You are on page 1of 8

CORE Metadata, citation and similar papers at core.ac.

uk
Provided by Istanbul Sehir University Repository

“Cumhuriyet tarihinde Atatürk'ten


sonra Türk aydınlanmasının en etkili
devlet adamı olan Haşan Âli Yücel'in,
Köprülü'nün öğrencisi olması hiç
kuşkusuz bir rastlantı değildir. ”

TÜRKİYE'YE
MODERN BİLİM
STANDARTLARINI
GETİREN ADAM:

FUAD KÖPRÜLÜ
•Prof. Dr. A. M. Celâl Şengör - Bütün D ü n ya•

uad Köprülü! Bu adın Türki­ nün bin yıla yaklaşan tarihine Köp-

F ye'de bilim tarihini bilen bir


Türkiye Cumhuriyeti vatan­
daşının üzerinde yaratacağı
etkiyi burada sözcüklere dökmek
çok zor. Fuad Köprülü, Türkler’in
rülü'ye rakip çıkar mı diye şöyle bir
dönüp baktığımızda -tüm insanlık
tarihinde rakibi çok az olan Mustafa
Kemal Atatürk'ü bir kenara koyar­
sak - ne kendi atalan Köprülü Meh-
bu yüzyılda yetiştirdikleri en büyük med Paşa ve Fazıl Ahmed Paşa'nın,
bilim adamlarından biri, kanımca da ne de Anadolu Selçuklu ya da Os­
en büyüğüdür. Anadolu Türklüğü­ manlI Devletleri topraklarında yetiş­

19
Bütün Dünya» Tem m uz2001
miş herhangi bir başka insanın kını karanlığa sürüklediğini görün­
(evet, bu karşılaştırmaya Fatih Sul­ ce, hiçbir siyasi ikbal beklemeden
tan Mehmed de dahildir!) Fuad onun aleyhinde halkını uyarmaktan
Köprülü ile insanlığa etki konusun­ geri durmamak büyüklüğünü gös­
da boy ölçüşebilecek başarıların sa­ termiştir. Bağımsız ve eleştirel dü­
hibi oldukları görülür. Bu başarıyı şünce konusunda modern Türkiye
tek bir tümcede özetlemek gerekir­ tarihinde -Atatürk yine karşılaştır­
se, Fuad Köprülü, Türkiye'de yaşa­ ma dışı tutulmak koşuluyla- Köprü­
yan insanlara bilimsel yöntemi öğre­ lü'nün bir eşini daha bulmak çok
ten kişidir denebilir. güçtür. O kadar ki, doğru bildikleri
uğruna bizzat Atatürk'e karşı gel­

C
umhuriyet tarihinde Ata­ mekten çekinmemiş, sonunda onun
türk'ten sonra Türk ay­ tarafından Türkiye Büyük Millet
dınlanmasının en etkili Meclisi’ne milletvekili olarak davet
devlet adamı olan Haşan edilerek dürüstlüğünün ve bilginli­
Âli Yücel'in Köprülü'nün öğrencisi ğinin bizzat bu büyük dahî tarafın­
olması hiç kuşkusuz bir rastlantı dan takdir edildiğini görmüştür.
değildir. Tamamen kendi kültürü­ Günümüzde Fuad Köprülü adı
müzün bir ürünü olan Köprülü, ülkemizde ne yazık ki genellikle
Türkiye dışında hiçbir eğitim gör­ Demokrat Parti - Halk Partisi kutup­
memiş ve Türkiye'de hiçbir yabancı laşması çerçevesinde anımsanır ve
hocadan feyz almamış olmasına hatta kimileri onu Demokrat Par­
karşın, tüm uygar dünyanın önünde ti'nin temsil ettiği gericilik cereyan­
saygıyla eğildiği büyük bir bilim larını hortlatan hareketlerin ortağı
adamı olmuştur. Onbeş yaşında ya­ addeder. Bunun ne kadar yanlış ol­
yımlamaya başladığı yazıları, ölü­ duğu Köprülü'nün özellikle 1957 yı­
münde 1500 maddeyi aşan bir bib­ lında Demokrat Parti'den ayrıldıktan
liyografya oluşturan Köprülü, hiçbir sonra 1958 seçimleri için yaptığı ko­
zaman fildişi kulesinde yaşayan bir nuşmalarda görülür.
entelektüel olmamış, bilimde aldığı

