Professional Documents
Culture Documents
1
İÇİNDEKİLER
FELSEFE ..................................................................................................... 3
ÖZ KAVRAMI ............................................................................................... 5
KRİTER, KRİTİK VE KRİZ .................................................................................. 7
TEZ, ANTİTEZ, SENTEZ ................................................................................... 8
Diyalektik .......................................................................................... 10
Epistemoloji ve Ontoloji .................................................................... 11
Erdem Öğrenilebilir mi Sorunsalı ...................................................... 12
FELSEFE ................................................................................................... 13
DEĞİŞİM, DÖNÜŞÜM VE OLUŞUM.................................................................. 13
ÖZ KAVRAMI ............................................................................................. 14
NİHAİ OLUŞUM .......................................................................................... 16
Yeryüzü ile Dünyanın Ayrımı Meselesi .............................................. 16
Doğayı Anlamlandırma ..................................................................... 17
Ahlakın Felsefi Dönüşümü ................................................................ 19
Etik ile Metafizik İlişkisi ..................................................................... 23
Dönüşümün Başlangıcı ..................................................................... 26
2
23.11.2020
FELSEFE
3
normal hesap yapmaktan ziyade, doğaüstü halin
hareketindeki mantık kavranırsa –örneğin Harmonia veya
denge- onun topluma yansıtılması gerekir.
4
hareketi kabul eder. Ama “gerçekten hareket var mıdır, nasıl
gelişmektedir, ortaya konan teorilerin yapılan gözlemlerle,
doğayla bağlantısı nedir” türünden soruları felsefe
sormaktadır.
Öz Kavramı
5
kişideki her şey suiistimal edilebilecektir. Bu suiistimal
edilmesi sadece kişiye değil, diğer insanlara da zarar
verecektir. Örneğin, kişi zekâsını suiistimal ederse, topluma
yalan söyleyerek bu yeteneğini kendisi için kullanmış
olacaktır, aynı zamanda toplumu da kullanmış olacaktır.
6
budur, bir kriter çerçevesinde indirgeme, sıkıştırmadır.
Önceki ders konuşulduğu gibi, hayatın tek bir bilgiye
indirgemek doğru olmayacaktır, bu hayatı küçük bir resme
sıkıştırmaktır. İnsanı hayatta tutan en kuvvetli şey, bu resmin
çekilmesini sağlayan bilgi ve onun ardındaki akıldır.
7
olarak adlandırmak gerekebilir. Kişilerin hayatlarında ilkeler
varsa veya ilkeleri hayatlarına sokabiliyorlarsa, hayatlarını ne
yönde götürebileceklerini bilirler. Bu disiplinlere de entegre
edilebilir, örneğin hukukta kriterler/ilkeler belliyse, alt
hükümler/maddeler de bu kriterlere dayalı olarak
oluşturulacaktır. Önemli olan, düzenlenmesi gereken şeylerin
kriterlere göre düzenlenmesidir. Her şeyde bu kriter hesabı
yapılabilir, örneğin kişi odasının düzenlenmesini belli
kriterlere göre yapabilecektir. Daha fazla güneş almasını,
daha iyi ses yalıtımına sahip olmasını, mobilya olarak ne
koyacağını kriterlerine göre belirler. İşte felsefe, daha özelde
de antik yunan felsefesi bizlere bunu, yani hangi aşamalarda
hangi kriterlerin kullanılacağı hususlarını hediye etmiştir.
8
anlamlandırır, onunla tanımlarız: geceyi gündüzle, siyahı
beyazla gibi.
9
Diyalektik
Diyalektik bizlerin en temeldeki anlama biçimimizde
mevcuttur. Bardak demek, onu fincandan, insandan,
masadan, tabaktan ayırmaktır, yani karşıtından yola çıkarak
tanımlamaktır. Kelime kökü olan dia legein, karşılıklı
konuşma anlamına gelmektedir. Karşılıklı konuşmada, bir kişi
diğerinin ortaya koyduğu teze antitez getirir ve bunların
arasında olası bir uyuşma durumu sentezi ortaya çıkarır.
Böylece diyalog denen karşılıklı konuşma bilgiye götürür.
Platon’un Diyalogları bunun için vardır. Bu diyaloglarda
diyalektik yöntem kullanılmıştır; Sokrates bir şey söyler,
karşısındaki tezini ortaya koyar, Sokrates bu tezi çürütmek
için antitezini ileri sürer, ulaştığı sentez ise elinde bilgi denen
şey olarak kalır. Bilgi, diyalektik yöntemle diyalog faaliyeti
içerisinde oluşturulur.
10
Epistemoloji ve Ontoloji
Alpha Notu: Bu iki kavram derste sadece konuyla ilgili olduğu
ölçüde işlenmiştir, kendi başına ayrı başlıklar olarak değil.
