Professional Documents
Culture Documents
C
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
TEFSİR BİLİM DALI
2501030521
Tez Danışmanı:
İstanbul 2006
Muhammed Hamidullah’ın Kur’an’a Yaklaşımı ve Kur’an Eksenli
Çalışmaları
ÖZ
iii
Muhammad Hamidullah’s Approach To The Qur’an And His
Works On It
ABSTRACT
iv
ÖNSÖZ
Muhammed Hamidullah, bir çok alanda ve dilde eser telif etmiştir. Bu eserlerin
tamamına yakını Türkçeye de kazandırılmıştır. Biz tezimizde O’nun “Kur’an’a
Yaklaşımı ve Kur’an Eksenli Çalışmaları”nı ele aldık. Çalışmamızda esas aldığımız
eseri “Le Saint Coran”dır. Bu meal “Aziz Kur’an” adıyla Türkçeye de çevrilmiştir.
Bunun yanında İslam Peygamberi, İslam’a Giriş ve daha pek çok eserinden ve
makalesinden istifade ettik. Kur’an-ı Kerim ile doğrudan ilgili makalelerini de bu
tezimizde tanıttık. Türkiye’de bulamadığımız makalelerine yurt dışından da temin
edemeyince tanıtımını yapamayıp ismini vermekle yetindik.
Dördüncü Bölümde ise onun Kur’an ilimlerine ve bazı güncel konulara ilişkin
yaklaşımını ele aldık.
v
Çalışmamızda Hamidullah’ın dipnotlarla zenginleştirilmiş “Aziz Kur’an”
çevirisini esas aldık. Bunun yanında O’nun en önemli eseri olan İslam
Peygamberi’nden de çokça istifade ettik. Bu çalışmamızda kullandığımız ayet
mealleri için Aziz Kur’an çevirisini esas aldık.
vi
İÇİNDEKİLER
ÖZ .......................................................................................................... İİİ
ABSTRACT ...........................................................................................İV
ÖNSÖZ.................................................................................................... V
GİRİŞ
I. BİRİNCİ BÖLÜM
1. HAYATI .............................................................................................. 5
2. İLMİ KİŞİLİĞİ..................................................................................... 9
3. HOCALARI........................................................................................ 14
4. ESERLERİ ..................................................................................... 15
a. Kitapları ...................................................................................... 16
b. Makaleleri ................................................................................... 20
vii
(4) Bazı Orijinal Yorumları ....................................................... 31
(5) Diğer Dillerle Karşılaştırma................................................. 33
(6) Kelimelerin Köklerine İşaret Etmesi .................................. 34
(7) Farklı Kıraatlere İşaret Etmesi ........................................... 35
(8) Hukuk Kurallarına İşaret Etmesi ....................................... 35
(9) Yer ve Şahıs İsimlerinin Başka Din ve Kültürlerdeki
Karşılığını Belirtmesi.................................................................. 37
(10) Tarihi Bilgilere Yer Vermesi.............................................. 39
(11) Dönemin Sosyal, Kültürel ve Ticari Yapısı İle İlgili
Bilgiler Vermesi........................................................................... 40
(12) Cahiliye Dönemi Adetlerine Değinmesi ............................ 41
(13) Değişik İlim Dallarına İşaret Etmesi ve Bilimsel
Açıklamalara Yer Vermesi ........................................................ 41
(14) İslam Dini ve Kültürü İle Diğer Din ve Kültürleri
Karşılaştırması ............................................................................ 43
b. Kur’an-ı Kerim Tarihi .............................................................. 45
c. İslam Peygamberi ....................................................................... 48
2. MAKALELERİ.............................................................................. 49
a. Kur'an-ı Kerim’in Türkçe Yazma Tercümeleri ..................... 50
b. Kur’an-ı Kerim’in Afrika Dillerindeki Tercümeleri.............. 51
c. el-İlaf veya İslam’dan önce Mekke’nin İktisadi-Diplomatik
Münasebetleri ................................................................................. 53
d. Fehmü’l-Kur’an Limen La Yentiku Bi Lugat’i-dat ............... 55
e. Hâlku’l-Kâinat ve Aslu’l-enva’ı Hasbe’l-Kur’an ve’l-
Müfekkirîne’l-Müslimîn ................................................................ 57
f. Kur’an: Müslümanların Mukaddes Kitabı (1) ........................ 59
viii
g. Orthographical Peculiarities in the Text of the Quran: a
Guide on How to Read it Correctly .............................................. 60
3. KİTAP TANITIMLARI ................................................................ 62
a. Ivan Hrbek, Kur’an-ı Kerim’in Çekoslovak Dilindeki Yeni
Tercümesi, Prag, 1972.................................................................... 62
b. Der Koran, Rudi Paret (bir tercüme), Stuttgart 1963-66 ...... 65
c. Toshihiko Izutsu, God and Man in the Kuran, semantict of the
Kuranic Weltanschauung, Tokyo 1964, 248 s. ............................ 66
d. R. BELL Introduction to the Qur’an, Edinburgh University
Press, Edinburgh, 1953. 190 pages, 18 s....................................... 68
ix
c. Kur'an'daki Müteşabih İfadelere Yaklaşımı........................... 89
d. Hamidullah'a Göre Kur'an ve Musiki İlişkisi......................... 90
3. KUR’AN’IN ÜSLUBU................................................................... 92
a. Hamidullah'a Göre Kur'an'daki Yabancı Kökenli Kelimeler
.......................................................................................................... 93
b. Kur'an ve Arapça’daki İlk Yazılı Kaynaklar ve Kitabeler ... 94
c. Hamidullah’a Göre Kur'an’da Dil ve Yazım .......................... 96
Dilbilgisi İle ilgili Tespitleri........................................................ 99
4. MEALİNDE KULLANDIĞI KAYNAKLAR ........................... 103
a. Kur'an ....................................................................................... 103
b. Hadis.......................................................................................... 103
c. Kutsal Kitaplar ......................................................................... 104
(1) Muhammed Hamidullah’a Göre Kutsal Kitaplar ........... 105
(2) Hamidullah’ın İsrailiyyata Yaklaşımı............................... 107
5. METODU...................................................................................... 112
a. Kur'an' ı Kur'an İle Açıklaması ............................................. 112
b. Kur'an'ı Hadisler İle Açıklaması............................................ 114
c. Kur'an'ı Diğer Kutsal Kitaplar İle Açıklaması ..................... 115
d. Tevrat’a Göndermeler............................................................. 116
(1) İsrailoğulları İle İlgili Göndermeler.................................. 116
(2) Ahkam Ayetleri İle İlgili Göndermeler............................. 117
(3) Değişikliklerle (Tahrifat) İlgili Göndermeler................... 118
(4) Kıssalar İle İlgili Göndermeler .......................................... 119
(5) Tarihi Olaylar Yer ve Şahıs İsimleri İle İlgili Göndermeler
..................................................................................................... 120
(6) Hz. Peygamber’in (a.s) Müjdelenmesi İle İlgili
Göndermeler.............................................................................. 120
x
e. İncil’e Göndermeler ................................................................. 121
f. Kelimelerin İlk Anlamlarına Bağlı Kalışı............................... 123
g. Mecaz İfadeleri Yorumlamaktan Kaçınması ........................ 124
SONUÇ................................................................................................. 160
xi
KISALTMALAR
a.s :Aleyhisselam
AEIF :Association des Etudiatits Islamiques en France
a.g.e. :adı geçen eser
a.m :aynı makale
AÜİFD :Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
a.y :aynı yazar
Bkz. :Bakınız
C. :Cilt
CNRS :Centre National des Rescherches Scientifiques
Dergisi
DİB :Diyanet İşleri Başkanlığı
EAÜİİFD : Erzurum Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi
ed. :Editör
h. :Hicri
Hz. :Hazreti
IC :Islamic Culture.
IRCICA :İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi
İFAV :Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı
İTED :İslam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi.
İÜEF :İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
Ktp. :Kütüphanesi
md. :Maddesi
MEB :Milli Eğitim Bakanlığı
ö. :ölümü
Pch. :Pensée Chi’ite, iki aylık dergi, Paris
r.a :Radiyallahu anh
s. :sayfa
xii
sad. :sadeleştiren
t.y. :tarih yok
TDV :Türkiye Diyanet Vakfı
USA :United States of America
vd. :ve diğerleri,
Vol. :volume
Y. :yayınları, yayınevi
ZDMG :Zeitschrift der Deutschen Morgenlandischen Gessellschaft
xiii
GİRİŞ
1
GİRİŞ
Tüm ömrünü İslami araştırmalara adayan bir ilim adamının Kur’an ile ilgili
çalışmalarının ve Kur’an’a yaklaşımının ne olduğunu ortaya koymak istedik. Bu
çalışmamızda onun yaptığı Fransızca Kur’an Meali “Le Saint Coran” ve “İslam
Peygamberi”, “İslam’a Giriş” adlı kaynak eser niteliği taşıyan çalışmalarının
yanında, bir çok dergide çıkan makalelerini esas aldık.
2
Kur’an tarihi ile ilgili geniş bilgiler yer alması ve Avrupa dillerindeki Kur’an
tercümelerinin bir listesinin verilmiş olması onu diğer meallerden ayıran önemli
özellikler arsında sayılabilir.
3
I. BİRİNCİ BÖLÜM
4
I. BİRİNCİ BÖLÜM
1. HAYATI
1
Muhammed Hamidullah’ın hayatıyla ilgili Türkçe’de henüz müstakil bir eser telif edilmemiştir.
2003 yılında Pakistan’da Daktır Muhammed Hamidullah”, (Muhammed Reşit Şeyh, Faysalabad:
Mizan Publiser, Pakistan, 2003, 496 sayfa) adlı bir çalışma yapılmıştır. Türkiye’de gazete ve
dergilerde çıkan bir çok makalenin; ve düzenlenen bir çok seminer ve konferansın yanında şu
çalışmlar önemli sayılabilir: Ramazan Altınay, “Örnek Bir Çağdaş İslam Bilimleri Araştırmacısı:
Muhammed Hamidullah”, Van Yüzüncü yıl Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, yıl: 3, sayı: 3,Van, 2000, s.
263-298; Yedi İklim Dergisi, Hamidullah Özel Sayısı, Nisan, 2003, İsmail Kara, “Gurub Etti Güneş
Dünya Karardı”, Dergâh Dergisi, Şubat, 2003. Saadettin Acar, “Bir Portre: Muhammed Hamidullah”,
Kırklar Edebiyat Dergisi, sayı 25; Salih Tuğ, M. Kâmil Yaşaroğlu, “Muhammed Hamidullah” İA,
DİB, İstanbul, 2005., Abdulfettah Ebû Gudde, Bekâr Alimler, notlar ekleyerek çev. Mehmet Akbaş,
İst. Bilge Kitapevi, 2005. Yabancı yayınlardan şunlar önemli olabilir: Prof. Dr. A. R. Momin,
“Professor Dr. Muhammad Hamidullah (1908-2002)”, IC, vol: LXXVII/4, Hyderabad, 2003, p. 83-
90; Abdul Malik Mujahid, “Remembering Dr. Hamidullah”, (Çevrimiçi):
http///www.soundvision.com/info/scholars/hamidullah.asp; Arif Hussaini, “In Memory of Muhammed
Hamidullah”, (Çevrimiçi): http///www.pakistanlink.com/hussaini/12272002.html;
2
Salih Tuğ, “Hamidullah’ı Anma Konferansı”, Erdemder, İstanbul, 17 Aralık 2005.
3
Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, İstanbul, Beyan
Y., 1998, s. 15.
5
özel ve belli bir “anlatım üslubu” kullanarak küçük bir çocuğun belleğinde yer
etmesini sağlamıştır.4 Siyer ilmine olan ilgisi de bundan dolayıdır.
İslam Devletler Umumî Hukuku üzerinde bir master tezi aldı ve bunun
malzemelerini sağlamak üzere, otuzlu yıllarda, Mekke, Medine, Sanâ, Şam, Kudüs,
Kahire ve İstanbul kütüphanelerinde araştırmalarda bulundu. Bu tezini
tamamlamasını müteakip, aynı hukuk alanında bir doktora tezi hazırlamak üzere
mezkur Osmaniye Üniversitesi, kendisini Almanya’nın Bonn şehrindeki üniversiteye
gönderdi ve O, burada doktorasını tamamlayarak Devletler Umumî Hukukunda 1933
yılında doktor unvanını aldı.5 Aynı konularda araştırmalarını ilerletmek üzere
Paris’te tahsil ve araştırmalarına devam etti ve 1935 yılında Paris Sorbonne
Üniversitesi’nde Dr. És-Lett. Unvanını alarak Tarih-Edebiyat alanında ikinci
doktorasını elde etti.6 Giriştiği araştırmalarda kullandığı batılı ilmi kaynaklar ve
ayrıca içinde çalıştığı akademik ilmi muhitlerde gerçekleştirdiği istişare ve
görüşmeler sayesinde İngiliz, Fransız ve Alman ilim adamları ve şarkiyatçıların
görüş, tez ve savlarını yakından tanıma, bilimsel analiz ve sentezlerde başarılı bu
batılı uzmanların ilmi sonuçlara varmada kullandıkları metot ve teknikleri yakından
tanıma fırsatını elde etmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın çıkmasından sonra ülkesine
dönerek Osmaniye Üniversitesi’nde “Devletler Hukuku” ve “Siyer” kürsülerinde
profesör olarak 1947 senesine kadar görev yaptı.7
Nihayet kısa süreli bir ilmi araştırma ziyareti için 1947’de gittiği Paris’te
bulunduğu sırada, aynı yıl bağımsızlığına kavuşmuş Hindistan Devleti’nin silahlı
kuvvetleri Haydarabad Nizamlığı’nı işgal ederek bağımsızlığına son verdi. Oysa ki
Hamidullah, ilmi çalışmalarının yanında, Haydarabad Nizamlığı’nın Birleşmiş
4
Tuğ, “Hamidullah’ı Anma Konferansı”, 17 Aralık 2005; a. y., “Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”,
Marife Dergisi, Bahar, 2003; a. y., “Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”, Yedi İklim Dergisi, Nisan,
2003, s. 5-8.
5
Buradaki doktora tez konusu şu başlık altındadır: “Die Neutralität im Islamischen Wölkerrecht”,
Berlin 1935.
6
Buradaki doktorası şu başlık altındadır: “La Diplomatic Musulmane à ı’Epoque du Prophète et
des Khalifes Ortodoxes”, Paris, 1935. daha sonra Almanya’da sunduğu tez ile bu tez “Muslim
Conduct of State” (Haydarabad/Deccan, 1962) adlı kitabında birer bölüm olarak basılmıştır.
7
Tuğ, “Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”, Marife Dergisi, Bahar, 2003, a. y., Prof. Dr. Muhammed
Hamidullah, Yedi İklim Dergisi, Nisan, 2003.
6
Milletler nezdinde, bağımsız bir devlet olarak tanınıp, topluluğa üye olması için
mücadele ediyordu. Tam bu sırada, kendi vatanı, Hindular tarafından işgal edilince,
bir daha vatanına dönemedi. İşgali protesto eden yazıları sebebiyle pasaportu iptal
edildi. Pasaportsuz kaldığı için, Fransa devletinden siyasi mülteci olarak oturma
hakkı alabildi. Ömrünü haymatlos (heimatlos, vatansız) olarak geçirmeye mecbur
kaldı.8 Bir gün, Haydarabad Nizamlığı’nın bağımsızlığına kavuşacağı ümidini
beslediği için hiçbir devletin tabiiyetini kabul etmeyerek9 hayatı boyunca “sürgünde
bir devlet” gibi tek başına yaşadı.10 Paris’te Arapça ve Farsça dersler vererek ayakta
kalmaya çalıştı. Yeğeni Sadida Hanım’ın ifadesiyle Haydarabad’ın son vatandaşı
olarak hayata gözlerini yumdu.11
Hamidullah, ilk kez 1932 yılında Türkiye’ye geldi. Daha sonra ikinci kez, 1951
yılında İstanbul’da toplanan “Milletlerarası Oryantalistler Kongresi” vesilesiyle
geldi. Bu kongrenin Genel Sekreterliğini yapan Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’ın
dikkatini çeken Hamidullah, ertesi yıl İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi
bünyesinde kurulan İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde 1952’den itibaren sözleşmeli
misafir hoca sıfatıyla dersler vermeye başladı. Bu dersler kesintisiz 25 yıl devam
etmiştir.12
8
Suat Yıldırım, “Evrensel Bir Alim Muhammed Hamidullah”, Yeni Ümit Dergisi, İst. Ocak-Mart,
2003, sayı, 59.
9
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ile yaptığım görüşme, İst. 11 Mart 2006.
10
Yusuf Ziya Kavakçı, “Muhammad Hamidullah The Giant World Class Islamic Scholar of Our
Time”, (Çevrimiçi) http///www.iant.com/m_hamidullah.php. 19/01/2006.
11
Sadida Athaullah, “By Sadida Athaullah” (Çevrimiçi) http///www.soundvision.com, 19/01/2006.
12
Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İst. İrfan Y., 1993, Hamidullah’ın
Türkçe baskı için yazdığı önsöz. Hamidullah burada Türkiye ile ilgili ilk izlenimlerini ve duygularını
Türk kültürüne dair bazı çalışmalarını anlatmaktadır. S. xv-xx.
7
Mehmet Sait Hatipoğlu, Prof. Dr. Fuat Sezgin, Prof. Dr. İbrahim Canan, Prof. Dr.
Suat Yıldırım, Prof. Dr. Bekir Topaloğlu bu ilim adamlarından sadece Türkiye’de
olanlarıdır.13
13
Tuğ, “Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”, Marife Dergisi, Bahar, 2003.
14
Suat Yıldırım, “Evrensel Bir Alim Muhammed Hamidullah”, Yeni Ümit Dergisi, İst. Ocak-Mart,
2003, sayı, 59.
15
Yusuf Ziya Kavakçı, “Muhammad Hamidullah The Giant World Class Islamic Scholar of Our
Time, (Çevrimiçi) http///www.iant.com/m_hamidullah.php. 19/01/2006. Mezarının bulunduğu yer/
Hadage Giddens Funeral Homes, Chapel Hills, Memorial Garden, Muslim Cemetery,
Jacksonville/Florida 32225, USA.
8
2. İLMİ KİŞİLİĞİ
Hamidullah, Türkiye’yi kendisi için ikinci ilim yurdu olarak görmüştür. Daha
önce de belirttiğimiz gibi, ilk kez 1932 yılında doktora çalışmaları için malzeme
toplamak üzere İstanbul’u ziyaret etmiştir. Bu tarihten önce Türkçe’yi öğrenmiş
olması onun Türkiye’ye olan ilgisinin bir göstergesidir. İslam Peygamberi adlı
eserini Paris’te yayınlamasına rağmen, isminin altına, bir çok unvanının arasından
“İstanbul Üniversitesi Profesörü” Unvanını kullanmıştır. Bunun sebebini de bu
16
Mustafa İslamoğlu, “Hamidullah’ı Anma Konferansı”, Erdemder,İstanbul, 17 Aralık 2005.
17
Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaşları, çev. Salih Tuğ, İst. Yağmur Y., 1991, s.
157.
18
Hamidullah, Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, s. 31.
19
Prof. Dr. Salih Tuğ ile yaptığım görüşme. 24 Mart 2006.
20
Örnek olarak Le Siant Coran’ın değişik baskılardaki Introduction bölümüne bakınız.
9
kitabın tüm malzemelerini İstanbul kütüphanelerinden sağlamış olmasına bağlıyordu.
Kendi ifadesiyle, “dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’de olduğu kadar eserleri tercüme
edilip yayınlanmamıştır.” Yılda üç aylık dönemler halinde de olsa yaklaşık 25 yıl
kesintisiz Türkiye’de özellikle İstanbul’da İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde dersler
ve konferanslar vermiştir. Bu derslerin dışında, çağrıldığı her yere, imkanları
dahilinde olduğu müddetçe, mutlaka gitmiştir. Muhammed Hamidullah’ın Türkiye
ve Türk kültürü ile ilgili makale mahiyetinde çalışmaları da vardır.21 Bundan dolayı
biraz geçte olsa 1992 yılında “Türk Milli Kültürüne Hizmet Şeref Armağanı”
almıştır.
10
Scientifiques” (CNRS)’in dikkatini çekmiş ve üstadı, kendi uzmanlık alanında
bağımsız ilmi çalışmalar yapabilmesi maksadıyla araştırmacı üye sıfatıyla 1954
yılında bünyesine katmıştır. Bu Fransız milli müessesesindeki üyeliği, çalışmaları ve
yayınları, emekli olduğu 1978 yılına kadar sürmüştür.25
Onu sadece bir alan ile sınırlamak yanlış olur. O, İslamî İlimlerin her alanıyla
yakından ilgilenerek te’lif, tecüme, ve tahkik işleriyle ilgilendi. En çok “Siyer”
ilmiyle ilgilendiği için olsa gerek, ilim çevrelerince “20. yüzyıl Taberi’si” diye
anılmıştır.28 Kendisinin belirttiğine göre biraz Botanik ilmini bile tahsil etti.29 Onun
bu ilgisi hicri 3. asırda yaşamış büyük İslam alimi Botanikçi ed-Dineveri üzerine
araştırma yapmaya sevk etti. Ed-Dineveri’nin ünlü Botanik kitabı olan “Kitabü’n-
Nebât”ın dağınık ciltlerini, bir araya getirerek, eksik de olsa, tahkikli neşretti.30
Hamidullah, bir çok dilde te’lif eser vermiştir. Eserleri de bir çok dile izinli
veya izinsiz tercüme edilmiştir. Kendisi de birkaç kitap tercüme edip bir çoğunu da
tahkik etmek suretiyle ilim dünyasına kazandırmıştır. Eserlerinin izinsiz tercüme
edilip yayınlanmasına kızmaz, fakat nezaketen haber verilmesini isterdi. yayınladığı
eserlerinden telif ücreti almaz ve alacağının kitap satılırken, fiyatının düşürülmek
25
Tuğ, “Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”, Yedi İklim, İst. Nisan, 2003, No/ 157, s. 7.
26
İhsan Süreyya Sırma, “O Klasik ve Modern Bir Âlimdi”, Bilgi ve Düşünce, yıl/ 1, sayı/ 4, Ocak,
2003, s. 109.
27
Hamidullah, İslam Peygamberi, İrfan Y., s. 99, dip not, 226.
28
İhsan Süreyya Sırma, “Paris Müslümanları Öksüz”, Yeni Dünya Dergisi, İst. 1997, yıl, 4, sayı. 44,
s. 49.
29
Muhammed Hamidullah, İslam Müesseselerine Giriş, çev. İhsan Süreyya Sırma, İst., Beyan Y.,
1992, s. 15.
30
Bkz. Ebu Hanife ed-Dineveri, Kitabü’n-Nebat, tahkik, Muhammed Hamidullah, Pakistan, Bait al-
Hikmat, 1993, Muhammed Hamidullah’ın yazdığı mukaddime, s. 10. Hamidullah’ın tahkik ederek
ilim dünyasına kazandırdığı eserler için bkz. Prof. Dr. A. R. Momin, “ Professor Dr. Muhammad
Hamidullah (1908-2002)”, IC, vol: LXXVII/4, Hyderabad, 2003, p. 87-88.
11
suretiyle, okuyucu lehine mahsup edilmesini isterdi. Kitaplarındaki bilgilerle ilgili
kendisinden mektupla bilgi edinmek isteyenlere mutlaka mektupla cevap vermiştir.
Hatta kendi mektuplarına cevap vermeyenlere serzenişte bulunmuştur.31
Hamidullah, ilme ve alime karşı çok vefakârdı. Birkaç alimin hayatını makale
mahiyetinde yazmış ve yayınlamıştır. İslam Peygamberi’nin ilk cildini tercüme
ettikten sonra bir cinayete kurban giden Sait Mutlu ile ilgili “Bir Genç Türk
Mücahidinin Acıklı Sonu”32 adlı bir makale yazmıştır. Bazen birini de yanına alarak
Afyon’daki mezarını ziyarete gitmiştir.33 Fransa’da iken müslüman öğrencilerin
katıldığı müsteşriklerin verdiği derslere bir öğrenci gibi katılmıştır. Niçin böyle
yaptığını soran müslüman öğrencilere ise “sizlere fikri bekçilik yapıyorum”
demiştir.34 Yine Paris’te her Cuma namazı sonrası camiide; her Pazar günü de
“Müslüman Talebe Derneği”nde (AEIF) insanlarla, özellikle Fransa’daki doktora
öğrencileriyle bir araya gelerek ilmi seminerler düzenlemiştir.35 Hamidullah Paris’te
iken 1960’lı yıllarda Tunuslu Hicri Bey’le birlikte France-Islam dergisini
çıkartıyordu. Bu ilmi derginin her sayısında bir makale yazıyor, ayrıca Fâtiha
sûresinin, her sayısında bir dilden olmak üzere, bütün dünya dillerindeki tercümesini
veriyordu.36
Hamidullah, ilmi bir muhitte, bir çok âlim, fâzıl ve mutasavvıf yetiştiren bir
aileden dünyaya geldi.37 Doğduğu evin el yazması eserlerle dolu adeta bir kütüphane
olduğunu, burada bizzat çeşitli eser araştırması yapan Prof. Dr. Fuat Sezgin
anlatmıştır.38 Hamidullah, İstanbul’daki kütüphanelerde yaptığı araştırmalar
31
Suat Yıldırım, “Evrensel Bir Alim Muhammed Hamidullah”, Yeni Ümit Dergisi, İst. Ocak-Mart,
2003, sayı, 59.
32
Bu makale France-Islam Dergisinin, Aralık, 1967 sayısında yayınlanmıştır.
33
Yusuf Ziya Kavakçı, “Muhammad Hamidullah The Giant World Class Islamic Scholar of Our
Time, (Çevrimiçi) http///www.iant.com/m_hamidullah.php. 19/01/2006.
34
İhsan Süreyya Sırma, “O Klasik ve Modern Bir Âlimdi”, Bilgi ve Düşünce, yıl: 1, sayı: 4, Ocak,
2003, s. 109.
35
Bkz. a.y., a.g.m., s. 108.
36
İhsan Süreyya Sırma, “Paris Müslümanları Öksüz”, Yeni Dünya, Yıl: 1, Sayı: 44, İst. Mayıs, 1997,
s. 49.
37
Ailesi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Prof. Dr. A. R. Momin, “ Professor Dr. Muhammad
Hamidullah (1908-2002)”, IC, vol: LXXVII/4, Hyderabad, 2003, p. 83-84.
38
Prof. Dr. Salih Tuğ’dan naklen.
12
esnasında, keşfettiği nadide el yazma eserlerin varlığını ailesine mektupla haber
verirken duyduğu heyecan hâlâ satırlardan duyulmaktadır.39
Muhammed Hamidullah’ı ilk kez görenler onun ince bir sülüs elifi andıran
istikameti ve ona zıt oranda canlılığı ve hareketliliği karşısında hep hayrete
düşmüşlerdir.43 Acaba insanlar onun sahip olduğu muazzam bilgi birikiminin ancak
dev bir cüsseye sığabileceğini mi düşünmüşlerdi?
Hz. Peygamber’e (a.s) bağlılığıyla bilinen Hamidullah için Prof. Dr. Suat
Yıldırım Hoca’nın anlattığı şu hatıra ilginçtir. “Dünyadaki varlıklar içinde, sadece
vefalı yuvasına bağlı olduğunu gördüm. Fakat bunun da duygusal olmanın yanında
rasyonel sebebini söylerdi. ‘Bu evi şunun için çok seviyorum: Zira Hz. Peygamber’i
39
Prof. Dr. A. R. Momin, “ Professor Dr. Muhammad Hamidullah (1908-2002)”, IC, vol/ LXXVII/4,
Hyderabad, 2003, p. 85.
40
Prof. Dr. A. R. Momin, “ Professor Dr. Muhammad Hamidullah (1908-2002)”, IC, vol/ LXXVII/4,
Hyderabad, 2003, p. 85.
41
Kâmil Yaşaroğlu, “Çok Yönlü Bir İslam Alimi Portresi/ Muhammed Hamidullah”, Yedi İklim, İst.,
Nisan, 2003, s. 59.
42
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ile yaptığım görüşme. 11 Mart 2006.
43
İhsan Süreyya Sırma, “O Klasik ve Modern Bir Âlimdi”, Bilgi ve Düşünce, yıl: 1, sayı: 4, Ocak,
2003, s. 108. Prof. Dr. Mehmet Erdoğan, MÜ İlahiyat Fakültesi’ndeki bir dersi, 1995.
13
(a.s.) anlatan iki eser burada yazıldı. Bunlardan birincisi Alphonse de Lamartine
tarafından yazılan L’Histoire de la Turquie, ikincisi de bizim tarafımızdan yazılan
İslâm Peygamberi kitabıdır’.”44
Hamidullah’ın yetişme tarzı, aldığı manevi terbiye, sahip olduğu dil yeteneği ve
hukuk mantığı, onun tesir ve nüfuz sahasını genişleten, onu akranı olan diğer ilim
adamlarından farklı kılan unsurlardır. Örneğin, hem Fazlurrahman’ı hem de
Hamidullah’ı gören sayın Mehmet S. Aydın ikisi arasında bir karşılaştırma yaparken
şöyle demiştir: “Fazlurrahman bir mütefekkir. Muhammed Hamidullah ise hem âlim
hem mütefekkir”di.45 94 yıllık ömrünü hiç evlenmeden ilmi araştırmalara adayan bir
insan için elbette ne söylense azdır.
3. HOCALARI
44
Suat Yıldırım, “Evrensel Bir Alim Muhammed Hamidullah”, Yeni Ümit Dergisi, İst. Ocak-Mart,
2003, sayı, 59. (Prof. Dr. Suat Yıldırım Lamartine ile ilgili şu bilgileri vermektedir/ “A. Lamartine,
1790-1869 yılları arasında yaşamış Fransız şair ve siyaset adamı olup, bu apartmanda oturduğundan
bina, tarihi eser sayılıyordu. 12 ciltlik bir İslam tarihi olan bu eserinin birinci cildini Hz. Peygamber’e
ayırmıştı.)
45
Zekeriya Güler, “Muhammed Hamidullah’ın Ardından: ‘Ne Mutlu O Gariplere!’ Hadisinin
Düşündürdükleri”, Yedi İklim Dergisi, Nisan, 2003, s. 61.
46
Tuğ, “Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”, Yedi İklim Dergisi, (Hamidullah Özel Sayısı) Nisan,
2003, s. 5-6.
47
Hamidullah, İslâm’da Devlet İdaresi, çev. Kemal Kuşçu, İst. Nur Y. t. y., s. 16.
14
Prof. Muhammed Abdül-Kadir Sıddiki, İlahiyat Fakültesi Reisi, Osmaniye
Üniversitesi,
Prof. Hüseyin Ali Mirza, Hukuk Fakültesi Reisi, Osmaniye Üniversitesi,
Prof. Mir Siyadet Ali Han, Hukuk Fakültesinden, Osmaniye Üniversitesi,
Avrupa Üniversitelerinden:
4. ESERLERİ
48
Muhammed Hamidullah’ın yayınlandıkları dillerdeki kitaplarının ve makalelerinin önemli bir
kısmının listesi için bkz. Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Çev. Salih Tuğ, İstanbul, İrfan
Yayımcılık ve Ticaret, 1993, 2 C. 2. C., s. 1158-1169.
