Professional Documents
Culture Documents
Kronik
TÜRKLERİN ALTIN ÇAĞI
İL B E R ORTAYLI
K R O N tK K İT A P : 12 K R O N İ K K İT A P
Dünya Tarihi Dizisi: 1 Balçık Sk. N °6, Gümüşsüyü
İstanbul - 3 4 3 2 7 - Türkiye
YAYINA H AZIRLA YA NLA R Telefon: (0212) 24 3 13 23
Engin Atatimur Faks: (0212) 2 43 13 28
Adem Koçal kronîk(2>kronikkitap.com
Mustafa Aiican
Kültür Bakanltğt Yaymctltk
E D İT Ö R Sertifika No: 3 4 569
Can Uyar
wtvw.kronikkiup.com
KAPAK T A SA R IM I O O t kronikkjtap
C U M B A .C O
B A S K ! V E C İL T
M İZA N PAJ
Pasifik Ofset
Kronik Kitap
Cihangir Mah. Güvercin Cad. N o: 3/1
Baha İ$ Merkezi A B lok Kar. 2
1. Baskı Mart 2017, İstanbul 3 4 3 1 0 Haramîdere/İSTANBUL
Tel: 0212 4 1 2 17 77 Sertifika No: 12027
ISB N
9 7 8 *975-2430-03-7 Y A Y IN H A K L A R I
Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır.
Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak
kısa alınlılar dışında yayınevinden izin alınmadan
çoğaltıiamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
İLBER ORTAYLI
Ö N SÖ Z 7
1 NASIL B İR TA RİH Î 13
2 T Ü R K L E R V E TA RİH 41
3 E M İR T İM U R V E T İM U R L U L A R 71
4 ALTIN O R D A D E V L E T İ 91
11 M U H T E Ş E M SÜ LEYM AN D E V R İN E G İR İŞ 265
İN D E K S 287
Ö N SÖ Z
7
fLBER ORTAYLI
* * *
8
Ö N S ÖZ
9
tLBE R ORTAYLI
İlber Ortaylı
Galatasaray Üniversitesi
2 8 Şubat 2 0 1 7
10
1
13
İI.BER ORTAYLI
14
NASH. BİR TARİH?
uzak, sonraki dönemde türeyen böylesi bir tarihsel bilim, kompleks bir
geçmişi olan Türk milletinin tarihini kuşatamaz. Bu mümkün değil
dir. Böyle bir açıklama, tarihsel ve toplumsal kimliğimizin/bilincimi-
zin oluşumunu izah edemez. Bu olsa olsa, ancak tarihimizin son saf
hası olabilir. Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte yeni bir tarihî sürecin
içine girdiğimiz bir gerçektir, ama biz bu tarihten ibaret değiliz. 700
yıllık Osmanlı tarihini görmezlikten gelemeyiz, çünkü Türk halkını
oluşturan, bu tarihtir. Üstelik bu, sadece Türk halkının değil, sınırla
rımız dışında kalan Türk etnik gruplarının da tarihidir. Yine milliyet
çiliğimizin kaynağı nedir? Türk ulusçuluğu, mekteplerde öğretilen ve
öğrenilebilen bir şey midir, yoksa yaşanan olaylarla, felaketlerle ve kı
vançlarla elde edilen bir durum mudur? Bugünkü vatanperverliğimiz
nereden doğmaktadır? Bu soruların cevabını vermek gerekir ve bu da
ancak tarih bilincinin kuvvedi olması ile mümkün olabilir.
15
İLBER ORTAYLI
16
NASIL BİR TARİH?
17
tLBER ORTAYLI
varlar- geçmişi bir şekilde merak ediyorlar ve geçmişi, tıpkı hali tarif
eder gibi de tarif ediyorlar. Bu bir yetenek meselesidir. Bu yetenekse
doğuştan verilmiş bir özellik. Şu anda mevcut olmayanı bir şekilde
bilgi olarak edinip bunun üzerinde konuşmak. Yani bir yerde diye
biliriz ki tarihçi olmak, belirgin bir iletişim kabiliyeti, belirgin bir
şekilde konuşma yeteneği ve asıl önemlisi kuvvetli bir hafıza istiyor.
Bu özelliklerin hepsinin toplanması veya yoktan var edilmesi ya da
geliştirilmesi pek mümkün değil. O nun için galiba “tarihçi olun
maz, doğulur,” diyorum. Yine müzisyen doğulur, ressam doğulur,
sporcu doğulur aslında. Sonraki antrenman insanları belirli bir yere
kadar götürebilir. Esas olan kendi cevherimizdir.
18
NASH, BÎR TARİH?
19
İLBER ORTAYLI
20
NASIL BİR TARİH?
21
İLBER ORTAYLI
22
NASIL BİR TARİH?
23
İLBER ORTAYLI
24
NASIL BİR TARİH?
25
İLBER ORTAYLI
26
NASIL BİR TARİH;
27
ILBER ORTAYLI
ilmi yaklaşım değildir. O aslında ilmi görünümlü bir anti Rus resmî
tezdir.6 Tabii IV. İvan (Müthiş) ve Kurbskiy’i 16. asır Rusya’sının
iki Rönesans adamı olarak takdim eden ve onların mektuplaşmala
rından söz eden tarihyazımını; mevcut mektuplaşma metinlerinin
sahih olmadığını ve onlardan birinin neredeyse ümmî denilecek bir
düzeyde cahil olduğunu ileri süren tarihçiler de var.7 Örnekler uza
tılabilir; bu örnekleri iyi işlenmiş kaynaklar üzerinden tezler ve karşı
tezlerin geliştirildiği Avrupa ülkeleri tarihyazımından alabiliriz.
6 Omeljan Pritsak, The O rigin o f Rus, Harvard Ukranian Research Institut, 1976.
7 Ed. Keenan, The K ursbskii-G roznyi A pocrypha, Harvard 1971.
28
NASIL BtR TARİH?
29
İLBER ORTAYLI
belirsiz tarihi hadiseyi kati bir hakikat gibi sunar; olumlu görüş ve
yorumlarla dolu bir Türk-Islam tarihi yazar, karşısındaki görüş ise
“Kuteybe bin Müslim Türkleri öyle kesip katletmiş ki, zorla Müs
lüman olmuşlardır,” dem ektedir. Oysa 7, 8, ve 9. asırlarda ne kadar
Türk Müslüman oldu ki? Türkler, İslamlaşma sürecini Kafkasya’daki
bazı kabileleri de hesaba katarsak, 18. asra kadar yavaş yavaş tamam
layan bir kavim. Dolayısıyla ilmen ve tarihi buluntu ve bilincinin
dışında; birbirinin zıddı, fakat simetrik olarak aynı düzeyde geliş
memiş bir tarih yorumu var.
30
NASIL BİR T ARİH?
3 i
İLBER ORTAYLI
32
NASIL BİR TARİH?
33
tLBER ORTAYLI
Tarih nasılyazılmalıi
“Efendim, kroniklerimiz var.” Yani Osmanlı’daki “vakayinameler”
var, bu kronikleri okursunuz, eğrisiyle doğrusuyla tarihin ana hadarı
buradan çıkar. İkincisi, vergi defterlerine bakarsınız. Mahkeme kayıt
larına bakarsınız, toprak kayıtlarına bakarsınız, bu böyle sürer gider.
Nihayet denir ki: “Mektuplara bakarsınız.” Bu şekilde “histoire de
mentalite” yapıyorlar, yani zihniyet tarihini birtakım tarihlemelerle,
mektuplarla yapıyorlar. Fakat böyle bir şey maalesef bizde tam mana
sıyla söz konusu değildir. “Haydi, yazalım” denince öyle hazır bulu
nan bir malzemeyi tetkik edip de bir şeyler yazmak pek kolay değil.
