Professional Documents
Culture Documents
M E T O N ‹ M ‹ , S A N A T V E B ‹ L ‹ N Ç D I fi I
A. R›za Tura
Metonimi oluflturmak bir nesneyi, bir bütünü onun bir niteli¤iyle, bir
k›sm›yla temsil ya da ifade etmekse bir metonimiyi anlamak bunun tersi
bir ifllemdir: K›smi bir özellikten bütünü imgelemek, tasarlamak, anlamak.
Metonimiyi anlama tarz›n› yorumsama (hermönetik) ile iliflkili olarak da
düflünmek mümkün: Brecht'in tiyatrosunu, özellikle gestus tekni¤ini döne-
min di¤er düflünürlerinden çok daha iyi anlayan Walter Benjamin'in kimi
sanat yap›tlar›n›, örne¤in Klee'nin "Angelus Novus"unu bir metonimiyi
anlamaya çal›fl›r gibi ele ald›¤›n› söyleyebiliriz. Hatta kimi zaman bir sanat
ak›m›n› da –örne¤in Gerçeküstücülü¤ü– içinde oldu¤u kültürün metoni-
misi olarak görür. Dahas› tarihsel maddecilikten kopmaks›z›n belli bir mis-
tisizmi bilinçli biçimde düflüncesine dahil eden bu nevi flahs›na münhas›r
elefltirmenin kimi zaman dünyay› da bir metonimiyi anlar gibi anlamaya
çal›flt›¤›n› söylemek abartma say›lmasa gerek. Evet, akl›mdaki esas olarak
Pasajlar : 19. yüzy›l Paris pasajlar›ndan bu dönemin Paris'inin yani, 19.
yüzy›l›n baflkentinin yaflam, yaflant› daha do¤rusu yaflant›lama biçimlerini
anlamland›rmak, bütünlü¤e kavuflturmak olarak özetlenebilecek bu yön-
tem, özgün bir Marksist yorumsama olarak düflünülebilir Ama erken dö-
nem çal›flmalar›nda da örne¤in Karl Krauss'la birlikte gelifltirdikleri kotas-
yon yönteminde de bulabiliriz bu metonimik anlama çabas›n›. Gelin bir
metonimi de biz yapal›m, sanat› ya da dünyay› bir metonimiyi anlar gibi
anlama yöntemine, (yorumsama bu yaz›n›n selameti bak›m›ndan kimi du-
rumda daha kapsay›c› kimi durumdaysa daha dar kalaca¤›ndan) metonimi-
nin de içinde oldu¤u, ama ondan daha genifl bu anlama yöntemine meto-
nimik düflünme ad›n› verelim.
Asl›nda sansür ile metonimi aras›ndaki iliflki hiç de¤ilse Abdülhamid döne-
minden beri bilinir Türkiye'de. Abdülhamid'in sansüründen kaçmak için
bu padiflah yerine onun belirgin bir özelli¤ini –örne¤in burnunu– metin-
lerde kullanmak, karikatürlerde onu büyük burnuyla temsil etmek döne-
min muhalif ayd›nlar›n›n baflvurdu¤u yayg›n bir yöntemdi.
Bu noktada metoniminin gündelik yaflant›da oldu¤u kadar sanatta da
karfl›tm›fl gibi görünen iki yöntemi birlefltirdi¤ini görmek mümkün :
Abartma ile minimalizm asl›nda metonimik tekni¤in iki farkl› tezahürü-
dür. Abart›da bir nesnenin bir özelli¤i, bir k›sm› onun bütününü temsil
edecek kadar göze bat›r›l›rken, minimalize etmede sadece bu özellik, bu k›-
s›m di¤erlerinin aleyhine göze görünür olarak b›rak›l›r. Do¤rusu usta kari-
katüristler ayn› anda ikisini birden kullan›r: Gereksiz çizgiler at›l›r abart›l›
ö¤e ya da ö¤eler en az çizgiyle gösterilir.