15
a. Kitapları
3-Le Prophéte de L’Islam, Sa Vie et Son Oeuvre, el-Najah, Paris, 1998, 2 C.,
Toplam 1067 sayfa.
49
Türkiye’de de Fransızca’sı Beyan yayınları tarafından 2005 yılında basılmıştır.
16
Türkçesi: İki ayrı tercümesi vardır. İslâm Peygamberi: Hayatı ve Eseri, çev.
Salih Tuğ, İstanbul, İrfan Yayımcılık ve Ticaret, 1993, 2 C. 1169 s.; Diğer bir
tercüme Mehmet Yazgan tarafından yapılmıştır. İstanbul, Beyan Y. 2004, tek cilt
halinde, 975 s.
4-Initiation à l’Islam, Paris, 1963, bir çok korsan tercümesi ve yayını vardır.
Türkçesi: İki ayrı tercümesi vardır. Resulullah Muhammed, çev. Salih Tuğ,
İrfan Y., İstanbul, 1992, 309 s.; Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed, çev. Ülkü Zeynep
Babacan, İstanbul, Beyan Y., 2002, 280 s.
17
Türkçesi: İslâm’ın Doğuşu, çev. Murat Çiftkaya, İstanbul, Beyan Y., 2002,
348 s.
Türkçesi: İslâm’da Devlet İdaresi, Çev. Kemal Kuşçu, Ankara, Nur Y. 1963,
541 s.
18
Türkçesi: El Vesaiku’s-Siyasiyye, Hz. Peygamber Döneminin Siyasi-İdari
Belgeleri çev. Vecdi Akyüz, Kitapevi y. İstanbul, 1998, 487 s.
15-Modern İktisat ve İslâm, çev. Salih Tuğ, İstanbul, Yağmur Y., 1963.
Makaleler Külliyatı
18-İslâm’ın Hukuk İlmine Katkıları, Ed. Vecdi Akyüz, İstanbul, Beyan Y.,
2005, 280 s.
19-İslam Anayasa Hukuku, Ed. Vecdi Akyüz, İstanbul, Beyan Y., 1995, 320
s., 13 adet makale içermektedir.
20-İlk İslâm Devleti, Çev. İhsan Süreyya Sırma, İstanbul, Beyan Y., 1992, 106
s.; 5 makale içermektedir.
19
22-İslâm Târihine Giriş, Çev. Ruhi Özcan, Red. Vecdi Akyüz, İstanbul,
Beyan Y., 1994, 144 s.; 1975 yılında Erzurum İslâmî İlimler Fakültesi’nde verdiği
dersler.
b. Makaleleri
20
“el-İlaf veya İslam’dan önce Mekke’nin İktisadi-Diplomatik
Münasebetleri”, çev. İsmail Cerrahoğlu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, Ankara, 1961, C.9, s. 213-222.
“Le Coran de Fatma-Zahïda”, esrarengiz bir kitabın yüzüncü yılı, PCh, No.
8, 1961.50 Bu makale bulunamadığı için ayrıntılı tanıtımı yapılmadı.
50
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, Giriş, s. 97.
21
“Some New Translations of the Quran by Kratchkovsky, Hrbeck,
Bubaceur, Grosjean”, Impact, No. 2/23, London, 1973. Bu makale bulunamadığı
için ayrıntılı tanıtımı yapılmadı.
Kitap Tanıtımları
“Der Koran, Rudi Paret (bir tercüme), Stuttgart 1963-66, İTED, C. 4/3-4,
1971, s. 111-112; halen neşir halinde iken tanıtım yapılmış.
22
“Toshihiko Izutsu, God and Man in the Kuran, semantict of the Kuranic
Weltanschauung, Tokyo 1964, 248 s.”, İTED, İstanbul, 1971, C. 4, S. 3-4, s. 109-
110.
23
İKİNCİ BÖLÜM
24
II. İKİNCİ BÖLÜM
1. KİTAPLARI
a. Le Saint Coran
Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA, Hamidullah’ın “Le Saint Coran” (Aziz
Kur’an) tercümesini niçin yaptığını kendisinden naklen şöyle anlatır/ “Bir gün
Fransız müsteşrik Louis Massignon bana, ‘tüm Fransızca Kur’an tercümelerini
oryantalistler yapmış, niçin bir Müslüman alim bu işi yapmasın ki?’ diye sordu.
‘Mesela sen bu işi yapabilirsin dedi.’ Ben de o günden sonra, her sabah namazından
1
Hamidullah, Muhammad, Le Saint Coran, Beyan Y. İstanbul, 2005, s. 99.
25
sonra günde bir sayfa Kur’an’ı tercüme ettim. Ve “Le Saint Coran” (Aziz Kur’an)
tercümesi ortaya çıktı.”2
Le Saint Coran’ın, Kur'an tarihi ile ilgili çok önemli bilgiler içeren bir Giriş
bölümü vardır. Bu bölüm, daha önce Prof. Dr. Salih Tuğ4; daha sonra da Aziz Kur'an
çevirisini yapan mütercimler tarafından ayrı bir kitap halinde, “Kur'an-ı Kerim
Tarihi” adıyla tercüme edilmiş ve aynı yayınevi tarafından basılmıştır. Bunun için,
biz de bunu ayrı bir kitap şeklinde tanıtmayı daha uygun gördük. Bu Giriş bölümü,
Le Saint Coran’ın Türkçe çevirisinin başında da yer alır.
2
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ile yaptığım özel görüşme, 30 Ekim 2005.
3
Bkz. Le Coran, (Çev. Hamidullah, Muhammed), France, 1959
4
Bkz. Muhammad Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, çev. Salih Tuğ, İstanbul, İFAV, 1993, 222 s.
26
bulduk. Hamidullah'ın makaleleri hariç, Kur'an ile ilgili tek müstakil eseri bu olduğu
için, diğer konulardaki görüşlerini açıklarken mümkün olduğunca tekrardan
kaçınmağa çalıştık. Bu amaçla da bazı konularla ilgili görüşlerinin ayrıntısını yerinde
anlatmayı daha uygun gördük. Bu bölümde, eseri daha çok teknik açıdan ele aldık.
Hamidullah harfi harfine tercümeye çok yer verir. Harfi tercümeyi şöyle
tanımlayabiliriz. “Nazmın nazma, tertibin tertibe, hatta kelimelerin birbirine muvafık
olması şartıyla, bir dildeki lafızları başka bir dildeki benzer lafızlarla ifade etmektir.
Bu şekilde tercümede, asıl metindeki hiçbir kelime atılmaz ve ona ilaveler de
yapılmaz.”6 Bundan dolayı Hamidullah, Kur'an metninde olmayan bir kelimeyi
tercümede de kullanmamaya özen gösterir. Eğer mecbur kalmışsa mutlaka dipnotta
bu durumu belirtmiştir.7 Çevirinin her hangi bir bölümü incelendiğinde bu durum
hemen göze çarpar. Biz birkaç örnekle yetineceğiz. Örneğin el-Bakara 2/15.âyette
“ِْ ِ
َ
ُْ ِ ُْوَُ ه
َ ”, “Allah onlarla alay eder ve onları azgınlık içinde batırır”
şeklinde tercüme yaptıktan sonra dipnotta harfi harfine tercümesini “onları ……..
5
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, Fâtiha Sûresi, dipnot, 2, s. 148. a. y., Le Saint Coran, Prologue, p.
135.
6
Bkz. Hidayet Aydar, Kur’an-ı Kerim’in Tercümesi Meselesi, İstanbul, Kur’an Okulu Yayıncılık,
1996, s. 58.
7
Bkz. en-Nisa, 4/11, dipnot, 5, 6, 8
27
uzatır” şeklinde verir.8 O, parantez kullanmaz gerekli açıklamaları dipnotlarla yapar.
et-Tevbe, 9/108.âyette, “ ” !َ َُْ ِ
ِ َأًَاdiye başlayan âyeti “orada asla ayakta durma”
şeklinde çevirmiş ve dipnotta “namaz için” diye açıklama yapmış, aynı âyette ikinci
kez geçen “ َم#َُ ْ ” َأنkelimesine ise “namaz kılmak” anlamını vermiştir. Kelimenin
çevirisinden ne kastedildiğini açıklamadığı nadir durumlar da yok değildir. Örneğin,
el-Hicr, 15/99.âyette geçen “%
َِ
ْ! ” اkelimesini “kesin olan” şeklinde tercüme edip,
dipnot ile de hiçbir açıklama yapmamıştır. Oysa karşılaştırma yaptığımız çevirilerin
çoğunda “%
َِ
ْ!” اden kasdın ölüm olduğu vurgulanır.
Birbirini takip eden âyetleri, bazı çevirilerde olduğu gibi, birleştirerek tek bir
cümlede çevirmemiştir. Her âyetin çevirisini, aynen Kur'an’ın üslubuna göre, kendi
numarasıyla, cümle yarım kalmış olsa bile, ayrı verir.11
Hamidullah, Kur'an'da bir kelimeyi geçtiği her yerde aynı kelimeyle tercüme
etmeye çalışmış. En çok geçen kelimelerden biri de “s-l-m” kökünden gelen “eslim,
müslim, müslimun vb.” kelimelerdir. Aynı kökten gelmiş bu kelimeleri O, özel isim
olarak değil de “teslim olmak”, “teslim olmuş olanlar” şeklinde çevirir.12 “ %
َ ,!ن ا
& ِإ
8
Başka örnekler için bkz. el-Bakara, 2/234,
9
Bkz. el-Bakara, 2/17.
10
Bkz. “Hamidullah Hocamız Üzerine/ Mehmet Sait Hatipoğlu ile Söyleşi”, Söyleşiyi yapan, Mehmet
Görmez, İslâmiyât/Kitâbiyât, Bülten, Ekim, Aralık, 2002, s. 9 (Türkçe çeviride söz konusu âyet
“Allah ansızın ışıklarını giderir” şeklinde çevrilmiştir.)
11
Örnek olarak, 112/el-İhlâs, 113/el-Felak ve 114/en-Nâs Sûrelerinin tercümelerini, Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları ve Elmalılı Hamdi Yazır’ın Tercümeleriyle karşılaştırın.
12
Bkz. el-Bakara, 2/112, dipnot, 10.
28
ْ'َ ُم./ِ ْ!ْ َ ا!'&ِ ا+ِ0”13 âyetini çevirirken dipnotta “İslam: Metinde Teslimiyet” diye
açıklama yapmıştır. Bu durumun istisnaları yok değildir. el-Fetih suresi 48/16. âyette
geçen “ن
َ #ُِ'ْ1ُ ْ ” َأوifadesindeki teslim olmanın, “politik anlamda teslim olmaktan
başka bir şey olmadığını” söylüyor.14 Örneğin, Kur'an'da geçen “ ا23ِ. ” kelimesini
er-Ra’d, 13/22, İbrahim, 14/31, en-Nahl, 16/75 ve Fatır, 35/29 âyetlerinde “gizli veya
gizlice” şeklinde tercüme ederken, el-Bakara, 2/235’te bu kelimeyi “%
& ُُِوه0َا#ُ َ! ” ile
birlikte “yatma sözü vermeyin” şeklinde çevirmiş. Karşılaştırdığımız meallerin hiç
birinde bu anlamı veren bir tercümeyi bulamadık.
O, “salat” kelimesini namaz şeklinde tercüme ederken, Hud sûresi 11/87. âyette
“din” ile çevirmektedir. Ona göre, burada parça zikredilmiş bütün kastedilmiştir.
Tıpkı “kıyam”ın,15 “Rukû”nun16 ve “secde”nin17 “namaz” yerine kullanılması gibi.18
13
Bkz. Al-i İmran, 3/19.
14
Bkz. Fetih, 48/16, dipnot,1, diğer mealler Müslüman olma anlamını veriyorlar.
15
Bkz. Yunus, 10/105.
16
Bkz. el-Bakara, 2/43.
17
Bkz. el-İnsan, 76/26.
18
Bkz. Hud, 11/87, dipnot, 9, burada Flemenkçe’deki bir kullanım ile karşılaştırma yapıyor.
19
“Ve kendilerine açıklasın diye, her elçiyi, ancak kendi halkının diliyle gönderdik” âyetiyle ilgili
açıklaması için, Bkz. İbrahim, 14/4, dipnot, 4
29
Hamidullah, zamirler üzerinde çok durmuş. Her zamirden kimin veya neyin
kastedildiğini açıklamıştır. Tereddütte kaldığı durumlarda, bazen kendi tercihini
belirtmekle birlikte, farklı görüşleri de aktarır. Örneğin çok tartışılan “ِ6َ0&1'ِ! ٌْ'ِ5َ! ُ&
وِإ
َ
”20 âyetindeki zamirin, Kur'an'a delalet ettiğini düşündüğünü, başkalarının bundan
maksadın daha çok Hz. İsa olduğunu söylediğini aktarıyor.21 Öte yandan, işin
içinden çıkılamayacak durumlarda, Hamidullah, farklı tercihleri soru işareti ile
aktardıktan sonra, “Âyet kapalı bir cümledir. Fazla irdelememek gerekir, her iki
yoruma da elverişlidir” diyor. Örneğin, “Kitap halkından, ölümünden önce, ona
inanmayacak yoktur. O, Diriliş Günü onlara karşı tanık olacaktır.”22 âyetindeki
zamirler için tercihini belirtmiyor.23
30
sahip, dost, efendi için kullanıldığını, bunun eşitliği ifade etmenin en güzel şekli
olduğunu söylüyor.31
31
Daha fazla bilgi için bkz. en-Nisâ, 4/33, dipnot, 2, Meryem, 19/5, dipnot, 4, farklı bir anlamı için
bkz. el-Hadid, 57/15, dipnot, 7.
32
el-Bakara, 2/65, dipnot, 6, örnekler için bkz. Al-i İmran, 3/44, dipnot, 6, İbrahim, 14/9, dipnot, 4.
33
Daha fazla bilgi için bkz. Yunus, 10/87, dipnot, 6.
34
Bkz. Ateş, Süleyman, Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali, Yunus, 10/87.
35
Bkz. Yıldırım, Suat, Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Yunus, 10/87.
36
Bkz. Yazır, Elmalılı Hamdi, Kur'an-ı Kerim ve Meal-i Şerifi, Yunus, 10/87.
37
Bkz. el-Bakara, 2/78.
38
Bkz. Al-i İmran, 3/20, el-Cuma, 62/2.
39
Bkz. Al-i İmran, 3/75.
40
Bkz. el-A’raf, 7/157, 158, bu âyetin dipnotunda Yabancı Peygamber’in Hz. Muhammed (a.s)
olduğunu söylüyor ve okuma yazması olmayan anlamına da gelebileceğinin altını çiziyor. Dipnot, 3.
41
Saint Paul’un kendisine “yabancıların havarisi” adını vermeyi sevdiğini aktarıyor.
42
Bkz. el-A’raf, 7/40, dipnot, 3
43
Bkz. Matta, 19/24
31
Hz. Musa (a.s) ve Hz. Yusuf (a.s) kıssalarındaki “ و!ًَا
َ ;ُ <َ ِ=&>َ
ْ ” َأوifadesini de
“veya uşak ediniriz” şeklinde tercüme edip, dipnotta, “muhtemelen ‘hadım edilmiş
harem ağası ediniriz’ anlamındadır” der.44
“Aَ1+َ
” kelimesinin, birbirinden farklı iki anlama gelebilen bir kelime olması
bakımından, âyetin öncelikli olarak “Eğer her hangi bir âyeti (buyruğu) yazdırır veya
unutturursak…” şeklinde de çevrilebileceğini söylüyor.50
44
Hz. Musa (a.s) için bkz. el-Kasas, 28/9, dipnot, 1, Hz. Yusuf (a.s) için bkz. Yusuf, 12/21, dipnot, 6.
45
Bkz. Yaratılış, 17/10, Levililer, 12/3.
46
Bkz. el-Bakara, 2/88, dipnot, 5, en-Nisâ, 4/155, dipnot, 1.
47
Bkz. el-Bakara, 2/88, dipnot, 5 ayrıca bkz. Kitab-ı Mukaddes, Yeremya, 9/26.
48
Bkz. Al-i İmran, 3/67.
49
Bkz. Al-i İmran, 3/95, en-Nisâ, 4/125, el-En’âm, 6/79, Yunus, 10/105, en-Nahl, 16/120, 123, er-
Rum, 30/30.
50
Bkz. el-Bakara, 2/106, dipnot, 1.
32
et-Tövbe suresi 9/29. âyette geçen “ٍ َ ْ%َ0 ” kelimesine “ellerinin kazancından”
diye tercüme etmiş ve dipnotta da kastedilenin, “bir el sanatının sağladığı gelir”
demek olduğu belirtmiştir.51 Oysaki karşılaştırma yaptığımız mealler, “elleriyle,
elden veya tam bir itaatle cizye vermek” şeklinde çeviri yapmışlardır.
51
Bkz. et-Tövbe, 9/29, dipnot, 4.
52
Bkz. en-Nisâ, 4/43, el-Maide, 5/6.
53
Bkz. el-En’am, 6/31, 40, el-A’raf, 7/34, 187, Yusuf, 12/107, el-Hicr, 15/85 örnekleri çoğaltmak
mümükündür.
54
Bununla ilgili çok sayıda örnek var açıklama için bkz. el-Bakara, 2/85, dipnot, 1.
55
Bkz. el-Enfal, 8/59, dipnot, 3.
33
dolayı tercih ettiğini açıklar.56 Örneğin “Kıble” kelimesini Fransızca’da “hedef”
anlamına gelen “cible” kelimesiyle karşılaştırıyor.57 Hz. Nuh’un (a.s) kavmine
“içinizde kalmam veya ikametim” diye tercüme edilen “meqami” kelimesini,
İngilizce’deki “stand” kelimesiyle karşılaştırıyor.58 Dilin kullanımı ile ilgili
karşılaştırmalar da yapıyor. Örneğin, el-İsra suresi 17/106. âyette “ً'ِE+َ ;ُ َ+ْ!E
& َ
” َو
ifadesindeki aynı kelimeyi tekrar etmek şeklindeki kullanımın, Sami dillerinin,
gerçeği pekiştirmek için bir uygulaması olduğunu belirtir ve Fransızca’daki benzer
bir kullanımı örnek vererek açıklama yapar. Örneğin, Fransızca’daki, “Vivre sa vie”
(hayatını yaşamak) gibi.59
56
Bkz. 7/A’raf Sûresi, Dipnot, 1.
57
Bkz. el-Bakara, 2/142, dipnot,1.
58
Bkz. Yunus, 10/71, dipnot, 1 ayrıca “kıntar” kelimesi için bkz. Al-i İmran, 3/75 dipnot, 5.
59
Bkz. el-İsra, 17/106, dipnot,4, başka bir örnek için bkz. Hud, 11/87, dipnot, 9.
60
Hamidullah, Muhammed, Arap Müelliflerde Farsça Eski Metinler, çev. İhsan Süreyya Sırma,
EAÜİİFD, 2.sayı, Ankara, 1977, s. 59.
61
Bkz. el-Kehf, 18/107, dipnot, 6.
62
Bkz. el-Bakara, 2/36, dipnot, 10.
63
Bkz. el-Kehf, 18/9, dipnot, 3.
64
Bkz. el-Müdessir, 74/5.
34
geldiğini söylüyor. Bu nedenle, bir çok müfessirin kelimeye “inkar” anlamını
verdiğini ifade ederek âyeti, “Ve Allah’ı hışımlandıracak şeyden uşaklaş” diye
tercüme ediyor.65 Karşılaştırma yaptığımız mealler ise şu anlamları uygun görmüşler:
“Ve o pislikleri artık defeyle”66, “Pislikten (Allah’a eş tutmak, puta tapmak gibi
çirkin şeylerden) kaçın”67, “Pis ve murdar olan her şeyden kaçın”68
65
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Müddessir, 74/5, dipnot, 7.
66
Bkz. Elmalılı, Kur'an-ı Kerim ve Meali Şerifi, el-Müddessir, 74/5.
67
Bkz. Ateş, Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali, el-Müddessir, 74/5.
68
Bkz. Yıldırım, Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, el-Müddessir, 74/5.
69
“…ve akrabalığa saygısızlıktan sakının…”
70
Bkz. en-Nisâ, 4/1, dipnot, 5.
71
Bkz. el-Enfal, 8/59, dipnot, 3, diğer örnekler için bkz. el-İnşikak, 84/19, dipnot, 1, el-Leyl, 92/3,
dipnot, 3.
72
Bkz. en-Nisâ, 4/6, dipnot, 12, diğer ekonomik yasaların düzenlenmesi ile ilgili bkz. el-Haşr, 59/6 ve
7, dipnot, 2 ve 4.
35
âyeti açıklarken, “Müslüman erkekler, evli kaldıkları bu kadınlar, din farklılığı
nedeniyle kendilerine mirasçı olamadıkları için, hukuken malından bir miktarını
onlara vasiyet yoluyla ayırmalıdır” hükmüne işaret ediyor.73
“… ِ ُُْوآ3َJ+َ>ْ.وِإنْ ا
َ ُوا3ِ:َ ُ K&>ََْ ٍء ﺡM ْ%ِْ َو!ََ>ِ ِْ ﻡ%ُِْ ﻡ9َ! َُوا ﻡ3َ:َ ُ َْ!ا َو#ُ+َﻡN %
َ ِ<&!وَا
ٌَقP
َِ ُْ ﻡ+ْ
َُْ َو9َ+ْ
َ ْ ٍم#َ8 Kَ'َ0 &! ِإ3ُ ْJ&+!ُْ ا9ْ
َ'َ5َ %
ِ ,!”… ا
Hamidullah, el-Bakara sûresi 2/246 ve 247. âyetlerinde, Yahudi tarihi ile ilgili
hukuki önem taşıyan bir hükmün, İslam Anayasası için de son derece önemli
olduğunu söylüyor. Söz konusu âyetlerde, İsrailoğulları Peygamberlerinden
kendilerine bir kral tayin edilmesini istemişlerdir. Hamidullah, bu âyetlerde
otoritenin taksim edilip bölünmesinin meşruluğuna işaret etmektedir.77
73
Bkz. el-Mâide, 5/5, dipnot, 10, birbirini zina ile suçlayan eşler için bkz. en-Nur, 24/7, dipnot, 5.
74
Bkz. el-Hac, 22/23, dipnot, 9.
75
Bkz. el-Enfal, 8/72, dipnot, 4.
76
Bkz. el-İnsan, 76/9, dipnot, 2, âyet şöyle: “Biz sizi, ancak Allah’ın yüzü için doyuruyoruz ve sizden
bir ödül ve teşekkür beklemiyoruz.”
77
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/246 ve 247, dipnot, 1, daha fazla bilgi için bkz. a.y.,
İslam Peygamberi, s. 512.
36
(9) Yer ve Şahıs İsimlerinin Başka Din ve Kültürlerdeki
Karşılığını Belirtmesi
Muhammed Hamidullah, bir çok konuda yaptığı gibi, Kur'an-ı Kerim’deki yer ve
şahıs isimlerinin başka din veya kültürlerdeki yansımalarına mutlaka işaret etmiştir.
Kur'an’da geçen peygamber isimlerinin Kitab-ı Mukaddes’teki isimlerle uyum içinde
olduğu herkesin malumu olduğu için, biz burada daha çok diğer isimlerle ilgili
örnekler verdik. Örneğin, Derbend’te (Bâbe’l-Abvâb) kalıntılarının, Zülkarneyn’in
yaptığı setlerin kalıntısı olarak düşünülebileceğini78; “Zülkifl” kelimesinin harfi
harfine “Kifl Sahibi” demek olduğunu, bazı kişilerin bu ismin, Buda’nın doğum yeri
olan “Kapilavastou”nun Arapçalaşmış şekli olduğunu söylediğini aktarıyor.79
Hâman’ın Firavun’un bir bakanı olduğunu ve bu ismin Amon ismini çağrıştırdığını
belirtiyor.80 Hz. Lokman’ın aslen Nubî’li olduğunu ifade ediyor.81 İsrailoğullarının
“Altın Buzağı” ile ilgili kıssada adı geçen “Samiri”nin isim benzerliğinden hareketle
bir Hintli olabileceğini de vurguluyor.82
78
Bkz. el-Kehf, 18/83, dipnot, 6.
79
Bkz. el-Enbiya, 21/85, dipnot, 4 bu ismin İslam literatürü dışında hiçbir yerde geçmediğini
söylüyor.
80
Bkz. el-Kasas, 28/38, dipnot, 2.
81
Bkz. Lokman, 31/12, dipnot, 1.
82
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, Tâhâ, 20/85, dipnot, 4.
83
Bkz. el-Hicr, 15/80, dipnot, 11.
84
Bkz. en-Neml, 27/22, dipnot, 3.
85
Bkz. Nuh, 71/23, dipnot, 3.
86
Bkz. el-A’raf, 7/65, dipnot, 1. Ad’ların İrem şehri için bkz. el-Fecr, 89/7, dipnot, 6 ve 7.
37
Hz. İbrahim’in (a.s) Ahd-i Atik’teki Ab-Ram isminden hareketle, Hint
kültürüne ait Rama ve Sita’nın öyküsüyle bir ilgi kuruyor. Ona göre, Hz. İbrahim
(a.s), aslen Aşağı Mezopotamya’daki Sümer ülkesine mensuptur. Hint medeniyeti de
Sümer kaynaklıdır. Çünkü Ariler, istilacı olarak gelip Hindistan’a yerleşmişlerdir.
Hamidullah, Rama ve Sita’nın öyküsü ile Hz. İbrahim (a.s) ve Sara’nın, Mısır
ülkesinde başlarından geçenleri anlatan öyküsü arasında, çok büyük bir benzerlik
görmektedir. Hamidullah, bu isim ve öyküdeki benzerliklere dikkat çektikten sonra,
“Brahman’ın Veda”ları, Hz. İbrahim’in (a.s) Sahife’lerı ile bir ilişki oluşturmaktadır”
diyor.87
87
Daha fazla bilgi için bkz. 87/A’la, 19, dipnot,4
88
Bkz. el-Kehf, 18/9, dipnot, 3, Hamidullah, Hint Kültürü için “Bagavat Jita ve Ramayana”yı kaynak
olarak gösteriyor. Ayrıca el-Bakara, 2/259’daki benzer kıssayı da hatırlatıyor.
89
Ayrıntılı bilgi için bkz. el-Buruc, 85/4, dipnot, 5.
90
Bkz. Sebe, 34/16, dipnot, 16, (Hamidullah Le Monde , Paris, 4-5 Ocak 1987 tarihli gezeteye
dayanarak verdiği bilgiye göre, bu barajın son inşasını bir Türk mühendis yapmıştır.)
38
Yukarıda işaret edilen Uhdud adamları ile ilgili açıklamaları yaptıktan sonra
Hamidullah, Halife Ömer’in, Hıristiyan şehitlerini onurlandırmak için, oraya bir
cami inşa ettiğini de söyler.91
Ashab-ı Kehf’ten söz eden el-Kehf suresinin 18/9. âyetini açıklarken, “Rakîm
adamları” ifadesindeki Rakîm kelimesinin bir yer ismi olabileceği ihtimalini de
düşünüyor, ve açıklamalarında Hıristiyanlık dönemi öncesine ait Essénien mezhebi
ile ilgili ayrıntılı tarihi bilgiler veriyor. O, Ashab-ı Kehf, Zülkarneyn ve ruh ile ilgili
soruların sorulmasının, Yahudi hahamları tarafından telkin edildiğini düşünerek,
mağarada gizlenenlerin Hıristiyan değil Yahudiliğin Essénien mezhebine mensup
kişiler olabileceğine daha çok ihtimal veriyor.95
Mekke’nin İslam öncesi tarihi ile ilgili detaylı bilgilere de yer vermiş. Örneğin
Fil sûresini açıklarken Ebrehe’nin, Kâbe’yi yıkmak istemesine; Abdulmuttalip ile
diyaloguna ve başına gelenlere ayrıntılı yer vermiştir.96 Aynı şekilde Kureyş sûresini
91
Bkz. el-Buruc, 85/4, dipnot, 5.
92
Bkz. el-A’raf, 7/80, dipnot, 5.
93
Bkz. el-A’raf, 7/73, dipnot, 5.
94
Bkz. el-A’raf, 7/85, dipnot, 2 aynı surenin 163. âyetinde geçen “deniz kıyısındaki kentin” Eyle
olduğu ile ilgili bkz. dipnot, 1.
95
Bkz. el-Kehf, 18/9, dipnot, 3.
96
Bkz. el-Fil, 105/1, dipnot, 6.
39
açıklarken, şehrin ileri gelenlerinin, İslam’dan önce çevre imparatorluklarla
yaptıkları ticari sözleşmelerden bahsediyor.97
Hamidullah, deniz ulaşımı veya ticareti ile ilgili âyetlerin geçtiği yerlerde,
Arapların deniz ticaretine yabancı olmadıklarını sık sık belirtir.102 en-Nahl sûresi
16/67. âyetten, o günkü Arapların, bağcılık ve evcilleştirilmiş arıcılığa yabancı
olmadıkları sonucunu çıkarmaktadır.103 Yine Kamer suresinde geçen “Ve onu,
97
Bkz. Kureyş, 106/2, dipnot, 3 (Hamidullah, bu sözleşmelerle ilgili ayrı bir makale yazmış: “El-İlaf
veya İslam’dan önce Mekke’nin İktisadi-Diplomatik Münasebetleri, Hamidullah, Muhammed (Çev.
İsmail CERRAHOĞLU), AÜİFD, Ankara, 1961, C.9, s.213-222, biz bu makaleyi tezimiz içinde
tanıttık.)
98
Bkz. 48/el/Fetih, dipnot, 1
99
Bkz. el-Fetih, 48/18, dipnot, 3, ayrıca bkz. aynı sûre âyet, 21, dipnot, 6, âyet, 25, dipnot, 3.
100
Bkz. Abese, 80/13-16, dipnot,7, diğer âyet için bkz. el-Beyyine, 98/2.
101
“Aksine bu, kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde apaçık âyetlerdir. Ve delillerimizi,
hainlerden başkası reddetmez.” (el-Ankebut, 29/49)
102
Bkz. er-Rum, 30/65, dipnot, 1, Lokman, 31/31, dipnot, 2, Ğafir, 40/80, dipnot, 3, el-Casiye, 45/12,
dipnot, 7.
103
Bkz. en-Nahl, 16/67, dipnot, 2.
40
tahtalar ve çivilerden bir nesne üzerinde taşıdık.” Âyetinden insanların, daha o zaman
metalürjiden haberdar olduklarını söylüyor.104 “… Süslenmek veya yararlanmak için
ateşte erittiklerinin üzerinde…” ifadesinden de Arabistan’da metalürjinin oldukça
gelişmiş olduğu sonucunu elde ediyor.105
104
Bkz. el-Kamer, 54/13, dipnot, 5.
105
Bkz. 13/Ra’d, 17, dipnot, 5.
106
Bkz. el-En’âm, 6/70, dipnot, 3.
107
Bkz. el-Enfal, 8/35, dipnot, 3.
108
Bkz. Meryem, 19/62, dipnot, 10, başka örnekler için bkz. el-Mâide, 5/103, dipnot, 5, Tâhâ, 20/6,
dipnot, 6, aynı sûre, âyet, 132, dipnot, 7, el-Hac, 22/19, dipnot, 6.
109
Bkz. es-Saf, 61/4, dipnot, 5, İrem şehrinin sütunları için bkz. el-Fecr, 89/7, dipnot, 6.
