You are on page 1of 6

ŞEHiR

nşr. Muhammed Kelanter, Tahran 1380/ ı ı Arap yarımadasının az sayıdaki şehirle­


1961 ) bu n un üzerine de birçok şerh ve ha- ŞEHİNŞAH rinden Mekke'de doğan İslam dini medeni
şiye yazılmıştır. 7. Mesalikü'l-eiham ii hayatı teşvik etmektedir. Kur'an-ı Kerim'-
(bk. ŞAH).
tenl;ri]J.i Şera'i'i'l-İslam . Muhakkık el-Hil- L _j
de, şehirlerin estetik zevklere uygun şe­
ll'ye ait eserin şerhidir (1-11, Tahran 1267- kilde planlanması ve güzel görüntüye sa-
ı ı
1268, 1273, 1282, 1285, 1310- 1312; Tebriz hip bulunması, ayrıca emin ve güvenilir
ŞEHİR
1267, 1285; Tahran, ts ., taşbaskı) Hüseyin yerler olması gerektiğine delalet eden ayet-
(~)
b. İbrahim el-Kazvlnl eseri metniyle birlik- L _j lerin yanında müslümanların şehirli bir top-
te Me'aricü'l-aJ:ıkam adıyla şerhetmiştir. lum meydana getirmeleri konusunda yol
8. Esrarü'ş-şalCit (nşr. Muhsin Akli, Bey- Farsça şehr kelimesi çalışma yaşındaki gösteren, geçmiş topluluklarla ilgili bil-
rut 1410/1990). 9. et-Tenbihatü'l-'aliyye . nüfusunun çoğunluğu ticaret, sanayi ve giler de yer alır (el-Bakara 2/ı 26; İbrahim
Namaz esnasında yapılması gereken kal- yönetim gibi işlerle uğraşan büyük yerle- ı4/35; el-isra 17/16-17; es-Sebe' 34/15).
bl arnelleri ele alan bir eserdir (nşr. Sefeud- şim merkezlerini ifade eder. Türkçe'de Xl. Kur'an'da yerleşik bir hayat süren Arap-
din el-Basr1, Meşhed 1413/1371 hş . ). 10. yüzyıldan itibaren halk dilinde şar biçimin- lar'la bedevi Araplar birbirinden ayrılmış
Keşiü'r-raybe ii aJ:ıkCımi'l-gaybe. İma­ de telaffuz edilen şehir karşılığında Soğdca ve bedeviler "a'rab" diye adiandınimıştır
miyye Ş'iası'nda gaybetle ilgili hükümlere kökenli kent ile (kant) "kale ve saray" gibi (et-Tevbe 9/90, 97-99, lO ı , ı20; el-Ahzab
dair bazı karşı görüşlerin reddine dairdir anlamlara da gelen balık kelimeleri kulla- 33/20; el-Feth 48/ı ı, 16; el-H ucurat 49/14)
(Necef 1963) 11. Münyetü'l-mürid ii nılmıştır (bk. BALIK) . Arapça'da şehir kar-
Hz. Peygamber de şehirlerin bayındır hale
edebi'l-mütid ve'l-müstefid. Eğitim ve şılığındaki en yaygın isimler medl ne, bel-
getirilmesini istemiş , sıkıntı ve zorluklarına
öğretimde hoca-talebe münasebetleriyle rağmen şehir hayatının insanlar için daha
de ve mısrdır. Kur'an-ı Kerim'de şehir için
ilgili hacimli bir eserdir (Tahran 1307, Mu- hayırlı olduğunu söyleyerek yerleşik hayatı
on yedi yerde medine (çoğul u medain), on
hakkık el-Hilll'nin Risale {i't-teyasür fi'l- ve şehirleşmeyi teşvik etmiştir (Müsned, ll,
dokuz yerde beled, belde (çoğulu bilad),
kıble ve ibnü'l-Mutahhar el-Hilll'nin Rav- 338, 349; San'anl. lll, ı52; Süyütl, ı , 4) .
yirmi bir yerde diir (çoğul u diyar), beş yer-
zü'l-'inan' ı ile birlikte; nşr. Rıza el-Muhtari, İslami dönemde şehireilik alanındaki ilk
de mısr (çoğul u emsar), elli altı yerde k ar-
Kum 1409/1989) 12. Müsekkinü'l-iu'ad düzenlemeler ResOl-i Ekrem tarafından
ye (çoğulu kura) geçmektedir. Mekke,
'inde fal;rdi'l-aJ:ıibbe ve 'l-evlad. el-Me'a- hicretten sonra kendisine nisbetle "Medl-
muhtemelen yeryüzündeki yerleşim bi-
lim müellifi Hasan'ın dışındaki çocuklarını netü'r-resül" adını alan Yesrib'de yapıldı.
rimlerinin merkezi ve müslümanların kıt­
kaybettiğinde bu durumda olan bir kimse- Yesrib'de ibadetin yanında başta eğitim
lesi olduğundan "Ümmü'l-kurif' şeklinde
nin dinen yapması gereken hususları an- ve öğretim olmak üzere adalet hizmetle-
nitelendirilir (M. F Abdülbaki, el-Mu'cem,
lattığı eseridir (Beyrut 1412/1991). Şehld-i ri, kamu idaresi ve diğer işlere yönelik hiz-
Sani bu eserini Müberridü'l-ekbCıd fi "bld", "dvr", "15ry", "mdn", "mşr" md.le-
metlerin yürütüldüğü Mescid-i Nebevl'yi
mu]J.taşari Müsekkini'l-fu'ad adıyla özet-
ri). Şehir kelimesi "dini işlere bakan bir
inşa ettirerek ileride kurulacak müslüman
lemiştir (eserlerinin bir listesi için bk. Ali
müftüsü ve kaza hakkına sahip bir kadı ­
şehirleri için cami merkezli şehir modelini
sı olan yer" olarak tarif edilmektedir (Er-
Sadıki Gulaml, s. 55-70)
başlatan ResO!ullah, şehirde siyasi ve ida-
BİBLİYOGRAFYA :
gin, s. 2). Başşehir dışındaki şehirlerde hü-
r1 durumu yeniden düzenleyip müstakil
Hasan-ı ROmiO, Al;ısenü't-tevfırii:J: A Chronicle
kümeti temsil eden valinin yanı sıra kadı,
bir devlet kurmanın yanı sıra bir çarşı pa-
of the Early Safawis (nşr. ve tre. C. N. Seddon) , sahibü'ş-şurta, muhtesib (sahibü's-sOk) gi-
Baroda 1931-34--+ Tahran, ts. (Kitabhane-i Şems),
zar yeri belirlemek suretiyle ekonomik ha-
bi görevliler bulunur.
s. 406; Hür el-Ami!J, Emelü'l-fımil (nşr. Ahmed el - yata çeki düzen verdi. Mescid-i Nebevl da-
Şehirler sosyal hayatın her yönünü kap-
Hüseynl), Neeef-Bağdad 1385/1965, I, 85-91, hilinde beytüımal şeklinde kullanılacak bir
154; İbn UsfOr ei-Bahranl. Lü'lü'etü'l-Bal;ıreyn sayan çeşitli faaliyetlerin görüldüğü, eko- oda tahsis etti. Ayrıca Baki' mevkiini me-
( n ş r M. Sadık Al-i BahrüluiOm), Necef 1386, s. nomik ve kültürel birikimin yoğunlaştığı zarlık olarak kararlaştırdı. Hz. Ömer zama-
28-36; Abdullah Efendi ei-İsfahanl, Riyazü'l-'ule-
önemli yerleşim birimleri olup fiziksel ve nında idari işler için mescidin yakınında
ma' ve /:ıiyfıtü'l-fuzalfı' (nşr Ahmed el-Hüseynl),
Kum 1401, ll, 365-386; Mirza Muhammed b. Sü- sosyal çevre ile toplumsal hayatın mer- darülimare denilen bir binanın inşa edil-
leyman et-Tünükabünl, Kışaşü 'l-'ulemfı', Tahran kezini teşkil eder. Bazı kaynaklarda tarih- mesiyle şehir planı cami etrafında şekil ­
1396, s. 180-190; EbOAliel-Hfurl, Müntehe'l-ma- te bilinen ilk şehirleşmenin milattan önce lendi. Daha sonraki dönemlerde şehrin
i):fıl fi af:ıvfıli'r-riefıl, Tahran 1300, s. 141-142;
4400'lü yıllardan itibaren Suriye, Filistin , fizil<l yapısına ilave edilen her türlü dini,
Hansarl, Ravzfıtü'l-cennfıt (nşr. Esedullah ismai-
Mısır ve Mezopotamya'da başladığı belir- sosyal ve kültürel bina caminin merkezili-
liyyan), Kum 1391, lll, 352-387; Broekelmann,
GAL, ll, 425; Suppl. , ll, 449-450; Müderris-i Teb- tilmekteyse de yeni arkeolajik araştırma­ ğine göre düzenlendi. Mahalle mescidleri
r'iz1, Rey/:ıfınetü'l-edeb, Tahran 1367, ll, 367-373; lar, Anadolu'da Konya'nın SZ km. güney- de mahallelerin merkezi durumundaydı.
Aga Büzürg-i Tahran!, e?-Zeri'a ila teşfınifi'ş-Şi'a, doğusundaki Çatalhöyük'ün milattan ön- Mekke'nin fethi üzerine Hz. Peygamber
Beyrut 1403/1983, N, 327; VII, 31; A'yfınü 'ş-Şi'a,
VII, 143-158; M. Rıza el-Hakimi. Tfırii]u'l-'ulemfı' ce 6800 yıllarına kadar inen şehir yerleş­ burada siyasi ve idari düzenlemeler yap-
'abre'l-'uşO.ri 'l-muf:Jtelife, Beyrut 1403/1983, s. mesi olduğunu ortaya koymuştur (Tuncel, tı; Attab b . Esld'i valiliğe, Said b. Sa1d'i
285-294; Abbas el-Kumml, el-Künfı ve'l-eli):ab, sy 23 [ı 980], s. ı 23- ı 60) Yerleşik olma- çarşıyı kontrol görevine getirdi; Muaz b.
Beyrut 1403/1983, I, 368-369; a.mlf., el-Fevfı'i­ yan bir hayatta monotonluk ve tekdüze- Cebel'i yeni müslüman olan Mekkeliler'e
dü'r-Ra2aviyye, Tahran 1367/1948, s. 186-192;
Ömer Ferruh, Me'fılimü'l-edebi'l-'Arabi fi'l-'aşri'l­
lik hakimdir ve ihtiyaçlar sınırlıdır. Bundan Kur'an-ı Kerlm'i ve dini esasları öğretmek­

