Professional Documents
Culture Documents
Ekoloji Serisi
Ivan Illich (1926-2002)
Çeviren
Deniz Keskin
Yeni Đnsan Yayınevi -30
Ekoloji Serisi-8
Đşsizlik Hakkı
Ivan Illich
ISBN:978-605-5895-17-4
Baskı:Kayhan Matbaacılık Davutpaşa Cad. Güven San Sitesi C Blok No:244 Topkapı
0212 576 01 36
Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmadan, kısmen de olsa fotokopi, film vb. elektronik
ve mekanik yöntemlerle çoğaltılamaz.
© Tohum Yayıncılık Turizm Reklam ve Sağlık Hizmetleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi 2011
Ivan Illich
Çeviren
Deniz Keskin
ĐÇĐNDEKĐLER
SUNUŞ.....................................................................................9
ÖNSÖZ..................................................................................15
GĐRĐŞ…………………………………………..............……..25
KÖRELTEN PĐYASA HAKĐMĐYETĐ.........................................27
KÖRELTEN MESLEKLER.......................................................43
GÜÇLENDĐREN AYRIMLAR...................................................68
FAYDALI ĐŞSĐZLĐKTE ADALET..............................................82
YENĐ PROFOSYONELĐ FAKA BASTIRMAK...........................86
PROFOSYONELLĐK SONRASI ETHOS..................................92
SUNUŞ
9
yakalayıp takip ettiği söylenebilir. Okulsuz Toplum yayınlandı-
ğında öğretmenler, Sağlığın Gaspı yayınlandığında doktorlar
kendilerini saldırıya uğramış hissetmişlerdi. Đşsizlik Hakkı, mo-
dern toplumun en sağlam direklerini oluşturan bütün profesyo-
nel mesleklerin sorgulandığı ve toplumsal rollerinin reddedildi-
ği bir eserdir. Doktorlar ve öğretmenler, modern toplumun en
yüksek yetkilerle donatılmış ve otoriteleri sorgulanamaz kılınmış
meslek sahipleridir. Ama sadece bu mesleklere eklemek üzere
hemen aklımıza gelebilecek eski profesyonel meslek sahipleri,
yani örneğin avukatlar ve mühendisler değildir hakim konumda
olanlar. Illich'in asıl işaret ettiği, hayata bir bütün olarak müda-
hale hakkına sahip kılınmış, bu hakları devlet tarafından garan-
ti altına alınmış ve modern toplumda yaşayan insanların birer
tüketici, seçmen, ya da hasta olarak davranışlarını biçimlendiren
tüm meslek gruplarıdır. Bunların kimler olduğu hemen aklımı-
za gelebilir: planlamacılar, yöneticiler, kamuoyu ve piyasa araş-
tırmacıları, insan kaynakları uzmanları, vb... Sadece devletin de-
ğil, bireylerin (ama elbette 'kendilerinin' değil asıl başkalarının)
'hak' ve çıkarlarını savunmak üzere çalışan diğer meslek sahip-
lerini de birlikte düşünebilirsiniz: sendikacıları, tüketici hakları
savunucularını, medya mensuplarını ve tüm diğer uzmanlaşmış
elitleri...
Đşsizlik Hakkı, bu mesleklerin öncelikli görevinin modern
toplum yaşamının seçeneksiz, vazgeçilmez, arzu edilir ve hatta
'doğal' olduğunu bizlere göstermek olduğunu, bunu da meslek-
lerini icra ederken yaptıkları her sıradan hareketle yeniden ka-
nıtladıklarını söylüyor. Bu meslekler toprakta bir şey yetiştir-
mezler, tezgah başında bir makine monte etmezler, daha doğru-
su bütün bunları yapsalar bile hakim meslek olmalarının nedeni
bu değildir. Bir doktor hastasını ameliyat ettiği için değil, hasta-
sının ameliyata ihtiyaç duyacak profesyonel bir hasta haline gel-
10
mesini sağladığı için bir hakim meslek sahibidir. Sadece bilgi-
sinden gelen otoritesini kullanarak değil, aslı olarak tüketim top-
lumunun üzerinde kurgulandığı bütün değerleri yeniden ürete-
rek sistemin en önemli taşıyıcılarından biri haline gelir.
