You are on page 1of 2

DiVAN!

DİVANİ
( .}\.,;.~ )
Osmanlı idari teşkilatında özellikle
resmi yazışmalarda kullanılmak üzere
geliştirilen bir yazı çeşidi.
L

Osmanlı Devleti'nde Divan-ı Hümayun' - Aziz Efendi· nin


hutüt- ı
da alınan kararlar, yazışma l ar, ferman -
mütenewia
lar, berat, menşur, biti, buyruldu, hü- l evhas ın dan
küm, misal, tevkJ', yarlık, nişan, vakfiye ce li- divan i
hatt ıyl a
ve i'lam gibi resmi yazılar bu hatla yazı­
ya z ıl m ı ş
lırdı. "Divana mahsus " anlamına gelen
bir dua
bu yazı çeşidi sadece divanda yazıldığı (Serin, s. 50)

için bu adı almıştır . Bazı rivayetlerde,


divan katipierine bu hattı divan dışında dadad, Molla idris Münşi, Mevlana Ka- ( .J · .; • ~ • 1) gibi harfler kendinden son-
yazmayacakl arına dair yemin etiirildiği sım ve ibrahim Münşi'yi zikretmektedir. ra gelen harflerle birleşmiştir. Harfler
belirtilmektedir. Osmanlılar'da divaniye istanbul'da Matrakçı Nasuh, Baba (Sa- ve kelimeler adeta birbirine bitişikmiş
"hatt - ı çep", hattatma da "çepnüvis" de- li) Yüsuf, Amasya 'da ll. Bayezid'in mali gibi aralarında mesafe bırakmadan ya-
nirdi. Divani, harf karakterlerinden an- işler i ne bakan Taci Bey, Acem üslübunu zılır ve satır sona yaklaşınca satır çizgi -
laşıldığına göre XI-XII. yüzyıllarda iran'- değiştererek divani yazısının kaidelerini sinden yükselmeye başlarlar.
da doğmuş ve XVI. yüzyıla kadar divan- ortaya koyan ve bu yazıyı güzelleştiren Bu özellikleriyle bir azarnet hissi uyan-
larda kullanılm ı ş olan ta'lik yaz ı sından hattatların öncüleri olarak kabul edil- dıran divani hattı , daha ilk yazılmaya baş­
alınan ilham üzerine Türk hattatları ta- mektedir. ll. Bayezid ve Yavuz Sultan Se- landığı çağdan itibaren bütün Osmanlı
rafından icat edilmiştir. Nitekim hat ko- lim'in nişancıs ı Tacizade Cafer Çelebi de ülkesinde kullanılmıştır. Bugün de iran,
nusunda önemli ilk kaynaklardan olan divan kitabetinde çığır açmış, tuğrai ve Afganistan ve Pakistan gibi doğu müs-
Şubhu'l-a'şa ve Cami'-i Mehdsin'de divani yazılarını ıslah etmiştir. Kanüni lüman ülkeleri müstesna bütün Arap ül-
(XV. yüzyıl) bu adda bir yaz ı çeşidinden Sultan Süleyman zamanında iki defa re - kelerinde çok çeşitli yerlerde ve yaygın
bahsedilmemektedir. Fatih Sultan Meh- isülküttablık görevi yapmış olan Taeza- olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple di-
med devrinden kalmış olan örneklere ba- de Mehmed Çelebi ve onun yetiştirdiği vani, Kahire'de Medresetü tahsini'l- hu-
kı lırsa divaninin bu tarihten önceki bir Saf Musli Çelebi, Ayn Ali Çelebi, Hüdhüd tüti' ı - Ara bi' de bu müessesenin kurulu -
dönemde meydana çıkmış olduğu anla- Ali, divani yazısının gelişmesinde rol oy- şundan beri öğretilmektedir. XX. yüzyı­
ş ı lır. Fatih devrine ait divanilerin sade nayan hattatlardandır. XVI, XVII ve XVIII. lın başında Mustafa Bek Gazlan (ö 1938)
