You are on page 1of 12

RK
TA
Ri
H
KU
RU
MU
MU
RU
KU
TÜRK TARÎH KURUMU

H
KÜTÜPANESl

KAYİT No. - ¿UZA

Ri
YER No. - M / . / . l t . C
TA
RK

MU
Cihan harbinde
III. Orduda sıhhî hizmete ait

RU
küçük bir hulâsa.

KU
Prof. Dr. T E V F İ K SAĞLAM.

H
Ri
TA
RK

8
MU
Cihan harbinde ÎII. Orduda sıhhî hizmete
ait küçük bir hulâsa M.

RU
Aziz arkadaşlarım,

B U N D A N 2 5 sene evel, 1 9 1 4 senesi ağustosunda, Avrııpada büyük bir


harp patlamıştı, O zamanlar Osmanlı İmparatorluğu Balkan harbinden

KU
henüz çıkmıştı. Bu harp bizim için büyük bir felâketle neticelenmişti. Bu
musibet T ü r k ordusunun bütün eksikliklerini meydana koymuş ve bu kusur-
ların âcilen ıslahı lüzumunda hiç kimsede şüphe ve tereddüt bırakmamıştı.
Hükümet büyük bir hamle ile bıı büyük işe girişmiş ve seri bir surette
ordusunu ıslaha koyulmuştu. Ordu bu muazzam işin henüz başlangıcında
iken Avrupada fırtına kopmuş, hükümet de derhal umumî seferberlik ilân
etmişti. Harbe girmemize tekaddüm eden ve üç ay süren bu seferberlik dev-

H
resinde ordumuz bir yandan eksiklerini tamamlayor, bir yandan da yığıntı-
larını yapıyordu.
Askerî Tıbbiyeden yetişmiş olmakla beraber hazarda Gülhanede

Ri
ve Fakültede klinikte çalışmış olduğum için asıl asker hekimliğinden
uzak kalmış ve yalnız Balkan harbinde garb ve şark cephelerinde sıhhiye
bölüğü hekimliğinde ve hastane baş hekimliklerinde bulunmuştum. Umumî
TA seferberlikte önce Istanbulda bulunan 1.kolordu hıfzıssıhha müşavirliğinde,
bir ay sonra Ankaradan gelip Maltepe civarında yığılan III. kolordu hıfzıssıhha
müşavirliğinde ve kolordu sertabip vekilliğinde bulundum. Daha sonra* ka-
rargâhı Istanbulda ve bir kolordusu Istanbıılda, diğer kolordusu Edirnede
bulunan Il.Ordu sıhhiye reisliğini yaptıktan sonra 1915 şubatında Erzurum
cephesine hareket etmiş ve martında III.Ordu sıhhiye reisliğine tayin olun-
muştum.
RK

3 2 yaşında yüklendiğim bu ağır vazifede tam üç buçuk sene, yani 1 9 1 3


senesi ortalarına kadar, kaldım. P e k müşkül ve hususî şartlar altında geçen
bu vazife hayatı bana bir ç o k şeyler öğretti. Bunlar çok istifadeli ve kıy-
metli idi. Bir gün neşredebilirim ümidile bu sahadaki tecrübe ve müşahede-
lerime ait bütün vesikaları büyük bir itina ile saklamışım.

[1] 8 İlkkânun 1939 di Oüllı»ne müsaıneresincje verilen konferanstır.



2 A
3
O zamandan beri III. Orduda sıhhî hizmetin bir tarihçesini yazmayi kafama
koymuş ve bunu büyük bir vazife saymıştım. Çünkü evvelâ bu tarihçe her göndermek son'derecede güç ve yanlış bir hareket olacaktı. Bu sebepten

MU
vakit için istifade edilecek bir çok derslerle dolu idi. Saniyen Türk heyeti Erzrumda ( 10 0 0 0 yatak olması lâzımdı, netekim Sarıkamış muharebesinden
sıhhiyesi, her yerde olduğu gibi, bu cephede de o kadar büyük bir eser sonra bu ihtiyaç derhâl tahakkuk etmiştir. Buna mukabil harb başladığı gün
yaratmıştı ki bunu gelecek nesillere bildirmemek, bıı işi görenlerin başında Erzrumda ancak 9 0 0 yatak vardı. İkinci kademede bir menzil olaıı Erzin-
bulunmak bahtiyarlığına nail olan, benim için büyek bir günah olacaktı. Bu canda 5 0 0 yataklı hastane vardı. Bu hastane hem Erzincanda bulunan men-
kitabımı, ki bügün bitmiş gibidir, neşredeceğimi ve yeni nesillerin bunu zil karargâh ve kıtalarının ve depo taburlarının, küçük zâbit mektebinin,
belki faydalı bir hikâye ve belki meraklı bir masal gibi okuyacaklarını ümit sanayi takımlarının ve iki inşaat taburunun hastalarını alacak ve hem de ica-
ediyordum ; fakat hiç tahmin etmezdim ki bu bahisleri yine Avrupanın bü- bında Erzrumdan geri gönderilecek hasta ve zayıfları kabul edecekti. Bitlisteki

