You are on page 1of 270

Zeynel Abidin AYDIN

1973 yılında Sakarya-Hendek-Soğuksu köyünde


doğdu. İlkokulu köyünde tamamladıktan sonra
İstanbul'da hafızlık yaptı. 1994 yılında Adapazarı
İmam-Hatip Lisesinden, 1998 yılında Ankara Üni­
versitesi İlahiyat Fakültestnden mezun oldu. Aynı
üniversiteye bağlı Sosyal B!l!mler Enstitüsü Temel
İslam B!l!rnleıi [fefslr) Anabilim Dalında yüksek
lisansını (2002) ve doktorasını (2008) tamamladı.
2008-20 1 3 yıllan arasında Diyanet İşleıi Başkanlı­
ğında imam-hatip ve eğitim görevlisi olarak çalıştı.
20 1 1 -20 1 2 eğitim-öğretim yılında Kırgızistan Cum­
huıiyetl Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesin­
de misafir öğretim üyesi olarak dersler verdi. 20 1 3
yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fa­
kültesi Temel İslam B!lirnleıi Tefsir Anabilirn Da­
lına Yrd. Doç. olarak atandı. Halen aynı bölümde
öğretim üyeliği görevini sürdürmekte olan Aydın
evli ve iki çocuk babasıdır. Arapça ve İngilizce b!l­
mektedtr.
Ankara Okulu Yayınları: 235

©Ankara Okulu Basım Yay. San. ve Tic. Ltd. Şti.


Dizgi ve kapak: Ankara Dizgi Evi
Baskı, kapak baskısı, cilt: TDV Yayın ve Matbaacılık Ticaret İşletmesi
Birinci basım: Şubat 20 l 7

ISBN 978-605 - 928 1 -42-3

Ankara Okulu Yayınları


Şehit Mehmet Baydar Sokak 2/ A Maltepe/ANKARA
Tel: (03 12) 34 1 06 90 Faks: (03 1 2) 34 1 06 95
web: www.ankaraokulu.com
e-mail: ankaraokulu@ankaraokulu.com
Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Zeynel Abidin AYDIN

Ankara Okulu Yayınlan


Ankara 20 1 7
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
GİRİŞ .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .
... . . . . . . . . ......... . . . . ..... . . .... . . . . 11

!.BÖLÜM
HZ. OSMAN ÖNCESİ KUR'AN'IN DURUMU . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23
. . .
1. VAHİY . . . . . . . . .. .
. . . .
. . . . . . . .... . .. . . . . . . . . . . . . . . ... . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. 23
A. Vahiy Olgusu. . . . . . . . . . . . . ... . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . ... . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . 26
8. Vahyin Keyfiyeti ... . .. . ..... . . . . ........ . . . .... . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 27
C. Vahyin Tebliği ve Muhafazası . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . .. . . 44
2. YAZI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60
A. İnsanlık Tarthi ve Yazı . . . .. . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60
8. Hicaz Bölgesinde Yazının Ortaya Çıkışı ve Yayılması . . . . . . . .. . . 64
C. Nüzül Öncesi Dönemde Hicaz"da Yazı . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 68
D. Hz. Muhammed Döneminde Htcaz'da
Yazının Durumu ve Kur'an'ın Yazılması . . . . .. . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . 73
E. Meşhur Vahiy Katipleri ve Sosyal Hayatlan . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . . . 82
1. Zeyd b. Sabit . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . 83
2. Ubey b. Ka'b .................................................................. 84
3. Muaz b. Cebel . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .
85
F. Hz. Peygamber'in Okur Yazarlığı Meselesi 86 . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

G. Ümmi Kelimesinin Kttab-ı Mukaddes'teld


Kullanımları ve Anlam Dünyası 93 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . .

3. HZ. EBÜ BEKİR VE HZ. ÖMER DÖNEMLERİNDE


(632-644) KUR'AN-l KERİM . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .
104
A. Hz. Ebü Beldr"tn Kur'an'ı Cem'i. ........................................ 104
1. Kur'an ve Mushaf Ayn Şeyler midir? 111 . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

B. Hz. Ömer Döneminde (634-644) Kur'an-ı Kerim 118 ................

il. BÖLÜM
HZ. OSMAN DÖNEMİNDE
KUR'AN İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR ............ . .. . . . . . . . . . . . . ............... 123
1. HZ. OSMAN DÖNEMİNDE (644-656)
İSLAM DEVLETİNİN SOSYAL VE SİYASAL DURUMU . . ..... ... ... . 123
2. HZ. OSMAN DÖNEMİNDE KUR'AN'IN İSTİNSAHI İLE
İLGİLİ ÇALIŞMALAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . 126
A. İstinsah Çalışmasına Karar Verilmesi ve
Komisyonun Oluşturulması . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 129
B. Kur'an'ın Çoğaltılması ve Beldelere Gönderilmesi. . . . . . . . . . . . . . 134
6 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

3. CEM' VE İSTİNSAH ÇALIŞMALARI İLE


İLGİLİ RİVAYETLERİN ELEŞTİRİSİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 137
A. Kur'an Hz. Peygamber Döneminde
Bugünkü Tertibe Göre Sıralanmış mıdır? . . . . . . . . . . . ............... 139
B. Hz. Ebu Bekir Döneminde Kur'an'ın Cem'ine
Neden İhtiyaç Duyulmuştur? . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. 149
C. Hz. Ebu Bekir Dönemindeki Cem' Çalışması
Bir Bid'at mıdır? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 152
D. Hz. Ebu Bekir Dönemindeki Cem' Çalışması
Resmi Bir Faaliyet midir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 154
E. Zeyd b. Sabit Kur'an'ı İkinci Defa Niçin Cem' Etmiştir ......... 157
F. Hz. Osman İstinsah Çalışmasında Hafsa Nüshasını mı
Esas Almıştır? . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 158
G. Ahruf-i Seb'a Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ......... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 160
H. Hz. Osman Döneminde Ahruf-i Seb'a Ruhsatı
İptal mi Edilmiştir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 181
4. KUR'AN'IN HATTINDA YER ALAN
KATİP HATALARI (LAHN) . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 187
5. CEM'U'L-KUR'AN İFADESİNİN
DÖNEMSEL ANLAMLARI . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 193

III. BÖLÜM
HZ. OSMAN SONRASI KUR'AN ...... . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 199
1. KUR'AN'A HAREKE VE
NOKTALARIN DAHİL EDİLMESİ . . . ..... . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 199
2. KIRAAT İHTİMALLERİNİN AZALTILMASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . 211
3. İSTİNSAH EDİLEN NÜSHALARIN AKIBETİ ............................. 234

SONUÇ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 243
KAYNAKÇA . . . . . .. . . . . . ..... . . . . . . ..... . . . . . . . . . ... ... ........................ . . . . . . . . . . . 249
DİZİN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . 259
ÖNSÖZ

Kutsal kitap anlayışı tarihteki pek çok toplumun, özellik­


le de Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar gibi ilahi dine
mensup olan toplumların sahip olduğu ve nesilden nesile teva­
rüs ettirdikleri bir olgudur. Aslında Yaratıcı, hayatlarına yön
vermeye yönelik olarak insanoğluna ulaştırmış olduğu rehber
niteliğindeki bilgilerin, bir defa insanların gönüllerinde yer et­
mesini sağladıktan sonra, bunların kuşaktan kuşağa intikal
edeceğini bilmekte ve bu bilgileıin gönüllere nakşedilmesini
yeterli bulmaktadır. Ne var ki insanoğlu savaşlar, sürgünler
ve afetler gibi büyük yıkımlarla bırakınız yazılı hafızasını, söz­
lü hafızasını bile yitirebilmektedir. Bundan dolayıdır ki tarih
sahnesinde daha önce yer almaları hasebiyle Yahudilerin ve
Hıristiyanların, peygamberleri tarafından kendilerine tebliğ
edilmiş olan vahiyleri, aradan geçen onca zamandan sonra da
olsa kayıt altına almak suretiyle müntesiplerine kutsal kitap
oluşturmaları; onlann halefi konumunda olan Müslümanları
da bu konuda adım atmaya sevk eden amillerden olmuştur.
Zaten peygamberlerin son halkası olan Hz. Muhammed döne­
mine gelindiğinde, Allah'tan gelen vahiylerin yazılı bir şekilde
muhafaza edilmesi gerekliliği, kuşakların ırsiyetine sirayet et­
miş olan bir olgu halini de almıştır.
Birbirini izleyen şekilde kutsal kitap sahibi olan toplumlar
ve din mensupları, bir müddet sonra özleıinde yer alan kıs­
kançlık duygusu, siyasi ve ekonomik hedefleri vb. sebeplerle
'diğer din mensuplarının kitaplarının orijinal olmadığı' şeklin­
deki söylemi dünya çapında seslendirme ihtiyacı hissetmiş­
lerdir. Bu seslendirmenin arkasında, benimsemiş oldukları
dinin kendilerine telkin etmiş olduğu misyonerlik ruhunun
etkisi de göz ardı edilemez bir gerçektir. Bu bir Yahudi ve bir
Hıristiyan için geçerli olduğu kadar bir Müslüman için de ge­
çerlidir. Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerinin ardından İslam
8 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

dininin gelmesinin, söz konusu din mensuplarında hem 'bi­


zim dinimiz geçerliliğini yitirdi' duygusunu oluşturması hem
de Müslümanların kutsal kitaplarına yansıdığı şekilde bunu
'tahrif olgusuyla irtibatlandırarak seslendirmeleri neticesin­
de; Yahudiler ve Hıristiyanlar ister istemez 'İslam Dini'nin
orijinalliğini irdeleyen' bir konunun akademik çalışmalarına
eklenmesini ihtiyaç olarak hissetmişlerdir. Bu düşüncenin
etkisiyle söz konusu din mensuplarının özellikle on altı ve on
yedinci yüzyıllardan itibaren İslam dininin kutsal kitabının
orijinal olmadığına yönelik olarak başlattıkları çalışmaların,
takip eden yüzyıllarda artarak devam etmesi ve günümüzde
de canlılığını sürdürmesi karşısında, Müslüman dünya tarihi
gerçekliğin saptırılmasına sessiz kalamamış ve çağdaş ilmi
verilerin ışığında konuyu tekrar objektif bir biçimde ele alma
ihtiyacı hissetmiştir.
Bunun bir kör dövüşüne dönüşmemesi ve hedefine ulaş­
ması için, tüm taraflarca akademik çalışmaların olmazsa ol­
maz koşullarından 'objektiflik' kıstasına riayet edilmesi ge­
rekmektedir. Bu çerçevede 'Bilmediğin bir bilginin savunucu­
su olma!' (İsra ( 1 7) :36) şeklindeki prensibi insanlığa armağan
eden son ilahi din, insanlığa başta Allah'ın varlığı ve birliği
olmak üzere. imana konu olan ve aynca sorun olarak görülen
her türlü meselenin araştırma konusu yapılmasını hem tel­
kin etmiş hem de bir ödev olarak yüklemiştir. Bu bağlamda
Müslümanların elinde bulunan kutsal kitabın teşekkül süre­
cinin araştırma konusu yapılması da garipsenecek bir durum
olmadığı gibi iyi niyetli olunduktan sonra arzulanacak bir du­
rumdur da.
Bu düşüncelere binaendir ki biz de son asırlarda üzerinde
durulan bu konuyu araştırmaya karar vermekle, hem bu ko­
nudaki donanımımızı güçlendirmek. hem de ulaşmış olduğu­
muz neticeleri günümüz ilim yolcularının dikkatine sunmak
gibi çift yönlü bir hedef güttük. Çalışmamızın tüm insanlık
için faydalı olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyoruz.
Çalışmam esnasında şahsıma engin akademik vizyonu
ile her daim rehberlik eden başta danışman hocam Sayın
Ônsöz 9

Prof. Dr. Salih Akdemir olmak üzere, yardımını ve rehberliği­


ni esirgemeyen tüm hocalarıma ve arkadaşlarıma; aynca bu
konuyu çalışma hususunda beni teşvik eden ve destekleyen
kıymetli hocam Prof. Dr. Ömer Özsoy'a ve gece gündüz deme­
den zamanlarını benim için feda eden değerli eşime ve oğluma
medyün-i şükran olduğumu ifade etmekten de geri durama­
yacağımı belirtmek isterim.
Gayret bizden başarı Allah'tandır.
Zeynel Abidin AYDIN
Ankara 2008
GİRİŞ

A. Tezin Konusu ve Önemi


İnsanlık talihinin milattan sonra geçirmiş olduğu yirmi
asırlık süreç içerisinde dünya üzerinde etkinliğini sürdüren
en önemli dinler, aslında her bili birbirinin tamamlayıcısı
olan ve Yaratıcı tarafından İslam olarak adlandınlan, fakat
zamanla müntesiplerinin değişik isimlerle anmış olduğu üç
ilahi dindir: Yahudilik, Hırtstiyanlık ve İslam. İnsanın doğa­
sında hakim olan en güçlü duygulardan: 'Doğru, benim sahip
olduğum düşüncedir.'1 yaklaşımına binaen bu din mensup­
larından her biri, tarih boyunca kendi dinlerinin dolayısıyla
da kendi kutsal kitaplarının en doğru yaşam rehberi olduğu­
nu iddia etmişlerdir. Söz konusu iddialarını temellendirmede
başvurdukları dayanaklardan bir tanesi de kutsal olduğunu
savundukları kitaplarının, peygamberleri tarafından kendi­
lerine nakledildiği şekliyle muhafaza altına alındığını ifade
etmeleridir. Gerçi Yahudiler ve Hıristiyanlar, kendi kutsal ki­
taplarının peygamberleriyle eş zamanlı olarak kaydedilemedi­
ğini, aksine zaman içerisinde kayıt altına alındığını da itiraf
etmektedirler. Lakin kendi kutsal kitaplarındaki bu durum­
dan dolayıdır ki bu din mensupları son peygamberin tebliğ et­
miş olduğu vahiylerin, onunla eş zamanlı olarak kayıt altına
alındığını da kabul etmeye yanaşmamaktadırlar.
Son dinin müntesipleri olan Müslümanlar ise kendile­
rinden önceki Hıristiyan ve Yahudilerin ilahi vahiyleri gere­
ği gibi muhafaza edememelerinin yanı sıra, ellerinde bulu­
nan Allah'ın hükümlerini de tahrif ettiklerini: bundan dolayı
Yaratıcı'nın 'ilahi çağnyı' son bir defa daha atalan ümmi olan
Arap bir toplum ve Arap bir peygamber vasıtasıyla insanoğ­
luna ilettiğini dile getirmişlerdir. Bu durumun farkında olan

Taberi. Cdmiıı"l-Beydnfi Te"vil il Kur·an, 1. 566.


12 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Yahudiler ve Hnistiyanlar ise, tarih sahnesinde daha önce


yer almaları gibi bir öncülden hareket ederek benliklerinde
oluşmuş olan kıskançlık duygusunun etkisi, siyasi ve eko­
nomik hedefleri, misyonerlik ruhunun perçinlediği mücadele
azmi vb . sebeplerle, sürekli Müslümanların bu yaklaşımları­
na karşı tezler geliştirmiş ve konuyu dinler arası bir üstün­
lük yarışına dönüştürmüşlerdir. Aslında bunda, söz konusu
din mensuplarının, vahiy sürecini bir bütün olarak değer­
lendirememeleri neticesinde indirgemeci bir yaklaşım ser­
gilemeleri de etkili olmuştur. Bu çerçevede söz konusu din
mensupları, Kur'an-ı Kerim'le gerçek anlamda tanıştıkları
'Aydınlanma'dan bu yana, Müslümanların elinde bulunan ve
kutsal kitap olarak bağlı bulundukları Kur'an-ı Kerim ile onu
tebliğ eden Hz. Muhammed'in arasını ayırma adına ellerinden
geleni yapmıştır ve yapmaya da devam etmektedir.

Müslümanlara göre Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'e nazil


olduğu andan itibaren hem ezber hem de yazı yoluyla koru­
narak günümüze kadar intikal etmişken; Batılı ilim adamla­
rının önemli bir kısmı, bugün Müslümanların elinde bulunan
Kur'an-ı Kerim'in Hz. Peygamber'e kadar uzanmadığını, en iyi
ihtimalle Hz. Osman zamanında yapılmış olan çalışmanın bir
sonucu olarak ortaya çıkan mushafı yansıttığını iddia etmiş­
lerdir. Aslında Müslüman dünya açısından Kur'an'ın orijinal­
liği ve kitaplaşması konusu Hz. Peygamber'den sonraki birkaç
sene içerisinde tamamen kapanmış olmasına rağmen, biz bu
çalışmamızda 'Kur'an'ın Metinleşme Tarihi'ni tekrar ele almak­
la, son asırlarda bir kısım Batılı ilim adamlarının ortaya atmış
olduğu tezlerin gerçeği ne kadar yansıtıp yansıtmadığını tarihi
veriler ışığında analiz etmeyi ve konuyu objektif bir biçimde
ele almayı hedefledik. Kur'an'ın Hz. Peygamber'e nazil olma­
ya başladığı miladi 6 1 O yılından kıraatlerle ilgili tartışmaların
iyice sakinleşmeye yüz tuttuğu 900'lü yılların ortalarına kadar
olan süreç çalışmamızın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Ça­
lışmamızda objektiflik kriterlerine riayet ederek savunmacı ba­
kış açısından imtina edeceğimizi ve böylece akademik çalışma
ilkelerine uyacağımızı da peşinen belirtmek isteriz.
Giriş 13

'Aydınlanma' olarak nitelendiıilen çağla birlikte Kur'an'la


gerçek anlamda haşir neşir olmaya başlayan Batı dünyası­
nın, o günden bu güne kadar bu kitabın tarihine dair ortaya
koymuş olduğu bakış açısının. Müslümanların o tarihe kadar
sahip olduğu Kur'an tarihi tasavvurunu zedeleyici mahiyette
olması; Müslüman dünyanın bu konuyu tekrar ve daha kap­
samlı bir biçimde ele almasını elzem hale getirmiştir. Modern
anlamda Kur'an tarihi çalışmalarının Batı'da başlamış oldu­
ğu erbabınca malumdur. Theodor Nöldeke'nin Geschichte des
Qorans-1 860 isimli kitabı ile hissedilir hale gelen oryantalis­
tik Kur'an tarihi çalışmaları, Ignaz Goldziher'in çalışmasında­
ki septik yaklaşımlarla devam etmiş ve ardından bu şüpheci
tezleri destekler mahiyette Paul Casanova (Muhammad et la
fin du Monde-Paris 1 9 1 1 ) , Alphonse Mingana (The Transmis­
sion of the Qur'an- 1 9 1 6). Frtedrich Schwally ( Geschichte des
Qo rans , 2. Cilt: Die Sammlung des Qorans-Leipzig 1 9 19), ve
son dönemde de John Wansbrough (Qur'anic Studies: Sources
and Methods of Scriptural Interpretation-Oxford 1 977) ve John
Burton'un (The Collection of the Qur'an- Cambridge - 1 977) ça­
lışmalarıyla Müslümanların geleneksel Kur'an tarihi tasavvu­
runu zedeleyici sonuçlara ulaşmıştır. Richard Bell, Montgo­
mery Watt ve Rudi Paret gibi ilim adamları da son dönemlerde
bu alanda eser yazan müsteşriklerdendir.
Modern Kur'an tarihi çalışmalarının Batı'da başlamış ol­
ması garip karşılanacak bir durum olmamakla birlikte, bu ta­
rihten sonra İslam dünyasında geliştirilen Kur'an tarihi tezle­
rinin, oryantalistik Kur'an tarihi çalışmalarına nispetle gerek
hacim gerekse içerik bakımından fakir olması garip bir du­
rumdur. Ancak son yüz yılın ikinci yansından itibaren İslam
dünyasındaki çalışmalarda bir artışın olduğu da gözlemlen­
mektedir. Bu çerçevede ülkemizde ve diğer Müslüman ülke­
lerde yapılmış olan başlıca çalışmaları şöylece sıralayabiliriz:
Ahmed Cevdet Paşa. Huldsatu'l-Beydnfi Te'lifi'l-Kur'an. İstan­
bul, 1303 (1885).
Musa Carullah, Tdrihu'l-Kur'an ve'l-Mesdhif, Petersburg. 1 323
( 1 905).
14 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Şerafeddin Yaltkaya. Tô:rih-i Kur'an-ı Kerim. İstanbul. 1 331


( 1 9 1 2) .
Ebu Abdillah Zencani, Tô:rihu'l-Kur'an, Kahire, 1935.
Osı:nan Keskioğlu, Kur'an Tarihi. İstanbul. 1953.
Muhammed Tahir b. Abdulkadlr Kurdi, Tô:rihu'l-Kur'an ve
Gardibu Rasmihi ve Hukmihi, Mısır. 1 953.
İzmirli İsmail Hakkı, Tô:rih-i Kur'an. İstanbul. 1 956.
Muhammed Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi ve 1Urkçe Tef­
sirler Bibliyoğrajyası. çev. M. Salt Mutlu, İstanbul, 1 965.
Abdullah Mahmud Şahhate, Tarihu'l-Kur'an ve't-Tefsir, Mısır,
1972.
M. Abdulaziz Marzuk, el-Mushaju'ş-Şerij, Mısır, 1 975.
M. Salim Muhaysin, Tarihu'l-Kur'ani'l-Kerim. Medine, 1401
( 1 980).
İsmail Karaçam, Kur'an-ı Kerim'in Nüzulü ve Kıraati. İstanbul,
1 98 1 .
Abdurrahman Çetin, Kur'an himleri ve Kur'an-ı Kerim Tarihi,
İstanbul, 1982.
İbrahim Ebyciri, Tô:rihu'l-Kur'an, Kahire, 1 99 1 .
es-Seyyid Abdulaziz Salim, Advô:' a1.iı Mushaft Osman b. Alfan,
İskendertyye, 1 99 1 .
Arif Güneş, Kur'an-ı Kerim'in Okunmasında Harf-Kıraat-Yazı
Kavramı ve İlişkileri. Doktora Tezi, Ankara, 1992.
Abdussabur Şahin, Tô:rihu'l-Kur'an, Mısır, 1 994.
Salih Akdemir, "Kur'an'ın Toplanması ve Kıraati Meselesi", Bil­
gi Vakfı Kur'an Sempozyumu. Ankara, 1 994.
İsmet Ersöz, Kur'an Tarihi. İstanbul. 1996.
Şaban Karataş, Şia'da ve Sünni Kaynaklarda Kur'an Tarihi,
Basılmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1 996.
Hasan Elik, Kur'an'm Korurımuşluğu Üzerine, İstanbul, 1998.
Mehdi Bazergan, Kur'an'm Nüzül Süreci (Seyr-e Tehevvol-e
Kor'ô:.n}, çev. Yasin Demirkıran-Mela Muhammed Feyzullah,
Ankara. 1 998.
Ali Kaşıkınk, Küabu'l-Mesô:.hifve Kur'an Tarihi. Yüksek Lisans
Tezi, Ankara, 1 999.
Giriş 15

Arlf Güneş, Kur'an-ı Kerim'in Ortaya Ç ıkı.ş Süreci, Ankara ,


2000.
Muhammed Aydın, Kur'an'ın Metni Üzerindeki Tartışmalar. Sa­
karya, 200 1 .
Ahmed Keleş, "Kur'an'ın Cem'i ve Tertibi" , İslami Araştırmalar
Dergisi, Ankara, 200 1 .
Ömer Özsoy, Kur'an'ın Metinleşme Tarihi, Ankara, 2002.
Zeynel Aydın, Kur'an'ın Yazılması ve Cem'i Sorunu, Yüksek Li­
sans Tezi, Ankara, 2002.
Abdülkadir Erkut, Hz. Ebu Bekir Döneminde Kur'an'ın Cem'iyle
İlgili Rivayetlerin Tahlili, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2003.
Mehmet Emin Maşalı, Kur'an'ın Metin Yapısı.. Ankara, 2004.
Necati Akbaş, Hz. Peygamber Dönemi Kur'an'ın Yazımı Tarihi,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2005.
Ziya Şen, Kur'an'ın Metinleşme Süreci, İstanbul, 2007.

Kur'an tarihiyle ilgili burada ismini sayamadığımız daha


pek çok çalışma bulunmaktadır. Ancak bu çalışmaların bü­
yük bir kısmı, önyargılı oryantalist tezlerle hesaplaşmak şöyle
dursun, meraklı okur düzeyindeki sorulara tutarlı cevaplar
vermekten bile uzaktır. Zira bu çalışmalar, kadim eserlerde
yer alan rivayetlerden hareketle, genelde olayın tarihsel sü­
recini gözler önüne sermekle sınırlı kalmış ve zengin rivayet
malzemesi içerisinde yer alan tutarsızlıkları hesaba katma­
mıştır. Mevcut rivayet malzemesiyle objektif bir Kur'an tarihi
kaleme almanın ne denli zor olduğu ortada iken; söz konusu
rivayetlerle hesaplaşmadan , birbirinin tekrarı mahiyetinde
kaleme alınan bu çalışmalar, asırlardır zihinleri meşgul ede­
rek günümüze kadar gelen bir kısım soruların yine aynı şekil­
de sonraki nesillere aktarılmasına vesile olmaktan öteye ge­
çememiştir. Ancak yukarıda isimlerini sıralamış olduğumuz
çalışmalar içerisinde, kadim kaynaklarda yer alan rivayetler
içerisindeki ihtilafları ciddiye alan ve sahihini sakiminden
ayırt etme endişesi taşıyanlar da yok değildir. Bu anlamda
Zencarıi'nin Tdrihu'l-Kur'an'ını, Musa Carullah'ın Tdrihu'l­
Kur'an ve'l-Mesd.hifini, Salih Akdemir'in Cumhuriyet Dönemi
Kur'an Tercümeleri kitabının giriş kısmı ile "Kur'an'ın Toplan-
16 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

ması ve Kıraati Meselesi" başlıklı makalesini, Arif Güneş'in


Kur'an-l Kerim'in Okunmasında Harf-Kırdat-Yazl Kavmml ve
İli.şkileri isimli doktora tezini, Ömer Özsoy'un Kur'an'ın Metin­
leşme Tarihini ve Ziya Şen'in Kur'an'ın Metinleşme Sürecini
anmak gerekir.

Müsteşriklerin bir kısmının ısrarlı bir biçimde seslendir­


dikleri Kur'an'ın Hz. Peygamber ve hemen sonrasında değil
de, hicri il. asnn içinde ortaya çıktığına yönelik teze karşılık
Müslüman dünyanın doyurucu anlamda bilimsel bir yakla­
şım sergileyememesi, bu sahada yeni çalışmaların yapılması
gereğini ortaya koymaktadır. Müslümanların varoluşlarının
merkezinde yer alan Kur'an'ın tarihiyle ilgili ortaya atılan bu
tür iddiaların, bilimsel araştırma yöntemleriyle sağlıklı bir bi­
çimde tekrar irdelenmesinin gerekliliği ortadadır. Bunun hem
Kur'an'a hem de onun okuyucusuna yapılacak olan önemli
hizmetlerden olduğunu düşünmekteyiz. Tamamen teslimiye­
te dayalı bir Kur'an tarihi tasavvurunun gerek Batı insanını,
gerekse tutarlı düşünmek isteyenlerin zihinlerini anndırama­
dığı günümüzde, böyle bir konuyu tekrar ama yeni ve eleştirel
bir bakış açısıyla araştırma konusu yapmamızın arka planın­
da, zihinleri meşgul eden bu tür ihtilaflara bir nebze olsun
çözüm bulma düşüncemiz yatmaktadır. Çalışmamızda hedefe
yüzde yüz ulaştığımızı da iddia edemeyiz. Ama bu çalışma
Kur'an'ın metinleşme sürecine yönelik bir açılım getirebildiy­
se kendimizi mutlu hissederiz.

B. Tezin Amacı

Kimi Batı üniversiteleri, Kur'an-ı Kerim'le onu tebliğ eden


Hz. Muhammed'in arasını ayırmak ve Müslümanların elin­
deki Kur'an'ın anonim bir eser olduğunu ortaya koyabilmek
amacıyla, ilmi çalışmalarına uzun yıllarını ve gözde akade­
misyenlerini harcamıştır. Böylesine köklü üniversitelerde or­
taya konulan nesnellikten uzak bu araştırmaları çağımızın
dominant eğilimi haline getirmeye çalışan ilim adamlarının
yaklaşımları karşısında sessiz kalınmaması ve Müslümanlara
ait olan değerlerin, başka dünyanın insanları tarafından çar­
pıtılarak değil de, aynı dünyanın insanları tarafından objektif
Gırtş 17

bir biçimde ortaya konulması gereğinin dile getirilmesi Müs­


lümanlar açısından kaçınılmaz bir hal almıştır. İslam bilgin­
lerinden Musa Carullah'ın da tespit ettiği gibi 'Son asırlarda
mushafların ve Kur'an'ın tarihine, İslam alimlerinden daha
fazla eğilen Batılı ilim adamlarının olması', Müslüman dün­
yanın bu konuya bigane kalmaması gerektiğinin en önemli
delillerindendir.
Bu çerçevede biz, daha önceki asırlarda da üzerinde du­
rulmuş olan Kur'an'ın orijinalliği ve Hz. Peygamber'den iti­
baren kayıt altına alınıp alınmadığı konusunda Kur'an'm
Metinleşme Tarihi başlıklı tezi çalışmakla, meseleyi çağımız
insanının dikkatine objektif bir biçimde tekrar sunmayı ve bu
arada muasır oryantalist kaynaklı tezlerin gerçeği ne kadar
yansıtıp yansıtmadığını da imkan.larımız ölçüsünde tahlil et­
meyi amaçladık.
Bunu yaparken biz, öncelikle ilahi iradenin insan haya­
tına yön vermek amacıyla tenzil etmiş olduğu son rehberliği
doğru bir biçimde ifade ettiğini düşündüğümüz Kur'an'ın ori­
jinalliğinin oryantalistler tarafından art niyetli olarak çarpıtıl­
dığı gerçeğine dikkat çekmeyi istedik. Bu sayede, ilmi alanda
İslam dininin kutsal kitabının peygamber kaynaklı olmadığını
ortaya koyarak, daha sonra siyasi ve ekonomik amaçlı yap­
mayı planladıkları misyonerlik faaliyetleriyle küremizin yer
altı ve yer üstü zenginliklerine sahip olan güçsüz ülke insan­
larını Hırtstiyanlaştırmayı ve böylece söz konusu bölgelerin
zenginliklerini sömürmeyi hedefleyen Batılıların gizli amaçla­
rını deşifre etmeyi ve insanlığın doğru bilgiye ulaşmasını sağ­
lamayı hedefledik. Bu arada Batı dünyasının da aslında her
şeyin farkında olduğunun, ama kıskançlıkları, kibirleri, siya­
si emelleri gibi sebepler yüzünden gerçekleri bile bile saptır­
dıklarının ve akademik çalışma adı altında bir kısım subjektif
tezleri büyük başarılar olarak ortaya koyduklarının da bir kez
daha hatırlanmasını arzu ettik. Öte yandan Müslümanların
sahip olduğu 'Kur'an, Hz. Peygamber'den itibaren tek bir har­
finde bile en ufak bir değişme olmadan günümüze kadar in­
tikal etmiştir.' şeklindeki katı 'Kur'an tarihi' tasavvurunun,
18 Kur'an'uı Metinleşme Tarthi

Kur'an'ın tespit edebildiğimiz reel metlnleşme tarlhiyle de


uyum arz etmediğinin bilinmesini ve böylece Müslümanların
Kur'an tarihi tasavvurlarının tekrar gözden geçirilmesini gaye
edindik ki, Müslümanlar da kendi kutsal kitaplarının oriji­
nalliğini ortaya koyarken abartılı yaklaşımlardan imtina et­
sinler ve diğer din mensuplarını tahrik edecek gerçek dışı te­
mellendirmelerden uzak dursunlar. Bütün bunları yaparken
amacımız geleneği yıkmak değil. tenkide tabi tutmak suretiyle
asırlardır taşımak zorunda kaldığı ağır yüklerden kurtarmak
ve böylece sağlıklı neticelere ulaşmaktır.

C. Tezin Metodu
Tezimizde tarihsel-tenkitçi bir metot kullandık. Yani
hadiselerin yaşandığı zaman dilimini, coğrafyayı, siyasi ve
sosyo-kültürel ortamı dikkate alarak değerlendirmelerde bu­
lunduk. Rivayetleri ele alırken objektif bir sonuca ulaşmaktan
başka hiçbir ön kabulümüz olmadı. Bilimsel yaklaşıma bağlı
olarak düşündük, ama bu yaklaşımı da hiçbir zaman mutlak
gerçek olarak görmedik. Çünkü mutlak gerçeğin hazır olarak
verilen bir olgu olmadığını, aksine biz kendisine yaklaştıkça
bizden uzaklaşan bir hakikat olduğunu da düşünmekteyiz.

Konuyu sağlıklı bir şekilde analiz edebilmek için en er­


ken kaynaklara gitmeye çalıştık. Bu anlamda ana kaynağı­
mız Kur'an-ı Kerim olmakla birlikte, aradığımız her malumatı
diretk olarak ondan elde etme imkanımız bulunmadığından
harici kaynaklara da müracaat ettik. Diğer taraftan Kur'an'ın
kendisinin bizzat araştırmaya konu olması, harici kaynaklara
müracaatı zorunlu kılmaktaydı. Bundan dolayı biz hicri il.
asırdan itibaren kaleme alınmış olan ve ulaşma imkanı bul­
duğumuz tüm kaynaklan incelemeyi ihmal etmedik. Aslında
Kur'an'ın tarihiyle ilgili bilgiler, peygamberin arkadaşları olan
sahabe nesline aittir. Ne var ki sahabe döneminden elimize
ulaşan yazılı kaynaklar yoktur. Bundan dolayı zorunlu ola­
rak yazılı malzemenin mevcut olduğu il. asırdan başlamak
durumunda kaldık. Bu dönemde ve sonrasında kaleme alın­
mış olan eserlerin neredeyse tamamı, her türlü konuyla ilgili
malumatı içerdiği için Tefsir, Hadis, İslam Tarihi. Rical, Si-
Giriş 19

yer, Meğazi gibi alanlarda yazılmış olan eserlerin konumuzla


ilgili bölümlerinden istifade ettik. Bu manada İbn Nedim'in
(380) Fihıist'ini, cam;' türü literatüıiin örneklerinden olan İbn
Ebi Davüd'un (ö. 3 1 6) Kitabu'l-Mesdhifini, aynca Taberi'nin
(3 1 0) Tefsir'ini, Ya'kübi'nin (292) Tdrih 'ini Belazfıri'nin (279)
,

Futühu'l-Bulddn'ını, İbn Kuteybe'nin (276) Te'vil- u Muşkili'l­


Kur'an ım , Ebu Davüd'un (275) Sunen'ini, Muslim'in (26 1)
'

Sahih ini Buhari'nin (256) Sahlh'int ve Ahmed b. Hanbel'in


' ,

(24 1 ) Musned'ini ana kaynaklarımız olarak anabiliriz. Yine İbn


Sa'd'ın (230) Tabakdt'ı, Ebu Ubeyd'in (224) Feddilu'l-Kur'an'ı,
İbn Hişfun'ın (2 1 8) es-Siretu'n-Nebeviyye'si, Abdurrazzak'ın
(2 1 1 ) Tefsir'i, Vak.ıdi'nin (208) Kitdbu'l-Meğdzi'si, Ferra'nın
(207) Meô.ni'l-Kur'an'ı, Tayfilisi'nin (204) Musned'i, Abdullah
b. Vehb'in ( 1 97) el-Cd.mi'i müracaat ettiğimiz eserler arasın­
dadır. Hz. Osman sonrası dönemde Arap yazısının özellikle
de Kur'an hattının gelişimi ile ilgili bilgilerin çokça yer aldığı
N. asır ve sonrasındaki çalışmalardan Ebfı Amr ed-Dani'nin
(444) el-Mukni'ji Ma'rifeti Marsümi Mesdhıft Ehli'l-Emsdr isim­
li eserini, İbn Mucahid'in (324) Kitdbu's-Seb'a jl'l-Kırdat'ini
ve İbnu'l-Cezeti'nin (833) en-Neşr fi ' l-Kırdati 'l-A şr'ini zikrede­
biliriz. Bu arada tefsir usulü ve Kur'an ilimlerine dair çalış­
maların temel kaynaklan durumunda olan Zerkeşi'nin (794)
el-Burhdn'ı ile Suyfıti'nin (9 1 1 ) el-İtkdn'ını da unutmamak
gerekir. Aynca III. asırdan itibaren her asırda yazılmış olan
tefsirlerin mukaddimeleri de Kur'an'ın metinleşme süreciyle
ilgili önemli bilgiler ve yorumlar içermektedir.
Diğer taraftan çalışmamızda dil ile ilgili sözlüklerden
Ezheri'nin (370) Tehzibu'l-Luğa'sım, Rağıp el-Isfehani'nin
(502) Mujreddt'ını ve İbn Manzfır'un (7 1 1) Lisô.nu'l-Arab'ını
kullandık. Ancak, bu sözlüklerin kelimelerin Hz. Peygamber
dönemindeki anlamlarını yansıtmadaki yetersizliğinden dola­
yı, semantik tahliller yapmayı da ihmal etmedik. Bu bağlam­
da, yeri geldiğinde karşılaştırmalı Sami dilleri tezine dayalı
olarak İbraniceden de istifade ettik. Mesela 'ümmi' kelime­
sinin Kur'an'daki anlamını tespit etmeye çalışırken, söz ko­
nusu kelimenin Kitab-ı Mukaddes'teki kullanımlarını değişik
20 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

örnekleriyle irdelemek suretiyle, çağımızdaki akademik çalış­


malaruı pek çoğunda devam etmekte olan bir yanlışlığı da
ortaya çıkarmaya çalıştık.
Ayetlerin anlamlaruıı verirken Salih Akdemir'in Son Çağ­
n Kur'wı isimli meali başucumuzdan eksik olmadı. Ayetle­
rin anlamları tarafımızdan verilmesine karşın, zaman zaman
Salih Akdemir'in mealindeki anlamlar da birebir kullanıldı.
Aynca Yaşar Nuri Öztürk'ün Kur'an-ı Kerim Meali de istifade
ettiğimiz mealler arasındaki yerini aldı.
D. Tezin Planı

Zengin bir kültür tarihi mirasından istifade ederek şekil­


lendirmeye çalıştığımız tezimiz üç bölümden oluşmaktadır.
Kur'an'a son şeklini vermesi hasebiyle Hz. Osman dönemini
merkeze alarak şekillendirdiğimiz tezimizin ilk bölümü Hz. Os­
man öncesi döneme ayırdık. Ardından Hz. Osman dönemini
inceledik, son olarak da Hz. Osman sonrası dönemi ele aldık.
Hz. Osman Öncesi Dönem olarak adlandırdığımız birin­
ci bölümü üç ayn başlık altında sınıflandırdık: Vahiy, Yazı­
nın Araplaruı Hayatındaki Yeri ve İlk İki Halife Döneminde
Kur'an'ın Durumu. Öncelikle vahyin tarihsel bir olgu olup
olmadığını insanlığın genel tecrübelerinden hareketle tespit
etmeye çalıştık. Ardından peygamberler dışındaki insanlaruı,
peygamberi düzeyde bizzat tecrübe etme imkanından mah­
rum bulunduğu vahyin keyfiyetine yönelik Kur'ani verilerden
hareketle beyin jimnastiği yaparak vahyin mahiyeti üzerinde
durduk. Daha sonra Hz. Peygamber'in tebliğ etmiş olduğu va­
hiy kesitlerinin nasıl muhafaza edildiğine yönelik tahlillerde
bulunduk. Bunu yaparken, önceki peygamberlerin vahiyleri­
nin nasıl korunduğuna dair Kur'an'ın bizlere sunmuş oldu­
ğu verileri kullanmayı da ihmal etmedik. Bundan sonra ya­
zının insanlık tarihindeki seyrine göz atmak suretiyle genelde
Arap Yarımadası, özelde de Hz. Peygamber'in yaşamış olduğu
toplumun yazı ile ilgili durumunu, hem tarihi veriler hem de
Kur'an'ın insanlığa sunmuş olduğu ipuçlarından hareketle
anlamaya çalıştık ve bu sayede de Kur'an'ın Hz. Peygamber'in
Giriş 21

sağlığında Mekke v e Medine dönemleri olarak adlandınlan iki


ayn safhada yazılıp yazılmadığına dair rivayetleri ve değerlen­
dirmeleri tarihsel-tenkitçi bir yöntemle analiz ettik. Bu arada
Allah elçisinin okur-yazarlığı konusu da bu analizler içerisin­
deki yerini aldı. Birinci bölümde son olarak ilk halife Hz. Ebü
Bekir döneminde Kur'an'ın cem'ine yönelik olarak kaynakla­
nmızda yer alan rivayetleri yine aynı yöntemle tahlil ederek,
bu konuda müsteşriklerin ortaya koymuş olduğu yaklaşım­
ların söz konusu rivayetlerle olan irtibatını ve yorumlanma
şeklini değerlendirmeye tabi tuttuk. Aynca ikinci halife Hz.
Ömer döneminde Kur'an'la ilgili herhangi bir çalışmanın ya­
pılıp yapılmadığını da bu çerçevede sorguladık ve tartıştık.

Tezimizin ikinci bölümünde Hz. Osman döneminde Kur'an'la


ilgili yapılan çalışmaları ele aldık. Müsteşriklerin bir kısmı,
Kur'an'la ilgili çalışmaların Raşid Halifeler döneminde değil de,
Emeviler döneminde Halife Abdülmelik b. Mervan zamanında
Irak valisi olan Haccac b. Yusuf es-Sak.afi tarafından yapılma­
ya başlandığını iddia etmektedir. Bu iddiayı nazar-ı dikkate
aldığımızda, Hz. Osman döneminde Kur'an'la ilgili bir çalışma­
nın yapılıp yapılmadığı da tartışma konuları arasına girmekte­
dir. Biz konunun bu boyutunu daha iyi analiz edebilmek için
öncelikle Hz. Osman dönemine gelindiğinde İslam devletinin
içinde bulunduğu siyasal ve sosyo-kültürel durumu gözden
geçirdik. Ardından insanlığın kültürel mirası içerisinde yer
alan rivayetlerden hareketle Hz. Osman döneminde Kur'an'la
ilgili yapılan çalışmaları özetledik. Bundan sonra söz konusu
rivayetleri tarihsel-tenkitçi yöntemle tahlile tabi tuttuk ve bu
şekilde Hz. Osman döneminin resmini daha net bir biçimde
ortaya çıkarmaya çalıştık. Bunların yanı sıra mevcut Kur'an'da
katip hatalarının bulunduğuna dair Hz. Aişe'ye isnad edilen
rivayetten hareketle, birkaç ayet üzerine değerlendirmelerde
bulunduk. Bu bölümde son olarak kaynaklarımızda sıkça kul­
lanılan 'Cem'u'l-Kur'ö.n' ifadesinin, Hz. Peygamber dönemin­
den dört halife dönemi sonuna kadar geçirmiş olduğu anlam
değişimlerini ortaya çıkarabilmek amacıyla eş-süremli seman­
tik analizler yaptık.
22 Kur'an'ın Mettnleşme Truihi

Tezimizin üçüncü ve son bölümünde ise Hz. Osman sonra­


sında genelde Arap yazısının özelde de Kur'an hattının geli­
şimi ile ilgili süreçleri ele almak suretiyle Kur'an'ın bugünkü
şeklini alıncaya kadar ne tür aşamalardan geçtiğini resmet­
meye çalıştık. Öncelikle noktasız ve harekesiz olan Arap ya­
zısının, Hz. Ömer döneminden itibaren artan fetih hareket­
leriyle birlikte Arap olmayan bölge insanları için bir sıkıntı
olduğunu ifade ettik. Ardından da bu sıkıntının Hz. Osman
ve özellikle de sonraki dönemlerde artarak devam etmesi
üzerine, Arap yazısına ve bu arada Kur'an metnine hareke
konulmaya başlandığına ve tik harekelerin de nokta şeklin­
de olduğuna şabit olduk. Ancak yazım yönünden birbirine
benzeyen harflerin ayırt edilmesi sıkıntısı ortaya çıktığında
bu defa noktanın bu işlev için kullanılmasına, buna karşı­
lık hareke için başka işaretlerin vazedilmesine ve bu süreçler
içerisinde alternatif okuyuşlara açık olan Kur'an ifadelerinin
işin uzmanları tarafından farklı okunması boyutuna da tanık
olduk. Aynca bu durumun hicri IV. asra gelindiğinde son bul­
maya yönelik bir sinyal vermemesi üzerine, bu asırda kıraat
ihtimallerinin azaltılmasına yönelik alınan siyasi tedbirleri
değerlendirmeye tabi tuttuk ve böylece bugün elimizde bu­
lunan Kur'an metninin hangi süreçlerden sonra mevcut ya­
pısına kavuştuğunu ortaya çıkarmaya çalıştık. Bu bölümde
aynca, Hz. Osman'ın çoğaltarak beldelere göndermiş olduğu
mushafların akibetini de değerlendirme kapsamına aldık ki,
bugün elimizde bulunan Kur'an nüshalarının yegane kaynağı
olan bu mushafların ne olduğunu anlamış olalım ve yine bu­
gün dünyanın değişik ülkelerinde yer alan kimi kadim hatlı
mushafların gerçekten bu mushaflar olup olmadığı konusun­
da bir kanaate sahip olalım.
I. BÖLÜM
HZ. OSMAN ÖNCESİ KUR'AN'IN DURUMU

ı. VAHİY
Vahiy sözlükte fısıldamak, gizlice söylemek, hızlıca işaret
etmek, ima yoluyla anlatmak, göndermek, emretmek gibi an­
lamlan içerir. 1 Vahiy hızlı ve gizli bir bilgi aktarımıdır: tümü
gizlilik içinde gerçekleşen bir haberleşmeyi ifade eder. 2 Bu yö­
nüyle vahiy bir varlıktan diğer bir varlığa bir şeylerin iletilme­
si ve ilkası hadisesidir.3 Vahyin ilkası esnasında tanrısal bil­
giler canlıların kalbine çabucak akseder. Bu çabukluğu, bil­
gisayarın bir tuşuna basarak kısa bir zaman içerisinde ciltler
dolusu bilgiyi yükleme, nakletme, kopyalama örneğine baka­
rak tasavvur etmemiz mümkündür.4 Bundan dolayı bu hale
çabukluk manasına gelen vahy denilmiştir. 5 Mesela Zekeriyya
Peygambere verilen çocuk müjdesinden sonra onun halkıyla
işaret diliyle iletişim kunnası6 Kur'an'da vahiy kelimesi ile ifa­
de edilmiştir. Meryem suresinin 1 1 . ayetinde bu durum şöyle
anlatılmaktadır:

� .J ö _ş.,_ 1 � ıJI r-f=11 ....? .J li '-:-'I _,-.)1 ,:r -... j ._)s. (_.;.;
Bunun üzerine Zekeriyyd, mabedden milletinin huzwuna çıkıp on­
lara: Sabah akşam Allah'ı tesbih edin diye işaret yoluyla wılatun­
da bulundu. 7

Ezheri, Tehzibu'l-Luğa, V, 296-298: İbn Manzlır, Usdnu'l-Amb. XV, 379-


382; Ragıp el-Isfehani, el·Mufreddtji Garibl'l-Kur'dn, ss. 530-532: İsmail
Cerrahoğlu. Tefsir Usulu. s. 37; Halis Albayrak. Tefsir Usulü. s. 1 7.
2 Subhi Salih, Mebdhtsfi Ulılml'l-Kur'dn, s. 23.
3 Halis Albayrak. Kur'dn'da İnsan Gayb İlişkisi. s. 223.
4 DİB Heyet, Kur'an Yolu. l, 1 6.
5 İbn Haldun, Mukaddime, çev. Zakir Kadiri Ugan, !, 238-239.
6 Nasr Hamid Ebu Zeyd. İlahi Hitabın Tabiatı. çev. Mehmet Emin Maşalı.
ss. 53-56.
7 Meryem ( 19): 1 1 , aynca bkz. Aı-ı İmran (3):4 1 .
24 Kur'wı'ın Metin/eşme Tarihi

Dikkat edilirse ayette geçen evha fiilinin anlamı ima ve


işaret yoluyla anlatmaktır.8 Bu manayı Aı-i İmran sure­
sinin 4 1 . ayeti sayesinde anlamaktayız. Aynı şekilde Hz.
Meryem'in, Hz. İsa ile kavmine dönmesi esnasında onlarla
kurmuş olduğu diyalog da vahyin bu boyutu (işaret) ile ger­
çekleşmiştir.9

Vahyin ıstılahi manası ise İslami terminolojide şöyle ifa­


de edilebilir: Vahiy, Allah'ın doğrudan ya da bir elçi aracılığı
ile mahiyetini bilemediğimiz bir şekilde mahlükatıyla iletişim
kurmasıdır.10 Başka bir ifadeyle vahiy, Yaratıcı'nın bütün var­
lıklara yaratılış düzenlerine uygun hareket tarzlarını bildirme
yoludur.11

Allah, mahlükatı yaratmaya başladığı andan itibaren on­


larla iletişime geçmiştir. Yerküreye, semaya, meleğe, insana,
arıya vb. varlıklara vahyetmesi bunu çok açık bir biçimde
göstermektedir. Vahyin bu anlamlarını yansıtan Kur'an ayet­
lerinden bazıları şöyledir:

1 . Allah'ın yerküreyle vahiy yoluyla konuşması:

LtJ ı.?_,ı �J 04 LA 1�1 �..b.,; .l:... y.

O gün yerküre, -Rabbin kendisine (öyle davranmasını) vahyettiği


için- haberlerini anlatacaktır .l2

Bu ayet yerkürenin hesap gününde Allah'ın huzurunda


vahiy yoluyla konuşacağını anlatmaktadır. Zamanı geldiğin­
de (kıyamet günü) Allah yerküreye söz hakkı verecek ve o da
şahit olduğu hadiseleri anlatacaktır.

2. Göklerle vahiy yoluyla konuşması:

8 Abdurrazz<ik b. Hemmam, Tefsiru"l-Kur'dni'l-Aziz, il, 6; Ferra, Meani'l­


Kur'dn, il, 163.
9 • .:ııs .r � ....;,,s ı_,Jli ...,ıı ..:..._,�\> � ..!l..ı ..:,.;ts ı.._,._,...,. ırı .!.l.Y.ı .:ıts ı... .:ı_,/" ..:.->-\ � .. :
Meryem ( 1 9):27-29.
10 Halis Albayrak. Tefsir Usulü. s. 17: Enfal (8): 12; Nisa (4): 163; Kasas
(28):7; Maide (5): 1 1 : Fussılet (41): 1 2 : Zltzal (99):4-5: Nah! ( 1 6):68; İsra
( 1 7) :85.
11 Yaşar Nuri Öztürk. Kur'dn'ın Temel Kavranılan. s. 606: DİB Heyet, Kur'an
Yolu. I. 16.
12 Zllzal (99):4-5.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Dunımu 25

l..ı>..r°I .L....,.. JS d ...?JIJ (.r.Y- d -=...\_,..- c:;' �


Böylece O, onlann iki evrede onlarca gök olmasına hükmetmiş ve
her bir göğe de işini (davranış kanunlannı) vahyetmiştir. 13

3. Meleklerle vahiy yoluyla konuşması:

1.,.:.-İ ..:r.jjl ip � .jl �I JI �J ...?y. �I


İşte o zaman Rabbin (inananlara ulaştırmalan için) meleklere: '(Ey
inananlar!) Ben sizinle birlikteyim.· diye vahyetmişti. (Yine Allah
meleklere) o halde siz de inananlann motivasyonunu (şu sözlerim­
le) artırın' diye buyurmuştu:1•

4. Peygamberlerle vahiy yoluyla konuşması:

·� ;r .:.=:.JIJ C.Y JI �JI W' �I �JI \..;\


Nuh'a ve ondan sonraki nebilere biz vahyettiğimiz gibi sana da biz
vahyettik. 15

5. Peygamber dışındaki insanlarla vahiy yoluyla konuş­


ması:

,j� �J dl,;.; �J r-:-11 d �ü � ...:..A>- bü �) .JI <..r'>" İl JI �JIJ


Biz Müsd'mn annesine: 'Onu emzir, başına bir şey gelmesinden
korktuğun zaman da onu denize bırak, sakın korkma ve sakın
üzülme.· diye vahyetmiştik. 16

6. Arıyla vahiy yoluyla konuşması:

.J_,,;.fi L...J �I ;rJ L;.r.! �I ;r ı.S..i>.;I .JI j.-JI JI �J ...?JIJ


Rabbin bal ansına: 'Dağlarda, ağaçlarda ve insanların yükselttiği
şeylerde kendine evler edin.' diye vahyetmişti. 17

Ayetlerde de açıkça görüleceği üzere, Allah yaratmış ol­


duğu her varlıkla iletişime geçmekte ve onlarla vahiy yo­
luyla konuşmaktadır. Allah'ın mahlukatıyla konuşmasının
kaçınılmaz yolu olan vahiy, insani boyutta ele aldığımızda,

13 Fussılet (4 1 ) :12.
14 Enffil (8): 12.
15 Nisa (4): 1 63.
16 Kasas (28):7.
17 Nah! ( 1 6):68.
26 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Arkoun'un ifadesiyle aşkınlık boyutunu tarihin içine sokarak


tarihte diyalektiği harekete geçiren itici bir güçtür. 18 Başka
bir ifadeyle vahiy, beşeri akıl ve mümkün bilgi açısından on­
tolojik bir muhfil gibi gözüken mütefil olanın kendini ifşası ve
bildirmesinin bir bakıma 'nas' olarak tarihte biçimlenmesi­
dir.19 Bir diğer ifadeyle, Allah'ın iradesini ve mesajını, insana
ait olan ve insanın açıkça anlayabileceği bir dil aracılığıyla
ona bildirmesidir. 20

A. Vahiy Olgusu
Allah'ın insanla olan diyaloğuna baktığımızda, Hz.
Muhammed'in 'Allah'tan vahiy aldığını söyleyen' ilk kişi ol­
madığını, aksine ilk insandan itibaren pek çok peygamberin
Allah'ın vahyine mazhar olduğunu Kur'an-ı Kerim'de ve di­
ğer kutsal kitaplarda görmekteyiz.21 Öyle ki vahye mazhar
olan bütün peygamberler, hemcinslerine22 hem aynı gerçek­
leri ifade etmişler23 hem de insanın ölümsüzlüğüne vurgu
yaparak onu dünya hayatının aldatıcılığı konusunda uyar­
mışlardır. 24 Peygamberler entelektüel ve ıslahatçı devıimlerin
en büyük kaynağı olmuşlardır. Adalet, iyilik, hizmet, sevgi,
özgürlük ve barış gibi insani ve toplumsal erdemleri telkin
edenler onlar olmuştur. Müstekbirlere karşı direnen, insan­
lara onlara karşı cesaretle karşı koymayı öğreten ve bu amaç
için fedakarlıkta bulunanlar da onlardan başkası değildir.25
Babil'in İbrahim'i, Müsa'sı. Davüd'u, Süleyman'ı ve İsa'sı
kendilerini halklarının sosyal ve dini reformuna adamış ıs­
lahatçı şahsiyetlerdir. Onların halklarına getirmiş oldukları
kutsal kitaplara, açıkladıkları insanca yaşama kuralları bü-

18 Sadık Kılıç, "Nesnellikle öznellik Arasında Yorum", İsliımi Ar�tırmalar


1996, C. 9, sy. 1-2-3-4, s. 103.
19 a.y.
20 Toshlhtko lzutsu, Kur't'in'da Allah ve İnsan, çev. Süleyman Ateş. s. 190:
Mehmet Erdoğan, "Kıraat Farklılıklarının Hüküm Çıkarmada Etklsl",
Kur't'in ve Tefsir Ar�tırmaları-N (2002), İSAV, İstanbul. ss. 395-496.
21 Ahkii.f(46):9. En'am (6):83-90.
22 Kehf (18): 110: İsra (17):94-95: Hac (22):75.
23 Şüra (42): 13: Matde (5):48.
24 İnşikii.k (84): 19: Secde (32):9: Nuh (71):17-18: Hüd (11):106-108.
25 Muhammed H. Beheşti-Bahoner, Cevad, İnsan ve Tarih. tere. Ahmed Er­
dinç, s. 125.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 27

tününe Allah tarafından vahyedilmiş eserler olarak bakılmış­


tır. 26 Bütün bunlar vahyin bir olgu olarak gerçek olduğunu,27
buna mukabil tarih boyunca bir kısım insanların iddia et­
tiği gibi hayal ürünü bir safsata olmadığını ortaya koymak­
tadır. 28 Diğer taraftan vahyin mahiyetinin insanların geneli
tarafından bilinememesi ve algılanamayışı, vahiy olgusunu
inkar etmeyi de gerektirmemektedir. Bugün pozitif bilimle­
rin, özellikle parapsikolojinin ilgilendiği metapsişik olaylar,
varlığı kabul edilen fakat net ve bilimsel olarak açıklanama­
yan olaylardan olmaları hasebiyle bu durumu destekleyen
verilerdendir.29 Ancak Kur'an-ı Kerim'de beyan edildiği üzere,
vahyin hususiyetlerini kavrayamamış ve sahih bir ulühiyet
ve nübüvvet anlayışına ulaşamamış kimseler, cehaletleri ve
cehaletlerinin yol açtığı cüret sebebiyle, Allah'ın buyrukları­
nı tebliğ etmeleri maksadıyla görevlendirilen peygamberlerin
ortaya koymuş olduğu30 gerçekleri bir safsata olarak ifade
etmekten de geri dunnamışlardır.31

B. Vahyin Keyfiyeti

Vahiy hadisesinin nasıl cereyan ettiğini insanoğlu başlan­


gıcından bu yana merak etmiş ve bu merak dürtüsü, ara­
dan asırlar geçmesine rağmen varlığını devam ettirerek gü­
nümüze kadar gelmiştir. Peygamberler dışındaki insanların,
peygamberi düzeyde bizzat tecrübe etme imkanından mah­
rum olduğu, belli bir düzeyde tecrübe etse bile tam ve kamil
manada kelimelere dökemeyeceği vahiy hadisesinin künhü­
ne varmak ve bu hadiseyi tüm boyutlarıyla tahlil edip vahyin
hakikatini ortaya koymak elbette mümkün değildir.32 Ancak
bu durum, bizleri, Allah'ın canlılara ve peygamberlerine nasıl
vahyettiğini ve onlarla nasıl konuştuğunu kutsal kitapların

26 Muhammed Hamidullah, İsliım'a Girtş. çev. Cemal Aydın. s. 1.


27 Muhammed Aydın, Kur'dn'ın Metni Üzerindeki Tartı.şmnlar, s. 29.
28 S. Salih. age., s. 22 vd.: Mehmet Paçacı, Kur'an ve Ben Ne Kadar Tarthse­
liz, s. 82; Dücan e Cündloğlu. Söz'ün Ôzü. s. 126.
29 DİB Heyet, hmthal-I. s. 112.
30 Beli , Kur'an'dan Hz. Muhammed'ln kendi eseri olarak söz etmektedir. (W.
Montgomery Watt. Kur'an'a Girtş. çev. Süleyman Kalkan. s. 12.)
31 D. Cündioğlu, Söz'ün Özü. s. 87.
32 D. Cündloğlu, age.. s. 79.
28 Kur'an'ın Metin/eşme Tarihi

vermiş olduğu bilgiler ve çizmiş olduğu çerçevede kalmak şar­


tıyla anlamaya çalışmaktan da alıkoymamalıdır.

Kelimenin Kur'an'da kullanıldığı bağlaml arını göz önünde


bulundurduğumuzda, vahyin hem Allah-mahlükat33 (melek,
insan, sema, yer, an, vs.) gibi yaratan-yaratılan; hem melek­
insan, şeytan-insan gibi farklı cinsler; hem de insan-insan,
şeytan-şeytan gibi hemcinsler arasında cereyan ettiğini gö­
rürüz. Şimdi bu durumları örneklendiren ayetleri Kur'an-ı
Kertm'den birer misalle görelim:

� !l� .ıı l 01 '-:"'l.f"•··•·JI ..) .)-.4! �\j _,....J �I �.)li


Zekeriyya mihrabda namaz kılarken melekler ona: Allah seni
Yahya Ue müjdeliyor diye seslenmişti.34

Bu ayet, Allah ile mahlukat arasındaki vahyin örnek­


lerindendir. Her ne kadar devrede melek de olsa vahyeden
Allah'tır. Bir sonraki ayette Zekeriyya'nın hitabının direkt
Allah'a olması da bunu göstermektedir.

r-5.,.b4-.:J r+l:J.JI JI 0.J>.r.l ��I 01.J


Muhakkak ki şeytanlar insan dostlanna sizinle mücadele etmele­
rini vahyederler.35

Bu ayet de şeytanla insan arasındaki vahyi örneklendir­


mektedir.

� JI � ...? Y- �l.J �)' 1 �L:-!. l.J..ı..s. -.i' j>J l;..4- ..!.ll..iS.J


IJ.J.}- J_,A.1 1 ...J j>-j
İşte biz böylece, birbirlerini kandınnalan için her biri diğerine yal­
dızlı sözler vahyeden insan ve cin şeytanlannı peygamberlere düş­
man yaptık.36

Bütün bu örnekler v-h-y kökünün Kur'an'ın nazil oldu­


ğu dönemde oldukça zengin bir kullanıma sahip olduğunu
göstermektedir. Cin şeytanlarının insana fısıldamış olduğu

33 Nah! (6):68: Fussılet (4 1 ) : 1 2 : Enfal (8) : 1 2 ; Nisa (4) : 1 63.


34 Aı-ı İmran (3):39; aynca bkz. Necm (53) :8- 10.
35 En'am (6): 1 2 1 ; Bakara (2):268.
36 En'am (6): 1 12 .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durnmu 29

aldatıcı sözlerle ilgili durumu düşündüğümüzde, her bir fer­


din aslında vahiy hadisesinin bir boyutunu yaşadığım fark
ederiz. Böylece her bir fert vahiy hadisesinin nasıl cereyan
ettiğine dair bir kanaate de sahip olabilmektedir. Ancak bu
durum, Allah'ın mahlükatıyla konuşmasırun keyfiyetine dair
net bir çerçeve çizmemize imkan vermemektedir. Hfilık'ın
mahlükuyla konuşması, inanıyoruz ki mahlukun mahlukla
konuşması gibi değildir.37 Yukarıdaki ayetleri dikkatlice in­
celediğimizde hepsinde ortak olan boyut, bize, vahyin anla­
mının yaratılış esnasındaki kodlama38 olduğunu ima etmek­
tedir.39 Bu kodlama Kur'an'da 'nejh min rüh' şeklinde ifade
edilir. 40 Nefh, Allah'ın bilgiyi maddeye işlemesi hadisesidir.
Yaratılmış olan her şeye, yaratılmış olduğundan ötürü, onun
kendi kanunu nakledilir. Bu kanun, onun kendisine ait olan,
fakat aynı zamanda onun genel sistemle bütünleşmesini de
sağlayan bir kanundur.4 1 Bu eylemi Yaratıcı. Kur'an'da 'Ruh'
diye ifade ettiği varlık vasıtasıyla gerçekleştirrnektedir.42 Bu
kodlama sayesindedir ki bütün canlılar fıtratlarında yer alan
potansiyelleri ihtiyaç duyduklan anda kuvveden fiile çıkara­
bilmektedirler.

İnsan boyutuyla hadiseye baktığımız zaman şuna şahit


oluruz. Fıtratları çok temiz ve oldukça güçlü olan insanla­
n -ki bunlar, varlığın kendisine göre var olduğu temel yasa

37 D. Cündioğlu, Söz'ün Özü. s. 80.


38 Vahyin en güçlü anlamlanndan birt 'Kıtabet'Ur. kitabet. bilginin mad­
deye işlenmesi, yani maddenin programlanmasıdır. Vahyin bu anlamı
(yazmak. nakşetmek) Lebid b. Rabia el-Amirfnln bir şiirinde şöyle işlen­
mektedir: (4.-')l.. ..?" _,ıı :_r-.;. W' 'W..:. / 4---- � .s.r .:.ı4)ı �l..ı...>) : Issız kalan bu
diyardaki Reyyan dağırun yamaçlarından akan suların mecralarını seller
bozmuş. yıkmıştır. Buralarda kalan izler taş üzerine kazınmış bir yazının
kalan kısmına benziyor. İbn Manzur. age.. XV. 379-382: Ahmed Çelik.
Kur'an Semantiği Üzerine. s. 1 64: Şiirin asıl yer aldığı eser Ebıl'l-Ferec
el-Isfehani'nln el·Eğdni isimli kitabıyla Ebu Zeyd el-Kureşi'nln Cemhera·
tü Eş'ô:ri'l-Arab isimli çalışmasıdır. Vahyin kitabet anlamıyla ilgili aynca
.
bkz. Ezheri, age. V, 296-298.
39 Enfal (8): 12: Nisa (4): 163: Fussılet (4 1 ) : 1 2: Zilzfil (99):5; Nahl ( 1 6):68; İsra
( 1 7):85: Necm (53): 10: Şuara (26):22 1 -222: (En'am (6) : 1 12: En'am (6) : 1 2 1 .
40 Hlcr ( 1 5):29: Sad (38):72: Aı-ı İmran (3):49.
41 Fazlur Rahman, İsliun, çev. Mehmet Dağ-Mehmet Aydın. s . 47.
42 Hlcr ( 1 5):29; Secde (32):9; Sad (38) : 72; Şuara (26): 193- 1 95: Bakara
(2):97; Nahl ( 1 6) : 102.
30 Kur'an'ın Mettnleşme Tarihi

(Levh-i Mahff.ız/Ummu'l-Kitiib) ile Yaratıcı dilediği anda irti­


bat kurabilmektedirler-43 Kur'an bize 'peygamber' olarak an­
latmaktadır.44 Kur'ani verilere göre bu irtibat insanın istiva
döneminden sonra başlamaktadır . Hz. Müsa ve Hz. Yüsuf ile
ilgili olan ve istivadan bahseden şu iki ayet bu hususu net bir
biçimde ortaya koymaktadır:

�\ -s_r.; ..!.ll..lS'J �J W:,.. .�i -s.,,.:...- IJ o..ı..!. I � WJ


Müsa en güçlü çağma ulaşıp olgunlaştığında biz ona bilgelik ve üim
hibe etmiştik. İşte biz güzel düşünüp güzel davranı.şta bulunanlan
böyle mükafatlandıruız. 45

�I -s_r.; ..!.ll..iS'J �J W:,.. .�İ o..ı..!. I � WJ


Yüsuf en güçlü çağına ulaşınca biz ona bilgelik ve ilim hibe etmiş­
ttlc. İşte biz güzel düşünüp güzel davranı.şta bulunanlan böyle
mükafatlandıruız. 46

Ayette geçen istiva döneminin kırk yaşı olduğunu yine


Kur'an'ın bize sunmuş olduğu bilgilerden anlamaktayız.
Kur'an insanın iki olgunluk dönemirıden bahsetmektedir:
Bunlardan birincisi çocukluktan çıkıp gençlik dönemine
adım attığı bulüğ dönemidir ki fiziksel olgunlaşmayı ifade
eder: ikincisi ise gençliğini tamamlayıp kırk yaşına geldiği
dönem47 olup, insanın karakter ve kimlik bakımından tam
manada olgunlaştığını anlatır.48 Hz. Peygamber'in kırk yaşı
dolaylarında vahye mazhar olduğu gerçeği de bu anlamda
dikkate değerdir.

Levh-1 Mahfüz ile kurulan bu doğrudan temas sayesinde


peygamberler eşyayı . diğer insanlardan çok daha farklı bir

43 Aıimlertnıiz ilmi vehbi ve kesbi diye ikiye ayırmışlar. Peygamberlertn lllm­


lertnin vehbi o lduğunu ifade etmişlerdir. Bu konuyla llglll durumu anla­
tan ayetlerden blrt 18. Kehf suresinin 65. ayetidir: (oL,;I ı.;,t.,s. :.r \� \�_,;
......._ Jl Bilal Kuşpınar. İbn Sind"da Bilgi Teoris� s.
W.. l;.ı.l :.r . �_, l;� :.r
100.
44 B . Kuşpınar. age. . s. 1 47: Fazlur Rahman. İsldm, s. 48.
45 Kasas (28): 14.
46 Yusuf ( 1 2) :22.
47 "<.:..... �;I &.-' .�ı &. ı;,ı ...;>" AhkaJ (46): 1 5.
48 Taberi. Cdmiu'l-Beydnji Te'vilCl-Kur"dn. X. 41.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 31

şekilde görebilınektedirler.49 B u temas esnasında peygarn­


berleıin ya insanlardan ayn bir yere gelmeleıi istenmekte ya
da geceleyin uykularına ara vermeleri talep edilerek Levh-i
Mahfılz ile irtibata geçmeleri sağlanmaktadır. Aşağıdaki ayet­
ler bu gerçekleıi dile getirmektedir:

� · �} J .J"-!."iı J)a.1 1 �Lo:- .:r ·�.)L;_,


Müsd'ya Tur Dağt'mn sağ tarafindan seslenmiş ve gizlice konu.ş­
mak için onu kendimize yaklaştırmı.ştık. 50

Hz. Müsa Medyen'de evlenmiş ve kayınpederinin kendi­


sinden istemiş olduğu çalışma süresini tamamlayıncaya ka­
dar orada kalmıştır. Bu süre sonunda ise ailesiyle birlikte
Medyen'den ayrılmaya karar verip yola çıkmıştır. Bu yolculuk
esnasında Allah tarafından kendisine dağda bir ışık göste­
rilmiş ve Hz. Müsa o ışığa doğru sevk edilmiştir. Ancak Hz.
Müsa o ışığa doğru giderken ailesine: 'Siz burada bekleyin,
ben gidip bir bakayım.'51 demiş ve Allah ile mükalemeye yalnız
gitmiştir.

Başka bir ayette de vahye mazhar olması için Allah, pey­


gamberin gece uykusuna ara vermesini şöyle emretmektedir:

.:.ıı_;ıı jiJJ � .lj _,ı � ...:... �\ _, ı ..A..,.::ı.; � � \ J:l l � J-_;..J ı � \ 4



- � _,,- ..!.lJs. ;;\ . .
ı..r-
L.; \ ')\...;_ .J'-
-
Ey ateşten gömleği giymiş olan elçi! Gecelerin çok az kısmı hariç,
diğer bölümlerini ibadetle geçir. . . Doğrusu biz sana sorumluluğu
oldukça agır bir söz ilkd edeceğiz. 52

Muzzemmil suresinin bu ilk beş ayetinde görüleceği üzere


Allah. elçisine vahyetrnek için onun geceleri uykusuna ara
vermesini talep etmektedir. Böylece O, peygamberin vahiy el­
çisi melek ile baş başa kalmasını sağlamaktadır.

49 FazlurRahman, Ana Konulanyla Kur'an, çev. Alparslan Açıkgenç. ss.


1 73- 1 74; aynca Kur'an"da hem vahiy. hem de vahiy meleği ruh diye ifade
edilir. Muhammed el-Behly. Kur"iini Kauramkır. tere. Ali Turgut. ss. 1 1 7-
1 1 9; (Şüra (42) :52; Şuara (26) : 1 93): Nahl ( 1 6):2.
50 Meryem ( 19):52; aynca bkz. Kasas (28):29-30; Taha (20): 1 0- 1 1 ; A'raf (7): 143.
51 Taha (20): 10; Nemi {27):7; Kasas (28) :29.
52 Muzzemmll (73) : 1 -5; aynca bkz. İsra ( 1 7):79: Buharı. Sahih. Kltabu
Tefsiıi'l-Kur'an, 1 5.
32 Kur'an'ın Metinleşme Twihi

Levh-i Mahfüz ile kalbi temas kuran53 peygamberlerin bu


temas esnasında meleği birebir görmeleri söz konusu olma­
maktadır. 54 Beşer gözü bu dünyadaki boyut içerisinde nasıl
Allah'ı göremiyorsa55 meleği de orijinal haliyle görememek­
tedir.56 Ancak meleğin insan suretinde görülebilmesi müm­
kündür. Bu çerçevede Hz. İbrahim ve Hz. Lüt peygamberlerin
meleklerle olan diyaloglarını Kur'an bizlere şu şekilde sun­
maktadır:

P. ·� .:.ıı � w i'j._,. J li L,.'j._,. l)Li .s .r:J� �1.r.1 l:.LJ ..:,, . � ..1..4.lJ


L;i ....4;.; '} l_,.lli Ü:>- r+-' ._r:-J I J �_Ş-:. �I � '} ("+!-'.:!! .slJ L...l.i �

.k) i .,; Jı l:.L)


ElçUerimiz İbrdhim'e mi!jde getirdiklerinde ona 'seliim/' demişlerdi.
O, size de 'seliim olsun' demiş ve hiç vakit kaybetmeden kızanmş
bir buzağı eti getirmişti. Ancak ellerini ona uzatmadıklarını görün­
ce durumlannı garipsemiş ve içine bir korku düşmüştü. Onlar da
'Kokma ey İbrdhiml Biz Lüt kavmine gönderilmiş olan elçileriz. '
diye karşılık vermişlerdi. 57

Ayrıca Hz. Meryem'i Hz. İsa'ya hamile bırakan Ruh -ki bu


aynı zamanda vahiy elçisi olan Rüh'tur-58 Meryem'e insan su­
retinde görünmüştür. Bu bilgi de Kur'an'a şöyle yansımıştır:

53 Necm (53): 1 1 ; aynca bkz. Şuara (26) : 1 94: Abdullah Ma hmud Şah hate.
Tdrihu 'l-Kur'cin ve't·Tefsir. s. 1 5.
54 Fazlur Rahman, Ana Konulanyla Kur'an, s. 1 7 1 ; Necm (53): 17- 18.
55 En'am (6): 103; Bakara (2):55; A'raf (7) : 1 43; N isa (4) : 1 53; Taberi. age.,
XI.5 13.
56 Furkan (25):22; Zumer (39):75; Taberi, Tefsirinde Hz. Muhammed'ln
Clbril'I orijinal suretinde iki defa gördüğünü rivayet etmektedir. (XI, 5 1 3)
Hatta işi daha da ileri götürerek Allah"ı gördü ğünü de r ivayet etmekte­
dir. Arıcak rivayette bunun gözle değil. kalple olduğu ifade edilmektedir.
(XI, 5 1 0-5 1 1) Bütün bunlardan sonra Taberi, Hz. Aışe'nln "Kim Muham­
med Allah'ı gördü derse yalan söylemiştir." rivayetine de yer vermektedir.
{Xl, 5 1 3) ; aynca bkz. Zemahşeri, Keşşaf. N, 28; Allah'ın görülemeyeceği
ile ilgili bu rivayet Buhari'de de yer a lmaktadır. (Kıta.bu Tefsiri'l-Kur'an,
Necm Suresi, l .)
57 Hüd ( 1 1 ) :69-70; aynca bkz. zartyat (5 1 ) : 24-34; Ankebüt (29) : 3 1 -32;
Lüt'un elçilerle olan d iyaloğ u için de bkz. Hüd ( 1 1):77-8 1 ; Ankebüt
(29):33-34; Hicr ( 1 5):6 1 -70.
58 Fazlur Rahman. Ana Konulanyla Kur'an, ss. 1 69- 1 70.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 33

Meryem, insanlann kendisini göremeyeceği bir yer bulunca biz ona


Cebrô:il'i göndenni.ştik ve o Meryem'e tam bir insan suretinde gö­
rünmüştü.59

Ayette anlatılan: 'meleğin insan sureti.nele görünmesi hadi­


sesi, aslında Allah'ın Hz. Meıyem'in yaratılışında yapmış ol­
duğu yazılıma işaret etmektedir.60 Yaratıcı benzer bir yazılımı
Hz. İbrahim ve Hz. Zekeriyya peygamberlerin hanımları için de
yapmıştır. 61 Bir nüansla ki, Hz. Meıyem'e çocuk müjdelemek
için gönderilen melek Ruh (Cibril) iken, Hz. İbrfilıim'in hanınu­
na gönderilen melek, Hz. Lut peygamberin kavmini helak et­
mek için gönderilen meleklerdendir. 62 İlk yazılım esnasında her
canlının örmü ırsiyet, sosyal çevre ve belki de bizim bilemediği­
miz daha birçok etken tarafından şekillenmekte ve bu durum
Allah tarafından da bilinmektedir.63 Bundan dolayıdır ki Allah
daha doğmamış olan Meıyem'i ve zürriyetini şeytanın kötülük­
lerinden koruyacağım ifade etmiş, aynı şekilde Zekeriyya pey­
gamberi Yahya ile müjdelediğinde Yahya'nın peygamber ola­
cağını bildirmiş, yine Meıyem'i İsa ile müj delediğinde İsa'nın
hem dünyada hem de ahirette iyi bir insan olacağını ve Allah'a
yakın olanlardan olacağını belirtrniştir.64 Böylece yaratılış es­
nasında yapılan kodlama, zamanı ve şartları oluştuğunda kuv­
veden fiile dönüşmekte ve vuku bulmaktadır.65

Hz. Peygamber'in meleği görmesi ile ilgili olduğu düşünü­


len66 Tekvir suresinin23. ayetinde geçen �onu (beşer cilemi
ile melek dleminini) ayıran ufukta gördü" = " ...;;\' � .iJ ..IA.l_,
� ı " ve Necm suresinin 1 3. ayetinde yer alan �onu başka
bir nuzülünde de görmüştün = '\ s_,.>\ �j .i) ..IA.l _," ifadelerini,
Necm suresinde geçen �Kalbi. gördüğünü yalanlamadı" = " ı..
.siJ ı.. .>l_;AJI '-:".iS" ayeti ile birlikte düşündüğümüzde; gerçekte

59 Meıyem ( 1 9): 17.


60 Enbiya (2 1 ) :9 1 ; Tahrim (66): 1 2 ; Aı-ı İmran (3):59.
61 Hud ( 1 1 ) : 7 1 -73: zartyat (5 1 ) : 28-30; Enbiya (2 1 ):90: Aı-ı İmran (3):38-4 1 :
Meıyem ( 1 9): 1 - 1 1 .
62 Hud ( 1 1 ):69-73; za.rtyat (5 1 ):24-30.
63 Nuh (7 1):26-27.
64 Aı-ı İmran (3):36-48.
65 Arif Güneş. Kur'dn-ı Kerim'in Ortaya Çıkış Süreci. s. 58.
66 Tayallsi, Musned, s. 200.
34 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Hz. Muhanuned'in meleği bizzat görmediğini, aksine kalbinin


Levh-i Mahfüz'la temasa geçtiğini anlamış oluruz.67 Aynca bu
çerçevede vahyin nazil olduğu yerin peygamberin kalbi ol­
duğu gerçeğini de göz ardı etmemeliyiz. 68 Kalp, burada ilahi
yazılımın yapıldığı levha görevini görmektedir. 69 Bu ise daha
önce ifade ettiğimiz gibi yaratılış esnasında yapılan kodlama
ile gerçekleşmektedir. Yaratılışta yapılan kodlamanın değiş­
meyeceğini ve özde var olanı dışa yansıtacağını70 Nuh pey­
gamberin yapmış olduğu şu dua ortaya koymaktadır:

.!.b� l_M ı-" J..i.; .:ıı �l l..1�) .:,r.)Kll :..r- ._,i>..1�1 .)s- )..i.; 'l '-;"J (..,; J üJ
1).45' l?.lj 'll IJ.J..4 'lJ
Nuh demişti k i: "Ey Rabbim/ Yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi
bırakma/ Şayet sen onlan bırakacak olursan senin için çalı.şanlan
saptırırlar ve sadece ahlaksız ve nankör nesiller üretirler. "7 ı

Aynca Yüce Yaratıcı'nın küfre girenler v e Hz. Peygamber'in


toplumunun büyük bir bölümüyle ilgili olarak dile getirdiği
şu tespit de bu düşünceyi desteklemektedir:

.:ı�Y. 'l � ı-";sı .)s- J _,Al 1 J.> ..L4l


Onların pek çoğu hakkında (azab) sözümüz gerçekleşmiştir, artık
onlar inanmazlar.72

Bu ve benzeri ayetlerde doğada cari olan bir kanuna işaret


edilmekte ve Allah'ın kendilerine ilham etmiş olduğu doğruyu
yanlıştan ayırt etme yeteneğini gereği gibi kullanmayanların
karşılaşacağı son ifade edilmektedir.

67 İsra ( 1 7): 1 ; il. asır müfessirlerinden olan Abdurrazziik b. Hemmam (H


1 26-2 1 1) . İbn Abbas'tan rivayetle Hz. Muhammed'in kalbiyle Allah'ı gör­
düğünü belirtir. (Abdurrazzak b. Hemmam, age .. il. 203.)
68 Şuara (26) : 1 93- 1 94; Şayet kalp mühürlüyse ya da normal çalışmıyor­
sa insan hiçbir surette anlayamaz ve algılayamaz. A'riif (7): 179: Nah!
( 1 6): 108: Muniiflkün (63):3.
69 ·_.:ıt-; )il �_,.li ..) � ..!.l:l_,ı· Mucadlle (58):22: A'raJ (7): 145.
70 A'riif (7):58: Al-1 lmran (3):33-34. 1 78. Bu genellikle böyledir, elbette istis­
naları da vardır.
71 Nuh (7 1 ) : 26-27: aynca bkz. Kehf ( 1 8):80: diğer taraftan Siiffiit (37): l l 3'te
ifade edilen durum da önceden yapılan yazılımın neticesidir.
72 Yasin (36):6-7: aynca bkz. Bakara (2):6-7: Yunus ( 1 0):33. 96-97: Hüd
( 1 1 ) :36.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 35

Vahyi, Allah-insan iletişimi bağlamında ele aldığımızda,


onun, Allah'ın ayetleıini insanlara göstermesi şeklinde ce­
reyan ettiğine şahit oluruz. 73 Bu bağlamda Hz. Muhammed
vahye mazhar olurken Allah'ın en büyük ayetlerini görmüş­
tür.74 Ancak İslam kültür tarihinde dominant akım olan
Sünnilik, Hz. Peygamber'e bahşedilen vahyi, kulak vasıtasıy­
la işitilen bir olgu haline getirmiştir.75 Her ne kadar Kur'an,
vahyi 'Yüce elçinin sözü76 şeklinde ifade edip, Hz. Müsa ile
ilgili pek çok ayette seslenme fiilini kullanmakta ve karşılık­
lı konuşma sahnelerine yer vermekte ise de77 buradaki söz­
den maksat, seslerden meydana gelen kelimeler değil, 78 fıkrin
meydana getirdiği kelimelerdir. 79 Peygamberler kendilerini
aşıp Levh-i Mahfüz'la irtibat kurdukları zaman, duygular, fi­
kirler ve kelimeler arasında uzvi bir münasebet oluşmaktadır.
Bu şekilde ilahi kelam, peygamberlerin kalbinden süzülerek
dışarı akmaktadır.80 Bu esnada peygamberlerin vahyin muh­
tevasına başka bir şeyler katması, vahyi değiştirmesi ya da
eksik aktarrnası81 iradeleri dahilinde olan bir husus olmakla
birlikte82 bu durum Allah elçilerinin hiç başvurmadığı bir ha-

73 T. İzutsu. age., ss. 1 68- 169.


74 Necm (53): 18.
75 Fazlur Rahman, İsldm. s. 43.
76 Tekvir (81): 19: Hakka (69):40 Not: Bu ayetlerden Hakka suresinde yer
alan ifadeyle Cibril'ln değil de Hz. Peygamber'ln kastedildiği şeklinde bazı
yaklaşımlar olmakla birlikte (M. Said Şimşek. "Kıraatlann Kaynağı Prob­
lemi", Kur'an ve Tefsir Araştumalan-N (2002), İSAV, İstanbul, ss. 1 7-30)
biz bu ifadeden Cibril'in kastedildiği kanaatindeyiz. Bu ifadeyle Allah.
Kur'an'ın kaynağının beşer değil. kendisi olduğunu anlatmak istemekte­
dir. Bundan dolayı da Kur'an'ın beşer sözü olması tezini sürekli reddet­
miştir: (Muddesslr (74): 18-25 = _r.]1 J_,; ':11 1.i.o .Jl . . . ;..ı.i ._A.? j:AJ ;..ı.iJ fa ..;1).
77 Şuara (26): 1 0: Naziat (79) : 16: Meryem ( 1 9) :52: Taha (20): 1 1 - 1 3: Nemi
(27):8, A·rar (7): 1 43.
78 ".:r:L ..!.ll,. � .:r-J-l,..!.l l !):; ı.. ı_,...,;ıJ" Bakara (2): 1 02 ayeti şeytanın insana fı­
sıldadıklannı tilavet kelimesiyle ifade etmekte ve bu yönüyle vahyin kulak
vasıtasıyla duyulamayan bir olgu olduğuna kanıt teşkil etmektedir.
79 Fazlur Rahman . İslfını. s. 42: • ..si; ı.. >ij.4]1 ..,....İS ı.. ?JI ı.. o..l.$ Jl ? Jli": DİB
Heyet. Kur'an Yolu, I. 14.
80 Fazlur Rahman. İslfını. s. 45: Zerk.eşi. el-Burhan.fi Ulümi'!-Kur'dn, Ta'lik:
Mustafa Abdülkadir Ata, 1. 29 1 .
81 İsra ( 1 7):73-75
82 Hakka (69):44 "J.Jü'-)ı A l.:.,k J_,.i; _,lJ" Not: Beşerin kurguladığı cümleler
şayet Allah'ın muradını ifade ediyorsa Allah bunlan da 'kendi sözü. kendi
hükmü' olarak kabullenmektedir:
36 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

<lisedir. Bu bağlamda "Ganinik Hadisesi"a3 olarak anılan ve


'Şeytan Ayetleri' olarak da şöhret bulmuş olan olayın hayal
ürünü bir safsata olduğunu da ifade etmek istertz.a4 Zira ha­
berin dayandırıldığı şahıslardan biri olan sahabi İbn Abbas
o dönemde daha doğmamıştır.as Peygamberi lambaya, vahyi
de elektrik akımına benzeten Hamidullah, akımın gelmesiyle
lambanın kendi voltajına ve rengine göre ışık verdiğini ifade
etmektedir.as Vahyin keyfiyetini ifade etmek için hipnotizma.
sesin şeride kaydedilmesi ve telefon aracılığıyla nakledilmesi
benzetmelerinden yararlanan Şahhate ise vahiy hadisesinin
bunların daha ötesinde bir boyutta gerçekleştiğini belirtmek­
tedir. 87

Allah, insanoğluna ayetlerini göstermeye devam edeceğini


şu şekilde anlatmaktadır:

.;.-ıı ..;ı � � � �ı ı-İJ J�\ıı ._i w�I �_,:..,.


Biz. Kur'an'ın Allah 'tan gelen bir kelam olduğunu açık b� biçimde
anlamalan için ayetlerimizi onlara ı.ifuklarda ve kendi neftslertnde
göstermeye devam edeceğiz.fiil

Bu şekilde Allah, insanoğlu ile sürekli konuşmakta ve


ayetlerini kavrayabilenlere sürekli yeni ayetler göstermek-

·..,; .ııı J;ı � �)'1 JA' H.J - .ııı � l+,> il;_,:ll r-"�.J ..!).;� �J· Matde
(5):43.47.
83 Rivayete göre Hz. Peygamber Mekke müşrtk.lertnln inananlara uyguladık­
ları baskıların yoğunlaştığı ve bir grup Müslümanın Habeşlstan'a hicret
etmek zorunda kaldığı günlerde. Kabe"de bulunduğu bir esnada kendisi­
ne vahyedilen Necm sureslnlnln "Gördünüz mü Lafı. Vzzô.'yı ve üçüncüleri
olan Menô.t'ı?" mealindeki 19-20. ayetlerini okuduktan sonra, şeytanın o
anda fısıldadığı
·�_;] �U...:. .:ııJ _,wı �l_;..11 ..!.lt-..f.Ü_;] .:_,pl.i..: .:ııJ _,wı ;.a;ı_;Jı ..!.lt" "Bunlar
ulu kuğulardır; onların da şefaatleri umulur. · sözlerini de okumuştur.
Hz. Peygamber şeytanın fısıldadığı bu bölümü okuyunca orada bulunan
müşrtkler secdeye kaparuruştır. Hac suresinin 52. ayetini bu bağlamda
yorumlayan illnl adanılan da hadisenin yaşandığını ve ardından Necm
suresinin 2 1 ve 22. ayetleriyle neshedildlğlnl dile getirmişlerdir.
84 ô. Ôzsoy. age.. s. 25.: Taberi. Cfuniu'l·Beyô.n fi Te'vili'l-Kur'Cırı. ıx. 1 74-
1 79
85 i. Cerrahoğlu. Tefsir Tarihi ! s. 106 - ,

86 M. Harnidullah. İsliim 'a Giriş. s. 3 1 .


8 7 Şahhate. age. . s. 1 2 .
8 8 Fussılet (4 1):53: aynca bkz. Nemi (27):93: zartyat (51):20-2 1 .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 37

tedir. Kur'an'ın anlattığına göre bizim tabiat olayı dediğimiz


hadiseler: yağmur, rüzgar, gece ve gündüzün değişmesi: ay­
nca diğer mahh1katın yaratılışı, (sürüngenler, iki ayaklılar.
dört ayaklılar, kanatlılar . . . ) davranış şekilleri, bütün bunlar
basit birer tabiat olayı olarak algılanmamalı: aksine Allah'ın
hikmeti ve ayetlerinin tezahürleri olarak görülmelidirler. 89 Bu
merhalede eşya, şifrelerle yazılmış bir kitap gibidir. Başka
bir deyişle dünya , büyük bir sembol kitabıdır. Ancak günlük
akıl seviyesinden çıkıp hikmetli akıl seviyesine ulaşanlar90 bu
sembolleri çözmekte ve vahye mazhar olabilmektedirler. 91 Bu
bağlamda vahyin peygamberi düzeyde olmasa da devam et­
mekte olduğu aşikardır.

Bu boyutuyla vahiy. peygamberin kalbinde oluşan ve ih­


tiyaç duyulduğu zaman tezahür eden bir kuvve, bir duyu ya
da bir araç olarak da yorumlanabilir.92 Burada devreye bilin­
çaltı girmektedir. Watt. 'Tann'nın, vahyini bir şahsın bilin­
çaltı ile gönderme ihtimalini göz ardı etmiyorum' der. Ancak
Hz. Muhammed'in vahiy olarak ilan ettiği şeyin kendi bilinci­
nin ürünü olmadığına inanmakta samimi olduğunu da ifade
eder.93 Aynca Hz. Muhammed'e vahyedilen mesaj ların onun
bilinçaltından geldiğini söylemenin, bu mesajların Allah'tan
gelmediği anlamını taşımayacağını: çünkü Allah'ın yaratılan
varlıklar (melekler, insanlar)94 vasıtasıyla mesajını iletebilece­
ği gibi, yine yaratılmış bir insanın bireysel veya kolektif bilin­
çaltı vasıtasıyla da iletebileceğini dile getirir. 95 Fazlur Rahman
da vahyin peygamberin dışında bir gerçekliğinin olmadığını, 96
ancak onun Allah tarafından tenzil edildiğini, Allah'ın bir
lütfu olduğunu97 belirtir. Bu yorumunu da Kur'an'ın Levh-i

89 Nür (24):43-46; Mu'mln (40) :79-8 1 .


90 Zumer (39) :9;Ra'd ( 1 3): 1 9; Aı-ı İmran (3) :7; Bakara (2):269.
91 Fazlur Rahman. İsi.dm ss. 48; T. İzutsu, age., ss. 1 69- 1 70.
92 Fazlur Rahman. Ana Konularıyla Kur'an, s. 1 72; Beheşti-B. Cevad, age. .
s. 98; i. Cerrahoğlu , Tefsir Tarlht-11. s. 35.
93 Watt. Hz. Muhammed'tn Mekkesi. çev. Mehmet Akif Ersin. s. 1 2; İdris
Şengül, Kur'dn Kıssaları Üzerine, s. 1 5 1 - 1 52.
94 Hac (22):75.
95 Watt. Hz. Muharrınıed 'in Mekkes� ss. 1 2 1 - 1 22.
96 Fazlur Rahman. İsi.dm ss. 42-43.
97 İbrahim ( 1 4) : 1 1 .
38 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Mahfılz'dan dünya semasına indirilişiyle ilgili rivayetle irti­


batlandınr. Rivayetin bir versiyonu şöyledir :

...:... � d � �:ı � Jj � ö..1.>-IJ � J..ı.A.l\ dJ::l �..Ll\ . k.... J I Jj ...; \


� ;_r....,.:.S. J
Kur'an dünya semiisına kadir gecesinde topluca indirilmiş, ardın­
dan da 23 sene zarfında yavaş yavaş nazil olmuştur.98

Fazlur Rahman daha sonra. Gazfili (505/ 1 1 1 1) ve Şah Ve­


liyullah ed-Dihlevi gibi düşünürlerin bu rivayetteki sema.vatın
en alt tabakasını peygamberin kalbi olarak yorumladıklarına
referansta bulunur. 99 Semavatın en alt tabakası olan pey­
gamberin kalbi. böylece Allah'ın kendisine açmış olduğu bil­
gi hazinesine muttali olmakta ve bundan sonra karşılaşılan
sorunlar bu bilgiler sayesinde çözüme kavuşturulmaktadır . 1 00

Buna mukabil bir kısım müsteşrikler. Kur'an'daki bazı


ayetleri delil göstererek, insanoğlunun yaptığı eylemlerin
esas itibariyle Allah'ın fiilleri olarak kabul edilebildiğini, 1 °1 bu
durumda da Allah'ın Hz. Muhammed'e vahyettiğini söyledi­
ği yerlerde insan aracıların bulunmasının mümkün olabile­
ceğini dile getirirler. 1 02 Bu çerçevede söz konusu müsteşrik­
ler, Hz. Muhammed'in gençliğinde yapmış olduğu seyahatler
esnasında Ehl-i Kitap'tan ilim adamlarıyla görüştüğünü ve
onlardan aldığı bilgileri vahiy olarak toplumuna sunduğunu
ifade ederler. 103 Richard Bell, İslam'ın temel kaynağının Hıris­
tiyanhk olduğunu iddia ederken; C . C . Torrey'in temsil ettiği

98 Zerkeşi. age. . I. 289; Buhari Şaıihl lbn Hacer Fethu'l·Bdri isimli eseıinde
bu ıivayetı sahih ve güvenilir olarak ifade etmiştir. (lbn Hacer, Fethu'l·
Bdri. IX. 3.); Tabeıi, age., 11, 1 44 (Bakara (2) : 1 85).
99 Fazlur Rahman, Ana Konulanyla Kur'an, s. 1 72; Dücane Cündloğlu söz
konusu ıivayetın lbn Abbas'a lsnad edilen muahhar bir yorum olduğu
gerçeğini göz ardı ederek bu ıivayetı " Hadis" şeklinde takdim eden Fazlur
Rahman'ı eleştirir ve bu yaklaşımın Kur"an"ın veıileıiyle hiçbir surette
kabll-1 telif olamayacağını söyler. (D. Cündloğlu, Söz'ün Özü, s. 1 1 0.)
1 00 Bu konuyla ilgili olarak Şüra suresinin 24. ayeti üzeıine düşünülebilir.
101 Enfal (8): 1 7.
102 Watt, Hz. Muhammed'in Mekkest, ss. 1 1 9- 1 20.
1 03 Razi, Tefsir-t Kebir, tere. Suat Yıldınm, Lutfullah Cebeci, Sadık Kılıç, Sa­
dık Doğru, XX. 490; Taberi, age .. ıx. 366; Zurkani. Mendhilu'l-İrjdn. 11.
42 1 .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 39

diğer bir grup da Museviliğin İslam'ın ana kaynağını teşkil


ettiğini ilert sürer. 104 Ancak Kur'an, bu tür iddiaların hepsine
cevap vertr ve Hz. Muhammed'in mazhar olduğu vahiy hadi­
sesinde insan aracıların bulunmadığını, 1 05 söz konusu kişile­
rtn dilleriyle Hz. Muhammed'in dilinin ayn olduğunu; 106 bila­
kis Kur'an'ın Allah'tan Hz. Muhammed'e direkt bahşedilen bir
lütuf olduğunu1 07 ortaya koyar.1 08 M. Abdullah Draz (ö. 1 958)
da bu durumu �Kur'an-ı Kertm'in üslubunda insan zihninin
mahsulü olarak kabul edilemeyecek ve fakat ilahi bir ilham
mahsulü sayılabilecek bir hava hissedilmektedir."1 09 şeklinde
açıklar.

Levh-i Mahfıiz. adından da anlaşılacağı üzere koruma al­


tında olan ve Allah'ın dilediği varlıkların dışındaki canlıların
ulaşamayacağı bir alandadır.11 0 Bundan dolayı İslam filimlert
öteden bert 1 1 1 vahyi: 'metluvv. ğayr-i metluvv; ilahi. ğayr-i ilahi'
gibi kısımlara ayırmak suretiyle bu hususa dikkat çekmek is­
temişler; aynca peygamberler dışındaki insanlarla ilgili kulla­
nılan v-h-y kökünden olan flllleri ilham diye ifade etmişlerdir. 1 1 2
İbn Simi vahiy konusunu işlerken, bilginlertn Levh-i Mahfıiz'la
ara sıra irtibat kurabildiğini, peygamberlerin ise sürekli irtibat
halinde olduğunu belirtirken bu hususa vurgu yapmak iste-

104 Fazlur Rahman, Ana Konulanyla Kur'an. s. 243; İsmail Albayrak, "John
Wansbrough'nun Kur'an Tarihi Teorisi ve Batıda Doğurduğu Tartışma­
lar", İsldmtydt 200 1 , Sy. 1 . Ocak-Mart. C. 4. ss. 1 63- 1 80.
105 Nah! ( 1 6): 1 03; Ankebüt (29) :48; Furkan (25) : 4-5.
1 06 Hz. Peygamber döneminde ne Eski ne de Yeni Ahlt'ln tercümeleri yapıl­
mıştır. Kltab-ı Mukaddes'ln Arapça bir tercümesi Hz. Muhammed'den
çok sonra ortaya çıkmış. İncil'in Arapçaya tercümesine de 9. ve 1 0. asır­
larda ihtiyaç duyulmuştur. (M. Abdullah Draz. Kur'an'a Giriş. çev. Salih
Akdemir, s. 1 0 1 .)
1 07 Kasas (28) :45.46.86; İsra ( 1 7):87; Nisa (4): 1 1 3.
1 08 Fazlur Rahman. İsliim s. 42; M. Hamidullah, İsldm'a Giriş, s. 33.
1 09 Draz, age. . s. 85.
1 1 0 Vakıa (56):78-79; SaJTat (37) : 7 - 1 0 ; Burüc (85) : 2 1 -22; Rahman (55):33-35.
1 1 1 Bu ayının ilk nesillerin yabancı olduğu ve kullanmadığı bir tasnlfllr. Bu
konudaki en erken bilgi İbn Şihab ez-Zuhıi (H 1 24)'den gelmektedir.
(Bünyamin Erul. "Bir Alan Taramasının Panaroması -Vahy-1 Gayr-! Met­
luv Hakkında Bazı Mülahazalar ve Bir Eleştirinin Eleştirisi- · . İsldmiydt
2000. Sy. 1 . Ocak-Mart, C. 3. ss. 1 6 1 - 184.)
1 1 2 İ . Cerrahoğlu. age . . s . 37: Ömer Özsoy. Kur'dn'ın Metinleşme Tarihi. s . 20;
B. Kuşpınar. age.. s. 1 53.
40 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

miştlr. 1 1 3 Böylece Allah tarafından peygamber olarak seçilen


insanlar Levh-i Mahfüz ile temas kurdukları andan itibaren,
başta yaşadıkları toplum olmak üzere bütün toplumların, hat­
ta bütün filemlertn 1 14 hayatlarına yön veren ve yaşayışlarını de­
ğiştiren belli bir davranış tarzına yönlendirilirler. 11 5 Bu temas,
peygamberleri kendi öz tutkularından koruyarak onların akıl­
larının selim kalmasını sağlayıp aynı zamanda onların evrensel
akılla olan irtibatlarını da canlı tutar . 116 Peygamberlerin vahye
mazhar olmasının anlanu işte budur. 1 1 7

Peygamberleri Levh-i Mahfüzla temasa geçiren, başka bir


ifadeyle peygamberlere vahyi inzal 1 1 8 eden Rüh'un sıradan
bir melek olduğu görüşü Müslüman toplumlardaki temel ka­
bullerdendir. Ancak Fazlur Rahman, Hz. Muhammed'e vahiy
için gönderilen meleğin sıradan bir melek olmadığı nüansını
Kur'an'daki ayetlerden referansla ortaya koymuştur. Kur'an,
melekleri ve rasülleri ifade ettikten sonra Cibril'i ve Mikail'i 1 1 9
aynca zikretmektedir. Şu ayetlerde bu durumu görmekteyiz:

1 1 3 B. Kuşpınar. age .. s. 1 47.