K
merhaleleri halkıyla paylaşmak için öprülü, Demokrat Par­
hem hocalık hem de yazarlık çalış­ ti'nin Türkiye'de, İngiltere
malarına önem vermiş, inandığı öz­ ve Amerika'daki gibi çift
gürlük, çağdaşlık ve demokrasi ide­ partili bir demokrasinin
alleri uğruna modern ve özgür po­ temeli olacağını ummuş, Atatürk'ün
litika gelenekleri hemen hiç olma­ radikal reformlarını olanaklı olduğu
yan ülkesinde politikanın bulanık kadar bilimsel bir çerçeve içine al­
ve girdaplı sularına korkusuzca at­ mak ve Türkiye'yi büyüyen Sovyet
layarak ününü ve kişiliğini tehlike­ tehlikesine karşı özgür batı dünyası­
ye sokmaktan çekinmemiştir. Başa­ na daha sıkı bağlarla bağlama gere­
rıları kadar başarısızlıklarını da ğini hissetmiştir. Demokrat Parti’nin
açıkça halkına anlatan Köprülü, bu ideallerden ayrılarak Atatürk za­
1946 yılında kendi elleriyle kurdu­ manındaki selefleri Terakkiperver
ğu Demokrat Parti'nin kuruluş ide­ Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka
allerinden saparak ülkesini ve hal­ gibi din sömürücülüğü ve gericilik
20
Ord. Prof. Fuad Köprülü
yoluna sapması üzerine bu partiyle büyük dedesi Faiz Bey'in evindeki
tüm ilişkilerini hemen kesmiştir. birçok tarih ve edebiyat kitabını
okuyarak vakit geçirmeyi tercih etti­
uad Köprülü'nün politik ya­ ğini oğlu Dr. Orhan Köprülü’den
şamında bilim adamının dra­ dinledim.
mı görülür. Gerçeğin sadık 1909’da genel fikir hareketleri,
arayıcısı olan bilim adamı, tarih ve felsefe üzerine yazılar yaz­
amacı, gerçeği günlük siyasetin labi­ maya başlayan Köprülü'nün “Ha-
rentlerinde saklamak olan politika- yat-ı Fikriye” kitabı ilgilenmeye de-

Ord. Prof. F u a d Köprülü, Firdevsî'rıin 1000. doğu m günü n edeniyle


İran'ın M eşhed ken tin d e d ü zen len en tören e katılan larla...

cinin kalıbına hiçbir zaman sığama- ğer bulduğu konular hakkında bir fi­
mıştır. Köprülü de tarihteki birçok kir vermesi açısından ilginçtir. Oku­
selefi gibi, en iyi niyetlerle girdiği yucularına hitap ettiği girişten sonra
politikadan, tâbiri caizse, sonunda Köprülü yapıtında sırayla İtalyan po-
kaçmak zorunda kalmıştır. zitivist filozof Roberto Ardigo'yu
Dedesinin "Köprülüler’in azame­ (1828-1920), DanimarkalI edebiyat
tini iade edecek oğlum" sözleriyle eleştirmeni Georg Brandes'i (1842-
sevdiği Fuad Köprülü’nün, çocuklu­ 1927) ve onun bir parçasını oluştur­
ğunda yaşıtlarıyla oynamak yerine duğu İskandinav Edebiyatını ve so­
21
Bütün Dünya» Temmuz 2001
nunda kitabının en geniş bölümün­ dayalı varsayımlar ve çıkarımlar
de Pamas ekolünün kumcusu şair üzerine kurulan yöntem, ülkemizde
ve yazar Catul Mendes (1841-1909) edebiyat tarihçiliğinden genel tari­
ve Parnas şairlerini ele almıştır. he, sosyolojiden folklora dek geniş
(zaten Köprülü'nün daha o tarihler­
uad Köprülü'nün ilk yayın­ de ilgi alanına giren) bir yelpazede

