You are on page 1of 4

Dokunma Duyusu

Gurıther Busch'un Anısına

RICHARD SENNETT*

D uyuların anlamı, felsefenin antik ve - miz aşırı bir ruh durumuna gireriz. Bu ruh nin çaldığı enstrümanla uğraşısında değil, " T h e Sense o f T o u c h " ,
-en azından benim için- bezdirici bir halinde, en çok vibrato anında, vücudumuz onun vücudunda başlar. AD, v . 6 8 , n . 3 / 4 , 1 9 9 8 ,
sorununu teşkil eder. Duyular hakkındaki bize ihanet edebilir. 0 anda ne olduğunu Dirençle karşılaşma sonucu rahatlama iki- pp.19-23.
tartışmalar genelde fiziksel gerçeklerle somut olarak anlatabilirim. Titreyen kolu- lemi, bir çellist için sol telindeki mi ve fa Çeviren: idil üçer
doğrudan bir ilişkilendirme içermezler. muz birdenbire bize, konsere hazırlanırken notalarıyla uğraşırken kendini gösterebi-
Ancak fiziksel dünya kendi içinde, kuru biriktirdiğimiz gerginliği yok etme vaadin- lir. Bu durumda vibrato yapmak çok çirkin
spekülasyonla açıklanamayan sırlar ba- de bulunur. Enerji elimizden uzaklara, ko- bir ses çıkarma riskine atılmaktır. Ancak * Richard Sennett
rındırır ve bu en çok vücudun fiziksel sır- lumuza doğru kayar. Sıklıkla, dirsekten stresli bir çellist bu zorlukla karşılaştığın- halen New Y o r k
ları için geçerlidir. Bu sırlardan biri olan parmağa enerji akışını daha da kesecek da birdenbire kendine gelebilir; zorluk in- U niversitesi' n d e
dokunmanın anlamını açıklamak için bir şekilde bilek bükülmeye başlar. Bu akım san vücudundan ahşaba geçer, vücut ser- ders vermektedir.
sosyal felsefecinin değil, bir müzisyenin kesintisinin sonucunda zayıflamış el güç best kalmıştır. Pekçok yayını arasında
bakış açısından konuyu ele alacağım. Böy- kazanmak için tellere daha kuvvetle basar. Örneğin, ben ilk kez Schubert'in Çello Beş- The Conscience of the Eye v e
le yapacağım, çünkü oda müziği icra eden Parmaklar tellerin altındaki perdelere kit- lisi'ni büyük çellist Jacquline du Pre ile su- Flesh and Stone bulunur.

bir çellist olarak başka bir hayatım da ol- lenirler ve akıcı bir şekilde hareket ede- narken -o zamanlar ancak buluğ çağınday-
muştur. Theodor Adorno entelektüel de ceklerine, sıçramaya başlarlar. Bu somut dı- ilk bölümde ikinci çello'nun tehlikeli bir
olan müzisyenlerin gerçek benliklerini oluşumlar sonuçta bir müzisyenin sinirli batağa saplandığı bilinen o mehşur ana ka-
terketmekten korktuklarını söyler. Belki sesler çıkarmasına sebep olabilirler. dar, bir sinir krizinin pençesine düşmüştü.
öyledir; ancak müzik yapmanın bedensel Elbetteki sinirsel durum -korku- vücuda Fa sesi bir an için bozuldu, ancak ona sahip
deneyimi toplumun durumuyla ilgili bazı tutmayacağı bir rahatlama sözü verirken oldu ve zenginlikle titreyen cömert sesler
şeyleri de ortaya koyar.
... arzula-
suçludur. Ancak vibratonun kontrolünü çıkartmaya başladı. Vücudu rahatladı ve
Her çellist, vibrato gibi hareketlerde usta- müziğin içindeyken hep takındığı o şevkli
nan ve
kaybeden çellist sahnede, arzulanan ve
laşarak dokunma duyusunu öğrenir. Vib- ifade edilen arasında bir bölünme yaşar. gülümsemeyle müziğin içine sızdı. ifade edi-
rato, tiz seslerdeki kötü tınıları gidermek Bu durumun yine fiziksel bir temeli vardır. Dokunma duyusu bu yüzden direncin di- len ara-
ve renklendirmek için sol elin tellerin üze- Çellistin dikkati artık, parmak ucunun tel- yalektiğiyle ilgilidir. Temas ve direnç birbi- sındaki
rinde titretilmesi olarak tanımlanabilir. lere dokunuşu veya etin çelik ve ahşaba rinden ayrılamazlar. Fiziksel objelerin di-
Vibrato parmak ucunun tellere değmesiy-
bölün-
değmesinde yoğunlaşmaz. Şimdi müzis- renci vücudu uyarırken aynı zamanda onu
le başlamaz. Daha geride, dirsekte başlar. me...
