Professional Documents
Culture Documents
ELEKTRİK ELEKTRONİK
MALZEME BİLGİSİ
Vize : % 40
Final : % 60
%70 Derslere Katılım Sağlanmalı
Malzeme Bilgisi
Kullanılabilir Cisimler Yapmak Amacı İle Doğal Ya Da Yapay Olarak Üretilmiş Maddelere Malzeme
Denir. Genel Anlamda İhtiyaçlarımızı Karşılamak Ve Belli Bir Amacı Gerçekleştirmek İçin Kullanılan Her
Türlü Maddeye Malzeme Denir.
Malzeme Bilimi, Malzemelerin Özelliklerini, Yapılarını, Ve Davranışlarını İnceleyen Ve Yeni Malzeme
Türlerini Araştıran, Canlı Ya Da Cansız Kökenli Doğal Ya Da Yapay Hammaddelerden, Seramik, Polimer
Benzeri Ve Metal Mühendislik Malzemelerinin Üretimini, Bu Malzemelerin Davranışlarını, Yapı, Özellik Ve
İşlenebilirliğini İnceleyen Ve Çeşitli Sanayi Dallarında Kullanımlarını Gerçekleştiren Bilim Dalıdır.
Mühendisler Kullanacakları Malzemeyi Çok İyi Tanımak Ve Geniş Malzeme Aralığı İçinde Mukavemet,
İletkenlik, Korozyon, Ekonomiklik Vb. Kriterleri Dikkate Alarak Seçim Yapmak Zorundadırlar.
Malzeme Bilgisi Endüstriyel Güncelleşmenin En Önemli Koşullarından Biridir. Birçok Yeni Mühendislik
Tasarımı Tamamen Yeni Malzeme Geliştirilmesine Bağlıdır.
Malzemelerin Sınıflandırılması
Malzemelerin Sınıflandırılması Değişik Şekillerde Yapılabilir, Ancak
Mühendisler Açısından En Uygun Sınıflandırma Aşağıdaki Gibidir :
• Metaller (Alüminyum, Bakır, Çinko, Demir Ve Nikel Gibi)
• Seramikler (Cam, Tuğla, Beton, Porselen Gibi)
• Polimerler (Temelde Karbonun Hidrojen, Oksijen, Azot Gibi Metal
Olmayan Elementlerle Oluşturduğu Büyük Moleküllü Organik
Bileşikler)
• Kompozitler (En Az İki Malzemeden Üretilirler, Cam Elyaf Gibi)
• Yarı İletkenler (Silisyum (Si) Ve Germanyum (Ge) Yarı İletkenlere
Örnektir)
Madde ve Maddenin Özellikleri
Madde Nedir?
Boşlukta Yer Kaplayan, Kütlesi Ve Hacmi Olan Katı, Sıvı Veya Gaz Şeklinde Bulunan Her Şeye Madde
Denilmektedir.
Ayırt Edici Özellikler:
Bir Maddenin Diğer Maddelerden Farklılık Gösteren Yanları, Ayırt Edici Özellikleridir. Bunlar,
Maddenin Şekline, Miktarına, Tadına, Kokusuna Vb. Bağlı Olmayan, Madde Üzerinde Doğrudan
Doğruya Görünmeyen Farkları Ortaya Koyan Özelliklerdir. Öz Kütle, Esneklik, Erime Ve Kaynama
Noktası, Öz Isı, Genleşme Ve Çözünürlük Belli Başlı Ayırt Edici Özelliklerdir.
Maddenin Mekanik Özellikler:
Uygulanan Yüke Karşı Malzemenin Verdiği Cevap Olarak Bilinir. (Dayanıklılık, Esneklik, Yorulma Ve
Bükülmezlik Vb.)
Maddenin Fiziksel Özellikler:
Elektriksel, Manyetik, Optik, Isısal, Elastik, Ve Kimyasal Davranışlarını Gösterir.
Maddenin Özellikleri
• Kütle:
• Bir Cisimde Mevcut Olan Veya Birim Hacmi
Dolduran Madde Miktarıdır. Birimi
Kilogram’dır.
• Ağırlık:
• Yerçekimi Tarafından Bir Cisme Etki Eden
Kuvvet Olarak Tanımlanır. Birimi Newton’dur
(N).
• Not: Dünya’da Ve Diğer Gezegenlerde
Ağırlıklar Farklıdır Ancak Kütle Aynı Kalır.
• Hacim:
• Maddenin Boşlukta Kapladığı Yer
Maddenin Özellikleri
Element:
Yapısında Tek Cins Atom Bulunduran Saf Maddeler.
Elementler Saf Ve Homojendirler.
En Küçük Yapıtaşları Atomlardır.
Fiziksel Ve Kimyasal Yöntemlerle Ayrıştırılamazlar.
Belirli Bir Erime Ve Kaynama Noktaları Vardır.
Sembollerle İfade Edilirler.
