You are on page 1of 103

BATAN EVLER /ÇÖKÜŞÜN KIYISINDA

“THE SINKING HOUSES”


________________

İki Perdelik Komedi

Norman Lock

Yazan: Çeviren:

Norman Lock Emel Aslan


33 Aberden Road, Apt. 355A Yerdeniz Kamp
Tree Haven III Uzunyurt Mevkii
Aberdeen, NJ 07747-1153 Kabak Mah. No: 40
732-242-9044 Faralya / Fethiye - MUĞLA
normanglock@gmail.com 0-535-362 5882/0-252-642 1121
normanlock.com mecuk51@hotmail.com
KARAKTERLER

(2 erkek, 2 kadın)

Robert : 40-50 yaşlarında, erkek.

Pauline : Robert’ın karısı. Aynı yaşlarda kadın.

Alma Rockett : 20’li yaşlarında, striptizci, genç ve güzel bir kadın.

Oscar : Tesisatçı ustası, Robert ve Pauline’in oğlu olabilecek kadar genç bir erkek.

DEKOR

(Basit, tek bir sahne)

Toprağa gömülmekte olan bir evin oturma odasında geçer.

Kent büyük bir çöküştedir.

Genel bir kriz zamanıdır.

ZAMAN

Medeniyetin sonu.

________________________

“Her şey parçalara ayrılıyordu,

Her şey çöküşün kıyısındaydı. . . . ”

- Ionesco

1
BATAN EVLER: ÖZET

Oyun çocuksuz, orta yaşlı bir çift olan Robert ve Pauline’in oturma odasında geçmektedir.
Evleri, kentteki ve dünyadaki diğer tüm evler gibi önlenemez bir şekilde toprağa
gömülmektedir. Dünyanın temeli şiddetli bir deprem nedeniyle değil, doğanın ve insanın
muazzam ölçüde yıpranmasından kaynaklandığı tahmin edilen, büyük bir sarsıntıya ve çöküşe
maruz kalmıştır. Bu çöküş hem yıpranma hem sevgisizlik kaynaklıdır. Depremlerin sebebi çok
büyük kuvvetlerdir; Robert ve Pauline’in yaşadığı afetin nedeni ise güçsüzlük ve
eylemsizliktir. Yerçekimi ve ataletin zaferidir. Oyun – hemen söyleyelim, mizahi bir dille! –
dünyanın sonunu anlatmaktadır. Bu bir tiyatro oyunu olduğu, bir felaket destanı olmadığı
için, evrenin sona erişine Robert ve Pauline’in yanı sıra, oyunun diğer iki karakteri olan Alma
Rockett (striptizci) ve Oscar’ın (karizmatik tesisatçı, kriz yöneticisi, Mesih/kurtarıcı, Alma’nın
kayıp sevgilisi, Robert ve Pauline’in sahip olabilecekleri oğulları ve hatta belki Ölüm’ün ta
kendisi) hayatları üzerinden tanıklık ederiz. Daha soyut anlamda ise Oscar muğlak
gerekçelerle bu afetin faillerinden biri gibi davranan bir anarşisttir. Yazar bu oyunu; seçtiği
temanın gerçekçi bir oyun içinde ne kadar sıkıcı ve üstten bakan görüneceğinin son derece
bilincinde olarak, absürt geleneğe uygun bir komedi olarak yazmıştır. Peki, üstü kapalı
metaforlarla şekillendirilmiş bu 90 dakikalık sahne performansının teması nedir? İnsanı
düzensizlik, duygusuzluk ve vurdumduymazlığa götüren eylemsizlik; yani çürüme ve
yozlaşmayı gizleyen, sonucunda ise evi yerle bir eden, gündelik hayatın saçmalıkları.

İlk sahnede Robert ve Pauline sürekli atışma halindedir. Her ikisi de uzun süreli her evlilikte
görülebilecek olan (çözümsüz yoksunluklarla da körüklenen!) önemsiz şikâyetlere takılıp
kalmışlardır: Akşam yemeği (çiftin kileri konserve gıdaların tekelindedir); hayali aldatmalar
(Robert’ın) ve dilbalığı (Pauline’in); Pauline’in içinde bulundukları vahim durumu kesin bir
dilde reddetmesi ve ev yavaş yavaş toprağa gömülmekteyken bile, sürekli ev temizliği
yapmaktaki kaçıkça ve yararsız ısrarı. Kısa bir süre sonra Pauline’in şahane bir şekilde kafayı
yemiş olduğunu anlarız. Zaten istikrarsız olan bu tabloya bir de Alma Rockett karışır – önce
yalınayaktır ve ayağını duvarda sürekli büyüyen yarıktan görürüz; sahnenin sonunda
gördüğümüz ayak ise, ev jeolojik bir sarsıntıyla sallandıktan sonradır. (Diğer taraftan evin
toprağa gömülüşü ve toprak seviyesinin giderek yükselmesi, oturma odasının penceresinden
görülen gökyüzünün giderek azalmasıyla gösterilir.) Ayağı gören Pauline, kendi düzen
standartlarını koruyabilmek için üzerine bir çorap geçirir; tıpkı duvardaki yarığı gizlemek için
üzerine tablo asması gibi.

Sonraki sahnenin başında, yarı çıplak Alma (çöken bir striptiz kulübünden son anda
kaçmıştır), baygın bir şekilde, iç gıcıklayıcı varlığıyla oturma odasında peydah olur. Pauline,
Robert’ın ona hayat öpücüğü verdiğini görünce, onun Robert’ın hayali sevgilisi, Ursula
olduğuna inanır. Bir başka çöküntüyle evin dışarıyla teması kesilir ve Alma evin kalıcı misafiri

2
oluverir. Birinci perdenin sonuna yaklaştıkça Robert ve Alma’nın giderek birbirlerine daha çok
benzediklerine, Pauline’in ise her geçen dakika, mutfak bıçaklarını bileylemeye varacak
kadar, daha çok delirdiğine şahit oluruz.

İkinci perdede, birinci perdede başlayan dürtülerin kaçınılmaz sonuca – hemen hemen –
ulaştığını görürüz. Oscar ile – karizmatik tesisatçı, kriz yöneticisi (ya da Ölüm veya daha
belirsiz bir şey) – dikkatler başka yöne çekilir. Sahneye, iki perde arasında epeyce büyüyen
duvardaki yarıktan girer. Oscar sıcakkanlı ve güven verici tavırlarıyla Alma, Robert ve
Pauline’in kalbine girer ve kendilerini eksik hissettiren hayatlarındaki değerli kayıpların yerine
kendinin geçebileceğini iddia eder. Onları kanalizasyon şebekesi içinden geçerek nehre
ulaşmaları ve mucizevi gemisiyle kaçmaları konusunda ikna eder. Kaçınılmaz sona bir kala,
tam zamanında ayrılmaya hazırlanırlar, ama Pauline kanaryaları Ella Fitzgerald’ı almak için
geri döner ve gönülsüzce de olsa Robert onunla kalarak sadakatini gösterir. Bir diğer
sarsıntıyla artık kaderlerinden kaçmaları imkânsız hale gelmiştir. Oyunun sonunda –
dünyanın, en azından kendi dünyalarının sonu gelmiştir – yerdeki çiziğe bakınca, uzun zaman
önce yaşadıkları tutkulu bir geceyi hatırlayarak kaybolan aşklarını anarlar. Son bir kez birlikte
olurlar ve büyülü bir şekilde pencereden dolan ay ışığıyla dünya tamamen dönüşür.

3
BİRİNCİ PERDE

Sahne 1

(Kademeli olarak toprağa gömülmekte olan bir evin oturma odası. Kısmen toprağa batmış
olan evin penceresinin üst kısmında bir parça gri gökyüzü görünmektedir. Oyun ilerledikçe
pencerede toprak seviyesi yükselmeye devam edecek, İkinci Perdede ise pencereden sadece
toprak görünecektir. Pencerenin aşağı-yukarı çekilip kaldırılabilen bir güneşliği vardır. Evin
duvarlarının birinde büyük bir yarık vardır ve tercihen bu yarıktan evin içine toz-toprak
dökülmektedir. Bir masa ile birkaç sandalye vardır ve tüm eşyalar bir miktar toz katmanı ile
kaplıdır. Köşede bir süpürge vardır. Sahnenin birbirine zıt köşelerinde, sahne dışındaki
mutfağa ve yatak odasına çıkış noktaları vardır. Dışarıda yağmur yağmaktadır.

(Karanlık. Çekiçle vurma sesi.)

(Işıklar, duvara bir çivi çakmakta olan PAULINE’in üzerinde yanar. İşini bitirince, duvardaki
büyük yarığı kapatmak niyetiyle, üzerine kocaman bir tablo asar. Pastoral bir manzara
resmidir. Kocası ROBERT alaycı sesler çıkarmaktadır.)

ROBERT (Alaycı bir ifadeyle)

O ne halta yarayacak ki?

(Cevap yok)

Hiçbir halta!!

PAULINE

Benim hoşuma gidiyor.

ROBERT

Yapma ya?

PAULINE

Senin gitmiyor mu?

ROBERT

Çok anlamsız bir şey.

PAULINE

Doğanın ta kendisi bu. Doğa nasıl anlamsız olabilir?

4
ROBERT

Evi yıkılmaktan kurtarmayacak.

PAULINE

Saçmalama!

ROBERT

Bütün kent büyük bir çöküş altında.

PAULINE

(Resmi göstererek)

Düzgün duruyor mu?

ROBERT

Her şey yamuk, nereden bileyim.

PAULINE

Şu inekleri ne güzel yapmış.

ROBERT

Harikulade!

PAULINE

Hele şu küçük dere. Şırıltısını duyuyorum neredeyse.

ROBERT

Ben de senden geliyor zannediyordum!

PAULINE

Neyin?

ROBERT

Şırıltının.

(Resim duvardan düşer.)

PAULINE

Kış gelmeden şu duvarı tamir etsen de, soğuktan ölmesek.

5
ROBERT

Kış geldiğinde ikimiz de toprağın altında iki patates gibi yatıyor olacağız.

PAULINE (doğal bir şekilde)

Aman ne kadar da hoş bir düşünce tarzı!

ROBERT (sinirli)

Ne zaman gerçeklerle yüzleşeceksin?!

PAULINE

Hangi gerçekler Robert?

ROBERT

Yerin dibine gömülüyoruz!

(Bir duraklama)

PAULINE

Aç mısın?

ROBERT

Hayır! Yani, aslında açım – ama önce senin aklını başına devşirmek istiyorum!

PAULINE

“Aklımı başıma devşirmek” mi? Ne kadar da demode bir tabir!

ROBERT

Pauline!

PAULINE

Akşam yemeği için ne istersin hayatım?

ROBERT (iç çeker)

Ne var?

PAULINE

Konserve şeftali, konserve bezelye, konserve et, kutu bira ve konserve sütlaç.

ROBERT

6
Bira alayım.

PAULINE

Aa, sadece bira olur muymuş hiç?

ROBERT

Neden olmazmış?

PAULINE

Sağlığın için hiç iyi değil.

ROBERT

Bira gayet iyi bir şey.

PAULINE

Hiç dengeli bir beslenme değil.

ROBERT

Kim takar?

PAULINE

Bir şeyler yemelisin.

ROBERT

Şeftaliden de, bezelyeden de, etten de, sütlaçtan da bıktım usandım!

PAULINE

Dilbalığı var.

ROBERT (şaşırmış)

Dilbalığı mı?!

PAULINE

Nehir taştığında kaldırıma vurdu.

ROBERT

Nehirde dilbalığı falan yok.

PAULINE

7
Yok mu?

ROBERT

Tabii ki yok! Dilbalığı okyanusta veya körfezde yaşar. Deniz balığıdır.

PAULINE

Belki de dilbalığı değildir, başka bir şeydir.

ROBERT

Getir de bir bakayım.

(Kadın görünmeyen mutfağa gitmek üzere çıkar.)

Gelirken bana da bir bira getir.

(Kadın mutfaktayken, komşu evin çöktüğüne dair kırılan kalasların, kırılan camların ve yıkılan
duvarların sesi duyulur.)

PAULINE (Bir kutu bira ve bardakla girer)

Bulamadım.

ROBERT

Duydun mu?

PAULINE

Yoo.

ROBERT

Sesleri duymadın mı?!

PAULINE

Hiçbir şey duymadım. Mutfakta işim vardı. Ortadan kaybolan dilbalığını arıyordum.

ROBERT

Çok yakından geldi.

PAULINE

Neydi peki?

ROBERT

8
Bir ev daha yıkıldı.

PAULINE

Yine kafanda bir şeyler kuruyorsun.

ROBERT

Kafamda bir şey kurduğum falan yok! Hemen yan komşudan geliyor gibiydi.

PAULINE

Yan komşu mu?

ROBERT

Yan komşunun evi!

PAULINE

Yanda ev falan yok ki.

ROBERT (İnanamayarak)

Yok mu?

PAULINE

Yok tabii. Boşluk var.

ROBERT

Yapma ya? Ne kadar enteresan. Cidden çok ilginç. Çünkü buraya taşındığımızdan beri, yan
tarafımızda bir ev vardı, aynı bizim evimiz gibi.

PAULINE (Gülerek)

Uyduruyorsun.

ROBERT

Neden böyle bir şey uydurayım?

PAULINE

Çünkü beni delirtip, sekreterinle evlenmek istiyorsun.