1 1 4 Sebe (34) :28: Enbiya (2 1): 107.
1 1 5 Fazlur Rahman. Ana Konulanyla Kur'an. s. 1 74; Mehdi Bazergan.
Kur'dn'ın Nuzı11 Süreci, s. 18: Aı-ı İmran (3):79: Yunus ( 1 0): 1 5.
1 1 6 Yılmaz. Hüseyin. "Gelenekselci Vahiy Anlayışı ve İslam Vahyi'', İsldmiyat
2004. C.7. Sy. 1 . Ocak-Mart. s. 102.
1 1 7 Beheşti, age. . ss. 1 30- 1 32.
1 1 8 İnzal. bir şeyi yukarıdan aşağıya doğru harekete geçirmektir. Bu da ancak
cismani olanlar için geçerli olan bir durumdur. Bu yönüyle kelamın inzali
muhaldir. Ancak Cibril. yukandaıı aşağıya doğru gelip (Necm (53): 1 - 1 1 )
Allah'ın vahyini Peygamber'in kalbine lika ettiğinde bu da inzal diye lslm­
lendir1lmişllr. (Razi. Mefatihu'l-Gayb. I. 633: Suyüti, el-İtkan .fi Ulümi'l­
Kur'dn. I. 44) inzal aynı ontolojik düzlemde yer alan taraflar arasında
cereyan edemez, dolayısıyla insanlar arasında vuku bulan bir konuşma
eylemi inzal diye istmlendirilemez. rr. İzutsu. age. . s. 1 92) İnzal hadt­
sesinde emek sarf etmeden bir şeylere sahip olma söz konusudur. Bu
bağlamda Kur'an'da demlıin (Hadid (57):25). hayvanların (Zumer (39):6).
elbisenin (A°rfil (7):26) . suyun (Mu'minün (23): 1 8) . rızkın (Mu'min (40) : 1 3)
ve daha pek çok şeyin (Kur'an, Tevrat. İncil, Furkan, Kltab, Hikmet. Zikir,
Sure. Ayet. Nür. Sekine. Melek, Emniyet) inzalinden bahsedilir ki burada
anlam bahşetme. ikram etme, lütufla bulunma diye anlaşılmalıdır. (D.
Cündloğlu. Söz'ün Özü. ss. 1 6 1 - 1 67.)
1 1 9 Kur'an. görevinin ne olduğunu belirtmeden Mikfill'den bahseder. (M.
Hamidullah, İslıim'a Giriş, s. 71 .)
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 41

O gece (Kadir Gecesi) melekler ve Rü.h, Rablerinin izni ile her türlü
iş için nuzül ederler. 120

ı.:r-} ıs:.u .J J.s. 411 \ .:.ı L9 J �.J J-r."'.J 'iLJ.J &ı....J 411 l.J J.s. .:.ı L5 ;,r
Kim Allah'a, meleklerine, elçUerine, Cibril'e ve MUcdU'e düşman
olursa: bUsin ki Allah da kafirlerin düşmanıdır. 1 2 1

Ayetlerden anlaşılan odur ki Cibril meleklerin en üst de­


recesi ve Allah'a en yakın olanıdır. 1 22 Cibril olmaksızın pey­
gamberlerin Allah'tan vahiy alması söz konusu olmamıştır. 1 23
Bu bağlamda Hz. Musa'nın Allah ile direkt olarak konuştu­
ğu 1 24 kabulünün de Kur'ani verilerle uyuşmadığını söyleye­
biliriz. Zaten bu kabul Yahudi akidesinin bir yansımasıdır.
"Allah'ın Hz. Musa ile yüz yüze konuştuğu" yorumunun Ya­
hudi alimlerince geliştirildiği ve zamanla da Tevrat'a yansıdığı
muhakkaktır. 1 25 Kur' ani veriler çerçevesinde hadiseye baktı­
ğımızda Allah'ın Hz. Musa ile konuştuğunun anlatıldığı yer­
lerde de devrede vahiy meleği vardır. 1 26 Zira Kur'an, bu dünya
hayatında Allah'ın beşer ile direkt konuşmasının mümkün
olmadığını kendi muhtevası içerisinde bizlere sunmaktadır. 1 27
İnsanoğlu bu dünyadaki boyut içerisinde nasıl Allah'ı göre­
miyorsa onun sesini duyacak yapıda da değildir. 1 28 Bundan
dolayı vahyin gerçekleşmesi hadisesi, melek-insan irtibatına
dayalı olup meleğin ontolojik olarak insan düzlemine indiği,
insanın da beşeriyetin en üst ufkuna çıktığı bir boyuttur. 129

1 20 Kadr (97) :4.


1 2 1 Bakara (2):98: aynca bkz. Tahrim (66) :4: Meaıic (70) :4: Nebe (78):38.
1 22 Fazlur Rahman, Ana Konulanyla Kur'an, ss. 1 70- 1 7 1 : Tekvir (8 1 ) :20-2 1 :
Şuara (26) : 1 93: Kur'an Clbrirln yanı sıra peygamberleıi de 'el-emin' şek­
linde nitelendirmiştir: Duban (44): 1 8 : Şuara (26): 1 07 , 1 25, 1 43, 1 62, 1 78:
M. Hamidullah. İsldm'a Giriş, s . 7 1 .
1 23 Tayfilisi. age. , s . 357: Taberi, age. , I . 63: Özsoy, age., s . 2 1 .
1 24 Nisa (4): 164: A'raf (7): 1 43: Bakara (2):253: Ôzsoy, age. , s. 2 1 : Hatta bu
konu ile ilgili şöyle bir rivayet de kaynaklarda yer almaktadır:
"� .ııl ..:.-1_,L. �j)L \.,w... �IJ r%JL ._,-J" �IJ <bJL r-="1.r.1 �l .ııl .J\"
· Analı Ibrahim'I dostluğuyla. Müsa'yı kelamıyla, Muhammed'! de
ru'yetıyle seçmiştir." (Taberi, age. . XI . 5 1 1 .)
1 25 D. Cündioğlu, Söz'ürı Özü, ss. 144- 1 50: i. Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi-!, s. 120.
1 26 Şüra (42):5 1 : Nazla! (79) : 1 6: Aı-ı İmran (3):39: Hac (22):75: Tayallsi. age..
s. 357: İıfan Yücel. Peygamberimizin Hayatı. s. 49.
1 27 Şüra (42): 5 1 : Ö. Özsoy, age. . s. 2 1 .
1 28 Ebü Zeyd. age. . s . 1 06.
1 29 Zerkeşi. age., 1, 290.
42 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

İnsanın Allah'a yaklaşması ve onu görüp konuşması için ise


daha kat edeceği çok mesafeler vardır. 1 30

Sıradan melekler insanları vefat ettirmekten 13 1 Allah'ın ar­


şını taşımaya kadar132 onun çeşitli emirlerini yerine getiren1 33
semavi varlıklar olarak Kur'an'da sık sık anılırlar. Bu tür me­
leklerin peygamberlere gönderilmesi ancak vahiy dışındaki
işler için söz konusu olmuştur . Hz. İbrahim'e ve Hz . Lüt'a
gönderilen melekler bu türden meleklerdir. Kur'an'da bu tür
meleklerin gönderilmesi, genelde yanlış yoldan dönme ümidi
kalmamış olan toplumların cezalandınlması türünden işler
için cari olmuştur. 134

Vahye mazhar olurken peygamber bir mekanda bulunma


yönünden değil, ancak rütbe ve değer açısından yüksek bir
konumda olmaktadır. 1 35 Bu esnada o, derece olarak yükse­
lip beşeriyetin en üstün ufkuna çıkarken , 136 Cebrail de nuzül
edip 1 37 melekiyyetin en alt tabakasına, yani ontoloj ik olarak
insan düzlemine inmekte 1 38 ve böylece vahiy hadisesi gerçek­
leşmektedir. Bu esnada insanın ana düşmanı 1 39 olan şeytan
da devreye girebilmekte ve peygamberi yanıltmak için çaba
sarf edebilmektedir. 140 Ancak Allah şeytanın ilka ettiğini gi­
dermek suretiyle peygamberine doğru bilginin ulaşmasını
sağlamakta ve vahyini yanlışlardan arındırmaktadır. Şayet
peygamber bu tür ilkalan vahiy olarak Allah adına insanlara
duyurmaya teşebbüs edecek olsaydı, karşılığının çok ağır ola­
cağını 1 4 1 yine Kur'an şöyle anlatmaktadır:

1 30 B. Kuşpınar. age .. s. 1 43: Tin (95) :5; Kıyamet (75):22-23: Al-i İmran
(3):77.
1 3 1 Muhammed (47) :27.
1 32 Hakka (69): 1 7.
1 33 Tahrim (66):6; Enbiya (2 1 ) : 1 9-20.
1 34 Hüd ( 1 1) :77: En"am (6) :8: Hicr ( 1 5):8: Meryem ( 1 9):64.
1 35 Fazlur Rahman. İsliım. s . 43.
1 36 İ sra ( 1 7):93.
1 37 Necm (53): 13: Şuara (26) : 1 93.
1 38 Razi. Tefsfr-i Kebir. XX. 492-495.
1 39 Bakara (2):37.
140 Hac (22):52.
1 4 1 Abdullah Aydemir. İslfımi Kaynaklara Göre Peygamberler. s . 12.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 43

�.,,ı ı .ı.;... L:....la.il � �� .ı.;... t;..i.>\ı Jul.i\ıı � � J_,.a.; .,,ı_,


Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı , elbette
onu kıskıvrak yakalar ve can damarını koparırdık. 1 42

Vahiy, peygamberin hiçbir şahsi dahli olmaksızın yaşa­


dığı bir tecrübe, geldiği zaman da kendisinden kaçamadığı
bir hadisedir. 143 Bu bağlamda peygamberler arzularına aykırı
olan vahiyler de almıştır . 1 44 Uzlaşmaya eğilimli olduklarında 145
kararlılığa yönlendirilmişler, 1 46 zor olduğunu hissettikleri po­
litikaları izlemeleri istenmiş, yapmak istemedikleri vazifelerle
görevlendirilmişlerdir. 1 47 Bütün bunlarda peygamberler pasif
alıcı konumundadırlar. 148 Bundan dolayı hiçbir peygamber
Allah'ın kendisini sürekli vahye mazhar kılacağını garanti
edemez. 1 49

Allah hem vahyi , 150 hem onu tebliğ eden elçisini, 151 hem
de insanoğluyla vahiy yoluyla konuşmasını152 rahmet olarak
nitelendirmiştir. 153 Gerçekten o yüce kudret, yaratmış oldu­
ğu varlıklara rehberlik etmek suretiyle 1 54 onları bilgilendirmiş
ve uçsuz bucaksız kainatta karanlıklardan aydınlığa çıkara­
rak 155 onlara rahmetiyle muamele etmiştir. 156 Bu yönüyle ba­
kıldığında vahyin ne kadar büyük bir lütuf olduğu da izahtan
varestedir. 157

1 42 Hakka (69):44-46
.
1 43 A. Draz, age. s. 1 22: Yunus ( 1 0) : 1 5.
1 44 i. Şengül, age., s. 1 50.
145 Hud ( 1 1 ) : 12.
1 46 İsra ( 1 7):73-74: Nisa (4): 1 13.
1 47 En'am (6):35: İnsan (76) :24: Yunus ( 10): 1 09: Şuara (26): 1 0- 17.
148 Watt, Kur'an'a Giriş, s. 38: T. İzutsu. age., s . 197: M. Harnidullah, İsliı.m'a
Giriş, s. 3 1 .
1 49 Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur'an, s . 270: Şura (42):24: İsra
1 1 71:86: A·rar 171: 1 75- 1 76.
1 50 Yunus ( 1 0):57; İsra ( 1 7):82.
1 5 1 Enbiya (2 1 ) : 1 07.
1 52 İsra ( 1 7) :87.
1 53 H. Albayrak, Tefsir Usulü. s. 1 6 .
1 54 A'la (87) : 1 -3; İnsan (76):3; Leyi (92) : 12- 1 3; Nahl ( 1 6):9.
1 55 Bakara (2):257: A'raf (7):43: Nur (24):35, 40: Zumer (39):69.
1 56 Aı-ı İmran (3): 1 08
1 57 M. Hamidullah, İsliı.m'a Giriş. s. 74.
44 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Peygamberlerin mazhar olduğu vahiyle ilgili olarak Hz.


Muhammed'e sorulan bir soruyu ve Allah'ın bu soruya vermiş
olduğu cevabı Kur'an - ı Kerim bizlerle şöyle paylaşmaktadır:

'>'-:1..i \f i r-LJI .:_,- �JI L.J .J.J rl .:_,- c_J)I Ji c_J )I ,y- ..!.1�J
Sana vahiyden soruyorlar. de ki: Vahiy, Rabbimin işlerindendir ue
size gerçek bUginin çok azı ihsan edilmiştir. 1 58

Vahiy hadisesine b u boyutuyla baktığımızda -onun beşeri


bir tecrübe olmakla birlikte, peygamberler dışındaki insan­
ların peygamberi düzeyde yaşamadıkları bir olgu olması ha­
sebiyle- vahyin keyfiyetine dair yapılacak yorumların spekü­
lasyon olarak kalmaya mahkum olacağı da söylenebilir. 1 59 Bu
boyutuyla vahiy Kur'an-ı Kerim'de olağanüstü, insan aklının
kavrayamayacağı esrarengiz bir olay olarak ele alınmıştır. 1 60
Binaenaleyh , vahiy hadisesini bu boyutuyla bizzat tecrübe
etmemiş olan bizlerin, kelime tahlillerinden hareketle, vahyin
künhüne varması elbette düşünülemez. 1 6 1 Peygambere bu so­
ruyu soranlarsa, aslında Allah'ın kendileriyle bizzat (aracısız
ve doğrudan) konuşmasını talep etmişler; fakat O'nun, dün­
ya hayatında mahlukatıyla bu şekilde konuşmasının müm­
kün olmadığını idrak edememişlerdir. Bundan dolayı Kur'an,
müteal bir ulühiyet tasavvuruna sahip olmayan ve Allah ile
direkt konuşmak isteyen bu kimseleri "ilimleri olmayanlar" 162
olarak nitelendirmiştir. 1 63

C. Vahyin Tebliği ve Muhafazası

Allah, meleklerden ve insanlardan seçmiş olduğu


elçilerinden, 1 64 kendilerine göstermiş olduğu gerçekleri 1 65
başta insanlar olmak üzere onları dinleyebilen bütün canlı-

1 58 lsra ( 1 7):85; aynca bkz. Bakara (2):255; Mu"mln (40): 1 5.


..
1 59 H. Albayrak, Tefsir Usulü. s. 24; Ö. Özsoy, age ss. 28-29; Adnan Bülent
Baloğlu, "Kur'an Vahyinin Niteliği ve Hz. Peygamber". Bilgi Vakfı 1. Kur'drı
Sempozyumu 1 994. s. 3 1 .
1 60 T . İzutsu, age., ss. 190- 1 92.
161 D. Cündloğlu. Söz'ün Özü. s. 76.
1 62 "<,I l:.,;l; JI .ııı l � �,J .J� � .:r..i!I JliJ" Bakara (2): 1 18.
163 D. Cündloğlu, Söz'ün Özü. s. 87.
1 64 Hac (22):75.
1 65 Al-i İmran (3): 179: Cin (72):26-27.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 45

lara 166 doğru bir biçimde ulaştınnalarını istemekte 167 ve bunu


da bizzat kendisi sağlamaktadır. Bu çerçevede peygamberler,
vahiy elçisi olan Cibril'den almış olduktan bilgiyi insanlara
ve kendilerini dinleyebilen diğer varlıklara olduğu gibi aktar­
makla mükellef tutulmuşlardır. 168 İnsanlık tarihi boyunca 169
ağır bir görevin 170 altına girmiş olan rasüller1 7 1 de neye mut­
tali olmuşlarsa onu aynen aktarmak suretiyle bu görevleri­
ni hakkıyla yerine getirmişlerdlr. 172 Allah'ın vahyine mazhar
olup da onun gereğini yerine getirmeyenlerin akıbeti ise hiç
iyi olmamıştır. 1 73 Vahyi tebliğ etmekle mükellef olan elçiler,
bu arada Hz. Muhammed, hiç kimseden korkmadan174 bu gö­
revini bilfiil yerine getirmiş ve Allah'tan aldığı gerçekleri oldu­
ğu gibi insanlara duyurmuştur. Tarihi veriler, Allah'tan vahiy
aldığını açığa vurmasının ardından başlayan sert muhfilefet
ve baskı dönemlerinde bile, Hz. Peygamber'in, aldığı vahiyleri
insanlara ulaştırma konusunda son derece titiz davrandığı­
nı ortaya koymaktadır. 175 Hz. Muhammed bunları insanlara
duyururken ruhen yıkım içinde olan fertleri ihya etmeyi ve
onların kalplerinde oluşmuş olan kir tabakasını temizlemek
suretiyle toplumunda topyekun bir inkılap gerçekleştirme­
yi hedefliyordu. 17 6 Böylece o , Allah'ın kendisine görev olarak
yüklemiş olduğu 'örnek olma ve model bir toplum yaratma'
emrini 1 77 yerine getirmiş olacak, daha sonra da bu model dal­
ga dalga dünyaya yayılacaktı . 1 78 Tebliğdeki bu tedrici süreci
Kur'an-ı Kerim'de şu şekilde görmekteyiz:

166 Ahkaf (46) :29-30.


1 67 Mfilde (5):67; Şura (42):48.
1 68 M. Bazergan, age., s. 18.
1 69 Mu'mln (40) :78: Nisa (4): 164.
1 70 MUZ2emmil (73):5; Hüd ( 1 1 ) : 1 2; İnşirah (94): 1 -3; İnsan (76) : 24.
171 Bu bağlamda Kur'an'da lsm1 anılan Peygamberler, Hicaz ve çevresinde
Rasülüllah'a komşu olan İsratloğullannın kültür dünyasında hikayeleri
meşhur olanlardan bazılarıdır. (S. Salilı, age. . s. 22).
1 72 Yunus ( 1 0) : 1 5, 1 09; Ma.ıde (5):3; Ahkaf (46):9; Aı-ı İmran (3):79.
1 73 A'raf (7): 1 75- 1 76; Yunus ( 1 0):95; Aı-ı İmran (3) : 8 1 -82.
1 74 Mfilde (5):67; Hlcr ( 1 5):94-95.
1 75 İbn Hişam. es-Siretü'n-Nebevtyye, ss. 250-255, 273-274; ô. Ôzsoy. age ..
s. 32.
1 76 Sabri Hizmetli, İsliım Tarihi. s. 76; Bakara (2): 1 5 1 ; Aı-ı İmran (3): 1 10.
1 77 Hac (22):78; Bakara (2): 143.
1 78 M. Hamidullah, İsliım'a Giri.ş. s. 248.
46 Kur'an'uı Metinleşme Tarihi

Ey elçi! Akraban olan aşiretini uyar/ 1 79

Bu ayet inzann/ uyarmanın birinci aşamasına işaret et­


mekte ve bu aşamada peygamberden en yakın akrabasını
uyarması istenmektedir .

.:.ı yliU. r-f-İ �j�T J.i;\ ı... ı...j J.l:.:.I r:> )1 �_;JI J._,;:.;
Bu Kur'an, atalan uyanlmadığı için gaflet içinde olan bir kavmi
uyarman için sevgisi her şeyi kuşatan ve en güçlü olan AUah'uı bir
lüifudur. 180

Bu ayet hızarın ikinci aşamasını anlatmakta ve yakın ak­


rabayla sınırlı olan birinci aşama bu safhada genişletilerek
peygamberin kavmini de içine almaktadır.

l+l.J>" ,:rJ -s ;4)1 il J.l:.:.I �.r 1,;T) .!.l.:)\ L:>-JI .!.ll .i.5J

Böylece, anakenti (Mekke) ve etrafındakileri uyannan için biz sana


Arapça bir Kur'an vahyettik. 1•1

Üçüncü safha olan bu aşamada iılZar, öncelikle bütün


Mekke şehrini, ardından da civarını içine alacak şekilde ge­
nişletilmektedir.

e ,:rJ '! r5J.t"1 .:.ıT;4)1 ı.ı... JI ....rJIJ


Bu Kur'an bana, sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolun·
muş tur. 1 s2

Bu safhada peygamber, ulaşabildiği herkesi uyarmakla


emrolunmaktadır.

J:. ı_,..., ..,ıı r-+!J .:,, )� )_,:ıı ..,ıı ..:.ıwı.aıı .:r ._,.. uı c;..:J .!l:Jı .u ;ı '-:"l:S
..ı...
- ..-l l . · -1\
f.. r
Ey peygamberi Bu Kur'an, insanlan Rablerinin izni ile karanlık­
lardan aydınlığa çıkarman, onlan çok güçlü ve övgüye layık olan
Allah'uı yoluna iletmen için sana lüifetmi.ş olduğumuz bir kitaptır. 1 83

1 79 Şuara (26) : 2 1 4.
1 80 Yasin (36):5-6.
181 Şura (42):7.
1 82 En'am (6) : 1 9 .
1 83 İbrahim ( 14) : 1 .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 47

Bu safha, bütün insanlığın uyarılması gerektiği gerçeğini


haykırmakta ve artık o aşamaya gelindiğini haber vermektedir.

1..r-.1 �Wl .:.ıhJ •..l:S- ,).s- .Jli_;JI J_; -s .iJI .!.l1L;


Bütün dlemlere bir uyancı olsun diye Furkdn 'ı (hak üe batılı ayırwı
kitabı) kendisi için çalı.şana Lüifeden ne yücedir/ 1 84

Son aşama ise insanlık dışındaki alemlerin de uyarılma­


sı gerektiği boyutunu ele almakta ve bu sorumluluğu Hz.
Peygamber'e yüklemektedir.

Tebliğde bu süreçleri takip eden elçi, vazifesini bir denge içe­


risinde yürütmüş ve toplumunun hazırbulunuşluluğunu esas
almak suretiyle aşamaları teker teker katetmiştlr.1 85 Diğer taraf­
tan tebliğ görevi, gelen mesajın muhataplara iletilmesi amacına
matuf olduğu için 1 86 Hz. Muhamme d, duyurduklarının başlan­
gıçta muhataplarının sadece gönlünde yer etmesini hedeflemiş,
yazı yoluyla muhafaza edilmesi gerekliliği üzerinde durmamış­
tır. 187 Zira o sırada ne bağWarı vardır ne de mü'minler. 188 Aynca
Kur'an'ın nazil olmaya başladığı toplum yazısız bir toplumdur.
Bu toplum, salt 'okuma-yazma bilmeyenler topluluğu' anla­
mında yazısız bir toplum değil, büyük ölçüde okuma-yazmanın
gerekli kıldığı alışkanlıklara ve kavramlara sahip olmayanla­
rın yaşadıkları bir dünya anlamında "yazısız bir toplum" dur. 1 89
Bundan dolayı Hz. Muhammed, tebliğ ettiği vahiy pasajlarının
o an için yazılması boyutu üzerinde durmamıştır. Tebliğin . do­
ğası gereği anlam merkezli aktarımı esas almasından dolayı da
böyle bir toplumda vahyi tebliğ etmeye başlayan elçi, hitap etti­
ği kitlenin kültür, lehçe vb. konularda homojen olmayışının ge­
tirdiği zorlukl�a istinaden, paylaştığı muhtevanın sözlü olarak
değişik ifadelerle anlatılmasına da onay vermiştlr. 190

1 84 Furkan (25) : 1 : aynca bkz. Enbiya (21): 107; Tekvir (8 1):27.


1 85 Nahl ( 16): 1 0 1 - 1 02.
1 86 ô. Ôzsoy, age., s. 32.
1 87 ô. Ôzsoy. age., ss. 4 1 -42; Şahhate. age. . s. 24.
1 88 M. Harnidullah, İsliurı'a Giri.ş, s. 24.
1 89 D. Cündioğlu. Anlamın Tarüı� s. 1 07.
1 90 M. Hamidullah. İsliım'a Giri.ş. s. 28; ô. Ôzsoy. age.. s. 33; İbn Haldun.
age.. il. 460: Abdulaziz Salim. Adva' ala MushaJl Osman b. A,[(fın. s. 14:
Neşet Çağatay. İslam Tarthi, s. 289.
48 Kur'an 'm Metinleşme Tarihi

'Kur'an'ın naklinde yazıya değil de hafızaya güvenme ,


Allah'ın bu ümmete bahşettiği en önemli özelliktir.' kanaati­
ne sahip olan İbnu'l-Cezeri, buna Muslim'in rivayet ettiği bir
rivayeti delil getirerek Kur'an'ın naklinde hafızanın ana unsur
olduğuna işaret etmiştir. 191 Ancak İbnu'l-Cezeri'nin bu düşün­
cesi sadece ilk dönemler için geçerli olduğunda doğru kabul
edilebilecek bir yaklaşımdır. Halis Albayrak'ın da haklı olarak
ifade ettiği gibi, "Kur'an, henüz bir kitap halini almamışken bile
Allah onu, 'el-kitab' diye isimlendirerek zımnen Kur'an'ın yazıl­
masına işaret ediyordu.� 1 92 düşüncesi İslam alimlerinin öteden
beri benimsemiş oldukları bir bakış açısıdır. Kur'an , kendisi­
nin insanlar tarafından yazılması konusuna sarih bir şekilde
temas etmese de193 Kur'an'ın, kendisini 'el-kitab' olarak isim­
lendirdiği ayetlerden hareketle bu çıkarımlar sürekli yapılmış­
tır. Bu ayetlerin bir kısmında kullanılan 'kitap' kelimesinden194
böyle bir çıkarım yapmak mümkün olmakla birlikte, diğer bir
kısmında kullanılan 'kitap' kelimesinden de farklı çıkarımlar
yapmak mümkündür. 195 Mesela aşağıdaki ayetlerin Kur"an'ın
insanlar tarafından yazılması konusuna değil; Cenabı Allah'ın
onu Hz. Peygamber'in zihnine programladığı vahyin kaynağına
(Levh-i Mahfüz'a) işaret ettiği anlaşılmaktadır:

�J �� � LS..i..1 1 �...l.Ai �J &11 1 .JJ) � LSfa. .JI .Jİ_;.l l 1.l.a. .Jl5 t..J
.:r-JWI �J � � '-:-:!J '1 � l:SJ I
Bu Kur'an, (Allah tarafından lüifedUmiştir ve dolayısıyla) başka
birisinin uydumınsı değildir. Ancak o kendinden öncekilerin tasdik
edicisi ve Allah'tan olduğunda kuşku olmayan kitabın açılımtdır. 196

.:r-JWI �J � J-_r; .:ıJ�l '11 "--"-! '1 .:ı� �L:S ..) r1-_;S .:ıi_;J ..;1
Muhakkak ki bu Kur'an, annmış olanlardan başkasının temas
kuramayacağı şekilde korunmuş bir kitapta bulunan ve dlemlerin
Rabbi tarafından lüifedUen en yüce çağndır. 197

191 S. Sa..li h. age. , ss. 68-69.


192 H. Albayrak, Tefsir Usulü, s. 25.
193 ô. Özsoy, age. . s. 42; A. Güneş. Kur"Cın·ı Kerim"in Ortaya Çıkış Süreci, s. 1 13.
1 94 Nisa (4): 1 53; İsra ( 1 7):93.
1 95 A. Güneş, Kur'Cın·ı Kerim'in Ortaya Çıkış Sürec� ss. 84-85.
1 96 Yunus ( 1 0): 38
197 Vakıa (56): 77-80
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 49

Bu ayetlerin yanı sıra daha pek çok ayette geçen 'kitab'


kelimesinin Allah'ın ilminin kayıt altında olduğu Levh- i
Mahfüz'a işaret ettiği anlaşılmaktadır. 1 98 Zaten 'kitab' keli­
mesi eski metinlerde ekseriyetle yazılı sayfa, mektup1 99 gibi
anlamlarda kullanılmakta, bugün kullandığımız 'kitab' an­
lamını ise 'sifr'200 kelimesi karşılamaktadır.20 1 Köken olarak
'el-kitab' kelimesi mastar olup 'üzerine yazı yazılan /yazılmış
olan sahife' anlamına gelmektedir. Kur'an'daki kullanımları­
na baktığımızda ise kelimenin ispat,202 takdir,203 icap, farz.204
emir, kanun, azim, hüküm, Levh-i Mahfuz. ispat edici delil
gibi çok değişik anlamlarda kullanıldığını görmekteyiz. 205 An­
cak sonraki dönemlerde kitap kelimesi daha çok bugün anla­
dığımız manada 'yazı yazılmış sahifelerin bir araya getirildiği
bir bütünü'206 ifade edecek şekilde kullanılmaya başlanmış ve
günümüzde de ağırlıklı olarak bu kullanımını sürdürmüştür.

Başlangıçta Hz. Peygamlıer'in Kur'an'ın yazılmasına yöne­


lik açık bir direktifi olmamasına rağmen ilerleyen dönemlerde
Müslümanların, yazılı kültürün çocukları olan Yahudi ve Hı­
ristiyanlarla daha yoğun diyaloğa geçmesinden sonra gerek
Hz. Muhammed'in kendisi gerekse arkadaşları vahiy kesitleri­
nin yazılması konusu üzerinde durmuşlardır. Buhfui'nin çağ­
daşlarından olan ve hicri 243 senesinde vefat etmiş olan Ebu
Abdillah el-Harts b. Esed el-Muhasibi, Fehmu's-Sunen isimli
eserinde, dört halife devrinde Kur'an'ın yazılması işinin yeni
bir hadise olmadığını, aksine sağlığında Hz. M uhammed'in
onun yazılmasını istediğini şöyle anlatmaktad ır:

�\:S &-JI � '-:"'\:S .) .ş:-'�\ ...ı... I ıf. �J WI 4ll l ..l..:s- y,I İl.o )'1 J \.i_,
.) t;� .:.ı\S &_, �� r� .:.ı\S r-1---' � 4U I � ...; ı; �..c.... ..:.-:1 .:.ıi _;.ıı

1 98 Hud ( 1 1 ):6; Ra'd ( 1 3) : 39. 4 3 ; Beyyine (98):2-3.


1 99 Nemi (27):27-28.
200 Sifr Nabatça bir kelimedir ve "kitap" anlamındadır. Taberi, age. . Xll. 92.
20 1 Ezheri, Tehziliu"l-Luğa, XII, 399-403; Cuma (62) :5.
202 Enbiya (2 1 ) :94; Kehf ( l 8) :49.
203 Tevbe (9):5 1 ; Mucadile (58) :2 1 .
204 Ezheri. age., 1, 1 52; Bakara (2): 1 80 . 1 83; Nisa (4) : 77.
205 İbn Kuteybe, Te"uilu Muşküi'l-Kur·an, s . 356; R. lsfehani, age., ss. 425-
428.
206 TDK. Türkçe Sözlük, Kitap.
50 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

...!1.b .JlSJ .JIS:... JI .JIS:... :y � �..1...41 1 ..l"°I �IJ �IJ Jl:s''J IJ t_li)1
� .Jİ_;.ll 4:J r1--J � 411 1 � 411 1 J_,.....J � .) ��J JIJJI ;J�
�• \�
.. �' 'J � - ..b...>.
_ - . ., l�
. L. JJ C: l>. ' · - - ;

İmam Ebü Abdillah el-Haris b. Esed el-Muhasibi Fehmu's­


Sunen isimli eserinde şöyle demiştir: (Hz_ Ebü Bekir döneminde)
Kur'an'ın yazılması işi yeni bir hadise değildir, zira Peygamber
(sav.), sağlığında onun yazılmasını emretmişti. Ancak onun sağlı­
ğında Kur'an değişik parçalar, kürek kemikleri ve yassı taşlar gibi
malzemelerde dağınık olarak bulunuyordu. Bundan dolayı Ebü
Bekir es-Sıddik'ın emri, Kur'an'ın bir yerden başka bir yere kop­
yalanmasına yönelikti. Bu da Rasülüllah'ın evinde bulunan ve
Kur'an'ın üzerinde dağınık olarak yer aldığı kağıtlar menzilesin­
dedir ki, birisi onu toplamış ve ondan hiçbir şey zarar görmesin
diye onu bir iple bağlamıştır. 207

Aynı şekilde ".:r.-,;..Jı :y .JJ...ısl..4l l ı.S.H 'J" ayeti nazil olduğun­


da Hz. Peygamber'in, "Zeyd tahta parçası, kürek kemiği ve
divitle gelsin" dediği; Zeyd gelince de "Yaz diye emrederek: 'J
.JJ...ıs W I ı.S_H· . . " ayetini okuduğu rivayet olunur. 20s Aynca Hz.
Peygamber'e atfen " Benden Kur'an dışında bir şey yazmayın ,
kim Kur'an dışında bir şey yazdıysa onu imha etsin. "209 şek­
linde rivayet edilen haber de bir kısım alimler tarafından zım­
nen Kur'an'ın yazılmasına yönelik bir direktif olarak yorum­
lanmıştır.

Bu rivayeti bu şekilde yorumlamak mümkün olmakla bir­


likte, söz konusu haberi kendi taıihsel ortamında tenkide
tabi tuttuğumuzda rivayetin farklı bir konuyu işlediğini de
görmekteyiz. Şöyle ki: el-Hatib el-Bağdadi (463/ 1071), 'Ha­
dislerin Yazılması'210 anlamına gelen Takyidü'l-İlm isimli ese­
rini tamamen bu konu üzerine kaleme almış ve bu çalışma­
sında hem hadislere yazma yasağı getiren, hem de onları yaz­
maya müsaade eden rivayetleri senedleriyle birlikte verdikten

207 Zerkeşi. age. . I. 300: Zencani. Tcirihu'l-Kur'ôrı. s. 23.


208 Abdullah b. Vehb. el-Cdmi' Tefsira 'l-Kur'ôrı, I. 6: Buharı. age. . Kitabu
Fedalll'l-Kur·an. 4.
209 ..� .:ıı,,oıı ..sr- l:,,.!. ,_;&- ._,.;5 .:r-> .:ıı,,oıı ..sr- l:,,.!. ,,r ı_,,:S:; ' r Hatib el-Bağdadi.
Takyidu'l-İlm. s . 28: Suyılti. age. . s . 58.
2 1 0 H. Bağdadi. age. . s . 25.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Dunımu 51

sonra, birbirtyle çelişen bu rivayetlerin arasının bulunması­


na yönelik te'vil gayretlerini serdederek; aslında bu yasağın,
Kur'an'la hadislerin karışma riskinden2 1 1 daha çok sahabenin
yazı yazmadaki yetersizliğinden kaynaklandığını ortaya koy­
muştur. Bu düşüncesine delil olarak da İbn Haldun'un "O
dönemde Araplar talim, telif ve tedvini bilmiyorlardı,2ı2 zaten
böyle bir ihtiyaçları da yoktu; bu durum tabiin dönemine ka­
dar böyle devam etmiştir. " yorumuyla, Zehebi'nin "Sahabe ve
Tabiin'in ilmi sadırlarındaydı, onların sadırları ilim hazinesiy­
di." şeklindeki yaklaşınunı getirmiştir. 2 1 3

İ lk etapta Hz. Muhammed için tebliğ ettiği muhtevanın


toplumunun vicdanında ma'kes bulması yeterli olmuştur.
Bundan dolayı Hz. Peygamber'e vahyedilen pasajların belli bir
süre, belki birkaç yıl sadece Hz. Muhammed ve Müslümanla­
rın hafızalarında muhafaza edilmiş olması muhtemel görün­
mektedir.214 Namazın henüz farz kılınmadığını2 1 5 ve Kur'an'ın
da düzenli bir şekilde tilavet olunmadığını düşündüğümüzde
bu sürenin biraz uzun olduğu da söylenebilir. Ancak Allah
Rasülü'nün kendisine inzfil olunan vahiy kesitlerini, Erkam'ın
evinde okumak suretiyle İ slam'ı tercih eden sahabesiyle pay­
laştığı da bilinen bir gerçektir.216 Şelebi, "Kur'an, cem' edil­
meden önce, sadırlarda korunmuyor muydu?"2 1 7 derken bu
hususa dikkat çekmek istemiştir. Benzer bir şekilde Zerkeşi
(794/ 1391), "Kur'an'ın hepsi, peygamberin sağlığında sa-

2 1 1 Draz. age. . s. 33: ô. Ôzsoy. age., s. 43.


2 1 2 Aynı bilgiyi Marzük da aktarmıştır: el·Mushafu.'ş-Şerif. s. 14: Abdülka­
dir el-Kurdi ise tam aksini düşünmekte ve sahabentn bu konuda uz­
man olduğunu kendisine görr anlamlı bulduğu üç delll ile anlatmaktadır.
Tdrihu'l-Kur'c'in, ss. 1 1 6- 1 23. Ancak Kurdi"nln dellllert doyurucu değildir.
2 1 3 H. Bağdadi. age.. ss. 6- 1 8.
2 1 4 Watt. Kur'an 'a Giriş. s. 45: M. Hamidullah. İslô:m'a Giriş. s. 24: ô. Ôzsoy.
age. . ss. 4 1 -42.
2 1 5 Namaz hicretten birkaç yıl önce farz kılınmıştır. Hz. Aışe"den rtvayet
edilen btr habere göre Hz. Hatice namaz farz kılınmadan vefat etmiştir.
Hz. Hatice'nln hicretten üç yıl önce vefat ettiği göz önüne alınırsa nama­
zın farzlyet zamanı biraz daha netleşmiş olur. (Zehebi, Siyeru A'ldmi'n­
Nubela', il. 1 1 1 : Muhaysln. Tdrihu'l-Kur'c'in, s. 45.J
2 1 6 İsmail Karaçam. "Kıraatlann İntikali". Kur'an ve Tefsir Araştınnalan-IV
(2002). İSAV. İstanbul. ss. 287-3 1 2 .
2 1 7 Şelebi. Rasmu'l·Mushaf. s. 23.
52 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

habenin sadırlarında mahfuzd u . " diyerek ayru konuya dik­


kat çekmeyi hedeflemiştir. 2 1 8 Suyü.ti ve Subhi Salih de Ebu
Ubeyd el- Kasım b. Sellam'ın Kitdbu'l-Kırdat isimli eserinin gi­
riş kısmında isimlerini saydığı Ensar, Muhacir ve peygambe­
rin hanımlarından oluşan ve sınırlı sayıda seçkin sahabenin
Kur'an'ı sadırlarında muhafaza ettiğine işaret etmiştir . 2 1 9

Ancak ilerleyen zaman diliminde Ehl-i Kitap'ın elinde ya­


zılı vahiy malzemelerinin bulunmasının bir yansıması da ola­
rak220 gerek Hz. Peygamber'in isteği ve gerekse yazı yazmayı
bilen Müslümanların tebliğ edilen vahiy kesitlerini korumaya
yönelik arzusu, Müslümanları Kur'an'ı yazmaya sevk etmiş­
tir. 22 1 Bu konuda Hicr suresinin: "Zikri biz lütfettik ve onu ko­
ruyacak olan da biziz."222 şeklindeki ayetinin sonraki dönem
İslam alimlerinin bir kısmı tarafından Kur'an'ın yazı yoluyla
muhafazasına yönelik bir emir içeriyor şeklinde telakki edil­
mesi katılmadığınuz bir boyut olmakla birlikte;223 yapılan yo­
rumların, ayetten bağımsız olarak düşünüldüğünde Kur'an'ın
muhafazası bağlanunda isabetli olduğu da ortadadır. Mesela
Razi (606/ 1209), "Yaratıcı , Kur'an'ı koruma vadinde bulundu­
ğu halde -ki Allah'ın koruduğu bir şey yüzde yüz muhafaza
altındadır- 'neden sahabe Kur'an'ın cem'iyle meşgul oldu?' diye
bir soru sorulacak olursa, ona: 'Onların Kur'an'ı cem'i, Allah'ın
Kur'an'ı koruma sebeplerinden biridir, Allah bunu o insanlar
vasıtasıyla gerçekleştlnniştir' şeklinde cevap veriıiz." diyor. 224
Ebıl Şame (665/ 1267) ve onun gibi düşünen ilim adamları da
benzer bir şekilde Mushafın şu anki haliyle Levh-i Mahfüz'da
yazılı olduğunu ve mevcut tertibi üzerine bulunduğunu
kaydederek,225 sahabenin gayretinin Kur'an'ı bir araya topla­
maya yönelik olduğunu ve bu konudaki çalışmanın , Cenab-ı

218 Zerkeşi , age. . I. 296-297.


219 Suylıti, age .. 1. 74; S. Salih, age. . ss. 65-67.
220 Ôzsoy, age, , s. 44.
22 1 İbn Hişam. age . . s. 6; Watt, Kur'an"a Giriş. s. 45.
222 ·.:ı_,ıa;w .J \,;IJ _?..iJI U_;; :.r \,;1"' Hlcr ( 1 5) :9 .
223 Zerkeşi . age. . 1. 299; Suylıti. age. . s. 5 8 ; S. Sfilih. ag e. . s. 74.
224 Razi. Mefdtihu"l-Gayb, V. 379.
225 Mukaddimetiın fi Ulümi"l-Kur'ôn (Mukaddlmetu Kltabl'l-Mebani fi
Nuzumrl-Meani) , s. 40.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 53

Hakk'ın Kur'an'ı koruma garantisi çerçevesinde insanlara bir


lütfu olduğunu belirtir.226 Abdülkadir el-Kurdi ise bu konudaki
düşüncesini 'Şayet Allah bu yüce sahabeye Kur'an'ı sahifelere
yazarak cem' etmelerini ilham etmeseydi, hafızların ölümü ve
sahabenin vefatıyla Kur'an yok olacaktı. ' şeklinde dile getirir.
Hatta Hz. Osman'ın Kur'an'ı bir kıraat üzerine toplamasının
da bu ayetin sırları arasında yer aldığını söyler.227 Şahhate de
aynı şekilde yüzlerce, binlerce ve milyonlarca insanın Allah'ın
ebedi emaneti olan Kur'an'ı nesilden nesile intikal ettirmesi­
nin Kur'an'ı muhafaza etmenin sırlarından olduğuna dikkat
çeker.228 Musa Cfuullah ise, peygambere bir ayet ya da bir sure
nazil olduğunda, Allah Rasülü'nün, onu sahabeye duyurdu­
ğunu, hıfzetmelerini istediğini ve yazmalarını söylediğini ifa­
de ederek; onun, ümmetini, All ah'tan inzfil olanı sadırlarda
muhafaza etmeye yönlendirdiği gibi, satırlarda da muhafaza
etmeye sevk ettiğini belirtir. Bu şekilde öncekilerin sonrakiler
için mushaflar yazdığını anlatır . 229

Aslında Allah, Kur'an'ın korunmasını üstlenirken, onun


satırlarda değil, sadırlarda korunmasını üzerine almıştır.2:10
Bu, önceki kutsal kitaplar için de geçerli olan bir durumdur.
Kur'an'a yansıdığı şekliyle Allah'ın, ' vahyini Uim ad.wnlannın
sad.ırlannda muhiifaza edeceğini231 belirtmesi oldukça ma­
nidardır. Bu şu anlama gelmektedir: İlimle meşgul olanlar
Levh-i Mahfüz'daki bilgiye muttali olmak suretiyle Allah'ın
kfilnat için belirlemiş olduğu kanunları keşfederler232 ve insa­
nın fıtratına yerleştirilmiş olan doğru dini hayatlarına yansı­
tırlar.233 Bu hayata yansıtma aynı zamanda vahyin korunma
şekillerinden biri olarak Kur'an'ın değişik ayetlerinde ifade
edilmiştir.234 Mesela Mfilde suresinin 44. ayetinde ifade edil-

226 Ebü Ş<ime, el·Murşidu'l·Veciz, ss. 67-68.


227 Kurdi. age., ss. 46-52.
228 Şahhate. age s. 19..•

229 Müsa Carullah. Tôrihu'l-Kur'dn ve'l-Mesdhif, tash. Arthur Jeffery s. ı 9.


230 Cezalri, Küdbu't-Tibydn. s. 86; Ôzsoy. age., s. 44.
23 1 "r-1--1 1 ı,:;Jı .:r-ill ;J.l..J> ..) -:.. � -:.. 4 1 y. J." Ankebüt (29):49; aynca bkz. Mıilde
(5):44. Şuara (26): 197.
232 Zumer (39):9; Fatır (35):28.
233 Rüm (30):30.
234 Örneğin Bakara (2): 1 40
54 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

diğine göre Yahudi bilginleri Allah'ın hükümlerini hayatlarına


yansıtmak suretiyle nesilden nesile aktannışlar ve muhafaza
etmişlerdir.235 Söz konusu ayette geçen hıfz kelimesi , Arap­
çada unutmanın zıddı olarak kullanılmaktadır. Hruız, 'Bir
şeye müvekkil olan, onu koruyan ve onun devamlılığını sağ­
layan . ' demektir. Bu anlam Bakara suresinin 255. ayetinde
de 'Allah'ın, yeri ve gökleri unutup başıboş bırakmayacağı ve
kudretiyle onlan koruyarak belirlemiş olduğu süreye kadar
devam etmelerini sağlayacağı'236 şeklinde ifade edilmektedir.

Dolayısıyla Hicr suresirıin 9. ayetinin Kur'an'ın yazı yoluy­


la korunması çerçevesinde yorumlanması çok isabetli görün­
memektedir. Zaten söz konusu ayeti kendi iç çerçevesi, siyak.­
sibakı ve Kur'an'ın bütünselliği bağlamında237 değerlendirdi­
ğimizde, ayetin 'Hz. Peygamber'in cinlenmediğini ve şeytanın
ümniyyelerinden korunduğunu, bu şekilde de vahyin koruma
altında olduğunu' anlattığını görürüz.238 Bu bağlamda ayetle
ilgili yapılan 'Kur'an'ın yazı yoluyla muhafaza edilmesi' şek­
lindeki yorumlar, metnin ne mantukuyla ne de mefhumuyla
uyum arz etmektedir.

Vahyi tebliğ eden elçinin, Allah'tan nazil olanı koruma­


ya yönelik herhangi bir sıkıntısı olmamasına rağmen,239 A'la
suresindeki "Onu sana okutacağız ve Allah dilemedikçe sen
onun hükümlerini iptal etmeyeceksin."240 ayeti ile Kıyamet su­
resindeki "Onun hükümlerini hemen olgunlaştmnan için dili­
ni kımıldatma; zira onu peyderpey toplamakl41 bize aittir. Biz
onu peyderpey toplarken sen bizim toplayı.şımıza tabi ol. Sonra

235 "lylSJ .ııı ...,..\:5 .J' ı_,.ıu....:....ı � )�)llJ .J�L:.!)i_, ı_,,u. .:r-.ill '>-:l-' .;r-.i.ll .:ı_,,.,J ı 4; �
·l..ı.+-! ..,ıs.· Aynca bkz. Yunus ( 1 0) :94. Şuara (26): 1 97; Al-1 Imran (3):99.
236 Ezheri. age., iV, 458.
237 H. Albayrak. Kur'dn'ın Bütünlüğü Üzerine. ss. 43-56.
238 Tekvir (8 1 ) : 22; Hac (22):52; Şuara (26) :2 1 0-227; Salfat (37):7-8; Cin
(72) :8-9; Vakıa (56):77-79.
239 Mukaddimetdn, s. 23; Tabersi (537), Mecmeu'l-Beyô.nfi Tefsiri'l-Kur'ô.n, X.
475.
240 ".ııl .� ı.. )il ._r.:; ")I..; .!.L:_,A.;.... " A'la (87) :6-7.
24 1 Ayette geçen 1; fiilinin anlamı toplamaktır. Araplar bir şeye yeni bir
şeyler daha ilave ettiklerinde bunu ı ; fiiliyle ifade ederler. Mesela ..;,.İj
�\ dediklerinde bir şeyi topladıklannı ve bir kısmını diğer bir kısmına
eklediklerini anlatırlar. (Taberi, age. . 1, 68.)
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 55

onu açıklamak da bize aittir."242 ayetlerini ve Taha suresinin


" Vahiy tarafından sana hüküm verilmedikçe Kur'an'ırı hüküm­
lerini tekamüle erdirme konusunda acele etmei243 ayetini Hz.
Peygamber'in kendisine nazil olanları muhafaza etme endişesi
bağlamında yorumlayan ilim adanılan olmuştur. 244 Hatta bazı
ilim adanılan, Hz. Peygamber'in şeriatın genel yapısına zarar
vermeyecek şekilde bazı ayetleri , özellikle vahiy katiplerinin
fazla olmadığı ve kendi çevresinde toplananların az olduğu ilk
peygamberlik yıllarında unutmuş olmasının normal karşıla­
nabileceğini dahi dile getirmişlerdir.245 Müslüman ilim adanı­
lan böyle düşününce önyargılı bir kısım müsteşrikler de Hz.
Peygamber'in hafızasına güvenmediği için böyle bir yol izledi­
ğini daha rahat bir biçimde söyleyebilmişlerd ir .246

Ancak bu ayetlerin Hz. Peygamber'in kendisine gelen va­


hiyleri ezberinde tutmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Zira Hz.
Peygamber'in kendisine gelen vahiyleri unuttuğunu kabul
ettiğimizde, bu bağlamda "onları ezberlemiş olan sahabenin
durumunun ne olacağı! " cevap verilmesi gereken sorulardan
olacaktır. Konuyu İsra suresi 86. ayeti çerçevesinde ele aldığı­
mızda ise peygamberin Allah'tan kendisine gelen hiçbir vahyi
unutmadığını anlamış oluruz.247 Zaten bu ayetler nesh hadi­
sesiyle ilgilidir ve farklı bir konuyu işlemektedirler. A'la sure­
sindeki ayetlerden Yaratıcı'nın, inzal ettiği bir hükmü daha
sonra irızfil edeceği farklı bir hükümle değiştireceğini, ancak
bunun için peygamberden acele etmemesini istediğini anlı­
yoruz. Ayette geçen 'Allah'ın dilemesi' ifadesi, peygamberin
muhatap olduğu kitlenin psikolojisinin yeni hükmü kabul­
lenmeye hazır hale gelmesi anlamını taşımaktadır. Kıyamet
suresindeki ayetlerde de bir konuyla ilgili nihai hükmü ver-

242 � ...; 1 ; ı:il.i ,ı.;ı; bl.i .,;\}J � L,l>- .:ıı � � ..!LLI � .!.I_,...; './ "
·...;� L,l>- .:ıı
Kıyamet (75) : 1 6- 1 9.
243 ·�J 4JI � .)\ J,.i (J" .Jl.,4)� r '.IJ" Taha (20) : 1 1 4 .
244 İbn Sa'd, Kitô.bu't·Tabakati'l·Kubrd. I . 1 83 : A. Güneş. Kur"dn-ı Kerim'in
Ortaya Çıkış Sürec� ss. 66-69: Marzük. age. . s. 1 1 : Zerkeşi. age. . 1. 300-
30 1 ; DİB Heyet, Kur'an Yolu.. I. 1 8 .
245 Süleyman Ateş. Kur'an'da Nesh Meseles� s . 9 .
246 Watt. Kur'an'a Giriş, s. 1 26.
24 7 Taberi. age. . I. 525.
56 Kur'an'ın Metinleşme Ta.ıihi

mek için zamana ihtiyaç duyulduğu, bundan dolayı yine pey­


gamberden hüküm vermek için acele etmemesi istenildiği
anlaşılmaktadır. Ayette geçen M�ı_;i J .l;\)" fiilleri c-m-a ma­
nasında kullanılmış olup 'birbiriyle uzlaştırma, telif etme, bir
araya getirme, peyderpey olgwılaştırma' anlamına gelmekte­
dir. 248 Tfilıa suresindeki ayet de bu konuya açıklık getirmekte
ve nihai hükmün verilmesi için toplum psikolojisinin hazır
hale gelmesinin beklenilmesini istemektedir. 249 Kur'an'ın ge­
lişim süreci bir bakıma Hz. Peygamber'in gelişim ve olgunla­
şım seyri olarak da telakki edilebileceğinden, terbiye süreci
ve büyük gelişimin hızlı aşamalarının göstergesi, vahyin alı­
cısı ve benimseyip yayıcısı olan peygamberin kendi istidadı
olarak da yorumlanabilir. 250 Bu çerçevede elçi kendisindeki
hızlı gelişimi toplumundan da beklediği için hükümleri he­
men tekamül ettirmek istemiş, ancak toplumun psikolojisi­
nin hazır hale gelmemiş olması hasebiyle Yaratıcı tarafından
ikaz edilmiştir.251

Konunun neshle alakalı olmasına binaen burada nesh ko­


nusuna da kısaca değinmek istiyoruz. Nesh, aslında şeriatlar
arası ve şeriat içi olmak üzere iki ayn şekilde değerlendiri­
lebilecek bir konudur. Şeriatlar arası boyutuyla baktığımız
zaman, her bir şeriatın önceki şeriatlardan hükümler neshe­
debileceğini Kur'an-ı Kerim bizlere haber vermektedir. Ra'd
suresinin 38-39. ayetleri ile Bakara suresinin 106. ayetinde
ve diğer benzeri ayetlerde252 ifade edilmek istenen husus da
budur. Şeriat içi boyutuyla baktığımız zaman ise neshin, 253

248 Buhaıi. age. . Kitabu Tefsiri'l-Kur'an. Nur s uresi. Giriş; Rağıb el-Is fehanl.
age.. 400 (q-r-e kökü); aynca bkz. lsra ( 1 7): 1 06.
s.
249 Zemahşeıi. age. . ilgili ayetin tefsiri; Tusi. et-Tibydnfi Tefsiril'l-Kur'dn, Vll.
2 1 2; Nah! ( 1 6): 1 0 1 - 1 02.
250 M. Bazergan. age. . s . 1 6; Furkan (25):32.
2 5 1 Yunus ( 1 0) : 1 09.
252 Nah! ( 1 6): 1 0 1 .
253 Nesh. lügatte bir şeyi iptal edip onun yerine gayn olan başka btr şeyi ge­
çirmek demektir. Araplar, güneşin, gölgeyi giderip onun yerini sıcaklığın
almasını ifade etmek için "Jli.ll �I ...:;_;..__; " derler. (Ebu Ca'fer en-Nahhas.
Kitı'ibu'n-Nti.sih ve'l-Mensühji'l-Kur'dni'l-Kerim.. s. 8: Ezheıi. age., VII. 1 82);
Yine kum üzerindeki izlerin rüzgar tarafından giderilmesini de nesh keli­
mesiyle ifade ederler. • J\;�I �)i ...:;_;..__;" , (A. Çelik. age .. s. 1 62.)
Hz. Osman Öncesi Kur"an'ın Durumu 57

Kur'an'ın hayatın değişken yapısına cevaplar olarak indi­


rilmesinin sonucu icra edilmiş bir olgu olduğunu görürüz.
Nesh, bir konuyla ilgili yeni gelişmelere göre yeni şeyler söy­
leme hadisesidir. 254 Bir başka ifadeyle cahiliye toplumundan
İ slam toplumuna inkılap ederken vahyin tedricilik ve fıtrata
uygunluk içerisinde kültürel, sosyal, hukuki ve diğer alanlar­
daki bir takım düzenlemelerle sosyal değişimi yönlendirme­
sinin ifadesidir. 255 Kur'an'ın tenzi:Iindeki tedricilik, insanların
ruh ve eğitim yönünden değişime hazırlanması ve Kur'an'ın
insanı ve toplumları hidayete yönlendirirken fıtratı esas al ­
ması gerçeğini çok güzel yansıtmaktadır. 256 Ortaya çıkan yeni
problemler peyderpey inzfil edilen ayetlerle çözüme bağlanmış
ve böylece toplum itikad, ibadet, ahlak ve sosyal yaşamla ilgili
alanlarda tedrici olarak eğitilmiştir. 257

Kur'an'daki nesh olgusunu müsteşriklerin büyük bir bö­


lümü doğru anlayamamış ve 'dünün hakikati bugünün yan­
lışı olamaz' diyerek bu konudaki yetersizliklerini ortaya koy­
muşlardır.258 Mesela John Burton, MHazimi'nin 'nesh el-hukm
duna't-tilavet' yaklaşımı, biri diğerini geçersiz kılan iki olgu­
nun eş zamanlı olarak Mushafta yer almasından başka bir
şey değildir. "259 şeklinde değerlendirme yaparken müsteşrik­
lerin bu yanlış anlayışını örneklendirmiştir.

Ne gariptir ki neshi doğru anlayamayan bazı Müslüman


alimler de Kur'an'ın kendi bünyesinde neshin mevcudiyetini

254 H. Albayı-ak. Tefsir Usülü, s. 1 65; Tüsi, age. . I. 292-293.


255 Talip Özdeş. "Vahiy-Olgu İlişkisi Açısından Neshe Getırtlen Yonımlara
Eleştirel Bir Yaklaşım". lsldmi Araştırmalar Dergisi 200 1 , C. 14, Sy. 1 . s.
48; Ebu Zeyd, age.. s. 1 52.
256 Celal Kırca, "Tenzil Yönteminin Tarthselliğl Problemi ve Kur'an Yonımuna
Olan Etkisi", 7ürlciye 1. İslam Düşüncesi Sempozyumu 1996. 26-27 Ekim.
İstanbul, ss. 1 -8.
257 Said Şimşek. "Asr-ı Saadette ve Hulefii. - 1 Rii.şldin Döneminde Kur'an Eği­
tim ve Öğretimi", Bilgi Vakfı 1 . Kur'an Sempozyumu 1994. 1 -3 Nisan. Bilgi
Vakfı Yayınlan. il. Baskı, s. 395.
258 M. Aydın, age .. s. 1 60 .
259 John Burton. The CoUectton oj The Qur'an. s. 163- 1 64; Aslında bu yakla­
şım nesh olgusunu en doğru biçimde yansıtan yaklaşımdır. Zira "Nasıh ve
mensüh ayetler. blrt dlğertni nefyettl� için hüküm açısından aynı anda
geçerli olmayan iki ayn gerçeği ifade etmektedir." Taberi. age., il, 1 2 1 .
58 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

kabul etmemiş260 ve böyle bir kabulün, Kur'an'ın kendisini ya­


lanlaması anlamına geleceğini ifade etmişlerdir. Bunların ba­
şında Ebü Muslim el-Isfahani (323/933) gelmektedir.26 1 Hatta
kimi alimler Hz. Osman döneminde yazılan Kur'an-ı Kerim'e
tilaveti menslıh olunan ayetlerin alınmadığını dahi söylemiş­
lerdir. 262 Kimi alimler de neshi kabul etmekle birlikte bunun
sayısını nasıl sınırlandınnz endişesine kapılmışlardır. Ebü
Bekir İbnu'l-Arabi (543/ 1 148) ve Suylıti (9 1 1 / 1 505) bu sayıyı
yirmiye. çağdaş alimlerden Faslı Hacevi on ikiye, Hindistanlı
Şah Veliyyullah ( 1 1 76 / 1 762) ise beşe kadar indirmişlerdir.263
Aslında Kur'an'ın nesh ettiği ve onun yerine getirdiği hü­
kümlerden her biri, zamanı için geçerli olan yegane hikmet­
lerdir. İdeal bir kanun koyucusunun, geçiş dönemlerinde
insanlara tekamüllerinin son safhasındaki gibi muamelede
bulunmayacağı meydandadır. Aksine hazık bir hekim gibi in­
sanlann kabiliyetlerinin gelişmesine ve anlayış kapasitelerine
göre onların rejimlerini tanzim etmesi beklenecektir. 264 İçki­
nin haram kılınışı. ribanın yasaklanışı ve Hz. Peygamber'in
davette takip ettiği metot bu konunun en canlı örneklerinden­
dir. Konuya bu pencereden yaklaşan ilim adanılan, "Nasih ve
mensüh konusu, Kur'an vahyinin tarihi durumları dikkate
alışının yine kendi içinden belki de en güçlü delilidir." diyerek
bu konudaki kanaatlerini serdetmişlerdir.265 Müsteşrik Watt
da, "Birbirinden farklı, hatta bir biriyle çelişen vahiylerin ko­
runmuş olması gerçeği , Hz. Muhammed'e vahyedilenlerin
toplamına sahip olduğumuzun en güçlü delilidir. "266 diyerek
müsteşrikler içerisinde bu konuyu doğru anlayanlardan ol­
duğunu ortaya koymuştur. Buhari'nin İbn ez-Zubeyr'den
aktardığı bir rivayet konuyu çok güzel örneklendirmektedir:

260 M. Hamidullah. İsldm'a Gi�. s. 3 1 : Ebu Zeyd. age. . ss. 1 7 1 - 1 72, Elmalılı
Muhammed Hamdi Yazır. Hak Dini Kur'an Dili. Mukaddime, s. 25.
26 1 S. Ateş. age.. s. l ! .
262 Muhaysin, Tdıihu'l·Kur'dn, s. 1 46.
263 DİB Heyet, Kur'dn Yolu, 1 . 35.
264 Draz. age. ss. l 1 5- 1 1 6; Maide (5):3.
.

265 M. Paçacı. "Kur'an ve Ben Ne Kadar Taıihsellz", İsldmi Araştırmalar Der·


.
gisi 1996. Sayı:9 ( 1 -2-3-4). s. 1 2 1 : Ö. Özsoy. age . s. 28.
.
266 Watt. Kur'an'a Giriş . s. 7 l .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ırı Durumu 59

MHz. Osman'a M�IJj\ 0JJ..L_, � :.}fe J...i.JIJ" ayeti daha sonra


nazil olan başka bir ayetle nesh oldu, mensüh olduğunu bile
bile onu neden Mushafta bırakıyorsun? dediğimde, Hz. Os­
man 'Yeğenimi Hiçbir şeyin yertni değiştirmiyorum, her şey
yerli yerinde kalıyor. ' diye karşılık vermiştir. "267 Hz. Ömer' in
Ubey hakkındaki şu sözü de aynı düşünceyi desteklemekte­
dir: M Dildeki farklılıklarını istemesek de bizim en iyi Kur'an
okuyanımız Ubey'dir. 268 Ubey ise şöyle söylemiştir: Her ne ka­
dar Allah "� Jı �i :.r � \.. " buyursa da ben peygamberden
işittiğim hiçbir şeyi bırakmam. "269

Bu çerçevede neshle ilgili kaynaklarda yer alan bir kısım


rtvayetlertn ya uydurma olduğu ya da gerçek anlamlarından
saptırıldığı da anlaşılmaktadır. 270 Bu rtvayetlerden iki tane­
si şöyledir: Beğavi, Şerhu's-Sunne isimli esertnde Zeyd b .
Sabit'le ilgili olarak şöyle demiştir:

� \.. J � \.. Lf:j � ..;ı ı ö_r.>-\ıl ......, ,,...ıı -4-.!. �� J. �j 01 J �


Denilmiştir ki, Zeyd b. Sabit nasih ve mensühun belirlendiği son
arzada bulunmuştur. 2 71

Hattabi'nin d e şöyle dediği rivayet edilmiştir:

._) � L..; IJ .rJ I :,rj ._) � IJ -....i:J L:..1 1 l..i..a ._fa 0\5 0İ _;JI 01 �
.!lj
� öJ')\; ...:....,; J � � _,.l.i � ._fa �..)'!. 0\5 �I 0\ı ..1.>IJ .......
0 \.. j .L.a.4.;I JI "":"' _,.Lill ._) ...ıı l ...bA.,.j ,:r-..ı.ll .1')b:.IJ .._;')\:,,:. )'1 JI ..!.lb ..s�\ı
. ...ı...:. 1 )1 .W:;...l ı ....
...r. :< J r-'• c_
. ....__,.J ı..r -
.,;.. _· ı ı

Kur'an'ın Hz. Peygamber zamanında bu telif üzerine olduğu bili­


nen bir husustur. Ancak peygamberin sağlığında onun Mushafta ·

toplanması üzerinde durulmamıştır. Çünkü bazı konularda nesh


devam etmektedir. Şayet Hz. Peygamber Kur'an'ı toplasaydı ve
ardından da bazı ayetlerin tilaveti kaldırılsaydı bu durum ihtilafa
ve dinde kanşıklığa yol açardı. Bundan dolayı Allah Kur'an'ı nesh

267 Buhart. age. . Kıta.bu Tefsirt'l-Kur'an. 40; S. Salih. age. s. 70.


268 "..r.1 W � ._r.1 .:,-) :,r r.5 :.;,s- ..,..s. _,J t.; I "':'u..;..ı ı .fol � JliJ" İbn Ebi Davüd.
Kitabu'l-Mes-Cıhif, s. 32.
269 Buhart. age.. Kltabu Tefsirt'l-Kur'an. 7: Kltabu Fedalll'l-Kur'an. 8.
270 Ahmed Keleş, "Kur'an'ın Cem'i ve Tertibi", İslami Araştırmalar 200 1 , C.
14. Sy: 1 . ss. 1 03- 1 26: i. Şengül, age. . s. 1 44.
27 1 Suyüti. age.. 1, 5 1 .
60 Kur'an'm Metinleşme Tarihi

zamanının sonuna kadar kalplerde muhafaza etmiş ve daha son­


ra da Raşid Halifeleri Kur'an'ın cem'ine muvaffak kılmıştır. 272

Biz bu rivayetlerden sadece birincisinin doğru olabilece­


ğini düşünmekteyiz. Ancak rivayeti anlaşıldığı yaygın anla­
mının aksine şöyle yorumluyoruz: Bu rivayette Allah Rasülü
(sav. ) son arzada Zeyd b. Sabit'e Kur'an'daki değişik konu­
larla ilgili hükümlerin hangi sıra ile nazil olduğunu tekrar
ifade etmiştir. Yani daha önceki dönemlerde toplumsal hayat
içerisinde vuku bulan neshteki tedrici durumu bu arza vesi­
lesiyle son bir defa daha paylaşmıştır. Yoksa mensüh ayetle­
rin Kur'an'dan kaldırıldığı tarzında bir açıklama yapmamış
ve böyle bir hadise de cereyan etmemiştir. Böyle bir şeyin ol­
madığı zaten işin ehli tarafından Kur'an'ın mevcut muhteva­
sından da anlaşılmaktadır. İkinci rivayette anlatılan durum
ise kanaatimizce tarihsel gerçeklikle uyum içerisinde değildir.
Zira Hz. Peygamber'in Kur'an'ı mushaflaştırmamasının sebe­
bi neshin devam etmekte olması değil, bilakis mevcut yazı
malzemelerinin buna imkan sağlamamasıdır. Bundan dolayı
bizce Hattabi'ye atfen nakledilen bu düşünceler, sahabe nes­
linden sadır olan bir bakış açısını değil, aksine bu haberi ak­
taranların konuya ilgili kendi bakış açılarını yansıtmaktadır.

2. YAZI

A. İnsanlık Tarihi ve Yazı


İnsanoğlunun yeryüzündeki yaşam serüvenının ne za­
man başladığına dair bilgiler ihtilaflı olmakla birlikte, bunun
milyonlarla ifade edilen oldukça eski tarihlere kadar gittiği
bilinmektedir. Şurası bir gerçektir ki insanoğlu yeryüzünde
anılmaya değer bir varlık oluncaya kadar bile onun üzerinden
asırlar geçmiştir.273 Ne zaman ki insanoğlu olgunlaşma evre­
sini tamamlayıp yerkürede bilinçli bir varlık olarak hayatına
başlamıştır, işte o andan itibaren Yaratıcı onunla diyaloğa
geçmiş ve ona rehberlik etmiştir.274 Bu rehberlikte Allah öğ-

.
272 Zerkeşi, age . I. 297; Zencani, age., s. 23, dipnot.
273 İnsan (76): 1 ; Nuh (7 1 ) : 1 4 - 1 7.
274 Şems (9 1 ):7-8; A'la (87) : 1 -3: İnsan (76):2-3.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 61

retmen, insan öğrenci rolündedir.275 Bütün öğretmen-öğren­


ci ilişkilerinde olduğu gibi, Yaratıcı-insan arasındaki taliın­
ta'lim-taallümde de kalem276 ve yazı277 vazgeçilmez unsur­
lardandır. Bu bağlamda yazının ilk insan ve ilk peygamberle
birlikte var olduğunu278 ve insanoğlu ile yaşıt olduğunu . hatta
insanoğlundan önce de mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Öyle
ki kfilnata hfil-i hazırdaki şekli veren Yaratıcı, mevcudatı ya­
ratmaya karar verdiği andan itibaren onlarda geçerli olacak
yasaları da yazı yoluyla belirlemiş ve bu yazıyı yaratacağı her
bir varlığın maddesine işlemiştir. Bunun sonucu olarak da
varlık filemi ortaya çıkmıştır. 279 Daha önce işaret ettiğiıniz
gibi. bilginin maddeye işlenmesi hadisesi vahiy yoluyla ger­
çekleşmiş ve bunu da Rfıh denilen varlık yapmıştır.

Yazıyı hayatının başlangıcında öğrenen insanoğlu, ilk in­


san ve ilk peygamber Hz. Adem'e ve ondan sonraki peygam­
berlere2RO verilen sahifelerle bunu teoriden pratiğe taşımıştır.
Ebfı Zer'den rivayet edilen bir habere göre, peygamberlere
inzal olunan sahifelerin sayısı 1 00 olup bu sahifeler şu pey­
gamberlere verilmiştir: Hz. Adem'e 10, Hz. Şit'e 50. Hz. İ dris'e
30, Hz. İbrahim'e de 10 sahife . 2R ı Hz. Adem'den sonra. in­
sanlığın ikinci atası olarak kabul edilen Hz. Nuh dönemi gel­
mektedir ki bu dönem, yerkürenin bir bölümünde282 tufanın

275 Rahman (55): 1 -4: Alak (96):3-5: Bakara (2):3 ı .


276 İlk inen surelerden olan Afak suresinde Yaratıcı'nın kaleme vurgu yap­
ması cfillb-1 dikkat bir husustur. Yine ilk surelerden bir tanesinin ismi
"kalem" dir ve surenin ilk ayetlerinde kaleme ve yazdığına yemin edilmek­
tedir. İbn Ebi Davü.d kalem hakkında şöyle demiştir: "Kalem aklın elçisi
ve en değerli tercümanıdır." (İbnu'n-Nedim. el-Fihrist. s. 19.)
277 Yazı, harflerin resim ve şekillerinden ibaret olup, insanların düşündükleri
mana ve melhumlan ve işittikleri sözleri diğerleriyle paylaşmak için başvur­
duğu tespit vasıtalarındandır. Aynca yazı insanı diğer canlılardan. özellikle
hayvanlardan ayıran hususlyetlerdendir. (İbn Haldun, age . . il. 409.)
278 Suyüti, age. . il, 166; M. Hamidullah, İsldm'a Giıi.ş. s. 22; Alak (96):4-5.
279 Muhaysin, Tcirihu'l-Kur'dn, s. 9; Ra'd ( 1 3):39; Zuhruf (43) :4; Abese
(80): 1 3- 1 5; Hadid (57):22.
280 Al-i İmran (3):33-34.
28 1 DİB Heyet. İlmilınl-I. s. 1 0 1 ; A'la (87): 18; İnsanoğlunun üzerine yazı yazdığı ilk
malzeme kurutulmuş toprak levhasıdır. (Mart:Uk. age. . ss. 68-69) Bu bağlam­
da ilk peygamber sayfalarının bu tür levhalar olma ihtimali yüksektir.
282 Sankçıoğlu. Ekrem, "Kur'an ve Arkeoloji Işığında Hz. Nuh ve Tufan Ola­
yına Yeni Bir Yaklaşım", İslami Araştırmalar. C. 9, Sy. 1 -2-3-4. s. 199.
62 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

yaşandığı283 ve insanoğlunun hayatının neredeyse bitip tek­


rar başladığı bir zaman dilimi olarak beşeriyetin hafızasında
yer etmiş ve nesilden nesile aktarılmak suretiyle günümüze
kadar gelmiştir. Kur'an, Nuh'un içinde yaşadığı zaman ve
mekan konusunda herhangi bir şey söylememekte, çağın­
dan da bahsetmemektedir.284 Ancak açık bir ifadeyle "Nuh'u
kavmine gönderdik ve onlann içinde 950 sene285 kaldı, sonun­
da onlar zulümlerini sürdürürken tufan onlan yakalayıverdL"
(Ankebü.t (29): 14) demektedir. Kur'an-ı Kerim'in insanlık tari­
hini işlerken, Hz. Adem'den sonra hemen Hz. Nuh'a geçmesi,
Nuh'tan sonra da, 'ondan sonraki nebiler' ifadesini kullanıp
hemen İbrahim Peygambere sıçraması286 dikkat çekicidir. Bu­
rada Kur'an'ın hedefi, Hz. Peygamber'in çağdaşları olan Arap­
ların zihin dünyasına girmek ve onların zihinlerindeki mevcut
bilgilerden hareketle mesajını iletmektir. 287 Ancak söz konusu
peygamberlerin arasında başka peygamberlerin ve nesillerin
olduğu da Kur'an'ın ifadelerinden anlaşılmaktadır. 288 Bütün
bu peygamberler vasıtasıyla Allah'ın insanoğluna iletmiş ol­
duğu vahiylerin de yazı yoluyla muhafaza edildiğini yine
Kur'an'ın ifadelerinden anlamaktayız . 289

Bu bağlamda yazının insanla birlikte varlığını sürdürdü­


ğüne dair verilerden olan peygamber sahifelerinden İbrfilıim'e
ve Müsa'ya verilenler, Kur'an'da özellikle anılmaktadır.290
Müsa'nın sahifelerinin Hz. Peygamber döneminde yaşamış
olan Yahudilerin ellerinde kırtas29ı ve rakk292 üzerine yazılı

283 Ankebüt (29): 14- 1 5;Hüd ( 1 1):25-49; Tufan. Nuh kavmi dışında İsralloğul­
lannın başına da gelmiştir. (A'raf (7): 1 33.)
284 Mazharuddln Sıddiki, Kur'dn'da Tarih Kavram� tere. Süleyman Kalkan.
s. 99.
285 Nuh'un 950 sene yaşadığı bllgısı Tevrat'ta da geçmektedir. (Kitdb-ı Mu·
kaddes, Eski Ahit. Tekvin, Bap 9.)
286 Aı-ı İmran (3):33; Nisa (4): 1 63; aynca bkz. Şüra (42): 1 3 .
.
287 i . Şengül. age . s . 96, 1 07- 1 08, 158; Halefullah, el-Fenrıu'l-Kasasi .fı'l-
Kur'dni'l-Keıim. ss. 230-232.
288 Mu'mln (40):78; aynca bkz. Nisa (4) : 1 64.
289 Şüra (42): 1 3; A'la (87): 1 8 - 1 9 .
290 "._,-yJ �lr.1 � JJ'J\ .....;,.....J\ � U.... .:.ıı· A'la (87): 19.
29 1 Kırtas Yunanca yaprak veya papirüs yaprağı anlamına gelen chartes ke­
limesinden türetilmiş olablllr. (Watt. Kur'an'a Giriş. s. 47.)
292 Tür (52): 1 -3.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 63

olarak bulunduğunu Kur'an bizlere anlatmaktadır. 293 Bu bilgi


ışığında, -Hz. Müsa'nın MÖ 1 250'11 yıllarda ( 1 3 . asır) yaşadı­
ğını göz önüne aldığımızda-294 o dönemden itibaren yazılan
sahifelerin nesilden nesile aktarılıp istinsah ettirilmek sure­
tiyle zaman içerisinde kısmi değişikliklere de uğrayarak MS
7. yüzyıla kadar geldiğini anlamış oluruz.295 Aynca Tevrat'ın
Yahudi bilginlerinin kalplerinde korunarak kuşaktan kuşağa
aktarıldığını da Kur'an'dan öğrenmekteyiz . 296

Yazının tarihi ilk insana kadar geri gitmesine rağmen,


günümüz insanlığı yazının MÖ 3000'li yıllarda keşfedildiği
bilgisine sahiptir. Yaratıcı'nın Kur'an'da işaret etmiş olduğu
'daha güçlü teknolojilere sahip olan eski kavimlerin helaki"l97
olgusunu göz önünde bulundurduğumuzda bunun çok da
yadırganacak bir husus olmadığı anlaşılmaktadır. Günü­
müzdeki yaygın kanaate göre bilinen en eski Mezopotomya
uygarlıklarından olan Sümerlerin MÖ 3200 yılında yazıyı
bulmasıyla tarih öncesi devirler sol)a ermiş ve tarihi devir­
ler başlamıştır. Yazının bulunduğu bu tarih aynı zamanda
tarihi devirlerden olan İlk Çağ'ın da başlangıcı olarak kabul
edilmiştir. Sümerlerin (MÖ 4000-MÖ 23 50) kullandıkları ilk
yazı 'çivi yazısı'dır.2911 Daha sonraki yıllarda Sümerlerle çağ­
daş olan Mısır Uygarlığı (MÖ 3000-MÖ 333) da Yontma Taş
Devıi'nden başlamak üzere bütün tarihi devirleri yaşamış299
ve kendisine ait bir yazı türü olan resim yazısını (hiyerogliO
geliştirerek bitki liflerinden yapılan bir tür kağıt/papirüs300
kullanmıştır. 30 1

293 En'am (6):9 1 : A'raf (7): 1 57.


294 Günay Tümer-Abdurrahman Küçük. Dinler Twihi. s. 2 1 1 .
295 M. Paçacı, age., s. 94 vd. ; Bakı Adam. "Kur'an'ın Anlaşılmasında
Tevrat'ın Rolü", İsldmi Araştırmalar Dergisi 1996. C 9 ( 1 -2-3-4). s. 1 7 1 : M.
Hamidullah. İsldm'a Giriş. s. 2.
296 Mfilde (5):44.
297 Rum (30):9- 10: aynca bkz. Mu'mln (40):2 1 , 82-85: Fatır (35):44.
298 Arif Yıkılmaz-Sevgi Kanat. Sosyal Bilimler. s. 6.
299 A. Yıkılmaz-S. Kanat. age., s. 7.
300 Suda yetişen bir bitkidir. Eski Mısırlılar. Nil nehrinin kıyılarında yetişen
papirüsün saplarından yapmış oldukları kağıtları yazı yazmak için kul­
lanmışlardır. (Marzük. age.. s. 69; TDK. Türkçe Sözlük. il, 1 1 58.)
30 1 A. Yıkılmaz-S. Kanat. age.. s. 8.93.
64 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Mısırlıların geliştirmiş olduğu bu yazı, daha sonra Lübnan


dağlan ile Akdeniz arasındaki sahil bölgesinde kurulmuş olan
Fenike Uygarlığı tarafından kullanılmış ve oradan diğer dün­
ya milletlerine yayılmıştır. Yazının gelişmesindeki en önemli
unsurlardan bir tanesi ti cari hayattaki canlılıktır. Tüccar bir
kavim olarak tarihteki yerini almış olan Fenikelilerin özellikle
ticaret konusunda Mısırlılarla iyi ilişkiler içinde olması, Fe­
nike yazısının doğmasına ve gelişmesine vesile olmuştur. Fe­
nikeliler, Mısırlılardan almış oldukları 1 5 harfe başka harfler
ilave ederek ve bu 1 5 harfte bazı değişiklikler yaparak kendi
yazılarını geliştirmişle:r3°2 ve daha sonra ticaret için gittikleri
yerlere de bu alfabeyi taşımışlardır.303 Harfleri kolay olduğu
için de Fenikelilerin alfabesi kısa sürede Asya ve Avrupa'ya
yayılmıştır. 304

B. Hicaz Bölgesinde Yazının Ortaya Çıkışı ve Yayılması


Hicaz bölgesinde insanoğlunun ne zaman yaşamaya baş­
ladığı kesin olarak bilinememektedir. Ancak Kur'an-ı Kerim'in
vermiş olduğu "İnsanlar için kurulmuş olan ilk ev Mekke'de
olandır. O alemlere bereket ve hidayet kaynağı olması için
kurulmuştur. "3o5 bilgisinden hareketle Müslüman ilim adanı­
lan , Hicaz bölgesinin tarihini insanlık tarihinin başlangıcı­
na kadar geri götürmektedir. 306 Fakat Nuh tufanından Hz.
İbrahim'in Mekke'ye gelmesi ve oğlu İsmail ile birlikte Kabe'yi
yeniden inşa etmesine307 kadarki dönemle ilgili olarak Hicaz
bölgesinin durumu hakkında kesin malumata sahip değiliz. 3oıı

Kur'an- ı Kerim'in nazil olduğu dönemde H icaz bölgesinde


meskün bulunan Arap kavminin tarihte ne zaman ortaya çık­
tığı konusu çok net olmamakla birlikte , geçmişlerinin Nuh'a

302 Zencaru. age.. s. 1 .


303 A. Yıkılmaz-S. Kanat. age. . s . 8.
304 Zencani. age. . s. 1 .
305 Aı-ı İmran (3):96: İbrahim ( 1 4):37.
306 Mustafa Baş, İsltım'm Doğuş Döneminde Hicaz Bölgesinde Yahudilik ve
Hıristiyanlık. s. 6.
307 Bakara (2): 127.
308 M. Baş. age . . s. 7.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 65

kadar uzandığına dair livayetler vardır. :ı09 Arap milli geleneği


Arapların talihini iki kısma ayırır: Arab-ı Bfilde, Arab-ı Bakiye.
Bilinci gruba dahil olan Ad. Semud. Medyen , Amalika, Casim
gibi kollar, talihin çok eski devirlelinde yaşamış olup daha
sonra çeşitli sebeplerle yok olmuşlardır. 3 1 0 Bunlardan Ad kav­
mi olarak ifade edilen milletin Arapların atası olduğu kabul
edilmektedir. Kur'an-ı Kelim Ad kavminden bahsederken onu
ikiye ayırır ve önceki Ad ibaresini kullanır. 3 1 1 Önceki Ad mille­
tinin, Nuh'un oğlu Sam'ın3 1 2 soyundan geldiği3 13 ve Yemen'de:l l 4
yaşadığı tahmin edilmektedir. Mevlana Seyyid Süleyman
Nedvi, Ad milletinin yalnızca Yemen'de değil, Babil, Suriye ve
bir ara da Mısır'da egemen olduklarını söylemektedir.3 1 5

Arapların ikinci grubu olan Bakiye Arapları, adından da


anlaşılacağı üzere soyları devam eden Araplardır. Bunlar da
iki kola ayrılırlar: Arab-ı Artbe ve Arab-ı Musta'ribe. Bu ayı­
nın Tevrat'a da yansımıştır. Tekvin'in 10. bölümünde3 16 Sam
oğullarının iki kol olduğu, birinin Arabislan'ın güneybatısın­
da yerleştiği (Artbe), diğerinin de orta ve kuzey kavimlerini
oluşturduğu (Musta'ribe) anlatılmaktadır. 3 1 7

Eldeki delillere göre Ad kavmine gönderilen Hud peygam­


ber, Arapçayı konuşan ilk kişidir.3 1 8 Bu tespiti yapan Suylıti,
Hud peygamberi Arapçayı konuşan ilk kişi olarak gösterir­
ken, onun tarihte anılan önemli bir şahsiyet olması yönüne
dikkat çekmek istemiştir. Yoksa Kur'an , MBiz her bir peygam-

309 S. Hizmetli, age, s. 53.


310 Hakkı Dursun Yıldız, "Arap (Tarih)", IDV İsltlm AnslklopedisL 111, 273.
311 • JJ'11 ı.� ..!.il.al ..;ıJ" Necm (53):50.
3 12 Araplara Nuh'un oğlu Sam'a nlspetlertnden dolayı 'Samiler' denilmiştir.
(S. Hizmetli, age .. s. 53.) Kur'an'ın lçertğl söz konusu olduğunda Hicaz
Araplanrun Sami kültürüne mensup bir topluluk oldukları akıldan uzak
tutulmamalıdır. (M. Paçacı. age.. s. 1 75.)
3 1 3 A'raf 171:65-69.
3 14 Eski Arap tarthçilertne göre Güney Arabistan, özellikle de Yemen dolayla-
rı Arap toplumunun en eski yurdudur. (S. Hizmetli, age., s. 49.)
3 1 5 M. Sıddiki, age., ss. 79-80.
3 1 6 Kitô.b-ı Mukaddes. Tekvin. Bap 1 0/ 1 -32.
3 1 7 H. O. Yıldız, agm . , 1DV İsltlm AnslklopedisL 111 . 273.
3 1 8 M. Sıddiki, age., s. 79.
66 Kur'an'ın Metinleşme Tariht

beri wıcak kendi kavminin diliyle gönderrnişizdir."3 ı9 diyerek,


gönderilen peygamberle birlikte o kavmin de aynı dili konuş­
tuğunu anlatmaktadır .

İnsanlık tarihinin son döneminde yazının keşfınin MÖ


3200 yılı olduğunu daha önce ifade etmiştik. Bu dönemden
sonra gelişen ve dünya milletlerine dağılan yazıyı göz önün­
de bulundurduğumuzda, Arap yazısının ilk halkasını Mısır­
lıların kullanmış olduğu Demotic oluşturur.320 İkinci halkası
ise Sami milletlerinden olan Fenikelilerin yazısıdır. Arap ve
Avnıpalı tarihçiler arasında ihtilaflı olan üçüncü halkası ise
yine eski Sami bir millet olan Arfunilerin321 dili Aramice ya da
el-Musned322 denilen yazıdır.323 Bugün Arapların kullandığı
Küfı yazısı Hiriceye324 en çok benzeyen yazılardandır. Hirice
de Nabatçaya benzer, o da Aramiceden doğan dillerdendir .
Aramice de Fenikeceden, o da Mısırlı halkın kullandığı De­
motlc yazısından doğmuştur. İşte bu silsile son dönem Arap
yazısının gelişimini göstermektedir.325 İslam'ın ilk asırlarına
ait kitabelerle İslamiyet öncesi kitabelerin tetkiki bu sonu­
cu doğurmaktadır. 326 Ancak Moritz, -kitabelerdeki yazının
Küfı'ye benzediğini söylemesine rağmen- Arap yazısının asli
ve ilk şeklinin Küfi olmasıyla ilgili kanaate katılmaz. Papirüs
üzerine yazılmış olan vesikaların 1 870'ten bu yana bol mik-

3 1 9 İbrahim ( 1 4):4: aynca bkz. Maide (5):78.


320 Zencaru. age.. s. 1: Mısırhların üç çeşit yazısı vardı: Blrtnclsl din adamlarının
kullandığı Hiyeroglif, ikincisi divan çalışanlan ve devlet katiplerinin kullan­
dığı Herotik. üçüncüsü de halkın kullandığı Demotic'tir. Zencaru. a.y.
32 1 Aramı.ıer Arap coğrafyasında (Flllstın-Şarn) yaşayan eski 5ami bir millettir.
Aramı diye lsimlendlrilmelerlnl Araplar arasında 'Eram' diye bilinen İbn Sam
yapmıştır. O da Arapların ecdandındandır. (Zencaru. age.. s. 1. dipnot III.)
322 Himyer yazısı "Hatt-ı Musned" adıyla anılır. (İbn Haldun. age. . il . 4 1 2): Hlm­
yer'liler Yemen'de Main ve Sebe medenıyetlerinln ardından gelen üçüncü
medenıyettir ve MÔ 1 15 Ue MS 525 yıllan arasında yaşanuşlardır. Onların
yazısındaki elif. ba ve ta'nın yazılışı Araplarınkinden farklıdır. (Mehmet Emin
Maşalı, Kur'cin'ın Metin Yapıs� s. 30: İbnu'n-Nedim. age., s. 13.)
323 Zencani. age. . s . 1 .
324 Mekkelller arasında 'Hattu'l-Hiri' diye anılan bu yazının Küfe'nın kurul­
masından ( 1 7 /638) soma burada geliştirilen ve 'Küfi' adı verilen yazının
da aslı olduğu ifade edilir. (M . E. Maşalı, age. . s. 34; Ziya Şen, Kur'ôn'ın
Metinleşme Sürec� s. 22.)
325 Zencani, age. . s . 5.
326 Nihad M. Çetin. "Arap (Yazı)", TDV İsliım Ansiklopedis� III. 276.
Hz. Osman Öncesi Kur·an·ın Durumu 67

tarda ortaya çıkması neticesinde Arap yazısının Nesih namını


alan bugünkü yazıdan çok farklı olmadığını, Küfı'den de ayn
olduğunu söyler. 327

Arap yazısının başlangıcıyla ilgili olarak genelde iki görüş


ortaya atılmış olsa da,328 Arap tarihçilerinin329 ve baskın riva­
yetlerin ittifakı ile yazı Hicaz'a Yemen'den gelmiştir.330 Hicaz
ile Yemen arasında çok eskilere dayanan ticari ilişkiler vardır.
Bu bağlamda Kureyş suresinde yer alan 'kış seferleri'nin de
Yemen'e yapıldığı genel kabullerdendir. 33ı Ancak yazının Ye­
men üzerinden gelmiş olması , onun aslının Aramice olmasına
mani değildir. Çünkü Yemenliler Aramilerle iç içe yaşamak­
taydılar.332 Belazüri (ö. 279), İbn Ehi Davüd (ö. 3 1 6) ve İbnu'n­
Nedim (ö. 380) gibi şahsiyetler Arap yazısının Enbar'dan
Hire'ye, oradan da Hicaz'a geçtiğine dair rivayetler nakleder­
ler. 333 İbn Haldun da Yemen'den göç etmiş olan Münzir sü­
lalesinin Irak'ta Arap devletini yeniden kurduğu dönemde,
Himyer334 yazısının Hire'de yayıldığını belirtir. Till ahalisi ve
rivayete göre Kureyş kabilesi, Arap yazısını Hirelilerden öğ­
renmişlerdir. Dolayısıyla İbn Haldun Hicazlıların Arap yazısı­
nı Hirelilerden,335 Hirelilerin de Himyerlilerden:136 öğrenmiş ol-

327 8. Moritz. "Arap Yazısı" , MEB İsliım Ansiklopedisi. 1. 498.


328 Bunlardan tiki Arap yazının Kuzey Sami alfabelerinden olan Arami­
Nabati alfabelerinden türediği. diğeri ise Güney Arablstan"da ortaya çıkan
ve Güney Sami alfabelerinden biri olan Himyeri ya da Musned adı verilen
bir yazıdan türedlğidir. Tuzcu. Kemal. "Arap Yazısının Ortaya Çıkışı (I)".
Nüsha Şarkiyat Araştınnalan Dergisi. il. 1 58- 1 65. Ankara. 200 1 .
329 8 . Moritz. Araplan kendi yazılannın menşei hakkında cahil olmakla it­
ham eder. (agm .. MEB İslam Ansiklopedisi. 1 , 50 l .)
.
330 Tuzcu. Kemal. agm . Nüsha Şarkiyat Araştırmalan Dergisi. il. 1 58 - 1 65.
Ankara. 200 1 .
33 1 İbn Kuteybe. age. . s . 3 1 9: Taberi. age . . Xll, 702.
332 Zencani. age . s. 4.
.

333 Belazüri. Futühu'l-Bulddn. çev. Mustafa Fayda. ss. 690-69 1 : İbnu'n­


.
Nedim. age .. s. 12: İbn Ebi Davüd. age.. s. 4: Nihad M. Çetin. agm . 1DV
İslam Ansiklopedisi. 111. 276.
334 Himyer. Yemen'de Main ve Sebe medeniyetlerinin ardından gelen üçüncü
medeniyettir. MÔ 1 1 5 ile MS 525 yıllan arasında hüküm sürmüşlerdir.
(M. E. Maşalı, age., s. 30.)
335 Hireliler Yemen"den çıkıp kuzeye gelen ve Hire dolaylanna yerleşen bir
topluluktur. MS ili. asır ile 634 yıllan arasında hüküm sürmüşlerdir. [S.
Hizmetli. age .. ss. 62-63.)
336 Hlmyerliler MÔ l 1 5"te Güney Arablstan'da kurulmuştur. Hz. Peygamber·ın
68 Kur'an'ın Metinleşme Tarüıi

duklanna dair ıivayetin en doğnı bilgiyi içerdiğini ifade eder.337


İlk Çağ uygarlıklarından olan Fenikelileıin Lübnan dağlan ile
Akdeniz arasındaki sahil bölgesinde yaşadığını, aynca Kureyş
kabilesinin yaz ticaret seferlerini Şam'a yaptığını338 göz önün­
de bulundurduğumuzda yazının güneyden kuzeye, oradan da
Hicaz bölgesine intikal ettiğini anlamış oluruz. 339 Zaten yarı­
madayı kuzeye bağlayan ticaret yollan üzeıinde bulunan Fi­
listin-Ürdün bölgesindeki zengin dinsel ve kültürel miras bu
bölgedeki hareketliliğin en önemli delilleıindendir. Bu yöre,
milattan önceki yüzyıllardan başlayarak miladi 6. yüzyıla
kadar olan dönemde monoteizmden politeizme ve paganiz­
me kadar birçok farklı inanç ve düşünce sistemini bir ara­
da banndınnıştır. 340 Aynca yarımadanın kuzeyinde bulunan
Nabatiler de MÖ 2. yüzyıl ile MS 2. yüzyıl arasında dinsel sis­
temleıi, hukuk anlayışları ve toplumsal yapılarıyla bölgedeki
hareketliliğe katkıda bulunan diğer bir millet olmuşlardır. 34 1

C. Nüzfil Öncesi Dönemde Hicaz'da Yazı


Avrupalı ilim adamlarının çoğu. Hz. Muhammed dönemin­
de Arabistan'a yazının yeni girmiş olduğunu, çok az kişi ta­
rafından bilindiğini342 ve mucizevi bir şey olarak görüldüğünü
ifade ederler. Ancak arkeoloj ik veriler bunun tam aksini söyle­
mekte ve Arabistan'da bazı yazı şekillerinin yüzyıllardır bilin-

doğumundan bir müddet önce Himyer hükümdarlarından birinin -Zü


Nüvas olduğu söylenir- Yahudileri ateş çukurlarında yakmasıyla llgill
hadiseye Kur'an'da yer verilir. (Burüc (85) :4-9) Bu hadiseden sonra (M
525) Habeş Hırlstıyanlan Htmyerllleıi tarih sahnesinden kaldımuştır. (S.
Hizmetli. age.. s. 59
337 İbn Haldun. age. . il. 4 1 1-4 12.
338 Taberi. ag e. . XII. 702.
339 Mutlu 1ürkrnen. Kur'dn-ı Kerim ve Kitdb-ı Mukadde s'te 'Brk'. 'Sbh' ve
'Kds' Köklerinin Sel71ll11tik İncelemesi.. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Yayımlanmamış Doktora Tezi. 2007. s. 1 1 1 .
340 M. Baş. age. . s. 1 64 .
34 1 Şinasi Gündüz. "Kur'an Vahyi ve Diğerleri Zincirin Son Halkası Olarak İlk
Buluşma". isliimlyd t 2004. C. 7, Sy. l , Ocak-Mart, s. 14: Tuzcu, Kemal.
agm .. Nüsha Şarkiyat Ara.ştınnalan Dergisi. il. 1 58- 1 65, Ankara . 200 1 .
342 Belazüri, yazı yazmayı bilen 1 7 erkekle birkaç kadın olduğunu rivayet
eder. (S. Hizmetli, age., s. 9: B. Morltz, agm . , MEB İsldm Ansiklopedisi..
I. 499) Moıitz bu rivayeti sahih olarak görmemekle birlikte düşüncesini
açıklama babında ona yer vemıJştlr.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 69

diğini ortaya koymaktadır. Güney Arabistan dilinde ta Hıristi­


yan dönemi öncesine kadar giden kitabeler mevcuttur. Kuzey
Batı Arabistan'da da Hz. Muhammed'in ortaya çıkışından ön­
ceki yüzyıllara ait Nabati, Lihyani ve Semüdi alfabeleriyle ya­
zılmış kitabeler bulunmuştur.343 Arap yazısına geçişin muh­
telif safhalarını müşahedeye imkan sağlayan bu kitabelerin
en eskileri, dilleri de yazıları da Nabati344 olan birinci Ummu'l­
Cimfil345 (M 250) ve en- Nemara346 (M 328) kitabeleridir. Miladi
5 1 2 tarihli olan Zebed Kitabesi (Arapça, Süryanice ve Yunan­
ca olarak üç dilde yazılmıştır) ile miladi 568 tarihli Harran
Kitabesi (Arapça ve Yunanca yazılmıştır) artık VI . asırda kla­
sik Arapçanın yazı dili olarak kendini kabul ettirdiğinin en
önemli göstergelerindendir. 347 Aynca İslam öncesi dönemde
panayırlarda okunan ve yazılarak Kabe'nin duvarına asılan
meşhur el-Muallakatü's-Seb', Kureyş'in Haşimoğullanna uy­
guladığı boykotu yazdığı belge, Kabe yıkıldığında sütunların­
dan birisinde üzerinde yazı bulunan taş ve Me'mün'un ha­
zinesinde Hz. Peygamber'in dedesi Abdülmuttalib'e ait olan
ve üzerinde birinden alacağını kaydetUği belge348 İslam önce­
si dönemde yazının kullanımına dair ipuçlan olarak anılır.349
Bunun yanı sıra Hz. Hatice'nin vahiy hadisesinden sonra

343 Watt. Kur'an'a Giri.ş, ss. 45-46; M. E. Maşalı, age. , ss. 4 1 -42.
344 Kuzey Araplarından olan Nebatlılar. Arap Yarımadasından Şam ve
lrak'takl bereketli topraklara göç eden ve orada meskün bulunan mede­
nlyellcrdendlr. (MÔ 400-MS 1 06) Yerleşik hayata geçmclert ve tarımla
uğraşmaları hasebiyle de Nebatlılar adını almışlardır. Aramllertn yurt­
larını vatan edindikleri için onların medeniyetinden ve dillertnden etki­
lenmişlerdir. (S. Hizmetli , age.. s. 57: M. E. Maşalı, age, ss. 34-40.)
345 Bugün elde bulunan en erken tarthli Nabatl yazıtı Tenüh kralı Cezlme"nln
mürebbisi Flhr b. Seli'nin mezar taşıdır. Bu yazıtın tarthl MS 250 ya da
270 olarak tahmin edilmektedir. Şam civarında bulunan Busra yakın­
larındaki Ummu'l-Cimal adlı yerde bulunmuştur. Tuzcu, Kemal, agm . .

Nüsha Şarkiyat Araştırmalan Dergisi, il, 1 58- 1 65, Ankara. 200 I .


346 İkinci yazıt ise ilk Hlra krallarından olan İmrü'u'l-Kays b. Amr"ın mezar
taşıdır. Yazıt Şam civarında en-Nemara adlı yerde bulunmuştur. MS 328
talihine aittir. Kureyş lehçesine yakın bir dille ,ıı;eç devlr Nabati yazısıyla
yazılmıştır. Tuzcu, Kemal. agm . , Nüsha Şarkiyat Araştırmalan Dergisi. il,
1 58- 1 65, Ankara. 200 1 .
347 Nihad M . Çetin. agm . , IDV İslam Ansiklopedisi, ili, 276; 8 . Morttz. agm . .
MEB İslôm Ansiklopedisi, 1 , 498.
.
348 İbnu'n-Nedim. age. s. 1 3 .
349 ô. Ôzsoy, age., s. 37.
70 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

vuku bulanların hakikatini öğrenmek için düşüncesine baş­


vurduğu Hıristiyan Varaka b . Nevfel'in İslam öncesi dönemde
yazı yazmayı bildiği ve İncil'i İbrani alfabesiyle yazdığı. 350 aynı
şekilde Abdullah b . Amr ve Ubey b. Ka'b'ın da o dönemde yazı
yazmayı bilenlerden olduğu rivayet edilir.351

İslamiyetten önce Araplar arasında yazı herhalde sanıldı­


ğından çok kullanılmaktaydı . M usevilerin ve Hıristiyanlann
elinde İbrani ve Süryani352 dillerinde yazılmış kitaplar bu­
lunmaktaydı.353 Bunun yanı sıra bazı çağdaş tarihçiler, özel­
likle Kureyş'in ticaretle geçinen bir kabile olması hasebiyle,
Mekkeliler arasında belli bir düzeye kadar, en azından tica­
ri amaçlara hizmet edecek kadar bir okur-yazarlığın yaygın
olması gerektiğini dile getirirler. 354 Aynca Kur'an-ı Kerim'in
gerek Mekke döneminde gerekse Medine döneminin başla­
rında nazil olan ayetlerinde kalem,355 mürekkep356 ve kağıt357
gibi yazı malzemelerinden bahsediliyor olması ; dahası Kur'an
ayetlerinin borçların358 ve kitapların359 yazılmasını mevzuba­
his etmesi de Kur'an'ın ilk muhataplarının nuzı11 öncesi dö­
nemde yazıyı kullanmakta olduklarına, dolayısıyla da yazıya
yabancı olmadıklarına işaret etmektedir.360

Ancak o dönemin Hicaz bölgesinde yazı, bir kısım müs­


teşriklerin abarttığı kadar olmasa bile, yine de çok yaygın
değildir. 361 İbn Hişam, Hz. Muhammed'in gelişinden önceki

350 Buhari. age .. Bed'ü'l-Vahy, l ; M. Türkmen, agt. . s. 1 1 3.


.
35 1 M. E. Maşalı. age. . ss. 4 1 -42; M. Türkmen. agt . 2007. s . 1 1 5.
352 İbn Hazm'a göre Süryanice. Arapça ile İbranicenin aslıdır. Arapça Hz.
İsmail ve züniyetinln. İbranice de Hz. İshak ve züniyetınln konuştuğu
dildir. Süryaniceye gelince hiç şüphe yok k.J bu dil Hz. İbrahim'ln dilidir.
(D. C ünd i oğlu. Anlamın Buharlaşması ve Kur'an, s. 1 2 l .
353 Nihad M. Çetin, agm. . 1DV İsldm Ansiklopedisi. Ill. 276; En'am (6) :9 1 .
. .
354 ô . Özsoy. age . s . 37; Watt. Kur'an'a Giriş. s . 46; B . Morttz, agm . MEB İ.
Ansiklopedisi. ı. 499.
355 Alak (96) :4; Kalem (68) : 1 ; Lokman (3 1 ) :27.
356 Kehf ( l 8) : I 09; Lokman (3 1 ) : 27.
357 En'am (6) :9 1 ; En'am (6) : 7 .
358 Bakara (2):282.
359 Bakara (2):79.282; İsra ( 1 7): 1 3- 1 4; Kehf ( 1 8):49.
.
360 M. E. Maşalı. age .. s . 44; Z. Şen. age . s. 24.
361 H. Bağdadi. age.. s. 7; M. Hamidullah, İslam'a Giriş. s. 5; M. E. Maşalı,
age. . s. 30.
Hz. Osman Öncesi Kur"an'ın Durumu 71

dönemle ilgili bilgiler verirken Hicaz bölgesinde yazının fazla


kullanılmadığını şöyle anlatmaktadır:

.JlS L... ·4:1.ı)� •})y L.. )il (:).:.ll Ö)L.. � .,r.ı ı � � '-:"'..,.ıı � r-1.ı
r+. L....;ı_, \'""' )l�I_, � �İ ,y �..b.S '.)}11 ��I ;l:>-1 .:r � WL!.
r l.4.. ö_?ı.il ı � ..:.... ti L... ı.l.A Jl!.. ı .Jı • \j_,ıı l+:i_, r_,gı l+:i_, � .,,k:J ı l+:i
. . .

