You are on page 1of 264

o ®

DHARMA
!Sanskrit dilinden bir kelime... !

Gerçek özümüzü belirleyen şeyler;

Doğruluk;

İnsanlığın manevi niteliklerinin temeli;

Evrensel düzeni oluşturan kanunlar;

Tüm öğretilerin temeli ...

Dbanna Bildirisi
... Oralarda bir yerlerde,
Kaderinde, okuyabilmek için bizim yardımımızı alması yazılı olan bir
çocuğun,
ll.iyüyüp, yok olan doğaya katkı sağlayarak varoluş amacını gerçekleş­
tirmek için kendisini toprağa ekmemizi bekleyen bir fidenin,
11.irünün varlığını sürdürebilmek için bizim gibi kişi ve kuruluşların
maddi ve manevi desteğine ihtiyaç duyan bir canlı türünün,
Bışını sokacak bir barınağa ihtiyacı olan bir evsizin var olduğunu bili­
yoruz.

Biliyoruz ki, bu dünyaya çıplak geldik ve bu dünyadan ayrılırken gene


çıplak olacağız. Evrenin bize sunduklarının sadece kendimize değil
tüm insanlığa ait olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, Dharma Yayınları
olarak kazancımızın bir bölümünü yardım amaçlı bir fonda toplama
karan aldık. Bu yardım fonuna hiçbir şekilde kişi ve kuruluşlardan ba­
ğış kabul etmiyoruz. Kazancımızdan ayırdıklarımızla kurmakta olduğu­
muz bu fon, hiçbir dini ya da siyasi amaca hizmet etmemektedir. Bu,
tümüyle Dharma çalışanları olarak bizim, özgür irademizle verdiğimiz
bir karardır. Siz değerli okuyuculanrruz zaten satın almış olduğunuz
her kitabımızla bu fona katkıda bulunmuş oluyorsunuz.
Bu, tümüyle evrene sunulan bir mesaj ve dilektir. Evreni yöneten ve
farklı adlarla anılan Yüce Gücün bu arzumuzu yerine getirmemiz için,

UF.ger bu a12:unun gerçekleşmesi, bizler ve tam ya.,am adına


önümüzü açık etmesini diliyoruz;
en iyi.si olacak-
sa... n
o
DHARMA

Tihct lludizmi/Rıiya Yoga

Tibet'in Rüya ve Uyku Yogası/Tenzin Wangyal Rinpoche


!The Tibetan Yogas of Dream and Sleep,1998)

Yayın Yönetmeni: Cem Şen

Kapak tasarımı: onnRnn mnıır


Türkçesi: Sezer Soner

Yayına hazırlayan: Namık Kemal Atalay

Renk Ayrımı: 3B Grafik


Basım: Kitap Matbaacılık
Cilt: Fatih Mücellit

Yayın Tarihi: Kasım 2002 n. basım)


İletişim adresi: PK 1358 Sirkeci 34438, İstanbul
GSM: 0532 - 377 11 45
Tel.: 0212 - 512 81 21 pbx
Faks: 0212 - 512 50 21

E-posta: dharma@dharma.com.tr
Web sitesi: http://www.dharma.com.tr

Türkçe yayın hakları: <DAkçalı Telif hakları aracılığıyla Dharma


Yayınları
Bu kitabın, Türkçe konuşulan ülkelerdeki tüm yayın hakları
Dharma Yayınları'na aittir. Yayıncının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz.
Kaynak gösterilmek koşuluyla alıntı yapılabilir.

Kütüphane Bilgi Kartı (CiP):


Rinpoche, Tenzin Wangyal
Tibet'in Rüya ve Uyku Yogası
1. Felsefe 2. Budizm 3. Tibet Budizmi 4. Yoga
İstanbul, Dharma Yayınları, 2002, 296 sayfa
ISBN: 975-8729-02-0
TİBET'İN .RVYA VE
VYKV yoc;ASI

TEN�İN WAN�YAL
RİNPOCHE

Türkçesi: Sezer Soner

DHARMA
®

o
İ{1NDEKİLER
Teşekkürler
Ö nsöz

Giriş
Ö ğretileri Almak

Bİ R İ NC İ BÖ LÜ M : RÜ YANIN DOGASI

Rüya ve Gerçeklik

2 Deneyim Nasıl Meydana Gelir?

Cehalet

Eylemler ve Sonuçlar: Karma ve Karmik İzler

Olumsuz Karma

Olumlu Karma

Duyguları Serbest Bırakmak

Bilincin Kararması

Karmik İzler ve Rüya

Döngüsel Varoluşun Altı Alemi

Cehennem A lemi

Aç Hayalet Alemi
Hayvan Alemi
İ nsan A lemi

Yarı-Tanrı Alemi

Tanrı Alemi

Neden " Olumsuz" Duygu?

3 Enerji Beden

Kanallar ve Prana

Kanallar (Tsa)

Prana (Lung)

Karmik Prana
Ü ç Tür Karmik Prana

Bilgelik Pranası

Pranik Etkinlik

Pranayı Dengelemek

Prana ve Zihin

Çakralar

Kör At, Topal Binici

4 Özet: Rüyalar Nasıl Ortaya Çıkar?

5 Ana Tantra ' dan İ mgeler


Ö ğretinin Benzetmeleri

İ Kİ NC İ BÖ LÜ M : R ÜYALARIN T Ü RLERİ
VE KULLANIMI
Ü ç Tür Rüya

Samsarik Rüyalar
Berrak Rüyalar

Berrak Işık Rüyaları

2 Rüyaların Kullanımı

Rüyada Deneyim

Rehberlik ve Rehberler

Kehanet

Rüyadaki Ö ğretiler

3 Chöd Uygulamasının Keşfi

4 Uygulamanın İ ki Düzeyi

Ü Ç Ü NC Ü BÖ L Ü M: R ÜYA YOGA UYGULAMASI

Vizyon , Eylem. Rüya, Ö lüm

2 Sürekli Dinginlik: Zhine

Güçlü Zhine

Doğal Zhine

Mutlak Zhine

Engeller

Huzursuzluk

Uyuşukluk

Gevşeklik

3 Dört Temel Uygulama

Bir: Karmik İzleri Değiştirmek


İ ki: Yandaş ya da Karşıt Olmayı

Ortadan Kaldırmak
Ü ç: Amacı Sağlamlaştırmak

Dört: Anı ve Neşeli Çaba Geliştirmek

Tutarlılık

4 Geceye Hazırlık

Dokuz Arındırma Solunumu

Guru Yoga

Uygulama

Korunma

5 Ana Uygulama

Farkındalığı Merkez Kanala Getirmek

Berraklığı A rttırmak

Şimdide Bulunmayı Güçlendirmek

Korkusuzluğu Geliştirmek

Pozisyon

Zihni Odaklamak

Sıra

6 Berraklık

Esnekliği Geliştirmek

7 Engeller

Aldanma

Gevşeklik

Kendi Dikkatini Dağıtma

Unutmak

Shardza Rinpoche'ye Göre Dört Engel


8 Rüyaları Kontrol Etmek ve Saygı Göstermek

9 Basit Uygulamalar

Uyanan Zihin

Geceye Hazırlık

1 O Bütünleşme

DÖ RD Ü NC Ü BÖ LÜ M : UYKU

Uyku ve Uykuya Dalma

2 Ü ç Uyku Türü

Cehalet Uykusu

Samsarik Uyku

Berrak Işık Uykusu

3 Uyku Uygulaması ve Rüya Uygulaması

BEŞ İ NC İ BÖ LÜ M: R Ü YA YOGA UYGULAMASI

Dakini , Salgye Du Dalma

2 Hazırlayıcı Uygulama

3 Uyku Uygulaması

Uykuya Dalmak

4 Tigle

5 İ lerleme

6 Engeller

7 Destekleyici Uygulamalar
Ü stat

Da kini
Davranış

Dua

Çözünmek

Genişleme ve Daralma

8 Bütünleşme

Berrak lşığın Ü ç Zehirle Bütünleştirilmesi

Zamanın Döngüleriyle Bütünleşme

Dışsal Bütünleşme
İçsel Bütünleşme

Gizli Birleşme
Ü ç Birleşme: Sonuç

9 Süreklilik

ALTINCI BÖ LÜ M : AYRINTILAR

Bağlam

2 Zihin ve Rigpa

Kavramsal Zihin
İ kici Olmayan Farkındalık: Rigpa

Temel Rigpa ve Yol Rigpa

3 Temel: Kunzhi

Madde ve Zihin

4 Bilmek

5 Açıklık ve Boşluğun Farkına Varmak

Denge

Ayrım
11

6 Benlik

7 Özü Olmayan Benlik

Son Sözler

Ek: Rüya Yoga Uygulamasının Ana Hatları

Sözlük

Bibliyografya
U\l 13

Teşekkürler

Bu kitabın yayına hazırlanmasında aracı olan insanla­


ra teşekkür etmek isterim. Ö ncelikle. öğrencim ve yakın
arkadaşım olan ve birlikte çalışmaktan büyük bir zevk al­
dığım Mark Dhalby. O olmasaydı bu kitabı yazmam da
mümkün olmazdı .

Ayrıca: meslektaşım ve arkadaşım sayısız güzel öne­


riyle taslağı düzelten Steven D. Goodman'a; kitabın ilk
metinlerinde düzeltmeler konusunda önerilerde bulunan
Sue Ellis Dyer ve Chris Baker' a; metni okuyup geri bildirim
vererek yardımcı olan Sue Davis ve Laura Shekerjian 'a;
ve deneyimli bir editör olarak metne büyük ustalığını ka­
tan ve daha iyi bir kitap olmasını sağlayan Snow Lion
Publications' dan Christine Cox ' a teşekkü r ederim.

Kitapta meditasyon ve rüya yoga duruşlarıyla ilgili fo­


toğraflar, anılan sıraya göre Antonio Riestra tarafından
çekilmiş ve Luz Vergara tarafından biçimlendirilmiştir.
Çakralarla ilgili resimler Monica R. Ortega tarafı ndan ya­
pıldı . Ayrıca burada adına yer veremediğim ama birçok
şekilde yardımcı olmuş olan herkese de teşekkür etmek
istiyorum.
Bu kitap, yaşamımda, hem başkalarına nasıl
öğreteceğim hem de kendi uygulama/arım konusun­
da büyük bir esin kaynağı olan
Namkhai Norbu
Rinpoche 'ye ithaf edilmiştir.
'l3\l 15

Önsöz

Tibet dilinde ünlü bir deyiş vardır: "Ö ğretinin ve aktarımın


doğruluğu hakkındaki kuşkuları ortadan kaldırmak için soy
ve tarih açıklanmalıdır.' Bu nedenle bu kitaba kısa bir ya­
şam öykümle başlayacağım.

Annemle babam Tibet'teki Çin baskısından kaçtıktan kı­


sa bir süre sonra doğdum. Koşullar zordu; annem ve ba­
bam beni, bakımımla ilgilenileceğini umdukları bir Hıristiyan
yatılı okuluna yerleştirdiler. Babam bir Budist lama. annem­
se bir Bön uygulamacısıydı. Bir süre sonra babam öldü. Da­
ha sonra annem Bön lama'sı olan bir adamla yeniden ev­
lendi. Hem üvey babam hem de annem benim kendi kül­
türüm içinde yaşamamı istiyorlardı. On yaşına geldiğimde
Hindistan . Dolanji ' deki asıl Bön tapınağına götürüldüm ve
bir keşiş oldum.

Bir süre manastırda yaşadıktan sonra. Lapon (Baş Öğret­


men) Sangye Tenzin Rinpoche tarafından ünlü bir bilgin.
öğretmen . yazar ve meditasyon ustası olan Khyungtul Rin­
ponche ' nin reenkarnasyonu olarak kabul edildim. Bu kişi
usta bir astrolog olmasıyla ünlüydü ve batı Tibet ile kuzey
Hindistan· da da vahşi ruhların terbiyaecisi olarak ün yap­
mıştı. Majik yetenekleri olan bir şifacı olarak da oldukça
aranan biriydi. Hamilerinden biri Kuzey Hindista n ' da. Hi­
machal ' ın yerel kralıydı. Çocukları olmayan bu kral ve eşi,
Khyungtul Rinpoche'·d en kendilerini iyileştirmelerini istemiş-
16 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

ler, o da bunu yapmıştı. Dünyaya getirip büyüttükleri çocuk


günümüzün Virbhardur, Himachal Pradesh ' i n Başba­
kan ' ıdır.

Onüç yaşımdayken iyi kalpli köken üstadım, büyük bilgi


ve anlayışla dolu bir adam olan Lopon Sangye Tenzin , Bön
geleneğindeki en önemli ve ezoterik öğretilerden birini öğ­
retmeye hazırlandı: Zhang Zhung ' un Sözlü İ letiminin Büyük
Mükemmellik (Dzogchen) silsilesi (Zhang Zhung Nyan
Gyud). Hôlô genç olmama karşın üvey babam Lopon Rin­
poche 'yi ziyaret etti ve üç yıl boyunca her gün gerçekleşe­
cek olan bu öğretilere kabul edilmemi istedi. Lopon nazik­
çe kabul etti ama diğer aday öğrencilerle birlikte benim de
öğretiler verilmeye başlamadan önce ona bir rüya getir­
memi istedi; bu şekilde hazır olup olmadığımıza karar vere­
bilecekti.
Ö ğrencilerden bazıları hiçbir rüyayı hatırlayamadı; o,
bunu engellerin bir işareti olarak düşünmüştü. Lopon onları
uygun arınma uygulamalarına başlattı ve her öğrenci bir
rüya görene kadar öğretilerin başlamasını erteledi. Diğer
öğrencilerin rüyaları kendilerinin öğretilere hazır olmaları
için belirli uygulamalar yapmaları gerektiklerine dair bir işa­
ret olarak kabul edilir - örneğin, Bön koruyucularıyla ilişkile­
rini güçlendirecek uygulamqlar yapmak gibi.

Gerçekte orada bir yol olmamasına ka�ın öğretmeni­


min evinin çevresini dolaşan bir otobüsle ilgili bir rüya gör­
düm. Bu rüyada, otobüs kondüktörü arkadaşımdı ve otobü­
se binen herkese biletlerini vererek, onun yanında duruyor­
dum. Biletler, üzerlerinde Tibetçe A hecesinin yazılı olduğu
bir kağıt parçasıydı . Bu, Dolanji' deki eğitimimin ikinci ya da
üçüncü yılıydı, onüç yaşındaydım ve o anda A ' nın Dzogc­
hen öğretilerinde başlıca bir öneme sahip bir sembol oldu­
ğunu bilmiyordum. Öğretmenim rüya hakkında asla bir şey
söylemedi; bu onun tarzıydı. Neyin iyi olduğu konusunda
ÖNSÖZ� li

çok az bir yorum yaptı ama öğretilere başlamama izin veril­


diği sürece çok mutluydum.

Tibet ruhsal geleneklerinde öğrencilerin rüyalarının öğ­


retmenler tarafından öğrencinin belirli bir öğretiyi almaya
uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla kullanılması
yaygındır. Çalışmaya ve rüya yoga uygulamaya başla­
mamdan önce bir süre geçecek olmasına karşın , bu olay
rüyalara yönelik ilgimin başlangıcı oldu. Tibet kültüründe ve
Bön geleneğinde rüyalara verilen büyük değer ve bilinçdı­
şından edinilen bilginin çoğu kez bilinçli zihnin sağlayabile­
ceği bilgiden çok daha büyük bir değere sahip olması be­
ni son derece etkilemişti.

Hem uygulama yapan diğer arkadaşlarımla birlikte sayısız


meditasyon inzivası hem de tek başıma yaptığım inzivaları
içeren üç yıllık öğretiden sonra manastır Diyalekt Okulu'na
girdim. Çalışma programının tamamlanması normal olarak
dokuz ilô on üç yıl sürüyordu ve geleneksel eğitimi kapsıyor­
du. Bize gramer, Sanskrit dili, şiir, astroloji ve sanat gibi genel
akademik konular öğretildi; aynı zamanda genel olmayan
konularda da eğitim aldık: epistemoloji, kozmoloji, sutra ,
tantra ve Dzogchen. Manastır eğitimi süresince rüyalar hak­
kında birtakım öğreti ve iletiler aldım, en önemlisi Zhang
Zhung Nyan Gyud , Ana Tantra ve Shardza Rinpoche' nin
metinlerine dayanıyordu.

Eğitimimde başarılı oldum ve ondokuz yaşındayken baş­


kalarına öğretmeye başlamam istendi, ben de yaptım.
Yaklaşık aynı zamanlarda Bön dininin kurucusu olan Efendi
Shenrab Miwoche ' nin biyografisinin bir özetini yazdım ve
yayımladım. Daha sonra Diyalekt Okulu ' nun başkanı oldum
ve dört yıl boyunca bu görevde kaldım, okulu biçimlendir­
me ve geliştirmeyle çok ilgilendim. 1986'da Tibet manastır
eğitiminde verilen en yüksek derece olan Geshe derecesi­
ni aldım.
18 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

1989 yılında, İtalya' daki Namkhai Norbu Rinpoche ' nin


Dzogchen Topluluğu ' nun daveti üzerine Batı 'ya gittim . Ö ğ­
retmek konusunda hiçbir planım olmamasına karşın , toplu­
luğun üyeleri tarafından bunu yapmam rica edildi. Bir gün
konsantrasyon üzerine bir meditasyonda kullanılacak kü­
çük kağıt parçaları dağıtıyordum. Her kağıt parçasının üze­
rinde Tibetçe A hecesi yazılıydı. Tam o anda otobüse binen
insanlara aynı kağıt parçasını dağıttığım on beş yıl öncesin­
deki rüyayı hatırladım. Sanki rüyanın anlamı bir anda kafa­
ma dank edivermişti.

Batı'da kaldım ve 1991 yılında Rice University 'de araştır­


ma yapmak için bir Rockefeller Fellowship ile ödüllendiril­
dim. 1993 yılında, Batı ' daki ilk kitabım olan ve açık, basit bir
şekilde Büyük Mükemmellik (Dzogchen) öğretilerini sunma­
ya çalıştığım The Wonders of the Natura! Mind (Doğal Zih­
nin Mucizeleri) adlı kitabı yayımladım. 1994 yılında Rice Uni­
versity' de Dinsel İ ncelemeler Kürsüsü Profesörü Anne Klein
ile birlikte Bön geleneğinin mantıksal ve felsefi yönleri hak­
kında bir araştırma yürütmek için The National Endowment
for Humanities'den bir burs aldım.

Bu şekilde bilimsel yanım kendini göstermeye devam et­


ti; ama uygulama her zaman daha önemlidir ve ben de
tüm bu zaman boyunca rüya ve rüya uygulamasıyla ilgilen­
miştim . İ lgim yalnızca kuramsal değildi. Öğretmenim ve an­
nemin rüya deneyimlerinden ve Bön geleneğinde rüyaların
kullanılmasından erken yaşlardan başlayarak etkilenmiş
olan rüyalarımın bilgeliğine güvendim. Son on yıldır da yo­
ğun bir şekilde rüya yoga uygulaması yapıyorum . Her gece
yatağa girdiğimde özgürlüğü hissediyorum . Günün hare­
ketliliği bitiyor. Bazı geceler uygulama başarılı oluyor, bazı
geceler olmuyor, uygulama oldukça ilerleyene kadar bek­
lenen de budur. Yine de neredeyse her gece rüya uygula­
masının başarma amacıyla uyuyorum. Bu, hem uygula­
mayla birlikte kendi deneyimimden hem de bu kitaptaki
ÖNSÖZ{3\l 1!)

öğretilerin geldiği yukarıda aktardığım üç metinden geliyor.

Tibet'in Rüya ve Uyku Yogası yıllar içinde California ve


New Mexic o ' da verdiğim sözlü öğretilerden ortaya çıktı.
Öğretilerin bir parçası olan "biçimsel olmama" özelliğinin
büyük bölümü korunmuştur. Metin içindeki yabancı sözcük­
lerin açıklaması kitabın sonundaki sözlük bölümünde bulu­
nabilir.

Rüya yoga kendi uygulamamı geliştirmemdeki başlıca


destektir; aynı şey Tibet'in birçok üstat ve yogi'si için de ge­
çerli olmuştur. Örneğin, 193.4 yılında öldüğünde tam farkına
varmanın bir işareti olan ışık bedenine (jalus) ulaşmış olan Ti­
betli büyük üstat Shardza Rinpoche'nin öyküsü beni çok et­
kilemiştir. Yaşamı boyunca birçok başarılı öğrencisi olmuş.
birçok önemli metin yazmış ve yaşadığı ülkenin yararı için
çalışmıştır. Başkalarının yararı için üstlendiği birçok sorumlu­
luk ve uzun projelerle dolu olan dış yaşamında nasıl bu ka­
dar üretken olabildiğini ve yine de ruhsal uygulama yoluyla
böyle bir başarıya ulaşabildiğini hayal etmek çok güçtür. O,
bunu yapabilmişti, çünkü günün bir bölümünde yazar, bir
bölümünde öğretmen, kalan birkaç saatte de bir uygula­
macı değildi. Meditasyondayken, yazarken, öğretirken ya
da uyurken. tüm yaşamı uygulamaydı. Rüya uygulamasının
kendi ruhsal yolculuğunda başlıca bir önemi ve başarısının
ayrılmaz bir parçası olduğunu yazar. Bu. bizim için de doğru
olabilir.
U\l 21

Giriş

Hayatımızın üçte birini uyuyarak geçiririz. Ne yaparsak


yapalım. etkinliklerimiz ister erdemli ister erdemsiz olsun. ister
katil olalım ister birer aziz. keşiş ya da şehvet düşkünü . her
gün aynı biter. Gözlerimizi kapar ve karanlığa karışıp kaybo­
luruz. Korkusuzca yaparız bunu; " ben" olarak bildiğimiz her
şey yok olsa bile. Kısa bir süre sonra imgeler ortaya çıkar. bu
imgelerle birlikte benlik duyumuz da. Görünüşe göre sınırsız
bir rüyalar aleminde yeniden varoluruz. Her gece . bir dene­
yim boyutundan diğerine geçerek, benlik duyumuzu kay­
bedip bularak bu en derin sırlara katılırız; yine de bunları
gerçekmiş gibi kabul ederiz. Sabah uyanır, " gerçek" haya­
ta devam ederiz. ama bir anlamda hôlô uykudayızdır ve
rüya görüyoruzdur. Öğretiler bize gece gündüz bu aldatıcı,
belirsiz durumu sürdürebileceğimizi ya da gözlerimizi ger­
çekliğe açabileceğimizi söyler.

Rüya ve uyku yogalarıyla uğraşırken. uzun bir soyun par­


çası oluruz. Erkekler ve kadınlar -yüzyıllardır- aynı uygula­
maları yapmışlar, bizim de önümüzde duran kuşkular ve en­
gellerin aynısıyla karşılaşmışlar ve alabileceğimiz yararların
aynılarını almışlardır. Birçok yüce lama ve usta yogi, başlıca
rüya ve uyku yogaları uygulamaları yapmış. bunlar aracılı­
ğıyla farkındalık kazanmışlardır. Bu tarih üzerinde iyice düşü­
nüp, hayatlarını bu öğretilere adamış olan insanları -bu öğ­
retiler aracılığıyla bize uygulamalarının meyvelerini aktaran
22 TJ\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

ruhsal atalarımızı- anımsamak, bu geleneğe inanç ve min­


nettarlık geliştirecektir.

Bazı Tibetli ustalar belli temel uygulamaları ya da belli


anlayışları olmayan Batılılara bu uygulamaları öğretmemi
biraz garip bulabilirler. Bu öğretiler hem bir saygı işareti hem
de uygulama yapan hazırlıksız kişilerin yanlış anlamaların­
dan kaynaklanan sulandırmaya karşı bir koruma olarak giz­
li öğretiler biçiminde geleneksel şekilde korunmuştur. Hiçbir
zaman açıkça öğretilmemiş ya da hafifletilip kolaylaştırıla­
rak verilmemişler ve bunları almaya hazırlıklı olan kişiler için
saklanmışlardır.

Bu uygulamalar her zaman oldukları kadar etkili ya da


değerlidir, ancak dünyadaki koşullar değişmiş durumda,
ben de bu yüzden farklı bir şeyler deniyorum. Etkili olan şe­
yin açıkça ve basit bir biçimde öğretilmesiyle geleneğin
daha iyi korunacağını ve daha çok sayıda kişinin bundan
yararlanacağını umuyorum. Ama hem bu öğretileri koru­
mak hem de kendi uygulamamızın ilerlemesini sağlamak
için bunlara saygı göstermek büyük bir önem taşımaktadır.
Lütfen otantik bir öğretmenden bu öğretilerin doğrudan
aktarımını almaya çalışın. Bu yogalarla ilgili bir şeyler oku­
mak iyi olacaktır, ama sözlü bir ileti almak daha iyidir; böy­
lesi soyla daha sağlam bir bağ oluşturacaktır. Ayrıca, bu
yolda kendi başımıza üstesinden gelinmesi oldukça güç
olan engeller kolaylıkla karşımıza çıkabilir, ama deneyimli
bir öğretmen bu engelleri belirleyip bunların ortadan kaldı­
rılmalarına yardımcı olabilir. Bu, unutulmaması gereken
önemli bir noktadır.

Bizim insan yaşamımız değerlidir. Tam bir potansiyelle ek­


siksiz bedenlere ve zihinlere sahibiz. Ö ğretmenlerle karşılaş­
mış ve öğretiler almış olabiliriz, ayrıca bu ruhsal yolu izleme­
nin özgürlüğünden zevk aldığımız yaşamlarımız var. Uygula­
manın hem bu ruhsal yolculuk hem de başkalarına yardım
GİRİŞ t3\1 23

etme amacımız için temel olduğunu biliyoruz. Yaşamın ça­


bucak geçtiğini ve ölümün kaçınılmaz olduğunu da biliyo­
ruz, yine de dolu yaşamlarımızda dilediğimiz kadarıyla uy­
gulama yapmak bize zor gelir. Belki her gün bir iki saat me­
ditasyon yapıyoruzdur, ama geriye kalan ve samsara ' nın
dalgalarında bir yandan diğer yana savrulup dikkatin dağı­
lacağı bir yirmi iki saat daha var. Ancak uyku için zaman
hep vardır; yaşamımızın uyuyarak harcadığımız üçte birlik
bölümü uygulama için kullanılabilir.

Bu kitabın ana teması, uygulama yoluyla yaşamın her


ônında daha büyük bir farkındalık geliştirebileceğimizdir.
Bunu yapabilirsek, özgürlük ve esneklik sürekli olarak artar,
alışılmış zihin meşguliyetleri ve dikkat dağılmaları da bizi da­
ha az etkisi altına alır. Meydana gelen şey ne olursa olsun
buna karşı olumlu yanıtları, yani başkalarına ve kendi ruhsal
yolculuğumuza en iyi biçimde yarar sağlayacak olan yanıt­
ları daha ustalıkla seçmemizi sağlayacak olan kararlı ve et­
kili bir varolma biçimi geliştirebiliriz. Er geç uyanık yaşamda
olduğu gibi rüyalar sırasında da tam bir farkındalık koruma­
mızı sağlayacak bir farkındalık sürekliliği geliştirebiliriz. Bu du­
rumda, rüya olgusuna yaratıcı ve pozitif bir biçimde tepki
verebilir, rüya durumunda da çeşitli uygulamalar yapmayı
başarabiliriz. Bu kapasiteyi tam olarak geliştirdiğimizde,
hem uyanık yaşamı hem de rüya yaşamını daha büyük bir
kolaylık, rahatlık, açıklık ve değerbilirlikle yaşadığımızı göre­
ceğiz, ayrıca ölümden sonraki ara durumda (bordo) özgür­
lük elde etmek için kendimizi hazırlamış da olacağız.

Bu öğretiler bize sıradan yaşamın kalitesini arttırmak için


birçok yöntem sağlar. Bu iyi bir şey, çünkü bu yaşam önem­
lidir ve zaman harcamaya değer. Ancak, bu yogaların asıl
kullanımı bizi özgürlüğe götürmesi içindir. Bu amaçla bakıl­
dığında, elinizdeki kitap en iyi biçimde rüyaları sıradan ya­
şamın belirsizliğinden kurtulmak, uykuyu da bilgisizlikten
uyanmak için kullanan Tibet'in Bön-Budist geleneklerinin
24 l,3\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

yogalarıyla ilgili bir rehber, bir uygulama elkitabı olarak an­


laşılabilir. Kitabı bu biçimde kullanmak için . yetkin bir öğret­
menle bağlantı kurmanız gerekir. Sonra da zihne istikrar
sağlamak içi n . Ü çüncü Bölüm'de bulunan Sürekli Dinginlik
(zhine) ile ilgili uygulamaları yapın. Kendinizi hazır hissettiği­
nizde , hazırlayıcı uygulamalara başlayıp bunları yaşamınıza
katarak biraz zaman harcayın. Daha sonra , asıl uygulama­
lara başlayın.

Acele etmeyin . Başlangıcı olmayan zamanlardan beri


samsara ' nın yanılsamalarında dolanıp durduk. Ruhsallık
hakkında sadece başka bir kitap okumanız ve sonra da bu­
nu unutmanız yaşamınızda çok az şeyi değiştirecektir. Ama
bu uygulamaları sonuna kadar izlersek. aydınlanmanın
kendisi olan başlangıçtaki doğamıza uyanacağız demektir.

Uyku süresince şimdiki anda kalıp da bilincimizi koruya­


maz ve her gece kendimizi kaybedersek. ölüm geldiğinde.
farkındalığımızı korumak için ne kadar şansımız olabilir ki?
Rüyaya dalıp da zihnin yarattığı imgelerle sanki bunlar ger­
çekmiş gibi etkileşim kurarsak, ölümden sonraki durumda
da özgür olmayı bekleyemeyiz. Ö lümde başınızdan neler
geleceğini bilmek için rüyalarda yaşadıklarınıza bakın. Ger­
çekten uyanık olup olmadığınızı anlamak için uykuda yaşa­
dıklarınıza bakın .

ÖGRETİLERİ A.Ll\IAK
Sözlü ve yazılı öğretileri almak için en iyi yaklaşım "dinle­
mek. anlam çıkarmak ve yaşamak " . yani söyleneni zihinsel
olarak anlamak, ne anla�a geldiğini çıkarmak ve bunu
pratikte uygulamaktır. Öğrenmeye bu biçimde yaklaşılırsa,
öğrenme süreci sürekli ve kesintisiz olur. ama akıl düzeyinde
kalırsa. uygulamanın önündeki bir engel haline gelir.
Ö ğretileri dinleme ya da alma konusunda iyi bir öğren-
GİRİŞU\] 25

ci, üzeri zamkla kaplanmış bir duvar gibidir: üzerine fırlatılan


şeyler ona yapışır. Kötü bir öğrenciyse kuru bir duvara ben­
zer: ona fırlatılan şeyler yere düşer. Öğretiler alındığında,
kaybedilmez ya da boşa harcanmış olmazlar. Öğrenci, bu
öğretileri zihninde tutmalı ve bunlarla çalışmalıdır. Kavrayış­
la içe işlemeyen öğretiler kuru bir duvara fırlatılan şeyler gi­
bidir; yere düşer ve unutulurlar.
Öğretilerin anlamlarının sonuçlanması karanlık bir oda­
da ışığı açmaya benzer: gizli olan şeyler belirgin hale gelir.
Parçalar yerlerine oturduğunda ve anlaşıldığında yaşanan
şey "o-ha ! " deneyimidir. Bu. basit bir kavramsal kavrayıştan
farklıdır. çünkü sadece duymuş olduğumuz bir şeyden çok ,
bildiğimiz bir şeydir. Ö rneğin. bir odadaki sarı ve kırmızı yas­
tıklardan söz etmiş olmak. bunlar hakkında entelektüel bir
anlayış edinmek gibidir. ama odaya karanlıkken girersek.
hangi yastığın hangisi olduğunu söyleyemeyiz. Anlam çıkar­
mak ışığı açmaya benzer: böyle olunca kırmızı ve yeşil ola­
nı hemen biliriz. Öğreti artık yalnızca fekrar edebileceğimiz
bir şey değil, bizim bir parçamızdır.

" Pratikte uygulama " demekle kavramsal olarak anlaşıl­


mış olan şeyi -alınmış, zihinde tartılmış ve anlamlı hale geti­
rilmiş olanı- doğrudan deneyime dönüştürmeyi kastediyo­
ruz. Bu süreç tuzun tadına bakmaya benzer. Tuz hakkında
konuşulabilir, kimyasal doğası anlaşılabilir vb . . ama doğru­
dan deneyi m . tuz tadıldığında yaşanan şeydir. Bu deneyim
entelektüel olarak kavranamaz ya da sözcüklerle iletile­
mez. Tuzun tadına hiç bakmamış birilerine tuzu anlatmayı
denersek, bu kişiler bizim yaşamış olduğumuz şeyi anlaya­
mayacaklardır. Ama tuzu daha önce tatmış olan birine tuz­
dan söz ettiğimizde, her ikimiz de söz edilen şeyi biliriz. Öğ­
retiler için de aynı şey geçerlidir. İşte bu. öğretileri çalışma
biçimimizdir: öğretileri dinleyin ya da okuyun, üzerlerinde
düşünün. anlamı çıkarın ve bu anlamı doğrudan deneyim­
de bulun.
26 U\l TİBET'İN RÜYA VE tmrn YOGASI

Tibet'te yeni deri postları güneşe asılır ve daha yumuşak


olmasını sağlamak için üzerlerine tereyağı sürülür. Uygula­
ma yapan kişi tıpkı bu yeni deri gibidir: dar bakış açıları ve
kavramsal bir sertliğe sahip, katı ve zor. Öğreti (dharma) te­
reyağına benzer: uygulama yoluyla sürülür; güneş ise doğ­
rudan deneyimdir; her ikisi de uygulandığında uygulama
yapan kişi yumuşak ve esnek bir hale gelir. Ama tereyağı
deri keselerde de saklanır. Bir kesede tereyağı birkaç yıl kal­
dığında , kesenin derisi bir odun kadar sertleşir ve hiçbir tere­
yağı onu yumuşatamaz. Öğretileri çalışarak yıllar geçiren,
çok az uygulama deneyimiyle büyük ölçüde entelektüelle­
şen bir kişi bu sertleşmiş deriye benzer. Öğretiler, bilgisizlik ve
koşullanmanın sert derisini yumuşatabilir, ama akılda sakla­
nıp uygulama yapan kişiye uygulamayla sürülmediğinde ve
doğrudan deneyimle ısıtılmadığında , bu kişi kendi entelek­
tüel anlayışında sertleşebilir ve katılaşabilir. Bu durumda ye­
ni öğretiler onu yumuşatamayacak, ona işleyip onu değişti­
remeyecektir. Kavramsal anlayışın bilgeliğin önündeki bir
engel olmaması için bu öğretileri yalnızca kavramsal anla­
yış olarak biriktirmemek konusunda dikkatli olmalıyız. Bu öğ­
retiler biriktirilecek fikirler değil, izlenecek birer yoldur.
BİRİNCİ BÖLÜ:J\I
Rüyanın Doga�n
RÜY.ANIN DOGASI U\] 29

1. Ri.iya ve Gerçeklik

Rüya gördüğümüzü anımsayalım ya da anımsamayalım


hepimiz rüya görürüz. Bebekken de rüya görürüz ve ölene
kadar rüya görmeye devam ederiz. Her gece bilinmeyen
bir dünyaya gireriz. Alışılmış kendimiz gibi de görünebiliriz,
tümüyle farklı bir insan gibi de. Yaşayan ya da ölmüş olan,
tanıdığımız ya da tanımadığımız insanlarla karşılaşırız. Uçar,
insan olmayan varlıklarla karşılaşır, çok mutlu ·şeyler yaşar,
güler, gözyaşı dökeriz, dehşete düşer, yüceltilir ya da başka
bir şeye dönüşebiliriz. Yine de genellikle bu olağanüstü de­
neyimlere çok az dikkat ederiz. Birçok Batılı, öğretilere rüya
hakkında psikolojik kurama dayalı fikirlerle yaklaşmıştır; son­
radan , ruhsal yaşamlarında rüyaları kullanma konusuyla
daha çok ilgilenir olduklarında , çoğunlukla rüyaların içerik
ve anlamına odaklanırlar. Rüyanın kendisinin doğası seyrek
olarak incelenir.

Rüya uygulamasında ilk adım oldukça basittir: rüyanın


ruhsal yolculuk için taşıdığı büyük potansiyelin farkına varıl­
malıdır. Normal olarak, rüyanın "gerçek" uyanık yaşama
karşı " gerçekdışı" olduğu düşünülür. Ama rüyadan daha
gerçek olan hiçbir şey yoktur. Bu ifade, ancak normal uya­
nık yaşamın da rüya kadar gerçekdışı olduğu, hem de ta­
mamen aynı biçimde anlaşıldığında bir anlam ifade eder.
Bu durumda, rüya yoganın her tür deneyiminin, gece görü­
len rüyaların yanı sıra gündüz görülen rüyaları da içerdiği
anlaşılabilir.
RÜYANIN DOGASIU\J 31

2. Deneyim NaRıl l\leydana Gelir?

CEHALET
Rüya da dahil olmak üzere tüm deneyimlerimiz cehalet­
ten meydana gelir. Bu ifade Batı' da oldukça şaşırtıcı bir ifa­
dedir, bu nedenle gelin ilk önce cehalet (ma-rigpa) de­
mekle neyi kastettiğimizi anlayalım. Tibet geleneği bilgisizli­
ği iki türe ayırır: doğuştan gelen cehalet ve kültürel cehalet.
Doğuştan gelen cehalet samsara ' nın temeli ve sıradan var­
lıkların belirleyici karakteristiğidir. Bu, gerçek doğamızın ve
dünyanın gerçek doğasının bilgisizliğidir ve ikici (düalistik)
zihnin yanılmalarıyla karışıklıkla sonuçlanır.

Düalizm, zıtlıkları ve ikiye bölmeleri somutlaştırır. Deneyi­


min bütün birliğini bu ve şu, doğru ve yanlış, sen ve ben 'e
ayırır. Bu kavramsal bölünmelere dayanarak, yandaş olma
ve karşı olma şeklinde kendini gösteren tercihler ve kendi­
miz olarak tanımladığımız şeyin büyük çoğunluğunu oluştu­
ran alışılmış tepkiler geliştiririz. Şunu değil , bunu isteriz; ona
değil, buna inanırız; şuna saygı gösterir, bunu küçük görü­
rüz. Haz, rahatlık, zenginlik ve ün ister, acı, yoksulluk, utanç
ve rahatsızlıktan kaçmaya çalışırız. Bunları kendimiz ve sev­
diklerimiz için ister, başkalarına dikkat etmeyiz. Sahip oldu­
ğumuzdan farklı bir şeyler yaşamak isteriz ya da bir yaşantı­
ya tutunur ve bu yaşantının kesilmesine yol açacak kaçınıl­
maz değişikliklerden kaçınmayı arzu ederiz.
32 'l3\] TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Kültürel olarak koşullandırılan ikinci tür bir cehalet de


vardır. Bu , bir kültürde kurumsallaşmış hale gelen arzu ve
karşı olmalardan meydana gelir. Ö rneğin , Hindistan' da Hin­
dular inek eti yemenin yanlış, domuz eti yemenin ise doğru
olduğuna inanırlar. Müslümanlar sığır eti yemenin uygun ol­
duğuna inanırlar, ama kendilerine domuz eti yemeyi yasak­
lamışlardır. Tibetliler ise ikisini de yerler. Kim haklı? Hindular
Hinduların, Müslümanlar Müslümanların , Tibetliler de Tibetli­
lerin haklı olduğunu düşünürler. Farklı inançlar, temel bilge­
likten değil, o kültürün parçası olan önyargı ve inançlardan
ortaya çıkar.

Bir başka örnek de felsefenin iç anlaşmazlıklarında görü­


lebilir. İ nce noktalarda diğerleriyle anlaşmazlılarıyla tanım­
lanan birçok felsefe sistemi vardır. Bu sistemlerin kendileri in­
sanları bilgeliğe götürmek amacıyla geliştirilmiş olmalarına
karşın bilgisizliğe yol açarlar, çünkü bunları benimseyen kişi­
ler ikici bir gerçeklik anlayışına sıkıca sarılırlar. Bu herhangi
bir kavramsal sistemde kaçınılmaz bir şeydir, çünkü kavram­
sal zihnin kendisi bilgisizliğin kendini göstermesidir.

Kültürel cehalet geleneklerde geliştirilir ve korunur. Her


alışkanlığa, fikre, değer kümesine ve bilgi yığınına yayılıp
kaplar. Hem bireyler hem de kültürler bu tercihleri öyle te­
mel bir şey olarak kabul ederler ki bunlar sağduyu ya da
tanrısal bir yasa olarak alınırlar. Kendimizi çeşitli inançlara,
politik bir partiye, tıbbi bir sisteme, dini bir sistemin nasıl ol­
ması gerektiğine dair bir fikre bağlayarak büyürüz. İ lkokul , li­
se , belki üniversiteyi bitiririz ve aldığımız her diploma bir an­
lamda daha sofistike bir cehalet geliştirmenin bir .ödülüdür.
Eğitim dünyayı belirli bir mercekten görme alışkanlığını pe­
kiştirir. Yanlış bir bakış açısında ustalaşabilir, kendi anlayışı­
mızda oldukça kesin olabilir ve ustalaşmış diğer kişilerle iyi
ilişkiler kurabiliriz. Ayrıntılı entelektüel sistemlerin öğrenildiği
ve zihnin keskin bir soruşturma aracına dönüştürüldüğü fel­
sefede de aynı durum geçerli olabilir. Ama doğuştan gelen
RÜYANIN DOGASIU\l 33

cehalet anlaşılana kadar temel bilgelik değil. yalnızca ka­


zanılmış bir önyargı geliştiriliyor demektir.

En küçük şeylere bile bağlı hale geliriz: belirli bir marka


sabun ya da belirli bir tarzda kesilmiş saç stilimiz. Daha bü­
yük bir ölçekte bakılacak olursa, dinler, politik sistemler, fel­
sefeler, psikolojiler ve bilimler geliştiririz. Ama hiç kimse sığır
ya da domuz eti yemenin yanlış veya bir felsefi sistemin
doğru, bir başkasının hatalı ya da bu dinin gerçek, şu dinin
ise sahte olduğu inancıyla doğmaz. Bunlar öğrenilmek zo­
runda olan şeylerdir. Belirli değerlere bağlılık, kültürel bilgisiz­
liğin sonucudur, ancak sınırlı görüşleri kabul etme eğilimi do­
ğuştan gelen bilgisizliğin kendini göstermesi olan ikicilikten
kaynaklanır.

Bu kötü bir şey değil. Sadece olan şey budur. Bağlılıkla­


rımız savaşa yol açabilir, ama bunlar dünyaya çok büyük
yararı olan faydalı teknolojiler ve değişik sanatlar olarak da
o rtaya çıkabilirler. Bilgilendirilmediğimiz sürece ikiciliğe katı­
lırız, bunda da sorun yok. Tibet'te bir söz vardır: " Bir eşeğin
bedenindeyken, otların tadına var. " Başka bir deyişle bu
yaşamın değerini anlayıp ondan zevk almalıyız, çünkü ya­
şam kendi özünde anlamlı ve değerlidir; çünkü bu, yaşadı­
ğımız hayattır.

Dikkatli olmazsak bu öğretiler cehaletimizi destekleme­


ye de yarayabilir. İ lerlemiş bir derece edinmenin bir kişi için
kötü olduğu ya da beslenme biçimiyle ilgili sınırlamalar ol­
masının yanlış olduğu söylenebilir, ama konu hiç de bu de­
ğildir. Cehaletin kötü ya da normal yaşamın yalnızca sam­
sarik bir aptallık olduğu da söylenebilir. Ama, cehalet sade­
ce bilincin bir kararmasıdır. Buna bağlanmış olmak ya da
bunun tarafından püskürtülmek tam da cehalet aleminde
oynanan ikiciliğin o eski oyununun aynısıdır. Bunun ne kadar
yaygın bir şey olduğunu görebiliriz. Hatta bu öğretiler para­
doksal bir biçimde -örneğin, erdeme bağlılığı, erdemli ol-
34 lJ\:l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

mayana karşı olmayı teşvik ederek- bilgisizliğin üstesinden


gelmek için cehaletin ikiciliğini kullanarak ikicilikle birlikte
çalışmalıdır. Anlayışımızın ne kadar da hassas olması gerekir
ve kaybolup gitmemiz ne kadar da kolaydır! Sadece ayrın­
tılarına inilip savunulacak başka bir kavramsal sistem geliş­
tirmek yerine doğrudan yaşamak için uygulamanın gerekli
olmasının nedeni budur. Olaylar daha yüksek bir bakış açı­
sından görüldüğüne genellikle eşit düzeyde olurlar. İ kici ol­
mayan .bilgelik açısından bakıldığında, önemli olan ya da
önemli olmayan diye bir şey yoktur.

EYLEl\IT.ER VE SONUÇLAR:
KARl\lA VE KAIU\IİK İZLER
İ çinde yaşadığımız kültür bizi koşullandırır, ama nereye
gidersek gidelim koşullanmanın tohumlarını da kendimizle
birlikte taşırız. Bizi rahatsız eden her şey gerçekte zihnimizde­
dir. Mutsuzluğumuzun suçunu çevre ya da koşullara atar ya
da koşullarımızı değiştirebilirsek mutlu olacağımıza inanırız.
Ama kendimizi içinde bulduğumuz bu koşullar, çektiğimiz
acının yalnızca ikincil nedenidir. Birincil neden doğuştan
gelen cehalet ve bunun sonucunda ortaya çıkan işlerin ol­
duğundan başka bir biçimde olması yönündeki arzudur.

Belki okyanus kıyısına ya da dağlara giderek şehrin stre­


sinden kurtulmaya karar veririz. Belki şehrin heyecanı için kır­
sal bölgenin yalnızlığını ve güçlüklerini terk edebiliriz. Bu de­
ğişiklik iyi olabilir, çünkü ikincil nedenler değiştirilmiştir ve bir
memnuniyet bulunabilir. Ama bu yalnızca kısa bir süre için
geçerlidir. Hoşnutsuzluğumuzun kökleri de bizimle birlikte
yeni evimize gelir ve bu köklerden yeni hoşnutsuzluklar geli­
şir. Çok geçmeden bir kez daha umut ve korkunun karga­
şasına yakalanırız.

Belki de yalnızca daha fazla paramız ya da daha iyi bir


eşimiz veya daha güzel bir bedenimiz, işimiz veya eğitimi-
RÜYANIN DOÖASI lJ\1 35

miz olursa mutlu olacağımızı düşünebiliriz; ama bunun doğ­


ru olmadığını biliriz. Zenginlerin de çektiği acılar vardır. yeni
bir eş bizi bir biçimde hoşnut etmeyecektir, bedenimiz yaş­
lanacak, yeni iş daha az ilgi uyandırmaya başlayacaktır.
M utsuzluğumuzun çözümünün dış dünyada bulunabilece­
ğini düşündüğümüzde, arzularımız ancak geçici olarak do­
yurulabilir. Bunu anlamadığımızd a , hep huzursuz ve hoşnut­
suz olarak arzunun rüzgôrlarıyla oraya buraya savruluruz.
Karmamız tarafından yönetilir ve sürekli olarak gelecek kar­
mik hasadın tohumlarını ekeriz. Bu eylem biçimi yalnızca bi­
zi ruhsal yoldan ayırmakla kalmaz. aynı zamanda günlük
yaşamımızda doyum ve mutluluk bulmaktan da alıkoyar.

Devingen zihnin yandaş ya da karşıt olmalarıyla kendimi­


zi özdeşleştirdiğimiz sürece, varolan şeyle istediğimiz şey ara­
sındaki boşlukta doğan olumsuz duygular üretiriz. Sıradan ha­
yatlarımızdaki neredeyse tüm eylemleri içine alan bu duygu­
lardan üremiş eylemler. karmik izler bırakır.

Karma. eylem demektir. Karmik izler. eylemlerin sonuçla­


rıdır; bunlar zihinsel bilincimizde kalır ve geleceğimizi etkiler.
Karmik izleri. Batıda bilinçdışı eğilimler biçiminde adlandırı­
lan şey olarak düşünürsek kısmen anlayabiliriz. Bunlar eği­
limler. iç ve dış davranış örüntüleri. kökleşmiş tepkiler. alışıl­
mış kavramsallaştırmalardır. Hem durumlara ve entelektüel
anlayışımıza duygusal tepkilerimizi. hem de karakteristik
duygusal alışkanlıklarımız ve entelektüel katılıklarımızı belir­
lerler. Bu davranış biçimi bizi yalnızca ruhsal yoldan saptır­
makla kalmaz aynı zamanda günlük yaşamımızda doyum
ve mutluluk bulmamızı da engeller . "

B u , karmik izlerle ilgili genel düzeyde bir örnektir, yine de


aynı dinamik en süptil ve en yaygın deneyim düzeylerinde
bile iş başındadır: bir adam çokça kavga dövüşün olduğu
bir evde büyüyor diyelim. Daha sonra, evden ayrıldıktan
belki otuz. belki kırk yıl sonra, bir caddede yürüyor ve birbi-
36 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

riyle tartışan insanların olduğu bir evin önünden geçiyor. O


gece eşiyle kavga ettiği bir rüya görüyor. Sabah kalktığın­
da kendini incinmiş ve içine kapanık hissediyor. Bu durum
eşinin de dikkatini çekiyor ve adamın duygu durumuna kar­
şılık veriyor, bu durum adamı daha da sinirlendiriyor.

Bu deneyim dizisi , bize karmik izler konusunda bir şeyler


gösteriyor. Bu adamın, gençken evinde yaşanan kavga dö­
vüşe gösterdiği tepki. korku, öfke ve acı olmuştu. Kavga dö­
vüşe bir tür karşı olma duygusu , normal bir tepki hissediyor­
du ve bu karşı olma duygusu onun zihninde bir iz bırakmıştı.
Yıllar sonra bir evin yanından geçiyor ve kavga dövüş sesle­
rini işitiyor; bu, o gece rüyasında kendini gösteren eski kar­
mik izi uyaran ikincil koşuldur.

Rüyada, adam rüyadaki eşinin kışkırtmasına öfke ve acı


duygularıyla tepki gösteriyor. Bu karşılık onun bir çocuk ola­
rak zihinsel bilincinde toplanmış ve büyük olasılıkla da o za­
mandan beri birçok kez pekiştirilmiş olan karmik izler tarafın­
dan yönetilir. Rüyadaki eşi -tümüyle adamın zihninin bir
yansıması- onu kışkırtıyor, adamın tepkisi ise tıpkı çocuklu­
ğunda olduğu gibi iğrenme duygusu oluyor. Rüyasında his­
settiği bu iğrenme duygusu yeni bir tohum oluşturan yeni bir
eylemdir. Uyandığında önceki karmaların sonucu olan
olumsuz duygulara gömülüyor; kendini eşinden soğumuş ve
geri çekilmiş hissediyor. İşleri daha da karmaşıklaştıracak bi­
çimde, eşi de kendi karmik olarak belirlenmiş alışılmış eğilim­
leriyle , belki çabuk kızan, geri çekilen , özür dileyen ya da
fazlasıyla itaatli bir kişi olarak, tepki gösteriyor ve adam yine
başka bir karmik tohum daha ekerek olumsuz biçimde kar­
şılık veriyor.

Kökleri, yandaş ya da karşıt olmaya dayanan herhangi


bir duruma verilen herhangi bir tepki -dışsal ya da içsel.
uyanık ya da rüyada- zihinde bir iz bırakır. Karma, tepkileri
belirlediği için , bu tepkiler başka karmik tohumlar eker. bu
RÜYANIN DOGASIU\l 3i

tohumlar tepkileri belirler ve böyle sürüp gider. Karmanın


daha fazla karmaya yol açma biçimi işte böyledir. O, sam­
sara ' nın, eylem ve tepkinin aralıksız döngüsünün çarkıdır.

Verilen bu örnek her ne kadar psikolojik düzeydeki kar­


ma üzerine odaklansa da karma varoluşun her boyutunu
belirler, hem bir bireyin yaşamındaki duygusal ve zihinsel ol­
guları hem de varoluş algısı ve yorumunu, bedenin işleyişini
ve dış dünyayla ilgili neden-sonuç dinamizmini biçimlendi­
rir. Küçük ya da büyük olsun, varoluşun her yönü karma ta­
rafından yönetilir.

Zihinde kalan karmik izler tohumlara benzer. Tıpkı tohum­


lar gibi, kendilerini bir göstermek için belirli koşullar gerekti­
rirler. Bir tohumun filizlenip yetişebilmek için uygun nem, ışık,
besin ve sıcaklık kombinasyonuna gereksinim duyması gibi,
karmik iz de uygun bir koşulla karşılaşıldığında kendini gös­
terir. Karmanın kendini göstermesini destekleyen bu koşulun
öğeleri ikincil nedenler ve koşullar olarak bilinir.

Karmayı neden-sonuç süreci olarak düşünmek konuyu


anlamamıza yardımcı olacaktır, çünkü bu düşünce bizi , iç­
sel ya da dışsal herhangi bir duruma tepki verirken yapılan
seçimlerin sonuçları olduğu farkındalığına götürecektir. Her
karmik izin karmik olarak yönetilen eyleme yönelik bir to­
hum olduğunu gerçekten anladığımızda, bu anlayışı yaşa­
mımızda olumsuzluk yaratmaktan kaçınmak için kullanabi­
lir, bunun yerine yaşamımızı olumlu bir yönde etkileyecek
olan koşullar oluşturabiliriz. Ya da nasıl olduğunu biliyorsak,
duygunun ortaya çıktığı biçimiyle kendini serbest bırakma­
sına izin verebiliriz; bu durumda yeni bir karma oluşturulma­
yacaktır.
38 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

OLlT.l\ISU"l KARMA

Bir duruma olumsuz bir duyguyla karşılık veriyorsak, zihin­


de kalan iz. önünde sonunda olgunlaşacak ve yaşamın
içindeki bir durumu olumsuz biçimde etkileyecektir. Örne­
ğin, bir kişi bize öfkeliyse ve biz de ona öfkeyle karşılık verir­
sek, yine bizde öfkenin ortaya çıkmasını daha olası bir hale
getiren bir iz bırakırız, üstelik alışılmış öfkemizin ortaya çıkma­
sına olanak tanıyan ikincil durumlarla karşılaşmamız da da­
ha olası bir hale gelir. Yaşamımızda çokça öfke varsa ya da
böyle olan bir kişi tanıyorsak. bu durumu görmek kolaydır.
Öfkeli kişiler sürekli olarak kendi öfkelerini haklı çıkarır gibi
görünen durumlarla karşılaşırlar. oysa daha az öfke taşıyan
kişiler için bu geçerli değildir. Dış koşullar benzer olabilir,
ama farklı karmik eğilimler farklı öznel dünyalar oluşturur.

Bir duygu birdenbire ifade edilirse, güçlü sonuçlar ve tep­


kiler ortaya çıkarabilir. Öfke bir kavgaya ya da başka türde
bir yıkıma yol açabilir. İ nsanlar fiziksel ya da duygusal olarak
zarar görebilir. Bu durum yalnızca öfke için geçerli olan bir
şey değildir; korku da davranışa geçirilirse bunun sıkıntısını
çeken kişi için büyük bir gerilim oluşturabilir ve örneğin kişiyi
başkalarından uzaklaştırabilir, vb. Bunun nasıl olup da gele­
ceğimizi olumsuz biçimde etkileyen olumsuz izlere yol açtığı­
nı görmek pek de zor değildir.

Duyguyu bastırdığımızda yine olumsuz bir iz vardır. Bastır­


ma, karşı olmanın kendini göstermesidir. İ çimizdeki bir şeyle­
ri sıkıştırma, bir şeyleri bir kapının arkasına koyup kilitleme,
deneyimi görünürde saldırgan olan uygun bir ikincil neden
ortaya çıkarana kadar beklediği yer olan karanlığa itme
yoluyla meydana gelir. Bu, kendini birçok biçimde göstere­
bilir. Örneğin bu duygu, başkalarına duyduğumuz kıskançlı­
ğı bastırırsak. bu duygu önünde sonunda duygusal bir pat­
lamayla kendini gösterebilir ya da bu kıskançlığı kendimiz­
den yadsısak bile gizlice kıskandığımız kişiler hakkında sert
RÜYANIN DOÖASI� 39

ve acımasız yargılarda bulunabilir. Zihinsel yargı da karşı ol-.


maya dayanan ve olumsuz karmik izler oluşturan bir eylem­
dir.

OLU1\ILU KARMA

Bu olumsuz tepkilerden birini sergilemek yerine -karmik


eğilimi davranışımızda işletmek ya da onu bastırmak- bir an
için durabilir ve kendimizle iletişim kurup bu olumsuz duygu­
ya bir panzehir üretmeyi seçebiliriz. Birileri bize öfkelenir ve
buna karşılık bizim içimizde de öfke belirmeye başlarsa, bu
durumun panzehiri şefkattir. Bunu o rtaya çıkarmak ilk başta
güç gelebilir ve gerçek değilmiş gibi görünebilir, ama bizi
öfkelendiren kişiyi bu duruma kendi koşullanmışlığının ittiğini
fark eder ve onun da kendi olumsuz karmasında kapana kı­
sıldığı için bir bilinç daralmasından acı çektiğinin farkına va­
rırsak, bir parça şefkat hissedebilir ve kendi olumsuz tepkile­
rimizden kurtulmaya başlayabiliriz. Bunu yaptıkça geleceği­
mizi olumlu bir biçimde şekillendirmeye başlarız.

Hôlô arzuya dayanan bu yeni tepki -bu durumda er­


dem , huzur ya da ruhsal gelişme için- olumlu bir karmik iz
üretir; şefkat tohumunu ekmişizdir. Öfkeyle bir sonraki karşı­
laşmamızda, şefkatle davranmamız biraz daha olasıdır; bu,
kendini korumaya yönelik öfkenin sınırlılığından çok daha
rahat ve geniştir. Bu biçimde, erdemin yaşama geçirilmesi
birikerek artan bir biçimde dünyaya karşı tepkilerimizi yeni­
den eğitir ve örneğin, hem içsel hem de dışsal olarak çok
daha az öfkeyle karşılaştığımızı fark ederiz. Bu uygulamayı
sürdürürsek, şefkat önünde sonunda kendiliğinden ve çaba
gerektirmeksizin ortaya çıkacaktır. Karma anlayışını kullana­
rak, tüm deneyimlerimizi , hatta en özel ve uçup giden ha­
yallerimizi, ruhsal uygulamamızı desteklemek için kullana­
cak biçimde zihinlerimizi yeniden eğitebiliriz.
40 U\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

DUYGULARI SERBEST BIR.AKi'\IAK

Olumsuz duyguya verilecek en iyi karşılık, yandaş ya da


karşıt olmadan kurtulmuş bir biçimde. ikici olmayan bir far­
kındalıkta kalarak bu duygunun kendini serbest bırakması­
na izin vermektir. Bunu yapabilirsek, duygu boşlukta uçan
bir kuş gibi içimizden geçecektir. Duygu ortaya çıkar. sonra
da kendiliğinden boşlukta erir gider.

Bu durumda , karmik tohum -duygu ya da düşünce, be­


densel duyum veya belirli davranışlara yönelik bir itki olarak­
kendini gösteriyor demektir. ama yandaş ya da karşıt olmay­
la tepki göstermediğimiz için hiçbir gelecek karma tohumu
üretilmiş olmaz. Örneğin. kıskançlığın ortaya çıkmasına ve
varlığımızın bu duygu tarafından esir alınmadan ya da bu
duyguyu bastırmaya çalışmadan, kıskançlığın bu farkındalık
içinde eriyip gitmesine her izin verildiğinde, bu duyguya yö­
nelik karmik eğilimin gücü zayıflar. Bunu pekiştirecek yeni bir
eylem yoktur. Duygunun bu biçimde serbest bırakılması kar­
mayı kökünden keser. Bu durum sanki yaşamımızda karmik
tohumları zamanla sıkıntı yaratma olanağı vermeden yak­
mamıza benzer.

Duyguları serbest bırakmanın olumlu karma oluşturmak­


tan niçin daha iyi olduğunu merak edebilirsiniz. Bunun yanı­
tı tüm karmik izlerin bizi engelleyecek, belirli kimliklerle sınır­
layacak biçimde davranmasıdır. Ama bu bir kez serbest bı­
rakıldığında şefkat gibi olumlu özelliklerin artık bulunmaya­
cağı anlamına gelmemektedir. Oysa bu özellikler vardır.
Ancak, bizler artık karmik eğilimler tarafından yönlendiril­
mediğimizde , bir yöne itilmek ya da bir başka yöne çekil­
mek yerine durumumuzu açıkça görebilir, kendiliğinden ve
uygun bir biçimde karşılık verebiliriz. Olumlu karmik eğilimle­
re bağlı olarak ortaya çıkan şefkat oldukça iyi bir şeydir.
ama daha iyisi, karmik koşullanmadan kurtulmuş bir birey­
de çaba gerektirmeksizin , kusursuz bir biçimde ortaya çıkan
RÜYANIN DOGASIU\.J 41

mutlak şefkattir. B u daha geniş v e kapsamlı. daha etkilidir


ve ikiciliğin yanılsamalarından kurtulmuş durumdadır.

Her ne kadar duygunun kendini serbest bırakmasına izin


vermek en iyi yanıt olsa da uygulamamız geliştirilip kararlı bir
hale getirilmeden önce bunu yapmak zordur. Ama bununla
birlikte. uygulamamız şu durumda nasıl olursa olsun, hepimiz
duygu ortaya çıktığında bir an için durma kararı alabilir, içi­
mizde bunu kontrol edebilir ve mümkün olduğu kadar bece­
rikli bir biçimde buna karşılık vermeyi seçebiliriz. Hepimiz bu it­
kinin, karmik alışkanlıkların gücünü azaltmayı öğrenebiliriz.
Kendimize yaşamakta olduğumuz duygunun sadece önce­
ki karmik izlerin gerçekleşmesi olduğunu anımsatarak kav­
ramsal bir süreç kullanabiliriz. Bu durumda, duyguyla öz..deş­
leşebilir ya da bakış açımızı yumuşatabilir ve savunmacılığı­
mızdan kurtulabiliriz. Duygu düğümleri gevşedikçe kimlik de
gevşer ve gelişir. Olumlu karma tohumları ekerek daha olum­
lu bir tepki seçebiliriz. Unutulmaması gereken yine. bunu duy­
guyu bastırmadan yapmanın önemidir. Şefkat geliştirirken
gevşemeliyiz, iyi şeyler düşünmeye çalışırken. öfkeyi katı bir
şekilde bedeninizde bastırmayın.

Ruhsal yolculuk yalnızca uzak gelecek ya da sonraki ha­


yatımıza yarar sağlamayı amaçlamaz. Durumlara daha
olumlu bir biçimde tepki vermek için kendimizi eğittikçe,
karmik izlerimizi değiştirir ve o anda sürmekte olduğumuz
hayatımızda olumlu değişiklikler gerçekleştiren nitelikler ge­
liştiririz. Küçük ya da özel her deneyimin bir sonucu olduğu­
nu daha açık gördükçe bu anlayışı yaşamlarımızı ve rüyala­
rımızı değiştirmek için kullanabiliriz.

BİLİNCİN KARAIDlASI

Karmik izler, yandaş ya da karşıt olmayla yerine getirilen


ruhsal kalıntılar olarak bizle kalır. Bunlar bireyin temel bilin­
c:nde , kunzhi namshe 'de saklanmış olan bilinç kararmaları-
42 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

dır. Bir kap olarak söz edilse de kunzhi namshe gerçekte bi­
linç kararmasına eşittir: bilinç kararmaları olmadığında
kunzhi namshe de yok demektir. Bu. bir nesne ya da bir yer
değildir; ikici deneyimin oluşturulmasının altında yatan di­
namiktir. Bir alışkanlık koleksiyonu kadar asılsızdır. dilin anlam
ifade etmesine olanak tanıyan, biçimleri nesneler halinde
çözen ve yol alabileceğimiz ve anlayabileceğimiz anlamlı
bir şey olarak bize görünecek biçimde varolan alışkanlıklar
kadar güçlüdür.

Kunzhi namshe için kullanılan genel benzetme . yok edi­


lemeyen bir depo ya da ambar benzetmesidir. Kunzhi
namshe 'yi bir örüntüler ya da şematikler topluluğu olarak
düşünebiliriz. DiŞsal ya da içsel , fiziksel ya da bilişsel olarak
yaptığımız her eylemle az ya da çok etkilenen bir deneyim
grameridir. Alışılmış eğilimler bireyin zihninde varolduğu sü­
rece. kunzhi namshe de varolur. Kişi öldüğünde ve beden
bozulduğunda, kunzhi namshe yok olmaz. Karmik izler arın­
dırılana kadar zihinsel bilinçte varlığını sürdürür. Tümüyle
arındırıldıklarında artık bir kunzhi namshe yoktur. birey de bir
buda'dır.

