Professional Documents
Culture Documents
H-* h—*
BT P
Mehmet Ali Kılıçbay
•§* 5
r-t
CUMHURİYET
n YADA
el
h -^ ı
B ir e y O lm ak
E
cl
2
I—H-
m
H
D
>
OT
►
— I-
OT
m
N
o
>
m
im ge
k itc ib e v i
ik mıla bge vei
C u m h u r iy e t
YADA
BIrey O lmak
W]
ikitabevi
mge
İmge Kitabevl Yayınlan: 93
1. Baskı: Nisan 1994
Baskı: 3000 adet
Dizgi: imge Ajans
Baskı ve Cilt: Zirve Ofset 229 66 84
ISBN 975-533-083-6
İmge Kitabevi
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ..........................................................................................7
I. BÖLÜM: SİYASET..............................................................11
- C um huriyet ya da nasıl birey o lu n u r.................... 13
- Osm anlı Sosyal D em okrat olsaydı........................23
- O rada bir siyaset var u zakta................................... 39
- V aroluşun reddi olarak terör..................................49
- Birey kim liğinin belirlenm e alanı olarak
dem okrasi.....................................................................57
- Tekilden çoğula geçişin alanı olarak Batı,
sorunsalı olarak B atılılaşm a...................................73
- ikinci D ünya Savaşı da yanm asırlık oldu........89
- Sovyet devrim inin nü fu s kâğıdı......................... 101
- Cenaze töreni yapılıyor, am a ceset nerede?..... 117
- H ızlanan tarih ve İkinci Bin Yılın sondan
bir önceki Onyılı........................................................129
- Laiklik, siyaset ya da uygarlık değiştiren
toplum un su yüzündeki kavgası........................... 145
- Laik güçler neden zayıf?.........................................155
II. BÖLÜM: TARİH................................................................161
- Ansiklopedi nin soy zinciri................................. 163
- 1492: Yahudilerin Ispanya'dan
kovulm alarına m akro-tarihsel bir b a k ış......... 173
- Tarihsel bir inşa olarak u lu s.............................. 191
- Osmanlı aydını.........................................................201
- Osm anlı baülılaşm ası............................................ 215
- E ndüstri-öncesi A vrupa’ya Osm anlı ihracatı
Bruce MacGowan..................................................... 229
- İstanbul bilgisi ve bilinci................... 279
- Tocqueville'in devrim senaryosu... ....285
- Büyük Devrim e d ü rb ü n ü n tersinden
bakm ak.......................................................................291
III. BÖLÜM: ETRAF.............................................................297
- Çevre nin çerçevesi................................................ 299
- A rabesk k ü ltü r ya da köhneyi tasfiye eden
pespâyelik.................................................................309
- Medium size m edia................................................ 319
- Türkiye'de şimdilerde genç olm ak.................... 329
- "İnsan" ve "Haklan"................................................337
Çagdaşlaş(ama)mak.............................................. 347
- Türkiye de yannını hesaplar hale geliyoj’ 355
