ld er Jr. (1995). "A m e rica n ch ild ren view th eir g ra n d ­
p aren ts: Linked lives acro ss th ree rural g e n eratio n s." Journal o f Mur-
riage & the Family 57(1): 165-78.
K ing, V , S . T. R u ssell, v d ., ed l. (1998b ). Grandparenling in fam ily systems:
An ecological perspective. W e stp ort, C T : G reen w o od .
K ing, V , M. S ilv erstein , vd. (2003). "R e la tio n s w ith g ran d p aren ts: Rural
M id w est v ersu s u rb an so u th e rn C a lifo rn ia ." Journal o f Family Issues
24(8): 1044-69.
K innu nen, L. I I., H. M oltz, vd. (2004). "D ifferen tial brain activ ation
in e xclu siv ely hom osexu al and h eterosexu al m en prod uced by
the selectiv e sero to n in reu p take in h ib ito r, flu o xetin e." Brain Res
1024(1-2): 251-54.
K insley, C. H., ve K. G . L am bert (2008). "R ep ro d u ctio n -in d u ced n eu ro ­
p lasticity: N atural beh av iou ral and neu ro n al alteratio n s associated
w ith the prod u ction and care o f o ffsp rin g ." J Neuroendocrinal 20(4):
515-25.

280
Kaynakça

K ırk , K. M ., J. M . B ailey, vd. (2000). "E tio lo g y o f m ale sex u al o rien ta­
tion in an A u stralian tw in sa m p le ." Psychology, Evolution & Cem ler
2(3): 301-11.
K irsch, P., <2. E sslin g er, vd. (2005). "O x y to c in m od u lates neural cir­
cu itry fo r so cial cog nitio n and fear in h u m a n s." / Neurosci 25(49):
11489-93.

K ivett, V. K., ed . (1998). Transitions in G randparents’ Lives: Effects on the


Grandparent Role. W estp ort, C l': G reen w o o d .
K lap w ijk, A ., v e P. A. Van l.an g e (21X19). "P ro m o tin g co o p eratio n and
tru st in 'n o is y ' situ ation s: T h e p o w er o f g e n ero sity ." J Pers Soc
Psychol 96(1): 83-103.
K lein, 11. (1991). "C o u v a d e syn d ro m e: M ale co u n terp art to p reg n an cy."
Ini I Psychiatry M ed 21(1): 57-69.
K lein , K. O ., P. M . M artha Jr., vd. (1996). "A lo n gitu d in al assessm en t o f
h orm on al and physical alteratio n s d u rin g n o rm al p u berty in boys,
pt. 2: E stro g en levels as d eterm ined by an u ltrasen sitiv e b io assay ."
/ Clin Endocrinol M ctab 81(9): 3203-7.
K lu charev , V., K. I lyto n en , vd. (2009). "R e in fo rce m en t learning signal
p red icts social c o n fo rm ity ." Neuron 61(1): 140-51.
K lu sm ann , D. (21X12). "Sex u al m otiv atio n and the d u ratio n o f p artn ers­

h ip .” Arch Sex fiehav 31(3): 275-87.


K nick m ey er, K. C ., ve S. B aro n -C o h en (2(XM>a). "F e ta l testo stero n e and

sex d iffe re n ce s." Early Hum Dev 82(12): 755-60.


K nickm eyer, K. C , and S. B aro n -C o h en (2006b). "F e ta l testo steron e and
sex d ifferen ces in typical social d ev elo p m en t and in au tism ." / Child

Neu-rol 21(10): 825-45.


K nick m ey er, R „ S . Baron-C’oh en , vd. (2(X)6c). "F e ta l testostero n e and
e m p a th y ." H orn Behuv 4 9(3): 282-92.
K nick m ey er, K., S . U anm -C ohen, vd. (2(X15). "F o e ta l testostero n e, social
relatio n sh ip s, and restricted in terests in c h ild re n ." I Child Psychol
Psychiatry 46(2): 198-210.
K n ick m ey er, R. C , S. W heelw right, vd. (2005). "G en d er-ty p ed play and
a m n io tic te sto ste ro n e ." Dev Psychol 41(3): 517-28.

281
Erkek Beyni

K nutson, B., ve S. M. G reer (2008). "A n ticip ato ry affect: N eural correla­
tes and con sequ en ces for c h o ic e ." Philos Trans R Soc Laud B Biol Set
363(1511): 3771-86.
K ontula, O ., ve E. H aav io-M ann ila (2009). "T h e im pact o f ag in g on
hu m an sexual activity and sex u al d e sire ." Journal o f Sex Research
4 6 (0 :4 6 - 8 6 .
Kontula, O., ve E. Hanvio-Manniln (2002). "M asturbation in a generational
perspective." Journal o f Psychology & Human Sexuality 14(2-3): 49-83.
Kontula, Q ., ve E. H anvio-M anniln (1994). "Sex u al b eh av ior ch an g es in
Finland d uring the last 20 y e a rs." Nordisk Sexologi 12(3): 196-214.
K orkm az «etin, S., T . l.lildik, vd. (2008). "|Sexuai b eh av ior and sou rces
o f inform ation about sex am o n g m ale ad olescents: A n 8-year foilow -
up|." Turk Psikiyatri Derg 19(4): 390-97.
Korzan, W. J., G . L„ Fo rster, vd. (2006). "D o p a m in e rg ic activity m o d u la­
tion via aggression, statu s, and a visual social sig n a l." Behav Neurosci
120(1): 93-102.
Koscik, T., D. O 'L eary , vd. (2009). "S e x d ifferences in parietal lobe
m orphology: R elationship to m ental rotation p erfo rm an ce." Brain
Coy» 69(3): 451-59.

Kosfeld, M ., M. H einrichs, v d. (2005). "O xy to cin In cre a se s trust in


hu m an s." Nature 435(7042): 673-76.
K ozorovitskiy, Y., ve E. Gould (2004). " D om inan ce hierarchy influ ences
adult n eu rogenesis in- the d en tate g y ru s." ] Neurosci 24(30): 6755-59.
K ozorovitskiy, Y., C. G. G ross, vd. (2005). "E x p e rien ce in d u ces stru c tu ­
ral and biochem ical changes in the ad ult prim ate b rain ." Proc Natl
Arad Sri USA 102(48): 17478-82.
K ozorovitskiy, Y, M. H ughes, vd. (2006). "F ath erh o od affects d en d ritic
'p in e s and vasopressin Via recep to rs in the prim ate prefrontal c o r­
tex." Nal Neurosci 9(9): 1094-95.
Kracm er, W. J., D. N . French, vd. (2004). "C h an g es in exercise p erfo r­
m ance and horm onal con cen tration s o v er a Big Ten so ccer seaso n in
starters and n o n starters." / Strength Cond Res 18(10): 121-28.
Kraaz, F., ve A. Ishai (2006). "F a c e percep tion is m od ulated by sexual
preference." CurrBiol 16(1): 63-68.

282
Kaynakça

K ringelbach, М. I.., A. I .ehtonen, vd. (2008). "A sp e cific and rapid neu­
ral sig n atu re for parental in stin ct." PLoS One 3(2): el664.
K rist, H. (2003). "K n o w in g how to project o b je cts." Journal o f Cognition
and Development 4(4): 383-414.
K ru ger, Т ., M. S. E xton, vd. ( J 908). "N e u ro e n d o crin e and card io v ascu ­
lar response to sexual arou sal and org asm in m e n ." Psyclwneuroen-
docrinologу 23(4): 401-11.
K ru ger, Т. 11., U. H artm ann, vd. (2005). "P ro la ctin erg ic and d op am in er­
g ic m ech an ism s u n d erlyin g sexual arousal and org asm in hu m an s."
World I Urol 23(2): 130-38.
K uzaw a, C . W ., L. G eltler, vd. (2009). "F a th e rh o o d , p airbond ing and
testostero n e in the P h ilip p in es." Honn Belmv 56(4): 429-35.
Lamb, M. (1981). The Role o f the Father in Child Deivlopment. New York: Wiley.
Lam m , С , С . I.). Batson, vd. (2007). "T h e neural su b strate o f hum an
e m p ath y : E ffects o f persp ectiv e-tak in g and co g n itiv e a p p raisal." /
Cogn Neurosci 19( 1): 42-58.
Lam m , С , М. H. Fisch er, vd. (2007). "P red ictin g the actions o f others
taps into o n e 's ow n som ato sensory rep resen tation s: A functional
MRI s tu d y ." Neuropsychologia 45(11): 2480-91.
Lam m , C , A. N. M eltzoff, vd. (2010). "H o w d o w e em p ath ize with
so m eo n e w ho is not like us" A fun ctional m ag n etic resonance im a­
gin g s tu d y ." J Cogn Neurosci 0:0, 362-76.
Lam port, M. D„ ve S. M. E rv in -T rip p (2006). "R isk y laughter: Tensing
and self-d irected joking am on g m ale and fem ale frie n d s." Journal o f
Pragmatics 38(1): 51-72.
L angstrom , N ., ve R. K. H anson (2006). "H ig h rates o f sexual beh av i­
or in the gen eral p o pu lation: C o rrelates and p red icto rs." Arch Sex
Behav 35(1): 37-52.
Lapauw, B., S. Goem aere, vd. (21X18). 'T h e decline o f serum testostemne
levels in com munity-d welling men over 70 years o f age: Descriptive data
and predictors of longitudinal changes." Eur J Endocrinol 159(4): 459-68.
Larsen, С. М ., 1. С . K okay, vd. (2008). "M a le p h erom o n es initiate prolac­
tin-in d u ced n eu ro gen esis and ad van ce m atern al beh av ior in fem ale
m ice.” Harm Behav 53(4): 509-17.

283
Erkek Beyni

I .arson, P. K., od. (2003). W illiams Textbook o f Endocrinology, 10. bas.


2003.
L aughlin, G . A ., E. H arretl-C onn or, vd. (2008). "L o w sorum te sto ste ­
rone and m o rtality in o ld o r m e n ." / Clin Endocrinol Me tab 03(1):
68-75.
I.anm am ı, E. O ., A. Paik, vd. (1909a). 'T h e ep id em io lo g y o f erectile
d ysfu nction : K esults from the N ational I lealth and Social Life S u r­
v e y ." Ini I Impot Res 11, su p p l. 1: S 60-S64.
I.aum ann, E. O ., A. Paik, vd. (1999b). "Sex u al d ysfu nction in the United
S tales: P revalen ce and p re d icto rs." / AAL4 281(6): 537-44.
L avelli, M., ve A. Eogel (2002). "D e v e lo p m e n tal ch an g es in m o th er-in ­
fant face-to-face com m u n icatio n : Birth to 3 m o n th s." Dev Psychol
38(2): 288-305.
U ivran os, G ., K. A ngelop ou lou , v d. (2006). "H o rm o n al and m eta-hor-
m onal d eterm in an ts o f sexu al d im o rp h ism ." Coll Anlropol 30(3):
659-63.
Leal, N. 1.., ve N. A. P achana (2008). "A d a p tin g the prop en sity for angry
d rivin g scale for use in A ustralian research ." Accid Anal Prev 40(6):
2008-14.
l e a per, G , and M. M. A yres (2007). "A m e ta-an aly tic review -of g en d er
v ariations in ad u lts' lan gu age use: T alk ativ en ess, affiliativ e speech,
and assertiv e sp e e c h ." Pers Soc Psychol Rev 11 (4): 328-63.
Leaper, C . E. (2002). "P a ren tin g g irls and b o y s." İçinde: H an d bo ok o f
Parenting, vol. 1, Children and Parenting, 2 ed. M ahw ah, NJ: L aw ren­
ce Erlbaum A ssociates.
lx'ckm an , J. F., R. Feld m an, vd. (2004). "P rim a ry parental p reo ccu p ati­
on: C ircu its, gen es, and the cru cial role o f the e n v iro n m e n t." / Neural
Transın 111(7): 753-71.
Lee, A. W ., N. D ev id ze, vd, (21X36). “Fu nction al g en o m ics o f sex h o r­
m on e-d epend ent n eu ro en d ocrin e system s: Sp ecific and generalized
actions in the C N S ." Prog Brain Res 158: 243-72.
l,ee, M . M., P. K. D o n ah oe, vd. (1996). "M u llerian inhibiting su b stan ce
in hu m ans: N orm al levels from infancy to ad u lth o o d ." J Clin Endoc­
rinol Metab 81(2): 571-76.

284
Kaynakça

Lee, P. A., R. K. D anish, vd. (1980). "M icro p e n is, pi. 3: P rim ary hy p o ­
g o n ad ism , partial and rogen iasen siliv ity sy n d ro m e, and idiopathic
d iso rd ers." Johns Hopkins Med / 147(5): 175-81.
Lee, P. A., T. M azur, vd. 0 9 8 0 ). "Mirropeuis, pt. I: Criteria, etiologies and
classification." lolms Hopkins M ed / 746(4): 756-63.
Leeb, R.T.R., tv F. Gillian (2(104). "Here's looking at you, kid! A longitudinal
study o f perceived gender differences in mutual gaze behavior in young
infants." Sex Roles 5 0 0 -2 ): 1-5
L eh m an , P. (]9 9 3 ). Running Scared: M asculinity and the Representation o f
the M ale Body. P hilad elp hia: T em p le U niversity Press.
L enroot, R. K., ve J. N. G iedd (2008). "T h e ch an g in g im p act o f genes
and en v iron m en t on brain d ev elo p m ent d u rin g child hood and ad o­
lescence: Initial find ings from a '»euroim aging stud y o f ped iatric
tw in s." Dev Psy-cliopathol 20(4): 1161-75.
Lenroot, R. K., ve J. N. G ied d (2(X)6). "B ra in d ev elo p m en t in children
and ad o lescen ts: Insigh ts from an ato m ical m ag n etic reso n an ce im a­
g in g ." Neurosci Biobehav Rev 30(6): 718-29.
L en ro ot, R. K „ N . G o g tay, vd. (2007). "S e x u a l d im o rp h ism o f brain
d ev elop m en tal trajectories d uring ch ild h oo d and ad o lescen ce."
Neuroimage 36(4): 1065-73.
L enroot, R. K., I. L. Schm itt, vd. (2009). "D iffe re n ce s in g e n etic and en v i­
ronm ental in flu en ces on the hu m an cerebral cortex associated with
d ev elo p m en t d u rin g child hood and a d o le sce n ce ." FIum Brain Mapp
30(1): 163-74.
L ep p anen, J.M .H ., ve K. )ari (21X11). "E m o tio n recognition and social
a d ju stm en t in sch o ol-aged girls and b o y s." Scandinavian Journal o f
Psychology 42(5): 429-35.
L eranth, (2. (2008). "S e x d ifferen ces in n e u ro p la sticity ." İçinde: J. 11.
Becker, K. B erkley, N. G eary, E. H am p so n, J. P. H erm an, and E.
A . Y ou n g, ed l., Sex Differences in the Brain: From Genes to Behavior,
O xfo rd , U K : O xford U niversity Press.
I e V a y , S . (1991). "A d ifferen ce in h y p o th alam ic stru ctu re betw een h ete­
rosexu al and hom osexu al m e n ." Science 253(5023): 1034-37.
I,eV ay, S ., ve J. B ald w in (2009). Human sexuality, 3 ed . S u n d erlan d , MA:
S in au er A ssociates.

285
Erki’k Beyui

L evenson, K. W ., L. L. C arsten sen , vd. (1993). "L o n g -te rm m arriage:


A ge, gen d er, and sa tisfa ctio n ." Psychology amI Aging 8(2): 301-13.
I-ever, J. (197f>). "S e x d ifferen ces in the gam es child ren p lay ." Social
Problems 23:478-87.
Ijiv e r, J,, D. A. Frederick, vd. (2006). "D o es size m atter? M e n 's anil
w om en's view s on penis siz e acro ss the lifesp an ." Psychology o f Men
(r M ascu-limty 7(3): 129-43.
Levine, S . C , J. H uttenlo ch er, vd. (1999). "E arly sex d ifferen ces in spatial
sk ill." Developmental Psychology 35(4): 940-49.
L evinson, D. J. (1978). Seasons of a Man's Life. N ew York: B allantinc.
Ij , A. A., M. J. Baum , vd. (21X18). "B u ild in g a scientific fram ew ork for stud­
ying horm onal effects on behavior and on the developm ent o f the sexu­
ally dim orphic nervous system ." Neurotoxicology 29(3): 504-19.
Li, I I., S. Bin, vd. (2005). "S e x d ifferen ces in ceil d ea th ." Ann Neurol
58(2): 317-21.
I.i, W., I. M oallem , vd. (2007). "Su b lim in al sm ells can gu id e social pre­
ferences." Psychol Sci 18(12): 1044-49.
Lim , M . M ., E. A. I lam m o ck , vd. (2004a). "T h e role o f v asop ressin in
the g en etic and neu ral reg u latio n o f m o n o g am y ." J, Nenroeinlocrinal
16(4): 325-32.
I.im , M. M ., A . Z. M u rp h y , vd. (2004b)'. "V e n tral striato p allid al o x y to ­
cin and vasopressin Via recep to rs in the m on og am ou s p rairie vole
(M icrolus ochrogasler ) ."/ Comp Neurol 468(4): 555-70.
Lim , M. M ., Z. W ang, vd. (2004c). "E n h an ce d partner preferen ce in a
prom iscuous sp ecies by m an ip u latin g the exp ressio n o f a sin gle
gen e." Nature 429(6993): 754-57.
Lim , M. M ., ve L. J. Y oun g (2006). "N e u ro p e p tid e rg ic regulation o f affi-
liative behav ior and social b o n d in g in a n im a ls." Harm Beliav 50(4):
506-17.
Lim , M . M ., ve L. J. Y o u n g (2004d ). "V aso p re ssin -d e p e n d e n t neu ral
circu its u n d erly in g p air bond form ation in the m o n og am o u s prairie
v o le." Neuroscience 125(1): 35-45.
Lincoln, G. A. (2(X)1). “T h e irritable m ale sy n d ro m e ." Reprotl Fertil Dev
13(7-8): 567-76.