.:ı_,)Y- � .:ı)Z.A.-ı_, � ..,.. u ı � · r14-1 1 r l.4.. .:ıl....Ll ı_, '-:"'�ı


Arapların, Hz. Peygamber'ln bl'setınden önceki döneme yönelik
olarak sözlü aktanmlan dışında yazılı kaynaklan yoktur . Sözlu
aktanmlan da içlerinde kahramanlık hikayeleri, cömertlikleri ve
vefaları gibi konuların yer aldığı atalarından ve neseplerlnden
bahseden ve de aralarında yaygın olarak anlatılan ilk dönem Ca­
hlllyye haberleridir. Bu anlatımda hatıralar kitapların, sözler de
kalemlerin yerini almıştır. İnsanlar bu haberleri dinliyor, akılla­
rında tutuyor ve nesilden neslle aktanyorlardı. 362

Bu rivayette verilen bilgilere bakılırsa, bi'set öncesi Hicaz


bölgesinde yazının oldukça az kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak bi'setten sonra durum değişmiştir. Kur'an'ın tebliğiy­
le birlikte yazı Arapların hayatında daha çok kullanılır hale
gelmiştir. 363 Bundan dolayı Kur'an metni, Arap kültüründeki
sözlü dönemle yazılı dönem arasında ayrıcı bir halka olarak
da kabul edilmektedir. 364 İbn Haldun Kur'an'ın yazıldığı ve
Kureyşlilerin kullandığı dillerden olan Mudarca365 ile ilgili şu
tespitlerde bulunmaktadır:

Mudarlar Arap yazısını Hlmyerlilerden öğrenmişlerdir. Ancak


Mudarlar göçebe bir kavim olup yerleşik ve medeni bir hayattan
çok uzak idiler. Bundan dolayı Mudarlar bu yazıyı onlar derece­
sinde güzel yazamıyorlardı. Bu da hüner ve sanatın göçebeler eli­
ne düştüğünde, bunları yerleşik hayat sürenler derecesinde öğ­
renememelerinden ileri gelmektedir. Göçebelikle hüner ve sanat-

362 İbn Hişam , age. . s. 6.


363 Tuzcu, Kemal, agrn . , Nüsha Şarkiyat Ara.ştınnalan Dergisi. il, 1 58- 165,
Ankara. 200 1 .
364 Ebü Zeyd, age., s. 79; 8. Morltz, agrn . , MEB İslô.m Ansiklopedisi. ! , 500.
365 İbn Ebi Davüd, age., s. 1 1 : Suyılti, age.. il, 1 7 1 : İbrahim el-Ebyfui, Tdıihu'l­
Kur"dn. s. 99. Mudarca yedi kabilenin kullandığı bir dildir ve bu yedi
kabilenin her birinin kendine alt bir lehçesi vardır. Bu kabileler şunlardır:
Huzeyl. Kına.ne. Kays. Dabbe. Teyrn er-Rabab, Esed b. Huzeyrne ve Kureyş.
72 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

ların kaideleri mükemmelleşemez. Göçebelikle sanat birbirinden


uzak olduğu için, göçebelikte sanatlar gelişmeye ve güzelleşmeye
yüz tutamaz; çünkü göçebe umumiyetle bu sanatlara muhtaç de­
ğildir. Bu sebeple Mudar Araplarının yazısı göçebe kültürüne uy­
gun olup göçebelerin çağımızdaki yazısının benzeri veyahut onun
yakını idi. 3GS

İslamiyetin ilk günlerinde de Arap yazısı sağlam bir su­


rette işlenmiş, iyi ve güzel bir hale gelmiş değildi; hatta orta
bir dereceye bile varamamıştı. Bu dun.ım sahabenin yazmış
olduğu mushaflara da yansımıştır. 367 O dönemde Araplarda
Hatt-ı Nabati ile sonraları Hatt-ı Kufi368 namını alan Hatt-ı
Hiri vardı.369 Zaten başlangıçta Arap yazısı Nabati yazısından
aynlıp bağımsızlığını tamamen kazanınca370 iki şekil almış­
tı: Hatt-ı Medeni ve Hatt-ı Mekki. Hatt -ı Medeni önemli işler­
de kullanılırken, Hatt-ı Mekki günlük işlerde kullanılmıştır. 37 1
İbn Nedim, Arapların ilk yazısının Hatt-ı Mekki, sonra Hatt-ı
Medeni, sonra Hatt-ı Basri, sonra da Hatt-ı Kufi olduğunu
ifade eder.372 Bir yoruma göre Hatt-ı Medeni Küfe'de yayıl­
mış ve sonraları Hatt-ı Kufi namını almıştır.373 Moritz, bir­
birine yakın olan iki şehrin her birinde muhtelif yazılar bu­
lunmasını ve aynı zamanda 75 yıl (Emeviler dönemi) hilafete
merkezlik yapmış olan Suriye'den ve belki de en ziyade yazı
yazılmış olan Mısır'dan hiç bahsedilmemesini hayret-! mucip
olarak yon.ımlamıştır. Aynca mukaddes iki şehir olan Mek­
ke ve Medine yazılarından hiç olmazsa birinin mushaflarda
kullanılmamış olmasını da garip karşılamıştır.:ı74 Ancak Arap

366 İbn Haldun, age. . il. 4 1 2 .


367 İbn Haldun. age. . il. 4 1 2-4 1 3 : Draz, age.. s. 36: Ö. Özsoy. age .. s. 87:
Şelcbi, age . . s. 1 1 9 .

368 K u fi yazı isminin Kü fe şehrinin isminden geldiğinde şüphe yoktur. 638


yılında tesis edilmiş olan Küfe. İslam·ın en eski şehirlerinden biıidlr ve
1 30 yıl sonra Bağdafın kuruluşuna kadar yalnız lrak'ın değil. bütün şar­
kın siyasi ve fikri merkezi olmuştur. (B. Moıitz. agm . . MEB İsliı.m Ansiklo·
pedisi. ı. 505.)
369 İzmirli İsmail Hakkı. Tdrih-i Kur'an. s. 1 6: Zencani. age. . s. 65.
370 Marı:ük. age . . ss. 1 5- 1 6.
37 1 Abdulaziz Salim. age .. s. 14: Marzük. age. . s. 30.
372 İbnu·n- Nedim, age., s. 14.
373 Abdulaziz Salim. age. . s. 14: Marzük. age. s. 3 1 .
374 B . Moıitz. agm . . MEB İslam Ansiklopedisi, 1 , 505-506.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 73

alimlerinin bir kısmı Hz. Peygamber döneminde Kur'an'ın


Nabaticeden gelişen ve noktasız olan bir yazı ile yazıldığını,
Ebu Bekir döneminde ise Mekke ve Medine yazılarının kulla­
nıldığını dile getirirler. 375 Bu dönemindeki çalışmada Zeyd b.
Sabit'in de Medine Hattı'nı kullandığı zann-ı galip olan hu­
suslardandır. 376

D. Hz. Muhammed Döneminde Hicaz'da Yazının


Durumu ve Kur'an'ın Yazılması
İslamiyetin ilk yıllarında Mekke'de yazının ihtiyaç oranın­
da kullanılmakta olduğunu bazı kaynaklar bize aktarmakta­
dır. Mesela Hz. Peygamber'in İslam'a davet etmeye başlama­
sından kısa bir süre sonra Mekke'de hayat Müslümanlar için
çekilmez hale gelmiştir.377 Bundan dolayı Müslümanlar deği­
şik yörelere göç etmek durumunda kalmışlardır. Bu göçler­
den birisi olan ve nübüvvetin beşinci senesinde Habeşistan'a
gerçekleştirilen hicret esnasında Hz. Peygamber amcasının
oğlu Ca'fer aracılığıyla Habeş Kralı Necaşi'ye bir mektup gön­
dermiş ve bu mektupla Necaşi'den kendisine sığınanlarla il­
gilenmesini istemiştir. Yine Mekke'yi yöneten müşrik idare
bundan sonraki dönemde Müslümanlara boykot uygulamaya
karar vermiş ve bu boykota ilişkin aldığı kararlan yazdıra -
rak Kabe'nin duvarına astırmıştır. Aynı şekilde İkinci Akabe
Biatı'ndan sonra şehirlerine geri dönen Medineli Müslüman­
lar (Evs ve Hazreç kabilesi mensupları). Hz. Peygamber'den
kendilerine İslam dinini anlatacak ve Kur'an'ı öğretecek bir
muallim göndermelerini istemiş; bunun üzerine Hz. Pey­
gamber, Mus'ab b. Umeyr'i ardından da Abdullah b. Ummu
Mektum'u bu görevle Medine'ye göndermiştir.378 Medine Müs­
lümanlamun muallimi olan Mus'ab, onlara namaz kıldırıp

375 Abdulaziz Salim, age .. ss. 1 3- 1 4.


376 Marzuk, age. . s. 3 1 .
377 S . Hizmetli, age., s . 136.
378 Zencani. age., s. 1 8, Buhfui. Berra'dan rivayet ettiği bir haberde onun
şöyle dediginl anlatır: "Peygamber'in arkadaşlanndan Medine'ye ilk gelen
Mus'ab ve İbn Ummu Mektum olmuştur. onlar bize Kur'an'ı okutuyor­
lardı. Daha sonra Ammar ve Bilal gelmiştir." Zencani, a.y.; ismet Ersöz.
Kur"dn Tarihi, s. 58; i. Karaçam, agm. ss. 287- 3 1 2 .
74 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

dinlerini öğretmenin yanı sıra, Medine'deki olaylan da günü


gününe Hz. Peygamber'e aktararak bir elçi görevi görmüştür. 379

Bu örnekler yazının o dönemde daha çok bir haberleşme


aracı olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Bunların yanı
sıra Kureyş kabilesi ticaretle geçinen bir kavim olduğu için380
alış verişlerin, borçların, vb. işlemlerin de kayıt altına alın­
dığı muhakkaktır. Belazüri'nin (ö. 279) verdiği bilgilere göre
İslam Dini tebliğ edilmeye başlandığında Kureyş kabilesinde
yazı yazmayı bilen on yedi kişi bulunmaktadır. Belazüri'nin
isimlerini tek tek saydığı bu on yedi kişi arasında, Müslüman
olmasıyla birlikte İ slam davasının güç kazandığı Hz. Ömer.
üçüncü halife Hz. Osman ve dördüncü halife Hz. Ali de yer
almaktadır. 38 1

Kur'an'ın yazılması boyutuyla hadiseye baktığımız zaman,


Hz. Muhammed'in Allah'tan aldığı vahiyleri insanlara tebliğ
etmeye başlamasından kısa bir süre sonra, yazı yazmayı bi­
len sahabilertn, peygamberden duyduklarını değişik sebep­
lerle382 yazmaya başladıklarını görüyoruz. Zaten vahiy yazan
sahabilertn çoğunun, daha sonra özel mushaf sahibi kişiler
olduğu da görülmektedir. 383 Bu yazım işleminin tam olarak
ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte,384 el­
deki verilere bakıldığında, vahyin nazil olmaya başladığı Mek­
ke döneminin ortalarından itibaren olduğu anlaşılmaktadır.
Bu dönemde yazı yazmayı bilen sahabilerden bir kısmı Hz.
Peygamber'den duyduklarını hem kendileri için hem de diğer
Müslümanlar için yazmışlardır.385 Bu çerçevede en meşhur ha-

379 S. Hizmetli. age., s. 1 36;M. E. Maşalı, age. . ss. 46-47; S. Şimşek, "Asr-ı
Saadette ve Hulefa-i Raşidin Döneminde Kur'an Eğitim ve Öğretimi", Bilgi
Vak.fi 1 . Kur'an Sempozyumu 1 994. s. 396.
380 Kureyş ( 1 07) : 1 -2; ô. Ôzsoy, age., s. 37; Watt. Kur'an'a Giriş, s. 46.
38 1 Belazuri . age., s. 69 1 ; S. Hizmetli, age., s. 1 28 .
382 "Kur'an'ın yazılmaya başlamasına. yazı yazmayı bilen Müslümanların.
kendlleıine tebliğ edilen vahiyleıi yazma arzularının yol açmış olması. elle­
ıinde kutsal metınleıi bulunan Ehl-i Kitap ile tanışık bir kültürün çocuk­
lan olan Araplar için muhtemel görünmektedir." (Ô. Ôzsoy. age., s. 44.)
383 Z. Şen, age. . s. 85.
384 M. Hamidullah, İsldm'a Giriş, s. 24; İ. Ersöz, age., s. 76.
385 Draz, age. . s. 52; A. Güneş. Kur'dn-ı Kerim'in Ortaya Çıkı.ş Süreci, s . 1 1 5;
B . Moıitz, agm., MEB İsld.m Ansiklopedisi, ! , 500.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 75

her, Hz. Ömer'in Müslüman oluşuyla ilgili hikayede yer alan


'üzerinde Kur'an yazılı sahifeler'dir. Ancak bir kısım müsteş­
rikler, özellikle Watt ve İtalyan tarihçi Leon Caetani bu hikayeyi
tümüyle kesin olmayan bir haber olarak ifade ederler. 386 Meh­
met Azimli de "Hz. Ömer'in Müslüman Oluşuyla İlgili Rivayete
Farklı Bir Yaklaşımtt başlıklı makalesinde hadis kaynaklarında
geçmeyip İslam tarihi kaynaklarında yer alan bu hadiseyi ta­
lihsel koşullar çerçevesinde yaşanması pek mümkün olmayan
bir olay olarak ele alır. Ona göre Hz. Ömer'in Müslüman oluşu­
nu anlatan diğer rivayet daha gerçekçidir.387 Hz. Ömer'in Müs­
lüman oluşuyla ilgili söz konusu hadise, eldeki delillere göre
Habeşistan'a yapılan hicretlerin hemen akabinde, yani miladi
6 1 5-616 yıllarında yaş anmı ştır.388 Bu hikayede Hz. Ömer'e kız
kardeşinin din değiştirdiği bilgisi ulaştırıldığında onun öfkeyle
hemen kız kardeşinin evine gittiği, kız kardeşini hırpaladığı,
öfkesi biraz yatıştıktan sonra da odanın bir köşesinde matbu
olarak gördüğü Hadid suresinin ilk sekiz ayetiyle Taha sure­
sinin ilk sekiz ayetini incelediği -bir rivayete göre de bu ev­
rakların birinde Tekvir suresinin ilk on dört ayeti vardır-389 ve
Müslüman olmaya karar verdiği anlatılır.390

Mekke döneminde vahiylerin yazılmasıyla ilgili ikinci bir


haber de Hz. Peygamber'in Akabe görüşmelerinde (M 620-
62 1) konuşmuş olduğu Zuraykaoğullanndan Rafı b. Malik
ez-Zuraki'ye vermiş olduğu ve o güne kadar nazil olan bütün
vahiylerin yazılı olduğu nüshalardır. 391 Bir diğer rivayet ise Şii
kaynaklı olup Hz. Ali'nin şöyle dediğini aktarır: "Rasülüllah
nazil olan tüm ayetleri bana okur, imla ettirir, ben de kendi
yazımla yazardım . "392

386 Watt, Kur'an'a Giriş, s. 52; Z. Şen, age., s. 59.


387 İkinci rivayet Hz. Ömer"in Ka'be'de Hz. Peygamber'in okumuş olduğu
Kur'an'ı dinleme neticesinde Müslüman olmaya karar verdiğini anlatır.
Mehmet Azimli. "Hz. Ömer'in Müslüman Oluşuyla İlgili Rivayete Farklı
Bir Yaklaşım", İsldmtydt 2003, C. 6, Sy. ı . ss. 1 73- 1 83.
388 İbn Hişam. age. . 1 . 3 1 8; S. Hizmetli, age. . s. 1 27.
389 Z. Şen, age., s. 63.
390 İbn Hişam. age. . 1, 320-32 1 ; Zencani. age, s. 2 1 ; S. Hizmetli, age., s. 1 29.
39 1 Aslan Hablbov, İlk Dönem Şii Tefsir Anlayışı, Ankara Ü niversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2007, s. 83.
392 A. Habtbov, agt . , s. 84.
76 Kur'an 'ın Metinleşme Tarihi

1 2- 1 3 yıl süren Mekke döneminde, Kur'an'ın yazılma­


sı bağlamında, kaynaklarda başka bir rivayete rastlanılma­
maktadır. Bu durum, yazılı başka bir materyalin olmadığı
anlamına gelmemekle birlikte, zımnen yazı yazmayı bilen
Müslümanların sayısının ve yazıya olan ihtiyacın az olduğu
anlamına da gelmektedir. Öyle ki Hz. Muhammed Medine'ye
geldiğinde yazı yazmayı bilen Müslümanların sayısının on
kişi olduğu rivayet edilir.393 Ancak A'zami ve İzzet Derveze (ö.
1 984) gibi önemli ilim adamları bu rakamın gerçeği yansıt­
maktan uzak olduğunu; Mekke'nin coğrafi, ticari ve dini bir
merkez oluşu göz önünde bulundurulduğunda bu sayının
çok daha yüksek olması gerektiğini dile getirirler. 394 Değişik
kaynaklarda Zeyd b. Sabit'in Medine'ye hicretten sonra Hz.
Peygamber'in emriyle Yahudilerin yazısını öğrendiği şeklinde
bir rivayet vardır.395 Aynca Hz. Peygamber Bedir Savaşı'nda
esir düşen Kureyşlllerden ve diğer kabile mensuplarından
fidye olarak on Medineli çocuğa yazı yazmayı öğretmelerini
istemiştir.396 Bu haberler, hicretin hemen akabindeki yıl­
larda gerek Mekke'de gerekse Medine'de yazı yazmayı bilen
Müslümanların sayısının az olduğuna,397 ama aynı zaman­
da yazı yazmayı bilenlere de ihtiyaç duyulduğuna işaret et­
mektedlr.39A Bu bağlamda Mekke'de vahiy katipliği resmi bir
hüviyete sahip değildir ve vahiy kattpltğiyle görevli fazla kişi
bulunmamaktadır.:199 Aynca on Medineli çocuğa yazı yazmayı
öğretmekle alakalı olan rivayet derinlemesine tahlil edildiğin­
de dikkatimizi çeken diğer bir husus da -ezilen ve hor görü-

393 Zcncani, agc . . s. 6.


394 Z. Şen. age. . s. 53.
395 Belazüıi. age . . s. 695; İbn Ebi Davüd. age., s. 3; Zencani, age., s. 1 7;
Risale.fi Rasmi'l-Mushaf. Yazma Eser, s. 7 .
396 Zencani. age. . s. 6; Nihad M. Çetin. agm., 1D V İslfım Ansiklopedisi. JII,
278: Hamidu llah. age. , s. 38.
397 İ . Ebyaıi, age. . s. 1 49.
398 ô. Ôzsoy, age., s . 38; A. Güneş, Kur'ô.n-ı Kerim'in Ortaya Çıkış Süreci. s .
1 22.
399 Draz, age. . s. 3 l : Abdulaziz Salim. age. , s. 8; Mekke'de ilk vahiy yazan
kişinin Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh olduğu kaynaklanmızdakl rivayetler­
de yer alır. Ancak o daha sonra din defı;lştirmlş, Mekke'nin fethinde tek­
rar Müslüman olmuştur. (Kastalani, İrşıidu's·Sfui li Şerhi Sahihi'l-Buhtui,
Vll. 450); Z. Şen. age. . ss. 85-86.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 77

len kitlelerden olmalan hasebiyle-400 Müslümanlar arasında


okur-yazarlık oranının düşük olmasına karşın yine bir ticaret
ve kültür merkezi olan Mekke'de okur-yazarlık oranının bel­
li bir düzeyde olduğudur.401 Diğer taraftan Hz. Peygamber'in
de eğitime vermiş olduğu önemden dolayı öğreticinin müşrik
olmasını sorun yapmaması ve Müslümanlann eğitim seviye­
lerinin artırılması için her türlü fırsattan yararlanma yoluna
gitmesi de dikkat çekicidir. 402

Medine döneminde ise durum farklılaşmıştır. İslamiyet


hattı ve kitabeti zaruri kılan ve kullanım sahasını genişleten
amilleri beraberinde getirdiği için hicreti takip eden yanın asır
içerisinde yazı, daha önce geçirdiği üç asırlık mazisine oranla
fevkalade büyük bir tekamüle mazhar olmuştur. 403 Siyasi çal­
kantılar, savaşlar, sosyal ve kültürel hareketlilik bu dönemde
Müslümanlann pek çok konuda olduğu gibi yazı konusun­
da da mesafe almalanna vesile olmuştur. Medine döneminde
bütçe kayıtlannın ve savaşa katılanlann tespiti söz konusu
olmuş, bazı sözleşme ve diplomatik yazışmalara ihtiyaç duyul­
muş, devlet başkanlanyla görüşmeler yapılması gerekmiş ve
bu çerçevede önemli devlet başkanlanna ve kabile reislerine
davet mektuplan göndertlmiştir.404 Hz. Peygamber'e katiplik
yapan sahabiler de bu dönemde yetişmiştir. Fars, Rum, Kıbt
ve Habeş dilleri ile İbrani ve Süryani dilleri Hz. Peygamber'in
emriyle bu dönemde öğrenilmiş ve Zeyd b. Sabit başta olmak
üzere bir kısım sahabiler bu dillerle yazılmış olan vesikalan
Hz. Peygamber'e tercüme etmişlerdir.405

400 İzzet Deıveze. Kur'ô.n'a Gôre Hz. Muhammed'tn Hayatı. çev. Mehmet Yol­
cu. s. 279.
40 1 Ôzsoy, age. . s. 38 "Btr ticaret ve kültür merkezi olan Mekke'de okur ya­
zarlık oranı. ziraat kenti olan Medine'den daha çoktur."
402 Z. Şen. age., s. 53.
403 Nihad M. Çetin. agm. . WV İsliım Ansiklopedisi. ili. 276; M. Hamidullah.
İsliım'a Giriş. s. 36; M. E. Maşalı. age. . s. 45.
404 İbn Sa'd. age. . il, 24-52: Belıizüri. age. , ss. 125- 1 26; Btr rtvayette bu mektup­
ların hicretin 7. yılında göndertldlğl bilgisi vardır: Abdulaziz saıım . age. , s. 14:
Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber'in Altı Orj/irıal Diplomatik Mektubu,
ss. 73- 168: Sel.aml Münir Yurdatap. Hz. Muhammed 'in Mektuplan.. s. 62.
405 İbn Sa'd, age., iV, 1 74: Belazüri, age., s. 695; Nihad M. Çetin, agm . , WV
İsliim Ansiklopedisi. III, 278: Zencani, age. . s. 1 7: D. Cündloğlu. Anlamın
Tarihi. s. 1 08.
78 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Medine İslam devletinin oluşumu ile birlikte, Hz. Muham­


med eğitim-öğretime daha fazla önem vermiş ve 'Su.ffa' adıyla
şöhret bulan eğitim müessesesini kurmuştur. O örnek mu­
allim, Medine'ye gelişinden sonra ilk kamusal çalışması olan
cami inşasının bir kısmını gece yatakhane, gündüz dershane
vazifesi gören ve isteyen herkesin yararlanabileceği bir eği­
tim müessesesine ayırnuştır.406 Bu şekilde Hz. Muhammed,
Medine'ye hicret eden herkesi 'Suffa'ya yönlendirip onların
orada filim sahabilerden Kur'an dersi almalarını sağlarnış407
ve böylece Müslümanlar arasında ilmin ve kitabetin gelişme­
sine katkıda bulunmuştur.408 Bundan sonraki dönemlerde
Medine'de 8-9 mescid daha okul görevi görmüştür.409 Böylece
gerek Kur'an ayetlerinde gerekse Hz. Peygarnber'in sözlerin­
de ve uygulamalarında yazıya karşı bir teşvikin olduğu net
bir biçimde görülmektedir.410 Suffa'da ders veren, aynca yazı
yazmalarıyla ve ilimleriyle şöhret bulan bazı sahabiler şun­
landır: Osman b. Affan, Ali b. Ebi Talib, Ubey b. Ka'b, Zeyd
b . Sabit. Abdullah b. Mes'üd, Ebü'd-Derda ve Ebü Müsa el­
Eş'ari.4ı ı Bu şekilde Medine şehri, İslam ilim ve kültürünün
merkezi olmuş; büyük İslam inkılabına başkentlik yapmıştır. 4ı2

Kur'an'ın Medine döneminde yazıya geçirilmesi boyutunu


incelediğimizde ise şunu görüyoruz: Bu dönemde Kur'an'ın

406 M. Hamidullah, İsltım"a Giriş.ss. 37-38; S. Hizmetli, age., s. 1 50, Yalnızca


ibadet yeli olmayan. aynı zamanda devlet lşlertnln yürütüldüğü. barışa
ve savaşa karar vertldiğl. Müslümanlann din ve sosyal hayatlarıyla ilgili
meselelertn görüşülüp çözüme kavuşturulduğu. iktisadi. içtimai ve siyasi
konuların ele alınıp değerlendirtldiğl bir mahal olan "Peygamber Mescidi"
Müslümanlar için bir toplantı ve meşveret mahalli. bir adliye merkezi. bir
ilim ve kültür ocağı. eğitim ve öğrettm yapılan bir mektep olarak da görev
yapmıştır. Bu arılamda Mescld-1 Nebevl'nln bitişiğinde yer alan 'SuITe"yi ilk
İslam Üniversitesi olarak da kabul edebilirtz. S. Hizmetli. a.y.
407 S. Salih, age., s. 68; Zencani. age., s. 1 8 .
408 Zencani, age., s. 6 ; Suffe ehli başlangıçta 7 0 kişi kadardı ve çok fakir
Müslümanlardan oluşuyordu . Ünlü sahabi ve muhaddis Ebü Hureyre de
burada yetişen alimlerdendir. (S. Hizmetli . age .. s. 1 50); Abdullah Özbek.
Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, ss. 72-75.
409 i . Karaçam, agm., ss. 287-3 1 2 .
4 10 Z . Şen. age . . s. 49.
4 1 1 s. Salih. age . . s. 67.
4 1 2 S. Hizmetli, age., s. 1 42.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 79

epey bir kısnu savaşlar esnasında nazil olmuştur.413 Bedir ile


başlayıp Hz. Peygamber'in vefatına kadar devam eden savaş­
lar silsilesi ve özellikle de 627 yılında yaşannuş olan Hendek
Savaşı'nın sonuna kadar olan süreç göz önünde bulundu­
rulduğunda, Medine'de yazının gelişimi41 4 ve Kur'an'ın nazil
olan kesitlerinin düzenli olarak yazılmaya başlanması hadi­
sesinin hemen hicreti takip eden yıllarda vuku bulmadığı an­
laşılmaktadır. Zaten böyle bir yapı içerisinde Kur'an'ın nazil
olan her bölümünün anında yazıya geçirildiğini düşünmek de
sosyal hayatın gerçekleriyle pek örtüşmemektedir. Zira her
yıl savaş yaşanmakta ve aranan her şey arzu edildiği anda
da bulunamamaktadır.415 Bu çerçevede kaynaklarda şöyle bir
rivayet yer almaktadır: "Allah Rasülü düşman topraklarına
(savaşa) gidilirken yazılı Kur'an kesitlerinin götürülmesini
yasaklardı."4 1 6 Bu rivayet bir taraftan yazılan vahiylerin oldu­
ğunu gösterirken, diğer taraftan savaş esnasında nazil olan
ayetlerin sözlü olarak paylaşıldığını ima etmektedir. Gerçek­
ten de özellikle Mekke döneminde nazil olan Kur'an ayetlerini
sahabenin ezberlediği,417 aile fertlerine ve vahyin nuzülüne
şahit olmayan diğer şahıslara öğrettiği ve namazın farz kılın­
masıyla birlikte günlük namazlarında okuyarak tekrar ettiği
inkarı gayr-i mümkin gerçeklerdendir.418 Bu etkileşim esna­
sında farklı okuyuşlardan dolayı bazı sahabilerin tartıştıkları,
hatta bu tartışmalardan bir kısmını Hz. Peygamber'in çözüme
kavuşturduğu da kaynakların bize aktardığı rivayetler ara­
sında yer almaktadır. Bir defasında Ömer b. Hattab'ın, Hişam
b. Hakim'i4 1 9 namazda Furkan suresini okurken dinlediği ve
onun pek çok ayeti farklı şekilde okuduğunu duyduğunda na­
mazını bitirmesini beklediği, namazını bitirmesinin ardından

4 1 3 Buhaıi, age .. Kitabu'l-Clhad ve·s-Slyer. 1 29: Zerkeşi, age .. I. 24 1 :


Şahhate. age. . s . 1 5: Enfal (8) :4 1 .
4 1 4 Belazüıi, age. . ss. 694-695.
4 1 5 Z. Şen. age .. s. 1 29.
4 1 6 Tayallsi, age., s. 253; Buhan, age. . Kitabu"l-Cihad ve's-Slyer. 1 29: Risdle
fi RasmCl-Mushaf. Yazma Eser. s. 8.
4 1 7 Zencani. age .. s. 1 5.
4 1 8 Rudi Paret, Kur'an Üzerine Makcileler, çev. ve Deri. Ömer Özsoy, s. 1 69:
Zencani, age. . s. 1 7.
4 1 9 Hem Hz. Ömer hem de Hişam b. Haklın Kureyşlidir. Zerkeşi, age., !, 278.
80 Kur'wı 'ın Metinleşme Tarihi

da 'bu ayetleri sana bu şekilde kim okuttu?' diye sorduğu,


Allah Rasülü okuttu deyince de; 'Yalan söylüyorsun, Allah
Rasülü onları bana farklı şekilde okuttu' diyerek onu yaka
paça Hz. Peygamber'in huzuruna getirdiği ve okuduğu ayet­
leri tekrar etmesini istediği, tekrar etmesinin ardından da Hz.
Peygamber'in hem onun hem de Ömer'in okuyuşunu onayla­
dığı anlatılır. 420 Bir başka rivayette de Abdullah isminde bir
sahabinin bir başkasının Kur'an'daki bir ayeti peygamberden
dinlediği kıraatin dışında okuduğunu duyması üzerine onu
peygamberin huzuruna getirdiği, peygamberin ise her ikisi­
nin okuyuşunu onayladığı haberi yer alır.421 Aynca Hakim'in
Müstedrek'inde: "İbn Mes'üd'un Peygamberle birlikte Hira
Mağarası'nda olduğu bir esnada Murselat suresinin nazil ol­
duğu ve İbn Mes'üd'un onu Rasülüllah'ın okuyuşuyla dinledi­
ği" rivayeti aktarılır.42� Her geçen gün İslam'a olan katılımların
artmasıyla birlikte Kur'an'ı bizzat Hz. Peygamber'den dinleyen
sahabilerin sayısı hızla artmış ve hafız sahabilerin adedi kısa
sürede onlarla ifade edilir hale gelmiştir.423 Öyle ki peygambe­
rin sağlığında yaşanmış olan Bi'r-i Maüne Faciası'nda (Uhud
Savaşı'ndan 4 ay sonra, M 625) çok sayıda hafız kurranın
şehid edildiği kaynakların bize aktardığı bilgilerdendir. 424

Mekki süreçte davetin içinde bulunduğu şartlar, bu dö­


nemde vahyin yazılı olarak tespitine fazla imkan sağlama­
mıştır.425 Bu dönemde Hz. Peygamber kendisine vahyolu ­
n an ayetleri okuyarak etrafındakilerle paylaşmış v e b u oku­
yup öğrettiği ayetler, kendisinden doğrudan işitemeyenlere

420 Ebü Ubeyd, Fedililu'l-Kur'dn. s. 334; Tayfillsi, age .. s. 9; Şafii . er·Risdle,


273: Buhart, age., Kıta.bu Fedfilll'l-Kur'an, 5: Muslim, age., Kttabu
Salati'l-Musafirtn, 47: İbn Kuteybe, age., ss. 26-27; Taberi, age., 1, 36:
Zerkeşi, age., 1. 269: Zencani, age., ss. 13- 14.
42 1 Buhart, age., Kıta.bu Fedailfl-Kur'an, 37: i. Ebyart, age., s. 135.
422 Zencani, age., s. 14.
423 Buhart. age.. Kıta.bu Tefsirt'l-Kur'an, Leyi Suresi, 1 -2: Buradald hafızdan
maksat nazil olan ayetlertn bir kısnunı ezbere bilendir. Yoksa her sahabinin
aynı şekilde bütün vahiyleri ezberlemiş olması mümkün değildir.
424 İbn Hişam. age.. III, 1 59; Buhart, age., Kitabu'l-Meğ<izi, 28; Vakıdi,
Kitabu'l-Meğö:zi, I. 347: Taberi, age., 1, 525: Zencani. age., s. 1 8 .
4 2 5 M. E. Maşalı, age., s. 50.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 81

de iletilmiştir. 426 Medine'ye gelişinden bir müddet sonra ise


Hz. Muhammed'in kendisine katipler edindiği kaynakların
ittifakla naklettiği haberlerdendir. Ancak bunun tam olarak
ne zaman başladığı kesin olarak bilinememektedir. A'zami ,
"Benden Kur'an dışında bir şey yazmayın, kim benden Kur'an
dışında bir şey yazdıysa onu imha etsin. " haberinin hemen
hicretten sonraki yıllara tekabul ettiğini ifade eder. 427 Dola­
yısıyla Hz. Peygamber. özel katiplerini Medine döneminin ilk
yıllarından sonra tutmuş428 ve bu katipler, Hz. Peygamber'den
dinledikleri vahiyleri o dönemdeki yazı malzemelerine yazmış­
lardır. 429 Mesela " .JJ�w ı ı.S.H �" ayeti nazil olduğunda Hz.
Peygamber 'Zeyd'i çağırın, divit ve kürek kemiği ile gelsin' de­
miş ve söz konusu malzeme ile geldiğinde de nazil olan ayeti
ona yazdırmıştır. Bu bilgiyi şu rivayet aktarmaktadır:

W J � .l_r.ll
-:....l j J \,; Jt.-....1 .f-1 :_,&- � l;..1..> J li JI.> Y.I l;..1..>
...::....-. .)

r-L J � 411 1 � 411 1 J_,... .; �.) .:r.--_;.....l ı ,j.A .:ıJ�wı ı.S.H � �\ıı o.iA
o.iA -:..J_? • J.;-i> }'ii İp... İl ..:_r.I ·�J � � .....o:J � �.)J �ı; ..f. -1.:!j
J .rAJ I ._)J 1 _d;- �\ı 1

Ebu İshak, Berra'nın şöyle dediğini aktarmıştır:


l.r--_;..lı d' .:ıJ.ısLAJı ..s..ı=-ı>' I ayeti nazil olduğunda Rasülüllah Zeyd b.
Sabit'! çağırtmış ve ayeti yazması için kürek kemiği getirmesini
istemiştir. O esnada gelen İbn Ummu Mektum enge111 oluşunu
dile getirince ayetin IJ..,..AJ I JJ I _r.&.] kısmı da nazil olmuştur.430

Medine döneminin sonlarına gelindiğinde ise Kur'an'ın


tümü yazıya geçirilmiştir. Diğer taraftan bütün Kur'an'ın sa­
habe tarafından ezberlendiği de tarihi bir gerçek olarak karşı­
rnızdadır.431 Bir farkla ki, sahabenin her biri Kur'an'ın değişik
bölümlerini ezberlemiştir. Ebu Bekir döneminde yapılan ça-

426 M. Hamidullah, İsldm'a Giriş. s. 30.


427 Z. Şen. age. . s. 48.
428 Watt, Kur"an 'a Giriş, s. 50: Z. Şen, age. , s. 86.
429 Zencani. age. , s. 20: Şahhate. age., s. 24: Buhari'de bir Hırtstıyanın
Müslüman olduğu ve vahiy yazdığıyla ilgili bir haber de yer almaktadır.
[Kltabu"l-Menakıb. 25.J
430 Tayalisi, age. , s. 96: Buhari. age., Kitabu Fedaili'l-Kur·an. 4.
431 Zerkeşi, age . . I . 296: S. Akdemir. Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri,
s. 22.
82 Kur'an'ın Mettnleşme Tarihi

lışmada Zeyd b. Sabit'in tahta parçası, yassı taş, deri ve kü­


rek kemiklerinin yanı sıra beşer hafızasını (J�)1 JJ..1...,p) da zik­
retınesi432 bunu ortaya koymaktadır. Kur'an'ın hepsini ezbere
bilen sahabi adedi ise parmakla gösterilecek kadar azdır.433

E. Meşhur Vahiy Katipleri ve Sosyal Hayatları


Hz. Peygamber'in Medine'ye gelişinden sorıra kendisine
katipler edindiği kaynakların bize aktardığı haberlerdendir.
Değişik kaynaklarda sayıları 40'a kadar varan434 bu katipler
sahabenin seçkinlerinden ve önde gelenlerindendir. İslam ta­
rihinin başlangıcı olarak kabul edilen o dönemde henüz Hi­
caz bölgesinde kıraat ve kitabet konusu çok gelişmediğinden
katiplerin sayısı sınırhdır.435 Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali,
Muaviye b. Ebi Süfyan, Eban b. Said, Halid b. el-Velid, Sabit
b. Kays, Ubey b. Ka'b ve Zeyd b. Sabit o dönemde katiplik
yapmış olan sahabilerden bazılandır.436 Ancak bu katiplerin
geçimlerini nasıl sağladıkları ve günlük vakitlerinin ne kada­
rını vahiy yazımına ayırdıkları konusu, üzerinde durulmaya
değer bir husustur. Zira bu sahabilerin bir kısmı geçimleri­
ni sağlamak için çalışıyor,437 bir kısmı da Hz. Peygamber'e
uzak oldukları için günü gününe vahiylerden haberdar ola­
mıyorlardı.438 Mesela Muaviye b. Ebi Süfyan Mekke'nin fet­
hinden (M 630) sonra Müslüman olmuş ve ondan sonra Hz.
Peygamber'e katiplik yapmıştır.439 Aynca Muaviye'nin daha
çok vahiy dışı katiplikte görev aldığına dair rivayetler de var­
dır. 440 Mekke'nin fethinden sonra Hz. Peygamber'in yaşamış
olduğu zaman diliminin oldukça kısa olduğunu düşündüğü­
müzde, Muaviye'nin katiplikteki yerinin de bu zaman dilimiy­
le sınırlı olduğunu anlamış olunız. Bu bağlamda en meşhur

432 Zerkeşi, age. . I. 295.


433 İbn Mucahld. Kitôbu's-Seb'aji'l-Kırdiit. Mukaddime. s. 9.
434 i. Cerrahoğlu, age. . s. 53; S. M. Yurdatap. age., ss. 7-9.
435 Ya'kfıbi, Tfuihu'l-Ya'kübi, 1, 402; Marzfık. age.. s. 14.
436 Belazuri. age. , s. 693; Şahhate, age., s. 25; Abdulaziz Sfillm, age., s . 8;
Muhaysln. Tô.rihu'l-Kur'ô:n, ss. 1 29- 1 30.
437 Buhari. age. , Kitabu'l-İlm. 42.
438 i. Ersöz, age. . s. 85; Z. Şen. age. . s. 1 1 2; T. Koçyiğit. Hadis TaıihL ss. 76-79.
439 Belazuri. age., s. 693.
440 Z. Şen. age., s. 93.
Hz. Osman Öncesi Kur"an"ın Durumu 83

olan birkaç katiple ilgili kaynaklarda yer alan bilgilen hatırla­


manın faydalı olacağını kanaatindeyiz.

ı. Zeyd b. Sabit
Hz. Peygamber'in Medine'ye gelişinden sonra İslam dini­
ni tercih eden Zeyd b. Sabit Ensar'dandır.44 1 Hicretin hemen
akabinde İslam'ı seçtiği ve o esnada 1 1 yaşında olduğuna dair
rtvayet442 göz önünde bulundurulursa, Hz. Muhammed'in
Mekke'de İslam'ı ilan etmeye başladığı yıllarda doğduğu anla­
şılmaktadır. Yaşının küçük olması hasebiyle Müslümanlarla
müşrtkler arasında yaşanan ilk savaşa/Bedir Savaşı'na ka­
tılmayan Zeyd b. Sabit, esirlertn okuma-yazma öğretmeleri
karşılığı serbest bırakılmalarını sağlayan uygulama çerçeve­
sinde yazı yazmayı öğrenmiştir. 443 Aynca ilerleyen yıllarda Hz.
Peygamber'in emriyle Yahudilerin dili olan İbraniceyi çok kısa
sürede öğrenmiş olan zeki bir sahabidir. Hz. Peygamber'e kom­
şu olması hasebiyle444 zamanının çoğunu Hz. Peygamber'in
yanında geçirmiş ve ona katiplik yapmıştır.445

Hz. Ebü Bekir ve Hz. Osman Kur'an'ı cem' etmeye karar


verdiklerinde Abdullah b. Mes'üd ve Ebü Müsa el-Eş'ari gibi
hem yaşça büyük hem de önde gelen sahabiler olmasına rağ­
men446 bu önemli görevin başına Zeyd b. Sabit'i getirmişler;
yardımcı olarak da Ensar ve Muhacirlerden başka sahabileri
atamışlardır. 447 Onların bu göreve Zeyd'i layık görmelerinin
arkasında onun engin bilgisi, sadakati, hafız oluşu, güvenilir
oluşu ve son arzada hazır bulunuşu gibi pek çok etken rol
oynamıştır. 448 Bir kısım ilim adamı onun Hz. Peygamber'in
resmi mahiyette tek katibi olduğunu ifade etse de bu yorum

44 1 Kastalani, age .. VII , 450.


442 Zehebi. Siyeru A'lômi'n-Nubela". il. 427-428.
443 Apak. Adem. "Vahiy Katibi Alım Sahabl Zeyd b. Sabit". Diyanet Aylık Der­
gi. Ağustos 2009. Sy: 224. s. 62.
444 İbn Ebi üavüd. age .. s. 3.
445 Abdullah b . Vehb., age. . I . 6; Zehebi, Siyeru A 'lô.mi'n·Nubela", il, 426-428:
S. M. Yurdatap. age.. s. 7: Osman Keskloğlu. Kur"dn Tarihi. s. 1 58.
446 Zencani. age. . s. 1 2 1 : Suyüti. age. . 1. 9.
447 "&11 1 ":'l:S" :..r" � ..)s- _:r....Lo l.:.; W"·� � �I ":'L ..)s- l..ı....i l __.....J J �) Jli Ş..., y,I
.�Li" İbn Ebi Diivüd. age.. s. 9: Abdulaziz Salim. age. . s. 12.
448 Abdulaziz Salim. age. . s. 1 2 .
84 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

biraz abartılıdır.449 Rivayetlere göre son arzada Hz. Peygam­


ber Kur'arı'ı Zeyd'e yazdırmış ve okutmuş, Zeyd de bu kıraat
üzertnde Kur'an'ı okutmaya devam etmiştir. Bundan dolayı
Hz. Ebu Bekir ve Hz. Osman Kur'an'la ilgili çalışmalarda baş­
kanlık görevini ona vermiştir. Aşağıdaki rivayet bu bilgiyi şu
şekilde aktarmaktadır:

4::i � ._;.il ö_r->-� \ 4..,.:._,JI ..ı.+.!. �l: .:r. .J..0 .JI J� �I V .) -s�I JljJ
..,..u ı l>.).! .:ılSJ � L..ı.İ)J ı-LJ � 4111 .j..,p J_,....)1 l.+::5.J � L..J �L..
...b- l...a..JI � .J� .'} JJ �J �J Ş.,, y,l ..ı....:s-1 ..!.l.l.i.lJ �L.. ,j> �
Beğavi Şerhu's-Sunne isimli esertnde şöyle demJştlr: Zeyd b.
Sablt'ln neshedilen (mensüh) ayetlerle gertye kalanların (naslh)
ayrıldığı son arzada bulunduğu söylenmiştir. Allah Rasulü bu
ayetlert ona yazdırmış ve okutmuştur; o da ölünceye kadar bu
kıraat üzertne insanlara okutmaya devam etmiştir. Bundan dola­
yı Ebü Bekir ve Ömer Kur'an'ın cem'lnde ona güvenmiş, Osman
da mushaflann yazımında başkanlık görevini ona vermlştlr.450

Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlertnde Medine'de ka­


dılık ve kıraat makamlarında oturan Zeyd b. Sabit, Emevi Hali­
fesi Muaviye döneminde de bu görevine devam etmiştir. Aynca
Hz. Ömer her Medine dışına çılo.şında halefi olarak yerine Zeyd'i
bırakmıştır.45 1 Bu ünlü sahabi hicri 45 yılında vefat etmiştir.
Vefat ettiği gün İbn Abbas şöyle demiştir: "İlmin zayi oluşu böy­
ledir, bugün oldukça fazla ilim defnedilmiştir."452 İbn Ömer de
"Bu gün insanların en filimi ölmüştür, Allah ona rahmet eyle­
sin!" şeklinde hem tespit hem de taziyede bulunmuştur. 453

2. Ubey b. Ka'b

Ensar'dan ve Neccar soyundan4s.ı olan Ubey daha öncele­


ri Yahudi dinine mensuptu .455 İslamı seçtikten sonra fıkıhta
ve kıraatle ün yapmıştır. Hz. Ömer onun hakkınd a 'Kur'arı'ı
449 Kastalani. age. . Vll. 450.
450 Suyüti. age. . I. 5 1 .
45 1 Zehebi. Siyeru A'lfmıi'n·Nubela', il. 427; Muhammed Yüsuf Kandehlevi.
Hayatu's-Sahabe. 111. 2 1 8 .
452 İbn Sa"d. age. . iV . 1 75- 1 77 .
453 Kandehlevi, age., IJI, 2 1 8.
454 Z. Şen. age. . s. 9 1 .
455 Ebü Zeyd. age . . ss. 1 68- 1 7 1 .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 85

en iyi okuyanımız Ubey'dir. '456 şeklinde bir değerlendirme


yaparak bu özelliğine dikkat çekmiştir. Hz. Peygamber'in
Medine'ye gelişinden sonra ilk vahiy yazanlardandır. Zeyd b.
Sabit'ten önce vahyi onun yazdığına dair rivayetler vardır.457
Şu rivayet bunlardan biridir:
Rasülüllah Medine'ye geldiğinde ona katiplik yapan ilk kişi Ubey
b. Ka'b'dır, Ubey bulunmadığı zaman yazı yazması için Allah
Rasülü Zeyd b. Sabit'! çağırırdı. Ubey ve Zeyd Peygamber'in hu­
zurunda vahyi ve mektuplan yazarlardı.4511

Ubey b. Ka'b aynca kendisine mushaf yazmış olan ender


sahabilerdendir. 459 Bazı rivayetlere göre Hz. Ömer zamanında
bazılanna göre de Hz. Osman zamanında vefat etmiştir. 460 Hz.
Osman zamanında (H 32) vefat ettiğine dair rivayetler daha
güçlüdür.

3. Muiz b. Cebel

Hz. Peygamber zamanında Kur'an'ı cem' eden dört kişi­


den biridir. Medine'de vahiy yazımında görev almıştır. Be­
dir Savaşı'na katılmış olan Muaz, fıkıh konusunda uzman
sahabilerdendir. �Alah Rasülü onu kadı olarak Yemen'e
gönderdiğinde kendisine nasıl hüküm vereceğini sormuş, o
da 'Allah'ın kitabında olan ile', peki Allah'ın kitabında çö­
züm yoksa, o zaman 'Rasülü'nün verdiği hüküm ile', şayet
Rasülü'nün de o konuda bir fetvası yoksa, o zaman 'içtiha­
dım ile' şeklinde karşılık verince; Allah Rasülü: 'Allah'ın elçi­
sinin elçisini. Allah elçisinin razı olacağı bir duruma muvaf­
fak kılan Allah'a hamd olsun.' diye dua etmiştir. " Yine Allah
Rasülü Mekke'yi fethettiğinde kıraat ve fıkıh konusundaki
ihtiyacın karşılanması için uzman olarak orada Muaz'ı bı­
rakmıştır. Muaz Hz. Peygamber'den 8-9 sene sonra vefat et­
miştir. 461

456 Buharı. ag e. . Kit.abu Tefsirt'l-Kur'an, 7.


457 Kastalani, age. . VII , 450.
458 Belazüri, age., s. 693: Kurdi. age.. s. 83: Watt, Kur'an'a Giriş. s. 60.
459 i. Ersöz. age., s. 85.
460 Suyüti. age. , 1, 72; Z. Şen, age. , s. 92.
46 1 Zehebi, Siyenı A 'liımi'n·Nubela', 1, 444-46 1 .
86 Kur'an'm Metirıleşme Tarihi

En meşhur olan bu üç vahiy katibiyle ilgili bilgileri de­


ğerlendirdiğimizde hepsinin de vahiy yazımıyla ilgili olarak
Medine'de görev aldığını görmekteyiz. Bu durum, resmi vahiy
katipliğinin Medine'de olduğunu ve Kur'an'ın daha düzenli
bir şekilde Medine döneminde yazıldığı düşüncesini teyit et­
mektedir.

F. Hz. Peygamber'in Okur Yazarlığı Meselesi


Kur'an, Hz. Peygamber'in okur-yazarlığı konusuna bazı
ayetlerinde temas etmekte ve Hz. Muhammed'i 'Kitabın ve
imanın ne olduğwıu bürnezdL'462 şeklinde tavsif ederek, ilahi
vahye mazhar olmadan önce onun vahiy mahsulü eserleri
okumadığını ve nuzül sürecinde de Kur'an'ı onlardan hare­
ketle yazmadığını ifade etmektedir. Bu bilgiyi Kur'an bizlerle
şu şekilde paylaşmaktadır:

.:.ıA-Jı '-:"'L:;J)I bl � J:.;..; )IJ '-:"'l;S � <l:-t � }.:; ..:..:.S L..J


Sen bu Kur'an'dan önce herhangi bir Uahi kitap olrumu.ş değildin.
Hdl-i hazırda da onu (ilahi kitabı) kendi birikiminle yazmıyorsun,
aksi takdirde (senin çağrını) geçersiz kılmaya çalı.şanlar kuşkuya
dü.şerlerdi. 463
Bazı ilim adamları konuyla ilgili bu vb. ayetlerden464 hare­
ketle, Hz. Peygamber'in en azından risfilet görevine başladığı
kırk yaşına kadar okuma-yazma bilmediği sonucuna varsalar
da465 biz söz konusu ayetlerden böyle bir sonuç çıkarmanın
mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Hz. Muhammed'in yaşa­
mı ve karlyeri ile ilgili olarak en güvenilir kaynağın Kur'an-ı
Kerim olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, 466
462 Şüra (42):52.
463 Ankebüt (29):48; aynca bkz. Yunus ( 1 0) : 1 6.
464 A'raf (7) : 1 57- 1 58; Furkan (25):5; Yünus ( 1 0) : 1 6.
465 A. Güneş. Kur'dn·ı Kerim'in Ortaya Çıkış SürecL s. 1 0.
466 Watt, Hz. Muhammed 'in Mekkesi. s. 1 1 . Hadis külliyatı Hz. Muhammed'ln
rlsalettyle ilgili olarak bir tarihçi için çok az bir değere sahiptir. Buharfdekl
'Meğazi' bölümüyle İbn Hlşam'ın Siret'lndeki btlg11er bu anlamda az bir
yer işgal eder. (Watt, a.y.) Hatta İbn Hişam (ö. 2 1 8)'dan bir-iki kuşak
önce İbn İshak (ö. 1 5 l)'ın el·Meb'as ve·l-Meğazi isimli çalışmasında da
durum aynıdır. Ondan önce de Emevi halifesi Muavlye'nln (66 1 -680)
Peygamber'tn yaşantısı ile llgtlt yazdırmış olduğu el·Mulük ve Ahbdru'l­
Mddin lslmll eser vardır. (İbn Hişam, age . . Glrtş, ss. 5-7.)
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 87

Kur'an'dan, sadece onun gerek vahyi tebliğ etmeye başla­


yıncaya kadar, gerekse sonrasında Yahudi ve Hıristiyanların
kutsal kitaplarını okumadığı ve nuzül sürecinde de Kur'an'ı
onlardan hareketle yazdırmadığı anlaşılmaktadır. 467

Onun, Kitab-ı Mukaddes'i okumadığını düşünmek için


birçok neden bulunmaktadır. Şayet o dönemde Kitab-ı
Mukaddes'in Mekke'de bir nüshası var idiyse bile bu kesin­
likle Süryanice olmalıdır. Her ne kadar kimi Batılı alimler,
Kitab-ı Mukaddes'in o dönemde Arapçaya tercüme edilmiş ol­
duğunu iddia etmekteyse de bu hemen hemen imkansızdır.468
Zira o dönemde Arap nesir edebiyatının herhangi bir türü
mevcut değildir.469 Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği bir haber­
de, Tevrat'ın o dönemde henüz tercüme edilmediğini, buna
mukabil sözlü olarak paylaşıldığını görmekteyiz:

l.,;J �J �1.r.J4 ölJ_,:.l l ıJJA "-:"'�! j.o>I ıJ\S Jl.i .:.s- 411 1 ı..ri'J ö.r../' ._r.I y
'-:"�I J-1 1_,.i� 'J r-LJ .ı..:Js. 411 1 ..}.o 411 1 J_,...J J\.ü İ')L.. � I j.o>\ı �..,.J4
"L:J ı J;ı t..J 411 4 L.i ı_,.ı.h r-"'y .ı>:; 'JJ
Ebu Hureyre şöyle demiştir: Ehl-i Kitap, Tevrat'ı İbranice olarak
okuyor, ancak Ehl-1 İslam için Arapça olarak tefsir ediyorlardı .
Allah Rasulu (sav.) şöyle buyurdu: Ehl-1 Kitap'ı tasdik etmeyin,
ancak yalanlamaym da! Sadece şöyle deyin: Biz Allah'a ve bize
inzal olana iman ettik. •10

Bu paylaşım muhtemelen Medine dönemimin ortalarında


olmuştur. Zira Müslümanların Ehl-i Kitap ile diyalogları daha
çok Medine dönemininin ilerleyen yıllarında vuku bulmuştur.

Bunun yanı sıra Kur'an-ı Kerim, nazil olduğu toplumun


şu kurgusal tepkisini de bizlerle paylaşmaktadır:

467 Draz. age., s. 1 00; Watt. Kur'an'a Giriş, s. 49; Taberi, age .. 1, 227; Furkan
(25):5; Ankebut (29) : 48-49; Şura (42):52.
468 Kur'an, muhataplarına bir kitap ya da bir ilim kalıntısı parçası getırrnele­
rtyle ilgili meydan okumaktadır. Ahkaf (46) :4
469 Watt. Hz. Muhammed 'in Mekkesi. s. 96.
470 Buhaıi. age. . Kitabu Tefsirt'l-Kur'an. 1 1 .
88 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Kitapyalnızbizdenöncekiikitopluluğ a (YahudUerveHıristiyanlara)471
gönderildi, biz ise o kitapların dilini bilmediğimiz için onlan okuyup
anlayamıyorduk demeyesiniz diye Kur'an'ı size irızdl ettik.472

Bu ayetten anlaşılan odur ki gerek Hz. Muhammed'in


kendisi gerekse toplumu, kutsal kitapların muhtevalanndan
habersizdir. 473 Zaten Tevrat'ın Arapçaya tercümesi miladi
7 1 8'de, İncillerin tercümesi de 9. ve 1 0. asırlarda gerçekleş­
miştir. Hatta Hıristiyan bir papazın (A.P. Chadiak) tespitine
gör İncillerin Arapçaya tercümesi 1 1 . asırda yapılmıştır. 474

Diğer taraftan vahiy mahsulü bilgileri Hz. Muhammed'e


başkalarının öğrettiği475 iddiası ortaya atılmış olsa da, söz ko­
nusu kişilerin Arapça dışında bir dil kullandıkları ortada ol­
duğu için bu sav da geçerliliğini yitirmektedir. Varaka ya da
Hz. Muhammed'e öğrettiği iddia edilen kişilerden biri kutsal
metinlerden herhangi birini okumuş ise muhtemelen bu dil
Süryanicedir. 476

Bunların yanı sıra 25. Furkan suresinin 5. ayetinde yer


alan: "Muhammed anlan başkasına yazdınyor ve sabah akşam
onlar ona imla ettiriliyor (uzman bir kişi okuyor ve yazılanlan
kontrol ediyor) ifadesiyle, 29. Ankebüt suresinin 48. ayetinde
yer alan . . ve onu kendi birikiminle yazmıyorsun. "477 şeklin­
•.

deki ayetten hareketle, Kur'an'dan Hz. Muhammed'in yazı ya­


zamadığı anlamını çıkaranlar olsa da bu konu tartışmalıdır.
Kur'an bizlere Hz .. Muhammed'in gerek peygamberlik öncesi,
gerekse peygamberlik sonrası dönemlerinde kutsal kitaplar
dışında başka kitaplar okuyup okumadığıyla ilgili doğrudan
bilgiler vermemekte, sadece onun nübüvvet öncesi dönemde
vahiy mahsulü kitapları okumadığını/okuyamadığını ve nü­
büvvet döneminde de bu kitaplardan edindiği bilgileri yazma-

47 1 Taberi, age .. V, 402.


472 En'am (6) : 1 56; aynca bkz. Zuhnıf (43):2 1 ; Fussılet (41 ):44.
473 Nah! ( 1 6):43;Enblya (2 1 ): 7: Nisa (4): 1 13.
474 1. Şengül. age. . ss. 1 64- 1 65.
475 Nah! ( 1 6): 103; M. Paçacı, age. . s. 1 83.
476 Watt, Hz. Muhammed'in Mekkesi, s. 96; Buhan, age.. Bed'ü'l-Vahy, 1 .
477 Ayette geçen -� .J.;..; 'iJ" lfadesının anlamı 'onu kendi kudretinle. ken-
di karannla. kendi gücünle -ki bilgisel blriklm de bir güçtür- yazmıyor­
sun' şeklindedir.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 89

dığmı aktarmaktadır.478 Bundan dolayıdır ki ilahi vahyi tebliğ


etmeye başlamasından sonra onun davasına muarız olanlar
bile, Hz. Peygamber'in geçmişe dair anlatmış olduğu herhan­
gi bir kıssanın kaynağını izah etmek istediklertnde, onun bu
kıssayı kendisinin yazdığını (�) söylemeye cesaret edeme­
miş, fakat onu başkasına yazdırdığını (�1)479 ifade etmiş­
lerdir. Kur'an da onun bu durumunu, risfiletinin ilahiliğine
delalet eden bir delil olarak takdim etmiştir.48° Kur'an'ın bu­
rada üzerinde durmak istediği konu, 'Hz. Muhammed'in yazı
yazma yeteneğinin olmadığı değil, bilakis muarızlarının 'ön­
cekilerin efsaneleri' olarak nitelendirdikleri bilgilere Allah va­
sıtasıyla sahip olmadığı ve bu bilgileri kendisine başkalarının
aktardığı' şeklindeki iddialarını paylaşmak ve yalanlamaktır.
Onlann bu iddialara karşılık Kur'an-ı Kerim, bütün bu bilgi­
lerin Hz. Muhammed'e Allah tarafından bahşedildiğini ifade
etmektedir.481 Bu iddialan ileri süren zümrelerin şaşkınlıkları
ise482 aradan geçen onca zamana rağmen -Kur'an kıssalannın
kaynağı konusunda belirli bir dayanakta ittifak edememeleri
nedeniyle- hala devam etmektedir.483

Kaynaklarda Hz. Peygamber'in okur-yazarlığına ilişkin


ikna edici bir delil bulunmazken,484 bu husus ihtimal dışı da
değildir. Her ne kadar bazı ilim adamları ömrü boyunca Hz.
Muhammed'in okuma-yazma bilmediğini söylese de485 onun
Mekke'de bu sanatı öğrenmiş olması muhtemel görünmek­
tedir. Gençliğinde Hz. Hatice'ntn ticart işlerini yürüttüğüne
göre, kuşkusuz ticart hesaplan tutabilecek durumda olma­
sı ve ortalama Mekkeli bir tacir kadar okuma-yazma bilmesi
makul durmaktadır. Hayat hikayesiyle ilgili bilgiler göz önün-

478 A. Ôzbek. age., s. 36.


479 Furkan (25) :5: Taberi"de yer alan bir rivayette Hz. Peygamber"ln bu kıssa-
lan Yahudilere yazdırdığı ifade edilir. (age .. IX. 366.)
480 Draz, age., s . 100.
48 1 ·ı� .ıı 4 ._,AS_, .:ı _,� ..s::.w ı _, � .J;\ ..!J.,.)J J;\ � � .ıı ı � - Nisa (4) : 1 66.
482 Hac (22) :53
483 1. Şengül. age. . s. 1 47.
484 ô . Ôzsoy. age. . ss. 38-39.
485 A. Güneş. Kur'dn-ı Kerim'in Ortaya Çıkış Süreci. s. 84: i. Ersöz. age. . ss.
70-7 1 : Marzük. age.. s. l 1 .
90 Kur'an'm Metinleşme Tarihi

de bulundurulduğunda O'nun, dönemindeki Mekke stan­


dartlarına göre kültürlü bir kişi olduğu486 ve yazı yazabildiği
açıktır.487 Erken dönem ulemasından Abdullah b. Vehb'in (H
1 97) el-Ccimi isimli eserinde Medine dönemiyle alakalı olarak
aktarmış olduğu şu rivayet bu anlamda dikkat çekicidir:

.:r-jj l � r-3 } c •I} ._) lyil.;.>-1 ._,... Lll .JI :.r.!)1 J- öJ_,&- Jü.J :.)_,..,.\ı ı ly, I Jü.J
j>-.) l�I :J\.ii \•-!.)4 � � '":"l.k>J I .J. _rS- j>-..ı..t { '":"ı.:s:.11 �I J' IJ_,..ô
�ı J' IJ_,..ô .:r-jjl � r-3 } ..!.L.1...; .ı.:JLl.i r-LJ � 411 1 .J- 411 1 J _,..,.1 �
�wı ••ı; .# '4J � ...:..L...ü ·!'-!.)\ıı ıı... ..; ..!.ll � .J J;J { '":"ı.:s:.ıı
İnsanlar ·�ı �l:; ...;> � �,.:...ııJ '":"'�ı J.-1 :r ıJ)S .;r..i.ll � r-1 " ayetinin
okunuşu konusunda ihtilaf ettiler. Bunun üzertne Ömer b. el­
Hattab bir dert parçasıyla Hafsa'ya gitti ve 'Allah Rasülü geldiğin­
de ·'":"'�ı J.-1 :r ıJ _,.;s .;r..i.lı :fa r-1 " ayetini ona sor, nasıl olduğunu sana
öğretsin ve ondan 'bu ayeti şu dertye yazmasını iste' dedi. Hafsa
da böyle yaptı, Rasülüllah onun için bu ayeti dertye yazdı ve bu
umumi kıraat oldu.488

Bir diğer rivayet de Hudeybiye Antlaşması'nın yazılması


esnasında Hz. Muhammed'in yazı yazdığını şöyle aktarmak­
tadır:

lh � l:S � � ._;..,_; �� r-LJ � ...u ı ..)- 411 1 J_,..,.J �L,,, w


\.,.
_;....ı J \.ii .!.ll; LA; r-3 411 1 J_,...,.J ..!.11 � _,.! 1_,.! \.ii 4111 J_,...,.J ..4:-v � � L,,,
� � � L,,, \... l h �J r-LJ � 411 1 .)- ...u ı J_,..,. J .l>..j ıf.\.j ..._. ı
411 1 � .J.
Allah Raslılü Kureyşli müşrtk.lerle Hudeyblye Antlaşması'nı ya­
parken 'Bu, Allah'ın Rasülü Muhammed'ln Musa.Jahası'dır' şek­
linde yazdırınca, müşrtk.ler itiraz ettiler ve 'Allah'ın Rasülü oldu­
ğunu kabul etseydik zaten seninle savaşmazdık." dediler. Bunun
üzerine Hz. Peygamber antlaşmayı yazan Hz. Ali'ye 'onu sil' şek­
linde talimat verdi. Ancak Hz. Ali bundan kaçınınca, Hz. Mu­
hammed onu kendi eliyle sildi ve 'Bu Muhammed b. Abdillah'ın
Musalahası'dır' şeklinde düzeltti.489

486 İbrahim Sançam. Hz. Muhammed ve Evrensel Mesqj� s. 76.


487 Watt. Kur'an'a Giriş, ss. 5 1 -52.
488 Abdullah b. Vehb. age. . III. 62.
489 .
Taya.tisi, age. s. 97: Buhan, age. . Kitabu's-Sulh. 6.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 91

Bir başka ıivayet de yalancı peygamber Müseyleme'nin Hz.


Muhammed'in peygamberliğini ve iktidarını paylaşma talebi
karşısında, Allah Rasiılü'nün ona yazmış olduğu mektuptur.490
Bütün bu ıivayetler Hz. Muhammed'in yazı yazabildiğini orta­
ya koymakta ve bir kısım kaynaklarda ifade edildiği gibi onun
bu yetenekten mahrum olduğu tezini çürütmektedir.

Diğer taraftan Hz. Peygamber'in okur-yazarlığı meselesi


kimi kaynaklarda onun ümmi oluşu bağlamında ele alınmak­
ta ve ümmi kelimesinin 'okuma-yazma bilmeyen' anlamına
geldiği ifade edilmektedir.491 Bu yaklaşımda hadis külliyatı
içeıisinde yer alan bazı ıivayetleıin etkili olduğu anlaşılmak­
tadır. Bu rivayetlerden bir tanesi şöyledir:

� '1.J � '1 �\ ...., L;\


Biz ümmi bir milletiz. yazmayı ve hesabı bilmeyiz.492

Kanaatimizce bu ıivayet yanlış anlaşılmakta ve yanlış yo­


rumlanmaktadır. Zira ümmi kelimesinin kullanımlan içeıi­
sinde görebildiğimiz kadarıyla böyle bir anlam bulunmamak­
tadır. Ancak "�'1" ifadesinin 'kutsal kitap bilgisine sahip
değiliz' anlamına geldiğini düşündüğümüzde, o zaman bu
ifade ümmi kelimesinirı anlamını yansıtmış olmaktadır. Di­
ğer taraftan "� '1.J" ifadesine veıilen anlam da ilk bakışta
ümmi kelimesinin yansıttığı anlama muğayir gibi durmakta­
dır. Ne var ki onun anlamını da 'kutsal kitap bilgisine sahip
olmadığımız için ayların hesabı konusunda net bir bilgimiz
yoktur, bu anlamda ayların kaç çektiğini de ilme dayalı ola­
rak bilmeyiz' şeklinde tasavvur edersek, o zaman anlam yerli
yeline oturmaktadır.

Diğer taraftan Kur'an'ın Hz. Peygamber'e peyderpey nazil


olmasını onun ümmi oluşu ile ilişkilendiren ve ümmi oldu­
ğu için de nazil olan vahiyleri ezberlemekte zorlanacağı şek­
linde yorum yapan alimler olmuştur.493 Aslında Kur'an'ın

490 Ya'kfıbi, age., il, 1 6 .


491 D İ B Heyet. Kur'an Yolu. I . 1 9 .
492 Buhan, age., Kltabu's-Savm, 1 3; Musltm, Sahih. Kitii.bu's-Sıyam. 2.
493 Zerkeşi, age., il, 293.
92 Kur'an 'ın Metinleşme Tarihi

Hz. Muhammed'le ilgili kullandığı 'ümmi'494 nitelemesini


kimi alimlerin, peygamberin okur-yazar olmaması şeklinde
anlaması,495 hem Kur'an'ı kendi bütünselliği içerisinde oku­
yamamak hem de Kur'an'ın nazil olduğu dönemde, kelimenin
muhataplarca bilinen ve kullanılan anlamını yansıtan Sfuni
dillerinden İbranice ve Aramicedeki kullanımlarından bi haber
olmaktan kaynaklanan bir zafiyet olarak karşımıza çıkmakta­
dır. Zira 'ümmi' kelimesine verilen okur-yazar olmama anlamı,
kelimenin Kur'an'daki kullanımları ile uyum içerisinde değil­
dir. Kur'an'da kullanılan ümmi kelimesi, 'okur-yazar olmayan'
anlamına değil, bilakis 'ilahi vahye mazhar olmayan, Ehl-i Ki­
tap kategorisine girmeyen' anlamına gelmektedir. 496 Bu çerçe­
vede hem Hz. Peygamber'in kendisi, hem de milleti ümmidir497
ve Kur'an onların bu halini değişik şekillerde anlatmaktadır.
·Seni, atalan uyarılmadığı için gaflet içinde olan bir toplumu
uyannan için gönderdik. "49A şeklindeki Kur'ani beyanlar bunun
en baıiz del1llerindendir. Arapların en eski atalarından olan
ve el-Arab el-Arıbe olarak bilinen Hud peygamberin milleti Ad
kavmi ile Sfilih peygamberin milleti Semüd kavmi499 ilahi vahye
mazhar olmuş olan Arap topluluklardan olmalarına rağmen,500
Hz. Peygamber'in muhatap olduğu Mekkell müşrik Araplar,
çok sorıraki nesillerden olmaları hasebiyle501 ümmi bir toplum
olarak karşımıza çıkmaktadır.502

494 Ümmi kelimesi köken itibariyle anasından doğduğu gibi olan anlamına
gelmektedir. Kur'an bu manayı kendi formülasyonu lçertslnde 'ilahi vah­
ye mazhar olmayan' anlamına dönüştürmüştür. (Ai-i İmran (3) :20: Nah!
( 1 6):78: En'am (6): 1 22) Kelimenin Kur'an sonrası kaynaklardaki kulla­
nımlarına baktığımızda onun sürekli kitap kelimesiyle karşıt anlamlı ola­
..
rak kullanıldığını görmekteyiz. (Taberi. age J, 200.)
495 Taberi. age., IX. 366: A. Güneş, Kur'Ôll - ı Kerün'in Ortaya Çıkış Süreci, s.
84; Z. Şen. age., s. 83.86.
496 Aı-ı İmran (3):20 (75 .(�11 '-'=""ııJ ._,.. l:.SJ ı ı_,;Jı .:y..ill jiJ: Bakara (2):78:
Taberi, age. . XII, 89; ô. Ôzsoy, age.. s. 39; Watt, Kur'an'a Giriş. s. 49; Ş.
Gündüz, agm . . s. 1 5 .
4 9 7 A'rar (7J: 1 57- 1 58.
498 Yasin (36) :6: aynca bkz. Mu'ın1nün (23) :68: Kasas (28):46: Secde (32):3:
Sebe (34):44: satrat (37): 167- 1 69.
499 Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur'an. s. 1 5 1 .
500 ".:r.JJ�I ı-".LI .;.;� rl L.. ı-".ı_,,. r' J_,.All IJ.r.� ,..li l" Mu'mlnün (23):68
50 1 Ra'd ( 1 3):30; aynca bkz. Hadid (57) : 1 6 . Matde (5) : 1 9: Taha (20):86.
502 Cuma (62):2.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 93

Hz. Peygamber'in okur-yazarlığıyla ilgili üzeıinde durul­


ması gereken önemli noktalardan biri de aldığı vahiyleıi biz­
zat kendisinin yazmamış olmasıdır.503 Son elçi aldığı vahiy­
leri bilfiil kendisi yazmamış, bunun için katipler edinmiştir.
Watt Hz. Muhammed'in kendisine katip edinmesi hadisesi­
nin Medine'ye gelişinden sonra vuku bulduğunu söyler. 504 En
güvenilir kaynakların verdiği bilgilere göre Hz. Peygamber'in
vahiy katipliğini yapan kişilerin sayısı 29'dur. Bu sayıyı 40'a
çıkaranlar da vardır. Bunlardan beş tanesi halife olmuştur
(4 halife + Muaviye). Bu göreve en çok bağlanan kişi ise Zeyd
b. Sabit'tir. 505 Diğer taraftan peygamberlik görevinin yanı sıra
devlet başkanlığı görevini de yürüten Hz. Muhammed'in aldığı
vahiyleri bizzat kendisinin yazmamış olması, okuma-yazına
bilmediği anlamına gelmemekle birlikte, devlet başkanı olma­
sı hasebiyle anormal karşılanacak bir durum da değildir. 506

G. Ümmi Kelimesinin Kitib-ı Mukaddes'teki


Kullanımlan ve Anlam Dünyası

Günümüzden 1 400 küsur yıl önce tarih sahnesinde yer


almış olan Kur'an-ı Kerim'in iletmek istediği mesajları doğ­
ru olarak anlayabilmek, lafız-mana düzeyinde üstesinden
gelinecek bir hadise olmayıp, ancak metnin şekillendiği ta­
lihsel ortama gitmekle halledilebilecek bir durumdur. Çünkü
Kur'an, tarihe ait bir fenomendir. Bu itibarla Allah'ın insanlık
tarihinin belli bir döneminde dilsel bir metin olarak somut­
laşan kelamını anlama ve yorumlama faaliyetinde öncelikle
ve özellikle nazil olduğu dilin tüm imkanlarını sonuna kadar
kullanmak ve etkin kılmak gerekmektedir. 507 Böyle bir faa­
liyette kelimelerin kök anlamlarına ulaşabilmek için ilk ola­
rak art-süremli (diachronic)508 semantik bir çalışma yapmak

503 ô. Ôzsoy. age. . s. 39.


504 Watt. Kur'wı'a Giriş. s. 52.
505 Draz, age. . s. 3 1 ; -Hudeyblye antlaşmasından sonra Kureyşlilerle Müs­
lümanlar arasında yapılan antlaşmayı Hz. Ali yazmıştır. O aynı zamanda
sahife katibidir.- İbn Hişam. age. . il. 270.
506 Z. Şen, age. . ss. 83-84.
507 Mustafa Öztürk. Kur'wı'ı Kendi Tarihinde Okumak. ss. 1 7-2 1 .
508 Dlachronlc (art-süremll) Semantik: Dilin zaman içinde geçirmiş olduğu
değişiklikleri inceler. (S. Akdemir. Son Çağn Kur'an. Giriş. XI.)
94 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

elzemdir. Diğer taraftan kelimelerin, Kur'an'ın nazil olduğu


dönemde kazanmış olduğu yeni anlamlan belirleyebilmek
amacıyla eş-süremli (synchronic)509 bir semantik çalışma
da kaçınılmazdır.510 Ancak elimizde bulunan en eski Arapça
sözlüklerin bu anlamda yetersiz olduğu da ortadadır. 51 1 Zira
ilmi çalışmalarımızda başvurduğumuz en eski sözlüklerden
Ezheri'nin (H 370) Tehzibu'l-Luğa'sı, Rağıp el-Isfehani'nin
(H 502) Mı..ifreddt'ı ve İ bn Manzür'un (H 7 1 1) Lisô.nu'l-Arab 'ı
Kur'an'ın nazil olduğu dönemden birkaç asır sonra kaleme
alınmış olmalarının yanı sıra, zaman itibariyle de birbirine
uygunluk arz etmeyen bilgilerin bir araya getirilmesiyle ya -
zılmış eserlerdir. Lisdnu'l-Arab'da İbn Manzur, farklı devirler­
de yaşamış olan kişilerin aynı kelimenin anlam alanıyla ilgili
cümlelerini yan yana zikretmek suretiyle sözcüklerin anlam­
larını tespit etmeye çalışmıştır. Mesela hicri dördüncü asrın
başlarında yaşamış olan İbn Dureyd (32 1 ) ile hicri yedinci
asrın başlarında yaşamış olan İ bnu'l-Esir'i (606) yan yana
zikrederek birincinin dil ile ilgili sözlerini, ikincinin dini sözle­
riyle mezcetmeye çalışmıştır. Ancak bu yöntem hem aradaki
üç asırlık zaman dilimini buharlaştırmış, hem de birbiriyle
ilgisiz bağlantılar kurdurarak yanlış sonuçlara götürmüştür.
Dillerin de diğer canlılar gibi geliştiğini, değiştiğini ve harici
unsurlardan etkilendiğini göz önünde bulundurduğumuzda
bu yaklaşımın sağlıklı neticelere götüremeyeceği zaten orta­
dadır. Kelimelerin tarihi süreçte geçirdiği anlam değişimlerini
izlemek, söz konusu kelimelerin gelişim ve değişimini takip
etmemize yardımcı olmakla blrlikte;512 Kur'an araştırmaların­
da bizim için önemli olan boyut, İlahi Kelam'da kullanıldığı
şekliyle kelimelerin Hz. Peygamber'in yaşadığını dönemde ne
anlama geldiklerinin tespit edilebilmesidir.513 Yoksa bu söz­
lükler kelimelerin farklı asırlarda hangi anlamlarda kullanıl-

509 Synchronlc (eş-süremi!) Semantik: Dilin şu andaki ya da belli bir zaman


dilimi içindeki konumunu inceler. (S. Akdemir. a.y.J
510 S. Akdemir. a.y.
511 S. Akdemir, age. . Giriş. XIII.
512 S. Akdemir. age. . Giriş, XII.
513 Emin el-Hüli. Kur'an Tefsirinde Yeni Bir Yöntem. tere. Mevlüt Güngör. s.
85: S. Akdemir. Son Çağrı Kur'drı. Giriş. XN .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 95

dıklannı ortaya koymaları bakımından fevkalade önemli bir


değeri haizdirler. 5ı4 Bir nüansla ki söz konusu sözlüklerin
yazarları, kelimelerin anlamlarını verirken 'bu anlam şu asır­
daki manayı yansıtmaktadır' şeklinde bir tespitte bulunma­
mıştır. Bu anlamların Hz. Peygamber dönemindeki anlamlan
yansıttığına dair ise hiçbir veri yoktur.5ı5

Bu yönüyle bakıldığında Kur'an'ın doğru anlaşılmasında,


Kur'an öncesi vahiylerin kaleme alınmış olduğu dillerin ve
eserlerin biz sözlük mahiyetinde sahip oldukları değer izah­
tan varestedir. Diğer taraftan böyle bir yönelişin gerek lingu­
istik ve gerekse tarihi bilgi bakımından sağlayabileceği kat­
kılar göz ardı edilemeyecek nitelikte ve niceliktedir.516 Yani
Karşılaştırmalı Sdmi DUleri Araştırmaları, bize Arap dilindeki
köklerde meydana gelen anlam değişmelerinin belirlenmesin­
de çok önemli katkılar sağlayabilecek mahiyettedir. Çünkü
Sami dilleri Arapçadan çıkmış olan dillerdir.517 Bilinmektedir
ki Kur'an öncesi vahiylerden olan Tevrat ve İ nciller, Arapça
ile aynı dil ailesine (Sami) mensup olan İbranice ve Süryanice
ile yazılmışlardır. Araplar ise aynı bölgede birlikte yaşadık­
ları Ehl-i Kitap ile dikkate değer bir dil ve kültür ortaklığına
sahiptirler.518 Bu açıdan Kur'an'ın nazil olduğu dönemdeki
Arapça ile aynı dönemde o topraklarda yaşamış olan Yahudi
ve Hıristiyanlann dillerinde önemli ortaklıklar söz konusudur.
Müsteşriklerin 'Hz. Peygamber'in Kur'an'ı Tevrat ve İ ncil'in et­
kisinde oluşturduğu' şeklindeki tezlerinin arka planında bu
eğilimin olduğu da anlaşılmaktadır. 5ı9 Diğer taraftan Kur'an'ı
bir dini gelenek içerisinde tanımlamak istediğimizde bunun,
'Sami Dini Geleneği' olacağı aşikardır. 52° Kur'an-ı Kerim'in
pek çok ayeti, tevhid dininin Hz. Adem'den bu yana birbirini
destekleyen bir silsile içerisinde ortaya çıktığını seslendirme­
sinin yanı sıra, aynı Kur'an'ın kendisini , Sami milletlerinin

514 M. Türkmen, agt. , s. 1 05.


515 S. Akdeınlr. age. . Giriş. XV.
516 M. Paçacı. age., s. 1 56.
517 .
S. Akdemir. age. Gırtş. XV.
518 M. Paçacı, age., s. 1 55- 1 56.
519 M. Türkmen. agt. . ss. l 10- 1 1 l .
520 M. Paçacı. age. . ss. 1 55- 156.
96 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

kutsal kitaplarından olan Tevrat ve İncil'i desteklediğini ve


onların Allah'tan olan muhtevalarını korumayı üstlendiğini
de ifade ettiği ortadadır.52 1

Bu bağlamda üzeıinde durmuş olduğumuz ümmi kelimesi


etimolojik olarak 'ümmet' kelimesiyle aynı kökten gelmekte
ve aynı anlam dünyasını paylaşmaktadır. Kfüı.b-ı Mukad­
des müntesipleri bu kelimeyi 'gentile' yani 'kendisine uyarı­
cı gelmemiş, ilahi vahye mazhar olmamış, Yahudi olmayan,
putperest' gibi anlamlarda kullanmış522 ve bu kullanımlar
Yahudilerin uzun tarihleri boyunca kutsal kitaplarına yansı­
mıştır. Kelimenin Kur'an öncesi kaynaklardaki kullanımıyla
ilgili yapmış olduğumuz kapsamlı çalışma şunu göstermiş­
tir ki söz konusu kelime tekil ve çoğul olarak ( 1 1 +87) Kitab-ı
Mukaddes'in tümünde 98 defa geçmektedir. Aynca kelime İn­
gilizceye 'nation, people, trtbe' gibi birkaç sözcükle çevrilebil­
mektedir. Bu kullanımlardan 'nation' kelimesi 448, 'tribe' ke­
limesi 3 1 3, 'people' kelimesi de 1 924 kez tekil ve çoğul olarak
Kitab-ı Mukaddes'te yer almaktadır. Bütün bu kullanımları
birlikte düşündüğümüzde kelimenin Kur'an'daki anlamının.
Kur'an'ın nuzülünden çok önce şekillenmiş olduğunu anla­
mış oluruz. Kelimenin bu kullanımlarındaki en yaygın anla­
mı: "Kutsal kitap bilgisi olmayan, ilahi vahye mazhar olma­
yan; bundan dolayı da bilgisinin temeli kuruntu ve zan olan"52:ı
şeklinde özetlenebilir. Zaten o dönemde Hicaz bölgesinde ya­
şayan insanlar bağlı bulundukları dini gelenek açısından iki
ana gruba ayrılmaktaydı: Ehl-i Kitap ve Ümmiler.524 Bu saye­
de Kur'an-ı Kerim'de yer alan 'ümmi' kelimesinin anlamını ve
yine Ehl-i Kitap'ın gerek Hz. Muhammed'in kendisine, gerek­
se toplumuna yönelik olarak kullanmış olduğu 'ümmi' nitele­
mesinin arka planını daha net bir biçimde anlama imkanına
kavuşmuş oluyoruz.

52 1 M. Erdoğan. agm . . ss. 395-496: Şüra (42): 1 3 ; Maide (5):43-48; A'la


(87): 18- 19.
522 S. Akdemir. Son Çağrı Kur'an. A"raf Suresinin 1 57. ayetinin Meali. Dip
Giri.ş.
not: 36; Watt. Kur'wı'a s . 49.

523 Bakara (2):78.


524 Ş. Gündüz. agm . . s . 1 4.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 97

Şimdi ümmi kelimesinin önce Kur'an'daki kullanımlannı,


ardından da Kitab-ı Mukaddes'teki kullanımlarını değişik ör­
nekleriyle inceleyelim:

Kur'an-ı Kerim'de ümmi kelimesi şu ayetlerde geçmektedir:

1 . Cuma (62) :2

"-:"\.:>J \ �J r+-5..İ-J �41 � fa � ') _,..... ) ..:.r=-') 1 ..) � .sili Y"


.:.r.:-' J')l..;. .).l � :..r' lylS .J\J �IJ
Ümmilere (kendilerine vahiy gelmemiş olanlara) içlerinden, Allah'ın
ayetlerini okuyan. onlan arındıran, onlara kitabı ve bilgeliği öğre­
ten bir elçi gönderen o·dur. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapık­
lık içinde bulunuyorlardt
Bu ayet hem Hz. Peygamber'in hem de kavminin ilahi vah­
ye mazhar olmadan önce ümmi olduğunu dile getirmekte; bu
yüzden de söz konusu toplumun daha önceki dönemlerde
apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunu ifade etmektedir. 525

2. A'rru (7): 1 57- 1 58

öl J_,..:.l l _,; t°"'..ı.:&- �� ..;J � ..s.iJ I ...r.-"') I ..r.JI J _,......) 1 j� .:r..i..l l


. . . � ')\J
(Sevgimi) ellerindeki Tevrat'ta ve İncü'de yazılı bulduk/an ümmi
(daha önce kendilerine Allah tarafından hiçbir uyarıcı gönderilme­
miş bir halka gönderilmiş olan) elçiye, Peygamber'e tabi olanlara
da tahsis edeceğim. . .

Bu ayet Hz. Peygamber'in ümmi oluşunu ifade etmekte­


dir. Ancak burada geçen ümmi kelimesi, 'ilahi vahye mazhar
olmamış bir halka gönderilmiş olan elçi' anlamında kullanıl­
makta olup, aynı şekilde Hz. Peygamber'le birlikte kavminin
de ümmiliğine delalet etmektedir. Aynı ifade surenin 1 58.
ayetinde de geçmektedir.

3. Bakara (2) : 78
.:ıA ')1 t"' .:ııJ ..,;�ı ')1 "-:"l:>:lı .:ı� ') .:ır.-ı �J

525 Aynca bkz. Aı-ı İmran (3): 164.


98 Ktu'an'ın Metinleşme Tarihi

İçlerinde ümmi olanlar vardır; onlar kitabı (Tevrat'ı) bilmezler. Bil­


dikleri birtakun kuruntulardan başka bir şey değildir. İş te bu yiiz­
den, onlar zanda bulunmaktan başka bir şey yapmazlar.

Bu ayet-i kerimeyi öncesindeki ayetlerle birlikte değerlen­


dirdiğimizde, ümmi kelimesinin anlamını yalın ve anlaşılır bir
biçimde yansıttığını görürüz. 76. ayetin anlamı şöyledir: " Ya­
hudiler içerisinde münafık olanlar inananlarla karşılaştıklann­
da 'inandık! ' derler; ancak birbirleriyle baş başa kaldıklannda
ise: 'Allah'ın size açıkladıklannı, Rabbinizin katında size karşı
delil olarak kullanmaları için mi onlara anlatıyorsunuz? Siz hiç
akıllanmayacak mısınız?' derler.� Bu ifadeleriyle Yahudiler,
kendilerinin ilahi vahiy mahsülü bilgilere sahip olduğunu,
ancak muhatapları olan Medineli Müslümanların ise bu bilgi­
lerden yoksun bulunduğunu dile getirirken tam da ümmi ke­
limesinin anlamını yansıtmışlardır. Ümmi kelimesinin geçtiği
78. ayette ise ümmi nitelemesi aynı anlamda Yahudilerden
bir grup için kullanılmıştır.526 Yani söz konusu grup kitabi
temelli bilgiye sahip olmadığı için onların bilgileri de kuruntu
ve zan mahsulüdür.

4. Aı -i İ mran (3) : 20

r=--Ll · .J='�ı.,, '-:'�ı ı _,;_,ı .:.r..ill JiJ


Kendilerine kitap verilmiş olanlara ve ümmilere (kendilerine vahiy gel­
memiş olanlara) de ki: Sizler de kendinizi AUah 'a teslim ettiniz mi?

Bu ayet de ümmi kelimesinin anlamını karşılaştırmalı ola-


rak vermektedir. Bir tarafta kitap verilenler, diğer tarafta ise
verilmeyenler vardır. Bu anlamı Ra'd suresinin son ayetinde
de görmekteyiz.

5. Aı -i İ mran (3) :75

.:.ı� r-"'_, '-:-'.Kii ..u\ ._).&. .:.ı_,.l_,;.,__, J::-- .:r-:-4�\ ._) � v-:-1 1_,.ll.9 r+L �b
Bunun nedeni: 'Bizim ümmilere (kendilerine vahiy gelmemiş olan­
lara/putperest toplumun üyelerine) karşı yerine getirmemiz gere­
ken bir sorumluluğumuz yoktur. · demeleridir. Onlar bile bile Allah
hakkında yalan söylemektedirler.

..
526 Taberi. age 1. 4 16-41 7.
Hz. Osman Öncesi Kur"an'ın Durumu 99

Bu ayette de Yahudiler, Hz. Peygarnber'in içinde yaşadığı


toplumun üyelerini ümmi olarak nitelemekte ve onlardan al­
dıkları emanetleri onlara geri vermemelerini temellendirirken
'bizim ümmilere karşı bir sorumluluğumuz yoktur.' şeklinde
bir anlayış geliştirmektedirler. Ancak onların bu anlayışı Al­
lah tarafından eleştirilmekte ve Allah'a iftirada bulundukları
ifade edilmektedir.

Bütün bu ayetler aslında ümmi kelimesinin anlamının


Kur'an'ın kendi muhtevasından da elde edilebildiğini ortaya
koymaktadır. Ancak önceki dönemlerde pek çok ilim adamının
ümmi kelimesine 'okuma yazma bilmeyen' anlamını vermesi,
sorıraki kuşaklar için yönlendirici olmuş ve kelimenin doğru
anlamının tespit edilmesi zorlaşmıştır. Bu zorluğu aşmanın
yollarından biri, kelimenin Hz. Peygamber döneminde hangi
anlamda kullanıldığının. yine o döneme ait Kur'an dışı kaynak­
lara müracaat etmek suretiyle tespit ve teyit edilmesidir. Biz de
Arapça ile ayru dil grubu içerisinde yer alan Sami dillerinden
İbrfuıiceye müracaat ederek söz konusu kelimenin o dönemde­
ki anlamını tespit etmeye çalıştık. Şimdi Kitab-ı Mukaddes'in
neredeyse tüm bölümlerinde yer alan ümmi kelimesinin
İbrfuıicedeki kullanımlarını değişik örnekleriyle inceleyelim:

Tekvin 1 0:32
;ı:ı:;ı�il:;ı. ,ı:ıı;ii?irı? IJ J - ·�:;ı. rın�ıpr,ı :ı'(ı:ı ::ı'ı 32 Milletlerin zürriyyetlerlne göre
. 'ıı::ır,ı::ı ı o ı:ı--rıt9 .ı:ı�il::ı ıil!;I� :ı7ı:ı�ı Nuh oğullarının kabileleri bunlardır
ve tufandan sonra yeryüzünde mil-
!etler bunlardan ayrıldılar.
Tekvin 25: 1 6
-�o:;ı. ,ı:ıı;ır,ııp :ı7ı:ıı'ııqı �ıv� •ı:;ı. ı:ı :::ı :ı'(ı:ı rn 16 İsmall'in oğullan bunlardır ve
,

.ı:ıı:ı·7"�7 .ı:ıı:ı·w� ıifıı-ı:ı·ııv--ı:ıı;ıı'ı;ı:;ı1 ,ı:ı:;ı•ı. köyler ile obalar ile onların adlan
bunlardır, kavmlarına göre on iki
bey idiler.
Tekvin 25:23
'llV1 ;:ııı;ı::ı:;ı. O"l 'llV ,;ı'] ;ıp; 1�K'1 lJ 23 Ve RAB ona dedi: Senin rahmin-
::ı11 .r� tr ı:ıı-ı7r,ı ı:ı ı-ı71 ;ıı-1ş· -:nır,ır,ı , ı:ı·r,ı�7 de iki ümmet var ve senin karnından
.1'l7� i:Jl/� iki kavm aynlacak. Ve bir kavm oblr
kavmdan kuwetl! olacak ve büyüğü
küçüğüne kulluk edecektir.
1 00 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Çıkış 15: 1 4
, rı:ıı:ı { ı } '?•n { o } ;ınn ,cı•ı:ıv ıın;ıw , , 14 Kaumlar işittiler. titrediler: Fills-
.nw'? � ·zı-w· tinde oturanlan ağn tuttu.
Levililer 18:24
1Nl;ı9� :1'(!1-'?�:;ı ';l : :ı'(ı:ı-'?�:;ı ,1Nl;ıl;IJ:1-'?ı:ı ı:ı 24 Bu şeylerin hiçblrtyle kendinizi
. c�·J�r;ı ı:ı?wı;ı ·�1$-,WI$ ,cı;iı;:ı murdar etmeyin, çünkü önünüzden
kovmakta olduğum milletler bütün
bu şeylerle murdardırlar.

Sayılar 25: 1 5
:ın:-n:;ı •:;ıı� ,n·�:ıı;ı;:ı :ı�1;1;:ı :ıwı:ı;;ı cıvı ıc 15 Ve vurulan Midyani kadının adı
.Nı:ı , ı:ır;ı:;ı :ıı:ı-n•:;ı nir.ı� ıı.INı Tsur lozı Kozbi idi; bu adam Midyan-
da atalar evi kavmının bir reisi idi.

il. Samuel 7:23

ı!fl$--rıı:ı:;ı 1r,ıv:;ı •r;ıı :ı:ı


ı1Jı:ı •11 ,'?ı:ı"iw::;ı 23 Ve senin kaunun gibi, lsrail gibi
.cw ı'? cı tv'? ıev? i'?-niı�'? c•::ı?ı:ı-ı:ı'jı;;ı dünyada hangi bir millet vardır ki,
·��7,l .1�ltı7 ni N"ill :ı'(n�;:ı o�'? nıtv11?1 Allah onu kendisi için kaum olarak
kurtarmak ve kendisine bir isim
.r;;t7Nl c;il ,c·1�ı;ır;ı 17 ı;ı-ı� ııftı 1r,ıv
yapmak ve sizin için büyük şeyler
yapmak ve Mısır' dan milletlerden
ve onlann llahlanndan kurtardığı
kaumının önünden memleketi için
korkunç şeyler yapmak üzere yürü-
muş olsun.

1. Krallar 8:53

•ı;ıv ,'?·:ı7,l ,:ı'?m7 .17 cı:ı71:;ı;:ı :ıı;ıı:ı-·;ı ll 53 Çünkü atalaramızı Mısır'dan çı-
wı;:ı:;ı .11n :ıwr.ı ı;:;ı ı:ı1Y1 ıwtı:;ı :rıı:ı::ı kardığın zaman kulun Musa vasıtası
{ !l } . :ıı:ı: ·�·ıl$--c:1�ı;ır;ı 1l'IJJl$-ntı ile söylediğin gibi, mirasın olmak için,
sen onlan dünyanın bütün kavmla-
nndan ayırdın. ya Rab Yehoval

il. Krallar 1 7 : 8

.:ı1:ı: ıı.1•1i:ı ıwt1 ,c•il;:ı nipı�:;ı , 1:ı7�1 n 8 Ve İsrfilloğullan önünde RABBİN


.ııvv ıwt1 ,?ı:ııw: ·�7r;ı1 ;?ı:ııw· 'J:;ı 'J�7,l kovmuş olduğu milletlerin kanunla-
nnda ve lsrfil.1 krallaruun yaptıklan
kanunlarda yürümüşlerdi.

1. Tarthier 14: 1 7

ım :ı1:ı·1 ; niı1t1;;ı-'?�:;ı ,ı•ıı-c w Ni�l r• 17 Ve Davü.d'un adı bı1tfm memle-


.cı;iı;:ı-'?�-'?v ,iıı;ı�-nı:ı ketlerde yayıldı ve RAB bütün mil-
!etlere Davü.d korkusunu saldı.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 101

i l . Tarihler 20:6

N1;ı-;ıı;ı15 N'?L) 1J'J:i:ıt$ 'CT'?tı ;ı1;ı: ,i�N'l 1 6 Ve dedi: Ya RAB, atalarunızın Allahı,
ni:ı'7�� '?:ı:;ı ,'?ıÇiı:ı ;ıı;ı151 ,o'�f:;ı o•;ı'?tı göklerde Allah olan sen değil misin?
.:ı��ı:ı::ı'7 ':Jl,ll! 1'151 ,;ıı1:ı�1 r:ı:ı -:ıı::;n ;o•il;:ı Ve bütün mi11etlertn kırallıklan üze-
rtne hakim olan sen değil misin? Ve
kudretle ceberrut senin elindedir ve
kimse sana karşı duramaz.
Nehemya 6: 1 6

-'?� 1Nl'l ,1J'�?iN-'?� 1ll�tQ itQt$i! ,';:J?l !O 16 Ve vaki oldu ki, bütün düşman-
;o;n•ı.ı:;ı 1N� 1'?!;)'1 , u•ı:ı":ı•:ıı;ı i!Qt$ o;i1;:ı )arımız işitince, çevremtzde olan
bütün milletler korktular ve kendi
;ı�N'(l,)CT ;ıı;iıçv� ,1 l' CT71$ n15� '�--1111:1
gözlerinde çok düştüler; çünkü bu
.nN·ı;:ı
işin Allahımız tarafından yapılmış
olduğunu bildiler.
Eyub 1 2:23

.or:ı�:1 ,o;i1'? IJQiil ;01:;ı15;1 ,o;i1? N'�ll'� l:ı 23 Milletleri büyütür ve onlan yok
eder; milletleri genişletir ve onlan
sürgün eder.
Mezmurlar 2: 1

.P'!-11;:ı: ,0'1;11:1'71 ;o;il ıız!n ,;ı�7 N 1 Niçin milletler kaynaşıyor? Ve üm-


metler boş şey düşünüyor?

