You are on page 1of 27

Merhaba Samet Bey.

Başlamadan önce birkaç bilgi vererek Numeroloji’nin ne olduğu


ile ilgili bilgi sahibi olun isterim. Öncelikle Numeroloji’de bulunan tüm rakamlar birer
çakrayı ve her bir çakra da bir takım tecrübe alanlarını, nitelikleri ve özellikleri temsil
eder. Her çakranın temsil ettiği alanın da tabii ki bir pozitif nitelikleri bir de negatif
nitelikleri vardır.

*Bu noktada ilk olarak solda bulunan ve sizin


tasarımınızı gösteren Çakra Sütunu ‘nu
inceleyelim. Tabloda birim olarak yazan,
aslında “doğumdan gelen isim ve soy isminiz”
ile çakralara gelen harf destekleridir. Buna
göre;
Karmik borç (hiç harf yok): Ders henüz
öğrenilmemiş, ekstra çaba şart,
1 birim: Besleniyor, yeterli, akış kendiliğinden
oluşur,
2 birim: Besleniyor, güçlü ve bariz, enerjiler
net bir akışla geliyor,
3 birim: Besleniyor, oldukça güçlü ve başat,
gereğini yapmadan duramaz,
4 birim veya daha fazla: Kişi buradan değer
yaratıp yaşam planını gerçekleştirmede ana kaldıraç noktası olarak bu çakranın
niteliklerine yaslanıyor demektir.
*Yukarıda bulunan tablodaki rakamlar ise, “doğum tarihinizden” gelen ve bu hayatta
kendinize koyduğunuz görevleri temsil eder (İsim Numarası Hariç). Ve bu alanlardaki
her rakam/sayı aynı zamanda belirli bir çakrayı temsil eder. Özetle hem isim soy
isminizden çakralara gelen harf destekleri hem de doğum tarihinizden gelen rakamlar,
Karakterinizin ve Ruhunuzun bir kompozisyonunu oluşturur. Bize düşen ise, bunların
ahenk içinde dans etmesini sağlamaktır.
Numeroloji ilmine doğru açıdan bakabilmek için ismin ve doğum tarihinin misyonunu
iyi anlamak gereklidir. İsimden gelen harfler geçmiş yaşamlarımızdan bu hayata
getirdiğimiz birikimlerdir. Doğum tarihinden hesaplanan tüm rakamlar ise bu hayatta
neler başarmaya geldiğimizi, kendimize ne tür görevler ve sınavlar yazdığımızı gösterir.
Doğumdan gelen isim ile harf desteğinizin olmadığı çakraların genellikle çukuruna
düşer ve olumsuz kavramlarını hayatınızda barındırmaya başlarsınız. Bu durum aşırı
harf desteğinin olduğu yani çok güçlü olduğunuz veya çok fazla görev aldığınız
çakralarda da sıklıkla ortaya çıkabilmektedir. Çünkü ruhumuzun bu denli yüksek
enerjisini doğru kanalize edemeyip insan bilincinde bu enerjinin altında ezilebiliyoruz.
Burada değinmeye çalıştığım nokta şudur;
Bir çakrada karmik borç var ise olumsuz kavramlarını yaşarsınız,
Bir çakrada çok güçlü harf desteği var ise (3 birim veya daha fazla) ve bu çakranın
gücünü kaldıramıyorsanız olumsuz kavramlarını yaşarsınız,
Bir çakrada gayet dengeli harf desteği var ise (1 veya 2 birimlik) ve doğum tarihinizden
bu çakraya yoğun görev getirdiyseniz olumsuz kavramlarını yaşarsınız…
Şimdi “neredeyse her ihtimalde olumsuzunu yaşayacağım” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet! Bu dünya sınavına geldiğimiz andan itibaren birçok farklı sebepten çakraların
olumsuz kavramlarını hayatımızda barındırırız. Görevlerimizi yerine getirdikçe de bu
olumsuz kavramlardan sıyrılır, sınavlarımızı geçmiş oluruz. Çünkü ister bir çakrada çok
güçlü olalım, ister orada karmik borcumuz olsun ya da o çakrada çok görevimiz olsun,
hayat önce bizi olumsuz kavramları ile sınar ve sonra biz, o sınavları geçtiğimizde
bütünsel dengeye ulaşırız yani çakraların pozitifine. Bu sınav her daim kişiden kişiye
değişir. Bazen ilişkilerimizle, bazen ailemizle, bazen maddiyat ile ve bazen de ruhsallık
ile…
Burada önemle belirtmem gereken nokta; tekâmül yolunuzda hangi sınavları
verdiğinizi ve hangilerini veremediğinizi bilmem mümkün değildir. İşin içinde “Özgür
İrade” olduğundan, sınavlarınızı ne denli verip veremediğinizi, bu analizin içeriğinde
kendiniz keşfedeceksiniz. Ben sizi, tıpkı yeni doğmuş bir bebek gibi düşünecek ve her
bir çakra için gerekli görevleri yazacağım. Burada size düşen görev, analiz içeriğinde
anlattığım herhangi bir rakamın tasarımınızdaki etkilerini inceleyip, eğer bu etkiler sizi
yansıtmıyorsa devamında olan çakra yorumunun “pozitif ve negatif kavramlarını”
dikkatlice okumanızdır. Eğer herhangi bir çakranın negatif etkilerini hayatınızda
barındırıyorsanız, çakra yorumlamasının son kısmında koyu renkli olarak belirtilen
görevleri icra etmeniz ve o çakrada anlatılan olumlu kavramlara erişmeniz elzemdir.
Örneğin; “En Ön Plandaki Kişilik” bölümünde 4 rakamı var ancak burada yazan kişilik
özellikleri sizi yansıtmıyorsa, dördüncü çakra ile alakalı olumsuz bir titreşimdesinizdir
ve negatif etkiler sizde açığa çıkmaktadır. Bu durumda o çakra için ekstra çaba
göstermeli ve görevleri icra etmelisiniz. Bütünsel dengeye ve mutluluğa erişmenin
anahtarı buradadır.
Dünya sahnesine çıkmadan önce yerimiz hazırlanmış, akordumuz yapılmış, bize özgü
renk, numara ve ismimiz belirlenmiştir. Kendi titreşimlerimizi seçemeyiz, çünkü bunlar
bize atfedilen özelliklerin silinmez bir parçasını oluşturur. Hepimizin gerçekleştirmek
zorunda olduğu belirli uygulamalar, öğrenmek zorunda olduğu bazı dersler ve
tamamlayacağı bir ''kaderi'' vardır. Bazen bu görev bize fazla ağır gelebilir. Hayatta,
türlü sorunlarla boğuştuğumuz ve bunlardan kurtulmak için başkalarının yardımına
gereksinim duyduğumuz dönemler olabilir. Belki de Fırsatlar Patikamız, ismimizin
titreşiminin veremediği Büyük şansı bize sunacaktır. Ya da İfademizin bize yüklediği
zorunlulukları yerine getirip, bunları ''aşabiliriz''. Bu sayede yeni bir gelişim açısına hazır
oluruz.
Hayatımıza kendimizi uydurmaya çalışırken uyumsuz notaları çalmak yerine uyumlu
olanları tercih etmeliyiz. Örneğin, oturma odasında duran piyano pek çok ses ve
tonlama çıkartabilir. Eğer onu nasıl çalacağımızı bilmiyorsak, büyük olasılıkla onu
çalmayı bilen birisi gelene kadar sessiz kalacaktır; herhangi bir eğitimimiz olmadan
çalmaya kalkmamız halinde ise bu deneme kulaklar ve sinirler için bir felaket olacaktır.
Neden melodileri oluşturanları öğrenmeye çalışmayalım?
Hepimiz uyum ve uyumsuzluklar konusunda eşit yeteneklere sahibiz ancak
enstrümanlardan farklı olarak sessiz ve ifadesiz kalmak istemeyiz. Kozmik Orkestrada
yerimizi almalıyız. Eğer yaşamın tam anlamını bulacaksak iç benliğimizden melodileri
çıkartmanın yolunu öğrenmeliyiz. Bunun ipuçları çevremizdedir. Yeterince dikkat
edersek duyumsayıp hissettiğimiz şeyi, titreşimleri, keşfederiz. Dünya hızlı bir devinim
içindedir. Gerçekten de ünlü bilim insanlarımız titreşimin her haftada bir saat artış
gösterdiğini tespit etmişlerdir. Tökezlemek istemiyorsak bizim de eşit bir hızla
titreşmemiz gerekmektedir ve bunu yapmanın yegâne yolu titreşimlerin arasında
yerimizi almak ve her birimize bireysel bir şekilde ait olan hızla yol alarak titreşimlerle
"beraber olmaktır, onların karşısında olmamalıyız."
Dilerseniz şimdi analize geçelim…
• Hayat Kulvarı
Şimdi 14/5 hayat kulvarına geliyoruz. Peki nedir bu hayat kulvarı analizi ve bu
rakamların anlamı? Rakamların anlamı şudur; farz edelim ki hayatınızı üç ana bölümde
inceliyoruz. Bu yöntemle bulunan açılış sayısı bize hayatınızın ilk bölümünde hangi
çakrayı çalışacağınızı gösterir (1). Devamındaki ikinci sayı ise hayatınızdaki ikinci
dönemde çalışacağınız çakradır (4) ve doğal olarak son sayıda bu hayatta varmayı
planladığınız nihai hedef çakrasını gösterir (5). Dolayısıyla bu örnekten yola çıkarak;
hayatınızın ilk döneminde birinci çakranın niteliklerini ortaya çıkarıp burada bulunan
erdemlerin hakkını vermeyi ve pozitifinde tezahürünü gerçekleştirip, buradaki dersiniz
bittikten sonra dördüncü çakranın niteliklerini ortaya çıkarıp burada bulunan
erdemlerin hakkını vermeyi ve pozitifinde tezahürünü gerçekleştirmeyi
hedefliyorsunuz. Her iki çakranın da gereğinin tam olarak yerine getirilmesinden sonra
beşinci çakranıza geçip buranın nimetlerinden faydalanarak yaşamınızı
tamamlayacaksınız. Eğer bu üç aşamalı yolda herhangi bir çakranın çukurunda yani
negatif niteliklerinde takılıp kalırsanız, bir sonraki adıma geçemeyecek ve ömrünüzü o
çakranın çukurunda tamamlayacaksınız. Herhangi bir çakranın çukurundan kurtulmak
ise ancak ve ancak o çakranın pozitif niteliklerini günlük hayatta deneyimlemekle
mümkündür.