ROBERT

Benim sekreterim yok ki!

9
PAULINE

Tüm erkeklerin sekreteri vardır.

ROBERT

Boyacıların yoktur.

PAULINE

Sen boyacı değilsin.

ROBERT

Tabii ki boyacıyım! Hayatım boyunca ev boyadım!

PAULINE

Peki o zaman neden şimdi de gidip evleri boyamıyorsun?

ROBERT

Çünkü evler toprağa gömülüyor!

PAULINE

Hayır, hiç de gömülmüyorlar.

ROBERT

(Pencerenin yarısına kadar gelmiş toprağı göstermek için güneşliği kaldırır)

Bu ne o zaman?

PAULINE

Ne ne, pencere! Onun pencere olduğunu görmüyor musun?

ROBERT (usanmış halde) (toprağı göstererek)

Bundan bahsediyorum!

PAULINE (Pencereye, adamın yanına gelerek)

Ona pislik deniyor, Robert.

ROBERT (Kadını doğrulayarak)

Toprak.

PAULINE

10
Ha toprak, ha pislik. Aynı şey.

ROBERT

Pencereden bakınca görülmesi normal bir şey mi?

PAULINE

Bodrum katta oturuyorsan görürsün, ne var.

ROBERT

Biz bodrum katta oturmuyoruz.

PAULINE (Düz bir mantıkla)

Yerin altında olduğumuza göre, bodrum katta oturuyor olmalıyız. (güneşliği aşağı çeker)

ROBERT (Sabırla)

Bu oturma odası birinci kattaydı – bir zamanlar.

PAULINE

Neden her zaman benimle çatışmak zorundasın Robert?

ROBERT

Çünkü sen kafayı yedin.

PAULINE

Biz bodrum katta oturuyoruz, çünkü oğlumuz üst katta kalıyor.

ROBERT

Bizim oğlumuz yok ki!!

PAULINE (Adamı dikkate almayarak)

Sen de boyacı falan değilsin.

ROBERT

Öyleydim!

PAULINE

Sen sigortacısın; bir de Ursula adında, kızıl saçlı, güzel bir sekreterin var. (Kıs kıs gülerek)

Boyacıymış! Sen yüksekten korkarsın ki!

11
(ROBERT çılgına dönmüş bir şekilde sandalyeye sıçrar ve flamingo gibi tek ayağının üzerinde
dengede durur.)

ROBERT

Sana yüksekten korkan biri gibi mi görünüyorum?!

PAULINE (Güler)

Yok, daha ziyade kaçık bir flamingo gibi görünüyorsun.

(Adam yere iner, ikinci bir sandalye alır, birincinin üstüne koyar ve tepesine tırmanır.)

ROBERT

Ya bu nasıl?

PAULINE

Hiçbir şey ispatlamaz.

ROBERT

Yüksekten korkmuyorum!!

PAULINE

Hadi, boynunu kırmadan in aşağıya. (Adam yenik bir şekilde aşağı iner. Sessizlik.)

ROBERT (Asık suratla)

Ee, dilbalığı nerede?

PAULINE

Sen beni dinlemiyor musun?

ROBERT

Ne dedin?

PAULINE

Dedim ki – sen beni dinlemiyor musun?! İyice sağır oldun.

ROBERT (Parlayarak)

Pauline, şu ağzına sıçtığımın dilbalığı nerede?!

PAULINE

12
Kayboldu!

ROBERT

Nasıl kayboldu?!

PAULINE

Bıraktığım yerde değil.

ROBERT

Nereye bırakmıştın ki?

PAULINE

Lavaboya.

ROBERT

Dilbalığı dediğin şey nasıl kaybolur?

PAULINE

Ölmemişti ki.

ROBERT

Hımm. O zaman bu dilbalığı sanırım lavabodan çıktı ve nehre geri yüzdü ya da yürüdü. Bu
mudur yani?

PAULINE

Neye inanmak istersen ona inan Robert. (Adam kibirli bir kahkaha atar.)

Sürünerek buzdolabının altına kaçmış olabilir, ama fener olmadan göremem.

ROBERT

Sürünerek mi?

PAULINE

E dilbalıkları çok zayıftır, bilirsin.

ROBERT

Sen delirmişsin!

PAULINE

13
Buna ne kadar sevinirdin, değil mi! Böylece beni başından atar, Ursula’ya koşardın.

ROBERT

Son kez söylüyorum, Ursula adında birini tanımıyorum!

PAULINE

Ben dünkü çocuk değilim Robert.

ROBERT

Ama doğru söylüyorum, yemin ederim ki!

PAULINE

(Duvardaki yarıktan içeri pislik dökülür. Kadın eline süpürgeyi alır ve süpürmeye başlar.)

Eminim o kadın evinin kirli olup olmamasını umursamıyordur.

ROBERT (Bıkkınlıkla)

Süpürge yapmanın ne anlamı var ki?

PAULINE

Kaltak sevgilinle birlikte pislik içinde debelenmekten zevk alıyor olabilirsiniz, ama ben domuz
gibi yaşamayı reddediyorum.

ROBERT (Tehditkâr bir şekilde)

Bırak o süpürgeyi.

PAULINE

Daha işim bitmedi.

ROBERT

Benim kimseyle debelendiğim falan yok!

PAULINE

Pislikten nefret ediyorum, tiksiniyorum!

ROBERT

Bırak şu kahrolası süpürgeyi Pauline!

PAULINE

14
Beni korkutamazsın! Kız arkadaşın gibi koca memelerim olmayabilir, ama ağzının payını
vermesini bilirim.

ROBERT (Sessizce)

Pauline, artık dayanamıyorum.

PAULINE

Hadi, çek git bakalım. Beni bırak git bakalım, şu kadarcık umurumda oluyor mu? Zaten hiç
tadı tuzu kalmadı.

ROBERT

Artık çok geç.

PAULINE (İnanamayarak)

Yani cidden beni terk etmeyi düşündün?!

ROBERT

Evet, düşündüm ve ortalığı süpürmeyi hemen bırakmazsan, seni öldüreceğim!!!

PAULINE (ciddiyetle)

(Süpürmeyi bırakır)

Bu da benim sana hediyem, anlamıyor musun? Ortalığı süpürmek, kirle, tozla devam eden bu
amansız mücadele – benim de evliliğe katkım bu. Güzel olmadığımı biliyorum. Muhteşem bir
vücudum yok ve iç çamaşırlarımla sülün gibi süzülememem seni mutsuz ediyor, biliyorum. Siz
erkekler neleri seversiniz anlayabiliyorum, tutkularınızın ateşlenmesine ihtiyaç duyarsınız . . .
Ama temiz bir evin, Robert, yaşayacak temiz ve düzenli bir evin de evlilikte bir değeri olmalı!

ROBERT (Şaşkına dönmüş)

Ben, eee, mm . . .

PAULINE (Üsteleyerek)

Bu yüzden müsaade edersen, süpürgemi bitireceğim ve umarım bu konuda tek bir laf daha
etmezsin. Doksan numara göğüslerim olmayabilir, ama kendime saygım var.

(Kadın süpürmeye devam eder. ROBERT bir anlığına ona bakar, sonra aniden kudurmuş gibi
kadına saldırır. Kadın çığlık atar ve süpürgeyi elinden düşürür. Adam vahşi hayvan gibi sesler
çıkararak, kadını tozunu almaya çalıştığı mobilyaların arasında kovalar.)

Benden uzak dur! Git! Senin neyin var bugün böyle?!

15
ROBERT (Üstüne giderek)

Seni geberteceğim! Dur! Bir dakikacık olsun temizliği bırakamaz mısın yahu?! Sana
söylüyorum Pauline, toz almayı bırak, yoksa –

(Kadını yakalar ve yere fırlatır)

Hemen dedim!

PAULINE (Korkuyla)

Ne yapacaksın?

ROBERT (Toz bezini alarak)

Seni kendi toz bezinle boğacağım! (Bezi kadının boğazına dolar)

“Tozla olan savaşını kaybetti.” Mezar taşında böyle yazacak.

(Yerde debelenirler. Birden yer döşemesindeki bir çizik adamın dikkatini çeker.)

Bu çiziği hatırlıyorum.

(Adam kadını bırakır. Kadın yeniden nefes almaya çalışırken, adam geçmiş günlere gider.)

O gün Sinowski’nin düğünü vardı. Unutulmaz, tutku dolu bir geceydi.

PAULINE

Pek nadir olduğunu hatırlıyorum.

ROBERT

Bira bardaklarında votka içmiştik. Kafayı bulmuştuk. Eve geldiğimizde cayır cayır yanıyorduk.
Neredeyse kapı girişinde başladık! Zor bela anahtarları bulduk, kapıyı açtık, içeri girdik, ışığı
bulamadık. Seni tam buraya, ay ışığının altına kadar sürükledim.

(Düşündüğü şeye şaşırarak)

Seninle yeri zımparaladım resmen!

PAULINE

Ayakkabımın topuğunu kırmıştın!

ROBERT (Neşeyle)

Yeri seninle zımparaladım!

PAULINE

16
En sevdiğim ayakkabılarımdı!

ROBERT

Tanrım, bir zamanlar birbirimizi seviyorduk!

PAULINE (üzgün)

Uzun zaman önce.

ROBERT

Çok da uzun değil . . .

PAULINE

Neredeyse bir ömür.

ROBERT

Ay ışığı altında ışıldayan bedenin hâlâ gözümün önünde. Süt beyazı tenin. Memelerin . . .

PAULINE

Çok küçükler.

ROBERT

Saçların – gümüş bir yelpaze gibi yere saçılan saçların . . .

PAULINE

Çok zayıflar.

ROBERT

Çok güzeldin.

PAULINE

Ben hiç çok güzel olmadım.

ROBERT

O gece öyleydin. O gece güzelliğini ilk kez fark ettim.

PAULINE

Çünkü sarhoştun.

ROBERT

17
O gece ikimiz de farklıydık.

PAULINE

Çünkü ben de sarhoştum.

ROBERT

Tekrar sarhoş olsaydık keşke.

PAULINE

Evet. (Adam kadını öper. Yerde sessizce yatarlar.)

Robert?

ROBERT

Hıı?

PAULINE

Bana Ursula diye birinin olmadığını söyle.

ROBERT

Ursula diye biri yok. (Duraklama)

PAULINE

Sana inanıyorum. O zaman şimdi de bana evlerin batmadığını söyle.

ROBERT

Pauline! –

PAULINE

Biri olmadan diğerine inanamıyorum. (Duraklama)

ROBERT (üzgün)

Evler batmıyor.

PAULINE

Battıklarına hiç inanmamıştım zaten. Sen beni kafaya alıyordun sadece. Biliyordum.

ROBERT

Az önce seni öldürmeye çalıştığım için özür dilerim.

18
PAULINE

Amaan, her ailede olur böyle şeyler. (Duraklama)

ROBERT (özlemle)

Belki bir çocuğumuz olsaydı . . .

PAULINE

Oğlumuz var ya... Üst katta yaşıyor. Her Pazar yemeğe geliyor. Ona en sevdiği yemekleri
yapıyorum; et, bezelye, sütlaç.

ROBERT

Pauline, lütfen!

(Kendi kendine)

Ona oyuncaklar alırdım. Maç izlemeye giderdik. Büyümesini izlerdim. Tesisatçı olurdu belki . .
. boruların gizemli dünyasına inerdi. Dirsekli boru, tazmin tankı. Flanşlar. Sonra bir gün
boruların içinde kaybolur, dilbalıklarının gittikleri yere giderdi. (Duraklama)

Artık kalksak iyi olacak.

PAULINE

Bence de. (Umutsuzca)

Az önce ne güzel olmuştu, değil mi Robert?

ROBERT (üzgünce)

Evet.

(Bir anlığına birbirlerine bakarlar, sonra kalkarlar.)

PAULINE

Bir bira daha ister misin?

ROBERT

Zahmet olmazsa.

PAULINE

Yiyecek hafif bir şeyler?

ROBERT

19
Biraz et alırım.

PAULINE

Güzel.

(Kadın mırıldanarak mutfağa gider. Bir önceki sefer olduğu gibi, yine yıkılan bir ev sesi gelir.
Adam dikkatle dinler. Gergin bir şekilde pencereye gider, güneşliği kaldırır ve dışarı bakar.
Pencerede görünen toprak seviyesinde bir değişiklik olmamıştır. İç çeker. Kadın elinde bir
kutu bira, bardak, tabakta dilimlenmiş et, çatal, bıçak ve beyaz keten peçeteyle içeri girer.
Hepsi portatif bir sehpanın üzerindedir.)

Al canım. (Adam oturur, kadın sehpayı adamın önüne yerleştirir.)

ROBERT (Endişeyle)

Pauline . . . ?

PAULINE

Efendim?

ROBERT

Hiç.

(Kadın, yemek yiyen adamı mutlulukla izlemektedir.)

Sen bir şey yemiyor musun?

PAULINE

Aç değilim.

ROBERT (Samimi bir ilgiyle)

Gücünü kaybetmemen lazım.

PAULINE

Kaybetmem. Et güzel mi?

ROBERT

Çok güzel.

PAULINE

Fazla tuzlu değil mi?

