Professional Documents
Culture Documents
Teknoloji Yenilik Ve Cevre - Technolog
Teknoloji Yenilik Ve Cevre - Technolog
Ahsen SAÇLI
ÖZET
İnsanlık tarihinin başlangıcında, ihtiyaçları karşılama, doğayla başa çıkabilme gibi nedenlerle geliştirilen
teknoloji, 21. yüzyılda yaşamın her alanında vazgeçilmez bir olgu haline gelmiştir. İnsan hayatının merkezine
yerleşen teknoloji, ekonomi konusunda olduğu gibi çevre konusunun da ana ögelerinden biri olarak
değerlendirilmektedir.
Çevre sorunlarının dünya gündemine çevre kirliliği olarak gelmesi ve başlangıçta gelişmiş ülkelerde bu
sorunların ortaya çıkması, doğal olarak öncelikle teknolojinin suçlanmasına neden olmuştur. Teknolojinin
gelişim tarihi incelendiğinde bu suçlamaların çok da haksız olmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, 1960’lı
yıllardan itibaren dünyanın gündeminde yer bulan çevre sorunları, son 20 yılda çerçevesini oldukça
genişletmiştir. İlk önceleri yalnızca hava, su, toprak kirliliği olarak başlayan konular, günümüzde hızlı nüfus
artışı, yoksulluk, yoksunluk, devletlerin gelişme sorunları, kentleşme, doğal kaynakların tükenmesi gibi pek çok
konuyu kapsamına almıştır.
Devletlerin gelişme çalışmaları çerçevesinde teknoloji çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle kendi teknolojisini
geliştirebilme, yaygınlaştırabilme gibi hususlar gelişme politikaları içerisinde oldukça önemli bir konudur.
Ayrıca, doğal kaynakların kullanımı, doğal çevrenin korunması gibi konular da bir o kadar önemlidir. Burada,
hangi teknolojinin kullanılacağına karar vermek noktasında, bulunacak çözümler çevre ve teknoloji ilişkisini
uyumlu hale getirebilir. Özellikle teknolojide yenilenmeden beklenen, teknolojinin ilerlemesi olduğu kadar,
kaynak kullanımını en aza indirmesi, temiz üretim sistemlerini geliştirerek bunların kullanımını teşvik etmesidir.
Dolayısıyla, çevre ve teknoloji ilişkisinin her düzeyde uyumlu hale getirilmesinde yenilenme anahtar kavram
olacaktır.
Araştırma, ağırlıklı olarak literatür taramasına dayanacaktır. Bu çalışma ile teknolojik gelişmenin, devletlerin
kalkınma politikaları içerisindeki önemi üzerinde durularak, çevre ve teknoloji ilişkisi “Yenilenme” kavramı
çerçevesinde değerlendirilecektir.
Yrd.Doç.Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi
Bölümü, ahsen.sacli@ibu.edu.tr / ahsen1tr@gmail.com
ABSTRACT
The technology, which is developed in order to meet the human needs and to cope with the nature life at the
beginning of human history, has become an inevitable phenomenon in every aspect of life in the 21’st century.
Besides, technology, which is placed in the centre of human life, is considered as one of the main element on the
environmental issues as well as on the economic issues.
Since, the environmental problems mostly to come up to the world agenda as environmental pollution, the
emergence of these problems originated in developed countries, naturally both reasons caused to accusation of
the technology at first. An examination of the development history of the technology spectrum is going to justify
that this accusation is very unfair accusations. However, the environmental problems, spectrum which are
concerned in the world agenda since 1960, have been expanded for the last 20 years. The problems which were
argued as topics related to air, water and soil pollution at the beginning, have been stretched to covers much
more topics such as rapid population growth, poverty and deprivation, development problems of the States,
urbanization and depletion of natural resources.
The technology has an important role in the context of the development studies of the countries. In particular,
such as the creation development, dissemination and delivery of their own technology is vitally important
subjects in terms of development policies of countries. Moreover, the use of natural resources and the protection
of the natural environment are also important as much again. The selection of the technology must be subject to
congruity of the environment and technology. Especially, the expectation from the innovation of technology is
not only progression of technology, but also to minimize resource use and to promote the use of clean production
systems by developing their idea. Therefore, the innovation will be the key concept in order to create a
compatible relationship between environment and technology at every level.