F larını öğrencisi Fevziye Ab­


dullah Tansel Hanım 1905'e
dek indirmeyi başarmıştır
("Mercan İdâdisi Üçüncü Sınıf Tale­
besinden Köprülüzâde Fuad Efen-
etki yapmıştır. Halk edebiyatımızı
da genel bir bilimsel çerçeve içerisi­
ne alan Köprülü'nün 1915'te “Millî
Tetebbular Mecmuasında yayımla­
nan "Türk Edebiyatında Âşık tarzı­
di'nindir" başlığı ile ve Sultan II. Ab- nın Menşe ve Tekâmülü Hakkında
dülhamid'in doğum günü için “Mu­ Bir Tecrübe" adlı uzun makalesi ol­
savver Terakki” dergisinin 8’inci cil­ muştur. Bu makale R. Hartmann ta­
dinde basılan şiir, büyük yazarın bil­ rafından hemen “Der İslam” dergi­
diğimiz ilk yayınıdır). 1905-1913 yıl­ sinde tanıtılmıştır (1917, c. VIII, ss.
ları arasında yayımladığı ve konuları 305-311). Köprülü bibliyografyaları­
şiirden, edebiyat tarihine (Türk ve na bakıldığında Köprülü'nün birçok
yabancı), eleştirilere (sanat ve ge­ makale ve kitabının Türkiye dışın­
nel), sosyoloji, antropoloji, biyogra­ daki uygar ülkelerdeki bilim dünya­
fi, siyasî bilimler, eğitim, lingüistik, sında ya tanıtıldığı ya da doğrudan
tarih gibi bilim dallarına ve çeşitli çe­ tercüme edildiği görülür. Bunun ne­
virilere (piyesler, makaleler, bilimsel deni Fuad Köprülü'nün Türk Edebi­
yazılar) uzanan 134 yazı o derece yatı Tarihi bilim dalını, gerçek bir
dikkat çekmişti ki, 23 yaşındaki bilim dalı olarak kuran kişi olması­
genç öğretmen 20 Aralık 1913'te Hâ- dır. Onun yayınları İkinci Dünya Sa-
lid Ziya (Uşaklıgil) Bey'in bir başka vaşı’na dek (daha doğrusu Köprülü
göreve atanması sonucu boş kalan politikaya atılana dek) tüm dünyada
Darülfünun Türk Edebiyatı Tarihi bu konuya yön veren en temel kay­
müderrisliğine getirilmiştir. naklar olmuşlardır.
Bu atamada kuşkusuz o yıl “Bil­
gi” dergisinde çıkan "Türk Edebiya­

K
öprülü henüz 29 yaşın­
tı Tarihinde Usul" adlı önemli maka­ dayken, 1919 yılında ya­
lesinin rolü olmuştur. Köprülü'nün yımlanan (asıl yazılış ta­
ilk kapsamlı bilimsel makalesi kabul rihi 1818’dir) “Türk Ede­
edilebilecek olan bu yazıda genç biyatında İlk Mutasavvıflar” onun
öğretmen Fransız edebiyat tarihçisi uluslararası ününün temelini oluştu­
Gustave Lanson'un fikirleri temelin­ rur. İstanbul'da “Matbaa-i Âmire”de
de bir Türk edebiyatı tarihi yöntemi yayımlanan 446 sayfalık bu yapıt,
geliştirmiş, burada özellikle bilim­ Anadolu'da Yunus Emre'yi ve Orta
selliği ve eleştirinin önemini vurgu­ Asya'da Hoca Ahmed Yesevî'yi in­
lamıştır. Fakat bu makalenin etkileri celeyerek hem Anadolu, hem de
yalnızca edebiyat tarihçiliğimizle sı­ Orta Asya'da mistiklerin gelişmesini
nırlı kalmamıştır. Köprülü'nün işaret ele almanın da dışında iki büyük
ettiği gözleme, özellikle eleştiriye, kültür alanı arasındaki halk ilişkile­
22
Ord. Prof. Fuad Köprülü
rini ortaya dökmüş, Anadolu Türk­ önermişler, “İlk Mutasavvıfların ya­
lüğü’nün kültürel köklerinin Orta yımlanmasından on yıl kadar sonra
Asya'da olduğunu bilimsel olarak Fuad Köprülü bu çok önemli bilim
göstermiş, edebiyat tarihi çerçevesi­ kuruntuna üye olmuştur.
ne hem sosyolojiyi hem de kültürel Kısa bir yazı içerisinde Köprü-
antropolojiyi sığdırmıştır. lü'nün 1500'ü geçen yapıtlannı tek
tek tanıtmak olanaksızdır. En önem­

