You are on page 1of 149

ALTlKlRKBEŞ YAYlN 35

Opera I-IV/ Enis Batur

Yayın Yönetmenleri
Çetin Şan 1 Kaan Çaydanılı
Kitap Tasarımı
Mehmet Ulusel
Enis Batur'un Çizinıleı·inden hareketle, Özel Resim· Harf Tasarımı
Faruk Ulay
Ofset Hazırlık
Arzu Çakan
Düzellme
E. B.
Kapak filmi
ORA Ofset Renk Ayırımı (O 212) 282 42 55
Baskı
Ofoet Yapınıevi (O 212) 275 99 80-81

Bu yap ı t ın yayın haklarını salıiplendik gözüküyoruz.


Tanıtım alıntıları dışında -makul boyutlardaki-izinsiz çoğaltılması ahlak kurallarına ve
yasalarımıza göre suç say ılmak tadır. Sahip olduğunuz tüm lııı bilgilerin ışığında, böyle bir
harekete kalkışmak istediğinizde, önce bize n'ya E.B.'ye sorarsanız
veya gelişmeleri zaman içinde bildirirseniz uygar dünya adına seviniriz.

P.S.: Tüm fotokopi fanzinler yukardaki açıklamadan hağımsızdırlar.


Onlar istedikleri ALTlKlRKBEŞ kitabını veya nıetnini çoğaltahilir,
bozup yeniden yaratabilirleı·. Okurlarımızı yasal dergileri değil, fotokopi Canzinleri
izlemeye çağırıyoruz. Onlaı-sizi uçurumdan aşağı itecek güce sahiptirler
ve uçrnayı öğrenmenin zamanı geldi.
Yaşasın FOTOKOPi, Yaşasın KAOS.

ALTlKlRKBEŞ YAYlN
bir Kaybedenler Kulübü tribidir.
Yazışma Adresi: P.K. ll4 Acıbadem, İstanbul
Telefon: (O 212) 249 31 68- 249 08 21
Enis Batur
OPERA
Enis Batur
Opera
ı- 4004
OPERA I
Tekvin
dörtbirucundan
tutuşmuş
muş yerküre, bana ne: je fe sö kö je pü mua
gözlüyoruru teleksi:
iskelet,
çıkıyorum çıkın kınımdan
bir kılıç ki kesip durduramıyor
ateşi
kör, p a s , çürük , leş , yemyeşil
bir tutku
geçmişte k alan.
S onra radyolar, uğultulu
ve b aşıboş ekranlar, her türlü sayarlar,
rotatif ve compugraphic parmaklar
kol geziyor dörtbirucunda kürenin:
Herşey bir çengelli iğneyle
tutturulmuş diyorum: J'ai fait ce
kö je pü ve
ışık, evet ışık , bir tufan huzmesi
gibi
ışık doluyor gözlerimin dibine
ve açılıyor orada
birdenbire
nikotin çiçekleri.

9
Kimim ben
ve ne arıyorum korun
merkezinde? Yitip gi di yor soru
d a h a onu ona sord u ğu m a n ,
belki gid ip anlamını anyor
henüz ateşin eleğınediği bir yerde, >!b
belki de yanıyor
işaretine takılan ,..e ı·seri
bir kınlcıınla .
Sonluııı b u soruyu lıen şimdi
ve k e n d i m döniiştiiın o an

hiı· �orııya.
dön üp bir halden ötekine
çevirdim b ütün kelimei(Ti:
Bir karşılık aradım kaqılıksız
içimden yükselen ünleıne.
Let'us go then you and I
kaldıys a siktirip gidecek bir yer
you and I
yani ben ve öteki
yani ben ve ben yani
içimdeki kinci ikinci .
Ve bir yer: Bir ada belki,
bir tepe tabii,
bir in depderin,
sisin merkezi
sisin merkezi v arsa,
kasırga çemberi
-en güçlü anında­
çekirdeği bir dinaınonun ,
bir mamut mezarlığında

lO
mamul dişi bir lahit,
Miss Thateber'ın kilit orası
ve ma langue
ma langue, merde -
evet, bokun ortası nerde,
nerede hıldır yağan taşlar bugün ,
nereye kondu ehahil kuşları:
Onlar ki
benim iıncemi bekliyorlar
inmek için
kuytuda:
Yanyana durup beklediğimiz
si perde.
Bir yer: Neredesin şimdi
Bobby? Bir yer: Yerin altınd a
mısın sahiden? B i r yer : N o man' s
land. Bir yer: S onsuzluk. Bir yer :
Akrebin bulunduğu,
ateş çemberinin ortası.
Çok istiyorum hen
Miss Thatcher'la çiftleşmeyi ,
b i r hoğayım çünkü hen
Uluslararası Adalet Divanı 'nın
La Haye
Hollanda
kapısında hacaklararası
köpükler içinde
yerleri eşeleyen.
Ve biliyorsun B obby, düpedüz
ve som bir hireyciyim
hen : Egoist, egocentrique

ll
ama ex-centrique ,
varsın ınodaınız geçmiş olsun
diyorum başından beri:
H üda i n a b i t ,
biraz Proudhon yalamış o nse kizinde ,
ce que j e di s la \'Otıs fait rire hik ayesi ,
e h hien ce q u i YOU:' faiL dr e a uj ourd' hui
elemain vous tuera
ve bundan kurtulaınaını�.
lliı·az nihilist tabii.
sonra�ız bir kıyamet habercisi.
hcqeydPn öncp kozıııoı.JO!it
lı i ı· lıurufi ama:
Onların asılsız rivayetlerine
bile bil e in a nmı ş
imansız bir mistik işte .
Ve biliyorsun: Ulu bir s alaklık
saydığım ulusallığa,
yazınkürenin en ham ve s af
utopia ' sı saydığım 48 Manifesto ' suna,
devlet babaya ve kara cemaata
bel bağlaınıyorum ben hiç.
Diyorum ki : Yanıyorum, yanıyorsun ,
yanıyor her ke s
muhtemel bir yangının ortasında
ve dişliler ağır ağır
ama teHişla karışıyor
biribirilerine. Çok istiyorum Miss
Thatcher'la çiftleşmeyi gene de: ��
İ sliyorum ki bizden yana
bozulsun bu kez de denge .

12
Bizden yani senden ve henden
yana devrilsin kesilen ağaçlar
ki altında kalalım v e bitsin bu iş,
une fois pour toutes.
Biraz alaycı sayılının işte,
biraz k abasoylu ve yırtıcı ,
arkamda yaşamadığım Dünya Savaşları,
tanışmadığım e konomik krizler,
toplama kampları ve üstüste
toplanmış katliamlar,
beni zerrece ilgilendirmeyen
grev kırıcılıkları ,
bazı köylü isyanları ,
bir türlü bir yerden bir b aşka yere
geçemeyen geçişsiz geçiş toplumları
ve
hepsini kateden uğursuz bir damar.
Ama oradayım: B ütün bunların
ve arşivlere geçmiş nice bulanık
ve hulutsu olayın sonunda bir yerde .
Bir yerde : Namlunun ucunda.
Bir yerde: Tetikte .
Bir başka yeı·de: Sırtında
keskin helanın. Bir başka yerde ,
başka yerlerde.
Kırık çünkü pusula: Çıldırmış
bir iğne çıldırtıyor
b ütün yönleri önümde : Kıhle
ve Kutuh,
Doğum ve Ölüm arasında hinamaz
dolaşan Kem Melek : Bir elinde

13
kanlı tırp a n , ö teki elinde
dipsiz bir torb a ,
bir torba k i doluyor
hoşalmıyor
kendisini dolduran milyonlarca kuru
kafa ile. Ve gözlerimde ultra violet'ye
karşı gözlükler, üstümde platin
yanmaz bir deri, opalin gözbeheklerim,
k ehribar tırnaklar,
kafa tasım : Pyrex
beynim : Kristal IBM ,
taşaklarım gergin ve dimdik
bir ustura, ortalarından fışkıran.
Beni mi arıyor şimdi ,
beni mi arayacak birazdan,
unutabilir mi beni benden
ayıran s aydam hakikatı?
Kem Melek : Yeni , yepyeni
bir kelam imparatorluğunun
sınırından yeni geçtim: Aı·a,
esiı·gc şimdi beni!
İ şte helgelerim: Pasaportmuda
uzak rıhtımlar için sonsuzluk \İzeleri ,
kafakağıdımda silik, güvenilmez
bilgiler: Doğum yeri: Kakania ,
istikamet : Kastalien ,
baba adı okunmuyor, ana Meryem ,
harfler ınezhebinden ,
ölüm tarihi belli.
Bir de aşı kağıdı: Kayıtlıdır
her türlü mikrobuıı hanesinde

14
diye yazmış mor morg bekçisi.
Nereye gidebilirim b ütün b unlarla
elimde? Aşabilir miyim sedleri
fotoğrafiarım
profilden kayıtsız
önden küstah ve boşgurur dolu
dotdururken elektronik arşivleri?
Biliyorum ki karantinada
bekletilecek asi sözümü
duyuran ari sesim ,
kopartılacak telleri bütün
mikrofonları n , parça kumaşlarla
tıkanacak hoparlörler ,
ses kayıt araçları fişten
çekilecek .
Tiz güldürü! Kurdum bu sesi
bir kere ben,
hançercmden Aura ve Duende
fışkırıyor
tıslayarak bütün önlemlere .
Sesim: Bir ortalama aslında.
acı ve coşku, kekrelik
ve billur, çilhe ve aşk arası
kurulmuş bir altın denge ,
zeyrek bir alaşım:
Benim olan benim olmayanla
dansediyor
sapkın bir dansın içinde.
Sesim: Seslerim: Seslerimin
içine yayılan dipsiz megaherz
bir ayna: Yankılar ki

15
yankıların ebesi .
Vc d eliyor perdeleri
ses perdemin gırtlağıında
yırtılayazdığı an
eriştiğiın ham gerçek: Çekip
çıkarıyorum çekınceeden
biı· tomar süzülınüş b elgeyi
ve gözlerimden damlayarak
bağınyorum buradan:
Yanı yorum ,
yanıyorsunuz ,
yanıyor yavaş yavaş herşey.
kıvrılıyor kağıtlar, evler tütüyor.
dörtbiryandan yükseliyor ısı.
İnin otobüslerden , diyorum,
a tla yın pencerelerden ,
terkedeıneyeceğiniz bu gemiyi
ne olur söndürün . İ şte köpiik.
işte kum çölü , işte akarsu yatağı.
Diyor ki sesim : Davranın
ve döndürün bu delibozuk çaı·kı
geriye .
Geriye: Büyük Uyum· dan
ilk saptığıınız yere . Geriye:
Kanama noktamıza: Ra him
derecede tuttuğumuz ana '
masum ve yumak ,
henüz seyrinden kopın amış
henüz girmemiş seyrine:
Bir fitil ki daha tutuşmamış ,
hedefsiz ve kilitli

16
Tarih ' te.
Orada işte , orada belki,
orada besbelli
bizi yitirdiğimiz cennet düşüne
yaklaştıracak birkaç özel hikaye ,
tükenmez değişkenli bir ana efsane ,
çoğaltılmış ama düzenini
ve mantığını, rengini ve serinliğini
korumuş bir tekvin meseli vardır.
Nedir dokusu, nedir unuttuğumuz
ve yeniden belieğimize kazacağımız
çetrefil örgüsü, bizi bir daha
kendimize kavuşturacak tuzaksız
düğüm s anatı nedir: Bekleme
tutkusu muydu, başıboşluk sevdası mı
vazgeçtiğimiz
vazgeçilmez olan, yoksa bir kök
dürtü mü sıvışıp gitti b ağrımızdan?
Sayısız soru var şimdi kesemizde,
şüphenin ve korkunun uç katsayısı,
cebirin
ve ürpertici bir mekan duygusunun
içimizde gerdiği çelik tel
var şimdi kesemizde,
uzaklaştığımız e tekten,
bir vaha tanısı verdiğimiz
ilk yuvadan
bizi esirgeyen
işaret v ar.
Topluyorum usul usul,
derişiyorum,

17
içiçe katlanıyonıın .
ayrı şacağım bi r senfoni iı;in
hilinmedik hir·kaı; nota arıyonıın.
Ben ki viizviize dunlııın
ya n l ı ş Tarilı"le: jnaııınadıın hi1;
pi'İzmaıun kırıp iinüme getirdiği
i lerleme ışınma: Baktım ki
) (•ı·indc sa yıyor Adeın ve oğulları.
1;ekihliın hücreıne,
eğiniıne kafa tuttum buradan .
Buradan: Uç iç köşelerinden
kafatası kutumun . Buradan:
Derin tenbalığımda düşlerime
yataklık eden derin yatağımdan.
Buradan : Gür yağmur suyu gibi #.W/k
beni biriktiren evimden .
Koparınam için, açılmarn için
küre-penceremden . Buradan:
Hızı kesilmez bir yitip gitme
dürtüsüyle enerji tanı·ısından
çalınmış kor güciiilük arası
üzerine yerleştiğim kılpayından.
Ai-je fa it ce que j' ai pu? Elimden
elimden birşey gelmemek geliyo ı·
diye yargı kapısına sürülınekse
önümdeki yazgı: Direnirim : Ben
farkettim ilk kez
haşladığımızı tutuşmay a .
Çekilmiştim iyiden iyiye
cevherin tözüııe, maddenin
ve tinin kaynaşıp ayrıştığı

18
bir işlemin ortasına dikilıniştiın .
Kimse yoktu yanıında önce
ete kemiğe bürünmüş bir imge
Kadın ve kurumuş kanları , i
epriıniş kaslarıyla söz atalarım
hariç : Kırınaınıştım henüz
eski kalemlerimi hayatıının
üstünde belki , belki açıp
sivriltıneıniştiın yenilerini de:
Ama salgılıyordu derim işte
tıpkı Bergaınalı cüce gibi
bütün gözeneklerinden
acı bir özsuyu. Kiındiın
ben , neden şimdiden kurduğuın
tapınakta yakarıyorduın
kendimden boşalan bir yere?
Bir yer : Bilmiyordum nereden
geldiğimi . Bir yer: Bilmiyordum
nereye gideceğimi . Gidiyor ınuydum.
gidecek miydim , var mıydı
gidebileceğiın bir yer: Bundandı
şüphesiz kurup bozduğum
onca ayrıntılı paftaya
y ansıyan vahalar ve çöller.
Saat çözüldü sonra
bir gün ve çıktım aramaya
yüzyıllar önce yitirilmiş
ağrılı levhaları.
Biliyordum ,
sanıyoı·duın ,
düşlüyorduın

19
t ay f gibi binlerce kurunttınun
arasında dola şırken
görüyor, içgörüyorduın ki
k az ılı y d ı en e sk i hadlerle
en eski,
en d oğı·ıı.
en derin k urtulu� yasaları
onlann ınaske;;iz yüzü nde .

H a z ır la nd ım y ı ll a ı· yıl ı
zamanın n· m ek anı n
koı·idodarında zaaflarıını
ve i�·iındc gdi�<'n cüret
temposunu filçtiiın:
Yükseliyonlu kan hasıncıın,
s on s u z a ayarlanıyordu
kulağıının dibindeki k o rk us uz
tım, si ni rl e ı·i nı eri�ilınez
bir kasılına ritınine doğ:rıı
ayar tu t uy ord u ağır ağır.
gözlerim tütsü
dilim çıngıraklı yıla n
topluyorrlu gevşeınez bir salurla.
Hazırlandım yıllar yılı
ve çıktım sonra çadırıından
koyu bir sesle geceye yakardım.
Bendiın öldüren 1&
herkesin önünde atasını .
Bendiın tohumlayan
kızkardeşlerinden
devrilınez arayış tutkularıyla
yanlış çocuklarını. Bendim: J

20
Köı·edici ışık , karanlık
köredici : Bendim : Eşiğine
gelip tabietierin �
yitiren izlerini.
Kimse farketmedi oysa
bir tek benim yakıcı b üyüyü
kavradığımı, kimse farketmedi
durduğum yerde
durup dururken yola çıktığımı .
Kaldım burada
ve uzaklaştım her gün çıkış
noktamdan: Sayıldı herkes de
farkedilmedi yokluğum .
S a nıldı ki gibiydim ,
sanıldı ki aynıydım ,
eşit ve benzerdim ,
sanıldı ki kadından doğma
bir safra ve sevda alaşımı,
kan ve kasnak bütiiniiydüm :
Kimse farketmedi ayrıldığımı .
Karıştınyorum takvim yapraklarını,
k atediyorum hızla fücur ve
bahtsızlık ç ağlarını, tek tek
anımsıyorum dikilen anıtlarla
yıkılan şehirleri, kurutulan
soyları ve serpilen arsız kavimleri,
birkaç hasan abdal şairle
birkaç çileli derviş geliyor
gözümün önüne: Uğultulu kalabalığı
delip geçiyor inanç dolu
inançsızlıkları . Bir tek onlar mıydı

21
hir deri bir keıııik kalmış
gövdeme d i r e nme gücü aşılayan,
yalnız onlar mıydı
çöller lıoyu n y al ç ın kayalıklarda
çıqJinıp kamaşan uyumsuz tenimin
yeııilıneyi�ini kutsayan?
De�ı·ı·i k almad ı biitün bunların
aı·tık : Kınınlar ,-e kıyımlar,
lıozuk ha,;atlar ,-e kan göllerinde
p ıl ı tı la �ın ı � eesetler. siyasal vehalar
n tupı·a�ın herbir yanına bulaşmış
tı·alıoın eda,..ı kurııttu
i ı,: in d en :'ök ülii p i!P lfli�inı geçmişte
insanları. Bir ben \arım: Suç
ve ceza. ta n ık \e ij z n e tehlike
.

ama diriın ,-üzdü lıeni üte kile nle n .

Aklımda Yetkin tıHlh'ınatik.


yür eği m de f!:eli�kin tansık kiplPri
geçtim arasından tuzakların
ve söz ın a y ınl a rı nı n : Geı,:tiın
ve buraya büyük hir �iirin
eşiğini yazmaya geldim.
Yanımda bir soru: Kimim
hala
lw n ?
Kimim hala ve neden yakıyoı·
canımı beni kendimden
ayıran ana etken?
Sanıyorum, biliyorum, görüyorum ki
geçip gidiyor önümden
cansızlıkla dolu evren

22
ve uzaklaşıyorum britgidc beyniınİ
zonklatan soruya
karşılık olabilecek kör nedenden.
Ve suretleı· geçiyor hızla
suratımdan, bir hattan bir başkasına
dönüyor birdenbire ifadem:
Yırtıcı, dingin, masum,
iliklerine kadar suçlu
maskeler geçiriyar gözlerime
zaman. Zaman: En katıksız
cellad. Zaman: Bir kuyunun
dibine gerilmiş ayna. Zaman
ki hoşalıp duruyor durmadan:
Bir kaynaktan ötekine.
Ne yapabilirim şimdi
burada? Ne yapabilirdün dün
enlem ve boylam dinlemeden
peşisıra fırtınanın yol alırken?
Soruyorum ama yapıyorum
dünden kopan, inatçı bir inanç ile:
Karıştınyorum sararmış evrakları,
biı· hir eliyonıın
makaralara sarılmış kayıtları,
bilerek silinmiş satırların
bıraktığı loş boşlukta
unutulmuş kardeşlerimi okuyoruın.
Biliyorum: Duyarkatım zedelenmiş,
merceklerim güvenilmez,
retinaında derin çizikler,
gene de bakıyornın dimdik
bizden esirgenmiş bölgelerine

23
olayların . Görüyorum orada :
Görünmez kılınmak istenmiş insanlar
ve onları doğrulayan dik kafalılık :
Kınlamayan onurun alçıyla sıvanmış
yüzü, diz çökmeyen vakur için
çarpık lehçeler kurulmuş .
Ö zel isimler mi, evet çok özel
isimler bu darmadığın yeraltı
imparatorluğun sakinleri . İ simler
ki bizi kum saatının bir yakasından
ötekine daı·boğazdan geçiren
imbik u ç l arı : Taktığımız , takındığımız
kilitli küpeleı·: Sanat, hüner, mühür
için diktiğimiz ikonala r .
llöyle mi açıklanır
sarpa sarmış anlam ilişkileri ,
özenle devşirilıniş parçaların
bir türlü kuramadığı bütünün
yılgı verici çehı-esi böyle mi
hayırlanır? Ç ehre: Yani ha yat
ve içine doldurduğuımızu
umduğumuz kristal birikim.
Benim işim sorular sormak
ve çekilip gitmek -demiştim­
tam durdutacakken içimde
çarpışan iki treni . İ şte gizil
avuncum, işte boşaldıkça beni
dolduran katışıksız m ürekkep .
Benim işim sorular sormak
ve çekip gitmekken
yakarnı bırakmayan eğinim üslubu

24
ile yenik
her soruya yeni bir soruyla
karşılık arıyorum: Kurduğum işaretler
sanki yollarından dönüp
beni izliyorlar umarsızca. İ şte
duyularımı durmadan ikiye bölen
kör makas , işte buluşurken kendimle
aklımı delifişek karanlığa sıkan şimşek.
Grammatika! Açtığım her parantez ,
çattığım cümleler, bir harften
ötekine sıçrayan kederli hücre,
kelimeleri dondurup kaynatan
parmak vurgusu ve içiçe, üstüste ,
yanyana burgularla ilerleyen ,
dönüşen ve sorgulayan Anlam:
Gökyüzünden
yeryüzünden değil de
bir kara inanç yüzünden
herkesin aynasına yansımış
ve orada taşiaşmış
bulanık , b azen silik, sık sık
yitik ayet adresleri
ki hayattan hayata geçtiler
akıp gizli nehirlerin içinden.
Ve topluyorum usul usul,
derişiyorum binlerce usUlde,
k atianıyor içimde
dışımda açılan anlam varakları .
Ayetler: Yol göstermiyor.
Ayetler: Çağırmıyor hiçbiri
hiç kimseyi hiçbir ibadete.