yenin kendini icra ederkenki gözlemi ikiye rahatlatırlar da. Dokunma deneyimi, başa-
Hareketin itici kuvveti bu noktadan kay- bölünmüştür; bir tarafta müziğin olması rılı bir vibratoda olduğu gibi, arzulanan ve
naklanıp, koldan, avucun içinden ve par- gerektiği gibi icrasına duyduğu arzu, diğer ifade edilen arasındaki bölünmenin üste-
maktan geçer. sinden gelir. İlişkide olduğumuz zaman
taraftaysa müziğin olduğu gibi icrasıyla
Vibrato bir çellistin gelişimi süresince ol- varılan ikincil bir ifade vardır. Fiziksel kor- tehlike ve çekişmenin olmadığı bir bütün-
gunlaşan fiziksel bir beceridir. Vibrato yap- ku ve rahatlamanın olacağına dair sahte lük halinde değilizdir. Zorluklar ve direniş-
ma özgürlüğü, çellistin detone olmadan bir vaat, böylelikle müzisyenin sübjektif lerle yüzleşiriz, ancak uğraşının verildiği
çalma ustalığını gerektirir. Eğer genç bir ve objektif ifadenin arasında bölünmesine bölge insanoğlunun içinden dünyaya, ha-
çellist bu ustalığa sahip değilse, vibrato sebep olur. Bu bölünme yalnızca, sanatçı- reketsiz fiziksel objelerle olan ilişkilere
yaptığı her sefer sesin frekansını yanlış ta- nın müziği olması gerektiği gibi icra ede- kayar. İfade bu fiziksel çaba sayesinde
yin ederek detone bir ses çıkarır. Bu deto- mediğini düşündüğü süre kısıtında, kısa oluşur. İyi çalarken bütün müzisyenler, şa-
ne ses ve vibratonun temiz sesleri arasın- bir an sürebilir ve vücut kontrolü ele aldı- ir VVallace Steven'ın şu ünlü sözünü hisse-
daki farkın arkasında, telde oluşan ek ses- ğı zaman, 'başka türlü olmalıydı' düşünce- der: 'gerçek sadece şeylerin içindedir'.
lerle ilgili akustik nedenler vardır. Ancak, sinin kaybolmasıyla son bulabilir. Veya bu Kültürel analizle uğraşırken bir kuram ya-
frekansı iyi tayin edebilmek için ustalığa bölünmüşlük bilinci, tehlikeli bir biçimde, ratacağıma, belki de 'şeylerin' çok fazla üs-
duyulan gereklilik bize esas gerçeği göste- bütün icra boyunca sürebilir. tünde durdum. Perukların, sandalyelerin,
rir: saf tepkisel ifade bir karmaşa yaratır- Bu tehlikeden, dikkatlarimizi direnç olgu- küvetlerin, sokak ışıklarının, küpelerin, ba-
ken, özgürlük kontrolü gerektirir. Bu bir sunun üzerinde yoğunlaştırmak için söz haratların, prezervatiflerin ve herşeyden
parça bilgelik, el için olduğu kadar kalp ettim. Stresli bir müzisyenin arzularına önemlisi, binaların tarihi hakkında yazdım. ... ifade, insanoğlu
için de doğrudur. Teknik ustalık edinildiğin- karşı bir fiziksel dirençle karşılaştığını Ancak, müzikle ilgili bu örnekten, sadece nesnel gerçekliğin
de bile, vibrato, çellistler ve özellikle de söyleyebiliriz, fakat bu tip bir direnci ken- kültürel bir kuramın somut olarak temel-
genç çellistler için, topluluklar karşısında direnişine tepki
disi yaratır. Ancak kontrolü kaybettikten lendirilmesinin önemine dikkat çekmek
çalmaya başladıklarında, bir tehlike içerir. sonra, arzusu sayesinde, müziğin olması için bahsetmiyorum. Vibrato örneği genel gösterdiği zaman
Pekçoğumuz konserden önce adrenalin gereken şekilde icrasını duyumsar. Daha bir gerçeği ortaya koyar: ifade, insanoğlu A• doğar...
salgılarız, midemiz sıkışır, yoğun bir sessiz- da önemlisi, sahnede çalabilecek kadar iyi nesnel gerçekliğin direnişine tepki göster-
liğe çekilmek isteriz. Sahneye çıktığımızda müzisyenlerin direncinin nerede başladı- diği zaman doğar; dünyayla ilişki kurduğu-
bir rahatlama duyarız, ve dikkat kesildiği- ğıdır. Bir vibrato krizinde direnç, müzisye- muzda, bir anlamda onun kabalığına, sert-
Kontrollü ve saldırgan
bir çevrede fiziksel bi-
lincin kapatılması bir
doğal savunma meka-
nizmasıdır.