ROBERT

20
Tam kıvamında.

(O anda bir artçı sarsıntı sesi gelir – derinden, gümbürdeyen bir yankılanma duyulur. ROBERT
PAULINE’e kaçamak bir bakış atar, ama kadın duymuyor gibi görünmektedir. Adam sessizce
yemeğini yer, birasını içer. Artçı sarsıntı sona erince, duvardaki yarıktan içeri bir ayak ve
bacak, dize kadar, sessizce içeri girer. ROBERT duvara sırtı dönük oturduğu için, fark etmez.
PAULINE ise fark eder, ancak bu ihlâl durumuna beklenen şekilde tepki vermez; sadece
düzene sokulması gereken bir dağınıklık olarak yaklaşır. Bacağa doğru gider ve bacağı çeker,
ama bacak yerinden kıpırdamaz. Sahne dışındaki yatak odasına gider ve elinde bir çorapla
geri gelir. Ayağa giydirir.

(SAHNE KARARIR)

21
Sahne 2

(Aynı sahne. Zaman biraz geçmiştir. Işıklar açılır. Ev toprağa gömülmeye devam etmekte,
pencereden görünen toprak seviyesi yükselmektedir. Duvardaki yarık genişlemiştir. Dışarıda
halen yağmur yağmaktadır.

(Işıklar çekici bir genç kadına odaklanır; ALMA ROCKETT – bacağını ve ayağını görmüştük –
bilinçsizce yerde yatmaktadır. Yerde yatış pozisyonuna bakarak, duvardaki yarıktan içeri
düştüğü net bir şekilde anlaşılmaktadır. Striptizci olan ALMA, yapımın sahneleneceği yerin
şartlarına göre, mümkün olduğunca müstehcen giyinmiştir. Ayağında PAULINE’in giydirdiği
çorap vardır. Yağmurdan ıslanmıştır.)

ROBERT, ALMA’ya suni teneffüs yapmakta ve tekrar hayata döndürmek için acemice
hareketlerle göğsüne baskı yapmaktadır. PAULINE mutfaktan elinde bir tabak bezelyeyle gelir
ve ROBERT’ı o halde görünce elinden düşürür. Bezelyeler yere saçılır.)

PAULINE (Şok içinde)

Robert, o kadına neler yapıyorsun öyle?

ROBERT

Hayat öpücüğü. Hiç yaptın mı?

PAULINE

Yıllardır yapmadım.

ROBERT

Doğru mu yapıyorum, bilmiyorum.

PAULINE

Kadının memelerini pompalıyorsun adeta.

ROBERT

Epeydir pratik yapmamıştım. (Duraklama)

Bezelyelerini düşürdün.

PAULINE

Boş ver şimdi bezelyeleri! Neden böyle giyinmiş bu kadın?

ROBERT (hayret içinde)

Hediye gibi, değil mi? – sanki paket kâğıdıyla sarılmış gibi.

22
PAULINE

Sakın açayım deme o paketi!

PAULINE

Çekil bakayım.

(Kadın, adamı kenara çeker, dizlerinin üzerine çöker ve ALMA’nın suratına sağlam bir tokat
patlatır.)

Al işte.

ROBERT

Bu kadar kaba olmak zorunda mısın?

(ALMA kendine gelmeye başlar.)

Bak! Nefes alıyor!

PAULINE (Kinayeli bir şekilde)

Ölmediysen, hayatta yapması en kolay şey.

ALMA (Gözlerini açar)

Ah!

ROBERT

İyi misin?

ALMA

Neredeyim ben?

ROBERT

Duvardaki yarıktan içeri düştün.

ALMA

Biraz başım dönüyor.

ROBERT (Kadının göğsüne masaj yaparak)

Nasıl, iyi geliyor mu?

ALMA

23
Evet, teşekkürler.

PAULINE

Bu kadar yeter Robert. (Şüpheyle)

Adın Ursula falan değil, değil mi?

ALMA

Sanmıyorum . . .

PAULINE

Adını bilmiyor musun?

ALMA

Kafam karmakarışık.

ROBERT

Yaşadıklarını düşününce, bu çok doğal.

ALMA

Neler yaşadım ki?

PAULINE (Robert’a)

Küçük fahişeni ne cüretle buraya, evimize kadar getirdin?!

ROBERT

O Ursula değil ki! Baksana, esmer. Ursula kızıl saçlı.

PAULINE (Zafer kazanmışçasına)

Yani itiraf ediyorsun!

ROBERT

Neyi?

PAULINE (Üsteleyerek)

Ursula’nın varlığını!

ROBERT

Ursula diye biri yok!!!!

24
PAULINE

Daha şimdi kızıl saçlı olduğunu söyledin.

ROBERT

Ben senin Ursula’ndan bahsediyordum!

PAULINE

Benim Ursula’m mı?

ROBERT

Kafanda yarattığın Ursula!

ALMA

Galiba kafamı vurdum.

PAULINE

O zaman ovala gitsin!

ROBERT

Kafasını vurmuş, o yüzden adını hatırlamıyor.

(Duraklama)

ALMA

Adım Alma.

ROBERT & PAULINE

Alma mı?

ALMA

Alma Rockett.

PAULINE

Rockett? Bu ne biçim isim?

ALMA

Sahne adım.

ROBERT

25
O bir aktris, gösteriler yapıyor.

PAULINE

Yaa, kesin öyledir.

ALMA

Toprak yarıldığı sırada, caddenin aşağısındaki gece kulübünde şov yapıyordum.

ROBERT

Nerede, Yeşil Jartiyer Kulübü’nde mi?

ALMA

Evet. Direk dansı yapıyorum.

ROBERT (PAULINE’e)

Etnik dansçıymış.

PAULINE

Güldürme beni!

ALMA

Bu da şov kostümüm. Hoşuna gitti mi?

ROBERT

Tarif edemeyeceğim kadar. (Duraklama)

O çorap neyin nesi?

ALMA (Çorabı ilk kez fark eder)

Bilmem. Benim değil.

PAULINE (Çorabı ALMA’nın ayağından çekip çıkarır)

Benim!

ROBERT

Onun ayağına nasıl girdi?

PAULINE

Hiç bilemeyeceğim.

26
ALMA

Beni o direk kurtardı.

ROBERT (ilgili)

Gerçekten mi?

ALMA

Tavanın üstüme çökmesini engelledi.

PAULINE (ROBERT’a)

Bu kadını tanıyor musun?

ROBERT

Hayatımda Yeşil Jartiyer kulübüne gitmedim!

PAULINE

O zaman neden bu kadar şapşal davranıyorsun?

ALMA

Olay olduğu sırada bacaklarımın arasındaydı.

PAULINE

Efendim?!

ALMA

Dans direğim.

PAULINE

Hayatımda bu kadar müstehcen bir şey duymadım!

ROBERT

Sen bildiğin fanus içinde yaşadın çünkü.

ALMA

Neyse ki o sırada füzeye binmiyordum; yoksa muhtemelen ölmüş olurdum.

PAULINE

Ne kadar ayıp!

27
ROBERT

Pauline!

(ALMA’ya döner)

Ne füzesi bu?

ALMA

Ya, bilirsiniz . . . ucu sivri olur, alt kısmında kanatları vardır hani?

PAULINE

Füzenin nasıl göründüğünü biliyoruz!

ALMA (hülyalı)

Parlak gümüş rengi kâğıtla kaplıydı. Ben onu sürerken, arkasından alevler çıkacaktı.

ROBERT (etkilenmiş)

Gerçek alev mi?

(ALMA evet anlamında kafasını sallar.)

Bunu görmek isterdim.

ALMA (üzüntüyle)

Paramparça oldu.

PAULINE (kinayeli bir şekilde)

Ay ne kadar üzücü!

ALMA

Evet.

ROBERT (PAULINE’e)

Eh, artık daha fazla görmezden gelemezsin.

PAULINE

Neyi görmezden gelemezmişim?

ROBERT

Her şeyin toprağa gömüldüğünü.

28
(ALMA’ya)

Haksız mıyım?

ALMA

Dışarısı ayın yüzeyine dönmüş! Yeşil Jartiyer Kulübü de çökünce dışarı koştum ve bir delikten
içeri düştüm.

ROBERT

Harikalar Diyarı’ndaki Alice gibi! Buna ne diyeceksin Pauline?!

(PAULINE esner.)

ALMA

Pazartesi günü oturduğum apartman çöktü. Sahip olduğum her şey, tüm kıyafetlerim, her
şeyim gitti!

PAULINE (küçümseyerek)

Fazla bir şeyin olmasa gerek.

ALMA

Şimdi de bu. Ne yapacağım ben şimdi?

ROBERT

Bizimle kalırsın!

PAULINE

Hayır, kalamaz! İzin vermiyorum.

ROBERT

Sana temizlikte yardım eder.

PAULINE

Yardıma ihtiyacım yok.

ALMA

Tüm yerlere bezelye saçılmış, farkında mısın?

PAULINE

Sen kessene sesini!

29
ROBERT

Onu çöp gibi dışarı mı bırakacağız?

PAULINE

Kendisine en yakışacak yer orası olur.

ROBERT

Senin merhametine ne oldu?

PAULINE

Onun kıyafetlerine ne oldu?

ALMA

Söyledim size. Hepsi toprağa gömüldü.

ROBERT

Kalıyor.

PAULINE

Gidiyor.

ROBERT

Kalıyor!

PAULINE

Gidiyor!

(ALMA gitmeye hazırlanır.)

ROBERT

Nereye gidiyorsun?

ALMA

İstenmediğimde anlarım.

PAULINE

Ne zeki kız!

ROBERT (PAULINE’i göz ardı ederek)

30
Saçmalama Bayan Rockett, tabii ki seni istiyoruz!

PAULINE

Ben değil. Ben istemiyorum.

ALMA (PAULINE’e)

Yalvarsanız da kalmam zaten.

(ROBERT dizlerinin üzerine çöker, PAULINE’in eteklerine sarılarak onu ikna etmeye çalışır,
ama PAULINE’in kararlıdır.)

PAULINE

Güle güle.

ROBERT

Bekle! (Robert gidip bir şemsiye getirir.)

Al şunu. (ALMA tereddüt eder.)

Lütfen. Hava soğuk ve tam grip mevsimi.

ALMA (Şemsiyeyi alır)

Teşekkürler

ROBERT

En azından bunu yapayım.

(ALMA gitmek üzere döner.)

Yanında götürmek için biraz sütlaç ister misin?

ALMA (Canlılıkla)

Yok, teşekkürler. Formuma dikkat etmem lazım.

(PAULINE alaycı sesler çıkarır.)

ROBERT

İyi şanslar.

PAULINE (kinayeli şekilde)

Her şeye hazırlıklı ol hayatım.

31
(ALMA el sallar ve şemsiyeyle birlikte duvardaki yarıktan çıkar.)

ROBERT

Bazen ne kadar acımasız oluyorsun.

PAULINE

Kocasını koruyan her kadın böyle davranır.

ROBERT

O daha çocuk be!

PAULINE

Yaşına göre gayet gelişmiş. (Süpürgeyi alır ve bezelyeleri süpürmeye başlar.)

ROBERT

Bunu yapman şart mı?

PAULINE

Evet.

ROBERT

Sen takıntılı bir manyaksın, biliyorsun değil mi? Hâlâ yıkılmamış bir tane kaldığını bilsem, seni
tımarhaneye kapatırdım.

(Pencereye giden kadın, güneşliği aşağı çeker ve süpürmeye devam eder.)

Bu durumu daha fazla görmezden gelemezsin!

PAULINE

Tam da bunu yapacağım! Gözlerimi kapatacağım! Böylece O’nun ışıldayan suretini


görebileceğim. (Kadın gözlerini kapatır ve süpürmeye devam eder.)

ROBERT

Kimin suretini?

PAULINE

Kimin sureti olduğunu sen çok iyi biliyorsun!

ROBERT

Kim? Eski erkek arkadaşın falan mı?

32
PAULINE (Hâkim bir biçimde)

Tanrı’nın.

ROBERT

Ha. Onun.

(Kadın süpürgesine takılıp düşer.)

Acıdı mı hayatım?

(Kadın kafasını hayır anlamında sallar; ama ağlamak üzeredir.)

Şimdi ne oldu?

PAULINE

Çok karanlık!

ROBERT (nazikçe)

Gözlerini aç o zaman. (Kadın gözlerini açar.)

Daha iyi misin?

PAULINE (Korkulu bir sesle)

Robert, neler oluyor bize?

ROBERT

Yaşlanıyoruz.

PAULINE

Bu kadar mı?

ROBERT (iç çeker)

Dünya giderek küçülüyor.

PAULINE

Öyle diyorlar.

ROBERT

Kurumuş bir elma gibi büzüşüyor.

PAULINE

33
Ya da armut gibi. Dünya armut şeklindeymiş. Öyle diyorlar.

ROBERT

Dış kabuğu çürümüş çekirdeğinden ayrılıyor, sonra da içeri çöküyor.

PAULINE

Peki, neden Robert?

ROBERT

Çok fazla mezar var. Çok fazla ölüm. Dünya insanoğluna dayanabileceği kadar dayandı.
(Duraklama)

PAULINE

Yürüyüş yapmak ister misin?

(Adam kafasını hayır anlamında sallar.)

Uzun zamandır dışarı çıkmadık.

(Duraklama)

Of, fenalık geldi bu yağmurdan!

(Sessizlik)

Robert?

ROBERT

Ne?

(Duraklama)

PAULINE

Hayatına benden başka kimse girdi mi?