14/5
4: İstikrar ve Süreç
1: Yaratıcılık ve Cesaret
5: Özgürlük ve Keşif
14/5 hayat yolunda olan biri olarak yaratıcı kapasiteniz ile sabır ve sebat dolu bir yol
izleyerek, içsel özgürlüğü elde etmek için burada bulunmaktasınız.
Hayat amacı beşinci çakranın niteliklerini deneyimlemek olan tüm diğer varlıklar gibi,
özgürlüğü ilk önce dış dünyada arayıp hayal kırıklığına uğrayarak, gerçek özgürlüğü
kendi iç dünyanızda keşfetmeye yönelirsiniz. Bir sonraki gelen çakra bir öncekinin
dengeleyicisi ve antitezi olduğundan dolayı, aynı anda zıt enerjilerin yayını altında
bulunur, ancak bir üst düzlemde senteze ulaşmanız sonucunda mutlu olursunuz. Eğer
başlangıçtaki çakralarınızın çukuruna düşerseniz, zorlu senaryolar ve mücadeleler
sonucunda hedeflerinize ulaşırsınız. Ne zaman lider ne zaman takip edici konumunda
olacağınızı, atılım yapma ve kabul etme arasında dengeyi nasıl kuracağınızı öğrenmek
zorundasınız. Hem disiplinli olmak hem de girişimcilik ve inisiyatif alma kapasitenizi
ortaya çıkarmak durumundasınız. Bilinçaltınızda her zaman beşinci çakranın yeni
deneyimlere açılmayı teşvik eden maceracı ve sınır tanımaz baskısını hissedersiniz.
Dolayısıyla yerleşik düzenli hayatı, karınca misali monoton çabayı, istikrarı ve düzeni
temsil eden dördüncü çakranın hakkı verilmeden beşinciye geçilmemelidir.
Pozitifte olduğunuzda güçlerinizi, cesaretle ilerleme hırsına, bağımsız irade gücüne,
olumlu ve faydalı yönlerde faaliyet göstermeye adar, negatife düştüğünüzde ise;
bencillik, güvensizlik, kavgacılık ve bağımlılıklar gibi birinci çakranın çukurlarına
düşersiniz. Pratik metotlarla hizmet etme yeteneklerinizi organizasyonlar içinde uyum
sağlayarak, planlama kapasitenizle birleştirdiğinizde, bulunduğunuz ortamın temel
direği olabilirsiniz. Dördüncü çakranın çukurunda ise sizi cimrilik, sakarlık, sabit fikirlilik
ve inatçı davranışlar beklemektedir.
Özgürlük ve disiplin, gelenekçilik ve yenilikçilik arasında dengeyi bulmaya çalışan biri
olarak, dallarınızı budaklarınızı sarmaşık misali etrafa yayıp büyümeyi ve genişlemeyi
hedefleyeceğiniz yerde, aza razı olmayı ve şartların getirdiği daralmalara uyumlanmayı
kabul ettiğinizde senteze varabilirsiniz. Aksi taktirde hayat sizi, vicdan muhasebesine
itecek olan acılı ve trajik senaryolarla, dallarınızı budayıp köklenmeye ve sadeleşmeye
mecbur edecektir. Bu konuda örnek almanız gereken sembol toprak elementidir. Aşık
Veysel’in “Benim sadık yârim kara topraktır” adlı türküsünde en güzel ifadesini bulan
toprak insanı olma niteliğinizi geliştirdiğiniz oranda, gerçek içsel özgürlüğünüzü
keşfedebilirsiniz.
Fiziksel olarak genellikle sağlam bir bünyeye sahip olur, gündelik spor aktivitelerinizin
üstüne düzenli meditasyon ve gevşeme çalışmalarını eklemeniz gerekir. Uluslararası
ticaret ve seyahat etmeyi gerektiren bürokrat benzeri kadrolarda, yani bazen hareketli,
bazen de sabit kalmanızı gerektirecek işlerde başarılı olursunuz. Başladığınız işleri yarım
bırakmak sizin enerjinizi dağıtarak moralinizi bozacaktır. Kendinizi engelleyen en büyük
gücün dışsal faktörler değil yine kendi iç motivasyon süreciniz olduğunu fark
etmelisiniz. Birinci çakranın çevikliği ile dördüncü çakranın ağırkanlılığını dengeleyerek,
deneyim çeşitliliğini dış dünyada aramak yerine, şu anda bulunduğunuz anın içinde
demirleyip, şimdide kalabilmenin iç zenginliğini tecrübe etmeden doyuma
ulaşamazsınız.
Şimdi detaylı bir şekilde sırasıyla bu üç dönemde nasıl bir hayatınız olacak bakalım.
İlk Dönem Birinci Çakra Deneyimleri

1) Yaratıcılık ve Cesaret:
Birinci çakra yaratılışın rahman boyutunu ifade eder. Bütün tezahürün üzerine
oturduğu temel olduğundan dolayı, doğası gereği yaratıcılık, orijinallikte atılımcı ve
liderlik güdüsünü temsil eder. Ayrıca birinci çakranın olumlu kavramları arasında; ben
ve benim diyebilme, alma kapıları, dünyaya köklenme, eril enerji ve hayatta kalma
güdüsü bulunur. Diğer yandan çukuru diye tanımladığımız olumsuz kavramları arasında
ise; başta bağımlılık kavramı olmak üzere aşırı bencillik, narsizm, yok olma korkusu,
agresiflik, benlik sınırlarını belirleyememe (bireyselleşememe), ben bilirimcilik gibi
nitelikler bulunur.
Hayat amacı gerçekleştirme yolu içerisinde birinci çakranın durağına uğrayan biri olarak
dünyaya olumlu yaratıcı enerji sunmak için buradasınız. Enerjinin dinamik doğası ifade
edilmeyi ve serbest bırakılmayı talep eder ve siz de bu dinamik enerjiyi doğru kanalize
edip potansiyelinizi açığa çıkarmak için buradasınız.
Tüm evren, çeşitli yaradılış formlarının içinde tezahür eden ve onların içinden akan
enerjiden oluşmaktadır. Taşların içinde bile enerji depolanmış haldedir. Ancak sadece
bitkilerden insanlara dek canlı yaratıklar, onların hareket etmelerini, üremelerini,
karşılık vermelerini ve gelişmelerini sağlayan gizemli yaşam enerjisi kıvılcımına
sahiptirler.
Doğumdan gelen isim ve soy isim ile birinci çakrada “çok güçlü” harf desteği olan biri
olarak gücü doğru kanalize edip pozitifine geçtiğinizde, içinizde bulunan ve çoğu
zaman kullanılmadan kalan potansiyelleri aktifleştirirsiniz; bir yeraltı ırmağı gibi akarak
keşfedilmeyi bekleyen enerjiler, projeler ve yaratıcı fikirler… Başkalarının onayına
dayanan değil, kendi kendinize yeten bir güven geliştirir ve içinizdeki enerjinin
kapaklarını açarsınız; ondan sonra kabararak akan bu yaratıcılık ve ilham nehrini hiçbir
şey durduramaz. Kendinize güvenir ve yaptığınız işe ilgi duymaya başlar ve çoğu
insandan daha az uykuya ihtiyaç duyarsınız. Fiziksel endamınız ne olursa olsun,
olağandışı genişlikte bir enerji alanına sahip olur ve yaratıcı enerji ile direkt bağlantıya
geçersiniz.
Zirvede ise, kişisel çekiciliğin sevinçli, tutkulu, güvenli bir ifadesi ve sihrin sınırlarına
dayanan bir üretkenliğe erişirsiniz. Klasik güzel sanatlarda yüksek başarı kazanmanın
yanı sıra, siz, en geniş anlamda bir şifa ya da yaratıcılık biçimi içeren her işte
sivrilebilirsiniz. Bu ister bir ev döşeme, bir öykü anlatma, ister bir pasta yapma ya da bir
senfoni besteleme olsun, güvenli biri olarak özgün algılara ve tarzlara sahip olursunuz.
Aynı zamanda, başkalarını çeken bir canlılık duygusuna da sahip olursunuz; çekiciliğiniz
bedeninizin ve yüzünüzün şeklini aşar. Sınırsız yaratıcılığın dünyaya aktığı saf ve açık bir
kanal haline gelirsiniz.
Ancak buradaki titreşimi kaldıramayıp negatifine düştüğünüzde ise,
durdurulamayacak kadar zorlu enerji nehrinin karşısında yıkılır, düş kırıklığına uğrar ve
kendinize güveninizi kaybedersiniz. Bu güvensizlik duygusu sebebi ile enerjinizin önünü
keser, enerjinizi kısıtlama ya da bağımlılıklar yoluyla boşaltma eğilimine yönelirsiniz.
Yaratıcılık ve güvenlik sorunlarınızı çözene dek, kendinizi uyuşuk, hasta, hüsrana
uğramış ya da engellenmiş hisseder; sadece iş yapıyormuş gibi görünürsünüz. Başkaları
tarafından onaylanma ihtiyacı duyar ve yaratıcı enerjinizi bastırırsınız. İşi yıkıma
götürdüğünüzde, kendinizi diğer insanlardan daha aşağı görür ve değer duygularınız
tehlikede göründüğünden, kendinizi kanıtlama dürtüsü hisseder, birçok uğraşı
gereğinden daha stresli bir hale dönüştürürsünüz. Bunun sonucunda da aşırı baskı hali
ile ket vurulmuş enerji, kendini aşırı alkol, sigara, uyuşturucu kullanımı, aşırı yemek
yeme ya da aşırı cinsel ilişki kurma yoluyla atılır. Bu noktada gerçekleştirmeniz gereken
ilk görev, “kendinizi güvende hissetmek değil, güvensizliğe tahammül etmektir.”