Süleyman'ın Meselleıi 24:24

; 0'1;1l,l 1 ;'1::!f?: :;ıı;ıı:t v'1�--lltQl'7 , i�I< ı:ı 24 Kötüye: sen salth adamsın di-
.o·ı;ıı:ı'7 ı;ı1ı:ıvl' yen, kavmlar ona lanet okur, Üln-
metler ondan tiksinir.

işaya 1 7 : 1 2

;ı ı'�iJ: , o •ı;ı; nil:ll)i! ,ı:l':;n c'ı;ıı.ı ıiı:ıl) ,'i ;ı :ı' 12 Ah, kalabalık kavmlann gürül-
.J1Nf' 0'"1':;1'.11 o;� JiN"ql� ,O'l;lt:ı'? JiNIÇ1 tüsü! Denizlerin gürültüsü gibi gür-
lüyorlar. Ve Ülnmetlertn çağlayışı!
Kuwetll suların çağlayışı gibi çağ-
lıyorlar.
Yeremya 3: 1 7

,;ı1;ı: NÇI� O]tqn''? 1Nl�' ,N';:ı::ı nı.ı:;ı I' 17 o zaman Yeruşfilime RAB BİN
;ojtq1i'7 ,;ıp: ow'7 o;i1;:ı-'?� ;;ı''715 11�l1 tahtı diyecekler ve bütün milletler
.ııı;;ı c:;ı';ı n1i!tf i_Ql5 1ill ı:ı7�-N71 ona, RABBİN ismine, Yeruşallme
,' --

toplanacaklar ve artık kötü yürek-


leıinin inatçılığı ardınca yürümeye-
cekler.
102 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Hezekiel 4: 13

-nl$ ?ı:rW' -•r;ı ı?�K·, :m ,:ıı;ı: ı � K-'l l' 13 Ve RAB dedi: kendllertni arala-
.ow or:ı"!I$ ıw� ,o:;� ,Kr,ıt;ı o�r;ı? nna süreceğim milletler lçertsin-
de İsralloğulları ekmeklertnl böyle
murdar olarak yiyecekler.
Danlel 3:4

, K;r,ır,ıı.ı l''"!ltl$ li:ı'j> :?:ı;ı:;ı K1ı7 ,Kyiı:;ı1 ı 4 Ve münadi yüksek sesle bağırdı:
. K:l\?'?1 K:r,ıtı Ey kavmlar, milletler ve dilsizler,
size emrolunur ki.
Yoel 2: 1 7

'JJlW!t ,O'�l):ı;:ı ı::ı:;ı• ,r:ı:;ıp;ı?1 ,0711<:;ı r:;ı T' 17 Kahinler, RABBİN hlzmetçllert,
ıı:ı n -?1$1 .ı�ı.ı-?ı.ı :ı1:ı: :ıı;ıın 1ır,ıı<··1 ;:ı1:ı: eyvanla mezbah arasında ağlayıp
ıır,ıı<' :ı�7--o:il o:;ı-?wr,ı'? :ıQ1ı:ı'7 ıı:ı7oJ desinler. Ya RAB. kavmını esirge ve
kendi mirasını rüsvaylığa verme ki,
.o:;ı•;:ı?ı:ı :ı:I$ , o•r,ıı.ı :;ı
milletler ona hakim olmasınlar; nl-
çln kavmlar arasında denilsin: on-
ların Allahı nerede?
Nahum 3:4

;O'!lW:;> n?v.:;ı ır:ı n :;ıio ,:ı�iı ·�uı :ııl:iı 4 Sevimli fahişenin, afsunlar sa-
.:;ı'QW:;ı� ninQ ıÇr,ıı .:;ı·�up o•il n�r.ı::ı hibesinin, fahişeliklertnln çoklu-
ğundan ötürüdür. Fahlşeliklertyle
milletleri ve afsunlan ile aşlretlert
satıyor.
Habakkuk 2:5

ıw� ::ı1r ı<,1 ı·;:ı; ı:;ı� .ı�::ı ı::::ı-·:;ı '11$1 :ı 5 Ve şarap da haindir, kibirli adam-
,ll�!V': 1<?1 nw:;ı K1:11 ,iWQl ?iKIİ/:;ı :ı•r:ı1:ı dır, yurdunda durmaz; o adam ki,
.O'l;ıl.1;:1-?:;> 1'7� y"'.Ji?'l ,O' il;:ı -?:;ı 1'71$ 'lDtı:l
arzusunu ölüler diyan gibi genişle-
tıyor ve ölüm gibidir ve doymaz ve
bütün milletleri kendi yanına toplar
ve bütün kavmlan kendi yanına yı-
ğar.
Zekarya7: 1 4
,01lll:-K? ıw� o:i l;:ı-?:;ı ':ı\.1 ,01V,Q1$1 ,, 14 Fakat onları tanımadıkları mil-
11J'lV:l ;:ı\?r,11 ı:;ıllr,ı , O :J'!JJ 1$ ;ı�ıp� fll$:J1 !etlerin arasına kasırga ile dağıta-
{ !l } . :ı�w7 ,:ı1r,ıı:ı-nl$ cağım, dedi. Ve onlann arkasında
memleket viran oldu, öyle ki için-
den geçip gert gelen kalmadı ve gü-
zel diyarı viran ettiler.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 103

Tsefanya 2: 1 1

'::ı'ıtı-'?� n15 ,;ın ':;l ,cı;;ı''?J.: ,;ı1;ı; ıqiJ N' ıı Onlara karşı RAB korkunç ola-
'�N ?:ı .ı�ipr,ı� lV'ı:t i?-ıırıı:ılP'l ;nı:t;;ı cak, çünkü dünyanın bütün ilahla-
. cı:il::ı nnı aç bırakacak ve insanlar, her-
kes kendi yerinden, milletlerin bü-
tün adalan ona tapınacaklar.
Haggay 2 : 7

-'?� nır,ıı;ı ,1 N �1 ,cı 'il::ı-?�-n ı:t :nıÇın::ıı r 7 Ve bütün milletleri sarsacağım

,ı�ı;ı--ıtı.� ,;ıı::ı n:;ı::ı-nı:t 'l'.lN';ı�ı ;cı'il;:ı ve bütün milletlerin değerli şeyleri


.IıiN�'.\{ ;ıı;ı; gelecek ve bu evi izzetle dolduraca-
ğım. orduların RABBİ diyor.

Malaki l : 1 4
o:;irı ıtll ,ı�ı iııı,ı:;ı v;ı ,?:;ıiJ ııı ı:tı ,, ı4 Ve sürüsünde erkek hayvan var-
;ıı;ı; 1�1$ ,'�!$ '?i'T� ':J'ır,ı ':l :'�1N] ,nı;ııÇr,ı ken adak adayıp Rabbe kusurlu

. Cl'il:;ı K1il ,'�lÇ1 ,Iı iN�'.\{ olanı kurban eden aldatıcı lanetli
olsun; çünkü ben büyük Kralım,
ordulann RABBİ diyor ve milletler
arasında ismim korkunçtur.

Yahudiler 'ümmi' kelimesini, uzun tarihleri boyunca daha


çok kendi dışındaki milletleri ifade etmek için kullanılmış­
lardır. Bu kullanımlarında kelime Türkçeye diğer milletler
(ümmetler, halklar, kavimler, uluslar) şeklinde çevrtlmiştir.
Yahudiler de bunu kendi dillerinde birkaç kelime ile karşıla-
mışlardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz.

Kelime Qkun11�11 Tekillc;2ğuJ


'il gôy Tekil
ı::ı•i). gôyim Çoğul
ı::ı� anı Tekil
l:l'i?� ; ammim Çoğul
N:;>Jı;nı: amma.ya Çoğul
ı::ı·N om Tekil
;ı� � ummalı Tekil
l:l'i?� : um mim Çoğul
N:�� : ummaya Çoğul

Bu kelimelerden •il (gôy) ve ı:ı�;,. (gôyim) Yahudilerin konuş­


ma dili olarak İ braniceyi kullandıkları ve kent yaşamından
1 04 Kur'an'ın Metınleşme Tarihi

uzak oldukları dönemlere aittir. Yani 'i:� (gôy) mahalli bir söz­
cük olup yerel bir kullanımdır. Buna karşılık o� (am) , OK (om) ,
:ı�l'.t (ummalı) ve ı:l'�l'.t (ummim) gibi kullanımlar evrensel hü­
viyet kazanmış olan ve Arapçada da yaygın olarak kullanılan
köklerdir. Nitekim aynı sözcükler kutsal kitabın Aramice bö­
lümünde de (Daniel ve Ezra) geçmektedir. Burada yeri gelmiş­
ken şunu da belirtelim ki, Arap dili büyük çoğunlukla büyük
bir medeniyet dili olan Aramice kökleri kullanmaktadır. Yani
mahalli bir kullanım olan c;i� (gôyim) sözcüğünün Kur'an'da
hiç kullanılmamasının nedeni bu olguda saklıdır.

3. HZ. EBÜ BEKİR VE HZ. ÖMER DÖNEMLERİNDE


(632-644) KUR'AN-1 KERİM

A. Hz. Ebu Bekir'in Kur'an'ı Cem'i


Hz. Peygamber'ln vefatının ardından geçen 1 400 küsur se­
nelik zaman diliminde Kur'an'ın muhafazasına yönelik Müslü­
man dünyada hfildm olan kanaat, 'Kur'an-ı Kertm'in Hz. Pey­
gamber döneminde yazıldığı, ilk halife Hz. Ebu Bekir dönemin­
de cem' edilmek suretiyle iki kapak arasına alındığı ve üçüncü
halife Hz. Osman döneminde de çoğaltılarak günümüze kadar
intikal ettirildiği' şeklindedir. Buna mukabil İslam ile yapılacak
entelektüel savaş için ilmi bir temel oluşturmak gayesiyle 1 2.
yüzyılın ilk yansında Cluny (Doğu Fransa) Başrahibi Peter the
Venerable (Saygıdeğer Peter)'nin ( 1 092- 1 1 56) emriyle başlatılan
çalışmalar neticesine. Kettonlu Robert adlı bir İngiliz tarafın­
dan yapılan tercüme527 ( 1 1 43/hicrt 6. asır) sayesinde Kur'an'la
tanışan Avrupalılar'28 tam tersi iddialan gündeme getirmiş­
lerdlr. 529 Avrupalı ilim adamlarının önemli bir kısmı Kur'an'ın

527 Avrupalılar Kur'an'la Endülüs yoluyla tanışmıştır. Robert Kennett ilk


tercümeyi Avrupa'nın bilim dili olan Latinceye yapmıştır. Bundan son­
ra Kur'an peyderpey Avrupa dillerine tercüme edilmiş ve neşredilerek
yayılmıştır. Ceo-Salee'nln yapmış olduğu tercüme (İngilizce) döneminde
.
( 1 734) yapılan en kaliteli çalışmalardandır. (Zencani. age. s. 69.)
528 Watt. Kur'an'a Giriş, s. 195: Aslında Avrupalılann Kur'an"la ilk tanışma­
sı Emevilertn İspanya'ya gitmelerinden sonra, yani 8. asırda olmuştur.
Ömer Rıza Doğrul (ö. 1 952). Kur'an Nedir, s. 70-7 1 .
r-ı:.m . J . l lıırton. age., s. 1 1 2 .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 1 05

yazılı olarak Hz. Peygamber zamanında mevcut olmadığını ve


Ebu Bekir'in de Kur'an'la ilgili bir çalışmasının bulunmadığını
savunarak enerjilerinin çoğunu Kur'an'ın mevsukiyettne gölge
düşürme doğrultusunda harcamışlardır. Öyle ki bugün elimiz­
de bulunan Kur'an metninin Hz. Ebü Bekir zamanında der­
lenen metni değil Hz. Osman döneminde yapılan redaksiyonu
yansıttığını ifade eden müsteşrik Paret, Osman öncesi döneme
ait bir Kur'an metni üretebilmek için uzun yıllarını ve gözde bi­
lim adamlarını (GottheU Bergst.ra.Ber, Otto Pretzl ve Arthur Jef­
fery ( 1 959) gibi) harcayan oryantalizmi eleştirirken bu durumu
örneklendirmiştir.530 Aslında Avrupalıların bilimsel anlamda
Kur'an'la tanışmaları tam olarak Aydınlanma ile başlamıştır.531
Bu çalışmaların bir uzantısı olarak 1 9. yüzyılda oryantalistik
gelenek içerisinde özellikle Ignaz Goldziher'in öne sürdüğü tez­
lerin etkisiyle İslam'ın erken dönemine ilişkin rivayetlerin güve­
nilirliği konusunda ciddi bir şüphecilik baş göstermiştir.532 Bu
şüphecilik akımının etkisiyle çağdaş müsteşriklerin pek çoğu,
özellikle Wansbrouhg ve ekolü, vahiy kitabının, ifade edildiği
gibi Hz. Peygamber ve hemen sonrası dönemde değil, bilakis
yüzyıllara varan bir zaman diliminde anonim olarak oluştuğu­
nu dillendirmiştir. 533 Bu çerçevede Watt 'Ebu Bekir'in hilafeti
sırasında Kur'an'ın tam bir koleksiyonunun resmen yapılma­
dığı kesin olarak anlaşılmaktadır.· dedikten sonra konuyla ilgili
geleneksel rivayetlerin, Kur'an'ın ilk toplama işinin kendisin­
den hoşlanılmayan Osman tarafından yapılmış olduğu olgu­
sunu göz ardı etmek için tedrici olarak hazırlandığı şeklindeki
Schwally'nin kanaatini çalışmalarına yansıtmıştır.534 Müsteşrik
Paret de bugün elimizde bulunan Kur'an metninin, halife Ebü
Bekir dönemine kadar uzanmadığını, bilakis Osman redaksiyo­
nuna dayandığını belirtmiştir.535 The Collection Of The Qur'wı
isimli çalışmasını tamamen bu konuya ayıran John Burton

530 R. Paret, age., s. 1 4 .


53 1 R. Paret. ag e. . ss. 1 5- 1 6: Dorğul, ag e. . s. 85.
532 ô. Ôzsoy, age. . ss. 1 3- 1 5.
533 Tilman Nagel, "Tarihi Araştırma Konusu Olarak Kur'an". çev. Ali Dere.
İsldmi Arcı.ştımıalar 1 996, C. IX, s. 58.
534 Watt. Kur'an'a Giriş, ss. 56-57: Ô. Ôzsoy. age. . s. 1 3 .
g
535 R . Paret, a e. . s. 1 20.
1 06 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

da benzer bir tezi seslendirmiş ve klasik hadislerin Kur'an'ın


toplanması çalışmalannı hemen Hz. Peygamber'in vefatının ar­
dına yerleştirmesinin, Müslümanların peygamberden yazılı bir
Kur'an metni alamamalarından kaynaklandığını öne sürerek,
mevcut Kur'an dokümanıyla Kur'an'ın vahyedildiği peygamber
arasındaki ilişkinin her ne pahasına olursa olsun kopuk oldu­
ğunu savunmuştur. Burton'un bu düşüncelerini ifade ettiği sa­
tırlar şöyledir:
Given this kind of theoretlcal treatment of the Qur'an source, we
shall have to conclude that the Muslims simply could not afford to
be seen in possession of a Qur'an that had come down to them in
wrttlng from the Prophet.
This axplatns why the classical hadiths had to place the collectlon
of the Qur'an texts into the time followtng the death of Muharnmad.
The connectıon between the Qur'an document and the Prophet to
whom it had been revealed had at ali costs to be broken.536

Kur'an kaynağının bu tarz kuramsal ele alınışıyla Müslümanla­


nn, peygamberden kendilerine yazılı bir Kur'an intikal ettiği ta­
savvuruna çok kolay sahip olamayacaklan sonucuna varmamız
gerekecektir.
Bu, klasik hadislerin neden Kur'an'ın toplanılmasını Muhammed'in
vefatını takip eden zaman dilimine yerleştirmek zorunda kaldığını
da açıklamaktadır. Zaten Kur'an dokümanıyla Kur'an'ın kendisine
vahyedildiğl peygamber arasındaki bağ kopuktur.

Müsteşrikler bu iddialarını temellendirirken, çoğunlukla


Müslüman alimlerin çalışmalarını esas almışlardır. Müslü­
man alimlerin bir kısmı kaleme aldı.klan eserlerinde dönemle­
rindeki her türlü rivayeti aktarmak suretiyle mazinin bilgisini
geleceğe taşımak ve yorumlama faaliyetini sonraki kuşaklara
bırakmak isterken, 537 nesnellikten uzak olan bu tür art niyetli
sözde bilginlere hazır malzeme sunmuşlardır.538 Kaynaklar­
da yer alan ve Kur'an'ı cem' etme görevi kendisine verilmiş

536 J. Burton, age., s. 1 36.


537 Mesela İbn Eşteh. Mesahıflnde şöyle bir rivayette bulunmuştur: "Ebü Be­
kir Kur'an'ı toplamadan öldü. Ömer de Kur'an'ı toplamadan öldü. Ancak
bazılan bunun şu anlama geldiğini söylemiştir: Ömer Kur'an'ın hepsini
hafız olarak okumadı." (Suyüti. age. . I. 74.)
538 S. Akdemir. Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri. s. 1 7.
Hz. Osman Öncesi Kur"an"ın Durumu 107

olan Zeyd b. Sabit'e isnad edilen "Hz. Peygamber vefat etti­


ğinde Kur'an bir şeyde toplanmamıştı. "539 rivayeti bazı müs­
teşrikler tarafından çok farklı bir şekilde yorumlanabilmiştir.
İbn Ehi Davlıd'un (H 3 1 6) Kitdbu'l-Mesdhif isimli çalışmasını
tahkik eden ve çalışmanın mukaddimesini yazan Amerikalı
şarkiyatçı Arthur Jeffery ( 1 959), bu rivayetin, yine Zeyd b.
Sabit'e isnad edilen 'Yemame rivayetinde yer alan: 'Kurra'nın
ölümüyle Hz. Ömer ve Ebü Bekir'de oluşan, Kur'an'ın büyük
bir bölümünün zayi olacağı korkusu'540 fikriyle örtüştüğünü
ifade ettikten sonra, bu rivayete gönderme yapmış ve 'şayet
Kur'an yazılmış ve cem' edilmiş olsaydı böyle bir korkuya
mahal kalmazdı' şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur. 54 1
John Burton da yine bu rivayete dayanarak "Hz. Peygamber
Kur'an'ın tam bir nüshasını yapmamıştı, şayet yapmış olsay­
dı daha sonra Kur'an'ın toplanmasına gerek kalmazdı; aynca
Ebü Bekir'e, ardından da Zeyd b. Sabit'e bu iş teklif edildiğin­
de, onların ilk tepkileri de: 'Peygamberin yapmadığı bir işi ben
nasıl yaparım' şeklinde olmazdı." tarzında yorum yapmıştır.542

"Peygamber vefat ettiğinde Kur'an bir şeyde toplanmanuş­


tı." rivayetinden hareketle bazı Müslüman ilim adamları da,
Kur'an'ın Hz. Peygamber zamanında bir araya toplanarak
mushaf haline getirilmemiş olmasını nesh olgusuyla irtibatlan­
dırmış ve neshin günlük imkan dahilinde olan bir olgu olduğu
konusuna vurgu yaparak cem'in ertelendiği543 fıkrini savun­
muşlardır. Bu tür bir savunmanın yersiz olduğu ortada olmak­
la birlikte, böyle bir savunma girişimi, kendi dönemi ve şartlan
içerisinde tebliğ ettiği vahiy kesitlerini düzenli bir kitap hali­
ne getirme imkanı bulamamış olan Hz. Peygamber'i, 544 kendi

539 ·� � � .:ıı_,AJ ı J.... r-1.J ı-LJ � .ııı ..}-o -.r.J I �· ı:aberi. age., I. 50; İbn
Ebı Davud, age. , s. 5; Ibn Hacer. age .. IX, 9; Suyutı. _ age., I. 58.
540 Abdullah b. Vehb. age .. III. 26; Tayalisi. age .. s. 3; Buhiiri. age .. Kltiibu
..
Fedalli'l-Kur'iin, 3; Ya'kübi, age il, 22; Taberi, age., 1, 48-49; İbn Nedim,
.
age . s . 39.
.
54 1 İbn Ehi Davüd. age. s. 5.
542 J . Burton. age., s. 1 1 8. 1 36; Müsteşrik Watt. bu rivayeti 'Fazla güvenil­
meyecek bir haberdir.' şeklinde ifade eder. (Watt, Kur'an'a Giriş, s. 53.)
543 Zerkeşi. age. . I . 297; Muhaysin, Tdrihu'l-Kur'dn. s. 1 32; Kurdi. age.. s. 40.
544 Mukaddimetdn (Mukaddlmetu Kitabi'l-Mebani). s. 23; Kurdi, age. . s. 40;
Z. Şen. age.. s. 1 28.
1 08 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

düşünce ve emellerine ortak etmek isteyenlerin anlamsız bir


çabası olarak da tarihteki yertnt almıştır. Bu anlamsızlığı fark
eden Burton: "Peygamberin vefatını takip eden zaman dilimin­
de yapıldığı varsayılan Kur'an koleksiyonunun konumunu,
peygamber hayattayken nesih günlük 1mkfuı dahilinde olan
bir olguydu bahanesiyle makul hale getirme çabası başlı başı­
na saçmadır. "545 şeklinde ifade ederek, Müslümanların kültür
tarihindeki çelişkileri fark ettiğini bizlere hissettirmiştir.

Burton'ın, Kur'an'ın Hz. Peygamber döneminde cem' edil­


memiş olmasıyla ilgili durumun neshle irtibatlandınlmasının
anlamsızlığına dikkat çekmesi hemfikir olduğumuz bir boyut
olmakla birlikte; Kur'an koleksiyonunun Hz. Peygamber'in
vefatının ardından yapılmadığı şeklindeki kanaati, katılmadı­
ğımız bir boyuttur. Bunun yanı sıra Burton, bazı Müslüman
ilim adamları gibi Kur'an'daki nesh olgusunu gereği gibi an­
layamamış ve mensüh ayetlerin vahiy metinleri içerisinde yer
almasını garip karşılamıştır. 546 Aynca Hz. Ebu Bekir ve Hz.
Osman dönemlerindeki çalışmaları görmezlikten gelerek mev­
cut Kur'an metni ile Hz. Muhammed arasındaki bağı kopar­
ma adına elinden gelen gayreti ortaya koyarak objektiflikten
tamamen uzaklaşmıştır. Kanaatimiz odur ki Burton bunu ya­
parken zihninin arka planında, yüzyıllar içerisinde oluşmuş
olan Hıristlyanhğın kutsal kitabı İncil'in metinleşme süreci
etkisini göstermiş ve en temel yönlendirici faktör olmuştur. 547

Kaynakların bize aktardığı rivayetler tarihsel-tenkit yön­


temiyle telif edildiğinde Hz. Ebu Bekir döneminde Kur'an'la
ilgili bir cem' ve istinsah çalışmasının yapıldığı net olarak an­
laşılmaktadır. 548 Erken dönem kaynakların neredeyse tama­
mında yer alan şu rivayet bunun en güçlü delillerindendir:

411 1 ...._) � ..F. 1 ._)s- '-:" Ua.;.J 1 ıJ. .rs- )>-.) ..... L.-:l � 411 1 J_,.....) '-:"' l-.,.:. 1 J=.i w
..r>- 1 .jlJ JL:.l l .) J-1_,A] I ..:.._; \+ ip\+ ._.\...-:l � 411 1 J_,.....J '-:"l-.,.:.1 .JI :Jw

545 J. Burton. age. . s. 1 63 .


546 J. Burton, a.y.
547 M. Paçacı. age. , s. 94 vd .
548 Dani. el-Mukni' .fi. Ma'rifeti Marsümi Mesô:hif-i Ehli'l-Emsôr. s. 8; Suyüti.
age. . I. 59.
Hz. Osman Öncesi Kur"an'ın Durumu 1 09

.:.ıı_;ıı � .:.ıı_;ıı .a.- r-"-' ı_µ ._j> ,,!.Lb ı_,.w ')il u..Y' ı_,� ')! .:.ıı
- -

!ali l J _,...,.J ...,. . r ı r-_,u


ı.� . . 1 l-• : . ..ci !.:....:SJ � \;
. . '
...-:. r \... c..r- ı J\i J �
�. Y.1 1.... .- .,-- . ..

�J � ...:..l>-..ı.i : -4j J \i \.::� \.! ıJ. ..ı..._j J I _?... y, I j...-) � .,.!l.b ..) �\_?
...r _,l l �\S ..;:...; \_, '� �li ..r'I JI .j\s..> ...\i 1 .lı .JI : _?... y,I JW J�
�J · � J_,i _?... y l �li : J \i .J.-il ')! ._;iily .:.ıı_, ·�ı � :_/.; .Jli
: 4......lS � Jti .JI JI aıı l J_,...,. 1 � r-1 \... J...A.; :...:.Ji _, .!ll.) :..... ..:.ı _,ü '..:...S L...
..) � \... !.ııı l_, � 'l :l:..W '_);..:.; L:.:--.ü :J\i Y.!ll .) � _,l � \..._,
�I_, .._jl,:5')1 1 �J �'ll � ..) � _?... y,I d..r' li :-4j J ti I � .!ll .)
Allah Rasülü'nün arkadaşlarının bir kısmı Yemarne'de öldürülün­
ce Ömer b. Hattab, Ebü Beklr'e geldi ve şöyle dedi: 'Rasülüllah'ın
arkadaşları Yemame Savaşı'nda kelebeklerin ateşte can vermelert
gibi can vertyorlar. Ben, Kur'an'ın hamtli olan bu insanların hep­
sinin öldürülmesinden korkuyorum. Böyle giderse Kur'an zayi
olur ve unutulur; Kur'an'ı toplatsan ve yazdırsan nasıl olur!' Ebü
Bekir bundan imtina etti ve 'Allah Rasülü'nün yapmadığı bir şeyi
ben nasıl yapanın!' dedi. Bunun üzertne her ikisi de bu konu­
yu düşünmeye başladı. Sonra Ebü Bekir, Zeyd b. Sabit'! çağırttı.
Olayın devamını Zeyd şöyle anlatmaktadır: 'Ebü Beklr'ln huzuru­
na girdiğimde Ömer heyecanlı bir şekilde karşısında duruyordu.
Ebü Bekir bana şöyle dedi: Ömer beni bir işe davet etti, ben de
ondan imtina ettim. Sen vahiy katlblsln, şayet onunla aynı kana­
ati paylaşırsan ben ikinize tabi olurum, ancak benim düşüncem­
de olursan o zaman onun istediğini yapmam. Ebü Bekir, Ômer'ln
söylediklertnl paylaştı, Ömer de dinledi. Ben de bundan imtina
ettim ve 'Allah Rasülü'nün yapmadığı bir işi nasıl yaparız!' dedim.
Bu esnada Hz. Ömer: 'Bunu yaparsanız ne kaybedersiniz?' diye
bir soru sordu. Biz de düşündük ve 'Hiçbir şey kaybetmeyiz.' de­
dik. Bunun üzertne Ebü Bekir bana emir verdi; ben de dert par­
çalan, kemik kınntılan ve hurma dallarından Kur'an'ı yazdım. 549

Bu rivayet her ne kadar hicri 3. asır kaynaklarında yer


almakta ise de Motzki, yapmış olduğu kapsamlı çalışmada
bu rivayetin, ikinci asnn başlarında yaşamış olan İbn Şihab
ez-Zuhri'ye (ö. 1 24) kadar uzandığını ikna edici bir biçimde
ortaya koymuştur. 550

549 Tayfilisi. age s. 3; Buhari. age Klt.ibu Fedfilll1-Kur'an, 3; Taberi, age J, 48.
.. ., .,

550 ô. ôzsoy, age., s. 10; Harald Motzki. Tue Collection of the Qur'an: A
Reconslderation of Westem Wlevs in Ught of Recent Methedologtcal De­
.
velopments", Der Islam, Bd 78, ss . 1 -34.
1 10 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Söz konusu çalışmanın en önemli dayanaklanndan biri


de dördüncü halife Hz. Ali'nin bu konuda söylemiş olduğu
şu sözdür: "Mushaflar konusunda en büyük mükafat Ebü
Bekir'indir, Allah ona rahmet eylesin, o, Allah'ın kitabını
toplayan ilk kişidir. "551 Bu şekilde Kur'an'ın Hz. Peygamber
hayattayken yazıldığı ve hıfzedildiği; ilk halife Ebü Bekir dö­
neminde de farklı materyal üzerinde bulunan Kur'an parça­
larının kullanımı daha pratik olan bir malzeme üzerine yazıl­
mak suretiyle bir araya toplandığı anlaşılmaktadır. 552 Hz. Ebü
Bekir'in hilafetinin birinci yılının sonlanna doğru yaşanmış
olan Yemfune Harbi'nde hafız ve kari olan önemli sahabilerin
öldürülmesi, 553 dağınık olan vahiy malzemelerinin bir araya
toplanması fikrini doğurmuş ve Hz. Ömer'in yönlendirmesiyle
Kur'an'ı cem' etme çalışması başlatılmıştır. 554 Bu çalışma ile
sadece Hz. Peygamber'in yazdırmış olduğu Kur'an'ın emni­
yet altına alınması değil. aynı zamanda bu işin mevcut kurra
ve Kur'an'ı ezbere bilen sahabenin şahitliğiyle yapılması ve
böylece cem' edilen bu mukaddes kitabın güçlü dayanakla­
nnın olması hedeflenmiştir.555 Zaten Yemfune Harbi esnasın­
da pek çok kurranın ölüm haberini ilk duyanlardan olan Hz.
Ömer'in endişeye kapılmasının en temel sebeplerinden biri
de Kur'an'ın metninin zayi olmasından çok, okuyuş şekilleri­
nin zayi olmasıdır.556 Yalancı peygamber Müseyleme'ye karşı
yapılan Yemame Harbi'nin, Ebü Bekir'in hilafetinin birinci yı­
lının sonlanna doğru yaşandığı göz önüne alınırsa, dağınık
olan Kur'an materyallerinin bir araya toplanılması ihtiyacının

55 1 "� � :_,.- JJI y. _}'..,, ._r.1 ..fa ..ıı l \"'" J f-. Y.I ...A,,.. LA....1 1 ..) l�I ._,... U I �I J ij ..fa ;/
� _,.uı· Ebü Ubeyd. age. . s. 283: Ibn Ehi Davüd. age .. s. 5: M. Carullah.
age. . s. 29: Muhaysln, Tdrihu'l-Kur'ôn, s. 1 4 1 .
552 Zerkeşi, age. . 1 , 297: Kurtubi. el-Cami' li Ahkdmi'l-Kur'dn, 1. 37.
553 Bu önemli sahabilerden bazıları şunlardır: Ebü Huzeyfe. Salim Mevla Ehi
Huzeyfe. Said b. el-Avvam, Zeyd b. el-Hattab. Ebü Dücane. Utbe. Zeyd b.
Kays. Sabit b. Kays (Zehebi, Siyeru A'ldmi'n-Nubela', 1. 298-299: Suyüti,
age .. 1. 72: S. Hizmetli. age. . s. 1 95: Şahhate, age. . s. 37.)
554 Tayalisi. age.. s. 3: Buhari. age.. Kitabu Fedalli'l-Kur'an. 3: Taberi. age ..
I. 48-49: Zerkeşi, age.. 1. 298.
555 Draz. age.. s. 32: i. Ebyari. age.. s. 1 49.
556 ô. Özsoy. age.. s. 59: Abdülkadir Erkut. Hz. Ebu Bekir Döneminde
Kur'dn'ın Cem'iyle İlg ili Rivayetlerin Tahlüi. Yüksek Lisans Tezi. AÜSBE­
TİB Tefsir ABD. Ankara. 2003.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 111

da peygamberin vefatından sonra bir yıl gibi bir zaman dilimi


içerisinde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. 557

ı. Kur'an ve Mushaf Ayrı Şeyler midir?


Hz. Peygamber'in Allah'tan almış olduğu vahiylerin ta­
mamı. Allah tarafından Kur'an olarak isimlendirilmiştir. Bu
isimlendirme Müslümanlar tarafından Hz. Peygamber'in ve­
fatına kadar kullanılmaya devam etmiştir. İlk halife Hz. Ebu
Bekir dönemine gelindiğinde, kullanımı zor olan Kur'an ma­
teryallerinin, kullanımı daha pratik olan bir malzeme üzerine
yazılmak suretiyle bir araya toplanılmasına karar verilmiş ve
Kur'an'ın cem'i çalışması yapılmıştır. Bu çalışma ile Kur'an'ın
ilk şekil değiştirme süreci de başlamıştır. Daha önce kemik
parçaları, hurma dalları, deri ve taş gibi malzemeler üzeri­
ne nakşedilmiş olan vahiy kesitleri artık sadece rakk (sayfa
haline getirilmiş ince deri)558 üzerine yazılmış559 ve kullanımı
daha kolay hale getirilmiştir. 560 O güne kadar Kur'an olarak
isimlendirilen vahiy kesitleri, iki kapak arasına alınınca artık
yeni bir isimle anılmaya başlanmış ve yapılan değerlendir­
meler neticesine Yahudilerin kullandığı 'sifr' kelimesi yerine,
Habeşlilerin kullandığı 'mushaf kelimesi tercih edilmiştir.561
Suyüti bu kelimeyi öneren kişinin Abdullah b . Mes'üd oldu­
ğunu rivayet ederken, Marzük, bu kelimeyi iki kapak arasına
alınan vahiy kesitleri için kullanan ilk kişinin Salim b. Ma'kal
(ö. 1 2/634) olduğu rivayetine yer vermiştir.562 Mushafın ke­
lime anlamlarından biri 'sahifeler halinde olan'dır.563 Kur'an

557 Draz. age.. s. 32.


.
558 Taberi. age. XI, 480; B. Moritz. agm .. MEB İsltım Ansiklopedisi. I. 505;
Zen cani . age.. s. 42: Marzük. age .. s. 29: TDK. Türkçe Sözlük. il. 1 1 64.
559 Bir rivayette Hz. Ebü Beklr'ln Kur'an'ı k.ırtas (papirüs) üzerine yazdırdığı
bilgisi de yer alır. (İbn Ebi Davüd , age., s. 9). Bu rivayetten anlaşılan odur
k1 Hz. Ebu Bekir çalışmasında az da olsa k.ırtastan da istifade etmiştir.
Tevrat'ın rakk.ın yanı sıra k.ırtas üzerine de yazılı olması bunu teyit et­
mektedir. (En'am (6):9 1 : Tür (52): 1 -3.)
560 S. Akdemir, Cumhuriyet Dönemi Kur'dn Tercümeleri, ss. 13- 14: Zencani.
age.. s. 57; Marzü.k. age.. s. 29.
56 1 Suyüti. age.. I. 53; Abdulaziz Salim. age., s. 13.
562 Marzük. age., s. 32.
563 Kur'an'ın yazımında rakk.ın kullanılmasıyla birlikte ilahi kelam. birbirine
bağlı sayfalar haline gelmiş ve bundan sonra "Mushaf' ismiyle anılnuştır.
Marzük. age., s. 7 1 .
1 12 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

ise 'çağn' anlamındadır.564 Hz. Ebü Bekir döneminden sonra


Mushaf ve Kur'an isimlert birlikte kullanılmaya devam etmiş­
tir. Ancak gerek sözlü paylaşımlarda gerekse yazılı kaynak­
larda uzunca bir dönem Mushaf ismi daha çok kullanılmıştır.
Bu bağlamda Kur'an'ın toplanılması çalışmalarının anlatıldığı
ilk dönem kaynaklarına dikkatlice baktığımızda 'sahifeler, su­
huf ve mushaf kelimelertnin sıkça geçtiğine de şahit oluruz.

Hz. Ebü Bekir dönemine kadar Allah Rasülü'nün tebliğ et­


miş olduğu vahiy kesitlert için kullanılan Kur'an kelimesi, aynı
zamanda Hz. Peygamber'e inzfil olunan bütün vahiyleri ifade
ederken; Mushaf kelimesi de bütün bu vahiylertn iki kapak
arasına alınmış olan şeklini ifade etmek için kullarulnuştır. 565
Bu bağlamda İbn Ômer'den rivayet olunan 'Sizden hiç kimse
Kur'an'ın tamamını elde ettim demesin, onun tamanunın ne
olduğunu nereden bilecek? Ondan zayi olan çoktur. Bunun
yertne Kur'an'dan ortada kalanı elde ettim desin.'566 habert ile
Hz. Aişe'den rtvayet olunan "Ahzab suresi Hz. Peygamber'in
zamanında iki yüz ayet olarak okunuyordu, Hz. Osman mus­
hafları yazdırınca onu şu anki sayıya düşürdü ."567 habertnin
tarihsel gerçeklikle uyum içerisinde olmadığı arılaşılmaktadır. 568
Suyüti'nin nakletmiş olduğu kunut surelerinin de (Hal' ve Hıfd)
bazı ilim adamlarının haklı olarak ifade ettiği gibi569 Kur'an'dan
olmadıkları anlaşılmaktadır. 57° Kur'an'a alınmayan vahiylerin
olduğunu ifade eden bir kısım Şii filimlertn yaklaşımları ise
oldukça abartılı olup gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Mesela
Kuleyıll (329/94 1 ) Hz. Ebü Bekir ve Hz. Ômer'in Kur'an'dan
oldukça fazla ayet çıkardığını iddia ederek, Ehl-i Sünnet'in

564 Örnek olarak bkz. Alak (96) : 1 : İsra ( 1 7):9.


565 İbn Ebi Davüd, age., s. 54: Zencani, age., s. 44; Doğnıl, age., s. 65.
566 • �J _,;.s .:ıı; � ..,,... ;. .ı.i ..ıs \.. '-!J-4 \..J ..ıs .Jl_,Ail ..:.;J.,;.i .ı.i ı-5�' J y&,J Jli � .:r.' :/'
-*" \.. � ..:.;.b;.i .ı.i Ji:.l" Abdullah b. Vehb. age., lll, 19: Ebü Ubeyd, age., s.
320: Suyüti, age., il, 25.
567 "Wi �I ._;\.. r-1-- J � .ıı l .)--> .ıı l J_,.-J :_rj ._i I_,.<; ..,.. l ?�I iJ_,.- ..:.;lS ..:Jli ;,..:.:� y­
.J�I _,- \.. �I � J..l.Ö:! ı..l ....b- i...A.JI .J\....:&. �· Ebü Ubeyd, age., s. 320: Suyüti.
age .. il. 25: Şia'ya göre Ah.zab suresinden çıkanlan ayetler Ehl-1 Beyt'ln
faziletiyle ilgili olan ayetlerdir. Aıüsi, Rü.hu'l-Meô:ni, 1, 2 l .
568 M . Aydın, age., ss. 48-49.
569 Draz, age., s. 33.
570 Suyüti, age., il, 26.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 1 13

anlayışına göre 6.23657ı olan ayet sayısını, 1 7 .OOO'e çıkannış ­


tır. 572 Şaban Karataş, Şia'nın vahiy anlayışını ele alırken, Ehl-i
Sünnet nezdindeki 'vahy-i ğayr-i metluv' anlayışının Şia'da da
bulunduğunu; bundan dolayı onların Kur'an'a dfilıil edilmeyen
vahiylerin sayısuu yüksek tuttuğunu ifade etmiştir. 573 Gerçek
şudur ki iki kapak arasında olan ayetlerin, Allah Rasülü Hz.
Muhammed'e inzfil olunan vahiylerin tamamını içerdiği konu­
sunda illm ehlinin çoğunluğu ittifak halindedir.574 Bundan do­
layı Gazali (505/ 1 1 1 1 ), Kur'an'ın tarifinde geçen 'mushaflarda
yazılı' ifadesinin, "Kur'an'a, Kur'an'dan başka hiçbir şeyin ka­
nşmadığı" anlanuna geldiğini söylemiştir. 575 Bu aynı zamanda
Kur'an'ın eksiksiz olduğu anlanuna da gelmektedir.

Bu çerçevede İbn Abbas'tan rivayet olunan. Hz. Ömer'in


minberden mü'minlere hitap ederken bahsetmiş olduğu recm
ayetinin576 -ki aynı bilgi başka bir rivayette Ubey b. Ka'b'dan
da gelrnektedir-577 Kur'an'a alınmayan vahiylerden zanne­
dilmekle birlikte,578 Allah tarafından Hz. Muhammed'e inzal
olunan vahiylerden olmadığı anlaşılmaktadır. Bir kısım İslam
alimi bu konudaki rivayetlerin filıad olduğunu ifade ederek, 579
Hz. Osman Mushafı'na filıad rivayetlerin alınmadığı görüşü­
nü serdetse de,580 Tayalisi Musned'inde recm konusuyla ilgili

57 1 Sure başlanndak.i besmeleler ile bazı mukatta'a harllertnln birer ayet sa­
yılıp sayılmaması. bazı ayetlerin birleştirilerek sayılması. duraklardaki
ihtilaflar gibi farklı sayım kriterleri sebebiyle ayetlerin sayısı farklı rakam­
larla ifade edllebllmlştlr. Ancak Mushaflardak.i mevcut numaralandırma­
ya göre ayet sayısı 6236'dır. Daha çok kabul edllen görüş budur. (DİB
Heyet. Kur'an Yolu. 1. 26.)
572 Ah1si. age., 1 . 20.
573 Şaban Karataş. Şia'da ve Sünni Kaynaklarda Kur'tin Tarihi, ss. 49-50.
574 Mukaddimetdn, (Mukaddlmetu Kitabi'l-Mebani fi Nuzuml'l-Meani) . s. 39:
.
Aıüsi, age . I. 2 1 .
575 i . Karaçam. agm . , ss. 287-312. Kur'an'ın ıstılahi anlamı şöyledir: "Kur'an
Hz. Peygamber'e lnzfil olunan, Mushafiarda yazılı, tevatür yoluyla nakle­
dilen ve tilavetiyle taabbüd olunan mu'clz ve müclz bir kelamdır."
.
576 Tayallsi, age. s. 6: Ya'kübi. age. . il. 53: Ebu Ca'fer en-Nahhas. age.. s. 9.
577 Tayallsi. ag e.. s. 73.
578 Suyüti. age .. il. 25-26.
579 H. Kırbaşoglu, "İslarn'a Yamanan Sanal Şiddet: Recm ve İrtldat Meselesi".
İsldmiytit 2002, Sy. 1 . C. 5. Ocak-Mart. ss. 1 25- 1 32.
580 Mukaddimetdn (Mukaddtmetu Kltabl'l-Mebani). s. 79: Muhaysin, Ttirihu'l­
Kur'tin. s. 146: S. Ateş. age., s. 64.
1 14 Kur'an'm Metinleşme Tarihi

başka bir rivayeti de aktararak söz konusu ayetin Yahudile­


rin kutsal kitabı Tevrat'ta yer alan uygulamalardan olduğuna
dikkat çekmektedir. Tayalisi'deki rivayetin metni şöyledir:

Jlii �j J.j �.)*-J ,_p*' ..;ı r-1...J � ...u ı � ...u ı JJ-") .:.ı ı .rs- .:,r. 1 .:/
Jlii (""':" )1 \11 � \1 1}\..i �l.:5 ..} .:.ıJ� L. r-1...J � ...u ı � ...u ı J_,....)
� I bl ,_;> I� � �JY .:,r.1 ı/'J.j J \..i r+.l.:5 ..} (""':" )1 IY..iS i ":A.,. .:,r. I
4---i) !l� c!) İ":}..... .:,r.I Jlii (""':" )1 e;!' � .)s- ·� e;!'J (""':" )1 e;!'.Y' JI
� ...u ı � ...uı J_,.... ; �} �l.:5 ..} (""':")1 ..ı..-.. � Jlii (""':")1 �i l)lj
-.....4.:., ı . : . .) . . il 1--• Jl.i J.')l.JL
. "t-:"! ı..S ft':" ı.,r-;-
. l..J
. . ı--

İbn Ömer'den rtvayet olunmuştur: Zina etmiş olan bir Yahudi


erkek ve bir Yahudi kadın Hz. Peygamber'e getirildiğinde, Allah
Rasülü onlara: 'Bu konuda sizin kitabınızın hükmü nedir?' diye
sormuş; Onlar da 'bizim kitabımızda recm yoktur.'şeklinde karşı­
lık vermişlerdir. Bunun üzertne İbn Sellam: 'Kitaplarındaki recm
hükmünü gizliyorlar.' demlştir.581 Böyle olunca Allah Rasülü İbn
Surya'yı çağırtmış ve o da Tevrat'tan okumaya başlamıştır. Recm
ayetinin olduğu yere geldiğinde elini ayetin üzertne koymuştur.
Durumu fark eden İbn Sellam: 'Elini oradan çek' demiştir. Elini
çekince recm ayeti ortaya çıkmış ve ey Muhammed! Bizim kita­
bımızda recm vardır demiştir. Bunun üzertne de Allah Rasülü o
ikisini recm ettlrmlştır.582

Bu ve benzeri rivayetler Hz. Muhammed'in recm hükmünü


uyguladığını doğrularnaktadır.583 Ancak onun bu hükmü Ya­
hudi bir çift için uyguladığı ortadadır. Ya'kübi (294/897)'nin
rivayet ettiği başka bir haberde de Hz. Osman'ın recm hük­
münü uyguladığı kadının584 Yahudi olduğu anlaşılmaktadır.
Zaten recm cezası Yahudilerin uyguladığı bir ceza yöntemi-

58 1 Kur'an-ı Kertm, Yahudilerin Allah'ın hükümlertnı gizlediklerine işaret et­


miş ve anlan Tevrat'takl hükümleri ortaya çıkarmaya davet etmiştir. Bkz.
Bakara (2): 1 74; Al-ı İmran (3):93
582 Tayfillsi. age.. ss. 253-254; Buhıiri. age. . Kıta.bu Tefsiri'l-Kur'an, 6; Ebü
Ca'fer en-Nahhas. age. ss. 7-8. .

.
583 S. Ateş, age. s. 65; Zaten recm. zina edenlere uygulanan bir ceza ola­
rak Hz. Peygamber'ln toplum tarafından da bilinmektedir. Nablğa b.
Zubyan'ın bir şiirinde bu bilgi şöyle geçmektedir: • .JlS W' 'J.,;; \.. �) �lS
�)1 �) ;\;)I" Taberi. age. . il. 86.
584 Ya'kübi. age.. il. 7 1 .
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 1 15

dir.585 Fakat bu ceza sadece Eski Ahid'de emredilmekle kal­


mayıp Cahiliyye Arap geleneğinde de devam etmiştir. 586 An­
cak Allah bunu Kur'an'da sürdürmemiş, 587 bunun yerine yüz
celde cezasını uygun görmüştür. 588 Bundan dolayı Kur'an'ın
mushaf haline getirilmesini ilk olarak teklif eden Hz. Ömer'in
böyle bir şey söylemesinin mümkün olmadığının bilinmesi ve
sııf birileri ileri geri laf edecek diye bir Kur'an ayetini Kur'an'a
yazmaktan çek.inecek birisi olmadığının da hatırlanması ge­
rekmektedir. 589 Hamidullah da bu rivayetin başka bir versi­
yonunu nakletmiş ve Hz. Ömer'in böyle bir cümleyi Tevrat
ile ilgili kullandığına dair yorumların olduğunu belirtmiştir. 590
Bundan dolayı hadis külliyatı içerisinde yer alan bir kısım
rivayetlerin59 1 bu bağlamda değerlendirilmesi ve Yahudilerle
ilgili olduklarının gözden kaçırılmaması gerekmektedir.

Bir kısım müsteşrikler bu vb. rivayetlerden hareketle ko­


nuyla ilgili farklı bakış açılan geliştirmişler ve tezlerini tarih­
sel gerçeklikle uyum içerisinde olmayan rivayetler üzerine
bina etmişlerdir. Mesela Burton, Mushafı; Kur'an'ın eksik
olan varyantı olarak tanımlamış ve çalışmasında The Mus­
haf: An Incomplete Record of the Qur'an' şeklinde bir başlık
açarak sekiz sayfalık bir malumat vermiştir. 592 Burton burada
Mushafın eksik olduğu konusunu işlerken Taberi'nin hem
müfessir hem de usulcü olarak ortaya koymuş olduğu bakış
açılarından istifade etmiştir. Bu bağlamda Burton Taberi'nin,
'Kur'an'a alınmayan ayetler olduğunu söylediğini. bunla­
n nesh bağlamında ele aldığını ve mensüh olan ayetlerin
de sünnet tarafından ilğa edildiğini ifade ettiğini' belirterek;

585 B. Adam. agm .. ss. 167- 176: Kitô:bı·ı Mukaddes. Levtlller. 24: 10-23: Yu­
hanna. 8:3- 1 1 : Süleyman Ateş. Yüce Kur·an'ın Çağdaş Tefsiri, Ankebiit
Suresi. 47-48. ayetler: Ali Osman Ateş. İslam'a Göre Cdhiltye ve Ehl-i Ki·
tab Ôrf ve Adetleri. ss. 441 -444.
586 Z. Duman. Beş Surenin Tefsiri. ss. 1 93-200.
587 Ra"d ( 1 3) : 38-39: Caslye (45):28.
588 Niir (29):2.
589 H. Kırbaşoğlu. agm. ss. 125- 1 32; Ş. Karataş, age., s. 197 vd.; M. Azimli,
agm .. s. 1 83.
590 M. Hamidullah, Kur'ô.n-ı Kerim Tarihi, s. 56 vd.
59 1 Musllm. age.. Kltabu"l-Hudud. 1 2 vd.
592 J. Burton, age .. ss. l 05- 1 1 3 .
1 16 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

elimizdeki Mushafın sahabe nesli tarafından sadece iki ka­


pak arasına alınmak suretiyle sonraki nesillere aktardıkları
Kur'an ayetlerini içerdiğini iddia etmiş ve Kur'an'a alınma­
yan ayetlere örnek olarak da yukarıda üzerinde durduğumuz
'recm cezası' ile ilgili rivayeti vermiştir. Görüldüğü üzere bu­
rada Burton'un yapmak istediği bilimsel bir yaklaşım sergile­
mek değil, Hz. Muhammed ile onun vahyi kendisinden almış
olduğu Allah'ın arasını açmak ve Allah ile peygamberi arasın­
da olmayan bir ihtilafı vücuda getirmeye çalışmaktır. Kur'an
ise böyle bir şeyin olamayacağını daha nazil olduğu dönemde
şöyle ifade etmiştir:

593\_r.5' 1.i')\.:.>.I 9 IJ� .,,J 411 1 ..,.Ş. ..ı..:s. .f .:.>lS }J .:.ıT .)JI .:.>J..r.� ")\jl
Kur'an'ın kaynağını düşünmüyorlar mı? Şayet Kur'an Allah'ın dı­
şında bir varlıktan gelseydi onda çok ihtilaf bulurlardL

Biz Burton'un nesh konusundaki yetersizliğini daha önce


ortaya koymuş ve bu konuyu gereği gibi anlayamadığını ifa­
de etmiştik. Neshin insanın gelişim sürecinde başvurulması
kaçınılmaz olgulardan olduğunu, buna binaen de Yaratıcı'nın
neshi Kur'an'ın nuzül sürecinde uyguladığını belirtmiştik. Bu
süreçte Yaratıcı nesh uygulamasını kendi uhdesine almış ve
bunu Kur'an'a da yansıtmıştır. 594

İslam alimlerinin bir kısmı da nesh konusunu gereği gibi


anlayamamış ve farklı çözüm arayışlarına yönelmişlerdir. Bu
çerçevede onlar Kur'an ayetleriyle ilgili olarak:

a. Tilaveti (metni) mensüh, hükmü baki


b. Tilaveti (metni) baki, hükmü mensüh
c. Tilaveti (metni) de hükmü de mensüh

gibi yaklaşımları benimseme yoluna gitmişlerdir. 595 Bir kısım


İslam aliminin 'tilaveti mensüh' gibi bir yaklaşım benimse­
mesinin arka planında en iyi ihtimalle sahabe nesline olan

593 Nisa (4):82.


594 Ebü Ca'fer en-Nahhas, age., s. 7: A'la (87) :6-7: Bakara (2): 1 06: Nahl
( 16): 1 0 1 .
595 Ebü Ca'fer en-Nahhas. age., ss. 8-9: Ateş, age. , s . 12.
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Dunımu 1 17

saygının yattığı düşünülebilir. Sahabe nesli içertsinde ken­


disine Kur'an yazmış olanlardan bazılarının mushafları içe­
rtsinde yer alan Kur'an dışı notları, ayet olarak algılanma
ihtimalini de göz önünde bulundurarak devre dışı bırakmak
istemeyen ilim adanılan, böyle bir çözüm yoluyla konunun
içinden çıkmak istemişlerdir. Ancak 'çözümsüzlüğün hiçbir
zaman çözüm olamayacağı' gerçeği göz önünde bulundurul­
duğunda; önceki kuşaklara saygı gösterirken, bunun sağlam
bilgiye dayanması gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır. İlert­
de kıraatler konusunu işlerken de üzertnde duracağımız gibi,
şaz kıraatler kategortsine girdiği ifade edilen ve Muhammed
b. Ca'fer el-Huzai (408/ 1 0 1 7)'nin Ebu Hanife'ye dayandırdığı,
ama gerçekte Ebu Hanife'ye aidiyeti de kesin olmayan Fatır
suresinin 28. ayetinin okunuşuyla ilgili şu kıraat596 bu an­
lamda üzertnde durulmaya değerdir:

J� j.f' 411 1 .JI •L..LJI o.)� :.r' :..U I ._r..;..,_ �I

Allah, ibddından ancak Uim sahiplerine saygı duyar.

Bu durumda ayet içerisindeki M411 1" lafzı fail konumunda


merfu, M�L..LJI" lafzı da meful konumunda mansup olmuş ve
gerçekte ibadın Allah'a olan saygısı, Allah'ın ibadına olan
saygısına dönüşmüştür. Kur'an'ın genelinde haşyetin Allah'a
yönelik olduğunu düşündüğümüzde bu kıraatin şaz olma ih­
timalinin oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Ancak dü­
şüncemizi ifade etme bağlamında bilgiye verilen değeri göster­
mesi bakımından da güzel bir örnek olduğu ortadadır. 597

Böylece hem Kur'an, hem de Mushaf kelimesinin Kur'an'ın


tamamını ifade etmek için kullanıldığını görmekteyiz. Bazı
müsteşriklerin bu konuda yapmaya çalıştığı ise, subjektif
tezlerini destekleme teşebbüsünden başka bir şey değildir.
Kur'an'a Mushaf denilmesi, Kur'an'ın eksik olduğunu ifade
etmek için değil, aksine Kur'an'ın sahifeler haline getirildiğini
ifade etmek içindir.

.
596 i. Karaçam. agm. ss. 287-3 1 2.
597 H. Albayrak, laberfnln Kıraatlan Değerlendirme ve Tercih Yöntemi", AÜ­
İFD. XLll 200 1 . ss. 98-99.
1 18 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

B. Hz. Ömer Döneminde (634-644) Kur'an-ı Kerim


Ebü Bekir dönemindeki 'Yemame Savaşı'nda kuminın bü­
yük bir bölümünün katledilmesinin ardından yapılan Kur'an'ı
kullanımı kolay bir malzeme üzerine yazmak suretiyle bir ara­
ya toplama çalışması, on yıllık Ömer döneminde Kur'an'la il­
gili bir çalışma yapılmamış olmasını göz önünde bulunduran
müsteşriklerin bir kısmı tarafından hayali bir icraat olarak
kabul edilmiştir.598 Hz. Ömer döneminde Kur'an'la ilgili bir
çalışmanın yapıldığına dair kaynaklarda rivayetlere rastlanıl­
maması dikkat çekicidir.599 Kaynaklar Hz. Ömer dönemiyle il­
gili olarak 'Müslüman toplumun sınırlarının genişletildiği bir
fetihler devri ve devlet idaresinin düzenlenip kurumsallaştığı
bir yönetim devri' değerlendirmelerini yapmakta ve bu fetih
hareketlerinin sonucu olarak da fethedilen ülkelere Kur'an-ı
Kerim ve İslam'ın öğretilerini tebliğ edecek alimler gönderil­
mesinden ve bu ülkelerde ilim ve ahlak eğitimi veren müesse­
seler kurulmasından bahsetmektedirler. 600 Bu çerçevede Hz.
Ömer, Ammar b. Yasir'i Küfe valiliğine, hafız ve kurra olan
Abdullah b. Mes'üd'u da muallimliğine atamıştır. 60 1 Şam va­
lisi Yezid b. Süfyan'ın talebi üzerine Muaz, Ubade ve Ebü'd­
Derda'yı göreve Humus'tan başlamalarını söyleyerek Suriye
bölgesine muallim olarak göndermiştir. Humus'taki ihtilafı
ortadan kaldırdıktan sonra Ebü'd-Derda Dımaşk'a, Muaz ise
Filistin'e geçmiş ve bölge halklarına muallimlik yapmışlardır. 602
Hz. Ömer'in Kur'an'ı toplayan ilk kişi olmasıyla ilgili riva­
yetler sadece sınırlı sayıda kaynakta geçmektedir. Bu kay­
naklardan bir tanesi hicri 3 1 6 yılında vefat etmiş olan İbn Ehi
Davüd'un Kitdbu'l-Mesdhif isimli çalışmasıdır. Bu çalışmada
Kur'an'ı ilk toplayan kişinin kim olduğu konusu tartışılırken

598 Watt, Kur"an'a Giriş. ss. 56-57.


599 T. Altıkulaç. Yüce Kitabımız Hz. Kur'an, s. 1 5.
600 Şahhate. age. . s. 44; S. Hizmetli. age. . ss. 204-205 (Ö mer döneminde
İ slam ülkesi şu seklz bölgeye ayrılmıştır: Mekke, Medine, Suriye, Cezire,
Basra. Küfe. Mısır ve Filistin.)
60 1 İ bn Mucahid. age.. s. 66; M. Said Hatiboğlu . Hilafetin Kureyş!Uiğ� s. 47;
Kandehlevi. age . . ııı. 22 1 .
602 İ bn Sa'd, age. , rv . 1 72- 1 73: Şahhate. age. . ss. 45-46: Kahdehlevi. age. .
ııı. 222.
Hz. Osman Öncesi Kur"an'ın Durumu 1 19

bir rivayette Ebu Bekir olduğu, diğer bir rivayette de Ömer


olduğu aktarılır. Bir gün Hz. Ömer'in etrafındakilere bir ayeti
sorduğu, onların Mfalan kişideydi, ancak Yemarne'de şehit düş­
tü." demeleri üzerine Kur'an'ın toplanmasını emrettiği bilgisi
yer alır.603 İbn Hacer (852/ 1 449) ve Suyüti (9 1 1 / 1 505)'ye göre
bu rivayetin isnadı kopuktur. Çünkü rivayetin ravileri arasın­
da yer alan Hasan el-Basri ( 1 1 0/728) Hz. Ömer (23/644)'le
görüşmemiştir. 604
Bir diğer rivayet ise Hz. Osman'ın yapmış olduğu çalışma­
yıaslında Hz. Ömer'in başlattığını. öldürüldüğü esnada da
cem' çalışmasının sürdüğünü dile getirir. Söz konusu rivayet
şöyledir:

J _,..,,. :.r ._;t .J\5 :.r J W ._,... L:J I ..} İW .:ıi_;JI � .JI '-:"'Lb.JI .:r. _rs- .)\)
� \ ..} .!fü l_r.=S l j \SJ "-! L:;l:,U .:ıi;.ıı :.r � rLJ � .ıı ı .)- .ıı l
� .Y'J j:.ii .:ıı� � � � .1.>-I :.r � '} .J\SJ �IJ c_,.N ıJ
.J\5J "-! L:;l:,U � .ıı l '-:"'l.:S' :.r o...ı.:s. .J\5 :.r J W .:ı� .:r. .:ı � İ W "'=1 1 .!.lJ.)
.:ıı� � � � .!.l].) :.r � 'j
Ömer b. Hattab Kur'an'ı bir araya getirmek istedi ve halka şöyle
bir duyuru yaptırdı: 'Kimin yanında Allah Rasülü'nden aldığı bir
şey varsa onu hemen bize getirsin.' Böylece bunları sahifelere ve
levhalara yazıyorlardı. Hiç kimseden de iki şahidi olmadığı sürece
bir şey kabul etmiyorlardı . Ömer şehld edildiğinde cem' çalışması
devam ediyordu. Bunun üzerine Osman harekete geçti ve o da
halka şöyle bir duyuru yaptırdı: 'Kimin yanında Allah'ın kitabın­
dan bir şey varsa onu derhal bize getirsin.' O da iki şahid olmadı­
ğı sürece hiçbir şeyi kabul etmlyordu.605

Bu rivayette bahsi geçen çalışmayla ilgili olarak Hz.


Ömer'in arkadaşlarından birkaç kişiyi görevlendirdiği ve on­
lara: MDilde ihtilafınız olursa kelimeleri Mudar lehçesiyle yazı­
nız, çünkü Kur'an Mudarlı bir kişiye nazil olmuştur." şeklinde
bir talimat verdiği haberi yer alır.606 Aynı şekilde, Abdullah b.

t;I JW ;.. L...,J ı r y. j:AJ .J'")\j r:;: ..:..;l5 J:ii .ıı ı '-7'l:5 � �ı :/' JL '-7'u.;..ıı .:r.I rs- .:ıı
603 •.ıı
�I ..) � :.r JJI .Jl5J � .:ıı_,A.Jı � _,... ıJ· Ibn Ebi Davüd, age. , s. 1 0.
604 Z. Şen. age. , s . 1 73.
605 İbn Ebi Davüd. age. , s. 3 1 : J . Burton. age., s. 1 38.
606 ·.:ıü � � ' J·:.:rn ;.;.ıı ı ..; �ı bı Jt;J "-!L......ı :.r ı;; ....ı ..l.A.iı r L.':lı � .:ıı rs- �ı;ı
1 20 Kur'an'ın Mettnleşme Tarihi

Mes'üd'un da mushaflan Mudarlılann yazmalarından dolayı


memnuniyetini dile getirdiğine dair bir rivayet Buhfui öncesi
kaynaklarda yer almaktadır.607 Suyüti'nin nakletmiş olduğu
bir başka haberde ise Hz. Ömer, birisinin elinde görmüş oldu­
ğu mushafın ince bir kalemle yazılmış olduğunu farkedince
onu yadırgamış ve söz konusu şahsın omuzuna dokunarak
"Allah'ın kitabını yüceltin!" demiştlr.608

Hz. Ömer'le ilgili bu rivayetlerin kendi dönemine mi yok­


sa Hz. Ebü Bekir dönemine mi ait olduğu sorgulandığında,
Kur'an'ın toplanmasıyla ilgili olan bu rivayetlerin tamamının
Hz. Ebü Bekir dönemine ait olduğu anlaşılmaktadır. Zaten
'Cem'u'l-Kur'an'la ilgili rivayetlerin tümü göz önünde bulun­
durulduğunda Hz. Ömer döneminde Kur'an'a yönelik yeni bir
çalışmanın yapılmadığı ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan
Hz. Osman, şayet Hz. Ömer'in başlatmış olduğu bir çalışma­
yı devam ettirdiyse, bunun için Hz. Osman'ın neden birkaç
yıl beklediği de cevap verilmesi gereken sorulardandır. Watt.
Ermenistan-Azerbaycan savaşının yapıldığı tarihi göz önü­
ne alarak Hz. Osman dönemindeki çalışmanın 650 yılından
sonra başladığını ve muhtemelen birkaç yıl sürdüğünü dile
getlrir.609 Ancak Ermenistan-Azerbaycan savaşının 25/646
yılında olduğuna dair rivayetler de vardır.610 Bunun yanı sıra
erken dönem kaynaklardan İbn Ebi Davüd'un kitabında yer
vermiş olduğu "Peygamberiniz vefat edeli 1 5 sene oldu ve siz
hala Kur'an konusunda ihtilaf içindesiniz; kimin nezdinde
Rasülüllah'tan işittiği bir Kur'an parçası varsa onu derhal
getirsin, ben Kur'an'ı cem' etmeye karar verdim." rivayetini
de göz önüne alırsak, her halükarda bu çalışmanın 650 yı­
lından önce yapıldığı anlaşılır. Ancak Hz. Ömer'in 644'te ve­
fat ettiğini düşündüğümüzde yine de arada birkaç yıl gibi bir
zaman diliminin olduğu görülür. Buradan da anlaşılan odur

_,..;... ;_,.- �) > J:; .Jl_,A.il" İ bn Ehi Davüd. age. . ss. 1 0- 1 1 : i. Ebyiiıi. age. . s.
131.
607 _,..;... ;_,.- .....4>- l..a..J I .J_,.:5..: .:r..i.JI .:,, _,>..,. .J I � ·� .:_r. .ıı ı � .JlS"" Ebü Ubeyd. age. .
s . 34 1 .
608 Suyüti. age. il. 170. .

609 Watt, Kur'an'a Giri.ş, s . 58.


610 Muhaysln. Tô:rihu'l·Kur'an, s. 143; Ahisi. age 1. 20. .•
Hz. Osman Öncesi Kur'an'ın Durumu 121

k1 Hz. Osman, Hz. Ömer'in başlatmış olduğu bir çalışmayı


değil. kendi hilafet süreci içerisinde gerekli görmüş olduğu
çalışmayı yaptırmıştır.
Sonuç olarak, Hz. Ömer döneminde Kur'an'ın cem'iyle ilgi­
li yeni bir çalışma yapılmamış, 6 1 1 sadece fethedilen bölgelere
muallimler gönderilmiş ve söz konusu bölgelerde ilim (Kur'an)
ve ahlak eğitimi veren müesseseler kurulmuştur. Böylece Hz.
Ömer döneminde Kur'an'a eğitim boyutuyla katkıda bulunul­
muştur.

6 1 1 A. Guneş, Kur'dn-ı Kerim'in Ortaya Çıkı.ş Süreci, s. 1 47.


il. BÖLÜM
HZ. OSMAN DÖNEMİNDE KUR'AN İLE İLGİLİ
ÇALIŞMALAR

ı.HZ. OSMAN DÖNEMİNDE (644-656)


İSIAM DEVLETİNİN SOSYAL VE SİYASAL DURUMU
Hz. Peygamber'in vefatını takip eden günlerde uzun süren
tartışmaların ardından hilafet makamına Kureyş kabilesinin
Temimoğullan soyundan olan 1 Ebu Bekir oturmuştur. Ebu
BekJr'in iki yıllık halifeliği süresince irtica ve irtidat2 hareket­
leri Müslüman toplumun en önemli sorunları olmuştur.3 O
dönemde hilafet makamına bağlı olan başlıca beldeler Mek­
ke, Medine, Tatf, Yemen, Umman ve Bahreyn'dir.4 Bunlardan
Mekke ve Medine dışındaki beldelerde irtica ve irtidat hare­
ketleıi görülmüştür. Yalancı peygamber Müseyleme'ye karşı
yapılan Yemame Savaşı, Bizans ile yapılan Ecnadin ve Yer­
mük muharebeleıi ile Irak'ın fethi bu dönemdeki en önemli
olaylardır. Bizans'la yapılan Yermük Muharebesi esnasında
rahatsızlığı ilerleyen Hz. Ebu Bekir, vefat edeceğini anlayın­
ca yeline yine Kureyş kabilesinin başka bir kolu olan Adi­
yoğullanndan Hz. Ömer'i vesayet yoluyla halife tayin etmiş
ve vefatının ardından on yıl sürecek olan Hz. Ömer dönemi
başlamıştır.
Hz. Ömer devlinin en belirgin özelliği "fetihler" dir. Surtye,
Irak ve İran'ın bütünüyle İslam coğrafyasına dahil edilmesi
ve neticede İslam'ın büyük bir devlet haline gelmesi; Filistin,
el-Cezire ve Mısır gibi ülkeleıin de fethedilen beldelere katıla­
rak yakın bölgedeki iki büyük imparatorluğa (Sasani-Bizans)
karşı askeri ve siyasi zaferler kazanılması ve sonuçta bu iki

S. Hizmetli, age., s. 80.


2 Ridde Medine"dek.J Kureyş hak.Jmlyetlnden bir aynlış olup İslam dininden
aynlma değildir. (S. Hizmetli, age .. s. 1 93.)
3 Ya'kübi. age. . il. 1 3-2 1 .
4 S. Hlzmelll, age. . ss. 1 92- 193.
1 24 Kur'an 'ın Metinleşme Tarihi

büyük devletin varlığına son veıilmesi de bu dönemde gerçek­


leştirilmiştir. Hz. Ömer döneminde İslam ülkesi 8 idaıi böl­
geye ayrılmıştır: Mekke, Medine, Suıiye, Cezire, Basra, Küfe,
Mısır ve Filistin. Hz. Ömer bu bölgeleıin her biline Kur'an-ı
Kerim ve İslam'ın öğretileıini anlatacak muallimler göndermiş
ve bu bölgelerde ilim ve ahlak eğitimi veren müesseseler kur­
durmuştur. Halifeliğinin onuncu yılında İranlı bir esir (Firuz/
Ebu Lu'lu) tarafından yaralanan Hz. Ömer, vefat edeceğini
anlayınca devlet başkanlığı seçimini Osman, Ali, Talha, Zu­
beyr, Sa'd b. Ehi Vakkas ve Abdurrahman b. Avftan oluşan
6 kişilik bir şüra heyetine havale etmiştir.5 Bu heyet kimin
halife olacağı konusunu değerlendiıirken küllenmiş olan
Haşimi-Emevi rekabeti yeniden canlanmış ve sert tartışma­
lar yaşanmıştır. Ne Kureyş iktidarı kaybetmek istemiş, ne de
Ümeyyeoğulları sürekli muhalefette kalmayı kabul etmiştir.
Tartışma Haşimi olan Hz. Ali ile Emevi olan Hz. Osman ikili­
sinden kimin tercih edileceği noktasında sürmüş ve neticede
Ümeyyeoğullarından Osman b. Affan halife seçilmiştir.
On iki yıl sürmüş olan Hz. Osman devri fetihler ve iç karı­
şıklarla geçmiştir. İran, Azerbaycan ve Ermenistan toplumları
vergileıini ödemek istemeyerek isyan etmişler; buna binaen
Hz. Osman onların üzeıine ordular göndererek isyanları bas­
tırmaya çalışmıştır. Onun döneminde İslam futühatı oldukça
genişlemiş ve İslam ülkesinin sınırları bir taraftan Endülüs'e,
diğer taraftan Maveraünnehir'e kadar uzanmıştır. Başka bir
deyişle Arapların dışında binlerce, on binlerce daha kişi Müs­
lüman topluma katılmıştır. 6
İktidara gelişi epey sıkıntılı olan Hz. Osman'm iktidarı sü­
resince de iç karışıklıklar Wç eksik olmanuştır. Cahiliyye dö­
neminden bu yana devam eden7 ve Hz. Peygamber'in vefatın­
dan itibaren kendisini açıkça hissettiren Emevi-Haşimi çekiş­
mesi onun dönemine gelindiğinde rahatsızlık veren boyutlara
ulaşmıştır. Bunda Hz. Osman'm devlet işleıinde bilfiil görevde

5 .
Ya'kubi, age. il. 53.
6 .
Şahhate, age. s. 44.
7 İbrahim Sançam, Emeui-Hd.şimi İlişkileri. s. 88.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 125

olan bazı sahabileri azledip yerlerine Ürtıeyyeoğullarından ta­


yinler yapması8 da önemli rol oynamıştır. 9 Hz. Osman'ın Ab­
dullah b. Mes'üd'la yapmış olduğu bir tartışma neticesinde
onu Küfe valiliğinden azletmesi, aynı şekilde Mısır valisi Amr
b. el-As'ı görevden alması bu uygulamanın örneklerindendir. 10

Fetihlerin durmasıyla birlikte Medine'de bozgunculuk ya­


pan bir grup türemiştir. Hz. Osman bunlara karşı o devirde
revaçta olan ceza yöntemlerinden sürgüne gönderme1 1 cezası­
nı uygulanuş ve bozguncuları Medine'den uzaklaştırmıştır. İz­
lemiş olduğu bu politikaların bir sonucu olarak Medine dışın­
daki beldelerde isyanlar artmış ve bu isyanlar Hz. Osman·ın
sonunu hazırlamıştır. Hilafetinin 12. yılında Küfe, Basra ve
Mısır'dan hac bahanesiyle Medine'ye gelen bir grup isyan­
cı 1 2 Hz. Osman'ı bir süre 1 3 kuşatma altında tuttuktan sonra
katletmiştir. 14 Bu olaydan sonra İslam tarihinde ardı arkası
kesilmeyen çatışma ve savaşlar yaşanmış, Hz. Peygamber'in
damadı Hz. Ali ile hanımı Hz. Aişe bile karşı karşıya gelmiş,
birlik beraberlik bozulmuş, çeşitli siyasi ve dini fırkalar or­
taya çıkmaya başlamıştır. Biraz abartılı da olsa Tabatabai
( 1 982) bu durumu "[...ıı l J_,...J � ...ııı )il .Jı ')' ) ifadesinden başka
üzerinde görüş birliği olan hiçbir husus kalmamıştı." şeklinde
ifade etmiştir . 1 5

Seyf b. Ömer'in rivayetini esas alan tarihçiler v e ilim adam­


ları Hz. Osman devrinde ortaya çıkan karışıklıkların müseb­
biplerinin Abdullah b. Sebe ve Sebeiyye olduğu kanaatini ser­
dederken; Ebu Mihnef ve Vakıdi'nin haberlerine dayananlar
da sahabeyi mevcut karışıklığın yegane müsebbibi saymışlar-

8 i. Sançam. age., s. 235.


9 Hz. Osman'dan sonra Hz. Alı de devlet lşlertnde akrabalarına görev ver­
miştir. Akrabayı devlet lşlertnde görevlendirme çok büyük bir sorun ol­
saydı Hz. AIJ'nin böyle bir siyaset tak.ip etmemesi gerekirdi. T. Koçylğtt.
Hadis Tarih� s. 1 08.
10 Belazüri, age., s. 470; Ya'kübi, age . . il. 6 1 : S. Hizmetli, age. . s. 2 1 2.
11 Nisa (4):66; Enfal (8):30: Tevbe (9): 1 3 : Hac (22):40.
12 i. Sançam, Emevi-Haşlmi İ ltşk.ilert, s. 242.
13 Ya'kübi bu sürentn 40 gün olduğunu söyler. Age., 11, 73.
14 Hz. Osman'ı öldüren şahıs Sudan b. Hamran'dır. Abdulaziz Salim. age. ,
s. 2 1 .
15 Tabatabai. el-A-rız dnji Tefsiıi'l-Kur'an, tere. Vahdettin İ nce, 1 , 34.
126 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

dır. Hicri birinci asnn sonlarına doğru yaşamış olan Seyf b.


Ömer'e göre Abdullah b. Sebe ve arkadaşları Müslümanları
bölebilmek için Haşimoğullan ile Ümeyyeoğullannın arasını
açmaya çalışmış, bunun için özellikle Medine dışındaki bel­
delerde halkı kışkırtmış ve sonuçta emellerine ulaşmışlardır.
Ebu Mihnef ve Vakıdi ise Hz. Osman'a kırgın olan sahabeyi
isyancılara karşı tavır almamak ve öldüıiilmesine seyirci kal­
makla suçlayan bir eğilim sergilemişlerdir. Bu yönüyle saha­
be Hz. Osman'ın öldüıii lmesine doğrudan olmasa da dolaylı
olarak katkı sağlamıştır.

Hz. Osman dönemindeki fetih hareketlerinin İslam ülkesi­


nin sınırlarını genişletmesi, beraberinde birçok sosyal, siyasal
ve ekonomik ihtiyacı da doğurmuştur. Özellikle İslam'ın öğre­
tilerinin doğru anlatılması ve Kur'an'ın doğru okunması için
filim ve kurra sahabilerin fethedilen bölgelere gönderilmesi en
önemli sosyal ihtiyaçlardan olmuştur . 16 Zira bu döneme ge­
lindiğinde Kur'an'ın okunması konusunda farklı beldelerde
farklı kıraatlerin revaç bulması, devletin birliği açısından bir
tehdit unsuru olarak algılanmaya başlanmış ve söz konusu
uygulamayı elzem hale getirmiştir.

2. HZ. OSMAN DÖNEMİNDE


KUR'AN'IN İSTİNSAHI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
Hz. Muhammed ömıiinün son dönemlerinde zamanının
en güçlü devlet başkanlarına ve kabile reislerine mektuplar
göndermek suretiyle onları İslam'ın öğretilerinden haberdar
etmek istemiş1 7 ve Allah'tan aldığı vahiylerin bütün insanlığa
ulaşması gerektiğini 1 R uygulamalı olarak ashabına göstermiş­
tir. Bu durumun bir yansıması olarak, Raşid Halifelerden her
biri başta Mekke ve civan olmak üzere İslam'ın öğretilerini
götürebildikleri en uç noktalara kadar taşımışlardır. Öyle ki

16 S. Hizmetli, age .. ss. 1 89-2 1 7.


17 Buhari. age., Kltabu'l-Meğazi. 83: Ya'kübi, age .. I. 401 -406; Taberi. age. .
1. 308-309: Bizan s Kayseri, İ ran Kısrası. Mısır Mukavkısı. Habeş Necaşisi.
Gassan Emirt ve bazı Arap kabile reisleri Hz. Peygamber'ln mektup gön­
derdiği önemli kimselerdir. S. Hizmetli. age .. s. 1 78.
ı8 Şura (42) :7: En' am (6): ı 9 : İ brahim ( 1 4) : ı : Sebe (34):28.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 27

Hz. Osman döneminin sonlarına gelindiğinde Müslümanlar


Asya'da Anadolu, Çin ve Rusya'ya; Afrika'da Mağrib içlerine;
Avnıpa'da da Portekiz sınırlarına kadar ulaşmışlardır. 19 An­
cak fetihlerin artmasıyla birlikte fethedilen bölgelerin sosyal,
siyasi, iktisadi ve ilmi ihtiyaçl arına cevap vermek de önemli
bir konu haline gelmiştir. Bu çerçevede ilmi ihtiyacı karşıla­
maya yönelik olarak, özellikle fetih hareketlerinin hız kazandı­
ğı Hz. Ömer döneminden itibaren fethedilen bölgelere Kur'an
muallimleri gönderilmeye başlanmıştır. Bölgelere gönderilen
bu muallimler mümkün olduğu kadar Kur'an'a ve İslam'ın
öğretilerine vakıf olan sahabilerden seçilmiştir. Mesela Ubey
b. Ka'b (ö. 20/64 1) Şam'a, Abdullah b. Mes'ıld (ö. 32/653)
Kılfe'ye. Ebu Musa el-Eş'ari (ö. 44/665) de Basra'ya gönde­
rilen sahabilerdendir.20 Ancak o günün koşulların da fethedi­
len bölgelerin her birine uzman sahabi gönderme imkanı da
söz konusu olamamıştır. 2 1 Durum böyle olunca gerek Arap
olan, gerekse olmayan bölgelerde harekesiz ve noktasız olan
Kur'an metninin22 okunmasında zorluklar yaşanmış ve kıraat
farklılıkları oluşmaya başlamıştır. Buna muallim sahabilerin
Kur'an'ı kendi bildikleri versiyonlarla okuma ve okutma23 bo­
yutu da eklendiğinde -ki Hz. Peygamber tebliğde buna ruhsat
vermiştir-24 ilerleyen zaman diliminde bu farklılıkların derin­
leşmesi kaçınılmaz olmuştur.25 Enes b. Malik'ten rivayet edi­
len bir haberde, o dönemde Medineli Müslümanlar arasında
yaşanan ihtilaf şöyle anlatılmaktadır:

19 S. Hizmetli, age. . s. 2 1 0.
20 İ bn Ebi Davüd. age. . ss. 1 3- 1 4 : Muhaysln. Tdrihu'l-Kur'an. ss. 142- 1 43:
Murat Akarsu, Hz. Osman ve Hilafeti, Yayımlanmamış Doktora Tezi.
AÜSBE İ slam Tarihi ve Sanatlan ( İ slam Tarthl) ABD. 200 1 . ss. 1 62- 1 65.
2 ı Zerkeşi. age. . 1. 406.
22 Abdulaziz Sfilim. age., ss. 13- 1 4 .
2 3 İ bn Atıyye. a9e. . s . 275: T . Altıkulaç. age., s. 1 6 .
2 4 Hamidullah. age. . s . 2 8 : ô. Ôzsoy. age. . s. 33: İbn Haldun. age . . il. 460:
Abdulaziz Sfillm. age. . s. 1 4.
25 H. Albayrnk. Tefsir Usulü. s. 29: i. Eby<iri. age. . s. 136: Şahhate. age. . ss.
44-47; Kurdi. age .. s. 55.
1 28 Kur'w-ı'ın Metinleşme Tarihi

lj ')b:-1 ';.İ ..ı....:.1 ..)�\ı 1 j.A 1 ,:_,.- ..;s- ı.St; � .:ı_,.:..-1;J ';.İ .:ı_,4.1.:.:;..; ı.S� � 1
''L.. t..1 ._,.. w 1.r.=Sli ..ı..... '-:"ı.-.... 1 � 1�1 w ..ı....:. 1 J

Hz. Osman'ın hilafeti döneminde muallimler Kur'an'ı farklı kişile­


rin kmiatlertyle öğretiyorlardı. Bu farklılık yeni yetişen nesli ihtilafa
düşürdü ve karşı karşıya getirdi, öyle ki birbirlerini tekfir etmeye
bile başladılar. Sonunda bu durum muallimlere kadar ulaştı, ar­
dından Halife Osman'a intikal etti. Bunun üzerine Halife Osman
bir konuşmasında Medineli Müslümanlara şöyle seslendi: Ey
Muharnrned'ln arkadaşlanl Benim yanımda (Medine'de) Kur'an"ı
farklı kıniatlerle okuyorsunuz ve kıraat hataları yapıyorsunuz, siz
böyle yaparsanız diğer beldelerde olanlar daha çok ihtilaf eder ve
daha çok hata yaparlar; bu tartışmanıza son verin, bir araya gelin
ve Müslüman toplum için rehber olacak bir Kur'an yazın l 26

Bu ıivayetten harekesiz ve noktasız olan Kur'an metninin


okunması konusunda bir kısım kurranın kendileıine nakle­
dilen kıraatin yanı sıra, kendi dil yetileıi sayesinde benim­
semiş oldukları okuyuşları ön plana çıkaran bazı üstadlann
kıraatleıinl de tedıis ettlrdlkleıi anlaşılmaktadır. Bunun so­
nucu olarak da gerek Medine'de gerekse diğer beldelerde yeni
okuyuş şekllleıinin benimsenmesine ve Kur'an'm okunuşun­
da farklılıkların oluşmasına zemin hazırlamışlardır.

Kıraattaki bu ayrılıkların yanı sıra muall im sahabilerin


Kur'an sureleıini öğretme sıraları da aynı olmamıştır. Bunda
her bilinin elinde ve zihninde olan sure sıralamasının farklı
olması önemli rol oynamıştır.2 7 Aslında bu durum, sure sıra­
lamasının o dönemde Müslüman toplum için bir sorun olma­
dığını göstermesi bakımından da dikkat çekicidir.

Başlangıçta bir sıkıntı olarak görülmeyen bu konular iler­


leyen zaman diliminde Müslümanların savaş, panayır, hac vb.
münasebetlerle bir araya gelmeleıi neticesinde -her bir bölge
insarıının kendi hocasından öğrendiği kıraatin doğru, diğer­
lerinin yarılış olduğunu ifade etmesiyle- ciddi anlamda sorun
olmuş ve Kur'an'ın bir ihtilaf kaynağı olması sonucunu do-

26 Taberi, age . . ı. 49-50: İ bn Ebi Davü.d. age. . s. 2 1 : Dani, age. . s. 7:


Kastalani. Letdifu"l-İşdrötfi İlmi"l-Kırddt. Varak 1 2 .
27 İbn Ebi Davü.d. age. . ss. 50-88; J . Burton. age. . s. 1 55.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 129

ğunnaya başlamıştır. Mesela Hz. Osman döneminde yapılıruş


olan Ermenistan-Azerbaycan Savaşı'nda Şamlı Müslümanlarla
Iraklı Müslümanlar düşmana karşı birlikte mücadele etmiş28
ancak Kur'an'ın okunuşu konusunda aralarında ihtilaflar ya­
şamışlardır. Şamlılar Ubey b. Ka'b'ın kıraatiyle okurken, Irak­
War Abdullah b. Mes'üd'un kıraatiyle okuyorlardı. Başlangıçta
basit gibi görünen bu ihtilaflar, rivayetlere göre zamanla birbir­
lerini tekfir edecek noktalara kadar gitmiştir. Ordu içerisinde
yer alan sahabilerden Huzeyfe b. el-Yemfuı (ö. 36) bu durum­
dan çok rahatsız olmuş ve Medine'ye döner dönmez durumu
halife Hz. Osman'a intikal ettirerek endişesini dile getirmiştir.
Huzeyfe b. el-Yemfuı, halifeye şöyle demiştir:

.)_,+:J I ...;")l:;.>. I .Jİ_,;..l l � I� .JI J:.i ;__.':J ı Ilı !.lJ.ll �_;..J I r-1 �
�\ ..) .s)......:ı ı J
Ey Mü'minlerin emini Yahudi ve Hır1stiyanlann, kitapları husu­
sunda düştüğü ihtilaf aşamasına kadar gelmeden önce, Müslü­
man toplumun Kur'an konusunda içine düştüğü ihtilaf hakkında
ne yapacaksan yapl29

Medine'deki ihtilafın yanı sıra beldelerde de farklı oku­


yuş şekillerinin olduğu , bölge halklarının değişik vesilelerle
bir araya gelmeleri neticesirıde ortaya çıkmıştır. Rivayette de
görüleceği üzere. Huzeyfe b. Yemfuı'ın bu durumu halifeye
hemen intikal ettirmesi ve gerekli tedbirleri almasını istemesi,
hadisenin ciddi boyutlara ulaşacağına dair endişeler uyandır­
masındandır.

A. İstinsah Çalışmasına Karar Verilmesi ve


Komisyonun Oluşturulması
Azerbaycan-Ermenistan Savaşı'ndan dönen Huzeyfe b.
Yemfuı'ın şahit olduğu hadiseleri Hz. Osman'la paylaşması­
nın ardından, Halife Osman ileri gelen sahabileri toplamış
ve onlarla istişare yaparak bu konudaki görüşlerini almıştır.

28 Taberi, age., 1, 49; Muhaysln. Ttuihu'l·Kur'wı, s. 1 43.


29 Ebu Ubeyd. age. . s. 282; Buhan. age. . Kltabu Fedfilll'l-Kur'an, 3; Taberi.
age., l, 49; İbn Ebi Davüd, age. . ss. 1 9-2 1 ; r1vayetln bir diğer varyantı
şöyledir: .J')ü o•l}J .J')ü ;.ı; J:i ı:.ı L...; L... ..:...:.S L. .:ıw. .:r. .Jl.:...J Jli .:ıt...,J ı .:r. �,i.. .:ıı

.:ı�ı .....:.... li ..,.. t:s::ı ı �ı � LS" Danı, age. . s. 6.


1 30 Kur'an'ın Mettnleşme Tarihi

Yapılan istişareler neticesinde ortaya çıkan kanaat; Hz. Ebü


Bekir döneminde Zeyd b. Sabit'in toplamış olduğu Kur'an-ı
Kertın'in ihtiyaç kadar çoğaltılması ve Kureyş lehçesine göre
kıraat olunması için birer okuyucu ile beldelere gönderilmesi;
buna mukabil oluşturulan resmi mushaflar dışındaki nüs­
haların da imha edilmesi şeklinde olmuştur. 30 Bunun üze­
rine Halife Osman yanındakilerden birini Hz. Ömer'in kızı
ve aynı zamanda da Hz. Peygamber'in zevcelerinden olan
Hafsa'ya göndermiş ve elindeki Mushafı istemiştir. Zira Hz.
Ebü Bekir'in toplamış olduğu Mushaf, vefatının ardından Hz.
Ömer'e; Ömer'in vefatının ardından da onun kızı Hafsa'ya in­
tikal etmiştir. Bu bilgiyi şu rivayette görmekteyiz:

..:.....:... � .J.:.s. • ..:.ıl..


r-'

ı..r>
� .J.:.s.
J.-
• ..:.ıl..
r-'
• <
1 .J.:.s. .._b....,aj \ ..;...; \SJ
ı..r> � ıJ.
rLJ � .ııı ı � -r.J1 cf;J � .ııı ı ı..rP J �
Sahifeler vefatına kadar Ebu Bekir'ln nezdlndeydi; sonra Ömer'e
intikal etti. o vefat ettiğinde Ömer'ln kızı. aynı zamanda da pey­
gamberin zevcesi olan Hafsa'nın uhdesine geçti.31

Hafsa'nın uhdesinde olan bu Mushafı Halife Osman


istinsah çalışması için istediğinde olumsuz cevap almıştır.
Başlangıçta elindeki Mushafı göndermek istemeyen Hafsa.
daha sonra Halife'nin iade edeceğine dair söz vermesi üzerine
göndermeye razı olmuştur.32 Mushaf geldikten sonra Hz. Os­
man sahabeye: İçimizde Arapçası en iyi olan kimdir? diye sor­
muş. Said b. el-As33 demişler; ardından içimizde yazısı en iyi
olan kimdir? diye sormuş, Zeyd b. Sabit cevabını vermişler.
Bunun üzerine Halife Osman: 'Said okusun, Zeyd de yazsın.·

3 0 Taberi. ag e. . I . 50: Cezalri. ag e. . s. 68: Muhaysln. Tdrihu'l-Kur'arı. s . 1 44.


3 1 Buhari, age., Kitabu Fedaill'l-Kur'an, 3: Bir rivayette Ömer b. Rafı.
Hafsa'ya Mushaf yazdığından bahseder. (Ebü Ubeyd, ag e. • s. 292: Başka
bir rivayette de Hafsa'nın özel Mushafından bahsedilir. (İ bn Ehi Davüd,
age. . ss. 85-87: Şelebi, age.. s. 9.)
32 ·..,ıı � � ı+:Ji �>_r.l .J.Al&- ._;> ..,ıı �.ı:; .:.ıı �t; .:.ı� ı+:Jı J-- � t;· Taberi, ag e . , ! ,
4 9 : İbn Ehi Davüd, ag e. . s. 9: Ebü Şame. age. . s. 5 7 : M. Carullah. ag e. . s .
2 9 : Muhaysln, Tdrihu'l-Kur·arı. s. 1 45.
33 Kur'an'ın Arapçası Said b. As'ın diline uygun olarak yazılmıştır. Çünkü
Sahabe arasında bu zatın lehçesi Rasülüllah'a en fazla benzeyeni idi. ( İbn
Ehi Davüd. age. . s. 24.J
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 131

şeklinde talimat venniş34 ve Zeyd b . Sabit'in (ö. 45) başkanlı­


ğında bir komisyon oluşturmuştur.

Komisyon üyelerinin sayısı dört ile on iki arasında ihtilaflı


olmakla birlikte, komisyonun Ensar ve Kureyş'ten oluştuğu­
na dair olan bilgide bir ihtilaf yoktur. 35 Rivayetlerdeki ortak
şahsiyetler Zeyd b. Sabit (ö. 45) , Abdullah b. ez-Zubeyr (ö.
73), Said b. el-As (ö. 58) ve Abdurrahman b. el-Haris b. Hişam
(ö. 43) şeklindedir.36 Zeyd b. Sabit Ensar'dan, diğer üç sahabi
ise Kureyş'tendir.37 Bir rivayette de komisyon başkanlığının
Ubey b. Ka'b'a verildiği bilgisi yer almaktadır.38 Ubey'in ölüm
tarihiyle ilgili tartışmalar bir yana, o esnada Şam'da olduğu
da göz önünde bulundurulursa39 bu rivayeti şu şekilde yo­
rumlayabiliriz: Mushafların yazımında Ubey de bir şekilde
görev almıştır. En erken kaynaklardan Abdullah b. Vehb'in
Cdmiinde bununla ilgili bilgilere yer verilmektedir.40 Bir de
komisyon üyelerinden olduğu kaynaklarda ifade edilen Eban
b. Said'in4 1 gerçekten bu işte görev alıp almadığı tartışması
vardır ki bir rivayete göre Eban b. Said , Hz. Ömer devrinde ve­
fat etmiştir. 42 Bu durumda ya yanlış bir bilgi ak.tanını söz ko­
nusudur ya da aynı ismi taşıyan ikinci bir şahıs mevzubahis­
dir ki bunun da hicri 58 yılında vefat etmiş olan Said b. el-As
olma ihtimali yüksektir.43 Zaten bir kısım alimler, görevliler
arasında Eban b. Said'in olduğunu aktaran Taberi (3 1 0/922)
rivayetinin zayıf olduğunu ifade etmişlerdir. 44

Temel hedefi İslam ülkesinin bütününde kıraat birliğini


sağlamak olduğu için, Hz. Osman çalışmasına başlayan ko­
misyon üyelerine şöyle bir talimat vermiştir:

34 İbn Ehi Daviıd. age.. s. 24.


35 Zehebi. Siyenı A'lı'uni'n-Nubela'. I. 400: Şahhate. age. . ss. 54-56.
36 İbn Ehi Daviıd. age. . s. 19: Dani. age.. s. 6: Zencfuıl. age. . s. 44: M.
Carullah. age . . s. 29.
37 Muhaysln. Tdrihu'l·Kur'an, s. 1 45 .
3 8 Zehebi. Siyenı A'ldmi'n-Nubela', I . 390-400.
39 O. Keskıoğlu. age .. s. 1 57.
40 Abdullah b. Vehb, age. . III. 27.
41 Taberi. age. . 1 . 60-6 1 .
4 2 Zehebi, Siyenı A'ldmCn-Nubela'. I . 3 1 4: J . Burton. age. . s . 1 42.
43 Abdullah b. Vehb. age. . III, 27; i . Ersöz, age. . s. 1 38.
44 İbn Atıyye. age . . s. 275.
1 32 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Kur'an'daki herhangi bir kelimenin yazımı konusunda sizinle


Zeyd b. Sabit arasında ihtilaf olursa o kelimeyi Kureyş lehçesiyle
yazınız, çünkü Kur'an onlann lehçesiyle nazil olmuştur.45

Bu rivayetin, Dfuıi'nin el-Mukni' isimli esertnde yer vermiş


olduğu ikinci bir rivayetle çeliştiğini görüyoruz. Dani bu ri­
vayeti aktardıktan sonra şöyle bir rivayete daha yer vermiş­
tir: "Osman insanları bir mushaf üzertne birleştirdi ki o da
Zeyd'in okuyuşuydu."46 Bu iki rivayeti birlikte düşündüğü­
müzde aralarında uyuşmazlık olduğunu görürüz. Zira Zeyd
Kureyş'ten olmayıp Ensar'dandır. İlk rivayet ise ihtilaf duru­
munda Kureyş lehçesinin esas alınmasını telkin etmektedir.
Diğer taraftan Zeyd b. Sabit son arzada bulunması hasebiy­
le RasUlüllah'ın okuyuşunu dinleyen bir sahabi iken, Hz.
Osman'ın böyle bir cümle sarf etmiş olması ne anlama gele­
bilir? Ya da Hz. Osman gerçekten böyle bir cümle sarf etmiş
midir? İbn Hacer bu rivayetleri değerlendirirken şu konulara
dikkat çekmiştir: Hz. Osman'ın " . . . O Kureyş lehçesiyle nazil
olmuştur." sözünün anlamı, 'onun çoğu Kureyş lehçesiyle
nazil olmuştur' şeklindedir. Yoksa bu söz Kur'an'ın hepsi­
nin Kureyş lehçesiyle nazil olduğuna kafi delil teşkil etmez. 47
Zerkeşi de Ezheri46'yi referans göstererek Burhcin'da yer ver­
miş olduğu bir rivayette bu sözü İbn Hacer'in yorumunu des­
tekler mahiyette şu şekilde aktarmıştır:

r+� J_;.; � ;sı �\j


Muhakkak ki Kur'an'ın çoğu Kureyşl11erin lehçesiyle nazil olmuş­
tur. 49

Rivayetleri göz önünde bulundurduğumuzda Hz. Osman'ın


biraz da siyasi gerginliği hafıfletrne adına komisyon üyelerini

45 Ebu Ubeyd, age. . s. 339; Buhfui. age. . Kıta.bu Fedailfl-Kur'an. 2; İbn Ebi
Davı1d. age., s. 1 9; Dam. age., s. 4.
46 � -"!j J_r Y'J ....... 1 1..u ..)s- '-"'uı .:ı� �- Dani. age. , s. 6.
47 Ibn Hacer. age., X. 1 1 .
48 Ebii Mansur Muhammed b . Ahmed b. el-Ezheri, ö. 282 Hicri.
49 Zerkeşi. age. . I. 277.
Hz. Osman Döneminde Kur"an ile İlgili Çalışmalar 1 33

Kureyş ve Ensar'dan oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu sü­


reçte onun böyle bir söz söylemiş olması da yine bu çerçe­
vede değerlendirilebilir kanaatindeyiz. Zaten Zeyd b. Sabit,
Rasulüllah ile yapmış olduğu son arzada Kureyş temelli olan
kıraati dinlemiş ve almıştır. Bu durumda Zeyd b. Sabit ile
Kureyşliler arasında ihtilaf olmaması gerekmektedir. Ancak
muhtelif kıraatlerin varlığı bir realitedir ve Hz. Osman'a böyle
bir cümleyi sarf ettiren de muhtemelen bu durumdur.
Bu arada arza haberleriyle ilgili şu sorulan sormadan
da edemeyeceğiz: Hz. Peygamber'in Cebrail ile olan arzala­
nnı acaba sahabe-i kiram dinleyebilmiş midir? Yoksa Allah
Rasulü sahabesiyle aynca mı arza yapmıştır? Kanaatimiz
odur ki Cebrail ile Hz. Peygamber arasında gerçekleşen arza
hadisesi metafiziksel bir olay olup vahiy olgusunun yan­
sımalanndandır ki sahabe-! kiramın buna muttali olması
mümkün değildir. Zaten bu rivayetlerde meleğin hangi su­
rette göründüğü meselesi de tartışılan, ama cevap verileme­
yen konulardandır. Bundan dolayı Ömer Ôzsoy, bu rivayette
Cebrail'in, Kur'an'ın tahriften ne kadar salim olduğunun teyit
edilmesi amacıyla sonradan devreye sokulduğu şeklindeki
kanaatini serdetmiştir. 50 Diğer taraftan arza haberlerinde yer
alan 'gece J:ll l ' ifadesi Hz. Peygamber ile Cebrfül arasında
=

gerçekleşen arzanın özel bir mukabele olduğunu da ortaya


koyrnaktadır.51 Bu bağlamda İsra suresinin 79. ayetinin işle­
diği konular arasında bu boyutun da olduğunu ifade etmek
isteriz. Bu verilerin ortaya koymuş olduğu gerçek şudur ki
Hz. Peygamber sahabesiyle aynca arza yapmıştır. Zaten Allah
Rasulü kendisine nazil olan ayetleri sahabesiyle paylaşmak
suretiyle onlarla sürekli arza yapıyordu. Hamidullah (ö. 2002)
bu durumu 'Hz. Peygamber Kur'an'ı yüksek sesle okurken
etrafını çevirmiş olan sahabiler, ellerindeki ayet metinleriyle
onun tilavetini mukayese ve mukabele ediyorlardı.' şeklinde
ifade etmiştir. 52

50 ô. Ôzsoy. age. . s. 54.


51 Z. Şen. age. . ss. 1 1 4- 1 1 5.
52 .
Z. Şen. age. ss. 1 1 4- 1 1 5.
1 34 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

B. Kur'an'ın Çoğaltılması ve Beldelere Gönderilmesi


Hz. Osman ileri gelen sahabilerle yapmış olduğu istişareler
neticesinde Kur'an'ın çoğaltılıp beldelere gönderilmesine ka­
rar verince, Zeyd b. Sabit'in başkanlığında Kur'an'ın istinsah
çalışmasını başlatmıştır. Ancak bir taraftan komisyon çalış­
malarını yürütürken diğer taraftan Müslüman toplumdaki
kıraat farklılıkları da sürmüştür. Ubey b. Ka'b (ö. 32). Abdul­
lah b. Mes'üd (ö. 32) ve Muaz'ın53 kıraatlerindeki farklılıkları
duyan Halife Osman bir konuşmasında Müslüman topluma
şöyle hitap etmiştir:

.� .:r .)s- ...:...f' .:ıl _;.il


� �I ..ı.iJ 4..:... ö.r-s- ._,,.> .i:... � � �I
� .jl;I w r-L J � 411 1 .J-" 411 1 J _,... ) .:r � .:ıl _;.il .:r �
Peygamberiniz vefat edell 15 sene oldu ve siz hala Kur'an'ın oku­
nuşu konusunda ihUlaf içerisindesiniz. Ben bu konuyu çözmeye
karar verdim! Kimin yanında Allah Rasülü"nden dinlediği bir şey
varsa onu hemen gettrsin . . . 54

Böyle bir yapı içerisinde Hz. Osman, Zeyd b. Sabit'in baş­


kanlığında Kur'an-ı Kerim'! çoğaltmış ve hilafet merkezine bağ­
lı beldelere göndermek suretiyle55 Müslüman toplumun birli­
ğini sağlamaya çalışmıştır. Onun hedefi Mushafta ve kıraatle
birliği sağlamaktır.56 Bundan dolayı o, her bölgeye bir Mushaf
ile birlikte bir de uzman okuyucu göndermiştir. 57 Bu bağlam­
da Zeyd b. Sabit Medine'nin, Abdullah b. es-Sfilb Mekke'nin,
Muğira b. Şihab Suriye'nin (Dımaşk) , Abdurrahman es-Sülemi
Küfe'nin ve Amir b. Abdi'l-Kays da Basra'nın hocası olmuştur. sA

Hz. Osman'ın siyasi otorite olarak yapmış olduğu bu ça­


lışma uygulamada başarılı da olmuştur. 59 Ancak şaz olarak

53 Allah Rasülü Huneyn"e çıktığı zaman Kur'an okutması ve fetva vermesi


için Mekke"de halefi olarak yertne Muaz'ı bırakmıştır. (Kandehlevi. age. .
111. 2 1 8.)
54 İbn Ebi Davt1d. age. . s. 24.
55 Buhart. age. . Kltabu'l-İlm. 7.
56 Taberi. ag e. . I. 50; Dani. ag e. . s. 1 20; J . Burton. ag e. . s. 1 56.
57 Zurkani. age. . ı . 397.
58 Zencani. age. . s. 45; Abdulaziz Saltm. age .. ss. 1 8- 1 9: Muhaysln. Tarihu'l·
Kur'an. s. 1 5 1 ; Marzük, age. . s. 4 1 .
59 Marzük. age. . s . 4 1 ; Muhaysin. Tdrihu 'l-Kur'an, s . 1 53.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlg111 Çalışmalar 1 35

görülen kıraatler tarih sahnesinden tamamen silinmemiş


ve varlıklarını sürdürmüşlerdir. Özellikle Küfe'nin muallimi
olan Abdullah b. Mes'üd, komisyon başkanlığına kendisinin
seçilmemesine içerlemiş60 ve halifenin bu emrine itaat etme­
yerek kıraat birliği uygulamasına katılmamıştır. O Küfelilere:
'İşte şu gördüğünüz benim Allah Rasülü'nden dinlediğim
Mushaftır, ben onu saklayacağım, siz de elinizdeki mushaf­
ları saklayın!' şeklinde bir talimat vermiştir.61 Bu davranışı
dolayısıyla Abdullah b. Mes'üd ile halife Osman'ın arası açıl­
mıştır. Her ne kadar Hz. Osman bu tepkisinden sonra Ab­
dullah b. Mes'üd'dan mushafını şahsileştirmesini istemişse
de62 vefatına kadar Küfe'de Abdullah b. Mes'üd'un kıraati
hakimiyetini sürdürmüş, ancak 654 yılındaki vefatından son­
ra terk edilebilmiştir.63 Başka bir rivayete göre de Abdullah b.
Mes'üd vefatından önce bu tavrından rucu etmiştir. Zaten Hz.
Osman'ın Kur'an'ı tek bir tertip ve tek bir kıraat üzerine top­
lamasıyla Abdullah b. Mes'üd'un vefatının arası en fazla 6-7
sene gibi bir zaman dilimidir. Taberi (3 1 0 /922) ve Zemahşeri
(538/ 1 143) gibi büyük Kur'an alimleri kaleme aldıkları eser­
lerinde bu şaz kıraatlere sürekli atıflarda bulunmuşlardır. 64
Ancak ilim adamları Abdullah b. Mes'üd gibi -mushafların­
da şaz olarak kabul edilen kıraatlerin yer aldığı- sahabilerin
mushaflarından ictinab etmişlerdir. Çünkü onlar mushaflan­
na farklı kıraatlerin yanında hazan ayetlerin manasını açık­
layıcı mahiyette tefsiri notlar da eklemişlerdir.65 Bu notlar
daha sonraki dönemlerde ayet olarak algılanabileceği için ilim
erbabı onların mushaflarına tabi olunmamasını istemiş66 ve
bu tavır Müslüman toplumlarda da kabul görmüştür.