G
iriş kısmındaki bilim fel­ lilerini listelemeye bile böyle bir ya­
sefesi ile ilgili paragraflar­ zıda yer bulmak olanaksızdır. Yalnız
da varsayımların bilimde­ kendisinin Darülfünun çerçevesinde
ki rolleri konusunda yaz­ oluşturduğu Türkiyat Enstitüsü'nün,
dıkları, yalnız sanat ve edebiyat ya 1933'de Atatürk'ün emriyle hazırlatı­
da sosyal bilimleri değil, fen bilimle­ lan Malche raporunda dünya stan­
rini de ilgilendirecek kapsamdadır ve dartlarında görülen tek enstitü oldu-

Ord. Prof. F u a d Köprülü, S orbon n e Üniversitesi’n d e ken disin e


“H onoris C a u sa ” unvanı verildikten son ra İstan bu l’d a Vali Lütfi K ırdar
ta ra fın d a n on u ru n a d ü zen len en toplantıda

gelmiş geçmiş en önemli bilim filo­ ğunun belirtilmesi Köprülü'nün bi­


zofu addedilen Kari Popper'in eleşti­ limsel çalışmalarının düzeyi hakkın­
rel akılcı akımının ana fikirlerini çağ­ da önemli bir belgedir. O tarihe dek
rıştırır. Bu yapıtın yayımlanması üze­ Köprülü, enstitüsünde son derece
rine oryantalizmin (doğubilimin) üç güç koşullarda ciddî bir kitaplık
büyük ismi, Barthold, Kraçkovski ve oluşturmuş, tüm dünya ile enstitü­
Oldenburg bir arada Köprülü'yü nün bağlantılarını kurmuş, her taraf­
Sovyet Bilimler Akademisi üyeliğine tan konferansçılar, konuk araştırıcılar
23
Bütün Dünya» Temmuz 2001
makale ve kitabı Türk okuyucuları­ ceğini onu aralarına almakta nazla­
na gazetelerde, popüler dergilerde nan batı demokrasilerine daha iyi
ve Türkçe bilimsel dergilerde yazdı­ gösterebilmek için önce Türkiye'yi
ğı eleştirel yazılarla tanıttığını görü­ batının yanında Kore Savaşı'na sok­
yoruz. Bu eleştirel tanıtım faaliyeti­ tu, arkadan da NATO'nun koruyucu
ne Köprülü tüm yaşamı boyunca şemsiyesi altına aldırdı.
büyük önem vermiş, öğrencilerini
buna teşvik etmiş, ancak siyasî ça­ akat Türkiye'de işler istedi­
lışmalarının giderek önem kazan­
ması nedeniyle kendisi bu tür eleş­
tirel tanıtma yazılarını ancak 1943'e
dek sürdürebilmiştir.
Köprülü bibliyografyalarında
F ği gibi gitmedi. Arkadaşları
Demokrat Parti'nin onun
anladığı kuruluş ideallerin­
den uzaklaşmaya başladılar. Önce
aydınlanma ideallerinden tavizler
1945'ten itibaren ânî olarak günde­ verildi, arkadan yolsuzluklar başla­
lik politik yazıların bilimsel yazıların dı. Fuad Hoca arkadaşlarını uyarma­
önüne geçtiği, 1946'dan 1950'ye dek yı denedi. Bu işe yaramayınca önce
de İslâm Ansiklopedisine yazdığı bakanlıktan 1956'da istifa etti. Ad­
ve kimileri bağımsız birer monogra­ nan Menderes işi bazen ona kendi­
fi büyüklüğünde olan yazıları dışın­ sinin "bu işlerden (yani politika­
daki yazarlık faaliyetinin tamamen dan!) anlamadığını" hissettirmeye
politik yazılarla sınırlandığı görül­ dek vardırdı. Kötüye gidiş değişme­
mektedir. Bu dönem, Köprülü'nün yince Köprülü 1957'de kendi kurdu­
Türkiye'yi yöneten tek parti sistemi­ ğu partiden ayrıldı. Muhalefetin ba­
nin, iki partili gerçek bir demokrasi­ şındaki İsmet İnönü kendisini der­
ye dönüşmesi zamanının artık geldi­ hal CHP'ye davet etti, istediği yer­
ğini düşündüğü ve bu uğurda çalış­ den milletvekilliği önerdi. Sütten ağ­
tığı yıllardır. zı yanan Fuad Hoca bunu istemedi,
ama kimi parti mitinglerinde De­
er büyük ve gerçek bi­ mokrat Parti'ye karşı konuşmayı ka­