Abartma/minimalize etmenin metonimik birli¤i pandomimde de gö-
rülebilir: Bir olay örgüsünü, konuflmay›, sözü ve sesi ortadan kald›rarak salt
hareket ve mimikle temsil etmek, bütünü eksik bölümüyle anlatmak meto-
nimik bir minimallefltirme olarak düflünülebilir pekala. Jest ya da mimik
olay örgüsünün bütününü bizim hayal gücümüzü de iflin içine katarak di-
le getirir. Ama bu hareket tam da bu bütünü temsil edebilmek için biraz
vurgulu, abart›l›, hatta palyaçolar örne¤inde oldu¤u gibi parodili olmak zo-
rundad›r. Asl›nda sanatç›n›n abart›s›na bizim hayal gücümüz de katk›da
bulunmaz de¤il: T›pk› bir duyu yetisini, diyelim görme yetene¤ini kaybet-
mifl insanlar›n d›fl dünyadaki seslerde bir fazlalaflma olmad›¤› halde daha iyi
ve seçici biçimde duymalar› gibi. Pandomimdeki hareketlerin abart›l› görü-
nümünün bir k›sm› sanatç›n›n ürünüyse bir bölümü de bizim kula¤›m›z-
dan geri çekti¤imiz dikkati gözlerimize yöneltmemizden kaynaklan›r.
yan› s›ra biyoloji kuram›n› da içermesi ilginçtir: Kant yaflam› da estetik gi-
bi ona ancak amaçl›l›k –daha do¤rusu "amaçs›z amaçl›l›k"– atfetti¤imizde
anlayabilece¤imizi düflünür). Anlama yetisinde de Pratik Ak›l'da da temel
ilke tikel olan›n, yani ampirik bilginin kendine uygun düflen ve önceden
bilinen tümelin alt›na konulmas›yd›. Oysa refleksif düflüncenin elinde sa-
dece tikel, yani eksik, k›smi olan vard›r. Refleksiyon imgelemden (hayal
gücünden) dolay›mlanarak bu tikele, k›smi olana uygun olan tümeli tasar-
lamakt›r (bu arada tümel evrensel ile efl anlaml›, yani universal karfl›l›¤› kul-
lan›lmaktad›r. Son astro-fizik kuramlar›n ›fl›¤›nda –ama gerçekten ›fl›¤›n-
da– evrenin bile felsefi anlamda evrensel olmad›¤›n› düflünürsek tümeli bü-
tün'e yak›n anlamda düflünmekte bir sak›nca görmüyorum). Tikelden ha-
reketle ona uygun tümeli hayal gücünü kullanarak tasar›mlama ve bunun
hiç de¤ilse özneler aras› nesnel oldu¤unu tan›tlama, Kant'›n hem yüce hem
de güzel estetik kavramlar›n›n temelini oluflturur. Bu ise bütünü, onu tem-
sil eden eksik, k›smi bir bölümünden hareketle hayal gücünde tasar›mlama
olarak da tan›mlayabilece¤imiz metonimik düflünme tarz›yla örtüflür.
Metonimi ve Bilinçd›fl›
Freud'un rüyalar kuram›nda rüya çal›flmas› ad›n› verdi¤i ifllem id'den kay-
naklanan çocuksu, dolay›s›yla bilinçli yaflamda bast›r›lm›fl ya cinsellik ya da
sald›rganl›k içeren gizli rüya düflüncelerinin üstbenin sansüründen geçerek
tan›nmayacak bir hale gelen ve ço¤u kez görsel imgelerden oluflan aç›k rü-
ya içerikleri haline getirilmesi sürecini belirtir. Gizli rüya düflüncelerini
aç›k rüya imgelerine dönüfltüren bu ifllem bafll›ca üç mekanizma kullan›r:
Yer de¤ifltirme, yo¤unlaflt›rma ve sembollerle temsil etme. Sembollefltirme-
nin yap›s› uyan›k bilincin sembollefltirme yap›s›yla ayn›d›r: gizli bir rüya
düflüncesinin, onunla ortak bir ö¤eyi bar›nd›ran (ço¤unlukla görsel) bir
imgeyle temsil edilmesi. Örne¤in her ikisi de içine alma, içine bir fley ko-
nabilir olmas› bak›m›ndan kad›n cinsel organ› ve giderek kad›n cinselli¤i
kutu, çanta, valiz gibi nesnelerle temsil edilir. Bu sembollerin benzerlerini
argoda ya da erotik edebiyatta da bulmak mümkündür. Yer de¤ifltirme ise
edebiyat tekni¤i olan metaforla karfl›laflt›r›labilir.(Bu yaz›da metaforik dü-
flünce ile do¤rudan ilgilenmedi¤imden sözü bu konuda uzatmayaca¤›m).