Hz. Osman'ın kaç nüsha çoğalttığı ve nerelere gönderdi­


ği konusundaki rivayetler de farklı farklıdır. Söz konusu ra­
kam dört ile dokuz arasında değişmektedir. Sicistani eserin-

60 Ebu Ubeyd, age. . s . 283: S. Hlzmetll. age . . s. 2 1 4.


61 Abdullah b. Vehb, age., ili. 27: Ebu Ubeyd, age., s . 283.
62 Ya'kubi, age. , il, 66.
63 M. Akarsu. agt., ss. 1 65- 1 66 .
6 4 Watt . Kur'an'a Giriş, s . 59.
65 İbn Mucahtd, age. . Mukaddime, s . 1 1 ; Suyu ti, age. . I . 79.84.
66 İbn Atıyye, age. , s . 273.
1 36 Kur'an'ın Mettnleşme Tarihi

de dört ve yedi nüsha olduğuna dair nakledilen iki rivayete


yer verir;67 aynca Medine Mushafı ile Hz. Osman'ın şahsına
ait olan mushafın farklı olduğuna dair de bir bilgi aktanr.68
Dani, bu iki rivayeti aktardıktan sonra Hz. Osman'ın üç bel­
deye (Küfe, Basra ve Şam'a) birer mushaf gönderdiğini; bir
mushafı da Medine'de yanında bıraktığını ifade ederek bu ko­
nudaki yaklaşımını ortaya koyar. Mushaflann yedi olduğunu
aktaran diğer rivayete göre ise ilave beldeler Mekke, Yemen
ve Bahreyn'dir. Ya'kübi'nin yalruz kaldığı bir diğer rivayette
de mushafların sayısının dokuz olduğu, Mısır ve Cezire'ye de
birer mushaf gönderildiği bilgisi yer alır. Ancak ulemanın ço­
ğunluğu Hz. Osman'ın altı mushaf çoğalttığı, Küfe, Şam, Bas­
ra ve Mekke'ye birer tane gönderdiği , iki tanesini de Medine' de
bırakarak birini kıraat ve kadılık makamında oturan Zeyd b.
Sabit'e, diğerini de kendisine ayırdığı kanaatine sahip olmuş­
tur.69 Fakat fetihlerin hız kazandığı ve devlet teşkilatının dü­
zenlendiği Hz. Ömer döneminde İslam ülkesinin sekiz bölgeye
aynldığı70 bilgisini dikkate aldığımızda diğer beldelere de birer
nüsha gönderilme ihtimalinin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak
eldeki verilerin buna işaret etmemesi konu üzerinde kafa yo­
ran düşünürleri farklı kanaatlere sevk etmiştir.

Bütün bölgelere mushaf gönderilememesiyle ilgili olarak


Abdülkadir el-Kurdi 'yeterli yazı malzemesinin bulunamamış
olabileceği' şeklinde bir yorum yapmış ve bu düşüncesine de­
lil olarak da İmam Şafü'nin (204/819) döneminde bile kemik­
ler üzerine yazı yazıldığıyla ilgili şu rivayeti getirmiştir:

İmam Şafii -Allah ona rahmet eylesin- değişik meseleleri kemik­


ler üzerine çokça yazardı, öyle ki bu kemiklerden bir gömü bile
doldunnuştu .71

67 İbn Ebi Davüd, ag e. . 5. 34.


68 Dani. age. . 5. 1 08.
69 Zencani, age.. 5. 45; Abdulaziz Saltın, ag e. . 55. 17- 18; Muhay5ln, Tôıihu'l­
Kur'wı. 5. 1 49; Kurdi, age. . 55. 79-80.
70 Mekke. Medine. Surtye, Cezire. 8a5ra, Küfe. Mısır. FlllsUn (S. Hizmetli.
age. . ss. 204-205.)
1ı -�L> t+:-- )1.. ..s-> r\k.J' ,,)s- yL..Jı � Lo ı...,.:s .:ı lS JL.:; ..ıı ı ..,.,_J .,,... L!.l , rLo�' .:ıı·
Kurdi. age., s. 80.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 37

Bundan dolayı Morttz'in işaret ettiği "Miladi yedinci asnn


ikinci yansına ait papirüs üzerine yazılmış birtakım vesika­
ların Viyana'daki kütüphanede bulunduğu"72 bilgisinin, Hz.
Osman dönemini de içine almakla birlikte, Emevi iktidarının
kökleşmesinden sonraki yıllara ait olma ihtimali tarihi veri­
lerle daha çok örtüşmektedir. Bu çerçevede Belazuri, kağıdın
yedinci yüzyılın sonlarına doğru Rum ülkesinden Mısır'a geli­
şinden bahsetmektedir.73 Zaten Hz. Osman'ın yazdınnış oldu­
ğu mushaflann o dönemde bol miktarda bulunan rakk (sayfa
şekline getirilmiş ince dert) üzerine yazıldığı hakim kanaattir. 74
Tevrat'ın da o dönemde kırtasın75 yanı sıra rakk üzerine yazılı
oluşunu da dikkate aldığımızda bu bilginin doğru olduğu an­
laşılmaktadır. 76 Diğer taraftan 4. asırda kıraat imamlarından
İbn Mucahid'in (324) yapmış olduğu çalışmada çok sayıdaki
kıraati yedi ile sınırlandırması esnasındaki temel dayanakla­
rından biri, Hz. Osman'ın yedi beldeye yedi mushaf gönder­
miş olduğu bilgisidir. Bu bilgiyi göz önünde bulundurduğu­
muzda ise, Hz. Osman'ın yedi mushaf çoğaltmış olabileceği
daha güçlü bir ihtimal olarak karşımıza çıkmaktadır.77 Yazı
malzemelerinin yetersizliğini dile getiren ilim adamlarının
yaklaşımlarının ise tarihsel durumla birebir örtüşmediği ka­
naatindeyiz.

3. CEM' VE İSTİNSAH ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ


RİVAYETLERİN ELEŞTİRİSİ

Müslüman dünyanın anlayışına göre 10 küsur yılı


Mekke'de, 1 0 yılı da Medine'de olmak üzere78 20 yılı aşkın bir
zaman diliminde Hz. Muhammed'e vahyolunmuş olan Kur'an-ı
Kerim, Hz. Peygamber'in sağlığında değişik materyaller üzeri­
ne yazılarak kayıt altına alınmış, onun vefatının ardından ilk

72 B. Mor1tz, agm . . MEB İslô.m Ansiklopedisi, !. 500.


73 Belazuri, age., s. 342.
74 .
Marzük, age . s . 37.
75 En'am (6):9 1 .
76 Tur (52): l ·3.
77 Ce7Ailıi, age. . s. 86.
78 Tayallsi, age.. s . 207: Buhan. age., Kltabu Fedaill'l-Kur'an. ı: Abdulaziz
Sfillm. age. . s. 9: Şahhate. age., s. 16.
1 38 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

halife Ebü Bekir döneminde kullanımı kolay bir malzeme üze­


rine yazılarak iki kapak arasına alınmış, üçüncü halife Osman
döneminde de çoğalWmak suretiyle İslam ülkesinin beldeleri­
ne gönderilerek günümüze kadar intikal etmiştir. Müslüman
dünyadaki bu anlayışa karşın, 1 2. yüz yılda Kur'an ile tanış­
mış olan Batı dünyasında Kur'an'ın otantikliği ve günümüze
intikali ile ilgili farklı anlayışlar hak.im olagelmiştir. Müsteş­
riklerin bir kısmı bugün elimizde bulunan Kur'an metninin ilk
halife Ebü Bekir dönemine kadar uzanmadığını, ancak 3. hali­
fe Osman'ın redaksiyonuna dayandığını79 dile getirirken; diğer
bir kısmı da Ebü Bekir ve Osman dönemlerinde yapıldığı ifade
edilen çalışmalarının hayal ürünü olduğunu , buna mukabil
Kur'an-ı Kerim'in Hz. Peygamber'in vefatının ardından yüz
yıllara varan bir zaman diliminde anonim olarak oluştuğunu
dillendirmiştir. 80 Söz konusu oıyantalistlerden her iki grup
da Kur'an'ın koleksiyonu ile ilgili rivayetleri tahlil ederken
Müslüman ilim adamlarının kaleme almış olduğu kaynakla­
rın yanı sıra 6. yüzyıl ve sonrasındaki Yahudi ve Hıristiyan
kaynaklarını da kullanmışlardır. Mesela Mingana, elimizdeki
Kur'an'ın tam anlamıyla Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan
zamanında (685/705) kitap haline getirilmiş olduğunu söyle­
mektedir. Bu düşüncesini temellendirirken Mingana'nın baş­
vurduğu kaynak ilk dönem Hıristiyan yazarlarının Kur'an'dan
bahsetmemeleridir. Bu durum ona göre, Müslümanların baş­
langıçta herhangi bir kitaba sahip olmadıklarını göstermekte­
dir. 81 Diğer taraftan bu müsteşrikler daha çok Müslümanların
kaynaklarında yer alan rivayetlerden hareketle tespit ettikleri
çelişkileri ve tezatları da ortaya koymayı ihmal etmemişlerdir.
Bu çerçevede müsteşriklerin doyurucu cevap aradığı, Müslü­
man dünyanın da tatmin edici cevaplar vermesi gereken bir­
kaç soruyu şöylece sıralayabiliriz:

Kur'an-ı Kerim Hz. Peygamber zamanında değişik materyal


üzerine yazılıp ayet sırasına konuldu ise, neden Hz. Ebu Bekir
döneminde Kur'an'ı bir araya toplama ihtiyacı hissedilmiştir?

79 R. Paret, age. . s. 1 20; Watt. Kur'an'a Giriş, ss. 59-65.


80 T. Nagel, agm . . s. 58; J . Burton, age. . ss. 1 26- 1 27.
8 1 i . Albayrak, agm., ss. 163- 1 80.
Hz. Osman Döneminde Kur·an ile İlgili Çalışmalar 1 39

Gerek Hz. Ebu Bekir'e gerekse Zeyd b. Sabit'e Kur'an'ı cem'


etme işi teklif edildiğinde onların ilk tepkileri neden ·Allah
Rasulü'nün yapmadığı bir işi ben nasıl yapanın!" şeklinde ol­
muştur?
Hz. Ebu Bekir'ln toplatmış olduğu mushaf resmi bir özelliğe
sahip olması gerekirken, Hz. Ômer'in vefatının ardından neden
hilafet makamında değil de Ömer'in kızı Hafsa'nın uhdesinde
kalmıştır?
Hz. Osman mushaflarla ile ilgili çalışmayı yaptınrken gerçek­
ten Hafsa nüshasını mı esas almıştır?
Hz. Ebu Bekir döneminde Kur'an'ı cem' eden Zeyd b. Sabit, Hz.
Osman döneminde Kur'an'ı neden bir daha cem' etmiştir?
Hz. Osman, yaptırmış olduğu bu çalışmada ahruf-i seb'a'yı tek
kıraate indirmiş midir?

Aslında Müslüman dünya açısından bu soruların her bi­


rinin makul cevaplan vardır. Ancak ilim ehlinin tamamı so­
ruların cevaplan konusunda ittifak halinde değildir. Bundan
dolayı bir kısım müsteşrikler her bir soru ile ilgili kendileri­
ne göre farklı bakış açılan geliştirmişlerdir. Böyle olunca da
Kur'an'ın metinleşme süreci ile ilgili ihtilaflar süregelmiştir.
Bu ihtilafların ortadan kaldırmasının en etkili yöntemi, riva­
yetlerin objektif bir biçimde taıihsel-tenkit süzgecinden geçi­
rilerek değerlendirmeye tabi tutulması olacaktır.
A. Kur'an Hz. Peygamber Döneminde
Bugünkü Tertibe Göre Sıralanmış mıdır?

Hz. Peygamber'e inzal olunan vahiy kesitlerinin onun


sağlığında bir sıraya konulup konulmadığı meselesi ihtilaflı
olan ve üzerinde ittifak sağlanamayan meselelerdendir. Ayet
ve surelerin tertibi olarak kaynaklarda yer alan bu konu ilk
dönemlerden itibaren tartışılmıştır. 82 Bir kısım Müslüman
alimler Kur'an-ı Kerim'in Hz. Peygamber'in sağlığında ayet ve
sure sırasına konulduğunu ısrarlı bir biçimde savunurken
-hatta bu konuda icma' olduğunu söylerler-83 bazı rivayetler
bırakınız sure sıralamasını, ayet sıralamasının bile sonradan

82 Uceyli. el-Cemelu ale'l-Celdleyn. 1, 8.


83 i. Cerrahoğlu, age., s. 58; Şahhate, age., s. 26.
1 40 Kur'an'ın Metınleşme Tarihi

yapıldığını anlatır. Diğer bir kısım rivayetler ise Kur'an'ın Hz.


Peygamber tarafından ayet sırasına konulduğunu, ancak sure
sıralamasının daha sonra sahabenin tespitiyle gerçekleştiğini
dile getirir. Sure sıralamasının bir kısmının Hz. Peygamber'in
sağlığında, bir kısmının da sorıradan yapıldığını nakleden
üçüncü bir görüş de kaynaklarım ızda yer alır. 84

Kirmani , Burhan isimli eserinde hem ayetlerin hem de su­


relerin tertibinin tevkifi olduğunu ifade eder. 85 Aynı şekilde
Abdullah Draz "Peyderpey nazil olan Kur'an ayetlerinin sure
düzenine konulması hususunda çok önceden, yani Kur'an
vahyinin Hz. Peygamber'in kalbine indirilmesinden çok ewel,
anlaşılması güç bir planın tasarlanmış olabileceği" görüşünde
olduğunu belirtir. Hatta "Sadece her sure için bir planın mev­
cut bulunduğunu değil, fakat aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'in
tamamı için de her yeni nazil olan ayetin , henüz tamamlanma­
mış olan sureler içinde derhal alması gereken yeri gösteren bir
planın var olduğunu kabul etmek gerekir. " der. Bu şartlarda
elde edilmiş olan Kur'an -ı Kerim'deki surelerin mantıki ve edebi
vahdetinin, mucizelerin mucizesi olduğunu ifade etmekten de
geri durmaz.86 Şahhate ve Cerrahoğlu da Hz. Peygamber'in
pek çok sureyi cuma hutbelerinde ve özellikle namazlarda ayet
tertibiyle okumasını87 bu konuya delil olarak getirirler.88 Ha­
diseye bu pencereden bakan alimler bırakınız ayetler arasın­
da, surelerin art arda gelişinde bile bir insicam aramışlardır
(tenasubu's-suver) . Ancak o dönemde belli bir konuda nazil
olmuş olan vahiy kesitlerine de sure denildiğini89 göz önünde
bulundurduğumuzda, Hz. Peygamber'in okumuş olduğu su­
relerin bugünkü surelerle ne kadar aynı olduğu da tartışmalı
hale gelmektedir. Bundan dolayı müsteşriklerin çoğunluğu,
Hz. Peygamber dönemindeki surelerle bugünkü surelerin aynı
olmadığı kanaatine sahip olmuşlardır.90 Nuzül tertıôine göre

. .
84 i . Cerrahoğlu. age. 5. 58; Şahhate, age . 5. 28.
85 Suy(ıti, age., 1 , 64.
.
86 Draz. age . 5 5 . 86-87.
87 Tayiılt5i, age . . 5 . 1 06.
88 Şahhate. age., 5. 28.
89 i . Cerrahoğlu, age., 5 . 57.
90 İbn Ebi Davüd, age. . Mukaddime. 5. 5; Watt. Kur'an'a Girtş. 5. 54.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 141

bir tefsir yazma gayretini ortaya koyan İzzet Derveze de, sure­
lerin tefsirtnin ayrı bir iş olduğunu, bunun Mushafın tertibiyle
alakalı bir durum olmadığını ifade etmıştir.91
Ebü'l-Huseyn Ahmed b. Fans'ten naklolunan bir rivayette
ise şu bilgi yer alır: "Kur'an-ı Kerim iki şekilde toplanmış­
tır: Birincisi ayetlerin sıralanmasıdır ki bu işlem tevkifidir,
yani vahiy elçisi Cibril hangi ayetin nereye konulacağını Hz.
Muharnmed'e, Hz. Muhammed de ashabına söylemiştir. İkinci
ise surelerin sıralanmasıdır ki bu işlemi sahabe yapmıştır. "92
İmam Mfilik ve Ebü Bekir el-Bakıllani sure sıralamasının sa­
habenin içtihadı ile gerçekleştiğini kabul eden alimlerdendir. 93
Bu çerçevede Enffil ve Ben:ie surelerinin mevcut yerlerine yer­
leştirilmesiyle ilgili olarak Hz. Osman'ın sahabeyle istişareler
yapıp karar verdiğine dair kaynaklarda rivayetler yer almak­
tadır. 94 Hanbeli ve Şafii alimlerinin çoğunluğu da sure sıra­
lanmasının sahabenin içtihadı ile yapıldığı görüşündedirler.95
Onlara göre selefin mushaflarının sure tertipleri konusunda
hem birbirlerinden hem de Osman mushaflanndan farklı ol­
ması ancak bu şekilde açıklanabilir.96 Mesela Ubey b. Ka'b,
Abdullah b. Mes'üd, Abdullah b. Abbas ve Hz. Ali'nin mus­
hafları sure tertibi konusunda farklı farklıdır. Hz. Ali'nin ve
Abdullah b. Abbas'ın mushafları nuzül tertibine göre bir sı­
ralamaya sahipken97 Abdullah b. Mes'üd'un mushafı Bakara,
Nisa, Aı-i İmran şeklinde sıralanır, Fatiha ve Muavvizeteyn98
surelerini içermez. Ubey b. Ka'b'ın mushafında da Aı-i İmran
suresi ile Nisa suresi yer değiştirir, Maide suresi de A'raf su-

9 1 İzzet Derveze. et-Tefsiru'l-Hadfs. 1 . 8.


92 Ahmed b. Hanbel. Musned. iV. 2 1 8: Suyüti. age. . I. 63-64: Marzük. age ..
s. 24. Gerçi Marzük. vefatından önce Hz. Peygamber'ln surelertn tertibini
de belirlediğini söyler. A.y.
93 Muhaystn. Tôrihu'l-Kur'an, ss. 70- 7 1 .
.•
94 İbn Ebi Davüd, age ss. 3 1 -32: Muhaysln. age. . ss. 68-69.
95 İ. Derveze. age. . I. 1 1 .
96 Kurtubi. age. . I. 43: Muhaysln. age., ss. 70-7 1 .
97 i . Derveze. age. . I . 9 : Zencini, age. . ss . 25-26: Musllm, age. . Kltabu'l-Hac, 50.
98 İbn Mes'üd'a alt olduğu rivayet edilen bu haberin uydurma olduğu bilgisi
de kaynaklarımızda yer alır. Mesela Nevevi el-Mecmu' isimli esertnde bu
haberin uydurma olduğunu aktanr. (M. Aydın. age. . s. 57.): Muavvtzetey­
nln nuzülü ile ilgili rivayetler de vardır. Bkz. Musllm, age. Kit.abu Salatfl­
Musiifuin ve Kasrlha, 46.
1 42 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

resinden sonra gelir. 99 Aynca Ubey'in mushafında Hal' (\,;\ r-f1l1


�) ve Hıfd (� .!.141 r-f1l 1l isimli iki sure daha yer alır. 1 00
Surelerin bir kısmının Hz. Peygamber tarafından, geriye
kalan kısmının da sahabenin içtihadıyla sıraya konulduğunu
benimseyen alimlere ise el-Kadi Ebu Muhammed b. Atıyye (H
543)'yi örnek olarak verebiliriz. 10 1

Müsteşrik Watt, ilim aleminin sure sıralamasının ne ka­


darının Hz. Muhammed'e uzanabileceğini, ne kadarın ın da
tedvincilere ait olduğunu izah etmesinin zor olduğunu ifade
eder. 1 02 Müsteşriklerin bu konulardaki yaklaşımları Müslü­
man alimlerinkinden oldukça farklıdır. Onlara göre bırakınız
surelerin sıralaması, ayet sıralamalarının bile pek çoğu pey­
gambere kadar uzanmaz. Mesela Watt, "Kur'arı'ın belirli yerle­
rinde birbiriyle açıkça ilgisiz ayetlerin birleştirilmesi, editörle­
rin Kur'an'a ait olduğuna inanmak için gerekçelerinin olduğu
her şeyi muhakkak surette koruduklarını göstermektedir." 1 0�
şeklinde kendisine göre bir tespitte bulunurken bu konuya
işaret etmek istemiştir. Konuyla ilgili düşüncelerini daha da
derinleştiren Watt, tespitlerinin devamında "Hz. Muham­
med dönemindeki surelerle bugünkü surelerin tıpa tıp aynı
olmadığını; bu nedenle toplayıcıların görevlerinin, henüz bir
yere yerleştirilmemiş, ancak insanların hafızalannda bulu­
nan ayetleri çekirdek halindeki surelerin uygun yerlerine ek­
lemekten ibaret olduğunu" belirtir. 1 04 Watt'ın burada kasıtlı
olarak kullandığı 'insanların hafızalarında bulunan ayetleri'
ifadesini biz, 'Hz. Peygamber'in evinde bulunan vahiy kesitle­
ri' şeklinde düzeltmek isteriz. Tilman Nagel de Kur'an'ın mev­
cut tertibini açıklarken "Muahhar redaktörlerin kısa metin
parçalarını bir araya getirmek suretiyle oluşturdukları yamalı
bohça" berızetmesini yapar. 105

99 İbn Nedim, age. . ss. 4 1 -42; İbn Kuteybe, age . . ss. 29-30; Zencani, age.,
ss.50-57; Şahhate, age., s. 28; i . Cerrahoğlu. age., s. 58 .
100 Ebu Ubeyd, age. s. 3 1 8.
1 0 1 i . Cerrahoğlu. age . . s . 58.
1 02 Watt, Kur'an'a Giriş. s. 74.
1 03 Watt. age . . s. 7 1 .
1 04 Watt. Kur'an 'a Giriş. s . 54.
1 05 T. Nagd. agrn . . s. 55.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlg111 Çalışmalar 1 43

Müsteşriklerin bu yaklaşımlarına mukabil Müslüman


dünya adına çok da tatmin edici olmayan bir bakış açısı ser­
gileyen Draz şöyle der: "Kur'an-ı Kerim'in aynı sure içerisin­
de çok defa muhtelif konulan nasıl ele aldığı hususu, sadece
müsteşriklerin değil aynı zamanda doğulu bazı Müslüman
alimlerin de dikkatinden kaçan bir meseledir. İ çinde ele alı­
nan konular arasında ne bir insicam ne de tabii bir alaka
göremeyen müsteşriklerden bir kısmı, Kur'an-ı Kerim'i çeşitli
fikirlerin mantıki bir bağlantıya lüzum duyulmaksızın dağı­
nık bir şekilde ele alındığı karmaşık bir kitap olarak görmüş­
lerdir. Diğer bir kısmı da böyle bir dağınıklığa Arap düşünce
tarzına aykırı düşen sıkıcı monotonluğu bertaraf etmek için
başvurulduğunu ifade ederek işin içinden çıktıklarını zan­
netmişlerdir. Nihayet müsteşriklerin ekseriyetini teşkil eden
başka bir grup da Kur'an bölümlerinin her birini, ayrı bir bü­
tün olarak verdiğini ileri sürdükleri Hz. Peygamber'i temize
çıkarmak istemişler ve bunun için de bu dağınıklığın bütün
sorumluluğunu Kur'an'ı cem' işiyle yükümlü sahabe üzerine
yıkmak istemişlerdir. Bu açıklamaların hiçbiri bize tatminkar
görünmemektedir. Çünkü bugün okuduğumuz şekliyle bü­
tün surelerin Hz. Peygamber'in sağlığında bizzat kendisi ta­
rafından aynen tarızim ve tertip olunduğu hususunda bütün
kaynaklarımız ittifak halindedirler. ft 106 Aynı şekilde Hint­
Pakistan alt kıtasının yetiştirdiği alimlerden Hamiduddin el
Ferahi ( 1 863- 1 930)'nin de her bir surenin bir 'amüd' etrafın­
da şekillendiği belirtmesi onun Draz'a ( 1 894- 1 958) kaynaklık
eden alimlerden olduğunu gösterir. Ona göre surenin bütün
ayetleri içsel olarak amüduna bağlanmıştır. Bu prensip­
ten yola çıkan öğrencisi Emin Ahsen Islahi de Kur'an'ın her
bir suresinin amüdunu belirlemeye ve her bir sureyi kendi
amüdu doğrultusunda yorumlamaya çalışmıştır. 107

Aslında Kur'an'ın mevcut tertibi ne konu bütünlüğüne dik­


kat etmektedir, ne de ayetlerin ortaya çıkışlarının kronolojik
sıralamasını göstermektedir. Bir tek konuyla ilgili söylenenler

..
1 06 Draz. age s. 85.
1 07 Mir Muntasır. 'Bir Bütün Olarak Kur'an', İslami Ara.ştımıalar Dergisi 200 1 .
C. 1 4. Sy. 1 , s. 72.
1 44 Kur'an'uı Metinleşme Tarthi

farklı bölümler ve bağlamlarda bölük pörçük yer almaktadır . 1 0!!


Bundan dolayı nuzül döneminden sonra yaşayan ve tamam­
lanmış bir Kur'an koleksiyonu ile karşı karşıya bulunan in­
sanların Kur'an'ı bir metin olarak algılamaları doğal bir yanıl­
samadır. Zaten Kur'an'ın edebi metin tenkidi ölçütlerine göre
sergilediği zaaflar da (bütünsüzlük, çelişik gibi algılanan ifa­
deler, tekrarlar vb.) aslında onun bir metin olarak kurgulan­
madığının göstergelerindendir. 1 09 Bu şu anlama gelmektedir:
Hz. Peygamber'in kesitler halinde aktardığı vahiyler, henüz
kuralları tam olarak belirlenememiş bir esas doğrultusunda
sahabenin aralarında ittifak ettiği bir tertibe göre sıralanmış­
tır. Sahabe-1 kiram Kur'an'ı tertip ederken bugün anladığımız
manada bir metin oluşturma çabasına girmemiş, daha çok
bir metinler mecmuası olarak ifade edilebilecek vahiy kesitle­
rini yekpare bir metne dönüştürmüştür. 1 1 0 Sahabe-i kiramın
oluşturduğu tertibin kendi düşüncelerinin ürünü olmayıp
Allah'ın inayeti ile gerçekleştiğini düşünen illm adamları da
vardır. 1 1 1 Şiirsel ayetler kafiyeli bir biçimde birbirini izlerken
nesir halinde olanlar da peş peşe gelmişlerdir. 1 12 Ancak za­
man zaman bu anlamda birbiriyle uyumlu olmayan vahiy ke­
sitlerinin de bir araya getirilmesi söz konusu olabilmiştir. Me­
sela Muzzemmil suresinin 20. ayeti ile Muddessir suresinin
3 1 . ayetleri kafiye ve üslup olarak surenin diğer ayetlerinden
tamamen farklıdır. Zaten Muzzemmil suresi Mekki olmasına
rağmen bu ayetin Medeni olduğu pek çok müfessir tarafın­
dan ifade edilmiştir . 1 13 Aynca bazı ayetler, içinde ele alınan
konunun işlendiği kontekslerde değil, farklı bağlamlarda yer
alabilmiştir. 4. Nisa suresinin 1 27. ayetini, aynı surenin 2.
ayeti olarak okuduğumuzda daha uygun bir kontekse yerleş-

.
108 Huli. age. s. 7 1 ; Nasr Hfunld Ebu Zeyd, "Taıihte ve Günümüzde Kur'an
Te'vill Sorunsalı". çev. Ô mer Ôzsoy. İsliımi Araştırmalar 1 996, C. 9, Sy.
1 -2-3-4, s. 40.
1 09 ô. Ôzsoy. "Kur'an HltabırunTarthselllğl ve Tarthsel Hitabın Nesnel Anlamı
Ü zertne", İsliımi Ara.ştımıalar 1996. C. 9, Sy. 1 -2-3-4. 1996. ss. 1 35- 1 43.
.
1 ı o Ebu Zeyd. age . s. 1 6.
1 1 1 Mukaddimetô:n (Mukaddlmetu Kitabl'l-Mebaru). s. 39.
1 1 2 Ancak Kur'an söz şekli ltlbartyle ne şiirdir ne de neslrdir. (D İ B Heyet.
Kur'an Yolu. I . 29.)
.
1 13 i. Derveze. age. I . 75-76; A. Keleş. agm. . ss. 1 03- 1 26.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 45

tiğini görüıüz. Benzer şekilde kıblenin değişimi ile ilgili olan


2. Bakara suresinin 1 42. ayetini, aynı surenin 1 44. ayetinden
sonra okuduğumuzda yaşanan hadiseyi nuzül sırasına göre
daha doğru izleyebiliriz. 1 14 Diğer taraftan Enffil suresinin 66.
ayetinin aynı surenin 65. ayetinden sonra geliyor oluşu, bu
ayetlerde işlenen güç dengesiyle ilgili değişimin hemen o anda
gerçekleştiği anlamına gelmemektedir. İlk dönem Şii müfes­
sirlerden Kummi (38 1 /99 1 ) de mevcut mushafın sahabe ta­
rafından derlenmesi esnasında bazı ayetlerin olması gereken
yerlere yazılmadığı kanaatini dile getlnniş tir. Ona göre bu
miktar çok büyük olmamakla birlikte bu konudaki sorumlu­
luk tamamen sahabeye aittir. 1 1 5

Draz'ın sergilemiş olduğu bakış açısının tatmin edici olma­


dığını göstermesi bakımından: "Kur'an düzensiz okunuyor,
ben mushafımı seninkine göre düzenlemek istiyorum" diye­
rek Hz. Atşe"den mushafını isteyen Iraklıyı ve Hz. Atşe'nin
ona vermiş olduğu şu cevabı hatırlamak yerinde olacaktır:
"Hangisini önce ya da sonra okumanın sana ne zaran var­
dır?" Iraklı cevaben "Hiç şüphe yok ki önce içerisinde cennet
ve cehennemin zikredildiği mufassal sureler indirildi. İnsan­
lar İslam'a girince de helal ve haramla ile ilgili ayetler nazil
oldu. Eğer önce 'içki içmeyin, zina etmeyin' ayetleri inzal edil­
seydi insanlar buna olumsuz tepki verirlerdi . " 1 1 6 demiştir. Söz
konusu rivayetin tam metni şöyledir:

�\ � ...ıı l � J :.r---rJ I İl �� ..ı..:s. � \ Jü &L. .:r, ....i...Y- .j_r.>-IJ


.j) ..;.- rJI İl � J \.i .!l� l..J ..!b..,__, ...:J li r.;>- �\ L)I JW .jl_r \..ıı . �
L.J ...:J li ._.J_;.. � l_A ..;L; � .:ıT_;ıı ._.J_;İ ._,L.J Jli � ...:J li �
� \ �� � j.a.A.J I ,:r öJ.J-' ...:... J _; L. JJI J_; L..; \ � ..:... \} �\ .!,\�
') � JJI J _; }J İl_,,..J IJ JJ\>..J I J_; İ")L.)'1 .)1 '-"'U \ '-:"� bl ? J U\J
. . . ı �ı ._,; )ı t...ı.; ') ı_,ıw ı _,;; ') J _; }J ı�ı r>Jı t...ı.; ') ı _,ıw _r>Jı ıy,_r.;

ö)_,.J ı lST � ..:..ı.'[j �ı J � ,,..> li

.
1 1 4 A. Keleş. agm. ss. 1 03- 126.
1 1 5 A. Habibov, agt. . ss. 100- 1 0 1 .
. ..
1 16 Ebü Ubeyd, age . s. 365; Buhart, age Tellfu'l-Kur'an. 6; Kitabu Fedatlt'l­
Kur'an. 6.
1 46 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Yüsuf b. Mahik mü'rninleıin annesi Hz. Aışe'nln yanında iken bir


Iraklı gelmiş ve 'Hangi ölüm daha hayırlıdır?' diye sormuş. Hz.
Aişe de 'Senin derdin nedir?' deyince; o 'Ey mü'minlerin anne­
si, bana mushafını getirir misini' demiş. Hz. Aişe de 'niçin?' diye
sormuş. Bunun üzeıine Iraklı: 'Şüphesiz ki Kur'an düzensiz oku­
nuyor, ben Kur'anırnı seninkine göre tertip edeceğim.' şeklinde
bir karşılık vermiştir. Hz. Aişe de 'Hangisini önce ya da sonra
okumanın sana zararı nedir?' şeklinde bir soru yöneltince, Irak­
lı: 'Şüphe yok ki önce içinde cennet ve cehennemin zikredildiği
mufassal sureler nazil oldu, insanlar İslarn'a ısınınca da helal ve
haramla ilgili ayetler geldi. Önce 'İçki içmeyin!' ayeti nazil olsaydı,
insanlar 'Kesinlikle içkiyi bırakmayız.' derlerdi. Ve yine 'Zina et­
meyin!' ayeti inseydi, aynı şekilde insanlar 'Zinayı terk edemeyiz.·
derlerdi. . . Bunun üzerine Hz. Aişe mushafını getirdi ve surenin
ayetleıini ona yazdırdı.

Bu çerçevede Hz. Aişe Mushafı'nın nuzül sırasına göre bir


tertibinin olduğu ve Kur'an'ı iniş sırasına göre okumanın ,
onun kültür içinde biçimlenme ve kültürü biçimlendirmeye
yönelik hareket seyrine dair pek çok gerçeği bizlere açıkla­
ma imkanına sahip olduğunu da anlamış olmaktayız. 1 1 7 Bu
rivayetten anlaşılan bir diğer husus da, Hz. Peygamber'in ve­
fatının ardından nuzül tertibi ve tilavet tertibi diye bir ayın­
ının oluştuğu ve bir kısım sahabiler ile onlara tabi olanların
Kur'an'ı nuzül tertibine göre okudukları; diğerlerinin de ken­
dilerinin belirlemiş olduğu tertiplere göre okuduklarıdır. 1 ı s Bu
bağlamda Hz. Osman'ın yaptırmış olduğu çalışma, kıraatte
birliği sağlamayı hedefleyen bir çalışma olmasının yanı sıra
Kur'an-ı Kerim'i belirli bir tertibe göre okumayı hedefleyen
bir çalışmadır da. 1 ı9 Bu durumda Ebü Bekir dönemindeki ça­
lışmada Kur'an'ın tam anlamıyla bugünkü tertibe göre sıra­
lanmadığı anlaşılmaktadır. ı2o Aynca Huzeyfe'den naklolunan

1 1 7 Ebu Zeyd. age.. s. 80: Ancak Suyılti nakletmiş olduğu bir rivayette
Kur'an'ın nuzül sırasına göre yüzde yüz tertip edilmesinin mümkün ol­
madığını aktarmıştır. Age. . 1. 59.
1 18 Buhfui. age.. Kfüıbu Fedalli'l-Kur'an. 6; İbn Ebi Davüd. age. . Mukaddi­
me. ss. 5-6.
1 19 Kurtubi. age. . 1. 38: Kurdi. age.. s. 55: J. Burton. age.. s. 1 56.
1 20 İbn Atıyye. age.. s. 274: A. Güneş, Kur'dn-ı Kerirn'in Ortaya ÇtkLş Sürec�
s. 1 43.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 147

bir diğer rivayette Hz. Peygamber'in bir gece namaz kılarken


önce Bakara suresinden, sonra Nisa suresinden, sonra da
Aı -i İ mran suresinden okuduğu bilgisi yer alır. 1 2 1 Bu bilgi ise
Hz. Peygamber'in sağlığında surelerin tertibine riayet edilme­
diğini, böyle bir kuralın olmadığını bizlere ima etmektedir.

Zaten Kur'an'ın tasnifi ilmi ve edebi eserler gibi değildir.


Çünkü o temelde edebiyat değil, hayattır. Dolayısıyla ona bir
düşünce tarzı değil, bir yaşam tarzı olarak bakmak gerekir. 1 22
Bu bağlamda onu İ slam öncesi Araplarca bilinen herhangi
bir edebiyat türüne, yani şiir ya da nesir kategorisine dahil
etmek mümkün değildir. 1 23 Çünkü o sadece bir bilgi kaynağı
değil, aynı zamanda bir ikna ve ispat kitabıdır. Bundan dolayı
Kur'an'ın farklı edebi üslupları bir arada toplama gibi kendi­
ne has bir mantığı da vardır. 124 Zira Kur'an, tarihin belli bir
döneminde bir toplumun hemen hemen bütün problemleriyle
ve faaliyetleriyle ilgilenmiş olan Allah kelamıdır. Bu kelam,
o devrin ahlaki, siyasi, iktisadi, içtimai vs. şartlarını nazar-ı
itibara alarak her gün her saat yeni bir hadiseye sahne olan
son derece dinamik bir ortamda tecelli etmiştir. 125 Böylelikle
muhataplar, kendi dünyalarından söz eden ve onlarla ilgile­
nen Kur'an'ı daha rahat anlamışlardır. 1 26 Fakat çeşitli hadise­
lere binaen nazil olan bir kelamda irtibat bulunması da şart
değildir. Ayetler arasındaki münasebeti (tenasubu'l-ayat) bil­
mek Kur'an'ı anlama açısından önemli olmakla birlikte, birbi­
rinden bağımsız dönemlerde nazil olup da bir araya getirilen
ayetler arasında anlam bütünlüğünü yakalamaya çalışmak 1 27
ya da söz konusu ayetler arasında irtibat kurma konusun­
da ısrarcı olmak 1 28 beyhude bir çaba olsa gerektir. Zaten bu

121 Kurdi. age., s. 77.


1 22 İzzet Bogoviç. Doğu ve Batı Arasına İslfun çev. Salih Şaban. s. 19.
1 23 Ebü Zeyd. age.. s. 1 58.
1 24 Hasan Hanefi. "Konulu Kur'an Tefsirt Metodu". çev. Sönmez Kutlu. İslami
Araştırmalar 1 996. C. 9, Sy. 1 -2-3-4. s. 1 57: Mar..�ük. age., s. 25.
1 25 Mustafa Ôztürk. Kur'an Dili ve Retoriği. s. 46.
1 26 Tabert, age.. 1 , 472 (Bakara 95. Ayetin tefsirt): H . Albayı-ak. Tefsir Usulü.
s. 35: Marzük. age. . s. 25.
1 27 Ömer Ôzsoy, "Kur'an Hitabının Tarihselliği ve Tarthsel Hitabın Nesnel An­
lamı Üzertne". İslami Araştımıalar Dergisi 1996. C. 9. Sy. 1 -2-3-4. s. 136.
1 28 M. Aydın. age., ss. 34-35.
148 Kur'wı'ın Metinleşme Tarihi

konudaki çalışmalar hicrt 4. asırda Bağdat'ta Ebu Bekir en­


Neysaburi (ö. 324) tarafından başlatılmıştır . 1 29

Bu bölümde cevap aranan temel soru Hz. Peygamber dö­


neminde Kur'an'ın bugünkü tertibe sahip olup olmadığıydı.
Yazılan vahiy kesitleıinin Hz. Peygamber döneminde mater­
yalleıin elvertşsizliğinden dolayı düzerılenmediğini, bugünkü
haliyle tam anlamıyla ayet ve sure sırasına konulamadığını ve
nihayet Hz. Peygamber vefat ettiğinde Müslümanların elinde
Allah'tan inzal olanın düzenli bir kitap halinde bulunmadığını
tespit ettiğimizde bu sorunun cevabı da kendiliğinden ortaya
çıkmış olmaktadır. Rivayetlerin sağlıklı tahlilinden anlaşılan
odur ki Hz. Peygamber'in ashabıyla paylaşmış olduğu vahiy
kesitlerinin düzenli bir kitap haline getiıilmesi ihtiyacı, onun
vefatından sonra hafız sahabi ölümlerinin artmasıyla günde­
me gelmiş ve bilinci halife Hz. Ebu Bekir ile sonradan onun
halefi olacak olan Hz. Ömer'in yoğun gayretlertyle belirli bir
düzeye getirilmiştir. O dönemdeki yazı malzemelerinin elve­
rişsizliğini1 30 de dikkate aldığımızda zaten Hz. Peygamber'in
sağlığında Kur'an'ın bugün anladığımız manada tertip edil­
mesinin çok da mümkün olmadığını anlamış oluruz. 131 Bu
çerçevede Hz. Peygamber "bu ayeti şu surenin şurasına
koyun" 132 dediğinde; kemik, tahta, dert vb. malzeme üzerine
yazılmış olan vahiy kesitleri içerisinde ilgili surenin ilgili aye­
tini bulmanın nasıl bir iş olacağı da gözden kaçırılmaması
gereken bir noktadır. 1 33 Bu durumu da göz önünde bulun­
durduğumuzda tertip konusunun belirli oranda içtihadi ol­
duğu anlaşılmaktadır. 134 Zeyd b. Sabit'e isnad edilen "Hz.
Peygamber'in yanında Kur'an'ı parçalardan (dert ve kağıt} 135
telif ediyorduk. " 1 36 sözünün -Watt bunun sahih olmadığını

.
1 29 Zerkeşi. age. !, 63.
130 Edim: Dert. Asib: Hurma dalı. Llhaf: Taş. izam: Deve kemiği (B. Morttz.
agm .. MEB İsliım AnsiklopedisL I. 502-506.)
1 3 1 Abdulaziz Salim. age., s. 10.
1 32 Ebiı Ubeyd. age., s. 280.
133 S. Akdemir. Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri. s. 22; Kurdi, age., s.
.
8 1 ; Zencani. age. s. 57.
1 34 Ô.Ôzsoy, age. , s. 55.
1 35 S. Salih. age.. s. 69.
136 Zerkeşi. age .. 1. 299.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 49

düşünür, ona göre bu rivayet Emeviler dönemi ile Abbasiler


dönemindeki maddi lükse karşı Hz. Muhammed ve ashabının
görece yoksulluğunu vurgulamak isteyen kişilerce yayılmış­
tır- 1 37 bir kısım ilim adamları tarafından nazil olan ayetlerin
Hz. Peygamber'in yönlendinneleri doğrultusunda sure içeri­
sindeki yerlerine yerleştirilmesi olarak yorumlanması katıl­
mış olduğumuz bir boyut olmakla birlikte, 1 38 bu faaliyetin
aynı zamanda çok uzun ayetlerin değişik parçalar üzerine
yazılmış olan kesitlerinin bir araya getirilmesi işine de delalet
ettiğini düşünmekteyiz.

B. Hz. Ebu Bekir Döneminde Kur'an'ın Cem'ine


Neden İhtiyaç Duyulmuştur?
Her ne kadar Kur'an-ı Kerim'in tamamı Hz. Peygamber'in
sağlığında yazıldı ise de Hz. Peygamber vefat ettiğinde
Kur'an-ı Kerim Müslümanların elinde derli toplu ve düzen­
li bir halde değildi. 1 39 Bu anlamda Allah Rasülü'nün 'Size.
kendisine sımsıkı sarıldığınız sürece doğru yoldan sapma­
yacağınız bir şey bırakıyorum: 'Allah'ın Kitabıl' 1 40 açıkla­
malarında bahsi geçen 'Allah'ın Kitabı' ifadesinin, muhtelif
malzeme üzerine yazılmış olan Kur'ani materyallere işaret
ettiği ortadadır. Yine Buhari'nin nakletmiş olduğu bir riva­
yette Şeddad b. Ma'kal. Abdullah b. Abbas'a ve Muhammed
b. Hanefiyye'ye Rasülüllah'ın terikesini sorduğunda, onla­
rın: ' İki kapak arasında olandan başka bir şey bırakmadı'
şeklindeki cevaplan yer almaktadır. 1 4 1 Buradaki cevapta 'iki
kapak arasında olanın' Hz. Ebü Bekir döneminde derlenen
Kur'an metnine işaret ettiği de açıktır. Dolayısıyla bu soru
İbn Abbas'a Ebü Bekir döneminde Kur'an bir araya toplan­
dıktan sonra sorulmuştur. Hz. Peygamber'in vefatının ar­
dından Hz. Ali'nin evine kapanarak "Cuma namazı dışında

1 37 Watt. Kur'an'a Giriş. s. 47.


1 38 Zencani, age. . s. 39: Şahhate, age. . s. 25.
.
139 İbn Ebi Daviıd. age.. Mukaddime, s. 5: Abdulaziz Salim. age . s. 5: R.
Paret. age. . s. 1 00; i . Ersöz, age., s. 80.
1 40 İbn Mace. Sunen. Kltabu'l-Menaslk. 84: Ebu Daviıd. Sunen, Kltabu'l­
Menaslk. 56.
1 4 1 Buharı. age .. Kıta.bu Fedaili'l-Kur'an, 16.
1 50 Kur'an 'Ul Metinleşme Twihi

Kur'an'ı cem' etmeden (yazmadan) evinden çıkmamaya ye­


min etmesi" de - İbn Hacer isnadındaki kopukluktan dolayı
bu rivayetin zayıf olduğunu söyler- 1 42 derli toplu bir Kur'an
oluşturma çabasının ürünüdür. 1 43 Zaten Hz. Peygamber'in
sağlığında yazılmış olan Kur'an-ı Kerim derli toplu bir hale
getirilebilmiş olsaydı daha sonra Hz. Ebıl Bekir'in Kur'an'ı
toplama çalışmasına ihtiyaç kalmazdı.

Bütün bu veriler şunu göstermektedir ki inzfil olunan vahiy


kesitleri o dönemde değişik materyaller üzerine kaydedilmiş,
ancak yazı malzemelerinin elverişsizliğinden dolayı düzenle­
nememiştir. Bununla birlikte Hz. Ali, Abdullah b. Mes'ıld ve
Ubey b. Ka'b gibi Kur'an'ın tamamını ya da tamamına yakı­
nını ezbere bilen sahabiler de yok değildir. 144 Sayılan sınırlı
olan söz konusu hafız sahabilerden bazılan Hz. Peygamber'in
sağlığında yaşanmış olan savaşlarda vefat etmişken, geriye
kalanlann büyük çoğunluğu da peygamberin vefatının ardın­
dan kısa bir süre sonra yaşanmış olan Yemame Harbi'nde
şehit düşmüştür. 1 45 Bu durum Kur'an'ın okunuş şekillerinin
kaybolması riskini de içerdiği için Hz. Ömer'i Kur'an'ı toplama
konusunda harekete geçirmiş ve halifeye Kur'an'ı cem' etme
fikrini telkin ettirmiştir. Yani ilk halife döneminde Kur'an'ın
toplanılması ihtiyacı, Kur'an'ın yazılı olmaması korkusundan
ziyade Kur'an'ın okunuş şekillerinin kaybolması endişesi ve
beraberinde Kur'an'ı kullanımı kolay olan düzenli bir kitap
haline getirme gayretinden kaynaklanmıştır.

Kaynaklarda Kur'an'ın cem'i konusunu ele alan rivayetle­


rin tezatlar içerdiği bilinmektedir. Bu tezatlan gören ve riva­
yetleri tarihsel gerçeklikleri çerçevesinde sorgulamak suretiy­
le analiz eden ender ilim adanılan da bulunmaktadır. Bu ilim
adamlanndan Salih Akdemir Kur'an'ın metinleşme sürecini
şöyle özetlemektedir:

.
1 42 İbn Hacer. age. X, 1 5.
1 43 İbn Nedim, age., s. 44: Suyüti, age. , 1. 59. İbn Hacer, munkatı' olduğu
için bu rivayeti zayıf olarak kabul etmiştir. (Şahhate. age, s. 42.)
1 44 İbn Mucahld, age, Mukaddime. ss. 9- 1 0: Aıüsi. age. . I . 2 1 .
1 45 Vakıdi, age., ı . 350.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlg111 Çalışmalar 151

Kur'an'ın cem'i ve kıraati konusunda yazılanlar maalesef tatmin


edici olmaktan uzaktır, çünkü çelişkiler içermektedir. 146 Bu çeliş­
kileri görmek için filim olmaya gerek yoktur, biraz düşünen insan
bu çelişkileri kolayca görür ve bunlardan rahatsızlık duyar. Bü­
tün kaynaklarımız Kur'an-ı Kerim'ln bizzat Hz. Peygamber'ln sağ­
lığında yazıya geçirildiği konusunda görüş birliğine vardığı halde,
Kur'an'ın toplanmasını aktaran bir kısım rivayetler gerçeği yansıt­
madığı için bu konuda çelişkiler ortaya çıknuştır. Şayet Kur'an-ı
Kerim Hz. Peygamber'in sağlığında yazıldı ise -ki yazılmıştır- bu
takdirde Zeyd b. Sablt'ln sağda solda Kur'an aramasına gerek yok­
tur, Hz. Ômer'le birlikte mescidin kapısında durup 'Kimde Kur'an
varsa onu getirsin!'147 demesine de gerek yoktur. Sonra konu iki
şahit meselesine getirilmiştir ki bu mesele de ayn bir problem­
dir. Aslında hiç gerekliliği yoktur, birisi bunu çıkarmıştır. Zeyd b.
Sablt'in iki şahitli olmadığı için Hz. Ômer'den recm ayetini kabul
etmemesine mukabil, Tevbe suresinin 1 28. ve 1 29. ayetlerinl148 sa­
dece Huzeyme'nin şehadetiyle Mushafa dahil etmesi; 149 aynca Hz.
Ebu Bekir döneminde gözden kaçırmış olduğu Ahzab suresinin
23. ayetıni150 Hz. Osman döneminde yapmış olduğu araştırmalar
neticesinde Huzeyme isimli başka bir sahabide bulmak suretiy­
le Mushafa alması hakkındaki rivayetlerin 151 de gerçekle uzaktan
yakından bir ilgisi yoktur. İşin doğrusu bu olayların hiçbirisi ya­
şanmamıştır; ancak kaynaklarımız konuyu çıkmaza sokmuştur. 152
Bunda selef ulemasının metin tenkidini bir tarafa bırakıp sened
tenkidine yönelmesi önemli rol oynamıştır. 1 53

Muhammed Hamidullah d a Kur'an'ın tümünün Hz. Pey­


gamber zamanında yazıldığım; Hz. Ebu Bekir döneminde

1 46 S. Akdemir, Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri, s. 15.


.
1 47 Abdullah b. Vehb, age. III. 28.
148 "1_,J_,; .Jü � J .jjJ .:r.- rJ L � ...r"-! T" rs \.. � j..f' �I :r J_,... J ı-5°· � ..ı.Al
�1 J.,.JI ..,.,J Y'J ..;.JS_,; � y. )il JI )1 ..ııl � J.i.i"
149 Buhari, age., Kıta.bu Fedalli'l-Kur'an. 4.
1 50 " l _,.I� \.. J p :J' r+' J .._,,.; ..r2i :J' � � .ı» I I J.u� \.. l_,i..ı..... J� J .T--"rJ I :J'
�..ı..,; "
1 5 1 Ebu Ubeyd. age., s. 282: Buhari, age., Kıta.bu Tefsirt'l-Kur'an, Ahzab Su­
resi, 3: Kıtabu Fedalll'l-Kur'an. 3: Taberi, age.. I, 49; İbn Ebi Davüd, age..
ss. 29-3 1 .
152 S . Akdemir, "Kur'an'ın Toplanması ve Kıraati Meselesi", Bilgi Vakfı 1.
Kur'an Sempozyumu 1 994, ss. 25-29: Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercü­
meleri. ss. 22-23.
1 53 S. Akdemir. age., s. 1 7 .
1 52 Kur'an'm Metinleşme Tarihi

ise yazılı olan bu malzemenin bir araya getirildiğini ifade et­


miştir. Yemame rivayetine göre hafızların şehid düşmesi Hz.
Ömer'i korkutsa da aslında yazılı malzemeler mevcuttur,
onların kaybolduğuna dair herhangi bir rivayet aktanlma­
mıştır. 154 Bundan dolayı Kur'an'ın cem'inde beşer hafızasına
bağlı kalınmamıştır. Rivayetlerde belirtildiği şekilde Zeyd b.
Sabit Kur'an'ın toplanmasında beşer hafızasına bağlı kalsay­
dı, Kur'an'ın bazı bölümlerinin kaybolması muhtemel olurdu.
Zira hem yazı hem de hafıza şaşmaz ve yanılmaz değildir. Bu
yüzden İ slam peygamberi bu iki yöntemin her ikisini birlik­
te kullanmış ve birinin diğerine destek olmasını sağlayarak
Kur'an'ın emin bir biçimde muhafaza altına alınmasını sağla­
mıştır. 1 55 Böylece Kur'an'ın orijinal yapısının süregelmesinin
en önemli garantörleri yazıyla tespit ile kesintisiz devam eden
sözlü aktanm olmuştur. 156 Vahiy kesitlerinin Medine'ye hic­
retle birlikte hem namazlarda düzenli bir biçimde okunması
hem de İ slam'a davet konuşmalannda sürekli paylaşılması
sözlü aktanmı da yanılmaz bir garantör haline getirmiştir. 157
Zeyd b. Sabit'e isnad edilen "Kıraat, tabi olunması gereken
bir sünnettir (teamuldür) ." 1 58 sözü, bu bağlamda önemlidir.159
Öyle ki Arap gramerinin genel katdelerine muğay1r de olsa ne­
silden nesile aktarılan kıraatin korunması için bu söze azami
derecede bağlı kalınmıştır. 1 60

C. Hz. Ebu Bekir Dönemindeki Cem' Çalışması


Bir Bid'at mıdır?
Rivayetlere göre kurra hafızların Yemame Savaşı'nda bir­
biri ardınca öldürülmeleri neticesinde endişelenen Hz. Ömer.
halife Hz. Ebü Bekir'e giderek Kur'an'ı toplatmasını ve yazdır­
masını teklif etmiştir. Ancak Hz. Ömer'in bu teklifine karşılık
Hz. Ebu Bekir'in ilk tepkisi: 'Allah Rasülü'nün yapmadığı bir

1 54 i. Ersöz, age.• s. 57.


1 55 Hamidullah, age., ss. 22-23.
1 56 .
Ebu Zeyd. age. s. 1 5: R. Paret, age. . s. 1 69 .
1 57 s. Salih. age., s. 2 1 .
1 58 .
·;,,,.,:.. <.:..... ;.l_,AJI Jli �L: .J �j :_r" İbn Mucahld, age . s. 49; Suyiıti, age. . I .
77.
1 59 Zurkani, age. . I . 397.
1 60 Suyiıti. age. . ı. 77.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 53

işi ben nasıl yaparım/biz nasıl yaparız' 161 şeklinde olmuştur.


Bu tepkinin ardından konu üzertne düşünmeye devam eden
Hz. Ebu Bekir, Kur'an'ı toplatıp yazdınnaya kani olmuş ve
görev vermek üzere Zeyd b. Sabit'i çağırtmıştır. Halifenin hu­
zunına gelen Zeyd b. Sabit'e bu defa Ebu Bekir tarafından
Kur'an'ı cem' etme işi teklif edilmiş ve onun tepkisi de benzer
bir şekilde 'Hz. Peygamber'in yapmadığı bir işi biz nasıl ya­
parız/siz nasıl yaparsınız' şeklinde olmuştur. Bu tepkilerden
hareketle bir kısım ilim ehli Kur'an'ın cem' edilmesi çalışma­
sının sanki bid'at (yeni bir şey) olduğu şeklinde bir izlenim
oluşturmuştur. 162

Bu tepkiler, erken dönem olarak kabul edilen kaynaklar­


dan Tayfilisi (H 204)'nin Musned'i ile ile Buhan (H 256)'nin
Sahih'inde geçen meşhur Yemarne rivayetinde yer almaktadır.
Rivayette anlatıldığına göre hem Ebu Bekir hem de Zeyd b.
Sabit, en sonunda Hz. Ômer'in teklifıni makul görmüşlerdir.
Zeyd b. Sabit Kur'an'ı toplama konusuna kani olunca halife­
nin emrt doğnıltusunda çalışmalarına başlamış ve kullanımı
zor olan vahiy kesitlertni kullanımı kolay bir malzeme üzertne
yazarak bir araya getirmiştir.

Bu dunımda Hz. Ebü Bekir ve Zeyd b. Sabit'e isnad edilen


'Rasülüllah'ın yapmadığı bir işi biz nasıl yaparız!' tepkisinin,
ya uydurma olduğu -ki müsteşrik Watt bu kanaattedir- 1 63 ya
da sağlıklı bir şekilde anlaşılmaya muhtaç olduğu ortadadır.
Ebü Bekir ve Zeyd şayet böyle bir cümle sarf ettilerse, kana­
atimizce bu, onların böyle bir cümleyi refleks olarak ağızla­
rından çıkarmalarıdır. Daha sonra onların Kur'an'ın toplanıp
düzenlenmesi düşüncesine katılmaları bunu göstermektedir.
Yoksa onlar Allah Rasülü'nün Kur'an'ı yazı malzemelert elver­
mediği için bir araya getirtp düzenleyemediğini çok iyi bilmek­
tedirler. Zaten Kur'an'ın tamamı Hz. Peygamber tarafından
yazdırılmış ve kayıt altına alınmıştır. Bu durumda onların
Allah Rasülü'nün yapmadığı bir işi yapmaları diye bir şey de

.
1 6 1 Tayalisi, age. s. 3: Buhari. age. . Kıta.bu Fedatli'l-Kur'an. 2.
1 62 Zencani. age. . s. 4 1 .
1 63 Watt, Kur'an'a Girl.ş. s . 53.
1 54 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

söz konusu değildir. Dolayısıyla Hz. Ebu Bekir döneminde


Kur'an'ın toplanıp bir düzene konulması bid'at olarak kabul
edilecek bir faaliyet değildir. Bir kısım müsteşriklerin Hz. Ebu
Bekir ve Zeyd b. Sabit'in bu tepkilerinden hareketle Kur'an'ın
Hz. Peygamber zamanında sadece tebliğ edilen bir mesaj ol­
duğunu ispatlamaya çalışmaları ise beyhude bir çabadır.

D. Hz. Ebu Bekir Dönemindeki Cem' Çalışması Resmi


Bir Faaliyet midir?
Müslüman dünyanın ekseıiyetine göre, halifenin emıiyle
yapılmış olması göz önüne alınarak, Hz. Ebu Bekir dönemin­
deki cem' çalışmasının resmi bir faaliyet olduğu; ancak bu
dönemde oluşturulan Mushafın bidayette ilk iki halife nez­
dinde muhafaza edilmesi nedeniyle, Hz. Osman zamanındaki
neşr hadisesine kadar ferdi bir özelliğe sahip bulunduğu ve
fakat bu neşr hadisesinden sonra evrensel bir niteliğe kavuş­
tuğu kabul edilir. 164 Batı dünyasında ise bu konuyla ilgili iki
yaklaşım vardır: Birinci yaklaşım Hz. Ebü Bekir döneminde­
ki çalışmanın hayal ürünü olduğunu savunurken 1 65 ikinci
yaklaşım bu çalışmanın varlığını kabul eder; ancak söz ko­
nusu Mushafın resmi bir özelliğe sahip olmadığını, Hz. Ebü
Bekir'in şahsına alt olduğunu belirtir. 166 Buna delil olarak da
Hz. Osman dönemine gelindiğinde bile hala sahabenin elinde 167
farklı tertibe, farklı sure sayısına ve farklı kelime yazımına
sahip mushaflann bulunmasını gösterir. 168 Bu dunımda Hz.
Ömer'in kızı Hafsa'nın elinde olan nüshanın kaynağıyla ilgili
de başka bir açıklamanın olması gerekmektedir. 169

Hz. Osman dönemindeki neşr hadisesinde çoğaltılan nüs­


haların merkez dışındaki beldelere birer okuyucu ile göndeıil­
mesi1 70 ve bu şekilde mushaf ve kıraat birliğinin sağlanmaya
çalışılması, bu faaliyetin resmi bir uygulama olduğunu ortaya

.
1 64 Draz. age. s. 34.
1 65 R. Paret. age.. s. 1 19.
166 Watt. Kur"an"a Giriş. ss. 64-65.
167 Tabert. age. . il. 1 25.
168 İbn Ebi Davlıd. age.. Mukaddime. s. 6.
1 69 Watt, Kur"an·a Giriş, ss. 64-65.
1 70 Muhaysln. TdJihu'l -Kur'an. s. 1 5 1 ; Marzük, age .. s. 4 1 .
Hz. Osman Döneminde Kur"an ile İlgili Çalışmalar 1 55

koymakta iken; Hz. Ebu Bekir dönemindeki cem' çalışmasın­


da Mushafın sadece bir nüsha olarak yazılması ve çoğaltıl­
mak suretiyle kamuya mal edilmemesi, sanki o dönemdeki
çabanın bireysel bir teşebbüsten öteye geçemediği izlenimini
uyandırmaktadır. Ancak Hz. Ebu Bekir döneminde İslam'ın
öğretilerirıin civar ülkelerde hissedilmesi için çalışmalara yeni
başlandığı ve İslam ülkesinin sınırlarının henüz Hicaz böl­
gesinin dışına çıkmadığı gerçeği dikkate alındığında , bu dö­
nemdeki çalışmada Kur'an'ın çoğaltılarak daha büyük bir ke­
sime ulaştınlmasına ihtiyaç hissedilmediği anlaşılmaktadır.
Yine bu dönemde kıraat farklılıklarının ve Kur'an'ı farklı sure
tertiplerine göre okumanın bir sonın olarak görülmemesi de
böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyulmadığının göstergelerin­
dendir. Bu süreçte en temel hedef değişik malzemeler üze­
rine yazılmış olan Kur'an materyallerinin günün koşullarına
uygun olarak sahifeler üzerine yazılıp bir araya toplanması
olmuştur ki bu da yapılan çalışma ile gerçekleştirilmiştir.

Hz. Ebu Bekir'in toplatmış olduğu bu Mushafın Ebu


Bekir'in vefatının ardından Hz. Ömer'e intikal ettiği, Ömer'in
vefatından sonra da kıraat ve kitabetiyle şöhret kazanmış olan
kızı Hafsa'nın uhdesine geçtiği rivayet edilmektedir. ' 7 1 Bu riva­
yete binaen müsteşrikler şu sorulan sormaktadırlar: Şayet bu
Mushaf devletin uhdesinde olan resmi bir mushaf idiyse niçin
Ömer'in şehadetinden sonra Halife Osman'a intikal etmemiştir?

Bu soruya verilen cevaplardan bir tanesi: 'Hz. Ömer şe­


hid edildiğinde kimin halife olacağı henüz bilinmediği için söz
konusu Mushafın Rasülüllah'ın eşi ve Hz. Ömer'in kızı olan
Hafsa'ya intikal etınesi' şeklindedir. Kimin halife olacağı henüz
belli değildir, ancak Hz. Ömer halifeyi seçecek olan heyeti vefa­
tından önce oluşturmuştur. 172 Dolayısıyla bu Mushaf, 6 kişilik
bu şura heyetine de aktarılabilirdi. Durum şayet böyle idiyse
bile, Hafsa'nın, halife seçildikten sonra söz konusu Mushafı
Hz. Osman'a teslim etmesi gerekmez miydi? Bırakınız Hafsa'nın

.
1 7 1 Abdullah b. Vehb. age. ili, 26-27; İbn Ebi Davüd, age., s. 9; Man:ük,
age., s. 29.
1 72 S. Hizmetli, age., s. 206.
1 56 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

böyle bir teslimatı yapmasını, Hz. Osman mushaflarla ilgili ça­


lışmayı başlattığında kendisinden bu nüshayı istediğinde bile,
iade edileceğine dair kesin söz almadan elindeki Mushafı Hz.
Osman'a vermemiştir. 1 73 Dahası Hafsa, Hz. Osman'ın vefatın­
dan bir müddet sonra Meıvan b. Hakem'in Medine yöneticisi
olduğu dönemde bile mushafını vermemek için direnmiştir. 1 74
Neticede Hafsa'nın elindeki bu Mushaf, onun vefatına kadar
(45/666) kendisinde kalmış, ancak vefatından sonra Medine
valisi Meıvan'ın talebi üzerine kardeşi Abdullah b. Ömer ta­
rafından yönetime teslim edilerek imha edilmiştir. 175 İmha
edilmesindeki en temel sebep, içerisinde Osman nüshasına
muhfilif bir şeylerin olması endişesidir. Kur'an'ın otantikliğine
halel gelmemesi için bu nüsha Muaviye'nin iktidarı döneminde
(66 1 -680) imha edilmiş ve elde Osman nüshaları dışında mus­
haf bırakılmamıştır. Meıvan'ın bu nüshayı imha etmesiyle ilgili
rivayet şu şekildedir:

� J. ...u ı � ..,.ı ı .:.ı ıJJ" j--) � ..:...;..; w � ı ...u ı � J. r-1L... ...;..c...i


..,.ı ı � J. ...u ı � � j--) j ı+L.r-1 �� � öj � :..r" ı�ı) � L...
.:.ı � � w ..J)l>. �� :..r" � ..} .:.ı_,s:.,_ .:.ıı 4,jl>..,. \.+i_;.j .:.ıı JJ"
Salim b. Abdullah anlatmıştır: Hafsa'nın cenazesinden döner dön­
mez Mervan, Abdullah b. Ômer'e (Hafsa'nın kardeşi) birisini gön­
dermiş ve Hafsa'nın uhdesinde olan Mushafı istemiştir. Abdullah
b. Ömer Mushafı göndermiş, Mervan da Hz. Osman'ın nüshaları­
na muhalif bir şey olur endişesiyle onu parçalatmıştır. 176

Böylece Hafsa'daki Mushafın imhasıyla birlikte Hz. Ebü


Bekir döneminde toplanmış olan Mushaf da tarihe kanşmış­
tır. 177 Bu verilerden hareket eden müsteşriklerden bir kıs­
mı, Osman öncesi çalışmaların bireysel gayretler olduğunu,
üçüncü halifenin iktidarına kadar Kur'an'la ilgili resmi bir
çalışmanın yapılmadığını iddia etmişler ve yukarıda sırala­
dığımız sorulan sormuşlardır. Ancak yukarıda ifade ettiğimiz

1 73 Abdullah b. Vehb, age., III, 3 1 ; Taberi, age., 1, 49; İbn Ebi Davüd, age., s.
9.
1 74 Ebu Ubeyd. age., s. 284.
.
1 75 Taberi. age .. I. 49; Marzük. age . s. 40.
1 76 Ebu Ubeyd, age., s. 284.
1 77 A. Güneş, Kur'dn-ı Kerim'in Ortaya Çıkış Süreci. s. 1 50.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 57

gibi, Hz. Peygamber Kur'an'ı yazdırmaya başladığı andan iti­


baren yöneticiler tarafından yapılan her türlü çalışma resmi
bir hüviyete sahiptir. Zira o günün koşulları neyi gerektir­
diyse yöneticiler onu yapmışlardır. Bir kısım müsteşrikler ve
onlar gibi düşünenler ise dünyanın farklı bir coğrafyasında ve
farklı bir kültüründe, hem de asırlar önce yaşannuş olan bir
takım hadiseleri değerlendirme konusu yaparken, tarihsel­
tenkitçi yöntemi gereği gibi kullanamamışlar ve sonuçta da
doğru neticelere ulaşamamışlardır.

E. Zeyd b. Sabit Kur'an'ı İkinci Defa


Niçin Cem' Etmiştir?
Cevabını aradığımız bir diğer soru, Hz. Ebü Bekir dönemin­
de Kur'an'ı cem' etmesine karşın Zeyd b. Sabit'in Hz. Osman
döneminde Kur'an'ı yeniden bir daha niçin cem' ettiğidir. Bu
soruya verilecek cevap şöyledir: Hz. Ebü Bekir dönemindeki
çalışmada kaygı duyulan nokta Kur'an'ın kitaplaştırılamamış
olmasıdır. 178 Bir diğer ifade ile hafız ve kurra olan sahabilerin
şchid düşmesi neticesinde Kur'an'ın okunuş şekillerinin zarar
göreceği ve unutulacağı korkusu bu dönemdeki çalışmanın
en temel tetikleyicisi olmuştur. Hz. Osman dönemine gelin­
diğinde ise durum farklılaşmıştır. Bir önceki halife Hz. Ömer
zamanında fetihlerin hız kazanması sonucu İ slam'ın öğretile­
rinin ve Kur'an'ın Arap olmayan bölgelere de ulaşması netice­
sinde Kur'an'ın okunuşu ve tertibiyle ilgili ihtilaflar iyice art­
mış ve Müslüman toplum içerisinde Kur'an'la ilgili tartışma­
lar ayyuka çıkmaya başlamıştır. 1 79 Böyle bir yapı içerisinde
konuyu gündemine alan halife Osman, Müslüman toplumda
birliği sağlamaya yönelik bir adım atma ihtiyacı hissetmiş ve
Kur'an'ın cem'i çalışmasını başlatmıştır. 1 80 Çalışmayı yürüt­
mesi için komisyon başkanlığına getirdiği Zeyd b. Sabit'in
'Ben zaten Kur'an'ı Hz. Ebü Bekir döneminde cem' ettim, şim­
di böyle bir çalışmaya gerek yok' şeklinde bir tepki vermemesi
son derece normaldir. Zira Hz. Osman dönemindeki çalışma

1 78 Zencani. age., s. 4 1 .
1 79 Zencani. age. . s. 43.
.
1 80 Abdulaziz Salim. age. s. 16.
1 58 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Kur'an'ı bir araya toplama çalışması değil, Kur'an'ın belli bir


tertip ve belli bir kıraat üzerine okunması için çoğaltılması
çalışmasıdır. 1 8 1 Zeyd b. Sabitin bu çalışmada tekrar komisyon
başkanı olması, vefat edeceği sene Allah Rasülünden Kur'an'ı
dinlemiş olmasından dolayıdır. Farklı malzemeler üzerin­
de olan Kur'an kesitlerini Ebu Bekir döneminde yekpare bir
malzeme üzerine yazmak suretiyle bir araya toplayan Zeyd b .
Sabit, bu dönemde de Kur'an'ın okunacağı kıraat konusunu
uzman sahabilerle netleştirmiş ve böylece Kur'an'ın çoğaltıla­
rak beldelere gönderilmesinde tekrar başrolü oynamıştır.

F. Uz. Osman İstinsah Çalışmasında


Hafsa Nüshasını mı Esas Almışbr?
Hadisenin bir diğer boyutu da yaptınnış olduğu bu çalış­
mada Hz. Osman'ın Hafsa nüshasını esas alıp almadığı me­
selesidir. Bu konuyla ilgili rivayetlere bakıldığında, birbirinin
muasırı olan iki filimden İbn Ebi Davüd (3 1 6) Hz. Osman'ın
çalışmasını Hafsa'dan almış olduğu nüsha ile yürüttüğünü
aktarırken ; 1 82 bir diğeri Taberi (3 1 0) , hem bu rivayete yer verir
hem de 'Hz. Osman'ın çalışmasını tamamladıktan sonra orta­
ya çıkan Mushafı mukayese için Hafsa'dan mushafını istediği'
şeklindeki başka bir rivayeti daha aktarır. 183 Rivayetlerin han­
gisi esas alınırsa alınsın, gerçekte her biri Hz. Osman'ın Zeyd
b. Sabit'in başkanlığındaki bir komisyonla Mushafı belli bir
tertip ve belli bir okuyuş üzerine istinsah ettirmesi esnasın­
da Hafsa nüshasını esas aldığını çok net bir biçimde ortaya
koymaktadır. Ancak Hz. Osman bu çalışma esnasında aynı
zamanda Ensar ve Muhacirlerin elinde olan yazılı kesitlere de
müracaat etmiştir. Zira o, yapmış olduğu konuşmalarda elinde
yazılı Kur'an malzesi bulunan herkese, söz konusu malzemeyi
getirmesi için çağrıda bulunmuş, 1 84 hatta yazım esnasında bir
ayetin kıraatini tespit için çok uzaklarda bulunan sahabilerin
getirilmesi için emirler bile vermiştir. 185 Bu uygulamadaki

181 Doğrul. age. . s. 64; Muhaysin. Tdrihu'l-Kur'an. s. 157.


1 82 İbn Ebi Davüd. age.. ss. 9- ıo.
1 83 Taberi. age. I . 49-50.
1 84 ..
İbn Ebi Davüd. age s. 24: Muhaysln. Tôıihu'l-Kur'an. s. 59.
1 85 Şelebi, age. . s. 86; O. Keskioğlu, age. . s. 1 59.
Hz. Osman DönemJnde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 59

amaç, Mushafa son şeklini verirken gereken bütün kontrolleri


yapmak ve ortaya çıkan çalışmanın itirazsız bir biçimde kabul
edilmesini sağlamaktır. Zeyd b. Sabit aynca çalışma bittikten
sonra da ortaya çıkan Mushafı mukayese için hem Ensar ve
Muhacirlerin elinde bulunan yazılı kesitlere hem de Hafsa'nın
uhdesinde bulunan Mushafa son bir defa daha müracaat et­
meyi ihmal etmemiştir. 186 Sonuç olarak bu çalışmada Kur'an'a,
Hz. Ebü Bekir döneminde alınmış olan ayetler dışında başka
bir ayet dahil edilmemiş ve Hz. Ebü Bekir döneminde derlen­
miş olan Kur'an metninin eksiksiz olduğu görülmüştür.

Durum böyle olmasına rağmen müsteşrik Burton'un, Hz.


Osman'ın Müslüman topluma hitaben yapmış olduğu. 'Eliniz­
de Hz. Peygamber'den duyduklarınızın yazılı olduğu kesitler
varsa onları derhal getirin!' çağrılarının yer aldığı rivayetleri
zikredip, ardından da 'Bu rivayetlerde Hafsa nüshası da dahil
olmak üzere daha önce yapılmış olan bir koleksiyona işaret
edilmemesi Ebü Bekir döneminde Kur'an'la ilgili bir çalışma
yapılmadığına delalet eder.'1 87 şeklinde bir yaklaşım sergile­
mesi, bilimsellik adı altında ortaya konulmuş anlamsızlıktan
başka bir şey değildir.

Diğer taraftan Hz. Osman'ın mushaflarla ilgili çalışmasını


bitirdikten sonra beldelere yazmış olduğu yazıda 'Oluşturmuş
olduğu mushaflara muhalif olan nüshaların yakılmasını188 ve
imhasını emretmesi'1 89 Hafsa nüshası da dahil olmak üzere
pek çok mushafın İmam Mushafla birebir örtüşmeyen yönle­
rinin olduğunu göstermektedir. 1 90 Kaynaklarımızda çok fazla
ifade edilmemiş olmasına rağmen kanaatimizce burada sa-

1 86 Taberi. age. . I. 47-48; i. Ersöz. age., s. 1 1 4.


1 87 J. Burton, age., s. 146; Watt. Kur'an'a Giriş. s. 58.
1 88 Bazı kaynaklarımız, o dönemdeki yazının noktasız olması hasebiyle ya­
kılma anlamına gelen " J ,,..;" kelimesinin parçalama anlamına gelen " ...; _,>.;"
kökünden olma ihtimali üzerinde de durmuşlardır. (Taberi. age. . !, 50)
Ancak noktasız hali tercih edilmiştir. (İbn Atıyye, age. . s. 275.)
189 Buhari, age., Kıta.bu Fedfüli'l-Kur'an, 3; Taberi. age., I. 50.
190 Yakılan Mushllar arasında Hz. Ali. Ubey b. Ka'b, Sfilim (Mevla Ebi Huzeyfe)
ve Ebü Musa el-Eş'art l(ibl Kurra sahabilertnkiler de vardır. İbn Mucahid,
age .. Mukaddime, s. 1 l ; Şahhate. age.. s. 52; Zencani. age., s. 45.
160 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

run olan konu, sureleıin tertibi konusudur. 191 Taberi'nin ri­


vayetinde Hz. Osman'ın Hafsa'dan mushafını isteyip gerekli
mukayeseyi yapmasından sonra bir farklılığın olmadığını ifa­
de etmesi ve hoşnutluğunu dile getirmesi söz konusu olsa da,
Meıvan'ın Hafsa nüshasını imha ettirme konusundaki ısrarlı
tutumu , 1 92 bu mushaflar arasında bu anlamda bazı farklılık­
ların olduğu şeklindeki kanaatimizi teyit etmektedir.

G. Ahruf-i Seb'a Nedir?


Literal olarak 'yedi harf anlamın a gelen ahruf-i seb'a üze­
rine İslam alimlerinin pek çoğu kafa yormuş ve değişik kana -
atler serdetmişlerdir. İbnu'l-Arabi bu çeşitliliği 'yedi'nln ma­
nası konusunda herhangi bir ayet ve hadis varid olmadığı için
insanlar onun anlamını belirlemede ihtilaf etmişlerdir.' şek­
linde ifade etmiştir. 1 93 Suyüti, Kur'an ilimleri üzerine kaleme
almış olduğu eseri el-İtkdn'da ahruf-i seb'a ile ilgili görüşlerin
kırk kadarını sıralamıştır. 1 94 Değişik kaynaklarda da yer alan
bu görüşlerin en önemlilerini şöyle ifade edebiliriz:

1 . Ahruf-i seb'a, manası bilinemeyen müşkil meselelerden­


dir. Çünkü harf lügatte alfabeyi oluşturan harfler, keli­
me, mana ve yön gibi farklı anlamlara gelmektedir. 1 95
2. Ahruf-i seb'a'dan maksat yedi ayn dildir. Bunlar da: Ha­
beşçe, Nabatça, Süryanice, Farsça, Tahavice, Yunanca ve
Arapçadır. 196 Bu bağlamda "Kur'an'da her dilden kelime
vardır." 1 97 rivayeti pek çok kaynakta tekrar edilmektedir.
Habeşçe kelimelere örnekler:
Muzzemmil suresinin 6. ayeti: "i_,.ilJ İ.1J ..ı...:. ı d" J:ll 4..:...:. 1.; .:ıı
�" Ayette geçen "4..:...:. L;" kelimesi gece ibadeti anlamında­
dır, Arapçası "�l.i"dir.

191 DİB Heyet, Kur'an Yolu, I, 23; A. Keleş. agm. s. 125: ô. Ôzsoy, age. . s. 7 1 .
192 i . Eby:iıi, age., s . l 16; Marzük, age., s . 40.
193 Zerkeşi, age. . I. 270.
194 Suyliti. age. . I . 47- 5 1 .
195 Zerkeşi, age. . I . 272; Suyfıti. age. !, 47..

196 Mukaddimetdn (Mukaddimetu Kitabi'l-Mebfuıi) . s. 2 1 2 .


197 ".:ıı;.ıı ..; �ı .:ı u :.,- l." • ".:ıU JS :.,- .:ıı;.ıı ,_;" Taberi. Tefsir. I. 3 1 : Mukaddimetdn
(Mukaddimetu Kitabi'l-Mebfuıi) . s. 211.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 161

Sebe suresinin 10. ayeti: ".r.1ıaJIJ ......_.. ıJ.JI J� l/ Ayette ge­


çen "..r.JI" kelimesi tesbihini (yaradılış gayene uygun va -
zifeni) yap anlamındadır, Arapçası "�"dir.
Hadid suresinin 28. ayeti: "...::.-.J ;r .:,,:1AS' �Y." Ayette ge­
çen ".:,,:lAS'" kelimesi 1k1 kat mükafat anlamındadır, Arap­
çası "�"dlr.
Muddessir suresinin 5 1 . ayeti: " ö.;_,....i ;r ..:,.,)" Ayette
geçen "ö.;_,....i " kelimesi arslan anlamındadır, Arapçası
.. ..ı......\ı ı " l98dir.

Nür suresinin 35. ayeti: "c_l;..a.- 4:-i ö K:-5 •.;j J!.o" Ayette
geçen " ö �" kelimesi menfez/gözetleme deliği/pencere­
si anlamındadır, Arapçası "ö,;S'"dür.
Farsça kelimelere örnekler:
Fil suresinin 4. ayeti: "� ;r ô.;�". Hud suresinin 82.
ayeti: � :r •}�>-" ve Hicr suresinin 74. ayeti: "•)�>­
"

"
� :y Ayetlerde geçen "�" kelimesi199 pişirilmiş/
taşlaşmış toprak " � .:r.k" anlamında olup, � "taş" ve
J:.o:-- "çamur" sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur.200
Bir rivayete göre ise bu kelime Nabatçadır.20 1
Zumer suresinin 63. ayeti ile Şura suresinin 12. ayeti:
"._J>.J\ııJ ..:..ıl_,.....J I ..L.:JLA.. J" Ayetlerde geçen "..L.:JLA.. " kelimesi
anahtarlar anlamındadır, Arapçası " � LA..."202dir.
Yunanca kelimelere örnekler:
İsra suresinin 35. ayeti: "._,... \.k.jj 4 ljjJ � b l �ı ı_,;J ıJ
� I" Ayette geçen "._,... \.k._Al l" kelimesi203 ölçü, terazi,
adaleti sağlayıcı anlamındadır; Arapçası " J..Wl"dlr.
Mu'minun suresinin 1 1 . ayeti: "4:-i � .rJ.)_;ı ı 0yf.. ..:r..i.ll
0J..UL>" Ayette geçen "._,...J .)_;JI" kelimesi bahçeler anlamın­
dadır, Arapçası "0l:..-:.ll "204dir.

198 Taberi. age. . I. 3 1 : İbn Atıyye. age., s. 277.


199 Taberi. age. . I. 3 1 .
200 Tuzcu. Kemal. "Araplarda Etimoloji Çalışmalan". Nüsha Şarkiyat Ara.ştır-
mcıkın Dergisi. I. 66-7 1 . Ankara, 200 1 .
201 Mukaddimetdn (Mukaddlrnetu Kltabl'l-Mebaru). s . 2 1 3.
202 Ay.
203 Taberi, age. . I. 34.
204 Mukaddimetan (Mukaddlrnetu Kltab!'l-Mebani). s. 2 13.
162 Kur'an'ın Metlnleşme Tarihi

Nabatça kelimelere örnekler:


Kehf suresinin 6 1 . ayeti: "4_,...... r:JI ..) � �\;" Ayette ge­
çen "4_,......" kelimesi nehir anlamındadır, Arapçası "l_,.;"dır.
Bakara suresinin 260. ayeti: "-.!.1.:JI ,y._,.....; .,r.l:JI ,:_,.. �) ..L;j Jti"
Ayette geçen ",y._,.,aj" kelimesi onları kes anlamındadır,205
Arapçası " � "206dir.
Süryanice kelimelere örnekler:
- Tur suresinin 1 . ayeti: "J_,.kllJ" Ayette geçen " J_,.kll" keli­
mesi dağ anlamındadır, Arapçası "� l "dir.
Ta.hi.ıvice kelimelere örnekler:
Nebe suresinin 25. ayeti: " \j Ll J � \il" Ayette geçen
"\jLl" kelimesi pis/iğrenç/tiksindirici/leş gibi kokan
sıvı anlamındadır, Arapçası " _; "207dir.
Bunların yanı sıra .. J}\S",209 "J.) I_,...... " ,2oe .. �j"2 10 ve "..r..ı..:... "2 ı ı
gibi sözcükler de Arapça kökenli olmayan kelimelerdendir.
Kur'an-ı Kertm'de bu tür yabancı kökenli kelimeler kul­
lanılınca şu soruya cevap aranmıştır: Yaratıcı Kur'an'ı halis
Arapça ile inzal ettiğini ifade etmektedir;2 1 2 bu durumda ya­
bancı kökenli kelimelerin Kur'an'da bulunması ne anlama
gelmektedir? Bu soruya şöyle bir cevap verilmiştir: Her ne ka -
dar kelimelerin aslı başka bir dil de olsa, bu kelimeler Arapla­
nn günlük hayatında yer aldığı için artıkArapçalaşmışlardır, 2 1 3
bundan dolayı bu kelimeler de Arapçadır.2 1 4 Bu bağlamda
"Anlamanız için Biz onu Arapça bir Kur'an olarak bahşettik. "2 1 5
ayeti, sadece Kur'an'ın Arap dili üzerine olduğunu ima etmek-
205 Bu keltmenın "anlan kendine alıştır" anlamında olduğunu söyleyenler de
olmuştur.
206 A.y.
207 A.y.
208 İnsan (76): 1 7.
209 Kehf ( 1 8):29.
2 1 0 İnsan (76) :5.
2 1 1 Kehf ( l 8) : 3 1 .
2 1 2 Yusuf ( 1 2) : 2 : Şılrara (26): 1 95.
2 1 3 Zılmer (23) :28 ".JA � c_.Y ._s; .r.f- L:-!� l;I}": aynca bkz. Zuhruf (43) :3:
Fussılet (4 1 ) :44.
2 1 4 Mukaddimetdn (Mukaddimetu Kitabl'l-Mebani). s . 2 1 4 .
2 1 5 Yusuf ( 1 2:2: Zuhruf (43):3.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 63

le kalmaz, aynı zamanda tüm yönleıiyle Arapların dünya re­


simlerini de ifade eder.216
3. Ahruf-i seb'a'dan maksat emir, nehiy, terğib (va'd),
terhib (va'id), cedel, kasas ve mesel olarak yedi ayn ve­
cihtir .217
4. Mutlak-mukayyed, arn-has, nass-müevvel, nasih­
mensüh, mucmel-mufeser, istisna ve kısımlarıdır.2 18
5. Sahabeden yedi kişinin kıraatidir. Bunlar da Ebü Bekir,
Ömer, Osman, Ali, İbn Mes'üd, İbn Abbas ve Ubey b.
Ka'b'dır.2 1 9
6. Bir diğer grup ahruf-i seb'a'yı farklı lafızlarla aynı mana­
ların ifade edildiği (nezfilr) yedi ayn vecih olarak yorum­
lamıştır. Şu örneklerde220 olduğu gibi
Gel: (.:?-" ' "':"'}\ '-s.ı...,..; '-s_,,.:, 'Jı ' J L.ü)
Git: ("-:-"'�\ 'tr-1 ·� 'r1°")
Te'hir et, geciktir, mühlet ver: (j..-İ '__,.,:-i '_)a;İ )
7. Başka bir gruba göre ahruf-i seb'adan maksat hazan
yazım, hazan mana (i'rab) , hazan da hem yazım hem
mana değişikliklerinin olduğu yedi vecihtir. Alimler bu
tür ihtilafları 'ihtilaf- ı teğayur .r.ı...; .....i ')l.;:.:;. I ' ve 'ihtilaf-ı
=

tezad .)\..,a; .....i ')I.;:.:;. \ ' olarak ikiye ayırmışlar ve ikincisinin


=

cfilz olmadığını dile getirmişlerdir.221 İbn Kuteybe bunla­


rı şöyle tasnif etmiştir:222
7. 1 . Yazım şekli ve i'rabı değişse bile manası değişmeyen
kelimeler:
" � _,.11 (JA .;� .''l yı"223 ifadesindeki "_)+11" kelimesini
merfu yerine mansup okumak: ";+ki"

216 Watt. Hz. Muhammed'in Mekkesi. ss. 1 2- 1 3 .


217 Taberi. age. . 1 . 45.53.
218 Zerkeşi. age. . 1 . 285: Suyüti. age. . 1 . 49.
219 Suyüti, age. . I. 50.
220 İbn Atıyye. age .. s. 265: Kurtubi, age., I. 32: Zerkeşi. age., 1 , 280: Suyüti,
age., 1. 48,50.
22 1 i . Ebyari, age . . ss. 1 4 1 - 1 42.
222 İbn Kuteybe. age. . ss. 28-29.
223 Hü.d ( 1 1 ) :78.
1 64 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

- " )� l '11 ı.S/� j.a_,"224 ifadesini "j�l '11 ı.S)��" şeklin­


de gaib-müfred-meçhul kalıbından okumak,
" (.)_,/' J ı j.--1 Li ..;u � ')'_, ı.>1.J..J:> �_,"225 ayetinde­
ki "�" fiilini bir önceki ayete atfederek mansup
okumak:226 "
�"
7.2. Yazım şekli değişmeyen, ancak i'rabı değiştiği için
manası değişen kelimeler:
- " L;1L4.... I � -44 �1"227 'Ey Rabbimiz, seferlerimizin
arasını uzat!' anlamına gelen bu ifadeyi "� ..ı.&-4 �)
L;1Li.... I " 'Ey Rabblmiz, seferlerimizin arası uzak oldu.·
şeklinde mazi kalıbıyla okumak,
- "� I � ..r5°.> l_,"228 'bir müddet sonra' anlamına gelen bu
ifadeyi ·�i � ..r5°.>I_," 'unuttuktan sonra' anlamına ge­
lecek şekilde okumak.
7.3. Yazım şekli değişmeyen, ancak noktalama yapıldı­
ğında harfleri değiştiği için manası da değişen keli­
meler:
- "LA� .....A.:_S İL.k.JI J I
__,la; l_,"229 ayetinde geçen "LA .r-'"
ifadesi farklı şekillerde noktalandığında anlamın
farklılaşması gibi. Kelime "LA _rj" olarak noktalan­
dığında 'nakil için harekete geçirme' anlamına ge­
lirken, "LA_r.j" olarak noktalandığında 'hayat verme
anlamına gelmektedir.
_
"f*!_,.l.i :_r- t) bl ?"230 ayetinde geçen "ti" ifadesi
"t.}" olarak noktaladığında 'korkunun azaltılması'
anlamına gelirken, "t/ olarak noktaladığında 'kor­
kunun tamamen giderilmesi' anlamına gelmektedir.
7.4. Yazımı değişen (kelime farklı), ancak anlamı değiş­
meyen kelimeler:

224 Sebe (34): 17.


225 Şuara (26): 13.
226 Zerkeşi. age., I. 273.
227 Sebe (34): 19.
228 Yüsuf ( 1 2):45: aynca bkz. Hüd ( 1 1 ) :8.
229 Bakara (2):259.
230 Sebe (34):23.
Hz. Osman Döneminde Kur"an ile İlgili Çalışmalar 1 65

" ö.;.;.. I_, � �ı ..;....; lS .J1"23 1 ayetinde geçen � keli­" "

mesinin yerine "4:ij" kelimesinin yazılması,


" .)_,.4.;..J I �lS J4JI .:.ıfa_,"232 ayetinde geçen "�I " ke­
limesinin yerine "....;_,..a.1 1 " kelimesinin yazılması gibi.
7 . 5. Hem yazımı hem de anlamı değişen kelimeler:
"::.� �_,"233 ayetindeki "�" kelimesinin yerine
"t11' " kelimesinin yazılması. "t11' " 'meyvenin tomur­
cuklanmış hali' anlamına gelirken, "�" 'muz' anla­
mına gelmektedir.
7.6. Takdim ya da te'hir edilen kelimeler:
"�4 ..:..ı� I •Ş...,. .;;..ı .�_,"234 ayetinin "�I •Ş...,. ..;... . �_,
..:..o �4" şeklinde okunması.
"J� .fo � JS J.s- 4111 � ..!.ll..i.5"235 ayetinin "4111 � ..!.ll ..iS
J � .fo JS � J.s-" şeklinde okunması. İbn Mes'üd'un
ayeti bu şekilde okuduğu rivayet edilmiştir.236
7.7. Kelime (kelime, harf, zamir vs.) ilavesi yapma ya da
çıkarma:
" ö.;.;.. I _, � J_, � .:.ı�_, � .J ._,>-1 ı.ı... .J1"237 ayetini
" ö .;.;.. 1_, � J_, ._;;1 � .:.ı�_, � .J ._,>-1 1..i..ı. .:.ıı" şeklinde
okumak,
"r-f'!�ı � L._,"238 ayetini "r-f'!�ı � L._," şeklinde oku­
mak,
" ,_)a..-_,l l ö')l...J I_, ..;...1 µ 1 J.s- l_,lail> "239 ayetini " �ı ö")L.., "
ilavesini yaparak okumak,
"
ı:r-:...;.- .ı Y.ı
i")\.i.)I L.l_,"240 ayetini "l)lS .:.ıts_," ilavesini
.:,ıt>:;
yaparak okumak .241

231 Yasin (36) :29.


232 Karta ( 1 0 1 ):5.
233 Vakıa (56) :29.
234 Kiif (50): 19.
235 Mu'min (40) :35.
236 Suyüti. age., 1 , 48.
237 Siid (38):23.
238 Yasin (36):35.
239 Bakara (2):238: Musllm, age. . Kltabu'l-Mesacld ve Mevadıt's-Salat, 36.
240 Kehf ( 1 8) : 80.
24 1 Zerkeşi. age., I. 274.
1 66 Kur'an'm Mettnleşme Tarihi

8. Bir başka görüşe göre de yedi harften maksat, Hz. Ömer


ve Hz. Osman'ın "Kur'an Mudar diliyle nazil olmuştur. "242
sözlerindeki Mudarcanın yedi lehçesidir. Bu lehçeler Ku­
reyş, Beni Sa'd b. Bikr, Huzeyl, Kimine, Dabbe, Huza'a,
Sakif, Esed b. Huzeyme, Kays ve Temim gibi lehçelerdir. 243
Hadisçilerin çoğunluğuna göre yedi harften maksadın bu
lehçeler olduğunu ifade eden İbn Atıyye, hadis ehlinin ko­
nuyla ilgili yaklaşımını özetlerken, bu lehçelerin yarıma­
danın ortasında olması hasebiyle diğer dillerden etkilen­
memesi boyutu üzerinde durur. Yarımadanın güneyinde
bulunan Yemenlilerin dilinin Habeşçe ve Hintçeden; ku­
zey doğusunda bulunan Iraklıların dilinin Farsça, Nabat­
ça ve Hire Hıristiyanlannın dilinden; kuzeyinde bulunan
Şamlıların ise Romalılar ile İsrfilloğullarının dilinden et­
kilendiğini belirtir. Aynca Basra ve Küfe dil ekolleri olu­
şurken de dil üstadlarının kelimelerin anlam alanlarını
belirleme sürecinde merkez dışındaki bu bölgelere baş­
vurmadıklarını ifade eder. Dahası Hicaz, Mekke, Medine
ve Tfilf gibi şehirlerin merkezlerinde yaşayanlara da baş­
vurmadıklarını ifade eder. Zira buralarda yaşayanlar
arasında tüccarlar ve mülteciler çoktur ve onların dille­
ri de karışımdan nasiplerini almıştır. Bu durumda Hz.
Peygamber'in "J_,,.. ı 6.....:-- .)s- .:ıT_;.l l J_;; ı " sözündeki ahruf-i
seb'a'dan maksadın Mudarcanın hazan Kureyş, hazan
Huzeyl. hazan da diğer lehçeleri olduğu anlaşılır. 244
Ancak diğer bir grup buna karşı çıkmış ve ahruf-i seb'adan
maksadın yedi lehçe olamayacağını söylemiştir. Şayet yedi
harften maksat yedi lehçe olsaydı, başlangıçta aynı kabile
mensubu olan insanların birbirleriyle ihtilafa düşmemele­
ri gerekirdi. Mesela Hz. Ömer ile Hişam b. Hakim, Kureyş'in
aynı kabilesine mensuptur. Ancak ihtilaf ettiklerine dair riva­
yet vardır.245 Aynı kabileye mensup olan Hz. Ömer'le Hişam'ın

242 İbn Ebi Davüd. age.. s. 1 1 ; Zerkeşi. age. . 1, 279.


243 İbn Atıyye. age. . s. 269; Suyüti, age .. 1, 49.
244 İbn Atıyye, age., s. 270-27 1 ; Kurtubi, age., 1, 33; Zerkeşi. age., 1, 276.
245 Buhari. age. . Kitabu Fedaill'l-Kur'an. 5; Muslim. age.. Kitabu Salatt'l-
Musafirin. 48.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 167

birbirlerinin okuyuşuna itiraz etmesi -her ne kadar bu haber


Şafı'ye göre sahih olup sıhhati konusunda herhangi bir ihtilaf
olmasa da-246 mümkün değildir.247 Bundan dolayı bazı ilim
adanılan bu habere ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini ifade
etmişlerdir. 248 Bu dunımda yedi harften maksat yedi lehçe
olamaz. Diğer taraftan Kays kabilesinin 'keşkeşesi' ile Temim
kabilesinin 'an'anesi'nin olduğu ve bu okuyuşlann Kur'an'da
yer almasının mümkün olmadığı da dile getirilmiştir. Mesela
Kays kabilesi "lır � �..ı �" şeklinde olan Meryem sure­
sinin 24. ayetinin son kısmı ile benzer ifadelerdeki .!.l " " har­
fini ",_;" şeklinde telaffuz ediyordu: "lır ._;..;.,.; J--...ı �" gibi.
Yine Temim kabilesi "�4 .;4 .JI 411 1 �" şeklinde olan Mfilde
" "
suresinin 52. ayetini vb. ayetlerdeki ".JI" edatını ;_r- şeklin­
de telaffuz ediyordu: "�4 .;4 ;_r- 411 1 �" gibi. Bazı kabile
mensupları da sin harfıni ta harfine dönüştürüp "._,.. L:J I" yeline
"..:... L:.l l" diyorlardı.249 Bu okuyuş tarzlarının bir benzelini günü­
müz Arap ülkelelinden olan Mısırlıların telaffuzlarında gör­
mekteyiz. Mısırlılar kaf harfıni hemzeye, cim harfini de Türk­
çedeki ·g· harfine dönüştürerek telaffuz etmektedirler. Mesela
"4.:..,. � " yeline "��" ve "4.:..,. J.1" yeline "hage" demektedirler.250
Aynı şekilde günümüz Araplarının çoğu, günlük konuşma di­
linde peltek sa harfini ta harfine dönüştürmektedirler. "..!.ı°)I.;
;r.')I.;_/ yeline " :_r; 'Yü.J ..:..ı 'Yü" demeleli gibi.25ı

9. Diğer bir görüş ise, yedi harften maksadın kesretten


kinaye olduğu yönündedir. 252 Bilinmektedir ki Arapçada
yedi, yetmiş ve yedi yüz sayılan ile muayyen rakamlar
değil, kesretten kinaye kast olunmaktadır. Yedi sayısı
ile birler basamağında, yetmiş sayısı ile onlar basarna -
ğında, yedi yüz sayısı ile de yüzler basamağında kesret-

246 Şafii. age. . 273, dipnot.