Bugün hem modern toplumun aynası olan, hem de kamu vic-
danını ve duyarlıkları her gün yeniden üreten televizyonlarda bu
hakim meslek sahibi uzmanlar sürekli konuşuyorlar ve bakış
açılarını yarı ototiter, yarı tehditkar bir uslupla topluma aktarı-
yorlarsa, bu durum bir tesadüf olarak görülebilir mi? Ya da bu
durumu sadece meslek sahiplerinin ticari çıkar veya kariyer elde
etme çabası olarak açıklayabilir miyiz? Uzmanların nasıl olup da
böyle net ve tehditkar bir otoriteyle toplumsal değerleri belirle-
yebildiğini Illich Đşsizlik Hakkı'nda anlatıyor. Illich'in aktardığı
gibi eğer eskiden bir mahkemede tanık olarak dinlenen bir uz-
man zanaatkar mahkeme heyetini bilgilendirmek için sahip ol-
duğu bilgileri bütün detaylarıyla anlatırken, bugünün meslek sa-
hibi uzmanları hiçbir geçerli kanıtı ve bilgiyi açıkça ortaya koy-
maya gerek duymadan, sadece uzmanlık otoritelerini kullanarak
“kanaat” belirtmekle yetiniyorlar ve modern toplumun (ve dev-
letin) kendilerine verdiği yetkiyle doğrudan ve kalıcı olarak 'bi-
lirkişi' olabiliyorlarsa, bu hakim mesleklerin modern toplumu
ele geçirmekteki başarısı nedeniyle değil midir?
Ama Đşsizlik Hakkı sadece meslekler ve bu mesleklerin haki-
miyeti üzerine bir kitap değil. Modern toplumu hakim meslek
sahiplerinin kişisel çıkarlarının oyuncağı olmuş bir kukla sahne-
si olarak gören komplocu bir bakış açısı Illich'in tarihsel bir an-
layışla ördüğü çözümlemeye tamamen aykırıdır. Illich'e göre en-
düstriyel üretim kullanım değerinin toplumsallığını ortadan kal-
dırıp değersizleştirerek, toplumsal ilişkileri bütünüyle metalaş-
tırmış ve piyasaya terk etmiştir. Illich'in bütün yapıtlarına bir tür
“modern toplumun laneti” olarak sinmiş olan bu metalaştırma ve
11
piyasa hakimiyeti, insanı insan olma durumunun en temel ve en
basit gerçeklerinden koparır ve insan olma durumunun tarihsel
ön şartlarıyla aramızdaki mesafeyi sonsuza dek açar. Modern in-
san artık el emeğinden, zahmetten ve toprakla temas etmekten
uzaklaşmış, doğanın sadece güzellikleriyle ve estetik hazzıyla de-
ğil, zorlukları ve tehlikeleriyle olan doğrudan bağını da yitirmiş
durumdadır. Modern toplumun yarattığı bu steril ortamı ve ide-
al kafesi normalleştiren ve topluma tek seçenek olarak kabul et-
tiren de hakim mesleklerdir. Kalkınma da insanla doğa arasında
yeniden kurgulanan bu yapay ilişkinin ve modern toplum için-
de yaşama mecburiyetinin küreselleşmesi değil de nedir?