f:ıadiş, Beyrut 1985, ı, 333-344; Ali Sadıki Gulaml, dolayı ilahi tebliği ulaştıracak peygamber- le vazifelendirdi. ResOl-i Ekrem'in Mekke'-
eş-Şehidü'ş-şfıni Zeynüddin el-Cüba'i el-'A mili ler insanların yoğun biçimde yaşadığı. ila- deki bu görevlendirmeleri diğer şehirler­
(tre ve nşr Kemal es-Seyyid), Kum 1415/1995, hi emirlerin anlaşılarak hayata geçirilme- de aynen sürdürüldü. ResOlullah'ın Medi-
s. 50-70; E. Kohlberg, "al-Slıahid al-Than!", Ef2
sine ve fikirlerin yayılmasına en uygun or- ne'de ve Mekke'deki uygulamaları ardın­
(İng. ). IX, 209-210. ı::;i;ı ..
l!ii!J MusTAFA üz tamlar sayılan şehirlere gönderilmiştir. dan gelecek idareciler için bir örnek teş-

441
SEHiR

kil etti. Fetihler sırasında ele geçirilen ve- hircilik mirasından yararlandılar. İslam ta-
ya yeni kurulan İslam şehirlerinin Medi- rihinde şehir planlamasın ın ulaştığı nok-
ne'ye benzetilmesine özen gösterildi. Öte ta açısından zirve sayılan Bağdat'ın inşası
yandan İslamiyet'in yayılışına paralel ola- 14S'te (762) başlatıldı ve 149'da (766) bi-
rak hızlı bir şehirleşme süreci başladı; ço- tirildi. İç içe iki dairevi surun çevrelediği
ğunluğu göçebe hayat süren Arap kabi- şehrin tam ortasında cami ve hilafet sa-
leleri bu şehirlerde yerleşik hayata geçti. rayı bulunuyordu. Cami ve sarayı n etrafın­

VII-Xl. yüzyıllar arasında İslam dünyasın­ da bırakılan boşluktan sonra muhafız bir-
da şehirleşmenin yaygınlaşmasıyla birlik- liklerinin kışlaları. beytülmal binas ı , silah
te ekonomi ve medeniyet al anında olağan depoları, devlet daireleri ve ardından ma-