286
Kaynakça

L in denfors, P. (2005). "N e o co rte x e v olu tio n in prim ates: T h e 'so cial b ra­
in' is /or fe m ale s." Biol Loti 1(4): 407-10.
L in d enfors, P., L. Froberg, vd. (2004). "F e m a le s d riv e prim ate social
e v o lu tio n ." P rof Biol Sci 271, suppl. 3: S101-S103.
L in denfors, P., C . L. N u nn , vd. (2007). "P rim a te brain arch itectu re and
selectio n in relation to se x ." BMC Biol 5: 20.
Little, A. C , b. C. Jo n es, vd. (2(X)7). "P refe re n ce s for m ascu lin ity in m ale
bod ies ch an g e across the m en stru al c y cle ." Hormones am i Behavior
51(5): 633-39.
Liu, Y., J. T . C u rtis, vd. (2001). "V aso p re ssin in the lateral sep tum regu­
lates pair bond form ation in m ale prairie v o les (M icrotus ochrogas-
ter).i Beluiv Neurosri 115(4): 910-19.
Liu, Y ., ve Z. X. W ang (2003). "N u cle u s accu m ben s o xy tocin and d o p a­
m ine in teract to regulate pair bond form ation in fem ale prairie
v o le s." Neuroscience 121(3): 537-44.
L onstein, J. S., b. D. R ood , vd. (2005). "U n ex p ected effects o f perinatal
gon adal horm one m an ip u lation s on sexu al d ifferen tiation o f the
extrah y -p o th alam ic arg in in e-v aso p ressin system in p rairie v o les."
Endocrinology 146(3): 1559-67.
Lorey, I)., M . b isch off, vd. (2009). "T h e em bo d ied natu re of m otor
im agery: T h e influ ence o f posture and p ersp ectiv e." Exp Brain Res
194(2): 233-43.
L ourenco, S. P., ve J. I lu tten lo ch er (21X16). "T h e rep resentation o f g eo ­
m etric cu es in in fan cy ." Infancy 13(2): 103-27.
Loving, T. J., M .E .J. G leason , vd. (2009). "T ra n sitio n novelty m od erates
d aters' C o rtiso l responses w hen talking ab o u t m arriag e ." Personal
Relationships 16(2): 187-203.
Lu, S., N. G . S im o n , vd. (1999). "N e u ral an d ro gen recep to r regulation:
E ffects o f an d ro gen and an tian d ro g e n ." / Neurobiol 41(4): 505-12.
Lu, S. P., Q . M o, vd. (21X13). "D eh y d ro e p ian d ro ste ro n e up regu lates neu ­
ral an d ro g en recep to r level and transcrip tio nal a c tiv ity ." / Neurobiol
57(2): 163-71.
L ud ers, E. (21X16). "G e n d e r effects on cortical th ick n ess and the influen­
ce o f sca lin g ." Hitman Brain M apping 27(4): 314-24. Luna, b. (2004a).
"A lg e b ra and the ad olescent b ra in ." Trends Cogtt Sci 8(10): 437-39.

287
Erkek Beyni

L una, B., K. E. C arv e r, vd. (2004b). "M atu ratio n o f cog n itiv e processes
from late child hood to ad u lth o o d ." Chilli Dev 75(5): 1357-72.
Lund berg, U. (1983). "S e x d ifferen ces in b eh av io u r p attern and catech o ­
lam ine and C ortisol excretion in 3-6 year old d ay -care ch ild re n ." Biol
Psychol 16(1-2): 109-17.
I.u n d strom , J. N., M . K. M cC lin to ck, vd. (2006). "E ffe cts o f rep rod u ctive
stale on o lfactory sen sitiv ity su gg est o d o r sp e cific ity ." Biol Psychol
71(3): 244-47.
I.utchm aya, S., ve S. Baron-C'ohen (2002a). "H u m a n sex d ifferen ces in
social and non-social lookin g p references, at 12 m on ths o f a g e ."
Infant Behavior & Development 25(3): 319-25.
I.utchm aya, S., S. Baron-C’oh en , vd. (2002b). "F o etal testosterone anil
e y e con tact in 12-m on th -old hu m an in fan ts." Infant Behavior & Deve-
lopment 25(3): 327-35.
I u tchm aya, S., S. Baron-C'ohen, vd. (2002c). "F o etal testo stero n e and
v ocabu lary size in 18- and 24-m on th -o ld in fan ts." Infant Behavior &
Deivlopment 24(4): 418-24.
L ykins, A. D., M. M eana, vd. (2008). "S e x d ifferences in visual attention
to ero tic and n o n -ero tic stim u li." Arch Se.x Behav 37(2): 219-28.
l.ytton, II. R., ve M. D avid (1991). "P aren ts' differential socialization of
boys and girls: A m eta-analysis." Psychological Bulletin 109(2): 267-96.
M a, E., J. Lau, vd. (2005). "M a le and fem ale prolactin recep tor inR N A
exp ressio n in the brain o f a bip arental and a un ip arental ham ster,
Phoiloptis, b efore and after the birth o f a litte r." / Neuroendocrinal
17(2): 81-90.
M accoby, E. E. (1990). The Role o f Gender Identity and Gender Constancy in
Sex-Differentiated Development. San Francisco: Jossey-B ass.
M accoby, E. E., ed. (2004). Aggression in the Context o f Gender Develop­
ment. N ew York: G u ilford P u blicatio n s.
M accoby, E. E., ed. (2003). The Gender o f Child and Parent as Factors in
Family Dynamics. M ahw ah , N J: L aw rence E rlbaum A ssociates.
M accoby, E. E., ed. (2002a). The Intersection o f Nature and Socialization
in Childhood Gender Dei>elopment. Florence, KY: T ay lo r & Frances/
Routledge.

288
Kaynakça

M accoby, E. E., ed . (2002b). Perspectives on Gender Development. N ew


Y ork: P sy ch o lo g y Press.
M accoby, E. E. ( 1998). The Two Sexes: Growing Up Apart, Com ing Toget­
her. C am b rid g e, M A : H arvard U niversity Press.
M accoby, E. E., ed. (1995). The Two Sexes and Their Social Systems. W as­
h ington , DC: A m erican P sychological A ssociation .
M accoby, E. E. (199:1). Different Reproductive Strategies in Males an d Fema­
les. UK: B lackw ell.
M accoby, E. E., v e C . N. Jack lin (1987). "G e n d e r seg re g atio n in ch ild h o ­
o d ." A do Child De/' Behav 20: 239-87.
M accoby, E. E., v e C . N. Jack lin (1974). The Psychology o f Sex Differences.
P alo A lto, C A : Stan ford U niversity Press.
M accoby, E. E., v e C . N . Jack lin (1973). "S tre ss, activ ity , and proxim ity
seek in g : Sex d ifferen ces in the year-o ld c h ild ." Child D ev 44(1):
34-42.
M acD on ald , G ., ve M . K. Leary (2005). "W h y d o es so cial e xclu sio n hurt?
T h e relatio n sh ip betw een social and p hysical p a in ." Psychological
Bulletin 131(2): 202-23.
M aoslrip ieri, D., J. R. R o n ey , vd. (2004). "F a th e r ab sen ce, m en arch e and
■interest in infants am o n g ad olescent g irls ." Dev Sci 7(5): 560-66.
M ak, A. K., Z. G. I lu, vd. (2010), "Sex -related d ifferen ces in neu ral acti­
vity d u rin g em o tio n reg u lation ." Netiropsychologia 47(13): 2900-8.
M alorni, W ., 1. C am p esi, vd. (2007). "R e d o x featu res o f the cell: A gen ­
d er p ersp e ctiv e ." Antioxid Redox Signal 9(11): 1779-1801.
M anasco, P. K., D. M. U m bach, vd. (1995). "O n to g e n y o f g o n ad o tro p in ,
testo stero n e, and inhibin secretion in norm al boys throu gh puberty
based o n ov ernight serial sa m p lin g ." I Clin Endocrinol M etah 80(7):
2046-52.
M anor, J. K., C . N. D eW all, vd. (2007a). "D o e s social exclu sio n m otivate
interp erso n al reconnection? R eso lv in g the 'p o rcu p in e p ro b lem .' " /
Vers Soc Psychol 92(1): 42-55.
M anor, J. K ., C . N. D eW all, vd. (2008a). "S e le ctiv e atten tion to sig n s o f
su ccess: Social d om in an ce and early stag e interp erson al p ercep ti­
o n ." Pers Soc Psychol Bull 34(4): 488-501.

289
Erkek Beyni

M anor, J. K ., M. T. G aillio t, vd. (2ÜÜ7b). "C a n 'l take m y oyes o ff you:


A ttentiunal ad h esion to m ates and riv a ls." J Pers Sue Psychol 93(3):
389-401.
M aner, J. K., M. T. G ailiiot, vd. (2007c). "P o w er, risk, and the statu s
quo: Does p o w er prom ote risk ier o r m ore con serv ativ e d ecisio n
m a k in g ?" Pers Soc Psychol Bull 33(4): 451-62.
M aner, J. K., S. I,. M iller, vd. (2008b). "S u b m ittin g to d efeat: Social an x i­
ety, d o m inance threat, and d ecrem en ts in te sto ste ro n e ." Psychol Sei
19(8): 764-68.
M anning, J. T. (2007). "T h e an d ro gen recep to r gene: A m ajor m o d ifier
o f speed o f n eu ronal transm ission and in tellig en ce?" M ed Hypotheses
68(4): 802-4.
M anning, J. T ., B. Pink, vd. (2006). "T h e second to fourth d ig it ratio and
a sy m m e try ." Ann Hum Biol 33(4): 480-92.
M anning, T. (2004). "P ren atal testo stero n e in m ind: A m n io tic fluid s tu ­
d ies." İçinde: S. B aron-C oh en , S. L u tehm aya, and K. K nickm eyer.
C am b rid g e, M A : M IT P ress, p. 131.
M anolakou, P., G . Lavranos, v d. (2006). "M o le cu la r pattern s o f sex
d eterm in atio n in the anim al kin g d om : A co m p arativ e stu d y o f the
biology o f re p ro d u ctio n ." Reprod Biol Endocrinol 4: 59. •
M anoli, D. S ., G . W. M eissner, v d. (2006). "B lu e p rin ts for behav ior:
G en etic sp ecificatio n o f n eu ral circu itry fo r innate b eh av io rs."
Trends Neurosa 29(8): 444-51.
M anşon, J. 11. (2008). "P ren atal e x p o su re to sex steroid h o rm o n es and
b eh av ioral/ co g n itiv e o u tc o m e s." Metabolism 57, su p p l. 2: S 16-S21.
M artini, M ., G . Di Sante, vd. (2008). "A n d ro g e n recep tors are required
for full m ascu lin izatio n o f n itric o x id e sy n th ase system in rat lim b ic-
h y p oth alam ic re g io n ." Horrn Belrnv 54(4): 557-64.
M asten, C . L., N. I. E isen b erg er, vd. (2009). "N e u ral correlates o f social
exclu sio n d uring ad olescen ce: U n d erstan d in g the d istress o f p eer
rejectio n ." Soc Cogn Affect Neurosa 4(2): 143-57.
M ather, M ., ve I,. L. C arsten sen (2005). "A g in g and m otivated cog n iti­
on: T h e p ositivity effect in attention and m e m o ry ." Trends Cogn Sci
9(10): 496-502.

290
Kaynakça

M ntsuda, K., I f. Sak am oto , vd. (2008). "A n d rog en actio n in the brain
and sp in al cord for the regulation o f m ale sexu al b eh av io rs.'' Curr
Opiu Pharmacol 8(6): 747-51.
M atthiesen, A. S ., A. B. R an sjo-A rv id son , vd. (2001). "P ostp artu m
m aternal o xy to cin release by n ew born s: E ffects o f infant hand m as­
sage and s u ck in g ." Birth 28(1): 13-19.
M azur, A ., ve A . Booth (1998). "T esto ste ro n e and d o m in an ce in m en ."
Bt’luw Brain Sci 21(3): 353-63; d iscu ssion 363-97.
M cC all, K. M ., A. 11. R ellini, vd. (2007). "S e x d ifferen ces in m em ory for
sexu ally relevan t in fo rm atio n ." Arch Bex Behav 36(4): 508-17.
M cC arthy, M. M . (2008). "S e x d ifferen ces in the b ra in ." İçind e: J. B.
Becker, K. B erkley, N. G eary, E. lla m p so n , J. P. H erm an , and E.
A. Y ou n g, ed l., Sex Differences in the Brain: From Genes to Behuvior.
O xford , UK: O xford U niversity Press.
M cC arth y , M. M ., G . J. D e Vries, and N. G . Forger, (2009a). "Sex u al d if­
ferentiation o f the brain: M ode, m echanism s, and m e a n in g ." İçinde:
R. 11. R u bin and D. W. Pfaff, edl.. Hormones, Brain, and Behavior.
A m sterd am : E lsevier.
M cC arthy, M. M ., C. L. W right, vd. (2009b). "N e w tricks by an old
dogm a: M ech an ism s o f the o rg an izatio n al/ activ alio n al hy p othesis
o f steroid -m ed iated sexu al d ifferen tiation o f brain and b eh av ior."
Harm Behav 55(5): 655-65.
M cC lu re, E. B. (2000). "A m eta-an aiy tic review o f sex d ifferen ces in faci­
al exp ressio n p ro cessin g and their d ev elop m ent in infants, child ren,
and ad o le sce n ts." Psychol Bull 126(3): 424-53.
M cC lu re, E. B., C . S. M onk, vd. (2004). "A d ev elo p m en tal exam in ati­
on o f g e n d e r d ifferen ces in brain en g agem en t d u rin g e v alu atio n of
th reat." Biol Psychiatry 55(11): 1047-55.
M cC orm ick, C. M ., ve S. F. W itelson (1994). "F u n ctio n a l cereb ral asy ­
m m etry and sexu al o rien tatio n in m en and w o m en ." Behav Neurosci
108(3): 525-31.
M cC rae, R. R., ve P. T. C osta Jr. (1996). Toward a New Generation o f Per­
sonality Theories: Theoretical Contexts fo r the Five-Factor Model. New
York: G u ilford Press.

291
Erkek Baptı

M cE iw ain, N . I.., A. G. I lalb erstad t, vd. (2007). "M o th e r- and father-re­


ported reactions to ch ild ren 's neg ativ e em otions: R elations to young
ch ild ren 's em otional u n d erstan d in g and friend sh ip q u a lity ." Child
Dev 78(5): 1407-25.
M cEw en, II. S. (2009). "In tro d u ctio n : T h e end o f sex as w e o n ce knew
it." Physiol Behttv 97(2): 14.5-45.
M cG lone, F., A. 13. V allbo, vd. (2007). "D iscrim in ativ e touch and e m o ­
tional to u ch ." Can I Exp Psychol 61(3): 173-83.
M cIntyre, M., S . W. G an gestad , vd. (2006). "R o m a n tic in volvem ent
often reduces m en 's testo steron e levels— but not alw ays: T h e m od e­
rating role o f extrap air sexu al in terest." journal o f Personality and
Social Psychology 91(4): 6 4 2 -5 ].
McKenna, K. E. (2000). "The neural control of female sexual function."
NeuroRehahilitation 15(2): 133-43.
M eaney, M. J., ve M. S zy f (2005). "E n v iro n m en tal pro g ram m in g o f
stress responses throu gh D N A m eth ylation: Life at the interface b et­
w een a d yn am ic en v iron m en t and a fixed g e n o m e ." Dialogues Clin
Neurosci 7(2): 103-23.
M ohl, M. K., S. V azire, vd. (2007). "A re w om en really m o re talkative
than m en ?" Science 317(5834): 82.
M ehta, P. H., A. C. Jo n e s, vd. (2008). "T h e social e n d o crin o lo g y o f
d o m in a n ce : B asal te sto ste ro n e p red icts C o rtiso l ch a n g e s and
b e h av ior fo llo w in g v icto ry and d e fe a t." J Pers Soc Psychol 94(6):
1078-93.
M ehta, P. H„ E. V. W u eh rm an n, vd. (2009). "W h en are low testostero­
ne levels ad van tageou s? T h e m od erating role o f ind iv id u al versus
intergrou p com p etitio n ." Horm Beltin’ 56(1): 158-62.
M erzenich , M. M ., J. M. K aas, vd. (1983). "T o p o g rap h ic reorg anization
o f som ato sen so ry cortical areas 3b and 1 in adult m on keys follow ing
restricted d eafferen tatio n ." Neuroscience 8(1): 33-55.
M eston, C. M., R. J. 1x'vin, vd. (2004). "W o m e n 's o rg a sm ." Annu Rev Sex
Res 15:173-257.
Meyer-Lindenberg, A. (2008). "Impact of prosocial neuropeptides on
human brain function." Prog Brain Res 170: 463-70.

292
Kaynak<;a

M iller, D. L , ve I.. K arak ow sk y (2005). "G e n d e r in flu en ces as an im pe­


d im ent to k n o w led ge sh arin g : W hen m en and w om en fail to seek
peer fe e d b ack ." | Psychol 139(2): 101-18.
M ilsted, A ., L. S e ro v a , vd. (2004). "R e g u la tio n o f tyrosine h yd roxylase
gene tran scrip tio n by S ry ." Neurosci belt 309(3): 203-7.
Miner, E. J„ T . K. Shackelford, vd. (2009). "Mate value of romantic part­
ners predicLs men's partner-directed verbal insults." Personality and
Individual Differences 46(2): 135-39.
M iner, E. J., V. G . S tarratl, vd. (2009). " I t 's not all about hen M en's m ate
valu e and m ate rete n tio n ." Personality and Individual Differences
47(3): 2 1 4 -IS.
M inton, C ., |. K agan , vd. (1971). "M ate rn al control and o b ed ien ce in
the tw o -y e ar-o ld ." Child Development: 1873-94. M iyagaw a, Y., A.
T su jim u ra, vd. (2007). "D ifferen tial brain p rocessin g o f aud iovisual
sexu al stim u li in m en: C om p arativ e positron em issio n tom ography
study o f the initiation and m ain ten an ce o f penile erection d uring
sexu al a ro u sa l." Neuroimage 36(3): 830-42.
M o, Q „ S. F. Lu, vd. (2004). "D l IEA and D1 IEA su lfate d ifferentially
regulate neu ral and rogen recep tor and its tran scrip tio n al activ ity ."
Brain Res M ol Brain Res 126(2): 165-72.
M offat, S. D., ve S. M. Kesnick (2007). "L o n g -te rm m easu res o f free tes­
tosteron e pred ict regional cerebral blood flowr patterns in eld erly
m en ." Neurobwl Aging 28(6): 914-20.
M ohr, C , A . C . R ow e, vd. (2010). "T h e in flu en ce o f sex and em p ath y on
p u tting o n eself in the sh o es o f o th e rs." Br / Psychol, published online
July 15, 2009.
M oisio, R. J. (2007). "M en in n o -m an 's land: 1’ro v ing m anhood thro­
ugh co m p en sato ry co n su m p tio n ." W orking paper presented at the
A c ’KC in M em p h is, TN .
M ond illon, I.,., P. M . N ied enthal, vd. (2007). "Im ita tio n o f in -grou p ver­
sus o u t-g ro u p m em bers’ facial exp ressio n s o f anger: A test w ith a
tim e percep tion ta sk ." S o c Neurosci 2(3-4): 223-37.
M ong, J. A., v e D. W. P faff (2003). "1 lorm onal and g en etic influences
u n d erly in g arousal as it d rives sex and ag g ressio n in anim al and

293
Erkek Beyni

h u m an b ra in s." Neurobiol Aging 24, su p p l. 1: S 83-S88; d iscu ssio n


S 91-S92.
M oons, W . G ., v e D. M . M ack ie (2(X)7). "T h in k in g straig h t w h ile seeing
red: T h e in flu en ce o f an g er o n inform ation p ro ce ssin g ." Personality
and Social Psychology Bulletin 33(5): 706-21).
M oore, D. S., v e S . P. Jo hnson (2008). "M en tal rotation in hu m an infants:
A sex d iffe re n ce ." Psychol Sci 19(11): 1063-66.
M origu chi, Y., T . O h n ish i, vd. (2009). "T h e hu m an m irror neuron sy s ­
tem in a population with d eficient self-aw aren ess: An fM RI stud y in
ale x ith y m ia." Hum Brain M ayy 30(7): 2063-76.
M orse, C . A., A. Iluist, vd. (2000). "F irst-tim e p aren th ood: Influ ences on
pre- and postnatal ad ju stm en t in fathers and m o th ers." / Psychosom
Ob-stel Gynaecol 21(2): 109-20.
M otta, S. C , M . G oto, vd. (2009). "D issectin g the b rain 's fear system
reveals the h y p oth alam u s is critical for resp ond in g in su b ord in ate
co n sp e-cific in tru d e rs." Proc Natl Acad Sri USA W bü 2 ): 4870-75.
M oulier, V., FI. M ourns, vd. (2006). "N eu ro an ato m ical correlates o f
p enile erection evoked by p h o to g rap h ic stim uli in hu m an m a le s."
Neuroimage 33(2): 689-99.
M ourns, 1 1., S. Sto leru , vd. (2008). "A ctiv atio n o f m irror-n eu ron system
by ero tic vid eo clips p red icts d eg ree o f induced erectio n : A n fMKI
stu d y ." Neuroimage 42(3): 1142-50.
M u ehlenh ard , C. L , ve S. K. Sh ip p ee (2009). "M e n 's and W o m e n 's
R eports o f P reten d ing O rg a sm ." I Sex Res 5:1-16.
M ueller, S. C, D. M andell, vd. (2009). "Early hyperandrogenism affects
the developm ent o f hippocam pal function: Prelim inary evidence from
a functional m agnetic resonance im aging study o f boys with familial
m ale precocious puberty." J Child Adolesc Psychoyharmarol 19(1): 41-50.
M uir, C. <J, K. T reasu ry w ala, vd. (2008). "E n z y m e im m u n o assay o f tes­
tosteron e, 17beta-estrad ioi, and pro g estero n e in p ersp iration and
urin e o f pread o lescen ts and you ng ad ults: E xcep tional levels in
m e n 's axillary p ersp iratio n ." Horm Metah Res 40(11): 819-26.
M u jica-P arod i, L. R ., H. H . S tre y , vd. (2009). "C h e m o se n so ry cu es to
con sp ocific em o tio n al stre ss activ ate am y gd ala in h u m an s." PLoS
One 4(7): e64 !5.