Mesela Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşu meselesine baka
lım; Osmanlı Devleti 1299, 1300, 1301 yıllarından birinde kurul
muştur; bu tarihçilerin arasında münakaşalı bir durum. Noterden
tasdikli bir senetle kurulmadı bu devlet; yani Büyük Constantin’in
İstanbul’u kurması gibi bir şey değil, onu unutmamak lazım. Cons-
tantin, İstanbul şehrini kurarken orada “Byzantion” diye bir yer var
dı, hatta ona Klasik Roma çağında “Nea Roma” diyorlardı, çünkü
Roma imparatorları bu şehri geliştirmeye başlamışlardı: Constan-
tin’den evvelki imparatorlar Hipodrom’u, Septimus Severus surları
nı yapmışlardı. Constantin ‘Yeni bir plan yapıyorum, şehri genişle
tiyorum ve surları çeviriyorum,”dedi. Bu surlardan haberdar değil
dik. Neyse ki bunlar Marmaray Projesi dolayısıyla Yenikapı civarın-
■.■‘..»dfc da ortaya çıktı. Constantin, surları
Bize resmî tarih ya da § Çekti ve “Şehrikuruyorum, tanrılar
alternatif tarih yorumlarının 1 takcks ets*n^er’ dedi. Hıristiyanlara
deli gömleğinden sıyrılmış I da takdis ettirdi; Sizin Tanrınız da
; sağlıklı bir tarih anlayışı, sonra ■ takdis etsin, ” dedi. Tarih 332 yılı-
\ da bu anlayış ile ele alınacak ■ nın 13 Mayıs’ı idi, o güne “Uğurlu
' bir birikim lazım. m Gün” dendi. Böyle bir seremoni ile
<
4||gg0|ag|ggM şehir kurulmuş oldu.
34
NASIL BİR TARİH?
Dolayısıyla da yetersiz...
Yetersiz tabii. Gayet enteresan bir romantizmle sunulan bir ta
rih anlatımı. Fakat bu romantizm, bir kabile devleti ya da bir aşiret
savaşçılığı romantizmi içinde değil; bir imparatorluğun insanlarının
romantizmine benziyor, yani Titus Livius’un Roma’nın kuruluşunu
anlatmasına. Görülüyor ki Osmanlı’nın kuruluşu bir efsane haline
getirildi. Bazıları, mesela Colin Imber, “Bu külliyen uydurmadır,”
diyor. Nereden biliyor külliyen uydurma olduğunu, gidip tetkik mi
etti? Masa başında vekayîname doğrulanmaz, tetkik edilmez, doğru
düzgün vekayîname tetkik etmek için elli tane yan dalı, yan belgeyi
tetkik etmek ve çok esaslı topograflk araştırma yapmak gerekir.
35
İLBER ORTAYLI
9 Buraya küçük bir not düşelim; Hocanın kitaplarının tekrar tekrar basılmasını,
okunmasını, basılmamış olan eserlerinin ciddi bir komisyon marifetiyle m ut
laka yayın hayatına çıkarılmasını temenni ediyoruz. İki tavsiye; Halil İnalcık,
O sm anlı 'da D evlet, H u ku k veA d âlet, Kronik Kitap, İstanbul 2016. Halil İnal
cık, O sm anlı ve A vrupa, Kronik Kitap, İstanbul 2017.
36
NASIL BİR TARİH?
TÜRKLER VE TARİH
2
TÜRKLER VE TARÎH
41
tLBER ORTAYLI
42
TÜRKLE R VE TARİH
43
İLBER ORTAYLI
)
Orta Asya’nın çeşitli bölgelerine sü
rülen Ahıskalılar. Kimse bunlar için;
“yok efendim Türkiyeli değil vs.”
diye konuşamaz, ahlaka ve kanuna
sığmaz, çok açık bir husustur bu. Bunların hepsi Türk’tür. Hem tarih
hem de kültür olarak Türk’türler. Mesela bakınız Sırplar, Bosnalılara
daha yakın zamanlarda “siz Türk’sünüz diyerek” etnik bir kıyım uy
guladılar. Bunların kan olarak Türk olup olmadıkları meselesi değildir
bu husus. Sonuçta bunlar Türk olsalar da olmasalar da Türkleşmişler,
Türk kültürünü benimsemişler ve hayatlarını da bu çerçeve içerisinde
bina etmişlerdir. Kaldı ki saydığım gruplar yabancı topraklardaki et
nik Türklerdir. Dönüp de bunlara sırt çeviremezsiniz.
44
TÜRKLER VE TARİH
45
İLBER ORTAYLI
Ortada Türk kelim esine yüklenen anlam ile ilgili de bir so
ru n var g ib i...
Tabii o da var. Türk kelimesini kullanırken neyi kast ettiğiniz
çok önemli. Ama elbette olgu üzerinde durmak en önemlisi. Bir
örnek olarak Almanları ele aldığımız zaman, orada muazzam bir
lehçe çeşitliliğinin arasından çıkarılan bir ana lehçe görürüz. 2 5 .0 0 0
Alman lehçesini tespit etmek, bunların filolojik ve etim olojik lügat-
larını çıkarmak, tarihî coğrafyayı gıdım gıdım, cilt cilt tespit etmek
gibi çok zor bir işi Almanlar başarabilmişlerdir. Türklerin aklına,
hayâline getiremeyeceği şeylerdir bunlar. Ama tabii böyle şeyleri
yapmasak da, bizatihi var olmanın ve tarihin itişi dolayısıyla ortada
bir “Kulturvolk” var, çünkü neticeler aynıdır. Bugün Almanya’daki
bir kişinin Bohemya’dan mı yoksa Volga Boyundaki Alman Cum-
huriyeti’nden mi geldiği tartışılmaz. Bu bir mesele de değildir. Fis-
eher diye bir adam var, Avusturya Komünist Partisi’nin başkam
dir. Esasen Volga Alman ıdır kendisi. Ama hiç kimse de kalkıp “şu
herife de bak, gelmiş Volga Boyundan Avusturya’da komünistlik
yapıyor” gibi şeyler söylemez. Beethoven, Almanya’dan gelip nasıl
AvusturyalI oluyorsa, öbürü de Avusturya’dan gelir Alman olur. Bu
böyledir, çünkü bu müşterek bir “Kulturvolk”a sahip olmaktan ileri
gelir, böylece belirli bir dil ve kültür bunu yaratır orada. Bu çok çok
önemlidir. Türkiye’de de bu böyledir. Kişi Rumeli’den mi kopmuş
gelmiş, Anadolu’nun ücra köşesinden midir, O rta Asya’nın öbür
ucundan, Sincan bölgesinden mi gelmiştir; bu hiç tartışılmaz.
46
TÜ RKL ER VETARtH
47
İLBER ORTAYLI
]
Yani halktır, ama bir kültürün yarat
tığı halktır. Türklerdir onlar. Bunlar
birbiriyle geçinemeyebilir, yaygın
bir şeydir de bu, yani Özbek, Türk,
Azeri vs. Ama bizim bir beraberliği
miz, bir hareket tarzımız vardır. Kulturvolk dediğimiz şey işte budur.
48
TÜRKLE R VE TARİH
49
İLBER ORTAYLI
Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasındaki mücadele bir şiir
müsameresi değildir, mütalaamızı o noktaya getirmek yanlış. Onların
50
TÜRKLE R VE TARİH
52
TÜRKLE R VE TARİH
Fakat bunun temeli budur. Tarihin yarattığı bir veriyi kabul etmekten
ileri gelir. Tarih ve coğrafya ve dil bilinciniz bunu tamamlar! Demek
ki bu Osmanlı medeniyetinin bir vasfıdır. İnsanlara belirli şeyleri ta
şır. Bu taşıdığı kendi adamlarıdır, ama daha çok başkaları da öyledir.
Bunu taşıyamadığı zaman bir medeniyet çökmeye başlar. Çöküntü
budur. Yoksa başka bir çöküntü tarifi olamaz; şu hususu görmek
lazım; Osmanlı kimliği her zaman salt bir Müslüman kimliği olarak
kalmamıştır. O sadrazam Said Halim Paşa nın ve benzerlerinin tarif
etme girişimlerinde olduğu gibi Türklüğün ağır bastığı bir Müslü
manlıktır. Öbür Müslüman etnik gruplar da bu Türklüğe dil ola
rak intibak ettikleri ölçüde Osmanlı-Türk’ü olmuş, bu kültürün bir
parçası haline gelmişlerdir.