üstü gelişmeler meydana geldi. Kırsal ha- halleler geliyordu. Şehrin ortasındaki alan-
yatın yerini süratle şehirleşme aldı. İsla­ dan sur kapılarına uzanan dört ana cad-
miyet'le birlikte başlayan bu hareketlilik de yapıldı, diğer caddeve sokaklar bu cad-
sayesinde İslam coğrafyası dünyanın çe- delere bağlanıyordu. B aş lang ı çta dıştaki
şitli bölgelerindeki üretim alanları için bir
büyük surdan iç sura doğru uzanan dört
çekim merkezi haline geldi, böylece ülke- yol boyunca yüksek kemerli dükkaniardan
oluşan dört pazar, ayrıca s urların dışında
ler arası ticari ve kültürel ilişkilerin mey-
dana gelmesine zemin h azırlandı. dört pazar yeri vardı. Halife Mansur 156'-
da (773) emniyet düşüncesiyl e pazarların
Müslüman ülkesi genişleyince cephele- şehirden Kerh' e nakledilmesini emretti.
re yakın bölgelerde askeri amaçlı yeni yer- Her zanaat ve ticaret erbabının müstakil
leşim merkezleri tesis edildi. Ordugah şek­
pazar yerleri. çarşıları bulunuyordu. İslam
linde kurulan ve ardından normal bir yer- d ü nyasında bazı şehirlerin çeki rdeğini ise
Samemi'n ı n şehir planı
leşim yeri haline gelen bu şehirlerin ilk ör-
sınırlarda kurulan ribatlar teşkil etti. Ku-
neklerini Hz. Ömer 'in emriyle tesis edilen zey Afrika şehirlerinden Sus, Münestir ve
ve gerçek şehir hüviyetine Emevller zama- Rabat bir süre sonra normal şehre dönü-
nında kavuşan Küfe, Basra ve Fustat olu ş­ şen bu ribatların en m eşh urlarıdır.
turdu. Bu şehirlerin merkezini de Medi-
Müslümanlar. fethedilen bölgelerdeki
ne'de olduğu gibi ulucami teşkil ediyor- ikisi de ilk örneklerden olan bir maksüre Bizans ve Sasanller'e ait tarihi şe hirleri n
du. Küfe'yi kuran Sa'd b. Ebu Vakkas şe­ ve taş malzemeden bir minare eklendi. fiziksel dokusunu b aşla n gıçta genellikle
hir planında ilk defa cami yerini belirlemiş. Zam anla darülimarenin yanına divanlar. değiştirmediler. Ancak bu şehirlere yeni
daha sonra güçlü bir okçuya dört yönde hapishane ve emirlik hamarnı inşa edildi. bir kimlik kazandıran birtakım İslami un-
aklar attırarak evlerin okiarın düştüğü ye- Küfe ve Basra şehirlerinde beytülmal bi- surlar eklediler. Savaşla alınan şehirlerde
rin ötesine yap ı lmasına izin vermişti. Kil- nası, ayni ve nakdi vergi gelirlerinin sak- bazan eski mabedler tamamen veya kı s­
fe'nin merkezinde de cami. vali konağı ola- landığı darürrızık, şehirlerin kenarında da- men camiye çevriliyor. bazan da yeni cami-
rak kullanılacak darülimare ve pazar yeri rülberld (postahane) ve askeri kışlaların her ler yapılıyordu. Dımaşk şehrinin ortasında
bulunuyor, şehrin bütün ana caddeleri KO- birinde at ahırları yaptınldı ve mezarlık sa- bulunan Yuhanna (loannes 1 Yahya) Kilisesi'-
fe'nin ortasındaki meydana açılıyordu . Me- haları ayrıldı. Diğer taraftan su ihtiyacını nin yarısı hıristiyanlara bırakıl mı ş . yarısı
dine'de olduğu gibi her mahallede bir mes- karşılamak için yerleşim merkezlerine ka- camiye dönüştürülmüştü . Daha sonra bu
cid inşa edildi. Halid b. Abdullah ei-Kasrl'- nallar açıldı. Bunların benzerleri Mısır'da caminin ihtiyacı karşılayam aması üzerine
nin valiliği döneminde hayvan ticareti ya- başlangıçta çadı rlarla kurulan Fustat'ta da Emevl Halifesi Velid b. Abdülmelik tarafın­
pılan bölüm dışarıda tutulmak suretiyle yapıldı ve burası İskenderiye'nin yerine dan bütün sahayı kaplayacak genişlikte di-
pazarda iki sıra dükkan inşa edilip tüc- Mısır'ın m erkezi haline geldi. Şehirlerin ni mimarinin bugüne kadar ayakta kalabi-
carlara kiraya verildi. Her ticaret erbab ı ­ Medine ile irtibatı sağlanırken ticari ha- len ilk muhteşem örneği sayılan Emeviy-
na ayrı bölüm tahsis edildi. Böylece bir tür yata girmelerine de özen gösterildi. Fus- ye Camii yaptırıldı. B arış yoluyla ele geçen
kapalı çarşı niteliği kazanan pazar ve tica- tat şehir planında Hz. Peygamber'in Me- şehirlerde ise eski mabediere pek doku-
ri ihtisaslaşma daha sonra kurulan Bağ­ dine'deki uygul a maları örnek alındı. Baş­ nulmazdı. Nitekim Hz. ömer Kudüs'te ma-
dat ve Kayrevan gibi şehirlerdeki pazar- langıçta suru bulunmayan Küfe ve Basra, bedi ere dokunmamış. Mescid-i Aks a 'nın
lara örnek teşkil etti. Şehirde semtler her Abbas! Halifesi Mansur zamanında surla yerini buldurarak buraya büyük bir cami
kabileye bir mahalle verilerek belirlendi. çevrildi. yapılmasını emretmişti. Bu merkezlerde
Utbe b. Gazvan tarafından tesis edilen Bas- Emevller'den itibaren İslam coğrafyası­ halife veya valinin ikametgahı ulucaminin
ra'da ise başlangıçta kamıştan bir mes- nın farklı bölgelerinde yeni şehirler tesis yakınında yapılıyordu. Zamanla caminin
cid, bir de hükümet konağı yapılmıştı. Ebu edildi. Haccac tarafından Vasıt, Ukbe b. etrafında ticari faaliyetlerin yürütüldü ğ ü
Musa ei-Eş'arl Basra valiliğine tayin edi- Nafi' tarafından Kayrevan. Ebu Ca'fer ei- çarşılar. kaysariyye ve hanlar inşa edildi.
lince şehir mescidiyle vali konağın ı kerpiç Mansür tarafından Bağdat, Mu'tasım-Bil­ VIII. yüzyılın başlarından itibaren Dım aşk'­
ve çamurla daha geniş bir şekilde yeniden lah tarafından Samerra kuruldu; bunların ta çeşitli meslek daliarına ait çarşılar vardı.
inşa ettirdi. Burada ikam et eden Arap ve Ağiebi Emlri ll. İbrahim'in tesis ettir- Dımaşk'ın eski planı Xl. yüzyıldan sonra
kabileleri de Hz. Ömer'den izin alıp evle- di ğ i Rakkade gibi şehirlerin merkezini de önemli ölçüde değişti ve giderek karak-
rini kerpiçten yapmaya başlad ı lar. Ziyad ulucami oluşturuyordu. Müslümanlar bu teristik bir İslam şehri kimliğine büründü
b. Eblh tarafından yenilenen camiye her süreçte antik Yunan, Roma ve Sasanl şe- (Can, s. 46).

