Professional Documents
Culture Documents
2019 2020 2 09019062 1 1 Hafta.12.0.35 - Ubiskod - LmsBelge - 2019 2020 - 2 - 09019062 - 1 - 250320 191325 1 Hafta 385eb8c9
2019 2020 2 09019062 1 1 Hafta.12.0.35 - Ubiskod - LmsBelge - 2019 2020 - 2 - 09019062 - 1 - 250320 191325 1 Hafta 385eb8c9
NANOTEKNOLOJI
1
Farmakoloji ve ilaç dağıtım sistemleri, hasta takip cihazları ve rejeneratif bilimlerdeki
gelişmeler ağırlık kazanmış durumdadır.Geliştirilen bu ürünlerle; ilaçlar hedef doku
onarılabilmekte, tıkanan damarlar açılabilmektedir. Ayrıca, genleri onarılabilecek
nanorobotların vücudumuza girerek faaliyet göstermeleri ve DNA içindeki bilgiyi
keşfedebilmeleri gibi hastalıklar önlenebilecektir.
2
1.1.GRAFEN
Grafen iki boyutlu, bir atom kalınlığında, mekanik, elektrik, termal ve optik
özellikleri ile bilimde çığır açan yeni keşfedilmiş bir karbon allotropudur.
3
GRAFİT VE GRAFEN
Grafen, bilim dünyasında heyecan yaratmış olsa da aslında çok nadir bulunan
bir malzeme değildir.
Kurşun kalemler içindeki grafit, grafen tabakalarının üst üste binmesinden
oluşur.
4
KARBONUN BIR ALLOTROPU OLAN
GRAFEN
Karbon atomlarının iki boyutlu altıgen bir yapıda dizilmiş bu formu,
doğada iki boyutlu tek malzeme örneğini oluşturmasının yanı sıra, grafene
olağanüstü özellikleini de kazandırıyor.
5
GRAFENDEN FULLEREN OLUŞUMU
Bir grafen tabakası küresel halde yuvarlandığında fullereni oluşturur.
Fulleren ilk olarak grafitin laserle buharlaştırılması ile oluşturulmuştur.
Fulleren üretiminde ark buharlaştırma yöntemleride kullanılmıştır.
Buharlaşan grafitin yoğunlaştırılması ile fulleren elde edilir.
6
GRAFENDEN KARBON NANOTÜP
OLUŞUMU
Grafene silindir şekli verildiğinde ise karbon nanotüp oluşturulur.
7
GRAFENDE TEM GÖRÜNTÜSÜ
8
GRAFITTEN FULLERENE
9
ELEKTRONLAR GRAFEN TABAKASıNDA HıZLA
HAREKET EDERLER
10
Isıyı iyi ileten karbon allotropu olan elmas, grafen keşfedildikten sonra
önemini bu konuda yitirmiştir.
11
GRAFEN-ÇELIKTEN 100 KAT DAHA GÜÇLÜ
12
13
2.KANSER
Kanser hastalığı vücudumuzdaki hücreler kontrol dışında yeni ve anormal bir şekilde
çoğaldığı zaman başlamaktadır. Bu anormal hücreler topaklanarak tümör yapılarını
oluşturur. Ayrıca bu kanserli hücreler vücudun diğer bölgelerine yayılarak yeni tümörlü
bölgeler oluşturup tüm vücuda yayılmasına neden olmaktadır.Tümörün büyüklüğü
çevresindeki organları veya önemli kimyasalları taşıyan kanalları etkilemektedir. Örneğin,
pankreastaki bir tümör safra kanallarına hasar vererek tıkamaya bağlı sarılığa sebep
olabilmektedir.
Beyin tümörleri beynin önemli yerlerine baskı yaparak bayılmalara veya daha ciddi sağlık
problemlerine sebep olmaktadır. İştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk gibi sonuçlarda yaygın
bir şekilde görülebilir.
14
3.KANSERDE NANOTEKNOLOJİ
Kanser tedavisinin başarısında erken teşhie en önemli bileşenlerdendir.Kanseri erken
dönemde teşhiş etmede gelenksel tanı yöntemleri yetersiz kalmaktadır[1].Madde nano
boyutlarda, kuantum mekaniksel nedenlere bağlı olarak fiziksel, kimyasal ve biyolojik
açıdan farklı özellikler gösterebilir.Nano boyuta indirebilen bu maddeler, optik, manyetik ,
termik özellikler kazandıklarından kanser görüntüleme,kanserli dokuyu hedeflenme-tedavi
etme ve hipertermiyle kanser hücresini yok etme amaçlı kullanılabilmektedir.