25
Ayetler: Kara siit dolu memeler
gibi yırtılmış sessizlikten söküp
getiriyorlar p eç eli hakikatı .
Aracı d eği li m ben
ey k onup ge ç en
dağl ad ığım soın satırlara:
El çi de ğili m beni aşan
bir kaynai!.m ıriz tohuınuna:
Benim konuşan burada.
heııiın su:"an. konıı�tu�uın an
henden taştı�ında.
Gecenin çekiı·de�inde biı· a r ay ış ,
şafa�ın teb-iniııden
ak�aının inişine dek içe kapanış
H' yıllar yılıdır uykusuz,
niyetli, ge çirg en bir gövdcde
toplanmış arı söz : Benim
kon u şan hala kim old uğun u
l ı il m e d en
.
1
Kim: Bir soru.
Kim: Bir ünlem.
Kim: Aynı iskemlede yargıç
ve sanık, ölüm ve dirim ,
bellek ve unutuluş.
Kuduz bir öfke albümü ,
bir kargış antologyası ,
ucube tinler koleksiyonu ,
hiçbir katalogun emınediği kan.
Perdeleri çektim şimdi .
Pervazları , luınbozları , bütün
aralıkları sıkı sıkıya tıkadım ,

26
kapattım . Ses geçirmez duvarlar
ördüın , kurşun geçirmez camlar
taktım pencerelere : Ne bir gölge
süzülebilir içel'iye, ne de bir ses
birimi. S oruyorum artık : Burada,
yalıtılmış ve arındırılmış
bir oksijen çadırındaymış gibi
elimi kolumu saliayarak
çıldırabilir miyim? Aklımı
dağiayan kuralları , duygumu
sıkıştıran dev vidaları
çözehilir miyim binlerce elimle?
Soruyorum : Yoksa parmak izleı·im
mi ele verecek yıllar sonra hcni?
S oruyorum : Bunca sağırlık , bunca
körlük körükler mi dumanı
içeriye?
Hazırım evet boğulmaya,
hazırım kusmaya iç organlarımı
ve beni doğuran korkuyu .
Belki ateş , belki türevi
oynatacak yerinden
sözümü tutan cıvataları
ve belki ben,
yani ben ve öteki,
ulağıyım
hepimizi son duvara çarpacak
bir hareketin .
Güçlü delillerim : Dinledİm
özenle boraları, tayfunların
atom noktasına indim . Oradaydım

27
kabarırken kuduz su,
daha yola koyulduğu an
indifanın içindeydim . Corpus
delictum ! Alphea ile Akdeniz'in
altından geç tim. çöküş proYasındaydım
Atlantis 'in , bütün e fsa n el eri
bir hir doğu r up yeniden
izledim. Çekilip n e tl e rı sonra
dinledi m : Bi ı· tansık değildi
döndüı·en çarkı, yoktu bir güç
hütiin �üçleı·i kullanan: Herşey
lıir· kaza di namiği içinde
dönüyordu v arlıktan hiçliğe:
Kötürümdü anlam
v e kördüğümü kurup çözen parmaklar.

Doğdum işte bunu böyle bilip ,


doğdum bir yerden bir yere
giderken annem . Neydi y anımda
gctirdiklerim , hangi nişanlardı
söküp getirdiğim öteden?
Gözlerim kan çukuru , aklını
kanşmış s ayfatarla dolu:
Herşeyi öğrendim ağır ağır
ve unuttum birden. Ö ldü
hızla hücrelerim , duyularını
patladı oylumlarını zorlayıp
sanki, beynimdeki merkezleri
herbir yandan kuşattı felç :
Doğdum bir kez daha
tohumsuz ve rahimsiz : Yeniden
ışık ve karanlık doldu içime:

28
Sarmıştı ateş herbiri yanı artık ,
artık delinmez bir sisti ortasından
geçtiğimiz - geçtim ortasından
kum saatının ve indim şehre ,
b uraya büyük bir şiirin kendisini
yazmaya geldim .
Yaşadığım hayatlar, farklı
çağlarda atlasın farklı yerlerinde
seyrettiğim ve katıldığım törenler,
yönettiğim isyanlar ve linç
edildiğim taşkınlıklar: Herşey
evet herşey bu kıvılcım d ansı
için altın birer mazeret.
Belieğime kazılı
aslında unuttuğumu söylediğim
sözler ve ağızlar. Anımsıyorum
İ skenderiye'deki bekleyiş aynasını da
Quentextacol' da süzdüğüm
kilitli falı d a . Nedir öyleyse
insan yüzlerin de bulanan ve
gitgide kıvrılan bir sorunun
peşisıra beni temelden sarsan?
Kaçıp gidebilir mi yoksa
kalemimin önünden o telaşlı
harfler ve oynadıkları büyük ,
yabanıl kumar? Ezilir miyim
kaldırdığım kayanın altında
kalır mı göçmen linimi
taşıyan bu fakir, çelimsiz gövde?
Uzakta , uç uzakta bir deniz feneri
yanıyor tek bir kez

29
ve bir tek bana görünen bir anlamı
alıp götürüyor yeniden
doğduğu siyahın çekirdeğine.
Gördüm onu ve göz kırpmadan
haktım içine: Gördüm ve devrildiın
beni sınırlayan oylumdan,
durmuştu herşeyi herkesi kılan
hareket: Dokundum ,
sürdü donduğu yerden
tin ve madde.
İ ster ilenç okuyun hana
ister tapının ama
budur şaşkın ve korkak bir b akışla :f·
ta şıdığımız tahtlar ki
içindeyiz onların aslında.
Yürekli bir çırpınış mı ,
durma beslenen aç umut mu ,
biliyorum , biliyorsunuz ,
biliyor herkes : Kimsenin
çözemediği karşılıksız bir bulmaca
bu. Ve kımıldıyor çağ
Tarihin derin
anlamsız oluğundan: S af
bir yanardağ gibi eteğine
yeni mahalleler , borsalar
ve satış merkezleri,
insan siloları
ve pıhtılaşmış okullar kuruluyor
durmadan
ve herşey bu nabzı durdurtacak
bir başka nabız için birikiyor,

30
aı·tıyor, katianıyor durmadan.
Gün ne kadar kırılga n , ne kadar
barok Tarih , ne kadar zor
birini ötekinden söküp çıkarmak.
Herkesin sırında kurulup çözülen
görüntüler
binbir belirsiz bir geleceğe
belirsiz bir geçmişten akıyor
ve Zaman , bir daktilonun şeridi gibi
hittikçe kendiliğinden geri dönüyor
sanki: Değişik bir yazıyı §
değişik bir kağıda
aynı sonuca dayanmak için geçiriyor.
Kim sayıyor peki
bütün sayılabilecek olanlan , kim
eksiltiyor artabilecekken
önümüzden geçen bu se�-rin tortu:"ıınu·�
Benim işim değil belki
olup hitene bir anlam aramak.
benim elimde değil
birkaç gün sonra olacak bir kazaya 8
uzanıp buradan
başka bir yön vermek .
Defterim açık önümde ve kıyasıya
beyaza çekiyorum öylece: Bir an
çekiisem masadan
b aşka bir k aza Q
daha sert bir k avisle geçecek
herikinin yerine
diye
uykusuz , aç ve gündüşüne tutsak

31
yazıyorum. �
Yazıyorum: Önümde ışıklı küre,
bir uçtan ö tekine
panoramad aki her t ınıyı , her de\ iyi.
toplu başeğmeleri ve kişisel isyanları.
onur ve katlanmışlık kutuplarına
dağılmış esrarlı bir dengeyi,
yıkılan ve direnen görkemi yazı� o nı m.
Ne insanlar farkımda
ne de olaylar tabii: Sanıyorlar k i
b u tekinsiz uğraş beni
başka bir dünyaya kili tlemi� ti r
.

Bir tek
yakınırndaki nesneler seziyor belki
harfierime biriken ağulu ya zpııın
kendilerini de k usacak
bir ana doğru hazırlanı�ını
oysa gerilim yükseliyoı· tel lerde.
gaz sızıyor b ütün borulardan.
hızla kuruyor kuyular Ye depolar,
müthiş bir tıslama geliyor
musluklardan,
araçlar devriliyoı· yollaı·a.
tekneler ve gemiler k opuyoı·

rıhtımlardan ve babalardan:
Bir işaret
alınışeasma bir yerden
silkinip uyanıyorum neyse ki .
Uyanmak
kurtuluş değil ama: Duruyor belki
o çılgın y ıkım işçileri, duruyor

32
karabasanların ardarda dizildiği
tuhaf cebir denklemi. Oysa süren,
sürerken de belli belirsiz artan
bir uruarsızlık dişliyor yazımızı
ve doldukça defterim
siliyor
yeniden yazıyorum §
günden geceye ilerleyen
amansız satırları . B akın :
Delirıniş gövdeler, bekleyen,
hazırlanan, hazır duran
ölüm elçileri . Kundakla kefen
arasındaki dar koridordan
hayat deyip geçen kavruk caniara C
bakın .
Bilmiyorlar ki
yaşamaları pek birşey değiştirmiyor
burada : Ne eksiliyor ihtimaller.
ne de artıyor onlarla.
Kimse istemiyor cesetler iç i n
çukur kazmak,
çivi v urmuyor kimse
bir mermer parçasın a : Geliyor
ve gidiyorlar
tıpkı ne buralı ne oralı olmayan
göçmen kuşlar gibi. 'b..
Kımıldıyor dağ: Usul usul
yerinden oynuyor magma
içinden konuşan öfkeli bir şuursuz,
durduğu ve durmadan sürdüğü yerde .
Ve kayıt tutuyorum ben,

33
elimde tiikenınez bir kalem,
yanınaz kağıttan
imal edilmiş bir defter,
nicedir bakıyornın huradan.
Bakıyoruın: Kapanınam için
açıimam için seyyar bir gözckıı.
Bakıyoruın: Aralanıyor pc nl e le ı ·
ve panjurlar, sızıyorum bir bir
kutsal hanelere, sesler sesiere
karışıyor güdiiler giidülere.
umut ve öfke
silô.h ve sabun karışıyoı· birilıiriııe
ve geçıyorum
inanılmaz bir hızla eni en ı·\ ı·.

Kim bu beşikte sallanan


şimdiden yorgun çehreyi
çekip kurtaracak bu karılı
sahneden? Kim he�le\(•cek
tıkanmış düş da�arcı�ını
bu yatakta dönmekt('n
hoğulayazan kadıııııı ·:
Kaygılanacak olan kim
sıkışan ve çatlaınaya do�nı
hızla genleşen huııca aııa
damardan? Geçiyonıın ama
ben hızla evden evt>
ve
dönüyorum her sehcr vaktinde
avına ağlayan anka gibi.
Hanemde kayıtsızlıklar ve
payiaşılmaz terkedilmişlik

34
hastalığı , bir sonraki sefer
için kapanacak sayısız yara
ve beyniınİ zonklatan özel
ağrı : Görüyorum ki uyuyor
herkes , sıçı·amaya hazırken.
Ve çalıştınyorum bütün aygıtları:
Bilgi bankaları ve dev
elektronik kalkülatörler,
hassas kıpı ölçerler ,
ses kayıt birimleri ve mikrofilm
makinaları: S ayıyorum hücreleri ,
gözümle görüyorum yayılış hızını
löseminin ve biriken toplam
acı miktarının döktimünü yapıynnım.
Herşey ecel ile kaza O
arasındaki kumareti o ı-taklı�a
gelip dayanıyor: Kapısına
ulaştığımda kaybolan
biı· hayalet bina gibi
kayıyor elimin altından
eriştiğiınİ sandığım altın
anahtar ve çıkıyorum şehn·
yeniden
inanahilrnek için beni
kendimden ayıran mesafeye
sokuluyorum birden .
Ve yazıyorum bu kez
soğan mürekkebiyle aklımdan
önümden
öteden geçen silik burçları .
Ademler komad a , �

35
birer kadavra Havva 'lar, i
herşey Kabil ile Habil'in W
tükcnınez kavgasının sonucuna
ayarlı aslında . Siciller eksik,
boşluklar kemiriyor bütün şccert>leı-i,
belli değil bir çocuğu J
yaşlı tanrıdan ayıran izler.
Gene de bakıyoruın yüzlere
ve gölgclere, bulabilirınişiın gibi
onlarda gizlenen rivayeti .
Bulanıyor oysa herşey ,
buğutanıyor gitgide gözlcı-i m :
Uzaklaşıyor Işık ve kasılıyonım
tam dönecekken eski biı· yolcııhı�un .;.
ilk gününe yeniden.
Hatırlıyorum : Ka be 'ye asılıınş
şiidcrimi okuduğunu binlen�e
yitik göçınenin, ınahlastan
ınahlasa aktığını görüyorum
ınısralarıının . B iliyorum ki
aynı anda Mathusalem'dim,
çağdan çağa dönüp tohuınluyordum
kendi kanımdan torunları -
Mahdümzada 'ydım ve: İ ki
keraınet arası yanacağıın
ateşin içinde yanmadan -.!!:J
duruyordum . Hatırlıyorum :
Dmınan suda unutulduğum ın
yılları ve diniyorum
savuı·muşcasına canlıları
cansızlığın ortasına . İ şte budur

36
efsanenin ötesi: Kınlmış tabietler
ve unutulmuş yazıların ardında §
duruyor sonsuz varlık nedenim .
Kimsenin bilmediği yekdilde
örtünüyor benim aşınmış hakikatım:
Buluttayım bir an, gidiyorum
kopup buralardan . Yüksek kuşuyum , '!:::::,.
seyirtiyorum çözülmemiş bir uğursuzluğun
ortasın a . İ nsan gihiyim aranızda :
Evliya ve düşkün , öke ve zincirinden
boşalmış bir çılgın,
abdal ve keşiş ,
hekim , soytarı , cüzam elı;isi.
haklı yere tutsak
haksız yere cani
altın ve saltık sev da,
som hakikat ve büyük uyum
peşinde binbir gece masalı
yazan bir binbir sura t .
Karıştırın şimdi kutsal
bildiğiniz kitapları , okuyun
satır aralarını bile
göz kamaştırıcı efsanelerin:
Tiz ve boğuk sesim ,
dupduru ve kilitli sözüm ,
mürekkep çivi resim y azım
karmaşık simgeler
ve hiçbirşeyin hiçbirşeye
yansımadığı aynaını
ıssız ve kalabalık
ama hızlı ve donuk sayısız

37
görüntü barındırıyor etinde.
Çatırdıyor kupkuru kabuk,
fısıldıyor nemli yapraklar,
kesif duman ve kor köz arası
yayılıyoı· Pluton 'un soluğu.
Kaçışıyor uruarsız delifişek
hayvan sürüleri, gömülüyor
sanki köklerin yanına
dev ağaç gövdeleri. Cam
endiınında gevşiyor görünııwz
bir kıvraklıkla, bronz
ve pirinç kimsenin duymadı�ı
bir yakarışla genleşiyor
ağır ağır
çözülüyor kaskatı ınuskalar.
bozuluyor alaşımı :;oylu
mumyaların ve hazıdanıyt�rlar
konuşup yürürken çürüme� ı·.
Biliyorum ki yalnız
yalnız insanlar inanmıyuı·
kıyamet notasma bu "enfoninin.
Akıl ve inanç, zaman n· deney
öğretmiş onlara
kapının
çalınmayacağını. Birileri
kcsinliyor, umuyor birileri.
başkaları onaylıyor
büyük tufan ile büyük yangının
modern
diyalektik
bilimsel

38
nesnel
ve pozitif motifler olmadığını.
Kımıldıyor dağ ve laboratuvarlar:
Bembeyaz evrenin ortasında �
birikiyor
birkaç damla pıhtılaşmış kan. 1"1

Öldürün beni kardeşlerim! QQ:


Evet, uktulini ya thikati
inna fi katli hayati:
Yazıyorum çünkü
burada
ben: İçimde koyu bir ağu,
organım dimdik ve hazının
sokmaya kendimi
tükcndiğinde iı;iındeki ça�rı
gücü. O men i ki
çağaltabilir bir aynada
görünmez hiieremi n·
doğanın istersem
yeniden baba kül
hem oğul yorduğuın bir dii�te.
Yazıyorum ve çınlıyoruın
semender harflel'imle: Uktuliııi
ya thikati: Dinlemek
duymak
inanmak acıysa
hiçbir yerden inmemiş
kısas ve mesel sözüme.
Üflüyorum işte: Üflüyorum
ve oluyor olmamış olan,
yepyeni bir künye kazıyorum

39
kendime terkedilmiş simgelerle .
Üflüyorum : Diriliyor sevdiklerim,
inandığım ve bağlandığım sözler ,
kıpırdıyor yerinden freskodaki
figürler, can topluyor m ağa ra
duvarındaki z arif hatlar
ve p apirüslere akmış nice
mayi . Elimde eski söylenler
için sayısız yeni versiyon ,
yuvasından uğratılmış
birkaÇ seyrek efsane için
çatılmış birkaç yorum ,
dönüyorum loş koridorianna
zaman içinde bir Iabi r en tin
içinde zaman akıyor önümden
kaskatı: Üfliiyorum buz ula
ve aleve yekpare bir nefe:0:
S iliniyor haritalar,
akitler ve sözlükler .
Magna C arta v e Liber .'\lutus.
fermanlar, cüce fetYalar
ve yalnızlık ve kedeı· :
Herşey burada ve ötede.
şimdi ve sonra ,
doğurgan ve cenin,
herşey asıl ve suret,
uyku ve ölüm , kelime
ve cisim .
Üflüyorum ve bilmiyorum
can mı
sur mu nefesimin doldurduğu

40
isim , sönüyor mu ateş
yayılıyor mu
görmüyorum ,
görmüyorsun uz
görmüyor kimse
gecenin gündüzden ayrıldığı
sınırda zamanın bomboş oyununu.
Gelin öyleyse: B aşlıyor tören ,
başlıyor gövdemi tinimle
yüzleştirecek görkemli kan
operası: S ökün edin hepiniz
nan ve kör, tutsak ve sağır
gerilin açtığım perdeye
en yüksek perdeden inen
sesle :
.. ı
Kun.

1 9lFi

41
OPERA II
Küre
Bu şehir
benim kurduğum bir saat için zemberek .
Bütün atiası katettim odamda ve buraya büyük bir şüri yazmaya
geldim. Yanımda
bir devrialemden kalma araçlar: Kırık bir kum saatı , hassas ama
sapkın birkaç mercek ,
k azmak için : Kör iğneler
çığlık için : Başkasının gırtlağı
yetkinlik için : Sınanmış ölçüler
umutsuzluğum için : Umutsuzluk f\
kemgöz için başucumda kapısı unutulmuş bir anahtar
terkedildiğim için buruk bir kıvrım dudaklarımda
terkedilmemek için hazin bir rapsodi -
onlar ve b aşkaları: Kendimden ayrıldığımda beni kendime yak­
laştıracak birkaç özel imge,
geldim buraya
ve başladım yeniden herşeye, herşeyin bittiğini bildiğim
yerde.

45
Ens mobil e ! Bu n a sıl geçi� ye k e ndi kalış ki tanrılar ve insan­
laı·, t a h ımı Y e ka nuk to pr a k. gözyüzünde sonsuz bir ölüm daıısı ek­
leııiyor biı·ibiı·iııe lıeqcy kınk kcıııiklt>rle.
da�lanmı� a k ıl 'e tela,la ,-ınıdannı dolaşan bekçileri arı
m a n tı�ın .
kiın,;eııiıı çıkıp ekleyt'l'f'�i lıiı· reıık yok
ı:0lak
hıı tabloya: :-'anki dl'�i�t>lıilir "t'�ri ,.;aya�larııı n göçlerin , geri
diiıwlıilir katli<tlll ıııakaraları.
durdıırulabilir sanki
ı;öldP çınl ayan ü r p erti c i kahkaba .
Kimim ben , neden bağlı elim k olum gözlerim neden yaşlıyım
bıı ka dal', bir şüphe mi bekletİyor beni çılgın kıvrımında tarihin
bir umut mu
hic et nunc
tam ortaında toplanmış güçlü y ay?
Kilitli forsal::ı.r ve zaptedilmiş zıpkın korsanlar, amaçsız
kule mimarları ve amaçsız gözcüler ,
İktidar ve teslim arasında dönüyor çağlar .
Takıyorum k anatlarımı , bir son sefer için k an topluyorum
dağılmış kavınimdcn,
gözden geçiriyorum elimde kalmış birkaç sırrı : Hazırım
uçmaya , h azırını yeniden bende birikmiş melankolik cüreti soysuz
bir lotaryaya sürmeye:
Yüzümde korkusuzluk makyaj,
gönlümde u çarı isyan ritmi,
dilimde henüz kimsenin kullanmadığı kelimeler
geliyorum mekanik bir isk el et gibi
geçıp
tetİkteki orduların
arasından.

46
Ve basmıyorlar
unufak dağıtabilecekken tüylerimdeki hücreleri : Parmaklar
kaskatı, sinirler kördüğüm , biliyorum ki aslında
benim çözdüğüm bulmacaya kayıtlılar
anonim kayıtsızlıklarında : Cahil ve ürkekler belki, eğik ve
sağırlar besbelli,
ama beyiniere ulaşmadan
donuyorsa vur emri
kıpırdıyor içlerind('ki tekinsiz hayvan
ve konuşuyor bir otom at gibi : Körüğe giden her nefes
körleşmiş nefsin bizi de kuşatan ateşe hazırladığı
anlamsız kurban töı·eni i çi n
uğursuz ve kalleş bi t· ses o r tal a m ası
.

Budur yavaş yavaş içimdeki çatiağı hazırlayan, budur


işte barut ve fitil
bende bana yaklaşan ıreı·idönüşsiiz uyarı , fıı·dönüyor zihnim
yuvasında, bir kamçı şaklıyor �ıı·tınıda
sırtım ki yüzyıliann yaı·a i zi yl e dolu
beslİyor güvensizli�i 'e yen il m ez saflığımı .
Budur beni b i r öfke yonımuyla okumaya sevkeden herşeyi:
Yüzleri ve ifadeleri, kitapları H' imzalı ihbarları , kırgınlığı ve
direnişi durmadan didikleten
esrarengiz enerji Luduı·
sönmekteyken içimdeki güneş.
Ve elimde elden ele �eç m iş bir tezkire - herbiri ağıt
olabilecekken kasıkiarı ağrıtan şakalara dönüşmüş
yaşam ve ölüm öyküleriyle dolu bir geçmiş : Okuyorum tek
tek ve deliriyor gözbebeklerim ,
aklımın eşiğindeki duyu merkezi ve gönlüme gerilmiş ağ
deliniyor ve ağzımda irin ve köp ük
çıkıyorum korkunç bir sahneye.