Ayrıca farklı bir başarıya imza atmadan, kendinize olan güvenin tesisi zordur. Bu
nedenle buradaki ikinci göreviniz ise “ortaya ben yaptım diyebileceğiniz” bir eser
çıkartmaktır. Soyut ya da somut fark etmez.

Hayat yolu birinci çakradan geçen sizin gibi varlıklar rekabetten hoşlanır ve
tartışmalarda agresifleşebilirler. Sürüye dahil olmaktan ve normalleşmekten
korkarsınız. Burada eylem yasasına (Yapmamız gereken şeyi yapmamız, onu yapmayıp
iyi bir neden bulmaktan daha iyidir) uyumlanmanın büyük faydasını göreceğiniz
aşikardır. Arzularınız konusunda ısrarcı olan yönünüz sebebi ile yeni başladığınız ve
daha önce tecrübenizin olmadığı herhangi bir işi deneyimlerken bir an önce ustaca bir
sonuca varma heyecanına kapılırsınız. Fakat ustalık zaman ve beceri gerektirdiğinden
kendinize olan güveniniz hemencecik sarsılabilir ve hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Pratik uygulamaları yapmayı sürdürdüğünüzde ise ortaya çıkan sonuçların takdir
edildiğini gördükçe, güveniniz tazelenecektir. Reddettiğiniz her yeni başlangıç, size aşırı
kilo olarak geri dönecektir. Ortalama insana göre daha çok spor yapmanız gerekli. Ve
bunu sadece sağlıklı olmak veya forma girmek için değil, üreme ve boşaltım
organınızdaki atık durumda olan aşırı enerji birikimini sirkülasyona dahil edebilmek için
her gün düzenli spor yapmalısınız.
İkinci Dönem Dördüncü Çakra Deneyimleri

4) İstikrar ve Süreç:

Dördüncü çakra üzerinde çalışırken hedeflerinize doğru sabır ve sebatla, aşamalı bir
süreç izleyerek, sabit yapılar inşa etmek üzere içsel bir itilim hissedersiniz. Bir işi hakkını
vererek ve özenle yerine getirmiş olmanın vereceği keyif ve tatminin yeri başka bir şeyle
doldurulamayacağından, hedefleriniz için gereken enerji ve gücü kullanırken,
sadeleşme ihtiyacınız kaçınılmaz bir aciliyet oluşturur.

Sizin bu dünyada sağlam bir temel oluşturmanız ve ulaşabileceğiniz hedeflere doğru


pratik biçimlerde ve adım adım ilerlemeniz gerekir. İnsan uygarlığı başarı tarihinin bir
kaydıdır. Başarıyı ister maddi başarı ister sevgi dolu ilişkiler ister yüksek eğitim insani
hizmet ya da spiritüel aydınlanma biçiminde arayalım, sağlam bir temel oluşturarak
başlamanız ve hedeflerinize ve kaderinizi gerçekleştirmeye doğru adım adım
ilerlemeniz gerekir.

Başarıya, kesin bir niyetle zaman içerisinde gösterilen odaklanmış çabayla ulaşılır.
Başarıya ulaşmak için, bulunduğunuz yerden başlamanız, neye ihtiyacınız olduğunu
keşfetmeniz, bir plan yapmanız, onu adım adım gerçekleştirmeniz ve hedefinize
ulaşıncaya dek zorluklar karşısında sabır ve sebat göstermeniz gerekir. Yapılmakta olan
bir ev imgesi, sizin hedeflerinize ulaşmak için bilmeniz gereken tüm sırları gözler önüne
serer. Bir ev inşa etmek için, önce hazırlık ve plan yapmamız gerekir. Sonra derin bir
hafriyat yapmanız ve güçlü bir temel atmanız gerekir, ancak bu tamamlandığında evi
inşa etmeye başlayabiliriz. Sonra, kendimizi ne kadar hırslı ya da sabırsız hissedersek
hissedelim, eğer evin ayakta kalmasını istiyorsak, onu düzgün bir şekilde inşa etmemiz
gerekir.

Doğumdan gelen isim ve soy isim ile bu çakrada dengeli harf desteğine sahip biri
olarak pozitifte olduğunuzda, doğuştan gelen ihtiraslarınız, kuvvet ve metanetleriniz
gideceğiniz yere ulaşmanıza yardımcı olur. Bir kez net bir plan oluşturduğunuzda ve
kendinizi bir sürece adadığınızda, her türlü hedefe ulaşabilirsiniz. Mütevazı hedefler
daha az adımı ve basit bir süreci gerektirir; daha büyük, daha geniş kapsamlı hedefler
ise uzun ve bazen zor bir süreci gerektirir. Her iki durumda da bu çakranın pozitifinde
olduğunuzda, bulunduğunuz yerden, ulaşmak istediğiniz yere giden yolu analiz etme,
hedeflerinize ulaşmak için o yolu küçük, başa çıkılabilir adımlara bölme ve başladığınız
işi tamamlama kapasitesine sahip olursunuz. Bir kez net hedefler oluşturup onları
gerçekleştirdiğinizde, başkalarına, aynı şeyi yapmaları için yardım etme konusunda
uzman olursunuz. Güçlü bir dördüncü çakraya sahip kişiler birçok kişiyi çalıştıran dev
şirketlerin kurucuları, emlak satıcıları, mal ve hizmet üreticileri olarak iş dünyasında
başarı olurlar.

En yüksek düzeyde ise, Öz'ün (Spirit), sorumluluğu üstlenmesine izin verir ve kendi
hayatınızı idare etmekten, elinizden gelenin en iyisini yapmaktan, sürece güvenmekten
ve başarının zaman çerçevesinden sorumlu olmadığınızın farkında olur ve bundan
hoşnutluk duyarsınız. Hayatınızı, berraklık ve sabrın ondan kaynaklandığını, dikkatli
süreç ve inanç temeline, o sağlam temele dayandırırsınız.

Negatifine düştüğünüzde ise, bazen adımları atlama (adım adım ilerlememe) bazen de
tek bir adıma saplanıp kalarak devingenliğinizi yitirme şeklinde zıt eğilimler yaşarsınız.
Eğer dersinizi çabuk öğrenmezseniz, aynı deneyimler daha çarpıcı şekillerde karşınıza
çıkacaktır. En sağlam temeller, sadece güçlü değil, aynı zamanda esnektir; tıpkı sallanan
ama çökmeyen, depreme dayanıklı binalar gibi. İçinizde güçlü bir şekilde potansiyelini
bulundurduğunuz fiziksel esnekliği kullanmayıp bundan yoksun olduğunuzda,
psikolojik olarak da katılaşırsınız. Bu katılık, kendini aldatma veya başka her şeyi
dışlayarak tek bir şeye odaklanma şeklinde inatçılık olarak tezahür eder. Bu durumda
at gözlüklerinizi takar, başkalarının eleştiri ve düşüncelerini dinleseniz de işitmez ve her
şeyin, gerekli adımları atmasanız bile kendiliğinden gerçekleşeceğine dair kör bir inanca
sıkıca sarılırsınız. Sonunda da pişmanlık duyar, kim olduğunuzu yeniden değerlendirir
ve çoğunlukla yüksek olan ihtiraslarınıza uygun yeni ve daha büyük bir kimlik aramaya
başlarsınız.

Aşırı ciddiyetle daha çok sevgiye muhtaç olduğunuzu maskeleyerek, kalbinizin


kırılmasından korkup kapatmanız sonucu, sevgiyi alıp verirken de tıkanıklık
yaşayabilirsiniz. Vücudumuzda kanser olmayan tek organ olan kalp, duygu ve
düşüncelerimizin arıtma tesisi olarak çalışır. Kalbin bakışıyla ele alındığında
halledilemeyecek hiçbir sorun ve aşılamayacak hiçbir güçlük yoktur. Farkındalıklarını
kalbe kadar çıkaramayan varlıklar, içinde bulunduğumuz dönemde hızlanarak artan
yeni zaman (kıyamet yani kova çağı) enerjisine uyum sağlayamayacaklardır.
Bu noktada derslerinize baktığımda ilk göreviniz, yeni fikirlere açık olup at gözlüğünden
kurtulmak ve kültürel farklılıklara karşı hoşgörülü yaklaşabilmektir. Toplumda dışlanmış
marjinal unsurlara, azınlıklara, ötekileştirilmiş gruplara ve alt kültürlere karşı öfke
geliştirmek yerine kalbinizde farklılığın kabulüne yer açmanız gerekir. Tutunacağınız
somut bir dayanak olmadan kendinizi güvende hissedemediğinizden dolayı devlet, din,
ahlak, töre ve maddesel kazanç konularında hassasiyete sahip olabilirsiniz.
Bunun için size vereceğim tavsiyeler, kök salabilmek için öncelikle yerleşik bir düzene
geçmeyi ve monoton bir hayat sürmeyi başarmanız ve hedeflerinize ulaşmak için
gerekli hazırlıkları yapmanız ve ön şartları tamamlamanızdır. Dünya üzerinde toprak
sahibi olup dikili bir ağacınızın olması, bol bol doğada vakit geçirmeniz ve
giysilerinizde ağırlıklı olarak yeşil rengini tercih etmeniz gereklidir. Devamında sporu
(özellikle de yoga gibi sabır gerektiren sporlar) hayatınızda düzenli bulundurarak,
bedeni temsil eden kalp çakrasını besleyip dengelemelisiniz. Özetle sabır gerektiren
her türlü aktivite, toprağa veya taşınmaz mülke yatırım gibi durumlar bu çakrayı
besleyen ve dengeleyen, olumsuz nitelikleri yavaşça söndüren ve size sabır enerjisi
getiren diğer noktalardır.