KAIDIİK İZLER VE RÜYA


Her samsarik deneyim karmik izlerle biçimlendirilir. Ruh
durumları . düşünceler. duygular. zihinsel imgeler, algılar. iç­
güdüsel tepkiler. "sağduyu " . hatta kimlik duygumuz; bunla­
rın tümü karmanın işleme biçimiyle yönetilir. Ö rneğin, kendi­
nizi keyifsiz hissederek uyanabilirsiniz. Kahvaltınızı yaparsınız.
her şey yolunda gibi görünmektedir. ama hesaba katılma­
yan bir depresyon hissi vardır. Biz bu durumda bir karma'nın
olgunlaşmakta olduğunu söyleriz. Nedenler ve koşullar
depresyonun kendini gösterebileceği bir biçimde bir araya
gelmiştir. Bu. depresyonun özellikle bu sabah meydana gel­
mesi için binlerce neden olabilir ve depresyon kendini sayı-
RÜYANIN DOGASI � 43

sız biçimde gösterebilir. Aynı zamanda bir rüya olarak da


gece boyunca kendini gösterebilir.

Rüyada. karmik izler genellikle " bir duyguyu ya da geçi­


ci bir zihinsel imgeyi" rasyonalize ettiğimiz mantıklı zihnin
bağlarından kurtulmuş olan bilinçte kendini gösterirler. Bu
süreci şu şekilde düşünebiliriz: bilinç . gün boyunca duyuları
aydınlatır. biz de duyusal ve ruhsal deneyimleri hayatımızın
anlamlı bütününe dokuyarak dünyayı yaşarız. Gece. bilinç
duyulardan çekilir ve temelde bulunur. Boşluk. zihnin aydın­
lık doğasıyla ilgili çokça deneyimle birlikte güçlü bir uygula­
ma geliştirmişsek. bu saf. duru farkındalığın farkında ve için­
de oluruz. Ama pek çoğumuz için bilinç. kararmaları. kar­
mik izleri aydınlatır ve bunlar kendilerini rüya olarak gösterir­
ler.

Karmik izler. her deneyim için çektiğimiz fotoğraflara


benzer. Herhangi bir deneyime -anılara . duygulara. duyum
algılarına ya da düşüncelere- verilen herhangi bir yandaş
ya da karşıt olma tepkisi bir fotoğraf çekmeye benzer. Uy­
kumuzun karanlık odasında bu filmi banyo ederiz. Belirli bir
gecede hangi imgelerin banyo edileceği son dönemde
karşılaşılmış olan ikincil koşullar tarafından belirlenecektir.
Bazı imgeler ya da izler güçlü tepkilerle içimizde derinlere
gömülürken. yüzeysel deneyimlerden kaynaklanan bazı im­
ge ya da izlerse yalnızca zayıf bir tortu bırakır. Bilincimiz. tıp­
kı bir projektörün ışığı gibi. uyarılmış olan izleri aydınlatır. bun­
lar da kendilerini rüyanın imgeleri ve rüyada yaşananlar bi­
çiminde gösterirler. Bunları bir film gibi bir araya getiririz.
çünkü psişemizin anlam üretmek için çalışma biçimi budur;
sonuçta da koşullanılmış eğilimler ve alışılmış kimliklerden
kurulu olan bir anlatı ortaya çıkar: rüya.

Aynı süreç. genellikle "yaşadığımız şey" olarak düşündü­


ğümüz şeyi meydana getirerek biz uyanıkken de sürekli ola­
rak işlemektedir. Dinamikleri rüyada anlamak daha kolay-
44 {3\l TİRET'İN RÜYA VE U1'KU YOGASI

dır. çünkü fiziksel dünyanın ve rasyonel bilincin sınırlamala­


rından kurtulmuş bir biçimde gözlemlenebilirler. Gün bo­
yunca, hôlô aynı rüya-oluşturan süreçle meşgul olmamıza
karşın , zihnin bu iç etkinliğini dünyaya yansıtır ve yaşadıkla­
rımızın "gerçek" ve kendi zihnimizin dışında olduklarını düşü­
nürüz.

Rüya yogada, bu karma anlayışı, zihni yaşananlara fark­


lı biçimde tepki verecek şekilde eğitmek için kullanılır; bu
da ruhsal uygulamaya daha yardımcı olan rüyalar ortaya
çıkaracak yeni karmik izlerle sonuçlanır. Bunun güçle, bi­
linçdışına baskı yapmak için harika bir şekilde çalışan bilinç­
le ilgisi yoktur. Rüya yoga , yaşamımızda olumlu seçimler
yapmamızı sağlamak için bunun yerine artan farkındalık ve
içgörüye güvenir. Deneyimin dinamik yapısını ve eylemin
sonuçlarını anlamak, bizi her tür deneyimin ruhsal uygula­
ma için bir olanak olduğunun farkına varılmasına götürür.

Rüya yoga ayrıca bize rüya süresince gelecek karmanın


tohumlarını yakmakla ilgili bir yöntem de sunar. Bir rüya sıra­
sında farkındalıkta kalırsak , karmik izlerin de ortaya çıktıkça
kendilerini serbest bırakmalarına olanak tanıyabiliriz; bunlar
yaşamlarımızda kendilerini olumsuz durumlar olarak göster­
meyi sürdürmeyeceklerdir. Uyanık yaşamda olduğu gibi , bu
ancak rigpa ' nın, zihnin berrak ışığının , ikici olmayan farkın­
dalığında kalabilirsek gerçekleşecektir. Eğer bu bizim için
mümkün değilse, yine de tercihler ve ikiciliğin bütünüyle
ötesine geçmeyi başarana kadar rüyalarımızda bile ruhsal
olarak olumlu davranışı seçecek eğilimler geliştirebiliriz.
Ö nünde sonunda, hiçbir şey kalmayana kadar karar­
maları arındırdığımızda hiçbir film ve bilincimizin ışığına ren­
gini katacak ve biçimlendirecek hiçbir gizli karmik etki de
olmaz; çünkü karmik izler rüyaların kökleridir, tümüyle tüken­
diklerinde geriye yalnızca farkındalığın berrak ışığı kalır: hiç­
bir film, hiçbir öykü , ne bir rüya gören ne de bir rüya, yalnız-
RÜYANIN DOGASIU\l 45

ca mutlak gerçeklik olan aydınlık temel doğa. Aydınlama­


nın, rüyaların sonu olmasının ve " uyanış" olarak bilinmesinin
nedeni işte budur.

DÖNGÜSEL VAROLUŞUN ALTI ALEMİ


Öğretilere göre , tüm aldatıcı varlıkların bulunduğu. varo­
luşun altı alemi (loka) vardır. Bunlar, tanrılar, yarı-tanrılar, in­
sanlar, hayvanlar, aç hayaletler ve cehennem varlıkları
alemleridir. Temel olarak, bu alemler bilincin altı boyutu .
olası deneyimin altı boyutudur. Bizde kendilerini altı olumsuz
duygu olarak gösterirler: öfke, açgözlülük, cehalet, kıskanç­
lık, kibir ve zevk veren, dikkat dağıtan şeylerdir. (Zevk veren,
dikkat dağıtan şeyler diğer beş duygunun eşit ölçüde bu­
lunduğu, uyumlu bir biçimde dengelendiğinde ortaya çı­
kan duygusal durumdur.) Altı alem, bununla birlikte, yalnız­
ca duygusal deneyim kategorileri değil, aynı zamanda tıp­
kı bizim insan alemine ya da bir aslanın hayvan alemine
doğması gibi varlıkların doğduğu gerçek alemlerdir.

Her alem bir deneyim sürekliliği olarak düşünülebilir. Ö r­


neğin, cehennem alemi öfke ve kinle ilgili içsel duygusal
deneyim ile kavgalar ve savaşlar gibi kökü öfkeye daya­
nan davranışlara, yerleşmiş gelenekler, ordular, ırklara yö­
nelik kin ve hoşgörüsüzlük gibi kine dayalı önyargılar ve var­
lıkların varolduğu gerçek alem arasında değişir. Tüm bu de­
neyim boyutunun adı, bireysel duygudan gerçek aleme
kadar, "cehennem "dir.

Rüyalar gibi alemler de karmik izlerin birer görünümüdür,


ancak alemler durumunda karmik izler bireyselden çok ko­
lektiftir. Karma kolektif olduğu için her bir alemdeki varlıklar
da bizim diğer insanlarla benzer deneyimler yaşamamız gi­
bi ortak bir dünyada benzer deneyimleri paylaşırlar. Kolek­
tif karma, bireylerin belirli türde deneyimlerini olanaksız ha-
46 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

le getirirken belirli deneyim kategorilerine ve paylaşılmış po­


tansiyellere katılabilmesini sağlayan zihinsel kapasiteleri .
bedenleri ve duyuları oluşturur. Ö rneğin. köpekler insanların
işitemeyeceği sesleri kolektif olarak işitebilirler, insanlar da
köpeklerin yapamayacağı bir biçimde dil kullanabilirler.

· Bu alemler, dünyamızın bize göründüğü gibi . farklı ve ke­


sintisiz gibi görünmelerine karşın . gerçekte belirsiz ve asılsızdır.
Birbirlerinin içine geçebilirler. biz de her biriyle bağlantı kura­
biliriz. İ çimizde diğer alemlerde yeniden doğuşun tohumları­
nı taşırız ve farklı duygular yaşadığımızda diğer alemlerde
hakim olan bazı karakteristik niteliklere ve acılara katılırız. Ö r­
neğin. ben merkezli bir kibir ya da öfkeli bir kıskançlığa kapıl­
dığımızda. yarı-tanrı aleminin karakteristik deneyim niteliğin­
den bir şeyler yaşarız.

Kimi zaman bireyler kendi yapılarında bir boyutun bas­


kınlığını taşırlar: daha hayvan . daha aç hayalet. daha tan­
rı ya da daha yarı-tanrı. Bu. karakterlerinin baskın özelliği
olarak göze çarpar ve konuşma biçimlerinde. yürüyüşlerin­
de ve ilişkilerinde fark edilebilir. Her zaman aç hayalet ale­
minde kapana kısılmış gibi görünen birilerini tanımışsınızdır
belki: asla yetinmezler, hep daha fazlasına -arkadaşların-
. dan. çevrelerinden. hayatlarından daha fazlasına- açlık
duyarlar. ama asla tatmin olmazlar. Belki de bir cehennem
varlığı gibi görünen bir kişi tanımışsınızdır: öfkeli, sert. hiddet­
li. telaş içinde. Daha genelde. insanlar kendi bireysel yapı­
ları içinde her boyutun özelliklerini taşırlar.

Bu bilinç boyutları kendilerini duygularda gösterdiklerin­


de, ne kadar evrensel oldukları görülür. Ö rneğin. her kültür
kıskançlığı bilir. Kıskançlığın kendini göstermesi farklı olabilir,
çünkü duygusal ifade biyoloji ve kültürün belirlediği bir ileti­
şim aracı. bir jest dilidir ve kültür değişkenlik sağlar. Ama kıs­
kançlık duygusu her yerde aynıdır. Bön-Budizm ' de bu ev­
rensellik, alemlerin gerçekliğiyle açıklanır ve ilişkilendirilir.
RÜYANIN DOGASIU\l 4i

Altı olumsuz duyguyla geniş kapsamlı bir duygu listesi


oluşturmak amaçlanmaz. Ü züntü ya da korkunun hangi
alemlere uygun düştüğü konusunda tartışmak anlamsızdır.
Korku; tıpkı üzüntü. öfke. kıskançlık ya da sevginin olduğu gi­
bi alemlerin herhangi birinde görülebilir. Her ne kadar bu
olumsuz duygular yaşadığımız duygusal deneyimler ve
alemlerin karakteristik duygusal yapıları olsa da bunlar aynı
zamanda deneyimin tüm boyutunu belirleyen . bireysel duy­
gusal deneyimle gerçek alemler arasındaki sürekliliği temsil
eden anahtar sözcüklerdir. Ü stelik bu boyutların her biri çe­
şit çeşit d uygusal deneyimleri de içerecek biçimde geniş
deneyim olasılıklarını kapsar.

Bilincin altı niteliğine "yollar" denir çünkü bunlar bizi belli


bir yere ulaştırırlar: bizi hem yeniden doğma yerimize hem
de bu hayatta farklı deneyim alemlerine götürürler. Bir var­
lık bu olumsuz duygulardan biriyle özdeşleşir ya da bu duy­
gu tarafından tuzağa düşürülürse belirli sonuçlar meydana
gelir. Bu . karma ' nın gerçek çalışma biçimidir. Örneğin. bir
insan olarak doğmak için önceki yaşamlarda ahlaki disiplin­
lerle çok yoğun bir biçimde ilgilenmemiz gerekir. Popüler
kültürde bile bu. bir kişinin diğer insanlarla ilgilenmek ve sev­
gi olgunlaşıncaya dek "tam insan" olarak düşünülmediği
gözlemiyle ifade edilir.

Kin ya da öfke gibi olumsuz duygularla karakterize edilmiş


bir hayat sürersek, farklı bir sonuç yaşarız: cehennemde yeni­
den doğarız. Bu . hem bir varlığın cehennem aleminde doğ­
masıyla hem de psikolojik olarak gerçekten olabilir. Kişinin
kendisini kin boyutuna bağlaması bu hayatta bile cehen­
nem gibi diyebileceğimiz deneyimler ortaya çıkarır.

Bunun her insanın bu duygulardan kaçınmaya çalışma­


sı anlamına gelmediği açıktır. Karma, bir insanı çok güçlü
bir biçimde, olumsuz duygunun çekici hale geldiği bir de­
r:ıeyim boyutuna ulaştırabilir. Kin. öldürme ve savaşla dolu
48 U\J TİBET'İN RÜYA. VE UYKU YOGA.Si

" eğlenceler" in tümünü bir düşünün. Bunlara yönelik bir tat


geliştirebiliriz. " Savaş cehennemdir" deriz, yine de bir çoğu­
muz savaşa doğru çekiliriz.

Bu boyutlardan herhangi birine yönelik önyargımız da


kültür tarafından biçimlendirilmiş olabilir. Ö rneğin, öfkeli sa­
vaşçıların kahraman olarak görüldüğü bir toplumda bu yö­
ne gitmiş olabiliriz. Bu daha önceden betimlenen bir kültü­
rel cehalet örneğidir.

Söz edilen alemler Batı ' daki insanlara hayali görünüyor


olabilir, ancak bu altı alemin kendini göstermesi kendi yaşa­
dıklarımızda, rüyalarımızda ve uyanık olduğumuzda ve bize
yakın kişilerin yaşamlarında görülebilir. Ö rneğin, bazen ken­
dimizi kaybolmuş hissederiz. Günlük işleri nasıl sürdüreceği­
mizi biliriz, ama bunların anlamına yabancılaşırız. Anlam or­
tadan kaybolmuştur; ama serbest kalma yoluyla değil, an­
layışın kaybolmasıyla . Çamur içinde, karanlık bir yerde ya
da hiçbir işaretin olmadığı bir caddede olmakla ilgili rüyalar
görürüz. Hiçbir çıkışı olmayan bir odaya varırız veya hangi
yöne gidileceği konusunda kafamızın karıştığını hissederiz.
Bu bir cehaletten, hayvan aleminin kendini göstermesin­
den kaynaklanabilir. (Bu cehalet doğuştan gelen cehalet­
le aynı şey değildir. Tersine, bir anlayışsızlık, bir zeka yokluğu­
dur.)

Hoşa giden bir dikkat dağınıklığında kaybolduğumuzda,


belirsiz haz ve mutluluk dönemlerinden zevk alarak tanrı ale­
minden bir şeyler yaşarız. Ancak bu dönemler er ya da geç
biter. Devam ederlerken ise farkındalığımız daralmak duru­
mundadır. Bir tür bir yüzeysellikte kalmak zorundayızdır ve
çevremizdeki duruma derinlemesine bakmaktan, çevremiz­
deki acının farkında olmaktan kaçınırız. Yaşamımızda hoşa
giden dönemlerden zevk almak iyi bir şeydir, ama uygula­
ma yapmaz ve kendimizi daraltıcı ve hatalı kimliklerden kur­
tarmayı sürdürmezsek, er ya da geç bu hoşluk döneminden
RÜYANIN DOGASI U\,l 49

geçecek ve olasılıkla bir tür acı içinde kaybolacağız, hazır­


lıksız bir biçimde daha zor bir duruma düşeceğiz demektir.
Bir partinin ya da oldukça güzel bir günün sonunda çoğun­
lukla eve dönme konusunda bir tür hayal kırıklığı , bir tür dep­
resyon göze çarpar. Mutlu bir hatta sonunun ardından işe
döndüğümüzde de kendimizi hayal kırıklığına uğramış hisse­
debiliriz.

Hepimiz farklı alemler yaşadığımız dönemler geçiririz:


belki bir tatildeyken ya da bir arkadaşımızla söyleşirken tan­
rı aleminin mutluluğu, yapmak zorunda olduğumuzu hisset­
tiğimiz bir şeyler olduğunu düşündüğümüzdeki açgözlülük
ağrısı, incinen gururun utanc ı , kıskançlık spazmları, acı ve ki­
nin cehenneme benzerliği. bilgisizliğin sersemliği ve karışıklı­
ğı. Bir alemden diğerine kolayca ve sıklıkla geçeriz. Hepimiz
tanrı alemiyle ilişkili olan mutlu bir ruh durumunda olma de­
neyimini yaşarız; güneş çıkar, insanlar güzel görünür, kendi­
mizle ilgili güzel şeyler hissederiz. Sonra, kötü bir haber alırız
ya da bir arkadaşımız bizi inciten bir şeyler söyler. Birdenbi­
re dünya değişmiş gibi görünür. Gülme sesleri kaybolur,
gökyüzüne bulutlar üşüşür ve ilgi çekici değildirler, artık ne
diğer insanları çekici bulur ne de kendimizden hoşlanırız.
Deneyimimizin boyutları değişmiştir, dünya da bizimle birlik­
te değişmiş gibi görünür. Böyle olduğu için diğer alemlerde­
ki varlıklar tüm alemlerle ilişkili kalır; hem bir kedi hem de bir
yarı-tanrı öfke, kıskançlık, duygusal açlık ve benzeri duygu­
ları duyabilir.

Rüya gerçekliğimizde de bu altı alemi yaşarız. Altı olumsuz


duygu gün boyunca yaşadıklarımızın niteliğini belirlediği gibi .
rüyaların da duygu ve içeriğini biçimlendirir. Rüyalar sınırsız
çeşitlilikte olabilir, ama tüm karmik rüyalar altı boyuttan birine
ya da birden fazlasına bağlıdır.

Aşağıda altı alemin kısa bir tanımı verilmiştir. Geleneksel


olarak, bu alemler yerlerin tanımları ve bu yerlerde bulunan
50 U\] TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

varlıklar biçiminde sunulur. Örneğin, cehennemin sayısı , do­


kuz sıcak, dokuz da soğuk cehennem olmak üzere onsekiz­
dir. Geleneksel tanımlardaki tüm ayrıntıların bir anlamı var­
dır, ama burada alemlerin şimdiki , bu hayattaki deneyimle­
ri üzerine odaklanıyoruz. Bedenimizdeki bir enerji merkezi
(çokra) aracılığıyla enerjik olarak her bir deneyim boyutuna
bağlıyız. Bu konumlar aşağıda listelenmiştir. Çakralar birçok
farklı uygulamada önemlidir ve rüya yogada da önemli bir
rol oynarlar.

Ceheıuıem Alemi
Öfke, cehennem aleminin tohum duygusudur. Öfkenin
karmik izleri kendilerini gösterdiğinde, bunun karşı olma . ge­
rilim, içerleme. kusur bulma , tartışma ve sertlik gibi birçok
ifadesi vardır. Savaşların yıkımının büyük bölümü öfkeden
kaynaklanır. birçok insan da her gün bir öfkenin sonucu
olarak ölür. Yine de öfke hiçbir sorunu çözmez. Öfkeye ye­
nik düştüğümüzde. denetimimizi ve kendimizle ilgili farkın­
dalığımızı kaybederiz. Kin. sertlik ve öfke duygusuna yaka-

LEM B R NC L DUYGU ç

Tanrı (Deva 'lar) Hoşa giden dikkat dağılması Taç

Yarı-tanrı (Asura' lar) Haset ve kibir Boğaz

İnsan Kıskançlık Kalp

Hayvan cehalet Göbe

Aç Hayalet Açgözlülük Cinsel Organla

Cehennem Öfke Ayak tabanlar

landığımızda ya da bu duygunun kurbanı olduğumuzda .


cehennem alemine katılmışızdır.
Öfkenin enerji merkezi ayak tabanlarıdır. Öfkenin panze­
hiri koşulsuz benlikten ortaya çıkan saf koşulsuz sevgidir.
RÜYANIN DOÖASI U\l 51

Geleneksel olarak cehennemin dokuz sıcak, dokuz da


soğuk cehennemden oluştuğu söylenir. Burada yaşayan
varlıklar ölümüne işkenceler görerek ve defalarca kez he­
men hayata geri dönerek tahmin edilemeyecek boyutlar­
da acı çekerler.

Aç Hayalet Alemi

Açgözlülük, aç hayalet (preta) aleminin tohum duygu­


sudur. Açgözlülük tatmin edilemeyen bir aşırı ihtiyaç duygu­
su olarak ortaya çıkar. Açgözlülüğü tatmin etme girişimi su­
suzluk hissedildiğinde tuzlu su içmeye benzer. Açgözlülük
duygusu içinde kaybolduğumuzda, tatmin için içeriye de­
ğil , dışarıya yöneliriz, yine de asla kurtulmayı istediğimiz bu
boşluğu doldurmaya yetecek bir şeyler bulamayız. Hissetti­
ğimiz gerçek açlık kendi gerçek doğamızla ilgili bilgiye yö­
neliktir.

Açgözlülük cinsel arzuyla ilişkilidir; bedenimizdeki enerji


merkezi cinsel organların ardındaki çakradır. Cömertlik, ya­
ni başka insanların ihtiyaç duyduğu şeyleri açıkça verme,
açgözlülüğün sıkı düğümünü çözer.

Preta ' lar geleneksel olarak çok iri, aç karınları ve ufacık


ağızlarıyla dapdaracık boğazları olan varlıklar biçiminde
betimlenirler. Bazıları yüzlerce yıldır suyun adının bile geç­
mediği kavruk topraklarda oturur. Bazıları yiyecek ve içe­
cek bulabilir, yine de ufacık ağızlarından midelerine küçük
bir parça bile indirseler, yedikleri şey midelerinde ateşe dö­
ner ve çok büyük bir acıya yol açar. Preta ' lar için çok sayı­
da acı çekme türü vardır, ama bunların tümü cimrilikten ve
başkalarının cömertliğine karşı olmaktan kaynaklanır.

Hayvan Alemi

Cehalet, hayvan aleminin tohumudur. Kaybolmuş, ser­


sem , belirsiz olma ya da farkında olmama duygusu olarak
52 'l3\J TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

ifade edilir. Birçok kişi kökleri bu bilgisizliğe dayanan bir ka­


ranlık ve üzüntü yaşar; bir ihtiyaç duygusu hissederler ama
ne istediklerini ya da kendilerini tatmin etmek için ne yapa­
caklarını gerçekten bilmezler. Batı ' da insanlar çoğu kez sü­
rekli meşgullerse mutlu olarak görülürler, yine de gerçek do­
ğamızı bilmiyorsak bu meşguliyetimizin ortasında da ceha­
let içinde kaybolabiliriz.

Cehaletle ilişkili olan çokra göbek düzeyindeki beden


merkezidir. Bilgeler içe d ô nüp gerçek kendimizi tanımaya
başlamanın bilgisizliğin panzehiri olduğunu bulmuşlardır.

Hayvan alemindeki varlıklar üzerinde bilgisizliğin karanlı­


ğı egemendir. Hayvanlar, diğer hayvan ve insanlardan
kaynaklanan sürekli tehdit yüzünden korku içinde yaşarlar.
Büyük hayvanlar bile derilerinde oyuklar açıp etleri içinde
yaşayan böceklerden eziyet görürler. Evcilleştirilmiş hay­
vanlar. kaçma şansları olmaksızın. sağılır. üzerlerine yük bin­
dirilir. kısırlaştırılır, burunları delinir ve üzerlerine binmek için
kullanılırlar. Hayvanlar acı ve memnuniyet hissederler . ama
kendi gerçek doğalarını bulmak için hayat koşullarının altın­
da yatanları görmelerini önleyen cehaletin hükmü altında­
dırlar.

lıısaıı .Alemi

Kıskançlık, insan aleminin kök duygusudur. Kıskançlığın


eline düştüğümüzde. sahip olduğumuz şey ne ise -bir fikir.
mal mülk, bir ilişki- ona tutunmak ve onu kendimize çekmek
isteriz. Mutluluğun kaynağını dışımızdaki bir şey olarak görü­
rüz; bu, bizi isteğini duyduğumuz nesneye daha büyük bir
bağlılığa götürür.

Kıskançlık, bedende kôlp merkeziyle ilişkilidir. Kıskançlığın


panzehiri büyük bir kôlp açıklığı, gerçek doğamızla birleşti­
ğimizde ortaya çıkan bir açıklıktır.

Kendi alemimizin acısını gözlemlemek bizim için kolaydır.


RÜYANIN DOGASJ� 53

Doğum. hastalık. yaşlılık ve ölümü görürüz. Sürekli değişim


yüzünden kayıpların eziyetini yaşarız. Arzuladığımız nesneyi
elde ettiğimizde, onu korumak için mücadele ederiz. ama
er ya da geç onun kaybı kaçınılmazdır. Başkalarının mutlu­
luğuna sevinmektense, çoğu kez haset ve kıskançlığın avı
oluruz. İ nsan doğumu, insanlar öğretileri dinleme ve uygula­
ma şansına sahip oldukları için iyi talihin en güzeli olarak dü­
şünülmesine karşın. içimizden yalnızca küçücük bir azınlık
bu büyük olanağa giden yolu bulur ve bundan yararlanır.

Yarı-Tanrı .Alemi

Kibir ve haset yarı-tanrıların (asura ' lar) başlıca derdidir.


Kibir başarmaya bağlı bir duygudur 'Ve çoğu kez bölgesel­
dir. Savaşın nedenlerinden biri diğer insanların sorunlarının
çözümüne sahip olduklarına inanan kişi ve ulusların kibridir.
Belirli bir yetenek ya da özellik konusunda kendimizin baş­
kalarından daha kötü olduğuna inandığımızda, kibirin, bizi
başkalarından ayırıp yalnız bırakan olumsuz bir ben merkez­
cilik şeklinde kendini gösteren gizli bir yönü vardır.

Kibir boğazdaki çakrayla ilişkilidir. Çoğu kez gazap dolu


eylemlerde kendini gösterir kibir ve panzehiri ise gerçek do­
ğamıza dayandığımızda ortaya çıkan büyük huzur ve al­
çakgönüllülüktür.

Asura ' lar zevk ve bolluktan hoşlanır, ama haset ve gaza­


ba eğilim gösterirler. Sürekli olarak birbirleriyle dövüşürler,
ancak çektikleri en büyük acı, yarı-tanrılardan çok daha
büyük bir bolluktan hoşlanan tanrılara savaş açtıklarında
ortaya çıkar. Tanrılar, asura ' lardan daha güçlüdür ve onla­
rı öldürmek oldukça zordur. Tanrılar savaşı hep kazanırlar,
asura 'lar da incinmiş gururları ve hasetlerinin duygusal yıkı­
mından acı çekerler; bu durumda kendilerini küçültülmüş
hissederler, bu duygu ise onları tekrar tekrar boş savaşlara
sürükler.
54 lJ\I TİHET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Taıırı Alemi

Hoşa giden dikkat dağınıklığı tanrı aleminin tohumudur.


Tanrı aleminde, bir korodaki uyumlu beş ses gibi beş olumsuz
duygu da eşit derecede bulunur. Tanrılar kuwetli bir tem­
belce keyif ve ben merkezli haz duygusu içinde kaybolurlar.
Sonsuzluk kadar uzun süren yaşamlarında büyük bir zengin­
lik ve rahatlıktan hoşlanırlar. Tüm ihtiyaçları karşılanmış. tüm
arzuları doyurulmuş gibi görünür. Aynı bazı toplumlar ve in­
sanlar için de geçerli olduğu gibi, tanrılar da zevk ve zevk
peşinde koşma tuzağına düşer. Yaşadıklarının ardında ger­
çeklik duyusu yoktur. Anlamsız eğlenceler ve zevkler içinde
kaybolduklarından, dikkatleri dağınıktır ve serbest kalma yo­
luna giremezler.

Ama tanrı alemindeki varoluşun karmik nedenleri tüken­


diğinde durum da önünde sonunda değişir. Sonunda ölüm
yaklaştıkça, ölmekte olan tanrı, kendi ölümlülüğünün kanı­
tıyla yüzleşemeyen arkadaşları ve eşleri tarafından terk edi­
lir. Öncesinde kusursuz olan bedeni yaşlanır ve bozulmaya
başlar. Mutluluk dönemi bitmiştir. İ lahi gözleriyle, kendi tanrı
kaderinde yeniden doğacağı acı aleminin koşullarını göre­
bilir, hatta bu gelecek hayatın acısı ölümden önce başlar.

Tanrı alemi, başımızın üzerindeki taç çakrayla ilişkilidir.


Tanrıların bencilce zevkinin panzehiri benlik ve dünyanın te­
melini oluşturan gerçekliğin farkındalığı sayesinde kendiliğin­
den ortaya çıkarak her yana yayılan şefkattir.

NEDEN "OLIDISUZ" DUYGU?


Batı ' daki birçok kişi olumsuz olarak etiketlenen duygula­
rı duyduklarında rahatsız olur, ama olumsuz olan şey özlerin­
de bu duygular değildir. Tüm duygular hayatta kalmaya
yardımcıdır ve bağlılık, öfke, kibir, kıskançlık vb. gibi duygu­
ları da içerecek biçimde insan deneyiminin tam bir dağılımı
RÜYANIN DOÖASI U\:J 55

için gereklidir. Duygular olmadan tam anlamıyla yaşaya­


mazdık.

Bununla birlikte, duygular onların tuzağına düştüğümüz


ve daha derindeki yönlerimizle teması yitirdiğimiz sürece
olumsuzdur. Bunlara yandaş ya da karşıt olmayla tepki ver­
diğimizde olumsuz olurlar, çünkü bu durumda bir benlik da­
ralması ve kimlik nedeniyle acı çekeriz. Sonra da bizi hem
bu yaşamda hem de sonraki yaşamlarda ruhsal yolculuğa
girişmenin zor olabileceği acı alemlerinde tuzağa düşüren
gelecekteki olumsuz koşulların tohumlarını ekeriz. Daha ge­
niş bir kimlikle karşılaştırıldığında, özellikle tüm uyduruk ve sı­
nırlı kimliklerden kurtulmayla karşılaştırıldığında bu sonuç
olumsuzdur. Alemleri yalnızca duygular olarak değil, aynı
zamanda bilinç ve deneyimin altı boyutu olarak da düşün­
menin önemli olmasının nedeni budur.

Duygular konusunda kültürel farklılıklar bulunmaktadır.


Örneğin, korku ve üzüntü, öğretilerde çokça dile getirilmez,
ama samsara 'nın büyük bölümünde ikisinden de biraz var­
dır. Kendine yönelik kin kavramı da bunu tanımlayacak söz­
cükleri olmayan Tibetliler için yabancı bir şeydir. Finlandi­
ya 'ya gittiğimde, birçok kişi benimle depresyon hakkında
konuştu; bu, bir süre önce bulunduğum ve insanların dep­
resyondan çok az söz ettikleri İtalya ile büyük bir zıtlık sergi­
liyordu . İ klim, din, gelenekler ve ruhsal inanç sistemleri bizi
koşullandırır ve yaşadıklarımızı etkiler. Ama nasıl saplanıp
kaldığımızın altında yatan mekanizma -yandaş ya da karşıt
olma, yansıtma ve yansıttığımız şeyle aramızdaki ikici etkile­
şim- her yerde aynıdır. Duygusal deneyimde olumsuz olan
şey budur.

Gerçekliğin boş doğasını gerçekten anlayıp yaşarsak,


artık tutunma olmayacak, bu yüzden de duygunun daha
genel biçimi kalmayacaktır, ama olgunun gerçek doğasın­
dan bilgisiz olan bizler sanki gerçekmişler gibi zihnin yansıt-
56 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

malarını istekle kabul ederiz. Yanılsamalarla , bunlar hakkın­


da öfke. açgözlülük ya da başka bir duygusal tepki hisse­
derek ikici bir ilişki geliştiririz. Mutlak gerçeklikte. öfkemizin
hedefi ya da herhangi bir duygunun objesi olacak hiçbir
ayrı varlık yoktur. Öfkelenmek için hiçbir neden yoktur. Öy­
küyü , yansıtmaları ve öfkeyi aynı zamanda yaratırız.

Çoğu kez Batı 'da, duyguların anlaşılması psikolojide in­


sanların samsara içinde yaşamalarını düzeltmeye çalışmak
için kullanılır. Bu, iyi bir şey. Ancak, Tibet sisteminin farklı bir
amacı vardır ve duyguları anlama yönündeki eğilimiyle
duygusal bağlanma yoluyla sürdürdüğümüz hatalı görüşler
ve daralmalardan kurtulmamızı hedeflemektedir. Yine,
bunlar duyguların kendi özlerinde olumsuz oldukları anlamı­
na deği l , bunlara tutunduğumuz ya da onlardan kaçtığımız
derecede olumsuz oldukları anlamına gelmektedir.
RÜYANIN DOÖASIU\.l 57

3. Enerji Beden

Uyanıkken ya da rüyada , her deneyimin enerjik bir te­


meli vardır. Bu yaşamsal enerjiye Tibetçe ' de lung denir,
ama Batı 'da Sanskrit dilindeki adı olan " prana" ile daha
çok bilinmektedir. Herhangi bir deneyimin temelini oluştu­
ran yapı çeşitli koşul ve nedenlerin hassas bir birleşimidir. Bir
deneyimin niçin ve nasıl oluştuğunu anlayabilir ve bunun zi­
hinsel, fiziksel ve enerjik dinamiklerini kavrayabilirsek, bu de­
neyimleri yeniden üretebilir ya da değiştirebiliriz. Bu, bizim
ruhsal uygulamayı destekleyen deneyimleri üretmemizi , za­
rarlı olanlardan ise kaçınmamızı sağlar.

KANALLAR VE PRANA
Günlük yaşamda, etkilerini düşünmeksizin değişik beden
duruşlarını kullanırız. Gevşemek ya da arkadaşlarla konuş­
mak istediğimizde, rahat sandalyeleri ve kanepeleri olan bir
odaya gideriz. Bu, sakinlik ve gevşeme deneyimini arttırır ve
rahat bir konuşmaya yardımcı olur. Ancak, etken iş tartışma­
ları içindeyken sandalyelerin daha dik oturmamızı ve daha
az gevşememizi sağladığı. bir ofisi tercih ederiz. Bu, iş ve yara­
tıcı çaba açısından daha destekleyicidir. Sessizlik içinde din­
lenmek istersek, verandaya çıkıp manzaradan ve havqnın
akışından zevk alabileceğimiz bir biçimde konumlandırılmış
olan başka tür bir sandalyede hareketsizce oturabiliriz. Yorul-
58 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

duğumuzda, yatak odasına gidip uyku getirecek tümüyle


farklı bir pozisyon alırız.

Benzer biçimde, bedendeki enerji olukları olan kanalları


(tsa) kullanarak prana akışını değiştirmek ve farklı enerji
odak noktaları olan çakraları açmak için farklı meditasyon
türlerinde çeşitli duruşlar alırız. Bunu yapmak değişik türde
deneyimler uyandırır. Aynı zamanda yoga hareketlerinin
temeli de budur. Bedenimizde enerjiye bilinçli biçimde yol
göstermek, meditasyon uygulamasının yalnızca zihnimize
güvendiğimizde meydana gelecek olandan daha kolay
ve daha hızlı bir biçimde gelişmesine olanak tanır. Ayrıca
uygulama sırasında bazı engellerin üstesinden gelmemizi
de sağlar. Prana ve onun bedendeki hareketiyle ilgili bilgiyi
kullanmaksızın, zihin kendi süreçleri içinde batağa saplanı­
labilir.

Kanallar, prana ve çakralar yaşamla olduğu kadar


ölümle de ilişkilidir. Hem pek çok mistik deneyim hem de
ölümden sonraki ara durumda yaşananlar enerji noktaları­
nın açılması ve kapanması nedeniyle meydana gelir. Ölüm
eşiği deneyimlerini .anlatan birçok kitap, insanların ölüm sü­
recine başlarken yaşadıkları çeşitli ışıklar ve görülerle ilgili ta­
nımlar içermektedir. Tibet geleneğine göre bu olguların
prana ' nın hareketiyle ilgisi vardır. Kanallar farklı elementler­
le ilişkilidir; ölümde elementlerin erimesi sırasında, kanallar
bozulduğu için serbest kalan enerji deneyimde kendini ışık
ve renk olarak gösterir. Öğretiler, hangi renkte ışığın hangi
kanalın erimesi, bu deneyimin bedende nerede olduğu ve
hangi duyguyla ilişkili olduğu konusunda çok ince ayrıntıla­
ra girmektedir.

Bu ışıkların insanlara ölümde nasıl göründüğü konusunda


dikkate değer bir değişiklik vardır, çünkü bilincin hem olum­
suz duygusal hem de olumlu bilgelik yönleriyle ilişkilidir. Or­
talama bir kişi ölüm ônında birtakım duygular yaşar ve bas-
RÜYANIN DOÖASI ij\l 59

kın duygu kendini gösteren ışık ve renkleri belirler. Çoğu kez


ilk başta yalnızca tek rengin temel olduğu renkli ışıklarla ilgi­
li bir deneyim vardır, ama birkaç rengin ağır bastığı ya da
birçok rengin bir kombinasyonunun olduğu bir durum da
olabilir. Işık daha sonra rüyada olduğu gibi farklı imgeler bi­
çimlendirmeye başlar: ev, şato, mandala, insan, tanrısal
varlık, neredeyse her şey. Ölmekteyken, bu tip vizyonlarla
bir sonraki doğumumuza doğru giderken onlara tepkileri­
miz tarafından yönetildiğimiz samsarik varlıklar ya da bize
serbest kalma fırsatı veya en azından bir sonraki doğuşumu­
zu bilinçli bir biçimde olumlu bir yönde etkileme olanağı ve­
ren meditatif deneyimler olarak ilişki kurabiliriz.

KANALLAR (TSA)
Bedende birçok farklı türde kanal bulunur. Kan damar­
ları, lenf dolaşım ı , sinir ağları gibi şeyler öğrendiğimiz anato­
minin tıbbi araştırmasından kanallar hakkında daha çok
şey öğreniriz. Akupunkturda bilinenler gibi, prana 'nın daha
bağımsız biçimleri için oluklar olan kanallar da vardır. Rüya
yogada hem bilgelik hem de olumsuz duygunun temelini
oluşturan daha da süptil bir psişik enerjiyle ilgileniriz. Son de­
rece süptil olan bu enerjiyi taşıyan kanallar fiziksel boyutta
değildir, ama bunların farkında olabiliriz.
Ü ç kök kanal vardır. Başlıca altı çokra bunların üzerinde
ve içinde konumlanmıştır. Bu altı çakradan bedene, üçyü­
zaltmış küçük enerji kanalı yayılır. Kadınlarda üç kök kanal,
bedenin sağ yanındaki kırmızı kanal, soldaki beyaz kanal ve
mavi merkez kanaldır. Erkeklerde, kırmızı kanal beyaz. sol
kanal ise kırmızıdır. Bu üç kök kanal göbeğin on santimetre
kadar altında birleşirler. Bir kalem çapında olan iki yan ka­
nal her iki yanda, omurganın önünden ve beyinden geçe­
rek yukarı çıkar, kafada kafatası altında kıvrılır ve burun de­
liklerinde açığa çıkarlar. Merkez kanal bunların arasında,
60 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

omurganın önünden doğrudan yukarı çıkar. Çapı bir bas­


ton kadardır ve kôlp bölgesinden itibaren son bulduğu ka­
fanın tepe bölgesine kadar hafifçe genişler.

Beyaz kanal (erkeklerde sağda, kadınlarda solda olmak


üzere) olumsuz duyguların enerjisinin hareket ettiği kanaldır.
Kimi zaman bu kanal yöntem kanalı olarak da bilinir. Kırmı­
zı kanal (erkeklerde solda. kadınlarda sağda) olumlu ya da
bilgelik enerjilerinin oluğudur. Bu yüzden. rüya uygulamasın­
da, beyaz kanalı baskı altına almak. böylelikle bu kanalı ha­
fifçe kapatırken kırmızı bilgelik kanalını açmak için erkekler
sağ yanlarına, kadınlar da sol yanlarına yatarak uyurlar. Bu ,
daha olumlu bir duygusal deneyim ve daha büyük bir ber­
raklık da dahil olmak üzere daha güzel rüya deneyimleri
yaşanmasına katkıda bulunur.

Mavi merkez kanal. ikici olmayan kanaldır. Başlangıçta


varolan farkındalık Crigpa) enerjisinin aktığı oluk, merkez ka­
naldadır. Rüya uygulaması önünde sonunda bilinç ve pra­
na 'yı hem olumsuz hem de olumlu deneyimin ötesinde ol­
duğu merkez kanala getirir. Bu durum meydana geldiğin­
de, rüya yoga uygulayıcısı görünür tüm ikiliklerin bir olduğu­
nu fark eder. Genel olarak insanlar mistik deneyimler, eksik­
siz bir mutluluk, boşluk. berraklık ya da rigpa ile ilgili önemli
deneyimler yaşarlarken, enerjik anlamda merkez kanalda­
dırlar.

PRANA (LUNG)
Rüya görme dinamik bir süreçtir. Bir metafor olarak kul­
landığımız filmin durağan imgelerinin tersine , rüyanın imge­
leri akışkandır: hareket ederler, varlıklar konuşur, sesler titrer,
duyum canlıdır. Rüyanın içeriği zihin tarafından biçimlendi­
rilir, ama rüyanın canlılığı ve canlandırmasının temeli pra­
na' dır. Prana' nın Tibetçe'de tam çevirisi. lung, " rüzgôr"dır.
ama bundan yaşamsal rüzgar gücü olarak söz etmek da-
RÜYANIN DOGASiij\] 61

ha tanımlayıcıdır.

Prana her deneyimin. tüm hayatın temel enerjisidir. Do­


ğu'da. insanlar, beden ve zihni dengelemek amacıyla ya­
şamsal rüzgôr gücünü kuvvetlendirip artırmak için yoga du­
ruşları ve çeşitli soluk egzersizleri uygular. Bazı kadim Tibet
ezoterik öğretileri iki tür pranadan söz eder: karmik prana
ve bilgelik prana 'sı.

Karmik I'raııa

Karmik prana tüm olumlu, olumsuz ve tarafsız eylemlerin


bir sonucu olarak üretilen karmik izlerin enerjik temelidir. Kar­
mik izler uygun ikincil nedenlerle harekete geçirildiklerinde.
karmik prana bunlara enerji sağlar ve zihin, beden ve rüya­
larda bir etki göstermelerine olanak tanır. Karmik prana her
iki yan kanalda hem olumsuz hem de olumlu enerjilerin
canlılığıd.ır.

Zihin kararlı değil. dağılmış ya da odaklanmamış oldu­


ğunda , karmik prana harekete geçer. Bu. örneğin. bir duy­
gu ortaya çıkıp zihnin bu duygu üzerinde hiçbir denetimi ol­
madığında karmik prana ' nın zihni istediği yere taşıyabilece­
ği anlamına gelir. Dikkatimiz oraya buraya hareket eder.
karşı olma ve arzuyla itilip çekilir.

Zihni, sağlam , şu anda yaşayan ve odaklanmış hale ge­


tirmek için ruhsal yolda zihinsel kararlılık geliştirmek gerekli­
dir. Bu durumd a , olumsuz duyguların güçleri ortaya çıktığın­
da bile karmik rüzgôrlarla dikkat dağınıklığı içinde sürüklen­
meyiz. Rüya yogada, bir kez berrak rüyalar görebilme yeti­
si geliştirdiğimizde, karmik prana ' nın hareketiyle üretilen rü­
yaları kararlı hale getirmek ve rüya üzerinde denetim sağ­
lamamızı geliştirmek için yeterinde kararlı olmalıyız. Uygula­
ma geliştirilene kadar, bazen rüya gören kişi rüyayı, bazen
de rüya, rüya gören kişiyi denetimi altına alacaktır.
62 l.3\1 TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Her ne kadar bazı Batı psikolojileri rüya gören kişinin rüya­


yı denetlememesi gerektiğine inansalar da Tibet öğretilerine
göre bu yanlış bir görüştür. Berrak ve farkında bir bilinçle rü­
ya gören kişi için rüyayı denetimi altına almak, rüya gören ki­
şinin edilgen bir şekilde rüya görmesinden daha iyidir. Aynı
durum düşünceler için de doğrudur: düşünen kişi için düşün­
celeri denetlemek. düşüncelerin düşünen kişiyi denetimi al­
tına almasından daha iyidir.

Üç Tiir Karrnik Praıuı

Bazı Tibet yoga metinlerinde üç tür karmik prana anlatı­


lır: yumuşak prana. kaba prana ve yansız prana. Yumuşak
prana. kırmızı bilgelik kanalından geçen erdemli bilgelik
pranasına karşılık gelir. Kaba prana. beyaz kanaldan ge­
çen olumsuz duygu pranasına işaret eder. Bu sınıflandırma­
da . hem erdemli bilgelik pranası hem de duygusal prana
karmik prana'dır.

Yansız prana. adının da çağrıştırdığı gibi. ne erdemli ne


de erdemsizdir, ama yine de karmik prana' dır. Bedeni kap­
lar. Yansız prana deneyimi. uygulama yapan kişinin karmik
prana değil. merkez kanalda yerleşmiş ikici olmayan rig­
pa ' nın enerjisi olan doğal. başlangıçta varolan prana de­
neyimine doğru götürür.

Bilgelik Praıuı'!lı

Bilgelik prana'sı (ye lung) . karmik prana değildir. Yukarı­


daki bölümde anlatılan erdemli bilgelik prana 'sıyla karıştırıl­
mamalıdır.

Herhangi bir deneyimin ilk ônında. bir tepki oluşmadan


önce. yalnızca saf algı vardır. Bu saf deneyime karışan pra­
na başlangıçta varolan bilgelik prana 'sı. yandaş ya da kar­
şıt olmadan kurtulmuş ya da bunlardan önceki deneyimin
temelini oluşturmuş olan enerjidir. Bu saf deneyim bir iz bı-
RÜYANIN DOG.ASI U\1 63

rakmaz ve herhangi bir rüyanın nedeni değildir. Bilgelik pra­


na' sı merkez kanalda hareket eder ve rigpa 'nın enerjisidir.
Bu hareket oldukça kısa , bizim genellikle farkında olmadığı­
mız bir saf deneyim parıldamasıdır. Bizim deneyim olarak
düşündüğümüz şey, bu harekete verdiğimiz tepki, yandaş
ya da karşıt olmamızdır.

Praııik Etkiıılik

Tibetli öğretmen Long-chen-pa, bir metinde tek bir gün


boyunca 2 1 ,600 prana hareketi olduğunu söylemektedir. is­
ter harfi harfine kabul edilsin ister edilmesin, bu ifade her
gün meydana gelen muazzam bir prana ve düşünce etkin­
liğine işaret etmektedir.

PRANA'YI DENGELEMEK
Bu, prana 'yı dengelemek için yapılabilecek basit bir uy­
gulamadır ve erkekler için uygulama şu şekildedir: sol burun
deliğinizi kapatmak için sol yüzük parmağınızı kullanın ve
sağ burun deliğinizden güçlü bir biçimde soluk verin. Bunu
yaparken tüm gerilimin ve olumsuz duyguların solukla birlik­
te akıp gittiğini hayal edin. Sonra sağ yüzük parmağınızla
sağ burun deliğinizi kapatın ve sol burun deliğinizden olduk­
ça yumuşak ve nazik biçimde derin soluk alın. Akciğerlerini­
zi havayla doldurduktan sonra , kısa bir süre soluğunuzu tu­
tarken prananın tüm bedeninizi kaplamasına izin veri n . Da­
ha sonra da yumuşak bir biçimde soluk verin ve sakin bir
durumda kalın.

Kadınlar için ise tersi geçerlidir. Sağ burun deliğinizi sağ


yüzük parmağınızla kapatarak başlayıp akciğerlerinizi bo­
şaltarak sol burun deliğinizden keskince soluk verin. Sonra
sol yüzük parmağınızla sol burun deliğinizi kapatıp yumuşak
ve derin bir şekilde, sakin bilgelik prana'sını soluyarak sağ
64 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

burun deliğinizden soluk alın. Hava ve prana bedeninize


yayılırken sakin kalın. Daha sonra da yumuşak bir şekilde so­
luk alın ve sakin bir durumda kalın.

Bunu defalarca tekrarlamak kişinin enerjisini dengeleye­


cektir. Kaba duygusal prana beyaz kanaldan atılacak ve
çok mutlu bilgelik prana'sı kırmızı kanaldan içe çekilecektir.
Yansız prana 'nın tüm bedeninize yayılmasına izin verin. Bu
sakinlikte kalın.

PRANA VE ZİHİN
Tüm rüyalar altı alemden biri ya da daha fazlasıyla ilişki­
lidir. Zihin ve alem arasındaki enerjik bağlantı bedende be­
lirli yerlerle yapılır. Bu nasıl olabilir? Bilincin biçim, renk, za­
man ya da dokunmanın ötesinde olduğunu söyleriz, öyley­
se nasıl bir yere bağlanabilir? Temel zihin bu tür herhangi bir
ayrımın ötesindedir. ama bilinçte ortaya çıkan nitelikler de­
neyimin olgularından etkilenir.

Bu soruyu kendimiz için araştırabiliriz. Hafif şarkılar ve tüt­


sü kokularıyla dolu huzurlu, güzel bir tapınağa ya da küçük
bir şelalenin yeşil mağarasına gidin. Böyle bir yere girdiğimiz­
de. sanki bir kutsama alınmış gibi olur. Yaşadığınız deneyimin
niteliği etkilenir, çünkü fiziksel çevre bilinç durumunuzu etki­
ler. Bu, olumsuz etkiler için de geçerlidir. Kötü ve tehditkôr bir
mekôna gittiğimizde rahatsız oluruz; bu yerin "kötü bir ener­
jisi " olduğunu söyleriz.

Aynı durum içsel olarak, bedenlerimizin içi için de geçer­


lidir. Zihni bir çakraya, örneğin kôlp çakrasına getirmekten
söz ederken kastettiğimiz şey nedir? Zihnin bir yerde olması
ne anlama gelir? Zihin küçük bir alanda tutulabilir biçimin­
de konumlandırılabilen bir şey değildir. Zihni bir yere " koy­
duğumuzda " dikkatimizi yerleştiriyoruz demektir: zihnimizde
imgeler oluşturuyor ya da dikkati bir nesneye yönlendiriyo-
RÜYANIN DOGASI� 65

ruzdur. Zihni bir şeye odakladığımızda, odak nesnesi bilincin


niteliğini etkiler ve bedende de bu durumla ilişkili değişiklik­
ler görülür.

,.ij[J
r]
-
.

l
-- , J
6 b
- ,,
-

-��- ·----
-

1
-
- .

- - . - .. ..- - • ı
-
/
--
� ,,,.
-

y
> �:-;>".
-
/

-� . . . ..
�-
--,
-

·� ..:.__ -
.
- ....

c::'=
kanallar
_... - --
)

Bu ilke, zihinsel imgeden yararlanan iyileştirme uygula­


malarının temelini oluşturur. Gözönünde canlandırma , be­
denimizde birtakım değişikliklere yol açar. Batılı araştırmalar
artık bu durumun gerçekliğini kanıtlıyor ve Batı tıbbı kanser
gibi ciddi hastalıklar için bile görselleştirmenin gücünü kulla­
nıyor. Bön iyileştirme geleneği çoğunlukla elementlerle ilgili
görselleştirmeyi kullanır: ateş, su ve rüzgôr. Hastalığın semp­
tomlarına yönelmektense, Bön ' ü izleyen kişi genellikle zihnin
temelini oluşturan koşullandırmayı. olumsuz duyguları ve
hastalığa karşı hassasiyeti oluşturduğuna inanılan karmik iz­
leri arındırmaya çalışır.
Ö rneğin , bir hastalığa karşılık olarak .gözümüzde şiddetli
bir ateş canlandırabiliriz. Kırmızı üçgen şekiller görselleştirip
bedenimizden ateş dalgaları gibi geçen sıcaklığı -bir vol­
kandan çıkan lavlar kadar güçlü- hayal gücüne dayana­
rak yaşamaya çalışırız. Daha fazla sıcaklık üretmek için be­
lirli bir soluma egzersizi de yapabiliriz. Bu şekilde. zihni ve im­
gelerini bedeni, duyguları ve enerjiyi etkilemek için kullanı­
rız. Dış dünyada hiçbir değişiklik yapmamış olsak bile bir so­
nuç alırız. Tıpkı Batı tıbbının kanser hücrelerini yakmak için
radyasyon terapisini kullanması gibi, karmik izleri yakmak
için de içsel ateşi kullanırız. Bu uygulamanın etkili olması için
amaç da mutlaka net olmalıdır. Bu, basit bir mekunik süreç
66 U\,l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

değil, iyileştirmeye yardımcı olmak için karma . zihin ve pra­


na anlayışını kullanan bir süreçtir. Bu uygulamanın, belirtiler
yerine hastalığın nedenini çözmeye çalışmak ve yan etkiler­
den kurtulmuş olmak gibi avantajları vardır. Elbette, müm­
kün olduğunda Batı tıbbından yararlanmamız da iyi bir şey­
dir. Kendimizi belirli bir sistemle sınırlamaktansa. yararlı olan
ne varsa kullanmak daha iyidir.

ÇAKRALAR

Rüya uygulamasında, dikkatimizi bedenimizdeki değişik


bölgelere yöneltiriz: boğaz, alın ve kalpteki çakralarla cin­
sel organların ardındaki gizli çokra . Çokra bir enerji çarkı. bir
enerjik bağlantılar yeridir. Enerji kanalları bedende belirli
yerlerde karşılaşırlar; kanalların birleşme yerleri çakralar
olan enerji örüntülerini oluşturur. Başlıca çakralar birçok ka­
nalın birleştiği yerlerdir.

Çakralar gerçekte kendilerine dayanarak çizilen ve be­


lirli bir sayıda taçyaprağıyla rengi olan açılıp kapanan lo­
tuslara benzemez. Bu tür imgeler sadece zihin için çokra
bölgelerinde varolan enerji örüntülerine dikkati odaklama­
ya yardımcı olmak için kullandığımız -haritalar gibi- sembo­
lik desteklerdir. Çakralar başlangıçta uygulama yoluyla, uy­
gulama yapan değişik kişilerin farkına varmasıyla bulun­
muştur. Uygulama yapan bu kişiler başlangıçta çakralarla
ilgili deneyimler geliştirdiklerinde , aynı şeyleri yaşamamış
olanlara bu buluşlarını anlatabilecekleri bir dile sahip değil­
lerdi. İ mgeler görsel benzetmeler olarak kullanılabilecek ve
başka kişilere anlatılabilecek biçimde oluşturulmuştu. Örne­
ğin , çeşitli lotus imgeleri bir çokra çevresindeki enerjinin bir
çiçeğin açılıp kapanması gibi genişlemesi ve daralmasını
akla getirir; bir çokra diğerinden farklıdır ve bu farklılıklar de­
ğişik renklerle temsil edilir; farklı çakralardaki değişen enerji
yoğunlaşmaları ve karmaşıklıklarının yaşanması farklı sayıda
RÜYANIN DOGASI U\l 6i

taçyaprakla gösterilir. Bu görsel benzetmeler bedendeki


enerji merkezleriyle ilgili deneyimleri açık bir biçimde ifade
etmek için kullanılan bir dil olmuştur . Uygulamaya yeni baş­
.
layan bir kişi bedende doğru renklerle doğru noktalarda
doğru sayıda taçyaprak görselleştirdiğinde . zihnin gücü bu
belirli enerji noktalarını etkiler ve bu noktalar tarafından et­
kilenir. Bu gerçekleştiğinde. zihin ve prana ' nın çakrada bir­
leştiğini söyleriz.

KÖR AT, TOPAL BİNİCİ


Gece, yatmaya giderken. genellikle ne olup biteceğine
dair çok az bir duyguyla bunu yaparız. Sadece kendimizi
yorgun hisseder. gözlerimizi kapatır ve sürükleniriz. Uykuyla
ilgili bir fikrimiz olabilir -beyindeki kan , hormonlar ya da bu­
na benzer şeyler- ama gerçek uykuya dalma süreci gizem­
li ve keşfedilmemiş olarak durur.

Tibet geleneği uykuya dalma sürecini zihin ve prana için


bir benzetme kullanarak açıklar. Çoğu kez prana kör bir
ata, zihin de. yürüyemeyen bir kişiye benzetilir. Bunlar ayrı
ayrı olduklarında çaresizdirler. ama birlikte işlevsel bir birlik
oluştururlar. At ve binici bir çıraya geldiklerinde genellikle
gittikleri yer konusunda çok az bir denetimle koşmaya baş­
larlar. Bunu kendi yaşadıklarımızdan da biliriz: zihnimizi dik­
kati o noktaya yerleştirerek bir çakraya "koyarız" . ama zih­
ni herhangi bir yerde tutmak kolay değildir. Zihin hep hare­
ket eder. dikkatimiz de şu ya da bu şeye gider. Normalde ,
samsarik varlıklarda, at ve binici , bilincin altı boyutundan bi­
rine . altı olumsuz duygusal durumdan birine körü körüne gi­
der.
Ö rneğin , uykuya daldığımızda. duyusal dünyayla ilgili
farkındalığımız kaybolur. Zihin. belirli bir bilinç boyutu tarafın­
dan etkilendiği belirli bir çakrada odaklanmış hale gelene
68 ij\] TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

kadar karmik prana'nın kör atı üzerinde oraya buraya taşı­


nır. Belki eşinizle tartışmışsınızdır ve bu durum (ikincil koşul)
zihninizi bedeninizdeki ilgili bölgeye sürükleyen, kôlp çakra­
sıyla ilişkili karmik bir izi harekete geçirir. Zihin ve prana'nın
sonraki etkinliği rüyanın belirli imgeleri ve öyküleri biçiminde
·

kendini gösterir.

Zihin herhangi bir çakraya rasgele sürülmez, daha çok


yaşamda dikkat ve iyileştirme gerektiren durumlara ve be­
dendeki yerlere çekilir. Yukarıdaki örnekte, kôlp çakrası san­
ki yardım için bağırıyor gibidir. Rahatsız edici iz. rüyada ken­
dini gösterip bu şekilde tüketilerek iyileştirilecektir. Bununla
birlikte, rüya gören kişi merkezde ve farkındayken kendini
gösterme meydana gelmedikçe, buna verilen tepkileri alı­
şılmış karmik eğilimler belirleyecek ve daha çok sayıda kar­
mik tohum yaratacaktır.

Benzetme olarak bir bilgisayarı düşünebiliriz. Çakralar


farklı dosyalar gibidir. "Prana ve Zihin" dizinini tıklayıp kalp
çokra dosyasını açın. Dosyadaki bilgi -kôlp çakrasıyla ilişkili
olan karmik izler- farkındalık ekranında görüntülenecektir.
işte bu, kendini gösteren rüyaya benzer.

Belki rüyadaki bir durum farklı bir duyguya enerji veren


başka bir tepki uyandırır. Rüya bu durumda başka bir kar­
mik izin kendini göstermesini sağlayan ikincil neden olur. Ar­
tık zihin göbek merkezine doğru kayar ve farklı bir deneyim
alemine girer. Rüyanın karakteri değişir. Artık kıskanç değil­
sinizdir; hiçbir tabelanın olmadığı bir caddede ya da karan­
lık bir odadasınızdır. Kaybolursunuz. Bir yere gitmeye çalışır­
sınız, ama yolunuzu bulamazsınız. Hayvan aleminde,
cehaletle en ilişkili olan boyuttasınızdır.

Temel olarak, rüyanın içeriğinin biçimlenme şekli budur.


Zihin ve prana bedende farklı çakralara doğru çekilir ve iliş­
kili karmik izlerden etkilendiği için, deneyimin çeşitli boyutla­
rıyla ilgili deneyimler zihinde rüyanın karakteri ve içeriği ola-
RÜYANIN DOGASIU\l 6!)

rak ortaya çıkar. Bu anlayışı, rüyalarımıza farklı bir şekilde


bakmak, hangi duygu ve alemin rüyayla bağlantılı olduğu­
nu bulmak için kullanabiliriz. Bu, aynı zamanda her rüyanın
bize bir iyileştirme ve ruhsal uygulama fırsatı sunduğunu an­
lamaya da yardımcı ol � r.
Önünde sonunda, zihin ve prana 'yı zihnin belirli bir çak­
raya çekilmesine izin vermektense merkez kanalda kararlı
hale getirmek isteriz. Merkez kanal, rigpa ile ilgili deneyimle­
rin enerjik temelidir ve rüya yogada yaptığımız uygulama­
larda zihin ve prana ' yı merkez kanala getirmek amaçlanır.
Bu olduğunda, net bir farkındalık ve güçlü bir şimdide olma
durumunda kalırız. Merkez kanalda rüya görmek olumsuz
duygulardan kaynaklanan güçlü etkilerden kurtulmuş olan
rüyalar görmek demektir. Bu, bilgiyle ilgili rüyalara ve kendi­
ni gösterecek açıklığa olanak tanıyan dengeli bir durum­
dur.
RÜYANIN DOGASI lJ\l il

4. Özet: Rüyalar Nasıl Ortaya Çıkar

Farkına varmadan önce , bireyin gerçek doğası kavram­


sal zihne yol açan kök cehalet tarafından karartılmış du­
rumdadır. İ kici görüşün tuzağına düştüğü için , kavramsal zi­
hin yaşanan şeylerin bütün birliğini kavramsal varlıklara bö­
ler, sonra da bu zihinsel yansıtmaları sanki doğuştan ayrı ay­
rı varlık ve nesneler biçiminde varolmuşlar gibi ilişkilendirir.
Temel ikicilik, yaşananları ben ve diğerine ayırır. Ardından
yaşanılan deneyimin yalnızca tek yanıyla özdeşleşerek, ter­
cihler geliştirir. Bu durum hem fiziksel hem de zihinsel eylem­
lerin temeli olan karşı olma ve arzunun ortaya çıkmasıyla so­
nuçlanır. Bu eylemler (karma' lar) bireyin zihninde koşullanıl­
mış eğilimler olarak izler bırakır; bu yeni karmik izlere yol
açan daha çok "yandaş ya da karşıt olma" ile sonuçlanır
ve böyle devam eder. Bu, karma ' nın kendini sürekli kılan
döngüsüdür.

Uyku süresince zihin duyusal dünyadan çekilir. Kendileri­


ni göstermesi için gerekli ikincil nedenler tarafından yeni
uyarılmış olan karmik izlerin bir gücü ya da enerjisi vardır; bu
karmik prana' dır. Benzetmedeki at ve binici gibi, zihinde,
bedendeki harekete geçirilmiş olan karmik izle ilişkili enerjik
merkeze doğru karmik prana'ya " biner" . Yani , bilinç belirli
bir çakrada odaklanmış olur.

Zihin, enerji ve anlamın bu birbirini karşılıklı etkilemesi du­


rumunda, bilinç aydınlatılır ve karmik izler ve ilişkili alemin ni-
i2 ij\J TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

telikleri tarafından etkilenir. Karmik prana rüyanın enerjisi ,


yaşamsal gücüdür, zihin ise karmik izlerin belirli kendini gös­
termeleri olayını -renk, ışık, duygular ve imgeler- rüya olan
anlamlı öyküler biçiminde dokur. Samsarik rüyayla sonuçla­
nan süreç budur.
RÜYANIN OOGASI � i3

5. Ana Tantra'rlan İmgeler

Büyük Mükemmellik (Dzogchen) öğretilerinde, sorun her


zaman gerçek doğamızın farkına varıp varmadığımız ve bu
doğanın yansımalarının deneyim olarak kendilerini göster­
diklerini anlayıp anlamadığımızdır. Rüya, kendi zihnimizin bir
yansımasıdır. Uyandıktan sonra buna inanmak kolaydır; tıp­
kı Buda ' ların aydınlandıktan sonra yanılsamalara neden
olan samsara ' nın varlıklarının ve nesnelerinin yanılsamalar
olduğunu bilmeleri gibi . Yine tıpkı uyurken rüyanın yanılsa­
malara neden olan doğasının farkına varmak için uygula­
ma yapmak gerekmesi gibi . uyanık hayatın da yanılsama­
lara neden olan doğasını fark etmek için uygulama yap­
mamız gerekir. Rüyaların ortaya çıkma biçimleri konusunda
bir parça bilgiyle "yanılsamalara neden olan" ve " doğuş­
tan gelen varoluştan yoksun" demekle ne kastedildiğini an­
lamak ve aynı zamanda, önemle, bu anlayışı yaşadıklarımı­
za uygulamak daha kolay olabilir. Deneyimlerin ortaya çık­
ma süreci. ister rüya görürken ister uyanıkken olsun, aynıdır.
Dünya bir rüyadır, öğretmen ve öğreti bir rüyadır, uygula­
mamızın sonucu bir rüyadır; saf rigpa'da özgürlüğümüzü el­
de edene kadar rüyaların kesildiği hiçbir yer yoktur. O za­
mana dek hem rüyada hem de fiziksel boyutta kendimizi
ve yaşamlarımızı rüyada görmeye devam ederiz.