Ivan Illich, daha önce Şenlikli Toplum'da çok daha sistema-
tik bir şekilde ele aldığı bu modern toplum çözümlemesini,
Şenlikli Toplum'a bir dipnot olarak yazdığını söylediği Đşsizlik
Hakkı'nda sonuca bağlıyor. Kitap birbirine zarifçe bağlanan altı
bölümden oluşuyor. Kullanım değerlerinin ortadan kalkıp piya-
sanın hakim hale gelişini anlattığı ilk bölümde endüstriyel ürün-
lerin yoksulluğu nasıl modernleştirdiği ve modern ihtiyaçların
nasıl yaratıldığı ele alınıyor. Đkinci bölümde bu piyasa hakimiye-
tinin mesleklerin hakim kılınmasıyla nasıl kalıcı hale getirildiği
ve piyasanın ve mesleklerin insanların özerk ve bağımsız faali-
yetleri üzerindeki köreltici etkisi birbirine bağlanıyor. Kitabın
son dört bölümü ise endüsytriyel toplumun yarattığı bu sıkış-
maya karşı şenlikli araçların kullanım olanaklarını araştırıyor.
Ivan Illich'in her kitabını okuduğumuzda olduğu gibi bunda
da aklımıza iki soru geliyor. Birincisi bütün bu modern toplum
analizinin hala geçerli olup olmadığı. Illich de kendisine sonra-
dan bu soru sorulduğunda aradan çok zaman geçtiğini ve mo-
dern toplumun çok değiştiğini söyleyecektir. Ama hangi yöne
doğru?
Kitabı okuyup bitirdiğinizde, 1977'de yazılmış bu satırların
12
bugün içinde yaşadığımız toplumun bugünkünden hiç farklı ol-
mayan, hatta belki biraz daha gevşek bir formunu anlattığını far-
kedeceksiniz. Örneğin kitabın bir yerinde Illich'in fikir sahibi ol-
mayı önceki gün televizyonda konuşan yorumcunun söyledikle-
rini tekrarlamak olarak tanımladığını görünce, insan 35 yıl ön-
cesinin değil, bir gün öncesinin anlatıldığını düşünmüyor mu?
Çünkü Illich'in anlattığı toplum bugün çok daha küreselleşmiş,
seçeneksizleşmiş ve geri dönülmez hale gelmiş bulunuyor.
Kitapta bahsedilen alternatif yaşam örnekleri ise o günlere göre
biraz daha yaygınlaşsa da, hala son derece marjinal bir durum-
da.
Bu da bizi ikinci soruya götürüyor. Bütün bu çözümlemeler
doğru olsa da, yapılacak bir şey var mı?
Yapılacak hiç bir şey olmadığını, aslında bu saatten sonra bu
düzeni değiştirmek için bir şey yapmaya pek gerek de olmadığı-
nı düşünenleri, modern toplumu yönlendiren hakim meslekle-
rin çözüm bulma kapasitelerini sorgulamaya çağırıyorum. Đklim
değişikliğini mühendislere, kanserli hastaların çığ gibi artmasına
neden olan kimyasal kirliliği hekimlere, kentlerin çevresinde yı-
ğılan yoksulluğu planlamacılara, hepimizi isyan ettiren büyük
haksızlıkları hukukçulara, siyasetçiler ve şirketler tarafından
manipüle edilen iletişim kanallarını medya uzmanlarına, iş gü-
vencesini kaybeden ve kötü şartlarda çalıştırılan işçilerin sorun-
larını sendikacılara ve hatta insan kaynakları uzmanlarına hava-
le etmeyi deneyin zihninizde.
Hangisi daha gerçekçi ve daha kolay görünüyor? Sistemi de-
ğiştirmek mi, yoksa bu uzmanlardan çözüm beklemek mi? Ivan
Illich toplum mühendisliği yapmıyor, zaten bunu en büyük ki-
bir ve günah olarak görürdü; dolayısıyla bize yarından itibaren
uygulamaya başlayacağımız bir yol haritası da sunmuyor. Ama
en azından şenlikli bir toplumun mümkün olduğuna dair bir
13
umut veriyor.
Umudu da endüstriyelleştirip beklentiye dönüştürenlere
inat...
Ümit Şahin
14