47
Sahne: Aydınlatılmış karanlık bir dünya. Seyirci ve oyuncu
karışmış biribirine iyice
kapıları dışarıdan kilitlenmiş bir salonda yangın öncesi
doğan p anikte varmış gibi bir kurtuluş umudu,
bir umut kırıntısı,
bir çıkış noktası,
hoğulmaınak, ezilmemek, y anmamak için bir yol varmış
gibi hoğ:uyor, eziyor, t utuşt uruy a r herkes biribirini
ve süı·dürü yorum
oldu ğum y erden
uzun, acımasız bir tiradı: "Çıkış yok11 diyorum usulca,
"yok dramın ilmeklerini çözüp güne çıkmanın yolu":
Yangın merdiveni unutulmuş, gördüğünüz basamaklar
hiı·er hayalet: Çıktığınız anda iniyorsunuz
başladığınız ana
dönüyor ilk ve son kıvılcım.
Biliyorum ki diniemiyorlar beni, diniemiyor kimse
sesimdeki kıpırtısız depremin dillendiği
yılgı dolu gerçeği: Avunmak istiyorlar arınıp sözümden,
anlamıyorlar:
Bu sahne dünyanın küçük ölçekte tıp kısı ,
sımgesı,
aynası değil
kendisidir.
Ve elimde elden ele dolaşmış o tezkire, Babil'de
unutulmuş bir dilde yazılmış ilk oyunun
rol dağılımını yapıyorum yeniden: Diriliyor dekor ve
kutsal aksesuvar, diniyor ateş ve duman,
yakıyoruru bir bir mumları,
lir ve harp, flüt ve erganun
ile başlıyor sonsuz uyum: Yerlerini alıyor panikten

48
kopup seyirciler.
Dramatis personae: Saat ve mekan ve menkıbeler arası bölün­
müş dikkafalı portreler galerisi: Bir Hamlet geçiyor
hepsinin yüzünden ve geçi yorlar hızla sahnenin önünden, ha-
zin ve kırık bir selamla sanki
seyircinin üzerine kusuyorlar
içleı·inde kabaran denizi .
Şair ve parya , idiot and traitor, kılavuzluk ettiği cemaata ar­
kasını dönmüş göçmen ruhlar;
evliya ve pir,
hekim ve şaman ve seyyar sihir ki imbikle madde arası yıllar
yılı beklemiş binlerce örümcek,
devrim olur olmaz çekilip gitmeyi bilmiş biriki
üç yıldırım
ve durup durup geridönen kuyruksuz yıldızlar, onlar ki ağa­
caklar yarın da kurnaz çarkiann arasından.
Okuyorum adlannı, güvenip içimde saklanan suflöre: Ve
işte karşımızda b aştan
aşağı yanlış diziimiş bir hikayenin yaralı kahramanı : Eliyle
kardeşini öldürmüş mağrur
ve yanlış anlaşılmış hir asi: Yazıyor gözünden ağır
ağır sızan kanda onu
başlangıçtan kopartmış vurguolu neden . Hemen yanında
dingin ama katlanmış
ulağı tehlikeli sevdanın: Dölyatağı toprak, açtığı rahme 2l
akamamış tansık tohumu, kavuşurken kadınma ağasının
kavuşturamamış. Bir başka küskün sonra, bir görünüp bir
yiten ayçiçeğinin altında hala
oturuyor
belki biraz yatışmış, yüzyıllar sonra düzeltilen masalıyla,
benim elimden kana kana.

49
Ve sabırsız diğerleri : Bir an önce geçip sahneden oynamak
içi n a sıl rollerini: Siınuı·gun pençesinde Zaloğlum Rüstem
ve düşerken diktiği anıtın üs tünden atılmış
çarpmadan Fıı·at'ın cam duvar yüzüne donup kalan eşsiz
ınimaı· ki çözülüp boşlukta
dönmek istiyor yanlış kralın yanın a , patlatmak için kör
damannı. Ye hir sabah uyanıp
doğdukları adayı som altına dönüştüren
,-e hüyük bir ateş yakıp onu eriten Egeli isimsiz canller ki
bili�·odar soylarından geldiğimi
,-e yazacağıını ergeç gerçek fiilierini gerçekleştirip yakmadan
önec kağıtlarımı
ka teden semender harflerimi . Gülümsüyor Sibilla 'lar da :
Tek tek erişilınez sancılarla doğurdukları
yek oğul konuşuyor J
ve çözüyor mühürleri usul usul , diyor ki: "Yaşadım yedi
falın öngördüğü yedi h ayatı
ve birleştirdim tek bir sond a
açtığınız sonsuzluk vaadını".
Kararıyor sonra sahne, buluşuyor gölgeleric gövdeler,
uyuyakalıyor içimdeki suflör
ve düşlüyor aynı oyunun sayısız değişkeninden birini .
Sahne: Tütsü ve duman ,
devrik , kaygan , salıncak, tepegöz ışık , kilitli kapıları ve
tuğla örülmüş pencereleriyle
bir koma dünyası. Yavaşlıyor herşey burada en uç noktaya
kadar da durmuyor,
duramıyor
hareketin mantığı : Dirimden ölüme geçerken gerilmiş O :l:Q
sa yda m bir perdede
donmuş ve canlanmış herşey :

50
Dinanıolar, motorlar, karakutular iki akım arasında
askıdalar sanki : Yenilİyorlar
doğurdukları an
doğurdukları güce ve birer kaknus: Doğuyorlar orada , /,.
yaşadıkları yerıilgi içinde.
Bir alegori aslında dinamo d a /,.
güç de: İ nsan ve edim, pusu ve yara , rastlantıları
peydahiayan altın kural
ve onu hayatımıza ustaca yerleştiren
ağrı, heyelan , taşkılar
ayrı ayrı ve birlikte okıınuyor
b aşı sonu belli olmayan bir yaz ı n ın içinde . �
Doğru : Dağlara çıktıii;ımız. Dağıldığımız dörtbir yana , site
ve bozkır, doğnı. Açıldık kıyılardan,
indik koyaklarin dibine.
kovuklar, m ağaralar Ye inleı·
tıkabasa aramızdan fışkıran cinler ve korkuluklarla.
Deltalar cesetlerimizlc d ol d u
sığm adı kemiklerimiz lahitlcre: Saymadık, sayılmadık
bizde birikeni bizde biı·ihnlc.
Ve döndü dev bir çark öğüterek herşeyi: Ardarda savaşlar
yapıldı burada , akınlar· i z ledi
bozguntarla y ağmala n, yıldan yıla ekiidi ve dinlendi
toprak, hasatlarda ezildi en gür mevsimler. Çadırlar ve obalar,
k erpiç ve tuğl a,
tanrılar için tapınak
insanlar için veba
ipek , kimyon ve kağıt için devletler kuruldu hızla.
D urduk ve çınladıktı oysa: Kemdi gelecek , kemdi şimdiki
zaman, sanrıydı


cekilen
.
her fiille k aharan azametli talan .
Ve ça tı ldı d ar ağa ç l a rı , ça tıldı kuru odunlarla donanmış
a te şli kle r l e çarmıhlar
arasında can Yerdik
kafa tutarak. İzlerdi bir t e k ardımızda silinemeyen kargış:
Toteınler n• te,.;pihleı·.
külele lwkle y t'n hayat '" kazıdığımız resimlerle satırarası
da ğl a d ı ğıın ız Anlam
kald ı Ye lıi z i dn�nılarlı.
Ağlıyorum eYı.·t. lıo�altı� u nı m bintenbire bütün organlarımda
d eri � nı i � an ,;uyu
n• içimi kemir e n dl'l1�t'Li: \çılıy�>r dilimin altıdaki ağu

kesesi. sızıyoı· iliklerimden


milyonlarca pol e nd e n deY�irilıni�
doğurgan cüz : E lın a s a kazılını� paı·ınak izleri. akik ve
zebercet , kömür ve k a n t a şı ,
herşey tamamlanmış,
herşey eksik yüztimdeki der in çizi[ilerdP.
Ve geçiyorum arkasma karanlık sahıwnin: Ak or dl arı
tazeleniyor çalgıların , oyuncular
bir rolden çıkıp ötekine gcçiyodaı· H' ü t ül c n iyor giysiler·,
makyaj tazeliyor
kaşifler ve altın arayıcıları ve kadim ka\ im hüyücüleri.
Aklımda birkaç havai fişek haikai .
dilimde b uzuleli türküleri
fotoğraftan fotoğrafa atlıyorum kanlı poli5 kayıtlarında ,
okuyorum ölüm fermanlarını ve
meçhul hamiline yazılmış cenaze p usul al a nnı .
Uzuyor sakalları m , dökülüyor ağı r ağır saçianın kopup
tutsak köklerinden

52
dökülüyor rlişlerim tek tck
ve yiizümdeki organ lar, kan damlıyor burnumdan : Can
k almadı canımda,
kurudu içimdeki damarlardan akan mürekkep
zaman: Yıllar sonra öğrendim ki dursa da sürse de sahnedeki
dram
arkada
büyük bir uykunun unında kıvranıyor müthiş bir uyanış :
Ö ğrendim ve hekledim
elimde kalem ve din amit. bir gözüın kör
hiı· gözüm çakmak: Ba ktım dimdik güneşin merkezine Doğu­
dan B atıya kadaı·
emdim kor ç e ki r de�i pu�uıa�ız. kıblesiz : Patladı k alem ve
.

açıldı dinarnit
gür giil gibi.
Peki neden buı·adanın Y e neden kimim
diye soruyorum hcı· /!C\'l'ne hala
kimsenin geçmediği bu köprüde?
Genzirnde afyon , dili m çın �ın yılan ve kemik , göğsümden
uçmaya hazır bir kuş 'b,.
kafesine doğru , parmaklarıında kili tli birkaç yüzük ve mühür
dönüyorum son defa
döndüğüm şehirlere,
ağzım zehiı· zemberek ,
yüreğim dinmiş bir fn·tın a : Başındayım masanın ve yabancı
diller konuşuluyor b urada ,
kısır ve metalik diller,
sözdizimi bakışımsız,
kelimeler ailesiz,
heceler boğuk ve alfabeler : Çocuksu, kayı tsız , soğuk birer
reçete .

53
Anlamıyorlar dizdiğİnı anlamları , anlamıyorlar ki
had1criın Ye �e�lerim
karşıt kutuplarda giyinmiş. karşıt kutuplara soyunmuş
acemi Ye u s t a
ya tıştırıcı H' kaın\'ı
dikenli , dalgıç. göçmen. tiz n· keskin. ergin , dakik, baharat,
ınevsimcil, top aç. nakka�
ve delişınen H' melek

birer pusuladır: Anlamıyurlaı· lııınu da. başka şeyleri de:


Balçık çamur denizleri
yarıp geçmiş bir e fs ane miyim.
yoksa yandım mı gerçek ten ki da�ıttı rüzgar külleı-imi?
Bunca okunaksız mı
gözlerimden fırlayan korkıL geçil'İ mi lwni kor·uyan korkutu-
cu korkusuzluk, bunca şüphe anası mı -'i
aklımda deliren
ve doğuran ısrarlı yankı'!
Bunlar benim p ayidar sorulanın.
dinlendikçe beni yoran hamleler bunlar: Gon g Yurııp
da mola biterken
bir önceki sahneden buğulu bir uza klıkta
bir sonraki sahneye replikleri taşıya n . Biliyorum ki kopup
gidecek yolcular İçimden , +
kavşaklarda toplanacak ya d a pusuya y a ta e a k amansız
benzerlerim : Adalara ve iç nehirlere
sürütıneden önce .
İşte soldan sağa sırasıyla
ordularıyla diri diri gömülmüş komutanlar ve bir satranç
açılışı gibi bağlayıcı y azgıları 1@1
ve nehrin iki yakasına site kurmuş ve kendi açtıkları
sokaklarda çırılçıplak sürüklenerek

54
haftalar boyu sergilenmiş umran b abası kadavralar N
ve kan içinde k alarak yazdıklan yasalarla yargılanmış
ve üzerlerinde kalem kırılarak
meydanlara asılmış
gövdelerinden ayrıldıktan sonra , seçkin kafalar.
Y azılabilseydi �
döndürülüp çarktan öyküleri değişik bir son yorumla belki
kazılabilseydi
som yanlış tarihe : Yanmazdım , yanmazdınız , yanmazdı ..t!::J
yerküre
bu sönümsüz kıvılcımla .
İşte dikleniyor cellatl a r
v e hallaçlar
ve talancı akıncılar
ve korkudan patlamış gözbebekleriyle +'
uğursuz melekler
ve yargıçlar
ve infaz mangaları
ve kardİnaller, şeyhülislamlar
ve parti komiserleri ,
gestapo
ve vampir yasayı
ve sülük yasağı kazan sinsi
katip zabitler: Dikteniyorlar ve dikmek istiyor hepsi
söktüğüm korkunç yazıların
güne vurduğu kripto hedefi : Ö ldürün farkı görüldüğü
yerde görüldüğü a n
derin gömün ve kilitleyin!
Hızla geçip gidiyor gözümün önünden çıldırmış bir
şeritin çıldırtıcı temposu:
Kupkuru çıra desteleri

55
çelik ilmekli halatlar
ve haldıran
ve 11Bak Paetus : Acınuv o ı· "
ve mengeneler ve m en gele'ler
ve siyanür ampülleri ,
dum dum mermiler ar a s ı n d a n hızla geçiyor delirmiş
şerit
panoramik , siyah b eyaz , siy a h . • = •
simsiyah • •
dolanıyor k anlı bir m akaraya .
Ve yansıyor tuttuğum perdeye heı· � e � H' � a m ı y or herkes :
Görünüyor dışiarına taşan
öfkenin ve gururun içlerindeki k a y ıı a �ı . �liriinüyor apaçık
onları bağlayan ve çözen
kargışlı muskaları h azırlayan ell e r : Bal k ı � an yüzü kler
ve kararlı imzalar
yansıyor sökülmüş tırnaklara , kelep(,'dt>rt' Ye paı·amparça
pa rmaklara
o parmaklar ki
kök boyaların , kalın ve ince tınılı telleriıı . p a p i r ü s tüy
ve mürekkebin,
imbiklerin, eczanın ve kırılgan i ğıı e l t> r i ıı . cet Yellerin
ve pusulaların arasından
durm adan çevirip kum saatını
kırılgan ve hassas
cıva ve bronz ·
ölüm ve dirim
geçip gideceklerdi bengi ışığın ortasına .
Alfa ve Omega ! İ şte yanılnuş tanrılar n safkan budala
asafların
devirdiği terazi kefesi :

56
Herşeyin zamanı ve gökler altında
heı· işin vakti var:
S ancılanmanın ve aklını ve gönlünü yırtıp ifadeye gelmenin
zamanı var;
kendi kendinle ödeşmenin ve içindeki aç zembereğe yenik
düşmenin zamanı var;
mutlak sevdanın
ve mutlak terkedilişin zamanı ,· ar:
zamansız gül açmanın ve zamansız solmanın amansız bir
zamanı var ;
korkınayı öğrenmenin bir. korkınaktan korkmamayı -'V
öğrenmenin bir başka zama nı ' aı· :
zamanı var
durmanın ve sürıncni n .
dumanın v e sönmen i n . �
dışımdaki güzelliğjn . i ç i m d e k i güzelliğin zamanı var;
zamanı var yükseli ş i n ' e d ii j ii ş ii n , sunmanın ve sunak
taşına yatmanın, erişmenin Ye e ri �i r ke n yitirmenin, arayışın
ve dengede durmanın , ağır ağır dolınanı n ve birden boşalmanın ,
yitirmenin ve yeniden yitirmeni n , mayanın ve çözülmenin ,
buzun v e erimenin, kelimelerin Y e st>slcrin , kıpıların v e şiddetin,
ayrışırken derişmenin ve derişirken ayrışmanın , ödün ve taşkının ,
kibirin v e düşkünlüğün, saatın v e sonsuzluğun , içimdeki benin ve
içimdeki ötekinin,
ötekilerin zamanı var ey Vaiz !
Yansıyor aynaya herşey , yansıyor herşey gibi zaman da :
Boğuk bir ses, buğulu bir imge, kaskatı bir eriyik ,
gövdesiyle çelişen bir gövde
çıkıyor sahneye
ve kustuğu oğullar, terketmeden yerleştikleri sınırı
yargılıyorlar onu

57
t erkedilmi ş ve hekleıniş
soın keliınelerle
buluşt urup teı·kedilmeıniş soruları:
Neden kesildi dilimiz . neden mil çekildi gözlerimize ve
neden lmruldu hayala nmız .
neden beklendi secde etmemiz
göremediğimiz . konu � aın a dı�ıın ı z . sevişeınediğimiz meleklere
d öndüğümüzde sıı·tımızı
neden şakladı engeı·ek ler
ve dağlandık sessizce'!
Bir soru ki sayısız s or u y u ça�rı n � or d o ğu rd u ğu ünleınli
sessizlik ve yankılanıyor
bir kapısından girip
kurduğuın mabedin: Sesler· se�leı·e hölünüyor, anlam biı·
anlam çavlanına: Bir kez daha ka rış ıy o ı·
suç ve ceza
kilit ve anahtar
tılsım ve trajedi
aynı ayinin ortasında .
Ve konuşuyor yeniden güç bela sustıırduğ:um köı· s uflör :
Bir bir isimleri ve olayları ,
isiınierin doğurduğu olaylarla
olayların doğruladığı isimleri sayıyor
inanılmaz çevikliğiyle belleğinin .
Ve çıkıyor sesi sahneden , siniyor salonun her köşesine ve
çıkıyor sokağa , sokaklara ,
evlerin sofalarına , kışlalara , imaret binalarına , tekkelere
ve manastır hücrelerine,
mevsimlere ve çağiara ,
cüzaının çekildiği kavruk adalara
ve kışlık sarayiara ulaşıyor

53
kimsenin duymadığı,
duyamadığı,
duymak istemediği korkunç heceleri
bölünüyor,
bölünüyor durmadan ,
birdenbire toplanıp patlamadan
önce
örs ve çekiç, üzengi iç mağara içeri.
İ şte budur kanlı tarihin bize öğı·ettiği : Azamet ve onu
doğuran sağır sikke
kimin adına
ne zaman nerede kesilmişse
orada kesildi bizi faı·klı kıl an orıı;an : Dil ve el , baş ve
kamış düşüp kaldı
diklenip dikildiği an
ayrıldık künyemizdcn .
Kimse aldırmasın bu çoğul akışına fiilierin gene de: Biz
diye birşey yok yeryüzünde,
yok kişiyi kişiden ayıran saydam duvarları yerlebir
edecek bir güç:
Hezarfen ve çapulcu ,
kral ve soytarısı,
köle ve efendi
cellfit ve kafası gövdesinden ayrılan kurban
aynı yalnızlığın
b aşka başka yüzünde sürdürüyor yolculuğunu.
Bir tek yalnızlık mı, değil , hiçbir şey tek değil burada,
aslında: Tekierin çoğaldığı anda \ W
kavrıyor benliğimizi sannlar,
akbasan ve k arabasan arasında
yapılmış sürekli bir seçim yaniışı gibi

59
sürüyor , sürdürüyoruz
askıd a kalmış bir kararı .
Bir çoğalma değil çünkü bu, W
tohumdan ağııla uzanan halkaları değil sonsuz bir zincirin
içi mizde şakırdayan : Bir parçalanm a ,
aynanın heı· zerı·esine sinmiş biı· bütünün
darbeden hemen sonra
unufak
uzayda aldığı yepyeni surat belki : Herkesin gördüğü,
kimsenin karşılığı olmadığı
müthiş bir görüntü : Bilmiyoruz nerede doğduğunu içimizden
geçen güneşin .
Doğu nerede bilmiyoruz ,
bilmiyoruz n erede
nasıl üfleyeceğimizi suru: Bir iz var başta n beri aradığımız ,
sık sık gönlümUzden kaybolan,
sonra da cinayet m ahalline dönermişcesine
gelip bizi bulan bir inanç var: Yeni yönler bulunmalı
pusulada,
yepyeni yol arkadaşları edinilmeli,
yeni bir su kaynağı , yeni bir ezgi , yeni bir silah
yaratmalı,
yedinci bir duyu , sekizinci ınühüı·, dokuzuncu falcı olmalı
yanıbaşımızda,
ağlamak için yeni bir uçurtın a ,
göçmek için yeni bir belde , +
herkesin kazanması için yeni bir oyun düşlemeli
ve
unutmamalı kimse
geride bırakılan şifreleri : Battığında içimizden geçen
güneş, yakalıilmeli en gencimiz

60
içinde arınacağımız
ateşi. >!!:7
Ve susuyor birden suflör: Herkes gibi o da şimdi anlıyor
çoktan sahnenin ortasına geldiğini .
Anlıyor: Mevsimler mevsimleri izliyor
fısıldadığında: Zaman mermerin damarlarında donmuş
korkunç bir fikirdir aslında.
Anlıyor ki
çağların arkasına , kurumuş deltal arın H" a n iden , yavaş
yavaş çökmüş medinelerin beşiğine
gizlediğini sandığı peçeli yüzü
ilk günden beri sahnededir : " Zalim tiya t ro: hir tek ben
sayıldamışım demek"
diyor : "Gün yüzümde. �ere y ü zü m d e y ken
neye yaradı kendimi
kendimdeki kelimden a Yı r d e t m e k': " .
Soruyoruz kimbilir· k a ç ı n rı k t> z .
o ve ben,
ben ve öteki: Hiçbir soru� a kaqılık bulamazken .
Ve p arlıyor önümüzde 1\.i.i r e : Körediri bir ışığın içinde
hızla gidip geliyor keneler Y e parl a k k anatlı dev çekirgeler ve
çığırından çıkmış yarasaların
arasından bir çığlık bul u t u yükseliyor : Biçimden biçime
dönüyor nesneler ve canlılar .
eriyor yüzler ,
sağır edici bir sesle çatlıyor tırnaklar
ve gözbebekleri ,
uzuyor ve çoğalıyor ayak parmakları,
ağır ağır taşıyor ağızlardan
plazma ve b ezeler,
ürpertici bir takırtıyla yürüyor masa ve iskemle ve sehpa :

