Professional Documents
Culture Documents
miştir.
Genel Görünümü Milliyetçilik kuramları açısından ba-
kıldığında, bir coğrafya üzerinde ilk olmak
ya da tarihsel geçmişlik bakımından önde
bulunmak, o coğrafya üzerindeki hak ta-
leplerine meşru bir zemin hazırlamaktadır.
Çünkü “doğduğu evde oturmak”, topluluk
üyelerinin temel hakkı olarak görülmekte ve
dışarıdakilerin de bu hakkı kabul etmeleri
beklenmektedir (Smith 2002: 54-55). Ancak
Bilgehan Atsız Gökdağ* Balkanlarda çok fazla hak talebi vardır ve
bu sebeple de halklar birbiriyle anlaşmazlık
içindedir. Balkan coğrafyasında kimliği oluş-
turmada kullanılan “düşman” ya da “öteki”
genellikle yan komşu olmaktadır. Yan komşu,
hem sınırların diğer tarafındaki devlet/millet
hem de -Balkanlardaki halkların iç içe geç-
mişliğinin bir sonucu olarak- o milletin bu
devlet içerisindeki azınlık olarak kalan unsur-
Avrupa’nın güneydoğusunda bulunan
ları yani yan evdeki insan anlamında kullanı-
Balkan Yarımadası; Yunanistan, Bulgaristan,
labilir. (Yaşın 2011:353-354)
Arnavutluk, Romanya, Türkiye’nin Avrupa
1
yakası ile Yugoslavya’nın dağılmasının ardın- Çok uluslu bir tablo sergileyen ya
dan bağımsız devletler olarak ortaya çıkan rımadanın en eski sakinleri, Yunanlılar ve
Makedonya, Hırvatistan, Slovenya, Bosna- İllirya kökenli Arnavutlardır. Bu ikisi dışında
Hersek, Sırbistan ve Karadağ’ı içine alan bir bölgeye Kimmer, Galat, Trak, Kelt, İskit,
bölgedir. Çok yakın bir zamanda Sırbistan’ın Avar, Hun, Vizigot, Ostrogot, Peçenek, Ku-
özerk bir bölgesi olan Kosova da bağımsız- man, Bulgar ve Slav gibi toplumlar da gelmiş-
lığını ilân etmiş; böylece bölgenin siyasî ve tir. Ancak bu milletlerin hepsi bölgede kalıcı
coğrafî haritası yeniden değişmiştir. olmamıştır. Sadece bir kısmı, geldiği toprak-
ları kendisine vatan edinmiş; bir kısmı ayrıl-
Balkan kelimesi “sık ormanlarla kaplı mış; bir kısmı ise yerel halklarla kaynaşarak
dağlık bölge; sarp ve ormanlık dağ”1 anla- asıl kimliğini yitirmiştir.
mına gelir (Balkan adıyla ilgili olarak bkz.:
Todorova 2003: 53-85; İnalcık 1999; Darkot Balkan tarihinde bir dönüm noktası
1997: 280-283). Bu adla anılan coğrafya da teşkil eden Osmanlı Devleti’nin bölgeye ge-
gerçekten dağlık bir görünüm arz eder. Yarı- lişi ise 14. yy.’ın ortalarına rastlamaktadır. Ru-
madanın, bazı bölgeler arasında irtibatı zor- meli’ye geçişle başlayan devletin hâkimiyeti,
laştıracak kadar dağlık olması kültür, dil, din 5 yy. kadar uzun sürmüştür. Osmanlı, bu coğ-
ve gelenekler üzerinde çok önemli etkilere rafyada hızla yayılmış; siyasal, dinsel ve kül-
sahip olmuştur. Çünkü dağların geçit ver- türel açılardan kendisini kabul ettirerek kısa
YENİ TÜRKİYE 53/2013
memesi, beraberinde dışa kapalılığı getirmiş; zaman içinde büyümüştür. Ancak bu başarı-
iletişime ve etkileşime imkân tanımamış; do- (*) Prof. Dr., Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi. Karadeniz Araştırmaları Merkezi
layısıyla da kültürlerin farklı biçimlerde ge- Başkanı.