294
Kaynakça

M u lh a ll,). I’ ., R. K in g, vd. (2008a). "E v a lu a tin g the sexu al exp erien ce in


m en : V alid ation o f the Sexual E xp erien ce Q u e stio n n a ire ." lournal o f
Sexual Meth'cine 5(2): 365-76.
M ulhall, )., R. K ing, vd. (2008b). "Im p o rtan ce o f and satisfaction w ith
s e x am o n g m en and w om en w orld w id e: R esu lts o f the G loba I Better
Sex S u rv e y ." lournal o f Sexual M edicine 5(4): 788-95.
M u ller, M . N ., F. W. M arlow e, vd. (2009). 'T e s to s te ro n e and pater­
nal care in East A frican foragers and p asto ralists." Proc Biol Sci
276(1655): 347-54.
M uller, M . N., ve R. W. W rangham (2004a). "D o m in an ce , agg ressi­
on and testo steron e in w ild ch im p an zees: A test o f the 'ch allen g e
h y p o th esis.' " Animal Behaviour 67(\ ): 113-23.
M uller, M . N., ve R. VV. W rangham (2004b). "D o m in an ce, C ortisol and
stre ss in w ild ch im p an zees (Pan troglod ytes sch w ein fu rth ii)." Beha­
vioral Ecology and Sociobiology 55(4): 332-40.
M um m e, D. L., A. F em ald , vd. (1996). "In fa n ts' resp o n ses to facial and
vocal em o tio n al sig n als in a social referen cin g p ara d ig m ." Child Dev
67(6): 3219-37.
M un roe, R. L , ve R. H. M unroe, edl. (1987). T h e C o u v ad e and M ale
P regnan cy S ym p to m s. Berw yn, PA : S w e ts N orth A m erica.
M u n zert, J., B. Eorey, vd. (2009). "C o g n itiv e m otor processes: T h e role
o f m o to r im agery in the stu d y o f m oto r re p rese n tatio n s." Brain Res
Rev 60(2): 306-26.
M u rray, E. K., A. H ien, vd. (2009). "E p ig en e tic con trol o f sexu al d iffe­
rentiation o f the bed nu cleus o f the stria term in alis." Endocrinology
150(9): 4241-47.
M urstein, B. 1., ve A. T u erk h eim er (1998). "G e n d e r d ifferen ces in love,
sex, and m otiv atio n for s e x ." Psychol Rep 82(2): 435-50.
M yk letu n, A., A. A. D ahl, vd. (2006). "A sse ssm e n t o f m ale sexu al functi­
on by the B rief Sexual Function In v en to ry ." BfU lnl 97(2): 316-23.
Nakamura, Y„ II. X. Gang, vd. (2009). "Adrenal changes associated
with adrenarche." Rev Endocr M etah Disord 10(1): 19-26.
N anova, P., L. L yam ova, vd. (2008). "G e n d e r-sp e cific d ev elop m ent o f
au d ito ry in fo rm atio n processing in child ren: A n E R P stu d y ." Clin
Neuro-physiol 119(9): 1992-2003.

295
Erkek Beyni

M arring, F., S. M . S tro n s k i H u w ile r, vd. (2003). "P r e v a le n c e and


d im e n sio n s o f s ex u a l o rie n ta tio n in S w iss a d o le s ce n ts : A c ro ss-
se c tio n a l su rv e y o f 16- to 2 0 -y e a r-o ld s tu d e n ts ." Acta Paediatr
9 2 (2 ): 233-39.
National Council on Education (2009). "The condition o f education," http://
nces.ed.gov/prograins/coe/.
N ealey-M oore, J. 13., T. W. Sm ith, vd. (2007). "C ard io v a scu lar reactivity
d u rin g p ositiv e and neg ativ e m arital in teractio n s." journal o f Beha­
vioral Medicine 30(6): 505-19.
N elson, E. E„ E. L eibenluft, vd. (2005). "T h e social re-o rien tation o f ad o ­
lescence: A neu ro scien ce p ersp ectiv e on the process and its relation
to p sy ch o p ath o lo g y ." Psychological M edicine 35(2): 163-74.
N elson, R. J., ve S. C h iav eg atto (2001). "M o le cu la r basis o f ag g re ssio n ."
Trends Neurosci 24(12): 713-19.
N eufang, S ., K. S p ech t, vd. (2009). "S e x d ifferences and the im p act o f
steroid horm ones on the d ev elo p in g hum an b ra in ." Cereh Cortex
19(2): 464-73.
N euhaus, A. 11., C. O pgen -K hein , vd. (2009). "Sp atiotem p o ral m ap p in g
o f sex d ifferen ces d u rin g atten tion al p ro cessin g ." Hum B raiifM app
30(9): 2997-3008.
N eu m an n, 1. D. (2008a). "B ra in o xy to cin : A key reg u lator o f em otional
and social beh av iou rs in both fem ales and m a le s." J Neuroendocrinal
20(6): 858-65.
N eum an n, I. D., ve R. L an d graf (2008b). "A d v a n ces in v aso p ressin and
o xy to cin — from g en es to b eh av iou r to d isease: P re face ." Prog Brain
Res 170: xi-xiii.
N ew com be, N. S., ve J. 1 lu tten lo ch er, edl. (2006). Development o f Spatial
Cognition. H oboken, NJ: John W iley.
N ew com be, N. S ., L. M alh aso n , vd., edl. (2002). Maximization o f Spatial
Competence: More Important Than Finding the Cause o f Sex Differences.
W estp ort, C T: A blex P ublishing.
N ew m an, M . L , C. J. G ro o m , vd. (2008). "G e n d e r d ifferen ces in lan ­
g u ag e use: An an aly sis o f 14,000 text sam p le s." Discourse Processes
45(3): 211-36.

296
Kaynak^a

N ew m an , M. L., J. W. P en n ebaker, vd. (2003). "L y in g w ord s: Predicting


d ecep tion from lin g u istic sty le s ." Pers Soc Psychol Bull 29(5): 665-75.
N ew m an , M. L., J. G . Sellers, vd. (2005). "T esto ste ro n e, cognition , and
social s ta tu s ." Harm Behav 47(2): 205-11.
N ied enthal, P. M. (2007). "E m b o d y in g e m o tio n ." Science 316(5827):
1002-5.
N ied erle, M . (2005). "W h y d o w om en shy aw ay from com p etitio n? Do
m en co m p e te too m u ch ?" NBER, working paper, Ju ly 2005.
N iel, I.., A. 11. S h ah , vd. (2009). "S e x u a l d ifferen tiation o f the spinal
n u cleu s o f the b u lb o cav ern o su s is not m ed iated so lely by and rogen
recep tors in m u scle fib ers." Endocrinology/ 150(7): 3207-13.
N ielsen, !..., B. K n u tso n , vd. (2008). "A ffect d yn am ics, affectiv e forecas­
ting, and a g in g ." Emotion 8(3): 318-30.
N ik olo v a, G ., ve E. V ilain (2006). "M ech a n ism s o f d isease: T ranscrip tion
factors in sex d eterm in atio n — relevan ce to hu m an d isord ers o f sex
d ev e lo p m e n t." Not Clin Pmct Endocrinol M e tub 2(4): 231-38.
N um m en m aa, I.,., J. 1 lirvonen , vd. (2008). " Is em o tio n al con tagio n sp e ­
cial? A n fM KI stud y on neural sy stem s for affectiv e and cog nitiv e
e m p a th y ." Neuroimage 43(3): 571-80.
N u nez, J. L., 11. A. Ju rg en s, vd. (2000). "A n d ro g e n s red u ce cell d eath in
the d ev elo p in g rat visual c o rtex ." Bruin Res Dev Brain Res 125(1-2):
83-88.
N u ttall, K. 1.., M. B. C asey, vd., ed l. (2005). Spatial Ability as a M ediator
o f (lender Differences on Mathematics Tests: A Biological-Environmental
Framework. N ew York: C am b rid g e U niversity Press.
O 'C o n n o r, D. B., J. A rcher, vd. (2004). "E ffe c ts o f testo stero n e on m ood,
ag g ressio n , and sexu al b eh av ior in you ng m en: A d ou ble-blind ,
p laceb o -con tro lled , cro ss-o v er s tu d y ." I Clin Endocrinol Metab 89(6):
2837-45.
O 'H a ir, D „ ve M. J. C od y (1987). "G e n d e r and vocal stress d ifferences
d u rin g tru thfu l and d ecep tive inform ation seq u e n ces." Human Rela­
tions 40(1): 1-13.
O 'N e ill, C . T , I... J. T rain o r, vd. (2001). "In fa n ts' resp o n siv en ess to fat­
hers' sin g in g ." Music Perception 18(4): 409-25.

297
Erkek Beyni

O ch sn er, K . N ., R. D. R ay, vd. (2004). "Г о г better or fo r w orse: N eural


system s su p p o rtin g the cog n itiv e d ow n - and up-regulntion o f n eg a­
tive em o tio n ." Neuroimage 23(2): 483-99.
O lso n , С. K., I„ A. K utn er, vd. (2Ш 7). "F a c to rs correlated w ith violent
video g am e use by ad o lescen t boys and g irls." loıırmıl o f Adolescent
Health 41(1): 77-83.
O lsson, S. ГЗ., J. B arnard , vd. (2006). "O lfactio n and id en tificatio n o f
unrelated ind iv id u als: E xam ination o f the m y steries o f hu m an o d o r
reco g n itio n ." J Chem Erol 32(8): 1635-45.
O lw eus, D., A. M attsson, vd. (1988). "C ircu latin g testo stero n e levels
and agg ressio n in ad olescen t m ales: A causal a n a ly sis." Psychosom
Med 50(3): 261-72.
O lw eu s, D., A. M attsson, vd. (1980). "T esto stero n e, agg ressio n , phy si­
cal, and p erso n ality d im en sio n s in norm al ad o lescen t m ales."
Psyrhosom Med 42(2): 253-69.
O phir, A. G .,J . O . W olff, vd. (2008). "V ariatio n in neural V laR pred icts
sexual fidelity and sp ace use am o n g m ale prairie voles in sem i-n a­
tural s ettin g s." Proc Natl Acad Sri USA 105(4): 1249-54.
O rtigu e, S., ve F. B ian ch i-D em ich cli (2008). "T h e ch ro n oarch ifectu re
o f hum an sexual d esire: A h igh -d en sity electrical m ap pin g stu d y ."
Neuroim-age 43(2): 337-45.
O rzh ek h ov sk aia, N. S. (2005). "[S e x d im orphism o f neu ron-glia co rre ­
lations in the frontal areas o f the hu m an brain|." Morfologiia 127(1):
7-9.

Paick, J. S., J. H. Y ang, vd. (2006). "T h e role o f prolactin levels in the
sexual activ ity o f m arried m en w ith erectile d y sfu n ctio n ." B ill hit
98(6): 1269-73.
Pak, T. R. (2(XI8). "S e x d ifferen ces in h orm o n e recep tors and b eh av ior."
[çinde: |. B. B ecker, K . B erkley, N. G eary, E. 1 tam p son , J. P. H erm an,
and E. A. Y o u n g , e d i., Sex Differences in the Bruin: From Genes to Beha-
vior. Oxford , UK: O xford U niversity Press.
Pak, T. R., W. C. C h u n g , vd. (2009). "A rg in in e vasopressin reg u lation in
pre- and postp u bertal m ale rats by the and rogen m e tab o lite 3beta-
d io l." Am j Physiol Endorrinol Me tab 2 % (6 ): E 1409-13.

298
Kaynak<;n

P an cso far, N ., L. V ern on-Feag ans, vd. (2008). "F a m ily relation ships
d uring infancy and later m oth er and fath er vocab u lary use with
yo u n g c h ild re n ." Early Child Res Q 23(4): 493-503.
P an k sep p , J. (2009). "P rim ary process affects and b rain o x y to cin ." Biol
P sy chiatry 65(9): 725-27.
P ared es, K. G. (2009). "E v a lu a tin g the neu ro bio logy o f sexu al rew ard ."
ILAR 1 50(1): 15-27.
P ark er Jr., C. R. (1999). "D eh y d ro ep ian d ro stero n e and d eh yd ro ep ian -
d ro s-lero n e su lfate production in the hu m an ad renal d u rin g d ev e ­
lop m ent and a g in g ." Steroids 64(9): 640-47.
P arker, J„ ve M . B urklcy (2009). " W h o 's ch asin g w hom ? T h e im pact o f
g en d er and relatio n sh ip statu s on m ate p o ach in g ." lournal o f Experi­
mental Social Psychology 45(4): 1016-19.
P arso n s, T. D ., P. L arson, vd. (2004). "S e x d ifferen ces in m en tal ro tati­
on and sp atial rotation in a virtual e n v iro n m e n t." Neuropsychologia
42(4): 555-62.
P asley, K., T. G. Futris, vd. (2002). "E ffe c ts o f co m m itm en t and p sych o ­
logical cen trality on fath erin g ." journal o f M arriage and Family 64(1):
130-38.
P asterski, V., ed. (2008). Disorders o f sex dew lopm ent and atypical sex diffe­
rentiation. H oboken, NJ: John W iley.
P asterski, V. L„ M. E. G effn er, vd. (2005). "P ren atal h o rm o n es and post­
natal socialization by parents as d eterm in an ts o f m ale-typ ical toy
play in g irls with con genital ad renal h y p e rp la sia ." Child Dev 76(1):
264-78.
P asterski, V., P. I lin d m arsh , vd. (2007). "In creased agg ression and acti­
vity level in 3- to 11-year-old girls w ith con gen ital ad ren al hy p erp ­
lasia (G A M )." H ormones and Belm nor 52(3): 368-74.
P aus, X, I. N aw az-K han, vd. (2010). "Sex u al d im orp h ism in the ad o les­
cent brain: R ole o f testo stero n e and and rogen recep to r in global and
local v olu m es o f grey and w hite m a tte r." Horm Behav, published
onlin e A u g u st 22, 2009.
Paus, X, A. Zijdenbos, vd. (1999). "Structural maturation of neural pathways
in children and adolescents: In vivo study." Science 283(54W ): 1908-11.

299
Erkek Beyni

P aw lo w ski, B., L. G . B o oth ro yd , vd. (2008). " Is fem ale attractiv en ess
related to final rep rod u ctiv e su c ce ss? " Coll Ailtropol 32(2): 457-60.
P ayne, K., L X haler, vd. (2007). "S e n sa tio n and sexual arou sal in cir­
cum cised and un circu m cised m en ." I Sex Med 4(3): 667-74.
P echeux, M .-G ., ve P. I.abrell, edl. (1994). Parenl-lufanl Interactions inui
Early Cognitive Development. H illsd ale, NJ: L aw rence E rlbaum A sso­
ciates.

Pel tola, M. J., J. M. L ep panen, vd. (2009). "E m e rg e n ce o f enhan ced


atten tion to fearful faces betw een 5 and 7 m on ths o f a g e ." Sor Cogn
Affect Neurosci 4(2): 134-42.
Pcnaloza, (_!., B. E stevez, vd. (2009). "S e x o f the cell d ictates its response:
D ifferential g e n e exp ressio n and sen sitivity to cell death ind ucin g
stress in m ale and fem ale c e lls." FASEB /23:1869-79.
P en nebaker, J. W , C. 1. G roo m , vd. (2004). 'T esto stero n e as a social inhi­
bitor: Xw o ease stu d ies o f the e ffe ct o f testo stero n e treatm en t on
lan g u ag e." I Alnwrm Psychol 113(1): 172-75.
P ep er, J. S., K. M , B rou w er, vd. (2009a). "D o e s h av in g a tw in b ro th er
m ake fo r a big g er b ra in ?" E a r / Endocrinol lb 0(5): 7 3 9 4 6 .
Peper, ). S ., R. N4. B rou w er, vd. (2009b ). "S e x steroid s and brain stru c­
ture in pu bertal boys and g irls ." Psyehoneuroendocrjnology 34(3):
33242.
Perrin, ). S ., G . L eon ard , vd. (2009). "S e x d ifferen ces in the g ro w th o f
w hite m atter d u rin g a d o le sce n ce ." Neurainnige 45(4): 1055-66.
P eters, M ., W. Leh m an n, vd. (2006). "M en tal ro tatio n test perfo rm an ce
in fou r cro ss-cu ltu ral sa m p le s (n = 3367): O v erall sex d ifferen ces
and the role o f acad e m ic p ro g ram in p erfo rm an ce." t orte.x 42(7):
1005-14.
Pfaff, D., ed. (2002). Hormones, Brain and Behavior. 5 vols.
Pfatf, D., E. C h o leris, vd. (2005). "G e n e s fo r sex h o rm on e recep tors
con tro llin g m o u se a g g re ssio n ." Novartis Found Symp 268: 78-89; d is­
cu ssion 89-99.
Pfeifer, J. 11., C. L. M asten , vd. (2009). "N eu ral correlates o f d irect and
reflected self-ap p raisals in ad o lescen ts and ad u lts: W hen so cial p ers­
p ectiv e-taking in fo rm s s elf-p e rce p tio n ." Child Dev 80(4): 1016-38.