41
Hamidullah, modern ilimlerden istifade ederek bazı yorumlar yapıyor. Örneğin
o, en-Nisa suresindeki, “… Eşini de ondan var eden, ve ikisinden bir çok erkekler ve
kadınlar çoğaltan Rabb’inizden sakının …” âyetinde, Mendel tarafından bulunan
soya çekim yasasıyla açıklama yapar. Ve bitkilerin tek başına üreyebilmeleri
yasasının, Hz. Âdem (Hava için) ve daha sonra Hz. Meryem’de (Hz. İsa için)
yeniden görüldüğünü söylüyor.110 Yine Fussilet sûresinde geçen “…Günler boyunca
süren şiddetli bir kasırga gönderdik…” âyetini açıklarken, tropikal fırtınalar ile ilgili
bilgi verir ve bu kasırgayı Hiroşima’ya atılan bomba ile karşılaştırır.111 Yerin ve
göğün yaratılışını anlatan âyetleri İslami kozmoloji açısından ilginç bulan
Hamidullah112; “Sonra, duman halinde bulunan göğe yöneldi…” âyetinde bulunan
“duman halinde” ifadesinin de modern kozmolojininkini andırdığını söylüyor.113 ez-
Zariyat suresinde geçen “Ve göğü, sağlam bir şekilde kurduk. Ve genişleten de
biziz” âyetinin sanki izafiyet teorisinden söz ettiğini ifade ediyor.114 Güneş ve Ay ’ın
hareketlerinden söz eden âyetleri, modern gök biliminden hareketle yorumluyor.
Yapay uyduların gök cisimleri ile ilgili olarak bize verdikleri bilgiler ile Kur’an’ın
verdiği bilgiler arsındaki uyumu açıklıyor.115 Ayrıca “Güneş de yuvasına doğru akıp
gitmektedir…” âyetinin Yunan kuramlarından hissedilir derecede farklı ifadeler
olduğunun altını çiziyor.116 Hamidullah, “Münezzehtir O ki, yerin
yetiştirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeyden bütün çiftleri
yarattı” âyetinde açıklama yaparken yine modern bilimden yararlanıyor. Atoma
varıncaya kadar her şeyin çift yaratıldığını, tek olanın yalnızca Allah olduğunu
belirtmekte ve atoma varıncaya kadar her şeydeki bu çift (Pozitif-negatif)
düzenlemenin keşfinin de daha yeni olduğunu da vurgulamaktadır.117
110
Bkz. en-Nisa, 4/1, dipnot, 3.
111
Bkz. Fussilet, 41/16, dipnot, 5.
112
Bkz. Fussilet, 41/9, dipnot, 9, el-Enbiya, 21/30, dipnot, 2.
113
Bkz. Fussilet, 41/11, dipnot, 11, ed-Duhan, 44/10, dipnot, 7.
114
Bkz. ez-Zariyat, 51/47, dipnot, 9.
115
Bkz. Fatır, 35/13, dipnot, 5 (Âyette “… belirlenmiş bir süreye doğru akıp gider.” İfadesi vardır.
Yapay uyduların belirli bir sürenin bitmesiyle bazı gök cisimlerinin düştüğünü bize gösterdiğini
söyler) Ayrıca bkz. er-Ra’d, 13/2, dipnot, 4.
116
Bkz. Yasin, 36/38, dipnot, 5.
117
Bkz. Yasin, 36/36, dipnot, 3 ve 4, ayrıca bkz. Lokman, 31/10, ez-Zariyat, 51/49.
42
Hamidullah, “Biz dedik: ‘Ey ateş! İbrahim’e soğuk ve güvenli ol.” Âyetini
açıklarken, insanoğlunun şimdi, hiç yakmayan soğuk alevler üretebildiğine dikkat
çekmekte, dolayısıyla bunda bu çelişkiden söz edilmeyeceğini vurgulamaktadır.118
Kur’an’da adı geçen bitkiler üzerinde duruyor ve onlarla ilgili bilgiler veriyor.
en-Necm suresinde geçen “Sidretü’l-Münteha” ifadesini “Sınır Çiğdesi” diye
tercüme etmektedir. O, çiğde ağacının bazen bütün bir çölde tek canlı varlık
olduğunu belirttikten sonra “Bilinmeyen Varlık’ın çölünde değil miyiz? Diye
soruyor.119 Karşılaştırma yaptığımız diğer meallerde “uzak ağaç”120; “son ağaç”121;
“yaratılış, kainat ağacı”122; şeklinde tercüme edildiğini tespit ettik.
118
Bkz. el-Enbiya, 21/69, dipnot, 9.
119
Bkz. en-Necm,53/14, dipnot 11.
120
Bkz. Ateş, Süleyman, a.g.e, en-Necm, 53/14.
121
Bkz. Diyanet İşleri Başkanlığı Meali, en-Necm, 53/14.
122
Yıldırım, Suat, Kur’an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali, en-Necm, 53/14.
123
Bkz. Resullerin İşleri, 15/20, 29 ve 20/25.
124
Bkz. Ahd-i Atik, Levililer, 11/7 ve Tesniye, 14/8.
125
Bkz. el-Mâide, 5/3, dipnot, 1.
43
Zerdüştler vs. nezdinde de bir sınırlama bulunmadığını belirtir.126 Yine iki kız
kardeşi aynı anda nikah altında bir arada bulundurma yasağının geçtiği en-Nisâ
sûresi 4/23. âyette açıklama yaparken Yahudilikteki aynı yasağa işaret ederek127 ilgili
yerin numarasını verir.128
Yukarıdaki maddeler altında tanıtmaya çalıştığımız gibi, bir çok yönüyle farklı
bir bakış açısı getiren Hamidullah’ın bu meali bir ilk olma özelliğinin yanında her
zaman önemini koruyacağı inancındayız.
126
Bkz. en-Nisâ, 4/3, dipnot, 8.
127
Ahd-i Atik, Levililer, 18/18.
128
Bkz. en-Nisâ, 4/23, dipnot, 4.
129
Bkz. Levililer, 20/10, Tesniye, 22/21, 24.
130
Bkz. en-Nisâ, 4/26, dipnot, 5.
131
Örneğin en-Nisâ, 4/92, el-Mâide, 5/89.
132
Bkz. el-Beled, 90/13, dipnot, 2.
44
Son bir notu eklemeden geçemeyeceğiz. Le Saint Coran, Fransa’da
yayınlandığı sene, içeriğiyle değil fakat baskı kalitesi, dizgi ve mizanpajıyla yılın
kitabı seçilmiştir.133
Son dönemlerde, Kur'an tarihi üzerine yazılan ender kitaplardan biridir. Kitap,
yazarın kendisinin yaptığı “Le Saint Coran” (Aziz Kur'an) adlı Fransızca çevirinin
girişi niteliğindedir. Bu eser Türkçe’de hem ayrı kitap şeklinde basılmış, hem de
“Aziz Kur'an” diye tercüme edilen “Le Saint Coran” adlı Fransızca çevirinin başında
yer almıştır. Kitap iki bölümden oluşmaktadır: Giriş ve Avrupa Dillerindeki Kur'an
çevirilerinin listesi bölümleri. Türkçe çeviri listesi de buna dâhildir.
Giriş bölümü, klasik bir mukaddime veya önsöz ya da tek bir başlık altında
toplanmış bilgilerden ibaret değildir. Bu bölümde alt başlıklar altında detaylı ve
değişik konular ile ilgili bilgiler mevcuttur.
Kur'an'ın kelime anlamını açıklamak suretiyle konuya giriş yapan yazar, vahiy
kavramı üzerinde durur ve İslam’daki Vahiy, Melek, Allah inancı ve anlayışı ile
Zerdüştlük, Brahmanizm, Budizm, Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerindeki inanç ve
anlayış arasında bir mukayese yaparak işe başlar. Kur'an ve Hadis arasında da bir
mukayese yapan yazar, Kitab-ı Mukaddes ile Kur'an'ın üsluplarını karşılaştırır.
Kur'an ve diğer kutsal kitapların nasıl yazıldığını tarihi verilerle karşılaştırır ve
Kur'an'ın eşsiz bir üslubunun, ahenginin, ses uyumunun, müzikal yapısının ve insanı
cezbeden bir üslubunun olduğunun altını çizer. Bu söylediklerini de konunun
uzmanlarınca bizzat yaşadığı tecrübeleri aktararak ispat yoluna gider.
133
Prof. Dr. Salih Tuğ Hoca ile yaptığım özel görüşme. 24 Mart 2006.
45
Kur'an Tarihini anlatan bu kitabın üslubu diğer herhangi bir Tefsir Usülü
kitabından çok farklıdır. Çok değişik konuları ele alan yazar, Kur'an'ın hayat
anlayışından, köleliğe; Kur'an'da kadından, Kur'an'daki veriler çerçevesinde Hz.
Muhammed’in hayatının özetine kadar çeşitli konuları ele alır.134
134
Bkz. s. 26-33.
135
Bkz. s. 52-54.
136
Bkz. s. 40-50.
137
Bkz. s. 57.
138
Bkz. s. 93-94.
139
Bkz. s. 94-98.
140
Bkz. s. 94.
141
Bkz. s. 111.
142
Bkz. s. 98.
143
Bkz. s. 103.
144
Bkz. s. 83.
145
Bkz. s. 83.
46
Kur'an'daki, günümüz dilbilgisi ve yazım kurallarına uymayan kelimelerin,
niçin o gün öyle yazıldığını da mantıki sebeplerle bir bir izah eder ve Kur'an metnini
o dönemlerde yazılmış kitabelerdeki yazıyla da karşılaştırarak okuyucuyu ikna
eder.146 Bu konuyla ilgili kitapta uzun bir liste mevcuttur.147
Kur'an çeviri tarihini de ele alan yazar, Kur'an'ın ilk kımî çevirisinin Farsça’ya
Selman-ı Farisi tarafından Peygamber’in izniyle yapıldığını söyler. Daha sonraki
dönemlerde yapılmış tercümelerden de söz eden yazar,150 kitabın sonunda Avrupa
dillerindeki Kur'an çevirilerinin listesini verir. Bu listede Türkçe dahil 55 dilden
toplam 804 çeviri vardır. Bu dillerde yapılmış çevirilerin hangi alfabe ile yapıldığını
da belirtir. Alfabetik sıraya göre dizilen listede ismi az duyulan diller de vardır.
Örneğin, 1879’da John Martin Schleyer tarafından icat edilen Vulapuk dili gibi.151
Bu listede yer alan çevirilerin bir kısmı tam çeviri, bir kısmı da bölümler,
âyetler, sûreler halinde yapılmış çevirilerdir. Liste tam ve eksik çeviri ayırımı
yapılmadan verilmiştir. Listede yer alan çevirilerin kritiği de yapılmıştır.
146
Bkz. S. 64.
147
Bkz. s. 57-93.
148
Bkz. s. 54-56.
149
Bkz. s. 94-98.
150
Bkz. s. 105-110.
151
Bkz. s. 111-215
47
c. İslam Peygamberi
Türkçesi: İslâm Peygamberi: Hayatı ve Eseri, çev. Salih Tuğ, İstanbul, İrfan
Yayımcılık ve Ticaret, 1993, 2 C. 1169 s.; Diğer bir tercüme Mehmet Yazgan
tarafından yapılmıştır. İstanbul, Beyan Y. 2004, tek cilt halinde, 975 s.
İlk kez M. Sait Mutlu tarafından tercüme edilmeye başlanan bu eser, henüz
tercümesi bitmeden M. Sait Mutlu’nun vefat etmesi sonucu, Prof. Dr. Salih Tuğ
tercüme işini üstlenerek bu çalışmayı tamamlamıştır.152 Eserin orijinal dili Fransızca
“Le Prophéte de I’Islam, sa vie et son euvre”dir153 ve iki cilt halinde ilk kez 1959’da
Paris’te yayınlanmıştır. Muhammed Hamidullah unvanını “İstanbul Üniversitesinde
Profesör” olarak kullanmıştır. Bunun sebebini de kendisi şöyle açıklamaktadır.
“İstanbul’da gerçekleştirdiğim akademik çalışmalarım sırasında bu çalışmamla ilgili
bütün belge ve kaynakları Türkiya’den sağlamış olmamdı.”154 Bu eser daha sonra
Mehmet Yazgan tarafından tekrar Türkçe’ye kazandırıldı, ve Beyan Yayınları
tarafından tek cilt halinde 2004’te İstanbul’da yayınlandı.
Başlı başına ayrı bir yazı konusu olan bu eser iki cildi ile birlikte yedi kısımdan
oluşmaktadır. Hz. Peygamber’in (a.s) hayatını niçin tetkik ediyoruz? diye başlayan
Hamidullah, İslam’ın doğduğu zamanın siyasi ve coğrafi ortamını çok detaylı bir
152
Bkz. Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İstanbul, İrfan Yayımcılık ve
Ticaret, 1993, (Önsöz kısmı)
153
İslam Peygamberi, Hayatı ve Faaliyetleri.
154
İslam Peygamberi’inin Türkçesine yazdığı önsöz’den. İstanbul, İrfan Y. 1993.
48
şekilde incelemektedir.155 Mekke’nin bir merkez olarak seçilmesinin coğrafi,
sosyolojik ve psikolojik nedenleri üzerinde duran Hamidullah, Peygamber’imizin
ataları ile ilgili de ayrıntılı bilgiler vermektedir.156 Peygamber Efendimizin hayatıyla
ilgili çok ayrıntılı bilgilere yer vermekle birlikte, o dönemdeki Arabistan’a komşu
devletler ve Arap kabileleri ile ilgili çok detaylı bilgilere yer vermektedir.157
2. MAKALELERİ
155
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, Beyan Y., s. 29-33.
156
Bkz. Hamidullah, a.g.e. s. 35-45.
157
Bkz. Hamidullah, a.g.e. s. 357-451.
158
Bkz. Hamidullah, a.g.e. s. 151-154.
159
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, İrfan Y., c. 1, s. 202-210.
160
Örnek mektuplari için bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, Beyan Y., s. 288, 306, 321, 356.
161
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, Beyan Y., s. 549-573.
162
Bkz. Hamidullah, a.g.e. s. 661.
163
Bkz. Hamidullah, a.g.e. s. 665.
164
Bkz. Hamidullah, a.g.e. s. 722-755.
165
Bkz. Hamidullah, a.g.e. s. 764, 784, 829, 862, 910, 921.
49
a. Kur'an-ı Kerim’in Türkçe Yazma Tercümeleri
Yazar, Arap harfleri ile yazılmış en eski Türkçe tercümenin, Huzistan asıllı ve
mu’tezili olan Ebu Ali Muhammed ibn Abdulvahhab el-Cubbai’ye (ö. 303 h./916 m.)
atfolunduğunu, bu tercüme metninin izine de henüz rastlanmadığını
söylemektedir.169
50
Aynı eserden istinsahı yapılmış olanları, tespit edebildiklerinden bazılarını belirten
yazar, bundan sonra yapılacak işin bu eserlerin ayniyet ve başkalığını tespit için
gerekli malzemeyi bir araya getirmek olduğunu söyler. Verilen listede birbirinin
tekrarı mahiyetinde olanlar yanında; tespiti yapılmamış eserlerin mevcudiyetinin de
söz konusu olabileceğini vurgular.170
170
Bkz. s. 67-75.
171
Bkz. s. 75-76.
172
Bkz. s. 76-77.
173
Bkz. s. 78-79.
51
Bu asrın (20 y.y) başlarında Müslümanlar arasında Kur'an-ı Kerim tercüme
edilebilir mi? Gibi gereksiz bir tartışmanın yapıldığı ve bu tartışmanın kaynağının
Hıristiyanlık propagandasını yapan misyonerlere dayandığını söyleyen yazar, tâ Hz.
Peygamber (a.s) zamanından itibaren bizzat Arap olanların dahi şerhlere, tefsirlere ve
açıklamalara ihtiyaç duyduğunu ifade eder.174
174
Bkz. s. 487-488.
175
Bkz. s. 489.
176
Bkz. s. 489.
177
Bkz. s. 490.
178
Bkz. s. 491.
52
konuda Niger ve Nigeria dillerinin de aynı ihmal içinde olduğunu söyler. Yazar
Sudanlı Müslümanlara da hitap ederek, bu konuda dar düşünmekten vazgeçmelerini
tavsiye etmekte ve bir an önce kasmi de olsa tercüme faaliyetine girişmenin faydalı
olacağını ve bunun Arapça’ya hiçbir zararının olmayacağını söylemektedir.179
Makalenin başında Mekke’nin kuruluşu ile ilgili Kur'an-ı Kerim dahil ilk
dönem kaynaklara dayandırılan tarihi bilgiler var. Mekke’de hüküm sürmüş
hanedanları kronolojik sıraya göre veren Hamidullah, eş zamanlı olarak iktidardaki
Bizans imparatorlarının da isimlerini zikreder.
179
Bkz. s. 493.
180
Bu makale ilk önce Fransızca olarak “Al-Ilaf, ou Les Rapports Economico-Diplomatiques de la
Mecque pré-Islamique” adıyla “Institut Français de Damas” tarafından yayınlanan(1957) “Les
Mélanges Louis Massignon” isimli dergide yayınlanmıştır. (s.213)
181
Komisyon, Kur’an’ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Tercümesi, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kureyş
106/1.
182
Bkz. Ateş, Süleyman, Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meali, Kureyş 106/1.
183
Bkz. Esed, Muhammed, Kur’an Mesajı, Kureyş, 106/1.
53
Mekke’nin bir site devleti gibi yönetildiğini, dışarıdan hiçbir otoriteye
başvurmadan, yabancılarla anlaşmalar yaptığını söyleyen Hamidullah, konuyla ilgili
çeşitli örnekler verir.184
İlâf nedir? diye soran Hamidullah İbn Habib’e (ö. 245 h.) göre el-İlâf’ın ahidler
olduğunu, Es-Suheyli’nin de aynı düşündüğünü nakleder. Kelimenin kökünün (a-l-f)
olduğunu, bunun da dostluk ve uzlaşma demek olduğunu, müteaddi bir fiil
olduğundan İlâf “iki şahıs arasında dostluk yapmak”tan başka bir manaya
gelmediğini, büyük lügatların da aynı manayı verdiklerini söylüyor.
Netice itibari ile Hamidullah Belazuri, Taberi, İbn Kelbi gibi güvenilir
yazarlara dayanarak verdiği tarihi bilgilerden sonra, “Bütün bu hikayeleri
reddetmede (inanmamakta) herkes serbesttir” der ve güvenilir kaynaklara
dayanmanın, hayallere güvenmekten daha önemli olduğunu kaydeder. Yazar İbn
184
Bkz. s. 215.
185
Bkz. s. 216.
186
Bkz. s. 217.
187
Bkz. s. 219-220.
54
Habib’in Kitabu’l-Munammak’ı basılmadığından ve herkesin kolayca ulaşmasının
mümkün olmadığından söz ederek, konuyla ilgili “Hadisu’l-İlâf” ve “Hadisu
Rıhleteyn” başlıklı iki metni makalesine aynen almıştır.188
Hamidullah, tercümenin caiz olup olmadığını sorar, ama buna karşı çıkanların
olduğunu söylemekle yetinir ve böyle bir şeyi tartışmanın gereksiz olduğuna
inanır.189
188
Bkz. s. 221-222.
189
Bkz. s. 51.
55
diline tercüme ediliyordu. İranlı’lar müslüman olduklarında Selman-ı Farisi’den
kendilerine Fâtiha sûresini tercüme etmelerini istemişlerdi. Selman-ı Farisi bu işi
yaptıktan sonra tercümeyi Resulullah’a (a.s) arz etmişti onay aldıktan sonra
hemşehrilerine göndermişti.190
Kur’an’ın tercüme tarihi ile ilgili öz bilgiler veren Hamidullah, çok erken
dönemlerde Süryanice’ye yapılan yine kısmî tercümelerden söz etmekte ve ilk tam
tercümelerin Türkçe, Farsça ve Hint diline yapıldığını ifade etmektedir.191
190
Bkz. s. 52.
191
Bkz. s. 53.
192
Bkz. S. 55-59.
193
Bkz. s. 59.
56
dergilerde yazılanları anlayabileceğini ifade ediyor. Böylelikle de Allah’ın şu
va’dinin gerçekleştiğini belirtiyor: “Muhakkak ki Kur’an’ı biz indirdik onu
koruyacak olan da biziz”194 Hamidullah, tefsire de ihtiyaç olduğunu, Arap olanlar
dahi tefsire ihtiyaç duyuyorlarsa Arapça bilmeyenlerin sadece tercüme ile
yetinmemeleri gerektiğinin de altını çiziyor.195
194
Bkz. el-Hicr 15/9.
195
Bkz. s. 61.
196
Bkz. en-Nisa, 4/103; el-En’am, 6/7.
197
Bkz. el-Kehf, 18/35; Âl-i İmran, 3/133.
198
Bkz. el-Münâfikûn, 63/4.
199
Bkz. en-Nisâ, 4/34, 128.
200
Bkz. el-Bakara, 2/271; et-Tevbe, 9/60, 103.
201
Bkz. el-Furkan, 25/14.
202
Bkz. Âl-i İmran, 3/182.
203
Bkz. el-Felak, 113/2; el-Enbiya, 21/35.
204
Bkz. er-Rahmân, 55/48; Sebe, 34/16.
205
Bkz. en-Necm, 53/13; Yusuf, 12/42; Meryem, 19/68, 71.
206
Bkz. en-Nahl, 16/66; Fâtır, 35/28; ez-Zuhruf, 43/12-13; el-Enbiyâ, 21/91; eş-Şuarâ, 26/12; Yâsin,
36/34-34.
207
Bkz. s. 61-70.
57
Kendi görüşlerinden ziyade İslam düşünürlerinin fikirlerinin daha çok yer aldığı bu
makalesinde Hamidullah, yaratılış konusu ile ilgili âyetleri iki guruba ayırmıştır/
1)Kâinatın hemen yaratıldığını ifade eden âyetler. 2)Kâinatın yaratılışında bir
tedricilikten söz eden âyetler.208
208
Bkz. s. 38.
209
Bkz. el-Kamer, 54/50.
210
Bkz. el-Furkan, 25/59.
211
Bkz. Fussilet, 41/9.
212
Bkz. Fussilet, 41/10.
213
Bkz. Fussilet, 41/12.
214
Bkz. s. 38.
215
Bkz. el-Hakka, 69/7.
216
Bkz. Âl-i İmran, 3/41.
217
Bkz. el-Hac, 22/47.
218
Bkz. el-Meâric, 70/4.
58
İbn Tüfeyl, Mevlana, Nasiruddin et-Tusi, en-Nesefi, Muhammed el-Kazvini, İbn
Haldun, Kınalızâde, İsmail Hakkı İzmirli ve Erzurumlu İbrahim Hakkı. Batı
dünyasında da bu konuyla ilgilen ilim adamlarının isimlerine yer veren Hamidullah,
çok sonraları bu konuyu ele alan Batılıların Müslüman düşünürlerden etkilendiklerini
ifade ediyor.219
219
Bkz. s. 9-11.
220
Bkz. s. 3.
221
Bkz. s. 3.
59
Muhammed Hamidullah, Ümmi bir peygambere gelen ilk vahyin “bütün
insanlığa has ilim ve hislerin birer kaynağı olarak sadece “Kalem”in övülmesine hasr
ve tahsis” edilmesinin heyecan verici bir şey olduğunu söylüyor. Daha sonra
Kur’an’ın nasıl yazıya geçirildiği, Hz. Peygamber’in (a.s) onu korumadaki gösterdiği
hassasiyeti üzerinde duran Hamidullah, sadece Türkiye’de Kur’an’ı tümüyle
ezberlemiş 150.000 hafızı örnek vermektedir.222 Hamidullah, Hz. Peygamber’in
vefatı sırasında “evinde bir takım Kur’an sureleri bulunan paketlenmiş yazılı parçalar
bulunduğu”nun bilindiğini söyleyerek, bunun da Hz. Peygamberin ömrünün
sonlarına doğru, Kur’an’ın “resmi” bir nüshasını tamamlamak istemiş olabileceğine
işaret ettiğini söylüyor.223
Daha sonra Hamidullah, Kur’an’ın tedvini ile ilgili ayrıntıları ele alıyor. Ve
Kur’an metninin sıhhatini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde inceleyen Münih
Üniversitesi’nde kurulan Enstitüyü örnek veriyor. Bu konuyu tezimizde ilgili
yerlerde işlediğimiz için burada tekrardan kaçınmak maksadıyla ayrıntıları
vermiyoruz. Kur’an’ın yüzden fazla dile tercüme edildiğini hatırlatan Hamidullah
sadece Türkçe, Farsça ve Urduca’da yüzden fazla tercümenin varlığından söz ediyor.
İnanmayanlara has şahsi görüşlerin verebileceği zarar sebebiyle, mü’minlerin yaptığı
tercümelerin tercih edilmesi gereğini hatırlatıyor. İlk nüshalar hakkında da bilgi
veren Hamidullah, Kur’an’ın tarih üzerinde nasıl bir tesir icra ettiğini anlamak
isteyen kişinin, Kur’an’ın Arap dilinde yazılmış ilk kitap olduğunu düşünmesi
gerektiğini vurgular.224
222
Bu sayıyı 1967 yılında vermiştir.
223
Bkz. s. 3.
224
Bkz. s. 5.
60
“Kur’an Metninin Kendine Has İmlası: Kur’an’ı Doğru Okuma Rehberi”
şeklinde Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu makalede Hamidullah, Arap yazısının kısa
bir tarihçesini vererek, Arapça’daki noktalama işaretleri ve harekeler olmadan
kelimeleri doğru telaffuz etmenin zorluğunu anlatmakta ve değişik anlamlara gelecek
şekilde okunabileceğini vurgulamaktadır.225
225
Bkz. S. 15-16.
226
Arap dünyasında basılan Kur’an-ı Kerim nüshaları incelendiğinde bu durum açıkça göze
çarpmaktadır. Örneğin (َ
ِ ْ ) اهkelimesinin başındaki “elif”in üstünde “ötre”ye benzer bir işaret vardır.
Türkiye’deki baskılarda bu “elif”in altında bir “kesre” işareti vardır. Bu da “ihdina” şeklinde okumaya
imkan veriyor.
227
Bkz. Mk. s. 17.
228
Türkiye’deki nüshalarda ez-Zâriyat, 51/47. âyetin Hz. Osman nüshasına göre (ٍ
ْHَ ِ ) şeklinde
yazılması gerekirken tek “ya” ile (ٍ ْHَ ِ ) şeklinde yazılmıştır.
61
(ٍ ْHَ ِ ) kelimesi de iki “ya” ile (ٍ
ْHَ ِ ) şeklinde yazılmıştır.229 Bu yanlış bir yazım
olduğunu göstermez. O dönemim yazım biçiminin bu şekilde olduğunu ispatlar. Hz.
Osman nüshasındaki imlayı eğer koruyamamış olsaydık böyle bir kanıttan da
mahrum olmuş olurduk.”230 Hamidullah, Kur’an’ın kendine has imlasının korunması
gerektiğini savunmaktadır.
Bu makalede verilen bilgilerin bir kısmı aynı zamanda “Hz. Peygamber’in Altı
Orijinal Diplomatik Mektubu” isimli kitabın “Arap Yazısının Tarihçesi” başlığı
altında da verilmiştir.231
Bu makaledeki diğer yazım ile ilgili bilgiler “Le Saint Coran”ın uzun “Giriş”
bölümünde de vardır.232 Bu “Giriş” bölümünde, Kur’an’ın, dikkat edilmediğinde
yanlış okunabilen kelimelerin uzun bir listesi de vardır.233 Aynı liste bu makalede de
mevcuttur.234
3. KİTAP TANITIMLARI
229
Bkz. ez-Zâriyat, 51/47. Arap dünyasındaki baskılarda iki “ya” şeklinde yazılmıştır. Orijinali de
böyle yazılır.
230
Bkz. mk. s. 18.
231
Bkz. Hz. Peygamberin Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, s. 19-25.
232
Bkz. Le Saint Coran, Introduction,s. 11-121. Aziz Kur’an, Giriş, 17-142.
233
Bkz. Le Saint Coran, Introduction, 32-40. Aziz Kur’an, Giriş, 55-64.
234
Bkz. mk. s. 23-26.
62
Muhammed Hamidullah, birkaç dakikalığına inceleme fırsatını bulduğunu
söylediği Çekoslovak dilindeki bir tercümeyi bu makalesinde konu edinmektedir.
235
Bkz. Muammed Hamidullah, “Ivan Hrbek, Kur’an-ı Kerim’in Çekoslovak Dilindeki Yeni
Tercümesi, Prag, 172”, Çev. M. Bilge, İTED, İÜEF, 1976, C. VI, C. 3-4, s. 229
236
Bkz. a. m., s. 230.
63
tarafından bilinçli bir şekilde yürütülen bir propagandadan kaynaklandığını
söylemektedir. Hatta Hindistan’da Kur’an-ı Kerimlerin basılmadığı gibi, el yazması
Kur’an-ı Kerim’lerin satın alınarak imha edildiğinin de bilindiğini söylüyor. Oysa ki
tercüme faaliyetinin daha Hz. Peygamber (a.s) döneminden itibaren başladığının
altını çiziyor.237
Hamidullah, tanıtım yazısında, Prof. Hrbek’in dil yönünden yapmış olduğu bazı
yanlışlara da işaret etmektedir. Tekil olduğu halde çoğul bir şekilde tercüme edilen
kelimelere örnekler verdiği gibi, anlam yönünden de yanlışlara işaret ediyor.
Örneğin, el-Münâfikûn, 63/4. âyette, “Sanki onlar, direk olmuş keresteler gibidirler”
şeklinde tercüme edilip, “İçlerinin bozulmaları ve (beyaz karıncalar tarafından)
yenmeleri dolayısıyla onlar destek isterler” şeklinde izah edildiğini, bundan da bir
anlam çıkmadığını söyleyen Hamidullah, Kur’an’da yapılan teşbihin, “Münafıklar iyi
giyinmiş adamlar gibidir ancak hakikatte onlar beyinsizdirler. Onlar iyi elbiseler
giydirilmiş tahtadan ve kemikten yapılmış insan figürleridir” şeklinde anlaşılması
gerektiğini söylüyor.239
237
Bkz. a. m., s. 231.
238
Bkz. a. m., s. 232.
239
Bkz. a. m., s. 233
240
Bkz. a. m., s. 233.
64
b. Der Koran, Rudi Paret (bir tercüme), Stuttgart 1963-66
Muhammed Hamidullah, “Der Koran, Rudi Paret (bir tercüme), Stuttgart 1963
66”, İTED, C. 4/3-4, İstanbul, 1971, s. 110-113.
65
3-el-Bakara, 2/4 “ل
َ Eِ ْ
”ُأterimini “aşağı göndermek, indirmek” şeklinde tercüme
etmiştir. Oysaki Hamidullah, bu kelimenin Kur’an’da “üstün, faik olandan altta olana
verilmiş” veya “merhameten teslim ve tevdi edilmiş” şeklinde tercüme edilmesi
gerektiğini düşünüyor.
4-Hamidullah’ın en feci olarak gördüğü tercümelerden bir tanesi ise şudur: el-
Bakara, 2/30. âyette, Hz. Adem için kullanılan “Allah’ın yarattığı halîfe” kelimesinin
sadece “halef” = “nachfolger” olarak tercüme edildiğini söylüyor. Hamidullah,
“Allah ölür mü hiç!? Hz. İsa’nın uluhiyyet ve ölümü hakkındaki Hıristiyan inancı, bu
gibi fikirlerin Kur’an üzerinde empoze edilmesine ruhsat vermez” diyor.