247 Zerkeşi, age., !, 278; Suyüti, age. . !, 49.
248 S. Akdemir, agm., ss. 28-29.
249 Zerkeşi, age., ! , 279.
250 Z. Şen. age. . s. 28.
25 1Geçen yıl Kurban Bayramı'nda Afrtka ülkeleıinden Mısır ve Sudan'a yap­
mış olduğumuz geziler esnasında bu telaffuzlara bizzat şahit olduğumu­
zu da belirtmek lstertz.
252 İbn Mucahld. age .. Mukaddime, s. 1 0 ; Zerkeşi, age., !, 27 1 .
1 68 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

ten kinaye kast olunduğu değişik ilim erbabı tarafından


şöyle ifade edilmiştir:
�\ .J.a.4JJ �IJ �IJ .r.-:=JI .)\_,.JI ._}. .).M..l \ � �4 .)\_,.JI ı,.r:l ..;I
,_) ��\J ..:.ıl.r-JI ,_) .J�\ � W" .)l> \rı ,_) ö_;5JI ö.)\) .)s- �
� \ .).M..l \ .)\_r. 'lJ .:r.-Jı
Yedi sayısından murad bizzat sayının kendisi de�ldlr. Bilakis
ondan murad kolaylaştırma ve rahatlatmadır. Nasıl ki yetmiş ile
onlar, yedi yüz ile de yüzler basamağında kesret murad olunuyor
ise, yedi sözcüğü ile de muayyen rakam değil, birler basamağında
kesret murad olunur.253

Hamidullah yedi rakamı ile ilgili şöyle bir tespitte bulun­


muştur: "Zaman, haftanın sonsuza dek tekrarlanan yedi gü­
nüne bölündüğü için yedi rakamı ebediyeti ifade etmektedir. "254
Bu çerçevede cehennemin yedi kapısının olduğunun ifade
edildiği Hicr ( 1 5) :44 ayeti255 ile Seb'i Mesani (Hicr ( 1 5) :87)
ayetinde,256 aynca yetmiş istiğfann zikredildiği Tevbe (9) : 80
ayetinde257 ve daha pek çok ayette258 kesretten kinaye kast
olunduğu anlaşılmaktadır.
Şii müfessirlerden Tusi (460/ 1 067) ise ahruf-i seb'a ilgili
haberin ahad olduğunu, onunla amel etme zorunluluğunun
bulunmadığını. bundan dolayı da bu te'villerin hiçbirine ka­
tılmadığını ifade etmiştir. 259 Burada şu soruya cevap verilmesi
gerekmektedir. Ehl-i Sünnet nezdinde mutevatir derecesinde
olan bu haber, nasıl olmuş da Şia nezdinde ahad derecesi­
ne düşmüştür? Şii müfessir Ebu'l-Kasım el-Hüi bunu şöyle
açıklamaktadır: "Kur'an'ın yedi harf üzerine nuzülünün aslı

253 Suyüti, age.. 1, 47; İzmirli, age .. ss. 16- 1 7; i. Ebyari. age.. s. 1 33.
254 Hamidullah. age.. s. 32.
"r
255 � , J':" � _.,.., � � _.,.,ıyı
....,_. 4-! �\ t"°..ıs._,..J � .:.ııJ"
Muhakkak ki
cehennem onlann hepsinin randevu yeridir. Onun onlarca kapısı vardır
ve her bir kapıdan girecek olan belli bir grup olacaktır.
256 -�ı .:.ıı_,.<JıJ _;l!..J ı :y L..,- .!.lL,;1 .ı.A.IJ " Sana bu hürmetli çağnyı ve onlarca
mukayeseli meseleyi biz bahşettlk.
257 "r-+1 ..ıı l A .}> öf' � r-t1 _,.;;.;.._; .:.ıı r-t1 _,.;;.;.._; 'lJI r-t1 ;.o=... ı · Onlar için ister
bağışlanma dile, istersen dileme! Hatta onlar için yüzlerce defa bağışlan­
ma dilesen bile Allah onlan affetmeyecektir.
258 Bakara (2):26 1 ; Lokman (3 1 ) :27; Mu'mtnün (23) : 1 7.
259 Ş. Karataş. age., ss. 56-6 1 .
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 169

yoktur. Buna delalet eden rivayetlere de itibar edilmemelidir.


Hele 'iki sadık kişi'nin (aleyhimesselam) rivayetleri bunların
yalan olduğuna, Kur'an'ın sadece bir harl üzerine geldiğine
ve ihtilafların raviler yüzünden ortaya çıktığına delalet ettik­
ten sonra bütün bu rivayetlerin atılması gerekir."260 Benim de
katıldığım göıiişe göre Kur'an tek bir nebiye tek bir kıraatle
nazil olmuştur. 261 İbn Kuteybe •.J::-=1 "'j .:ıL4 �ı J_,....1 0-4 LL.) L.J
"
r-+1 262 ayetini delil getirerek bu kıraatin Kureyş lisanı olduğu­
nu belirtmiştir. 263
Ancak Kureyş lisanı denildiğinde ne anlaşıldığı da oldukça
önemlidir. İbn Hacer bu ifadeleri yorumlarken şu açıklama­
lara yer vermiştir: Hz. Ömer'in İbn Mes'üd'a yazmış olduğu:
"Jt.i..ı. � � ._;.,_; � U"'lJI • ı.S)\.; '._;.,_; .:ıL4 J; .:ıT_,A.11 .:ıı"264 yazısın­
daki 'Kureyş lisanı' ifadesi sadece bir kabileyi değil, pek çok
kabileyi içermektedir. Bu bağlamda Araplar hazan anımı has
üzerine atfederek ifade ederler ki bu örnekte Kureyş kabile­
si Arapları ifade etmektedir. Aynı şekilde ·�.r \.il) . � t.;\ "265
ayetinde geçen Arabi ifadesi de sadece Kureyş kabilesini de­
ğil, Kur'an'ın muhatap aldığı bütün Arapları ifade etmektedir.
Bundan dolayı hiç kimse ayette geçen Arapça ile sadece Ku­
reyş lehçesinin kastedildiğini iddia edemez. 266 Şayet bir Ku­
reyşli diğer kabile mensuplarının dilini anlayamıyorsa, farklı
kabile mensuplarından Kureyşlilerin dilini anlamasını nasıl
bekleyebiliriz! Bu da göstermektedir ki Kureyşliler diğer ka­
bile mensuplarının dilini anlamakta267 ve diğer kabile men­
supları da Kureyşlilerin dilini anlamaktadırlar. Aksi takdirde

260 Emin Aşıkkutlu. "Kıraat İlminin Temellendlrilmestnde Ahruf-1 Seb'a Ha­


disi", Kur'wı ve Tefsir Araştumalan-fV (2002). İSAV, İstanbul, s. 99.
26 1 Tüsi. age. . 1, ss. 7-9; Zerkeşi, age., 1, 277.
262 İbrahim ( 1 4):4 "Biz her bir elçiyi. kendilerine (ayetlerimizi) açıklaması için
milletinin diliyle göndenni.şizdir."
L..;Li
263 Zerkeşi. age., 1, 277; Suyüti, age., 1, 48; aynca "'" ,...:.,.:J ..!.l.;\...� ,ı.;..r-:!
1..ı.J
L.._,i '" ;..i.;:;J �ı· (Meryem ( 1 9):97) ayeti de Kur'an'ın Hz. Peygamber'in
ve kavminin diliyle n<izll olduğunun delillerindendir.
264 "Muhakkak ki Kur'an Kureyş lisanı ile nazil olmuştur. Bundan dolayı
Kur'an'ı halka Huzeyl dili ile değil, Kureyş dili ile okut!"
265 "Biz onu Arapça bir Kur'wı yaptık " Zuhnıf (43) :3: aynca bkz. Yusuf ( 1 2):2.
266 Z. Şen. age., s. 38.
267 Age., s. 47.
1 70 Kur'an'uı Metinleşme Tarihi

Secde suresinin 44. ayetinde işaret edilen husus268 anlanıını


yitirmektedir. Her ne kadar bu ayette Arapça dışında bir dil
kastedilmekteyse de, biz bunu Arapçanın kendi lehçeleri ara­
sında düşünmek suretiyle de değerlendirme yapabiliriz.
Diğer taraftan İbn Ebi Davüd, Kitdbu'l-Mesôhif isimli ese­
rinde Hz. Ômer'in "Dilde ihtilafınız olursa onu Mudar lehçe­
siyle yazınız."269 sözünü de nakletmektedir ki aslında Mudar,
Nezzar b. Ma'd b. Adnanoğulları olmasına rağmen Kureyş,
Kays, Huzeyl vs. kabileleri de içine almaktadır. Aynı sözü
yorumlayan Ebfı Şame, Kur'an'ın başlangıçta Kureyş lisanı
ile nazil olmaya başladığını, ancak ilerleyen dönemlerde di­
ğer kabilelerin lehçelerini de kapsadığını ifade etmiştir. Ancak
Hz. Osman Kur'an'ı tek bir kıraatle okunmak üzere çoğaltma­
ya karar verdiğinde bunlardan sadece başlangıçta kullanılan
lehçeyi esas almıştır.270 Buradan anlaşılan odur ki vahiy me­
leği yedi kıraati ayn ayn okumuş değildir.27 ı Hz. Peygamber
de Kur'an'ı sahabeye her defasında farklı kıraatlerle aktar­
mış değildir. 272 Ancak vahyin diğer insanlara tebliği esnasın­
da toplumun homojen olmayışından kaynaklanan zorlukla­
ra istinaden, Allah Rasfılü farklı kıraatlere ruhsat vermiştir
(el-kıra'a bi'l-ma'na).273 Allah Rasfılü'nün Kur'an'ın muhtelif
lehçelere göre okunması ve anlaşılmasına vermiş olduğu bu
ruhsat, İslamiyetin muhtelif kabileler arasında yayılmasının

268 ".J.fJ �I· .;�I ..:..l....i '1 _,J 1_,ll.4J �I L;i} .u...,. }J" Eğer biz onu Arapça
dİ.şında bir dilde indirseydik, onlar: "Keşke ayetleri anlaşılır olsaydı! Arap­
lara yabancı dilde bir kitap mı?" derlerdi.
269 �� .:ıLL pli ;.;JJ ı ..} �1 1;1· İbn Ehi Davüd, age, s. 1 1 .
o

270 lbn Hacer. age., X. 1 1 .


27 1 S. Akdemir, agm. , s. 29; bu çerçevede Buhfui ve Musllm'de yer alan " ..;ı;ı
.j-4..iu •-4;-- 1
.....; _,,..ı ;,,.,,... Jı �ı � Jjl �
�I) -l>IJ .....;_,,.. .)s- ,,,kr.-" hadisin
ya yanlış yorumlandığı ya da uydurma olduğu anlaşılmaktadır. Buhari,
age. • Fedfıilu'l-Kur'an. 5, Zerkeşi, age. . I. 269 .
272 S. Ateş. "Kıraatlarda Tevatür Meselesi", Kur'an ve Tefsir Araştırmalan­
N (2002). İSAV. İstanbul. ss. 3 2 1 -33 1 ; Kurdi, bütün kıraatleıin Hz.
Peygamber'ln ağzından duyulduğu kanaatindedir. age., s. 1 1 3 - 1 1 6.
273 M. Hamidullah. Kur'an-ı Kerim Tarihi. s. 54; H. Albayrak, agm .. s. 99: A.
Güneş. Kur'an-ı Kerim'in Okunmasında Harf-Kı.rdat-Ya2.ı Kavramı ve İliş­
kileri, Doktora Tezi, AÜSBE Temel İslam Billmleıi (Tefsir) ABD. 2002, ss.
2 1 7-2 1 8: Suyüti. age. , I. 49.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 171

tabii bir sonucuydu.274 Onlar Kur'an'ı tilavet ediyor, ancak


bazı kelimeleri kendi lehçelerine275 göre telaffuz ediyorlar­
dı. 276 Şayet Allah Rasiilü buna ruhsat vermemiş olsaydı bu,
Kur'an'ın tilavetine dolayısıyla da İslamiyetin yayılmasına
mani olmaktan başka bir anlama gelmeyecekti. 277 Zaten Al­
lah Rasülü'nün temel amacı bir metni nakletmek değil, bir
mesajı iletmekti. 278
Bir de Allah Rasülü'nün, dil ile ilgili bu ruhsatı Medine'ye
hicretten sonra verdiği anlaşılmaktadır. Çünkü o dönemde
Mekke'de ağırlıklı olarak konuşulan dil Kureyş lehçesidir ve
Mekke'deki Müslümanlar aynı dilsel çevreye mensupturlar.
Ancak İslam dini Medine'nin civar kabileleri arasında yayıl­
dıktan sonradır ki dil ve telaffuz farklılıkları ortaya çıkmaya
başlamıştır.279 Zaten Taberi, rivayette geçen ahruftan maksa­
dın bazılarının dediği gibi emir, nehiy, terğib, terhib, kasas,
mesel gibi lafızla ve kıraatle ilgili olmayan hususlar olamaya­
cağını ifade etmiştir. Ona göre sahabe manayla ilgili sıkıntı
yaşamamıştır ve bundan dolayı da rivayette yer alan 'ahruf
manayla ilgili değil, lafızla ilgilidir.280
Bu bağlamda söz konusu insanların durumunu Hz.
Peygamber'in Cebrail'e arz etmesiyle ilgili olarak rivayet edi­
len şu haberlerin de çok sağlıklı olmadığı kanaatindeyiz:

JW İ ')LJI � __k_r.":'" .ı;\j . · · r-1--J � 411 1 � .r.J I .JI � J. 1./1 ,y­


.JIJ �faJ �Ltl....o 411 1 JLİ JW ....;? ._fa. .Jİ .}JI .!..l:,. I \_,A; .JI .!l_,... � 411 1 .JI
�? .fa- .:ıi.}JI .!.1:,.\ \_;; .JI .!l_,... 4 411 1 .JI JW �\!ll .ı;\ � ,!.l.b J.:.l::ı.i � .._? I
� . . . JW 4.!.l\!ll ··� � �.) J.:.l::ı.i � .._?I .JIJ �faJ �Ltl....o 411 1 JLİ JW
....; ? �Lt ....;? ı � .fa- 0İ.}JI .!.1:,.\ \__,z .JI .!l_,... 4 ...u l .JI JW �1)1 o•�
ly, l.,.::. I � lj)

274 İbn Mucahld, age., Mukaddime, ss. 9- 1 0.


275 Lehçe: Bir dilin bölgesel ve siyasi sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizi-
mi özellikleriyle aynlan koludur. (TDK. Tılrkçe Sözlük.)
276 Zerkeşi, age., 1, 272, 286.
277 Doğrul , age., s. 47: Altıkulaç. age., s. 1 8 .
278 ö. Özsoy, age., s . 33.
279 Z. Şen, age.. s. 255.
280 H. Albayrak. agm . , s. 99.
1 72 Kur'an'ırı Metinleşme Tarihi

Ubey b. Ka'b'dan rivayet olunmuştur: Cibril, Nebi sav. 'e gelmiş ve


'Allah Kur'an'ı ümmetine bir kıraat üzerine okutmanı emrediyor.'
demiştir. Bunun üzerine Nebi, 'Onların affını ve bağışlanmasını
istiyorum, benim ümmetim buna güç yetiremez.' şeklinde karşı­
lık vermiştir. Sonra Cibril ikinci defa gelmiş ve 'Allah ümmetine
Kur'an'ı iki kıraat üzerine okutmanı emrediyor.' demiştir. Bunun
üzerine Nebi yine, 'Onların affını ve bağışlanmasını istiyorum,
benim ümmetim buna da güç yetiremez.' şeklinde karşılık ver­
miştir. Sonra Cibril üçüncü defa gelmiş ve aynı diyaloglar ya­
şanmıştır. Dördüncü defa geldiğinde ise 'Allah ümmetine Kur'an'ı
yedi kıraat üzerine okutmanı emrediyor, hangi kıraatle okurlarsa
okusunlar isabet etmiş olurlar.' demiştir.2"'

Bir diğer rivayet de şöyledir:


..:r-- 1 � I .)1 � .jl J.,r.- 4 Jw J.r.- 411 1 J_,....1 .jl ...; I � .:.t. .ş.I ;_r­
Jw .J:.j � l.:S l _A � .s.iJI � )1.J ��l.J İ')\A)I_, _r-:S:ll � l.J j�I �
....;?I � ..)s- J j l .:ıl_,il l .:ıı ..ı.....-. 4
Ubey b. Ka'b'dan rivayet olunmuştur: Hz. Peygamber bir defa­
sında Cibril ile karşılaştığında ona: 'Ben, içlerinde yaşlı kadın ve
erkeklerin, erkek ve kız çocuklarının ve de hayatında hiç kitap
okumamış olanların yer aldığı ümmi bir topluma gönderildim.·
demiştir. Bunun üzerine Cibril 'Ey Muhammedi Kur'an, yedi
kıraat üzerine nazil Olmuştur.' buyurmUŞtUr.2"2

Ubey b. Ka'b'a dayandırılan her iki diyaloğun da yaşan­


madığını düşünüyoruz. Zira miraç ile ilgili rivayetlerde oldu­
ğu gibi burada da Allah ile peygamberi arasında 'git-gel' söz
konusudur. Allah ile elçisi arasında böyle bir ilişkinin varlığı
ise Kur'an'ın geneline yansımış olan inzfil hadisesi ile uyuş­
mamaktadır.

Rivayette geçen yedi sayısının yedi tane dili ifade edeme­


yeceğini Taberi şöyle ifade etmiştir: �Kur'an'ın nazil olduğu
Arap lehçelerinin , Arapçanın hepsini içine almadığı ortada­
dır. Zira Arap dilleri ve lehçelerinin yediden çok olduğu, hatta
sayılamayacak kadar çok olduğu bilinmektedir.�283 Kitdbu'l-

28 1 Musllm. age. . Kıta.bu Salatrl-Musii.flrin, 48.


282 Zerkeşi, age. , 1, 287.
283 Taberi. age. . !, 42; Abdulaziz Salim, age., s. 1 4 .
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 73

Mebdni sahibi de Kur'an'ın, söz konusu rivayette ifade edilen


yedi vecihten daha fazla vecih içermesinin mümkün olduğu­
nu dile getirmiştir.264 Zaten Hz. Peygamber kendi döneminde
değişik okuyuşların farkındadır ve umumi bir okuyuşu em­
poze etmek için ısrarcı bir tutum içerisine girmemiştir.285 Bu
çerçevede Hz. Peygamber'in yanına gelen bir sahabi Abdullah
b. Mes'üd, Zeyd b. Sabit ve Ubey b. Ka'b'ın aynı ayeti farklı
farklı okuduklarını ve doğrusunun hangisi olduğunu sorması
üzerine Allah Rasülü susmuş ve yaru başında olan Hz. Ali:
" Herkes öğrendiği gibi okusun, bütün kıraatler güzeldir." diye
cevap vermiştir. 286 Bu rivayetin metin açısından çok sağlıklı
olmadığını düşünmekle birlikte bu ve benzeri rivayetlerden287
anladığımız odur ki ilk dönemlerde Kur'an metnine daha son­
raki dönemlerde olduğu gibi kılı kırk yararcasına riayet edil­
memiştir. Anlamın daha doğru ve daha anlaşılır bir biçimde
aktarılabileceğine inandıkları takdirde sahabe, Kur'an tilaveti
sırasında zaman zaman bir kelimenin yerine başka bir keli­
meyi kullanmakta bir sakınca görmemiştir. 288 Bu tutumun
temelinde vahyin tebliğcisi olan Hz. Peygamber'in hayatta ol­
ması gibi bir güvencenin yattığını teşhis etmek ise zor olmasa
gerektir.289 Hatta bir sahabinin bir sureyi yazıp diğerlerinin
yazmaması da bir eksiklik olarak algılanmamıştır. Abdullah
b. Mes'üd'un mushafında Fatiha ve Muavvizeteyn surelerinin
bulunmaması, buna mukabil Ubey b. Ka'b'ın iki kunut sure­
sini mushafına eklemesi bir eksiklik ya da bir fazlalık olarak
görülmemiştir. 290 Belki halife Osman dönemine kadar bir tek
metnin, farklı ve birbirleriyle tam olarak örtüşmeyen varyant­
larının olmasının bir sebebi de bu durum olsa gerektir.291 As­
lında Kur'an metni Paret'in dediği gibi birbiriyle örtüşmeyen
varyantlara ayrılmamış, aksine her bir sahabi yazabildiği ka-

284 Mukaddimetdn (Mukaddimetu Kltabl'l-Mebani). s. 209.


285 N. Çağatay, age., s. 289.
286 Taberi, age. . 1, 36: Zerkeşi, age., 1, 280.
287 Taberi, age., 1, 36.
288 . .
Abdullah b. Vehb. age . III. 55; Zenc:ini. age. . s. 43: A. Güneş. agt . ss.
2 1 7-2 1 8: Marzük, age., s. 37.
289 ô. Ôzsoy, age., s. 43; Kurdi, age., s. 40: Zencani. age. . s. 43.
.
290 İbn Kuteybe, age. ss. 33-35.
29 1 R. Paret. age., ss. 1 20- 1 2 1 .
1 74 Kur'an'ın Metinleşme Twihi

dar kendisine Kur'an oluşturmuş ve yeri geldiğinde ayetlerin


yanına tefrsiri notlar da eklemiştir. Bu durum yedi harften
maksadın lafız farklılığı olduğunu, mana ve hüküm farklılı­
ğı olmadığını da ortaya koymaktadır. 292 Bundan dolayıdır ki
sahabe-i kiram, Kur'an'ın bazı kelimelerini aynı manayı ifa­
de eden farklı lafızlarla okuyabilmiştir. Mesela Hz. Ömer'in
ve Abdullah b. Mes'üd'un Cuma suresinin 9. ayetini (l.,,...a.. Li
411 1 .?� .)1) şeklinde okuduğu rivayet edilirken,293 Enes'in de
Muzzemmil suresinin 6. ayetini ('-:"'_,..., ı J U.J ..ı..:. ı ../' J:ll l �L; .:.ıı
�) şeklinde okuduğu bilgisi kaynaklarda yer almaktadır. Bu
farklılık onların nazarında Kur'an'ın anlamını değiştirmedi­
ği için Allah Rasülü onların bu okuyuşlarını onaylamıştır. 294
Bu da Hz. Peygamber'in Kur'an'ı tebliğ ettiği kıraatin yüzde
yüz mutevatir olarak nakledilmediğini göstermektedir.295 Ebu
Hanife (H 1 50) bunu kıraatler tedvin edilmeden çok önce tes­
pit ve ifade etmiştir. 296 Diğer taraftan alimlerin çoğunluğuna
göre 'yedi kıraatin mutevatir olması' , bunların yedi imamdan
mutevatir olduğu anlamına gelir; yoksa Hz. Peygamber'den
mutevatir olduğu anlamına gelmez.297 Bundan dolayıdır ki
Tufı, bu yedi imamın isnadlarının kıraat kitaplarında bulun­
duğunu ve dikkatli bakıldığında bunların kişiden kişiye nakil
olduğunu ve tevatürün şartlarını taşımadığını ifade etmiştir.29H

Ancak Goldziher'in de belirttiği gibi o dönemdeki yazının


harekesiz ve noktasız oluşu, zamanla aynı kelimenin farklı
okunması gibi kıraat farklılıklarını da ortaya çıkmıştır ki bu
daha farklı bir durumdur.299 Zira bu tür ihtilaflar hüküm-

292 Taberi. age., I. 44; Kurtubi. age.. I. 32.


293 Taberi. age. . Xll. 94.
294 Taberi, age., I. 45; Zencani, age. . s. 43.
295 ô. Ôzsoy. age., s . 88.
296 A. Güneş. agt.. s. 1 30.
297 H. İbrahim Kaçar, "Şla'nın Kıraatlar Hakkındaki Görüşü", Kur 'an ve
Tefsir Araştımıalan-IV (2002). İSAV. İstanbul. ss. 459-475 (Makale met­
ni es-Seyyid Ebü'l-Kasım el-Musa el-Hüi'nln, el-Beyan fi Tefsiri'l-Kur'an
isimli esert ile Muhammed Hadi Mağrtfe'nln et-Temhid fi Ulumi'l-Kur'an
adlı esertnden bazı önemli kısımlar seçilerek Arapçadan Türkçeye tercü­
mesi yoluyla elde edllm!ştir. tere. Halil İbraham Kaçar.)
298 1DV İslam Ansiklopedisi, 25/429.
299 Şelebi. age. . s. 20.
Hz. Osman Döneminde Kur"an ile İlgili Çalışmalar 1 75

lerin de farklılaşmasına yol açmıştır.300 Ancak delil olarak


kullanılan kıraat farklılıkları mı farklı görüşlerin doğması­
na sebep olmuştur; yoksa önceden var olan farklı görüşler
kendilerini temellendirmede mi bu farklılıkları keşfetmiş ve
onlardan azami ölçüde yararlanmışlardır?' sorusunun ceva­
bı net olarak bilinmemektedir. 30 1 Tefsirlerini ahkam ağırlıklı
tarzda kaleme almış olan Cassas (370) ve Kurtubi (67 1 / 1273)
bu tür ayetleri bolca tartışmış ve farklı bakış açılarını ortaya
koymuşlardır. Mesela fakihler, kadına temas eden kimsenirı
abdestinin bozulup bozulmamasını Nisa suresinin 43. ayeti
ile Mciide suresinin 6. ayetirıde geçen (.L:Jı r...J Jl) ifadesinin
okunuşuna bina etmişlerdir. 302 Ayette geçen dokunma fiili­
ni sülasi babdan ".L:J1 µ Jl"şeklinde okuyan Şafii ekolü,
mahrem olmayan bir kadına çıplak tenle temas eden kim­
senin abdest almasının zorunluluğuna hükmederken; aynı
fiili mevcut şekliyle mufü'ale babından ".L:Jı rJ Jı" şeklinde
okuyan Hanefi ekolü.�0� buradaki abdestin gusül abdesti ol­
duğunu ve bunun da cinsel temasla zorunlu hale geldiğini
ifade etmiştir. 304
Bir başka örnek de yemin keffaretiyle alakalı olan Mciid e
suresinin 89. ayetidir:
. . . ..;).45J .:.ı �� 1 r-"..W. � r-5'.i>. I Y. .:fJJ � �1 ..) _,Al] � &11 r-5'.i>. IY. ')
- (:L.., \ 1 . 1.:. :-ıJ - -�l- bl - (:L.., \ ö J Li5 .!.l).) i l.. 1 �� i La;
-
..l.><.ı
· ·
- 1
ı
.
:_r.J.
r- · � r-- r- · ·

Burada kelime fazlalığı ihtilafı vardır. Bu ayet İbn Mes'ud305


ve Ubey b. Ka'b'ın Mushafında "..;..ı � L::... i 41 � i � "306 şeklinde
yer aldığı için fakihler yemin keffaretiyle ilgili hükümde farklı

300 Zerkeşi, age., l, 403; Abdülkadir el-Kurdi bu tür farklılıklann hükümleri


değiştirdiği kanaatine katılmaz. age .. s. 9 1 .
30 1 M . Erdoğan . agm . . ss. 395-496.
302 Cassas, Ahkômu'l-Kur'an, il, 369; Kurtubi, age. . V, 1 99-203: Suyüti.
age. . I. 84: Zerkeşi. age.. I. 403: Kurdi. age .. s. 92.
303 İbn Mucahld, age. , s. 234; Kurtubi, age.. V, 199-203.
304 M. Erdoğan. agm.. ss. 395-496.
305 Taberi Tefsirinde İbn Mes"ud'un Mushafı ifadesini kullanır. Bkz. il. 53
(Bakara (2): 1 58. ayetin tefsiri)
306 Ebu Ubeyd, age .. s. 298; İbn Ebi Davüd. age. . s. 53: Cassas. age.. il. 46 1 :
Mukadd imetdn (Mukaddlmetu Kitabi'l-Mebani), s. 233: Kurtubi, age. . vı .
62 1 .
1 76 Kur'wı'm Metinleşme Truiht

kanaatler serdetmişlerdir. Hanefi uleması bu kıraatı meşhur


olmuş şaz kıraatlerden kabul ettiği için yemin keffüreti orucu­
nun peş peşe tutulmasına hükmetmiştir. Ancak aynı Hanefi
uleması, Ramazan orucunun kazasıyla ilgili olan Bakara su­
resinin 1 84. ayetinde geçen "_,.>-1 i 41 '-"" ö.W" ifadesini, " i- 41 '-"" ö.W
._;;.. � b _J>-1" şeklinde okuyan Ubey b. Ka'b'ın kıraatini meşhur
olmayan şaz kıraatlerden kabul ettiği için kaza orucunun peş
peşe tutulmasının gerekli olmadığına hükmetmiştir.307 Diğer
fakihler içerisinde ise mevcut kıraati esas alıp kaza orucunun
peş peşe tutulması gerektiğine hükmedenler olmuştur.308
Bir başka örnek de abdestin alınışını anlatan Maide sure­
sinin 6. ayetidir:

._;.i l _,..J I .) 1 ��IJ �.J":"J ıµlj ö.,.LaJ I .) 1 � 1 .)1 l _,:..f .:r..ill �I 4


�1 .) 1 A)J �Jr. 1_,.,.._. IJ
Ayette geçen ·� JIJ" ifadesini ·ıµlj" fiiline bağlayanlar
ayakların yıkanılmasına hükmederken, "l_,.,.._. I J" fiiline bağla­
yanlar ayakların meshedilmesine hükmetmişlerdir. Bu bağ­
lamda Ehl-1 Sünnet uleması genelde yıkama anlamını tercih
etmişken, Şii uleması meshetme anlamını tercih etmiştir.
Kıraat imamları içerisinde "�)J" kelimesini mecrur oku­
yanların sayısı azımsanmayacak düzeyde de olsa (İbn Kesir,
Ebü Amr, Hamza , Ebü Ca'fer, Ebü Bekir Şu'be ve Halefu'l­
Aşir) bunlar bu okuyuş şeklinin ses uyumu ve ahengini sağ­
lama (cerr-i civar) amacıyla olduğunu; yoksa anlam itibariyle
ayaklar kelimesinin baş üzerine değil, yüzler üzerine atfedil­
miş olduğunu ifade etmişlerdir. 309
İlk zamanlar farklı okuyuşlara izin verilmesinin ardından,
ihtilaf ve çekişmelerin ayyuka çıktığı Hz. Osman dönemine
gelindiğinde, tek bir okuyuşa nza gösterilmesi, peygamberin
vermiş olduğu bir ruhsatı iptal etme anlamını taşımasına rağ­
men, dönemin şartları bunu gerektirdiği için başta dördüncü

307 M. Erdoğan, agm .. ss. 395-496.


308 Suyfıti. age. . 1. 84.
309 Cassas. age. . il. 345; Kurtubi, age., VI. 462-472: M. Erdoğan. agm. . ss.
395-496.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 77

halife Hz. Ali olmak üzere, bu uygulama ileri gelen sahabe ta­
rafından da tasvip edilmiştir.3 1 0 Bu çerçevede dilleri dönmedi­
ği için bazı kelimeleri telaffuz edemeyen yöre insanlarının du­
rumu31 1 ayrıca tartışılması gereken bir konu olmakla birlikte,
kıraatte birliği sağlamak suretiyle Müslüman toplumda birli­
ğin sağlanması daha elzem bir konu olduğu için Hz. Osman
döneminde Kur'an'ın tek bir kıraat üzerine okunmasını sağ­
lamak amacıyla istinsah ettirilerek beldelere gönderilmesine
karar verilmiş ve bu karar uygulanmıştır.312 Burada gözden
kaçırılmaması gereken ince bir nokta vardır: O da Hz. Osman
döneminde yapılmış olan çalışmada Kur'an'ın, Hz. Ebu Bekir
döneminde yazılmış olan nüshadan istinsah edildiğidir. Yani
Kur'an'ın yazımında bir farklılık olmamıştır. Sıkıntı, hareke­
siz ve noktasız olan metnin okunuşundadır. Hz. Ebu Bekir
döneminden itibaren Kur'an'daki orijinal kelimelerin yerine
muadillerini kullanma alışkanlığı kazanmış olan bazı yöre in­
sanları, bu okuyuşlarını terk etmekte zorlanmışlardır. Kay­
naklarda daha çok kelimelerin yazımı yönünden olan ihtilafa�1�
(_,.. U ı-_,.UI) bir örnek verilmek suretiyle sadece bu kelimenin
yazımında ihtilaf yaşandığı ifade edilse de,314 Kur'an'ın oku­
nuşundaki ve aktarımındaki yüzlerce kelime farklılığı315 göz
önüne alındığında, farklı olan bu kelimelerden resmi mushaf­
ta yazılı olanın seçildiği ve bu şekilde vahdetin sağlanmaya
çalışıldığı da anlaşılmaktadır.316 Mesela:
Bakara suresinin 20. ayeti (9 ı_,.....,. - IJ_::... � .L.,.; ı �) yerine
(9 1�)317
Bakara suresinin 1 00 . ayeti � ..Y.) ....a.A;) yerine (ı*'" ..Y.} .�)3 18

3 1 0 Zerkeşi. age. , I . 297; Ebu Ubeyd. ag e. . s. 285.325·326; Zencani. ag e. . s.


45; O dönemde sahabilertn sayısının on iki bin ctvannda olduğu rtvayet
edilir. Muhaysln, Tô.rihu'l-Kur'an, s. 60; Kurdi, age .• s. 103.
3 1 1 Tayfilisi, age. . s. 73; Kurtubi, age. . I . 34. Kays kabilesi (�,.. ..!l.:..; .!L; _;.....)
ifadesini (�...... � J-u �) şeklinde okuyordu.
3 12 Zerkeşi. age .. I. 286.
3 1 3 Şahhate. age. . s. 55.
3 1 4 Abdullah b. Vehb. age. . lll. 27-30; Taberi. age. . I. 60-6 1 .
3 1 5 Zerkeşi. age. . I . 4 1 2-4 1 3 ; Watt, Kur'an'a Giri.ş. s . 60.
3 1 6 Ebü Ubeyd. age. . s. 333; İbn Ebi Davüd. age. . s. 49 vd.
3 1 7 Suyüti. age .. I. 48.
3 is Taberi, age. . I. 488.
1 78 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Bakara suresinin 1 84. ayeti (4.i_,i� , ı.Sjjl


-
�J) yerine (�J
4.İ �. : 1.. �jjl)319
. •

Bakara suresinin 1 98. ayeti (�I ı-' IY' d �J :r ')l.;.;) yeri­


ne (� J '-"' ')l.;.;)320
Bakara suresinin 259. ayeti (L.ıır.:.:, �) yerine (l..ıır-:.; �)32 1
Bakara suresinin 27 1 . ayeti (� �J) yerine (� �-.J)
Al-i İmran suresinin 48. ayeti ('-:"' � ı �J) yerine (�J
'-:"' � 1)322
Nisa suresinin 1 1 7. ayeti (L; �ji \il 'l.iJ.> :r}323 yerine (\il 'l.iJ.> '-"'
�l.;0 324
Maide suresinin 38. ayeti (..:.ıüJUIJ .:.ı_,.;JUIJ} yerine (JJUIJ
üJUIJ)325
A'�af suresinin 57. ayeti326 ( 1),; c.�) 1 J..-f. )327 yerine (j..-J:!
1�" c.L)I) -
Yüsuf suresinin 45. ayeti (.J.> � ı.SI -�i �}328 yerine (�
.J .J� � ı.SI -�\)329
Yünus suresinin 30. ayeti (...:-a.... ı \.. ._,_A; J5 _,J.:;) yerine (J5 �
...:-a.... ı \.. ._,_A;)330
Hicr suresinin 8. ayeti (Jç.; \..) yerine (J;:. L.)33 1
Nah! suresinin 92. ayeti (�i '-"' ..s5jl ...?' w1}332 yerine (4..İ
4..oi '-"' c.r.) ıf>)
İsra suresinin 23. ayeti (�J ._.....,JıJ)333 yerine (�J .._,.a;J)
3 1 9 Ebü Ubeyd. age.. s. 290; Buhari. age.. Kitabu Tefsirt'l-Kur'an. 25; Taberi.
age.. ilgili ayetin tefsiri.
320 Abdullah b. Vehb, age.. III. 60; Buhari, age.. Kitabu Tefsirt'l-Kur'an, 34.
32 1 İbn Mucahid. age.. s. 1 89.
322 İbn Mucahid, age.. s. 1 9 1 .207.
323 Ankebüt (29): 1 7,25; Hac (22):30.
324 Ebü Ubeyd, age.. s. 298; Zuhruf (43) : 19; Saffat (37) : 1 50; İsra ( 1 7) : 40.
325 Ebü Ubeyd, age.. s. 326.
326 Aynı ifade Kur'an'da başka surelerde de yer almaktadır. Furkan (25):48.
327 Şelebi, age:. ss. 1 7-20; Şüra (42):28.
328 i . Ebyan. age.. s. 142.
329 Taberi, age.. 7 /226.
330 Uceyli. age.. I. 7.
33 1 İbn Mucahld. age.. Mukaddime. s. 1 2 .
332 Alüsi, age.. 1 , 2 1 .
333 Ferra, age .. il. 1 20.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 79

Kehfsuresinin 79. ayeti (� Wl..o � JS) yeline �� j5)334


Nür suresinin 1 5. ayeti (�4 ..,;� .)1) ve (..;..,.a:; .)1) yerine (.)1
�4 ..,;._,.41;)335
Nür suresinin 27. ayeti (l_,;.)L:.....;_, l+Lo>I .)s- I�) yerine (l_,.....;L:.....;
.)s- ı�_,)336
Sebe suresinin 1 7 . ayeti (j_,ASJI ')fi ı.S)� j.a..ıl yerine (j.a_,
. . :q ')I 1 ı.SJt.,.J)
.
)_,... ..,.., •

Sebe suresinin 1 9 . ayeti (L;).A.... I � Js.4 �) yerine (� -İ..ı:-4 �J


L;)L.4.... 1)337
Sebe sure�inin 23. ayeti (('"+!_,.ü .y- J 1.)1 ._,:.>-)338 yerine (._,:.>­
('"+!_,.ı.; .:r ti bl )
Yasin suresinin 29. ayeti (öJ.>.I_, 4:-i j ')fi ..:...as .:ııı yerine (...:,..; \S .:ıı
öJ.>.I_, � ')fi)
Sfilfüt suresinin 1 08. ayeti (� L:S..r...ıl yerine (� L:S;_,)339
Sad suresinin 23. ayeti (.)_, ._;; ı � .:ı�_, �) yerine (�
.)_, � .:ı�_,ı
Zumer suresinin 59. ayeti (..::-ı_r.>:.:.... ı _, 4-! �..W _;41 �·� ..ı..t �
..:r.}l5JI ,:r ...;...;s_,ı yerine (...:...:S_, ..:...
. _r.>:.:.... ı_, 4-! �..W _;41 .il;.� ..ı..t �
..:r.} l5JI ,:y)340
Vakıa suresinin 29. ayeti (.)..,..;..:.. t11..ıl yerine (.)..,..;..:.. �_,)341
Hadid suresinin 1 3 . ayeti (L;_r.i)l ,(L;_,_,>-1) ,(L;_,l+.1)342 yerine
(L;_,_)a.; ı ı�i ..:r..il.ll
Cuma suresinin 9. ayeti (.ı.UI �.) .)1 ı_,...a...t;) yeline (.ı.UI �.) .)1 ı_,..... t;)
Muzzemmil suresinin 6. ayeti (� "":-'_,..... ı_,) yerine (� i;ı_,)343
K<iria suresinin 5. ayeti (_;.µı .._; �\S) yerine (_;. µ ı �\S)
334 İbn Mucahid. age. . Mukaddime. s. 1 8 .
335 Ferra, age., il, 248; Buhari, age., Kitabu Tefsiri'l-Kur'an, Nur suresi. 8.
336 Ebu Ubeyd. age.. s. 307.
337 İbn Atıyye, age., s. 265; İbn Mucahid, age., s. 529.
338 Kasas (28) : 1 0 ; Ebu Davü.d. age. . Kitabu'l-Hurüf ve'l-Kıraat. ı .
339 İbn Mucahid, age., Mukaddime, s . 1 2 .
340 Ebu Davud. age . . Kltabu'I-Hurüf ve'l-Kıraat. ı .
34 1Şelebi, age., s. 1 1 (Şuara suresinin 1 48. ayeti, En'am suresinin 99. ayeti,
Kaf suresinin 1 0. ayeti ve Saffüt suresln 65. ayetine bakılırsa buradaki
ifadenin "c:LI-" olması daha doğru görünüyor.)
342 Kurtubi, age. . I. 32; Zerkeşi. age. . I. 28 1 ; Suyü.ti. age. . !, 48.
343 Abdullah b. Vehb, age.. ııı. 5 1 .
1 80 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

şeklinde tespit edilmiş ve matbu hatta uygun meşhur kıraatin


okunması istenmiştir.344 Hatta bunu sağlamak için Hz. Os­
man beldelere birer okuyucu bile göndermiştir.

Ancak Ebu Amr ed-Dani, bu krraatlerin hepsinin nazil ol­


duğunu ve her birinin Allah Rası1lü'nden duyulduğunu ifade
ettikten sonra; Hz. Osman'ın bunları, bütün mushaflara yaza­
rak kelime tekrarına sebebiyet vermemek için ayn ayn mus­
haflara yansıttığını ve böylece hepsini muhafaza ettiğini be­
lirtmiştir. Ona göre Hz. Osman mushaflarının farklı kıraatleri
içermesinin sebebi de bu durumdur.345 Fakat Dani'nin ortaya
koymuş olduğu bu bakış açısı, Hz. Osman'ın çalışmasının ru­
huna muhalif bir kurguya sahiptir. Kanaatimizce Hz. Osman
mushaflarının farklı kıraatleri içermesi diye bir durum söz
konusu değildir. Olsa olsa Hz. Osman mushaflarından hare­
ketle oluşturulmuş olan mushaflarda farklı krraatler ortaya
çıkmış olabilir. Bu da Dani'nin işaret ettiği sebeplerden dolayı
değil, mushafların intikal ettiği bölgelerdeki yaygın krraatlerin
terk edilememesinden dolayıdır.

Hz. Osman'ın yazdrrmış olduğu mushaflar hareke ve nok­


tadan yoksun olduğu için346 pek çok kelimenin nasıl oku­
nacağı konusu yine ihtilaflı kalmıştır. Her ne kadar Halife
Osman, her yöreye bir de okuyucu göndermek suretiyle bu
ihtilafı ortadan kaldırmak istemişse de, gerek kurranın fark­
lılığı, gerekse İslam ülkesinin hızlı bir şekilde büyüme göster­
mesi sebebiyle bu ihtilafları tam anlamıyla bitirememiş347 ve
bundan dolayı bu ihtilafların daha sonraki dönemlerde çözü­
me kavuşturulması için çalışmalara devam edilmiştir. Bir kı­
sım ilim erbabı kaleme almış olduğu eserlerinde bu tür krraat
farklılıklarına işaret eden mushaflardan bahsetmiş348 ve bu
konuda yazılan kitapların listesini bile vermiştir.349 Bu bağ­
lamda tabiin döneminde bile ufak tefek farklılıklar içeren özel

344 İbn kuteybe. age. . ss. 28·29.


345 Dam. age.. ss. 1 14- 1 1 5.
346 İbnu'l-Cezeıi, age . . s. 7.
347 İ. Eby<iri. age. . ss. 1 1 5.
348 İbn Ebi Davüd. age. . ss. 50-92.
349 i. Ebyaıi, age. . ss. l ı 4- 1 1 5.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 181

mushaf sahibi kişilerin olması dikkat çekicidir.350 Mushafla­


nn farklılığıyla ilgili bilinen en eski eser Hz. Osman'ın (H 35)
şehadetinden 83 sene sonra vefat etmiş olan İbn Amir'e (H
1 1 8) aittir. Ondan sonra birbirini izleyecek şekilde 3. ve 4 .
asırlarda bu konuyla ilgili eser yazan alimler olmuştur. Hicri
3 l 6'da vefat etmiş olan İbn Ehi Davüd es-Sicistani, 327'de ve­
fat etmiş olan İbnu'l-Enbari ve 360'da vefat etmiş olan İbn Eş­
teh bu konuda eser yazan alimlerin son halkalarıdır. Bu ça­
lışmalardan elimize sadece Sicistani'nin eseri ulaşmıştır. En
son yazılan eserlerden olması hasebiyle öncekilerin işlemiş
olduğu konuların hepsini içerdiği ve ihtilaflı olan konuların
tamamını yansıttığı söylenebilir.35 1 Ancak İbn Ehi Davüd'un
topladığı bu malzemenin -belli bir konuda ulaşabildiği bütün
rivayetleri derleyen cami türü literatürün diğer örneklerinde
olduğu gibi- bazı asılsız haberleri de içermesi muhtemeldir. 352
H. Hz. Osman Döneminde Ahruf-i Seb'a Ruhsab
İptal mi Edilmiştir?
Cevabını aradığımız son soru, Hz. Osman'ın yaptırmış ol­
duğu bu çalışmada ahruf-i seb'a'yı tek kıraate indirip indir­
mediğidir. Bu soru, üzerinde durulması gereken ve ihtilaflı
olan353 Kur'ani meselelerden birisidir. Bu soruya cevap ver­
meden önce Zerkeşi'nin, Kur'an ve kıraatlerle ilgili şu tespitini
hatırlamalıyız:
.fa- J _r..J I ...?_,JI y. .:.ı\_)fü .Jl;_r-\A.:... .:.ı� ...:..ıl .l_;llJ .:.ı\_;ll .JI � IJ
..ı...,.,.,.

J..,S .WI ...? _,ll J;.Wi .....t ")\:>. I ı.f' ..:.ıl.l_;J IJ 'jl� � )' IJ .J L::Jj t1---J � .ıı l J-
..
.

w.r."J �J � :_,.o � J I .....tJ .,,-l l � ..)


Kur'an ve kıraatler birbirine mugayir olan iki hakikattir. Kur'an
Hz. Muhammed'e beyan ve fcaz için bahşedilen vahiydir; kıraatler
ise söz konusu vahyin lafızlarının yazım ve keyfiyet konusunda
tahfif, teskil vb. yönlerden farklılık arz etmesidir. 354

350 İbn Ebi Davüd, age., ss. 88-92.


35 1 İ. Ebyari, age. . ss. 1 14- 1 1 5.
352 ö. Özsoy, age., s. 1 1 .
353 İzmirli, age., s. 17: Zerkeşi, age I . 270.. .

354 Zerkeşi. age., ı. 395-396.


1 82 Kur'wı'ın Metinleşme Tarihi

Kur'an ve kıraatler konusunu aynı şekilde bir açmaz ola­


rak gören, ama bunu kendi içerisinde yorumlayan başka bir
ilim adamı da hadiseye 'kıraat-ı aşr' çerçevesinde yaklaşmış
ve Kur'an ve kıraatler konusunu şöyle değerlendirmiştir:
�Kur'an, hattı üzerinde icma' edilen, ancak kıraatı üzerinde
farklılıkların olduğu bir kitap ise, bu durumda Allah katında
on Kur'an anlayışı yerine, bizce tabi olduğumuz okuma şek­
linin bizim nazarımızda Allah katında da öyle olduğunu ima
ettiğimiz; diğer okuyuş şekillerinin ise diğer kıraat sahipleri
nazarında aynı değeri hfilz olabileceğini kabul ettiğimiz bir
kitaptır. "355
Diğer taraftan Kur'an'ın ahruf-i seb'a üzerine nazil oluşuy­
la ilgili Hz. Muhammed'den şu sözlerin sadır olduğu rivayet
olunmaktadır:
�I ? .j.-4_.r.j •-4;:-- 1 J jl �� �I} J.:>-1_, .._; ? � J:� .jljl
356.._; ? 1 ..._
.
__., 1\
'.J'
Cibril Kur'an'ı bana bir kıraat üzerine okuttuğunda ona bunu
artırması için müracaat ettim. O da yedi kıraate kadar artırdı.

..JlS ..JL!. 415 �I ...:.ı l j l+!I l+;..o � Lo ljj\,j .._;?I � � .Jİ_,il i J j l


'-:"il.., ..._ ) �j .,, ı ..._ .r. '-:"'I� �i � � Lo
Kur'an yedi kıraat üzerine nazil olmuştur. Ondan kolayınıza ge­
leni okuyunuz. Azap ayetini rahmetle, rahmet ayetini de azapla
bitirmediğiniz sürece hangi okuyuşu tercih ederseniz edin isabet
etmiş olursunuz.357

Birinci rivayetle ilgili yapılan değerlendirmelerden en çok


dikkatimizi çeken, Süleyman Ateş'in yorumudur. Ateş bu ri­
vayetin mutevatir olmadığını, Hz. Peygamber'in ikide birde
Cebrfill'e başvurup Kur'an'ın okunuşuyla ilgili alternatifleri
artırmasını istemesinin anlamsız durduğunu ve böyle bir ha-

355 M. Erdoğan. agm .. ss. 395-496.


356 Buhari. age., Kitabu Fedailt'l-Kur'an. 5: Kltabu Bed'l'l-Halk. 6: Muslim.
age. . Kitabu Salatt'l -Musaftrin ve Kasriha. 48.
357 Tayallsi. age., ss. 73-76: İbn Kuteybe. age., s. 26: Muslim. age., Kitabu
Salatı'l-Musafirtn. 48: Taberi. age.. I. 35-52: Risale fi Rasmrl-Mushaf.
Yazma Eser. s. 6: İbn Atıyye. age., s. 267.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 83

disenin yaşanma ihtimalinin zayıf olduğunu dile getirmiştir.358


İkinci haberi ise sahabe neslinin ileri gelenlerinden yirmi bir
kişi rivayet etmiştir. Bundan dolayı bu haberin mutevatlr ol­
duğu söylenmiştir. 359 Aynca Hz. Osman'ın kıraat konusun­
da birliği sağlama girişimi de bu haberin sıhhatine önemli
ölçüde katkı sağlayan bir ayrıntı olarak değerlendirilmiştlr.360
Bu rivayetlere istinaden Müslüman ilim adamları Hz. Osman
mushaflarının ahruf-i seb'a'yı içerip içermemesi konusunda
iki ayn kanaat serdetmişlerdir. Birincisi Hz. Osman mushaf­
larının ahruf-i seb'a'yı müştemil olduğu, ikincisi ise Kureyş
lehçesi dışındaki bütün kıraatları ortadan kaldırdığıdır.36ı
Hz. Osman döneminde mushafların tek bir kıraat üzerine
yazıldığını savunan ilim adamlarına İbnu't-Tin ile Buhfui'nin
çağdaşlarından el-Haris el-Muhasibi'yi örnek olarak verebili­
riz.362 Bu ilim adamlarının en önemli dayanağı Hz. Osman'ın
komisyon üyelerine söylemiş olduğu "Sizinle Zeyd b. Sabit
arasında bir ihtilaf olursa, ihtilafa düştüğünüz kelimeyi Ku­
reyş lehçesiyle yazınız, çünkü Kur'an onların lehçesiyle nazil
olmuştur. "363 sözüdür.
Malum olduğu üzere Hz. Osman döneminde Kur'an'la il­
gili bir çalışma yapma zorunluluğunu ortaya çıkaran temel
durum, İslam ülkesinin değişik yörelerindeki kıraat farklılık­
larıdır.364 Kıraat farklılıklarının artması üzerine Müslüman
toplumda birliği sağlama düşüncesiyle harekete geçen hilafet
merkezi, Kur'an'ı belli bir tertip üzerine çoğaltarak birer oku­
yucu ile eyaletlere göndermiş ve böylece Hz. Ebu Bekir ve Hz.
Ömer dönemlerinde serbest olan diğer kıraatler şaz durumu­
na düşmüştür.365 Kıraatte Kureyş lehçesinin esas alınmasın-

358 S. Ateş. agm .. ss. 32 1 -33 l .


359 Suyüti. age., 1, 46-47; E. Aşıkkutlu, agm. . s. 47.
360 E. Aşıkkutlu, a.y.
36 1Suyüti, age.. 1, 5 1 ; Muhaysln. Tdrihu'l-Kur'an. ss. 1 55- 1 60.
362 Suyüti. age.. 1, 6 1 ; Muhaysln. Tdrihu'l-Kur'an. ss. 1 55- 1 56.
363 Buhari. age.. Kltabu Fediiilfl-Kur'an. 3; Bu rivayetin son kısmını Zerkeşi.
Ezheri'nln Tehzib isimli eserini referans göstererek şöyle aktarmıştır: • ..;t;
r+� J_; ı.. ;51" Zerkeşi. age. . 1. 277.
364 Zerkeşi. age .. I. 297.
.
365 Şelebi, age. s. 86.
1 84 Kur'an'ın Metinleşme Tartht

da rol oynayan faktörleri bazı ilim adanılan, Kur'an'ın naztl


olmaya başladığı ilk lehçe366 olmasının yanı sıra, o gün için
edebiyat, şiir ve ülkenin resmi dili olmasına da bağlamışlar­
dır. 367
Bu görüşe karşı çıkan ve bu bakış açısının kabul edilemez
olduğunu dile getiren Muhaysin, söz konusu ilim adamları­
nın Hz. Osman'ın sözünü doğru anlayamadıklarını ifade et­
miştir. Ona göre Hz. Osman'ın cümlesinde bahsi geçen ihtilaf.
kelimelerin cevheri ve kökeninden kaynaklanan bir ihtilaf
değil, yazımı yönünden olan bir ihtilaftır. Bundan dolayı Hz.
Osman'ın sözü onların görüşlerinin mesnedi olarak kabul
edilemez.368 Ancak diğer taraftan Hz. Osman'ın yazdırmış ol­
duğu mushafların ahruf-i seb'a'yı içermesi, onun yaptırmış
olduğu çalışmanın anlamını tamamen yttirmesi manasına da
gelmektedir. Zira Zeyd b. Sabit ilk halife Hz. Ebu Bekir döne­
minde Kur'an'ı zaten toplamış ve yazmıştır.
İkinci görüş Hz. Osman mushaflannın ahruf-1 seb'a'yı içer­
diğini ifade eden görüştür. 369 Bundan maksat, Hz. Osman'ın
yazdırmış olduğu mushaflann her birinin ahruf-1 seb'a'yı tek
tek içermesi değil, bütününün parça parça içermesidir.370 Bu
görüşü serdeden Muhaysin, bakış açısını üç delil ile destekle­
meye çalışmıştır. Bu deliller şöyledir:
1 . Hz. Osman'ın yazdırmış olduğu mushafların kaynağı Hz.
Ebu Bekir Mushafı'dır. bu mushaf da bütün kıraatleri
içermektedir. 371
2. Hz. Osman'ın yazdırmış olduğu mushaflan inceleyen
kişi onların arasında oldukça fazla yazım ve kıraat fark­
lılıklarının olduğunu görür.

366 ;r. ..s./ .:ı� �/ t.;ı; "":" _,.ı ı_, ._;..,_; .:ıLL .:ıı_,..<J ı J j" Buhan, age., Kitabu

Fedatll'l-Kur'an, 2: İbn Hacer, age. . X. 1 1 .


367 Şahhate. age., s. 53.
368 Muhaystn. TCuihu'l-Kur'an, ss. 1 58- 1 59. Muhaystn çalışmasında zaman
zaman akademik olmayan bir üslup kullanmaktan gert durmamıştır. Ör­
nek olarak 6 1 . sayfadaki 3. Bölümün gtıiş cümlesine bakılabilir.
369 Uceyli, age . . 1, 3-4.
370 Muhaystn. Tdrihu'l-Kur'an, ss. 1 59.
37 1 Şelebi, age., s. 9.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 85

3. Zayıf ya da sahih bir haberde Hz. Osman'ın 'Kur'an'ı tek


bir kıraat üzerine yazınız, diğer altı kıraati terk ediniz!'
şeklinde bir emrinin olduğu vaki değildir.

Hz. Osman'ın yazdırmış olduğu mushaflann kaynağının


Hz. Ebü Bekir Mushafı olup olmadığını daha önce tartışmış
ve Hz. Ebü Bekir'in toplatmış olduğu mushafın Hz. Ömer'in
şehadetinden sonra kızı Hafsa'ya intikal ettiğini, Hz. Osman'ın
yaptırmış olduğu çalışmada da bu mushafı kaynak olarak
kullandığını ve Hafsa'daki mushafın en nihayetinde Muaviye
döneminde Medine valisi olan Mervan b. Hakem tarafından
imha edildiğini görmüştük. Aynca Hz. Osman'ın mushaflarla
ilgili çalışmayı yaptırırken Hafsa nüshasını tek ve yegane kay­
nak olarak kullanmadığını, ancak ona ilave bir şeyi de mus­
haflara eklemediğini rivayetlerden hareketle analiz etmiştik.
Muhaysin'in, Hz. Ebü Bekir'in yazdırmış olduğu mushafın
bütün kıraatleri içerdiğini ifade etmesi tarihsel durumla ör­
tüşmemektedir. Zira Hz. Ebü Bekir'in çalışması esnasında is­
tifade etmiş olduğu malzemeler, daha önce Hz. Peygamber'in
huzurunda yazıldığı için, bunların muhtelif kıraatleri içerme­
si mümkün değildir. Ancak o dönemde Kur'an metninin ha­
rekesiz ve noktasız olmasından dolayı bunların muhtelif kıra­
atlerle okunabileceğini söylemek mümkün olabilir. Kur'an tek
bir nebiye tek bir kıraatle nazil olmuştur. Sadece aynı nebi,
vahyin güzelliklerini bütün kabile mensuplarına ulaştırmak
istediği için, vahyin aktarımı esnasında lehçeleri farklı olan
değişik kabile mensuplarını da dikkate alarak zaman zaman
muhtevanın farklı kıraatlerle aktarılmasına onay vermiştir.
Bu durumda Muhaysin'in sunmuş olduğu bu delilin, serdet­
miş olduğu düşünceye payanda olamayacağı açıktır.

Muhaysin'in düşüncesine mesned olarak arz ettiği ikinci


delil de itibar edilecek güçte değildir. Her ne kadar zaman içe­
risinde farklı yazımlara sahip mushaflann ortaya çıktığı bir
realite olarak karşımızda dursa da, bunların Osman nüshası
olup olmadığı tartışmalıdır. 372 Zira Osman nüshalarıyla ilgili

.
372 Abdullah b. Vehb, age. IJI, 6 1 ; İbn Ebi Davüd, age., s. 35; Zerkeşi, age.,
ı. 282.
1 86 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

olarak bir kısım ilim ehli şöyle demektedir: "Hz. Osman'ın şe­
hirlere gönderdiği mushafların nerede olduklarını belirleme­
miz bir yana, şu anda mevcut olduklarına dair bile elimizde
kesin deliller yoktur. "373 Diğer taraftan bu gün dahi elimizde
bulunan Kur'an yazısından harekeleri ve noktaları kaldıracak
olsak, ortaya çıkacak olan yazının alternatif okuyuşlara açık
olacağı aşikardır. 374

Muhaysin'in üçüncü delil olarak sunmuş olduğu yaklaşım


ise ahnıf-i seb'a'yı kesretten kinaye olarak kabul etmemesin­
den kaynaklanmıştır. Ahruf-i seb'a'dan maksadın kesretten
kinaye olduğunu düşündüğümüzde Muhaysin'in bu düşünce­
si de zeminini yitirmektedir. Ancak Muhaysin Kur'an'ın yedi
kıraat üzerine nazil olduğunu kabul ettiği için, bunun Mekke
döneminde mi yoksa Medine döneminde mi başladığını tartı­
şan rivayetleri bile aktarmış ve bütün bu kıraatlerin ayn ayn
nazil olduğu şeklindeki düşüncesini çalışmasına yansıtmıştır. 375

Bu değerlendirmelerden ortaya çıkan sonuç şudur: Hz. Os­


man Mushafı, Hz. Ebu Bekir Mushafı gibi bir kıraat üzerine
kaleme alınmıştır. İbnu'l-Cezeıi ahruf-i seb'a ile ilgili ruhsatın
Kur'an'ın anlaşılmasına yönelik tefsir ve izah bağlamında cari
olduğunu; Kur'an'ın orijinal metninin aktarımında böyle bir
şeyin mümkün olmadığını, bunu söyleyen kişinin de yalancı
olduğunu dile getirmlştir376 ki 'el-kırd'a bi'l-ma'nd'dan anlaşı­
lan da bu olsa gerektir. Dolayısıyla ahruf-i seb'a ile ilgili riva­
yetler Hz. Peygamber dönemi ile hemen sonrasındaki durumu
yansıtmaktadır. Hz. Osman dönemine gelindiğinde ise Müs­
lüman toplumun bütününde tertip ve kıraat birliğinin sağ­
lanması elzem hale geldiği için, Hz. Osman mevcut Kur'an'ı
çoğaltarak birer okuyucu ile beldelere göndermiştir. Yani bu
dönemde Müslüman toplumun genişlemesi ve bütünlüğü
sağlamanın zorlaşmasından dolayı, Hz. Peygamber'in tanımış
olduğu ruhsatın kaldırılması için ilk adım atılmıştır. 377

373 Zurkani. age. . I . 397; Marzük. age. . ss. 42-43; i. Ersöz. age. . s. 1 36.
374 S. Akdemir, agın. , s. 27; Ö. Özsoy, age., s. 73.
375 Muhaysin, el-Muğnifi Tevcihi"l-Kırciiiti'l-Aşri'l-Mutevdtira, 1 . 84-85.
376 Suyüti, age. , !, 79.
377 Zerkeşi, age., I . 272.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 87

4. KUR'AN'IN HA'ITINDA YER ALAN


KATİP HATAIARI (LAHN)

İslam alimlerinin büyük çoğunluğu öteden beri ilahi ira­


denin koruması altında bulunan Kur'an'da yazım hataları­
nın (lahn)378 bulunamayacağı kanaatine sahip olagelmiştir.379
Ancak lahn tartışmasındaki temel soru, Kur'an'ın orijinalin­
de yazım hatalarının bulunup bulunmadığı değil, çoğaltılan
Kur'an nüshalarında imla hatalarının olup olmadığıdır.380 Ha­
diseye bu pencereden bakan ilim adamları, bir kısım ayetlerin
genel gramer kurallarına aykırı yazıldığını daha işin başlan­
gıcında fark etmiş381 ve bu ayetlerle ilgili farklı yorumlar yap­
mıştır. Şimdi söz konusu ayetleri sırayla ele alalım:
1 . Bakara suresinin 62. ayeti, benzer bir içerikle Maide su­
resinin 69. ayetinde ve Hac suresinin 1 7 . ayetinde yer
almaktadır. Maide suresinde ".:ıy,L.a.Jı./ kelimesi genel
gramer kuralarına aykırı yazılmıştır.382 Şimdi bu ayetle­
re bir göz atalım:
Bakara suresi 62. ayet:
W L..,.. J...s-J ?� \ i_r.llJ ...u4 ..rT ,:.r �L.a.JIJ -s} ,.JIJ IJ.ıL> .:r..i.llJ ı_,:.J .:r..i.11 .JI
..

Hac suresi 1 7. ayet:


l_,5 _r!. I .:r..i.llJ <..r' �IJ -s}.. <>JIJ �L.a.JIJ IJ.ıl..> .:r..i.llJ 1.f--l .:r..i.ll .J\
.

Maide suresi 69. ayet:


j...s-J /-� I İ _r.l lJ ...u 4 ,:.rl ,:.r -s )..a.JIJ .Jy,l..a.J IJ IJ.ıL> .:r..i.llJ 1.f--l .:r..i.ll .J I
.

W L..,..
2. Nisa suresinin 1 62. ayetindeki "�\J" kelimesi genel
gramer kurallarına aykırı yazılmıştır. 383 Ayetin metni
şöyledir:

378 İbn Ehi Davüd bu kelimenin anlamını "dildeki farklılık" olarak vermiş­
tir. Şu başlıkta bu anlam hissedilmektedir: .....4.>- L.....l l .) ._,., _,.ll .:.ıwı ...;".)\:.,;. \ "

age. . s. 32.
379 Muhaysln, el-Muğni, s. 64.
380 M . Ôztürk. Kur'an'ın Dili ve Retoriğ� s. 49; Z. Şen. age., s. 98.
381 Mukaddimetdn (Mukaddimetu Kitabi'l-Mebani) . s. 1 04.
382 İbn Kuteybe, age., ss. 36-37; İbn Ehi Davüd, age., s. 33-34.
383 İbn Kuteybe, age., ss. 36-37; İbn Ehi Davüd, age., s. 33-34.
1 88 Kur'an'ırı Metinleşme Tarihi

� Jjl \...J ..!.l.:ll Jjl � .:ı_,.:...Y- .:ı_,.:....,;..Jl.J � r1--1ı ._) .:ı_,.;.-.1)1 �


:..r"
� l?. l�_;;.... ..!..l:ll _?'Yli_r.ll.J ...ıı� .:ı_,:...,;..Jl.J •-'5)1 .Jy.,;..Jl.J •_,.L.all �l.J
3. Taha suresinin 63. ayetindeki ".J..i.e. .JI" kelimesi genel
gramer kurallannı aykırı yazılmıştır. 384 Ayetin metni
şöyledir:
._,l!..Jl ���..L_, w.r-'.�) :.:r- r-5'�fa..Jl .Jl�.r-.Jl.r-U.;.>..i.e..J! l_,lü
4. Bakara suresinin 1 77. ayetindeki " .:r..r.L...o.l l .J" kelimesi ge­
nel gramer kurallarına aykırı yazılmıştır. 385 Ayetin metni
şöyledir:
._,.. l:-) 1 .:_r.> .J .\_rAl l.J .L... L:JI ._) .:r..r.L...o.l l.J l.J..ı..- � l �I r---lfA! .J_,i_,..J l.J
5. Munafikü.n suresinin 1 0. ayetindeki "J..ı....o l.i " ile ".:,,Sl .J"
arasında genel gramer kurallarına aykırı bir ilişki var­
dır. 386 Ayetin metni şöyledir:
�L...o.l l :f .}\.J j_lj,l; '-;--:!} �I JI ._r;_? I 'l_,J '-:"'J J �
Rivayetlere göre Hz. Osman, mushaflarla ilgili çalışma ken­
disine arz edildiğinde bu hataları görmüş ve şöyle demiştir:

.:r-Ui :..r" \.j.J .r- � �j .J� .)s- �f' ....A.> l...a..J I � W �fa ,y
� :..r" ..,_;ı.s:.ı ı .:ıts ,ı 'LF-J� �� JI Lt. � '-:"' _,...ı ı .J\.j Lt.J� 'j J ü
.J[;.. .}s- ı-' }I !l).J ....; � �Ü\.j ...J.J..,..-1 1 o..i.e. � �y.. � J-..i.e. :f .}-Jl.J
İkrtme'den rivayet olunmuştur: Mushaflar yazılıp Hz. Osman·a
arz edilince Osman onlarda yazım hatalan görmüş ve 'Onla­
n değiştirmeyin, Araplar onlan dilleriyle düzelteceklerdir; katip
Sakiften, imla ettiren de Huzeyl'den olsaydı mushaflarda bu ha­
talar bulunmazdı.· demiştir. Ardından da Hz. Osman diliyle onlan
düzeltmiş, ancak yazımı olduğu gibi bıraktırmıştır.387

Sehavi/643, Sayrafi,388 Razi/606, Aıusi/ 1 273 ve Zurkani


gibi bazı 1lim adamları böyle bir cümlenin Hz. Osman'dan sa-

364 İbn Kuteybe. a.y. ; İbn Ebi Davüd, a.y.


385 İbn Kuteybe, a.y. ; Mukaddtmetı'in (Mukaddlmetu Kltabt'l-Mebaru), s. 1 04.
386 İbn Ebi Davüd, age. . s. 33; i . Ebyfui. age. . s. 1 2 1 .
387 Ebü Ubeyd, age. . s . 274,34 1 ; İbn Kuteybe. age. . s . 36; İbn Ebi Davüd.
age.. ss. 32-33; Dam. age. . s. 1 1 7.
388 Bakıllaru (ö. 403)'n1n el-İnttsar li Sıhhati Nakll'l-Kur'an ve'r-Radd alıi Men
Nehrllehu'l-F'esdd b! Ziyade eu Noksan isimli esertnt ihtisar eden Ebü Ab­
dlllah es-Sayrafi.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 89

dır olmasıru uzak bir ihtimal olarak görmüşlerdir. 389 Bir kısım
ilim ehli ise bu rivayetin senedini tenkide tabi tutarak zinciri­
nin zayıf, karmaşık ve kopuk olduğunu ifade etmiştir. 390

Yine bu ayetlerin durumu Hz. Aişe'ye sorulmuş, onun da


şöyle bir karşılık verdiği rivayet edilmiştir:

� l.:SJ 1 ,_} 1..fh>-1 '-:"'l.:SJI � 1..L. ._;.>-1 .:r, 1 �


Yeğenim bunlar katiplerin işidir, yazarken hatalı yazmışlardır.391

Buhciri ve Muslim'in sıhhat şartlarına uygun olduğu ka­


bul edilen Hz. Aişe rivayettne392 itibar eden ve etmeyen mü­
fessirler konuyla ilgili farklı bakış açıları geliştirmişlerdir. Bir
kısmı bunları gerçekten katip hatası olarak görürken, diğer
bir kısmına göre böyle bir şeyin olması mümkün değildir.
Kitdbu'l-Mebdni sahibinin: 'Az çok Arapçası olan bir kimse­
nin Kur'an'daki katip hatalarını görmesinin önünde bir en­
gel yoktur. '393 yaklaşımına karşı sergilediği tutumun yanı sıra
pek çok müfessirin bu problemi nahiv kuralları çerçevesinde
halletmeye çalışması, onların bu hataları benimsemek iste­
mediklerini göstermektedir. Onlara göre lahne konu olan ke­
lime ve terkiplerin gerek Arapların dilsel örflerinde, gerekse
Arapçanın fesahat ve belağatında mutlak surette karşılıkları
vardır. Mesela Araplar özellikle Basralılar, faziletine işaret et­
mek istedikleri bir şeyi medh üzere mansup yaparlar. (İhtisas
Kfüdesi)394 Bu çerçevede Zemahşeri ve Razi gibi müfessirler,
Nisa suresinin 162. ayetinde geçen "�IJ" kelimesinin de
namazın faziletine binaen medh üzere mansup olduğunu söy­
lemişlerdir. Onlara göre Sibeveyh bunu örnek ve delilleıiye ele
alıp işlemiştir. Bundan dolayı Kur'an'da lalın olduğu şeklin­
deki iddialara itibar edilmez. Buna ancak Kur'an konusunda
ve Araplann dil ekolleri konusunda derinlemesine bilgisi ol-

.
389 Şelebi. age.. s. 1 13; Muhaystn. age. . ss. 64-67; Alüsi. age . XVI. 327.
390 Z. Şen. age .. ss. 98- 1 00.
391 Ebü Ubeyd, age. . s. 287; İbn Kuteybe. age., s. 36; İbn Ebi Davfıd. age. . s.
34: Dani age. . s. 1 18- 1 19.
392 M. Ôztürk. Kur'wı'ın Dili ue Retoriği. s . 1 74.
393 Mukaddimetdn (Mukaddlmetu Kitabi'l-Mebani). s. 1 04.
394 Taberi, age.. IV, 364: Razi. Mefdtihu'l-Gayb, VIII . 4 13.
1 90 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

mayanlar itibar edebilir. Dolayısıyla ayetin bu kaide doğrultu­


sundaki açılımı "ö_,5)1 0_;.,;..J ı r-"'J ö_µI �\ �\" şeklindedir.395
Kisfil buna itiraz etmiş ve 'herhangi bir ifadeyi medh üze­
re mansup okumak, ancak söz tanıamlandıktan sonra müm­
kün olur' demiştir. Ancak Kisfil'nin bu itirazına da itiraz eden
alimler çıkmış ve onlar da sözün bitmesine gerek kalmadan
medh üzere mansup okumanın cfüz olduğunu söylemişlerdir.
Gerçi Kisfil buna itiraz ederken kendisi şöyle bir yaklaşım da
sergilemiştir: "�IJ" kelimesi "J_;; ı �" ifadesindeki ML." ism-i
mevsulune matuftur. Buna göre ayetin manası şöyle olmakta­
dır: MOnlar hem sana indirilen Kur'an'a, hem senden evvel in­
dirilen kitaplara, hem de namazlarını dosdoğru kılanlara iman
ederler. " ki namazlarını dosdoğru kılanlardan murad peygam­
berlerdir.396 Taberi de benzer bir yaklaşım sergilemiş ve na­
mazlarını dosdoğru kılanlardan maksadın bir kısım ulemaya
göre melekler olduğu bilgisini aktarmıştır. Bu durumda me­
leklerin namazı: 'Allah için tesbih etmeleri (yaraWış gayelerine
uygun vazifelerini yapmaları) ve yeıyüzündekiler için istiğfar
dilemeleri'dir. Bu bağlamda Bakara suresinin 1 77. ayeti için
de aynı kaide (ihtisas kaidesi) geçerlidir.397 Taberi bu kaideyi
Kur'an'ın pek çok yerinde uygulamış ve farklı okuyuşlara işa­
"
ret etmiştir. Mesela Bakara suresinin 18. ayetinin: "ı..rs- � r-"
iki açıdan ötre iki açıdan da üstün okunabileceğini delilleriyle
anlatmıştır. 398 Aynı şekilde Lokman suresinin 3. ayetini: "ı..> �
� � JJ" hem ötre hem üstün okuyanlara işaret etmiştir. 399
Söz konusu yazım farklılığını makul göstermek için bu
delilleri sunan ilim adamlarının hemen hemen hepsi, açık­
lamalarının akabinde aynı ayetin Abdullah b. Mes'üd'un
Mushafı'nda "0 �IJ" şeklinde yazılı olduğuna vurgu yap­
maktan ve bunun aynı zamanda Malik b. Dinar, Asım el­
Cuhdeıi (ö. 1 28) ve İsa es-Sakafi'nin kıraati olduğunu belirt­
mekten de geri durmamışlardır. 400 Aynca bu ifadenin Ubey b .

395 Zemahşeri. age.. 1, 581 -582: Razi, age. , VIII, 4 13.


396 Razi, age., VIII, 4 1 3.
397 Taberi. age., N. 364.
.
398 Taberi, age. I. 180.
.•
399 Taberi, age. . I. 1 3 1 : İbn Mucfilıld. age s . 512.
400 Taberi. age. , VI . 364: Razi. age., VIII, 4 14: Zemahşeri. age., I. 58 1 - 582.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 191

Ka'b'ın Mushafı'nda " .:.ır-:A-Jl.J " şeklinde olduğu d a rivayetler


arasında yer almaktadır. 40 1

Bir diğer ayet Taha suresinin 63. ayeti olan ".:.ıı_,.,.. u .:.ı..Lı. .:.ıı
.Jl-4.r-" ifadesidir. Bir kısım Kurra bu ayeti genel gramer kural­
larına uygun olarak ".:.ıı_,.,.. U .;1.ı. �I" şeklinde okumuş ve Hz.
Aişe'den nakledildiği gibi, katiplerin bu ifadeyi yanlış yazdığı­
nı söylemiştir. Asım el-Cuhderi ise sadece bu ayeti değil, diğer
bütün ayetleri de İmam Mushafta olduğu gibi yazmış, ancak
okurken yaygın olan gramer kurallarına göre okumuştur. 402
Değişik yazım ve okuyuş şekillerini aktaran Taberi, söz konu­
su ayetlerin İmam Mushafta yazıldığı şekliyle okunmasından
yana bir tavır sergilemiş ve "Hiç kimse Müslümanların mus­
haflarının yazımına muhalefet edemez. "403 tarzında bir duruş
ortaya koyumuştur. Bu bağlamda Taberi, Nisa suresinin 1 1 7 .
ayetindeki "�L.;\" kelimesinin Hz. Aişe'nin Mushafı'nda "L.;�ji"
şeklinde olduğunu naklettikten sonra İbn Abbas'a izafeten
"L.; )İ" okuyuşundan da söz etmiş ve sonuçta mevcut Kur'an'da
yer alan kıraat dışındaki okuyuşları caiz görmemiştir. Çünkü
bu okuyuşlar bir yandan kurranın ittifakına; diğer yandan
da Müslümanların mushafına muhaliftir. 404 Taha suresinde­
ki ayeti mevcut şekliyle okuyan bir kısım kurra ise, bu oku­
yuşlarına Ubey b. Ka'b'ın Mushafı'ndaki şu yazımı delil getir­
mişlerdir: " .:.ıı_,.,.. L.. \ıı .:.ı� �\"405 Aynı ayet Abdullah b. Mes'üd'un
Mushafı'nda bir önceki ayette geçen "-s�ı ı.J.,,.... ı .J" ifadesini
açıklayıcı tarzda " .:.ıı_,.,.. L.. .;ı1.. �i" şeklindedir.406

Ancak aynı konunun işlendiği A'raf suresinin 1 09. ayeti


ile Şuara suresinin 34. ayetini -ki ayetin metni şöyledir: "l..i..ıı �ı
o� �) :.ro �fa_ .:.ı ı '°4J -4 � j> U " göz önünde bulundur­ -

duğumuzda, elimizde bulunan Kur'an'daki katip hatası daha


net bir biçimde anlaşılmış olur. 407

40 l Sefakusi, el-Mucidfi İ 'rabi'l-Kur'ani'l-Mecid, Yazma Eser. Nisa Suresi.


402 İbn Kuteybe, age., ss. 36-37.
403 ".:r.-1--J I -....i>- L... rJ-'J .....; }\>- .1.>- � _,..,) " Taberi, age. . 1. 1 80; il. 55,63 . 1 38.
404 H. Albayrak. agm . . s. 1 26.
405 Hud suresinin 7. ayetine bkz.
406 İbn Kuteybe. age. , s. 37: Sefakusi. age.. Taha Suresi.
407 Aynca Yılnus Suresinin 76. ayetine bkz.
1 92 Kur'an'ın Metinleşme Twihi

Munaftkfın suresindeki M jlıli" kelimesi ile ".}V kelime­


si arasındaki uyuşmazlığa dair de ulema farklı yaklaşımlar
sergilemiştir. 408 Aslında "') _,J" , "J..ı...,.. li "nın cevabı olup meczum
olmalıdır. İbarenin yaygın gramer kurallarına göre olması ge­
reken hali " .:r.Jt-11 .f .}ij Jlıi '-:-!.) J>:-1 .)1 .._,:.;_;ı �� (') _,Jl �J"
şeklindedir. Ancak İbn Muhaystn ve Ebfı Amr ".)"I_," ifadesini
"J..ı...,.. li"ya atfedip ".j}ı_,"şeklinde mansup okumuşlardır . 409 Bu
durumda ayet ".:r.Jt-11 .f .:,_,sı_, j..ı...,.. t; '-:-!.) J>:-1 .)1 .._,:.; _,>-1 ') _,J"
şeklinde olmuştur. Arap dilinde ve Kur'an-ı Kertm'de aynı iba­
renin örneklerini görmek de mümkündür. 41 0 Bundan dolayı
Taberi bu kıraatlertn her ikisinin de yaygın olduğunu ve han­
gisine göre okunursa okunsun isabet edileceğini belirtmiştir. 4 1 1
Bu ayetlerin yanı sıra başka ayetlerde de katip hataları­
nın bulunduğunu, daha doğru bir ifade ile somadan geliştiri­
len yazım kurallarına aykırı hataların yer aldığını ifade eden
ilim adamları olmuştur. Örneğin Neml (27):2 1 . ayetindeki
M�)l')_,I" ifadesinde bir elif fazlalığı, zartyat (5 1 ) :47. ayetin­
deki M ..l::! �" ifadesinde bir ya fazlalığı. Tevbe (9) :4 7. ayetindeki
"I _,...... _,ı') _," ifadesinde bir elif fazlalığı. Mfilde (5) :29. ve Haşr
(59) : 1 7 . ayetindeki "�L.li.ll ı_, .ı� ,.!.Lb_," ifadesinde bir vav faz­
lalığı olması genel yazım kurallarına muğayir bir durumdur. 4 1 2
İbn Haldun bu yanlışları kabul etmeyen llim adamlarını şid­
detle eleştirmiş ve sahabenin -yazım konusunda uzman olma­
maları hasebiyle- yanlış yapmış olmasının bir kusur olarak
kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. İbn Haldun daha sonraki
nesillerin bu yanlışları farkettlğini, ancak sahabe nesline olan
saygılarından dolayı tebenüken düzeltme yoluna gitmediği­
ni, buna mukabil yanlış okumaların önünü alacak işaretler
koymayı tercih ettiğini ifade etmiştir. 413 Müsteşrik Paret de
çalışmalarında, Kur'an metninin kompozisyonunda eksiklik­
ler, hatta yer yer yanlışlıklar bulunduğu şeklindeki kanaatini
408 İbn Mucahld. age.. s. 637.
409 İbn Atıyye. age.. ss. 1 50- 1 5 1 .
4 10 ".:r.-_;...l ı 2r' 0,Ş.J ..!.1;4İ c:? �.J-"J L,J i ..:..L ; i � _,J �;" Kasas (28):47: aynca bkz.
Taha (20): 1 34.
4 1 1 Taberi. age. . XII. 1 1 1 Nesefi. Tefsiru'n-Nesefi. iV. 260.
4 1 2 Aynca bkz. Kasas (28):22
4 1 3 İbn Haldun. age. . il. 463; Suyüti. age. . il. 1 67 ; ô . Özsoy. age .. s. 73.
Hz. Osman Döneminde Kur"an ile İlgili Çalışmalar 1 93

serdetmiş; ancak bir bütün olarak Kur'an metninin mevsuki­


yeti konusunda her hangi bir şüphenin yersiz olduğunu be­
lirterek, oryantalistlerin bir kısmının bakış açısını ortaya koy­
muştur. 4 1 4 Mushaflardaki kıraat farklılıklarıyla ilgili olarak ilk
dönemlerde en son eser yazanlardan İbn Eşteh (H 360) ise,
Hz. Osman'ın yazdırmış olduğu mushaflarda katip hataları­
nın çok olduğunu, ancak bunların yazıldığı şekilde değil de
dildeki şekliyle okunmaları gerektiğini söylemiş ve bu yazım
yanlışlarının mevcudiyetine işaret etmiştir.4 1 5
Bütün bu verilerde onlarca hatta yüzlerce ayet için aykırı
kıraatler rivayet olunsa da, söz konusu aykırılıkların hemen
hemen hepsinin harekeleme ve noktalama gibi Arap yazısın­
da başlangıçta yer almayan, ancak daha sonra ihdas edilen
unsurlarla sınırlı olduğu görülür. Bu çerçevede Allah'ın vahyi
ile katiplerin hatalarını birbirinden ayırt etmek bizlerin vazi­
fesidir. 4 16 Son kertede hiç birinin, anlamı alt üst edecek bir
keyfiyete sahip olmaması417 en kötü ihtimalle bu ayetlerin
Arap dilinde işlek olmayan kurallara göre şekillendiğini or­
taya koymaktadır. Durum böyle olunca da Kur'an'ın çağlara
taşımak istediği mesajda bir sapma olmamakta ve art niyetli­
lerin emelleıi karşılık bulmamaktadır.

5. CEM'U'L-KUR'AN İFADESİNİN
DÖNEMSEL ANLAMLARI
Sözlükte toplamak, birbiıine eklemek anlamına gelen cem'
kelimesi Kur'an'da oldukça zengin bir kullanıma sahiptir.
Mal biriktirmek, bir araya gelerek güç oluşturmak, kıyamet
esnasında güneş ile ayın bir araya gelmesi, münafıklar ile
kafırlerin cehennemde bir araya toplanması, cuma günü, top­
lanma günü (kıyamet günü) gibi kullanımlar bunlardan bazı­
landır.41 8 Kelimenin sözlük anlamıyla ilgili biri İbn Abbas'tan,

414 R. Paret, age., s. 1 4 .


415 1 . Ebyari. age. . 5 . 1 19.
416 i . Ebyari. age. . 5 . 1 5 1 .
417 M . Ôztürk, Kur"an Dili ue Retoriği. 5. 1 74: S . Şimşek . agm . . 55. 1 7-30.
418 R. el-J5feharu. age., 5 . 104.
194 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

diğeri de Katade'den olmak üzere iki rivayet vardır: İbn Abbas


kelimenin '.).i' ile ayru anlamda olduğunu ve 'okumak' ma­
nasına geldiğini söylerken, Katade 'bir şeyi bir şeye eklemek'
anlamına geldiğini ifade etmiştir.419 Katade ile aynı kanaati
paylaşan bir kısım ulema da bazı kullanımlarında cem' ke­
limesi ile Kur'an kelimesinin ayru anlama geldiğini ve bu iki
kelimenin bir şeyi bir diğerine ekleyerek her ikisini bir araya
toplamayı ifade ettiğini; bu şekilde de Kur'an'ın önceki kutsal
kitapların meyvelerinin toplanu olduğunu belirtmiştir.420 Bu
bağlamda Kıyamet suresinin 1 7. ayetinde geçen c-m-a fiili
-her ne kadar müfessir Tü.si bu anlamın icma'a muhalif ol­
duğunu ifade etse de-42 1 kanaatimizce kelimenin bu anlamı
yansıtmaktadır. Ayetin metni şöyledir:

�T)J � � .:ıı � � �u � .!l_,.,..; �


Vahyin (bir konudaki) nihdi hıikmünü bir an önce vermek için dilini
kımıldatma, onu tedrici olarak sunmak bize aittir.

Bu ayette c-m-a fiili, q-r-e ile aynı anlamda kullanılmak­


ta ve bir konuda tedrici olarak nihai hükme varmayı ifade
etmektedir. 422 Bu şekilde Kur'an, muhatabı olan toplumun
psikolojisini esas alarak hükmünü bir defada değil, aksine
toplumun gelişimi ve değişimiyle eş zamanlı olarak evrelere
yayarak sunmuş ve hükümlerini birbirine eklemek suretiyle
sonuca yavaş yavaş gitmiştir (Nesh) . Mehdi Bazergan da bu
ve benzeri ayetleri yorumlarken c-m-a fiilinin, Kur'an'ı nuzül
sırasına göre tedvin etme ve nasih-mensüh butün ayetlere
yer verme şeklinde bir anlama sahip olduğunu ifade etmiştir. 423
Kelimenin nuzül dönemi ve hemen akabindeki kullanım­
larında da bu anlamlan görmek mümkündür. Aynca yapmış
olduğumuz eş-süremli araştırma kelimenin değişen anlam
yelpazesini de ortaya çıkarmıştır. Subhi Salih 'Cem'ul-Kur'an'

4 19 İbn Atıyye, age., s. 282; Tusi. age., 1. 18.


.
420 Ezheri. age., ıx. 27 1 ; Taberi, age. . I. 68: S. Salih. age . s. 19; Paçacı. age..
s. 82.
42 1 Tusi, age., ! , 18.
422 İbn Atıyye. age., s. 40.
423 Bazergan, age., s. 26. dipnot.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 1 95

ifadesinin iki anlamı olduğunu söylemiştir: Bunlardan birin­


cisi 'hıfz', ikincisi ise 'kitabet'tir. 'Cummau'l-Kur'an' denildi­
ğinde Kur'an hafızlan kastedilir.424 Kanaatimizce ilk dönem­
lerden sonra bu iki anlam iç içe kullanılmıştır . Yani hıfz an­
lamının yalnız başına kullanımını gerektirecek bir ortam ilk
dönemler hariç pek söz konusu olmamıştır. Kur'an yazılmaya
başlandığı andan itibaren 'c-m-a' denildiğinde ezber ile yazım
aynı anda kastedilmiştir. Enes'ten rivayet edilen şu haber bu­
nun güzel bir örneğidir:
�) _r-S- .:.ıi_;Jı � �J r-L-J � 411 1 .J.-"' ._rll ..:... \..
Peygamber vefat ettiğinde Kur'an'ı dört kişiden başka kimse ez­
berlememişti ve yazmamıştı.

Bu rivayette yer alan c-m-a fiilinin anlamı 'hem ezberlemek


hem de yazmak'tır. Bir farkla ki hafızlar ezberlemiş oldukları
bütün bölümleri yazamamış olabilirler. Bu rivayeti yorumla­
yan Kurtubi, rivayetle ilgili şöyle bir tespitte bulunmuştur:
�Yemame günü kurradan oldukça fazla kişi öldürülmüştür.
Hz. Peygamber zamanında yaşanan Bi'r-i Mafıne Faciası'nda
da (M 625) bir o kadar kurra katledilmiştir. Enes dört ismi
zikrederken bunların diğerlerine oranla Kur'an'a daha fazla
vakıf olduklarını söylemek istemiş ya da o an aklına gelen
isimler bunlar olmuştur. 425 Enes'in aynı konuyla ilgili bir baş­
ka rivayette Ebü'd-Derda ismine yer vermesi de bu düşünceyi
desteklemektedir.
Yine Tayfilisi'nin Musned'inde yer vermiş olduğu şu riva­
yette de anlam; uhdesinde yazılı malzeme bulundurmak, hıf­
zetmek ve Kur'an'a vakıf olmaktır:
� 411 1 J_,... J � ı_,ıw ._rJı ı_,;ı v; � ı_,.4; J .�ı .:.ıı ._,._r.Jı -i....L .:.r. J.rs- :f'
.Jİ _,All � r5;51 JI .Jİ _,All l.i.>I r5}51 � � JW � �
Amr b. Selem el-Curmi'den ıivayet olunmuştur: Amr'ın baba­
sı ve kavminden bir topluluk Hz. Peygarnber'e gelip 'Ey Allah'ın
Rasülü. bize namazı kim kıldıracak?' diye sorduklarında: Hz.

424 s. Salih. age. . s. 65.


425 Suyüti. age.. ı. 72-73.
1 96 Kur'an'ırı Metinleşme Tartht

Peygamber, 'Kur'an'a en çok vakıf olanınız ve Kur'an'ı en çok cem'


edeniniz' diye buyurmuştur.426

Zeyd b. �abit'e isnad edilen "�.J r-L.J � 411 1 .)- .._r.l l �


� ._; � .:.ıı _,Ali �"427 rivayetinde geçen c-m-a fiilinin anla­
mı ise 'yazılı olarak bir araya toplamak' olup kelimenin ikinci
anlamını yansıtmaktadır. Hz. Ali'ye ait olduğu rivayet edi­
len şu haberde de anlam aynı şekilde yazılı olarak bir araya
toplamaktır: 428

� I ._;.> � ö ')\...a.] \il ,_,..fü; Js- .i.;.\ '1 .:.ıı �' 4111 J,,_..; ..;... L.. w
429.:.ı\ _,Al i
Allah Rasülü vefat ettiğinde Kur'an'ın tamamını yazıncaya kadar
Cuma namazı hariç evimden dışan çıkmamaya (yemin ettim) ka­
rar verdim.

Ancak Sicistani bu rivayeti değerlendirtrken buradaki c-m­


a'nın hıfz anlamında olduğunu söylemiştir. 430 Müsteşriklerin
bir kısmına göre de Hz. Peygamber dönemindeki cem'den
maksad, Kur'an'ın sadece sadırlarda muhafaza edilmesidir ki
bu Kur'an'ın yazılmadığını iddia eden kasıtlı bir bakış açısı­
dır. Bu bakış açısı Kur'an ayetlerinin o dönemde hafızların
zihninde dağınık olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır.431 An­
cak Hz. Ali rivayetinde kelimenin hıfz anlamına gelmesi çok
mümkün göıiinmemektedir. Bu durumda Hz. All'nin daha
önce ezbere bilmediği Kur'an ayetlerini yazılı malzemelerden
ezberlemesi söz konusu olmaktadır ki o günün şartlarını dü­
şündüğümüzde böyle bir şeyin bu kadar kısa bir süre içeri­
sinde gerçekleşmesi gayr-i mümkindir.432 Aksine bu rivayet­
teki c-m-a'nın anlamı yazılı olarak bir araya getirmektir ki
Hz. Ali daha önce elinde bulunan yazılı Kur'an kesitlerinden
eksik olan bölümlert tamamlamaya karar venniş ve bunu

426 Tayfillsi, age.. s. 194.


427 "Peygamber vefat ettiğinde Kur'an yazılı olarak bir şeyde toplu değildi."
İbn Ebi Davüd, age.. Mukaddime. s. 5.
428 ô. Ôzsoy, age. . s. 50: Abdulaziz Salim, age. . s. 8.
429 İbn Nedim. age.. s. 44: Suylıti. age. . 1 . 59.
430 İbn Ebi Davüd, age.. s. 10.
43 1 Abdulaziz Salim. age.. s. 7.
432 Ya'kılbi, age.. il, 22-23.
Hz. Osman Döneminde Kur'an ile İlgili Çalışmalar 197

gerçekleştirmiştir. Bu anlamda Hz. Ali'nin yapmış olduğu bu


çalışmanın gayr-i resmi olarak cem' edilen ilk mushaf olduğu
da söylenebilir. 433 Zaten ilk dönem Şii müfessirlere göre de ilk
cem' çalışmasını Hz. Ali yapmıştır. Ancak onun yapmış oldu­
ğu çalışma siyasi sebeplerden ötürü Hz. Ebü Bekir tarafından
kabul edilmemiştir. Buna rağmen Hz. Ali olgun davranmış ve
hem Hz. Ebü Bekir'in çalışmasını hem de Hz. Osman'ın çalış­
masını takdir etmiştir. 434
Zencani ( 1 94 1 ) 'Cem'ul-Kur'an' ifadesini ele alırken bu ifa­
denin üç anlamı olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde Muham­
med Salim Muhaysin de Kur'an'ın bu günkü halini alıncaya
kadar üç aşamadan geçtiğini belirtmiştir: Birincisi nuzül es­
nasında Kur'an ayetlerinin değişik materyaller üzerine yazı­
larak Hz. Peygamber'e arz edilmesi, ikincisi Ebü Bekir dö­
neminde Kur'an'ın deri üzerine yazılarak iki kapak arasına
alınması. üçüncüsü ise Osman döneminde Müslümanların
aynı tertibe sahip bir mushaf ve tek bir kıraat. üzerine toplan­
masıdır.435 Ancak Muhaysin Hz. Osman döneminde yapılan
çalışmanın Kur'an'ı tek bir kıraate indirgeme boyutunu kabul
etmez. Ona göre Osman mushaflan kıraat-ı seb'i müştemil­
dir. Kadi Ebü Bekir de el-İntisar isimli eserinde aynı kanaatte
olduğunu şöyle ifade etmiştir: Hz. Osman Kur'an'ı cem' eder­
ken Hz. Ebu Bekir'in yaptığı gibi iki kapak arasına alma şek­
linde bir toplamayı hedeflememiş, fakat Hz. Peygamber'den
duyulmuş olan kıraatlerde toplamayı ve duyulmamış olanla­
nm da devre dışı bırakmayı amaçlamıştır. 4 36

Abdülkadir el-Kurdi ise c-m-a kelimesinin bütün anlam­


larını bir araya toplamış ve konuyu şöyle özetlemiştir: C-m-a
fiilinin dört anlamı vardır.437 Bunlar
l. Hz. Peygamber döneminde Kur'an'ın ezberlenmesi
2. Hz. Peygamber döneminde Kur'an'ın yazılması

433 İbn Nedim, age., s. 44.


434 A. Hablbov, agt., ss. 93-99.
435 Zencani. age. . s. 45: Muhaysln. Tdrihu"l-Kur'an. ss. 1 53 - 1 54.
436 Zerkeşi. age., I. 297.
437 Kurdi, age., ss. 1 83- 1 87.
1 98 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

3. Hz. Ebu Bekir döneminde Kur'an'ın ince deri üzerine


yazılarak bir araya toplanması
4. Hz. Osman döneminde Kur'an'ın belirli bir tertip üzeri­
ne yazılarak bütün Müslümanların bir okuyuş üzerinde
birleştirilmesi
Bütün bu verilerden ortaya çıkan sonuç şudur ki, 'Ebu
Bekir Kur'an'ı cem' etti' cümlesi ile 'Osman Kur'an'ı cem'
etti' cümlesi farklı farklı anlamlara gelmektedir. Ebu Bekir'in
Kur'an'ı cem' etmesi, farklı materyallerde olan vahiy malze­
mesinin kullanımı kolay bir materyalde yazılı olarak bir ara­
ya getirilip438 iki kapak arasına alınmasını ifade ederken;
Osman'ın Kur'an'ı cem' etmesi pek çok mushafı tek bir mus­
hafa indirgemek suretiyle Müslümanları tek bir sure tertibine
sahip Kur'an ve tek bir kıraat üzerine toplamasını ifade et­
mektedir. 439

..
438 i. Ebyari. age s. 1 49.
..
439 Dani. age s . 8; Zerkeşi. age., 1 , 300.
IH. BÖLÜM
HZ. OSMAN SONRASI KUR'AN

ı. KUR'AN'A HAREKE VE
NOKTALARIN DAHİL EDİLMESİ
Arap dilinde yazım yönünden birbirine benzeyen haıileri
ayırt etmek için kullanılan noktalama işaretleri ile cümlenin
doğru anlaşılması amacıyla kullanılan harekelerin, gerek Hz.
Peygamber'in sağlığında gerekse halifeler döneminde vah­
yin yazıldığı kesitlerde mevcut bulurunadığı;1 buna mukabil
ayetleri birbirinden ayırt etmek için Hz. Osman döneminde
muayyen bir işaretin kullaruldığı2 tarihin bize sunmuş oldu­
ğu verilerden anlaşılmaktadır. Hareke ve nokta olmadığı için
o dönemde kelimelerin doğru telaffuzu için şifahi olarak du­
yulmaları zorunlu idi.3 Zaten o dönemde Araplar, yabancı
topluluklarla iç içe olmadığından sahip oldukları melekeleri
ile dillerini hatalardan Oahn-elhan) korumuşlardır.4 Fasih bir
dille konuşmuş, beliğ şiirler okumuş, Kur'an'ın fesahatini ve
belağatini anlamışlardır. 5 Ancak İslam'ın yayılmasıyla birlikte
Arapların acemlerle (Arap olmayan topluluklarla) karışması,
dillerini bozucu unsurlara maruz bırakmış ve fasih Arapların
dilinde bile i'rab hataları oluşmaya başlamıştır.6 Bu hataların
özelikle dinin temeli ve vazgeçilmezi olan Kelam-ı İlahi'de or­
taya çıkması, harekeleme ve noktalama çalışmalarını zorunlu
hale getirmiştir.7 Bu bağlamda Kur'an'ı ilk noktalayan kişinin
kim olduğu konusu tartışmalı olsa da söz konusu çalışmanın

Zencani, age .. s. 65: Watt. Kur'an'a Giriş, ss. 6 1 -62.


2 Kurdi, age., s. 1 04.
3 Draz, age., s. 36: Watt, age. , ss. 61 -62.
4 i. Ebyari. age., s. 1 50.
5 M. Ôztürk, age. . ss. 1 7- 1 8.
6 Marzük, age .. s. 45: Zencani. age .. s. 43: i. Ebyari. age., s. 1 50.
7 Zencani, age., s. 65: Nihat Temel. Kur'an ve Tecvid Istıliıhlan. s. 22: Watt.
Kur'an'a Giriş, ss. 6 1 -62.
200 Kur'arı'ın Metinleşme Tarihi

tabiin döneminde başladığı -aksi yöndeki bazı göıüşleri is­


tisna edersek- tartışmadan uzaktır. Mesela Ebyfui Kur'an'ın
sahabe döneminde noktalarunaya başlandığı kanaatindedir. 8
Ebyari'nin bu düşüncesinin dayanağı, bazı harflerde noktala­
rın daha önce kullanılmakta olduğu bilgisidir. Araplar, yazı­
larında noktayı Hz. Osman döneminden önce, daha İslam'ın
başlangıcında kullanmaya başlamışlardır. Hatta İslam'dan
önce de kullandıklarına dair deliller vardır.9 Arıcak bu tür nok­
talı harfler Hz. Osman'ın yazdırmış olduğu mushaflarda yok­
tur. 1 0 Bu durum tabiin dönemine kadar böyle devam etmıştir.
Buradan anlaşılmaktadır ki, Hz. Osman döneminden sorıra
otuz küsur yıl Kur'an'la ilgili yeni bir çalışma yapılmamış, 1 1
sadece halife Osman'ın tesis etmeye çalışmış olduğu mushaf
ve kıraat birliği uygulamasının yerleşmesi için gayret sarfedil­
miştir. Hz. Ali'nln (40/66 1 ) söylemiş olduğu "Yönetimde ben
olsaydım (ya da komisyona ben başkanlık yapsaydun) mus­
haflar konusunda Osman'ın yaptığının aynısını yapardım. " 1 2
sözü bu düşünceyi desteklediği gibi, Emevi halifesi Muaviye
döneminde (66 1 -680) Medine valisi olan Mervan b. Hakem'in1 3
Hz. Ömer'in kızı Hafsa'nın uhdesinde olan Mushafı vefatından
(45/666) sonra kardeşi Abdullah b. Ömer'den istemesi ve imha
eturmesi 1 4 de aynı düşünceyi desteklemektedir. Benzer şekil­
de Maliki Mezhebi'nln imamı olan Malik b. Enes ( 1 69/785)'in.
daha sonralan İbn Mes'üd'un ve sahabeden diğerlerinin resmi
mushafa muhalif olan kıraatlanyla okuyan kişilerin arkasında
kılınan namazın kabul olmayacağına dair fetva vermesi 1 5 onun
da bu konuda gayret sarfedenlerden olduğunu göstermekte­
dir. 16 İmam Malik'in bu konudaki sözü şöyledir:

B i. Ebyari. age. . s. 1 28.


9 B. Mor1tz. agm . . MEB İslam Ansiklopedisi, J, 500; Zencani, age., s. 67.
1O A'zami, The History OfTI"ıe Qur'anic Test. ss. 1 35- 1 36.
11 Ö. Özsoy, age., s. 74.
12 ".s.iJ I L+,i ..;....:....a) ....C.,.. L,,.....11 �J ./' ' "...A.> L.a..J I ._) � L. ..:J....<) �J } .J� .ııl \'""" J
.:ı� � " Ebu Ubeyd, age., ss. 325-326; İbn Ebi Davıld. age., s. 23.
13 Hz. Osman'ın damadıdır. Daha sonra halifelik de yapmıştır. (684-685)
14 İbn Ebi Davıld, age. . s. 25.
15 Zerkeşi, age., 1. 282; S. Sfilih, age., s. 254.
16 Watt, Kur"an'a Giriş, s. 63.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 20 1

w !��\ � o r.f-J �y-.- -:r.I o•I� o')\...., ..) İ) � .ı.111 "'4.>J ..!l!L. Jli J
o •l;J � � : � \ ..Al�
Allah ona rahmet eylesin! Malik, namazda İbn Mes'fıd'un ve saha­
beden diğerlerinin resmi mushafa muhfilif olan kıraatlerini oku­
yanlarla llgtli şöyle demiştir: 'Onun arkasında namaz kılınmaz!'

