You are on page 1of 8

TMMOB 2.

Su Politikaları Kongresi 25

TÜRKİYE’DE SU KAYNAKLARI VE SU POLİTİKASI

Tuba TURAN Zeynep EREN


Atatürk Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Erzurum

ÖZET
Su, insan yaşamının en önemli ihtiyaçlarından biridir. Yaşamın sağlıklı bir şekilde
sürdürülmesinde oynadığı rol itibariyle su çok önemli bir yere sahiptir. Ancak, ülkemizin su
kaynakları her geçen gün kirlenmekte ve kişi başına düşen su miktarı ihtiyacı nüfus artışı ile
birlikte yıldan yıla hızla artmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma için en önemli yaşamsal
kaynaklardan biri sudur.
Türkiye’de su kalitesi gerektiği biçimde izlenememekte ve gereksinimi duyulan veri bankası
oluşturulamamaktadır. Su kaynağının korunması ve yararlı kullanımı doğrultusunda
değerlendirilmesi ancak bütünleşik bir yönetim mekanizması ile gerçekleştirilebilir. Ülke
genelinde su kaynaklarının kirlenmeye karşı korunmasında bazı temel aksamalar
yaşanmaktadır. Türkiye’de Avrupa Birliği (AB) Su Çerçeve Direktifinin uygulanması
konusunda en öncelikli ele aldığı konular, kurumsal yapılanmada su ile ilgili görevlerin birçok
kuruluşa dağılmış olması ve bundan doğan koordinasyon eksikliği ile havzaların sınırlarının
idari-siyasi sınırlarla örtüşmemesi hususlarına çözüm getirmektir.
Bu çalışmada, Türkiye’nin su koruma politikası ile gelişmiş su yönetimi konularına yer
verilmiştir. Genel olarak, Türk su yönetimi mevzuatı, özellikle standartlar, izleme gereklilikleri
ve ölçme yöntemleri bakımından AB çevre mevzuatından çok farklı durumdadır. Türkiye’de su
kalitesi gerektiği biçimde izlenememekte ve gereksinim duyulan veri bankası
oluşturulamamaktadır. Çalışma sonucunda, Türkiye’de su yönetimi konusunda birçok yasa ile
kurumsal gelişme sağlanabileceği ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, su, su yönetimi, su kaynakları.

GİRİŞ
Su, insan yaşamının en önemli ihtiyaçlarından biridir. Su, insan vücudunun ihtiyacının yanında
uzun yıllardır tarım, endüstri ve teknoloji gibi alanlar da büyük ölçüde kullanılmaktadır.
Dünyada bulunan toplam su miktarının yaklaşık %3’ü tatlı sudur ve bu miktar dünya üzerinde
dengeli bir şekilde dağılmamıştır. Su dağılımının dengesizliği yanında nüfusun artması,
ülkelerin gelişmişlikleri ile doğru orantılı olarak suyun diğer alanlarda da kullanılmaya
başlanması, gelişen teknoloji ve sanayinin su kaynaklarını kirletmesi ve değişen iklim
26 Türkiye’de Su Kaynakları ve Su Politikası

koşullarının su kaynakları varlığını olumsuz bir şekilde etkilemesi dünya üzerinde çeşitli
bölgelerde su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle su sorunu yaşanmasına neden olmuştur. Su
sorunu yalnız bir ülkenin sosyal yapısını veya ekonomisini etkileyen bir sorun olmaktan çıkmış
artık aynı havza içinde yer alan ülkelerinde dış politikalarını etkileyen önemli bir unsur haline
gelmiştir. (Maden 2005).
Su, sürdürülebilir kalkınma için gereken en önemli kaynaklardan biridir. Hayati anlamda önem
teşkil ettiği ve ekonomik işlevleri söz konusu olduğu üzere su olmadan kalkınma sağlanamaz
ve kalkınma olmadan arzu edilen refah seviyelerine ulaşılamaz, yoksulluk önlenemez. Bu
nedenle dünyanın su kaynaklarının hızla ve bilinçsizce tüketilmesini, suyun kalitesinin
bozulmasını önlemek için küresel düzeyde işbirliği yapılması gerekmektedir.
Su kaynakları tüm insanlığa aittir; bu nedenle ekonomik ya da ticari meta değil toplumsal
varlıktır. Benimsenmiş genel ilke, her insanın sağlıklı ve güvenilir suya erişme hakkına sahip
olduğudur. Öte yandan su kaynakları dünya genelinde ulusal sınırlar içinde kalır; uluslararası
ilişkilerin örülmesinde başlıca araçlardan biri olarak iş görür. Bu yönüyle su varlığı, dünya
sistemi içinde ulusal kimliği ile de öne çıkmaktadır. Gelecekte ve hatta günümüzde dünyanın
"petrol savaşları" yerine "su savaşları" ile karşı karşıya kalacağı savı, suyun ulusal çapta
koruma altına alınması gerektiğini doğrulamaktadır.