RU
yük bir harp felâketi içinde çırpındığı bir devirde aktüel bir mevzu olarak hastanede ikinci derecede bir menzil hastanesi oluyordu. Muş, Elâziğ, Diyarbakır
arkadaşlarıma ve bilhassa genç Türk hekimlerine bizzat nakil ve hikâye hastaneleri ancak mevziî bir kıymeti olan ve en ziyade sevkıyat efradını kabûl
edebileyim. eden müesseselerdi. Henüz teşekkül etmekte olan 14 menzil noktasından
ancak Erzincan, Kelkit ve Bayburt noktalarına birer hekim tayin edilmişti ve
hiç birisinde sıhhî tesisat yoktu.
1 9 1 4 senesi rlkteşrîninde şark cephesinde III.Ordu kadrosunda bulunan

KU
I X . , XI. kolordularla dört ihtiyat süvari fırkası, 2.nizamiye süvari fırkası ve Ordunun yığıldığı mıntakada askerî mevki adı verilebilecek, binaenaleyh
Erzrum müstahkem mevkiine ait piyade kıtaları yığıntılarını bitirmişti. Bu büyükçe miktarda askerin barınabileceği kışla, hastane gibi müesseselere
kuvvetlerin en büyük kısmı Erzrum civarında toplanmıştı, yalnız ihtiyat malik ancak Erzrum ve bir dereceye kadar Trabzon vaıdı. Erzrum eskiden
süvari fırkalarından bir kısmı, hudut taburları ve bir kısım jandarma taburları beri fırka merkezi ve müstahkem mevki olmak hasebile müteaddit süvari ve
hudutta bulunuyordu. O zamanlar henüz II.Ordu emrinde bulunan ve fakat piyade kışlalarına, müstahkem mevki binalarına, bir hastaneye, müteaddit
harp başlayınca III.Ordu emrine geçen X.kolordunun bir fırkası Giresun anbarlara, vilâyet merkezi olmak hasebile de, hükümet konağı, mektab gibi
ve Karahisarda, bir fırkası Ordu ve Niksarda, bir fırkası da Samsunda bu- icabında istifade edilebilecek büyük binalara malikti. Mamafih kışlalar hıfzıs-

iH
lunuyordu. Ordu karargâhı Erzrumda idi. Menzil mıntakası Şemdinan, sıhha noktai nazarından pek fena idi. Morgof, Yoncalık, Firdevsoğlu, Süvari
Başkale, Van, Erciş, Tutak, Hınıs, Aşkale, İspir ve Rizeden geçen bir hat kışlaları havasız, zıyasız, kirli bir takım binalardı. İşte asker buralara müz-
ile harekât mıntakasından ve Trabzon, Elâzığ, Diyarbakır, Bitlis, Van ve deham bir hâlde sıkıştırılmıştı. Bundan başka bir çok evler de müteferrik
Musul vilâyetlerinin garb ve cenub hududlarile Anadolunun diğer kısımla- kıtalar tarafından işgal olunmuştu.

R
rından ayrılmış bulunuyordu. Menzil karargâhı Erzincanda idi. Ordunun
kuvveti 1 8 9 0 0 0 idi ve bunun 1 2 0 0 0 0 i Erzrum civarında ve ilerisinde Ordunun büyük bir kısmı köylerde konaklamıştı. Buralardaki evler
idi. Cephede her fırkada bir sıhhiye bölüğü, her kolorduda üç seyyar has- toprak damlı, toprak zeminli, kalın dıvarlı, aydınlığı ekseriyetle ancak
tepesindeki bir delikten alan ve aptesanesi bulunmayan meskenlerden iba-
tane vardı. Süvari fırkalarında sıhhiye bölüğü ve seyyaı hastane yoktu.
TA
Hudut taburlarının ve seyyar jandarma taburlarının kıta sıhhî teşkilâtıudan retti. Köyler esasen pis iken asker izdihamı bu pisliği bir kat daha arttır-
başka şeyleri yoktu. Cephede seyyarlarda 1 8 0 0 yatak vaırdı. Erzurumda mıştı. Uzun yoldan gelerek kirlenmiş, daha doğrusu hiç bir yerde
müstahkem mevki emrinde 9 0 0 , menzil mıntakasının diğer noktalarında 2 8 5 0 temizlenmemiş olan efrat zaten bitli olan halk ile tam bir temas halinde
ki ceman 4 6 6 0 yatak hazırlanmıştı; mevcuda nispeten % 2 , 5 . idi. Halk rastgelen yere aptes bozuyordu. Asker ise sahra aptesane-
lerine alışmamıştı. Yollarda iyi iaşe edilemeyen efrat konaklarda oldukça
Geri hastanelerinden cephenin yakininde olmak itibarile en ziyade ehem-
gıda alıyorlordı. Mamafih bu da iklimin şiddetiyle mütenasip bir kuvvette
miyetli olanı Erzrum, Bayburt ve Trabzon hastaneleri idi, ki bunların yatak
RK

