Professional Documents
Culture Documents
Okuyorum
“Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. Bütün hamdler, övgüler Âlemlerin Rabbi Allah’adır.
Rahman ve Rahîm O’dur. Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir. (Haydi, öyleyse
deyiniz): ‘Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden medet umarız.’ Bizi doğru yola, nimet ve
lütfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.”
“Elif, Lâm, Mîm. İşte Kitap! Şüphe yoktur O’nda. Rehberdir müttakîlere! O müttakiler ki
gayb âlemine inanırlar. Namazlarını tam dikkatle îfâ ederler. Kendilerine ihsan ettiğimiz
nimetlerden infakta bulunurlar. Hem Sana indirilen kitabı, hem de Senden önce indirilen
kitapları tasdîk ederler. Ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte bunlardır Rabbileri
tarafından doğru yola ulaştırılanlar. Ve işte bunlardır felah bulanlar.” “Hepinizin ilahı tek
ilahtır. Ondan başka ilah yoktur. Rahman ve Rahîm O’dur.” “Allah o ilahtır ki Kendisinden
başka ilah yoktur. Hayy’dır, Kayyûm’dur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutar.
Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin
haddine? Yarattığı mahlûkların önünde, ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun
dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri
kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür.
Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, sapıklıktan; hak, bâtıldan ayrılıp belli olmuştur. Artık
kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse, işte o, kopması mümkün olmayan en sağlam
kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir, bilir. Allah iman edenlerin yardımcısıdır, onları
karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise tâğutlar olup onları
aydınlıktan karanlıklara götürürler. İşte onlar Cehennemlik kimselerdir ve orada ebedî
kalacaklardır.” “Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Ey insanlar! Siz içinizdeki şeyleri
açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onlardan dolayı hesaba çeker. Sonra dilediğini
a eder, dilediğini azaba uğratır. Doğrusu Allah her şeye kâdirdir. Peygamber, Rabbi
tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de! Onlardan her biri Allah’a,
meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etti. ‘O’nun resûllerinden hiçbirini
diğerinden ayırt etmeyiz.’ dediler ve eklediler: ‘İşittik ve itaat ettik ya Rabbenâ, a ını dileriz,
dönüşümüz Sanadır.’ Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz.
Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ya Rabbenâ!
Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya
Rabbenâ! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ya Rabbenâ! Takat
getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! A et bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı,
merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâ r topluluklara karşı Sen yardım
eyle bize!”
Ey merhameti merhametlerin en hayırlısı olan Allahım! Bize de merhamet eyle. “Size
Get started Open in app
kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi
üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir. Buna rağmen aldırmaz, yüz
çevirirlerse, ey Resûlüm de ki: Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na
dayanırım. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir.” Sübhan’dır
Rabbim, hamd O’nadır, O’ndan başka ilah yoktur ve büyük O’dur. O’nun bütün
eksiklerden münezzeh, her türlü hamd ü senaya layık ve azamet tahtının sultanı
olduğunu bir kere daha ikrar ediyorum. Günahlarımı da itiraf ediyor, mağ ret
dileniyorum. Ey Hayy u Kayyum, ey gökleri ve yeri var eden, ey her şeyin gerçek mâliki,
ey celâl ve ikram sahibi, ey şefkati çok ve nimeti bol Rabbim, Senden rahmetini
diliyorum. Rahmetinle muamele et ve kalbimi marifetinin nurlarıyla tenvîr buyur. Ya
Erhamerrâhimîn! Sana büyük, en büyük, hoş, temiz, tertemiz, mukaddes, mübarek
isminle teveccüh ediyor ve yine o ismin hakkı için dileklerimi arz ediyorum. Hayy u
Kayyum, Aliyy ü Azîm, Zü’l-celâli ve’l-ikram Sensin. Her ilinde medh u senaya layık da
yalnız Sensin. Ne olur, yüzüme kerem ve ikramlarınla bak. Nihayetsiz fazl
hazinelerinden büyük feyiz ve mevhibelerle beni de feyizyâb eyle. Hiç şüphesiz Senin
ihsanlarına hudut yoktur. Nezdinden bir nefha-i ilahî ile bana da diriliş ü e. Muhakkak
ki Sen her şeye kâdirsin.