Örnek: Demir-fe, Karbon-c, Nitrojen-n.
Maddenin Özellikleri
Bileşik:
Farklı Cins Atomların Belli Oranlarda Bir Araya Gelerek
Oluşturdukları Maddeler.
Erime Noktası:
Katı Haldeki Bir Maddenin Sıvı Hale Geçebilmesi İçin Gerekli Olan Sıcaklık Değeri.
Donma Noktası:
Sıvı Haldeki Bir Maddenin Katı Hale Geçebilmesi İçin Gerekli Olan Sıcaklık Değeri.
Not: Erime Ve Donma Noktası Aynıdır. (Su İçin 0 °C, Azot -209,86 °C, Hidrojen -
258,975 °C, Altın 1064 °C).
Kaynama Noktası: Sıvı Halindeki Bir Maddenin Kaynaması İçin Gerekli Olan Sıcaklık
Değeri.
Yoğunlaşma Noktası:
Gaz Halindeki Maddenin Sıvı Hale Geçebilmesi İçin Gerekli Olan Sıcaklık Değeri. Not:
Kaynama Ve Yoğunlaşma Noktası Aynıdır. (Su İçin 100 °C, Azot -195,8 °C, Hidrojen -
252,8 °C, Altın 2 600 °C).
Atom
Maddelerin En Küçük Yapı Taşlarına
Atom Denir.
Atomlar, Elektron, Nötron Ve
Protonlardan Oluşur.
Elektronlar, Çekirdek Etrafındaki
Yörüngelerde Bulunurlar Ve (-)
Yüklüdürler. Boyutları Çok Küçüktür.
Çekirdek:
Proton, (+) Yüklü Parçacıktır.
Elektrondan 1836 Kat Büyüktür.
Nötron:, Yüksüzdür. Boyutları Proton
Kadardır.
Atom
Gerilim uygulandığında iletkenliği çok alçak düzeyde olan malzemelere yalıtkan denir.
Elektrik akımını iletmeyen maddelerdir. Bunlara örnek olarak cam, mika, kağıt, kauçuk, lastik
ve plastik maddeler gösterilebilir.
Elektronları atomlarına sıkı olarak bağlıdır. Bu maddelerin dış yörüngedeki elektron sayıları
5, 6, 7 ve 8 olduğundan atomdan uzaklaştırılmaları zor olmaktadır.
Yalıtkanlarda atomlar arası boşlukta serbest elektron bulunmaz. Elektronlar çekirdeklere
sıkı bağlarla bağlıdırlar. Bu atomlarda son yörünge elektron bakımından doymuş durumdadır.
Dışarıya elektron verme ya da dışarıdan elektron alma çok zordur.
Yalıtkan malzemelerin yalıtkanlık dereceleri, ısı, yüksek değerli elektriksel basınç, rutubet
etkisi veya yabancı cisimlerle etkileşim sebebiyle değişebilir.
Yalıtkanlar
Aslında elektrik akımını hiç geçirmeyen madde yoktur. Yalıtkan olarak bilinen maddeler "çok
az" bir akım geçirirler. Fakat bu canlılar için zararlı değildir. Yalıtkana uygulanan gerilim
arttıkça geçirdiği akım da artmaya başlar. Belli bir gerilim seviyesinden sonra yalıtkan
tamamen iletken olur. Buna yalıtkanın delinmesi denir. Her yalıtkanın delinmesine yol açan
gerilim değeri ayrıdır. Elektrik ve elektronik çalışmalarında kullanılan el aletlerinde yalıtkanın
dayanabileceği son (maksimum) gerilim değeri yazılıdır. Örneğin penselerde 10.000 Volt
yazar. Bu, plastik yalıtkan 10.000 Volt'tan sonra iletken hale geçebilir anlamı taşır.
Bir yalıtkanın dış yüzeyinde mevcut olan yabancı maddeler sızıntı akımı olarak adlandırılan
bir akım akışına neden olurlar.
Bir yalıtkan malzemeyi iletken hale sokmaksızın birim kalınlığı başına uygulanacak en büyük
gerilim değeri dielektrik dayanımı olarak adlandırılır. kV/mm birimi kullanılır.
Yalıtkanlar
Yalıtkan malzeme içinde belirli miktarlarda yabancı madde var ise, bir sızıntı akımı başlar ve
bu akım malzemeyi ısıtmaya başlar. Sonrada sızıntı akımının yolunu izleyen esas kaçak akım
başlar. Kaçak akım ısınma neticesinde ortaya çıktığı için buna ısıl kaçak denir.
Bazen de yalıtkan malzemede üretimden kaynaklanan mikroskobik kaçaklar mevcut olabilir.
Bu durumda da erozyon kaçağı adı verilen kaçak akımlar oluşur.
Gerilim altında bulunan bir malzemenin göstermiş olduğu direnç değeridir. Ölçülen izolasyon
direncinden yararlanılarak, birim boyut başına hesaplanan değere, o yalıtkanın özgül direnci
denir.