ligine ve zorluğuna dokunuruz. Bu kaba hiptirler. Modern binaların özellikle çok iyi fından şekilendirilen bu tür mekanlar, yö-
toprak, ifadenin oluştuğu ortamı yaratır. tanımlanmış programları vardır. Her met- netilen ve kontrol edilen hizmet sınıfında,
Ancak, fiziksel dünyayı biçimlendiren pek- rekare kendisine ayrılmış bir işleve sahiptir fiziksel ilgisizlik ve bağlantısızlık doğurur-
çok modern çaba bu ortamdan kurtulmak ve işlevler bu modern binalarda enerji tü- lar. Kontrollü ve saldırgan bir çevrede fi-
istiyor. Toplum fiziksel objeleri yaratırken ketimi, pompalama, aydınlatma ve ısıtma ziksel bilincin kapatılması bir doğal sa-
direnci azaltmayı amaçlıyor; örneğin kul- gibi fiziksel özelliklerle sıkı bir ilişki halin- vunma mekanizmasıdır. Başkalarının ula-
lanıcıya kolaylık sağlayan bilgisayarlar ve- dedir. Geçmişte Palladio gibi bütünleşmiş şamayacağı içe doğru bir çekilme yaşanır.
ya trafiğin tıkanmadan aktığı yollar. Top- yapıların yaratıcıları, binanın kullanımı ko- Ancak bu savunma mekanizması yüzün-
lumsal ve politik disiplinler de aynı ilkeyi laylaştıran fiziksel bütünlüğü sağlamak den kızgınlık ve tatminsizlik ifade edile-
Hi
benimsiyor. Etiketlerimiz bile açık ve kav- için harikalar yaratırlardı; program ne ya- mez. Yöneten, güce tâbi olanlar arasında
raması kolay: Alman Türk'e karşı, hetero- pacağınızı işlevle özelliklerin nasıl düzen- çevresindekilere karşı bu tür bir nesnel il- Sİ
seksüel homoseksüele karşı, başarılı ba- lenmesi gerektiğini planlardı. Kapıları açıl- gisizlik yarattığı zaman başarılı olur.
şarısıza karşı. Denebilir ki sadece işlevsel- dığı anda binanın bütünü kavranırdı. Modern mimarlar sıkça çevreyi kirleten le
lik ve pratiklik önemli; Windows 95 gibi Ancak, bu iyi tanımlanmış, kullanımı kolay nötr mekanlar ve monoton binalar yaptık- tiı
kullanım zorlukları olan bir program hiç- yapılar, katı yerleşimler olmaya eğilim gös- ları için suçlanırlar. Ben bu estetik suçla-
bir değer taşımıyor. Tartışma şu şekilde terirler ve mekanları zaman içinde değiş- maya karşıyım. Burada konu güçle ilgilidir. m
daha da genişletebilir: direncin düşürül- meyen, yalnız tek bir işleve göre kullanıla- Güce dayalı bir rejim cisimsizleşmeyi des-
bi
mesi, sosyal yaşam ve kültür arasındaki bilirler. Bir onsekizinci yüzyıl sarayı müze tekler; çevreye duyulan ilgisizliğin beslen-
bölünmeyi azaltmanın yollarından biridir. haline getirilebilir ama, bir müzeyi saray, mesi, yönetimi temellendirmenin bir yolu- d<
Dünyayı bir çelloyu çaldığımız ruhla kulla- hastane veya kiliseye dönüştürebilmek ko- dur. Mimarlık, bedensel direnç, bağlılık ve

namayız, direnç ve rastlantısalımı araya- lay değildir. Daha dünyevi bir örnekle: iki ifadeyi doğuracak fiziksel olanakları yara-
rak veya Heidegger'in kullandığı anlamda yüzyıl öncesinin Georgia sıra yapı mimarlı- tacağı yerde, basit ve kullanım kolaylığı m
onların içinde barınarak. ğı ofislerin, konutların ve dükkanların de- sağlayan tasarımlarla insanlık karmaşası-
Aslında bu pratiklik tartışması bana tüm- ğişen ihtiyaçlarına kolayca uyum sağlar, nın üstünü -Suzuki yöntemindeki gibi- di
den yanlış geliyor. Gündelik çevredeki di- ancak bir tüketim tiyatrosu olarak nitelen- "bantlarsa", yönetimle suç ortaklığı yap- y ı
Gündelik çevrede- rencin kaybolması, bence gerçekle olan direbileceğimiz alışveriş merkezlerine mıştır. Hissizleştirilmiş bir dokunma duyu-
ki direncin kay- bağlantıyı zayıflatıyor. Kullanma kolaylığı başka bir işlev yüklemek çok zordur. su, güce dayalı bir rejime işaret der. sı
bolması, bence ilgiyi yok ediyor, baş eğmiş bir dünya, uya- Kullanımı kolay ve sabit işlevlere sahip nes- Dokunma duyusunun zayıflamasının sade-