300
Kaynakça

rh e lp s , E. A. (2004). "1 lum an em otion and m em o ry: Interactions o f the


am y gd ala and hip p ocam p al co m p le x ." CurrOpin Neurobio! 14(2):
198-202.
Piefke. M., ve (I. R. Fink (2005). "R e co lle ctio n s o f o n e 's ow n past: T h e
e ffe cts o f ag in g and g e n d e r on the neural m ech an ism s o f ep iso d ic
au tob io grap h ical m em o ry ." AnatEmbryol (B erlin ) 210(5-6): 497-512.
rie fk c , M „ P. H. W eiss, vd. (2005). "G e n d e r d ifferen ces in the functional
n eu roanato m y o f em otional ep iso d ic auto biograp h ical m em o ry ."
Hum Bruin M app 24(4): 313-24.
Tike, C . )., |. C. C arroll, vd. (2009). "P ro te ctiv e actio n s o f sex steroid hor­
m o n es in A lzh eim er's d ise a se ." Front Neuroendocrinal 30(2): 239-58.
Pike, C . J., T . V. N gu yen, vd. (2008), "A n d ro g e n cell sig n alin g pathw ays
involved in n eu ro p ro tectiv e a ctio n s." Harm Behav 53(5): 693-705.
P illsw orth , E. G „ M . G. H aselton, vd. (2004). "O v u la to ry sh ifts in fem ale
sexual d e sire ." J Sex Res 41(1): 55-65.
P inkerton, S. D., L. M. B ogart, vd. (2002). "F a c to rs assi>ciated with
m astu rbation in colleg iate sa m p le ." Journal o f Psycholoff/ & Human
Sexuality 14(2-3): 103-21.
P ipitone, R. N., ve G . G . G allu p , Jr. (2008). "W o m e n 's v oice attractiv e-
- ness varies acro ss the m enstru al c y c le ." Evolution and Human Beha­
vior 29(4): 268-74.
P ittm an, Q . J., ve S. J. S p en cer (2005). "N e u ro h y p o p h y sial peptides:
G atek eep ers in the a m y g d ala." Trends Endocrinol Metab 16(8): 343-
44.
Plante, E., V. J. S ch m ith orst, vd. (2006). "S e x d ifferen ces in the activ a­
tion o f lan g u ag e cortex d u rin g ch ild h o o d ." Neuropsycholo^ia 44(7):
1210- 21 .
Ponsoti, |., P. K ropp, vd. (2009). "B ra in p otentials related to the hum an
penile e re c tio n ." IntJlm potRes 21(5): 292-300.
Postm a, A ., J. W inkei, vd. (1999). "S e x d ifferen ces and m en stru al cycle
effects in hu m an sp atial m em o ry ." Psychoneuroendocrinology 24(2):
175-92.
P otegal, M ., ve J. A rch er (2004). "S e x d ifferen ces in child hood an g er and
ag g re ssio n ." Child Adolesc Psychiatr Clin N Am 13(3): vi-vii, 513-28.

301
Erkek Beyni

Pow ell, F. D., L. D. Fields, vd. (2007). "M an h o o d , sch o larsh ip , p erseve­
rance, uplift, and elem en tary stu d en ts: An exam p le o f school and
com m u n ity collab o ratio n ." Urban Education 42(4): 296-312.
P rehn-K ristonsen, A., C. W iesn er, vd. (2009). "In d u ctio n o f em p ath y by
the sm ell o f a n x ie ty ." PloS One 4(6): e5987.
P roverbio, A. M ., U. A d o rn i, vd. (2009). "S e x d ifferen ces in the brain
response to affectiv e scen es w ith o r w ithout h u m an s." Neuropsycho-
togia 47(12): 2374-88.
Proverbio, A. M ., V. b rign o n e, vd. (2006a). "G e n d e r d ifferen ces in
h em isp h eric asy m m etry for face p ro cessin g ." BMC Ne.urosci 7: 44.
Proverbio, A. M ., V. b rig n o n e, vd. (2006b ). "G e n d e r and p aren tal statu s
affect the visual cortical resp o n se to infant facial e x p re ssio n ." Neu-
ivpsyrholojiia 44(14): 2987-99.
Proverbio, A. M., A. Z an i, vd. (2008). "N eu ral m arkers o f a greater
fem ale resp o n siv en ess to social stim u li." BMC Ne.urosci 9: 56.
Pruessner, |. C, F. C h am p ag n e, vd. (2004). "D o p a m in e release in res­
ponse to a psycholog ical stre ss in hu m an s and its relation ship to
early life m atern al care: A po sitro n em ission to m o g rap h y stu d y
using [AWC| R a clo p rid e ." fournal o f Neuroscience 24( 11): 2825-31.
Puts, D. A ., C . L. Jo rd an , vd. (2006a). "D e fen d in g the brain from e stro ­
g e n ." Nal Neurosci 9(2): 155-56.
Puts, D. A ., C . L. Jo rd an , vd. (2006b). " O brother, w here art thou ? T h e
fratern al b irth -o rd er e ffe ct o n m ale sexu al o rie n ta tio n ." Proc Null
A cnl Set USA 103(28): 10531-32.
P u ls, D. A ., M . A. M cD an iel, v d. (2008). "S p atial ability and prenatal
an d ro g en s: M eta-an aly ses o f con genital ad renal hy p erp lasia and
d ig it ratio (2D :4D ) s tu d ie s ." Arch Sex Beluw 37(1): 100-111.
Q ian, S. Z., Y. C h en g Xu, vd. (2000). "H o rm o n al d eficien cy in eld erly
m a les." hit lAndrol 23, su p p l. 2:1-3.
Q u aiser-i’o h l, C, and W . L eh m an n (2002). "G irls' sp atial abilities: C h ar­
ting the con trib u tio n s o f ex p e rie n ce s and attitu d es in d ifferen t aca­
d em ic g ro u p s ." Br I Eriuc Psychol 72(2): 245-60.
Q u igley, C . A. (2002). "E d ito rial: T h e postnatal go n ad otrop in and sex
steroid surge— in sig h ts from the and rogen in sen sitiv ity sy n d ro m e ."
J Clin Endocrinol Metab 87(1): 24-28.

302
Kaynakça

Q u inn , I’. C , and I,. S. l.ib en (2008). "A sex d ifferen ce in m ental rotation
in you ng in fan ts." Psi/chol Sci 1 9 (1 1): 1067-70.
R aggenbass, M. (2008). "O v erv iew o f cellu lar e lectro p h y sio lo g ical acti­
o n s o f v aso p ressin ." Eur / Pharmacol 583(2-3): 243-54.
R ahm an, Q ., D. A nd ersso n , vd. (2005). "A sp e cific sexu al o rien tatio n -
related d ifferen ce in navigation stra te g y ." Behav Nt’itrosct 119(1):
311-16.
R ah m an, Q ., A. C ockb u rn , vd. (2008). "A co m p arativ e analysis o f fu n c­
tional cerebral asym m etry in lesbian w om en , h etero sexu al w om en,
and h eterosexu al m e n ." Arch Sex Behnv 37(4): 566-71.
R ain ey , W . E., v e Y. N akam u ra (2008). "R e g u la tio n o f th e ad renal
a n d ro g en b io sy n th e sis ." / Steroid Biochem M ol Biol 108(3-5): 281-
86 .
Rajend er, S ., G . P and u , vd. (2008). "R ed u ced G A G rep eats length in
and rogen re ce p to r gen e is associated w ith violent crim inal beh av i­
o r." hit I Legal Med 122(5): 367-72.
R ajp ert-D e M eyts, E., N. Jo rg en sen , vd. (1999). "E x p re ssio n o f anti-
M u llerian h o rm on e d uring norm al and p athological gon ad al d ev e­
lopm ent: A ssociation w ith d ifferen tiation o f Sertoli and granulosa
c e lls." / Clin Endocrinol Metnh 84(10): 3836-44.
Reber, S. O ., ve I. D. N eum ann (2008). "D e fen siv e beh av ioral strategies
and en h an ced state an xiety d u rin g ch ro n ic su b o rd in ate colony h o u ­
sin g are accom p anied by reduced h y p o th alam ic v asop ressin , but
not o xy to cin , ex p re ssio n ." Ann N Y Acad Sci 1148:184—95.
R eburn, C . J., ve K. E. W yn n e-E d w ard s (1999). "H o rm o n a l chang es in
m ales o f a natu rally biparental and a un ip arental m a m m a l." Harm
Behnv 35(2): 163-76.
R ed eker, G . (2008). "G en d ered d isco u rse p ractices in instan t m essa­
g in g ." T alk giv en at U niversity o f G ro n in g en , N ov. 15, 2008.
R ed oute, )., S. S to leru , vd. (2005). "B ra in p rocessin g o f visual sexual
stim uli in treated and untreated h y p o g on ad al p atie n ts." Ps}/cho)ie-
uroendocri-notog}/ 30(5): 461-82.
R ed oute, J., S. S to leru , vd. (2000). "B ra in p rocessing o f visual sexual sti­
muli in hu m an m ales." Hum Brain M app 11(3): 162-77.

303
Erkek Beyni

R ehm an, K. S., ve 13. R. C a rr (2004). "S e x d ifferen ces in ad renal an d ro ­


g e n s." Semin Reprod M ed 22(4): 349-60.
Reinius, B„ P. Saetre, vd. (2008). "A n e v olu tio n arily con served sexual
sig n atu re in the prim ate b rain ." PLoS Genet 4(6): elOOOIOO.
R esnick, S. M. (2008). "S e x d ifferen ces in brain ag in g ." İdinde: J. 13.
B ecker, K. B erkley, N. G eary, E. I lam pson, J. P. H erm an, and E.
A. Y oun g, ed l., Sex Differences in the Brain: From Genes to Behavior.
O xford , UK: O xford U niversity Press.
Revicki, D., K. H ow ard , vd. (2008). "C h aracte rizin g the bu rd en o f p re­
m atu re ejacu lation from a p atien t and p artn er p erspective: A m u lti­
cou n try q u alitativ e a n a ly sis." Health QuaI Life Outcomes 6: 33.
Richters, J., R. V isser, vd. (2006). "S e x u a l practices at last h eterosexu al
en co u n ter and (recurrence o f org asm in a national su rv e y ." / Sex Res
43(3): 237-26.
Rilling, J. K„ J. T. W inslow , vd. (2004). "T h e neu ral correlates o f m ate
com p etition in d om inant m ale rh esus m acaq u es." Biol Psychiatry
56(3): 364-75.
R oberto, K. A ., K. R. A llen, vd. (2001). "G ra n d fa th ers' p ercep tion s and
exp ectatio n s o f relatio n sh ip s with their adult g ra n d ch ild re n ." lour-
nal o f Family Issues 22(4): 407-26.
R oberts, S. C , I.. M. G o slin g, vd. (2005). "B o d y o d or sim ilarity in n o n co ­
habiting tw in s." Chem Senses 30(8): 651-56.
R oberts, S. C, and A. C Little (2008). "G o o d gen es, com p lem entary
gen es and hu m an m ate p referen ces." Geneticu 134(1): 31-43.
R obinson , G . E., R. D. Ternald, v d. (2008). "G e n e s and social b eh av io r."
Science 322(5903): 896-900.
R oenn eberg , T, T. K u eh nle, vd. (2004). "A m arker fo r the end o f a d o le s­
c en ce ." C urrBiol 14(24): R 1038-39.
R oese, N . J., G . L. P en ningto n , vd. (2(X)6). "S e x d ifferen ces in regret: All
for love o r som e for lu st?" Pers Soc Psychol Bull 32(6): 770-80.
Rom eo, R. D., S. L. D iedrich, vd. (2000). "E ffe cts o f gon adal steroid s
d uring pubertal d ev elo p m en t on and rogen and estrog en recep-
tor-alpha im m u n o reactiv ity in the hyp o th alam u s and a m y g d ala." /
Neurobiol 44(3): 361-68.

304
Kaynak^a

R o n ey , J. K„ K. N . H anson, vd. (20(16). "R e a d in g m e n 's faces: W o m en 's


m ate attractiv en ess ju d g m en ts track m en 's testostero n e and interest
in in fan ts." Proc Biol Sci 273(1598): 2169-75.
R oney , J. R ., A. W . I.uknszew ski, vd. (2007). "R a p id en d o crin e respon­
ses o f yo u n g m en to social interactions w ith y o u n g w o m en ." Harm
Behiw 52(3): 326-33.
Roney, J. R., ve Z. L. Sim m ons (2(X)8). "W o m e n 's estradiol predicts prefe­
rence for facial cues o f m en 's testosterone." Horm Beltav 53(1): 14-19.
R o op n arin e, J. L , H. N . Pouts, vd. (2005). "M o th e rs' and fath ers' beha­
viors tow ard their 3- to 4-m on th -old infants in low er, m id d le, and
u p per so cio eco n o m ic A frican A m erican fam ilie s." Developmental
Psychology 41(5): 723-32.
R osario, Li. R., L C h an g, vd. (2009). "D rain levels o f sex steroid h o rm o ­
nes in m en and w om en d u rin g norm al aging and in A lzh eim er's
d ise a se ." Neurohiol Aging, published on lin e M ay 9, 2(X)9.
R osario, E. R., I,. C h ang, vd. (2004). "A g e-related testostero n e d ep le­
tion and the d ev elop m en t o f A lzh eim er d ise a se ." / AM A 292(12):
1431-32.
R osario, E. R., v e C. J. P ik e (2008). "A n d ro g e n reg u lation o f beta-am y lo -
. id p rotein and the risk o f A lzh eim er's d ise ase ." Brain Rea Rev 57(2):
444-53.
R ose, A. B., D. I1. M erke, vd, (2004). "E ffe cts o f h o n n o n e s and sex ch ro­
m osom es on stress-in flu en ced regions o f the d ev elop in g ped iatric
b rain ." Ann N Y Acad Sci 1032: 231-33.
Rose, A. J., ve K. D. Rudolph (2006). "A review o f sex differences in peer
relationship processes: Potential trade-offs for the em otional and beha­
vioral developm ent o f girls and boys." Psychol Bull 132(1): 98-131.
R o sen , R., E. Jan ssen , vd. (2006). "P sy ch o lo g ical and interp ersonal cor­
relates in m en w ith erectile d ysfu n ctio n and their partners: A pilot
stud y o f treatm en t ou tcom e with sild en a fil." / Sex M arital Ther 32(3):
215-34.
R osen, W. D., L B. A d am son, vd. (1992). "A n exp erim en tal inv estigati­
on o f infant social referencing: M o th ers' m essag es and g en d er d iffe­
ren ces." Developmental Psychology 28(6): 1172-78.

305
Erkek Beyni

Rosip, J.C .l I., ve A. Ju d ith (2004). "K n o w led g e o f nonv erb al cues, g e n ­
der, and n on v erb al d eco d in g a c cu ra cy ." Journal o f Nonverbal Behavi­
or, special, Interpersonal Sensitivity, pt. 2. 28(4): 267-86.
R ow e, R., B. M aughan, vd. (2004). "T esto ste ro n e, antisocial behav ior,
and social d o m in an ce in boys: P u bertal d ev elo p m en t and biosocial
in teractio n ." Biol Psychiatn/ 55(5): 546-52.
Rubin, K. H ., ve D. W . Pfaff. (2009). Hormone/Behavior Relations o f C lini­

cal Importance: Endocrine Systems Interacting with Brain and Behavior.


London: C am b rid g e U niversity P ress.
K ubinow , D. R., C . A. R oca, vd. (2005). "T esto stero n e su p p ressio n o f
C R H -stim u lated C ortisol in m e n ." Neuropsychopharmacology 30(10):
1906-12.
R u ytjens, L., J. R. G eo rg iad is, vd. (2(X)7). "F u n ctio n al sex d ifferen ces in
hu m an prim ary aud itory c o rte x ." Eur / N a d Med M ol Im aging 34(12):
2073-81.

R ym arczyk, K ., ve A. G rabo w sk a (2007). "S e x d ifferen ces in brain co n ­


trol o f p ro so d y ." Neuropsychologic 45(5): 921-30.
Saad, P., A . K am isch k e, vd. (2007). "M o re than eight y ears' han ds-on
exp erien ce with th e n ov el lon g-actin g p aren teral testo stero n e unde-
can o -ate." Asian / Androl 9(3): 291-97.
Sad eg h i-N ejad , H ., ve R. W atson (2008). "P rem a tu re ejacu latio n : C u r­
rent m ed ical treatm en t and new d irection s (C M li)." / Sex M ed 5(5):
1037-50; quiz, 1051-52.
S ak alli-U g u rlu , N. (2003). "H o w do rom antic relation ship satisfactio n ,
g en d er stereo ty p es, and g en d er relate to future tim e orien tation in
rom an tic relatio n sh ip s?" / Psyclmi 137(3): 294-303.

Saku m a, Y. (2009). "G o n ad al steroid action and brain sex d ifferen tiation
in the ra t." j Neuroendocrinal 21(4): 410-14.

Sallet, j., ve M. F. Rush w orth (2009). "Sh o u ld 1 stay o r should 1 go:


G en etic bases for u n certain ty -d riv en ex p lo ratio n ." Nat Neurosci
12(8): 963-65.
Salv ad or, A. (2005). "C o p in g w ith com p etitiv e situ atio n s in h u m an s."
Neu-roscience & Biobehavioral Reviews 29:195-205.

306
Kaynakça

Salvador, A ., V. S im o n , !•'. Suay, and L l.loren s (1987). "T esto ste ro ­


ne and C ortiso l resp o n ses to com p etitiv e figh tin g : A p ilot stu d y ."
Aggressive Behavior 13:9-13.
Salvador, A ., F. S u ay , Li. G on zalez-B ono, and M . A . S erran o (2003). "A n ti­
cipatory C o rtisol, testosterone and psychological responses to judo
com petition in you ng m en ." Psychoneuroendocrinology 28:364-75.
Samane/.-l firk in , G . R„ S. E. G ib b s, vd. (2007). "A n ticip atio n o f m on e­
tary gain but not lo ss in healthy o ld e r a d u lts." Nat Neurosci 10(6):
787-91.
Sanche/., D. X , and A . K. K iefer (2007). "B o d y co n cern s in and o u t o f the
bed ro om : Im p lication s fo r sex u al p leasu re and p ro b le m s." Arch Sex
Beluw 36(6): 808-20.
San ch ez-M artin , J. R ., E. Fano, v d. (2000). "R e la tin g testo stero n e levels
and free play social b eh av io r in m ale and fem ale preschool chil­
d re n ." Psychoncuroendocrinology 25(8): 773-83.
Sanchez R o d rigu ez, S. M ., F. P elaez d el H ierro , vd. (2008). "B od y
w eight in crease in exp ectan t m ales and h elpers o f cotto n -to p tam a-
rin (Sagtii-nus oediyus): A sym p tom o f the co u v ad e sy n d ro m e ?" Psi-
cothema 20(4): 825-29.
Sand, M. S., W. Fisher, vd. (2008). "E rectile d y sfu n ctio n and con stru cts
of m ascu lin ity and q u ality o f life in the m u ltin ation al M e n 's A tti­
tudes to Life E vents and Sexuality (M A L E S) study."/ Sex M ed 5(3):
583-94.
Santos, F. S ., J. A. S ch in em an n , vd. (2005). "N ew e v id e n ce th at the M M C
influ ences o d o r percep tion in h u m an s: A stu d y w ith 58 sou th ern
B razilian stu d en ts." Harm Behai’ 47(4): 384-88.
Sapolsky, R. M . (2005). "T h e in flu en ce o f social hierarch y on prim ate
h ealth ." Science 308(5722): 648-52.
Sap olsky, R. M . (1986). "Stress-in d u ced e lev atio n o f testo stero n e co n ­
cen tratio n in high ran king b aboons: R ole o f c a tech o la m in e s." Endoc­
rinology 118(4): 1630-35.
Sapolsky, R. M ., ve M . J. M eaney (1986). "M a tu ra tio n o f the ad ren o co r­
tical stre ss resp on se: N eu roen d o crin e con trol m ech an ism s and the
stress h y p o resp on siv e p e rio d ." Brain Res 396(1): 64-76.