Birimi Ω.cm’dir.
Yalıtkanlar
• Yalıtım (İzolasyon) Malzemeleri:
• Berilyum Oksit: Seramik benzeri beyaz renkli katı bir malzemedir. Yüksek değerde
sıcaklık iletkenliği gereken yerlerde elektriksel izolasyon malzemesi olarak kullanılır. Güç
devrelerinde kullanılan yarıiletkenlerde elektriksel izolasyon için ısı emici pulcuk şeklinde
imal edilmekte ve kullanılmaktadır. Zehirlidir toz halindeyken solunması ciddi akciğer
rahatsızlıklarına neden olur.
• A.B.S. (Acrylonitrile Butadiene Styrene): Akrilonitril, bütadien ve sıvı hidrokarbon
bileşiminden oluşan plastik bir malzemedir. Dielektrik dayanımı 20MV/m’dir. Bir çok
cihazın dış kaplamasında kullanılır.
• Asetat : Elektriksel yönden iyi bir izolasyon özelliğine sahip olduğundan elektriksel
güvenlik ekipmanlarında, elekriksel yalıtkanlık istenilen yerlerde kullanılır. En çok sinema
ve mikrofilmlerin imalatında kullanılır.
• Akrilik: Yalıtkanlığın yanı sıra katılık ve şeffaflık özelliğinin birlikte bulunması gerektiği
yerlerde akrilik kullanılır. Işıklandırılmış işaretler, otomobillerin arka lambaları,
ışıklandırma üniteleri v.b.
Yalıtkanlar
• Yalıtım (İzolasyon) Malzemeleri:
• Seramik: Seramik çoğunluğu metal ve ametal malzemelerin karışımından meydana gelen
oksitlerdir. Yüksek sıcaklık iletkenliği yardımıyla iyi derecede elektriksel izolasyon özelliği
sağladığı gibi elektronikte direnç, kapasitör v.b. yapımında kullanılmaktadır.
• Cam: Silisyum, sodyum, potasyum karbonatları, kireç ve kurşun oksitleri gibi türlü
maddelerin ergitilmelerinden elde edilir. Esas rengi saydam ve şekilsizdir. Sıcak olarak
çeşitli şekillere girdirilebilir. Su, yağ ve asitlerden etkilenmez. Kırılgan olup ani ısı
değişimlerinde çatlama eğilimi gösterir.
• Porselen : Pişmiş beyaz renkte yalıtkan bir topraktır. Su geçirmez, Dayanıklı, sert, ani ısı
değişimlerinden (0-100C) ve asitlerden etkilenmezler. Isıyı çok az geçirir, kırılgandır.
• Polivinilklorür – PVC: Yaygın olan bir izolasyon malzemesidir. Saf halde iken cam gibi
kırılgandır. İçine yağ kapsayan maddeler katılınca özellikleri değişir ve ısı ile plastikleşir.
Elektrik akımı taşıyan kabloların büyük bir çoğunluğu PVC ile kaplanarak yalıtılır.
Elektrikli ve elektronik cihaz gövdeleri genellikle PVC’den imal edilirler.
Yalıtkanlar
• Gaz Yalıtkanlar:
• Gazlar: İyonize olmadıkça iletken duruma geçmezler. Bu işlem,
iyonlaştırma gerilimi belirli bir değere gelince elektriksel bir boşalma ile
kendi kendine meydana gelir. Çeşitli gazlara ait dielektrik sabitleri
normal sıcaklıkta birbirine eşittir. Bunlara ait fark %3 'ü geçmez. Bu
değerler, sıcaklık ve basınç değişmesiyle farklı olabilir. Gazların
dielektrik dayanımları sıcaklığa, basınca, elektrot şekline, elektrotlar
arası uzaklığa göre değişir. Basınç arttıkça dielektrik dayanım azalır.
• Hava: Havanın içindeki toz, kömür, nem gibi maddeler iletkenliğini
artırır yani yalıtkanlığını azaltır. Yüksek gerilimde enerji taşıyan
hatlarda doğal bir yalıtkan olarak işlev görür. Kondansatör ve
transformatör gibi araçlarda ise yalıtkan bir çekirdek görevi görür.
Yalıtkanlar
• Sıvı Yalıtkanlar:
• Şalter Yağı: Çalışması esnasında ark oluşturan şalter gibi cihazlarda
oluşan ısıyı hızlı bir şekilde almak ve arkın kısa bir zamanda sönmesini
sağlamak amacıyla kullanılır.
• Transformatör Yağı: Transformatör yağı, hem yalıtkanlık hem de
soğutma amaçlı kullanılır. Genellikle madeni yağlar kullanılır.
Tranformatör yağının bazı aşağıda verilmiştir :
• Katılaşma noktası
• Parlama ve yanma noktası
• Isı iletimi
• Akıcılık (viskozite) v.b.