lişmesine yol açmıştır. Yine aynı sebeple bazı (1) Ancak kelime, zaman içinde çok anlamlı hâle gelmiş ve özellikle
19. yy.’ın sonlarında coğrafî anlamının yanı sıra siyasal yan anlamlar
bölgelerde çok eski gelenekler, neredeyse hiç kazanmıştır.
nın sadece devletin gücünden kaynaklandığı mından farklı özellikler taşıyan topluluklar”ı
söylenemez. Çünkü Türk kültürünün bu ka- (Gümüş; Sevi 1996: 209) ifade etmek için
dar kolay benimsenmesi ve varlığını uzun yıl- kullanılmaktadır. Dilsel olan azınlıkların ana
lar devam ettirebilmesi, bölgeye Osmanlılar- kimlik öğeleri ve başat toplumdan ayrıldıkla-
dan önce gelen Türklerle de ilgilidir. Nitekim rı yön dilleridir. Dini yenilenme döneminde
Hunlardan itibaren farklı zaman dilimlerinde daha çok dini azınlıklar ön plandayken, bu
bölgeye yerleşen bazı Kıpçak ve Oğuz Türk dönemi müteakiben Protestanlık mezhebi-
boyları buralarda çeşitli kültür katmanları nin ortaya çıkması nedeniyle Hıristiyanlığın
(bkz. Artun 2003) oluşturmuşlardır. Gagavuz birleştirici olma özelliğini kaybetmesi ve mil-
Türklerinin bu husustaki rolü üzerinde ayrı- liyetçilik akımlarının yaygınlaşması sonucu
ca duranlar da vardır. Meselâ Kemal Karpat, dilsel azınlıklar ortaya çıkmıştır. Günümüzde
Osmanlıdan çok önceleri buraya yerleşen Ga- görülmektedir ki dilsel ayrılık kültürel olarak
gavuzların, bölgeye Anadolu’dan geldiklerini ayrılmanın ana öğesidir. Çünkü genelde bir
ve bunların İzzettin Keykavus’un soyundan dil azınlığı aynı zamanda etnik veya ulusal
olduklarını; dolayısıyla da etnik ve kültürel azınlığı oluşturmaktadır. Bu nedenle bir ço-
yapı üzerinde bu Türk unsurunun önemli et- ğunluk dilinin diyalekti azınlık dili olarak ka-
kiler bıraktığını söylemektedir (Karpat 2004: bul edilmez (Kurubaş, 2004: 22). Dilsel azın-
373-411). Devletin bu topraklarda yürüttüğü lık kavramı Kişisel (Medeni) ve Siyasi Haklar
politikalar da, sözü edilen başarı açısından Sözleşmesi’nin 27. Maddesinde: “Etnik, din-
çok önemli sonuçlar doğurmuştur. Bunun sel ya da dilsel azınlıkların bulunduğu dev-
için Stefan Duşan ile Fatih Sultan Mehmet’in letlerde, bu azınlıklara mensup kişiler, ken-
kanunnameleri arasındaki farka bakmak bile di gruplarının diğer üyeleriyle birlikte toplu
bir fikir vermektedir. Meselâ Duşan kanunla- olarak, kendi dinlerini açıklamak ve uygula-
2 rı, köylüye Knez yararına haftada iki gün ça- mak ya da kendi dillerini kullanmak hakkın-
lışma emrederken, Fatih zamanında bu süre dan mahrum edilemezler” (Özkan - Duvan,
yılda üç güne indirilmiştir (bkz. İnalcık 1996: 2004: 191) şeklinde geçerek uluslararası hu-
66). kukta kabul görmüştür. Bu azınlıklara örnek
Asırlarca süren egemenliğin ardından, olarak İtalya’da yasayan Franko-Provençaller
imparatorluğun çöküş yıllarında Balkan ya- ve Walserler verilebilir (Kurubaş, 2004: 22).