61
Mutlak bir çekidüzen içinde
kararlı bir resmigeçile b aşlıyorlar.
Üç kefeye ayrılıyor teraziler, dolınuyor boşalınıyor testiler,
akrep yelkovanı kilitliyor
ve sönüyor küre
içimizden biri düğmeye basınış gibi.
Anlıyorum: S usamam şimdi , susamam daha: B u kısa prova ,
b u dayanılmaz görüm
Opera ' nın son perdesi: Anlıyorum ki . benim oyun um biter
bitmez başlayacak
asıl oyun : Amansız biı· parazİt yeı-le � ıneden gırtlağıma
sürdürmeliyim
kurmaya koyulduğuın z e m her e �i n fı ,: ı l d a d ı �ı a y etl eri bir
bir yazıtlara geçirmeye:
Elimde sa y ı s ı z h a ri t a .
yaşadığım b i n lerce şehi ı· d e t u t t u �ı ı ın
karınaşık ç cteleleı· ,
şüphesiz yorgu n u m : S eher w a k � a ın . günortası ve geceyarısi
demeden b aktım ,
gördüm, deldim t a r ihi
ve içinden ters yönlere akan
binbir yapraklı binbir takvimi:
Moderato'ydum okyanusun peşisıra .
sıradağların doruğuna doğru crescendo "ydum : Dinledİm en
koyu rüzgarların inatçı soluğunu
ve tapındım sessizliğin uç boyutu
önünde: Yoruldum ve indim bu şehre : Bulmak için kimin
yitirdiğini bilmediğim
altın denge noktasını
bakıyorum , görüyorum ,
deliyor gözlerimdeki özışık penceremin önünden hızla geçen

62
kuralları ve ilinekieri
dizen tesbih ustası mantığı .
Bakıyoruru ki Tanrı öksüz ,
kulları kimsesiz: Onları buluşturan derin biı· terkedilmiş :
Kaplıyorlar merkezden
sınıra uzanan oylumunu dairenin
ve sözde bağışlıyorlar
çembere diziimiş esrarengiz zındıkları : Onlar ki , inanmıyor
en gözüpeki bile
bu ıssız dünyaya : Görüyorlaı· giipe:rii n d ü z yaşanılan
geceyi ve örüyorlar içeriden
kapandıkları sarnıçları .
Bakıyoruru ve görüyorum
tuğlaya harç süren elleri . �i:i r ü y o r u ın : Di n gin , sabırlı,
ehli bu şehrin küskünleri :
Hem istiyorl aı- s a h n e d e k i nıl l e ı·iııi :ri y ın ey i
hem de katlanaınınırl aı·
yılgı dolu oyunun �ryı·ine : Kaqılar sahte ve kalpazan bir
gözlük takmaya ,
karşılar terketıneyr ç e nı hc ı·i
ve katılmaya bir ucund a n hu ç arka
ama mıhlanmıyorlar da
ataları gibi sınıra : Bircı· u y d ul ar sanki : Dönüyorlar
merkezkaç
itiyor onları merkez
çekiyor ustalıkl a : Herk e s
k il i t li
sanki
okumadığı bir yasaya.
Kim ödeyecek peki
çağların faturasını? Kim

63
soruşturacak satırarasında kalmış birikim
nasıl çözülecek, diye?
Soru sorunun içinde iş te ,
işte dönüyor kendi ekseni etrafında
yılan ve yuttuğunda kuyruğundan dişlerine kadar bu
yılan bu yılanı
ortada bu yılan kalıyor gene : Takılıyor sorduğum sorular
sorduğum sorulara : Dönüyorum ye n ide n
başladığım yere:
Nedir dilimde dolanan Yalan . nedir bunca benzeten
bir sözü bir söze: Neden
yeni doğmuş bir çocuğu eınziriyoı· J
yeni ölmüş bir kadın � :Z:
sönmüş memesinden?
Ve sordukça
ve cevapsız kaldıkça
artıyor salıneyi dolduı·an �allantının dozu ,
artıyor arterdeki ba mı ç
ve pompalıyoı· kanı �
zıpkın gibi
beynimize .
Ve sürüyorum yıllardır bekçilik ettiğim fırına elimde
kalmış son odunları ,
kö kö kö kö
ı·ük rük rük rük
lü lü lü lü
yo yo yo
rum rum rum
yorum söneyazan ateşi -&
ve yepyeni kıvılcımlarla başlıyor önümde yepyeni bir
hayat: Kavruluyor ellerim O

64
ve gözlerim : Kavruluyor derim ve soyunuyorum
birdenbire.
Hazırım artık , hazırım
kanamaya yeniden: Anımsıyorum şimdi, çoktan unuttuğum
isimleri ve olayları ,
canlanıyor silik ayrıntıla ı· ve uğultulu tepelerde geçirilmiş
birkaç yüksek an,
çıkıyorum bu çıplak , uzak , acımasız te p e y e n bakıyoruru bir
bir terkettiğim evlere,
katettiğim nehirleri
katediyor içimdeki cılız k a yı k : :\lezopotaıny a ' d a diapason ,
Alphea'da çıngırak , Nil'de nihil novi m b � o l a . � i ın � iy ah ormanın için­
de tek göğüslü kadınlar, Maveı·aiinne hi r · de dinlenen yorgun atlarıın ,
bir beldeyi bir be�deden �
ayıran girdaplı �ular� m
Yarıyorum onları
elimde yıpranımş hir a:Oa
ve yazıyorum efs aneın İ b a � tan
b aşa dönerek : Ko ı· kınuyo nı ın : Burada başlayan belki
burada bitecek
ve geceden geceye i l e d eye re k
döneceğim geriye : Her �eferinde fiilden uzaklaşmış ,
her seferinde onu kor ka v ı· a m ı ş
i natçı bir prizmadan geç ere k : İçimde çatılacak dışımda
kırılan ışık , demet demet
bükülerek.
Bakın! Dolaşıyoruru
esrik bir göktaşı gibi , dolaşı yoru m , dolaşıyor yolunu
yitirmiş bir doğan '1::::..
şehrin ortasında
yaralı ve güç bela korun uyor

65
kindar kargaların 'b,.
Loplu saldırısından.
S imge değil bütün bunlar ,
simge değil içinde oturduğum
ve kavurduğum ateş: Kayıtlı herkesin hanesinde zamanın dibi
ve ö lüm ibreleri >!!:J :0_
ve asıl simgeler: Katlanmı§lık \ e ş a h a k a lkı § , kı lı ç
ve kın , damar ve
pıhtı: Göçiilüyor bir yerden bir yere d urmadan. +
Ve geceleri fal deşiyor kadınla r ,
acı tütün sarılıyor ardarda: Büyük bir suskuntın eşiğinde
bekliyoruz : Belki yeni bir tufan i§areti ,
belki herşeyi yerlebir edecek kuzguıı b i r taş yağmuru #i�*
boyuna ınırıldandığımız
duaları süslüyor.
Ve çadırl ar kuruyoruz b o ş a rs a l a rd a . y e ı·a ltın d a toplanıyor
öfkeli olanlanmız : Kalend erler
başıboş s o k a k l a r d a b a ş ı h o ş s iü- ü k le ııiş içinde taşianıyor ,
döviilüyor, mühüdeniyor bi e b i ı· :
Ö yle bir s a b a h b e k liyoruz k i
ötekilere benzem e si n .
Çılgı n kavim ! Nedir çileden çıkartan bu kalpazan
karınca ordusunu
nedir , görüyor muyuz?
Niçin ses tellerinde p arazit,
di§lilerde çomak,
kurallarda istisna oluyor
doğurduğumuz küskün akım : Derviş ve derbeder, miskin
ama onurlu , neden ınutluyuz n
oynadığımız taşkın oyunda

66
yenmek
yenilmek
mümkün değilken?
Yoksa değişecek tokuşacak birşeyimiz,
yoksa alacağımız kimseden, yoksa vergimiz
hangi kinli mantık zaptediyor parmak izlerini ve düşüyor
sabıka defterine siluetimizi?
Kuşlar geçiyor, bedevi, hüzünlü ,
kuşlar geçiyor içimden, '1:::,.
başkalaşır gibi bir resimde: Sökün ediyor· biı· kere daha
güneş, sökün ediyor yüzeye doğru
derindeki inatçı sızı: Dönüyorum kendime yı>niden n
yaşıyorum eril peygamber
böceğinin kılpayında yaşadı�ı
kutuplard a : Dvyum Ye ölüm .
oğul ve yorgun yolculuk .
sabr ve taşkı , kili t H' çiçek
sürüyorum bir a n : Bilmiyorum ki
ömür müdür sıkısıkı tuttu�um i�· i ıı d �: .
sonsuz bir korku ımı d u r y o b a .'r'
bir anda biçim alan n bozu � a n .
içimde: Biliyorum : A c ıın a � ı z h i r lwkleyişin ucunda duruyor
yakıcı pişmanlığım,
duruyor ve bekliyor oı·ada
uzun bir kıvanca kenetlemi� �imşek .
İşte yazıyorum seçtiğim öyküye ters düşen harflerle teğet
bir noktaya bende doğup �
bende ölen bir gelgiti : Yazıyorum ve uzaktaşıyor ağır
ağır gövdemden
ortamdaki amalgam : Bir ateş ki ..!!::J

67
yayılıyor , tam söndüreeekken.
Epos : Yalnızlığı için t e k t e k ka rdeşlerimin .
Curriculum vi tae: Y al nı z l ı ğı ın için bir tek .
Ve b uluştuğu noktada bu iki paralelin dümtek
bir nabızci a birleşip a y rı l ı y o r sesimdeki
delifişek : Çıkılmaz bir gi r d a b ı n çekirdeğinde
deltaya mı varıyoı· i ç i m d e k i k a y ı k ,
dönüyor mu yok sa
rıverrun
kaynağa doğru , hen �ezi y u r ı ı ııı bir tek .
Ve çekiliyor sa h n e d e n h e r k e � : Ya yılıyor kokuları kadınları n ,
mıhlanınak için belleğime. "
sıçrıyor erke kl e ri n k o r k u l a n : C nutulmuyor ki �
sahnenin a rk a :- ın d a d o n u p k a l m ı ş
asıl oyun : K a y b o l ım ı � b i r ı ıı t z a r t-ri bi dünya.
·

Zaman: D u r a n \ e y a n ı l t a n b i r h c y k el .
Olayla r : 'la n t ı b ı z l ı i r he�apla �ma için gergin.
G e ı; i ri y o r u m d i � l e r i m i k a ğı d a ve kavrıyorum parmaklarımı
k a v u r a n k a le m i Yeniden :
Akıp gi d i y o r hC'qc>y penceremin önünden .
Şiddet Ye a�ağılanma, kaypaklık, esenlik ve tilkiler. Boz
duygular ve gitgi d t> y a yıla n
kanser· doğruluyor §ehrin çöküşünü
tıpkı göı·ünınez bir çığın içinden .
Bakıyoruın : Açılıp kapanıyor düğıneler, susuyor ve konuşu­
yor herkesin içindeki otoınat:
Duyuyorum .
Duyuyorum : Tıkadığımda kulaklarıını zaptedilmez bir
uğultu kaplıyor sokaklan,
tuğlalar örülüyor pencerelere ,
mühürleniyor kapılar : Söndürüp ışıkları bekliyorlar,

()8
bir gün doğahilecek ihtimalleri.
Duyuyorum , sanıyorum, istiyorum: Biri bir yerde bir an
h azırlayabilir çıkınını,
katılmak için
ters yöne yürüyen gölgelere.
B udur işte koyu kanımı süzen
delik deşik umut: Biri bir yerde bir a n d a başlayabilir ,.......,
yarıda kalmış bir sahneme :
Dağılabilir pencerenin önündeki � i ,­
koyulaşırken .
Yeniden çatılabilir pastoı·al t> fs a ıı d t> ı- .
inebilir yeniden Ağn 'ya . y a fet w dııdıı kıı � ıı . ".:::::,
Bambaşka resuller i ç· i n k a y ı t t u t a lı i l i ı·
b ambaşka hir eL
cenne t
cehennem
araf ara s ı n d a d ü ıw ı ı r lı i l i r
kırgın bir sürgünüıı t u t k u i l ı ı·r � i .
Paris'te haşhaş Ye � i fi l i • .
Piza'da kafesin i ç i n d e y a r a l ı l ı i ı· ç ı ğl ı k .
Haydarpaşa garında
korkunç bir kader p a y l a ,. ı l a h i l i ı· .
Paylaşılabilir: Rizikol a ı· . ırunır isyanları, bir obua sonatının
dibindeki hüzün , delisuda y e ni l m i� y m·gun , delici seher duyguları,
gece ve birbaşınalık payiaşılabilir
hölünemeyen bütün lü k .
Duyuyorum kimsenin d u y m a dı ğ ın ı : Hazırlanıyor lağımlarda
milyonlarca fare terketmeye bomlan,
hazırlanıyor çözülmeye

69
müthiş bir takırtı senfonisiyle
iskeletler: Herşey, ama herşey, vakitsiz bir ölüm daıısı Q;r
için ayarianıyor ağır ağır
hızla
eklemliler , omurgalılar, sürüngenler
ürüyor
katılmak için tam kadro
bu son sefere . Ve çatlıyor görünür
görünmez şehir : Aralanıyor çimento kalıpları, geriliyor
beton , ahşap dilim dilim a y rılı yor ,
sıyrılıyor et kemikten
ve kimse farketmiyor.
B udur beni uzak a dalardan ç ağıran
korkunç kehanet,
budur doruklarda yalvardığım
terkedilmiş tanrıların
kurup bekledikleri acımasız tuzak ,
budur kimsenin beklemediği an
patladığında
damardan çekilecek kıpkızıl su: Oturdum mermer sıralarına !l
� iizyıllardır ıssız kalmış b u tiyatronun
ve kendi yazdığım oyunun §
bütün rollerini
baştan sonra ezberleyip
�-aktım replikleri: Ş imdi unutuluş , başıhoş heceler ve koyu >!:!:?
� e � � i z l i k t i r hüküm süren
lmrada n ötede
d i n l e n i �· o r zaman ve hareket: Akarsu yeniden kaynağını �n
a n � o ı· . gök m b i r y ü k s e l i p tli,�;
b i r i n nı i � o r . ü l ü s u h i le gergin debril artık: S alınıyor sanki
lıe q e � . � a lı nı y o r b o � l u k du ygu s u

70
boşluğun içinde
ve duruyor öylece: Uzamıyor , kısalmıyor, genleşmiyor ve
daralmıyor madde
ve onu
bilen
tİn .
Tin
yani büyük ve vazgeçilmez kuş . 't::::,.
Uçuyor, uçuyornın
iki kanat darbesi arasında s liz iil ih o ı· a rd ı m d a n hölünınez
bir ışık : Aydınlanıyor
ışığın hiç değmcdi�i yer .
aydıntanıyor
k e n d i :0 i
ı � ı �rı n : L' y k u � uz h i r aynayım ben:
B aktım , yansıdıın v e y a n �ı t t ı m l ı e ı· � e y i d e
sırımda kanıaşıp b o ğ u l d u
hakiki tortu : Yepyeni h i ı· wz i n . e � r i k C'zgiler v e erden kelime­
ler arasında bölündü
içimdeki granit kın l c ı ın : Çık tım ' t' a ğ: l a d ıın geceye doğru
ilerledi çığlığını
binlerce çığlığın orta s ı n d a : � o k a k t a n sokağa , haneden haneye
geçen dehşet dönüp durdu
yuvası dağılmış bir kilit t c .
Kimdi gömülen mezmudar e � l i �ri. n de ,
dirilen kimdi
dört bir yana yayılırken a t ql i su? >1!7 iii
S ustum ve bekledİm karanlıktan sökün edecek son yıldızı:
Orada bir işaret beklediın .
Uçuyoruın işte 'b,.
bir kuyudan ötekine,

71
uçuyornın ve dolduruyor salıneyi
yekpare ,
umutsuz ,
ıslak kanatlarıın : Bu ertelenmiş düşüş, bu kana kanaya
sürdürdüğüm düş
götürecek mi beni kendi dihiıne?
Soru değil bu kıvranma k i : S o r u değil gizlenmiş hınç aklım
ve göğsüm dolu dağiayan
kor: Biliyorum, bili y oru z , biliyor herkes: Yazılsa da yeniden
yenilgi tarihi
kimsesizim burada
ve olabileceğim her ye rde
her an kanıyar tclaşlı �önl e m : B e y ıı i m ve dölyatağım,
parmaklarını ve dilim ka nı y a r
döndükçe oğuldan a t aya
kadından e ı· kc ğe w hüm adan cenine i t
çehrem. etim . k ı p ı l a r H' g ü d üleı· b o y u n c a içim
uzaklaşıyontın kendimden de : Geçiyorum hızla zamandan
ve mekandan
ve görüyoru m : Taptığım putlar, kılavuzum kösnül
kanatlı , oynadığım intiharcıl rulet
ve yıktığım
ve kurduğum kulelerden gözüken uçsuz bucaksız denizler,
bulutların arasından taşmış doruklardan
yanardağ yüreğine inip çıkan sabırsız soluğum
ve dokunduğum eşya ,
kadınlar
ve kırbaç gibi gururum
terkediyor beni hızla .
Burad a , bu somııt ve sanrıl sahnede
anlıyorum baştan beri anlamsız olan tözünü şimşeğin :

72
Aydınlanıyor kendisi ışığın ,
aydınlanıyor üçbin yıl önce
bu terkedilmiş adada
dimdik , kıvıl kıvıl , acılı tiradlar ve zaptedilmez kahkahalar
arasında yükselmiş mermer anfiteatrı
delen zamanın ıslığı.
Biliyorum , biliyoruz, herkes biliyor ki
sahne hoş,
sahne imgesi bomboş : Bir tek
amansız büyüklük te bir ağın o r t a s ı n d a k i
sabırlı örümcek
bakıyor, görüyor, deliyor
birbaşına kurup ç at t ı ğı m oyuna y a n � ı y an kıyamet fikrini:
CeHHi ve k ayıtsız k o şulsuztı m b u r a d a .
yenik fa k a t erişilmezim y a k tı�ıın dil�iz k an di l i n u ç s u z
bucaksız ışığında,
acılıyım a çt ı ğı m a y k ı n d a l d a .
hüner v e yaprak dol u y u m ay kı r ı kök te,
mesihim beklendiğim yerde,
hastalığım bana bulaşan ellerde .
Bir noktayım gene de: Karanlığın kökünde çekilmiş bir
fotoğraf gibi
meni , cenin, enis,
nisada yoğunlaşmış bir çığlık , bir ürperti, bir devrialem
tasarısı gibi
enlem , boylam, derinlik
ve kesiflik nedir bilmeyen bir leke, bir anı, bir cinayetin
arkasından kalan göz kamaştırıcı bir iz gibi
duruyorum
yokluk ve v arlık arası.
Noktayım çünkü: Birşeyin b ittiği an b aşlıyor birşey benden

73
eksilen yerde: Tenha
ve malışer, cı va
ve bronz , çelişki
ve onay
peydalılıyor
elimdeki yorgun kalem .
Karşımda oturan kör falcının
geleceği gördüğü kürede
geçmişe kahin oldum ben : S i :0 i n merkezine uzandım ,
yangının ve kasırganın merkezine : Gökkuşağından geçtim aynı and a,
kirecin kükürdün içinden .
ilenmedim önünde uğur�uzl u k l a n n .
küsmedim beni al da ta n z a m a n a .
dayandım
dayanılmaz olduğunda i ç i mdeki
dışımdaki b a sınç : K a p a m adım gözlerimi, tıkamadım
kulaklarımı yükselirken uğultu , lıiı· duyumu ötekinden gizlernedim
bir kez olsun :
Kavruldu tenim , kemiklerim koptu eklemlerinden bir
bir, tıkandı damariarım
ve nefes b o ı· um :
Buraya
büyük biı· şiiri yazmaya geldim.
Çağiardı geçen dakikaların içinden , çağiardı birkaç süslü
saat kırıntısına dönüşmüş
dev değirmenler: Herşey
öğütüldü orada : Heyecan ve kaygı, hüzün ve tutku , şüphe ve
umut ,
bir daha tekrarlanmayacak olanla
sonsuza kadar tekrar edecek ola n ,
herşey ve hiçbirşey

74
akıp gitti önümden.
Benim kendi hikayem yok artık, yok benim kendimle
sınırlanacak bir hayatım:
Kaknusum belki,
belki kül : Ö ldüğüm gün çıkıyor hançeı·cmden
ilk çığlık .
Onun içindir
sesimdeki çelişki dorukları: Bir heceden ötekine doğru
süzülürken
soprano, bas, tenor
çınlıyor duvarların arasında .
Ö tededir oysa
genzimdeki dizgini çatlatan u n � u r : Şaşkm. kibirli, ham ,
keskin , tortul, kıvrak
bir eda fırıldağında
arıyorum
çoktan bulmuş ol d u � u ın kn aını :
Kuruduysam nehir
sönmüşsem volkan
kaybolacaksam yoldur
beni bana bağlayan zincir: Giriyoruro cüsseden cüsseye ve
payiaşıyorum
paylaşılmış bir karayazıyı • §
p aylaştırmak için .
Unutulmuş mezar yazıları , yakılmış vasiyetler , çöllere
gömülmüş cesetler , savrulmuş ayuçlar dolusu kül
külrengi denizlere,
birbaşına şaha kalkmış isyanların arasından geçen
bir uçurtmayım ben: 't::::..
Kardeşlerim onlar,
yüzünü görmediğim sınır komşularım: Birleşmemiş bir

75
kavmin
hekim ve ecz a , söz ve ceza
uç verdiği arı beyler .
Biliyomm
nereye iniyor
çıktığım basamaklar:
Bu sonsuz merdivenin
çünkü
başında ve sonun d a y ım : O y u n u n t:n canalıcı yerinde çatlıyor
sahnedeki dev elmas:
Kırılıyor kapısı k a fe sl e r i ı ı .
sessizlikle boy ölçü�iiyor ,; e 5 .
bir l abirente açılıyor
katettiğim l a bi r e nt : Yum u rt a d a !-ri zleııeıı korkunç soruya ,
ünleme, taşkınlığa , yılgı y a . h a �i re t c . t e ıı h a l ı ğa , gür ül t üy e
karşılık buluyor y u m u r t a .
şimşeğe b i r k a rş ı l ı k
sem ' aya bir k a q ıl ı k
savaşlara bir t e k k ar ş ı l ı k
b ul u y o r u m b u ra d a ,
pencereınden b a k a r a k
kuduz akısına şehrin ve zamanın ve insanların ,
zehir zemberek .
Dinle ürkmüş
ve sığınmış ademoğlu: Kıvranıyor iki ayrı kaynakta
dağiayan ve dağianan uğultum:
Bir nehir için yatak,
bir b aşka nehir için bir başka yatak
hazırlıyor sözümdeki giz :
Akıyoruro uykusuz bir çağdan uyanış deltasına doğru
iki koldan b uluşuyoruro