.307
Erkek Beyni

Sap o lsky , К. М ., J. Н. V ogelm an, vd. (1943). "Sen escen t d eclin e in serum
d eh y d ro ep ian d ro slero n e su lfate con cen tration s in a popu lation of
wild b a b o o n s." I Gerontol 48(5): B 1 9 6 B 2 ( 10.
Snrkadi, A., R. K ristiansson , vd. (2008). "F a th e rs' involvem ent and c h il­
d re n 's d ev elo p m ental o u tco m es: A sy stem atic review o f longitud i­
nal stu d ie s." At'tu Paeilintr 97(2): 153-58.
Sato, S. М ., К. M . Sch u lz, vd. (2008). "A d o lescen ts and and rogen s,
receptors and re w ard s." f lorin Behav 53(5): 647-58.
Savic, I. (2001a). "P ro ce ssin g o f o d oro u s sig n als in h u m an s." Bruin Re s
Bull 54(3): 307-12.
Savic, 1., 11. B erglun d, vd. (2005). "B ra in response to p u tative phero-m o-
nes in hom osexu al m e n ." Pror Natl Acad Sri US A 102(20): 7356-61.
Savic, 1., 1 1. Berglund, vd. (2001b). "S m e llin g o f od oro u s sex horm o n e­
like com p o u n d s cau ses sex-d ifferen tiated hy p oth alam ic activ ation s
in h u m an s." Neuron 31(4): 661-68.
Savic, I., E. 1 led en -B lom q v ist, vd. (2004). "P h ero m o n e signal tran sd u cti­
on in hu m ans: W hat can be learned from o lfactory lo ss." Hum Brain
Mayti 30(9): 3057-65.
Savic, 1., ve P. L indstrom (2008). "P E T and MKI show d ifferen ces in
cerebral asym m etry and fun ctional con n ectiv ity betw een hom o-
and hetero sexu al s u b je cts." Proe Natl Acutl Sci USA 105(27): 9403-8.
S av u lescu , J., ve A. San d berg (2008). "N eu ro en h an cem en t o f love and
m arriage: T h e ch em icals betw een u s ." Neuroethics 1(1): 31-44.
S axton, Т . K„ A. I.yndon, vd. (2008). "E v id e n ce that and rostad ienone,
a p u tative hu m an ch em o sig n al, m od u lates w o m en 's attribu tio n s o f
m en 's attractiv e n e ss." Ilon n Behav 54(5): 597-601.
S ch ach t, A., ve W. S o m m e r (2009). "E m o tio n s in w ord and faqe p roces­
sing: Early and late cortical resp o n ses." Brain Cogn 69(3): 538-50.
S ch irm e r, A., N. E sc o ffie r, vd. (2 0 0 8 ). "W h a t g rab s h is a tte n tio n but
not h e rs? E stro g e n c o r re la te s w ith n e u ro p h y sio lo g ic a l m e a su res
o f v ocal ch a n g e d e te c tio n ." Psyclm neuroendoerm ology 33(6): 7 1 8 -
27.
Sch irm er, A., ve S. A. K otz (2003). "E R P ev id en ce for a sex -sp ecific S tro ­
up effect in em o tio n al sp e e c h ." / Co%n Neurosa 15(8): 1135-48.

308
Kaynakça

S ch in n e r, A., S. A. Kotz, vd. (2002). "S e x d ifferen tiates the role o f e m o ­


tional prosody d u rin g w ord p ro cessin g ." Bruin Res Cogn Bruin Res
14(2): 228-33.
Sch m idt, J. A., J. M. O atley , vd. (21X19). "F e m a le m ice delay reprod uctive
aging in m ail's." Biol Reproil 80(3): 1009-14.
Sch m ithorst, V. J., S. K. H olland , vd. (2008). "D ev elo p m en tal d ifferen ­
ces in w h ite m atter a rch itectu re betw een boys and g irls ." Hum Bruin
Mapp 29(6): 696-710.
Schm itt, D. P. (2002). "A m eta-analy sis o f sex d ifferen ces in rom antic
attraction: D o rating con texts m od erate tactic effectiv en ess ju d g­
m en ts?" Br I Soc Psychol 41(3): 387-402.
Sch m itt, D. P., L. A lcalay, vd. (2004). "P a tte rn s and universal» o f m ate
p oaching acro ss 53 nations: T h e effects o f sex , cu ltu re, and p ersona­
lity on ro m antically attractin g an oth er p erso n 's p artn er." J Prrs Soc
Psychol 86(4): 560-84.
Sch m itt, D. P., ve D. M. Buss (2001). "H u m a n m ate p oaching: T actics
and te m p tatio n s for in filtrating e xistin g m a le sh ip s." journul o f Perso­
nality ami Social Psychology 80(6): 894-917.
Schm itt, D. P., ve D. M. Buss (1996). "S tra teg ic self-p ro m o tion and
com p etito r d ero gatio n: Sex and con text effects on the perceived
e ffectiv en ess o f m ate attraction tactics." J Pers Soc Psychol 70(6):
1185-1204.
Sch m itt, D. P., A. C ou d en, vd. (2(X)I). "T h e e ffe cts o f sex and tem poral
context on feelings of rom antic d esire: A n exp erim en tal ev alu ation
of sexual strateg ies th e o ry ." Pers Soc Psychol Bull 27(7): 833-47.
Sch m itt, D. P., ve T . K. S hackelford (2003). "N ifty w ays to leave your
lover: T h e tactics p eop le use to en tice and d isg u ise the process of
hum an m ate p o ach in g ." Pers .Sue Psychol Bull 29(8): 1018-35.
Sch m itt, D. P., T. K. S h ackelfo rd , vd. (2001). "T h e d esire for sexual
variety as a key to u n d erstand ing b asic hu m an m atin g strateg ies."
Personal Relationships. SfKcial Issue: Evolutionary approaches to relati­
onships 8(4): 425-55.
Sch m itt, M ., M. Kliogol, vd. (2007). "M arital interaction in m id d le and
old age: A p red icto r o f m arital s a tisfa ctio n ?" Int / Aging Hum Dev
65(4): 283-300.

309
Erkek Beyni

S ch ober, J. M., ve D. P faff (2007). "T h e n eu rop h y siolo g y o f sexu al aro u ­


s a l." Best Pract Res Clin Endocrinol Metah 21(3): 445-61.
Sch on in g, S., A. E ngelien , vd. (2010). "N eu ro im ag in g d ifferen ces in
spatial cog nition betw een m en and m ale-to-fem ale transsexuals
b efore and d u rin g h o rm o n e th e ra p y ." J Sex Med, p u b lish ed online
S ep tem b er 14, 2(X)9.
Sch o p p e-Su lliv an , S. J., G . L. Brow n, vd. (2008). "M ate rn al g atek ee­
ping, cop arenting qu ality, and fathering b eh av ior in fam ilies with
in fan ts." / Earn Psychol 22(3): 389-98.
S ch o p p e-Su lliv an , S. ]., A. II. W eldon, vd. (2010). "C o p a re n tin g beh a­
v ior m o d erates longitu d inal relatio n s betw een effortful control and
presch ool ch ild re n 's extern alizin g b e h a v io r."! Child Psychol Psychi­
atry/ 50(6): 698-706.
S ch ulte-K u ther, M ., 11. J. M ark ow itsch , vd. (2008). "G e n d e r d ifferences
in brain netw ork s su p p o rtin g e m p a th y ." Neuroimage 42(1): 393-403.
S ch u lth eiss, O . C , A. D argel, vd. (2003). "Im p licit m otiv es and gonadal
steroid horm ones: Effects o f m enstru al cycle phase, oral co n tra cep ti­
ve use, and relation ship s ta tu s." Horm Behav 43(2): 293-301.
Sch u ltheiss, O . ve W . R o h d e (2002). "Im p licit p o w er m otiv ation p re­
d icts m en 's testosteron e ch an g es and im plicit learn in g in a contest
situ atio n ." Horm Behav 41(2): 195-202.
Sch u ltheiss, O . C , M. M . W irth, vd. (2008). "E x p lo rin g the m otivational
brain: Effects o f im p licit p o w er m o tiv atio n on brain activ atio n in
response to facial exp ressio n s o f em o tio n ." Soc Coyn Affect Neurosci
3(4): 333-43.
Schultheiss, O. C , M. M. W irth, vd. (2(X15). "Effects o f im plicit pow er m oti­
vation on m en 's and w om en 's im plicit learning and testosterone chan­
ges after social victory o r d efeat." J Pers Soc Psychol 88( 1): 174-88.
Schulz, K. M., T. A. M enard, vd. (2(X)6a). "Testicular horm one exposure
d uring adolescence organizes flank-m arking behavior and vasopressin
receptor binding in the lateral sep tum ." Horm Behav 50(3): 477-83.
Sch u lz, K. M ., H. A. M o len d a-F ig u eira, vd. (2009a). "B a c k to the future:
T h e o rg an izatio n al-activ atio n al h y p o th esis ad apted to pu berty and
a d o lescen ce." Horm Behav 55(5): 597-604.

310
Kaynakça

S ch u lz, K. M ., ve C . L S isk (20()6b). "P u b e rtal h o rm on es, the ad olescent


brain, and the m atu ration o f social beh av iors: L essons from the S y ri­
an h a m ste r." M ol Cell Endocrinol 254-55:120-26.
S ch u lz, K. M ., J. L. Z ehr, vd. (2009b). "T esto ste ro n e p ro g ram s ad u lt so c i­
al beh av io r b efo re and d uring, but not after, a d o le sce n ce ." Endocri­
nology 150(8): 3690-98.
S ch w arz, J. M ., S. L. Liang, vd. (21X18). "E stra d io l in d u ces h y p o th alam ic
d en d ritic sp in es by en h an cin g g lu tam ate release: A m echanism for
o rg an izatio n al sex d ifferen ces." Neuron 58(4): 584-98.
S ch w arz, J. M ., ve M. M. M cC arthy (2(X)8). "Ste ro id -in d u ce d sexu al d if­
ferentiation o f the d ev elopin g brain: M u ltip le p ath w ay s, on e g o a l."
I Neu-rochetn 105(5): 1561-72.
S ch w ein sb u rg , A. D., B. J. N agel, vd. (2005). "fM R J rev eals alteration o f
spatial w ork in g m em ory netw o rk s acro ss a d o le sce n ce ." J Ini Neu-
ropsy-chol Soc 11(5): 631-44.
S co rd alak es, E. M., ve E. F. R issm an (2004). "A g g re ssio n and arg in in e
v asop ressin im m u noreactiv ity reg u lation by an d ro g en recep to r and
estro g en recep to r alp h a." G<ws Brain Behav 3(1): 20-26.
S ear, R„ ve R. M ace (2008). "W h o keeps ch ild ren aliv e? A review o f
the effects o f kin o n child su rv iv a l." Evolution and Human Behavior
29(1): 1-18.
S eid m an , S. N ., ve S. P. R oose (2006). "T h e sex u al effects o f testo stero­
ne rep lacem en t in dep ressed m en: R an d om ized , p lacebo-controlled
clin ical tria l." I Sex Marital Ther 32(3): 267-73.
S eifritz, E., F. E sposito, vd. (2003). "D iffe re n tial sex -in d ep en d en t am y­
gd ala resp o n se to infant cryin g and laughin g in p aren ts versu s n o n ­
p aren ts." Biol Psychiatry 54(12): 1367-75.
S e ll, A ., L. C o sm id es, vd. (2(X)9). "H u m a n ad ap tatio n s fo r the visual
a ssessm en t o f stren gth and fighting ability from the body and face."
Proc Biol Sci 276(1656): 575-84.
Sen ey, M. L,., ve N. C . Forger (2009). "S e x u a l d ifferen tiatio n o f the ner­
vous system : W here the action is." Endocrinology 150(7): 2991-93.
S en g ezer, M ., S. O ztu rk , vd. (2002). "A c cu ra te m eth od fo r d eterm in in g
fu n ctio n al p enile length in T u rk ish yo u n g m e n ." Ann Plast Surg
48(4): 381-85.

311
Erkek Beyni

Sergean t, M. J., T. E. D ickins, vd. (2007). "W o m e n 's hed onic ratings o f
body o d o r o f hetero sexu al and hom osexu al m e n ." Arch Sex Behav
36(3): 395-401.
Serv in , A., A. N ord en strom , vd. (2003). "P ren atal and rogen s and gen ­
d er-typed behavior: A stu d y o f g irls w ith m ild and sev ere form s o f
con genital ad renal h y p e rp lasia." Dev Psychol 39(3): 440-50.
Sh ackelfo rd , T. K ., ve A. T . G oetz, edl. (2006a). Predicting Violence Aga­
inst Women from Men's M ate-Retentum Behaviors. N ew York: C a m ­
brid ge U niversity Press.
Sh ackelfo rd , T. K„ A. T. G o etz, vd. (2006b). "M a te gu ard in g and fre­
qu en t in-p air cop u latio n in hu m ans: C on cu rrent o r com p ensato ry
anti-cu ck old ry tactics?" Human Nature, Special Issue: Human sperm
competition 17(3): 239-52.
S h ackelfo rd , T. K., A. T. G o etz, vd. (2005a). "M a te retention in m arriage:
Fu rth er ev id en ce o f the reliab ility o f the M ate R etention In v en to ry ."
Personality and Individual Differences 39(2): 415-25.
S h ackelfo rd , T. K., A. T. G oetz, vd. (2005b). "W h en w e hurt the on es we
love: P redicting violence again st w om en from m en 's m ate retenti­
o n ." Personal Relationships 12(4): 447-63.
S h ackelford , T. K ., A. T. G oetz, vd. (2004). "S e x d ifferen ces in sexual
psychology prod uce sex -sim ilar p references for a sho rt-term m ate ."
Archixvs o f Sexual Behavior 33(4): 405-12.
S h ackelford , T. K., D. P. S ch m itt, vd. (2005c). "M a te preferences o f m ar­
ried persons in the new lyw ed y e a r and th ree years later." Cognition
& Emotion 19(8): 1262-70.
S h ackelford , T. K ., D. P. S ch m itt, vd. (2005d ). "U n iv ersal d im ensions
o f hum an m ate p referen ces." Personality and Individual Differences
39(2): 447-58.
Shank, A. (1998). "T h e m echanism o f ejacu latio n : T h e glan s-v asal and
u reth ro m u scu lar refle x e s." Arch Androl 41(2): 71-78.
Shank , A., A. A. S h afik , vd. (2009). "E lectro m y o g rap h ic stu d y o f ejacu -
latory m e ch an ism ." Ini j Androl 32(3): 212-17.
Shafik, A., I. A. Sh afik, vd. (2007). "T h e effect o f external urethral
sp h in cter con traction on the cav ern o su s m u scles and its role in the
sexual a ct." hit Urol Nephrol 39(2): 541-46.

312
Kaynaki;a

S h all, J., ve N . C h risto p h e r (2002). "C a n sh o e siz e pred ict p en ile length?"
B I U h it 90(6): 586-87.
Sh ah , N. M ., ve S. M. B reed love (2007). "B e h a v io u ra l neu robiology:
Fem ales can also be from M ars." Nature 448(7157): 999-1000.
Sh ah , N. M ., D. J. l’isap ia, vd. (2004). "V isu alizin g sexual d im orphism
in the b ra in ." Neuron 43(3): 313-19.
S h am ay -T so o ry , S. (■., J. A h aro n -P eretz, vd. (2009). "T w o system s for
em p ath y: A d o u b le d isso ciatio n betw een em o tio n al and cog nitiv e
e m p ath y in in terio r frontal gy ru s v ersu s v en tro m ed ial prefrontal
le sio n s." Brain 132(3): 617-27.
Shane, M. S., M. Stevens, vd. (2(X)9). "D ou ble dissociation betw een pers­
pective-inking and em pathic-concem as predictors o f hem odynam ic
response to another's m istakes." Six' Cogn Affect Neurost'i 4(2): 111-18.
Sharm n, V., ve P. P erros (2009). "T h e m an agem en t o f hy p ogon ad ism in
aging m ale p a tie n ts." Postgrad M ed 121(1): 113-21.
Shaw , P., D. G reeostein, vd. (2006). "Intellectual ability and cortical d eve­
lopm ent in children and adolescents." NiUure 440(7084): 676-79.
S h aw , P., N. J. K abani, vd. (2008). "N eu ro d ev elo p m en tal trajecto ries o f
the hu m an cereb ral c o rte x ." / Neurosci 28(14): 3586-94.
Sh ayw itz, B. A., S. B. Shay w itz, vd. (1995). "S e x d ifferen ces in the fu n c­
tional o rg an izatio n o f the brain for lan g u ag e." Nature 373(6515):
607-9.
S h eld o n , A., ve L K ohleder, ed l. (1996). Sharing the Same World, Telling
Different Stories: D eader Differences in Co-constructed Pretend Narrati­
ves. 1 lillsd ale, N J: L aw rence Lrlbaum A ssociates.
S h ep ard , K. N ., V. M ichopou los, vd. (2010). "G e n e tic, ep ig en etic and
en v iro n m en tal im pact on sex d ifferen ces in social b e h a v io r." Physiol
Behav 97(2): 157-70.
Sh ou p , M. 1.., ve G . G . G allu p Jr. (2008). "M e n ’s faces con v ey in fo rm ati­
on ab ou t th e ir bo d ies and their behav ior. W hat you see is w hat you
g e l." Evolutionary Psychology 6(3): 469-79.
S h u lm an , S., L C . M ayes, vd. (2008). "R o m a n tic attractio n and conflict
negotiation am o n g late ad o lescen t and early ad u lt rom antic co u p ­
les." I Adolesc 31(6): 729-45.

313
Erkek Beyni

Shu ltz, S., ve R. 1. D u n b ar (2 1)07). "T h e ev olu tio n o f the social brain:
A nthropoid p rim ates con trast w ith o th er v erteb rates." Pror Biol Sci
274(1624): 2429-36.
S h u ster, S. (2007). "S e x , ag g ressio n , and hum our: R esp on ses to unicy-
d in g ." BM J 335(763 3): 1320-22.
Siak alu k, P. D., P. M. P cxm an , vd. (2008). "E v id e n ce fo r the activ ation
o f sen so rim o to r info rm atio n d u rin g visual w ord recognition : T h e
body-object in teractio n e ffe ct." Cognition 106(1): 433-43.
S ieg el, L. A ., v e R. M . Sieg el (2007). "S e x u a l ch a n g es in the aging
m a le ." için d e: A. F. O w e n s and M . S. T ep p er, od l., Sexual Health,
vol 2: Physical Foundations. W estp o rt, C T : P rn eg er/ G reen w o o d ,
223-55.
Sieg el, M ., T. H. D orm er, vd. (2008). "N eu ro n al sy n ch ro n izatio n along
the d orsal visual pathw ay reflects the focus o f sp atial atte n tio n ."
Neuron 60(4): 709-19.
Silk, J. B„ J. C. B eeh ner, v d. (2009). "T h e ben efits o f social cap ital: C lo se
social b ond s am on g fem ale b ab o o n s en h an ce o ffsp rin g su rv iv a l."
Proc Biol Sci 276(1670): 3099-3104.
S ilv erstein , M., ve A . M aren co (2001). "H o w A m erican s en act the
gran d p aren t role a cro ss the fam ily life c o u rse ." Journal o f Family
Issues 22(4): 493-522.
S im o n , N. G ., A . C o lo g er-C liffo rd , v d . (1998). "T esto ste ro n e and its
m etab o lites m o d u late 5H T 1A and 5I1T1H agon ist e ffects on in ter­
m ale ag g re ssio n ." Neurosci Biobehav R ei’ 23(2): 325-36.
S im o n , N . G ., Q . M o, vd. (2006). "H o rm o n al p ath w ay s reg u latin g in te r­
m ale and in terfem ale a g g re ssio n ." lnt Ren Neurobiol 73: 99-123.
S in g er, T ., v e C . L am m (2009). " T h e so cial n eu ro scien ce o f e m p a th y ."
Ann N Y Acad Sci 1156:81-96.
Sin gh , D. (2002). "F e m a le m ate v alu e at aglance: R elatio n sh ip o f w aist-
to-hip ratio to health , fecu n d ity and attractiv e n e ss." Neuro Endocri­
nol Lett 2 3 S u p p l 4: 81-91.
S m iler, A . P. (2008). "'1 w anted to g et to kn ow h e r b e tte r': A d olescen t
bo y s' d atin g m otiv es, m ascu lin ity id eolo gy, and sexu al b e h a v io r." /
Ado-lesc 31(1): 17-32.