442
SE HiR

İslam öncesi devirde Orta Asya şehirle­ Harizmşahlar'la Karahıtaylar arasında­


rinin çoğu, kale (kuhendiz). asıl şehir (şeh­ ki mücadeleler Fergana, Harizm ve Hora-
ristan) ve dış mahallelerden (rabaz) mey- san'da büyük tahribata yol açarak şehir­
dana geliyordu. Türk şehirlerinin iç kale- leşmeyi etkiledi. Buna karşılık Harizmşah ­
leri Türk geleneğine göre dört köşeli kur- lar'ın idare merkezi olan Gürgenç maddi
gan özelliği gösteriyor, bazan Buhara'da bakımdan olduğu kadar ilmi ve edebi açı­

olduğu gibi şehristanın bitişiğine veya için- dan da Horasan şehirleriyle rekabet ede-
deki yüksek bir araziye inşa ediliyordu. Bu- cek seviyeye yükseldi. Büyük Selçuklular
hara' da kale ile şehristanın etrafı bir sur- devrinde Türkistan şehirlerinde görülen
la çevriliydi. Çarşı ise şehir surlarının dışın­ yüksek medeni yapı ve şehirleşme düzeyi
da kalıyordu. Müslümanların fethi sırasın­ 617'de ( 1220) Moğol istilası ile hızla çökün-
da rabazda dağınık şekilde bazı evler var- tü içine girdi, özellikle Merv ve Nlşabur gi-
dı. Kuteybe b. Müslim cuma mescidini sa-
bi istilacılara karşı direnen şehirlerde kat-
liam ve tahribat korkunç boyutlara ulaş ­
rayın bulunduğu kale içinde inşa ettirdi.
Xl. yüzyı lın son ları nda Halep şe hrin in plan ı tı. 1ZS8'de Moğollar'ın Bağdat' ı tahrip et-
Ardından şehirle kale arasındaki alanda ye-
meleri üzerine Doğu İslam dünyası geriler-
ni cuma mescidi yapıldı. Şehrin gelişme­
ken Memlükler'le birlikte Kahire'nin geli-
si üzerine şehristanla rabaz birleşti, 235
şimi hızlandı (Eiisseeff. s. 124) Öte yan-
(849-50) yılından sonra ikisi tek bir surla
dan ilk dönemlerinde Alatağ ve Mugan
çevrildi. Samanller döneminde gelişimini
bozkırında çoğunluğu çadırdan oluşmuş
sürdüren Buhara Türk, Arap ve İran me- savaşlar yüzünden tahribata uğrayan İran
şehirler kuran İlhanlılar, yerleşik hayata
deni tesirlerinin birleştiği İslam şehirleri­ şehirlerini yeniden inşa ederek savunma
geçip İslamiyet'i kabul ettikten sonra Sul-
nin en güzel örneklerinden biri haline gel- sistemlerini güçlendirdiler. Başta Bağdat
tan Olcaytu'nun Kazvin ile Tebriz arasında
di. Orta Asya şehirlerinde pazar ve kervan- olmak üzere ticari hayatta eski canlılığını
inşa ettirdiği Sultaniye gibi şehirler tesis
saraylar genellikle kapılardan birinde ku- kaybeden Irak şehirlerinde ticari hayatı ge- ettiler (Spuler, s. 487-489).
rulurdu. Meslek gruplarının sur içine alına­ liştirmeye çalıştılar. Xl. yüzyılın sonların­
Endülüs'ten Türkistan'a kadar geniş bir
rak ayrı bir mahalleye yerleştirilmesi XI - dan itibaren Türk kavimlerinin Anadolu'ya
coğrafyadaki İslam şehirleri bulundukları
XII. yüzyıl Türkistan şehirlerinin ayırt edici yerleşmeye başlamasıyla birlikte bölgede-
bölgelerin tarihi, coğrafi ve kültürel miras-
özelliği haline geldi (Cezar. s. 376-378). İran ki şehir ve kasabalarda yeni bir yerleşme
larını devam ettirmekle birlikte İslam'ın
kültür alanında şehirlerin özgün tasarımı modeli ortaya çıktı. İlk dönemlerde Bizans'-
getirdiği düşünce sistemi ve hayat anla-
Batı Asya'daki klasik durumdan kısmen tan intikal eden şehirlerin fiziksel dokusu
yışı şehirlerin fiziksel yapısını önemli öl-
farklıydı. V. (XL) yüzyıla kadar birçok İran genellikle korundu ve ilk İslam fetihlerinin
çüde etkiledi. Başta her bakımdan şehrin
şehrinde de pazar yeri şehristan surları­ ardından olduğu gibi bu yapıya İslami un-
merkezini teşkil eden ulucami çevresinde-
nın dışında kalıyordu. Ancak IV. (X.) yüzyıl­ surlar eklendi. Anadolu Selçukluları, Ana-
ki darülimare, cami, medrese. hastahane,
dan sonra şehir hayatının merkezinin şeh­ dolu'da bir şehri fethettiklerinde ilk iş ola-
irrıaret. çarşı, han, hamam, çeşme ve tür-
ristandan rabaza kaymasıyla ra baz da sur rak orada cami, medrese, zaviye inşa edip
be gibi yapılar İstarn şehrinin ana unsur-
içine alındı. tüccarları, din alimlerini ve Türk nüfusu
larını oluşturdu. İstarn dünyasının büyük
Abbasller'le birlikte şehirleşme özellikle buralara yerleştiriyorlardı. Ayrıca zaman- şehirlerinde ulucami etrafında toplanan
Irak'ta yeniden ivme kazandı (Elisseeff. la yeni şehirler kuruldu ve yeni bir yapılan­ ve külliye adı verilen sosyal nitelikli yapı ­
s. ı 24); Büveyhller döneminden itibaren ma kendini gösterdi. Türkler'in gelişiyle ların anıtsal özellikler taşıdığı ve İstarn şe­
Irak'ta gerilerken Türkistan ve İran'da ge- Anadolu'da yeni bir şehir fizyonamisi doğ­ hirlerinin değişmez kimliğini yansıttığı söy-
lişimini sürdürdü. X. yüzyılda müslüman du, Türkleşme ve İ slamtaşma sağlandı. lenebilir (Aktüre. s. 25). İslam şehirleri ku-
olan İ dil Bulgarları meskCın kasaba ve köy- Türkmenler yerleşik hayata geçiş süreci- rulurken şehrin nüvesi merkezi planla-
ler oluşturmaya başladı. Oğuzlar, Karluk- ne girdi (Kuban . s. ı 70). Türkler Anadolu'- maya tabi tutuluyor ve bunun için gerek-
lular gibi Türk boylarının yerleşik hayata da iran'dakinden daha etkili oldular ve bu- li hukuki, mali, iktisadi ve siyasi tedbirler
geçmesinde en önemli etken İslamiyet' i radaki şehirlere kendi kimliklerini daha alınıyordu. Fiziksel yapı toplumun ortak
kabul etmeleri oldu (Meruezf'nin Eserinin kolay yansıttılar. Bizans hakimiyetinde IV iradesiyle biçimlenerek kendine has özel-
Türklerle İlgili Babının Tercümesi, s. ı 00- (X) ve V. (Xl.) yüzyıllarda ticari açıdan ol- likleriyle bir şehir tipi ortaya çıktı. Burada
101) . Türkistan'da şehirlerin Karahanlılar dukça sönük bir devir geçiren bölgede Ana- ortak kimliği sağlayan İslamiyet olup is-
zamanından itibaren daha belirgin bir ka- dolu Selçukluları'nın bu faaliyetlere verdiği lam'la birlikte kazanılan ortak düşünce sis-
rakter kazandığı ve özellikle şehristan kıs­ önem sayesinde VI. (XII.) yüzyıldan itiba- temi ve hayat anlayışı şehir dokusuna yan-
mında İslami türdeki yapıların yer almaya ren ticaret gelişmeye başladı. Ticari önem sıdı. Bunun yanında İslam'ı kabul eden mil-
başladığı görülür. Karahanlılar dönemin- taşıyan sahil şehirleri fethedildi ve şehir­ letterin birbirine yakın bir sosyal yapıya
den itibaren caminin yanında türbe yapı­ ler arasında bir kervansaray ağı geliştirildL sahip bulunmaları ve İslam dünyasının coğ­
mı da yaygınlaştı. Selçuk Bey devrinde Şehir içerisindeki pazar ve çarşıların yanı rafi şartlar bakımından büyük farklar ar-
Oğuz yerleşimine açılan Cend, Huvare, Sığ­ sıra şehir kapılarında ve şehirlerin dışında zetmeyen belirli bir kuşak üzerinde yer al-
nak (Suğnak, Siğnak) ve Barçınlığkent şehir­ açık pazarlar kuruldu. Bu dönemde şeyh ması da İslam şehirleri arasında görülen
leri X. yüzyıldan itibaren önce kıştak ve ar- ve dervişler şehirlere nüfus çekme ve gö- fiziksel yapı benzerliğini olumlu yönde et-
dından hem kıştak hem yazlık olarak kul- çebeliğe karşı yerleşik hayatı özendirme kiledi. Bu şehirleşme sürecinde büyük şe­
lanıldı (Sümer, s. 40) Büyük Selçuklular rolü üstlendiler. hirlerin nüfusu oldukça artmıştı. IX (XV)