olmaktan çok uzaktı. Kışa rağmen elbise noksanı pek ziyade idi. Bilhassa
sayısı ancak 1 6 5 0 idi.
X I . kolordu efradının bir kısmı henüz millî elbiselerile bulunuyordu.
Ordunun merkezi sikleti şimalde Erzrum ve civarında idi. Bu yığınak
vaziyetinde ve müstakbel hareketlerde en büyük yük Erzruma yükle- Ordu bir yandan bu gayrımüsait hıfzısshha şartları, bir yandan da pek
necekti ve netekim de öyle oldu. Erzrum cephe gerisinde büyük büyük salgın yapan hastalıkların tehdidi altında bulunuyordu. Anadolunun
bir hastane şehri olabilecek kabiliyette idi. Buna hem Erzrumdaki binalar hemen her tarafında lekeli humma, karahumma, hnmmayi racia ve dizanteri

ye hem de iaşe vaziyeti müsaitti. Kışın hasta ve yaralıları Erzrumdan £erj münferit veya küçük salgınlar halinde mevcuttu. Bu salgınlara karşı müca-
dele esasları ordumuzun sıhhî heyetince malûmdu. Türk hekimleri Balkan
4 5
harbinde garb ordusunda dizanteri, sıtma ve hıımmayi racia ¡le, şark ordu- Şurasını da arzetmeden geçmiyeceğim ki, 1877 T ü r k - R u s harbinde de

MU
sunda da lekeli tifo, hıımmayi racia, dizanteri ve kolera ile mücadele etmiş- Erzrum aynı hâlde imiş. Bunu merhum Hacı Arif beyin Başımıza gelenler
lerdi. Ordu hekimleri lekeli huıri.-na ve hummayi racianın bitle geçtiğine kitabından pek güzel anlayoruz : «Bu esnada bizim Erzrumdaki askeri-
kani olmuş ve mücadeleyi bu esas üzerine kurmuşlardı. Fakat, dezen feksiyon mizin hali, içimize düşmüş olan tifüs (karahumma) hastalığı ile pak elim bir
vasıtaları henüz pek noksandı. Erzrumda ve Trabzonda sabit birer etüv, surete düştü. Hastanelerimizin mevcudu kadiminden başka, bütün istihkâ-
Trabzon da da ancak bir seyyar etüv vardı. Seyyar kıtalar için hiç bir de- mattan hemen günde 3 0 0 - 4 0 0 nefer hekimlerin muayenesine muhtaç oluyordu.
zenfeksiyon tertibatı yoktu. Seyyar etüvlerin kışın bu havalide taşınamıyacağı Bunlardan 2 0 0 - 2 5 0 neferin hastaneye yatırılması lüzumu tahakkuk ediyordu.

RU
bilinmiyordu. Tifo ve koleraya karşı aşıya ehemmiyet verilmişti. Vefeyat o derecede ileriledi ki hastanelerde gasil ve tekfine memur olan
Orduda aşı müessesesi yoktu. İstanbuldan ağustos iptidasından 10 ilkteş- eimme sabahtan akşama kadar lâyenkati iş görüyorlarsa da cenazeler birbiri
rine kadar 8 3 0 0 0 kişilik çiçek, 2 2 0 kilo kolera, 165 kilo tifo aşısı gönderilmişti ardı sıra getirilmekte olduğundan yetiştirilemeyenler odun kütüğü gibi bir-
ve bu >3 0 0 0 kişiyi koleraya, 4 4 0 0 0 kişiyi tifoya aşılayabilirdi. Bu aşılar birinin üzerine yığılarak sıra bekleniyordu. Hattâ bâzı cenazeler üstündeki
ancak kısmen gelmiş ve kısmen tatbik olunabilmişti. don ve gömleği ile defnolundu. Sonradan tüccardan bâzıları imdadımıza
2 9 ilkteşrin 1 9 1 4 te Ruslarla aramızda harb başladığı zaman ordumuzda yetişti de veresiye olarak orduya bir hayli kefenlik bez verdiler. En ziyade

KU
sıhhî vaziyet şu halde idi : işin düşünülecek olan bir ciheti de zâten bulunması lâzım gelen mevcudun-
Cephenin sıhhî teşkilâtı tamam, memur ve malzemesi oldukça ikmal edil- dan pek ziyade dun olan hekimlerimize bu illet sirayet ederek hasta
mişti. Efrat tifoya karşı kısmen aşılanmış, fakat şiddetli bir kış için fena olanlardan sarfınazar sertabip Yusuf Beyden al da, kaymakam, binbaşı, yüz-
giyinmiş, pek fena ve müzdaham bir hâlde iskân edilmiş, iyice temizlenme- başı olarak bir hayli ettibbamız dahi şu sırada rahmeti hakka vasıl oldular.
miş, bitli, ekserisi uzun bir yürüyüşle yıpranmış bir hâlde bulunuyordu. Ordunun iş erleri bir taıftan düşmanın müdafaası esbabını istikmal ile meşgul
Menzil layıkiyle teessüs etmemiş, menzil hastaneleri ise, gerek yatak ve iken bir taraftan da hastanelerin bu perişan olan halinin verdiği telâş ile her-
gerek tertibat itibariyle, noksan bir hâlde idi. kese âıız olan şaşkınlığın izalesi çaresinin taharrisi ile uğraşıyorlardı. 8 0 0 0 -