314
K aynakça

S m ith , L. J., J. P. M ulhall, vd. (2007). "S e x after sev en ty : A p ilo t stu d y o f
sexu al fu n ction in o ld er p erso n s." J Sex M ed 4(5): 1247-53.
S m ith , T. W ., B. N. U chino, vd. (2009). "C o n flic t and collabo ratio n in
m id dle-aged and o ld er cou p les, pt. 2: C a rd io v a scu la r reactivity
d u rin g m arital in teractio n ." Psychol Aging 24(2): 274-86.
S n o w d o n , C. T , T. E. Z iegler, vd. (2006). "S o cial o d o u rs, sexu al arou ­
sal and p airbo n d in g in prim ates." Philos T ram R Sac Land B Biol Sci
3 61(1476): 2079-89.
Snyd er, J. K., (.. A. K irkp atrick, vd. (2008). "T h e d o m in an ce d ilem m a:
D o w om en really p refer d om in an t m a te s?" Personal Relationships
15(4): 425-44.
S nyd er, P. J. (2008a). "D e cre a sin g testostero n e w ith in creasin g age: M ore
factors, m o re q u e stio n s." / Clin Endocrinol M etah 93(7): 2477-78.
Snyd er, P. J. (2008b). "M ig h t testosterone actu ally red u ce m o rta lity ?" /
Clin Endocrinol Metah 93(1): 32-33.
S okh i, D. S ., M . D. H unter, vd. (2005). "M a le and fem a le v o ices activate
d istin ct reg io n s in the m ale b rain ." Neuroimage 27(3): 572-78.
Sold in, O . P., E. G . H offm an, vd. (2005). "P e d ia tric referen ce intervals
for FSH , EH , e strad io l, T 3 , free T 3, C o rtiso l, and grow th horm on e on
the D P C I M M U LITE 1 000." Clin Chim Acta 355(1-2 ): 205-10.
Som a, K. K., M. A. Scotti, vd. (2008). "N ov el m echanism s for neuroendocri­
ne regulation o f aggression." Front Neuroendocrinal 29(4): 476-89.
S o n n b y -B o rg strom , M ., P. Jo n sso n , vd. (2008). "G e n d e r d ifferen ces in
facial im itatio n and v erbally reported em otion al con tagio n from
sp o n tan eo u s to em otionally regulated p ro cessin g levels/' Scand ]
Psychol 49(2): 111-22.
S o u lliere, D. M . (2006). "W re stlin g w ith m ascu lin ity : M essages .about
m an hood in the W W E ." Sex Roles 55(1-2): 1-11.
S p ear, L. P. (2004). "A d o lescen t brain d ev elo p m en t and anim al m o d els."
Ann N Y Acad Sci 1021: 23-26.
Spelk e, E. (2005). "T h e scien ce o f g en d er and s cie n c e ." Edge, M ay 15,
2005.
S p elk e, E. S. (2005). "S e x d ifferen ces in in trin sic ap titu d e for m ath em a­
tics and scien ce? A critical re v ie w ." Am Psychol 60(9): 950-58.

315
Erki'k Beyni

S p en ce, I. (2009). "W o m e n m atch m en w hen learning a spatial sk ill."


journal o f Experimental Psychology, special issue. Learning, memory,
and cognition 35(4): pp. 1097-1103.
Spurs, 11., ve N. Sobel (2007). "M a le beh av io r by k n o ck o u t." Neuron
55(5): 689-93.
Sprech er, S. (2002). "Sex u al satisfactio n in prem arital relation ships:
A ssociation s w ith satisfaction , love., com m itm ent, and sta b ility ." /
Siw Res 39(3): 190-96.
Srin ivas-Sh an k ar, U., ve D. Sh arm a (2009a). "T esto ste ro n e treatm en t in
eld erly m e n ." Adv Titer 26l\): 25-39.
S rinivas-Shank ar, U „ ve F .C . W u (2009b ). "F ra illy and m u scle function:
R ole for testostero n e?" Eronl Harm Res 37:133-49.
St. |aci|ues, P. I.., B. B essette-S y m o n s, vd. (21KI9). "F u n ctio n al n eu ro im ­
aging stu d ies o f aging and e m o tio n : F ron to-am yg ilalar d ilteren ces
d uring em otional perception and e p iso d ic m em o ry ." J lnt Nettropsy-
eh olS oe 15(6): 819-25.
Stan to n , S. J., J. C Beohner, vd. (2(K)9a). "D o m in an ce, politics, and
p hysiology: V oters' testo stero n e ch an g es on the night o f th e 2008
U niled S tates presid en tial e lectio n ." PloS One 4(10): e7543.
Stan to n , S. J., O . C . S ch u lth e iss (2007). "B asal and d y n am ic relatio n ship s
betw een im plicit p o w er m otiv ation and estrad iol in w o m en ." Hortn
Behtiv 52(5): 571-80.
S tanton, S. J„ M . M. VVirth, v d. (2009b). "E n d o g en o u s testostero n e levels
are associated with am ygd ala and ventrom ed ial prefrontal cortex
resp o n ses to an g er faces in m en but not w o m en ." Biol Psychol 81(2):
118-22.
S tarrall, V. (J., D. Popp, vd. (2008). "N o t all m en are sexu ally coerciv e:
A p relim inary inv estigatio n o f the m od erating effect o f m ate d esira­
bility on the relation sh ip betw een fem ale in fidelity and m ale sexu al
co e rcio n ." Personality and Individual Differences 45(1): 10-14.
Stnrratt, V. ( j., T. K. S h ack elfo rd , vd. (2007). "M ale m ate reten tio n beh a­
viors vary with risk o f p artn er in fidelity and sperm co m p e titio n ."
A d a Psychologica Sinica, special issue, Evolutionary Psychology 39(3):
523-27.

316
Kaynakça

S teers, W. D. (20IK)). "N eu ral p athw ay s and cen tral sites involved in
p en ile erectio n : N euroanatom y and clinical im p licatio n s." Neurosci
Biohehav Rev 24(5): 507-16.
S tein , D. J., J. v an H onk, vd. (2007). "O p io id s: From physical pain to the
pain o f social iso latio n ." CN S Spectr 12(9): 669-74.
S tein b erg , L. (2007). "R isk taking in ad o lescen ce: N ew perspectives
from brain and behavioral scie n ce." Current Directions tn Psychologi­
cal Science 16(2): 55-59.
Stein berg, 1,., ed . (2004a). Risk Taking in Adolescence: What Changes, and
W hy? N ew Y ork : N ew Y ork A cad em y o f Sciences.
Stein berg. I,., ve R. M. L erner (2004b). "T h e scien tific stu d y o f ad o les­
cen ce: A b rie f h isto ry ." lournal o f Early Adolescence, special issue,
Adolescence: The Legacy ofHershel and Ellen Thornburg 24( 1): 45-54.
S tein er, M ., ve E. A. Y ou n g (2008). "H o rm o n e s and m o o d ." içind e: J.
II. Ilecker, K. B erkley, N. G eary, E. H am pson, J. P. I lerm an, and E.
A. Y ou n g, ed l.. Sex Differences in the Brain: From Genes to Behavior.
O xfo rd , UK: O xford U niversity Press.
S to leru , S., J. K edoute, vd. (2003). "B rain p ro cessin g o f visual sexual
stim uli in m en with h y p oactiv e sexu al d esire d iso rd e r." Psychiatry
Res 124(2): 67-86.
Storey, A. E., C. J. Walsh, vd. (2000). "1 lormonal correlates o f paternal res-
pm siven ess in new and expectant fathers." Evol Hunt Behav 21(2): 79-95.
S trath earn , L., P. Fonagy, vd. (2(X)9). "A d u lt attach m en t pred icts m ater­
nal brain and o xytocin response to infant cu e s." Neuroysychoyharma-
cology 34(13): 2655-66.
S trian o , T , V. M. Reid. vd. (2IKI6). "N e u ra l m ech an ism s o f joint attention
in in fan cy ." Eur I Neurosci 23(10): 2819-23.
S tro u d , I,. R., G . D. P ap and onatos, vd. (2004). "S e x d ifferences in the
e ffe cts o f pubertal d ev elop m en t on resp onses to a co rticotrop in -re­
leasin g horm o n e challeng e: T h e P ittsburgh p sych o biolo gic stu d ies."
Ann N Y Acad Sci 1021: 348-51.
S tro u d , I,. R„ P. Salov ey, vd. (2002). "S e x d ifferen ces in stress respon­
ses: So cial rejection v ersu s achiev em en t s tre ss." Biol Psychiatry 52(4):
318-27.

.317
Erkek Beyni

Su ay , F., A. S alv ad o r, 12. G on z-lez-B ono, C . Sanchis, M. M artinez, and


S. M artin ez-San ch is (1999). "E ffe cts o f com p etition and its o u tco m e
on serum testosterone, C ortisol and p ro lactin ." Psychonc.uroendocri-
nology 24: 551-66.
Su m m ers, C . H ., G . L Fo rster, vd. (2(K)5). "D y n am ics and m ech an ics o f
social rank rev ersal." / Corny Physiol A Nenroethol Sens Neural Behav
Physiol 191(3): 241-52.
Sw nab, D. F. (2008). "S e x u a l o rien tatio n and its basis in brain stru ctu re
and fu n ctio n ." Proc Natl A m i Sci U S A 105(30): 10273-74.
Sw aab, D. F. (2004). "T h e hu m an h y p oth alam u s. B asic and clinical
aspects, part 2: N eu ro p ath o lo g y o f th e hyp o th alam u s and ad jacent
brain stru ctu re s." İçinde: F. B oiler and D . F. S w aab , ed l.. Handbook o f
Clinical Neurology. A m sterd am : E lsevier.
Sw aab, D. F., ve E. Fliers (1985). " A sexu ally d im orp hic nu cleus in the
h u m an b rain ." Science 228(4703): 1112-15.
Sw aab, D. F., ve A. G arcia-F alg u eras (2009). "Sex u al d ifferen tiation o f
the h u m an brain in relation to g e n d e r identity and sexu al o rie n ta ti­
o n ." Fund Neurol 24(1): 17-28.
Sw aab, D. F., E. J. G o o ren , v d. (1995). "B ra in research , g en d er and sex u ­
al o rie n ta tio n ." I Homosex 28(3-4): 283-301.
Sw aab, D. F., v e M . A . H ofm an (1990). " A n enlarged su p rach iasm atic
nu cleu s in h o m osexu al m e n ." Brain Res 537(1-2): 141-48.
Sw ain , j. E. (2(X)8). "B a b y stim u li and the parent brain: Fu nction al neu ­
ro-im ag in g o f th e neu ral su b strate s o f paren t-in fan t attach m en t."
Psychiatry (E d g m o n t) 5(8): 28-36.
Sw ain , J. G., J. P. I .orberbaum , vd. (2007). "B ra in basis o f early p aren t-
infant in teractio n s: P sy ch o lo g y , p h y sio lo gy, and in v iv o fun ctional
n eu ro -im ag in g s tu d ie s ." / Child Psychol Psychiatry 48(3-4): 262-87.
Sw ann, J. M ., J. W an g , vd. (2003). "T h e M PN m ag: Introd u cin g a critical
area m ed iatin g p h erom o n al and h o rm onal reg u lation o f m ale se x u ­
al b eh av io r." Ann N Y A cad Sci 1007:199-210.
Sym on d s, T ., M . P erelm an, vd. (2007). "F u rth e r ev id en ce o f the reliab i­
lity and v alid ity o f the p rem atu re ejacu latio n d iag n o stic to o l." h it j
Impôt Res 19(5): 521-15.

318
K ay n akça

Szin ovacz, M. E. (1998a). "G ran d p are n ts today: A d em o g rap h ic profi­


le ." Gerontologist 38(1): 37-52.
Szin ovacz, M . E., ed. (1998b). H andbook on Grandparenthood. W estp ort,
C T : G reen w oo d .
T am ir, M „ C . M itchell, vd. (2008). "H e d o n ic and instru m en tal m otiv es
in an g er re g u la tio n ." Psychol Sci 19(4): 324-28.
T am is-L eM o n d a, C . S., N. C abrera, vd. (2002). Handbook o f Father In
volvement: M ultidisciplinary Perspectives. N ew ark, N J: L aw rence Erl-
baum .
T anag ho, E. (2000). Smith's General Urology. L ond on : M cG raw -H ill.
Taim en, D. (1995). "[V a ry in g sty les o f co m m u n icatio n in m en and
w om en :... then you b etter bite y o u r to n g u e ]." Krankenpfl Soins Infirm
88(5): 1-3.
T an n en , D. (1990a). "G e n d e r d ifferen ces in topical coh eren ce: C reatin g
inv olv em en t in best friend s' ta lk ." Discourse Processes, sp ecial issue.
Gender and conversational interaction 13(1): 73-90.
Tann en , D., ed . (2003). Talking Past O ne Another: "But What Do You
M ean?" Women and Men in Conversation. N ew Y ork : Free Press.
Tann en , D., ed. (2001). But What Do You Mean? Women and Men in Con­
versation. N ew Y ork: Free Press.
T an n en , D., ed. (1999). The Power ofT u lk: Who Gets H eard and Why. Bos­
ton: Irw in / T h e M cG raw -H ill C o m p an ies.
T an n en , D., ed. (1993a). Gender and Conversational Interaction. N ew Y ork:
O xford U niversity Press.
T ann en , D., ed. (1993b). The Relativity o f Linguistic Strategies: Rethinking
Power and Solidarity in Gender and Dominance. N ew Y ork: O xford
U niversity Press.
Tannen, D„ ed . (1990b). Gender Differences in Conversational Coherence:
Physical Alignment and Topical Cohesion. W estp ort, C T : A blex.
Tann en , D., ve E. A ries, ed l. (1997). Conversational Style: Do Women and
M en Speak Different Languages? N ew I laven : Y ale U niversity Press.
T ay lo r, S. E., L. C . K lein, vd. (2000). "B io b e h av io ral resp onses to stress
in fem ales: T e n d -an d -b efrien d , not fig h t-o r-flig h t." Psychol Rev
107(3): 411-29.

319
Erkek Beyni

Teicher, M. D. (2000). "W ou nd s that tim e won't heal: The neurobiology o f


child abuse." Cerebrum: The Dunn Forum on Bruin Science 2(4): 50-67.
T eixeira, C . B. Figu eiredo, vd. (2010). "A n x ie ty and d ep ression d u rin g
pregnancy in w om en and m en ." J Affect Diwrit 1 11>( I -3): 142-4«.
T eixeira, J., S. M ahesw aran, vd. (2001). "M iillerinn inh ib itin g su b stan ce:
A n instru ctiv e d ev elop m en tal h o rm o n e w ith d iag n o stic and possib­
le therap eu tic ap p licatio n s." Endocr Rev 22(5): 657-74.
T erbu rg, D., J. S. P eper, vd. (2009). "S e x d ifferen ces in hum an ag g ressi­
on: T h e interaction betw een early d ev elop m ental and later activ atio -
nal te sto stero n e." Behuv Brain Sei 32(3-4): 200; d iscu ssion 292-311.
T erleck i, M. S., ve N .'S . N ew co m be (2005). "H o w im portan t is the d ig i­
tal d ivide? T h e relation o f com p u ter and vid eo gam e usage to g en d er
d ifferen ces in m ental rotation a b ility ." Sex Role s 53(5-6): 433-41.
Terleck i, M. S ., N . S. N ew com b e, vd. (2008). "D u ra b le and gen eralized
effects o f spatial exp erien ce on m ental rotation: (le n d e r d ifferen ces
in grow th p attern s." Applied Cognitive Psychology 22(7): 046-1013.
Tessitore, A ., A. R. H ariri, vd. (2005). "Fu n ctio n al ch an g es in the acti­
vity o f brain reg io n s u n d erly in g em otion p rocessing in the eld e rly ."
Psychiatry Res 139(1): 9-18.
Th ak kar, K. N., P. Brugger, vd. (2009). "E x p lo rin g e m p a th jc sp ace: C o r­
relates o f persp ectiv e transfo rm ation ability and biases in spatial
a tte n tio n ." PLoS One 4(6): e5864.
T h io u x, M ., V. Gazzoln> vd. (2008). "A ctio n u n d erstand ing: I low , what
and w h y ." CurrBiol 18(10): R431-R 434.
T h o m as, L E., ve A. L leras (2009). "S w in g in g into thou ght: D irected
m o v em en t g u id es in sig h t in problem so lv in g ." Psycho» Bull Rev
16(4): 719-23.
T h om p so n , M . E„ ve R. W. W ran gham (2008). "M a le m ating interest
varies w ith fem ale fecu nd ity in Pan troglodytes sclnoeinfurtlni o f Kan-
yaw ara, K ibale N ational P ark ." International journtd o f Primotology
29(4): 885-905.
T h om p so n , R., S. G u p ta, vd. (2004). "T h e effects o f v asop ressin on
hum an facial resp onses related to social co m m u n ica tio n ." Psychone-
urocndocri-nology 29(1): 35-48.

320
Kaynakça

T h o m p son , R. R., K. G eo rg e, vd. (2006). "S e x -sp e c ific influences o f


vasopressin on hu m an social com m u n icatio n ." Proc Natl Arad Sri
USA 103(211): 7889-94.
T h o m so n , R. (2006). "T h e effect o f topic o f d iscu ssio n on gendered lan­
gu age in com p u ter-m ed iated com m u n icatio n d iscu ssio n ." Journal o f
Language and Sorial Psychology 25(2): 167-78.
T h o rn h ill, R., ve S. W . G angestad (2008). The Evolutionary Biology of
Human Female Sexuality. N ew Y ork: O xford U n iv ersity Press.
Thornhill, R., ve S. W. Gnngestad (1999). "T h e scent o f sym m etry: A hum an
sex pherom one that signals fitness?" Extol Hum Behav 20:175-201.
T iem eier, U ., R. K. I.enroot, vd. (2010). "C e re b e llu m d ev elop m ent
d u rin g child hood and ad olescence: A longitu d inal m orp hom etric
M R I s tu d y ." Neuroimage 49(1): 63-70.
T im o n in , M. E., ve K. E. W yn n e-E d w ard s (2008). "A ro m a ta se inhibition
d u rin g ad o lescen ce red u ces ad ult sexual and paternal beh av io r in
the bip a-ren tai d w arf h am ster P hod op u s c a m p h e lli." Harm Behav
54(5): 748-57.
T o m aszy ck i, M . I„, J. E. D avis, vd. (2001). "S e x d ifferen ces in infant
rh esu s m acaqu e sep aration -rejectio n v o calizatio n s and effects o f
pren atal a n d ro g e n s." Harm Behav 39(4): 267-76.
T o m aszy ck i, M. 1,., 1 1. G ou zou les, vd. (2005). "S e x d ifferen ces in ju veni­
le rhesus m acaqu e (M acaca m u latto) ag on istic scream s: Life history
d ifferen ces and effects o f prenatal an d ro g en s." Dev Psychohiol 47(4):
318-27.
T o m m asi, L., ve L. N adel (2009). C o g nitiv e B iology : E volu tionary and
D ev elo p m en tal P ersp ectiv es on M ind, Brain, and B ehavior, Vienna
Series in T h eo retical Biology. V ienna: Sp rin g er.
T ow er, J. (2006). "S e x -sp e cific regulation o f agin g and a p o p to sis." Merit
Ageing Dev 127(9): 705-18.
Tow nsend, J. M., v e T . W asserm an (1997). "T h e perception o f sexual attrac­
tiveness: Sex differences in variability." Arch Sex Behav 26(3): 243-68.
T rain o r, 1). C , I. M. Bird, vd. (2004). "O p p o sin g h orm onal m echanism s
o f agg ression revealed through short-liv ed testo stero n e m an ip u lati­
o n s and m u ltiple w inning ex p e rie n ce s." Harm Behav 45(2): 115-21.