ROBERT

Bilmem ki . . . Her şeyi unuttum. (Duraklama)

Umarım. (Sessizlik)

PAULINE

34
Ta ne zaman, bir dergide bir resim görmüştüm. Milyonlarca yıllık bir mezar bulmuş, açmışlar.
Yaşlı, evli bir çift sırt sırta yatıyormuş. Sadece kemikleri kalmış. Mağara zamanından kalma bir
adamla kadın. (Duraklama)

Bizim de başımıza gelecek olan bu mu Robert? Ölüp, hiç konuşmadan yatacak mıyız? Sırt sırta
verip, uzun geceler boyu diş mi gıcırdatacağız? (Adam kadına bakar, cevap veremez, omuz
silker.)

ALMA (Yarıktan kafasını sokarken)

Merhaba? Kimse var mı?

PAULINE (irkilerek)

Yine mi sen?!

(ALMA şemsiyesiyle birlikte yarıktan odaya girer.)

ALMA

Sizi tekrar rahatsız ettiğim için özür dilerim.

PAULINE

Bu yarığı kapatmak için cidden bir şey yapman lazım Robert. İnsanlar böyle odanın içine
düşüp duracak mı?

ROBERT (PAULINE’i göz ardı ederek)

Ne oldu Bayan Rockett?

ALMA

Sokağa geri dönemiyorum.

PAULINE (alaycı bir şekilde)

Hayatını nasıl kazanacaksın?

ROBERT (Şemsiyeyi alır ve ALMA’ya kanepeye geçmesinde yardımcı olur.)

Otur da biraz dinlen.

ALMA (PAULINE’e)

Sorun olmaz mı?

ROBERT

Tabii ki olmaz, değil mi hayatım?

35
PAULINE (Tatlılıkla)

Niye sorun olsun ki?

ALMA

Bu çok garipti.

ROBERT

Anlatsana, ne oldu?

ALMA

Epey bir süre karanlıkta dolandım durdum! Çok korkunçtu!

(Titreyerek)

Sonra bir baktım, ana kanalizasyona girmişim!

PAULINE

Peki, sana kim yuvaya dönemezsin1 dedi?!

ALMA (Dokunaklı bir şekilde)

Thomas Wolfe2.

(PAULINE şaşırmıştır. ALMA parmağını yalar ve PAULINE’e bir gol attığını gösterecek şekilde
havaya kaldırır.)

“Zeki kız / Aferin bana.”

PAULINE

Seni küçük –

ALMA

Hadi söyle, söyle de façanı olduğu gibi aşağı alayım senin. Komple çürüğe çıkarayım, evrimini
tamamla.

ROBERT

Pauline! (Duraklama)

PAULINE

Acıkan var mı? Yok mu? O zaman ben biraz uzanacağım.


1
Çevirmenin Notu: “Yuvaya Dönemezsin”, Thomas Wolfe’un kitabının adıdır.
2
Çevirmenin Notu: “Yuvaya Dönemezsin” kitabının yazarı.

36
(PAULINE sahne dışındaki yatak odasına gider.)

ALMA

Deli midir nedir?

ROBERT

Çok yoruldu . . . epeydir kendinde değil.

ALMA

Bu sıralar kimin aklı başında ki?

ROBERT

Dışarıda her şey iyice kötüye gitmiş görünüyor.

ALMA

Yani, dışarı diye bir şey pek kalmadı aslında.

ROBERT

Her yerde mi aynı şekilde, merak ediyorum.

ALMA

Toprağın altından başka gidecek yer kalmadı.

(Adam odayı adımlarken, kadın tırnaklarını törpüler.)

ROBERT (sinirli)

Bu kadar gecikmeden önce neden bir şeyler yapmadılar ki?!

(Duraklama)

ALMA

Gidip iyi mi diye bakmamı ister misin?

ROBERT

Bırakalım da dinlensin. (Sessizlik)

Sence dünyanın sonuna mı geldik?

ALMA

Olabilir.

37
ROBERT

Ama dünyanın bir dört buçuk milyar yıl daha hayatta kalması bekleniyordu!

ALMA (omuz silker)

Beklemekten sıkılmıştır.

ROBERT

Ah bu bilim adamları! Kendi kıçlarından haberleri yok!

ALMA

Amaan, neşelen biraz!

ROBERT (İnanamayarak)

Neşeleneyim mi?!

ALMA

Hiçbir şey göründüğü kadar kötü değildir. Hayat sen nasıl görürsen, öyledir. Her buluttan
sonra güneş açar. Her güzel hayata biraz yağmur yağar. Elinde olanlar için şükretmelisin. Yat
kalk haline şükret. Her zaman beterin beteri var. Açlık çeken Afrikalı çocukları düşün. İyi
tarafından bakmaya çalış.

ROBERT

Bunları kimden öğrendin?

ALMA

Annemden. Bana ayrıca her zaman caddenin güneşli tarafından yürümemi söylerdi –

ROBERT

Ortada cadde mi kaldı!

(Birlikte gülerler. Adam gider ve kadının sandalyesinin kolçağına oturur. Elini avcuna alır.)

Ne kadar da kaz kafalısın! Ne kadar muhteşem, boş kafalı bir ahmaksın! Keşke senin gibiler
daha fazla olsaydı!

ALMA (Bilgece)

Dünya ahmaklarla dolu.

ROBERT

Haklısın.

38
(Çabucak)

Ama sadece çok azı senin kadar güzel . . . ve çekicidir.

(Duraklama)

ALMA

Sen evlisin.

ROBERT

Şimdiye kadar yaşamış tüm aldatan kocalar evliydi.

ALMA (Kızgınca)

Sen beni ne sanıyorsun?

ROBERT (Kafası karışmış)

Ben – ben – ben . . .

ALMA

Ben karısı yan odada uyurken evli bir adamla yatacak türde bir kız değilim!

ROBERT

Uykusu acayip derindir.

ALMA

Hiçbir şey yapmayacağız pis herif!

ROBERT

Toplumsal bir çöküşün son evrelerini yaşıyoruz. Artık kural mural kalmadı. Manevi değerler
yok! Fiziksel yasalar geçersiz . . . Karşılıklı Çekim haricinde…

ALMA

Bu doğru olmaz.

ROBERT

Dünyanın sonu geldi!

ALMA

Senin farklı olduğunu sanmıştım.

39
ROBERT

Ben bir erkeğim!

ALMA

Dünya üzerinde kalan son erkek de olsan, seninle yatmayacağım!

(Duraklama)

Ki değilsin.

ROBERT

Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

ALMA

Kanalizasyonda bir çocukla tanıştım.

ROBERT (şaşırmış)

Bir çocuk derken?!

ALMA

Yüzünü göremedim, ama sesi güzel geliyordu.

ROBERT

Ne yapıyormuş yerin dibinde?

ALMA

Bilmem. (Yarığa doğru gider)

Sormamı ister misin?

ROBERT

Nasıl sormak?

ALMA (Kafasını yarıktan dışarı çıkarır)

Ona sesleneceğim.

ROBERT

Hayır. (Duraklama)

Tanrım, hayır, bu korkunç bir şey! Hatta en beteri!

40
(Ürperir)

Buna dayanamam.

ALMA (Adama dönerek)

Neden ki?

ROBERT

Cevap verebilir.

ALMA

Eee?

ROBERT

Ses! Yerin dibinden gelen bir ses! Neresi olduğunu bilmediğimiz bir yerden! Bundan daha
korkunç bir şey düşünemiyorum.

ALMA

Ama sesi çok nazik geliyordu.

ROBERT

Nazik insanlar kanalizasyonda kız tavlamaya çalışmaz.

ALMA

Beni tavlamaya çalışmadı . . .

ROBERT

Yeraltında olup bitenler, korkunç yeraltı olayları!

(Ürperir)

Senin bir şeyden haberin yok! Günışığından saklanan suçlar, yeraltında gezer. Cinayetler,
parçalara ayırmalar.

ALMA

Sadece merhaba dedi.

ROBERT (Yüksek sesle)

Hayır, yarıktan dışarı seslenmeni yasaklıyorum!!!

(PAULINE içeri girer.)

41
PAULINE

Ne bağırıyorsun Robert?

ROBERT

Pardon canım, uyandırdım mı?

PAULINE (ALMA’yı görür)

Hâlâ burada mı bu?

ALMA

Gidecek yerim yok.

ROBERT

Kent harabeye döndü. Burada kapana kısıldık.

PAULINE

Sen öyle diyorsun.

ROBERT

Bak işte!

(Güneşliği kaldırır. Artık gökyüzünün çok az bir kısmı görülebilmektedir.)

PAULINE

Gitmeye niyeti olan biri kapana kısılmış demektir.

ROBERT

Yani senin niyetin yok?

PAULINE

Neden olsun ki? İhtiyaç duyduğum her şey, burada elimin altında. Şeftali konservelerim,
bezelyelerim –

ROBERT

Yemekler bittiğinde ne olacak?

PAULINE

İkimize uzun zaman yetecek kadar var.

42
ROBERT

O evsiz kaldı, Pauline.

PAULINE

O zaman diğer evsizlerle birlikte dışarı çıksın.

ROBERT (parlayarak)

Buradan dışarı çıkış yok!!!

PAULINE

Aynı geldiği yoldan geri dönsün.

ALMA

Ah, hayır – kesinlikle olmaz!

ROBERT

Onu oraya geri gönderemeyiz!

ALMA

Asla gitmem!

ROBERT

Çok tehlikeli. İçeride birisi var.

PAULINE

Kim?

ROBERT

Adamın biri. Karanlıkta kıza seslenmiş.

ALMA

Sesi hoş geliyordu.

PAULINE

Ona mı seslenmiş?

ROBERT

Evet, karanlıkta. Kimin nesi olduğunu bilmiyoruz.

43
ALMA

Çocuğun biri. Merhaba dedi.

ROBERT

Kanalizasyonda.

ALMA

Nazik biriydi.

ROBERT (Alaycı bir şekilde)

Kanalizasyonda ne tür biriyle tanışmayı umuyorsun?

ALMA

Kanalizasyon işçisiyle.

ROBERT

Kiminle yani? Art Carney’le3 mi? (Duraklama)

PAULINE

Şeytanla.

ALMA & ROBERT

Şeytan mı?!

ALMA (PAULINE’e)

Buna inanıyor musun gerçekten?

PAULINE

Bu saatten sonra hiçbir şeye şaşırmam.

ALMA

Öyle bir şey yok ama.

ROBERT

Normal şartlarda batan ev diye bir şey de olmaması gerekiyor, ama yaşadık ve gördük; ondan
bin beter. (Duraklama)

3
Çevirmenin Notu: Honeymooners filminde canlandırdığı “Ed Norton” adındaki kanalizasyon işçisi tiplemesiyle
ünlenen Amerikalı oyuncu.

44
PAULINE (Kayıtsızca)

Üstelik sadece bir tane olduğuna inanmak bir hayli zor. (Duraklama)

Robert, perdeyi kapatır mısın, ışık gözümü alıyor.

(Robert güneşliği indirir. Pauline dolaşmaya başlar.)

ROBERT

Yatmaya mı gidiyorsun?

PAULINE (Hayır anlamında kafasını sallar)

Bıçaklarımızı bileyleyeceğim.

(İkisine acayip bir bakış atar ve sahne dışındaki mutfağa gider.)

ALMA

Anneciğim.

ROBERT

Onun hakkında ciddi ciddi endişelenmeye başlıyorum.

ALMA

Bence kafayı kırdı.

ROBERT

Bence de.

ALMA

Bize nasıl baktı, gördün mü?

ROBERT

Tüylerim diken diken oldu.

ALMA

Bıçaklarla ilgili dediği şey de hiç hoşuma gitmedi.

ROBERT (Kafasını sallayarak)

Çok sinir bozucu. (Bileylenen bıçakların sesini duyarız.)

Gidip konuşsam iyi olacak.

45
(Adam çıkar. Kadın odada bakınır. İstem dışı bir şekilde duvardaki yarığa yanaşır. Dikkatle
inceler, kafasını içine sokar ve yumuşak bir sesle seslenir.)

ALMA

Merhaba? Alo? Kimse var mı?

(Sesi uzak bir yerden yankılanır.)

(SAHNE KARARIR)

- BİRİNCİ PERDENİN SONU –

İKİNCİ PERDE

46
Sahne 1

(Aynı sahne. Ertesi gün. Yağmur devam etmektedir.)

(Işıklar boş sahnenin üstünde yanar. Duvardaki yarık büyümüş, oda ihmal edilmiş ve dağınık
görünmektedir. Köşede birikmiş toz-toprak vardır. Güneşlik kapalıdır.

(ALMA ve ROBERT içeri girer.)

ROBERT

Şu dağınıklığa bak.

ALMA

Nasıl görmüyor, hayret.

ROBERT

Yok, artık aklını yitirdiğine hiç şüphe yok. (Süpürgeyi alır ve gönülsüzce yerleri süpürmeye
başlar.)

Bunu özleyeceğim aklıma gelmezdi. Süpürmesi, toz alması beni deli ederdi.

(Süpürgeyi fırlatır.)

Aman be, canı cehenneme!

(ALMA’ya birden dönerek)

Üşümüyor musun?

ALMA

Ben alışığım.

ROBERT

Bir şeyler giysen iyi olur.

ALMA

Niye ki?

ROBERT

Çünkü ben alışık değilim. (Duraklama)

ALMA

Hiç benim gösterime denk geldin mi?