5-25 nm boyutunda olan ayrı iletken özellik taşıyan kuantum noktacıklarının üzeri
antikorla kaplanıldığında, hedeflenen hücre doku ya da organa ilişkin çok hassas
görüntüleme elde edilebilmektedir[1]
16
Kanserin erken dönemde tanılanmasında kanserli bölgede oluşan hücre sayısı önemli bir
belirleyicidir.Gelenksel görüntüleme teknikleri ile meme kanserine tanı konulabilmesi için 1
miyon kanser hücresinin oluşmuş olması beklenirken, nanoteknoloji ile 100’ den az hücre olması
bile meme kanserini tanılamada yeterli olmaktadır[1].Prostat dokusundan yayılan az miktardaki
spesifik proteinleri tanıyan silikon nano kablolar ile gelenksel testlerde belirlenen miktarın dörtte
biri kadar prostat spesifik antijenle(PSA) tanı konabilmektedir[1].
17
3.1.GRAFENLI ILAÇLAR
Grafen ile yapılan başka bir deneyde grafen ile bağlanmış DNA yapılarına
ilaveten serbest DNA’lar ilave edilmiş ve daha sonra DNA’ ları tahrip eden
enzim ile teması sağlandığında enzimin grafen ile bağlı DNA’larla etkileşime
girmedikleri görülmüştür.
Bu nedenle DNA- grafen yapılı kontrollü salınımlı ilaçlar vasıtasıyla pek çok
hastalığın daha etkin tedavisi sağlanılacaktır.
18
Kanser tedavisinde, Grafen oksit en çok umut vaat eden malzemelerden biridir. Son
yıllarda da Grafen ve Grafen temelli maddeler kanser tedavilerinde adı geçen en
popüler malzemeler olmuştur.
Dr. Lisanti, grafen oksit malzemesinin suda kararlı olduğunu ve bu özelliği sayesinde
birçok biyomedikal alanda kullanılabileceğini belirtmiştir.
Grafen oksit kanser hücrelerine kolayca bağlanabilir ve hücrelerin içine nüfuz edebilir
böylece ilaç salınımında kullanılabilecek bir maddedir. Ayrıca, Grafen oksit etkili bir
anti kanser ilacı olarak da kullanılabilmektedir.
Grafen oksit kanserli hücrelere uygulandığı zaman, kanser kök hücreleri tümör
yapılarını oluşturamamakla beraber kanser olmayan kök hücrelere dönüşümünü
sağlamaktadır. Bunun anlamı, Grafen oksit sadece kanserli hücrelerin tespitinde değil
kanserin tedavisinde de kullanılabilmektedir.
19
Klasik kemoterapi, çoğalma aşamasında olan hücreleri bularak bloke eder ve onları
öldürür. Hedefe yönelik ilaçlar ise herhangi bir hücre çoğalsın veya çoğalmasın kanser
hücresine spesifik olarak etki eder veya o kanserde farklı görülen bir yapıyı bloke etmeye
yönelik çalışır. Aralarındaki en büyük fark da budur.
Klasik kemoterapiler kemik iliğini baskıladığı için ciddi kan düşüklüğüne neden olur,
enfeksiyon riski artar. Akıllı ilaçlarda ise bu söz konusu olmaz.
Hedefe yönelik ilaçlarda da ciltte döküntü, tansiyon gibi yan etkiler olsa da hekim
kontrolüyle kullanıldıkça, deneyimler arttıkça bunlar tolere edilebilir.
Bu gibi nedenlerden ötürü kanser tedavisinde geleceğe akıllı ilaçlar hakim olacaktır.
20
4.LITERATÜR TARAMASı
URSI-TÜRKİYE’2016 VIII. BILIMSEL KONGRESI, 1-3 EYLÜL 2016, ODTÜ, ANKARA
BURAK UZMAN, ADEM YıLMAZ, HULUSI AÇıKGÖZ KTO KARATAY ÜNIVERSITESI ELEKTRIK
VE ELEKTRONIK MÜHENDISLIĞI KONYA
BURAK.UZMAN@OGRENCI.KARATAY.EDU.TR, ADEM.YILMAZ@KARATAY.EDU.TR ,
HULUSI.ACIKGOZ@KARATAY.EDU.TR
Kanser tedavisinde kullanılan en yaygın metotlar kemoterapi ve radyoterapidir. Bunların
yanında, hastaların
%25’i açık ameliyat yöntemini tercih etmekte ve radyoterapi de hedef bölgenin sadece 1-2
cm’sini tedavi edebilmektedir. Kemoterapi ise fiziksel olan yada olmayan birçok yan
etkiye sahip olup bu yan etkiler hastaların hayatını olumsuz etkileyebilmektedir. Çok kısa
sürede daha büyük kanserli bölgelere uygulanabilmesinden dolayı mikrodalga ablasyon
tekniğine olan ilgi son yıllarda hızla artmaktadır. Mikrodalga ablasyon tedavisi dokular
arası küçük anten kullanılarak uygulanmaktadır[2].