Üçüncü Dönem Beşinci Çakra Deneyimleri

5) Özgürlük ve Keşif:
Beşinci çakra varoluşun deneyim çeşitliliği boyutunu oluşturur. İnsanın (bir rakamının)
dünya (dört rakamı) ile etkileşime girmesi sonucu ortaya çıkan deneyimi barındırır.
Beşgen yıldız formuyla sembolize edilen bu çakra kişiye hem zihinsel hem de fiziksel
olarak sürekli her yöne doğru hareket etme gibi etkilerde bulunur.

Hayat amacı olarak beşinci çakra üzerinde çalışan biri olarak deneyim çeşitliliği
aracılığıyla mutlak özgürlüğün keşfine varmak için buradasınız. Olaylar, insanlar ve
kültürler arası köprü vazifesi görmek üzere yaşayan bir varlık olarak, yatay
genişlemelerinizi dikey boyuta çevirip, bu ve öteki dünya arasında köprü olmayı
başardığınızda tam doyuma ulaşırsınız.
Doğumdan gelen isim ve soy isim ile bu çakrada dengeli harf desteğine sahip biri
olarak bu çakranın gücünü kaldırıp pozitifinde olduğunuzda, Çingene ve Şaman
arketipiyle rezonansta olursunuz. Olaylar, insanlar ve kültürler arası köprü vazifesi
görürsünüz. Tanımlanmış klasik bir ruhsallık anlayışının dışına çıkarak Kızılderililere has
bir bilgeliği ortaya çıkarmaya çalışırsınız. Normal insanların cesaret edemeyeceği savaş
muhabirliği, dağcılık, yamaç paraşütü, kutup kaşifliği, tavan arası mucitliği gibi zekanıza
ya da cesaretinize meydan okuyan alanlara yönelirsiniz. Gezgin, asi, sabırsız, devrimci
ve keşfetme heveslisi olur, söz konusu olan şeyler bir yenilik içerdiğinde hemen
heyecanlanır ve motive olursunuz. Buradaki yoğun enerjiyi doğru kanallara
aktaramazsanız da negatifine düşmeye başlarsınız.
Enerjiyi kaldıramayıp negatife düştüğünüzde ise, başkalarını eleştirmede ve hata
aramada en önde yürürsünüz. Elinizde bulunanla yetinmeyi bilmez, maymun iştahlı
olur, “Daha farklı ne olabilir?” düşüncesiyle sürekli bir elemeden geçirme haline
bürünürsünüz. Deneyimlemek ve deneyim konusunda sınırsız olmak iyidir ancak, bu
durumda, her şeyi biraz bilip hiçbir şeyde uzmanlaşmamak en büyük düşmanınız olur.
Çünkü bu durumlarda durmadan bilgi toplamaya çalışır, fakat bilginiz genelde yüzeysel
ve kulaktan dolmadır. Hareket etmeden duramayan enerjiniz bloke olup hayat
içerisinde akacak bir yol bulamazsa, bağımlılıkların çukuruna düşmeniz kaçınılmazdır.
Meditasyon yaparak rezonansa girmek yerine, bunu yapay yollarla uyuşturucu, esrar
vb. kimyasal dopinglerle sağlamaya çalışırsanız, auranızı yırtarak açacağınızdan dolayı
astral alemdeki bedensiz tesirlerin (obsesyon) psişik saldırılarına maruz kalırsınız.
Sürekli bir şeyleri kaçırıyormuşçasına bir telaşla oradan oraya koşuşturur ve bu yolla
tatmin olamayacağınız için eninde sonunda canınız sıkılır.
Bu çakra için tavsiyelere bakacak olursak, genellikle aşırı zihin faaliyetinden mustarip
ve stresli bir ruhsa sahip olmanızdan ve astral bedeniniz hassas olduğundan dolayı
gevşemeye ve sakinleşmeye ihtiyaç duyarsınız. Doğa sporları veya tai-chi benzeri
hareketli meditasyonlarla gevşemeye çalışmalısınız. Yeni yerler görmeyi, yeni
insanlarla tanışmayı ve akla gelebilecek tüm yenilikleri denemelisiniz. Çok değişik ilgi
alanlarına sahip olduğunuzdan, birbiriyle bağlantısız zihinsel merakınızı kulaktan
dolma bilgi ile değil derinlemesine araştırarak gidermelisiniz. Kalabalıklara karışıp,
güneş ışığında yıkandığınızda mutlu olursunuz.
Evet, bu şekilde Hayat Kulvarı bölümünü tamamlamış olduk.
KİŞİLİK ANALİZİ
• En ön plandaki kişilik: 3
3 rakamı, ilk bakışta dikkat çeken, dışa dönük, askeri bir tarza sahip, sorumluluk sahibi
ve disiplinli bir kişiliği anlatmaktadır. Güç, öz denetim ve disiplin sergileyen bir
görünümüz vardır. Yüz hatlarınız insanlarda saygı uyandırır. Diğerlerinden hemen ayırt
edilirsiniz. Keskin hatlarınız, topluluklarda dikkat çekmenize neden olur. Gözleriniz, var
olan durumu herhangi bir akıl karışıklığına yer bırakmadan değerlendirir. Zaman zaman
yüzünüzdeki ifade tedirgin edici olabilir. Sakin, kararlı ve sert ifadeniz insanların size
yaklaşmadan önce ikinci bir kez düşünmelerine neden olur. İnsanlarla konuşurken son
derece ciddisinizdir. Bazen, insanlar sizinle konuşurken kendilerini bir generalin
karşısındaymış gibi, bazen de kendilerini sorgu masasındaymış gibi hissedebilirler. Üç
rakamı askeri ve disiplinli bir rakam olduğundan insanlar sizin huzurunuzda
bulunduklarında dikkatlerini size yönlendirirler. Yürürken bile adeta uygun adımda
ilerlersiniz. Ünlü öfke patlamalarınız dillere destandır. Öfkelendiğinizde insanlar
yolunuzdan kaçışırlar Dikkatli olun belli bir görüş ya da inançlarınız konusunda fanatik
bir hale gelebilirsiniz. Karmaşadan düzen yaratmak için varsınız ve size göre böyle bir
şeyi ancak bir 3 insanı başarabilir. Sizinle rekabete kalkışan insanın doğrudan gözlerinin
içine bakar, adeta ona meydan okursunuz. Herkes sizin için bir meydan okuma olabilir
ve siz, bu meydan okumaya karşılık vermeye hazırsınızdır. Buna karşın gözlerinizde
herhangi bir endişe ifadesi bulunmaz, aksine doğrudan karşınızdakinin gözlerinin içine
bakarsınız. Sıcağa dayanamayan mutfaktan çıkabilir diye düşünürsünüz. Size göre zayıf
olan bu insanlar, sizi takıntılı ve talepkâr bulsalar da bu pek umurunuzda olmaz. Bir
hedefiniz vardır ve ona giden yol ne kadar acı olsa da sonuca ulaşırsınız. Bu kelimeleri
kullanmasanız da sık sık "Ben demiştim " duygusu yaşayan bir insansınızdır. Genellikle
bir işe baktığınız an da onun tüm adımlarını başından sonuna görürsünüz. Bu özelliğiniz
sizi, herhangi bir işi yapmak ve organize etmek için en uygun adaya dönüştürmektedir.
Sorumluluklarınızı asla bırakmaz, elinize aldığınız işi mutlaka sonuca ulaştırırsınız. Fakat
sonuca doğru kesin bir irade ile hareket ederken, iş yaptığınız insanların duygularına
aldırmaz, işin tamamlanıp hedefe ulaşılmasını her şeyin üzerinde görürsünüz. Boş işlere
zaman ayıramayacak bir insan gibi görünürsünüz. Disiplinli tavrınız, yönetiminiz altında
çalışan insanların, yapacakları bir iş yokken bile meşgul görünmelerine neden olur.
Düzen ve disipline çok önem verirsiniz. Karşınızdaki kişi üzerinde, disiplinli ve eline
aldığı işi iyi organize edebilecek bir insan izlenimi bıraktığınız için insanlar, sizin
yönlendirmeniz altında çalışmak isterler. Bir parça daha nazik, yumuşak ve çekici olmayı
başarırsanız, insanlarla olan ilişkilerinizi çok daha başarılı yönetebilirsiniz.
Tam bu noktada üçüncü çakrayı derinlemesine bir anlatmak istiyorum çünkü sizin
tasarımınızda en etkili çakralardan birisi.
Üç sayısı yaratılışın teslis boyutunu ifade eder. İlahi organizasyonun ve varlıkların
oluşturduğu kozmik piramidin, kelimelerle ifade edilmiş büyük kalıplarını tasarlayan
vahiy öğretilerini temsil eder.
Üçüncü çakra bireysel ifade ve duyarlılığın, kelimelerin ve askeri emir komuta zincirinin
merkezidir. Varlığın bu hayatta büründüğü kişiliğinin rol tanımının yapıldığı, yani
egonun tasarlandığı yerdir.