Düşünceyle nasıl çalışıldığını bilmemek, düşünceler tara-


i4 U'\J TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

tından denetim altına alınmak demektir. Düşünceyle nasıl


çalışıldığını bilmek, düşüncenin farkındalığa varması ve
olumlu amaçlar ve erdemli eylemler için kullanılması ya da
onun boş özünde serbest bırakılması demektir. Düşüncenin
bu yolda kullanılma biçimi budur. Aynı şekilde , aldanma, acı
gibi her ne olursa olsun tüm deneyimleri bu yola getirebiliriz.
Ama bunu yapmak için ortaya çıkan her şeyin özünün boş
olduğunu anlamamız gerekir. Bunu yaptığımızda, yaşamın
her ônı özgür olur, yaşanan her şey de ruhsal uygulamadır:
her ses mantra, her biçim saf boşluk, her acı bir öğretidir.
"Yola dönüşmek" ile kastedilen budur.
Öfkenin hiçbir nesnel temeli olmadığını , yalnızca tıpkı bir
rüya gibi zihnin bir yansıması olduğunu doğrudan fark ettik­
ten sonra, öfkenin düğümü çözülür ve artık bağlayıcı ol­
maz. Yılan diye korktuğumuz şeyin yalnızca yanlış algıladığı­
mız bir halat olduğunu fark ettiğimizde, onun görünüşünün
gücü kaybolur. Görünüşlerin boş parlaklıklar olduğunu an­
lamak, bizi zihin ve deneyimin bir birlik olduğunu fark etme­
ye götürür.

" Kendiliğinden kusursuzluk" şeklinde tercüme edilen Ti­


betçe bir sözcük vardır: lhun drub. Bu sözcük, bir şey üreten
bir üretici olmadığı anlamına gelir. Her şey tıpkı olduğu gibi­
dir, boşluk ve berraklığın kusursuz bir kendini göstermesi ola­
rak temelden kendiliğinden ortaya çıkar. Bir kristal, ışık oluş­
turmaz: doğal işlevi yalnızca ışığı yaymaktır. Ayna yansıta­
cak bir yüz seçmez: doğası her şeyi yansıtmaktır. Sıradan
benlik duyumuz da dahil olmak üzere ortaya çıkan her şe­
yin sadece zihnin bir yansıması olduğunu anladığımızda öz­
gür kalırız. Bu anlayış olmadığınd a , adeta bir serabı gerçek,
bir yankıyı sesin kendisi gibi, ses olacak bir yankı kabul etmiş
oluruz. Ayrılma duygusu güçlüdür, biz de yanılsatıcı bir ikici­
lik içinde tuzağa düşmüş oluruz.

Bön metinlerinin en önemlilerinden biri olan Ana Tantra


RÜYANIN DOÖASI 13\1 i5

bize hem rüya hem de uyanık hayatın bu yanılsatıcı doğası­


nı daha iyi anlamak için üzerinde düşünebileceğimiz örnek­
ler, benzetmeler ve metaforlar sunmaktadır.

Yansıma. Rüya kendi zihnimizin bir yansımasıdır. Zihinden


farklı değildir, tıpkı bir güneş ışınının gökyüzündeki güneşin
ışığından farklı olmaması gibi . Bunu bilmiyorsak rüyayı, tıpkı
suda yansımasını gördüğü yüzüne hırlayan bir aslan gibi
gerçek sanırız. Bir rüyada, gökyüzü zihnimizdir, dağ zihnimiz­
dir; çiçekler, yediğimiz çikolata, diğer insanlar, hepsi bunla­
rı bize geri yansıtan kendi zihnimizdir.

Şimşek. Gece gökyüzünde, şimşekler çakar. Birdenbire


her tepe sanki birbirinden ayrı bir nesne gibi görünerek
dağlar aydınlanır, ama gerçekte yaşamakta olduğumuz
şey gözlerimize geri yansıyan tek bir ışık parıldamasıdır. Aynı
şekilde, bir rüyadaki görünüşte birbirinden ayrı nesneler as­
lında zihnimizin tek ışığı, rigpa ' nın tek ışığıdır.

Gökkuşağı. Tıpkı bir gökkuşağı gibi, rüya da güzel ve çe­


kici olabilir. Ancak , hiçbir aslı yoktur; ışığın bir görünüşüdür
ve gözlemleyen kişinin bakış açısına bağlıdır. Peşine düşer­
sek, ona asla ulaşamayız; orada hiçbir şey yoktur. Rüya da
tıpkı gökkuşağı gibi bir yanılsamanın ortaya çıkmasından
kaynaklanan koşulların bir birleşimidir.

Ay. Rüya, birçok farklı suda - havuzda, kuyuda, deniz­


de-bir kentin farklı birçok penceresinde ve çok sayıda fark­
lı kristalde yansıyan aya benzer. Ay çoğalmaz. Yalnızca tek
bir ay vardır, tıpkı bir rüyanın bir çok nesnesinin tek bir özü
olduğu gibi .

Maji. Bir majisyen tek bir taşın önce bir fil . sonra bir yılan,
sonra da bir kaplan biçiminde görünmesini sağlayabilir.
Ama bu farklı nesnelerin tümü de rüyadaki zihnin ışığından
i6 {3\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

yapılmış nesneler gibi, yanılsamaya neden olurlar.

Serap. İ kincil koşullar nedeniyle, çölde bir serap, yumu­


şak ve titrek bir ışıkla parıldayan bir şehir ya da bir göl göre­
biliriz. Ama yaklaştığımızda orada hiçbir şey bulamayız. Bir
rüyanın imgelerini incelediğimizde, bunların da bir serap gi­
bi aslı olmayan yanılsamalar, ışığın bir oyunu olduğunu gö­
rürüz.

Yankı. Yankı için gerekli koşulların olduğu bir yerde yük­


sek bir ses çıkarırsak, geriye yüksek bir ses döner; alçak bir
ses alçak bir ses olarak geri döner; garip bir çığlık da garip
bir çığlık olarak döner. İşittiğimiz geri dönen ses bizim yaptı­
ğımız sestir, tıpkı bir rüyanın içeriğinin bizden bağımsız gibi
görünmesi ama aslında yalnızca zihnimizin bize geri dönen
yansıtılmış içeriği olması gibi.

Bu örnekler doğuştan gelen varoluşun ve yaşanan şeyle


onu yaşayan kişinin birliğinin olmadığını vurgulamaktadır.
Sutra öğretilerinde buna " boşluk" , tantra ' da "yanılsama " ,
Dzogchen ' de ise "tek küre " diyoruz. Ben ve yaşanan şeyin
nesnesi iki şey değildir. İ çerideki ve dışarıdaki dünya bizim
kendi görünümümüz, kendimizi göstermemizdir. Hepimiz
aynı dünyayı paylaşırız, çünkü aynı kolektif karma'yı payla­
şırız. Deneyimin olgusunu görme biçimimiz yaşadığımız şeyin
türünü ve yaşanan bu şeye nasıl bir tepki vereceğimizi be­
lirler. Asıl varoluşa sahip olan, birbirinden ayrı varlıklar ve
şeyler olarak yaşayan varlıklar görüşümüze inanırız. Bir şeyin
gerçekte orada olduğuna inandığımızda, o oradadır. Bizi
etkileme gücüne sahiptir. Karşılık vereceğimiz dünyayı ya­
ratırız.

Varoluşumuz sona erdiğinde , diğer insanların içinde bu­


lunduğu dünya deği l , kendi oluşturduğumuz dünya eriyip
gider. Algımız ve her şeyi görme biçimimiz bizimle birlikte ke­
silir. Kavramsal zihnimiz çözündüğünde, temeli oluşturan
RÜYANIN DOÖASIU\J 77

berraklık da kendiliğinden açığa çıkar. Ne kendimizde ne


de dünyada doğuştan gelen hiçbir varoluş olmadığını doğ­
rudan bildiğimizde. deneyimde ortaya çıkan şey ne olursa
olsun üzerimizde gücü olmaz. Aslan sudaki yansımasını ger­
çek bir şeyle karıştırırsa. irkilir ve hırlar; yansımanın yanılsatıcı
doğasını anladığında korkuyla tepki vermez. Gerçek anla­
yış olmadığı için. kendi zihnimizin yanılsatıcı yansıtmalarına
yandaş ya da karşıt olma ile karşılık verir ve karmayı yaratı­
rız. Gerçek boş doğayı bildiğimizde . özgür kalırız.

ÖGRETİNİN BENZETJ\IELERİ
Ana Tantra olağan uykunun bilgisizliğinin karanlık bir
odaya benzediğini söyler. Lamba yakıldığında . karanlık da­
ğılır ve oda aydınlanır.

Semboller ve benzetmeler yoluyla verilen eğitim. ruhsal


öğretileri dille iletmenin en güçlü biçimidir. Ama bu kişinin
anlamayı öğrenmesinin gerektiği bir dil kullanımıdır. Çoğu
kez. öğrencilerin benzetmeler konusunda güçlüklerle karşı­
laştıklarını gördüm. bu yüzden benzetmeler ve sembolik im­
gelerle en iyi biçimde çalışma konusunda bu notu eklemek
istedim.

Duyusal deneyim uyandırmak için dil kullanmak. öğretic


lerde soyut ve teknik kavramlarla sınırlı tanımlarda olduğun­
dan daha yararlıdır. Gerçek deneyim herhangi bir dilde
pek kolayca aktarılamamasına karşın . öğretilerde kullanı­
lan imgeler sadece rasyonel zihinden daha çoğuyla algı­
landıklarında yararlı olur. Bu benzetmeler şiirdeki imgeler gi­
bi yaşanacak şeylerdir. Bunlar. üzerinde derin düşünülecek.
zihinde tartılacak. deneyler yapılacak. deneyime katılacak
şeylerdir.
Örneğin . "ateş" sözcüğünü duyduğumuzda belki çok az
dikkat ederiz; ama üzerinde durduktan. imgenin sözcüğün
iS {3\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

ardından ortaya çıkmasını sağladıktan sonra . ateşi görür, sı­


caklığı biliriz. Hepimiz ateşi kavramsal bir soyutlamadan da­
ha fazla bir şey olarak bildiğimiz için -hepimiz alevleri izle­
miş, sıcaklığını tenimizde hissetmiş olduğumuz için- bu söz­
cük imgesel duyusal bir deneyim uyandırır: Hayalimizde bir
ateş yanar.

" Limon" der ve meyvenin sözcükten çıkmasını sağlarsak,


ağzımız sulanır, dilimiz ekşilikten büzülür. " Çikolata" ile nere­
deyse hepimiz tatlı bir tat alırız. Dil semboliktir. Anlamlı olma­
sı için bellek, duyu ve imgelem gerektirir. Benzetmeler ve
semboller öğretide kullanılırken. en iyisi bunların bizi bu bi­
çimde etkilemesine izin vermektir. Sadece sözcükleri - " ka­
ranlık bir yerdeki alev" ya da "bir aynadaki yansıma" - dü­
şünmeyin. Duyularınızı, bedeninizi ve imgeleminizi anlamak
için kullanın. İ mgenin ötesine geçmemiz gerekir ve o. bize,
doğru yönü işaret edebilir.

Bir lambanın aydınlattığı bir eve girdiğimizde. lambayı ,


fitili ve yağı incelemeyiz. Yalnızca odanın aydınlığını yaşarız.
Aynı şeyi öğretideki benzetmelerle de yapmaya çalışın. Zih­
nimiz. soyutlamalar ve mantıkla çalışacak biçimde eğitilmiş
zihnimiz. bir benzetmeyi alır ve onu çözümler. Benzetmenin
çok daha fazlasını isteriz. Lambanın odaya nasıl getirildiğini.
alevin nasıl yandığını, rüzgôrın nasıl başladığını bilmek iste­
riz. Aynanın türünü, neden yapıldığını, aynanın dışında ne­
yin durduğunu ve neyin yansıyacağını öğrenmek isteriz. Bu­
nun yerine, imgenin üzerinde durmanıza izin verin; sözcükte
gizli olan yaşantıyı bulmaya çalışın . Karanlık var. Bir lamba
yanıyor. Hepimiz bu yaşantıyı bedenlerimiz ve duyularımızla
biliriz. Karanlık açık, maddesiz. doğrudan bilinen aydınlıkla
yer değiştirir. Bir rüzgôr çıkar, alev söner. Karanlık ışığa üstün
geldiğinde neye benzediğini biliriz.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANIMI � i!)

İKİNCİ BÖLÜ1\1
RUvaların TUrleri ve Kullanımı
..

Rüya uygulamasının amacı serbest kalmadır; amacımız


bütünüyle rüyaların arkasında yatan şeylerin farkına varmak
olmalıdır. Ancak, rüyaların günlük yaşamımızda da yararlı
olabilecek kullanımları da vardır. Bunlar hem rüyalardan
azar azar topladığımız bilgileri kullanmayı hem de rüyada
yaşamış olduğumuz şeylerden doğrudan yararlanmayı içe­
rir. Ö rneğin, Batı 'da, rüyaların terapide kullanımı oldukça
yaygındır, ayrıca kendi işlerinde yararlı olması için rüyaların
yaratıcılığını kullanan sanatçı ve bilim adamlarıyla ilgili bir­
çok anlatı da bulunmaktadır. Tibetliler de çeşitli biçimlerde
rüyalara güvenirler. Bu bölüm rüyaların görece kullanımla­
rından bazılarını anlatmaktadır.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANIMI B\l 81

1. Üç Tür Rüya

T om olmasa da rüya uygulamasında bir ilerleme kayde­


den üç tür rüya vardır: l ) sıradan samsarik rüyalar. 2) berrak
rüyalar ve 3) berrak ışık rüyaları. Bunlardan ilk ikisi, kendileri­
ni yaratan etkilerin farkları nedeniyle ayrılmaktadır ve her
ikisinde de rüya gören kişi berrak olabilir ya da olmayabilir.
Berrak ışık rüyalarında farkındalık vardır, ama özne-nesne
ikiye bölünmesi yoktur. Berrak ışık rüyaları ikici olmayan far­
kındalıkta meydana gelir.

SA.l\ISARİK RÜYALAR
Pek çoğumuzun genellikle gördüğü rüyalar karmik izler­
den ortaya çıkan samsarik rüyalardır. Bu rüyalarda bulunan
anlam onlara yansıttığımız anlamdır; bu da, rüyanın kendi­
sinde varolandan çok rüyayı gören kişi tarafından yaratılan
bir anlamdır. Bu. aynı zamanda uyanık hayatımızdaki an-

Olağan rüya görme Berrak değil


(kişisel karmik izlerden ortaya çıkar) Berrak

Berrak rüyalar Berrak değil


(Transpersonel karmik izlerden ortaya çıkar) Berrak

Berrak ışık rüyaları Berrak


(ikici olmama) (özne/nesne
ikiciliğinin ötesinde)
82 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

lamla ilgili durumdur. Bu durum anlamlı rüyaları. uyanık ha­


yatımızdaki anlamı önemsizleştirdiğinden daha çok önemsiz­
leştirmez. Bu rüyanın süreci . bir kitap okumaya benzer. Bir ki­
tap sadece kağıt üzerindeki işaretlerdir. ama anlam duygu­
muzu bu eyleme getirdiğimiz için belli bir anlam çıkarabiliriz.
Bir kitabın anlamı. bir rüya gibi. yoruma açıktır . İ ki kişi aynı ki­
tabı okuyup tümüyle farklı şeyler yaşayabilirler; içlerinden bi­
ri sayfalarda bulduğu anlama dayanarak tüm hayatını de­
ğiştirebilir. arkadaşı ise o kitabı daha az ilgi çekici bulabilir.
hatta hiç ilginç bulmayabilir. Kitap değişmemiştir. Anlam
okuyucu tarafından sözcüklere yansıtılır. sonra da geri oku­
nur.

BERRAK RÜYALAR
Rüya uygulamada ilerleme kaydedildikçe . rüyalar gide­
rek daha açık ve ayrıntılı bir duruma gelir ve her rüyanın da­
ha büyük bir bölümü anımsanır. Bu . rüya haline daha büyük
bir farkındalık getirmenin bir sonucudur. Olağan rüyalarda
artan bu farkındalığın ötesinde . zihin ve prana dengede ol­
duğunda ve rüya gören kişi kişisel olmayan özde kalma ka­
pasitesini geliştirdiğinde ortaya çıkan berrak rüyalar adlı iki­
ci bir rüya türü bulunur. Zihnin karmik prana tarafından ora­
ya buraya sürüklendiği samsarik rüyaların tersine berrak rü­
yalarda rüyayı gören kişi kararlıdır. İ mgeler ve bilgi ortaya
çıkmasına karşın . bunlar kişisel karmik izlere daha az daya­
nır; bunun yerine sıradan benlik düzeyinin altında bilinçten
gelen ve doğrudan elde edilebilir olan o anki bilgiye daya­
lıdır. Bu. olumsuz duyguya bağlı olan beyaz kanalın karmik
prana ' sı ve kırmızı kanalın bilgelik prana 'sındaki farklılıklara
benzer. Her ikisi de karmik prana -ikici yaşantılarındaki ener­
jiler- gibidir. ama biri diğerinden daha saf ve daha az alda­
tıcıdır. bu yüzden berrak rüya . samsarik rüyadan daha saf
ve daha az aldatıcıdır. Açıklık rüyasında . rüya gören kişi ta-
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANIMI U\l 83

rafından anlamın temel deneyim düzeyinin saflığına yansı­


tıldığı samsarik rüyanın tersine, sanki rüya gören kişiye bir şey
verilmiş ya da o kişi tarafından bir şey bulunmuş gibidir.

Berrak rüyalar bazen herhangi bir kişi için de ortaya çı­


kabilir, ama uygulama geliştirilip kararlı bir hale getirilene
kadar bunlar yaygın değildir. Pek çoğumuz için, tüm rüya­
lar günlük yaşam ve duygularımıza dayanan samsarik rüya­
lardır. Belki öğretiler, öğretmenlerimiz, uygulama , buda ' lar
ya da dakiniler hakkında bir rüya görmemize karşın , rüya
olasılıkla yine de samsarik bir rüyadır. Bir öğretmenle uygu­
lama yapıyorsak, bu durumda elbette bu konuda rüya gö­
rürüz. Bu rüyaları görmek olumlu bir işarettir, çünkü öğretiler­
le meşgul olduğumuz anlamına gelir; ama bu meşguliyetin
kendisi ikic i , bu yüzden de samsara alemi içindedir. Samsa­
ranın daha iyi ve daha kötü olan yönleri vardır; uygulama
ve öğretilerle tam anlamıyla meşgul olmak iyi bir şeydir;
çünkü bu, serbest kalmaya giden yoldur. Samsarik rüyaları
berrak rüyalarla karıştırmamak da iyi bir şeydir.

Samsarik rüyaların bize doğru rehberliği sunduğuna


inanma hatasına düşersek bu durumda günlük yaşamımızı
değiştirmeye, rüyaların belirlemelerini izlemeye çalışmak
tüm zamanımızı alan bir iş haline gelebilir. Ayrıca, tüm rüya­
larımızın daha yüce, daha ruhsal bir kaynaktan gelen me­
sajlar olduğuna inanarak kişisel bir dramatik durumda sap­
lanıp kalmaya giden bir yol da söz konusudur. Durum buna
benzemez. Rüyalara yakın ilgi göstermeli ve hangilerinin dı­
şarıdan alınmış olduğu, hangilerinin yalnızca duygular, arzu­
lar, korkular, umutlar ve günlük yaşamlarımızın fantazilerinin
kendini göstermesi olduğu konusunda bir anlayış geliştirme­
liyiz.
84 U\J TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

RERRA.K IŞIK RÜYALARI


Yolda oldukça ilerlendiğinde meydana gelen üçüncü bir
rüya türü vardır: berrak ışık rüyası. Bu, merkez kanaldaki baş­
langıçta varolan prana ' dan ortaya çıkar. Berrak ışıktan ge­
nellikle uyku yoga hakkındaki öğretilerde söz edilir ve rüya,
düşünce ve imgeden kurtulmuş bir duruma işaret eder; ama
rüya gören kişinin zihnin doğasında kaldığı bir berrak ışık rü­
yası da bulunmaktadır. Bu. kolay elde edilebilecek bir şey
değildir; uygulama yapan kişi berrak ışık rüyası ortaya çıkma­
dan önce mutlaka ikici olmayan farkındalıkta oldukça karar­
lı olmalıdır. Ana Tantra hakkında önemli yorumlar yazmış
olan Gyalsen Milu Samleg berrak ışık rüyaları görmeye baş­
lamadan önce dokuz yıl boyunca sürekli olarak uygulama
yaptığını yazmıştır.

Berrak ışık rüyaları kapasitesini geliştirmek gün boyunca


rigpa ' nın ikici olmayan varlığında bulunma kapasitesini ge­
liştirmeye benzer. Başlangıçta. rigpa ve düşünce farklı görü­
nür. öyle ki rigpa deneyiminde hiç düşünce yoktur. düşün­
ce ortaya çıkarsa dikkatimiz dağılır ve rigpa 'yı kaybederiz.
Ama rigpa ' da kararlılık geliştirildiğinde . düşünceler sadece
ortaya çıkar ve rigpa 'yı en az derecede karıştırarak kaybo­
lur; uygulama yapan kişi ikici olmayan farkındalıkta kalma­
lıdır. Bu durumlar ayinler sırasında davul ve zili birlikte çalma­
yı öğrenmeye benzer: başlangıçta aynı anda sadece birini
yapabiliriz. Zili çalıyorsak. davulun ritmini yitiririz ya da tersi
gerçekleşir. Kararlı olduktan sonra aynı anda ikisini de çala­
biliriz.

Berrak ışık rüyası. biri zihnin derin ve görece saf yönlerin­


den ortaya çıksa ve olumlu karmik izlerden meydana gelse
de yine de ikici bir şekilde gerçekleşen berraklık rüyasıyla
aynı şey değildir. Berrak ışık rüyası geçmişin karmik izlerinden
ortaya çıkmakla birlikte ikici deneyimle sonuçlanmaz. Uy­
gulama yapan kişi bir nesne olarak. rüya hakkında gözlem
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANil\fi � 85

yapan bir özne olarak ya da rüyanın dünyasındaki bir özne


olarak yeniden oluşmaz, ikici olmayan rigpa ile tümüyle bü­
tünleşmiş bir durumdadır.
Üç tür rüya arasındaki farklılıklar çok belirsizmiş gibi görü­
nebilir. Samsarik rüya bireyin karmik izlerinden ve duygula­
rından ortaya çıkar, rüyanın tüm içeriğini de bu izler ve duy­
gular oluşturur. Berrak rüya, kolektif karmik izlerden ortaya
çıkan ve kişisel karmik izlerle karışmadığında bilincin ulaşa­
bilir durumda olduğu daha nesnel bilgiler içerir. Bilinç bu
durumda uzam, zaman ve kişisel geçmişle bağlı değildir, rü­
ya gören kişi de gerçek varlıklarla karşılaşabilir, gerçek öğ­
retmenlerden öğretiler alabilir ve bilgiyi kendisi için olduğu
kadar başkaları için de yararlı bulabilir.

Berrak ışık rüyası , rüyanın içeriğiyle belirlenmez, öznel bir


rüya gören kişi veya rüya ego ya da rüyayla veya rüyanın
içeriğiyle ikici bir ilişki içinde olan bir benlik olmadığı için bu
bir berrak ışık rüyasıdır. Ortaya bir rüya çıkmasına karşın bu
uygulama , kişinin berrak ışıktaki kararlılığını bozmayan zihnin
bir etkinliğidir.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANll\11 � Si

2. Rüyaların Kullanımı

Rüyaların taşıdığı en büyük değer ruhsal yolculuk bağla­


mındadır. En önemlisi. bunlar kendi özlerinde de bir ruhsal uy­
gulama olarak kullanılabilirler ve rüya gören kişinin ruhsal yo­
la girmesini harekete geçiren deneyimler de sağlayabilir. Ay­
rıca, uygulamanın doğru yapılıp yapılmadığını. ne kadar iler­
leme kaydedildiğini ve neyin dikkat gerektirdiğini belirleme
yönünde bir araç da olabilir.
Ö nsözde anlattığım öyküde olduğu gibi . durum çoğu za­
man yüce bir öğreti vermeden önce öğretmenin. öğrenci­
nin bu öğretiyi almaya hazır olup olmadığını gösteren bir rü­
ya görmesini bekleyecek olmasıdır. Başka rüyalar öğrencinin
belirli bir öğretiyi tamamladığını kanıtlayabilir ve rüyayı dinle­
dikten sonra öğretmen öğrencinin başka bir uygulamaya
geçmesinin zamanını belirleyebilir.

Aynı biçimde, rüyalara dikkat edersek, uygulamadaki ol­


gunluğumuzu ölçebiliriz. Bazen uyanık halde işi çok iyi yaptı­
ğımızı düşünürüz, ama uyurken en azından bir parçamızın
hôlô büyük ölçüde karışık ya da olumsuzluğa saplanmış du­
rumda olduğunu fark ederiz. Bu, bir cesaret kırma olarak gö­
rülmemelidir. Zihnin farklı yönlerinin rüyada kendini gösterme­
sinde ve ilerlemek için çalışmamız gereken noktayı işaret et­
mesinde bir yarar vardır. Diğer yandan, uygulama çok sağ­
lam olduğunda. uygulamanın sonuçları rüyada kendini gös­
terecek ve çabalarımız konusunda bize güven verecektir.
88 ij\J TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

RÜYADA DENEYİM
Deneyim rüyada oldukça esnektir, bizler de gelişmemizi
kolaylaştıracak belirli uygulamalar dahil olmak üzere , uyanık­
ken yapamayacağımız birçok şeyi yapmak için özgürüzdür.
Psişemizdeki yaraları , üstesinden gelemediğimiz duygusal sı­
kıntıları iyileştirebiliriz. Bedende enerjinin serbest akışını engel­
leyebilen enerjik blokları kaldırabiliriz. Ayrıca, kavramsal sınır­
lar ve kısıtlamaların ötesinde bir şeyler yaşayarak zihindeki
kararmaların içine işleyebiliriz.

Genel olarak, bu işler rüyada berrak kalabilme yetene­


ğini geliştirdikten sonra en iyi şekilde başarılabilir. Burada sa­
dece bir olasılık olarak söz edilmektedir; uygulamayla ilgili
bölümde berraklık sağlandıktan sonra rüyada ne yapılaca­
ğı hakkında daha çok ayrıntı bulunmaktadır.

REHBERLİK VE REHBERLER
Pek çok Tibetli -yüce ruhsal ustalar ve basit, sıradan in­
sanlar- rüyaların hem en derin ruhsal bilgiler hem de günlük
yaşama yönelik bir rehberlik için potansiyel bir kaynak oldu­
ğunu düşünürler. Hastalıklara tanı koymak için ve gerekli
olan arınma ve aydınlanma uygulamalarının gerekli olduğu­
na dair işaretler ve tanrısal varlıklarla koruyucuların dikkatini
gerektiren ilişkilerle ilgili işaretler için rüyalara başvurulabilir.
Rüyaların bu tür kullanımı boş inanç olarak düşünülebilir,
ama derin bir düzeyde, rüyalar rüya gören kişinin ve onun
faklı enerjilerle olan ilişkisinin durumunu betimler. Doğu' da in­
sanlar bu enerjileri tanır ve onları hem koruyucular ve koru­
yucu ruhlar hem de fizyolojik ve içsel ruhsal koşullarla ilişkilen­
dirirler. Rüyalarla ilgili araştırmaların henüz çok genç olduğu
Batı 'da ise bu enerjiler yeni başlayan hastalıklar ya da derin­
lere kök salmış kompleksler veya arketipler olarak anlaşılabi­
lir.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANil\II l3\J B!l

Bazı Tibetliler, kendilerinin ve diğer dünyaların daha derin


yönleriyle iletişimi kurmanın birincil biçimi olarak yaşamları
boyunca rüyayla çalışır. Annem bunun için güzel bir örnek
olabilir. O bir pratisyendi ve çok sevgi dolu, iyiliksever bir ka­
dındı. Çoğu kez sabahları yemek için bir araya geldiğimizde
ve özellikle rüyası koruyucusu Namthel Karpo ile ilgili oldu­
ğunda tüm aileye rüyalarını anlatırdı .

Namthel annemin büyüdüğü yer olan Tibet'in Kuzey bö­


lümü Hor ' un bir koruyucusudur. Uygulaması tüm Tibet'te bi­
linmekle birlikte, temel olarak annemin yaşadığı köy ve
çevresindeki bölgede tapınılırdı. Annem onun uygulaması­
nı yaptı ama babam yapmadı; üstelik çoğunlukla annem
rüyalarını anlattıktan sonra ona şaka yollu takılırdı.

Annemin, Namthel ' in ona geldiği bir rüyayı bize anlattığı­


nı çok iyi anımsıyorum. Her zaman olduğu gibi beyaz binişini
giymiş, büyük deniz kabuğundan küpelerini takmış; saçları
da uzunmuş. Bu kez bakışları çok öfkeliymiş. Kapıya doğru
gelmiş ve kabaca yere küçük bir torba fırlatmış. "Sana hep
kendine dikkat etmeni söylüyorum ama sen bunu pek de iyi
yapmıyorsun ! " demiş. Annemin gözlerine derin derin bakmış.
sonra da gözden kaybolmuş.

Sabah annem rüyanın anlamı konusunda kararsızdı.


Ama öğleden sonra ara sıra evimizde çalışan bir hanım pa­
ramızı çalmaya kalkıştı. Parayı giysisinin içine sokmuş, öyle
taşıyordu ama annemin önünden geçerken para tam
önüne düşüverdi. Anneme rüyasında gösterilenle aynı olan
bir torbadaymış. Annem torbayı yerden kaldırdı, içinde ne­
redeyse çalınmak üzere olan tüm paramız vardı. Bu olayın
koruyucusunun bir koruma hareketi olarak düşünmüş ve
Namthel 'in torbanın yere düşmesini sağladığına inanmıştı.

Namthel, neredeyse hep aynı biçimde , yaşamı boyun­


ca annemin rüyalarında göründü. Verdiği mesajlar değişik­
lik gösterse de genellikle anneme bir şekilde yardımcı olma-
90 U\J TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

yı, onu korumayı ve ona yol göstermeyi amaçlayan rüyalar


olmuştu.

On yaşına kadar bir Hıristiyan okulundaydım. daha son­


ra ailem beni oradan aldı ve Meri Manastırına girdim. Keşiş­
lerden biri olan Gen Sengtuk kimi zaman bana rüyalarını
anlatırdı. Bu rüyaların bazılarının anneminkilere çok benzer
bir şekilde oldukça açık olduğunu anımsıyorum. Bu keşiş rü­
yasında genellikle Bön geleneğinin en önemli ve en kadim
aydınlanmış koruyucularından biri olan Sippe Gyalmo'yu
görüyordu. Sippe Gyalmo' nun uygulaması aynı zamanda
başka Tibet Budist okullarında da uygulanıyordu; Tibet'teki
Potala Sarayında. onun kabrinin bulunduğu bir oda var.
Gen Sengtuk'un Sippe Gyalmo ile ilgili rüyaları da ona ya­
şamı ve uygulamalarında yol göstermiştir.

Sippe Gyalmo. Sengtuk' un rüyalarında tapınaklarda ve


meditasyon odalarında gördüğümüz resimlerdeki gibi vah­
şi bir varlık olarak görünmüyordu. Tersine. Sengtuk onu ol­
dukça yaşlı . saçları beyazlamış. artık dik duramayan ve bir
baston kullanan bir kadın olarak görüyordu. Gen Sengtuk.
Sippe Gyalmo ile hep bir çadırının olduğu bir çölde buluşu­
yordu. Orada kimse yaşamıyordu. Keşiş. kadının yüzünün
mutlu olup olmadığına ya da hareket biçiminde bir öfke
olup olmadığına bakarak onun ifadelerini okurdu. Onu bu
şekilde okurken bir şekilde kendi uygulamasının önündeki
engelleri kaldırmak ya da yaşamında daha olumlu bir yön­
de belirli şeyleri değiştirmek için ne yapacağını anlardı. Bu
Gyalmo' nun ona rüyalarında yol gösterme biçimiydi . Rüya­
lar aracılığıyla onunla yakın bağını koruyordu ve Gyalmo
ona tüm yaşamı boyunca benzer bir şekilde görünmüştü .
Onunla yaşadıkları berraklık rüyalarına güzel birer örnektir.

O zamanlar küçük bir çocuktum ve bir gün bana rüya­


larından birini anlatan keşişi dinlerken birdenbire sanki onun
farklı bir yerde bir arkadaşı varmış gibi geldiğini açıkça
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLA.NThlI U\] !ll

anımsayabiliyorum. Rüyalarda birlikte oyun oynayabilecek


bir arkadaşa sahip olmanın güzel olacağını düşünmüştüm,
çünkü gün boyunca dersler oldukça yoğun, öğretmenler
de katı oldukları için pek oyun oynayamıyordum. Bu , o za­
manlar düşündüğüm şeydi. Bu yüzden, anlayacağınız gibi ,
rüya ve rüya uygulaması ile ilgili anlayışımız ve bu uygula­
mayı yapma motivasyonumuz büyüdükçe daha derinleşir
ve olgunlaşır.

KEHANET
Birçok meditasyon üstadı, meditasyon uygulamalarının
kararlılığı yüzünden, berraklık rüyalarını kehanet için kulla­
nabilir. Bunu yapmak için, rüya gören kişi normalde rüyala­
rı biçimlendiren kişisel karmik izlerin büyük çoğunluğundan
kendini kurtarmalıdır. Yoksa, normalde samsarik rüyalar du­
rumunda olduğu gibi bilgi, rüyadan edinilmez, rüyaya yan­
sıtılır. Rüyaların bu kullanımı Bön geleneğinde şamanik ke­
hanetin birkaç yönteminden biri olarak görülür ve Tibetliler
arasında oldukça yaygındır. Bir öğrencinin öğretmeninden
bir girişim için rehberlik ya da bir engeli aşmak için yön iste­
mesi alışılmadık bir şey değildir; öğretmen de çoğu kez öğ­
rencinin yanıtını bulmak için rüyalarına başvurur.
Örneğin, Tibet'teyken Khachod Wangmo adında farkın­
dalığa ulaşmış bir kadınla tanışmıştım . Oldukça güçlüydü
ve birçok gizli öğretiyi yeniden ortaya çıkarmış olan bir " ha­
zine bulucusu"ydu (terton) . Ondan geleceğimle ilgili bilgi
vermesini istedim ve karşılaşabileceğim engeller hakkında
genel bir soru sordum. Benim için bir berrak rüya görmesini
istedim .

B u durumlarda genellikle , rüya gören kişi rüyayı isteyen


kişiden sahip olduğu bir şey ister. Khachod Wangmo'ya
üzerimdeki atleti verdim. Bu atlet beni enerjik olarak temsil
ediyordu ve buna odaklanarak benimle bağlantı kurabile-
!)2 U\l TİRET'İN RÜYA. VE UYKU YOGASI

cekti . Atleti o gece yastığının altına koydu, sonra uyudu ve


bir berrak rüya gördü. Sabah bana yaşamımda nelerin kar­
şıma çıkacağı, sakınmam gereken şeyler ve yapmam gere­
kenler konusunda uzun bir açıklama yaptı. Bu , açık ve ya­
rarlı bir rehberlikti.

Kimi zaman bir öğrenci bize gelecek hakkında bir şeyler


söyleyen bir yanın geleceğin belirli olduğunu kanıtlayıp ka­
nıtlamadığını sorar. Tibet geleneğinde . bunun bu şekilde ol­
madığına inanırız. Olabilecek her şeyin nedeni zaten o an­
da mevcuttur; çünkü geçmişin sonuçları gelecek durumla­
rın tohumlarıdır. Gelecekteki herhangi bir durumun birincil
nedeni önceden meydana gelmiş olanlarda bulunmakta­
dır. Ama karmik tohumların kendini göstermesi için ikincil
nedenler belirli değildir ve bu durumla ilgilidir. Uygulamanın
etkili olmasının ve hastalığın iyileştirilebilmesinin nedeni bu­
dur. Böyle olmasaydı. hiçbir şey değiştirilemeyeceği için
herhangi bir şey yapmaya kalkışmak da anlamsız olurdu.
Yarınla ilgili bir rüya görmüşsek ve yarın gelip de her şey ay­
nı rüyamızda olduğu gibi meydana gelmişse, bu geleceğin
belirli olduğu ve değiştirilemeyeceği anlamına gelmez; onu
değiştirmediğimiz anlamına gelir.

Güçlü bir duygu taşıyan. belirli bir durum için birincil bir
neden olan güçlü bir karmik iz ve bunun gerçekleşmekte
olduğunu düşünün. Bu durumda yaşamımız birincil nedenin
kendini göstermesi için gerekli olan ikincil nedenleri sağlıyor
olabilir. Gelecekle ilgili bir rüyada. neden şimdidir ve kendi­
ni gösterme yönünde olgunlaşan iz, rüyanın sonuçların bir
imgelemi olduğu sonucuyla birlikte rüyayı koşullandırır. Bu.
sanki bir mutfağa girmek gibidir; orada harika bir İtalyan
yemeği ile baharatlar ve pişen yemeğin kokusu ve bir ma­
sada duran malzemeler vardır: hazırlanan yemeği nere­
deyse hayal edebilir, durumun sonucunu hemen hemen
görebiliriz. Rüya da buna benzer. Tümüyle yanılmıyor olma­
yabiliriz, ama büyük bölümünden doğru bir şeyler alabiliriz.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLA.NTI\fi U\J 93

Bu durumda da yemeği servis yaparken beklentilerimizle


birleşecek, farklılıklar bulanıklaşacak ve tümüyle aynı olma­
sa da beklediğimiz yemek olacaktır.

Çocukluğumda meydana gelen. bu konu ile ilgili bir ör­


nek anımsıyorum. Hindistan' da geleneksel olarak kestanefi­
şekleriyle kutlanan Diwali denen bir gündü. Arkadaşlarım
ve benim kestanefişeği alacak paramız yoktu. bu yüzden
yakılmış ama patlamamış olanları arıyorduk. Onları topluyor
ve yeniden yakmaya çalışıyorduk. Çok küçüktüm, dört beş
yaşlarında. Kestanefişeklerinden biri biraz nemliydi. ben de
onu yanan bir kömürün üstüne koydum. Gözlerimi kapadım
ve üzerine doğru üfledim , elbette patladı. Bir an için yıldız­
lardan başka bir şey göremedim, hemen sonra önceki ge­
ce gördüğüm rüyayı anımsadım. Yaşananların tümü , rü­
yamda gördüklerimle aynıydı. Elbette. bu rüyayı olup biten­
lerden sonra değil de önce anımsamış olsam çok daha ya­
rarlı olacaktı! Gelecek durumların nedenlerinin, meydana
gelmesi mümkün olan ama muhakkak gerçekleşmesi ge­
rekmeyen bir gelecek hakkındaki bir rüya biçiminde dokun­
duğu buna benzer birçok durum vardır.

Bazen, bir rüyada başka insanları etkileyen nedenler ve


sonuçlar bilinmeyebilir. Tibet'teyken . öğretmenim Lapon
Tenzin Namdak bir rüya görmüş. sonra da bana koruyucu­
lardan biriyle ilişkili belirli bir uygulama yapmamın çok
önemli olduğunu söylemişti. Rüyasında görmüş olduğu şeyi
etkilemeye çalışarak yolculuktayken her gün birçok saat bu
uygulamayı yapmaya başladım. Rüyasından birkaç gün
sonra dağların yükseklerindeki küçücük bir yolda giden bir
kamyonda yolcuydum. Tibet'in bu bölgesindeki sürücüler
pek az ölüm korkusu taşıyan , yabanıl. göçebe insanlardır.
Lastik bir çukura girip kamyon devrildiğinde otuzumuz da
ağır bir eşya yığınıyla birlikte büyük bir kamyona doluşmuş­
tuk.
!)4 U\.J TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Dışarı çıktım ve aşağı baktım. O anda o kadar korkma­


mıştım. Ama küçük bir taşın kamyonu tuttuğunu gördüm;
taş, vadiye , kıyısından atılan bir taşın dibe ulaşmasının çok
uzun bir süre aldığı bir uçuruma doğru kaymasını önlüyordu.
O zaman , kalbim göğsümde şiddetle çarpmaya başladı!
Daha sonra, küçük bir taşın bizimle ölüm arasında duran tek
şey olduğunu, yaşamımın kısa bir öykü olarak sona ermesi­
ni engellediğini fark ederek korkuyu hissettim.

Durumun nasıl olduğunu anladığımda , " İ şte bu. Koruyu­


cunun uygulamasını yapmamın gerekmesinin nedeni , " di­
ye düşündüm. Ö ğretmenimin rüyasında gördüğü ve bana
uygulama yapmam gerektiğini söylemesinin nedeni buy­
du. Bir rüya çok açık olmayabilir, ama yine de düzeltilmesi
gereken bir şeylerin olacağını rüyanın duygusu ve imgeleri
aracılığıyla iletebilir. Rüyalarımızla çalışmamızdan edinebi­
leceğimiz yararların bir türü de budur.

RÜYADAKİ ÖGRETİLER
Rüyalarda öğretiler almış Tibet uygulamacıları gelene­
ğinde çok sayıda örnek vardır. Çoğunlukla rüyalar sırayla
gelir, her gecenin rüyası önceki gece görülen rüyanın bitti­
ği yerde başlar ve bu şekilde rüyaların bittiği noktada kesin
ve doğru bir tamamlanma noktasına ulaşılana kadar tüm
ayrıntılı öğretiler aktarılmış olur. Tibetlilerin yüzyıllardır yap­
makta olduğu birçok uygulamanın da arasında bulunduğu
ciltlerce öğreti bu şekilde "ortaya çıkarılmıştır" . "Zihin hazi­
nesi" dediğimiz şey budur.

Bir mağaraya girdiğinizi ve içeride gizli olan bir öğreti cil­


di bulduğunuzu düşünün. Bu fiziksel bir uzamda " bulmak"
olur. Zihin hazineleri fiziksel dünya yerine bilinçte bulunur. Ü s­
tatların bu hazineleri hem berrak rüyalarda hem de uyanık­
ken buldukları bilinmektedir. Bir rüyada bu tür öğretiler al-
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANIJ\11 U\l 95

mak için uygulamacı sıradan benliğiyle özdeşleşmeksizin bi­


linçte kararlı olabilmek gibi belirli kapasiteler geliştirmek zo­
rundadır. Berraklığı karmik izler ve samsarik rüyalarla karartıl­
mamış olan uygulamacı bilincin kendi doğasında bulunan
bilgeliğe erişebilir.

Rüyalarda ortaya çıkan otantik öğretiler akıldan gel­


mez. Bu , bir kütüphaneye gidip araştırma yapmaya, sonra
da bir bilginin yapacağı gibi bilgiyi toplayıp sentezlemek
için aklı kullanarak bir kitap yazmaya benzemez. Birçok iyi
öğreti akıldan gelmesine karşın , bunlar zihin hazineleri ola­
rak düşünülmez. Buda ' nın bilgeliği kendinden kaynaklanır;
bilincin derinliklerinden çıkar ve bilinçte tamamlanır. Bu zi­
hin hazinesi öğretilerinin varolan öğretilere benzemeyeceği
anlamına gelmez, çünkü benzeyeceklerdir. Ayrıca, bu öğ­
retiler farklı kültürlerde ve farklı tarihsel dönemlerde buluna­
bilir ve birbirlerinden haberleri olmasa bile benzeyebilirler.
Tarihçiler bir öğretiyi benzer bir öğretiden nasıl etkilendiğini
göstermek için zaman içinde tarihsel bağlantının gerçekleş­
tiği yere kadar izlerler ve çoğu kez böyle bir bağlantı bulur­
lar. Ama altında yatan gerçek, bu öğretilerin kendi bireysel
gelişimlerinin belirli bir noktasına ulaştıklarında kişilerde ken­
diliğinden ortaya çıktıklarıdır. Bu öğretiler herhangi bir kül­
türde er geç erişilebilecek temel bilgeliğin özünde vardır.
Bunlar yalnızca Budist ya da Bön öğretileri değildir; bunlar
tüm insanlar için öğretilerdir.

Diğer varlıklara yardımcı olacak karmaya sahipsek, bir


rüyadan çıkan öğretiler başkalarına yararlı olabilir. Aynı
zaman da durum şöyle de olabilir: eğer, özellikle belli bir
soya bağlı bir karmaya sahipsek, belirgin bir ruhsal engelin
üstesinden gelecek çare olarak, belki bir rüyada keşfedilen
öğretileri kullanabiliriz.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANIMI U\J 9i

3. Chöd Uygulamaı;mun Keşfi

Birçok üstat rüyayı; öğretileri keşfettikleri . zaman ve


uzam açısından uzakta bulunan üstatlarla bağlantı kurduk­
ları ve başkalarına yardım etme kapasitesi geliştirdikleri
önemli bir bilgelik kapısı olarak kullanmıştır. Tüm bunlar bü­
yük bir Bön üstadı olan ve sekizinci yüzyılda yaşadığına ina­
nılan Tongjung Thuchen'in öyküsünde gösterilmektedir. Bir
dizi rüyada, cömertlik geliştirme ve bağlılığı ortadan kaldır­
ma ile ilgili bir tür görsel uygulama olan chöd, Bön uygula­
masını keşfetmiştir.

Tongjung Thuchen altı yaşındayken zaten öğretiler hak­


kında bilgiliydi. On iki yaşında, uzun süreli inzivalara çekiliyor,
öğretiler keşfettiği ve başka üstatlarla buluşup onlardan öğ­
retiler aldığı dikkate değer rüya deneyimleri yaşıyordu. Bir ke­
resinde, bir inzivadayken ve yoğun bir şekilde Bön' ün en
önemli tantrik tanrısal varlıklarından Walsai' nin uygulamasını
yaparken, üstadı tarafından çağrıldı. İ nzivayı bırakıp uyuya­
cağı ve şaşırtıcı bir rüya göreceği üstadının sponsorlarından
birinin evine yolculuk yaptı.

Bu rüyada, güzel bir kadın ona büyük bir mezarlığa ge­


lene kadar bilinmeyen yerlerde yol göstermişti. Toprağın üs­
tünde birçok ceset vardı ve ortada güzel çiçeklerle çevril­
miş, süslemelerle kaplı büyük, beyaz bir çadır duruyordu.
Çadırın ortasında , büyük bir tahtta esmer tenli bir kadın otu­
ruyordu. Üzerinde beyaz bir giysi vardı, saçları turkuvaz ve
98 tJ\1 TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

altınla süslenmişti . Birçok güzel dakini çevresinde toplanmış­


tı . çok sayıda ülkenin dilinde konuşuyorlardı; Tongjung Thuc­
hen uzak ülkelerden geldiklerini anlamıştı.

Esmer tenli dakini tahtından kalkarak T ongjung Thuc­


hen ' e kan ve etle dolu bir kafatası getirdi ve bu kafatasın­
dan onu besledi. Bunu yaparken. verdiklerini saf şeyler ola­
rak kabul etmesini söyledi ve diğer dakinilerle birlikte ona
önemli bir inisiasyon vereceklerini ekledi .

Daha sonra kadın. "Yüce Anne ' nin yerinde aydınlama­


ya ulaşabilirsin belki. Ben Sippe Gyalmo'yum. Bön öğretisi­
nin hamili. Varoluşun Kahverengi Kraliçesi. Bu inisiyasyon ve
öğreti tam bir kök Ana Tantra ' dır. Seni inisiye edeceğim. bu
şekilde sen inisiye edebilir ve bunu başkalarına öğretebilir­
sin ," dedi. Tongjung Thuchen yüksek bir tahta götürüld ü .
Sippe Gyalmo ona b i r tören şapkası. b i r inisiyasyon cübbe­
si ve ayin araçları verdi . Sonra ondan. bir aradaki dakinile­
re inisiyasyon vermesini isteyerek onu şaşırttı.

Tongjung Thuchen . " O , hayır. ben inisiyasyon veremem.


Bu inisiyasyonun nasıl yapıldığını bilmiyorum. Bu. çok utandı­
rıcı , " dedi.

Sippe Gyalmo onun güvenini tazeledi . " Üzülme. Sen bü­


yük bir üstatsın. Tibet ve Zhang Zhung ' un otuz üstadından
gelen tüm inisiyasyonları biliyorsun. Bize inisiyasyon verebilir­
sin . "

" İ nisiyasyon süresince duaların nasıl okunacağını bilmi­


yorum." diye karşı çıktı Tongjung Thuchen .

Sippe Gyalmo. "Sana yardım edeceğim. tüm koruyucu­


lar da sana güç verecek. Korkulacak hiçbir şey yok. Lütfen,
bu inisiyasyonu yap , " dedi.

O anda, çadırdaki tüm et ve kan, tereyağına. şekere.


çeşitli yiyecek maddeleri de ilaca ve çiçeklere dönüştü.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE 1\.ULLANDII � 99

Dakiniler çiçekleri onun üzerine attılar. Birdenbire, Ana Tant­


ra için bu inisiyasyonu nasıl vereceğini bildiğini fark etti ve
inisiyasyonu verdi .

Sonra, tüm dakiniler ona teşekkür etti. Sippe Gyalmo "Beş


yıl içinde, sekiz başlıca mezarlıktan gelen dakiniler, isteyen
birçok üstatla buluşacaklar. Gelirsen, sana Ana Tantra 'dan
daha fazla öğreti veririz," dedi. Dakinilerin hepsi ona hoşça
kal dedi, o da onlara; ve Sippe Gyalmo da ona gitmesini
söyledi. Kırmızı bir dakini, bir eşarp üzerine rüzgar elementini
temsil eden bir YAM hecesi yazdı ve eşarbı havada dalga­
landırdı, sonra da ondan bu eşarba sağ ayağıyla dokunma­
sını istedi. Bunu yaptığı anda yeniden bedenine geri dön­
müştü ve uyuyor olduğunu fark etti.
Öyle uzun bir süre uyumuştu ki , insanlar onun ölmüş oldu­
ğunu düşünmüştü. En sonunda uyandığında, üstadı ona ni­
çin bu kadar uzun süre uyuduğunu sordu. Rüyasını üstadına
anlattı; üstadı ona bunun harika bir şey olduğunu söyledi
ama aynı zamanda bir engel haline gelmesin diye bunu
gizli tutması konusunda da uyardı. Ü stat Tongjung Thuc­
hen 'e bir gün bir öğretmen olacağını söyledi , sonra da ge­
lecek öğretilerine yetki vermek için ona kutsama verdi .

Ertesi yıl Tongjung Thuchen b i r akşam ü ç dakini tarafın­


dan ziyaret edildiğinde inzivadaydı. Yeşil eşarplar takmışlar­
dı ve bunlarla onun ayaklarına dokundular. Bunu yaptıkla­
rında , kısa bir süre bilincini kaybetti, sonra da bir rüyada
uyandı.

Doğu'ya bakan üç mağara gördü. Mağaraların önün­


de güzel bir göl vardı. Ortadaki mağaraya doğru yürüdü.
İ çerisi harika bir şekilde çiçeklerle süslenmişti . Ü ç üstat gör­
dü. Her biri ezoterik inisiyasyon giysileri içinde farklı giyinmiş­
ti. Müzik aletleri çalan, dans eden , sunularda bulunan, dua
eden ve başka kutsal etkinlikler gerçekleştiren güzel dakini­
lerle çevrelenmişlerdi.
100 U\l TİHET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Ü ç üstat. onu doğal haline uyandırmak. geçmiş yaşam­


larını anımsamasını ve chöd uygulamasını başarıyla öğren­
mesini sağlamak için ona inisiyasyonlar verdiler. Ortadaki
üstat ayağa kalktı ve "Tüm kutsal öğretilere sahipsin. İ nisi­
yasyonları aldın ve biz de seni öğretme yeteneğiyle yetki­
lendirmek için kutsadık ," dedi.

Daha sonra. sağda oturan üstat kalktı ve şunları söyledi.


"Seni bütün genel öğretilere. egoyu kesmek için kullanılan
mantıki felsefelere, yanılmaları salıvermek için kavramsal
zihnin kullanımına ve chöd uygulamalarına inisiye ediyoruz.
Seni kutsuyoruz, bu şekilde bu uygulamaları öğretebilir ve
onlara süreklilik kazandırabilirsin. "

Soldaki üstat ayağa kalktı ve "Tibet ve Zhang Zhung 'un


tüm üstatlarının kalbindeki kutsal tantrik öğretileri sana vere­
ceğim. Seni bu öğretilere inisiye ediyor ve bunlarla seni kut­
suyoruz. bu şekilde başkalarına yardım edebilirsin," dedi.
Ü ç üstat da yedinci yüzyılın sonlarında. Tongjung
Thuchen doğmadan yaklaşık beşyüz yıl önce yaşamış.
oldukça önemli Bön üstatlarıydı.

Bir süre sonra. üstadının vefat etmesinin ardından Tong­


jung Thuchen üstadının küçük köyüne geri döndü ve ora­
daki insanlar için ayinler ve uygulamalar yaptı. Çok defa.
hem kısa meditasyonlar hem de inzivalar sırasında, çeşitli
üstatlar tarafından hayal biçiminde ziyaret edildi. Açık kris­
tal gibi görünen kanallar ve enerjilerle birlikte kendi bedeni­
nin içini görebilme deneyimini yaşadı . Birçok kez yürürken
ayakları yere değmedi ve pranasının gücünü kullanarak
çok. çok hızlı yürüyebildi .

Dört yıl daha geçti. Rüyasında karşılaştığı. Sippe Gyal­


mo' nun görünümü olan kahverengi dakini ona beş yıl son­
ra yine buluşacaklarını ve zamanın geldiğini söyledi. Bir gün
bir mağarada kısa bir uykuya daldı ve uykusu boyunca tüm
üstatlara dua etti. Uyandığında inanılmaz derecede berrak
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANIMI U\l 101

bir gökyüzü gördü. Hafif bir rüzgôr çıktı ve iki dakini rüzgôrın
üzerinde, onlara eşlik etmesini söylediler.

Onlarla birlikte bir dakini toplantısına gitti; beş yıl önce


rüyasında karşılaştığı birçok ülkeden gelenlerle aynı dakini­
lerdi. Chöd uygulamaları ve Ana Tantra ile ilgili ileti ve açık­
lamalar aldı. Dakiniler gelecekte bodhisattvaların ve on iki
kutsanmış üstadın görüneceği bir gün geleceğini ve bu sü­
re boyunca Tongjung Thuchen 'in öğreteceğini öngördüler.
Her dakini ona öğretirken yardımcı olmaya söz verdi . Biri bu
öğretilerin bir koruyucusu olarak davranacağını, bir diğeri
öğretileri kutsayacağını, sonraki öğretileri yanlış sözcükler ve
yorumlardan koruyacağını söyledi . Sippe Gyalmo da öğre­
tilerin bir koruyucusu olarak davranacağına söz verdi . Son­
ra , toplanmış olan dakinilerin her biri ona bu öğretileri yay­
mak için hangi sorumlulukları üstleneceklerini anlattılar ve
bu öğretilerin güneşin ışınları gibi on yönde dünyanın her
bölgesine yayılacağını söylediler. Bu kehanet bugün bu öğ­
retileri öğrenenler için son derece cesaretlendirici olan
önemli bir kehanetti; çünkü bu öğretilerin dünyaya yayıl­
makta olduğunu biliyoruz.

Tongjung Thuchen ' in rüyaları , berrak rüyalara güzel birer


örnektir. Gelecekte göreceği önemli bir rüya hakkında bir
rüyada doğru bilgi aldı. Öğretiler ve inisiyasyonlar aldı ve
dakinilerle diğer üstatlardan yardım gördü. Yaşamının ilk
bölümlerinde. usta olmasına karşın , rüyasında kendisine bil­
dirilene kadar bir üstat olarak tam potansiyelini bilmiyordu .
Rüyada aldığı kutsamalar aracılığıyla , bilincin farklı boyutla­
rına uyandı ve kendinin. geçmiş yaşamlarda öğrenmiş ve
geliştirmiş olduğu bölümleriyle yeniden bağlantıya geçirildi.
Tüm yaşamı boyunca üstatlar ve dakinilerle buluşup öğreti­
ler alarak rüyalarıyla büyümeye devam etti.

Bu, hepimiz için geçerli olabilir. Uygulama yapan kişiler


olarak bir sürekliliğin yaşamımızın rüyalarımızda harcadığı-
1 02 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

mız bölümünde geliştiğini göreceğiz. Bu, ruhsal yolculuğu­


muz için değerlidir, çünkü rüya bizi daha derindeki benlikle­
re yeniden bağlayan özel bir sürecin parçasıdır ve ruhsal
gelişimimizi olgunlaştırır.
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANil\ll tJ\1 1 03

4 . Uygulamanın İki Düzeyi

Yıllar önce bir gece rüyamda ağzımda yılan olduğunu


gördüm. Dışarı çektim ve ölü olduğunu fark ettim; hiç hoş
değildi . Bir ambulans evime geldi ve sağlık ekibi bana yıla­
nın zehirli olduğunu, ölmek üzere olduğumu söylediler. Peki ,
dedim, beni hastaneye götürdüler.

Korkmuştum ve onlara ölmeden önce Dzogchen üstadı


olan Tapihrista ' nın bir heykelini görmem gerektiğini söyle­
dim. Sağlık ekibi onun kim olduğunu bilmiyordu , ama kabul
ettiler ve bana ölmek için beklemem gerekebileceğini söy­
lediler; bu beni rahatlatmıştı. Ama sonra hemen önüme
heykeli getirerek beni şaşırttılar. Ö lümü geciktirme mazere­
tim çok uzun süreliğine işe yaramamıştı. Bu yüzden onlara
ölüm olmadığını söyledim; bu, artık benim koltuk değne­
ğimdi. Bunu söylediğimde hızla çarpan bir kalple uyandım.

Yılbaşı gecesiydi ve ertesi gün Housta n ' dan Roma'ya


uçacaktım . Bu rüyadan sonra kendimi rahatsız hissettiğim
içi n , belki de bunu ciddiye alıp uçuşumu iptal etmem gere­
kir diye düşündüm. Öğretmenimin öğüdüne ihtiyacım var­
dı , bu yüzden uykuya geri döndüm ve berrak bir rüyada
Nepal ' deki Lopon 'a yolculuk yapıp ona bu rahatsız edici
rüyayı anlattım.

O anda, Houston su baskınlarıyla uğraşıyordu . Öğretme­


nim rüyayı , yılana benzeyen su ruhları, yani Naga ' lar üzerin­
de gücü olan mistik kuş Garuda'yı temsil ettiğim anlamına
104 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

gelecek biçimde yorumladı. Lopon bu rüyanın Garuda 'nın


su baskınlarına neden olan su ruhlarını yendiği anlamına
geldiğini söyledi. Bu yorum kendimi daha iyi hissetmemi
sağlamıştı; ertesi gün planladığım şekilde Roma'ya uçtum.
Bu, berrak rüyanın pratik bir şeyler ve kararlar almak için kul­
lanılmasına bir örnektir.

Belki tüm bunlar garip ya da inanılmaz görünebilir, ama


gerçek nokta zihnin esnekliğini geliştirmek ve onu daraltan
sınırları ortadan kaldırmaktır. Daha büyük bir esneklikle,
meydana gelen şeyleri beklentiler ve arzulardan etkilen­
meksizin daha iyi bir şekilde kabul edebiliriz. Yandaş ya da
karşıt olma ile hôlô sınırlı olsak bile, bu tür ruhsal uygulama­
nın günlük yaşamlarımıza yararı dokunacaktır.

Gerçekten ölümün olmadığı ve kimsenin ölmeyeceğinin


farkındalığında yaşıyor olsaydım, bu durumda olduğu gibi
bir rüya beni kaygılandırdığında bu rüyanın yorumunu ara­
mayacaktım. Bir rüyanın yorumlanmasına yönelik arzumuz
umut ve korkuya dayanır; kaçınacağımız ve geliştireceği­
miz şeyi bilmek isteriz, bir şeyleri değiştirmek için anlayış elde
etmek isteriz. Gerçek doğanızın farkına vardığınızda anlam
aramazsınız, çünkü arayışı kim yapacaktır ki? Bu durumda
umudun ve korkunun ötesinde olduğunuz içi n , bir rüyanın
anlamı önemsiz olur; "şimdi " de kendini gösteren ne varsa
basit bir şekilde tümüyle onu yaşarsınız. Böyle olunca da
hiçbir rüya kaygıya yol açamaz.

Rüya yoga yaşamımızın tümüne yayılır ve deneyimimizin


farklı boyutlarının hepsini ilgilendirir. Bu, en yüce felsefi görüş­
le talimatların bazıları arasında bir çatışma duygusuna yol
açabilir. Bir yandan, bu görüş sınırsızdır; ikiciliğin olmadığı, sı­
radışı gerçekliğe uygulanan öğretiler başarılacak hiçbir şey
olmadığını, aramanın kaybetmek olduğunu, çabanın kişiyi
gerçek doğasından uzaklaştırdığını bildirir. Ama yalnızca iki­
cilik açısından, umut ve korku açısından anlamlı olan uygu-
RÜYALARIN TÜRLERİ VE KULLANli\llij\] 105

lama ve öğretiler de vardır. Talimatlar, rüyaları yorumlama.


yerel koruyucuları sakinleştirme. uzun-yaşam uygulamalarını
tamamlama hakkında verilir ve öğrencinin özenle, sebat
ederek uygulama yapması ve zihnin odağını koruması ısrar­
la vurgulanır. Bu. bize hem başarılacak hiçbir şey olmadığı­
nın hem de çok sıkı çalışmamız gerektiğinin söylenmesi gibi
görünebilir.

Kimi zaman . bu noktadaki karışıklık bir uygulamacının uy­


gulama konusunda kafasının karışmasına yol açar. Şu soru
ortaya çıkar: " Mutlak gerçeklik karşıtlıkların ortadan kalkma­
sı ve özgürleşme bu boş doğanın farkına varılmasında bulu­
nacaksa. öyleyse niçin görece sonuçları amaçlayan uygu­
lamalar yapmam gereksin?" Yanıt çok basittir: çünkü ikici.
görece bir dünyada yaşarız. bu dünyada etkili olan uygula­
malar yaparız. Samsarik varoluşta. ikiye bölmeler ve kutup­
laşmalar anlamlıdır; doğru ve yanlış. farklı dinler. ruhsal okul­
lar, felsefi sistemler. bilim ve kültürün değerlerine dayanan iyi
ve kötü davranma ve düşünme biçimleri vardır. İ çinde bu­
lunduğunuz koşullara saygı gösterin. Samsarada yaşarken .
geleneksel uygulamalar yapılır ve rüya yorumu oldukça ya­
rarlı olabilir.

O rüyanın yorumuna ihtiyaç duymuştum. çünkü ölümden


korkuyordum. Ama ihtiyacımın ölüme, ikiciliğe dayandığını
ve ikici olmayan bir "şimdi"de olduğumda korku olmadığını
ve yoruma ihtiyaç duymayacağımı bilmek benim için
önemlidir. Kendimiz için , içinde bulduğumuz durumda yarar­
lı olan şeyi kullanırız. Yalnızca zihnin doğasında, gerçekliğin
gerçekten de karşıtlıkların ortadan kalkması olduğu durum­
da yaşarsak, göreceli uygulamalara da ihtiyacımız olmaz.
Bu durumda rüyaların yorumlanmasına da gereksinim yok­
tur, çünkü kendimizi yeniden yönlendirmeye gerek yoktur ve
yeniden yönlendirecek bir ego kaynaklı benlik bulunma­
maktadır. Gelecek hakkında bir rüyaya başvurmaya gerek
duymayız. çünkü umut ya da korku yoktur. Yandaş ya da
106 lJ\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

karşıt olma olmaksızın ortaya çıkan şey her ne ise tümüyle


onda bulunuruz. Anlam için rüyalara bakmamız gerekmez,
çünkü gerçeklikte yaşıyoruzdur.

Sıradan yaşamlarımızda seçimler yapar ve bir şeyleri de­


ğiştirebiliriz; işte öğretileri çalışmamızın ve uygulama yap­
mamızın nedeni budur. Yaşamlarımızda daha fazla şey an­
layıp daha becerikli oldukça, daha esnek bir duruma da
geliriz. Öğretilen şeyleri gerçekten anlamaya başlarız: ber­
raklığın ne olduğunu, yaşadıklarımız hakkında yanılsamaya
neden olanın ne olduğunu, acı çekmenin nasıl meydana
geldiğini, gerçek doğamızın ne olduğunu. Bir kez yaptığımız
bir şeyin nasıl daha fazla bir acının nedeni olabileceğini an­
lamaya başladığımızda , farklı bir şeyler yapmayı seçebiliriz.
Kısıtlı kimliklerimizden ve bu kadar çok gereksiz acıya yol
açan yinelemeli eğilimlerden yoruluruz. Olumsuz duygusal
durumlardan kurtulur. dikkat dağılmasının üstesinden gele­
cek biçimde kendimizi eğitir ve saf şimdide bulunuruz.

Rüyalar için de aynı şey geçerlidir. Uygulamada bir iler­


leme vardır. Uygulama geliştikçe . rüya görmenin bir başka
şekli olduğu bulunur. Öykünün ve yorumlarının önemli ol­
madığı sıradan olmayan rüya uygulamalarına geçeriz. Rü­
yaların kendisinden çok rüyaların nedenleri üzerinde daha
çok çalışırız.