Yarı İletkenler
Son yörüngelerinde (valans bandı) 4 elektron bulunduran maddelere yarı iletken
denir. İletkenlik bakımından iletkenler ile yalıtkanlar arasında yer alırlar.
Yarı iletkenler periyodik cetvelde 3-5. gruba girerler.
Normal halde yalıtkandırlar. Ancak ısı, ışık ve magnetik etki altında bırakıldığında
veya gerilim uygulandığında bir miktar valans elektronu serbest hale geçer, yani
iletkenlik özelliği kazanır.
Yarı iletkenlerin bazıları "bileşik", bazıları "element"dir. Bileşiklere örnek olarak "çinko
oksit" ile "bakır oksiti" verebiliriz. Elementlere örnek ise "germanyum" ve "silisyum
(silikon) gösterilebilir.
Yarı iletkenler kristal yapıya sahiptirler. Yani atomları kübik kafes sistemi denilen
belirli bir düzende sıralanmıştır. Bu tür yarı iletkenler, yukarıda belirtildiği gibi ısı, ışık,
etkisi ve gerilim uygulanması ile belirli oranda iletken hale geçirildiği gibi, içlerine bazı
özel maddeler katılarak ta iletkenlikleri arttırılmaktadır.
Yarı İletkenler
Elektroniğin iki temel elemanı olan diyot ve transistörlerin üretiminde kullanılan
germanyum (Ge) ve silikon (Si) yarı iletkenleridir.
Katkı maddeleriyle iletkenlikleri arttırılan yarı iletkenlerin elektronikte ayrı bir yeri vardır.
Germanyum ve silisyumun saf kristalleri oldukça iyi bir yalıtkan olmalarına karşın, atom
yapılarına küçük miktarlarda arsenik, indiyum vb. ekleyerek iletkenlikleri önemli ölçüde
değiştirilebilir.
Elektronikte yararlanılan yarı iletkenler ve kullanılma yerleri
Adı Kullanım Yeri
Germanyum (Ge) (Basit) Diyot, transistör, entegre devre
Silikon (Si) (Basit) Diyot, transistör, entegre devre
Selenyum (Se) (Basit) Diyot
Bakır oksit (kuproksit) (CuO) (Bileşik) Diyot
Galliyum Arsenic (Ga As) (Bileşik) Tünel diyot, laser, fotodiyot, led
R ile gösterilirler. Birimleri Ω(ohm) dur. Üzerlerinde bulunan renkli çizgiler, direnç
değerlerini hesaplamak için üretilmiştir. Elektrik ve elektronik uygulamalarında en
temel devre elemanları dirençlerdir. Birçok farklı çeşidi bulunmaktadır. Direnç
sembolleri; Uçları arasında herhangi bir etki ile değişmeyen sabit direnç değerine
sahiptirler. Bu dirençlerde kendi içlerinde kullanım amaçlarına ve üretildikleri
malzemeye göre çeşitlenirler.
Tel Dirençler
Bakır-nikel veya kadmiyum-nikel alaşımlarından oluşan iletken bir telin yalıtkan
bir malzeme üzerine sarılması ile oluşan dirençlerdir. İletken telin kesit alanı ve
uzunluğu direncin değerini belirler. Genellikle yüksek güç gerektiren (1W-100W
aralığında) uygulamalarda kullanılmak üzere üretilirler. Tel dirençler ile hassas
direnç değerleri elde edilebilir.
Sigorta Dirençler
İçlerinden belirli bir değerin üzerinde akım geçince sigorta gibi atan direnç
çeşididir. Sigortadan farkı belirli bir direnç değerine sahiptirler. Fakat bu değerler
küçük direnç değerlerdir(200Ω dan düşük).
Karbon Dirençler
En çok kullanılan direnç çeşididir. Toz karbon ve yapıştırıcı bir malzeme ile
üretilirler. Bu malzemenin yapısı direnç değerini belirler. Gücü ise direncin boyutu
belirler.
Film Dirençler
Genellikle yüksek frekans uygulamalarında kullanılırlar. Film dirençler ile hassas
değerlerde direnç üretilebilir. Metal film ve karbon film olmak üzere iki farklı çeşidi
bulunur.
Değişken Değerli Dirençler
Çeşitli etkiler ile değerleri ayarlanabilen, böylelikle devre üzerinden geçen akımın
ayarlanmasını sağlayan dirençlerdir. Birkaç farklı çeşidi bulunur.
Potansiyometre
Değişken Değerli Dirençler
Trimpot
Değişken Değerli Dirençler
Sürgülü Direnç (Reosta)
Yüksek akım ve voltaj gerektiren uygulamalarda kullanılırlar. Üzerinde bulunan
sürgü sağa sola çekilerek direnç değeri değiştirilmiş olur.