443
$EHiR

merkezinde büyük bir cami bulunmakla ğunda şehir merkezinde yer alan camiden
birlikte şehrin zamanla belirli bir yönde etrafa doğru ışınsal formda bir ana yol
büyümesi ve yayılması sonucu merkezi şebekesi dağılıyordu. Cadde ve sokaklar
konumun bazan camiler arasında değiş­ genelükle dar olup üzerinde sadece bir dış
tirdiği veya merkezdeki caminin yanında kapının yer aldığı avlu duvarlarıyla belir-
yeni oluşan dış mahalledeki ikinci bir ca- lenmişti. İslam şehirlerinde görülen bu yol
minin öne çıktığı da oluyordu (İbn Cübeyr, sisteminin tercih edilmesinde gölgelik alan
s. ı 8 ı). İ dil Bulgarları'nın Bulgar ve Su var sağlanması ve toz kaldıran rüzgarların ke-
şehirleri arasında inşa ettikleri cuma ca- silmesi gibi iklim faktörlerinin rolüne işa­
misi gibi bazan yerleşim birimlerinin ara- ret edilmektedir (Can , s. ı ı 7-ı ı 8). Ayrıca
sında kurulan camiler de bulunurdu (İs­ evlerin dışarıdan görülmesini engelleyip
tahrl, s. 226). Ulucaminin yanında inşa mahremiyetini koruyan bu yapılanma İs­
edilen darülimare giderek şehir merke- lam şehirlerine ait bir özgünlüktür. İslam'ın
zinden uzaklaştı ve sonraki dönemler de getirdiği mahremiyet anlayışının bir neti-
başşehirlerde hükümdar sarayı, diğer cesi olarak genellikle tek katlı olan aviulu
vilayetlerde vali köşkü yahut iç kale şek­ ev tipinin yaygınlaştığı bilinmektedir. Özel
line dönüştü. Saray veya iç kale şehrin hayatın başkalarından gizlenmesini sağ­
en yüksek ve en korunaklı noktasında yer layan aviulu evler, avlu etrafına dizilen ve
alırdı. Anadolu şehirlerine her dönemde pencereleri avluya açılan müstakil odala-
XIX. yüzyılın sonlarında Kahire'de tipik bir sokak (İÜ Ktp., Al- iç kale yapıldı ve Türk devrinde yenileri rı sayesinde kalabalık aile gruplarının aile
büm, nr. 90565)
inşa edildiği gibi eskileri onarıldı . içi mahremiyet kurallarına uymasına da
İslam şehirlerinin önemli özelliklerinden imkan veriyordu. Avluda bazan su (fıskıye,
biri de ticaret ve ikamet alanlarının birbi- çeşme), çiçek ve ağaç bulunurdu. Şehirler­

rinden ayrılmış olmasıdır. Ticari faaliyet- de X. yüzyıldan itibaren çok katlı evler yay-
lerin büyük bir kısmı Hz. Ömer zamanın­ gınlaştı.

ve X. (XVI.) yüzyıllarda Bağdat 1 milyonu da yeni kurulan Basra, KGfe ve Fustat'ta Dışarıdan gelecek herhangi bir saldırı
aşan, Kahire yarım milyon, Dımaşk ve olduğu gibi merkez camisinin etrafında veya ayaklanmaya karşı şehirlerin savun-
Kurtuba 300-400.000, XII. (XVIII.) yüzyıl­ toplanmıştı (Belazürl, s. 72, 426; Makdis!, masını kolaylaştırmak amacıyla yapılan
da Gence yarım milyon, Nahcıvan ve Teb- s. 225). Genellikle doğrusal bir plana sa- surların yanında mahalle ile semtleri bir-
riz 1OO.OOO'i aşan nüfusa sahipti (Dostiyev, hip olan pazar ana şehir kapılarıyla bağlan­ birinden ayıran kapılar vardı. İslam'ın ilk
XN [2005J, I, 455). Öte yandan Batı'da tılı caddelerin kenarında yer alırdı. Pazar yıllarında müslüman şehirlerinden önemli
şehirleşmenin yaygınlaştığı dönem olan yerlerinin topografik düzeni, özellikle aynı bir kısmı surlardan yoksundu; bu dönem-
XIII. (XIX.) yüzyılda nüfusu 1OO.OOO'e ula- tür malları üreten ve satan dükkaniarın de şehirlerin savunması şehrin etrafına
şan şehir bulmak kolay değildi. müstakil bölümlerde toplanması, Emevi- kazılan hendek, kanal veya dikenli çalı gibi