Kur'an'ı ilk noktalayan kişi, bir rivayet göre Ebu'l-Esved


ed-Düeli (69/688) 1 7 iken, bir başka rivayete göre Nasr b.
Asım el-Leysi (89/707) . 1 8 bir başka rivayete göre Hasan el­
Basri ( 1 1 0/ 727), bir başkasına göre de Yahya b. Ya'mer el­
Adevani ( 1 29/746)'dir. 1 9 Bu şahıslann hepsi de ileri gelen
Basralı tabiilerdendir.20 Ancak alimlerin çoğuna göre Kur'an'ı
noktalayan ilk kişi nahiv ilmini Hz. Ali'den öğrenmiş olan21
Ebu'l-Esved ed-Düeli'dir. Bir farkla ki o, sadece harekeleme
ve tenvin işini yapmıştır.22 Bazı ilim adamlarına göre ise onun
yapmış olduğu çalışma bireysel bir çalışmadır. 23 Kamuya mal
olan çalışmayı onun yetiştirmiş olduğu talebelerden zamanın
Horasan kadısı Yahya b. Ya'mer ile Nasr b . Asım el-Leysi ger­
çekleştırmiştir. 24 Durum böyle de olsa her halükarda Ebu'l­
Esved ed-Düeli'nin bu işin piri olduğu anlaşılmaktadır.25 İbn
Sirin ( 1 10/728)'in Mushafını Yahya b. Ya'mer'in noktaladığı
şeklindeki rivayet ise,26 Yahya b . Ya'mer'in bu işi yapan ilk
kişi olduğu göstermek için değil. bilakis noktalama çalışma­
larında onun da görev aldığını ifade etmek için olsa gerektir.
Emevilerin iktidarı dönemine (66 1 - 750) gelindiğinde
Kur'an'ın okunmasıyla ilgili ihtilafların rahatsız edici boyutla­
ra ulaşması böyle bir çahşmanın yapılmasını elzem hale getir-

1 7 Şii alimlerdendir. (M. ÔZtürk. Kur'an Dl.il ve Retortğ� s. 96.)


18 Bir rivayete göre bu şahsın ismi Nasr b. Asım ed-Düeli'dir. İbn Nedim,
age.. s. 62.
19 İbn Atıyye, age. . s. 276; Suyüti, age. . il. 1 7 1 .
20 Dani, age. . ss. 1 24- 1 25.
2 1 İbn Nedim, age., ss. 62-63; Aycan-Sançam, Emeviler, s . 1 25.
22 Dani. age. . s. 1 25.
23 i. Ersöz, age. . s. 1 34.
24 Ze ncan i . age.. ss. 65-67; Watt. Kur'an'a Giriş. s. 62.
25 Marzılk. age. . s. 46: Watt. Kur'an'a Giriş. s. 62.
26 Dani. age.. s. 1 25: İbn Alıyye. age . . s. 276; Zerke,_;i, age.. I. 3 17.
202 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

miştir. 27 Bu çalışmaların Irak'ta yapılması, sorunun daha çok


merkez/Medine dışındaki bölgelerde olduğunu göstermekte­
dir. İlk Emevi halifesi Muaviye döneminde (66 1 -680) Basra
valisi olan Ziyad b. Sumeyye (53/673) , Ebü'l-Esved'den Arap­
çanın ve özellikle de Kur'an'ın doğru okunması için dille ilgi­
li bir çalışma yapmasını istemiştir. Ebü'l-Esved başlangıçta
bundan ictinab etmiş ve bu işi sakıncalı bulmuştur. Ancak
vali onun yolunun üzeıine oturtmuş olduğu bir kişiye Tevbe
(9):3 ayetinde geçen " .JY"' J.J :_r?_r...J I ıf &..J'. ;ııı l 01" ibaresini hatalı
okutarak ifadenin anlamını "Allah, müşriklerden ve elçisin­
den uzaktır." ""-l.J-J.J :_r?_r...J I ıf &..J'. iıll l 01" şekline getirince
=

Ebü'l-Esved bu işi önemsemiş ve yapmaya karar vermiştir.2H


Ebü'l-Esved'in bu çalışmayı Haccac döneminde (694-7 1 4)
yaptığım aktaran yorumlar kanaatimizce bazı detayları gözden
kaçırmaktadır. Tarihi verilere bakılırsa Ebü'l-Esved (69/688) ,
Haccac b. Yusuf es-Sak.afi Irak valisi olmadan önce vefat et­
miştir. Onun öğrencileri olan Nasr b. Asım el-Leysi, Yahya b.
Ya'mer ve Hasan el-Basri'nin Haccac döneminde bu çalışma­
nın devamını getirdiği daha doğru bir bilgi olsa gerektir.29

Bilinmektedir ki Kur'an önce harekelenmiş, sonra nokta­


lanmıştır.30 Ancak Kur'an'a bu tür müdahalelerin yapılma­
sı esnasında tartışmalar da yaşanmış ve başta Abdullah b .
Ömer (73/692), İbrahim Nehai (95/7 1 4), Muhammed b. Sirin
( 1 1 0/728) ve Katade ( 1 1 7 / 735) olmak üzere birçok ilim adamı
bu uygulamaya karşı çıkmıştır. Bir kısım alimler ise Amme ve
Tebarake gibi kısa surelerde buna cevaz verirken büyük sure­
lerde cevaz vermemişlerdir. 3 1 Bazıları da tepkilerini noktasız
mushaflardan okuyarak göstermişlerdir. 32 Uygulamaya karşı
çıkanların zihinlerinin arka planında Abdullah b. Mes'üd'dan

27 Dani. age. . s. 1 24; Marzük. age. . s. 46.


28 İbn Nedim. age. . s. 63; Zencii.ni. age .. ss. 65-66; Ünlü. Kur'an-ı Kerim'in
Tecvidi. s. 12.
29 İbn Atıyye. age. . s. 276; Zencani. age.. ss. 67-68; Watt. Kur'an'a Giriş. s.
62.
30 T. Altıkulaç. age. . s. 29.
3 1 Dii.ni. age. . s . 1 25; Abdurrahman Çetin. Kur'an İlimleri ue Kur'an-ı Kerim
Tarihi. ss. 1 46- 1 47.
32 ibn Ebi Dii.vüd . age . . s. 1 42.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 203

sadır olduğu nakledilen "Kur'an'ı tecrid ediniz, ona hiçbir şey


kanştınnayınız."33 sözünün muhtevasında mündemiç bulu­
nan sahabe hassasiyetinin yattığı söylenebilir. 34 Karşı çıkan­
ların yanı sıra uygulamayı gerekli ve yerinde bulanların sayısı
da azımsanmayacak düzeydedir.35 Yönetimin de bu uygula­
manın arkasında durmasıyla çalışmanın yapılması sağlamış
ve böylece Kur'an'ın harekelenmesi gerçekleştiıilmiştir.

İlk harekeleıin nokta şeklinde olduğu da gözden kaçırılma­


ması gereken bir husustur.36 Ebü'l-Esved ed-Düeli çalışmasına
başladığında yanındald katibe şöyle demiştir: "Mushaftaki yazı­
nın renginden farklı bir mürekkep al ve fetha okuduğum zaman
harfin üstüne, kesre okuduğum zaman harfin altına, damme
okuduğum zaman da harfin önüne bir nokta koy; her hangi bir
harekede ğunneli okuduğumda ise iki nokta koy. "37 Bu şekilde
Ebü'l-Esved cezm, şedde, uzatma işaretleri ve tecvidle ilgili diğer
detaylan da paylaşmış ve çalışmasını tamamlanuştır.38 Ebü'l­
Esved'in çalışmasından tenvinle ilgili bir örnek şöyledir:

r> :� ·� :c:-...' .:ıl.A :p �


J
Kur'an bu şekilde harekeli olarak okunmaya devam eder­
ken bu sefer de yazılışı aynı, ancak telaffuzu farklı olan harf­
lerin ayırt edilmesi sorunu ortaya çıkmıştır.39 Özellikle Arap­
ça bilmeyen Müslümanların noktasız olan Kur'an'ı okumakta
zorluklar yaşadığı görülmüştür. 40 Mesela:

Bakara suresinin 259. ayetinde geçen "l.A �" ifadesinin


"l.A _r.:.:," şeklinde mi yoksa "l.A ;..:.:.; " şeklinde mi okunacağı, 4 ı

33 "•.d- "-! l_,.b.L;..; �J .:ıı.,;.ıı IJ•�" Bu sözden maksadın ya kıraatle tecrid ya da


.•
yazımda tecrid olduğu söylenmiştir. Suyüti, age il, 1 7 1 - 1 72; Aynca Hz.
Osman Mushaflanru 12 bin sahabinln onayladığı. bundan dolayı Müslü­
manlann onlara riayet etmesi gerektiği de ifade edilir. Kurdi, age.. s. 1 03.
34 Suyüti, age., il, 1 67; Zencani. age., s. 68; Marzük, age., ss. 5 1 -53.
35 İbn Ebi Davüd, age., s. 1 4 1 - 142: Suyüti, age., il. 1 7 1 .
.
36 Suyüti, age . il, 1 7 1 .
37 İbn Nedim, age.. s . 63; Dani, age. . ss. 1 25- 1 27; Zencani, age., s . 66.
.
38 Dani, age. ss. 1 25- 146: Zencani. age .. s. 66.
39 Marzük, age., s. 45.
40 Doi(rul, age., s. 68.
4 1 İbn Mucahid, age.. s. 1 89.
204 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

A'raf suresinin 48. ayetinde geçen WJ � ı-5' \..J " ifadesi­


nin w(JJ _;5.:.-.; r \..J " şeklinde mi yoksa w(JJ � r \..J"42 şek­
linde mi okunacağı,
Yunus suresinin 92. ayetinde geçen w<l:I � � 1�" ifa­
desinin w�ı � .:.r..J (J_,5::.1 " şeklinde mi yoksa w�ı &ı.,.:. .:.r..J (J_,5::.1"
şeklinde mi okunacağı,
Fetih suresinin 9. ayetinde geçen "•J .ruJ ...ı_,,...JJ 411 lı ı_,_.:.J
O.J>"--'J OJ)yJ " ifadesinin wO�J OJ)yJ OJ J/YJ .j.r"JJ 411 � 1_,:.-y.l"
şeklinde mi yoksa "•.J>'-:-'_J •J)y_J •JJ/u_J ...ı_,,...JJ 411 � I_,:.-_;:J" şeklin­
de mi okunacağı,43
Hucurat suresinin 6. ayeti ile Nisa suresinin 94. ayetin­
de geçen wl_,.......i "44 ifadesinin "ip" şeklinde mi yoksa "I�"
şeklinde mi okunacağı45 ve nasıl nazil olduğu hususunda
ihtilaflar zuhur etmiştir.
Bu tür ihtilaflar çoğalınca Irak valisi (694-7 14) olan Haccac
b. Yusuf es-Sakafi, soruna çözüm bulmak düşüncesiyle Na­
hiv ilminde uzman olan Ebıl'l-Esved ed-Düeli'nin öğrencile­
rinden Nasr b. Asım el-Leysi, Yahya b. Ya'mer el-Adevani46 ve
Hasan el-Basri'yi çağırmış ve birbirine benzeyen harfleri ayırt
etmeleri için temyiz işaretlerini vaz' etmelerini (i'cam) istemiş­
tır.47 Haccac aynca surelerin isimlerini48 de tespit ettlrmiştir.49
Bunların yanı sıra Haccac b. Yılsufun, 50 Hz. Osman mushaf­
lanndaki kıraatlerle ilgili de ufak tefek değişiklikler yaptırdığı5 1
rivayet edilmiştir. Ancak bu rivayetlerin sağlıklı olmadığı an­
laşılmaktadır. Ebyari, Haccac'ın değişiklik yaptığını aktaran
rivayeti eleştirmiş ve onun böyle bir şey yapmadığını savun-

42 Şelebi. age., s. 27.


43 İbn Mucahld. age., s. 603: R. Paret. age., s. 1 20.
44 ô. Ôzsoy. age., ss. 78-79: Marzılk, age.. s. 36.
45 İbn Mucahid. age.. s. 236.
46 Bu 7.atın ismini Yahya b. Ya'mur şeklinde okuyanlar da vardır. Ancak İbn
Nedim'ln eserinde Ya'mer şeklinde harekelenmlştir. age .. ss. 64-65.
47 i. Ebyari, age.. s. 1 44; N. Çağatay, age., s. 457.
48 Sure isimlerinin çoğu kez alternatifleri de vardır. Watt, Kur'an 'a Giriş. s.
60.
49 Uceyli, age. , 1, 8: Muslim, age., Kltabu'l-Hac, 50.
50 Sayılı Kur'an hafızlanndandıı-. i. Ebyari. age.. s. 1 28.
51 lbn Ebi Davıld, age.. s. 49. 1 7- 1 1 8 .
Hz. Osman Sonrası Kur'an 205

muştur. 52 Muhammed Aydın, ülke yöneticisi değil de vali olan


bir insanın, bu kadar geniş çaplı bir müdahalede bulunması­
nın siyasi açıdan mümkün olmadığına dikkat çekmiştir. Ay­
nca Haccac'ın böyle bir şey yapması durumunda, en azından
sonraki dönemlerde bunun ihtilaf olarak tarihe yansıması ge­
rektiği üzerinde durmuştur. 53 Ömer Özsoy da bunun ancak
sahabe mushaflarıyla ilgili yapılacak kapsamlı bir araştırma­
dan sonra netleşebileceği şeklindeki kanaatini serdetmiştir. 54
Bir de noktalama ve harekeleme çalışmaları bittikten sonra
Haccac üç kişiye matbu mushafları kontrol etmelerini ve Hz.
Osman mushaflarına muhalif olanları parçalamalarını, bu­
nun karşılığında da sahiplerine altmış dirhem vermelerini
emretmiştir.55 Böylece Hz. Osman'la başlayan Kur'an'ı kamu­
sallaştırma çalışması Haccac'ın atmış olduğu bu adımla pe­
kişmiş ve kemale ermiştir. 56
Bu uzmanlar ciddi bir inceleme ve araştırmadan sonra
ikinci ıslah girişimine karar vermiş ve benzer harfleri ayırt et­
mek için tek ve çift noktalama sistemini geliştirmişlerdir. Bu
sistemi geliştirirken kendilerinden önce bu konuda yapılmış
olan uygulamalardan istifade etmiş oldukları da aşikardır. Bi­
linmektedir ki o dönemde Araplar için nokta yeni bir şey de­
ğildir; zira İslam'dan önce Araplar noktaya zaten aşinadırlar. 57
Ancak daha önce hareke ve sükünlar da nokta ile gösterildi­
ğinden, karışıklığa yol açmaması için bu uzmanlar bu nok­
talamanın farklı renkte yapılmasına karar vermişlerdir. 58 Bu
çalışmalar esnasında okuyuşla ilgili belirlemeler tevatür sil­
silesi içerisinde hafızlardan duyulan meşhur kıraatlere göre
yapılmış, muhtemel olmayan okuyuşlara itibar edilmemiştir. 59
Aynca Ebü'l-Esved'den sonra yapılan çalışmalarda bir dö­
nem sükun için harfin üstüne harfe bitişik olmayan yatay bir
52 İ. Ebyari. age .. ss. 1 25- 1 30.
53 M. Aydın, age., ss. 56-57.
54 ô. Ôzsoy. age., s. 83.
55 İbn Kuteybe, age., s. 37.
56 İ. Ebyari, age., s. 1 47.
57 A'azami, age., s. 1 36.
58 Zencani. age. ss. 67-68.
.

59 Şelebi, age., s . 27; Watt. Kur'an 'a Giri.ş, s. 62.


206 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

çizgi (ı ) . elif-i vasi için elifin ma kabli fetha ise elifin üstüne
harfe bitişik yatay bir çizgi m . ma kabil kesre ise elifin altına
elife bitişik yatay bir çizgi ( + ), ma kabli damme ise elifin ortası­
na yatay bir çizgi (+ ) konulmuştur.60 Bundan sonra Kur'an'ın
doğru okunması için temyiz işaretleriyle ilgili çalışmalar de­
rinleşerek devam etmiş ve bir asırlık bir süreçten sonra6 ı Halil
b. Ahmed ( 1 75/79 1 )62 bu gün kullandığımız harekelemeyi ve
noktalamayı yaparak bu işe son şeklini vemıiştir.63 Böylece ha­
rekeler çizgisel şekillerle ifade edilirken, harflerin birbirinden
ayırt edilmesi de noktalarla sağlanmıştır.64 Halil b. Ahmed bu
çalışmasında sükün için harfın üstüne konulan daire şeklinde
yeni bir form "0" = (cezm) belirlerken ayn harfınin baş kısmı­
na benzeyen hemzeyi "�" ve sin harfınJn baş kısmına benzeyen
şeddeyi •• " de icad etmiştir.65 Halil b. Ahmed'in bu işe son
şeklini vermesiyle ilgili kanaati eleştiren Moritz ise, "Arapların
kendi yazılarının menşei hakkındaki cehaletleri göz önünde
bulundurulursa, bu rivayetin kıymetini tayin ne kadar müm­
kündür." şeklinde bir değerlendirmede bulunarak bu konuda
farklı bir bakış açısı ortaya koymuştur.66

Harflerin bugün kullandığımız noktalarına sahip olması


konusunda da Müslüman toplumda hemen ittifak sağlana­
madığı rivayetlerden anlaşılmaktadır.67 Mesela başlangıçta
benzer yazım şekline sahip olan fa ".._;" ve kaf "J" harflerinin
ayırt edilebilmesi için kaf harfıne bir nokta konulmasına ka­
rar verilmiş, ancak bu noktanın yeri hakkında aynı bölgede
bile ittifak sağlanamamıştır. Mısır'da 1. asrın sonunda ve il.

6 0 Zencani. ag e.. ss. 66.


6 1 ô . Ôzsoy. age., s . 80.
62 İbn Nedim ölüm tarihini 1 70 olarak vermiştir. age .. s. 67. Halil b.
Ahmed'ln dildeki hocası İsa b. Ömer, isa b. Ômer'ln hocası Ebü'J-Esved,
Ebü'l-Esved'in hocası da Hz. All'dlr. Halil b. Ahmed Kitdbu'l-Ayn isimli
lügat kitabının da yazandır. Arap dilinin grameri üzerine el-kitab isimli
sistematik bir eser yazan İranlı dil bilgini Sibeveyh ( 1 80/793) onun öğ­
rencileri arasındadır. (Aycan-Sançam. age., ss. 1 25- 1 26.)
.
63 A. Çetin. age., s. 1 45: A'azami. age. s. 140.
64 Suyüti, age., il. 1 7 1 .
65 Marzük, age. . s . 5 1 .
66 B . Moritz. agm . . MEB İsldm Ansiklopedisi, I. 50 1 .
67 Marzük. age. . ss. 48-49.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 207

asnn başlarında bu nokta hazan haıiln üstüne M J", hazan ise


harfin altına konulmuş M J"; Filistin'de ise sadece harfin altı­
na konulmuştur. Fa haıilne nokta konulmasına ise il. asnn
içinde başlannuş ve onun noktası da başlangıçta haıiln altına
"J", daha sonralan ise üstüne konulmuştur. Fa harfınin nok­
tasının haıiln üstüne w._; • konulmasına karar verildiğinde, kaf
haıilnin noktasının da iki tane olmasına M J" karar verilmiş­
tir. 6fl Daha sonraları ise yazımı da kısmen farklılaştırılarak " J"
kaf harfınin bu günkü şeklini alması sağlanmıştır.
Sessiz harflerden oluşan Kur'an metni sesli hale gelirken
bu tür süreçlerden geçmiş ve yazıyı iyileştirme süreci ancak
hicri 111./miladi IX. yüzyılın sonlarında tamamlanabilmiş­
tir. 69 Bundan sonra hicri 6. asırda Muhammed b. Tayfur es­
Secavendi (560/ l 1 65), hem ayetlerin sonlarına hem de ayet
içinde cümlenin tamamlandığı yerlere, manayı göz önüne ala­
rak bu günkü noktalama işaretlerininkine yakın işlevleri olan
ve adına seccivend denilen işaretleri koymuştur. 70
Kur'an'ın noktalanması ve sesli hale gelmesiyle ilgili yu­
karıda üzerinde durduğumuz örneklerin yanı sıra, Nemi su­
resinin 24. ayeti ile 25. ayetindeki ifadeler arasında fiillerin
zaman kipi açısından bulunan uyumsuzluğu da bir örnek
olarak sunabiliriz. Şöyle ki: 24. ayette müzekker 3. ğaib kip
kullanılmışken 25. ayetin sonunda müzekker 3. muhatap
kipe geçilmiştir. Ayetlerin noktasız ve harekesiz şekli şöyledir:

'J � j-JI �..ı..,,. �w\ l.la...J I � 1..7';J 4111 J;, ._,..-ll J..ı..:.... 4..oJ J 4-oJ.>.J
_,.ı.., LoJ J>'-' Lo �J ...r';'JIJ 1.,,.-1 1 ..) ·� \ C.f"' -s.ıJI 411 \J.J.>......,\ L 'JI J..l...+ı
Bundan dolayı bu ayetlerin okunuşunda kurra ihtilaf et-
miştir.7 1 Medine, Basra ve Küfeli kumlııın çoğunluğu 25. aye­
tin başını mevcut şekliyle "IJ� �\· şeklinde okumuş ve şu
anlamın kastedildiğini söylemişlerdir: "Göklerdeki ve yerdeki
gizliyi açığa çıkaran ve sizin gizlediklerinizi de açığa vurduk-

68 B. Morttz. agm . . MEB İslfım Ansiklopedisi. 1. 50 1 .


69 Watt. Kur·an·a Giri.ş. s. 62.
70 DİB Heyet, Kur'an Yolu. s. 28.
7 1 İbn Mucfilıld. age. . ss. 380·38 1 .
208 Kur'arı'ın Metinleşme Tarihi

lannız ı
da bilen Allah'a secde etmesinler diye şeytan onları
yoldan saptımuştır. · Ancak bu durumda ayetin sonunda mu­
hatap değişmekte ve mana uyumsuzluğu oluşmaktadır. Mek­
ke, Medine, Küfe ve Basralı bazı nahivcilere göre ise ifade ·�i
ı.,,� ı V şeklinde emir olup "'11" tenbih için, aradaki nida ya
'V sı da zaittir. Münadası mahzüf olup ifade aslında "• 'l� 4 '11
ı .,,�i· şeklindedir. Bu durumda ayetin başı ile sonu uyum­
lu hale gelmekte ve mana şöyle olmaktadır: "Şeytan onları
yoldan saptırmış, ama sizler yerde ve göklerdeki gizliyi açığa
çıkaran ve sizin hem gizlediklerinizi hem de açığa vurdukları­
nızı bilen Allah'a secde edin!"72 Ubey b. Ka'b'ın kıraatinde ifa­
denin "411 IJ� �ı· şeklinde muhaffef olduğu,73 İbn Mes'üd'un
mushafında ·.:ı.,, � �· şeklinde müşedded olduğu74 rivayet
edilmiştir. Bu durumlarda da ayetin başı ile sonu arasında
anlam uyumluluğu bozulmamaktadır .
Sessiz olan Kur'an metni sesli hale gelirken ortaya çıkan
bu vb. ihtilaflara rağmen Kur'an'ın günümüze intikalinde vah­
yin tesis etmeye çalışmış olduğu temel muhtevaya muğayir bir
durumun oluşmaması75 işin ehli tarafından hayret-i mucip
bir gelişme olarak algılanmıştır. Şelebi "Bu günün insanı Hz.
Osman döneminde yazılmış olan mushafları okumaya kalksa,
şayet hafız değilse hata yapar, manayı tahrif eder. "76 şeklinde
bir tespitte bulunarak bu çalışmalardaki harikuladeliğe işaret
etmek istemiştir. Bu anlamda müsteşrikler bile hayretlerini
gizleyememişlerdir. Watt bu konudaki düşüncesini "Kur'an'ın
kaleme alındığı ilk yazıda hareke ve nokta yoktu; Kur'an bilgisi
olmayan, ancak yazıyı anlayan bir kişi, Kur'an'ı çözmede, Arap­
ça kelimelerin yapısını bilmeyen bir kişinin düşünemeyeceği
kadar büyük zorluklarla karşılaşırdı.· şeklinde ifade ederken;
müsteşrik Paret de: "Kırfuıt tarihinde derinleşip de sessiz harf­
lerden oluşan iptidai yazı biçiminde sesli harflerin ve eş-biçimli
sessizleri birbirinden ayıran nokta ve çizgilerin bulunmadığını;

72 Taberi. age. . IX. 5 1 0.


73 Taberi, age., ıx. 51 ı .
.
74 R. Paret. age . s . 1 77.
75 Doğrul. age. . s. 4 l .
76 Şelebi. age. s. 1 20.
.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 209

aynca imla konusunda farklı uyugulamaların olduğunu gören­


ler, bu durumun Kur'an'ın okunması ve anlaşılmasında hiçbir
karışıklığa yol açmadığına hayretle tanık olurlar. " 77 şeklinde
ifade etmiştir. İslam karşıtlığıyla tanınan Str Willlam Muir de
şunları söylemektedir: "Şüphesiz bütün dünyada, tam on dört
asırdır metni hiç değişmeden aynı saflığı ve trıcellğiyle ayakta
durabilen tek kitap Kur'an-ı Keıim'dir." Nöldeke'nJn bu konu­
daki ifadesi ise şudur: "Kur'an'ın metni olgunluk ve gerçeğe
mutabakatı açısından en güzel surette kalabilmiştir. "78

Söz konusu zorlukların daha iyi anlaşılabilmesi içtrı Hz.


Osman'dan sonraki dönemlerde yazılmış olan Kur'an hattın­
dan bir iki örnek aşağıda sunulmuştur:

Hz. Osman'dan sonraki dönemlerde Kufi yazı ile yazılmış


olan mushaftan bir örnek, Bakara surestrıtrı 2 1 O. ayetinin
sonu ile 2 1 1 . ve 2 12. ayetleri79
Örnek 2:

l·�ı:uıı / O.G: Ewmıple ef a A/ıq(ınf wrillm in J/ır Jli!fic �nİ/ıf, lmıri11x ad-Dı/afi\
dulliııg sdumıe. Courll!J of liıe .Naıiounl :lrrlıivl .ı\ lınr11111 ef J(mrıı.

Hz. Osman'dan sonraki dönemlerde Kufi yazı ile yazılmış olan mus­
haftan bir örnek: İsra suresinin 1 . ayetl80

77 R. Paret. age. . s. 1 69.


78 i . Şengül. age. . s. 105.
79 A'azami. age. . s. 1 4 1 .
80 A'azami. age. . s . 1 40.
210 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Örnek 3 :

Hz. Osman'dan sonraki dönemlerde Küfi yazı ile yazılmış olan mus­
haftan bir örnek, Yüsuf suresinin 1 09. ayetinin sonlan ile 1 1 0 ve

1 1 1 . ayetleri: Ra'd suresinin l . ayeti ile 2. ayetinin baş kısm ı " '

Hz. Osman'ın yazdırmış olduğu mushaflann, araştırma­


cıların çoğunluğuna göre . sonralan hatt-ı Küfi namını almış
olan hatt-ı Medeni ile yani yukanda örnekleri bulunan Küfi
hattın daha kadim hali ile yazıldığı kanaati hakimdir.82

81 Marzük. ag e. . s . 53.
82 Marzük. age. . s . 37: B . Moıitz. agın. . MEB İslam Ansiklopedisi. 1. 506:
Kurdi, age . . s. 8 1 .
Hz. Osman Sonrası Kur"an 21 1

2. KIRAAT İHTİMALLERİNİN AZALTILMASI

Hz. Osman'ın yazdınnış olduğu mushaflann harekesiz


ve noktasız olmaları hasebiyle83 değişik okuyuş biçimlerine
imkan sağlaması; 84 kendi dönemi bir yana, sonraki dönemler­
de de kıraat farklılıklarının devam etmesine vesile olmuştur.85
O günün koşullarında İ slam ülkesinin sınırlarının oldukça
geniş olması da bunda önemli rol oynamıştır. Hz. Ebü Be­
kir döneminden itibaren başlamış olan bu farklılıklar il. ve
III. asırlarda da devam etmiştir. Ancak Müslüman dünyanın
vahdeti açısından ortaya çıkan kıraat fazlalığına bir son veril­
mesi gerekmiş ve çok geçmeden ilim adanılan ile yöneticiler
tarafından gerekli tedbirler alınmıştır.
Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan döneminde (685-
705) Haccac b. Yüsuf es-Sakafi (96/7 1 4)'nin yaptırmış ol­
duğu noktalama ve harekeleme çalışmalarında yaygın olan
kıraatlerden bazılarının tercih edildiği, diğerlerinin ise dev­
re dışı bırakıldığı rivayetlerden anlaşılmaktadır. Ancak kay­
naklardaki veriler, bize bu standardizasyon esnasında hangi
ölçütlerle hangi kıraatlerirı tercih edildiği noktasında kesin
bir ipucu vermemektedir.86 Bundan dolayıdır ki değişik böl­
gelerde hakim olan farklı sahabi kıraatleri uzun süre varlığını
korumaya devam etmiştir.
Haccac (96/ 7 1 4)'ın ve Ebü'l-Esved'in öğrencilerinin ölüm
tarihleri esas alınarak o dönemdeki çalışmanın hicri 90'lı
yıllarda tamamlandığı göz önüne alınsa bile, yine aynı dö­
nemde teessüs etmeye başlayan kıraat ekollerinin il. ve III.
asırlar boyunca87 ve hatta IV. asnn ilk yansında bu konu­
daki tartışmaları devam ettirmesi, kıraat farklılıklarıyla ilgi­
li ihtilafların çok kolay son bulmadığını ve Mushafın uzun
süre yaygın bir biçimde farklı kıraatlerle okunduğunu orta-

83 Hedef. Kur"an"ın yazılmasından ziyade Müslüman toplumun aynı Kur"an


üzeıine vahdetini sağlamak olduğu için o günün koşullarında yazımdan
.
ziyade kıraat üzertnde durulmuştu. İzmirli. age. s. 19.
84 O. Keskıoğlu, age. s. 1 59; R. Paret. age. . s. 120; Şelebi, age., s. 9 1 .
.

85 ô . Ôzsoy. age.. s . 83; A . Güneş. agt . . s . 23.


86 ô. Ôzsoy, a.y.
87 .
Zencani. age. ss. 58-64.
212 Kur'an'uı Metinleşme Tarihi

ya koymaktadır. III. asırda vefat etmiş olan Ebü Ubeyd el­


Kasım b. Sellam (224/838)'ın Kitdbu'l-Kıraat'i, Ebu Hatim
es-Sicistani (255/868)'nin eseri ve IV. asnn başlarında ve­
fat etmiş olan Taberi (3 1 0/922)'nin gerek el-Cami' fi'l-Kırciiıt
isimli eseri gerekse Tefsir'indeki kıraatlerle ilgili tercihlere
baktığımızda bu tartışmaların ne kadar sürdüğü konusunda
bir kanaat edinme imkanmuz da olmaktadır.88 Aynca bun­
lardan önce meşhur kıraat imamları arasında yer alan Ebü
Amr (H 1 54) , Hamza (H 1 56) ve Kisfil (H l 89)'nin bu ilme dair
yazmış oldukları eserler de başlangıç dönemindeki farklılıkta­
n göstermeleri bakımından cfilib-i dikkattir.89 Nihayet siyasi

otorite zamanın kıraat üstadlarından Endülüslü Ebü Bekir b.


Mucahid'e90 (324/935) kıraatleri sınırlandırma görevini tevdi
etmiş ve onun yapmış olduğu tercihlerle kıraat fazlalığına bir
son verilmek istenmiştir. 91
Her bir kıraat temsilcisinin kendi kıraatini meşhur bir
sahabi ile Hz. Peygamber'e kadar dayandırması -ki kıraatlerin
Hz. Peygamber'e dayandınlması konusunda tartışma var­
dır-92 bu kıraatler içerisinden bir tanesinin doğru kabul edi­
lip kamuya dayatılmasının önünde ciddi bir engel teşkil et­
tiği için, merkezi otoritenin yönlendirmeleri doğrultusunda
İbn Mucahid farklı bir yöntem benimsemeye karar vermiş ve
kıraatlerin sahih ve muteber kabul edilebilmesi için geçerlilik
kıstaslarını ilan etme yoluna gitmiştir.93 Bu çerçevede geçerli­
lik kıstaslarını şöyle sıralamıştır:94
1 . Takdiren ve ihtimalen de olsa Osman mushaflanndan
birinin hattına uygun olması (Rasmu'l-Mushaf) .
2. Bir vecihle de olsa Arapçanın gramerine uygun olması
(Arabiyyet) .

88 A. Güneş. agt . . s. 1 0.23.


89 i . Karaçam. agm . . ss. 287-3 1 2 .
90 İbn Haldun. age., i l , 46 1 -462.
9 1 Zerkeşi. age. . 1. 407.
92 S. Ateş, agm . , ss. 32 1 -33 1 .
93 İzmtrll. age. . s . 1 8 : ô . Ôzsoy. age. . s . 83: S . Salih. age. . s . 255.
94 Zerkeşi. age. . 1 . 407: Suyüti. age .. 1, 77: ô. Ôzsoy, age. . s. 84: Kurdi. age. .
s. 1 08.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 213

3. Sahih ve muttasıl bir senedle Hz. Peygarnber'e ulaşması


(Sened).
4. Ravilerinden biri hakkında herhangi bir ithamın bulun­
maması.
Bu prensipler doğrultusunda İbn Mucahid kaleme almış
olduğu Kitô.bu's-Seb'afi'l-Kırô.iıt isimli meşhur eserinde mute­
ber olan yedi kıraati şu şekilde tespit etmiş ve diğer kıraatlerin
de şaz olduğunu ilan etmiştir:95
Bfil&ı: KJ[iaı imamı Bidoı:iBarl hdoı:i Ravi
l . Şam İbn Amır ( 1 1 8/736)"" Hişam (859) İbn Dakvan (856)

2. Mekke İbn Kesir ( 1 20/737) el-Bezzi (854) Kunbul (903)

3. Küfe Asım ( 1 27 /744) Hafs (805)"7 Şu'be (809)

4. Basra Ebü Amr ( 1 54/770)911 ed-Dılri (860) es-Sılsi (874)

5. Küfe Hamza ( 1 56/772) Halef (843) Hallad (835)

6. Medine Nafi ( 1 69/785) Verş (8 1 2) K.alün (8351

7. Küfe Klsiii ( 189/804)"" ed-Düri (860) Ebü"l-Harts (854)

İbn Mucahid bu çalışmasında yöresinde daha meşhur olan


Ya'küb el-Hadrarni (H 205)'nin yerine Kisfil (H 1 89)'yi tercih
etmiş ve ilk yedinin içerisine Ya'kub el-Hadrarni'yi dahil etme­
miştir. 1 00 Bir başka nokta da kıraat imamlanndan İbn Amir ve
Ebu Amr dışındakilerin Arap kökenli olmalarıdır. 1 01
İbn Mucahid'den sonra bazı araştırmacılar, mesela Ebu
Bekr Ahmed b. Huseyn b. Mihran el-Isbehani en-Nisaburi
(H 38 1 ) , kaleme almış olduğu el-Gaye fi'l-Kırô.iıti'l-Aşr isimli
eseriyle bu yedi kıraate üç kıraat daha ilave ederek Kıraat-ı
Aşr'ı oluşturmuştur. 1 02 Daha sonra Beğavi (5 1 6/ 1 1 22) de

95 İbn Mucahld, age., ss. 53-87; Zerkeşi, age. , 1, 404-405: Muhaysln, el­
Muğn� ss . 1 8-37; Watt. Kur'an'a Girtş, s. 63.
96 "..;ı�ıJ j�IJ r�I ._i.. L,.... ,,_j".>\.;.>-1" isimli eseri vardır. İbn Nedim. age., s.
56: ı. Ebyan , age., s. 1 1 4.
97 Hafs, Asım'ın oğulluğudur. Zencani. age., s. 62.
98 ".;.,1.1_,All ._,..l:S"" isimli bir eseri vardır. İbn Nedim. age., s. 55.
99 ";_,.....J I Ja lJ ;.; _,s:ıı j.a lJ �..W ı Ja l ._i.. L,.... ,,_j".>\.;.>- 1 " isimli eseri vardır. İbn Nedim,
age., s. 56: i. Ebyan . age., s. l 1 4 .
1 00 İ . Karaçam, agm., s s . 287-3 1 2 .
101 Zerkeşi, age., 1 , 406: S . Salih, age. . s. 249.
1 02 i . Karaçam. a.y.
214 Kur'an'ırı Metinleşme Tarihi

Tefsir'inde 1 03 şartlan uygun olduğu için muteber kıraatlerin


on olduğunu ifade etmiştir. İlerleyen dönemlerde bu üç
kıraatin de diğer yedi kıraat gibi mutevatir olduğunu ispat
ederek onları şöhrete kavuşturan ise İbnu'l-Cezeri (H 833) ol­
muştur. 1 04 Bu üç kıraat de şöyledir: 1 05

l . Medine Ebü Ca'fer b. Ka'ka' ( 1 30/747)


2. Basra Ya'küb el-Hadrami (205/820) 1 06
3. Küfe Halef b . Hişam (229/843)1°7
Bazı ilim adanılan ise bu sayıyı on dörde çıkarmıştır. 1 08
Sonraki dört de -bazı kaynaklarda isimler farklılaşmakla bir­
likte- 1 09 şöyledir:

l . Basra el-Hasan el-Basri (728)


2. Mekke İbn Muhaysin (740)
3. Küfe A'meş (765)
4. Basra Yezidi (8 1 7)
İbn Mucahid'in yapmış olduğu çalışmaya rağmen kıraatler
konusunda çok sesliliğin devam etmesi merkezi otoriteyi ra­
hatsız etmiştir . Bundan dolayı merkezi otorite İbn Mucahid'in
ulaşmış olduğu sonucu bir mahkeme kararıyla teyid ettirmek 1 1 0
suretiyle bu ihtilaflara son vermeyi hedeflemiştir. Hatta mute­
ber kabul edilen kıraatler dışında her hangi bir kıraatle kılınan
namazın cfilz olmayacağına dair fetva verenler bile olmuştur. 1 1 1
İbnu'l-Cezeri, Şafii ulemasından bazılarının bu konudaki görü-

1 03 __k;.:JI rlt....
1 04 Cezeri. age. . I. 4 1 -46.
1 05 Zerkeşi. age., I. 407: Muhaysln. el-Muğni. ss. 38-44: i . Ebyii.ri, age.. s.
1 39.
1 06 Kırii.atlerle Hgllt • t'�ı- isimli bir eseri vardır. İbn Muciihld. age., Mukad­
dime, s. 1 4 .
1 07 • ....;,,.. u....ı ı .._j)\b:.I" isimli eseri vardır. İbn Nedim. age. s . 56: i . Ebyiiıi, age.,
.

s. l 14; ".,:,1.1_,All ...,.. \=S" isimli de bir eseri vardır. İbn Nedim, age., s. 55.
1 08 Watt, Kur'an'a Giriş, s. 64.
1 09 s. Salih. age.. s. 250.
l 10 Watt. Kur'an'a Giriş, s. 63.
1 1 1 İbn Ebi Dii.vüd. age. . ss. 53-54; 7..erkeşi. age.. 1. 409-4 1 0; Suyüti. age.. I.
.
83; Kurtubi, age., 1 , 35: S. Sii.lih, age . s. 254.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 215

şünü şöyle ifade etmiştir: wşaz kıraatlerle namaz kılan kimse


filim birisi ise namazı baW olur, cahil ise olrnaz . " 1 12 Buna rağ­
men söz konusu yedi kıraat dışında başka kıraatlerin de mu­
teber olduğunu söyleyen ilim adamları eksik olmamıştır. An­
cak bu tutumları, onların bir ilim adamına layık görülmeyecek
muamelelere manız bırakılmalarına sebep olmuştur. 1 1 3 Hem
de İbn Mucfilıid'in kıraat ilmindeki hocası olan İbn Şazan er­
Rfı.zi'nin aynı zamanda söz konusu ilim adamlarının da hocası
olmasına rağmen. 1 1 4 Mesela İbn Şeneblız (H 328), İbn Mes'ud
ve Ubey b. Kab'ın kıraatlerinin de muttasıl senedli olmaları
hasebiyle muteber olduğunu seslendirmesinden dolayı 1 15 İbn
Mucahid'in ölümünden yaklaşık 4 ay önce bu görüşünü geri
almaya wrlanmıştır. Bazı ilim adamları ise İbn Şeneblız'un
aşın gittiğini. kıraatler konusunda belirlenen ölçütlere riayet
etmediğini ve bu konuyu istismar boyutuna kadar ulaştırdı­
ğını ifade ederek söz konusu muameleleri bir yönüyle de hak
ettiğini dile getirmişlerdir. İbnu'l-Cezeri bu durumu 'Neredeyse
baW hakka karışacaktı . ' şeklinde ifade etmiştir . 1 1 6 Aynı şekilde
İbn Miksem de 'Gramerle uyumlu ve makul bir anlam taşıyan
kıraatlerden birisinin tercih edilebileceği' şeklindeki görüşünü
terk etmeye zorlanmıştır . 1 1 7

İzlenen sindirme politikalarının bir sonucu olarak


kıraatlerin yedi ile sınırlandırılması genel anlamda kabul gör­
müş bir bakış açısı olmakla birlikte, özellikle ilim çevrelerinde
-sınırlandırmanın sağlam temellere dayanmamasından dola­
yı- bu politikaya muhalefet edenler olagelmiştir. Bu alimlere
örnek olarak İşbiliye Kadısı Ebu Bekir b. el-Arabi (543/ 1 1 48)
ile kıraat üstadlarından 1 1 8 Mekki b. Ehi Talib (437 / ı 045) ve­
rilebilir. 1 1 9 Bundan dolayıdır ki kıraat otoritelerinden İbnu'l-

1 12 Zurkani. age., 1, 46 1 .
1 13 ô . Özsoy. age. s . 85. .

ı 14 .
s. Salih. age . s. 252.
1 15 ..
İzmirli. age s. 18: S. Salih, age., s. 25 ! .
1 16 i . Karaçam, agm . . ss. 287- 3 1 2 .
1 17 S . Salih. ag e.. s. 251 -252: Watt. Kur'an'a Giriş. s. 63: Cezalri, age., s. 88.
1 18 "c:-11 .;...1 .1_,.<]1 .jl...... " isimli bir eseıi vardır. Zerkeşi, age. , !, 408.
1 19 ",..,._J l .;... 1 ,1_,.<]1 '>"" J :_,s- ....;.:.s::J 1 '-:"l.:S"" isimli bir eseri vardır. ô. Ôzsoy, age., s.
8'5 .
216 Kur'an 'ın Metinleşme Tarihi

Cezeri (H 833/ 1 429), kıraatlerle ilgili kaleme almış olduğu en­


Neşr fi'l-Kıriifıti'l-Aşr isimli eserinin giriş kısmında şöyle bir
tespitte bulunmuştur:

��I .h �w.JI --.A.>L..a....l l ..1.>\ ..:....ü lJJ �Y. }J �_,.JI ..:...A.i l J o • I) JS


J" .}. L.ı.J \.5:;1 � �J ı..ı.�J j� � ..;JI �I ö.l__,.4]1 � lA.ı.:..... L""J
y- ...:....i l5 . ı _,..... l+] r.i ._,.. ll l .)s- � JJ .Jİ__,Ali � J j ..;J I �I ...J ? \ıı ,:r
.:r.l�I w\ıı ,f r-".d- y- il ö ..r-.JI y- i l � I w\ıı
Bir vecihle de olsa Arapçaya muvafık olan, lhtimalen de olsa Os­
man mushaflanndan blrtne uygun düşen ve senedi sahih olan
her kıraat, reddi caız olmayan, inkarı da helal olmayan, buna
mukabil Kur'an'ın nazil olduğu ahruf-1 seb'a kapsamına giren
sahih kıraatlerdendir. Bunlar ister yedi, ister on isterse diğer
makbul imamların kıraatlerinden olsun fark etmez, insanların
onları kabul etmeleri gerekir. 120

Kıraatlerin yedi ile sınırlandırılması konusunda değişik yo­


rumlar yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi Hz. Osman'ın yedi
mushaf yazdırıp, yedi ayn bölgeye yedi kurra ile birlikte gön­
dermesi iken; 12 1 bir diğeri Hz. Peygamber'e isnad edilen "Kur'an
yedi harf üzerine ncizil olmuştur.� rivayetidir. İbn Mucahid ka­
leme almış olduğu eserini tamamen bu rivayet üzerine bina
etmiştir. 1 22 Ancak İbn Mucahid'den önce kıraatlerle ilgili eser
yazan İbn Cibr el-Mekki, eserinde kıraat imamlarının sayısı­
nı beş ile sınırlandırmış ve eserinin adını Kitabu'l-Hamse koy­

muştur. 1 23 Daha önceleri Ebü Ubeyd el-Kasım b. Sellam'ın


yazmış olduğu eserde ise, kıraatlerin sayısı yirmi beş civarın­
dadır. 1 24 Taberi'nirı de kıraatlerle ilgili kaleme almış olduğu
eserinde bu yedi imama on beş civarında daha imam ekledi­
ği görülmektedir. 1 25 İbn Mucahid'den sonra da benimsedikleri
kıraat imamlarının sayısına göre eserler yazıp eserlerinirı adını
Kitabu's-Semıiniye ve Kitabu'l-Aşera koyanlar olmuştur. 1 26

120 İbnu'l-Cezeri. age., s. 9: Suyüti, age. . 1. 77.


121 .
Cezalri. age. s. 86.
1 22 Watt. Kur·an·a Giri.ş. s. 63: ô. ôzsoy, age., s. 84.
1 23 Suyüti, age., !, 83.
124 İ. Ebyfui. age., s. 1 38.
125 Cezatri, age., s. 82: H. Albayrak, agrn. . s. 98.
1 26 . .
Zerkeşi, age. !, 395,406: i. Ebyari , age. ss. 1 38- 1 39.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 217

Bundan dolayı 'bu yedi kıraat muteber, diğerleri muteber


değildir' şeklinde bir yaklaşım sergilemek doğru değildir. 127
İ bn Mucfilıid'in, hicri 4. asra gelindiğinde kıraatlerin sayısını
yedi ile sınırlama teşebbüsü esnasında Hz. Osman'ın belde­
lere gönderdiği mushaflann sayısını esas alması, anladığımız
kadarıyla ortaya çıkan yeni durumu benimsenebilir bir ze­
mine oturtmak istemesinden kaynaklanmıştır. Burada İ bn
Mucfilıid kişilerin kıraat konusundaki uzmanlıklarını, bilgiyi
nakletmedeki güvenilirliklerini (zabt, adalet, emanet, sika­
lık), dini yaşantılarını ve ilimdeki mertebelerini dikkate almış;
aynca ülkelerindeki halklar nezdinde oluşan şöhretlerini ve
güvenilir şahsiyetlerini de ön planda tutarak bir tercihte bu­
lunmuştur. 1 28
Aslında İbn Mucfilıid'in yapmış olduğu bu sınırlama, meş­
rniyetini Kur'an'ın yedi harf üzerine nazil oluşu ile ilgili ri­
vayetle temellendinniştir. Ancak Hz. Peygamber'in ifade etti­
ği yedi hartın, söz konusu yedi kıraatle hiçbir ilgisi yoktur. 129
Hadiste geçen yedi hartın yedi kıraat olduğu yornmu, özellikle
bir kısım kıraat alimi nezdinde hala muteber bir bakış açı­
sı olsa da 1 30 bu yedi harf, İbn Mucfilıid tarafından seçilmiş
olan 'yedi kıraat' ile kesinlikle karıştırılmamalıdır. 13 1 Hatta
Jeffery'nin Kitdbu'l-Mesdhifisimli esere yazmış olduğu önsöz­
de belirttiği gibi, bu iki mesele arasında ilgi kurmak da uy­
gun değildir. Üstelik bu durum, yedi kıraat imamına atfedilen
kıraatlerin muteber, bunun dışındakilerin ise geçersiz ola­
cağı şeklindeki bir düşünceye sevk edeceği gerekçesiyle, İbn
Mucfilıid bu seçiminden ötürü çoğu defa şiddetli tenkitlere de
marnz bırakılmıştır. 1 32 Aynca her imamın kıraati için çok sa­
yıda ravi olmasına rağmen133 İbn Mucfilıid'in her bir kıraati iki
ravi ile sınırlandırması da eleştirilere konu olmuştur. 1 34 Sonra

1 27 Zerkeşi. age .. I. 407.


.
1 28 Zerkeşi. age. 1. 406; Suyüti, age.. 1. 83.
. . ..
l 29 Kurtubi. age . I. 38; Cezatri. age . s. 8 l; S. Salih. age s. 24 7.
1 30 ô. Ôzsoy. age., s. 84; M. Aydın. age.. s. 77.
1 3 1 S. Ateş. agm. . ss. 32 1-33 1 .
.
1 32 Draz, age. . s. 37; Cezalri, age. s. 8 1 ; S. Satıh. age . . s. 248.
ı 33 Cezalri. age. . s. 85.
1 34 Cezalri, age., s. 82.
2 18 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

bu yedi kıraatin muteber, diğerlerinin şaz oluşuyla ilgili bir


hadis ya da sünnet de yoktur, 135 zaten de olamaz. Bu değer­
lendirme mütaahhirin ulemasından bir kısmının icma'ıdır. 136
Esas olan ise muttasıl senedli. ravileri hakında herhangi bir
ithamın bulunmadığı ve İmam Mushafın hattına uygun olan
kıraatlerin benimsenmesidir. 137 Zaten İbn Mucahid'in çağdaş­
larından olan Taberi (3 1 0 /922)'nin Tefsir'indeki kıraat tercih­
lerine baktığımızda, o dönemde ilim çevrelerinde henüz yedi
ve on gibi sınırlamaların olmadığı1 3� ve şartlan uygun olan
bütün kıraatlerin Kur'an'ın tefsir ve izahında kullanıldığı gö­
rülmektedir. 139 Aynca daha sonraki dönemlerde Şemsuddin
ez-Zehebi (748/ 1 347)'nin kıraat imamlarıyla ilgili kaleme al­
mış olduğu ve sahabe neslinden başlamak suretiyle kendi ya­
şadığı asra kadar kuminın isimlerini tabaka tabaka ( 1 7 - 18
tabaka) saydığı eseri ")-�\ııJ ..:.. Li:kJ I � Jl:>JI .ı_;.ıı � r- " adlı
eserinde de bu dunım kendini hissettirmektedir. 1 4 0

Günümüzde söz konusu yedi ya da on kıraatten her birine


göre Kur'an'ı okuyabildiği için gunır duyan ilim adamları olsa
da, sıradan Müslümanlar çoğu kere yedi ya da on kıraatin
varlığından habersizdirler. 141 İbn Mucahid'in yapmış olduğu
bu çalışma bir taraftan diğer kıraatlerin giderek unutulması­
na ve dikkate alınmamasına katkı sağlarken, 142 diğer taraftan
da her bir bölgede makbul olan kıraatlerden sadece cari ola­
nın bilinmesi gibi bir anlayışı tesis etmiştir. Ancak geçerlilik
kıstaslarına sahip olan Kıraat-ı Aşr'ın (on kıraat) günümüze
kadar varlığını sürdürdüğü de bir realitedir. 143 Özellikle her
imam ve ikişer ravisine ebced hesabına dayanan birer harf-i
remz vermek suretiyle İmam eş-Şatıbi (H 590)'nin yedi kıraati

1 35 A.y.
1 36 .
Zurkani. age. 1. 459.
137 Zerkeşi, age.. I . 407-408.
138 Taberi. age., 1, 353.
139 S. Sfillh, age.. s. 248. 253; Ö. Özsoy. age.. s. 84; Watt. Kur'an "a Giri.ş. s. 63.
1 40 Zehebi. Ma'rifetu Kurrdi'l-Kibdr ala't-Tabakdti ve"l-A 'sdr, Neşre Hazırlayan:
Tayyar Altıkulaç. 1. Cilt. Neşredenin Yazmış Olduğu Girtş. il. Bölüm. s. 29.
1 4 1 Watt. Kur'an'a Giri.ş. s. 64.
1 42 H. Albayrak. agm., s. 98.
1 43 S. Salih. age., s. 256; ö. Özsoy, age. . s. 85; Kurdi, age .. s. 1 08.
Hz. Osman Sonrası Kur"an 219

ihtiva edecek şekilde manzum olarak kaleme almış olduğu


Şdtıbiyye=Hırzu'l-Emtini ile başlayan ve ıx. asırda vefat et­
miş olan İbnu'l-Cezeıi (H 833)'nin on kıraati içerecek şekilde
kaleme aldığı eserleriyle devam eden kıraat kursları ve ica­
zet merasimleri Müslüman toplumlarda eksik olmamıştır. 1 44
Osmanlı padişahlarından Yıldırım Bayezid (H 805/ 1 402)'in
İbnu'l-Cezeıi'yi 798/ 1 396 yılında Bursa'ya davet etmesi ve
Cezeıi'nin orada en-Neşr, Tayyibetü'n-Neşr ve Tahbiru't-Teysir
fi'l-Kırddti'l-Aşr isimli meşhur eserlerini kaleme alması ve dev­
let destekli tedrisat yaptırması Kıraat-ı Aşr'ın devamlılığını
sağlayan en önemli faktörlerden olmuştur. 145

Bizim ülkemizde ve Mısır'da cari olan kıraat, ilk yedi ima­


mın içerisinde yer alan ve ravileri Hafs ( 1 90/805) ile Şu'be/
Ebü Bekir ( 1 94/809) olan Küfe'nin imamlarından Asım
( 1 27 /744)'ın kıraatidır. Mağriblilerin pek çoğu Nafi'nin Verş
rivayetine göre okurken, Sudanlıların çoğunluğu da Ebü
Amr'in kıraatine göre okurlar. 146 Asım'ın hocaları olan Sulemi
(73/692) ve diğerleri Kur'an'ı sahabe neslinden Hz. Ali (40) ,
Hz. Osman (35), Ubey b. Ka'b (30) ve Zeyd b. Sabit (45)'ten
okumuşlardır. Böylece Asım'ın kıraati muttasıl bir senedle
Hz. Peygamber'e kadar uzanmıştır. 1 47 Yedi imam içerisinden
İbn Kesir, Nafi ve Ebü Amr'in kıraatları Ubey. b. Ka'b vasıta­
sıyla; İbn Amir'in kıra.atı Osman b. Affan vasıtasıyla; Asım,
Hamza ve Kisru'nin kıraatleri ise Hz. Osman, Hz. Ali ve Abdul­
lah b. Mes'üd vasıtasıyla Hz. Peygamber'e kadar uzanmakta­
dır. 1 48 Ancak bir kısım ilim erbabı kıraatlerin mutevatir se­
nedlerle Hz. Peygamber'e kadar uzanmadığını, sadece sahabe
nesline dayandığını dile getirmiştir. Esasen kurrfilara nisbet
edilen kıraatler, Hz. Peygamber'in ruhsatı çerçevesinde oku­
nan kıraatler değildir. Bunlar o ruhsatın yansımalarından
sadece biri olan Hz. Osman mushaflarımn derlendiği kıraate

1 44 Fatih Çollak. "Reisü"l-Kurra."lık Müessesesi ve Esami-! Kurra Defteri",


Kur'an ve Tefsir Am.ştınnaları-N (2002). İSAV. İstanbul. ss. 1 79-240.
145 i. Karaçam. agm., ss. 287-3 12.
146 İzmirli, age. . s. 1 8 .
147 Muhaysln. el-Muğn� s . 30.
148 Zerkeşi. age.. I. 4 1 3.
220 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

aittir. Dolayısıyla bu kıraatler, o kıraat imamlarının seçimle­


ridir. Her bili, rtvayet edilen kıraatlerden kendince güzel olanı
almış, onu okumuş ve öğretmiş; böylece o kıraat o kimseden
meşhur olmuştur. Bundan dolayı Taberi gibi büyük alimler
kıraatlertn, Arap gramerinin neş'et etmesiyle birlikte ortaya
çıkıp geliştiği kanaatindedirler. Bu süreçte okunuşu farklı bi­
çimde nakledilen bazı kelimeler, dilcilerin ve kıraat uzmanla­
rının içtihadlanna göre seslendirilmiştir. Buna istinadendir ki
Taberi ve benzeri alimler bazı kıraatleri diğerlerine tercih ede­
bilmişlerdir. 149 Eğer bunlar Hz. Peygamber'den gelen kıraatler
olsaydı, hiçbir filim bunlar arasında tercihte bulunma gibi bir
cesareti gösteremezdi. 150

İbn Mucahid, kıraatlerle ilgili kaleme almış olduğu hacimli


eserini tamamen bu ihtilaflara ayırmıştır. Eserinde sure sure
ihtilaflara yer veren İbn Mucahid, İnşirah, Tin, Adiyat, Fil,
Maun, Kevser ve Nasr gibi birkaç surede hiç ihtilafın olmadı­
ğını ifade etmiştir.151 Diğer surelerde okunuş farklılığı olan ke­
lime sayısı ise oldukça fazladır. Bu durum göz önünde bulun­
durulduğunda Kur'an'ın mevcut şeklini alması için sarfedilen
çabaların ne kadar zahmetli olduğu da anlaşılmaktadır. Şimdi
bunlardan önemli gördüğümüz bazı örneklere bir göz atalım:

Fatiha suresinin 3. ayeti "..:.r-.l.l l iY- ..!l,L;." Asım ve Kistu'nin


kıraatinde mevcut şekliyle yer alırken, diğer imamların hepsi
ilk kelimeyi uzatmadan "..:.r-.l.ll iY- .!ili" şeklinde okumuşlardır. 1 52
Kelimeyi bu şekilde okuyan ilk kişinin Mervan olduğu rivayet
edilmiştir. 153 Aynca ilk yedi imamın içerisinde yer almayan
Sehl, Ya'küb ve Halef de bu ifadeyi mevcut şekliyle okumuşlar­
dır. 154 Ebu Salih bu ifadeyi mahzüf nidanın münadası olarak
düşünüp ".:r..l.ll �Y- Jıµ" şeklinde okumuş, Ali b. Ehi Talip ise
fiil olarak kabul edip ".:r..l.ll r)'!. ..!ıL" şeklinde "i)'!." kelimesini de

1 49 Ômeğln bkz. Taberi. age.. il. 74.


1 50 S. Ateş. agm., ss. 32 1 -33 1 .
151 İbn Mucahld, age., ss. 690-700.
1 52 İbn Mucahld, age., s. 104.
153 ,
Ebu Davüd age., Kltabu'l-Huriıf ve'l-Kıraat. 1 .
1 54 Mansur b . Ahmed el-inilti, el-İşdre .fi'l-Kırdtıti'l-Me'sürdt bi'l-Kırdtıti'l­
Meşhürdt, Yazma Eser. Fatiha Suresi Bölümü.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 22 1

meful olarak mansup okumuştur. 1 55 Taberi bu okuyuşlardan


"�" okuyuşunu tercih etmiş ve bunu da şu illete bina etmiş­
tir: "..!ll L. " kelimesi Arap dilinde "�" kelimesinden me'huz olup
mutlak otorite sahibi olan Allah'ın dünya hayatı içerisinde in­
sanların birbirlerine hükmetmelerine de imkan verecek şekilde
daha geniş bir anlam yelpazesini ifade etmek için kullanılır­
ken, "� " kelimesi "..!!L" kelimesinden müştak olup otoritenin
sadece en yetkili olan Allah'ta olduğunu ifade etmek için kulla­
nılır. Bu anlamda Fatiha suresindeki bu ayet kıyamet günün­
de tek yetkilinin Allah olduğunu ifade etmektedir. 1 56
Bakara suresinin 3 1 . "�1 ..fa r+-"'r � 415' .L.-\ıı i.)I �J"
ayetini İbn Mes'ud "� r �" şeklinde, Ubey b. Kab da "�
4...Pr" şeklinde okumuştur. 157

Bakara suresinin 37. ayetindeki "�WS �J � f.)l .jib" ibare­


sini altı imam mevcut şekliyle okurken, İbn Kesir "� f.)I ._,4.b
"
.:.,L....1$' �J şeklinde okumuştur. 158

Bakara suresinin 48. ayetinde geçen "4.&.\...i...:. 4.:.. � '}J" ifade­


sini İbn Kesir ve Ebü Amr "�\...i...:. 4.:.. � '}J" şeklinde müennes
okurken diğerleri mevcut şekliyle müzekker okumuşlardır. 159
Bakara suresinin 1 1 6. "IJJJ ...u ı ..i..;..:; I 1}1.jJ" ayetini İbn Amir
"IJJJ ...u ı ..i..;..:; I l_,ll.j" şeklinde vavsız olarak okumuştur. 160
Bakara suresinin 1 77. ayetini Hamza "1_,J _,; .:.ı ı _r.Jı ..,-:!" şek­
linde mevcut şekliyle mansup okurken, diğerleri ".JI �ı ..,-:!
ı _,J_,; " 161 şeklinde merfu okumuşlardır. Aynca Asım'ın bu ifade­
yi iki şekilde okuduğu da rivayet edilmiştir. 162
Bakara suresinin 1 84. ayetindeki ":..rf.-. fW. �..ı.t" ifadesini
Nafi ve İbn Amir dışındakiler mevcut şekliyle temrinli okur­
ken, bu iki imam ".:r.:5L. r-W. �..ı.t" şeklinde "�..ı.t" kelimesini

155 Şelebi. age .. ss. 103- 105: Taberi, age., 1. 94-95: Kurtubi. age.. l, 10.
1 56 Taberi. age., I. 95: Hace (22):56: Mu'mln (40): 1 6.
1 57 Taberi. age .. I. 254.
. .
158 Taberi. age. I. 280: Cezalri. age . s . 90.
.
1 59 İbn Mucahid, age. s. 155.
160 İbn Mucahid. age.. s . 169: Dani. age. . s . 102: Suylıti. age. . I. 77.
161 Bkz. Bakara (2) : 1 89.
1 62 İbn Mucahid, age., s. 1 76.
222 Kur'an'm Metinleşme Tarihi

muzfil olarak tenvinsiz "İW." kelimesini muzfilun ileyh konu­


munda mecrur ve "�" kelimesini de " �L... " şeklinde çoğul
olarak okumuşlardır . 1 63
Aı-i İmran suresinin 1 8 1 . ·.�\ıı �J ı.,,.ı ı.; \... � " ayetini
Hamza �\ıı �J ı.,,.ı ı.; \... �" şeklinde ya ile meçhul, -�J"
...

şeklinde nfilb-i ffill konumunda merfu olarak okumuştur. 1 64


Aı-i İmran suresinin 1 84. "�ı '-:"l:SJIJ _,.)IJ" ayetini İbn Amir
"_r...J I '-:"'l:SJ �J r.)�J" 1 65 şeklinde her iki ismin başında da birer
ba ziyadesiyle okumuştur.166 Bu durum Osman mushaflanna
muhalif olmasına rağmen Şam Mushafı'nda mevcuttur. 167
Nisa suresinin 3 1 . ayetinde geçen " � ..ı.;J �!!:- � .;s::, "
ifadesini bir rivayete göre Asım -�.L_J �!!:- � fo" şek­
linde ya'h okumuştur. 168
Nisa suresinin 43. ayeti ile Mfilde suresinin 6. ayetinde­
ki ".L:.Jı rJ J I" ifadesini bütün imamlar mufü'ale babından
_
okurken, Hamza ve Kisfil sülasi babtan ".L:.Jı �" şeklinde
okumuştur. 1 69
Nisa suresinin 94. ayeti ile Hucurat suresinin 6. ayetinde
geçen "IH" ifadesini bütün imamlar mevcut şekliyle okur­
ken, Hamza ve Kisfü "ip" şeklinde okumuştur. 1 70
Mfilde suresinin 95. ayetindeki "�L... fW. �J\AS JI" ifade­
sinde yer alan "öJIAS" ifadesini Nafi ve İbn Amir muzfil ola­
rak tenvinsiz, " rW." ifadesini de muzfilun ileyh olarak mecrur
okumuşlardır: "�L... i-W. �J\AS Jı· 111
Mfilde suresinin 1 1 8. '\:: ;! ..$1.i � _,.A.;ü .:ııJ !l.)� �li �.1ü .:ıı
....

�ı �_;...l l " ayetini İbn Mes' u d "r-:>)1 .;_,A.;JI ..:,..; ı ..$1.i r+1 _,.A.;ü .:ııJ"
şeklinde okumuştur. 1 72
1 63 A.y,
1 64 İbn Mucahtd. age. , s. 22 1 .
1 65 Aynı ifade Fatır suresinin 25. ayetinde de geçmektedir.
1 66 Dani, age., s. 1 02.
1 67 Kurdi. age. . s . 109.
1 68 İbn Mucahld. age., s. 232.
1 69 İbn Mucahld. age., s. 234.
1 70 İbn Mucahtd. age. . s. 236.
171 .
İbn Mucahtd. age. s. 248.
1 72 Zerkeşi, age . . 1, 274.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 223

En'arn suresinin 57. ayetindeki "J.-1 1 �" ifadesini Ebü


Amr, Hamza, İbn Amir ve Kisfil "J.-11 A" şeklinde okumuş­
lardır. 173

En'arn suresinin 1 37. � _;j .!.ll..i.SJ


"t""'.))IJI j:; .:r-5_,.!...ll .f
t""'j lSr-" ayetini İbn Amir "1..r..j" fiilini meçhul, "J:.i" kelimesi
naib-i fail konumunda merfu, "t""'.))IJI" kelimesini "J:.i" masda­
nnın mefulu konumunda mansup ve "t""'JlSr." kelimesini de
"J:.i"
kelimesinin muzafun ileyhi konumunda mecrur olarak
okumuştur: � tsr- "
.f � .;j .!1J..i.SJ " 17
t""'.))I JI j.a .:r-Sr-J I 4

A'raf suresinin 57. ayetindeki "IA" ifadesini "_r..:. " kökün­


den farklı farklı okuyan imamlar olmuştur. 175

A'raf suresinin 1 49. ayetindeki "L:J fa..J �J �J- r3 J)" ifa­


desini Hamza ve Kisai "L:J _};üJ �J �:) r3 J)" şeklinde ta ile ve
"�1" ifadesini mansup okumuştur. 176
A'raf suresinin 1 72. ayetindeki " �_J.)" kelimesini Nafi, İbn
Amir ve Ebü Arnr177 yazılışı aynı olmasına rağmen dikey üs­
tünle " �
�.)" şeklinde çoğul olarak okumuşlardır.
Enfal suresinin 9. ayetinde ism-i fail olarak geçen ".J:-9�j"
kelimesini Nafi ".J:-9.)j" şeklinde ism-i meful olarak okumuş­
tur. ı 7H

Enfal suresinin 35. ayetindeki "�� )il ..:...::J ı � �')I..... .:.ı ts \..J
ifadesini bir rivayete göre Asım r-+')I..... kelimesini
�..ı....a;J" "
"

mansup, "'-!..ı....a;J
.�" kelimelerini de merfu okumuştur: "\..J
� �')I.....
.:.ıts" l79
�..ı....a;J :� )il ..:...::J I
Tevbe suresinin 24. "�IJjlJ �l .,>- IJ r5j�I J r5j�İ .:.ı ts .:.ıı Ji
JlylJ �r.:-s-J" ayetindeki '.:.ıts' nin bütün isimleri çoğul kalıbıy­
"
la gelmişken " �_r-.s. kelimesi tekil kalıbıyla harekelenmiştir.

1 73 İbn Mucahid, age., s. 259.


1 74 Taberi, age., V. 353: İbn Mucahid. age. . s. 270: Suyüti. age.. I. 77: Kurdi,
age. . s. 1 1 0.
1 75 İbn Mucahid. age., s. 283.
1 76 İbn Mucahid, age. . s. 294.
1 77 İbn Mucahid, age. . s. 298.
1 78 İbn Muciihid, age., s. 304.
1 79 İbn Mucahid. age. . s. 305.
224 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Ebu Bekir'in rivayetinde Asım bunu "� :r.:-s-" şeklinde dikey


üstünle çoğul okumuştur. 180
Tevbe suresinin 6 1 . "L,..JJ ı;.r.--r1J :.rY-J 411 � :.rY- � .r-> .'.ı.ıi Ji"
ayetinde merfu olarak geçen "�JJ" kelimesini Hamza "� JJ"
şeklinde mecrur okumuştur. 1 8 1
Yunus suresinin 22. ayetindeki "�ıJ _,.Jı _; r5.;,--! ..s.i.Jı _,,. " ifa­
desini İbn Amir "_.,..,J ıJ _,.Jı _; r5� ..s.i.Jı _,,." şeklinde okumuştur. 1 82
Yunus suresinin 30. ayetindeki "...:....4LI L. � JS _,1:-i ...!l.lt.:..." ifa­
desini Hamza ve Kisfü "...:....4LI L. � JS _,ı:; ...!l.l t.:..." şeklinde oku­
muştur. 1 83 Taberi bu iki kıraatin de meşhur olduğunu, kıraat
imamlannın her ikisiyle de okuduğunu belirtmiş ve hangisiyle
okunursa okunsun isabet edileceğini ifade etrniştlr.1!14

Yunus suresinin 5 8 . "L.... � _,.,. ı_,.,.-}:.Li ...!l.l l:i ..:...J'.


...>- J 411 1 �
Ji
;J�" ayetinin Ubey b. Ka'b'dan gelen bir rivayette " � Ji
;j� r � _,.,. ı_,.,.. _;.:u ...!l.l .µ ..:......>-J'.) 411 \ " şeklinde olduğu bilgisi
yer alır. Hafs rivayetinde Asım bunu Kur'an'daki mevcut şek­
liyle okumuştur. 1 85
Hu ? suresinin 46. ayetinde geçen " � t..,., .J:S-.� �\ " ifadesin­
deki "JoS." kelimesini Kisfü fiil -i mazi olarak "�" okumuştur.
Bu durumda "rf" kelimesi meful olarak mansup olmuştur.
İbn Abbas'ın da bu ifadeyi böyle okuduğu rivayet edilmiştir. 1 86
Yusuf suresinin 1 2 . yetindeki "< d!J C}_:;." fiillerini İbn Kesir
"�J c})" şeklinde nefs-i mütekellim mea'l-ğayr kalıbından
okumuştur. Aynca ilk fiili Kur'an'daki mevcut "c3.J kökünden
"

farklı olarak "c/J" kökünden ama iftial babından okumuş; bu


durumda da cezm alameti olarak sonundaki ya düşmüş ve

1 80 İbn Mucahid. age .. s. 3 1 3.


181 İbn Mucahld. age. . s. 3 15.
182 İbn Mucahld. age.. s. 325.
1 83 "._);" fiilinin Arap kelamında iki anlamı vardır: Bunlardan bili tabi olmak.
izinden gitmek: dlğ;er1 de okumak ve tedris etmektir. Bu ayetteki anlam.
.
fiili n bilinci anlamıdır. Taberi. age. I. 493.
184 Taberi. age.. vı. 557-558: I. 493: aync.a bkz. ll. 89: İbn Mucfilıld. age. . s. 325.
185 Ebü Davüd. age., Kitabu'l-Hurüf ve'l-Kıraat, 1 .
. .
186 Taberi. age., VII. 53: İbn Mucahld. age s . 334: Ebü Davüd. age. . Kitabu'l­
Hurüf ve'l-Kıraat. 1 .
Hz. Osman Sonrası Kur'an 225

fiilin sonu mecnır kalmıştır. �;" 1 87 kökü 'bol bol yemek, eğ­

lenmek' anlamına gelirken, "._rJ" kökü 'gözetmek, kollamak'


anlamına gelmektedir. İsmail b. el-Mekki'nin rivayetinde ise
İbn Kesir'in bu ifadeyi •
�J c}/
; şeklinde okuduğu bilgisi
yer alır. Ebü Amir ile İbn Amfr de söz konusu fiilleri nefs-i
mütekellim kalıbından okumak.la birlikte sülasi babtan • C})
�J .. şeklinde okuduk.lan için her iki fiilin sonu da meczum
olmuştur. Nafi ise fiilleri mevcut şekliyle gfilb kalıptan oku­
muş, ancak ilk fiili İbn Kesir gibi iftifil babından okuduğu için
fiilin sonu yine cezm alameti olarak ya'nın düşmesiyle mecnır
. _J �:J!..-" 188
olmuştur: "..:..o1

Ra'd suresinin 4. " t;jJ 7t;sı .:r ..:.., 4-J ..:... ıJJ� � ../'J'l ı ,_h
...1.>-I J · � � �I_,:..... f.S-.J .:ı ı_,:..... �J" ayetindeki ·.:ıı_,:..... �J t_;jJ
�I_,:..... j-}-J" bölümünü Nafi, İbn Amir, Hamza, Kisai ve ikinci
ravisi Şu'be (Ebü Bekir)'nin rivayetine göre Asım ":.r" harf-i
cerrtne atfetmek suretiyle mecrur okumuşlardır: 1 89" �J t_JjJ
• •
�I_,:..... .rJ-J �I_,:..... "

İbrahim suresinin 1 . ayetinden 2. ayetine geçerken: JI
�ı �ı j.jAll .11.r"" Allah lafzını Nafi ve İbn Amir bedel olarak
düşünmeyip cümle başı kabul etmiş ve merfu okumuşlardır:
"ı..>.i.l l :..U I �I j._jAll .11.r" Jl" l9o
Hicr suresinin 8. ayetindeki ·�ı J) L.." ifadesini İbn
Kesir. Nafi, Ebü Amr ve İbn Amir ".0.S:.:.W I JJ.; L." şeklinde fii­
li müfred müennes gfilb kalıbından ve "�I" kelimesini de
onun faili konumunda merfu olacak şekilde okumuşlardır.
Ebü Bekir'in rivayetinde ise Asım ·k:.wı J j:; L." şeklinde meç­
hul kalıptan okumuştur. 1 9 1

187 " � / kelimesi aslında hayvanın otlamasını ifade için kullanılır. İnsan için
kullanımı ise istiare yoluyla olur ve 'çok yemeyi' ifade eder. (Ragıp el­
Jsfehani, age., s. 1 93); bir diğer yönüyle de kelime eğlenmeyi ve nimet
içinde olmayı ifade etmektedir, Ar<ı:plar şöyle derler: · � ;J ..,,_...L; 4- /-' çıka­
lım, eğlenelim ve piknik yapalım (Jbrahim Mustafa . . . . M. Ali en-Neccar,
el-Mu'cemu'l-Vasit, · e:; kökiı)
1 88 İbn Mucahid, age. . s. 345-346.
1 89 İbn Mucahld, age., s. 356.
1 90 İbn Mucahld, age., s. 362.
1 9 1 İbn Mucahld, age., s. 366.
226 Kur'wı'ın Metirıleşme Tarihi

Nahl suresinin 66. ·..;� ..) L... � ö � İLA.i\ıl ..) � .:.ııJ


0:-!Jl.!..ll WL... L..o.l l>- l.:-1 i�J ..!.J) 0:-! ;r" ayetinde yer alan • �"
fiilini Ebü Ca'fer dışında Medineli kurranın çoğunluğu ve
Küfe'nin imamlarından Asım • �" şeklinde sülasi babtan
okumuştur. Bu ayırımla ilgili Kisfil şöyle bir tespitte bulun­
muştur: Şayet elde edilen içecek sürekli ise Araplar bunu fiili
ifal babından kullanarak, sürekli değilse sülasi babtan kul­
lanarak ifade ederler. 1 92 Diğer taraftan ayette geçen ·..;�" ke­
limesinin sonundaki zamir müfred müennes kalıbından "L.t."
olması gerekirken müzekker kalıptan kullanılmıştır. Bunun­
la ilgili olarak da şu açıklamalar yapılmıştır: Sibeveyh "rLA.i\ıl"
kelimesini "JWI" vezninden olan müfred isimler arasında da
ifade etmiştir. Bundan dolayı buradaki kullanımda ona raci
olan zamir müfred olmuştur. Aynı ifadenin Mu'minün sure-
L,.... .<: ;; _; ö _\ LA.;\ıi
. .
2 1 . " ' l,. . <:\ .J\ J
sinin
C:
. <:\ 1 . : L .
1. � J
-. r- ...... � ..f
r..,-- r- r.""' i ..f
.:.ı� \.+;.. ö r-5" ayetindeki kullanımında ise çoğul kullanım söz
konusu olduğu için ona raci' olan zamir de uygun bir biçimde
müfred müennes kalıbından gelmiştir. Bunun Arap dilinde ve
Kur'an- ı Kertm'de benzer kullanımları söz konusudur. Mese­
la En'am suresinin 78. ı..sU ıı... Jl.i ü. j� � \ .s\1 Wi• ayeti ile

Abese suresinin 1 1 . ·o.?� .L:. � ö_;x, �\ "%• ayeti bu tür kulla­


nımın örneklerindendir: 193

Nahl suresinin 1 12. ·�,_,>..1 1J �\ _;.l:-\ ...ıı l Ltibü" ayetinde yer


alan ·�,_,>.JIJ" kelimesini Ebü Amr ikinci meful konumunda
mansup okumuştur: "J,_,>.JıJ � \ _;.l:-\ ...ıı l �b\,;" 1 94
İsra suresinin 23 . "�\ L...+l JZ Jl.i" ayetinde geçen "�\" keli­
mesini İbn Kesir ve İbn Amir mansup okumuştur. • Jı"195
İsra suresinin 38. "L.t.Jfa �J ..ı.:s. � .:.ıl5 .!fü J5" ayetinde yer
alan " � " kelimesini İbn Kesir, Nafi �e Ebü Amr " � " şelinde
ta'lı ve mansup okumuştur. 196

192 Taberi, age. . VII, 606 (Nahl suresi 66. ayetin tefsiri.)
193 Nesefi, age. . I. 29 1 : Taberi. age., VII. 606 vd.
194 İbn Mucahld. age . . s. 376.
195 İbn Mucahld. age. . s. 378.
196 İbn Mucahtd, age., s. 380.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 227

Kehf suresinin 25. "� �\.. -!...l; · ayetinde geçen "�\.."


kelimesini Hamza ve Kisfü muzaf konumunda tenvinsiz
okumuştur."� �L." 197
Kehf suresinin 7 1 . ayetindeki "41.. 1 J_,.:ı l.p ..,>-1 Jli" ifade­
sininin son kısmını Hamza ve Kisfü "lJ...i J)..:J " şeklinde fiili
sülasi babtan ve gfilb sigasından, "41.. 1" kelimesini de ffill ko­
numunda merfu olarak okumuştur. 1 98
Meryem suresinin 90. ayeti ile Şura suresinin 5. ayetin­
de geçen " ...:... .:.ı � ..:.ıi.,,..._J I .)ts:; " ifadelerinin her ikisini de İbn
Kesir " ...:... .:.ı;k:; ..::.ı.,,..._J I .)ts:;" şeklinde ta ile okumuştur. Ebü
Amr ile Ebu Bekir'in rivayetine göre Asım ise her iki yerde de
" ...:... .:.ı � .:.ıl.,,..._J I .)ts:;" şeklinde okumuştur. 199

Taha suresinin 63. "ı.Sl_;>U ı.S..ı..ı. ı.SI" ayetini nokta, hareke,


şedde ve cezm olmaması hasebiyle kıraat imamları dört ayn
şekilde okumuşlardır.
1 . Nafi, İbn Amir, Hamza ve Kisfü "ı;ı.i... �ı· şeklinde ".J\" nin
nununu şeddeli, ".:.ıl... " nin nununu şeddesiz
2. İbn Kesir "�l... .'.ıı" şeklinde ".JI" nin nununu şeddesiz,
".:ıl.." nin nununu şeddeli

3. Hafs "ı;ı.:U. .)ı· şeklinde her iki nunu da şeddesiz


4. Ebu Amr ".)...i...ı. �ı· şeklinde ".Jl"nin nununu şeddeli, "..:.r...i...ı. "
nin nunuriu şeddesiz ve kelimeyi ya'lı olarak okumuş­
tur. 200
Enbiya suresinin 45. ayetindeki "\.. bl <ls...ı..l l r-a-ı ı � '1J
.JJJ�" ifadesini İbn Amir "<\s...ı..l l r--a-ı ı � '1J" şeklinde ifal
babından ve muhatap sigasından okumuştur. Bu durumda
"r--a-ı ı · kelimesi de meful olarak mansup olmuştur. 20 1 Benzer
örnekler Kur'an'ın diğer ayetlerinde de mevcuttur. 202
197 İbn Mucahid, age. . s. 390.
198 İbn Mucahid. age. . s. 395.
199 İbn Mucahtd. age.. s. 4 1 2 .
200 Zurkani. ag e. . I . 366-367: İbn Mucahld. age . . s. 4 19: Mansur b . Ahmed
el-Ira.ki. age .. Taha Suresi Bölümü.
201 İbn Mucahld, age. . s . 429.
202 Bkz. Nemi (27):80-8 1 .
228 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Hac suresinin 62. J1�1 y. ..;_,.) ;r .J_y� ı....;i_," ayetinde,


Ankeblıt suresinin 42. ·.:_.:..:. ;r ..;_,.) ;r .Jy-..4 \.. � �\ �!" ayetinde


ve Lokman suresinin 30 . "J1�1 .,;_,.) ;r .Jy-..4 ı...i.; _, " ayetinde yer
alan .J_y.J.._" fiillerini İbn Kesir ".J_y..i,;" şeklinde ta ile okumuş­

tur. Sadece Mu'min suresinin 20. ·.:.ı� ':J ..;_,.) ;r .J_y.J.._ .:.r..il l_,
� ayetini mevcut şekliyle ya ile okumuştur. Nafi ve İbn
..

Amir hepsini ta ile okurken, Ebu Amir de hepsini ya ile oku­


muştur. Hamza ile Kisfil ise Ankeblıt suresindeki ifadeyi ta ile
diğerlerini ya ile okumuşlard ır . 203
Mu'minün suresinin 9. ".J_,k;� r+_,.L..:> .J.s- � .:.r..ill_," aye­
tinde dikey üstünle çoğul okunan r+_,.L..:> " kelimesini Hamza

ve Kisfü müfred okumuşlardır. Vav'a hareke verilmeyip dikey


üstün konulduğunda müfred okunan kelime, vav harfine di­
key üstün konularak çoğul da okunmaktadır ki kelimenin
klasik yazım şekli böyledir. Kıraat imamları bu yazımlardan
hareketle farklı okuyuş şekillerini benimsemişlerdir. 204
Nur suresinin 52. ayetindeki -�_," ifadesini İbn Kesir,
Hamza, Nafi ve Kisai �-'" şeklinde kaf haıilne kesre vererek

okumuşlardır. 205
Furkan suresinin 48. ayetinde yer alan ·�; .SJ.... � ı�·
ifadesini Asım mevcut şekliyle okurken, İbn Amir ötreli nun
ile "\�" şeklinde; Hamza ve Kisfil fethalı nün ile "\�" şeklin­
de; Ebu Amr, Nafi ve İbn Kesir hem nün hem de şin harfinin
ötresiyle ·ı�· şeklinde okumuşlardır. 206
Şuara suresinin 193. ayetindeki ·j_)" fiilini teiıl babından
okuyan İbn Amir. Hamza ve Kisfil "&\ı ı t_,)I" ifadesini de söz ko­
nusu fiilin mefulu olarak mansup okumuştur: ·�\ıı t_J) \ "'! Jj.;"207
Neml208 suresinin 25. ayetindeki ·ı_,� 'k ifadesini bütün
imamlar mevcut şekliyle şeddeli okurken, Kisfü şeddesiz ve
203 İbn Mucfilıld, age., s. 440.
204 İbn Mucahid. age. . s. 444.
205 İbn Mucahıd. age., s. 457.
206 . .
İbn Mucfilıld. age. s. 465; Buhiiıi. age . Kltabu Bed'i'l-Halk. 5.
207 İbn Mucahld. age. . s. 473.
208 İbn Mucfilıld bu sureyi Süleyman suresi olarak ifade etmiş. Nemi ismini
dipnot olarak göstermiştir. Age., s. 4 78.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 229

farklı bir biçimde okumuştur: "l_,�ı � 'k. Aynı ayetin "�_,


.:ı_,.:.µi Lo_, .:ı;;..; Lo" şeklinde biten son kısmını ise Hamza, Ebü
Amr, İbn Amir, Nafi, İbn Kesir ve Ebü Bekir'in rivayetinde
Asım ·.:ı� Lo_, .:ı_,;..;..,_ Lo �_," şeklinde ya'lı okumuşlardır. 209
Kasas suresinin 48. ayetindeki ·ı_;.ua; .:ı J>..--:" ifadesini İbn
Kesir, Nafi, Ebü Amr ve İbn Amir 'birbirini destekleyen iki
büyü' anlamına gelecek şekilde değil de 'sır sırta vermiş iki
büyücü' anlamına gelecek şekilde:' "\.r"\..6; .:ı�"okumuştur. 2 10
Ankebüt suresinin 58. ayetinde geçen "l_,L.s._, ı_,:...T. .:r..i.ll_,
�\ :.r �f.J ..:..ı W L..al i " ifadesini Hamza ve Kisfö "r-?.fJ"2 1 1 şek­
linde okumuşlardır. 2 1 2
Rüm suresinin 57. ayetinde geçen ·ı� .:r.lll t?. '1 ..i.:... ..r.'
r-+J..L...." fiilini İbn Kesir, Ebü Amr, Nafi ve İbn Amir "c? '1 "
şeklinde ta ile okumuşlardır. Ayrıca Nafi ve İbn Amir Mu'min
suresinin 52. ayetindeki benzer ifadeyi de "�\ � '1 iy.
r-+J..L.... " şeklinde ta ile okumuştur. Hamza, Asım ve Kisai ise
bu ifadeleri her iki yerde de ya ile okumuşlardır. 21 3
Lokman suresinin 3. ayetindeki · �J-' -s .'.ı... " ifadesini Ham­
za ·� J-' -s .'.ı..." şeklinde merfu okumuştur. 2 1 4
Secde suresinin 24. ayetindeki ·ı_,.r." W" ifadesini Hamza
ve Kisfü "l_,.r." l4J" şeklinde, yani 'sabretmelerine karşılık, sab­
rettikleri için' anlamına gelecek şekilde okumuşlardır. 2 15
Ahzab suresinin 33. ayetinin başındaki -�>::! ..) .jjj" ifa­
desini İbn Kesir, Ebü Amr, Hamza, Kisfü ve İbn Amir ".j _:Jj"
şeklinde kfil harfinin kesresi ile okumuşlar ve anlam da 'va­
karlı olun' şeklinde değişmiştir. Bu durumda baştaki vav har­
fi de atıf vavı olmaktan çıkmış ve fiilin ilk harfi olmuştur. 2 1 6

209 .
İbn Mucahid, age. s. 480-48 1 .
210 İbn Mucahld, age. . s . 495.
211 Bkz. Zumer (39):72: Aı-ı İmran (3): 1 5 1 .
212 İbn Mucahld, age., s . 502.
213 . .
lbn Mucahld. age s . 509.
2 14 İbn Mucahld, age., s . 5 1 2.
215 İbn Mucahld. age.. s . 5 1 6.
2 16 İbn Mucahld, age.. s. 522.
230 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Ahzab suresının 49. ayetinde cinsel ilişki anlamına ge­


len " ı:.I"�" ifadesini Hamza ve Kisfü mufü'ale babından
"�"okumuşlardır. 2 1 7
Sebe suresinin 1 7. ayetindeki ".J�I '\1 1 (.)� j.AJ" ifadesini
İbn Kesir, Nafi, Ebu Amr. İbn Amir ve Ebu Bekir'in rivayetin­
de Asım ·(.)� j.AJ" şeklinde ya ile ve meçhul; aynca ".J�I"
kelimesini de naib-i ffill konumunda merfu okumuşlardır. 2 1 8
Fatır2 1 9 suresinin 33. "4:f .:ı� L.,;);.� .:ı..1$ ..:..ı 4- " ayetinin
birinci fiilini de Ebu Amr meçhul okumuştur: "� _#� .:ı..1$ ..:..ı 4-
4:t .:ı� "220

Yasin suresinin 4 1 . ".:ı�ı ..!ili.il ..) �)1 U- l;I � �İJ"


ayetini Nafi ve İbn Amir dik üstünle "�J�"şeklinde çoğul ola­
rak okumuşlardır. 22 1
Saffüt suresinin 1 25. ayetiyle 126. ayetinin: ·� .:ıy..ı.;I
�J 'Jı �4İ .;, ;J �; ;,.ıı ı .j:4.ll>..l l .j.--.>- 1 .:ıJ;.tJ" birbiriyle olan iliş­
kisinde 1 26. ayetin başındaki mansup olan Allah lafzını İbn
Kesir, Nafi, Ebu Amr ve İbn Amir cümle başı kabul edip merfu
okumuşlardır: "�4İ � JJ �J 411 1 .j:4JWI .j.--.>- 1 .:ıJ;.tJ � .:ı y..ı.;I
�J '11" Diğerleri ise Kur'an'da yer aldığı mevcut şekliyle bedel
olarak mansup okumuşlardır. 222
Sad suresinin 46. ayetindeki -!1.ı.ll (.)jS� ��" ifadesinin ilk

kelimesini Nafi muzaf kabul edip tenvinsiz okumuştur: "��


;1.ı.ll (.)jS� "223
Zumer suresinin 38. " ı:.I" J.ıı ;,._ .r. ..;.)ı;ı J I .� .:.,lA...!. lS ı:.I" J.ıı
� ; .:.. l5:.-.. ayetindeki ..:..ı lA...!. lS " ve "..:..ı l5:.-.." ·i fadelerini Ebu

Amr tenvinli okumuş ve bu ism-i failleri fiilleri gibi amel ettir­


miştir. Bu durumda sonraki kelimeler de meful konumunda
mansup olmuştur:

21 7 İbn Mucahid. age., s. 522.


218 İbn Mucahld. age .. s. 528-529.
219 Surenin bir ismi de 'Melatke Suresl'dlr. İbn Mucfilıld. age., s. 534.
220 A.y.
22 ı İbn Mucahtd, age., s. 540.
222 İbn Mucahtd. age. . s. 548-549.
223 İbn Mucahtd. age., s. 554.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 23 1

J \ of.<'' ..:..>• IA..o


224" ' , • ı r" l ,. ı . • ır l a. ''
�) ..:..> ""-""" .J'" u- .._,.. .r.
• ._}.)\) \ ou .J'" u-

Mu'min suresinin 2 1 . ayetindeki "ö; r+-' ..ı..!. I t"' _,;lS" ifadesi­


ni İbn Amir "ö; � ..ı..!. I t""_,;lS" şeklinde okumuştur. 225
Fussılet suresinin 19. "'11 1 �l..1.&-I � � Y-J" ayetini Nafi nefs-i
mütekellim mea'l-ğayr kalıbından malum olarak okumuş ve
bu durumda da ·�1..1.&-I" kelimesi meful olduğu için mansup
olmuştur: "411 1 ;.1..1.&-1 � � J•225
Y-
Şüra suresinin 25. ·�1!.:-JI .y �J o.)� .y �.,,.:J ı � 1.5.iJ I .Y'J
.:ıµ \.. �J" ayetinin sonundaki fiili İbn Kesir, Nafi, İbn Amir,
Ebu Amr ve Ebu Bekir'in rivayetinde Asım .:ıµ" şeklinde "

cümlenin önceki fı.Hleriyle de uyumlu olarak gatb kalıbından


okumuşlardır. 227
Şüra suresinin 30. "�..1.ıl ..:...-:-5 � � .:r �ı.... ı \..J" ayeti
Medinelilerin ve Şamlılann mushafında ·� � ,:r �l..,.:. I \..J
�..1.ıl ..:...-:-5" şeklinde fü'sızdır. Söz konusu beldelerin imamları
olan Nafi ve İbn Amir de bu ayetleri böyle okumuşlardır. 228
Zuhruf suresinin 19. ·ı;ı.;ı � )1 � t"' .:r..iJI o:!LJI I�J" aye­
tini İbn Kesir, Nafi ve İbn Amir "� )1 �·229 şeklinde oku­
muştur. Ayrıca afetin devamındaki "� ıJ�i· ifadesini de
.
Nafi ·� IJ�.JI" şeklinde ifal babından meçhul sigasıyla
okumuştur. 230
- - ı .
Zuhruf suresinin :35. "� ö_,>-\llJ �..ıJ I �.r.-J� t._1;.. W ..!.ll.) jS" .J G
..!..4J"23 1
ayetindeki "W" ifadesini Hamza ve Asım dışındakiler
şeddesiz okumuşlardır. 232 Aslında cümlenin başındaki ".JI"
nafiye olduğu için "W" da "\il" anlamındadır. Bu durumda

224 İbn Mucahld, age. . s. 562.


225 İbn Mucahld. age.. s. 569.
226 İbn Mucahld, age., s. 576.
227 İbn Mucahld, age. . s. 580.
228 İbn Mucahld, age. . s. 58 1 .
229 Fussılet (4 1 ):38'de meleklerden bahsedilirken benzer bir şeklide "...'..L ; �­
ifadesi kullanılmıştır. Ancak diğer taraftan Enbiya (2 1 ) : 26'da aynı melek­
ler için ·,�- nitelemesi de yer almaktadır.
230 İbn Mucahld, age .. s. 585.
23 1 Aynca bkz. Tank (86):4.
232 İbn Mucahld, age., s. 586.
232 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

ayet: "�.ı.JI ö�I t_\:.. )il ,!1.b JS L.J" şeklindedir. Ayeti bu şekilde
okuyanlar da olmuştur. 233
Casiye suresinin 32 . "l+:i '-:-:!J ')' �UIJ J>.. 411 1 �J �ı J:.i b\J"
ayetindeki "�UIJ" kelimesini Ha mansup okumuştur.234
mza

Ahkaf suresinin 1 6. "jj�J 'H L. � ı � � ..:r-.i.ll .!1:.IJ I


r+l!.:--- y " ayetini İbn Kesir, Nafi, Ebü Amr, İbn Amir ve Ebü
Bekir'in rivayetinde Asım "jJ�J ı.,,ı....s. L. ..:,...- ı � � ..:r-.i.ll .!1:.IJI
r+l!.:--- y " şeklinde ya ile ve meçhul olarak okumuştur. Bu
durumda fiillerden sonraki ifadeler de naib-i ffill konumunda
merfu olmuştur. 235
Muhammed suresinin 3 1 . "� .J-..1.A�I � ._;.> �PJ
}.:;J .:r-.r.l..a.ll J" ayetini Ebü Bekir'in rivayetinde Asım "�_A.:JJ
h.J .:r-.r.l...J IJ � ..:r-..1.A�I � ._;.> " şeklinde ya ile okumuştur. 236
Fetih suresinin 10. ":..ıı l � ..ı..A \s. � Jjl :fJ" ayetinde yer alan
"�" tamlamasının sonundaki zamiri Asım dışındakiler "�"
şeklinde mecrur okumuşlardır.237
Hucurat suresinin 10. ayetinde tesniye olarak yer alan
" �.,;.:;.\" ifadesini İbn Amir "�;.ı" şeklinde çoğul okumuştur. 23H
Zartyat suresinin 46. ayetinin ".}.i :r (..,; f �J" şeklindeki
baş kısmını Ebü Amr, Hamza ve Kisru 38. ayetten itibaren
başlayıp her bir peygamber bahsinde yinelenen ".)" harf-i
cerrine atfetmek suretiyle mecrur okumuşlardır. Oiğerleri
ise müstetir "\.:SJ.... \J" ya da "_,s-:ı ıJ" fiilinin mefulu konumunda
mansup okumuşlardır. 239
Tür suresinin 37. ayeti ile Gaşiye suresinin 22. ayetinde­
ki "�" kelimelerini İbn Amir sin ile "�" şeklinde ince
okumuştur. İbn Kesir ise Tür suresindeki bu kelimeyi sin ile
okurken, Gaşiye suresindekini sad ile okumuştur.240
233 Nesefi. age., IV. 1 18.
234 İbn Mucahid. age. . s. 595.
235 .•
İbn Mucfilıid, age s. 597.
236 .
İbn Mucfilıid. age . s. 60 1 .
237 İbn Mucahid. age. . s . 603.
238 İbn Mucahid. age .. s. 606.
239 İbn Mucfilıid. age .. s. .
609: Nesefi. age . IV. 1 87.
240 İbn Mucahid. age. . s. 6 1 3.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 233

Necm suresinin 50. "�.s1J'iı I)� ..!.ll..o.1 ..;ıJ " ayetinin son kısmını
Nafi ve Ebu Amr J) I)�" şeklinde okumuşlardır . 24 1
"

Rahman suresinin 35. "')U ..r'• l,,.,;J ) L; 1.ı • � ı� '


·

.:ıı_,...a:.:.;" ayetindeki "._;.L-iJ" kelimesini İhn Kesir.>""ve Ebu


d'

Amr
mecrur okumuşlardır: " ..r. l-iJ �L; d'" 242 ı.,;- Ji.

