Professional Documents
Culture Documents
Yaşayan tüm varlıklar tek bir bütüncül alanın parçasıdır ve sürekli olarak birbirleriyle ve
onları çevreleyen dünya ile etkileşim halindedir. Birbirimizden ayrı varlıklar değiliz; tam
aksine bir bütünün parçalarıyız. Bütün'e nötrino adı verilen küçücük parçalar aracılığıyla
bağlıyız ve kendimiz dışındakilere de auramız -her birimizi çevreleyen göze görünmez
enerji alanı- yoluyla bağlıyız.
Eğer kendimizi çevremizden ve diğerlerinden ayrı birer varlık olarak görürsek, diğerleriyle
içinde bulunduğumuz etkileşim ve iletişimin bizim kontrolümüz altında olduğunu veya
bizim irademize göre gerçekleştiğini, aldığımız her kararı çevremizden bağımsız şekilde
kendi irademizle aldığımızı zannedebiliriz. Ancak durum kesinlikle bu değil!
Eşi Bulunmazlık
Her birimiz bütünün parçalarıyız ama aynı zamanda da her birimiz tek ve yeganeyiz. Her
birimiz bu yeganeliğin kendimize özgü rengini diğerleri ve etrafımızdaki dünya ile
paylaşıyoruz. Diğerlerinden farklı olarak, dünyaya yeni bir şey getirmiş oluyoruz ve bu da
bizim dünyaya verebileceğimiz eşsiz hediyemiz.
Nötrinolar
Human Design, Beden Grafiği (Bodygraph) olarak da bilinen haritanızı yani kullanım
kılavuzunuzu hesaplamak için doğum tarihi, saati ve yerine ilişkin bilgilerinizi kullanır. Bu
hesaplama şekli, bilgiyi taşıyan ve kütleye sahip ufacık parçacıklar olan ve her birimizin
şahsına münhasır damgasını belirleyen / programlayan nötrinoların bilimine dayanır.
Kaynağını güneş sistemimizdeki yıldızlardan alan trilyonlarca nötrinodan oluşan sıkışık bir nötrino
okyanusunun içinde yaşıyoruz. Nötrinolar, yolculuk ettikleri her yerde arkalarında bir bilgi damgası
bırakarak herşeyin içinden geçip gidiyor; onlara bilgiyi taşıyan -yani tüm evreni programlayan- en
küçük parçalar diyebiliriz.
Sentez
Human Design Sistemi, geleneksel / mistik olan ile modern bilimin bir sentezidir. Geleneksel
elementleri astroloji, Hindu-Brahmin çakra sistemi, Kabala ve hepsinden önemlisi Değişimler
Kitabı - I Ching oluşturur. Kuantum fiziği, biyokimya ve özellikle genetik kodumuzun modern
biyoloji / bilim sayesinde okunabilmesi ile birleştirildiğinde Human Design Sistemi bu madde
dünyasında yönümüzü nasıl bulacağımıza ilişkin eşsiz derinlikte bir anlayış / harita sunuyor.
Bu bedenlerde yalnızca yolcuyuz. Hayatı tecrübe eden yolcu bilincine sahibiz. Zihinlerimiz
yalnızca yolcu olabilir. Bedenlerimizse bize ait değildir ama yine de tamamen onlara bağlı
şekilde yaşarız. Kendi doğamıza uygun şekilde işlerlik göstermeyi öğrenmek, faydalarını da
hızla yanında getirir; bu artık neyin bizim için doğru olduğunu anladığımız an'dır. Hangi
ilişkinin, kariyerin, yaşanacak yerin vb. bizim için doğru olduğunun kararını zihnimizle değil
kendimizi bedenimizin bilgeliğine bırakarak almayı idrak ettiğimiz an'dır. Özümüze uygun
davranmaya ve Human Design Sistemi’nin (Evrenin veya Matrix’in de diyebiliriz) mantığını
denemeye, tecrübe etmeye başladığımızda, sonunda bu hayata, bu dünyaya gelme
amacımızın içinde uyandığımız, dikkate değer bir tecrübe ortaya çıkabilir.”1
1
(Bu kısım resmi Human Design web sayfası jovianarchive.com'dan alıntılanıp tarafımca küçük eklemelerle
tercüme edilmiştir.)
I Ching Dilinde Zihin ve Beden (Bilinç ve Bilinçdışı):
Carl Gustav Jung'un, Richard Wilhelm'in I Ching Çevirisine Yazdığı 1949 tarihli Önsöz'den:
(Ceren'in notu> Jung'un bu güzel anlatımı, I Ching ve Human Design'dan anladığım şu:
Kendimizi tamamıyla görüp kabul ettiğimiz, dolayısıyla kendimizi bütün'den tamamıyla
ayrıştırabildiğimiz an'da bütün'le bir olduğumuzu bilinç ve bilinçdışı üstünde bir bilinç -BİR
olduğumuz bilinci- seviyesinde idrak ederiz)
Ben (Ceren) dilinde Human Design:
Ra Uru Hu'nun 1987 yılında mistik denebilecek bir karşılaşma sonucu kurduğu ve geliştirdiği bir
sistem olan Human Design'ın en sevdiğim ve bana en yakın gelen tanımı “KENDİMİZİ
DİĞERLERİNDEN AYRIŞTIRMANIN BİLİMİ”. Ben dilinde anlatmam gerekirse, neyin -hangi korkunun,
hangi duygunun, düşüncenin, sorunun, cevabın, söylediğim sözlerin, verdiğim kararların- bana /
Öz Benliğime uygun olduğunu ve nelerin başkalarına ait olduğunu görmeye başladığımda önce
çok büyük bir hayret ve sonrasında büyük bir rahatlama hissettiğimi netlikle hatırlıyorum. Sonunda
kendim olabilmenin ve kendimi farklılıklarımla kabul edip sevmenin rahatlığı.
Her birimiz birbirimizden farklıyız. Çok şükür! O kadar farklıyız ki, ancak hepimiz bir araya
geldiğimizde bir ve bütün olan, bir kişi olmasa eksik kalan bir yap boz var ortada. Öz frekansımızın
rotasında akmaya başladığımızda, kendimiz olduğumuzda, varoluşumuzun ilahi güzelliğine
uyanabilme potansiyeline sahibiz. Birlikte -ve bireysel olarak- yapabileceğimiz devrimlerin en
başarılısı da -kim ne derse desin- kendimiz olabilmek ve olduğumuz varlığı bütünüyle sevebilmek.
Ve bunun için de bir şeye inanmamız gerekmiyor; kendimiz dışında. Human Design'ın benim için
en güzel yanlarından biri burada yatıyor; tecrübe etmek ve işe yarayıp yaramadığını görmek
tamamen kişinin kendisine bağlı. Ra'dan alıntı yaparsam: “Bana inanmayın ve bana güvenmeyin.
Kendiniz deneyip kendiniz için sonucu görün. Bu, her birimiz tarafından test edilebilecek mekanik
bir bilgi.”
Ben kimim?
Görüşmek üzere!
Ceren