Yo¤unlaflt›rma ise rüya çal›flmas›nda birkaç katl› olarak karfl›m›za ç›kar: Bi-
rincisi rüya düflüncelerinin bir bölümü d›flta b›rak›l›r, aç›k rüya içeri¤i giz-
Metonimi, Sanat ve Bilinçd›fl› 107
Narkisos miti Freud'dan bu yana çeflitli aç›lardan bir çok kuramc› taraf›n-
dan tekrar tekrar ele al›nm›flt›r psikanaliz tarihinde. Ama genellikle flu unu-
tulur: Narkisos güzel bir adamd›r. Burada kastedileni anlamak için Fre-
ud'un mitleri rüyalar› inceledi¤i gibi incelemek, yani öncelilik sonral›l›k s›-
ras›n› tersine çevirmek gerek: Asl›nda Narkisos suda (flu halde aynada, ya-
ni annesinin ona bakan yüzünde) kendi güzelli¤ini fark etti¤i için kendine
âfl›k olmam›flt›r. Tersine annenin yüzü muhtemelen bize kendi bütünlü¤ü-
müzü yans›tt›¤› anda, kendimizi, bafll› bafl›na bir varl›k olarak annenin yü-
zünden dolay›mlanarak fark etti¤imiz anda yaflad›¤›m›z deneyim daha son-
radan güzel, estetik olarak adland›raca¤›m›z fleydir: Bizi –art›k– içine alma-
yan kendi belirgin s›n›rlar› olan form karfl›s›nda beden ve kendilik olarak
kendi bütünlü¤ümüz. Bunun bir tekrar› literatürde narsisistik evre olarak
adland›r›lan evrede, çekirde¤ini tümgüçlülük ve mükemmelli¤in olufltur-
du¤u ego idealinin anneye yans›t›l›p tekrar içe al›nmas›nda yaflanacakt›r.
Bir bak›ma sahte kendilik rolü oynayan (Winnicott'›n bir hastas›n›n deyi-
miyle her gün "yüzünü kuflanan") ve bu sayede bizim kendilik nesnesi ola-
rak deneyimledi¤imiz annemizin bizim için bir varl›k olmas›, yani bizim
narsisistik bir bütünleflme deneyimi yaflayabilmemiz için bile bu bizim için
var olan nesnenin bizden ayr› olmas› gerekir. Ve ayn› zamanda ilk özgür-
lük deneyimimiz olan bu deneyimi uzun bir süre annenin yüzü olarak im-
leyece¤izdir: Çocuklu¤umuzun ileri evrelerinde ço¤umuzun annesini
"dünyan›n en güzel kad›n›" zannetmesinde annenin yüzünün bu ilk bü-
tünlefltirici ayna ifllevi görmesinin pay› vard›r.