53
ILBER ORTAYLI
şey. Son padişah bu feshi kabul etti. Yani milletin içinden çıkan
bir umumi meclis monarşiyi lağvetti, padişah da bu feshi kabul et
ti. Çünkü hâdise çıkarmadan kendisine sadık olabilecek kuvveder-
le direnecekken, direnebilecekken direnmedi, bunu da çok açık bir
şekilde ifade etti. Kanlı bir çatışma çıkmasın diye sığındığı Malaya
zırhlısıyla ülkeyi terk etti, bu kadar açık. Bunu da fazla büyütemez-
siniz. G itti orada parasız, sıkıntı içinde, nerdeyse sefalet derecesinde
yaşadı, öldü. Cesedini bakkal, kasap haciz altına almaya kalktı. Çün
kü borcu vardı. Sabiha Sultan pırlantalarını verdi, hacizi kaldırdı. Bu
sefer kim gömecek kavgası başladı. Ülkelerden biri, “ben gömmem”
diyor, öbürü, “ben almam” diyor. İngiltere, “sokmayız” diyor (kolo
niler ve manda bölgesine dahi). Fransızlar başta “evet” derken sonra
vazgeçtiler. Ne var ki o vakit Suriye’de Ayşe Sultan’ın o zamanki eşi,
Sultan Abdülhamid’in damadı olan Ahmet Namî Bey (yaverandan)
idi, Suriye cumhurbaşkanı olmuştu. Naşı kabul etti. Lübnan üze
rinden (Beyrut) Şam’a nakledildi ve defnedildi. Bu olayı anlamak
görüldüğü kadar basittir. Tabii çeşitli şekillerde yorumlayabilirsiniz,
süsleyebilirsiniz, ama bu tarihçilik olmuyor.
54
TÜRKLER VE TARİH
55
İLBER ORTAYLI
56
TÜRKLF.R VE TARİH
57
İLBER ORTAYLI
58
TÜRKLER VE TARtH
59
ÎLBER ORTAYLI
60
TÜRKLER VE TARİH
Tarih olarak baktığım ızda çok köklü b ir geçm işim izin oldu
ğa ortada. Fakat bu geçm iş ile m uvazi düzeyde bir bilgimiz
vefik rim iz yok anlaşılan.
Evet, o şekilde ifade edilebilir. Türkler gerçekten de tarih ya
pımında çok müessir bir millettir. Bu şuradan da belli ki, bugün
doğusuyla batısıyla içinde yaşadığımız coğrafyada bulunun hiçbir
kavmin tarihini Türkler olmadan incelemek mümkün değil. M ille
timiz tarih yapar, evet ama maalesef tarih bilmez. Bakınız 1 9 1 9 ’da,
19 2 0 ’de düpedüz bir tarih yapma başarısı var bu milletin, ama çok
değil, 3 0 yıl sonra, 19 5 0 ’lere gelindiğinde tarih bilmediğini görüyor
sunuz. Yani bu çok enteresan bir durum, çok garip. Türkiye rarihî
bir ülke olmasına, tarih yapan uluslardan olmasına rağmen tarihçi
bir ülke değildir. Türkiye’nin tarih bilimine gerekli özeni gösteren
bir ülke olduğunu söyleyemeyiz. Bizimki, okuması yazması kıt, ta
rihçiliği sıfıra yakın, hiçbir zaman cihanşümul bir tarihçi çıkarama
mış bir toplum. Bunu abartmıyorum; çünkü bizim bir tek Cevdet
Paşamız var aklı başında ve ilginç yorumları olan. Herkes bunu bi
lir ki o da sistematik bir tarih yazmamıştır. Bu dâhinin dışında da
61
ÎLBER ORTAYLI
64
TÜRKLER VE TARİH
65
It.BER ORTAYLI
12 İsmail Soysal, M ihin Eren, Türk İncelem eleri Yapan K uruluşlar (K ılavu z), Türk
Tarih Kurumu, Ankara 1977.
66
TÜRKLER VE TARİH
67
3
EM lR TİM UR VE TİMURLULAR
3
71
İLBER ORTAYLI
72
EMİR TİMUR VE TİMURLULAR
73
İLBER ORTAYLI
74
EMİR TİMUR VE TİMURLULAR
75
İLBER ORTAYLI
77
İLBER ORTAYLI
78
EM İR TİM U R VE UM URLU LAR
yıl içinde H ind’e bir inişi var, Altın Orda’yla bugünkü Rusya top
rağında Toktamış’la kavgası var. Şam’a kadar iniyor, batısında olan
Anadolu’nun bir ucundan diğer ucuna kadar gidiyor. Aslında bu
fütuhatta bir dengesizlik de var; eğer bu cihangir Osmanlı Türkleri
gibi Batı’yı hedefliyorsa, Ç in ne oluyor? Tabii bu da klasik bir yol.
Yani buradan, ne kadar uzak mesafelere gitmiş olduğunu da görüyo
ruz. Ö te yandan Cengiz Han’ın hayali de çok tutarlı değildi zaten.
Macaristan’daki Sümek Kalesi’nden ta Ç in ortalarına kadar uzanan
geniş bölgeye kadar yayılıyor. Bu nasıl dengeli bir fütuhat anlayışı
olabilir ki? Nitekim bu kararlar, kendilerinden sonra Cengiz Han’ın
da Tim ur’un da devletlerinin kalıcı olmasını engellemiştir. Kısa sü
rede fethettikleri topraklardan bir o kadar hızlı şekilde geri çekilmek
durumunda kalmışlardır. Fakat bu fetih anlayışı, ileride göreceğimiz
gibi Osmanlı’yla değişecektir.
79
İLBER ORTAYLI
80
EMİR TİMUR VE TİMURLULAR
81
İLBER ORTAYLI
14 Tartışmasız, Tatar önemli Moğol kabile grubunun adıdır, ne Altın Orda Han-
lığı’nın Kıpçak kabileleri (yani ekseriyet) ne Timurlular ve Özbek Şeytanîle
rinin bu etnik grup ile alakası yoktur, sadece coğrafi bir komşuluk ve kültürel
alışveriş söz konusudur.
82
EMİR TİM U R VE TİMURLULAR
Tim ur devri, tıpkı bir yerde Moğol fatihler gibi Asya’nın bir
ucundan Anadolu’ya kadar giden, bunun yanı sıra her türlü sanat
kârı, işçiyi toparlayan, sevk eden bir dönem demektir. Döneminde
Orta Asya’nın kütüphaneleri, İran medeniyetinin son parlamaları
bugün bile araştırmalarımıza konu teşkil ediyor. Öbür taraftan be
lirli zihniyette, hatta halk tabakaları arasında Tim ur devri “vahşet,
barbarlık ve katliam” dönemi olarak addediliyor. Bu portrenin han
gisi doğru? Tarihte her iki görüşün de haklı olduğu Safhalar var
dır, ama bizzat Anadolu tarihine tekrar baktığımızda yurdumuzun
bugünkü büyümesi ve pekin olarak gelişmesinde onun istila döne
minin de payı vardır. Rumeli’nin verdiği kuvvet ve Anadolu’nun
tepkisi Tim ur devrini çok çabuk sildi.
83
İLBER ORTAYLI
84
EMİR TİM UR VE TİM URLUI.AR
85
ILBER ORTAYLI
86
EM İR TİM U R VE UM URLULAR
87
ILBER ORTAYLI
88
4
91
İLBER ORTAYLI
15 Saray denen şehir Alcın Orda hanının oturduğu makama ve etrafında oluşan
şehre de o adı veriyor. Muasır Rusçada “saray” büyük tahıl ambarına dönüşmüş.
92
ALTIN ORDA DEVLETİ
Peki, bu devletin ilk fa a liy etleri n elerdi? A ltın O rda lid erleri
tarih sahnesine ilk olarak hatip eylem leri ile çıktılar?