Allah ismi Sana has bir ism-i zât ve alemdir. Küllî ve umumî rahmet sahibi Rahmân..
donanım, konum ve liyakate göre bol bol merhamet eden Rahîm.. her şey ve herkesin
üzerinde tasarruf sahibi Melik.. Zâtında mukaddes ve münezzeh, illerinde mutahhir ve
munazzif Kuddûs.. ayıplardan sâlim ve herkes için selâmet kaynağı Selâm.. Kendi
rubûbiyetinin şahidi ve herkese güven vaadeden Mü’min.. herkesi ve her şeyi her an
görüp gözeten Müheymin.. eşi, benzeri olmayan yegâne gâlip ve Azîz.. elin ulaşmadığı,
gücün yetmediği hâkim-i mutlak birCebbâr.. ululuk, Zâtının lazımı bir ulu Mütekebbir..
zâhir-bâtın her şeyi yaratan Hâlık.. örneği kendine ait, her şeyi kusursuz var ve inşâ
eden Bâri’.. şekil ve sûret veren Musavvir.. her türlü günah ve hataları yarlığayan
Ğa âr.. her şeyi Kendi iradesine râm eden Kahhâr.. karşılıksız bol bol hibede bulunan
Vehhâb.. her ihtiyaç sahibini ihtiyacına göre rızıklandıran Rezzâk.. hayır kapılarını açan
ve gâileleri savan Fettâh.. olmuş-olacak, cüz’î-küllî her şeyi bilen Alîm.. can alan, ruhları
sıkan ve erzâkı kısan Kâbıd(z).. genişletilecekleri genişleten, ruhlara inşirah veren, her
şeyi bereketlendiren Bâsıt.. dünyada, ukbada istediğini alçaltan Hâfıd(z).. burada ve
ötede dilediğini yükselten Râ ’.. dilediğini azîz kılan ve şere endiren Muizz.. istediğini
Get started Open in app
zelîl ve rüsvay hâle getiren Müzill.. gizli-açık her şeyi duyan ve itibara alan Semî’.. her
şeyi Zâtına mahsus basarla gören Basîr.. dilediği gibi hüküm veren biricik hüküm sahibi
Hakem.. her icraatında adl ü istikameti takip eden Adl.. en ince noktalara kadar
ihtiyaçları gören, gözeten Latîf.. herkesten ve her şeyden haberdar Habîr.. suçluyu
hemen cezalandırmayıp düşünme mühleti veren Halîm.. en büyük ve ulu, Azîm..
dilediği günahları bağışlayan Ğafûr.. şükredeni mukabelesiz bırakmayan ihsan sahibi
Şekûr.. kadri yüce, şanı yüksek, müteâl Aliyy.. idrakin ihata edemeyeceği, ululardan ulu
Kebîr.. arz u sema ve içindekileri koruyup muhafaza eden Hafîz.. gıda veren, bakıp
koruyan Mukît.. her şeye yeten ve herkesin hesabını görecek olanHasîb.. ne slerde
ürperti ve haşyet hâsıl eden Celîl.. güzellerden güzel Cemîl.. iyilik ve ihsanı bol
keremkânî Kerîm.. zâhir-bâtın her şeyi görüp kontrol eden Rakîb.. dualara icabet eden
ve isteklere mukabelede bulunan Mücîb.. ilm ü rahmetiyle her şeyi kuşatan ve her
şeyiyle nâmütenâhî olan Vâsi’.. her şeyi yerli yerinde vaz’eden Hakîm.. bazı kullarını
muhabbete mazhar kılan Vedûd.. zâtî şan ve şeref sahibi Mecîd.. ölümden sonra dirilten
ve diriliş erleri gönderen Bâis.. her şeyi ra’ye’l-ayn bilen Şehîd.. varlığı kendinden ve
değişmeyen bir zât olan Hakk.. güvenilip dayanılan ve Kendisine itimat edilen Vekîl..
dilediğini dilediği gibi icrâ eden kuvvet sahibi Kaviyy.. kudret-i kâhire sahibi Metîn..