This research is mainly based on the literature review. In this study, the importance of technological
development in the development policies of the States will be emphasis and "Innovation" concept will be
evaluate within the framework of the environment and technology relationship.
2
GİRİŞ
İnsanlık tarihi boyunca, toplumların varlıklarını sürdürmek ve rekabette üstün gelmekte sahip
oldukları teknoloji farklılığının önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Bu nedenle
teknolojideki ilerlemeyi ve yarattığı değişimi durdurmak mümkün değildir.
Teknoloji, toplumsal yaşamın içinde, gıda, giyim, barınma, sağlık, ekonomi, iletişim ve
ulaşım gibi birçok alanda insan yaşamının merkezinde yer almaktadır. Aynı zamanda
teknoloji, insan-doğa ilişkisinin en önemli unsurlarından birisidir. Çevre sorunlarının
nedenleri konusunda temel ortak görüş, kullanılan teknolojilerin bu sorunlara neden olduğu
şeklindedir.
21. yüzyılda gelinen noktada insanlığın bugüne kadar karşılaşmadığı ölçüde büyük yaşam
tehlikesi ile karşı karşıya olduğu ileri sürülmektedir. 20. yüzyılın ortalarına kadar insan,
teknolojiyi kendisini doğa karşısında özgürleştiren güç olarak görmektedir. Bu süreçte
teknoloji, insan refahının, verimliliğin, gücün ve güvenin en önemli aracı konumundadır. 20.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu durumun böyle olmadığı ortaya çıkmıştır. Çünkü hızlı
sanayileşmenin getirdiği yoğun kirlilik ve beraberinde yaşanan sorunlar dikkat çekici hale
gelmiştir. Çevre sorunlarının ilk önce gelişmiş ülkelerde görülmesi de tesadüf değildir. Bu
ülkelerin hızlı sanayileşme politikaları içeren kalkınma modelleri neticesinde, doğal olarak
kirlilikle ilk yüzleşen de gelişmiş ülkeler olmuştur.
Çevre kavramının gündelik yaşama girmesi 1960’lı yıllara dayanmaktadır. 1950’li yıllarda
ortaya çıkan ekonomik büyüme çabalarının artmasıyla birlikte çevre kirliliğinin gözle görülür
hale gelmesi dikkatleri çevre sorunları üzerine çekmiştir. Bu yıllarda çevre tartışmaları daha
çok bilim insanları arasında geçmiştir. 1960’lı yıllardan itibaren çevre sorunları ciddiyetini
hissettirmeye başlamış, hava, toprak ve su kirlenmesi, yenilenemez kaynakların tükendiğinin
farkına varılması, bitki ve hayvan türlerinin yok olması gibi pek çok sorun gözle görülür hale
gelmiştir. İlk kez 1972 yılında Birleşmiş Milletler tarafından soruna dikkat çekmek amacıyla
Stockholm’de gerçekleştirilen “Çevre Konferansı”yla başlayan çalışmalar, izleyen yıllarda
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi birçok ulusal, uluslararası ve sivil toplum kuruluşları
aracılığıyla devam ettirilmektedir. Bu çerçevede 1950’li yıllardan itibaren sıklıkla
kullanılmaya başlanan “yenilik” kavramı da önem arz etmektedir. Çünkü ülkelerin
gelişmesini de, teknolojinin ilerlemesini de durdurmak mümkün olmadığına göre, sanayi ve
tarım için çevreyi koruyan teknolojilerin yaratılması, gelecek teknolojik yeniliklerin en
önemli önceliği olmalıdır (Betz, 2010:223).