Dünyevi amaçlara ulaşmak amacıyla rüya yoga kullan­


mamak için hiçbir neden yoktur. Uygulamaların bazıları gö­
reli kaygılara hitap eder ve sağlık. kehanet. iyileşme. sağlık­
sız karmik ve psikolojik eğilimleri temizleme vb. gibi amaçlar
için rüyayı kullanmaya götürür. Bu yol her şey için pratik ve
uygundur. Ancak . rüya yogayı göreli dünyada kendimize
yarar sağlamak için kullanmak iyi olmakla birlikte bu. rüya­
ların geçict bir kullanımıdır. Ö nünde sonunda . rüyayı sade­
ce tüm göreli koşulları düzeltmek için değil kendimizi tüm
bu koşullardan kurtarmak için kullanmak isteriz.
ÜÇÜNCÜ RÖLÜM
Ri.iya Yoga Uygulama�n
RÜYA YOGA UYGULAMASiij\] 1 09

1. Vizyon, Eylem, Rüya, Ölüm

Ana Tantra, eğer bir kişi gördüğü vizyonun farkında de­


ğilse , davranışlarının da farkında olamayacağını söyler. Kişi
rüyada farkındalık içinde değilse, ölümden sonra bardo'da
farkındalık içinde olması olası değildir.

Bu ne anlama gelir? "Vizyon" bu bağlamda sadece


görsel bir olgu değil, daha çok deneyimin bütünüdür ve
hem her algı, duyum, zihinsel ve duygusal olayı içerir hem
de vizyonda her şey bize dışsal görünür. Vizyon , deneyim
olarak "gördüğümüz" şeydir; bizim deneyimimizdir. Vizyon
sırasında farkındalığı yitirmek, deneyimde ortaya çıkan şey­
lerin gerçekliğini göremiyor olmak, bunun yerine ikici zihnin
gerçeklikle ilgili yansıtmaları ve fantezilerini karıştırarak bu
zihnin yanlış anlamalarıyla aldatılıyor olmak demektir.
İ çinde varolduğumuz gerçek durumla ilgili farkındalıktan
yoksun olduğumuzda, hem dışsal hem de içsel yaşamda
karşılaştığımız şeylere becerikli bir şekilde tepki vermek zor
olur. Bunun yerine, yandaş ya da karşıt olma , karmik alışkan­
lıklarına göre, mutsuzluk ve yanılsatıcı umutlarla bu şekilde
yönlendirilerek tepki veririz. Bu tür, karıştırmalara dayanan ey­
lemlerde bulunmak, "davranışta farkındalıktan yoksunluk"
derken kastedilen şeydir. Bu tür bir eylemin sonucu bağlılık,
kin ve bilgisizliğin pekiştirilmesi ve daha fazla olumsuz karmik
izin oluşturulmasıdır.
110 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Rüyalar uyanık deneyimlerimizi yöneten aynı karmik iz­


lerden ortaya çıkar. Dikkatimiz, gün boyunca hareket eden
zihnin fantezi ve yanılmalarını işleyecek şekilde çok fazla
dağılmışsa, büyük olasılıkla rüyada da aynı sınırlamalarla kı­
sıtlanırız. Bu, " rüyada farkında olmamak"tır. Karşılaştığımız
rüya olgusu bizde uyanıkken kaybolduğumuz duyguların ve
ikici tepkilerin aynılarını uyandıracak ve bu nedenle berrak­
lık geliştirmek ya da daha ileri uygulamalarla meşgul olmak
güçleşecektir.

Bardo 'ya, yani ölümden sonraki ara duruma, tıpkı uykuya


daldıktan sonra rüyaya girdiğimiz gibi gireriz. Rüya deneyimi­
miz açıklıktan yoksunsa, duygusal durumlar ve alışılmış tepki­
sellikle karıştırılmışsa, ölüm sürecini aynı şekilde yaşamak için
kendimizi eğitmiş olacağız. Ara durumdaki görülere ikici bir
şekilde tepki vererek daha fazla karmik köleliğe sürülmüş ola­
cak ve gelecek reenkarnasyonumuz, yaşamda geliştirdiği­
miz karmik izlerle belirlenmiş olacaktır. Bu, "bardo ' da farkın­
dalıktan yoksun olmak"tır.

Tersine, deneyimin o ônına sürekli farkındalık getirdiği­


mizde , bu kapasite kısa bir sürede rüyada da bulunacaktır.
Rüyada şimdiyi geliştirdikçe , kendimizi ölüme hazırlarız. Rü­
ya uygulaması bu ilerlemeyle karşılıklı bir ilişkiye sahiptir.
İ lerlemek için zihinde kararlılık geliştirmek zorundayız, bu
şekilde deneyimde ve "vizyon"da daha fazla farkındalık
sürdürebilir ve becerili tepkisellik için kapasite geliştirebiliriz.
Bu yüzden, ilk uygulama zihnin dingin, odaklanmış ve tetik­
te olmak için eğitildiği sürekli dinginliktir (zhine).

Deneyime daha fazla farkındalık getirdikçe , sıradan zih­


nin yanılsamalarına dayanan tepkisel alışkanlıkların üstesin­
den gelebiliriz. Dört temel uygulama, zihni uyanık deneyi­
min her nesnesini " artan bir farkındalık ve şimdide bulunma
için bir neden" olarak kullanacak biçimde eğiterek bu es­
nekliği daha ileri boyutlara götürür. Karmik tepkiselliğin kıs­
kacını gevşettikçe, olumlu bir şekilde davranmayı seçebili-
RÜYA YOGA UYGUL.illABil,3\l 111

riz. B u , davranışlarımıza farkındalık getirmektir.

Uyanık deneyim sırasında kararlı hale getirdiğimiz ve


davranışlarımızda kendini gösteren farkındalık, doğal ola­
rak rüyada da ortaya çıkmaya başlar. Birincil uygulamalar­
la prana, çakralar anlayışını ve rüyada bu farkındalığın
güçlendirilmesini destekleyecek biçimde zihni kullanır. Bun­
lar, uykuya dalmadan önce ve gece boyunca üç uyanma
döneminde yapılır. Bir kez berraklık geliştirildiğinde , zihnin
esnekliğini geliştirmek, bizi samsaraya bağlayan sınırlamala­
rı ve yanlış anlamaları kırmak için , rüyanın kendisi süresince
meşgul olunan daha fazla uygulama vardır.

Tıpkı uyanık yaşamda geliştirilen berraklık ve şimdinin rü­


yaya taşınması gibi, rüyada geliştirilen berraklık ve şimdi de
ölüme taşınır. Rüya yoga tam olarak başarılırsa, ölümden
sonraki ara duruma , özgürlüğü elde etmek için gereken iki­
ci olmayan "şimdi"de kararlılık ve doğru görüşle girmeye
hazırlanılır.

sıralama şu şekildedir: ilk deneyim anında, tepkid e , rü­


yada ve sonra da ölümde farkındalık. Sondan başlanamaz.
Kendiniz için uygulamanızı nasıl geliştireceğinizi belirleyebi­
lirsiniz: deneyim olgusuna girdiğinizde, duygularınızı ve bu
duygulara verdiğiniz tepkilerinizi inceleyin. Deneyimin nes­
neleriyle etkileşiminiz tarafından mı kontrol ediliyorsunuz,
yoksa onlara verdiğiniz tepkileri mi kontrol ediyorsunuz?
Yandaş ya da karşıt olma ile duygusal tepkilere mi çekiliyor­
sunuz, yoksa farklı durumlarda sağlam bir şimdide kalabili­
yor musunuz? Yanıtınız ilkiyse, uygulama sizi karmik koşulla­
ma ve tepkisellikten kurtarmak için gereken şimdide bulun­
ma durumunuzu geliştirecektir. Yanıtınız ikincisiyse, giderek
farkındalıkta kararlılık geliştireceksiniz ve rüyalarınız olağa­
nüstü biçimlerde değişecektir.
112 U\] TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

İki: Sürekli Dinginlik: Zhine

Başarılı bir rüya yogisi karmik duyguların rüzgarıyla savrul­


maktan ve rüyada kaybolmaktan kaçınmak için şimdide
yeterince kararlı olmak zorundadır. Zihin sakinleştikçe . rüya­
lar daha uzun. daha az bölünmüş ve daha kolay anımsanır
bir hale gelir ve berraklık gelişir. Bizi dikkat dağınıklığı ve
mutsuzluğa çeken alışılmış duygusal tepkilerle taşınmaktan
giderek korunduğumuzu fark ettikçe uyanık yaşam da eşit
derecede gelişir. mutluluğa götüren ve ruhsal yolculukta bi­
zi destekleyen olumlu özellikler geliştirebiliriz.

Tüm yogik ve ruhsal disiplinler, konsantrasyonu geliştiren


ve zihni sakinleştiren bazı uygulama biçimleri içerir. Tibet ge­
leneğinde, bu uygulamaya sürekli dinginlik (zhine) denir.
Kararlılığın geliştirilmesinde üç evre olduğunu kabul ederiz:
güçlü zhine, doğal zhine ve mutlak zhine . Zhine . bir nesne­
ye zihinsel olarak odaklanmayla başlar ve konsantrasyon
yeterince güçlü olduğunda nesne olmaksızın odaklanma­
ya geçer.

Uygulamaya beş noktalı meditasyon duruşunda oturarak


başlayın : bacaklar çaprazlanmış. eller avuç içleri yukarıda
ve biri diğerinin üzerine yerleştirilmiş biçimde meditasyon po­
zisyonunda kucakta katlanmış. baş. boynu doğrultacak bi­
çimde hafifçe aşağı. eğik ve gözler açık. Gözler çok açık ya
da çok kapalı değil, gevşek olmalıdır. Konsantrasyon nesne­
si ne yukarıda ne de aşağıda, gözlerin doğrudan bakabile-
114 ij\] TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGA.Si

1 l>'l
1 r,ooı ·A • had;

her uygulamanızda aynı nesneyi kullanmaya çalışın; çünkü


süreklilik uygulamanın bir desteği olarak iş görür. Bedenin
dışında fiziksel bir nesneye odaklanmak da daha tercih edi­
len bir şeydir, çünkü amaç dışsal nesnelerin ve er geç rüya­
daki nesnelerin algılanması sırasında kararlılık geliştirmektir.

Tibetçe A harfini kullanmak isterseniz, bunu yaklaşık ye­


di-sekiz santimetre kare büyüklüğünde bir kağıt parçasına
yazabilirsiniz. Geleneksel olarak, bu harf beyazdır ve beş or­
tak merkezli renkli daireyle çevrelenmiştir: A'nın doğrudan
arka planı olan ortadaki daire çivit mavisidir; çevresinde
mavi bir daire. sonra yeşil. kırmızı, sarı ve beyaz daire bulu­
nur. Uygulama için oturduğunuzda kağıt parçasını göz dü­
zeyinde kağıdı desteklemeye yetecek uzunlukta bir çubu­
ğa bantla tutturun ve dik durmasını sağlayacak bir temel
oluşturun. Bunu A harfi gözlerinizden yaklaşık kırkbeş santi­
metre uzakta olacak biçimde yerleştirin.
İ lerlemenin birçok işareti uygulama süresince ortaya çı­
kabilir. Konsantrasyon güçlenip uygulama dönemleri uzadı­
ğında, bedende garip duyumlar ortaya çıkabilir ve birçok
garip görsel olgu görünebilir. Ayrıca , zihninizin de garip şey­
ler yaptığını fark edebilirsiniz! Sorun yok. Bu deneyimler kon­
santrasyon gelişiminin doğal bir parçasıdır; zihin rahatladık­
ça ortaya çıkarlar, bu yüzden bunlar hakkında ne rahatsız
olun ne de heyecanlanın.
RÜYA YOGA UYGULAl\IASI U\.l 115

GÜÇLÜ ZHINE

Uygulamanın ilk evresine güçlü zhine denir. çünkü çaba


gerektirir. Zihin kolayca ve çabucak dağılabilir ve bir daki­
kalığına bile bir nesne üzerinde odaklanmış bir durumda
kalmak size olanaksızmış gibi gelebilir. Başlangıçta. araların­
da molaların olduğu çok sayıda kısa oturumda uygulama­
yı yapmak yardımcı olur. Molalar sırasında zihninizin dağıl­
masına izin vermeyin, bunun yerine ezberden bir mantra
okuyun ya da görselleştirmeyle veya şefkat geliştirmek gibi
bildiğiniz bir başka uygulamayla çalışın. Moladan sonra.
odaklanma uygulamasına geri dönün . Uygulamaya hazır­
sanız ama kullanmakta olduğunuz belirli bir nesneniz yoksa.
alnınızda bir ışık topu olduğunu hayal ederek kendinizi bu­
raya odaklayın. Uygulama günde bir ya da iki kez yapılma­
lıdır ve zamanınız varsa daha sıkça da yapılabilir. Konsant­
rasyonunuzu geliştirmek bedeninizin kaslarını güçlendirme­
ye benzer: egzersiz düzenli olarak ve sıklıkla yapılmalıdır.
Daha güçlü olmak için sınır.larınızı zorlamayı sürdürün.

Zihni bir nesnenin üzerine odaklayın. Geçmiş ya da gele­


cekle ilgili düşünceleri izlemeyin . Dikkatinizin fantezi . ses. fizik­
sel duyum ya da dikkat dağıtan başka bir şeyle sürüklenme­
sine izin vermeyin. Sadece şimdiki ônın duyusallığı içinde ka­
lın ve tüm gücünüz ve berraklığınızla gözler aracılığıyla zihni­
nizi nesne üzerinde odaklayın . Nesneyle ilgili farkındalığı bir
saniye bile gevşetmeyin. Hafifçe soluyun . sonra daha hafif­
çe; solunum duygusu kaybolana kadar. Yavaşça dinginlik
ve sakinliğe daha derin bir şekilde girmenize izin verin. Bede­
ninizin gevşemiş ve rahat tutulduğundan emin olun; kendini­
zi yermeyin. Bir uyuşukluk, donukluk ya da bir transa girmeni­
ze izin vermemelisiniz.

Nesne hakkında düşünmeyin, sadece onun farkında


olun. Bu . yapılması gereken önemli bir ayrımdır ve geliştir­
mekte olduğumuz konsantrasyon türü nesne hakkında dü-
116 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

şünmek değildir. Buradaki amaç sadece zihni nesne . nes­


nenin duyu algısı üzerine odaklanmış bir şekilde tutmak.
nesnenin varlığıyla ilgili farkındalığı dağılmayacak bir biçim­
de sürdürmektir. Zihin dağıldığında -çoğu kez başlangıçta
olacaktır- hafifçe zihninizi nesneye getirip orada bırakın.

DOGAL ZHINE

Süreklilik geliştirildiğinde. uygulamanın ikinci evresine gi­


rilir: doğal zhine. İ lk evrede konsantrasyon. sürekli olarak dik­
kati nesne üzerine yönlendirip idaresi zor olan zihin üzerinde
denetim sağlanarak geliştirilir. İ kinci evrede. zihin tümüyle
nesnenin varlığı ile dolar ve artık onu orada tutmak için ça­
ba sarfetmeye gerek yoktur. Zihnin dingin olduğu ve düşün­
celerin. zihnin dikkatini nesneden uzaklaştırmadan ortaya
çıktığı rahat ve hoş bir sakinlik oluşur. Bedenin elementleri
uyumlu hale gelir ve prana . bedenin her yanında eşit ola­
rak ve hafifçe hareket eder. Bu, nesne olmaksızın odaklan­
mak için uygun bir zamandır.

Fiziksel nesneyi bırakarak. dikkatinizi tümüyle boşluğa


odaklayın. Gökyüzü gibi engin bir yere gözleri dikip bakmak
yararlı olur. ama uygulama küçük bir odada bile . bedeniniz­
le duvar arasında bir yere sabitleyerek yapılabilir. Sabit ve
sakin kalın. Bedeniniz rahat olsun. Boşlukta hayal edilen bir
noktaya odaklanmak yerine. zihnin güçlü bir "şimdi" de ka­
lırken yayılmasına izin verin. Buna boşlukta "zihni yaymak" ya
da " boşlukla zihni birleştirmek" diyoruz. Bu durum bizi. sakin­
liği kararlı hale getirmeye ve zhine uygulamasının üçüncü
evresine götürecektir.
RÜYA YOGA UYGULAMASI� 1 1 7

l\IUTLAK ZHINE
İ kinci evrede nesneye dalmayla ilgili hôlô biraz ağırlık
varsa da üçüncü evre sakin, ama hafif, gevşemiş ve esnek
bir zihinle karakterize edilir. Düşünceler kendiliğinden ve ça­
ba olmaksızın ortaya çıkar ve ardından kaybolup giderler.
Zihin tümüyle kendi hareketiyle bütünleşmiştir.

Dzogchen geleneğinde, bu durum geleneksel olarak


üstat, öğrencisine zihnin doğal durumu tanıttığında olur.
Öğrenci zhine geliştirmiş olduğu için, üstat ulaşılması gere­
ken yeni durumu betimlemek yerine öğrencinin zaten yaşa­
dığı şeyi işaret eder. " İşaret etme" talimatı olarak bilinen bu
açıklamayla öğrencinin zaten orada olan şeyi fark etmesi­
ni sağlamak, hareket halindeki zihni saf, ikici olmayan far­
kındalığa sahip zihnin doğasından kavram ve düşüncede
ayırt etmek amaçlanır. Bu ikici olmayan şimdide , rigpanın
kendisinde bulunmak, zhine uygulamasının mutlak evresi­
dir.

ENGELLER
Zhine uygulaması geliştirirken aşılması gereken üç engel
vardır: huzursuzluk, uyuşukluk ve gevşeklik.

Rıızıınmzlıık

Huzursuzluk, zihnin bir düşünceden bir başka düşünceye


durmaksızın atlamasına neden olur ve konsantrasyonu zor­
laştırır. Bunu önlemek için, uygulama oturumundan önce
fazla fiziksel ya da zihinsel etkinlikten kaçınarak kendinizi sa­
kinleştirin . Hafif gerinmeler vücudun gevşemesine ve zihnin
sakinleşmesine yardımcı olabilir. Oturduktan sonra, birkaç
derin, yavaş soluk alın. Bunu, meditasyon duruşunda oturur­
ken zihinsel 'Olarak daldan dala atlama alışkanlığının geliş-
118 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

mesini önlemek amacıyla uygulamaya başladığınızda, zih­


ni hemen odaklamak için kullarıılacak bir uygulamaya
dönüşür.

Uyıışııklıık
İ kinci engel, zihni farkındalığı körleştiren bir sis, bir ağırlık
ve sersemlik gibi hareket ettiren uyuşukluk ya da uyku hali­
dir. Bu durum meydana geldiğinde, uyuşukluğu delip geç­
mesi için zihnin nesne üzerindeki odağını güçlendirmeye
çalışın. Uyuşukluğun gerçekte güçlü bir konsantrasyonla
durdurabileceğiniz zihnin bir hareket türü olduğunu fark
edebilirsiniz. Bu işe yaramazsa , bir mola verin, gerinin ve
otururken biraz uygulama yapın.

C.evşeklik
Ü çüncü engel gevşekliktir. Bu engelle karşılaştığınızda ,
zihninizin konsantrasyonun hiç gücünün olmadığı sakin
ama edilge n , zayıf bir zihinsel durumda olduğunu hissede­
bilirsiniz. Bu durumun nedenlerini fark etmek önemlidir. Bu ,
son derece hoş ve rahatlatıcı bir deneyim olabilir ve bu du­
rum , doğru meditasyonla karıştırılırsa, meditasyon yapan ki­
şi bilincinin niteliğinde fark edilebilir hiçbir değişiklik olma­
dan yanlışlıkla bunu geliştirerek yıllarını boşa harcayabilir.
Konsantrasyonunuz zayıflar ve uygulamanız gevşekleşirse ,
duruşunuzu düzeltin ve zihninizi uyandırın. Dikkati pekiştirin
ve içinde bulunduğunuz an ile ilgili farkındalığınızı koruyun.
Uygulamayı zaten olduğu gibi değerli ve zaten ulaşacağı
en üst düzey farkındalığa götürecek bir araç olarak görün.
Amacınız konusundaki kararlılığınızı güçlendirdiğinizde, oto­
matik olarak zihninizin zayıflığını da ortadan kaldırırsınız.

Zhine uygulaması, zihniniz sakinleşip kesintisiz bir farkında­


lığa ulaşıncaya dek her gün yapılmalıdır. Bu, yalnızca hazırla­
yıcı bir uygulama değil , aynı zamanda öğrencinin yaşamın-
RÜYA YOGA UYGULAMASi ij\J 119

da herhangi bir noktada kendisine yardımcı olan bir şeydir;


oldukça ilerlemiş yogiler bile zhine uygular. Zhine ile geliştiri­
len zihin kararlılığı, rüya yoga ve diğer tüm meditasyon uygu­
lamalarının temelidir. Bir kez dingin bir şekilde şu anda kalıp,
güçlü ve güvenilir bir sağlamlık elde ettiğimizde, bu sağlam­
lığı yaşamın her yönünde geliştirebiliriz. Bu sayede zihin bu ar­
zulanan durumu her zaman bulabilir ve düşüncelerle duygu­
lar tarafından alıp götürülemez. Bu durumda , karmik izler uy­
kuya daldıktan sonra rüya imgeleri üretmeye devam etseler
bile, biz farkındalıkta kalırız. Bu da hem rüya yoga hem de
uyku yogayla ilgili daha ileri uygulamaların kapılarını aralar.
RÜYA YOGA UYGULAMASI U\J 121

3. Dört Temel Uygulama

Rüya yogada dört temel uygulama vardır. Bunlar gele­


neksel olarak Dört Hazırlık şeklinde adlandırılsa da göreceli
olarak daha az önemli ve "gerçek" uygulama için yalnızca
bir hazırlık çalışması oldukları anlamına gelmez. Bunlar birin­
cil uygulamanın başarısının dayandığı temeller anlamında
hazırlayıcıdırlar.

Rüya yoga zihnin uyanık yaşamda kullanıldığı biçimde


kökleşir ve temel uygulamaların hitap ettikleri şey de budur.
Zihnin nasıl kullanılacağı hem uyanık yaşamın niteliğini hem
de uykuda ortaya çıkan rüya türlerini belirler. Uyanık yaşa­
mın nesneleri ve insanlarıyla ilişkinizi değiştirirseniz. rüya de­
neyiminiz de değişir. Bununla birlikte . uyanık yaşamın rüya­
sını yaşayan "siz" . uykudaki yaşamın rüyasını yaşayanla ay­
nı "siz"siniz. Gününüzü kavramsal zihnin ayrıntılarına takılıp
bölerseniz. olasılıkla rüyada da aynısını yaparsınız. Uyanık­
ken ne kadar şu anda kalmayı başarırsanız rüyada da bu
durumu o kadar koruyabilirsiniz.

RİR: KAIDIİK İZLERİ DEGİŞTİR.1'1EK


İ lk temel uygulamanın bir çeşitlemesi Batı· da daha iyi bi­
linmektedir. çünkü rüya araştırmacıları ve rüyalarla ilgilenen
diğer kişiler bunun berrak rüyanın ortaya çıkmasına yardım-
122 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

cı olduğunu bulmuşlardır. Çalışma şu şekildedir: aynı farkın­


dalık rüyada kendini göstermeye başlayana kadar, gün
boyunca yaşamın rüyaya benzer doğasının farkında ol­
mak.

Sabah uyanır uyanmaz şöyle düşünün: " Bir rüyada uyanı­


ğım . " Mutfağa girdiğinizde onun bir rüya mutfak olduğunun
farkına varın. Rüya sütünüzü, rüya kahvenize karıştırın. " Her
şey bir rüya," diye düşünün, "bu bir rüya. " Kendinize gün bo­
yunca sürekli olarak bunu anımsatın.

Vurgu gerçekte deneyiminizin nesnelerinden çok size,


yani rüya gören kişiye yapılmalıdır. Kendinize yaşadıklarınızı
rüyanızda gördüğünüzü anımsatıp durun: hissettiğiniz öfke,
mutluluk, yorgunluk, kaygı - bunların hepsi bu rüyanın par­
çalarıdır. Beğendiğiniz meşe ağacı, sürdüğünüz araba, ko­
nuştuğunuz kişi . hepsi rüyanın parçaları. Bu şekilde, zihnini­
ze , yaşananlara asılsız, geçici ve zihnin yansıtmalarıyla ya­
kından ilişkili olarak baktığınız yeni bir eğilim yaratılır. Olgular
geçici ve asılsız olarak görüldükçe, onlara tutunma da aza­
lır. Her duyusal karşılaşma ve zihinsel olay, bu deneyimin rü­
yaya benzer doğasının bir anımsatıcısı haline gelir. En so­
nunda bu anlayış rüyada ortaya çıkacak ve rüya durumu­
nun farkına varılmasına, berraklığın gelişmesine götürecek­
tir.

Her şeyin bir rüya olduğu demecini anlamanın iki yolu


vardır. İ lki . buna karmik izleri değiştirmenin bir yöntemi ola­
rak bakmaktır. Bu uygulamayı yaparak, tıpkı diğer tüm uy­
gulamalar gibi . dünyayla ilgilenme biçimi değişir. Olgulara
verilen alışıldık ve büyük ölçüde bilinçdışı tepkileri değiştire­
rek yaşamın n iteliği ve rüya değişir. Bir deneyimi "yalnızca
bir rüya" olarak düşündüğümüzde, bu bize daha az "ger­
çek" gelir. Ü zerimizdeki gücünü kaybeder -sadece ona
güç verdiğimiz için sahip olduğu gücü- ve artık bizi daha
fazla rahatsız edemez ve olumsuz duygusal durumlara süre-
RÜYA YOGA UYGUL.Al\1.ASIU\J 123

mez. Tersine. tüm deneyimleri daha büyük bir sakinlik ve art­


mış bir berraklıkla . hatta daha büyük bir değerbilirlikle karşı­
lamaya başlarız. Bu anlamda , uygulama kavramsal anla­
mın ötesinde olan şeye yansıttığımız anlamı değiştirerek psi­
kolojik olarak çalışır. Deneyimleri farklı bir şekilde gördükçe.
onlara verdiğimiz tepkiyi değiştiririz. bu da eylemlerin karmik
kalıntılarını değiştirir ve rüyaların kökü değişir.

Bu uygulamayı anlamanın ikinci yolu uyanık yaşamın


gerçekte rüyayla aynı olduğunu. normal deneyimlerin tü­
münün zihnin yansıtmalarından oluşturulduğunu. tüm anla­
mın atfedildiğini ve yaşadığımız şey ne olursa olsun bunun
karmanın etkisi yüzünden olduğunu fark etmektir. Burada.
her eylemden kaynaklanan sürekli koşullama aracılığıyla iş­
leyen. geçmişin izlerinden şimdiyi yaratan sonsuz neden-so­
nuç döngüsünden. karmanın süptil ve yayılan çalışmasın­
dan söz ediyoruz. Bu tüm olguların boş. varlıkların ve nesne­
lerin görünürdeki öz-doğasının yanılsamaya neden olduğu­
na dair farkındalığı ifade etmenin bir yoludur. Uyanık ya­
şamda herhangi bir yerde -tıpkı rüyada olduğu gibi- ger­
çek olan " bir şey" yoktur. sadece boşlukta ortaya çıkan ve
kendilerini serbest bırakan geçici. asılsız görünümler. yani
varoluşun parıldayan temeli vardır. " Bu bir rüyadır" ifadesin­
deki gerçekliğinin tam olarak farkına vardıktan sonra . yan­
lış kavramların alışkanlığından. bu yüzden de fantezinin ger­
çeklikle karıştırıldığı küçültülmüş samsara yaşamından kurtu­
luruz. Bu farkındalık ortaya çıktığında. ister istemez " şim­
di" de kalırız. çünkü bu durumda olunacak başka bir yerin
olmadığı doğrudur. Rüyalara kalıcı bir berraklık getirmenin
de gün boyunca berrak şimdide sürekli olarak bulunmak­
tan daha güçlü bir yöntemi yoktur.

Yukarıda da ifade edildiği gibi. bu uygulamanın önemli


bir parçası kendinizi bir rüyada olduğunuzu düşünerek yaşa­
maktır. Kendinizi katılığı olmayan bedene sahip bir yanılsa­
ma. bir rüya figürü olarak hayal edin. Kişiliğinizi ve çeşitli kim-
124 U\J TİBET'İN RÜYA VE tri'KU YOGASI

likleri zihnin yansıtmaları olarak düşünün. Kendinizi asılsız ve


geçici, sadece ışıktan yapılmış olarak hissederken şimdiyi, rü­
yada geliştirmeye çalıştığınız berraklığın aynısını koruyun . Bu.
kendinizle, daha rahat. esnek ve engin olan oldukça farklı
bir ilişki kurmanızı sağlar.

Bu uygulamaları yaparken. sadece defalarca bir rüya­


da olduğunuzu yinelemek yeterli değildir. Bu ifadenin ger­
çekliği hissedilmeli ve sözcüklerin ötesinde yaşanmalıdır. His­
sedilen deneyimle uygulamayı tam olarak bütünleştirme­
de. hayal gücünü. duyuları ve farkındalığı kullanın. Gerekti­
ği gibi uygulama yaptığınızda. bir rüyada olduğunuzu her
düşündüğünüzde, şu anda olma deneyiminiz daha güçlü.
deneyiminizin kendisi de daha canlı olur. Kısa sürede bu tür
bir niteliksel değişim olmadıysa. bu uygulamanın sadece
çok az yararı olan mekanik bir cümle tekrarı haline gelme­
diğinden emin olun. Bir formül düşünmede hiçbir büyü yok­
tur; sözcükler kendinize o ana daha büyük bir farkındalık ve
sakinlik getirmeyi anımsatmak için kullanılmalıdır. Farkındalı­
ğı uygularken. sadece " Bu bir rüya" düşüncesi eşzamanlı bir
farkındalık güçlenmesi ve aydınlanması getirene kadar
-berraklığı ve şimdiyi arttırarak- defalarca kendinizi " uyan­
dırın " .

Bu. tüm yaşamı bir rüya olarak görmek için ilk hazırlıktır.
Algı ônına ve bir tepkiden önceki ôna da uygulanacaktır.
Kendi başına etkili bir uygulamadır ve uygulamacıyı büyük
ölçüde etkiler. Bu farkındalıkta kalın. hem uyanıkken hem de
rüya süresince berraklığı yaşayacaksınız.

Bu uygulama konusunda bir uyarı yapmak gerek: so­


rumluluklara dikkat etmek ve sıradan yaşamın mantığı ile sı­
nırlamalarına uymak önemlidir. Uyanık yaşamınızın bir rüya
olduğunu kendinize söylediğinizde, bu doğrudur. ama bir
binadan atlarsanız yine de uçmayacak. yere düşeceksiniz­
dir. İşe gitmezseniz, faturalar ödenmemiş olacaktır. Elinizi bir
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 125

ateşe daldırdığınızda . yanacaksınız demektir. Görece dün­


yanın gerçekliklerine dayalı kalmak önemlidir . çünkü bir
"sen" ve " ben" olduğu sürece. içinde yaşadığımız görece
bir dünya, acı çeken diğer sezgili varlıklar ve aldığımız ka­
rarların sonuçları olacaktır.

İKİ: YANDAŞ YA DA KARŞIT OLl\IAYI


ORTADAN KALDIRl\lAK
İ kinci temel uygulama yandaş ya da karşıt olmayı daha
da azaltmaya yarar. İ lk hazırlık, olgularla karşılaşma ve bir
tepki oluşmadan öncesine uygulanırken. ikinci uygulama
bir tepki ortaya çıktıktan sonra ele alınır. Aslında. bunlar ay­
nı uygulamalardır; yalnızca uygulamanın uygulandığı du­
rumla ve ilgi nesnesiyle ayrılmıştır. İ lk uygulama karşılaşılan
her şey yönünde bir rüya olarak olguların farkına varılması
ve berrak farkındalığa yönelir: duyu nesneleri. içsel olaylar.
bir kişinin kendi bedeni , vb. gibi . İ kinci hazırlık özellikle aynı
berrak farkındalığı. deneyimin öğelerine tepki olarak mey­
dana gelen duygusal olarak ortak tepkilere yönlendirir.
İ dealde . bu uygulama bir nesne ya da duruma yönelik
bir tepki olarak bir yandaş ya da karşıt olma durumu orta­
ya çıkar çıkmaz uygulanmalıdır. Yandaş olma, zihin tepkisi­
ni arzu. öfke, kıskançlık , gurur. haset. keder. hayal kırıklığı.
sevinç . kaygı, depresyon, korku , can sıkıntısı ve başka her­
hangi bir duygusal tepki olarak gösterir.

Bir tepki ortaya çıktığında , kendinize, nesnenin ve bu nes­


neye tepkinizin ve tüm bunların bir rüya olduğunu anımsatın .
Kendinize, " Bu öfke b i r rüya. B u arzu b i r rüya. B u kızgınlık, ke­
der, canlılık, bir rüya ," deyin. Bu ifadedeki gerçeklik, duygu­
sal durumu ortaya çıkaran içsel süreçlere dikkat ettiğinizde
açıklık kazanır: düşünce , imge, bedensel durumlar ve du­
yumların karmaşık bir etkileşimi aracılığıyla bunları gerçekten
rüyanızda görüyorsunuz. Duygusal tepkisellik nesnelerde,
126 U\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

" dışarıda" kaynaklanmaz. Sizin içinizde ortaya çıkar, yaşanır


ve biter.

Tepki verebileceğiniz sınırsız çeşitlilikte uyarıcı bulunmak­


tadır: güzel bir kadın ya da adam gördüğünüzde çekicilik,
bir arabanın sürücüsü sizin önünüzde durduğunda ona kar­
şı öfke, harabeye dönmüş bir çevre gördüğünüzde tiksinti
ya da üzüntü veya bir kişi ya da durum hakkında kaygı ya
da merak meydana gelebilir. Her durum ve her tepki bir rü­
ya olarak kabul edilmelidir. Bu tümceyi sadece yaşadıkları­
nızın bir parçasına gelişigüzel uygulamayın; içsel yaşamını­
zın rüyaya benzer niteliğini gerçekten hissetmeye çalışın. Bu
iddia gerçekten de yalnızca düşünülmeyip hissedildiğinde,
bu konuyla olan ilişkimiz değişir ve olgular üzerindeki sıkışmış
duygusal kontrol gevşer. Durum daha açık ve daha geniş
olur. yandaş ya da karşıt olma da doğrudan ve gerçekten
oldukları haliyle , rahatsız sıkıştırmalar olarak fark edilirler. Bu.
olumsuz duygusal durumların yarattığı yandaş olma ve ta­
kıntı durumları için güçlü bir panzehirdir. Olumsuz duygunun
oluşturduğu düğümü çözmek için bu uygulamayı kullan­
manın doğrudan ve kesin deneyimi sonuç olarak özgürlüğe
götürecek olan berraklık ve esneklikle ilgili gerçek uygula­
manın başlangıcıdır. Tutarlı uygulamayla, güçlü öfke, dep­
resyon durumları ve diğer mutsuz durumlar bile serbest bıra­
kılabilir. Böyle olduklarında da çözülürler.
Öğretiler genellikle bu özel uygulamadan. bağlılıklardan
vazgeçmenin bir yöntemi olarak söz ederler. Bunlar bağlılık­
lardan vazgeçmenin sağlıklı ve sağlıksız yollarıdır. Arzuları
bastırmak için çok az işe yararlar; daha sonra içsel kargaşa­
lara ya da dışsal kınamalara ve hoşgörüsüzlüğe dönüştürü­
lürler. Ayrıca, dikkatin dağılması yoluyla ya da deneyimi boğ­
mak için bedeni sıkıştırarak acıdan kaçmaya kalkışacak bi­
çimde ruhsal gelişime karşı da çalışırlar. Dünyevi yaşamdan
vazgeçmek ve bir keşiş ya da rahibe olmak sağlıklı olabilir ve­
ya bastırma ve kaçınma yoluyla zor deneyimlerden kaçmak
RÜYA YOGA UYGULAJ\IASI U\l 12i

yönünde sağlıksız bir girişime dönüşebilir.

Rüya yoga, nesne ya da durumla ilgili algı ve anlayışı ye­


niden düzenleyerek . bakış açısını değiştirip bu şekilde uygu­
lamacının bir nesnenin parlak, ışığa benzer gerçekliğine ya­
nılsatıcı görünümünü görmesini sağlayarak bağlılığı orta­
dan kaldırır. Uygulama ilerledikçe nesne ve durumlar yalnız­
ca daha büyük bir berraklık ve canlılıkla yaşanmakla kal­
maz, aynı zamanda gelip geçici, asılsız ve uçup giden şey­
ler olarak da anlaşılırlar. Bu olguların göreli önemini yerle bir
eder ve tercihe bağlı olarak yandaş ya da karşıt olmayı
azaltır.

ÜÇ: AMACI SAGLA.MLAŞTTinlAK


Ü çüncü hazırlık, uyumadan önce günü gözden geçir­
meyi ve gece boyunca uygulama yapma amacını sağ­
lamlaştırmayı içerir. Uykuya hazırlanırken . o günün anılarının
ortaya çıkmasına izin verin. Zihne gelen ne olursa olsun bu ,
bir rüya olarak kabul edilir. Ortaya çıkması en olası anılar.
gelecek rüyaları etkilemeye yetecek güce sahip olan anı­
lardır. Bu gözden geçirme süresince. rüyaların anıları olarak
ortaya çıkan anıları yaşamayı deneyin. Anı gerçekte rüya­
ya oldukça benzer. Yine. bu otomatik bir etiketleme. defa­
larca " bir rüyaydı" diye yineleme ritüeliyle meşgul olmak
değildir. Deneyiminizin rüyaya benzer doğasını ve onu
ayakta tutan yansıtmaları gerçekten kavramaya çalışın ve
deneyimi bir rüya olarak ilişkilendirmenin farkını hissedin.

Daha sonra o gecenin rüyalarını oldukları biçimiyle ka­


bul etmek için güçlü bir kararlılık geliştirin. En güçlü amacı
doğrudan ve canlı bir şekilde, rüya görürken , rüya gördü­
ğünüzü bilecek biçimde olası hale getirin . Amaç . gece bo­
yunca farkındalığın izleyebileceği bir oka benzer. Amaç
üretmek için kullandığımız Tibet sözü, " bir dilekte bulunmak"
olarak çevrilir. Dua ederken , amaçlar belirlerken ve bunları
128 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

öğretmenlerimize ve budalarla tanrısal varlıklara gönderir­


ken , farkındalıkta kalmaya çalışmaya söz verirken ve onla­
rın yardımlarını isterken bu duyguya sahip olmamız gerekir.
Uykuya dalmadan önce yapılabilecek başka uygulamalar
da bulunur, ama bu hepimizin yapabileceği bir uygulama­
dır.

DÖRT: ANI VE NEŞELİ ÇABA GELİŞTİRMEK

Dördüncü temel uygulama sabah uyanma ile ilgilidir.


Bu, amacımızın sağlamlığını daha da geliştirir, aynı zaman­
da o gecenin olaylarını anımsama kapasitesini güçlendirir.

Geceyi gözden geçirerek başlayın. Bu hazırlık için kulla­


nılan Tibet terimi tam olarak "anımsamak"tır. Rüya gördü­
nüz mü? Bir rüyada olduğunuzun farkında mıydınız? Rüya
gördüyseniz, ama berraklığa ulaşamadıysanız, bunu yansıt­
malısınız: " Rüya gördüm, ama bu rüyayı rüya olarak fark et­
medim. Ama bir rüyayd ı . " Bir sonraki rüya görmeye başladı­
ğınızda hôlô rüyadayken onun gerçek doğasının farkına
varmış olacağınızı kafanıza koyun.

Rüyaları anımsamak zor oluyorsa, gün boyunca ve özel­


likle uyumadan önce, rüyaları anımsamak için sağlam bir
amaç ortaya koymak yararlı olabilir. Ayrıca, rüyaları bir not
defterine ya da bir kasede kaydedebilirsiniz, çünkü bu, rü­
yalarınızı değerli bir şey olarak ele alma alışkanlığını pekişti­
recektir. Gece bir not defteri ya da teyp hazırlamak, özü ,
uyanıkken rüyayı anımsama amacını desteklemeye yarar.
Rüyaları anımsama amacı geliştirilip sürdürüldüğünde, bir­
kaç gün geçse bile herhangi bir kişi için rüyaları anımsamak
zor olmaz.

Berrak bir rüya gördüyseniz, bu başarınızdan sevinç du­


yun. Uygulamayla ilgili olarak mutluluk geliştirin ve ertesi ge­
ce berraklığı geliştirmeyi sürdürmeye karar verin. Hem ba-
RÜYA YOGA UYGULAJ,lASilJ\1 129

şanları hem de başarısızlıkları uygulamayı başarmak için da­


ha da güçlü bir amaç geliştirme fırsatları olarak kullanarak
amaç oluşturmaya devam edin. Amacınızın bile bir rüya ol­
duğunu da bilin.

Son olarak, sabah boyunca, gün içinde de bu uygula­


mada tutarlı kalma yönünde güçlü bir amaç üretin. Başarı
için tüm kalbinizle dua edin; dua hepimizin sahip olduğu ve
kullanmayı unuttuğu büyülü bir güç gibidir.

Bu uygulama, tüm deneyim bir rüya olarak kabul edile­


rek ilk temel uygulamayla birleşir. Bu şekilde, uygulama ge­
ce ve gündüz boyunca kesilmemiş olur.

TUTARLILIK
Dört hazırlığın rüya yoganın sonraki evreleri için önemi
abartılamaz. Bunlar göründüklerinden çok daha fazla etki­
lidirler. Ayrıca, herkesin yapabileceği uygulamalardır. Bir­
çok uygulamadan daha psikolojik yönelimlidirler ve uygula­
macı için hiçbir güçlükleri yoktur. Yalnızca yatağa gitme­
den önce bir uygulama yapmak etkisiz olabilir, ama gün
boyunca hazırlıklarla ilgili tutarlı uygulamayla rüyada ber­
raklığa ulaşmak, sonra da daha ileri uygulamalara geçmek
daha kolay olur. Bu uygulamaları kullanmak meydana ge­
len her şeyi şimdiye geri dönmenin bir nedeni haline getirir,
bu da hem günlük yaşama büyük yarar sağlar hem de rü­
ya yogada başarıya ulaştırır.

Rüyada berraklığa ulaşmak için uzun bir süre uygulama


yapmanız gerekse bile, hemen sonuç alamasanız da cesa­
retinizin kırılmasına hiç gerek yok. Bunun yararsız olduğunu
ve uygulamayı başaramayacağınızı düşünmeyin. Şu anki
haliniz ile on yaşındayken nasıl düşündüğünüz ve davrandı­
ğınız arasındaki farklılıkları düşünün - sürekli bir değişim var­
dır. Uygulamanızda bugünkü sınırlarınız ne olursa olsun bun-
130 U\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

ların gelecekte de devam edeceğine inanarak çıkmaza


girmenize izin vermeyin . Hiçbir şeyin aynı kalmayacağını bil­
diğinize göre, olayların o anda kendilerini gösterme biçim­
lerinin devam etmeleri gerektiği biçim olduklarına inanma­
nıza gerek yoktur.

Yaşamın canlı, aydınlık, rüyaya benzer niteliklerini yaşa­


mak, deneyiminizi daha engin, aydınlık ve açık bir hale ge­
tirmenize olanak tanır. Rüyada ve uyanıklıkta berraklık geliş­
tiğinde, yaşamı olumlu bir şekilde biçimlendirmek ve en so­
nunda tercihlerle, ikicilikten tamamen vazgeçip ikici olma­
yan "şimd i " de kalmak için daha büyük bir serbestlik kaza­
nırsınız.
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 131

4. Geceye Hazırlık

Meditasyonun ilkelerini bilmeyen ortalama bir kişi günün


stresi, duyguları. düşünceleri ve kafa karışıklıklarını geceye
de taşır. Böyle bir kişi için günü işlemlemek ve uyumadan
önce sakinleşmek için belirli bir uygulama ya da zaman
yoktur. Tersine. uyku dikkat dağınıklığının ortasında gelir ve
olumsuzluklar gece boyunca zihinde tutulur. Rüyalar bu
olumsuzluklardan ortaya çıktığında , şimdide kararlılık olmaz
ve kişi rüya dünyasının imge ve karışıklıklarıyla sürüklenir. Be­
den kaygıyla gergin ya da üzüntüyle ağır bir durumda ka­
lır; bedendeki prana da zihin oraya buraya atıldığı için ka­
tıdır ve eşit değildir. Uyku bölünür, rüyalar stresli ya da sade­
ce hoş bir kaçıştır ve uyuyan kişi sabah yorgun ve dinlenme­
miş bir şekilde uyanıp gün boyu olumsuz bir durumda de­
vam eder.

Rüya ya da uyku yoga uygulaması yapmayan bir kişi


için bile uykuya hazırlanmak. uykuyu ciddiye almak yararlı
bir şeydir. Uyumadan önce zihni mümkün olduğunca arın­
dırmak. tıpkı meditasyon yapmadan önceki gibi, şu anın
farkındalığını arttırır ve olumlu nitelikler ortaya çıkarır. Olum­
suz duyguları geceye taşımak yerine, kendinizi bu tür duy­
gulardan kurtarmak için hangi beceriye sahipseniz onu kul­
lanın. Duygunun kendini serbest bırakmasına. boşluğa da­
ğılmasına nasıl izin verileceğini biliyorsanız. bunu yapın. Bu
duyguyu nasıl dönüştüreceğinizi ya da nasıl panzehir bula-
132 13\1 TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

cağınızı biliyorsanız, bu bilgiyi kullanın . Lama, yidam ve da­


kini ile bağlantı kurmaya çalışın; Buda' lara ve tanrısal varlık­
lara dua edin; şefkati açığa çıkarın. Kendinizi bedeninizde­
ki gerilimden ve zihninizdeki olumsuz tutumlardan kurtar­
mak için ne yapabiliyorsanız yapın. Rahatsızlığın olmadığı,
hafif ve rahat bir zihinle , daha dinlendirici ve iyileştirici bir
uyku uyuyacaksınız. Uygulamaların geri kalanını yapma ye­
teneği yoksa bile, bu uygulama herkesin günlük yaşama
katabileceği olumlu bir şeydir.

Aşağıda gece için bazı hazırlıklar verilmiştir, ama kendi­


nizi bunlarla sınırlamayın. Buradaki önemli nokta, zihninizle
ne yaptığınızın ve onun sizi nasıl etkilediğinin farkında olmak
ve kendinizi sakinleştirme, şimdide olma ve gecenin olabilir­
liklerine açılma bilginizi " kullanmak"tır.

DOKUZ ARINDIRMA SOLUNU:l\IU


Belki bedende ne kadar gerilim taşındığını ve bu gerilimin
solunumu nasıl etkilediğini fark etmişsinizdir. Sıkıntılar yaşadığı­
mız biri odada yürürken, bedenimiz gerginleşir ve solumumuz
daha hızlı ve yüzeysel bir hôl alır. Üzüntüde, solunum çoğun­
lukla derindir ve iç çekişlerle noktalanır. Gerçekten sevdiği­
miz ve hoşlandığımız biri odaya girerse, bedenimiz gevşer ve
solunumumuz açılıp rahatlar.

Soluğu değiştirmek için deneyimi beklemek yerine, de­


neyimimizi değiştirmek için soluğu isteyerek değiştirebiliriz.
Dokuz arındırma soluğu kanalları temizleyip arındırmak ve
zihinle bedeni gevşetmek için kısa bir uygulamadır. Kanal­
ların çizimleri sayfa 65 ' de bulunabilir.

Bacakların çapraz yapıldığı meditasyon duruşunda otu­


run. Ellerinizi avuç içleri yukarı bakacak ve sol el sağ elin
üzerinde olacak biçimde kucağınıza koyun. Ensenizi düzleş­
tirmek için başınızı biraz eğin .
RÜYA YOGA UVGUL.Al\lASI U\l 133

Bedeninizdeki üç enerji kanalını hayal edin. Merkez ka­


nal mavidir ve bedenin ortasından yukarı doğru yükselir; bir
kamış boyutundadır ve baştan itibaren başın tepe bölü­
mündeki açılımına doğru hafifçe genişler. Kenar kanallar
kalem çapındadır ve göbeğin on santimetre kadar altında­
ki temelinde merkez kanalla birleşirler. Merkez kanalın her iki
kenarında bedende yukarı doğru yükselir, kafatasının altın­
da eğri çizer, gözlerin arkasından geçip burun deliklerinde
açılırlar. Kadınlarda sağ kanal kırmızı , sol kanal beyazdır. Er­
kelerde ise sağ kanal beyaz, sol kanal kırmızıdır.

!Ik Üç Solıık

Erkekler: Yüzük parmağının köküne baş parmağınızla


basarak sağ elinizi yukarı kaldırın. Yüzük parmağınızla sağ
burun deliğinizi kapatarak sol burun deliğinizden yeşil ışığı
içinize çekin. Sonra sol burun deliğinizi sağ yüzük parmağı­
nızla kapatarak sağ burun deliğinizden tamamen dışarı ve­
rin. Bunu üç soluk alma ve üç soluk verme şeklinde tekrarla­
yın.

Kadınlar: Yüzük parmağınızın köküne baş parmağınızla


basarak sol elinizi yukarı kaldırın. Yüzük parmağınızla sol bu­
run deliğinizi kapatarak sağ burun deliğinizden yeşil ışığı içi­
nize çekin. Sonra sağ burun deliğinizi sol yüzük parmağınız­
la kapatarak sol burun deliğinizden tamamen dışarı verin.
Bunu üç soluk alma ve üç soluk verme şeklinde tekrarlayın.

Her soluk verişinizde, beyaz kanaldan, eril güçlerle ilişkili


her tür tıkanıklığı ve sorunu açık mavi bir duman olarak dı­
şarıya attığınızı hayal edin. Bunlar hem rüzgarlarla (prana­
lar) ilişkili hastalıklar hem de geçmişle ilişkili engeller ve belir­
sizlikleri içerir.
RÜYA YOGA UYGULillASilJ\l 135

Üçiincii Üç Solıık

Erkekler ve Kadınlar: Avuç içleri yukarıda olacak biçim­


de, sol elinizi sağ elinizin üstünde kucağınıza koyun. Her iki
burun deliğinden iyileştirici yeşil ışığı içinize çekin. Bu ışığın,
bedeninizin iki yanındaki kanallardan, göbeğin dört par­
mak altındaki ana kanalla birleşme yerine doğru hareket
ettiğini hayal edin . Soluk vermeyle birlikte, merkez kanal­
dan ve başın üstünden yukarı doğru çıkan enerjiyi hayal
edin . Ü ç soluk alma ve vermeyi tamamlayın. Her soluk ve­
rişte, düşmanca ruhlarla ilişkili hastalıklara yönelik tüm güç­
lerin siyah bir duman biçiminde başın üstünden dışarı atıldı­
ğını hayal edin. Bunlar hem balgamla ilişkili hastalıkları hem
de şimdiyle ilişkili engel ve belirsizlikleri içerir.

GURU YOGA
'

Guru yoga Tibet Budizmi ve Bön 'ün tüm okullarının temel


uygulamasıdır. Bu, sutra, tantra ve Dzogchen için de geçer­
lidir. Ü statla içten bir bağı geliştirir. İ çten bağlılığımızı sürekli
olarak güçlendirerek, bu uygulamanın sağlam, güçlü te­
meli olan kendi içimizde saf içten bağlılık yerine varırız. Gu­
ru yoganın özü , uygulamacının zihnini üstadın zihniyle birleş­
tirmektir.

Gerçek üstat nedir? Zihnin biçimsiz, temel doğası, her şe­


yin temelinin başlangıçta varolan farkındalığıdır, ama ikici­
likte varolduğumuz için, bunu gözümüzde bir biçimde can­
landırmak bize yardımcı olur. Bu sayede, adanmışlığımızın
gücünü arttırarak ve uygulamalarımıza bağlı kalmamıza ve
olumlu niteliklerin üretilmesine yardımcı olacak şekilde kav­
ramsal zihnin ikiciliğini büyük bir ustalıkla kullanabiliriz.

Bön geleneğinde, çoğu kez üstat olarak ya Tapihritsa 'yı


ya da tüm üstatların birleşimini temsil eden Buda Shenla
Odker'i hayalimizde canlandırırız. Zaten bu konuda bir uy-
136 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

gulamacıysanız, Guru Rinpoche ya da bir yidam veya da­


kini gibi başka bir tanrısal varlığı da hayal edebilirsiniz. Bağ­
lantınızın bulunduğu bir soyla çalışmak önemlidir, ama vizü­
alize ettiğiniz üstadın bağlantılı olduğunuz tüm üstatlar, ça­
lıştığınız tüm öğretmenler, kendinizi adadığınız tüm tamrısal
varlıkların somut hali olduğunu da anlamalısınız. Guru yoga­
daki üstat sadece bir kişi deği l . aynı zamanda gerçek do­
ğanız olan başlangıçta varolan farkındalık ve aydınlanma­
nın özüdür.
Ü stat ayrıca öğretileri aldığınız öğretmendir. Tibet gele­
neğinde, üstadın Buda' dan daha önemli olduğunu söyleriz.
Niçin? Çünkü üstat öğretilerin o anki elçisi , Buda' nın bilgeli­
ğini öğrenciye ulaştıran kişidir. Ü stat olmadan, Buda 'ya gi­
den yolumuzu bulamayız. Bu yüzden, Buda birden önümüz­
de görünse, ona duyacağımız içten bağlılık kadar üstada
da aynı içten bağlılığı hissetmeliyiz.

Guru yoga sadece hayal edilmiş bir imgeye yönelik bazı


duygular ortaya çıkarmayla ilgili değildir; tüm öğretmenleri­
nizin ve tüm Buda' larla o ana dek yaşamış olan farkındalığa
varmış varlıkların temel zihniyle aynı olan içinizde bulunan
temel zihni açığa keşfetmek için yapılır. Guruyla birleştiğiniz­
de, gerçek rehber ve üstat olan kendi saf gerçek doğanız­
la da birleşmiş olursunuz. Ama bu, soyut bir uygulama olma­
malıdır. Guru yoga yaparken, ensenizdeki tüyleri ürperten,
yüzünüzden yaşlar akıtmaya başlayan ve kalbinizi açıp bü­
yük bir sevgiyle dolduran türde yoğun bir içten bağlılık his­
setmeye çalışın. Kendinizin aydınlanmış Buda-doğanız olan
guru ' nun zihniyle birlik içinde olmasını sağlayın. Bu, guru yo­
ga uygulaması yapmanın yoludur.

Uygtıla.ma

Dokuz soluktan sonra, hôlô meditasyon duruşunda otu­


rurken, üstadın yukarıda ve önünüzde olduğunu hayal
edin. Bu, düz, iki boyutlu bir resim olmamalıdır - bedeniniz-
RÜYA YOGA UYGULAMASI tJ\1 lJi

deki duyguları , enerjinizi ve zihninizi etkileyen güçlü bir özü


olan, ışıktan ve saflıktan yapılmış üç boyutlu bir şekilde ora­
da gerçek bir varlığın varolmasını sağlayın. Güçlü bir içten
bağlılık ortaya çıkarın ve bir bağlantınız olduğu için sevinç
duyacağınız öğretiler ve muazzam iyi talihin muhteşem ar­
mağanını düşünün. Olumsuzluklarınızın ve belirsizliklerinizin
yok olmasını, olumlu niteliklerinizin gelişmesini ve rüya yoga­
yı tamamlamayı dile getiren içten bir dua sunun.

Daha sonra, onun üç bilgelik kapısından -beden , konuş­


ma ve zihin- size akan üç renkli ışık biçiminde üstattan kut­
samalar aldığınızı hayal edin. Bu ışıklar aşağıdaki şekilde ile­
tilmelidir: Beyaz ışık tüm bedeninizi ve fiziksel boyutu arındı­
rıp gevşeterek üstadın alın çakrasından size akar. Daha
sonra, kırmızı ışık enerjik boyutunuzu arındırıp rahatlatarak
üstadın boğaz çakrasından size akar. Son olarak mavi ışık
zihninizi arındırıp rahatlatarak üstadın kalp çakrasından size
akar.

Işıklar bedeninize girdiğinde, onları hissedin. Bedeninizin,


enerjinizin ve zihninizin, bilgelik ışığıyla dolmuş bir şekilde ra­
hatlamasını sağlayın. Tüm deneyiminizde, bedeninizde ve
enerjinizde, ayrıca zihninizdeki tüm imgelerde kutsamayı ger­
çek yapmak için hayal gücünüzü kullanın.

Kutsamayı aldıktan sonra, kalbinize girip orada en içteki


özünüz olarak bulunan ışık halinde yayılan üstadı hayal
edin. Sizin de bu ışık halinde yayıldığınızı hayal edin ve saf
farkındalıkta , rigpada kalın. Guru yoga için, yere kapanma,
sunuda bulunma, jestler, mantralar ve daha karmaşık gö­
zünde canlandırmalar da içerebilen daha ayrıntılı talimat­
lar da vardır; ama bu uygulamanın özü , zihninizi saf ve ikici
olmayan farkındalığı temsil eden üstadın zihniyle birbirine
karıştırmaktır. Guru yoga gün içinde herhangi bir zamanda
yapılabilir; ne kadar yapılırsa o kadar iyidir. Birçok üstat tüm
l ıygulamalar içinde en önemli olanın guru yoga olduğunu
138 1J\l Tllll�T' I N ll tlYA VE UYKU YOGASI

söylor. S( )yı ır ı kı ı tsnmalarını ihsan eder ve kalbi açıp yumu­


şatohlllr . le le ırı ısl ıor zihni sakinleştirebilir. Guru yoga 'yı tam
anlomıylc ı l c ırrır ırnlnmak yolu tamamlamak demektir.

KORUNMA

Uyunıuk hir parça ölmeye. bilinmeyene tek başına yapı­


lan t>l r yolc ulugo benzer. Genellikle uyku konusunda sıkıntı­
mız olmaz. çünkü onu iyi biliriz, ama gerektirdikleri hakkında
bir düşünün. Bir süreliğine bir rüyada yeniden ortaya çıkana
kadar. bir boşlukta kendimizi tamamen kaybederiz. Böyle
olduğumuzda . belki farklı bir kimliğimiz ve farklı bir bedeni­
miz olabilir. Yabancı bir yerde. tanımadığımız insanlarla. ol­
dukça riskli görünen şaşırtıcı etkinlikle meşgul bir durumda
olabiliriz.

Bilinmedik bir yerde uyumaya çalışmak kaygıya neden


olabilir. Bu yer son derece güvenli ve rahat olabilir. ama bil­
diğimiz ortamda evde uyuduğumuz gibi uyuyamayız. Belki
bu yerin enerjileri bize yanlış şeyler hissettirir; belki de bizi ra­
hatsız eden yalnızca kendi güvensizliğimizdir. Bildik yerlerde
bile uykuya dalmayı beklerken kaygı hissedebilir ya da gör­
düğümüz rüyadan korku duyabiliriz. Kaygıyla uykuya daldı­
ğımızda . rüyalarımız da korku ve gerilimle dolu olur. uyku
daha az dinlendiricidir ve uygulama yapmak çok daha
zordur. Bu yüzden. uyumadan önce bir korunma duygusu
yaratmak ve uyku alanımızı kutsal bir yere dönüştürmek iyi
bir fikirdir.

Bu. uyku alanının her yanında koruyucu dakiniler hayal


ederek yapılır. Dakinileri güzel tanrıçalar. sevgi dolu, aydın­
lanmış dişi varlıklar ve güçlü koruyucular biçiminde hayal
edin. Bu varlıklar. siz uykuya daldığınızda ve gece boyunca.
tıpkı çocuğunu gözeten anneler ya da bir kralın veya krali­
çenin çevresindeki koruyucular gibi yakınınızda kalırlar. On-
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 139

ların, kapıları ve pencereleri koruyarak, yatakta yanınızda


oturarak, bahçede ya da avluda yürüyerek, kendinizi ta­
mamen korunmuş hissedene dek her yerde olduklarını ha­
yal edin.

Yine, bu uygulama da sadece bir şeyleri gözünüzde


canlandırmaya çalışmaktan daha fazlasıdır: dakinileri zihni­
nizle görü n , ama aynı zamanda onların varolduğunu hisset­
mek için hayal gücünüzü de kullanın. Bu şekilde koruyucu ,
kutsal b i r ortam yaratmak sakinleştirici v e rahatlatıcıdır ve
dinlendirici bir uykuyu getirir. Mistiklerin yaşama biçimi bu­
dur: majiyi görmek, zihinle çevreyi değiştirmek ve hayal gü­
cünün eylemleri olsa bile anlamlı olan eylemlere izin ver­
mek.

Yatak odasında kutsal bir doğası olan bir nesne bulundu­


rarak da uyku ortamınızdaki huzur duygusunu geliştirebilirsi­
niz: huzurlu, sevgi dolu imgeler, kutsal ve dini semboller ve
zihninizi bu yola yönlendiren başka nesneler.

Ana Tantra bize. uyku için hazırlanırken, rüyaların neden­


leri . odaklanılacak nesne . koruyucular ve kendimizle ilgili far­
kındalığı korumamız gerektiğini söyler. Bunları farkındalık
içinde, birbirinden farklı şeyler gibi değil, bir arada tutun; bu­
nun rüya ve uykuda büyük bir etkisi olacaktır.
RÜYA YOGA UYGULAJılASI U\] 1 ·1 1

5. Ana Uygulama

Rüya yogayı tam anlamıyla geliştirmek için , sırayla ta­


mamlanması gereken dört gör.ev vardır: 1) farkındalığı mer­
kez kanala getirmek, 2) berrak vizyon ve deneyim geliştir­
mek. 3) kaybolmamamız için güç ve kararlılık geliştirmek ve
.:1) korkunun üstesinden gelmek için öfkeli yönlerimiz üzerin­
de çalışmak. Bu görevler rüyaların dört niteliğine -huzurlu,
neşeli. güçlü ve öfkeli- ve uygulamanın dört bölümüne kar­
�ılık gelir.

l'ARKINDALIGI l\IERKEZ KANALA GETİRMEK


Gün boyunca hazırlayıcı uygulamalarla çalıştıktan ve
uyumadan önceki uygulamalardan -arındırma solunumla­
r ı , guru yoga , şefkat ve sevginin ortaya çıkarılması , koruyu­
cu dakinilerin zihinde canlandırılması ve gece için amaç
oluşturma- sonra ana uygulamaların ilkine geçilir.

Aslan duruşu biçiminde uzanın: Erkekler sağ . kadınlar sol


yanlarına uzanır. Bedeninizi rahat ve sağlam bir hale getir­
meye yetecek kadar dizlerinizi kırın, yukarıda kalan kolunu­
ı u düz uzatın ve altta kalan elinizi yanağınızın altına yerleş­
tirin. Uykuyu daha hafif tutmak için boynunuza dikkat ede­
rek hafif yüksek bir yastık kullanmayı denemek yararlı olabi­
l i r . Soluğunuzu rahatlatın ve bedeninizi gevşetin. Solunumu-
RÜYA YOGA UYGULillASI TJ\.l 143

RA LA SHA SA

kırmızı görünür. Dört taç yaprağın her birinin üzerinde bir he­
ce bulunur: önde RA, solda LA arkada SHA ve sağda da
SA. Uykuya dalarken A harfi üzerindeki konsantrasyonunuzu
hafif ve gevşemiş bir şekilde koruyun.

Uygulamanın bu bölümüyle zihninizi ve prananızı merkez


kanala getirmeniz amaçlanır. Bu deneyimin huzurlu bir nite­
liği vardır ve derin kırmızı A harfiyle birleştikçe kendi içimizde
de huzur buluruz. Öğretiler bu çokra üzerinde odaklanma­
nın yumuşak rüyalar ürettiğini söyler. Bir dakininin rüya gö­
ren kişiyi nazik bir şekilde kendisine eşlik etmek için çağırdı­
ğı bir rüya örnek olarak verilir. Rüya gören kişiye mistik bir kuş
(garuda) ya da bir aslan biçiminde yardımcı olur ve onu saf
bir ülkeye, güzel, kutsal bir yere götürür. Ama rüyanın buna
özgü olması gerekmez. Sadece başka insanların rehberli­
ğinde güzel bir bahçede ya da dağlarda yürümeyi de içe­
rebilir. Ü retilen rüyaların niteliği belirli imgelerle ve yapılacak
işlerle, bu noktada huzur duygusuyla çok az ilişkilidir.

BERRAK.LiGi ARTTIRl\IAK
Yaklaşık olarak iki saat uyuduktan sonra uyanın ve uygu­
lamanın ikinci bölümüne başlayın . Geleneksel olarak, bu
uygulama gece yarısı sularında yapılır, ama herkesin farklı
bir programı vardır, bu yüzden uygulamayı yaşantınıza gö­
re ayarlayın.
144 tJ\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

İ lk uygulamada olduğu gibi. erkekseniz sağ . kadınsanız


sol yanınızda yatarak aynı konumu alın. Belirli bir solunum bi­
çimi yapılacaktır: havayı içinize çekin ve oldukça hafif bir
şekilde soluğunuzu tutun. Apışaranızı ve pelvis tabanının kas­
larını hafifçe sıkın. bu sayede, tuttuğunuz soluğu yukarı doğ­
ru çekme duygusu yaşarsınız. Soluğu göbeğin hemen altın­
da , aşağıdan gelen basınçla sıkıştırılmış olarak tutulduğu bi­
çimde hissetmeye çalışın. Bu tür solunumu hayal etmek zor­
dur, bu yüzden bu duyum keşfedilene kadar bir parça de­
neme yapmak gerekebilir. Daha iyisi ise bir öğretmenden
ayrıntılı talimatlar almaktır.

Soluğu birkaç saniye tuttuktan sonra, yavaşça dışarı ve­


rin. Dışarı verme süresince pelvisizi , göğsünüzü ve tüm be­
deninizdeki kasları gevşetin. Tamamen gevşeyin. Bunu yedi
kez yineleyin.