IV. BÖLÜM: İNSANLARA DAİR.,...................................... 371
- Çetin Altan: Sapıtm a ve İhanet Ü stüne........... 373
- Çetin A ltanın dünyasını an lam ak ................... 379
- Galbraith: M adalyonun tersi.............................. 389
- Joyce evreni............................................................ 395
- Sanayi devrimi oldu m u?.....................................401
- Sanayi devrimi rom ancısı: Emile Zola........... 407
- O kum ak................................................................. 411
- Türkiye'de okum a neden sevilmez?..................415
- Althusser, Mostesquieu ve Rousseau'yu
okuyor.......................................................................421
- M aldoror'un isyan çığlıklan...............................427
ÖNSÖZ
Çerçeve
Takın gelecek
Girizgâh
Demokrasinin çerçevesi
h‘<
m okrasinin bir kimlik ve yönelim sorunu olduğudur. Bir
toplum da in sa n la rın kendilerini neye göre tanım ladık
ları, yani kim liklerini hangi k ısta s a göre o lu ştu rd u k
ları, bu bağlam da önem kazanm aktadır. A slında varol
m ayan ve idealize edilm iş soyut kategorilere göre yapı
lan kimlik nitelem eleri, bireyin anonim lik içinde eritil
m esine yönelik olup, b u ra d a in sa n i bir kim likten değil
de. Jenerik bir kim likten bahsetm ek söz k o n u su olm ak
tadır. M ensubiyetleri varo lu şu n her noktasını düzenle
yen bir m aym uncuk haline getiren bu tavrın toplum sal
ö rgütlenm e düzeyindeki y an sım ası, tabiyetten b a şk a
birşey olamaz. Bireyin h er tü rden cem aat cenderesinden
sıyrılarak kendi bireyselliğini ve özgürlüğünü ü reteb il
diği siyasal ortam da bir program olarak ortaya çıkabil
m ektedir. Bu bağlantıdan ö tü rü , dem okrasi bir hal değil
de, bir oluşum olarak belirm ektedir. Bir b a şk a şekilde
söylemeyi denersem . A ntikite nin de Doğu n u n sem avî
model içinde donm uş olarak su nduğu toplum şem asının
içinde, diğerleriyle özdeş bir yapı m alzem esinden b aşk a
bir şey olmayan, böyle olduğu için de h a k la n b u lu n m a
yan. önceden belirlenm iş kader öğeleriyle yetinm esi y a
zılı olan birey, Avrupa m odem çağının d ü şünce, eylem,
ekonom i ve bilim devrim leriyle bu h a p ish a n e sin d e n
k u rtu lu n c a , kendi v a ro lu şu n u bizzat kendinin o lu ştu
racağı bir sürecin içine girm iştir. Bireyin özgürleşm esi,
o n u n aynı zam anda in s a n doğası olarak adlandırılan ve
kendi dışında program lanm ış bir k alıp tan da k u r tu l
m ası olm uştur. Böylece birey kendini inşa etm ek zorun
dadır ve bu in şa hiçbir ön program a taham m ül edemez.
Özgürlüğe m ahkûm iyet, in sa n doğasının da yokluğu a n
lam ına gelm ektedir. Bu durum da, bireyselleşm iş bireyin
haklarını garanti etm ek üzere, m odem bir örgütlenm e
olarak ortaya çıkan dem okrasi de h er zam an tam am la-
n am ad an kalacaktır. Böylesine bir sürecin tam a m la n
m ası. ulaşılan n o k ta ne k a d a r yüksek olursa olsun, in
sa n doğası kavrayışının hortlam ası, in sa n ın tan ım la n
m ası, böylece h arek et alan ın ın sınırlanm ası ve dem ok
rasinin so n u olacaktır.