Birkaç örnek daha veren Hamidullah, bunun gibi daha sayısız örneğin
olduğunu söylüyor.
243
Bkz. Hamidullah, a.m., s. 112-113.
66
Afrika dillerine dahi tercümelerinin yapıldığı da bilinmektedir.244 Kur’an ile ilgili
çalışmalara da ilgisi bu yöndedir. Gerek Kur’an’ın yapılmış tercümeleri olsun
gerekse içeriğiyle ilgili yapılmış çalışmalar olsun Hamidullah, o eserler ile ilgili ilmi
eleştiriler yapıp yayımlamıştır.245 Izutsu’nun çalışmasıyla ilgili ilmi mülahazaları bu
kategoridedir.
244
Bkz. Muammed Hamidullah, “Kur’an-ı Kerim’in Afrika Dillerindeki Tercümeleri”, çev. H. R.
İslam Düşüncesi Dergisi, s. 8, Ekim, İstanbul, 1969, s. 491.
245
Örnek olarak bkz. Muhammed Hamidullah, “Ivan Hrbek, Kur’an-ı Kerim’in Çekoslovak Dilindeki
Yeni Tercümesi, Prag, 1972”, çev. M. Bilge, İTED, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Yayınları, 1976, C. VI., Cüz, 3-4, s. 229-234.
246
Bkz. İTED, İstanbul, 1971, C. 4, S. 3-4, s. 109-110.
67
maharete ve geniş bir bilgiye sahip olduğunu vurgulamakta ve onu tebrik
etmektedir.247
Bell’in okuyucunun zihnini karıştıracak bir dil kullandığını, şüpheci bir tavırla
sürekli “belki, sanki görünmekte” vb. ifadelere yer verdiğini aktaran Hamidullah,
Kur'an’daki “yeminlere” tekerleme ve Kur'an’nın hitabına da “slogan” dediğini
belirtiyor. Eserin bir çok yerinde bir bilim adamına yakışmayan saygıdan uzak
247
Bkz. İTED, s. 110.
248
Bkz. Toshihiko İzutsu, Kur’an’da Allah ve İnsan, Çev. Süleyman Ateş, Ankara, 1975.
249
Bkz. Muhammed Hamidullah, “R. BELL Introduction to the Qur’an, Edinburgh University Press,
Edinburgh, 1953. 190 pages, 18 s.”, IC, London, 1954, s. 240.
68
benzeri ifadelerin yanında Hz. Muhammed’in (a.s) bir “dini propagandacı”
olduğundan da söz edilmiştir.250
Hamidullah, eserin içeriğinde bir çok tarihi bilgi yanlışına yer verildiğini
söylüyor. Bu tarihi yanlışları kaynaklara dayanarak düzeltmiştir. Biz ayrıntısına
girmeden sadece hangi konularla ilgili bilgi yanlışlarının olduğunu söylemekle
yetineceğiz. Örneğin, Hz. Peygamber’in (a.s) sahabelerinin hep fakir kimselerden
oluştuğu, Hendek Muhasarası, Beni Kurayzalı’larla ilgili verilen karar, Hudeybiye
antlaşması, Mute ve Tebuk seferleri ile ilgili bilgilerde Bell’in herhangi bir kaynak
belirtmeksizin yanlış bilgiler verdiğini tespit etmiştir.251
250
Bkz. a.m., s. 240.
251
Bkz. a.m., s. 241.
252
Bkz. a.m., s. 242.
253
Bkz. a.m., s. 242.
69
“Allah’ın adı ile” veya “Allah’ın adı aracılığıyla” (by or with the name of God)
şeklinde olmasının daha doğru bir tercüme olduğunu söylüyor. Bell’in, “Kitap”
kelimesinin bir çok anlamına yer verdiğini, fakat “Namaz belirli vakitlerde
mü’minlere farz kılındı” âyetindeki “kitap” kelimesinin “farz” anlamına geldiğini
belirtmediğini söylüyor. Yine (%
ٍ
,Fِ. ِcَ! & ِرFُc!ب ا
َ َ>ِن آ
& ) آَ'& ِإâyetini “Kötülerin
‘kitabı’ cehennemdedir”254 şeklinde tercüme ederek “kitabı” cehenneme
göndermenin bir anlamının olmadığını söyleyen Hamidullah, aynı durumun ( ن
& آَ'& ِإ
%
َ
,
,'ِ0 ِcَ! َا ِر3ْHَْ!ب ا
َ َ>ِ) آ255 âyetini tercüme ederken de söz konusu olduğunu söylüyor.
“kitabı” cehenneme veya cennete göndermenin bir anlamının olmadığını söyleyen
Hamidullah, buradan maksadın, o kitabın içinde amelleri yazılı bulunan insan
olduğunu vurguluyor.256
Bu kitabın bir bütün olarak ihtiyaca cevap veremediğini ve bir “Kur'an’a Giriş”
kitabı olmaktan çok uzak olduğunu söylüyor.
254
Bkz. el-Mutaffifîn, 83/7.
255
Bkz. el-Mutaffifîn, 83/18.
256
Diğer örnekler için bkz. s. 242-243.
70
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
71
III. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1. KUR'AN TARİHİ
1
Bkz. Hamidullah, İslam’ Giriş, s. 41. Ayrıca bkz. Aziz Kur’an, İbrahim, 14/4, dipnot, 4.
2
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 124.
72
Hicretten Önce 13. yılın 17 Ramazan’ına denk düştüğünü söylüyor. Bunun da 22
Aralık 609 tarihine isabet ettiğini ifade ediyor.3
Aziz Kur’an tercümesinde ise, el-Kadr sûresi, 97/1. âyetin dipnotunda, Kadir
gecesinin, Peygamber’imizin (a.s) ilk kez vahiy aldığı gece olduğunu söylüyor.
Olayın el-Bakara sûresinin 2/185. âyetine göre Ramazan ayında gerçekleştiğini
söyleyen Hamidullah, “Müslümanlar katında bu ayın 27. gecesi çok önemlidir”
demekle yetinir.4
3
Bkz. Hamidullah, Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed, çev. Ülkü Zeynep Babacan, İstanbul, Beyan Y.,
2002, 2. bs, s. 37.
4
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, el-Kadr, 97/1, dipnot, 3.
5
Makalenin orijinal ismi “The İslamic Calender and Its Historical Background”, al-İlm, University of
Durban-Westeville, Cemaziyelevvel Ocak 1986, c, VI, s. 10-25.
6
Bkz. Muhammed Hamidullah, “Hicri Takvim ve Tarihi Arka Planı”, çev. Kasım Şulul,
yayınlanmamış (Hamidullah bu makalede hesaplama yöntemleri ile ilgili bilgi vermekte ve Hz.
Peygamber’in (a.s) hayatındaki olayların tarihi ile ilgili kendi hesaplamalarına göre bir cetvel
sunmaktadır.) ayrıca a.y., İslam Peygamberi, s. 649
7
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, 96/el-Alak sûresi, dipnot, 2
73
kalmayıp, vahiy kâtiplerine dikte ettirdiklerini okutur, böylece yazıcı tarafından
yapılabilecek yanlışların önüne geçmiş oluyordu. Ona göre, “Arapların o devirdeki
kültür seviyeleri göz önünde bulundurulduğunda, Hz. Peygamber’in (a.s) kutsal
metni korumadaki hassasiyeti gerçekten hayranlık uyandırmaktadır.”8
Hamidullah, İbn İshak’a dayanarak verdiği bilgiye göre, Hz. Peygamber (a.s)
kendisine âyetler vahyedildiğinde, bunları önce bir erkekler topluluğu içinde, sonra
da kadınlar topluluğu içinde ezbere okurdu.9
8
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 34
9
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 80, İslam’ın Doğuşu, s. 24
10
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 34
11
Bkz. Aziz Kur’an, çev. Muhammed Hamidullah, el-Beyine, 98/2, dipnot, 6., diğer âyetler için bkz.
el-Furkan, 25/5, el-Vâkıâ, 56/79, Abese, 80/11-16 ve dipnot, 7
12
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 44, a.y., İslam’ın Doğuşu, 27, a.y., İslam
Peygamberi, s. 140
13
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 35
74
Hamidullah’a göre, Kur’an âyetleri, parça parça indiğinden, Hz. Peygamber
onları ashabının yanında sürekli tekrar ederdi. Ve âyetlerin bütününün aldığı şekli sık
sık kontrol ederdi. Ona göre, Hz. Peygamber her sene Ramazan ayında, Kur’an’ın o
güne kadar inmiş olan kısmını Cebrail’e ezberden okurdu. Bu okuyuş sesli olduğu
için, bu sırada yanında bulunan sahabeler, kendi ellerindeki kopyaları onun
okuyuşuyla karşılaştırarak kontrol etme imkanı buluyorlardı. Bu okuyuşlara “arza”,
en sonuncusuna da “arz-ı ahîra” denilir. Ve bu sonuncusu iki kere yapılmıştır.14
Bunun yanında yine Hamidullah’a göre Hz. Peygamber Ramazan ayı boyunca,
bazen cemaatle bazen de tek başına kıldığı teravih namazlarında, Kur’an’ın
bütününün tekrarını sağlayacak şekilde Kur’an’dan bölümler okurdu.15
14
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 35, İslam’ın Doğuşu, s. 28, 29
15
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 36
16
Bkz. Hamidullah a.g.e., s. 34
75
suretiyle, böyle bir icazetname aldığını söylüyor.17 Bu icazetnamede ders veren kişi,
Hz. Peygamber’e kadar üstatlarının ve onların da üstatlarının adlarını tek tek yazar.
Böylece öğrencisinin, öğrendiğinin sağlıklı olduğunu ve kendisinin hocalarından
öğrendiğine uygunluğunu teyit eder.18
Derleme işini yapacak komisyonun başına Hz. Zeyd getirilir. Hz. Ebubekir’in
talimatıyla, yanında Kur’an’ın, Hz. Peygamber’in (a.s) huzurunda “arza” sırasında
okunmuş ve tashih edilmiş yazılı parçaları bulunan herkes, komisyona müracaat
edecekti. Yazılı metinlerin kabul edilme şartı olarak ileri sürülen kural şuydu: Teslim
edilen yazmalarda en az iki kez geçen âyetler kabul edilecekti.20 Komisyonda
bulunan Hz. Ömer, yazmaların doğruluğundan emin olmak için, bu metinlerin Hz.
Peygamber tarafından kontrol edilip edilmediğine dair yazma sahibine yemin
ettiriyordu. Hamidullah, bizzat Hz. Ömer’in, zina suçu işleyenlerin taşlanarak
öldürülmelerine ilişkin bir metin sunduğu, ikinci bir tanığın bunu doğrulamaması
üzerine de reddedildiği rivayetini aktarmaktadır.21 Hz. Zeyd günlerce süren titiz
çalışması sonunda parçaların tamamını bir araya getirdiğinde baştan sona kontrol
ederek okur. Aynı zamanda bir Kur’an hafızı olan Hz. Zeyd, bu esnada bir âyetin
17
Hamidullah’ın aldığı icazetname için bkz. Aziz Kur’an, çev. Muhammed Hamidullah, Giriş
bölümü, s.443-45
18
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 93,94
19
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 30
20
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 30
21
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 49
76
eksikliğini fark eder. Tüm muhacir ve ensara tek tek danışan Hz. Zeyd sonunda âyeti
bir sahabenin evinde bulur, fakat yazılı metnin sahibinden başka da şahit bulunmaz.
Hamidullah, Allah’ın bir hikmeti olarak, “yazma sahibinin, amelleri nedeniyle
Peygamber (a.s) tarafından şehadeti iki erkeğin şehadetine denk kabul edilen bir kişi
olduğu ortaya çıktığından” Zeyd’in âyeti bu kişiden kabul ettiğini söyler.22
Hamidullah, İbn İshak’a dayanarak, ilk vahyin uykuda iken geldiğini söylüyor.
Bunun Hz. Peygamber’in (a.s) yaşayacağı sarsıntıyı hafifletmek amaçlı olabileceğini
22
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 29-31
23
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 44
24
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 31
25
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 154, a.y., İslam’ın Doğuşu, s. 31.
26
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 29-32.
77
söylüyor. Daha sonraki vahiylerin Hz. Peygamber’in uyanıkken geldiğini ifade
ediyor.27
Muhammed Hamidullah’a göre, “bazı sûreler tek seferde bütün olarak, bazıları
farklı zaman aralıklarıyla parçalar halinde inmiştir. Birden fazla sûrenin aynı anda
vahyedilmeye başlayıp, farklı zamanlarda tamamlandıkları da olmuştur.” Bu gibi
durumlarda farklı sûrelere ait bölümler ayrı ayrı yazılırdı. Sûre tamamlandığında,
yazıcılar tarafından sınıflandırılır, ardından Hz. Peygamber’in gözetiminde, hatasız
olarak sıraya dizilirdi.28
Bilindiği gibi vahyolan her kısmın Kur’an-ı Kerim’deki yeri bizzat Hz.
Peygamber (a.s) tarafından açıkça belirtilmiştir.29 Ona göre, Hz. Peygamber (a.s)
Ramazan ayında âyet ve sûrelerin sırasını gözden geçirirdi. Bu işlem vahyin
süreklilik arz etmesinden dolayı bir zorunluluktu.30
Bazı yazarların, sûrelerin dizilişinin Hz. Osman’a ait olduğu izlenimine sahip
olduklarını belirten Hamidullah, Hz. Osman’ın kendisine sorulan bir soruya cevap
verirken, “…9. sûre, 8. sûrenin bir kısmını meydana getirmektedir, diye
düşünüyordum. Hz. Peygamber vefat etti ve bunun, ötekinin bir parçası olduğu net
olarak belli olmadı. Bu nedenle ben, bu iki sûreyi birbiri arkasına, onları birbirinden
ayırıcı bir işaret olan ‘Besmele’yi araya koymaksızın sıraladım” rivayetini çeşitli
sebeplerden dolayı kabul etmez.31
27
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 20.
28
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 35, 36.
29
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 34.
30
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 35
31
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 51, 52
78
Hamidullah, her Ramazan ayında Peygamberimiz’in Cebrail ile birlikte Kur’an’ı
baştan sona okuyuşunu tekrar hatırlatmaktadır.32
Hamidullah, Hicretten önce inen âyetleri Mekki, Hicretten sonra inen âyetleri
de Medeni olarak ele alır. Aziz Kur’an tercümesinde de Mekki kavramı yerine
“Hicretten Önce” (Pré-hégirien); Medeni kavramı yerine de “Hicretten Sonra” (Post-
hégirien) kavramlarını kullanır.33
32
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s.52
33
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, Fâtiha, dipnot, 2, ayrıca bkz. Muhammad Hamidullah, Le Saint
Coran: Traduction et Commentaire de, İstanbul, Beyan Yayınları, 2005, Prologue, s. 135
34
Örnek olarak şu âyetlere bkz. ez-Zümer, 39/9, İsra, 17/85, Tâhâ, 20/114, Lokman, 31/27, en-Nahl,
16/43, el-Kalem, 68/1
35
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 632
36
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 462
37
Bkz. Hamidullah, Diplomatik Mektuplar, s. 34
38
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 44. Hamidullah, “Allah’ın Elçisi (a.s) ve Sahabe Devrinde Yazı Sanatı”,
s. 101.
79
göre, Peygamber hayatta iken, harflerin üzerine konan noktalamalar biliniyordu.
Çünkü, Hz. Muaviye’nin bir gün kâtibine mektup yazdırırken “Yazına rakş koy, zira
ben de Hz. Peygamber’in bir mektubunu yazmış ve ona rakş koymuştum.39 Peki rakş
nedir ya Emira’l Mü’minin? diye sorulduğunda, alfabedeki her harfin kendisine has
olan noktasını koymaktır” dediğini aktarır. Hamidullah, bu rivayetten hareketle
harflere rakş(nokta) koymanın, Hz. Peygamber’in (a.s) son zamanlarında bilinen bir
şey olduğunu söylüyor. Çünkü Hz. Muaviye, Hz. Peygamber’in (a.s) vefatından iki
yıl önce İslamiyeti kabul etmiş ve vahiy kâtibi olmuştu. Bununla birlikte rakşın
yaygın olmadığını söyleyen Hamidullah, “Ne Hz. Peygamber’in (a.s) mektuplarının
orijinallerinde, ne de Ashab dönemindeki Kur'an Mushaflarının hiç birinde, hatta Hz.
Peygamber dönemine ait Medine kitâbelerinde bu işaretlere rastlanmamaktadır”
diyor.40
39
Hamidullah, Suyuti’nin rivayetinde, Hz. Peygamber’in Muaviye’ye “Yazına rakş koy” dediği
rivayeti olduğunu söylüyor.
40
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 40, a.y.,İslam Müesseselerine Giriş, çev. İhsan Süreyya Sırma,
İstanbul, Beyan Yayınları, 1992, s. 9-11.
41
Hamidullah’ın Kur'an-ı Kerim Tarihi kitabında H. 51. yıl diye geçiyor. Bkz. s. 53
42
Bkz. Hamidullah, Diplomatik Mektuplar, s. 35-36.
43
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 36, a.y., Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 53, a.y., İslam Peygamberi, s. 263.
Hamidullah, “Allah’ın Elçisi (a.s) ve Sahabe Devrinde Yazı Sanatı”, s. 100.
44
Bkz. Hamidullah, Diplomatik Mektuplar, s. 51-55, ilgili sayfalarda kitâbelerin resimleri de var.
80
Hamidullah, İslamiyet öncesine ait Suriye’de bulunan bazı kitabelerde, Arapça
( ( ) هha) harfinin, Hz. Peygamber’in (a.s) mektuplarındaki ( ) هharfi gibi (Latince T
şeklinde) yazıldığının tesbitinin çok ilginç olduğunu da söylüyor.45
45
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 51, a.y., İslam Peygamberi, s. 294.
46
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 60.
47
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 263.
48
Ğayr kelimesi için bkz. Hamidullah, Diplomatik Mektuplar, el-Münzir b. Sava’ya gönderilen
mektubun 3. satırı, s. 83, ittebe’a kelimesi içn bkz. Necaşiye gnderilen mektubun 17. satırı, s. 103,
aynı kelime için bkz. Uman meliklerine gönderilen mektubun 4. satır s. 151, yazı burada daha net
okunuyor.
49
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 98, nüshalardaki yazı stilleri için bkz. s. 97-101.
50
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 53. Ebu’l-Esved ed-Düveli ile ilgili rivayet için bkz.
Hamidullah, “Allah’ın Elçisi (a.s) ve Sahabe Devrinde Yazı Sanatı”, s. 101.
81
Hamidullah, gerek noktalamaların ve gerekse ses işaretleri ile Arap yazısının
gelişiminin, son derece çabuk olduğunu söylemektedir. Tüm bu gelişmelerin bir
asırdan daha az bir süre içinde gerçekleştiğini vurgulayan Hamidullah, müzelerde 21
kelime ihtiva eden İhlas sûresinin yazılı olduğu pirinç tanesi olduğu gibi, kelimenin
genişliğinin metreleri bulan koskoca kitabelerin de mevcut olduğunu söylüyor.51
Dillerin her zaman kendi içinde lehçe ve ağız farklılıklarına müsaade ettiğini,
Peygamber Efendimiz’in (a.s) de dini kolaylaştırmak ve her insanın anlayabileceği
bir düzeyde tutmak için, Kur'an metninin okunmasıyla ilgili lehçe farklılıklarına
hoşgörüyle baktığını söylüyor. Çünkü anlama, özümseme ve uygulama kelimelerden
daha önemliydi; Peygamberimiz (a.s) “Cebrail, Kur'an'ı yedi farklı okuma biçimiyle
okumama izin verdi” diyordu. Hamidullah'a göre Peygamberimiz (a.s), belli bir
okuyuş biçimini korumakla birlikte, bazı kabile mensuplarına bazı kelimeleri “kendi
aralarında daha iyi bilinen eşanlamlılarıyla değiştirmelerine izin veriyordu.”53
Bununla birlikte Hz. Osman’ın, Mekke lehçesi tam bir üstünlük sağladığında, değişik
lehçelerle okumaktan vazgeçmeyi emrettiğini de belirtiyor.54
51
Bkz. Hamidullah, Diplomatik Mektuplar s. 60.
52
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 58, sayfanın resmi içn bkz. s. 59.
53
Örnek bir uygulama için bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s.95, dipnot, 49.
54
Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 95
82
Varyantların çeşitli sebepleri olabileceğini söyleyen Hamidullah, Kur'an'ın
bazen sahabelerin bile açıklama bekledikleri bir üslubü vardı diyor. Sahabeler bazen
Peygamber’in (a.s) bu açıklamalarını unutmamak için kendi özel nüshalarının
kenarlarına notlar ekliyorlardı. Yeni bir nüsha çoğaltan kişiler bu notları orijinal
metinle karıştırmış olabilirler. Hz. Ömer’in “Açıklamaların Kur'an metnine
eklenmesini resmi olarak yasaklayan” ünlü emrini hatırlatmakta ve bu türden küçük
“yüzlerce varyant” olduğunu söylemektedir.
55
Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 96.
56
Institut für Koran Forshung.
57
Bkz. Hamidullah,. İslam’ın Doğuşu, (çev. Murat Çiftkaya) s. 38.
83
Bir kelime siyak ve sibakına göre birden fazla okuyuşu mümkün kılıyordu. Mesela
“ل
ُ Hَْ1َ” o soracak fiili, “ل
ُ Hَْ1ُ” sorulacak, “ل
ُ Hَْ1ُ ” o kadına sorulacak şeklinde
okunabilir. Hamidullah bu gibi örneklerin çok az olduğunu da vurguluyor.
Kur’an’ın ilk kez Hz. Ebubekir’in halifeliği döneminde iki kapak arasında bir
araya getirildiği ve buna “Mushaf” dendiği bilinmektedir. Hz. Ömer İslam’ın değişik
merkezlerine, sapmaları önlemek amacıyla, aslına uygun Kur’an nüshalarını
göndermek istediyse de bu Hz. Osman’a nasip oldu.59
58
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 97-98.
59
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 37
60
Bkz. Hamidullah, Muhammed, İslam’ın Doğuşu, (Çev. Murat Çiftkaya), s. 35-36, Hamidullah, Bu
nüshaların bazılarının mikro filmlerinin şahsi koleksiyonunda olduğunu söylüyor.
84
nüshanın şu anda İstanbul’da Topkapı Müzesi’nde; bazı sayfaları eksik olmakla
birlikte, bir diğer nüshanın da Taşkent Müzesi’nde bulunduğunu, söylüyor.61
Hamidullah, Halife Hz. Osman’ın çoğaltma işlemi bittikten sonra resmi Mushaf
dışındaki nüshaları yaktırdığını ifade ediyor. Buna rağmen “Hicret’in 3. ve 4.
yüzyıllarında Kur’an’daki farklılıklar hakkında hacimli bir esere kaynaklık edecek
kadar belge mevcuttu.” Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi Hamidullah, değişik
merkezlerde farklı nüshaların bulunmasının sebeplerini de irdeliyor, ve aralarındaki
farklarla ilgili mantıkî izahlar getiriyor. Ona göre, kötü niyetli kişiler ortaya sahte
Kur’anlar sürmüşlerdir. Ama Hz. Osman bunlara fırsat vermemiştir. Vahyin ilk
zamanlarında Medine’de olupta, daha sonra uzağa gitmiş bir sahabe, yapılan bir
değişiklikten haberdar olmamış olabilir. Müslümanlar arasında, kutsal metinde geçen
bazı deyimlerin anlamlarını, Kur’an sayfasının kenarına not etmeyi âdet edinmiş bazı
kişiler vardı. Böylece gerçek metinle, açıklamalar arasında bazı karışıklıklar
meydana gelmiş olabilir. Arabistan’da değişik lehçeler konuşulduğundan, Hz.
Peygamber’in (a.s) bölgede yaşayan insanlara Kur’an’ı değişik telaffuz etmelerine
izin vermişti.62 Bu sebeplerden dolayı genişleyen İslam coğrafyasında değişik
okuyuşların meydana gelmesi tabii idi.
61
Bkz. Hamidullah, Muhammed, İslam’a Giriş, s. 39.
62
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 38.
63
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 37, İslam’ın Doğuşu, s. 34, 35. Ayrıca bkz. Kur’an-ı Kerim Tarihi, s.
,93-99
85
Hamidullah’a göre Kur’an, Arap dilinde yazılmış ilk Kitap olması dolayısıyla,
ilk safhalarda Arap dilinin bazı yetersizlikleri ve zaafları vardı. Bu nedenle “Hz.
Osman tek tip bir telaffuz sistemi geliştirilmesini sağlamak amacıyla alfabede gerekli
reformların gerçekleştirilmesi talimatını verdi.” Bölgesel farklılıklara dikkat çeken
Hz. Osman, ihtilaf halinde Mekkelilerin telaffuzunun tercih edilmesini emretti.64
2. KUR’AN’IN İÇERİĞİ
64
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 33, 34
65
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 94
66
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an ve Le Saint Coran, Mâide, 5/27, A’raf, 7/176, Yusuf, 12/3, 111
67
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, Meryem, 19/12, dipnot, 1, Enbiya, 21/89, dipnot, 6, Âl-i İmran,
3/38, dipnot, 1, ez-Zariyat, 51/26, dipnot, 8.
68
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 19.
86
tarihsel bir olayı anlatmak değil, aynı zamanda anlatılan kıssa ile, insanda ruhsal bir
reformu gerçekleştirmektir.69 Bu nokta da Kur’an’ın kıssa anlatma tekniğinin Kitab-ı
Mukaddes’ten ayrıldığını söylüyor. Örneğin, Hz. İbrahim’i ziyarete gelen meleklerin
anlatıldığı kıssada, Kur’an’da, Hz. İbrahim’in yemeğin hazırlanması için sadece
mutfağa girdiği ve semiz bir buzağıyla geldiği anlatılırken; Ahd-i Atik’in Yaratılış,
XVIII’e göre ise Hz. İbrahim mutfağa girdiği, oradakilere emirler verdiği, sığır
sürüsüne koştuğu, büyük bir buzağı kestiği vb. ayrıntılara da yer verilmiştir.70
Hamidullah göre Kur’an, anlattığı kıssalarla bazı kitaplarda yazılı bulunan eski
peygamberlerin biyografilerini, onlara isnat edilen bir takım ahlaksızlık ve
inançsızlık iftiralarından temizlediğini söylüyor.71 Örneğin Ahd-i Atik, Çıkış,
XXXII, 4 ve 24’e göre “altın buzağı”yı yapma suçunu işleyen Samiri değil Hz.
Harun’dur. Kur’an ise bunu reddeder. Çünkü el-En’am sûresi 90. âyetiyle, Allah bir
çok Peygamberin ismini zikrettikten sonra, “İşte bunlar Allah’ın doğru yola
ilettikleridir, öyleyse onların doğru yoluna uy” diye emretmiştir.72 Aynı şeyler Hz.
Nuh, Hz. Lut, Hz. Davut ve Hz. Süleyman kıssaları için de söz konusudur. Çünkü
ismi geçen Peygamberler ile ilgili Kitab-ı Mukaddes’te alelâde insanlara
yakışmayacak isnatlarda bulunulmuştur.73
69
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 21.
70
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, Zâriyât, 51/26, dipnot, 8.
71
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 24.
72
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, Tâhâ, 20/85, dipnot, 4.
73
Örneğin Hz. Süleyman için bkz. Ahd-i Atik, I. Krallar, XI/1-7 ve Kur’an’ın Hz. Süleyman’a atılan
iftiralara itirazı için bkz. el-Bakara, 2/102 ve dipnot 1, 2.
74
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, el-Bakara, 2/30, dipnot, 3.
75
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Mâide, 5/27, diğer örnekler için bkz. A’raf, 7/108, 133, 141, 155, Yunus,
10/98, Hud, 11/40, 44, 69, 71, 74.
87
meleklerin kıssasında, sonraki gelişmeler için Ahd-i Atik’in Yaratılış XIX bölümüne
gönderme yapıyor.76
Hamidullah, Kur’an metninin başka hiçbir kutsal kitaba nasip olmayan bir
biçimde, günümüze kadar korunduğunu söylüyor. Bunun da Hz. Peygamber’in (a.s)
daha vahyin ilk dönemlerinden itibaren âyetleri yazdırması, ezberlemesi,
ezberletmesi ve sürekli namazlarda okunması sayesinde olduğunu vurguluyor.
Kur’an’ın, yazma, ezberleme ve bir üstattan öğrenme gibi üçlü bir sistemle eşsiz bir
biçimde muhafaza edildiğini söylemektedir.78 Hamidullah Hoca, bir an için şöyle
düşünmemizi öneriyor: Şayet Kur’an’a bir veya birkaç âyet eklenmemiş olsaydı ne
olurdu? Hamidullah bu soruya Kur’an’daki tekrarları göz önünde bulundurarak o
zaman Kur’an’dan hiçbir şeyin eksik olmayacağını söylüyor. Çünkü ona göre bir
konuyla ilgili bir çok âyet zaten Kur’an’ın çeşitli yerlerinde mevcuttur.79 Her hangi
bir âyetin eksik olması durumunda, aynı hükmü ifade eden başka bir âyetin mutlaka
bulunduğunu söylüyor. Bu varsayımla birlikte Hamidullah, “Kur’an âyetlerinin
eksiksiz bir isabetle derlenmesi ve bir araya getirilmesi için son derece büyük bir
ihtimam gösterildiğini, ve bu çalışmanın benzerine, dünya tarihindeki başka bir
mukaddes kitap örneğinde rastlanmadığını” da vurgulamaktadır.80
76
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Hicr, 15/57, dipnot, 3.
77
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 472.
78
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 54.
79
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 32.
80
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 32.
88
Hamidullah, er-Rahmân sûresindeki, “Peki, siz ikiniz, Rabb’inizin
iyiliklerinden hangisini yalanlarsınız?” 81
şeklindeki tekrarları ile; el-Mürselât
sûresindeki, “O gün, yalanlayanların vay hâline!”82 şeklindeki tekrarları, Mezmurlar,
136’daki tekrarlara83 benzetiyor.84
81
Bkz. er-Rahman, 55/13, 16, 18, 21, 23 vd.
82
Bkz. el-Mürselât, 77/15, 19, 24, 28, 34 vd.
83
Mezmurlar’daki tekrar/ “Çünkü inayeti ebedidir.”
84
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, er-Rahman, 55/13, dipnot, 5 ve el-Mürselât, 77/49 dipnot, 8.
85
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, Al-i İmran, 7.
86
Bkz. Suat Yıldırım, Kur’an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali, Al-i İmran, 3/7, Muhammed Esed,
Kur’an Mesajı: Meal-Tefsir, Al-i İmran, 3/7 ve Ek-1.
87
Bkz. el-Fetih, 48/10.
88
Bkz. el-Bakara, 2/115.
89
Bkz. el-A’raf, 7/54.