1. TEKNOLOJİ
İnsan ihtiyaçlarından doğan teknolojinin birçok tanımı bulunmaktadır. Türk Dil Kurumu
sözlüğünde, “bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri
3
kapsayan bilgi” olarak tanımlanmaktadır.1 Ekonomi sözlüğünde ise, belli bir emek ve sermaye
düzeyinde üretilebilecek çıktı miktarını arttıran herhangi bir olgu şeklinde açıklanmaktadır
(Parasız, 1991:587). Endüstri açısından teknoloji, işletmenin hedeflerine ulaşmasında
yardımcı olan ekipmanlar, bilgisayarlar ve tüm diğer mekanizmalar olarak tanımlanmaktadır
(Hodgets-Kuratko, 1995:612). Başka bir tanıma göre de, bilimsel bilginin üretim sürecine
aktarılması ve bilgi, organizasyon ve tekniğin entegrasyonudur (Smith, 1994:6). Ayrıca
teknoloji, uygulamalı bilim olarak da tanımlanmaktadır. Ancak teknolojinin gelişim tarihi bu
tanımı yapanlara en azından 19. yüzyıla kadar destek vermemektedir. Örneğin, buhar gücüyle
çalışan motorların kuramları geliştirilmeye başlandığı zamanlar, buharlı motorlar iki yüz
yıldır kullanılmaktaydı. Dolayısıyla bu tanım ancak 19. yüzyıl sonrası için geçerli olabilir.
Burada belirtmek gerekir ki bilim ile teknolojinin birlikteliklerinin başlangıcı itibarıyla
ikisinin de gelişmeleri çok fazla hız kazanmıştır. 21. yüzyılda artık, bilimin desteğini almayan
teknolojiden ve teknolojiyi kullanmayan bilimden söz etmek mümkün değildir.
Teknoloji genel olarak, insanın günlük yaşamını sürdürmek ve kolaylaştırmak için kullandığı
araçlar bütünü olarak tanımlanabilir. İlk insanın hayatta kalmak için geliştirdiği ve kullandığı
en basit aletlerden, uzay, nükleer, nano ve biyoteknolojiler gibi çok geniş bir alana yayılan ve
insan yaşamının merkezinde yer alan olgulardan biridir. Teknolojinin gelişim tarihi
açıklanırken genellikle ihtiyaç, fayda, zorunluluk gibi kavramlara başvurulduğu
görülmektedir. Ancak günümüz teknolojisi de göz önüne alındığında bu kavramlarla yapılan
açıklamalar oldukça basit düzeyde kalmaktadır. Örneğin, jet motorlu uçakların ulaşım ihtiyacı
veya gökdelenlerin barınma ihtiyacı ya da nükleer teknolojinin insan yaşamının sürdürülmesi
ile çok da ilgisinin olduğu söylenemez. Dolayısıyla teknoloji, yapılan tanımlamalardan çok
daha ileri ve derin anlamı olan bir olgudur.
Gelişmiş ülkeler, genellikle teknolojinin de sahibi olan ülkelerdir. Aynı zamanda bu ülkeler
elde ettikleri kazanımları toplumsal refaha dönüştürebilen ülkelerdir. Teknolojinin gelişim
tarihi incelendiğinde, gelişmiş ülkelerin gelişmişliğinin ardında ileri düzeyde bilim ve
teknolojideki bilgi birikimi bulunduğu görülmektedir. Bu ülkeler sahip oldukları bilgi birikimi
sayesinde yeryüzünün bütün kaynaklarını sınırsızca kullanabilmektedirler (Kaplan, 1999:6).
Bu durum geri dönüşümlü bir şekilde hem teknolojinin hem de gelişmişliğin hızla
ilerlemesine neden olmaktadır.
Endüstri Devrimi ile doğal kaynaklar ve endüstri, bulundukları ülkelerin yalnızca gelirlerini
arttırmakla kalmamış, aynı zamanda bu kaynakların korunması için gerekli olan savaş
1
http://www.tdk.gov.tr/SozBul (26.04.2011).
4
Teknolojiye sahip olmak, etkin bir şekilde kullanabilmek, yaygınlaştırabilmek, 20. yüzyılın
gelişmiş ülkelerinin sahip oldukları en önemli vasıflardan biriydi. Aynı durum 21. yüzyıl için
de önemli bir farkla geçerlidir. Bu da, teknolojinin geliştirilmesinin ve ticaretinin artmasının,
önemli oranda devletlerin kontrol edebileceği konumdan çıkarak daha çok uluslararası alanda
çok uluslu şirketlerin kontrolüne geçmesidir. Bu durum devletlerin gelişme modellerini de
etkilemekte ve değişimi zorunlu kılmaktadır. Sonuçta teknoloji, her halde insanlığın ve
devletlerin ilerlemesinin ve gelişmesinin en önemli unsuru olmaya devam etmektedir.