Doğumdan gelen isim ve soy isim ile bu çakrada dengeli harf desteğine sahip biri
olarak bu çakranın enerjisini doğru kanalize edip pozitife geçtiğinizde, iyimser ve
oyuncu, inançlarında tutkulu ve konuşkan, mert ve açık sözlü olup, ifadelerinizi
yumuşatmadan direkt olarak aktarırsınız. Sözcükleri dikkatle seçer ve kalpten
konuşmayı gerektiren duyarlı ifade, insanları gözyaşlarına ya da kahkahalara boğacak
bir güce, dünyayı az veya çok değiştirebilecek eylemler ilham etme gücüne sahip
olursunuz.
Her büyük kültürde, ifade gücüne ve sözcüklere en büyük etkiyi sağlamak için ne zaman
ve nasıl kullanacaklarını hissedecek duyarlılığa sahip liderler ortaya çıkmıştır. Hiçbir
savaşçı ya da dünya lideri, ifade gücüne sahip değilse, uzun süre dayanamaz; kalem
gerçekten de kılıçtan daha keskin olabilir. Musevi-Hristiyan incili'ne göre, Söz (ses ya da
titreşim) ışıktan bile önce gelmiştir.
Bu çakranın zirvesinde duyarlılıktan kaynaklanan bir şefkatle birleşen ifade gücüne
sahip olursunuz. Yolculuklarınızın sonuna doğru, tüm duygularınızı açar; tutku ve
sevgiyle dolu bir halde ve tüm duygusal renk paletini kullanarak, geniş duygusal
alanınızla uzanıp başkalarını kucaklarsınız. Böylece siz bize insanlığımızın özünü,
özümüzün (spirit) potansiyelini ve kendi his boyutumuza uyanma özlemimizi
hatırlatırsınız, çünkü ancak bu şekilde bizler tam insanlığımıza uyanabiliriz. Ve sizin
hayata ve başkalarına karşı hissedebileceğiniz duygusal bağ, yükselen bir enerji üretir
ve bu enerji bir kez ifade edildiğinde çevrenizdeki herkesi manen yükseltebilirsiniz.
Tıpkı yunusların denizde yaptıkları gibi, duygular içinde eğlenme potansiyeline sahip
olursunuz. En yüksek düzeylerde sevgi enerjisinin ağır bir kanalı olur, başkalarını sevinç
ve ilhama yönlendirerek, dünyada bir iyilik kuvveti haline gelirsiniz.
Ancak buradaki enerjiyi hayatta akıtacak bir kanal bulamayıp negatife düştüğünüzde
ise fanatik, ukala, züppe ve kibirli tavırlara eğilimli, son derece kıskanç ve dedikoducu
olursunuz. Engellenmiş veya bozuk (düzgün olmayan) ifade, duygusal aşırı duyarlılık ve
onunla ilişkili olarak kendinizde kuşku konularıyla karşı karşıya gelmek zorunda
kalırsınız. Bu durumda da kendinizden kuşku, ifade etme korkusu ve hislerinizi direkt
olarak belirtmek yerine, manipüle etmek gibi belirgin sorunlar yaşarsınız.
Negatifte bulunmanız sebebi ile üçüncü çakrada henüz tam bir ustalık ve rahatlık
düzeyine erişmemiş olduğunuzdan, toplum önünde konuşma ya da hassas
duygularınızı ifade etme fikrini rahatsız edici, hatta korkutucu bulabilirsiniz. Kendinizi
ifade etme konusundaki zorluklar konuşma bozuklukları, (kekemelik, pelteklik) ile
kronik çekingenlik, ana diliyle yabancı bir dilmiş gibi boğuşmak ile duygusuz bir biçimde
konuşma arasında değişir.
Kendinizi ister konuşarak, resim yaparak, şarkı söyleyerek, ister rol yaparak, yazarak ya
diğer vasıtalarla ifade edin, kendinize güveniniz arttıkça, dışarı uzanıp, kendinizi insan
gruplarına, ailenize, arkadaşlarınıza ya da genel olarak halka ifade etmenin doyumuna
ulaşmalısınız.
Bu noktada olumsuz potansiyeller sizin hayatınızda aktif bir durumda ise vereceğim
tavsiyeler, gevşeyebilmek ve sakinleşebilmek için kariyeriniz ne olursa olsun şarkı
söyleme, dans etme, topluluk önünde konuşmacılık yapma, enstrüman çalma, evcil
hayvan besleme veya elişleri ve zanaatkarlık gibi benzeri hobilere ya da takım
sporlarına ihtiyacınız vardır. İlk kısımda anlattığım birinci çakradan yana “ortaya ben
yaptım diyebileceğiniz bir eser çıkartma” konusunda da tür olarak bu alanları
seçmeniz tasarımınıza oldukça güzel bir dokunuşta bulunacaktır.
Evet bu şekilde kişiliğinizin özünde ortaya çıkan üçüncü çakranızı tamamlamış olduk.

• İsim numaranız ve kişiliğinize etkileri: 9


9. No’lu Tipoloji: SANATÇI
Bütün dünyaya hizmet etmeyi istersiniz. Bilgi ve deneyiminizin tümünü aktarmak
istersiniz. Yaşamda bulunan yüce enerjilerin kanalısınız. Nur ehlisiniz. Varoluşa
aşıksınızdır. Elinizde hiçbir şey kalmayacağını düşünmeksizin vermek ve paylaşmak
istersiniz. Çünkü, destek aldığınız kaynağa yani ilahi sisteme sonuna kadar güvenirsiniz.
Evrensel kardeşsiniz; sempatiksiniz, anlayışlısınız, hizmet edersiniz. Erdem, gerçeklik,
geniş fikirlilik ve görüş açıklığına sahipsiniz. İnsanları kültürlerine, ırklarına ya da
statülerine göre değerlendirmezsiniz. Kişiliğinize hayranlık duyulmasına ve ilgi alaka
görmeye zaafınız vardır. Duygularınızın aşırı kurcalaması nedeniyle sıkıntı çekersiniz.
Hayatta bütün dersleri karşı cinsle ilişkiden alırsınız. Herkes için çekiciliğiniz vardır ve
herkes tarafından sevilirsiniz. Gülümsemenizi yitirmediğiniz sürece bütün kapılar size
açılır. Hayatınızı insanlığa hizmete adamaya hazırsınızdır. Uygun eğitim aldığınızda
büyük bir sanatçı olabilir ve sanatsal mesajların bütün dünyaya faydalı olmasını
istersiniz. Kendinizi, yeteneklerinizi ve duygularınızı tanıtmak istersiniz. Kesin olmalı,
denge ve duygusal kontrolünüzü beden farkındalığıyla geliştirmeniz gerekmektedir.

Yapıcı Potansiyeller: Evrensel sevgi ve adalet, dünya halklarının kardeşliği,


yardımseverlik, merhamet, hayır işleri, affetme, çekicilik, sempati, anlayış, romantizm,
geniş görüşlülük ve sanatsal ilham.

Olumsuz Potansiyeller: Duygusallık, kolay âşık olma, ben merkezci olma, dış faktörlere
karşı aşırı hassasiyet, dağınık güçlere sahip olma, fanatiklik, yaranma çabası, amaçsız
hayal kurma.

Yıkıcı Potansiyeller: Zihin dağınıklığı, ahlaksızlık, kaba sabalık, acı konuşmak, suratsızlık,
küskünlük ve duvar örme.

Yapıcı potansiyelleri reddederseniz olumsuzlar, olumsuzlarda ısrar ederseniz yıkıcı


potansiyeller ortaya çıkar.

• Varoluş Amacınız: 9
Öz olarak adlandırdığımız bu rakam, varoluş amacınızı anlatmaktadır. Yaşam Duyunuz,
tasarımınızı oluşturan özelliklerin toplamından meydana gelir. Bu duyunuz, bu dünyada
hangi amaçla bulunduğunuzu ve ne yapmak için tasarlandığınızı anlatır. Yaşam Duyusu,
sizin varoluş amacınızdır ve Numeroloji analiziniz size bu amacınıza ulaşmak için hangi
araçları kullanacağınızı anlatır. Bu nedenle aynı yaşam amacına ve görevine sahip olan
insanlar bu görevlerini, kendi özel tasarımlarında sahip oldukları potansiyeller
aracılığıyla farklı şekillerde yapacaklardır.
Yaşam Duyusu, doğru bir şekilde anlaşıldığında, toplum içindeki yerinizi, gücünüzün
sınırlarını ve dünya sahnesindeki konumunuzu daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
İnsanlar, başlarına kötü bir şey geldiğinde bunun sorumlusu olarak kaderi suçlama, iyi
bir şey olduğunda ise şansı övme eğilimindedirler. Oysa kaderimiz bizi mutsuz etmek
için var olan bir "olgu" değildir. Kaderimiz bize, sahip olduğumuz yeteneklerle, neyi, ne
şekilde yaparsak mutlu olacağımızı açıklar. Eğer toplumsal şartlanmalar, hatalı eğitim,
çocukluk yaralanmaları gibi nedenlerle gerçek kaderimizi ve görevimizi anlayamazsak
kendi "gerçek yolumuzdan" saparız. İşte bu durumda mutsuzluk ve sorunlarla
karşılaşmaya başlarız. Mutsuzluklar ve sorunlar bizim için, kendi gerçekliğimizden,
"gerçek yolumuzdan" saptığımızı haber veren birer uyarıcıdan başka bir şey değillerdir.
Eğer bu uyarıları anlayıp kendi gerçekliğimize geri döner ve kaderimizi gerçekleştirirsek
o zaman mutlu, sağlıklı ve başarılı olmamız da kaçınılmazdır. Bu nedenle Numeroloji
analizi aracılığıyla kendi varoluş amacımızı anlamak, gücümüzün ve zayıflıklarımızın
neler olduğunu öğrenmek, hayat yolculuğunda zahmetsiz ilerlememize yardımcı
olabilir.
9 rakamı, bu dünyada, öğrenmek, öğretmek, iyileştirmek ve bilgeleşip insanlara da
kendi yeteneklerini kullanarak nasıl bilgeleşebileceklerini aktarmak için bulunur.
Dünyanın en iyi öğrencisi ve en iyi öğretmeni olabilirsiniz. Hem genç hem de yaşlı
olabildiğiniz için, gençken bile "olgun ve bilge bir ruh" olarak algılanırsınız. Alkış
beklemeden yapılacak şeyi yapar ve kendinizi uğraştığınız konu içinde kaybedebilirsiniz.
Görevleriniz arasında aynı zamanda insanların birbirlerine güvenmelerini ve
hayallerinin peşinden koşmalarını öğretmek de vardır. İnsanların, dünyanın gizemine
olan inançlarını yitirmemeleri gerektiğine, her şeyin mümkün olduğuna ve mucizelere
inanırsınız. Eğer sahip olduğunuz yetenekleri doğru bir şekilde kullanabilirseniz gerçek
bir bilgeye ve şifacıya dönüşebilirsiniz. Bütün bu yeteneklerinizi kullanırken kendinizi
hayal dünyasında kaybetmemeyi öğrenmelisiniz. Aynı zamanda aşırı inatçı ve sabit
fikirli olmamaya dikkat etmelisiniz. İş ile oyunu birbirine karıştırma eğiliminizi
dizginleyebilirseniz daha başarılı olabilirsiniz. Saf bir insansınız ve insanlara aşırı
güvenme nedeniyle sık sık birileri tarafından zarara uğratılabilirsiniz. Eğer bilgeliğinizi
kendi meselelerinizde de kullanmayı öğrenirseniz yaşam yolunuzda çok daha zahmetsiz
bir şekilde ilerleyebilirsiniz.
Evet 9 rakamı ve onun varoluş amacınızdaki yeri buraya kadar tam olarak anlaşıldıysa,
bu çakradan biraz da terimsel olarak bahsedip bu konuda yapılması gerekenlere
bakalım.