Odak noktası merkezi , alında kaşların birleştiği yerin ardın­


da ve biraz üstünde bulunan çakradır. Bu çakrada beyaz,
parlak bir ışık topu olduğunu hayal edin. Bu bir berraklık nok­
tasıdır. Bindu olarak da bilinen bir tigle birçok şey olabilir ve
değişik biçimlerde çevrilir. Bir bağlamda bu , bedende bulu­
nabilecek enerjik bir niteliktir, bir başka bağlamda ise sınırsız
bütünlüğü temsil edebilir. Uygulamada kullanırken, tigle kü­
çük, asılsız, parlak bir ışık küresidir. Farklı renkte tigle ' ler farklı
bilinç niteliklerini temsil eder ve onları hayalimizde canlandır­
makla söz konusu nitelikle ilgili deneyim için bir tür kapı olarak
iş görmesi amaçlanır.

Tigle 'yi hayal etme talimatıyla durağan bir yuvarlak be­


yaz ışık imgesi çizeceğiniz kastedilmez; tersine, kendinizin
gerçekte orada olan bir şeyle birleştiğinizi hayal edin. İ mge­
sel duyularınızla tjgleyi hissetmeye çalışın ve yalnızca açıklık
ve parlaklık olana kadar onunla tamamen birleşin. Bazı kişi­
ler bu ışığı açıkça kendi iç görsel duyularında görecektir ,
bazılarıysa görmekten öte hissedeceklerdir. O n u hissetmek
146 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

amacıdır. " Rüyanın parlaklığını arttı rmak" derken kastedilen


şey de budur. " Parlaklık" sözcüğünün arkasındaki duyguyla,
gerçek deneyimle birleşmeye çalışın. Bu benzetme yalnızca
dilden ve görsel temsilden daha derinde olan bir deneyime
işaret etmektedir.

Bu yüzden, uygulamanın bu bölümünde kendini göste­


ren rüyaların niteliği dediğimiz şey "arttırmak"tır. Buradaki
duygu, gelişme ya da tamamlama yönünde ilerleme, üret­
me ve cömertlik duygusudur. Ana Tantra 'da verilen örnek
bir dakininin müzik aletleri çaldığı, şarkı söylediği ve rüya gö­
ren kişiye çiçekler, meyveler ve giyecekler getirdiği bir rüya
örneğidir. Yine bu, rüyaların bir dakini ya da başka bir belirli
imge içermesi gerektiği anlamına gelmez, uygulamacı uy­
gulamanın bu bölümünde güçlendikçe, rüyalar renkli zevk­
lerle karakterize edilecektir.

Şİl\IDİDE BULUNl\IAYI GÜÇLENDİRMEK


Bu uygulamanın üçüncü bölümü kabaca ikinciden yak­
laşık iki saat, uyku döneminde yaklaşık dört saat sonra yapı­
lır. Geleneksel olarak, bunu şafaktan iki saat önce diye dü­
şünürüz. Uygulamanın bu bölümü için , farklı bir pozisyon alı­
nır: yüksek bir yastıkla sırt üstü yatın. Bacakları, meditasyon
duruşundakinin tersine, gevşek bir şekilde çapraz yapın;
sağ ya da sol bacağın hangisinin üstte olduğu fark etmez.
Bu pozisyon bir uçakta birinci sınıf bir koltukta uyumaya
benzer: yatmış ama tümüyle uzanmış değilsinizdir. Yüksek
bir yastık kullanmak uykunun hafif olmasını sağlamaya ve
rüyalarda daha çok berraklık kazanmaya yardımcı olacak­
tır, ama boynunuzun rahat olmasına dikkat edin. Rahatsız
bir pozisyonda durmayın.

Bedeninizin gereksinimlerine dikkat etmeniz önemlidir.


Ben çocukken , her gün saatlerce bacaklarım çaprazlanmış
148 U\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

yah HUNG'da hafifçe dinlenmesine izin verin ve uykuya da­


lın.

Burada geliştirilen nitelik güçtür. Herhangi bir şey yap­


manız gerekmez; güçlü hissetmeye "çalışmak" için şişinme­
yin. Bu, zaten içinizde sahip olduğunuz gücü bulmakla ilgili­
dir. Güç duygusu aynı zamanda bir güvenlik duygusudur;
uygulamanın bu bölümünde ortaya çıkan rüyalar bu gü­
venli güç duygusuyla ilişkili olmak durumundadır. Ana Tant­
ra ' daki örnekler güçlü bir dakininin rüya gören kişinin bir
Taht'a oturmasını emrettiği ya da rüya gören kişinin öğreti­
leri almak için güvenli bir şatoya girdiği veya anne ya da
babasından onaylama aldığı rüyalardır. Önemli olan özel
bir imgelem değil, niteliktir. Bir dakininin rüya gören kişiyi bir
taht'a oturtması yerine, rüya gören kişiyi patronun terfi ettir­
mesi ya da rüya gören kişinin annesinin rüya gören kişinin
başarılarını kutlamak için bir parti düzenlemesi de olabilir.
Her iki rüya da uygulamanın bu bölümünün karakteristiği
olacaktır. Rüya, bir şato yerine, rüya gören kişinin kendini
güvenli hissetmesini sağlayan bir ortamda da geçebilir ve
bir anne-baba yerine rüyada güvenli, emniyet ve güç duy­
gusu veren başka bir kişi de olabilir.

KORKUSUZLUGU GELİŞTİRMEK
Uygulamanın dördüncü bölümü en kolayıdır, çünkü sa­
baha kadar yeniden uyanmaya gerek yoktur. Alınacak be­
lirli bir pozisyon da yoktur; sadece rahat olmanızı sağlayın.
Belirlenmiş bir solunum biçimi de yoktur; soluk kendi doğal rit­
mine bırakılır. Geleneksel olarak bu, son uyanıştan iki saat
sonra, şafağın ilk ışığından hemen öncedir.

Bu aşamadaki odaklanma noktanız olan " gizli çokra " ,


üreme organlarının arkasındaki çakradır. Çakranın içinde si­
yah, parlak bir ışık küresi vardır: siyah bir tigle. Bu, hayal gü-
RÜYA YOGA UYGUL.Al\IASilJ\l 149

cünün karanlık yönüdür; öğretiler burada ortaya çıkan rü­


yaların öfkeli dakiniler. dağlarda ve vadilerde ateş. taşkın­
ca akan nehirler ya da yolu üzerindeki her şeyi yok eden
rüzgarlar içermesinin mümkün olduğunu söylemektedir.
Bunlar elementlerin benlik imgesini ortadan kaldırdığı rüya­
lardır; rüyalar korkutucu olabilir. Sizin için de bunun geçerli
olup olmadığını bulun. Gecenin bu bölümündeki rüyaların
niteliği önünde sonunda öfke ve gazap dolu olacaktır.

Uygulamanın bu bölümünde gizli çakradaki siyah, par­


lak tigle 'ye girin ve o olun. Sonra . zihninizin gevşemesine izin
verin ve sadece her yerde olan, duyularınıza ve zihninize iş­
leyen parlak siyah ışığa hafifçe odaklanın ve uykuya dal­
manıza izin verin.

Dört nitelik -huzurlu, başarılı, güçlü ve öfkeli- ile ilgili im­


geler. hisler, duygular ve deneyimlerden oluşan çok geniş
bir takımdır. Yukarıda da ifade edildiği gibi . mutlaka öğreti­
lerde örnek olarak verilen belirli türde rüyalar görmeniz ge­
rekmemektedir. Ö nemli olan nokta niteliktir: duygusal tını,
rüyanın hissedilen duygusu , rüyanın deneyiminde yayılıcı
ama olasılıkla süptil akımlar. Hangi çakranın. hangi dene­
yim boyutunun rüyayla ilişkili olacağının belirlenme biçimi
budur; bu, rüya içeriklerini çözmeye çalışarak yapılmaz. Bu
aynı zamanda prana ve zihnin belirli rüyayı ortaya çıkar­
mak için bedenin enerji sisteminde odaklandığı yeri de gös­
terir. Rüya, önceki günün olayları ve o gün yaşananlardan
da etkilenebilir. Bir rüyayla ilişkili olan her şey incelenerek
büyük miktarda bilgi edinilebilir.

Uygulama için başka bir dönem daha yoktur , ama el­


bette güne başlamak için uyanacaksınız. Uyandığınızda,
uyanmanın farkındalığında uyanmaya çalışın. Bu uygula­
manın amacı gece boyunca, uyuma ve uyanma dönem­
lerinden geçerek ve tüm gün boyunca farkındalığın sürek­
liliğini geliştirmektir.
150 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

POZİSYON
Farklı beden duruşları belirli enerji kanallarını açar ya da
sıkıştırır ve süptil enerji akışını etkiler. Bu bilgiyi uygulama sıra­
sında belirli süreçlere yardımcı olmak için kullanırız. Tibet ge­
leneği olumsuz duyguları erkekler bedenin sağ, kadınlarda
ise sol tarafındaki birincil kanalla daha yakından ilişkili görür.
Bir erkek sağ yanı üzerinde uyuduğunda, genellikle olumsuz
prana taşıyan bu kanal bir parça kapanır ve sol kanal açı­
lır. Ayrıca akciğerin bu yandaki bölümü biraz sıkıştırılmış olur,
bu yüzden akciğerin diğer bölümü solunumdan biraz daha
fazla sorumludur. Yan tarafınıza yatmadan kaynaklanan
etkileri belki de zaten biliyorsunuz: sağ tarafınıza yattığınız­
da sol burun deliğinizden soluk almanın daha kolay oldu­
ğunu fark edersiniz. Erkekler için, bu pozisyonun sol kanal­
dan olumlu bilgelik pranasının hareketi için yararlı olduğunu
düşünürüz. Kadınlarsa, sol yanları üzerinde uyuyup sağ yan­
larındaki bilgelik kanalını açarak tersinden yarar görürler.
Bu, rüyaları olumlu bir yönde etkiler ve rüya uygulamasını
kolaylaştırır. Bilgelik pranasının akışını açmak geçici bir çare­
dir, çünkü önünde sonunda merkez kanalda hareket et­
mek için dengeli pranayı isteriz.

Ayrıca, duruş biçimine dikkat ederek, uyku sırasında far­


kındalık daha kararlı tutulur. Geldiğim yerde, pek çok kişi
yaklaşık doksana yüz seksen santimetrelik bir Tibet kilimi üze­
rinde uyur. Fazla hareket edilirse, yataktan düşülür. Ama bu
genellikle olmaz, çünkü kişi küçük bir şeyin üzerinde uyur­
ken, bedenin pozisyonu gece boyunca uyuyan zihinde tu­
tulur. Örneğin , bir kişi çıkıntılı, dar bir kaya parçası üzerinde
uyuyorsa, kenardan aşağı düşmesini engellemeye yetecek
bir farkındalığı sürdürür. Burada, Batı ' nın büyük yataklarında
uyuyan kişi, bir saatin akreple yelkovanı gibi dönüp durabi­
lir ve düşmez, ama pozisyonu bir şekilde korumak, farkında­
lığı sürdürmeye yardımcı olur.
RÜYA YOGA UYGULAlılASiij\.J 151

Konsantrasyonunuzun dağıldığını fark ettiğinizde bunu


deneyin. Pozisyonunuzu değiştirin ve solunumunuzu sakin­
leştirip yumuşatın; çok rahatça konsantre olabildiğinizi gö­
receksiniz. Solunum, prananın hareketi. bedenin duruşu.
düşünceler ve zihnin niteliği: bunların hepsi birbiriyle ilişkilidir.
Bu bilgiyi anlamak uygulama yapan kişinin bilinçli bir şekilde
olumlu deneyimler ortaya çıkarmasına olanak tanır.

ZİHNİ ODAKLAMAK
Tıpkı çeşitli beden duruşlarının enerji akışını değiştirmesi
ve deneyimin niteliğini etkilemesi gibi. bedende odaklan­
mış farklı gözönünde canlandırmalar da aynı işi yapar. Ana
uygulamanın dört bölümünün her biri dört çakradan birin­
de renkli bir ışık ve bir tigle ya da hece üzerine odaklanma­
yı içerir.

Bir çakra ' da renkli bir lotüs. tigle ya da hece hayal etti­
ğimizde, bu şeyler gerçekte orada değildir. Gözönünde
canlandırma. bu yerden geçen enerji ağını ve niteliklerini
temsil eden bir çizim ya da sembole benzer. Bu imgeleri kul­
lanarak, zihin. bedendeki tam yerlerinde belirli enerji ağla­
rıyla daha iyi bağlantı kurabilir, bilincimiz de bu bağlantı­
dan etkilenir. Rengin de günlük deneyimimizden bildiğimiz
gibi bilinç üzerinde bir etkisi vardır: tamamen kırmızı boyalı
bir odaya girdiğimizde yaşadığımız şeyler. beyaz . yeşil ya
da siyah bir odaya girdiğimizde yaşadıklarımızdan oldukça
farklıdır. Belli bir rengi hayal etmek bilinçte belirli bir niteliğin
yaratılmasına yardımcı olmak için kullanılır.

Meditasyon yaparken, kapalı ya da açık olan bir anah­


tar olarak konsantrasyon ve dikkat dağılmasını düşünme
eğilimi gösteririz, ama durum böyle değildir. Farkındalık fark­
lı derecelerde yoğunluklarda odaklanabilir. Ö rneğin , uzun
karanlık bir inziva köşesinden çıktığımızda, tüm görsel olgu-
152 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

lor son derece yoğun olmuştur. Evler ve ağaçlar, her renk


ve her nesne canlıdır. Her gün bu imgeleri gördüğümüzde,
dikkate değer olmazlar ama tamamen karanlıkta geçen
elli günün ardından görüş gücü üzerindeki odağımız öyle
güçlüdür ki, her şey olağanüstü biçimde parlak ve canlı
hale gelir. Günler geçtikçe , görsel olgular donuklaşmaya
başlar gibi görünür, ama elbette değişmemişlerdir - eksi­
len şey bunlarla ilgili farkındalığımızdır. Deneyimin koşulları
alışılmamış olsa da bunlar genel bir ilkeyi gösterir. Tüm de­
neyimlerimiz farkındalığımızın odağında daha fazla yoğun­
luğa sahip olduğumuzda daha canlı olacaktır.

Uygulama sırasında, odak düzeyinde dereceler vardır.


Gece uyguladığınız gözönünde canlandırmanın hemen
başlangıcında, tigle üzerindeki konsantrasyonunuz son de­
rece güçlü olabilir. Beden gevşeyip uyku geldiğinde, haya­
linizde yarattığınız imgenin görünümü zayıflayabilir. Duyular
kararır, işitme, koklama, dokunma gibi duygular azalır. Hem
duyuların hem de hayalinizdeki imgenin kararması, farkın­
dalık odağının yoğunluk ve keskinlik açısından azalması yü­
zündendir. Bunun ardından, neredeyse hiç his olmayabilir,
bu da başka bir odak düzeyidir. Son olarak, hiç duyusal de­
neyim kalmaz ve hayalinizde hiçbir imge yoktur.

Bu süptil ayrımlara dikkat etmek zordur, ama uykuya


dalma sürecine daha fazla farkındalık getirildiğinde görü­
nür olurlar. Bu durumda , imgeler ve duyular tamamen ka­
rardığında bile farkındalık korunabilir . Er geç A üzerinde yo­
ğunlaşarak uykuya dalabilecek ve gece boyunca A ' nın
temsil ettiği saf şimdide kalabileceksiniz. Bunu yaptığınızda,
sabahın ilk uyanıklık anları bile saf şimdide meydana gele­
cektir.

Olasılıkla gece boyunca bir odağı korumayla ilgili dene­


yimleriniz zaten olmuştur. Örneğin, erken saatlerdeki bir ran­
devu için uyanmanız gerektiğinde, uyku süresinçe bir parça
RÜYA. YOGA. UYGULA.MASI U\1 153

farkındalık kalacaktır. Diyelim ki sabah saat beşte uyanmak


zorundasınız. Bu durumda yatmaya gittiğinizde bir yandan
uyurken bir yandan da zamanı kontrol etmek için belli bir
uyanıklık durumunda kalırsınız. Güçlü bir şekilde kavramsal­
laştırmasanız, üzerinde düşünmeseniz de erken saatte kalk­
ma gerekliliği ile ilgili farkındalık sürer. Odak çok süptildir. Bu,
güçlü bir konsantrasyon değil, hafif, yumuşak ama tutarlı bir
miktarda odağı uygulamaya getirme türüdür. Yaşamınızda
harika bir şeyler olduğu için uykuya dalmadan önce sevinç­
liyseniz, uyandığınızda da sevinçli olursunuz. Bu, uyku boyun­
ca süreklidir; buna sıkı sıkıya tutunmanız gerekmez. Farkında­
lığınız bu duyguyla birlikte devam eder. Bu, tigle ile birlikte ol­
ma yoludur: sevinçle uyurken onunla uyuyun.

Tigle üzerinde odaklanmayla ilgili olgular konusunda iki


farklı ilişki vardır. Birinde, olgular zihinle kavranır. Diğerinde
ise olgular zihinde belirir. Kavrama , ikici etkileşimin daha ka­
ba bir biçimidir. Nesneye, doğasına özgü varoluşu olan bir
varlık biçiminde - sanki ayrı , başka bir varlık olarak varmış gi­
bi - davranılır, zihin de buna tutunur. Tutunma kesildiğinde
bu, ikiciliğin bittiği anlamına gelmez -olgular deneyimde
hôlô vardır ve ayrı varlıklar olarak kavramsallaştırılırlar­
ama kavramsallaştırma daha süptildir. Belki ilkinin daha et­
ken ve güçlü , ikincinin ise daha edilgen ve zayıf bir kavram­
sallaştırma olduğu söylenebilir. Kavramsallaştırma daha za­
yıf olduğunda , ikici olmayan rigpa' da dağılması da daha
kolay olur.

Çalışmaya, daha kaba düzeydeki bir ikicilikle başlarız.


Nesneyi kavramsallaştırın ve imgesel duyuları kullanarak o
nesneyle ilgili mümkün olduğunca güçlü bir deneyim geliş­
tirin: onu açık bir şekilde hayal etmeye, hatta daha önem­
lisi , onu hissetmeye ve onun , bedeninizdeki duyumları ve
enerjiyi, zihnin niteliğini etkilemesine izin vermeye çalışın.
Nesneyi güçlü bir farkındalıkla yarattıktan sonra, konsant­
rasyonunuzu biraz gevşetin . Çaba harcamaksızın, tıpkı zih-
154 U\,l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

nin erken saatteki bir görüşme için ya da büyük bir sevinç­


le uyanmasına benzer biçimde, sanki bilinç yüzeyinin altın­
da yatan amacın zihninizi nesneye bağlaması gibi, çaba
harcamadan nesnenin görünmesine izin verin. Çaba har­
camaya ya da konsantrasyona gerek yoktur - sadece
nesne vardır ve siz onunlasınızdır. Artık onu daha fazla oluş­
turmuyor, ona izin veriyor, onu gözlüyorsunuzdur. Bu, gözle­
riniz kapalı bir şekilde sıcak güneşin altında yatmaya ben­
zer; "dışarıda" olan güneşe konsantre olmadan, ışıkla ısınır­
sınız, ondan ayrı değilsinizdir. Sıcaklık ve ışıkla ilgili deneyimi­
niz yoktur- bunları konsantrasyonunuzda. tutmaya çalış­
manız gerekmez- deneyiminiz sıcaklık ve ışıktır, bu dene­
yimle birleşirsiniz. Bu , uygulama süresince hayalinizde yarat­
tığınız nesneyle olma biçimidir.

Uygulamanın başında karşılaşılan yaygın bir sorun, yo­


ğun bir konsantrasyon harcandığında meydana gelen, uy­
kunun açılması durumudur. Odak hafif olmalıdır: zihinde ol­
ması için zihni zorlamak yerine, tigle ile " birlikte olmak"tır. Sı­
radan bir uykuda bu durumun bir benzeri, uykuya dalarken
zihninizde sürüklenen düşünceler ve imgeler ile uykusuzluğa
neden olacak şekilde belli bir nesneye duygusal olarak ve
yoğun bir şekilde takılıp kalma arasındaki farkta yaşanır.
Deneyimin size öğretmesine izin verin; neyin işe yaradığına
ve neyin işe yaramadığına dikkat edin ve kendinizi buna
ayarlayın. Uygulama sizi uyanık tutuyorsa uykuya dalana
kadar konsantrasyonunuzun yoğunluğunu derece derece
azaltın .
İster kavrayarak ister belirmesine izin vererek tigle y a da
hece üzerine odaklanmak sadece ilk adımdır. Gerçek
amaç nesneyle birleşmiş hale gelmektir. Ö rneğin A harfini
ele alalım. A, zihnin ortaya çıkmamış , değişmemiş, doğal
durumunun sembolüdür; bir nesne olarak bunun üzerine
odaklanmak yerine en iyisi onun temsil ettiği yayılma niteli­
ği taşıyan özüyle birleşmektir. Aslında bu, her gece meyda-
RÜYA YOGA UYGULA.MASI U\l 155

na gelir, çünkü uykuya dalmak saf rigpa'ya " dalmak"tır.


ama genel kavramsal zihinle özdeşleşildiğinde -bu derin
uykuda işlev göstermeyi sona erdirir- deneyim rigpa yerine
bilinçdışının deneyimidir. Rigpa uykuda bulunabilir çünkü
zaten oradadır.

Nesnenin zihinde belirmesine izin vermenin ötesinde, iki­


ci olmayan bir durum vardır. Zihin hôlô odaklanmıştır. ama
kavramlarla özdeşleşme yoktur. düşünce de tigle'yi ya da
A harfini hayal etmek için kullanılmaz. Zihin, basit bir şekilde.
özne ve nesne ikiliği olmadan farkındalığın içinde varolur.
İ kici olmayan durumda. A " orada " , siz de " burada" değilsi­
nizdir. İ mge kalabilir ya da kalmayabilir, ama her iki durum­
da da deneyim özne ve nesne olarak bölünmez. Yalnızca
A vardır ve siz onunlasınızdır. Bu. taçyaprakların ışığıyla ha­
fifçe kırmızıya boyanan açık, belirli A ' nın önemidir: A tara­
fından sembolize edilen saf, ikici olmayan farkındalık ol­
maktasınız ve taçyaprakların kırmızısıyla sembolize edilen
deneyim ortaya çıktığında bu. A'yı renklendirir. ama ikici ol­
mayan şimdinin parlaklığı kaybolur.

Uygulama yapan kişiler çoğu kez. hayolde canlandırılan


imgeyi korumakta zorlandıkları bir dönem yaşadıklarını ya
da hayal etmenin uykuyu engellediğini söyler. Uygulama­
da bu ilerlemeyi anlamak bu konuların bazılarını aydınlat­
mayı gerektirir. İ lerleme onu görmek, hissetmek. sonra da o
olmaktır. Nesneyle tam olarak birleştiğinizde , imgeleme ke­
silebilir, bunun bir sakıncası yoktur.
Öğreti aynı zamanda ölüm ônındaki bu yoğunlaşma tü­
rünü de açıklamaktadır. Ö lüm sırasında şimdiki anın farkın­
dalığı korunduğunda, tüm süreç oldukça farklı olur. İ çinde
bulunulan an ile ilgili farkındalığı korumak, gerçekte ölüm
ônında bilincin aktarımı uygulamasının özüdür (phowa). Bu
uygulamada amaç , zihni doğrudan saf farkındalık uzamına
taşımaktır (dharmakaya). Başarılı olunursa, uygulama ya-
156 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

pan kişi ölüm sonrası deneyimin kargaşasını ve dikkat dağı­


nıklığını yaşamaz, bunun yerine doğrudan doğruya berrak
ışığa doğru özgürleşir.

Saf farkındalıkta kalma yeteneği olmadan. dikkatimiz


dağılır ve rüya, fanteziler, samsara, sonraki yaşam şeklinde
kendi başına dolanırız, ama gece boyunca berrak ışıkta
kendimizi bulduğumuz saf farkındalığı korursak, gün boyun­
ca da zihnin doğasında kalır, ölümden sonra da bardo'da
serbest kalırız.
İ mgelemenin bilinci nasıl etkilediğini deneyimlemek için
şunu deneyin: zifiri karanlık, tam bir siyahlık içinde olmayı im­
geleyin. Karanlık sadece çevrenizde değil. aynı zamanda
görüşünüzde . derinizde , üstünüzde ve altınızda. bedeninizin
her hücresinin içindedir. Sanki neredeyse karanlığı hissede­
bilecek . koklayabilecek ve tadabilecekmişsiniz gibi hisse­
dersiniz.

Şimdi. karanlığın aniden her yanınızda ve içinizde açık.


yayılan bir ışığa. siz olan yayılan ışığa izin verdiğini imgele­
yin .

Sadece imgelemenin görsel yönleriyle değil. iç dünyanı­


zı aydınlatan bu süptil imgesel duyular aracılığıyla da bu iki
imgelem arasındaki farkı hissedebilmelisiniz. Karanlıkta tek
deneyiminiz vardır; hatta belki bir parça korku ya da öfke
dolu bir şey, ama ışıkta, berraklık vardır.

Şimdi de size, uygulama sırasında ihtiyaç duyacağınız


bazı konsantrasyon türleri ile ilgili deneyimler kazandırması
amaçlanan bir başka deneme anlatacağım . Bedeninizi
gevşetin. Boğaz çakranızda kırmızı. parlak bir A imgeleyin.
Kırmızı ışık derin ve zengindir ve duyulara hitap eder. lşığı his­
setmek için imgeleminizi kullanın. sizi sakinleştirmesine. gev­
şetmesine, zihninizi ve bedeninizi dinginleştirmesine, sizi iyi­
leştirmesine izin verin. Işık, boğaz çakranızı, sonra da tüm
RÜYA YOGA UYGULAMASI U\l 15i

bedeninizi doldurarak yayılır. Bu ışık bedeninize yayılırken.


bütün gerilimleri gevşetir. Dokunduğu her şey kırmızı ışığın
içinde erir. Tüm bedeniniz kırmızı ışığın içinde erir. Bu ışığın
tarkındalığınızı kaplamasına izin verin. Bu şekilde gördüğü­
nüz her şey kırmızı ışık. hissettiğiniz her şey dingin bir kırmızı
ışık, işittiğiniz herhangi bir ses huzurlu kırmızı ışık olur. Bunu dü­
şünmeyin; yaşayın. Zihninizin kırmızı ışık olmasına izin verin;
bu şekilde bir nesneyle ilgili olarak farkında olduğunuz hiç­
bir şey olmaz, sadece tarkındalığın kendisi olan kırmızı ışık
olur. Her şey - beden ve enerji, dünya ve zihinsel olaylar­
siz kırmızı ışıkla tamamen birleşene kadar erir. " İ çerisi" ya da
" dışarısı " yoktur, sadece kırmızı ışık vardır. İ şte bu. A ile birleş­
me ve imgelemenin nesnesiyle birleşmiş bir şekilde odak­
lanma yoludur.

SIRA
Uygulamalar her zaman sırayla yapılmalıdır. İ lk bölümü
olan boğaz bölgesinde A harfi üzerine odaklanmak, ilk uy­
kuya dalarken yapılır. İ deal olarak, ikinci bölüm iki saat son­
ra . üçüncü bölüm bundan iki saat sonra . dördüncü bölüm
de üçüncüden iki saat sonra yapılır. Gece boyunca uyan­
mak uykuyu daha hafit bir hale getirir ve rüya yogayı başar­
mayı daha kolaylaştırır. İsterseniz bir çalar saat kullanabilirsi­
niz ama geceyi mutlaka tam olarak iki saatlik parçalara
bölmek gerekmez; buradaki amaç sadece üç uyanıklık dö­
nemiyle çalışmaktır. Bunu iki saatlik dönemler halinde düşü­
nürüz, çünkü insanlar genellikle yaklaşık sekiz saat uyur. Her
ne kadar bu uyku programı berraklığı geliştirecek olsa da
dinlenmek de aynı derecede önemlidir, bu yüzden uygula­
ma dönemlerinden birini kaçırırsanız üzülmeyin ve sadece
üç tanesini yapın. Hatta üç tanesini kaçırsanız bile yalnızca
birini yapın. Elinizden gelenin en iyisini yapın, yapamadığınız
herhangi bir şey olursa da bunun için üzülmeyin. Bu, uygu-
158 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

lamanın önemli bir sırrıdır! Üzülmek , uygulamanıza yardımcı


olmaz. Ama daha iyisini yapmak için amacınıza güçlü bir
şekilde bağlı kalmayı da sürdürmelisiniz. Sadece elinizden
gelenin en iyisini yapın.

Peki. ilk bölümden sonra uyur ve şafağa kadar bir daha


uyanmazsanız ne yapacaksınız? Bu durumda , üçüncü ya
da dördüncü bölümü değil. ikinci bölümü uygulayın. Dört
ana uygulamanın herhangi birini asla atlamayın. Uygula­
manın sonuçlarında tutarlılık vardır, çünkü tüm unsurlar ilişki­
lidir: farklı çakralar, renkler, meditasyonlar, zamanlar, unsur­
lar, enerjiler ve beden duruşlarının hepsi uygulama yapan
kişide belirli deneyimler ortaya çıkarmak ve belirli kapasite­
leri geliştirmek için birlikte çalışır. Uygulamanın her bir evresi
farkındalıkla bütünleştirilecek olan bilincin belirli bir enerjik
niteliğini uyandırır ve her bir nitelik bir sonrakinin gelişimini
destekler. Bu nedenle de, dört dönemin sırayla yapılması
önemlidir.

Uygulamanın ilk bölümü rüyaların huzurlu yönüyle dolu­


dur. Uygulamanın yalnızca b u bölümünü yaparsanız, bu
huzurlu yönle çalışmak, örneğin öfke dolu yönle çalışmak­
tan çok daha kolay olur. Korku veren bir durum yerine hu­
zurlu bir durumda şimdide kalmak daha kolaydır. İ yice öğ­
renilmesi daha kolay olan bir durumla daha sık çalışmamız,
sonra da geliştikçe daha zor olan durumlarla uygulama
yapmamız genel bir uygulama ilkesidir. Bu durumda , ilk ön­
ce şimdide kararlılık geliştirir, sonra da deneyimin daha zor­
lu mücadele gerektiren yönleriyle çalışırız: berraklığı arttır­
mak, gücü geliştirmek ve ardından gazap dolu imgelem.

Uygulamanın ilk bölümü, bir şey geliştirmeye çalışmak­


tan çok huzur verici farkındalığın yeniden bulunmasıyla ilgi­
lidir. Daha az "yapmaya" çalışılacak şey ve daha çok " ol­
maya" izin verilecek şey vardır. Bu, sanki bütün gün koşuş­
turduktan sonra evinize gelip huzurlu rüyalarda dinlenmeye
RÜYA YOGA UYGULA.ı,IASI � 159

benzer. Dinlenmek ve yeniden güç toplamak biraz zaman


alır. Kullanılan çokra, enerjik açıdan potansiyele sahip ol­
ma, genişleme ve daralmayla ilişkili olan boğaz çakrasıdır.
İ ki saat sonra uyanırsınız. Dinlenmiş ve gevşemiş olmak için
yeterince derin uyumuş olmalısınız; bu, zihnin tutum ve niteli­
ğini değiştirir. Uygulamanın ilk bölümünde kararlılık ve odak­
lanma gücü geliştirilir; bu, bedenin temeli gibidir. İ kinci bö­
lümde bedeni süslemek, şu anda kalmanın kararlılığının bir
süsü olarak açıklık geliştirmek durumundasınız. Bu nedenle,
odaklanma noktası, berraklığı açma ve arttırmayla ilişkili olan
alındaki çokra üzerindedir.
İ lk bölümde kararlılık, ikinci bölümde de berraklık gelişti­
rilirse, üçüncü bölümde güç geliştirilebilir. Odaklanma nok­
tası bedendeki en temel çokra olan ve güç kaynağıyla
bağlantılı olan kalp çakradır. Bu dönemde rüya görmeniz
rüyada güce sahip olacağınız anlamına gelmez. Güç , uy­
gulamanın ve önceki iki bölümün bir sonucu olarak geliştiri­
lir. Burada geliştirilen güç dayanıklı, saldırgan bir güç değil.
düşünceler ve imgeler üzerindeki güçtür ve görüntülerle
karşılaşıldığında alışıldık tepki göstermeden kurtulma gücü­
dür. Kendi tahtında -güç makamında- oturan bir kral gibi
siz de kendi gücünüzün temelinde, saf farkındalıkta oturur­
sunuz.

Gecenin dördüncü bölümünde -kararlılık, berraklık ve


güç temelinde- korkusuzluk geliştirilir. İ çimizde korku veren
rüyalarla ilgili nedenler taşırız ve uygulamanın ilk üç evresin­
de bazı şeyleri başardıktan sonra, öfke dolu karmik izlerle en
çok ilişkili çokra olan gizli çakradaki siyah tigle üzerinde
odaklanarak bunları devreye sokarız. Korku veren rüyaların
oluşturulması uygulamanın bir sonucudur ve uygulama ya­
pan kişi bu tür rüyaları sürdürmeye, korku veren karmik izleri
bile yola dönüştürmek amacıyla uygulamayı sürdürmeye
t.. '�vik edilir. Bu şekilde uygulamadaki gelişimimizi test ederiz
160 l,3\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

ve geliştirmiş olduğumuz kararlılık, berraklık ve gücü daha


da arttırırız. Korku veren imgeler artık korku dolu duygular
üretmez, bu imgeler uygulamanın gelişimi için birer fırsat
olarak hoş karşılanır.

Bir seçenek daha var: isterseniz uygun sonuçlar elde edi­


lene kadar uygulamanın yalnızca bir noktası üzerine odakla­
nabilirsiniz. Uygulamalar yine sırayla yapılmalıdır, ama bu du­
rumda, huzur veren rüyalar ve farkındalık kararlılığı meydana
getirene kadar, uygulamayı günler boyunca birçok kez tek­
rarlayarak, her uyandığınızda sadece ilk bölümüyle çalışın.
İ lk bölümde bazı başarılar görüldükten sonra, birçok gece
uygulamanın bu bölümünün niteliğine sahip olan rüyalar
oluşturmak için ve gece boyunca açıklıkta bir artış sağlana­
na dek birçok gece geçtiğinden, açıklığı arttırarak yalnızca
ikinci bölümle çalışabilirsiniz. Daha sonra sonuçlar kendini
gösterene kadar üçüncü bölümü, son olarak da dördüncü
bölümü uygulayın. Ama ilkini, ikinciyi ya da üçüncüyü yap­
mamışsanız dördüncü bölümü yapmayın. Tekrarlamak gere­
kirse: bu uygulamaların sırasıyla yapılması önemlidir.

Bazı kişiler bu uygulamanın karmaşık görünmesiyle kendi­


lerini ağır bir sorumluluk altına girmiş gibi hissedecektir, ama
yalnızca başlangıçta bu şekilde görünür. Rüya yoga iyice
öğrenildiğinde, uygulama da çok daha kolay bir hale gelir.
Farkındalık kararlı olduğunda, uygulamanın belirli biçimlerin­
den herhangi birini yapmaya gerek olmaz. Sadece şimdide
bulunmak yeterlidir, rüyalar doğal olarak açık olacaktır. Uy­
gulama yalnızca karmaşık olarak görünür, çünkü birkaç fark­
lı öğe uygulama yapan kişiyi en iyi biçimde destekleyecek
şekilde uyum içinde işlemektedir ve özellikle en çok desteğe
ihtiyaç duyduğumuz yer uygulamanın başlangıcındadır. Ha­
zırlıklar ve uygulamalarda her öğeyi tam olarak anlamak ve
bunları birlikte kullanmak zaman ister. Rüyalarda sürekli ola­
rak berrak olduğunuzda, uygulamayı basitleştirerek çeşitli
şeyler deneyebilirsiniz.
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 161

6. Berraklık

Birileri bize yıllarını inzivada geçirdiğini söylese, etkileniriz;


gerçekten de bu etkileyicidir. Aydınlamaya ulaşmak için bu
tür bir çaba gereklidir; ama meşgul yaşamlarımızda böyle
bir şey olanaksız gibi görünebilir. Geleneksel bir üç yıllık inzi­
va gerçekleştirmek isteyebiliriz, ama koşullarımızın buna as­
la izin vermeyeceğini düşünürüz. Ancak aslında hepimiz bu
önemli uygulamayı yapma olasılığına sahibiz. Yaşamımızın
önümüzdeki on yılı boyunca, üç yılını uykuda geçireceğiz.
Olağan rüyalarda güzel şeyler yaşayabiliriz, ama öfke, kıs­
kançlık ya da korku da yaşayabiliriz. Belki de bunlar yaşa­
mamız gereken duygusal deneyimlerdir ama duygularla
fantezilere yenik düşecek ve bunlara bağlanacak biçimde
alışıldık eğilimlerimizi arttıracak bir şekilde devam etmemiz
gerekmez. Niçin bunun yerine " yol"u uygulamayalım? Uy­
kuyla geçecek olan o üç yıl bu uygulamaları yaparak da
geçirilebilir. Berraklık kararlı hale geldikten sonra, bazıları,
gün boyunca yapıldıkları zamandakinden daha etkili bir şe­
kilde ve daha fazla sonuç vererek rüyada herhangi bir uy­
gulama yapılabilir.

Rüya yoga hepimizin berrak rüya görme yönünde sahip


olduğumuz kapasiteyi geliştirir. Bu bağlamda berrak bir rü­
ya, rüya gören kişinin rüya süresince rüyasında gördüğü
şeylerin farkında olduğu rüyadır. Birçok kişi, belki de pek çok
kişi, en azından bir kez berrak rüya deneyimi yaşamıştır. Bu,
162 U\] TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

kişinin bir rüyada olduğunu fark ettiği ve kurtulmak için


uyandığı bir kabusta gerçekleşmiş ya da sadece alışılmadık
bir deneyim yaşanmış olabilir. Bazı kişiler berrak rüya gör­
mek için hiçbir bilinçli amacı olmadan düzenli olarak berrak
rüyalar görür. Hazırlayıcı ve ana uygulamalar, uygulama
yapan kişinin yaşamına katıldıkça , berrak rüyalar artan bir
sıklıkla meydana gelecektir. Berrak rüya görme kendi başı­
na uygulamanın amacı değildir, ama bu yoga yolundaki
önemli bir gelişmedir.

Berrak rüya görmenin birkaç farklı düzeyi vardır. Yüzeysel


düzeyde, kişi bir rüyada olduğunun farkına varabilir, ama
açıklığı çok azdır ve rüyayı etkileme gücü yoktur. Berraklık el­
de edilir ve yitirilir, rüyanın mantığı da rüya gören kişinin bilinç­
li amacına üstün gelir. Sürekliliğin diğer ucunda, berrak rüya­
lar olağanüstü derecede canlı olabilir, alışıldık uyanma de­
neyiminden "daha gerçek" gibi görünebilirler. Deneyimle
birlikte, tam olarak yapabileceği düşünebilen herhangi bir
şey yapılabilene kadar rüyada daha fazla serbestlik geliştirilir
ve zihnin sınırları aşılır.

Elbette , rüyalar uyanık yaşam gibi gerçekliğin aynı ger­


çeklik boyutlarında oluşmazlar. Rüyada yeni bir araba al­
mak, sabah işe gitmek için otobüse binmek zorunda olma­
yacağınız anlamına gelmez. Bu anlamda, rüyaların doyuru­
cu olmadığını düşünebiliriz: rüyaların "gerçek" olmadıklarını
düşünebiliriz. Bununla birlikte, tamamlanmamış psikolojik işle­
ri tamamlamada ya da enerjik güçlüklerin üstesinden gel­
mede, rüyanın etkileri uyanık yaşama taşabilir. En önemlisi,
rüyada zihnin sınırlamalarına meydan okunabilir ve bu sınır­
lamalar aşılabilir. Böyle olduğunda da zihin esnekliği geliştiri­
riz; zaten en önemlisi de budur.

Zihin esnekliği niçin bu kadar önemlidir? Çünkü zihnin ka­


tılıkları, bilgeliği örten ve deneyimi daraltan yanlış düşüncele­
rin sınırlamaları, bizi yanılsatıcı varlıklarda tuzağa düşürür ve
RÜYA YOGA UYGUI..AMASI U\J 163

özgürlüğü bulmamızı engeller . .Bu kitapta bilgisizlik. yandaş


ya da karşıt olmanın bizi nasıl koşullandırdığını ve olumsuz
karmik eğilimlerde kapana kısılmış bir şekilde tuttuğunu vur­
guluyorum. Ruhsal yolda ilerlemek için temellerindeki bilgisiz­
liğe işleyene ve ardında yatan bilgeliği bulana kadar yan­
daş ya da karşıt olmayı azaltmak zorundayız. Zihnin esnekliği
geliştirildiğinde bizim yandaş ya da karşıt olmanın üstesinden
gelmemize olanak tanıyan bir güce ulaşır. Bizim olayları yeni
bir şekilde görmemizi ve körü körüne alışılmış tepkilerle yön­
lendirilmek yerine olumlu bir şekilde karşılık vermemizi sağlar.

Aynı durumu yaşayan farklı kişiler farklı biçimlerde tepki


gösterir. Bazıları daha fazla, bazıları daha az tutunur. Daha
çok tutunma olursa -karmik koşullamadan kaynaklanan
daha fazla tepki olursa -karşılaştığımız deneyimler tarafın­
dan daha çok kontrol ediliriz. Yeterince esneklikle . karma
tarafından yönlendirilmeyiz. Bir ayna, yansıtacağı şeyi seç­
mez; her şey gelip gittiğinde kendi saf doğası içinde hoş
karşılanır. Ayna, bu anlamda. esnektir. ne tuttuğu ne de itip
defettiği için böyledir. Bir yansımayı tutmaya, bir başkasını
reddetmeye çalışmaz. Bu esneklikten yoksunuzdur; çünkü
. farkındalıkta görünen her ne ise bunun yalnızca kendi zihni­
mizin yansıması olduğunu anlamayız.

Berrak rüyalarda, karşılaşılan şeyi dönüştürmeyi uygularız.


Rüyada yaşama konusunda aşılamayacak hiçbir sınır yok­
tur; aklımıza gelen her şeyi yapabiliriz. Deneyimin alışılmış sı­
nırlamalarını kırdıkça , zihin giderek yumuşak ve esnek bir ha­
le gelir. İ lk olarak berraklık, sonra da esneklik geliştiririz, daha
sonra bu zihin esnekliğini tüm yaşamımıza uygularız. Alışılmış
eğilimlerimizi dönüştürme ve bunlardan kurtulma deneyimi­
ni yaşadığımızda, bu eğilimler tarafından daha az engelle­
niriz. Alışılmış algılarımızın göreliği ve uyarlanabilirliğiyle ilgili
deneyimi yaşadığımızda , bu algılarımız tarafından daha az
daraltılırız.
164 U\l T1BET'1N RÜYA VE UYKU YOGASI

Tıpkı rüya imgelerinin rüyada dönüştürülmesi gibi , duygu­


sal durumlar ve kavramsal sınırlamalar da uyanık yaşamda
dönüştürülebilir. Deneyimin belirsiz ve uyarlanabilir doğasının
yaşanmasıyla, depresyonu mutluluğa, korkuyu cesarete , öf­
keyi sevgiye, umutsuzluğu inanca, dikkat dağınıklığını şimdi­
ye dönüştürebiliriz. Zararlı olanı yararlıya dönüştürebiliriz. Ka­
ranlık olanı aydınlığa dönüştürebiliriz. Sınırlı ve katı olanı açık
ve geniş olana dönüştürebiliriz. Sizi kısıtlayan sınırlara meydan
okuyun. Bu uygulamaların amacı berraklık ve esnekliği yaşa­
mın her anıyla birleştirmek ve sahip olduğumuz gerçekliği
düzenleme, anlam üretme ve aldanıldığında kapana kısılmış
kalmanın o ağır bir şekilde koşullanmış biçiminden kurtul­
maktır.

ESNEKLİGİ GELİŞTİlli\lEK
Öğretiler berraklık geliştirildikten sonra rüyalarda yapıla­
cak birçok şey ileri sürer. Rüyada esneklik geliştirmedeki ilk
adım, uyanıklıkta olduğu gibi, bunu yapabilme potansiyeli­
nin farkına varmaktır. Öğretilerin akla getirdiği olanaklar
hakkında düşündüğümüzde, zihin bunları potansiyeline ka­
tar. Daha önce kavramsallaştıramadığımız deneyimleri ya­
şayabiliriz.

Bir dizüstü bilgisayarım var, incelemesi çok zevkli . Ekran­


daki ikonlardan birini tıkladığımda, bir dosya açılıyor. Bir baş­
kasını tıkladığımda, ekranda başka bir şey beliriyor. Zihin de
bunun gibi . Bir şey dikkat çekiyor, bu bir ikonu tıklamaya
benziyor; birden bir düşünce ve imge dizisi beliriyor. Zihin bir
şeyden diğerine atlayarak tıklamaya devam ediyor. Kimi
zaman, birisiyle konuşup aynı zamanda başka bir şeyi düşü­
nürken olduğu gibi açık iki penceremiz oluyor. Genellikle bu­
nu birden çok benliğe ya da birden çok kimliğe sahip olmak
biçiminde düşünmezken, bu birden çok benliği bir rüyada
gösterebiliriz. Basit bir şekilde dikkatimizin bölünmüş olması
RÜYA YOGA UVGULAJ\IASI � 1 65

yerine, rüyada farklı ve aynı anda varolan rüya bedenlere


bölünebiliriz.

Bir gün bilgisayarımla oynadıktan sonra , üzerinde zihnim­


de tıklayabileceğim ve tüm ortamı değiştirecek ikonların
göründüğü bir ekrana baktığım bir rüya gördüm. Ormanla
ilgili bir ikon göründü, tıkladığımda kendimi bir ormanda
buldum. Sonra okyanus için bir ikon göründü, bu ikonu tık­
ladığımda kendimi birdenbire bir okyanus ortamında bul­
dum. Bunu yapma kapasitesi zihnimde zaten vardı, ama
bunun bir deneyim olanağı olarak ortaya çıkma biçimi bil­
gisayarımla etkileşimimden kaynaklanmıştı. Düşünce ve de­
neyimlerimiz daha başka düşünce ve deneyimleri etkiler.
Rüya uygulaması bu gerçekle çalışır. Öğretiler bize yeni fikir­
ler, yeni olanaklar ve bu olanakların farkına varmak için
araçlar sunar, sonra da bunların rüyalarda ve uyanık ya­
şamda kendilerini göstermesi için bize yardımcı olur.
Ö rneğin , öğretiler rüyada nesneleri çoğaltmaktan söz
eder. Belki içinde üç çiçeğin olduğu bir rüya görürüz. Bir rü­
yada ve rüyanın esnekliğinin farkında olduğumuz için, ister­
sek yüzlerce, binlerce çiçek yapabilir, bir çiçek yağmuru
yağdırabiliriz. Ama ilk önce bu olanağın farkına varmamız
gerekir. Nesnelerin bu tür çoğaltılmasını bir seçenek olarak
bilmiyorsak, bizim için bu seçenek yok demektir.

Batı 'da rüyalarla ilgili araştırmalarda insanların rüyaların­


da ve hayallerinde becerileri pratik ederek bunları geliştire­
bilecekleri bulunmuştur. Yüzyıllar önce, bu bilgi öğretilerde
vard ı . Rüyaları kullanarak, dünyadaki alışılmış varolma biçi­
mimizi değiştirme yoluyla olumsuzu azaltabilir, olumluyu art­
tırabiliriz. Bunun yalnızca günlük yaşamda bize yardımcı
olacak becerilere yönlendirilmesi gerekmez, aynı zamanda
ruhsal yaşamın en derin düzeylerine de uygulanabilir. Hep
en yüksek, en kapsamlı hedefi amaçlayın, çünkü bu oto­
matik olarak daha küçük olanı karşılayacaktır. Göreli konu-
166 U\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

lorda çalışma iyidir, ama aydınlanmadan sonra hiç sorun


kalmaz.

Ana Tantra zihnin genellikle görünüşle sınırlandığı onbir


deneyim kategorisi listelemektedir. Bunların hepsinin farkına
varılması, mücadele edilmesi ve dönüştürülmesi gerekir. İ lke
hepsinde aynıdır, ama kendi zihninize dönüşümün olanakla­
rını tanıtmak için her biri üzerinde düşünmeye zaman ayır­
mak yararlı olacaktır. Bu kategoriler şunlardır: büyüklük; ni­
celik; nitelik; hız; başarma; dönüşüm; çıkma; yolculuk; gör­
me; karşılaşma; ve deneyimler.

Büyüklük. Rüyalarımızda büyüklük hakkında pek düşün­


meyiz, ama uyanık yaşamımızda bunu yaparız. Büyüklüğün
iki yönü vardır, daha küçük ve daha büyük. Rüyada büyük­
lüğünüzü değiştirin, bir böcek kadar küçük, sonra da bir
dağ kadar büyük olun. Büyük bir sorun alın ve onu küçültün.
Küçük, güzel bir çiçek alın ve güneş kadar büyük bir duru­
ma getirin.

Nicelik. Rüyanızda bir buda varsa , bu sayıyı yüze ya da


bine çıkarın. Bin sorun varsa, bunu bir sorun haline getirin.
Rüya uygulamasında, henüz başlamakta olan karmanın to­
humlarını yakabiliriz. Farkındalığı kullanarak yönlendirilmek
yerine rüyayı yönlendirin; rüya görülmesi için kendinize izin
vermek yerine, rüya görün.

Nitelik. İ nsanlar zarar veren bir deneyimde saplanıp kal­


dıklarında , bunun nedeni çoğunlukla bu deneyimin değişti­
rilebileceğini bilmemeleridir. Değişim olanağı üzerinde dü­
şünün, sonra da bunu rüyada uygulayın. Bir rüyada kızgın
olduğunuzda, bu duyguyu sevgiye dönüştürün. Korku, kıs­
kançlık, öfke, açgözlülük, sürekli umutsuzluk ve anlayışsızlık
niteliklerini değiştire bilirsiniz . Bunların hiçbiri yararlı değil­
dir. Kendinize bunları dönüştürerek üstesinden gelinebile­
ceklerini söyleyin . Hatta bunu bilginizi güçlendirmek ama-
RÜYA YOGA UYGUL.Al\IASI 1.3\l 16i

cıyla yüksek sesle söyleyebilirsiniz. Rüyada duyguyu değiştir­


me deneyimini yaşadıktan sonra, bunu uyanık yaşamda da
yapabilirsiniz. Bu özgürlük ve esnekliği geliştirir; önceki koşul­
lamalar tarafından tuzağa düşürülmek zorunda değilsiniz.

Hız. Sadece birkaç saniyelik bir rüyada, birçok şey yapı­


labilir, çünkü tamamen zihindesiniz. Her ônı, tüm bir dünya
olana kadar bir deneyimi yavaşlatın. Bir dakika içinde yüz­
lerce yeri ziyaret edin. Bir rüyadaki tek sınır sizin imgelemini­
zin sınırıdır.

Tamamlama. Yaşamda başaramamış olduğunuz ne


varsa rüyada başarabilirsiniz. Uygulamalar yapın, bir kitap
yazın, bir okyanusu yüzerek geçin , bitirilmesi gereken ne
varsa bitirin.

Annem öldükten bir yıl sonra rüyamda göründü ve ben­


den yardım istedi. Onö ne yapabileceğimi sordum. Bana
bir stupa çizimi verdi ve onun için bunu yapmamı istedi. Rü­
ya gördüğümü biliyordum, ama gerçekmiş gibi bu işi kabul
ettim. O anda birçok bina sınırlaması ve arazi yasasının ol­
duğu İtalya ' daydım. Gerekli olan izinleri n , paranın ve top­
rağın nasıl sağlanacağını bilmiyordum. Bu yüzden koruyu­
cularıma sormayı düşündüm. Ana Tantra ' nın önerdiği de
budur. Başaramayacakmışsınız gibi görünen bir işle karşılaş­
tığınızda yardım için rüya koruyuculara başvurun.

Yardım isteğime karşılık olarak, koruyucular göründü.


Dev bir bodhi ağacı rüya d a belirdi ve birdenbire koruyucu­
lar stupa 'ya dönüştü . Bizim kültürümüzde, ölmüş kişiler için
bir stupa yapmanın o kişilerin bir sonraki yaşamlarına de­
vam etmelerine yardımcı olacağına inanılır. Annem rüyada
mutluydu ve tatmin olmuştu, ben de öyleydim. Onun için
önemli olan bir şey vermiş olduğumu hissettim, belki de öl­
düğünde Hindistan' daki evde olmayan bir şey. Şimdi başa­
rılmıştı ve hem annem hem de ben mutluyduk. Bu duygu
168 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

uyanık yaşamıma da taşınmıştı.

Rüyadaki başarılar uyanık yaşamı etkiler. Deneyimle


ilerleyerek karmik izlerle çalışırsınız. Rüyayı sizin için önemli
olan şeyi başarmak için kullanın.

Dönüşüm. Dönüşüm tantra uygulaması yapanlar için


çok önemlidir, çünkü tantrik uygulamanın temelini oluştu­
ran ilkedir, ama aynı zamanda hepimiz için de önemlidir.
Kendinizi dönüştürmeyi öğrenin. Her şeyi deneyin. Kendinizi
bir kuş, bir köpek, bir garuda, bir aslan ya da bir ejderhaya
dönüştürün. Kendinizi öfkeli bir kişiden şefkatli , anlayışlı bir ki­
şiye , tutunan, kıskanç bir insandan açık, şeffaf bir budaya
dönüştürün. Kendinizi bir yidam ' a , bir dakini'ye dönüştürün.
Bu, esneklik geliştirmek ve alışılmış kimliklerinizin sınırlamaları­
nın üstesinden gelmek için çok etkili bir yoldur.

Çıkma. Bu da dönüşüme benzer. Kendinizi bir yidam ya


da buda'ya dönüştürdükten sonra, başka varlıklara yararı
olabilecek daha fazla beden yaratın. İki bedende olun,
sonra üç, dört, olabildiğiniz kadar fazla, sonra daha da faz­
la sayıda bedende olun. Kendinizi tek, ayrı bir ego olarak
yaşamanın sınırlamalarını kırın.

Yolculuk. Gitmek istediğiniz yerlerle başlayın. Tibet' e git­


mek ister misiniz? Oraya bir yolculuk yapın. Paris'e? Oraya
gidin. Her zaman nereye gitmek istediniz?

Bu sadece bir yere varmakla aynı şey değildir, bu yolcu­


lukla ilgilidir. Kendinize orada bilinçli bir şekilde yol gösterin.
Bir başka ülkeye ya da bozulmamış, kirlenmemiş saf bir ka­
raya yolculuk yapabilirsiniz. Bir başka gezegene ya da uzun
yıllardır görmediğiniz bir yere veya okyanusun dibine yolcu­
luk yapın.

Görmek. Daha önce hiç görmemiş olduğunuz şeyleri


görmeye çalışın. Guru Rinpoche'yi hiç görmediniz mi?
RÜYA YOGA UYGULAJ\IASI� 16!1

İ sa'yı? A rtık yapabilirsiniz. Şambala ya da güneşin merkezi­


ni hiç gördünüz mü? Bölünen hücreleri, kan pompalayan
kalbinizi ya da Everest dağının zirvesini ve bir arının gözlerin­
den görünen manzarayı? Kendiniz için fikirler üretin , sonra
da rüyada bunları gerçek hale getirin.

Karşılaşma. Tibet geleneğinde, rüyalarında öğretmenler


ve koruyucularla, dakini' lerle karşılaşan kişilerle ilgili çok sayı­
da öykü bulunur. Belki geçmişteki öğretmenlerle bir bağlan­
tı hissedebilirsiniz; artık onlarla karşılaşın. Bunu yaptığınızda,
hemen ikinci kez buluşup buluşamayacağınızı sorun. Bu, on­
larla bir kez daha karşılaşmak için daha fazla olanak yaratır.
Daha sonra da öğretileri isteyin.

Deneyim. Rüyayı daha önce yapmamış olduğunuz bir


şeyi yaşamak için kullanın. Rigpa deneyiminiz hakkında kuş­
kuluysanız, bunu rüyada yaşayın. Çok ayrıntılı ya da basit
olsun herhangi bir mistik durum ya da yolla ilgili bir deneyim
yaşayabilirsiniz. Bir balık gibi suyu soluyabilir, duvarların için­
den geçebilir ya da bir bulut olabilirsiniz. Düşünebildiğiniz
ne varsa yapabilirsiniz.

Yukarıdaki kategorilerin sınırlarının ötesine geçin; bunlar


yalnızca ileri sürülen fikirlerdir. Deneyimimizde örüntülerle
çalışırız -hız, büyüklük, çıkma, vb. gibi- çünkü bu göreli kav­
ramların gerçekliğine duyulan inançta saplanıp kalmışızdır.
Zihindeki sınırları çözmek bizi zihnin temeli olan özgürlüğe
doğru götürür. Korkutucu bir yangınla ilgili bir rüya görüyor­
sanız, kendinizi ateşe dönüştürün; bir selle ilgiliyse kendinizi
suya dönüştürün. Bir iblis sizi kovalıyorsa, kendinizi daha bü­
yük bir iblise dönüştürün. Bir dağ, bir leopar, bir çam ağacı
olun. Bir yıldız ya da tüm bir orman olun. Kendinizi bir erkek­
ten bir kadına, sonra da yüz kadına dönüştürün ya da ken­
dinizi bir kadından bir tanrıçaya dönüştürün. Hayvanlara
dönüştürün , yerin çok üstünde uçmakta olan bir şahine ya
c: :::ı ağ ören bir örümceğe. Bir bodhisattva 'ya dönüştürün
liO U\l TİFIET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

ve aynı anda kendinizi yüzlerce yerde ya da oradaki varlık­


lara yarar sağlamak için otuz üç cehennemin hepsinde
gösterin. Siamuhka , Padmasambhava ya da diğer herhan­
gi bir tanrısal varlık, yidam ya da dakini'ye dönüşün. Bu uy­
gulama kendinizi dönüştürdüğünüz tantrik uygulamadaki­
lerle aynıdır. Aynı amaç ve nedenlere sahiptir, ama bir rü­
yada başarmak çok daha kolaydır; gerçekten dönüşürsü­
nüz. Rüyada sınırsız sayıda dönüşüm deneyimi mümkündür.

Hep gitmek istediğiniz bir yere yolculuk yapın: Meru Da­


ğı' na, dünyanın merkezine, başka gezegenlere, başka
alemlere. Neredeyse her gece Hindistan'a geri dönerim -
oldukça ucuz bir yolculuk biçimi. Tanrıların alemlerine gidin.
Cehennemde, şeytan aleminde yolculuk yapın . Bu sadece
bir fikir, gerçekten oraya katılıyor olmayacaksınız. Ama zih­
ninizi bağlayan sınırları gevşeteceksiniz.

Tanrıların ve tanrıçaların uygulamalarına ve fuja' larına


katılın. Beş buda ailesine katılın. Yerin üzerinden uçun. Ken­
di bedeninizde yolculuk yapın. Kendinizi dünya kadar bü­
yük bir hale getirin, sonra daha da büyütün ya da bir atom
kadar küçültün , bir bambu kadar incelin, havada yüzen bir
polen kadar hafifletin.

Tıpkı kristalin parlaklık niteliğinin yansıttığı ışığın renginden


çok daha önemli olması gibi, esneklik geliştirme ilkesi de rü­
yanın ayrıntılarından çok daha önemlidir. Ö ğretilerden çı­
karılan sonuçların size yeni ve daha çok sınır oluşturmasına
izin vermeyin. Deneyiminizi sınırlar gibi görünen şey her ne
ise onu, kırılgan ve bağlayıcı gibi görünmez hale getirince­
ye kadar yeni olasılıklar düşünün ve bunları gösterin. Berrak­
lık kavramsal zihne daha fazla aydınlık getirir, esnekliği ça­
lıştırmak da zihni sınırlayan koşullamaların düğümlerini gev­
şetir. Karşılaştığımız görünürde katı varlıklarla koşullandırıldı­
ğımız için, bunlar deneyimimizde dönüştürülmeli, parlak ve
saydam hale getirilmelidir. Düşüncelerin görünürdeki katılı­
ğıyla koşullandırıldığımız için, bunları zihnin sınırsız özgürlü-
RÜYA YOGA UYGULAMASI 13\1 171

ğünde çözebilmeliyiz.

Ruhsal yolculuk ile ilgili olarak rüyaların özgürlüğünde bi­


le üzerinde çalışmayı sürdürmemiz gereken temel bir ilke
vardır. Rüyadaki olanaklar sınırsızdır. Rüyada dilediğimiz her
tür değişikliği yapabiliriz, ama yine de olumlu yönde deği­
şiklik yapmamız daha önemlidir. Bu, ruhsal yolumuza en _iyi
şekilde hizmet edecek olan yöndür. Rüyada gerçekleşen
eylemlerin de tıpkı uyanık yaşamda gerçekleştirilen eylem­
ler gibi bizde içsel olarak bir etkisi vardır. Rüyada muazzam
bir özgürlük bulunmaktadır, ama kendimizi ikilikten kurtara­
na kadar karmik neden ve sonuçtan kurtuluş yoktur. Olum­
suz karmanın diktelerini yoketmekte gerekli olan esnekliği
geliştirmek için tahammüle ve güçlü bir amaca ihtiyaç du­
yarız.

Deneyimin ve koşullayan ve sınırlayan inançların sınırla­


maları üzerinde çalışın. Zihin çok şaşırtıcıdır: bunu yapabilir.
Kimliğiniz hayal edebileceğinizden çok daha esnektir. Tek
ihtiyacınız olan şey deneyim ve kimliği değiştirme olanağı­
nın farkında olmaktır, böyle olunca bu, gerçek bir olanak
olur. Bir şeyi yapamayacağınıza inanırsanız, genellikle bunu
yapamazsınız. Bu çok basit ve oldukça önemli bir noktadır.
Bir şeyi yapabileceğinizi söylediğiniz an zaten yapmaya
başlamışsınızdır.

Rüyalarınıza saygıyla davranın ve uyanık yaşamınız gibi


rüyanın deneyimlerinin tümünü yola katın . Sınırlamalar konu­
sunda özgürlük geliştirmek. yolunuzdaki engellerin üstesin­
den gelmek, en sonunda da gerçek doğanızın ve her olgu­
nun gerçek doğasının farkına varmak için rüyaları kullanmak,
rüyaları bilgece kullanmak demektir.
RÜYA YOGA UYGUI.AMASI� 173
..

7. Engeller

Ana Tantra rüya yogada karşılaşılabilecek dört engel


anlatır: aldatıcı fantezide dikkatin dağılması , gevşeklik,
uyanmayla sonuçlanan huzursuzluk ve unutma. Bunlar için
hem içsel hem de dışsal çareler de vermektedir.

ALDANJ\IA
Aldanma yoluyla dikkatin dağılması, bir iç ya da dış ses
veya imge dikkati dağıttığında meydana gelir. Belki uygula­
ma yapan kişi uyurken dışarıdan gelen bir ses vardır. Zihin
ona yönelir, sonra da çağrışım yoluyla bir anı ya da fantezi
ortaya çıkabilir ve uygulama yapan kişi karşılık gelen bir duy­
gusal tepkiyle buna karışır. Belki de ses bir merak uyandırır ve
uygulama yapan kişi spekülasyonda kaybolur. Bu aldanma­
dır, çünkü gerçekte olduklarını düşündüğümüz biçimde va­
rolmayan şeylerin peşine düşeriz.

Bunun içsel çaresi, merkez kanal üzerine odaklanmaktır.


Bu, neye benzer? Deneyin - kendinizi merkezlenmiş ve şim­
dide hissettiğinizi , fanteziden çıktığınızı ve kendinize geri
döndüğünüzü göreceksiniz. Merkez kanalın farkında olarak
uykuya dalmak yardımcı olur. Bunu yaparken sôde olun. Ki­
mi zaman gereksiz yere karmaşıklaştırdığımız uygulamalar
konusunda kendimizi çok gereriz. Sadece merkez kanalı
1 i4 13\] Tİ llET'İN H OYA VE UYKU YOGASI

hissedin; bu . zihnin dağılmasını önleyecektir. İ kici deneyimi­


mizin geçici ve yanılsatıcı doğası konusunda meditasyon
yapmak da yararlı olur, çünkü bu tip düşünceler odaklan­
mış kalma ve fantezide kaybolmaktan kaçınma amacımızı
güçlendirecektir. Dışsal çaresi ise bir sunuda bulunmak ya
da guru yoga gibi ibadete özgü uygulamalar yapmaktır.

GEVŞEKLİK
İ kinci engel gevşekliktir. İ çsel uyuşukluk; içsel güç ve
açıklık yokluğu olarak kendini gösterir. Uygulama sırasında
gevşek olduğunuzda , dikkat nesnesine bakmayı sürdürür­
ken bile sürüklenirsiniz, kafanız bulutlanır. Bu , dikkatinizin da­
ğıldığı ilk engelden farklı bir şeydir. Bu durumda içsel keskin­
lik yokluğu söz konusudur.