Değişken Değerli Dirençler
NTC ve PTC
Sıcaklık etkisi ile değerleri değişen dirençlerdir. PTC, pozitif ısı katsayılı
dirençtir. Yani sıcaklık artışı ve düşüşü ile orantılı olarak direnç değeri artan ve
azalan devre elemanıdır. NTC, negatif ısı katsayılı dirençtir. Yani PTC’nin aksine
sıcaklık artışı ile direnç değeri düşer.
Değişken Değerli Dirençler
LDR
Işık etkisi ile direnç değeri değişen devre elemanlarıdır. Işık ile direnç değeri
arasında ters orantı vardır. Işık yoğunluğu arttıkça direnç değeri azalır.
Değişken Değerli Dirençler
Varistör
Üzerine uygulanan gerilim etkisi ile direnç değeri değişir. Olağan dışı gerilim
artışlarından ve yüksek gerilimin bulunduğu devrelerde güvenlik önlemi ile
kullanılırlar.
Kapasitörler (Kondansatörler)
C ile gösterilirler. Birimi f(farad)tır. Farad çok
yüksek bir değer olduğu için devrelerde
genellikle alt katları olan pikofarad, nanofarad,
mikrofarad ve milifarad kullanılır. Üzerinde kısa
süreli yük biriktirebilen ve bu yükü devreye
ilave edebilen bir devre elemanıdır. İki metal
levha arasına yalıtkan bir malzeme
yerleştirilmesi ile oluşurlar. Genellikle AC/DC
dönüşüm, reaktif güç kontrolü, yük depolama
gibi işlemlerde kullanılırlar. Kondansatör
sembolleri;
Kondansatör Yapısı
• Kondansatörlerin kapasitesi şu eşitlikle hesaplanır; C = εr*A/4 πd
• Burada εr, yalıtkanın yapıldığı malzemeye bağlı sabit bir
değer(dielektrik katsayısı). A, iletken malzemelerin yüzey alanı, d, ise
metal levhalar arasında ki uzaklıktır.
Seramik Kondansatörler
İletken levhalar arasındaki yalıtkan malzeme seramikten yapılmıştır. Bu
kapasitörler genellikle kutupsuz ve 10µF tan düşük değerlerde olurlar.
Kutupsuz olmalarından dolayı devre üzerinde herhangi bir şekilde
bağlanabilirler. Hassas kapasite değerlerine sahiptirler.
Elektrolitik Kondansatörler
Seramik kapasitörlere nazaran kutuplu olarak üretilmiştirler. Devre üzerinde
kullanılırken pozitif ve negatif kutbuna dikkat etmek gerekir. Kutup işareti
kapasitör üzerine + veya – olarak yerleştirilmiştir. Yüksek voltaj değerlerine
sahiptirler ve yüksek voltaj kullanılan devrelerde kullanışlıdırlar.
Süper Kondansatörler
Küçük boyutlarına nazaran yüksek kapasite değerlerine sahip
kondansatörlerdir. Hızlı yüklenirler ve üzerlerindeki yükü hızlı boşaltırlar.
Bobinler
L ile gösterilirler. Birimi H (Henry) dir. Dışı yalıtılmış iletken telin bir
çekirdek etrafına sarılması ile oluşturulmuştur. Bir bobine DC akım
uygulandığında indüktif bir akım oluşmaz, sadece sabit bir manyetik alan
oluşur ve bu alana yaklaştırılan demir, nikel, kobalt gibi maddeler bobin
tarafından çekilir. İçinde nüve bulunmayan bobinlerin çekim gücü az
olur. DC akımın aksine bobine AC akım uygulandığında, sarım etrafında
oluşan farklı manyetik alanlardan dolayı akım dolanımına engel olan bir
etki ortaya çıkar. Bobinin indüktansına bağlı olarak değişen karşı koyma
şiddetine indüktif reaktans denir. Yine manyetik alan etkisi ile iletken tel
üzerinde gerilim indüklenir. Enerjinin bu şekilde manyetik alan olarak
depolanma yeteneği indüktans olarak adlandırılır. İletkenin sarım sayısı
arttıkça indüktans değeri dolayısı ile oluşan manyetik alanda bir o kadar
artar.
Ferrit Nüveli Bobinler
Hysteresis Eğrisi
Curie sıcaklığı ve doyum
manyetizasyonuna ek olarak
ferromanyetler uygulanan manyetik alan
kaldırılsa dahi manyetizasyonunu
koruyabilir.
Bu davranış Hysteresis olarak adlandırılır
ve manyetik alan ile manyetizasyon
değişiminin grafiği Hysteresis eğrisi olarak
adlandırılır.
Manyetik Malzemelerin Sınıflandırılması
Ferrimanyetizma:
Oksitler gibi iyonik bileşikler, daha karmaşık manyetik düzenlenme
şekilleri kristal yapının sonucu olarak meydana gelebilir. Manyetik
düzenleme türünden biri ferrimanyetizmdir.