Dokuzuncu çakra evrendeki şifa boyutunu oluşturur. İlk sekiz çakranın sentezinin
yapıldığı dokuzuncu çakranın pozitifinde; bütünlük, bilgelik ve sezgiler, psişik enerji,
evrensel kardeşlik, medyumik sezgiler, yardımseverlik gibi kavramlar bulunur.
Negatifinde ise; hassaslık, enayilik derecesinde saflık, kalabalıkta nazar yeme ve negatif
enerjiye maruz kalma, onaylanma ihtiyacı ve reddedilme korkusu gibi kavramlar
bulunur.
Dokuzuncu çakra, ilk sekiz çakrada ne olup bittiğinin büyük sentezinin yapılacağı aşama
olduğundan duyguların, düşüncelerin ve sezgilerin harmanlandığı yerdir. Doğumdan
gelen isim ve soy isim ile bu çakrada “yüksek görev bilincine” sahip biri olarak bu
çakrada çalışırken ruh, zihin ve beden bütünlüğünü sağlayıp, sezgiye dayalı
bilgeliklerinizle başkalarına ilham olacak örnek bir yaşamı ortaya koymalısınız. Tanrısal
ilhamlarınızın elçisi olmanız deniz feneri misali yolunu kaybetmişlere ışık tutarak, özü
sözü bir olan duruş sergilemelisiniz. Doğuştan getirdiğiniz karizmayla spiritüel yasaların
şubesini açmışçasına, evrenin fondaki yücelten yayınını kalbinizde hissetmelisiniz.

Bu çakranın şifa enerjisini akıtacak bir kanal bulup ve devamında pozitifinde


olduğunuzda, toplum yasalarının ötesine, spiritüel yasalara dayanan daha yüksek bir
doğruluğa bakarsınız. Zihin ve kalbinizi, sözleriniz ve eylemlerinizle birleştirir,
eylemlerinizi daha yüksek bir yasa düzenine dayandırır, düşünce ve dürtülerinizi
kalbinizin sezgisel bilgeliğine tabi kılar ve doğruluğun özünü fiziksel olarak temsil
edersiniz. Bunun sonucunda da insanlara ilham vererek ve örnek oluşturarak yol
göstermeye başlarsınız. Dünyada bir fark yaratır, doğruluk (kalbinizin mesajlarına
uygun olarak yaşamak) yolunda güçlü bir etkiye sahip olur ve Evrensel Yasalar’a uygun
olarak yaşayıp hepimize ışık olursunuz. Sözleriniz spiritüel kuvvetle ve eylem halindeki
doğruluk otoritesiyle dolu ve akıcı olur. İlhamınız, yüksek sevgi prensibi ile bir his
bağlantısından ve bu prensiplere tam teslimiyetten gelir. Hayatınız, doğruluk
bilgeliğinin canlı kanıtı haline gelir ve insanlığı küçük ya da büyük biçimlerde etkileyip
harekete geçirirsiniz. Özetle, kendi uyanışınızı tamamlayıp başkalarının uyanışlarına da
yardım ederek fareli köyün kavalcısı misali liderlik edersiniz.

Ancak bu enerjiyi akıtmak yerine sıkıştırıp negatifine düştüğünüzde ise, yüksek


yasalarla bağlantı kurmak yerine kendi yasalarınızı oluşturmaya çalışırsınız. Bu yasalara
da genellikle uyumlanamayıp, kendinizi yargılamaya başlar, acılarınızı içselleştirir ve
kendi hislerinize güvenmezsiniz. Oluşan hayal kırıklıkları ve duygusal travmalarınız
nedeniyle hüsranlarınız içe doğru yönelir, duyduğunuz suçluluk yüzünden bedeninizi
alkol ve uyuşturucu ile tahrip etmeye çalışırsınız. Kendi fikir ve kanılarınızı Tanrı’nın
sözüyle karıştırmaya eğilimli olursunuz. İyi niyetli bir bağnaz haline gelir, insanları yanlış
yönlendirir; yanlış yola sapıp başkalarını da peşinizden sürüklersiniz.
Öz’ün bizi asla yargılamadığını, bize sadece dengeleme ve öğrenme fırsatları verdiğini
bildiren Yargısızlık Yasası’na uyumlanarak ferahlayabilirsiniz. Yargılar sadece kalıpları
yerinde tutar. Yargıları bırakmak, derin bir etkiyle derin bir şifa yaratır; sanki
omuzlarınızdan ağır bir yükün kaldırıldığını hissedersiniz. Bunu başarabilmek için ilk
olarak düşüncelerinizi yavaşlatmalısınız. Meditasyon sanatında uzmanlaşarak önce
bedensel farkındalığı, onun üzerine yükselen zihinsel farkındalığı ve son olarak da
duygu farkındalığını inşa etmeniz gerekir.
Bu çakra için size vereceğim tavsiyelere bakacak olursak, bol bol hayır işleri, vakıflara
gönüllülük yapmanız veya sanatsal ilhamınızı akıtacağınız bir hobide bolca
yoğunlaşmanız da gereklidir. Çünkü merhamet veya ilham enerjisinin akışını ne kadar
kullanır ve üzerimizden akıtırsak bu çakra o kadar şifalanmakta ve dengelenmekte.

Bu şekilde her nefes alışınızda, bağışlayıcılığı ve şifa veren ışığı içinize çekersiniz. Açıklık
alanlarında, Öz ile bağlantının hayatınızda bir an için bile yok olmadığını keşfedersiniz.
İnanç Yasası, hepimize hatırlattığı gibi, size de Öz’ün gizemi ve bilgeliği ile direkt ve çok
yakın bir bağlantıya sahip olduğunuzu hatırlatır.
Bu şekilde dokuzuncu çakrayı da tamamlamış olduk.

• En Büyük Sınavınız: 8
En büyük sınavınıza gelmeden önce, bu başlığı daha iyi anlamanız için belirtmem
gereken bir nokta var. Her birimizin kendi tasarımımıza özel bir takım dönüşüm yılları
vardır ve bu yıllarda önemli bir olay veya süreç yaşayarak bir değişim geçiririz. Çünkü
Numeroloji’de en büyük sınav diye adlandırdığımız bu bölüm, aslında “Karmanızı
dönüştüreceğiniz” çakradır. Kozmik sistem bizleri akışta tutmak ve dönüşümü
tamamlamak adına, bizlerin belirli döngülerde bir deneyim yaşamasını sağlar. Sizin bu
dönüşüm yaşlarınız ise; 7 yaşınızda ilki olmak üzere 12, 22, 33, 46, 54, 70… diyerek
ilerliyor. Şimdi gelelim bu hayattaki en büyük sınavınızı anlatan rakama.
8 rakamının dersi, hayır demeyi öğrenmektir. Hayır diyemediğiniz için sınır çizmekte
zorlanabilir, çoğu zaman kendinizi altından kalkamadığınız sorumlulukların ve yüklerin
altında bulabilir, hatta para kaybedebilirsiniz. Öğrenmeniz gereken dersi anlatan bu
rakam, aynı zamanda kendinizi sürekli bir suçluluk duygusu içinde bulmanıza ve
bunalıma girmenize neden olabilir. Hayır demenin ilişkilerinizi bozmayacağını
anlamalısınız. Sizden yapamayacağınız şeyleri bekleyen ya da durumunuzu
anlayamayan insanlar söz konusu ise belki bu ilişkilerinizi bir kez daha gözden
geçirmelisiniz. Aşırı derecede verici bir yapınız vardır. Ne kadar denerseniz deneyin
insanların isteklerine karşılık vermeye ve talep edilmeden yardımcı olmaya
eğilimlisinizdir. Gücünüzü kendiniz için kullanmayı ve biraz daha bağımsız olmayı
öğrenmelisiniz. Her zaman herkes için ulaşılabilir olmaktan vazgeçin. Bu, elbette sizin
için söylemesi yapmasın dan daha kolay bir şeydir çünkü hayır demek kendinizi yetersiz
hissetmenize neden olur. Adeta sorumluluklarınızı terk etmişsiniz gibi bir duyguya
kapılırsınız. Bu durumda da suçluluk duygusu devreye girer ve kendinizi eski
alışkanlıklarınızın pençesinde bulursunuz. Özellikle dönüşüm yıllarında uzun süredir
üzerinde uğraşıp geliştirdiğiniz ve sahip olduğunuz şeyleri yitirme tehlikesi ile karşı
karşıya kalabilirsiniz. Bu sizin için çok zor bir durum olabilir. İşinizi ya da ilişkinizi
sonlandırabilirsiniz. Bu dönemlerde çok dikkatli olmalısınız. Durumun bilincinde olarak,
bir şeyleri sonlandırıp sahip olduklarınızı yitirmek yerine, onları dönüştürmeli ve başka
bir biçime sokmalısınız. Örneğin kendi işinizi yapıyorsanız, işinizi bırakmak yerine onun
biçimini değiştirmelisiniz. Bu dönemleri bir nokta olarak değil, noktalı virgül olarak
görmelisiniz. Aşırı sorumluluk sizin için bir yüke dönüşüp kaçmak istemenize neden
olabileceğinden sınırlarınızı iyi belirleyin ve hayır demeyi öğrenin.
Şimdi gelin sekizinci çakrayı yine terimsel olarak bir tanıyalım ve bu konuda neler
yapmanız gerektiğini inceleyelim.
Sekizinci çakra evrendeki aura boyutunu oluşturur. Maddenin ötesinde konuşlanan ilk
çakra olduğundan maddeye hakimiyeti temsil eder. Sekizinci çakrada mal mülk, bolluk
bereket, dünya hakimiyeti, yöneticilik ve siyaset gibi kavramlar bulunur. Yani her tür
maddesel konuda başarıyı, büyük işler yapma güdüsünü, mali güç ve büyük
organizasyonları temsil eder. Devamlı başarıya, gelişmeye ve yayılmaya odaklıdır.
Bu çakranın sınavlarını verip pozitifte olduğunuzda, cesur, dayanıklı, zaferinden emin
bir şekilde mücadele eden tahakkümcü birey olursunuz. Organizasyonlar içerisinde
idarecilik yeteneğiniz, liderlik, olayları bütünüyle ele alma, kendinize güven ve kontrol
güçleriniz öne çıkar ve paraya, güce kavuşursunuz. Ancak burada sınavınız hala devam
eder çünkü bu kez de kaynakların adaletli ve akıllıca dağılımını yönlendirmekle yükümlü
olursunuz. Tabi bolluk bereketin sahip olduğunuz mallarla değil auranızda biriktirdiğiniz
yaşam enerjisi miktarıyla ölçüldüğünü de unutmamalısınız. Sizin kadar güçlü olmayan
daha yavaş kavrayan insanlara karşı adaletli ve hoşgörülü olmalısınız.
Doğumdan gelen isim ve soy isim ile bu çakrada harf desteği olmayan biri olarak
negatife düştüğünüzde ise, hırslı, talepkar, zorba, güç tutkunu, sabırsızca boşa
harcanan zihin enerjinizle başkalarını vicdansızca sömürebilirsiniz. Dini görüşlerinizde
fanatikleşme ve yoğun bir kendini adama eğilimleriniz ortaya çıkar. Sembolik olarak
sekiz sayısı üst üste konarak dikine dengede durmaya çalışan iki adet kareden oluşur.
Cambaz dengesiyle kareleri dikine üst üste bindirip düşürmemek oldukça zordur.
Herhangi bir ortamda kabul görmeyip reddedilirseniz komutanlık güdüleriniz baskın
çıkar ve kararlı düşmanlar haline gelirsiniz. Dolayısıyla ağustos böcekliğine soyunup
öncelikle karıncalığı öğrenip sabır ve sebatınızı sadakatle açmanız gerekir. Dördüncü
çakrada sağlam bir kökleniş sizin sekizin çukurlarına düşmenizi önleyecektir. Bu
durumda tutkularınızda zirveyi hedeflemek yerine aşırı zihinsel faaliyetinizi dengeleyici
kalp çakrası meditasyonlarına ve ibadete ağırlık vermelisiniz.