iH
Dezenfeksiyon vasıtalarından mahrum olan ordunun başında büyük salgın, 10 0 0 0 hastanın muayene ve tedavisi 2 0 - 2 5 hekimin boynuna yüklendi kaldı.
tehlikeleri dolaşıyor ve bunun ilk alâmetleri çoktan gözükmüş bulunuyordu. Doktorlarımızın o sırada gösterdiği gayret ve ikdam kiyamete kadar ziveri
Harbin başlangıcında, üç hafta içinde, iki Köprüköy muharebesi oldu. tarihi enam olacak derecede mühimdir. Bu adamlar değil uyku uyumağa,
Bunlar oldukça kanlı idi. 26 ikinciteşrine kadar Hasânkale Ve Erzrum hasta- ekmek yemeğe bile vakit bulamıyorlardı. Bunların hizmeti safı harb içinde,

R
nelerine 1 3 9 zabit ve. 5 6 4 6 nefer yaralı girdi. Bundan sonra Sarıkamış muhare- gülle ve kurşun karşısında bulunan kahramanların sebat ve ikdamından daha
besine kadar bir aylık sâkin bir devre geçti. Hareket harbinde ve âli ve daha değerlidir. Bu değerli hekimler hep vatan evlâdı idi. İçlerinde
yürüyüşte umumiyetle hastalık ve bilhassa salgın has- pek nadir olarak bir yabancı devlet tebasından kimseler bulunuyordu. Saiy-
talıkların çoğu az olur. Bu azlık muvakkattir
TA
ve a l d a leri meşkûr olsun ve tıbbiye mektebimiz de bu makule aizzenin yetiştirilme-
sinden iftihar etsin.* (Arif Bey, Başımıza gelenler. Sahife 4 4 2 . ) . Arif Beyin bu
tıcıdır. Yorucu bir hareket harbinden sonra sükûna
geçildiği zamandır ki en büyük hastalık vukuatı ve yazısı 1877 ve 1 9 1 4 seferlerinde Erzrumun hali arasında tam bir mutabakat
salğınlnr baş gösterir. Bu defa da böyle oldu. Meselâ, 5 ikinci- olduğunu gösteriyor.
teşrin 1 9 1 4 te hastaneler mevcudu 2 6 6 5 , hastanelere giriş 193, ölüm 18
İşte III. Ordu bu müşkül şartlar altında iken, ikinci köprüköy muharebe-
olduğu hâlde, bundan 21 gün sonra, ayni 26 ikinciteşrinde, giriş 5 6 0 , öİüm
RK

sinden bir ay sonra, 2 2 ilkkânun 1 9 1 4 te Sarıkamış muharebesi adile anılan


29, hastane mevcudu 6 9 2 9 olmuştu. Bunun 4 9 3 5 i Erzrum da bulun-
büyük taarruza girişilmiş bulunuyordu. Bu hareket 17 gün sürdü, I X . ve X .
makta idi. Artık safalet bütün dehşetile hüküm sürmeğe başlamıştı. Lekeli
kolordular Oltı istikametinde taarruz ederek düşmanın sağ cenahı gerilerine
tifo etrafı sarmıştı. Hekimler birbiri arkasından yatağa düşüyordu. Erzrumda
düşecek ve düşmanın kuvvei azimesini Kars istikametinden ayırarak Aras
5 0 0 0 hastaya bakmak için 2 9 hekim vardı. Bunların bir kısmı da idarî
cenubuna atacaktı. Bu taarruzda kolordularımız amansız bir kış ortasında
vazifelerle meşgul olduğundan takriben 2 5 0 hastaya bîr hekim düşüyordu. kar ve tipi altında yolsuz, sarp bir mıntakada son derece güçlükle ilerledi

Hekimi, sıhhî teşkilâtı bu derece noksan olan bir yere akıp gelen hasta ve Sarıkamış önüne geldiği zaman bir avuç bitkin askerden ibaret kalmıştı.
Selinin nekadar şaşkınlığa sebep olacağı kolaylıkla tahmin edilebilir. I X . Kolordunun muharip piyadesi düşman arazisine girerken 1 8 0 0 0 olduğu
7
6
Felâket muhakkaktı ve öyle oldu. Yığıntı ve muharebe z e m a-

MU
hâlde 7 ikincikânunda kolordu mevcudu 1 0 0 muharibe, X . kolordu mev-
ıı i n d a c e p he i ç i n ol d u ğ u k a d a r geri i ç i n d e , g a y e t muntazam
cudu 2 5 0 0 muharibe enmişti. Ordumuz, Sarıkamışı almağa muvaffak olama-
bir hastane teşkilâtına, sevkiyat yollarının tanzimine
dan eski yerine döndü ve orada toplandı.
vakit ve zemanında layık olduğu ehemmiyeti verme-
Bu çetin taarruz ve feci ricat esnasında sıhhî hizmetin nekadar görüle-
menin şaşmaz cezası daima böyle bir felâkettir. Tasvir
bileceği kolaylıkla anlaşılabilir. Bu muharebe esnasındaki zayiatımızın sahih
olarak tespiti mümkün olamamışsa da Mareşal Fevzi Çakmak hakikate en ettiğim lavha bu cezanın feci bir sahnesidîr.