76
dışınıdaki tanıklar ile : Dünya içindeki dünyadır
beni kovalayan simsiyah düş,
dünya içindeki dünyadır
dinle
sıratta çaldığım benzersiz ezgi .
Dinle ve çıldır,
kırdığım kilitin mengenenin zincirin i k i h a l k asının a rasında
kimsenin tanımadığı bir dansı
kabul et
ve dinle , dinle
dinlenmiş fırtınanın ,
gör çaktığını şimşeği ,
duy elimdeki kan kokusunu
ve doku n : Papirüs . tüy. m ü r e k k e p
arasında seyreden
kalıredici unutuluşa
doğru saHadığıını k ı r b a ç b i r k e z daha � a kl ı y o r yüzümde ,
yüzünde, yüzlerce yüzde
oku
gülen ve ağlayan
ifade midir
yırtılan
baştan sona , dinle :

1 985 - 1989

77
OPERA III
Tesniye
yorgun yorduğum
sahte hasta
gerçeğin
o r t a :< ı n d a
k ö r d ii�iiın .
Benim arı kaynağım işte bambaşka
bambaşka işte benim arı kaynağım
diyoı· hir ses .
Diyor ve birleştiği,
ayrıştığı ,
yankı ve ayna
asıl ve silret
eş, benzeş ve
kalleş oyununu
sürdürdüğü
iki ayrı yatağı
us aynı deltad a su
toplamak için
alfa ve zeta
elif vav ye
kanıyor:

81
ALlıyorum zerreden zerreye
ve büyüyor içimdeki senfoni :
Ö nümde ç atılmış bir takvim ,
kıpır kıpır oynaşan sesinıde
hazırlanıyor
hangi yıl hangi saat
nerede
taşıp kuruyacağını .
Ö fl{em için dizgiı1
uykum için dikkat
kararsızlığım için bir tck z a r .
k a ç gelirse gel sin
ç a tlayac a ğıın an i ç i n k o rku
kuruyaca�ım ın e Y s İ ın i ç i n
sabıı· , dua Y e dip;;iz bir kay!f� .
oyuyorum yatağıın ı
i l k kez hir yabancıyla sevişen
t a � kın bir ana gib i .
Oysa edın
doğduğumdan beri,
tohum ve sırnın
geçerken
kızgın kumun ,
kaktüslerle beslenen
yılanların ortasından .
Nerede ne zaman tanrıyım ,
nerede ne zaman mim -
toprağın neresinde
hangi gecenin içinde
bir çekirdeğim: Ne zaman
kendimim , kırbacıın ,

82
yılgıyım ,
ne zaman suyum yalnızca ,
bilmiyorum .
Bilmiyorum beni benden
uzaklaştıran asılsız gücün
gücünü,
bilmiyorum: Neden doğuyor
ve ölüyor
cteğimde
şehirler .
B i r �!Öı·ii n ü p h i r yitiyor
ii � t ii ın d e k i � i � l i kank:
Yed i m e l e k için yetmiş
a n l a m ta � ı y o r um durmadan .
Y ii n 'e ya rgı i ç i n melek,
� a h ı r için melek ,
i! li d ült> riın i ç in
bir,
�e\ d a m iç in bir melek,
d u r d uğum , kıpırdadığım
Taştığım ve kuruduğum için birer melek,
için mi bu insafsız berek e t ? i ın ge l e rim için , aç
Boğduğum ve iniediğim , ., k ö r nefsim için
için mi? Ben miyim kuduz , dingin melek .
köpürmüş bir at gibi
acımasız , gözü dönmüş ,
kararl ı bi r solukla
deviren
üstüme atılmış köprüleri ,
içimdeki öteki mi
dinlemeyen ,
yıldızları ve kahır ağıtlarını

83
çöküp
kaynağımda yakılan?
Bu nasıl bir akı
ki benden geliyor
ve bana zorbadır:
Tekbaşına , taş kadar
ağır, geçerken dağların
ve kumluğun arasından
arıyorum : Bulamıyorum
beni peydahiayan anlamı :
görüyorum : Suyum \ e
hareketim , felçim \ e
dansım , büyü�·üm H'
tılsıınım : Yüzüınün
arkasında hir h a ş k a �-ü z
duruyor, h e r ş e y d e olduğu � i hi .
İki yanıma y ığdı ğı m
alüvyon cenneti , yat a ğıında
biriken to r t u l kıymeti
faı·ketıneden
uyku ve uy anış,
ezgi ve susku,
kin ve unutuş
geçip gidiyorum .
Saat beni de kamçılıyor
oys a : S allar ve tekneler,
yanıbaşıma dikilen
görkemli saraylar , yüksek
kuleler, sa rp kaleler
ve üzerime atılan
kibirli geçitler de

84
geçip gidiyor: Gülüyornın
ustalara ve işçilere
buyruk yağdıran ,
dikilitaşiara adını
kazdıran
büyükleome dolu
hükümdarlara b akıp ,
anlamıyorlar ki
geçip gidiyor herkes
ve ben kahyorum aslında .
Seyyahlarda bir ürperti ,
tek başına
seher vakti kıyıma inip
beni durgun kılmak için
yakaran vakur fa tihlerde
bir ürperti ,
tam kavrarken
elinden sıvışıp giden
gerçeğe yaklaşmak için
çaresiz remiller açan
filozofta
aynı ürpertidir,
başıhoş gövdemin doğurduğu .
Nice çocuk aldım hen,
nice ana ve ata,
nice orduları dağıttım
bir çırpıda . Deldim
kimse beklemezken
mevsimleri , aldığım
nice hasat ve hayvan
yanımda kaldı.

85
B u tapınak,
bu korkuluklar,
çaputa sarılıp yüzüme
fırlatılmı§ nice ta§a
kazınmış dehşet imgeleri sığar ını keliınelere?
beni kendimde Sığar ını nefese ve parmakların
dinlendirrnek için çıkarttığı sesiere
bulunmuş yitik işaretlerdir bi r u ç t a n bir uca
ݧte. g:öınülüp kalan
um u t Y e ka ranlık?
Kinı �enin c anın ı yakmamak için
ke�inlik . kandırınamak için
k i nbl' y i : Ş üphedir büyüttüğüın .
Kay n a �ıında başka
hiı· d i l konuşuyoı· insanlar ,
k n rılı p f!İderken
t uz u n H' kal kerin arasında
hanıha �ka diller,
i neı· ken deltaya karışıyor
biribirine sihirlerle kelimeler.
Birileri için tansık olan
ö tekiler için gözdağıdı r ,
hiçbir yargıç ayıniedemez
cürüınden erdemi burad a :
Benim dağıtan , parçalayan,
esriten Anlam'ın içinde
halkıyan dokunulmazlığı .
Benim hiçe sayan cesareti ,
inancı diklendiği yerde
zedeleyen benim . Nedir
kavuşanları bekleyen tuzak ,

86
iki yanıma savrulmuş
karasevdalıları bekleten kem
niyet nedir : Bilen ve
açıklamayan benim .
Yıldan yıla geçerek
yaydığım ninniler, ağıtlar
ve masallara serpilmiş
akıldışı motifleri doğuran
cüret için duran ve
kıpırdayan düşünce benim .
Diyorum ya, yok
içimde hazırlanan sözü
doğrulayan sarsılmaz biı· �en;e k .
Çağlar boyu karaha�anl<mı
yataklık etmiş nice ıren·
geçip gitti
akıl edemedim sonsuz
sonrasız uykusuzlukta
beni bekleyen yorgun
fitili . Baktım ama
gerilemedim : Zayıf,
korkak, başta kendisi
herkese ve herşeye güvensiz .
vazgeçilmez bir bocalayış
içinde eğiliyor, bükülüyoı· ,
kırılıyordu İ nsan
ve kalıyordu gene de .
Umutlu , t....., f"\ Umarsız,

dimdik , yenik,
kılavuz , aylak ,
yara tıcı ve küskün ,

87
duruyordu
gidiyordu
kahraman.
Deldim taşları ve
inatçı maddeyi, koliara
bölündüm ve topladım
gövdemde öksüz suları:
Uğuldadım, sustum ,
söyledim
yumuşak şarkı ve taşkın
ar ya
içre sürdüm
ve değiştirdİm
değişmez sanılanı .
Sürdüm tohumları
kısır toprağa doğru .
söktüm tek tek
atadan oğula kök s a l mı ş
meşeleri . Sevdim ç e li ş ın eyi ,
kendimden bcklemediğim
patlak versin diye bekledim .
Sevdim acıda gizlenen
acımasız çekirdeği ,
anılarıma kazınmış loş
mutlulukları bir bir
sildim. Mev simler geldi:
Çekildim um ulurken ,
yayıldım unutulmuşken .
Gördüm ve sevindim :
Kalıyordu İnsan.
Kalıyor ve k uruyordu

88
yıkılanı, dikiyordu ağır
ağır söktüklerimi , bilse de
biçemeyeceğini
ekiyordu haşhaş ve darı
ile deliniyordu toprak.
Çocuk tutuyordu dağlarda J
kadınlar, inatçı setler i
çekiyordu erkekler, ı
türküler kolluyordu
h aykırış dolu duaları .
Kimin adın a ne söyleuse
boş şimdi : Hangimizin
korkusu ile boy ölçüşebilir
hangimizin korku sıL /('
ldmse bilemez artık.
Tanrı olmak istedik
onlar ve ben : Yalnız
kaldık , yolun sonuna
gelemeden . Pıhtılar
dolaşıyor üzerimde
ve içimde önlenemez
bir daralma yer ediyoı·
günden güne , savuruyorum
bir anda herşeyi de
inanınıyorum
dibimdeki sarsılmaz gücün
sarsılmaz gücüne : Sanki
dizginleri çelik sahipsiz
ve kuduz bir safkanım
ve anlıyor herkes
yuvarlarımdaki son öfkenin

89
yavaş yavaş dindiğini.
Var mıydı bu havzada,
ötesinde bu mağrur dağların,
benim için ayrılmış
hir tuzağın derinliğini
bilmiş bir k ahin?
Var mıydı yoksa
kıyıma inip ateş yakmış &
bir bilge de
duyma mıştım sözlerini
çağlarken çalım ile?
Durup dinliyorum bellcğiınde
yer etmiş sesleri : Y a ka rış
ve lanet arası bir gel gi t
i çi nde kurulup çözülii y o r
efsunlu söz yumağı :
Krallar ve askerle ı· .
hekimler ve has t alar .
şairler ve gebe k a d ınlar,
evliya ve esrik şamaıı
ayrı ayrı ve hep birden
k u tsuyorlar beni
henden ayrılırken ,
unuttuğum işaretler izliyor
unutulmuş harfleri,
birinin ölümü çağırdığı :@:
tan vakti
heriki yola çıkıyor:
Bulmak için
binlerce yıl önce yitirilmiş
ölümsüz

90
ölümsüzlük pınannı.
Bilmemişler ki
içimdedir
taun ve ecza,
bendedir aranan son su
ve sonsuzluk.
Mutlak olan ve belirsiz olan,
kök ve
uçan dal
bendedir .
Düşünüyorum
günden geceye yoruyoruın
çetin, karına düşlerimi ,
ayınyorum pusun i çi n d e
mahfuz duı·an ınoti Oeri :
Anlıyorum şimdi
nerede ne zaman pastoral
bir şiirdim , nerede
ne zaman çıg
bir trajedi: Anlıyorum
ve hiçbir şeye yaramıyor
anladıklanm. Ardıma
yığılmış ölü hülyala r ,
korkuyum korkusuzlar için .
ta kendisiyim gerçeğin
imgeler dünyasında ,
sınırsız bir kahkahayım
sığınırken herkes
ortasına karanlığı n .
Düşünüyorum
günden geceye b akıyoruın

91
durmadan etrafıma :
Dağlar, bulutlar, vadi
ve ağaçlar , uzun yağmurlar #%9.!
ve inatçı güneş dağlıyor
iki yanıma toplanmış
insanları ve gözbebeklerinde
çivilenmiş soru işaretini .
Çobanlar, işçiler, at ,...,. i).
yetiştiricileri , ipince keman
ustaları ve yufka açan
kadınlar ve sekme taş 1
oynayan çocuklar ve gebe J
ve kısır kadınlar ve i
da yanıklı ve vazgeçmiş
erkekler ı
ve bu toprağı bir uçtan
bir uca katedip
dışlarındaki gizi
içlerindeki gizden
ayırmaya çalışmış
sessiz şairler: Bir dağ
kovuğundan çıkıp açık denize
kavuşmazdan önce g:eç tiğiın
yerlerde sürüyor herşey .
Sürüyor herşey
ve yetişeıniyoruz : :\e o nlar
ne de ben , bu fırdöndü
hayatın toplayıp önümüze
diktiği şerite .
Biliyoruz ki boşunadır
büğetler ve asma köprüler,

92
boşuna bu öfkeli seller
ve inatçı , kurak keder:
Çeviremiyoruz bir dilden
ötekine, gökyüzüyle yeryüzü
arası donmuş acılı
bir kelimenin
bizi kendimizde mıhladığı
durumu.
Kimin ulağıyım öyleyse ben
ki unutuyorum durmadan
taşıdığım bildiriden
taşan bu hırçınlığı?
Bilebilir miydim ,
bilebilir miyim bugün
yarın
bir gün başlayan,
bir gün başlamış
taşkınlığı hızlandıran
ölçüyü kim
nasıl durdurabilir
gecikmeden? Köpük
köpük soruyum işte ben :
Bir an olsun ara
vermeden koşup gidiyor
içimdeki kuzgun akı
ve geçiyor yanımdan
umarsız , kilitli, şaşkın
mevsimler ve koşullar.
Geçiyor yapayalnız adamlar
ve aileler, kavimler ve
biribirine k arışmış

93
ve güzelleşmiş budunlar.
Değişse de töreler
ve törenler, düğünler
izlese de ölümleri
değişmiyor ç arkın unufak
ettiği bütünlükler:
Tam kavuşacakken
ayrılıyor halkalar
biribirinden ve
bambaşka yüzlere
aynı suretleri yansıtıyor
taş aynalar. İ şte can
veriyorum can alıyorum
beklemeden: Yerleşiyor
göçmenler, çadırların
söküldüğü yere kuruluyo t·
büyük kentler : Çoğalıp
güçleniyorlar, azalıp
erimeden önce : Kuruyor
çeşmeler, ça thy or bi ı·
bir kiremider, durup
dururken çıkmaz oluyor
malışer gibi kalabalığın
doldurduğu sokaklar:
Seher, öğlen, gece
bana dua edenler
bir çırpıda kargış
göçüyorlar öteye -
ötede farklıymış gibi
onları bekleyen karanlık .
Çivilenmiş bir yazgı mıdır

94
günün berisinde
p u s u y a yatan ve titrek,
boğuk k ahkahalarla gülen ,
bir tekerleğin
nereye dönerse dönsün
karşılaştığı kör an mıdır
bir kuşaktan ötekine
geçerken yüzleşilen köı·,
bakışsız gözden
hızla ışıldayan?
A demelen doğma insan ,
kan ve can , safra ve balgaın
karışımı bir ulak olsaydım
bu yeryüzünde, na sıl h a k a rdım
geçici toprağa , yağınurları
nasıl bekler , nasıl s u s a r d ı m
öteki canlılar aldığında s e � i ·�
Ben ki her hücre için b i r i s i m .
her hayvan için bir başka i s i m
arardım adeın olsaydım :
Yılmaz mıydım erişip
yitirdikleriın artarken
önümde, c aymaz mıydım
sürüp giderken bu umman
su, durma tıkansa yolum?
S uyum oysa ben : Nasıl
bilmiyorsa kimse neden
bir uçtan ötekine sürdüğümü
yatağımda , bilmiyorum ,
bilemiyorum ben de kelimenin
niçin anlama yaklaşmadığını .

95
Bilmiyorum: Neden donuyorum ,
neden gürlüyorum , nereden
geliyor k aynağıma bu sancı,
kim yığıyor yanıma yöreme
bunca umudu. Bilmiyorum,
başkasının anlamadığı bu
dilde söylediklerim uzanıyor mu
uzakta delirmiş akan
kardeşimin kendi öfkesiy le ç ın l a y a n kulaklarımda
çınlayan kulaklarına . bild iğim bir dilden sözler :
Doluyum. dopdoluyum hüzünle .
H e ı·kesin tanı dığı , kimsenin
b i l nH' d i ği bir doğa içinde
p e k i � i y o r yatağıını deşen huy.
B e n m iyim öteki , yoksa aslolan
hen m i yi m : Aklını serseri ma yın ,
güd iileriın bulutsu, efsaneden
efsaneye sürükleniyor deli adım
adım adım . Çağırışımım tutuk
kaldığım an , uçtuğurnda taş
kesilmem mi isteniyor, soruyorum ,
sormuyorum . İ ki ayrı rahimden
babasız birer kardeş , o ve ben :
Biliyoruz ki paylaşacağımız bir
tek ölüm var. İ şte araınıyorum
arkasında yansıların , bu dünyayla
öteki arasında arıyorum arandığım
yeri: Delişmen bir güzelliktir
melek yüzümde açan çıhan ,
kin ve p usudur uyuduğurnda
esrik bedenimden umulan :

96
Benim sanki, benim belki
insanların ve düşlerin ortasında
uğuldayan talan.
Eğilip dinlenilse: Mırıldandığım
ezgi ilk sabahta yumuşak
bir çağrıdır . Yükselirken güneş
muzip bir saat tıkırtısı. Tam
tepemizdeyken kaynayan arı
şarkı . Sonra inerim merdivenden ,
ağır aksak bir promenade.
Ve uzun bir pusudur akşam :
Geçer coşku ağıtın içinden .
Gece : Gelir gelmez koyar
bilinmezliğin i: Gelir ,
gelmez mi sanılır yayıldıkça
çekirdeğinden karanlık:
Eğilip dinlenilmez sesimdeki
ses : Tıpkı hayat gibi .
Zamanın ve mekanın
içinden kaba bir kıvamla
geçer insan : Işık ve koku ,
yağmur n sis , rüzgarı
kamçılayan ve rüzgarı
dinlendiren sanki göz
n tekdüze bir tekrardır.

Sınırsız bir çelişki kuyusu


yankılar sesimdeki sesler:
Bir andan ötekine renk ,
tım , sayı , duruş ve kovuk
değiştirir acılı sözüm :
Eğilip dinlenilmez .

97
Biliyorum
ben de sağının ötekine ,
sa6rırım yanıbaşımda
yanlış anlaşılan öfkesiz
kardeşimin öfkesine,
sağının en yaralı
günümde
kendime hile.
Bekliyorum gene de
tiikennıiş bir umudun
c>� iğinde: Eğilccek , duyacak ,
un utarak bir tanığın
beklenm edik kıpırtısını.
Buduı· hesbelli bir çırpıda
de�ri ştirecek olan
herşeye sinmiş anlamsız
gerginliği : İnanınıyorum ki
altındır susku , inanınıyorum
ki: Bekleyişin altında bana
ve benden öteye uzayan bir
heyecan yatmaktadır.
Herşey yanılgı ve sanndır
aslında: Mevsimler, toprak,
dolunay ve gelgit, şölenler
ve hasat, tutulan yaslar da
tutulan tutuşulan sevdalar da CI:::ı

boşunadır: Eğilip çözınedikçe


a vcumuzdaki düğümü
aklımızda donmuş ünlem .
Akıyoruın durmadan ben . m
Akıyoruz toplanıp dağlardan

98
denizlere doğru, burada
ve başka yerde
gövdemizdeki telaş ,
g:övdemizdeki İrİn,
gövdemizdeki tuzak gizliyor
akıp gideı·ken taşıdığımız
büyük d u ı gu n l uğu
· .

AkıYoı·ıız d u rm a d a n
noktadan
h a �l a d ı �rıın ız
noktaya doğru.
b a � l a d ı frıtn ı z
D u l u y u m - n a :" ı l d o l u p ta şın a m ki
h u n r a özen \ e lıeı·kitilmiş sevgi
b e n i y a l nı z l ı �rı n o r t a s ı n a
i n d i rd i y :' e n a :0 ı l t a şın a m
t a � l a � ın a ın k i
dönüp hakaı·ken kavrulan şehre.
i �te a yn ı y a z ı d ı r yüzüme
: ii z iine y a z ı l a n : Aktıkça silgi
w k a lem için baki tekrar ,
b e l l e k Ye unutuluş için yorgun
h e � i k bizi birleştiren de
.

a y ı r a n da bu kalleş yazgıdır.
L n u t tu ın tek tek Fırat'ın
a k l ın a kazılanları , aynalara
\lecnun yansıdım . Taştım
kuruduğunda, durduğunda
durmadan aktım : Birimizde
çelişen doğrulandı ötekinde ,
sonra bir gün
karıştı çan seslerine davudi
eza n : Geldi ha hamlar ve

99
kuzeycil bir şaman, geldi
zenci büyücüler ve doğu
yayialarından kopma keşişler,
gömdüler tanrıyla insanı
beraber: Ö ldü toprak,
çekildi ıhlamurlar ve nilüferler,
tabietler parçalanıp karıştı
kumluğa , krallar ve bedevi
çob anlar yanyana öldüler .
Yaşadım ve unuttum
ben . b uluşmalarla tansıkları.
Kaybold u bir bir adıma dikilmiş
korkul u k l a r , söylemedi kimse
ezherlediği k i n dolu türküleri:
Beklendim ama , beklettim .
):' aradılıştan mıdır içimde
kabaran acımasız gazap ,
beni delirten bende gizil
bir kıvılcım mıdır , kimse
bilmedi. Kimse bilmedi nerede
tohumuru nerede ağulu meyve,
beni kendime b ağlayan zincir
dilimde midir bağrımda mı
kimse bilmedi: Tefsirler
tutarsız , gözlemciler kararsız:
Lokmanlar için cıva bir bela,
şairler için çivi bir simge ,
mimarlar için kara bir çağrıyım
akıp giderken. Deli gözleriyle
karanlıkta zabıt tutan tarihçi
için tekinsiz dekoru görkemin

100
ve yıkımın . Kimse yazmıyor
deltada salınan kaçınılmaz
buluşmayı : Kimse yazmıyor
bu t o p r a ğ a ödenmiş kanı,
insanlar ve altın , araçlar
ve milyonlarc a bi tmemiş düş
topl anıyoı· m u hiçbi r cümlede
,

okunınuvoı· b u ana anlam .