dost ve yardımcı Veliyy.. herkesin hamd ü senasının biricik mercii Hamîd.. her işi ve
davranışı sayıp dökecek olan Muhsî.. her şeyi ilk yaratan Mübdi’.. hayattan sonra
ölümü, ölümden sonra da hayatı geri veren Muîd.. maddî-manevî hayat veren Muhyî..
verdiği hayatı alıp öldüren Mümît.. hayatı Kendinden, ebedî Hayy.. Kendi Kendine
kâim, Kayyûm.. aczi söz konusu olmayan kâdir u kâhir Vâcid.. mutlak fazl ve şeref
sahibi Mâcid.. nazîri, veziri, dengi, benzeri olmayan bir yektâ Vâhid.. ikincisi olmayan
tek, Ehad.. herkesin muhtaç olduğu müstağnî Samed.. her şeye gücü yeten Kâdir..
dilediklerini kahreden Kâhir.. mutlak iktidar sahibi Muktedir.. öne alan, öne çıkaran
Mukaddim.. geriye bırakan Muahhir.. varlığının başlangıcı olmayan ezelî, Evvel..
varlığının sonu olmayan ebedî,Âhir.. âyât ve âsârıyla apaçık Zâhir.. Zât’ı, hakikatiyle
ihata edilmeyen Bâtın.. kâinatları idare eden, her şeyi gözeten Vâlî.. her türlü
noksanlıktan müberrâ bir ulu, Müteâl.. durumuna göre herkese iyilikte bulunan Berr..
tevbeye sevk eden ve tevbeleri kabul buyuran Tevvâb.. suçluları tecziye eden
Müntakim.. günahları silip süpüren, seyyiâtı hasenâta çeviren Afüvv.. fenalıklara karşı
kullarına müş k olan Raûf.. mülkün tek sahibi olan Mâlikü’l-mülk.. sonsuz celâlle
ikram ve cemâli cem’ eden Zü’l-celâli ve’l-ikram.. terbiyenin bütün levâzımını câmi’
şekilde terbiye eden Rabb.. her hükmünde âdil olan Muksit.. zâtında her türlü kemâlâtı
câmi’ ve herkesi toplayıp bir araya getiren Câmi’.. kimseye muhtaç olmayan Ğaniyy..
zenginlik bahşeden ve gönülleri zengin kılan Muğnî.. dilediği şeyleri veren Mu’tî..
istemediği şeyleri vermeyen Mâni’.. sebebiyet verenlere göre zararları yaratan D(z)ârr..
faydalı şeyler veren Nâ ’.. her şeyin biricik ışık kaynağı Nur.. hidayete erdiren ve
gönülleri hidayete açan Hâdî.. eşi-benzeri olmayan şeyler yaratan Bedî’.. Kendisi için
Get started Open in app
fenâ söz konusu olmayan Bâkî.. dilediğine dilediğini temlik eden gerçek sahip, Vâris..
doğru noktaya ulaştıran Reşîd.. yakışıksız şeylere hüsn-ü muamelede bulunan Sabûr
yalnız Sensin.
Sübhansın ya Rab! Yüce Zâtın yaratılmış herhangi bir şeye benzemekten münezzehtir.
Her türlü noksandan müberrâ ve muallâ ve her türlü iyilik ve ihsanla muttasıfsın.
Sübhansın; mevcûd-u hakîkî yalnız Sensin ve mevcûdiyetin bir illete bağlı değildir.
Sübhansın; Evvelsin; Senin için bir başlangıç düşünülemez. Âhirsin; Senin için bir son
da söz konusu olamaz.
Sübhansın; hiç kimse Sana çoluk-çocuk isnadında bulunma gibi bir densizlik yapamaz.
Sübhansın; ne uzayan vakitler Sana yardımcı olur, ne de akıp geçen zaman Sende
yorgunluk meydana getirir.
Ey bütün mahlûkat azameti tahtında ve her emri “kâf” ile “nun”19 arasında olan
Rabbim, Sübhansın.
Hayatını Allah sevgisi yörüngeli sürdürenlere Cennet’i helal kılan Rabbim, Sübhansın.