rımadası, Osmanlı’nın en bunalımlı bölge- Başka bir açıdan Balkanlar, sahip olduğu
lerden birisi hâline gelmiştir. Çünkü büyük coğrafi bütünlüğe rağmen, tarihi gelişmeler
devletlerin çıkar hesapları, dikkatleri bölge- sonucu, oldukça karmaşık bir etnik çoğulcu-
nin üzerine çekmiş; bağımsızlık hareketleri luğu dil ve din farklılıklarını içerir. Balkanlar-
etkisini arttırarak kopuşların devam etmesine da Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahu-
sebep olmuş; ortaya çıkan bağımsız devletler dilerin kültürel miraslarını yan yana görmek
daha fazla toprak için birbirleriyle ve dışarı- mümkündür. Bu özellikleri nedeniyle tarih
daki düşmanlarıyla çekişmeye başlamışlardır. boyunca bunalımlardan ve istikrarsızlıktan
Bunun sonucunda da bölgenin siyasî ve kurtulamamıştır. Etnik çoğulculuk ile din ve
coğrafî yapısı büyük ölçüde değişmiş; yaşanan dil farklılıkları, Balkanlara yönelik hedeflerin
savaşlar, sınırların yeniden çizilmesine ve gerçekleştirilmesinde, bölge içi ve bölge dışı
zaten var olan azınlık meselesinin büyüyerek devletlerce kullanılmış, istismar edilmiştir.
Bu hususun günümüzde de geçerli olduğu
YENİ TÜRKİYE 53/2013
yılların başında Türkçe ile eğitim yapılması okumuştur. 1995’te bu sayı 55.041, 1998 de
yasaklanmıştır. Bulgar hükümeti, Türklerin ise 40.000’e düşmüştür. Türkçe eğitim alan
Osmanlı döneminde zorla İslâmlaştırılmış öğrencilerin sayısı 1999-2000 döneminde
Bulgarlar oldukları gerekçesiyle adlarını Bul- 37.437, 2000-2001’de 34.860, 2002-2003’te
garlaştırmaya çalışmış ve Todor Jivkov’un 31.349, 2004-2005 döneminde ise 27.751 ol-
muştur (Haksöz 2007: 68). Ulusal Kanal’da Yunanistan
Türkçe haber bülteni, DGB Milletvekili
Ekaterina Mihaylova ve HOH Milletvekili Yunanistan, 1829 yılında bağımsızlığı-
Güner Tahir’in Avrupa Konseyi Ulusal Azın- nı kazanan ilk Balkan ülkesidir. Ülkenin tek
lıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi’ne resmî dili, Yunancadır. Burada bulunan baş-
dayanarak, azınlıkların anadilinde haber ya- lıca azınlık grupları Türkler, Pomaklar, Arna-
pılması icin parlamentoya sundukları Radyo vutlar, Makedonlar ve Ulahlardır. Daha önce
ve Televizyon Kanunu’nda değişikliğin kabul hep beraber ortak bir devletin vatandaşı iken
edilmesiyle 23 Ekim 2000 tarihinde yayın- Yunanistan’ın bağımsızlığını ilân etmesiyle
lanmaya başlamıştır. Türkçe dilinde yapılan birlikte kurucu unsur dışındaki diğer toplu-
haber bülteni daha ilk günlerde diğer par- luklar azınlık, dilleri ise birer azınlık dili ko-
lamento grupları ve kamuoyundan tepki al- numunu almıştır.