Vakıa suresinin 22. "� )�J " ayetini Hamza ve Kisfil önce­
ki ifadelere atfederek mecrur okumuşlardır:
j� L..... .r-1 rJJ " ',J"lSJ .Y.J� IJ '":"l_,5� 0J..ı.l>... 01..l!J � ._;�
243
� )� )
Hadid suresinin 13. ayetindeki L;J fal kelimesini Hamza
" "

"L;J �I" şeklinde ifal babından okumuş: bu durumda başın­


daki vasıl hemzesi kat' olmuş ve anlamı da farklılaşmıştır. 244
Hakka suresinin 9. "<:J.l>...l � ..:.,��IJ J;i :_,;.J �.Y} ��J" aye­
tindeki ".J.;i" kelimesini Ebu Amr, Kisai ve bir rivayete göre
Asım "..l:.i" şeklinde kaf harfini esre,ba harfini de üstün olarak
okumuş ve anlamı farkhlaşmıştır. 245
Humeze suresinin 3. "o.ı1>-I JL.. 01 �" ayetininin başında­
ki fiili Cabir'den gelen bir rivayette Hz. Peygamber'in ".:ıı �ı
•.ı1>-ı JL.." şeklinde hem soru edatı ile hem de esreli okuduğu
bilgisi yer alır. 246
Örneklerde de görüleceği üzere, kıraat imamları tarafın­
dan neredeyse Kur'an'ın bütün surelerinde farklı okunan ke­
limeler bulunmaktadır. Biz her bir sureden sadece bir örnek
vermek suretiyle bu durumu gözler önüne sermeye çalıştık.
Diğer kelimelerdeki okunuş farkhhklannı da düşündüğü­
müzde, Kur'an'ın mevcut iskeletindeki kıraat ihtimallerin­
den birisi üzerinde ittifak sağlanması ve böylece evrensel bir
kıraatin benimsenmesi sürecinin nasıl işlediğine dair bir ka­
naate ulaşmış olmaktayız.
24 1 İbn Mucfilıid, age., s. 6 1 5 .
242 İbn Mucahld, age., s . 62 1 .
243 İbn Mucfilıld, age. . s. 622.
244 .
İbn Mucahid. age. s. 625.
245 .
İbn Mucahid. age. s. 648.
246 Ebu Davüd, age. . Kitabu'l-Hurüf ve·ı-Kıraat. ı .
234 Kur'an'm Metinleşme Tarihi

Ebu Ubeyd, Ebu Hatim ve Taberi gibi alimler eserlerinde


değişik kıraatlere yer verdikten sonra kendi tercihlerinden de
bahsetmişlerdir.247 Zaten Taberi'yi kıraat imamları arasında
faklı kılan, onun, ilmi bir tenkid yöntemiyle farklı okuyuş­
lar arasında rahatlıkla tercih yapabilmesidir.24 8 Bundan do­
layı zaman içerisinde kıraatler arasından tercihte bulunma
gibi bir gelenek de oluşmuştur. Bu tercihlerde rol oynayan en
temel faktör, söz konusu kıraatler üzerinde Medinelilerin ve
Kufelileıin ittifak edip etmediğidir. Bu yönüyle Mekki b. Ebi
Talib (437), Nafi ve Asım'ın kıraatlerini sened açısından en
güçlü, Arapça bakımından da en fasih iki kıraat olarak kabul
eder. 249 Ancak Taberi, aralarında sorun bulunmayan kıraatler
arasında tercihte bulunmamıştır. Ona göre kıraatlerden bi­
rini tercih etme kıstası, ancak tercih edilenin doğruluğunu
gerektirecek bir anlam zenginliğiyle diğerinden açıkça aynl­
masıdır.250 Aksi takdirde aralarında ittifak varsa, o zaman on­
lardan biri hakkında 'kendisiyle okunması evladır' hükmünü
vermeye engel bir durum yoktur.251

3. İSTİNSAH EDİLEN NÜSHALARIN AKIBETİ

Müslüman toplumda kıra.it farklılıklarının artması ve bu­


nun ciddi ihtilaflara yol açması üzerine III. halife Hz. Osman,
Müslüman toplumu belli bir kıraat ve aynı sure tertibine sa­
hip bir Kur'an üzerinde birleştirmeye karar vermiş ve bunu da
oluşturmuş olduğu bir komisyonla gerçekleştirerek Kur'an'a
nihai şeklini vermeye çalışmıştır. 252 Hz. Osman döneminde İs­
lam ülkesinin sekiz ayn beldesi olduğu rivayetlerde yer almak­
tadır. 253 Buna mukabil Hz. Osman'ın çoğalttığı mushaf sayısı

247 Taberi, age .. I. 94-95. 254. 280-28 1 .


248 H . Albayrak. agm . . s. 1 0 1 .
249 Suyüti, age.. ! , 83: Cezalri. age.. ss. 90- 9 1 : IDV İslam Ansiklopedisi.
25/428.
250 Taberi, age .. !, 95.
.
2 5 1 H . Albayrak. agm .. ss. 105- 106: Taberi. age. I. 442.
252 T. Altıkukaç. age .. s. 25.
253 Mekke. Medine. Suriye. Cezire. Basra. Küfe. Mısır. Ftltstin (S. Hizmetli.
age.. ss. 204-205.)
Hz. Osman Sonrası Kur'an 235

ihtila.11ıdır. Yedi mushaf çoğalttığı, birini kendisine ayırdığı.


birini başkent Medine'de fetva ve kıraat makamında bulunan
ve aynı zamanda da komisyon başkanı olan Zeyd b. Sabit'e
verdiği, diğerlerini de Mekke, Basra, Küfe, Şam ve Yemen
beldelerine gönderdiği en güçlü yorumdur. 254 Hz. Osman'ın
kendisine ayırmış olduğu bu mushafa 'el-Mushafu'l-İmiım',
beldelere göndermiş olduğu mushaflara da 'Mesdhıf-i Emsiı.r'
denilmektedir. 255
Bazı gezginler eserlerinde Hz. Osman mushaflannı gördük­
lerine dair kayıt düşmekte, ancak bunun hangi mushaf oldu­
ğunu belirtmemektedirler. Konuyla ilgili araştırma yapan ilim
adamlarından Zurkani ( 1 1 22/ 1 7 1 0) �Hz. Osman'ın istinsah
ettirdiği mushafların şu anda mevcut olduklarına dair elimiz­
de kesin deliller yoktur." şeklinde bir tespitte bulunmakta­
dır. 256 Bundan dolayı söz konusu gezginlerin notlarını ihtiyat­
la karşılamak lazımdır. Zira bu notların çoğu seyyahların o
dönemlerde yöre halklarından duydukları söylentilerden öte­
ye gitmeyen haberlere dayanmaktadır. 257 İzmirli İsmail Hakkı ,
Medine Mushafı'nın Yezid İbn Muaviye zamanında (H 60-64)
yaşanan Harre Vakası'nda (H 63/683),258 Küfe Mushafı nın '

Muhtar zamanında (H 66-67),259 Mekke Mushaji'nın ise hic­


ri 70 yılında kaybolduğunu dile getirmlştir.260 Basra Mushajı
bir rivayete göre Semerkand'a, oradan da Taşkent'e intikal
ederek günümüze kadar gelmiştir. 26 1 Başka bir rivayete göre
ise Basra Mushafı bilinmeyen bir tarihte Kurtuba'ya götürül­
müş, ardından da el değiştirerek kayıplara karışmıştır.262 Bir
başka rivayete göre de Kurtuba Camii'ndeki mushaf, Emevi
hanedanının yıkılmasından sonra oraya göç eden hanedan

254 Muhaysln. Tdrihu'l·Kur'an, s. 1 6 1 .


255 Cezeri, age., 1 , 1 6; i . Ersöz. age. . ss. 135- 1 36.
256 Zurkani, age.. 1 , 397.
257 .
Z. Şen. age . s. 2 5 1 .
258 Aycan-Sançam, age., s. 3 1 .
259 Aycan-Sançam. age.. s . 43-46.
260 O. Keskloğlu, age. . s. 246; Müsa Carullah. age .. s. 1 5 .
261 .
Abdulaziz Salim. age . ss. 49.
262 i. Ersöz, age.. s. 138; Doğrul. age .. ss. 65-66.
236 Kur'an 'ın Metinleşme Tarihi

üyelerinin yanlarında götürdüğü Şwn Mushaft'dır. 263 Bir di­


ğer rivayete göre ise Şam Mushafı Leningrad Kütüphanesin­
den İngiltere'ye intikal eden ve hala orada bulunan mushaf­
tır. 264 Bir başka rivayete göre de bu mushaf Abdülhamid dö­
nemine kadar Şam'da kalmış, Abdülhamid döneminde Şam
Camii'nde çıkan bir yangında yanmıştır. 265 Hamidullah da,
Hz. Osman'ın il merkezlerine göndermiş olduğu mushafların
takib eden yüzyıllarda birbiri ardınca kaybolduğunu ifade
etmiştir. Ancak ona göre bu mushaflardan iki tanesi bugün
hala elimizdedir. Bunlardan bir tanesi eksiksiz olarak İs­
tanbul Topkapı Sarayı'nda, diğeri ise birkaç sayfa eksiğiyle
Taşkent'te bulunmaktadır. 266
İbnu'l-Cezeri (H 833) Şam'a gönderilen mushaf ile
Mısır'da bir mushaf gördüğünü ifade etse de267 Zurkani Mı­
sır Mushafı'nda işaret ve süslemelerin bulunduğunu, bun­
dan dolayı söz konusu mushafın Osman mushaflanndan ola­
mayacağını belirtmiştir. Yine Zurkani Mısır'da Hz. Hüseyin
Mescidi'nde bulunan mushafın da eski Küfi yazı ile yazılmış
olmasına rağmen Osman mushaflanndan olamayacağını,
buna mukabil Rasm-1 Osmani'nin bir kısmına sadık kalına­
rak ondan kopya edilen bir mushaf olabileceğini dile getir­
miştir. 268 Bu düşünceyi Ebü Ubeyd el-Kasım b. Sellam'ın ve
İbn Ebi Davüd es-Sicistani'nin mushaf gönderilen şehirleri
sayarken Mısır'dan bahsetmemeleri de desteklemektedir. Ay­
nca Mısır'a ilk Kur'an nüshasını Haccac b. Yusuf es-Sak.afi
(96/7 14)'nin gönderdiği de rivayet edilen bilgiler arasındadır. 269
Şam Mushafı'nı gördüğünü ifade eden birkaç ilim ada­
mı daha vardır. 270 Endülüslü Arap seyyahı İbn Cubeyr (H
614) 580 yılında Dımaşk'a uğradığını ve Dımaşk Büyük

263 ..
Abdulaziz Salim. age ss. 44-45.
264 .
Zencani. age. s. 46.
265 O. Keskloğlu , age., s. 249.
266 Hamidullah. age. , ss. 28-29.
267 .
O. Keskloğlu, age. s. 249.
268 .
Zurkani, age. I. 398.
269 ..
Ahdulaziz Salim. age ss. 24-25: Doğrul. age., s. 68.
270 Zencani. age., s. 45.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 237

Camii'nde bu mushafı gördüğünü belirtmiştir. 271 Mevlana


Şibli ( 1 9 1 4)'nin Tehzibu'l-Ahl.dk Mecmuası'nda ( 1 9 1 1 / 1 3 1 1)
belirttiğine göre, Ebü'l-Kasım es-Sebti de hicri 657 senesinde
bu mushafı Şam Camii'nin maksuresinde görmüştür. Abdül­
melik de aynı mushafı hicri 725 senesinde orada gördüğünü
ifade etmektedir. 272 Daha sonra İbn Kesir (H 774) ve İbnu'l­
Cezeri (H 833) de söz konusu mushafı orada gördüklerini ifa­
de etmişlerdir. 273 İbn Kesir Daha önce Taberiyye şehrinde ol­
duğunu belirttiği mushafın hicri 5 1 8 yılında Şam'a (Dımaşk)
nakledildiğini dile getirmiştir. Bir rivayete göre bu mushaf
sultan i l . Abdülhamid döneminde Şam Carnii'nde çıkan bir
yangında yanmıştır. 274
Osman mushafları dışında sahabe mushaflarından Hz.
Ali ve Abdullah b. Mes'üd'un mushaflannı gördüğünü ifade
eden ilim adamları da olmuştur. 275 Mesela İbn Nedim (H 380)
yaşadığı dönemde Hz. Ali'nin el yazısı ile yazmış olduğu bir
mushafı bir kısım sayfaları eksik olarak Ebü Ya'la Hamza el­
Haseni'de gördüğünü belirtmiştir. 276 Siret y İbn İshak (H
azan

1 5 1 ) ise Abdullah b. Mes'üd'a ait olduğu söylenen çok sayıda


mushaf gördüğünü, ancak bunlar içerisinde birbirinin aynı
olan iki tane bile çıkmadığını ifade etmiştir. 277
Hz. Osman'ın kendisine ayırmış olduğu mushafın (el­
Mushafu'l-İmam) -ki bu mushafı kendisinin yazdığı278 ve şehid
edildiği esnada bu mushaftan okumakta olduğu, şehadetiyle
birlikte kan damlalarının Bakara suresinin 137. ayeti içeri­
sinde yer alan w r-:1JI �ı y.J 4111 �" ifadelerinin üzerine
düştüğü rivayet edilir-279 akıbetiyle ilgili de farklı yorumlar ya-

271 .
Z. Şen. age . s. 247.
272 .
Doğrul. age. s. 65.
273 O. Keskioğlu. age . s. 248-249. .
274 .
i. Ersöz, age . s. 137; O. Keskioğlu, age., s. 249.
275 .
Zurkani, age . ı. 398; Zencani. age. s. 46. .
276 İbn Nedim. age., s. 44.
277 İbn Nedim, age s. 42. . .

278 Abdulaziz Sfilim Hz. Osman'ın kendisinin bizzat Mushaf yazmasıyla ilgili
kanaate kaWmaz. Ona göre Mushafları görevli sahabiler yazmıştır. age ..
s. 47.
279 Abdulaziz Sfilim. age s. 22. . .
238 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

pılmıştır. Bu mushafın Hz. Osman'ın şehadetinden sonra bir


müddet Medine'de kaldığı. daha sonra sır olduğu söylenir. Bir
rivayete göre, Emevilerin İspanya'ya gittiklerinde yanlarında
götürdüğü mushaf Şam Mushafı değil, bu mushaftır. 280 Za­
ten o talihten bu yana bir kısım ülkeler söz konusu musha­
fın kendilerinde olduğunu da iddia etmişlerdir. 28 1 Bu ülkeleri
şöylece sıralayabiliriz:

1 . Türkiye: İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi

2. Özbekistan: Taşkent Dini İdare Kütüphanesi

3. Mısır: Kahire Hüseyin Mescidi

4. Irak: Basra

5. Suriye: Humus

Hamidullah'ın Osman Mushafı olabileceğini ifade ettiği İs­


tanbul Topkapı Sarayı Müzesl'ndeki mushafın, -bazı sayfa­
larındaki kan izleri hala mevcut olsa bile- İmam Mushaf ola­
mayacağı aşikardır. Zira bu mushaf kırmızı renkli harekelere
sahiptir ve bazı ayetlerin sonunda dairesel şekiller mevcut­
tur. 282 Malum olduğu üzere Osman Mushafı nokta, hareke vb.
şekillerden ari idi . Diğer taraftan Hz. Osman'ın şehadeti es­
nasında kanının üzerine damladığı ifade edilen ayetin; anlam
açısından 'savunmasız bir kişinin içinde bulunduğu hfilet-i
ruhiyeyi yansıtıyor olması' da sanki bu ayetin özellikle seçil­
diği izlenimini uyandırmakta ve bize böyle bir hadisenin vuku
bulmamış olabileceğini hissettirmektedir.283 Hamidullah'ın
Osman Mushafı olabileceğini ifade ettiği ikinci mushaf ise
Taşkent'te Diyanet İşleri Kütüphanesl'nde bulunan mushaf­
tır. Bu mushaf noktasız olması hasebiyle dikkat çekicidir. An­
cak bazı tarihçiler bu mushafın Taşkent'e nasıl intikal ettiği­
ni tartışmışlardır. Ortaya çıkan yorumlardan birincisi, Mem­
lüklüler döneminde Mısır'dan intikal ettiği, ikincisi ise İbn
Battuta (H 770)'nın Basra'yı ziyareti esnasında gördüm dediği

280 Doğrul. age.. s. 66.


.
28 1 Abdulaziz Salim. age. s. 22-3 l .
. .
282 Abdulaziz Saltın. age s. 3 1 .
.
283 Abdulaziz Salim. age. s . 44.
Hz. Osman Sonrası Kur'an 239

mushafın Timurlenk vasıtasıyla Basra'dan Semerkand'a ak­


tarıldığı şeklindedir. Bu yorumlardan ikincisinin doğru olabi­
leceği üzerine kanaatler serdedilmiş, ancak bu durumda da
söz konusu mushafın İmam Mushaf değil de, Hz. Osman'ın
şehirlere gönderdiği mushaflardan Basra Mushafı olabileceği
kanaati ağır basmıştır. Buna karşı çıkan araştırmacılar ise
Taşkent Mushafı'nda kullanılan yazının Hz. Osman dönemi
yazısını değil. hicri III . asır yazısını yansıttığını ileri sürmüş ve
bu mushafın da kuvvetle muhtemel asıl nüshalardan çoğaltıl­
mış olabileceğini dile getirmişlerdir. 284
Üzerinde kan lekesi bulunan mushafı (el-Mushafu'l­
İmam}, manevi değeri olması hasebiyle Emevilerin propagan­
da vasıtası olarak kullandığı tarihçiler tarafından aktarılan
bir bilgidir. Böyle olunca da zaman içerisinde eski tarihli
mushaflardan bir tanesinin üzerine kan damlatıp, bunun
Hz. Osman Mushafı olduğunu iddia edenler eksik olmamış­
tır. Bundan dolayı değişik beldelerde bulunan mushaflardan
hangisinin İmam Mushaf olduğunu tespit etmek zorlaşmış­
tır. 2H5 Ancak Hz. Osman'ın kanının üzerinde yer aldığı İmam
Mushafın, Emevilerin iktidarı süresince hicret yurdu olan
Medine'de Hz. Osman'ın evinde muhafaza edildiği; daha son­
ra İmam Mfilik (H l 75)'in de naklettiği gibi 5 asırlık Abbasi ik­
tidarının başlangıç yıllarında, Abbasilerin Medine'yi tamamen
istila ettiği hicri 169 senesinde, Medine'den yönetim merkezi
olan Basra'ya aktarıldığı bilinmektedir. Aynca kıraatlerle ilgili
eser yazan ilk alimlerden Ebü Ubeyd el-Kasım b. Sellam (H
224)'ın Abbasi devleti yöneticilerinin kütüphanelerini elden
geçirdiği dönemde söz konusu mushafı lrak'ta görmesi de bu
bilgiyi doğrulamaktadır. 286
Değişik ülke tarihçilerinin yapmış olduğu yorumlar analiz
edildiğinde, hfil-i hazırda dünyanın farklı ülkelerinde bulu­
nan eski Kur'an nüshalarının bizzat Hz. Osman'ın yazdırmış
olduğu mushaflan değil, bilakis o mushaflardan çoğaltılan

.
284 Abdulaziz Salim. age . ss. 28-29.
.
285 i . Ersöz. age . s. 1 35.
..
286 Abdulaziz Salim. age s. 3 1 -32.
240 Kw-'an'ın Metinleşme Talihi

sonraki dönem mushaflarını yansıttığı anlaşılmaktadır. Er­


ken dönem müfessirlerden Taberi bile, 'Medinelilerin Musha­
fı, Şarnlılann Mushafı' gibi nitelemeler yaparken, Hz. Osman
mushaflannı değil, onlardan çoğaltılan mushaflan kastedi­
yordu. Zira onun dönemindeki ihtilatlar, yazının iskeletinden
ziyade hareke farklılıklarına dayanıyordu ve bu durum Hz.
Osman mushaflanndan sonra ortaya çıkınıştı. 287 Tayyar Al­
tıkulaç, ikisi Türkiye'de (Topkapı Sarayı Müzesi288 ile Türk ve
İslam Eserleri Müzesinde) birisi de Kfilıire'de bulunan ve Hz.
Osman tarafından yazdırıldığına inanılan üç Kur'an nüshası
üzerine yapmış olduğu kapsamlı araştırma ve inceleme sonu­
cunda, bu mushaflann orijinalinden kopya edildiği sonucuna
ulaşmıştır. Altıkulaç'a göre, söz konusu mushafiar hicri bi­
rinci asrın ikinci yansında veya ikinci asnn birinci yansında,
miladi olarak da yedinci-sekizinci asırlarda yazılmış nüsha­
lardır. 2R9
Söz konusu kadim hatlı mushaflar ister Hz. Osman'ın yaz­
dınnış olduğu mushaflar olsun isterse onlardan kopya edilen
mushaflar olsun, Hz. Osman'ın istinsah ettirdiği mushaflann
ne olduğu konusu, Kur'an'ın sonraki nesillere intikali açısın­
dan çok önemli bir konu olmadığı gibi, Kur'an metinin mev­
sukiyetine gölge düşürecek bir konu da değildir. Zira bu mus­
haflar rivayetlerde bahsi geçen şehirlere intikal ettiği andan
itibaren onların hattına bağlı kalınmak suretiyle yüzlerce,
hatta binlerce nüsha çoğaltılmak suretiyle her bir yörede bol
miktarda yeni mushaflar oluşturulmuştur. 290 36/657 sene­
sinde yaşanan Sıffin Savaşı'nda bile Muaviye'nin ordusunda
beş yüz civarında mushafın bulunduğuna dair haberi dikkate
aldığımızda, o dönemde Müslümanların elinde bulunan mus­
haf sayısı hakkında bir kanaat edinme imkanımız olmakta-
287 H. Albayrak. agm .. s. 1 25.
288 Buradaki Mushaf ile ilgili Mustafa Altundağ'ın da bir çalışması vardır:
"İstanbul Topkapı Mushafı Hz. Osman'a mı Aittir?", Ma'rtfe. Sy. 1 . ss. 53-
87. Konya, 2002.
289 T. Altıkulaç. "Hz. Osman'ın Mushafları Orijinal mi?". haberyedi.com.tr. 1
Ekim 2007.
290 Zurkani, age. , 1, 398: S. Salih, age., s. 275: İbn Nedim, age., ss. 14- 1 6:
Taberi, age. , XII, 1 1 6: DİB Heyet. Kur'an Yolu. 1, 23.
Hz. Osman Sonrası Kur"an 24 1

dır.29 1 Ancak o günün koşullarını düşündüğümüzde bu kadar


kısa sürede bu kadar sayıda mushafın ortaya çıkmış olması
pek mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla bu rivayeti beş
yüz civarında mushaf değil de, beş yüz dolayında Kur'an sa­
hifelertnden oluşan nüsha şeklinde anlamamız daha doğru
olacaktır. Ancak ilerleyen dönemlerde mushaflann istinsahı
ile ilgili çalışmalar ciddi bir artış göstermiştir. Bu anlamda en
önemli çalışmayı Haccac b. Yüsuf es-Sakafi (7 1 4 /96)'nin yap­
tırdığı talihin bize sunmuş olduğu verilerden anlaşılmakta­
dır. O, noktalama çalışmasını yaptırdığı dönemde çok sayıda
Kur'an nüshası da istinsah ettirerek değişik bölgelere gönder­
miştir. 292 Haccac'ın Hz. Osman'dan elli sekiz sene sonra ve­
fat ettiğini göz önünde bulundurduğumuzda, aradaki zaman
diliminin çok da uzun olmadığını fark etmiş oluruz. Bunun
yanı sıra o dönemde ilmin kuşaktan kuşağa aktarılmasında
şifahi tevatür293 sisteminin de vazgeçilmez bir unsur olduğu­
nu dikkate aldığımızda, bu yönüyle de Kur'an'ın zayi olması
pek mümkün olmayan ikinci bir garantörle muhafaza altında
olduğuna şahit oluruz.

Diğer taraftan Hz. Osman mushaflarımn akıbetini araştır­


ma konusu yapan ilim dünyasının , Hz. Peygamber dönemin­
de yazılan vahiy kesitleriyle ilk halife Hz. Ebü Bekir zamanın­
da derlenen Kur'an metnini araştırma konusu yapmaması,294
Kur'an'ın naklinde sadece sözlü tevatür sisteminin değil,
yazılı tevatür sisteminin de çok mükemmel işlediğini ortaya
koymaktadır. Vahyin yazıldığı bu malzemeler bu gün elimiz­
de olmasa bile, onlardan istinsah edilen mushaflar nesilden
nesile aktarılmak suretiyle, Kur'an'ın Hz. Peygamber'den iti­
baren değişime uğramadan günümüze kadar gelmesi sağlan­
mıştır. Hz. Ebü Bekir döneminde derlenen Kur'an metninin,
Hz. Ömer'in kızı ve aynı zamanda Hz. Peygamber'in zevce­
si olan Hafsa'nın vefatından sonra dönemin Medine valisi

29 1 Z. Şen. age. . s. 252.


292 Doğrul. age. . s. 68.
293 Yalan üzerinde ittifak etmesi mümkün olmayan çok sayıda insanın nesil­
den nesile aktardığı bilgi ve uygulamalar.
294 O. Keskıoğlu. age . . s. 253.
242 Kur'an'Ul Metinleşme Tarihi

Meıvan b. Hakem tarafından imha edildiğini daha önce riva­


yetlerden hareketle ortaya koymuştuk. Meıvan'ın bu mushafı
yaktırması 'ileriki dönemlerde ihtilafa vesile olabilir' endişesi­
ne dayanıyordu. Bu durum Hafsa Mushafı ile Hz. Osman'ın
çoğalttığı mushaflar arasında birtakım farklılıkların olduğu
izlenimini uyandırsa da bunların Kur'an'ın ana iskeletiyle ala­
kalı olmadığı anlaşılmaktadır. Ziya Şen'in bu imha faaliyetiyle
ilgili olarak "Böylesi önemli bir faaliyet sadece teorik birtakım
endişelerden dolayı vuku bulmamıştır. Burada pratik olarak
bir takım sıkıntı, tartışma ve hatta çatışmaların gün yüzüne
çıkıp meseleyi bu noktaya ulaştırmış olabileceği ihtimalleri
de göz ardı edilmemelidir. "295 tarzındaki değerlendirmesi, ka -
naatimizce kurgusal ve abartılı bir yaklaşımdır. Durum ger­
çekten böyle olsaydı, halife Hz. Osman'ın söz konusu mus­
hafı Hafsa'ya iade etmesi çok anlamlı olmazdı. Hz. Osman bu
mushafı gönül rahatlığıyla Hafsa'ya iade edebilmişse, burada
ciddi sıkıntıların olabileceği intibamı ima etmek. art niyetli
bir kısım araştırmacıların ekmeğine yağ sürmekten başka bir
anlam taşımayacaktır.
Hz. Peygamber döneminde yazılan vahiy kesitlerinin ne ol­
duğu konusu ise, işin doğrusu pek irdelenmemiş ve tarihin
sessizliğinde bir sır olarak kalmıştır. 296

295 Z. Şen. age. . s. 253.


296 O. Keskloğlu, age.. s. 253-254.
SONUÇ

Allah elçileıinin Yahudiler vasıtasıyla insanoğluna tebliğ


etmiş olduğu vahiylerin, söz konusu toplumlar tarafından
nuzfıl süreçlerinde kaydedilmemesi; buna mukabil aradan
geçen uzun yılların ardından derlenerek zabt u raht altına
alınması, söz konusu din mensupları tarafından da itiraf
edilen bir durumdur. Yahudi ve Hıristiyan dünyasındaki bu
duruma karşılık son peygamberin tebliğ etmiş olduğu va­
hiy kesitleıinin daha nuzfıl sürecinde yazılarak kayıt altına
alındığı ise tarihin bize miras bıraktığı bilgilerdendir. Hz.
Peygamber'in vefatının ardından geçen 1400 yılı aşkın zaman
diliminde Kur'an'ın muhafazasına yönelik olarak Müslüman
dünyada hakim olan kanaat, 'Kur'an-ı Kerim'in Hz. Peygam­
ber döneminde ezberlendiği ve yazıldığı. ilk halife Hz. Ebu Be­
kir döneminde cem' edilmek suretiyle iki kapak arasına alın­
dığı ve üçüncü halife Hz. Osman döneminde de çoğaltılarak
günümüze kadar intikal ettirildiği' şeklindedir.
Hz. Peygamber'in sağlığında Kur'an'ın yazı ile kayıt altına
alınması daha çok Medine döneminde gerçekleşmiştir. Zira
İslamiyetin ilan edildiği ilk yıllarda Arabistan Yanmadası'nda
yazı, sadece ihtiyaç duyulduğu zaman başvurulabilecek ka­
dar az kullanılan bir haberleşme ve kültür aracıdır. Bu bağ­
lamda, Mekke döneminde Hz. Peygamber'in müntesibi bu­
lunduğu Kureyş kabilesi içerisinde okuma yazma bilenlerin
sayısının parmakla gösterilecek kadar az olduğuna; özellikle
de ezilen ve hor görülen kitlelerden olmaları hasebiyle Müs­
lümanlar arasında okur-y lık oranının oldukça düşük
azar

olduğuna şahit oluyoruz. Ancak Medine döneminde durum


değişmiştir. Hz. Peygamber bu dönemde ilk İslam üniversitesi
de denilebilecek olan 'Suffa'yı kurdurarak Müslümanlar ara­
sında okur-yazarlık düzeyini artırmaya yönelik önemli adım­
lar atmıştır. Böylece özelde Müslümanlar genelde de bütün
244 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

yanmada olmak üzere, bölgede ilmi bir hareketlilik oluşmaya


başlamış ve bölge insanın hayatında yazı daha etkin bir bi­
çimde kullanılır hale gelmiştir. Bu açıdan Kur'an metni, Arap
kültüründeki sözlü dönemle yazılı dönem arasında ayıncı bir
halka olarak da kabul edilmektedir.
Medine dönemindeki ilmi hareketlilikle birlikte, Müslü­
manların yazılı kültüıiin çocukları olan Yahudi ve Hıristiyan­
larla daha yoğun bir diyaloğa geçmesinden sonra, gerek Hz.
Muhammed'in kendisi gerekse arkadaşları, vahiy kesitlerinin
yazılması konusu üzerinde durmuşlardır. Bundan dolayı Al­
lah Rasıllü kendisine özel katipler edinmiştir. Bu katipler hem
resmi yazışmaları sağlamış, hem nazil olan vahiyleri yazmış,
hem de içlerinden yabancı dil bilenler Yahudilerden ve diğer din
mensuplarından gelen yazılan ve mektuplan Hz. Peygamber'e
tercüme etmişlerdir. Bu bağlamda vahiy yazan sahabilerin sa­
yısı sınırlı olmakla birlikte zamanla artış da göstermiştir.
Bunların yanı sıra yazılan Kur'an kesitlerinin, yazım mal­
zemelerinin yapısından dolayı (yassı taş, kürek kemiği. deri,
vs.) kitap haline getirilme imkanı olmadığı için de Hz. Peygam­
ber vefat ettiğinde Kur'an Müslümanların elinde derli toplu
bir halde değildir. Diğer taraftan Hz. Peygamber'in vefatından
önce ortaya çıkan yalancı peygamber Müseyleme'nin, ilk ha­
life Hz. Ebü Bekir'in hilafetinin birinci yılının sonlarına doğru
büyük bir tehlike olması üzerine, Müslümanlarla Müseyleme
taraftarları arasında Yemfune'de yaşanan savaşta çok sayıda
kurra şehid edilmiştir. Özellikle kurranın ölümü, bir yönüyle
Kur'an'ın okunuş şekillerinin de kaybolması ve zarar görmesi
anlamına geldiği için, bu durum Kur'an'ı toplama konusunda
Hz. Ömer'i harekete geçirmiştir.
Bu vesileyle Allah Rasıllü'nün tebliğ etmiş olduğu vahiy ke­
sitleri Hz. Ömer, Hz. Ebü Bekir ve Zeyd b. Sabit'in özverili gay­
retleriyle derlenmiştir. Bu çalışma esnasında Allah Rasıllü'ne
inzal olunan bütün vahiyler yazılan mushafa dahil edilmiştir.
Müsteşriklerle bir kısım Ehl-i Sünnet ve Şii filimlerin 'bu ça­
lışmada bazı vahiy kesitlerinin Mushafa alınmamış olduğu'
şeklindeki yaklaşımları ise temelsizdir. Bu bağlamda Ahzab
Sonuç 245

suresinin 23. ayetinin Hz. Osman zamanında Mushafa dahil


edildiğini aktaran rivayetin de gerçekle uzaktan yakından bir
ilgisi yoktur. Zira birbirinden farklı, hatta birbiriyle çelişik
gibi algılanan (nasih-mensüh) vahiylerin korunmuş olması
gerçeği, ilk günden itibaren Hz. Muhammed'in tebliğ etmiş
olduğu vahiylerin tamamına sahip olduğumuzun en güçlü
delillerindendir.
Hz. Ebü Bekir'in vefatının ardından üçüncü halife Hz. Os­
man zamanına kadar Kur'an'la ilgili yeni bir çalışma yapılma­
mıştır. Hz. Osman zamanında Kur'an'la ilgili yeni bir çalışma
yapılma ihtiyacını ortaya çıkartan temel durum, Hz. Ömer
devrinden itibaren Müslümanlaşan bölgelerde Kur'an'ın
okunması ile ilgili oluşan kıraat farklılıklarıdır. Bu farklı­
lıkların oluşmasında gerek Hz. Peygamber devrinde gerekse
Hulefa-i Raşidin döneminde kullanılmış olan yazının hareke
ve noktadan yoksun olması önemli rol oynamıştır.
Kıraat farklılıklarının Müslüman toplumun birliğini cid­
di anlamda zedeleyeceğine dair işaretlerin alınması üzerine,
Hz. Osman yine selefi Hz. Ebu Bekir'in görevlendirmiş olduğu
Zeyd b. Sabit'in başkanlığında oluşturduğu bir komisyonla
Kur'an-ı Kerim'i belli bir tertip üzerine çoğaltarak, birer oku­
yucu ile beldelere göndermiştir. Ancak hareke ve nokta kulla­
nılmadığı için, metin yine alternatif okuyuşlara açık kalmış­
tır. Bunun yansımalarındandır ki onun beldelere göndermiş
olduğu Kur'an hafızları bile bulundukları yörelerde, uzun
süre farklı okuyuşların önünü alamamışlardır.
Tabiin dönemine gelindiğinde, harekeleme ve noktalama
yapılmak suretiyle Kur'an'a yeniden müdahale edilme zorun­
luluğunu ortaya çıkaran durum ise, Hz. Osman metninin
hala alternatif okuyuşlara imkan sağlamasıdır. Bu bağlamda
Haccac b. Yusuf es-Sakafi (H 96), bugün elimizde bulunan
Kur'an metninin kıraatiyle ilgili son çalışmayı yaptırmış ve
harekeleri tespit ettirmek suretiyle kesin okuyuş şekillerinin
belirlenmesini sağlamıştır. Ancak Haccac'dan sonraki iki asır
boyunca (il . ve III. asırlar) Kur'an'ın okunuşuyla ilgili ihtilatlar
sürmüştür. iV. asra gelindiğinde kıraatleri sınırlandırma gö-
246 Kur'an 'ın Metinleşme Tarih i

revi zamanın yöneticileri tarafından kendisine verilmiş olan


İbn Mucahid (H 324)'in kıraatleri yedi ile sınırlandırma faali­
yeti bile bu tartışmaları tam anlamıyla dindirememiştir. On­
dan sonraki dönemlerde de geçerlilik kıstaslarına sahip oldu­
ğu için muteber kıraat sayısı ona, hatta biraz daha artırılmak
suretiyle on dörde kadar çıkabilmiştir. Günümüzde Kur'an'ı
bu yedi ya da on kıraatten her birine göre okuyabildiği için
gurur duyan ilim adamları olsa da, sıradan Müslümanlar,
çoğu kere yedi ya da on kıraatin varlığından habersizdir. An­
cak geçerlilik kıstaslarına sahip olan kıraat-ı aşnn (on kıraat)
günümüze kadar varlığını sürdürdüğü de bir realitedir.
Sessiz harflerden oluşan Kur'an metni sesli hale gelirken
bu tür süreçlerden geçmiş ve yazıyı iyileştirme süreci ancak
üçüncü hicri/dokuzuncu miladi yüzyılın sonlarında tamam­
lanabilmiştir. Bundan sonra 6. hicri asırda Muhammed b.
Tayfur es-Secavendi (560/ 1 1 65), hem ayetlerin sonlarına
hem de ayet içlerinde cümlenin tamamlandığı yerlere, ma­
nayı göz önüne alarak bu günkü noktalama işaretlerininkine
yakın işlevleri olan ve adına secdvend denilen işaretleri koy­
muştur.
Böylece her dönemde yazılarak çoğaltılan Kur'an-ı Kerim,
nesilden nesile aktarılmak suretiyle günümüze kadar gelmiş­
tir. Ancak mevcut sure ve ayet muhtevasıyla bugün elimiz­
de bulunan Kur'an-ı Kerim'in Hz. Peygamber'e kadar uzanıp
uzanmadığı konusu, Müslüman dünya açısından şüphe gö­
türmeyen bir kabul olmasına rağmen; Batılı bilim adamları
açısından sürekli tartışılan bir konu olmuştur. Çağdaş müs­
teşriklerin pek çoğu, özellikle Wansbrouhg ve ekolü, vahiy
kitabının ifade edildiği gibi Hz. Peygamber ve hemen sonrası
dönemde değil; bilakis yüzyıllara varan bir zaman diliminde
anonim olarak oluştuğunu dillendirmiştir. Bu ekol kanaati­
mizce Tevrat ve İncil'in oluşum süreçlerinin de etkisinde ka­
larak, Müslümanların Kur'an'ı yazı ve ezber yoluyla aktardığı
ilk dönemleri kavramakta ve kabullenmekte zorlanmıştır.
Ancak oryantalist gelenek içerisindeki bu aşın yaklaşım­
lara karşılık, bugün elimizde bulunan Kur'an metninin, Hz.
Sonuç 247

Osman redaksiyonunu yansıttığını ifade eden daha ılımlı yak­


laşımlar da yok değildir. Bu ılımlı yaklaşımlara göre, bugün
elimizde bulunan Kur'an metnine neyin dahil edileceğine ve
yine Kur'an metninden neyin çıkartılacağına Hz. Osman'ın
heyeti karar vermiştir. Surelerin sayısını, sırasını ve hare­
kesiz metnin iskeletini bu heyet belirlemiştir. Bu belirleme
esnasında Kur'an metnine, değil Kur'an'a ait olmayan sahte
metinler, tek bir bozuk metin bile alınmamıştır. Aynca ekle­
me, çıkarma, değiştirme anlamında büyük değişiklikler olma­
dığından, tarihe yansıyan ciddi bir ihtilaf da olmamıştır.
Oryantalistlerin bu ılımlı bakış açısının, gerçeği kısmen
yansıtmakla birlikte oldukça eksik ve yanlı bir bakış açısı
olduğunu da tarihi veriler bizlere sunmaktadır. Zira Kur'an
metni Hz. Osman zamanına, Hz. Peygamber'den başlayan
bir silsile içerisinde ulaşmış ve Hz. Osman'ın heyeti yeni bir
metin icat etmemiştir. Aksine bu heyet var olan materyaller­
den hareketle, söz konusu metni tertip ve okuyuş anlamın­
da şekillendirmeye çalışmıştır. Yani bugün elimizde bulunan
Kur'an metni, çağdaşlannın Hz. Muhammed'in ağzından
duymuş olduğu vahiyleri -nadiren aynı kıraatle olmasa bile­
olduğu gibi aktarmaktadır. Usulcülerin, fakihlerin ve İslam
alimleri'nin üzerinde ittifak etmiş olduğu "Elimizdeki Kur'an
Hz. Peygamber'e inzal olunan, sahifelerde yazılı, peygamber­
den tevatür yoluyla naklonulan, tilavetiyle taabbüd olunan,
mu'ciz ve müciz bir kitaptır." tanımı da bu düşünceyi destek­
lemektedir. Ortada şüphe götürmeyen bir gerçek vardır ki, o
da tarihi açıdan Kur'an-ı Kerim'in Hz. Muhammed'e aynlık ka­
bul etmez bir biçimde bağlı oluşudur. Bugün dünyanın deği­
şik bölgelerinde bulunan Kur'an-ı Kerimlerin birbiriyle uyum
içerisinde olması, özelde Arap Yanmadası'nın genelde de tüm
insanlık tarihinin en büyük hadisesi olan Hz. Muhammed'in
risaleti ve mesajının ne kadar sağlam temellere dayandığının
tarihsel şahididir.
KAYNAKÇA

Kur'an-ı Kerim.
Kitôb-ı Mukaddes. KJtab-ı Mukaddes Şirketi, İstanbul, l 997.
Abdullah b. Vehb, İbn Musllm Ebi Muhammed el-Mısri, el-Cami' Tejsira'l­
Kur'an, Daru'l-Garbl'l-İslarru , 1. Baskı, Beyn.ıt. 2003.
Abdurrazzak b. Hemmam es-San'ani, Ebu Bekir, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Aziz
(fejsiru AbdirrCJ2Z{ı)c), Talık. Abdu'l-Mu'ti Emin Kal'aci, Daru'l­
Ma'rtfe, 1. Baskı, Beyn.ıt. l 99 l .
Adam, Baki, "Kur'an'ın Anlaşılmasında Tevrat'ın Rolü". İslami Araştırma­
lar Dergisi, C. 9, Sy. 1 -2-3-4. ss. 1 67- 1 76, Ankara, 1 996.
Ahmed b. Hanbel, Musned, Çağn Yayınlan, İstanbul. 1 992.
Akarsu , Murat, Hz. Osman ve HUiıfeti, Doktora Tezi, AÜSBE İslam Tarihi
ve Sanatları (İslam Tarihi) ABD, Ankara, 200 1 .
Akdemir. Salih , Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri, Akid Yayınlan.
Ankara. 1 989.
"Kur'an'ın Toplanması ve Kıraati Meselesi", BUgi Vakfı. I. Kur'an
Sempozywnu. il. Baskı, ( 1 -3 Nisan). ss. 25-29, Ankara, 1 994.
Son Çağn Kur'an, Ankara Okulu Yayınlan. 1. Baskı, Ankara. 2004.
Albayrak. Halis, Kur'an'da İnsan Gayb İlişkisi, Şule Yayınlan, 1. Baskı,
İstanbul, 1 993.
Kur'an 'ın Bütünlüğü Üzerine, Şule Yayınlan, il. Baskı, İstanbul.
1 993.
Tefsir Usulü. Şule Yayınlan, 1. Baskı, İstanbul. 1 998.
"Taberi'nin Kıraatlan Değerlendirme ve Tercih Yöntemi", Ankara
Üniversüesi İliıhiydt Fakültesi Dergisi, Ankara Üniversitesi Bası­
mevl. XLII, ss. 97- 1 30, Ankara, 200 1 .
Albayrak, İsmail. "John Wansbrough'nun Kur'an Tarihi Teorisi ve Batı­
da Doğurduğu Tartışmalar", İsliimtyö.t, Sy. 1 . C. 4, ss. 1 63- 1 80,
Ankara, 200 1 .
Altıkulaç, Tayyar. Yüce Kitabımız Hz. Kur'an, lürklye Diyanet Vakft Ya­
yınlan. Ankra. 1 982.
"Hz. Osman'ın MushaJlan Orijinal mi", 2007, haberyedi. oom.tr, 1 Ekim.
Altundağ, Mustafa, "İstanbul Topkapı Mushafı Hz. Osman'a mı Aittir?".
Ma'rife. Sy. 1 , ss. 53-87, Konya, 2002.
Aıüsi, Şlhabuddin es-Seyyid Mahmud, Rü.hu'l-Meani.fi Tefsiri'l-Kur'ani'l­
Azim. Daru'l-Fikr. Beyn.ıt. 1 997.
Aşıkkutlu, Emin, "Kıraat İlminin Temellendirilmesinde Ahruf-1 Seb'a Ha­
disi". Kur'an ve Tefsir Araştınnalan-N, İSAV. ss. 43- 1 06, İstanbul.
2002.
Ateş. Ali Osman, İslam'a Göre Cahiliye ve Ehl-i Küab ôrf ve Adetleri, Be­
yan Yayınlan, İstanbul, 1 996.
250 Kur'dn'ın Metirıleşme Tarihi

Ateş, Süleyman, "Kıraatlarda Tevatür Meselesi", Kur'dn ve Tefsir


Araştırmalan-N, İSAV, ss. 32 1 -33 1 , İstanbul. 2002.
Kur'dn'da Nesh Meselesi., Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, 1 996.
Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul,
1 988.
Aycan, İrfan-Sançam, İbrahim, Emeviler, lürkiye Diyanet Vakfi Yayınla­
n, il. Baskı, Ankara, 1 999.
Aydemir, Abdullah, İs!dmi Kaynaklara Göre Peygamberler, lürkiye
Diyanet Vakfı Yayınlan, Ankara, 1 990.
Aydın, Muhammed, Kur'dn'ın Metni Üzerindeki Tartışmalar, Değişim Ya­
yınlan, 1. Baskı, Sakarya, 200 1 .
Aydın. Zeynel. Kur'dn'ın Yazılması ve Cem'i Sorunu, Yüksek Lisans Tezi.
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilim­
leri Tefsir Anabilim Dalı, Ankara, 2002.
A'zami, Muhammed Mustafa, The Htstory Of The Qur'anic Test From Re­
velation To Compilation, Flrst Published, Unlted Kingdom, 2003.

Azimli, Mehmet, Hz. Ômer'in Müslüman Oluşuyla İlgili Rivayete Farklı
Bir Yaklaşım", İsldmiydt, C. 6, Sy. 1 , ss. 1 73- 1 83 , Ankara, 2003.
Bağdadi, Ebü Bekir Ahmed b. Sabit el-Hatib, Takyidu'l-İlm. Dam İhyat's­
Sunnetı'n-Nebeviyye. il. Baskı, 1 974.
Baloğlu, Adnan Bülent, "Vahyin Niteliği ve Hz. Peygamber", Bilgi Vakfı 1 .
Kur'an Sempozyumu, Bilgi Vakfı Yayınlan, il. Baskı, ( 1 -3 Nisan).
ss. 3 1 -48, Ankara. 1 994.
Baş, Mustafa. İsldm'ın Doğuş Döneminde Hicaz Bölgesinde Yahudilik ve
Hırtstiyanltk, Ankara Din Görevllleri Yardımlaşma Derneği Yayın­
lan, Ankara, 1 999.
Bazergan, Mehdi, Kur'dn'ın Nuzül Süreci., çev. Yasin Demirkıran-Mela
Muhammed Feyzullah, Fecr Yayınevi, 1. Baskı Ankara, 1 998.
Beheşti, Muhammed Hüseyin-Bahoner, Cevad, İnsan ve Tarih, Tere. Ah­
med Erdinç, Bir Yayıncılık, İstanbul, 1 989.
Belazuri, Ahmed b. Yahya b. Cabir b. Davüd, Futühu'l-Bulddn, çev. Mus­
tafa Fayda, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınlan, 1. Baskı. Anka­
ra, 1 987.
Blgiyef. Müsa Carullah, Tdrihu'l-Kur'dn ve'l-Mesdhif, Matbaatu'l­
İslamiyye, Petersburg, 1 323.
Buhari, Ebü Abdillah Muhammed b. İsmail, Sahihu'l-Buhdri, Çağn Ya­
yınlan, İstanbul, 1 992.
Burton, John, The Collection Of The Qur'arı. Camberidge Unlverslty Pres,
1. Baskı, Camberidge, 1 997.
Cassas, Ebü Bekir Ahmed b. Ali er-Razi, Ahkdmu 'l-Kur'dn, Matbaatu'l­
Evkaft'l-İslamiyye, 1 335.
Cerrahoğlu , İsmail, Tefsir Usulü. Türkiye Diyanet Vakfi Yayınlan, Anka­
ra, 1 979.
Cerrahoğlu , İsmail, Tefsir Tarihi, Fecr Yayınlan, Ankara, 1 996.
Kaynakça 251

Cezfilıi, Tahir b. Salih b . Ahmed, Kitübu't-Tibyan l i Ba'di'l-Mebdhisi'l­


Muteallika bi'l-Kur'ön, Matbaatu'l-Menar, 1. Baskı, Mısır, 1 334.
Cezeıi, Ebü'l-Hayr Muhammed b. Muhammed ed-Dımaşki, en-Neşr
.ft'l-Kırdiı.ti'l-Aşr, Thk. Muhammed Ahmed Dahman, Matbaatu't­
Tevfik, Dımaşk, 1 345.
Cündloğlu, Dücane, Söz'ün Özü. Tlbyan Yayınlan, 1 . Baskı. İstanbul,
1 996.
Anlam'ın Buharlaşması ve Kur'an, Tlbyan Yayınlan, il. Baskı, İs­
tanbul. 1 997.
Anlam'ın Tarihi. Tlbyan Yayınlan, ı . Baskı, İstanbul, 1 997.
Çağatay, Neşet, İsliim Tarihi.Türk Tarih Kurumu Yayınlan, Ankara,
1 993.
Çelik. Aluned, Kur'an Semantiği Üzerine, Ekev Yayınlan, Erzurum, 2002.
Çetin, Abdurrahman, Kur'an İlimleri ve Kur'an-ı Kerim Tarihi. Dergah Ya­
yınlan, 1. Baskı, İstanbul, 1 982.
Çetin, Nihad M., •Arap (Yazı)". Türkiye Diyanet Vak.fi İsliim Ansiklopedisi.
TDV Yayınlan, lll, 276-282, İstanbul, 1 99 1 .
Çollak, Fatih, "Reisu'l-Kurra'lık Müessesesi ve Esami-! Kurra Defteri",
Kur'an ve Tefsir Araştırmaları-N, İSAV, ss. 1 79-240, İstanbul,
2002.
Dani, Ebü Amr Osman b. Said, el-Mukni' fi Ma'rifeti Marsümi Mescih!fi
Ehli'l-Emsiir, Talık. Muhammed Ahmed Dahman, Matbaatu't­
Terakki, Dımaşk. 1 940.
Derveze. Muhammed İzzet, et-Tefsiru'l-Hadis, Danı İhyal'l-Kutubi'l­
Arabiyye, 1 962.
Kur'an'a Göre Hz. Muharnmed 'in Hayatı, çev. Mehmet Yolcu, Yö­
neliş Yayınlan, 1. Baskı, İstanbul, 1 989.
Diyanet İşleri Başkanlığı (Komisyon). hmihal-I, TDV-İSAM Yayınlan.
Diyanet İşleri Başkanlığı (Heyet). Kur'an Yolu 1Urkçe Meô.l ve Tf'.fsir. DİB
Yayınlan, il. Baskı, Ankara, 2007.
Doğrul. Ömer Rıza, Kur'an Nedir, Asar-ı İlmlyye Kütüphanesi Neşriyatı,
İstanbul, 1 927 / 1 345.
Draz, M. Abdullah, Kur'an'a Giriş, çev. Salih Akdemir, Kltablyat. Ankara,
2000.
Duman, Zeki, Beş Surenin Tefsiri. Kayseri, 1 999.
Ebu Davüd, Süleyman b. el-Eş'as, Sunen, Çağn Yayınlan, il. Baskı, İs­
tanbul, 1 992.
Ebu Şame el-Makdlsi, Şihabuddln Abdurrahman b. İsmail b. İbrahim, el­
Murşidu'l-Veciz, Thk. Tayyar Altıkulaç, D<inı Sadr, Beyrut, 1 975.
Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam el-Heravi, Kitübu Fedüili'l-Kur'an, Talık.
Mervan el-Atıyye-Muhsln Harabe-Vefa Taklyyüddin, Danı İbn
Kesir. 1. Baskı, Beyrut. 1 995.
Ebu Zeyd. Nasr Hamid, hcihi Hitabın Tabiatı, çev. Mehmet Emin Maşalı,
Kitablyat, il. Baskı, Ankara, 2006.
252 Kur'ôn'ın Metinleşme Tarihi

"Talihte Ve Günümüzde Kur'an Te'vili Sorunsalı", çev. Ömer Öz­


soy, İsliimi Araştırmalar, C. 9, Sy. 1 -2-3-4, ss. 24-44, Ankara,
1 996.
Ebyıiri, İbrahim, Tdrihu'l-Kur'ôn, Daru'l-Kitabl'l-Mısıi, III. Baskı, Kahire,
1 99 1 .
Erdoğan. Mehmet, "Kıraat Farklılıklarının Hüküm Çıkarmada Etkisi",
Kur'ôn ve Tefsir Araştırmalan-N, İSAV, ss. 395-496, İstanbul,
2002.
Erkut. Abdülkadir, Hz. Ebü Bekir Döneminde Kur'dn'ın Cem'iyle İlgili Ri­
vayetlerin Tahlili. Yüksek Lisans Tezi, AÜSBETİB Tefsir ABD, An­
kara, 2003.
Ersöz, İsmet, Kur'ôn Tarihi. Ravza Yayınlan, İstanbul, 1 996.
Erul. Bünyamin, "Bir Alan Taramasının Panaroması -Vahy-1 Gayr-i Met­
luv Hakkında Bazı Mülahazalar ve Bir Eleştlıinin Eleştlıisi-".
İsliimiydt, Sy. 1. C. 3, ss. 1 6 1 - 1 84 , Ankara, 2000.
Ezheıi, Ebü Mansur Muhammed b. Ahmed, Tehzibu'l-Luğa, Tahk.
Abdusselam Muhammed Harun. ed-Daru'l-Mısıiyye, 1 964.
Fazlur Rahman, Ana Konulanyla Kur'ôn, çev. Alparslan Açıkgenç, Anka­
ra Okulu Yayınlan, 111. Baskı, Ankara, 1 996.

İsi.dm. çev. Mehmet Dağ, Mehmet Aydın. Selçuk Yayınlan, ili.


Baskı, Ankara, 1 993.
Ferra. Ebu Zekeıiyya Yahya b. Ziyad. Meôni'l-Kur'ôn, Tahk. Ahmed Yüsuf
Necati, Muhammed Ali en-Neccar, Daru'l-Kutubl'l-Mısıiyye, 1 .
Baskı. Kahire, 1 955.
Gündüz, Şinasi, "Kur'an Vahyi ve Dlğerleıi Zirıciıin İlk Halkası Olarak İlk
Buluşma", İsliimiydt, C. 7, Sy. 1, ss. 1 3-28, Ankara, 2004.
Güneş, Aıif, Kur'ôn-ı Kerim'in Okunmasında Har:f-Kırdat-Yazı Kavramı ve
İlişkileri, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens­
titüsü Temel İslam Billmleıi Tefsir Anablllm Dalı, Ankara, 1 992.
Kur'ôn-ı Kerim'in Ortaya Çıkış Süreci, Türkiye Diyanet Vakfı Ya­
yınlan, Ankara, 2000.
Habibov. Aslan, İlk Dönem şrı Tefsir Anlayı.şı. Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleıi Tefsir Ana Bilim Dalı,
Doktora Tezi, Ankara, 2007.
Halefullah, Muhammed Ahmed, el-Fennu'l-Kasasi fl'l-Kur'ôni'l-Kerim.
Mektebetu'l-Enclll'l-Mısıiyye, iV. Baskı, Kahire. 1 972.
Hamidullah, Muhammed, İsliım'a Giriş, çev. Cemal Aydın, Türkiye
Diyanet Vakfi Yayınlan. 1. Baskı, Ankara, 1 996.
Hz. Peygamber'in Altı Oryinal Diplomatik Mektubu, çev. Mehmet
Yazgan, Beyan Yayınlan, İstanbul, 1 990.
Kur'ôn-ı Kerim Tarihi ve 1ürkçe Tefsirler Bibliyoğrafyası. çev. Meh­
met Salt Mutlu, Yağmur Yayınlan, İstanbul, 1 965.
Hanefi, Hasan, "Konulu Kur'an Tefsiıi Metodu", çev. Sönmez Kutlu,
İsliimi Araştırmalar, C. 9, Sy. 1 -2-3-4, ss. 1 57- 1 66, Ankara. 1 996.
Kaynakça 253

Hatiboğlu, Mehmed Said, Hiliıfetin KureyşlUiği, Kitabiyat, l. Baskı, An­


kara, 2005.
Hizmetli, Sabri, İslfun Tarihi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ya­
yınlan, Ankara, 199 1 .
el-Hüi, es-Seyyid Ebü'l-Kasım el-Müsa-Mağrifet, Muhammed Hadi "Şia'nın
Kıraatlar Hakkındaki Görüşü", Kur'an ve Tefsir Am�tumalan·N,
İSAV, ss. 459-475 (Makfile metni es-Seyyid Ebu'l-Kasım el-Musa
el-Hui'nln, el-Beyan fi Tefsirfl-Kur'an isimli eseri ile Muhammed
Hadi Mağrifet'ln et-Temhid fi Ulümi'l-Kur'an adlı eserinden bazı
önemli kısımlar seçilerek Arapçadan Türkçeye tercümesi yoluyla
elde edilmiştir. Tere. Halil İbrahim Kaçar), İstanbul, 2002.
el-Huli, Emin, Kur'an Tefsirinde Yeni Bir Metod, çev. Mevlüt Güngör.
Kur'an Kitaplığı. İstanbul, 1995.
Iniki, Mansur b. Ahmed el-Fergıin.i (465/ 1072), el-İşô.re .fi'l-Kırô.ô.ti'l­
Me'sürô.t bt'r-Rivô.yô.t!'l-Meşhürô.t, Yazma Eser, Necip Paşa Kütüp­
hanesi, Demirbaş. No: NP/82, Tire, İzmır.
İbn Atıyye, Ebu Bekir, Mukaddimetô.n {Mukaddimetu İbn Atıyye}, Taslı.
Arthur JelTery, Daru'l-Kutub bi Berlin-Daru'l-Kutubl'l-Mısnyye,
Mısır, 1954.
Mukaddimetô.nfi Ulüml'l-Kur"an (Mukaddimetu Kitabi'l-Mebanifi Nuzwni'l­
Meani), Taslı. Arthur Jeffery, Daru'l-Kutubi'l-Mısriyye-Daru'l­
Kutub bi Berlin. Mısır, 1 954. (Müellifi bilinmiyor.)
İbn Ebi Davıid, Ebu Bekir Abdillalı, Kttô.bu'l-Mesô.hif, Taslı. Arthur Jef­
fery, Matbaatu'r-Rahmanlyye, l. Baskı, Mısır, 1936.
İbn Hacer, Şihabuddin, Fethu'l-Bô.ri Şerhu Sahihi'l-BuJWıi, Daru'l-Ma'rife,
il. Baskı, Beyrut, t.y.
İbn Haldun, Muhammed b. Abdirrahman, Mukaddime, çev: Zakir Kadiri
Ugan, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınlan, iV. Baskı, İstanbul, 1997.
İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdülmelik, es-Siretu'n-Nebeviyye, Talık.
Mustafa es-Seka, İbrahim el-Ebyaıi, Abdu'l-Hafız Şelebi, Daru'l­
Ma'rife. iV. Baskı, Beyrut, 2004.
İbn Kuteybe, Ebu Muhammed Abdillalı b. Muslim, Te'vilu Muşkili'l­
Kur'an, Talık. Es-Seyyid Ahmed Sakar, Daru İhyai'l-Kutubi'l­
Arabiyye, Kahire, 1954.
İbn Mace, Ebu Abdlllah Muhammed b. Yezid, Sw1en, Çağn Yayınlan, il.
Baskı. İstanbul. 1 992.
İbn Marızıir, Ebü'l-Fadl Cemaluddin Muhammed, Lisanu'l-Arab, Daru
Sadr-Daru Beyrut, Beyrut, 1 955.
İbn Mucahid, Ebu Bekir Ahmed b. Müsa b. el-Abbas. Kitô.bu's-Seb'a.fi'l­
Kırô.ô.t, Talık. Şevki Dayf. Daru'l-Meartf, il. Baskı, Kahire, 1980.
İbnu'n-Nedim, Ebü1-Ferec Muhammed b. Ebi Ya'küb İshak, el-Filuist. Talik:
Yüsuf Ali Tavil, Daru'l-Kutubi'l-İlmiyye, il. Baskı, Beyrut, 2002.
İbn Sa'd, Muhammed, Kitô.bu't-Tabaka.ti'l-Kubrô., Matbaatu Lecneti
Neşri's-Sekafetn-İslamiyye, Kahire, 1358.
254 Kur'dn'ın Metinleşme Tarihi

İzmirli, İsmail Hakkı, Tarih-i Kur'dn, Böre Yayınevi, III. Baskı, İstanbul,
1 956.
İzutsu, Toshlhiko, Kur'dn 'da Allah ve İnsan. çev. Süleyman Ateş, Yen!
Ufuklar Neşriyat, İstanbul, t.y.
İzzet Begoviç, Allya, Doğu ve Batı Arasında İsliım, çev. Salih Şaban, İs­
tanbul, 1 987.
Kandehlevi, Muhammed Yusuf, Hayatu's-Sahabe, Daru'n-Nasr, Kahire,
1 968.
Karaçam. İsmail, "Kıraatlann İntikali", Kur'an ve Tefsir Araştınnlan-N,
İSAV, ss. 287-3 1 2 , İstanbul, 2002.
Karataş, Şaban, Şia'da Ve Sünni Kaynaklarda Kur'an Tarihi., Ekin Yayın­
lan, 1. Baskı, İstanbul, 1 996.
Kastalani, Ahmed b. Muhanuned b. Ebi Bekr, İrşcidu's-S<lri li Şerhi SahU1i'l­
BuJıiui.. 1-X. Matbaatu'l-Kubra'l-Emiriyye, VJ. Baskı, 1 304.
Keleş. Ahmed. "Kur'an'ın Cem'i ve Tertibi". İsliımi Araştınnalar Dergisi., C.
1 4 , Sy. 1 , ss. 1 03- 1 26, Ankara, 200 1 .
Keskloğlu, Osman, Kur'an Tarihi ve Kur'an Hakkında Ansiklopedik Bilgi­
ler, Nebloğlu Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul, 1 953.
Kılıç, Sadık, "Nesnellikle Öznellik Arasında Yorum", İsliımi Araştırmalar,
C.9, Sy. 1 -2-3-4, ss. 1 03- 1 1 4, Ankara, 1 996.
Kırbaşoğlu, M. Hayri, "İslarn'a Yamanan Sanal Şiddet: Recm ve İrtıdat
Meselesi", İsliımiyüt, Sy. 1 , C. 5, ss. 1 25- 1 32, Ankara, 2002.
Kırca, Celal, "Tenzil Yönteminin Tarihselliği Problemi ve Kur'an Yorumu­
na Olan Etkisi", Türkiye I. İslüm Dü.şüncesi Sempozyumu, 26-27
Ekim, ss. 1 -8, İstanbul, 1 996.
Koçytğlt. Talat, Hadis Tarihi. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınlan, il. Baskı,
Ankara, 1 998.
Kurdi, Muhammed Tahir b. Abdülkadir, Tdrihu'l-Kur'Cın ve Garüibu
Rasmihi ve Hukmihi, Şertketu Mektebetl ve Matbaatl Mustafa, il .
Baskı, Mısır, 1 953.
Kurtubi, Ebu Abdlllah Muhammed b. Ahmed el-Ens<'i.ri, el-Cami' li
Ahkami'l-Kur'ün. Daru'l-Kutubl'l-İlmlyye, Beyrut, 1 993.
Kuşpınar, Bilal. İbn Sind'da Bilgi Teorisi., MEB Yayınlan, 1. Baskı, İstan­
bul, 1 995
Maşalı, Mehmet Emin, Kur'an'ın Metin Yapısı. Avrasya Yayıncılık, 1. Bas­
kı, Ankara, 2004.
Mazharuddln Sıddiki, Kur'dn'da Tarih Kavramı. Tere. Süleyman Kalkan,
Pınar Yayınlan, III. Baskı, İstanbul, t.y.
Marzük, Muhanuned Abdulaziz, el-Mushaju'ş-Şerif. el-Mektebetu's­
Sekaflyye, Mısır, 1 975.
Mir Muntasır, "Bir Bütün Olarak Sure", çev. Mustafa Özel, İsliımi Araştır­
malar Dergisi., C. 1 4 , Sy. 1 , ss. 69-75, Ankara, 200 1 .
Morttz, B . , "Arap Yazısı", Milli Eğitim Bakanlığı İsliım Ansiklopedisi., MEB
Yayınlan, 1 . 498-506, İstanbul, 1 950.
Kaynakça 255

Motzki, Harald, "The Collectlon of the Qur'an: A Reconslderatlon Of Wes­


tem Wlevs in Llght Of Recent Methedologlcal Developments", Der
Islwn, Bd. 78, ss. 1 -34, 200 1 .
Muhammed el-Behly, İnanç ve Amelde Kur'ani Kavramlar, Tere. Ali Tur­
gut, Yöneliş Yayınlan, ili. Baskı, İstanbul, 1 995.
Muhaysln, Muhammed Salim, el-Muğni fi Tevcihi'l-Kıniati'l-Aşri'l­
Mutevatira. Danı'1-Cil-Beynıt, Mektebetu '1-Kulllyyatl'l-Ezhertyye­
Kahire, il. Baskı, 1 988.
Muhaysin, Muhammed Salim, Tô.rihu'l-Kur'ani'l-Kerim. Muessesetu
Şebabi'l-Cami'a, Medine, 1 40 1 .
el-Mu'cemu'l-Vasit, İbrahim Mustafa-Ahmed Hasan ez-Zeyyat-Hamid Ab­
dülkadir-Muhammed Ali en-Neccar, Mecmeu'l-Luğatl'l-Arabiyye. 1.
Baskı, Kahire, 1 960. ('Iürkiye Baskısı: Çağrı Yayınlan.)
Musllm. Ebü'l-Hüseyin, Sahih-i Muslim, Çağn Yayınlan, İstanbul, 1 992.
Nagel, Tilman, "Tarihi Araştırma Konusu Olarak Kur'an". çev. Ali Dere,
İsliımi Araştırmalar, C. 9, Sayı 1 -2-3-4, ss. 54-6 1 , Ankara, 1 996.
Nahhas, Ebü Ca'fer, Kitdbu'n-Ndsih ve'l-Mensüh fi 'l-Kur'ani'l-Kerim, t.y.
(Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kitaplığı, Ayniyat No:
1 279, K. N . 1 085.)
Nesefi, Abdullah b. Ahmed b. Mahmud, Tefsiru'n-Nese.fi. Kahraman Ya­
yınlan, İstanbul. 1 984.
ÔZbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed. Esra Yayınlan, V.
Baskı, İstanbul, 1 997.
Özdeş, Tfilip, "Vahiy-Olgu İlişkisi Açısından Neshe Getırtlen Yorumlara
Eleştirel Bir Yaklaşım", İslami Araştırmalar Dergisi. C. 1 4 , Sy. 1 .
ss. 39-48, Ankara, 200 1 .
Ôztürk, Mustafa, Kur'an Dili ve Retoriği-Kur'an Metninin Dokusu Üzerine
Tartışmalar, Kitabiyat, il. Baskı. Ankara, 2006.
Kur'dn'ı Kendi Tarihinde Okumak, Ankara Okulu Yayınlan. 1. Bas­
kı, Ankara, 2004.
Ôztürk, Yaşar Nuri, Kur'dn'ın Temel Kavramları. Yeni Boyut, X. Baskı,
İstanbul, 1997.
Kur'an-ı Kerim Med:li_
Ôzsoy, Ömer, Kur'an'ın Metinleşme Tarihi, İlahiyat. ı. Baskı. Ankara,
2002.
"Kur'an Hitabının Tarihselliği ve Tarthsel Hitabın Nesnel Anlamı
Üzerine", İsliımi Araştumalar Dergisi. C. 9, Sy. 1 -2-3-4, ss. 1 35-
1 43, Ankara, 1 996.
Paçacı. Mehmet. Kur'an Ve Ben Ne Kadar Tarihseliz, Ankara Okulu Ya­
yınlan, 1 . Baskı, Ankara, 2000.
"Kur'an Ve Ben Ne Kadar Tarthseliz", İsliımi Araştırmalar Dergisi.
C. 9 Sy. 1 -2-3-4, ss. 1 1 9- 1 34 , Ankara, 1 996.
Paret, Rudi. Kur'an Üzerine Makdleler, Deri. ve çev. Ömer Özsoy. Bilgi
Vakfı Yayınlan. Ankara, 1 995.
256 Kur'dn'ırı Metinleşme Tarihi

Ragıp el-Isfehani, el-Mujreddt fi Garibi'l-Kur'dn. Tahk. Muhammed Halil


Aytani, Daru'l-Ma'rtfe, 1. Baskı, Beyrut, 1998.
Razi, Fahreddin, Mefatihu'l-Gayb, Şirket-i Sahaflyye-1 Osmaniye (Daru't­
Tıbaa'l-Amlra), İstanbul, 1 307.
Razi, Fahreddin. Tefsir-i Kebir (Mefdtihu'l-Gayb), Tere. Suat Yıldınm, Lut­
fullah Cebeci, Sadık Kılıç, Sadık Doğru, Akçağ Yayınlan, Ankara,
1 995.
Risôle fi Rasmi'l-MushaJ Yazma Eser, A. Ü.İ.F. Kütüphanesi, 297.20 1 /
RİS.R.
es-Salih, Subhi, Mebdhis.fi Ulümi'l-Kur'dn, Dersaadet, İstanbul. t.y.
Sfillm, es-Seyyid Abdulaziz, Adva' ald Mushafi Osman b. A.ffdn, Muesse­
setu Şebabl'l-carn.ı·a. İskenderiye, 1 99 1 .
Sançam, İbrahim, Emevi-Hdş!mi İlişkileri İslam öncesinden Abbasilere Ka­
dar, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınlan. !. Baskı, Ankara, 1997.
Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Diyanet İşleri Başkanlığı Ya­
yınlan, il. Baskı, Ankara, 2004.
Sarıkçıoğlu. Ekrem, "Kur'an ve Arkeoloji Işığında Hz. Nuh ve Tüfan Ola­
yına Yeni Bir Yaklaşım", İsliı.mi Araştırmalar, C. 9. Sy. 1 -2-3-4, ss.
197-203, Ankara, 1 996.
Sefakusi, Burhanüddin İbrahim b. Muhammed (742/ 1 342). el-Mucid .fi
İ'rabCl-Kur'ani'l-Mecid, Yazma Eser, Necip Paşa Kütüphanesi, De­
mirbaş No: NP/2 1 , Tire, İzmir.
Suyüti, Celaluddin, el-İtkanfi Ulü.mi'l-Kur'an, Daru'l-Fikr, Beyrut, t.y.
Şafii. Muhammed b. İdris, er-Risale, Talık. Ahmed Muhammed Şakir,
Mısır, 1 940.
Şahhate. Abdullah Mahmud, Tarihu'l-Kur'dn ve't-Tefsir, el-Hey'etu'l­
Mısnyyetu'l-Amme, 1972.
Şelebi, Abdulfettah İsmail, Rasmu'l-Mushaf Mektebetu Nahdatl Mısr. Mı­
sır, 1 960.
Şen. Ziya, Kur'an'ın Metinleşme Süreci, Ensar Neşriyat, 1. Baskı, İstanbul.
2007.
Şengül, İdris, Kur'an Kıssaları Üzerine, Işık Yayınlan, 1. Baskı, İzmir.
1994.
Şimşek, M. Said. "Asr-ı Saadette ve Hulefa-1 Rıişidin Döneminde Kur'an
Eğitim ve Öğretimi" Bilgi Vakfı 1 . Kur'an Sempozyumu. Bilgi Vakfı
Yayınlan. il. Baskı, ss.395-400. Ankara, 1994.
"Kıraatların Kaynağı Problemi", Kur'an ve Tefsir Araştırmaları-N.
İSAV, ss. 1 7 -30, İstanbul, 2002.
Tabatabai, Muhammed Huseyn, el-M"ızdn.fi Tefsiri'l-Kur'an, Tere. Vahdet­
tin İnce, Kevser Yayınlan. İstanbul. 200 1 .
Taberi, Ebü Ca'fer Muhammed b . Cerir, Cdmiu'l-Beyan.fi Te'vüi'l-Kur'dn,
Daru'l-Kutubi'l-İlmlyye, III. Baskı, Beyrut, 1999.
Tabersi, Ebü Ali el-Fadl b. Hasan, Mecmeu'l-Beyan fi Tefsirfl-Kur'dn,
Matbaatu'l-İslamiyye, Tahran, 1 373.
Kaynakça 257

Tayfill.si, Ebü Davüd, Musrıed, Daru'l-Ma'rtfe, 1 . Baskı, Beyrut, 1 32 1 .


Temel, Nihat, Kıraat ve Tecvid Istıldhları, Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Vakft Yayınlan, İstanbul, 1997.
Türkçe Sözlük, Türk Dil Kunımu, Yeni Baskı, lürk Tarih Kurumu Bası­
mevi, Ankara, 1988.
Tuzcu, Kemal, "Arap Yazısırun Ortaya Çıkışı (l)", Nüsha Şarkiyat Araştır­
maları Derisi., 11. 1 58- 1 65, Ankara, 200 ı .
"Araplarda Etimoloji Çalışmalan", Nüsha Şarkiyat Araştınnalan
Derisi, 1, 66-7 1 , Ankara, 200 1 .
lüsi, Ebü Ca'fer Muhammed b . Hasan, et-Tibyô.nfi Tefsiri'l-Kur'ô.n, Dam
İhyat't-Turasl'l-Arabi, Beyrut, t.y.
lümer, Günay-Küçük, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ocak Yayınlan, III.
Baskı, Ankara, 1997.
Türkmen, Mutlu, Kur'drı-ı Kerim'de ve Küdb-ı Mukaddes'te 'Brk', 'Sbh' ve
'Kds' Köklerinin Semantik İncelemesi, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 2007.
Uceyli, Suleyman b. Ömer, el-Cemelu ale'l-Celiileyrı, Kahraman Yayınlan.
1. Baskı, İstanbul, 1987.
Ünlü, Demirhan, Kur'ô.n-ı Kerim'in Tecvidi., Türkiye Diyanet Vakfi Yayın­
lan, iV. Baskı, Ankara, 2003.
Vak.ıdi, Muhammed b. Ömer b. Vak.ıd, Kitdbu'l-Meğdzi, Aıemu'l-Kutub,
III. Baskı, Beyrut, 1984.
Watt, W. Montgomery, Hz. Muhamrned'in Mekkesi, çev. Mehmet Akif Er­
sin, Bilgi Vakfı Yayınlan, Ankara, 1995.
Kur'ô.n'a Giriş, çev. Süleyman Kalkan, Ankara Okulu Yayınlan, 1.
Baskı, Ankara, 1998.
Ya'kübi, Ahmed b. Ebi Ya'küb b. Ca'fer b. Vehb b. Vadıh, Tdrihu'l-Ya'kübi,
Muessesetu'l-Aıemi 11'1-Matbuat, 1. Baskı. Beyrut, 1993.
Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili. Matbaa-! Ebuz­
zlya, İstanbul, 1935.
Yıkılmaz, Arif-Kanat, Sevgi, Sosyal Bilimler, Anıt Yayınlan, X. Baskı, An­
kara, t.y.
Yıldız, Hakkı Dursun, "Arap (Tarih)", 1Yirkiye Diyanet Vak.fi İsliım Arısiklo­
pedisi. TDV Yayınlan, III. 272-276, lstanbul, 199 1 .
Yılmaz, Hüseyin, "Gelenekselci Vahiy Anlayışı ve İslam Vahyi", İsliımiyat.
C. 7, Sy. 1 . ss. 97- 1 12, Ankara, 2004.
Yurdatap, Selamı Münir, Hz. Muhammed 'in Mektupları, Doğruyol Gazete­
si Yayını, İstanbul, 1948.
Yücel, İrfan, Peygamberimizin Hayatı. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlan,
XV. Baskı. Ankara,2006.
Zehebi, Şemsuddin Muhammed b. Ahmed b. Osman, Ma'rifetu Kurrai'l­
Ki.bdr ala't-Tabakati ve'l-A'sdr, Neşre Hazırlayan: Tayyar Altıku­
laç, 1. Baskı, TDV-İSAM, İstanbul, 1995.
258 Kur'dn'ın Metınleşme Tarihi

Siyenı A 'liı:mi'n-Nubela', Muessesetu'r-Risfile, IV. Baskı, Beynıt.


1 976.
Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer, el-Keşşaf an
Hakdikl.'t-Tenzil ve Uyünl'l-Ekavil .fi Vucühi't-Te'viL Matbaatu'I­
Kubra, il. Baskı, Mısır, 1 3 1 8 .
Zencaru, Ebu Abdlllah, Tdrihu'l-Kur'drı, Matbaatu'l-Lecnetl't-Te'lif, Kahire,
1 935.
Zerkeşi, Bedruddin Muhammed b. Abdillah, el-Burhi.ın .fi Ulıimi'l-Kur'dn,
Ta'lik: Mustafa Abdülkadir Ata. Daru'l-Ftkr, 1. Baskı, Beynıt, 1 988.
Zurkani, Muhammed Abdulazim . MenclhUu'l-İr:fdn .fi Ulıimt'l-Kur'an. il .
Baskı, Mısır, 1360- 1 36 1 .
DİZİN

A ahruf-1 seb'a 160, 163, 166, 168,


A'zami 76, 81 18 1 , 1 83, 184, 186
Abbasi 239 Allah-insan iletişimi 35
Abbasiler 149, 239 Allah'ın hikmeti 37
Abdullah b. Abbas 1 41 . 1 49 Allah'ın Kitabı 149
Abdullah b. Amr 70 Alphonse Mlngana 13, 138
Abdullah b. es-Saib 134 Aıüsi 188
Abdullah b. ez-Zubeyr 131 Amallka 65
Abdullah b. Mes'üd 78, 83, 11 1 , Amir b. Abdl'l-Kays 1 34
118, 125, 1 27, 129, 134, Ammar b. Yaslr 118
135, 14 1 . 150, 173, 174, Amr b. el-As 125
219, 237 - 'un Mushafı arnüd 143
190 Anadolu 1 27
Abdullah b. Ömer 200, 202 Arab-ı Artbe 65
Abdullah b. Sebe 125, 126 Arab-ı Ba!de 65
Abdullah b. Ummu Mektum 73 Arab-ı Bakiye 65
Abdullah b. Vehb 19, 90, 131 Arab-ı Musta'ribe 65
Abdullah Mahmud Şahhate 14 Arablyyet 2 1 2
Abdurrahman b. Avf 124 Aramice 66, 67, 92, 104
Abdurrahman b. el-Harts b. Ara.miler 66, 67
Hişam 131 Arap 11 - peygamber 11 - dili
Abdurrahman Çetin 14 104, 162 - nesir edebiyatı
Abdurrahman es-Sülemi 134 87 - Yanmadası 20 - ya­
Abdurrazzak 19 zısı 19, 22, 66, 67, 69, 72
Abdussabur Şahin 14 Arapça 65, 69
Abdülhamid 237 an 25, 28
Abdülkadir el-Kurdi 53, 1 36, Arif Güneş 14, 15, 1 6
197 Arkoun 26
Abdülkadir Erkut 15 art-süremll semantik 93
Abdülmelik b. Mervan 21, 1 38, Arthur Jeffery 1 05, 1 07
211 arza 59, 133

Abdülmuttalib 69 Asım 219, 220, 234


Ad kavmi 65, 92 Asım el-Cuhderi 190, 191
Adlyoğullan 1 23 Asya 127
Afrika 1 2 7 aşkınlık 26
aııad 1 68 Avrupa 127
ahad rivayetler 1 1 3 Avrupalılar 104
Ahmed b. Hanbel 19 Aydınlanma 12, 13, 105
Ahmed Cevdet Paşa 13 Azerbaycan 124 - -Ermenlstan
Ahmed Keleş 15 Savaşı 1 29
260 Kur'an'uı Metinleşme Tarihi

B Derveze 76, 1 4 1
devlet başkanlığı 93
Bcibil 26, 65
dil 26
Bağdat 1 48
Draz 1 40, 1 43, 1 45
Bahreyn 1 23, 1 36
Basra 1 24, 1 25, 127, 1 36, 238 E
Basra Mushafı 235
Basralı tabiiler 20 1 Eban b. Said 82, 1 3 1
Batı dünyası 1 3 Ebü Abdlllah Zencani 1 4
Bedir Savaşı 76, 79, 8 3 , 85 Ebü Amr 2 1 2, 2 19
Beğavi 59, 84, 2 13 Ebü Amr ed-Dani 19, 1 32, 1 36,
Belazüri 19, 67, 74, 137 1 80
Bergstra.6er 1 05 Ebü Bekir 73, 82, 1 09, 123
beşer hafızası 1 52 Ebü Bekir b. el-Arabi 2 1 5
Bi'r-1 Maüne Faciası 80, 195 Ebü Bekir el-Bakıllani 1 4 1
-
bilgi 29, 88 aktanmı 23 Ebü Bekir İbnu'l-Arabi 58
bilimsel 1 6 Ebü Bekr Ahmed b. Huseyn b.
bilinçaltı 37 Mihran el-Isbehani en­
Bizans 1 23 Nisabüri 2 1 3
boykot 69, 73 Ebu Davüd 1 9
Buhan 19, 49, 58, 1 20. 149, Ebü Hanife 1 1 7, 1 74
1 53, 183, 1 89 Ebü Hatim es-Slclstani 1 35 ,
ı s ı . 196, 2 12. 234
C-Ç Ebü Hureyre 87
Ebü Mlhnef 1 25, 1 26
Ca'fer 73
Ebü Müsa el-Eş'ari 78. 83, 1 27
Caetanl 75
Ebü Musllm el-Isfahani 58
Cahillyye 7 1 , 1 1 5, 1 24
Ebü Şame 52, 1 70
Caslm 65
Ebü Ubeyd el-Kasım b. Sellam
Cassas 1 75
19, 2 1 6, 234, 236, 239
Cebrail 33, 42 , 1 33, 1 7 1 , 1 82
Ebü Ya'la Hamza el-Haseni 237
Cem'u'l-Kur'an 2 1 . 1 20
Ebü Zer 6 1
cerr-1 civar 1 76
Ebü'd-Derda 78, 1 1 8, 1 95
Cerrahoğlu 1 40
Ebü'l-Esved ed-Düeli 20 1 . 202.
Cezire 1 18, 1 23, 1 24, 1 36, 234
203, 204, 205, 2 1 1
Chadlak 88
Ebü'l-Huseyn Ahmed b. Farts
Cibril 32, 33, 35, 40, 4 1 . 45,
141
1 4 1 . 1 72
Ebü'l-Kasım el-Hüi 1 68
çağn 1 1 2
Ebü'l-Kasım es-Sebti 237
Çin 127
Ebyan 200, 204
D Ecnadln 1 23
eğitim-öğretim 78
Davüd 26 Ehl-1 Kitap 38, 52, 87, 92, 95, 96
Demotıc 66 Ehl-1 Sünnet 1 1 2, 1 1 3
Dizin 26 1

el-Arab el-Arıbe 92 gökler 24


el-kıni'a bl'l-ma'na 1 70 gramer 1 87
el-Musned 66
Emevi-Haşimi çekişmesi 1 24
H
Emeviler 2 1 . 72, 1 49. 20 1 . 2 1 1 . Habeş 77
238, 239 Habeşçe 1 60. 1 66
Emin Ahsen lslcihi 1 43 Habeşistan 73, 75
en-Nemcira 69 Habeşliler 1 1 1
Enhar 67 Haccac b. Yüsuf es-Sakafi 2 1 ,
Endülüs 1 24 202, 204, 2 1 ı . 236, 24 1 .
Endülüslü Ebü Bekir b. Muccihid 245
212 Hacevi 58
Enes b . Mci.lik 1 27 hafız 53
Ensar 52, 83, 84, 1 3 1 . 1 32, 1 33, hafız sahabiler 80, 1 50
1 58, 1 59 hafıza 48
Erkam 5 1 Hafs 2 1 9
Ennenistan 1 24 - -Azerbaycan Hafsa 6 , 90, 1 30, 1 39, 1 54, 1 55,
Savaşı 1 29 1 56, 1 58, 1 59, 1 60, 1 85,
Eski Ahid 1 1 5 200, 24 1 , 242
eş-süremli semantik 2 1 , 94, 194 Hal' 142
ezber 1 2, 1 95 Hfilld b. el-Velid 82
Ezheri 19, 94, 1 32 Halil b. Ahmed 206
Hamlduddin el Ferahi 143
F
Hamza 2 1 2
Fars 77 hareke 22, 127, 1 28, 1 74, 1 77,
Farsça 160 1 80, 199, 21 ı. 240
Fazlur Rahman 37, 38, 40 harekeleme 193, 20 1 , 205
Fenike Uygarlığı 64 Harts el-Muhasibi 1 83
Fenikece 66 Harran Kitabesi 69
Fenikeliler 64, 66, 68 Harre Vakası 235
Ferra 19 Hasan el-Basri 1 19, 20 1 , 202,
fetihler 1 23 204
fıkıh 84, 85 Hasan Elik 14
Filistin 66, 68. 1 1 8, 1 23, 1 24, Haşlmi-Emevi rekabeti 1 24
1 36, 207, 234 Haşlmoğulları 69, 1 26
Frtedrtch Schwally 1 3 Hatib el-Bağdadi 50
hatt-ı Basri 72
G hatt-ı Hiri 72
Garcinlk Hadisesi 36 hatt-ı Kufi 72, 2 1 0
Gazfili 38, 1 1 3 hatt-ı Medeni 72, 2 10
gece ibadeti 1 60 hatt-ı Mekki 72
gentlle 96 hatt-ı Nabati 72
göçebelik 7 1 . 72 Hattabi 59, 60
262 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Hazimi 57 Hz. Müsa 30, 3 1 . 35, 4 1 , 63


Hendek 79 Hz. Nuh 6 1 . 62
Hıfd 1 42 Hz. Osman 1 2 , 19, 20, 2 1 . 53,
hıfz 54 58, 59, 74, 78, 82, 83, 84,
Hııistlyanlar 7, 8, 1 1 , 1 2 , 70, 87. 85, 1 04, 1 05, 1 08, 1 2 1 ,
88 1 24. 1 26, 1 29, 1 3 1 . 1 37,
Hııistiyanlık 1 1 , 38 1 4 1 . 1 59, 1 8 1 , 1 83, 200,
Hicaz bölgesi 64, 67, 68, 96 2 1 7, 2 1 9, 239
hicret 73 Hz. Osman Mushafı 1 1 3, 1 86
Himyer 67 Hz. Osman'ın şehadeti 238
Himyerlller 67. 7 1 Hz. Ömer 2 1 . 22, 59, 74, 75, 79,
Hire 67 82, 84, 85, 90, 1 07, 109.
Hireliler 67 l 10, 1 1 3, 1 1 5, 1 1 8, 1 20,
Hirice 66 1 2 1 . 1 23, 1 24, 1 36, 1 48,
Hişam b. Haklın 79, 1 66 1 52, 1 55, 1 70, 185
hiyeroglif 63 Hz. Peygamber 12, 45
Hud peygamber 65 Hz. Şlt 6 1
Hudeyblye Antlaşması 90 Hz. Yüsuf 30
Hulefü-1 Raşidin 245 Hz. Zekertyya 33
Huzeyfe b. Yeman 1 29
Huzeyl 1 66
ı-i
hükmü bakı 1 1 6 Ignaz Goldzlher 1 3, l 05, 17 4
hükmü mensüh 1 1 6 Irak 123
Hz. Adem 6 1 . 62. 95 Irak'ın fethi 1 23
Hz. Aişe 2 1 . 1 1 2, 1 25, 1 45, 1 89, Iraklı Müslümanlar 1 29
191 Iraklılar 1 29
Hz. Aişe Mushafı 1 46, 1 9 1 l'cam 204
Hz. Ali 74, 75, 78, 82 , 84. 90, l'rab hataları 199
l 10, 1 24, 1 25. 1 4 1 . 1 49, İbn Abbas 36, 84, 1 1 3
1 50, 177, 1 96, 2 1 9, 237 İbn Amir 1 8 1
Hz. Ebü Bekir 2 1 . 83, 84, 1 04, İbn Atıyye 1 66
105, 1 08, 1 1 1 , 1 1 2, 1 20, İbn Battuta 238
1 23, 1 30, 1 48, 149, 1 50, İbn Cibr el-Mekki 2 1 6
152, 1 77, 1 97 İbn Cubeyr 236
Hz. Ebu Bekir Mushafı 1 84, 185, İbn Dureyd 94
1 86 İbn Ebi Davüd 19, 67, 1 07, 1 1 8,
Hz. Hatice 69 1 20, 1 58, 1 70, 1 8 1 . 236
Hz. İbrahim 32, 33, 42, 6 1 . 64 İbn Eşteh 18 1 . 193
Hz. İdris 6 1 İbn ez-Zubeyr 58
Hz. İsa 24. 26, 32, 33 İbn Hacer 1 1 9, 1 32, 1 50, 1 69
Hz. Lut 32. 33, 42 İbn Haldun 5 1 . 67, 7 1 . 1 92
Hz. Meryem 24, 32, 33 İbn Hişam 19, 70
Hz. Muhammed 7, 26, 34. 35, İbn İshak 237
39, 45
Dizin 263

İbn Kesir 2 19, 237 İzmirli İsmail Hakkı 14, 235


İbn Kuteybe 1 9, 1 63, 1 69
İbn Manzur 1 9, 94 J
İbn Mes'ud 2 1 5
John Burton 1 3 , 57, 105, 107,
İbn Mlksem 2 1 5
1 08, 1 1 5. l 16, 1 59
İbn Mucahid 1 9 , 1 37, 246
John Wansbrough 1 3 , 1 05, 246
İbn Nedim 19, 67, 72, 237
İbn Sa'd 1 9 K
İbn Sina 39
İbn Sirin 20 1 Kabe 64, 69, 73
İbn Şeneb(ız 2 1 5 kağıt 10
kalem 70
İbn Şllıab ez-Zuhri 1 09
Kalp 34
İbn Ummu Mektum 8 1
İbnu'l-Arabi 1 60 Kasım b. Sellam 52. 2 1 2
İbnu'l-Cezeri 19, 48, 1 86, 2 14, Katade 1 94, 202
2 1 6, 2 19, 236, 237 katıp 2 1
İbnu'l-Enbari 1 8 1 katip hatası 1 89
İbnu'l-Esir 94 katipler 8 1 , 82, 93, 244
İbnu't-Tin 1 83 katiplik 77, 82. 83, 85
İbrahim 26 kayıt 1 7
İbrahim Ebyari 1 4 Kettonlu Robert l 04
İbrahim Nehai 202 Kıbt 77
İbrani 70, 77 kıraat 12. 22, 53, 80, 82, 84,
İbranice 19, 83, 92, 95. 99, 103 85, 90, l 1 7, 1 26. 1 27,
iç karışıklar 1 24 1 28, 1 33, 134, 1 52, 1 54,
1 70, 1 85, 198, 2 1 1 - bir­
lçtllıadi 148
-
liği 1 3 1 , 1 35 farklılıklan
ilahi çağn 1 1
ilahi din 7 1 83 . 234, 245
ilham 34, 39, 53 kıraat-ı aşr 1 82, 2 1 3, 2 1 8, 246
İmam eş-Şatıbi 2 1 8 kırtas 62, 137
İmam Malik 1 4 1 kıyamet 24
Kırmanı 1 40
İmam Mushaf 1 59, 1 9 1 . 2 1 8,
238, 239 Klsfil 190, 2 1 2, 2 1 9, 220
İmam Şıifli 1 36 Kitab-ı Mukaddes 19, 87, 96, 97,
İncil 70, 88, 95, 96, 97, 246 99
İncil'in metinleşme süreci l 08 kitabeler 69
İran 1 23, 1 24 kitabet 29, 78, 82, 195
İsa es-Sakafi 190 kitabi bilgi 98
İslam 7, 1 1 kitap 48. 49
İsmail Karaçam 1 4 komisyon 1 3 1 , 1 32, 1 34, 1 35,
İsmet Ersöz 1 4 1 57, 1 58, 1 83, 235
Küfe 1 24, 125, 1 27, 1 35, 1 36 -
istinsah 63, 1 08, 1 30, 1 34, 1 58,
1 77, 235, 240, 24 1 Mushafı 235
istiva 30 Küfeliler 234
264 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

Küfi yazı 66, 236 Medine 2 1 , 70, 76, 78, 1 23


Kuleyıll 1 1 2 Medine Hattı 73
Kummi 1 45 Medine Mushafı 1 36, 235
kunut suresi 1 1 2, 1 73 Medineliler 234
-
Kur'an 1 2 , 1 1 1 . 1 1 7 hattı 19, Medyen 65
22 - muallimleri 1 27 - Mehdi Bazergan 1 4, 1 94
öncesi vahiyler 95 -
tari­ Mehmet Emin Maşalı 1 5
hi 1 3 Mekke 2 1 . 64, 73, 76, 1 23, 1 36
Kur'an'ın - eksik olan varyan­ Mekke Mushafı 235
tı 1 1 5 - harekelenmesi Mekke'nin fethi 82
203 - mevsukıyetı 1 05 - Mekki b . Ebi Tfillb 2 1 5, 234
muhafazası 243 - yazıl­ melek 25, 28, 32, 37, 40, 4 1 . 42,
ması 48 1 90, 23 1
Kureyş 70, 7 1 . 1 24, 1 3 1 , 1 33 - Memlüklüler 238
kabilesi 67, 68, 74, 1 23, mensüh 58. 59, 60, 84, 1 08,
243 - lehçesi 1 30, 1 32, 1 1 5, 1 94, 245
1 69. 1 7 1 . 1 83 - lisanı Mervan b. Hakem 1 56, 1 60, 1 85,
1 69, 1 70 200, 220, 242
kurra 1 1 0, 1 1 8, 1 26, 1 28, 1 52, Mesahıf-1 Emsar 235
1 57, 1 9 1 . 1 95, 207, 2 1 6, metapsişik 27
244 Mevlana Seyyid Süleyman Nedvi
Kurtubi 1 75 65
kutsal kitap 7, 26, 27, 88, 9 1 , Mevlana Şibli 237
1 08 - anlayışı 7 mevsukıyet 240
kültür içinde biçimlenme 1 46 Mezopotomya 63
kültürü biçimlendirme 146 Mısır 65, 72, 1 23, 1 24, 1 25, 1 36,
1 37, 2 1 9, 236, 238
L Mısır Uygarlığı 63
lahn 1 87, 1 89, 199 Mısırlılar 66
Levh-1 Mahfüz 30, 3 1 , 32, 34, Mikfill 40
35, 37, 39, 40, 52 monoteizm 68
Lihyani 69 Moritz 66, 72, 1 37, 206
lügat 1 60 Motzkı 1 09
Muallakatü's-Seb' 69
M muallim 124, 1 27
Muaviye b. Ebi Süfyan 82, 1 85,
M. Abdulaziz Marzük 1 4, 1 1 1
200, 202
M. Abdullah Draz 39
Muaz 85, 1 1 8, 1 34
M. Sfilim Muhaysin 1 4
Mudar dili 1 66
Mağrib 1 27
Mudar lehçesi 1 1 9
Mfillk b. Dinar 190
Mudarca 7 1 , 1 66
Mfilik b. Enes 200
Mudarlar 7 1
Maveraünnehlr 1 24
Muğira b . Şihab 1 34
Me'mün 69
Muhacir 52, 83. 1 58, 1 59
Dizin 265

Muhammed Aydın 1 5 Neccar 84


Muhammed b . Ca"fer el-Huzai Nelh 29
1 17 nesh 55, 56, 57, 58, 59, 60, 1 07,
Muhammed b. Hanefiyye' 1 49 1 08, 1 1 5, 1 16
Muhammed b. Sirin 202 Neysabüri 1 48
Muhammed b. Tayfur es- nezfilr 1 63
Secavendi 207, 246 nokta 1 28, 1 74, 1 77 , 1 80, 1 99,
Muhammed Hamidullah 1 4, 36, 211
1 1 5. 1 33, 1 5 1 , 1 68, 236, noktalama 1 93, 205
238 Nöldeke 1 3 , 209
Muhammed Sfilim Muhaysin Nuh peygamber 34
1 84, 1 85, 1 86, 1 92, 197 Nuh tufanı 64
Muhammed Tahir b. Abdulkadir -
nuzül - dönemi 1 94 öncesi dö­
Kurdi 1 4 nem 70 - sırası 1 45, 1 46
Muhasibi 49 - süreci 86, 1 1 6 - tertibi
Mus'ab b. Umeyr 73 140, 1 4 1 , 1 46
Müsa 26
0-Ö
Müsa Carullah 1 3 , 1 5, 1 7 , 53
Müseviler 70 objektif 8
Müsevilik 39 okuma-yazma 47, 83, 86, 89,
mushaf 22, 1 1 1 9 1 , 93
Mushaf 52, 57, 59, 1 1 2, 1 1 5, okur-yazarlık 2 1 , 70, 77
1 1 6, 1 1 7 , 1 34 okuyuş 1 1 0, 1 28, 1 98, 2 1 1 , 245,
Mushafın tertibi 1 4 1 247
Muslim 19, 48, 1 89 orijinal 7
mürekkep 70 oryantalistler 1 7
Müseyleme 9 1 , 1 1 0, 123. 244 Osman Keskioğlu 14
Müslümanlar 7 Ömer Ôzsoy 1 5, 16, 1 33, 205
müsteşrik 1 3 özel mushaf 74
N p

Nabatça 66, 1 60, 1 6 1 paganizm 68


Nabati 69 papirüs 62, 63, 66, 1 1 1 , 1 37
Nabati yazısı 72 parapsikoloji 27
Nabatice 73 Paret 1 3 , 1 05, 1 73, 1 92, 208
Nabatiler 68 Paul Casanova 1 3
Nafi 2 1 9, 234 Peter the Venerable 104
nasılı 56, 57, 58, 59, 84, 194, peygamber 30
245 peygamberlerin kalbi 34, 35, 38
Nasr b. Asım el-Leysi 20 1 . 202, politeizm 68
204 Portekiz 1 27
Necaşi 73 pozitif bilimler 27
Necatı Akbaş 1 5 Pretzl 1 05
266 Kur'an'ın Metinleşme Tarihi

R sema 28
sembol kitabı 37
Rafi b. Malik ez-Zuraki 75
Semüd 65
Rağıp el-lsfeharu 19, 94
Semüd kavmi 92
rakk 62, 1 1 1 , 1 37
Semüdi 69
Rasm-i Osmaru 236
Sened 2 13
Rasmu'l-Mushaf 2 1 2
Seyf b. Ömer 1 25, 126
Raşid Halifeler 2 1 . 60, 1 26
Seyyid Abdulaziz Salim 14
Razi 38, 40, 42, 52, 1 88, 1 89,
Sıffin Savaşı 240
190, 2 1 5
Sibeveyh 1 89, 226
recm 1 1 4
sifr 49, 1 1 1
recm ayeti 1 1 3
Sir William Muir 209
recm cezası 1 1 6
siyak-sibak 54
Richard Beli 1 3 , 38
son arza 60, 83, 84, 1 32 , 1 33
Rüh 29, 32, 33, 40, 4 1 . 6 1
söz 35
Rum 77, 1 37
sözlü dönem 7 1
Rusya 1 2 7
Subhi Salih 52, 1 94
S-Ş Suffa 78, 243
sure sıralaması 1 40, 1 4 1 , 142,
Sa'd b. Ehi Vakkas 1 24 198
Sabit b. Kays 82 Suıiye 65, 72, 1 23, 1 24
sadırlar 53 Suyüti 19, 52, 58, 65, 1 1 1 , 1 1 2,
sahabe 1 8 , 79, 82, 1 10, 1 1 7, 1 1 9, 1 20, 1 60
1 25, 1 26, 1 30, 140, 1 4 1 , Süleyman 26
1 44, 1 77 Sümerler 63
sahabenin içtihadı 14 1 , 142 Sünnilik 35
sahabi 82, 1 27 Süryani 70, 77
sahifeler 6 1 , 62, 1 1 1 , 1 1 7 , 1 30, Süryanice 69, 87, 88, 95, 160,
1 55 162
Said b. el-As 1 30, 1 3 1 Şaban Karataş 14, 1 1 3
Salih Akdemir 1 4 , 1 5, 20 Şah Veliyullah ed-Dihlevi 38, 58
Salih peygamber 92 Şahhate 36, 53, 140
Salim b. Ma'kal 1 1 1 Şam 68, 1 27 , 1 36
Sami dillen 19. 92, 95, 99 Şam Mushafı 236, 238
Sami Dini Geleneği 95 Şanılı Müslümanlar 1 29
Sami milletler 66 Şanılılar 1 29
Sasani 1 23 şaz kıraatler 1 1 7 , 1 34, 1 35, 1 76,
satırlar 53 215
SayraJI 1 88 Şeddad b . Ma'kal 149
Schwally 1 05 Şelebi 5 1 , 208
Seb'i Mesani 1 68 Şemsuddin ez-Zehebi 2 1 8
Sebeiyye 1 25 Şerafeddin Yaltkaya 1 4
secavend 207, 246 şeytan 28, 42, 208
Sehavi 1 88 Şia'nın vahiy anlayışı 1 1 3
Dizin 267

şifahi 1 99, 24 1 ulühiyet 44


şura 1 24, 1 55 Umman 1 23
Ummu'l-Cimfil 69
T
Ummu'l-Kitab 30
Tabatabai 125 Ümeyyeoğullan 1 24, 1 25, 1 26
Taberi 19, 1 1 5, 1 3 1 , 1 35, 1 58, ümmet 96
1 60, 1 7 1 , 1 72, 1 90, 1 9 1 , ümmi 1 1 , 9 1 , 92, 96, 97, 98, 1 03
1 92, 2 1 2, 2 1 6, 2 1 8, 220,
v
22 1 , 234, 240
tabiin 5 1 , 200, 245 vahiy 7, 1 1 , 23, 24, 25, 27, 29,
Tahavice 1 60, 1 62 37, 39, 40, 4 1 , 45, 52,
tahrif 8 74, 85 - dışı katiplik 82
Taıf 67, 1 23 - elçisi 3 1 , 32 - katibi 55,
tarihsel-tenkit 2 1 . 1 08 , 1 39, 1 57 76, 86, 1 09 - malzemeleri
Tayalisi 19, 1 1 3, 1 1 4, 1 53, 1 95 l 1 0 - meleği 4 1
Tayyar Altıkulaç 240 vahy-i ğayr-i metluv 1 1 3
te'vil 5 1 vahyin keyfiyeti 44
tebliğ 1 6, 74, 89 Vakıdi 19, 1 25, 1 26
Tefsir 1 8 Varaka b. Nevfel 70, 88
Temimoğullan 1 23
w
tenasubu'l-ayat 1 47
tenasubu's-suver 1 40 Watt 13, 37, 58, 75, 93, 1 05,
tenkid 1 8 142, 148 , 1 53, 208
tevkifi 140, 1 4 1
Tevrat 40, 4 1 , 62, 63, 65, 8 7 , 88, y
95, 96, 97, 1 1 4, 1 1 5, 1 37,
Ya'küb el-Hadrami 2 1 3
246
Ya'kubi 1 9 , 1 1 4, 1 36
tez 1 7
yabancı kökenli kelimeler 1 62
tilavet tertibi 1 46
Yahudi 84
tilaveti baki 1 1 6
Yahudi akidesi 4 1
tilaveti mensuh 58, 1 1 6
Yahudiler 7, 8 , l 1 . 1 2, 76, 83,
Tilman Nagel 142
87, 88. 96. 98, 1 03. 1 1 ı .
Torrey 38
1 1 4, 1 1 5, 243, 244
Tiısi 1 68
Yahudilik 1 1
U-Ü Yahya 33
Yahya b. Ya'mer 20 1 , 202, 204
Ubade 1 1 8 Yaşar Nuri Ôztürk 20
Ubey b. Ka'b 70, 78, 82, 85, 1 1 3, yazı 7, 1 2 , 20, 48, 52, 6 1 , 63, 66,
1 27, 1 29, 1 3 1 , 1 34, 14 1 , 68, 70, 1 52 - malzemeleri
1 50, 1 72, 1 73, 2 1 5, 2 1 9 - 1 50
'ın kıraati 1 76, 208 - 'ın yazılı dönem 7 1
Mushafı 1 75, 1 90 yazım 1 77, 1 85. 1 99
Uhud 80 yazmak 1 95
268 Kur'an'ın Metin/eşme Taıihl

yedi harf 1 60, 1 68 Zekertyya 23, 28


yedi kıraat 2 1 7, 2 1 8 Zemahşeri 1 35, 1 89
Yemame Savaşı 1 09, 1 1 0, 1 1 8, Zencani 1 5, 1 97
1 1 9, 1 23, 1 50, 1 52 , 1 95, Zerkeşi 19, 5 1 , 1 32, 1 8 1
244 Zeyd b. Sabit 59, 60, 73, 76, 77,
Yemen 65, 67, 85, 1 23. 1 36 78, 8 1 , 82, 83, 84, 85, 93,
Yemenlller 67 1 07, 1 09, 1 30, 1 3 1 , 1 32,
yer 28 1 33. 1 34, 136, 1 48, 1 5 1 ,
yerküre 24 1 52, 1 53. 154, 1 57. 1 59,
Yermük 1 23 1 73, 1 84, 1 96, 2 1 9, 235.
Yezid b. Süfyan 1 1 8 244, 245
Yezid İbn Muaviye 235 Zeynel Aydın 1 5
Yıldırım Bayezld 2 1 9 Ziya Şen 1 5, 1 6
Yunanca 69, 1 60 Ziyad b . Sumeyye 202
Zurkani 1 88, 235, 236
z

Zebed Kitabesi 69
Zehebi 5 1

You might also like