Sübhansın Rabbim, titreyen kalbler ancak Senin zikrinle itminan bulur ve zararlardan
kurtulur.
Zât-ı Ecell ü A’lâ’sı hakkında, “Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve
bilir.” ferman buyuran Allahım, Sübhansın.
Sübhansın Allahım; Seni, Senin senâ ettiğin ölçüde asla senâ edemem. Koruyup
kollaman pek kavî, tutup kaldırman da pek yüksektir. Kudretinle dilediğini gerçekleştirir
ve izzetinle dilediğin şekilde hükmedersin. Hayy u Kayyum Sen, gökleri ve yeri eşsiz
surette yaratan Sen, Mâlikü’l-Mülk Sen, celâl ve ikram sahibi de Sensin. Rahmetine iltica
ediyor, azabından Sana sığınıyoruz.
Ey yardım dileyenlerin imdadına koşan Rabbimiz, bize de inayet elini uzat. Senden
başka ilah yoktur. Rahmet Peygamberi, Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sallallahu
aleyhi ve sellem) yüce makamı hakkı için bize de yardım et.
Ey Rahman ve Rahîm, ey “doğurmak ve doğurulmak, Kendisine bir şey denk olmak” gibi
hususlardan münezzeh, müberrâ, mukaddes ve muallâ olan Allahım! Göklerde ve yerde
en yüce sıfatlar Sana aittir. Azîz ü Hakîm Sensin. Mislin yoktur ve Sen her şeyi duyar ve
görürsün. Evvel Sen, Âhir Sen, Zâhir Sen, Bâtın Sen ve her şeyi bilen de yalnız Sensin.
Biz Allah’a iman ettik. İbrahim, İsmaîl, İshak, Yakub ve onun torunlarına indirilene, yine
Mûsa ve İsa’ya (Allah’ın salât ü selâmı Efendimiz’in ve onların hepsinin üzerine olsun),
Get started Open in app
hulasa bütün peygamberlere Rabbileri tarafından verilen kitaplara iman ettik. O nebîler
arasında asla bir ayrım yapmayız. Biz yalnız O Allah’a teslim olan Müslümanlarız.
“Rabbimiz, indirdiğin kitaba iman edip Elçinin yolunu tuttuk. Sen de bizi, Senin birliğini ve
nebîlerini tanıyan şahitlerle birlikte yaz.” Allah’a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine,
hayrı ve şerri ile kadere iman ettik.
Gizliyi, gizlinin de gizlisini bilen, arz ve semayı ayakta tutan, devam ve bekâ sahibi
Allahım! Sana, esmâ-i hüsna ve sıfât-ı ulyâna, Zâtının ululuğu, celâl-i vechin, azamet ve
saltanatın, sıfatların, rubûbiyetin ve yüce ilmin nasıl iktiza ediyorsa öylece iman
ediyoruz.
Allahım! Biz Senin aciz, noksan, kusurlu, sürçmemek ve düşüp kaymamak için her
zaman inayetine muhtaç kapının boynu tasmalı kullarınız. Söz, il ve amellerimizde her
zaman itaat içerisinde olmaya çalışırız.
“Öyleyse artık şu gerçeği bilin ki Allah yüceler yücesidir. Gerçek hükümran O’dur. O’ndan
başka ilah yoktur. Pek değerli arşın Rabbidir.” “O, müşriklerin Kendisine isnat ettikleri bu
gibi nitelendirmelerden münezzehtir, yücedir. Gökleri ve yeri yoktan var eden O’dur. O’nun
nasıl çocuğu olabilir ki, Kendisinin eşi de yoktur. Gerçek şu ki: her şey O’nun mahlûkudur ve
O her şeyi hakkıyla bilir. Rabbiniz Allah, işte bu vası ara sahip olan Yüce Zâttır. O’ndan
başka ilah yoktur. Her şeyi yaratan O’dur. O hâlde yalnız O’na ibadet edin. Her şeyin
yönetimi O’nun elindedir. Gözler O’na erişemez. O’nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder.
(Gözlerin görmediği her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan) latîf ve habîr O’dur.”