gi
gerçekle olan • * rılmayı ortadan kaldırıyor. neler, kullanımla kendinizi ilişkilendirmek- ce bir metafor olmadığını bir kez daha be-
bağlantıyı zayıfla- Bir kez daha çellodan bahsetmeme izin ve- ten çok ona teslim olmanızı isterler. Nesne- lirteyim. Sokaklarımız, onsekizinci yüzyıl d«
rin. Yeni başlayanlara çalmayı öğretmenin nin sizden açıkça istediği şeyi yapmaya sokaklarından çok daha kullanımı kolay,
tıyor. Kullanma bir yolu, perdelerin yerine küçük bantlar mecbursunuzdur. Bu, kullanım kolaylığı güvenli ve temiz, ancak sokaklardaki kala- yj
kolaylığı ilgiyi yok yapıştırmak ve bu sayede çocuklara tam olan objelere dayanan disipliner bir rejim- balıklar azaldı ve sokaktaki yaşam saye- bi
ediyor, baş eğmiş olarak parmakların nereye koymaları ge- dir. Peki bu rejimde öznenin, yani kullanıcı- sinde başkalarıyla tanışmak olanağı nere-
bir dünya, uyarıl- rektiğini göstermektir. Suzuki yöntemi adı nın, gerçek rolü nedir? Bu sorunun cevabı- deyse yok oluyor. Modern kent kalabalığı- re
verilen bu yöntem çalmayı kolaylaştıracak nı, sosyal konutlar, fabrikalar ve ofisler gibi nın davranışında, Ervving Goffman'ın gös-
mayı ortadan kal-
gibi görünür, ancak bantlar bir kez çıkarıl- dünyevi yapıları değerlendirirerek verebili- terdiği gibi, fiziksel temas bir bale edası ta-
m
dırıyor.
dığında çocuklar şaşkınlığa düşerler. Par- riz. Kolaylığa dayalı bir disiplin, durgun bir şıyan bedensel hareketlerde bastırılarak İŞ
mak uçlarının, teller ve ahşapla temasının atmosfer yaratır; iyi tasarlanmış formel disipline edilmiş. Sokaktaki birbirine ya-
olması gerektiği gibi olmadığını anlarlar sosyal konutlardan oluşan gettolarda yaşa- bancı insanların sessizliği ve göz temasın- re
bantlar, o çok önemli noktada, gerçek bir yanların durgun halleri veya nefret duygu- dan kaçınmaları bu disiplini kuvvetlendiri- d <
teması zayıflatırlar. Kullanımın kolaylaştırıl- ları açık ve derindir. Çalışma alanındaki kul- yor. Gerçek bir dokunuş korkuya sebep
ması sonucu, nesnelerle bağlantının hissiz- lanıcının tepkisi ise daha az görünürdür. oluyor. Modern kalabalıklar, düzensizlik ve
leştirilmesi, gündelik hayatın da bu şekilde Modern bürolar değiştirilebilir iç mekanla- karışıklığa neden olan fiziksel insan kütle-
"bantlandığım" düşünmeme sebep oluyor. ra sahip olabilirler ama, çalışanların işve- leri olmaktan çok, işlevsel yoğunluklar ol-
Gündelik hayatta dokunma duyusunun za- ren isteklerinden biraz olsun kaçabileceği ma özelliğini taşıyan alışveriş kalabalıkları,
yıflaması, politik ve kültürel olarak iki şekil- mekanlar hiçbir zaman temin edilmez. El- spor olaylarının kalabalıkları veya otoyol-
de kendini gösterir. Fiziksel bağların kop- bette mimarlar, çalışanlar değil, işverenler lardaki arabaların içindeki kalabalıklardır.
ması, güç ve öznelliğe dayalı rejimlere ser- tarafından tutulurlar ve gözetimin kolay Sokaktaki hareket hakkındaki kendi çalış-
vis verir. Politik rejimi anlamak için günlük olduğu, disiplini empoze eden çalışma malarımda, modern şehirdeki hareket or-
gerçekliğimizin en somut elemanıyla baş- alanları yaratırlar. Bu işlevsel ve disipliner ganizasyonunun dokunma duyusunu nasıl
layalım; bir bina. Bütün binalar, mekanları- mekanın sonuçlarını benim de dahil oldu- körelttiğini şaşkınlıkla gözlemledim. Plan-
nın kullanımını tanımlayan programlara sa- ğum pekçok sosyolog inceledi. Güç tara- cı Robert Moses tarafından 1940 ve
Kullanım kolaylığı, işlevlerin kesin tanımları, disipline edilmiş ka-
labalıklar, köreltilmiş fiziksel uyarılar, güvenilir ve bilinen nötr bir
şehirle sonuçlanır, ancak bu nötrlük hiçbir zaman masum değildir.