Manyetit (mıknatıs) iyi bilinen bir ferrimanyetik malzemedir. Aslında,
manyetit(mıknatıs) 1940’ larda Neel’ e kadar bir ferromanyet olarak
düşünülmüştü. Neel ferrimanyetizm’ i anlamak için teorik bir yapı
oluşturdu.
Mıknatıs (Fe3O4) spinel yapı ile kristallenir. Büyük oksijen iyonları kübik
bir düzene yakın sıkıştırılır ve daha küçük Fe iyonları boşlukları doldurur.
Boşluklar iki şeyden gelir:
Tetrahedral kısım: Fe iyonu dört oksijen tarafından çevrilir.
Octahedral kısın: Fe iyonu altı oksijen tarafından çevrilir.
Manyetik Malzemelerin Sınıflandırılması
Antiferromanyetizm:
Antiferromanyetik davranış, Neel sıcaklığı (TN) denilen bir kritik sıcaklık
üstündeki duygunluk davranışıdır. TN üstünde duygunluk paramanyetler
için Curie-Weiss yasasına uyar, ancak, negatif bir kesişim ile negatif
değişim etkileşimleri gösterir.
Korozyon
Korozyon, malzemelerin içinde bulundukları ortamın etkisiyle, kimyasal ve elektrokimyasal
reaksiyonlar sonucunda fiziksel, kimyasal ve mekanik özelliklerinde değişimlerin meydana
gelmesidir.
Katodik koruma olarak tabir edilen aslında bir tür metal koruma yöntemidir. Metallerin çoğu
su veya hava ile temas ettiğinde zaman içinde korozyona uğrar. Oluşan korozyon metali
zamanla çürüterek kullanım dışı kalmasına sebebiyet verebilir. Bu durum pek çok farklı
alanda esasında büyük bir risk ve aynı zamanda maliyet anlamına da gelmektedir.
Suyun içinde veya toprağın altında kalan metal boruların korozyona uğramaması için
geçmişten günümüze pek çok koruma yöntemi geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden biri olan
galvanik usul kodik koruma, korozyonu önlemek amacıyla boruların yanına, onlarla temas
edecek şekilde daha aktif bir metalin yerleştirilmesi prensibine dayanır. Katodik
korumanın uygulandığı birçok farklı uygulama alanı vardır ancak en çok kullanılan alan,
petrol sondaj kuleleridir.
Katodik korumanın en çok uygulandığı bir diğer alan ise gemilerin yüzeylerinin paslanmasını
önlemek amacıyla kullanıldığıdır. Katodik koruma, korunacak metal yapıyı oluşturulacak bir
elektrokimyasal hücrenin katodu haline getirerek metal yüzeyinde yürümekte olan anodik
reaksiyonların durdurulması mantığına dayanır.
Transistörler
Transistörler iki PN diyodundan oluşan,
girişine uygulanan sinyali yükselterek akım
ve gerilim kazancı sağlayan, gerektiğinde
anahtarlama elemanı olarak kullanılan yarı
iletken bir devre elemanıdır. Transistör
kelimesi transfer ve rezistans kelimelerinin
birleşiminden doğmuştur. Temel olarak
bipolar ve unipolar olmak üzere iki gruba
ayrılır. Bipolar transistörler NPN ve PNP
olmak üzere iki tiptir.
Emiter (yayıcı), Beyz (taban),
Kollektör (toplayıcı).
Transistörlerin Tarihçesi
Elektronikle ilgili sistemlerin gelişmesini ve bugün sahip olduğumuz teknolojilere ulaşmamızı
sağlayan transistörün icadı 1947 yılında Bell araştırma laboratuvarlarında, William Shockley
başkanlığında John Bardeen ve Walter Brattain'den oluşan ekip tarafından
gerçekleştirilmiştir.
Transistörlerin icadından önceki süreçte 1906 yılında ilk kez elektron lambaları Londra
Üniversitesi 'nde kullanıma sokulmuştur. Bu lambaların çabuk kırılabilmesi, pahalıya mal
olmaları, devrelerde fazla yer kaplamaları, ısınıp çalışmaya başlamaları için belli bir zaman
geçmesinin gerekmesi ve fazla elektrik tüketmesi gibi dezavantajları bilim adamlarını bu
lambaların yerine geçebilecek elemanlar aramaya itmiştir. Bu sebeplerle 1925 'te Lilien Field
ve 1938 'te de Hilsch ve Pohl lambalarda olduğu gibi katılarda da elektrostatik alan etkisi ile
elektron akışını sağlamak amacıyla birtakım araştırmalar yapmışsa da bu denemeler
başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
1931 ile 1940 yılları arasında B.Kayaaltı, L. Brillouin, A. H. Wilson, J. C. Slater, F. Seitz ve W.
Schottky gibi bilim adamları katı madde elektroniği ile ilgili teorik çalışmalara devam
etmişlerdir. 1939 yılında William Shockley, Walter Brattain ve New Jersey ‘deki Bell
Laboratuvarlarındaki araştırmacılar yarı iletken bir yükseltici yapmak için çalışmalar yapmış
fakat başarısızlıkla sonuçlanan denemeleri 2. Dünya Savaşı ‘nın da araya girmesi sonucu
kesintiye uğramıştır.