Bizi de âyât-ı kerîmelerinde ferman buyurduğun bu hakikatlerle dirilt; onların
gereklerini ifaya muva ak kıl; o hakikatler üzerine sâbit-kadem eyle ve yine onlarla
haşret ey Âlemlerin Rabbi olan Allahım! Evvel Sensin; Senden önce hiçbir şey yoktu.
Âhir Sensin; fenâ ve ademden münezzehsin; nihayette bütün varlık fenâ bulacak ve yine
bir tek Sen kalacaksın. Zâhir Sensin; Senden daha vâzıh, ayan-beyan bir hakikat yoktur.
Her şeyin ötesinde, ötelerin de ötesinde kâinat ve hâdiselerin biricik mercii Bâtın da yine
Sensin. Nuru’l-envâr, Âlimü’l-esrâr, Müdebbiru’l-leyli ve’n-nehâr, Mâlik ü Azîz, Ğa âr u
Kahhâr, Rahman u Rahîm, Vedûd ü Vehhâb, Mukallibü’l-Kulûb, Allâmü’l-Ğuyûb,
Ğa âru’z-zünûb, Settâru’l-uyûb, Keşşâfu’l-Kürûb, Habîb-i küll-i mahbûb ve bütün
matlupların ötesinde nihâî Matlup yalnız Sensin. Ya Erhamerrâhimîn! Şanın hakkı için
Senden dileniyorum, ne olur, rahmet, fazl, kerem, cömertlik ve cemâl kapılarınla arama
bir perde ve örtü koyma.
Allahım! Bizim efendimiz, Senin de kulun, elçin, habîbin, sadık ve emîn resûlün, hak
yolunu açıp şehrah eyleyen kâmil-i mükemmel son nebî Hazreti Muhammed’e salât ve
selâm eyle. Cennet’te, O Habîb-i Huda’ya, (Benim için Allah’tan vesileyi dileyin, çünkü o
Cennet’te bir makamdır ki, ona Allah’ın kullarından sadece birisi nâil olabilir. Umarım
Get started Open in app
ki, o kul ben olayım. Öyle ise benim için vesileyi her kim Allah’tan dilerse şefaati hak
eder) niyazındaki vesîleyi, yine en üstün mertebelerden biri olan fazileti ve en yüksek
dereceleri ver. Yine O’na vaad etmiş olduğun makam-ı mahmudu, havzı ve livâ-ı hamdi
lutfet; Sen, hiç şüphesiz, vaadine muhalefet etmezsin. O Senin sevip seçtiğin Habîb-i
Mücteba, şefaat yetkisi verip hoşnut olduğun Şefî-i Murtaza, elçi yapıp sa ardan saf hâle
getirdiğin Resûl-i Mustafa ve insanlığın en hayırlısı kıldığın Nebiy-yi Münteka’dır.
Allahım Nâm-ı Celîlin yeryüzündeki bütün gönüllerde duyulacağı zamana kadar, O
Habîb-i Edîb’ine ve âl ü ashâbına her an salât ü selâm ve bereket ihsan eyle!
Allahım! İnsanlık âleminin en şere isi.. bütün iman hakikatlerinin buluşma noktası..
ihsan tecellîlerinin mukaddes mahalli.. Rahmanî sırların merkezi.. memleket-i
Rabbaniyenin müzeyyen yıldızı.. nebîler gerdanlığının ortasındaki şâşâlı mücevheri..
peygamberler ordusunun seraskeri.. mükerrem elçiler kervanının yanıltmaz rehberi..
topyekün insanlığın medâr-ı şere .. izzet sancağının sancaktarı.. şan u şeref
dizginlerinin zimamdarı.. ezel sırlarının şahidi.. sâbikûn-u evvelînin nurlarının
müşahidi.. evveliyet lisanının tercümanı.. ilim, hilim ve hikmetin menbaı.. cüz’î ve küllî
bütün nurların mazharı.. arz ve semadakilerin gözdesi.. iki cihanın ruhu.. dünya ve
âhiret âlemlerinin yanılmaz ve yanıltmaz rehberi.. ubûdiyet erlerinin zirvesi.. seçkin
konumların müşahhas ahlâkı.. hillet ve hullet makamlarının müstesna mümessili..