2. ÇEVRE
Çevre, en genel anlamıyla canlıların içinde yaşadığı, hayati bağlarla bağlı oldukları ve çeşitli
şekillerde birbirlerini etkiledikleri ortam olarak tanımlanmaktadır (Yıldız-Sipahioğlu-Yılmaz,
2005:16). Başka bir tanıma göre ise, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca
ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, fiziki, biyolojik,
sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır (Keleş-Hamamcı, 1998:25). Tanımlamalardan da
görüldüğü gibi çevre kavramının kapsamı oldukça geniştir ve genel olarak nitelik ve mekan
boyutu ile ele alınmaktadır. Nitelik olarak çevre, fiziksel ve toplumsal çevre başlıkları altında
incelenmektedir. Fiziksel çevre de, doğal ve yapay çevre olarak ele alınmaktadır. Doğal çevre
canlıların içine doğduğu, hazır bulduğu çevredir. Yapay çevre ise, insanın doğal çevreyi
kullanarak kendi eliyle yarattığı çevredir. Toplumsal çevre, insanın toplumsal ve ekonomik
hayatını sürdürebilmesi için kurduğu ilişkilerin tamamını kapsamaktadır. Çevrenin mekansal
boyutu ise, coğrafi sınırları ifade etmekte, yerelden küresele kadar değişmektedir (Keleş-
Hamamcı, 1998:27-31).
Çevre sorunları temelde insan-doğa ilişkisinin bir sonucudur. Tarihin başlangıcından itibaren
insan doğayla mücadele etmektedir. İlk önceleri ihtiyaçları karşılamayla başlayan bu süreç
daha sonraları doğaya egemen olma ve onu kendi yararına göre düzenleme isteğine
5
Çevre sorunları insanlığın gündemine geldiği andan itibaren nedenleri üzerindeki tartışmalar
da devam etmektedir. Bu konudaki görüşlerin temelinde birleştiği nokta, Aydınlanma
düşüncesi ile ortaya çıkan, beraberinde Endüstri Devrimini getiren, 20. yüzyılın sonlarında
iletişim teknolojilerinde gerçekleştirilen devrim niteliğinde gelişmelerle küreselleşmenin
hızlanmasını sağlayan düşünce değişiminin bulunduğudur (Kızıltuğ, 2006).
6
Teknolojinin tarihsel olarak gelişme seyri incelendiğinde, çevre sorunlarına neden olmakla
suçlanmasının çok da haksız olmadığı görülmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerin gelişme
modelleri, öncelikle izledikleri sanayileşme politikaları neticesinde ortaya çıkan durum
teknolojinin suçlandığı tezleri doğrulamaktadır. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken
nokta, teknolojiyi geliştiren, kullanan, karar verici konumunda olan insanın durumudur.
Teknoloji, insanın doğa üzerinde egemenlik kurmasını sağlayan araçtır. Doğaya egemen olma
düşüncesi, yanına yenilik, değişim, ilerleme düşüncelerini de alınca teknolojik ilerleme daha
da hız kazanmıştır. Bu durum da, insanın doğa karşısında kendine olan güvenini arttırarak,
faaliyetleriyle çevreye olan baskısının artmasını sağlamıştır. Gelişen teknolojinin, insan
yaşamının kalitesinde ve gündelik hayatın kolaylaşmasında ortaya koyduğu sonuçlar oldukça
açık ve kesindir (Basalla, 2004:179). Ancak teknolojinin kendisini destekleyenlere vaat ettiği
refah toplumu önemli oranda gerçekleşmemiştir. Çünkü ortaya çıkan küresel ısınma, ozon
tabakasının incelmesi, iklim değişikliği, kuraklık, çölleşme, canlı türlerinin yok olması,
nükleer teknoloji ve gen teknolojisi kaynaklı tehlikeler ve daha birçok sorun insanlığın
önünde çözülmeyi beklemektedir. Dolayısıyla insanlık bu noktada bir karar verme
durumundadır. Bu ekonomik sistem ile ilerlemeye devam edilemeyeceğinin bilincine
varılması gerekmektedir.