321
Erkek Beyni

T rainor, 15. C , I. M. B ird, vd. (2003). "V ariatio n in arom atase activ ity in
the m edial p reoptic area and plasm a prog estero n e is associated with
the on set o f paternal b eh av io r." Neuroendocrinolog 1/ 78(1): 36-44.
T rain o r, B. C , H. I I. K yom en , vd. (2006). "E stro g e n ic en cou n ters: 1 low
interactio n s betw een arom atase and the env ironm en t m o d u late
ag g ressio n ." Front Neuroendocrinal 27(2): 170-79.
Train or, B. C, and C. A. M arler (2002). "T esto ste ro n e p rom otes paternal
b ehav iou r in a m o n og am o u s m am m al via con version to o e stro g en ."
Proc Biol Sci 269(1493): 823-29.
T rainor, B. C, and C. A. M arler (2001). "T esto stero n e, paternal behav ior,
and aggression in the m on og am o u s C alifornia m ou se (Peroiuyscits
califar-nicus." Norm Behav 40(1): 32-42.
T riv ers, K., J. M anning, vd. (2006). "A longitu d inal stu d y o f d igit ratio
(2D :4D ) and o th er finger ratios in Jam aican ch ild re n ." Hornt Behiw
49(2): 150-56.
T ru itt, W. A ., ve L. M . C o olen (2002). "Id e n tificatio n o f a potential e ja c u ­
lation g en erator in the spinal c o rd ." Science 297(5586): 1566-69.
Tru itt, W. A ., M. T . S h ip ley , vd. (2003). "A ctiv atio n o f a su bset o f lu m ­
bar sp in o th alam ic neu ro n s after cop ulatory beh av ior in m ale but
not fem ale rats." ] Neurosci 23(1): 325-31.
T su jim u ra, A ., Y. M iyagaw a, vd. (2009). ".Sex d ifferen ces in visual atte n ­
tion to sexu ally exp licit v id eos: A prelim inary s tu d y ." J Sex M ed 6(4):
1011-17.
T su jim u ra, A., Y. M iyagaw a, vd. (2006). "B rain p rocessing o f au d io v i­
sual sexual stim uli in d u cin g p enile erection: A positron em issio n
tom o g rap h y s tu d y ." / Urol 176(2): 679-83.
T su n em atsu , T ., L Y. Eu, vd. (2008). "V asop ressin increases locom o tio n
throu gh a Via recep tor in o rexin / h y p o cretin neurons: Im plication s
fo r w ater h o m eo stasis." J Neurosci 28(1): 228-38.
T u ljap u rkar, S. (2009). "D e m o g ra p h y : Babies m ake a com eb ack ." Nature
460(7256): 693-94.
T u ljap u rk ar, S. D., C. O . P u lesto n, vd. (2007). "W h y m en m atter: M atin g
p atterns d rive ev olu tion o f hu m an lifesp an ." PLoS One 2(8): e 7 85.
T u m an , D. M . (1999a). "G e n d e r sty le as form and content in ch ild re n 's
d raw in g s." Studies in Art Education 41(1): 40-60.

32 2
Kaynakça

T um an, D. M . (1 9 9 % ). "S in g a son g o f six p en ce: An exam in atio n o f sex


d ifferen ces in the su bject preferen ce o f ch ild re n 's d ra w in g s." Visual
Arts Research 25(I)|49|: 51-62.
T yre, P. (20(18). The Trouble with Boys. N ew Y ork: C row n.
T zu r, G ., ve A . Berger (2009). "P ast and slow brain rh ythm s in rule/
exp ectatio n violation tasks: Focu sing on e v alu atio n p ro cesses by
exclu d in g m o to r actio n ." Behav Brain Res 198(2): 420-28.
U llm an, M. T. 1., ve J. B. B ecker (2008). "S e x d ifferen ces in the neuro-
cog -n itio n o f lan g u ag e." İçinde: J. B. Becker, K. B erkley, N. G eary, E.
H am pson, J. P. H erm an, and E. A. Y oun g, ed l., Sex Differences in the
Brain: From Genes to Behavior. O xfo rd , UK: O xford U niversity Press.
U nkelbach , C, A. J. G u astella, vd. (2008). "O x y to cin sele ctiv e ly facilita­
tes reco gn ition o f p ositiv e sex and relation sh ip w o rd s." Psychol Sci
19(11): 1092-94.
U pdegraff, K. A ., A. Booth, vd. (2006). "T h e role o f fam ily relation ship
quality and testo steron e levels in ad o lescen ts' p eer exp erien ces: A
biosocial a n a ly s is." / Fam Psychol 20(1): 21-29.
Vaglio, S., P. M inicozzi, vd. (2009). "V o la tile sig n als d u rin g p regnancy:
A p ossib le chem ical basis fo r m oth er-in fan t re co g n itio n ." j Chem
- £rt»/35( I): 131-39.
V aillan cou rt, T., D. d eC atan zaro , vd. (2009). "A n d ro g e n d y n am ics in
the con text o f c h ild re n 's peer relation s: A n e xam in atio n o f the links
betw een te sto stero n e and p eer v ictim izatio n ." Ay^ress Behav 35(1):
103-13.
V aillan cou rt, T ., J. L. M iller, vd. (2007). "T ra je cto rie s and p red icto rs of
indirect agg ressio n : R esults from a nationally rep resen tativ e longi­
tud inal stud y o f C an ad ian child ren aged 2 -1 0 ." Aggress Behav 33(4):
314-26.
V ailian t, G . E. (2002). Aging Well. Boston: Little, Brow n.
V ale, J. K., D. Kay, vd. (1974). "N eo n atal an d ro g en treatm en t and sex u ­
al b eh av ior in m ales o f three inbred strain s o f m ic e ." Dev Psychobiol
7(5): 483-88.
van Bokhoven, I., S. 11. v an G o ozen , vd. (2006). "S a liv a ry testo steron e
and ag g ressio n , d elinqu en cy , and social d o m in an ce in a pop u lati­

32 3
Erkek Beyni

o n-based longitud inal stu d y o f ad olescent m a le s." Harm Behnv 50(1):


118-25.
van U okhoven, I., S. H. V an G o o zen , v d. (2005). "S a liv a ry C ortisol and
agg ressio n in a po p u latio n -based longitu d inal stu d y o f ad olescent
m a le s." / Neural Transit! 112(8): 1083-96.
van d er M eij, L., A . I’ . B uu nk, vd. (2008). "T h e p resence o f a w om an
increases testosterone in ag g ressiv e d o m in an t m e n ." Horin Behav
54(5): 640-44.
van E im eren, T ., T . W olbers, v d. (2006). "Im p lem en tatio n o f visuospati-
al cu es in response se le c tio n ." Neuroimage 29(1): 286-94.
van H onk, J., J. S. I'ep er, vd. (2005). "T esto ste ro n e red u ces u n con sciou s
fear but not con sciou sly exp erien ced anxiety: Im p lication s fo r the
d iso rd ers o f fear and a n x ie ty ." Biol Psychialru 58(3): 218-25.
van H onk, J., ve D. J. S ch u tter (2007). "T esto ste ro n e red u ces con sciou s
d etection of sig n als serv in g social correction: Im p lication s for a n ti­
social b eh av io r." Psychol .5'n 18(8): 663-67.
van H onk, J., D. J. Sch u tter, vd. (2004). "T esto ste ro n e sh ifts the b alance
betw een sen sitivity for p u n ish m en t and rew ard ." P sychoneum ’tuloc-
rinol-ogy 29(7): 937-43.
van H onk, J., A. T u iten , vd. (2001). "A sin gle ad m inistratio n o f testo ste­
rone ind uces card iac accelerativ e responses to angry laces in healthy
yo u n g w o m en ." Behav Neurosci 115(1): 238-42.
van N as, A., D, G u h ath ak u rta, vd. (2009).- "E lu cid atin g the role o f g o n a­
dal h orm ones in sexu ally d im o rp h ic gen e coexp ression n etw o rk s."
Endocrinology 150(3): 1235-49.
Van Strien , J. W ., R. F. W eber, vd. (2009). "1 ligher free testo stero n e level
is associated w ith faster visual p rocessing and m o re flan k er interfe­
rence in o ld er m e n ." Psychoneuroendocrinoiogy 34(4): 546-54.
V eenem a, A. H., ve I. D. N eu m an n (2009). "M atern al sep aration e n h an ­
ces offen siv e play-figh tin g , basal corticostero n e and h y p o th alam ic
v asop ressin m R N A e xp ressio n in ju v en ile m ale rats." Psychoneuro­
endocrinology 34(3): 463-67.
V eenem a, A. H ., ve I. D. N eum an n (2008). "C en tral v asop ressin and
o xy to cin release: R egu lation o f co m p lex social b e h a v io u rs." Prog
Brain Res 170: 261-76.

324
Kaynakca

Vella, E. T ., C . C . E van s, vd. (2005). "O n to g e n y o f the transition from


killer to care g iv e r in d w arf h am sters (Phodopus camphelli) w ith bipa-
rental c a re ." Dev Psychohiol 46(2): 75-85.
V erm euien, A., S. G o em aere, vd. (1999). "T esto ste ro n e, body com p o siti­
on and a g in g ." J Endocrinol Invest 22(5 su p p i.): 110-16.
V e stcrlu n d , L (2008). "G e n d e r d ifferen ces in c o m p e titio n ." Negotiation
journal 24:447-64.
V esterlu nd , I,. (2007). "D o w om en shy aw ay from com p etitio n ? Do
m en co m p ete too m u ch ?" Quarterly journal o f Economics 122(3):
1067-1101.
V iau, V. (2002). "F u n ctio n a l cross-talk betw een the hy p o lh alam ic-p itu i-
tary-gonad al and -ad renal axes." J Neuroendocrinal 14(6): 506-13.
V incent, N. (2006). Self-M ade Man: One Woman's journey into Manhood
and Back Again. N ew York: Viking.
Vivinni, D., ve R. S to op (2008). "O p p o site effects o f o xy to cin and v asop ­
ressin on the em o tio n al exp ressio n o f the fear re sp o n se." Prog Brain
Res 170: 207-18.
V oracek, M ., ve M. L. Fisher (2006). "S u cce ss is all in the m easures:
A n -d ro gen ou sn ess, cu rv aceou sn ess, and starrin g frequ en cies in
- adult m edia a c tre sse s." Arch Sex Beltav 35(3): 297-304.
Voyer, D., ve J. Flight (2(H) 1). "G en d er d ifferences in laterality on a di-chiv-
tic task: T h e influence o f report strategies." Cortex 37(3): 345-62.
W ad dell, D. A. B angasser, vd. (2008). "T h e b asolateral nu cleus of
the am y gd ala is necessary to induce the o p p o sin g effects o f stress­
ful exp erien ce on learning in m ales and fe m a le s." jN eurosci 28(20):
5290-94.
W aklherr, M „ ve 1. D. N eum an n (2007). "C e n tra lly released oxytocin
m ed iates m ating -in d u ced an xiolysis in m ale ra ts." Proc Natl Acad
Sri USA 11)4(42): 16681-84.
W ald ing er, M. D., F. Q u in n , vd. (2005). "A m u ltinational popu lation
survey o f intrav aginal ejacu lation laten cy tim e." I Sex Med 2(4):
492-97.
W allen, K. (2005). "H o rm o n al influ ences on sex u ally d ifferentiated
behav ior in nonh um an p rim ates." Front Neuroendocrinal 26(1): 7-26.

325
Erkek Beyni

W allen, K., ve J. M. Hassett (2(K)9). "Sexual differentiation of behaviour in


m onkeys: Role o f prenatal horm ones." J Neuroendocrinal 21(4): 421-26.
W alter, C . (2008). "A ffa irs of the lips: W hy w e k iss." Scientific American,
Mind (Febru ary).
W alum , H., L W estberg, vd. (2008). "G e n e tic variation in the v aso p res­
sin recep to r la g en e (A V P R IA ) asso ciates w ith pair-b ond in g b eh av i­
o r in h u m an s." Proc Natl Acad Sci USA 105(37): 14153-56.
W ang, C , E. N ieschiag, vd. (2(XWa). "Investigation, treatm ent and m onito­
ring o f late-onset hypogonadism in m ales." hit / Androl 32(1): 1-10.
W ang, C, E. N ieschiag, vd. (2009b). "IS A , 1SSAM, EA U , EAA and A SA
reco m m en d atio n s: In v estigation , treatm en t and m o n ito rin g o f late-
o n set hy p o go n ad ism in m a le s." hit / Impot Res 21(1): 1-8.
W ang, P. Y .r K. K oishi, vd. (2005). "M iille rian inh ibitin g su b stan ce acts
as a m o to r neuron su rv ival factor in v itro." Proc Nall Acad Sri USA
102(45): 16421-25.
W ang, I ’. Y„ A. P rotheroe, vd. (2009). "M iille rian inhibiting su bstance
con trib u tes to sex-linked biases in the brain and b eh av io r." Proc Natl
Acad Sci U S A 1 0 6 0 7): 7203-8.
W ang, Z., ve B. J. A ragona (2004). "N eu ro ch em ical regulation of pair
bo n d in g in m ale p rairie v o le s." Physiol Be/tiro 83(2): 319-28.
W ang, Z ., ve G . J. D e V ries (1993). "T esto stero n e effects on paternal
beh av ior and v asop ressin im m u n o reactiv e p rojection s in prairie
voles (M icro tu s o ch ro g a ste r)." Brain Res 631(1): 156-60.
W arren, M . F., M. J. Serb y, vd. (2008). "T h e effects o f testosterone on
cog nition in eld erly m en: A re v ie w ." CNS Spectr 13(10): 887-97.
W asserm an, G . A., v e M. L ew is (1985). "In fa n t sex d ifferen ces: E cologi­
cal e ffe cts ." Sex Roles 12(5-6): 665-75.
W eb er, B. J., ve S. A. U uettel (2008). "T h e neural su bstrates o f p rob abi­
listic and intertem poral d ecision m ak in g ." Brain Res 1234:104-15.
W ed ekin d , G, T. Seeb eck, vd. (1995). "M H C -d ep en d en t m ate p referen ­
ces in h u m a n s." Proc Bio! Sci 260(1359): 245-49.
W einberg, M . K. T ., Z. E dw ard, J. F. C o h n , and K. I,. O lso n (1999). "G e n ­
d er d ifferences in em otional exp ressiv ity and self-reg u latio n d uring
early in fan cy ." Developmental Psychology 35(1): 175-88.

3 26
Kaynakca

W eisfeld, G. E. (1999). Evolutionary Principles o f Human Adolescence. N ew


York: b a sic Books.
W eisfeld , G. E„ T. C zilli, vd. (2003). "P o ssib le olfactio n -based m ech a­
n ism s in hu m an kin recognition and in b reed in g av o id an ce." / Exp
Child Psychol 85(3): 279-95.
W eisfeld , G. E., D. M. M uczenski, vd. (1987). "S ta b ility o f b o y s' social
su ccess am o n g peers ov er an elev en -y ear p erio d ." Contributions to
Human Deii'lopment 18: 58-80.
W eiss, P., v e S. Brody (2009). "W o m e n 's partnered org asm con sisten cy
is associated w ith g reater d uration o f p en ile-v ag in al intercou rse but
not o f fo re p lay ." / Sex M ed 6(1): 135-41.
W elling, L. L., 13. C. Jo n es, vd. (2008). "M en rep ort stro n g er attraction
to fem ininity in w o m en 's faces w hen their testo stero n e levels are
h ig h ." HormBeltav 54(5): 703-8.
W elling, L. L , B. C . Jones, vd. (2007). "R aised saliv ary testosterone in
w om en is associated w ith increased attraction to m ascu lin e faces."
Horm Behav 52(2): 156-61.
W essells, H ., T . P. hue, vd. (1996). "P e n ile length in the flaccid and erect
states: G u id elin es for penile a u g m e n tatio n ." J Urol 156(3): 995-97.
W eyers, P., A. M u h lb erg er, vd. (2009). "M o d u latio n o f facial reactions
to av atar em o tio n al faces by n o n co n scio u s com p etitio n p rim in g ."
Psychophysiology 46(2): 328-35.
W ild , B ., M . E rb, v d. (2 0 0 1 ). "A r e e m o tio n s c o n ta g io u s ? E vok ed
e m o tio n s w h ile v ie w in g e m o tio n a lly e x p r e ss iv e faces: Q u a lity ,
q u a n tity , tim e co u rse and g e n d e r d iffe r e n c e s ." P sychiatry Res
102(2): 109-24.
W illcox, B. J., Q . He, vd. (2006). "M id life risk factors and healthy su rv i­
val in m e n ." I AM A 296(19): 2343-50.
W illiam s, J. G ., C . A lliso n, vd. (2008). "T h e C h ild h o o d A utism Spectrum
T est (C A ST ): Sex d ifferen ces." Journal o f Autism and Developmental
Disorders 38(9): 1731-39.
W illiam s, L. M „ M. J. Barton, vd. (2005). "D istin ct am y gd ala-au to n o m ic
aro u sal profiles in resp on se to fear sig n als in healthy m ales and
fe m ale s." Neuroimage 28(3): 618-26.