Bunun çaresi üç kanalın birleştiği yerden (göbeğin bir­


kaç santimetre altında ve bedenin ortasında) boğaza doğ­
ru yavaşça sürüklenen mavi bir duman hayal etmektir.
Maddi düşünüş biçimlerine -dumanın dağıldığı ve toplanıp
toplanmadığı gibi- takılıp kalmayın. Sadece , sanki zaten bir
rüyaymış gibi merkez kanaldan yavaşça yukarı doğru gi­
den dumanı hayal edin. Bunun dışında, bir öğretmen ya da
bir şifacıyı ziyaret edebilir ve ondan kötü ruhları defetmeye
benzer bir şeyler yapmasını isteyebilirsiniz. Ana Tantra her
ne kadar bu güçlüğü anlamanın kesinlikle tek yolu bu de­
ğilse de gevşeklik meydana geldiğinde çevrenizdeki bir
güçle ya da bir ruhla ilgili bir sorunla karşılaşmış olabileceği­
nizi akla getirir.

KENDİ DİKKATİNİ DAGITl\IA


Ü çüncü engel kendi dikkatini dağıtmadır. Defalarca
uyanır ve uykuda huzursuz olursunuz. Bunun nedeni pra-
RÜYA YOGA UVGULAl\IASI� li5

na 'yla ilgili bir sorundan kaynaklanabilir ya da heyecanlan­


mış veya ajite olmuş olabilirsiniz. Çaresi boğaz çakrasındaki
bir lotüsün dört taçyaprağı üzerinde bulunan dört hece bi­
çimindeki dört dakini üzerine odaklanmaktır. Bu heceler
şunlardır: sarı renkte ve vücudunuzun ön bölümüne doğru
olan RA; yeşil renkte ve solunuza doğru olan LA; geriye doğ­
ru ve kırmızı renkte olan SHA; mavi renkte ve sağa doğru
olan SA. Huzursuz bir şekilde kendi dikkatinizi dağıtmayla il­
gili bir sorununuz varsa, uykuya dalarken sırayla bu heceler
üzerinde odaklanın. Her yönde koruyucu dakinileri hisset­
meye çalışın. Dışsal olarak ise, ruhlara sunuda bulunmayı
içeren bir ayin olan chöd uygulaması yapmanın yararı ola­
bilir. Ayrıca, öğreti ya da öğretmeninizi içeren, vermiş olabi­
leceğiniz sözlerin (somaya) bozulup bozulmadığını belirle­
yin. Arkadaş ya da tanıdıklarla rahatsızlık veren ilişkiler de bu
huzursuzluğa yol açabilir. Kendi içinde günah çıkarma da
yararlı olabilir.

Bunu yapmak için guru yogadaki gibi öğretmeninizi ha­


yal edin ve yanlış olan şeyleri itiraf edin. Bunu inceleyin,
ama suçluluk, utanç ya da başka bir kötü duyguyla değil
farkındalıkla inceleyin. Doğru olmayan bir şey yaptıysanız,
bunu bir daha yapmamaya karar verin. Belki de sizi rahat­
sız eden bir arkadaşınızla konuşmak gibi yapılması gereken
bazı hareketler vardır; bu tür bir harekette bulunmaya karar
verebilirsiniz.

UNUTl\lAK
Dördüncü engel unutmaktır - rüyalarınızı ve uygulama
yapmayı unutmak. Yararlı olan deneyimleriniz olsa bile bun­
ları unutmuş olabilirsiniz. Özel bir inzivaya çekilmek zihne da­
ha fazla açıklık katarak bu konuda size yardımcı olabilir. So­
luğu kullanarak prana'yı dengelemek yatıştırabilir ve farkın­
dalığı sağlamlaştırabilir. Ana Tantra bir çare olarak gecenin
1 7 11 lı'J Tllll':T'IN HÜYA vt: UYKU YOGASI

ilk nöbetinin uygulamasını önerir; bu daha önce de anlatıl­


dığı gibi boğaz bölgesinde A harfi üzerine odaklanmak
olan ilk temel uygulamadır. Uykuya dalarken A harfi üzerin­
de farkındalığı sürdürün. Bu, hatırlamanıza yardımcı olacak­
tır.

SHARDZA RINPOCHE'YE GÖRE DÖRT ENGEL


Shardza Rinpoche de dört engel anlatmış, ama bunları
farklı bir şekilde kategorize etmiştir: prana, zihin, yerel ruhlar
ve hastalıkla ilgili sorunlar. Bu engeller hem rüyanın kendisiy­
le ilgili sorunlar yaratabilir hem de sizin rüya görmenizi ya da
anımsamanızı engelleyebilir.

Prana ile ilgili bir sorun yaşarsanız, bedeninizdeki enerji tı­


kanmış haldedir ya da bir şekilde, sorun çıkarmadan dola­
şım yapması engellenmiştir. Zihin ve prana birleşiktir; prana
rahatsız olursa, zihin de olacaktır. Bu durumda , yatmadan
önce masaj ya da sıcak bir banyo gibi gevşemenize yar­
dımcı olacak herhangi bir şey yardım olabilir. Ayrıca, gün
boyunca mümkün olduğunca sakin ve gevşemiş bir durum­
da kalmaya çalışın.

Zihin uykuya izin vermeyecek kadar meşgul olabilir. Ör­


neğin, oldukça telaşlı bir günün ardından, bazen bu konu­
da düşünmeyi bırakmak çok zor olur - zihniniz sorunlar ya
da heyecanlarla dağılmıştır ve yoğunluk ya da kaygıyla iyi­
ce gerilir. Zihni sakinleştirmek size güç geliyorsa., bazen zorlu
fiziksel işler yapmak, bedeni yormak, hatta bütün gücünü
bitirmek yararlı olur. Boşlukta meditasyon yapmak da zihni
temizleyebilir. Yukarıda olduğu gibi, uyumadan önce gev­
şemek için alabileceğiniz tüm önlemler yararlı olacaktır.

Yerel ruhlarla ilgili bir rahatsızlık bölünmüş ve huzursuzluk


veren bir uykuyla sonuçlanır. Birçok Batılının böyle bir şeye
-yerel ruhların gerçekte o yerin enerjisi ya da çevrenin duy-
RÜYA YOGA UYGULAMASI � ı;;

gusu olduğuna- inanmadığını biliyorum ve bir bakıma hak­


lılar. Ama Tibetliler bunların; ruhlar, gerçekte o yerde yaşa­
yan varlıklar olduklarına ve bu varlıklarla enerjik olarak çatı­
şan bir şeyler yapıldığında , bunun sonucu olarak kişinin on­
lardan etkilenebileceğine inanırlar. Lokal ruhların kızdırılma­
sı çok kötü rüyalarla ya da rüyaları hatırlayamamayla veya
uykuyu engelleyen bir huzursuzlukla sonuçlanabilir.

Bu durumda ilk ihtiyacımız olan şey bu sorunun farkına


varmış olmaktır. Tibetliler için bu tür bir rahatsızlıkla ilgili birkaç
çare vardır. Çoğunlukla bir şamana gider ve sorunun kay­
nağını bulmak amacıyla bir kehanet rica eder ve yapılacak
uygun bir davranış önermesini isterler. Ruhlara sunuda bulu­
narak chöd uygulaması da yapabilirler. Bir üstada gidip on­
dan genellikle ruhun kendileriyle bağlarını kesecek bir ayin
olan kötü ruhları kovmaya benzer bir biçimde verilen bir yar­
dım isterler. Ü stat bunu yaparsa , genellikle ricada bulunan
kişiye ait olan bir şey, birkaç saç teli ya da giyim eşyaların­
dan birini ister ve ritüel bir ateşte bunu yakar. Tibetlilerin bu­
na benzer birçok çaresi vardır; ama bunların ancak, sorunu
anlar ve ruhların sizin durumu düzeltmenizi gerektirecek ön­
lemler almanızı sağlayacak şekilde kızdırıldığına inanırsanız
bir yararı olur. Bu şekilde ruhlarla ilgili bir deneyiminiz olursa,
onlara şefkat gösterin. Böyle şeylere inanmıyorsanız, ama o
yerin enerjisine duyarlıysanız, tütsü yakarak ve şefkat ürete­
rek bunu düzeltin. Buna da inanmıyorsanız zihninizin ve duy­
gularınızın içsel ortamını değiştirmek için şefkat üretin.

Dördüncü engel hastalıktır, öğretiler de elbette bir dok­


tora gitmenizi önerir.

Sizden başkaları tarafından karşılaşılmamış ve üstesin­


den gelinmemiş olan karşılaşacağınız hiçbir engel yoktur,
bu yüzden gözünüzün korkması gerekmez. Öğretilerde va­
rolan ve sadece öğrenilip uygulanması gereken çareleri
bulmak için öğretilere ve öğretmeninize güvenin.
RÜYA YOGA UYGUL.Al\IASI � 17!1

8. Rüyaları Kontrol Etmek


ve Saygı GöRtermek

Batı psikolojisinin b azı ekolleri rüyaları kontrol etmenin za­


rarlı olduğuna , rüyaların bilinçdışının düzenleyici bir işlevi ya
da kendimizin rahatsız edilmemesi gereken parçaları ara­
sında bir iletişim biçimi olduğuna inanmaktadır. Bu görüş bi­
linçdışının varolduğunu. yani bir deneyim ve anlam deposu
olduğunu ileri sürmektedir. Bilinçdışının rüyayı biçimlendirdi­
ği ve içinde açık ve görünür ya da gizil ve yorum gerektire­
cek bir anlam gömülü olduğu düşünülür. Bu bağlamda.
benliğin çoğu kez bireyin bilinçdışı ve bilinçli yönlerinden
oluştuğu, rüyanın da bu ikisi arasında gerekli bir iletişim ara­
cı olduğu düşünülür. Bilinçli benlik bu durumda rüya üzerin­
de çalışmakta n , bilinçdışının rüyaya yerleştirdiği anlam ve
içgörüyü arayıp bulmaktan yarar sağlayabilir ya da rüyanın
katarsisinden veya rüyayı oluşturan etkinlikteki fizyolojik sü­
reçlerin dengelenmesinden yararlanabilir.

Boşluğu anlamak, rüya süreciyle ilgili anlayışımızı kökten


değiştirebilir. Bu üç varlık -bilinçdışı. anlam ve bilinçli benlik­
tamamen yalnızca kendi başına sahip olmayan atfedilmiş
gerçeklik yoluyla varolan varlıklardır. Burada söylenen şeyi
anlamak önemlidir. Bilinçli zihnin bilinçdışına tecavüzünün
doğal süreçlere zarar verdiği konusundaki kaygı, bu duru­
mun öğelerini bireyin birbiriyle işbirliği içinde işleyen ayrı
öğeleri olarak varsaydığınızda anlamlı olacaktır. Ama bu
180 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

görüş yalnızca bireyin iç dinamiklerinin tek boyutunu, ço­


ğunlukla da daha engin bir kimliğin zararını anlar.

Daha önce de ifade edildiği gibi, rüyalarla çalışmanın iki


düzeyi vardır. Bunlardan biri rüyadaki anlamı bulmayı içerir.
Bu iyidir ve pek çok Batılı psikolojik bakışın rüyalara değer
verdiği düzey budur. Hem Doğu hem de Batı 'da, rüyaların
bir yaratıcılık, sorunlara çözüm, hastalıklarla ilgili tanı kayna­
ğı olabileceği anlaşılmaktadır. Ama rüyalardaki anlam rüya­
nın doğasında varolan bir şey değildir; rüyayı inceleyen kişi
tarafından rüyaya yansıtılır, sonra da rüyadan "yorumlanır" .
Bu süreç bazı psikologların kullandığı mürekkep lekesi testle­
rindeki imgeleri açıklamaya çok benzer. Anlam bağımsız
olarak varolmaz. Anlam bir kişi onu aramaya başlayana ka­
dar ortada yoktur. Hatamız durumun gerçekliğini görmek
yerine , gerçekten bir bilinçdışı, bir şey olduğunu ve rüyanın
gerçek, çözülebilirse herhangi bir kişinin okuyabileceği bir şif­
re biçiminde yazılmış gizli bir mesajı olan bir yazı gibi olduğu­
nu düşünmeye başlamamızdır. Bir aydınlanma yaklaşımı
olarak rüyadan gerçekten yararlanmak için rüyanın ne ol­
duğu ve deneyimin ne olduğu konusunda daha derin bir
anlayışa ihtiyacımız var. Derin bir şekilde uygulama yaptığı­
mızda, harika, ilerlemenin işaretleriyle dolu, zengin birçok rü­
ya ortaya çıkacaktır. Ama önünde sonunda rüyadaki an­
lam önemli değildir. En doğrusu, rüyayı size bir başka varlık­
tan, hatta bilmediğiniz bir parçanızdan gelen bir mektup
olarak görmemektir. Samsaranın ikiliğinin dışında hiçbir sıra­
dan anlam yoktur. Bu görüş kaosa teslim olmak değildir: ne
kaos ne de anlamsızlık vardır, bunlar da daha güçlü kav­
ramlardır. Garip görünebilir, ama bu anlam düşüncesi zihin
tam özgürleşmeyi bulmadan önce terk edilmelidir. Bunu
yapmak da rüya uygulamasının asıl amacıdır.

Rüya görmede anlamın kullanımını bilmezlikten gelme­


yiz. Ama aynı zamanda anlamda da rüya görmenin oldu­
ğunun farkına varmak iyi bir şeydir. Bir rüyadan niçin önemli
RÜYA YOGA UYGULAMASI� 181

mesajlar bekleyelim ki? Bunun yerine anlamın altındaki şe­


ye, deneyimin saf temeline işleyin. Bu , deneyimin aslını, ko­
şullandırılmamış olanı fark etme ve anlama konusunda da­
ha üst düzey -psikolojik değil , daha çok ruhsal- rüya uygu­
lamasıdır. Bu noktaya kadar ilerlediğinizde, rüyada bir mesaj
olup olmaması sizi etkilemeyecektir. Bu durumda da eksiksiz
olursunuz. deneyiminiz eksiksizdir. kendi zihninizin yansımala­
rıyla ikici etkileşimlerden ortaya çıkan koşullanmadan kurtul­
muşsunuzdur.

Rüya uygulamasının büyük bölümü, rüyayı etkilemesi için


uygulama yapan kişi uyanık olduğunda yapılır ve doğrudan
rüyayı kontrol etmekle ilgili değildir. Belki de daha çok sayıda
kişinin merak ettiği yön olan rüyayı doğrudan kontrol etme
yönü. berrak rüya sırasında meydana gelir. Dönüştürmek ya
da rüya varlıkları yaratmak durumunda olduğu gibi . bir rüya­
da kendinizi çoğaltmak bir örnek olarak verilebilir. Öğretiler
bunu yapmanın çok iyi bir şey olduğunu söyler. çünkü bu
şeyleri yapma kapasitesi zihnin esnekliğinin gelişmekte oldu­
ğu anlamına gelir. Ayrıca, aynı türde esneklik ve denetim.
uyanık yaşama da getirilmek durumundadır; uçmak için de­
ğil, deneyimin yapılandırılmış doğasını ve bu anlayışın doğa­
sında varolan özgürlüğü anlamak için. Duygular tarafından
denetlenmektense, kendinizi değiştirebilir, kendinize kendini­
zi anlatabilir. bir kabusta ya da bitmek tükenmek bilmeksizin
yön değiştiren bir rüyada, hatta hoşa giden bir fantezide
saplanıp kalmaktan gerçekten daha önemli olan şeyi yapa­
bilirsiniz.

Bu durum, uyanık yaşamdan farklı değildir. Karmik izler rü­


yalara neden olur, deneyime verdiğimiz tepkiler de daha
fazla karmik iz yaratır. Bir rüya sırasında bu dinamikler hôlô yü­
rürlüktedir. Rüyalarımız tarafından kontrol edilmektense rüya­
larımızı kendimiz denetlemeyi gerçekten isteriz, tıpkı gün bo­
yunca düşünceler ya da duygular tarafından kontrol edil­
mek yerine karşılaştığımız durumlara tam olarak farkındalığı-
182 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

mızla tepki vermenin daha iyi olması gibi.

Rüyalarımızı etkilemeyi isteriz. Onları uygulamamızla da­


ha açık ve daha bütünleşmiş bir hale getirmeyi isteriz, tıpkı
bu nitelikleri yaşamımızın her ônı için istememiz gerektiği gi­
bi. Bunda önemli bir şeyi alt üst etme tehlikesi yoktur. Alt üst
ettiğimiz tek şey, bilgisizliğimizdir.
RÜYA YOGA UYGULAMASI U\l 183

9. Basit Uygulamalar

Rüya ve uyku yogalarının başarılması kişinin inancı , ama­


cı. sözü ve sabrına bağlıdır. Tek gecelik bir çabayla gerçek­
leştirilecek bir uygulama yoktur. Ruhsal olgunlaşma zaman
alır, olağan yaşamlarımızın sonuna kadar, zamanla olur. Za­
mana karşı mücadele edersek kaybederiz. Ama zamanın
içinde nasıl olunacağını bilirsek bu uygulama kendi başına,
kendiliğinden bir şekilde ortaya çıkar.

Rüya yoganın bütünü çok karmaşık ve yaşamımızda bir


gerçeklik haline gelmesi için çok şey gerekiyor gibi görüne­
bilir. Ama yavaş yavaş tüm yaşamımızı uygulamaya dönüş­
türene kadar parça parça şeyler ekleyerek, bunu yaşamı­
mızla bütünleştirerek yapabileceğimiz çok şey bulunmakta­
dır. Aşağıda , rüya yogada başarıya götürecek olan, herke­
sin yapabileceği bilgiler verilmiştir.

UYANAN ZİHİN
Günün uyanık geçen bölümü yaklaşık olarak onaltı saat­
tir, zihin de tüm bu zaman boyunca meşguldür. Çoğunlukla,
yeterince zaman yok gibi görünür, olan zamanın çok büyük
bir bölümü de dikkat dağınıklığı ve hoşa gitmeyen deneyim­
lerle harcanır. Çağdaş dünyada sürekli olarak, gündüz tü­
kenmeye ve kaçmayı sağlayan daha büyük bir dikkat dağıl­
masına duyulan açlığa yol açan bir bulanıklık olana kadar
184 ij\J TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

dikkati tutan ve sürükleyen binlerce şey gerektiriyor gibi gö­


rünür: işle uğraşmak. aileyle ilgilenmek, film izlemek. vitrinlere
bakmak. trafikte beklemek. arkadaşlarla konuşmak. . . Her
an. kendimizden uzaklaştırılırız. Bu şekilde yaşamak rüya yo­
ga da dahil olmak üzere hiçbir uygulama için yararlı değildir.
Bu nedenle, kendimizle yeniden ilişkiye geçmek ve daha
çok şimdide olmak ile ilgili basit ve düzenli alışkanlıklar gelişti­
rilmelidir.

Her soluk bir uygulamadır. Soluk alırken , içinize saf. temiz­


leyici. gevşetici enerjiler çektiğinizi hayal edin. Her soluk ve­
rişte de engellerin, stresin ve olumsuz duyguların dışarı atıldı­
ğını imgeleyin. Bu, oturulacak özel bir yer gerektiren bir şey
değildir. İ şe giderken arabada, kırmızı ışıkta beklerken, bilgi­
sayarın önünde otururken . yemek hazırlarken. evi temizler­
ken ya da yürürken yapılabilir.

Gün boyunca sürekli olarak bedende şimdiyi korumaya


çalışmak güçlü ve basit bir uygulamadır. Bedeni bir bütün
olarak hissedin. Zihin bir şeyden diğerine atlayan çıldırmış
bir maymun gibidir; ama beden daha kararlı ve sabit bir
deneyim kaynağıdır. Bedeni. farkındalık için bir çapa olarak
kullanmak da zihnin daha sakin ve daha odaklanmış olma­
sına yardımcı olacaktır. Tıpkı zihnin katılımının yaşamın fizik­
sel yönlerini düzenleyip beslemede esas olması gibi. zihin
de tüm uygulamalar için temel olarak önemli olan sakin bir
şimdide kararlı olmak için bedene gereksinim duyar
Ö rneğin. bir parkta yürürken bedeniniz parkta olabilir, o
sırada zihin iş yerinde çalışıyor, evde, uzaktaki bir arkad �ı­
nızla konuşuyor ya da bakkaldan alınacak şeylerin bir liste­
sini yapıyor olabilir. Bu, zihnin bedenden ayrı olduğu anla­
mına gelir. Bunun yerine. bir çiçeğe bakarken, gerçekten o
çiçeğe bakın. Tam olarak şimdide olun. Çiçeğin yardımıyla
zihninizi parka geri götürün . Duyusal deneyimlerin değerini
anlamak zihin ve bedeni yeniden birleştirir. Çiçek deneyimi
RÜYA YOGA UYGULAl\IASIU\l 185

beden aracılığıyla hissedildiğinde, bir iyileşme meydana


gelir; bu bir ağacı gördüğünüzde, bir dumanı kokladığınız­
da, gömleğinizin kumaşını hissettiğinizde, bir kuşun ötüşünü
işittiğinizde ya da bir elmayı tattığınızda da aynı olabilir.
Kendinizi , duyusal nesneleri yargılamada bulunmadan
canlı bir şekilde yaşayacak biçimde eğitin. Tümüyle biçim­
le göz. kokuyla burun. sesle kulak olmaya çalışın. Duyusal
nesnenin sadece yalın farkındalığında olduğunuz gibi du­
rurken deneyimde eksiksiz olmaya çalışın.

Bu yetenek geliştirildiğinde, yine de tepkiler meydana


gelecektir. Çiçeği gördüğünüzde, onun güzelliğiyle ilgili yar­
gılar ortaya çıkacak ya da bir koku kötü olarak yargılanabi­
lecektir. Böyle olsa bile, uygulama sayesinde saf duyusal de­
neyimle olan bağlantı korunabilir ve zihnin dağınıklığı içinde
kaybolmaktan kurtulunabilir. Bir kavram bulutu tarafından
dikkatin dağılması bir alışkanlıktır ve yeni bir alışkanlıkla de­
ğiştirilebilir: bizi şimdiye getirmesi. bizi dünyanın güzelliğine.
yaşadığımız dikkat dağılmalarının altında yatan canlı ve
besleyici yaşam deneyimlerine bağlaması için bedensel du­
yusal deneyimleri kullanmak. Bu, başarılı rüya yoganın te­
melini oluşturan şeydir.

Algının ilk ônı her zaman açık ve parlaktır. Bizi bunun far­
kına varmaktan ve yaşamın her ônının değerini bilerek ya­
şamaktan alıkoyan tek şey zihnin dağılmasıdır. Bu, uygula­
maya güvenmek ve başarılı bir rüya uygulamasına en çok
yardımcı olan zihnin bu niteliklerini desteklemek için, biçi­
min sağlamlığını ve duyusal dünyanın canlı duyusal deneyi­
mini kullanır.

GECEYE HAZffiLIK
Stresli bir günün ardından çoğunlukla kendimizi ölü gibi
186 'l3\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

hissederiz. Sonra da yatar ve neredeyse tamamen ölü olu­


ruz. Bedenimizi ve zihnimizi. şu anda birleştirmek için birkaç
dakika bile harcamayız; ama geceyi dikkat dağın iklığı için­
de geçirir. yatmaya hazırlanırken ve uykuya dalarken bu
dağınıklık içinde kalırız. Zihin. beden ve duyguları birleştir­
mek ruhsal yoldaki ilerleyişimizi sağlama almak için yapabi­
leceğimiz en önemli şeylerden biridir. Bunu yapmak için her
gece uyumadan önce biraz zaman ayırmalıyız.

Eğer zihin ve beden birbirinden ayrı biçimde uykuya


dalarsak. her biri kendi yoluna gider. Beden. gün boyunca
biriken stres ve gerilimi devam ettirir. zihin de tıpkı gün bo­
yunca olduğu gibi. herhangi bir sağlamlık ve sakinlikten
yoksun ve dayanaksız bir şekilde bir yerden diğerine, bir za­
mandan ötekine koşturup durmayı sürdürür. Şu an ile zayıf
bir bağlantı kurarak. kaygılı ya da uykulu bir durumda varo­
lur. Bu durumda , güç ve farkındalıktan yoksun kalırız, rüya
yoga da oldukça güç olur.

Bu durumu değiştirmek. daha sağlıklı bir uyku ve rüya yo­


gada daha güçlü sonuçlar elde etmek için. uyumadan ön­
ce şimdiye ve sakinliğe yeniden bağlanmak için birkaç da­
kikanızı harcayın. Basit şeyler etkilidir: . bir banyo yapın. bir
mum ve tütsü yakın. bir ibadet köşesinin önünde, hatta ya­
tağınızda oturun ve aydınlanmış varlıklarla ya da üstadınız­
la bağlantı kurun. Şefkat ve anlayış duyguları geliştirebilir.
bedeninizin hislerine dikkat edebilir. sevinç. mutluluk ve min­
nettarlık deneyimleri geliştirebilirsiniz. Olumlu düşünce ve
duygular geliştirerek uykuya dalın. Dualar ve sevgi , bedeni
gevşetecek ve zihni hafifletecek. hem bedene hem de zih­
ne sevinç ve huzur verecektir. Daha önce de önerildiği gi­
bi, çevrenizin aydınlanmış olumlu varlıklar. özellikle de daki­
ni'ler tarafından çevrili olduğunu imgeleyin. Onların sizi bir
annenin çocuğunu koruduğu gibi koruduğunu. size doğru
sevgi ve şefkat yaydığını düşünün. Sonra. kendinizi güven
ve huzur içinde hissettiğinizde . şöyle dua edin: " U marım
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 187

açık bir rüya görürüm. Umarım berrak bir rüya görürüm.


Umarım rüyada kendimi anlayabilirim . " Yüksek sesle ya da
içinizden bu kelimeleri defalarca tekrarlayın . Bunu yapmak
çok kolay bir şeydir, ama uykunun ve rüyaların niteliğini de­
ğiştirecektir, siz de sabah daha dinlenmiş olursunuz.

Uygulamanın dört evresi size çok karmaşık geliyorsa


-boğaz, alın. kalp ve gizli çakraya odaklanmak- sadece
boğaz çakranıza odaklanın. Dua ettikten sonra orada kır­
mızı renkte bir A harfi olduğunu imgeleyin. Onun üzerine
odaklanın. onu hissedin ve uykuya dalın. Önceden kendini­
zi sakinleştirmiş olmanız ve kendinizi bedeninize bağlı hisset­
meniz önemlidir. A harfine konsantre olmak bile size çok
güç ya da karmaşık geliyorsa, sadece tüm bedeninizi hisse­
din. şimdi ve şefkat duygusuyla bağlantı kurun. Bu , gün bo­
yunca stresli ve bulanık olan zihin ve bedeni temizlemenin
yoludur. Her gece dişlerimizi fırçalar ve temizleniriz. kendimi­
zi daha iyi hisseder ve .daha iyi uyuruz. Bunun yerine. kendi­
mizi kirli ve temizlenmemiş hissederek uyursak, uykumuz ve
rüyalarımız da bundan etkilenecektir. Varoluşumuzun fizik­
sel düzeyi hakkındaki bu şeyi hepimiz biliriz, ama zihnimizde
de temizlik ve bağlanmışlık hissetmenin ne kadar 'bnemli ol­
duğunu çoğunlukla unuturuz. Belki de diş fırçamızın üzerine
bir cümle yazmalıyız: " Bu işten sonra zihnini de temizle . "

Yatmaya giderken solunumla d a çalışabilirsiniz. Her iki


burun deliğinden eşit derecede solumaya çalışın. Sağ bu­
run deliği tıkalıysa, sol . sol tıkalıysa sağ yanınıza yatarak uyu­
yun. Solunumu hafifletin, yumuşak ve sessiz olmasını sağla­
yın. Daha önce de önerildiği gibi. stresi ve olumsuz duygu­
ları solukla birlikte dışarı atın, saf iyileştirici enerjiyi solukla bir­
likte içinize çekin. Bunu, meditasyon duruşunda ya da
uzanmış durumdayken, dokuz kez yapın. sonra da boğaz
bölgesinde A harfi üzerine odaklanın. Odaklanmaktan çok
A harfini hissedin, ondan ayrı bir şey olarak kalmak yerine
onunla birleşin. Uyandığınızda, kendinizi daha iyi ve daha
188 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

dinlenmiş hissediyorsanız, başarılı olduğunuzu düşünebilirsi­


niz. Ü statların ve aydınlanmış varlıkların kutsamalarını, kendi
sevinçli çabalarınızın zevkini ve ruhsal yolu izlemenin mutlu­
luğunu hissedin. Bu mutluluk bir sonrc!<i gecenin uygulama­
sını teşvik edecek ve uygulamayı sürekli olarak sürdürmeni­
ze ve geliştirmenize yardımcı olacaktır.

Uyumadan önce gevşeme ya da şefkat veya sevgi his­


setmenin zor olması görülmedik bir şey değildir. Siz de bu
durumdaysanız, yaratıcı imgeleminizi kullanın. Güzel, sıcak
bir sahilde uzandığınızı, temiz, taze dağ havasında yürüdü­
ğünüzü imgeleyin. Bu şeylerin, o günün duyguları ve stresi
tarafından şimdiden uzaklaşmış bir şekilde sadece uykuya
dalmak yerine kendinizi gevşemiş hissetmenizi sağladığını
düşünün . Bu basit uygulamaların bile büyük yararı olacak­
tır.
RÜYA YOGA UYGULAMASIU\J 18!1

1 O. Bi.itünleşme

Rüya yoga sadece kişisel bir gelişim ya da ilginç dene­


yimler ortaya çıkarmak için değildir. Ruhsal yolun bir parça­
sıdır ve sonuçları uygulama yapan kişinin kimliğini. uygula­
ma yapan kişiyle dünya arasındaki ilişkiyi değiştirerek yaşa­
mın tüm yönlerini etkileyecektir. Bu bölümde anlatıların bü­
yük bölümü, daha önce de ifade edilmiş olan ama burada
özetlenen rüya uygulamasını uygulama yapan kişinin yaşa­
mıyla bütünleştirmekle ilgilidir.

Rüya uygulamasının iki genel evresi vardır: geleneksel ve


geleneksel olmayan ya da ikici ve ikici olmayan. Öncelikle
biz, rüya imgeleri ve öyküler, deneyime ve duygularımıza
verdiğimiz tepkiler, rüyanın bizim üzerimizdeki etkileri ve uy­
gulamamızın rüya üzerindeki etkileriyle daha büyük bir far­
kındalık ve kontrol geliştirmeyle ilişkili olan ilki üzerinde odak­
lanacağız.

Uygulamanın geleneksel olmayan düzeyi ne rüyaların


içeriğini ne de bunlarla ilgili deneyimlerimizi içerir, bunun
yerine ikici olmayan berrak ışıkla ilgilidir. Bu, rüya uygulama­
sının ve uyku uygulamasının son amacıdır.

Rüya yoganın ikici kullanımını asla kötülememeliyiz. Yine


de pek çoğumuz . zamanın büyük bölümünde. ikilikler dün­
yasında yaşarız. ruhsal yolumuzu almamız gereken yer de
olağan yaşamımızdadır. Rüya uygulamalarıyla çalışırken.
1!)0 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

öfkeyi sevgiye, umutsuzluğu umuda , içimizde yaralanmış


olanı iyileşmiş ve güçlü olana dönüştürürüz. Yaşamın içinde­
ki durumları becerikli bir şekilde ele alma ve başkalarına
yardımcı olma yeteneği geliştiririz. Bu becerileri. yaşamın rü­
yaya benzediğini ve esnek olduğunu gerçekten anlamaya
başladığımızda ediniriz. Sonra da olağan yaşamı, her şeyi
yolla birleştiren büyük bir güzellik ve anlamlılıkla dolu dene­
yimlere dönüştürebiliriz.

Ancak sıradan benliklerimiz rigpa ' da çözüldüğünde


umut ve anlam ihtiyacının, olumluyla olumsuz arasındaki
ayırımların ötesine gerçekten geçeriz. Geleneksel olmayan
gerçeklik, iyileşmenin ve iyileşme ihtiyacının ötesindedir.
Gerçekte ikici olmayan bir bakış açısıyla yaşamazken bu
bakış açısını kabul etmek, olumsuz koşullanmalarımızı çalış­
tırdığımız ve özgürlüğü uyguladığımızı düşündüğümüz karışık
bir ruhsallık türüne yol açar. Tam olarak berrak ışıkta bulun­
duğumuzda, olumsuzluklar artık bize egemen olmaz, bu
yüzden kendimizi sınamak ve orada olup olmadığımızı gör­
mek kolay olur.

Rüya uygulamasıyla ilişkili dört ardıl bütünleşme alanı bu­


lunmaktadır: vizyon, rüya, bordo ve berrak ışık. Burada viz­
yon, duyularla karşılaştığımız her şey ve tüm içsel olaylar da
dahil olmak üzere uyanık yaşamın tüm deneyimleri anlamı­
na gelmektedir. Vizyon . tüm deneyimler ve olgular rüya ola­
rak anlaşıldığında rüyayla bütünleştirilir. Bu sadece entelek-
.
tüel bir anlayış değil. aynı zamanda canlı ve berrak bir de­
neyimdir. Aksi halde sadece bir hayal oyunu olur ve hiçbir
gerçek değişim gerçekleştirilmez. Bu noktanın gerçek bü­
tünleşmesi kişinin dünyaya tepkisinde derin bir değişim mey­
dana getirir. yandaş ya da karşıt olma büyük ölçüde azalır.
bir zamanlar çok zorlayıcı gibi görünen duygusal karışıklıklar
da sadece rüya öykülerinin oyunu olarak yaşanır. başka bir
şey değil.
RÜYA YOGA UYGULAMASIU\1 191

Uygulama günün vizyon deneyimlerini değiştirdikçe , bu


değişim rüyaya da katılır. Rüya durumunda berraklık ortaya
çıkar. Rüyanın hôlô rüya mantığıyla yönetilen bir rüya oldu­
ğu konusunda ilk farkında olma deneyimlerinden, kişinin rü­
yada tamamen özgür olduğu ve rüyanın kendisinin nere­
deyse şaşırtıcı bir canlılık ve açıklık haline geldiği güçlü bir
berraklığa kadar ardıl berraklık evreleri vardır.

Rüyada geliştirilen zihin berraklığı ve esnekliği ölümden


sonraki ara duruma katılır. Ö lümü yaşamak rüyaya girmeye
oldukça benzer. Ö lümden sonra ara bordo süresince şimdi­
de kalma, ölüm sonrası vizyonlar ortaya çıktıkça farkında
ve dikkat dağılmamış bir şekilde kalma olanağı rüya yoga­
da geliştirilen kapasitelere bağlıdır. Rüyanın bordo için bir
test olduğunu söyleyebiliriz. Bu, rüyanın ara durumla , rüya
olgularına verilen tepkilerin bordo olgularına verilen tepki­
lerle aynı olacağı anlayışıyla birleştirilmesidir. Bu noktadaki
başarı rüyada berraklık ve tutunmama durumunun gelişimi­
ne bağlıdır.

Bordo açık ışıkla bütünleştirilmek durumundadır. Bu . ay­


dınlanmaya ulaşma aracıdır. Bordo süresince, en iyisi orta­
ya çıkan olgularla ikici bir tarzda uğraşmamak. bunun yeri­
ne dağılma olmaksızın tam farkındalık içinde ikici olmayan
şimdide kalmaktır. Bu , berrak ışıkta, boşluğun ve saf farkın­
dalığın oluşturduğu birlikte kalmaktır. Bunu yapma yetene­
ği aynı zamanda rüya yoganın ölümden önceki son evresi­
dir: uygulama yapan kişi tam olarak berrak ışıkla bütünleşti­
ğinde rüya görme biter.

Uyanık deneyim doğrudan bir rüya olarak görüldüğün­


de tutunma sona erer. Bu noktaya kadar ilerlemek için ge­
lişmiş olmak zorunda olan daha büyük bir berraklık doğal
olarak o gecenin rüyalarına getirilir. Rüyada berraklık geliş­
tirilip kararlılık sağlandığında, bu daha sonra kendini bar­
do' da da gösterir. Bardo' da eksiksiz biçimde ve ikici olma-
1!)2 ij\] TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

yan bir şekilde farkındalık sağlandığında, özgürleşme de el­


de edilmiş olur.

Rüya uygulamasını kesintisiz uygulayın, sonuçlar kendini


yaşamın her boyutunda gösterecektir. Uygulama yaşam de­
neyimlerinde değişimle sonuçlanmazsa , kişi daha az gerilim
ve daha az dağılmayla birlikte daha gevşemiş olmazsa en­
geller incelenmeli, üstesinden gelinmeli ve öğretmene danı­
şılmalıdır. Yol üzerinde hiçbir ilerleme deneyimi yaşanmıyor
ise, amaç en iyi biçimde sağlamlaştırılmalıdır. İ lerlemenin
işaretleri ortaya çıktığında, bunları sevinçle karşılayın ve
amacınızı pekiştirmelerine izin verin. Anlayış ve uygulamayla
birlikte ilerleme mutlaka gelecektir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Uyku
1!14 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Aşağıdaki bölümler temel tan trik terminoloji hakkında


bir parça bilgiye sahip olmayı gerektirmektedir. Rüya yo­
ga hakkındaki önceki bilgilerin tersine, uyku yoga hak­
kındaki bu bölümler öncelikle za ten tan trik ya da Dzogc­
hen uygulaması yapan kişilere hitap etmektedir.
UYKU lJ\l 1!15

1. Uyku ve Uykuya Dalma

Normal uyku süreci . karanlıkta çözülene ve dağılana ka­


dar zihinsel imgeler ve düşünceler açısından azalarak bilin­
cin duyulardan çekilmesi ve zihnin dağınıklık içinde kaybol­
ması biçiminde meydana gelir ve bilinçdışı rüyalar ortaya
çıkana kadar devam eder. Rüyalar ortaya çıktığında , ben­
lik duygusu bilinçdışının bir sonraki dönemi meydana gele­
ne kadar rüya imgeleriyle ikici ilişki yoluyla yeniden oluşturu­
lur. Bilinçdışının birbirini izleyen dönemleri ve rüya , normal bir
gece uykusunu oluşturur.

Uyku bizim için gizemlidir. çünkü uykuda bilincimizi kay­


bederiz. Deneyim yokmuş gibi görünür. çünkü genel zihinle
özdeşleşiriz. bu da uyku süresince işlemeyi durdurur. Kimlik­
lerimizin ortadan kaybolduğu döneme " uykuya dalmak"
deriz. Rüyada bilinçliyizdir, çünkü devingen zihin etkindir.
özdeşleştiğimiz bir rüya , egoyu ortaya çıkarır. Ancak. uyku­
da öznel benlik ortaya çıkmaz.

· Uykuyu bilinçsizlik olarak tanımlasak da, karanlık ve de­


neysel boşluk uykunun aslı değildir. Temelimiz olan saf far­
kındalık konusunda. uyku yoktur. Kararma. rüyalar ya da
düşüncelerden etkilenmediğimizde . devingen zihin zihnin
doğası içinde kaybolur; bu durumda. bilgisizlik uykusu yeri­
ne açıklık. sakinlik ve eksiksiz bir mutluluk ortaya çıkar. Bu
farkındalık içinde kalabilme yeteneği geliştirdiğimizde , uy­
kunun aydınlık olduğunu anlarız. Bu aydınlık berrak ışık ve
l!l6 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

gerçek doğamızdır.
Önceki bölümlerde de anlatıldığı gibi. rüyalar karmik iz­
lerden ortaya çıkar. Film aracılığıyla, filmleri oluşturacak bi­
çimde yansıtılan ışık analojisini kullanmıştım; bu analojide
karmik izler fotoğraflardır ve farkındalık ise bunları aydınla­
tan ışıktır; böylece rüyalar temele (kunzhi) yansıtılır. Rüya yo­
ga , rüya imgeleri hakkında berraklık geliştirir. Ama uyku yo­
gada bir film ya da yansıtma yoktur. Uyku yoga imgesizdir.
Bu uygulama farkındalıkla farkındalığın, kendini aydınlatan
ışığın doğrudan farkına varılmasıdır. Herhangi bir tür imge­
nin olmadığı aydınlıktır. Daha sonra. berrak ışıkta kararlılık
geliştirildiğinde , rüya imgeleri bile uygulama yapan kişinin
dikkatini dağıtmayacak, uykunun rüya dönemi de berrak
ışıkta meydana gelecektir. Bu rüyalar berrak ışık rüyaları
olarak adlandırılır ve açıklık rüyalarından farklıdır. Berrak ışık
rüyalarında berrak ışık karartılmaz.

Gerçek berrak ışık duygusunu onu kavramsallaştırır kav­


ramsallaştırmaz ya da hayal etmeye çalışır çalışmaz kaybe­
deriz. Berrak ışıkta ne özne ne de nesne vardır. Bir özneyle
herhangi bir özdeşleşme varsa. berrak ışığa giriş yok de­
mektir. Aslında , berrak ışığa hiçbir şey "girmez" : berrak ışık
kendinin farkında olan temeldir. Ne "siz" ne de " o " vardır.
İ kici olmayanı tanımlamak için ikici dili kullanmak, ister iste­
mez paradoksla sonuçlanacaktır. Açık ışığı bilmenin tek yo­
lu onu doğrudan tanımaktır.
UYKU� 1!17

2. Üç Uyku TUrU

CEHALET UYKUSU
" Derin uyku" dediğimiz cehalet uykusu büyük bir karan­
lıktır. Yaşı binlerce yıla, hatta daha eskilere varan bir karan­
lık gibi görünür: cehaletin özü, samsara ' nın köküdür. Kaç
gece uyursak uyuyalım, otuz ya da yetmiş yıl boyunca her
gece, uykuyu bitiremeyiz. Sanki bizi yeniden şarj ediyormuş
gibi defalarca ona geri döneriz ve bizi yeniden şarj eder.
Cehalet, samsara'yı ayakta tutar; samsarik varlıklar olarak,
cehalet uykusunda kaybolduğumuzda, samsarik yaşamla­
rımız beslenmiş olur. Daha güçlü oluruz, samsarik varoluşu­
muz yenilenir. Bu " büyük cehalet"tir, çünkü ölçülemeyecek
boyutlardadır.
İ çinde hiçbir benlik duygusu ya da bilincin olmadığı bir
boşluk ya da açıklık yer olarak cehalet uykusunu deneyim­
leriz. Uzun, yorucu bir gün, yağmurlu bir hava, ağır bir ye­
mek ve sonuçta ortaya çıkan içinde ne açıklığın ne de
benlik duygusunun olmadığı uykuyu düşünün. Kayboluruz.
Bilgisizliğin kendini zihinde gösterdiği biçimlerden biri bizi bi­
linçsizlikte bu tür bir kaybolmaya doğru sürükleyen zihinsel
uyuşukluktur.

Doğasında varolan bilgisizlik, uykunun birincil nedenidir.


Kendini göstermesi için gerekli ikincil nedenler ve koşullar
bedene ve bedenin yorgunluğuna bağlıdır.
198 U'\J TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

SA.MSA.RİK UYKU
İ kinci uyku türü samsarik uyku, rüyaların uykusudur. Sam­
sarik uykuya " büyük aldanma" denir, çünkü sonsuz gibi gö­
rünür.

Samsarik uyku her tür şeyin meydana geldiği büyük bir


şehrin merkezinde yürüyüşe çıkmaya benzer: insanlar birbi­
rine sarılır, kavga eder, söyleşir, biri diğerini terk eder; açlık
ve zenginlik vardır; insanlar işlerine gidip gelir, insanlar işlerin­
den kaçar; güzel yerler vardır, virane yerler vardır, korkutu­
cu yerler vardır. Altı alemin kendini göstermesi herhangi bir
şehirde görülebilir, samsarik uykuda rüyalar şehri, geçmiş
eylemlerinin karmik izlerinin ürettiği sınırsız bir zihinsel etkinlik
alemidir. Genel devingen zihnin durduğu bilgisizlik uykusu­
nun tersine, samsarik uyku genel zihnin ve olumsuz duygu­
ların katılımını gerektirir.

Bizi bilgisizlik uykusuna çağıran bedenken , duygusal et­


kinlik rüyanın birincil nedenidir. İ kincil nedenler yandaş ya
da karşıt olmaya dayanan eylemlerdir.

BERR.AK IŞIK UYKUSU


Ü çüncü tür uyku, rüya yogada gerçekleştirilen berrak ışık
uykusudur. Buna aynı zamanda berraklık uykusu da denir.
Beden uyumaya devam ederken uygulama yapan kişi ka­
ranlıkta ya da rüyalarda kaybolmadığı, tersine saf farkında­
lıkta kaldığında meydana gelir.

Berrak ışık pek çok metinde boşluğun ve açıklığın birleş­


mesi olarak tanımlanır. Kişinin temeli saf ve boş farkındalık­
tır. " Berrak" boşluk, anne, temel, kunzhi 'ye karşılık gelir. " Işık"
açıklık, oğul, rigpa , saf doğasında varolan farkındalığa kar­
şılık gelir. Berrak ışık, rigpa ve temelin , farkındalık ve boşlu­
ğun birleşmesinin doğrudan gerçekleşmesidir.
Cehalet, içinde uyuduğunuz karanlık bir odaya benzeti­
lir. Farkındalık bu odadaki bir lambadır. Oda ne kadar uzun
süre karanlıkta olursa olsun, ister bir saat, ister bir milyon yıl.
farkındalık lambasının yandığı an tüm oda aydınlanmış olur.
Alevde bir buda vardır: dharmakaya. Siz bu aydınlıksınız. Siz
bu açık ışıksınız; bu, deneyiminize neden olan bir nesne ya
da zihinsel bir durum değildir. Karanlıktaki aydınlık farkında­
lık, mutlu, açık, hareketsiz, referanssız, yargısız, merkezsiz ya
da çembersiz olduğunda, bu rigpa'dır. Bu, zihnin doğasıdır.

Düşünce farkındalıkta yandaş ya da karşıt olmadan


gözlemlendiğinde, çözülür ve erir. Farkındalığınızın nesnesi
olan düşünce yok olduğunda gözleyen ya da özne de yok
olur. Bir anlamda, nesne yok olduğunda temelde erir, özne
yok olduğunda ise rigpa ' da erir. Bu, riskli bir örnektir, çünkü
iki şey olduğu -temel ve rigpa- düşünülebilir; bu bir yanlış
anlama olacaktır. Bunlar su ve ıslaklık gibi birbirinden ayrıl­
maz şeylerdir. Anlamamıza yardımcı olması , öğretilerle gö­
rünürdeki özne ve nesne ikiliği arasında bağlantı kurmak
için aynı şeyin iki yönü olarak anlatılır. Ama gerçek asla bir
özneden ayrı bir nesne olmadığıdır; yalnızca bir ayrılma ya­
nılsaması vardır.
UYKU� 201

3. Uyku Uygulaması ve
Rüya Uygulaması

Rüya ve uyku uygulaması arasındaki fark, bir nesne kul­


lanıldığı ve bir nesne olmadığındaki sürekli dinginlik (zhine)
uygulamasındaki farka oldukça benzer. Aynı şekilde, tant­
rik uygulamada, rüya yoga hôlô özne ve nesne aleminde
olan meditasyonel tanrısal varlığın (yidam) kutsal bedenini
meydana getirmek için kullanılır. diğer yandan uyku yoga
ise saf, ikici olmayan farkındalıkta olan tanrısal varlığın zihni­
ni geliştirir. Bir anlamda . rüya uygulaması Dzogchen ' de ikin­
cil bir uygulamadır; çünkü hôlô vizyonlar ve imgelerle çalış­
maktadır, oysa uyku yoga uygulamasında özne ya da nes­
ne yoktur, sadece ikici olmayan rigpa vardır.
Öğrencilere Dzogchen uygulaması anlatılırken, nitelik­
lerle ilgili uygulamalar genellikle ilk olarak öğretilir. Yalnızca
kararlılıkta belli bir yol aldıktan sonra çalışmada nitelikler or­
tadan kaldırılır. Bunun nedeni bilincimizin baskın stilinin nite­
liklerle , kişinin kendini özdeşleştirdiği özne ve nesnelerle ilgisi
olmasıdır. Devingen zihnin etkinliğiyle sürekli olarak özdeş­
leştiğimiz için, başlangıçta uygulamamız zihnin tutunacağı
bir şeyler sağlamak zorundadır. Bize "sadece boşluk ol"
dendiğinde , devingen zihin bundan bir anlam çıkaramaz;
çünkü tutunacağı hiçbir şey yoktur. Onunla özdeşleşmek
için bir boşluk imgesi oluşturmaya çalışır, ama uygulama bu
'! il'! ij\J TIBET'IN RÜYA VE UYKU YOGASI

değildir. Bunun yerine bir şey hayal edilecek. sonra da için­


de çözünülecek dersek, devingen zihin rahatlar, çünkü dü­
şünecek bir şey vardır. Kavramsal zihni ve farkındalık nesne­
lerini zihni uygulamanın gitmesi gereken yer olan niteliklerin
olmadığı farkındalığa götürmek için kullanırız.
Ö rneğin , bize çözünen bir bedeni imgelememiz söylenir;
bu kulağa hoş gelmektedir ve resmedilebilecek bir şeydir.
Çözünmeden sonra, tutunacak bir şeyin olmadığı bir an
gelir, bu da hazırlıklı olan kişinin rigpa 'yı fark edebileceği bir
durum sağlar. Bu. ondan başlayıp sıfıra kadar geri saymaya
-on , dokuz. sekiz . . .- benzer. Sıfırda tutunacak hiçbir şey yok­
tur, boş boşluğun tigle 'sidir, ama devinim bizi oraya götürür.
Geriye saymak bizi niteliklerin olmadığı uygulamanın boşlu­
ğuna götürmek için nitelikleri olan uygulamayı kullanmaya
benzer.

Uyku uygulamasının gerçekte bir biçimi yoktur. bu yüz­


den odaklanacak bir şey de yoktur. Uygulama ve amaç
aynıdır: algılayan ve algılananın ikiliği ayrımının ötesinde
açıklık ve boşluğun ayrılmaz birleşiminde kalmak. Nitelik,
aşağı ya da yukarı, iç ya da dış, üst ya da alt, zaman ya da
sınır yoktur. Hiç ayrım yoktur. Rüyada olduğu gibi zihnin tu­
tunacak bir nesnesi olmadığı için, uyku yoganın rüya yoga­
dan daha zor olduğu düşünülür. Bir rüyada berrak olmak
rüyanın farkında olmak anlamına gelir; bu, farkındalık nes­
nesidir. Ama uyku uygulamasında farkında olma bir nesne
tarafından bir öznenin farkına varılması demek değildir, far­
kındalığın kendisiyle açık ışık. saf farkındalığın ikici olmayan
farkındalığıdır. Duyusal bilinç işlemez, bu yüzden duyusal
deneyime güvenen zihin de işlemez. Berrak ışık bir göz. bir
nesne ya da gören bir kişi olmadan görmeye benzer.

Bu, ölümde meydana gelen olayla da benzeşir: ilk bor­


do' da , yani başlangıçta varolan saf (ka-dag) bordo' da öz­
gürleşmiş olmak imgelerin ortaya çıktığı sonraki bordo olan
UYKU� 203

berrak ışık (od-sal) bardo'sundakinden daha zordur. Ö lüm


ônında, bordo vizyonlarının görünmeye başlamasından
hemen önceki bir boşluğa doğru tüm öznel deneyimlerin
çözüldüğü bir an vardır. Bu anda, tıpkı günlük deneyimlerin
uykudaki çözünmeyle ortadan kalkması gibi öznel bir ben­
liğin olmadığı bir an vardır. Ö lmüşüzdür. Daha sonra uyku­
da rüyalar ortaya çıkar ya da bordo' da imgeler ortaya çı­
kar, bunlar karmik eğilimlerin gücü olarak algılandığı için al­
gının nesnelerini yaşayan bir algılayan benlik duyumu yara­
tır. Yine ikiliğe yakalandığımız için, uykuda samsarik rüyaya,
bordo' da ise yeniden doğuşa doğru devam ederiz.

Uyku uygulamasını başarırsak, başlangıçta varolan saf


bardo ' da özgürleşmiş olabiliriz. Uyku yogayı başaramamış­
sak, sonraki bordo vizyonlarıyla karşılaşacağız demektir; bu
vizyonlar sırasında, rüya uygulamasını başarmışsak özgürleş­
miş olmamız daha olasıdır. Hem rüya hem de uyku uygula­
masını başaramamışsak, samsara' da gezinmeye devam
ederiz.

Kendiniz için bu uygulamalardan hangisinin en uygun


olduğuna karar vermelisiniz. Dzogchen öğretileri her zaman
kendini bilmenin, kapasitelerinizin ve engellerinizin farkında
olmanın ve en yararlı olacak biçimde uygulama yapmak
için bu bilgiyi kullanmanın önemini vurgular. Yalnızca az sa­
yıda kişi için uyku uygulamasının rüya uygulamasından da­
ha kolay olacağı söylenir; bu nedenle çalışmanıza genel
olarak rüya uygulamasıyla başlamanızı öneririm. Zihniniz hô­
lô tutunuyorsa, zihnin rüyada kendisini bağlayabileceği bir
yöntem olan rüya yogayla başlamak mantıklıdır. Rigpa' da
dayanıklılık geliştirildikten sonra, uyku uygulamasının başarıl­
ması daha kolay olabilir; çünkü uykudaki durum olan tutun­
mamayla ve bir özne olmamayla ilgili güçlü bir deneyim
vardır. Rüya yogayla başlanmasını önermemin bir diğer ne­
deni bunun uygulama yapan kişinin uykuda berrak olma­
nın rüyada berrak olmaktan çok daha uzun bir zaman al-
BEŞİNCİ BÖLÜl\I
Rüya Yoga Uygnlama�n
RÜYA YOGA UYGULAMASI U\J 20;

1 . Dakini, Salgye Du Dalma

Ana Tantra kutsal uykunun koruyucusu olan bir dakini ol­


duğunu öğretmektedir. Aynı zamanda uygulamanın da
doğası olan özüyle bir bağlantı kurmak yararlıdır, bu şekilde
bilinçsizden bilinçli uykuya geçişe yol gösterip bu geçişi kut­
sayabilir. Adı Salgye Du Dalma ' dır (gsal-byed-gdos-bral­
ma). Bu, " Kavramın Ötesini Aydınlatan" olarak çevrilir. Nor­
mal uykunun karanlığının içinde gizli olan aydınlıktır.

Uyku, uygulamanın kendisinde biçimsizdir, ama biz uyku­


ya daldığımızda, parlak bir ışık küresi, bir tigle olarak imge­
lenir. Rüya yogada kullanılan heceler gibi bir görüntü değil
de ışık imgelenir; çünkü biçimin ötesinde, enerji düzeyinde
çalışırız. İ çerisi ve dışarısı , ben ve diğeri gibi tüm ayrımları
eritmeye çalışırız. Bir biçim imgelediğimizde, bu, zihnin ken­
dinden başka bir şey olarak bu biçimi düşünme alışkanlığı­
dır ve ikiliğin ötesine geçmeliyiz. Dakini, berrak ışığın temsili­
dir. O, saf durumumuzda zaten olduğumuz şeydir: açık ve
aydınlık. Uyku uygulamasında O oluruz.

Salgye Du Dalma ile bir ilişki geliştirdiğimizde, kendi en


derin doğamızla bağlantı kurarız. Bu bağlantıyı mümkün ol­
duğu kadar onu anımsayarak ilerletebiliriz. Gün boyunca
samboghakaya biçiminde imgelenebilir: saf beyaz. parlak
ve güzel. Yarı saydam bedeni tamamen ışıktan yapılmıştır.
Sağ elinde eğri bir bıçak vardır, sol elinde ise kafatasının te-
208 U\l TİBET'İN RÜYA VE U1'KU YOGASI

pesinden yapılmış bir kase bulunur. Kalp merkezinde oturur,


güzel. mavi . dört taçyapraklı bir lotüsün üzerinde duran al­
tın bir güneş kursu üzerindeki beyaz bir ay kursu üzerinde
durur. Guru yogada olduğu gibi. özünüz bir olana kadar
kendinizi onun içinde, onu da sizin içinizde çözünürken im­
geleyin.

Nerede olursanız olun o sizinle birliktedir. kalbinizde otu­


rur. Yemeğinizi yerken yiyeceğini sunar. Siz içerken içtiğiniz
şeyi sunar. Onunla konuşabilirsiniz. Dinleyebileceğiniz bir yer­
deyseniz, sizinle konuşmasına izin verin. Bu, çıldırmanız ge­
rektiği anlamına gelmez. imgeleminizi kullanabilirsiniz. Dhar­
ma ile ilgili kitaplar okumuş ve bu konular hakkında konuş­
malara kulak vermişseniz, onun size zaten bildiğiniz öğretile­
ri verdiğini imgeleyin. Size şimdide kalmayı, bilgisizliği katet­
meyi. şefkatli bir şekilde davranmayı, dikkatli olmayı ve dik­
kat dağılmalarına direnmeyi hatırlatmasına izin verin. Ö ğret­
meniniz her zaman ulaşılabilir olmayabilir, arkadaşlarınız da.
ama dakini her zaman ulaşılabilir bir durumdadır. Onu sürek­
li arkadaşınız ve uygulamanızın yol göstericisi yapın. Er geç
iletişimin gerçek olmaya başladığını fark edeceksiniz; kendi
dharma anlayışınızı somutlaştıracak ve size geri yansıtacak­
tır. Onun varlığını hatırladığınızda, içinde bulunduğunuz oda
daha aydınlık görünecek, zihniniz de daha berrak olacaktır;
yaşadığınız aydınlık ve berraklığın gerçekte olduğunuz ber­
rak ışık olduğunu size öğretecektir. Ayrılık duyguları ve olum­
suz duyguların ortaya çıkışı bile otomatik olarak size onu ha­
tırlatacak biçimde eğitilmenizi sağlar; böyle olunca kafa ka­
rışıklığı ve duygusal tuzaklar, tıpkı bir tapınağın uygulamanın
başlangıcını işaret eden çanları gibi size farkındalığı geri ge­
tirmeye yarayacaktır.

Dakini Ue bu ilişki çok garip ya da hayali görünüyorsa,


onu psikolojikleştirmek isteyebilirsiniz. Sorun yok. Onu amacı­
nıza ve zihninize yol göstermek için kullandığınız ayrı bir var-
RÜYA YOGA UVGULAl\IASI � 20!l

lık ya da bir sembol olarak düşünebilirsiniz. Her iki durumda


da sadakat ve tutarlılık ruhsal yolculukta güçlü niteliklerdir.
Bu uygulamayı. yani yidam uygulaması yapıyorsanız, yi­
dam' ınızla ya da herhangi bir tanrısal varlık veya aydınlan­
mış varlıkla da yapabilirsiniz; uygulamanızda fark yaratan
şey biçim değil, çabalarınızdır. Ama Salgye Du Dalma ' nın
özellikle Ana Tantra ' daki bu uygulamayla ilişkili olduğunun
farkında olmak da iyi bir şeydir. Onun biçimi ve enerjisiyle
çalışan uygulama yapan kişilerin oluşturduğu uzun bir tarih
bulunmaktadır, bu soyun gücüyle bir bağlantı kurmanın da
büyük bir desteği olabilir.
İ mgelem tüm bir yaşam için kişiyi samsaranın acılarına
bağlamaya ve dakini ile olan diyalogu gerçekleştirmeye
yetecek kadar güçlüdür. Uygulama yapan kişiler çoğu kez
dharma 'ya sanki katı bir şeymiş gibi davranırlar, ama öyle
değildir. Dharma esnektir, zihin de onunla birlikte esnek ol­
mak zorundadır. Farkındalığınızı desteklemek için dhar­
ma 'yı nasıl kullanacağınızı bulmak sizin sorumluluğunuzdur.
O günün yarına nasıl varacağını hayal etmek, patronunuz­
la kavga etmek ya da akşamı eşinizle geçirmek yerine, uy­
gulamanın en yüce amacını somutlaştıran bu güzel daki­
ni' nin şimdide bulunmasını sağlamak daha yararlı olabilir.
Buradaki önemli nokta , dakini ' nin temsil ettiği gerçek do­
ğanızla güçlü bir ilişki kurmak ve uygulama yapmayı başar­
mak için gereken güçlü bir amaç geliştirmektir. Mümkün ol­
duğunca sık biçimde, berrak ışık uykusu için ona dua edin.
Amacınız bunu her yaptığınızda sağlamlaşacaktır.
Ö nünde sonunda, dakini ile bir olmak zorundasınız; bu
tantrik uygulamada olduğu gibi onun biçimini üstlenmek
anlamına gelmez. Her an rigpa 'da olarak zihnin doğasında
bulunmak anlamına gelir. Doğal durumda bulunmak hem
en iyi hazırlık hem de en iyi uygulamadır.
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 211

2. Hazırlayıcı Uygulama

Yatağa taşınan stres ve gerilim uyuyan kişiyi uykuda da


izleyecektir. Bu yüzden, zihninizi mümkün olduğu kadar rig­
pa'ya getirin. Bu olmazsa, zihni bedene, merkez kanala, kal­
be getirin. Rüya yoga için önerilen hazırlayıcı uygulamalar
uyku yoga için de uygulanabilir. Lama, yidam ve dakini'ye
sığının ya da dokuz arındırıcı soluk uygulaması ve guru yoga
yapın. En azından, şefkat geliştirmek gibi , sadakat ve uygu­
lamayı geliştiren iyi şeyler düşünün. Bunu herhangi bir kişi ya­
pabilir. Ayrıca, berrak ışık uykusu için dua edin. Yatmadan
önce normalde yaptığınız başka uygulamalar varsa, bunla­
rı yapmayı da sürdürebilirsiniz.

Gece boyunca bir mum yakmak ya da küçük bir ışığı


açık bırakmak, zihinde bir parça uyanıklık sürdürecektir. Bir
ışık açıkken uyumak farklı gelebilir; bu fark, farkındalığı koru­
maya yardımcı olmak için kullanılabilir. Bir mum kullanılıyor­
sa, yangına karşı önlem alındığından emin olun.

Işık sadece uyanıklığı sürdürmeye yardımcı olmaz, aynı


zamanda dakini'yi, Salgye Du Dalma 'yı da temsil eder. ışı­
ğın verdiği aydınlık ve ışığın berraklığı onun özüne biçim
dünyasındaki başka herhangi bir olgudan daha çok yak­
laştırır. Bir ışık açıkken, odadaki aydınlığın bu özle sizi çevre­
leyen dakini olduğunu imgeleyin. Dış ışığın sizi iç ışığa, ger­
çekte olduğunuz aydınlığa bağlamasına izin verin. Fiziksel
dünyadaki bu ışık deneyimi ile uygulama arasında ilişki kur-
212 U\J TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

mak yararlı olacaktır; sıradan zihne bir yön , bir destek verir.
çünkü saf farkındalıkta erimeye doğru taşır. Dış ışık, biçimin
kavramsal dünyası ile biçimsizliğin kavramsal olmayan doğ­
rudan deneyimi arasında bir köprü olabilir.

Kimi zaman kullanılan bir başka hazırlayıcı uygulama bir,


üç, hatta beş gece uyumadan kalmaktır. Bu, sıradan zihni
tüketir. Geleneksel olarak, bu uygulama öğretmen yakın­
dayken yapılır. Uykusuzluk döneminden sonra, uygulama
yapan kişi en sonunda uyuduğunda, üstat gece boyunca
periyodik olarak uygulama yapan kişiyi uyandırır ve sorular
yöneltir: Farkında mıydın? Rüya gördün mü? Cehalet uyku­
suna daldın mı?

Bunu denemek isterseniz, güvendiğiniz, deneyimli bir ki­


şiyle bir düzenleme yapın. Uykusuz geçen gecenizin ardın­
dan -en iyisi ilk olarak yalnızca bir gece uykusuz kalmaktır­
mümkünse , bedeni gevşetmek ve kanalları açmak için bir
masaj yapılmasını ayarlayın . Daha sonra diğer uygulamacı­
nın sizi gece boyunca üç kez uyandırmasını ve yukarıdaki
soruları sormasını sağlayın. Her uyanıştan sonra. aşağıda
anlatıldığı gibi uygulamayı yapın ve yeniden uyuyun. Bazen
sıradan zihin öyle tükenmiş bir hale gelir ki, çok dingin olur.
Bu durumda kişinin berrak ışığı bulması daha kolaydır.
RÜYA. YOGA. UVGULA.MA.SI U\l 213

3. Uyku Uygulaması

Rüya uygulamasında olduğu gibi . gecede uyanıklık dö­


nemleri boyunca dört uyku uygulaması seansı yapılır. Bu­
nunla birlikte uyku yogada dört seans da aynıdır.

Rüya uygulaması bölümünde açıklandığı gibi aslan po­


zisyonunda uzanın: erkekler sağ, kadınlar sol yanlarına ya­
tarlar. Kalp merkezinde dört mavi lotüs taçyaprağı imgele­
yin. Ortadaki dakini. Salgye Du Dalma ' dır ve parlak, açık bir
saf ışık küresi . kusursuz bir kristal kadar saydam bir tigle biçi­
minde, özünde imgelenir. Özünde açık ve renksiz olan tig­
le, taçyaprakların mavi rengini yansıtır ve parlak, beyazımsı
bir mavi renk alır. Varlığınızı. mavi bir ışığa dönüşecek şekil­
de bu parlak tigle ile birleştirin.