89
vardır (ummu’l-Kura) hatta bir saraya, Beytullah’a sahiptir. Hamidullah’a göre tüm
bu benzetmeler biz insan oğlu anlayabilelim diye yapılmıştır ve hepsi de mecaz ifade
eder. Ona göre Kur’an, bu tür benzetme ve mecaz ifadeleri kullandığına göre bunun
mübah olması gerekir. İzin verilmeyen ve küfre götürücü olan ise bu ifadeleri ileriye
götürmektir. Örneğin Allah’ın beş parmağının olup olmadığını düşünmek gibi.90
Müteşabih olarak kabul edilen “hurufu mukatta’a”yı ayrı bir başlık altında ele
aldık. Hamidullah’ın, bunların anlamlarını sadece Allah’ın bildiği, Hz. Peygamber’in
(a.s) de açıklamadığı şifreler olarak gördüğünü hatırlatmakla yetiniyoruz.91
Hamidullah'a göre, Kur'an bir şiir kitabı değildir. Ama tıpkı şiir gibi müzikâl
bir ahenge, ritme ve hatta uyaklara sahiptir. Öyle bir türdür ki, ne şiirdir, ne de
düzyazı; ama her ikisinin üstün özelliklerini kendisinde birleştirmektedir.
Müslümanlar da ibadetlerinde hiçbir müziğe yer vermezler. Buna rağmen Kur'an'ı
okuyan herkes ondan ayrı bir haz ve zevk duyar. Kur'an'ın içeriğine göre
melodilerinin de değiştiğini söyleyen Hamidullah, Bilginlerin bu musikinin
kaynağının Necd’de (Orta Arabistan) bulduklarını aktarır. Peygamber’imizin (a.s)
“Kur'an'ı, Araplara has teğannilerle ve nağme ile okuyun ve ne fasıkların, ne de iki
kitap ehli insanlarınkiyle değil” tavsiyesini de hatırlatır. Arapça’da, hareke ve diğer
özel işaretlerle donatılmış yazı, öylesine belirgindir ki, Kur'an'ı doğru ve güzel bir
edâ ile okumak için musiki notalarına ihtiyaç duyulmaz. Bütün işaretler sanatsal
okumanın tüm özelliklerini gösterirler. Hamidullah İslam’ın en azılı düşmanlarının
dahi, Kur'an'ın çekiciliğine, musiki ahengine kapılıp Müslüman evlerin avlusunda
okunan Kur'an'ı gizli gizli dinlediklerini anlatır.92
90
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s.123.
91
Bkz. Tezin 3. bölümüne bakınz.
92
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 95.
90
Hamidullah ‘Tecvid’i’ bir çeşit ‘musiki dalı’ olarak görmekte, bu konuda her
ülkeden Müslümanların sayısız eser verdiklerini de söylemektedir. Ona göre bu
gerçeği, kaydedilmiş kasetlerden ve musiki notalamasından anlamak mümkündür.
Hamidullah Hoca, büyük bir tevazu göstererek, bir musiki uzmanı olmadığı
için bu konuda karar verecek durumda olmadığını belirterek, bunun için Fransız
müzisyen Abdullah Gilles Gilbert’in (Ö. 1980’lere doğru) görüşünü özetliyor: “Ben
onu ilk defa, İstanbul’da Üniversite’de çalıştığım sırada tanıdım. O, turist olarak
geldiği (Türkiye’de) zaman zaman Kur'an'ın tilavet edildiği kimi toplantılara katıldı.
Okunan metnin bir şiir değil de düzyazı olduğunu öğrendiğinde öylesine
heyecanlanıp etkilenmişti ki, sonunda Müslüman olmuştu. Bana diyordu ki,
‘Dünyanın bütün dillerinde şiirde ritim mevcuttur; hiçbir yerde düzyazıda ritim
görülmemektedir. Kur'an bunun tek istisnasıdır; öyle ki, Kur'an okunurken ondan
yalnızca bir kelime değil, kelimenin içinden bir tek harf bile çıkarılacak olursa, bu,
tıpkı bir şiir dizesinde yapıldığında olduğu gibi kulak tırmalayıcı olur.’ Çok
anlamasam da, ona hayran kalmıştım. O, bir gün üniversitede beni ziyarete geldi.
Oldukça üzüntülü ve sinirliydi. Bana, ‘Atalarımızın Kur'an'ın kimi bölümlerini
kaybettiklerini düşünüyorum!’ dedi. Ben, ‘Nasıl olur?’ diye sorduğumda, cevaben
şöyle dedi: “110. Sûrenin 2. âyetini şöyle okuyorlar: (ً:َا#ْ ا!'&ِ َأ% ِ ِن ِ دَ #ُ'ُ)َْﺥ
Böyle bir okuma müzikalite açısından imkansız! Allah’ın sözü böyle olamaz. Bana,
bir şeyler eksikmiş gibi geliyor.’ Ben de dedim ki: ‘Hayır, bu böyle okunmaz, bunu,
şöyle okumak lazım: ( ْZ,7َ1َ ً:َا#ْ ا!'&ِ َأ%
ِ ِن ِ دَ #ُ'ُ )َْﺥBöylece, (ً:َا#ْ )َأnın sonunda
değil, (ْZ,7َ1َ)in sonunda duraklama yapılmalıdır. Bu şekilde, bir nefes almak için
duraklama yapıldıktan sonra yeniden (d َ ,َْ ِ َرDِ ْZ,7َ1َ) diye okumaya başlanır.’
Gilbert, büsbütün hayrete kapılıp dedi ki: ‘Yâ!.. Gerçekten öyle mi? Hakikaten senin
okuduğun gibiyse, işte o zaman tamam oldu; şimdi inancımı tazeliyorum!’
Hamidullah bu anısını aktardıktan sonra şu notu eklemeyi de ihmal etmiyor: ‘Hemen
hatırlatalım ki, müzikâlite hiç göz önünde bulundurulmasa bile, (ً:َا#ْ )َأkelimesi
üzerinde duraklama yapılamaz; çünkü cümle eksik kalır; şartın cevabı olan (ْZ,7َ1َ)
cümlede yer almamış olur. Bu nedenle ancak (ْZ,7َ1َ) ten sonra duraklama
yapılmalıdır.”93
Hamidullah başından geçen bir olayı şöyle aktarıyor: “1933 yılında Paris
Üniversitesi’nde idim. Bir gün, bir Hıristiyan sınıf arkadaşım bana ‘Müslümanlar
kendilerinden sonra gelen harflerle birleşemeyen harfleri henüz anlayabilmiş değil’
dedi. Kendisi müzik uzmanıydı. Kısaltılmış Harflerin (Hurufu Mukattaa) melodilere
müzik ritimlerine işaret ettiğini ileri sürdü.”94 Hamidullah bu olayı aktarırken hiçbir
93
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s.101-103. Ayrıca bkz. s. 21.
94
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 39.
91
yorum yapmaz. Ancak yukarıda aktardığımız, başka müzik uzmanı ile yaşadığı başka
bir anısını anlatması, bu uzmanlarla aynı kanıda olduğunu gösterir.
3. KUR’AN’IN ÜSLUBU
Hamidullah’a göre, Kur’an bir şiir değildir, ama musikinin bütün niteliklerine
sahiptir. Onun şiirsel bir düz yazısı vardır. Şiirsel düz yazısı da monoton değildir.
Ona göre “Kur’an’da, okuma yazma bilmeyen sert bedevi ruhunu büyüleyen ritim ve
kafiye vardır. Bildirilen şeyi dikkatle ve uyanıklık içinde izlemeye zorlamak için,
ruhunu art arda şoklara tabi tutacak ani üslup değişiklikleri de yer alır.”97
95
İlgili âyetler için bkz. el-Bakara, 2/23, Yunus, 10/38, Hud, 11/13, İsra, 17/88
96
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 43
97
Hamidullah, Kuran-ı Kerim Tarihi, s. 21
98
el-Hicr, 15/91.
99
Hamidullah, a.g.e.,, s. 21, a.y., İslam’a Giriş, s. 43. Örnekler için bkz. Aziz Kur’an, 5/Mâide, 12
ve dipnot, 5
92
ancak, hemen özüne gelinecek şekilde hatırlatılmıştır. Ona göre, “eğer bir cümlenin
tamamlanması gerekmiyorsa, pekala bu, olduğu gibi kalmıştır! Çünkü zaman sınırlı
ve ihtiyaç ivediydi.” Bunun yanında, dikkati uyandırmak ve belleği korumak için her
ayetin sonunda ya bir ses uyumu veya bir ahenk meydana gelmiştir. Ona göre
Kur’an’ı da bu ses ve ahenge uygun bir şekilde okumak gerekir. Her ayetin sonunda,
bir sonraki ara cümleyi düşünmeye fırsat kalması için, okuyuş son hece üzerinde
uzatılır. Bu okuyuş tıpkı bir dağ yolundaki zikzaklı gidişler gibidir.100
100
Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s.19
101
Hamidullah, “Arap Müelliflerde Farsça Eski Metinler”, (çev. İhsan Süreyya Sırma), Atatürk
Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, 2.sayı, Ankara, 1977, s. 59
102
Bkz. el- Vâkıâ, 56/18.
103
Bkz. et-Tevbe, 9/29.
104
Bkz. Hamidullah, a.m., s. 59.
105
Bkz. 18/Kehf, 107, dipnot, 6
106
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, el-Bakara, 2/36, dipnot, 10
93
konu alan bütün Kitab-ı Mukaddes tarihinde bu “gülme”ye rastlandığını söyleyen
Hamidullah, bunun “gülüyor” anlamındaki “yishaq” ile isim olarak kullanılan
“İsaac” arasındaki benzerlikten kaynaklanabileceğini vurguluyor.107 el-Müddessir
sûresi “ْ3ُFْ َهE
َ ْ:3 !”وَا108 âyetindeki “rucz” kelimesinin, Süryanice ve diğer semitik
dillerde “rugza” şeklinde olduğunu, bunun da “hışım” anlamına geldiğini
söylüyor.109 “Kalem” kelimesinin Arapça’ya Fenike dilinden geçtiğini söyler.110
107
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Hud, 11/71, dipnot, 6
108
Bkz. el-Müddesir, 74/5.
109
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Müddessir, 74/5, dipnot, 7
110
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Kalem, 68/1, dipnot, 3
111
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 247
112
Bkz. el-Alak, 96/18.
113
Bkz. Muhammed Hamidullah, “Hz. Peygamber’in İslam Öncesi Seyahatleri”, çev. Abdullah
Aydınlı, Ankara Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, Ankara, 1980, 4. sayı, s. 340.
114
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 52, 56, a.y., İslam’ın Doğuşu, s. 33. a.y., “Allah’ın
Elçisi (a.s) ve Sahabe Devrinde Yazı Sanatı”, çev. Hasan Çağlar, İslami Araştırmalar, 1988, C. 2, S.
7, s. 95.
115
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 52, a. y.,Hz. Peygamber’in Altı Orijinal
Diplomatik Mektubu, çev. Mehmet Yazgan, İstanbul, Beyan Yayınları, 1998, s. 21-25. sayfalarda
daha ayrıntılı bilgiler vardır. örneğin Harp’da Dûmetu’l-Cendelli Bişr b. Abdi’l-Melik b. Abdi’l-
Cinn’den öğrenmiş. Ayrıca bkz. Hamidullah, “Allah’ın Elçisi (a.s) ve Sahabe Devrinde Yazı Sanatı”,
s. 96.
94
Kerim, bütün vadeli borç senetlerini yazıya geçirmeyi emretmişti.116 Hz.
Peygamber’de (a.s) tüm idari, askeri ve sosyal işleri için, yazıya ihtiyaç duymuştu.117
Hamidullah’a göre, Hz. Peygamber’in (a.s) hayatında, yazı ile ilgili en ilginç ve
fazlasıyla hayret veren olayın, kuşkusuz Bedir savaşında esirlerin okuma yazma
öğretmeleri karşılığında serbest bırakılmasıdır.118 Tüm bunların sahabeleri, yazıyı
öğrenmeye teşvik ettiğini, okuma yazma bilenlerin Kur'an-ı Kerim ve parayla ilgili
senetlerin yanında, onun sağlığında Hadisleri yazmaya başladıklarını söylüyor.119 Bir
rivayete dayanarak, Muaz b. Cebel’in, yazıyı öğretmek için tüm vilayetleri
dolaştığını;120 Hz. Peygamber’in (a.s) eşlerinden, Aişe ve Ümmü Seleme’nin de
okuma bildiklerini aktarır.121
116
Bkz. el-Bakara, 2/282.
117
Bkz. Hamidullah, Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, s. 32.
118
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 28. Hamidullah, “Allah’ın Elçisi (a.s) ve Sahabe Devrinde Yazı
Sanatı”, s. 97
119
Bkz. Hamidullah, Diplomatik Mektuplar, s. 32
120
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 28
121
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 24
122
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 20 ve 27.
123
Bkz. el-Kehf, 18/77. “Onları misafir etmekten kaçındılar.”
124
“Onları misafir etmeye geldiler”.
125
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,. s. 33. Hamidullah, “Allah’ın Elçisi (a.s) ve Sahabe Devrinde Yazı
Sanatı”, s. 99.
95
c. Hamidullah’a Göre Kur'an’da Dil ve Yazım126
şeklindeki kullanıma rastlanır. Örneğin ez-Zâriyât sûresinin 51/47. âyetinde, (ٍ ْHَ ِ)
şeklinde olması gerekirken kelimeye fazladan; diğer bir değişle okunmayan bir “ya”
harfi eklenerek (ٍ
ْHَ ِ) şeklinde yazılmıştır.128 Örneğin Sâd sûresinin 38/17. âyetinde,
(ِ ْHَ ْ! )ذَا اifadesinde kelime normal bir yazımla yazılmıştır. Hamidullah’a göre bu
durum o günün yazım biçiminden kaynaklanıyordu. Çünkü aynı yazım biçimi, Hz.
Peygamber’in el-Münzir bin Sâva’ya gönderdiği mektupta da görülebilir. Örneğin
normal (;ِ3ْ
َ@) kelimesi yerine (;ِ3ْ
َ@) şeklinde yazılmıştır. Fazladan bir “ya”nın
kullanımı Suriye’de bulunan bir kitabede de görülmüştür.129
Hamidullah, sesli bir harf olan “ya”nın kaldırıldığı yerlere şu örnekleri veriyor:
126
Bu konu ile ilgili Hamidullah’ın şu makalesi önemli bilgiler içermektedir: “Orthographical
Peculiarities in the Text of the Qur’an: A Guide on How to Read it Correctly,” IR, vol. XLII, No: 10,
Woking/England, October, 1954, s. 15-26.
127
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 56.
128
Türkiye’deki nüshalarda fazladan bir “ya” harfinin tercih edildiği yazım biçimi yoktur. Suudi
Arabistan veya Mısır baskılarında mevcuttur.
129
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 57. Hz. Peygamber’in (a.s) mektuplarındaki yazım
biçimi için bkz. a. y., Diplomatik Mektublar, s. 159.
96
el-Bakara, 2/41’de, (ِ
#ُ& َ ) yerine: (ن#ُ& َ ) ve 54’te, (ِ ْﻡ#َ8َ ) yerine: (ْ ِم#َ
sûresinin 16/40. âyetinde (َْ ٍءTِ!) şeklinde yazılmıştır. Yine en-Neml sûresinin 27/21.
âyetinde, ( ُ&+َDَْذHَ َ! ) kelimesi fazladan bir “elif” ile (َ ُ&+َDََْأذHَ! ) biçiminde yazılmıştır.132
Bunun gibi daha pek çok örnek mevcuttur.133
Hamidullah, bunlara karşılık tekil olduğu halde “elif” ile biten kelimelere de
işaret etmiştir. Örneğin, el-Bakara, 2/129. âyetinde, (ا#ُ'ْ>َ ); Yunus, 10/30. âyetinde,
130
Türkiye’deki nüshalarda (ْ ِم#َ8َ ) şeklindedir.
131
Diğer örnekler için bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 66.
132
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 57-58.
133
Bkz. et-Tevbe, 9/47; es-Saffat, 37/68; er-Ra’d, 31; Âl-i İmran, 3/144; el-A’raf, 7/103; Yunus,
10/75 ve 83; Hud, 11/97; el-Mü’minûn, 23/46; el-Kasas, 28/32 vd.
134
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 59.
97
5/18. âyetinde, ( َ ُء+ْ )َأyerine: (َُؤا+ْ) َأ135; Yunus, 10/90. âyetinde, (g
َ
ِhَا3ْ. ِإ#ُ+َ ) yerine:
(g
َ
ِhَا3ْ.ا ِإ#ُ+َ ); el-Haşr, 59/17. âyetinde, (َا ُءEَ: ) yerine: (َاؤاEَ: ); el-En’am, 6/94.
âyetinde, (آَ ُء3
َ ُM ) yerine: (آَؤا3َ ُM ) ve daha bir çok yerde bu örneklere rastlamak
mümkündür.136 Hamidullah’a göre bu yazım yöntemi biraz da vahiy kâtiplerine göre
değişiklik göstermiştir.137
3-( “ ) وvav” harfinin kullanımı: Hamidulah’a göre bu harf bir çok kelimede,
135
Türkiye’deki nüshalarda “elif” olmadan kelime yazılmıştır.
136
Diğer örnekler için bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 60-61.
137
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 59.
138
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 64.
139
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 61
140
Diğer örnekler için bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 65.
98
İmran, 3/146; Yusuf, 12/105; Hac, 22/48. âyetlerde (ْ%,Hَ َوآ
َ ), el-Hac, 22/45’de (ْ%,Hََ9َ )
şeklinde yazılmıştır. Hamidullah’a göre Arapça’da konuşma dilinde kelimenin son
harfi telaffuz edilmeyebilir. Ama bu kelimede “tenvin” her zaman telaffuz edilir. Bu
nedenle kelimenin “ey” şeklinde telaffuzunu önlemek için hareke işareti yerine
alfabenin bir harfi kullanılmıştır.141
1-Zamirler İle İlgili Kullanımlar: Fiil cümlenin başında ise, o fiil eril veya dişil
olabilir. Örneğin, Yusuf 12/30’da (ٌة#
َ ْ1ِ
ل
َ َ8) َو, Âl-i İmran 3/42’de (ُ6َ9ِhَ'َْ!ْ اmَ!َ8 ), el-
Hucurat 49/14’de (ب
ُ َا3ْ0Hَْ!ْ اmَ!َ8 ) gibi. Aynı şekilde eril isim için dişil zamir, dişil
isim için eril zamirin kullanıldığı durumlar da çoktur. Örneğin, et-Tahrim 66/12’de
(َ+ِْ رُوﺡ%َِ ِ
ِ ﻡ+ْ=َcَ+َ َ َ:ْ3َ ْmَ+َJْ ) أَﺡâyetinde (
ِ ) kullanılmışken, el-Enbiyâ
2-( َ! ) “lâ” edatı: Fiili olumsuz yapmak için kullanılan bu “lâ” bazen de
olumluluğu pekiştirip güçlendirmek için kullanılır. Buna “lâ-i zâide” adı verilir.
Örneğin el-A’raf 7/12’de geçen (َ ُFْ1َ &! َأd
َ َ5َ+َ ) ﻡَ ﻡcümlesinin harfi harfine anlamı
“Secde etmemekten seni alıkoyan nedir?” oysa ki kastedilen “…secde
141
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 61-62.
142
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 83; a.y., “Orthographical Peculiarities in the Text of the Qur’an: A
Guide on How to Read it Correctly,” s. 17-18.
143
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 83-93.
144
Diğer örnekler için bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 84-86.
99
etmekten…”dir. Sad 38/75’teki kullanımda bu “lâ-i zâide” yoktur. (َ ُFْ1َ ْ َأنd
َ َ5َ+َﻡَ ﻡ
).145 “Seni secde etmekten alıkoyan nedir?” anlamını taşıyor.
4-Hamidullah’a göre, günümüz dil bilgisi kurallarında “akıl sahibi varlıklar” ile
akıl sahibi olmayan varlıklar birbirlerinden ayrılmaktadır. Fakat Kur’an’ın kullandığı
şu örnekler düşündürücüdür. Örneğin İbrahim 14/36’da (%
َ ْ'َ'ْ َأﺽ%
& ُ &
ب ِإ
, ) َر, ( %
& ُ &
)ِإ35.
âyetteki (َ َم+ْﺹHَ ْ! ) اkelimesi yerine kullanılmıştır. ez-Zümer 39/38’de ( ت
ُ َcِMَ آ%
& ُْ هgَه
;ِ 3, ُ ) ﺽher iki örnekte de, normalde akıl sahipleri için kullanılan (%
& ُ ) هzamiri bu
cansız şeyler için kullanılmıştır.147
6-( ن
& “ ) ِإinne” yani “muhakkak ki” anlamında olmak üzere, (ْ“ ) ِإنin” edatının
kullanılması. Hamidullah’a göre bu durum, dil bilgisi bilginlerimizin dikkatini
çekmemiştir. Örneğin Yunus 10/29’da (%
َ
ِ'ََِ! ُْ9ِ َ َد7ِ0 ْ%َ0 &+ُ) ِإنْ آ, Yusuf, 12/91’de
(%
َ
ِkَِ=َ! &+ُ ) َوِإنْ آel-İsrâ 17/108’de (ً!#ُ5ْcََ! َ+,ْ ُ َر0ن َو
َ َ) ِإنْ آ, zamir ile birlikte
kullanıldığı durumlar da olmuştur. Tâhâ 20/63’te (ن
ِ َا3َِﺡ1َ! ن
ِ ) ِإنْ هَ<َا.149
145
Diğer örnekler için bkz. a.y., a.g.e.,. 87.
146
Diğer örnekler için bkz. a.y., a.g.e.,, s. 88.
147
Bkz. a.y., a.g.e., s. 88.
148
Bkz. a.y., a.g.e.,, s. 89.
149
Bkz. a.y., a.g.e.,, s. 89
100
7-Hamidullah’a göre, yalın halin ve –i halinin kullanım kuralı da her zaman
çok açık ve net değildir. Örneğin el-Bakara 2/177’de (3
& ِ7ْ! اr
َ ْ
َ! ) iken yine aynı
sûrenin 189. âyetinde (3
ِ7ْ! اr
َ ْ
َ! ) َوşeklinde geçmektedir. Ona göre bu durumu
açıklayabilmek için bazı başka ifadelerin üstü kapalı geçildiğini varsaymak
gerekir.150 Bazen yalın halin ve –i halinin aynı cümle içinde, birbiriyle birleştiği
durumlar olmuştur. Örneğin en-Nisâ 4/162’de ( آَ َةE
& !ن ا
َ #ُ ْeُْ!&'َ َة وَاJ! ا%
َ
ِ
ُِْ!وَا
َ #ُ+ِْﻡeُْ! ) وَاâyetinde görülen (%
3ِ ِﺥsْ!ْ ِم ا#َ
ْ!ن ِ!'&ِ وَا َ
ِ
ُِْ! ) اile (ن
َ #ُ ْeُْ! ) اkelimeleri i’rab
bakımından aynı hükme tabi oldukları için normalde aynı okunmaları gerekirken
farklı okunmaktadırlar.151 Hamidullah bu gibi kullanımların, “Arap dili “müzikal”
nedenlerden dolayı ve monotonluktan sakınmak için” kullanılmış olma ihtimali
üzerinde düşünüyor. Hamidullah Arap dilinin “bazı garip kullanımlara” sahip
olduğunu ve Kur’an’ın bunların bir kısmını koruduğunu söylüyor. Örneğin er-
Rahman, 55/48’de (ن
ٍ َ+ْ) َذوَا َ َأ, Sebe, 34/16’da (g
ٍ ُ ُأآKَ ) َذوَا. Arapça’da ( ) ذات
kelimesinin çoğulu ( ) ذواتgelir. Bu âyetlerde ise çoğulun tesniyesi yapılmıştır.
Çoğulun çoğul yapıldığı durumlar da vardır. Örneğin el-Mürselât, 77/33’te ( ٌ6َ!َِ:
150
Bkz. a.y., a.g.e., s. 90. Diğer örnekler için el-Mâide, 5/105; et-Teğabün, 64/16; el-Câsiye, 45/25;
er-Rum, 30/10; en-Neml, 27/52; Âl-i İmran, 3/147; eş-Şûrâ, 42/34-35.
151
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 91. Diğer bir örnek için bkz. el-Bakara, 2/177.
152
Bkz. a.y., a.g.e., s. 92-93.
153
Bkz. a.y., a.g.e., s.56
101
3-Bazen hareke yerine harf kullanılmış olması, çünkü Arapça’da normal
konuşmalarda kelimelerin son harfinin harekesi telaffuz edilmez. Bu durumda hareke
yerine harf kullanılmış olabilir. (lَيHَوآ
َ ) yerine (ْ%,Hََ ) َوآyazıldığı gibi.
154
Bkz. el-Ahzab, 33/8, 17.
155
Bkz. el-Ahzab, 33/10, 66, 67.
156
Bkz. Hamidulah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 61; Diğer örnekler için bkz. el-Hakka, 69/19-20, 25-
26, 28.
157
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 91.
158
Bkz. a.y., a.g.e., s.91.
102
Hamidullah Kur'an'ı, sonradan düzenlemesi yapılan dilbilgisi kurallarına bağlı
saymamak gerektiğini söylüyor. Kur'an'ın inişinden sonra ortaya çıkmış dilbilgisi
bilginlerinin, Kur'an'ın dil kullanımlarına boyun eğmelerini tavsiye etmekte ve “eğer
Arapça konuşan uluslar, kendi dil kurallarını bir parça değiştirmişlerse, bunun
Kur'an'ı etkilemesine izin verilmemelidir” şeklinde kanaatini ifade etmektedir.159
a. Kur'an
b. Hadis
159
Bkz. a.y., a.g.e.,s.83.
160
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 69-82; a. y., Aziz Kur’an, s. 54-64. a. y.,
“Orthographical Peculiarities in the Text of the Qur’an: A Guide on How to Read it Correctly,” s. 23-
26.
103
Hamidullah’a göre, Hz. Peygamber’in (a.s) sadece söyledikleri değil, aynı
zamanda yaptıkları ve görüp de ses çıkarmadığı davranışları bile toplum için
sonsuza dek yasa olmuştur. Çünkü Kur’an’ın ifadesiyle, “Muhammed kendi
tutkularına göre hiçbir şey konuşmaz. Hepsi, vahyedilmiş bir vahiyden başkası
değildir.”161 Hamidullah, Hz. Peygamber’in (a.s) bizzat kendisinin, topluma
bildirdiği şeyler arasında bir ayırım yaptığını da söylüyor. Bazı mesajlar için “Bu
Allah’tandır” diyordu; vahyin gelmediği durumlarda ise, sağduyusunu kullanarak
“Bir karar çıkartma çabasına” girişirdi. Bu tür durumlarda Allah’ın Hz.
Peygamber’in (a.s) aldığı kararı onaylamadığı ve Allah’ın iradesi çiğnenmesin diye
derhal düzeltici vahyin geldiği de olmuştur.162 Hamidullah’a göre, Hz. Peygamber’in
(a.s) kendi çabasıyla verdiği kararlar isabetli olmadığında düzeltiliyor idiyse,
kanıtlama problemi yaşanmadığı sürece, teorik olarak Kur’an ile Hadis, toplum için
aynı değere sahiptir. Çünkü bizzat Kur’an, “Elçi’nin size verdiğini alın ve sizi
sakındırdığından sakının”163 diye emretmektedir.164
Hamidullah’a göre Müslümanlar, daha Hz. Peygamber (a.s) hayatta iken onun
söz ve davranışlarını yazıya geçirmeye başlamışlardır. Daha sonraki dönemlerde ise
Hadis eleştirisi ilmi geliştirildi. Hadis kitaplarının sayısının çok olduğunu söyleyen
Hamidullah, Buharî ve Müslim’in hazırladıkları kitapların toplumun bünyesinde en
büyük güveni kazandıklarını söylemektedir. Sonuç olarak Hamidullah’a göre, en eski
Hadis yazmaları165 ile Buharî veya Müslim’in rivayet ettikleri arasında aynı
hadislerin olması, “hadis toplayıcısı yazarların eserlerindeki verilerin eşsiz
sahihliğini kanıtlamaktadır.”166 Bu nedenle O Kur’an’ı açıklarken hadislerden
istifade etmiştir.
c. Kutsal Kitaplar
161
Bkz. en-Necm, 53/3-4.
162
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 13, 14.
163
Bkz. el-Haşr, 59/7.
164
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 15
165
Bkz. Hamidullah, Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam ibn Münebbih, İstanbul, 2004.
166
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 15, 16
104
Muhammed Hamidullah, Kitab-ı Mukaddes’in yanında diğer kutsal kitaplara da
zaman zaman göndermeler yapar. Hatta onun, Hintli Rama ile Sita’nın öyküsü ve Hz.
İbrahim’in kıssasındaki benzerliklere dikkat çektikten sonra, “Brahman’ın Veda”ları,
Hz. İbrahim’in (a.s) Sahife’lerı ile bir ilişki oluşturmaktadır”167 dediğini daha önce
aktarmıştk. Özellikle Peygamber Efendimiz’in müjdelenmesi ile ilgili olarak
Hamidullah, hem Brahman Hindularının Pourana ve Vedalar’ına, hem de
Zerdüştlerin Zend-Avesta’sına itibar ettiğini görüyoruz.168 Biz şimdi onun Kutsal
Kitaplara bakışını ayrı bir başlık halinde ele almaya çalışacağız.
167
Daha fazla bilgi için bkz. 87/A’la, 19, dipnot,4
168
Bkz. Aziz Kur’an, eş-Şuarâ, 26/196, dipnot, 3.
169
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 46.
170
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, (Çev. Murat Çiftkaya), Beyan Yayınları, İstanbul, 2002, s.46.
171
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 94-95.
105
Bu konunun Kur'an'ın el-En’am sûresinde açıklandığını, Allah’ın yaklaşık
yirmi beş peygamberin yer aldığı uzun bir liste verdiğini, ardından da “İşte bunlar
Allah’ın doğru yola ilettikleridir. Öyleyse onların doğru yoluna uy”172 dendiğini
vurgular.173 Hamidullah eski peygamberlere bağlanan bir bilginin orijinalite
probleminin İslam hukukunun alanını sınırladığını vurgulamakla birlikte,174 geçmiş
peygamberlerin tutum ve davranışlarının İslam’da uyulmaya değer olarak ilan
edildiğini söylemektedir.175
Bu konuyla ilgili şu örnekleri verir. Bedir savaşından sonra esirler ile ilgili
verilmesi gereken hükmün Tevrat’ta geçerli hüküm olduğunu, bu hükmün ise
savaşçıların kılıçtan geçirilmesini, ganimet mallarının da yakılmasını emrettiğini176,
bunu uygulamayan Peygamberi’mizin el-Enfal 8/68 âyetiyle uyarıldığını, bu uyarının
sebebinin de Musevi şeriatı olduğunu söylüyor.177
Diğer bir örnek de şudur: “Kur'an-ı Kerim’deki Nur Sûresi zina için yüz kırbaç
vurulmasını emretmektedir. Fakat Peygamber’in (a.s) uygulama ve kuralına
(sünnetine) baktığımızda evli kişiler arasındaki zina olaylarında taşlanarak öldürülme
(recm) cezasına rastlıyoruz. Kur'an'da dahi zikredilmeyen bu ceza hangi esasa
dayanmaktadır? Bir çok kimse Kur'an'ın recm değil sadece yüz kırbaç cezasını
öngördüğüne inandıklarından bu hususta yanlış anlamanın kurbanı olmuşlardır. Fakat
durum öyle değildir.