maya başlamıştır (Capital Gazetesi, 30 Ekim
Balkan Savaşlarının ardından Yunanis-
2000, s. 5). 14 Aralık 2009 tarihinde, ATAKA
tan ile Türkiye arasında imzalanan 1913 ta-
Partisi, hafta içi her gün Bulgar Ulusal Kana-
rihli Atina Antlaşması, ardından Yunan Sevr’i
lı’nda verilen beş dakikalık Türkçe dilindeki
olarak anılan antlaşma ve son olarak Lozan
haber bülteninin kaldırılıp kaldırılmamasıyla
Antlaşması ile ülkedeki Türk azınlığa önemli
ilgili referandum teklifi getirmiş, Başbakan
Borisov da bu girişimi desteklemiştir. ATAKA haklar tanınmış olmasın rağmen, Yunan hü-
lideri Siderov’a gore, Bulgaristan’ın resmi dili kümeti bunlara çok fazla bağlılık gösterme-
Bulgarca olduğundan, Ulusal Kanal’da ya- miştir. Daha çok Batı Trakya bölgesinde ya-
bancı dilde, özellikle Türkçe yayın yapılması şayan Türk nüfusun sayısı, 150 bin dolayın-
söz konusu olamaz (Süleymanova 2010: 38). dadır. Yunanistan, bu nüfusu etnik değil, dinî
8 Bu olumsuzluğa rağmen Bulgaristan Türkle- bir topluluk olarak kabul etmekte ve onları
rinin önündeki dilsel ve kültürel engellerin “Yunan Müslümanları” diye adlandırmakta-
göreceli olarak geçmiş yıllara göre azalmış dır.
olması, sevindiricidir. Türkiye ile Yunanistan arasında Mil-
Ülkesindeki azınlıkları “ana dili Bul letler Cemiyeti gözetiminde yapılan “zorun-
garca olmayan Bulgar vatandaşları” şeklinde lu mübadele” ile iki ülke, kendi ulusal dev-
tanımlayan Bulgaristan’da, Pomaklar da letlerini oluşturma yolunda önemli aşama
Bulgar olarak kabul edilmektedirler. Ancak kaydetmişlerdir (Nüfus mübadelesi fikri,
Türklere uygulanan politikalar, zamanında I. Dünya Savaşı’nın ardından ilk olarak Pa-
bu topluluğa karşı da yürütülmüştür. ris’te Venizelos tarafından dile getirilmiştir.
Pomakların adları da zorla değiştirilmek Neuilly Anlaşması’na konan bir madde ile
istenmiş ve direnenlerden çoğu öldürülmüş Makedonya’da yaşayan Bulgar kökenliler
ya da sürülmüştür. Durumları 1990 yılında ile Bulgaristan’da yaşayan Yunanlılar yer de-
düzelme gösteren Pomak oylarının çoğu, ğiştirmek zorunda kalmışlardır.). Türkiye
mecliste temsil hakkı kazanan Haklar ve ile Yunanistan arasında yapılan mübadele,
Özgürlükler Hareketi’ne yönelmiştir. Po- Yunan-Bulgar mübadelesine kıyasla çok daha
maklar, bir kısmı Balkan Savaşları sırasın- geniş kapsamlı olmuştur. Aslında Türkiye,
da Türkiye’ye de göçmüş bulunan Müslü- iki ülke için de tam bir değişimden yana
man bir Türk toplumudur. Pomakçanın söz olmuştur. Ancak Yunanistan, Elenizm’in İs-
YENİ TÜRKİYE 53/2013
Ukrayna, Sırbistan, Macaristan gibi ülkelerde Atatürk Pedagoji Koleji kurulmuş; fakat öğ-
bulunmaktadır. renci yetersizliği sebebiyle bu okul kapatıl-
mıştır. Türkçe eğitimi, bu sayılanlar dışında
Romanya’daki milliyetler 1993 yılında bazı özel okullarda da verilmektedir. Ancak
“milli azınlık” olarak tanınmış ve bunların eğitim sistemi çerçevesinde bütün dersleri
Türkçe olarak veren bir okul Romanya’da karşı uzun süre mücadele vermek zorunda
yoktur. kalmış; ülkesindeki azınlık nüfus sebebiyle
de birtakım sıkıntılarla karşı karşıya gelmiştir.