H lim adamı gibi, Köprülü


de içten demokrat bir
insandı. 1946 yılında
Demokrat Parti kurucuları arasına
bu inanç ve şevkle katıldı. Bilimsel
bul etti, hem de kendisine hiçbir ya­
rar olmamacasına; yalnızca idealleri,
doğru bildikleri uğruna.
1956-1966 Fuad Köprülü'nün
son on yılıdır. Fuad Hoca bu yıllar­
çalışmalarından -tam amen olma­ da politikanın dağıttığı yaşamını
makla birlikte- fedakârlık eden toplamaya çalıştı. 1958-1959 ders yı­
Köprülü, 1946-1950 yılları arasında lını Harvard Üniversitesi’nde geçir­
hızlı bir gazete makalesi yazarı ol­ di. Çalışmaları sırasında, o güne de­
du, yeni hareketin neden ve hedef­ ğin bir türlü ulaşamadığı Farsça ki­
lerini halkına anlattı ve savundu. tapların bir listesini yaptı, dostu
1950'de Demokrat Parti'ye geçen Tahran elçimiz İzzettin Aksalur'a bu
iktidar onu da dışişleri bakanlığına listeyi yollayarak onların Türkiye'ye
getirdi. Burada Köprülü ağırlığını gelmesini sağladı. Journal Asiati-
açıkça hür ve uygar dünyadan yana que'in Türkiye'deki eksik sayılarının
koydu, Türkiye'nin neler yapabile­ fotoğraflarını elde etti.

26
Ord. Prof. Fuad Köprülü
Nadir Nadi'nin arzusu üzerine Yeni Köprülüler türedikçe, Fuad
Cumhuriyet gazetesine Türkiye'de Hoca'nın asıl ruhu şâd olacaktır.
demokrasinin geleceğinden herşeye Kimbilir, belki bir gün birisi çıkar da
karşın çok umutlu olduğunu anla­ İstanbul Üniversitesi'nin önüne, o
tan bir de makale yazdı. Oğlu Or­ üniversitenin gelmiş geçmiş bu en
han Köprülü'den altmışlı yılların ba­ büyük hocasının bir de heykelini di­
şında Fuad Hoca'nın kitaplarına gö­ ker, tüm dünyaya tanıttığı Edebiyat
müldüğünü, plânladığı çalışma ve Fakültesi’ne onun adını verir. O üni­
yayınları için bol bol not tuttuğunu versitede okuyan gençler o isimden,
öğrendim. o heykelden şevk ve cesaret alırlar.
Ama o plânlanan çalışma ve ya­
yınların birçoğu yapılamadı, çünkü