KURAMSAL TEMELLER
1. TÜRKİYE’NİN SU KAYNAKLARI
Türkiye fizyografik yapısı itibariyle pek çok akarsu havzasına sahiptir. Bu akarsuların bir kısmı
suyunu denizlere boşaltırken bir kısmı da sularını göllere boşaltmaktadır. Ülkemizin dağlık bir
arazi yapısına sahip olması, özellikle Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde olmak üzere denize
paralel uzanan sıradağları, akarsuların birbirleriyle birleşmesine imkan tanımamaktadır. Bu
nedenle akarsularımız, diğer ülkelere kıyasla daha küçük drenaj alanına sahip olduğundan
uzunlukları kısadır ve debileri yüksek değildir (Yüksek 2005).
Ülkemizde 26 su toplama havzası bulunmaktadır. Bu havzalarda, DSİ ve diğer kuruluşlar
tarafında bugüne kadar yapılan çalışmalar sonunda, yıllık yüzeysel su potansiyelinin 95
km³’nün ekonomik olarak geliştirilebilir nitelikte olduğu belirlenmiştir. Ülkemizin tüketilebilir
yüzey ve yeraltı suyu potansiyeli yılda ortalama toplam 110 milyar m³ olmaktadır (Yüksek
2005).

2. TÜRKİYE’DE SU POLİTİKASI
Türkiye’de su kaynaklarının korunması ve kullanılmasında sorumluluğa sahip olan kuruluşlar
sırasıyla Çevre ve Orman Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası, Tarım Bakanlığı ve Başbakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlardır.
Türkiye’de yürürlükte olan su ve atık yönetimi konusundaki mevzuat, kanun, tebliğ ve
standartların bazıları şunlardır: (Civelek 1998).
T. Turan, Z. Eren 27

• 2872 sayılı Çevre Kanunu


Bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi; su, toprak ve hava
kirlenmesinin önlenmesi, ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerin
korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi
ve güvence altına alınması için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri, ekonomik ve
sosyal kalkınma hedefleri ile uyumlu olarak belirli hukuki ve teknik esaslara göre
düzenlemektir.
• 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu
Denizlerde ve iç sularda bulunan bitkiler ile hayvanlar ve bunların korunması, istihsali ve
kontrolüne dair hususları ihtiva eder.
• 3621 sayılı Kıyı Kanunu
Deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde
bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum
yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla hazırlanmıştır.
• 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun
Yeraltı sularının her türlü araştırılması, kullanılması, korunması ve tescili bu kanun
hükümlerine tabidir.
• 618 sayılı Limanlar Kanunu
Komutanlık, deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden yapılacak her türlü kirletmelere
ilişkin hukuki düzenlemeler ve bu konulardaki uluslar arası sözleşmeler aykırı fiilleri önlemek,
izlemek, suçları yakalamak ve gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
• 2612 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu
Bütün sahillerimiz, karasularımız ile iç sularımız olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale
Boğazları, Liman ve körfezlerin korunması Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu ile
sağlanmaktadır.
• Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
Ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin her türlü kullanım amacıyla
korunmasını, en iyi biçimde kullanımının sağlanmasını ve su kirlenmesinin önlenmesini
ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek üzere, su
kirliliğinin kontrolü esaslarının belirlenmesi için gerekli olan hukuki ve teknik esasları ortaya
koymaktadır.
• Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik
Deniz, göl ve akarsularda kıyı kenar çizgisinin tespiti kıyıların kullanımı, korunması, planlama
ve uygulanması esasları belirlenmiştir.
• Gemi ve Deniz araçlarına verilecek cezalarda suçun tespiti ve cezanın kesilmesi usulleri
ile kullanılacak makbuzlara dair yönetmelik
28 Türkiye’de Su Kaynakları ve Su Politikası

Gemi ve deniz vasıtalarına verilecek cezalarda suçun tespiti ve cezanın kesilmesi usulleri ile
ceza uygulamasında kullanılacak makbuzların şekli, dağıtımı ve kontrolü hususundaki esasları
belirlemektir.
Bu konudaki tebliğler ise; (Anonim a 2001).
• Suda Zararlı ve Tehlikeli Maddeler Tebliği
• İdari Usuller Tebliği
• Numune Alma Ve Analiz Alma Metotları Tebliği
• Teknik Usuller Tebliği