47
ROBERT

Hayır, füzeler pek ilgimi çekmiyor.

ALMA

Asimetrik paralel barlarda da numara yapıyordum.

ROBERT

On parmağında on marifet.

ALMA

Göstereyim mi?

ROBERT

Maalesef asimetrik paralel barlarımı başkasına verdim.

ALMA (Kışkırtıcı bir edayla)

Şu kanepenin üzerinde yapabilirim . . .

ROBERT

Bence yapma. Daha taksitleri bitmedi.

ALMA

Neden korkuyorsun?

ROBERT

Pauline ile kavga ettiğimizde onun üzerinde uyuyorum.

ALMA

Dün üzerime atlıyordun ama.

ROBERT

Senin de dün etik değerlerin vardı ama.

ALMA

Karın artık aramızda değil. Gerçek anlamda değil.

ROBERT

Öyle mi? Nerede?

48
ALMA

Rahatça delirebileceği bir yerde.

ROBERT

Benim hatam. Her şeyi bu kadar başına kakmamalıydım.

(ALMA’nın sorgulayıcı bakışlarına cevaben)

Gerçekten. Doğruya doğru. İyice dengesini bozdum. Ne faydası oldu ki?

ALMA

Hayal dünyasında yaşıyorsun.

ROBERT

Neden yaşamayayım?

ALMA (omuz silkerek)

Er ya da geç uyanacaksın.

ROBERT

Ne kadar geç, o kadar iyi.

ALMA

Olan bitene engel olamazsın Robert.

ROBERT (ciddiyetle)

Olan biten ne peki? Sen biliyor musun?

ALMA

Her şey parçalanıyor.

ROBERT

O kesin. Peki neden?

ALMA

Çünkü maddenin doğasında bu var. (Sessizlik)

ROBERT

49
Ben de Pauline kadar kötüyüm. Gitme şansım vardı. Her ikimizi de kurtarabileceğim bir
zaman vardı. Neden kaldım? Ne uğruna?

ALMA

Tanıdığın düşman, tanımadığın dosttan yeğdir. Annem öyle söylerdi.

ROBERT

Annen de ne berbat şeyler söylüyormuş. (Duraklama)

Ondan çok mu nefret ederdin?

ALMA

Tiksinirdim.

ROBERT

O nerede şimdi?

ALMA

Toprağa gömüldü.

ROBERT

O sırada evde miydi?

ALMA

Kilisedeydi. Avazları çıktığı kadar şarkı söylüyorlardı.

ROBERT

Kimse güvende değil. Tanrı korkusu olanlar bile.

ALMA

Toprak yarıldı ve onları yutuverdi. Onlar şarkı söylemeye devam ettiler.

ROBERT

Dünya büyük bir bataklığa döndü.

ALMA

İyi günlerimiz de olmuştu.

ROBERT (Merakla)

50
Oldu mu cidden?

ALMA

Senin olmadı mı?

ROBERT

Ben sanırım sürekli iyi günlerin başlamasını bekliyor gibiydim.

ALMA

Hayatımdan keyif aldım ben.

ROBERT

Ben onu hiç beceremedim.

ALMA

Sana öğretebilirim . . .

ROBERT (Kafasını hayır anlamında sallar)

Bunu Pauline’e yapamam. O bu durumdayken, olmaz.

ALMA

Fazla zamanımız kalmadı. (Duraklama)

ROBERT

O iyileştikten sonra belki, ama şimdi değil. (Duraklama)

ALMA

Bana giyecek bir şeyler bulabilir misin?

ROBERT (Gülümseyerek)

Bakayım ne bulabilirim.

(Adam sahne dışındaki yatak odasına gider. PAULINE sahneye mutfak tarafından girer.
Sahnede telaşlı bir şekilde dolaşmaya başlar. Saçları dağınıktır, elinde kocaman bir kasap
bıçağı vardır.)

ALMA (Tereddütle)

Merhaba. (Cevap yok)

Nasıl hissediyorsun? (Cevap yok)

51
Bir şey mi aramıştın? Yardım edeyim mi? (Cevap yok)

Kimse yok mu?

PAULINE

Sen de kimsin? (Çabucak)

Ha, hatırladım – sen kocamın sekreterisin.

ALMA

Sanırım beni biriyle karıştır –

PAULINE

Kıyafetinden pek hoşlanmadım. Ofis ortamına hiç uygun değil.

ALMA

Benim adım Alm –

PAULINE

Eskiden Kıyafet Yönetmeliği denen bir şey vardı, ama artık ne giysen oluyor.

(Duraklama)

ALMA

Biraz otursana?

PAULINE

Toplantıya mı gitti?

ALMA

Kim?

PAULINE

Robert. Patronun. Benim kocam olan.

ALMA

Yatak odasında.

PAULINE

Ofislerde ne zamandan beri yatak odası var?

52
ALMA

Ofiste değil ki, evde.

PAULINE

Öyle mi? Bu çok komik, ben şimdi evden geldim. Herhalde saklanıyordu. Oyun oynamayı her
zaman sever. Ama sanırım sen bunu zaten biliyorsundur. Onunla bu kadar . . . yakın . . .
çalıştığına göre, epey bir numarasını görmüşsündür. Gece gündüz. Hafta sonları. Eminim
Robert’ın senin için bir şaşırtıcı bir yanı kalmamıştır, Ursula.

ALMA

Benim adım Alma!

PAULINE (şaşırmış)

Öyle mi?

ALMA

Evet!

PAULINE

Doğru ya. Ursula kızıl saçlıydı. Unuttum.

ALMA

Neden o bıçağı bana vermiyorsun . . . ?

PAULINE

Yok, sağol. Ağır değil. Sanırım eve gitmeden biraz dinlensem iyi olacak. (Oturur.)

Robert’ı arasan da ben varana kadar beni beklemesini söylesen olur mu?

ALMA

Olur tabii… (Duraklama)

Bıçak da feci keskinmiş.

PAULINE (Bıçağı incelerken)

Evet öyle, değil mi? Kendim bileyledim. Mucizevi Biley ile. Bıçak bileylemeye bayılıyorum. En
sevdiğim mutfak işi. İnsana gerçekten bir şey başarıyormuş hissi veriyor. Süpürmek veya toz
almak gibi değil. Her gün, her Allah’ın günü süpürge yapmak, toz almak zorundasın! Bu kadar
tozla kir nereden geliyor? Sen biliyor musun?

53
ALMA

Aslında hiç düşünmemiştim.

PAULINE (Sır veriyormuş gibi)

Bence uzay boşluğundan geliyor. (Ani bir kötücüllükle)

Kirden nefret ediyorum! Tozdan nefret ediyorum! Bunu bana kimin yaptığını bir bulsam,
öldüreceğim herifi! (ALMA’ya bakarak)

Ya da kadını.

ALMA

Bu kadar boktan şeyleri kafaya takmak için hayat çok kısa.

PAULINE

Senin evin kirli mi?

ALMA

Benim evim yok.

PAULINE

Nerede yaşıyorsun o zaman?

ALMA

Burada.

PAULINE (Şaşırmış)

Öyle mi?

ALMA

Hı-hı.

PAULINE

Kocamın ofisinde?

ALMA

Burası kocanın ofisi değil.

PAULINE

54
Feci bir hata yaptım. (Kalkar)

Özür dilerim. Galiba yanlış yerden döndüm ya da yanlış otobüse bindim. Kayboldum.

(Gitmeye niyetlenir.)

ALMA

Nereye gidiyorsun?

PAULINE

Eve. Kocam bekliyor. (ALMA durdurmaya kalkar.)

Lütfen rahatsız olma. Çıkışı biliyorum.

ALMA (Samimi bir ilgiyle)

İyi olduğuna emin misin?

PAULINE

Kesinlikle. Şu an kaybolduğuma göre, daha fazla kaybolamam. (Gider.)

ALMA

Bekle bir dakika.

PAULINE

Efendim?

ALMA (Bıçağı göstererek)

O benim bıçağım.

PAULINE (Bıçağa bakarak)

Öyle mi?

ALMA

Evet.

PAULINE

Çok ilginç. Bende de aynısından var.

ALMA

Benim mutfağımdan aldın.

55
PAULINE

Neye lazım olduğunu söyledim mi? (ALMA omuz silker)

Çok ilginç. (Bıçağı ALMA’ya verir.)

PAULINE

Dikkat et, çok keskin. Parmaklarını havuç gibi doğrayıverirsin.

(ALMA’nın boynuna doğru uzanır)

Güzel boynunu da kavun gibi kesiverir.

ALMA (Gergin)

Dikkat ederim.

PAULINE (Tehditkâr)

Olsan iyi olur. (Sahne dışındaki mutfağa doğru çıkar.)

ALMA (Kendi kendine)

Feci kafayı yemiş!

(Cevap niteliğinde, içeriden bileylenen bir bıçak sesi gelir. ALMA ürperir, duvardaki yarığa
gider ve karanlığa seslenerek yardım ister, kurtarılmayı diler.)

Kimse var mı?

(ROBERT elinde mavi, kadife bir sabahlıkla yatak odasından gelir.)

ROBERT (Sertçe)

Sana bunu yapmamanı söyledim!

ALMA

Şimdi karın buradaydı.

ROBERT

(Sabahlığı giymesine yardım ederken)

Ne durumda?

ALMA

Çok daha kötü.

56
ROBERT

Gördüğüm kadarıyla bir bıçak daha getirmiş.

ALMA

Bıçakların sonu gelmiyor.

ROBERT

Eskiden çok misafir ağırlardık.

ALMA

Sinirlerimi yay gibi gerdi.

ROBERT

O zararsızdır.

ALMA

Zararsız insanlar ortalıkta kasap bıçaklarıyla gezmezler. Konuşmamızın çoğunda beni senin kız
arkadaşın Ursula sandı.

ROBERT (Usanmış bir şekilde)

Bana bak! Benim hiçbir zaman Ursula adında bir kız arkadaşım olmadı!

ALMA

Sana inanıyorum! Ama ne yazık ki ortalıkta testere filminin katili gibi gezen ben değilim.
(Duraklama)

Onu akıl hastanesine kapatman lazım.

ROBERT

Allah aşkına, hastane mi kaldı?

ALMA

O zaman bağla onu! O kadarını yapabilirsin herhalde, değil mi?

ROBERT

Uykuya daldığı zaman, kalan bıçakları saklarım.

ALMA

Beni tehdit etti.

57
(Adamın sorgulayıcı bakışlarına cevap olarak)

Daha demin, sen şu saçma sabahlığı getirmeye gittiğinde.

ROBERT

Nesi varmış sabahlığın?

ALMA

Ancak yaşlı veya hasta birinin giyeceği türden bir şey.

ROBERT

Ama sana çok yakıştı.

ALMA (İltifatı dikkate almaksızın)

Pauline’i ne yapacaksın?

ROBERT (Sinirle)

Burası onun evi, canı ne isterse onu yapar!

ALMA

Sen de onun kadar delirmişsin!

ROBERT (Bıkkınlıkla)

Yirmi beş yıllık evlilikten sonra ne olacaktı? (Duraklama)

Belki sen yardım edersen . . .

ALMA

Nasıl edecekmişim?

ROBERT

Terapiye ihtiyacı var.

ALMA

Ben striptizciyim, terapist değil!

ROBERT

Kafasını meşgul edecek bir şeylere ihtiyacı var.

ALMA

58
Onun kafası hepten gitmiş.

ROBERT

Biraz hava değişikliğine ihtiyacı var.

ALMA

Bir müddet tuvalette dursun.

ROBERT

Ciddi ol!

ALMA

Seyahat acenteni ara da Yunanistan’a harabeleri ziyarete gitsin; burada yeterince yokmuş
gibi.

ROBERT (Kafasını üzüntüyle sallayarak)

Felaket zamanlar yaşıyoruz. (Duraklama)

ALMA (Çocuksu bir ifadeyle)

Hadi evcilik oynayalım.

ROBERT

Ne alâkası var!

ALMA

Hepimiz ölene kadar azıcık oynasak? Uzun sürmez nasıl olsa. Zaten hemen hemen gömüldük.

ROBERT

Daha tam değil.

ALMA

Yakın zamanda hiç pencereden baktın mı?

(Kadın pencereye gider ve güneşliği sertçe çeker, güneşlik çerçevesinden çıkar. Pencereden
sadece toprak görünmektedir. Birlikte bakarlar.)

Sondan kaçış yok Robert.

(Duraklama)

ROBERT

59
Korkuyorum.

ALMA

Ben de.

ROBERT

Şu anda yalnız kalmak istemiyorum.

(Birbirlerine bakarlar ve birbirlerinin kollarına atlarlar.)

ALMA

Ben yanındayım.

ROBERT

Ya Pauline?

ALMA

Onunla ilgilenmekte sana yardım edeceğim. Bir aile olacağız. İçinden geçtiğimiz tuhaf
zamanlara uygun, tuhaf bir aile. (Duraklama)

ROBERT

(Pauline’i kastederek) Tedirgin edecek kadar sessiz.

ALMA

Gidip bir bakayım.

(ALMA mutfağa gider. ROBERT sahnede gezinir. Beceriksizce güneşliği geri takmaya çalışır,
vazgeçer. Parmaklarının ucuna basa basa duvardaki yarığa doğru gider, dikkatle içeri bakar ve
zayıf bir sesle seslenir: )

ROBERT

Merhaba?

(ALMA mutfaktan döner.)