İslam şehirlerinde cami cemaat için sa- ler'e kadar uzanan erken dönem müslü- ilkel savunma vasıtalarıyla sağlanıyordu .
dece bir ibadet mekanı olmayıp hamam, man şehir planlamacılığı ilkelerini yansıt­ Abbasller devrinden itibaren yeni kurulan
makta, IV. (X.) yüzyıldan itibaren bu yapı­ şehirlerin genellikle surlarla çevrildiği, eski
çeşme, çarşı gibi unsurları da şekillendi­
ya büyük şehirlerin hemen hepsinde rast- şehirlerden pek çoğunun da İran ve Türk
ren maddi, manevi, idari, içtimal ve kül-
türel yönleriyle kentsel ağıdıklı bir niteli- lanmaktaydı. Memlükler devrinde Kahire, coğrafyasında İslam öncesinde yaygın olan
ğe sahiptir (Grabar, s. ı 38). Bu bakımdan Dımaşk gibi önemli şehirlerde şehrin ana surlarla kuşatıldığı görülmektedir. Fethe-
çarşısında ulucami yakınlarında inşa edi- dildiğinde Alaeddin tepesini çevreleyen bir
İslam inanç sisteminin ilk mekansal yan-
sımaları dini kurumlar üzerinde oldu; ulu- len kaysariyye ve hanlar İslam şehrinin fi- surun içinde yer alan Konya, hızla büyü-
cami, mahalle mescidleri ve musaila 1 na- ziksel yapısının temel bir unsuru haline yüp surların dışına doğru genişleyince I.
mazgah şehir formuna eklendi. Zira ca- gelmişti (İbn BattGta, ı, 87, 400) Alaeddin Keykubad tarafından dışında de-
mi etrafında bütünleşen bir hayat şehrin İlk İslam fetihlerinin ardından ele geçi-
rin bir hendek bulunan daha geniş bir sur-
birliğini sağlıyor ve İslami tevhid anlayışı­ rilen yerlerle kurulan yeni şehirlerde ma- la çevrilmişti.
nın gündelik hayatta yaşanır hale gelme- halle ve semtler etnik köken ve meslekle- İslam şehirlerinde genellikle şehrin dı­
sine yardım ediyordu (Nasr, s. 68-69). İs­ re göre teşkil edildi ve bu şekilde gerçek- şındaki bir kaynaktan açılan kanallar ve ya-
lam şehrinde ulucami, hükümet sarayı (ve- leştirilen yerleşimler belirli bir kimliği olan pılan kemerlerle şehre su getirilir, çeşitli
ya kale), pazar üçlüsü her şehrin odak nok- şehir birimlerinin gelişmesini sağladı (Ce- yerlere inşa edilen kanallar ve çeşmeler
tasını teşkil ederdi. Fethedilen yerlerdeki zar, s. 89-90). Müslümanların idaresi altı­ vasıtasıyla halka ulaştırılırdı (İbn Havkal, s.
tarihi şehirlerde bulunan ve çeşitli yapı­ na giren tarih! şehirler değişikliğe uğrama­ 467, 484; Makdisl, s. 163). Çeşmeler anıtsal
sal özellikler taşıyan pazarlar için gerçek- dan eski düzenlerini korurken yeni unsur- yapılar olduğu gibi binaların duvarlarına
leştirilen düzenlemelerle, ulucamisi ve hü- larla desteklenerek yeniden yapılandırıldı. konulmuş basit sebiller şeklinde de olabili-
kümet konağıyla merkezi bir bütünlüğün İslamiyet'in tanıdığı din özgürlüğü saye- yordu. Kuyu ve çeşmelerle beraber seramik
sağlamasına çalışılırdı. Bundan sonraki sü- sinde müslümanlarla gayri müslimler ay- borulardan yapılmış kemerler şehirlerin su
reçte pazarların yeni kentsel gelişmelere nı mahallelerde birlikte yaşıyorlardı. Kendi ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oy-
tepkisine, her birinin şehir ekonomisinde- dinlerinde kalmayı tercih eden gayri müs- nuyordu (Dostiyev, XIV [2005], ı, 455-456) .
ki rolüne ve konumuna bağlı olarak ilden limler inanç ve değerlerini rahat bir şekil­ İslamiyet'in temizliğe verdiği önem dolayı­
ile farklılık göstermeye başladı. Şehirlerin de devam ettirdiler. İslam şehirlerinin ço- sıyla İslam şehirlerinde ve bilhassa Türk-