Evvela Batu Han’ın ünlü generali Subutay’m Batı’nın fethine
çıktığını görüyoruz. Burada tarihin ilginç bir dönüşümüne dikkat
edelim, Altın Orda Slavlardan evvel Volga boyundaki Türk asıllı ka
vinden hükmü altına almıştır. Mesela Volga Bulgaryası 1236’da Al
tın Orda’nın eline düşmüştü. Volga’nın Bulgarların! tanıyoruz, bun
lar kısmen de olsa 10. asrın ilk yarısında İslamiyet’e geçen ilk Türk
kavmidir. Ayrıca 7. asırdan itibaren Balkan Slavlarınm üstüne ge
lerek bugünkü Bulgaristan’ı ele geçiren ve dilleri Slavların arasında
kaybolduğu için bu bölgelere sadece isimlerini ve silahlarını veren
kavimdir. Volga Bulgarlarının kendi ataları olduğunu bugünkü Ta-
taristan tarihçileri ileri sürüyor. Mukabil görüş Volga Bulgarlarının
Çuvaşlarla akraba olduğu merkezindedir. Her halükârda Volga nın
üzerinde, Kazan Tatarlarına yakın bir noktada bulunan Bolgar şehri
Altın Orda’nın tahribinden kurtulduğu kadarıyla gözlerinin önün
deydi. Bunun yanında ele geçirdikleri bölge ise Başkırtların toprak
larıdır. Başkırtlar bugün Türk kavimleri arasında zikredilirler. Macar
93
İLBER ORTAYLI
94
ALTIN ORDA DEVLETİ
95
İLBER ORTAYLI
Mesela Altın Orda’dan evvelki dünyayı tanımak için Slav tarih ya
zıcılığım, Nestor gibi kronikleri, hatta müteveffa Türkolog Omeljan
Pritsak’ı izleyerek İskandinav Sagalarını bile değerlendirmenin gerekli
olduğu açıktır. Bunların Moğol-Tatar boyunduruğu denen Altın Orda
dünyasının hükmü altına girişini, yani 13. asır evvelini Ortaçağ’ın kro
nikleri kadar halk söylencelerini, İskandinav Sagaları ve Rus bîiniyle-
rini ve raskazlarını (menkıbe) incelemeden hüküm vermemiz çok güç
olur. Unutmayalım, Altın Orda ve Kiev Rusya’sı arasındaki çatışma ve
gerilim, başka şekillerde ve platformlarda elan devam ediyor.
96
A1.T1N ORDA DEVLETÎ
97
İLBER ORTAYLI
21 Akdes Nim et Kurat, T opkapı Sarayı M üzesi A rşiv in d eki A ltm ordu, K ırım ve
Türkistan H a n la rım A it Yarlık ve B itikler, İstanbul 1940. Akdes Nim et Kurat,
Rusya T arihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1999.
22 Şarkiyat ve Türkiyat dünyasının yakından bildiği, Slav ve Bizans uzmanlannın
bilhassa tanıdığı Pritsak ünlü bir alimdi. Nazariyeleri tartışma yaratmış fakat ken
disine kızan muhalifleri dahi ona saygı göstermişlerdir. Hiçbir zaman kolay lokma
olmamış, ezbere konuşmamıştır çünkü. Omeljan Pritsak, The origins o f the O ld
Rus’ meights an d m onetary systems: Tuıo studies in Westcm Eurasian metrology an d
num ism atics in the seventh to eleventb centuries, Harvard University Press, 1998.
23 Om eljan Pritsak’ın ve benim hocam olan Krimsky eski çar devrinde yetiş
miş bir münevverdi. Batı dillerinin çoğunu çok iyi bilirdi. Mesela Fransızca,
Almanca gayet rahat yazabilirdi, Rusça da öyle. Bunları yazdığını biliyorum,
fakat Ukraynacayı tercih etmiştir. Böyle bir milliyetçiydi. A. E. Krimsky, H is-
tory ofP ersia, (Rusça), 1914.
98
ALTIN ORDA DEVLETİ
99
ÎLBER ORTAYLI
Zaten Altın Orda’dan sonra bir tek Kırım Hanlığı kendini muhafaza
edebilmiştir. Diğerleri yavaş yavaş ortadan kalkmıştır.
Örnek olarak kısaca Kazan Hanlığı’ndan söz edecek olursak, bu
hanlık Rus Çarı IV. İvan tarafından yok edilmiştir. Burada çok alı
şılmamış bir politika göze çarpar. Mesela iki asır sonra Katerina dinî
asimilasyon ve Hıristiyanlaştırmaya önem vermediği halde IV İvan
bu konuda çok kararlıydı ve bu politikayı korkunç bir şekilde tatbik
etmişti. Mesela ileride Rusya kül
100
ALTIN ORDA DEVLETİ
101
İLBER ORTAYLI
102
ALTIN ORDA DEVLETİ
103
ILBER ORTAYLI
104
ALTIN ORDA DEVİTTİ
105
İLBER ORTAYLI
106
ALTIN ORDA DEVLETİ
107
İLBER ORTAYLI
108
ALTIN ORDA DEVLETİ
109
İLBER ORTAYLI
110
r
111
İLBER ORTAYLI
)
Türkiye’si gibi bir dünya gücü de
ğildi. Ama tabii geniş, bakir Sibirya
topraklarına yayılmakta, civardaki
Polonya, Kafkasya, Kırım Hanlığı
gibi bölgelerde etki alanı kurmaya
çabalamaktaydı. Rusya’nın bürokratik yapısı az gelişmişti ve eko
nomisi itibarıyla da o günün dünyasında sadece sınırlı kalemde
hammadde ile pazarlara çıkabilen bir güçtü. Ö te yandan Osmanlı
İmparatorluğu ise askerî, toplumsal ve siyasî kurumlan itibarıyla
16. asırdaki üstünlüğünü ve bunun kendisine sağladığı nüfuzu 17.
asırda da sürdürmekteydi. Bununla birlikte, kültürel miras olarak
Türkiye ile Rusya’nın yine benzeri deneyimleri yaşamış toplumlara
sahip olduklarını unutmamak gerekir. Mesela özellikle 17. asırdan
itibaren her iki ülkede de ivme kazanan ve Batı tarafından, açık ko
nuşalım, pek de hoş karşılanmayan Batılılaşma süreçleri çok benzer
birbirlerine. Ö te yana bakarsanız, mesela bir İran deneyimi de var
dır, bu Batılılaşma deneyimini tecrübe etmeye çalışan, ama Türkiye
ile Rusya’nın deneyimleri çok yakındır birbirlerine.
112
ALTIN ORDA DEVLETİ
113
5
KIRIM HANLIĞI
5
KIRIM HANLIĞI
117
İLBER ORTAYLI
118
KIRIM HANLIĞI
119
tLBER ORTAYLI
120
KfRIM HANl lOl
121
İLBER ORTAYLI
122
KİRİM HANLIĞI
123
ILBER ORTAYLI
124
KIRIM HANI-IĞI
125
İLBER O R ...
126
KIRIM HANLIÛI
gibi besinlerde, süt gibi ürünlerde, bazı meyvelerde çok önemli bir
rol oynamaktadır. Bu çok önemlidir. Osmanlı gibi bir gayya kuyu
sunun gıda ambarı olmak öyle hafife alınabilecek bir şey değildir,
Kırım ekonomisinin ne derece geniş bir çerçeveye eriştiğini gösterir.
Nitekim toprağa yerleşilip tarımsal faaliyetlere yoğunlaşıldığı için,
1 7 8 3 ’te burayı işgal eden Ruslar karşılarında epeyce yerleşik sayıla
bilecek bir feodal düzen de bulmuşlardı. Tabii bu durum sonra da
devam etmiştir. 19. ve 20. asır başlarındaki Kırım, bilhassa yurtdışı-
na dönük meyve ve şarap ihracatının yapıldığı zengin bir bölgeydi.
Buradaki toprak sahipleri de buna bağlı olarak zengindi.
127
İLBER ORTAYLI
128
KİRİM HANLIĞI
129
İLBER ORTAYLI
130
KIRIM HANLIĞI
131
6
135
[LBER ORTAVLf
136
TÜRKLER ROMA TOPRAKLARINDA
137
İLBER ORTAYLI
Pekiya Türkçe?
Tîirkler İran’da ne devlet hayatında ne edebi hayatta, hatta ne de
dini hayatta Türkçe kullandılar, fakat orduda hep Türkçe kullandılar.
Bu çok tipik devamlı bir özelliktir: bir yerin Türk devleti olduğu ordu
sunda Türkçe kullanılmasından anlaşılır. Hindistan’daki Moğol denilen
Türk devlederinde, Gurilerde ve Babürilerde bile orduda Türkçe yaygın
olarak kullanılıyor. Mısır Memiuklanmn da birçoğu Arapça bilmez ve
Memluk beylerinin, hükümdarlarının çoğu Arapça konuşmaz.
138
TÜRKLER ROMA TOPRAKLARINDA
139
ÎLBER ORTAYLI
Süryanilerî
Süryaniler de yine aynı asır ve aynı konsilde ayrılıyorlar, bunlara
anti-Chalkedon (Kadıköy karşın) kiliseler diyorlar. 451 yılında Kadı
köykonsilinde Ermeni, Süryani ve Mısır Kobt kiliseleri, Konstantina-
pol patrikliğinden ayrıldı. Bunlara Monofizit dediler. İsa'nınontolojik
yorumu üzerindeki münakaşalardan kaynaklanan bir ayrılıktı. Ancak
onlar Ermenilcr gibi Hind-Avrupa asıllı (Arî) bir kavim değiller, Sa
mi ırkından geliyorlar. Aramca kullanıyorlar ve bugün de ibadetlerini
Aramca dilinde yapıyorlar. Dolayısıyla, Turkler Anadolu’ya gelmeden
önce orada emik bir bütünlük olduğu söylenemez. Böyle emik bir
bütünlük olsaydı, diyelim Küçük Asya tamamen Helence konuşulan
bir kıta olsaydı, belki biz bile Helenleşirdik.