Biz nom in alist bir toplum uz. Adlar ve bu adların
kapsadığı, sınırladığı, dolayısıyla diğerlerinden a y ıra
ra k anlam kazandırdığı işaretlere çok m eraklıyız. Ad
koym anın b ir anlam ı sahiplenm ek, onu ih a ta etm ek
için yeterli olduğunu d ü şü n ü y o ru z (aksi olsaydı, sokak
ad ıa n k o n u su n d a böylesine sıcak savaşlar y aşan ir mıy
dı?) D em okrasinin g e n e sls'in i toplum sal düzeyde y a şa
madığımız çok kesin bir olguyken, bireysellik en şiddet
le m ah k û m ettiğim iz özellikken (kom ünist ve faşistten
d ah a çok bireyselleşm iş bireyden korkar bu toplum), h â
lâ ülkem izde d e m o k ra sin in varlığına inanabiliyoruz,
ç ü n k ü adı var. D em okrasi a n c a k akılların potansiyel
eşitliğine in an a n bir toplum da yol alm aya başlayabilir:
e.rkeğin kadından, am irin m em urdan, ü s tü n a stta n , yö
n eten in yönetilenden daha akıllı olduğunu ilke gereği
kabul eden bir toplum da değil dem okrasi, dem okrasiye
yatkın bir iklim den dahi söz edilemez. B u n u n yanı sıra,
dem okrasiye hazır bir toplum , ahlâkın kaynağını ceza
landırıcı, aşk ın bir otoritede görmek yerine, bu kaynağı
yeryüzüne indiren, insan olma bilincine ve o n u ru n a bağ
layan. yani laikleştiren bir toplum dur. Bizim gibi her-
şeyi ceza terim leri içinde düşünm eye, özgürlüğü cezalan
dırılm ayan alan olarak görm eye alışkın bir toplum da,
dünyevî otoritelerin y a s a k la n bile sem avî niteliğe b ü
rü n ü rk e n , d em okratik o rta m d a n söz etm ek m ü m k ü n
değildir, in sa n bilincinin an c ak kendi iradesinin yöne
tim inde olduğu kav ran m ad an , dem okrasiye hazır hale
gelinem ez. İn sa n ın kendi aklının yerine bir b a şk a aklı
ikam e etm esi herşey olabilir, am a asla dem okrasi ola
maz.
D em okrasi program ı, bireyi globale, totale karşı ko
ru m a sü reci olarak tanım lanabilir. Bu bağlam da yöne
tim lerin tek varlık nedeni birey haklarını h er tü rlü glo
ballik ve toptancılığa karşı (kendi de dahil) güvenceye a l
m asıdır. Böylece dem okrasi, siyasal yönetim i yönetici
likten hizm etkârlığa d ö n ü ştü rm e sürecidir.
Tekilden Çoğula Geçişin Alanı Olarak Batı,
Sorunsalı Olarak Batılılaşma
Önce Kavramlar
Şimdi de Doğu
Batılılaşm a sorunsalı
Şubat 1917
A vrupa'daki b ü y ü k sa v aş sü rm e k te , A lm an ların
ilerlemesine karşı R us o rd u su n u n güçsüzlüğü ve yetersiz
liği hergün biraz d a h a açığa çıkm aktadır. A vrupa'da ve
Sibirya'da sürgünde olan çok sayıda Rus aydını, bu toplu
m un so ru n la rın ın ancak devrim le çözülebileceğine k a
r a r verm iştir. Devrim ci p ro p ag a n d a b ü y ü k b o y u tlara
u laşm ıştır. "Milletler H apishanesi" adı verilen R us im
paratorluğu aynı zam anda ulusalcı hareketlerden ötü rü
de çatırdam aktadır, ikinci serfleştirm enin yarattığı Rus
b o y arían , köylülerini insem o larak görebilm enin u z a
ğındadırlar. R us rom anına hep sisliym iş gibi gözüken fo
n u n u sağlayan kırsal yaşam , en hafif deyimiyle a rz u la
nır bir d u ru m değildir. Askerler a ra sın d a giderek sava
şın kaybedileceği ve b o şu n a savaşıldığı duygusu yaygın
laşm ak tad ır. Ü stüne ü stlü k ekonom ik zorluklar h er ge
çen gün boyut kazanm aktadır.
Bu ortam da h er a n bir halk harek etin in beklenm esi
doğaldır. Ve b u yo ğ u n laşm alar Ş u b a t 1917'de p atlam a
n o k ta s ın a u laşm ıştır. Ekim devrim inin tersine. Ş u b a t
ayaklanm aları (aslında bizim takvime göre M art, çü n k ü
R us takvimiyle, Batı takvim i a ra sın d a 13 gün fark v ar
dır) h içb ir şekilde önceden plan lan m am ış ve ö ngörül
m em iştir. Devrime giden Ş u b a t olaylarının tem el n ed en
lerinden biri, Petrograd'da s ü re n kıtlıktır. B una çare b u
lunm adığı gibi, ülkenin diğer taraflarında d a aynı d u ru
m a sıklıkla rastla n m ası, k a ra b o rsa ve ih tik ârın büyük
b o y u tla ra ulaşm ası, b u ayaklanm aların çıkacağı tah m i
n ini güç b irşey olm aktan u zak laşü rm ıştır. 1905 devri
m in! izleyen çekingen p arlam en to devrim ine rağm en.