444
ŞEHİR

eserlerden yetmiş dördünü tesbit etmiş­


tir (DİA , XII, 531 ). Bu türün ilk örnekleri
olan. VII (XII I) ve VIII . (XIV.) yüzyıllarda ka-
leme alınmış eserler bugün mevcut değil­
se de bu eserlerdeki bilgilerin büyük kıs­
mı çalışmaları günümüze ulaşan IX. (XV.)
yüzyıl müellifleri tarafından iktibas edile-
rek korund u. Aynı dönemde bir şehrin meş­
hurlarına göre düzenlenen ricalü'l-hadis ki-
tapları şehir tarihi yazımının özellikle biyog-
rafi alanında malzemesinin genişlemesi ­
ne yardımcı oldu. Hadis ricaline dair kitap-
lar diğer ilim dallarıyla ilgili biyografilerin
şekillenmesine katkıda bulundu ve bir şe­
hirdeki bütün kültürel faaliyetleri takip et-
meye imkan verdi. Bu alanda yazılmış en
hacimli eserlerin başında biyografilere geç-
XIX. yüzyı l ın ilk yarıs ılçi nde Beyrut Limanı'nı gösteren bir gravür (J. Came, Syria, the Holy Land, Asia fVIinor, London 1836,
s. 366) meden önce ait oldukları şehrin topograf-
yası. kuruluşu ve tarihine dair ayrıntılı bil-
gi veren Hatib el-Bağdadi'nin Tfı.ri]]u Bag-
dfı.d'ı ile İbn Asakir'in Tfı.ri]]u Medineti
Dımaşlf'ı gelir.
BİBLİYOGRAFYA :
ler'de hamam şehirlerin vazgeçilmez bir yaygınlaştı. Öte yandan mezarlık genellik- Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lugati't-Türk (haz.
unsuru olmuştur. Halk hamamları genel- le şehir dışında olurken cami hazirelerin- Seçkin Erdi - Serap Tu ğ b a Yurtsever), İstanbul
likle şehir merkezlerinde ve çok defa ulu- de veya başka yerlerde bir kısmının üzeri- 2005, s. 169, 303-304; Kamus Tercümesi, II, 449;
IV, 760; Müsned, II, 338 , 349; Abdürrezzak es-
caminin yanında yer alıyordu (Makdisl, s. ne türbe yapılan küçük mezarlıklar orta-
San'anl, el-Muşanne{(nşr. Hablbürrahman el-A'za-
164) Daha önce kurulan birkaç hastaha- ya çıktı. Ayrıca bazı türbelerin yanına ku- m1) , Beyrut 1403/1983, lll, 152; İbn Şebbe, Tarf-
ne bulunmakla birlikte İslami dönemde rulan mescidin bitişiğinde tekke , zaviye, l)u'l-Medfneti'l-münevvere, I, 260-268; Belazürl,
hastahanelerin şehrin fiziksel planında ye- r ibat, dergah. hankah gibi yapılar özellik- Fütüh (Fayda), s. 72, 122, 137, 426 , 498; Ya'kü-
rini alması daha ziyade Harlınürreşid'in le Anadolu'da şehir siluetinin ve yerleşik bi, Kitabü 'l-Büldan, s. 233-263, 310-311 , 313 ,
330-331 , 347; Taberi, Tari/] (Ebü'l -Fazl ), IV, 46,
Bağdat'ta inşa ettirdiği ilk bimaristanla hayatın vazgeçilmez unsurları haline gel-
70; V, 518; VII, 207 ; IX, 358 ; İstahri, Mesalik (de
başladı ve ardından diğer şehirlerde de di (İbn Battlıta, I, 312, 319, 322, 326) İl­ Goeje), s. 220-226 ; İbn Havkal, ŞCıretü'l-arz, s.
bimaristanlar yapıldı. İbn Cübeyr'in Bağ­ hanlılar'dan Olcaytu Han'ın veziri Reşidüd­ 466-470 , 472 , 482-485; ljududü'l-'alem (Mi-
dat, Musul, Nusaybin, Harran gibi şehir­ din Fazlullah'ın hastahane. eczahane ve norsky), s. 108, 113, 134; Makdisi, A('ısenü't-te!ca­
sfm, s. 156, 161 , 163-164, 225 , 233, 261-262 ,
lerdeki hastahanelere dair bilgi vermesi bahçeleriyle Tebriz'de kurduğu, Rab'ıreşi­
271-277 , 279, 282-283, 287, 291 , 310-311 ,
önemli merkezlerde hastahane bulundu- di adıyla meşhur olan üniversite şehri İs­ 377; Mervezf'nin Eserinin Türklerle İlgili Babının
ğunu göstermektedir (er-Ri(lle, s. 173, 181, lam dünyasında farklı bir şehir örneği şek­ Tercümesi (İbn Fadlan, Seyahatname içinde, tre.
184, ı 90). Giderek büyük şehirlerin tama- linde nitelendirilebilir. Ramazan Şeşen), İstanbul1995, s. 100-101 ; Azi-
mf Tarihi: Selçuklular Dönemiyle İlgili Bölüm-
mında hastahaneler kuruldu. Büyük Sel- Mekke, Medine ve Kudüs başta olmak ler: H. 430-538 (nşr. ve tre. Ali Sevim), Ankara
çuklular zamanında İslam şehrinin fizik- üzere bazı şehirlerin İslam kültürü içeri- 1988, s. 6; İbn Cübeyr, er-Ri(1le, Beyrut, ts. (Da-
sel yapısına bir eğitim kurumu olan med- sinde imtiyazlı bir konuma sahip olması. rü 'ş-şa rki ' I -Arabl) , s. 173, 181, 184, 190; İbnü'l­
rese girdi. Şehirlerin en önemli yapıların­ Kur'an ve hadislerde anılması, ashap ve Esir, el-Kamil, XII, 390-393; İbn Bibi, el-Euami-
dan biri haline gelen medreseterin sayısı rü'l-Alaiyye : Selçukname (tre. Mürsel Öztürk),
tabi'in sözlerinde zikredilmesi. bazı pey-
Ankara 1996, I, 119; İbn Battuta, er-Ri('ıle (nşr.
kısa sürede arttı. Nitekim EyyObiler döne- gamberlerin veya sahabilerin buralarda Al i Muntasır el-Kettanl), Beyrut 1405/ 1985, I,
minde sadece Dımaşk'ta doksandan faz- yaş amas ı. ayrıca bazı önemli şahsiyetie­ 87,312, 3 16,319,322, 326 , 333,337 ,400; İbn
la medresenin yer aldığı, bu rakamın Mem- rin bu yerlerde yetişmiş olması bu şehir­ Haldun, Mu!caddime ( n ş r. Derviş el -Cüveydl),
lükler devrinde 1SO'yi aştığı görülmekte- Beyrut 1416/1996, s. 319-323; Makrizl, el-/jı(a(,
lerin faziletine dair eserler yazılmasına , do-
I, 339; Süyuti, el-Cami'u'ş-şagir, Kahire 1321, I,
dir. Türkler'in Anadolu'ya gelişinden itiba- layısıyla şehir tarihçiliğinin doğmasına ze-
4; Osman Nuri Ergin, Türkiye 'de Şehireiliğin Ta-
ren bu coğrafyada pek çok medrese ya- min hazırladı. Diğer taraftan fetih şartları­ rihi İnkişti{ı, İstanbul 1936, s. 2; Spuler, İran Mo-
pıldı. Zengiler. Eyylıbiler ve Memlükler'de nın muhafazası, gayri müslim unsurların ğolları, s. 487 -489; Faruk Sümer, Oğuzlar (Türk-
medrese, cami, türbe birleşiminden olu- kendi dinlerinde kalmalarına karşılık öde- menler) Tarihleri, Boy Teşkilatı, Destan/arı, An-
şan yapılar Anadolu'da Selçuklu çağı med-
kara 1967, s. 40; The lslamic City (ed. A. H. Ho-
dikleri cizye ile topraklarından alınan ha-
urani- S. M. Stern), Oxford 1970; Mustafa Ce-
reselerinde bir birim mescid, bir birim tür- raç vergilerinin tesbiti, eski ve yeni yerle- zar, Anadolu Öncesi Türklerde Şehir ue Mimar-
be şeklinde düzenlenerek devam etti. Ta- şim birimlerinin düzenlenmesindeki esas- lık, İstanbul1977 , s. 89-91 , 376-378; I. M . Lapi-
mamına yakını vakıf olan bu eserler saye- lar şehir ve bölge tarihlerinin yazılmasına dus, Muslim Cities in the Later Middle Ages,
sinde İslam şehri, bir vakıf medeniyeti özel- sebep olan unsurlar arasında sayılabilir Cambridge 1984; Korkut Tuna, Şehirlerin Ortaya
Çıkış ve Yaygınlaşması Üzerine Sosyolojik Bir
liği kazandı. İslam dünyasında ilk örnek- (Fayda, XXVlll [1986], s. 170) Selahaddin Deneme,İstanbul1987 ,s . 153-163;SevgiAktüre,
lerine Ka rahanlılar'da rastlanan mezarlar el-Müneccid Mekke. Medine ve Kudüs gibi "Anadolu Kentinde Türkleşme-İslamlaşma Sü-
üzerinde inşa edilen türbeter de giderek şehirler üzerinde yoğunlaşan bu önemli reci, Mekansal Yapı Değiş imi ve İslam Mimari