A
nkara'da, 8 Nisan 2000
sonunda o meşum 15 Ekim 1965 Pazartesi günü İngiliz Bü-
geldi. Türk Tarih Kurumu'nda bir yükelçiliği’nde Sayın Bü­
çalışmasından dönerken bir taksi yükelçi Sir David Lo-
büyük adamı çarpıp devirdi. Dünya gan'ın konukseverliğinde Yükseköğ­
bilim çevrelerinde en çok anılan retim Kurulu ve Cambridge Üniver­
Türk, Mehmed Fuad Köprülü, önce sitesi Denizaşırı Vakfı (Cambridge
bacağı kırıldığından hastaneye kal­ Overseas Trust) arasında Köprülü
dırıldı, biraz iyileşir gibi olunca doğ­ burslarının tesisi üzerine bir anlaşma
duğu yere, İstanbul'a nakledildi. Fa­ imzalandı. Cambridge Overseas
kat ortaya çıkan tıbbî komplikas­ Trust başkanı Prof. Dr. Anil Seal ve
yonlar nedeniyle tedavi için bu se­ Prof. Dr. Nicholas Postgate, Yükse­
fer Boğaziçi'ndeki Baltalimanı Ke­ köğretim Kurulu'na gelerek anlaş­
mik Veremi Hastanesi’ne yatınldı mayı başkan Prof. Dr. Kemâl Gürüz
-am a oradan bir daha çıkamadı. ile gözden geçirerek son biçimini
vermişlerdi. Yapılan anlaşmaya gö­

T
ürkiye, 28 Haziran 1966 re, Cambridge Overseas Trust,
günü büyük bir evlâdını, YÖK'ün verdiği burslara yılda on
dünya, büyük bir bilim doktora öğrencisi için 3-000 pound-
adamını, Köprülü ailesi de luk katkı yapacak. Bu burs -Fuad
kuşkusuz tarihteki en büyük üyesi­ Hoca'nın geniş ilgi alanını yansıta­
ni kaybetti. Halkı, yaptıklarının pek cak biçimde- istenilen herhangi bir
çoğunun gerçek değerini anlayacak alanda olabilecek. Üç yıl sonra veril­
düzeyde olmayan, ama onu o düze­ meye başlanacak olan burs progra­
ye çıkarmak için ömrünü verdiği mında her yıl 30 öğrencimiz buluna­
sevgili halkı, Divanyolu'nu, tüm Be­ cak. Bu program, hele Cambridge
yazıt Meydanı’nı doldurdu Fuad Ho- Üniversitesi’nin uzun geleneği ve
ca’sını son yolculuğuna uğurlarken. geniş olanakları göz önünde bulun­
Fuad Hoca bugün, atalarının yakı­ durulursa, yeni Köprülüler türetebi­
nında, adını taşıyan kütüphaneye lir. Bu program Türkiye'nin uygar
iki adım mesafede, Divanyolu'ndaki dünyada büyük Atatürk'ün gönlün­
mezarlıkta son uykusunu uyumak­ de yatan yerini almasına katkı yapa­
tadır. O mütevazı mezar, Türk bilim cak ve Fuad Hoca'nın asîl ruhunu da
dünyası geliştikçe şenlenecektir. böylece şâd edecektir.»