140
TÜRKLER ROMA TOPRAKLARINDA
141
İLBER ORTAYLI
142
TÜRKLER ROMA TOPRAKLARINDA
143
İLBER ORTAYLI
144
7
FETRETTEN FE T lH E :
TÜRKLERİN VARLIK MÜCADELESİ
7
FETRETTEN FETİHE:
TÜRKLERİN VARLIK MÜCADELESİ
147
İLBER ORTAYLI
148
FETRETTEN FETtHE: TÜRKLERİN VARLIK MÜCADELESİ
149
tLBER ORTAYLI
150
FETRETTEN FETtHE: TÜRKLERİN VARLIK MÜCADELESİ
151
İLBER ORTAYLI
152
FETRETTEN FETİHE-. TÜRKLERİN VARLIK MÜCADELESİ
153
tLBER ORTAYLI
154
FETRETTEN FETİHE: TÜRKLERlN VARLIK MÜCADELESİ
155
İLBER ORTAYLI
156
FETRETTEN FETİHE: TÜRKLERİN VARLIK MÜCADELESİ
157
tLBER ORTAYLI
158
FETRETTEN FETİHE: TÜRKLERtN VARLIK MÜCADELESt
159
Ü.EHR ORTAYLI
sonra iki taraf arasında, II. Bayezid ile bir stabüizasyon bir dinginleşme
başladı. Daha soma Yavuz Sultan Selim, gözlerini şarka çevirdi. Ora
ları fethetti. Bir Avrupa politikası ancak Kanuni ile başlıyor ama bu
Fatih dönemindeki gibi değil.
160
FETRETTEN FETtHE: TÜRELERİN VARLIK MÜCADELESİ
161
8
ÜÇÜNCÜ ROMA:
MÜSLÜMAN BİR İMPARATORLUK
8
Ü ÇÜN CÜ ROMA:
TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
165
İLBER ORTAYLI
166
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
167
İLBER ORTAYLI
168
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
169
İLBER ORTAYLI
170
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKIERİN İMPARATORLUĞU
171
ILBER ORTAYLI
Cenova olmak üzere, İtalyan şehirlerini bir şekilde saf dışı bırakmıştır.
Bununla beraber Cenovalılardan aldığı Galata gibi bir kolonide bun
ların ticarete devamında hiçbir sakınca da görmemiştir. Ayrıca Flo-
ransalılarla ilişkileri de devam etmiştir. Venedik balyozu (yöneticisi)
İstanbul’da makbul bir yer edinmişur. Yani Doğu Roma ya arka çıkan
Cenova’ya karşılık onun rakibi Venedik elde tutulmaktadır. Ama şa
şılacak şey, bir müddet sonra Venedik de İstanbul’un fethi dolayısıy
la gerileyecektir. Yani ilk sonuç, İtalya’nın bütün Ortaçağ boyunca
Akdeniz’deki ve Avrupa’daki üstün yeri, ticarete dayanan üstün yeri
gerilemiştir. Bunun hiç şüphesiz İtalya’yı ve Avrupa’yı yaratan üstün
medeniyete de darbeleri olmayacak değildir. Ama Türkler İtalya’ya
yerleşseydi mudaka Rönesans dünyası içinde bir payları olacaktı ve
mudaka Doğu Akdeniz dünyası, İtalya ve Batı ile daha yakın bir kül
türel alışveriş içine girecekti.
172
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERtN İMPARATORLUĞU
173
İLBER ORTAYLI
174
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
175
İLBER ORTAYLI
176
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
177
İLBER ORTAYLI
178
ÜÇÜNCÜ ROMA-, TÜRKLERÎN İMPARATORLUĞU
179
ı
tLBER ORTAYLI
180
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
181
İLBER ORTAYLI
olduğu için yağma durdurulur. Hatta Fatih askerin hakkı olan esirleri
bir müddet sonra fidyeyle özgürlüklerine kavuşturur. Çünkü o insan
lar da lazımdır ve Fatih esirlerin bir kısmının fidyesini kendisi öder.
Avrupa’da anlatıldığı gibi, öyle şehri tamamen çöle çevirmediler.
182
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
183
İLBER ORTAYLI
184
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERlN İMPARATORLUĞU
185
ILBER ORTAYLI
186
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
187
İLBER ORTAYLI
188
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
189
İLBER ORTAYLI
190
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
191
ILBER ORTAYLI
192
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
193
İLBER ORTAYLI
Son dönem deki “fetih şen lik leri” daha b ir coşkuyla kutlanı
yor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
194
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
İstanbul, her zaman yeni bir atılım, yeni bir umuttur. Birinci
harpten sonra da dirençle neredeyse eş anlamlıdır. Böyle bir yerdir
İstanbul. Gene de onun kültürünü, yapısını korumak için direnme
miz lazım.
195
İLBER ORTAYLI
196
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
“Fatih Sultan M ehm ed, aynı zam anda çok büyük b ir tasa
rım cıd ır” sözünüzü hatırlatm a sam anı galiba ...
Topkapı Sarayı hakkında da bazı konuşmalar yapılır, ihtiyaca
göre zaman zaman bazı bölümler ilave edilmiş derler. “G ecekon
du misali oda eklenmiş,” demeye getirirler güya. Manasız yorumlar
bunlar. İnsanlar mütevazı yaşamışlar, ihtiyaç oldukça saraya ekleme
ler yapmışlar. Başında Versailles Sarayı gibi binalar yapıp da hâzineyi
197
İLBER ORTAYLI
198
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERlN İMPARATORLUĞU
199
İLBER ORTAYLI
200
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
201
İLBER ORTAYLI
202
ÜÇÜNCÜ ROMA: TÜRKLERİN İMPARATORLUĞU
203
9
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ
BAYEZİD-CEM KAVGASI
9
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ:
BAYEZİD-CEM KAVGASI
207
İLBER ORTAYLI
208
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİD-CEM KAVGASI
210
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİD-CEM KAVGASI
211
İLBER ORTAYLI
212
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZÎD-CEM KAVGASI
213
İLBER ORTAYLI
S
kartografik tetkiklerin ve doğu Ak
deniz üzerinde yer alan paftaların
rolü vardır, kopyaları da alınmıştır.
Özellikle 18. asırda büyük şövalye
lerden Pinpo’nun zamanında M al
ta denizciliği çok inkişaf etmişti. Ve
Büyük Katerina Rus donanmasını
kurup geliştirmek için yardım istemiştir, uzman getirtmiştir. Bu
nunla birlikte bu eski feodal düzenin yeni Avrupa’da da artık yeri
olmadığı görülüyor. Napolyon, son M alta Şövalye reisi Alman Fer-
dinand’ı tahtından indirmiştir. Ne var ki tarihte belki de ilk kez
Rusya ve Osmanlı İmparatorluğunun Napolyon’a karşı kurduğu
ittifak semeresini vermiştir. Adriyatik’teki lyonya Cumhuriyeti de
dikleri cumhuriyet (Cezair-i Seb’a-Yedi Ada Cumhuriyeti), bu or
tak protektora ile kurulmuştu. Bu dönemde Katerina’nın oğlu Çar
I. Pavel’i Maltalılar paçayı kurtarmak için “Büyük Üstad” seçtiler.
Bu gösterişli bir şeydi. Ama galiba Maltalılığın da şövalyeliliğin de
sonu gelmişti. Nitekim Napolyon döneminden sonra yeni Avru
pa’da yükselen kuvvetlerden ve Akdeniz’e şiddetle el atan İngilte
re’nin elinden kurtulamadılar ve Malta bir İngiliz kolonisi haline
dönüştü. Bugün M alta Şövalyeleri her yerde tıbbi hizmeder, deniz
taşımacılığı yaparlar. Ve hiç şüphesiz bizim bilmediğimiz kalabalık
faaliyederi vardır.