1950'lerde tasarlanan New York City oto- m yüzden, bu tartışmaların kurgusunu biraz olabilir. Hıristiyan, müslüman ve yahudile-

V.
yol sistemi kent merkezindeki kalabalığın f daha incelemek çok önemli. rin dine teslimiyetleri, öznelliğin toplum-
baskısını otomobili kullanarak azaltmayı Kanlı bir savaş filmini seyreden milyonla- sal bir şeklidir. Onların içinde gizli birşey
amaç ediniyordu. Moses, bir araya toplan- rın arasından yanlızca birkaç kişi sinema- yoktur ve İdeal'e özlem, dini ritüel ve ka-
mış insanları, kendi yoğunluğu sebebiyle dan kendisi de bir katil olmaya karar ver- nunlara bağlı olarak duyulur. Voltaire, Jef-
patlayacak bir nükleer reaksiyon olarak miş olarak çıkıyor. Peki ya öbürleri? Büyük ferson ve Adam'ın Aydınlama döneminde
kabul ediyordu. Bu disipline edilmemiş seyirci kütleleri, bu şiddet veya seks cüm- 'ahlaki duygular' olarak nitelendirdikleri Öznellik özel
kentsel kütleye duyulan korkunun kökleri, büşlerinden yine kanunlara uyan vatan- de, öznelliğin toplumsal formlarından biri- olmaktan
Baron Hausmann'ın ondokuzuncu yüzyıl- daşlar veya sakin yatak arkadaşları olarak dir. Bunlar bireyselliğin bilmeceleri veya
başka ne
da gerçekleştirdiği Paris rekonstrüksiyo- hayatlarına devam etmek üzere çıkmayı fantaziler değildir. Bir ahlaki duygu yalnız-
başarıyorlar. Dokunma korkusu ve fantazi- ca yaşandığı zaman oluşur. Acıma veya
olabilir?
nunda, hızlı transit taşımacılığın, yoksul
ve kızgın halkla veya düpedüz bilinmeyen- ye boşalma, bu yüzden pekçok psikolog zekanın gücü (Voltaire için zeka da bir ah-
le fiziksel temastan kaçmak için kullanıl- tarafından yararlı olarak nitelendiriliyor. laki duyguydu) yoğun ve dirençli toplu-
masında bulunabilir. Bu planlanmamış fi- Başka bir bakış açısına göreyse fantazinin mun içinde bir yer edinmesine bağlıdır.
ziksel temas korkusu günümüz kentsel ta- içeriği, ifade edilmese de, etkili olmaya Özelleşmiş bir öznellikse, iç yaşamı üstün
sarımına da yansır. Çağdaş Berlin'in yeni devam ediyor. Başkaları tarafından müda- ve bireysel bir durum olarak, içeriğini de
tasarımı mekansal güce dayanan bir reji- hale edilemeyecek şekilde düzenlendiği başkalarından saklanan bir sır -sır değilse
mi en iyi yansıtan örneklerden biridir. Kul- için, içsel uyarılma hali korunuyor. Fantazi bile birey için bir bilmece- olarak ortaya
lanım kolaylığı, işlevlerin kesin tanımları, bir prezervatifle kaplanmış halde. koyar. Sade bir ton, ancak zengin bir içerik-
disipline edilmiş kalabalıklar, köreltilmiş Kitle medya tarafından beslenen fantazi le yazdığı birçok duygulu mektuptan birin-
fiziksel uyarılar, güvenilir ve bilinen nötr dünyası, dokunma duyusunu düzenleyen de Voltaire, Madame de Pompadour'a, dav-
bir şehirle sonuçlanır, ancak bu nötrlük geniş bir kültürel rejimin anlaşılması için ranışlarının onu sık sık hayran bıraktığını
hiçbir zaman masum değildir. ipuçları barındırır. İçsel hayatı uyarmak ancak çok nadir olarak şaşırttığını yazar:
Kültürel düzlemde bu baskıcı rejimin bir için fiziksel temastan çekinilir. İçsellik ve 'Akıl çağına eriştiğim zaman kim olduğumu
paraleli yok gibi görünür. Bugün New çekinme kavramları bence bu fantaziye az çok biliyordum; belki diğerlerinden da-
York'ta herhangi bir galeriye girdiğinizde, dayalı rejiminin çok önemli elemanlarıdır. ha zeki fakat onlar gibi. Kendimi anlayabil-
alçı vajinalar veya penis fotoğrafları göre- Çekinme, içinde gizli gizli, arzu ve özlemi mek için onların karakterlerini incelemeliy-
bilirsiniz. Bir filme gidin, vücutların parça- barındırır. Bunlar özel ve öznel oluşumlar- dim ve insanlığın izlerini bulabilmek için
lara ayrılmasını veya kan ve pıhtının ekranı dır; eksik olana duyulan özlem ve birleşi- kendi kalbimi okumalıydım'. Hangimiz bu-
sıvamasını seyredersiniz. Moda, bir striptiz lemeyen idealin arzulanması. Erotik olan, gün buna benzer sözler söylemeye cesaret
sanatı haline geldi. Kültürümüzde, çelik ve ilk olarak Freud'un öne sürdüğü gibi, du- edebiliyoruz? Biliyorum ki ben edemem.