ALMA

Merhaba. (ROBERT korkuyla sıçrar.)

Korkuttum mu?

ROBERT (Üsteleyerek)

60
Yapma şunu!

ALMA

Affedersin.

(Güler) Kafan duvarın içinde çok komik görünüyordun!

ROBERT

Pauline nasıl?

ALMA

Kesme tahtasının üzerinde uyuyakalmış.

ROBERT

Uyuduğuna emin misin? Nefes alıyor muydu?

ALMA

Tabii ki!

ROBERT

Benim sıkıntım var.

(ALMA’nın sorgulayıcı bakışlarına cevaben)

Nefes almakta güçlük çekiyorum. Boğuluyor gibiyim.

ALMA

Ne boğulması, kemiklerine kadar kupkurusun.

ROBERT

Kemik deme bana! Şu anda kemikleri düşünmek istemiyorum!

(Duraklama)

Ne biçim bir duygu bu?!

ALMA

Muhtemelen Panik Atak geçiriyorsun.

(ROBERT gerçekten de bir panik dalgası içindedir.)

ROBERT

61
Panik Atak mı?

ALMA

Bir sürü insanda var. (Duraklama)

ROBERT (Kesin olarak)

Nefesim durdu.

ALMA

Hayır, durmadı.

ROBERT

Evet durdu! Nefes alamıyorum artık.

ALMA

Göğsün inip kalkıyor, görüyorum. Yani ciğerlerin çalışıyor. (Adamın göğsünü gösterir.)

Gördün mü? İçeri, dışarı. İçeri, dışarı.

ROBERT

Öyle olabilir, ama hava alamıyorum.

(Ellerini gösterir)

Ellerime baksana! Morarmaya başladılar!!!

ALMA

Morarma falan yok.

ROBERT

(Ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarır)

Ayaklarım da öyle!

ALMA

Robert, lütfen sakinleşir misin? Kalp krizi geçireceksin.

ROBERT

Kalp krizi geçiriyorum!!!

(ALMA yatak odasına koşar ve elinde bir aynayla hemen geri döner.)

62
ALMA

İşte! Bunun üzerine nefes al-ver bakalım!

ROBERT

Nefes alamıyorum!!!

ALMA (Aynayı adamın ağzına tutar)

Buğulanmayı gördün mü? Demek ki nefes alıyorsun. Gördün mü?

ROBERT

Evet. Evet! Gördüm! Tanrıya şükür, nefes alıyorum!

(Mutlulukla biraz nefes alıp verir.)

ALMA

Daha iyi misin?

ROBERT

Çok daha iyiyim, teşekkürler…

ALMA

Senin biraz egzersize ihtiyacın var.

ROBERT

Öyle mi?

ALMA

Kesinlikle.

ROBERT (Utanarak)

Asimetrik paralel barlar üzerinde mi?

ALMA

Hayır, yatakta.

(ALMA adamın elini tutarak sahne dışındaki yatak odasına götürür. Uzun bir süre sonra
PAULINE mutfaktan elinde bir bıçakla gelir. Bıçağı havaya kaldırıp parmak uçlarında
yürüyerek yatak odasına doğru ilerler, ama tam sahneden çıkacakken, OSCAR duvardaki
yarıktan başını uzatır ve seslenir: )

63
OSCAR

Merhabalar.

(Kadın, adama döner. Birbirlerine bakarlarken ışıklar kısılmaya başlar.)

(SAHNE KARARIR)

Sahne 2

64
(Aynı sahne. Devam etmektedir.)

(Işıklar bir önceki sahnede kaldığı yerden, PAULINE ile OSCAR üzerinde yanar.)

PAULINE

Merhaba.

OSCAR

O bıçakla ne yapıyorsun öyle?

PAULINE

Tam kocamı öldürecektim.

OSCAR

Bu iyi bir fikir mi sence?

PAULINE

Evet.

OSCAR

Etraflıca düşündün mü? Sonradan üzülmeyesin?

PAULINE

Evimize gelen misafirle ilişki yaşıyor.

OSCAR

Belki sadece onu evinde hissettirmek istemiştir.

PAULINE

Sen de kimsin bu arada?

OSCAR

Ben Kriz Yöneticisiyim. Girebilir miyim?

PAULINE

Ayaklarını sil.

(OSCAR yarıktan içeri girer.)

OSCAR

65
Aslında tesisatçıyım. Adım Oscar.

PAULINE

Bizde sızıntı mı var Oscar?

OSCAR

Sizin fark edebileceğiniz boyutta değil.

PAULINE

Ama senin fark edebileceğin boyutta yani?

OSCAR

Ben bağlantı yerlerindeki parçalanmalar konusunda uzmanım.

PAULINE

Tüm dünya parçalanıyor.

OSCAR

Biliyorum. Daha düşük derinliklerde yapılan bir araştırma gezisinden yeni döndüm.

PAULINE

Tamir edebilir misin?

OSCAR (Kafasını hayır anlamında sallar.)

Korkarım tamir edilemeyecek kadar ilerlemiş.

PAULINE

Peki ya borular?

OSCAR

Benim gibi usta bir tesisatçının bile çare bulması mümkün değil.

PAULINE

Of, şu dinmek bilmez yağmur!

(Duraklar, sonra çocuksu bir sesle)

Sel olacak mı?

OSCAR

66
Çok büyük bir sel olacak. Şöyle sağlam, büyük bir tufan tüm dünyayı temizleyip pırıl pırıl
yapacak.

PAULINE (Üzüntüyle)

Ben yüzme bilmiyorum.

OSCAR

Yüzmek işe yaramaz.

PAULINE

Ne işe yarar peki?

OSCAR

Okyanus gemisi.

PAULINE

Bizde yok ki.

OSCAR

Bende var. Şu anda nehirde bekliyor.

PAULINE

Biz de gelebilir miyiz?

OSCAR

Onun için geldim zaten.

PAULINE

Bizi kurtarmak için mi?

(OSCAR, kafasını evet anlamında sallar.)

Gidip Robert’a söyleyeyim. Çok endişeleniyordu. (Gitmeye hazırlanır.)

OSCAR

Onu öldürmeyeceksin, değil mi?

PAULINE

(Elindeki bıçağa bakar.)

67
Hayır . . .

(Duraklama. Sonra kararlı bir şekilde)

Hayır.

(Elinden bıçağı bırakır.)

OSCAR

Misafirinizi de unutma.

PAULINE

Onun da gelmesi şart mı?

OSCAR

Korkarım öyle.

PAULINE

Ama üzerine giyecek hiçbir şeyi yok.

OSCAR

Geride kimsenin kalmaması gerekiyor.

PAULINE

Kim diyor?

OSCAR

Benim amirlerim. Çok titizdirler.

PAULINE

Kimin için çalışıyorsun?

OSCAR

İdare için.

PAULINE

Su ve Kanalizasyon İdaresi mi?

OSCAR

Onun gibi bir şey.

68
PAULINE

Peki o zaman, gidip hazırlanmalarını söyleyeyim.

(PAULINE yatak odasına gider. OSCAR duvarın arkasında kaybolur. Bir müddet sonra
PAULINE, ROBERT ve ALMA odaya girer. PAULINE heyecanlı, diğerleri şüphecidir.)

ROBERT

Eee, nerede?

PAULINE

Belki mutfağa gitmiştir. (Mutfağa bakmaya gider.)

ALMA

Kafadan kontak.

ROBERT

Suyuna git.

(PAULINE döner.)

Bulabildin mi canım?

PAULINE

Bulamadım.

ALMA (Tatlılıkla)

Lavabonun altına baktın mı? Belki giderleri kontrol ediyordur.

PAULINE

Baktım.

ROBERT (Nazikçe)

Kafanda kurmadığına eminsin, değil mi Pauline?

PAULINE (Kızgınlıkla)

Tam şurada duruyordu!

ROBERT (Üsteleyerek)

Veya hayal etmediğine?

69
ALMA

Neden gidip biraz uzanmıyorsun? Robert, söyle de gidip biraz yatsın.

PAULINE

Yatmak istemiyorum! İçeride birinin olduğunu sen kendin söylemiştin!

ALMA (Alaycı)

Gemisiyle bizi kurtarmaya gelmiş bir tesisatçı mı? Ah hah-ha!

PAULINE

Bana öyle söyledi!

(ALMA’nın giydiği sabahlığı fark eder.)

O benim sabahlığım!

(ROBERT’a)

Benim sabahlığımı giyebileceğini kim söyledi?!

ROBERT

Üşüyordu.

PAULINE

Sen de benim mavi kadife sabahlığımı mı verdin?!

ROBERT

Ödünç verdim. Sabahlığı ödünç verdim.

PAULINE (Üzüntüyle)

Onu bana doğum günümde almıştın.

ALMA

Zaten çirkin bir şey.

PAULINE

Hiç de değil!

ALMA (Üsteleyerek)

Çirkin, yaşlı işi bir sabahlık!

70
PAULINE

Sen bana yaşlı mı diyorsun?

ROBERT (Çabucak)

Çok güzel görünüyorsun –

(PAULINE’e dönerek)

Sen çok güzel görünüyorsun o sabahlıkla.

ALMA

Çir-kin!

PAULINE

Gözlerini oyacağım senin!

ROBERT

Kesin artık – ikiniz de! Böyle davranmanın kimseye faydası yok.

PAULINE (İnatla)

Sabahlığımı istiyorum!

ALMA (Sabahlığı sertçe çıkarırken)

Al – al da başına çal şu pis sabahlığını!

(Kadın çıplaktır. ROBERT utanır.)

PAULINE

Yazıklar olsun! İkinize de yazıklar olsun!

ROBERT (Sabahlığı ALMA’ya geri fırlatırken)

Giy şunu üzerine.

ALMA

Tırnağımın ucuyla bile dokunmam ona!

ROBERT

O lanet olası boynunu kırmadan giy şunu dedim!!

ALMA

71
Hele bir dene! Dene de gör gününü.

PAULINE

Kadınları hırpalamayı sever – değil mi Robert?

ALMA

Benimle uğraşmasa iyi olur. Gayet formundayım.

PAULINE

Dikkat etmezsen seni yere fırlatır.

ROBERT (ALMA’ya)

Seni yere falan fırlatmayacağım.

PAULINE

Beni yere fırlattın ama! Onu yere fırlatmaya kıyamıyorsun demek. Küçük fahişeni!

(ALMA, PAULINE’e saldırır. Yerde yuvarlanırlar. ROBERT onları ayırmaya çalışır. Yarıktan
OSCAR görünür.

OSCAR

Neler oluyor? Çamur güreşi mi yapıyorsunuz?

PAULINE

İşte geldi!

OSCAR

Bu evde ne çok seks ve şiddet var.

ROBERT

Tesisatçı sen misin?

OSCAR (Kafasını evet anlamında sallar)

Adım Oscar.

PAULINE

Nereye kayboldun?

OSCAR

72
Malzemelerimi unutmuşum.

(Yarıktan içeri, odaya elinde bir çuvalla girer. Açar ve içindeki el fenerlerini gösterir.)

İçerisi karanlık.

ALMA

Gerçekten gemin mi var?

OSCAR

Tabii ki.

ROBERT (Şüpheyle)

Tesisatçının gemiyle ne işi olur?

OSCAR

Bizim işimiz suyla.

ALMA

Sizin işiniz bokla.

OSCAR (Onaylayarak)

Bu kadar boktan bir dünyada, üstat benim.

ROBERT (Halen şüpheyle)

Aletlerin nerede?

OSCAR

Aletlerim mi?

ROBERT

İngiliz anahtarın, lavabo pompan.

ALMA

Oynak pistonun.

OSCAR (ALMA’ya göz kırparak)

Karizmam yeter.

ROBERT (Şaşırmış)

73
Karizmayla tesisatçılık mı olurmuş?!

OSCAR

Bende şifacılık gücü var.

ROBERT

Çatlak bir boruyu tamir edebilir misin?

OSCAR

Parmak uçlarımla kaynak yaparım.

ALMA (İlgiyle)

Ellerin ateş gibi olmalı.

OSCAR

Yüksek gerilim hattı gibidir.

ALMA

Kız arkadaşın da elektrik direği olmalı.

OSCAR

Kız arkadaşım yok. Kendimi işime adadım.

ALMA

Tesisatçılığa.

OSCAR

Ve diğer şeylere.

PAULINE

Bana oğlumu hatırlatıyorsun.

ROBERT

Senin oğlun yok ki!

PAULINE

Aynı yaşlarda olmalısınız.

ROBERT (OSCAR’a)

74
Bizim çocuğumuz yok.

PAULINE

Aynı ona benziyorsun. (Duraklama)

Sen benim oğlum musun yoksa?

OSCAR

Olabilir.

ROBERT

Siz delirmişsiniz!

ALMA

Annenin kim olduğunu bilmiyor musun sen?

OSCAR

Beni elektrik çarptı.

ALMA

Vay anasını!

OSCAR

Hafızamı sildi. Ama diğer taraftan bana teknik açıdan süper güçler verdi.

ALMA

Nasıl oldu bu iş?

OSCAR

Kazayla. Yanlış tele dokundum. O zamanlar daha acemi bir tesisatçıydım.

(PAULINE’e)

Oğlunun adı ne?

PAULINE (Kafası karışmış)

Bilmem . . . Adı neydi Robert?

ROBERT

Allah canımı alsa da kurtulsam.