Bütünün hayrını ve kamu yararını gözetmeksizin Apollon’cu bir zihniyetle sürekli


gelişim, inşa etme, ekonomik büyüme, üretim ve kalkınma gibi kavramlara ve bunların
istatistiksel ifadelerine bağımlılık geliştirirseniz yıkıma uğramanız kaçınılmazdır.
Hedeflerinize ulaşırken başka insanları ya da yasaları hiçe sayıp her ne pahasına olursa
olsun başarıya ulaşmayı kafaya koyduğunuzda hayat size ağır dersler verecektir.
Karşılığında bir şey beklemeden vermeyi öğrendikçe kendi nefslerinize zulmetmeyi
bırakırsınız.
Bu noktada size vereceğim tavsiyelere bakacak olursak; nimetlerin üzerinizden akıp
geçeceği köprü gibi olmayı, kendi kovanızı doldurmaya çalışmadan ikramda bulunmayı
öğrenmelisiniz. Gücü amaç değil araç olarak görüp “İyilik yap denize at” misali
zenginliğin paylaştıkça çoğalacağını unutmamalısınız. Bu kavramları özümsemenizin
en iyi yolu da Budizm ve Tasavvuf öğretilerine yönelmeniz olacaktır. Çünkü bolluk
bereket kavramını insanlar çok yanlış anlasa da burası sadece maddi olarak bolluk
bereketi temsil etmez. Sekizinci çakra auramızı temsil ettiği için bolluk bereket
kavramı, aynı zamanda auramıza aldığımız hayat enerjisini de temsil eder. Bu
öğretilerde de bahsetmiş olduğum kavramların bilgilerini bol bol görecek ve her
alandaki bolluk bereketiniz, kudretiniz dengelenip ve güçlenecektir.
Evet bu şekilde en büyük sınavınız olan sekizinci çakra kısmını da tamamlamış olduk.

• Ruhunuzu Nasıl Görüyorsunuz: 7


7 rakamı, kendini mahrem, gizemli, yalnızlıktan hoşlanan, sanata, ruhsallığa meraklı ve
yaratıcı bir insan olarak tanımlar. Son derece mahrem bir insansınız ve kendi alanınız
konusunda oldukça savunmacısınızdır. Dikkat çekmek istemezsiniz ve dikkatin
merkezinde bulunmak sizi çok korkutur. Tek istediğiniz kendi halinize bırakılmak ve
güvenli bir noktadan dünyada neler olup bittiğini izlemektir. Zihniniz özeldir ve sırlarla
doludur. Burada kendi başınıza olmaktan büyük bir zevk alır, kendiniz için sessiz bir
ortam yaratmaya çalışırsınız. İç dünyanıza çekilir ve her şeyi dışarıda bırakırsınız.
Kavgacı ve gürültücü İnsanlardan uzak durur ve bu tür saldırgan tavırları tahammül
edilmez bulursunuz. Son derece duyarlı bir insansınız ve kendinizi çoğu zaman kırılgan
hissedersiniz. Çevrenizdeki çatışmaların bir sonucu olarak bunalıma girebilir ve
umutsuzluğa kapılabilirsiniz. Çevrenizde yaralanmanıza neden olacak bir şeyler varsa,
acı çektiğinizi asla göstermeden hızla zihninizdeki güvenli alana sığınıp dışarıya çıkmak
istemeyebilirsiniz. Sürekli olarak kışkırtılmak ve baskı altında hissetmek yıkılması
mümkün olmayan buzdan duvarlar örmenize neden olur. Bu güvenlikli alanınıza daha
fazla çekilirken kendinize yaşamın devam etmekte olduğunu hatırlatmanız gerekir.
Çocukluğunuzda ve gençliğinizde yaşadığınız duygusal yaralanmalar da kendi içinize
çekilmenize ve duygularınızı ruhunuzun derinliklerine saklamanıza neden olabilir.
Buda, tek başınıza yaşamanıza yol açabilir. Ancak ruh eşinizi bulursanız bu durum
değişebilir. İhtiyaç duyduğunuz kişi, sizin duyarlılığınızı anlayacak ve hassas ruhunuza
saygı duyacak bir insandır.
Bazen annenize ya da babanıza bazen de her ikisine de bağlı olabilirsiniz. Annenizin
yanında güvenlik ve huzur bulursunuz. Eğer çevrenizde sizi anlayan bir insan varsa, son
derece şefkatli olur ve düşünceli davranırsınız. Sevdiğiniz birine her şeyinizi
verebilirsiniz fakat çok hassas olduğunuz için duygusal olarak sömürülme tehlikesiyle
karşı karşıya olursunuz. Paylaşmaya istekli değilsinizdir; diğer İnsanların duygularınıza
saygı duymadıklarını düşünebilirsiniz. Bazıları da duvarlarınızı aşmak konusunda azimli
olurlar. Bu tavırlarıyla sizi bezdirirlerse, bir uyarıda bulunmadan patlayabilirsiniz.
Kendiniz ile ilgili sırları yalnızca, çevrenizdeki duvarın çatlaklarını keşfedip içeriye
girmeyi başaranlar paylaşabilirler. Bu seçilmiş insanlar, onlara sunabileceğiniz tüm
sıcaklığı hak etmektedirler. Son derece katı yorumlarınızda oldukça acımasız
saldırılarda bulunabilir, hatta zaman zaman fiziksel olarak bile saldırganlaşabilirsiniz.
Elbette bu çok ender olabilecek bir durumdur ve bu duruma ulaşmanız için inanılmaz
derecede damarınıza basılması ve köşeye sıkıştırılmanız gerekmektedir. Size göre
dünya mükemmel değildir ve bu nedenle temiz ve kusursuz bir dünya yaratmak için
çalışmanız gerektiğine inanırsınız. Duyarlılığınız, inanılmaz derece de yaratıcı
düşünceler üretmenize ve kendinizi sanat aracılığıyla ifade etmenize zemin hazırlar.
Yazdığınız şiirler, trajediden ve üzüntüden bile bahsetseniz insanları derinden etkileyip
harekete geçirebilir. Sanatınız aracılığıyla insanların duygusal bir neşe ile ağlamalarına
neden olabilirsiniz. Buna karşın umutsuzluğunuzun derinliklerini yalnızca siz bilebilir ve
sanatını aracılığıyla onu düzgün bir şekilde ifade edebilirsiniz. Hesaplama, planlama ve
kesinlik gerektiren her konu, ilginizi çeker. Hatta her adımınızı bile hesaplarsınız.
Özellikle para hesabı sizin için çok çekicidir çünkü burada rakamlar son derece kesindir
ve dikkat gerektirir. Bu nedenle diğer insanlar sizi aşırı kontrolcü bulabilirler. Evrenin
sırlarını keşfetmek istersiniz ve bu sırları açığa çıkarmak en büyük amaçlarınızdan bir
tanesidir. Ruhsallığı araştırmak için büyük bir zaman harcayabilirsiniz. İlahiyat
araştırmaları yapmaktan bile hoşlanabilirsiniz. Gürültü patırtıdan hoşlanmadığınız gibi
insanların önünde konuşmalar yapmaktan da hoşlanmazsınız. Konuşma yapmadan
önce hazırlanmanız gerekir. Zaman zaman insanlara karşı güvensiz hissedebilirsiniz ve
bu nedenle mallarınızı istifleyip onları dikkatli bir şekilde koruma ihtiyacı duyarsınız.
Bazen bu ihtiyaç sizde takıntı haline gelebilir. Bu da dışarıdan bencil bir insan olarak
algılanmanıza neden olur. Biraz rahatlayın, gülümsemeyi öğrenin. Küçücük bir
gülümseme diğer insanların, sizin düşman olmadığınızı anlamalarını sağlayacaktır. Bu
sayede insanların size daha kolay kucak açtıklarını göreceksiniz. Sosyal becerilerinizi
geliştirirken, size karşı daha olumlu yaklaşımları olanları kendinize çekmeyi
başaracaksınız. Hatta, hayatın eğlencelerle dolu bir yer olduğunu bile öğrenebilirsiniz.
Elbette kendi münzevi ve yalnız dünyanızda yaşamayı seçebilirsiniz ama dışarıda
harikulade bir dünya vardır. Bu nedenle dışarıya çıkıp, ışıltılı gülücükler kulübüne
katılabilirsiniz.
Şimdi gelin tam bu noktada yedinci çakrayı çok kısaca tanıyalım ve bu çakranın
dengelenmesi için neler gerekiyormuş görelim.