Ç arın popülaritesi de sürekli düşm ekteydi. Çar kam uoyu
d en ilen şeyden h a b e rsiz olm anın yanı sıra, seçilm iş
m eclis olan dum aya ve yerel m eclisler olan zem stvolara
y aslan m ak yerine, polis baskısıyla d u ru m a egem en ola
cağını düşünm ekteydi.
Öte yandan, sürm ekte olan savaş, yönetimin saygın
lığını giderek azaltm aktaydı. Yönetim deki düzensizlik,
ekonom ik s ık ın ü la r ve h ak sızlık lar köylü ve işçi k itle
lerinin öfkelenm elerine yol açm an ın yanı sıra, onları
çeş.itli siyasal partilerin propagandalarına açık hale ge
tirm ekteydi. F ak at 23 Ş u b a t (7 Mart) g ü n ü patlayacak
olan ay aklanm anın öncesinde Petrograd (sonradan Le
ningrad) sakindir, Ç ar cepheye gitmiş, D um a toplanm ış
tır. Hiçbir şey ufuktaki devrimi h ab er verm em ektedir.
23 Ş u b a t 1917 "U luslararası k adınlar günü' dür. Bol-
şeviklerin R usya'da kalm ış olan önderleri, b u akşam ın
devrim in başlangıcı olacağını hayal bile edem em ekte
dirler. B aşk e n tin gizli siyasal çevrelerinde, b u "kadınlar
günü" de, tıpkı yüzyılın b a şın d a n beri, diğer fırsatlarda
olduğu gibi, m itingler, söylevler ve bildiri dağıtm ak için
y ara rla n ıla c a k b ir a n o larak görülm ektedir. H üküm et
ise, k arşısın d a örgütlü bir ihtilal veya darbe tehlikesi ol
madığı halde, panik halindedir. Bu paniğin doğurduğu
bir çılgınlık olarak, İçişleri b ak an ı Protopopov polise,
yiyecek b u lm a k için k e n t m erkezinde toplanm akta olein
kalabalığın ü s tü n e mitralyözle a te ş açılm ası em rini ve
recektir.
Bolşevik kom itesi hü k ü m ete karşı h a sm a n e bir t u
tu m alm ak için zam anın erken olduğunu d ü şü n ü rk e n ve
sosyeıl dem okrat p artinin de davranm aya gücü yokken,
a y n c a devrimci çevrelerden herhangi bir grev keıran çık
m am ışken, dokum a sektöründe çalışan k a d ın lar birçok
fabrikada işi bırakm ışlar ve m etalüıji sektöründeki e r
kek işçilere, kendilerini d esteklem eleri için tem silci
gönderm işlerdir. B unu izleyen sa a tle r e sn asın d a grevci
leri s a ra n heyecan, onları bazı m ahallelerdeki fırınlar
dan zorla ekm ek alm aya sevketm iştir. Polisin ve sevke-
dilen a sk erin baskısıyla h arek et yatışm ış, an cak ayın
2 4 'ü n d e erkekler de kad ın işçilere katılm ışlar, kentin
her yerinde gösteriler başlam ıştır. Ve artık "ekmek iste
riz" sloganının yanı sıra, "kahrolsun savaş" da d u y u l
m aktadır. K entin b u ıju v a la n a ra sın d a tek tü k "kahrol
s u n a risto k ra si" bağırışları d a işitilm eye başlam ıştır.