214
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİD-CEM KAVGASI
215
İLBER ORTAYLI
216
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİDCEM KAVGASI
„ e
P eki, O rm anlıda benzer b ir Cem vakası daha yaşandı m ıİ
Cem Sultan vakası talihsiz şehzadenin ölümüyle de bitmedi.
Doğrudan doğruya ondan sonraki nesiller de bu batılı entrika düze
ninin içine düştüler. En son 15 22’de Rodos kuşatması sırasında şöval
yeler bir tehdit ve şantaj aracı olarak onun torunlarını kalede tutuyor
lardı (Şehzade Cem’in oğlu Murad ve iki torunu). Bu torunlar tabii
ki vaftiz edilmişlerdi. Padişah kaleyi virayla (anlaşma yoluyla) teslim
aldığı için şövalyeleri ve birtakım malları bıraktı. İstisna ise Cem’in
torunlarıydı. Tanassur edenler (Hıristiyanlaşanlar) olarak görülen bu
gençler katledildiler. Cem Sultan vakası yaşayan bir tarihtir. Hatta o
kadar ki 17. asırda Sultan İbrahim’in gözdesi olan Zarife adlı Gürcü
bir kadının, haremin eğilimleri dışında, daha evvelden doğurduğu bir
bebek de hareme alınmıştı ve Kızlarağası kendisini himaye ediyor
du. Saraydaki bir vakadan (sofadaki havuzbaşı olayı) dolayı Hatice
Turhan Sultanın ve Kösem Sultanın ısrarı sonucu padişaha rağmen
Kızlarağasıyla birlikte sürgüne gönderildi. Akdeniz’de korsanlar ge
miyi zapt edip Zarife’yi ve çocuğu ele geçirdiklerinde “bu padişahın
oğludur” denildi. İkinci bir Cem vakası yaratılmak istendi. Zarife ve
bebeği batıkların eline geçmişti. Aynı şekilde kullanmaya kalktılar.
Tabii bu ameliye, onlara pek fayda sağlamayacaktı.
217
İLBER ORTAYLI
218
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİD-CEM KAVGASI
219
İLBER ORTAYLI
K adınlar üye m i p ek i?
Kadın varis sultandır, iffet hakkı vardır. Diğer kadınların aksine
kocasını boşayabilir. Tabii tahta geçecek değil. Yukarıda da sözünü
ettiğimiz gibi I. Ahmed ten sonra ise “senyoritas” prensibi geldi. En
yaşlı erkek tahta çıkacaktı. H iç hoş bir şey değil. Sükûnu biraz sağla
dı. 19. asırda çok yaşlanmış olarak tahta çıkmaya başladılar. Bugün
için aile hanedan reisi ile devam ediyor.
Hanedanın kendi kuralları bitmiştir. Bu hanedanda bazı im
tiyazlar olur. Belirli bir geliri olur. Bu bizde mütevazı kalmış hep.
Kendisine bir köşk tahsis edilir, bir lojman gibi. Padişah çocuğudur,
dokunulmazlığı vardır. Çocukları şehzade olacaktır, belki padişah
olacaktır. Bilhassa II. Meşrutiyet’te sıkıntılar başlar. Bunlar askerlik
dışında başka bir iş yapamazlar. Partilere giremezler, seçemezler ve
seçilemezler. Belediye meclis üyesi bile olamaz, belediye seçimlerin
de bile oy veremezler. Bu çok ilginçtir. Ama suitanzade ve hanım
220
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİD-CEM KAVGASI
sultan ise iş değişir. Ama sultan ve şehzade ise olmaz. Sadece asker
olurlar. Olmuşlardır da. Osman Fuat Efendi, Ö m er Faruk Efendi
gibi. Ö m er Faruk Efendi, Kayzer’in ordusunda bulunmuştur. Al
manlarla müttefiktik. Onlar bizde, biz onlarda askerlik yapıyorduk.
Herkes kendi rütbe ve özlük haklarını saklar. Hizmet ediyor ordu
da, II. Abdülhamid’den beri Almanlarla böyle bir anlaşmamız var.
Askerden başka bir şey değil ki, asker adam. Prens, şehzade ama
ön planda asker. Ç ok iyi bir asker. Bütün Alman genelkurmayı tara
fından tanınır, gözü pek bir asker. Aldığı madalyalar itibariyle de bu
görülür. Bu madalyaları prens olduğu için vermezler. Onun icabını
yerine getirdiği ıçih verirler. Marne Cephesi, en belalı cephelerden
dir. Fransa-Almanya açısından, çok zayiat verilen bir yerdir. Orada
en genç zabit rütbelerinden başlayarak çıkmış.
222
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİD-CEM KAVGASI
223
tLBER ORTAYLI
224
KARDEŞLERİN MÜCADELESİ: BAYEZİD-CEM KAVGASI
225
10
229
İLBER ORTAYLI
230
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
231
İLBER ORTAYLI
)
inanıyorlardı, Yavuz rakiplerinin
tüm bu güçlerine rağmen, hepsini
coğrafya, strateji ve teknolojiyi bir
araya getirerek kazanmıştır. Kendi
sini iktidara getiren yeniçerilerin as
lında onun devri kadar baskı altın
da ve disiplin altında kalıp sıkıntı çektikleri başka bir devir yoktur.
Doğrudur; Yavuz Sultan Selim Han devletluların değil, doğrudan
doğruya kapıkulu askerinin talebiyle iktidara geldi, çünkü Sultan
Bayezid hakkında artık şikâyetler başlamıştı; Bayezid için güçsüzdür
deniyordu ve kendisinden ordu memnun değildi. Şehzade Ahmed
de iyi bir politikacı ve âlimdi ama iyi asker olarak görülmüyordu.
Zaten Şehzade Selim’le kavgaya giriştikleri anda bu zaafiyeti açık
şekilde ortaya çıktı. Yenişehir ovasında yapılan savaşta Yavuz Sultan
Selim kardeşini bozguna uğrattı. Şehzade Ahmed savaş meydanın
dan kaçmaya çalışırken yakalanıp öldürüldü. Şehzade Korkud’un
akıbeti de daha travmatik olacaktır, Güney Anadolu dağlarında
Yavuz Sultan Selim tarafından yakalanarak ölüm şerbetini içmiştir.
Yavuz “nizam-ı alem” için kardeşlerini ve yeğenlerini katletmekten
çekinmemiştir. Kendisine ihanet ettiği açık olan sadrazamı, Koca
Mustafa Paşayı idam ederek işe başladı fakat sadakati ve marifeti
teslim edilenleri de hiçbir şekilde yerinden etmedi ve fevkalade de
yetki verdi. Bu klasik devlet şemasıdır.
232
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
233
tlB ER ORTAYLI
234
YAVUZ SULTAN SELlM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
235
İLBER ORTAYLI
236
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
237
İLBER ORTAYLI
238
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
239
İLBER ORTAYLI
240
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
242
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDF. BİR MAREŞAL
243
tl.BER ORTAYLI
Yavuz Sultan Selim Han’ı iyi tanımak gerekiyor. II. Bayezid ile
Dulkadiroğlu hanedanı prenseslerinden Ayşe Hatun’un oğludur.
II. Bayezid oğullarını Kırım hanlarının kızlarıyla evlendirmişti.
Yavuz’un hanımı da Kırım H an ın ın kızı Ayşe Hafsa Sultandı. Bu
konuda hiçbir münakaşa yoktur. Yüzeyden vâkıf araştıran bazıları
onun bir vakıftaki “binti Abdüsselam” tabirini neredeyse herhalde
bir köle-cariye şeklinde değerlendirmek eğilimindedirler. Vakfiye
lerden tam anlamıyla şecere çıkarmak ne kadar mümkün oluyor,
tartışılması gerekir. Ne tarafa sefer yaptığını bilmediğimiz Yavuz,
21 Eylül 1520’de, Trakya’daki M uratlının Sırt köyündeki durağında
teslim-i ruh eyledi.
Pehlivan yapılıydı. Aynı zamanda sakal bırakmayan padişahların
başında gelir. Bu yeniçeri geleneğine bağlılığındandır. Kendisini aynı
zamanda bir numaralı yeniçeri olarak ocak defterine kaydettirmiştir.
244
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
245
İLBER ORTAYLI
246
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
42 M a r k S y k es, The Caliphs Last Heritage: A Short History o f the Turkish Empirt,
M a c m illa n , L o n d o tı 1 9 1 5 .