cam yapılardan çok erotik beden, dokun- yusal zevkten farklı bir zaman dilimiyle il- Biz hayatlarımızı varolmanın içselliğinde
ma duyusunun yüzeyini oluşturuyor gibi gilidir. Freud'un açıklamasına göre arzu fi- neyi arzuladığımızı ve ne olmayı özlediği-
görünüyor. Ancak, o alçı vajinalardan birini ziksel birleşme anında kaybolur veya La- mizi çözümlemeye çalışarak geçiriyoruz.
daha iyi görebilmek için duvardan indirme- can'ın dediği gibi, arzu, yok olanın düşlen- Bu öznellik rejimi, direnci kucaklamaktan
ye kalkın, galerideki bekçiler hemen sizi mesidir. Dokunmak, hayal etmekten daha çekinen bir toplumun yarattığı bir tehlike-
uyarırlar; veya sokaktaki modaya uygun aşağı bir değerdedir. Proust Albetine Dis- dir. Üzeri 'bantlanmış' zorluklar kaybol-
olarak sergilenen bir kalçayı okşamaya ça- parue'de tekrar tekrar, anlatıcının Alberti- maz; çekişme, kararsızlık ve karışıklık insa-
lışın, en azından Amerika'da, cinsel taciz- ne için duyduğu arzunun o yokken nasıl noğlunun arzulara gösterdiği direncin
den tutuklanırsınız. Sergilenenle dokunula- büyüdüğünü ve yanında yatarken nasıl inatçı sonuçlarıdır. Ancak genç çellistin do-
nı birbirine karıştırmak hatasına düştünüz.
İmaj ve nesne, göz ve el arasındaki yasak-
zayıfladığını anlatır.
Bu yüzden temastan çekinme arzuyu, as-
kunuş kontrolünü kaybettiği anda yaptığı
gibi, bu zorluklar iç dünyaya atılabilir ve V.
lanmış bir engeli aşmaya kalktınız. lında hayal gücünü, korumak için bir giri- onların aşılacağı zaman gelene kadar bi- .*.. çekişme, ka-
Amerika'da bu engel hakkında çok konu- şimdir. Ancak erotisizmle ilişkimizi kesti- riktirilebilir. Nesnel dünyanın alanı, reali-
zasyonun dünyası, bu aşamadan sonra çok
rarsızlık ve karı-
şuldu. Hustler gibi dergilerde yayınlanan ğimiz anda, bu korunaklı bölgenin yararlı
pornografik sahnelerin, okuyucuları bu tip olduğunu öne süren psikiyatrik inanç, ta- daha ilerilere doğru büyüyecek ve arzu ile şıklık insanoğlu-
pornografik davranışlara itip itmediği ve- mamen savunulamaz duruma düşer. Bi- niyetin alanına bile sızabilecektir. Ancak nun arzulara
ya şiddet kültürünün sokaktaki şiddeti reylerin gerçekle bağlantısının kopmasına psikolojik olarak böyle bir öznellik, insan- gösterdiği diren-
arttırıp artırmadığı çok tartışıldı. Belki sebep olan öznelliğin özelleştiği bir du- ların gerçeğin onları hayal kırıklığına uğ- cin inatçı sonuç-
yanlızca Amerikalı ve püritenlere has da rum ortaya çıkar. rattığını düşünmelerine sebep olur. Kısıtla-
maları ve sınırlamalarıyla gerçek kişi, va-
larıdır...
olsa, bu tartışmalar tamamiyle dokunma Bu belli açılardan saçma bir soyutlamadır:
korkusu ve başka bir insan üstündeki şid- Öznellik özel olmaktan başka ne olabilir? rolması çok arzulanan o ideal varlıktan çok
det gösterisi olarak dokunmakla ilgili. Bu Aslında tam tersi de olabilir, toplumsal daha alçak bir seviyede görünür. 'Eğer ki',
Anlamla
emeğin bir-
birinden ay-
rılması,
özelleşmiş
bir bilince
işaret eder.