11
Ontolojinin, yani varlık biliminin amacı bu üç varlığı
anlayabilmektir. Bu üç varlık arasında hiyerarşi vardır: İlk
seviyede fizik varlıklar bulunur, ikinci seviyede matematik
varlıklar, üçüncü seviyede ise bunların hepsini kuşatan
metafizik bulunur. Varlığın ne olduğunun nihai cevabını
metafizik verecektir. “Tüm bu var olanlar niçin var oldu, ne
zaman var oldu, nasıl var oldu, nasıl var olmaya devam
edecekler” bu türden nedensellikle ilgili sorulara yine
metafizik cevap verecektir.
12
30.11.2020
FELSEFE
13
varoluşa dönmesi ve bundan ders çıkarması için düşünme
olmazsa olmazdır. Hep aynı olan şey anlamsızdır. Anlam
hareketin olmasıyla kazandırılması gereken bir değerdir.
Neden hareket ediyor, nereye varmak istiyor, ne zaman
harekete geçti. Bu soruyu varlıkla ilgili her şeye sorabiliriz.
Kendimize de varlığa ilişkin de sorabiliriz. İşte bu soruyu
sormamızın nedeni, zeminindeki neden, varacağı neden,
değişimdir.
Öz Kavramı
14
Aristo tek olduğunu ortaya koyar. Dinler, tek olmasının
ötesinde tanrıya bir isim-şahsiyet verir. Elbette burada din
tanrıdan geldiği için bu ismin tanrıdan geldiği kabul edilir.
Kişiler bu ismi oluşturmaz, bir dine inanıldığı için o ismin
bizzat tanrı tarafından verildiğine inanır. Bu ayrıma dikkat
edilmelidir.
15
Nihai Oluşum
16
Sofistlerin göreceli dünyası, şiirlerin dünyasıdır. Ama hakikat
dendiğinde metafizikle asıl olan dünyayı kavramak şeklinde
olur. Örneğin, öte dünya kavramları, görünüşler dünyasının
ötesindeki ruhlar âlemi kavramları ortaya çıkmıştır çünkü
burada tüm gerçekliğe haiz bir hakikatten bahsedilir. Bu da
ister istemez tanrısal olana ve tanrıya doğru bir yöneliş
demektir. Bunun çeşitli şekilleri vardır. Yunanlı tanrısal
olanın yansıması olarak doğayı ve insanı görmüştür. Esasen
bu çok da yanlış değildir. Örneğin, dinler de –özellikle
İbrahimî dinler- insanı tanrının bir yansıması olarak görmeye
meyillidir. Hristiyanlar bunu daha ileri götürerek, Hz. İsa’nın
tanrının oğlu olduğunu söylerler. İslam’da da insan, Allah’ın
halifesi olarak nitelendirilir. Bu niteleme siyasi bir anlamda
değil, ahlaki bir eylem anlamındadır ki en zor ahlaki eylem
kişinin kendini düzeltmesidir.
Doğayı Anlamlandırma
Türlerin mükemmelliği, doğanın düzenliliğiyle
anlamlandırılır. Bu kavrandığı zaman tanrısal işleyiş
kavranmış olur. Hakikatin penceresi doğayı teori yoluyla,
bilim yoluyla iyi izlemekle açılır. Teorinin hülasası bilimdir,
nerede teori var dersek ahlaktan ziyade bilimde olduğu
söylenebilir. Çünkü doğaya ilişkin resim düzgün biçimde
çıkarıldığında tanrısal yansımanın anlaşılacağı düşünülür.
Filozof, o tanrısal yansımayı anladığı zaman bunu politika ile
devlet kurmayla topluma yansıtır. İşte platonun devlet
17
kurması, filozofun kral olmasının gerekleri buradan ortaya
çıkar.
18
Hepimiz insanız, deriz. Acaba neye göre bu farklı olan
biçimler, karakterler, milletler insanlık paydası altında
toplanmaktadır? İşte bu bize aklın söyleyeceği, yani akılla
ulaşılabilecek bir alandır.
19
Einstein görecelik teorisiyle zamana ve mekâna ilişkin
teorisiyle doğanın/tüm fizik biliminin böyle hareket ettiğine
ilişkin bize bir hikâye anlatmıştır. Hâlbuki bu yanlışlanabilir
ve bunun hikâye olduğu anlaşılabilir.
20
Thales de bunu açıklar fakat bilimsel bir biçimde. Okeanus
doğada olan bir şeyi, örneğin bir tanrı ismiyle söyleme
kullanımı o zamanlar yaygındır, çünkü sıradan insanlar bunu
böyle kişileştirilmiş bir olay içinde gördükleri zaman anlamlı
kılabilmektedirler.