Dikkatli şekilde tetkik edildiğinde Kur'an'ın bu cezayı dolaylı olarak getirdiği
görülecektir. Kur'an bizden önceki peygamberlerin şeriatlarına tâbi olmamızı
istemektedir. Recm cazası hem Tevrat’ta ve hem de İncil’de bulunmaktadır. Bugün
Yahudilerin ve Hıristiyanların ellerinde gezen kutsal kitap metinleri dahi bu hükmü
içermektedir. Peygamber’imiz de (a.s) böyle bir hükmün mevcudiyetini tasdik
etmiştir. Kur'an bu hükmü zikretmiyorsa, bu onun yürürlükten kaldırıldığı
(neshedildiği) anlamına gelmez.”178
172
Bkz. el-En’am, 6/90.
173
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s.93.
174
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, 6/En’am, 90, dipnot, 2.
175
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, 2/el-Bakara, 285, dipnot, 2.
176
Eski Ahit’teki hükümler için bkz. Tesniye, 20/10-14; Tesniye, 13/13-18.
177
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, 8/Enfal, 68, dipnot, 5. İslam’ın Doğuşu, s. 235.
178
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, 94-95.
106
suçluların para cezası ödemesini istediğini, Kur'an'ın bu hükmü kaldırıp yerine yeni
bir hüküm getirdiğini, bu hükmün de yüz kırbaç cezası olduğunu söylüyor.
Böylelikle Kur'an'ın sessiz kalarak önceki bir şeriatın bir yönünü muhafaza ettiğini
ve bir başka yönünü de ahlaksızlığa teşvik edeceğinden kaldırıldığını söylüyor.179
Hamidullah, Kur'an’ın Hz. Adem’den (a.s) Hz. Muhammed’e (a.s) kadar bir
çok Peygamberin varlığını bize haber verdiğini söylüyor. Kur'an’ın bu
peygamberlerin ve onlara tabi olan milletlerin bazılarının tarihini sadece
hatırlattığını, Müslümanların da pek tabii olarak öteden beri bu peygamber ve
milletler ile ilgili bilgi noksanlıklarını telafi için kutsal kitaplara müracaat ettiklerini
ifade ediyor. Birinci planda her yerde elde edilebilecek Kitab-ı Mukaddes olduğu
için de ona daha çok müracaat edildiğini söylüyor.180
Hamidullah, günümüz Müslüman ilim adamı için problem gibi gözüken bu tarz
bir yaklaşımın, Hz. Peygamber (a.s) döneminde herhangi bir sorun teşkil etmediğini,
179
Bkz.Hamidullah, a.g.e.,, s. 95
180
Bkz. Hamidullah, “İslâmî İlimlerde İsrâiliyyât Yâhut Gayr-i İslâmî Menşeli Rivâyetler”, çev.
İbrahim Canan, Atatürk Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 295
181
Bkz. el-Bakara, 2/75, en-Nisâ, 4/46, el-Mâide, 5/13, 41
182
Bkz. Kur'an, el-Mâide, 5/45, Krş. Ahd-i Atik, Çıkış, 21/24-25, Levililer, 24/17-20
183
Bkz. el-Mâide, 5/93.
184
Örneğin bkz. el-Bakara, 2/89.
185
Hamidullah, “İslâmî İlimlerde İsrâiliyyât Yâhut Gayr-i İslâmî Menşeli Rivâyetler”, çev. İbrahim
Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 296
107
bunun da sahabenin her âyeti muhtevası içinde müstakil olarak değerlendirmiş
olabileceğinden kaynaklandığını söylüyor. Çünkü böyle yaptığımız zaman âyetler
arasında çelişki olmadığı anlaşılıyor.186
186
Bkz. Hamidullah, a.m., çev. İbrahim Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 296.
187
Bkz. Hamidullah, a.m., çev. İbrahim Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 296, ayrıca Hz.
Süleyman hakkındaki iddialara verilen cevap için bkz. Kur'an, el-Bakara, 2/102; krş. Ahd-i Atik, I
Krallar, 11/1-7 ve devamı.
188
Hamidullah, a.m., çev. İbrahim Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 298.
189
Bkz. el-Mâide, 5/42-50.
190
Hamidullah, a.m., çev. İbrahim Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 300.
108
birbirinin aynısı olan bazı bölümleri hatırlatır.191 “And olsun Tevrat’tan sonra
Zebur’da yazmışızdır ki arza ancak salih kullarım mirasçı olur.”192 âyeti için Kitab-ı
Mukaddes’i incelediğimizde, Mezmular’da şöyle yazıldığını görürüz: “Salihler yeri
miras alır, ve onda ebediyyen otururlar.”193 Yine Kur'an’ın İsrailoğullarının kendi
arlarında ihtilaf ettikleri meselelere de açıklık getirdiğini söylüyor.194
a)”Eğer Ehl-i Kitap size bir şey anlatacak olursa onu ne kabul ne de reddedin.
Eğer batıl bir şey söylerlerse, asla tasvib etmeyiniz.”196
Hamidullah’a göre “bu tavsiyeler, safca her söyleneni kabul etmeyip, Hıristiyan
ve Yahudi kaynaklarından direk araştırma yapmayı tazammun etmektedir.”198
Örneğin eğer Kur'an’da bir peygamberin sadece ismi geçiyorsa ve şayet “Tevrat veya
İncil daha ayrıntılı bir arka plan sağlamışsa, müfessirlerimizin bu ayrıntıları
191
Kısas için bkz. Kur'an, el-Mâide, 5/45; krş. Ahd-i Atik, Çıkış, 21/24-25, Levililer, 24/17-20. Hz.
İsa’nın kul oluşu ile ilgili bkz. Kur'an, en-Nisâ, 4/172, Meryem, 19/30; krş. Ahd-i Cedid, Matta,
12/16-18)
192
Bkz. el-Enbiya, 21/105.
193
Bkz. Mezmurlar, 37/29.
194
Bkz. Hamidullah, “İslâmî İlimlerde İsrâiliyyât Yâhut Gayr-i İslâmî Menşeli Rivâyetler”, çev.
İbrahim Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 300-301, (Ayrıca Hz. İbrahim’in hangi oğlunu
kurban etmek istediği ile ilgili bkz. Kur'an, Saffat, 37/100-113; krş. Ahd-i Atik, Yaratılış, 22/1-18,
Çıkış, 13/2, 12, 22/29, Sayılar, 3/13, 9/17, Ahd-i Atik’te sözü edilen Yahudi geleneğine göre Kur'an’ın
söylediklerinin daha doğru olduğu ortaya çıkıyor.)
195
Hamidullah, “İslâmî İlimlerde İsrâiliyyât Yâhut Gayr-i İslâmî Menşeli Rivâyetler”, çev. İbrahim
Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 316.
196
Bkz. Buhari, 52/29, İbni Hanbel, 4/136, Ebu Davud, 24/2.
197
Bkz. Buhari, 60/50, Müslim, 53/72, Tirmizi, 39/13
198
Bkz. Hamidullah, “İslâmî İlimlerde İsrâiliyyât Yâhut Gayr-i İslâmî Menşeli Rivâyetler”, çev.
İbrahim Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 316.
109
kullandıklarını söyleyen Hamidullah, çoğu zaman “doğruluklarını araştırmadan bu
alıntıları yapmışlardır” diyor.199
199
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 46.
200
Bkz. Hamidullah, “İslâmî İlimlerde İsrâiliyyât Yâhut Gayr-i İslâmî Menşeli Rivâyetler”, çev.
İbrahim Canan, EAÜİİFD, Sayı, 2, Ankara, 1977, s. 317.
201
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/102, dipnot, 3.
202
Örnek olarak şu âyetlere bkz. en-Nahl, 16/50, Enbiyâ, 21/26-28, Tahrim, 66/6.
110
tutulduklarını ve bu yüzden de cezalandırılmak için bir kuyuya atıldıkları düşünmek
son derece yanlıştır. Bu rivayetler tamamen muteber olmayan israiliyyattandır.203
Hz. Süleyman ile ilgi Sad sûresi “Ve Davud’a Süleyman’ı bağışladık. Ne iyi
kul! Gerçekten çok tövbe ederdi!”204 âyetinin açıklamasında kaynağını
belirtmeksizin şu ifadelere yer vermiştir: “Müslüman geleneğine göre, Hz.
Süleyman, bir peygamber ve kutsal bir insandı. Çok sayıda, cins at satın almış ve
onları Allah yolunda savaş için kullanıyordu. Söz konusu atların, önünden
geçmesinden çok hoşlanıyordu. Geçici olarak da olsa, Allah’ı unutması, otoritesinin
işareti olan parmağındaki yüzüğü kaybetmesine mal oldu. Bir cin onu çalmış ve Hz.
Süleyman’ın şekline girmişti. Yüzüğü olmayınca Hz. Süleyman’ı hiç kimse
tanımadı. Tövbe ettikten sonra, Allah Süleyman’a egemenliğini daha geniş bir
biçimde geri verdi.”205 Yine “Hiç kuşkusuz, Süleyman’ı sınamıştık. Tahtının üzerine
bir ceset bırakıverdik, sonra, secde etti.”206 Âyetinin açıklamasında da, “Bu, bizzat
Hz. Süleyman’ın tıpa tıp kendi benzeriydi. Hatasının cezası olarak böyle yapılmıştı”
diyor.207
İsrailiyyattan sayılan bu tür haberlere itimat etmek son derece güçtür. Hz.
Süleyman’ın bütün güç ve kudretinin yüzüğünde olduğunun söylenmesi ve bu
yüzüğünün bir cin tarafından çalındığının ifade edilmesi Yahudilerin uydurmasıdır.
Tefsiri en zor olarak görülen ceset ile ilgili âyet, bir takım şeytanların kurduğu hile
ve desiselerle, Hz. Süleyman’ın bir süreliğine tahtında hükümsüz olarak kalması
şeklinde,208 Ya da Hz. Süleyman’ın şiddetli bir hastalığa yakalanıp, “cansız ceset”
denecek kadar zayıflayıp tekrar sağlığına kavuşmuş olması olarak da
209
yorumlanmıştır. Allah’tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği bu ceset ile ilgili ne
203
Bkz. “Melek”, İslam’da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, Müş. Ve Red. İbrahim
Kâfi Dönmez, İstanbul, İFAV, 1997, IV C., 3. C. s. 189.
204
Bkz. Sad, 38/30.
205
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, Sad, 38/30, dipnot, 2.
206
Bkz. Sad, 38/34.
207
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Sad, 38/34, dipnot, 5.
208
Bkz. Yıldırım, Kur'ân-ı Hâkim ve Açıklamalı Meali, Sad, 38/34
209
Bkz. Komisyon, Kur'ân-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Tercümesi, TDV, Sad, 38/34
111
Kur'an ne de Hz. Peygamber (a.s) tarafından yapılmış bir açıklama vardır.210
Hamidullah’ın, Müslüman geleneğine göre diyerek kaynağı vermeden bunları
aktarması doğrusu şaşırtıcıdır.
5. METODU
210
Bkz. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Ankara, TDV, 1992, 1. bsk., s.
200-205.
211
“Hz. Davut’a gelen iki davacı haberi” için bkz. Sad, 38/21 ve dipnot, 5. Burada Hz. Davut ile ilgili
anlatılanların doğru olmadığını söylüyor.
212
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, el-Bakara, 2/219, dipnot, 5.
213
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Bakara, 2/129, dipnot, 2.
112
sebebini de âyetler arasında yaptığı göndermelerle açıklar. Örneğin, el-Kalem,
68/17’deki “cennet” kelimesini “çiftlik” şeklinde tercüme ettikten sonra, başka
âyetlerde “cennet” veya “bahçe” şeklinde tercüme ettiği halde, burada aynı sûrenin
22. âyetine dayanarak böyle bir tercihte bulunduğunu ifade eder. İlgili âyet şöyledir.
“Ürünlerinizi toplayacaksanız, tarlanıza erken çıkın!”214
214
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Kalem, 68/17, dipnot, 3.
215
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Bakara, 2/240, dipnot, 3.
216
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Hac, 22/5, dipnot, 6.
217
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Hud, 11/3, dipnot, 5.
218
Bkz. el-Hac, 22/5.
219
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Hac, 22/5, dipnot, 7.
113
yapıyor.220 İlgili âyette ise yine el-En’âm, 6/141 ve 142. âyetlere; Hud, 11/40’a; el-
Vâkıâ, 56/7’ye221 gönderme yapıyor.222 El-Vâkıâ, 56/7’deki “üç gurup” insanın Fâtır,
35/32’deki “üç sınıf insan” olduğunu söylüyor: Kötüler, iyiler ve en iyiler.223
220
Bkz. Hamidullah, a.g.e., ez-Zümer, 39/6, dipnot, 2.
221
Hamidullah, el-Vâkıâ, 56/7’deki “üç ezvacı”, “üç gurup” olarak çevirmiştir.
222
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-En’âm, 6/143, dipnot, 1 ve 2.
223
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Vâkıa, 56/7, dipnot, 7.
224
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Fussilet, 41/12, dipnot, 1.
225
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 89.
114
toz, ne de zillet bulaşır. İşte onlar, Cennet halkıdır. Orada temelli kalacaklar”
denilmektedir. Hamidulah’a göre, Peygamber Efendimiz (a.s) “Cennet’ten sonra, iyi
insanlara, ödülün en büyüğü olarak Allah’ın görüleceğini belirtmek için bu âyeti
kanıt getirmiştir.226
115
peygamberin ismini zikrettikten sonra, En’am, 6/90 âyetiyle Hz. Peygamber’e
hitaben “…Onları rehberlerin olarak takip et…” tavsiyesi yapılmıştır. Hamidullah,
kendi ifadesiyle, “aşılması imkansız bir güçlük”ten söz ediyor. Kur’an’a göre nazil
olmuş olan eski kutsal kitaplar, şu veya bu sebeple değişikliğe uğramıştır. O halde
“eskilere vahiy ve ilham edilmiş kanunların tanınması, Kur’an’da yahut
Peygamber’in hadislerinde, eski ilahi kanunlar olarak zikredilmiş bulunanlara
özgüdür”230
d. Tevrat’a Göndermeler
O, kuşkucu birinin, “Araplar daha önce bir kutsal kitaba ve vahyedilmiş bir
dine sahip olmadıkları için Hz. Muhammed’in Yahudiler karşısında bir aşağılık
kompleksine sahip olduğu” iddiasını reddeder. Peygamber Efendimiz’in (a.s) bundan
dolayı, Kur’an’ı kaleme aldığı ve içindeki her şeyi bu saplantının etkisiyle
uydurduğu ve bu yüzden daha önce kendilerine ilahi vahye dayanan kutsal kitaplar
gönderilen İsrailoğullarından çokça söz ettiği iddialarına cevap verir.
230
Bkz. Hamidullah, “İslam Hukukunun Kaynaklarına Dair Yeni Bir Araştırma”, çev. Bülent Davran,
İslam’ın Hukuk İlmine Katkıları, ed. Vecdi Akyüz, İstanbul, Beyan Yayınları, 1. bs., s. 107, ayrıca
bkz. a.e, s. 27, 28
116
Hamidullah’a göre, Kur’an’ın vahyedildiği dönemde yeryüzünde tanrıtanımaz,
puta tapan-çok tanrıcı, Budist, büyücü-zerdüştçü, brahman, yıldızlara tapan ve
Yahudi, Hıristiyan dinlerinden toplumlar vardı.
231
Bkz. Hamidullah, Kur’an- Kerim Tarihi, çev. Abdülaziz Hatip, Mahmut Kanık), Beyan
Yayınları, İstanbul, 2000, s. 24-26.
117
yapıyor.232 İki kız kardeşi aynı nikah altında bulundurma yasağı için, Levililer,
XVIII/18’e gönderme yapıyor.233 Örneğin el-Mâide 5/3’te domuzun haram oluşu ile
ilgili Ahd-i Atik, Levililer, XI/7 ve Tesniye, XIV/8’e gönderme yapıyor. Örneğin
kısas’ı emreden âyette,234 Ahd-i Atik, Çıkış, XXI/23-25, Levililer, XXIV/19, 21,
Tesniye, XIX/19-21’e gönderme yapıyor.235
2-Eğer Kutsal Kitaplardaki bir hüküm, Kur’an ile değiştirilmişse buna da işaret
etmiştir. Örneğin, “Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz kamçı
vurun…”236 âyetinin, Tesniye, XXII/28, 29’daki Tevrat yargısını yürürlükten
kaldırdığını söylüyor.237
232
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, en-Nisâ, 4/26, dipnot, 5
233
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, en-Nisâ, 4/23, dipnot, 4
234
Bkz. el-Bakara, 2/178.
235
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Bakara, 2/178, dipnot, 4
236
Bkz. en-Nur, 24/2.
237
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Nur, 24/2, dipnot, 3.
238
Bkz. el-Ahkaf, 46/33.
239
Bkz. Hamidullah, a.g.e., Ahkâf, 46/33, dipnot, 6, Kâf, 50/15 ve 38, dipnot, 1.
118
ilk doğan çocukların kurban edilmelerinin istendiği,240 İshak da ilk doğan olmadığına
göre, kurban edilmek istenen kişinin İsmail olması gerektiğini söyleyen Hamidullah,
Kur'an’ın şu âyetini de İshak’ın İsmail’den sonra doğduğuna delil getirir. “Ve ona iyi
insanlardan bir Peygamber olarak İshak’ı muştuladık.”241 Hz. İbrahim imtihanı
kazandığı için Allah ona mükafat olarak İshak’ı bağışladı. Bu âyet Hz. İshak’ın Hz.
İsmail’den sonra doğduğuna işarettir.242 Yine Tevrat’a göre, çirkin “Altın Buzağı”yı
yapma suçunu işleyen Samiri değil Harun’dur.243 Hamidullah, Kur'an’ın bu iddiaya
verdiği cevaplara da gönderme yapmıştır.244
1-Bilindiği gibi bugün mevcut bulunan Tevrat bazı Peygamberleri sıradan insan
gibi gösterir. Veya sıradan insanlara bile yakıştırılmayacak ahlaki zaafları
Peygamberlere izafe eder. Ya da şirk sayılabilecek davranışları bazı Peygamberlere
isnat eder. Hamidullah, bu konularda da Kur’an âyetlerine dayanarak bazı tashihler
yapar. Örneğin Hz. Davud’a isnat edilen çirkin suçun, Kur'an’ın Sad sûresi 38/21.
âyetin açıklamasında İslam geleneğinde Hz. Davud’un büyük Peygamberlerden
olduğunun kabul edildiğinin altı çizilir.246 Ve iftiranın Tevrat’ın kaybolduktan sonra
yeniden yazılma aşamasında toplumların, kabilelerin birbirlerine duydukları kin ve
240
Bu yasa için bkz. Çıkış, XIII/2, 12, XXII/29, Sayılar, III/13, VIII/17.
241
Bkz. es-Saffat, 37/112.
242
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, es-Saffat, 37/102, dipnot, 5, a.y., İslam Peygamberi, s. 467’deki
dipnot, ayrıca bkz. a.y., “İslam’da Hac”, çev. M. Âkif Aydın, İslam Tetkikleri Enstitüsü, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, C. 8, cüz. 1-4, s. 128-129.
243
Bkz. Çıkış, XXXII/1-5 ve 24.
244
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-A’raf, 7/150, dipnot, 3, Tâhâ, 20/85, dipnot, 4.
245
Bkz. Hamidullah, a.g.e., el-Bakara, 2/72, dipnot, 1. Söz konusu bilinmeyen gerçek “…Ve kimin
tarafından vurulduğu bilinmeyen öldürülmüş bir adam bulunursa…” (Tesniye, XXI/1)
246
Bkz. Hamidullah, a.g.e., Sad, 38/21, dipnot, 5.
119
nefretten doğan bir intikam hissiyle atıldığını ifade eder.247 Hz. Süleyman’ın
putperestliği yeğlediği248 iddialarına da Kur'an’ın verdiği cevaplara işaret etmiştir.249
Hamidullah, tarihi olaylar yer ve şahıs isimleri ile ilgili Kutsal Kitaplardan
istifade etmiştir. Örneğin bazı Peygamberlerin aile fertlerinin isimlerini Kitab-ı
Mukaddes’ten almıştır. Hz. Zekeriya’dan bahseden el-Enbiya sûresi, 21/89. âyetin
dipnotunda, eşinin isminin An (Anne) olduğunu söylüyor.250 el-A’raf sûresi 80.
âyette, Hz. Lut’un, Hz. İbrahim’in yeğeni olduğunu ve Filistin’de oturduğunu
söylerken Ahd-i Atik, Yaratılış, XI/27-28 ve XIX/1 ve devamına gönderme
yapıyor.251 İsrailoğulları’nın Peygamberlerinden bir kral tayin etmesini istemeleri ile
ilgili olarak, Ahd-i Atik, I. Samuel, VIII ve X/17-22, IX/1, 5, X/16, XI, VIII/5 ve X
bölümlerine gönderme yapar.252 Kur'an’a göre hükümdar tayin edilen Talut ismini
Saûl ismiyle karşılaştırır.253
247
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 24.
248
Bkz. Ahd-i Atik, I Krallar, XI/1-7.
249
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/102, dipnot, 1 ve 2.
250
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Enbiyâ, 21/89 dipnot, 6.
251
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, A’raf, 7/80, dipnot, 5, Mekke şehrinin ismi için (âyette Bekke)
referanslar gösterir. Bkz. Âl-i İmran, 3/96, dipnot, 3.
252
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/246, dipnot, 1.
253
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Bakara, 2/247, dipnot, 2, Talut’un krallığının delili sandık için Çıkış
XXV/10, I. Samuel, XIV/18, II. Samuel, VI/2’ye gönderme yapıyor.
254
Bkz. Al-i İmran, 3/81.
120
İbrahim için, Yaratılış, XII/1-3 ve 16-20, Hz. Yakup için, Yaratılış, XLIX/10, Hz.
Musa için, Tesniye XVIII/18, XXXIII/2, Hz. Davut için, Mezmurlar, XLV/3-18, Hz.
İsa için, Matta, XXI/33-34.255
2-son olarak sadece bir yerde rastladığımız önemli bir hususu ayrı bir maddede
zikretmeyi uygun gördük. Daha önce ifade etmeye çalıştığımız gibi Muhammed
Hamidullah, Kur'an’ın el yazmalarını özellikle de ilk dönem el yazmalarını
karşılaştırmıştır. Ve aralarında hiçbir fark olmadığını tespit etmiştir. Öyle anlaşılıyor
ki İncil’in en eski el yazmalarını da incelemiştir. Çünkü Âl-i İmran sûresi 3/49.
âyette, Hz. İsa ile ilgili olarak, “Ve işte O, İsrailoğulları’na bir Elçi’dir…” âyetini
açıklarken, Matta, V/5-6 ve Markos, XVI/15’e gönderme yapar ve bu pasajların en
eski el yazması nüshalarda bulunmadığını söylemektedir.258 Tevrat’ın En eski el
yazmaları arasında binlerce metin farklılıklarına rastlandığını da ifade etmektedir.259
e. İncil’e Göndermeler
255
Ayrıca diğer referanslar için bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, Âl-i İmran, 3/81, dipnot, 3.
256
Bkz. eş- Şuarâ, 26/196.
257
Diğer önemli ayrıntılar için bkz. Hamidullah, a.g.e.,, eş-Şuarâ, 26/196, dipnot, 3.
258
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Âl-i İmran, 3/49, dipnot, 3.
259
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 470.
121
putlara kurban edilmiş hayvan”260 vb. yasaklar konusunda, Resullerin İşleri, XV/20
ve 29 ile XXI/25’e gönderme yapıyor.261 Hamidullah İncil’in bir tür siyer kitabı
olarak nitelenebileceğini, çünkü havarilerin Hz. İsa’nın hayatını anlattıklarını ifade
eder.262 Kur'an’da Hz. İsa’nın, Hıristiyanların iddialarının aksine Allah’a kul
oluşunun ısrarla vurgulandığına işaret eder. O Kur'an’ın bu tezini, aslında İnciller’de
Hz. İsa’nın üstü kapalı da olsa insan (Allah’a kul) oluşunu gösteren âyetlerin
varlığına işaret eder. Örneğin Matta, XII/18’de İşaya Peygamber tarafından, Hz.
İsa’nın önceden “Allah’ın kulu” şeklinde vasıflandırıldığı ile ilgili İşaya, 42/1’e
gönderme yapılır.263 Bundan başka İncil’in Matta, XIV/23, XXVI/36, Markos, VI/46,
Luka, VI/12, IX/18, XI/1 bölümlerine göre, Hz. İsa devamlı Allah’a ibadet eder.
Hamidullah, bunun bir kulluk işareti olduğu üzerinde durur.264 Hz. İsa’nın gösterdiği
Mu‘cizelerin ilgili yerlerine işaret eder. Örneğin Hz. İsa’nın Mu‘cizelerinden
bahseden Âl-i İmran sûresi 3/49. âyetin açıklamasında, Yuhanna, IX, Matta, VIII/1-
4, Luka, VII/11-17 ve Yuhanna, XI/17-46’ya gönderme yapar.265 Bütün bunların
yanında Kur'an’daki bazı ifadeler ile Ahd-i Cedid’teki bazı ifadeleri karşılaştırır.
“Örnek vermek” anlamına gelen, “ً'َPَب ا!'&ُ ﻡ
َ 3َ َ”ﺽ266 ifadesi için, Matta, XIII/4-32,
Markos, IV/1-34, Luka, VIII/5-18’e267; “devenin iğne deliğinden geçmesi” anlamına
gelen “ِ ا!ْ=ِ
َط, َ. ِ g
ُ ََFْ! اy
َ ِ'َ”268 ifadesi için Matta, XIX/24’e gönderme yapıyor.269
Hamidullah, en-Nisâ sûresinde çok evlilik ile ilgili âyetin açıklamasında, hiçbir
dinin İslam gibi çok eşliliğe sınır getirmediğini, ilk defa İslam’ın böyle bir sınırlama
getirdiğini ifade ettikten sonra, Hıristiyanlıkta çok evliliğin bulunduğu sonucunun
Matta, XXV/1-12’ye dayandırıldığını hatırlatmaktadır.270
260
Bkz. el-Mâide, 5/3
261
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Mâide, 5/3, dipnot, 1
262
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 599.
263
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, en-Nisâ, 4/172, dipnot, 3.
264
Bkz. Hamidullah, İslamiyet ve Hıristiyanlık, çev. İhsan Süreyya Sırma, İstanbul, Beyan
Yayınları, 2004, s. 35.
265
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, Âl-i İmran, 3/49, dipnot, 4
266
Bkz. İbrahim, 14/24.
267
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, İbrahim, 14/24, dipnot, 6
268
Bkz. el-A’raf, 7/40
269
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, A’raf, 7/4 dipnot, 3, “Bin yılın Allah’ın yanında bir gün gibi olması”
ifadesi için bkz. Hac, 22/47 ve Petrus’un İkinci Mektubu, III/8
270
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, en-Nisâ, 4/3, dipnot, 8. Daha fazla bilgi için bkz. a.y., İslamiyet ve
Hıristiyanlık, çev. İhsan Süreyya Sırma, İstanbul, Beyan Yayınları, 2004, bir kitapta dört ayrı dilde
Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca karşılaştırma yapılmıştır.
122
f. Kelimelerin İlk Anlamlarına Bağlı Kalışı
271
Bkz. Aydar, Hidayet, Kur’an-ı Kerim’in Tercümesi Meselesi, s. 234.
272
Bkz. Aydar, a.g.e., s. 234.
273
Bkz. Ahmet Baydar, “Muhammed Hamidullah’ın Ümmete Hediyesi”, Yedi İklim Dergisi, C. 16,
s. 55, Nisan, 2003,.
274
Örnek olarak bkz. el-Bakara, 2/132, 193, 217, 256; el-Maide, 3/19, 24, 73, 83, 85; en-Nisa, 4/46,
125, 171.
275
Bkz. Aziz Kur’an, el-Kafirun, 109/6, dipnot, 2.
123
Bu konuyla ilgili verilebilecek en yaygın örnek “s-l-m” ve “e-s-l-m”
kelimelerinin türevleridir. Hamidullah bu kelimeleri “teslim olma” veya “teslimiyet”
şeklinde tercüme etmektedir. Örneğin, Al-i İmran 3/19’da “Evet, Allah katında din
İslam’dır” şeklinde tercüme yapıldıktan sonra dipnotta “İslam [metinde/ teslimiyet]”
demektedir. Yine el-Bakara 2/112. ayette, “Hayır, ama, her kim iyi davrananlardan
olarak yüzünü Allah’a teslim ederse…” şeklinde tercüme ettikten sonra dipnotta şu
açıklamaya yer vermiştir. “… ‘Teslim olmak’ ve ‘teslimiyet’ kelimeleri -ki sık sık
karşılaşacağız- ‘Müslim’ kelimesinin yalın bir karşılığıdır. Bu da Müslümanlar ve
İslam demektir.”276 Hamidullah, el-Fetih sûresi 48/16. ayetteki “teslim olmayı”
politik anlamda bir teslim olma olduğunu söylemektedir.277
276
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Bakara, 2/112, dipnot, 10.
277
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Fetih, 48/16, dipnot, 1.
278
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, el-Bakara, 2/65, dipnot, 6.
124
yapanlar da vardır.279 Ayrıca iştah ve arzusuna gem vuramayan taşkın insanları
anlatmak için “maymun gibi” ifadesinin klasik Arapça’da sık sık kullanıldığını
hatırlatanlar da vardır.280
279
Her iki yorum için şu meallere bkz. Esed, Kur’an Mesajı, A’raf, 7/166, dipnot, 133; Ateş,
Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meali, A’raf, 7/166; Komisyon, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı
Tercümesi, DİB, A’raf, 7/166.
280
Bkz. Esed, Kur’an Mesajı, 7/166, dipnot, 13.
281
Bkz. Komisyon, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Tercümesi, A’raf, 7/58. Diğer örnekler
için bkz. El-Mülk, 67/16; Mâide, 5/64; er-Rum, 30/19.
282
Söz konusu âyet şöyledir/ “Ve iyi ülkeye gelince, onun bitkisi, Rabb’inin izniyle çıkar. Şükreden
insanlar için, delilleri işte böyle açılarız.”
283
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, en-Neml, 27/44.
125
Süleyman’ın yanında teslim olmuştu.”284 Aynı şekilde, “O gün, baldır açılacak ve
onlar, secdeye çağrılmış olacaklar, ama, buna güçleri yetmeyecek.”285 Âyetindeki
(ق
ٍ َ. ْ%َ0 ?
ُ َTْ9ُ ْ َم#َ ) ifadelerini ise şöyle yorumluyor. “Onların ilimlerinin ne kadar
dayanıksız olduğu onlara gösterilecek, bilgisizlikleri ortaya çıkarılacak.” Görüldüğü
gibi Hamidullah bu âyetlerdeki ifadeleri “insanın bilgisizliğini itiraf” olarak
yorumluyor.286
284
Bkz.Hamidullah, a.g.e.,, en-Neml, 27/44, dipnot, 9; Farklı bir yorum için bkz. Esed, en-Neml,
27/44, dipnot, 41.
285
Bkz. el-Kalem, 68/42.
286
Farklı bir tercüme ve yorum için bkz. Esed, Kur’an Mesajı, el-Kalem, 68/42, dipnot, 21.
287
Bkz. Hamidulah, Aziz Kur’an, Âl-i İmran, 3/44, dipnot, 6.
126
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
127
IV. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
1
Hamidullah, a.g.e.,, 2/el-Bakara, dipnot, 2, s. 149.