247
İLBER ORTAYLI
248
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
249
İLBER ORTAYLI
250
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
A rte m is , M ü n c h e n 1 9 9 0 .
251
İLBER ORTAYLI
252
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
253
İLBER ORTAYLI
254
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
255
ÎLBER ORTAYLI
J
başladı. Mısır halkının Memluk yö
netimini ödememesi gerekirdi. Bu
başarıyla gerçekleştirildi.
257
İLBER ORTAYLI
258
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
259
ÎLBER ORTAVTf
260
YAVUZ SULTAN SELİM: ÇÖLDE BİR MAREŞAL
kıtasında kalıyordu, ölüm ünde oğluna bıraktığı imparatorluk ise, 1.702 bin
km2 si Avrupa, 1.905 bin km2si Asya, 2.950 bin km2’si Afrika’da olmak üzere
6 .5 5 7 bin km2 kadar bir arazi üzerine yayılıyordu ki, sekiz yıl içinde iki buçuk
misli büyüme söz konusuydu.
261
M UHTEŞEM SÜLEYMAN
DEVRİNE GİRİŞ
KAMM'M.V l.MPARVl'OUI.rf
11
MUHTEŞEM SÜLEYMAN
DEVRİNE GİRİŞ
265
İLBER ORTAYLI
266
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE GİRİŞ
267
İLBER ORTAYLI
268
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE CtRİŞ
269
İLBER ORTAYLI
Yeri gelm işken büyük devlet adam ı M idhat Paşayı anm adan
olm az.
19. asırda Osmanlı Devleti bugünkü Bulgaristan’a denk gelen ve
merkezi Rusçuk olan bir Tuna vilayeti kurmuştu. Bu vilayetin başına
da ünlü Vali Midhat Paşa getirilmişti. Midhat Paşa bugünkü Bul
garistan’ın altyapısını hazırlayan vali olarak bilinir. Osmanlı Devle-
ti’ndeki ilk bankayı o kurdu, ziraatı geliştirecek çeşidi tedbirler aldı,
yollar ve köprüler yaptırdı. Tuna üzerinde ulaşımı geliştirmek için bir
vapur şirketi kurdurdu. Halkın idareye katılmasını sağladı. Seçimlere
dayalı meclisler oluşturdu. Bulgarca ve Türkçe olarak Tuna isimli bir
gazete çıkarttı. Bu Sisam adasında adı geçen, nüshası elde olmayan
gazeteden sonraki ilk bilinen, elde olan vilayet gazetesidir.
Osmanlı Tuna’sınm en göze çarpan kenti Belgrad’dır. Belgrad’ı
Türkler 1440 ta kuşamlarsa da alamadılar. Sırbistan’ın merkezi bu
tarihte Macar Krallığı’nın elindeydi ve Tuna boyunda Macar-Türk
rekabeti başlamıştı. Savaşın dışında Slavların, Macarların ve Türk-
lerin karşılaştığı bu topraklarda dil, âdetler, giyim kuşam ve mutfağı
içeren önemli bir kültür alışverişi oluştu. Türk mutfağının halen en
sevilen yemeklerinden Macar gulaşı bu devirden kalmadır. Sırpça ve
Macarcada sayısız Türkçe kelime vardır; Türkçede de Sırpça ve M a-
carcadan gelme kelimeler bu dönemi anımsatır. 1443’te Macarlar ve
Almanlar, ünlü Macar komutanı Hunyadi Yanoş’un önderliğinde,
Osmanlı ordularının Balkanlardaki mevzilerini sökerek ilerlediler.
Balkan Slavları onlara katıldı ve Zlatitsa’da bir galibiyet elde ettiler.
Bir yıl sonra ise 14 4 4 ’te, Varna’da bir müşterek Haçlı ordusu yenildi.
270
MUHTEŞEM SÜI.EYMAN DEVRİNE ÇİRİŞ
271
İLBER ORTAYLI
272
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE IİİRİŞ
273
tLBER ORTAYLI
274
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE GİRİŞ
275
İLBER ORTAVLI
J
I1. Murad ve Fatih Sultan Mehmed
zamanında güneyden ve doğudan
yapılan saldırılar bu sefer merke
ze aktarılıyor. înce donanma buna
yardım ediyor, artık 16. asırda Os-
manlı donanması rayına oturabil-
miştir. Belki 16. asrın en büyük donanma
bir donanma idi. Ve bazı teknik üstünlükle
yoluyla Belgrad muhasarası (kuşatması) gi
rasyon gerçekleştirebilmektedir. Çünkü bu gibi bir kalenin kuşa
tılmasında devamlı hiyerarşi temin edilmesi söz konusudur. Tabii
ki unutmayalım burada topçu kuvvetlerinin, topçu bataryalarının
önemli bir rolü vardır. Ve kalelerinin altına kazılan lav, yani Avrupa
dillerinde mil denen yollar çok önemlidir. Bu lavlarla belirli yerler
de infilaklar meydana getirilebiliyor. Ç ok tehlikeli fakat Osmanlı
ordusunun 16. ve 17. asırda usta olduğu bir daldır. Kalenin altına
bir tünel kazıyorsunuz ve oradaki patlamalar düzenli yaşamayı ve
kalelerin iç kesimini mahvediyor. Hayatı ve savunmayı çekilmez
hale getiriyor. Nitekim Belgrad’ın zaptı kuşatmadan sonra bu şekil
de mümkün olmuştur. 1456’dan aşağı yukarı 65 sene sonra II. ku
şatmasını takiben Türkler yerleşiyor. 18. asırda Avusturya’nın eline
iki kere geçiyor ve tekrar alınıyor. Türkler 1878’e kadar Belgrad’ı
elde tutacaklardır.
276
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE GİRİŞ
277
İLBER ORTAYLI
olan bir devlet, doğmakta olan büyük bir devlet daha var; İngilte
re. İngiltere’nin kraliçesi ve gerçekten kurucu kraliçesi I. Elizabeth,
Ispanya’ya karşı müttefikini bulmuştur. Böylelikle İngiltere ile de
diplomatik ilişkiler kuruluyor. Ortaya çıkan kompozisyon; mütte
fiklerimiz veya bize yanaşanlar Fransa ve İngiltere; karşımızda ise
Almanya ve İspanya Habsburgları. Ferdinand ve büyük kardeşi
V. Kari (Şarlken) bir müddet sonra imparatorluklarını bölüştüler.
Şarlken İspanya kralı olarak devam ediyor, ispanya, Hollanda ve
Amerika sömürgeleri ona bağlı. Ferdinand ise Avusturya ve civarın
daki Alman imparatorluk tacını sahiplendi. Bunların yanında bizim
karşımızda biri daha var: Müslüman İran. Bu hep böyle gidecektir.
II. Viyana Kuşatması yıllarında bile Osmanlı’nın müttefiki İsveç,
Avrupa’nın müttefiki ise İran’dır.
Bu dönemde, Osmanlı Doğuda üstün otoritedir ve Batı blo
ğunun rakibidir. Ne var ki bu düşman Batı’daki devletlerin kendi
aralarındaki mücadele ve çekişmeden çok ustalıkla istifade ediyor.
Doğuda, kesinlikle bir Türk hâkimiyetinden söz edilir. Osmanlı, bu
hâkimiyeti, ateşli silahlar kullanan teknolojisiyle gerçekleştirmiştir.
Doğuda, İran’la olan rekabetine rağmen İslam dünyasına üstünlü
ğünü kabul ettirmiştir. Hicaz’ın, hac yollarının kontrolü Osman
lI’dadır. Osmanlı o kadar güçlüdür ki, bugün bağımsız olan bazı
Afrika devletleri, o dönemde Osmanlı tarafından yönetildiklerini
bile ileri sürmektedirler. Niçin? Çok açıktır. Demek ki İslam dün
yası, Türklerin hanedanı ile aynileşmiştir. Osmanlı İmparatorluğu
bu açıdan karizmatik bir hanedana sahiptir. İlahî vasfı olan bir ha
nedan haline dönüşmektedir. Kanuni “sahib-kıran” unvanını hak
etmektedir. Gökteki bütün yıldızlara dayanan bir iktidar sahibidir.