�anki iki a y k ır ı meleğin
k ı r a n k ı r a n a z o rl a n dı ğı
lı i r �atı·a n \' p a r t i sinde unutulmuş
hazi n . � i l i k . v a z g e ç il i r birer
k ıı k l a - t a � ı z : A y na m a y a n s ı y a n
� e � � i z t a � k ı n l ı k � Bir yazgıysa
a l t ı ım z a kaz ıl m ış b u derin ,
a c ı ma � ı z ,. at aklar: Nafile
d i i n ü y o r u z d ö n ü yo ru z durmadan:
Y o k t u r· den k l eşe c ek bu yeryüzü
u y k u,;; ıızluğuyl a , yoktur
i i d e n e c e k bir bedel: Bu keder ,
I nı yalnızlık, bu çığrından
\ ı k a ın amış ünlem için .
·

B a k : Bir fırıldağım hen.


B a k : Yüzüyor üzerimde
altın harfli şiirler ve töreler,
birlikte çöküyor çelişki ve
uyum: Bir tortu ki
eşi örneği yok zamanın kör
kuyusunda . Bak : Yumuşuyor
hendeki sapiantı sende,
dinleniyor dingin yüzünde

ıoı
yüzürodeki derin fırtına ,
öıısüz arkasız sessizlikle
selamlıyorsun
herkesin beynini zonklatan
öıısüz arkasız uğultumu: Akıyoruro m
YC duruyorsun, durma: [@]
Tayf için kör karanlık, •
hareket i ç i n inme,
y a n k ı İ (,' İ n bomboş ses ,
f!Üzbebeğiın için aksı n . o
C y k ıın d a k i çöl için düş kıpıları,
d o n m u ş sandığın kanın için ı sı
:-Otınuyorıı ın : i nerken kavuşacağımız
Y e yiteceğiıniz denize kabarıyorum

' e kabarıyorsun aklın ve duyunun

ö t t> s i n de : Kaha rıyorum önlenmez


bir hazla kabanyorsun : Gökyüzü
v e toprak arasında deliriyor

gövdem , gövden : Dipsiz bir


panik içinde oynuyor yerinden ,
bak: Taşlar ve insanlar,
ağaçlar ve hayvan sürüleri,
oynuyor yerinden, kelimeler .
Ve silkiniyorum
kapıldığım derin uykudan:
Kadavı·alarl a binlerce
hayvan leşini sürüklüyor
gövdem . Tomruğun ve
kütüğün, omacaların ve
serseri d alların yerini
almış kökünden söktüğüm

102
ağaçlar: Meşeler , gürgenler,
çınarlar ve dev fıstık ağaçları
katılmış önüme gidiyorla r .
Biliyorum k i kimse yalvaramaz
inip kıyıma : Analar oğulları ,
babalar oğulları anyor,
oğullaı· ki boğulmuşlar
tahıl ve keçi peşinrleyken
unutup
köpük köpük kurlurmuş
etimin dinmek bilmez
şahlanışını . Görüyorum ki
cvler çatısız , pazaryerlerinde
fır dönüyor fıçılar ve ı.wynir
kalıpları. Görüyorum : Yit i k
keseler peşinde yitik tücca d a ı· .
muhafızları dağılmı�
bir sarayda ağlıyor giiı; s i i z
hükümran aileler : Kimsesiz
ile soylu paniğin ortasında
cşleşmişler. Bir tek kovu�a .
ine , çöl höyüğüne v e tepelere
itilmiş olanlar hareketsiz :
Onlar ki çoktan toplamışlar
izlerini ve biı· bekleyişin
sonunda durgun ve hüzünlü .
seyrediyorlar çatlamış
öfkemi : EBerinde taş
levhalara işlenmiş dizeler ,
baştan heri inanmamışlar
gökyüzüne ve yeryüzüne ,

1 03
inanmamışlar altın
sikkelere ve tapınak
mühürlerine, hiçbiri
hiçbir gün boyun eğmemiş
kalpazan gücüne
sim sırmalı giysileriyle
askerlerin koruduğu
tahtların. Çekip gidecek
aralarından b irkaçı ,
daha doğru bir hayatın
arandığı derin vadilere ,
bekleyecek birkaçı : Yen iden
kurulacak düzenin içinde
görmek için sahte ile h a s o l a n ı n
paylaşacağı kıvamı .
Ve akacağım ben m
yaz ve kış ve bahar
besleyeeeğim boğduğum
toprağı bir kez da h a .
kaskatı k e s i leeeği m
gün gelecek azar azar
kusacağım içimde biriken
nefreti: Ohaların yerini
alan şehirlere götürecek
delik deşik masalımı
suspu s, ağır ozanlar .
Arıların ağu
akreplerin bal toplayacağı
bir son güne erteleniyor
bir kez daha
bu deprem temposu:

1 04
Ö ylesine katı bir yasa ki
çarkın dişlileri arasında
yaşanan , herkes görüyor da
çözümü kimse ona ulaşamıyor.
Bulutlara yön veren
rastlantı dünyası insanları
kavuruyor: Farketmiyorlar
içlerindeki ecinninin
ince bir eğimle
içimizdeki ninninin
uzağına gittiğinin . Dönüyor
ve
çark,
dönüyor
herşeyi
Ye
herkesi
donduran
soğuk
sessizlik.
Kimim ben .
kirniz biz .
onlar kim :
Kim
soruyor
bu amansız
biteviye
soruyu
ve kim
kasılıp
kalıyor

105
yankısız,
b uzul:
Ve çark
dönüyor
ileri
gen
a k ıy o r
Zama n
i ı; i n ı k
gövdeıniz .
Akıyorum : Doğmuş ve b u r a d a Akıyorum : Ö lmüş ve orada
hemen bestelenmiş eğik hemen bestelenmiş dimdik
bir ezgiyim . bir ezgiyiın .
Bende kalan Benden uçan
t i n m i d i r '�
Sorulanın birer h a n ç e r . Ya nıtia rım dipsiz birer kın ,
bir b urgu m ud ur �onı� ıım . bir burgu mudur susuşum ,
hen miyim erteleyen hen miyim çatlatan sabrı
ve kıvrımlarda ovalaıı a n ve dörtnala koşan, varsa
yoksa b i r başkası ını yoksa bir benlik mi bir baş-
ka
iniyor çıkıyor İçimden? benlikten seyirten?
Sonsuz . Son suz ,
gemsiz gemsiz
bir arayış bir bekleyiş
burada,
sonsuz gemsiz bir arayış buradaki sonsuz bir bekleyiş
top aç
h akikat
ve
ayrışıyor k arışıyor

1 06
bin bir bin bir
ikiye ikiye
böldüğüm ü z
durumun
bölü n nwz
atom lan
biribiı·i l e r i n e .
Tanrı mıdır İ nsan mıdır
eşiğimde beslenen heşiğiınde beslenen
umarsız kul , nınarsız kul ,
diyorum . d i ,· o r ıı m .
Diyonız \ (' k ı r l ı a \· !! i b i
şaklıyoı· ,o ı:>,;iııı i z
sözümüz
kendi k u l a � ı m ı z ı l a .
B u t e h l ik e ,. i z k a lı k a h a .
bu ii qw ı- t i c i • u • k u n l u k .
b u d a \ r a n ın a k i l l·
ç e ki l m e k a r a , ı
du r m a d a n " a l ı n a n
ve sa ı·s ı l a n !!l' l'i!İil
orga n ç a t l a � a l ı i l i r
her a n h t> ı· \ C' n l t• :
Ö yle hiı· no ktad ayız ki
kendimize f!l'lınt>ınize
ve kendimizden
geçmenüze ı·aın a k
kalınıştıı· . d i y o r
bir ses : bir ses :
Ö yle bir vurguyla dokunuyor ki h e e e le re ve kelimelere kan oturuyor
her cümleye kan oturuyor ünlcmle ünlemsiz dokularına çırpıntılı an-

107
laml arın bir sessizlik bir başka sessizliği hazırlıyor sanki övgüler izli­
yor karaçalmaları söz yeniden doğuyor ve yeniden çağrışıyor çağrış­
.
tırıyor ölümü dirimi tenhayı mahşeri besliyor aynı anda aynı musluk
kusuyor tamdığımız bütün akıntıları .
Bir satırdan
bir satıra
bir satırdan
bir satıra
dönüyor dönüyor
sıne :
Sarkaçtır

salınan
üstümüz de.
�Ierdi,endir
önümüzde
tırmanan.
içimizdeki
sokaktır
çıkmayan,
çıkamayan
kör duvar .
Ve dindim işte, Dinlendim,
gevşedi ve eridi kabaran çılgın kan ,
durdum sanki Tarih 'ten hızla geçip:
Burada ve şimdi, biraz sanık , çokca
tanık : Unuttum görüp bildiklerimi
bir bir , beni aş anı da benden taşanın
yanına usulca gömdüm .
İ çimde
bir kanama,

1 08
dışımda
, b ir kanama
ortada
büyük , dol­
durulmaz
boşluk
içinde
kaynaşıyor
geçını ş
ve
gelecek .
ıçıç e.
Uzun , dişi saçlarımı
tarıyor engin zaman ,
küçük bir taş atıyor
küçük bir çocuk ,
küçük bir taş daha : Daralıyor içimdeki halka ,
Uzuyor ufka doğru daralıyor ufka doğru
kilitli kafes halkalar. bende birikmiş anılar
Ve uzun, dişi saçlarıının ve kaybolmadan önce
arasından akıyor son bir kez p arlıyorlar
birkaç şaşkın hayvanın üzerimden geçen güneş
leşi , akıyor ağır ağır gibi. Küçük bir taş daha
k urumuş bir dal , atıyor küçük bir çocuk :
akıyor bulanık yüzüme Herşey b aşlama noktasına
yansıyan durgun doğru geriliyor h azin
derviş çehreleri: bir hızla . Tarıyor
engin zaman uzun , diri
düşlerimi besleyen bütün
renkleri, küçük bir taş
daha atıyor çocuk :

1 09
Göm ülmüş harfler
ve sılretlerde
o k u n uy o r
o tuhaf y aradılı§
ve göç ö y k ül c r i ,
yitik diki l i ta ş l arda
) Ürüyor en m a s u m
Ye ranalı c ı
kah ramanlık
şark ıları .
zorlu ninni\cr
H' zorlu a �ıtlaı·
k c � i l i Yor
t am o r t a � ı n dan
kın k t u ğlalard a .
yağın urlar siliyor ;�;;�;::
ipek rulolardan
coşku ve hüzün
kutuplarını
ve b ili yorum , ve biliyorum,
unu tuyorum unutayorum
otların a dını
ve kapsamını
vazgeçilmez
reçetelerin .
D uaları ve
kemsözleri,
masalları ve
m asaisı gerçeği,
çoğaldığı yerde
umudu, t""\

ı ıo
çoğaldığı anda
kara b ulutları , •

çoğaldığı için
boyun eğıneyi
ve katlanışı
unutuyorum .
Unutuyoruın :
Kiınleı· gitti,
kim direndi .
hangi tüıniilüsün
altında
hangi iskc>let .
hangi \' ukurda
ne kadar kül
hekledi. lwklt·yt>eek
unutuyorum , siliyorum .
S iliyorum:
Fennanlan n·
taşa derin
kazılmış � a�aları .
sol uk kesici
koı·ku mzluk
des tanlarını.
sol u ğu kesilmiş
korkaklann
damakta k ur um uş
delik dqik
türkiileı·ini ,
herşeyi ' e
hiçbirşeyi
kateden çelişik

lll
damarlardan
akan kanı
ve pıhtıyı
siliyorum .
Ve akıyoruru belli
belirsiz k aynaktan deltaya deltadan kaynağa ayrılıp birieşiyorum
ayrılıp birleşiyor bengi vaat ve bengi ceza içinde geçiyorum tepelerin
ve koyakların arasından akıyor m
din mi ş ,
dinlen m i ş
öfkem v e
neşem .
Dinın i � ,
d inlenmi ş ,
dinliyorum ,
dinliyoru m :
Bir karınca
kavrıyor çöpü
ön ayaklarıyl a ,
çoban ilk soluğu
deniyor kavalında ,
ağaçtan bir dal
kopup düşüyor,
yeni büğetler için
kütükler kesiliyor
kıyıda, savaşmaya
hazırlanıyor yeni
ordular eski
ordularl a ,
gökyüzünde yeni,
yepyeni bir fırtına ,

1 12
yeryüzünde diri,
dipdiri bir yangın,
yeraltında kem
bir hareket
dinleniyor.
Bu amansız bıra kıl mış lı k .
b u gitgide yayılan gergef t e l a şı ,
kimsenin kimseyi anlayamadığı Im kör dil ,
bu kuyunun , kuyuların içinde terkedilmiş anlam ,
bir yerden bir yere kaçan w hep aynı noktada buluşan
yaralı uruarsız yitik boşgöz kırgın ezik bölük pöı·çük aç Ye gergin
çocuklar kadınlar köylüler askerleı· fak i rler �er:Oer·ileı· ,-e yorgun kral­
lar bilmiyor ki kimse ne zaman nasıl nen'de başladığını bu zorba hayat kılı­
fının neden sürüp gittiğini ve ne den y a � ıldığını bu önl enmez yangının
bilmiyorum benir.ı payıma dü�en ne payıma düşen benim
hangi düş hangi ge r· \·e k h a n p el diişü r·d ü
bu k ıv ılcım ı bu k u nım uş şehr·e
kimdir �ıfın Inı rada bilen
hilıniYonıın .

1985- 1986

l l3
O PERA IV
Mahşerin Dört Atlısı
Belki de bir tek simge saymamışlanlı
o atları : Alışınıştı heı·bir adalı
uzun yolculuktan eli d ol u gelme y P :
İ skenderiye' den San Ma n· o · n u n k e m i kleri.
Doğu' dan -diyordu ka y n a kl a r belli beliı·siz­
·

iki görkemli kolon ve İ s t a n b u l d a n


'

-1402 talanından sonra- s ö k ü hi p


getirilmiş o tuhaf, ölüme iii a t l a r :
Belli ki o atları simge sa y m a m ı ş l a n l ı .:Y
.

Neredeyse altı yüzyıl geçmiş a ı·ad a n .


güç v e görkemden eser yok � i m d i b u r a d a :
Her yıl birkaç milyon tu . i s t in s ı r t ın d an
-

beslenen büyük bir parazİt a rtık � l· h i L


S uyun tırmanıp ağır ağır ç ü ditt ü�ü
taş ve kil değil aslında : Miyatsa b u .
doğa koyu kirli tarihten sıkılır d a .

Ama yoktur gururu restore edecek


uzman ve yöntem, hele ki Erk :
Bir kez yitirilmeye görsün: Dönmez geri .

dön se bile: Kişi bilir, öğrenir . taşır·


onun f3.ni yanını - bir kadın gibidir·: 1
N asıl olsa kafasını çevirip ba şkasına
bakar, gün gelir.

1 17
Oysa d uruyorlar: O atlar.
Burada değil , ötede bir yerde
sürüp gidiyor simgeledikleri .
Bu muydu tamıtamına Ez ra 'yı
çileden çıkartan, kültürün altını
yitirmesi mi yoksa deli saçması
bir para teorisi kurmasına
yol a çmıştı , sanınıyorum :
Peşpeşe p atlıyor geceyan�ı
Ni kon 'ların ve Yashica' ! a n n
flaşları : Amerikalılar Ye
J a p o nla r atları n fotoğrafl a r ı n ı
ç e k i y o r l a r , pa ralel a ç ı l a r d a n .
Az i l e r i d e k a t o l i k \"e n e d i k B a n k a s ı
c h ang e e x c h a n �e b ü r o � u a ç m ı ş :

Vitı·i n d c d o l a r . Yen ve m a rk ı n
k a qı l ı k l a r ı a l t ın d a e zi l m i ş
uf alanı y o r Y e n e di k sikkesi . @
Birden o atları Bizans ' tan söküp
getiren zorba zihniye t fırlıyor aklıma :
D ö r t bir ucundan tutuşmuş Konstantinopolis ' i
Vil l e h a r d ouin ' i n tuttuğu kayıtlardan
d i ı·iltiyor imgelemim . IGmse bilmiyor mu,
soruyorum : An gelip simgenin anlamı
teı·kettiğini , soruyorum : Bilmemiş
olabilir mi baştan uca hükümran
gövdelere dikilmiş hükümdar kafalar
bu daracık arayı? Fırdönüyor
kıırduğum cümle , b enden ayrılıp .
Roma ' daki imparatorluk atölyelerirıe
binmiş telaşı ha tırlıyor içimdeki tanık -

118
ben ki ileri geri bir son yolculukta
sonsuzluk vehmiyle ç ağıldadım durdum :
Biliyorum
kızkardeşinin ölüsünü soyup giren
İnıparatorun k uduz kuzgun taşkınlıj!;ını
doyuı·mayan güçsüzlüğün sığası nediı· :
Bir adım daha kalmışsa kıyamete
onu da hızla katetmek gerekir .
Traj an taşımış o atları Roma 'ya.
O ı·ada dingin , oturmuş , kendinden emin
hirinin adın a , huysuz, heklemi�le r :
Tarih b i r ecinnidir çünkü , ç ün k ü
bayraklar ve törenler , kulla ı·
ve köleler yayılsa da dört b i r y a n a
sokulur ansızın koyu bir ış ı k tr i b i
gece: Bir sabah kaınpanalaı· onun
için çalınır . Taht ve taç kıc; w lı a �
değiştirirken belli belirsiz bir
kişneme duyulur ve yeni b i r ,.; i k kt­
için yepyeni bir kalıp dökiihi ı· .
Cariyle diyor ki . . . aslında ç u k d a ünemli d e ğil
C ariyle' in ne dediği : Evrenin y a z �rı.mıı
kahraman mı belirler, kaı·arları ını
belirler kahramanların ça rkın dönü�ünü?
tarih b ütün sorulara eksik kaqılık wı·ir .
Çıkıp bir tepeden bakarım kente. kent
fokurdar ve siner günden ıreceye kendi
özel ritminde bir koşudur atl arın
d urup yüksekten hep seyrcttikleri -
ve dinlenir altın iki tabaka aı·asında
zengin , sert , dayanıklı, s c y r e k madde

1 19
zamanın akışını da zembereği k uran
ve kıran eli de o tutar, kaldırır ya da
büker: Kıyasıya kırasıy a : B üyü .
Herkes adını biliyor ve koyuyor sarı çil
ışığın ve herkes yanılıyor onu bir simge
olarak okurken : J apon ya' daki hanedan
savaşları ve Fetret devri ve Maya 'ların
apansız çöküşü ve m are nostruın ' un
küpeli korsanları v e Baharat Yolu' nun
amansız pusuları tekrarlanıyar
29 k rizinde ve Reich kasalarında
ve Güney Afrika ' nın kuyt u ınadenlerinde .
Geceyarısını epey geçtiğinde s a a t
kuzeyden gelen uğultulu rüzgarla
kampananın sinsi ezgi s i n e k a rı ş ı y o r
atların belli belirsiz k i ş nemeleri:
Uzakta bir nokta d a , hors c a tego r i e
bir otelin lobisinde uykusu kaçmış
bir sanayiciyle konuşuyor sessizce
iki Avrupah parlamenter ve Vatİkan'dan
\Vaslıington' a ertesi sabah uçacak s ıs k a ,
uçuk benizli bir Kardinal yardımcısı -
Sovyetler'in s avunma bütçesinden eksilen
birkaç sıfır ile birleşmeye h azır yeni
Almanya ' nın topladığı s om külçeler.
Ve iki adım ötede, otelin cephesinin baktığı
büyük alanda ufak bir ateşin etrafında
toplanmış tedirgin sakallı çulsuzlar
ve göv delerindeki büyük kıpırtıyı güç bela
zapteden genç kadınlar: Az ilerideki
devriye polis aralıası olası bir taşkınlık

120
için tetikte tutarken koyu hüzün sirenini
biçare bir ekoloj i tartışmasının içinde
ara vermeden şaşırtıyorlar kendilerini .
S eher yaklaşırken dönmeye başlayacak
W all S treet Journal'ın yeni nüshasını
pırıl pırıl basacak olan pırıl pırıl
rotalifler ve bir haberin satır arasın d a
örtünecek , ancak birkaç anlamsız uzm anın
gerçek anlamını ve yol açacağı k a s ıl ın ay ı
kavrayabildiği son Dünya Bankası k a r·a n .
Saat farkıyla günün bütün hallerinde
yaşıyor Banka 'nın Dünya' sı o saa t :
İ kindi narnazına gidiyor hançerli
Güney Yemen'liler, Çin 'in dör·t b i r·
ucunda dönüyor bisiklet tekerlekleri.
Buenos-Aires'te salaş bir gece k lü b ii n d e
çalınan ilk tangonun ilk notalaı·ına
karışıyor New Orleans'ta hir s a k ,-a fun
solosu : Kibutz'lar, Kolhoz'lar . bir
Moğol çobanı ve Toros'larda ya yia y a ç ı k ın ı �
köylüler ve Prisunic işçileri n• b i t· ,; a nna
-

işletmecİsİ ve Mozambik' teki konıma �ürediler·i


uyanıyor ya da uyumaya hazırlanıyorl a r·.
Bütün enlem ve boylarnlara hakim din gi n
ve k aotik bir ritm duygusu: Greenwieh ·de
eski ayarları lazeliyor yeni bir mem ur.
Bu yüksek aymazlık içinde oyn uyor ibreler .
bir saniyeden ötekine tik tak atlıyor
kol saatları: Has altın Güneş bir doğuyor
bir batıyor sanıyoruz biz ve: Duruyor o .
Ü rpertili bir endişe dalgası yalıyor serin