RU
yakın bir hesap olınak üzere bu muharebede 6 0 0 0 0 neferin öldüğünü kabûl Sarıkamış muharebesinden sonra ordunun sıhhî vaziyeti hakkında bir fikir
ediyor. Filhakika bu uzun yürüyüş ve muharebeler esnasında bir çok zabit vermek için 1 9 1 5 mart ayı içinde sıhhiye müfettişrumumiliğine gönderdiğim
ve efrat şehit oldu; bir çoğu soğuktan öldü, bir çoklarının el ve ayakları ilk rapordan çıkardığım şu rakamları naklediyorum :
donarak sonradan öldüler veya malûl kaldılar. Geri dönen asker son derece Bir ayda hastanelere giriş 3 8 7 3 0 , ölüm 9 2 4 2 ; tifo 1 2 4 3 musap, 6 5 4
bitkin bir hâlde idi. Bunların da çoğu en ufak bir tesir ile hastalandı ve öldü. ö l ü : lekeli tifo 2 1 0 9 musap, 1 116 ölü ; hummayı racia 2 1 0 2 musap,
Böyle bir vaziyette salgınların büyük bir vüsat ve şiddet kesbetmesi pek tabiî 6 2 2 ölü ; dizanteri 2 2 5 0 musap, 8 4 6 ölü ; nezlei müstevliye 6 7 7 musap,

KU
idi. Hastalar ve yaralılar etrafa dağılmış, bir çok yerlere sığınmışlar, bir 50 ölü.
çokları memleketlerine kadar yollanmışlar ve bir çokları da yollarda ölmüş- Buna göre mart içinde ordunun °/0 4 5 , 5 i hastalanmış, % İle yakın bir
lerdi. Bilhassa Pasinler ovasında, Tortum vadisinde, Erzrum ovasında köy- miktarı ölmüş, hastalanların 0/o24 ü vefat etmiştir.
lere sığınan efrattan ölenler ölmüş, hastalananlar öylece bakımsız bir hâlde
Orduya bu felâketler acı, fakat müessir bir ders oldu. Bu devreden sonra
kalmışlardı. Hasankalede, Pasinler ve Erzrum ovalarında bir çok köyler
III. Ordu üç büyük kumandanın emir ve kumandası altında bulundu : Mah-
hasta ve yaralılarla dolmuştu. Erzum ise hasta, yaralı, zuafa, firarî, hulâsa
mut Kâmil Paşa merhum, Vehip Paşa ve mareşal Fevzi Çakmak.
her türlü efrat akını karşısında kalmıştı. Sokaklarda, hanlarda, ahırlarda

iH
Bu zatlar bir orduda sıhhat işlerinin kıymetini iyice kavramış, büyük
ölenler pek çoktu. Lekeli humma ve hummayi racia en yüksek derecesini
ölçüde kumandanlardı, ve ordunun sıhhatini muhafaza için ellerinde bulunan
bulmuştu. Sahra sıhhiye müfettişi umumisi lekeli tifoya yakalanmış, ordu
her şeyi vaktinde ve kemalile yaptılar ve harbin müteakip 3 1/2 senesinde
kumandanı lekeli tifodan ölmüştü. Hekimlerin çoğu hastalanmış ve bunların
ordu bir daha böyle bir felâket görmedi.
büyük bir kısmı hastalığa kurban gitmişti. Bazı hastanelerde bütün sıhhî ve

R
1 9 1 5 senesinde birinci ve ikinci Tortum muharebeleri ve sağ cenah hare-
idarî personel hastalanmış, ayakta bir iki kişi kalmıştı. Erzrum hasta ve
kâtı yapıldı. Bu muharebelerde gerek cephede ve gerek geride sıhhî hizmet
yaralıları istiab edemediğinden Erzrum civarında Ilıca, Kân, Stavuk köy- TA iyi bir hâlde ceryan etti.
lerine zuafa ve hastalar doldurulmuştu. Buralarda müthiş bir sefalet hüküm
1 9 1 5 senesinde kış için de ehemmiyetli hazırlıklar yapıldı. Cephenin
sürüyordu, ö l e n ve kalanın hesabı belli değildi. Salgınlar ahaliye de sirayet
gerisinde Erzrum gibi büyük bir şehir olduğundan buradan geri hrsta gön-
etmişti. Erzrum halkından günde 2 0 - 3 0 kişi ölüyordu. Bu salgınlar geri
dermemek için Erzrumda yatak sayısı 10 0 0 0 e çıkarıldı. Seyyarların
mıntakasını da sarmışti. Erzincan büyük bir salgın içine girmişti. Şubatta
kuvveti beşer yüz yatağa arttırıldı. Bütün bu hazırlıklar için meselâ
umum hastaneler mevcudu 2 0 0 0 0 i bulmuştu.
6 0 0 0 0 0 m kumaş ve 5 0 0 0 0 kilo pamuk sarf edildiğini zikredebilirim.
Sarıkamış muharebesinde sıhhî hizmet ve teşkilât
1 9 1 6 başlangıcında Ruslar büyük bir taarruz yaptılar, ö n c e Erzrum
noktasından en ziyade üzerinde durulacak nokta şid-
RK