olmasına karşılık sonrakilerin oldukça yüzyıllarda olgunlaşmaya devam eden bu yazıyı en güzel yazan hattatlardan
tekamül ettiği görü[mektedir. Araştır­ divani, tam nisbetlerine ve sanat değe­ biriydi. Hatta bundan dolayı divani Mı­
macı Naci Zeynüddin, divanideki süsle- rine XIX. yüzyılda Divan-ı Hümayun ve sır'da bazan "hattu Gazlani" adıyla da
rin Maveraünnehir'deki Türkler tarafın­ Babıali kalemlerinde, buradan yetişen anılmıştır.
dan Çin yazısından alındığını ve bunun usta hattatlar elinde ulaşmıştır. 1928 yı­ Divaninin "celi- divani" ve "divani kır­
Osmanlı l ar'a kadar geldiğini ileri sürü- lına kadar kullanılmış olan bu yazı çeşi­ ması" olmak üzere iki çeşidi daha var-
yorsa da (Muşavverü ' l-l]attf'l· 'Arabf, s. di harf inkılabından sonra ortadan kalk- d ı r. Bu hattın, süratle yazıldığında baz ı
380) bu doğru değildir: zira divanide süs mış, ancak son devrin bazı meşhur hat- kaidelerine pek dikkat edilmeden yazı­
yoktur. tatları elinde az da olsa eeli-divan i lev- lan şekline divani kırması denir. Divani-
Menaklb-ı Hünerveran, divani hat- halarda yaşamaya devam etmiştir . ye nisbetle birleşik şekillerinin daha faz-
tını iran 'da güzel yazan hattatlar ara- Divaninin kendine has harf şekilleri la olması ve bazı harflerin tam olarak
sında Hüseyin Baykara, Molla Katib Hu- vardır. Ayrıca gizliliği korumak ve tahri- yaz ılmaması dolayısıyla okunması ayrı
fatı önlemek maksadıyla harfler ve ke- bir alışkanlık isteyen divani kırmasının
limeler birbirine çok yakın yazılır. Bu ya- çok karışık olanları yanında oldukça oku-
zının özellikleri şöyle sıralanabilir: Satır­ nakli olanları da vardır. Sanat tarafı ol-
ların son kısımları sivri bir uç şeklinde mayan bu yazı daha ziyade mühimme
Kami l Akdik'in esma-i hüsnadan bazı isimlerle yazd ı ğı ce- yukarıya doğru yükselir ve her satı rın defterlerinde kullanılmıştı r. Divani ve ce-
li·divani levha (islam Kültür Miritsında Hal San'atı. Ista nbul
sonunda sözün bittiğini gösteren bir işa ­ li- divani birbirine çok yakın yazılar oldu-
1992, lv. nr. 158)
ret yukarıdan aşağıya doğru çekilir. Di- ğundan birini yazan bir hattat diğerini
ğer yazıların aksine harfler ve kelimeler de kolaylıkla yazabilmektedir. Bu yazı­
ayağa kalkmış bir durumda olup sola l arın altına imza atma adeti olmadığın­
doğru eğik bulunurlar. Yatay kısımlar da dan eski deviriere ait divani ve celi- di-
aynı şekilde sağdan sola doğru eğiktir. vani hattatları hakkında çok az bilgi var-
Ayrıca harfler öne doğru kıvrılmış vaziyet- dır. Son devirde yaşayan hat usta l arına
tedir. ( s ' .;, ' ~ ' J ' .!) ' .§ ' t ' -"" ' . . . . ' r ) dair ise oldukça geniş bilgi bulunmak-
gibi harflerin çanak görünümündeki alt tadır (bk ibnülemin . türyeri Bu türün en
kısımları soldan sağa doğru gerilemiş, tanınmış hattatları Mümtaz Efendi (ö .