75
ALMA

Sen ona bakma – kafayı kırdı o.

OSCAR (ROBERT’a)

Sanki o da hafızasını yitirmiş gibi.

ROBERT

Sadece hatırlamak artık çok acı veriyor.

OSCAR (Onaylar)

(ALMA’ya)

Peki ya sen? Sen hafızanı kaybettin mi?

ALMA

Ben sadece kıyafetlerimi kaybettim.

(OSCAR takdir ederek güler.)

PAULINE (Tıslayarak)

Fahişe. Kaltak. Seni küçük sürtük.

ALMA (OSCAR’a)

Hasta o.

OSCAR

Ona yardım edebilirim.

PAULINE

Benim yardıma ihtiyacım yok!

OSCAR

İntizam sağlayabilirim. Seni temizleyebilirim.

PAULINE

Benim temizlenmeye ihtiyacım yok!

(ROBERT’a)

Beni ne sanıyor bu? Lavabo mu?

76
OSCAR

Nesnelerin gerçek doğasını ortaya çıkaran, mucizevi temizlik malzemelerim var.

PAULINE

Neyden bahsediyor bu? Neyden bahsettiğini anlayan var mı?

(OSCAR’a)

Sen benim oğlum değilsin. Benim oğlum annesiyle asla böyle konuşmaz.

OSCAR

Ben de birilerinin oğluyum.

PAULINE

Olsun, benim oğlum değilsin. Benim oğlum üst katta yaşıyor.

OSCAR

Onunla tanışmak isterim.

PAULINE

Ama tanışamazsın. İş gezisine çıktı. Başarılı bir satış temsilcisidir kendisi.

OSCAR

Neler satıyor?

PAULINE

Korseler.

(ALMA güler.)

ROBERT

Hep bir oğlum olsun istedim.

OSCAR

Benimle gelirsen, senin oğlun olurum.

ROBERT (Çocuksu)

Olur musun?

OSCAR (Onaylar)

77
Hepinizin gelmesi lazım. Gemi bekliyor. Geride kimse kalmayacak.

PAULINE

Ben gelmiyorum.

ROBERT

Tabii ki geliyorsun!

ALMA

Kalmak istiyorsa, bırakın kalsın.

ROBERT

Kendi başına bir gün bile hayatta kalamaz.

(PAULINE’e)

Duyuyor musun? Kalırsan, ölürsün. Bu kadar basit.

OSCAR

Hiçbir şey o kadar basit değildir.

ROBERT (OSCAR’a)

Onunla sen konuşsana? Yola getirirsin.

OSCAR

Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?

ROBERT

Onu dinle, Pauline. Oğlumuzu dinle.

(ROBERT ve ALMA yatak odası doğru giderler.)

PAULINE

O tarafa değil!

(OSCAR’a)

Tavşan gibiler maşallah. Bir an boş bırakmaya gelmiyor.

ROBERT

Tamam, tamam.

78
(Mutfağa giderler.)

PAULINE (ROBERT’ın arkasından seslenir)

Oğullar her zaman babalarını öldürürler, unutma bunu!

OSCAR

Neden bizimle gelmek istemiyorsun?

PAULINE (Sakin bir çarpıcılıkla)

Kim olduğunu biliyorum çünkü.

OSCAR

Kimim ben?

PAULINE

Ölümsün.

(OSCAR gülümser.)

Resmini görmüştüm!

OSCAR (Sakince)

Nerede? Nerede görmüştün?

PAULINE

Bir kitapta. Büyükbabamın eski, siyah ciltli kitabında.

OSCAR (İlgiyle)

Ne tür bir kitaptı?

PAULINE

Bilmem. Büyük bir kitaptı. Kalındı. İçi eski resimlerle doluydu.

OSCAR

Biri de bendim, öyle mi?

PAULINE (Onaylar)

Ölümdü.

(Duraklama)

79
OSCAR

Ne giymiştim?

PAULINE

Siyah.

OSCAR

Doğal olarak.

PAULINE

Siyah bir palto.

OSCAR

Kefen değil yani?

PAULINE

Hayır, palto.

OSCAR

Hayal kırıklığına uğradım.

PAULINE (Korkuyla)

O sen miydin?

OSCAR

Sence?

PAULINE

Benzerlik inanılmaz.

OSCAR

Ama yüzde yüz emin de değilsin?

(Duraklama)

PAULINE

Sensin, değil mi?

OSCAR (Rahatlıkla)

80
Nasıl olabilirim ki? Genç bir tesisatçıyım ben. Siyah bir paltom falan da yok.

PAULINE

Ne istiyorsun?!

OSCAR

Seni kurtarmak.

PAULINE

Neden?

OSCAR

Benim hayattaki görevim bu.

(Duraklama)

PAULINE

Beni korkutuyorsun.

OSCAR

(Elini nazikçe kadının koluna koyar)

Korkmana hiç gerek yok.

PAULINE

Git yanımdan! Beni rahat bırak!

OSCAR

Biliyorsun, bu her şeyin sonu değil.

(Pencerenin güneşliğini asar.)

PAULINE (Üzüntüyle)

Toprağa gömülüyorlar, değil mi? Tüm evler. Tüm binalar. Haklılar. Çok haklılar. Üstelik bunu
önlemek için kimsenin yapabileceği bir şey yok.

OSCAR (Ayartıcı bir şekilde)

Benimle gel. Gemi iskeleye altın halatlarla bağlanmış, bekliyor. Hafif hafif sallanıyor.
Muhteşem bir gemi! İnan bana çok mutlu olacaksın. Kendine özel, lüks kamaran olacak.
Tamamı maundan. Her türlü hava koşullarına, fırtınaya dayanıklı. Dünyayı yiyip bitiren tuza
dayanıklı. Uyuyabileceğin mermer bir banyosu bile var.

81
PAULINE

Uyku . . .

OSCAR (Şefkatle)

Şampanya gümüş bakraçlarda soğuyor. Motoru rüya gibi. Mürettebat yakışıklı ve sağlıklı.
Kahkahaları göğe yükseliyor. Seyahatlerinde gezip gördüklerini anlatacaklar sana, ki fazlasıyla
gezdiler. Görülebilecek her şeyi gördüler.

PAULINE

Pek iyi uyuyamıyorum.

OSCAR

Orada uzun ve deliksiz uyuyacaksın. Seni rahat ettirmek için hiçbir masraftan kaçınılmadı.

(Duraklama)

PAULINE (Çocukça)

Çok mu uzakta?

OSCAR

Hayır, çok değil.

PAULINE

Yürüyerek gidebilir miyiz?

(OSCAR onaylar.)

Hangi caddeden?

OSCAR

Cadde diye bir şey kalmadı. Kaldırım kalmadı. Dünyanın yüzeyi harabeye döndü. Üzerinde
sadece sakatlar ve kaybolanlar kaldı.

PAULINE

Peki, biz nasıl? –

OSCAR

Kanalizasyon şebekesinden gideceğiz.

PAULINE

82
Orada kayboluruz.

OSCAR

Ben kılavuzluk edersem, olmayız. Oraları çok iyi biliyorum. Avcumun içi gibi.

(Kadına elini uzatır.)

PAULINE

Korkuyorum.

OSCAR

Korkma. Şebeke nehre ulaşıyor.

PAULINE

Karanlıktan korkarım ben.

OSCAR

Hepimize yetecek kadar fener getirdim. Korkmana gerek yok. Yerin altı beni yuvam gibidir.
Gemi bekliyor. Uyku seni bekliyor. Uzun bir uyku.

(Duraklama)

Geliyor musun?

PAULINE

Evet.

OSCAR (Kadını öper.)

Güzel.

(Seslenir)

Robert!

ROBERT

Efendim?

OSCAR

Pauline de bize katılmaya karar verdi.

(ROBERT, peşinde ALMA’yla sahneye girer.)

83
Bizimle geliyor.

ROBERT

(PAULINE’i kucaklar)

Çok mutlu oldum. Sensiz hiçbir yere gitmezdim.

PAULINE (Etkilenmiş)

Gitmez miydin?

ROBERT

Ben de kalırdım.

ALMA

Ben de yedim.

PAULINE (OSCAR’a)

Yanıma birkaç şey alabilir miyim?

OSCAR

Tek bir çanta. Herkes için tek bir çantalık yer var.

ALMA

Benim çantaya koyacak hiçbir şeyim yok.

OSCAR

İhtiyaç duyabileceğin her şey orada var.

(Saatine bakar)

Hadi acele edin, toparlanın. Bu ev fazla dayanmayacak.

(ROBERT ve PAULINE eşyalarını toplamaya yatak odasına giderler.)

ALMA

Bana birini hatırlatıyorsun.

OSCAR

Benim tipimden kaynaklı.

ALMA

84
Başta fark etmemiştim.

OSCAR

Kimi? Kimi hatırlatıyorum.

ALMA (Gülümseyerek)

İsveç Kralı’nı.

(OSCAR kadına muzip bir bakış atar.)

Eski bir hikâye.

(Duraklar, sonra özlemle: )

Yeni binaların tepesinde çalışırdı. Kirişlerin üzerinde. Hiç korkusu yoktu.

OSCAR

Onu seviyor muydun? . . . İsveç Kralı’nı?

ALMA

İşten sonra gelir, beni dans ederken izlerdi.

OSCAR

Onu seviyor muydun?

ALMA

Düştü, bir gün düşüverdi. 27. kattan aşağı.

(Duraklama)

Onu çok seviyordum. Yüzünü özellikle.

(Şaşkınlıkla)

Sana benziyordu!

OSCAR

Ben insanlara kaybettikleri sevdiklerini hatırlatırım.

ALMA (Umutla)

Sen o değilsin, değil mi?

OSCAR (Kafasını hayır anlamında sallar)

85
O düştü.

ALMA

Ama o kadar benziyorsun ki…

OSCAR

O, 27. kattan düşerek öldü. O yükseklikten düşerek hayatta kalması imkânsız.

ALMA

Doğru.

OSCAR

Gemideki mürettebat için de dans edebilirsin. Çok hoşlarına gider.

ALMA

Her zaman striptizci değildim. Bale okuluna gidiyordum aslında.

OSCAR

Onlara bale gösterisi de yapabilirsin. Hepsi çok iyi eğitim almış çocuklardır.

ALMA

O düştükten sonra, bıraktım. Artık bir önemi kalmamıştı.

OSCAR

Tekrar başlarsın.

ALMA

Başlayamam . . . Hiçbir şey hatırlamıyorum.

OSCAR

En baştan başlarsın. En temelden.

ALMA

Sen de beni dans ederken izleyecek misin?

OSCAR (İmalı bir şekilde)

Hatta o olacağım.

ALMA

86
Ne?!

OSCAR

Senin için o olacağım. Hiç düşmemiş gibi. Halen seninleymiş gibi.

(Duraklama)

ALMA

Sen o’sun!

OSCAR

Evet.

ALMA

Biliyordum!

OSCAR

Artık üzerinden düşülebilecek binalar da kalmadı.

(Duraklama)

ALMA

Seni seviyorum.

OSCAR

Sevmelisin.

ALMA

Seviyorum!

OSCAR

Ve eskiden olduğu gibi benim için dans etmelisin.

ALMA

Sadece senin için!

OSCAR

Hem benim, hem çalışanlarım için.

ALMA

87
Hayır! Sadece senin için!

OSCAR

Gemi bekliyor. Suyun üzerinde bir ışık huzmesi gibi. Sakin. Hareketsiz. Pırıltılı. Hareli. Orada o
kadar güzel dans edeceksin ki.

ALMA (Şarkı söyler)

“Kadın İsveç Kralı’nı rüyasında gördü: Kral ona istediği her şeyi verdi.”

(OSCAR kadını öper. Uzaktan bir yankılanma duyulur.)

OSCAR (Seslenir)

Robert. Pauline. Zaman doldu.

(ROBERT içeri girer, arkasında da PAULINE. Ellerinde çantaları vardır.)

Acele etmemiz gerek.

(Duvardaki yarıktan dışarı çıkmaya başlarlar. Önde OSCAR, arkasında ALMA, en sonda da
ROBERT. PAULINE bir şey hatırlamış gibi tereddüt etmektedir.)

Pauline.

PAULINE

Neredeyse Ella Fitzgerald’ı unutuyordum.

(İkinci bir yankılanma duyulur.)

OSCAR

Ella Fitzgerald mı?

PAULINE

Kanaryamız.

OSCAR

Zamanımız kalmadı!

ROBERT

Bırak kalsın, Pauline!

PAULINE

Olmaz.

88
(Üçüncü bir yankılanma duyulur.)

OSCAR

Yaklaşıyor!

ALMA

Hadi gidelim!

ROBERT

Pauline, lütfen!

(PAULINE aceleyle mutfağa doğru gider.)

OSCAR (ROBERT’a)

Git getir onu!

(ROBERT odaya geri döner ve mutfağa koşar.)

Acele et!!

ALMA

Korkuyorum!

ROBERT (Dışarıdan sesi gelir)

Pauline!!

OSCAR (Saatine bakarak)

Daha fazla bekleyemeyiz.

ALMA

Robert! Biz gidiyoruz!!

(ALMA ve OSCAR duvarın ardında kaybolur.)

ROBERT (Dışarıdan seslenir)

Bizi bekleyin!

(PAULINE’in elinden tutmuş, sürükleyerek odaya girer. Kadının elinde kuş kafesi vardır.)