önüne kadar geldiler. Bir ay sonraki taarruzlarında Erzrumu aldılar. Tam


detli bir kış ortasında ve en gayrımüsait şerait al- kış ortasında ve son derece müşkül şartlar altında yapılan bu muharebelerde
tında girişilen gayet mühim bir hareket için sıhhî sıhhî hizmet pek iyi denilebilecek bir tarzda görülebildi. Hasta ve yaralılar
tertibatın temamen ihmal edilmiş olmasıdır. Sarıkamış geri sevk edildi. Bir çok sıhhiye istasyonları tesis edilerek bunların sefalet-
leri asgarî hadde indirilmeğe çalışıldı. Ancak gayrıkabilinakîl olan pek az
muharebesinin gerek hazırlık ve gerek taarruz emrinde sıhhî tertibat
hasta ve yaralı düşmana bırakıldı. Hekimler hayatlarını istihkar ederek sonu
hakkında hiç bir kayıd yoktur. Hareket esnasında cephede sıhhî hizmet tema-

na kadar vazifeleri başında kaldılar. Hülasa bu muharebelerde evvelden


men elden çıkmış bir hâlde idi. Bu büyük taarruzda pek büyük bir sayıda
ha^ırl)klı bulunmak ve harekât esnasında idare ipinin ucunu elden kaçır-
olması icab eden yaralı ve hasta hakkında geride de kâfi tertibat yoktu.
a 9
mamak sayesinde sıhhî hizmetin maksada uygun bir şekilde yapılmasına 1877 muharebesinden evvelki hududumuza kadar memleketimizi geri aldı.

MU
imkân hasıl olmuştur. Bu harekette de evvelden yapılan hazırlık sayesinde sıhhî hizmet pek iyi
Erzrum düşmezden evvel siklet' merkezi Erzincan olmak üzere ordu ge- ceryan etti ve hiç bir salgın hastalık zuhur etmedi.
risinde sıhhî teşkilât tanzim ve takviye edilmişti. Hiç bir yerde izdiham ve
Aziz arkadaşlarım,
sefalet görülmedi.
1 9 1 6 yazında Ruslar yine taarruz ederek Trabzonu, Erzincanı aldılar ve Sözlerimi bitirmezden evvel size bâzı rakamjar vereceğim :
cephe Tirebolunun gerisinde Harşit deresinden, Erzincanın garbından geçen III. Orduda 1 9 1 5 martından 1 9 1 8 senesi Eylül nihayetine kadar 4 2 1/2

RU
hatta yerleşti. Bu harekât esnasındada sıhhî hizmet iyi bir şekilde ceryan ây zarfında :
etti, yaralılara, hastalara bakıldı, geri sevkiyatı muntazam bir hâlde yapıla-
Hastalıktan g i r i ş : 564 498. Vasatî olarak ayda 1 3 2 5 0
bildi. Bu son vaziyette artık cephe yakininde büyük bir şehir kalmamıştı. günde 4 3 5 hasta. Ordunun bu müddet içinde vasatî kuvvei umumiyesi 1 1 0 0 0 0
En yakını Sivas idi, ki bu da 2 5 0 kilometre uzakta bulunuyordu. İaşe de olduğundan ordunun her ay vasatî °, 0 12 si hastalanmış demektir.
son derece güçleşmişti. Cephe gerisinde büyük sayıda hasta ve yaralı tutul-
Yaralıdan g i r i ş : 4 4 2 3 4 . Vasatî olarak ayda 1 0 4 0 , günde 3 4 .
saydı, bunlara bakmak ve bilhassa bunları beslemek pek güç olacaktı. Bu

KU
Buna nazaran hastalık musabı yaralıdan 12 misli fazla olmuştur.
sebepten Sivasa ve Sivastan da bir yandan Ulukışlaya ve bir yandan da
Samsuna kadar büyük şehirlerde büyük hastaneler ve yollarda, vasati 15 Hasta ve yaralı mevcudu: Vasatî 14 5 0 0 . Kuvvei umu-
kilometre mesafede, bir çok sıhhiye istasyonları tesis edildi. Bu veçhile ordu miyeye nazaran °/ 0 13. Bu mevcut azamî olarak 2 0 0 0 0 i de geçmiştir. Vasatî
mıntakasında 2 3 0 0 0 yataklı hastaane ve yollarde beheri 5 0 - 4 0 yataklı olmak 14 5 0 0 mevcudun 13 0 0 0 i hasta, 1 5 0 0 ü yaralıdır. Yaralı sayısı muharebe-
üzere 71 sıhhiye istasyonu, tipili yerlerde can kurtaranlar, bir çok zabitan lere tâbidir ve değişebilir. Netekim III. Orduda 5 0 0 0 e yaklaştığı da ol-
misafirhaneleri, muhacir hastanelari tesis edilmiş bulunuyordu. muştur. Hasta mevcudu ise iklim, ilbas, iaşe, salgın gibi bir takım faktörlere
Bundan mâda III. Ordu mıntakasında sivil halk arasında sari hastalıklar tâbidir. H e r h a l d e şark vilâyetlerimizde bir yığıntı