128
planlarını boşa çıkarmayı hedeflediğini düşünmekle birlikte; kesin olarak
Peygamberimizin, harflerin sayısal değerine de atıfta bulunduğunu belirtir.2
Nesh kelimesi sözlükte, izâle etmek, gidermek yok etmek, değiştirmek, tebdil,
tahvil ve nakletmek manalarına gelir. Istılahta ise, bir nassın hükmünü daha sonra
gelen bir nass ile kaldırmaktır. Veya mukaddes bir metnin ilgası anlamında
kullanılır.3
Tefsir ilminde çok ihtilaflı olan bu mesele ile ilgili Muhammed Hamidullah,
Aziz Kur’an mealinde de diğer kitaplarında da bir tartışmaya girmemiştir. Aziz
Kur’an mealine yazdığı uzun giriş bölümünde de bu konuyla ilgili olarak çok az
açıklamaya yer vermiştir. Biz onun bu konuda ki görüşünü ortaya koymaya
çalışacağız.
Konuyla ilgili Kur'an’da sadece iki âyet olduğunu hatırlatan Hamidullah, bu her
iki âyetin geçtiği yerlerde ayrıntılı açıklama yapmaz. Örneğin, el-Bakara sûresindeki
“ ٌ3َِ8 َْ ٍءM g
, ُ آKَ'َ0 َ&'!ن ا
& ْ'َْ َأ5َ َْ!ْ'ِ َ َأPِْ َ َأوْ ﻡ+ِ ﻡ3ٍ ْ
َ=ِ ت
ِ ْHَ
َ ِ1+ُ
ٍْ َأو6َN ْ%ِْ ﻡAَ1+َ
َ” ﻡ
“Eğer herhangi bir âyeti yürürlükten kaldırır veya unutturursak, ondan daha iyisini
veya benzerini getiririz. Allah’ın her şeye gerçekten güç yetirdiğini bilmez misin?”4
âyetinde geçen “Nesaha” kelimesinin, birbirinden farklı iki anlama gelebilen bir
kelime olması bakımından, ayrıca, hatta öncelikli olarak âyetin şu şekilde de
çevrilebileceğini söylemektedir: “Eğer herhangi bir âyeti (buyruğu) yazdırır veya
unutturursak…” görüldüğü gibi O, bu âyetteki “nesaha” kelimesinin, hatta öncelikli
olarak “yazdırmak” şeklinde de tercüme edilebileceğine işaret ediyor.5 Âyetin
dipnotunda başka bir açıklamaya yer vermeden, konu için en-Nahl sûresi 16/101.
2
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 39-40.
3
Bkz. İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, Ankara, TDV Yayınları, 1989, 7. bs., s. 122.
4
Bkz. el-Bakara, 2/106.
5
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/106, dipnot, 1.
129
âyete gönderme yapıyor. en-Nahl sûresinde, ilgili âyetin dipnotunda da hiçbir
açıklamaya yer vermeden el-Bakara 2/106. âyete gönderme yapmıştır.6
Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi Hamidullah, Aziz Kur’an mealinde, bir âyetin
diğerini neshettiği ile ilgili hiçbir örnek vermez. Biz bundan, onun elimizdeki Kur'an
metninde şu anda hükmü mensuh âyetin bulunmadığına inandığı sonucunu
çıkartmıştık. Ancak Hz. Peygamber’in (a.s) hayatı boyunca neshin veya insâ’nın
gerçekleştiğine inanır. O, “Hz. Peygamber’e (a.s) Kur'an’dan vahiyler gelmesi
mu’tad idi, sonra onları vahiy olunmamış, yahut onlardan bir şey kalmamış gibi
6
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, en-Nahl, 16/101, dipnot, 4.
7
Söz konusu Tesniye yargısı, zina eden bekârlara para cezası uygulamasını istemektedir.
8
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, en-Nur, 24/2, dipnot, 3.
9
Bkz. el-Enfal, 8/75.
10
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, Enfal, 8/75, dipnot, 5.
130
unuturdu. Bu Cenab-ı Hakkın onları kalbinden (hafızasından) almasından ötürü idi.”
Rivayetini sahih kabul eder.11
Bunun dışında, Hz. Peygamber’in (a.s) daha önce halka bildirmiş olduğu bazı
âyetleri gelen yeni vahiylerle değiştirdiği ile ilgili nakilleri de muteber görüyor.
Çünkü “Allah ezeli ve ebedidir; fakat insan toplumunun gelişimi, Allah’ın da,
mü’minlerin hatt-ı hareketlerine ait kanunlarında değişiklik yapmasını gerektirir.
Demek ki, bizim parlamentolarımızın teşriinde (yasama etkinliği) olduğu gibi, zaman
açısından eski ve yeni mefhumu, ilahi vahiylerde de rol oynamaktadır. Bununla ilahi
sıfata zarar gelmiş olmaz; yapılacak şey, Şari’ (yasa koyucu) tarafından vazedilmiş
bulunan en yeni hükümleri uygulamaktan ibarettir. Her yeni kanun, zaruri olarak eski
kanunun tamamını yürürlükten kaldırmaz, onda kısmi ilgalar da bulunabilir. Bu
kaide, önceki peygamberler tarafından tebliğ olunan Mukaddes Kitaplar hakkında
olduğu kadar, bizzat Kur'an hakkında da uygulanır. Zira O, 23 yıl zarfında parça
parça vahyolunmuştur ve tarihçiler, ilk vahiylerden bazılarının sonradan neshedilip
Kur’an metninden çıkarıldığını sarahatle belirtmektedir.”12 Örneğin O, en-Necm
sûresinde şu anki 53/21-22. âyetlerin, müşrikler tarafından yanlış anlaşılan iki ayetin
yerine nazil olmuş olabileceğine ihtimal veriyor.13 Bundan dolayı, vahyin ilk şeklini
bilip de vefat eden veya Medine’in merkezinden uzakta yaşadığı için değişiklikten
haberi olmayan kişilerin arkalarında bıraktıkları özgün fakat hatalı metinlerin, daha
hicretin ilk yıllarında farklı okuyuşlara veya farklı metinlerin ortaya çıkmasına sebep
olmuş olabileceğini de düşünüyor.14
İlahi bir vahyin, ancak yine ilahi bir vahiy tarafından kaldırılabileceğini
düşünen Hamidullah, “Hiç şüphe yok ki, bir otorite tarafından ilan edilen kanunlar,
ancak ve ancak yine bizzat kendisi veya ondan daha yüksek bir başka otorite
tarafından yürürlükten kaldırılabilir. Fakat asla ondan daha alt bir otorite tarafından
11
Bkz. Hamidullah, İslâm’da Devlet İdaresi, çev. Kemal Kuşçu, Ankara, Nur Yayınları, 1979, 5. bs.,
s. 54.
12
Bkz. Hamidullah, “Müslümanlarda Hukuk Felsefesi”, çev. İbrahim Kafi Dönmez, ed. Vecdi Akyüz,
İslam’ın Hukuk İlmine Katkıları, s. 115.
13
Ayrıntılı bilgi için bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, en-Necm, 53/19, dipnot, 14 ve İslam
Peygamberi, s. 104-105.
14
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 38
131
yürürlükten kaldırılamaz” diyor.15 Her emri, ancak o emrin sahibinin
neshedebileceğini söyleyen Hamidullah, Kur'an’ın Allah Kelâm’ı olduğunu ve ancak
Allah’ın onu neshedebileceğini düşünüyor. Peygamberin de Kur'an’ı
neshedemeyeceğini, fakat kendi sünnetini neshetmesinin caiz olduğunu düşünüyor.16
3. MU‘CİZEYE YAKLAŞIMI
a. Mu‘cize ve Mi‘rac
15
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 175
16
Bkz. Hamidullah, “Fıkıh Usûlü İlmî Tarihi”, çev. Ruhi Özcan, ed. Vecdi Akyüz, İslam’ın Hukuk
İlmine Katkıları, s. 52. (Hamidullah’ın, Milli Eğitim Bakanlığının yayınlamış olduğu İslam
Ansiklopedisi’ne yazmış olduğu “Sünnet” maddesinde, teorik olarak Sünnet’in de Kur'an’ı
neshedebileceğini söylemektedir.-Bkz. “Sünnet” md. İA, MEB Yayınları- Prof. Dr. İhsan Süreyya
Sırma bunun bir tercüme hatası olduğunu düşünmektedir.)
17
Ahd-i Atik’deki zina cezası için bkz. Tesniye, XXII/22-24, Levililer, XX/10, Ahd-i Cedid,
Yuhanna, VIII/5.
18
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 99, a.y., İslam’ın Doğuşu, s. 45
132
Mu‘cize, i’caz kökünden gelir. Bir şeyin benzerini yapmaktan muhatabı aciz
bırakan şeye denir.19
Hamidullah, “İslam’a göre, bir kimsenin vahiy alan bir peygamber olabilmesi
için hiç de Mu‘cize göstermesi gerekmez, zira bir kimse peygamber bile olsa, her şey
insana değil Allah’a bağlıdır ve onun emriyle meydana gelmektedir.20 Bununla
birlikte, Kur'an'a ve sahih kaynaklara göre peygamberlere Mu‘cize verilmiş olmakla
birlikte, yine de Mu‘cize peygamberliğin delili olamaz. Peygamberlerin Mu‘cizeleri
vardır, ama bu Mu‘cizelerin onların tebliğ ettikleri ile öğrettikleri arasında doğrudan
bir ilişkisi yoktur.21
Örneğin, Hz. Musa’nın asasının yılana dönüşmesi ile onun Allah’ın birliğini
tebliği arasında bir ilişki kurulamaz. Hamidullah’a göre bu olayın tarihi bir gerçekliği
vardır, fakat sebebini bilememekteyiz.22
19
Sabuni, Muhammed Ali, et-Tıbyan fi Ulumi’l Kur'ân, Dersaadet Kitapevi, İstanbul t.y., s. 138,
Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usülü, TDV Y. Ankara, 1989, s. 162
20
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s.98
21
Hamidullah, Muhammed, “Konferanslar”, (çev. Zeki Aksu), Erzurum İslami İlimler Fakültesi,
(basılmamış ders notları), Erzurum, 1975, s. 3.
22
Bkz. “Konferanslar”, s. 4.
23
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, (Çev. Mustafa Yazgan), Beyan Y. İstanbul, 2004, s. 120
24
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 99.
133
bilhassa Mu‘cizeye inanmayan, inanamayan fertlere izah kabil olmaz.”25
Hamidullah, eğer sahih kaynaklardan bize ulaşmışlarsa Mu‘cizelere inanırız. Bunun
ötesinde, “Bir peygamberin tebliğ ettiği şeylerin sıhhatinde (doğruluğu hususunda)
Mu‘cizenin ayrıca özel bir payı olamaz” der. Çünkü Hamidullah’a göre, Hz. Ebu
Bekir Mu‘cize görmediği halde inanmış; Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibileri ise
Mu‘cize gördükleri halde inanmamış. Bu da Mu‘cizenin inanmadaki tesirinin kat’i
değil, izafi olduğunu gösteriyor.26
Maksadının daha iyi anlaşılması için Hamidullah Hoca şöyle bir örnek veriyor:
“Ben, iki kere ikinin dört değil de beş ettiğini iddia etmiş olsam ve bunun doğru
olduğunu ispat için de size, “elime alacağım şu kor ateş elimi yakmayacaktır” desem,
siz bu iddiaya karşılık hemen: “İki kere iki asla beş yapmaz, dört yapar; elinizin
yanmaması olağan üstü bir şeydir, bunun da benim bilmediğim bir sebebi olsa gerek;
ancak ateşin elinizi yakmaması ile iki kere ikinin beş edeceği iddiası arasında hiçbir
ilişki kurulamaz” diyeceksiniz.”27
25
Bkz.Hamidullah, Hazreti Peygamberin Savaşları, (Çev. Salih Tuğ), Yağmur Y. İstanbul, 1991, s.
10.
26
Bkz. “Konferanslar”, s. 4, Ayrıca bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s.115, Hamidullah,
Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed, s. 189.
27
Bkz. “Konferanslar”, s. 3 ayrıca bkz. Hamidullah, Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed, s. 189.
28
Bu eleştiriler için bkz. Zeki, Çıkman, Mi‘rac ve Hamidullah: İmanımızla Oynamayınız, Berekat
y. İstanbul, 1977, 206 s., Necip Fazıl, Kısakürek, Doğru Yolun Sapık Kolları: Arınma Çağında
İslam, Büyük Doğu y., 4. bs., İstanbul, 1990, s. 154., Sadreddin Yüksel, İctihad, Taklid, Teflik ve
Prof. M. Hamidullah’ın Eserleri Üzerine, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1975., Ahmet Davutoğlu, Dini
Tamir Davasında Din Tahripçileri, Bid’atlarla Mücadele Y., İstanbul, 1974, s. 146.
29
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 113
134
inlemesi, çok az miktarda su ve yiyeceğin bir çok insana yetmesi. En büyük Mu‘cize
olarak da Kur'an’ı örnek gösteriyor.30
30
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 118-120
31
Bkz. Hamidullah, Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed, s. 189’daki Dipnot.
32
Bkz. el-Ahzâb, 33/21.
33
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 116-117.
135
olduğunu söyler. Mu‘cizelerin sebepleri bizce bilinmese dahi anormal bir şey
değildir.34
Ona göre “Kur'an'da, gelişmiş insan topluluklarının Allah katında pek basit ve
kolay bir şey olan Mu‘cizeler peşinden koşmayıp, doğrudan doğruya Kur'an'ın ve
Resulullah’ın (a.s) getirmiş olduğu öğretileri ve bilgileri incelemeleri gerektiği
üzerinde durulmaktadır. Mekke’de nazil olan bir âyette şöyle denilmektedir: “Ve,
‘Niçin ona Rabbi’nden deliller indirilmedi?’ derler. De ki: ‘Deliller, ancak Allah’ın
katındadır. Ve ben, yalnızca açık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunan bir Kitap’ı sana
indirmiş olmamız, onlara yetmiyor mu? İşte bunda, inanan kimseler için, gerçekten,
bir rahmet ve bir hatırlatma vardır!”36
34
Bkz. a.y., A.g.e, s. 114, ayrıca bkz. Hamidullah, Allah’ın Elçisi Hz.Muhammed, (Çev. Ülkü
Zeynep Babacan), Beyan yay. İstanbul, 2002, s. 188.
35
Hamidullah, “Konferanslar”, (çev. Zeki Aksu), Erzurum İslami İlimler Fakültesi, basılmamış
ders notları, Erzurum, 1975, s. 6.
36
Bkz. el-Ankebut, 29/50-51. Hamidullah, İslam peygamberi, s. 117.
37
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 117.
38
Kur'an'ın meydan okumaları için bkz. İsra 17/88, Hud 11/33, Bakara 2/23, Yunus 10/38
39
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 120.
136
d. İsra ve Mi‘rac
İsra kelimesi “birisini geceleyin seyahat ettirmek” anlamına gelir. Mi‘rac ise,
“yukarıya ya da yükseğe çıkmaya yarayan alet, merdiven anlamına gelir.”40
Hamidullah’a göre, bu iki deyimle aynı olay kastedilmiştir. Allah, Elçisini
yeryüzündeki faaliyetleri için onurlandırıp ödüllendirmek isteyerek, O’nu göklerdeki
kendi katına davet etmiş; Resulullah (a.s), O’nun huzuruna kabul edilip kendisiyle
ilahi anlamda sohbet ettikten sonra, yeryüzüne dönmüştür.41
Hamidullah Peygamber’imizin (a.s) göğe çıkarken göğün her katında ayrı bir
peygamber ile buluşması, ilgili peygamberlerin de kendilerine has Mi‘raclarının
olduğu şeklinde yorumlar. Bu sekiz peygamberi aştıktan sonra Mi‘racının
gerçekleşmesinin, O’nun Mi‘racının en üst seviyede gerçekleştiğine delildir. Bu
peygamberlere ait Mi‘raclarının olduğu bilgisine de Kur'ân-ı Kerim ile ulaştığını
söyler: Hz. Adem’in yaratıldığı zaman Allah ile konuşması ve eşiyle “Cennet’te
oturması” bir çeşit Mi‘ractır.42 Hz. İsa’nın “Göğe yükseltilmesi”43 O’nun
Mi‘racıdır.44 Hz İdris için de Kur'ân, “Biz O’nu yüksek bir mekana kaldırdık” diyor.
Bu da bir çeşit Mi‘ractır. Hz. Yusuf’un Mi‘racı ise daha bir değişiktir. Vezirin karısı
O’nunla birlikte olmak isteyince “Rabbinin Burhanını”45 gördüğü için O da ona
meyletmekten kurtulmuş. Bu da O’nun Mi‘racıdır. Hz. Musa’nın Mi‘racı “Allah’ın
dağa tecelli etmesi hadisesindedir” Hz. Harun’un da aynı gökte olmasının sırrı Hz.
Musa’nın “Peygamberlik vazifemde O’nu (Harun) benim ortağım yap”46 şeklindeki
duasında yatar. Hz. İbrahim için Kur’an’da “Bunun gibi, (iyi anlayanlardan olsun
40
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 120.
41
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 120.
42
Bkz. el-Bakara, 2/35.
43
Bkz. en-Nisa, 4/158.
44
M. Hamidullah, aynı gökte Hz. Yahya’nın bulunuşunu ilk bakışta bir problem olarak görür. Ancak
İncil’e göre Hz. Yahya’nın Hz. İsa’nın hocası olduğunu, Hz İsa’ya manevi ilimleri öğrettiğini, ikisinin
aynı dönemde peygamberlik vazifesini birlikte yürüttüğünü ve daha sonra Hz. Yahya’nın öldürülerek
şehitlik mertebesine de ulaştığını Hz. İsa ile aynı katta oluşunun bu anlama gelebileceğini söylüyor.
45
Bkz. Yusuf, 12/24.
46
Bkz. el-Kasas, 28/34.
137
diye) İbrahim’e göklerin ve yerin saltanatını gösteriyorduk”47 denilmektedir.
“Melekut-us-Semavat”tan bunun bir tür Mi‘rac olduğunu anlıyoruz.48
Hamidullah'a göre, biz insanlar daha iyi anlayabilelim diye, Allah, Kur'an'da
nasıl sembolik ifadelerle tasvir ediliyorsa, Mi‘rac’ı da o şekilde tasvir etmek gerekir.
Mi‘rac’ta önemli olan içeriktir. Yani insanın Allah’a yükselişidir. Şekli, nasıl ve
nerede olduğu önemli değildir. Çünkü bu olay tamamen manevi bir alemde cereyan
etmiştir. Bundan dolayı da coğrafi veya turistik anlamıyla değil, tamamen tasavvufi
boyutuyla değerlendirmek gerekir.50
47
Bkz. el-En’am, 6/75.
48
Bkz. Hamidullah, “Konferanslar”, s. 8-10, ayrıca bkz.a.y., İslam Peygamberi, s. 126-127’deki dip
not.
49
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 122-123.
50
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 123-124.
138
Hamidullah Mi‘racın fiili bir yer değiştirmeden ibaret olduğunu söyleyen
alimlere saygı duyar. Yine de O, bu durumun Allah’ın “Her yerde hâzır ve nâzır
olma” sıfatıyla çeliştiğini söyler.51 Hamidullah, Buhari’ye dayandırdığı ifadesiyle,
Mi‘racın, uykuda veya uyku ile uyanıklık arasında gerçekleştiğini, Peygamber’imizin
bedenen değil ruhen Mi‘raca çıktığını savunmaktadır.52 Ona göre, “ … َ+ْ'َ5َ: َوﻡ
َ
س
ِ &+'ِ! ً6َ+ْ>ِ &!ك ِإ
َ َ+ْؤَْ ا!&>ِ َأ َر3 !“ ”… اSana gösterdiğimiz o görüntüleri (rü’ya) ancak
insanı sınamak için meydana getirdik”53 âyeti de buna işaret eder. Peygamberlerin
gördükleri rüyaların, uyanık iken gördüklerinden daha az değerli olmadığını
söyleyen Hamidullah, ilk vahyin de zaten rüya halinde vuku bulduğu kanısındadır.54
el-Mescidu’l Aksa
51
Diğer âyetler için bkz. Kâf/ 50/16, Vâkıâ/ 56/83-85, Hadid/ 57/4, Mücadele/ 58/7.
52
Hamidullah, Erzurum İslami İlimler Fakültesinde verdiği bir konferansında “hiçbir zaman Hz.
Peygamber’in (a.s) miraca bedenen mi, yoksa ruhen mi gittiğine dair şahsi bir görüş ortaya atmadığını
söyler. Bkz. Hamidullah, İslam Müesseselerine giriş, çev. İhsan Süreyya Sırma, Beyan Y. İstanbul,
t.y, s. 127.
53
Bkz. el-İsra, 17/60.
54
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 129-131.
55
Bkz. er-Rum, 30/3.
139
Bu ilim adamları en uzak mescidin, meleklerin sürekli ibadet halinde
bulunduğu semavi bir mescid olduğu kanısındadırlar.
56
El-Buhari, el-Camiu’s-Sahih, çev. Mehmet Sofuoğlu, Ötüken y., C. 3, s. 1130.
57
Bkz. el-İsra, 17/1.
58
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 129 Dip not, 270.
140
için, hem olmayanlar için hatta bir kelime Arapça bilmeyenler için dahi böyle
olduğunu söylüyor.59
Hamidulah’a göre, Kur'an’ın Allah kelâmı; İslam dininin evrensel bir din oluşu
ve sadece bir bölgeye, bir ırka mahsus olmayışı, bir dildeki bir kelimenin başka
dildeki karşılığını bulmanın zorluğu, Arapça’nın Kur'an ve Hadis dili olması dolayısı
ile tüm Müslümanlar tarafından saygı gören bir dil olması, aynı dine mensup olan
insanların her zaman birlikteliğe ihtiyaçlarının olması, Kur’an’ı Kerim’i hatasız
tercüme etmenin imkansız oluşu vb. sebeplerden dolayı tercüme ile namazın uygun
olmayacağı kanaatindedir.61
59
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 322.
60
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 322-323.
61
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 323-329.
62
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 328.
141
Hamidullah namazda Kur’an’ın tercümesinin okunabileceğini söylemek için
Ebu Hanife (öl. 776 m./150 h.) gibi bir otoritenin desteğine sahip olduklarını
söyleyen bazı yazarların İmam Ebu Hanife’nin namazda Kur'an’ın tercümesinin
okunabileceğine dair fetvasından daha sonra vazgeçtiğini de aktarmadıklarını
söylüyor.63
Sonuç olarak Hamidullah’a göre, istisnai hallerde değişik bir dilden tercüme ile
namaz kılınabilir. Bu cevaz kesinlikle geçici bir süre içindir. Örneğin yeni Müslüman
olmuş bir yabancı, hemen namaz kılmak zorundadır. Namazda bilinen âyet ve
ifadeleri ezberden okumaya mecburdur. Onları ezberleyinceye kadar bildiği dildeki
tercümelerini okuyabilir. Bu husustaki fetvasını Selman Farisi’nin (r.a) örneğine
63
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 329.
64
Bkz. Hamidullah a.g.e., s. 323.
65
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,s. 283.
66
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 289-290.
142
dayandırıyor. Bu sahabe İslam’a yeni girmiş İranlılara namazda okumak üzere,
Peygamber’imizin izniyle Fatiha Sûresinin tercümesini göndermişti. İranlılar Arapça
metni öğreninceye kadar namazlarını böyle kılmışlardı. Bunun gibi, dine yeni girmiş
biri birkaç gün için tercümelerden istifade edebilir.
67
Orucun hikmetleri için bkz. Hamidullah, Muhammed, “Niçin Oruç Tutuyoruz?”, (çev. Emrullah
Yüksel), Nesil Aylık Fikir D.,Eylül, İstanbul, 1977, C. 1, S. 12, s. 31., S. 11, s. 39.
68
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 816, a.y., İslam’a Giriş, s. 116, âyetler için bkz. el-
Bakara, 2/43, 110, Hac, 22/78.
69
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/43, dipnot, 7, a.y.,İslam’a Giriş, s. 111.
70
Bkz. Hamidullah, “İslam’da Sembol”, çev. İsmail Yakıt, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, Isparta, 1996, sayı, 2, s. 305.
71
Bkz. Hamidullah, “Müslümanlarda Hukuk Felsefesi”, çev. İbrahim Kafi Dönmez, İslam’ın Hukuk
İlmine Katkıları, s. 126.
143
zekat vergisinin başlıca mevzularıdır.” Peygamber ve halifeler dönemindeki tüm
vergiler zekat diye isimlendiriliyordu.72
Hamidullah’a göre, Kur'an zekatı farz kılarken, aşamalı bir yol izlemiştir.73 Ona
göre “Kur'an, Müslümanlar tarafından kendi hükümetlerine ödenen vergiler için üç
tane müteradif (synonyme: anlamdaş) kelime kullanır; Zekat, sadaka ve hak. İsteğe
bağlı olarak verilen sadakayı bunlardan ayırmak için ise, (“İnfak fi sebilillah: Allah
yolunda harcama) kavramını kullandığını söylüyor.74 Ona göre, “Hicretten Önce
nazil olan Kur'an âyetlerinde, kelime anlamı “artma, arındırma” gerçekte ise
“artarken arındırma” olan zekat terimi ile, yine kelime anlamı “iyilik, doğruluk”,
gerçekte ise “dosdoğru ve sadık bir imanın göstergesi olmak üzere iyilik yapmak”
demek olan tasadduk terimlerine oldukça sık yer verilmiştir. Bu terimler henüz
İslam Devleti’nin kurulmadığı ilk dönemlerde, aslında sadakanın yerine
kullanılmışlardır.” Yine bu dönemde Kur'an infak fi sebilillah ve hak (hak ve aynı
zamanda malî yükümlülük, vergi) kelimelerini de kullanmıştır.75 Örneğin Hicretten
Önce inen ez-Zâriyât sûresinde “Ve mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak
vardı!”76 ve Mearic sûresinde “Ve mallarında, belli bir hak vardır.”77 âyetlerindeki
“Hak” kelimesi zekatı ifade eder.78 Ona göre bu âyetler basit tavsiyelerden ibaret
değildir. Zorunlu kurallardan ve vergilerden söz etmektedir. Ancak bu âyetlerin
nazil olduğu Mekke döneminde henüz bir zorlama ve yaptırım söz konusu değildi.79
72
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 809., a.y., “Müslümanlarda Hukuk Felsefesi”, çev.
İbrahim Kafi Dönmez, İslam’ın Hukuk İlmine Katkıları, s. 123’teki dipnot.
73
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/43, dipnot, 7.
74
Bkz. Hamidullah, “Müslümanlarda Hukuk Felsefesi”, çev. İbrahim Kafi Dönmez, İslam’ın Hukuk
İlmine Katkıları, s. 127, zekat’ın anlamdaşları için bk. a.y., İslam’a Giriş, s. 111.
75
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 804.
76
Bkz. ez-Zâriyât, 51/19.
77
Bkz. el-Mearic, 70/24.
78
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, ez-Zâriyât, 51/19, dipnot, 5.
79
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 805.
144
Hicretten önce isteğe bağlı sadaka niteliği taşıyan yardımlar; Hicretten sonra devlet
tarafından tahsil edilen vergilere ve düzenli kamu yükümlülüklerine dönüşmüştür.
Örneğin el-Bakara sûresi 2/177. âyetinde, zekat ibadeti, artık zorunlu olmayan diğer
ödemelerden ayrı tutuluyor.80 Hicretten sonraki âyetlerde artık zekatın, namaz ile
birlikte zikredildiğini görüyoruz.
80
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 805.
81
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 807-808, a.y., İslam’ın Doğuşu, s. 312.
82
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 809, a.y., “Hz. Peygamber Zamanında Bütçe Esasları ve
Vergi Tahsili”, çev. Kemal Kuşçu, İslam Hukuku Etütleri, İstanbul, Bir Yayıncılık, 1984, s. 95.
83
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamber, s. 401.
84
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 230.
85
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 545.
145
“ %
َ
ِب وَا!َْ ِرﻡ
ِ َ83, !ُ ُْ َوِ ا#ُ'ُ8 ِ6َc&!eَ ُْ!َ'َ
ْ َ وَا0 %
َ
ِ'َِﻡ5ْ! وَا%
ِ
َِآ1َْ!َا ِء وَا3َُcْ'ِ! ت
ُ َ8َ &J!ِإ
&َ ا
ٌ
ِ9ََ'ِ
ٌ ﺡ0 ُ&'!ْ ا!'&ِ وَا%ًِ ﻡ6َbِ3َ g
ِ
ِ7&1! ا%
ِ ْ ا!'&ِ َوِاg
ِ
ِ7َ. ِ” َو
86
Bkz. et-Tevbe, 9/60.
87
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 810.
88
Bkz. Hamidullah, a.g.e.,, s. 811, a.y., İslam’a Giriş, s. 197-198, İslam’ın Doğuşu, s. 314.
146
gidermek için kullanılmıştır.” Yani örtülü ödenek olarak kullanılacak kısım olarak
görüyor. Hz. Ömer’in artık İslam’ın gayrı Müslimlerin dostluğuna ihtiyacının
olmadığı gerekçesiyle, âyetin bu hükmünü yürürlükten kaldırdığına dair görüşe
şiddetle karşı çıkan Hamidullah, Hz. Ömer’in uygulamasının bir kişiye has olduğunu
söylüyor. Hz. Ömer’in âyetin bu hükmünü yürürlükten kaldırdığını düşünenlerin,
onun bu tasarrufu altındaki hikmeti anlamadıklarını belirtiyor. Bir çok bilginin89
görüşüne yer veren Hamidullah, ihtiyaç halinde bu hükmün uygulanması
gerektiğinin altını çiziyor.90 Hamidullah, gayrı Müslimlere de zekattan pay
verilebileceğine dair görüşünü burada da yinelemekte ve Hz. Ömer’in çok fakir
Hıristiyan ve Yahudilere devlet bütçesinden ödemeler yaptığını, Ebu Yusuf ve Ebu
Ubeyde’nin rivayetlerine dayanarak söylemektedir.91
“Allah yolunda (fi sebilillah)” deyiminin, “İslam uğruna yapılacak her türlü
hayır işleri ve savunma ile ilgili işleri kapsadığını”, okullara, camilere, hastanelere
yapılacak yardımların, ordunun her türlü araç ve gerecinin temini ve ülke savunması
89
Örnek olarak Ebu Ya’la el-Ferrâ’nın görüşü için bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 812, a.y.,
İslam’a Giriş, s. 198, a.y., İslam’ın Doğuşu, s. 315.
90
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 811-813.
91
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 314, 317.
92
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 814.
93
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 815.
147
için bazı tesislerin kurulması vb. harcamaların tümünün bu sınıfa dahil olduğunu
söylüyor.94
148
hatta bunun hangi dönemlerde ödeneceği, onu veren kişinin keyfine
96
bırakılmamıştır.”
96
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 816.
97
Bkz. Hamidullah, “İslâm Devletler Genel Hukukunun Başlangıçtaki Teori ve Pratiği” çev. Kemal
Kuşçu, İslâm’ın Hukuk İlmine Katkıları, s. 168
98
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur’an, el-Bakara, 2/218, dipnot, 3.
99
Bkz. Hamidullah, “İslâm Devletler Genel Hukukunun Başlangıçtaki Teori ve Pratiği” çev. Kemal
Kuşçu, İslâm’ın Hukuk İlmine Katkıları, s. 169.