Dört mavi taçyaprağın her birinin üzerinde , ortadaki tig­


le ile birlikte sayıyı beşe çıkaran bir tigle vardır. Öndeki do­
ğuyu temsil eden sarı tigle , solunuzda kuzeyi temsil eden
yeşil tigle , arkada batının kırmızı tigle' si, sağda da güneyin
mavi tigle'si bulunur. Bu tigle'ler kendi parlak özlerinde,
renkli ışıklar halinde imgelenen dört dakini'yi temsil eder.
Bunların biçimlerini. parlaklık küreleri dışında bir şey olarak
hayal etmeyin. Dört tigle, Slagye Du Dalma için bir maiyet
gibidir. Çevrenizin dakini ' lerin koruması tarafından sarıldığı
duygusunu geliştirin; kendinizi güvende ve gevşemiş hisse­
dene kadar bu sevgi dolu varlığı gerçekten hissetmeye ça­
lışın.
214 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Rüyalar ya da bilgisizlik uykusu yerine berrak ışık uykusu


uyumanız için dakini' lere dua edin. Duanızın güçlü, içten ol­
masını sağlayın ve tekrar tekrar dua edin. Dua sadakat ve
amacınızı sağlamlaştırmanıza yardımcı olacaktır. Güçlü bir
amacın, uygulamanın temeli olduğunu asla unutmayın. Sa­
dakat geliştirmek, berrak ışığın parlaklığını gizleyen cehalet
bulutlarını delip geçmeye yetecek kadar güçlü bir hedefe
yönelik amaç oluşturmada yardımcı olacaktır.

UYKUYA DALMAK
Uykuya dalma deneyimi her ne kadar sürekli olsa da, sü­
rece farkındalık getirmeye yardımcı olması için beş evreye
bölünür. Aşağıda verilen tabloda soldaki sütun eksiksiz bir
duyusal deneyim yokluğu anlamına gelen genel bir "vizyon
yokluğu" olana kadar duyulardan ve duyu nesnelerinden
ilerleyici bir ayrılmayı listelemektedir.

Normal olarak kimlik, duyuların dünyasına bağlıdır. Uyku­


da bub dünya kaybolduğu için, bilincin desteği çöker ve
sonuç bilinçsiz olmamız anlamına gelen " uykuya dalma"
olur. Uyku yoga bilinci desteklemek için tigle ' leri kullanır.
çünkü dış dünyayla bağlantı kaybolmuş durumdadır. İ lerle­
yici duyusal deneyimin yok olmasına karşılık olarak. uygula­
ma yapan kişi dış dünyanın tamamen gitmesiyle birlikte öz­
ne olarak berrak ışığın saf ve ikici olmayan parlaklığında eri­
yene kadar sırayla beş tigle ile bağlantı kurar. Bir tigle' den
diğerine hareket, uykuya doğru sürekli ve kesintisiz hareketi
sürdürerek. mümkün olduğu kadar rahat ve düzgün olmalı­
dır.

o. Uygun pozisyonda uzandıktan sonra. duyusal dene­


yim hôlô tamdır: gözlerle görür. işitir. yatağı hissedersiniz. vb.
gibi. Bu , vizyon ônıdır. Sıradan benlik duyusal deneyim tara­
fından desteklenir. Bu desteği tigle ' lerin temsil ettiği saf bilin-
RÜYA YOGA UYGULUIASI U\l 215

ce kaydırmaya başlayın . İ lk adım. kavramsal zihnin erimeye


başlayabileceği öndeki . güzel. sıcak sarı ışığa tigle ile farkın­
dalığınızı birleştirmektir.

b. Gözler kapandığında . duyusal dünyayla bağlantı


azalmaya başlar. Bu ikinci noktadır ve bu noktada vizyon
azalır. Dış destek kayboldukça. farkındalığı soldaki yeşil tig­
le 'ye kaydırın. Duyu deneyimi azalırken kimliğin erimeye
başlamasına izin verin.

c. Duyusal deneyim daha da azaldıkça. farkındalığı kır­


mızı tigle'ye kaydırın. Uyuma süreci bilinen bir şeydir - duyu­
ların yumuşaması ve bulanıklaşması. yavaş yavaş olan duyu
kaybı. Normal olarak. kimliğin dış destekleri kaybolduğu için
kendinizi de kaybedersiniz. ama artık herhangi bir destek ol­
maksızın varolmayı öğreniyorsunuz.

d. Duyusal deneyim neredeyse tamamen bittiğinde. far­


kındalığı sağdaki mavi tigle üzerine getirin. Bu bütün duyu­
sal deneyimlerin kesildiği dönemdir. Tüm duyularda büyük
bir dinginlik vardır ve dış dünyayla ancak çok az bir bağlan­
tı bulunur.

e. En sonunda. beden tamamen uykuya daldığında ve


beden duyumlarıyla tüm bağlantı kaybolduğunda. farkın­
dalık tümüyle ortadaki beyazımsı mavi tigle ile birleşir. Bu
noktayla birlikte başarılı olmuşsanız. tigle gerçekte bir farkın­
dalık nesnesi olmayacaktır; mavi bir ışık imgelemeyecek ya
da deneyimi konumla belirlemeyeceksinizdir. Tersine . ber­
rak ışığın kendisi olacaksınız; uyku boyunca bunda kalmak
durumundasınız.

Bu beş evrenin iç ve zihinsel görünümlere değil. duyusal


deneyimin yavaş yavaş sona ermesine karşılık geldiğine
dikkat edin. Genellikle, uyuyan kişi bu süreçten bilinçsiz ola-
216 l,3\l TİRET'İN RÜYA VE Uil:U YOGASI

rak geçer; bu uygulamayla birlikte, süreç de farkındalık


içinde meydana gelir. Bu süreçteki adımlar açık bir şekilde
ayrılmaz. Bilinç duyulardan ayrıldıkça, yalnızca ikici olma­
yan farkındalık -orta tigle ' nin berrak ışığı- kalana kadar far­
kındalığın sorun çıkarmadan tigle' lerden geçmesini sağla­
yın. Bu, sanki bedeniniz döne döne uykuya inerken, sizin dö­
ne döne berrak ışığa inmeniz gibidir. Bir tigle' den diğerine
geçmek için kavramsal kararlara bel bağlamak ve sürecin
olmasını sağlamaya çalışmak yerine, sürecin deneyimde
görünmesine izin verin.

Uygulamanın ortasında tam olarak uyanırsanız, yeniden


başlayın . Uygulamanın biçimi konusunda çok katı olmanız
gerekmez. Sürecin yavaş ya da hızlı gerçekleşmesinde bir
sorun yoktur. Bazı kişiler için uykuya dalmak uzun sürer; bazı
kişiler ise başlarını yastığa koyar koymaz uykuya dalar. Her
ikisi de aynı geçişi yaşar. Beş incecik kanattan oluşan bir yı­
ğından bir iğne neredeyse hemen geçer, ama sırayla her
kanattan geçtiği beş hareket vardır. Hangi evrenin hangisi
olduğu konusunda çok analitik olmayın ya da süreci net bir
şekilde beşe bölmeye saplanıp kalmayın. İ mgelem, başlan­
gıçta yalnızca farkındalık için bir destektir. Ayrıntılarda kay­
bolmak yerine uygulamanın özü anlaşılmalı ve uygulanma­
lıdır.

Kendi deneyimlerimde , bu uygulamanın aynı zamanda


tigle ' ler ters yönde işlendiğinde de etkili olduğunu buldum.
Bu durumda, önde toprağı temsil eden sarı tigle, sağda su­
yu temsil eden mavi tigle , arkada ateşi temsil eden kırmızı
tigle, solda havayı temsil eden yeşil tigle, son olarak da or­
tada boşluğu temsil eden beyazımsı mavi tigle 'yi imgeleyin.
Bu sıra elementlerin ölüm sırasında çözündüğü sıraya ben­
zer. Sizin için hangi sıranın en iyisi olduğunu belirlemek için
denemeler yapın.

Rüya uygulamasında olduğu gibi, en iyisi gece boyun-


RÜYA YOGA UYGULAMASi lJ\1 21i

ca yaklaşık ikişer saatlik aralıklarla üç kez uyanmaktır. Bir kez


deneyim geliştirildiğinde, programlanmış üç uyanıklık döne­
mi yerine o gecede doğal uyanma anları kullanabilirsiniz.

DUYUSAL UCRAŞIN KESİLMESİNDEKİ EVRELER

Duyusal Deneyim Tiglı!


Renk Yön Konum

b. Vizyon azalması
a. Vizyon Sarı Doğu Ön
Yeşil Kuzey Sol

d. Vizyon kesilmesi
c. Vizyon inişi Kırmızı Batı Arka
Mavi Güney Sağ
e. Vizyon yokluğu Beyazımsı Merkez Merkez
mavi

Aynı uygulamayı her uyanıklık dönemi için tekrar edin. Her


uyandığınızda , henüz uyanmış olduğunuz uyku deneyimini
inceleyin: Tamamen farkındalıktan yoksun muydunuz, bu
yüzden de cehalet uykusu mu uyudunuz? Rüya gördünüz
m ü , samsarik uykuda kayboldunuz mu? Yoksa saf, ikici ol­
mayan farkındalıkta bulunarak berrak ışıkta mıydınız?
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 2Hl

4. Tigie

Tigle ' nin her biri farklı bağlamda uygun olan birçok fark­
lı tanımı vardır. Bu uygulama , belirli bilinç niteliklerini ya da
orta tigle durumunda saf rigpa 'yı temsil eden küçük bir ışık
küresidir. Farkındalık er ya da geç herhangi bir nesneye da­
yanmaksızın kararlı olmak zorundaysa da bu kapasite geliş­
tirilene kadar ışık yararlı bir destektir. Işık parlak ve açıktır, yi­
ne de biçim dünyasında olmasına karşın herhangi bir algı­
lanabilir biçimden daha az maddidir. Tigle ' lerin imgelemi,
algılanabilir ışık bırakılana ve uygulama yapan kişi imgesiz,
boş ve bu ışığın özü olan parlaklıkta -farkındalık içinde- bu­
lunana kadar yararlı olan bir köprü, bir destektir.

ligle, kalp çakrasındaki dört taçyaprakta imgelenirken,


tam olarak anatomik yerleri belirlemeye çalışmak gerekli
değildir. Ö nemli olan, kalp bölgesinde bedenin merkezini
duymaktır. Doğru yeri, gerçek deneyimin olduğu yeri bul­
mak için farkındalık ve imgelemi kullanın.

Tigle ' lerin renkleri rasgele seçilmemiştir. Renk, bilincin ni­


teliğini etkiler, renkli ışıklarla da her ne kadar belirli çakralar,
renkler ve heceler rüya yogada bir dizi oluştursa da uygula­
mayla bütünleştirilmesi gereken belirli nitelikler uyandırmak
amaçlanmıştır. Bir tigle'den diğerine geçtikçe -sarı, yeşil,
kırmızı , mavi- kendimize bu farklılıklara duyarlı olma izni ver­
diğimiz ölçüde farklı nitelikler yaşanabilir.
220 U\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Bu, kimliğimizi dönüştürdüğümüz bir dönüştürme uygula­


ması değildir; uyku yogada kimlik, bütünüyle terk edilir.
Amaç, bazen tantrik uygulamada görüldüğü gibi, bir imge­
lemde kalmak değildir. Ama zihin bir şeylere tutunmak zorun­
dadır; ışık olmazsa , başka bir şeye sarılacaktır.

Rigpa deneyimi yaşamadan önce , bir farkındalık nesne­


si ya da özne ile ne kadar farkında kalabildiğimizi imgele­
mek zordur. Normal olarak, bilinç bir nesne gerektirir; bu bi­
lincin bir biçim ya da nitelikle " desteklenmiş" olmasıyla kas­
tedilen şeydir. İ mgelenmiş nesnenin ya da öznel kimliğin eri­
diği uygulamalar uygulama yapan kişiyi farkındalık içinde
kalacak biçimde eğitir, çGnkü bilincin ikici destekleri kaybo­
lur. Bizi uyku yogaya hazırlar, ama kendisi uyku yoga gibi
değildir. " Uygulama " bile bir destektir ve asıl uyku yogada
hiçbir destek ya da hiçbir uygulama yoktur: yoga başarılır
ya da başarılmaz, çünkü desteğe dayanan zihin temelde
erir.
RÜYA YOGA UYGUI..A.MASI � 221

5. İlerleme

Genellikle bir kişi benzer bir yolda araba kullanırken. şim­


diyle ilgili farkındalığı kaybolur. Kırkbeş dakika ya da bir sa­
at kadar süren günlük işle ev arasında gidip gelme süresin­
ce bile, hiçbir şey gerçekte güçlü farkındalıkla görülmez.
Sürücü kendini otomatiğe alır. işle ilgili düşüncelere . bir tatil­
le ilgili fantezilere dalmıştır ya da ailesiyle ilgili planlar yapar
veya faturaları düşünmektedir.

Sonra. kişi uygulama yapan biri olur ve eve dönüş yolun­


da mümkün olduğu kadar o an içinde kalma . zamanı uy­
gulama için zihni güçlendirme olanağı olarak kullanma ka­
rarı alır. Koşullanma yüzünden bunu yapmak çok güçtür. Zi­
hin tekrar tekrar dağılır gider. Uygulama yapan kişi onu ge­
ri getirir -direksiyonun uyandırdığı hisse . anayolun kenarın­
daki çimenlerin rengine- ama bu zihnin etkinliği dikkati ye­
niden başka yöne çevirene kadar sadece bir an sürer.

Meditasyon uygulamasında da aynı şey geçerlidir. Zihin


bir tanrısal varlık. bir A harfi ya da soluk üzerine odaklanır; bir
an sonra yeniden başıboş dolanmaya başlar. Yarım saat
boyunca sürekli olarak o ônı koruyabilmek çok uzun bir za­
man. hatta yıllar alır.

Rüya uygulaması başlatıldığında. o da benzer bir ilerle­


me izler. Pek çok rüya tam bir dikkat dağılması dönemidir;
rüya neredeyse gerçekleştiği kadar çabuk unutulur. Uygu-
222 lJ\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

lamayla birlikte. berraklık anları meydana gelir. giderek rü­


yada berrak şimdide bulunma uzun dakikalara çıkar. Bu
durumda bile, berraklık kaybolabilir ya da bir sonraki rüya
yine berraklıktan yoksun olabilir. İ lerleme kaydedilir. kesindir
ve fark edilebilir durumdadır, ama özenle ve sabırla çalış­
ma ve güçlü bir amaç gerektirir.

Uyku uygulamasının gelişmesi çoğunlukla daha da ya­


vaştır. Ama, uzun bir uygulama döneminden sonra , hiçbir
ilerleme yoksa -artan bir şimdide bulunma, yaşamda dikka­
te değer olumlu değişimler yoksa- en iyisi bu sorunlar duru­
muna razı olmamaktır. Bunun yerine, arındırma uygulama­
ları yapın . sözleri (somaya) inceleyin ve bozulmuş olanları
düzeltin ya da bedenin enerjisiyle ve prana 'yla çalışın . En­
gelleri temizlemek için başka uygulamalar gerekebilir ve bu
uygulamalar rüya ve uyku yogaların başarısı için bir temel
görevi yapar.

Uygulama yapan kişi yalnızca destek olduğunda büyü­


yebilen bir asmaya benzer. Dış koşulların yaşamın niteliği
üzerinde güçlü bir etkisi vardır. bu yüzden uygulamadan
uzaklaştırandan çok, onu destekleyen insanlarla ve böyle
çevrelerde zaman harcamaya çalışın. Dharma hakkında
kitaplar okumak, başkalarıyla meditasyon yapmak, öğreti­
lerde hazır bulunmak ve uygulama yapan başka kişilerle
görüşmek yararlıdır. Uygulama yapan kişilerin kendi uygula­
malarını ve bunların sonuçlarını dürüst bir şekilde değerlen­
dirme sorumluluğu vardır. Bu yapılmazsa, aslında herhangi
bir ilerleme kaydedilmiyorken, aksi düşünceye inanılarak
yıllar geçirmek hiç de zor değildir.
RÜYA YOGA UYGULAMASIU\.l 223

6. Engeller

Uyku yoga yalnızca uykuyla ilgili bir uygulama değildir.


Uyanıklık; uyuma , meditasyon ve ölüm durumları boyunca
sürekli olarak ikici olmayan farkındalıkta kalma uygulaması­
dır. Bu yüzden, aşağıda söz edilen engeller gerçekte berrak
ışıktan uzaklaşma ve ikic i , samsarik deneyime çekilmenin
tek engelidir. Bu engeller şunlardır:
l . Duyusal ya da zihinsel olgular tarafından
dikkat dağıldığında günün berrak ışığının
doğal varlığını ve şimdiyi kaybetmek
2. Rüyalar tarafından dikkat dağıldığında
uykunun berrak ışığının varlığını ve
şimdiyi kaybetmek
3. Düşünceler tarafından dikkat dağıldığında
(meditasyon sırasında) samadhi' nin berrak
ışığının varlığını ve şimdiyi kaybetmek
4. Ara durumun vizyonları tarafından dikkat
dağıldığında ölümün berrak ışığının varlığını
ve şimdiyi kaybetmek.

7 . Günün berrak ışığının varlığını kaybetmek. Uyanık ya­


şam sırasındaki engeller dış görünüştür. Duyu nesnelerinin
deneyimlerinde , vizyonlarında, kayboluruz. Bir ses gelir ve
bizi alır götürür, bir koku gelir ve yeni pişmiş bir ekmek haya­
linde kayboluruz. rüzgar ensemizdeki tüyleri gıdıklar ve rig­
,ıa' nın merkez-siz farkındalığını kaybederiz ve bunun yerine
224 U\l TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

duyumu yaşayan bir özne haline geliriz. Rigpa ' nın açıklığın­
da kalırsak, deneyim de farklı olur. Bir ses gelir ama onu ses­
sizliğe bağlar ve şimdiyi kaybetmeyiz. Bir vizyon önümüzden
geçer, ama köklerimiz dinginliktedir ve devingen olmayan
zihinde kalırız. Dışsal görünümün engellerinin üstesinden gel­
menin yolu doğal berrak ışıkta kararlılık geliştirmektir.

Doğal berrak ışık günün berrak ışığıdır ve gecenin berrak


ışığı da aynıdır. Günün berrak ışığını bildiğimizde. uyku bo­
yunca da berrak ışığı bulabiliriz. Uygulama, saf rigpa 'da sü­
rekli olarak bulunana kadar. uyanık yaşamın doğal berrak
ışığını uykunun berrak ışığı ve samadhi' nin berrak ışığıyla bir­
leştirir.

2. Uykunun berrak ışığıntn var/ığtnı kaybetmek. Uykunun


berrak ışığının farkına varmanın önündeki engel rüyadır. Bir
rüya ortaya çıktığında, buna ikici olarak tepki verir ve bir
nesneler dünyasında özne olma kurgusuna takılırız. Bu, ilk
engele benzer ama bu kez dışsaldan çok içseldir. İ mgelerin
berrak ışığı kararttığını söyleriz; bununla birlikte, aslında ber­
raklığı karartan rüya değildir; rüya daha çok bizi berraklık­
tan uzaklaştırır. Uygulamanın başlangıcında cehalet uykusu
ya da rüya uykusu uyumamak için dua etmemizin nedeni
budur. Yeterli kararlılık geliştirildiğinde, rüya artık dikkatimizi
daha fazla dağıtmaz, sonuçta da berrak ışık rüyası ortaya
çıkar.

3. Samadhi'nin berrak ışığıntn varlığını kaybetmek. Sa­


madhi'nin berrak ışığı meditatif berrak ışık ya da bilinçli ber­
rak ışıktır. Bu meditasyon uygulaması süresince rigpa ' dır. Dü­
şünceler uygulamanın ilk başlarında samadhi'nin berrak ışığı­
nı karartır. Uygulama boyunca kararlılık geliştirildiğinde, dü­
şünceyi rigpa ile birleştirmeyi öğrenebiliriz. O zamana kadar,
bir düşünce ortaya çıktığında, buna sarılırız ya da bunu ko­
var ve rigpa' dan uzaklaşırız.
RÜYA YOGA UYGULAMASI � 225

Bu meditatif berrak ışığın yalnızca uzun yıllar süren uygu­


lamanın ardından bulunabileceğinin bir işareti olarak düşü­
nülmemelidir. Yaşamın içinde doğal berrak ışığın bulunabi­
leceği birçok an vardır. Ö nemli olan sizin bunun karşılaşıp
karşılaşmadığınız ve onu fark edip edemeyeceğinizdir.

4. Ölümün berrak ışığırnn var/ığmı kaybetmek. Ölümün


berrak ışığı bordo imgeleriyle karartılır. Rigpa 'nın berraklığı,
ölümden sonra ortaya çıkan vizyonlar tarafından dikkatimiz
dağıtıldığında ve bunlarla ikici ilişkiye girdiğimizde kaybolur.
Diğer üç engelde de olduğu gibi , bu kayıp berrak ışıkta ye­
terli kararlılık varsa mutlaka meydana gelmek zorunda de­
ğildir.

Bordonun, ölümün berrak ışığını karartması gerekmez.


Düşüncelerin samadhi açık ışığını karartması gerekmez. Rü­
yanın , uykunun berrak ışığını karartması gerekmez. Dış nes­
nelerin doğal berrak ışığı karartması gerekmez.

Bu dört engel tarafından yanıltılıyorsak, samsara ' dan


geçemeyeceğiz demektir; yalnızca samsarik tuzaklara tek­
rar düşmek söz konusu olur. Uyku ve rüya yogalarını başar­
dıktan sonra , bu karartmaların yola nasıl dönüştü�üleceğini
biliyor olacağız.

Uyku uygulaması sadece uyku için değildir, her ônı


-uyanıklık ve uyuma , rüya görme ve bordo- berrak ışıkla
birleştirme uygulamasıdır. Bu yapıldığında, �onuçta özgür­
leşme ortaya çıkar. Hem mistik deneyimler ve içgörüler,
hem de düşünce, duygu ve algılar rigpa ' nın varlığında or­
taya çıkabilir. Böyle olduğunda, boşlukta eriyerek, hiçbir
karmik iz bırakmayarak onların kendiliğinden kendilerini öz­
gürleştirmelerine izin verin. Her deneyim bu durumda doğ­
rudan, çabucak, canlı ve doyurucu olur.
RÜYA YOGA UYGULA.ı"'\IASI B\J 22i

7. DeRtekleyici Uygulamalar

Aşağıda pek çoğu Ana Tantra 'dan alınan öneriler olan


ve temel uyku uygulamasının başlıca destekleyicileri olan
kısa uygulama açıklama/art verilmiştir.

ÜSTAT
Uyku uygulamayı desteklemek için gerçek doğanıza
güçlü bir sadakat geliştirin. Üstadın başın tepesinde olduğu­
nu imgeleyin ve bağlılıkla sadakat geliştirin. Ü stada bağlılık
saf sadakat temelinde oldukça saf olabilir. Ü stadı imgeledi­
ğ inizde, sadece bir imge hayal etmenin ötesine geçin :
güçlü b i r sadakat geliştirin v e gerçekten üstadın varlığını
hissedin. Güç ve saygıyla dua edin. Sonra da üstadı başını­
zın tepesinden giren ve kalbinize doğru inen bir ışığın içinde
eritin. Ü stadın orada, kalp merkezinizde oturduğunu imge­
leyin . sonrada uyuyun.

DAKİNİ

Kalpteki parlak bir lotüs üzerinde . bu lotüsün üzerindeki


bir güneş kursunda oturan, dakini Salgye Du Dolma bulu­
nur. Tıpkı parlak bir ışık gibi. açık, yarı saydam ve parlaktır.
Onun varlığını güçlü bir şekilde hissedin, onun şefkatini ve il­
gisini hissedin. Sizi koruyacak, size yard ım edecek ve yol
228 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

gösterecektir. O , tüm içtenliğinizle bağlanabileceğiniz bir


müttefiktir; berrak ışığın, amacınızın , aydınlanmanın özüdür.
Ona sevgi besleyin , güvenin ve saygı duyun. O, farkındalık­
la gelen aydınlatmadır. Ona odaklanarak ve ona dua
ederek uykuya dalın.

DAVRANIŞ
Hiç kimsenin olmadığı sessiz bir yere gidin. Bedeninizi kül­
lerle kaplayın. Rüzgarla gelen rahatsızlıklarının üstesinden
gelmeye yardımcı olacak daha ağır şeyler yiyin. Sonra da
içinizde ne varsa tam olarak ifade ederek, sizi bloke eden
ya da dikkatinizi dağıtan ne varsa dışarı atarak ortalıkta çıl­
gın gibi zıplayın . Çevrede kimse yok , bu yüzden ihtiyacınız
varsa patlayın . Bu katarsisin sizi temizlemesine ve gevşet­
mesine izin verin. Tüm geriliminizi dışarı vurun. Ü stada, yi­
dam' a , dakini 'ye ve sığınma ağacına büyük bir hararetle
dua edin; açık ışık deneyimini isteyerek güçlü bir şekilde
dua edin. Sonra da bu uyanma deneyiminin içinde uyu­
yun.

DUA
Günün, meditasyonun ve uykunun berrak ışığıyla ilgili
deneyimleriniz olmadıysa, bu sonuçlar için defalarca dua
edin. Dilek ve duanın basit gücünü unutmak kolaydır. Du­
anın olağanüstü bir şey olması, bizim dışımızda inanılmaz bir
güce yönlendirilmesi gerektiğini düşünürüz, ama durum
böyle değildir. Ö nemli olan nokta , dua sırasında amacı ve
isteği güçlü bir şekilde hissetmek, duayı kalbinize yerleştir­
mektir.

Belki de ilk başta, insanlar bir başka güzel bir gece ya da


güzel bir sabah ya da iyi bir uyku istediklerinde, sözcüklerde
RÜYA YOGA UYGULA1\IASI U\J 22!)

bir güç , bir duygu vardı. Artık bunlar sadece çok az duygu
ya da anlamla mekanik olarak mırıldandığımız alışılmış ifa­
deler haline gelmiş durumdadır. Aynı sözcükler kullanılır. ay­
nı tonda söylenir, ama gücü yoktur. Duayla bunu yapma­
mak için dikkatli olun . Duanın gücü olduğunu, ama bunu
sözcüklerde değil, duaya yerleştirdiğiniz duyguda olduğu­
nu bilin. Amaç geliştirin , bunu sağlamlaştırın ve duaya yer­
leştirin.

ÇÖZÜNJ\lEK

Bu egzersizi yapmak uygulamadaki odağın nasıl olması


gerektiğiyle ilgili bir duygu verir. Uygulama ışıkla ve ışığı algı­
layan kişiyle başlar, ama amaç bu ikisini birleştirmektir.

Tamamen gevşeyin. Gözlerinizi kapatın ve kalp merke­


zinde, yaklaşık bir başparmak izi büyüklüğünde beyazımsı
mavi tigle ' nin kesin bir imgelemiyle başlayın. Yavaşça bunu
genişletin ve daha dağınık hale getirin. Tigle' nin ışığını gör­
mek iyidir, ama onu hissetmek daha önemlidir. ışığın kalbi­
nizden yayılmasını sağlayın. Güzel mavi ışık parladıkça .
değdiği her şeyi eritir. İ çinde bulunduğunuz odayı, evi . ka­
sabayı. eyaleti . ülkeyi eritir. Dünyanın her bölümünü. güneş
sistemini. tüm evreni eritir. Zihnin değdiği her nokta -yer. ki­
şi, nesne. düşünce, imge ya da duygu. ne olursa olsun- erir.

Hung
'230 lJ\J T l l lET'İN HÜYA VE UTKU YOGASI

İ stek, biçim ve biçimsizin üç dünyası erir. Dışsal olan her şey


ışıkta eridiğinde, ışığın içinize girmesini sağlayın. Bedeninizi
eritsin, bu şekilde bedeniniz mavi ışığa dönüşür ve çevresin­
deki mavi ışıkla birleşir. Sonra zihninizi eritin - her düşünce ,
her zihinsel olay. Yaşamınızdaki tüm sorunları eritin . lşıkla bir­
leşin. Işık olun. Artık iç ya da dış yoktur, siz yoksunuz ya da siz
değilsiniz. Maddi bir dünyayla ya da benlikle ilgili bir duygu
yoktur. Yalnızca artık yayılmış bir boşluk olan kalbin boşlu­
ğundaki aydınlık vardır. Deneyim hôlô ortaya çıkar, ama
ortaya çıkan ne varsa her şeyin mavi ışıkta kendiliğinden
erimesini sağlayın. Bunun çaba harcamadan olmasını sağ­
layın. Yalnızca ışık olsun. Sonra da yavaşça ışığı bile boşluk­
ta eritin.

Uyku süresince kalacağınız yer burasıdır.

GENİŞLEME VE DARALMA
Bu, rüya yogayı desteklemesi amaçlanan daha biçimsel
bir uygulamadır. Soluk vermeyle ? irlikte her iki burun deliğin­
den binlerce mavi renkte HUNG heç:esi çıktığını h ayal edin.
Bunlar kalpte meydana ge�r ve solukla b�likte burun delik­
lerinden çıkacak biçimde kanallardan geçer. Yayıldıkça
her boşluğu ve her boyutu kaplayarak karşılaştıkları her şe­
yi eritirler. Parlaklıkları her yeri aydınlatır. Soluk almayla birlik­
te , HUNG hecelerininin ışığı iç ya da dış gibi bir olgu kalma­
yana kadar bedeni ve zihni aydınlatarak ve eriterek geri
döner. Yalnızca genişleyen ve daralan HUNG ' ların ışığı ka­
lana kadar bu imgelemi sürdürün. Bu ışıkta çözünün ve ikici
olmayan durumda kalın. Bunu yirmibir soluk boyunca ya da
yapabiliyorsanız daha fazla sayıda yapın. Bunu gün boyun­
ca mümkün olduğu kadar sık uygulayın.

Zihin oyunlar oynar. Temel oyunu kendini özne olarak öz­


deşleştirmesi , sonra da her şeyi bu özneden ayrı olarak kabul
RÜYA TOGA UYGULAMASI � 231

etmesidir. Bu uygulamada, kendinizin dışında olarak algıladı­


ğınız her şey soluk verme sırasında eritilir. Algılayan kişi soluk
olma sırasında eritilir. Hem içerisi hem de dışarısı aydınlık ve
açık bir hale gelir ve ayırt edilmesi olanaksız bir hole gelerek
birbirine karışır. Zihin ne zaman dağılmaya açılan bir kapı bul­
sa, farkındalığın mavi HUNG' larla birlikte onu izlemesini sağ­
layın. Zihin bir nesneye ulaştığında, bu nesneyi ışıkta eritin. Zi­
hin bir özne olarak kendine geri döndüğünde ve sobitlendi­
ğinde, bunu da eritin. Er geç katılık, orada burada olma,
nesneler ve özneler, şeyler ve varlıklar duygusu bile çözüne­
bilir.

Genellikle, bu tür uygulama yapmayı berrak ışık deneyi­


mi meydana getirmede bir yardımcı olarak düşünürüz, ama
bir kez öğrenildikten sonra bu deneyimi sürdürme ve dene­
yimin sürekliliğini desteklemede de yardımcı olur.
RÜYA YOGA UYGULAMASI {3\l 233

8. Bütünleşme

Rigpa bir kez bilindikten sonra tüm yaşam onunla bütün­


leştirilmek durumundadır. Uygulamanın işlevi budur. Yaşam
bazı biçimler almak zorundadır; biz onu biçimlendirmezsek,
karma tarafından dikte edilen, belki de pek beğenmeye­
ceğimiz bir biçim alacaktır. Uygulama giderek yaşamla bü­
tünleştirildikçe, birçok olumlu değişim meydana gelecektir.

BERRAK IŞIGIN ÜÇ ZEHİRLE


BÜTÜNLEŞTİRİLMESİ
Berrak ışık üç kök zehirle bütünleştirilmelidir: cehalet, ar­
zu ve kin .

Uyku yoga ilkin i , cehaleti berrak ışıkla bütünleştirmek için


kullanılır.

Arzuyu berrak ışıkla bütünleştirmek uykuda berrak ışığı


keşfetmeye benzer. Uykunun karanlığında kaybolduğumuz­
da, berrak ışık bizden gizlenir. Arzuda kaybolduğumuzda da
gerçek doğamız gözden saklanmış olur, ama cehalet uyku­
su her şeyi, hatta benlik duygusunu bile tamamen örterken ,
arzu belirli durumlarda rigpa 'yı gizler ve arzunun öznesi ve
nesnesi arasında güçlü bir ayrım yaratır. " İsteme"nin kendisi
gerçek doğamızda bulunmadığımız sürece olduğu gibi du­
ran yoksunluk duygusundan ortaya çıkan bir bilinç daral-
234 {>� TİBET'İN RÜYA VE U1'KU YOGASI

masıdır. En saf arzu rigpa ' nın tam olarak gerçekleşmesinin


bütünlüğü ve yerine getirilmesine duyulan özlem olmasına
karşın, zihnin doğasını doğrudan bilmediğimiz için bu arzu
başka şeylere bağlanır.

Arzunun nesnesine saplanmak yerine onu doğrudan


gözlersek, arzu çözünür. Saf şimdide bulunabilirsek, arzu, ar­
zu duyan özneyle arzunun nesnesi berrak ışığı ortaya çıka­
rarak kendi boş özlerinde erirler.

Arzunun doyurulmasını da bir uygulama aracı olarak kul­


lanabiliriz. Boşluğun ve berraklığın birleşmesinde sevinç var­
dır. Tibet ikonografisinde, bu birleşme halindeki erkek ve ka­
dın tanrısal varlıkların oluşturduğu biçimler olan yab yum fi­
gürleriyle gösterilir. Bu biçimler bilgelik ve yöntem. boşluk ve
açıklık. kunzhi ve rigpa ' nın ikici olmayan birleşimini temsil
ederler. Birleşmenin sevinci arzu eden özne ve arzulanan
nesnenin de aralarında bulunduğu herhangi bir görünür iki­
liğin birleşmesinde görülür. Bir arzunun doyurulduğu onda .
arzu biter ve arzu eden özneyle arzunun nesnesi arasında
görünür ikilik yok olur. Bu ikilik yok olduğunda . temel, kunzh i .
oradadır v e sergilenir. yine d e karmik alışkanlıklarımızın gücü
bizi genellikle rigpa deneyimi yerine deneyimimizde nere­
deyse bilinçsiz bir boşluk bırakarak bir sonraki ikilik hareketi­
ne taşır.
Ö rneğin. erkekle kadın arasında cinsel ilişki gerçekleşir.
Normal olarak. orgazm deneyimimiz, arzunun doyurulma­
sıyla ortaya çıkan hoşa giden belirsizliklerden biri . neredey­
se bilinçsiz bir arzu yorgunluğu ve hareketliliktir. Ama bu bü­
yük mutluluğu farkındalıkla bütünleştirebiliriz; deneyimi bir
gözlemleyen özne bir de gözlemlenen deneyim şeklinde
ayırmaksızın tam farkındalığı koruyabilirsek. içinde kaybol­
mak yerine, bu durumu kutsal olanı bulmak için kullanabili­
riz. Devingen zihin bir an için uzaklaşır ve boş temeli açığa
çıkarır; bu ônı farkındalıkla bütünleştirerek özellikle tantrik
öğretilerde anlatılan boşlukla eksiksiz mutluluğun bütünleş­
mesini yaşarız.

Normal olarak kendimizi kaybettiğimiz ve bunun yerine


gerçek doğamızı bulduğumuz anlarda olabildiğimiz bu tür
birçok dur\,Jm vardır. Yalnızca orgazmda ya da yoğun haz­
da kaybolmayız. Küçük hazlarda bile genellikle o ônı kay­
beder ve hazzın verdiği duygular ya da haz nesnesine bağ­
lanmış oluruz. Bunun yerine hazzın kendisi tam farkındalığa
varmak. farkındalığı şimdiki ôna. bedene ve duyulara getir­
mek ve dikkat dağılmasından kurtulmak için bir hatırlatıcı
olacak biçimde kendimizi eğitebiliriz . Bu arzuyla berrak ışığı
bütünleştirmenin bir yoludur. Herhangi bir belirli deneyim
kategori.siyle de sınırlı değildir; özne ve nesnenin olduğu
herhangi bir ikilik durumda yapılabilir. Haz. uygulama için
bir kapı olarak kullanıldığında kaybolmaz; haz karşıtı olma­
mız gerekmez. Özne ve nesne berrak ışıkta eridiğinde, boş­
luk ve açıklığın birleşmesi yaşanır ve bunda sevinç vardır.

Kin ya da karşı olmaya yaklaşım da benzerdir. Öfkeyi


ona katılmak ya da onunla özdeşleşmek veya onun tarafın­
dan yönlendirilmek yerine gözlemlersek. öfke nesnesiyle
olan ikici takıntı biter ve öfke boşlukta erir. Bu boşlukta şim­
diki an korunursa , özne de erir. Bu boş yerde bulunmak ber­
rak ışıktır.

"Saf şimdide gözlemleme" ile öfkeli bir benlik olarak ka­


lacağımız. öfkeyi gözlemleyeceğimiz kastedilmez; anlatıl­
mak istenen şey rigpa . öfkenin meydana geldiği yer oldu­
ğumuzdur. Bu şekilde gözlemlendiğinde, öfke boşluğun
özünde erir. Bu. açıktır. Ama hôlô farkındalık. şimdiki zaman
vardır. Bu. ışıktır. Bu boşluk ve şimdi öfkeyle bütünleştirilir.
çünkü öfke artık berrak. ışığı karartmaz. Düşünceleri bu şekil­
de gözlemlediğimizde ve gözlemleyenle gözlemlenenin
her ikisi de yok olduğunda, bir rigpa deneyimi olur.

Dzogchen karmaşık değildir. Dzogchen metinleri çoğu


236 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

kez şu tür dizeler içerir: " Öyle basitim ki, beni anlayamazsın.
Sana öyle yakınım ki, beni göremezsin . " Uzaklara baktığı­
mızd a , bize yakın olan farkındalığı kaybederiz. Geleceğe
baktığımızda şimdiyi kaybederiz. Bu deneyimin her boyu­
tunda meydana gelir.

Tibetlilerin bir sözü vardır: " Daha çok bilgelik olduğunda,


daha az düşünce olacaktır." Bu, iki yönlü bir süreci akla ge­
tirmektedir. Uygulama berrak ve kararlı olduğunda düşün­
celer deneyime daha az egemen olacaktır. Bazı kişiler bun­
dan korkar; örneğin sanki kendilerini motive etmek için öf­
keye ihtiyaçları varmış gibi, öfkeden kurtulurlarsa, dünyada
yanlış olan şeylerle ilgilenemeyeceklerinden korku duyarlar.
Ama bu ihtiyaç gerçek değildir. Uygulama yapan kişiler
olarak sıradan yaşamlarımızın sorum luluğunu taşımak
önemlidir. Kötü şeyler olduğunda, bunlara dikkat edilmeli­
dir; yanlış bir şeyler varsa, bunlarla ilgilenilmelidir. Ama yan­
lış bir şeyler görmüyorsak. bunu aramak zorunda da değiliz.
Bunun yerine, doğal durumda kalın. Öfke duyuyorsanız bu­
nun üzerinde çalışın. Ama öfke duymuyorsanız önemli olan
bir şeyleri kaçırıyorsunuz demek değildir.

Dzogchenpa, Dzogchen uygulaması yapan kişiler olduk­


larını ve bütünleştiklerini söyleyen birçok kişiyle karşılaştım. Bir
başka Tibet sözü daha var: "Tibet ile Nepal arasında sınır top­
raklarında sarp ve zor yerlere çıktığımda. Ü ç Mücevhere dua
ederim. Çiçekli güzel vadiye indiğimde, şarkılar söylerim . " İş­
ler kolay olduğunda bütünleştiğimizi söylemek kolaydır. Ama
zorlu bir duygusal kriz ortaya çıktığında, bu gerçek sınavdır;
Dzogchenpa ' lar mıyız yoksa değil miyiz? Dzogchen uygula­
masında bir kesinlik vardır. Yalnızca yaşamlarımızda ortaya
çıkan durumlara nasıl tepki verdiğimize dikkat ederek uygu­
lamayla ne kadar bütünleştiğimizi kendimiz keşfedebiliriz. Bir
eş, çok sevdiğimiz bir eş terk ettiğinde , bütünleşmenin güzel
sözleri nereye gider? Acı yaşarız; bu bile bütünleştirilmelidir.
RÜYA YOGA UVGULA.MASI U\,l 23i

ZillANIN DÖNGÜLERİYLE BÜTÜNLEŞME


Geleneksel olarak bir uygulama; görüş, meditasyon ve
davranış açısından tartışılır. Davranış zaman dönemleriyle dış­
sal. içsel ve gizli birleşmelerle ilgili olarak tanımlanır.

Genellikle gün boyunca enerjiyi ve şimdiyi kaybederiz.


Bunun yerine . uygulama geliştirmede. bizi berrak ışıkla ilgili
daha kararlı bir deneyime doğru götürmesi için zamanın
geçişini kullanmayı öğreniriz.

Dış.<Jal Biitiiııleşme: Berrak Işığm Giiıırliiz


ve Gece Döııgii.<Jiiyle Biitiiııleştirilme.<Jİ
Uygulamanın amaçları için yirmi dört saatlik gündüz ve
gece döngüsü saf şimdinin berrak ışığında süreklilik geliştir­
mede destek olarak kullanılabilecek dönemlere bölünür.
Eskiden insanlar gün ve gecenin doğal döngüsüne göre
ayarlanan programlar izlerlerdi ama bu artık geçerli de­
ğildir. Programınız farklıysa -örneği n . gece çalışıyorsanız- bu
durumda öğretileri durumunuza uyarlayın. Günün zaman­
ları bizi enerjik olarak gerçekten etkilemesine karşın . güne­
şin konumunun öğretilerin anlattığı deneyimleri belirlediğine
inanmamamız gerekir. Bunun yerine. günün bu zamanlarını
içs�I süreçlerle ilgili metaforlar olarak düşünün. Ana Tantra
aşağıda verilen dört dönem sınıflandırmaktadır:
l . Temelde olguların erimesi
2. Nirvana'ya ulaşan bilinç
3. Doğasında varolan farkındalığın bilinçte
ortaya çıkması
4. Uyanıklık durumu süresince iki gerçeğin
eşitlenmesi
l. Temelde olgulann erimesi. İ lk dönemin güneşin bat­
masıyla yatmak arasındaki zaman. akşam olduğu düşünü­
lür. Bu dönem süresince, her şey karanlıklaşıyor gibi görünür.
Duyusal nesneler belirsizleşir ve duyusal deneyim azalır. İ çsel
238 U'\l TİRET'İN RÜYA VE UTKU YOGASI

duyu organlarının gücü azalır. Ana Tantra denize doğru gi­


den birçok küçük nehir metaforunu kullanır: dışsal olgular,
duyular. sıradan benlik, düşünceler, duygular ve bilinç uy­
kuda, temelde, erimeye doğru gider.

Akşam boyunca bu süreci yaşamak için imgelemi kulla­


nabilirsiniz. Karanlığa doğru gitmektense, gerçek doğanızın
daha büyük ışığına doğru gidin. Parça parça olmak yerine,
deneyim nehirleri ve nehir ayakları halinde yayılın. rigpa ' nın
bütünlüğüne doğru akın. Normal olarak, boşalan nehirlere
bağlanırız, ama uygulama dolan denize, temele bağlı kal­
maktır. Her şey berrak ışığın engin, huzurlu, parlak denizine
doğru hareket eder. Gece yaklaştıkça. bilinçsizlik yerine iki­
ci olmayan farkındalıkta tamamlanmaya doğru akmanız
önerilir.

Bu dört dönemin ilkidir.

2. Nirvana 'ya ulaşan bilinç. İ kinci dönem uykuya daldı­


ğınızda başlar ve sabah uyandığınızda. geleneksel olarak
şafakta sona erer. Bu dönemi. onun sessizliğini, hareketsizli­
ğini imgeleyin . Metin her şey karanlık olduğunda bir ışığın
ortaya çıktığını söyler. Bu. girdiğinizde oldukça karanlık
olan. ama kısa sürede ışıkla dolan bir karanlık inzivaya ben­
zer.

Uyku süresince. tamamen ışıkla bütünleşmiş olarak. şim­


dide kalmaya çalışın. Dış görünümler. düşünceler ve duy­
gular temelde eridikten sonra . şimdide kalırsanız. bu nere­
deyse tüm samsarik deneyimlerin sona erdiği nirvana 'ya
girmeye benzer. Tümüyle boştur. yine de eksiksiz bir mutlu­
luktur. Bu fark edildiğinde, eksiksiz mutlulukla boşluğun bir­
leşmesidir. Bu. karanlıktaki ışığı görmektir.

Açık ışık deneyimini yaşamak için uykuya kadar bekle­


meniz gerektiği anlamına gelmez. Uykuya dalmadan önce
bile açık ışıkta bulunmaya çalışın . Uyku yoganın imgelemle-
RÜYA YOGA UYGULA.ı"\IASI U\J 239

riyle çalışırken bile mümkünse rigpa 'da kalın.

Bu döne m , duyular ve bilincin açık bir gökyüzü manda­


lası gibi olduğu bir dönemdir. Sabaha kadar mümkün oldu­
ğunca bu dönemde kalın .

3. Doğasında varolan farkındalığın bilinçte ortaya çık­


ması. Ü çüncü dönem uyandığınızda başlar ve zihin tama­
men etkin olana kadar devam eder. Metin bu dönemin şa­
faktan güneş görünene kadar sürdüğünü söyler. Bu zama­
nın niteliğini imgeleyin: ışığın ilk hafif parıltıları karanlık gök­
yüzünde belirir ve gündüzün güzelliğine yayılır. Sessizlik; et­
kinliklerin , kuşların, trafiğin ya da insanların sesleriyle dolar.
İ çsel olarak, uykunun sessizliğinden gündelik yaşamla tam
bir meşguliyete geçiştir.
Ö ğretiler sabah çok erken ortaya çıkmayı önerir. Müm­
künse, sıradan zihinde değil , zihnin doğasında uyanın. Göz­
lemleyenle özdeşleşmeden gözlemleyin. Bu uyanmanın ilk
anlarında biraz daha kolay olabilir, çünkü sıradan zihin he­
nüz tam olarak uyanmamıştır. Saf şimdide uyanma amacı
geliştirin.

4. Uyanıklık durumu süresince iki gerçeğin eşitlenmesi.


Dördüncü dönem, gündüzle tam olarak meşgul olduğu­
nuzda başlar ve güneş batışıyla sona erer. Bu gündüzdür,
etkinlik, meşgul olma ve diğer insanlarla ilişki kurma zamanı­
dır. Dünya , biçim , dil, duygular, kokular, vb. 'ye tam dolma­
dır. Duyular tümüyle etkindir ve kendi nesneleriyle meşgul
olurlar. Yine de rigpa ' nın saf şimdi' sinde devam etmeyi de­
neyin.

Deneyimde kendinizi kaybettiğiniz için dünya sizi şaşırtır.


Ama zihnin doğasında bulunarak, sorulacak ya da yanıtla­
nacak hiçbir soru bulmayacaksınız. İ kici olmayan şimdide
olmak tüm soruları giderir. Bunu bilmek tüm kuşkuları orta­
dan kaldıran bir şeydir.
240 U\1 TİHET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Bu . sıradan ve mutlak gerçeğin, açıklık ve boşluğun bir­


leşmesinde eşitlendiği dördüncü dönemdir.

!ç.<ıel Birleşme: Berrak Işıkla Uykıı


Dörıgii.<ıiirıiirı Biitiirıleşme�i
Bu bölümde anlatılan ilerleme önceki bölümde anlatıla­
na benzer. Bununla birlikte bu uygulama, yirmidört saatlik
döngüden söz etmek yerine . ister hafif ve kısa bir uyku, ister
tüm gece sürecek bir uyku olsun. bir uyanma ve bir uyku
dönemi süresince şimdinin sürekliliğini geliştirmeye odakla­
nır. Yatmadan önce uygulama yapma fırsatına sahip oldu­
ğumuzu hatırlamamız gerekir. Bu . olumlu bir şey, hem uygu­
lama hem de sağlık için yapabileceğimiz bir şeydir. Uygula­
ma yük gibi gelirse. esin dolu ve sevinçli bir çaba geliştirile­
ne kadar yapmamak daha iyidir.

Yine dört dönem bulunmaktadır:


l . Uykuya dalmadan önce
2. Uykuya daldıktan sonra
3. Uyandıktan sonra ve dünyayla ilgili işlerle
tam olarak uğraşmaya başlamadan önce
4. Bir sonraki uyku dönemine kadar etkinlik
dönemi

1. Uykuya Dalmadan Önce. Bu, yatma ônından uyku


gelene kadar geçen zamanı kapsar. Tüm deneyimler te­
melde erir; nehirler denize akar.

2. Uykuya Daldıktan Sonra. Ana Tantra bunu dharmaka­


ya'ya, berrak ışığa benzetir. Duyuların dışsal dünyası boşluk­
tur. yine de farkındalık olduğu gibi kalır.

3. Uyandıktan sonra. Açıklık buradadır, tutunan zihin he­


nüz uyanmamıştır. Bu . yalnızca boşluk değil , tam berraklığı
olan kusursuzlaşmış samboghakaya 'ya benzer.

4. Etkinlik dönemi. Tutunan zihin etkin hale geldiğinde,


RÜYA YOGA UYGULAMASI � 241

tam da bu an nirmanakaya ' nın kendini göstermesine ben­


zer. Etkinlikler, düşünceler ve sıradan dünya " başlar," yine
de berrak ışık kaybedilmez. Deneyim dünyası ikici olmayan
rigpa ' da kendini gösterir.

Gizli Birleşme: Berrak Işıkla Rardo'mm Biitiiııleşme.'li

Bu uygulama, berrak ışıkla ölümden sonraki ara durum


bardo 'sunun bütünleştirilmesiyle ilişkidir. Ö lüm süreci uykuya
dalma süreciyle benzeşir. Burada da önceki bölümdekine
benzeyen dört evre vardır.
l. Çözünme
2. Ortaya çıkma
3. Deneyimleme
4. Bütünleştirme

1. Çözünme. Ö lümün ilk evresinde, bedenin elementleri


bozulmaya başladığında duyusal deneyim erir, içsel ele­
mentlerin enerjileri serbest kalır, duygular kesilir, yaşam gü­
cü ve bilinç çözünür.

2. Ortaya Çıkma. Bu ölümden sonraki ilk bordo, başlan­


gıçta varolan saf (ka-dag) bardo'dur. Uykuya dalma ônına
benzer, genellikle bir bilinçsizlik dönemidir. Usta yogiler bu
evrede tüm ikici kimlikleri bırakabilir ve berrak ışıkta doğru­
dan özgürleşebilirler.

3. Deneyimleme. İ mgelenen deneyimin bardo'su, ber­


rak ışık (od-sal) bardo 'su ortaya çıkar. Bu, uykunun boşlu­
ğundan , bilincin kendini çeşitli biçimlerde gösterdiği bir rü­
yaya çıkmaya benzer. Pek çok kişi ikici bir benlik oluşturarak
deneyimin tek bir bölümüyle özdeşleşecek , tıpkı samsarik
rüyada olduğu gibi bilincin görünür nesnelerine ikici bir şe­
kilde tepki verecektir. Hazırlıklı ve usta bir yogi bu bordo' da
da özgürleşmeye ulaşabilir.
242 � TİHET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

4. Bütünleştirme. Bir sonraki varoluşun bardo'sudur (si-pe­


bar-do). Hazırlıklı uygulamacılar sıradan gerçekliği ikici ol­
mayan rigpa ile birleştirir. Bu . yine iki gerçekliğin, sıradan ve
mutlak gerçekliğin eşitlenmesidir. Bu kapasite geliştirilme­
mişse, kişi yanılsatıcı sıradan benlikle özdeşleşir ve imgelem
deneyimi oluşturan zihnin yansıtmalarıyla ikici bir şekilde iliş­
ki kurar. Sonuç . altı alemden birinde yeniden doğmaktır.

Bu dört dönem ölme sürecindeki evrelerdir. Açık ışıkla


bağlantı kurmak için bunların farkında olmalıyız. Ö lüme
yaklaşırken, mümkünse duyusal deneyim erimeye başla­
madan önce rigpa 'da olmalıyız. Bardo'ya girene kadar
beklemeyin. Ö rneğin . işitme yok olduğunda. ama imge ol­
duğu gibi kaldığında, başka duyularla dikkatin dağıtılması
yerine tümüyle şimdide olmak için bir işarettir. Tümüyle rig­
pa'ya girmeyi sağlayın; bu . gelecek olan şeyler için en iyi
hazırlıktır.

Tüm rüya ve uyku uygulamaları, bir düzeyde ölüme hazır­


lıktır. Ö lüm, ara yolların birleştiği bir noktadır: ölen herkes o ya
da bu yola gider. Meydana gelen şeyler uygulamanın karar­
lılığına . kişinin tam olarak rigpa 'da olup olamamasına bağlı­
dır. Bir araba kazası gibi ôni bir ölümde bile , her zaman ölü­
mün geldiğinin fark edileceği -bunu başarmak çok zor olsa
bile- bir an vardır. Bu farkındalıktan heme n sonra zihnin do­
ğasıyla bütünleşmeye çalışılmalıdır.

Birçok kişi ölüme yakın deneyim yaşamıştır. Bu kişiler bu


deneyimin ardından ölüm korkusunun geçtiğini söyler. Bu­
nun nedeni o ônı yaşamış olmaları , onu bilmeleridir. Ö lüm
ônını düşündüğümüzde, gerçeklikte değil . gerçek ônın ya­
rattığından daha fazla korku içeren. onun bir fantezisinde
yaşarız. Bu korku geçtiğinde. uygulamayla bütünleşme da­
ha kolay olur.
RÜYA. YOGA UYGULA.MASI U\l 243

Üç Birleşme: Soııııç

Tüm bu üç durum -yirmidört saatlik gün döngüsü. uyuma


ve uyanma döngüsü ve ölüm süreci- benzer bir sıra izler. İ lk
olarak erime vardır; sonra dharmokoya. boşluk; sonra sam­
boghakaya, açıklık; sonra nirmanakaya, kendini gösterme.
İ lke . he r zaman ikici olmayan şimdide kalmaktır. Süreçlerin
bölünmesi - rüya ve uyku yogada olduğu gibi - sadece far­
kındalığımızı geçen anlara getirmeyi daha kolaylaştırmak.
bize bakacak bir şeyler vermek. saf şimdinin uygulaması için
bir destek olarak bizi kaçınılmaz deneyimi kullanacak biçim­
de eğitmek içindir.

Davranış. zamanın dışsal süreçleriyle ilişkilidir. Biz kırmadı­


ğımız sürece zihnin doğal durumunda bir kırık. bir ora yoktur.
Her deneyimi uygulamayla bağlamak için farkında olun. El­
bette, ikincil koşullar uygulama için yardımcı olabilir; zama­
nın bir ikincil koşul olarak verilmesinin nedeni budur. Saba­
hın erken saatleri, uykusuzluktan sonraki saatler. tümüyle tü­
kendiğimizde ya da tamamen dinlenmede olduğumuzda­
ki saatler bize yardımcı olur. Gerçekten tuvalete gitme ihti­
yacı duyup gittiğimizdeki rahatlama ônı , orgazm ônı ya da
ağır bir şey taşımaktan tamamen bitkin düşüp bu şeyi bıra­
kıp dinlenme ônı gibi bütünleşmeye yardım eden birçok on
vardır. Her soluk, eğer farkındalıkla yapılırsa rigpa deneyimi
için bir destektir. Kısmen tükendiğimiz ve kısmen uyanık ol­
duğumuz birçok an vardır. Kendimizi her zaman uyanık ola­
na getirmek zorundayız; bu durumda tükenmiş ve uyuyor
olanı uyandırabiliriz. Yorgunluk veren ve uykuya dalmayı
sağlayan şeyle özdeşleştiğimizde, uyanıklık örtülür. Ama bu­
lutlar güneşin ışığını asla gerçekten örtemez, yalnızca güne­
şi algılayonı örterler.
13\l 245

9. BUreklilik .

Alışıldığı şekilde zihnin ürettiği şeylerle özdeşleştiğimiz


içi n . uyku süresince berrak ışığı bulamayız. Aynı nedenden
ötürü. uyanık yaşamımız da dikkati dağılmış. belirsiz ve karı­
şıktır. Bozulmamış. ikici olmayan rigpa ' yı yaşamak yerine
fantezi ve zihinsel yansıtma deneyimlerinde tuzağa düşmüş
bir şekilde kalırız.

Yine de farkındalık süreklidir. Uyurken bile, birisi hafifçe


adımızı söylerse, işitir ve karşılık veririz. Gün boyunca da dik­
katimizin en dağınık olduğu anda bile, çevremizin farkında
olmayı sürdürürüz; hissizleşmez ya da duvarlara çarpmayız.
Bu anlamda, her zaman şimdi vardır. ama farkındalık sürek­
li olsa da bulanık ve kararmıştır. Gece. cehaletin karanlıkla­
rını delip geçerek, parlak berrak ışığa girer ve onda bulunu­
ruz. Uyanık yaşam sırasında devingen zihnin aldanmalarını
ve belirsiz fantezilerini delip geçersek, buda doğasının te­
meli oluşturan aynı saf farkındalığını buluruz. Günlük yaşamı­
mızın dikkat dağılmaları ve uykunun bilinçsizliği aynı bilgisizli­
ğin iki yüzüdür.

Uygulamanın önündeki engeller bizim oluşturduklarımız­


dır. En iyisi uygulamayı meditasyon yapma. rüya görme .
uyuma vb. gibi bölümlere ayırmamaktır. Ö nünde sonunda
her an -uyanıkken ve uykudayken- tümüyle rigpa ' da olmak
zorundayız. Bundan sonra. uygulama her an yapılmalıdır.
'.! 4 13 b� T1BET'İN RÜYA Vf: UYKU YOGASI

Bu, öğrendiğimiz her uygulamayı yapmak zorunda olduğu­


muz anlamına gelmez. Uygulamalarla denemeler yapın.
uygulamaların özünün ve yönteminin neler olduğunu anla­
maya çalışın , sonra da hangi uygulamaların gerçekte geliş­
meyi ilerlettiğini bulup, rigpo'do kararlılık elde edilene ka­
dar bunları yapın. Uygulamanın bileşenleri geçicidir. Bede­
nin konumu. hazırlıklar. imgelemler, hatta uykunun kendisi
bile açık ve berrak bir biçimde doğrudan kavranıp onda
bulunduktan sonra önemli değildir. Berrak ışık deneyimine,
uygulamanın ayrıntılarıyla ulaşılır; oma bir kez ulaşıldıktan
sonra , artık daha fazla uygulamaya gerek yoktur. Yalnızca
berrak ışık vardır.
ALTINCI RÖLÜ:M

Avrıntılar
..

Aşağıda verilenler hem rüya hem de uyku uygulamaları


konusunda uygulamayı anlayış temeline oturtmaya yar­
dımcı olması için verilen ek yorumlardır.
AYRINTILAR� 24!!

1 . Bağlam

Tantra ve Dzogchen 'de, öğrenciyle öğretmen arasın­


daki bağ son derece önemlidir. Öğrenci iletilecek olan şey­
leri ve yönergeleri öğretmenden almalı, sonra da rigpa ' da
kararlılık geliştirmelidir. Bu olmadan, ruhsal yolculuk konu­
sunda temel olan farklılıkların anlaşılması zor olur, çünkü öğ­
renciler kavramsal ayrımlarda kalırlar. Zihnin doğası kav­
ramların ötesindedir. Entelektüel anlayış olmadan deneyim
geliştirmek zordur. ama deneyim olmadan öğretiler, uygu­
lama yapan kişi için yalnızca soyut felsefe ya da dogma
haline gelebilir. Bu tıp öğrenmeye, ama kişinin kendi hasta­
lığını tanımamasına benzer; bilgi kullanılmayacaksa. yarar­
sızdır. Sadece kişinin rigpa ' da olduğunu ya da berrak ışığı
bildiğini düşünmek iyi değildir. Bu düşünceyi bilmek ve bu­
rada olduğu gibi kalmak yalnızca öğretiler hakkında düşün­
mek ve konuşmak deği l , aynı zamanda öğretilerin işaret et­
tiği deneyimlerde gerçekten yaşamaktır. Uygulama yapan
kişi rigpa ' nın ne olduğunu rigpa ile öğrenir ve bir kişinin ger­
çek doğasının bu bilgelik olduğunu keşfederek kavramsal
zihnin ötesindeki bilgeliği bulur.

Yine de, rüya ve uyku yogaları bağlamıyla ilgili doğru bir


entelektüel anlayış. uygulama yapan kişinin uygulamaya
yönelmiş kalmasına. hatadan kaçınmasına ve uygulama­
nın sonuçlarının farkında olmasına hazırlanmasına yardımcı
olur. Açık bir anlayışla. uygulama yapan kişi öğretilerle kar-
250 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

şılaştırıp kendi deneyimini denetleyebilir ve başka deneyim­


leri rigpa ile karıştırma hatasından kaçınabilir. Ama en so­
nunda bu deneyimler, öğrenciyle öğretmen arasındaki bu­
luşmaların sıklığı ne kadar az olursa olsun, devam eden bir
ilişki süresince bir öğretmen tarafından verilen sözlü öğreti­
lerle karşılaştırılıp doğru olup olmadıkları kontrol edilmelidir.
AYRINTILAR � 251

2. Zihin ve Rigpa

Cehaletten ve acı çekmekten kurtulmak gerçek doğa­


mızın farkına varıp burada bulunduğumuzda meydana ge­
lir. Farkına varılan şey, kavramsal zihin değildir; temel zihin.
zihnin doğası olan rigpa ' dır. Kaçınılmaz görevimiz uygula­
ma. kavramsal zihinle zihnin doğasının saf farkındalığını ayır­
maktır.

KAVIlA.ı"'ılSAL ZİHİN
Kavramsal ya da devingen zihin. sürekli olarak düşünce.
anı. imge . iç diyalog. yargı. anlam. duygu ve fantezilerle
meşgul olan, günlük deneyimlerden bildiğimiz zihin ve nor­
mal olarak "ben" ve " benim deneyimim" biçiminde tanım­
lanan zihindir. Temel dinamiği varoluşun ikici bir imgesiyle uğ­
raşmaktır. Kendisini nesneler dünyasında bir özne olarak ka­
bul eder. Deneyimin bazı parçalarına tutunur. bazılarını da
itip defeder. Kimi zaman oldukça sert ve tepkiseldir. ama son
derece sakin ve süptil olduğunda bile -örneğin meditasyon
ya da yoğun bir konsantrasyon sırasında- çevresini gözlem­
leyen ve ikiliğe katılmaya devam eden bir varlığın içsel duru­
şunu sürdürür.

Kavramsal zihin. dil ve düşüncelerle sınırlı değildir. Dil -ad­


ları ve yüklemleri. özneleri ve nesneleriyle birlikte- ister iste­
mez ikiliğe bağlıdır. ama kavramsal zihin içimizde dilin kaza-
252 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

nımından önce de etkindir. Hayvanların da bu anlamda, be­


beklerde ve dil kapasitesi olmaksızın doğanlarda olduğu gi­
bi bir kavramsal zihni vardır. Bir benlik duygusu geliştirmemiz­
den. hatta doğmamızdan önce bile bulunan alışılmış karmik
eğilimlerin sonucudur. Temel karakteristiği özne ve nesne,
ben ve ben-olmayan şeklinde başlayarak, deneyimi
içgüdüsel bir şekilde ikici olarak bölmesidir.

Ana Tantra bu zihinden " etkin kendini gösterme zihni " i


olarak söz eder. Karmik prana ' nın hareketine bağlı olarak
ortaya çıkan zihindir ve kendini düşünce . kavram ve diğer
zihinsel etkinlikler biçiminde gösterir. Kavramsal zihin tümüy­
le hareketsiz olursa , zihnin doğasında erir ve etkinlik onu ye­
niden oluşturana kadar ortaya çıkmaz.

Devingen zihnin etkinlikleri erdemli, erdemli olmayan ve


yansızdır. Erdemli eylemler zihnin doğasıyla ilgili deneyimi
barındırır. Yansız eylemler zihnin doğasıyla olan bağlantıyı
yok eder. Erdemli olmayan eylemler daha fazla karışıklık ya­
ratır ve daha fazla bağlantısızlığa yol açar. Öğretiler er­
demli olan ve erdemli olmayan eylemler arasındaki ayrım­
lar konusunda , cömertlik ve açgözlülük, vb. gibi ayrıntılara
girerler. Bununla birlikte. en açık ayrım şudur: bazı eylemler
rigpa ile daha büyük bir bağlantıya, bazıları ise bağlantısız­
lığa yol açar.
Özne ve nesnenin ikiliğiyle bağlı olan ego. devingen zi­
hinden ortaya çıkar. Bütün acılar bu zihinden ortaya çıkar:
kavramsal zihin çok sıkı çalışır, başardığı şey de budur. Geç­
mişin anıları ve geleceğin fantezilerinde yaşar. kendimizi
yaşamın parlaklığı ve güzelliğinin doğrudan deneyiminden
yoksun bırakırız.

İKİCİ OLJ\lAYAN l'ARKINDALIK: RIGPA

Zihnin temel gerçekliği saf, ikici olmayan farkındalıktır:


rigpa . Özü varolan her şeyin özüyle birdir. Uygulamada, de-
AYRINTILAR � 253

vingen zihnin en süptil, en dingin ve en geniş durumlarıyla


bile karıştırılmamalıdır. Farkına varılmadığında, zihnin doğa­
sı kendisini devingen zihin olarak gösterir. ama bu doğru­
dan bilindiğinde. hem özgürleşmeye hem de özgürleşme­
nin kendisine giden yol olur.

Dzogchen öğretileri rigpa'yı sembolize etmek için çoğu


kez bir aynayı kullanır. Ayna; seçim . tercih ya da yargılama
yapmadan her şeyi yansıtır. Güzeli ve çirkini. büyüğü ve kü­
çüğü . erdemli olanı ve erdemli olmayanı yansıtır. Yansıtabi­
leceği şeyler konusunda hiçbir sınır ya da kısıtlama yoktur.
yine de ayna üzerinde yansıyan şey ne olursa olsun. ayna
bu şeyden lekelenmez ve etkilenmez. Yansıtması da hiç ke­
silmez.