'Keşke', 'Umut ettim ki' ile başlayan cümle- Onun sadece maskelerinin ve zırhlarının gibi biz de sürekli becerilerimizin zayıflık-
ler öznelliğin özelleşmişliğini ortaya koyan sembolizminden değil, aynı zamanda larda yüzleşiyoruz. İşte böyle problemli
dilin anahtar cümleleridir. Bu dil dünyanın maskelerin ve zırhların yapılışındaki ince- anlarda özlem ve içselliğin erotisizmi bizi
zorluklarıyla olan uğraşıyı bozar ve bu uğ- likten, olmayacak malzemelerin kullanı- baştan çıkarmakla tehdit ediyor. Modern
raşının kişiyi kendinden özgürleştirme gö- mından ve bu malzemelerin birleştirilme- davranışları renklendirmeye devam eden
revini yerine getirmesini engeller. lerinde ortaya çıkan zorlukların üstesin- Romantik miras, büyük bir travmanın için-
Özelleşmiş öznelliğin tehlikeleri hakkında den nasıl gelindiğinden etkileniriz. Bu de bloke olmuş sanatçının deneyimlediği
pekçok modern felsefeci ve sosyal bilimci malzemeler onun emek verdiği alanı oluş- arzu ve ifade arasındaki bölünmenin kah-
yazdı. Bu konuyu Arendt ve Habermas fel- tururlar. Bu alan bir feminist protestoyla ramanca bir sanatsal uğraşıyı barındırdı-
sefe düzleminde, Robert Bellah ve Antony değil, feminist sanatla karşı karşıya oldu- ğını söylüyor. Vibratonun ikilemi, bu trav-
Giddens ise sosyal düzlemde incelediler. ğumuzun farkına varmamızı sağlar. Buna ma sırasında, Romantik kahramanlık nite-
Ancak itiraf etmeliyim ki, özelleşmiş öznel- rağmen bu çalışmaların eleştirileri hep lendirmesiyle hiçbir alakası olmayan bir
liğin eleştirilerinden çıkarılan sonuçlardan sanatçının niyeti, yani maskelerinin sem- direniş ve ilişkilenme diyalektiği sayesin-
hep bir rahatsızlık duydum. Genellikle ya bolizmi üzerinde yoğunlaşır. Anlam, üreti- de rahatlamaya nasıl ulaşıldığını öneriyor.
Theodor Adorno'nunkiler gibi tutucu olu- me verilen emekten ayrılır. Sanatta gerçek çaba bir iç görüş oluştur-
yorlar ya da Jürgen Habermas'ınkiler gibi Anlamla emeğin birbirinden ayrılması, mak için değil, esas onsuz çalışmak için
ilişki ve uğraşı hakkında duygusal ve şid- özelleşmiş bir bilince işaret eder. Bunu aç- gösterilir. Bu da enerjinin kişiden objeye
det içermeyen düşünceler taşıyorlar. Öz- mak için bir kez daha bir müzik parçasının kaymasıyla başarılın
nelliğe itiraz ediliyor, ancak nesnellik de sunuşunda ortaya konulan özel emeğe re- Bu sıralar gördüğüm, okuduğum ve duy-
aynı derecede kavranmamış kalıyor. ferans vermeme izin verin. Jacqueline du duğum birçok genç sanatçı tarafından
Bu özelleşmiş öznellikten kendimizi yeni- Pre'nin eşsiz tekniğinin, stres anında nasıl gerçekleştirilen sanat, umut verici bir
den fiziksel dünyayla ilişkilendirmezsek, bloke edildiğini anlatmıştım. Yıllar sonra yönde ilerliyor; el emeğini ve materyalleri
kurtulamayız. Sanatsal çalışmalar bize bu bu travmatik konser hakkında konuştuğu- ön plana çıkarıyor. En azından Amerika,
yeniden ilişkilenmeyi nasıl başaracağımız muzda, bana o anda nasıl iki ayrı müzik kuramın yönlendirdiği sanatın reddiyle
konusunda yardım ederler. Adorno'nun, fi- duyduğunu anlattı: doğru ve güzel olanı karşı karşıya, ancak bu reddetme bence
... yorum ziksel özgürlüğün ikonu olan 1960'ların kafasının içinde, ne doğru ne de güzel ola- tutucu değil, aksine emeğin yenilenmiş
anarşik ve çıplak gençliğine duyduğu kor- nıysa kulaklarında. 0 anda özlemin ve ek- bir takdiriyle yönlendiriliyor. Yeni müzik,
her zaman
ku, fiziksel hareketlere ifade kazandırma- sik olanı arzulamanın erotik dünyasına çalınmak için tasarlanıyor, notaların ay-
soyut yı amaçlayan disiplini yanlış anladığını girmişti. İçinde gerçekleştiremeyeceği bir nen uygulanması için değil. Müzisyenlerin