4. YENİLİK
Temelinin Schumpeter Yaklaşımına dayandığı ileri sürülen yeniliğin, geçmişi 1930’lu yıllara
kadar uzanmaktaysa da, bu kavram 1950’li yıllardan itibaren sıklıkla kullanılmaya
başlanmıştır. Schumpeter, ekonomik gelişmenin esasının yeniliğe dayandığını ileri
2
http://www.focusinnovation.net/Innovation.aspx, ( 23.04.2011 ).
7
21. yüzyılda yenilik, ulusal ilerleme ve uluslararası rekabet açısından çok önemli bir karar
verme süreci halini almıştır. Gelişme açısından teknolojinin ilerlemesinin önemi yanında
ilerleme ile birlikte gelen yeniliğin önemi de tartışmasız bir gerçekliktir.
8
SONUÇ
Teknoloji tarihi, insanlık tarihi ile birlikte başlamış ve devam etmektedir. Ekonomik, sosyal,
politik, insan yaşamı ile ilgili tüm süreçlerin içinde yer alan teknoloji, çok geniş bir olgudur.
Basit tanımlamalarla tam olarak açıklanamayan teknolojinin, gerçekte hem bireyler hem de
devletler için ifade ettiği anlam, oldukça derin ve etkilidir. Bireylerin yaşam kalitesini
sağlıktan eğitime kadar her alanda etkileyen teknoloji, devletler için gelişmenin, ekonomik
olarak büyümenin en önemli faktörlerinden biridir. Gelişmiş ülkelerin kalkınma modelleri ya
da sanayileşme politikaları incelendiğinde; ülkelerinin dinamiklerine, kaynaklarına ve
ihtiyaçlarına uygun belirlenmiş, kararlı bir teknoloji politikası uyguladıkları görülmektedir.
Özellikle, 2. Dünya Savaşı sonrası başlayan süreçte bu politikaları programlı ve kararlı bir
şekilde uygulayan devletler, günümüzün gelişmiş olarak nitelendirilen devletleridir. Bu
devletlerin gelişmelerinin arka planında pek çok farklı neden bulunmakla birlikte, ortak
oldukları nokta, uyguladıkları teknoloji politikalarıdır. Ancak, bu ülkelerin teknoloji
politikalarını uygularken gözden kaçırdıkları bir nokta olmuştur: Çevre. Hızlı ekonomik
büyüme ile birlikte uyguladıkları sanayileşme modelleri, hem dünyanın kaynaklarının sınırlı
olduğunu hem de sanayileşmenin yarattığı kirliliğin sonuçlarını ihmal etmiştir. Bunun sonucu
da kısa zamanda kendisini göstermiş ve küresel düzeyde çevre sorunları ile karşı karşıya
kalınmıştır. Sonuç olarak, yerel düzeyde yaşanılan çevre sorunlarının yanında, ortaya çıkan
küresel problemlere uluslararası alanda küresel düzeyde çözümler getirilmeye çalışılmaktadır.
Bu çözümlerin temelinde de, sorunların temelinde olduğu gibi teknoloji yer almaktadır.