3. SU YÖNETİMİ KONUSUNDA ANA TÜRK MEVZUATI


Birçok farklı yasa, Türkiye’de birçok farklı kurumun su yönetiminde rol aldığını
göstermektedir. Türkiye’de çevre alanındaki mevzuat uyumlaştırma sorumlulukları farklı
kuruluşlar tarafından yürütülmekte olup, (Çevre ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü gibi), kimi konularda yetki karmaşası
sorunu ile de karşılaşılmaktadır. Çünkü aynı su kaynağının yönetimi için var olan farklı
kurumların yetki ve sorumlulukları konusundaki yasa ve yönetmelikleri bu uyuşmazlıklara
neden olmaktadır. Türkiye’deki mevcut sistemin ana zayıflığı su kalite ve kantite yönetiminin
birbirinden ayrı olmasıdır. Sorumlulukları olan ana kurumlar; su kalitesindeki sorumlulukları
ile Çevre ve Orman Bakanlığı ve su kantitesi yönetimindeki sorumlulukları ile Devlet Su İsleri
Genel Müdürlüğüdür. Çevre ve Orman Bakanlığı su kaynaklarının kirlilikten korunması ve
ilgili izin ve denetlemelerden sorumludur. Ayrıca Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği ve ÇED
Yönetmeliği de ÇOB sorumluluğundadır. Türk sistemindeki diğer bir zayıflık ise bölgesel
düzeyde yetki ve sorumlulukların sürdürülebilir su kullanımını sağlayacak şekilde yetkili
organizasyonlara yeterli şekilde dağıtılmamış olmasıdır (planlama; finans sağlama; izin ve
yaptırımlar gibi). DSI 26 havzada iyi organize olmuş bölge müdürlüklerine, ÇOB ise 81 ilde İl
Müdürlüklerine sahiptir. (Anonim b 2001).

3. MATERYAL ve YÖNTEM
Araştırmanın ortaya çıkmasında, daha önce üniversitelerde yapılmış lisansüstü tezlerden ve
yayınlardan, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılmış çalışmalar ve mevcut olan rapor, çalışma
ile istatistiki bilgilerden yararlanılmıştır.
Araştırmanın nesnel bilgilerinin, muhteviyatında toplanması için elde edilen bilgilerin
doğruluğu karşılaştırmalı olarak kontrol edilmiştir. Araştırmanın uygulanabilirliği ve
sürdürülebilirliği için mevcut yapımızda geçerli olan kanun ve yönetmeliklerin uygulama
şekilleri araştırılmıştır.

4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA


Çevre Bakanlığı (ÇB) 1991’de kurulmuştur ve çevreyle ilgili faaliyetlerin tüm sorumluluğuna
sahiptir. Bu faaliyetler diğer bakanlıklar, devlet daireleri, yerel yönetimler ve Sivil Toplum
T. Turan, Z. Eren 29

Örgütleri ile işbirliği içinde yürütülmektedir. Belediyelerin, çevresel alt yapı tesislerinin inşası
ve belediye atık yönetimi gibi çevre koruma önlemlerinin uygulanmasında önemli bir rolü
bulunmaktadır. 2000 yılı Olağan Raporuna göre, ulusal ve bölgesel seviyelerde idari kapasite
kaygı veren bir konudur. Değişik seviyelerde çeşitli kurum ve toplulukların işin içinde olması
ve bunların açık yetki ve sorumluluklarının olmayışının neden olduğu ilgi ve sorumluluk
çatışması, çevre kurallarının yetersiz uygulanmasıyla sonuçlanmaktadır. Rapor, güçlü ve iyi
saptanmış yetkilerle donatılmış güçlü bir çevre teftiş kurulunun kurulması, izleme ağlarının ve
izin verme yöntemlerinin oluşturulması gerektiği sonucuna varmaktadır. (Anonim c 2002).
Avrupa Birliğine girmek isteyen Türkiye, bulunduğu bölge itibariyle özellikle sınır aşan suları
ile ilgili olarak komşularıyla bazı sorunlar yaşamaktır. Son dönemde Ortadoğu’da meydana
gelen değişiklikler sonrasında Suriye ve Irak’la aramızda sorun sebebi olan Fırat ve Dicle
sularının kullanımı şu anda bir bilinmezlik içindedir. Bu sebeple Türkiye, Dünya Üçüncü Su
Forumunda belirttiği gibi sınır aşan sular konusunda problemler yaşamamak için ve AB’ye
uyum çalışmalarını hızlandırmak için kısa bir süre içinde su kaynaklarını havza bazında
yönetimine geçiş yapmalı ve eksik olan yasalarını tamamlamalıdır.