Osmanlı İmparatorluğunu 16. ve 17. asır boyunca meşgul eden
iki olay vardır: bunlardan birisi, bitmek bilmeyen Avusturya savaş
larıdır, İkincisi de meşhur İran harpleridir. Avusturya savaşları kısa
aralıklarla devam etmiştir. Burada büyük bir sorun çıkmamıştır. Os-
manlı harp teknolojisi Avrupa savaşlarında üstün çıkmıştır. M uh
teşem Süleyman’ın Zigetvar Seferi’nden sonra da birtakım kaleler,
mesela Sultan 111. Mehmed devrinde dahi fethedilmiştir. Osmanlı
gücü Tuna yı aşmış, bugünkü Çekya nın sınırlarına dayanmıştır.
278
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE UİRİŞ
279
ILBRR ORTAYLI
280
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE GİRİŞ
281
ILBER ORTAYLI
282
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE GİRİŞ
28 3
İLBER ORTAYLI
284
MUHTEŞEM SÜLEYMAN DEVRİNE GİRİŞ
285
İN D E K S
287
İLBER ORTAYLI
288
in d ek s
Beyrut 5 4 ,5 7 ,1 3 6 ,2 8 4 Cengiz H «n 7 l ( 7 I ( Ht ? l ı Th
Bilâd’uş Şam 242 78, 79, 81,17, *1, 91, t * , 99.
Birinci Cihan Harbi 28,254 1 0 1 ,1 0 3 , 118
Bizans 7, 27, 32, 35, 75, 97, 98, Cenova 35, 97, 155, 171, 173,
102, 103, 107, 109, 111, 139, 173,179
140, 142, 143, 144, 149, 157, Cevdet Paşa 53, 61, 249
158, 159, 166, 169, 170, 173, Cezayir 5 6 ,2 3 1 ,2 4 3 ,2 7 9
174, 179, 181, 182, 183, 184, Chalkedon 140
185, 186, 189, 190, 191, 234, CHP 25
2 3 9 ,2 5 3 ,2 5 7 ,2 6 7 ,2 6 9 Constantin 34
Bodrum 213, 215 Corneille 64
Bogomiliik 44 Cuci 93, 94, 103, 118
Bohemya 46
Bosna 52, 74, 96, 149, 158, 176, ç
178,271 Çağatay Hanedanı 71
«■
Bourbonlar 225 Çaldıran Savaşı 233
Budapeşte 58, 272 Çanakkale 1 5,16
Budin 269, 272,274, 280, 282 Çiçek Hatun 208
Buhara 82, 84 Çin 2 4 ,2 5 ,6 3 ,6 6 ,7 2 ,7 6 ,7 7 ,7 8 ,
Bulgaristan 43, 44, 93, 123, 149, 79, 8 4 ,9 4
152, 155, 157, 159, 257, 269, Çuvaş 93, 99, 104
270
Bulgarlar 1 4 ,9 9 ,1 9 1 ,2 5 8 D
Burma 81 Daklar 31
Bursa 147, 148, 158, 192, 208, Dalmaçya 201,202
216, 217, 246 Danişmendli 136
Büyük İskender 193,199 Darı 100
Delhi 80, 8 1 ,8 5 ,2 5 9
C Demokrat Parti 195
Caferilik 229 Dinyeper 2 7 ,1 3 0
Campo Formio Antlaşması 175 Diyar-ı Rum 137
CarlosV. 170 Dobruca 123,126
Cem Sultan 203, 207, 208, 210, Doğu Roma İmparatorluğu 167,
214, 215, 216, 217, 218, 219, 168,173, 181, 185,191
22 3 ,282 Drina Köprüsü 270
Cemal Paşa 237,238 Dukakinzade Mehmed Paşa 246
Cenevizliler 119 Dünya Savaşı II. 129
289
ÎLBER ORTAYLI
290
İNDEKS
291
İLBER ORTAYLI
173, 174, 175, 177, 179, 180, Kazan 93, 97, 100, 102, 103, 104,
181, 182, 183, 184, 185, 186, 111,225, 279
190, 191, 192, 193, 194, 195, Kazvin 125, 236
198, 199, 207, 208, 209, 229, Kefe 9 7 ,9 9 , 117, 119, 122, 126,
243, 246, 248, 251, 252, 254, 1 7 8 ,1 9 2 ,2 3 0 ,2 3 9
2 6 0 ,2 6 5 ,2 8 2 Kemalpaşazâde 229
İsveç 72, 106,278 Kıbrıs 10, 173, 202, 213, 215,
İtalya 36, 138, 144, 152, 153, 216
169, 172, 174, 176, 178, 179, Kılıçarslan II. 142
180, 186, 187, 188, 194, 201, Kırım 44, 74, 91, 94, 95, 96, 97,
202, 203, 209, 223, 240, 260, 9 8 ,9 9 ,1 0 0 ,1 0 2 ,1 0 3 ,1 0 4 ,1 1 2 ,
282,285 117, 118, 119, 120, 121, 122,
İvan IV. 28, 100, 279 123, 124, 125, 126, 127, 128,
Ivan Şişman 257 129, 130, 131, 136, 149, 160,
İzmir 73, 76, 78 178, 192, 224, 230, 231, 239,
İznik 144 244, 252,266, 279
Kırım Hanlığı 97, 99, 100, 102,
112, 117, 118, 119, 120, 121,
J
122, 123, 125, 127, 130, 160,
Japonya 28, 55, 6 6 ,6 7
1 7 8 ,2 2 4 ,2 3 9 ,2 7 9
Julius Caesar 253
Koca Mustafa Paşa 232
Konstantin Porfîrogenetos 143
K
Konstantinapoi 140, 191
Kafkasya 30, 66, 112, 117, 128,
Konstantiniyye 148
242
Konya 170,208
Kahire 82, 165, 208, 241, 243,
Köprülü Fazıl Mustafa Paşa 271
254
Kore 66
Karadeniz 9, 15, 74, 100, 117, Kosova 1 4 9 ,1 5 4 ,1 5 7 ,2 6 8
126, 130, 138, 165, 166, 269, Kral Fuad 254
271 Kral Sigismund 268
Karakurum 74, 92, 93 Kraliçe Victoria 49
Karaman 170, 178, 208 Kritovulos 183, 199
Kardinal Cesarini 153 Kubilay Han 28, 79
Kari V. 2 3 9 ,2 7 3 ,2 7 8 Küçük Kaynarca Antlaşması 127,
Karlofça Antlaşması 1 5 ,1 2 1 ,2 2 9 259
Katerina 1 0 0 ,1 2 9 ,2 1 4 Kudüs 141, 142, 143, 182, 210,
Kazakistan 92 212, 2 4 2 ,2 5 1 ,2 5 2
292
İn d e k s
Malta 28, 202, 210, 211, 212, 240, 241, 242, 243, 250, 253,
293
İLBER ORTAYLI
294
İNDEKS
295
İLBER ORTAYLI
296
UNESCO 86 ViaEgnatia 158
Urfa 142, 210, 244, 246, 248 Vietnam 24
Uygurlar 8 0 ,9 2 Viyana 58, 159, 161, 175, 201,
Uzun Haşan 51, 137, 178, 179, 222, 223, 268, 271, 273, 275,
2 33,234 277,278
Viyana Kuşatması II. 159,161,278
Ü Volga Boyu 46, 80
Üçüncü Roma 9, 183,189 Voltaire 31 ,1 8 0
Ümit Burnu 232
Ürdün 67, 213, 242, 243 Y
Üsküdar 277 Yafa 251
Üstüvânî Mehmet Efendi 59 Yahşi Fakih 35
Yavuz Selim Han 229, 231, 234,
V 239, 248, 249, 251, 252, 253,
Varna 149, 153, 268, 270, 271 255, 259, 260, 267, 276, 279
VasillII. 126 - - Yunanistan 43, 47, 149, 152, 154,
Vatikan 35, 36, 177, 178, 185, 155, 1 5 9 ,1 7 8 ,1 9 1 ,1 9 5
186,188, 191,209,211
Venedik 72, 97, 143, 151, 155, Z
160, 371, 172, 173, 174, 175, ZapolyaYanoş 273
179, 182, 187, 200, 201, 202, Zenta 150
203, 208, 2 4 2 ,2 6 8 ,2 8 2 Zigetvar Seferi 278
Venezia 3 5 ,1 7 5 Ziştovi Andaşması 271
Verdun 15, 16
TARİHİN EN UNUTULMAZ ÇAĞLARINDA
DÜNYAYA HÜKMEDENLER: TÜRKLER
K ™ nık
kronikkiup.com Q Q ^ k r o n i k k i u p 9 ''7 8 9 7 5 2 ” 4 3 0 0 3 7 1