Çözüm için, kullanılan teknolojilerin iyileştirilmesi, çevreye uyumlu teknolojiler
geliştirilmesi, enerji ve hammadde kullanımının azaltılmasına uygun teknolojilerin
geliştirilmesi, atıkların kaynağında bertaraf edilmesi için teknolojilerin geliştirilmesi, geri
dönüşümlü ürünlerin geliştirilmesi gibi birçok çalışma gerçekleştirilmektedir. Bu
teknolojilerin kullanımının teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması için de ulusal ve uluslararası
düzeyde pek çok yasal düzenleme yapılmaktadır. Ancak, halihazırda gerçekleştirilen bu
çalışmalar yeterli düzeye ulaşamamıştır. Bu nedenle, dünyanın geleceği açısından yenilik çok
önemli bir kavramdır. Çevresel açıdan, kullanılan teknolojilerin çevreye uyumlu hale
getirilmesi, yeni teknolojilerin de buna uygun olarak geliştirilmesi çok önemlidir. Bundan
daha önemlisi ise, tüm dünyanın teknolojiye, çevre teknolojileri ve diğerleri şeklindeki
yaklaşımı terk ederek “Temiz Üretim” sistemini benimsemesinin sağlanmasıdır. Temiz üretim
sistemi, hammaddeden enerji kullanımına, ürünün tüketiciye ulaşmasından tüm atıkların geri
dönüşümüne kadar bütün bir sistemi ifade etmektedir. Yenilik yalnızca teknolojinin
yenilenmesi anlamında değil, eğitimden sağlığa, ulaşımdan iletişime tüm sistemlerde
gerçekleştirilecek yenilikleri ifade ettiği için, çevresel açıdan yenilik tam da temiz üretim
sisteminde gerçek anlamını bulmaktadır. Dolayısıyla temiz üretimin benimsendiği bir yenilik,
dünyanın geleceği açısından çok büyük önem arz etmektedir.
9
Sonuç olarak, gerçekleştirilen tüm bu çalışmalar umut vaat etmekle birlikte, halen yeterli
düzeye ulaşılabilmiş değildir. Ancak burada belirtmek gerekir ki, her şeyin temelinde insan
zihniyeti bulunmaktadır. Nükleer teknolojiyi bulan bilim insanları bunun bomba olarak
kullanılacağını düşünmemişlerdir ya da gen teknolojisi çalışan bilim insanlarının ilk
düşüncesi insan kopyalamak değildir veya robot teknolojisi insanları robotlaştırmak için
geliştirilmemiştir. Kısacası, teknolojiyi bulan, geliştiren ve ne şekilde kullanılacağına karar
veren insandır. Dünyanın geleceği açısından önce insan zihniyetinin yenilenmesi
gerekmektedir. Bu dünyanın ve tüm kaynakların bize gelecek kuşakların emaneti olduğu
bilincinin insan zihniyetine yerleştirilmesi zorunludur.
10
KAYNAKLAR
BASALLA, George (2004), Teknolojinin Evrimi, 11. Baskı, TÜBİTAK Popüler Bilim
Kitapları 29, Ankara.
BETZ, Frederick (2010), Teknolojik Yenilik Yönetimi, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları
339, Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı (2007), Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007 – 2013, DPT Yayınları, Ankara.
FREEMAN, Chris, Luc Soete (2003), Yenilik İktisadı, TÜBİTAK Yayınları/Akademik Dizi
2, Ankara.
GÖRMEZ, Kemal, Çevre Sorunları ve Türkiye, Gazi Kitabevi, Ankara, Mart 2003, 3.
Baskı.
KELEŞ, Ruşen, Can HAMAMCI, Çevrebilim, İmge Kitabevi, Ankara, Ekim 1998, 3. Baskı.
11
PARASIZ, İlker, Modern Ansiklopedik Ekonomi Sözlüğü, Ezgi Kitabevi, Bursa, 1991, 1.
Baskı.
SMİTH, Keith, New Direction in Research and Technology Policy: Identifying Key
Issues, STEP Report Series, Norwey, 1994.
TEKNOLOJİ (2004), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Kazan Ofset, Ankara.
WRİSTON, Walter B., Ulusal Egemenliğin Sonu, Teknoloji Devrimi Nasıl Bir Yeni
Dünya Düzeni Yaratıyor?, çev. Mehmet Harmancı, Cep Kitapları, İstanbul, 1994, 1. Baskı.
YILDIZ, Kazım, Şengün SİPAHİOĞLU, Mehmet YILMAZ, Çevre Bilimi, Gündüz Eğitim
ve Yayıncılık, Ankara, 2005, 2. Baskı.
http://www.tdk.gov.tr/SozBul
http://www.focusinnovation.net/Innovation.aspx,
http://www.ekodialog.com/Konular/inovasyon.html
http://www.inovasyondunyasi.com/
http://www.unep.fr/shared/publications/cdrom/DTIx0899xPA/session02_Cleaner_Production.
ppt#1
http://www.unep.fr/scp/cp/understanding/concept.htm
12