327
Erkek Beyni

W illiam s, M. A., ve J. 13. M attin giey (2006). "D o angry m en get n o ticed ?"
CurrBiol 16(11): K 402-K 404.
W illiam son, M ., ve V. Viau (2008). "S e le ctiv e con trib u tion s o f the m ed i­
al preoptic nu cleu s to testosterone-d ep en d ent regulation of the
p arav en tricu lar nu cleu s o f the hy p othalam u s and the IIP A a x is."
Am I Physiol R egal InlegrComp Physiol 295(4): R I020-K 1030.
W illiam son, M ., ve V. Viau (2007). "A n d ro g en recep to r e xp ressin g neu­
rons that project to the p arav en tricu lar nu cleus o f the hypothalam u s
in the m ale rat." f Comp Neurol 503(6): 717-40.
W inking, J., M . G u rv en, vd. (2010). "T h e goals o f d irect paternal care
am ong a South A m erind ian p o p u latio n ." Am / Phys Authropol
139(3): 295-304.
W inking, J., H. K aplan, vd. (2007). "W h y d o m en m arry and why do
they stra y ?" Proc Biol Sri 274(1618): 1643-49.
W inslow, J. X, N. H astings, vd. (1993). "A role for central vasopressin in
pair bonding in m onogam ous prairie v oles." Nature 365(6446): 545-48.
W irth, M. M ., ve O. C. S ch u lth eiss (2007). "B a sa l testosterone m od erates
responses to an g er faces in h u m an s." Physiol Behav 90(2-3): 496-505.
W iszew ska, A., P aw lo w ski, 13. B oothroyd (2007). "F ath e r-d au g h te r rela­
tionship as a m o d erato r o f sexual im printing: A fac.ialm etric s tu d y ."
Evolution and Human Behavior 28(4): 248-52.
W itclson, S. I'-. (1991a). "N eu ral sexual m osaicism : Sexu al d ifferen tiation
of the hu m an tem poro-pnrietal region for functional asy m m etry ."
1’sych o -n eu roen d ocrin o log y 16(1-3): 131-53.
W itclson, S. F. (1991b). "S e x d ifferen ces in neu roan ato m ical ch an g es
with ag in g ." NEngl / Med 325(3): 211-12.
W itclson, S. F. (1989). "H an d and sex d ifferen ces in the isthm u s and
genu o f the hum an co rp u s callosu m : A postm ortem m orphological
study." Brum 112 (pt. 3): 799-835.
W itclson, S. F., 11. B eresh, vd. (2006). "In te llig e n ce and brain siz e in
100 postm ortem brains: S ex, lateralization and ag e (acto rs." Brum
129(pt. 2): 386-98.
W itclson, S. F., D. L K igar, vd. (2008). "C o rp u s callosu m anatom y in
light-handed hom osexu al and h eterosexu al m e n ." Arch Bex Be.htw
37(6): 857-63.

328
Kaynak?a

W o lbers, X, E. D. S ch o ell, vd. (2006). "T h e p red ictiv e v alu e o f w hite


m atter o rg an izatio n in p osterio r parietal cortex for sp atial v isu aliza­
tion a b ility ." Neuroimage 32(3): 1450-55.
W ood, G . E., ve X J. S h o rs (1998). "S tress facilitates classical con d itio ­
ning in m ales, but im p airs classical con d itio n in g in fem ales through
acti-v ation al e ffe cts o f ov arian h o rm o n e s." Proc N all Acad Sci U S A
95(7): 4066-71.
W ood, J. L , V. M u rko, vd. (2008). "V e n tral fron tal cortex in child ren:
M orphology, social cognition and fe m in in ity / m ascu lin ity ." Sue
Cotfii Affect Neurosci 3(2): 168-76.
W orthm an, C. M . (2010). "H ab its o f the heart: L ife history and the d ev e­
lop m ental neu ro en d ocrin olo gy o f e m o tio n ." Am j Hum Biol 21(6):
772-81.
W ran gham , K., ed . (2006a). Win/ A/vs and Humans Kill. N ew Y ork: C am ­
brid ge U niversity Press.
W ran gham , K. W ., ve M . E. W ilson, ed l. (2004). Collective Violence: Com­
parisons Between Youths and Chimpanzees. N ew Y ork: N ew Y o rk A ca­
d em y o f Sciences.
W ran gh am , K. W ., M. 1,. W ilson, vd. (2006b). "C o m p a ra tiv e rates o f v io ­
lence in ch im p an zees and h u m an s." Primates 47(1): 14-26.
W right, C. L., S. R. L urks, vd. (2008). "Id e n tificatio n o f p rostagland in L2
recep to rs m ed iatin g perinatal m ascu lin izatio n o f ad u lt sex beh av ior
and neu ro an ato m ical co rrelates." Dev Neurobiol 68(12): 1406-19.
W u, M . V., 1.1. S. M anoli, L. J. Eraser, J. K. C o ats, J. T o llk u h n , S .-l. H onda,
N. Elarada, and N. M. Shah (2010). "E stro g e n m ascu lin izes neural
pathw ays and sex -sp ecific b eh av io rs." Cell 139(1): 61-72.
W ud y, S. A ., H. G . D orr, vd. (1999). "P ro filin g steroid h orm ones in
am n io tic fluid o f m id p regn ancy by rou tine sta b le isoto p e dilution/
gas ch ro m ato g rap h y -m ass sp ectro m etry : R eferen ce valu es and con ­
cen tratio n s in fetu ses at risk for 21-h y d ro x y lase d eficie n cy ." / Clin
Endocrinol Metab 84(8): 2724-28.
W yart, C , W. W. W ebster, vd. (2007). "S m e llin g a sin g le com p onent
o f m ale sw eat alters levels o f C o rtiso l in w o m e n ." / Neurosci 27(6):
1261-65.

329
Erkck Beyni

W ylie, K. R., ve I. Bard ley (2007). 'T e n ile siz e and the 'sm all penis
sy n d ro m e.' " B/L/7nt99(6): 1449-55.
W yn ne-E d w ard s, K. E. (2001). ''H o rm o n al chang es in m am m alian fal-
h e rs." U orm Behav 40(2): 139-45.
W yn ne-E d w ard s, K. E., ve C. J. R eb u m (2000). "B eh av io ral en d o crin o ­
logy o f m am m alian fa th e rh o o d ." Trends Ecol Evol 15(11): 464-68.
X u e, G ., Z. Lu, vd. (2009). "F u n ctio n al d issociatio n s o f risk and rew ard
processing in the m edial p refro n tal' co rtex ." Cereb Cortex 19(5):
1019-27.
Y am ag iw a, J. (2001). "F a c to rs in flu en cin g the form ation o f ground nests
by eastern low land g o rillas in K ahu zi-B ieg a N ational Park: S o m e
ev olu tio nary im p lication s o f nestin g b eh av ior." / Hum Evol 40(2):
99-109.
Y am am o to , Y., B. S . C u sh in g , vd. (2004). "N eo n atal m an ip u latio n s o f
o xy to cin alter exp ression o f o xy to cin and vasop ressin im m u n o re­
activ e cells in the p arav en tricu lar nu cleus o f the h y p o th alam u s in a
g en d er-sp ecific m an n er." Neuroscience 125(4): 947-55.
Yama/.aki, K., ve Cl. K. B eau ch am p (2007). "G e n e tic basis for M l IC -de-
pend ent m ate c h o ic e ." Adv Genet 59:129-45.
Y ang, C. F., C. K. H ooven, vd. (2007). "T esto stero n e levels and m ental
rotation p erform ance in C h in ese m e n ." Harm Beltnv 51(3): 373-78.
Y ang , C. Y., J. D ecety , vd. (2009). "G e n d e r d ifferen ces in the m u rhythm
d u rin g em p ath y for pain: A n electro en cep h alo g rap h ic s tu d y ." Bruin
Res 1251:170-84.
Y aniv, I., S. C h o sh en -H illel, vd. (2009). "S p u rio u s con sen su s and o p in i­
on revision: W hy m ig h t p eop le be m ore confid ent in th eir less accu ­
rate ju d g m en ts?" / Exp Psychol Lcurn Mem Cogn 35(2): 558-63.
Y assin, A. A., F. Saad , vd. (2008). "M eta b o lic sy n d ro m e, testostero n e
d eficiency and erectile d ysfu n ctio n nev er com e alo n e ." Andrologia
40(4): 259-64.
Y eh, K. Y , H. F. Pu, vd. (2010). "D iffe re n t su b reg io n s o f the m edial
p reoptic area are sep arately involved in the reg u lation o f co p u lati­
on and sexual in cen tiv e m o tiv ation in m ale rats: A beh av ioral and
m o rp ho log ical s tu d y ." Beluw Brain Res 205(1): 219-25.

330
Kaynakça

Y oshim oto, D., A . S h ap iro , vd., ed l. (2005). N oiwerbal Communication


Coding Systems o f Committed Couples. N ew Y ork: O xford U niversity
Press.
Youn g, E. A., ve J. 13. P ecker (2009a). "P e rsp e ctiv e : Sex m atters— g o n a­
dal steroid s and the b rain ." Neuropsychopharmacology 34(3): 537-33.
Youn g, I.. |. (2009b). "B e in g h u m an: Love— n eu ro scien ce reveals a ll."
Nature 457(7226): 148.
Y ou n g, L. J. (2008). "S e x d ifferen ces in affiliativ e b eh av ior and social
b o n d in g ." için d e: J. B. B ecker, K. B erkley, N. G eary, E. H am p so n , J.
P. H erm an, and E. A. Y oun g, ed l., Sex Differences in the Brain: From
Genes to Behavior. O xfo rd , UK: O xford U niversity Press.
Y u , Q ., Y. T an g , vd. (2009). "S e x d ifferen ces o f even t-related potenti­
al e ffects d u rin g three-d im ensio nal m ental ro tatio n ." Ncuroreport
20(1): 43-47.
Y u an, J., Y. Luo, vd. (2009). "N eu ral co rre late s o f the fem ales' su scep ti­
bility to n eg ativ e em otions: An in sig h t into g en d er-related prev alen­
ce o f affectiv e d istu rb an ce s." Hum Brain M app 30(11): 3676-86.
Y u rg elu n -T od d , D. (2007). "E m o tio n al and co g n itiv e ch an g es d uring
a d o le sce n ce ." CurrOpin Neurohiol 17(2): 251-57.
Z ah n -W axier, C ., M. R ndke-Y arrow , E. W agn er, and M. C h apm an
(1992). "D e v e lo p m e n t o f con cern for o th e rs." Developmental Psycho­
logy 28: 126-36.
Zak, T. J., ve J. A. Barraza (2009). "E m p ath y and co llectiv e action ."
S S R N :.
Zak, P. J., R. K u rzban , vd. (2005). "O x y to cin is associated w ith hum an
tru stw o rth in ess." Harm Behav 48(5): 522-27.
Z ak, P. J., A. A. Stanton, vd. (2007). "O x y to cin increases gen erosity in
h u m a n s." PLoS One 2(11): el!28.
Z aki, J., J. W eber, vd. (2009). "T h e neu ral b ases o f em p ath ic accu racy ."
Proc Natl Acad Sci USA 106(27): 11382-87.
Z av iacic, M ., V. S iso v sk y , vd. (2009). "C o sm e tic p erfu m es vs. hum an
p herom ones (natu ral chem ical scen ts) o f the h u m an fem ale and
m ale in sig n allin g and p erfo rm in g con text o f th eir sexu al b eh av io­
u r." Rratisl Lek Listy 110(8): 472-75.

331
Erkek Beyin

Z eh r, J. L , B. J. T o d d , vd. (2(MI6). "D e n d ritic pruning o f the m ed ial a m y ­


gd ala d uring pu bertal d ev elo p m en t o f the m ale S y rian h a m ste r." J
Neurobiol 66(6): 578-90.
Z elbergeld , B. (1999). The New M ale Sexuality. N ew Y ork : Bantam .
Z hang, Z., V. K lyachko, vd. (2007). "B lo ck a d e o f p h o sp h od iesterase
typ e 5 en h an ces rat neu roh yp op h ysial excitability and e lectrically
evoked oxy tocin rele ase ." / Physiol 584(pt. 1): 137-47.
Zhou, L , |. D. Blau stein, vd. (1994). "D istrib u tio n o f an d ro gen receptor
im m u noreactivity in v aso p ressin - and o xy to cin -im m u n o reactiv e
neu rons in the m ale rat b ra in ." Endocrinology 134(6): 2622-27.
Zhou, W ., ve D. C h en (2008). "E n co d in g hu m an sexu al ch em osen so ry
cu es in the orb itofrontal and fu siform co rtices." JN eu ro sci 28(53):
14416-21.
Z iegler, T. I:., S. Jacoris, vd. (2004). "S e x u a l com m u n icatio n betw een
breed ing m ale and fem ale cotto n -to p tam arin s (S ag u in u s o ed ip u s),
and its relation ship to infant c a re ." Am I Pnnmtol 64(1): 57-69.
Ziegler, T. E., S. L. P rud om , vd. (2006). "P reg n an cy w eight gain: M ar­
m oset and taniarin d ad s sh ow it to o ." Biol Lett 2(2): 181-83.
Ziegler, T. 1:., ve C. T . S n ow d on (2000). "P rep aren tal ho rm o n e levels
and parenting exp erience in m ale cotto n -to p tam arin s, S ag u in u s
o ed ip u s."' HormBehav 38(3): 159-67.
Ziegler, T. F„, K. F. W ashabau g h, v d. (2004). "R e sp o n siv en e ss o f e x p e c­
tant male cotton -top tam arin s, S ag u in u s oed ip u s, to m a le 's preg­
nan cy." Harm Behav 45(2): 84-92.
Ziegler, T. E., F. 11. W egn er, v d. (2000). "P ro la ctin levels d u rin g the peri-
parturitional period in the b ip aren lal cotto n -to p tam arin (S ag u in u s
oedipus): Interactions w ith g en d er, an d rogen levels, and paren­
tin g ." Horm Behav 38(2): 111-22.
Ziegler, T. E., F. FI. W egner, vd. (1996). "H o rm o n a l resp o n ses to p are n ­
tal and nonp arcnlal con d ition s in m ale cotto n -to p tam arin s, Sagni-
iiu s oedipus, a N ew W orld p rim ate ." Horm Behav 30(3): 287-97.
Z itzm ann, M. (2006). "T esto ste ro n e and the b rain ." Axing M ale 9(4):
195-99.
Zuloaga, D. ti., D. A. Puts, vd. (2(X)8). "T h e role o f and rogen receptors in
the m asculinization o f brain and behavior: W hat w e’ve learned from
the testicular fem inization m u tation ." Horm Behav 53(5): 613-26.

332
D İ Z İN

A D uygusal Em pati 15, 123, 125,

A d ren alin 129 2 0 7 ,2 0 8

A m igd ala 14
E
A n d ro p o z 1 4 9 ,1 5 0 ,2 2 0
E rektil D isfo n k siy o n (E d ) 221
A n d ro sten ed ioıı 51, 176
Ergen E rkek Beyni 24
A nteriorSingul.it K o rteks(A cc) 97
E rkeğin Y ü zü 125
A şk 11, 18, 20, 26, 82, 84. 87, 90, E rkek Ç o cu k Beyni 31, 166
159, 1 8 5 ,1 9 7 ,1 9 8 ,2 1 6 ,2 2 5 E rk ek lerin D u ygu sal I layatları
A sp erg er Sem i rom u 168 1 2 1 ,2 0 7

A yna N öron S istem i (A ns) 123 E rken B oşalm a 9 8 ,2 0 2


Eş A rayan B eyin 75, 190
E ş-A v lam a 198
B
E şcin sel E rkek Beyni 163
baba Beyni 24, 105, 10 9 ,1 5 6
Eşi K o ru m ak 87
B abalık 20
Bilişsel Empati 1 3 ,1 2 3 ,2 0 7 ,2 0 8 ,2 0 9 F
Ferom o ıılar 79, 1 0 4 ,1 0 5 , 1 7 8 ,1 9 2 ,
c 204

C ali (K onjeııital A drenal H iperp- F lö rtleşm e S in y alleri 77

lazi) 4 2
H
C in sel Y önelim 1 6 1 ,2 2 5
H ip erak tif 3 3 ,1 1 8
H ip otalaın u s 8 3 ,1 2 7 ,1 3 6 ,2 1 4
D
D atoga K abilesi 106 İ
D ed e Beyni 155 İltifat 7 8 ,1 5 4
D isiplin 1 1 5 ,1 1 7 ,2 0 7 insu la 2 0 2 ,2 7 6

333
Erkek Beı/ni

K S
S em p atik G eb elik 1 8 ,1 0 4 ,2 0 4
K orru gatör K aslar 126
Sep tu m 1 2 8 ,2 8 7 ,3 1 1
K ortizol 14, 57, 68, 129, 131, 135,
Sevg i 28, 110, 125, 142, 148, 154,
136
1 5 6 ,2 2 3
S o sy al 1 liy erarşi 136, 186
M
Sp in al E jakü lasyo n Jen eratö rü 9 8
M astü rbasyon 19, 21, 73, 95, 189,
S ry G eni 166
1 9 0 ,2 2 0 , 221
S u p rak iazm atik N ü k leu s 161
M ediyal P reo p tik A laıı 13
M ü lleriy an İnhib e Edici Faktörü
T
2 5 ,3 4 ,1 6 9
T alam u s 163
T a n siy o n 1 5 4 ,2 2 4
N
T esto stero n 20, 21, 24, 25, 32, 34,
N orepin efrin 97
3 5 ,3 6 ,4 7 , 55, 5 8 ,6 2 , 63, 64, 65,
N iikleu s A ku m b en s 95
68, 69, 80, 87, 90, 91, 92, 93, 94,
1 0 4 ,1 0 5 ,1 0 6 ,1 1 5 ,1 2 5 ,1 2 7 ,1 2 8 ,
o -ö 1 2 9 ,1 3 1 ,1 3 2 ,1 3 3 ,1 3 5 ,1 3 6 ,1 3 7 ,
Ö fk e 131,211
1 4 0 ,1 4 3 ,1 5 0 -1 5 3 ,1 6 9 , 1 7 0 ,1 7 7 ,
O ksitosin 1 4 ,2 5 ,6 2 ,8 5 ,8 7 ,9 7 ,1 0 0 ,
178-184, 186, 1 8 7 ,1 8 9 , 191, 192.
101, 1 0 7 ,1 0 8 ,1 1 8 ,1 2 7 ,1 4 0 ,1 5 4 ,
1 9 3 ,1 9 7 ,1 9 9 , 200, 203, 20 6 , 211
1 5 5 ,1 9 5 ,1 9 6 ,1 9 7 ,2 0 5 ,2 1 1 ,2 1 6 ,
Testostero n T ak v iy çsi T ed av isi
2 1 7 ,2 1 8 ,2 2 4
220, 223
Orgazm 1 8 ,9 7 ,9 8 , 9 9 ,1 0 1 ,2 0 1 ,2 0 2
T ü k ü rü k 80
Ö strojeıı 20, 2 5 ,3 2 , 62, 64, 8 7 ,1 2 7 ,
1 4 0 ,1 8 1 ,1 9 7 ,2 1 6 ,2 1 7
V
Ol izm 168
V azopressin 14, 21, 25, 56, 57, 58,
O to katalitik Ö fk e 131
6 2 ,6 3 , 64, 6 8 ,6 9 ,8 4 ,8 7 ,9 0 , 108,
115, 127, 131, 135, 136, 140,
P
155,168, 1 7 9 ,1 8 0 , 1 8 1 ,1 8 2 ,1 8 3 ,
P arasem p atik S in ir S istem i 100
1 9 5 ,1 9 6 ,1 9 7 ,2 0 5 ,2 0 6 ,2 1 4 ,2 1 5 ,
Pcrinkuad uktal G riş B ölge 14
216, 217
Prefrontal K orteks 15
V entral T eg m en tal A lan (V ta) 14
P rolak tin 18
Viagrn T ürü İlaçlar 203

R
Y
K ekabet 4 3 ,1 3 2 ,1 3 8 ,1 3 9
Y K rom ozom u 2 0 ,2 4 ,1 6 6

334
TÜM KADINLARIN ve ONLARI SEVEN TÜM ERKEKLERİN
MUTLAKA OKUMASI GEREKEN BİR KİTAP!

>
Dr. Louann Brizendine

You might also like