PAULINE

Robert, canımı yakıyorsun!

89
ROBERT

Tanrı aşkına, acele eder misin!!

(Seslenir)

Bizi bırakma, Oscar!

(Bir patlama olur. Duvardaki yarıktan içeri toz-duman girer. ROBERT, korumak amacıyla
PAULINE’e sarılır. Kadın kafese bakmaktadır.)

PAULINE (Üzüntüyle)

Baksana, Robert! Zavallı Ella Fitzgerald öldü.

(SAHNE KARARIR)

Sahne 3

(Aynı sahne. Devam etmektedir.)

90
(Işıklar az önceki gibi ROBERT ve PAULINE’in üzerinde yanar. Oda enkaza dönmüştür.
Duvardaki yarık kapanmıştır. Güneşlik pencereyi kapatmaktadır. Yağmur devam etmektedir.)

PAULINE

Zavallı Ella Fitzgerald.

ROBERT

Bak ne yaptın!

(Duvara gider ve yumruklar.)

PAULINE

Ne yapmışım?

ROBERT

İkimizin de ölüm fermanını imzaladın, yaptığın bu!

PAULINE

Nasıl?

ROBERT

Kaçma şansımızı kaybettik! Sen ve aptal kuşun yüzünden!

PAULINE (Üzüntüyle)

Her şeyimdi o benim.

ROBERT

Yapma ya? Peki, ben neyin oluyorum?

PAULINE

Bir canlıya annelik etmek istedim.

ROBERT (Yine duvara vurarak)

Hey, Oscar! Alma! Beni duyabiliyor musunuz?!

(İçeriyi dinler. Cevap yoktur.)

PAULINE

Ona şarkı söyletiyordum.

91
ROBERT

Burada kapana kısıldık!

PAULINE (Kuşa)

Zavallı şey!

ROBERT

Anlamıyor musun? Burada kapana kısıldık!! Artık çıkış yok.

PAULINE

Onun kim olduğunu biliyorum. Siyah paltosu olmasa da.

ROBERT

Neyden bahsediyorsun sen?!

PAULINE (Alaycı bir ifadeyle)

Oğlundan.

ROBERT

Oscar!

(Işıklar titreşir.)

PAULINE

Işıklar kesilirse, çığlık atarım.

ROBERT

Artık ne fark eder ki?

PAULINE

Karanlıktan ne kadar nefret ettiğimi bilirsin.

ROBERT (Uğursuz bir ifadeyle)

Artık Nihai Karanlığa kavuşmak üzereyiz.

PAULINE (Odaya bakınarak)

Nerede şu çuval?

ROBERT

92
Hangi çuval? Neyden bahsediyorsun?

PAULINE

Oscar’ın çuvalı. İçi el feneri doluydu. Hatırladın mı?

ROBERT (Yenilgiye uğramış)

Istırabı neden uzatalım ki?

PAULINE

Teslim olalım demeyeceksin, değil mi?

ROBERT (Bıkkınlıkla)

Her şeyden fazlasıyla bıktım, usandım.

PAULINE (Kibirle)

Hiç ev işi yapmadığın nasıl belli oluyor. Hiç tozla mücadele etmemişsin.

ROBERT (Aşırı duygusallaşmış)

Beklenen son kaçınılmaz artık – şekliyle, rengiyle . . . Giderek artan, duvarların üstümüze
kapandığı hissi. Kapalı yer fobisi. Kaygı hâli. Nefes alamamakla devam eden panik atak.
Baygınlık. Ev temizliğinin sonu. Tozun zaferi!

(Duraklama)

PAULINE

Ne kadar karamsar bir tablo çizdin.

ROBERT

Geleceğimiz hakkında hiç de iyimser değilim.

PAULINE (Sebatla)

Ben umudumu kaybetmiyorum.

(ROBERT iç çeker. Kadın değişmiştir, eski özüne veya yeni ve dinamik bir kişiliğe
dönüşmüştür. Çuvalı aramaktadır. Toprak kalıntılarının arasında bir bıçak bulur.)

Bunun burada ne işi var?

ROBERT

Oraya ben koydum. Birine zarar vereceksin diye korktum.

93
PAULINE

Ben?

ROBERT

Kafayı yemiştin.

PAULINE (Şaşırmış)

Öyle mi?

ROBERT

Bir süreliğine.

PAULINE

Hoşuma gitmiş miydi bari?

ROBERT

Öyle bir şey demedin.

PAULINE (Fenerlerin olduğu çuvalı bulur)

İşte buradalar.

(Fenerleri çıkarır. Uzun namlulu türden fenerlerdir. Tek tek çıkarıp dener. Hiçbiri çalışmaz.)

Lanet olsun!

ROBERT

Muhtemelen rutubetten pilleri bozuldu.

(PAULINE fenerlerin içini açar. Her birinin içinde bir dinamit lokumu vardır.)

Dinamit! İçlerinde dinamit lokumu var!

PAULINE (Kafası karışmış)

Ne demek oluyor bu?

ROBERT

Oğlun manyak bir bombacı çıktı.

PAULINE

Benim oğlum yok.

94
ROBERT

Bakıyorum ağız değiştirdin!

PAULINE

Bizim çocuğumuz olmuyor. Zamanında fazlasıyla hayal kırıklığı yaşadık.

ROBERT

Muhtemelen radikal bir yeraltı örgütü üyesi falandı. Gözlerine dikkat ettin mi? Hiç tesisatçıya
benzer bakışları yoktu!

PAULINE (Güler)

Seni iyi kafaya aldı!

ROBERT

Zeki bir çocuktu. Zayıflığımdan faydalandı.

PAULINE

Şimdi ne yapacağız?

ROBERT

Bu viraneyi havaya uçuralım. Kendimizle birlikte.

PAULINE

Geriye parçam bile kalmayacak.

ROBERT

Hiçbir şey hissetmeyeceksin, söz veriyorum.

PAULINE

Öldükten sonra geriye benden bir şeyler kalsın isterim.

ROBERT

Ne gibi?

PAULINE

Bedenim mesela.

ROBERT

95
Aşırı hassasiyet gösteriyorsun.

PAULINE

Kusura bakma, ama sonsuzlukta parçalar halinde dolaşmak istemiyorum.

ROBERT (İç çeker)

Her zamanki gibi açmaza girdik.

(Duraklama)

PAULINE

Yiyecek bir şeyler ister misin?

ROBERT

Ne var?

PAULINE

Konserve şeftali, konserve bezelye, konserve et, kutu bira ve konserve sütlaç.

ROBERT

Bira.

PAULINE

Aa, sadece bira içilmez.

ROBERT

Niyeymiş?

PAULINE

Sağlığın için iyi değil.

ROBERT

Cehennem tıpkı böyle bir yer olmalı.

PAULINE

Evet?

ROBERT (İnatla)

Bira.

96
PAULINE (Mutfağa doğru giderken)

Sana yanına etle bezelye tabağı hazırlayacağım.

ROBERT

Ne yapmalı? Ne yapmalı?

(Odada gezinir.)

Bir taraftan, buradan dışarı çıkamazsak, işimiz bitik. Diğer taraftan, buradan çıkış yok. Bir
diğer taraftan, hadi diyelim dışarı çıktık, gidecek hiçbir yer yok.

PAULINE (Dışarıdan)

On tane elim yok, Robert.

(Bir tabakta bezelye ve etle geri gelir. Adam yemeğini yer, kadın eşyaları tekrar düzenlemeye
girişir.)

ROBERT

Umarım odadaki şu muhteşem yaşanmışlık hissiyatını bozmayacaksın.

PAULINE

Burada yaşadığımız müddetçe, düzenli olacak.

(Yatak odasına gider ve elinde çarşaflarla döner.)

ROBERT

O çarşaflarla ne yapacaksın?

PAULINE (Mobilyaları örterken)

Toz mobilyaları mahvediyor.

ROBERT

Peki, örtüleri tekrar ne zaman kaldıracağız? Dünyaya ikinci gelişimizde mi?

PAULINE

Bir gün tekrar misafir ağırlarsak, misafirlerimizi pis sandalyelere oturtmak istemeyiz
herhalde.

ROBERT (İnanamayarak)

Misafir ağırlamak mı?

97
PAULINE

Oyun masasını da emniyetli bir yere kaldırdım.

(ROBERT tabağını mutfağa götürür.)

Bitirdin mi?

ROBERT

Hepsini bitirdim.

(Birazdan elinde bir boya kutusu ve fırçayla döner.)

PAULINE

Boya mı yapacaksın hayatım?

ROBERT

Evet. Mağaramızın duvarlarına resim yapacağım. Mağara resimleri. Hayatımızın hikâyesini


anlatacak. En azından ışıkların titreşip söndüğü, son kısmını. İkimizi bezelye, et, şeftali ve
sütlaç yerken resmedeceğim. Süpürgeyi, kutu birayı, bıçağı ve kefenlerini giyinmiş
mobilyalarımızı resmetmeyi unutmayacağım. Ve bir gün insanlar geldiğinde, tabii yeryüzünde
hiç insan olursa, bir zamanlar evimiz olan bu arkeolojik sahayı açacaklar ve dünyanın iç
çekerek fırındaki kek gibi söndüğü hayatımızı merak edecekler.

(Sessizlik)

PAULINE (Yumuşakça)

Gerçekten her şey bitti mi Robert?

ROBERT

Korkarım öyle.

(Duraklama)

PAULINE (Kesin bir ifadeyle)

Hadi o zaman, yere yatalım. Bizi yan yana bulsunlar.

(Yere yan yana yatarlar. Sessizlik.)

Yer sertmiş. Yastık alsak olur mu?

ROBERT

Tabii, neden olmasın. Yastık alalım.

98
(Kadın yatak odasına gider ve iki yastık ve bir çarşafla döner. Başlarının altına yastık koyarak
yere yatarlar, yüzlerini birbirlerine dönerler.)

PAULINE (Üstlerine çarşafı örterken)

Toza karşı.

(Çarşafı başlarının üzerine kadar çekerler. Işıklar kararmaya başlar. Sessizlik. Çarşafın altında
bir hareketlenme, bir kıvranma olur.)

ROBERT (Hırçın bir şekilde)

(Çarşafı çeker)

Durumun ciddiyetini anlamışa benzemiyorsun!

PAULINE

Sen başlattın!

ROBERT

Kazayla oldu.

PAULINE

Ellerini bluzumdan içeri soktun!

ROBERT

Dalmışım, rüya görüyordum. Rüyamda mutluymuşuz. Gençmişiz.

PAULINE

Beni başkasıyla karıştırdın herhalde.

ROBERT

Bu da ne demek?

PAULINE

Biz hiçbir zaman mutlu olmadık.

ROBERT

Nasıl böyle bir şey? –

PAULINE

Rüyanda onu görüyordun, değil mi?

99
ROBERT

Kimi?

PAULINE

Ursula’yı.

ROBERT

Of, hayır, sakın tekrar başlama!

PAULINE

Kazayla mıncıkladığın onun memeleriydi.

ROBERT

Hayır, seninkilerdi!

(Duraklama)

Uyuyakalmamıştım. Rüya değildi, Pauline.

PAULINE (Şaşırmış)

Sevişmek mi istedin?! Böyle bir zamanda?! Durumun ciddiyetine ne oldu?

ROBERT

Siktir et.

PAULINE

Dünyanın sonu geliyor ve sen bu şekilde gitmek istiyorsun

ROBERT

Bu gayet insanca!

PAULINE

Hayır, erkekçe!

(Sessizlik. Işıklar neredeyse tamamen kararmaya yakındır.)

ROBERT

O geceyi hatırlıyor musun?

PAULINE

100
Hangi geceyi?

ROBERT

(Zemindeki çiziği bulur. Belki o çiziği bulabilmek için kibrit falan yakması gerekebilir.)

Sinowski’nin düğününden geldiğimiz geceyi.

PAULINE

Ah, o gece.

ROBERT

Seni yerlerde sürüklemiştim.

(Çizik zemini sevgiyle okşar.)

PAULINE

Ayakkabılarımın topuğunu kırmıştın.

ROBERT (Neşeyle)

Seninle yeri zımparalamıştım!

PAULINE

En sevdiğim ayakkabılarım.

ROBERT

Ay ışığı altında ışıldayan bedenin hâlâ gözümün önünde. Süt beyazı tenin. Memelerin . . .

PAULINE

Çok küçükler.

ROBERT

Saçların, gümüş bir yelpaze gibi yere saçılan saçların . . .

PAULINE

Çok zayıflar.

ROBERT (Şefkatle)

Çok güzeldin.

PAULINE

101
Ben hiç çok güzel olmadım.

ROBERT

O gece öyleydin. O gece güzelliğini ilk kez fark ettim.

PAULINE (Serzenişle)

Sonra unuttun.

ROBERT

Hâlâ çok güzelsin.

PAULINE

Karanlık sağolsun.

ROBERT (Kadının yüzünü okşayarak)

Ellerim hâlâ öyle olduğunu söylüyor.

PAULINE

Ay ışığının yokluğunda.

(ROBERT pencereye gider ve güneşliği açar. Sahneye, PAULINE’in üzerine ay ışığı dökülür. Çok
güzeldir. Dünya dönüşmüştür. Sahne tüm tozu toprağıyla, giydirilmiş mobilyalarıyla, ayın ta
kendisi olabilir.)

ROBERT

Göz kamaştırıcı.

- SON -

102

You might also like