Bu arada Tatar öğrencileri zor durum-
da bırakacak bazı gelişmeler de yaşanmıştır. Meselâ bu bağımsızlığa Yunanistan
Meselâ Rusya’dan getirtilen ve Kazan Tatar- büyük tepki göstermiş, hatta Makedonların
casına dayanan kitaplarla eğitim yapılması, Slavlaştırılmış Yunanlar olduklarını öne sür-
öğrencileri kısmen de olsa Tatarcadan soğu- müştür. Bulgaristan ise bağımsız Makedon-
tacak sonuçlar doğurmuştur. ya’yı tanıyan ikinci ülke olmasına rağmen
Makedonları ayrı bir millet olarak kabul et-
Eski Yugoslavya Ülkeleri memiş; onların aslında Bulgar olduklarını id-
dia etmiştir (Özönder 2001: 205).
Eski Yugoslavya, altı cumhuriyetten ve
Sırbistan’a bağlı Kosova ile Voyvodina özerk Ülkede konuşulan dil, Makedoncadır.
bölgelerinden oluşmaktaydı. Federasyonun Aslında standart dil olarak başlangıçta Kuzey
dağılmasıyla birlikte bu cumhuriyetler bağım- Makedonya ağzı seçilmiştir; ancak bu ağzın
sız devletler olarak ortaya çıktılar. 17 Şubat Sırpçaya olan yakınlığı sebebiyle Bitola-Veles
2008 tarihinde Kosova da bağımsızlığını ilân varyantlarında karar kılınmıştır. Bulgar edebî
etti ve böylece Yugoslavya’nın bakiyesi olan diline daha yakın olmasına rağmen Yugoslav-
devletlerin sayısı yediye çıkmış oldu. ya’ya göre bu ağızlar, Bulgarcadan ayrı birer
dildi. Çünkü Bulgarca, doğu Bulgar dillerini
Bu ülkeler de Balkan yarımadasında- temel almaktaydı. Ancak bu iddia, Bulgarla-
ki diğer milletler gibi dil, din ve etnik kim- rın şiddetli itirazlarına yol açmış ve Bulgaris-
likler açısından çok karışık bir görünüm arz tan’a göre bir batı Bulgar ağzı olan Makedon-
10
ederler. Meselâ Sırplar Ortodokstur ve Kiril canın kullanımı, iki ülke arasındaki ilişkilerin
alfabesini esas alırlar. Buna karşın Hırvatlar düzelmesine uzun süre engel olmuştur.
genellikle Katoliktir ve Latin alfabesini kul-
lanırlar. Hırvatçanın, Sırpçadan ayrı bir dil Makedonya toprakları üç parçadan
olduğu iddia edilse de her iki topluluğun ko- oluşmaktadır: Vardar Makedonyası (Kuzey
nuştuğu dil, temelde Sırpçadır. Sloven dili, Makedonya olarak da bilinen bu topraklar,
Slavik olmasına rağmen Sırp-Hırvatçadan bağımsız Makedonya’nın vatanıdır); Ege
farklıdır. Makedonya’da yaşayan Pomaklar, Makedonyası (Yunanistan’a dahildir); Pirin
Torbeş olarak bilinir ve bunların çoğunluğu Makedonyası (Bulgaristan’a dahildir). Bul-
Sırp-Hırvatça konuşur. Ayrıca Hıristiyan di- garistan ve Yunanistan, bağımsız Makedon-
nine mensup Karadağlıların dili de Sırpçadan ya’nın günün birinde tarihsel sınırlarına ula-
farksızdır (bkz.: Ranko 2004). Eski Yugos- şacağı endişesi içindedir ve hatta Yunanistan
lavya uluslarından Makedon ve Slovenlerin bu korkunun etkisiyle uzunca bir süre Make-
dilleri farklılıklar gösterir. donya’yı tanınmak istememiştir. Ancak işin
ilginç tarafı, Makedon milliyetçiliğinin bütün
Makedonya Makedonları bir çatı altında toplamak için
Pirin ve Ege Makedonyalarında hak iddia
20. yy.’ın sonlarına kadar Yugoslavya’ya etmesi gibi Bulgar ve Yunan milliyetçiliği de
bağlı özerk bir cumhuriyet olan Makedonya, Büyük Bulgaristan ve Büyük Yunanistan ide-
YENİ TÜRKİYE 53/2013
10 Eylül 1991 yılında bağımsızlığı ilân etmiş alleri doğrultusunda Makedonya’ya açılmak
ve ilk olarak Türkiye tarafından tanınmış bir istemektedir. Buna ilâve olarak Sırpların da
ülkedir. Etnik bakımdan bölgenin en karışık bölgeye “Güney Sırbistan” olarak bakması,
ülkesi olan Makedonya, ayrı bir ulus ve kim- sorunları daha da karmaşık hâle getirmekte-
lik olduğunu kabul etmeyen komşu ülkelere dir (Öztürk 1999: 239).