Yedinci çakra varoluşun aydınlanma boyutunu oluşturur ve maneviyatın şuurlu tekâmül


boyutunda yaşandığı yerdir. Bu çakranın pozitif kavramları arasında araştırma,
inceleme, sorgulama, olayları derinlemesine ele alma, analiz ve ayrıştırma yetenekleri
bulunur. Negatifinde ise sivri dilli, kafa karışıklığı, paranoya (zan), büyü, melankoli,
kötülük, suçluluk kompleksi, gibi kavramlar bulunur.
Çoğumuza göre güven, utandırılmayacağımıza ya da ihanete uğramayacağımıza dair
fiziksel ve psikolojik bir güven hissi anlamına gelir. Güven, daha yüksek düzeylerde,
kendinize, başkalarına ve evrene derin bir inanç ve itimat haline gelebilir. Bu, daha
yüksek bir tekâmül düzeninin bizim için ve bizim vasıtamızla çalıştığına sadece
inanmaktan değil, bunu direkt olarak bilmekten kaynaklanan bir inançtır. Bu idrak bir
gevşeme, rahatlık ve açıklık hali oluşturur. O, korkunun yerine birlik duygusunu,
sokaktaki kuş gübrelerine bakıp, her şey gibi onlar da ona Öz'ü (Spirit) hatırlattığı için
vecit haline giren Hintli ermiş Ramakrişna'nınki gibi bir mistik doyumu geçirir.
Doğumdan gelen isim ve soy isim ile bu çakrada dengeli harf desteğine sahip biri
olarak bu çakranın pozitifinde olduğunuzda, hislerinize, düşüncelerinize,
içgüdülerinize ve sezgilerinize güven duyar, kendiniz ve başka herkes vasıtasıyla iş
gören Öz’e itimat eder, tekâmül etmeye, tökezlemeye ve zaman içerisinde öğrenmeye
devam eder, kendinizin ve diğer herkesin içinde iş gören spiritüel bir sevgi, bilgelik ve
adalet duygusuna geçirgen hale gelecek kadar kendinizi açarsınız. Bu, sizin başkaları
tarafından istismar edilmenize safça izin vermeniz anlamına gelmez. Bu daha çok, sizin,
ışığınızı saklamak ya da korumak yerine, onun dışarı doğru yayılmasına izin vermeniz
anlamına gelir. Bu şekilde siz, iç görü dolu rehber haline gelirsiniz.
Kendinize güven, kendi zihinsel klasörlerinizde depolanmış başkalarına ait fikirlere
erişiminizden daha çok kendinizin, hücre düzeyinde (bilinçaltı) bilgiye erişmenizi içerir
ve ancak o zaman siz, okumuş ya da incelemiş olduklarınızdan daha fazla şeyi
bilebileceğinizi keşfedersiniz. Uzmanların bilgeliğini incelemek iyidir, ama siz kendi
gerçeğinizi bulmalısınız. Böyle bir güven sizin için çok zordur çünkü zihniniz hemen
yolunuzu keser.
Ancak negatife düştüğünüzde ise, sınırlardan yoksun biri olur ve her şeyi paylaşırsınız.
Daha sonra kendinizi kuşkulu (hatta paranoyak), ihlal edilmiş, ihanete uğramış veya
yanlış anlaşılmış hissedersiniz. Bunun sonucunda da başta kendinize karşı duyulan
şüphe olmak üzere tüm yaratılışın anlamsız olduğu şüphesine düşerseniz. Bu durumda
hemen bir uzmana koşarsınız ancak kendi bedeniniz ve kendi hayatınız konusunda
kendinizin uzman olduğunuzu unutmamanız gerekir.

İyi, yararlı, iç görü dolu niteliklerinizi tam olarak tezahür etmesini sağlamanız için,
başkaları hatta kendiniz tarafından ihanete uğrama korkusundan kurtulmanız gerekir.
Altta yatan bu korkular yüzünden, hafif paranoyalı çok mahrem birey olma eğiliminde
olduğunuzda zamanınızın çoğunu ya rahat olabileceğiniz, tek başına bir çalışmayla
geçirir ya da başka insanlarla birlikte zaman geçirirsiniz. Ancak kendinizi başkaları
tarafından utandırılmaktan korumak için oluşturduğunuz görünmez bir zihinsel veya
sözsel kalkandan dolayı kendinizi yalnız hissedersiniz. Bu durumda da inançsızlık, ruhsal
çalkantı, kasıtlı ve planlanmış kötülük, hilekarlık ve baskı, kurnazlık ve sahtekarlık,
alkolizm ve hırsızlık, mafyatik yollar ve şiddetle iş halletme güdüsü sizin sonunuz olur.

Bu noktada size vereceğim tavsiye; yeterli iç gözlem, bilimsel ve ruhsal araştırma,


sessizlik içinde tefekkür ve derin meditasyon, teoriler ve kökenlerin araştırılması ve
sizin için elzemdir. Mahcup olmaktan ve incinmekten korkup kendinizi kapatmak
yerine ihanete uğramayı göze alıp, insanın acı çekmeden olgunlaşamayacağı gerçeğini
kabul etmeniz gerekmektedir. Gerçek duygu ve düşüncelerinizi saklama ve kendinizi
ele vermeme eğiliminde biri olarak, kuşkularınızı açıkça ifade etmeyip hasıraltı
ederseniz, nereden geldiği anlaşılamayan öfke patlamalarını önleyemezsiniz. Normal
insanların ihtiyaç duyduğundan daha yüksek bir dozda kitap okumaya ihtiyacınız
vardır (Felsefe ve Tarih alanlarında). Kendi ruhsal anlayışınızı geliştirip beslenecek bir
ruhsal gelenek bulmadan huzura kavuşamazsınız. Ya yasayı savunan avukat ve yargıç
ya da yasa karşıtı suçlu konumuna düşer, ortada bir yerde durmanız mümkün değildir.
Hangi gelenekten olursa olsun, gündelik bir ibadet pratiğine ve enerjilerin dansını
birebir deneyimlemelisiniz. Tüm dinlerin özündeki kullukta maharete götüren, ulvi
olarak görülen yüce unsurların teknik boyutlarını ve enerjetik muhasebesini
çalışmalısınız. Bu yolda doğada meditasyon sizin can simidiniz olur. Bilgi düzeyiniz belirli
bir kritik eşiği aşmadan bilgeliğe ulaşamaz.
Analizinizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Son olarak önümüzdeki yıl genel olarak size
nasıl bir etki veriyor/verecek buna değinelim.

2022 sizin için nasıl bir yıl olacak?


Bizler hayatı dokuz yıllık döngüler halinde yaşarız. Bir dokuz yıl biter ve başa dönüp yeni
fakat bu defa daha derin ve zengin bir döngü ile tekrar başlarız. Bu döngülerdeki her
bir yılın sırasına göre bizim için nasıl geçeceği çok genel hatlarıyla belirlidir ve bunları
bilerek hareket etmemiz, o yılı bizim için büyük ölçüde kolaylaştıracaktır ve tabi ki
tecrübelerden aldığımız verimi arttıracaktır. 2022 ise sizin içinde bulunduğunuz
döngünüzdeki üçüncü yılınız olacak.
Bu yıl kendinizi artistik yollarla ifade biçimlerini kullanarak yaşama sevincinizi doruğa
çıkarıp eğlenceli ve iyimser bir ruh haline bürünme zamanıdır. Konuşarak, rol yaparak,
şarkı söyleyerek ya da yazarak hobilerinize ve toplumsal organizasyonlara daha fazla
vakit ayırmalısınız. Sıkıntıları ve sorumluluklarınızı kafaya takmadan, içinde
bulunduğunuz anın keyfini çıkarmaya odaklanmalısınız. İyimser ve şakacı yönünüzü
ortaya çıkarıp neşenizi bağlantıya geçtiğiniz herkese bulaştırmalısınız. Hatalarınıza ya
da eleştirilere gülüp geçmeli, duygularınızı içten bir duyarlılıkla net olarak ifade
etmelisiniz. Endişe ve kaygılarınızı rafa kaldırarak sanatsal yönünüzü ön plana
çıkarmalısınız. Egonuzu yeniden tanımlayıp sınırlarınızı net olarak çizmeli ve dünyada
nasıl bir eser meydana getirmek istediğinize karar vermelisiniz. Şimdi sahnede olma
zamanı!
Evet analiziniz genel olarak böyleydi Samet Bey. Umarım bu bilgiler, önünüzdeki hayat
boyunca size rehberlik eder ve yolunuza ışık tutar. Dilerim ki yaşayacağınız deneyimleri
daha hafif atlatmanıza vesile olurlar. Şimdilik size sevgiler ve ışıklar iletiyorum. Şifa
olsun. Hoş kalın, farkındalıkta kalın.

You might also like