K azakların b a s tırm a h a re k â tın ın şim dilik, 1905'dekin-
den daha yum uşak olması (hepsi de toprak sahibi ve soy
lu olan bu K azakların Petrograd halkıyla hiçbir ortak
y a n la n yoktu, am a onlar da a rü k h ü k ü m etin vurucu
gücü olm aktan hoşlanm ıyorlardı), "bu kez ateş etm eye
cekler" söylentisinin çıkm asına yol açm ıştır.
Ayın 25’inde başk en tte grevdeki işçi sıyısı 240.000'e
çıkm ıştır ve b irg ü n öncesinin gösteri yürüyüşleri ay ak
lanm aya dönm ektedir; a y n ca yüksekokul öğrencileri de
bu harekete katılm ışlardır. Kentin çeşitli yerlerinde a y
nı a n d a yapılm akta olan m itinglerden en kalabalığında,
k o n u şm acılard an biri a n id e n k ü rsü d e n aşağı d ü ş e r ve
anlaşılır ki. polisin ilk hedefi o olm uştur. B unun üzerine
kalabalıktan da ateş açılır ve birçok polis m em uru v u ru
lur. Atlı polis ve K azaklar kalabalığı dağıtırlar, am a
kanlı bir şekilde. Bu gün devrim edebiyatına "Kanlı P a
zar" olarak geçecektir. 26 Ş ubat sab ah ın d a güvenlik güç
leri, a rtık bir ihtilal havasına bü rü n m ek te olan h a re k e t
leri kesinlikle b a stırm a em rini alırlar. İşçilerin üze
rin e yeniden a te ş açılm ası üzerine, d u ru m sakinleşm iş
gibi gözü k ü rse de, ask erlerd en bir bölüm ünün silahla
rıyla birlikte o n lara katılm aları, direnm eyi b ü s b ü tü n
sü rek li hale getirm ekte ve kem ikleştirm ektedir. Çarlık
yönetim inin Ş u b a t olaylarını b a stırm a k üzere başkente
sevkettiği askeri birlikler, sürekli olarak işçilere katıl
m aktadırlar. 27 Ş u b a t akşam ı 600.000 işçi ve 150.000
a sk eri tem sil eden u n su rla r, tıpkı 1905'te olduğu gibi.
Sovyetler k u rm u şlard ır. O nların y a n ı sıra, olaylar es
n asın d a dağılan D um a'nın kalıntıları da bir geçici h ü k ü
m et k u rm u ş tu r, fak a t asıl ilginç olan. A vrupa'nın en
m utlakiyetçi, en d esp o t m onarşisini deviren Ş u b a t dev-
rim inin bir önderi ve teorisyenleri yoktur. Ama h ü k ü
m et yanlıları da önderlerini kaybetm işlerdir, ç ü n k ü Çar
çok çeşitli çevrelerden ve özelikle ordudan gelen baskılar
so n u c u n d a, 2 M art 1917'de ta h tta n çekildiğini bildiren
bir bildiri yayınlam ak z o ru n d a kalm ıştır.
Ekim Devrimi
Sosyalizm yıkılıyor m u?
VeTinUye...
JTa c i i L ts /\ t k ı t t ti4?ı 1 *1 3 1 . s ıc lL ı ,
J) /*l ,i*i , l £ f M 9 i J } r 3 K /l y'fÜ
u jM
/ n/n/ clottn
r C -û 9 t 4 ^ 0
ym
Ulus Nedir?