121
ı; abah ineı·ken San Marco' daki atları
ve yirmidört saat çalışan bilgisayadar
saptıyor yirmidört ayar altının dünya
ayarlarını - kimse bilmiyor ki büyük
bir felaketin taı·tınuna hazırlanı yor
yerkürenin en hassas terazileı·i .
Bir kez daha kaldırıyoruru k afa ını
dipsiz bir çölü yansıtan k ii ı·emden
ve soruyorum karşımda b i r ıröl'li n c n
hir yiten ısrarlı gölgeye: �eden
çökiiş zamanında , Fried rich.
ge rekın e s i n ki ş a i der'? Ben i m a d ın1 .
rl emiştim , doğu d a n g:ekn b i r � u y u n m
ii z e ri n d c y a z ı l ı . Y ü z i i ın . n t ı ı r d ı ı �u ın
yeı·den b a k a c a k ol ,.; a ın y a Y a r· � a yok
� u y u n y ii z iiıı d e . m i � l i ıı; e ç ın i � z a m a n
ile u ç s u z h u c a k :- ı z I J i r gcl eeek
z.aman a r asın d a k ay ı p gidiyoı·
geleceksizliğin içindeki geleceksiz
gö v d em . Kaqırlaki konfeksiyon atölyesinde
hızla üretiliyor korkunç bir hızla kapışılan
ucuz birörnek giysiler, kimse durup
tarlınıyor düğmelerin ve teğellerin durumunu,
yanılıyor - ben b u satırları yazarken henüz
yaşayan - kuşcu dostum : Kimse Marx
okumuyor artık , dikiş dikerken bir yandan da.
Öğle molasında Mc Donaids'dan cheeseburger
ve di et co la getiriyor uzun ileze yüzlü çocuklar,
savaşan orta saha ve 3-5-2 'nin
en doğru yol olduğunu tartışan çırakların
bir adım ötesinde, sessiz , Ebru Gündeş'in

122
kasetini dinliyor kızlar . Benim adım
batıdan gelen bir suyun üzerinde yazılı . §
Harfleri , heceleri, kelimeleri o an a y rı a ya
tutmak gerekiyor , gergin ve atak ezgi sini
o anda bambaşka, kopmuş hir kulakla
dinlemek gerekiyor ki dokunuldu�u n d a
çarpıp uzaklaşmasın uçarı anlamım
bcşik ile tabut arası hızla geçip gi d e n
boyutunda vaktin, sözdiziminde
karışıyor bütün takvimlerin ser�r:ri
mantığı ve dağılıyor paragraflanm .
ben graf! diye hağırasıya u z ak t a n-
biliyorum alfahelanın hepten o k ı ı ıı a k , ı z
olduğunu , elimle çizdiğim çiYi h a rfl e ı· i ııı
daha d a ince bir göz a yarı i s t i yor· i ı ı i , t ı · .
içimde tırmanan ya ralı ü n l e ın i n .
biliyorum , boğulup gitmeye ad a y
farklı oktavlar aradığını ve gece
vardiyasından az önce son s i g a ı· a , ı nı ıı
dumanlarını savuruyor balkonda n . l' İ n n t' t i n e
bir adım kala durup bekleyen y u ıp ı n
bir usta , kesişiyor b akışlanınız t u h a f
bir trigonometrik denklemde n anlı y u nıın
çok geç anladığımı şiirimin artıdeğeı·
katsayısını , kim çözebiidi seYgili Frie d ri r h
Diotima 'nın sahici gizini v e altından
meselimin k üpler dolusu gizlerini
kapatan gizli mağarasında
kapan susam kapan
bir tek günün belli hir saatında
bir anlığına yanıp sön en kılavuz ışığı ,

123
kim yeltendi girmeye göze alıp
kapanında kan içinde k almayı
satırlarıının arasında dönen
o deli divane tesbihin yetkin mantığında
dağılmayı, bulunduğu noktadan
bulunabileceği her noktaya saçılınayı,
nereye, boşver , yazıldıysa yazıldı
bir dönemeçte silinecek adlanınız­
durmadan dönüp içinde maymuncuk
a radığım , yarıyarıya aç farelerin
kemirdiği Fourier'nin sayfalan
uçuşuyor başıboş ı·üzgard a :
Bir otomat gibi geziyorum
fısıltıların arasında . ç ın lı y or
kırık kahkahası a nıalarda
deliren e ş im i n kulaklarıın d a
ıslığına kavuşarak keskin
bir usturanın. Soruyorum ya hep ,
sorsam ne olacak, ne olabilir ,
olacak, tutup kendimi sussam . Bir defa
daha kararıyor küre ve kalakahyorum
bambaşka bir odada : Ne zaman geldim
buraya , kimim şimdi ben ve neresindeyim
kendimin? Donakalıyor sonra soru,
rastladığım onca yanıtın arasında
büzüşüp kuytu bir noktaya çevrilerek .
Ziegler'in söylediklerini düşünüyorum
kendi yaşadıklarımla yüzleştirerek,
neden Birleşik Arap Emirleri'nden
sonra kişi başına gelir p ayı en yüksek
ülkedir İsviçre , sanıyorsunuz diye

124
soruyor televizyon ekranından dimdik
bakıp: Kirli para bizim b uzdolabımızda @
korunuyor demeye getiriyor: Marcos ' un
kiilçe altınlarıyla k arısının elmaslı
ayakkabıları ayrı kasalarda b ekliyor
olmalı, kadın özgür olmalı İglesias
ya da Hamilton'ı içine çekmekte , ��
Çavuşesku'nun cennette kullanmak
için ayırdığı dolarlar, N ori ega ' nın
ve Duvalier'nin çuvalla Zürih 'e
indirilen servetleri kokain mafyasının
geliriyle yıllardır komşu oturuyor
ve çukulataların , ineklerin , düny anın
en temiz ken ti Cenevre'nin arasından
akıyor kan, lağım ve petrol . Herşey
1 685'de Nantes'da başlamış aslınd a .
Protestan İsviçre Bankası kaçak para
üzerinden ç alışmaya o zaman
yönelmiş daha ve 1945' de N azilerin
altınlarını hızla ama yüksek faizle
dövize dönüştürene dek artmış
İvınesi çarkların. B una karşılık ,
diyordu Ziegler, gözleri ekranı
delerek , Yahudilerin p aralarını
olabildiğince geç iade etmek için
en usta avukatlar işe koşulmu ş .
Zaman yasaların bıraktığı loş
boşluklar arasında ağır ağır yol
almış . Para aklamanın kolay iş
olduğunu sanmasın kimse: Ne iz
ne de kanıt bırakılır o garip işlem

125
dizisinde , nakit olarak ödenen
marksa önce yene sonra dolara
dönüştürmek şarttır : Silinmez
kolay kolay kağıtlara sinmi ş
kir: Parmakizi değil ki b u ,
kan p ıhtılaşmış ve sökülınek
nedir bilmez bir türlü : İ ş te
Humeyni'nin N orth' d an aldı�ı
silahlar için, diyor bir u z m a n .
yarısı cash yarısı kokain o l a r a k
yapıldı ödemeler: Parayı p a k
k ı l m a k için birka�· hayald
şirketle bir anıkat o rd u � u
çalıştı . A t l a r h e l l i b e l i r � i z çy
k ı p ı r d ı y o rl a r . C z u ıı b i r w• ce
b a ş l ı y o r : K a s a l a rı n , t a hviiierin
ve boı·!'a telefo n l a rı nı n dinleneceği .
ll i ı· t('k rulet masalannın tatlı
fırıltıla rıyla bakara oyuncularının
tedirgin edici sessizliği duyuluyor
d uyuluyorsa. Birinci cildi okuyorum
hen, ağır ağır , ağır notlar alarak
hızlı bir elyazısıyl a . Paranın kendisi d e
ın al olduğuna göre, diye yazıyor British
Museum' un kütüphanesindeki bir masada ,
sermaye yalnızca ve toputopu ınallardan
oluşur diyebiliriz . Az ileride, herhangi
bir mal , sozgelimi bir sayfa şiir (her
b uğday gördüğüm yere şiir yazıyorum) ,
şu kadar ipek ya da altın ile değiş
tokuş edilir , kısacası, olabil ecek

126
hütün oranlarda, başka mallarla ,
diyor : Şiirin birden çok değişim
değeri vardır demek ki . Bunları
üçüncü ciltte karşılaştığım örneklem eyle
yanyana getiriyorum : Eğer , satın
alan için ceket parasından daha
değerliyse , satan için de para cekPtP
göre daha faydalıdır. Çıkaınıyorum
kendimi k apattığım Iabirentİn iç i n dP n .
içimden bir Dedalus geçsin çı k s ın .

bekliyorum , kıvranara k, binleı-ec


sayfa okuyup kenara notlaı· d i i � c r k l' n .
Zaten , diye mırıldanıyoruın , b ü t ü n
bu nları Aristoteles' den çe k i p
çıkardığı gün gibi aşikar : V . � . 1 9
v e ö tesinde herşey tek bir şeyl P
ölçülmeli demiyor mu o uyuz A t i n a l ı .
p ara gelecekteki değiştokuşlar i ç i n
bir güvencedir demiyor m u , bizim
sakallı mal paradan kağıt paraya
geçişi yakalamış fazladan , anlaşıl an .
Owen 'in kurduğu denklem daha
doğru geliyor, yaşadığı onca bozguna
karşın . Galbraith'in saptamaları
daha gerçek si geliyor, bütün o çi�
gözlemlerin dişlilerin üzerinde
herhangi bir etkisi olduğuna
inanmıyor olsam da. SakaUarımı

127
sıvazlıyorum , bir an aklımdan aynı
tikin onda yer etmiş olabileceğini
geçirerek. Ü stüste biniyor kelimeler:
Buğday , altın , ceket, mal, fiyat, k ar ,
şiir , ipek , vesaire . Hepsinden gerçe ği
şu vesaire ne yazık ki: Birbir kırılarak
aynı noktada birikiyor akrcplerle
yelkovanlar, ç arkla rl a kadranlar,
herbir kadrana mıhlanmış Ye böyle
bakınca artık hi çbir şey gös te ı·emedikleri
a paçık belli olan işaretler : Doğudan
doğduğu Güneş 'in do�ru. her gün
B a tı'dan battığı o kırmızı geminin . "'
Büyük, hazin , ınecnun edici bir
aldatmaca saatler, dakikalar,
saniye ve s alis eler: Herşey geçip
gittiğinde a n lı yo r insan geminin
bir ölüm teknesi olduğunu. H aklı N
olan, hakkı olan bir tek çocuklar: J
Oynarlıkları için. Bir de nef des
fo us' daki deliler: Oynaştıkları
ve oynattıkları için. İ ki durum
arasında dipsiz bir p atetik
deniz uzayıp gidiyor yitik
ufuklara doğru: Ceket giysek
ne ol ur, buğday e ksek ne , çil
altın ve şiir, kar ve emek
hiçbir mezarlıkta kayıtlı değil.
Yerimden kalkıp uzun uzun
sokağı seyrediyorum : Şehrin
vandal keşmekeşi içinde

128
büyüyor korna seslerinin yarattığı
uğultu, pazardan dönen kadınlarla
alışverişe çıkan kadınlar çarpışıyor ,
büyük bir rom şişesi açıp koyuyorum önüme .
Karşımdaki duvard a , New York'da 82'de
açılmış serginin afişinden atlar b a kı y o ı·
gökyüzüne doğru. Hemen altında k üç ü k .
siyah-beyaz bir röprodüksiyon : D i i ı·e r . i n
kasırgalı gı·avüründe dört a tiısı
-

yaklaşmakta olan mahşerin haben·i �i.


Dow Jones endeksierinden kopma
serseri sayılar uçuşuyor zihniınde.
üçüncü kadehten sonra . Keyifle b i i y ü k
Londra yangınını düşünüyorum . H ı z l ı
dansı başlıyor harfleriaı , Sefaletin
Felsefesi için bir p rologomenanın
provasını yaparken. Biliyorum k i
bir tek evrensel doğru dile getirilıni�tir .
hepsi bu: La propriete c' est le Y ol . .
Miras hukukunun köküne dinaınit
koyulmadıkça, diyorum yüksek s e � l e .
ikinci şişeyi getirirken mutfaktan .
palavradır bütün ekonomi politik
teorileri ve bu iş böyle sürecektir
kılıç kuşananındır mantığıyla ,
ne diyordu Balzac, Louis Lambert'in
ağzından kusarak, ne diyordu ,
bulanıyor midem ve atlı karınca
hızianıyor beynimde: Müzikzak çiziyorgun ve hırçınlıyor
kulağıında s'esler v karaınsarmaşıklaşıyor topluınbargosu t'utmuş
h' erk ' esin di 'yorum b' en akroba tur şiirin şirin bir iri n olduğunu

129
söyl'erken v ' akit b u mu y a ş a m ata bu mu ölüınınet QQ i ' çinde t ' uzak­
ta yaşaına'k mı bu çeınherbat d ' en ' iyor ve tarihtar v'eriyor ve iskam­
biliyorum pi'yasa @ pi'yasak v y ' ay ve ku'ru'l bir dev' am duygusu­
lu içre ve es'as b ' oku g' önder ı / ara için d 'ışına çı'kıy'or s ' ay ve
akıl' l a n ! k'ırk b ' e ş ç a k ' a l al t ' ınış g ' ez gi ' n yet'miş kurt'uluyor ve
sek' sen ne ya'zar karı'şık ama gör " keıni büyük mü b ü'yük m ü resiın­
siy ah • o be'yaz v k ' ara pap a " ğa n mı M'ekkc Homo mu d ' a ğlar ağ­
lar ey k' ayık v babil em em k · ö k :oo üz k u y u ş uk in sanki kendili geçmiş
kendinden ve miş li gelt:>cek z a m a n a ait bir eceldir baş' arısı v başağrı­
sı � i y imsera p a y e t i ş k i n d a rl a r k ı l ın n a ın ' a z altıncı bir vaki ' t iç' i n
V

s abaha karşı u y a n ı y o n ı nı knTıl d ı�ırn


kanapeden h a şıın a ş a �ı � a r k ın ı � . a�z ı ın
zehir zemherek . d ö n ııı e d o l a p h a l a h i ı·
hızianıyor biı· d u r a c a k g i h i o l u y o r k i
güçbela gi d i p b uz d o l a b ın d a n b i r k u t u
a n a n a s koıı � e r Y e � i ç ı k a rı y o rum . İ thal
malı b i r ürün b u . k u z e y Afri k a ' d a .
galiba Tunu :' " t a h a z ı r l a n m ı ş v e Alın a nya
ü z er i n d e n �I aç k a · d a k i ş a rk ü teri ye
ge l m i ş . B ü t ü n ş e hir uyuyor . Hepimiz
ashnda uyumalıyı z . Uzun , deliksiz,
arkası yarınsız bir uykunun içinde
pelte gibi durmalı gövdelerimiz , aç
v e susuz , cerahat içinde , kemiklerimiz
yiizlerimizi delene kadar uyumalıyız,
uyumalıyız , ta k i tinimiz son bir soluk
halinde uzaya saçılsın zerrelerine
dağılarak ve erisin etlerimiz birer
tabuta dönüşmeye hazır biçimde imal
edilmiş yataklarımızda . Birinci

130
atlı kıpırdıyor Düı·er'in gravüründe.
O tuhaf, anlaşılmaz , marazi Alman 'ın
bir oyunu mu bu, ben mi kanımda fırdönen
alkolc yenik , gündüşii peşindeyim - soru
yarım kalıyor, konserve kutusunun ken a n
kesince s ağ başparmağım ı , i ş t e d o k t oruımı
ve avukatımı çağırmanın vakti , i � t e ,;; İ I,!:oı· t a
kartia rım v e banka hesap numaraın . e l l ı e t
bir gold card'ım ve masteı· canl " ı ın d a Y a L
altınlarımı çıkarıp seyrediyortım her � e c e
haloj en bir H iınbanın pürüzsü z d ağı l a rı
ışığı altında ve bir mastc ı·' ıın a s l ı n d a l ıe ıı .
diptomamın bir yerinde ın a s t e ı· o f e c u ıı u ııı i c �
yazıyor, mas ' ter o f fuchin' e c o · n o · ın İ ( ' " � i l ı i
b irşeyler yazıyor olm alı , ş im d i � i i d l' r i ın i
hisse s enedine tahvilc ç e v i riy o ı· h ı z l a
mali danışmanım , al tedilmez t u t k u y l a
bağlı olduğum enflasyon t ın n a ıı d ı k \· a
donuın geriliyor pantolonıımu k a b a r t a r a k /
ve bu b a sınç beni m utlu y a � a t ın a y a y et i � o r .
Ananas yavaş yavaş i ç i m d e k i i ro ı ı i y i kii ı;iik
parçalara bölüyor . Barharlan d i i �iiniiyo nı ın .
Arkaında öfkemden artan h i ı· köpii k . ,.; iikliim
püklüm ç alışma odaına döniiyonıın : Onca
kitabın arasında , barometrenin her düşüşünde
olduğu gibi terkedilmiş , yapayalnızını hen.
Bir tanrım bile yok, ona kuralliye pişireyim .
Yalancı bir yalvaç tanıdım , g:e ı· ç e k l e ı· onu
tüketip bitird i . Müın inler bile faizle
lıozdular kafayı. Bir Dante kaldı yanımd a ,
b i ı· de Mayakovskiy, Araf' ta b ekliyorlar.

131
Ne yapıp edip uyumalıyım yeniden , ne
yapıp edip uyanmamalıyıın ve Edip 'in
yanına gitmeliyim. Oysa tamamlayamadım
uçuş hazırlıklarını. Bir ceketle değil de �
bir çift kanaıla değiş-tokuş etmeliyim
mısralarımı. Ö yle olabilir diyor :\'larx .
Sesi, beklediğim sesi örtüp bekletiyor.
Duyaınıyorum yazının içindeki yazıını �
söyleyecek kahinin tok , m e t ali k
notalarını, duyamıyoruın ke şi fl e ri ni
ve şomlaınasını, z a m a n d a n z a m a n a
sıçrarken tıkalıasa dolu bell e�r:iın i n
basamaklarında canlanıyor b i r b i r
görüntüler : K a l c y d e s k o p b i r c a m d a n
bakı y o r nın da g:ök y ii z ii a ç ı l ı y o r
h aşı ucu b e li ı·siz b i r kapı g:ihi n kızgın ::
bulutların o r t a s ı n d a n ç ı k a geli y o r
kömür kafalı Deccal öğütrnek üzere • .0:
demir çenesiyle herşeyi , denizde
kum ordusunda asker , Gog ve Magog'un
yirmi iki halkını toplamış ateş �
saçıyor oı·ınanlara ve geniş ovalara,
kentleri ve köyleri süpürüyor uzun
soluğuyla , rex iniquusun boynuzlarıyla
delik deşik , ortalıkta kıınıl kımıl
milyonlarca akrep ve çınlayan bir
kurbağa orkestrası , geceden artan
bir gece başlıyor ve güneş çekiliyor
iyice uzakta bir nok taya doğru.
Böyle diyor tabirler, tam da böyle
betimliyor gravürler olup biteni.

132
Ö ncesinde belirtiler apaçık sıralanmış:
Despot bir yönetim , biribirilerinin kanına
susamış topluluklar, bir hıçkırığı bahane W
edip çıkarılan savaşlar, acımasız bir
kuraklığı işleyen acımasız bir kıtlık ,
ünlü insanların peşpeşe aniden ölmeleri QQ:
diyor bir müfessir, günahların kuyul an
doldurması diyor hir veli , gökyüzünün
usul usul aralanmaya başladığınııı
kanıtı göktaşları , veba , vebal, verhal 1ii�;�
bir uğultu içinde vcba tur atıyor işte,
ermişler çıkıp tepeterin doruğunda
karşılamaya hazırlanıyor saatın gelişini ,
üçüncü bi r ahid yazmaya koyuluyor
hızla maskara kilise yetkilileri ve
ınüneccim bozuntusu papazlar, onayını
alıp kudurmuş bir papanın - mesele
basit aslında da meseller karmakarışık ,
kıyamet tablolarında sonsuz katsayısında
çoğalan örümcekler belli ki gelişen
ekonomiyi ayakta tutan ve ucuz elişiyle
durmadan üreten dokumacılar, Ca rus ı-ntt
ve Wilson ikilisi yazıyorlar: Ortaçağda
sermaye-emek ilişkisi modern çağın yüksek
kapitalist temposunda bile rastlanmayan
düzeyde bir iç çelişki yaratınıştı , sözü
yetiyor kentten kente göçen , bir yöreden +
ötekine ordular halinde gidip hayhuy
yaratan haytatarı ve haydutları o anda
açıklamaya , köylülerin dipsiz sefalet
içinde kalıp göçettikleri zengin kentlerin

133
kıyısında daha da sefil çcmberler kurması ,
serflerin özgürlüklerinin karşılığında
kıranlara tutsak düşüp can ödemeleri , bir
anda zıplıyor imgelemim ve Bayrampaşa
ile Yeni Bosna, Yakacık-Pendik sırtlarıyla
Hami arası kurulan binlerce ınahalleve
uzanıyorum : Çamuı·a sapl anmış e derin ,
anıele pazanna erken den gidi p k i n le
dönen seı·t yüzlü erke k l e r i n H a y d a ı· p a ş a
.

trenini dolduran b a şı b a �lı t e m i z l i k ç i


kadınların umutlarını �·o k t a ıı d e r i n e
gömdükleri yeni k e n t l e r i n i � k(• l ı- t l e r i n i ıı
ortasından fırlayan ın i n a re l t> n l e n !!e l e n
b e ş v a kit i s y an ça�rı:'ını d u y u y o r u m
yeniden : Bir rex j u�te� ar a n m ı ş n•
aranacak her ç a �d a ve lw l d ed e . i n e e
ve s a bırlı b i r v a a t y az ı l m ı ş her yeni
duanın önyüzüne : İ ş te H a tay Ş a rkısı
ve TiL urtina içinde yonılanlara kulak
veriyorum : Süt ve şarap fışkıracak o 1!1
kaynaklardan , kayalardan aralıksız
bal daınlayacak , ay güneş kadar
parlayacak ve hiç gece olm ayacak
artık, ehlileşecek yabanın bütün
hayv anları , diyor eski vaizler ve
yorumluyor Norman Cohn , King' s
College , Dmıham Üniversitesi,
Newcasıle upon Tyne. Geri çekiliyor
kahinin sesi , yerini el-Azhar'ın
bir kürsüsünden çıkan yepyeni bir
sesin yüksek oktavlı dokusu kaplıyor .