iH
mücadelesi de ordu sıhhiye riyasetine verilmişti. 1917 de ordu bu suretle y a p ı 1d iğ ı zaman mevcudun % 1 0 — 15 i nispetinde
muhacirlerle birlikte umum sivil halkın sıhhati ile de bizzat meşgul oldu. yatak hazırlanmış bulunmalıdır.
Ordu muhaceret sebebile kimsesiz ve bakımsız kalmış çocukları da toplatarak
bunlara baktı ve bir çoklarının hayatını kurtardı. ö l ü m r ' Hastalıktan 107 7 6 1 . Yaralıdan 3 8 0 1 . Şehit 9 0 0 1 Umum

R
1 2 0 , 5 6 3 . [1]
Salgın hastalıklardan lekeli tifo ve hummayı ıaciaya karşı ilk zamanlar-
dan itibaren şiddetli bir mücadele açıldı. Önceleri sahra fırınlarında [1] 2 4 1 / 2 aylık esas istatistikte hastalıktan 109 7 6 3 , yaralıdan 1 7 0 9 ölüm ve 9 001
(Abdiilkadir usulü) ve tandırlarda dezenfeksiyon yapıldı. 1 9 1 6 de Ahmet şehit gösterilmiştir. Bu rakkamlarda bir düzeltme y a p m a lâzımdır. Zira l 9 l ö senesinde
Fikri buğu sandığı sistemini buldu. Bu mücadelenin hemen amudufıkarisini
TA
teşkil etti. Y e r yer temizleme evleri tesis edildi; nihayet ordu bitsiz bir hale
ve 1916 senesinin 3 ayında yaralıdan ölüm hastalıktan ölümden
istatistikde ikisi m e c m u u hastalıktan ölüm gibi gösterilmiştir.
ayrılmamıştır ve bu
¡ 9 1 5 mart ve nisan a y l a -
rında şehit sayısı da zikredilmemiştir. Mamafi martta ve nisanın bir kısmında muharebe
getirildi. Lekeli tifo ve hummayı racia salgın halinden çıktı. Orduda ve halk
olmadığı için şehit sayısının eksikliği hesapta büyük bir rol o y n a m a z .
arasında bir kaç defa en fena şerait altında kolera salgını baş gösterdi. Bu
Diğer rakkamları düzeltmek için : 1910 senesinin son 9 ayında 16 316 yaralı, 1049
bir çok yerlerde temas intanı ve iki yerde de su salgını şeklinde oldu. Fakat yaralıdan ölüm vardır. Nispet % 6 , i .
portör arama ve aşı esasına müstenit esaslı bir mücadele ordu için müthiş 1917 senesinde 1 «54 yaralı, 342 yaralıdan ölüm vardır. Nispet % 2 0 , 7 .
RK

bir tehlikenin önünü aldı. Hattâ bâzı yerlerde alınan tedbirler sayesinde 1918 senesinde 2 421 yaralı, 3 1 8 yaralıdan ölüm vardır. Nispet % 1 3 , 1 .
kolera ordunun hareketine bile mani olmadı. Müessir bir tifo ve dizanteri Vasatisi alınırsa bu aylarda yaralıdan ölüm nispeti vasati % 8 , 4 t ü r .

mücadelesi d£ müvaffiikîyetle tatbik olundu. Bunu hesaba esas tutarsak 4 1916 senesinde takriben 10 0 0 0 , 1916 senesinin ilk 3
ayında ise 14 9 0 6 yaralı, ceman yaralıdan vefat kaydı o l m a y a n — 13 aylık yaralı ye-
Müsamere heyetimiz müsaade ederse III. Orduda salgın hastalıklar müca- kûnu takriben 24 9 9 5 eder ki buna vasati % 8 , 4 vefiyat hesap edilecek olursa 2 092 ya-
delesini ayrı bir konferans mevzuu yapmak niyetinde olduğumdan bu hususta ralıdan öl'üm var demektir. Bunu da yaralıdan ölüm yekûnuna zam etmek i c a p eder ve
daha fazla tafsilâta girişmiyorum. bu hâlde yaralıdan mecmu ölüm 1 7 0 9 değil, 3 801 olmak lâzım gelir. Hastalıktan ölüm-

den de aynı sayi, yani 2 092 indirilecek olursa bu da 109 8 5 3 değil, 107 761 o l u r . Bu
2 8 llkkânıın 1917 de Ruslarla mütareke yapıldı. Bundan sonra
hâlde hastalıktan ölüm yaralıdan ölümden 28 misli fazla o l m u ; olur.
III. Ordu seri bir ileri hareketi yaparak evvelâ eski hududumuza ve sonra 4 »
11
İö Vaktin kısalığı bu işler hakkında daha fazla tafsilât vermeme mani oldu.
Görülüyor ki hastalıktan ölüm yaralıdan ölümün 2 8 misli, şehitlerin 12
Yalnız şurasını tebarüz ettirmek isterim k i : Büyük mahrumiyetler