5. SONUÇ
Su, sonsuz bir kaynak gibi görülüyor. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 1000
metreküpün çok altındadır. Önlemler alınmadığı takdirde Türkiye'nin su gereksinimi giderek
fazlalaşacak ve 2025 yılında kişi başına düşen su miktarı kritik sınırın altında olacaktır. Avrupa
Birliğine girmeyi hedefleyen Türkiye'nin AB Su Çerçeve Direktifine uyması, sürecin işlemesi
bakımından son derece önemlidir.
Türkiye’de su yönetimi konusunda yetki ve sorumlulukları olan birçok devlet kurumu vardır.
Bu durum diğer birçok AB üye ülkesi veya aday ülkesinden çok da farklı değildir. Bu
kurumların yetki ve sorumlulukları genel olarak Kuruluş Yasalarında belirlenmiştir. Ancak,
Çevre Bakanlığı (1991) gibi yeni bir kurum kurulduğunda, Kuruluş Yasası aynı yetki ve
sorumlulukları paylaşan diğer mevcut kurumların kuruluş yasalarında herhangi bir değişiklik,
düzenleme veya güncellemeye gidilmemiştir. Bu durum farklı kurumların benzer ve örtüşen
yetkilere sahip olmalarına neden olmaktadır.
Yaşamın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinde oynadığı rol itibariyle su çok önemli bir yere
sahiptir. Ancak, ülkemizin su kaynakları her geçen gün kirlenmekte ve kişi başına düşen su
miktarı; nüfus artışı ile birlikte yıldan yıla hızla artmaktadır. Türkiye 80’li yıllardan bu yana şu
veya bu şekilde çevrenin korunmasına hizmet edebilecek bir mevzuata sahiptir. Bu mevzuat
dünya ekonomisi ve siyaseti ile paralel bir şekilde hareket etmektedir ve ihtiyaçlar
doğrultusunda kimi zaman olumlu kimi zaman zaman da Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliğinde belki sadece ÇED olduğu gibi kazanılanları geri alan bir çerçevede
gelişmektedir. Ancak AB Çevre Mevzuatı incelendiğinde görülen, çevrenin korunmasına
hizmet eden düzenlemelerin ve bu mevzuatla gelen standartların giderek katılaştırıldığıdır.
Mevzuat uyumu, bu noktada, Türk Çevre Mevzuatının geriye gidişlerini engelleyecek ve bu
yola bir kez girildiğinde dönüşü olmayacaktır. Bu da içme suyu kaynaklarının korunmasında
önemli katkıda bulunmuştur.
30 Türkiye’de Su Kaynakları ve Su Politikası

KAYNAKLAR
− Anonim a, 2001. Türkiye Çevre Vakfı Yayınları.sf.266, Ankara.
− Anonim b, 2001. Carl Bro Raporu, Su Yönetimi Konusunda Yasal ve Kurumsal
Güçlenme, Avrupa Birliği Su Yönetimi Konusundaki Yasal Gerekliliklerin Yerine
Getirilebilmesi İçin Yasal ve Kurumsal Gelişme Raporu, Çevre Bakanlığı, Ankara.
− Anonim c, 2002. Türkiye’deki Çevre ile İlgili Mevzuatın Analizi Projesi Final
Raporu, Çevre Bakanlığı, Ankara.
− Civelek, İ., 1998. Çevre Mevzuatı El Kitabı., Trabzon.
− Maden, T., 2005. Avrupa Birliği Çevre Politikaları.Y.Lisans Tezi, Hacettepe
Üniversitesi, Ankara.
− Yüksek, T., 2005. Türkiye’nin Su Kaynakları ve Havza Planlamasına Dönük Genel
Değerlendirmeler. Y.Lisans Tezi, Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesi.,
Artvin.
T. Turan, Z. Eren 31

ABSTRACT

Water is one of the most important requirements of human life. Due to its vital role in
surviving a healthy life, it has a distinct position. However, water reserves in our country are
consistently being polluted and the demanded amount of water per person is constantly
increasing along with population growth. One of the most important sources needed for life in
sustainable development is water.
In Turkey, neither water quality can be monitored efficiently nor can a required databank be
constituted. It is only possible to conserve and evaluate water reserves in a beneficiary way
with a combined management mechanism. All over the country, some basic deficiencies are
experienced in the preservation of water reserves from contamination. Priory objective about
which European Union (EU) concern in Turkey in the scope of water frame directive is to
solve the problem caused by a condition in which the responsibilities about water are shared
among different institutions in the institutional formation of Turkey and as a result of which a
lack of coordination occurs causing discrepancies between the actual and administrative
borders of watersheds.
In this study, water reserve preservation policy in Turkey and improved water management
objectives are presented. From a general perspective, Turkish water management legislation is
far distinct from that of EU in the respect of especially standards, monitoring requirements and
measurements methods. In Turkey, water quality cannot be dully monitored and required data
bank about this topic cannot be constituted. In the consequence of the present study, it was
made clear that an institutional improvement can be performed with many regulations on water
management in Turkey.
Keywords: Turkey, water, water management, water reserves

You might also like