Habîb-i Ekrem.. Resûl-i Muazzam.. Nebiy-yi Muhteşem Efendimiz Muhammed ibn
Abdülmuttalib’e, diğer enbiya ve mürselîne, melâike-i mukarrebîne, bütün ehl-i taata ve
gökler ve yerlerdeki salih kullarının hepsine, en faziletli salavât, en müzekkâ tahiyyât ve
hem fazilet hem de adet bakımından en yüksek berekât ile; zâkirler Seni zikrettikleri,
ga ller de ga et içinde bocalayıp durdukları sürece salât ü selâm eyle. Çok salât ü
selâmlarla, milyonlar ve onun katı salât ve selâmlarla, her an onlara salât ve selâm eyle
ey Âlemlerin Rabbi Allahım!
Allahım! İznine sığınarak Resûl-ü Kibriya’na da, “Ey rahmet peygamberi Efendim, Senin
isminle Rabbim’e yöneldim ve ihtiyaçlarımı gidermesini diledim.” diyerek seslenmek
isterim.
Allahım! Senin merhametine hudut yoktur; o şanı yüce elçini hakkımda şefaatçi eyle.
O’nun hakkı için bana merhamet et, ihtiyaçlarımı karşıla, dualarımı kabul buyur ve
istediklerim hususunda fazl u ihsanda bulun.
Ey bütün kâinatın Rabbi, mukaddes kitapların Sahibi, hesabı çabuk olan, dualara
icabette bulunan, ey Rahîm, Karîb, Mücîb, Hannân, Mennân, ey semaları ve arzı eşsiz
şekilde yaratan, ey Mâlikü’l-Mülk, zü’l-Celâli ve’l-İkram, ey Hayy ve ey Kayyum Allahım!
Ulvî sıfatların, tastamam kelimelerin, münzel kitabın, Muhammed (sallallahu aleyhi ve
sellem) Resûlün hakkı için Senden diliyoruz: “Bize hem dünyada hem de âhirette
güzellikler ihsan eyle ve bizi Cehennem azabından koru.” Allahım! Bize hidayet, takva
hissi, i et ve gönül tokluğu ver.
Yüce Yaratıcının ismi anılınca daha korkulacak hiçbir şey kalmaz; zira mahlûkatından ne
birinin ne de hepsinin gücü O’nun gücünden fazla değildir. O, “Lâ havle velâ kuvvete illa
billah” kenzinin sahibidir. O, ne dilerse o olur. Bütün nimetlerin yegâne kaynağı yine
O’dur. Hayır ve güzellik adına ne varsa hepsi O’ndandır. Kötülükleri bertaraf edecek
yegâne zât da O’dur.
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. “De ki: Sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin
şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere ü eyip büyü yapan
büyücü kadınların şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.”
Get started Open in app
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. “De ki: İnsanların Rabbine, insanların yegâne
Hükümdarına, insanların İlahına sığınırım. O sinsi şeytanın şerrinden. O ki insanların
kalplerine vesvese verir. O şeytan, cinlerden de olur, insanlardan da.”
“Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. Bütün hamdler, övgüler Âlemlerin Rabbi Allah’adır. O
Rahman’dır, Rahîm’dir. Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir. (Haydi, öyleyse
deyiniz): ‘Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden medet umarız.’ Bizi doğru yola, Sana
doğru varan yola ilet. Nimet ve lütfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba
uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.”
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. “Elif, Lâm, Mîm. İşte Kitap! Şüphe yoktur O’nda.
Rehberdir müttakîlere! O müttakiler ki gayb âlemine inanırlar. Namazlarını tam dikkatle
îfâ ederler. Kendilerine ihsan ettiğimiz nimetlerden infakta bulunurlar. Hem Sana indirilen
kitabı, hem de Senden önce indirilen kitapları tasdîk ederler. Ahirete de kesin olarak
inanırlar. İşte bunlardır Rabbileri tarafından doğru yola ulaştırılanlar. Ve işte bunlardır
felah bulanlar.”
Dua