27
Bu Y a zın ın Y a z a rıy la Tanışın
2 4 M art 1 9 5 5 tarih in d e İsta n bu l’d a doğdu. 1973 y ılın d a Robert
A cad em y ’i bitirdi, 1978 y ılın d a d a State University o f New York a t Al-
b a n y ’den jeo lo g o la r a k m ezu n oldu. 1979 y ılın d a aynı üniversitede
master, 1982 y ılın d a d a d oktora yaptı. 1981 y ılın d a I.T.Ü. M aden F a ­
kültesi, G enel Jeo lo ji K ü rsü sü ’n e asistan oldu. 1984 y ılın d a Londra
Jeo lo ji C em iyeti’nin “B a şk a n lık Ö dü lü ’n ü ”, 1 9 8 6 y ılın d a d a TÜBİ­
TAK’ın Bilim Ö dü lü ’nü aldı. Aynı y ıl İ.T.Ü. M aden Fakültesi G enel J e ­
oloji A nabilim D alın d a d oçen t oldu. 1988 y ılın d a N euchâtel Üniversi­
tesi Fen F akü ltesi’n den ş e r e f bilim d oktor u n van ın ı aldı. 1990 y ılın d a
A cad em ia E u ro p a ’y a ilk Türk üye o la r a k seçildi, ay n ı y ıl Avusturya J e ­
oloji Servisi m u h a b ir üyesi, 1991 y ılın d a Avsturya Jeo lo ji D em eğ i ş e r e f
üyesi oldu. 1991 y ılın d a K ültür B a k a n lığ ı’n m Bilgi Çağı Ö dü lü ’nü k a ­
z a n d ı. 1 9 9 2 y ılın d a İ.T.Ü. M aden F akü lte­
si G enel Je o lo ji A n abilim d a lın d a p rofesör­
lüğe yükseltildi. 1993 y ılın d a Türkiye B i­
lim ler A kadem isi k u m c u üyesi oldu, A ka­
d em i konseyine, ayn ı y ıl TÜBİTAK Bilim
K u m lu üyeliğine seçildi. 1994 y ılın d a
Rusya D oğa B ilim leri A kadem isi üyeliği­
ne, F ran sız ve A m erikan Jeo lo ji D em ekle­
ri ş e r e f üyeliğine seçildi, a y rıca ken disin e
F ran sız Fizik. Cemiyeti ve É cole N om ıale
S u périeu re Vakfı ta r a fın d a n “R an im ai
M ad aly ası” verildi. Şengör 1 9 9 7 y ılın d a
F ran sız B ilim ler A kadem isi tarafın d an
yerbilim leri d a lın d a büyü k öd ü l olan “Lu-
ta u d Ö dü lü ” ile on u rlandırıldı. 1 9 9 8 M a­
yıs ayı içerisin de Şengör, Collège d e F r a n c e ’d a k o n u k p ro fesö r o la ra k
bir kürsü işgal etti, b u ra d a “XIX. y ü zy ıld a tektoniğin gelişm esine F ran ­
sız jeolog ların ın k a tk ısı” kon u lu b ir ders verdi ve 2 8 Mayıs 1998 tari­
h in d e Collège d e F r a n c e ’m m adalyasın ı aldı. 1999 y ılın d a L ondra J e ­
oloji Cemiyeti Ş en gör’ü “Bigsby M ad aly ası” ile on u rlan dırdı. 2 0 0 0 y ılı­
nın Nisan a y ın d a A m erika Birleşik Devletleri Ulusal B ilim ler A kad em i­
si y a b a n c ı üyeliğine seçilen ilk Türk oldu.
Şengör je o lo jid e özellikle y a p ısa l je o lo ji ve tektonik d a lla rın d a k i ç a ­
lışm aları ile ün yapm ıştır. B u k o n u d a 5 kitap, 165 bilim sel m akale,
120 tebliğ özeti, p e k ç o k p o p ü ler bilim m akalesi, tarih ve fe ls e fe ile ilgi­
li d e iki kitap ve 2 0 0 ’e y a k ın d en em e y a z ısı yayım lam ıştır. Prof. Celal
Şengör, p e k ço k ulu slararası d erg id e ed itö r ve y ay ın ku m lu üyeliği
y ap m aktad ır.
Prof. A. M. C elâl Şengör evli ve bir ço cu k babasıdır. •

28

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği


Taha Toros Arşivi

* 0 0 1 5 8 3 4 9 3 0 1 0 *

You might also like