445
DiVAN[

cahil[, s. 543-547). Arnidi'nin e1-Mü,te1if BİBLİYOGRAFYA:


ve'1-mul]te1if adlı eseriyle İbnü'n-Ne­ Sükkeri. Şerhu eş'ari'l -Hü?eliyyfn (nşr. Ab-
dlm'in e1-Fihrist'inden çeşitli kabHelere düssettar Ahmed Ferracl, Kahire 1963-65, 1-111;
Brockelmann. GAL Suppl. , ı , 41 -43; Sezgin,
ait seksen civarında divan tesbit etmiş ­ GAS, ll, 45-46; Blachere, Tarrhu 'l- edeb, s. 161-
se de bunlardan sadece Dfvtinü'1-Hü- 162; Abdülvehhab es-SabOni. Su 'ara' ve deva -
?eliyyfn 'in günümüze kadar geldiği bi- vfn, Beyrut 1978, s . 52-68 ; Ma'a 'l-Mektebe, s.
linmektedir. Bu edebi malzemenin dil, 263-264; Nasırüddin ei-Esed, Meşadirü'ş-şi'ri'l­
cahi/f, Kah ire 1978, s. 543 -572; G. C. Anawati -
edebiyat. sözlük ve tarih ilmi bakımın­ O. P., "Textes Arabes Anciens Edites en Egypte
dan büyük önem taşıdığı , gerek elde bu- au Cours des Annees 1963, 1964 et 1965",
lunan Divtinü'1-Hü?eliyyfn 'den, gerek- MIDEO, VIII ( 1966), s. 261-264; Nihad M. Çe-
se kaybolan kabile divanlarından yapı­ tin, "Sükkeri", iA, Xl, 93. r;ı.ı
lıl'!!ıl HULUS İ K ILI Ç
lan bazı nakillerden anlaşılmaktadır.
Mudarfler'in bir kolu olduğu için Ku- DivANü LOGATİ't-TÜRK
reyş kabilesiyle yakın akrabalık iliş ki­ ( ..:ı.,;:ıı ülöl ..:ı~~ )
si bulunan Hüzeyl kabilesi, Arap yarı­
Kaşgarlı Mahmud tarafından
Divan i hatt ı yla yazıl m ış bir ferman madasınının orta kısmında Taif ve ci-
Araplar'a Türkçe'yi öğretmek
(Aziz Mahmud Hüdayi Türbesl) varında yabancılardan 4zak bir bölge- ve Türkçe'nin Arapça kadar
de yaşıyordu ve Arap kabileleri arasın­ zengin bir dil olduğunu
da fesahati. belagati. ayrıca yetiştirdiği göstermek maksadıyla yazılan
şairlerin çokluğu ile ün yapmıştı. Bun- ilk Türk dili sözlüğü .
L _j
dan dolayı diliyle istişhad* edilecek ka-
187 1). Vahdetl Efendi. Mehmed Şefi k bilelerden biri olarak kabul edilmiştir . Kaşgarlı Mahmud Divtinü 1ugati't-
Bey, NasıhEfendi, Ferid Bey, Mehmed İmam Şafii'ni n Hüzeyl kabilesi şa irleri­ Türk'ü 1 Cemaziyelewel 464'te (25 Ocak
İzzet Efendi, Sami Efendi. Kamil Akdik. ne ait 10.000 beyit ez berlediği ve başta 1072) yazmaya başlamış ve birkaç defa
İsmail Hakkı Altunbezer. Mustafa Halim Asmal olmak üzere birçok kişinin ken- gözden geçirip yeni ilaveler yaptıktan
Özyazıcı ve Harnit Aytaç'tır (ö 1982). Bun- disinden bu şiirleri okuduğu rivayet edil- sonra 12 Cemaziyelahir 466'da (12 Şu ­
lar aynı zamanda ce!f- divanlde de usta mektedir. bat 1074) tamamlamıştır. Ardından da
sanatkarlardı. Şi 'ru Hü?ey1, Eş 'aru H ü?ey1 adla- eseri ni. muhtemelen 470'te ( 1077) Bağ­
BİBLİYOGRAFYA : rıyla da anılan Dfvtinü '1 Hü?e1iyyin 'i dat'ta Halife Muktedl- Biemrillah'ın oğ­
Ali. Menak1b·1 Hünerveran, s. 60, 61; Müs- Sükkerl kendinden önceki rivayetlerden lu Ebü'I-Kasım Abdullah'a takdim etmiş­
ta kimzade, Tu h{e, s. 145, 396; Habib, Hat ve de faydalanarak yeniden tertip etmiş tir. Ancak eserin sonunda bulunan. "Ki-
Hattatan, istanbul 1306, s. 256; Tahir el- Kürdi. ve gerekli gördüğü yerlere şerh yazmış­ taba 464 senesinin Cemaziyelewel ayı­
Tarrl]u'l-l]at!i'l-'Arabf ve adabüh, Kahire 1358/
tır. Sükkerl rivayetiyle elimizde bulunan nın gurresinde başlandı ve dört defa ya-