149
(a.s) Mekke’deki on üç yıl boyunca sürdürdüğü İslam’ı tebliğ görevinden sonra kesin
sonuca bu şekilde ulaşmıştır.100
100
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 359
101
Bkz. el-Bakara, 2/256.
102
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, el-Bakara, 2/218, dipnot, 3. Ayrıca bkz. . Hamidullah, “İslâm
Devletler Genel Hukukunun Başlangıçtaki Teori ve Pratiği” çev. Kemal Kuşçu, İslâm’ın Hukuk
İlmine Katkıları, s. 168-169.
150
engel değildir. Tüm prensiplere göre Hamidullah savaşı, tıpkı bir hastalığın
iyileşmesi için cerrahî müdahaleye ihtiyaç duymasına benzetir.103
Hamidullah’a göre, Kur'an’ın aksine, Tevrat ve İncil köle edinmekten söz eder,
fakat onların azad edilmesinden hiç söz etmez. Yahudi olmayan kölelerin azad
edilebileceği sonucunun çıkarılabileceği tek bir satırın dahi olmadığını ifade eden
Hamidullah, fakat İbranî kölenin özgürleştirilmesi ile ilgili olarak, Çıkış, XXI/2-3,
Tesniye, XV/12-15 bölümlerine gönderme yapar. Kur'an’ın ise, bir kölenin azad
edilmesini Allah’ın hoşnut olduğu bir hareket olarak kabul ettiğini söylüyor.107
103
Bkz. . Hamidullah, “İslâm Devletler Genel Hukukunun Başlangıçtaki Teori ve Pratiği” çev. Kemal
Kuşçu, a.g.e., s. 169-170.
104
M. Akif Aydın ve Hamidullah, “Köle”, md., İA, DİB, C/ 26, s. 237.
105
Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, s. 33.
106
Örnek olarak bkz. en-Nisâ, 4/92, Mâide, 5/89
107
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, Beled, 90/13, dipnot, 2. Ayrıca bkz. a.y., İslam’ın Doğuşu, s. 108
108
Bkz. Mücadele, 58/3.
109
Bkz. Tövbe, 9/60
151
verilmesini isteyen âyetler de vardır.110 Savaş esirlerinin özgürleştirilmesi ile ilgili
olarak Kur'an, istendiği takdirde, karşılıksız dahi salıvermeye imkan tanımıştır.111
Ona göre, özgürleştirilmiş ile özgür doğmuş kimselerin eşitliğini sağlayan Kur'an
sayesinde,112 sonradan özgürlüklerini kazanıp hanedanlar kuran aileler de yok
değildir.113
110
Bkz. en-Nur, 24/33
111
Bkz. Muhammed, 47/4
112
Bkz. Ahzab, 33/37
113
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, Beled, 90/13, dipnot, 2; Aydın ve Hamidullah, “Köle”, md., s.
244.
114
Bkz. Beled, 90/13, el-Bakara, 2/177.
115
Bkz. Aydın ve Hamidullah, “Köle”, md., s. 242.
116
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 575
117
Bkz. Hamidullah, Aziz Kur'an, Tövbe, 9/60, dipnot, 2
118
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 574
119
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 575; Aydın ve Hamidullah, “Köle”, md., s. 238.
120
Bkz. Hamidullah, İslam’ın Doğuşu, s. 108.
152
söylüyor.121 Bütün dünyada var olan bu uygulamayı Müslümanların icat etmediğini
ifade ediyor. Ona göre, İslam’da kölelik bir cezalandırma veya kazanç kapısı değil,
tam aksine “insanlığa hizmet amacı güden, âcizlerin barındırılıp hallerinin
düzeltildiği ‘bir Islah evi’ gibidir.122
121
Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, s. 575.
122
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 574
123
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 575-576.
153
Hamidullah, Kur’an’ın bir çok bilimin ve sanatın gelişmesine katkıda
bulunduğunu söylüyor. O, Kur’an’ın Arap dilinde yazılmış ilk kitap olduğunu sık sık
vurguluyor. Ona göre, Hz. Peygamber (a.s) vefat ettiği zaman Müslümanların elinde
Kur’an’dan başka yazılı hiçbir şey yok iken, 15 sene gibi çok kısa bir sürede,
Kur’an’ı anlama çabası sayesinde ilk sözlükler hazırlandı, sarf ve nahiv ilmi gelişti,
i’caz ve belağat ilmi ortaya çıktı. Şüphesiz ki Kur’an’ı anlama çabası sayesinde ilk
gelişen ilim dalı tefsir oldu. İnsanlık tarihinin aydınlanması için çalışmalar yapıldı.
Kelam ilmi ortaya çıktı. Fıkıh ilmi gelişti. Tüm bu gelişmeler Kur’an sayesinde
oldu.124 Dünya hukuk tarihinde Fıkıh Usûlü ile ilgili ilk yazılı eser verenin İmam
Şafii (Ö. 204 h. /821 m.) olduğunu söylüyor. Hamidullah’a göre İmam Şafii,
Kur’an’ın “İyi bir söz, kökleri sağlam bir şekilde toprakta olan ağaca benzer ve bu
ağacın dalları gökyüzüne doğru yükselir”125 âyetinden ilham almıştır.126
Ona göre Kur’an’ı anlama ihtiyacı, dil bilimini, tarih ilminin gelişmesine katkı
sağlamıştır. Kutsal metnin ezberlenip okunması, İslam “dini mûsikisi”ni doğmasına
vesile oldu. Kur’an’ı korumaya yönelik özen ise, Arap yazısını, açıklık ve güzellik
bakımından geliştirdi. İslam’ın evrenselliği, Kur’an’ın daha Hz. Peygamber (a.s)
döneminden itibaren tercüme edilmesini gerektirdi.127
Bunların yanında, Yine ona göre Kur’an’daki kıssalar, tarih ve sosyolojiyi, hac
ibadeti seyahati gerektirdiği için coğrafya ve topografyayı; namaz vakitlerinin tayini,
124
Bkz. Ebu Hanife ed-Dineveri, Kitabü’n-Nebat, tahkik, Muhammed Hamidullah, Pakistan, Bait al-
Hikmat, 1993, Muhammed Hamidullah’ın yazdığı mukaddime, s. 10.
125
Bkz. İbrahim, 14/24.
126
Bkz. Hamidullah, “Şafiî’nin Hukuk İlmine Katkısı”, çev.Menderes Gürkan, İslam’ın Hukuk
İlmine Katkıları, İstanbul, Beyan Yayınları, 2005, 1. bs., s. 95.
127
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 246.
128
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 258.
154
matematik ve astronomiyi geliştirmiştir. Bilimler için olduğu gibi, Müslümanlar
arsında güzel sanatların gelişmesinde de birinci derecede Kur’an-ı Kerim etkili
olmuştur. Kur’an’ın Usul ve erkanına uygun okunması, Müslümanların musiksini
doğurduğu gibi, Kur’an’ın bizzat metninin korunması da hüsn-ü hattı (güzel yazı
sanatını) geliştirdi. Bunun yanında camii yapımı, mimariyi ve süsleme sanatını
ortaya çıkardı. Ona göre Kur’an’ın, “Bir takım evlerde, ki Allah, yüksek tutulmasına
ve oralarda kendi adının hatırlanmasına izin vermiştir; oralarda, sabahları ve öğleden
sonraları O’nu tenzih ederler.”129 âyeti bizzat camilerin inşasında azameti emrettiğini
söylüyor. Hamidullah’a göre, bu sanatların doğmasına öncülük eden Kur’an’ı
Kerim’in şu âyetleridir: “Andolsun ki, yere yakın göğü kandillerle süsledik…”130,
“İnsanların hangisinin daha iyi iş işlediğini ortaya koyalım diye, yeryüzünde olan
şeyleri, yeryüzünün süsü yaptık.”131, “Her namaza gidişinizde ziynetli elbiselerinizi
giyiniz.”132
129
Bkz. en-Nur, 24/36
130
Bkz. el-Mülk, 67/5.
131
Bkz. el-Kehf, 18/7.
132
Bkz. el-A’raf, 7/31. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 260-262.
133
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 261.
134
Bkz. el-Bakara, 2/35.
135
Bkz. Al-i İmran, 7/22.
136
Bkz Hamidullah’ın Tahkik ettiği ed-Dineveri’ye ait Kitabü’n-Nebat adlı kitaba yazdığı giriş, s. 5
155
olduğunu söyleyen Hamidullah, bu konuda ed-Dineveri’nin (ö. 282 h. /ö. 895 m.)
yazdığı “Kitabü’n-Nebat” isimli eserinden söz ediyor.137
Hamidullah’a göre, Kur’an hayatı bir bütün olarak ele alır ve bu bütünün çeşitli
yönleri arasındaki uyumunu hedefler. Çünkü Kur’an’ın, bütün insan ve cin
topluluklarına geldiğini söyler. O sadece bir topluluğa ait değildir. Onda Allah ile
insan ve insan ile insanlar arası yol gösterme ilkeleri ve yönergeleri vardır. Ona göre
Kur’an’da “uzmanlıklara ve yetkilere göre kuvvetler dağılımı asla yasaklanmış
değildir.” Kur’an’da “Sezar’a ait olan Sezar’a” anlayışı yoktur. İnsan ruh ve
bedenden meydana gelmiştir. Biri diğerinin zararına gelişip mutluluğa ulaşamaz. Her
ikisi kendi aralarında bir uyum ve ahenk içinde gelişmelidir. Kur’an buna “bu dünya
huzuru ve ahiret huzuru” adını vermektedir. Kur’an ibadet ve ahlak gibi, hukuku da
yönetir. İslam’da imamet, camide namaz kıldırmayı ifade ettiği gibi, devlet
başkanlığını da ifade eder. Bu da Kur’an’ın, ruh ve beden bütünlüğüne önem
verdiğinin, diğer bir değişle, hayatı bir bütün olarak ele alışının somutlaşmış bir
örneğidir.138 Çünkü, Kur’an ırk, bölge ve zaman ayrımı da yapmadan, temelde insan
kişiliğini geliştirmeyi amaçlar. Ona sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik kısacası
hayatın her alanını ilgilendiren kural ve ölçüleri sunar.139
Hamidullah’a göre, Kur’an sürekli şunu tekrarlar: Herkes tarafından iyi kabul
edilen şeyleri yapın ve yine herkes tarafından kötü kabul edilen şeylerden de
sakının.140 Ona göre İslam’ın sloganı Kur’an’ın ifadesiyle, “Dünyada iyilik, ahirette
iyilik”tir. Bu anlayışın insanı, maddi dünyaya sırt çevirip nefse eziyet etme veya
137
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 256, ed-Dineveri’nin bu eserini tahkik edip yayınlayan
Hamidullah, bu eser üzerine doktora yapan Silberberg’in şu ifadelerini aktarır/ “…eskinin botanik
edebiyatını tamamının içinde, yazarımızın (Dineveri) eserine paralel sadece iki eserin bulunması
şaşırtıcıdır. İslam halkının, edebî hayatının bu kadar erken bir döneminde, dâhiyane bir biçimde
Helenlerin seviyesine ulaşabilmesi ve hatta bu konuda onları geçebilmesi nasıl oluyor?”
138
Bkz. Hamidullah, Kur’an- ı Kerim Tarihi, s.27.
139
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 42, 43.
140
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 27.
156
manevi gerçekleri hiçe sayarak dünyaya dalma gibi aşırılıklardan uzak tuttuğunu
söylüyor.141
Hamidullah’a göre Kur’an, her şeyi mutlak iyi veya mutlak kötü olarak
sunmaz. Ona göre Kur’an, her devirde düşünsel bir çaba ile temel kaynaklardan yani
yine Kur’an’dan veya hadisten yasa çıkarılabilmeyi öngörmektedir.143
Kur’an hayatın üç yönünü bize öğretir: İman, İslam ve İhsan. İman, İnanç
boyutunu, İslam, teslim olma boyutunu ifade eder. İhsan ise, her ikisini
gerçekleştirmenin en iyi yolunu ifade eder.144
Hamidullah’a göre “Kur’an, insan ile Allah arasında net bir ayırım yapar.” Bazı
inançlarda olduğu gibi, insanın kendi bedeni içinde Allah ile birleşmesi
(Communion) söz konusu değildir. Kul Allah’a doğru yükselme gerçekleştirse de
insan insan olarak, Allah Allah olarak kalmaktadır. Allah her şeyi yaratandır. Her
şeyi önceden bilendir, planlayandır. Kısacası her şeye gücü yetendir. İnsan ise
Allah’ın kendisine vermiş olduğu iyiliklerle kuşatılmıştır. Bu iyiliklerden nasıl
yararlanacağı kendisine kalmıştır. “Kısacası, her şey insan içindir, ama insan da
Allah içindir. Yoksa kendi kendisi için değildir. Bundan dolayı bir Müslüman için
hayat ahiret yolculuğu için gerekli azığın temin edileceği bir konaklama yerinden
başka bir şey değildir.145
141
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 62.
142
Bkz. Hamidullah, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 28.
143
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 29.
144
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 93, a.y, Kur’an-ı Kerim Tarihi, s. 29, 30.
145
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 30-31.
157
İslam’ın dünyayla ilgili görevlere manevi anlamlar yüklemesindeki amacın
insanın manevi yönünü güçlendirmek olduğunu söyleyen Hamidullah, maddi
faydalarının ön planda gözüktüğü zekatın namaz, hac ve oruç gibi bir ibadet olarak
farz kılındığını söylüyor.146
Hamidullah’a göre, İslam’da maddeyle mânâ bir arada hayat bulur. “Namazı
kılın zekatı verin” emri Kur’an’da defalarca tekrar edilmektedir. Kur’an’da Allah’a
ibadet edilmesi ile verginin147 ödenmesinin aynı âyette zikredilmesi ruh ve beden
birliğinin en belirgin kanıtıdır. Ona göre, “İslam’da manevi görevler maddi
faydalara, maddi yükümlülükler manevi değerlere sahiptir.”148
146
Bkz. Hamidullah, İslam’a Giriş, s. 64, 65.
147
Hamidullah, Zekat’ı devlete ödenmesi gereken bir vergi olarak görür. Ayrıntılı bilgi için bkz.
İslam’a Giriş, s. 112, 113, 195-200.
148
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 116. Ayrıca bkz. Hamidullah, “Niçin Oruç Tutuyoruz?” (çev. Emrullah
Yüksel), Nesil Aylık Fikir D., C. 1, S. 11, İstanbul, 1977, s. 38-43.
149
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s.41, 42.
150
Bkz. el-Haşr, 59/9.
158
olarak kabul edilebilir. Hz. Peygamber’in (a.s) “Allah kuluna verdiği nimetin eserini
onun üzerinde görmek ister” sözü bu anlayışı gayet iyi açıklar. Çünkü O, bu sözü
zengin olduğu halde fakir gibi giyinen birisini gördüğünde ona söylemişti. Çünkü
Kur’an, “Bu dünyadaki nasibini de unutma”151 diye uyarır.152
Sonuç olarak Kur’an çok önemli günlük ibadetleri emretmekle birlikte, nefse
eziyet ve sefalet içinde yaşamayı asla telkin etmemiştir. Tam aksine Kur’an böyle
yaşayan insanların yanlış yolda olduklarını söylemektedir: “Ey Muhammed! De ki:
‘Allah’ın kulları için yarattığı ziynet ve temiz rızıkları haram kılan kimdir? Bunlar,
dünya hayatında inananlarındır, kıyamet gününde de yalnız onlar içindir.’ de. Bilen
kimseler için âyetlerimizi böyle uzun uzun açıklıyoruz.”153 Hamidullah’a göre, ilahi
kanunla serbest kılınmış bir şeyi insanın kendine yasaklaması dindarca bir hareket
değildir.154
151
Bkz. el-Kasas, 28/77.
152
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 65-67.
153
Bkz. el-A’raf, 7/32.
154
Bkz. Hamidullah, a.g.e., s. 67.
159
SONUÇ
160
mimariden, psikolojiden, sosyolojiden vb. alanlar ile ilgili değerlendirmeler bulmak
mümkündür.
161
İslam Peygamberi adlı eseridir. Bu iki ciltlik kapsamlı eserde Hz. Peygamber’in
(a.s) hayatının tüm yönleri ile ilgili bilgilerin yanı sıra, Kur’an Tarihi ile ilgili bilgiler
bulmak mümkündür. Bu eserlerin dışında İslam’a Giriş, Resulullah Muhammed,
İslam’ın Doğuşu, İslam’da Devlet İdaresi, Hz. Peygamberin Savaşları gibi
kitapları ve pek çok makalesi sayılabilir.
Bunların dışında bazen tarihi bilgiler vererek bazen diğer toplumlardaki veya
cahiliye dönemine ait örf ve adetleri aktarmıştır. O aynı zamanda bir dil bilimci gibi
kelimelerin değişik dillerdeki köklerine veya anlamlarına işaret etmiş, okuyucuyu
bilgilendirme yoluna gitmiştir. Böyle bir çaba mealde karşılaştırmalı dinler tarihi
açısından da ilginç bilgiler ortaya çıkartmıştır. Bu açıdan onun yaptığı bu çeviri
meal-tefsir özelliğini taşımaktadır.
Hamidullah, çevirisinde dil ve yöntem açısından farklı bir yol tercih etmiştir.
Âyetleri çevirirken metne kelimesi kelimesine bağlı kalmıştır. Eğer âyet cümleyi
yarım bırakmışsa o da böyle yapmıştır. O kısa âyetleri hiçbir zaman birleştirerek
tercüme etmemiştir.
162
Enstitüsünün yaptığı bir çalışmanın sonucunu da aktarır. Bunun yanında Kitabı
Mukaddes’in tahrif edildiğini yine ilgili Enstitünün yaptığı araştırmalara dayanarak
ileri sürmektedir.
2-İslam dini her zaman ve zeminde yaşanabilir. Bunun için Hamidullah, günün
birinde Ay’da yerleşim yerleri yapıldığında, oralarda nasıl ibadet edileceği ve namaz
için nereye yönelineceğini dahi anlatmıştır.
3-Yanlış anlaşılan veya bilerek çarpıtılan kölelik, çok eşlilik, cihad vb. konular
aslında Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta da vardır. Hamidulah, İslam’a has problemler
olarak görülen bu konuları mantıki izahlarla açıklığa kavuşturmuş ve bu konuda
Yahudi ve Hıristiyan tarihinden de örnekler vermiştir. Örneğin Kur’an’ın sürekli
kölelerin özgürleştirilmesinden söz ettiğini, fakat Kitab-ı Mukaddes’te kölenin
özgürleştirilmesi ile ilgili tek bir âyetin dahi bulunmadığını söylemektedir.
Onun bu çabası sonucu Batıda İslam’a bakış olumlu yönde değişmiş ve bir çok
kişi Müslüman olmuştur.
163
BİBLİYOGRAFYA
ALTINAY, Ramazan:
“Örnek Bir Çağdaş İslam Bilimleri Araştırmacısı: Muhammed Hamidullah”,
Van Yüzüncü yıl Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, yıl: 3, sayı: 3, Van 2000.
ATEŞ, Süleyman:
Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, t.y.
ATHAULLAH, Sadida:
“By Sadida Athaullah” (Çevrimiçi) http://www.soundvision.com,
19/01/2006.
AYDAR, Hidayet:
Kur’an-ı Kerim’in Tercümesi Meselesi, Kur’an Okulu Yayıncılık, İstanbul,
1996.
AYDEMİR, Abdullah:
İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, , TDV, Ankara 1992.
BAYDAR, Ahmet:
“Muhammed Hamidullah’ın Ümmete Hediyesi”, Yedi İklim Dergisi, C. 16,
Nisan, 2003.
CERRAHOĞLU, İsmail:
164
Tefsir Usûlü, TDV Yayınları, 7. bs. Ankara 1989.
ÇIKMAN, Zeki:
Mi‘rac ve Hamidullah: İmanımızla Oynamayınız, Berekat y. İstanbul,
1977, 206 s.
DAVUTOĞLU, Ahmet:
Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri, Bid’atlarla Mücadele Y., İstanbul,
1974, 192 s.
ESED, Muhammed:
Kur’an Mesajı, çev: Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İşaret Yayınları, İstanbul
2002.
GÖRMEZ, Mehmet:
“Hamidullah Hocamız Üzerine: Mehmet Sait Hatipoğlu ile Söyleşi”,
İslâmiyât/Kitâbiyât, Bülten, Ekim-Aralık, Ankara 2002.
GÜLER, Zekeriya:
“Muhammed Hamidullah’ın Ardından: ‘Ne Mutlu O Gariplere!’ Hadisinin
Düşündürdükleri”, Yedi İklim Dergisi, Nisan, İstanbul 2003.
GÜLER, Zekeriya:
165
“Muhammed Hamidullah’ın Kişiliği ve Araştırmaları Üzerine Ali Osman
Koçkuzu ile Söyleşi”, Hadis Tedkikleri Dergisi, sayı: 1, yıl: 2004.
HAMIDULLAH, Muhammad:
“Hicri Takvim ve Tarihi Arka Planı”, çev. Kasım Şulul, tercüme henüz
yayınlanmamış.
HAMIDULLAH, Muhammad:
Introduction to Islam, Dersaadet Y., İstanbul, t. y.
HAMİDULLAH, Muhammad:
Kur’an-ı Kerim Tarihi, çev. Salih Tuğ, M.Ü., İFAV, İstanbul 1993.
HAMİDULLAH, Muhammad:
Le Saint Coran: Traduction et Commentaire de, Beyan Yayınları, İstanbul
2005.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Allah’ın Elçisi (sav) ve Sahabe Devrinde Yazı Sanatı”, çev. Hasan Çağlar,
İslami Araştırmalar, C. 2, S. 7, İstanbul 1988.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Arap Müelliflerde Farsça Eski Metinler”, (çev. İhsan Süreyya Sırma),
Atatürk Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, 2.sayı, Ankara 1977.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Der Koran, Rudi Paret (bir tercüme), Stuttgart 1963-66”, İTED, C. 4/3-4,
İstanbul 1971, s. 110-113.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“El-İlaf veya İslam’dan önce Mekke’nin İktisadi-Diplomatik Münasebetleri”,
(Çev. İsmail CERRAHOĞLU), AÜİFD, C: 9, Ankara, 1961, s. 213-222.
166
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Fıkıh Usûlü İlmî Tarihi”, çev. Ruhi Özcan, ed. Vecdi Akyüz, İslam’ın
Hukuk İlmine Katkıları, Beyan y., İstanbul 2005.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Halku’l-Kainat ve Aslu’l-enva’ Hasebe’l-Kur’an ve’l-Müfekkirine’l-
Müslimin”, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, Prof. M. Tayyip Okiç
Armağanı, Erzurum Atatürk Üniversitesi, 1978, s. 9-38.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Hz. Peygamber Zamanında Bütçe Esasları ve Vergi Tahsili”, çev. Kemal
Kuşçu, İslam Hukuku Etütleri, Bir Yayıncılık, İstanbul,1984.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Hz. Peygamber’in İslam Öncesi Seyahatleri”, çev. Abdullah Aydınlı,
Ankara Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, 4. sayı, Ankara
1980.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Ivan Hrbek, Kur’an-ı Kerim’in Çekoslovak Dilindeki Yeni Tercümesi, Prag,
1972”, çev. M. Bilge, İTED, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Yayınları, , C. VI., Cüz, 3-4, İstanbul 1976, s. 229-234.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“İslâm Devletler Genel Hukukunun Başlangıçtaki Teori ve Pratiği” çev.
Kemal Kuşçu, İslâm’ın Hukuk İlmine Katkıları, ed. Vecdi Akyüz, Beyan
Yayınları, 1. bs., İstanbul 2005.
HAMİDULLAH, Muhammed:
167
“İslam Hukukunun Kaynaklarına Dair Yeni Bir Araştırma”, çev. Bülent
Davran, İslam’ın Hukuk İlmine Katkıları, ed. Vecdi Akyüz, Beyan
Yayınları, 1. bs., İstanbul, 2005.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“İslam’da Hac”, çev. M. Âkif Aydın, İslam Tetkikleri Enstitüsü, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, C. 8, cüz. 1-4, İstanbul 1984.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“İslam’da Sembol”, çev. İsmail Yakıt, Süleyman Demirel Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, S: 2, Isparta 1996.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“İslâmî İlimlerde İsrâiliyyât Yâhut Gayr-i İslâmî Menşeli Rivâyetler”, çev.
İbrahim Canan, Atatürk Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, Sayı,
2, Ankara 1977.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Kur’an-ı Kerim’in Afrika Dillerindeki Tercümeleri”, çev. H. R. İslam
Düşüncesi Dergisi, s. 8, Ekim, İstanbul, 1969, s. 487-493.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Kur’an: Müslümanların Mukaddes Kitabı (1)”, çev. Ahmet Yaşar Ocak,
İslam Medeniyeti, İstanbul, 1968, 1. S., s. 3-5.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Kur’an-ı Kerim’in Afrika Dillerindeki Tercümeleri” (çev. H.R), İslam
Düşüncesi, sayı: 8, Ekim, İstanbul 1969.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Kur'an-ı Kerim’in Türkçe Yazma Tercümeleri”, (çev. Salih Tuğ), Türkiyat
Mecmuası, s: 14, İstanbul 1964, s. 65-80.
168
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Müslümanlarda Hukuk Felsefesi”, çev. İbrahim Kafi Dönmez, ed. Vecdi
Akyüz, İslam’ın Hukuk İlmine Katkıları, Beyan yayınları, İstanbul 2005.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Orthographical Peculiarities in the Text of the Quran: a Guide on How to
Read it Correctly”, IR, XLII/10, Woking/England, 1954, s. 15-26.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“R. BELL Introduction to the Qur’an, Edinburgh University Press,
Edinburgh, 1953. 190 pages, 18 s.”, IC, London, 1954, s. 239-243.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Sünnet” md. İslam Ansiklopedisi, MEB Yayınları, İstanbul 1983.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Şafiî’nin Hukuk İlmine Katkısı”, çev. Menderes Gürkan, İslam’ın Hukuk
İlmine Katkıları, Beyan Yayınları, 1. bs., İstanbul 2005.
HAMİDULLAH, Muhammed:
The Quranic Copies of The Caliph Osman, Centre Culturel Islamique,
Hyderabad House, İnc, Philadelphia, 1980.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Toshihiko Izutsu, God and Man in the Kuran, semantict of the Kuranic
Weltanschauung, Tokyo 1964”. İslam Tedkikleri Enstitüsü Dergisi, C. 4/3-
4, İstanbul, 1971, s. 109-110.
HAMİDULLAH, Muhammed:
Allah’ın Elçisi Hz.Muhammed, Çev. Ülkü Zeynep Babacan, Beyan y..
İstanbul 2002.
169
HAMİDULLAH, Muhammed:
Hazreti Peygamberin Savaşları, Çev. Salih Tuğ, Yağmur Y., 4. bs., İstanbul
1991.
HAMİDULLAH, Muhammed:
Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, Beyan Y., İstanbul,
1998.
HAMİDULLAH, Muhammed:
İslam Müesseselerine Giriş, çev. İhsan Süreyya Sırma, İst., Beyan Y., 1992.
HAMİDULLAH, Muhammed:
İslam Peygamberi, çev. Mustafa Yazgan, Beyan Y. İstanbul 2004.
HAMİDULLAH, Muhammed:
İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İrfan Yayımcılık ve Ticaret, C. 1,
İstanbul 1993.
HAMİDULLAH, Muhammed:
İslam Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İstanbul, İrfan Yayımcılık ve Ticaret, C.
2, İstanbul 1993.
HAMİDULLAH, Muhammed:
İslam’a Giriş, çev. İbrahim Arif Koytak, Veysel Uysal, Beyan Y., İstanbul
2003.
HAMİDULLAH, Muhammed:
İslâm’da Devlet İdaresi, çev. Kemal Kuşçu, Nur Yayınları, 5. bs. Ankara,
1979.
HAMİDULLAH, Muhammed:
170
İslam’ın Doğuşu, çev. Murat Çiftkaya, Beyan Y., İstanbul 2002.
HAMİDULLAH, Muhammed:
İslamiyet ve Hıristiyanlık, çev. İhsan Süreyya Sırma, Beyan Y., İstanbul
2004.
HAMİDULLAH, Muhammed:
Konferanslar, (çev. Zeki Aksu), Erzurum İslami İlimler Fakültesi,
(basılmamış ders notları), Erzurum, 1975.
HAMİDULLAH, Muhammed:
Kur’an- Kerim Tarihi, çev. Abdülaziz Hatip, Mahmut Kanık, Beyan Y.,
İstanbul 2000.
HAMİDULLAH, Muhammed:
Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam ibn Münebbih, çev. Kemal
Kuşçu, sad. Mesut Karaşahan, , Beyan Yayınları, İstanbul 2004.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Niçin Oruç Tutuyoruz?”, (çev. Emrullah Yüksel), Nesil Aylık Fikir
Dergisi, Ağustos, Eylül, İstanbul, 1977, C. 1, S. 11, s. 38-43, S. 12, s. 28-33.
HAMİDULLAH, Muhammed:
“Fehmü’l-Kur’an Limen La Yentiku Bi Lugat’i-dat”, en-Nedvetü’l-âlemiyye
Havle Tercemâti Meânî’l-Kur’an’il-Kerim (sempozyum), IRCICA, İstanbul,
t.y, s. 49-70.
HUSSAINI, Arif:
171
“In Memory of Muhammed Hamidullah”, (Çevrimiçi):
http://www.pakistanlink.com/hussaini/12272002.html. 2004 19/01/2006.
İSLAMOĞLU, Mustafa:
“Hamidullah’ı Anma Konferansı”, Erdemder, İstanbul, 17 Aralık 2005.
KARA, İsmail:
“Gurub Etti Güneş Dünya Karardı”, Dergâh Dergisi, Şubat, İstanbul 2003.
KARAMAN, Hayrettin:
“Prof. M. Hamidullah, Fıkıh Usulü ve İbadet Fıkhı” (Çevrimiçi)
http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/makaleler/0001.htm, 10 Ocak 2005.
MOMIN, A. R.:
172
“Professor Dr. Muhammad Hamidullah (1908-2002)”, Islamic Culture, vol:
LXXVII/4, Hyderabad, 2003.
MUJAHID, Malik:
“Remembering Dr. Hamidullah”, (Çevrimiçi):
http://www.soundvision.com/info/scholars/hamidullah.asp. 19/01/2006.
TUĞ, Salih:
“Hamidullah’ı Anma Konferansı”, Erdemder, 17 Aralık 2005.
TUĞ, Salih:
“Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”, Marife Dergisi, Bahar, İstanbul, 2003.
TUĞ, Salih:
“Prof. Dr. Muhammed Hamidullah”, Yedi İklim Dergisi, Nisan, No:157,
İstanbul, 2003.
YAŞAROĞLU, Kâmil:
173
“Çok Yönlü Bir İslam Alimi Portresi: Muhammed Hamidullah”, Yedi İklim
Dergisi, Nisan, İstanbul 2003.
YILDIRIM, Suat:
“Evrensel Bir Alim Muhammed Hamidullah”, Yeni Ümit Dergisi,. Ocak-
Mart, sayı, 59, İstanbul, 2003.
YILDIRIM, Suat:
Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, İstanbul 1998.
YÜKSEL, Sadreddin:
İctihad, Taklid, Telfik ve Prof. M. Hamidullah’ın “İslam Peygamberi” ile
“Resulullah Muhammed” (s.a.s) Adlı Eserleri Üzerine Bir Araştırma,
Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1975.
174