MU
misli olmuştur.
ve pek gayrımüsait şartlar altında bu büyük işi Türk
Hastalıktan ayda 2 3 0 0 kişi, yaralıdan Ç0 kişi ölmüştür. Umum ölümün
sıhhiyecileri, hiç bir yabancının yardımı olmaksızın,
% 8 9 u hastalıktandır.
kendi kafaları ve kendi ellerile başardılar. Tevazu-
Bir mukayese yapabilmek için diğer bir ordunun, Alaman ordusunun,
küçük bir istatistiğini naklediyorum : larını rencide etmemek için hiç birinin ismini zikre cesaret edemediğim bu
kıymetli insanlar, denilebilir ki, gayrımümkünü yaptılar ve bir çoğu bu uğurda
Büyük harpte 4 sene içinde Alamanyada 1 6 5 1 0 7 2 ölüm olmuş, °/fc87,8 ı
aziz canlarını verdiler ve Türk namına layık olduklarını ispat ettiler.

RU
yara ve sair şedaidi hariciyeden, % 1 2 , 2 si hastalıktan Hastalıktan ölüm,
177 162 dir. Harpte Alamanların vasatî kııvvei umumiyesi 6 4 0 0 0 0 0 imiş. Aziz arkadaşlarım,
Ayda vasatî olarak 2 9 5 3 ölüm yapar ki III. Ordudaki hastalıktan ölüm ile
Türkleri hiç sevmeyen ve Türkler aleyhine elinden gelen her fenalığı
mukayese edilecek olursa bizdeki hastalıktan ölümün, Alaman ordusundaki
yapmış olan yabancı bir devlet adamına atfedildiğini duyduğum bir söz
hastalıktan ölüme nispeten tam 4 9 misli fazla olduğu anlaşılır.
vardır : «Türkler gayrı mümkünü yaparlar, fakat mümkünü yapamazlar.»
III. Ordu 1 9 1 6 — 1 9 1 7 de sekiz ay içinde muayene istasyon- Tarihimizde gayrımümkünü yaptığımız pek çoktur; mümkünü her vakit

KU
larında :
yapmadığımız da şüphe götürmez bir hakikattir-». Gayrımümkünü yapabilmek

328 051 muhacir muayene edilmiş, şüphesiz ki çok büyük bir kıymet ve meziyettir. Bu büyük hasleti kayp
113 761 muhacire 1.kolera aşısı, etmemek ve bilâkis daha ziyade kuvvetlendirmeğe çalışmak lâzımdır. Fakat
79 380 muhacire 2.kolera aşısı, gayrımümkün ancak büyük fedakârlıkla elde edilir ve çok bahalıya mal olur.
116 824 muhacire çiçek aşısı, Mümkünü yapmayarak sık sık gayrımümkünü yapmaya mecbur kalmak iyi
6 975 muhacire tifo aşısı ve kârlı bir iş değildir. Mümkünü her vakit yapabilmek insanı bir çok defa-
lar gayrımümkün ile karşılaşmaktan korur.

iH
yapılmıştır.
Eski hatalara bir defa daha düşmemek için tarihimizi sık sık ve dikkatle
III. Ordu sıhhî müesseseleri 10 ay içinde k i m s e s i z 17 116 ç o c u k
okumak lâzımdır. Şu sözlerim de bu tarihin ibretlerle dolu bir kaç sahife-
toplamış ve bunlara bakarak bir çoklarının hayatını kurtarmıştır.
tinden başka bir şey değildir.

R
III. Orduda 1916 / 1918 senelerinde 15 ayda 2 225 272 kişinin
elbiseleri dezenfekte e d i l m i ş ve 2 2 8 3 0 2 5 k i ş i yıkanmıştır.

III. Orduda a ş ı müesseselerinde 5 360 kilo


TA
kolera,
tifo, 8 0 kilo dizanteri, ve 1 1 6 9 8 1 0 kişilik çiçek aşısı hazırlanmıştır.
953 kilo

III. O r d u labratuvarları 3 4 ay içinde :

1 126 488 kültürle maddei gaita muayenesi


145235 hurdebinle kan muayenesi
697 kan kültürü
RK

yapmıştır.

Bu maddei gaita muayenelerinde : 14 5 0 5 defa kolera vibriyonu, 8 3 7


defa dizanteri basili tespit edilmiştir.
Kan .muayenelerinde : 8 9 4 6 defa Obermayer spirili, 1 0 6 8 3 defa sıtma
plazmodisi bulunmuştur.

Kan kültüründe 7 1 defa Tifo ve 3 5 5 defa Paratifo basili bulunmuştur.



RK
TA
RiH
KU
RU
MU

RK
TA
RiH
KU
RU
MU

RK
TA
Ri
H
KU
RU
MU

You might also like