134
Hcı· yeni duanın bir de arkayüzü
var oysa : İ şte Messiaen'ın Quator'u
ve ham telimde adım adım yürüyen
kıyamet ezgisi: Billur, melek , uçurum
kuşları ve öfkeli bir dans ile gökkuşağının 'b,.
içinden sıfırlanan zaman örneğin :
Ayetsiz aminsiz hesmelesiz bir inanç
körkütük yalnız bırakıyor insanı bu
kör çölyüzünde, dinliyortım mahşcl'i
ve organlar buluşuyor karanlık indiğind e .
televizyonun karşısında u yuyakalıyodar
hayat dışı ekonominin kahramanla n .
sonra da alclacele hoşalıyor erkeği �
gevşemiş rahminde dişisini n : Her an �ı
yüzlerce tohum çalışıyor karın hoşluğunda,
profesyonel bir fotoğrafçının tek bir kare
için sayısız kez deklanşöre h asışı gibi
peşpeşe patlıyor flaşlar ve nüfus .
Çoğu kadın evinde , komşunun yardımıyla 1
doğuruyor açlar ordusuna katılacak J
son üyesini ailesinin , sessizce kesiliyor
göhek kordonu ve sessizce sünnet ediliyor
yazın ilk ayında kendi yaşıtlarıyla
ve ilk sürgününü veriyor Allaha emanet
bu hayatından ve ait oluyor artık
devanası sefalete. Duyuyorum bütün gece
süren siirtüşmesini organların, bütün �ı
gece dinliyoruru biribiri ardına büyüyen
ceninlerin rahim suyunda kıpırdayan
sıkıntılarını , duyuyor ve dinliyorum
ağır ağır biriken ve hızla akan kanı.

135
Yanyana ilerliyor piyanoyla çellonun
hamleleri. Bana hızla akan kandan
ve aylar boyu ara verıneden yağan bir
yağmurdan söz et diyor içimdeki ses ��*il
;NI:\i tıp oluklardan s açaklardan çatılardan
i��ft tıp gelen sesleri tek tek yanyana üstüste
!/.%ii:: tıp diz ve bir sözdizimi kur onlarla ki
fi*t,; tıp harfler heceler kelimeler e li m l e l P r
#,�i,t tıp uçsuz bucaksız k o rk u n \· l u k t a a n l a m
��;��; tıp depoları yaratsın ve � e r yi i z ü n ü n her
;;;!;Ni tıp köşesinde ve b u k a r a n l ı k e z �i � i ıı d c ı ı
;�!�\! tıp ölümün y e p y e n i m e l o d i l<- ı· d ü � � ü n
§$,i,; tıp her ölüın i ü n ü n a �z ı ıı a � a k ı � a h i l e r e k
;!�ii tıp türden sözl e ı· i l i � 5İ ıı ı ı o t a l a n n a l t ın a
(f,�ft tı p çıksın üfksiıı İ s r afi l t i z ;:e�li h o rıı s u ıı u
;�0t tıp c e s e t l e r k a d a \T a l a ı· leşleı· biri ksin
;f,tı).: tıp delta l a ı· d a y ı p l a r a k k e s i f bir k o k u
f[@i,; tıp y a y a r a k ovalara y a y l a l a ra doğru
�it,:: tıp bir tek yüksek tepelere öfkeyle çıkan
!&,;;:: tıp ve ta vanlarla yüzleşmeyi dileyen tıp #i)i\1
yürekli birkaç ermiş ve veli kalsın tıp �J�
kendi ölümlerine kendi ellerinden tıp f{*P.i
tarih düşürmek için çoktan hazır tıp ;1;0i::
yangınlara sele açlığa kayıtsız tıp !}%%
levhalara erozyona çatiayan topı·ağa tıp !Ir?�
gözlerini kırpmadan bakabilen tıp !Ir$%!
ve tutup günbatımında karanlığa tıp !$�
hala tapılası bir kadınınışeasma tıp ;i,0t
sarılan ve güneşi karşılayan tıp #k�
o seyrek zorlu başdaşlardır gene tıp #,��;
çarkı gerisin geri döndürenler tıp :w&�:

136
ve kendi uykusuzluklarını bekleyeceklerdir.
Bana hızla akan kandan ve ya�murdan
söz et daha, diyor içimdeki susuz ses .
Yaraların sahiplel'i çoktan ölmüştür artık,
çoktan yorgun düşmüştür gök y ü z ü n ü n kindar
musluğu, gene de duyuluyor i n a t �· ı �·aşlan
tıp , toplam bir andan kalma birikintilcl"in ,
herşeyin çok eskiden yaşandığı h i l i n e n . tı p .
bir daha bir daha geri döneceği 5 ü y l e ıw n
yıkım çağından bugüne yarına c r t t>len m i �
Lir salgının, tıp , bir dizi pü s k ü r tü içinde
yüzyıldan yüzyıla sabretmiş hiı· yılgı nı n
çekirde6rinden bir daha bir daha gclelıileee�i .
Troya ya da Mikonos , Hattuşaş ve E n k o m i
birdenbire terkedilmiş olamaz ki, diye
yazıyor Robert Draws , Changes in warfare
and the ca tastrophe c a 1200 B C , Pl'inceton
University Press, birdenbire çökmüş ve
terkedilmiş olamaz ki o saray -şehirler.
Deprem , sel , kuraklık ve açlık teorileri ,
evet Atlantis 'in çöküşü ve yeraltındaki
dev tabaka kırılmaları , ama akılcı
bir açıklaması olmalı Bronz Çağı' nı
kapatan o sessiz açıklamasızlığın , tıp .
lleni hızla akan yağmur değil de hızla
akan kan kurcalıyor, terkederken
içimdeki huzursuz sesi. Açıp tanyorum
lmrnumun dibindeki küçük gotik
harfli fo li o 'ları: Goliard 'ların şen
v e gamlı şarkıları yankılanıyor kulağımda ,

o avare şakrak papaz yamakları , o tiz

1 37
d ertlerini ve coşkularını pes vurgularla
geniş bir koroya değiştiren münafık abdal
şair· ler, hem soylulara hem köylülere
yumuşak bir k inle bakan hal ve gidiş sıfır
okul çocukları, ki diyor güvenilir bir filolog,
önce gramer, retorik ve diyalektik ağırlıklı
trivium eğiliminden , sonra da aritmetik ,
geometri , gökbilimi ve musikiden kurulu
y:uadrivium' dan geçmişlerdi aslında­
aslında: Y ani saçları kazımp sayısız
işkenceyle k ökleri kurutulmazdan önce
S alzburg konsilince , onca ince iş kağıda
düşülehildiği halde : Şaraba ve kumaı·a
tutkulu övgüler, kadınlara sımsıcak ve
kalkmış dikilmiş bir ilgi , kiliseye ve
cennete ağız dolusu küfür ve kinaye ,
S aint-Marc yerine S aint-Mark ' a dua
ettikleri için mesela: İşte onbirinci
şarkıdan uçan satırlar , C armina
Burana: Yeryüzündeki en güçlü kraldır
para , tıp , cimrilerin tanrısıdır, tıp , @
fakirler susar konuştuğund a p ara , tıp ,
o açar savaşları, isterse o getirir, tıp ,
barışı d a . Haftalık bir dergiye göre ,
altın piyasasında genel beklenti
dövizde yaşanabilecek yükselişe bağlı
olarak altında d a çıkış olabileceği
yönünde. General Motors yöneticisi
Louis Hughes , "Herşey o kadar hızlı
değişiyor ki" diyor: " Üretim bandında
p e k çok iş ardarda ortadan kalkahilir,

138
yer değiştirehilir" . Gelecek yüzyılda yıldızı
p a rlayacak dünya kentlerini sıralıyor
Bu siness Week : Miami, Hindistan 'ın
S ilicon Valley'si olarak h ilinen Bangalore ,
a p a rtheid sonrasının simgesi Cape Town ,
Rusya ' J an Nizimi Novgorod ki kendi
borsasını kummş hile , Ticnşin, Kudüs
ve S ao Paulo geliyor sonra . Elektwnik ,

petrol ve tcks til endiistı·isi, High-Te c h


�irketler tanı mlıyor ti ca ret ve fi nans
kalelerin i . Aklım iki k u t b u n orta sında
eıva gihi dolaşıyoı· : Tu t ankamon ' un
altmlarıyla gömüldüğü piramirlinin
yükselişine eşlik eden onbinlerce ceset
i l e biitün ortaçağı kateden kıyımların
derkenarında fırındaki a teşi söndürmemek ,
imbiklerdcki fokuı·tuları kesintiye uğratmamak
i ı;in kap anan simyacıları bir uçta tutuyor
beyniın İ kateden şeritler de , öteki uçta yakın
mercek çatlayasıya geriliyor : 1 9 1 8 ' den bu yana
gazete koleksiyonlarını tanyorum ve para
piyasalarındaki şiddetli trafiği hoşyere
ölçmeye çalışıyorum , milyonlarca isimsiz
ölünün üstüne kapanırken savaşın sayfaları .
S teriing v e doların öncülüğünde çalkalanıyor
Avrupa ' d a n J aponya 'ya gerilen bütün
kentler. Sovyetleı·de, Almanya ve İ talya
topraklarında can çekişiliyar , gitgide
kabaran enflasyon karşısınd a . Lenin
1 92 1 'de cl koyuyor işe. Mussolini 23 ' den
sonr a . Almanya'da onbinlerce matbaa

139
işçisi yetmiyor gereken kağıt parayı
gereken hızla üretmeye . l9 19'da bir
dolar 40 mark, 22'de 7000 sınırını
aşıyor, 1 923 'ün ocak ayında bir dolar
1 8 bin mark , temmuzda :1 50 bine fırlıyor, k asım
ayı sonunda I dolar 4200 milyaı- m uk
ediyor. Kan ve y a ğın u r ö y l e si ne hızianıyor
ki asıl s a v a ş ın şimdi b a � l a y a c ağını herkes
anlıyor. G a z e t e k o le k s i y o n l arını t a n yorum
ve 29 Eki ın i n d e JJ a t l a � a n C ra sh· a gelene
"

dek altın H' p a r a e n d ek sieri n i belir l e y e n


o nc a c i d di z i n e y i b uruk bir gülümsemeyle
a thyor u m . Ö n c e S talin geçiyor t a ht a ,
sonra Roosevelt v e Hitler, üç el i k a nl ı
m a sk a r a n ı n öğüteceği birer buğday tanesi
gibi diziliyar peşpeşe insanlar ve kişisel
felaketleri . Ve savaş bitiyor , tıp , ABD'nin
stoklarında 22 milyar dolar birikiyor,
damlaya damlaya oluyor kan gölü, damla
damla doluyor kasalar, çelik , tıpatıp .
O gün bugün larıyorum koleksiyonları da
cinayet haberlerinin , inşaat ihalelerinin ,
küçük ilanların arasından geçiyor kuru
bakışım: Son yılların nüshalarına doğı·u
yaklaşırken , dikiliyar ekonomi sayfalarında
İmzaladığım bordro m akbuzları ve
ödediği m irili ufaklı taksi tler. İkramiyeli
ikramiyesiz onca hesap cüzdanından
karınca duası stilistiğinde kayıtlar
başdöndürücü bir hızla ilerliyor , tıp ,
faizlerle çiftleşiyor kredi borçları ve vadeli

140
v adcsiz , ölçülü ölçüsüz büsranlar birikiyor.
Çeviriyorum sayfaları, parmaklarımı ıslatıp
geniş hareketlerle, uzun uzadıya hiçbirinde
durmaksızın : Siyaset kulisleri boğuk , spor
eklerinde kısır transfer tartışmaları, kültür
sayfalarında mat ama haris b aşlıkların ,
resimaltlarının arasından çıkıp gelen
yüzümü görmek bile istemiyorum , tıp ,
bugünkü gazeteye bakıyorum neden sonra :
S özü bile edilmiyor kendime açtığım kan
davasının . Tarih de yok gerçekte bugünün
gazetesinde, kim bilebilir ki yarına mı aittir
bu nüsha yoksa daha sonn gelecek bir günü,
mevsimi, çağı m ı gösteriyor bu z amansızlık?
Ö yle demiyor muydu Nietszche, tarih bitti
ve bugünden tezi yok çıkmayacak hiçbir günlük
gazete - ya doğru hatırlıyorum ya da hepten
uyduruyorum bu sözü , biliyorum herşey
için geçerlidir bu: Ya doğru hatırlamalıyız
olup bitenleri ya da sınırsız bir kurmaca
içinde bırakalım yüzsünler m adem ki
kimse farkında değil : Ne aj anslar, ne
istihbarat servisleri , ne dostum düşmanım ,
yeni açılmış şu dosyanın . Haklılar da,
öte yandan: Yargıç , hakim, sanık benim
burada çünkü : CelHit benim , kesilmeye
aday bu b aş benim omuzlarıının üstünde
kıvranıyor nicedir. Topladığım onca
yalancı şahit, dava seyrederken herşeyi
seyredecek - çünkü her zaman herşeyi
seyretmiş birkaç suskun insanı delip

141
geçecek cümleler kuracak a n c a k herbiri .
H epimiz birer s ü zgeciz d iinden y a rına
doğru şimdiden delik dcşik , kalanları n
geçenleri arasıra hatırlatması n e k a d a r
hazin ve acımasız. D üşünüyoru m d a lwr
çevirdiğiın s a y fa nın içinde , bütün im
manşetierin ve röportajlarm , y o ruml arın
ve haberlerin altında kimsenin y a z ın a y a
ve okumaya yanaşmadığı sayısız düş kırı k l ı �ı .
keder v e paylaşılmaınış yalnızlık t o r t ıı l a �ı y o r .
tıp , iri puntolarl a . Mürekkepten simsiyah
alımış ellerimi yıkıyor, p armaklarıını t e k
tek ovııyorum ve çıkıyorum sokağa . ı ı e n•df• � ,.; e
gizleneı·ek arıyorum kaybolmuş hiı· a dn:�i .
Çok erken çıkmıştım doğduğum evde n ,
yıllar geçti aradan ve yolu unuttuın ,
biliyorum . Biliyorum : Gelip geçenlerden
saklamaya çalıştığını acemi yüzüro değiL
birkaç bin yıllık bakışım . Oradaki kaskatı
kesilmiş soru i§aretin i , p atlamaya hazır
korkunç kahkahanın izdüşümünü ,
gözbebeklerimden hiçbir şeyin söküp
atamayacağı panik dilini , ne yapsam
dinlendiremediğim koyu hiddeti
bölüşmek istemiyorum kimseyle, kendimle
bile. Seziyorum ki takınayı b aşardığım
utku maskesi aslında paramparçadrr:
Beni terketmemiş yenilgi tadınr onca
fırsat varken ben de terketmedim ­
budur
elbette içimden boşalan zıpkın ,

142
budur
m atların ortasında ikiz güneş
sessizliğin ortasında mana
kılıcın ucundan k an kılan beni .
Nasıl yanyana kıvranırsa
i ki çıngıraklı yılan
öyle bölünüyor
ve bölüyor dilimdeki
benzersiz kıvam
dışında buram buram
kokuşan dev çöplüğü: Kent,
cennet, kozmos düşü
çözülüyor ağır ağır ve k imse
çözemiyor gizli izini gizin .
Herşey gelmiş ve burada
noktalanmış sanki:
Tek
bir adım
daha
yok
atılacak , diyerek
yansıtıyor kekeme bir ayna ,
tıp ,
görünmez bir içeriğin tel aşını.
Bakıyoruru dışarıda dönen sayfalara :
Terkedilmiş saraylarda çiftieşiyar
k aybolmuş insanlar
ve kimsenin tanımadığı
bir kan grubunda toplanıyor
sessiz çoğalışları.
Haykırıyor işte bir çocuk

1 43
eli hayalarında , çığlık mı
kahkaha mı anlaşılınıyor.
Bir kadın geçiyor , herkes
bir an durup bakıyor
anlamadan: Ece m i .
yosma m ı . B akıyoruın :
Ardı a ı·k ası kesilme y e n
ayak seslerini duyunc a ,
tek bir kişi tek bir organ
olmuş kalabalık: Yürüyorlar
tandan dolungeceye kadar
azalınıyor bu nabzın gelgiti .
Yüzler yüzlerin içinden geçiyor
müthiş bir kayıtsızlıkla da
gövdeler belli ki tetikte
duruyor: Arsız b ir direnişle
et eti kışkırtma yı sürdürüyor.
Nedir
kendi üzerinde bunca sahipsiz ,
ötekine bunca hayrat
Hayat: Bir cinnet yekunu ki O
cennet ile cehennemin
arasına gerilmiş
katedilmez
daracık mesafede
kıvrak
sonsuza kadar gevşemekle
kararlı bir vida
gibi dönüyor
kör yuvasında?
Bakıyorum :

144
Kilidi kırılmış kapılardan
ve tuz buz olmuş camlardan
ıssız sandığım yıkık binalar a ,
kurtlar kaynıyor etierin üzerinde
kı vıl kı vıl,
terkedilmiş örümcek ağları
karışmış biribirine: Dayanılmaz
kokular ve dayanılmaz korkular
içinde biribirine geçiyor insanlar.
Yüzler yarayla kaplı , omuzlar,
baldırlar , ayaklar cılk,
sayısız siyah böceğin ve cardonun
ortasında inliyor herkes
bir ağızdan ve uluyor biri
ba stırarak bir an ö teki sesleri.
Merdivenler çöktü çökecek ,
putreller erimiş, büyük
komünikasyon kablolarını
kemiriyor çocuklar
dişleri kan içinde,
tıp ,
kristal avizeler sinsi
birer tehdit gibi salınıyor
tavanlarda , gitgide
ağırlaşarak asılı cesetlerle .
Kimsenin aklından çıkmıyor
gerçekte
herkesin gömdüğü
gördüğü kem gerçek :
Bir tahterevallinin
iki ucunda

145
iniyor, ç ık ı y o r : S o m kıyamet .
Bakıyoruın : Kirec; çukurlarında
ü s t ü s t e y ı brı l ın ı � çocuk ölüleri ,
ı n i n a relenh·n a t l ı y a r
um u t s u z ın i i ın i n l e r .
kili t l e n ın i � kadın larla
ı n a y t a p eı·kekler fırdönüyor
bur ad a . Bakıyorum : Biberonlar
kan d o l u , kıl kundaklar
a n l a m sız bir çileye ayarlı ,
kczza p ve Idikürt arasında
döneniyor biriki siluel iskelet.
Ve bir tck şey çoğalıyor,
herşey azalırken .
Bir
tek
şey
çoğalıyor: Korku çöküyor �
ağır ağır dibe doğru d a ,
yılgının sonsuz gövdesi
büyüyor: Gece gibi .
Sıçrıyor birden : Sıçrıyoruru
ayariayıp gözümün dibindeki
ayarı esrik mecnun merceği:
Okuduğum kayıtlar ve istatistikler
ve onların arasına k arışan dipsiz
aymazlıktaki yorumlar kanıtlıyor ki
görmüyor kimse gözünün önünü
ve adım a dım eşiğe inmiş
salgının cüssesini .
Kaldırıp k afaını b akıyoruru ufuklara

146
d ört b i r· yana doğr u : Ne k a d a r y orgunum ,
tanrım , tarihin tekra rlara d a yalı
t a ri hi n den ne k a d a r yılgınım bütün
b u h o şyere b oşyereliklerden : Kafam
içinele yığılan ötekileric tık a b a s a dolu,
yüzyılın s o n temalarıyla uykuda h em
uyanık , kavga ediyorum a r a vermeden ,
kendimle ve kendimdekilede . S oruyorum :
Bir tek gece mi a i t tir b a n a a r tık?
Büyük d i ş le ı·i ve dişlileı·iyle olsa olsa
ka vurnyor sa a tl a rı Gün - S a a t : Ars ,
v akit v e ç a ğ a rası p a ramparça b i r sözcük .
Fra Tonını a s o ' nun sesi tırm alıyor
kulakl arımı : Yapmayın , diyo r ,
ne i s tiyorsunuz benden ? B e n öldüm ,
diyor b a ğıra r a k , şimdi sıçac ağıın
b u ra y a . S ahne birden kararıyo r .
Yepyeni , erden , keınirgen o lmayan b i r
t a rihin k aydını tuta m a m a nı n
sıkın tısı p elerin gibi düşüyor üzerime
ve k a p a tıyoruz signori diyor Florian 'ın
garsonu, y ağmur a ltınd a B asilica 'ya f?$3
yüriiyo ru m . Mutla k b i r sessizlik içinde
a tl a r . Beyaz olanı uzak bir v adiye � o

s ürüklüyor üstündeki y a r a lı atlıyı .


Ateş kızılı o l a n ağır a ğır doruğun a !l

çıkarıyo r b i r d a ğın , üstün deki ölmüş


a tlıyı . Yeşili yapa yalnız , gölün dibine ll!
b akıy o r , eğilmiş . Siyah olan çoktan •

gitmiş olmalı, kimsenin onu bulaınayacağı


bir beldey e . Simsiyah gökyüzünden

147
ayırabilsem gövdesini, bir ateş çiçeği -!!;�
gibi açılacak önümde mahşerin etekleri
ve toplanacak herkes ve herşey bir araya W
bir anlığına-
Hermes ile Firavun
Agamemnon ile Argo ' nun t a y fa l a rı ,
Krezüs ile J ulius Sezar ,
Tabula S maragdima 'ya i n a n a n l a r
ile İ sa ' nın kanına ekmek b a n a n l a r .
Cagliostoro ve Ma re o Po lo .
Herman Cortes 'in kuduz k ö p e kleri
ve Azteklerin bir a nda sönen günc�i
Eldorado ile The Gold Rush arası
krallar ile kölelerin yanyana
iskeletler dansını başlattıkları
oynak bir pist hazırlıyor yukarıda
bulutlar: Ve define arayıcısı
korsanlar çıkageliyor okyanusların
dibinden , kalpazanlık tarihinin
en büyük ustaları geliyor kelleleri
koltuklarının altında hırsızlar,
dilenciler , kinikler , bankerler
ve şövalyeler ve papazlar ve halifeler
ve tacirler ve tefeciler ve köylüler
ve emekçiler ve tembeller ve çulsuzlar
ve çingeneler ve Yahudiler ve Slavlar
ve yerliler ve yabancılar ve tıp diye
bir damla düşüyor gökyüzünden
kararmış yüzüme, tıp , bir başkası ,
düşüyor ve kayıyor yanağırndan ağzıma
doğru tuzlu, sıcak bir sıvı, tıp , tıp ,

148
damla üstüne damla
hızianıyor gök
akı ve bir yıldırım
yarıyor bulutları :
Sim
siyah
bir
atın
üzerinde
simsiyah bir atlı
tıpkı meleğin içinde şahlanmış bir başka melek
tıpkı , tıp , bir ateş fırıldağı , tıp
tıpkı kan içinde kalan yüzüm kıpkırnıızı o an
ve hoşanıyor birden
gökyüzü ve kalıyor öylece,
sonra,
bomboş .

149

You might also like