Ülkedeki Türkler daha çok Üsküp, çiste ve Gostivar Belediyelerinde, Belediye
Manastır, Gostivar, Kalkandelen, Ohri ve Meclis kararıyla Türkçenin resmi dil olarak
Resne şehirlerinde yaşamaktadır. Buralarda- kullanılması da kabul edilmiştir. Günümüz-
ki Türklerin eğitim sorunları da diğer Balkan de Türkçenin resmi dil olarak kullanıldığı altı
ülkelerinin çoğunda olduğu gibi Balkan Sa- belediye vardır. Bunlar; Merkez Jupa, Plas-
vaşları ile başlamıştır. Çünkü savaş sonrası nitsa, Mavrova-Rostuse, Vranestitsa, Vrap-
Türkiye ile bağlar kopmuş, eğitim ve kültür çiste ve Gostivar’dır. Yerel belediyelerde %20
alanında yardım alamayan Türkler, Türk- ’nin üzerinde nüfusu olan azınlıkların, resmi
çe bilmeden öğrenim görmüşlerdir. Ayrıca dairelerde, kendi anadillerinin kullanılabil-
Türkçe ile eğitim görülebilmesi için belli sa- mesine imkan verilmesi önemli bir gelişme-
yıda öğrenci bulunması şartı da yerine getiri- dir. Fakat Türk toplumunun ülke genelinde
lememiştir. Çünkü Türk nüfusun Makedon- dağınık halde yaşaması Türklerin bu hakkı
ya’da dağınık olarak bulunması, bu durumu kullanmasını sınırlamaktadır (Kır 2008: 73).
zorlaştırmıştır. Bununla birlikte Temmuz
1992’de kurulan Türk Demokratik Partisi, Avarlar’ın torunları olarak bilinen
dil, eğitim ve kamu hakları konusunda Türk Pomaklar, Makedonya’da Torbeş diye ad-
azınlığı memnun eden birtakım çalışmalarda landırılmakta ve Pirin ile Vardar Ovası’nda
bulunmuştur. Meselâ 2005 yılında Gostivar yaşamaktadırlar. Makedonya, bunların Müs-
Belediyesi’nde Makedonca ve Arnavutçanın lüman Makedonlar olduğunu iddia etmekte-
yanı sıra Türkçenin de resmî dil olması sağ- dir. Kelimenin kökeni, bazılarına göre “dört-
lanmıştır. 2001 yılında yapılan Ohri Çerçeve beşler” şeklinde açıklanmaktadır. Kumanlar,
Anlaşması Makedonya ve Arnavut yetkililer Balkanlar’a ilk gelişlerinden Osmanlı sonra-
arasında yapılmıştır. Bu görüşmelere Türk, sına kadar (hatta günümüze kadar) saflarını
Arnavut, Sırp, Ulah, Torbeş ve diğer azınlıklar dört-beş kez değiştirmeye zorlanmışlar ve 11
dahil edilmemiştir. Her ne kadar anlaşmanın bundan dolayı da “dört-beşler” olarak anıl-
içeriği halkların ortak katılımı, beraberce ya- mışlardır. Torbeş kelimesinin de buradan çık-
sama ve yerel idarelere daha fazla yetki veril- tığı düşünülmektedir. Fakat Osmanlı arşivle-
mesi seklinde açıklansa da, daha çok Arnavut rinde bu adlandırma yer almamakta; bunlar
çıkarları gözetilerek anlaşmaya varılmıştır. aslen Türkbaş olarak nitelendirilmektedirler
Örnek vermek gerekirse 1996 yılında çıkarı- (ayrıntılı bilgi için bkz. Çavuşoğlu 1993; Me-
lan Yerel Yönetimler Yasası’na göre belediye- mişoğlu 1999).
