Professional Documents
Culture Documents
160
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
161
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
162
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
163
Anahtar Kavramlar
164
Giriş
Borçlunun (senedi düzenleyen, kabul eden ciro eden ya da aval veren) senet hamiline
karşı sahip olduğu savunmalar defileri oluşturur.
Bir bono, poliçe ya da çeki imzalayan herkes, kural olarak, kedisinden sonra gelenlere
(senedi devralan sonraki kişilere) karşı senet bedelinin ödenmesinden sorumlu olur. Şu hâlde
senedi imzalayan herkes son hamile karşı kural olarak borçludur.
Bir kambiyo senedinde borçludan söz edildiği zaman bundan senedi düzenleyen, ciro
eden (ciranta) ve aval veren herkes anlaşılır.
Bu savunmaların bazıları senette borçlu sıfatı taşıyan herkes tarafından herkese karşı
ileri sürülebilirken, bazıları borçlu tarafından herkese karşı ileri sürülebiliyor. Bazıları da
sadece temel ilişkinin diğer tarafına karşı ileri sürülebiliyor.
Buna göre defileri mutlak def’iler ve kişisel (nisbi) defiler olarak iki sınıfa ayırabiliriz.
165
10.1. Mutlak Def’iler
Herkese karşı ileri sürülebilen (mutlak) defileri; senet metninden anlaşılan defiler ve
hükümsüzlük defileri olarak iki sınıfa ayırıyoruz.
Aşağıda açıklanacağı üzere özellikle kambiyo senetleri (bono, poliçe, çek) sıkı şekil
şartlarına bağlanmıştır. Eğer senet (bono, poliçe, çek) metninde bulunması zorunlu
kayıtlardan biri mevcut değilse, bu durumda senet geçersiz olur ve bu durum senet ile borç
altına giren herkes (düzenleyen, ciranta, aval veren gibi) tarafından hamile (alacaklıya) karşı
bir savunma (defi) olarak (borcu ödememe gerekçesi olarak) ileri sürülebilir. Bu hâlde
alacaklı borçludan ödeme talep edemez.
Bazen de senette bulunmaması gereken bir kayıt, senedi geçersiz kılar ve tüm senet
borçlularını borçtan kurtarır. Örneğin bono üzerine, bononun hangi sözleşmenin teminatı
olduğu açıkla yazılırsa, bu durumda bono geçersiz olur ve bu senet metninden anlaşılan bir
def’i teşkil eder.
Yine senette bulunan bazı kayıtlar da borçluya savunma (defi) imkânı verir. Örneğin;
kendisinden ödeme istenen borçlu senedin vadesinin henüz gelmemiş olduğunu ileri sürebilir.
Ya da senet bedelini talep hakkı zamanaşımına uğramışsa, borçlu bu imkânı (defiyi)
kullanarak ödemeden kaçınabilir.
Senet metninden anlaşılan bazı savunma imkânları ise sadece ilgilisi tarafından
herkese karşı kullanılabilir. Örnek: sorumsuzluk kaydı, ciro yasağı.
Bu sınıf defilerin başlığı “senedin geçersizliğine ilişkin defiler” olarak ifade edilmişse
de, bu defileri oluşturan durumlar esasen senedi (bono, poliçe, çek) geçersiz kılmaz, sadece
def’i şahsında gerçekleşen borçluyu (düzenleyen, ciranta, aval veren) borçtan kurtarır, onun
taahhüdünü geçersiz kılar.
166
Örneğin fiil ehliyetine sahip olmayan bir kimse (14 yaşındaki bir çocuk) bir bono
düzenlese, senet geçerli olur fakat alacaklı kendisine ödeme için müracaat ettiğinde 14
yaşındaki çocuk “ehliyetsiz” olduğunu belirterek (ehliyetsizlik define dayanarak) ödeme
yapmaktan kurtulur.
Düzenleyen 14 yaşında olsa da senet geçerli olmaya devam eder; zira senedin
(bononun) geçerli olması için gerekli şekil şartı, düzenleyenin imzasıdır ve bu örnekte
düzenleyen senedi imzalamıştır. Senedi devralan kişiler senetteki imzayı atan kişinin fiil
ehliyetini haiz olup olmadığını bilemez, bilmeleri de gerekmez, onlar için ehemmiyet arz
eden, diğer şekil şartları ile birlikte düzenleyenin imzasının (ıslak imza) bulunmasıdır.
Senet (bono) geçerli olmaya devam ettiği için senedin hamili (alacaklı) diğer senet
borçlularına (cirantalar, varsa aval veren ya da araya giren) müracaat ederek senet bedelinin
ödenmesini talep edebilir. Böylece nihai olarak senet bedelini ödemesi gereken kişi senedi
düzenleyenin 14 yaşında olduğunu bilebilecek durumda olan lehtar (senet lehine düzenlenen
kişi) olacaktır.
Senedin geçersizliğine ilişkin defilere diğer örnekler: sahte (taklit) imza, yetkisiz
temsil ve korkutma (ikrah) sonucu atılan imzadır.
Diğer bir ifadeyle, bu def’iler borçlu (düzenleyen, ciranta, aval veren vs.) ile alacaklı
(hamil) arasındaki temel ilişkiden (satım, kira, teminat, hatır gibi) doğar ve sadece bu ilişkinin
diğer tarafında karşı ileri sürülebilir. Temel ilişkinin diğer tarafından senedi devralan üçüncü
kişilere (hâmile) karşı ise ileri sürülemez.
167
TK m. 659:
(1) Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı, ancak senedin
geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden anlaşılan defilerle, alacaklı her kim ise ona
karşı şahsen sahip olduğu defileri ileri sürebilir.
(2) Borçlu ile önceki hamillerden biri arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere
dayanan defilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun
zararına hareket etmiş olması hâlinde geçerlidir.
(3) Senedin, borçlunun rızası olmaksızın tedavüle çıkarıldığı yolunda bir defi ileri
sürülemez.
Kişisel defilere örnek: temel ilişkinin ifa edilmemiş olması (ödemezlik defi), satın
alınan malın ayıplı olması (ayıp defi), senedin teminat için verilmiş olması (teminat defi),
senedin hatır için verilmiş olması (hatır defi), senedin verilmesinden sonra vadenin
uzatılması, hamile karşı başka bir alacağın bulunması sonucu takas (takas defi), senedin hata
veya hile sonucu verilmesi.
Kişisel defilerin senedi devralan üçüncü kişilere (hamile) karşı ileri sürülememesi
kuralı emre yazılı kıymetli evrak ve hamile yazılı kıymetli evrak bakımından geçerlidir. Fakat
senedin alacağın temliki yoluyla devredildiği nama yazılı kıymetli evrakta, kişisel defiler
senedi devralan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Kişisel defilerin senedi devralan hâmile karşı da ileri sürülebildiği diğer bir hâl de,
hamilin senedi tahsil cirosu ile devralması yani devredenin temsilcisi olması durumudur (TK
m. 688/2).
168