Osmanlı Aydını
Sonuç
n . Mahmud Islahatı
Islahat Fermanı
Değerlendirme
Ticaretin Tarafları
Mısır
Suriye
İzmir
Buğday
Hayvansal Elyaf
Deve tüyü
H alep, İzmir. 1st. 173 849 1021
Yetiştirilen Elyaf
Pamuk İpliği
(b ü tü n lim anlar) 1303 1924 2939
Arabesk Olmasaydı
Arabesk Kültür
Medyanın halkı
Sonuçsuzluk
Önce Kavramlar
Kopuş ya da Sapma
"Tarih Hızlanıyor"
Bugünü Anlamak
Ad Patres
Aydın v e Misyon
'S 2
yı, b u n c a yıllık Çetin Altan okuyuculuğum un birikim i
n in bir süzm esi biçim inde de yazabilirdim . Fakat yakın
lard a (Aralık 1992) Yapı Kredi Y ayınlarından, Çetin Al-
ta n 'ın kendi seçtiği yazılarını derleyen bir k itap çıktı.
Ben bu kitabı okuyup bitirdikten sonra, ü sta d ın kendi
h a k k ın d a hem en her şeyi bu derlem enin sa tırla rın ın
a ra sın a serpiştirdiğini d ü şü n d ü m ve sözü ona bırakm a
nın d a h a doğru olacağı kanısına vardım.
m
P rotestanlar ısla h a t yoluyla bu harekeli >o k etmeye uğ
raşm ışlard ır. A ncak reform lar yalnızca büyük toprak
sahiplerinin çıkarına olm uştur. Irish R epublican B rot
herhood ö rg ü tü n ü n ısrarlı faaliyeti 1914 ten itibaren
devrim ci bir nitelik kazanm aya başlam ış, hatta İngil
tere'nin düşm anı A lm anya'dan yardım istem iştir. H are
k e t önderinin tu tu k lan m asy la 21 Nisan 1916'da ayak
lanm a başlam ış ve geçici bir cum huriyet hüküm eti k u
ru lm u ştu r. Ö nderlerin teslim olma zorunda kalm alarına
kadar, sokak savaşı bir h afta devam etm iştir. Ö nderle
rin idam edilmeleri üzerine, İrlandalIlar D ublin'de Dail
Eireann'ı (İrlanda Meclisi) toplam ıştır. B u n u n yanı sıra
Irish Republican Army (IRA) Britanya yönetim ine d iren
mek üzere hızla örgütlenm iştir. Ingiltere sonunda, 1921'
de İrlanda ile bir a n tla şm a im zalayarak, ona K anada
veya A vustralya gibi dominyon s ta tü s ü sağlam ak zorun
da kalm ıştır. İrlan d a S erbest Devleti adını alan bu do
m inyonun içinde Protestan ve İngiltere ile birlik yanlısı
Kuzey İrlanda (Ulster) yer alm am ıştır. İrlanda bu kaybın
ve bölünm enin acısını hep sürdürm üş ve sürdürm ektedir.
İrlanda tarih in e bu kuşbakışı, yakın T ürk tarihiyle
ne k ad ard a fazla paralelliler arz etm ektedir. G ururlu bir
devletten yarı söm ürgeliğe, yükselen sanayiin k a rşısın
d a tarım sal bir y aşam tarzının iflası, kırsal değerlerin
kaybı, am a kentsel değerlerin de oluşm am ası ve dışarı
nın taklidi, dil yoluyla ulusal bir kimlik o lu ştu rm a kay
gısı (orada Keltçe. b u ra d a Öztürkçe), m uhafazakârların
işbirlikçiliğe v a ra n ihanetleri vb.