lerde %20’lik nüfusa sahip milliyetlerin, dil-
lerini resmi dil olarak kullanılabilme imkanı
Kosova
verilmiştir. Fakat Ohri Anlasması sonrasında
yapılan değişikliklerle belediyelerin sınırları Fiilen Birleşmiş Milletler’in himaye-
tekrar belirlenip 123’den 87’ye düşürülünce sinde, resmen Sırbistan idaresinde bulunan
Türkler %20 sınırının üzerinde oldukları yer- Kosova, 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsız-
lerde bu sınırın altına inmiştir. Aşağı Banitsa lığını ilân ederek Sırbistan’dan ayrılmıştır.
Belediyesi’nde Türklerin nüfusu %29.23 iken Kosova’yı ilk tanıyan devlet ABD, daha sonra
bu belediyenin Gostivar Belediyesi’ne eklen- Arnavutluk olmuştur. Türkiye, İngiltere, Al-
mesi ile Türkçenin resmi kullanımı ortadan manya ve Afganistan da ülkeyi ilk tanıyan-
kalkmıştır. Yine Vrapçiste Belediyesi’nde lar arasındandır. Kosova’yı hâlâ Sırbistan’ın
Türklerin nüfusu %36.48 iken bu belediyeye özerk bir bölgesi olarak gören Sırbistan ve
YENİ TÜRKİYE 53/2013
Türkler bugün Prizren Mamuşa, Priş- Etnik köken, din ve dil farklılıkları
12 tine, Gilan, Dohırçan, Mitroviça ve Vıçıtırn gözetilmeksizin halkın refah seviyesinin yük-
gibi yerleşim merkezlerinde toplam 11 ilköğ- seltilmesi ve eşit imkânlara sahip olmalarının
retim okulunda ve 6 lise ile Priştine Üniversi- sağlanması Eski Yugoslavya cumhuriyetlerin-
tesi’nde eğitim görmektedirler. Ayrıca Türk- de yaşayan halklar başta olmak üzere bütün
lere yönelik yayın organları da bulunmakta- Balkan halkları için özel bir önem taşımakta-
dır. Meselâ haftalık Tan Gazetesi ile Türk dır. Bu halklara her bakımdan eşit muamele
Demokratik Birliği’ne ait Sesimiz Gazetesi; görecekleri ve eşit koşullarda yaşayacakları
Çevren, Çığ, Kuş, Bay, İnci dergileri; günde bir ortam sunulduğunda, aralarındaki farklı-
yarım saat haber yayını yapan Priştine Tele- lıklar giderek problem olmaktan çıkacaktır.
vizyonu ve yerel radyolar bulunmaktadır. Ko-
sova ve Sancak Türkleri, Balkanlardaki diğer
Türk toplulukları gibi dil ve kültürlerine bağlı
Kaynaklar
Akman, Halil (2006), Türkiye, Yunanistan ve
kalmaya çalışmakta; Türkiye’ye bağlılıklarını
Arnavutluk’un Balkan Ülkeleri ve Etnik Yapısı Üzerine
sürdürmektedirler. Kosova’da yaşayan Türk- Stratejik Hedefleri, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
lerin çoğu eski Yugoslavya dönemindeki hak- Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Li-
larından daha geride olduklarını düşünmek- sans Tezi.
tedirler. Dinsel bakımdan aynı inancı payla- Artun, Erman (2003), “Osmanlının İlk Dö-
şan Arnavut çoğunluğun arasında dillerini nemlerinde Türk ve Balkan Kültürlerinde Etkileşim”,
kaybetmenin daha kolay olacağını ileri süren Folklor/Edebiyat, 33/1, s. 99-105.
Türk toplumu temsilcileri Türkçenin resmi Biçer, Ali (2003), Cumhuriyet Dönemi Türki-
YENİ TÜRKİYE 53/2013