Öte yandan eriflkin olarak daha sonra güzel bulmayaca¤›m›z, hatta apa-
ç›k çirkin diye nitelendirece¤imiz bir kad›n›n yüzünde –örne¤in 16.
yüzy›l›n bafllar›nda Dürer'in art›k yafll› bir kad›n olarak resmetti¤i annesi-
nin portresinde– bile Hegel'in "soyut formun güzelli¤i" olarak adland›rd›-
¤› güzelli¤in ölçütlerini buluruz: Simetri ve düzenlilik, yasaya uygunluk,
harmoni – flafl›d›r Dürer'in annesi ama d›fla do¤ru simetrik bir flafl›l›kt›r bu
(hatta özellikle Rönesans'ta esteti¤in temel ölçütlerinden biri olan alt›n
oran'›n yaklafl›k de¤eri bir insan›n yüzünün bütününü yatay biçimde kese-
cek olan gözleri birlefltiren bir çizgiyle elde edilebilir. Ayr›ca alt›n oran bir'-
den ritmik, oran›n› tekrarlayan bir üç yaratma olmas› bak›m›ndan ödipal
üçgenle ve teslisle de iliflkilendirilebilir, ama bu baflka bir yaz›n›n konusu).
Kendili¤in annenin yüzünden dolay›mlanarak narsisistik olarak bütün-
leflmesi, Rönesans'ta kuca¤›ndaki çocuk ‹sa'ya bakan Meryem Ana temas›-
n›n yayg›n biçimde kullan›lmas›n› ça¤r›flt›rabilir bize (‹sa'n›n çocuklu¤u
112 Defter
Bu yaz›da metonimi bir ifade, ama daha önemlisi bir anlama (metonimik
düflünme) biçimi olarak iki düzeyde ç›kt› karfl›m›za: Birincisi edebiyattan
sembolist ressamlara, Kant'tan Benjamin'e dek uzanan ve insan ruhunun
en incelmifl alan›n›n yani edebiyat, sanat ve esteti¤in belli bafll› yöntemle-
rinden ve düflünme biçimlerinden biri olarak.
‹kincisi, ilk atalar›m›zdan ilkellere, rüyalardan dil sürçmelerine, çocuk-
su konuflmadan ilk nesne iliflkilerine uzanabilen, birincil düflünme sürecinin
temel bir ö¤esi olarak.
Bu nas›l oluyor ?
Gerçekten baflar›l› sanat yap›tlar› bize yüce, insanüstü yap›tlar olarak
görünür. Bunlar› gerçeklefltiren sanatç›larsa bizim gibi s›radan ikincil, yani
gerçeklik ilkesine göre düflünen insanlardan farkl›, neredeyse bizim bilme-
di¤imiz bir "üçüncül düflünce" sürecinden bize mesajlar getiren dâhilerdir
sanki: Mitolojinin kahramanlar› gibi bir öte dünyadan gelip zaman zaman
aram›za kar›flan tanr›lar.
Oysa Freud yaln›zca Leonardo, Michelangelo gibi dâhi sanatç›lar› de-
¤il mitolojik tanr›lar› da yeryüzüne, daha do¤rusu yerin biraz alt›na indir-
miflti. Mitleri özellikle de eski Yunan mitlerini de¤erlendirirken burada
Metonimi, Sanat ve Bilinçd›fl› 113
gerek: ‹yi bir sanat yap›t› yüceltilmifl birincil düflünce biçimleriyle iliflkili
teknikler kullan›rken bizi bir süreli¤ine de olsa regrese eden bir yap›tt›r.
Gerçeküstücülü¤ü hem çekici hem de imkâns›z k›lan da budur. Yüceltilmifl
birincil düflünme biçimlerini ve genel olarak esteti¤i bir kenara b›rak›p
birincil düflüncenin ham haliyle kendisine ulaflma çabas›.
‹mdi dört buçuk yafl›nda bir o¤lan çocu¤u düflünelim. Küçük kardefline ait
olan, a¤z›nda bir ellerinde iki yalanc› memeyle annesine gülerek bak›yor:
‹roni yapmaktad›r. ‹ki y›l öncesinde ayr›ld›¤› bir haz biçimini abart›yla tek-
Metonimi, Sanat ve Bilinçd›fl› 115
YARARLANILAN KAYNAKLAR