21
Antenin ucuna konumlandırılmış yarık vasıtasıyla elektromanyetik enerji doku içine
yayılmakta ve kanserli hücre böylece yok edilmektedir.
22
Mikrodalga yönteminde elektromanyetik güç sadece yarık çevresinde birikmemekte,
yarıktan besleme noktasına doğru antenin çevresinde enerji yoğunlaşması da ortaya
çıkmaktadır[2].
Bunun nedeni, eş eksenli yarık antenin dış iletkeninde ilerleyen ve sağlıklı dokuların
fazla ısınmasına neden olan yüzey akımları ile açıklanmaktadır.
Literatürde, geriye doğru ısı artışının azaltılıp anten performansını artırmak amacı ile
“cap-choke” ve “sleeve” gibi yüzey akımlarını önleyici tasarımlar mevcuttur . Fakat bu
çalışmalarda, yüzey akımları tamamıyla bastırılamamış olmakla birlikte antenin boyutu
artmış ve böylece antenin vücut içerisinde kullanımını engelleyici faktörler ortaya
çıkmıştır[2].
23
Bu çalışmada, anten boyutlarını minimum düzeyde değiştirecek olan 1-atom
kalınlığındaki grafen ile kaplanmış eş eksenli anten tasarlanmıştır. Böylece, yüzey
akımlarının azaltılması ve kanser dokusuna uygulanan SAR değerinin arttırılması
öngörülmekte olup doku içerisindeki sıcaklık dağılımı incelemesinin yapılması
hedeflenmektedir[2].
Geriye doğru ısınma probleminin sebebi olan yüzey akımlarını bastırabilmek için
antenin yarığından birkaç milimetre uzaklıkta 1-atom kalınlığına grafen kaplaması
yapılmıştır. Anten üzerindeki grafen bölgesi (Şekil 2) yüksek empedans
oluşturmaktadır. Bu empedans değerinin hesaplanması ise aşağıda verilen denklem 1
ve 2 ile elde edilir[2].
24
Şekil 1: Eş eksenli yarık anten
25
Şekil 2: Grafen kaplı eş eksenli yarık anten
26
Denklem 1’de verilen grafen iletkenliği frekansa (f), kimyasal potansiyele (μc),
Boltzmann sabitine (kB), Planck sabitine (ħ), Kelvin cinsinden oda sıcaklığına,
elektron yüküne (e) ve zamana (𝜏) göre değişiklik gösterir [6]. Grafen
empedansı ise iletkenlik ile ters orantılı olarak değişmektedir (Denklem 2).
27
28
Bu çalışmalarda önce grafen kaplanmamış anten doku içerisine yerleştirilmiş
ve SAR (specific absorption rate) değeri incelenmiş ardından grafen kaplı
durumda oluşan farklılıklar irdelenmiştir[2].
Sağlıklı dokulara zarar veren, antenin dış iletkeninde oluşan yüzey akımı
yarıktan besleme noktasına doğru oluştuğu Şekil 3-(a)’da görülebilmektedir.
Şekil 3-(b)’de ise grafen kaplı antenin dış iletken boyunca yüksek empedansa
sahip olmasından dolayı besleme noktasına doğru oluşan yüzey akımının
azaldığı anlaşılmaktadır[2].
Ayrıca, grafen kaplı anten durumunda doku içerisindeki SAR dağılımı yarık
etrafında yoğunlaştığı benzetim sonuçlarından elde edilmiştir [2]
29
4.Sonuçlar
Bu çalışmada kanser tedavisinde kullanılmaya başlanan mikrodalga metodu
ele alınmıştır.
Bu antenlerdeki en önemli problem olan geriye doğru ısınma olayı için grafen
kaplı anten önerilmiştir. Anten parametrelerini hemen hemen hiç
değiştirmeden eklenen grafen’in yüzey akımlarını azalttığı ve böylece ısınma
problemini çözebileceği benzetim metodları yoluyla görülmüştür[2].
30
5.KAYNAKLAR
[1]:http://www.dergipark.gov.tr/download/article-file/29703
[2]:http://ursi.org.tr/2016-Kongre/BILDIRILER/URSI-
TR2016_PeD1_03.pdf
31