Transistörlerin Tarihçesi
1947 yılında ise Walter Brattain bu kez John Bardeen ile sürdürdüğü çalışmalarında nokta
kontaklı olan ilk germanyum transistörü icat etmiştir. 1947 sonlarında, bu transistör bir
radyo devresinde denendi. Bu deneme sonunda Walter Brattain, defterine şu satırları yazdı :
"Bu devre gerçekten işe yarıyor. Çünkü ses düzeyinde hissedilir bir yükselme sağlandı."
Transistör, tıpkı lamba gibi, ses sinyalini güçlendiriyordu, üstelik boyut olarak çok daha
küçüktü ve enerji ihtiyacı da daha azdı. Nokta kontaklı transistörün seri üretimi zordu ve bu
transistör çok güvenilir değildi. Bu nedenle William Shockley kendi istediği gibi bir
transistörü üretmek için çalışmalarına devam etti ve jonksiyon tipindeki transistörü
geliştirdi. Bu transistör hem seri üretime daha uygundu hem de daha iyi çalışıyordu. Brattain
ve Bardeen nokta kontaklı transistör için 17 Haziran 1948 'de, William Shockley de
jonksiyon tipindeki transistör için 26 Haziran 1948 ‘de patent başvurularını yapmıştır. Bu
ekip yarı iletkenler üzerine yaptıkları çalışmalar ve transistörün icadı ile 1956 yılında Nobel
Fizik Ödülü ‘nü almaya hak kazanmışlardır.
NPN tipi transistörlerin yapısı iki N tipi yarı iletken madde arasına ince bir
katman halinde yerleştirilmiş P tipi yarı iletken beyz maddesinden
oluşmaktadır. İki N tipi madde arasındaki beyz tabakası elektron geçişini
kontrol etme görevi yapmaktadır. Transistörler geçen akımı denetleyerek
küçük akımları büyütebilir ya da küçük bir akım ile büyük bir alıcının
çalışmasını sağlayabilir.
Transistörlerin Yapısı ve Çalışması
NPN tipi transistörlerde yandaki resimde görüldüğü gibi VBB kaynağının artı ucu
beyz kutbunu pozitif yüklerken VCC kaynağının eksi ucu ise emiter kutbundaki
elektronları yukarı iter. Sıkışan elektronlar beyz tarafından çekilir. Yani, emiterin
iletim bandındaki elektronlar E-B gerilim setini aşarak beyz bölgesine girerler,
ancak beyz bölgesi dar olduğundan emiter bölgesinden gelen elektronların
yaklaşık %2 si beyz bölgesi tarafından çekilirken kalan %98 i kollektöre geçer. VCC
kaynağının artı ucu elektronları kollektör bölgesine doğru çeker ve böylece
elektron akışı sürekli hale gelir ve VBB kaynağının verdiği beyz akımı sürdükçe
emiterden kollektöre elektron akışı devam eder.
NPN tipi transistörlerde elektronlar yukarı,
oyuklar ise aşağı doğru gider
ve bu nedenle beyze uygulanan artı sinyal
kollektörden emitere doğru akım geçirir denir.
Emiter akımı; beyz ve kollektör akımlarının
toplamına eşittir.
Transistörlerin Yapısı ve Çalışması
PNP Tipi Transistörler:
PNP tipi transistörlerin yapısı da NPN tipi transistörler gibidir. Tek fark bu kez P
tipi iki yarı iletken madde arasına ince bir tabaka halinde N tipi yarı iletken
maddenin yerleştirilmiş olmasıdır.
PNP tipi transistörlerde VBB kaynağının eksi ucu beyz kutbunu negatif yüklerken
VCCkaynağının artı ucu da emiter bölgesindeki artı yüklü oyukları yukarı iter. Bu
şekilde sıkışan artı yükler beyz tarafından çekilip buradan kollektör bölgesine
geçerler. VCC kaynağının eksi ucu kollektör bölgesindeki oyukları kendine
çektiğinden dolayı oyuk hareketi süreklilik kazanır. VBB akımı sürdükçe emiterden
kollektöre doğru
bu hareket sürer.
PNP tipi transistörlerde elektronlar aşağı,
oyuklar ise yukarı doğru gider
ve bu nedenle beyze uygulanan eksi sinyal
emiterden kollektöre doğru akım geçirir denir.
Transistörlerin Yapısı ve Çalışması
Şekilde verilen vana eşdeğerinde B ucundan bir miktar su verildiğinde yay ile
tutturulmuş kol aşağıya doğru inerek C bölgesinden E bölgesine doğru
yüksek miktarlı bir su geçişini sağlar. B girişine uygulanan su kesildiği anda,
yay kolu çekerek C ile E arasındaki geçişi kapatır.