olanın gösterir. Daha önce de bahsettiğim gibi, ideali hissetmişti. Fakat deneyimli olduğu enstrümanlarını kullanma şekillerini sor-
somuta vibratoda dokunuş tam doğru dokunuş ol- için biliyordu ki dinleyicileri teselli edile- gulamalarını istiyor. Görmek istediğim
dönüş- malıdır ki ifade edilmek istenilen ses orta- mezlerdi, onlar içsel müziğini duyamıyor- şeylerin nitelikleriyle sarıp sarmalanmış
türül- ya çıksın. Veya herhangi iyi bir striptizci- lardı. Arzuyla uyarılmış olarak onların ba- kültürel bir söylem ve onları değişik kulla-
nin de onaylayacağı gibi, giysileri çıkar- şını ağrıtmıştı. Ancak, müziği olması ge- nımlara açan bir nesneler politikası. Di-
mesini manın da bir doğru şekli vardır. rektiği gibi ideal bir biçimde duyabilmesi, rençli bir dünyada duyuları hasıraltı et-
gerektirir. Fiziksel dünyayla ilişkilenmenin karşısın- daha sonra icrasını daha iyi yapması ko- mek, kullanım kolaylığı ve açıklığına daya-
da tek bir engel vardır ki, o da erotik arzu nusunda bir uyarı görevi gördü. nan disipliner rejimleri kullanan politik bir
ve fiziksel ifade kavramlarının birbirine Bütün sanatsal çalışmalar engellerle kar- projenin amacıdır. Dokunulmaya daha yat-
karıştırılmasıdır. Cindy Sherman gibi, ça- şılaşır; örneğin yazarların bloke olması kın bir fiziksel dünyanın, içsel arzuların la-
^ lışmalarında cinselliği tekrar tekrar yeni- veya tiyatrocuların sahnede birden bire netlenmiş rejimini ortadan kaldırmak için
den tanımlayan
den tanımlayan birbir sanatçıyı
sanatçıyı ele
ele alalım.
alalım. herşeyi unutması gibi. Bütün diğer işçiler yararı olabilir.
Açıklamaya çalıştığım, güce dayalı rejim ve öznellik rejiminin çok az ortak noktası olduğu düşünülebilir. Biri aşikar, diğeriyse belirsiz olanla ilgilenir. Güç ve öznelliği birleş-
tiren ve bir bütünün iki parçası haline getirense, meydana getirdiklerinin ifade yoksunluğudur. İki rejim de bireyleri kendilerini ifade etmekten mahrum bırakırlar. Birinci,
bir tür hissizlik ve korunma içgüdüsüyle çekilmeye sebep olurken, diğeri kişinin kendini bulabilmesi için diğerlerinden uzaklaşıp kendi içine çekilmesi gerektiğini savunur.
Güce dayalı rejim nötrlük yayar, öznelliğe dayalı rejimse arzu. İkisi de direnç sonucu tepkiye sebep olmazlar ve dokunmanın sonucu olan uyarılmadan yoksundurlar.
Şunu da belirtmek isterim ki benim sanatım yanlızca bir icra sanatı olduğu için, kurguladığım argümanlar taraflıdır. İcra ettiğim müzik başkasına aittir ve çello da benim
buluşum değildir. Eğer bir besteci ya da mucit olsaydım, özlemin erotizmi belki de verimli bir başlama noktası olurdu. Arzuladığım ideali somut ve fiziksel birşeye dönüş-
türmek için çabalardım, ve başarabilirsem, en azından bir süre için arzularım durulurdu. Fakat bir çellist, bunun yerine, bir başkasının dünyasına hayat verir.
İcra sorunu, insanların günlük hayatta karşılaştıkları zorluklara, bir bestecinin özleminden daha yakındır. Sokaktaki insanlar, sahnedeki ben gibi, dahil oldukları topluluk, iş
çevresi ve ailedeki sosyal rolleri kurgulamazlar. Bu roller canlı bir sunuşu zorlaştırabilecek sosyal metinlerde saklanırlar ve bu güçlü metinler ilişki kurulamayan binalar ve
kent tasarımlarında kodlanırlar. Diderot Paradox ofActing'de iyi bir icracının, ne sahnede ne de sokakta, bu metinlerin sade bir hizmetkarı olamayacağını söyler; yorum
her zaman soyut olanın somuta dönüştürülmesini gerektirir. Bu dönüştürmenin sınırları içinde çok büyük bir özgürlük yakalamak mümkündür. Sanatta her zaman el altın-
da bulunan bu özgürlük, toplumda çok az araştırılmıştır.

You might also like