Benzer şekilde, bütün deneyim olguları rigpa · da ortaya


çıkar: düşünceler. imgeler. duygular. tutunan ve tutulan .
her görünür özne ve nesne. her deneyim. Kavramsal zihnin
kendisi rigpa ' da ortaya çıkar ve orada bulunur. Yaşam ve
ölüm zihnin doğasında meydana gelir. ama o ne doğar ne
de ölür. tıpkı aynayı oluşturmadan ya da yok etmeden ge­
lip giden yansımalar gibi. Kavramsal zihinle özdeşleştiğimiz­
de. aynadaki yansımalardan biri olarak yaşarız. diğer yan­
sımalara tepki verir. kafa karışıklığı ve acıdan yakınır, bitmek
tükenmek bilmeksizin yaşar ve ölürüz. Gerçeklikle ilgili yansı­
maları alır ve yaşamlarımızı yanılsamaların peşine düşerek
harcarız.

Kavramsal zihin yandaş ya da karşıt olmadan kurtuldu­


ğunda . üretilmemiş rigpa' da kendiliğinden gevşer. Bu du­
rumda artık aynadaki yansımalarla özdeşleşme olmaz ve her
ônın değerini bilerek deneyimde ortaya çıkan her şeyi çaba
harcamaksızın alırız. Kin ortaya çıkarsa. ayna kinle dolu olur.
Sevgi ortaya çıkarsa . ayna sevgiyle dolar. Aynanın kendisi
için ne sevgi ne de kin anlamlıdır: her ikisi de eşit derecede
aynanın doğasında varolan yansıtma kapasitesinin bir görü-
25-t � TİRET'İN RÜYA VE UTKU YOGASI

nümüdür. Bu, ayna-benzeri bilgelik olarak bilinir; zihnin doğa­


sının farkına varıp onda bulunma yeteneği geliştirdiğimizde ,
hiçbir duygusal durum dikkatimizi dağıtmaz. Bunun yerine,
her durum ve her olgu, öfke , kıskançlık , vb. bile kendi özleri
olan saflık ve berraklıkta serbest kalır. Rigpa'do bulunduğu­
muzda, karma'yı köklerinden keser, samsara ' nın köleliğin­
den kurtuluruz.

Rigpa'da kararlı hale gelmek de diğer tüm ruhsal


amaçların gerçekleştirilmesini daha kolay bir hale getirir. Tu­
tunma ve yoksunluk duygusundan kurtulduğumuzda erde­
mi uygulamak daha kolaydır, aklımızı kendimize takmadığı­
mızda şefkati uygulamak daha kolaydır, sahte ve sınırlı kim­
liklere bağlanmamış olduğumuzda dönüşümü uygulamak
daha kolaydır.

Ana Tantra zihnin doğasından " başlangıçta varolan zi­


hin" olarak söz eder. Okyanusa benzer, sıradan zihin ise ok­
yanusun doğasını paylaşan ve ona geri dönen, ama geçi­
ci olarak görünürde ayrı su kütleleri biçiminde varolan ne­
hirler, göller ve koylar gibidir. Devingen zihin aynı zamanda
karmik rüzgôrların gücüne bağlı olarak sürekli biçim oluştu­
ran , eriyen ve başlangıçta varolan zihin okyanusundaki ka­
barcıklara da benzetilir. Ama okyanusun doğası gerçekte
değişmez.

Rigpa temelde kendiliğinden ortaya çıkar. Etkinliği ara­


lıksız kendini göstermedir; her olgu onu karıştırmadan onda
ortaya çıkar. Tümüyle zihnin doğasında bulunmanın sonu­
cu buda ' nın üç bedenidir (kaya ' lar): düşünce olmayan öz
dharmakaya , aralıksız kendini gösterme olan sambhoga­
kaya ve yanılmamış şefkat etkinliği olan nirmanakaya.
AYRINTILAR U\J 255

Temel Rigpa ve Yol Rigpa

Uygulama bağlamında iki tür rigpa tanımlanır. Bu , yalnız­


ca kavramsal bir ayrım olmasına karşın, öğrenim sırasında
yararlı bir şeydir. İ lki olan temel rigpa, temelin, kaplayan te­
mel farkındalığıdır (khyab-rig) . Bir zihne sahip olan her varlık
-samsarik varlıkların yanı sıra buda'lar da- bu farkındalığa
sahiptir, çünkü her zihnin ortaya çıktığı bu farkındalıktan
kaynaklanır.
İ kincisi yolun ortaya çıkan doğasında varolan farkındalı­
ğıdır (sam-rig) , kişinin yayılan farkındalığı deneyimidir. Yol
rigpa olarak adlandırılır, çünkü yogilerin Dzogchen uygula­
masına girip giriş , inisiyasyon ve iletiyi aldıklarında yaşadıkla­
rı doğrudan rigpa deneyimine karşılık gelir. Yani, uygulama
yapan kişiye bu verilene kadar deneyimde farkına varıl­
maz.

"Yol rigpa " nın kendini gösterme potansiyeli, zihnimizin,


temelin başlangıçta varolan farkındalığından ortaya çıktığı
gerçeğine dayanmaktadır. Başlangıçta varolan farkındalık
doğrudan bilindiğinde, buna doğasında varolan farkındalık
deriz, yogilerin bil diği yol rigpa budur. Bu bağlamda, başlan­
gıçta varolan saf farkındalıktan rigpa olarak söz ederiz, rig­
pa da yolda rang-.rig olarak ortaya çıkar. Bu ikisinin aynı
maddeden oluştukları, ama tereyağı meydana getirmek
için bir şeyler yapılması gerektiği anlamında bakıldığında ilki
kaymak, ikincisi tereyağına benzer. Bu ortaya çıkan ya da
yol rigpa 'dır, çünkü ona girer, sonra da onu bırakır ve devin­
gen zihne geri çekiliriz. Bu durum, deneyimimizde aralıklıdır.
Ama farkında olalım ya da olmayalım rigpa her zaman var­
dır - başlangıçta varolan temel rigpa, ortaya çıkan ya da
sona eren değil, varolandır.
AYRINTILARij\J 25i

3. Temel: Kunzhi

Kunzhi, her varoluşun, sezgili varlıkların hem zihinlerinin


hem de maddelerinin temeli, boşluk ve açıklığın ayrılmaz
birleşimidir. Bu ikisi aynı zamanda berraklık ve ışık olarak da
adlandırılır , uyku yoganın berrak ışığı ile aynıdır. (Dzogchen
öğretilerinde kunzhi sutrik Cittamatra okulunda söz edilen
kunzhi ile eşanlamlı değildir, bu okulda kunzhi ya da alaya­
vijnana , düşünce ve karmik iz kategorilerinin tümünü içe­
ren , nötr, ama farkında olmayan zihinsel bilinci anlatmakta­
dır.)

Kunzhi'nin özü boşluktur (sunyata). Sınırsız. mutlak boşluk­


tur; varlıkların, asıl varoluşun, kavramların ve sınırların boşlu­
ğudur. Bize dışımızda gibi görünen boş yer, nesnelerin bu­
lunduğu boş yer ve zihnin boş yeridir. Kunzhi ne içerde ne
dışarıdadır, varolduğu söylenemez (çünkü hiçbir şeydir) , va­
rolmadığı da söylenemez (çünkü gerçekliğin kendisidir). Sı­
nırsızdır, yok edilemez ya da yaratılamaz, doğmamıştır ve
ölmez. Onu anlatmak için kullanılan dil ister istemez para­
doksaldır, çünkü kunzhi düalizmin ve kavramaların ötesin­
dedir. Onu kapsamaya kalkışan herhangi bir dilbilimsel ya­
pı zaten yanlışlık içindedir ve ancak onu kapsayamayaca­
ğı şeye işaret eder.

Birey düzeyinde, kunzhi ' nin berraklık ve ışık yönü rigpa ,


saf farkındalıktır. Kunzhi gökyüzüne benzer, ama farkındalık-
258 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

tan yoksun olan gökyüzüyle aynı değildir, çünkü kunzhi


hem boşluk hem de farkındalıktır. Bu kunzhi'nin farkında
" olunan" bir nesne olduğunu değil, daha çok farkındalığın
boşluk olduğunu akla getirir. Boşluk açıklıktır, açıklık da boş­
luktur. Kunzhi'de ne özne ne nesne ne de başka bir ikilik ya
da ayrım vardır.

Akşam güneş battığında, karanlığın çöktüğünü söyleriz.


Bu, algılayanın bakış açısına göre karanlıktır. Uzam her za­
man açık ve kaplayandır, güneş doğduğunda ya da battı­
ğında değişmez; karanlık uzam ya da aydınlık uzam yoktur.
Yalnızca bizim için, algılayan için karanlık ve aydınlık vardır.
Karanlık uzamda oluşur, ama uzamı etkilemez. Farkındalığın
lambası yandığında , kunzhi' nin uzamı, temel, bizim için ay­
dınlanmış olur; ama kunzhi asla karanlık değildir. Bu karan­
lık, karartmaların sonucudur; farkındalığımız bilgisiz zihnin
karanlığına dolaşmıştır.

MADDE VE ZİHİN
Hem zihnin hem de maddenin özü kunzh i ' dir, öyleyse ni­
çin madde zihinden yoksundur? Niçin sezgili varlıklar aydın­
lanır da madde aydınlanmaz? Dzogchen · de bunu bir kris­
tal ve bir kömür yığınıyla açıklarız; kristal zihni. kömü r de
maddeyi temsil eder.

Güneş ışık saçtığında . kömür, her yanı ışıkla dolsa bile.


bu ışığı yayamaz. Bu kapasiteden yoksundur; tıpkı doğasın­
da varolan farkındalığı yansıtan kapasitesinden maddenin
yoksun olması gibi. Ama güneş kristale ulaştığında . kristal ışı­
ğı yansıtır. çünkü yansıtmak için doğasında varolan bir ka'­
pasite.ye sahiptir; bu onun doğasıdır. Bu kapasite birden
fazla renk tonu içeren ışık görünümleri biçiminde kendini
gösterir. Aynı şekilde , sezgili varlıklar da doğalarında varo­
lan farkındalık kapasitesine sahiptirler. Sezgili bir varlığın zih-
AYRINTILAR U\1 259

ni başlangıçta varolan farkındalığın ışığını yansıtır ve potan­


siyeli ya zihnin yansıtmaları ya da rigpa ' nın saf ışığı biçimin­
de sergilenir.
AYRINTILAR U\l 261

4. Bilmek

Sutrik Budizm' de , sıradan insanın doğrudan algı yoluyla


boşluğu bilemeyeceği, çıkarımsal bilişe güvenmek zorunda
olduğu öğretilir. Sutrik geleneklerde, boşluğun farkına var­
ma konusunda çıkarımsal biliş ve mantığın nasıl kullanılaca­
ğı hakkında hem tarihsel olarak hem de günümüzde büyük
bir tartışma vardır; ama bu tartışmalar duyular yoluyla zihnin
doğasının farkına varılması konusunda çok azdır. Sutra ' da
yalnızca üçüncü yol olan görme yoluna erişmiş bir yogi boş­
luğun doğrudan yogik algısına sahiptir, bu anda yogi artık
sıradan bir varlık şeklinde sınıflandırılmaz.

Dzogchen farklı bir görüşe sahiptir. Öğreti bize yalnızca


zihnin doğasının boşluk ve açıklığının duyular yoluyla doğru­
dan kavranabileceğini değil, aynı zamanda bu ruhsal gö­
revde duyuları kullanmanın kavramsal zihni kullanmaktan
daha kolay ve doğru olduğunu söyler. Duyular, kavramsal
zihin tarafından kavranmadan önce saf farkındalığa olduk­
ça yakın olan doğrudan algının o anki kapılarıdır. Sutralara
dayalı bazı yorumlar Dzogchen uygulaması yapan kişilerin
ışıkla ilgili vizyonlara , sıradan varlıkların da sahip olabilecek­
leri vizyonlara çok fazla takıldıklarını söyleyerek Dzogchen ' i
eleştirirler. Ama b u olması gerektiği gibidir; farkına vardığı­
mız zihnin doğası her varlıkta vardır.

Çoğu kez anlayış için zekaya güvendiğimizden kavram-


262 U\1 TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

lorla tatmin oluruz. Belirli sözcükleri işitmemiz üzerine , sözcü­


ğün işaret ettiği doğrudan deneyimi hiç yaşamaksızın kas­
tedilen şeyi anladığımızı sanacak biçimde koşullandırılabili­
riz. Kavramın ardındaki gerçekliğin doğrudan kavrayışına
güvenmek yerine, anlamak istediğimiz biçimde kurduğu­
muz kavramsal modellere başvururuz. Bu , devingen zihinde
kaybolmuş bir şekilde kalmayı kolaylaştırır; haritayla bölgeyi
ya da ayın kendisiyle ayı işaret eden parmağı karıştırmaktır.
Sonunda gerçekliğin etkileyici bir tanımına varırken. aynı
zamanda bu gerçeklikte yaşamamak durumuna da vara­
biliriz.

Zihnin doğası; göz duyu bilinci, kulak duyu bilinci, burun


duyu bilinci, vb. ile yaşanabilir. Göz aracılığıyla görürüz,
ama gözlerimiz görmüyordur. Kulakla işitiriz. ama kulak işit­
miyordur. Aynı şekilde, zihnin doğası göze özgü duyu bilin­
ciyle yaşanabilir, ama bunu yaşayan şey göze özgü duyu
bilinci değildir.

Bu , tüm doğrudan algılara benzer. Göze ait duyu bilin­


ciyle alınan biçim ile kavramsal zihnin göze ait duyu bilinci­
nin algılamış olduğunu düşündüğü biçim farklıdır. Göze ait
duyu bilinciyle doğrudan kavranan biçim, temel gerçekli­
ğe , kavramsal zihinde meydana gelen bu algının biçimlen­
dirilmesinden daha yakındır. Kavramsal zihin doğrudan algı
kapasitesine sahip değildir; nesneleri sadece kendi başına
çıkarımsal olan yansıtılmış zihinsel imgeler ve dil aracılığıyla
tanır.
Ö rneğin, göze ait duyu bilinci, adına " masa" dediğimiz
olguyu görür. Algıladığı şey bir "masa " değil, canlı, duyusal
bir ışık ve renk deneyimidir. Kavramsal zihin göze ait duyu bi­
linci deneyimini oluşturan işlenmemiş ve çok önemli olguyu
doğrudan algılamaz. Bunun yerine, göze ait duyu bilincinin
deneyimlediği şeyin zihinsel bir imgesini yaratır. Masayı gör­
düğünü iddia eder, ama gördüğü şey masanın zihinsel bir
imgesidir. Bu , kavramsal zihinle doğrudan alg inın farklılaştığı
AYRINTILAR � 263

kritik noktadır. Göz kapalı olduğunda, " masa" artık doğru­


dan algılanamaz, bu olgular grubu da artık o anki duyusal
varlıkla ilgili deneyimin bir parçası değildir, ama kavramsal
zihin hôlô doğrudan algılanmış olguyla aynı olmayan bir
masa imgesi yansıtabilir. Kavramsal zihnin duyusal şimdiye
yönelmiş kalması gerekmez, kendi üretimlerinde varolabilir.

Kavramsal zihnin doğrudan deneyimi biçimlendirme ka­


pasitesi , biz insanlar için paha biçilmez bir değeri olmasına
karşın , uygulamadaki en direngen engellerden birinin nede­
nidir. Zihnin doğasının doğrudan deneyiminden önce ve
sonra, sıradan zihin bu deneyimi kavramsallaştırmaya kalkışır.
Tıpkı rigpa deneyiminin , başlangıçta, biçimler, düşünceler ve
deneyimin olgusuyla, ikici ilişki ile karartılması gibi, rigpa ' nın
kavramsallaştırılması da bir engel haline gelir. Böyle olunca
yalnızca bir kavramla bir ilişki yaşadığımızda zihnin doğasını
bildiğimizi düşünebiliriz.

Bu, doğrudan duyusal deneyimin kendisinin zihnin do­


ğası olduğu anlamına gelmez. Oldukça işlenmemiş algıyla
bile. algılayan bir özneyle süptil olarak özdeşleşme eğilimi
gösteririz. deneyim de ikici olarak kalır. Ama . farkındalıkla
duyuların nesneleri arasındaki temasın ilk anlarında zihnin
çıplak doğası oradadır. Ö rneğin. çokça şaşırdığımızda. tüm
duyularımızın açık olduğu bir an vardır; deneyimleyen ya
da deneyim olarak kendimizle özdeşleşmeyiz. Normal ola­
rak. bu an bir bilinçsizlik ônıdır, çünkü özdeşleşmiş olduğu­
muz genel devingen zihin, sadece o an için. hareketsizlik
halinde bir şok durumundadır. Ama o ônın farkındalığında
kalırsak. algılayan ya da algılanan olmaz, yalnızca saf algı
olur: bir özne adına bir nesnenin uyaranına karşı bir tepki,
düşünce ve zihinsel süreç yoktur. Sadece açık. ikici olma­
yan farkındalık vardır. Bu. zihnin doğasıdır. Bu . rigpa' dır.
AYRINTILAR 1,3\l 265

5. Açıklık ve Boşluğun
li·arkına Varmak

Rigpa ' nın ikici olmayan farkındalık deneyimi harika bir


şeydir. Samsarik zihnin huzursuz uğraşından kurtuluştur. Sıkıcı
bir huzur değil, karşıtıdır. Saf uyanıklıktır. Aynı zamanda
aydınlıktır, açıktır, parlaktır ve eksiksiz bir mutlulukla doludur.
Yanılsatıcı benliğin güvensizliklerine dayanan ben merkezli
uğraşları ve onun arzuları ve karşı olmaları ile artık daha faz­
la meşgul olmadiğımızda, dünya canlı, bozulmamış bir gü­
zellik görünümü biçiminde bu doğal durumun saflığında or­
taya çıkar. Uygulama yapan kişi rigpa 'da kararlı olduğu
için, her deneyim bir sorun ya da yanılsama yerine zihnin
doğasının bir süslemesi olarak meydana gelir.

Ama rigpa ' nın farkına varmak bir ilaç almaya ya da bir
tür yüce deneyim yaşamaya benzemez. Bir eylemi gerçek­
leştirmekle ya da kişinin kendisini değiştirmesiyle bulunacak
bir şey değildir. Bir trans ya da doyurucu bir vizyon veya kör
edici bir ışık da değildir. Zaten sahip olduğumuz şey, zaten
olduğumuz şeydir. Rigpa ile ilgili bir beklenti olduğunda rig­
pa bulunamaz. Bu beklenti bir fanteziyle ilgili olur; zaten
olan şey için geçmişe bakarız. Boşluktan ne umulabilir? Hiç­
bir şey. Beklenti varsa, bunu sadece engellenme izleyecek­
tir.

Boşluk deneyimi uzam deneyimine benzer. Uzamın doğ-


266 13\1 TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

rudan deneyiminde, farkındalığın kendisi parlaklıktır. Bu, rig­


pa ' dır. Bunu bilmemek ma-rigpa , cehalet, bizim samsarik
zihnimizdir. Uzam, kullanılacak bir benzeşimdir, çünkü uzam­
da referans alınacak hiçbir şey yoktur. Değere sahiptir, yine
de hiçbir şeydir: onda bir stupa ya· da bir ev yapılabilir. Yer
varsa her şey yapılabilir. Uzam saf potansiyeldir. Yukarısı ya
da aşağısı, içerisi ya da dışarısı, sınırları ya da kısıtlamaları
yoktur. Bunların hepsi uzamın kendisinin nitelikleri değil, bi­
zim uzamda kavramsallaştırdığımız niteliklerdir. Uzamla ilgili
söyleyebileceğimiz çok az şey vardır, bu yüzden normal
olarak onu olmadığı şey açısından betimleriz. Bu, boşlukla
aynıdır; varolan her şeyin özü olmasına karşın onun hakkın­
da hiçbir şey doğr.ulanamaz. çünkü tüm özellik, nitelik ya
da referansların ötesindedir.

Tam da şu an bulunan durumdan, nerede olduğumuz­


dan ve ne yaptığımızdan başka bir şey yoktur. Yukarı bakın:
boş öz tam oradadır. Sola . sağa, arkaya, içeriye bakın: boş
öz oradadır. Rigpa , kendi zihnimizin doğasıdır ve bu özü bi­
lir ve odur. Bazen ruhsal deneyim için güçlü bir istek duya­
rız. Bu, iyi bir şeydir: şefkat geliştirebilir, imgelem yapabilir,
cömert davranabilir ya da başka birçok uygulama yapabi­
liriz. Yolun kavramsal yanıyla çalışabilir ya da kendimizde
belirli nitelikler geliştirebiliriz. Ama rigpa ile çalışılamaz. Tam
o an olduğumuz temeli bilmiyorsak, bu durumda aramayı
bırakana kadar onu bulamayız.

Bir düzeyde, yanılsama yoktur ve hiç olmamıştır. Her şe­


yin temeli saftır ve hep saf olmuştur. Bu doğrudan farkına
varma her zaman açık, ama kişi için bilinmez durumdadır.
Yola girdiğimizde, bu bilgiyi elde etmeye çalışırız. Ama ça­
lışmak düşünme ve çabayla ilişkilidir, çalışma, düşünme ve
çaba -bir anlamda- rigpa ' nın farkına varılmasına karşı ça­
lışır. Rigpa hiçbir çaba , hatta bir ben olma çabası bile har­
canmadığında bulunur. Rigpa tam bir çaba yokluğudur,
üretilmemiştir ve kendiliğinden kusursuzdur. Etkinliğin oluştu-
ATIUNTILAR U\l 2Gi

ğu hareketsizlik. sesin oluştuğu sessizlik . düşüncenin oluştuğu


düşünmenin olmadığı uzamdır. Çalışmak zorunda olmak.
bilgisizliğin karmik etkisidir - anlamaya çalışarak alışılmış bil­
gisizliğin karmasını öderiz. Ama rigpa karma ' nın dışındadır
ve temelin farkındalığıdır. Karma da bu temelde meydana
gelir. Rigpa ' nın farkına varıp gerçekleştirdiğimizde . karmik
zihinle artık daha fazla özdeşleşmeyiz.

Araştırılan şey bize kendi düşüncelerimizden. kendi de­


neyimimizden daha yakındır. çünkü berrak ışık her deneyi­
min zeminidir. Peki . " berrak ışık deneyimi" nden söz ederken.
kastettiğimiz şey nedir? Aslında hiç de bir deneyim değildir;
tersine . öznellik. uyku . rüya ve uyanık deneyimin meydana
geldiği uzamdır. İ çimizde bir kunzhi deneyimi yaşamak yeri­
ne kunzhi ' nin parlaklığında. uyanıklığın özünde uyur ve rüya
görürüz. Bu . yalnızca yaşadığımız bir deneyim olarak düşün­
düğümüz sınırlı bakış açımızdan kaynaklanır.

Devingen zihin rigpa ' nın saf farkındalığında çözüldüğün"


de. her zaman olmuş olan ışığı görürüz. zaten orada olduğu­
muzu fark ederiz. Böyle olunca onun "deneyimimiz" olduğu­
nu. uygulamayla yaptığımız bir şey olduğunu düşünebiliriz.
Ama bu deneyimin kendi başına farkına varmayı ortaya çı­
kardığı uzamdır. Bu. bilmenin kendisi olan saf farkındalığı.
anne rigpa'yı bilen oğul rigpa ' dır.

DENGE
Normal olarak berrak ışıktan olumlu terimlerle söz edilir -
boşluk ve berraklık ya da berrak olma ve parlaklık. Bu iki yön
asla ayrılmamış olan bir birleşme olmasına karşın. uygulama
yapmaya yardımcı olması için bu ikisini. dengelenmesi zo­
runlu olan iki nitelik olarak düşünebiliriz.

Farkındalık olmadan boşluk. cehalet uykusu gibidir: de­


neyimden yoksun. tüm ayrımlar. varlıklardan yoksun vb. gi-
268 lJ\1 TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

bi, ama aynı zamanda farkındalıktan da yoksun bir boş ol-


.ma. Boşluk olmadan açıklık deneyim olgularının ateşli bir rü­
yanın ısrarıyla farkındalığımızı etkileyen fiziksel ve zihinsel
maddi varlıklar olarak kabul edildiği aşırı bir ajitasyona ben­
zer. Gece, bu durum uykusuzlukla sonuçlanır. İ ki aşırı durum
da iyi değildir. Bu ikisini farkındalıkta kaybolmayacak ya da
farkındalıkta ortaya çıkan şeyin katı ve bağımsız olarak va­
rolduğu yanılsamanın tuzağına düşmeyecek bir şekilde
dengelemek zorundayız.

AYRll\I
Rigpa asla kaybolmaz ve bu asla rigpa değildir. Varlığı­
mızın tam zeminine yayılan , kendi başına varolan, boş, baş­
langıçta varolan farkındalıktır. Ama her birimiz kendimize
bu başlangıçta varolan farkındalığı doğrudan mı bildiğimi­
zi , yoksa geçici zihnin hareketiyle onun dikkatimizi mi dağıt­
tığını sormalıyız. Sorunun yanıtını da· her birimiz kendimiz ver­
mek zorundayız; hiç kimse bize bunun yanıtını söyleyemez.
İ çsel süreçlerle meşgul olduğumuzda, rigpa 'da değiliz­
dir, çünkü rigpa hiçbir sürece sahip değildir. Süreç kavram­
sal devingen zihnin bir işlevidir; rigpa çabasızdır.

Rigpa sabahın ilk saatlerindeki gökyüzüne benzer; saf,


engin, temiz, uyanık, taze ve sessiz. Rigpa gerçekte herhan­
gi bir özellik ya da niteliğe sahip olmamakla birlikte, bunlar
öğretilerin uygulama yapan kişinin yaşadığı şeyi karşılaştırıp
bu deneyimin doğru olup olmadığını kontrol etmesini akla
getiren niteliklerdir.
AYRINTILAR '{3\l 269

6. Benlik

Benlik sözcüğü antik zamanlardan günümüze kadar çe­


şitli dinler ve felsefeler tarafından farklı bir şekilde tanımlan­
mıştır. Bön-Budizmi tüm olguların mutlak gerçekliği olan
benliksizlik ya da boşluk (sunyata) doktrinine büyük bir vur­
gu yapar. Boşluk anlayışı olmaksızın , ego kaynaklı benliğin
köklerini kesmek ve onun sınırlarından kurtulmayı bulmak
zordur.

Bununla birlikte, ruhsal yolculuk hakkındq bir şeyler oku­


duğumuzda, aynı zamanda kendini özgürleştirme ve kendi­
ni gerçekleştirme hakkında da bir şeyler okumuş oluruz. Ke­
sinlikle bir benlik gibi görünürüz. Ama yaşamımız tehdit edil­
diğinde ya da bizden bir şey alındığında, varolmadığını id­
dia ettiğimiz benlik çok korkabilir ya da dağılabilir.

Bön-Budizmine göre sıradan benlik yoktur. Böyle olma­


saydı. hiç kimse karma veya acı oluşturamaz. özgürlüğü bu­
lamazdı. Varolmayan. doğuştan gelen benliktir. Doğuştan
gelen benliğin olmaması. zaman içinde değişmeyen ayrı
bir öz varlığın olmaması demektir. Zihnin doğası da değiş­
memekle birlikte. bu ayrı bir varlık, bir " benlik " , " ben" olan
bir parça yok edilemez bir varlıkla karıştırılmamalıdır. Zihnin
doğası bireyin bir mülkiyeti değildir, birey de değildir. Sezgi­
liliğin kendisinin doğasıdır ve her sezgili varlık için aynıdır.

Aynadaki yansımalarla ilgili örneğe geri dönelim. Yansı-


270 � TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

malar üzerine odaklanırsak, iki farklı imgeyi işaret ederek bu


yansımanın ve bir başka yansımanın olduğunu söyleyebili­
riz. Büyütülebilir ve küçültülebilir, gelebilir ve gidebilirler, biz
de onları aynada sanki ayrı varlıklarmış gibi izleyebiliriz. Bun­
lar sıradan benliğe benzer. Bununla birlikte, yansımalar ayrı
varlıklar değildir, aynanın boş aydınlığı üzerindeki temelsiz
yanılsamalar, bir ışık oyunudur. Ancak onları ayrı varlıklar bi­
çiminde kavramsallaştırmak yoluyla ayrı varlıklar olarak va­
rolurlar. Tıpkı sıradan benliğin varoluşun temeli, kunzhi' nin
boş berraklığından ortaya çıkan, burada bulunan ve yeni­
den burada çözülen bir görünümü olması gibi, yansımalar
da aynanın doğasının bir görünümüdür.

Normal olarak özdeşleştiğiniz sıradan benlik ve bunu or­


taya çıkaran devingen zihnin her ikisi de, aynadaki yansıma­
lar gibi, akıcı, dinamik, eğreti, asılsız, değişken ve geçicidir
ve doğuştan gelen varoluştan yoksundur. İ ncelerseniz bunu
kendi yaşamınızda da görebilirsiniz. Kendinizle ilgili bilgilerin
olduğu bir formu doldurduğunuzu düşünün . Ad, cinsiyet.
yaş, meslek, ilişki statüsü ve fiziksel eşkalinizi sıralarsınız. Kişilik
özelliklerinizi ve zeka derecenizi belirleyen testler uygularsı­
nız. Amaçlarınızı ve hayallerinizi, inanç, düşünce, değer ve
korkularınızı yazarsınız.

Şimdi tüm bu şeylerin alındığını imgeleyin. Geriye n e ka­


lır? Daha fazlasını da alalım - arkadaşlarınız ve evinizi, ülke­
nizi ve giysilerinizi. Dili kullanarak konuşma ya da düşünme
yeteneğinizi kaybedin. Anılarınızı kaybedin. Duyularınızı kay­
bedin. Benliğiniz nerede? Bedeniniz nerede? Peki ya kol ve
bacaklarınızı kaybeder, mekanik bir kalp ve akciğer maki­
nesiyle yaşar, beyniniz zarar görür ve zihinsel işlevlerinizi de
kaybederseniz? Hangi noktada bir benlik olmanız sona
erer? Kimliğin ve nitelik hiyerarşilerinin tabakalarını soyarsa­
nız, bir noktada geriye hiçbir şey kalmaz. ·

Bir zamanlar bir yaşında ya da on yaşında olduğunuz


SON SÖZLER U\] 271

Son Sözler

Rüya ve uyku uygulamaları Tibetliler arasında yaygın


olan uygulamalar değildir. Bunlar normalde uygulamô ya­
pan genç kişilere verilmez, herkese de öğretilmez. Ama
artık işler değişmiş durumda. Bu öğretileri veriyorum çünkü
Batı ' da birçok kişi rüyalara, rüya görme olgusuna ve rüya
çalışmasına ilgi duyuyor. Genellikle bu ilgi psikolojiktir; bu
öğretileri sunarak rüyanın biraz daha derinden ilerleyebile­
ceğini umuyorum. Psikolojik rüya samsara ' da daha büyük
bir mutluluk oluşturabilir, bu da iyi bir şeydir, ama amaç tam
farkındalıksa daha fazla şey yapılmalıdır. Uyku yoganın
özellikle önemli olduğu nokta budur. Büyük Mükemmellik,
Dzogchen uygulamasının tam kalbinde yer alır; bu şöyle
özetlenebilir: yaşamın her ônı -uyanıklık, rüya görme ve
uyuma- saf ikici olmayan farkındalıkta bulunur. Bu, aydın­
lanmaya giden kaçınılmaz yoldur, farkına vormış her üsta­
dın almış olduğu yoldur. Uyku yoganın özüd u r:

Berrak ışık deneyimini nasıl yaşayabilirsiniz? Bu soru üze­


rinde düşünmenin önemli olduğunu sanıyorum, çünkü bu
öğretiye yaklaşımınızla ilişkisi var. Tüm bu öğretilerin tek bir
özü var. Bundan rigpa, berrak ışık olarak söz ediyorum. Ne
kadar şey öğrendiğiniz, ne kadar çok metin incelediğiniz,
ne kadar öğreti aldığınız fark etmez; bu tek özü bilmiyorsa­
nız ana noktayı yakalayamayacaksınız demektir. Tibetli­
ler'in bir sözü var: "O kadar çok öğreti alabilirsiniz ki , başınız
2i2 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

inisiyasyon vazosuyla temasta olmaktan düzleşebilir, ama


özü bilmiyorsanız hiçbir şey değişmeyecektir . "

Zihnin doğası doğrudan bilinmediğinde, öğretileri anla­


mak zor olabilir. Bunlar imkansız olan bir şeyden söz ediyor
gibi görünebilir, çünkü zihnin doğası kavramsal zihnin öte­
sindedir ve kavramsal zihni kavrayarak anlaşılamaz. Zihnin
doğasını kavramaya çalışmak gölgeleri inceleyerek güne­
şin doğasını kavramaya çalışmaya benzer: bir şeyler öğre­
nilebilir, ama öz bilinmeden kalır. Uygulamanın gerekli ol­
masının nedeni de budur: devingen zihnin ötesine geçmek
ve zihnin doğasını doğrudan bilmek.

Bazı kişiler biriktirdikleri tüm bu öğretilerin kendilerine yük


olduğunu hissetmeye başlar. Bu, yolun yanlış anlayışına da­
yanır. Ö ğrenmeye ve öğretileri almaya devam edin, ama si­
zi destekleyen şeyden alabileceğiniz yeterince derin bir an­
layış geliştirin. Ö ğretiler, onları bir kez anlayıp uyguladığınız­
da bir yük olmaktan çıkarlar. Onlar özgürlüğe giden bir yol­
dur ve bu yolu izlemekte sevinç duygusu vardır. Sadece
amaçları anlaşılmadan biçimlerine bulaşıldığında bir yük gi­
bi gelebilirler. Ö ğretilerden nasıl sonuç çıkarılacağını öğren­
mek zorunludur; bu, sözcükler ya da kavramlar aracılığıyla,
ama deneyimin içinde yapılır.

Diğer yandan, uygulamanın sizi tuzağa düşürmesine izin


vermeyin. Bu ne anlama gelir? Sonuç almaksızın veya ya­
şamınızda olumlu bir değişim olmaksızın uygulamaya de­
vam ederseniz, uygulama işe yaramaz. Anlayış olmadan
sadece hareketlerle yapıyorsanız uygulama yapıyor oldu­
ğunuzu düşCuımeyin. Uygulamanın içine anlayışı işlemeniz,
özün ne olduğunu ve nasıl uygulanacağını belirlemeniz ge­
rekir.

Dharma gerçekte esnektir. Ama bu geleneği bir yana


bırakıp kendinizinkini oluşturacağınız anlamına gelmez. Bu
uygulamalar güçlü ve etkilidir. Özgürleşmeye ulaşmada sa-
SON SÖZLER � 2i3

yısız insan için bir araç olmuşlardır. Uygulama işe yaramıyor­


sa, uygulamanın amacının ne olduğunu bulmaya çalışmak
için denemeler yapılmalıdır. En iyisi öğretmeninize danış­
maktır. Uygulamaları anladığınızda, biçimin sorun olmadığı­
nı da anlamış olacaksınız; kusursuzlaştırılması gereken şey
biçimin uygulanmasıdır. Biçimi öğrenin, biçimin amacını öğ­
renin , bunu uygulamaya katın ve sonucun farkına varın.

En sonunda uygulamayı bitireceğiniz yer neresidir?


Ö lüm sürecinde, ara durum, bardo'dur. Ö lümden sonra
bordo herkesin kendi yolculuğu içinde geçmek zorunda ol­
duğu önemli bir havaalanına benzer. Samsara ile nirvana
arasındaki sınırdır. İ kici olmayan şimdide bulunma kapasite­
si nirvana'ya girmeye olanak tanıyan pasaporttur. Uyku sı­
rasında hiç berrak ışık deneyimi yaşamamışsanız, bardo 'da
samsara ' dan geçmek zor olur; bu, sanki yoğun bir uykunun
berrak ışığı örtmesi gibidir, rigpa 'yı örten kalın bir düşünce
battaniyesi. Uykunun berrak ışığıyla bütünleşebilirseniz. ölü­
mün berrak ışığıyla da bütünleşebilirsiniz. Uykunun berrak ışı­
ğıyla bütünleşmek ara dönem sınavlarını geçmeye benzer;
başarılı olursanız, olasılıkla bardo 'da verilen son sınavı ge­
çersiniz. Ö lümün berrak ışığıyla bütünleşmek kendi içinizde
buda 'yı bulmak ve özü olmayan görünümde ortaya çıkan
şeyi doğrudan fark edebilmek anlamına gelir.

Rigpa ' nın varlığı bu dünyadan bir sonrakine devam


eder, bu yüzden onu deneyimlemeye, o olmaya ve onda
bulunmaya şimdi başlayın. Yol budur. berraklığın sürekliliği
ve aralıksız bilgelik. Aydınlanmaya ulaşmış ve buda olmuş
her varlık sınır geçmiş ve berrak ışığa girmiştir. Bunu bilin, bu
şekilde neye hazırlandığınızı da bilmiş olursunuz. Öğretilerin
bütünü ile ilgili. nerede olduğunuz ve nereye gittiğiniz ile il­
gili bir duygu edinmeye çalışın . Böyle olunca, bunların nasıl
uygulanacağını, neyin ne zaman kullanılacağını ve sonuç­
ların ne olacağını da bilirsiniz. Öğreti size nereye gideceği-
2; 4 � TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

nizi , aradığınız şeyi nerede bulacağınızı söyleyen bir harita­


ya benzer. Bu harita her şeyi açığa çıkarır. O olmadan kay­
bolursunuz.
Ölüm süresince berrak ışıkla birleşmek için dua edin.
Kendi ölüm anlarında herkesin zihnin doğasıyla birleşmesi
_
için dua edin. Duanın gücü oldukça fazladır. Dua ettiğiniz­
de , amaç geliştirilmiş olur ve dua ettiğiniz şey gerçekleşme
yönünde yol alır.

Her birey huzur ve sevinç anları yaşar. Berrak ışık uzak bir
amaç gibi görünüyorsa, sadece sürekli olarak olumlu huzur
ve sevinç deneyimlerini korumaya çalışın. Belki de sevinç
hissettiğiniz dakini ya da üstadı anımsadığınızda ya da do­
ğal dünyanın güzelliğinde bulunduğunuzda mutluluk orta­
ya çıkar. Bu şeyleri yapmayı bir uygulama haline getirin. Her
an süresince minnettarlık ve değerbilirlik geliştirin. Berrak ışık
mistik deneyimin, en yüce sevincin ve en büyük huzurun
doruğudur. Bu yüzden, huzur ve sevinci korunacak nitelikler
ve farkındalık sürekliliğini geliştirme konusunda destekler
olarak alın. Bu nitelikleri bedeninizde hissedin , bunları dün­
yada görün ve başkaları için dileyin. Bunu yaparak şefkat
ve olumlu özellikler geliştirirken farkındalık da geliştirebilirsi­
niz.

Süreklilik, yaşamı ve uygulamayı bütünleştirmenin anah­


tarıdır. Farkındulık ve amaçla birlikte süreklilik geliştirilebilir.
Bu olduğunda, yaşamınız farklı olacaktır, siz de çevrenizde­
ki yaşam üzerinde olumlu bir etki haline geleceksiniz.

Rüya ve uyku yogaları berrak ışığın farkına varma ve ya­


şamın her ônında -uyanıklık, meditasyon yapma , rüya gör­
me , uyuma ve ölüm- onda bulunma yöntemleridir. Aslında,
bu öğretiler bizim zihnin doğasını fark etmek, uygulamamız­
daki engelleri anlamak ve bunların üstesinden gelmek ve
tam olarak rigpa ' da bulunmamıza yardımcı olmak için dü­
zenlenmiştir. Aynı yöntemleri sevinç içinde kalmak, dünya-
SON SÖZLER 1J\l 275

nın karmaşasının ortasında huzuru bulmak, sağlıklı ve güzel


bir yaşam sürmek ve insan varoluşumuzun her canlı ônının
değerini anlamak için de kullanabiliriz.

Büyük üstatlar uyku yogayı başarmak için yıllarca sürekli


uygulama yapmış olduklarını yazmışlardır, bu yüzden ister
ilk, ister yüzüncü kez denediğinizde hiçbir deneyiminiz ol­
mazsa cesaretiniz kırılmasın. Sadece uygulamaya çalışma­
nın bile yararları vardır. Yaşamınıza daha fazla farkındalık
getiren her şey yararlıdır. Yorucu , başından sonuna kadar
aynı güçle sürdürülen amaç ve bu amacı gerçekleştirmek
için uygulama ister. Cesaretinizin kırılmasına izin vermeyin.
Tüm varlığınızı uygulamaya katın; güçlü bir amaç ve keyifli
bir çabayla kesinlikle yaşamınızın olumlu yönlerde değiştiği­
ni fark edecek ve uygulamaları başaracaksınız.

Bu kitabı okuyan kişilerin, günlük yaşamlarını geliştirmele­


rine yardımcı olacak ve en sonunda aydınlamaya götüre­
_
cek, rüya ve uyku konusunda yeni bir bilgi bulacaklarını
umarım .
EK� 277

Ek: Rüya Yoga Uygulamalarının


Ana Hatları

DÖRT TEl\IEL UYGULAJ\lA


Karmik izleri Değiştirmek

Gün boyunca , sürekli olarak her deneyimin bir rüya ol­


duğu farkındalığında kalın. Her şeyi rüyadaki bir nesne ola­
rak, her olayı rüyadaki olaylar olarak. her insanı rüyadaki in­
sanlar olarak karşılayın . Bedeninizi saydam. asılsız bir beden
olarak imgeleyin . Tüm gün boyunca berrak bir rüyada ol­
duğunuzu imgeleyin. Bu hatırlatıcıların sadece boş tekrarla­
malar olmasına izin vermeyin. Kendinize her " bu bir rüya"
dediğinizde gerçekten de daha berrak olun. Bedeninizi ve
duyularınızı şimdide daha fazla bulunmaya katın.

Yaııda., ya da Karşıt Olmaıım Kaldırılma.9ı

Arzu ve bağlılık yaratan her şeyi bir rüyanın yanılsatıcı,


boş. parlak olguları olarak karşılayın. Olgulara verdiğiniz
tepkilerin bir rüya olduğunun farkına varın; tüm duygu, yar­
gı ve tercihler rüyada görülüyordur. Tepkinizin bir rüya oldu­
ğunu. arzu ve bağlılığın azaldığını hatırlar hatırlamaz. bunu
doğru olarak yaptığınızdan emin olabilirsiniz.

Amacı Giiçleııdinnek

Yatmaya gitmeden önce . günü yeniden gözden geçi-


2i8 � TİHET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

rin ve uygulamanın nasıl olduğu hakkında iyice düşünün.


Günle ilgili anıların ortaya çıkmasına izin verin ve bunları rü­
yanın anıları olarak düşünün. Gelen gecenin rüyalarının far­
kında olma konusunda güçlü bir amaç geliştirin. Tüm kalbi­
nizi bu amaca yöneltin ve başarılı olmak için güçlü bir şekil­
de dua edin .

Aıu ve Sevinçli ÇalJa Geliştirmek

Güne, uygulamayı sürdürme konusunda, güçlü bir


amaçla başlayın . Rüyalarınızı hatırlıyorsanız ya da rüyaları­
nızda berrak olduysanız mutluluk geliştirerek geceyi gözden
geçirin. Böyle olmadıysa berrak olma , böyle olduysa da
daha fazla geliştirme amacıyla kendinizi uygulamaya yeni­
den adayın. Gün ya da akşam boyunca herhangi bir za­
manda uygulama başarı için dua etmek iyi bir şeydir. M üm­
kün olduğunca güçlü bir amaç geliştirin. Bu uygulamanın
anahtarıdır.

UYKUDAN ÖNCE HA.ZffiLAYICI UYGULA.MAT.AR


Dokıız Armdırıcı Solıık

Yatmadan önce meditasyon duruşunda oturarak dokuz


arındırıcı soluk uygulamasını yapın.

Gıını Yoga

Guru yoga uygulaması yapın. Güçlü bir sadakat gelişti­


rin , sonra da zihninizi üstadın , başlangıçta varolan farkında­
lık olan mutlak üstadın, gerçek doğanızın, saf farkındalığıy­
la birleştirin.
EKU\l •.mı

Korıııuna

Doğru duruşla uzanın; erkekler sağ , kadınlar sol yanları


üzerine . Çevrenizi saran, sizi koruyan dakinileri hayal edin.
Odayı, korunan. kutsal bir ortama dönüştürmek için imgele­
mi kullanın. Öykülerde ya da fantezilerde saplanıp kalmak
yerine. gevşeyip şimdide olana kadar gözlemleyerek. soluk
alıp verişinizi hafifletin ve zihninizi sakinleştirin. Canlı. açık rü­
yalar görme, rüyaları hatırlama ve rüyayı içindeyken bir rü­
ya olarak fark etme yönünde güçlü bir amaç oluşturun.

ANA UYGULA.MAT.AR
Ji'a.rkmdalığı lllerkez Kaııallara Getirmek

Gecenin ilk nöbetinin uygulaması. Boğaz merkezine,


üzerinde bulunduğu kırmızı renkte dört taçyaprağın rengin­
den kırmızıya boyanan saf. yarı saydam, kristalin A harfine
odaklanın. Bu kırmızı ışıkla birleşin.

Açıklığı Arttırmak

Yaklaşık iki saat sonra uyanın. Aynı aslan duruşunda, ye­


di kez soluk alıp verme uygulaması yapın. Uykuya dalarken
alın çakrasındaki beyaz tigle üzerine odaklanın. Beyaz ışık
size dönüşene ve ışık tek olana kadar her şeyi çözmesini
sağlayın.

Şimdiyi Giiçleııdinnek

Yaklaşık iki saat sonra yine uyanın. Bacaklarınız hafifçe


ve rahat bir şekilde çapraz olacak biçimde yüksek bir yas­
tıkta sırt üstü uzanın. Kalp çakradaki siyah HUNG üzerine
odaklanın. Derin, dolu dolu ve yumuşak bir şekilde yirmibir
kez soluk alıp verin. HUNG ile birleşin ve uykuya dalın.
280 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Korlmsıızlıığı.ı Geliştirmek

Yine iki saat sonra tekrar uyanın. Bu kez belirli herhangi bir
duruş ya da solunum gerekli değildir. Ü reme organlarının ar­
dındaki gizli çakradaki siyah, parlak tigle üzerine odaklanın.
Siyah ışıkla bütünleşirken uykuya dalın .

Her uyanışta şimdide olmaya ve uygulamayla olmaya


çalışın. Saba h , gecenin son uyanışında, doğrudan şimdide
olun. Geceyi gözden geçirin, amaçlar geliştirin ve gün bo­
yunca uygulamayı sürdürün.

Ayrıca, gün boyunca sakin bulunma Czhine) uygulaması


yapmak için zaman yaratmak da yararlı olur. Bu zihnin sa­
kin ve odaklanmış olmasına yardımcı olacak ve diğer tüm
uygulamalar için yararlı olacaktır.

Hem hazırlık hem de ana uygulamanın en önemli nokta­


sı gün ve gece boyunca mümkün olduğu kadar sürekli bi­
çimde şimdide kalmaktır. Bu hem rüya hem de uyku yoga­
ların özüdür.
SÖZLÜK U\l 281

Sözlük

Bordo (Tib. , bar do; Skt . , antarabhöva). Bordo " aradaki


durum" anlamına gelir ve varoluşun geçişse! herhangi bir
durumuna -yaşam, meditasyon , rüya, ölüm- karşılık gelir.
ama en yaygın biçimiyle ölümle yeniden doğum arasında­
ki ara duruma karşılık gelir.

Bön (Tib . , bon). Bön Hint Budizmi ' nden daha önce gelen
Tibet'e özgü ruhsal bir gelenektir. Bilginler Bön ' ün kökeni
hakkında aynı görüşte olmasalar da geleneğin kendisi on­
yedi bin yıllık kesintisiz bir soy iddia eder. Bazı Tibet Budist
mezheplerine , özellikle Nyingma 'ya benzeyen Bön kendine
özgü bir ikonografi, zengin bir şamanistik gelenek ve Shak­
yamuni Buda 'dan çok Buda Shenrab Miwoche'ye uzanan
ayrı bir soyla ayırt edilir.

Bön ' ün dokuz aracı hem gramer, astroloji, tıp, geçmiş­


ten haber verme, ruhların kontrol altına alınması vb. gibi
pratik konularda öğretiler hem de mantık, epistemoloji, me­
tafizik , farklı tantra düzeyleri ve Büyük Mükemmellik ' in
(Dzogchen) tam soyları hakkında öğretiler içermektedir.

Chôd (Tib . . gcod) . Tam karşılığı: " kesme," ya da " kesip


atma " . Aynı zamanda " korkunun elverişli kullanımı" ve " cö­
mertliğin yetiştirilmesi" olarak da bilinen chöd, diğer varlık­
lara her şeyi şefkatle sunarak kişinin vücuduna ve egosuna
olan tüm bağlılıkların ortadan kaldırılmasını amaçlayan ritü-
282 U\l TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

el bir uygulamadır. Bu amaç doğrultusunda , uygulama çe­


şitli sınıflardan varlıkların ayrıntılı bir zihinde uyandırılmasını
ve ardından gelen imgesel kopuşu ve uygulama yapan ki­
şinin kendi bedeni n i nesnelere ve sunu maddelerine dönüş­
türmesini içerir. C höd melodik şarkı söyleme, davul. zil ve
boruların çalınmasını kullanır ve genellikle ölü kemiklerinin
toplandığı mahzenler. mezarlıklar ve uzak dağ geçitleri gibi
korkuyu teşvik eden yerlerde yapılır.

Çokra (Tib .. khor-lo; Skt . . cakra) Tam karşılığı "çark" ya


da " daire " . Çokra bedendeki enerji merkezlerine karşılık
gelen Sanskrit bir sözcüktür. Bir çokra birkaç enerjik kanalın
(tsa) buluştuğu bir yerdir. Farklı meditasyon sistemleri farklı
çakralarla çalışır.

Daklnl (Tib . . mkha ' gro ma). Dakini ' nin Tibetçe karşılığı
khadroma' dır ve tam olarak gökyüzü-gezgini dişi anlamına
gelir. " Gökyüzü " boşluğa karşılık gelir ve dakini bu boşlukta
yolculuk yapar; yani, boşluğun tam gerçekleştirilmesinde ,
mutlak gerçeklikte hareket eder. Bir dakini kendi gerçek
doğasının farkına varmış olan bir insan. insan olmayan bir
dişi ya da tanrıça veya aydınlanmış zihnin doğrudan bir gö­
rünümü olabilir. Dakini aynı zamanda dakini ' lerin saf ale­
minde doğmuş bir varlık sınıfına da karşılık gelir.

Dharma (Tib. , chos). Oldukça kapsamlı bir terim olan


dharma ' nın birçok anlamı bulunmaktadır. Bu kitap bağla­
mında , dharma hem önünde sonunda Buda ' lardan çıkan
ruhsal öğretiler hem de ruhsal yolun kendisidir. Dharma ay­
nı zamanda varoluş anlamına da gelir.

Dharmakaya (Tib. , chos sku). Bir Budanın üç bedene


(kaya) sahip olduğu söylenir: dharmakaya . sambhogaka­
ya ve nirmanakaya. Çoğunlukla "gerçek beden" olarak
çevrilen dharmakaya tüm buda ' ların ge �elde paylaştığı ve
varolan her şeyin mutlak doğasıyla özdeş olan buda ' nın
mutlak doğasına karşılık gelir: boşluk. Dharmakaya ikici ol-
SÖZLÜK U'\l 283

mayandır, kavramsallıktan yoksundur ve her karakteristik­


ten kurtulmuştur. (Ayrıca bakın: sambhogakaya ve nirma­
nakaya)

Dôngusel Varoluşun Altı Alemi (Tib., rigs drug). Genellikle


" altı ôlem" ya da " altı loka " olarak söz edilir. Altı ôlem, altı
varlık sınıfına karşılık gelir: tanrılar, yarı tanrılar, insanlar, hay­
vanlar, aç hayaletler ve cehennem varlıkları. Altı ôlemdeki
varlıklar acı çekmeye tabidir. Varlıkların doğduğu gerçek
alemlerdir, aynı zamanda şimdiki yaşamımızda bile deneyi­
mi biçimlendiren ve sınırlayan geniş deneysel ve afektif po­
tansiyel deneyim aralığıdır.

Dzogchen (Tib., brdzogs chen) " Büyük Mükemmellik" ya


da " Büyük Tamlık. " Dzogche n ' in hem Bön ' de hem de Tibet
'
Budizminin Nyingma okulunda en yüce öğreti olduğu düşü­
nülür. Temel teması gerçekliğin, birey de dahil, zaten eksik­
siz ve kusursuz olduğu , hiçbir şeyin dönüştürülmesi (tant­
ra ' da olduğu gibi) ya da terk edilmesi (sutra ' da olduğu gi­
bi) gerekmediği, yalnızca gerçekte ne olduğunun fark edil­
mesi gerektiğidir. Asıl Dzogchen uygulaması " kendini özgür­
leştirme "dir: deneyimde ortaya çıkan her şeyin, kavramsal
zihnin ayrıntılı işlemeleri , yandaş ya da karşıt olma olmaksı­
zın sadece olduğu biçimiyle varolmasına izin vermek.

Gong-ter (Tib. , gong gter) Tibet kültüründe bir terma ge­


leneği vardır: bir çağın üstatları tarafından kutsal nesneler,
metinler ya da öğretilerin terma ' ların bulunduğu gelecek
çağın yararına gizlenmesi. Terma'yı keşfeden tantrik üstatlar
terton ' lar, hazine bulan kişiler, olarak bilinir. Terma mağaralar
ve mezarlıklar gibi yerlerde, su, ağaç, toprak ya da uzam gi­
bi elementlerde bulunmuştur ve buralarda bulunabilir; ya da
rüyalarda, vizyoner deneyimde alınabilir ve bilincin derin dü­
zeylerinde doğrudan bulunabilir. Bu sonuncusu gong-ter: zi­
hin hazinesi olarak bilinir.

Jalus (Tib . , 'ja lus). "Gökkuşağı Beden . " Dzogchen'de


284 U\] TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

tam farkındalığın işareti gökkuşağı bedenin elde edilmesi­


dir. Artık görünür gerçek varlık ya da madde ve zihin gibi iki­
liklerle yanılmayan Dzogchen uygulamacıları ölüm anında
fiziksel bedeni oluşturan elementlerin enerjisini serbest bıra­
kır. Geriye yalnızca saçlar ve tırnaklar kalarak bedenin ken­
disi çözünür, uygulama yapan kişi de bilinçli bir şekilde ölü­
me girer.

Kanal (Tib . , tsa; Skt. . nödi). Kanallar yaşamı sürdüren ve


canlandıran bedendeki süptil enerji dolaşımındaki " damar­
lar" dır. Kanalların kendileri enerjiktir ve fiziksel boyutta bulu­
namazlar. Bununla birlikte, uygulama ya da doğal duyarlı­
lık yoluyla kişiler kanalların deneysel olarak farkına varabilir­
ler.

Karma (Tib . , las). Karma tam olarak "eylem" anlamına


gelir, ama daha kapsamlı bir şekilde sebep sonuç yasasına
karşılık gelir. Fiziksel, sözel ya da zihinsel olarak yapılan her­
hangi bir eylem, gelecekte, gerçekleşmesi için koşullar uy­
gun olduğunda, kendi sonuçlarının " meyve"sini verecek
olan bir tohum görevi yapar. Olumlu eylemlerin , mutluluk
gibi, olumlu etkileri vardır; olumsuz eylemlerin, mutsuzluk gi­
bi, olumsuz etkileri vardır. Karma yaşamın belirlenmiş oldu­
ğu değil, koşulların geçmiş eylemlerden ortaya çıktığı anla­
mına gelir.

Karmlk iz (Tib., bag chags). Kişinin yaptığı her eylem -fi­


ziksel , sözel ya da zihinsel- amaçla, hatta en küçük bir karşı
olma ya da arzuyla yapılırsa, o kişinin zihin akışında bir iz bı­
rakır. Bu karmik izlerin birikimi, olumlu ya da olumsuz olarak,
o kişinin deneyiminin her ônını koşullama görevi yapar.

Koruyucular (Tib. , srung ma/ chos skyong; Skt . , dharma­


pöla) . Koruyucular dharma'yı (öğretileri) ve bu öğretileri uy­
gulayanları koruma sözü vermiş erkek ya da dişi varlıklardır.
Dünyevi koruyucular ya da aydınlanmış varlıkların öfke do­
lu görünümleri olabilirler. Tantrik uygulamacılar genellikle
SÖZLÜK ij\J 285

kendi soylarıyla ilgili koruyuculara güvenir ve tövbe ederler.

Kunzhl (Tib . , kun gzhi). Bön'de, kunzhi, birey dahil, varo­


lan her şeyin temelidir. Kunzhi namshe'ye (bakın: aşağıda
verilen) daha yakın olan Yogacara ' nın alaya vijnana 'sı ile
eşanlamlı değildir. Kunzhi boşlukla açıklığın, mutlak gerçek­
liğin salt açık sınırsızlığıyla görünüm ve farkındalığın bitme­
yen görüntülemesinin birleşmesidir. Kunzhi varlığın temeli ya
da zeminidir.

Kunzhl namshe (Tib . , kun gzhi rnam shes; Skt . , alaya vij­
nöna). Kunzhi namshe bireyin temel bilincidir. Gelecekte
koşullanmış deneyimin ortaya çıktığı karmik izlerin biriktirildi­
ği " depo" ya da " ambar"dır.

Lama (Tib . , bla ma; Skt . , guru). Lama tam olarak "en yü­
ce anne" anlamına gelir. Lama, öğrenci uygulamacı için
eşsiz bir önem taşıyan ruhsal bir öğretmene karşılık gelir. Ti­
bet geleneğinde, lama 'nın buda' dan bile daha önemli ol­
duğu düşünülür, bunun nedeni lama ' nın öğretileri yaşama­
sı için öğrenciye getirmesidir. Mutlak düzeyde, lama kişinin
kendi buda doğasıdır. Görece düzeyde , lama kişinin özel
öğretmenidir.

Loka (Tib . , 'jig rten). Tam olarak " dünya " ya da "dünya
sistemi" anlamına gelir. Batı dillerinde çoğunlukla döngüsel
varoluşun altı alemine karşılık gelecek biçimde kullanılan lo­
ka gerçekte altı ôlem tarafından tutulan daha büyük dün­
ya sistemlerine karşılık gelir. (Bakın : döngüsel varoluşun altı
ôlemi.)

Lung (Tib . , rlung; Skt. , vöyu) Lung, Batı ' da genellikle altı
Sanskrit adından biri olan prana olarak bilinir. Lung ' un çok
sayıda anlamı vardır; bu kitap bağlamında, hem bedenin
hem de bilincin yaşama gücünün bağlı olduğu yaşamsal
enerjiye karşılık gelir.

Ma-rtgpa (Tib., ma rig pa; Skt. , avidyö). Bilgisizlik. Gerçek,


286 ij\] TİRET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

temel . kunzhi bilgisinin olmayışı. Çoğunlukla iki ma-rigpa ka­


tegorisi tanımlanır: doğuştan olan bilgisizlik ve kültürel bilgi­
sizlik.

Nlrmanakaya (Tib. , sprul sku; Skt . , nirmönaköya). Nirma­


nakaya dharmakaya ' nın " ortaya çıkan bedeni"dir. Genel­
likle bu bir buda ' nın görülebilir. fiziksel görünümüne karşılık
gelir. Bu terim aynı zamanda fiziksellik boyutuyla da rezo­
nanttır.

Prana (Bakın: lung)

Rlgpa (Tib .. rig pa; Skt . . vidyö). Tam olarak. "farkındalık"


ya da " bilmek. " Dzogchen öğretilerinde rigpa gerçekliğin
farkındalığ ı . doğuştan farkındalık, bireyin gerçek doğası an­
lamına gelir.

Rlnpoche (Tib .. rin po ehe). Tam olarak "aziz kişi . " Bir en­
karne lama ' dan söz ederken genellikle kullanılan şeref pa­
yesi.

Somaya (Tib . , dam tshig; Skt . . somaya). Söz ya da ant.


Genellikle uygulama yapqn kişinin davranış ve eylemler ko­
nusunda tantrik uygulamayla bağlantıda olması sözü. Ge­
nel antlar ve belirli tantrik uygulamalara özgü antlar vardır.

Sambhogakaya (Tib. , longs sku; Skt . , sambhogaköya).


Buda' nın "zevk bedeni . " Sambhogakaya tümüyle ışıktan
yapılmış bir bedendir. Bu biçim çoğunlukla tantrik ve sutrik
uygulamalarda imgelenir. Dzogchen ' de daha çok dhar­
makaya ' nın imgesi hayal edilir.

Samsara (Tib., ' khor ba). Tüm varlıkların geçici , doğasın­


da varolan varoluştan yoksun olduğu ve tüm sezgili varlıkla­
rın acı çekmeye tabi olduğu tıkalı, ikici zihinden ortaya çı­
kan acı alemi. Samsara döngüsel varoluşun altı alemini
kapsar. ama daha geniş anlamda cehalet ve ikiliğin aldan­
malarında kapana kısılmış olmaktan acı çeken sezgili varlık­
ların karakteristik varoluş biçimine karşılık gelir. Samsara bir
SÖZLÜK U\l 28T

varlığın bilgisizlikten tam olarak kurtulmasıyla, nirvana ile so­


na erer.

Shenla Odker (Tib., gShen IHa 'od kar) . Shenla Odker.


Bön ' ü kuran buda olan Shenrab Miwoche' nin sambhoga­
kaya biçimidir.

Shenrab Mlwoche (Tib . , gShen rab mi bo ehe). Shenrab


Miwoche, Bön ' ü kuran ve geleneksel olarak onyedi bin yıl
önce yaşamış olduğuna inanılan nirmanakaya Buda'ydı.
Bön literatüründe Shenrab Miwoche' nin on beş cilt biyog­
rafisi vardır.

sutra (Tib., mdo). Sutra 'lar doğrudan tarihsel Buda ' dan
gelen öğretilerden oluşan metinlerdir. Sutra öğretileri fera­
gat yoluna dayanır ve manastır yaşamının temelini oluştu­
rur.

Tantra (Tib. , rgyud). Tantra ' lar da sutra ' lar gibi Buda 'la­
rın öğretileridir. ama birçok tantra terma geleneğinden yo­
giler tarafından yeniden bulunmuştur. Tantra ' lar dönüşüm
yoluna dayanır ve beden enerjisiyle çalışma, bilinç aktarı­
mı. rüya ve uyku yogalar vb. gibi uygulamalar içerir. Tant­
ra ' ları n . derece derece olmayan dönüşümün belirli sınıfları,
aynı zamanda Dzogchen üzerine öğretileri de içerebilir.

Taplhrttsa (Tib., ta pi hri tsa). Tarihsel bir kişi olarak düşü­


nülmesine karşın , Tapihritsa ikonografik olarak, mutlak ger­
çekliği kişileştiren, çıplak ve süssüz, bir dharmakaya Buda
şeklinde temsil edilir. Dzogchen Zhang Zhung Nyan Gyud
soyundaki başlıca iki üstattan biridir.

Tigle (Tib . , thig le; Skt. . bindu). Tigle ' nin bağlama bağlı
olarak birden çok anlamı vardır. Genellikle " damla" ya da
" seminal nokta " olarak çevrilmekle birlikte, rüya ve uyku yo­
ga bağlamında tigle bir bilinç niteliğini temsil eden parlak
bir ışık küresine karşılık gelir ve meditasyon uygulamasında
odak olarak kullanılır.
288 U\] TİBET'İN RÜYA VE UYKU YOGASI

Tsa (Bakın: kanal.)

Üç Kôk Zehir. Bunlar bilgisizlik, karşı olma ve arzu. acı


ôlemlerindeki yaşamın sürekliliğini sağlayan üç temel dert­
tir.

Yldam (Tib . . yid dam; Skt. . devatö). Yidam aydınlanmış


zihnin bir yönünü somutlaştıran koruyucu ya da meditasyo­
nel bir tanrısal varlıktır. Dört yidam kategorisi vardır: huzurlu,
artan, güçlü ve öfke dolu. Yidam ' lar belirli olumsuz güçlerin
üstesinden gelmek için bu farklı biçimlerde kendini gösterir.

Yogi (Tib .. rnal ' byor pa). Rüya ve uyku yogaları gibi. me­
ditatif yoga uygulaması yapan erkek.

Yoglnl (Tib. , rnal ' byor ma). Meditatif yoga uygulaması


yapan kadın.

Zhang Zhung Nyan Gyud (Tib . . Zhang Zhung snyan


rgyud). Zhang Zhung Nyan Gyud Bön ' de Dzogchen öğreti­
lerinin en önemli döngülerinden biridir. Ö ğretilerin upades­
ha serisine aittir.

Zhlne (Tib . , zhi gnas; Skt. , Samatha). "Sürekli Dinginlik" ya


da "sakinlik. " Sakinlikte bulunma uygulaması konsantrasyon
ve zihinsel kararlılık geliştirmek için dışsal ya da içsel bir nes­
neye odaklanmayı kullanır. Sakinlikte bulunma temel bir uy­
gulama, diğer tüm meditasyon uygulamalarının gelişimi
için bir temeldir ve hem rüya hem de uyku yogaları için zo­
runludur.

You might also like