Tristörler
Tristörler güç elektroniği devrelerinde hızlı anahtarlama görevinde
kullanılan, dört yarı iletken maddenin bileşiminden oluşan devre
elemanlarıdır. Tristörlere Silikon Kontrollü Doğrultucu anlamına gelen
SCR (Silicon Controlled Rectifiers) adı da verilir.
Tristörlerin yapısı birbirini izleyen P tipi ve N tipi dört yarı iletken
tabakasından oluşur. Tristörlerin üç bacağından ikisi, P tipi yarı iletken
kısımdaki anot, N tipi yarı iletken kısımdaki katot ve diğeri de katota
yakın olan P tipi yarı iletken kısımdan çıkarılan Gate bacağıdır.
Tristörlerin Çalışması
Resimde bir tristörün yapısı ile transistör ve diyot eşlenikleri verilmiştir.
Transistörlü eşlenik devresinde de görüldüğü bir tristörün dört yarı
iletken katmanından oluşan yapısı birbirine bağlı bir PNP ve NPN
transistör çiftine denktir. Bu çift transistörden oluşan eşlenik devrede
G ucunabir akım verilirse, NPN transistörün beyzi tetiklenmiş olur ve
transistörün iletime geçmesiyle kollektör akımı hareketi oluşur. NPN
transistörün kollektör akımı kendisine bağlı olan PNP transistörün beyz
akımını oluşturmaktadır ve böylece PNP transistörü tetikler. PNP
transistörün de iletimi geçmesi sonucunda bu transistörün emiter ve
kollektörü üzerinden geçen akım ile NPN transistörün beyzi tetiklenir.
Böylece G bacağına bir kez uygulanan bir akım ile
PNP ve NPN transistörler birbirini tetikleyerek
iletim haline geçerler ve bu döngü nedeniyle
G bacağına uygulanan akım kesilse dahi iletimde
kalırlar.
İşlemsel Yükselteçler (Operational Amplifier )
Elektronik sistemlerde işlenecek sinyallerin hemen hemen hepsi düşük
genliğe sahip yani zayıftır. Bu sistemlerin pek çoğunda yeterli derecede
yükseltilmiş elektriksel sinyallere ihtiyaç duyulduğundan, sinyalleri
istenilen derecede kuvvetlendirmek için yükselteç yani amplifikatör
devreleri kullanılır. Yükselteçler gerilim ya da akım yani sonuç olarak güç
kazanmak için kullanılır. Bir yükselteç (opamp), girişine uygulanan zayıf
elektrik sinyallerini, devresindeki aktif devre elemanları yardımı ile çıkışına
büyütülmüş olarak aktarır. Bunu yaparken güç kaynağından aldığı
enerjiyi kullanır. Bu enerjiyi, giriş sinyali ile aynı özellikte fakat daha güçlü
bir çıkış sinyali elde
etmek üzere işler.
Sonuçta, yükseltecin çıkışından alınan
elektriksel sinyalin gücü, girişine
uygulanan sinyalin gücünden daha
yüksektir.
Termokupl Sıcaklık Sensörü
Sıcaklık çeşitli fiziksel özellikleri etkileyen bir parametre olması nedeniyle ölçülmesi gereken
önemli bir değişkendir. Sıcaklık ölçümü için çok çeşitli yöntemler vardır. Bunlar içinde
elektronik dünyasının en çok kullandığı sensörlerden birisi termokupldur. Termokupllarla -
200°C’ye kadar ölçüm yapılabilir. Termokupl iki farklı alaşımın ucunun kaynaklanması ile
oluşturulan basit bir sıcaklık ölçü elemanıdır. Kaynak noktası sıcak nokta, diğer açık iki uç
soğuk nokta (veya referans noktası) olarak anılır. Termokupl olayı sıcak nokta ile soğuk
nokta arasındaki sıcaklık farkından doğar. Bu sıcaklık farkına orantılı olarak soğuk nokta
uçlarında mV mertebesinde gerilim üretilir.
Termokupllun sıcak noktası ve
soğuk noktası arasındaki sıcaklık
dağılımı nasıl olursa olsun üretilen
gerilim, sıcak ile soğuk nokta
arasındaki sıcaklık farkıyla
orantılıdır.
PT100 Sıcaklık Sensörü
PT100 kısaca ''ısı değerine göre öz direnci değişen elektronik devre
elemanı'' şeklinde tanımlanabilir.
PT 100’lerin özellikleri şunlardır.
Elektronik ısı duyargalarından çok fazla tercih edilen devre
elemanlarından biri PT100 lerdir. Özü itibarı ile sıcaklığa bağlı olarak
direnç değerinin değişmesi ile diğer başka bir cihazla sıcaklık değeri
anlaşılan bir aparattır. Hedef malzemenin ısısını ölçmek için bu dirençler
daha mukavemetli başka bir kutunun içine yerleştirilerek sağlıklı ölçüm
yapılabilmektedir.