1939, s. 113, 446; Mahmud Yazır, Eski Yaz ı la­
n Okuma Anahtarı, istanbul 1942, s. 129 ; Ay- Divtinü '1-Hü?e1iyyin, onun yazdığı bu zıldıktan ve düzenlendikten sonra 466
verdi. Fatih Devri Hattatlan, s. 54 ; İbnülemin, şerh münasebetiyle Şerh u eş 'ari'l-Hü- senesi Cemaziyelahirinin on ikinci günü
Son Hattat/ar, s. 98, 105, 122, 167, 172, 359, ?e1iyyin adıyla da bilinmektedir. bitti " (vr. 3J9 b. varak numaraları 1990 tıp­
388, 438, 729, 783 ; lsmayıl Hakkı Baltacıoğlu .
Cahiliye devrine ve daha çok da İsla­ k 1 bas 1m ına göre veril m iş t ir) şeklindeki te-
Türklerde Yaz i Sanatı, Anka ra 1958, s. 66;
a.mlf., Türk Plastik Sanat/an, Ankara 1971, s. mi döneme ait 120 şairin 380 parça şiiri­ lif tarihinin dışında birkaç yerde. " Kaş­
114; a.mlf.. "Türk Yazılarının Tedkikine Med - ni ihtiva eden Divtinü '1-Hü?e1iyyin ilk garlı Mahmud der ki, biz bu kitabı yaz-
hal", DiFM, lll / 5-6 119261, s. 133; Nacl Zeynüd- defa J. G. Kosegarten tarafından yayım­ dığımızda 466 senesinin Muharrem ayı
din, Musavverü' l -l]aWI- 'Arabf, Bağdad 1388 / idi. 'yılan yılı' girmişti. Bu yıl geçip de
lanmış (London 1854). daha sonra da Da-
1968, s. 380, 381; Muhittin Serin. Hattat Aziz
Efendi, istanbul 1988, s. 29, 50; Ali Alparslan, rü'l- k ütübi'I-Mısriyye eseri tahkikli ola- 470 yılı olunca 'yund yılı' girecekti " (vr.
"Khatt in Persia", E/ 2 ( İn g.), N , 1124. rak üç cilt halinde neşretmiştir (Kahi re 87 b; Dfvanü lugati't -Türk Tercümesi, 1,
1945-1950). Kitap ayrıca Abdüssettar Ah - 346) ve. " Şu kitabı yazdığımız 469 sene-
Iii ALi A LP ARSLAN
med Ferrac'ın tahkiki. Mahmud Muham- si 'nek yılı'dır" (vr. 257•; Dfvanü lugati 't-
med Şakir'in tashihiyle yine üç cilt ha- Türk Tercümesi, lll , I 56) şeklinde farklı
DivANÜ'l- HÜZELİYYİN linde Şerf:ıu eş 'ari'l- Hü?e1iyyin adıyla tarihierin zikredilmiş olması kitabın te-
(~~l..:ı~~ı yayımlanmıştır (Kahire 1963- 1965). Bun- lifi konusunda tereddütlere yol açmış ­
dan başka eserin bazı kısımları muhte- tır. Konuyla ilgili olarak yazdığı bir ma-
Hüzeyl kabilesine mensup
şairterin Sükkeri lif kimseler tarafından neşredilmiştir kalesinde Kilisli Rifat Bilge. " Yılan yılın­
(ö. 275/888-89) (bk Sezgin, ll, 46). Sükkerf'den sonra ge- dan sonra yund yılının gelmesi doğru­
tarafından derlenen şiirlerini len İbn Cinnl (ö 392 / ı 002). onun topla- dur. Fakat 466'dan sonra gelen yıl 467'-
ihtiva eden mecmua. yamadığı bazı rivayetleri et- Temtim ii dir. yoksa 470 yılı değildir" diyerek bu-
L _j
tefsiri eş 'ari Hü?ey1 mimmti agie1ehı1 radaki "seb'ln" (70) ifadesinin bir istin-
Arap edebiyatında erken devirlerde şa ­ Ebu Sa 'id es -Sükkeri adlı eserde bir sah hatasından kaynaklandığını. aynı şe­
irlerin müstakil divanları yanında çeşitli araya getirmiştir. Bu eser de Ahmed kilde "469 senesi nek yılı" ifadesindeki
kabHelere mensup şairlerin şiirlerini bir Nacl el-Kaysi, Hatice Abdürrezzak el- 469 rakamının da yanlış olduğunu . çün-
araya getiren divanlar da tertip edilmiş­ Hadisi ve Ahmed Matlüb tarafından ya- kü 469'un "biçin yılı"na , "nek yılı"nın ise
tir. Nasırüdd i n el-Esed (Mesadirü 'ş-şi'ri' l - yımlanmıştır (Bağdad ı 962). 46S'e tekabül ettiğini belirterek esas

446

You might also like