445
ŞEHiR

Mirası", İslam Mimari Mirasını Koruma Konfe- alınır. Bu durumda en az 400 vergi nüfu- ki dönemlere dayanan şehirlerin bir hayli
ransı, Bildiriler, İstanbul 1987, s. 20-38; O. Gra- su bulunan, idari yönden sancak merke- fazla olduğu dikkati çeker. Bu şehirlerden
bar, İslam Sanatının Oluşumu (tre. Nuran Yavuz).
zi ise sancak beyine, kaza merkezi statü- pek çoğunun özelliği hemen hepsinde bir
İstanbul 1988, s. 138; H. Pirenne, Ortaçağ Kent-
leri (tre. Şadan Karadeniz), İstanbul 1991; Seyyid sünde ise kadı ve subaşı ile ticaret ve sa- kalenin yer almasıdır. Kaleler şehirlerin fi-
Hüseyin Nasr, İslam Sanatı ve Maneviyatı (tre. nat ehline sahip yerler şehir sayılabilir. Os- ziksel görünümünde ve yapılanmasında
Ahmet Demirhan), İstanbul 1992, s . 68-69, 80; manlı belgelerinin dilinde şehir "cuma kı­ belirleyici rol oynar. Anadolu Selçukluları
J.-L. Michon. "Dini Kurumlar", İslam Şehri (tre. lınır ve pazar durur yer" şeklinde tanımla­ ve Anadolu Beylikleri zamanında yeni bir
Elif Topçugil). İstanbul 1992, s . 16-17; N. Elis-
nır. Buradan şehirlerin çekirdeğini cuma fiziksel yapılanma dönemine giren ve kıs­
seef, "Fiziki Plan", a.e., s. 124, 132, 135; Yılmaz
Can, İslam Şehirlerin in Fiziki Yapısı, Ankara camisiyle haftanın belirli günlerinde ku - men kale kent, kısmen de açık kent görü-
1995; Doğan Kuban, Türk ve İslam Sanatı Üze- rulan pazarların oluşturduğu anlaşılır. Bu nümünde olan bu gibi şehirlerin, Osman-
rine Denemeler, İstanbull995, s. 46,117-118, özelliği taşıyan camiierin Osmanlı arşiv ka- lılar'ın erken dönemlerinden itibaren is-
163-197; Turgut Cansever, İslilm'da Şehir ve Mi- yıtlarında "cami-i şerif, cami-i keblr, kadim kan alanlarının kaleden aşağıya doğru sark-
mari, İstanbul 1997, s. lll, 114; Cl. Cahen. Os-
cami" gibi adlarla yer aldığı görülür. Ana- tığı ve artık kalenin savunmasına ihtiyaç
manlı/ardan Önce Anadolu (tre. Erol Üyepazar-
ct), İstanbul 2000, s. 311-315; Ali Boran, Anadolu'-
dolu ve Balkanlar'daki Osmanlı şehirleri­ duyulmayacak şekilde açık şehir konumu-
daki İç Kale Cami ve Mescidleri, Ankara 200 1, nin merkezinde cuma camisi veya uluca- na dönüştüğü söylenebilir. Genellikle bir
s. 8-9; Tuncer Baykara, Türkiye Selçuklulannın mi denen, bir veya iki minareli ve şerefeli mahallenin yer aldığı iç kalede yönetim,
Sosyal ve Ekonomik Tarihi, İstanbul 2004, s. cami varsa bir kale ve çevresinde mahal- askeri garnizon ve hapishane binaları ile
125, 187 -199; Tahsin Koçyiğit, İslam Tarihinin İlk beylerbeyi, sancak beyi, kadı ve dizdar gibi
lesi olan bir çarşı yer alır. Fakat bu oluşu­
Yıllannda İskan (doktora tezi, 2006). Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, tür.yer.; ma sahip yerleşim yerlerinin şehir diye yöneticilerin oturduğu evler bulunurdu. İç
Metin Tuncel, "Türkiye'de Kent Yerleşmelerinin görülebilmesi için toplumsal bir tabaka- kale dışında ticari faaliyetler yapılır ve bu-
TarihçesineToplu Bir Bakış" , İÜ Coğrafya Ensti- laşma ve esnaf zümresinin bulunması, ta- rada ileri gelen kesim otururdu. Kale dı­
tüsü Dergisi, sy. 23, İstanbul 1980, s. 123-160; rım ürünlerinden ziyade yakın bölge ve ti- şında ise daha çok yeni yerleşim alanları
Mustafa Fayda, "islam Dünyasındaki ilk Şehir caret yerleri için çeşitli hizmetler vermesi, vardı.
Tarihleri ve İbn Şebbe'nin Medine-i Münevvere
eşyalar üretmesi ve pazarlaması, sakinle- Bu dönemde Anadolu ve Balkanlar'daki
Tarihi", AÜİFD, XXVlll (1986). s. 167-180; Janet
L. Abu-Lughod, "The Islamlc City-Historic Myth, rini besieyecek genişlikte kırsal alanı olma- bazı şehir merkezlerinin tarihi, kültürel ve
lslamic Essence, and Contemporary Relevance", sı gerekir. Ayrıca fiziksel bakımdan yerle- coğrafi bakımdan farklılıklar göstermesi-
IJMES, XIX (1987). s. 155-159; A. Raymond, "Is- şiklerin oturduğu mahallelere bölünme de ne rağmen genellikle imaret, bedesten,
lamic City, Arab City: Orientalist Myths and Re- şehirlerin önemli bir özelliğini oluşturur.
cent Vıews", British Journal of Middle Eastern kervansaray, pazar yeri, cuma camisi (ulu-
Studies, XXI, Durham 1994, s. 3-16; Muammer
Bu fonksiyonların yerine getirilmesinde şe­ cami) gibi içtimat ticari ve dini tesisler et-
Gül, "İslam Şehrinin Doğuşu", Balıkesir Üniuer· hirlerin topografik mevkilerini de göz önü- rafında şekillendiği dikkati çeker. Ancak
sitesi Sosyal Bilimler Dergisi, N /6, Balıkesir 2001, ne almak icap eder. bu tesislerin tamamı herhangi bir şehir­
s . 78-87; Mustafa Demir, "Türk-islam Medeni-
Anadolu ve Balkanlar'daki şehirlere ba- de mevcut olmayabilir ve bazı şehirler bun-
yetinde Şehirleşme", İslami Araştırmalar, XVI/I,
Ankara 2003, s. 156-165; Tarih Dostiyev, "Selçuk- kıldığında kuruluşları Osmanlılar'danönce- ların bir veya birkaçma sahip olabilir. Mese-
lular Döneminde Müslüman Doğusunda Kent-
leşme Durumları ve Azerbaycan'da Şehir Kültü-
rü", TTK Bildiriler, XIV (2005), I, 454-458; V. F.
Büchner. "Şehir", İA, Xl, 391-392; M. Yaşar Kan-
demir, "Fezail", DİA, XII, 531.

Iii MUSTAFA SABRi KüÇÜKAŞCI Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn'de Kütahya ve Ko nya şehirlerini gösteren minyatürler (İÜ Ktp., TY, nr. 5964, vr. 15', 17')

Osmanlılar'da . XIII. yüzyıl sonlarında ko-


nar göçer bir Türkmen boyundan tarih sah-
nesine çıkan Osmanlılar, kısa sürede yer-
leşik hayata daha yakın siyasi bir teşek­
kül olarak dikkati çekmeye başladılar. Er-
ken dönemlerden itibaren uygarlığın en
temel değerlerinden biri sayılan şehire ve
şehirleşmeye önem verdiler. Osmanlılar'ın
taşradaki temel yönetim birimleri olan san-
cak, kaza ve nahiye merkezleri genellikle
şehir ve bazan kasaba diye bilinir. Ancak
bir merkezin şehir olarak nitelendirilmesiy-
le ilgili kesin bir kriter mevcut değildir. Söz
konusu yönetim birimlerinin merkezi an-
lamındaki "nefs" kelimesi de tam bir ayı­
rım ifade etmez. Bazan yirmi otuz hane-
lik köyler de nefs adı altında kaydedilir. Bu
bakımdan bir şehrin tanımlanmasında baş­
ta nüfus olmak üzere idari fonksiyon ve
ekonomik özellik gibi kriterler göz önüne

446

You might also like