Y ukarıdaki tarih se l bak ıştan da görüldüğü üzere,
Jo y ce'u n doğduğu s ıra la rd a İrlanda'nın başlıca sorunu
bağımsızlık (Home Rule) idi. Joyce'un b ab ası bu hareke
tin önderi olan C harles Stew art Parnell'in ateşli bir y a n
d aşı idi. Joyce, b abasının siyasal bağlantıları sayesinde
elde ettiği yüksek gelirden ötürü İrlanda'nın Eton'ı s a
yılan Clongowes Wood Collcge'da okum uştur. Azgelişmiş
b ir ülkede çok iyi b ir okulda okum ak Joyce'un bir sürgün
hayatı y a şam a sın ın kökünde yer ala c a k tır Türkiye'de
de olduğu gibi, bu cins okullarda okuyanlar, kendilerini
kendi ülkelerinde sü rg ü n olarak hissetm ektedirler. D a
ha sonraki y ıllarda b ab asının siyasal ve ahlâk d ü ş k ü n
lüğü nedenleriyle işini ihm al etm esiyle fakirlik gelm iş
tir. H ayatta k a la n on çocuk icracıların ziyaretlerine,
em anetçilere bırak ılan eşyalara ve sık ev değiştirm elere
alışm ışlardır. Bu d u ru m da Joyce'un kendini çileli bir
insan olarak üretm esine yol açacaktır. Bu du ru m d a oku
la devam edem eyen Joyce, kendi kendini yetiştirm eye
yönelm iştir. D aha sonra girdiği Dublin University Col-
lege'da H enrik Ib sen'in gizemli ve sim gesel d ü n y a sın a
b ü y ü k ilgi d u y m u ştu r. Joyce 1901'de profesyonel yazar
olmaya k a ra r verm iş ve b u n d a n sonra artık başka hiçbir
işle uğraşm am ıştır. Joyce'un yazarlık yaşam ı esas itib a
riyle İrlanda dışında geçmiştir. En uzu n sü re ikam et etti
ği kentler Trieste, Z ürih ve Paris'tir. Joyce'u bu gönüllü
sü rgünlüğe iten nedenlerin b a şın d a İrlanda ve özellikle
de Dublin yaşam ı k o n u su n d a edindiği olum suz izlenim
ler gelm ektedir.
Ja m e s Jo y c e 'u n bir rom ancı olarak sah ip olduğu
ü stü n lü k , dile hâkim iyetinden ve in sa n doğasını ince,
am a d ü r ü s t bir şekilde tasv ir etm esin d en k a y n a k la n
m aktadır: b u n a ek o larak Joyce'un yeni ve parlak edebi
yöntem ler geliştirm iş olm ası, onu çağımızın en büyük
yazarlarından biri yapm ıştır. Dublin'de geçen tek bir g ü
n ü n (16 Haziran 1904) olaylarını a n la tan rom anı Ulys-
se s, başlangıçta birçok ülkede y a sak lan m ak la birlikte
zam a n la bir ş a h e s e r olarak kabul edilm iştir, çü n k ü
Joyce eleştirm enlerine göre, b u rom anın iki kişisi olan
Leopold Bloom ve k a n sı Molly büyük bir ifade genişliği
ile in sa n sıcaklığı içinde tasvir edilm işlerdir. Ayrıca bu
rom andaki sim gesel ü slu p d a h a henüz başka hiçbir ro
m anda ulaşılam am ış edebi bir zirve sayılm aktadır. Yan
biyografik rom anı S an atçın ının Bir G enç Adam Olarak
Portresi, okuyucuyu a n a kişi ile sam im i bir ilişkiye sok
m ası açısından dikkat çekicidir. T ürkçede yeni yayım
lanan D ubllnlller adlı eseri ise, esas olarak Dublin y a
şam ının tiksindiriciliğine ilişkin 15 öyküden m eydana
gelm ektedir. Bu k itabın sonuncu hikâyesi olan "Ölüm",
d ü n y a d a şim diye k a d a r yazılm ış en önem li kısa öykü
sayılm aktadır. Joyce'un sonuncu yapıtı olan Finnegans
W ake hakkındaki kanılar farklıdır. Çok dilli bir tarzda
yazılan ve bir İrlanda aliesine ilişkin bir rüya olan bu
eser, aslın d a an lam ların tekil değil, çoğul olduklarını
gösterm eye yöneliktir. Şiir ve espri dolu olan bu yapıt,
güzellikleriyle ünlü birçok pasaja da sahiptir.
Sanayi Devrimi Oldu mu?
ISBN 975-533-083-6
9789755330839
3 783755 330833