21
olan bir disiplin ortaya çıkmıştır. İşte bu noktadan sonra
hakikat metafiziğin işi haline gelmiştir. Çünkü neye
dayanarak ortaya koyulduğu sorulduğunda, Mısır veya Babil
medeniyetleri kaynaklarını sadece kendilerine dayandırırken,
bilginin belli zümrelere özgü olmaması gerektiği. Bilgi
herkese açık olmalı, eleştirilmeli, açıklanmalı, makul görüşler
kabul edilmelidir.
22
Etik ile Metafizik İlişkisi
Historia, araştırma demektir. Geçmişin araştırılması geçmiş
ile hakikat arasında bir bağlantı olduğu düşünüldüğü için
önemlidir. İnsan değişmeyenin, bir biçimde geçmişte
olduğunu düşünmeye meyillidir. Historia bu anlamda,
insanlığın gerek kendisiyle, gerek tüm varlıkla ilgili olarak
kaynağını düzgün bir biçimde anlamak için geçmişe nesnel
bakmayı ister. Mitlerde olduğu gibi hayal gücüyle değil.
23
bulmaya çalışırlarken insanı göz ardı etmiştirler. Aynı
zamanda, matematik ve geometriyi henüz istenen biçimde
fiziğe ekleme başarısı gösterememişlerdir. Platon gibi biri,
Academia’nın kapısına “geometri bilmeyen giremez” yazmış,
insanı dert edinmiş, devleti kurmak için bir yöntem
geliştirmeye çalışmıştır. Yani histor’da kaynağa ilişkin bir
bilgi olmakla beraber bu kaynağa ilişkin söylediği fikirleri
desteklemek için kullandıkları yöntemler eksiktir. Aynı
zamanda doğaya insanı ekler, fakat hakikat resmi
24
Thales örneğindeki gibi doğadaki öz, su şekilde belirlenebilir.
Miletli Anaksimenes bu özü hava olarak tanımlarken,
Anaksimandros buna apeiron olarak belirlemektedir. Apeiron
sınırsız, biçimsiz olan temektir. Anaksimandros’un kafasında
öyle bir kozmos tasavvuru vardır ki, bu inanılmaz büyüklükte,
her şeyi kapsayan bir alandır. Kaotik bir biçimde hareket
etmektedir, ateş, su, toprak ve hava biçimsiz ve sınırsız olarak
bulunmaktadır. Buradan çıkan bir ateş parçası güneşe
dönüşür, toprak parçası dünya haline gelir,
Anaksimandros’un âlem tasavvuru budur. Devamlı olarak
kaynağın ne olduğuna ilişkin fikirler ortaya atılmaktadır.
Doğanın kaynağı nedir sorusunun topluma yayılmasını
istemişlerdir. Toplumsal olanın, etiğin kökenini metafizikte
bulmaya çalışmışlardır.
25
yapıldığı, nereye varacağı soruları Thales tarafından
sorulmamıştır. Düşüncenin kaynağı, bu soruları soranlar
Aristoteles ve Platon olmuştur. Bu yüzden etik sorular
metafiziğe yönelir. Sokrates ve platon, şunu yapmaya
çalışırlar, fizikçilerden kaynak sorununu ve yöntemini, özünü
alarak insan sorununa aktarmaya çalışmışlardır. Meseleyi
doğayla sınırlı tutmadan, insanın ne olduğuna da
götürmüşlerdir. Demek ki etik sorunlar, metafizik gibi sağlam
cevapların verildiği yerde cevaplanabilecektir. Sorun,
başından beri ve asla bitmeyecek şekilde, etiktir.
Dönüşümün Başlangıcı
Bilmek, ortak olmak ve varlığı ele geçirmek 3lü tasnif var.
Varlığı bilmek bilgiyle ilgili bir şeydir ve antik dönemde
ortaya çıkmıştır. Varlığa ortak olmak yine antik dönemde
karşımıza çıkar ama bu ortak olmak çeşitli idrak veya bilgi
26
biçimleri üzerinden yapılabilecektir. Örneğin, Kızılderililer
yunandakinden farklı bir biçimde varlıkla ortak olurlar. Doğa
resmi onlarla çok animisttir (canlandırmacı). Ama bir de bilgi
üzerinden varlıkla ortak olmak vardır ki okulda yapılan
budur. Modern dönemde karşımıza çıkansa, varlığı ele
geçirmektir. Varlığı ele geçirmenin farklı versiyonları vardır.
27
da kendisinin de ne olduğunu anlayan insan gökdelene
çıktığında bunu anlamaz. Gökdelende, göğü delen, sınırlarını
bilmektense sınırlarını aşmak isteyen bir zihniyet vardır.
28